SER XWEBÛN
ne te we .c om
JI SERXWEBÛN Û AZADIYÊ BI RÛMETTIR TIfiTEK NÎNE Sal: 27 / Hejmar: 313 / Çile 2008
ww
w.
Tarihe nam salacak bir direnifl sergileyece¤iz
RÊBER APO DE⁄ERLEND‹R‹YOR
‹deoloji mi siyaseti siyaset mi ideolojiyi üretir
om
haklar›n bu temelde sa¤lanmas›n›n en de¤erlisi oldu¤unu tüm yasa ve anayasalar›n›n temeli haline getirmektedir. Ortado¤u’nun tümünü bir tarafa b›rak›p Kürdistan’da statü sa¤layan devletlerin iktidarlar›na bakt›¤›m›zda, neredeyse ilk yay›lmac› Sargon’dan beri kendilerini bu topraklar›n mutlak fatihleri oldu¤unu ve iradeleri d›fl›nda bir çak›l tafl›na bile yan bak›lamayaca¤›n› idea etmekteler. Bundan daha aç›k fliddet temelli bir iktidar tan›m›n›n yap›lamayaca¤›n› Kürdistan’daki iktidar uygulamalar› çarp›c› biçimlerde göstermektedir. Kürt kendi diliyle e¤itim yapamaz, modern iletiflim teknolojilerini kullanamaz. Kendi siyasi kararl›l›¤›n› belirleyemez. Ekonomik düzenleme yapamaz. ‹ç ve d›fl politik iliflki gelifltiremez. Milli ve demokratik kurumlar oluflturamaz. Bu gerçeklikler fliddetin, fetih hakk›n›, iktidar›; -her nas›l olmuflsaiktidar›n ise genel düzeydeki tüm kamusal, sosyal, ekonomik ve entelektüel kurumlar› belirledi¤ini kan›tlar. Adalet bunu kabul etmese bile, zihniyet yap›s› ve iktidar kurumlar› belirleyici olan›n güç iliflkisi oldu¤undan kuflku duyamazlar. Daha da somutlaflt›rd›¤›m›zda, Kürdistan’daki devlet iktidarlar› bu topraklar› ve halk›n› hiçbir karfl› irade ileri sürmeden, diledikleri gibi -öldürme dahil- biçimlendirme hakk›ndan kuflku duymak flurada kals›n, tanr›sal, ulusal bir görev olarak kabul ederler. Neyini nas›l sömüreceklerini, kime neyi nas›l ö¤reteceklerini, ne kadar vergi ve asker toplayacaklar›n›, kimi ifl güç sahibi yapacaklar›n›, neyi kime yasaklayacaklar›n›, kimi suçlayacaklar›n› ancak kendileri kararlaflt›rabilir. Siyasal, sosyal ve ekonomik kurumlaflmalar›, bilimi, sanat› yine ancak resmi irade belirleyebilir. Türk, Arap ve Fars iktidar s›n›flar›, güçleri, teorik olarak bile Kürt ve Kürdistan kavramlar›na aç›k ve sayg›l› de¤ildirler. Tersine, hep bu kavramlar› kriminalize etmeyi devletin en önemli ciddi ifllerinden sayarlar. Bunu yüksek gizlilik kodu alt›nda yapmay›, milli güvenli¤e ne denli önem verdiklerinin göstergesi sayarlar. Kürt’ü bir toplum olarak tan›ma, baz› haklar›n süjesi sayma yoluyla bir güvenlik anlay›fl›n› hiç ak›llar›na getirmezler. Ordu güçleri en temel görevleri olarak Kürt ve Kürdistan olgular›n›, sorunsall›l›klar›n› en detaylar›na dek yads›man›n, dirilifl özlerini tahrip etmenin, olas› baflkald›r›lar› ezmenin ince plan ve projelerini yaparlar.
ww
w.
ne t
ew e. c
‹deolojiler toplumlar›n ortak zihniyet yap›lar› iktidar›n üstünü örterken, iktidar›n da fliddet temelinde kurulmufl toplumsal gerçekli¤i örttü¤ünü çok iyi çözümlemek gerekir. ‹deoloji-iktidar-fliddet üçgenini çözmedikçe, herhangi bir toplumsal olguyu ve sorunu aç›kl›¤a kavuflturmak zordur. Toplumsal zor ve sömürü ideolojik ve iktidar mekanizmalar›yla kuflat›l›p yürütülmedikçe kolay kolay gerçekleflmez. Zoru ve sömürüyü mümkün k›lmak için ideolojik biçimlenifli ve iktidar kurumlar›n› -devlet biçimlerini, rejimlerini- özenle gelifltirmek “Sümer rahip devletinden beri” en temel siyasal görevdir. ‹deoloji mi siyaseti, siyaset mi ideolojiyi üretir ikilemi daha derin toplumsal iliflkilere ba¤l›d›r. Zoru ve istismar› toplumda kolayca yürütmek yüzeyde san›ld›¤› gibi de¤ildir. ‹deoloji ve politika bu anlarda devreye girer. Toplumda gönüllüce, demokratikçe yürütülemeyecek, tersine sert tepkiyle karfl›lanacak tüm maddi ve manevi iliflkileri yürütmek ideoloji ve politikan›n gerçek ifllevidir. Kürdistan’da ideoloji ve politikan›n geçerli olan resmi biçimlerinde bu ifllevleri sürekli göz önünde bulundurmak gerekir. Aksi halde Kürt olgusunu çözmek, Kürt sorununa çözüm aramak zor de¤ilse bile, ancak daha karanl›k ve yumak olmufl biçimlere tafl›r. Tarih tasla¤›m›zda zorun ve iktidarlar›n k›sa bir geliflimi verilmeye çal›fl›lm›flt›. Bu verilerce belirlenen güncel iktidarlar› çözümledi¤imizde, yürürlükteki tüm rejimler sadece kaba bir fetih hakk› fetiflizmine -fetih tap›nc›, bununla her fleyi izah etmek, öyle sanmak- dayanarak varl›klar›n› tan›mlamakta ve savunmaktad›r. ‹flin özünde bir zamanlarda atalar›ndan baz›lar› Kürt ve Kürdistan denilen olgular› zorla, savafl yoluyla ele geçirmifller. O günlerden beri atalar›ndan devrede devrede, günümüzde kendilerine kadar bu hak ulaflm›fl oluyor. Savafl›n, zorun tüm haklar›n biricik kayna¤› oldu¤unu, yani fetih hakk›n›n kutsal olup tüm haklar› bahfletti¤ini baz›lar› inanç olarak benimseyebilir. Ama sosyolojik olarak bu sadece ç›plak zorun, savafl›n, iktidar›n yegane kayna¤› olarak yorumland›¤›n› kan›tlar. Bu gerçekçi bir görüfl olabilir. Ancak haklar›n yegane kayna¤› oldu¤unu izah etmeye yetmez. Avrupa bu ba¤lamda korkunç savafllar verdi. Sonuçta geldi¤i nokta meflruiyet kayna¤›n›n temel insan haklar› ve demokrasi olmas›n›n en do¤ru yol oldu¤u biçimindedir. Fetih haklar›ndan her geçen gün uzaklafl›lmakta, insan haklar› ve demokrasinin kullan›m alan›n› gelifltirerek, bireysel ve kamusal
* Bu yazı Rêber Apo’nun “Bir Halkı Savunmak” kitabından alınmıştır.
‹çindekiler
ne te we .c om
PKK Önderli¤ine dayat›lan komplolar halk›n özgür kimli¤inden duyulan korkunun ifadesidir Kiflisel ve kurumsal olarak PKK Önderli¤ine dayat›lan komplo ve tasfiye giriflimleri, siyasi ve emniyet aç›s›ndan çözümlenmesinden öteye, ancak roman... (15’te) Zihniyet ve tarz›m›z› Önderlik gerçe¤ine göre düzeltelim zaferi kazanal›m Sömürgeci Türk devleti; uluslar aras› emperyalist devletleri, Ortado¤u gerici iktidarlar›, hain iflbirlikçi Kürt güçleri arkas›na alarak hareketimize karfl› tasfiye ... (25’te)
(Önder Apo) PKK alternatifsiz de¤ildir Asl›nda devlet ne düflündü¤ümü merak ediyor ondan sizi getirdiler. Benim düflüncelerimi ö¤renmek istiyor, baz› fleyleri açaca¤›m. Askerlerin b›rak›lmas›na... (35’te)
‹mral› sistemi Do¤rusunu söylemek gerekirse Guantanamo sistemi hakk›nda somut ve ayr›nt›l› bilgiye sahip de¤ilim. Bu nedenle kesin ve kapsaml› görüfller ... (45’te)
Önder Apo’nun özgürlü¤ü hedefiyle 2008 y›l›n› bir Kürt ve Kürdistan y›l› yapal›m
PKK felsefesi var olanla yetinmemek hep daha fazlas›n› düflünmek ve baflarmakt›r Büyük konuflmak, büyük dinleyici ve ö¤renci olmaya ba¤l›d›r. Ö¤rencilerin dinleme ve anlama gücü zay›f oldukça, bizim de konuflmam›z ya fazla anlam ifade.... (53’te)
“2007 y›l› boyunca hareketimize karfl› topyekün Komünallik insan eme¤inin ve yarat›c›l›¤›n›n özüdür
ww
w.
bir yönelim gelifltirilmifl, 1994, 1998 y›llar›na benzer bir sald›r› konsepti pratiklefltirilmifltir. Önderli¤e karfl› ‹mral› sisteminin gevfletilmeden sürdürülmesi, Kürt özgürlük ve demokrasi hareketine karfl› mütemadiyen bir bask› sisteminin gelifltirilmesi, özellikle DTP’yi Kürt özgürlük hareketiyle karfl›tlaflt›rma amac›yla yo¤unlaflan bask›lar, gerillaya karfl› Kuzey’de gelifltirilen yo¤un imha operasyonlar›, yine bu konseptin bölgesel aya¤› gere¤ince Do¤u, Bat› ve Güney Kürdistan’da gelifltirilen sald›r›lar, tümüyle bu konseptin gerekleri olarak cereyan eden olaylard›r. Y›l ortalar›nda yaflanan fiengal katliam›n›n baflka bir izah› olamaz.”
(2’de)
‹nsan›, yeryüzünde ikinci bir dünya yaratmaya sevk eden fley güçlülü¤ü de¤il zay›fl›¤› olmufltur. Bu gerçeklik, insan›n de¤iflim gücü olmadan, yeni... (65’te)
F›rt›na gülüfllü yi¤it fiehit Hikmet ELMAS (Bager) Cilo gözyafllar›n› Zapa ak›t›yor. Zap h›rç›n. Zap k›z›llara bürünmüfl. Art›k Zap eskisi gibi uslu de¤il. Ve Merge’den intikam hayk›r›fllar› yükseliyor... (71’de)
Gülbahar’›n gülüflüyle güne merhaba fiehit Selma KAYA (Gülbahar Gülhat) Selama dursun da¤lar›m›z... Bafl› dik gö¤sü aç›k Gülbahar’› durufluyla selama dursun. Bu da¤lar ba¤r›nda büyüttü¤ü, kuca¤›nda ... (74’te) fiiir tad›nda bir hayat fiehit Tahsin BULUT (Beflir Aksoy) Omuzlar›mdaki al›fl›lmad›k a¤›rl›kla seni yazmaya çal›fl›yorum. D›flar›da iki gündür aral›ks›z kar ya¤›yor. Mangalar›m›z›n üzerindeki ...(76’da) Beyaz yürüyüfl (An›) ‹ki gündür hiç durmadan kar ya¤›yordu. fiimdi de beyaz tanecikleriyle gecenin karanl›¤›n›...(78’de)
SERXWEBÛN Ocak 2008
2
om
ÖNDER APO’NUN ÖZGÜRLÜ⁄Ü HEDEF‹YLE 2008 YILINI B‹R KÜRT VE KÜRD‹STAN YILI YAPALIM
ew e. c
“Öyle anlafl›l›yor ki herkesin belli düzeyde bir haz›rl›¤› var ve her taraf kendi konseptini hayata geçirmek, hakim k›lmak için çaba gösterecektir. 2008 y›l›n›n bu konuda bir dönemeç olaca¤› anlafl›lmaktad›r. Taraflar aç›s›ndan k›r›lma noktas›n›n yaflanabilece¤i bir y›ld›r. Dolay›s›yla herkes için önem arz etmektedir. 2008 y›l›n›n özellikle de Kürt sorununda önemli bir y›l olaca¤› flimdiden bellidir. Bizim demokratik çözüm çabam›z sürekli olacak ve demokratik çözüme kap›m›z her zaman aç›k olacakt›r. Ancak bize dayat›lan imha konseptine karfl› da çok güçlü, tarihe nam salacak tarzda direnece¤imiz de bir o kadar aç›k ve nettir”
KCK Yürütme Konseyi Baflkanl›¤›
z› devletler taraf›ndan terör listesine al›nm›flt›r. Hareketin silahl› mücadele yürütürken terör listesine al›nmay›p silahl› mücadeleyi b›rakt›ktan sonra terör listesine al›nmas› çok manidar bir durumdur. Bu, vb kararlarla hareketimiz diplomatik bir kuflatma içinde tutularak s›k›flt›r›lmaya çal›fl›ld›. Bu güçler ayn› zamanda iliflkide olduklar› içteki unsurlar arac›l›¤›yla hareketi Önderlik çizgisinden koparmaya, ray›n› de¤ifltirerek uluslararas› komplocu güçlerin yede¤ine almaya dönük yeni bir müdahale süreci gelifltirdiler. Önderli¤i ve hareketi ideolojik ve siyasi olarak tasfiye etmeyi baflaramayan komplo, bu kez içe dayanarak, hareketi içten çürüterek ve Önderlik çizgisinden kopararak sonuç almak istedi. Böyle bir projeyi gündemine al›p yo¤un bir biçimde iç dinamikler üzerinde çal›flt›¤› dönemde, ABD’nin Irak’a müdahalesinin geliflmesiyle beraber bu iç müdahalenin zemini daha fazla olgunlaflt›r›lm›fl oldu. Özellikle Irak sahas› tümüyle aç›k tutularak hareket bu zemine çekilmek ve sonuç al›nmak istendi.
ww
w.
ne t
Mücadele tarihimizin önemli bir y›l›n› daha geride b›rakt›k. Mücadelemiz, halk›m›z ve bir bütün olarak gelece¤imiz aç›s›ndan daha önemli ve çok stratejik bir yeni y›la girmifl bulunmaktay›z. 2007 y›l› Kürdistan özgürlük mücadelesi aç›s›ndan önemli geliflmelerin yafland›¤› bir y›l oldu. 2007 y›l›nda yaflanan geliflmelerin temelinde, Önder Apo’nun uluslararas› komploya karfl› yürüttü¤ü mücadelenin ortaya ç›kard›¤› sonuçlar vard›r. Komplocu güçlerin amac›, Önderli¤i ideolojik ve siyasi olarak bitirmek, hareketi ise tasfiye etmekti. Ancak Önder Apo buna karfl› komplocu güçlerin hiç de beklemedi¤i bir biçimde, çok dahiyane bir tarzda yeni bir çizgi ile yeni bir ç›k›fl gerçeklefltirerek cevap vermifltir. Önderli¤in gelifltirdi¤i yeni mücadele çizgisini hareketin de esas almas›yla birlikte uluslararas› komplo bofla ç›kar›lm›flt›r. 2002 y›l›n›n ortalar›na do¤ru gelindi¤inde, Önderli¤in ideolojik ve siyasi olarak bitirilmesi bir yana, Kürdistan’da daha etkili bir ideolojik ve siyasi güç haline geldi¤ini gören ve Önderli¤imizin afl›lmas›n›n zorlu¤unu tespit eden uluslararas› komplocu güçler, Önder Apo’ya dönük olarak ‹mral› sisteminde köklü bir de¤ifliklik yapt›lar. Daha s›k›, yo¤un bir izolasyon ve tecrit sistemiyle Önderli¤in sesini k›smaya, d›flar›yla iliflkisini kesmeye, hareketle ba¤lar›n› zay›flatmaya dönük tedbirler gelifltirdiler. Di¤er yandan hareketimiz 2 A¤ustos 1999’da Önderli¤imizin yapt›¤› ça¤r›yla silahl› mücadeleyi b›rakma karar›n› alm›fl olmas›na ra¤men, AB ve baflka ba-
PKK’yi yeniden infla sürece köklü bir müdahaledir Önderli¤in de¤iflim projesi çerçevesinde gelifltirilen KONGRA GEL projesiyle beraber pratiklefltirilen bu tasfiyeci giriflim, ciddi bir sars›lma ve dalgalanmay› yaratan çok zor ve kritik bir süreci yaflatm›flt›r. ‹çten ve d›fltan örülmüfl, haz›rl›klar› yap›lm›fl, ciddi bir
senaryo biçiminde tezgahlan›p uygulanan bir süreçtir. Ayn› zamanda sürecin t›kanmas› karfl›s›nda hareketin meflru savunma sürecinin bafllat›lmas› karar›n›n önüne de geçilmifltir. Buna karfl› Önder Apo’nun Mart 2004’te PKK’nin yeniden inflas› perspektifiyle sürece köklü bir müdahaleyi gerçeklefltirdi¤i bilinmektedir. Bu müdahaleyle beraber Önder Apo’nun ‘Bir Halk› Savunmak’ kitab› da bu dönemin tart›flmalar›na ›fl›k tutmufl ve bu temelde ihanetçi, tasfiyeci grubun gerçekli¤i ideolojik olarak a盤a ç›kar›lm›fl, çizgi karfl›s›ndaki durumlar› netlefltirilmifltir. ‹deolojik anlamda tasfiye edilen bu iflbirlikçi çeteci grup, gerçekleflen KONGRA GEL II. Genel Kurulu ard›ndan kaç›fl› yaflayarak, siyasal bir tehdit olma yöntemine baflvurmufltur. Ayn› toplant›n›n en önemli kararlar›ndan birisi de, HPG’nin alm›fl oldu¤u meflru savunma karar›n›n onaylanarak 1 Haziran hamlesinin bafllat›lmas›d›r. 1 Haziran karar›yla birlikte Kürdistan’da yürütülen özgürlük mücadelesinde yeni bir hamle süreci bafllat›lm›flt›r. Bu süreçle beraber ideolojik olarak tasfiyecilik a盤a ç›kar›lm›fl, bir siyasi tehlike olmas›n›n önüne geçilmifl ve böylece tasfiyecilik tasfiye edilmifltir. Hareketimiz, 2005 bahar›nda yeniden infla kongresiyle PKK’nin ilan edilmifl, Apocu hareketin demokratik, ekolojik paradigmas› temelinde KKK sistemini ve yine Özgür kad›n hareketi olarak KJB’nin ilan edilmesiyle siyasal, örgütsel ve askeri aç›dan yeni bir döneme girifl yapm›flt›r.
Ocak 2008 SERXWEBÛN
3
ne te we .c om
parken, “ne mutlu Türküm demeyen herkes düflman›md›r” sözünü esas alm›flt›r. Bunu Türkiye toplumuna da ifllemifl, belli bir militarist faflizan kesimin yarat›lmas›yla da toplumsal bir bask› oluflturmaya çal›flm›flt›r. Bu anlamda gayri müslimlere, Ermenilere, Rumlara, yine Hrant Dink ve rahip cinayetlerinde görüldü¤ü gibi toplumdaki az›nl›klara yönelik bask› dozaj› da artt›r›lm›flt›r. Bu dönemde bir yandan da sistem içi çeliflki ve çat›flmalar›n giderilmesine dönük çal›flmalar yap›lm›flt›r. 27 Nisan muht›ras› ve ard›ndan gerçekleflen Dolmabahçe uzlaflmas›yla AKP’nin sisteme dahil edilmesi süreci daha etkili bir biçimde gündemlefltirilmifltir. Bu temelde 22 Temmuz seçimleriyle beraber AKP sisteme dahil edilmifltir. Sistemin AKP’yi, AKP’nin de sistemi hazmetmesi süreci ard›ndan, Erdo¤an hükümeti bir özel savafl hükümeti olarak yeniden kurulmufltur. Bu temelde cumhurbaflkanl›¤› sorunu çözülmüfltür.
halk›m›z›n fedakarl›¤› ve militan yap›n›n çizgideki duruflu beraberinde önemli geliflmeler yaratm›flt›r.
Kapsaml› bir imha konsepti devreye sokulmufltur
2007 y›l›, Türkiye’nin sald›r› konseptinin yürürlü¤e girdi¤i bir y›ld›r. Bu konsept, k›fl aylar›ndan bafllayarak 2007 y›l› boyunca kapsaml› bir biçimde Kuzey Kürdistan’da uygulanm›flt›r. Hem hareketimiz PKK’nin tasfiyesini hedefleyen hem de di¤er parçalara kadar uzanarak, tüm Kürt iradeleflmesinin etkisizlefltirilmesini hedefleyen bir konsepttir. Bu anlamda sadece Türk devletini de¤il, öncelikle bölge devletleri ve uluslararas› güçleri de kapsayan bir konsepttir. ‹ran, Suriye, M›s›r, Suudi Arabistan olmak üzere bölge devletlerinin onay›n› alan, kat›l›m›n› öngören bu konsept, 2007 y›l›n›n bafl›ndan itibaren h›zla pratikleflme safhas›na geçmifltir. Konseptin ilk hedefi, Önder Apo olmufltur. Önder Apo’ya yönelik halen uluslararas› düzeyde tart›flma konusu olan zehirleme sald›r›s› yap›lm›flt›r. Hücre içinde hücre cezalar› verilerek, izolasyon ve tecrit daha da derinlefltirilmifltir. Öyle ki, ‹mral› denilen sistem bir cendereye dönüfltürülmüfl, yaflanmaz hale getirilmifltir. Kuzey Kürdistan’da askeri operasyonlar yo¤unlaflt›r›larak gerilla imha edilmek istenmifltir. Yine Kuzey Kürdistan’daki tüm demokratik yurtsever kurumlar üzerinde bir bask› sistemi oluflturularak iradesizlefltirme ve teslim alma hedeflenmifltir. Sistem bunu ya-
ww
w.
Bu temelde 2005-2006 süreçleri boyunca hem gerillan›n yeni taktiksel ç›k›fllarla gerçeklefltirdi¤i meflru savunma mücadelesi hem de halk›m›z›n gelifltirdi¤i serhildan hareketi, Önderlik, hareket ve halk bütünselli¤inin foto¤raf›n› ortaya koyarak, uluslararas› komplonun sonuç almad›¤›n› göstermifltir. Bu durum, ulusal ve uluslararas› düzeyde önemli etkiler de yaratm›flt›r. Bunun üzerine Türkiye’den, Kürdistan’dan ve uluslararas› güçlerden sorunun demokratik bar›flç›l yöntemlerle çözümü için hareketimize dönük ateflkes ça¤r›lar› yap›lm›flt›r. Bu ça¤r›lar› göz önünde bulunduran Önder Apo, ateflkes sürecinin gündemlefltirilebilece¤i ça¤r›s›n› yapm›flt›r. Hareketimiz bu temelde 1 Ekim 2006’da süresiz ateflkes ilan etmifltir. Türk devleti, hareketimizin yapm›fl oldu¤u ateflkesi dikkate al›p Kürt sorununun demokratik yöntemlerle çözümünü gündemine alaca¤›na, hareketimizin 2004’ten itibaren kat etti¤i düzeyi Türkiye için büyük bir tehlike olarak görmüfl ve “Türkiye, 1919 dönemindeki gibi bir parçalanma tehlikesiyle karfl› karfl›yad›r” demifltir. Bu temelde hareketimize karfl› yeni bir imha konseptini gündemine alm›fl ve ateflkes ça¤r›m›za savaflla cevap vermifltir. Ateflkes ça¤r›s›n› yapan güçler ise bu duruma sadece seyirci kalm›flt›r. Kürdistan’da 2004-2006 y›llar› aras›nda yaflanan geliflmeler, Türk devletinin mücadelemize karfl› yeni bir imha konseptini gelifltirmesine yol açm›flt›r. Çünkü bu y›llarda Önderli¤imizin mücadele çizgisi, bu çizgi temelinde kahraman flehitlerimizin direnifli,
Yeni bir özel savafl hükümeti kurulmufltur
AKP öncülü¤ündeki özel savafl hükümetinin ilk icraat›, özel savafl›n Kürdistan’a dönük uygulama esaslar›n› gelifltirmek olmufltur. Bu çerçevede bütün engellemelere, ç›kar›lan özel yasalara ra¤men ba¤›ms›z Kürt kimli¤iyle meclise girmeyi baflarm›fl Kürt parlamenterler tehdit edilmifl, bask› alt›na al›n›p etkisizlefltirilmeye çal›fl›lm›flt›r. Bunlar›n yan› s›ra, s›n›r ötesi operasyon için tezkere karar› ç›kar›lm›flt›r. Kürdistan özgürlük hareketinin bast›r›lmas› üzerine uzlaflan sistem, iç çeliflkilerini bir ölçüde dengelemifl, köklü çözümle giderme de¤il, uzlaflma yöntemiyle çözmeyi esas alm›flt›r. Bu uzlaflman›n ana halkas› da Kürdistan özgürlük mücadelesine karfl› kapsaml› bir savafl›n ve mücadelenin verilmesi, bunun için de bir özel savafl hükümetinin kurulmas›d›r. fiemdinli olay› san›klar›n›n hüküm giymesine ra¤men askeri mahkemeye verilerek sal›verilmeleri sadece Kürt halk›na verilmifl bir mesaj de¤il, ayn› zamanda Kürt özgürlük hareketine
SERXWEBÛN Ocak 2008
4
ww
w.
ne t
ew e. c
om
li güçlerin ça¤r›s› temelinde karfl› geliflen özel savafl›n “Kürt sorununa karfl› hem Osmanl› hem de cumhuriyet gelifltirdi¤i ateflkes sürecine hakimiyet düzeyini de göstekarfl›, bunun reddi anlam›ren bir pratik sonuçtur. döneminde sürekli iki olgu kullan›lm›flt›r. Birincisi, din Egemen devlet çekirde¤i, bu kardeflli¤i söylemi. ‹kincisi, iflbirlikçi ihanetçi kesimlerin na gelen –ki bu sadece ateflkesin reddi de¤il, Kürt varl›cepheyi sistem içine alarak, Kürt özgürlük e¤ilimine karfl› ç›kar›lmas›. Kürt ¤›n›n ve iradeleflmesinin hiçAKP’yi sistemlefltirerek, sisbir biçimde kabul edilmemetemi de AKP’lilefltirerek Kürt isyanlar› hep bu yolla tasfiye edilmifltir. Türk devleti sidir– bir sald›r› ve savafl› sorununun üstesinden gel- bugün de bu çerçevedeki projesine AKP’yi biçilmifl bir dayatm›fl ve bu, y›l boyunca meye karar vermifltir. Kürt kaftan olarak görmüfl ve bu temelde uzlaflm›fllard›r” devam etmifltir. Y›l›n sonuhalk›n›n özellikle dini duyna do¤ru ise uluslararas› gular›n› istismar etmesi, tarikat, para pul iliflkisi arac›l›¤›yla Kür- fl› mütemadiyen bir bask› sisteminin güçlerin de kat›l›m›yla bu sald›r› kapdistan’da yeni bir iflbirlikçi sosyal ta- gelifltirilmesi, özellikle DTP’yi Kürt öz- saml›laflt›r›lm›flt›r. Burada en ilginç bakan›n oluflmas›na hizmet etmesi ne- gürlük hareketiyle karfl›tlaflt›rma durum ise bize ateflkes ça¤r›s› yapan deniyle AKP’nin Kürt sorunu konu- amac›yla yo¤unlaflan bask›lar ve yine uluslararas› güçlerin ateflkesi yapmasunda bulunmaz bir f›rsat sundu¤u gerillaya karfl› Kuzey’de gelifltirilen yo- m›za ve Türk devletinin buna uymay›p devlet taraf›ndan görülmüfltür. Dolay›- ¤un imha operasyonlar›, yine bu kon- sald›r›lar›n› gelifltirmesine ra¤men s›yla hem Kürt halk›na karfl› uygula- septin bölgesel aya¤› gere¤ince Do¤u, Türk devletinin sald›r› konseptine kanan özel savafl›n amac›na ulaflmas› Bat› ve Güney Kürdistan’da gelifltirilen t›lm›fl olmalar› biçiminde ç›kara dayahem de uluslararas› bir sorun haline sald›r›lar, tümüyle bu konseptin ge- nan dünyan›n paradoksal gerçe¤inin gelen Kürt sorunu konusunda bölge- rekleri olarak cereyan eden olaylard›r. a盤a vurulmas›d›r. Burada di¤er önemli bir konu da, sel ve uluslararas› düzeyde imha kon- Y›l ortalar›nda yaflanan fiengal katliasepti temelinde bir konsensüsün gelifl- m›n›n baflka bir izah› olamaz. Do¤u Önderli¤imizin zehirlenmesiyle ilgili Kürdistan’daki bask› ve operasyonla- CPT’nin sergiledi¤i tutumdur. Önderlimesi için AKP görevlendirilmifltir. r›n, Bat› Kürdistan’daki bask›lar›n ¤imize karfl› zehirleme sald›r›s›n›n orhepsinin bununla ilintili oldu¤u, özel- taya ç›kmas›yla birlikte, ba¤›ms›z bir AKP Kürtlerin tasfiyesi likle Kerkük’e dönük gelifltirilen bask› heyetin ‹mral›’ya giderek tahlil yapmagörevini alm›flt›r ve dayatmalar›n, yine fiengal, Kerkük, s›n› istemifltik. Halk›m›z›n bu amaçla Kürt sorunu iki yüzy›ll›k bir so- Maxmur vb katliamlar›n bu çerçevede birçok demokratik, kitlesel eylemleri rundur. Kürt sorununa karfl› hem gelifltirildi¤i bilinmektedir. Görülüyor gerçekleflti. Bunun üzerine CPT’nin Osmanl› hem de cumhuriyet döne- ki, bu projenin uygulanmas› için plan- ‹mral›’ya giderek numuneler ald›¤› biminde sürekli iki olgu kullan›lm›flt›r. l› ve sistemli bir örgütleme gelifltiril- linmektedir. Ama üzerinden bunca zaBirincisi, din kardeflli¤i vb söylemler- mifl, öncelikle iç çeliflkiler dengelene- man geçmesine ra¤men herhangi bir le istismar etme tutumu. ‹kincisi, ifl- rek bir iç konsept oluflturulmufltur. aç›klama yap›lmam›flt›r. Öyle anlafl›l›birlikçi, ihanetçi kesimlerin Kürt öz- Ard›ndan bölge devletleriyle gelifltirilen yor ki CPT baz› sonuçlara ulaflm›fl olgürlük e¤ilimine karfl› ç›kar›lmas›. iliflkilerle anti Kürt, anti PKK ittifak› mas›na ra¤men Türkiye’yi suçlamak Zaten Kürt isyanlar› hep bu yolla tas- temelinde bir bölgesel konsept çerçe- istememekte, ara bir yolla iflin içinden fiye edilmifltir. Türk devleti bugün de vesi kazand›r›lm›flt›r. Yine y›l ortala- s›yr›lmaya çal›flmaktad›r. Burada bir bu çerçevedeki projesini hayata ge- r›ndan itibaren yo¤un bir biçimde ge- suçun üstünü örtme çabalar›, saklaçirmek için AKP’yi biçilmifl bir kaftan lifltirilen uluslararas› diplomasi Türki- ma tutumlar› ciddi ve kuflku verici bir olarak görmüfl ve bu temelde uzlafl- ye’nin jeo stratejik konumunun pazar- biçimde görülmektedir. E¤er bunun m›fllard›r. Yani sistemin AKP’yi haz- lanmas› temelinde yürütülmüfltür böyle olmad›¤›n› iddia ediyorlarsa metmesi, Kürt sorununun tasfiyesi Türk devletiyle yap›lan görüflmelerin Ateflkes ça¤r›s› yapan güçler sözü temelinde geliflmifltir. Bu, iyi tutanaklar›n› ve bütün bilimsel belgegörülmelidir. Sistem, hem Kürdissald›r› konseptinde yer alm›flt›r lerin aç›klanmas›n› yapmal›d›rlar. Bu tan’daki iç dayana¤›n› oluflturabilekonuda sürecin takipçisi olaca¤›z. Ance¤ini, hem gerekli bölgesel ve ulusNihayetinde 5 Kas›m’da gerçekleflen cak Önderli¤imize ve hareketimize lararas› deste¤i sa¤layabilece¤ini dü- Erdo¤an-Bush görüflmesiyle ABD’nin karfl› gelifltirilen genel konseptin bir flünerek buna karar vermifltir. deste¤i ve AB’nin olurunu da alan bu parças› olarak Türkiye’nin zora sokulBu temelde 2007 y›l› boyunca ha- konsept, böylece bölgesel ve uluslara- mak istenmedi¤i anlafl›lmaktad›r. E¤er reketimize karfl› topyekün bir yönelim ras› ayaklar›na da kavuflturulmufltur. bu konuda önümüzdeki günlerde bizgelifltirilmifl, 1994, 1998 y›llar›na ben- Medya Savunma Alanlar›na karfl› 16 leri ve kamuoyumuzu ikna edici farkl› zer bir sald›r› konsepti pratiklefltiril- Aral›k’tan itibaren bafllayan hava sal- bir aç›klama durumu geliflmezse, Avmifltir. Önderli¤e karfl› ‹mral› sistemi- d›r›lar› bu temelde gerçeklefltirilmifltir. rupa Konseyi’nin de bu konsept çerçenin gevfletilmeden sürdürülmesi, Kürt Görülüyor ki Türk devleti, hareketi- vesinde Türkiye ile suç ortakl›¤› konuözgürlük ve demokrasi hareketine kar- mizin 2006 y›l›n›n sonbahar›nda çeflit- munda oldu¤u anlafl›lacakt›r.
Ocak 2008 SERXWEBÛN
Konseptin içeri¤i özgür Kürt’ün tasfiyesidir
rettir. Ekonomik ve sosyal projeler ad› alt›nda gelifltirilen fley, asl›nda Kürt halk›n› sat›n almad›r. “Eve dönüfl projesi” ad› alt›nda gelifltirilmek istenen fley ise etkili muhbirliktir. Bununla beraber hizbullahç›l›¤›n, Fettullahç›l›¤›n ve daha de¤iflik tarikat e¤ilimlerinin Kürdistan’da palazland›r›lmas›, vak›f, dernek vb adlar alt›nda aktif bir faaliyeti yürütüyor olmas›n›n tek amac›, Kürt halk›n› zapt etme ve teslim almad›r. Onu ulus ve halk olmaktan ç›karmad›r. Benli¤inden, gerçekli¤inden uzaklaflt›rmad›r. Baflkalafl›ma u¤ratarak paçavraya dönüfltürmedir. Bunu parayla pulla, sat›n almayla yapaca¤›n› sanan bir sömürgeci anlay›fl söz konusudur. Bugün Kürdistan’da ekonominin de, sosyal projelerin de, din kisvesi alt›nda gelifltirilen birtak›m
tarafta sald›r›lar gelifltirdi¤i, kendisinin ise sald›r› alt›nda oldu¤u propagandas›n› yaparak, uluslararas› kamuoyunda ma¤duriyet rolüne soyunmufltur. Bunu gelifltiren Türk devletinin temel amac›, gelifltirdi¤i imha hareketine d›fl deste¤i sa¤lamakt›r. Bu amaçla, bütün Türkiye’yi, Türkiye’nin zenginliklerini, jeostratejik konumunu pazarlayarak, d›fl deste¤i almaya dönük yo¤un bir diplomatik çaba içerisine girmifltir. Bu süreçte gerillan›n özellikle Gabar, Dersim vb alanlarda verdi¤i etkili cevaplarla içeride itibar› sars›lan Türk devleti, “sorun içeride de¤il, d›flar›dad›r, Kuzey Irak’tad›r” diyerek, uluslararas› güçleri bu konseptine dahil etme çabas›n› artt›rm›flt›r. Burada hem Türkiye halk›n› hem de uluslararas› kamuoyunu yan›ltma durumu söz konusudur.
ne te we .c om
Türk devletinin konsepti, hareketimizi tümüyle tasfiye etmek, Kürt halk›n› iradesizlefltirmek, iradeleflmifl hiçbir Kürt oluflumuna müsaade etmemektir. Türkiye s›n›rlar› içerisinde böylesine kat› bir politikayla Türk ulusçulu¤unu egemen k›lma, di¤er Kürdistan parçalar›nda da Kürt iradeleflmesine müsaade etmeme ve bunu denetim alt›na alma politikas› izlemektir. Bunun için özellikle bölgesel güçlerin konsepte dahil edilmesi öngörülmüfltür. Çünkü Türkiye’nin vard›¤› sonuç, Kürt sorununun sadece Türkiye s›n›rlar› içerisinde de¤il, di¤er parçalarda yürütülecek bir mücadeleyle tasfiye edilebilece¤idir. Bu anlamda konseptin içeri¤i esas olarak özgür Kürt’ün tasfiyesidir. Bu amaçla sadece askeri de¤il, daha genifl kapsamda bir konsept gelifltirilmektedir. ‹deolojik, siyasal, diplomatik, sosyal, ekonomik, kültürel ve askeri ayaklar› bulunan bir konsepttir. Bugün bir taraftan sald›r›lar gelifltirilip bombalar ya¤d›r›l›rken, di¤er taraftan “kardefllik projesi”nden bahsedilmesinin, “eve dönüfl” ad› alt›nda piflmanl›k yasas›n›n yeniden gündemlefltirilmesinin temel nedeni budur. Yani hem askeri olarak s›k›flt›rma, hem ideolojik olarak hedefleme, hem siyasal olarak zorlama, yine her bak›mdan devletin bütün imkanlar›n› kullanarak mutlak surette sonuç alma istemi, Kürt halk›n›n iradesizlefltirilip köleli¤e mahkum edilmesi içindir. Bu çerçevede gelifltirilen özel savafl, a¤›rl›kl› olarak medya yoluyla psikolojik bir savafl biçiminde gelifltirilerek, sonuç al›nmaya çal›fl›lmaktad›r. Kürt gençli¤i bir yandan uyuflturucuyla, de¤iflik toplum d›fl› al›flkanl›klarla düflürülmeye çal›fl›l›rken, di¤er yandan her Kürt insan› birtak›m maddi imkanlarla ba¤lanmak, adeta sat›n al›nmak istenmektedir. AKP’nin bafl›n› çekti¤i bu rejim, Kürt halk›n› iradeli olmay› hak etmemifl, hiçbir ideolojisi ve inanc› olmayan bir topluluk olarak görmektedir. Bu, ayn› zamanda toplumumuza, halk›m›za dönük bir haka-
5
ww
w.
yap›lanmalar›n da esas›nda bu sömürgeci mant›k yatmaktad›r. Zapt etme, beyinleri kuflatma ve sat›n alma yöntemiyle toplumu baflkalafl›ma u¤ratma, temel hedefidir. Bu amaçla gelifltirilen bu konsept, askeri sald›r›larla tamamlanarak toplum teslim al›nmak istenmektedir.
Türk devleti imha konseptine destek sa¤lama aray›fl›na girmifltir Ateflkesi ilan etti¤imiz 2006 ekiminden bu yana hareketimize karfl› yo¤un bir askeri sald›r› furyas› gelifltirilmifltir. Buna ra¤men Türk devleti gelifltirdi¤i yo¤un psikolojik savaflla sald›ran taraf›n hareketimiz oldu¤u, gelifltirdi¤i sald›r›larda verdi¤i kay›plar› öne ç›kararak, hareketimizin her
Deklarasyon çözüm ve mücadele konseptimizdir
Bu arada baz› ulusal ve uluslararas› güçler herhangi bir projeye dayanmadan hareketimize tekrardan ateflkes ça¤r›s›n› yapm›flt›r. Bu güçlerin birço¤u, 2006’da ça¤r› yapan güçlerin hemen hemen ayn›s›d›r. Biz zaten ateflkes yapm›flt›k ve ateflkesimize ra¤men Türk devleti say›s›z sald›r› gerçeklefltirdi¤i halde ateflkes ça¤r›s› yapanlar sessiz kalm›flt›. Aç›k ki Türk devleti ateflkesimizi de kabul etmemekte, ateflkesimizden de korkmaktad›r. Asl›nda onlar Kürt halk›n›n hiçbir fleyini; bar›fl›n›, ateflkesini, savafl›n› kabul etmiyor. Çünkü Kürt halk›n›n kendisini kabul etmiyor. Biz hem Türk devletinin geliflen
SERXWEBÛN Ocak 2008
6
ww
w.
ne t
ew e. c
om
PKK özgücüne dayanmaya sald›r›lar›na karfl› hem de yap›lan bu olarak belirlendi. Ama Türk devletinin türden ça¤r›lara cevap olmas› aç›s›nkonseptinde esas olarak di¤er parçaladevam edecektir dan 1 Aral›k 2007 tarihinde bir dekr›n iradesizlefltirilmesi de vard›r. Bu larasyon yay›nlad›k. Bu deklarasyon, Bugün uluslararas› güçler, Kürt ha- konuda ‘bir yere kadar götürelim, onayn› zamanda bizim çözüm deklaras- reketini kontrol alt›na alma, kendi ye- dan sonras›na bakar›z’ tutumu söz koyonumuzdur. 7 madde halinde çok de¤ine alma, ba¤›ms›z bir durufltan ç›- nusudur. Uluslararas› güçler de ‘Türk somut ve net bir biçimde çözümü or- kar›p kendi çizgisine ve konseptine devletiyle PKK çat›fls›n, bakal›m sorun taya koyan, buna gelinmemesi ve çekme politikas›n› yürütmektedir. Özü nereye gidecek. PKK tasfiye olmaz, ama fliddetin dayat›lmas› halinde ise ha- itibar›yla bu da PKK’nin törpülenmesi zorlan›r, bize muhtaç olur ve bizim çizreketimizin ve halk›m›z›n direnece¤i- ve tasfiyesi anlam›na gelmektedir. Bu- gimize gelmek zorunda kal›r’ biçiminde ni, gereken cevab› verece¤ini yans›- rada özellikle söz konusu olan, Önder- bir politikay› yürütmektedir. tan bir deklarasyondur. Türk devleti- lik çizgisidir. Mücadele esas olarak Uluslararas› ve bölgesel güçler Kürt nin imha konseptine karfl› Kürt tara- Önderlik çizgisine karfl› verilen bir sorununun çözümünü istememektef› olarak hareketimizin demokratik mücadeledir. Bu temelde dayatmalar dir. ‹steselerdi flimdiye kadar bölgesel çözüm deklarasyonu, ayn› zamanda yap›lmaktad›r. Biz bunun için “bu, bir bir çözüm projesi gündemlefltirirlerdi. mücadele konseptimizdir. irade savafl›d›r” dedik. ‹rademizi etki- Onlar, çözümsüzlük üzerinden politiHareketimizin tüm parçalarda Kürt leme, bizi kendi konseptlerine mecbur ka yapmakta, PKK’yi baflkalafl›ma u¤sorununun çözümünü dayatmas› k›lma amac›yla bir yönelim gelifltiril- ratma çözümünü öngören bir yaklakarfl›s›nda uluslararas› güçler de zor- mektedir. Bu amaçla uluslararas› fl›m içerisindedirler. Bu anlamda ‘Önlanmaktad›r. Ba¤›ms›z bir çizgi biçi- konsept ile Türkiye konsepti bir nevi derliksiz ve PKK’siz çözüm projesi’ minde flekillenen Apocu hareketin et- ortakl›k yapm›flt›r. Dolay›s›yla belli bir üzerinde yo¤unlaflt›klar› da bilinmekkisizlefltirilememesi, uluslararas› güç- yere kadar ortak sald›r›larda birlefltik- tedir. Bunun için çeflitli Kürt kesimleler için ciddi bir husustur. Bununla leri, bu temelde uluslararas› bir yöne- rini de¤iflik biçimlerde güçlendirmeye birlikte Türk devletinin 20. yüzy›ldan limi planlad›klar› aç›k ortadad›r. çal›flmaktad›rlar. Tabii bu çabalar kalma inkar ve imha siyaseti de tam Güneyli güçlerin de uluslararas› öteden beri vard› ve sonuç vermedi. bir çözüm olarak görülmemektedir. konsepte dahil olmas› söz konusu- Çünkü Kürt dinamiklerinin ezici çoOnlar, Türk devletinin öngördü¤ü dur. Her ne kadar fazla renk verilme- ¤unlu¤u PKK kapsam› içerisindedir. yöntemlerle PKK’nin tasfiye edileme- se de, esas›nda yumuflat›lm›fl, ba- PKK toplumsal bir harekete dönüflyece¤ini iyi bilmektedir. Yine Kürt so- ¤›ms›z durufltan vazgeçmifl, yede¤e müfltür. Bunun göz ard› edilmesi art›k rununun tümüyle yok say›lamayaca- al›nm›fl bir PKK’yi onlar da tercih et- imkans›zd›r. Bunu gören uluslararas› ¤›n› da en iyi bilen güçlerdir. Bununla mektedir. Bu aç›dan Güneyli güçle- güçler PKK’yi dönüfltürerek, kendi beraber ABD BOP’u gelifltirirken, Kürt rin de bu konseptin uluslararas› güç- konseptine mecbur b›rakarak, yine halk›n› buna dayanak yapmak iste- lerin gelifltirdi¤i bölümüyle ilgili ol- PKK d›fl›ndaki oluflumlar› da buna tamektedir. Dolay›s›yla ABD öncülü- duklar› görülmektedir. Onlar›n esas bi k›larak bir çözüm yaklafl›m›n› ön¤ündeki uluslararas› güçlerin de bir korkusu PKK’nin çizgisidir. görmektedir. Dolay›s›yla uluslararas› konsepti vard›r. Bizim çözüm konsepTürk devleti bu noktada taktik yap- güçlerin konsepti de son tahlilde bir timiz, Türk devletinin imha konsepti maktad›r; PKK’ye sadece baz› fleyleri teslim alma konseptidir. bulunurken, uluslararas› güçlerin de kabul ettirmek de¤il, yok etmek isteHareket olarak büyük bir kararl›l›kkendi ç›karlar›na göre bir politikas› ve mektedir. Salt PKK’yi de de¤il, di¤er la sonuna kadar kendi konseptimizde konsepti vard›r. Her ne kadar çerçeve- parçalardaki Kürt iradeleflmesini de ›srar edece¤imiz aç›kt›r. Aç›kça görüsi tam olarak çizilmemifl de olsa, çe- geriletmeyi ve kontrol alt›na almay› lüyor ki üç ayr› konseptin mücadelesi flitli araflt›rma merkezleri ve sivil top- amaçlamaktad›r. Ancak 5 Kas›m’daki söz konusudur. Türk devletinin ve lum kurulufllar› ad›yla yay›nlanan ra- Bush-Erdo¤an görüflmesinde konsep- uluslararas› güçlerin konseptinin orporlarda ifade edilen, ama resmi bir tin ikinci aya¤›n› bir nevi ask›ya ald› ya taklaflt›¤› nokta, hareketimizin darbebiçimde henüz sahiplenilmemifl olan da sonraya b›rakt›. Hedef sadece PKK lenmesi, izole edilmesi, s›k›flt›r›lmas› konseptleri söz konusudur. ve dayatmalar› kabul edecek Bu konseptin özü, hareketi- “Uluslararas› güçler, Kürt hareketini kontrol alt›na ve düzeye getirilmesidir. Bu mizi tecrit etme, izolasyon, konseptin ittifak› bir süre yede¤ine alma, ba¤›ms›z bir durufltan ç›kar›p kendi darbeleme ve kuflatmayla daha devam edebilir. Hedefi, çizgisine ve konseptine çekme politikas›n› yürütmektedir. teslim olmaya zorlamak, bu hareketimizi darbelemek, çerçevede kendi çizgisine Özü itibar›yla bu da PKK’nin törpülenmesi ve tasfiyesi zorlamak, yönetim gücünü, çekmektir. Önderli¤imizin yap›s›n› darbelemek, mevzianlam›na gelmektedir. Burada özellikle söz konusu olan, de belirtti¤i gibi, bu öteden lerini elinden almakt›r. Ulusberi bilinen bir ‹ngiliz politi- Önderlik çizgisidir. Mücadele esas olarak Önderlik lararas› güçlerin ç›karlar› kas›d›r ve ABD bu politika- çizgisine karfl› verilen bir mücadeledir” do¤rultusunda öngördükleri y› izlemektedir. asl›nda çözümsüzlü¤ün de-
Ocak 2008 SERXWEBÛN
7
ne te we .c om
2007 y›l› içerisinde yaflanan di¤er bir geliflme de, Türk devletinin 22 Temmuz seçimlerinde ç›kard›¤› yasal, idari engellere ve bask›lara ra¤men bir grup parlamenterin Kürt kimli¤iyle meclise girmesidir. Bu bir baflar›d›r. Dengesiz bir ortamda gerçekleflen bu seçimlerde, Türk devletinin AKP’nin ald›¤› oylara dayanarak, bunu kendisi için bir baflar› olarak göstermesi çarp›tmad›r, do¤ru de¤ildir. 2007 y›l› baflar›l› bir pratikten çok, Önderlik çizgisinin baflar›s›n›n ispatland›¤› bir y›ld›r. Yani yaflanan yetersiz pratikler olsa da, y›l›n geliflmeleri mücadelemizi önemli bir noktaya tafl›m›flt›r. fiimdiye kadar görülmemifl düzeyde hareketimizin ve Kürt sorununun uluslararas› kamuoyuna tafl›nmas› ve çözüm perspektifinin demokratik özerklik biçiminde somutluk kazanmas›, sürecin ortaya ç›kard›¤› geliflmelerle beraber Önderlik çizgisinin do¤rulu¤u ve baflar›s›n› bir kez daha ispatlanm›flt›r. Gerillan›n ve serhildan hareketinin bu çizgi temelindeki cevab› önemli geliflmeler yaratm›flt›r. Halk›m›z›n özellikle sonbahara do¤ru baflta Kuzey olmak üzere Kürdistan’›n dört parças›nda ve yurtd›fl›nda toparlanmaya do¤ru giden serhildan hareketi ile gerillan›n Gabar ve Oramar eylemlilikleri önemli siyasal sonuçlar› ortaya ç›karan baflar›l› pratiklerdir.
vam›d›r, bunun üzerinden siyaset yap›lmas› durumudur.
Geliflen sald›r›lara karfl› direnifl süreci gelifltirilmifltir
Bahar›n ilk aylar›nda yo¤unlaflan serhildan hareketi, daha sonra özellikle may›s ve haziran aylar›nda geliflen gerilla hareketlili¤i önemli bir düzey kazanm›flt›r. Türkiye’de genel seçimlerin gündeme gelmesiyle birlikte siyasal hamlenin öne ç›kmas›nda ve eylemselliklerde belli bir s›n›rlama olsa da, geliflen çat›flmalar ve eylemlilikler, Gabar ve Oramar eylemleriyle sürece damgas›n› vuran temel ç›k›fllar olmufltur. Ancak bahar aylar›ndan sonra serhildan hareketinde yaflanan birtak›m iç tart›flmalar›n eylemsellikte k›r›c›l›¤› gelifltirmesi ile Kuzey Kürdistan’daki serhildan eylemlili¤i zay›flam›flt›r. Buna karfl› di¤er mücadele alanlar›ndaki etkinlikler, Bat› Kürdistan’da geliflen eylemsellikler ile Avrupa’da gelifltirilen açl›k grevi vb eylemlilikler sürece cevap olmufltur. Kuzey Kürdistan’daki serhildan hareketinin sonbaharda belli bir toparlanmay› yaflamas›, ayn› dönemde geliflen Gabar ve Oramar eylemlili¤i, yine Bat› Kürdistan’da nitelik kazanan eylemsellikler genelde belli bir düzeyi a盤a ç›karm›flt›r. Bunlarla birlikte Do¤u Kürdistan’da meflru savunma çizgisi temelinde yürütülen mücadelenin önemli siyasal sonuçlar› ortaya ç›karmas›, Do¤u Kürdistan’da yaflanan kitleselleflme süreci tamamlayan di¤er önemli bir geliflmedir. Ayr›ca Güney’de ve yurtd›fl›nda mevzilerin korunmas› ve belli bir siyasal aktivitenin geliflmesiyle beraber 2007 y›l›, hareketimiz aç›s›ndan bir toparlanma, haz›rl›k ve önemli siyasal sonuçlar›n a盤a ç›kar›lmas› dönemi olmufltur.
ww
w.
Bu temelde hareketimize karfl› ciddi, çok yönlü bir sald›r› ve imha konsepti devreye girmifl bulunmaktad›r. Bu konsept çerçevesinde y›l boyu hareketimize karfl› çeflitli düzeylerde sald›r›lar gelifltirilmifltir. Uluslararas› düzey kazanmas›yla bu sald›r›lar daha da boyutlanacakt›r. Bu konsepte dahil olan güçlerin de¤iflik amaçlar› olsa da, son tahlilde hepsinin üzerinde birleflti¤i nokta, hareketimizin bu aflamada darbelenmesi, daralt›lmas›, izole edilmesi ve mevzilerinin elinden al›nmas›d›r. Ça¤›n en geliflmifl tekni¤ine dayal› gelifltirilen bu konseptin beraberinde ciddi tehlikeleri getirdi¤i de aç›kt›r. Ciddi bir durumla karfl› karfl›ya bulunmaktay›z. Özellikle önümüzdeki sürecin daha da ciddiyet kazanaca¤› görülmektedir. fiimdiye kadar geliflen sald›r›lar karfl›s›nda güçlerimizin belli bir duruflu olmufl, bir direnifl süreci geliflmifltir. Önderlik özellikle 18 May›s tarihli de¤erlendirmesinde sürecin ciddiyetine ve tehlikelerine iflaret etti. Bu çerçevede KONGRA GEL V. Genel Kurulu’nda bir kararlaflmaya ulaflt›k. Türk devletinin çözüme gelmemesi halinde kendi çözümümüzü gelifltiren ve öngören bir yaklafl›m› karar alt›na ald›k. Ayn› zamanda sald›r›lar karfl›s›ndaki savunma pozisyonuna iliflkin karar çerçevemizi netlefltirdik. Bu temelde geliflen bahar hamlesi önemli bir mesaj olmufltur.
Önderlik çizgisi baflar› çizgisidir
Türk devleti sald›r›lardan istedi¤i sonucu alamam›flt›r
Bu anlamda 2007 y›l›, düflman›n kapsaml› sald›r›lar›na ra¤men önemli kazan›mlar›n ve sonuçlar›n ortaya ç›kt›¤› bir y›l olmufltur. Bu y›lda Önderli¤imizin ve hareketimizin yürüttü¤ü mücadele çizgisinin do¤rulu¤u bir kez daha ispatlanm›fl ve daha fazla siyasal sonuç elde edilmifltir. 2007 y›l›nda düflman aç›s›ndan belirginlik kazanan baz› sonuçlar› flöyle ifade etmek mümkündür: Birinci husus; Türk devleti bütün askeri, ekonomik, siyasal, diplomatik imkanlar›n› ortaya koyarak, bütün gücüyle üzerinde gelmesine ra¤men hareketimize karfl› gelifltirdi¤i sald›r›larda istedi¤i sonucu alamam›flt›r. Bu
SERXWEBÛN Ocak 2008
8
ww
w.
ne t
ew e. c
om
Türkiye yanl›fllar›yla yüzleflmelidir sald›r›larda kay›plar›m›z olmufltur. Üçüncü husus; üzerinde uzlafl›lan Ancak Türk devletinin, çok kapsaml› konseptin bir taraf›nda ABD’nin bir taBu konuda AKP liderli¤i samimi yürüttü¤ü operasyonlar›n çap›na göre raf›nda ‹ran’›n bulunmas›. Bu AKP’nin sonuç almad›¤› da bir gerçektir. mahareti ve Türk devletinin avantaj› yaklaflmamakta, yürekli davranma‹kinci husus; devletin, Türkiye’nin gibi görülse de, özünde taraflar aras›n- makta, ikiyüzlüce bir oyun oynamakekonomik imkanlar›n› ve jeostratejik da kuflku yaratan bir unsur olarak de- tad›r. ‘Bu sorun sadece askeri yöntemlerle çözülmez’ deyip gerisini çarkonumunu pazarlayarak oluflturma- zavantaj yaratmaktad›r. ya çal›flt›¤› uluslararas› konsept, isteDördüncü husus; 2007 y›l› içeri- p›tmakta, “eve dönüfl” ad› alt›nda di¤i düzeyde geliflmemifltir. Türk dev- sinde geliflen pratik süreç ve yaflanan piflmanl›k yasas›na zorlamakta, Kürleti bu konsepti, 9 Ekim 1998 komp- geliflmelerle beraber Kürt sorununun distan gençli¤ine ve halk›na itiraf yalo süreci gibi ele al›p gelifltirmek iste- Türkiye kamuoyunda kapsaml› bir salar›n› dayatmakta, hem çeflitli prodi. Ancak flimdi gelifltirilen konsept biçimde tart›fl›lmas› sürecinin baflla- jelerle Kürt halk›n› afla¤›lama hem de ile 1998’de Önderli¤imize karfl› gelifl- mas›d›r. Hareketimize karfl› en çok uluslararas› kamuoyunu yan›ltmaya tirilen uluslararas› konseptin baz› savaflm›fl eski generaller dahil, bir- dönük bir çaba sergilemektedir. Bubenzerlikleri olsa da, özünde önemli çok eski yetkilinin itiraf sürecinin nun fazla bir sonuç vermeyece¤i, farklar içermektedir. Her fleyden önce bafllamas›, Türk devletinin yürüttü¤ü Türkiye’nin kendi kendisiyle sorunu daha çok Türk devletinin çabas› ve kat› inkar ve imha politikas›n›n iflas aç›k aç›k tart›flarak, yanl›fllar›yla dayatmas›yla gelifltirilen bu konsepte etti¤inin kan›t›d›r. ‹nkar politikas›n›n yüzleflmesi gerekti¤i ortaya ç›km›flt›r. dahil olan güçlerin tek bir amaçta en güçlü savunucular› olan bu kiflile- Ortada bir Kürt sorunu vard›r ve bu birleflme durumu yoktur. Stratejik rin flimdi ‘fluras› yanl›flt›, buras› yan- öyle yar›m yamalak itiraflarla örtbas ortakl›ktan bahsedilse de, özünde l›flt›’ diyerek üzerinde birleflti¤i nok- edilemez. 84 y›ll›k politikan›n yanl›flstratejik bir ittifak durumu söz konu- ta, bu sorunun sadece askeri yön- l›¤›n›n itiraf edilmesi gerekmektedir. Ancak Kürdistan’da yürüsu de¤ildir. Herkesin kenditülen bütün katliamlara ne göre bir amac› olan ve “Ancak Kürdistan’da yürütülen bütün katliamlara iliflkin Kürt halk›ndan özür asgari düzeydeki amaçlar iliflkin Kürt halk›ndan özür dilenerek, Kürt halk›n›n dilenerek, Kürt halk›n›n temelinde bir araya geldi¤i özgür iradesine sayg› gösbir konsepttir. Yani 1998 özgür iradesine sayg› gösterilerek çözüme do¤ru konsepti gibi kararl›, sonu- yaklafl›m gelifltirilebilir. Yoksa Kürt halk›na ‘gelin teslim terilerek çözüme do¤ru yaklafl›m gelifltirilebilir. na kadar tasfiyeyi amaçla- olun’ diyerek, bomba ya¤d›rarak, ‘de¤iflik projeler var’ Yoksa Kürt halk›na ‘gelin yan bir oluflumdan ziyade, denilerek, bu tür bask› ve fliddet yöntemiyle soruna teslim olun’ diyerek, bomhareketimize karfl› herkesin hiçbir çözüm gelifltirilebilir” ba ya¤d›rarak, ‘de¤iflik prokendi ç›karlar› temelindeki jeler var’ denilerek, bu tür birlikteli¤inden oluflan bir konsept olmaktad›r. temlerle çözülmeyece¤i noktas›d›r. bask› ve fliddet yöntemiyle soruna Bu tespit, baflar›s›zl›¤›n kabul edil- hiçbir çözüm gelifltirilemez. Beflinci husus; AKP’nin bafl›n› çekTürkiye’nin yürekli bir siyasi mesi anlam›na gelmektedir. Türkiye, Kürt sorununda yaflad›¤› ti¤i özel savafl hükümetinin bu döliderli¤e ihtiyac› vard›r ç›kmaz› itiraf etmifltir. ‘Sadece askeri nemde a¤›rl›k verdi¤i en önemli konuTürk devletinin dayatmakta oldu- yöntemlerle çözülemez, bunun yan›n- lardan birisi de Kürtleraras› çat›flma¤u inkar anlay›fl› art›k uluslararas› da siyasal, sosyal ve ekonomik tedbir- n›n yarat›lmas›d›r. Özellikle PKK ile düzeyde gerekli ra¤beti görmemekte, ler al›nmal›d›r’ denilmektedir. Tabii Güney Kürdistan bölge hükümeti arabu politikay› yürüten Türk devleti ye- bu kez sorunun çözümü sapt›r›larak, s›nda çat›flma yaratmak isterken, içeteri kadar güven vermemektedir. Do- çözüm için kullan›lmas› gereken un- ride de DTP ile PKK’nin aras›n› açmalay›s›yla da bu güçler sonuna kadar surlar ters çevrilerek, bunlar bast›r- ya çal›flmaktad›r. Ayr›ca daha de¤iflik Türk devletinin arkas›nda olmaya- ma için kullan›lmaya çal›fl›lmaktad›r. çevrelere dayanarak, ulusal birli¤i cakt›r. Uluslararas› güçler, Türk dev- Yani tekrar eski noktaya, inkar politi- bozmaya dönük çok ciddi çabalar yületiyle hareketimizi çat›flt›rarak ç›- kas›na dönülmektedir. Art›k y›rt›lma- rütmektedir. Türk devleti her ne kadar karlar›n› sa¤lama alma politikas› yü- n›n önüne yamayla geçilemeyece¤i, bu konularda da bask›, flantaj ve tehrütmektedir. Bunun Türkiye’ye ka- bu politikan›n terk edilmesi gerekti¤i ditlerini hala devam ettiriyorsa da, zand›raca¤› hiçbir fley yoktur. Sonuç- aç›k ortadayken, bu gerçe¤i kimse amac›na ulaflmam›flt›r. Kürt halk›n›n ve özgürlük davas›suzlu¤u flimdiden belli olan bu duru- söyleyememektedir. Türkiye’nin, 84 mun, asl›nda Türkiye’nin de zarar›na y›ll›k yanl›fl› aç›kça dillendirecek ger- n›n en zaafl› noktas›n›n buras› olduiflleyen bir sürece dönüfltü¤ü ve daha çek anlamda yürekli bir siyasi liderli- ¤u bilinmektedir. Bugün Güney Kürda dönüflece¤i aç›kt›r. Türkiye henüz ¤e ihtiyac› vard›r. Bu politikan›n bafl- distan’daki egemen siyaset anlay›fl›yönlendirilen figüran konumundan ka biçimde tamir edilmesi ve sonuç n›n darl›¤›na, uluslararas› güçlerin konsepti çerçevesinde bir politika yüalmas› mümkün de¤ildir. kurtulmufl de¤ildir.
Ocak 2008 SERXWEBÛN
9
ne te we .c om
r›nda ifade ettiklerinden çok daha fazla olmufltur. 2007 y›l›nda Türk devletinin yönelimleri önemli oranda sonuçsuz kal›rken, bizim için kazan›mlarla geçen bir y›l olmufltur. Geliflen kapsaml› sald›r›lar karfl›s›nda hareketin ortaya ç›kard›¤› sonuçlar oldukça önemlidir.
2007 prati¤inden gerekli dersler ç›kar›lmal›d›r
rütmelerine, özellikle baz› siyasi kesimlerin zikzakl› durufluna, tarafs›z durufl ad› alt›nda ulusal ç›karlar yerine kendi örgüt ç›karlar›n› esas alan siyasi anlay›fllar›n varl›¤›na ra¤men Türk devletinin amac›na ulaflmad›¤› bir gerçektir.
AKP’nin Türk-‹slam çizgisindeki gizli faflizan e¤ilimi ortaya ç›km›flt›r
‹mha konseptinin baflar› flans› yoktur
Türk devletinin, Önderli¤imizin ve hareketimizin sundu¤u, her iki taraf›n ortak ç›karlar›n› birlefltiren projeleri kabul etmeyip, uluslararas› güçlerin kendi ç›karlar› do¤rultusundaki yönlendirmesinin etkisi alt›nda kalarak, imha konseptini hayata geçirebilece¤ini sanmas› bir gaflettir. Türk devleti tarihin bu aflamas›nda hiçbir biçimde öngördü¤ü imha konseptini Kürt halk›na karfl› baflar›ya götüremez. Bunun ulusal ve uluslararas› koflullar› yoktur. Bugün uluslararas› güçler, bölgedeki dengeleri gözeterek hem Türk devletini ç›karlar› gere¤i yanlar›nda tutuyor hem de Kürt sorununa iliflkin hesaplar› gere¤i bu politikaya prim veriyor olsalar da bu politika ça¤c›l de¤ildir ve baflar› flans› olmayan bir politikad›r. Dolay›s›yla Türkiye halk› bu politikada kaybetmektedir, kaybedecektir. Bunun Türkiye’ye sa¤lad›¤› hiçbir kazan›m yoktur. Gerek y›l boyunca sürdürdü¤ü operasyonlarda gerekse de en son uluslararas› destekle gelifltirdi¤i hava sald›r›lar›nda sonuç alamam›flt›r. Türk devletinin 2007 y›l› boyunca gerçeklefltirdi¤i sald›r›larda kay›plar›m›z olmufltur. Buna karfl›l›k gerillan›n taktikleri ve direnifli karfl›s›nda devletin kay›plar›, kendi aç›klamala-
ww
w.
Türk devletinin dayand›¤› inkar ve imha konsepti tüm Kürdistan’da rahats›zl›k yaratmaktad›r. Çünkü bu politika 20. yüzy›ldan kalma, Kürt’ün hiçbir fleyini tan›mayan, Kürdistan’da yaflanan geliflme düzeyini görmeyen bir politikad›r. Dolay›s›yla bütün uluslararas› güçlerin arkas›nda olmas›na ve güven vermesine ra¤men bu konseptin Kürt aya¤›n›n oluflmamas›, kendileri için en ciddi handikaplardan birisidir. Alt›nc› husus; ise, AKP’nin gerçek yüzünün giderek a盤a ç›kmaya bafllamas›d›r. AKP, demagojiyle uluslararas› alanda yaratt›¤› olumlu imaj›, kamuoyu taraf›ndan s›cak karfl›lanan pozisyonunu Kürdistan’daki savafl ve katliamla giderek kaybetmektedir. Ayr›ca Kürdistan’da sorunu çözece¤i vaadi, din maskesini kullanarak duygular› sömürmesi gerçe¤i karfl›s›nda yürütülen savaflla birlikte Türk-‹slam çizgisindeki gizli faflizan e¤ilimi daha fazla a盤a ç›kmaktad›r. AKP, yaflanan son geliflmeler, özellikle 22 Temmuz seçimleri ard›ndan sergiledi¤i pratikle bir özel savafl hükümeti oldu¤unu herkese gösterdi. Nas›l ki geçmiflte Kürdistan’da savafl› yürüten bütün özel
savafl hükümetlerinin ak›beti bitifl olduysa, böyle devam etmesi durumunda AKP de bitifli yaflayacakt›r. AKP’nin gerçek yüzü en aç›k biçimde herkes taraf›ndan görülecek tarzda a盤a ç›kmaya bafllam›flt›r.
2007 y›l› Kürt özgürlük hareketi aç›s›ndan oldukça hareketli ve önemli bir y›l olarak pratikleflmifltir. Ancak gerek serhildan, gerek propaganda ve örgütlenme gerekse de gerilla alan›nda göstermifl oldu¤umuz performans istenilen düzeyde de¤ildir. 2007 y›l›nda pratikte ortaya ç›kan birtak›m yetersizlikler düflmana umut vermifltir. Özellikle Kuzey Kürdistan’da baz› bireyler çok anlams›z bir biçimde Önderli¤imizin zehirlenmesine dair tart›flma gündemi yaratarak eylemlerde gerilemeye yol açm›flt›r. Sergilenen çabalara ra¤men uzun süre eylemlerde ciddi bir zay›fl›k yaflanm›flt›r. Bununla birlikte tüm alanlarda serhildan hareketinde sistemsizlik ve örgütsel zay›fl›k yaflanm›fl, taktik konudaki darl›klar›n prati¤e yans›mas›yla gereken kapsama ulafl›lamam›flt›r. Kitlesel hareketin yurtiçindeki ve yurtd›fl›ndaki bu durumu diplomatik düzeyin yetersiz kalmas›yla birleflince, istenilen düzeyin gerisinde kal›nm›flt›r. Gerilla cephesinde de, baharda yaflanan baz› kay›plara ra¤men may›s ve haziran aylar›nda bir ç›k›fl yafland›. Daha sonra pefl pefle kay›plar verildi ve bir eylemsizlik durumu geliflti. Bu süreç ard›ndan geliflen Dersim, Gabar ve Oramar eylemlilikleri önemli pratiklerdi. Ancak genelde görülen taktik darl›k, hareket ve üslenme anlay›fl›ndaki yanl›fl ve yetersizlikler sonucu baflta Botan olmak üzere baz› alanlar›m›zda toplu kay›plar yaflanm›flt›r. Bu kay›plar›n yaflanmas›nda kimi tasfiyeci anlay›fllar›n yan› s›ra hareket tarz›ndaki yüzeyselli¤in, düflman› yeterince izleyememe gibi komuta ve taktik aç›dan ortaya ç›kan yetersizliklerin de rolü vard›r. 2007
SERXWEBÛN Ocak 2008
Sald›r›lar esas olarak Kuzey’de yo¤unlaflt›r›lm›flt›r
Türk devleti son raunda haz›rlanmaktad›r
Öyle anlafl›l›yor ki devlet çekirde¤i ve ordunun esas projesi, k›fl boyunca hareketimize yüklenerek, baharla birlikte imha hareketini Kuzey’de ve Güney’de dayatmakt›r. Bu anlamda Önderli¤imiz üzerinde ‹mral› sisteminin a¤›rlaflt›r›larak sürdürülece¤i, yine DTP üzerinde bask›, kuflatma, ezip teslim alma, parçalama ve kitlenin iradesini k›rma biçimindeki özel savafl yönelimlerinin artarak devam edece¤i görülmektedir. Bunun için Kuzey’de bast›rma, Güney’de y›pratma operasyonlar›n› gelifltirerek baharla birlikte son raunduna yönelme zeminini oluflturmaya çal›flmaktad›r. Bu konuda acelesi vard›r; bir f›rsat yakalam›fl ve ABD’nin olurunu alm›flt›r. Yine ABD ‹ran çeliflkisinden ya-
ww
w.
ne t
Öyle anlafl›l›yor ki Türk devleti bu k›fl adeta f›rsat bu f›rsat diyerek sald›r›lar›na devam edecek, özellikle de medya yoluyla psikolojik savafl› yo¤un bir biçimde gelifltirerek halk›m›z› ve taban›m›z› etkilemeye çal›flacakt›r. Bununla moralin bozulmas› ve iradenin k›r›lmas›na dönük zemin oluflturarak, Güney üzerinde de zaman zaman hava sald›r›lar›, top ve füze at›fllar›yla sürekli bir tazyik oluflturacakt›r. Böylece haz›rl›klar›m›z› darbelemek, güçlerimizi y›pratmak isteyecektir. Güney’de böyle bir plan çerçevesinde uygulaman›n geliflece¤i yüksek bir ihtimaldir. Ayr›ca k›smi s›zma ve nokta operasyonlar›n›n geliflme ihtimali de vard›r. Tabii Türk devleti bu k›fl sürecinde esas olarak Kuzey üzerinde yo¤unla-
flacakt›r. Tabii tespit edebildi¤i, istihbarat alabildi¤i kadar Kuzey’deki güçlerimizi darbelemek, tasfiye etmek, baharla birlikte de tümüyle imha sürecini dayatmak isteyecektir. Asl›nda Türk devleti y›l boyunca sürekli sa¤ gösterip, sol vurma misali hep Güneyi tart›flma konusu yaparak, esas olarak Kuzey’de sonuç almak istemifltir. Dikkatleri Güney üzerinde yo¤unlaflt›r›rken, sald›r›lar›n› esas olarak Kuzey’de yo¤unlaflt›rm›flt›r. Hatta ABD ile yapt›¤› anlaflma çerçevesinde, uydu ve uçak keflifleriyle almakta oldu¤u istihbarat›n da Güney’den çok Kuzey’deki üslenmelerimize iliflkin oldu¤u pratik uygulamalardan anlafl›lmaktad›r. Bu anlamda Kuzey’de yaflanan çat›flmalarda da ABD istihbarat›n›n önemli bir rolü vard›r.
rarlanmaya çal›flmakta ve konumunu pazarlayarak sonuç almak istemektedir. Dolay›s›yla da acelesi vard›r. Bunun için öyle bir yönelime ve sürece, böyle bir planlamayla girmesi çok yüksek olas›l›kt›r. Bu konuda kendi konseptimizi güçlü taktik yaklafl›mlarla ve projelerle kapsaml› bir biçimde hayata geçirmemiz önem tafl›maktad›r. Sonucun tayin edilmesinde esas olarak bizim duruflumuz belirleyici olacakt›r. Bu aç›dan döneme güçlü bir haz›rl›k yapmak, yeterli plan ve programlarla, do¤ru bir taktik perspektif anlay›flla yaklaflmak çok önemlidir.
ew e. c
y›l› prati¤inde önemli derslerin ç›kar›lmas› gereken yönler vard›r. HPG kendi platformlar›nda bütün bu konular› geniflçe tart›flabilmelidir. HPG, ister ideolojik, ister örgütsel, isterse askeri taktik konularda olsun, kendi yetersizliklerini ve hatalar›n› do¤ru tespit edebilmelidir. Bunu en iyi biçimde çözümlemesi, nerelerde hatalar var, nerelerde hata yap›ld› konusu üzerinde yo¤unlaflmas›, hatalar› kaynaklar›yla birlikte tespit ederek gidermeyi öngören çal›flmalar› gelifltirmesi ve gerekli düzeltmeleri yapmas› çok büyük önem tafl›maktad›r. Yeni y›l›n haz›rl›klar›n›, özellikle geçen y›l›n yetersizliklerinin afl›lmas› temelinde güçlü k›lmal›y›z. Güçlerin, bu yetersizliklerin afl›lmas› ekseninde e¤itilmesi ve motive edilmesi çok önemlidir.
om
10
Nefes nefese yürütülen bir mücadele
Mücadele tarihimizde, çok önemli ve kritik bir aflamaya gelip dayanm›fl bulunmaktay›z. Asl›nda yürüttü¤ümüz mücadelenin karakteristik bir özelli¤i olarak hemen her süreç kritik ve hassas geçmifltir. Bundan dolay› Önderlik, “nefes nefese yürütülen bir mücadele” diyerek, hareketimizin bu mücadele özelli¤ini ifade etmifltir. Geçmifl mücadele tarihimizde de önemli dönemeçler vard›r, ama öyle anlafl›l›yor ki 2008 y›l›, bu konuda önemli ve zirvesel bir y›l olacakt›r. Resmi olarak parti ad›na otuz y›ld›r sürdürdü¤ümüz mücadelenin mukadderat›, yani baflar› ve baflar›s›zl›¤› önümüzdeki y›lda netleflecektir. Esasen Kürt sorununun hangi yöne evrilece¤i, sorunda çözüm sürecinin mi geliflece¤i, yoksa inkar siyasetinin galip gelerek, kölelik düzeninin mi pekiflece¤i noktas›nda netleflme olacakt›r. Kuflkusuz her fley bir y›lda olup bitmeyecektir. Ama sürecin hangi yöne evirilece¤i konusunda 2008 y›l›ndaki mücadele duruflu ve taraflar aras›ndaki savafl tayin edici olacakt›r. Bu aç›dan bizim de hareket olarak bu y›la çok kapsaml› ve bütün gücümüzle kendimizi haz›rlamam›z gerekmektedir. Biz asl›nda daha y›l›n bafl›nda gerçekleflen KONGRA GEL V. Genel Kurulu’nda ald›¤›m›z kararlarla sürecin kendi cephemizden nas›l geliflece¤ini kararlaflt›ran tutumu ald›k. Sonbaharda, “Önderli¤i yaflflaa ve yaflflaat” slo-
Ocak 2008 SERXWEBÛN
ne karfl› da çok güçlü, tarihe nam sa- bunun için bu kadar telafl, bunun için lacak tarzda direnece¤imiz de bir o bu kadar sald›r›, bunun için bu kadar kendini peflkefl çekerek uluslararas› kadar aç›k ve nettir. Türk devletinin gelifltirmek istedi¤i ittifak gelifltirmektedirler. Türk devletinin imha konseptini konsept, imha ve ulusal kimli¤i yok etme konseptidir. Uluslararas› güçlerin gerçeklefltirmesi asla mümkün de¤ilgelifltirdi¤i konsept ise ideolojik ve si- dir. Baflar› flans› hiç yoktur. Çünkü yasal kimli¤i yok etme konseptidir. Bi- ça¤ d›fl› bir bak›fl aç›s›na dayanan bir risi ulusal kimli¤imizi hedeflerken, di- konsepttir. Uluslararas› güçlerin gelifl¤eri ideolojik kimli¤imizi hedeflemek- tirdi¤i konseptin de baflar› flans› yoktedir. Oysa biz, kendi ulusal ve siyasal tur. Çünkü Kürdistan halk gerçekli¤ikimli¤imizle özgür ve demokratik bir ni göz ard› eden, Kürdistan özgürlük ortamda yaflamak istiyoruz. Dolay›s›y- mücadelesinin hakl›l›¤›n› ve dayand›¤› la öncelikle ulusal, ideolojik ve siyasal kitlesel temeli görmeyen bir bak›fl aç›kimli¤imizi savunmak durumunday›z. s›na dayanmaktad›r. Bizim konseptimizin baflar› flans› Ne pahas›na olursa olsun ne ulusal kimli¤imizden ne de ideolojik, siyasal çok daha fazlad›r. Çünkü çizgimiz kimli¤imizden taviz verece¤iz. Tarihin do¤rudur, ideolojimiz, felsefemiz do¤bu önemli döneminde bizim kazanma rudur, davam›z hakl›d›r ve en önemliflans›m›z çok daha fazlad›r. Her ne ka- si, bu çizgi temelinde yo¤rulmufl, dedar kritik ve tehlikeli bir süreç olup, rin bir tarihi tecrübeden süzülüp geldarbe alma ve tasfiye sürecine tabi tu- mifl bir hareketiz. Önderli¤iyle, kadrotulma tehlikesini tafl›sa da, sonuç al- lar›yla, militanlar›yla tecrübeyle yo¤ma ve kazanma flans›m›z daha fazla- rularak bu düzeye gelmifl bir hareked›r. Biz, kazanman›n ve sonuç “Ne pahas›na olursa olsun ne ulusal kimli¤imizden alman›n raun- ne de ideolojik, siyasal kimli¤imizden taviz verece¤iz. duna girmifl bir hareketiz. Onun Tarihin bu önemli döneminde bizim kazanma flans›m›z için buna final çok daha fazlad›r. Her ne kadar kritik ve tehlikeli dönemi demifl- bir süreç olup, darbe alma ve tasfiye sürecine tabi tik. Bizim için tutulma tehlikesini tafl›sa da, biz, kazanman›n ve sürecin final olma özelli¤i de- sonuç alman›n raunduna girmifl bir hareketiz” vam etmektedir. Zaten o zaman da bir y›l için de¤il, sü- tiz. Kendi özgücümüze, halk›m›za, reç için finaldir demifltik. fiimdi de bu topraklar›m›za, da¤lar›m›za, yüce zirfinal durumu devam ediyor. Dolay›s›y- velerimize dayanarak bugüne kadar la inkar ve imha siyasetinde k›r›lma- geldik, kendimizi savunduk, gelifltirn›n yaflanabilece¤i önemli bir y›la gir- dik ve yetkinlefltirdik. Giderek Kürdistan’›n dört bir yan›nda halk›m›zla büdi¤imizi belirtmemiz yanl›fl de¤ildir. tünlefltik. Bu aç›dan önümüzdeki enZafere her zamankinden geller, zorluklar ne olursa olsun yeter daha yak›n›z ki yüksek bir inançla yo¤unlaflal›m ve kendi kiflili¤imizde zaferin önünü açaBugün her zamankinden daha fazla l›m, kendimizi do¤ru katarak yetersizzafere yak›n›z. Düflman güçleri bizi za- liklerimizi, yetmezliklerimizi aflal›m. ferden al›koymak, geriletmek ve tasfiye Zafer kesin bizim olacakt›r. Onun için etmek için bu kadar k›yamet kopar- öncelikle yetmezliklerimizi aflmak, makta, konseptler oluflturmakta, itti- güçlerimizi Önder Apo’nun ›fl›kl› yofaklar üzerine ittifaklar, sald›r›lar üs- lunda O’nun perspektifleriyle donattüne sald›r›lar gelifltirerek sonuç al- mak, do¤ru mevzilendirmek gerekir. mak istemektedirler. Onlar›n korkusu Yarat›c› bir taktik ustal›kla süreci cebizim zaferimizdendir. Onlar, engel ta- vaplamak için gerekli özveriyi, fedan›maks›z›n gelen zaferimizden kork- karl›¤› ve kararl›l›¤› da gösterirsek, maktad›r. Bunun için bu kadar panik, kazanman›n yolu aç›kt›r.
ne te we .c om
gan›yla gelifltirilen “Êdi Bese” hamlesinin karar›n› ald›k. Düflman›n Önder Apo’yu zehirlemesi karfl›s›nda kadrosal yap›da geliflen sahiplenme duygusu ve fedaileflme ruhu ileri bir düzey kazand›. ‹lkbahar ve yaz aylar› boyunca hareketimizin gelifltirdi¤i toplant›larla partileflme süreci pekifltirildi, yetersizlikler giderilerek çizgi mücadelesinin daha da nitelik kazanmas› süreci geliflti. Bu çeflitli konferans ve kurultay toplant›lar›yla tüm harekete mal edilmifl, mücadele perspektifi, taktik netlik ve militan yap›n›n sa¤lamlaflt›r›lmas› aç›s›ndan somutluk kazanm›fl ve önemli bir haz›rl›k süreci olmufltur. Ayn› çerçevede HPG’nin böyle bir sürece kendisini haz›rlamas› temelinde geliflen bahar süreci eylemlili¤i, ard›ndan sonbaharda geliflen hamlenin çarp›c› eylemlilikleriyle dönemin cevaplanmas›, bizim için önümüzdeki sürece haz›rl›kl› giriflin olanaklar›n› yaratm›flt›r.
11
‹mha konseptine tarihe nam salacak bir karfl›l›k verilecektir
ww
w.
2008 y›l›na haz›rl›kl› girdik. Özellikle hareketin temel bünyesini oluflturan kadrosal yap›daki netlik, ideolojik duruflun daha sa¤lam ve kararl› hale gelmesi, kadrosal yap›da askeri ve siyasi alanda geliflen yo¤unlaflma durumu yetersizlikleriyle beraber küçümsenemeyecek bir düzey kazanm›flt›r. Önümüzdeki aylar›n iyi de¤erlendirilmesi temelinde bu haz›rl›klar›n somut planlama ve çal›flmalara dönüflmesi, pratikleflme aflamas›na getirilmesiyle birlikte haz›rl›klar›m›z artacakt›r. Öyle anlafl›l›yor ki herkesin belli düzeyde bir haz›rl›¤› var ve her taraf kendi konseptini hayata geçirmek, hakim k›lmak için çaba gösterecektir. 2008 y›l›n›n bu konuda bir dönemeç olaca¤› anlafl›lmaktad›r. Taraflar aç›s›ndan k›r›lma noktas›n›n yaflanabilece¤i bir y›ld›r. Dolay›s›yla herkes için önem arz etmektedir. 2008 y›l›n›n özellikle de Kürt sorununda önemli bir y›l olaca¤› flimdiden bellidir. Bizim demokratik çözüm çabam›z sürekli olacak ve demokratik çözüme kap›m›z her zaman aç›k olacakt›r. Ancak bize dayat›lan imha konsepti-
SERXWEBÛN Ocak 2008
12
ww
om
w.
ne t
Karfl›m›zdaki güçlerin konseptinin kapsaml› oldu¤unu ifade ettik. Onlar›n o kapsaml› konseptine karfl› bizim de kapsaml› bir mücadele perspektifiyle cevap vermemiz gerekmektedir. Öncelikle ideolojik cepheden yeterli kapsamda ve derinlikte bir mücadelenin gereklili¤i çok aç›k ortad›r. Yürütülecek ideolojik mücadeleyi esas olarak yaflamda, yoldafll›kta, militanlaflmada, kadro duruflunda, komuta tarz›nda yans›tmak, temsil etmek, göstermek önem tafl›yor. Bu anlamda çizgiye gelmeyen, düzen geriliklerini yaflayan, de¤iflik biçimlerde tasfiyeci savrulman›n etkilerini üstünden atamam›fl, prati¤e do¤ru girmeyen, te¤et geçen oportünist kiflilikler flurada burada tek tek kifliler düzeyinde de olsa, bunlar› tümüyle aflmak, dönüfltürmek ve çizgi militanl›¤›n› esas almak kesin gereklidir. Kadro ve komuta yap›s› olarak, düzenin ve toplumun tüm geriliklerinden kendini ar›nd›ran, yo¤un bir iç mücadeleyi gelifltiren e¤itim perspektifi temelinde kendini netlefltiren, Apocu fedai ruhla donatan, sürece yüksek bir kararl›l›kla haz›rlayan bir kadrosal duruflu yakalamam›z gerekmektedir. Partimiz PKK’nin yeniden yap›lanma perspektifi çerçevesinde, demokratik, ekolojik anlay›fl› do¤rultusunda donat›lm›fl kadro olmadan, dev gibi askeri taktik sorunlar›, örgütsel siyasal sorunlar› ve devrimin di¤er sorunlar›n› aflmak mümkün de¤ildir. Bütün bu sorunlar› aflmak ancak ve ancak partileflmifl, PKK’lileflmifl militan bir yap›n›n yetifltirilmesiyle gerçekleflebilir. Sorunlar› aflan, PKK’nin engel tan›maz devrimcili¤inin gelifltirilmesiyle ancak dönemin gerekli cevab› verilebilir. Bununla birlikte demokratik devrimi, kad›n devrimini, ekolojik devrimi hedefleyen devrimsel hareketimizin militan öncü gücü olan kad›n hareketini gelifltirmek esast›r. Özgür kad›n militan›n›, devrimin öncüsü olarak Apocu fedai ruhla donatmadan bu devrimin geliflme flans› olamaz. Öncelikle erkek egemenlikli sistemin afl›ld›¤›, gerçek eflitlik ve özgürlü¤ün geliflti¤i, bu temelde kad›n
iradeleflmesinin özgürlük çizgi- “Devrimin öncü gücü olan gençli¤i donatmak, y›llar›n sinde derinleflti- tecrübesiyle gençlik ruhu, dinamizmi ve aktivitesini en ¤i bir militan yetkin tarzda pratiklefltirmek, do¤ru mevzilendirilmesi öncü kadro tipiaç›s›ndan büyük önem tafl›maktad›r. Özellikle gelece¤i ni gelifltirmeksizin toplumun o kazanarak, kendisi için onurlu bir gelecek yaratmak geleneksel, kla- durumunda olan Kürdistan gençli¤inin kutsal sik flekillenifli, savunma görevini unutmamas› gerekmektedir” erkek egemenlikli tarz› afl›lamaz. Bunun afl›lamamas› demek, mi- birisi olan serhildan hareketinin bu litan kadro yap›s›n›n hem erkekte genifl siyasal yelpazeye dayal› olarak hem kad›nda gelifltirilememesi anla- örgütlendirilmesi önem tafl›maktad›r. m›na gelecektir ki, bu da ideolojik ve Önümüzdeki süreçte meflru savunma stratejik bir konudur. Dolay›s›yla ka- stratejisinin baflar›s› aç›s›ndan siyasal d›n kurtulufl çizgisi temelinde do¤ru örgütlenmenin, kitle hareketinin serbir bak›fl aç›s›na ulaflmak, kad›n ol- hildan sürecinde boyutlanmas›n›n, çesun, erkek olsun tüm PKK kadro ya- flitli zengin taktiklerle yayg›nl›k kazanp›s›n›n bu temelde donat›lmas› dev- mas›n›n baflar›y› kazanmada en rimci mücadelemizin öncü gücünü önemli ayak olaca¤› bilinmelidir. Düflmanlar›m›z›n halk›m›z› bölüp yaratmada önemli bir görevdir. parçalamak, tarihten gelen geleneksel al›flkanl›klar›n bir sonucu olarak Devrimin öncü gücü olan gençlik Kürtleri birbirine düflürmek ve böyledo¤ru mevzilendirilmelidir ce Kürdistan halk›n› zay›flatarak ÖzAyn› bak›fl aç›s› ve perspektif te- gürlük hareketini daraltma istemi melinde devrimin di¤er öncü gücü karfl›s›nda bizim ulusal demokratik olan gençli¤i donatmak, y›llar›n ya- çizgide iç diplomasiyi gelifltirerek, büflanan tecrübesiyle perspektiflendir- tün güçleri ulusal demokratik çizgiye mek, gençlik ruhu, dinamizmi ve ak- çekme esprisiyle siyasal mücadeleyi, tivitesini bu biçimde en yetkin tarzda diplomatik kapsamda gelifltirmemiz pratiklefltirmek, devrimin öncü güç- önemlidir. Özellikle hem Türk devletilerinin do¤ru mevzilendirilmesi aç›- nin hem de uluslararas› güçlerin üzes›ndan büyük önem tafl›maktad›r. rinde yo¤unca durduklar› Güney Özellikle toplumsal gelece¤i kazana- Kürdistanl› güçlerin yetersizliklerini rak, kendisi için onurlu bir gelecek ideolojik bak›fl aç›m›za göre elefltiryaratmak durumunda olan Kürdis- mekle beraber, onlar› ulusal zemine tan gençli¤inin kutsal savunma göre- çeken, ulusal demokratik çizgiye gelvini unutmamas› gerekmektedir. melerini öngören ve bu temelde birlik Hem toplum içinde sivil öz savunma esprisini öne ç›karan bir politikay› anlay›fl›n› ve örgütlenmesini gelifltir- yürütmemiz gerekmektedir. Bu konumeli hem de savunma kuvvetlerine da temel alaca¤›m›z do¤rultu, uluslakat›lma görevini lay›k›yla yerine geti- raras› ç›karlar ve pazarl›klar ekseninrerek, toplumsal gelece¤i garanti alt›- de çeflitli politikalar›n da yaflanabilena alabilece¤ini iyi bilmelidir. Kür- ce¤ini hesaplamak, her türlü ihtimali distan gençli¤i tarihin bu önemli dö- dikkate almakt›r. Bizim ilkemiz, soneminde toplumsal hareketin eylem- nuna kadar ulusal ç›karlar temelinde sel öncülü¤ünü üstlenirken, toplum- demokratik ulusal birlik olmakla birsal savunma sisteminin temel bir gü- likte, sadece kendi gücümüze güvencü olarak rolünü oynamas›yla süre- me ilkesini esas al›p her türlü ihtimali göz önünde bulunduran tedbirlericin kazan›laca¤› kesindir. Di¤er yandan siyasal mücadelenin mizi almakt›r. Türk devletinin sadece en genifl kitlesel kapsamda gelifltiril- hareketimizi de¤il, tüm Kürt iradeleflmesi, örgütlendirilmesi, meflru savun- mesini hedefledi¤i gerçe¤inden harema stratejisinin temel iki aya¤›ndan ketle, bizim de ulusal birlik politikas›-
ew e. c
‹deolojik cepheden güçlü bir mücadele verilmelidir
Ocak 2008 SERXWEBÛN rim görevini yapamay›z. Bu aç›dan sosyal dayan›flmay› derinli¤ine ele almak, her bak›mdan gerçek bir dayan›flma yaratarak do¤al komünal de¤er yarg›lar›n› yeflertmek, böylece toplumun temelinde bu de¤er yarg›lar›n› esas hale getirmek toplumsal devrimimizin en temel görevidir.
cü olarak orada bulunulmaktad›r. Her arkadafl bunun bilincinde olarak öncelikle kendi savunmas›na gereken hassasiyeti, önemi vermelidir. Bu temelde kendisini önümüzdeki sürece haz›rlamal›d›r. Koflullar çerçevesinde e¤itimini yaparak, yo¤unlaflarak kendisini yeni dönem mücadelesine haz›r hale getirmelidir. Her yoldafl›n temel görevi budur. Yani öncelikle kendini savunma ve kendisini yeni dönem görevlerine haz›r hale getirmedir.
ne te we .c om
n› gelifltirmemiz önemlidir. Düflman güçlerin parçalay›c›, karfl›tlaflt›ran politikalar›n› bofla ç›karmak, demokratik ulusal çizgide geliflmeyi hedeflemek, buna gelmeyenleri de ulusal düzeyde teflhir etmek ve ulusal birli¤i pekifltirmek gerekmektedir. ‹deolojik mücadele ile beraber ulusal demokratik birli¤i ve halklar›n kardeflli¤ini savunmak esast›r.
13
Yozlaflt›r›c› kültürel sald›r›lara Apocu kültürle cevap verilmelidir
Düflmanlar›m›z›n sald›r› konseptine karfl› sürecin yönünü tayin etmede damgas›n› vuracak olan temel güç, meflru savunma gücüdür. Bu noktada esas olarak önemli olan, Kuzey alanlar›nda üslenmifl güçlerimizdir. Kuzey’deki tüm arkadafl yap›s›n›n öncelikle flunu bilmesi gerekmektedir: Onlar orada, o koflullarda sa-
Meflru savunma savafl›n› say›sal yo¤unlukla de¤il, niteli¤i yo¤unlaflt›rarak kazanaca¤›z. Kuflkusuz nicelik de önemlidir, ama nitelik çok daha önemlidir. Güçlerimizin niteli¤inin yükseltilmesi için, öncelikle ideolojik
dece birey olarak kendi görevlerini icra etmek üzere bulunmuyorlar. Onlar Kürdistan halk›n›n iki yüz y›ll›k özgürlük mücadelesinin ve Apocu kültürleflmesinin, iradeleflmesinin birer temsil gücü olarak orada bulunmaktad›r. Bu nedenle bu alanlardaki tüm arkadafllar›m›z bilmelidirler ki, Kürdistan’›n dört bir yan›ndan ve yurtd›fl›ndan herkesin gözü, kula¤› oradad›r. Kendilerini en sa¤lam biçimde savunmaya almalar›, bu halk›n, bu toplumun gelece¤ini sa¤lama alma anlam›na gelecektir. Bu aç›dan oradaki hiç kimse birey olarak orada bulunmamaktad›r. Buradaki durufl kiflisel de¤il, toplumsal bir durufltur. Bir davan›n temsili, bir iradenin savunma gü-
ve askeri e¤itimin yo¤un bir biçimde gelifltirmesi flartt›r. Profesyonel asker ve modern gerilla tarz›n› oturtmay›, ancak yo¤un ideolojik ve askeri e¤itimle gelifltirebiliriz. Özellikle taktik zenginli¤i gelifltirmek, zeka k›vrakl›¤›n› yo¤unlaflt›rmak, teknik derinli¤i gelifltirmek, tekni¤i takti¤in hizmetine sokmak çok çok önemlidir. 21. yüzy›l›n gerillas› klasik gerilla tarz›yla hareket edemez. Ça¤›n geliflen tekni¤ini hesaplamak, keflif, istihbarat ve vurufl gücünü bofla ç›kar›c› bir hareket tarz›n› ve üslenme anlay›fl›n› oturtmak zorundad›r. Özellikle art›k s›radan gizlilik ve hareketlilikle baflar›l› bir pratik gelifltirilemez. Derin gizlili¤in esas al›nmas› gerekmektedir. Derin gizlilik ile say›sal bi-
ww
w.
Egemen devletlerin toplumumuzu düflürücü, yozlaflt›r›c›, bafltan ç›kar›c› çeflitli ideolojik kültürel sald›r›lar› karfl›s›nda, Kürt kültürünün tarihten gelen zenginli¤iyle günümüzün ça¤dafl Apocu bak›fl aç›s›n›n yo¤unlaflt›r›lm›fl kültürel birikimini topluma mal etmek de bu dönemde önemli bir görev durumundad›r. Kiflilikli, onurlu duruflu egemen k›lmak, bu temelde egemen devletlerin gençli¤imizi, toplumumuzu düflüren kültürel sald›r›lar›na karfl› Apocu kültürel birikimle cevap vererek, toplumumuzu geliflen özel savafl sald›r›lar›na, psikolojik sald›r›lara karfl› savunmak, bunun için e¤itim ve propaganda faaliyetlerini yo¤un ve yayg›n bir biçimde gelifltirmek gerekmektedir. Yine halk›m›z›n büyük bir yoksulluk içinde bulundu¤u, düflman güçlerin halk›m›z› açl›k ve yoksullukla terbiye etmeye çal›flt›¤›n› göz önünde bulundurarak, toplumsal dayan›flmay› her bak›mdan gelifltirmek en temel görevlerden birisidir. Toplumun özellikle sosyal, siyasal, kültürel, ekonomik dayan›flmas›n›n gelifltirilmesi önemlidir. Demokratik komünal toplumu, komünsel faaliyeti bu biçimde yayg›nlaflt›rarak gelifltirmek gerekmektedir. Ancak her köyde komün, her mahallede meclis örgütlenmesini gelifltirerek, toplumsal dayan›flmay›, örgütleflmeyi ve demokratikleflmeyi gelifltirme temelinde yeni toplumun inflas›n› gelifltirebiliriz. Devrimci mücadelemizin en temel görevi, toplumun demokratik komünal temelde yeniden inflas›d›r. Toplumsal dayan›flma ve örgütlenmeyi tabandan yaratmadan bu toplumsal dev-
Sürecin yönünü tayin edecek güç meflru savunma gücüdür
Derin gizlilik esast›r
SERXWEBÛN Ocak 2008
PKK’de e¤itim ruhu temizleme faaliyetidir
Êdî Bese hamlesi topyekün bir hamledir
ne t
Karfl›m›zdaki düflman topyekün bir sald›r› durumundad›r, seferberlik ilan etmifltir. Ça¤›n en geliflmifl tekni¤ini, istihbarat›n› arkas›na alm›flt›r. O, tekni¤e dayanarak sonuç almak istemektedir. Biz ise irademize, zekam›za, inanc›m›za, kararl›l›¤›m›za, ruhumuza dayanarak sonuç almay› amaçl›yoruz. Onlar maddiyata, tekni¤e dayanmakta biz ise maneviyata ve insan gücüne, insan tekni¤ine, insan yetene¤ine dayanmaktay›z. Bu aç›dan hakl› ve do¤ru davam›zda, en geliflmifl insan› yetifltirerek kazanmay› esas al›yoruz. ‹deolojik felsefik derinli¤imiz, askeri taktik yo¤unlukla bütünleflti¤inde, engel tan›maz Apocu militan›n, komutan›n, askerin geliflmesi söz konusu olacak ki, böyle bir militanlaflma da kesin baflar›y› getirir. Bunun için e¤itim, e¤itim, e¤itim diyoruz. Yo¤unlaflma, yo¤unlaflma, yo¤unlaflma diyoruz. E¤itimsiz hiçbir arkadafl kalmamal›d›r. E¤itimsiz bir Apocu militan olamaz. Herkes ideolojik formasyonunu gelifltirerek dönemin temel görevlerini yüksek bir kararl›l›k, geliflkin bir yetenekle yerine getirebilecek düzeye kendisini getirmelidir. Var olan e¤itim kurumlar›m›z ve e¤itim sistemimiz bunu vermeyi hedeflerken, öncelikle her bireyin bu temelde kendini yetifltirme ve gelifltirme görevi vard›r. Partimiz PKK’de e¤itim her fleyin bafl›nda gelir. Çünkü e¤itim olmadan PKK’lileflme olamaz. PKK’lileflme demek ruh temizli¤i, sadelik, dürüstlük ve yüksek inanç demektir. Bunlar da ancak yo¤un bir e¤itimle kiflili¤in düzen ve toplum iliflkilerinin etkisinden kurtulmas›, devrimsel bir dönüflümü yaflamas› temelinde kendini yeniden yaratmas›yla olur. Bu aç›dan PKK’de
e¤itim her fleyden önce bir ruh temizleme faaliyetidir. Paylafl›m›n, yoldafll›¤›n ve kominalizmin geliflme zemindir. Bütün bunlar, yo¤un ve yetkin bir e¤itimle elde edilebilecek ileri bir formasyon ve geliflkin insan iliflkileridir. Bu aç›dan hangi koflullarda olunursa olunsun, hiç kimse kendini e¤itimsiz b›rakmamal›d›r. Bizde e¤itim bir tür ibadet gibi olup, ruh temizli¤ini hedefler. Bu nedenle her Apocu militan mutlaka günlük e¤itimini yapmakla mükelleftir. Düzenli e¤itim imkan› olmayan küçük pratik birim veya kurumsal çal›flmalarda bulunan arkadafl yap›s› da günde en az iki saat e¤itim formülünü mutlaka uygulanmal›d›r. Yürüttü¤ü faaliyetin niteli¤i ve düzeyi ne olursa olsun, ister tek kifli, ister grup olsun, mutlaka günde iki saatlik e¤itimi de çal›flma plan› içerisinde düzenlemelidir. En önemli çal›flma bile olsa durdurulup e¤itimin verilmesi ilkesi her zaman, her yerde, her koflul alt›nda uygulanmal›d›r.
Hareket olarak gelifltirdi¤imiz Êdî Bese hamlesi sadece siyasal, toplumsal alan için de¤ildir. Êdî Bese hamlesi topyekün, herkesi kapsayan bir hamledir. Gerilla aç›s›ndan Êdî Bese hamlesi demek, kendisini en ileri düzeyde yo¤unlaflt›rmak demektir. Kendisinde en kapsaml› biçimde dönüflümü yaratmak demektir. Kendisinde zaferi gelifltirmek demektir. Unutmayal›m ki, kendimizde zaferi yaratmad›kça mücadelede zafer kazanamay›z. Bu aç›dan gerilla için Êdî Bese hamlesi, yüksek bir haz›rl›k ve baflar›l› bir savunma savafl›n› gelifltirme düzeyine ulaflmakt›r. Halk›m›z›n savunma savafl› kutsal bir hak oldu¤u gibi, uluslararas› yasalarda da kayda geçen temel bir hak durumundad›r. Bu aç›dan her Kürdistanl› gencin, özellikle de gerilla saflar›na ulaflm›fl olan militan›n görevi, öncelikle kendini iyi bir savunma savaflç›s› haline getirmektir. Bu temelde Êdî Bese hamlemizin nihai amac› da, ‹mral› sistemini parçala-
w.
ww
mak, Önderli¤imizin sa¤l›¤›n› güvence alt›na almak ve özgürlefltirmektir. Böylece halk›m›z› özgürlefltirmektir, özgür demokratik bir ülke yaratmakt›r. Kilitlendi¤imiz temel hedefimiz budur.
F›rsatlar› de¤erlendirmek en temel dönem görevimizdir
Önderli¤imizin eme¤i ve kahraman flehitlerimizin kan› temelinde bugün yarat›lm›fl olan devrimsel koflullar› mutlaka büyük baflar›ya dönüfltürmekle karfl› karfl›yay›z. Kahraman flehitlerimizi, yeni dönem mücadelesinde baflar› yaratarak sahiplenebiliriz. Apocu hareketin tüm kadro gücü, siyasal alanda olsun, askeri alanda olsun bilmelidir ki, Apocu hareket tarihin bu önemli döneminde büyük bir imtihanla karfl› karfl›yad›r. Kürdistan halk› için 1920’lerdeki gibi bir kurtulufl ve özgürlük f›rsat› do¤mufltur. Bu f›rsat›n bin bir emekle yarat›ld›¤› bilinmektedir. Bu f›rsat› heba etmemek, mutlaka de¤erlendirmek boynumuzun borcudur. Bizim hiçbir biçimde yetersizlik göstererek dönemi te¤et geçme flans›m›z yoktur. Böyle bir lüksümüz olamaz. Olmazsa olmaz kabilinden kazanmak zorunda oldu¤umuz bir döneme girmifl bulunmaktay›z. Kazanman›n koflullar›, f›rsatlar› vard›r. Bu f›rsatlar› de¤erlendirmek en temel dönem görevimizdir. Bu aç›dan tüm Apocu kadrolar›, 2008 y›l›n› bir Kürt ve Kürdistan y›l›na dönüfltürmek, Kürdistan halk› için baflar› ve özgürleflme yolunda yürüyüfl y›l›na dönüfltürmek için göreve ça¤›r›yoruz. Yeni y›lda, de¤erlere ba¤l› tüm yurtsever halk›m›z›, tüm kadrolar› göreve ça¤›r›yoruz. 2008 y›l›n› bir Kürt y›l› yapal›m! Bir Kürdistan y›l› yapal›m! Önder Apo’ya özgürlük y›l› haline getirelim! Tarihin bu aflamas›nda yüksek bir sorumlulukla görevlerimize sahip ç›karak, 2008 y›l›n› kazanal›m, kazanma y›l› haline dönüfltürelim!
ew e. c
leflimi iyi dengeleyen, araziyi derinli¤ine ve geniflli¤ine kullanabilen profesyonel gerillay› gelifltirerek, savunma savafl›nda zaferi kesinlefltiren bir tarz› esas almal›y›z. Tüm güçlerimiz bu çerçeveden hareketle kendilerini önümüzdeki sürece en etkili biçimde haz›rlamakla mükelleftir.
om
14
– Partileflfleelim Zaferi Kazanal›m! – Bijî Serok Apo!
Ocak 2008 SERXWEBÛN
15
ne te we .c om
PKK ÖNDERL‹⁄‹NE DAYATILAN KOMPLOLAR HALKIN ÖZGÜR K‹ML‹⁄‹NDEN DUYULAN KORKUNUN ‹T‹RAFIDIR “Befl bin y›ld›r dünya orman›n› köfle bucak tutanlar, özellikle bilinçli Avrupal›lar, beni hiç kendilerine yak›n bulmay›p yakalanmam yolunda ince flebekelerini açacaklard›. Yapabilecek fazla bir fley yoktu. Kaç›fl veya intihar daha çok ç›karlar›na olurdu. Yapabilece¤im, son nefesime kadar kalbimin özgürlü¤ünü koruyup, gelifltirebilece¤im anlam damlalar›yla yaflama büyük sayg›yla devam etmekti”
Önder Apo’nun “Bir Halk› Savunmak” kitab›ndan
r›n bir sonucu oldu¤unu söyleyerek izah etmek, ancak gerçe¤in s›n›rl› yönüne dikkat çekmek olabilir. Olguya tarihin tüm önemli ça¤lar›nda çok say›da gücün darbeleri etkide bulunmufltur. Dünyan›n birçok bölgesinde de benzer durumlar yaflanm›flt›r. Ama Kürt olgusunun özgünlü¤ü, ne kendisi gibi olma ne de kendini dayatan baflkalar› gibi olma tarz›nda olmufltur. ‹ki arada bir derede konumundan hiç kurtulamam›flt›r. Bir bakire mi yoksa bir fahifle mi oldu¤u da tam anlafl›lamam›flt›r. Her gelen flerrini bulaflt›rm›fl, fethetmeyi baflaramam›flt›r. ‹flin daha garibi, böyle bir halk yok veya benim k›ç›m›n flu taraf›ndan yap›lm›flt›r iddias›nda olanlara, ‘o zaman senin bir parçan ise, vücut bir bütündür, neden bir kanserli uzuv gibi b›rak›yorsun?’ denildi¤inde, tümüyle cevaps›z kalmaktad›rlar. Bu dünyada bir BM vard›r. Dünya uluslar› ve halklar› ad›na genifl yetkilere sahiptir. Afrika’n›n en geri kabileleri için karar al›r, say›lar› milyonu bulmayan birçok sözde devleti üye olarak ka-
ww
w.
Kiflisel ve kurumsal olarak PKK Önderli¤ine dayat›lan komplo ve tasfiye giriflimleri, siyasi ve emniyet aç›s›ndan çözümlenmesinden öteye, ancak roman türüyle daha rahat anlat›labilir. fiüphesiz takibin ve tasfiyenin ideolojik, siyasi ve istihbar› yönleri çok önemlidir. Ama gerçe¤in ancak iskeletini izah edebilir. Somut ve canl› anlat›m› ise mitolojik, dinsel, felsefi ve bilimsel yaklafl›m› içi içe kullanarak, tarihsel k›yaslamalar› ve ütopyay› da katarak çeflitli tonda romanlar biçiminde çözümlemek, daha do¤ru ve ö¤retici olacakt›r. Bu geçeklik kurum olarak PKK’nin, kifli olarak Abdullah Öcalan’›n ötesinde, onlar› aflan anlamlar içermektedir. Kürt halk›n›n durumunu ne ça¤dafl sosyolojinin kavram ve teorileriyle, ne de ça¤dafl siyaset bilimi ölçüleriyle çözümlemek mümkündür. Olgunun kendisi mitolojik ve dinsel dönemin özellikleriyle örülmüfl veya bo¤ulmufltur. Belki fiziki olarak karfl›m›zda bir halk durmaktad›r. Kendini insan türünden saymaktad›r. Ama ça¤dafl ölçülerle bakt›¤›m›zda, Güney Afrika’n›n zorlu kabilelerinden daha tan›nmaz, kimliksiz, tüm do¤al haklar›ndan, hatta dilini bile özgür kullanmaktan uzak bir konumda oldu¤u görülecektir. Bu, insanl›¤›n hiçbir ölçütüne s›¤mayan dehfletengiz bir durumdur. Hem vard›r, hem yoktur; hem insand›r, hem de¤ildir; hem halkt›r, hem de¤ildir. Bu ‘hem’ler daha da artt›r›labilir. Kald› ki, resmi politikalar bu tarz› aç›kça dillendirmekte ve uygulamaktad›r. Bundan sadece güncel hükümet ve siyasetleri sorumlu tutmak da eksik bir anlat›m olacakt›r. Hatta bunun uluslararas› ve bölgesel ç›karla-
bul eder. Ama Kürt olgusu söz konusu oldu¤unda, yine varl›¤› tart›flmal› hale gelir. Haklar› aç›s›ndan yok say›l›r. Tüm bu gerçeklerin kökü tarihte gizlidir. Ancak mitoloji ve dinlerin dilini tam çözümlersek, namuslu ve ahlakl› baz› bilim adamlar›n› seferber edersek, belki parça parça anlayabiliriz.
Kürt sorunu beni kendi karanl›¤›na çekiyordu Bu yönlü bir retori¤i fazla uzatmayaca¤›m. Sadece Önderli¤i çözümlemek, hangi zeminde oldu¤umuza dikkat çekmek için dokunma gere¤i duydum. Y›llarca kendimle u¤raflt›m. Sinir ve ruh dengesi çok güç koflullarda oluflan biri olarak, bir toz zerresinden bile flüphelenecek bir yap›dayd›m. Böylesine karmafl›k bir konu, gücümün çok ötesindeydi. Peygamber olmasam da, bir ça¤r› yapmaktan öteye etkide bulunamazd›m. Ama bu sorun evrendeki kara deliklerin cisimleri çekmesi konusu gibi beni kendi karanl›¤›na çekiyordu. Gerisi efline ender rastlanan, belki de insa-
SERXWEBÛN Ocak 2008
yordu. Bunlar›n yaratt›¤› s›z› insanl›k ad›na yaflamay› gerektiriyordu. Komplonun halklar›m›z›n ve Ortado¤u kimli¤inin özüne zarar vermemesi için gereken gücü göstermeliydim. Avrupa ve haflar› çocu¤u ABD, uygarl›k güçleriyle beni alabildi¤ine horlam›flt›. Neden bu kadar sayg›s›zl›k ettiklerinin flaflk›nl›¤› içindeydim. Fakat savaflta ince bir taktik uygulam›fllard›. Halk›m›z› da, PKK’yi de, en insafs›z ve sayg›s›z biçimde beni de son birkaç yüzy›ldan beri yapt›klar› gibi kendileri çarm›ha gerdikleri halde, bunlar› Türklere mal ediyorlard›. Benim olay›m aç›kt›. Her fleyi Avrupa, ABD ve afla¤›l›k yanaflmalar› Yunan egemen kimli¤i haz›rlad›¤› halde, cellat rolünü Türklere veriyorlard›. Bu ‘böl-yönet’ takti¤i ve ‘iti ite k›rd›rma’n›n en vahfli-
“Bütün Zinler ve Adulelerin, Mem ve Dervifle Abdi’si de
oldum. Manilerin, Mazdeklerin,
Babeklerin son ah›ndan tutal›m, Hüseyin’in Kerbela yaln›zl›¤›n›, Hallac› Mansur’un hakikat
ne t
‹nsanl›k ad›na yaflamak gerekiyordu
aflk›n›, Pir Sultan’›n dostluk
rütbesini de tafl›d›m. Denizlerin, Mahirlerin, ‹brahimlerin
arkadafl›yd›m. Mazlum, Hayri, Kemal ve Ferhatlar›n
intikam savaflç›s›yd›m”
ww
w.
Türkler yakalanmam› çok büyük sevinçle ve tarihlerinin en önemli olaylar›ndan biri olarak de¤erlendirmeye çal›flt›lar. Ama baflard›klar›, hiç de dostlar› olmayacak bir zihniyet ve kara vicdan›n sahipleri taraf›ndan çarm›ha gerilircesine çivilenip paketlenen fiziki varl›¤›m› bir tabutlukta tutmaktan öteye bir anlam tafl›maz. ‹sa çarm›ha gerildi¤inde, ‹ncil’de geçti¤i kadar›yla son sözleri “Allah’›m, beni niye yaln›z b›rakt›n?” biçimindedir. Zihniyet ve ruhsal davran›fl olarak, hiçbir kifli ve kuruma karfl› bu tarz serzeniflte bulunacak durumda de¤ilim. Ama olay›n büyük ac›lar›na, hem de kendini yakan ve öldüren yüzlerce insan baflta olmak üzere yaflayanlar›n an›s›na çok büyük ba¤l›l›k gerekti. Daha da önemlisi, insanl›k ad›na en anlaml› sahip ç›k›lmay› gerektiren say›s›z olay, iliflki mevcut idi. Bütün suçlamalar›n tam tersini ifade eden bir hareket ve kiflilik bo¤durulmaya götürülüyordu. Halklar›n kardeflli¤i ad›na yürütülen en soylu hareketler inkara kalk›fl›l›p, en afla¤›l›k rantç›l›k zihniyeti ve vicdans›zl›¤› sonuç almak isti-
En az›ndan benim için bunun d›fl›ndaki tüm tav›rlar, büyük güç dengesizli¤i içinde, utanmadan savafl bekleyenlerin emellerine hizmet olurdu. En çok üzüldü¤üm nokta, benim flahs›mda Kürt halk›na yapt›klar› hakaretti. Beni tasfiye edebilirlerdi. Ama hiç olmazsa binlerce evlad›n› kurban vermifl bu halk› anlayabilselerdi! Kimsesi olmayan, baflarmas›n› bilen tek bir evlada sahip olmayan bir halk için umut kayna¤›yd›m. Hem çarm›htaki hem tabuttaki adamdan beklentileri devam ediyordu. Kendi do¤uflunu en büyük suçluluk nedeni sayan adamdan, özgür yaflamlar›n›n do¤ufl ebeli¤ini bekliyorlard›. Ne PKK’den ne Kürtlerden hiçbir zaman beni takip etmelerini emir olarak buyurmad›m. Baflka kimseleri olmad›¤› için, ‹sa tavr›n›n daha zor olan›n› 2000 y›l sonra üstlenmek durumunda kald›m. Demirci Kawa rolünü de üstlendim. Hz. ‹brahim’in kutsall›¤›n› da ça¤dafllaflt›rd›m.
ew e. c
no¤lunun yazd›¤› ve yazaca¤› hiçbir kitapla izah edilemeyecek durumlar› yaflamaktan kurtulamayacakt›m. Mesele ak›l gücüm ve sezgilerim de¤ildi. Daha on yafllar›ndayken anama, “dayanmakta güçlük çekti¤im bir dünyaya niye getirdin?” diye hesap soracak kadar kaderini önceden gören biriydim. Dünyada sömürü ve bask›n›n süper biçimlerini gelifltirmifl, K›z›lderililere beyaz adam›n yapt›¤› katliam› dünyaya en geliflkin uygarl›k olarak yutturmufl ç›lg›n kovboy kültürünün en dengesiz ve nas›l yafland›¤›n›n fark›nda bile olmayan biri olan ABD’nin sözde baflkan›n›n marifetiyle; k›rk haramilerden daha adaletsiz biçimde, adeta son K›z›lderili’yi avlarcas›na, hem de dost sand›¤›m iflbirlikçilerinin en afla¤›l›k oyunlar› ve deste¤i ile yakalat›l›p teslim edilmemin mant›¤›n› ve vicdan›n› çözmek en de¤me edebiyatç›n›n bile baflarabilece¤i bir ifl de¤ildir. Bunu yine benim biraz ayd›nlatmam gerekecektir.
om
16
ce biçimiydi. Türk egemen kli¤ini kötü kullan›yorlard›. Ne kadar zor da olsa, bu oyunu bozmam, son yüzy›llar›n en soylu davran›fl› olurdu.
Komploya en etkili cevap onurlu bir bar›flt›
Hiç kimse beni, halk tan›maz ve kardefllik bilmez Türk floven zihniyeti ile az savaflt›¤›m için suçlamas›n veya bilinen bar›fl ve demokratik uzlafl› tavr›n› öne ald›¤›m için teslimiyetçi veya boyun e¤meci sanmas›n. En büyük direnifl bu yeni tav›rda gizliydi. Onurlu bar›fl ve gerçekten demokratik uzlafl›yla halklar›m›z›n birli¤ine katk›da bulunmak, komploya en etkili cevapt›.
Tarihin kenefini temizliyorum
Bütün Zinler ve Adulelerin, Mem ve Dervifle Abdi’si de oldum. Manilerin, Mazdeklerin, Babeklerin son ah›ndan tutal›m, Hüseyin’in Kerbela yaln›zl›¤›n›, Hallac› Mansur’un hakikat aflk›n›, Pir Sultan’›n dostluk rütbesini de tafl›d›m. Denizlerin, Mahirlerin, ‹brahimlerin arkadafl›yd›m. Mazlum, Hayri, Kemal ve Ferhatlar›n intikam savaflç›s›yd›m. Böylesi her ça¤dan, her milletten binlercesinin birleflen ve bilince kavuflan son örnekleriydim. Bu insanl›k abidelerinin sadece direnifl ve savafllar› de¤il, bir de f›rsat bulamad›klar› bar›fl davalar› vard›. Bu savunma benim de¤il, onlar›n eksik kalan son bar›fl savunmalar›yd›. Bu eksikli¤i tamamlamak istedim. ‹nan›yorum ki, insanl›k, tarih, ça¤, sömürü, zulüm, direnifl, özgürlük ve bar›fl›n tarifi do¤ru yap›lm›flt›r. Halklar›n tarihine bir yol aç›lm›flt›r. Yine biliyorum ki, yapt›¤›m ifl önderlik de¤ildir. Önderim diye binlerce y›ld›r ortaya ç›kanlar›n pisliklerini temizlemedir. Tarihin kenefini temizliyorum. Kimin ne ad›na, hangi anlamda pislemifl oldu¤unu da aç›kl›yorum. Devlette, rütbede, hatta her fleye raz› basit bir kad›n›n reisli¤in-
Ocak 2008 SERXWEBÛN geliflmemi Kürt halk gerçekli¤ine uygulamaya çal›flt›m. Tüm desteklerime ra¤men, örgüt içinde ve d›fl›nda yar›m a¤al›k d›fl›nda bir tarz sunmaktan öteye bir fley yapmad›klar›n› görünce, zorunlu olarak “Önder” gibi, “Baflkan” gibi adland›rma ve istemlere sayg›l› oldum. Halk ve kendini ona feda edenler bunu istiyordu. Sayg›s›zl›k edemezdim. Yapabildi¤im ölçüde her konuda yetenekli olanlar› her sahada ortaya ç›k›ncaya kadar “Genel Baflkanl›k” rolünden kaçmad›m. Bu asl›nda inan›lmas› güç bir yüktü. Çok büyük bir tarihsel, siyasal, sosyal ve askeri boflluk vard›. Hepsi, bütün alanlar hakk›n› vermemi istiyordu. Bir gün bile dayan›lmas› kapsaml› yetenek isteyen bu görevi teorik olarak çözümlemeyi ihmal etmeden, pratikte de asgari tarz ve temposunu sergileyerek yan›tlamak istedim.
盤l›klar›m karfl›s›nda “Duymad›m, görmedim, bilmiyorum”u oynuyorlard›. Onlara tanr›ça de¤il, özel veya genel bir orospu gerekiyordu. Burada da büyük kurumsal de¤eri olan ve pratikte de de¤eri az olmayan erkek egemen önderlik gerçe¤ine büyük savafl açm›flt›m.
ne te we .c om
de bile hiçbir zaman gözüm olmad›. Kad›n, erkek ve ulus ayr›m› yapmadan, ilgisi olan arkadafl olmay› her fleyden üstün sayd›m. Belki arkadafllar›m beni hiçbir zaman böylesi bir durumda görmeyi hayal bile etmemifllerdir. Onlara gerçekleri bir daha aç›klad›m. Be¤eniyor, do¤ru buluyorlarsa, benim trajedim onlar için en büyük güç kayna¤›d›r. Halen büyük çal›fl›p baflaram›yorlarsa, kendilerini aldatma konumundalar. Vazgeçsinler diyorum.
17
Önderlik bir sanatt›r
G›lgam›fl yürüyüflü yapmaktan geri durmad›m
Kural›n› ve uygulama tarz›n› kendim seçecektim. Çünkü bu konuda kural dayatacak tarzda örnek olacak hiçbir fley yoktu. Vahfli bir ormanda yürümeye benziyordu. Orman›n say›s›z canavar› vard›. Bu bilinmesine ra¤men, halka ve inananlara sayg›n›n gere¤i olarak, tam bir G›lgam›fl yürüyüflü yapmaktan geri durmad›m. G›lgam›fl ormanda halk önderli¤ini yenip kral önderlerin yolunu aç›yordu. Ben ise ormandaki krallar› yenip, binbir hile, entrika ve zorbal›kla yönetim hakk› elinden al›nm›fl halka bu hakk›n› geri vermek istiyordum. Halk›n önderlerine yol açmak derdindeydim. G›lgam›fl bu iflte, ormandan iflbirlikçisini tanr›çal›ktan fahifleli¤e indirgenmifl kad›n yoluyla avlay›p ehlilefltirirken, ben yine tersini yap›yordum. Fahiflelikten beter edilmifl kad›n› tanr›çalaflt›r›p, öylelikle erke¤i, Enkidu’yu tekrar halk›n›n bilinçli önderi yapmaya çal›fl›yordum. Tanr›çal›k, halk önderlik kurumunun en sa¤lam kurumsal eflitlikçi ve özgürlükçü özüyle erke¤i terbiye edebilirdi. Fakat en ba¤l› gibi gözüken Enkidular bile büyük bir moralsizlik ve objektif isyanla cevap vermifllerdi. Üç maymunu oynamaya bafllad›lar. Tüm
ww
w.
Savunman›n son bölümünde kimli¤imi daha da açaca¤›m. Bu bölümde komplo ve benzeri aldatmalar karfl›s›nda baz› durufllar›m› aç›klayaca¤›m. Mesele kahramanca ölmem de¤ildir. O rolü say›s›z kahramanlar benden s›n›rs›z güçle baflard›lar. Eksik olan, o kahramanlara lay›k yaflam›n tan›m›n› güçlü yapmak ve zalimlerle sahtekarlar›n miraslar›n› sayg›s›zca istismar etmemeleri için kullanabilecekleri tüm yollar› engellemek ve geçitleri kapatmakt›r. Önderlerin an›s›na ba¤l›l›k gere¤i halen bu görevi sürdürüyorum. Önderli¤in bir sanat oldu¤u do¤rudur; benim bu sanat› iyi temsil etti¤im söylenemez. Ama onun kurumsal ve kiflisel özelliklerini, hem genelde hem de Kürtler için oldukça çözümledi¤im kan›s›nday›m. Belki sahtekarlar›n›, zalimlerini y›kamad›m. Fakat maskelerini düflürmede önemli katk›lar sundum. Pislikleri temizledim derken, bunu kastettim. Allah maskesine bürünmüfl olanlardan, bilimsel demagog türlerine kadar, ne mal olduklar›n› anlayanlar için oldukça aç›mlad›m. Özellikle kad›n›n ve ezilmifllerin s›rt›ndan erkeklik taslaman›n, önderli¤e bunu basamak etmenin ne anlama geldi¤ini flahs›mda da eze eze, itiraf ettire ettire aç›kl›¤a kavuflturdum. Önce tam Allahl›¤a, sonra yar›m Allahl›¤a oynayan bu kurumun devletin bir prototipi oldu¤unu, e¤er halk önderli¤ine soyunuluyorsa, öncelikle bu ceberut kimli¤i çözmek ve y›kmak gerekti¤ini, ancak böylelikle yeni önderlik tarz›n›n halk›n ifllerinin genel koordinasyonu olarak bir anlam ifade edebilece¤ini göstermeye çal›flt›m. Bu yönlü teorik
Son nefesime kadar kalbimin özgürlü¤ünü koruyacakt›m
Befl bin y›ld›r dünya orman›n› köfle bucak tutanlar, özellikle bilinçli Avrupal›lar, beni hiç kendilerine yak›n bulmay›p yakalanmam yolunda ince flebekelerini açacaklard›. Yapabilecek fazla bir fley yoktu. Kaç›fl veya intihar daha çok ç›karlar›na olurdu. Yapabilece¤im, son nefesime kadar kalbimin özgürlü¤ünü koruyup, gelifltirebilece¤im anlam damlalar›yla yaflama büyük sayg›yla devam etmekti. Onlar Neronlara tafl ç›kart›rcas›na bir kurbanlar›n› arenaya at›p, kendi elleriyle besledikleri aslana yedirmenin heyecan› içinde, sevgiyle kar›fl›k korku 盤l›klar›yla, birkaç seyirlik e¤lencesi halinde ak›betimi görmek istiyorlard›. Sözde H›ristiyan’d›lar, hem de Ortodoks! Fakat kendilerinin de çok önceden yazd›klar› gibi, onlar ‹salar› binlerce defa yeniden çarm›ha germenin Romal› temsilcileriydiler. Genlerinde bu çarm›h kültürü vard›. Bunu anlamam zor olmad›. ‹sa bizdendi, kap› komflumuzdu. Onu gururla sahiplenmek komflulu¤un gere¤iydi. Ona ve izleyicilerine binlerce çarm›h ve aslanlara yedirme operasyonlar› düzenlendi. Son kurban bendim. Hem insanl›k özüne ba¤l› afliret atalar›m›z›n flanl› direnifl gelene¤i, hem peygamber atam›z ‹brahimlerin, ‹salar›n flanl› bar›fl gelene¤i bende garip bir biçimde birlefliyordu. Tanr›sal bir yücelifl kaç›n›lmazd›. Tanr›y› çözümledim, kim oldu¤unu aç›klad›m. Ama halklar›n, kad›nlar›n, zordaki ihtiyar ve çocuklar›n tanr›sall›klar›na sayg›l›yd›m. Onlar›n tanr›sal özelliklerinin tanr› yüceli¤i içindeydim. Bu gerçekten büyük halk tanr›sall›¤› içinde yücelmek yetiyordu. Bulundu¤um koflul ve biçim alt›nda ölüm, daha büyük bir yücelmenin ad› oluyordu. Bu gerçek art›k korkuyu de¤il, her geçen gün insanl›¤›n soylu bar›fl seçene¤ini de do¤uruyordu. Savafl› ve imhay› dayat›r-
SERXWEBÛN Ocak 2008
larsa, sonuna kadar ama daha baflar›l› direnifl ve meflru savunma savafl›yla; isterlerse en adil ve onurlu bar›flla karfl›l›k verecek güçteydim. Direnifl ve bar›fl kahramanlar›n›n yolundayd›m; vasiyetlerinin gere¤i savunmayla aç›klan›p dünyaya duyurulmufltu. Sonu, ölümü nas›l gelirse gelsin, insanl›¤›n, halklar›m›z›n kazanaca¤› bir gerçekti.
“Savafl› ve imhay› dayat›rlarsa, sonuna kadar ama daha baflar›l› direnifl ve meflru savunma savafl›yla; isterlerse en adil ve onurlu bar›flla karfl›l›k verecek güçteydim. Direnifl ve bar›fl kahramanlar›n›n yolundayd›m; aç›klan›p dünyaya duyurulmufltu. Sonu, ölümü nas›l gelirse gelsin, insanl›¤›n, halklar›m›z›n kazanaca¤› bir gerçekti”
ya çap›ndaki dönüflüm bu ana do¤rultudad›r. 20. yüzy›ldan 21. yüzy›la girifl, daha çok bu ana olguya ba¤l› olarak tan›mlanmaktad›r. 21. yüzy›l, demokratik uygarl›k ve insan haklar› ça¤› olarak adland›r›lmak iddias›ndad›r. Ortado¤u’da yüzy›l öncesine dayanan ve gericileflen milliyetçilik temelindeki savafl ve bar›fl durumu tam bir t›kanma sürecindedir. Halklar›n enerjisi gerici milliyetçi uygulamalarla yutulmaktad›r. Sorunlar çözülmemekte, bir avuç kriz rantç›s›yla bir yaflam tarz› haline getirilmektedir. Süreç afl›r› çözümsüzlük sonucu daha gerici ideoloji ve tarikatlaflmalar›n üremesine yol açmaktad›r. Bölgenin ana ülkelerinden birisi olmas› nedeniyle, Türkiye t›kanmay› giderek s›kça tekrarlanan krizlerle en yo¤un biçimde yaflamaktad›r. Ne zihniyet de¤iflimine, ne de yap›sal dönüflümlere ad›m atabilmektedir. Genel bir seferberlik haline getirdi¤i özel savafl, devleti de geleneksel çizgisinden ç›kararak, çetelerin türedi¤i hukuk d›fl› bir uygulama alan›na çekmektedir.
ww
w.
ne t
Tarihsel komplolar geliflmeleri durdurmaz, h›zland›r›r. 1990 sonras›; dünya, bölge, ülke, PKK ve benim aç›mdan yeni bir süreçtir. Reel sosyalizmin fiili çözülüfl süreci resmen de kabul edilmektedir. Sovyet sistemi, iç t›kanman›n, gerekli dönüflümleri zaman›nda ve yerinde yapamaman›n bedelini çözülme ve da¤›lmayla ödemektedir. Her toplumsal olgu için geçerli olan kural, bir kez daha do¤rulanmaktad›r. Amaç ve olgulaflma aras›ndaki çeliflki uzun süre zorla sürdürülemez. Ya reform ya da devrim yoluyla ileriye do¤ru, daha üst bir aflamaya s›çrama kaç›n›lmaz olur. Bu sa¤lanamazsa, içten çürüme ve da¤›lma gerici zorla, ça¤›m›zda faflizm olarak adland›r›l›p restorasyona tabi tutulur. Restorasyon, ayn› binan›n yeni malzemeyle eskisinden daha güçlü görünmesini ve kal›c›l›¤› sa¤lar. Ama toplumsal dinamikler hareketi zorlad›¤› için, bu binalar içinde oturulamayan müzeler konumuna düfler. Devrim ve karfl› devrimin ürünü olan reel sosyalist ve faflist sistemler normalleflme sürecine yan›t olamay›nca ve gerekli dönüflümleri yapmamakta direnince, y›k›lmaktan kurtulamam›fllard›r. Dünya ‹kinci Büyük Savafl›n sonunda faflist y›k›l›fla tan›k olurken, savafl›n ürünü olan reel sosyalizmin içten çözülüfl ve da¤›l›fl›n› da 1990 sonras›nda yaflam›flt›r. ‹çine girilen süreç, sa¤›n da solun da evrimleflerek ve dönüflümlerden geçerek bulufltu¤u demokratik uygarl›k sisteminin üstünlük kazanmas›d›r. Sorunlar›n a¤›rl›kl› çözüm yolu, sistemin hakim kriterleriyle sa¤lanacakt›r. Uluslararas› düzen bu temelde ilke ve kurumlar›n› gözden geçirerek, yeni koflullara yan›t verecek düzenlemeleri gerçeklefltirmektedir. Dün-
vasiyetlerinin gere¤i savunmayla
ew e. c
Asr›n komplosunun içyüzü nas›l anlafl›lmal›d›r
lar›na dönüfltürmektedir. Böylesi yap›lar, birçok alan ve silahl› savafl bölgesinde, kurald›fl› yaflam ve eylem tarzlar›yla PKK’yi çok farkl› bir gerici biçime zorlamaktad›r. Sorumlu olmas› gereken merkez ve kadrolar adeta ak›nt›ya bofluna kürek sallamaktad›r. Önderlik pozisyonum, bu gerçekler karfl›s›nda giderek dar bir sahaya k›s›lmaktad›r. Büyük çabalarla özellikle ülke içinde sa¤lamaya çal›flt›¤›m›z çizgiye çekme ve dönüfltürme hamleleri, çeteleflme anlay›fllar› taraf›ndan bofla ç›kar›lmaktad›r. Devlette oldu¤u gibi PKK’de de fiilen çizgi d›fl› gruplar dönemi yaflanmaktad›r. Bu durum en anlams›z eylemlere yol açmakta, trajik kay›p ve ac›lar› 盤 gibi büyütmektedir. Durumu aflmak için yo¤un tekrarlama, Önderlik kurumunu da ifllevsiz b›rakmaktad›r. Komplo ve tasfiyeler için en uygun ortam böyle geliflmektedir. 1990’lar›n bafllar›ndan 2000’lere do¤ru y›kmaya çal›flt›¤›m kader komplo, giderek a¤lar›n› her taraf›ma dolayacakt›r. 1990’lar›n bafl›ndan itibaren, iç ve d›fl komplolar›n artan ayak sesleri adeta ‘ben geliyorum’ diyordu. 25 Ocak 1990’da en eski çocukluk arkadafl›m Hasan Bindal’›n sözde kaza kurflunuyla öldürülüflü, asl›nda içinde birçok gizi saklayan bir olayd›r. Bu, kamp yönetimindeki Sar› Baran, Mehmet fiener ve fiahin Baliç’in birlikte planlama ihtimali yüksek bir komploydu. E¤er olay› yutmufl olsayd›m, çok k›sa bir süre sonra operasyon benim tasfiyemle tamamlanabilirdi. Beni tasfiyeyle görevli iki resmi ajan›n, o günlerde Star TV’de kendilerine yönelik suçlamalar karfl›s›nda, san›yorum Cem Ersever’i savunma anlam›nda, flöyle konufltuklar›na bizzat tan›k oldum. “Biz baflar›s›z de¤iliz. ‹stesek öldürebilirdik, ama sa¤ yakalanmas› isteniyor.” Bu tarz sürüp giden bir itiraft›. Do¤ruluk pay› vard›. PKK içinde oldukça mesafe alan çete yoluyla, bu rahatl›kla gerçeklefltirilebilirdi. Fakat örgütün kontrolünün de ellerinde kalmas› için, benim sa¤ kalmam ve örgütün tümüyle çetenin eline geçmesinden sonra tasfiye edilmem, yaklafl›m stratejisinin özüydü. Örgütün tümü ele geçirilmeliydi. Bunun için tehlikeli gördükleri bütün dürüst ve ba¤l› kadrolar›n kaza süsü verilerek yok edilmesi gereki-
om
18
Komplo giderek a¤lar›n› her taraf›ma dolayacakt› PKK’nin de yaflad›¤› benzer bir durumdur. Dünya çap›nda yaflanan de¤iflim ve kendi iç bünyesindeki oluflumlar somut olarak de¤erlendirilememektedir. Eski anlay›fl ve tutumlar çoktan ideolojik, politik ve örgütsel çizgisinden ç›karak, örgütü çete grup-
Ocak 2008 SERXWEBÛN yordu. fiemdin, Kör Cemal, Hogir ve fiahin kendi çap›nda bu süreci Mahsum Korkmaz’›n kuflkulu ölümüyle 1986’dan itibaren bafllatm›fllard›.
lant›lar›n› ele verir nitelikte olmas›d›r. Bu olay çözümlenemeseydi, Önderlik ellerinde kalacak ve diledikleri gibi kullanmaya çal›flacaklard›. Tümünün bilinçli ajanl›k yapt›¤›n› söylemek zordur. Ama bir k›sm›n›n özellikle çeteleflen devlet odaklar›yla iliflkisi kesindir. Bu rollerini sicilli ajanlar olarak de¤il, Kürtlerde çok uygulanan kifli ve aile ç›karlar› temelinde, z›mni uzlaflma biçiminde yürütmüfllerdir. Bunlar örgüt birimlerini ellerine geçirmek için her yöntemi deneyecek tiplerdi. Hizbullah liderinin PKK’ye karfl› devleti kullanma tarz›na benzemektedir. KDP ve KUK’un baz› gruplar›, çok say›da afliret ve çeflitli adlar alt›ndaki örgütler bu yöntemle çok vurgun yapm›fl ve ci-
tart›flmal› bir uçak kazas›nda yaflam›n› yitirmesi ilginçtir. Ard›ndan 盤 gibi artan Hizbullah maskeli cinayetler, binlerce köyün boflalt›lmas›, yo¤unlaflt›r›lan operasyonlar bir imha seferi olarak anlafl›ld›. PKK’nin pek de ak›ll› olmayan taktikleri, kay›plar› artt›rmaktan ve sürecin t›kanmas›na yol açmaktan öteye gidemiyor; gerilla do¤ru bir meflru savunma anlay›fl› ve uygulanmas›na çekilemiyordu. Dönemin askeri ve siyasi yönetimi terörü hukuk çizgisinin çok d›fl›na tafl›m›flt›. Devletin 盤›r›ndan ç›kmas› h›z kazanm›flt›.
ne te we .c om
Hedef örgütün tümünün ele geçirilmesiydi
19
fiimdi anlafl›l›yor ki, ya kaza süsü vererek ya da ‘ajand›’ ad› alt›nda cezaland›rd›klar› yüzlerce dürüst ve de¤erli kadro ve yurtsever insan bulunmaktad›r. Partinin en de¤erli kadro ve eylemci yap›s›n› temizlemek için, bile bile eylem ad› alt›nda ölüme gönderiyorlard›. Bunun için komuta inisiyatifi konusunda korkunç hassas davran›yorlard›. Çünkü ne kadar komuta yetkisi varsa,
nayet ifllemifllerdir. “Apo primi” denen rantç›l›¤›n önemli bir kayna¤›, bilinçli veya kendili¤inden ta PKK içine kadar uzanm›flt› ve hastal›k gibi yay›l›yordu.
ww
w.
bu o kadar komplo, cinayet ve güç kazanmak demekti. Tümüyle devlet demeyece¤im ama, Cem Ersever olay›nda da halen ayd›nlat›lamad›¤› gibi, bir çevrenin PKK’deki bu çeteleflmeyle direkt veya dolayl› iliflkisi yüksek bir ihtimaldir. Zaten devlet bünyesinde bu dönemde çeteleflmenin kontrol alt›na al›nmas›nda güçlük çekildi¤i bilinmektedir. Yine bu dönemde baflta KDP olmak üzere, KUK’un baz› bölümleri, birçok afliret ve özel görevli de yo¤un biçimde bu süreç içinde görev yürütmüfllerdir. Sürecin tam baflar›ya gidememesinin nedeni, çetenin elebafl›lar›n›n fark›na var›lmas›d›r. fiahin Baliç’in ölümle cezaland›r›lmas›, Sar› Baran, Mehmet fiener ve Hog›r’›n kaçmalar›, Kör Cemal’in önceden cezaland›r›lmas› ve fiemdin’in kontrol alt›na al›nmas›, çetenin etkinli¤ini büyük ölçüde k›rd›. Hasan Bindal olay›n›n büyük önemi, çetenin bütün niyetlerini ve olas› ba¤-
Devletin 盤›r›ndan ç›kmas› h›z kazanm›flt›
fiahsi kanaatim, Özal’a yap›lan suikast ve Özal’›n ölümüyle, Jandarma Genel Komutanl›¤› yapm›fl baz› komutanlar›n öldürülmesinde; devlete bulaflm›fl, sözde komutanlar› ve Özal’› baflar›s›z sayan bu tip çetelerin pay› vard›r veya bu ihtimal küçümsenemez biçimindedir. 1993 y›l›, devlet ve PKK tarihinde önemli bir k›r›lma ve resmi çizgiden sapman›n yayg›nl›k kazand›¤› tarihtir. Turgut Özal’›n siyasi diyaloga aç›k yap›s›, kontrol edemedi¤i güçlerin kurban› olmas›na yol açt›. Bu tarihte Jandarma Genel Komutan› Eflref Bitlis’in
PKK etraf›ndaki hukuk alan› gittikçe daralt›l›yordu
Bu dönemin en önemli komplo suikast›, 6 May›s 1996’da fiam’daki kalabal›k evimizin yak›n›nda, yar›m ton patlay›c› yüklü bir araban›n patlat›lmas›d›r. Telefonla dinlendi¤im için, o saatte orada oldu¤um san›larak araba patlat›l›yor. Dönemin hükümet baflkan› Tansu Çiller’in örtülü ödenekten 50 milyon dolarla finanse etti¤i komplo oldukça boyutludur. Susurluk çetesi diye tabir edilenlerle Yeflil kod adl› Mahmut Y›ld›r›m’›n, Suriyeli bir Kürt aileden baz› kiflilerin ve dönemin Viranflehir Belediye Baflkan›n›n da bu komplonun içinde oldu¤u bas›na yans›m›flt›. Soruflturmamda askeriye ad›na hareket edenler, ›srarla bu ekibin sorumsuz oldu¤unu ve devletle kendilerini temsil etmedi¤ini söylüyorlard›. ‹stemeleri halinde, kendilerinin bu ifli füzelerle daha baflar›l› yapabileceklerini belirtiyorlard›. Devletin içinde iki farkl› yaklafl›m›n varl›¤› zaten bilinen bir husustu. Bu olayla birlikte, gönüllülük temelinde kendini bombalarla patlatma eylemleri geliflti. fiiddet sarmal› daha da t›rmand›. Devletin raydan ç›kmas› herkesin endifle ile takip etti¤i bir geliflmeydi. “Ayd›nl›k için bir dakika karanl›k” eylemlili¤i bu süreçle ba¤lant›l›yd›. Devletin laiklik karakterinde de h›zl› afl›nmalar yaflan›yordu. Tarihte 28 fiubat denilen süreç, daha çok bir restorasyon hareketi olarak gündeme geldi. Dolayl› yoldan normalleflme ad›na PKK’yi de sorumlulu¤a davet ediyorlard›. Buna ihtiyatl› bir olumlulukla
SERXWEBÛN Ocak 2008
20
Plan›n Avrupa ve ABD boyutu net olarak anlafl›lamam›flt›r
Yunanistan’daki hükümetin bu denli alçalaca¤› düflünülmemiflti
20. yüzy›l›n sonlar›nda, Kürt halk›n›n özgür iradesine karfl› dünya çap›nda bir komplo ve darbe plan› uzun bir haz›rl›k sürecinden sonra art›k ad›m ad›m pratiklefliyordu. Filmi bir kez daha geriye çekip bakt›¤›m›zda, bu plan›n asl›nda 1990’lar›n bafl›nda Londra kaynakl› olarak uygun görülüp uluslararas› düzeyde hayata geçirilmek istendi¤i anlafl›lacakt›r. Plan›n Türkiye boyutlar› az çok bilinmekle birlikte, Avrupa ve ABD boyutu net olarak anlafl›lamam›flt›r. Uluslararas› boyutu görmezsek, de¤erlendirmelerimiz eksik kalacakt›r. Tekrar da olsa özetlemek gerekirse: 1- Palme cinayeti, baflka amaçlar› yan›nda, 12 Eylül rejimi ve sonras›nda Türkiye’yi d›fla ba¤l› tutmak için ve Kürt özgürlük devriminden korumakta bir araç olarak kullan›lm›flt›r. Palme’nin Vietnam ve Güney Afrika gibi ülkelerdeki hareketlerin desteklenmesinde ve hoflgörüyle yaklafl›lmas›nda, Baflbakan› oldu¤u ‹sveç’i bir merkez haline getirmiflti. ‹sveç, Kürt özgürlük hareketinin de merkezi olabilirdi. Palme, Kürt özgürlük hareketinin terörist olarak damgalanmas›na karfl›yd›. Öldürülmesinde “Kürt izi” teorisi ve PKK’nin terörist ilan edilip yasaklanmas› çabalar›, ‹sveç’in bu olumlu konumunu ortadan kald›rmakla yak›ndan ba¤lant›l›d›r. NATO’nun o dönemde Avrupa’da güçlü ve henüz a盤a ç›kmam›fl olan Gladio örgütlenmesinin bu ve benzeri komplolarla iliflkisi bir gün ayd›nlanacakt›. 15 A¤ustos 1984 eylemlili¤inin hemen ard›ndan, Almanya’n›n da a¤›rl›¤›n› koymas›ndan sonra, Türkiye hükümetiyle uzlaflma sa¤lanm›flt›. Birçok ekonomik ç›kar›n sunulmas›yla tüm Avrupa’da PKK’ye karfl› bir izolasyon süreci bafllam›flt›. Palme provokasyonu bu sürecin en önemli halkalar›ndan biriydi. PKK’yi bölme, gündemleflen di¤er bir geliflmeydi. Bafllar›nda Çetin Güngör’ün bulundu¤u bir gruba bu yönlü önderlik yapt›r›l›yordu. Kesire’nin tahrikleri ürün verir gibiydi. Birçok ayd›n, Mahmut Baksi, fiivan Perwer gibi insanlar
ew e. c
Tam bir yol ayr›m›na gelinmiflti. Ortado¤u alan›n› eski biçimiyle kullanamayaca¤›m›z anlafl›lm›flt›. Yap›lmas› gereken, ya Önderlik olarak da¤l›k alan› karargah olarak seçip savafl› daha üst boyuta s›çratmak ve flehir eylemlerini t›rmand›rmak ya da uzlaflma aray›fl›n› Avrupa koflullar›nda daha güvenceli olarak gelifltirmeye çal›flmakt›. Savafl›n t›kanm›fl durumu ve bir nevi kör bir noktaya gelip dayanmas›, da¤da olmam halinde her türlü silah›n kullan›lma olas›l›¤› ve benim durumumun ek bir sürü a¤›rl›k getirece¤i düflüncesiyle, bunun tercih edilmemesi uygun görülmüfltü. Benim etraf›mda yo¤unlaflacak bir savafl her bak›mdan büyük sak›ncalar tafl›maktayd›. Ahlaki olarak kendimi yük yapmam do¤ru olmazd›. Ayr›ca Kürt iflbirlikçi önderlikleri her türlü istismarc›l›¤a aç›kt›lar. Orada bulunmam› çok kötü kullanacaklar› bilinen bir gerçekti. 17 Eylül 1998 Washington Anlaflmas› bunun bir göstergesiydi. Avrupa koflullar› da çok riskli olmas›na ra¤men, siyasi, kültürel ve demokratik anlay›flla, z›mnen de olsa hukuka biraz güven duyuluyordu. Yunanistan’daki hükümetin ise ilk 9 Ekim 1998 günü bu ülkeye ayak basar basmaz bu denli alçalaca¤› hiç tahmin edilmemifl ve düflünülmemiflti.
w.
ww
om
san›yorum 28 fiubat sürecinin geçirdi¤i aflamalarla ilgili bir durumdu.
ne t
yaklaflt›k. En az›ndan suçsuz insanlar›n katledilmesi ve alan boflalt›lmas› durur ve ambargo s›n›rlan›r; savafl sürse de hiç olmazsa kurallar›yla yürütülür anlay›fl›yla bu tutuma girildi. Türkiye’nin ‹srail’le 1996’da stratejik düzeye ç›kard›¤› ittifaklar› istihbarata epey f›rsat sunuyordu. ‹srail’in dünya çap›nda istihbarat ve kontrolü, PKK’nin ‘terörist örgüt’ olarak ilan edilmesi, Önderlik takibini Türkiye aç›s›ndan kolaylaflt›rm›flt›r. Bu tarihte Papandreu sonras› Yunanistan Baflbakan› Simitis’le ABD Baflkan› Clinton’un 1996’da PKK Önderli¤ine yasall›k tan›mama ve f›rsat varsa teslim etme konusunda anlay›fl birli¤i içine girdikleri daha sonra duyumu al›nan di¤er bir bilgiydi. PKK etraf›ndaki hukuk alan›n›n daralt›lmas› daha da art›yordu. Almanya, Fransa ve ‹ngiltere baflta olmak üzere, PKK yandafllar›na karfl› siyasi amaçl› yo¤un bir tutuklama kampanyas›n› açm›fllard›. Güney Kürdistanl› YNK ve KDP önderlikleri, PKK aleyhtar› kampanyan›n en temel dayanaklar› olarak, 1996’da ‹srail ittifak›na benzer Ankara, Londra ve Washington merkezli yo¤un iliflkiler içine girmifllerdi. PKK ve Önderli¤ini, Kuzey Irak üzerinden tecrit etmede ve operasyonlara her türlü deste¤i sunmada anlaflm›fllard›. PKK ve Önderli¤ini tasfiye plan›n›n son halkas› olarak Suriye kalm›flt›. M›s›r’› da yanlar›na alarak Suriye üzerinde gelifltirilen psikolojik savafl k›sa sürede ürün vermiflti. Suriye bu bask›lara boyun e¤meyi ve PKK konusunda anlaflmay› ç›karlar›na daha uygun bulmufltu. Suriye’den ayr›lmadan önce, yaz boyu ordu ad›na dolayl› yoldan bilgilendirmede bulunan bir kanal›n yaklafl›mlar› ilginçti. Anlaml› bir ateflkesle birlikte yeni bir süreç arzulan›yordu. Bu konuya gerçekçi yaklafl›mlar söz konusuydu. Örgütün bilgisi dahilinde, 1998 y›l›n›n A¤ustos ay› sonlar›ndaki tek tarafl› ateflkes deneyimi bu bilgilenmelere dayan›yordu. Fakat bu ateflkesin yar›da kesilmesine pek anlam verilemedi. Meflru savunma hakk›m›z› kullanmaya dek varan ve olumlu yan› a¤›r basan bu dolayl› diyalog resmen bafllat›lsayd›, süreç çok daha olumlu geliflirdi. Bu,
“YNK ve KDP önderlikleri, PKK
aleyhtar› kampanyan›n en temel dayanaklar› olarak, 1996’da
‹srail ittifak›na benzer Ankara, Londra ve Washington merkezli yo¤un iliflkiler içine girmifllerdi. PKK ve Önderli¤ini, Kuzey Irak üzerinden tecrit etmede ve operasyonlara her türlü deste¤i sunmada anlaflm›fllard›. PKK ve Önderli¤ini tasfiye plan›n›n son halkas› olarak Suriye kalm›flt›”
Ocak 2008 SERXWEBÛN
21
ne te we .c om
uzaklaflt›r›lm›flt›. Bu, tek bafl›na Türkiye’nin çabalar›yla izah edilemez. Asl›nda Avrupa merkezli bir karar olarak uygulan›yordu. Türk solu bu yolla çoktan i¤difl edilmiflti. Dünyan›n di¤er özgürlük hareketlerine de benzer planlar uygulan›yordu.
Her devlet kendine göre ‘PKK kadrosu oluflturmaya bafllad›
Kürdistan boflalt›l›yordu
9 Ekim 1998 maceras› bafll›yordu
Ortado¤u’da birçok devletin tavr›nda bu seziliyordu. YNK ve KDP, PKK üzerinde oyunlar›n› yo¤unlaflt›rm›fllard›. HADEP bünyesinde benzer bir operasyon yürütülüyordu. Hatip Dicle, Leyla Zana ve teslim olmayan di¤er milletvekilleri tutuklan›rken, DEP örgütü kapat›l›yordu. HADEP üzerinde ise bir çekiflme yaflan›yordu. Kürdistan boflalt›l›yor, Hizbullah maskeli dehfletvari yöntemlerle hiçbir örgütsel suçu olmayan binlerce dürüst yurtsever insan katlediliyordu. 6 May›s 1996’da Önderlik bombalanmas›n›n gerçekleflmesinin üzerinden yar›m saat geçmeden, Londra kaynakl› haberler Abdullah Öcalan’›n öldürüldü¤ünü veya bombaland›¤›n› dünyaya duyuruyordu. Yap›lanlar› önceden biliyorlard›. 3-1996 ‹srail-Türkiye ittifak›yla, bu tarihte bafllayan Kuzey Irak’taki Kürt ve Türkmen örgütleriyle Türkiye iliflkileri ayn› kapsamdad›r. 17 Eylül 1998 Washington Kürt Otonomi Antlaflmas›nda en önemli madde, PKK’ye karfl› tav›rd›. T›pk› 1925’te oldu¤u gibi, Türkiye’nin verdi¤i uzun tavizler halkas› karfl›l›¤›nda, 2000’e do¤ru geldi¤imizde benzer bir uzlaflma gerçekleflmiflti. Bu bir bak›ma Lozan’›n yenilenmesi demekti. PKK ve Kürt özgürlük hareketi tamamen izole ediliyor, Önderli¤inin tutsak edilmesi için her tür taahhütte bulunuluyor, gerilla üzerinde de Kürt iflbirlikçileri, ‹srail tekni¤i ve uzman elemanlar›yla birlikte her tür operasyona yeflil ›fl›k yak›l›yordu. Bu, topyekün bir tasfiye plan›yd›.
Kendi içinde çeteler meselesini bile çözememifl, güçlerini yeniden mevzilendirmekte vurdumduymaz ve Önderli¤in s›rt›ndan ucuz yaflamaya al›flm›fl sahte bir komuta ve yönetim tarz›ndan kurtulamayan yoldafllarla, baflta Suriyeli ve Yunanl› sözde dostlar›n içyüzü daha iyi anlafl›lamam›fl, son derece ç›karc› ve panikçi yaklafl›mlar› karfl›s›nda PKK Önderli¤ine düflen, meçhule karfl› kuflkulu bir yürüyüfltü. Büyük bir iç burkulmas›yla 9 Ekim 1998 maceras› bafll›yordu. 9 Ekim 1998 ç›k›fl› de¤erlendirilirken, Ortado¤u zemininin ne anlam ifade etti¤ini çok sa¤lam ve yürekten çözümlemek gerekir. Bu zeminde yirmi y›la yak›n bir pratik geçirdim. Say›s›z iliflki ve çal›flmalarda bulundum. Tarihi önemde geliflmeler ortaya ç›kt›. Bu geliflmelerin benimle ilgili hangi sinir ve ruhla gerçeklefltirildi¤i ve nas›l dayanabildi¤im de bütün yönleriyle mutlaka anlafl›lmal›d›r. Baflta PKK yap›s› olmak üzere birçok çevre, iflin hiçbir fley ifade etmeyen resmi görüntüsü d›fl›nda, can al›c› özünü anlama gücünü göstermiyor. Sanki normal ilericiler cephesinde anl› flanl› yaflan›lm›fl, çal›fl›lm›fl ve baflar›lm›fl san›l›yor. Böyle bir fley yoktur. Tabii ki ucuz yorumla izah, kendilerine rahatl›k sa¤l›yor. Dogmatik siyaset ve örgüt anlay›fllar›n› tatmin ediyor. Bu tutum yetmeyince, bu sefer geleneksel kutsall›k anlay›fllar›na s›¤›narak, “ola¤anüstü” kiflilik özelliklerimle izah edip sorumluluktan ucuzca kurtulmak istiyorlar. Bu yüzden kimse yaflad›¤›m prati¤i tüm tarihsel mitolo-
ww
w.
Almanya’n›n merkezi düzeyde PKK’lileri tutuklamas› da bu plan›n bilinçli bir parças›d›r. Parçalama ve önemli bir bölümü kontrolüne alma amaçlan›yordu. 1990 bafllar›nda Türk Genelkurmay Baflkan› Do¤an Gürefl’in Londra’ya yapt›¤› bir gezide, “plan›m›z onayland›” biçiminde bir de¤erlendirmesi bas›na yans›m›flt›. Londra’n›n da Almanya gibi tasfiyede rol üstlenece¤i anlafl›lm›flt›. Yine 1991’de YNK Baflkan› Talabani Avusturya’n›n Baflkenti Viyana’da Türk D›fliflleri Bakan› Hikmet Çetin’le PKK’yi terörist ilan etme konusunda gizlice anlaflm›flt›. Talabani’nin bu yaklafl›m› Almanya, Fransa ve ‹ngiltere’nin tavr›yla iç içe, terörist ilan edilme olay›nda temel bir rol oynam›flt›r. Avrupa çap›nda var›lan bu anlay›fl birli¤inde, PKK’siz bir Kürt hareketi amaçlan›yordu. PKK’siz bir Kürt hareketi ellerinde Ortado¤u çap›nda kullanabilecekleri çok gerekli bir kozdu. 2-1993’ten sonra, Özal ile ateflkes deneyiminin baflar›s›z kalmas›ndan sonra, bu sefer gündeme oturan taktik, “PKK’ye evet, Apo’ya hay›r” biçimini ald›. Milyonlarca kitlesel tabana kavuflan PKK’yi tümden karfl›ya almalar›n›n ve parçalama çabalar›n›n sonuç vermemesi, böyle bir taktik yönelifli öne ç›kard›. Her devlet kendine göre ‘PKK kadrolar›’ oluflturmaya bafllad›. Ortado¤u’dan Rusya ve Avrupa’ya kadar bu yönlü ad›mlar at›ld›. fiemdin Sak›k için ‘ikinci adam’ unvan› icat edildi. Apo’nun tasfiyesi kararlaflt›r›lm›flt›, ondan sonras› hesaplan›yordu. Kani Y›lmaz’a bu yönlü bir rol oynatmak için anlams›z bir tutuklama sürecine çektiler. Teslim olmak ve olas› tasfiyelerden sonra bir PKK önderi gibi kullanmak amaçlan›yordu. Moskova, Numan Uçar üzerinde çal›fl›yordu.
SERXWEBÛN
Ortado¤u Rönesans›
fleyden daha de¤erlidir ve k›ymeti de o denli bilinmek durumundad›r. Tarihte efline rastlanmayan kahramanl›klar›n, ac›lar›n ve fedakarl›klar›n sahiplerine sayg› ve ba¤l›l›k, kendimizi bin y›llar›n lanetli k›ld›¤› gerçeklikten kurtar›p kutsamakla özdefltir. ‹lla buna yeni bir dini anlam biçilecekse, bu noktada görülmelidir”
ler kültürünün baflta siyasi ve ideolojik alanlar olmak üzere, tüm toplumsal alanlardaki etkisi ve günümüzü adeta tutsak almas› gibi sonuçlar› çözümlenemeden, ne Avrupa uygarl›¤› anlafl›labilir ne de anlaml› bir iç ve d›fl özgürlük savafl›m› baflar›yla verilebilir. Tarih hükmünü yürütüyor. Yüzeysel laiklikle ne din çözümlenebilir, ne modern toplum yarat›labilir. ‹ki yüz y›ll›k milliyetçi yenilenme deneyimlerinin sonuçlar› ortadad›r. Bu yolda ›srar ettikçe, Arap-‹srail ç›kmaz›nda oldu¤u gibi daha ne kadar ac›lar ve y›k›mlara yol açaca¤› da kestirilebilmektedir. Çözüm, tarihin do¤as›n› çözümlemek ve oradan yola ç›karak bir özgürlük imkan›n› yaratmakt›r. Ça¤›m›z için bu harekete ‘dördüncü bir din’ demek pek anlaml› düflmez. Ancak bu hareketi 1500’lerdeki Avrupa Rönesans›’na benzeyen, fakat kendi uygarl›k kökleriyle kapitalizm ötesi uygarl›k ufkunu sentezleyen bir diyalektik geliflme temelinde Ortado¤u Rönesans› olarak tan›mlamak daha anlaml› ve tarihsel ihtiyaca cevap niteli¤inde olacakt›r. Bunu yaratt›k demek abart›l› olur. Yap›lmaya çal›fl›lan, bu topraklar›n kültürel özüne uygun ve ça¤›n gericili¤ine tutsak düflmeden olumlu özlerini benimseyerek, günümüzün orijinal özgürlük hareketine katk›d›r. Bunun tarihte anlam bulaca¤›na ve özgürlük hedeflerine sönmeyen bir meflaleyle yürüyen bir ç›k›fl›n güçlü ve süreklilik kazanan bir ak›m› olaca¤›na inanc›m
ww
w.
ne t
Kal›n çizgileriyle Ortado¤u’daki yaflam›n küçük bir k›sm›n›, siyaset ve diplomasiyle ilgili yönünü de¤erlendirsem, tan›m› fludur: Sümerlerden beri döflenmifl labirentlerin içinden bu kadar y›l sonra sa¤lam ç›kmak ve halklar›n özgürlü¤üne baz› hediyelerde bulunmak, gerçek anlam›yla peygambersel bir tutum ve kiflilikle mümkündür. Bu süreç bana sadece peygamberlik kurumunu kavratmad›; gerçek özüyle nas›l bir pratikle insanl›¤a sahip ç›k›labilece¤ini de gösterdi. Bu flu demektir: Her peygamber, toplumsal geliflmede bir anlam yükseliflidir. Dili ne kadar ilahi olsa da özü; geliflen toplumun anlam, haf›za, töre, vicdan, özgürlük ve eflitlik baflta olmak üzere, birçok temel konuda farkl› kültürel bir aflama kaydetmesine yol açmaktad›r. Halk bu konuda çok arif, bilen konumdad›r. ‘Sizin yapt›¤›n›z yeni bir diyanet, (üç büyük dini kastederek) dördüncü bir din çal›flmas› anlam›na gelir’ dediklerinde flafl›rm›flt›m. Daha sonra ne demek istediklerini anlad›m. Her ne kadar ‹slamiyet’ten sonra peygamberli¤in ve yeni bir dinin yolu kapanm›flt›r denilse de bu, her ça¤›n kendini ebedi olarak yorumlamas› gibi bir savunmad›r. Ortado¤u’da eski din-
“Anlaml› yaflam›n yarat›lmas› her
tamd›r. Eksi¤i ve kiri varsa da, güçlü temsilcilerinin bu ak›m› daha da ar›nd›rarak ve hareket gücüne kavuflturarak, uygun ve gerçekçi hedeflerine ad›m ad›m ulaflacaklar›na dair umut ve inanc›m hiç eksik olmam›flt›r. Tersine, bu co¤rafya kendisine ekmek, su ve hava kadar gerekli zihinsel ve ruhsal güce kavufltu¤u için, yaflam›n anlam› bin y›llardan beri içine girdi¤i ç›kmaz ve karanl›klardan s›yr›larak, daha do¤ru ve ayd›nlanm›fl yolda coflkuyla ilerleyerek hedeflerine varacakt›r. Böylesi anlaml› bir yaflam›n yarat›lmas› her fleyden daha çok de¤erlidir ve k›ymeti de o denli bilinmek durumundad›r. Tarihte efline rastlanmayan kahramanl›klar›n, ac›lar›n ve fedakarl›klar›n sahiplerine sayg› ve ba¤l›l›k, kendimizi bin y›llar›n lanetli k›ld›¤› gerçeklikten kurtar›p kutsamakla özdefltir. ‹lla buna yeni bir dini anlam biçilecekse, bu noktada görülmelidir. Bir kutsamas› vard›r, o da ayd›nlat›lmaya çal›fl›lan bu özdür. Bu savunmam, lanetten kurtar›lm›fl ve kutsanm›fl ça¤dafl yaflam›n ne anlama geldi¤ini aç›klamaktad›r.
ew e. c
jik, felsefi, dini ve bilimsel anlam›yla çözmeye yanaflmad›. Çok kitap yaz›ld›; ben de yazd›m. Yaflad›¤›m gerçekleri halen de yazacak durumda de¤ilim. Bunun için özgürleflme alanlar›n›n geliflmesi gerekir. Ama koflullar› çok elveriflli olan ve geliflmeleri için neredeyse flart olan anlama iflini baflaramayan, baflta yoldafl geçinen birçok kifli ve kurum, bu tutumla asl›nda kendilerini geliflmemeye ve baflar›s›zl›¤a mahkum ediyorlar. Bunlar mümkünse bu y›llar›n çözümünü yap›p insanl›k, Kürtler ve Ortado¤u tarihi ve gelece¤i için ne anlama gelmesi gerekti¤ini en temel görev edinsinler. Çünkü bu olanak d›fl›nda, özgür yaflama giden yolda ne tarihi ve ça¤› ne de güncel somut gerçekleri çözüp önlerini ayd›nlatabilirler. fiimdilik tek yol budur ve büyük emekle anlamay› ve pratiklefltirmeyi gerektirir.
Ocak 2008
om
22
Gerçek olan kutsall›klar›n zincirleme hareketidir fiam’dan Avrupa’ya do¤ru ç›k›fl›m› baz› tarihsel örneklerle mukayese etmem yanl›fl yorumlanmaktad›r. Ama tarihle güncellik kutsall›¤›n özünde yürüyorsa, bu benzerlik kaç›n›lmazd›r ve do¤rudur. Ancak çarp›t›lm›fl ve inkara dayal› tarihler, kutsal de¤erlerin benzeflme gerçe¤ine set çekebilirler. Bu durum bile, olsa olsa bir perdelemedir. Gerçek olan, kutsall›klar›n zincirleme hareketidir. H›ristiyanl›¤›n özellikle Avrupa kolunu yaratan Büyük Aziz Paul’den bahsedece¤im. Önce havarilere düflmanl›k yap›yordu. fiam yolunda bir mucizeyle havarilere kat›l›fl›n›, tarih de¤ifltiren bir olay olarak anlat›r. Tarsus’ta do¤an Yahudi bir aileden gelmektedir. Antakya’dan bafllayarak birkaç kez Anadolu, Yunanistan ve ‹talya’ya sefer yapar. Çok büyük inanm›fl bir propagandac›d›r. O olmasayd›, H›ristiyanl›¤›n Avrupa’ya bu denli tafl›nmas› mümkün olamazd›. Roma’da öldürüldü.
Ocak 2008 SERXWEBÛN
23
ne te we .c om
güçler dostlu¤unu engelliyordu. En büyük yi¤itli¤i, baflkalar› istiyor diye düflmanl›k yapmamas›yd›. Fakat son ayr›laca¤›m›z günlerde, Firavun torunu M›s›r Baflkan› Mübarek ile etraf›ndaki bürokrasiyi aflacak güçte olmad›¤›n› ortaya koymufltu. Milliyetçili¤i afl›r› zorlayacak konumda de¤ildi.
Da¤a ç›k›fl 40 y›ll›k rüyamd›
An›s›na Avrupa’n›n her taraf›nda dikilmifl Saint Paul katedralleri bofluna büyük bir görkemlilik arz etmezler. Çünkü Avrupa ahlak›n›n ve bugünkü aflamaya ulaflmas›n›n temelinde Aziz Paul’un att›¤› insanl›k harc› vard›r. Avrupa yar› yar›ya Saint Paul demektir. Çok yönden ihanete u¤ram›fl olmas› ve olumsuzluklar›n da kayna¤›na alet edilmek istenmesi bu gerçe¤i de¤ifltirmez. Daha ilginç olan›, Yunan sahas›nda karfl›laflt›¤› iyi dostlar kadar, birçok dönek ve sahte dostlar›n da mevcudiyetidir. Baz› dostlar›n laubalili¤inden de flikayet eder.
Devletler düzeni ve resmi siyasetin yaklafl›mlar› benzerdir
ww
w.
9 Ekim 1998’de fiam’dan ç›k›fl›m bu tarihsel olguyu hat›rlat›r. Çok say›da dost vard›r. ‹ktidardaki partiden birçok davet yap›lm›flt›r. Parlamento, anayasay› de¤ifltirebilecek bir ço¤unlukla beni davet etmifltir. Gitmeden önce bakanl›k yapm›fl ve halen milletvekili olan Kostas Baduvas adl› dostla konuflan tercüman Ayfer Kaya, gelebilece¤ime dair telefonda onu aflk›n teyit alm›flt›r. Ulaflt›¤›mda, ortada ‘dost Baduvas’ yoktur. Karfl›layan, ‹stihbarat Baflkan› Stavrakis ve ça¤dafl Yehuda ‹skaryot (‹sa’y› ihbar eden havari) rolünü oynayan ve ad›n› da Agit koyan Kalenderis’tir. Tav›rlar› tam 3000 y›l önceki Helenlerin tavr›ndan farks›zd›r. Helenlerin o günden beri de¤iflmeyen bir tavr›; kendi d›fl›ndakileri ve ç›karlar›na uygun düflmeyenleri barbar olarak adland›rmak, kendi basit dünyalar› d›fl›ndakileri yabanc› olarak görmektir ve bu,
köklü bir duygudur. Fakat bu yaklafl›m tüm gerçe¤i ifade etmez, iflin duygusal ve moral yönünü izah edebilir. Siyasi ve diplomatik gerçekler daha farkl›d›r. fiu gerçe¤i görmekte yarar var: Kürt özgürlük hareketi, PKK önderli¤inde bir nevi ça¤dafl Bolflevizm gibi görülmektedir. Zaten ‘kat› Stalinci’ damgalamas› bu görüflü yans›tmaktad›r. Çok farkl› özellikleri olsa da, yaklafl›mlar benzerdir. Resmi siyaset ve devletler düzeni, PKK’yi ve bir bütün olarak Kürt özgürlük hareketini legaliteye kabul etmek istememektedir. Birçok ülke ise illegaliteye çekmifltir. Özellikle Almanya bunda bafl› çekmektedir. ABD daha kat›d›r. Ortado¤u devletleri de ayn› yaklafl›m içindedir. Kesinlikle legalite d›fl› saymaktad›rlar. Dost olanlar› ancak kiflisel ve gayri resmi yaklafl›m içindedir. En çok koruyucu dost ülke olarak tan›t›lan Suriye, hiçbir zaman radikal Arap milliyetçili¤i çizgisini aflmam›flt›r. Kifli olarak Devlet Baflkan› Haf›z Esat’›n tavr› önem tafl›d›¤›ndan, iki cümleyle de¤erlendirebiliriz. Haf›z Esat, büyük olan otoritesinden ve içinden geçmekte oldu¤u koflullardan ötürü, bana göre despotik klasik devletle devrimci demokratik devlet aras›nda bir çizgide duruyordu. ‹lahi anlaml› devletin bir aya¤›n› halk›n içine çekmiflti. San›lan›n aksine, otoriter ve kutsal devleti basitçe k›smen halk›n hizmetine vermiflti. Ama Sümer rahip devlet anlay›fl›n› esas olarak korudu¤u da bir gerçektir. Yar›s› ayd›nl›k, yar›s› karanl›k bir Ortado¤u kimli¤iydi. Kürt özgürlük hareketine düflman de¤ildi. Ama geleneksel ideoloji, devlet anlay›fl›, milliyetçilik ve ça¤dafl diplomatik
Benim aç›mdan elefltirilmesi gereken Suriye de¤il, kendi konumumdu. 1990’lar›n bafllar›nda, hatta 1980’lerin de bafllar›nda Arap sahas›ndan ayr›lmamla tarihin seyri baflka olabilirdi. Zagroslara yerleflmem en ciddi seçenekti. Fakat ‹ran ve Kürt iflbirlikçilerinin yaklafl›mlar›n›n neleri do¤uraca¤› bilinmezdi. ‹kincisi, bu rolü rahatl›kla ve baflar›yla oynayabilecek arkadafllar vard›. Bu hakk› onlar kullans›nlar beklentisi hakimdi. Ama öyle basit ç›kt›lar ki, kendilerini bir kar›fll›k derede bile bo¤duracak cüceler olduklar›n› gösterdiler. Kendilerine tan›d›¤›m tarihi f›rsat› ve hizmeti hiç anlamad›lar. Olanaklar üzerine hovardaca ve bir mirasyedici gibi oynad›lar. Kendilerini de, çok büyük de¤er ifade eden emek ve sabr›m› da gafilce kulland›lar ve çarçur ettiler. En çok elefltirilip özelefltiriye çekilmesi gereken konu budur. Fakat 9 Ekim 1998 ç›k›fl›n› oraya yapmaman›n do¤rulu¤una hala inan›yorum. Çünkü o zaman savafl kifliselleflir, tam bir intikamc›l›¤a dönüflürdü. Olas› bir bar›fl ve kardefllik f›rsat› hepten yitirilirdi. Da¤a ç›k›fl 40 y›ll›k rüyam oldu¤u halde, üzüntümden çatlamam›n tek nedeni, insan yaflam›n›n ve özgürlü¤ün i¤ne ucu kadar bar›flç›l bir imkan› varsa, bunun denenmesinin tercih edilmesinin daha de¤erli olmas›yd›. Mevcut tabutlu¤umda bile moralli olmam›n tek nedeni, onurlu bir bar›fl için yaflamam›n soylulaflt›r›c› bir savafltan daha az de¤erli olmamas›d›r. Simitis hükümetinin bu tavr›n›n özünü anlamak çok daha önemlidir. ABD ve ‹ngiltere, hatta Almanya’n›n da onay› dahilinde bir tutum olma ihtimali bulunmaktad›r. Yine Baduvas’›n davetine hiç sahip ç›kmamas› düflündürücüdür. Gelmememi kesin isteyebilirdi. Bakan olan birisinin bu
SERXWEBÛN Ocak 2008
Dostluklar›n›n kand›rmacadan ibaret oldu¤u anlafl›l›yordu
‹ki seferin sonunda yo¤unlaflmam, Yunan karakterini s›n›rl› da olsa çözme imkan›n› verdi. Bahsetti¤im, hakim Yunan karakteridir. Mutlaka halk›n›n baz› özgün ve egemenlerden farkl› karakteristik özellikleri vard›r. Tanr› Dionysos’tan beri Yunan halk›n›n özgünlü¤ü bir gerçektir. Coflkulu ve dostçad›r. Ama dünyan›n tüm ülkelerinde görüldü¤ü gibi, bu karakter yenilmifltir ve ancak elinden a¤lamak gelir. Dünyan›n tüm halklar› dostluklar›na sahip ç›kamazlar. Ama ard›ndan bol bol a¤larlar. Kendi kendilerine dost ve yoldafl olduklar›nda da böyle yaparlar. Ayr›l›klar›, yitiriflleri ve birlikleri a¤lama ve ucuz sevgiye gömülmüfltür. Sayg› duyulsa da, bunun fazla de¤eri yoktur. Dostlu¤u ve yoldafll›¤› koruyamayan bir sayg› ve sevgiye, anam da olsa, hep hor bakt›m. Karfl›l›kl› bir sevgi ve anlay›fl göstermedim. Sanki kader bana, ‘çok de¤er verdi¤in dost ve yoldafllar›n için a¤lamaya de¤mez’ der gibidir. Karfl› ç›kt›¤›m, dostluk ve yoldafll›k de¤ildir. Tersine, ona zafer de¤erini veremeyen, dost ve yoldafl olmas›n› bilmeyen, sahte ve zavall›lard›r. Yunan egemen s›n›f tarihine bak›ld›¤›nda, MÖ 1600’lerde Mikenlerden beri mitolojik bir biçim kazanm›fl
w.
ww
Dostlu¤a sonuna kadar inanmak karakter özelli¤imdir
Dostluk e¤ilimimi belirtmek durumunday›m. Befl yafl›ndaki bir çocuk da olsa, dost belledi¤imde sonuna kadar inanmam benim için bir karakter özelli¤idir. Hayatta belki de en büyük zay›f (kendim buna inanm›yorum, dostlu¤un ve yoldafll›¤›n güven flart›-
olan düflünce tarzlar›na göre, tanr› Zeus her türlü pufltlu¤u ve kalleflli¤i yapabilir. Önüne ç›kan her kad›n› bafltan ç›karabilir; her taraf›ndan, aln›ndan, k›ç›ndan Athena baflta olmak üzere birçok küçük tanr› do¤urabilir. Yalan ve kand›rmaca tanr›sal özellikleridir. Troya kahraman› Hektor’u nas›l kand›rd›¤›n›, ona inanan Homeros bile hay›flanarak dizelerine döker. Yeter ki Helenistlerin ç›kar›na olsun. Bir nevi ‹srail Tanr›s› Yehova gibidir. Helenler ve ‹srailo¤ullar› seçilmifl kavim olduklar› için, di¤er insanl›k, yani barbarlar aleyhine ne yapsalar haklar›d›r ve tanr›lar› da bunu böyle emretmektedir. Bu mitolojik gerçeklik, daha sonra dinsel ve siyasi gerçekli¤e dönüflecektir. Mitoloji deyip geçmemek gerekir. Günümüze kadar dinin ve siyasetin temelinde yatan mitolojik gerçekliklerdir. Bu mitolojik özellikler, Yunan hakim s›n›f›n›n nas›l do¤du¤unu dile getirmektedir. Ana kayna¤› da Sümer mitolojisidir. Anadolu, Fenike ve M›s›r üzerinden hem mitolojik hem de maddi toplum olarak beslendikleri bilinmektedir. O günden beri de¤iflmeyen bu s›n›fsal ve ulusal karakter bütün ç›plakl›¤›yla karfl›mda duracakt›r. Hileci, kand›rmac›, ç›karlar› u¤runa hiçbir insana de¤er tan›mayan, d›fl›ndakileri de¤ersiz ve barbar sayan bir zihniyet ve ahlakt›r. Temsil etti¤im insanl›k, halk ve tarih gerçekli¤i, özünde kendisiyle ba¤daflmayacak farkl› bir tarih, siyasal ve kültürel gerçeklikle karfl›laflm›flt›. Bu bir anlamda Medler ve Perslerden beri devam eden Do¤u-Bat› karfl›laflmas›n›n küçük bir devam›yd›. Bat› kap›s›, flahs›mda temsilini bulan Do¤u ç›k›fl›na kolay geçit vermeyecekti. Atina’n›n baflka hesaplar› da vard›. Tüm yaklafl›mlar›, Türk tehlikesine karfl› herkesten ve her yöntemle yararlanmakt›. Benim flahs›mda yararlanabileceklerine –tabii dostça bir biçimde– pek göz kestiremiyorlard›. Yararlanmay›, tipik ‹ngiliz politikas› gibi “iti ite k›rd›rma” biçiminde ele alma yanl›s›yd›lar. Dostluklar›n›n bir kand›rmacadan ibaret oldu¤u anlafl›l›yordu.
ew e. c
n›n hiç çi¤nenmemesi gerekti¤ine bat›l bir inanç gibi halen inan›yorum) yönüm, bu tür bir güven duygusudur. Dostluk ve yoldafll›k ad›na bu yönümün korkunç kullan›ld›¤›n› biliyorum. Ama en temel insani de¤er oldu¤undan, vazgeçmemem gerekti¤ine de eminim. Bana göre, dostluk ve yoldafll›kla oynamak, anas›n› ve eflini satmak gibi bir fleydir. Dolay›s›yla dostluk ve yoldafll›k ba¤› 20. yüzy›l›n flahs›nda en büyük darbeyi yemifl oldu¤undan, onun en son ve en trajik kurban› ben olacakt›m. Bu anlamda 20. yüzy›lla bo¤uflmaktan bahsetmem gerekir. Önce Yunanistan’da, sonra olas› dostluk ad›na gitti¤im ikinci durak Rusya’da, dostlu¤un bafl›na neyin gelmifl oldu¤unu belirtmem hayli ö¤retici olacakt›r.
ne t
kadar basit kalmas› anlafl›l›r olmaktan uzakt›r. Önemli bir ihtimal, ayaklar›m›n Ortado¤u’dan bilinçli kopart›lmas›d›r. Bunda ‹ngiltere istihbarat› temel rol oynam›fl olabilir. Kar›fl›k güçlerin devrede olmas› ihtimal d›fl› de¤ildir. Daha sonraki geliflmeler flu gerçe¤i gösterecektir: Avrupa’ya çekilip kiflili¤imi ve onurumu y›kt›ktan sonra, ellerinde ehil bir araç olarak, baflta Türkiye olmak üzere Ortado¤u denkleminde kullan›lmam›n tasarlanmas› en güçlü olas›l›kt›r. Yunanistan’a ilk ad›m›m› atar atmaz; hukuk, insan haklar› ve demokratik toplum kurallar›n›n benim için olmad›¤›n›, kat› siyasi ve ekonomik ç›karlar›n esas al›nd›¤›n› anlayacakt›m. Yunanistan’la bafllayan tavr›n Türkiye korkusu oldu¤unu veya anlaflarak sa¤land›¤›n› belirtmem pek gerçekçi olmaz. Tersine, en üst düzeyde Bat› sistemi olarak, baflta Baflkan Clinton olmak üzere, Türkiye’nin tavr›n› çok önceden ve çok dakik olarak inceledikleri kanaatindeyim. PKK ve Öcalan olgusunu kendi ç›karlar› için Türkiye’nin bafl›na en ideal biçimde patlatmakta ve kullanmakta çok bilinçli olduklar›n› da belirtmem gerekir. Strateji ve taktik fluydu: Hem PKK’yi ve Kürtleri hem de Türkiye’yi ve Türkleri kullanmak; gerekti¤inde elli y›l sürecek kör bir savaflta tutmak için benden yararlanmak, Türkiye’nin elinde gerçeklefltirilecek bir öldürtmeye kadar gitmek, en az›ndan kendilerine ba¤l› floven gerici kesimlerle bunu gerçeklefltirmek. Böylelikle Türkiye’yi kendilerine daha çok ba¤lama, Kürtleri de onursuz bir s›¤›nmac›l›k alt›nda kendine muhtaç k›lma, stratejinin ana parçalar› olarak de¤erlendirilmektedir. Yaflanan dört ayl›k Avrupa maceras›, bu e¤ilimi daha çok do¤rulayacak niteliktedir.
om
24
devam edecek...
Ocak 2008 SERXWEBÛN
25
ne te we .c om
Zihniyet ve tarz›m›z› Önderlik gerçe¤ine göre düzeltelim zaferi kazanal›m Kadronun bir k›sm›nda felsefe ve ideolojiyi sözde benimseme var, ama tarza da bir türlü girilemiyor. Bir ideolojiyi, “K
felsefeyi benimseyip de onun tarz›n› benimsememek ona girmemek, o ideoloji ve felsefeyi de reddetmek anlam›na gelir. Bir ideolojiyi ve felsefeyi benimseyip benimsememenin ölçüsü onu uygulamaya geçirmekle belli olur. Uygulama bir tarz sorunudur. Bir kadronun önderlik felsefe ve ideolojisini kabul edip de onun tarz›na girmemesi düflflü ünülemez. Tarz›na girmeyen onun ideoloji ve felsefesine de girmemiflflttir. Bunun aç›k anlam› budur. Önderli¤imiz önderlik gerçe¤ini esas olarak tarz, tempo, yöntem ve üslup olarak tan›mlam›flfltt›r”
d›rma ortaya ç›km›flt›. Sisteme özenti teflvik edilmiflti. Geliflen bu sistem içileflme sonucu örgüt bir mücadele örgütü olmaktan ç›karak, bu kimli¤ini kaybetme durumuyla karfl› karfl›ya gelmiflti. Düflman da bu durumu görerek örgütün hesab›n› yapmama, örgütü bir çözüm gücü olarak görmeme gibi bir yaklafl›m› benimsemiflti. B›rakal›m düflman›n örgüte böyle yaklaflmas›n›, örgütün kadrolar›, taraftarlar› dahi örgütünü ciddiye almaz duruma gelmiflti. Apocu fedai militanl›k, memurluk ve hatta onun da gerisine düflmüfltü. Bu, harekete ba¤l› olan militanlarda ve halkta tereddüte yol açarken, düflmanda ise umuda yol açm›flt›. Düflman sonuç almak için çabalar›n› yo¤unlaflt›rm›fl ve sonuç alabilece¤ine dair de oldukça umutlanm›flt›. Art›k hareketin bir daha kendi gerçe¤ini yakalamayaca¤› sonucuna varm›flt›. Onun için Kürt sorununu çözmeyi de¤il inkar ve imhay› bir amaç olarak önüne koymufltu. Bütün bu olumsuz geliflmeler sonucunda içimizde oldukça tehlikeli olan negatif bir üslup egemen olmufl ve komplo, tasfiyecilik, özel savafl ve sivil toplumculuk anlay›fl› art›k içimizde yürütülür duruma gelmiflti. Bu durum morali, inanc›, coflkuyu, çal›flma ve mücadele etme istemini oldukça olumsuz etkilemiflti. Düflman bu geliflmelerden alm›fl oldu¤u cesaretle baflta Önder Apo’yu zehirleyerek, gerillaya ve halka sald›r›lar›n› yo¤unlaflt›rarak, linç kampanyalar› gelifltirerek; yo¤un tutukla-
w.
Sömürgeci Türk devleti; uluslar aras› emperyalist devletleri, Ortado¤u gerici iktidarlar›, hain iflbirlikçi Kürt güçleri arkas›na alarak hareketimize karfl› tasfiye ve teslim alma temelinde sald›r›lar›n› yo¤unlaflt›rm›fl bulunuyor. 2008 y›l›nda da aç›kça sonuç almak istedi¤ini söylüyor. Bunun için her fleyini ortaya koymufl bulunuyor. Uluslararas› komplo, komploya ba¤l› gelifltirilen provokasyon, tasfiyecilik, özel savafl yönetimi ve sivil toplumculuk anlay›fl› el ele vererek hareketimizi zihniyetinden ve tarz›ndan uzaklaflt›rmak istiyor. Yine kapitalist sistemin zihniyetine, onun yaflam anlay›fl›na, kültürüne ve ahlak›na çekme yönünde ad›mlar at›yor. Bu ad›mlar›nda da küçümsenmeyecek sonuçlar ortaya ç›km›fl bulunuyor.
Sisteme özenti teflflvvik edilmiflfltti
ww
Bunun bir sonucu olarak hareketimizin kadro yap›s› ve örgütlerinde sistem içileflme oldukça ileri bir mesafe kaydetmiflti. Büyük tahribatlar, kay›plar, çarp›tma ve sapt›rmalar yaflanm›flt›. Hareketin ideoloji ve felsefesinden, amaçlar›ndan, örgüt, mücadele ve yaflam anlay›fl›ndan, militanl›¤›ndan uzaklaflma yaflanm›flt›. Kendine göre örgüt, yaflam, eylem, kadro, yönetim ve görev anlay›fllar› geliflmiflti. Sistem içileflme geliflti¤inden hareketin örgüt, yaflam, mücadele, kadro, ahlak, kültür ve ölçülerine tepki duyma hatta bunu yer yer düflmanl›k düzeyine var-
ma, iflkence, bask› ve hakaretle inkar ve imha politikas›nda adeta son bir hamleyle sonuca gitmek istemifltir. Hareketimizin yönetimi bu geliflmeleri de¤erlendirmifl ve buna karfl› “Êdî Bese, Önderli¤i yafla ve yaflat” tarihi hamle karar›n› alm›fl ve uygulamaya geçirmifltir. Böylesi bir hamleyi bafllatmak için bir çok toplant› düzenleyerek tart›flmalar yürütmüfl, kararlar alm›fl, kadroya, halka da bu durumu kavratmaya çal›flm›flt›r. Bu temelde bu zemin üzerinden böylesi tarihi bir hamleyi bafllatm›flt›r.
Êdî Bese tarihi bir hamledir
Bu hamle sadece Apocu hareket ve Kürt halk›n›n gelece¤i aç›s›nda de¤il, Ortado¤u halklar›n›n gelece¤i aç›s›ndan da önemli bir hamledir. Bu aç›dan yarataca¤› sonuçlar itibariyle de tarihidir. Bu hamlenin hem d›fla, hem de içe yönelik yanlar› vard›r. Bu iki yan birbirini tamamlamakta ve birlikte yürütülmesi gerekmektedir. Baflar›s› ancak bununla mümkündür. D›fla yönelik olan yan›; Önderli¤imiz, hareketimiz ve halk›m›za yönelik uygulanan inkâr ve imha siyasetine karfl› durufltur. Bu siyasetin içinde asimilasyon, iflkence, katliam, linç ve hakaret vard›r. Oldukça vahfli bir siyasettir. ‹çe yönelik yan› ise; sistem içileflmeden ç›kmak, tekrar Önderlik zihniyet ve tarz›yla birleflmek, kimli¤i ve kökleri üzerinden ç›k›fl yapmak, gelifltirilen tasfiye ve teslim alma çabalar›n›n önüne geçmek, hareketin kendi amaçlar› do¤rultusunda yürü-
SERXWEBÛN Ocak 2008
y› baflarmas› önemlidir. Kendine güveni ve kendine dayanmay› esas alarak çözümü gelifltirmeye çal›flmal›d›r. Baflta Bunun bilincini, iradesini, moralini, inanc›n›, cesaretini fedakarl›¤›n›, örgüt ve eylemini tüm toplum için yaratmas›n› baflarabilmelidir.
Bu savafl bir irade ve onur savaflfl››d›r
Düflman bütün olanaklar›n› kullanarak hareketin ve halk›n iradesini k›rmak ve bu temelde teslimiyeti kabul ettirmek istiyor. Onun için savafl bir irade ve onur savafl› olarak gelifliyor. Bütün kadromuzun ve halk›m›z›n bu savafl› bir irade ve onur savafl› olarak görmesi ve bu temelde savafl› yürütmesi gerekiyor. Böylesi bir savafl söz konusu oldu¤unda
ew e. c
duygular› büyütme gerçeklefltirilmelidir. Büyütülen bu özgürlük düflünce ve duygular›n› daha fazla örgütlenme, kapsaml› eylemlere dönüfltürme görev ve sorumlulu¤unun kadro aç›s›nda kavranmas› gerekiyor. Bu büyük görev ve sorumluluklar› kadronun yerine getirmesi laz›m. Kadronun görevi tamamen tasfiyeyi ve teslim almay› bofla ç›karmak, etkisiz k›lmak, Kürt iradesini ve çözümünü kabul ettirmek için fedai düzeyinde pratikleflmek, bunda baflar›l› olmakt›r. Baflta kendini sonra halk› örgütleyip eyleme geçirmektir. Bu da kendini büyütme temelinde örgütü, eylemi ve halk›n iradesini büyütmekten geçmektedir. Kadronun bu öncülük görevini baflarmas› için her fleyden önce ideolojik,
ne t
mesi ve sonuç almas›n› sa¤lamakt›r. Hamlenin k›sa ve uzun vadeli hedefleri vard›r. K›sa vadeli hedefi; Önderli¤in tedavi edilmesi, sa¤l›¤›na kavuflturulmas› ve yer de¤iflikli¤iyle yaflam koflullar›n›n bir an önce güvenceye al›nmas›n› sa¤lamak ve bunu baflar›ncaya kadar da hamleyi sürdürmektir. Uzun vadeli olan› ise, bu hedefe ulaflma temelinde Önderli¤in özgürlü¤ü ve Kürt sorununun demokratik özerklik temelinde çözümünün, demokratik konfederal sistemin yarat›lmas›d›r. Bu amaçlar gerçeklefltirilinceye kadar hamle sürdürülecektir. Gelifltirdi¤imiz Êdî Bese hamlesinin etkilerini ve yarataca¤› sonuçlar› gören düflman, hamlenin baflar›s›zl›¤a u¤rat›lmas› için bir karfl› hamle bafllatm›flt›r. Êdî Bese fliar›na karfl› düflman “art›k yeter” slogan›yla hareketimize karfl› topyekûn yeni bir sald›r› dalgas› bafllatarak geliflmelerin önünü kesmek istemifltir. Çünkü bafllat›lan bu hamlenin geliflmesi, baflar›ya gitmesi demek düflman›n bu güne kadar att›¤› ad›mlar›n bofla gitmesi demektir. Bu da düflman aç›s›nda büyük kaybetme anlam›na geldi¤inden, düflman hemen bu hamleyi fark etmifl ve karfl› hamlesi ile bunu etkisizlefltirmeye giriflmifltir.
om
26
Fedayi düzeyinde partileflfleerek baflflaar›l› olmak gerikir
örgütsel mücadeleyi derinlefltirip kendini sistem içilefltirmeden, Apocu fedai militanl›¤› yakalamas›, örgütü mücadele örgütü haline getirmesi, KCK sistemini örgütleyerek çözümün yolunu yaratmas› gerekir. Tasfiye ve teslim al›nmay› bofla ç›karmal› Kürt iradesi ve çözümünü düflmana karfl› gelifltirdi¤i meflru savunma savafl› ve büyük halk serh›ldanlar›yla kabul ettirmelidir. Meflru savunmay› ideolojik, siyasal, örgütsel, askeri, diplomatik, kültürel, ekonomik ve sosyal alanlarda örgütleyip yenilmez k›lmas›n› bilmelidir. Bunun için de gerillay› büyütme, serh›ldan› büyütme, propaganda ve ajitasyonu, ideolojik mücadeleyi derinlefltirme, ekonomik olarak tüm ihtiyaçlar›n› karfl›layacak durumda olma-
ww
w.
Bafllat›lan Êdî Bese hamlesi ayn› zamanda PKK’nin 30. kurulufl y›l dönümüne denk gelen bir hamledir. Bu hamlenin PKK tarihine yak›fl›r bir tarzda yürütülmesi, otuzuncu y›la baflar›yla girilmesi ve otuzuncu kurulufl y›l dönümünün zaferle taçland›r›lmas› gerekiyor. Bu aç›dan otuzuncu kurulufl y›l›n›n ç›k›fl ve baflar› y›l› olmas›, bu hamlenin amaçlar› temelinde gerçeklefltirilmesi önemli. 2008 y›l›na PKK’nin otuzuncu kurulufl y›ldönümü ve Êdî Bese tarihi hamlesi ile girmifl bulunuyoruz. Bu tasfiye etmeye, teslim almaya karfl› meflru savunma savafl›n› gelifltirmek ve baflar›ya götürmek için büyük düflünme, bunu örgüte ve eyleme dönüfltürme, sonuçlar›ndan düflünce ve
hiçbir gücün Apocu hareketle savaflamayaca¤›n› bir kez daha göstermek her Apocunun boynunun borcudur. Bu borcun da zaman›nda ve tam ödenmesi bilinmelidir. Çünkü çözüm buradan geçiyor. Apocu hareket daha do¤arken irade savafl› temelinde do¤mufl, büyük bir irade savafl› yürüterek bu günlere gelmifltir. Temelinde, ç›k›fl›nda, geliflmesinde ve varl›¤›nda bu nitelikte bir irade savafl› söz konusudur. Bu temelde Amed zindanlar›nda, en olumsuz koflullarda düflman›n dayatt›¤› irade k›rma savafl›n› baflar›yla gö¤üsleyerek bu savafl› kazanmas›n› bilmifltir. Salt ‹deolojik donan›m ve ç›plak bedenle kazan›lan bu irade savafl› partimizin tarihinde önemli bir yere sahiptir. Bu, bir dönüm noktas› kabi-
Ocak 2008 SERXWEBÛN lenin çok geri bir düzeyde oldu¤unu belirtmek gerekir. Bu iki parçadaki halk›m›z›n bu hamlede aktif olarak yerini almas› önemlidir. ‹stenen düzeyde bir kat›l›m ortaya ç›km›yorsa, bu parçalardaki kadrosal duruflun süreci kavrama ve bunun gereklerini yerine getirmede bir gerili¤i yaflanmas›ndan kaynaklan›yor. Güney Kürdistan’da hareketimizin tasfiyesine yönelik gelifltirilmek istenen komplocu yaklafl›mlar ortadad›r. Yine Do¤u Kürdistan’da sömürgeci rejimin Hasan Hikmet Demir yoldafl›m›z›n idam›yla hareketimizi tasfiye etme sürecine kat›ld›¤› gerçe¤ini dikkate al›nd›¤›nda bu parçalarda Êdî Bese hamlesinin çok daha ileri düzeyde sahiplenilip gelifltirilmesi görevi daha da önem kazan›yor. Yine tüm örgütlerimizin, kurumlar›m›z›n hamlede yerini almas›, üstüne düflen görev ve sorumluluklar› yerine getirmesi oldukça önemlidir. Çünkü baz› kurum ve örgütlerimizin hala hamleyi anlamad›klar›n›, hamlede yer almad›¤›n›, görev ve sorumluluklar›na sahip ç›kmad›klar›n› görüyoruz. Bu ciddi bir durumdur, derhal afl›lmas› gerekiyor. Apocu hareketin herhangi bir örgütü veya kurumu Êdî Bese hamlesi d›fl›nda kalamaz, e¤er kal›yorsa, o örgütün ve kurumun Apocu hareketin d›fl›nda kald›¤› anlam›na gelir. Düflman›n bu kadar ac›mas›z ve çok vahflice sald›rd›¤›, aç›k aç›k hareketi tasfiye edece¤ini söyledi¤i bir dönemde hiçbir Apocu örgüt ve kurum buna karfl› görev ve sorumluluklar›n› yerine getirmezlik edemez. B›rakal›m bir kadro, normal vicdana sahip onurlu bir Kürt insan› dahi bu sald›r›lar karfl›s›nda herhangi bir fley yapmadan duramaz. Do¤u Kürdistan’da ‹ran sömürgeci devleti taraf›ndan Hasan Hikmet Demir arkadafl›m›z çok alçakça idam
edildi. Apocu hareketin tarihinde idam edilen ilk yoldafl›m›zd›r. 12 Eylül döneminde dahi faflist Türk sömürgecili¤i idam› gerçeklefltiremedi. ‹ran’›n bu arkadafl› bu ortamda idam etmesi bu aç›dan oldukça anlaml›d›r. PKK’nin tasfiye veya teslim al›nmas› çabalar›n›n yo¤unlaflt›¤› bir ortamda bu idam› gerçeklefltiriyor. Anlafl›l›yor ki, ‹ran bu geliflmeden kendisine pay ç›kararak Apocu hareketin tasfiye edilmesi sürecinde yer alm›fl oluyor. Ve bunu f›rsat bilerek Do¤u Kürdistan’da halk›m›z üzerindeki bask›lar›n›, irade k›rma ve teslim alma savafl›n› yo¤unlaflt›rmak, hareketimizin Do¤u Kürdistan’daki örgütlenmesini tasfiye etmek istiyor. Nas›l ki Türk sömürgecili¤i bütün imkanlar›n› kullanarak hareketimizi tasfiye edece¤ini söylüyorsa, ‹ran’da bu idamla ayn› amaç peflinde oldu¤unu aç›kça ortaya koyuyor. Tümüyle kadroyu ve halk› korkutmak, sindirmek ve darbe vurup teslim almak istiyor. Bu aç›dan bu yoldafl›m›z›n idam› Êdî Bese hamlesini büyütme gerekçesi olmal›, onun kini, öfkesi ve bilinci, örgüt ve eylemin büyütülmesine dönüfltürülmelidir. Apoculuk budur, Önder Apo’ya ba¤l›l›k bunu gerektirir. Tüm halk›m›z›n her ferdinin bu hamlede yer almas›, baflar›s› için her fleyini ortaya koymas› gerekir. Kadro; öncülük görev ve sorumluluklar›n› üstlenirse, Önderli¤in zihniyet ve tarz›n› esas al›rsa görev ve sorumluluklar›n› yerine getirebilir, KCK sistemini gelifltirebilir, demokratik özerkli¤i kabul ettirebilir, çözümü gerçeklefltirebilir. Aksi takdirde sistem içileflmeden kendini kurtaramaz, tasfiyenin önünü de alamaz.
ne te we .c om
lindedir. Bu tarz mücadele partimizin kimli¤i olmufltur. Onun için sorun irade savafl› oldu¤undan hiçbir güç Apocu hareketle savaflamaz. Çünkü Apocu hareket ç›k›fl›nda ve en olumsuz koflullarda olanaks›zl›klar içerisinde bu savafl› yürütmüfl ve kazanm›fl bir harekettir. Tümüyle gelifliminde irade savafl› söz konusudur. Bu aç›dan yenilmez bir harekettir. Öyle anlafl›l›yor ki düflman›n sald›r›lar› karfl›s›nda bunun bir kez daha kan›tlanmas› ve düflmana bu hareketin yaratt›¤› Kürdün iradesinin k›r›lamayaca¤›n› göstermek gerekiyor. Çözüm ancak böyle mümkündür. Mademki çözüm buradan geçiyor o zaman her kadro, her onurlu Kürt insan› bu irade savafl›nda kazanarak çözümü yakalamal›d›r. Bu temelde geliflmeler sa¤lan›rsa düflman›n att›¤› tüm ad›mlar bofla ç›kacak, düflman bafla dönecek, bu hareketin ve bu halk›n iradesinin k›r›lamayaca¤›n›, her irade k›rma savafl›nda iradenin daha da güçlendi¤ini, hareketin daha da büyüdü¤ünü görecek ve iflte o zaman bu siyasetinden vazgeçecektir.
27
Êdî Bese hamlesini ileri düzeyde sahiplenip geliflflttirelim
ww
w.
Düflman›n bütün karfl› faaliyetlerine ra¤men Êdî Bese hamlemiz gelifliyor ve daha da geliflecektir. Güneybat› Kürdistan’da halk›m›z kitlesel kat›l›m›yla hamleyi sahiplenmifl, özellikle Kam›fllo’da flehit vererek sürecin güçlü bir ifadesini ortaya ç›karm›flt›r. Yine Kuzey Kürdistan’da flehitler veriliyor. Ülke’de ve Avrupa’da halk›m›z›n, özelliklede gençlik ve kad›n eylemleri sürüyor. Bütün bu eylemlilikleri, direnifli sayg›yla karfl›lamak ve selamlamak gerekiyor. Fakat Güney Kürdistan’da ve özelliklede Do¤u Kürdistan’da ham-
Kürdün iradesinin k›r›lamayaca¤›n› göstermek gerekiyor. Çözüm ancak böyle “K
mümkündür. Mademki çözüm buradan geçiyor, o zaman her kadro, her onurlu Kürt insan› bu irade savaflfl››nda kazanarak çözümü yakalamal›d›r. Bu temelde
geliflflm meler sa¤lan›rsa düflflm man›n att›¤› tüm ad›mlar boflflaa ç›kacak, düflflm man baflflaa
dönecek, bu hareketin ve bu halk›n iradesinin k›r›lamayaca¤›n› görecek ve iflfltte o zaman bu siyasetinden vazgeçecektir”
Baflflaar› için Önderlik zihniyetine ve tarz›na girmek zorunludur 2007 y›l› boyunca yürütülen ideolojik ve örgütsel çal›flmalar temelinde bafllat›lan Êdî Bese hamlesiyle birlikte kadronun ço¤unlu¤u yan›lg› ve yanl›fll›klar›n› görerek Önderlik zihniyetini ve tarz›n› esas almaya bafllam›flt›r. Herkesin bunda derinleflmesi ve buna gelerek bu temelde yürümesi gerekiyor. Her ne kadar Önderlikle birleflme yönünde çabalar ve geliflmeler yaflan›-
SERXWEBÛN Ocak 2008
Apocu kadro inançl› bilinçli ve iradeli çal›flflaand›r
ww
w.
Zihniyet düzeltmesi olmadan tarz düzeltmesi de olamaz. Zihniyete ba¤l› olarak tarzda da düzeltmenin yap›lmas› gerekiyor. Çünkü tarz; örgütlenmenin, eylemin, hedefin ve hedefe yürümenin temposunu, üslubunu, yaflam ölçülerini, ahlak ve kültürünü oluflturur. Bir hareketin kimli¤ini, farkl›l›¤›-
loji ve örgütten, bu temelde ideoloji ve örgüt gerçekli¤i ile ba¤daflmayan yanl›fll›klara karfl› yürüttü¤ü mücadeleden, bu mücadeledeki baflar›s›ndan al›r. Kadronun baflka bir gücü yoktur. Apocu kadro inanç yönü a¤›r basan, bilinçli bir irade ile çal›flan, ideolojik ve örgütsel öncülük göreviyle baflar›ya kilitlenen, her türlü baflar›s›zl›¤› baflar›n›n gerekçesi yapan, bunda ›srar edip baflar›y› gerçeklefltirendir. Halk›m›z sömürgecili¤in inkâr ve imha siyaseti alt›nda her fleyini kaybetmifltir. Düflman her fleyini elinden alm›fl, kurutmufl, mahrum etmifl sadece cinselli¤i serbest b›rakm›flt›r. Ailenin fiziki yaflam›n› devam ettirmesi d›fl›nda bir toplumsall›k b›rakmam›flt›r. Bu, Kürt toplumsall›¤›n›n da¤›t›larak Kürdün insan olmaktan ve Kürtlükten ç›kar›lmas›d›r. Kürt ve Kürdistan ad›na her fleyin inkâr›d›r, imhas›d›r. Sömürgecilik inkâr ve imha siyasetini kapitalist sistemin ç›kar ve kâr hesaplar›na, Kürt iflbirlikçi ve ihanetçilerine dayanarak yürütmüfl ve yürütmektedir. Apocu hareket buna dur demek, hesap sormak için ortaya ç›km›fl ve bafl›ndan beri bu inkarc› sömürgeci siyaseti esas alan, destekleyen güçlere karfl› ideolojik ve örgütsel mücadele vererek geliflme ve baflar› sa¤lam›flt›r. Günümüze kadar da kendi gücüne dayanarak, kendine güvenerek çözümü kendinde aram›flt›r. Geliflme ve baflar›y› bu temelde yaratm›flt›r.
ew e. c
n›, baflar›s›n› veya bunlar›n tersini ifade eder. Apoculuk sadece bir felsefe, ideoloji de¤il, ayn› zamanda prati¤in üzerine her an yürüyüp baflaran bir tarzd›r da. Kadronun bir k›sm›nda felsefe ve ideolojiyi sözde benimseme var, ama tarza da bir türlü girilemiyor. Bir ideolojiyi, felsefeyi benimseyip de onun tarz›n› benimsememek ona girmemek, o ideoloji ve felsefeyi de reddetmek anlam›na gelir. Bir ideolojiyi ve felsefeyi benimseyip benimsememenin ölçüsü onu uygulamaya geçirmekle belli olur. Uygulama bir tarz sorunudur. Bir kadronun Önderlik felsefe ve ideolojisini kabul edip de onun tarz›na girmemesi düflünülemez. Tarz›na girmeyen onun ideoloji ve felsefesine de girmemifltir. Bunun aç›k anlam› budur. Önderli¤imiz Önderlik gerçe¤ini esas olarak ta tempo, yöntem ve üslup olarak tan›mlam›flt›r. Bir kiflinin gerçekten ideoloji ve felsefeyi kabul edip etmedi¤ini tarz›ndan anlayabiliriz. E¤er bir kadro ideoloji ve felsefeyi kabul ediyor ama onun tarz›na girmiyorsa bu kadro olamaz, böyle bir kifli hareketin d›fl›nda bir kiflidir. Hareketin d›fl›ndaki herhangi bir insan›n harekete yaklafl›m›d›r, bu da oldukça tehlikeli bir yaklafl›md›r. Hareketin d›fl›nda olan biri ideoloji ve felsefesini do¤ru görebilir, benimseyebilir, ama onun kadrosu olmad›¤› için örgütüne ve eylemine girip girmemede kendisini özgür hisseder, ama bir kadro sadece ideoloji ve felsefeyi kabul etmekle kalamaz, ayn› zamanda onun tarz›na da girmek zorundad›r. Bir kadro her zaman gücünü ideo-
ne t
yor olsa da hala kadromuzda yer yer yaflanan zay›fl›k, gerilik, çarp›kl›k ve egemen sistemin etkilerini yaflama, ondan etkilenme vard›r. Bu anlay›fl ve tutumlar hareketi, halk› zorlamakta, kaybettirmekte, düflman›n baflar›s›na zemin sunmakta ve güç vermektedir. Düflmana umut ve baflar› imkan› sunan bu anlay›fl ve tutumlar›n hemen ertelenmeden afl›lmas› gerekir. Baflar› için Önderlik zihniyetine ve tarz›na girmek zorunludur. Baflar›n›n baflka hiçbir yolu yoktur. Kadroda, örgütte düzeltmenin burada yap›lmas› gerekiyor. Çünkü ortaya ç›kan tüm sorunlar, çarp›kl›klar, yanl›fll›klar, yetmezlikler tamamen buradan kayna¤›n› al›yor. Düzeltme zihniyet ve tarzda sa¤lanmad›kça bunun sonucu olarak ortaya ç›kan hiçbir sorunun çözülemeyece¤ini, hiçbir yanl›fl›n düzeltilemeyece¤ini bilmek gerekiyor. Kadro zihniyet düzeltmesini sosyal bilim, ahlak ve politika üçlüsüne dayanarak, bilme s›n›rlar›n› aflarak gerçeklefltirebilir. Önder Aponun felsefe ve ideolojik esaslar›na girerek, olay ve olgular› bu esaslar temelinde ele alarak, çözümleyerek baflarabilir.
om
28
D›fl sald›r›lar iç yetersizlik ve geriliklerden güç al›r Apocu hareket Kürdistan halk› için öncelikle bir düflünce yaratmay› ve bunun örgütlülü¤ünü ortaya ç›karmay› esas alm›flt›r. Mücadeleyi öncelikle ideolojik alanda yürütmüfl ve kazanm›flt›r. Bu baflar›ya dayanarak örgütlenmeyi gelifltirmifl, ideoloji ve örgütün gücünü birlefltirerek, yo¤unlaflt›rarak Kürt toplumsall›¤›n›, Kürt yaflam›n›, iradesini, kimli¤ini, birli¤ini ve de¤erlerini yaratm›flt›r. Onun için Apoculukta ideolojik ve örgütsel mücadeleyle netlik sa¤lama temelinde, kararl›l›k, pratikleflme ve baflar›y› pratikte yaratma esast›r. Baflar›, ide-
Ocak 2008 SERXWEBÛN inkâr ve imhay› ›srarla yürütmek istiyor. Yoksa ›srar edemez. Art›k kadro bunu anlamal›, gereklerini de h›zla yerine getirmlidir. ‹deolojik, örgütsel mücadeleyi yo¤unlaflt›rmal›, Kendini, yoldafl›n›, örgütünü bu temelde düzeltmeli ve baflar›ya götürmelidir. Hala uluslararas› komplo, buna ba¤l› gelifltirilen provokasyon, tasfiyecilik, özel savafl ve sivil toplumculuk anlay›fl›n›n tüm yönleriyle derinli¤ine kavranmad›¤› ortadad›r. Önderli¤in yürüttü¤ü mücadeleyi anlamama, Önderli¤in baflar›s›n› kendi baflar›s› gibi görme gibi bir yan›lg› yaflanmaktad›r. Bunun sonucu olarak mücadeleye yeterince girmeme, kendini aldatma, hareketi bofla ç›karma, halk›n beklentilerine cevap verememe gibi bir durufl
nas›l yürütüldü¤ünü ve sivil toplumculuk anlay›fl›n›n hareketimizi nereye götürdü¤ünü yeterince anlamama, buna karfl› durmama, dolay›s›yla da mücadele etmeme durumu var. Sanki bunlarla mücadele görevi sadece baz› yöneticilerin veya baz› örgütlerin göreviymifl gibi tüm kadroyu ve tüm örgütlerimizi ilgilendirmedi¤i fleklinde tehlikeli anlay›fllar var. Bu yanl›fl ve yan›lg›l› yaklafl›mlar da düzeltilmeli. Onun için örgütün içinde fiziki olarak kalmay› yeterli gören, ideolojik, örgütsel mücadeleye girmeyenler bu durufllar›n›n partililik olmad›¤›n› ve oldukça tehlikeli durufl oldu¤unu bilmeli ve h›zla bundan ç›kmal›d›rlar. Liberal, modern, postmodern anlay›fllar›n etkisinde kal›narak, bu çizgiyle
ne te we .c om
oloji ve örgütün gücünü kavramak, kavratmak, bu gücü birlefltirmek, do¤ru ve etkin kullanmaktan geçiyor. Yaflamda ortaya ç›kan tüm sorunlar› ideolojik ve örgütsel mücadele yöntemi ile çözmek ve baflar›s›n› bu temelde sa¤lamaktan geçiyor. Baflar› bununla sa¤lanm›flt›r, baflar› buradad›r. Savaflan bir örgüt, kadro ve halk gerçekli¤i böyle yarat›lm›flt›r.
29
‹deolojik örgütsel mücadele yo¤unlaflfltt›r›lmal›d›r
Baz› kadro ve örgütlerde sistem içileflflm me etkileri görülmektedir. ‹deoloji, “B
felsefe ve örgütten, onun yaflflaam ve mücadele anlay›flfl››ndan; kültür ve ahlak›ndan, ma ve giderek kopma söz konusudur. Memurlaflflm ma, her türlü kiflfliili¤inden uzaklaflflm mesi, moralsizlik, inançs›zl›k, çal›flflm mama, tembellik, geri, çarp›k anlay›flfl››n geliflflm ideolojik, örgütsel mücadelenin zaman›nda yeterli, yetkin yürütülmemesinin
man buna dayanarak inkâr ve imhay› ›srarla yürütmek istiyor” sonucudur. Düflflm
sergilenmektedir. Dolay›s›yla kadro bu çerçevede kendisini sorgulamal›, düzeltmeli, görev ve sorumluluklar›n›n gereklerini yerine getirmelidir. Di¤er bir yanl›fl yaklafl›m da; tasfiyecilerin kaçmas›yla tasfiyeci anlay›fl›n ve onun etkilerinin bitti¤i, tahribatlar›n›n afl›ld›¤› anlay›fl›yla bunlara karfl› mücadele etme gere¤i duymama, hatta bu mücadeleyi anlams›z görme yaklafl›m›d›r. Tasfiyecili¤in bizim zay›fl›klar›m›zdan beslendi¤ini ve bizde varl›¤›n› flu veya bu düzeyde sürdürdü¤ünü kabul etmek gerekir. Hala neden bundan bahsediliyor, denilerek tasfiyecili¤e karfl› mücadele anlams›z görülmektedir. Bu, özünde ideolojik mücadeleden vazgeçmektir ve örgütü her türlü anlay›flla uzlaflt›rmakt›r. Bu, tasfiyecili¤e karfl› mücadelenin gelifltirilmesinin önünü almak ve bu tarzda tasfiyecili¤e objektif olarak hizmet etmektir. Dolay›s›yla her türlü yanl›fla ve çürümeye kap›y› aç›k tutmakt›r. Bunun h›zla düzeltilmesi ve afl›lmas› gerekiyor. Kadronun özel savafl›n amac›n›, yöntemini, üslubunu, ortam›m›zda
ww
w.
Hareketimizin tarihinde d›fl ve iç sald›r›lara karfl› ne zaman ideolojik ve örgütsel mücadele do¤ru, zaman›nda ve yetkin yürütülmüflse geliflme, baflar› yaflanm›fl, bunun olmad›¤› yerde ise sorunlar, kay›plar ve tehlikeler ortaya ç›km›flt›r. D›fl sald›r›lar daima içteki yetersizlik, yanl›fll›k ve geriliklerden güç alm›fl ve etkili olmufltur. Bu da ideolojik, örgütsel mücadelenin yeterli gelifltirilmemesi sonucu ortaya ç›km›flt›r. Hareketimiz ideolojik, örgütsel mücadeleyi yürütürken Kürt toplumsall›¤›n›n da¤›t›lm›fl olmas›, Kürt insan›n›n bunun sonucunda zay›f düflürülmesi ve hatta kendine ters düflürülmesi gerçe¤inde hareket ederek, toplumsall›¤› güçlendirerek kifliyi güçlendirmeyi, kifliyi güçlendirerek toplumsall›¤› güçlendirmeyi esas alm›flt›r. ‹deolojik, örgütsel mücadeleyi bu temelde yürütmüfltür. Bu da Kürt halk›na ve insan›na her koflul alt›nda hizmet edecek bir ideoloji ve örgütü ortaya ç›karm›flt›r. Bu mücadelenin sürekli k›l›nmas›, düflman›n gelifltirdi¤i sistem içileflmeyi etkisiz k›lm›fl, Kürt toplumsall›¤›n›, kiflili¤ini, iradesini, kimli¤ini, demokrasi, özgürlük ve adalet anlay›fl›n› gelifltirmifltir. Bu gün baz› kadro ve örgütlerde sistem içileflme etkileri görülmektedir. ‹deoloji, felsefe ve örgütten, onun yaflam ve mücadele anlay›fl›ndan; kültür ve ahlak›ndan, kiflili¤inden uzaklaflma ve giderek kopma söz konusudur. Memurlaflma, her türlü geri, çarp›k anlay›fl›n geliflmesi, moralsizlik, inançs›zl›k, çal›flmama, tembellik, yaratmama, ideolojik, örgütsel mücadelenin zaman›nda yeterli, yetkin yürütülmemesinin sonucudur. Düflman buna dayanarak
Önderli¤i uzlaflt›rma çabalar› içerisine girenler var. Veya Önderli¤i böyle anlama, yorumlamalar söz konusu. Onun için de savrulma ve tahribatlar içine giren, bunu örgütte yaflatanlar içimizde bulunuyor. Bunun sonucu olarak s›rdafll›¤›, ahbap çavufllu¤u kendine esas alanlar; “renkler, zevkler tart›fl›lamaz, boflver sen mi düzelteceksin, kendini yafla” gibi liberalizmin felsefesini yaflayan ve teflvik edenler var. Düflmana her türlü baflar› imkan› sunan bu tür yaklafl›mlardan vazgeçmek gerekir.
Ortak karar eylem ve yaflflaam olmadan baflflaar› olamaz. Bireycilik, bencillik, kendine görelik oldukça yayg›n. Bunlar kadroda o kadar geliflmifl ki, örgütü ve örgüt kararlar›n› yanl›fl görme, dinlememe, onun için de yerine getirmeme, kendi do¤rular›n› esas alma, bunda ›srar etme ve kendi do¤rular›n› prati¤e geçirme yaflan›yor. Farkl› görüfl olabilir, bu do¤ald›r da. Ama pratikte uygulanacak olan örgütün kendisidir, örgütün ka-
SERXWEBÛN Ocak 2008
Sistemin yede¤ine girilmemelidir
Yaratmay› kazanmay› yüceltmeyi esas almal›s›n›z
ne t
Bireycilik, bencillik, kendine görelik farkl› biçimlerde de olsa, ama özde ayn› olmak kayd›yla kendini sadece kiflilerde de¤il, baz› kurum ve örgütlerimizde de yaflatmaktad›r. Bu kendini kurumculuk biçiminde ortaya koymakta ve bu anlay›flta oldukça geliflmifl bulunmaktad›r. Sadece kendi kurumunu esas alma, kendini genelden koparma, genelin bir parças› görmeme, genele karfl› sorumlu görmeme, baflar›s›n› örgüt geneliyle paylaflmama, ona dayand›rmama söz konusudur. Bu, çizgiden kopmad›r. Bu, o kurumu, o örgütü ve onun kadrosunu, kitlesini kendine mülk edinmedir. Bu oldukça tehlikeli bir anlay›flt›r. Bu hareketin bütün kadrolar› kurum ve örgütleri bu hareketin birer parças› oldu¤unu bilmek zorundad›r. Onun tamamlayan›, ondan güç alan ve ona güç vereni oldu¤unu bilmelidir. Do¤ru anlay›fl budur. Kendini örgütten kopararak, bütün sorumluluklar›n› unutarak örgüt olunamayaca¤›n›, geliflme ve baflar› sa¤lanamayaca¤›n› bilmek gerekiyor. Bu gerçeklik örgüt gücünü, örgüt olmay›, baflar›y› oldukça olumsuz etkiliyor ve tehlikeye düflürüyor. E¤er örgüt bilinci, kültürü, sorumlulu¤u, ciddiyeti olmazsa örgütsellik, toplumsall›k, geliflme ve baflar› gerçekleflemez. Kapitalist sistemin toplumsall›¤› da¤›tma, bireycilli¤i gelifltirme anlay›-
fl›na düflülüyor. Sistemin yede¤ine giriliyor. Kapitalist sistem önce toplumsall›¤› da¤›tmay› esas ald›. fiimdide bireyi tümden cücelefltirmeyi esas al›yor. Biyo iktidarla bireyi de insan olmaktan ç›kar›p, bitiriyor. ‹nsanl›¤›n felaketini haz›rl›yor. Apocu kadro do¤ru toplumsall›¤› esas alarak, gelifltirerek insanl›¤› bu felaketten kurtarmak göreviyle yükümlüdür. Toplumsall›¤› gelifltirmek örgütlülü¤ü gelifltirmekten geçiyor. Ne kadar örgütü gelifltirirsek o kadar toplumsall›¤› gelifltirebiliriz. Hele bu Kürdistan söz konusu oldu¤unda tamamen böyledir. Bu aç›dan bireycilik bütün biçimleriyle afl›lmal›d›r. PKK kadrosu, kapitalizmin bireycilik ve sömürgecilik kültürünün etkisinden ç›karak kendine ait hale gelmeli ve kerameti kendinden menkul durumu aflmal›d›r. Kendisinde genelleflmeyi, örgütleflmeyi, toplumsall›¤› yaratmal›d›r. ‹flte o zaman do¤ru bir partileflme, bu temelde toplumsall›¤› gelifltirme, insanl›¤› felaketten kurtarma gücü haline gelinebilir.
Kadroda dogmatizm anlay›fl› güçlü yaflan›yor. Bu çeflitli biçimlerde kendisini gösteriyor. Hareketin yeni paradigmas›na girmeme veya girmifl gibi kendisini görme, yan›lg›l› alg›lama, Önderli¤in zihniyet ve tarz›n› esas almama, onda derinleflmeme, hep hareketten haz›r bekleme, yo¤unlaflmama, yaratmama, gelifltirmeme, tamamen var olanla yetinme biçiminde kendisini ortaya koyuyor. Bir nevi kendini okumay› yafl›yor. Önderlikten ve hareketten güç alarak yarat›c› olmay› de¤il de, bildi¤ini okumay› sürdürüyor. E¤er hareket imkan veriyorsa çal›flma, vermiyorsa çal›flmama, hatta hareketin verdi¤i imkan› bile az görme, daha fazlas›n› isteme, onun için de kendini yormama, bundan dolay› hep hareketten haz›r› bekleme anlay›fl› yaflan›yor. Yaratmay›, kazanmay›, yüceltmeyi esas almad›¤› için hep var olanla yetinme, onu tüketme söz konusudur. Apocu kadro; yoksa yaratan, varsa onu daha da gelifltirmeyi esas alan kadrodur. Apocu hareketin kadro an-
w.
ww
lay›fl› budur. Ama dogmatizmi aflamayan kadroda yaflanan; yoksa yarat›lamaz, varsa da yetersizdir, daha fazla verilmesi gerekir. Bu da var olan üzerinde oturma, onu tüketmedir. Apocu kadro, c›va gibi kolay kolay zapturapt alt›na al›namayacak kadrodur. Oldukça yaratan, üreten, gelifltiren olmak zorundad›r. Baflka türlü bu harekette kadro olunamayaca¤›n› art›k bilmek gerekir. Kadroda yaflanan ve mutlaka afl›lmas› gereken bir di¤er anlay›fl da bürokratizmdir. Üstte kalma, halka inmeme, kadroya inmeme, çal›flana inmeme, halktan, kadrodan, çal›flandan kopma, üst toplumu, onun siyasetini esas alma oldukça geliflmifltir. Onun için örgütsel sistemi halka tafl›rmama, flematik kalma, çok toplant› yapma ama çal›flmama, prati¤e girmeme, halk›n içine girmeme, kadronun içine girmeme söz konusudur. Onun için kurumlardan ç›kmama bir memur gibi hareket etme, yaflama ve çal›flma tarz› ortaya ç›kmaktad›r.
ew e. c
rarlar›d›r. Ama görüyoruz ki, kendi görüflünü, kendi kararlar›n› uygulama söz konusu. Bireycilik bu düzeydedir. Ayr› bir örgüt gibi durma, hareket etme var. Örgüte kendi görüflleri kabul gördü¤ü kadar kat›lma, aksi takdirde kat›lmama, örgüt olanaklar›n› alarak kendi görüflleri do¤rultusunda kullanma ve bunu da do¤ru görme anlay›fl› yaflan›yor. Bu, örgütün, toplumsall›¤›n, tüm kazan›mlar›n reddi olmaktad›r. Nitekim bu anlay›fl›n pratikte yol açt›¤› sonuç bu olmaktad›r. Ortak karar, eylem, yaflam olmadan geliflme ve baflar› olamaz. Bireycili¤e karfl› mücadele edilerek örgütlülük, toplumsall›k ve bu temelde geliflmeyi esas almak, do¤ru kat›l›m ve örgüt militan› olarak davranmay› mutlaka gelifltirmek gerekiyor.
om
30
Bürokratikleflflm me halka ve harekete kaybettirmektedir
Hareketin ve halk›n ihtiyaçlar›n› tespit edip giderme çabas›na girmeme, bu çabada ›srar etmeme, her fleyi oluruna b›rakma, idare etme, gününü geçirme adeta bir tarz haline dönüflmüfltür. Bu, mücadelesizli¤e yol açmakta ve düflman bunun üzerinden inkar imha politikalar›n› gelifltirmektedir. Bu bürokratikleflme halka ve harekete kaybettirmektedir. Bürokratlaflma her türlü parti d›fl› anlay›fl›n geliflmesine, çürümeye, yozlaflmaya, kirlenmeye ve kaybetmeye yol açmaktad›r. Bütün kadromuzun memurluktan ç›kmas›, üst toplumun siyasetine soyunmaktan vazgeçmesi ve tamamen halk› kendisine esas almas› gerekir. Halkla birlikte, halk›n içinde yaflamas›, halk›n de¤erlerine sayg› göstermesi, halk›n iradesini güçlendirmesi temel görevi olmal›d›r. Halk›n örgütlülü¤ünü, eylemini oluflturmal›, halk›n bilincini, yüre¤ini bu temelde ayakland›rmal›d›r. Kadronun üst toplum siyasetine soyunarak, halktan koparak egemen s›n›f anlay›fl›n›, egemen sistemi esas almaktan h›zla kendisini kurtar-
Ocak 2008 SERXWEBÛN marjinallefltirme, yani çözüm gücü olmaktan ç›karma yönündedir. Bir yönetimin kadrosunu, insanlar›n› büyütmemesi demek, düflman›n bu marjinallefltirme çabalar›na içten destek vermek demektir. Hiçbir yönetimin veya yöneticinin düflman›n bu çabalar›na destek olma diye bir görevi yoktur. Aksine düflman›n marjinallefltirme çabalar›na karfl› hareketi her yönüyle büyütme görev ve sorumlulu¤u vard›r. Büyütme, görev ve sorumlulu¤unu yerine getirmekse kadroyu ve halk›n› her yönüyle büyütmelidir. Bu da onun kiflili¤ini, iradesini, düflüncesini, bilincini, örgüt ve eylemini gelifltirmekten geçmektedir. Baflka türlü bu harekette yönetim olunamayaca¤› art›k anlafl›lma›l›d›r.
Yönetim olmak demek, kadroya, halka mücadele ortam ve olana¤› kazand›rmak demektir. Öyle kendini yormadan, bast›rarak, kaç›rtarak, çözümsüzlük içinde yaflatarak, mücadele ortam ve olanaklar› d›fl›nda tutarak yönetim olunamayaca¤›n›, hiçbir baflar› sa¤lanamayaca¤›n› art›k kavramak ve h›zla bu durufllar› terketmek gerkmektedir.
ne te we .c om
mas›, kendinde devletçi, iktidarc› anlay›fl› öldürmesi gerekir. Üst toplum siyasetine soyunmak, devletçi ve iktidarc› anlay›fl› savunmakt›r. Egemenlikli sistemi esas almakt›r. Apocu hareketin kadrosunun böyle olamayaca¤›, Apoculu¤un bu anlay›flla mücadele etmek oldu¤unu art›k anlamak gerekiyor. Kadro h›zla önderlik zihniyetine ve tarz›na girerek kendini örgüt çizgisinde derinlefltirmeli, bürokratizmi bu temelde aflarak fedai militanl›¤a ulaflmal›d›r. Yönetimlerimizde yaflanan di¤er tehlikeli ve mutlaka afl›lmas› gereken bir anlay›fl da kadro ve halk› e¤itmemesi, bilincini gelifltirmemesi, iradesini keskinlefltirmemesi, onun örgütlülü¤ünü ve eylemlili¤ini büyütmemesidir. Halbuki Apoculuk esas olarak da ölçüleri büyütme hareketidir. Apoculuk, ölçüleri küçültme, geriye çekme de¤il, tam tersine sürekli ölçüleri büyütmedir. Bunu da büyütecek olan yönetimlerdir. Yönetimlerin kadroyu, çal›flan›, halk› kendi haline b›rakmamas›, onu e¤itmesi, yanl›fll›klar›ndan, geriliklerinden ç›karmas›, gelifltirmesi, sorunlar›na çözümleyici yaklaflmas›, kazan›mc› olmas›, moral, inanç yönünden gelifltirmesi temel görevleridir. Kestirme yollara baflvurma bizim yönetim ve kadro anlay›fl›mz olamaz. ‹lgilenmeme, bütün zay›fl›k ve gerilikleriyle bafl bafla b›rakma, elefltirilerinin önünü alma, bast›rma, moralden, inançtan düflürme, kaç›rtma Apocu yönetim anlay›fl›yla ba¤daflmayan ve suç teflkil eden bir durumdur. Yönetim olmak demek, büyütmek, baflar›l› k›lmak demektir. Gelifltirmeyen, büyütmeyen yönetim baflar›s›z bir yönetimdir. Böyle bir yönetim görevde tutulmamal›d›r. Sürekli küçülten, kaybettiren, kaç›rtan bir yönetim bu hareketin yönetimi olamaz. Dikkat edilirse düflman›n bütün çabalar› hareketi
31
Yönetimler her yönüyle baflflaar›y› esas almal›d›r
ww
w.
Yönetim olmak demek çözüm gücü ve bu temelde gelifltirici olmak, kadroya, halka, baflar› olana¤›n› ve ortam›n› sürekli büyüterek vermek demektir. E¤er bir yönetim veya yönetici mücadele ortam ve olanaklar›n› geriye çekiyorsa, zay›f düflürüyorsa, ortadan kald›r›yorsa bu yönetim düflman›n hizmetine giren bir yönetim gerçe¤ini yafl›yordur. Böyle bir yönetimin de bu hareketin yönetimi olamayaca¤› çok aç›kt›r. Her düzeydeki yönetimlerin, kadrosunu ve halk›n› her yönüyle büyüterek kendini baflar›l› k›lmas›, baflar›s›n› buna dayand›rmas› gerekiyor. Onun için öyle ucuz, kestirme yollara baflvurmamal›. Kendisini oldukça yormas› ve sonuç almas› gerekiyor. Halk›n ve kadronun o yönetimi kendi yönetimi görmesi, onunla birleflmesi, ona güç vermesi ancak bununla mümkün olur. Kadro ve halka bir fley vermeden ondan her fleyi istemek bu hareketin yönetim anlay›fl›yla çeliflir.
Bürokratlaflflm ma her türlü parti d›flfl›› anlay›flfl››n geliflflm mesine, çürümeye, yozlaflflm maya, “B kirlenmeye ve kaybetmeye yol açmaktad›r. Bütün kadromuzun memurluktan ç›kmas›, üst toplumun siyasetine soyunmaktan vazgeçmesi gerekir. Halkla
birlikte, halk›n içinde yaflflaamas›, halk›n de¤erlerine sayg› göstermesi, halk›n
iradesini güçlendirmesi temel görevi olmal›d›r. Halk›n örgütlülü¤ünü, eylemini oluflfltturmal›. Halk›n bilincini bu temelde ayakland›rmal›d›r”
Bu hareketin eleflflttiri özeleflflttiri ve üslup anlay›flfl›› farkl›d›r
Karfl›tl›k yaratmama, k›rmama ad› alt›nda elefltiri ve özelefltiriyi durdurma, elefltiri ve özelefltiriyi anlams›z görme söz konusudur. Bu, yanl›fl anlay›fllar›n örgüt içinde cirit atmas›na f›rsat vermektir. Yanl›fl anlay›fllara karfl› mücadelenin önünü almakt›r. Bu anlay›fl›n sonucu olarak elefltiri gelmesini istememek, elefltiri geliflti¤inde ise elefltiriden al›nmak, birbirini idare etmek örgütü kirletme, örgüt kap›lar›n› her türlü tehlikeye açma vard›r. Elefltiriler karfl›s›nda geri çekilme, susma, protestoculuk, istifa, flantaj özellikle tasfiyeci provokasyon sonras› oldukça yo¤un görülmektedir. Bu hareketin ç›k›fl›nda Önder Apo büyük bir elefltiri ve özelefltiri gelifltirdi. Bu temelde hareketin ç›k›fl›n› ve geliflmesini sa¤lad›. Apocu hareketin geliflme diyalekti¤i gere¤ince Önderlik ‹mral›’da ikinci büyük elefltiri ve özelefltiriyi gelifltirdi. Böylece hareketi komplo karfl›s›nda ayakta tuttu, mevzilerini koruma ve geliflmesini sürdürme olana¤›na kavuflturdu. E¤er Önder Apo bafllang›çta ve ‹mral›’da elefltiri özelefltiriyi cesurca, kararl›ca gelifltirmemifl olsayd›, bu hareket ne geliflme yaratabilirdi, ne de uluslararas› komplo karfl›s›nda durabilmesi ve geliflmesini sürdürmesi sa¤lanabilirdi. Apocu hareketin kadrosunun bu gerçe¤i çok iyi anlamas› gerekiyor. Apocu olmak demek, sürekli elefltiri özelefltiriyi yaflamak, sorgulamay› gelifltirmek demektir. Bu temelde kendini canl› tutmak, temiz tutmak, yenilemek, baflar› gücünü, imkan›n› kendinde yaratmak temel görev olmal›d›r. Elefltiri özelefltiriden kaçmak, bunu durdurmak, is-
SERXWEBÛN Ocak 2008
ew e. c Örgüt ve yaflflaam ölçülerimiz özgürlük felsefemizdir
Yine tercih ve hak ad› alt›nda demokrasi ve özgürlük mücadelemizle ba¤daflmayan, ona hizmet etmeyen, ona zarar veren keyfi sorumsuz anlay›fllar vard›r. Bunlar Özgürlük felsefemiz, sosyalist ideolojik esaslar›m›z, örgüt ve yaflam ölçülerimizle ters düflen çarp›k anlay›fllard›r. Önderli¤imiz, hareketimiz ve halk olarak bu gün çok kritik bir dönemden geçiyoruz. ‹mha olma tehlikesiyle karfl› karfl›yay›z. Düflman aç›kça imha edece¤ini söylüyor. Böylesi bir ortamda örgüt ve ideolojik esaslar›m›zla, halk gerçekli¤i ve onun ç›karlar› ile ba¤daflmayan bireysel, keyfi baz› anlay›fllar›n dile getirilmesi, bunlar›n dayat›lmas› ve bunlar›n da demokratik bir tercih hakk› gibi anlafl›lmas› ve bununda örgüt taraf›ndan anlay›flla kar›fllanmas›n›n beklenmesi kesinlikle kabul edilemez. Böylesi koflullarda bunu dayatmak, dilendirmek, gelifltirmek, teflvik etmek vicdans›zl›k de¤ilse, tam bir art niyetlilik olabilir. Baflka türlü bunu izah etmek, aç›klamak mümkün de¤ildir. Apo’culuk hareketi, halk›, yoldafllar› ve gelece¤i ile bütünleflmektir. Bu de¤erler için yaflamak ve ölmektir. Hele hele düflkünce, kölece yaflam› tercih etmek ve bunu da demokratik bir hak olarak görmek asla kabul edilemez. Özelikle de gizli veya aç›k sosyal reformculara, tasfiyecilere provokatif e¤ilim ve bu e¤ilimin tafl›y›c›lar›na karfl› da kararl› mücadele etmek gere-
ww
w.
ne t
tememek, bundan rahats›z olmak demek bu hareketin gerçe¤inden kopmak demektir. Her türlü kirlenmeye, baflar›s›zl›¤a kendisini sonuna kadar teslim etmek demektir. Bu gerçe¤in de bilinerek, elefltiri ve özelefltirinin, hareketin üslup ve yöntemiyle mutlaka sistemli bir biçimde yürütülmesi gerekmektedir. Elefltiri özelefltiriyi yürütmemek demek veya elefltiriler karfl›s›nda geriye çekilmek, kendini katmamak, protestoda bulunmak, istifa etmek demek her türlü düflman tutumuna icazet vermek demektir. Bunlar› tasfiyecili¤in günümüze yans›yan tutumlar› olarak de¤erlendirmek gerekir. Bu belirli yönleriyle tasfiyecili¤i uygulamakt›r. Düflman›n tasfiye etme çabalar›na içten destek sunmak›r. Yine örgütselli¤i esas almayan, toplumsall›¤› esas almayan, bireycilikte ›srar eden kiflilerde sürekli flikayet, tatminsizlik, dedikodunun gelifltirildi¤ini, hep bireylerin tart›fl›ld›¤›n›, örgütümüzün, hareketimizin üslubu yerine negatif bir üslubun yafland›¤› ve yaflat›ld›¤›n› görmekteyiz. Elefltiri ad› alt›nda her yerde konuflma, insanlar›n inanc›yla, moraliyle, çal›flma istemiyle, bilinciyle oynama gelifliyor. Örgüt ve halk ortam›nda sürekli olumsuzlu¤un, olmazl›¤›n yayd›¤›n› ve bu anlamda düflmana sald›r› ve baflar› imkan› sunuldu¤unu görüyoruz. Bu hareketin elefltiri ve üslup anlay›fl› farkl›d›r. Bu hareketin elefltiri anlay›fl›nda k›rma, dökme, karalama, inkar etme, düflürme, komplo kesinlikle yoktur. Bu hareketin elefltiri anlay›fl›nda çirkinli¤i görme, kabul etmeme, zay›fl›¤›, gerili¤i, kaybettiren, düflmana hizmet eden, bizi baflar›dan al›koyan ne varsa onlar› görme, bunlar› kabul etmeme vard›r. Bu hareketin üslubunda öyle negatif, olumsuz bir üslup yoktur. Üslubu tamamen etkileyici ve baflar›ya götürmeyi esas al›c›d›r. Y›k›c› elefltiri gelifltiren üslubun bu hareketin elefltiri anlay›fl›yla ve üslubuyla bir yak›nl›¤›, alakas› yoktur. Her fleyi inkar eden, siyah gösteren, insanlar› mücadeleden al› koyan, inançs›zlaflt›ran negatif olumsuz üslubu kadro h›zla terketmelidir.
om
32
kiyor. Apocu olmak demek, halk›n insanl›¤›n demokrasi, özgürlük, adalet, eflitlik, bar›fl istemlerini, hayallerini gerçeklefltirmenin çabas› içerisinde olmak demektir. Apocu olmak demek, tümüyle kendine ait olmaktan ç›k›p kendini aflmak, kendinde toplumsall›¤› gerçeklefltirmek demektir. Her türlü bireyci, keyfi sorumsuz anlay›fl ve tutumlar› kendinde öldürmek demektir. Yaflam›n› Önderli¤i ile, mücadele arkadafllar›yla, halk›yla, onun ç›karlar›yla, onun gelecek baflar›s›yla birlefltirmek demektir. Kürdistan halk›n›n gasp edilen tüm haklar›n›n düflmandan al›narak bu halka gerekli olanlar› kazand›rman›n mücadelesi içerisinde olmak demektir. Demokratik tercih hakk› ad› alt›nda gelifltirilen tercihin ideoloji ile, felsefe ile, örgütle, kültürle, ahlakla, mücadele de¤erleriyle, özgürlükle, demokrasi ile ba¤lar›n› sorgulamak, e¤er bu de¤erlerle ba¤lar› varsa o zaman onu demokratik tercih hakk› olarak görmek gerekiyor. Bu de¤erlerden kopuk, bunlar› gelifltirmekten uzak tutum ve durufllar demokratik ve özgürlükçü bir tutum olamaz.
Kadro sorumluluk üstlenerek halk›n istemlerini yerine getirmeli Demokrasi ve özgürlü¤e, adalet ve eflitli¤e hizmet etmeyen, Kürt halk›n›n sorunlar›n›n çözümüne hizmet etmeyen, baflar›s›na hizmet etmeyen, her türlü tutum ve anlay›fl kesinlikle yanl›flt›r. Do¤ru olan kadronun tercihlerini, hareketin ve halk›n amaç ve
Ocak 2008 SERXWEBÛN
33
Düflflm man›n bu vahflflii sald›r›lar› ortadayken b›rakal›m bir kadroyu, onurlu hiçbir “D kiflflii böylesi bir dönemde görev ve sorumluluktan kaçamaz. En çok da bu dönemlerde kadronun görev ve sorumluluklar›n› üstlenmesi ve gereklerini
ne te we .c om
yerine getirmesi gerekir. Yine Tasfiye imha politikalar›na karflfl›› durmal›, boflflaa
üstlenmiyorsa o zaman bu harekette neden duruluyor? Bunun da sorgulanmas› gerekiyor. Bir kifli e¤er görev ve sorumluluk üstlenmezse, bunun gereklerini yerine getirme çabas› içerisinde olmazsa ve bu tarzla örgütte kal›rsa, objektif olarak o; bu örgütü bozmak, y›kmak baflar›s›zl›¤a götürmek için durmaktad›r. Bunun baflka bir izah› olamaz. Bu tarzda örgüt ortam›m›zda kalanlar› kesinlikle kabul etmemek gerekir. Ya bunlar›n bir an önce bu sorumsuzlu¤u terk edip örgütle birleflmesi ve örgütün görev ve sorumluluklar›n› üstlenmesi ya da ortam›m›zdan at›lmalar› gerekir. Bir özgürlük hareketinin hele hele imha alt›nda olan bir hareketin ve halk›n böylesi kiflilikleri kendi ortam›nda bar›nd›rmas› mümkün de¤ildir.
ç›karmak için yüre¤ini bilincini ayakland›rmal›d›r. Toplumdaki her bireyi de bu temelde harekete geçirmeli, bunun moral ve inanc›n› yaflflaamal›d›r”
dönem için gereklidir. Kadro, iddia sahibi, baflar›da ›srar eden ve baflar›n›n sahibi oland›r. Kadro olmak kesinlikle s›radanl›¤›, s›radan yürüyüflü, bir artç›n›n yürüyüflünü reddetmekten geçer. Kadro, topluma mücadeleyi gelifltirmesi do¤rultusunda öncülük etmektir. Bunun cesaretini, fedakarl›¤›n› göstermektir. Görev ve sorumluluktan kaçmak bunu çeflitli gerekçelere s›¤›narak izah etmek, sorumsuzluktur. Bu, inkar imha siyasetine örgüt ortam›nda destek sunmak, örgütün ihtiyaçlar›n› gidermeyi üstlenmemek demektir. Bundan daha tehlikeli durufl olamaz. Bu tamamen düflmana hizmet eden bir tutumdur. Apocu harekette yer almak, kadro olmak demek, bu hareketin amaçlar›na kilitlenmek, bu amaçlar› gerçeklefltirmek için hareketin ihtiyaçlar›n› sürekli tespit edip, bu ihtiyaçlar› karfl›laman›n ›srarl› çabas› içerisinde olmak demektir. Yani görev adam› olmak, dava adam› olmak demektir.
Görev ve sorumluluktan kaçan› içimizde tutmamal›y›z
ww
w.
istemleri, ç›karlar› temelinde flekillendirmesidir. O zaman tercihleri demokratik olabilir, do¤ru olabilir. Kadro tercihleri ancak Önderli¤e, flehitlere göre bu halk›n demokratik özgürlükçü taleplerine göre olmal›d›r. O zaman bu tercihler do¤ru tercihler olur, gelifltirici olur. Aksi taktirde her türlü bireyci, düflkün, keyfi, her türlü geleneksel anlay›fl› içinde bar›nd›ran tercihler do¤ru olmad›¤› gibi örgütün, halk›m›z›n ve mücadelemizin gelece¤i aç›s›ndan tehlikelidir ve etkisizlefltirilmesi gereken anlay›fllard›r. Görev ve sorumluluk üstlenmeme, bunu da çeflitli gerekçelerle ört bas etme anlay›fllar› vard›r. Hesapç› davranma bunun için görev ve sorumluluk üstlenmeme, hareketin ve halk›n sorunlar›n› çözmeye girmeme, çal›flmama, düflman›n tasfiye çabalar›na bu tarzda örgüt içerisinde destek olma söz konusudur. Kadro e¤er örgütteyse görev ve sorumluluk üstlenmesi ve bu temelde de baflar› yaratmas› için örgüttedir. Aksi taktirde y›k›c›, da¤›t›c›, düflman›n içteki dayana¤› ve düflmana hizmet eden bir rol oynar. Bu biçimde hareketin kadrosu olunamayaca¤› çok nettir. Hele hele düflman›n bu vahfli sald›r›lar› ortadayken b›rakal›m bir kadroyu, onurlu hiçbir kifli böylesi bir dönemde görev ve sorumluluktan kaçamaz. En çokta böylesi bir dönemde kadronun görev ve sorumluluklar›n› üstlenmeli ve gereklerini yerine getirmelidir. Tasfiye imha politikalar›na karfl› durmak bu politikalar› bofla ç›karmak için bütün yüre¤ini bilincini ayakland›rmal›d›r. Toplumu, toplumdaki her bireyi de bu temelde harekete geçirmelidir. Bunun moralini, inanc›n›, bilincini, duygusunu, örgüt ve eylemlili¤ini s›n›rs›z gelifltirmesi kadro ve yönetim olman›n temel sorumluluklar›ndand›r. Kadro esasta da böylesi bir
Görev ve sorumluluk üstlenmemek, s›radanl›¤› seçmek Apocu felsefe ve ideolojiye, onun örgüt ve militan gerçekli¤ine terstir. Toplumsall›¤› gelifltirmemek demektir. Düflman›n Kürt toplumsall›¤›n› da¤›tma çabalar›na destek vermek demektir. ‹ddias›z olmak, görev ve sorumluluktan kaçmak baflar›ya göz dikmemek, kaçmak demektir. Buda ideolojiyi, örgütü, mücadeleyi reddetmek, kapitalist sistemin ve sömürgecili¤in dayatmalar›n› kabul etmek, onlar› örgüt içinde yaflamak ve yaflatmak demektir. Bu harekette kadro olmak, her türlü sorumlulu¤a her koflul alt›nda haz›r olmakt›r. E¤er görev ve sorumluluk
Kendine göre karo ölçüleri ve anlay›flfl›› olamaz
Hareketimiz içinde kendisini dayatan bir baflka tehlikeli anlay›fl da; kendisini partili görme, yoldafl›n› partili görmeme, onunla çal›flmama, “ya ben, ya o” dayatmas›nda bulunarak, kendine göre yönetim, kadro, alan, görev isteme, bunu da örgüte kabul ettirme çabas›na girme, örgüt kabul etmeyince de örgüte tepki duyma, bu tepkileri çeflitli biçimlerde ortaya koyma anlay›fl›d›r. Bu anlay›fl partili olmakla çeliflen bir anlay›flt›r. Partili olmak partinin kabul etti¤i, çal›flt›¤› her kadro ile çal›flmas›n› bilmektir. Bir kadronun eksikli¤i, yetersizli¤i, gerili¤i, çarp›kl›klar› hata suçlar› bile olabilir, e¤er parti onu kabul ediyor, onunla çal›flmay› sürdürüyorsa, her kadro da onunla çal›flmay› sürdürmeyi esas almak zorundad›r. Bu durum, onun gerili¤ini, çarp›kl›klar›n›, suçlar›n› kabul etmek anlam›na gelmiyor ve gelmemelidir de. Bir yandan onun olumsuzluklar› ve yetmezliklerine karfl› mücadele ederken, di¤er yandan da onunda bir örgüt kadrosu oldu¤unu bilerek onunla çal›flmak, onu yoldafl olarak do¤ru kadro durufluna çekip güçlendirmek gerekir Kendine göre ölçüler, kadro, yönetim, alan, görev isteme, dayatma anlay›fl› olamaz, bu anlay›fl›n terk edilmesi
SERXWEBÛN Ocak 2008
Demokrasinin dili eylemdir
Önderlik gerçe¤i temelinde kendimizi düzeltmeliyiz
ne t
Önder Apo’nun dedi¤i gibi demokrasinin dili eylemdir. Demokrasi ve özgürlük mücadelesi verenler, örgüt ve eylemi birlikte gelifltirdiklerinde baflar›ya ulafl›rlar. Ama bizde ne güçlü örgüt ne de güçlü bir eylem anlay›fl› var. Tamamen devletçi sisteme ve onun s›n›rlar›na göre kendimizi ayarlamaya çal›fl›yoruz. Meflruluk ad› alt›nda kendi anlay›fl›m›z ve yasalar›m›z adeta bir kenara b›rak›lm›flt›r. Oysa ki bizim de bir hukukumuz ve yasalar›m›z var. Onu gelifltirmeye çal›fl›yoruz. Önder Apo flunu aç›kça söyledi: “Bizi kabul edeni biz de, bizi kabul ettikleri oranda kabul ederiz, aksi halde kabul etmeyiz” dedi ve bunu hukukumuz olarak, yasam›z olarak gelifltirdi. Böylesi bir ilkemiz var, ama yaklafl›mlara bakt›¤›m›zda bu ilkemizin ihlal edildi¤ini ve bunun gözetilmedi¤ini görüyoruz. Eylemde tarz olarak ya kendini sisteme tamamen mahkum etme, ya da hareketle sistem aras›nda kalma, ikisini de idare etme yaflan›yor. Bu anlay›fl›n örgüt ve mücadeleye yans›d›¤›n› da görüyoruz. Bu anlay›fla göre durufllar› sürdürmek, sistemi esas al›p ona do¤ru ad›m atma, ona
do¤ru yürümedir. Bu sistemin de y›llard›r arzulad›¤›, istedi¤i dayatt›¤› bir husustur. Bu sistem içiflleflme demektir, sistemin yede¤ine, hizmetine düflme, ona benzeflme demektir. Kimli¤ini kay›p etme demektir. Partileflmenin, parti felsefesinin ve ideolojisinin toplumsal, ideolojik, ekonomik, meflru savunma alan›na uygulanmas› KCK sisteminin örgütlendirilmesidir. Bu da Apoculu¤un toplumsal amac› olan demokratik kuruluflu gerçeklefltirmedir. Demokratik-ekolojik, cinsiyet özgürlükçü bir toplumu örgütlemektir. Apocu olup da KCK’yi örgütleyip gelifltirmeme kesinlikle düflünülemez. Apocu ve PKK’li olman›n koflulu KCK’yi örgütlemek ve gelifltirmektir. Önder Apo’nun belirtti¤i gibi, herkesin bir komünü olmal›, komünsüz tek kifli kalmamal›, herkes bu temelde çal›flmal›, çal›flmayana da selam verilmemeli. Halk›n her yerde meclisleri olmal›, toplum tümüyle örgütlü k›l›nmal›d›r. Bu partileflme, partileflmede derinleflme, sürekli bir geliflmeyi yaflama ve zafere yürümedir.
Apocu hareketin fedai kadrolar› olarak ‘Êdî Bese, Önderli¤i yafla ve yaflat’ hamlesi temelinde PKK’nin 30. kurulufl y›l›nda, do¤ru ve yeterli kat›l›mla, yaflanan yetmez, geri, çarp›k, yanl›fl ve bize kaybettiren yanlar›m›z› aflmal›y›z. Egemen sistemin zihniyetinden, yaflam kültüründen, ahlak›ndan kendimizi ar›nd›rarak do¤ru partileflmeli ve eylemini gelifltirmeliyiz. Bafllat›lan hamle ve 30. Kurulufl y›l› tüm kadroya tarihi görevler ve sorumluluklar yüklemifltir. Düflman tasfiye ve teslim almak için neyi varsa ortaya koymufl bulunuyor. Sonuç almak istiyor. Bunu bofla ç›karmak, Kürt iradesini ve çözümünü kabul ettirmek, çözümü bu temelde gelifltirmek ancak Apocu fedai militanl›¤› yeniden yükseltmek, partileflmeyi derinlefltirmek, KCK sistemini örgütleyip yayg›nlaflt›rmak, Meflru savunma savafl›n› aktif düzeyde, kararl› ve cesurca, baflar›yla yürütmekle
w.
ww
mümkündür. Êdî Bese hamlesini bu temelde büyüterek ve amac›na ulafl›ncaya kadar yürütmekle mümkündür. Bu da genelde devlet ve iktidar› esas alan zihniyetten, özelde de kapitalist sistemden tümden kopma, onu aflmak ile kendi sistemimizi gelifltirmekle mümkündür. Önderlik gerçekli¤ine göre zihniyet ve tarz›m›z› düzeltme, partileflme, partileflmede derinleflme, bunda sürekli ›srar etme ve bu temelde zafere yürümekle mümkündür. 2008 kendimizi düzeltme, partileflmeyi bu temelde derinlefltirme, KCK’yi gelifltirme, Meflru savunma direniflini her düzeyde her alanda yükselterek baflar›ya götürme, yenilmez k›lma, demokratik özerkli¤i gelifltirme, inkar ve imha siyasetini, buna dayal› olarak gelifltirilen tasfiye ve teslim alma çabalar›n› bofla ç›karma, zaferi güvence alt›na alma y›l› olmal›d›r. Önder Apo’nun, hareketin ve halk›n kadrodan istedi¤i budur. Kadronun görev ve sorumluluklar›n›n gereklerini yerine getirmesi, beklentilere cevap vermesi gerekimektedir. Bu temelde yürünürse baflar›n›n sa¤lanaca¤› bilinmelidir. Biz bu temelde yükleniyor ve baflaraca¤›m›za inan›yoruz. 2008 y›l› Önderlik gerçekli¤ine göre kendimizi zihinde ve tarzda düzeltmenin y›l› olmal›, baflar› e¤er isteniyorsa baflar›n›n yolunun buradan geçti¤i bilinerek bu temelde 2008’e yüklenilmelidir. 2008 hem bizim aç›m›zdan hem düflman aç›s›ndan önemli bir y›ld›r. Gelecek, bu y›lda yaflanacak baflar› veya baflar›s›zl›klara ba¤l›d›r. Bu hem bizim için hem düflman aç›s›ndan geçerlidir. Bu aç›dan 2008 kader y›l›d›r. 2008 bunun için çok çat›flmal› geçecektir. E¤er biz 2008’i ve dolay›s›yla gelece¤i kazanmak istiyorsak bütün alanlarda bu gerçekli¤i derinli¤ine kavrayarak görev ve sorumluluklar›m›z› yerine getirmeliyiz. E¤er Önderlik gerçekli¤i temelinde kendimizi düzeltir, Önderli¤i yaflar ve yaflat›rsak bu temelde görev ve sorumluluklar›m›z› yerine getirirsek baflaraca¤›m›z kesindir. Buna tüm kadromuz ve halk›m›z yürekten inanmal›d›r. Baflar›, ancak Önderlik gerçe¤i temelinde zihniyet ve tarz›n düzeltilmesiyle mümkün olacakt›r.
ew e. c
ve do¤ru örgüt anlay›fl›na girilmesi gerekiyor. Tüm çal›flma alanlar›nda örgüt ve kurumlarda Apocu zihniyet ve tarz›n oturtulmas› ve bunda ›srar eden bir parti yap›lanmas›n›n baflarmas› her kadronun en temel görevidir. Alternatif toplum, kiflilik ve sistem yaratma iddias›nda olan bir hareketin kadrolar› olarak halk› örgütleyip mücadeleye sevk eden, kapitalist sömürgeci sistemin yaflam ahlak ve kültürünün içinde erimeyen, etkilenmeyen, özünü koruyan ve gelifltiren bir direnifl sergilemek gerekir. Aksi taktirde sistemin olanaklar›, bask› ve sald›r›lar› alt›nda özünü korumak, amaca ba¤l› kalmak, direnmek, kendi toplumsall›¤›n› kurmak çok zor ve hatta mümkün olamaz. Onun için her koflul alt›nda özgürlük ve demokrasi için mücadele eden, baflar›da ›srarl› bir kiflilik yarat›lmas›, bu kiflili¤in Apocu fedai kiflilik ölçülerinde sürekli derinlefltirilerek, partilefltirilerek eyleme geçirilmesi gerekiyor.
om
34
Ocak 2008 SERXWEBÛN
35 Abdullah Öcalan
ne te we .c om
PKK alternatifsiz de¤ildir
Diyarbak›r’daki patlamaya iliflkin flunu söyleyebilirim; ben durumun bu noktaya “D gelece¤ini tahmin ediyordum. Daha önce de bunu dile getirmifltim. Bu olaylar›n zaten d›fl›nday›m. Baz› kesimler buna tepkili olabilir. Diyarbak›r bu olaya tak›l›p kalmas›n, gelece¤ine sahip ç›ks›n. Daha önemli fleyler var. Ben ölenler aç›s›ndan önemli de¤il demiyorum. Daha büyük katliamlar›n önlenmesi gerekiyor”
Biz üzerimize düfleni yapar›z bundan sonra gelifleceklerden AKP sorumlu
ww
w.
Asl›nda devlet ne düflündü¤ümü merak ediyor ondan sizi getirdiler. Benim düflüncelerimi ö¤renmek istiyor, baz› fleyleri açaca¤›m. Askerlerin b›rak›lmas›na iliflkin olarak, ya ciddi talepler ileri süreceklerdi böyle hemen b›rakmayacaklard› ya da kaç›rmayacaklard›. Ne onlar›n ifline yarad› ne de o askerlerin. Yaz›k, hala tutuklu onlar de¤il mi? Yani ya kaç›rmayacaks›n ya da b›rakmayacakt›n böyle. Buna biraz daha ciddi yaklaflmalar› gerekirdi, ama daha önce de söyledim; ben kar›flm›yorum, sadece fikrimi belirtiyorum. Yoksa ne yapacaklar›na kendileri karar verir. Kendi iradeleri ile kendi kararlar›n› verirler. Do¤ru bulduklar› gibi yaparlar, ama daha ciddi yaklafl›rlarsa daha iyi olurdu, bunlar ciddi ifller. Bunun d›fl›nda ateflkesi falan, bunlar› tart›flmaya bafllad›lar, iyice Türkiye gündemine girdi de¤il mi? Radyo-1’de dinledim, ilginçti. Benim etkisizlefltirilmem, iflte örgütle ba¤›m›n kesilmesi, burada susturulmam, Barzani onlar›n etkinlefltirilmesi de var bu haberde. Asl›nda bunlar› da de¤erlendirmek gerekir. Bir siyasal geliflme var, onu mu engellemeye çal›fl›yor baz› çevreler? Biliyorsunuz, daha önce buna benzer fleyler yapt›lar, yoksa baflka bir fley mi var? Ama böyle davranmakla PKK’yi bitiremezler, onu anlamalar› laz›m. Bunlara geçmeden önce flunu söyleyeyim . 19 Kas›m 2007 tarihinde yeni bir hücre cezas› vermifller. Henüz kesinlefl-
medi. ‹nfaz hakimli¤ine itiraz hakk›m oldu¤u yaz›yor, 15 gün içinde itiraz etmem gerekiyor. Avukatlar›mla görüflmeden itiraz yazmayaca¤›m dedim, ama bana epeydir bunu vermifllerdi. 10 gün, hatta 12 gün oluyor. Siz gerekli itirazlar› yapars›n›z, ben de bir sayfal›k bir itiraz yazaca¤›m. Fakat bir- iki gün içinde uygulamaya bafllarlar san›r›m. 20 gün hücre hapsi. Son yapt›¤›m›z görüflmedeki bir-iki noktaya dayan›yorlar. Talimat oldu¤unu söylüyorlar. Oysa avukatlar›m da biliyor, bu görüflme bu kadar de¤ildi. Herkes gibi Kürt sorunu konusunda görüfllerimi söylüyorum. Ben böyle olsun demiyorum de¤erlendirme yap›yorum, böyle olmazsa bunlar geliflir diyorum. Yani asl›nda sadece durumu tespit ediyorum. ‹ki yerin alt›n› çizmifller. Gerekçe, ‘PKK, potansiyelinin ancak % 5’ini kullanm›flt›r,’ di¤er gerekçe o diyalogun öncesindeki ‘bu çat›flma bir tek Türk devletinin ifline gelmez.’ Ben, “PKK potansiyelinin % 95’ini kullanmad›” dedim, bunlar›n bir öncesi sonras› var, görüfllerim bu kadar de¤il ki! ‹ki sat›r› al›p ceza vermeleri de siyasal bir karard›r, beni susturmaya çal›fl›yorlar. Hem görüfllerimi ö¤renmek istiyorlar hem de sonra böyle yap›yorlar. Hiç kimseden çekinmiyorum, görüfllerimi söylüyorum, devlet de al›yor de¤erlendiriyor, kendine göre sonuç ç›kar›yor. ‹steyen çevreler al›r de¤erlendirir, PKK de al›r kendine göre de¤erlendirir, istedi¤i sonucu ç›kar›r. Herkes tart›fl›yor, benim de görüfllerimi söylemeye hakk›m var de¤il mi, o görüfllerimi söyleyebilirim. ‹flte bunlar› tehdit olarak söylüyor diyorlar. Hay›r, hiç de tehdit de¤il. Ben
bunlar bunlar yap›lmaz, gelifltirilmezse neler olaca¤›n› söylüyorum, sorumlu yaklafl›yorum. Evet çözüm geliflmezse, PKK fliddet potansiyelinin sadece küçük bir k›sm›n kullanm›flt›r. ‹flte teslim olun falan diye do¤rudan üzerlerine gidilirse çat›flmalar derinleflir. Çok güçlü bir savunmaya geçer. Neymifl, böyle demiflim! Evet bombalamalar falan böyle fleyler geliflir, bunu nas›l engelleriz. Yine söylüyorum, çat›flmalar bir tek Türk devletinin ifline gelmez, herkesin ifline gelir. ‹flte bunu görmüyorlar, benim üzerime yükleniyorlar.
Erdo¤an’da siyasi ciddiyet yok
Asl›nda çok da bunlara girmek istemiyordum, ama söylemek gerekiyor. Hükümeti, Say›n Erdo¤an’› bu konuda çok da ciddi bulam›yorum. Yani bak›yorsunuz aç›klamalar›na falan, bir devletin sorumlulu¤unu tafl›mak, devlet adam› olman›n gerekleri var, ancak ben söyledikleri ne kadar ciddi emin olam›yorum; flaka m› yap›yor yoksa ciddi mi, belli de¤il. ‹flte mahrem anlaflmalar var diyor. Baykal da, MHP de yükleniyor aç›kla diye. Bu, devlet adaml›¤› ciddiyeti ile ba¤dafl›r m›; sen siyaset yap›yorsun, baflbakans›n? Özel savafl bile yürüteceksen, bunu yapacak komutanlar var. ‹flte Özel Harp Dairesi var, senin bununla çok ilgin olmaz, sen siyaset yapars›n. ‹flte bunlar› birbirine kar›flt›r›yor, o zaman siyaset de kar›fl›yor, ne yap›yor belli de¤il. Bir bak›yorsun Kürt sorunu yok diyor. Sonra, düflünmezseniz öyle bir sorun da olmaz diyor. Sonra, benim Kürt milletvekillerim var, Kürtleri biz temsil ediyoruz diyor. Ben gerçek-
SERXWEBÛN Ocak 2008
çözümüne iliflkin fleyleri farkl› tart›flmalarla engellendi.
Siyaset yapacaksan bilerek yapacaks›n
w.
ww
etmez. Bunlar çelik çomak oyunu gibi asl›nda hepsi birbiriyle iliflkili, yani birbirlerine muhalif gibi duruyorlar, ama öyle de¤il, hepsi ayn› fleye hizmet ediyor. Bu, devlet adaml›¤› de¤il. Ortada bir sorun varsa, oturur bunu ciddiyetle tart›fl›rs›n. Kürt sorunu varsa, bunu nas›l çözece¤ini konuflursun, bunu do¤ru koyars›n. Birazdan PKK’yi de açaca¤›m 30. kurulufl y›ldönümü nedeniyle. Hangi PKK, neye karfl›s›n bunu do¤ru koymak laz›m. PKK’liler için de söylüyorum; ben PKK’liyim diyorsan, PKK ne bunu koyacaks›n, baflka türlü olmaz. E¤er karfl›ysan bile, neye karfl› oldu¤unu bileceksin. Bu, ABD için de, Say›n Erdo¤an için de böyle. Siyaset yapacaksan bilerek yapacaks›n. Sorunu çözeceksen oturup konuflacaks›n. Ben çözüm önerimin sorunu tamamen çözece¤ine inan›yorum, buna herkesi ikna da ederim. Çünkü sorunu do¤ru koymak laz›m. Baz› fleyleri, önerileri koyars›n, bunlar› birazdan açaca¤›m. E¤er devletin bütünlü¤ünü, üniter yap›y› tehdit eden bir fley görüyorsan bunu söylersin. Dersin ki, buras› devleti zorlar, buras› üniter yap›ya uymaz. Buna göre yeniden tart›fl›l›r, hassasiyetler gözetilir.
ew e. c
‹flte bugün Milliyetin haberi; nas›l tart›flt›klar›n› görüyorsunuz. Ecevit ve Özal devlet adam›yd›, devletin sorumlulu¤unu tafl›yorlard›. Bugün politika yapanlar –MHP için de CHP için de söylüyorum– basit oy hesaplar› peflindeler, bunlar›n hiçbiri çözüme hizmet
ne t
ten ne kadar ciddiler bilemiyorum Özal kadar ciddi olsalar yeterdi, ama bunlarda ne Ecevit’in, ne Özal’›n ciddiyetini göremiyorum. Özal’› –daha önce de söyledim– yeterince anlamad›m, keflke biraz daha fazla diyalog gelifltirseydim. O ciddiydi, görüfllerinin arkas›nda durdu. Bize de haber gönderdi¤inde korkmay›n, hiçbir fley kaybetmeyeceksiniz diyordu. Ben ilkin çok flafl›rd›m, bu yaklafl›m› gösterece¤ini beklemiyordum. ‹flte flöyle yap›n, böyle sonuç al›r›z diye yol yöntem bile tart›fl›yordu, söylediklerinin arkas›nda durdu. Biliyorsunuz tasfiye fleyi geliflti. Özal’›n ölümü, her fleyi yar›m b›rakt›. Özal ciddi bir devlet adam›yd›, Say›n Erdo¤an’da o ciddiyeti göremiyorum. Ecevit’te de belli bir çözüm iradesi vard›, onun da ömrü yetmedi. Bunu burada aç›klamakta bir sak›nca görmüyorum. Sorgu döneminde Ecevit ad›na gelen biri de vard›. ‹flte sekiz-on kifli vard›. Sorguda bu çat›flma süreçlerinde neler olur, nas›l olur diye tart›fl›yorduk. Ben oradaki sivil giyimli birini göstererek, beyefendi kim dedim. Baflbakanl›k ad›na burada kendisi dediler. Evet, Ecevit’in burada oldu¤umdan haberi var, baflbakanl›k ad›na buraday›m dedi. O zaman onlarla tart›flt›m; iflte Güneye çekilme falan, tam olarak güvendim demiyorum, ama tart›flmalar›n› önemsiyordum. Belli bir çözüm iradesi vard› Ecevit’te. Biliyorsunuz 2000’lerde bir af tart›flmas› gelifltirdi. Asl›nda Ecevit bununla soruna çözüm ar›yordu, sonradan bunu engellediler. MHP buna karfl› ç›kt›, iflte yönetici kadro d›fl›nda kals›n gibi tart›flmalarla bu aff› basit, adi suçlar için af haline getirdiler. Rahflan aff› diyorlar. Asl›nda Ecevit’in belli bir çözüm iradesi vard›, ancak MHP buna rezerve koydu, o dönem bunu engelledi. E¤er bu gelifltirilseydi, belki flimdiye bu sorun çözülmüfl olurdu. Ama ömrü yetmedi, sorunun
om
36
Bir damla kan dökülmeden sorun çözülebilir Ben iddia ediyorum; bizim çözüm projemiz ne üniter yap›ya, ne s›n›rlara bir zarar vermez. Yine söylüyorum, bu proje ne devleti, hatta ne de milleti böler. Bunu aç›kça buradan belirtiyorum; e¤er kan dökülmesin diyorlarsa, ben hemen bir damla kan dahi dökülmeden bunu çözebiliriz diyorum. Daha önce de söyledim, gerekli irade gösterilirse, çözüm için üzerime düfleni yapar›m. Diyalog olursa, o zaman süresiz ateflkes benzeri bir süreç de geliflir. Ancak hükümet, özellikle baflbakan samimiyetle
Ocak 2008 SERXWEBÛN si PKK’de bir s›k›nt› yaratt›. ‹flte o dönem, bir ara örgütlenme olarak KADEK’i öngördük. O dönemde biliyorsunuz, örgüt içinde birtak›m fleyler oldu. Osman YNK’ye gitti, Nizamettin Tafl onlar KDP’ye gitti, bir k›s›m arkadafl orada kald›. Parçalanma demeyece¤im, tasfiye gibi bir fley yafland›. Asl›nda bizim yaratt›¤›m›z geliflmeler, 1990’lardaki PKK’nin miras›n› KDP ve YNK yiyor. Biz 1990’larda mücadeleyi gelifltirince, devlet bize karfl› Barzani ve Talabani’yi güçlendirdi. K›rm›z› pasaport verdiler, bize karfl› Güney’de bir Kürt devletçi¤i yaratt›lar. Barzani de, Talabani de kurt politikac›lar. Bu geliflmeleri hemen gördüler ve kendi ç›karlar›na kulland›lar. PKK miras›n› yediler, ama bu bizim suçumuz de¤il. Geçenlerde konuflan paflalar da söylüyordu; Güney’deki oluflumu biz yaratt›k, ama yanl›fl yapt›k diyorlar. Kürtlerin inkar› yanl›flt› bunu anlad›lar, ama çok geç oldu. Sonuçta bunun için bir fley yapamay›z, KDP bir çeflit PKK içine s›zm›flt› ya da PKK içinde KDP’liler vard›, bunun tehlikelerini görmek gerekir. Herkes kendine yak›n bir PKK yaratmak istiyor.
d›. Yani asl›nda Güney’de bir Kürt devleti kurarak, bütün Kürtleri oraya ba¤lamak istiyorlard›. Bunu fark etti¤imi anlad›klar›nda bana yöneldiler. Beni de Barzani’nin yan›na gitmem için ça¤›rd›lar fiam’da iken. Büyükelçilik düzeyinde bize geldiler, gelin birlikte olun diyorlard›. Bunu do¤ru bulmad›m. Biz iktidar sarhoflu de¤iliz, ben ideoloji adam›y›m, inanç adam›y›m, ancak do¤rular›mla, ilkelerimle ifl yapar›m. Bunun için baflta MOSSAD, CIA, ‹ngiliz gizli servisinin rolü de çok önemli, bana yöneldiler. Beni ç›karlar› için büyük bir tehlike olarak gördüler, tasfiye ettiler. Ama M‹T bunu anlamad›, bunu anlamas› gerek. 1990’larda yaratt›¤›m›z miras› KDP, içerde de AKP yiyor. Asl›nda biraz ortam bofl, kendili¤inden böyle geliflti. ANAP iflas etmiflti, DYP’nin durumu ortadayd›, CHP t›kanm›flt›, bu durumda ‹slami bir aç›l›mla AKP bu dönemde geliflti, baflka parti de yoktu. Bizim miras›m›z› yiyorlar. Kürtler aras›nda da örgütlüler; AKP de örgütlü, KDP de sadece Güney’de örgütlü de¤il, bir o kadar Türkiye’de örgütlü, AKP içinde de milletvekilleri var, önemli ifl adamlar› var, Ankara’da ifladamlar›, siyasetçileri var, Avrupa’da diplomasi yapt›klar› genifl bir çevre var. Adamlar örgütlü. Bunu bizim miras›m›z üzerinden yapt›lar, KDP’nin Kürt’üne, “ulus devletçi Kürt” diyorum. Bütün bunlara karfl› 2003’lerde yeniden infla sürecini tart›flt›k. 1990’lar›n PKK’si ayr› bir PKK’dir. Yeniden infla süreci sonras› kurulan PKK ayr› bir PKK’dir. Bir Halk› Savunmak kitab›nda bunlar› genifl tart›flm›flt›m. Ben Apocuyum diyorsan›z, bundan sonra ben PKK’liyim diyorsan›z, bunun içeri¤ini do¤ru koyman›z gerekiyor.
ne te we .c om
kan dökülmesin diyorsa, bunun böyle yap›lmas› laz›m. Bence de yaz›kt›r, 20 yafl›nda genç insanlar, sonra bir de bunun ekonomik boyutu var, bu kadar kritik, krizde bir ekonomisi olan baflka devlet var m›? ‹flte d›fl borç milyarlarca dolara dayanm›fl. Bu halka da yaz›k, bunlara reva de¤iller, ama çözüm iradesi yok. Ben bu iradeyi gösterelim, biz üzerimize düfleni yapar›z diyorum. Bundan sonra gelifleceklerden AKP sorumlu. Kan dökülürse, bunun sorumlusu biz de¤iliz, kald› ki bizim de çok ac›lar›m›z, bu dönem kay›plar›m›z oldu. Ateflkes hala sürüyor de¤il mi? Geçen defa söylemifltim mütareke diye. O durum, yani ordu imha amaçl› operasyonlarla üzerlerine gitmez, PKK de askere pusu atmaz, iflte çat›flma türü fleyler olmaz, çat›flmas›z ortam olur. Bugün asl›nda PKK’nin 30. kurulufl y›l› nedeniyle biraz açmak istiyordum. ABD, Erdo¤an ‘PKK’ye karfl›y›z’ diyorlar, ama hangi PKK’ye karfl›lar, PKK nedir? Asl›nda tek bir PKK yok, öyle onlar›n sand›¤› gibi de de¤il. Bir sürü oluflum, süreç var. PKK’liler de ben PKK’liyim diyor, ama hangi PKK’lisin bunu bileceksin, öyle söyleyeceksin. Ben 2000’lerde yaflanan t›kanma nedeni ile PKK tasfiyesi sürecini önermifltim. Neydi 2000’lerdeki t›kanma, asl›nda daha önceki savunmalar›mda var. PKK, reel sosyalizmin etkin oldu¤u bir dönemde kuruldu, reel sosyalizmden etkilenmiflti. Sonras›nda reel sosyalizmin çöküflü süreci biliniyor. Ancak PKK reel sosyalizmin etkisi ile kuruldu¤undan, reel sosyalizmin bu sürecinin etkilerini tam olarak üzerinden atamad›, 1994’lerde yaflanan genifllemeyle de elimizden ç›kt›. Daha önceki özellikle Bir Halk› Savunmak kitab›nda bu süreci açm›flt›m, madde madde koymufltum. Ulus devleti faflizmden sorumlu tutuyorum. Ulus devlete iliflkin çözümlemelerim gittikçe derinlefliyor, o son 124 sayfal›k savunmamda bunlar› derinli¤ine ifllemifltim. Ulus devletin çözüm olmad›¤›n› gördüm. ‹flte Kürt-Türk iliflkileri de öyle her zaman ayn› de¤il. 1920’lerin cumhuriyeti ile 1970’ler PKK’nin kurulufl y›llar› ayn› de¤il. 1990’larda yaflanan reel sosyalizmin çöküflünün etkileri, sonra ulus devlet çözümleme-
37
Güney’deki oluflumu kim nas›l kurdu
ww
w.
Güneydeki Kürt devletinin kuruluflu da 1946’lara, ‹srail’in kurulufluna kadar gider. ‹srail kurulurken, bölgede Araplar› da¤›tacak, ‹ran ve Türkiye’yi oyalayacak, kendine ba¤layacak bir Kürt devleti oluflturmak istedi. O dönem, Barzani ailesi ile iliflkileri var-
Diyalog olursa, süresiz ateflkes “D benzeri bir süreç de geliflir. Yaz›kt›r, 20 yafl›nda genç insanlar ölüyor. Bu halka da yaz›k, bunlara reva
Halk kendi çözümünü yaratmal›d›r
de¤iller, ama çözüm iradesi yok. Bu iradeyi gösterelim, biz üzerimize düfleni yapar›z diyorum. Bundan sonra gelifleceklerden AKP sorumlu. Kan dökülürse, sorumlusu biz de¤iliz, kald› ki bizim de çok ac›lar›m›z, bu dönem kay›plar›m›z oldu ”
Kürtler için ‘Demokratik Özerk Kürdistan’ öneriyorum. Kürdistan terimi asl›nda co¤rafi bir terim. Kürtler de söylememifl bu, Selçuklu Sultan› Sultan Sencer zaman›ndan beri böyle ifade ediliyor, Kürdistan kavram›n› kullanmakta bir sak›nca yok. Asl›nda Radyo1’de de bu kavram sürekli kullan›l›yor. Demokratik Özerk Kürdistan –Demok-
SERXWEBÛN Ocak 2008
38
ew e. c
om
çeflit yerelin, belediye polisi gibi olabilir. bu toprak benim demiyoruz, kim yafl›Bunun örnekleri dünyada var asl›nda. yorsa o toprakta, özgün örgütlenmesiABD, ‹ngiliz egemenli¤inden kurtulufl ni, özerkli¤ini sa¤las›n diyoruz. Bunlar 1970’lerin PKK’sine karfl›lar, s›ras›nda buna benzer halk milisleri vard›, hala da var. Bunu bu biçimde çö- ama o PKK art›k yok, flimdi bunu KDP zersen, silah sorunu da kendili¤inden savunuyor, ona da karfl› falan de¤iller. çözülür, öyle baflka yerde çözüm ara- O zaman sen neye karfl›s›n. PKK’ye karmaya gerek yok. Demokratik Toplum fl›y›z diyerek cumhuriyetin içini boflaltKongresi’nin bunu hedeflemesi gerekir. t›lar. Bu cumhuriyet Mustafa Kemal’in Bu, asl›nda etnisiteye ya da co¤raf- cumhuriyeti de¤il. AKP Türk-‹slam senyaya dayal› bir çözüm de¤il. Diyarbak›r tezi, MHP soy-etnik temelde milliyetçimerkez olmal› Kürtler aç›s›ndan. Çün- lik yap›yor, CHP kültürel, sosyalist milkü orada yafl›yorlar, ama orada yafla- liyetçilik yap›yor, buna 1920’lerin cumyan di¤er halklar da kongrede kendini huriyeti diyemeyiz. Bir de bizim savunifade eder. Bu, özgün sorunlar› olan her du¤umuz demokratik cumhuriyet var, topluluk için geçerli. Örne¤in ‹stanbul cumhuriyetin ilkelerinin demokrasi ile ya da Antalya da kendi sorunlar›n› öz- tamamlanmas›n› savunuyoruz. Önügün, yerelden çözmek isterse böyle bir örgütlenmeye gidebilir. Yerelden, bir PKK’ye karfl›y›z diyerek cumhuriyetin nevi halk›n kendi çözümünü yaratma- “P s›d›r. Afl›r› merkeziyetçili¤in geldi¤i içini boflaltt›lar. Bu cumhuriyet nokta ortada. Yüz y›l bile olmad›, ama M. Kemal’in cumhuriyeti de¤il, AKP iflte ‹stanbul’u yönetemiyor. TürkiTürk-‹slam sentezi, MHP soy-etnik ye’nin ekonomik, çevresel sorunlar›n›n temelinde afl›r› merkeziyetçilik var. Oytemelde milliyetçilik yap›yor, CHP sa yerel, kendi örgütlenmesi ile sorunkültürel, sosyalist milliyetçilik yap›yor. lar›na çözüm bulabilmeli. Bu, sadece Kürtlerin sorunu de¤il, e¤er Türkler bi- Buna 20’lerin cumhuriyeti diyemeyiz. zim özgürlük sorunlar›m›z var diyorlar- Birde bizim savundu¤umuz demokratik sa ya da Çerkezler istiyorsa, onlar da cumhuriyet var, cumhuriyetin kendi toplum kongrelerini kurarlar.
ne t
ratik Toplum Kongresi vesilesiyle de söylemifltim, orada vard›– hem Kürt toplumunun iç geriliklerine, bu feodal fleylere, geriliklere karfl› iç demokratikleflmeyi sa¤lar hem de Kürtlerin d›flar›ya karfl› duruflunu ifade eder demifltim. Bu örgütlenmede devlet karfl›tl›¤› yoktur, devlet kurmay› da hedeflemiyor. Bir çeflit, mevcut s›n›rlar ve devlet yap›lar› içinde Kürtlerin özgürlü¤ünü temsil eder. Sonuçta özerklik kavram› da özgürlükle ilgili. Demokratik özerkli¤in devletle, s›n›rlarla bir problemi olmaz. Bir çeflit, yerelin kendini devlet içinde ifade etmesi anlam›na gelir. Demokratik özerklikte Kürtler, bir nevi kendi özgürlüklerini sa¤larlar. E¤itim, dil, di¤er kültürel geliflimlerine iliflkin okullar›n› açarlar, halk›n ekonomik sorunlar› var, gerekiyorsa bankalar›n› kurarlar, kooperatiflerini kurarlar. Dilin e¤itimi ve di¤er konularda enstitülerini olufltururlar. Bu, devletin olmamas› ya da devletin reddi anlam›na gelmez. Devlet kurumlar› yan›nda Kürtlerin bir nevi kendi taleplerini karfl›lad›¤› bir yap› gibi düflünülebilir. Baz› haklar, toplulu¤u ilgilendirir, tek bafl›na bir fley ifade etmez. Birey haklar›n› yads›m›yorum, daha önce özgür yurttafl kimli¤i demifltim. Ama yurttafllar bir toplumun bileflenidirler. Örne¤in Güler Sabanc› ba¤›ms›z, etkin bir yurttafl, ayn› zamanda otuz bin kiflilik Sabanc› toplulu¤unun bir parças›. Bunlar› birbirinden ayr› düflünemezsiniz, etle t›rnak gibiler. Özgür yurttafl kimli¤i de böyledir. Özgür yurttafl toplumun parças›d›r, bileflenidir, toplumu oluflturur. Demokratik Toplum Kongresi de demokratik özerkli¤i hedeflemeli. Benim PKK’nin yeniden inflas› ile gelifltirmek istedi¤im fley budur. ‹flte Kürtlerin de kendi hafif silahlar›yla kendi gücü olur. Köylerde, kasabalarda bir çeflit halk milisi, –asla koruculukla kar›flt›r›lmas›n. Onlar para için, kendi kiflisel ç›karlar› için silah al›yorlar– peflmerge gibi biraz, ama onlar daha çok ordu düzeninde, ben bunu kast etmiyorum. Ben halka ba¤l›, onun ç›karlar›n› esas alan, halk içindeki husumetleri çözen bir güçten bahsediyorum, bir çeflit yar› jandarma gibi olur. Bunu devlet de tan›r, ona göre kanunlar da düzenlenir. fiehirlerde yine asayifl, trafik gibi, bir
Ulus devlete karfl›l›k demokratik özerklik kavram›n› gelifltirdim
ww
w.
ABD ve Türkiye, ‘ben PKK’ye karfl›y›m’ diyor. 2003’lerden önceki PKK ulus devletci bir PKK’ydi, flimdi KDP’nin savundu¤u bir düflünce. Sen ulus devletçi Kürt’e karfl› m›s›n, KDP’ye karfl› m›s›n, de¤ilsin. 2003’lerde bilinen sorunlar yafland›; iflte birileri KDP’ye, YNK’ye gitti. Ben o zaman da, flimdi de tam olarak kim, nerede, ne düflünüyor bilmiyordum, bilmem de mümkün de¤ildi, ama ulus devlete karfl›l›k demokratik özerlik kavram›n› gelifltirdim. Bunlar PKK’ye karfl› olduklar›n› söylüyorlar. ABD de, Erdo¤an da Barzani’yi destekliyorlar, ulus devleti onlar temsil ediyor. Güney’deki oluflumu destekliyorlar, ama oradaki de bir ulus devlet. Yar›n çat›flacaklar, ulus devletler çat›fl›r, çünkü devlet mant›¤›nda bu var. Bu toprak senin ya da benim diyerek çat›flacaklar. Biz ise
ilkelerinin demokrasi ile
tamamlanmas›n› savunuyoruz ” müzdeki üç-befl ayl›k dönemin çok iyi de¤erlendirilmesi gerekir, yoksa baz› fleyler için çok geç kalm›fl olaca¤›z. Aksi takdirde baharda geliflecek süreç, çok daha tehlikeli olacakt›r.
Demokratik bir anayasa oluflturulmal›d›r Ben özellikle demokratik bir anayasa ile bu sürecin tamamlanaca¤›n› iddia ediyorum. Ayd›nlar›n bir bölümü, Kürt lobisi yapsa bile, asl›nda Türk-‹slam sentezini savunan AKP’nin rüzgar›na kap›lm›fl durumda. Bir bölümü CHP’de, ancak gelifltirebildikleri bir fley yok. Bir de tüm bunlardan ba¤›ms›z duran Türkiye’nin ayd›nlar›, demokratlar› var. Onlar buna ister demokratik cumhuriyet der, ister 3. cumhuriyet, özellikle yeni anayasa
Ocak 2008 SERXWEBÛN p›yorsunuz” diye sordum, onlar da “savc›n›n talimat›” dediler. Zaten yaklafl›k yirmi gündür radyoyu saat 5’ten sonra dinleyemiyorum, radyoda bir sorun var diyorlar. Gazeteler de bir ay sonran›n gazeteleri. Burada üçlü bir bask› alt›nday›m; idari, siyasi, yarg›. Buras›, Kriz Yönetim Merkezi’ne ba¤l›, kriz merkezi de do¤rudan baflbakanl›¤a ba¤l› ve bu siyasi bir durum. Yarg› bask›s›, savc›lar›n son dönem verdi¤i kararlard›r. Ama bütün bunlar benim buradaki duruflumu etkileyemez. Geliflmeleri alam›yorum. Hava sald›r›lar› halen devam ediyor mu? Kara sald›r›s› var m›? Biliyorum, tahmin ediyorum, ABD olmadan olmaz. Daha önce duymufltum Gabar’daki baz› kay›plar›. Dersim’de kay›p var m›? Yani bas›nda söylendi¤i kadar yok. Bu operasyondan amaçlad›klar› ne? Neyi hedefliyorlar? Genel olarak hareketin tasfiyesine yönelik oldu¤unu biliyorum. Erdo¤an-Bush görüflmesini soruyorum. 5 Kas›m görüflmesinde gizli bir anlaflma oldu¤u k›smen bas›na yans›d›. Buna iliflkin bir fley var m›? Operasyonlar d›fl›nda ne tart›fl›yorlar?
üzerinde de ayn› klasik siyaseti uygulad›lar. Daha önce Ermenilerin ve Rumlar›n bu siyasetin sonucunda ne duruma düfltükleri ortadad›r. fiimdi de yine 1920’ler benzeri bir siyaset devrededir. Benim buraya gelmem de bu yüzdendir. Beni ba¤›ms›z duruflum nedeniyle tasfiye ettiler. Bu derin siyasetin iyi anlafl›lmas› gerekiyor. Talabani her ne kadar aç›ktan kamuoyuna bizim durumumuzla bir ilgisinin olmad›¤›n› söylüyorsa da asl›nda bu durumdan yararland›. Bu çat›flmalar›n Türkiye’ye hiçbir yarar› yoktur. Türkiye bundan hiçbir ç›kar elde edemez. Bu çat›flmalar ABD’ye yarar, YNK, KDP’ye yarar, hatta ‹ran’a yarar. ABD bu operasyonlarla PKK’yi bitiremeyece¤ini çok iyi biliyor. PKK’nin bitmesi Türkiye’nin ç›kar›na da de¤ildir. Çünkü PKK’nin tasfiye edilmesi durumunda ABD-‹ngiltere çizgisinin destekledi¤i ulus devletçilik devreye girecek ki, Güney’de gelifltirilen budur. Bunu Kuzey’e ihraç etmek istiyorlar. ‹ki çizgi var: Biri Güney’deki ABD’nin destekledi¤i ulus devlet anlay›fl›; bunu Güney’de olgunlaflt›r›p tüm Kürtlere ihraç edecekler. ‹kinci çizgi de bizim gelifltirdi¤imiz demokratik konfederalizmdir. Türk devleti PKK’yi bitirdi¤inde neyle karfl›laflaca¤›n› bilmiyor. Bu siyasetle hem Türk devletini, hem PKK’yi kontrol alt›na almak istiyorlar. 1920’lerde de benzer bir siyaset güdüldü. O zaman M. Kemal Kürtler ile eflit iliflki gelifltirerek bunu aflt›. Bugün “kemalistiz” diyorlar, en çok da ordu kemalizmi dillendiriyor. Ancak bunlar›n kemalizmi anlad›klar›n› düflünmüyorum.
ne te we .c om
tart›flmalar›n›n yap›ld›¤› dönemde demokratik bir anayasa için üzerlerine düfleni yapabilmeliler. Benim görüfllerimi bu biçimde onlara aktar›n, biz üzerimize düflen görevi yerine getirmeye haz›r›z, bu görüfller herkese aktar›labilir, bütün Türk ayd›nlar›n›n bunu bilimesini istiyorum. ABD büyükelçisinin DTP d›fl›ndaki Kürt politikac›larla görüfltü¤ü belirtiliyor. Avrupa haz›rlad› bunlar› asl›nda. Avrupa bize karfl› 20-30 y›ld›r bunlar› haz›rl›yor. Ben biraz geç, asl›nda çok da geç de¤il, 10-15 y›ld›r bunun fark›nday›m; bunlar Avrupa ajan›d›r. fiimdi de ABD bunlarla görüflüyor, bize karfl› haz›rl›yor. Fena de¤ilim, bildi¤iniz sa¤l›k sorunlar›m devam ediyor. PKK’nin savunma anlay›fl› ile ilgili olarak; halk›, halk›n de¤erlerini savunmay› esas almas› gerekir, bunu d›fl›nda bir savunma anlay›fl› kabul edilmez. Meflru savunma, yeni bir savunma anlay›fl›, halk› ve de¤erlerini savunmak gerekir, bunun esas al›nmas› gerekir.
39
T›kan›kl›¤›n afl›lmas› için hemen bir akil adamlar komisyonu kurulmal›
Yeni yasal düzenlemeler tart›fl›l›yor galiba. Bunlar› daha önce de defalarca anlatt›m. Devlet, derinli¤ine bunu anlayamad›, PKK de sözde anlad›, ama onlar da derinli¤ini anlayamad›. Bu, asl›nda yüzy›ll›k ‹ngiliz siyasetinin ayn› senaryolar›d›r. Nas›l 1920’lerde Musul meselesini yaratt›larsa, flimdi de ayn›s›n› yap›yorlar. fieyh Sait meselesi
ww
w.
Ay›n 25’inde hücre cezas›n›n uygulamas›na bafllad›lar. Asl›nda 23’ünde daha gevflek bir uygulamayla bafllam›fllard›, ama ne oldu bilemiyorum. Savc›l›k san›yorum itiraz etmifl, bana yeniden hücre cezas›n› bildirip uygulamaya bafllad›lar. Bafllang›çta idare, hücre cezas›na biraz gevflek yaklaflt›. Ancak anlad›¤›m kadar›yla savc›l›k buna karfl› ç›km›fl. Ben “niye böyle ya-
Özel savafl›n ve derin siyasetin çok iyi anlafl›lmas› gerekiyor
Türkiye Cumhuriyeti 1930’lardan sonra emperyalizme ba¤lanm›flt›r Burada yeri gelmiflken kemalizme iliflkin flunu belirtmek istiyorum: Kemalizmi bir parantez içinde de¤erlendirmek gerekiyor. M. Kemal ne yapm›flt›r? Biliyorsunuz, ‹ttihat Terakki’nin içinde ‹ngilizlere yak›n bir grup vard›. Cavit Bey onlardan biriydi ve daha sonra M. Kemal onu idam ettirdi. Enver Pafla Almanlara yak›n gruptu. O dönem Almanlar güçlü oldu¤u için, ‹t-
SERXWEBÛN Ocak 2008
Kürt-Türk iliflkilerinde do¤ru bir yaklafl›m sorunu çözecektir
w.
ne t
‹ngilizlerin ve Almanlar›n Türkiye üzerindeki siyasal hesaplar›ndan vazgeçtiklerini mi düflünüyorsunuz! Osmanl›’n›n son döneminde, I. Dünya Savafl› sürecinde, Almanya güçlü oldu¤u için daha etkin olabilmiflti, ama daha sonra ‹ngiliz siyaseti hakim oldu. II. Dünya Savafl› s›ras›nda Almanya güçlendi¤inde, yeniden Türkiye siyasetine hakim olmak istedi. fiimdi de ABD –ki ‹ngiliz siyasetinin devam›d›r– AKP içinde etkin. O ekonomiyi teslim ettikleri Batmanl› adam, Mehmet fiimflek, ben onu AKP’nin bakan› olarak kabul etmiyorum, ‘economi minister’d›r. Ekonomiyi idare ediyor,
müthifl finans olanaklar› var, ama ‹ngiltere ad›na yap›yor. Almanlar da flimdi kendini CHP içinde bir grupla ifade ediyor. Baykal d›fl›nda bürokratlardan oluflan bir grupla ifade ediyor, ama Almanlar o kadar güçlü de¤iller. Bu, ba¤›ms›zl›k de¤il. Orta sermayenin Türk olmas›, bürokratlar›n Türk olmas› ba¤›ms›zl›k demek de¤il. Egemenlik kimde, egemen kim! Türkiye ba¤›ms›z de¤il. Asl›nda flu anda dünyada hiçbir devlet için ba¤›ms›zl›k kavram›n› kullanamay›z. Operasyonlar›n Türklere de, Kürtlere de yarar› olmaz, bu operasyonlar›n Ortado¤u halklar›na bir faydas› olmaz. Filistin-‹srail’in durumu ortada. Bunlar›n Yavuz kadar da m›, M. Kemal kadar da m›, Abdülhamit kadar da m› ak›llar› yok, onlara da m› bakm›yorlar. Yavuz Sultan Selim Ortado¤u’ya 1517’de Kürtlerle anlaflarak aç›ld›. M. Kemal 1920’lerde ba¤›ms›zl›¤›n Kürtlerle ittifaktan geçti¤ini gördü. O dönem Kürtler ve Türkler eflit durumdayd›. Kürt-Türk iliflkilerinde böylesi bir yaklafl›m›n sorunu çözece¤ini, büyük kazand›raca¤›n› görmek gerekiyor. Asl›nda Anadolu’ya Türklerin giriflinde Alparslan, Silvan’da Mervani Kürt Devleti’nin kal›nt›lar› olan Kürt afliretleriyle buluflarak, Ahlat’a gelerek Türkmenlerin bir k›sm›n› yan›na alarak Malazgirt’te Türklerin Anadolu’ya giriflini sa¤lam›flt›r. Hatta Osmanl›’n›n son dönemlerinde Abdülhamit, Osmanl›’n›n da¤›lmamas› için Kürtlere yaslanmak istemifltir. O dönem Hamidiye Alaylar› falan kuruldu biliyorsunuz, ama Abdülhamit de Kürtlere yaslanmak istedi, iliflkinin özü budur. fiimdi yeniden Kürt-Türk iliflkilerini bu bak›fl aç›s›yla de¤erlendirmek gerekiyor.
ww
Çat›flmalar›n Türkiye’ye hiçbir yarar› “Ç yoktur. Bu çat›flmalar ABD’ye yarar,
YNK, KDP’ye, hatta ‹ran’a yarar. ABD bu operasyonlarla PKK’yi bitiremeyece¤ini çok iyi biliyor. PKK’nin bitmesi
Türkiye’nin ç›kar›na da de¤ildir. Çünkü PKK’nin tasfiye edilmesi
durumunda ABD-‹ngiltere çizgisinin
destekledi¤i ulus devletçilik devreye
girecek ki, Güney’de gelifltirilen budur. Bunu Kuzey’e ihraç etmek istiyorlar”
de herkes gibi düflündüklerimi söyleme hakk›m var. Zaten buradan talimat veremem. Buradan talimat malimat vermek ak›ll›ca olmaz, ben o kadar ahmak m›y›m buradan talimat vereyim! Gazetenin birinde yazm›fllar, “Apo, PKK 30 bin olsun dedi” diye, ben 30 bin olsun demedim, böyle giderse 30 bin de olur, 50 bin de olur ya da daha az olur. Ben bunu söylemiyorum. E¤er böyle giderse, e¤er Kürtlerin üzerine bu flekilde gelmeye devam ederlerse olacaklar› söylüyorum, buradan talimat vermiyorum, tespitlerde bulunuyorum. Daha önceki savunmalar›mda da belirtmifltim; e¤er çözüm geliflmezse, bunlar›n yaflanaca¤›n› söylemifltim. Bunun neresi talimat! Bu görüfllerim devletçe biliniyor. Baflbakanl›¤› döneminde Abdullah Gül’e bir mektup yazd›m, daha sonra 4-5 sayfal›k düflüncelerimin özünü içeren bir mektubu Erdo¤an’a da gönderdim. Erdo¤an’›n derinli¤ini, bu olaya nas›l yaklaflt›¤›n› bilemiyorum. Asl›nda çözüm için bize daha önce komutanlardan haber gelmiflti. Özal’›n yaklafl›m›n› önemsiyorum. Ecevit bir fleyler yapmak istedi, MHP buna engel oldu. Hatta Erbakan bile çözüme yönelik baz› giriflimlerde bulundu, biliyorsunuz o dönem olanlar›. O dönem ordu içinden kula¤›m›za gelenler, “bu ifli Erbakan’a çözdürmeyiz, e¤er çözeceksek biz çözeriz” fleklindeydi. Ancak Erdo¤an’›n yaklafl›m›n› kestiremiyorum. Erdo¤an anlam›yor mu, yoksa güç mü getiremiyor, bilemiyorum.
ew e. c
tihat Terakki Almanya çizgisinde davrand›. Asl›nda M. Kemal’in ekibi çok güçlü de de¤ildi. Ancak O, bu iki grubun çeliflkisinden yararlanarak aradan s›yr›lmay› bildi ve kendi çizgisini uygulad›. Bunun o kadar kolay oldu¤unu düflünmeyin. O dönem ‹ngiliz ve Alman ekipleri güçlüydü. Buna ra¤men belli ölçülerde Sovyetler’e de dayanarak, M. Kemal ba¤›ms›z bir çizgi koymaya çal›flm›flt›r. Bunda belli ölçülerde baflar›l› da oldu. Önünde kapitalizmden baflka bir seçenek de yoktu. Baz› ilkeler gelifltirdi. Ba¤›ms›zl›k 1930’lara kadar söz konusudur. Ondan sonra Türkiye Cumhuriyeti emperyalizme ba¤lanm›flt›r. Kemalizmi bu parantez içinde alg›lamak, ba¤›ms›zl›¤›n› böyle de¤erlendirmek gerekiyor.
om
40
Herkes gibi düflüncelerimi söyleme hakk›m var Yeni y›l mesaj›m› vermek istiyorum. Bu konufltuklar›m uygun bir biçimde, daha önce yapt›¤›m belirlemeler de dikkate al›narak redakte edilebilir. Ne düflündü¤ümün bilinmesini istiyorum. Bunu Bursa 2. A¤›r Ceza Mahkemesi’ne, savc›lara da söyledim. Benim talimat verdi¤imi söylüyorlar, ama ben düflündüklerimi söylüyorum. Benim
ABD’nin operasyonlara deste¤ini do¤ru de¤erlendirmek gerekir Bu operasyonlar tuzakt›r, Türkiye bunu görmüyor mu? ABD’nin ve AB’nin yaklafl›m› çözüm de¤ildir. Çözüm ABD’de de¤il, bizdedir. Biz ancak kendi çözümlerimizi tart›flarak bir yere varabiliriz. Türkiye’de bir devlet kuruldu, fakat Türk halk›n›n devlete yatk›nl›¤› var, Kürt halk›n›n ise geçmiflten beri bir devlet olmaktan çok özgürlü¤e ve demokrasiye yatk›nl›¤›ndan söz edebiliriz. Kürtlerin demokratikleflme durufllar› devleti demokratiklefltirebilirse, Türkiye Cumhuriyeti bizim demokratik cumhuriyet çizgimize gelmifl
Ocak 2008 SERXWEBÛN PKK’nin Ortado¤u’da herkes kendisine ba¤lanmas›n› ister. PKK muazzam bir güçtür. Kimse beni PKK’nin tasfiyesine alet edemez, buradaki konumumu bu amaçla kullanamaz. Talabani her ne kadar kamuoyu önünde böyle olmad›¤›n› söylese de, zay›flat›lm›fl ve kendisine teslim edilmifl bir PKK, onun hayal edemeyece¤i bir servettir. Bunu KDP de ister. YNK’nin arkas›nda ta en bafl›ndan beri ‹ngiltere vard›. ABD, ‹ngiltere’nin politikalar›n› güdüyor. KDP ise bölgede ‹srail desteklidir. ‹srail destekledi¤i müddetçe KDP var olacakt›r. PKK ise ba¤›ms›z duruyor. PKK’nin tasfiyesiyle bölgede do¤acak bofllu¤u ‘Kürt hamas›’ ile doldurmak isteyecekler, bunu AKP eliyle yapacaklar. Kürt hizbullah›n›n neler yaflatt›¤› ortada. ‹ran o dönem hizbullah› da desteklemiflti, Kürt hamas›n› da destekleyecektir. Hatta flimdiden bunun haz›rl›klar› söz konusudur. Bu çözümsüzlük demektir, ama bizim siyasetimiz çözümü sa¤layacak en makul siyasettir. Bunu iyi görmek laz›m. PKK’nin tasfiyesinde ›srar ederlerse PKK alternatifsiz de¤ildir. ‹ran, partiyi ABD ve Türkiye karfl›t› bir durumda görmek ister. Bu durum, ABD’nin de bölgedeki ç›karlar›n› zedeler. PKK’nin, tasfiyesinde ›srar karfl›s›nda alternatifsiz de¤ildir. Bu durum karfl›s›nda Kürtfiia ittifak› geliflebilir. Zaten ‹ran’da bir Kürdistan eyaleti var. S›n›rl› da olsa bir özerkli¤i var. Bu eyaleti biraz daha geniflletebilirler, özerkli¤ini biraz daha geniflletirler, PJAK’› muhatap al›rlar. Oradaki halkla birlikte al sana 100 bin kiflilik ordu! PJAK ile birlikte PKK, Suriye ve Irak’taki güçler, al sana devasa bir güç! Farslar›n siyaseti derindir, ‹ran zaten görüflüyor. Rusya ve hatta Çin bunu ister.
bir dizi çözümsüzlük yarat›yorlar ve bundan beni sorumlu tutmak istiyorlar. Ben en dürüstü oldu¤umu düflünüyorum. Benim Türk halk›na düflmanl›¤›m olamaz. Ordu dahil herkes ‘biz kemalistiz’ diyor, ama gerçek kemalistleri de susturdular. U¤ur Mumcu, Bahriye Üçok gibi. Gerçek kemalistleri susturdular. AKP, siyasal ‹slam› temsil etti¤ini iddia ediyor. AKP, asl›nda ‹slami de¤erler diyor, ama ona da yaslanm›yor. Türk-‹slam sentezci bir partidir. ‹slam’daki ümmet anlay›fl›n› do¤ru anlamak laz›m. Geçenlerde bir makalede okudum, Sezai Karakoç ‹slam’da ümmet anlay›fl›n› ve ümmet kardeflli¤ini tart›fl›yordu. ‹slam’daki ümmetçili¤in pozitif taraf›n› iyi de¤erlendirmek gerekiyor, anlaml›d›r. Sezai Karakoç’un yaz›s›nda tam aç›lmam›flt›, ama bir çeflit ümmet kardeflli¤inden söz ediyordu. Ümmetçili¤in özünde bir kardefllik bak›fl› vard›r. Asl›nda bir çeflit ‹slam konfederalizminden de bahsetmek mümkündür. Ancak AKP’nin böyle bir ümmet anlay›fl›na sahip olmad›¤›n› biliyorum. CHP kültür milliyetçili¤i yap›yor. MHP’nin milliyetçili¤i ise ABD milliyetçili¤idir, ABD eliyle getirildi. fiimdi ABD, MHP’den elini çekti.
ne te we .c om
olacak. Bu demokratik cumhuriyetin kurulufludur. Bu, bir devlet bir demokrasi demek! E¤er buna gelinmezse ya da aksi durumda, Kürtler kendi demokrasilerini Diyarbak›r merkezli hayata geçirirler. Demokratik özerk özgür Kürdistan. Burada bir devletten söz etmiyorum. Bir devlet iki demokrasi; di¤erinin merkezi ‹stanbul mu olur, ‹zmir mi olur bilmiyorum, ama biri Diyarbak›r merkezli iki demokrasi tek devlet. Diyarbak›r’daki Demokratik Toplum Kongresi iflliyor, de¤il mi? Devletin çözüm olmad›¤›n› düflünüyorum. ‹flte ‹srail-Filistin’in durumu ortada. ‹ki ayr› devlet kurmaya çal›fl›yorlar. K›br›s meselesinde de tek vatanda iki devlet formülünün çözüm olmad›¤›n› görüyorsunuz. Bir devlet bir demokrasi ya da iki demokrasi bir devlet, ama tercihimiz bir devlet bir demokrasi. Ben bütün bunlar› daha önce 125 sayfal›k savunmamda detayl› olarak açm›flt›m. 4 sayfal›k savunmamda da özce belirttim. Yaflanabilecek olumsuz geliflmelerin tespitinde bulundum. Bu dönem büyük tehlikeler kadar büyük f›rsatlar›n da yarat›labilece¤i bir dönemdir. Her ne kadar büyük riskler söz konusuysa da e¤er do¤ru mücadele edilirse, halklar lehine büyük kazan›mlar›n da imkan dahilinde oldu¤una inan›yorum.
41
PKK’nin tasfiyesinde ›srar ederlerse PKK alternatifsiz de¤ildir
ww
w.
ABD’nin bu operasyonlara destek vermesini do¤ru de¤erlendirmek gerekiyor. ABD bununla Türkiye’yi Ortado¤u’da kördü¤üm haline getiriyor, etkisiz hale getiriyor. Bu operasyonlarla PKK’yi bitiremeyeceklerini biliyorlar. PKK’yi etkisizlefltirmek istiyorlar. Herkes PKK’yi zay›f düflürüp kullanmak istiyor, PKK’yi teslim almak istiyor. Daha önce denediler; iflte Osmanlar, bir grup YNK’ye gitti, bunlar›n d›fl›nda say›lar› neredeyse bine varan kifli KDP’ye s›¤›nd›. 1992’de Osman, Talabani’nin bu siyasetine düfltü. Ben bunu fark edince k›yameti kopard›m. Ondan sonra iflte bilinen fleyler yafland›. PKK’nin içinde buna gelmek istemeyen bir grup oldu¤unu biliyorum. Bugün ise benim tasfiye edildi¤im ve zay›flat›lm›fl bir
‹slam’daki ümmet anlay›fl›n› do¤ru anlamak gerekir Bu operasyonlar çözüm de¤ildir, flimdi bu süreçte herkes stratejist kesilmifltir, de¤il mi? fiöyle yapal›m, böyle yapal›m diyorlard›r, ama hiç kimse çözüme katk›da bulunmuyor. Bizim duruflumuz Türkiye halk›n›n da en yarar›na olan durufltur. fiimdi
Halklar›m›za kardefllik özgürlük hediye edilebilir
Bu çözümsüzlük ve t›kan›kl›k ciddi bir sorundur. Ben bütün Türkiye demokratlar›n›, ayd›nlar›n› –sa¤, sol ayr›m› yapm›yorum– buna karfl› somut bir durufl gelifltirmeye ça¤›r›yorum. Bu önümüzdeki iki ay do¤ru de¤erlendirilmelidir. Yoksa baharda geliflebilecek süreçten ben sorumlu de¤ilim ve olas› geliflmelerden herkes sorumlu olacakt›r. Kürt sorununun çözümünde burada beni muhatap almak ya da PKK’yi do¤rudan muhatap almak konusunda arabuluculuk konusunda bir sorun yaflan›yor. Ben somut bir öneri sunuyorum: Bu t›kan›kl›¤›n afl›lmas› gerekiyor, bu iki ay›n do¤ru de¤erlendirilmesi gerekiyor. Hemen bir akil adamlar komisyonu kurulmal›d›r. Bu akil adamlar›n kimlerden oluflaca¤› çok önemli. Ben sadece biz seçelim, bizim
SERXWEBÛN Ocak 2008
w.
Ortado¤’da demokratik konfederasyon kurulmal›
ww
Böylesi bir geliflme, Ortado¤u’da da demokratikleflme yönünde dev bir ad›md›r. Ben Ortado¤u’nun sorunlar›n›n çözümünde demokratik konfederasyonu öneriyorum. Ortado¤u demokratik konfederasyonu bir hayal de¤ildir. Ortado¤u’nun mevcut sorunlar›n› çözecek bir sistemdir. BM bu haliyle t›kanm›fl durumda. Bunun yerine Demokratik Uluslar Konfederasyonu’nu öneriyorum. Beni Barzani ve Talabani ile karfl› karfl›ya getirmeyin. Barzani ve Talabani’yi, yine yurtseverlik ve kardefllik cephesine davet ediyorum. 5-10 sayfal›k bir metni yeni y›l mesaj› olarak benim ad›ma sunars›n›z.
önce de söyledim, kendi kararlar›n› kendileri al›rlar. Yeniden yarg›lamaya iliflkin savunmay› haz›rl›yorum. Onu sunmaya hakk›m var, de¤il mi? Savunmaya bafllad›m, birinci bölümü bitirdim. fiu an ikinci bölümü yaz›yorum. Savunmay› befl bölüm olarak düflünüyorum: Birinci Bölüm: Uygarl›k ‹kinci Bölüm: Demokrasi Üçüncü Bölüm: Özgürlük Sosyolojisi Dördüncü Bölüm: Ortado¤u Beflfliinci Bölüm: Kürtler ‹kinci bölümü 20 gün içinde bitirmeyi düflünüyorum. Zaman›m var, de¤il mi? Savunmam› o dosyaya sunabilirim, de¤il mi? Buradaki koflullar›m› da de¤erlendiren bir flekilde savunmam› haz›rlad›m. Çok umutsuz ve karamsar bir tablo var biliyorum, ama ben gene de umutluyum, özgürlük temelinde iyi geliflmeler olaca¤›n› düflünüyorum, umudumu kaybetmifl de¤ilim. Bu temelde herkesin yeni y›l›n› kutluyorum. ‹flte gördü¤ünüz gibiyim. Geçen gün bir uzman doktor geldi, bir cihaz getirmifller ve teflhis için baz› tahliller yapt›. Küçük pofletler içerisinde bir damla verdiler, bu biraz nefesimi aç›yor, biraz rahatlad›m, ancak bundan dolay› gözlerimden sürekli yafl ak›yor. Bir çeflit damla. Bu ak›nt› iyi midir? Bu durum yine de doktorlara sorulabilir. CPT’den gelen olmad›. Kerkük için daha önce de belirtmifltim. Türkmenlere ve Asurilere bir yer verilmelidir. Bir çeflit özerklik Kerkük’ün yap›s›na uygundur, ancak Kerkük Kürt Federasyonu içinde olmal›d›r.
ew e. c
Mitingler halen devam ediyor mu? Halktaki tepki nedir? Êdî Bese ad›yla bir hamle bafllat›lm›fl galiba. Operasyonlarla ilgili de protestolar devam ediyor san›r›m. Nurettin Demirtafl’›n tutukland›¤›n› biliyorum. Bir de DTP için kapatma davas› aç›lm›fl herhalde. Sorun DTP’nin kapat›l›p kapat›lmamas› de¤il. Sorun Kürtlerin legal zeminde siyaset yapabilmesi. Devlet e¤er Türkiye’de Kürtlerin siyaset yapmas›n›n önünü kapat›rsa, siyasetin merkezi da¤ olur. Diyarbak›r’da Demokratik Toplum Kongresi çal›flamazsa, Kürtlerin inisiyatifi PKK’ye geçecektir, PKK inisiyatif kullan›r. DTP’li vekillere de söylemek istiyorum, acemice davran›yorlar. fiunu aç›kça ortaya koymal›yd›lar: “Biz halk nezdinde PKK’yi terörist ilan edemeyiz, buna gücümüz yok. Bu, bizim legal siyaset zeminimizi ortadan kald›r›r. Ama biz PKK’nin sözcüsü de de¤iliz, bunun anlam› yok.” E¤er DTP mecliste yasaklan›rsa, bu Kürtlere yar› illegal, illegal mücadele edin demektir. Ama her fleye ra¤men DTP kapat›l›rsa, daha önce belirtti¤im çat› örgütüne benzer bir çal›flmaya girilebilir. Ancak bunlar› talimat olarak söylemiyorum, özgür bir yurttafl olarak görüfllerimi belirtiyorum. Bas›nda benim DTP Genel Baflkan›’na müdahale etti¤im yaz›l›yor, bu do¤ru de¤il. Ben hiçbir fleye müdahale etmedim. Ben demokratik yap›lara müdahale etmem, bu benim ilkelerime ayk›r›d›r. Sadece bunun için söylemiyorum, ben buradan DTP’ye de, PKK’ye de, hiçbir örgüte müdahale etmem, bu antidemokratik olur. Daha
ne t
seçti¤imiz insanlardan oluflsun demiyorum. Devletin de seçece¤i kiflilerden oluflan bir komisyon olur. Örne¤in ‹lter Türkmen olabilir. Bunu örnek olmas› için söylüyorum. Neden ‹lter Türkmen’i örnek olarak veriyorum? Çünkü ‹lter Türkmen bu devlete hizmet etmifl biridir, devleti de, bizi de iyi tan›yor. Demokratik ilkeler çerçevesinde taraflar aras›nda görüflmeler yapabilirler. Onlar›n belirleyece¤i esaslar çerçevesinde silahlar b›rak›labilir. Bu komisyonun belirleyece¤i esaslar çerçevesinde gerekli ad›mlar at›l›r. Bu yeni bir fley de¤il, asl›nda dünyada kullan›lan bir yöntem. ‹rlanda’da, Kosova’da, Güney Afrika’da akil adamlar komisyonuyla sorunun çözümüne gittiler. Bu komisyona AB’den do¤rudan Aahtisari gibi –ki özellikle onu öneriyorum– insanlar bulunmal›. Bunlar gelip burada benimle de görüflürler. Bunu benim bir önerim olarak ve yeni y›l mesaj›m olarak herkesle paylafl›n. Bir çözüm önerisi olarak bunun bilinmesini istiyorum. E¤er bu iki ay içerisinde bu komisyon kurulup baz› ad›mlar at›labilirse, Türk ayd›nlar›na, demokratlar›na flu ça¤r›y› yap›yorum ki, baharda halklar›m›za dev bir demokratikleflme, kardefllik, özgürlük ad›m› hediye edebiliriz. Hatta yeni y›l mesaj›m› bu sloganla kapat›n. Ben geçmiflten beri söylerim, Türk halk›n›n büyüklü¤üne inan›r›m.
om
42
Ocak 2008 SERXWEBÛN Kürtlere karfl› tarihi anlaflma
43 dan yanay›z. Amerika onlar› tuza¤a düflürüyor, bunu göremiyorlar m›? ‹ki-üç y›l sonra görürüz ne olacak, yaflarsak hep birlikte görece¤iz! Ortado¤u’da ‹ngiliz plan› iflliyor, hatta saat gibi iflliyor. Ben size ‹ngiliz plan›n›n saat saat nas›l iflledi¤ini aç›klayabilirim. Türkiye’yi seviyorlarsa, bunun önüne geçerler. Yar›n 40 milyon Kürt silahland›r›l›rsa ne olur? Türkiye bunun karfl›s›nda ne yapabilir? Bunu düflünmüyorlar m›? Bu bir felakettir. Buraya geldi¤imde K›vr›ko¤lu’nun temsilcisi geldi, bir flart› vard›, “bu ifli kardeflçe çözelim” demiflti. Ben de makul gördüm ve üzerime düfleni yapaca¤›m› söyledim. Bu onlar›n görüflüydü, “kendimiz çözelim, kimseyi kar›flt›rmayal›m” diyordu.
ww
w.
ne te we .c om
San›r›m Talabani bir röportajda Kuzey Kürtlerine ça¤r›da bulunarak, yerel seçimlerde AKP’yi desteklemeleri gerekti¤ini söylemifl. E¤er bu do¤ruysa, bu tarihi bir anlaflmad›r. Bir anlaflma var. Bunlar Kürtlere karfl› kendi aralar›nda anlaflm›fllar. Anlaflma yap›lm›flt›r, bu anlaflma devam ediyor. Abdullah Gül’ün Bush ile görüflmesi önemlidir. Anlafl›lan uzlaflma tamd›r. Ama Türkiye’de buna karfl› güçlü bir muhalefet vard›r. Türkiye’nin böyle bir potansiyeli var, bunu kabul etmezler. Bu noktaya gelindi¤ine göre, demek ki bu uzlaflmaya karfl› olan kesimler tasfiye edilmifl. Fakat ben daha önce de dile getirmifltim; Kürt sorununun çözümünde PKK’yi tasfiye etmek çözüm de¤il. Bu Zaman›nda bana da geldiler, fakat kabul meseleyi kullanacaklar. Onun için “Z art›k acil çözüm gerekiyor. Ben pra- etmedim. Ulusal kurtulufl hareketlerinde tik olarak önder olmad›¤›m›, buradan böyle bir çat›flma ile en az bir-iki milyon örgütü yönetmemin mümkün olmad›¤›n› söylemifltim. Bu durumu sav- insan›n ölece¤ini biliyorlard›. ‹ki milyon insan›n ölmesiyle elde edilecek mutlak c›ya verdi¤im itiraz dilekçesinde de söylemifltim. Do¤rudur, benim manebir zaferdense bir tek insan›n dahi vi etkim güçlüdür, hem de çok güçlüölmedi¤i siyasi demokratik çözümü dür. Türkiye’de güçlüdür, Irak’ta esas almay› tercih ettim. Bu nedenle güçlüdür, Suriye’de güçlüdür, ‹ran’da güçlüdür. Bu yüzden Amerika ifl Demokratik cumhuriyet projesini yapam›yor, Barzani ifl yapam›yor, Tagelifltirdim. Bir-iki milyon insan öldükten labani ifl yapam›yor. sonra mutlak bir zafer neye yarar!” Diyarbak›r’daki patlamaya iliflkin flunu söyleyebilirim: Durumun bu noktaya gelece¤ini tahmin ediyordum. Daha önce de bunu dile getir- Daha sonra gelmedi. Hüseyin K›vr›mifltim. Ben bu olaylar›n zaten d›fl›n- ko¤lu onlar durumu biraz kavram›flday›m. Baz› kesimler buna tepkili lard›. Ben öyle tahmin ediyorum ki, olabilir. Diyarbak›r bu olaya tak›l›p MHP’ye de ihtarda bulunmufl bu kokalmas›n, gelece¤ine sahip ç›ks›n. nuda, hükümete de ikazda bulunDaha önemli fleyler var. Ben ölenler mufl, ama gücü yetmedi. Tabii benim aç›s›ndan önemli de¤il demiyorum. elimde kan›t yok, ama bunu sezinliDaha büyük katliamlar›n önlenmesi yorum. Sonra anlafl›ld› ki, bunlar› gerekiyor. Diyarbak›r ad›na siyaset tasfiye ettiler. Aytaç Yalman’› ve bu yapanlara k›z›yorum. Herkes bar›fl ekibi tasfiye ettiler. Beni Türkiye’ye için çal›flmazsa çok kifli ölecek, böyle getirdiklerinde Amerikal› yetkili Micbir risk var. Bütün halktan rica edi- hael Rubin –bu adam biliyorsunuz yorum, herkes bar›fl için çal›fls›n. Amerika’n›n en sa¤c› adamlar›ndanBen daha büyük katliamlar›n önlen- d›r– benim idam edilmem için muazmesi için çabal›yorum. Devlet yetkili- zam çaba sarf etti. Tabii onlar bir flelerinin tavr›, bildik fleyleri söyleme- yi çok iyi tespit etmifllerdi; beni idam dir. Dil talepleri konusunda bile eski ettirip Kürt sorununu bütün a¤›rl›tutumlar› aynen devam ediyor. ¤›yla Türkiye’nin üzerine y›¤acaklarBiz halklar›n birlikte yaflamas›n- d›. Türkiye’yi Iraklaflt›racaklard›.
Amerika 1950’lerde MHP’yi de e¤itti. Amerika’da haz›rlad›lar, sonra Türkiye’ye gönderdiler. Bunlar› sadece ben söylemiyorum. Kendileri de dile getiriyorlar. Talat Turhan da kitab›nda dile getiriyor; Amerika onlar› e¤itip sonra bizi birbirimize düflürdü diye. Zaman›nda bana da geldiler, fakat ben kabul etmedim. Ulusal kurtulufl hareketlerinde böyle bir çat›flma ile en az bir-iki milyon insan›n ölece¤ini biliyorlard›. ‹ki milyon insan›n ölmesiyle elde edilecek mutlak bir zaferdense bir tek insan›n dahi ölmedi¤i siyasi demokratik çözümü esas almay› tercih ettim. Bu nedenle Demokratik cumhuriyet projesini gelifltirdim. Bir-iki milyon insan öldükten sonra mutlak bir zafer neye yarar!
Halkla beraber bar›fl için çal›flmak
Belirteyim ki, Diyarbak›r üzerine siyaset yapanlar e¤er çok kötü niyetli de¤illerse, bar›flç›l ve demokratik bir ortam›n oluflmas› için gere¤ini yapmal›lar. Yapmazlarsa çok kötü niyetlidirler. Sonu çok kötü olur. Buna kimse haz›r de¤il. Çok öfkeleniyorum, iki milyon kifli ölür diyorum. DTP’nin de en büyük eksikli¤i burada ortaya ç›k›yor. Çal›flm›yorlar, anlatam›yorlar bu tehlikeyi. Gerekirse befl gün Ankara’da kal›n›r, geri kalan zamanda halk içinde kal›narak, halkla beraber bar›fl için çal›fl›lmal›d›r. Diyarbak›r’›n 1920’deki tavr› do¤ruydu. O zaman Kürtler ‹ngilizlerin plan›na dayanacaklar›na demokratik mücadeleye önem verseydiler daha iyi sonuç al›rlard›. Bana da fieyh Saitçilik yapt›rmaya çal›fl›yorlar. Ben flu anda demokratik özerklik diyorum, bu temelde M. Kemal ile iliflki gelifltirselerdi, bugün Ortado¤u’da Kürtlerin durumu çok daha ileri düzeyde olurdu. M. Kemal 1920’de Kürtlerle iflbirli¤i yapt›. Bu do¤ru bir tav›rd›. Ba¤›ms›zl›kç›yd› ve emperyalizme karfl›yd›. Bunlar kemalist olmad›klar› halde kemalist olduklar›n› söylüyorlar, yalan söylüyorlar, neden gerçek fikirlerini ortaya koyam›yorlar? Ya gerçek kemalist olsunlar ya da kemalist olduklar›n› söylemesinler. Ben M. Kemal’in oldu¤u yerde-
SERXWEBÛN Ocak 2008
Kürtlerin haklar› anayasal güvenceye kavuflturulmal›d›r
Kürtler’e karfl› bir oyun oynan›yor, hükümet de bu iflin içinde. Bunlar din kisvesi alt›nda her türlü sahtekarl›¤› yap›yorlar, Kürtlerin baz› üst kesimiyle de anlaflm›fllar. Bunlar›n 2005’te Diyarbak›r’a gidip “ben Kürt sorununu tan›yorum” demesi de bir oyundu. Ecevit gibi bile olabilseydiler, baz› çözümler geliflebilirdi. DTP bunlar›n yapt›klar›n› çok iyi bir flekilde anlatmal›d›r. Bunu yaparken de mecliste Türk demokratlar› gibi çal›flabilir demifltim. Türk demokratlar› gibi demifltim, daha ne diyeyim! Bizim istedi¤imiz, anayasaya evrensel de¤erlerin tafl›nmas›d›r. Bu de¤erlerin yan›nda Kürt haklar› da anayasal güvenceye al›n›rsa, ciddi bir çözüm geliflir. Yine tekrar ediyorum; bu sorun yüz y›ll›k, iki yüz y›ll›k bir sorundur. Bu sorunun çözülmesi gerekiyor. Sorunu ben ç›karmad›m. Bu sorunu ben Ankara’da önümde buldum. Baflbakan’dan da rica ediyorum, bu iflin çözümü için yapmas› gerekeni yaps›n! Kürt sorununun çözümü ancak demokratizmle mümkündür. Bunu önemle tekrar ediyorum, çok
ne t
Hükümet Kürt sorunu karfl›s›nda oyun oynuyor
var. Bu yüzden biz sorunun, demokratik cumhuriyet projesi ile birlikte yaflamak anlay›fl›yla çözülece¤ini söyledik. Bütün ayd›nlar, yurtsever demokrat çevreler buna destek olmal›. AKP Türkiye’yi seviyorsa, –onlar› da uyar›yorum– çok geç olmadan bu konuda ad›m atmal›lar. Bugünkü durum 1918’deki duruma benziyor. Bugün de bir Sevr durumu var. Ancak bu öyle o zaman ki Sevr’e benzemez, öyle küçük Sevr de¤il, daha kapsaml› bir Sevr plan› var. 21. yüzy›l›n Sevr’i baflkad›r. Ben Sevr demek istemiyorum, ama ortada böyle bir durum var. Bunlar› dile getirdi¤im zaman sanki ben Kürtlerin hakk›n› savunmuyormuflum, Güney’e karfl›ym›fl›m gibi yans›tmaya çal›fl›yorlar. Hay›r, Güney’deki olufluma karfl› de¤ilim, kimse böyle anlamas›n. Ama ben halklar›n yarar›na olan demokratik çözümü savunuyorum.
ww
w.
Yap›labilecek çok fley var, ancak biz burada mahkumuz. Türkiye, Güney Kürdistan’› tan›ma noktas›na gelecek mi? Hay›r. Talabani ve Barzani’nin PKK’nin tasfiye edilmesini istedi¤ini mi san›yorsunuz? Asl›nda PKK’nin bafl› bugün Talabani’dir, Barzani’dir. Talabani benden daha pratik PKK lideridir. Ben burada kimseyi suçlamak istemiyorum. Objektif olarak durum böyledir. Osman nerede, kimlerin elinde? Onlar›n kontrolünde. Bunlar›n hepsi oyun. Yar›n bölgede baflka oyunlar oynanabilir. PKK tasfiye edilse bile, bu Kürt burjuvazisinin taleplerini ne yapacaklar? Yurtd›fl›nda yüzlerce a¤a, fleyh ve di¤er baz› kesimler yetifltiriliyor, e¤itiliyor. Bunlar Türkiye’ye gönderiliyor. Yar›n öbür gün bunlar› ne yapacaks›n›z? Bunlarla nas›l bafla ç›kacaks›n›z? Bütün bunlar birleflirse ve bu plan devreye girerse, siz ne yapacaks›n›z? Ermeniler haz›rl›kl›d›r, Yunanl›lar haz›rl›kl›, K›br›s sorunu
önemlidir; soyk›r›m devreye girerse kimse bunu kald›ramaz. Ben daha büyük katliamlar›n önüne geçmek istiyorum. Demokratik bir ortam›n oluflmas› ve bar›fl için her fleye haz›r›m. Bar›fl için elimden gelen her fleyi yapar›m. Benim bu görüfllerimi herkes bilsin. Türk toplumuna da iyi anlat›ls›n. Hizbullah yap›lanmas›na iliflkin de, evet, bunlar önce bu tarz örgütlenmeleri kurup sonra Kürtlere karfl› kullan›yorlar. Daha önce gördük. Biliyorsunuz hizbullah önce ‹lim Cemiyeti olarak örgütlendi, sonra ikiye ayr›ld›lar. Önce on kifliydiler, sonra yüz kifli, binlerce kifli oldular ve Diyarbak›rl›lar› sat›rlarla do¤rad›lar. fiimdi say›lar› daha çoktur ve daha tehlikeli olabilirler. Velio¤lu’nu önce desteklediler, kulland›lar, sonraki durumu da biliniyor. Bütün Diyarbak›r güçlerini seferber ederek iyi bir çal›flma yapabilirler. Diyarbak›r ad›na siyaset yapanlar bunu neden anlatm›yorlar. Fethullah Gülen cemaatinin çal›flmalar› iflin görünen k›sm›d›r. Bu, Amerikan›n bir plan›d›r. Demokratik Cumhuriyet Kongresi ile ilgili, bu konuda daha önce de söylemifltim, bütün güçler birlefltirilmeli, çok çal›fl›lmal›. Her yerde, Diyarbak›r’da kongre üstüne kongre, toplant› üstüne toplant› yap›labilir. Güçler birlefltirilerek bir çat› örgütlenmesine de gidilebilir. Herkes çok çal›fl›rsa bu tehlikeli plan bofla ç›kar›labilir. Ayd›nlarla sürekli görüflülebilir. Akil insanlar komisyonunun kurulmas› konusunda ben ‹lter Türkmen’i önermifltim. Bu hemen oluflturulmal›, herkese gidilmeli. Ayd›nlar, herkes bu konuda çok çal›fls›n. Sa¤l›k sorunlar›m› atlatmaya çal›fl›yorum. Burun için damla verdiler, onu kullan›yorum. Bu sefere de herhalde gözlerime etki yap›yor. A‹HM’e iki sayfal›k dilekçe yazd›m. Bu dilekçede hücre cezas›n›n idam benzeri bir ceza oldu¤unu dile getirdim ve bunun bir daha uygulanmamas› için A‹HM’den ihtiyati tedbir talep ettim. Bana avukatlar›m›n getirdi¤i birçok dergiyi vermiyorlar.
ew e. c
yim, O’nun k›yamet kopard›¤› noktaday›m. Bunlar› dile getirdi¤im zaman bana kemalist oldu diyorlar. Hay›r, ben kemalist falan de¤ilim, görüfllerim, düflüncelerim bellidir. M. Kemal bu noktada önemlidir, tehlikeyi görmüfltü, ‹ngiliz oyununu görmüfltü ve k›yameti koparm›flt›. Atatürk’ün daha sonra, özellikle 1930’lu y›llarda yapt›klar›n› elefltiriyorum. Amaç beni susturmak ve yok etmektir. Burada a¤z›m› açmama müsaade etmiyorlar. Bana düzenlenen komplo da bunun içindir. Bunu yapanlar Türk ve Türkiyeli de¤iller. Sadece onlara uygulatt›lar. Çünkü ben ABD’nin ve ‹ngilizlerin tehlikeli oyunlar›n› bofla ç›kar›yordum. Bundan sonra da burada bana ne yaparlar bilmiyorum. Güneyli güçlere de söylüyorum, diyelim ki bizi yok ettiler, siz ne yapacaks›n›z? Yar›n öbür gün soyk›r›m bafllarsa ne yapabilirsiniz? Saddam ABD’ye güvendi, sonu hazin oldu, Irak’›n durumu ortadad›r. Bu ‹ngilizlerin 400 y›ll›k politika ve plan›d›r.
om
44
Ocak 2008 SERXWEBÛN
45
ne te we .c om
‹MRALI S‹STEM‹ “‹mral› sistemi ciddi bir izolasyon sistemidir. Her türlü görüfl oluflturma ve yay›nlaman›n da yasakland›¤› bir sistemdir. Tümüyle ordu kontrolündedir. Türk ordusunun nas›l bir denetim sistemi yaratt›¤›, kaç çemberden oluflan bir askeri
mevzilenme oluflturdu¤u ayr›nt›lar›yla bilinmemektedir. Bilinen, askerden baflka herhangi bir gücün ‹mral›’da bulunmad›¤›, ‹mral›’n›n sadece Önder Apo’nun çürütülmesi için ordu taraf›ndan denetlenen, kontrol edilen bir alan oldu¤udur. Bu sistemi yaratanlardan general Hurflit Tolon, hiç kimsenin Önder Apo’ya ulaflamayaca¤›, dokunamayaca¤› bir sistem yapt›klar›n› ifade etmifltir. Böyle bir sosyal tecrit oldu¤u gibi, düflüncelerini oluflturma ve aç›klama yönünde de Önder Apo üzerinde tam bir bask› sistemi uygulanmaktad›r”
KCK Halk Savunma Komitesi Baflkan› Duran Kalkan ile yap›lan röportaj Serxwebun: Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, 15 fiubat 1999 tarihinden bu yana ‹mral› Cezaevi’nde tek bafl›na tutulmaktad›r. Önder Apo’nun kald›¤› bu a¤›r koflullar ile ABD’nin Irak iflgali ard›ndan dünya kamuoyunun gündemine giren Guantanamo cezaevi –ki her iki cezaevi, hatta Saygon da dahil bu tür cezaevlerinin mimar› ABD’dir– aras›nda bir karfl›laflt›rma yapabilir misiniz?
haime hiç gitmedim, fakat Almanya’n›n di¤er kentlerinde cezaevlerine yerlefltirilen terörist odalar›n› iyi tan›yorum. ‹nsanlar›n bu odalarda nas›l hemcinsinden kopart›larak a¤›r bir izolasyon alt›nda psikolojik iflkenceye tabi tutuldu¤unu iyi biliyorum. Demokrasi ad›na, terörizme karfl› mücadele ad›na 6 y›l boyunca psikolojik iflkence sistemi alt›nda kald›m. Yarat›lm›fl olan sistemi yaflad›m ve gördüm. Bu bak›mdan Guantanamo’da olup bitenleri anlamak benim için çok zor olmad›¤› gibi, ‹mral› sistemini anlamada da önemli bir deneyime sahip oldu¤umu söyleyebilirim.
ww
w.
Duran Kalkan: Do¤rusunu söylemek gerekirse Guantanamo sistemi hakk›nda somut ve ayr›nt›l› bilgiye sahip de¤ilim. Bu nedenle kesin ve kapsaml› görüfller ifade etmem do¤ru olmaz. Ancak televizyon görüntülerinden anlamaya çal›fl›yoruz Guantanamo sistemini. Tel örgülerle birbirinden ayr›lm›fl ve bu tel örgülerin oluflturdu¤u koridorlarda koltu¤unun alt›na girilmifl, tulum içerisinde gözleri kapal› insanlar›n tafl›nd›¤› sahneler geliyor gözümün önüne. Guantanamo gerçe¤i ancak bende bu tür ça¤r›fl›mlar yapabiliyor. Bundan hareketle anl›yorum ki gerçekten de korkunç bir iflkence sistemi oluflturulmufl. Zaten ad›na CIA hapishaneleri deniyor. ‹nsanlar a¤›r fiziki ve psikolojik iflkencelere tabi tutuluyor. Sadece TV ekranlar›nda gördüklerim bile böyle bir iflkence sisteminin kan›s›n› bende yarat›yor. Bu tür sistemleri iyi tan›yorum. Guantanamo hakk›nda ayr›nt›l› bilgiye sahip de¤ilim, ancak Almanya’n›n terörist hücrelerini iyi tan›yorum. Gerçi Stain-
– Türkiye Cumhuriyeti kendi baflbakan› ve iki bakan›n› yine imral›’da a¤›rlad› ve infaz etti. Bu konuda ne diyebilirsiniz, o günü hat›rl›yor musunuz? – 1950-60 y›llar› aras›nda Türkiye’yi yöneten demokrat parti yöneticilerinin Yass›ada’da yarg›land›klar›n›
biliyorum. O zaman çok küçüktüm ve olaylara fazla anlam verecek durumda de¤ildim. Ancak ailemizin ve yak›n çevremizin bu olaya iliflkin olarak büyük bir endifle, kayg› ve ac› yaflad›¤›n› biliyorum, Çok k›t iletiflim imkanlar›na sahip olmalar›na ra¤men nas›l izlemeye çal›flt›klar›n›, Adnan Menderes ve arkadafllar›n›n idam cezas›na çarpt›r›l›p, cezalar›n›n infaz›ndan sonra nas›l bir üzüntü yaflad›klar›n› hala hat›rlayabiliyorum. Daha sonra okul y›llar›nda okuduklar›m ve ö¤retmenler taraf›ndan bize ö¤retilenler ile ailede ve do¤up büyüdü¤üm köyde tan›k olduklar›m›n birbiriyle çeliflkili oldu¤unu gördüm. Okulda Yass›ada yarg›lamalar›n›n, dolay›s›yla 27 May›s darbesinin ne kadar hakl›, do¤ru ve yerinde oldu¤u, suç iflleyen devlet yöneticilerinin nas›l yakalan›p cezaland›r›ld›¤› ö¤retildi. Herkesin hak etti¤i cezaya mutlaka çarpt›r›ld›¤›n›, Türkiye’de böyle bir sistemin oldu¤unu kafam›-
SERXWEBÛN Ocak 2008
duklar›n› ve Önder Apo üzerinde nas›l bir bask› ve tehdit oluflturmaya çal›flt›klar›n› aç›klamaktad›r.
– Türkiye sinema tarihinde önemli bir isim olan Y›lmaz Güney de ‹mral› Cezaevi’nde kald›. Y›lmaz Güney’in kald›¤› sürece iliflkin ne diyebilirsiniz?
w.
ww
Apo’nun buraya konmas›nda güdülen amaçlar flekillendirmifltir. K›saca bunun da bir ölüm hücresi oldu¤u, iflkence ve imha gerçe¤ine dayand›¤› bilinmektedir. Tabii dünyada bilinen di¤er cezaevleriyle somut olarak benzerliklerini bilemezsek de, birer ölüm hücreleri olmalar› itibariyle kuflkusuz benzer yönleri vard›r. Bunlar birer iflkence ve imha sistemidirler. ‹nsanlar› her türlü sosyal tecrit ve izolasyon ortam› içine alarak iflkence alt›nda tüketmeyi hedeflemektirler. Bu bak›mdan elbette ‹mral› sisteminin de di¤er ölüm hücreleriyle benzerlikleri bulunmaktad›r. Ancak benzerliklerinden daha çok ay›rdedici yönlerinin bulundu¤unu vurgulamal›y›z. ‹mral› sisteminin çok daha farkl› ve kendine özgü yönleri vard›r. Bu özellikler, Önder Apo’nun kiflili¤i, amaçlar›, Kürdistan ve Ortado¤u’da oynad›¤› rol ile flekillenmifltir. Önder Apo’nun bafl›n› ABD, ‹ngiltere ve ‹srail’in çekti¤i uluslararas› bir komplo sonucunda kaç›r›larak ‹mral› sisteminin içine al›nd›¤› bilinmektedir, Bu komplonun temel amac›n›n, Önder Apo’nun imhas› oldu¤u tart›flma götürmez bir gerçektir. ‹mral› sistemi içine sokulmas›n›n nedeni, Önder Apo’nun imhas› temelinde PKK’nin tasfiyesi, PKK’nin tasfiyesi temelinde de Kürt halk› üzerinde uygulanan inkar ve imha sisteminin baflar›ya götürülmek istenmesidir. Bu da tart›flma götürmez bir do¤rudur. ‹mral› sistemi önemli bir felsefi, ideolojik ve siyasi realiteye tekabul ediyor. Önder Apo gerçe¤inin sadece fiziki olarak de¤il, düflünsel ve örgütsel bak›mdan da yok edilmesinin hedeflendi¤i bir gerçektir. Amaç Önderli¤i fiziki, ideolojik, siyasi ve örgütsel bak›mdan yok etmek olunca, sistemin bütün özelliklerinin bu amac› gerçeklefltirmeye dönük olaca¤› da aç›kt›r.
ew e. c
– Asl›nda Y›lmaz Güney’in kald›¤› süreç, ‹mral› Cezaevi koflullar›n›n olumlu oldu¤u bir süreçti. Y›lmaz Güney’in ‹mral›’da yaflad›klar›, Baflbakan Adnan Menderes ile Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’›n yaflad›klar›n›n tam tersidir. Y›lmaz Güney’in tutukluluk döneminde ‹mral›, yar› aç›k cezaevi statüsündedir. Bir ada oldu¤u için, kaçman›n zor olaca¤› düflüncesiyle burada yar› aç›k cezaevi statüsü oluflturulmufltur. Elbette bu, Y›lmaz Güney’in bu adada çok güzel fleyler yaflad›¤› ve rahat etti¤i anlam›na da gelmiyor. Yar› aç›k cezaevi statüsünde olsa da Y›lmaz Güney ve arkadafllar› büyük ac›lar ve zorluklar yaflam›fllard›r. Ama yine de Menderesler dönemi ve bugün Önderli¤imizin yaflad›klar›, Y›lmaz Güneylerin yaflad›klar›ndan çok çok a¤›rd›r. Nitekim Y›lmaz Güney bu cezaevinde kald›¤› süreçte birçok film senaryosu çal›flmas› yürütmüfltür. Bunlar›n bir bölümü kitap oldu, bir bölümü ise film haline getirildi. Zaten daha sonra buradan firar edip Avrupa’ya ç›kt›. Yani Y›lmaz Güney’in cezaevinde kal›fl koflullar› kaçmas›na f›rsat verecek düzeydeydi. Y›lmaz Güney yaflad›¤› büyük ac›lar ve trajedilerden sonra, cezaevinden firar edip yurt d›fl›na ç›kma karar›n› vererek, en az›ndan TC s›n›rlar› d›fl›nda yaflama imkan› bulacak bir sürece ad›m atmay› baflarm›flt›r.
ne t
za sokmaya çal›fl›yorlard›. Okulda bize bunlar ö¤retilmeye çal›fl›ld›kça, ailemin ve yak›n çevremin yaflad›¤› üzüntüleri hat›rl›yordum. Dolay›s›yla sürekli bir çeliflki yafl›yordum. Daha sonra Yass›ada yarg›lamalar› ve ‹mral›’da infazlar›n nas›l yap›ld›¤›na dair birçok kitap okuyarak bilgilenmeye çal›flt›m. 27 May›s darbesinin ne anlama geldi¤ini, neden gerçekleflti¤ini, bunun iç ve d›fl etmenlerini, darbeci güçlerin amaçlar›n›, ç›karlar›n› ve darbeyle Türkiye’de yol aç›lan geliflmeleri yafl›m ilerledikçe ve bilgi düzeyim artt›kça daha fazla anlamaya çal›flt›m. Bu konuda okuduklar›m ve incelediklerim beni hüzünlendiriyordu. 27 may›s darbesi, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde en önemli olaylardan birisidir. Bu darbeyle ortaya ç›kan Yass›ada yarg›lamalar› ile Menderes ve arkadafllar›n›n idam edilmesi gerçe¤i de Türkiye tarihinin önemli bir kesitini ifade ediyor. Cumhuriyet rejiminin nas›l zalim karakterli oldu¤unu herkese aç›kça gösteriyor. Yass›ada yarg›lamalar›n›n büyük bir bask› ve gizlilik içerisinde gerçekleflti¤ini; DP yöneticilerinin yarg›lanmas› sonucu Adnan Menderes ve iki arkadafl›na idam cezas›n›n verildi¤ini ve bu idamlar›n ‹mral› adas›nda uyguland›¤›n› biliyoruz. Yarg›lama Yass›ada’da olmufl, Menderes ve arkadafllar›n›n idam› ise ‹mral› adas›nda gerçeklefltirilmifltir. Bu da gösteriyor ki, Türkiye Cumhuriyeti yönetimi Yass›ada ve ‹mral› adas›na özel bir önem veriyor. Bu adalarda Türk ordusunun denetimi ve örgütlülü¤ü çok güçlüdür. Adnan Menderes ve arkadafllar›n› tutuklayan, yarg›layan, idam cezas›n› infaz eden tümüyle ordunun kendisi olmufltur. Bu çal›flmalar› bu adalarda yürüttü¤üne göre, demek ki buralarda çok örgütlü ve kendisine fazlas›yla güven duyuyor. Bu çerçeveden bak›ld›¤›nda, Kürt Halk› Önderi Abdullah Öcalan’›n kaç›r›l›p Türkiye’ye getirilmesiyle birlikte ‹mral› adas›na götürülmesi bir tesadüf de¤ildir. Önder Apo’yu kendi baflbakanlar› ve önemli yöneticilerini idam ettikleri adaya götürmeleri, daha bafltan Önderli¤e nas›l bir yaklafl›m içinde ol-
om
46
– Yeniden yap›land›r›lan ‹mral› sisteminin özellikleri nelerdir, bu sistem neye göre flekillendirilmifltir? – Önder Apo Kenya’dan kaç›r›l›p Türkiye’ye götürülmeden önce ‹mral›’daki yap›lanman›n onar›mdan geçirilerek haz›r hale getirildi¤i bilinmektedir. Bu haz›rl›k çerçevesinde yarat›lan sistemin özelliklerini, kuflkusuz içine konan kiflinin durumu ile Önder
– Önder Apo’ya karfl› gelifltirilen imha konseptinde uluslararas› güçlerin ortak olmas›n›n nedeni nedir ve neden bafl›ndan beri PKK düflmanl›¤›nda birleflmifllerdir? Önder Apo bu uluslararas› güçlerin hangi ç›karlar›n› zedeliyordu ki bu güçlerin hedefi haline geldi?
Ocak 2008 SERXWEBÛN tersine emperyalist devletlerin ç›kar› do¤rultusunda flekillendi¤ini vurgulam›flt›r. Bu statükonun bölge halklar›n› bölüp parçalad›¤›n›, birbirine düflürüp çat›flt›rd›¤›n›, böylece bölge de¤erlerinin emperyalistler taraf›ndan sömürülüp ya¤malanmas›n› sa¤lad›¤›n› tespit etmifl ve bunun de¤ifltirilmesi gerekti¤ini vurgulam›flt›r. PKK en baflta da böyle bir Ortado¤u statükosu içerisinde bölünüp parçalananan ve soyk›r›m temelinde yok edilmek istenen Kürt toplumu statüsüne sert bir itirazda bulunmufltur. Bunun bir imha süreci oldu¤unu özellikle belirtmifltir. Ulusal özgürlük ça¤› olan 20. yüzy›lda on milyonlarca nüfusu olan böyle bir ulusun göz göre göre soyk›r›m uygulamas›na tabi tutuldu¤unu görerek, bu inkar, imha zihniyeti ve politikas›na karfl› her alanda bir ulusal direnifl mücadelesinin gelifltirilmesini gerekli görmüfltür. 1970’lerin bafl›ndan itibaren böyle köklü bir ç›k›fl› bafllatan Önder Apo ve PKK’nin görüflleri k›sa sürede Kuzey Kürdistan’daki halk taraf›ndan benimsenmifltir. En baflta da ayd›n gençlik olmak üzere tüm emekçi kesimlerin kat›ld›¤› bir ulusal direnifl hareketinin geliflimi ortaya ç›km›flt›r. Türkiye s›n›rlar› içerisinde ortaya ç›kan bu geliflmeyi durdurup imha edebilmek için, NATO ve ABD taraf›ndan yönlendirilen Türk ordusu, 12 Eylül 1980’de askeri bir darbe gerçeklefltirmifltir. Bu askeri yönetime dayanarak, PKK hareketinin imha edilmesi için baflta Diyarbak›r’daki iflkence sistemi olmak üzere çok yönlü bir imha sistemini gelifltirdi¤i bilinmektedir. Kürtler üzerindeki imha sald›r›lar›n›n baflar›ya gidebilmesinin PKK’nin imhas› ve tasfiyesine ba¤l› oldu¤u görülerek, Kürtler üzerindeki inkar ve imha uygulamalar›n› PKK’ye karfl› so-
mut bir sald›r›ya dönüfltürmüfllerdir. Bu imha sald›r›lar›na karfl›, Apocu hareketin bafltaki ç›k›fl çizgisine uygun olarak PKK kadro ve sempatizanlar›n›n Diyarbak›r zindanlar›nda büyük bir direnifl gelifltirdi¤i bilinmektedir. Mazlum Do¤an, Kemal Pir, Hayri Durmufl ve Ferhat Kurtay öncülü¤ünde geliflen bu direnifl, 12 Eylül rejiminin ideolojik dayanaklar›na öldürücü bir darbe vurmufltur. PKK’nin, imhac› faflist sald›r›lara en zor koflullarda direniflle cevap vermesi, Kürt halk›n›n uyand›r›lmas›nda önemli bir çekim merkezi olmas›na yol açm›flt›r.
ww
w.
ne te we .c om
– ‹mral› sisteminin ve onu yaratan uluslararas› komplonun temelinde, I. Dünya Savafl› ard›ndan flekillenen Kürdistan ve Ortado¤u statükosu vard›r. I. Dünya Savafl›’n›n bir Avrupa devletler savafl› olmas›na ra¤men siyasi olarak Ortado¤u’da yo¤unlaflt›¤› ve en somut sonuçlar›n› Ortado¤u üzerinde verdi¤i bilinen bir gerçektir. Bu savafl›n sonunda, baflta Kürdistan ve Arabistan olmak üzere Ortado¤u topraklar›, ‹ngiltere ve Fransa’n›n ç›karlar› temelinde dilim dilim bölünmüfl ve sömürgeci hakimiyet alt›na al›nm›flt›r. Kapitalist devletçi sistemin dünya hegemonyas›n› ifade eden bu yap›lanmas› içerisinde en büyük zarar› Kürt ve Arap toplumlar› görmüfltür. Bu bölme, parçalama ve sömürgeci egemenlik alt›na alma süreçlerinde, Kürdistan ve Kürt toplumu yok say›l›p inkar edilerek imha süreci içine al›nm›flt›r. Kürtler ve Kürdistan üzerindeki bu uygulama, sadece ekonomik ve siyasi anlamda bir sömürgeci egemenlik kurmayla s›n›rl› kalmam›fl, onu da aflarak Kürt toplumunun yok say›lmas› temelinde çok yönlü gelifltirilmifltir. Bu yok etme süreci, bir yandan bask› ve katliamlarla devam ederken, di¤er yandan dil ve kültür asimilasyonu ile ulusal yok etme biçiminde yo¤unlaflt›r›lm›flt›r. Bu bak›mdan 20. yüzy›l›n ilk çeyre¤indeki o büyük dünya savafl› ard›ndan oluflturulan kapitalist dünya sistemi ve onun Ortado¤u’daki statükosunun Kürtler üzerinde bir soyk›r›m sistemi özelli¤i tafl›d›¤› inkar edilemez bir gerçekliktir. Önder Apo öncülü¤ünde geliflen PKK hareketi iflte I. Dünya Savafl› ard›ndan oluflturulan bu Kürdistan ve Ortado¤u statükosuna itiraz etmifltir. Mevcut Ortado¤u statükosunun bölge halklar›n›n ç›kar›na olmad›¤›n›, tam
47
“Önder Apo öncülü¤ünde geliflen PKK hareketi, I. Dünya Savafl› ard›ndan oluflturulan Ortado¤u statükosunun bölge halklar›n› bölüp parçalad›¤›n›,
birbirine düflürüp çat›flt›rd›¤›n›; bölge de¤erlerinin emperyalistler taraf›ndan
sömürülüp ya¤maland›¤›n› vurgulam›flt›r. PKK en baflta da böyle bir Ortado¤u statükosu içerisinde bölünüp parçalanan ve soyk›r›m temelinde yok edilmek istenen Kürt toplumu statüsüne sert bir itirazda bulunmufltur”
– PKK’nin fikirleri Kürt halk›nda kabul görüp meflruluk kazan›nca, egemenler taraf›ndan fliddet yöntemleriyle bask› alt›na al›narak imha edilmek istendi. Bu mücadele ne zaman uluslararas› alana tafl›nd›? Uluslararas› güçler imha konseptine ne kadar ve nas›l bir destek sundu?
– PKK kadrolar›, 12 Eylül askeri faflist rejimine karfl› 15 A¤ustos 1984 tarihinden itibaren silahl› direnifli bafllat›p zorlu bir gerilla mücadelesi içerisine girmifllerdir. Türk ordusunun bütün imha amaçl› sald›r›lar›na ra¤men gerilla direniflinin ezilmesi baflar›lamam›flt›r. Bunun sonucunda Türkiye, 1987 y›l›ndan itibaren sorunu NATO gündemine tafl›m›fl ve NATO müttefiklerinin iflbirli¤i çerçevesinde gerillaya karfl› kapsaml› bir özel savafl uygulamas›n› gelifltirmifltir. Her ne kadar savafl› Türk ordusu yürütse de, bu ordunun araç gereç deste¤i NATO’nun müttefikleri taraf›ndan sa¤lanm›flt›r. Böyle bir savafl› yürütmede ihtiyaç duydu¤u siyasi destek de baflta ABD ve Almanya olmak üzere NATO devletleri taraf›ndan verilmifltir. Dolay›s›yla PKK’nin Kürdistan’da gelifltirdi¤i gerilla direnifli, karfl›s›nda NATO sistemini bulmufltur. Bu çat›flmal› süreç 15 y›l devam etmifltir. PKK’nin yürüttü¤ü bu direnifl, Kürt ulusal dirilifl devrimini gerçeklefltirerek, büyük bir direnifle geçen demokratik halk gerçekli¤ini ortaya ç›karm›flt›r. Türkiye’nin bu direnifle karfl› yürüttü¤ü topyekün savafl kapsam›nda NATO’nun deste¤ini de
SERXWEBÛN Ocak 2008
tasfiye olmas› gerçekleflecek.’ Bu da Kürtler üzerinde uygulanan inkar ve imha siyasetinin baflar›ya götürülmesinin zeminini oluflturacakt›. Bu mant›k ve planlamaya göre hareket edilerek, uluslararas› komplonun hedefine Önder Apo konmufl, bu temelde yo¤un bir bask› ve s›k› takiple süreci sonuca götürmek istemifllerdir.
– ABD yönetimi taraf›ndan Suriye’deki Haf›z Esat yönetimi tehdit edilerek, Önder Apo’nun Ortado¤u’dan ç›k›fl› sa¤lanm›fl, kurulan çeflitli tuzaklarla Önder Apo’nun kim vurduya getirilerek imha edilmesi hedeflenmifltir. Özellikle bu noktada Yunanistan’a çok
w.
ww
p›lanmas› ve Kürt sorununun demokratik çözümünü yürüten bir hareket haline gelmesinden korkan güçler bunu engellemek için, PKK’nin eski sistemi aflmaya çal›flt›¤›, ama yeniyi de henüz oluflturamad›¤› geçifl döneminin zay›fl›¤› içinde bulundu¤u bir ortamda uluslararas› komplo diye tabir etti¤imiz sald›r›y› devreye koyarak sonuç almak istediler. Uluslararas› komployu gerçeklefltiren güçlere göre, ‘PKK ve Kürtler gerçek bir direnifl hareketi ve örgütü de¤il, güç etraf›nda biriken bir topluluktur. Bu gücü de Abdullah Öcalan temsil etmektedir. Abdullah Öcalan saf d›fl› edildi¤i taktirde, PKK’nin da¤›l›p
Bu süreç art›k bir kaç›r›lma sürecidir. Rusya’dan itibaren tamamen uluslararas› polis gücünün kontrolü alt›na sokulan Önder Apo, henüz markas›, sicili belli olmayan ve ad›na CIA uçaklar› denen uçaklar›n marifetleri ile Yunanistan’dan kaç›r›l›p Kenya’ya götürülmüfl, oradan da Türk özel timlerine teslim edilmifltir. Türkiye’nin 15 fiubat 1999’da teslim ald›¤› Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan için haz›rlay›p flekillendirdi¤i yer ise ‹mral› iflkence sistemi olmufltur. Dikkat edilirse ‹mral› sistemi, Önderli¤imizi imha etmek amac›yla gelifltirilen uluslararas› komplo sald›r›s›n›n ortaya ç›kard›¤› bir sistem olmaktad›r. Dolay›s›yla onun esas›, bu imha hedefini gerçeklefltirmektir. Yani ‹mral› sisteminin öngördü¤ü; Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’›n bu sistem içerisinde imha edilmesi, buna dayanarak PKK’nin tasfiyesinin sa¤lanmas›d›r. Onun için ‹mral› seçilmifltir. ‹mral›’ya götürülerek hem Önderli¤imize, hem bütün Kürt toplumuna hem de uluslararas› kamuoyuna Kürt halk önderinin imha edilece¤i mesaj› verilmek istenmifltir. Her ne kadar sözde hukuki yarg›lamalar yap›l›p mahkemeler ceza vermeye çal›flm›fl olsa da, ‹mral›’ya götürülerek Kürt halk önderinin imha edilece¤i karar›n›n verilmifl oldu¤u ve bunun bütün kamuoyuna bu biçimde yans›t›ld›¤› bir gerçektir.
ew e. c
– Önderli¤in Suriye’den ç›kar›lma sürecinin start› kim taraf›ndan ve nas›l verildi?
ne t
arkas›na alarak 1990’l› y›llar boyunca gerillay› ezme ve yok etme amac›yla gelifltirdi¤i bütün askeri sald›r›lar, gerilla direnifli taraf›ndan k›r›larak baflar›s›z k›l›nm›flt›r. Buna ra¤men 1998 y›l›na gelindi¤inde sürecin t›kand›¤›n›, art›k bu biçimde ilerleyemeyece¤ini anlayan ve demokratik çözüm yöntemleriyle sürecin önünün aç›lmas› gerekti¤ine inanan Önder Apo, 1 Eylül 1998’de bafllatt›¤› ateflkes süreciyle birlikte stratejik de¤iflim ve yeniden yap›lanma sürecini gündeme koymufltur. PKK’yi sadece silahl› direnifl yürüten bir hareket olmaktan ç›kar›p, Kürt sorununun bar›flç›l, siyasal demokratik çözümüne de öncülük eden bir hareket haline getirmeyi öngörmüfltür. Önderli¤imizin yenilenmeyi öngördü¤ü bir süreçte, PKK’nin yeniden ya-
om
48
büyük bir rol verilmifltir. Önderli¤imizin imhas› Türk-Yunan iliflkilerinin düzeltilmesinin zemini yap›lmak istenmifl, komploda tetik Yunanistan’a çektirilmifltir. Bu u¤ursuz amac›n ilk ad›mlar›n› tutum ve davran›fllar›yla bofla ç›karmay› bilen Önder Apo, önce Rusya sonra Roma’ya giderek, uluslararas› komplo gerçe¤ini önemli ölçüde teflhir etmifl ve buna karfl› bir mücadele sürecini bafllatm›flt›r. Ancak çok de¤iflik hesaplar, kirli iliflkiler, ç›kar savafl›mlar› ‹talya yönetimi üzerinde çok a¤›r bir bask› oluflturmufl, bunun sonucunda Önder Apo’nun ‹talya’dan ç›kar›l›fl› ve Rusya üzerinden tekrar Yunanistan’a tafl›nmas› sa¤lanm›flt›r.
– Kürt halk önderini ‹mral› iflkence ve imha sistemi içerisine götüren uluslararas› komplo içerisinde kimler vard›? – Kuflkusuz PKK’nin itiraz etti¤i Kürdistan ve Ortado¤u statükosundan yarar gören herkes vard›r. Bir bölümü I. Dünya Savafl›’nda yarat›lan siyasi statükoyu oldu¤u gibi benimseyerek devam›n› isteyen, ondan yarar görenler oldu¤u gibi, bir bölümü de bu statükoyu kendi ç›karlar› do¤rultusunda de¤ifltirmek isteyenlerdir. Önder Apo ve PKK’nin I. Dünya Savafl› ard›ndan ortaya ç›kar›lan Kürdistan ve Ortado¤u statükosuna yapt›¤› itiraz ve bu statükoyu de¤ifl-
Ocak 2008 SERXWEBÛN – Önder Apo’yu AB uyum yasalar› gere¤i hukuki yollardan imha etmeyi beceremeyen ve daha çok da Kürt halk›n›n tepkisinden çekinen Türk devleti zamana yay›lm›fl imha konseptini nas›l yaflama geçiriyor?
– ‹mral›’daki çürütme politikas›n›n esaslar› nelerdir?
– Bu konuda hem Önder Apo hem de avukatlar› çok çeflitli aç›klamalar, de¤erlendirmeler yapm›fllard›r. Bir kere ciddi bir izolasyon sistemidir Her türlü görüfl oluflturma ve yay›nlaman›n da yasakland›¤› bir sistemi ifade etmektedir. ‹mral› tümüyle ordu kontrolündedir. Türk ordusunun nas›l bir denetim sistemi yaratt›¤›, kaç çemberden oluflan bir askeri mevzilenme oluflturdu¤u kuflkusuz ayr›nt›lar›yla bilinmemektedir. Bilinen, askerden baflka herhangi bir gücün ‹mral›’da bulunmad›¤›, ‹mral›’n›n sadece Önder Apo’nun çürütülmesi için ordu taraf›ndan denetlenen, kontrol edilen bir alan oldu¤udur. Bu sistemi yaratanlardan olan general Hurflit Tolon, hiç kimsenin Önder Apo’ya ulaflamayaca¤›, dokunamayaca¤› bir sistem yapt›klar›n›, her fleyin bu biçimde ayr›nt›l› olarak planlan›p örgütlendirildi¤ini ifade etmifltir. Böyle bir sosyal tecrit oldu¤u gibi, düflüncelerini oluflturma ve aç›klama yönünde de Önder Apo üzerinde tam bir bask› sistemi uygulanmaktad›r. Nitekim bas›n yay›n› izleme imkan› çok çok s›n›rl›d›r. K›sa dalgal› bir radyo bile verilmemektedir. Sadece TRT’nin ve biriki FM kanal›n›n dinlenebildi¤i orta dalgal› bir radyo cihaz›na sahiptir. O da ço¤u zaman bozulmaktad›r. TRT d›fl›ndaki radyolar kilitlenmifltir. 9 y›ld›r TV vb iletiflim araçlar›ndan yararlanamamaktad›r. Günlük gazeteler bir ayl›k gecikmeyle eline ulaflmaktad›r. Avukatlar›n›n getirdi¤i kitaplar, gazeteler büyük zorluk ortam›nda tam bir psikolojik savafla dönüfltürülerek, o da haftalarca geciktirilerek verilmektedir. Dikkat edilirse, olay ve olgular› izleme, iletiflimden yararlanma, dolay›s›yla siyasi geliflmeleri takip ederek düflünce oluflturma imkan› çok s›n›rl›d›r. En baflta da bu engellenmek istenmektedir. – Önder Apo d›fl dünya ile nas›l ba¤lant› kuruyor, aile ve avukatlar› ile görüfltürülüyor mu, yine Türkiye’de tüm tutuklulara tan›nan ailesi ile telefonla görüflme imkanlar›ndan yararlanabiliyor mu?
ne te we .c om
tirmek için gelifltirdi¤i ulusal demokratik mücadele, tüm bu güçleri kayg›ya sokmufltur. Bu güçler, ç›karlar›n›n tehdit alt›na girdi¤ini düflündükleri anda, uluslararas› komplo gibi bir sald›r› plan› etraf›nda birleflerek, 9 Ekim 1998’de de bunun start›n› vererek ‹mral› sisteminin ortaya ç›kar›lmas›na yol açm›fllard›r. Dolay›s›yla ‹mral› iflkence ve imha sistemi sadece Türkiye’nin yaratt›¤› bir sistem de¤ildir. Bu sistem, uluslararas› komployu yürüten ve öncülük edenlerin tümünün ortaklafla yaratt›klar› ve sorumlu olduklar› bir sistemdir. Nitekim Önder Apo birçok kez bu gerçe¤i ifade etmifl, ‹mral› sisteminin üç ayak üzerinde flekillendi¤ini belirtmifltir. Bir ayak ABD’dir, di¤er ayak AB’dir, üçüncü ayak da TC’dir. Bu üç ayak, tüm uluslararas› komplo güçlerini içine alacak bir kapsama sahiptir. Türkiye, Ortado¤u statükosunu temsil eden bölge gericili¤ini kendi flahs›nda birlefltirdi¤i gibi, AB, I. Dünya Savafl› ard›ndan oluflturulan Ortado¤u statükosunun temsilcili¤i olmaktad›r. Komplonun bafl›n› çeken ABD ise ‹ngiltere ve ‹srail ile gelifltirdi¤i ittifak temelinde küresel sermaye ç›karlar› do¤rultusunda Ortado¤u’daki statükoyu de¤ifltirmek ve Ortado¤u’ya hakim olmak isteyen bir gücü ifade etmektedir. Özgürlük ve demokrasi mücadelesini gelifltirerek, Kürt sorununun demokratik çözümü temelinde bölge ülkelerinde demokratik dönüflümün geliflmesini ve buna dayanan demokratik Ortado¤u birli¤inin kurulmas›n› isteyen, bunun için mücadele eden PKK’nin bu amaçlar›na karfl› duyulan korku, iflte böyle bir uluslararas› gerici sald›r› blokunun oluflmas›na yol açm›flt›r. Demek ki uluslararas› komplonun ve onun yaratt›¤› ‹mral› sisteminin amac›, Önder Apo’nun imhas›yla birlikte PKK’nin tasfiye edilmesi, bu temelde Kürdistan üzerindeki inkar ve imha sisteminin eskisi gibi sürdürülmesidir. Ortado¤u’da I. Dünya Savafl› ile oluflan bu despotik ulus devlet gerçe¤ini ayakta tutarak, bölgenin emperyalist devletler taraf›ndan sömürülmesinin güvencesini sa¤lamay› hedeflemifllerdir.
49
ww
w.
– Önder Apo’nun ‹mral› sistemi içine al›nma süreci 9. y›l›n› tamamlad›. 9 y›ld›r ayakta tutulan, yaflat›lan, uygulanan bir iflkence ve imha gerçe¤i söz konusudur. Bafllang›çta bu imha tehditle ve hukuki yollarla k›sa sürede gerçeklefltirilmek istenmifltir. Ancak Önder Apo’nun Kürt sorununun çözümü, Ortado¤u’nun demokratikleflmesi ve bölge halklar›n›n birlik içinde yaflamas› yönünde gelifltirdi¤i düflünceler, PKK ile Kürt halk›n›n Önder Apo ile s›k› bir birlik oluflturarak gelifltirdi¤i mücadelenin yaratt›¤› etki, bu imha iflleminin sürece yay›lmas›n› beraberinde getirmifltir. 9 Ekim ile birlikte çeflitli komplocu yöntemlerle imhay› baflaramayanlar daha sonra hukuk yoluyla idam cezas› temelinde imhay› öngörmüfllerse de, yaflanan geliflmeler ve halk›m›z›n kahramanca tutumu bunun da hem Türkiye’nin hem de komployu yürüten güçlerin ç›kar›na olmayaca¤›n› göstermifltir. Önder Apo’nun idam yoluyla imha edilmesinin Türkiye ve uluslararas› sistem aç›s›ndan daha çok tehlike arz edece¤i görülerek, idam›n uygulanmas›ndan vazgeçilmifltir. Bunun sonucunda Önder Apo’ya dönük imha hedefi ‹mral› iflkence sistemi içinde sürece yay›larak, çürütme politikas› olarak tan›mlad›¤›m›z bir politik yaklafl›m çerçevesinde sonuca götürülmek istenmifl, dolay›s›yla süreç böyle bir politika temelinde uzat›lm›flt›r. Kuflkusuz bu de¤erlendirmeye Önder Apo’nun direnifli, onunla birleflen PKK gerillas›n›n ve Kürt halk›n›n fedai çizgisinde gelifltirdi¤i mücadelenin yaratt›¤› korku yol açm›flt›r. Bundan korkan, ürken, bunu kendileri aç›s›ndan daha tehlikeli gören güçler, çürütme politikas›yla sonuç almay› kendi ç›karlar› aç›s›ndan daha yararl› görmüfl, bu temelde de ‹mral› iflkence ve imha sistemini daha uzun süreli bir konuma getirmifllerdir.
SERXWEBÛN Ocak 2008
“‹mral› çürütme sistemi ayn› zamanda büyük bir mücadele alan›d›r. Uluslararas› gerici güçler çürütme politikas›yla sonuç almak isterken, Önder Apo ideolojik yenilenme, stratejik de¤iflimi sa¤lama ve örgütsel yeniden yap›lanmay›
gerçeklefltirme yönünde oluflturdu¤u fikirlerle büyük bir ideolojik mücadeleyi
‹mral› sürecinde vermifltir. Önder Apo, 1981-82’deki zindan direniflçili¤i gibi, Türk inkar ve imha sistemi karfl›s›nda ideolojik zafer kazanmay› bilmifltir”
metinin gelifltirmeye çal›flt›¤› sahte demokratikleflmenin nas›l bir aldatmaca oldu¤unu göstererek, Türkiye’deki demokratik dönüflümün ancak Kürt sorununun bar›flç›l demokratik çözümü temelinde gerçekleflebilece¤ini ortaya koymufltur. Böylece Türkiye’deki sahte demokratikleflme çabalar›n›n teflhir ve tecrit olmas›n› sa¤layarak, gerçek bir demokratik sistemin demokratik cumhuriyet ve demokratik konfederalizm temelinde ortaya ç›kar›laca¤›n› göstermifltir. Önder Apo’nun ulaflt›¤› bu düzey, ‹mral› sisteminde yaflanan mücadeleyi kazand›¤›na iflaret etmektedir. ‹mral› çürütme sistemi ayn› zamanda büyük bir mücadele alan›d›r. Uluslararas› gerici güçler çürütme politikas›yla sonuç almak isterken, Önder Apo da ideolojik yenilenme, sosyalizmde paradigma de¤iflimini gerçeklefltirme, stratejik de¤iflimi sa¤lama ve örgütsel yeniden yap›lanmay› gerçeklefltirme yönünde oluflturdu¤u fikirlerle büyük bir ideolojik mücadeleyi
w.
– Bu yöntemle ne amaçlan›yor?
ww
– Bunda amaçlanan, Kürt halk önderinin düflüncelerinin halka ulaflmas›n› engellemektir. Bunlar, bu düflüncelerin PKK’ye ulaflmamas› durumunda PKK’nin düflünce gelifltiremeyece¤i, kendini ilerletemeyece¤i, birli¤ini koruyamayaca¤› yarg›s›n› tafl›yorlar. Böylece PKK’nin da¤›l›p tasfiye olaca¤›n›, Kürt halk›n›n ulusal demokratik direniflini yürütemeyerek, 29. Kürt isyan› denilen direniflin bitece¤ini hesapl›yorlar. Önder Apo üzerinde uygulanan bask› ve izolasyonun bu kadar a¤›r olmas›n›n temel amaçlar› kesinlikle bunlard›r.
‹mral› sürecinde vermifltir. Önder Apo, 1981-82’de Diyarbak›r Cezaevi’ndeki imhac› yaklafl›mlara karfl› kazanan zindan direniflçili¤i gibi, Türk inkar ve imha sistemi karfl›s›nda ideolojik zafer kazanmay› bilmifltir. Önder Apo ideolojik olarak baflar› kazand›¤› gibi, hukuki yarg›lamalar sisteminden yararlanarak, k›t da olsa temel konulardaki düflüncelerini Kürt halk›na ve demokratik kamuoyuna ulaflt›rmay› da baflarm›flt›r. Bu da Kürt özgürlük hareketinin kendini yenileyip yeniden yap›land›rmas›na, Kürt ulusal demokratik direniflinin uluslararas› komploya karfl› yeni bir süreç gelifltirmesine yol açm›flt›r. Bu temelde ‹mral› mücadelesinde kazanan Önder Apo olmufltur. Kaybeden ise bir kere daha uluslararas› gericilik
ew e. c
Ancak Önderli¤imiz Yunanistan’da, Kenya’da, mahkeme sürecinde imhay› önledi¤i gibi, ‹mral› çürütme politikas›n› da bofla ç›karmay›, dolay›s›yla ‹mral› iflkence sisteminde süren mücadeleyi kazanan taraf olmay› baflarm›flt›r. Bütün engellemelere ra¤men insan üstü bir duyarl›l›k, bilgi toplama, düflünme gücü göstererek kendini ideolojik ve teorik bak›mdan yenileme, yeniden yap›land›rma gücünü göstermifltir. PKK’nin, Kürt özgürlük hareketinin yeni süreçte izlemesi gereken teorik çerçeveyi, program hedeflerini, stratejik ve taktik yaklafl›mlar› ortaya ç›karm›flt›r. Hem de Türkiye’nin, bu inkar ve imha sisteminin despotik, ›rkç›, faflist yüzünü en ileri düzeyde gösterir, teflhir eder bir noktada yapm›flt›r. Türkiye hükü-
ne t
– D›flar›yla iliflkileri, yaz›flmas› yok denecek kadar azd›r. Mektuplaflma mümkün olmad›¤› gibi, aile ve avukat görüflleri üzerinde tam bir kontrol vard›r. Avukatlar› ayda en fazla bir veya iki kez gidebilmekte, kardeflleri d›fl›nda hiç kimseyle görüfltürülmemektedir. Bu aile görüflleri de ço¤u zaman yasaklanmaktad›r. Bu biçimde hem dünyadaki geliflmeler hakk›nda bilgilenmesi engellenmeye çal›fl›lmakta hem de k›t ve çok zor ortamda oluflturdu¤u düflüncelerin avukatlar› arac›l›¤›yla halka ve kamuoyuna yans›t›lmas› engellenmeye çal›fl›lmaktad›r. Yine mektup yoluyla ya da broflür ve kitap yazarak d›flar›ya aktarmak istedi¤i görüfllerine izin verilmemektedir. Bunlara ‘örgüte talimatt›r’ denilerek, mahkemece el konulmaktad›r. Aç›kça görülüyor ki, Önder Apo’nun düflüncelerinden korkulmaktad›r. Kürt halk› ve Ortado¤u halklar› için gelifltirdi¤i özgürlükçü, eflitlikçi, demokratik düflüncelerden, bunlar›n Kürt halk›na ve Ortado¤u halklar›na ulaflmas›ndan korkulmaktad›r. Bunun engellenmesi için her türlü yol ve yönteme baflvurulmakta, tam bir bask› ve izolasyon sistemi gelifltirilmektedir. Bununla amaçlanan, Kürt halk önderini düflünemez duruma getirmek, düflündüklerini d›flar›ya aktarmas›na izin vermemek, böylece bir düflünce gücü olmaktan, ideolojik ve siyasi kimlik olmaktan ç›kararak siyaseten ve ideolojik olarak öldürmektir. Fiziki olarak amaçlanan imha baflar›lamay›nca, ‹mral› sistemi yoluyla ideolojik ve siyasi bak›mdan yok edilmesi hedeflenmifltir.
om
50
ve onun uygulamas›n› yapan Türk inkar ve imha sistemidir.
– 1 Mart 2007 tarihinde Önder Apo’nun avukatlar› Roma’da yapt›klar› bas›n aç›klamas›yla Önderli¤in zehirlenmesini dünya kamuoyuna aç›klad›lar. Bu konuda neler söylemek istersiniz? – Komplo yöntemler ile idam ve imha bofla ç›kar›ld›¤› gibi, ‹mral› sistemi içerisinde uygulanan çürütme politikas›yla Önder Apo’nun ideolojik ve siyasi bak›mdan yok edilmesi, tasfiye edilmesi amaçlar› da bofla ç›kar›lm›flt›r. En a¤›r bask› ve izolasyon koflullar›n› yaratmas›na ra¤men Önder Apo’nun çal›flmalar›n› engelleyemeyen ve Kürt özgürlük hareketinin geliflimini durduramayan Türk inkar ve imha sistemi, bu sefer oluflturdu¤u yeni imha ve tasfiye plan› çerçevesinde Önder Apo üzerinde imhay› h›zland›rmay› hedefleyen yeni bir uygulama bafllatm›flt›r. Özellikle 2006 y›l› bahar›nda
Ocak 2008 SERXWEBÛN n› an›lar›nda ve yazd›klar› romanlarda dile getirmifllerdir. 2006 bahar›ndaki onar›mda, Önder Apo’nun kald›¤› oda perdelerine kadar boyanm›flt›r. Bu boyan›n karakteri de, uzun süre nem koruyucu, nem tutucu olmas›d›r. Pencerenin aç›lmas›yla çal›flan kliman›n odan›n nem oran›n› haddinden fazla yükseltti¤i bir ortamda, pencere kapat›lsa bile mevcut boya sistemi o yüksek nem oran›n› tutmakta, hatta daha da art›rmaktad›r. ‹flte bu nemli ortam Önder Apo’nun sa¤l›k durumu için en tehlikeli ortamd›r. Zaten sa¤l›¤›n› rahats›z eden sinüzit hastal›¤›n›n varl›¤› nemli ortamlarda yaflamas›n› zorlaflt›rmaktad›r. Dolay›s›yla söz konusu nemli ortam, vücudundaki elementer dengeyi bozmakta, baz› elementlerin miktar›n› azalt›rken baz›lar›n› ço¤altmakta ve bu da hastal›k durumunun geliflmesine yol açmaktad›r. Nitekim doktorlar›n Önder Apo’ya söyledi¤inden anlafl›ld›¤› kadar›yla, bu uygulama sonucunda sinüzit hastal›¤› en ileri düzeye ulaflm›flt›r. Acil ve yeterli bir tedavi yap›lmazsa, hayati tehlike arz etmektedir. Yine doktorlar›n belirtti¤ine göre, nefes borusunda bozulmalar olmufl, nefes borusu iflas eder hale gelmifltir. Bu da bir hastal›k durumudur. Tabii mevcut sistemin Önder Apo’nun bünyesinde baflka ne tür hastal›klara yol açt›¤› bilinmemektedir. Uzmanlar bu durumu, kronik zehirlenme olarak ifade etmektedirler. Bu zehirlenme de vücutta çeflitli hastal›klar›n türemesine ve geliflmesine yol açmaktad›r.
– Zamana yay›lm›fl imha konseptinin ad›mlar› kronik zehirlenme ile tamamlanmak isteniyor, bunun için ne diyebilirsiniz? – Türkiye yönetimi, mevcut durumda ‹mral› iflkence sistemi içerisinde Önder Apo’yu böyle bir kronik zehirleme yöntemiyle imha etmeye çal›flmaktad›r. Bu biçimde hayati tehlike yarat›lm›flt›r. Dolay›s›yla ciddi bir fiziki sald›r›, iflkence durumu söz konusudur. Tedavisi için gerekli çal›flmalar› AKP hükümeti yapmamaktad›r. Ameliyat ve çok etkili bir tedavi gerekirken, birkaç hap vererek tedavi ediyor görüntüsü vermektedir. Kürt toplumuyla adeta dalga geçer gibi, bu imha sürecinin göz göre göre yap›laca¤›n› göstermektedirler. Bu yaklafl›m Kürt halk›n›n iradesini k›rma ve çaresiz oldu¤unu gösterme yaklafl›m›d›r ve oldukça tehlikelidir. Bu, Kürt toplumunu ilgilendirdi¤i kadar, Türkiye’nin demokratik güçleri ve bölge halklar›n› da ilgilendiren bir sald›r› durumudur. Gelifltirilen kronik zehirleme sistemiyle birlikte, ‹mral› ortam› tam bir iflkence ve imha sistemi haline getirilmifltir. Çürütme politikas›yla sonuç alamayan, baflar›ya gidemeyen Türkiye yönetimi ve uluslararas› komplocu güçler, flimdi Önderli¤imizi zehirleyerek imhas›n› gerçeklefltirmek istemektedirler. Mevcut sistem, Önder Apo’nun yaflama ve fiziki durumuna dönük ciddi bir sald›r› konumunu ifade etmektedir. Sa¤l›k durumunu bozmakta, yaflam imkanlar›n› gittikçe azaltmaktad›r. Tam bir fiziki iflkence uygulamas› söz konusudur. Böylece nefes alamaz, ›s›namaz, dinlenemez bir ortam oluflturuldu¤u gibi, beslenmesinden yaflam koflullar›na kadar iflkence alt›nda y›prat›l›p hastal›klar türetilerek, imhas›n›n gerçeklefltirilmesi öngörülmektedir. Bununla birlikte mevcut durumda ‹mral› sistemi, gerçekten de tarihin çok az tan›kl›k etti¤i bir psikolojik iflkence sistemini ifade etmektedir. Öyle ki, yaflam›n her an› psikolojik iflkenceye dönüfltürülmektedir. Uyumas›na, do¤ru dürüst yemek yeme-
ww
w.
ne te we .c om
‹mral› sisteminin yeniden onar›lmas› ad› alt›nda gelifltirilen çal›flmalar içerisinde Önder Apo’nun sa¤l›k durumunu etkileyecek, ölümünü h›zland›racak zehirleme biçimiyle yeni bir sistem oluflturulmufltur. 2 y›ldan beridir de böyle bir sistem içinde sa¤l›k durumu oldukça bozulmufl ve zorlay›c› bir noktaya gelmifltir. 1 Haziran 2004 At›l›m› karfl›s›nda zorlanan ve yeni bir imha konseptini oluflturan MGK’nin karar ve planlamas› temelinde gerçeklefltirilen bu yeni sald›r›lar tümüyle vahflicedir ve insanl›k d›fl›d›r. Hiçbir hukuka s›¤mayacak cinstendir. 2006 bahar›ndan itibaren sözde onar›m ad› alt›nda tamamen çürütmeyi h›zland›r›p ölümü getirecek bir sistem yarat›lm›flt›r. ‹mral›’da uygulanan yöntemler, Önder Apo’nun ifadesiyle çok nettir. Öyle bir hücre oluflturulmufltur ki, penceresi, kap›s› kapand›¤›nda oksijeni tükenmekte ve içinde bulunan kifli nefes alamaz, dolay›s›yla bo¤ulur bir duruma gelmektedir. Bo¤ulmamak, oksijene ulaflabilmek için pencere aç›ld›¤›nda ise odaya yerlefltirilen klima sistemi çal›flarak, h›zla odan›n nem oran›n› üç befl kat artt›rmaktad›r. ‹mral› adas› zaten do¤al olarak yüksek bir nem oran›na sahiptir. Bir de söz konusu klima sistemiyle nem oran› kat kat art›r›lmakta ve buz gibi so¤ur hale getirilerek, odada kal›namaz, yaflanamaz bir durum oluflturulmaktad›r. Zaten eskiden ‹mral› adas›nda kalan siyasi mahkumlar da hep adan›n nem oran›ndan flikayet etmifller ve bunun kal›c›, öldürücü hastal›klar yaratt›¤›-
51
SERXWEBÛN Ocak 2008
– Bununla ‘bak iflte gözetimimiz alt›ndas›n’ deyip yo¤unlaflmas›n› m› bozmak istemekteler?
– Son olarak bir fley belirtmek istiyor musunuz? Kürt halk›na ve dünya insanl›¤›na bu konuda bir mesaj›n›z var m›?
– Geldi¤imiz noktada ‹mral› sistemi her bak›mdan art›k dayan›lamaz, kabul edilemez, katlan›lamaz bir sistem haline gelmifltir. Önder Apo’nun büyük direnifli bu sistemi bütün yönleriyle a盤a ç›kar›p teflhir etmeyi sa¤lad›¤› gibi, onun zay›f yönlerini de göstermifl ve afl›lmas› gere¤ini ortaya ç›karm›flt›r. Bu temelde Kürt halk›n›n art›k böyle bir sistemle yaflamak istemeyece¤ini aç›kça ifade etmifltir. Kürt halk› da ‹mral› sistemiyle birlikte yaflayamaz bir noktaya gelmifltir. Kürt halk› onun için “Art›k Yeter” demifltir. ‹mral› sisteminin kökünden de¤ifltirilmesi için, “Önder Apo’yu yaflflaa ve yaflflaat” slogan›yla yeni bir örgütsel silkinifl, bu temelde demokratik mücadele hamlesi gelifltirmifltir. Bu hamlenin en önemli amac›, Önder Apo’nun özgürlü¤üne giden yolda acil ve yeterli bir tedavisinin gerçeklefltirilmesi ve ‹mral›’dan ç›kar›larak baflka bir yere nakledilmesidir. Bu da ancak tedavi edilip sa¤l›¤›n›n düzelmesinin yan›nda, daha uygun çal›flma koflullar› olan ve halkla iliflki kurabilece¤i bir statü ile mümkündür.
ww
w.
ne t
– Evet, bu gizliden de de¤il, aç›kça yap›lmaktad›r. Bütün bunlar dikkat da¤›t›c› bir yöntemle yap›lmakta, ses ç›kar›larak uyumas›na ve do¤ru dürüst çal›flmas›na f›rsat verilmemektedir. Bu uygulamalarla yo¤unlaflmas› engellenmeye, düflünemez hale getirilmeye çal›fl›lmaktad›r. Ayn› fley elektrik ve di¤er kullan›m araçlar› için de geçerlidir. K›saca ‹mral› sistemindeki yaflam özellikleri insan›n düflünüp bir fleyler üretmesi, yaratmas›na göre de¤il, tamamen düflünemez k›l›nmas›na, psikolojik bask› alt›na alarak sinir sisteminin tahrip olmas›na yol açacak bir niteli¤e sahiptir. Bu, çok a¤›r bir bask› ve iflkence durumudur. Önder Apo bununla birinci olarak, fiziki bask›lar ile çürütülmek, imha edilmek istendi¤ini, ölümünün h›zland›r›lmaya çal›fl›ld›¤›n› belirtti. ‹kinci olarak da uygulanan psikolojik iflkence yöntemiyle sinir sistemi iflas ettirilerek, düflünme gücünün ve dengesinin ortadan kald›r›lmaya, yok edilmeye çal›fl›ld›¤›n› ifade etti. Daha aç›k olarak da bu bask› biçimiyle yaflam›n art›k dayan›lamaz bir noktaya getirilerek intihara sürüklenmek istendi¤ini, amaçlar›n›n kesinlikle bu oldu¤unu ifade etti. Bunlara karfl› da kendi tutumunu ortaya
koydu. Fiziki bask›, iflkence ne kadar a¤›r olursa olsun buna karfl› büyük bir fedakarl›kla sonuna kadar direnece¤ini vurgulad›. Psikolojik iflkenceyi de ne kadar artt›r›rlarsa artt›rs›nlar düflünme gücünü, iradesini sürekli koruyaca¤›n› ve hiçbir biçimde intihara gitmek gibi bir yola tenezzül etmeyece¤ini bir daha hat›rlatt›. Kendisinin böyle bir yola kesinlikle baflvurmayaca¤›n›, e¤er bir imha durumu gerçekleflirse de bundan devletin sorumlu olaca¤›n› söyledi. Kendisinin her türlü iflkence uygulamas›na karfl› Kürt halk›ndan, insanl›ktan, PKK flehitlerinden, özgürlük ve demokrasi mücadelesinden ald›¤› güçle sonuna kadar direnme içinde olaca¤›n›, böyle bir direniflin gücünü ve iradesini gösterece¤ini ortaya koydu.
Kürt halk›n›n bu temel amaçlar do¤rultusunda “Art›k Yeter” noktas›na gelerek büyük bir mücadele süreci bafllatt›¤› bilinmektedir. Bu, sadece Kürt halk› ve özgürlük mücadelesi için gerekli bir mücadele hamlesi de¤il, bütün Ortado¤u demokratik mücadeleleri aç›s›ndan de¤er ifade eden bir özgürlük ve demokrasi hamlesidir. Bu hamle her alanda gelifltirilmektedir. Tüm Kürt demokratik ve yurtseverlerinin, ayd›nlar›n›n böyle bir hamleye kat›lma, güç verme Kürt halk›n›n böyle bir hamleyi sahiplenme ve ilerletme sorumlulu¤u vard›r. Ayn› flekilde Kürt halk›n›n dostlar›n›n, bölge halklar›n›n, demokratik güçlerinin, ayd›nlar›n›n Kürdistan’da ifllenmekte olan bu insanl›k katliam›na karfl›, yani ‹mral› sistemine karfl› Kürt halk›n›n yürüttü¤ü “Art›k Yeter” hamlesine güç ve destek vererek, Önder Apo’nun tedavisi ve yerinin de¤ifltirilmesi talebiyle bir mücadele içinde olmalar› gerekir. Bu mücadele hamlesine destek vermek, temel bir insanl›k, yurtseverlik ve demokratl›k görevidir. Önder Apo sadece Kürt özgürlü¤ü ve demokrasisi için de¤il, ayn› flekilde Ortado¤u halklar›n›n özgürlü¤ü, demokrasisi ve demokratik birli¤i için de mücadele etmektedir. Kürt halk önderli¤i kadar, Ortado¤u halklar› aç›s›ndan da önemli bir kiflilik ve önder bir flahsiyettir. Dolay›s›yla bölge halklar›n›n, ayd›nlar›n›n, demokratik güçlerinin Kürt halk önderi flahs›nda ‹mral›’da katledilmek istenen insanl›k gerçe¤ine, bölge halklar›n›n özgür ve demokratik iradesinin ‹mral›’da uluslararas› komplo çerçevesinde yok edilmesine karfl› yüksek bir duyarl›l›kla ve demokratik birlik çerçevesinde bir araya gelip mücadele etmeleri, en baflta da kendilerinin özgürlük ve demokrasi mücadelesidir. Bu temelde baflta ayd›n, yazar ve siyasetçiler olmak üzere tüm bölgenin demokratik halk güçlerini, Kürdistan’daki geliflmelere daha çok duyarl› olmaya, Kürt halk›yla kardeflçe birlik çizgisini daha fazla gelifltirmeye, bunun pratikleflme yolu olarak Önder Apo’nun tedavisi ve yerinin de¤ifltirilmesi hamlesine güçlü destek vererek bölgedeki halklar›n birli¤i ve kardeflli¤i mücadelesini güçlendirmeye ça¤›r›yoruz.
ew e. c
sine izin verilmemekte, çal›flma koflullar› oluflturulmamakta, dinlenmesine, havalanmas›na f›rsat tan›nmamaktad›r. Oldukça daralt›lm›fl olan yaflam koflullar›n›n hepsi de Önderli¤imizin psikolojisini bozmaya yöneliktir. Hücre gece gündüz 24 saat boyunca kameralarla izlenmekte ve 9 y›ld›r bu uygulama devam etmektedir. Kamerayla izleme yetmedi¤i gibi, örne¤in havaland›rmaya ç›kt›¤›nda bile d›flar›da bir veya birkaç kifli taraf›ndan sürekli izlenmektedir. Hücrede oldu¤u müddetçe de k›sa aral›klarla sürekli mazgal deli¤inden bak›larak rahats›z edilmektedir. Bir kiflinin sürekli takip alt›nda oldu¤u hissi, en a¤›r psikolojik durumdur.
om
52
Ocak 2008 SERXWEBÛN
53
ne te we .c om
PKK FELSEFES‹ VAR OLANLA YET‹NMEMEK HEP DAHA FAZLASINI DÜfifiÜ ÜNMEK VE BAfifiA ARMAKTIR “Neden geri ve yetersizim sorusuna her gün aray›fllarla cevaplar verilmektedir ama yine de yetersizdir. Size kalsa
kand›rman›n ötesine geçmeyeceksiniz: Örgütü de kand›r, kendini de kand›r, orduyu da kand›r, savaflta en ucuz numaralar
yap, ama yine de savafl›r gibi görün! Bunlar› yafl›yorsunuz. Sonuç, çok etkisiz komuta kiflili¤idir. Size göre bir önder kiflilik, kendini kand›rma sanat›nda en politik olan›d›r. Zaten sizde politika yapmak demek, a¤›rl›kl› olarak kendini kand›rmak
demektir. Çevresini kand›rabildi mi veya ürkütebildi mi, hediyelerle kendine ba¤layabildi mi, oldu iyi bir politik kiflilik! Toplumun geçerli felsefesi de biraz böyledir. Parti içinde yer bulmak demek, bunlar› kesinlikle reddetmek demektir”
Önder Apo’nun 23 A¤ustos 1996 tarihli de¤erlendirmesi lik, bitik ve verimsiz bir konumdas›n›z ki, kendinize bakmaya güç getiremiyorsunuz. Bunun üzeri yalanlarla örtülmüfltür. Dikkat ederseniz toplumsal felsefeniz –umar›m felsefe dersini gerçekçi ifllersiniz– fludur: Kendini oldu¤undan farkl› göstermek, hatta gerçeklikle çok ters bir söylem içinde yaflamak! Evet, bu sizde en temel felsefi özelliktir. Bizde felsefe eflittir, ‘kendini farkl› göstermeyi becer’ oluyor. Bu talihsiz ve çok tehlikeli bir felsefedir. Asl›nda buna felsefesizlik de denilebilir; güçlü bir yaflam yaklafl›m› olmayan, dünyaya bak›fl aç›s›ndan yoksun olmak da denilebilir.
binlerceniz karfl›mda oldu¤u halde, büyük heyecan duyam›yorum. Çünkü buna yol açacak bir iddian›z, h›rs›n›z ve eyleminiz yok. Bu da tabii benim trajedimdir. Zorlanmam büyük. Kendi kendimle yetinmek zorunday›m. Kendimi çare sahibi k›lmak, kendimi idare etmek zorunday›m. Yaln›z düflmanla de¤il, kendimle de savafl› baflar›yla vermek durumunday›m. Siz savafl› ne san›yorsunuz? Gerçekten savafl›n yan›ndan bile geçemiyorsunuz ve bu da büyük bir üzüntü kayna¤›d›r. Durumunuzu benim on yafl›mdaki halimle k›yasl›yorum; sizi daha da hareketsiz, aray›fls›z, heyecans›z, arzusuz görüyorum. Tabii bunun s›rr›n› çözmeliyiz. Bu bir kader de¤ildir. Sizi bu hale getiren her fleyden hesap da sormal›y›z. Gerçe¤inize bakmaktan çok korktu¤unuzu görüyorum. O kadar içeriksiz, o kadar si-
ww
w.
Büyük konuflmak, büyük dinleyici ve ö¤renci olmaya ba¤l›d›r. Ö¤rencilerin dinleme ve anlama gücü zay›f oldukça, bizim de konuflmam›z ya fazla anlam ifade etmez ya da de¤erinden çok fley kaybeder. Partinin yürüttü¤ü eylem çok büyük, fakat bunu anlayanlar çok küçük veya anlamak ve savaflmak durumunda olanlar adeta cücedir. Tabii burada suç kiflinin de¤ildir. Bu, temelini ulusal ve toplumsal gerçeklikte bulur. Özellikle yine aile gerçekli¤inde bulur. Bu sizi öyle iddias›z ve anlams›z k›lm›flt›r ki, bizim bütün yüklenmelerimiz fazla sonuç vermiyor. Mesele iyi niyetli olup olmamak de¤ildir; mesele savafla cesaret etmek ve her fleyini sunmak da de¤ildir. Mesele büyük yaratmak, büyük kavramak ve varolan› be¤enmeden sürekli daha fazlas›n› düflünmek, istemek ve gerçeklefltirmektir. Bizde kesin devrim böyle olursa baflar›ya gider. Yoksa sizin varolanla yetinme anlay›fl›n›z›n, bütün içtenli¤inize ve fedakarl›¤›n›za ra¤men, kötü bir baflar›s›zl›kla sonuçlanmas› kaç›n›lmazd›r. Kendini yaratan eylem adam› olmay›fl›n›z, büyük talihsizli¤iniz ve zavall›l›¤›n›zd›r. ‹nsan size bakt›kça üzülüyor. Sizdeki iddia zay›fl›¤› ve çaresizlik adeta bas bas ba¤›r›yor, “ben bu kadar›m, benden fazla umutlu olmay›n” diyor. Bütün bunlarda da çok iyi niyetli olman›z ifli daha da trajik k›l›yor, ac›nas› hale getiriyor. Örne¤in sizler benimle heyecan duyabilirsiniz; düflünceniz, umutlar›n›z ve ruhunuzda hayat bulma gerçekleflebilir. Ama
Sizlere dayat›lan felsefe anlay›fl› fazlas›yla ataerkildir
Sizleri etkilemek isterken her zaman kendimi sorgular›m. Ben bu dünyada niçin var›m? Ben neye dayanarak var olmal›y›m? Benim varl›k nedenlerim nedir? Beni var olmaya, kendimi kabul etmeye iten etkenler nedir? Ve ayr›ca beni çok gereksiz k›lan etkenler nelerdir? Bunlar› düflünmeden yaflamam mümkün de¤ildir. Ama kendinizi düflünün; varl›k nedenlerinizin çoktan bir inkar› içindesiniz. Sorgulamadan kaç›nd›¤›n›z gibi, yalanla, kand›rmayla, gafletle örtbas etmeyi de bir yaflam felsefesi olarak ele al›yorsunuz. Siz temelde belki de sa¤lam bir felsefe anlay›fl›ndan yoksun oldu¤unuz için kaybettiniz. Size dayat›lan felsefe anlay›fl› fazlas›yla ataerkildir ki, bizde bu, tama-
SERXWEBÛN Ocak 2008
54
“Çok büyük kusurlar›n›z olmasayd›, savafl ve toplumsal gerçekli¤inizde bu büyük zay›fl›klar yaflanmazd›. Sa¤lam kiflilikleriniz olsayd›, bu kadar ac›nacak bir halde kal›r m›yd›n›z? Parti iflleri, mücadele iflleri bu kadar hatalarla dolu
Sa¤lam kiflilikleriniz olsayd› bu kadar ac›nacak halde kalmazd›n›z
Ben bütün bu büyük savafl›ma ra¤men halen derin bir aray›fl içindeyim”
ww
kuvvetten düflmüflü, tabii sonuçta en baflar›s›z› peflinen kabullenmedir. En de¤me kifliniz, örne¤in bir parti yetkisi kapt› m›, iflte bu söyledi¤im bak›fl aç›s› nedeniyle k›sa sürede düflürmekten öteye gidemiyor. PKK yetkisinde, PKK gerçe¤inde asl›nda felsefi bir temel vard›r. Ne kadar inkar etseniz ve gereklerine ulaflmasan›z da, oldukça büyük bir çabayla egemen k›lmaya çal›flt›¤›m›z bir felsefi bak›fl aç›s› ve ona göre flekillendirme vard›r. Ama buna, iflte onun yetkisine, onun sorumlulu¤una kendilerini dahil edenler, temelde felsefi uyumlar› olmad›¤›, söyledi¤im anlamda –daha do¤rusu bencillik de diyebiliriz– içeri¤i olmayan bir bencillikle kendini dayatt›¤› için, k›sa sürede parti afl›nmas› ortaya ç›k›yor. Parti öncülü¤ünün yitirilmesi yaflan›yor. Halbuki PKK’de temel bir anlay›fl felsefesi vard›r. Bu kadar bencil kendini dayat›rsan, daha düflman›n tek bir ilerlemesi olmadan kaybedersin. Bu felsefeyle ancak kaleyi içten düflman ad›na fethetme gerçekleflebilir. fiunu derinden anlayabilirsiniz: Art›k bu kiflilik felsefesi ile toplumumuza egemen olan, en iyi objektif ajanl›k yap›labilir. Dikkat edelim, bizim toplumumuz düflman›n günlük kuflatmalar› alt›nda kaybetmiyor. Onun ruhuna, onun beynine ekilen bu sözde yaflam anlay›fl›, yenilgisinin de, kaybetmesinin de en temel nedenidir. Bizim toplumumuz sadece fethedilmifl de¤ildir, lime lime edilmifl, çok az dayanak noktalar› kalm›flt›r. Acaba gerçekten parti felsefemizi anlayacak gücünüz var m›? Bu çok önemlidir ve bu çok büyük bir sorundur. Felsefeye yaklafl›m deyip geçmeyin, önce savafl› burada vermelisiniz. Ben halen hat›rl›yorum, ciddi bir felsefi e¤itimim yoktu. Bölük pörçük baz› felsefi bilgilerle u¤rafl›yordum, yine
ew e. c
Ne olacak? Bu be¤eni düzeyi ile olsa olsa, hani o eski ‹slamiyet karfl›s›ndaki, en büyük devrim karfl›s›ndaki puta tap›c›l›ktan, iyi birer küçük put tap›c›lar›ndan öteye gidemezsiniz. Size göre savafl meydan›na girifl yapm›fls›n›z, ama bana göre daha er meydan›na ç›kma cesaretini bile, hatta onun inanc›n›, onun ilk sözcüklerini bile a¤z›n›za alamam›fls›n›z. Düflündükçe bu insanlara nas›l yol çizmek ve yürütmek gerekir diye üzülüyorum. Çünkü yaflam› ayakta kaybediyorlar. Bu konuda baz› çirkinlikleriyle, zavall›l›klar›yla, baflar›s›zl›klar›yla kaybediyorlar. D›fltan dürtmeyle, zorlama ve teflvikle güçlü kiflilik ortaya ç›kmaz. Düflüncesinde büyük u¤rafl› olmayan, ruhunda büyük s›k›nt›lar ve öfkeleri olmayan, gözünü büyük hedeflere dikmeyen, d›fltan hiçbir itme veya menfaatle geliflme yoluna koyulamaz. Unutmay›n ki, sizinle her an tüm ilerleme etkenlerimiz böyle basit, d›fltan itme veya teflviklerle oluyor. Kesinlikle bu temelde klasik bir ücretliden öteye bir emekçi de olsan›z, patron da olsan›z, kiflili¤inizde ondan ötesi geliflmez.
w.
Sonuç, iflte bugün sizlerle savaflt›¤›m›z kiflilik, partileflmeye gelmeyen, ordulaflmaya gelmeyen, zafere gelmeyen, yaflama gelmeyen, güzelli¤e gelmeyen kiflilik oluyor; bunun büyük çekiflme, çeliflki ve kördü¤üm haline gelmesi oluyor. Çok büyük kusurlar›n›z olmasayd›, zaten savafl ve toplumsal gerçekli¤inizde bu büyük zay›fl›klar yaflanmazd›. Sa¤lam kiflilikleriniz olsayd›, bu kadar ac›nacak bir halde kal›r m›yd›n›z? Parti iflleri, mücadele iflleri bu kadar hatalarla dolu geçer miydi? Ve en tuhaf› da kendinizi oldu¤u gibi kabul ediyorsunuz. Ben bütün bu büyük savafl›ma ra¤men halen kendimi be¤enmedi¤im gibi, kendimi nas›l baflar›l› k›laca¤›ma dair de derin bir aray›fl içindeyim. Ama siz, burnunuzdan k›l bile ald›rm›yorsunuz.
om
geçer miydi? En tuhaf› da kendinizi oldu¤u gibi kabul ediyorsunuz.
ne t
men toplumsal düflüflün kayna¤›d›r. Yine yabanc› hakimiyetlerin her türlü kölelefltirici etkisi alt›ndaki boyun e¤meci kifliliktir. Bu da silikleflmenin ve yarat›c›l›ktan tamamen kopman›n bir anlay›fl temelidir. ‹stedi¤iniz kadar çal›fl›n, bir köleden daha beter durumda kalman›z kesinlikle kaç›n›lmazd›r. Siz özgürlü¤e temel bak›fl aç›n›z› temelden kaybetmiflsiniz. Adeta felsefesiz büyütülmüflsünüz veya felsefeniz düflman›n felsefesidir. Aç›kça söylemeliyim ki, benim en büyük eylemim, daha kendimi tan›r tan›maz, bu insan özüne en tehlikeli yaklafl›ma karfl› gösterdi¤im tepkidir. Ve hat›r›mdad›r; çocuklarla iliflkilerimde, aileyle ve giderek köy toplumuyla çeliflkiyi hemen yakalad›m. Ben bunlar gibi olmamal›y›m ve fark›m› ortaya koymal›y›m diye bafllad›m. Herkes ailesinin, anas›n›n, babas›n›n yi¤it evlad› olmaya çal›fl›rken, ben ona büyük tepkinin gerekli oldu¤una inand›m. Herkes di¤erleriyle iyi geçinmeye, ataerkil ve çok düzenvari olmaya özenirken, ben büyük sorgulamaya girifltim. Biz bu temelde kendimizi var etmeye çal›fl›rken, siz ise tersinden, düzen ne istiyorsa, ataerkil toplum ne istediyse ona kendinizi yat›rd›n›z.
Kendinizi anlay›flta zincirlemiflsiniz
Felsefeyi tart›fl›yorsan›z, keflke tart›flmay› bilseniz diyorum. Siz anlay›flta kendinizi zincirlemiflsiniz. Bütün ömür boyu, yüzy›l da sürse, iki kat›n› ilave edelim, bu felsefe kördü¤ümüyle, bu yaflam anlay›fl›n›zla kesinlikle fazla umutlu olam›yorum. Sizi ne kadar etkilemeye çal›fl›yorum. Sonuç, bu felsefe kördü¤ümü nedeniyle en de¤erli çal›flmalar› bile anlams›zlaflt›rmaktan öteye gidilemiyor. Tabii bunun önemli bir özelli¤i de çok bencil olmas›d›r. Bu keyfiyetçilik, bencillik, yine kendine sevdal›l›k olay› alt›nda yatan felsefe en az› isteme, en güçsüzü isteme, en
Ocak 2008 SERXWEBÛN
55
ne te we .c om
öyle fazla dini bilgilerim de yoktu. Ama baz› etkilenmeleri yafl›yordum. Bir ara öyle oldu ki, art›k kendimi zor ayakta tutabildim. Büyük bir güvensizlik, kuflkuculuk öyle içimi kemirdi ki, kimsenin beni ayakta tutacak hali de yoktu.
Felsefeyi anlamak kitap okumakla olmaz bunun yaflamla ilgisi vard›r
malar› vard›r, din çat›flmalar› vard›r, mezhep çat›flmalar› vard›r. Bunlar anlay›fl çat›flmalar›d›r. Anlay›fl› temelinde güçlü savafl›m veremeyen, daha sonraki süreçte de güçlü olmaz ve baflar›l› da olamaz.
Hayat büyük bir okuldur
Aç›k yüreklilikle söyleyeyim do¤du¤um koflullar›; pek bilinçli olmasam, kitaplara dayanmasam da be¤enmiyordum. Bana göre bu böyle olmamal›, çareler gelifltirmeyelim diyordum. Bu sadece bir istem, ama önemli bir istemdi. Ailenin sunduklar›yla, köy toplumunun ve düzenin sunduklar›yla yetinmedim. Felsefe yaklafl›m›d›r, yetinmiyorum, istemiyorum, yeterli bulmuyorum. Gücüm art›kça, bilgim artt›kça daha fazlas›n› istiyorum. Ben bir ülke istiyorum, bir halk istiyorum, yeni bir yaflam istiyorum. Bunlar gelifltikçe, peki, neyle yapacaks›n sorusu kendini dayatt›. Neyle yapacaks›n sorusu akla flunu getirir: Güçle yapaca¤›m. Nas›l bir güçle, güç nas›l oluflacak? ‹flte bu örgütle, partiyle, iliflkilerle olacak. Bunlar›n hepsi çok çarp›c›d›r, birbiriyle ba¤lant›l›d›r. “Arzuluyorum, en iyisini, en güzelini istiyorum, ama yapma gücüm yok.” Bunu söyleyen çeliflkilidir, tutars›zd›r. Büyük istemek, ayn› zamanda büyük yapmay› da emreder. Bu aç›kt›r. Aksi halde iflte bizim toplumumuza egemen olan istem ve arzular› ile gerçeklefltirmeleri aras›ndaki yalanc›l›k ve seviyesizlik yaflan›r. Ondan sonra da dilenme ve yalvarma
ww
w.
Benim felsefeyi aray›fl y›llar›m son derece sanc›l›yd›. Dedi¤im gibi, hem anlama gücüm zay›ft› hem de ne kadar incelemeye çal›flsam da kültür seviyem elvermiyordu. O zaman sosyalizme s›n›rl› bir ilgi duyuyordum, ama bu aray›fl yetmiyordu. Sadece felsefeyi anlamak için felsefeyi okumak yetmez. Bunun çok yönlü pratik bir yaflamla ilgisi vard›r. Pratik yaflam›n kendisi zaten seni felsefeye götürebilir. Ya olumlu ya olumsuz, ya özgürlük ya kölelik felsefesine götürür. Öyle san›yorum ki, sizin bir felsefi savafl›n›z olmam›flt›r. Daha do¤rusu, mevcut egemen düzenin hiç fark›na varmaks›z›n ne verilmiflse onu benimseme gibi, belki de eski dönem köleliklerden daha tehlikeli bir bak›fl aç›s› alt›nda flekillenmiflsiniz. Dolay›s›yla bir özgürlük felsefesine ihtiyaç duymuyorsunuz. Bu size tamamen bafl›ndan kaybettiren bir anlay›flt›r. fiimdi neden büyük düflünce tart›flmas› olmuyor? Halen içinizde ne siyasi, ne askeri, ne felsefi temeller olmad›¤›; temel dünyaya bak›fl aç›lar›n›zda kendini tatmin eden bak›fl aç›s› oturmad›¤› için politikay› ve askeri bilimi hiç anlayamazs›n›z, anlaman›z da son derece kuru bilgilerden öteye gidemez. Benim mevcut askeri ve siyasi geliflmelere önderlik etmem bile felsefi gerçekli¤imle yak›ndan ba¤l›d›r. Temel felsefi anlay›fl›m olmadan, ben bu kadar a¤›r askeri ve siyasi sorunlar›n çözümünü üstlenemem, bu savafl› yürütemem. Ama siz sözde eylem adam› olmay› seçiyorsunuz. Kifli ne kadar düflünceden kopuksa, o kadar pratikçi olur yaklafl›m› içindesiniz ve birçok tehlikeli yaklafl›m içinde kendinizi kabul etmeniz söz konusudur. Dikkat edilirse, her büyük devrimde çok büyük düflünce çat›fl-
tarz› pefli s›ra gelir. Yine temel bir felsefe e¤itiminiz olmad›¤›ndan m›d›r, siz bu çeliflkiyi yafl›yorsunuz. Örne¤in ordu gerekiyor. Ki, bu bizde ekmek ve su kadar gereklidir. Bütün yaflam özlemelerimizi, hatta yaflam varl›¤›m›z›, kimli¤imizi yok eden büyük bir tehlike var. fiuan bütün felsefi aray›fllar›m›z›n önünde duran ciddi engeller var. Varl›k nedenimizi tehdit ediyor. E¤er bunu kavrad›ysak, temelde bunu bütün yönleriyle hissettirmeliyiz. O zaman ne gündeme gelir? “Ben bu büyük tehlikeyi nas›l aflmal›y›m? Büyük tehlikeyi aflmad›kça hiçbir emelimi gerçeklefltiremem” diyeceksin. “Hiçbir arzum gerçekleflmez, hiçbir sevgim olmaz, hatta sa¤l›kl› bir ekmek bile yiyemem, bulamam. Varl›¤›m tehdit alt›nda çünkü” diyeceksin ve bu do¤rudur da. E¤er bütün bunlar› do¤ru kavrad›ysan›z, o zaman büyük bir tehlikeye göre büyük çaba gerekir diyeceksiniz. Büyük tehlike nedir? Esasta Türk sömürgeci devleti veya daha somut olarak faflist özel savafl ordusu diyoruz. Her fleyi elimizden alma güçleri var. ‹flte eskiden canavarlar diyorlard›, y›lanlar, bilmem iflgal ordular› diyorlard›, flimdiki onlardan daha tehlikelidir. Eskiden canavarlar belki zay›f olan› yutarlard›. Ama bir baflka yerde güçlüsü ç›k›p o topraklarda, o halk için bir geliflmeyi sa¤layabilirdi. fiimdiki, topyekün halk› bitirme ve bir ülkeyi harap etmedir; insan› da iliklerine kadar bütün düzeylerde düflürmedir. Mevcut teknik ve sömürgecilik tarz› bunu sa¤l›yor. Demek ki, tehlike çok daha büyüktür.
SERXWEBÛN Ocak 2008
“Arzular›n›z çok geri. Düflünün, bir sigara felsefesi, basit bir çorbayla yetinme, bir iki ahbap çavuflla yetinme ve iliflkide güzelli¤i ve kaliteyi aramama... Ço¤unuzun durumu bu de¤il midir? Bu, büyük bir eylem yarat›r m›? Büyük duygulara yol açar m›? Hay›r bu askerlik sanat›na yol açamaz. Yine büyük yurtseverli¤e de yol açamaz. Size kal›rsa bu bir kaderdir”
ne t
Büyük istemek büyük u¤rafl ister
bencillikle, bu bireycilikle hiçbir fley baflarmayaca¤›n› bilir. “Büyük savaflmak gerekir” diyeceksin. Büyük u¤rafl› gerekir, büyük gücü gerekir, büyük ordusu gerekir. Büyük ordu nas›l oluflur? ‹kna gücüyle, e¤itimle oluflur. Özgürlük ordusunun sopalarla gerçekleflmesi düflünülemez. Büyük ikna, büyük propaganday›, büyük ikna faaliyetini gerektirir. ‹liflkileri a盤a ç›karmay›, iliflki gelifltirmeyi emreder. Düflünün, siz böyle yap›yor musunuz? Hay›r. Büyük özgürlük felsefesiyle ba¤lant›n›z zay›ft›r. Hatta unutmay›n ki, kendinizi idare etmekten bile acizsiniz. Demek ki düflman felsefesinin tamamen etkisi alt›ndas›n›z. “Ben ne düflmandan, ne özgürlük savafl›m›ndan yanay›m, ben kendimden yanay›m” havas›ndas›n›z. Bu da büyük bir yaland›r. Kendinden yana olmak, düflman›n objektif ajan›, askeri olmak demektir. Bunlar çok aç›kt›r. Bunun silah› nedir? Kendini kand›rmad›r, gaflettir. Düflüncesi son derece silik ve da¤›n›k, arzular› çok geridir. Düflünün, bir sigara felsefesi, basit bir çorbayla yetinme, bir iki ahbap çavuflla yetinme ve iliflkide güzelli¤i ve kaliteyi aramama... Ço¤unuzun durumu bu de¤il midir? Bu, büyük bir eylem yarat›r m›? Büyük duygulara yol açar m›? Hay›r bu, politikaya ve askerlik sanat›na yol açamaz. Yine büyük yurtseverli¤e de yol açamaz. Size kal›rsa bu kaderdir; “Böyle yarat›lm›fl›z, böyle gideriz” dersiniz. Ama ben öyle olmad›¤›n› aç›klad›m. ‹nsan›n temel özgürlük özlemine tamamen ayk›r› bu durum, kökenleri yüzy›llar ötesine giden yabanc› iflgaller alt›nda flekillenmifl feci flekildeki toplumsal gerçekli¤imiz söz konusu oldu¤unda, çok çarp›k, çok içeriksiz, afl›r› bencil, bencil oldu¤u kadar da çok güçsüz
ww
w.
Demek ki felsefe soruna böyle yaklaflmay› emrediyor. Daha do¤rusu özgürlük felsefesi böyle emrediyor. Bunun için insan kendine güvenebilir. ‹nsan en büyük tekniktir, istese atom bombas›ndan daha etkilidir. En büyük teknik derken, atom bombas› kadar etkili derken, “Peki, nas›l olur?” diyeceksiniz. Bu, kiflinin kendini örgütlemesiyle olur. Size hakim olan düflman felsefesidir. Bencillik dedi¤iniz asl›nda örgütselli¤i inkard›r. Düflüncede, duyguda ve bizzat pratikte kendisiyle s›n›rl› kalma söz konusudur. Sonuç, çok zavall› birisi olmad›r. Birkaç ahbap çavuflu, aile efrad› varsa, demektir ki bafl›ndan itibaren güçsüzlü¤e mahkumdur. Bu bireycilik felsefesi nedeniyledir ki, düflman bunu günlük olarak besliyor. “Senin ailen her fleydir, küçük bir memuriyet senin her fleyindir” diyor. Bu felsefe bize kaybettirir. Amac› küçük, örgütü küçük, eylemi küçük; kendisini ya kurtar›r ya kurtarmaz. Özgürlük felsefesi peflinen bu
Köleli¤in zift gibi her taraf›n›z› kaplamas›n› savunamazs›n›z
ew e. c
O zaman buradan nas›l bir sonuç ç›karmal›s›n? “Müthifl kendimi anlamal›y›m, tan›mal›y›m, kendimi örgütlemeliyim” sonucunu ç›karman gerekir. Düflman›n büyüklü¤üne göre bunu yaparsan, “Düflman›m büyük, benim de bunu aflmam için gereken büyüklü¤ü kendimde yakalamam flartt›r” sonucuna var›rs›n. Bu çok aç›kt›r. O zaman u¤rafl›n› çok büyük k›lman gerekiyor. Düflman› yenecek kadar u¤rafl, hatta yerine de emellerimizi gerçeklefltirecek kadar yenilikler yarat! Bunlar›n çaresini kendinde bulacaks›n, inanacaks›n, bileceksin, yapacaks›n. Tutarl›ysan, mevcut düzene karfl› ve de özgürlük anlay›fl› için bunlar› sa¤layacaks›n.
bir felsefenin veya toplumsal gerçekli¤in bir sonucudur. Siz istedi¤iniz kadar çeflitli k›l›flara büründürün, bu yarg›dan kurtulamazs›n›z. Özellikle içinizde “parti saflar›nda bir türlü geliflmiyorum, t›kand›m” diyen bencil, bencil oldu¤u kadar örgüte fazla gelmeyen durufllar›n hepsinin alt›nda düflman›n bu temelde yaklafl›m› söz konusudur.
om
56
Bunu kabul etmemek, özgür felsefemizin bir gere¤idir. Nitekim ben kabul etmiyorum. Yaln›z sizleri de¤il, dayat›lan dünyay› da kabul etmedim. Bunu anlaman›z gerekir. Hele yoldafll›k aday› olarak kendinizi ortaya koyuyorsan›z, hiç fluraya buraya s›¤›nmay›n. Bunlar›n hepsi yalanlar›n›za bizi ortak etmedir. “fiu nedenden ötürü geliflemedim, düflünce gücümü gelifltiremedim, flu nedenden ötürü zavall›y›m, t›kanm›fl›m” türünden s›zlanmalar›n hepsi yaland›r ve bu yalanlar› da bize dayatma cüretidir. Kald› ki, bu büyük sayg›s›zl›kt›r. Saflar›m›zda bu asl›nda en var olmamas› gereken bir tutumdur, fakat ayn› zamanda en çok görülen tutumdur da. Silikli¤in, köleli¤in zift gibi her taraf›n›z› kaplamas›n› savunamazs›n›z. Buna bahane arayamazs›n›z, bunun savunuculu¤unu hiç yapamazs›n›z. Zor da olsa ona karfl› savafl›m vereceksiniz. Çok zor olabilir, ama bana göre mücadele en gerekli olan›d›r. Düflünüyorum, mücadele her fley diyorum. Bunun d›fl›nda yaflamla ilgili olan her fley hiçbir fleydir. ‹lle mücadele, ille mücadele diyorum. Baflka bizi zenginlefltirecek, kendimize getirecek hiçbir fley yoktur. Hatta mücadele devrim mücadelesidir. Devrim mücadelemizde bu savafl tarz› her fleydir. Di¤er yaflamla ilgili olan hiçbir fleydir. Felsefe budur. Her fley mücadele için ve mücadeleci olmak biçiminde olmal›d›r. Bu düflüncede, pratikte, örgütte, iliflkide, yani her anlamda mücadeledir. Sonuçta bu mücadele sizi yeniden yaratabilirdi. Çok geri olan›n›z› bile güçlü k›labilirdi. Mücadele ederken, baz›
Ocak 2008 SERXWEBÛN sürdürmeye devam ediyorum. Benim felsefede, politikada, özellikle askerlikte ve tabii ki daha somut örgüt tarz›nda büyük bir gerçek savafl›m›m var. Kendinizi bizim yerimize koyun. Toplum her fleyimi, parti her fleyimi kabul etmeye haz›rd›r. Eminim kendi yalanlar›na inananlar, kendini kand›rm›fl olanlar var. E¤er konumunuz bizim konumumuz olsa, tabii kendinizi yitirmeniz, kendinizi kaybetmeniz iflten bile de¤ildir. Birçok diktatör, despot veya yalanc› toplum önderi böyle ortaya ç›kar ve toplumlar›n bafl›na felaket gibi çöker. Ama halen biz kendi içimizde örgütselli¤i yakalamak, askerlik tarz›n› do¤ru yaflatacak duruma getirmek için amans›z somut gerçekli¤imizi ilerletecek bir yaklafl›m içindeyiz. “Neden geri ve yetersizim? Neden yeterli olmak zorunday›m?” sorular›na her gün aray›fllarla cevaplar verilmekte ve yine de bu yetmemektedir. Ama size kalsa kand›rman›n ötesine geçmeyeceksiniz: Örgütü de kand›r, kendini de kand›r, orduyu da kand›r, savaflta en ucuz numaralar› yap, ama yine de savafl›r gibi görün! Bunlar› da yafl›yorsunuz. Sonuç, çok etkisiz komuta kiflili¤idir. Size göre bir önder kiflilik, kendini kand›rma sanat›nda en politik olan›d›r. Zaten sizde politika yapmak demek, a¤›rl›kl› olarak kendini kand›rmak demektir. Çevresini oldukça kand›rabildi mi veya ürkütebildi mi, hediyelerle ba¤layabildi mi, oldu iyi bir politik kiflilik! Toplumun geçerli felsefesi biraz da budur. Parti içinde yer bulmak demek, bunlar› kesinlikle reddetmek demektir.
Bak›n, Önderlik gerçe¤imizde çok bambaflka bir durum yaflan›yor. Bütün bu geliflmelere ra¤men yine be¤enmiyor, yanl›fl› görüyor. Bin kilometre ötesindeki askeri ve siyasi sorunlar› günü gününe yaflayandan daha gerçekçi görüp de¤erlendiriyor. Onunla da yetinmiyor, çözüm için imkan yarat›yor. Kendinize bak›n, hiçbir hatas›n› görmeme, eksikli¤ini gizleme, en önemlisi de geliflmeden kaç›nma, ilerletmemek için bahane uydurma var. En yi¤idi en ucuz bir ölümü kendine lay›k görüyor. Bu da kötü bir sonuçtur. Bu yüzden de güçlü kiflilikler bir türlü ortaya ç›km›yor. Bu da bir kader de¤ildir. Dikkat edilirse, Önderlik tarz›na ba¤l› kal›nd›¤›nda bile bu rahatl›kla afl›labilir. Kendi içinizde bir aray›fl ve hatta kitaplara dayanarak bir geliflme imkan› bulamad›n›z. O zaman somut dönüfltüren, gerçeklefltiren Önderli¤e anlam verin. Önderlik bu anlamda ne demektir? Felsefi anlamda da olsa, kendi bafl›na binlerce kitab› okuyarak gerçeklefltirmeyece¤inizi Önderli¤i anlayarak bir ç›rp›da gerçeklefltirebilirsiniz. Bu imkan› veriyor. Son dönemlerde Kürt toplumundaki büyük felsefi de¤iflikli¤i, hatta düflman toplumundaki veya egemenlerin etkisi alt›ndaki toplumun de¤iflimini siz nas›l de¤erlendirebilirsiniz? Önderlik gerçe¤i ile. Bu, büyük bir felsefi de¤iflikliktir.
ne te we .c om
yaklafl›mlar›n›z, yaflam tarzlar›n›z var. En tehlikelisi de buradad›r. Sanki yaflamay› bilecekmiflsiniz gibi, sanki yaflaman›n imkan› varm›fl gibi kendini aldatma var ve bu çok yayg›nd›r. Sanki mücadele gerekmezmifl gibi davran›l›yor. Hay›r. Mücadele bizde tek yaflam tarz›d›r. Savafla ba¤lanmam›fl bir mücadele, örgütü veya kiflileri hiçbir sonuca götüremez. Bunun d›fl›ndaki bir yaflam erkek köleli¤ine, günümüzde de ihanete veya düflman›n kontras› olmaya götürür. Bunun orta yolu falan kalmam›flt›r. “Kendimi biraz yaflayay›m” demek, “Düflman› biraz güçlendireyim” demektir. Biraz keyfini, biraz bencilli¤ini yaflamak demek, ordudan vazgeçmek demektir. Acaba bu anlamda yaflam›n do¤ru yoluna, savafl›n do¤ru yoluna kendinizi yöneltecek misiniz? Buna cesaret edecek, bu iç savafl› kendinizde gittikçe fliddetlendirebilecek misiniz? En yak›c› soru budur. En kötüsü, bu soruyu sormamak gibi cevab›n› vermemek, dedi¤im gibi yaflamayaca¤› halde yaflan›rm›fl gibi davranmak kendini aldatmakt›r. Sizde çok yayg›n olan da budur.
57
En yi¤idiniz bile ucuz bir ölümü kendine lay›k görüyor
ww
w.
Benim kadroda gördü¤üm özellikle flu kendini kand›rma özelli¤idir. Kimse bana flunu söylemez; hatta flu anda ne söylesem kabul ederler. Kald› ki dikkat ederseniz, büyüklük s›fat›na ulaflm›fl›m. Toplum benim söylediklerimi din gibi anlamaya aç›kt›r. Ama dikkat edin, hakikat savafl›n›
Biz partimiz içinde köleli¤i y›kt›k
Parti gücümüz bunu her ne kadar göremiyorsa da, büyük bir felsefi de¤iflikli¤in oldu¤unu bilim adamlar› çoktan de¤erlendiriyorlar. Bak›fl aç›lar›, yaflam anlay›fllar› çoktan de¤iflmifltir. O halde Önderlik kendi bafl›na bir felsefe gerçeklefltiricisidir. Zaten bizim toplumumuzun fazla okuma imkan›, kültür birikimi yoktur. Felsefe oluflturamaz. Ama gerçekleflen Önderlikle bu bofllu¤u aflmay› deneyeceksin, politikayla felsefeyi iç içe yaflayacaks›n. Yine politik kadrolar ayr›, askeri komutanlar ayr› da demeyeceksin, hepsi bu okulun içinden ç›kacak. Yani hepsi iç içe birleflerek meydana gelecektir. Bu neden böyledir? Toplumsal ger-
SERXWEBÛN Ocak 2008
leme, atama, devletime, bugünü de kurtard›k. Ne mutlu bana!” Felsefe budur. Önderlik gerçe¤inde bu yoktur, olamaz da. Olsa savafl, geliflme durur. Onun için toplum zaten inanç temelinde yaklaflmay› kabul ediyor. Yani felsefi bofllu¤unu Önderlik tarz›yla gideriyor. Eksik de olsa, onun için bu aflamada en geçerlisidir. O halde siz de bir felsefe gerçeklefltirebilir, sa¤lam bir Önderlik takibi ile bunu sa¤layabilirsiniz. Fazla kitap okuma imkan›n›z yok, kendinizi fazla sorgulama imkan›n›z da yok. Savafltan ötürü en büyük Önderlik takibi sizin için en geçerli yoldur.
Önderlik birikmifl felsefedir
Sizden dinleme gücü istiyoruz
Felsefe okulu çok zor bir okuldur. Çeflitli dönemlerde bu okullar kurulmufltur ve ö¤rencileri de bafllang›çta sadece felsefe okumak isteyenlerdir.
“Ben hem filozof, hem politikac›, hem askeri sorumlu gibi olmak durumunday›m. Neden? Çünkü mevcut bofllu¤u baflka türlü doldurmaya özel savafl f›rsat vermez. Uygulanan sömürgecilik tarz› senin bu aflamalar› birdenbire yaflaman› zorlu k›l›yor. Partimiz bu anlamda bir felsefe okulu,
ne t
fiimdi bütün bu anlat›lanlar gerçek ise, kald› ki ben kan›tl›yorum, acaba buna ra¤men parti okulumuzu böyle kabul edecek misiniz? Ben sizi tan›yam›yorum, aç›kça söylemem gerekirse, neyin ö¤rencisi oldu¤unuz benim için art›k adeta bir karmafla haline gelmifltir. Büyük ihtimalle dinleme kabiliyetiniz de yok edilmifltir. Sizden dinleme gücü istiyoruz, fazla bir fley istemiyoruz. Herhalde köleden daha beter edilmiflsiniz. Dikkat edilirse, biz partimiz içinde köleli¤i y›kt›k. ‹steyen istedi¤i kadar konuflabilir. Ama izliyoruz, örne¤in en sorumlu olanlar bile ciddi bir toplant›da yar›m saat bile konuflam›yor. Konuflmas› da ezop dili gibidir, yar›m yamalakt›r. Neden? Çünkü siz tan›nmaz haldesiniz. Ama dikkat edin, Önderlik gerçe¤ini göz önüne getirirseniz, ilk günden beri bir konuflma dilidir. Annesine ilk söyledi¤i söz “ekmek istiyorum” veya “da¤a ç›k›p diledi¤im gibi gezmek istiyorum” olmufltur. Anne olumlu tepki vermeyince, büyük eylemi bafllatma gücünü gösteriyor. Sen misin bu istemlere karfl› koyan, o zaman gör bafl›na gelecekleri! Daha sonra devleti sorgulad›m. “Ey devlet, ben flunu istiyorum. Sen gerekeni yapma, gör bafl›na gelece¤i!” Önderlik budur. Dikkat edilirse her biri için hem çok konufltum, hem çok yapt›m. Siz ne yapt›n›z? “Yarabbi, çok flükür ai-
bir savafl okuludur. Hepsini iç içe yaflamak zorundad›r”
Bafllang›çta politikayla, savaflla fazla ilgilenmemifller. Bu daha sonraki etkilenmelerin sonucudur. ‹skender Aristo’dan etkilenmifltir. Fakat bu dolayl› bir etkilenmedir. Askeri alanda bu felsefeyi uygulatm›flt›r. O kadar da okuyor tabii, buna ra¤men farkl›d›r, yani Aristo ayr› ‹skender ayr›d›r. fiimdi tarihte bu kadar öyle okul var. Filozof ayr›d›r, uygulayanlar çok ayr›d›r. Bizde ise her ikisi ayn› zamanda gerçeklefltirilmek durumundad›r. Ben hem filozof, hem politikac›, hem askeri sorumlu gibi olmak durumunday›m. Neden? Çünkü mevcut bofllu¤u baflka türlü doldurmaya özel savafl f›rsat vermez. Uygulanan sömürgecilik tarz› senin bu aflamalar› birden bire yaflaman› zorlu k›l›yor. Partimiz bu anlamda bir felsefe okulu, bir politika okulu, bir savafl okuludur. Hepsini iç içe yaflamak zorundad›r.
w.
ww
Toplumsal gerçekli¤imizde uzun süre bir felsefi ak›m bafllatamad›k. Zaten yasakt›. Düflünme yasa¤› vard›, halen de yasak var. Serbest politik faaliyet olamaz, o daha da yasakt›r, idamla cezaland›r›l›r. Hele askeri düflünmek, toplumsal gerçekli¤imize göre an›nda yok edilmeyi beraberinde getirir. Bunun karfl›l›¤› da nedir? Düflünceden vazgeçeceksin, düflman›n en iyisinden kötü bir iflbirlikçisi olacaks›n, askeri olarak da düflman›n en iyi bir askeri, hem de hiç konuflmaz köle bir askeri olacaks›n. Bu, çok aç›k bir durumdur. Bunun yerine özgürlü¤ü tercih ettin mi durumun ne olacak? ‹flte kurulmak istenen, kurulmas› gereken bir felsefe okulunu açacaks›n›z. O halde istemeyi bilmelisiniz. Neden, kimden istemek gerekti¤ini kesinlikle bilmelisiniz. Anlayabilmelisiniz, anlatabilmelisiniz. Demin söyledi¤im gibi istemeyen,
ew e. c
çekli¤imiz, onun üzerindeki egemenlik tarz› bunu mecbur k›l›yor. Partimizin içinde ise bu gerçekli¤i kavramak ve kabul etmek yerine, “düflünmek zordur, b›rak, politika zordur, b›rak” deniliyor. Geriye ne kal›yor? Köylü isyanc›l›¤›! Köylü isyanc›l›¤›n›n fazla de¤eri yoktur, tepkidir ve mevcut düzenli ordu karfl›s›nda ömrü bir saat bile de¤ildir. Önemli bir çeliflkimiz ise sizin köylü isyanc›l›¤›n›zdan öteye gitmeyen tepki düzeyinizi aflmak, sizi yenilmeyecek savafl tarz›na, onun politik tarz›na ba¤lamakt›r. Aksi halde siz düflman›n a¤z›nda bir lokma bile de¤ilsiniz. Neden gerçeklere gözünüzü kapatacaks›n›z?
om
58
anlatamayan biri benim için bir hiçtir, en kötüsünden bir köledir, Ça¤dafl köle, maskeli veya badanal›, makyajl› köle, ehlileflmifl köledir. Roma döneminin köleleri özel tedbirler alt›nda yaflat›l›rlard›. fiimdiki tedbirlerle, ça¤dafl köleliklerle ah›rlar boflalt›lm›fl, fakat ülkenin tümü ah›r haline getirilmifltir. Böyle baz› etkili yöntemlerle kendinizi özgürmüfl gibi san›p en alas›ndan bir köleli¤i yafl›yorsunuz, Roma köleleri bu kadar onursuz de¤illerdi. Bir Spartaküs ortaya ç›kt›¤›nda büyük direndi, ayakland›. En ufak direnme f›rsat›n› bulduklar›nda büyük direndiler. Tarih bunu hep söyler. Ça¤dafl kölelikte, emperyalizm koflullar›nda ve yine en kötüsü bizim ülke koflullar›m›zda en i¤renç kölelik geçerlidir. Çünkü kifli kendini özgür zannediyor. Hele bir de ça¤dafl insanlar gibi, örne¤in bir Amerikal›, bir Alman gibi elbise giyiyor ve baz› fleyler yiyip
Ocak 2008 SERXWEBÛN yor ve do¤ru yapm›yor. Felsefi olarak, politik olarak kendini kilitlemifl, arzu itibariyle kendisini çarp›klaflt›rm›flt›r. “Bir güzel sigaray› içime çekeyim, hele biraz ahbap çavuflluk yapay›m, hele bir köye gideyim, hemflehricilik yapay›m, hele bir akl›ma düflüyorsa kar› kocal›k deneyeyim” deniliyor. Sonuç, kaybetmemiz anlam›na geliyor. Çünkü içeri¤i bofltur. Bir sigarayla, basit bir yetki ile insan nas›l tatmin olabilir? ‹çinde fethetme yoktur, içinde güç olma durumu yoktur. Kendini kand›rmaya, örgütü kand›rmaya çal›fl›r, sonra örgütle karfl› karfl›ya gelir. Nitekim en merkezi adamlar›m›z›n hepsi örgütle karfl› karfl›ya gelmek-
oldu¤u için sizleri idamdan k›r›p geçirmiyoruz. Ama unutmay›n ki, tarih bunu affetmez. Nas›l affetmez? Yenilirsen affetmez, düflman egemen olursa affetmez, amac›na ve arzular›na ulaflamazsan affetmez. Bu da a¤›r bir cezad›r. ‹dam etmek flart de¤il, yenildin mi, amaçlar›n yok edildi mi, sen en büyük cezay› yedin say›l›r. Hem de en kötü flekilde uygulan›rcas›na!
ne te we .c om
içiyorsa, “bak, ben de onlar gibiyim” diyor. Bu kendini büyük kand›rma biçimidir. Asl›nda öyle bir durum yoktur. Roma’da köle nas›l kendini efendiyle özdefllefltiriyorduysa ve bu büyük bir yalansa, flimdi kendini ça¤dafl bir Amerikal› veya Almanla özdefllefltirmek de bir o kadar ve hatta k›rk kat daha tehlikeli bir yaland›r. Ama iflte “ben de onun gibiyim, yiyor içiyorum, TV seyrediyorum, sokakta da dolafl›yorum. Onun nesi varsa benim de az çok vard›r” diyor. Halbuki bu büyük bir gaflettir. Bir Alman kesinlikle böyle de¤ildir. Onun tarihi temeli, siyasi ve askeri temeli, kültürü, yine bireysel olarak oluflumu çok daha farkl›d›r. Bizim oraya giden emekçimiz sadece özeniyor. Müthifl kand›rma çemberi içinde s›k›flt›r›lm›flt›r. Bu da ne anlama geliyor? Ça¤dafl, çok tehlikeli kölelik anlam›na geliyor. Bunu böyle de¤erlendirmek gerekir. Nas›l afl›l›r bunlar? Bunu reddedeceksin. Ben bu yaflam› kabullenemem. Yoksulluk içindedir, ekmek için oraya gitmifltir. Büyük s›k›nt›dad›r, “özgürlük istiyorum” diyor. “Ekmek istiyorum” diyor. Burada yaban ellerde ekmek pek sa¤l›kl› de¤ildir, bal›¤›n olta ile beslenmesine benzer. Ülkemde ekmek istemeliyim, özgürlük istemeliyim. Çünkü ekmek ve özgürlük aras›nda s›k› bir iliflki vard›r. Bu da ülkede gerçeklefltirilir. Baflka yerde özgürlük gerçekleflmez. Çünkü baflka yerlerde baflka iradeler gerçekleflir. Özgürlük iraden en çok halk›n›n do¤ufl yerinde, kayna¤›nda olabilir. Bunun için ne yapacaks›n? Arzunu güçlendireceksin. Ekmek istemini, özgürlük istemini gerçekten güçlendireceksin ki, anlama gücün geliflsin.
59
ww
w.
ten sorgulan›yorlar. Asl›nda suçlar› da defalarca idamd›r. Ama örgütümüzün di¤er bir niteli¤i de mahkemedir. Mahkemede idam verilirse, sonuç a¤›rl›kl› olarak ›slah yoluyla neticelendirmedir. Dikkat edilirse, bizim toplumsal ve ulusal davam›z, yarg›lama yap›lmas› halinde idamdan kurtulacak birkaç kifli bulamaz. Hepsinin suçu idamd›r. Toplumdaki durumu b›rak›n, örgüt içinde de durum böyledir. Kurallar›n gereklerini, hatta örgüt felsefesinin, örgüt politikas›n›n ve savafl tarz›n›n gereklerini yerine getirmemekten bir iki kifli ya kurtulur ya kurtulmaz. Ama bunun ›slah edici ve affettirici nedenleri oldu¤u için, bir de cezay› ertelemek daha do¤ru bir yaklafl›m
Anlama gücün geliflti mi yapma gücün de geliflir
Yine Önderlik gerçe¤inde çok nettir ki, istemesini ve anlamas›n› bilmeyen yapmas›n› da bilmez. fiu anda partimizin içinde t›kanm›fl kadro, yaratmayan önder kadro tüm olumsuzluklar›n eseridir. Özü de fludur: ‹stemiyor, anlam›-
Konuflma tarz›n›z bile özgürlü¤e dayal› geliflmelidir
O halde böyle bir suçlu olmaktan kurtulmak için yap›lmas› gereken çok önemlidir. “Bir kaderdir, yaflam tarz› böyledir, öyle senin söyledi¤in gibi de¤ildir” derseniz, o zaman bu zavall›l›¤›n›za ne derim? Bir sigara için k›rk takla at›yorsunuz veya basit bir ahbap çavufllu¤a bile bu kadar yelteniyorsunuz. Bu düflkünlü¤ü sen bana izah et diyece¤im. Hatta en büyük yarg›y› da flurada yapaca¤›z: Neden büyük yaflama sayg›s›zl›k? Neden yaflamak istemiyorsun? Neden büyük güç olmuyorsun? Neden? Bu da büyük yarg›d›r. “Benim ihtiyac›m yok” diyemesin ki. ‹htiyac›n yaflama yoksa, o zaman derhal öl! “Hiç yaflama ihtiyac›m yok” diyen insan›n ilk yapaca¤› fley, kendini a¤›r cezaland›rmad›r. Ama düflünün ki, hepiniz yaflamak istiyorsunuz. O zaman yaflamak isteyen, yaflama sayg›y› da kesinlikle göstermek zorundad›r. Yaflama sayg›y› nas›l gösterebilirsin? Yaflama sayg› onun özgür gereklerine anlam vermekle, onu düflmana karfl› savunmak ve güzellefltirmekle olur. Ne olur aksi halde? Birer büyük sayg›s›z olarak yaflar kesinlikle özgür insanlar›n karfl›s›na ç›kamazs›n›z. Önderlik gerçekli¤inde bir di¤er yan fludur: Kendini özgürlefltirinceye kadar veya kendini özgür hissetmedi¤i zamanlarda insanlar›n karfl›s›na ç›kmaz, konuflmaya cesaret edemezdi. Kendisinden utan›r, s›k›l›rd›. Neden? Çünkü ben özgür de¤ilim derdi. Ne zaman ki özgürlük kelimelerini heceledi ve özgür olabilece¤ine inand›, bir fley-
SERXWEBÛN Ocak 2008
fi yaklafl›m› anbean uyguluyorum. Sonuç, kendime karfl› tutarl› olmam›, kendime karfl› sayg›l› olmam› ve bu da itibar› ve onuru ortaya ç›kar›yor. Kendinize uygulay›n, bu formülün tersi ortaya ç›k›yor. Büyük anlay›fl yoktur, düflmana karfl› çok hesaps›z kitaps›z ç›k›fllar yap›l›yor. Bafl›ndan yenilgisi kaç›n›lmazd›r, dolay›s›yla baflar›s› yoktur. Bu da tabii ki kendine karfl› büyük sayg›s›zl›k anlam›na gelir. Sayg›s›zl›¤› iflleyen kifli de çirkindir, yalanc›d›r, düflkündür, alçakt›r ve a¤›rl›kl› olarak yaflanan budur.
Özgürlük savafl›na do¤ru anlam vermemekle kendimizi aldat›yoruz
Felsefe bunu netçe ortaya koyuyor. Buna ra¤men iddian›z geliflmeyecek mi? Geliflmeyecekse, benim size söyleyece¤im fludur: Gerçekten
“Konuflma tarz›n›z› çirkin buluyorum. Çünkü özgürlü¤e dayal› sa¤lam olarak geliflmiyor, kand›rmac› yönü daha a¤›r bas›yor. Daha kendini
çözememifl, kendisine karfl› sayg›y› elde edememifltir; bunun için tehlikelidir,
ne t
mikrop yay›yor. Toplumsal kanseri gelifltirmek çekici de¤il, hatta yenilgilerle doludur. Yenilgi ölüm demektir. Yenilgi kiflili¤i kanserli kiflilik demektir” mektir. Sürekli yenilgi kiflili¤i de devrimde kanserli olma demektir. Çünkü her gün varl›¤› yenilgiye götürüyor. Bunu yaflayanlar›n›z az de¤ildir.
her zaman geldi¤iniz yere kendinizi koyun veya en alas› kendinize iyi bir ölüm haz›rlay›n. Asla böyle çirkince yaflamaya yeltenmeyin. Zaten benim en büyük devrimci ç›k›fl sebeplerimden biri olan çirkince yaflama duydu¤um büyük öfkem olmasa, kendimi böyle ortaya koyar m›y›m? Beni ben yapan bu mücadele tarz›d›r. Size karfl› bir mücadele tarz›d›r. ‹flte örgüte gelmiyorsunuz, orduya gelmiyorsunuz. Ona karfl› ben de savafl›yorum. Bu ben demektir, beni ben yapmak demektir. Size göre ise aldat kendini, biraz daha yutturmaya çal›fl! Köylüye hakim olan felsefe bu de¤il midir? Ve o da eflittir, yoksulluk, alas›ndan bir kölelik de¤il midir? Bir jandarma hepsini yönetecek güçte de¤il midir? Bütün ulusal varl›¤› yok edildi¤inde, “bravo paflam” diyerek alk›fl çalan kiflilik de¤il midir? Ve bunlar sizsiniz, sizin geldi¤iniz yerdir. Kendinizi niye örtbas edeceksiniz?
w.
Yenilmez kiflilik en sa¤l›kl› kifliliktir
ww
fiu anda en çok gereksinim duyulan, her sahada kolay yenilmeyen kiflili¤i yakalamakt›r. Çünkü o, toplumu sa¤l›¤a kavuflturman›n en vazgeçilmez ilac›d›r. Bunlar ciddi sorunlard›r. Aç›k söyleyeyim, ben bile insanlar›n karfl›s›na cesur ç›kam›yorum. Düflman› sizin gibi karfl›lamaya hiç gücüm yoktur veya o gafletle olamaz. Ama yine de bir tarz›m var, bu beni çok zor da olsa insanlar›n karfl›s›na ç›karabiliyor ve düflmana karfl› baz› e¤ilimlerin içine girebiliyorum. Ama bundaki fark fluradad›r: Bunu kesinlikle büyük anlay›fl temelinde, büyük haz›rl›klarla yürütüyorum. En önemlisi de, yenilmeme biçiminde bir felse-
Niye? Örtbas ederseniz, bu durum yi¤itli¤in karfl›tl›¤›d›r. Ç›k›fl›n›z olmaz. Onun sonucu da, öfke yaratacak toplum ve görevlerini yerine getirmeyen savaflç›lar ve partililer anlam›na gelir ki, bu hiçbir gerekçeyle savunulamaz. “Kendimi savunurum” dersen, sen bir yalanc›s›n. Daha da ›srarla dayat›rsan, sen bir mahkemeliksin. Daha da kendini dayat›rsan, sen bir karfl› devrimcisin. Baflka ç›k›fl yolu olamaz veya giderek daha kötü olursun. Hala hat›r›mdad›r: Köylü, “beyim, flu efle¤i görüyor musun? Kulaklar› yere de¤ecek kadar uzun. Biz böyleyiz, senin bu sözlerin bize hiç kar etmez.” Halen akl›mdad›r, köylü bunu saf ve dürüstçe söylüyordu, siz daha de¤iflik flekilde söyletmek istiyorsunuz. Ama içerik ayn›d›r. Eflek anlamaz, kula¤›n› bile sallamaz. Bu çok tehlikeli bir durumdur. Sonuç, çok zor durumda olan insanlar. Afrikal› siyahlar bile flu anda bizden daha ilerdedir. Sar› ›rk ilerde, Afrikal›lar ilerde, Arap çölündeki Bedeviler de ilerdedir. En tehlikeli durum bizim durumumuzdur. Neden? Çünkü biz özgürlük savafl›na do¤ru anlam vermemekle çok sahte bir biçimde kendimizi aldatt›k. Büyük aldanmay› yedik. Bu bir yerde yanl›fl vurulan bir i¤neyle sa¤lam bünyenin felç olmas›na benziyor. Biz felçli bir toplumuz. Düflman›n yanl›fl i¤nesini yiye yiye felç edilmedik tek bir kiflimiz kalmam›flt›r. Ne zamana kadar? ‹fllerinize hakim olana kadar, temel özgürlük söylemine ve gere¤ine, yapt›r›m gücüne ve eylem gücüne ulafl›ncaya kadar böyle olacakt›r. Bu güce ulaflmaman›z halinde siz bir felçlisiniz ve asla yaflamaya hakk›n›z yoktur derim. Bir felçli ve yatalaks›n›z. fiu anda ço¤unuzun durumu askeri yatalak, siyasi yatalak, komal›kt›r. Yani benim gibi biri kendine hakim olmazsa, günlük olarak elden gidersiniz. Bunu niye inkar edesiniz ki? Özel tedbirlerle sizi yaflat›yorum. Gerçekçi olun ve mutlaka anlay›n. Hiç olmazsa geç de olsa anlamaya bafllay›n. Kendinizi büyük sorgulay›n. Bak›n, ben bu yafl›ma gelmiflim, halen kendimi sorgulamaktan vazgeçmiyorum. Bütün halk kesimi bana taparcas›na ba¤l›-
ew e. c
ler yapaca¤›na dair inanc› geliflti, o zaman baz› ad›mlar att›. Bu çok önemliydi. Tabii tutarl› oldu¤u, büyük anlay›flla da bu geliflti¤i için kolay kolay yenilmezdi. Ama size bakal›m: Durumlar›n›z yürekler ac›s›d›r ve büyük bir utanmazl›k var. Kendi kendinize sayg›l› bir yaklafl›ma bile sahip de¤ilken, nedir bu çal›m atmalar? Konuflma tarz›n›z› çirkin buluyorum. Çünkü özgürlü¤e dayal› sa¤lam olarak geliflmiyor, kand›rmac› yönü daha a¤›r bas›yor. Daha kendini çözememifl, kendisine karfl› sayg›y› elde edememifltir; bunun için tehlikelidir, mikrop yay›yor. Örne¤in bana göre toplumsal kanseri gelifltirmek çekici de¤il, hatta yenilgilerle doludur. Yenilgi ne demektir? Yenilgi ölüm demektir. Yenilgi kiflili¤i kanserli kiflilik demektir. Nedir kanserin bir özelli¤i? Hücrelerin kendi kendine ölümü de-
om
60
Ocak 2008 SERXWEBÛN
“San›yorum fazla s›¤›naca¤›n›z yollar kalmad›. Önderlik gerçe¤imiz ayn› zamanda köleli¤in ve delili¤in s›¤›naca¤› hiçbir yer b›rakmama gerçe¤idir; kesin akl›n yoluna girme ve yenilmezlik gerçe¤ini kiflili¤inde yakalamad›r. Bu çok ciddi bir okuldur. ‹yi ö¤renci
ne te we .c om
d›r. Bir kesimi en az›ndan öyledir. Parti de öyledir. Neden kendimi sorgulamaktan vazgeçmiyorum, bu size hiçbir ders ç›kartt›rm›yor mu? Ö¤renilmesi gerekir. Çünkü eksiklikler var, çünkü tam bulamad›¤›m gerçekler var. En önemlisi de tam yapam›yorum. O halde aramam ve eylemi gerçeklefltirmem gerekiyor. Bunu inkar edemezsiniz, ben de inkar edemem.
61
Önderlik ayn› zamanda düflünmeye bafllama ve eylemi gelifltirme yoludur
Tan›m tam yerindedir. Anlay›fla kendini güçlü vermeyen delidir. Toplumda sadece bu bildi¤iniz haller içine giren, örgüt içinde daha de¤iflik duruma giriyor. Toplumda yak›p y›kar, örgüt içinde kural tan›maz. Asl›nda bu daha tehlikeli bir delilik oluyor. Demek ki, siz “her ne kadar felsefeye gelmesek de, kendimizin bir delilik felsefesi var” diyorsunuz. Do¤ru, delilik felsefeniz var, ama kaç para eder? Bunu sorgulamal›s›n›z.
Akl›n yoluna girmeli ve yenilmezlik gerçe¤ini kiflili¤inizde yakalamal›s›n›z
Demek ki, bu anlamda da yollar kapal›d›r. Delili¤e methiye, sa¤lam yola girifl anlam›na gelmez. Ço¤unuz fluna onay istiyorsunuz: B›rak bu delilik felsefemi diledi¤im gibi yaflayay›m! Neyi yaflayacaks›n, deli? Nereye kadar ileri gidebilirsin? Bu delili¤i serbest piyasaya b›raksam bol bol alay edilir, sald›r›rsa daha sonra zincire ba¤lay›p bir yere atarlar. Sizin durumunuz da bu de¤il mi? Dünya bizimle alay etmiyor mu? Bir fleyler yapmaya çal›flt›¤›m›zda apar topar zindana atmad›lar m›? Haydi, bu delilik de¤ilmifl de! Bizim siyasi durumumuz tam bir delilik durumuydu veya siyasi delilerdik! Sonuç, çok ucuz yakalanmalar oldu. Ordu içinde de delilik var. Kural tan›madan savaflmak var. Binlerce kay›p delilik felsefesine ba¤lanman›n bir sonucudur. Köylülerin felsefesi olamaz. Felsefe ak›ll› insanlar›n iflidir, geliflmeye bafllayan iradeli halklar›n iflidir. Bunu art›k kendimize yak›flt›rmal›y›z. Bunun karfl›s›nda savunma olmamal›d›r. “B›rak köleli¤imi savunay›m” felsefesi; bu felsefe olamaz. “B›rak, delili¤e methiyeye devam” bu da sa¤l›kl› talep olamaz. Bunlar iyi istemler de¤ildir. Vazgeçmeyi art›k kabullenmelisiniz. Her gün
ww
w.
‹çinizden baz›lar› nas›l yapt›? Özgürlük imkan›n› en sorumsuz biçimde de¤erlendirdi. Bunlar› nereye koymal›y›z? Düflman›n objektif ajanlar› ya da gözü karad›rlar. Sonuçta da düflman›n tehlikeli bir ajan› gibiler. En iyileri kendini bu konumda san›yorlar, ama çok tehlikeliler. Di¤erleri hastad›r, PKK ortam›nda köleli¤i biraz daha de¤iflik yafl›yorlar. Bu da tehlikelidir. Bütün bunlar› yaflayan sizsiniz, hikaye sizin hikayenizdir. Demek ki, okulumuz s›radan okul de¤ildir. Hani belki bana da fazla sayg›n›z olmayabilir, ama unutmay›n ki baz› askeri kurallara göre yürütülüyorsunuz. En az›ndan bunu kabul etmifl gibi görünüyorsunuz. Ne kadar bu okulu inkar edersiniz? Peki, bu emirler ne olacak? Bu görünüflte özgürlük ordusuna girmeniz nas›l olacak? Bunlar›n hepsini düflünmek zorundas›n›z. Yani her fley mutlaka sizi düflünmeye zorluyor. Bütün yollar kapanm›flt›r. Düflünce yolu da, do¤ru eylem yolu da aç›kt›r. Ne kadar iyi anlar ve yaparsan, o kadar iyi bir yol arkadafl› ve yoldafl›s›n. Aksi halde yolun yanl›fl, yoldafll›¤›n da çarp›kt›r. Bunun yerine delilik felsefesini koyabilir miyiz? Ad› üstünde, delilik felsefesi! “Ben anlamaz›m ve her an her türlü yere sapar›m!” Çünkü deliler böyledir. Delilerin anlay›fl bulan›kl›¤› ve ne yapaca¤› belli olmama tan›m› vard›r. Ço¤unuzun örgüt içindeki durumu böyledir. Çizgide sa¤lam olam›yor, anlamas› kesin de¤ildir ve her an her fleyi yapabilir. Bu tamamen delilik felsefesine göre kendini ayarlamakt›r. Bu anlamda da ezici bir ço¤unlu¤unuz bu durumdad›r.
olmazsan›z bafl›n›za her fley gelebilir. Çünkü bu okulun düflmanlar› çoktur”
yemin için, “ben kölelikten vazgeçiyorum” deyin. Yemin billahi için. Nas›l bir Müslüman hemen her fleye bafllarken, yerken, içerken, yatarken ve niyaza dururken besmele çekerse, sizin de art›k bu dönemde besmeleye bafllang›çlar yapman›z kadar, bir de tövbe etmeniz gerekir. Tövbe ve besmele birbiriyle çok iliflkilidir. “Kölelikten ve delilikten tövbe” diyeceksiniz. Do¤ruya da besmele ile bafllayacaks›n›z. Peygamberimiz güzel ifade etmifltir: “Rahman ve rahim olan tanr› ad›yla!” Her gün böyle bafllar. Di¤erinden kaçmak, tövbe, isti¤far bütün kötülüklerden, dönemine göre anlaml›d›r ve halen toplum biraz kendini böyle sa¤lam tutmaya çal›fl›yor. Tabii biz bununla yetinemeyiz. Karfl›m›zdakinin flerri bin bir tövbe, isti¤far gerektirir, de¤il mi? Yaflama tarz›na bafllamak için her gün bir besmeleyle bafllaman›z gerekir. Dinsiz, imans›z toplum denir bize. Gavur, kafir laflar› ne anlam ifade edebilir? Bu, kötülüklere düflmeyi dile getiriyor. Arasak toplumumuzun gözeneklerini, baz› felsefe k›r›nt›lar› vard›r. Anlamasa da, dedi¤im gibi gözeneklerde var. Öyle fazla yaflam kabiliyeti yoktur, kaynak bulma kabiliyeti yoktur. fiuras›nda buras›nda gizlidir, paramparçad›r. Bu da durumu kurtaramaz. Kald› ki islamiyet öyle yapmad›, farkl›yd›. San›yorum fazla s›¤›naca¤›n›z yollar kalmad›. Önderlik gerçe¤imiz ayn› zamanda köleli¤in ve delili¤in s›¤›naca¤› hiçbir yer b›rakmama gerçe¤idir; kesin akl›n yoluna girme ve yenilmezlik gerçe¤ini kiflili¤inde yakalamad›r. Bu çok ciddi bir okuldur da. ‹yi ö¤renci olmazsan›z bafl›n›za her fley gelebilir. Çünkü bu okulun düflman› çoktur. En önemlisi, bu okulun gerçeklefltirmek istedi¤i yaflam mükemmele yak›nd›r. Gereklerine uymad›n›z m›, kendinizi en fliddetli bir savafl içinde bulursunuz, o durumda da yenilmeniz, ezilmeniz kaç›n›lmazd›r.
SERXWEBÛN Ocak 2008
Ahmakl›¤›n savunuculu¤unu yapmak mümkün de¤il
Bu aç›dan ortay› yol bilmeyeceksin. Orta gibi bir gerçeklik zaten yoktur. Orta yol, iki s›n›f›n veya iki gerçekli¤in gölgesidir. Gölgeler kalkt› m› kendi de biter. Bu aç›dan küçük burjuval›k özelliklerini bana gerçeklik diye yutturmaya kalk›flmay›n. Benim bunu ciddiye almam mümkün de¤ildir. Mümkündür, gölgeler de bir gerçekliktir. Ama gölgeler as›l de¤ildir. As›l olan gider ve gölgeden eser kalmaz. Ona karfl› direnen gölgeler de ortadan kalk›yor. Bofluna zahmet etmeyin. Orta yolculu¤u, ara yolculu¤u oynama oyununu b›rak›n, bundan hay›r gelmez. Çünkü dönem itibar›yla gölgeler kalk›yor, gerçekler yal›nkat k›yas›ya çarp›fl›yor. Bütün bunlardan k›sa bir sonuç ç›karacaks›n›z: Kapanan yollarla aç›lan yollar çok belirgindir. Hem baflka çaresi yoktur, hem de arzulanmaz.
ww
w.
ne t
Dikkat edilirse, Önderlik gerçe¤inde s›¤›n›lacak ne ataerkil ideoloji, ne dinsel tasar›mlar yoluyla s›¤›nt› arama, ne bölük pörçük küçük düflen yaklafl›mlar vard›r. Kendini ayarlama, çok kölelefltirme de kurtar›c› olamaz art›k. Savunma dersen, daya¤› yersin. Çünkü ucubenin söylemi olamaz, kendini kand›rman›n dili olamaz, zaaf›n ve zay›f›n dili olamaz. Daha da önemlisi, eveleyip gevelemekle savunmak hiç olmaz. Bütün yollar kapanm›flt›r. PKK gerçe¤i, okul sistemi bunu kapat›yor. Zor diyeceksiniz. Unutma ki, sen beterin beteri en kölelefltirici zor alt›ndas›n. Siz onu aflmak için özgürlük zorunu müthifl benimseyeceksiniz. Ne de olsa halen insan olma iddias›ndan vazgeçmemifliz. Her zaman söyledi¤im gibi, büyük amaca ve yaflama ba¤land›n m› çareler tükenmez. Bunun için zordur. Yalan kölenin dilidir, savunusu olamaz. “Edemedim, yapamad›m” gibi sözlerin hepsi yalanc›n›n sözüdür, bunun da yollar› kapanm›flt›r. “A¤l›yorum, s›zl›yorum” demek daha da alçakçad›r. Yapamazs›n ve de kapanm›flt›r. PKK bu anlamda sözünün ve eyleminin sahibi olacaksa, siz de gerçekten buna var›m diyorsan›z, o zaman bu kapat›lan yollar› bir daha açmaya çal›flmayacaks›n›z. Kap›lar bir daha aç›lmamacas›na kapanm›flt›r. Niye deniyorsunuz? Aç›lan kap›lar var. Büyük düflünce kap›s›, büyük eylem kap›s›, büyük savafl
kap›s› aç›lm›flt›r. Neden onda kesin ad›mlarla yürümüyorsunuz? “fiaflakald›m, iki arada bir deredeyim, orta yolculuk felsefesinin etkisi üzerimde var” demeyecek ve bunu y›kacaks›n. Bu da çok tehlikeli bir yalan felsefesidir, bunu b›rakacaks›n›z. Orta yolculuk, aradaki orta s›n›f›n veya iki s›n›f›n, yani ezilenle ezenin, sömürenle sömürülenin veya ahlaki kavram olarak güzellik ve çirkinli¤in, do¤ruluk ve yanl›fll›¤›n izdüflümü olmak, ikisinin etkisi alt›nda kalmakt›r. En iyi kiflilik bu de¤ildir. Bu iki tane izdüflümden ibaret bir yalanc›l›kt›r.
Bütün bunlara ra¤men “Biz anlamaya gelmeyiz, yollar meselesi bizim için önemli de¤ildir veya fazla ayd›nlat›lmam›flt›r” derseniz, bu süper ahmakl›¤a bir methiyedir ve art›k yeni bir türdür; deli ile ak›ll› aras› ahmakl›kt›r. “Biz ahmakl›¤› tercih edece¤iz” diyemezsiniz. Ahmakl›¤›n savunuculu¤u yap›lamaz, ahmak deliden daha beterdir. Deli ile ak›ll› aras›nda oynamaya nas›l yeltenebilirsiniz? Bu da yeni bir yoldur, ince bir yoldur. Araflt›rd›k, buluflturduk, sonra bu önemli ahmakl›k yolunu ortaya ç›kard›k. Bu da yeni icatt›r. PKK’de bu icat çok gelifltirilmifltir. Aç›kça bu ahmaklara da diyorum ki bu, kesinlikle tercih edilecek bir yol olamaz. Bizde yüzde doksan›n yolu ahmaklar›n yoludur. Ahmaklar çok egemendir. Fakat ad› üstünde ahmak, çok etkisizdir. Bir deli kadar bile etkili de¤ildir. Bu aç›dan bu savunuyu durdurun. Diyorsunuz ya, “hep kendimizi kand›rd›k, kural belliydi ama yapamad›k, amaç netti ama ba¤lanamad›k, düflman yolu gözler önündeydi ama malzeme olmaktan kendimizi kurtaramad›k.” Bunlar düpedüz ahmakl›kt›r ve hangi cesaretle böyle konufluyorsunuz? Utanm›yor musunuz? Hayretler içinde kal›yorum: Belki delili¤in k›smen savunuculu¤u yap›labilir, ama ahmakl›¤›n savunuculu¤unu yapmak mümkün de¤ildir. Kendi kendini kand›rmak, hem de özgür ortamdayken bunu yapmak olamaz. O zaman biz de a¤›r küfrü kullan›r›z. “Ya bu bana böyle sert yaklafl›md›r” demeyin, çünkü tan›m gere¤i öylesiniz. Neden bunu tercih ettin, neden ahmakça olmay› durufl flekli belledin? ‘Bilmiyordum’ de¤erlendirmesi de çok çarp›c› olacakt›r. Sende hiç vicdan yok mu ve bu kural› bir hat›rlatan›n olmayaca¤›n› m› sand›n? O zaman da çocuklu¤a öykünüyorsun. Tam k›rk yafl›ndaki bebek! “Ben sadece a¤lar, s›zlar›m!” Peki, bu bir savunma olabilir mi? Ço¤u arkadafl›n durumu ahmakl›kt›r. Üzerine gidildi¤inde gösterdikleri tav›r, “ben k›rk y›ll›k bebe¤im, bol bol a¤lar›m” oluyor. Bunu nas›l savunacaks›n›z? Sakal›n ç›km›fl, saç›n a¤arm›fl, bütün yafll›l›k alametleri var. Sen
ew e. c
Ucubenin söylemi kendini kand›rman›n dili olamaz
om
62
Ocak 2008 SERXWEBÛN
63
Bu sefer bebeklik teorisiyle durumu kurtarmaya çal›flacak. Dikkat edilirse, bebeklik teorisi bizde ahmakl›ktan sonra gelifltirilen teoridir. ‹flte “ben
sa ya ahmakt›r, ya delidir ya da bebektir. Bu özelliklerle de hiçbir fley baflar›lamaz. Bu anlamda daha da kendinizi inceltirseniz inceltin. Ben size söylüyorum, bütün bu sahte savunmalar›n önü al›nm›flt›r. Kendinizi asla yutturamazs›n›z. Ya geriye ne kal›yor? Yol aç›kt›r; yaflam›n yolu, savafl›n yolu, sayg›n›n yolu, flerefin yolu, baflar›n›n yolu aç›kt›r. Büyük düflünecek, gerekirse do¤ruyu buluncaya kadar tart›flacaks›n. Gerekirse onu öncü örgüte kavuflturmaya da güç getireceksin. Örgütlenme çok zor olay de¤ildir, ne de olsa insan iliflkisidir. “Neden zordur” diyeceksiniz. Basit bir ifl ihtiyac› bile örgütlenmeyi gerektirir. fiu a¤ac› sökmek bir kiflinin ifli olamaz, üç kiflinin ifli olur. Bu bir örgütlenmedir. Sen düflman› yenmek istiyorsun, bu çok aç›k. Bu bir kifliyle
düflmüflüm veya a¤lar›m, bebe¤im, ne söylersen a¤lar s›zlar›m, ne söylersen alt›m› kirletirim” anlam›na gelen tutumlar sergileniyor. Politikada, askerlikte alt›n› kirletmek çok kötüdür. Nedir o? Bir kural› uygulamamad›r. Nedir o? Çok önemli bir komutanl›k yetkisini kullanmamad›r. Nedir o? Çok önemli taktik esaslar› planlay›p uygulayamamad›r. Bunlar›n hepsi alt›n› kirletmedir. Düflünün, bizde alt›n› kirletmeyen kald› m›? Herkes “gel de temizle” diyor. Politikada, askerlikte bunun yeri hiç olur mu? fiimdi feci bir yerde ölme de bir bebekliktir. Çünkü çok kolay ölen, ancak çocuk olabilir. Yaman savaflç› kolay ölmez, susturulamaz. Kurallar onun yan›nda afl›nd›r›lmaz. E¤er afl›nd›r›l›yor-
olmaz, bir bölükle olmaz, bu bir orduyla olur. Demek ki orduyu do¤ru anlayacaks›n. ‹liflkiyle olur, iliflkiyi do¤ru anlayacaks›n. Böyle yaparsan ses ç›kar. Bu en ilkel insan›n tespit etti¤i bir husustur. Sen halen, “bireyciyim, kendimden baflka hiçbir fley tan›m›yorum” dersen, bu ne demektir? Bu yalan› ne zamana kadar yutturacaks›n? Ne zamana kadar kendini kand›racaks›n? Kendini bile doyuramazs›n. Sadece bir mirasyedi gibi, bir kedi gibi h›rs›zlars›n. Demek ki, bunlar kendini savunma tarz› olamaz. Tüm bunlara ra¤men yine de biraz numara yapars›n›z, bu cambazl›k teorisi mi olur? Sanmam öyle cambazl›k numaralar›n›z olsun. Bence yollar kalmad›, gerisi yok olma yoludur. Yani
kül olma yoluna girmedir. Bu, parti içinde yok ol, savafl içinde yok ol yoludur ki, ona da “niyetimiz yok” diyorsan›z, o zaman büyük yola gelin. Bunun yi¤itli¤ini mi, bunun gücünü mü, bunun insanl›¤›n› m›, art›k ne ad koyarsan›z koyun, göstereceksiniz.
ne te we .c om
nas›l bir bebeksin? Gözümün içine baka baka bana bu teoriyi yutturmaya çal›fl›yorsunuz. Gözler büyük yalan söylüyor. Biraz zordad›r zavall›lar. Bunu terk edeceksiniz. Ay›pt›r, neden gözler ve diller o kadar yalana al›fls›n? Neden bebeklik, baflka yolu yok mu? Var, size aç›kça gösteriyorum, do¤ru yol bellidir. Net örgüt yolu, siyasi yol, savafl yolu, kurallar da var ve verilmifltir. Çobanlar bile mükemmel anlayabilecek düzeydedir. Peki, daha neyi savunacaks›n›z?
ww
w.
Yaman savaflç› kolay ölmez kurallar onun yan›nda afl›nd›r›lamaz
PKK bir yoldur
PKK felsefesi, yaklafl›m›, yaflam tarz› deyip geçmeyin. PKK’nin bugün art›k bir gerçeklefltirmesi vard›r. Kendime dayanarak da söyleyebilirim: Biz bir yoluz ve bu yolda ne savafltan ne de amac›m›za ulaflmaktan b›km›fl de¤iliz. Kald› ki, her gün ad›mlar›m›z daha büyük bir tempoyla hedefe do¤ru yol almaktad›r. Siz de bu yolun içindesiniz. fiimdiye kadar yapt›¤›n›z, “söyledi¤in olamaz,” bunu yol sayd›n›z. Bundan vazgeçmenin gere¤ini aç›kça gösterdim. Do¤ru yolun amans›z gerekli¤ini de aç›kça gösterdim, hatta kan›tlad›m. Baflka türlü söyleme veya yaflama kimin haddine? Yol bu kadar kesin ve net iken, irade bu kadar aman tan›maz iken, sen kendini neyle kand›racaks›n? Hangi sahte dille art›k gerçeklerle oynayacaks›n? Önderlik gerçe¤inde ›srarl› oldu¤unu söyledi¤inde veya “tercihim büyük özgürlük yoldur” dedi¤inde, onun bütün renklerine kat›lacak, insan›n en büyük yetenek oldu¤una emin olarak gireceksin. Özgür insan, onurlu insan, yaflamaya de¤er insan, sayg›ya ve sevgiye de insanca anlam bulabilen insan budur. O ekme¤i de bulacak, baflka fleyleri de bulacakt›r. ‹nsan böyle yola girerse, ona yaklaflmaya, onu elde etmeye, onu gerçeklefltirmeye muktedir insand›r. “Halen bunu kendimize yak›flt›ram›yoruz” dersen tamamen tokatl›ks›n. “‹flah olamam, ›slah olamam” dersen, seni ya düflman döver ya örgüt döver. Baflka hiçbir yol yoktur. Biz insandan, dolay›s›yla da kendimizden umut kesemeyiz. Umudu kesmek demek, maalesef hayvanl›¤a yol açmak demektir. Bu çok ay›p ve çok esef verici bir durumdur. Mevcut insan toplumunda hayvanca yer edinen demeyece¤im de, yönetilen bir acayip halk olmak ve bu da herhalde lanetli olman›n en kötü biçiminin bi-
SERXWEBÛN Ocak 2008
64 zi bulmas› demektir. ‹nsanlar alemi içinde insana benzeyen hayvanlar! Bu çok ac› bir hükümdür ve e¤er bu hükmü y›kmazsak bir gerçektir.
ew e. c tamdan büyük de¤erler deyip alacaks›n. Yani bu yola girmenin do¤al bir anlay›fl› budur. Bunu flunun için söylüyorum: Halen bu yolun gereklerini anlayamama söz konusu olabiliyor. Nas›l amans›z zorluklar ve atefl varsa, o kadar yoksulluklar ortam›nda yer ald›¤›m›z› bilememe var. Bunun yerine “varolan olanaklara dayanarak ucuz yaflad›k” demek, lanetli münaf›¤›n yaflam tarz›d›r. Düflman›n yaflam›na karfl›ym›fl gibi gözükür, ama özünde baflka bir fley yaflar. Bunlar var içinizde, tabii bunlar› affedemeyiz. Bu yol, bu yaklafl›m ve yaflam sahiplerini affetmiyor. Kuvveti nereden bulacaks›n? Kendinde yaratacaks›n. Benim için en önemli sorun, düflünce üretecek kadar mideyi çal›flt›rmakt›r. Bunu da sa¤l›yoruz. Ondan sonra ne gerekli? Somut ifller gerekli, örgüt gerekli. Tabii bunlar› yapacaks›n. Su içer gibi yapacaks›n. Örgüt için e¤itim, örgüt için yer, bunlar sorun bile de¤ildir. Diyorum ya, bunlar› havay› solur gibi kendili¤inden yapacaks›n, savaflta da kendili¤inden do¤ruyu bulacaks›n. Do¤ru savafl›m tarz› benim için ekmek ve su gibi bir fleydir.
ww
w.
ne t
fiimdi “sen neden bu kadar direndin?” diyeceksiniz. Ben ki çok zavall› bir çocuktum, dayanabilece¤im hiçbir fleyim yoktu. Ne aile, ne s›n›f, ne ulus temeli diye bir fley yoktu. Ne de elimden tutan vard›. Hepsi aç›s›nda talihsiz ve yoksundum. Peki, buna ra¤men nas›l ç›k›fl› gerçeklefltirdim? Bunun temelinde baz› güçlere de dayanarak ç›k›fl yapmam de¤il, buna öfke duymam, bu en lanetli hükmü yaflamam, bu hükmü kendim için geçerli k›lmamam, bu inceli¤i ve duyarl›l›¤› göstermem benim için çok ciddi bir ç›k›fl yapmam›n ifadesi oldu. Ve tabii bundan sonras›, madem bu büyük davay› benimsedim, o zaman hani “Hanya’y›, Konya’y› ö¤reneceksin” derler ya, ben de bu yolun gereklerini ö¤rendim. Baz›lar›n›za bak›yorum, haz›r olan› bile de¤erlendiremiyor. Var olmayandan medet umuyor. Veya baz› matematik hesaplar› vard›r, türevler, küçükten büyü¤e do¤ru ç›k›fl yapma, bu böyle bir hesapt›r. Haz›r olan› görememe, hatta varolan› küçültme bu felsefemizde yoktur. Felsefemizin bir özelli¤i, neredeyse yok olmak üzere olandan büyüklük yaratma felsefesidir. Gerçekli¤imize göre bu kaç›n›lmazd›r. Bunun dayana¤› nedir? Bunun dayana¤› insan olma iddias›ndan vazgeçmeme, yaflam›n kabul edilebilir özelliklerinden vazgeçmeme, hatta buna ra¤men en ilerisini tercih etme, bu düflürülmüfl insandan en yüce bir insana ç›k›fl yapmad›r. ‹ddian bu kadar büyük olduktan sonra, bir hayalci veya bir kendini kand›ran de¤ilsen, o zaman “bu k›yamet yolunda nas›l yürümem gerekir?” dedi¤inde, her taraf yan›yor ve yak›l›yorsa, seni yakmayacak ufac›k bir yer buldun mu oray› kuflatacaks›n. Her fleyden yoksunsun. Ufak bir olanak buldun mu müthifl yöneleceksin. Bu da iflin do¤as› gere¤idir. Bir küçük silahtan, bir küçük özgür or-
om
Felsefemiz yok olmak üzere olandan büyüklük yaratmakt›r
Yaflama mutlaka sayg›m›z olmal› Ben savafl tarz›m›z› hiçbir zaman kitaplardan ö¤renmedim. Kitaplar› okudum, biraz kafam kar›flt›. Daha sonra kendi hayat okulumuzdan savafl tarz›m›z› ö¤rendim. Ve dikkat edersek, düflman flimdiye kadar bana ulaflamad›. Neden? Çünkü hayat okulumuza göre bu ifller bir ç›rp›da ö¤re-
nilmek zorundad›r. Bakar›m ö¤renirim. Hep hissederek bugüne kadar gelmedik mi? Demek ki, hayat okulumuz bizi buna mecbur ediyor. Çok zordas›n ve mutlaka yaflamak zorundas›n. Bu seni savafl› h›zla kavratmaya götürür. Onun için “savafl sorunlar›ndan t›kand›m” demek, kendi kendini aldatmakt›r. Di¤er yandan yaflamdan da haberiniz yoktur, bu da büyük bir sahtekarl›kt›r. Biz ki, hemen herkesten daha fazla yaflama muhtac›z, yaflama mutlaka sayg›m›z olacak ve bunu gerçeklefltirece¤iz. Ülke içinde yaflamay› bilememek ne demek? Aram›zda yaflam›n anlam›ndan –ki özgür yaflam ekmek ve sudan önce gereklidir, çünkü ekmek ve su da özgür yaflamla ba¤lant›l›d›r– habersiz olmak hiç düflünülebilir mi? Ad› bile söylenmez, üzerinde tart›flma yapmak bile olmaz. Eskiden günaht›r, münaf›kl›kt›r derlerdi. Di¤er bir deyiflle felsefeyi, yaklafl›m ölçülerimizi yakalamaya, kendimizde egemen k›lmaya en baflta özen göstermek gerekir. Özenden öteye de temel yapmak gerekir. E¤er bunu sa¤larsan›z politikada, askerlikte, kültürde, ekonomide her fley sa¤lam zemine dayal› oldu¤u için yeflerir ve birbirini tamamlar. Bundan kaç›nmak demek, yaflamdan peflinen vazgeçmek demektir. Hangi yol ve yöntemle olursa olsun, bu daha da anlams›zlaflt›rmak demektir ki, bunun da sonu yoktur. O halde partimizin ve savafl›m›z›n temelinde egemen olan önderliksel anlay›fl› mutlaka sonuna kadar düflüncemize, ruhumuza ve eylemimize mal edelim ki, büyük önderler ve dolay›s›yla savaflç›lar ç›karmay› baflaral›m.
Ocak 2008 SERXWEBÛN
65
ne te we .c om
KOMÜNALL‹K ‹NSAN EME⁄‹N‹N VE YARATICILI⁄ININ ÖZÜDÜR
“Komünalli¤in yok olmas›, insanl›¤›n bir bütün yok olmas›d›r. Kemirme, egemenlikli toplumun ifli oldu¤undan, yaflanan toplumsal sorunlar›n nedeni de egemenlikli toplumun kendisidir. Toplumsall›¤›n komünal tarz› büyük
yarat›c›l›¤› getirmifltir. Sanat, toplumsal yarat›c›l›¤›n odaklaflt›¤› bir üretim alan›d›r. Yarat›c›l›k sorunlar› çözmek, toplumsal ihtiyaçlar› gidermektir. Bunun için toplumsal sorumluluk içinde olmak, özellikle sanatsall›k gibi mükemmel yarat›c›l›¤› bu alan›n varolufl kurallar›na göre ele almak, insan olman›n temel flart›d›r. Bu gerçeklikten dolay› sanat, kendi yarat›c›l›¤›n› konuflturmak durumundad›r” lard›r. Toplumsal sorunlar›n çözümü için siyaset denilen mekanizmayla ifllerini yürütmeyi ö¤renmifltir. Dünya güzelliklerine güzellikler katmak için sanatsal yarat›c›l›¤›n› gelifltirmifl, sanat yapmay› ö¤renmifltir.
Kolektif kat›l›m ve paylafl›m ilkesi ile üretim sa¤lanmal›d›r
‹nsani yarat›mlar›n ortaya ç›kt›¤› de¤iflik alanlar olmas›na ve her alan›n kendisine ait özgün yarat›c› özellikler tafl›mas›na ra¤men, insan›n yapt›¤› tüm ifllerde ortak olan ilkeler vard›r. Bunlar hiçbir yerde ve zamanda de¤iflmezler. Dil, din ve ›rk ayr›m› da gözetmeyen bu temel ilkeler, insan olman›n üzerinde döflendi¤i temellerdir. Bu ilkelerin ilki, insan üretkenli¤inin oldu¤u her alanda güç ortakl›¤›, kolektif kat›l›m ve paylafl›m ilkesi ile üretimin sa¤lanmas›d›r. Yine insan›n yapt›¤› her iflte de¤iflmez bir ilke olarak varolan di¤er bir fley, yap›lan›n baflkalar› için yap›l›yor olmas› gerçe¤idir. Bu, insani ifllerin temel karakteridir. Baflka birilerinin olmamas›, yap›lan iflte ortaya ç›kan ürünleri anlams›z k›lar. ‹nsan eme¤i sonucunda ortaya ç›kan her fleyin insani bir üretim veya ürün oldu¤u, toplumun di¤er üyeleri ondan yararlan›nca ortaya ç›kar. Hiçbir kayg› gütmeden ortak çal›flma, paylafl›m ve bunun ahlakili¤i toplumsall›kt›r, baflka bir ifade ile komünalliktir. Böylelikle insan›n emek harcarken yapt›¤› ifllerde de¤iflmez dedi¤imiz ilkeler, komünalli¤in insan›n varoluflunda kök bir özellik oldu¤unu ortaya ç›kar›r.
ww
w.
‹nsan›, yeryüzünde ikinci bir dünya yaratmaya sevk eden fley güçlülü¤ü de¤il zay›fl›¤› olmufltur. Bu gerçeklik, insan›n de¤iflim gücü olmadan, yeni fleyler yaratmadan yaflayamayaca¤›n› gösterir. ‹nsan›n ancak dünyaya yeni fleyler ekleyerek yaflayabilece¤i gerçe¤i, ayn› zamanda insan›n kendi kendisini üretmesini beraberinde getirmifltir. Çünkü insanlaflmay› ifade eden üretkenlik biçiminin bir benzerini do¤ada bulmak mümkün de¤ildir. Do¤ay› iflleyip ikinci bir dünya yaratan insan›n, bu ifl için kendisi ile do¤a aras›na araç koymas› yarat›c›l›¤›n› daha da gelifltirirken, bu ayn› zamanda insanl›¤›n “garip ifller” gelifltirmesine de vesile olmufltur. Biyolojik yap›s› itibar›yla zay›f olan insan›n bu zay›fl›¤›na ra¤men “dünya krall›¤›na” oynamas›, toplumsallaflmas›n›n ona verdi¤i güçle olmaktad›r. Dünyan›n fiziki koflullar› ve di¤er canl›lar›n varolufl kanunlar›n›n d›fl›na ç›karak var olabilece¤ini anlayan insan›n ‘insan’ olarak yaflamaya devam etmesi, toplum kanunlar›na riayet etmesiyle mümkün olmufltur. Zay›fl›¤›n› toplumsallaflarak aflm›fl insan›n toplumsall›¤›n› de¤iflen koflullara göre düzenlemesi, ilerletmesi, onu yeryüzünün en güçlü varl›¤› yapm›flt›r. Toplumsallaflmaya bafllayan insan›n kendi türünün devam›n› sa¤lamak için buldu¤u çok zengin yöntemler vard›r. Açl›k sorununu gidermek için yer kazarak tarla ekmeyi, korunmak için bar›nak yapmay› gelifltirmifltir. Toplumsal yaflam devaml› olsun diye örgütlenmifl, tecrübelerini birbirlerine aktarm›fl-
‹nsan›n ‘herhangi bir fleyi kendim için yap›yorum’ dedi¤i durumlarda da, baflka insanlar belirleyici d›fl etken olarak hep yan› bafl›ndad›r. ‹nsani emek ve üretim, öylesine derin ve köklü bir komünal ilkeye sahiptir ki, insan eme¤inden say›lacaksa e¤er, kötülük olarak kabul edilen iflleri bile insan baflkalar›na zarar vermek için yapar. ‹nsan›n emek sonucunda insanlaflt›¤› kabul edilen bir tespittir. Emek nihayetinde ifl yapmak, çal›flmak, yenilik yaratmaya yönelmek demektir. ‹nsani bir özellik olarak eme¤in ortaya ç›kard›¤› ürünler ile insanlaflma, ayn› zamanda insan›n kendi kendisini toplum içinde birey olarak ifade etmesidir. Toplum üyesi ancak bu biçimde kimlik ve kiflili¤ini netlefltirebilir. Bu da ifl yapman›n do¤as›nda olan toplumsall›k, komünallik ile do¤rudan ba¤lant›l› bir durumdur. ‹nsan bir ifle koyulunca, o iflin neden yap›ld›¤› ve yap›lmas› gerekti¤i konusunda kendisini tekrar tekrar ikna etme gere¤i duymaz. Büyük ya da küçük insani bir ihtiyac› giderdi¤i için ifl vard›r. Dikkat edilirse, her insan›n kabul etti¤i temel ilkelerden biri de çal›flmakt›r. Herkes bir flekilde çal›flmak, emek harcamak ister. K›sacas› insan çal›flmadan edemez. Bu ilke, insani ifllerin içinde derin bir toplumsal ahlak›n varl›¤›na iflarettir. ‹nsan›n emekle insanlaflmas›, çal›flma ahlak›ndaki toplumsall›¤›n varl›¤›ndan kayna¤›n› al›r. ‹nsan›n insanlaflmas› sadece çal›fl›yor olmas›ndan kaynaklanmaz. ‹nsan bilinçli emek harcad›¤›ndan, harcanan emek maddi ve manevi ürünlere dönü-
SERXWEBÛN Ocak 2008
Sanat toplumsal geliflim süreci içinde geliflen d›flavurum biçimi ‹nsan›n yapt›¤› her iflte mutlak suretle bir sanatsall›k da vard›r. Sanat denilen yarat›m biçimi, insan›n emek
Toplumsallaflma, bu ihtiyaçlar›n insan taraf›ndan kendi varoluflu gere¤i komünalca yerine getirmesine yol açm›flt›r. Demek ki insan›n özellikle biyolojik güdüsel ihtiyaçlar›n› karfl›lamak nedeniyle içine girdi¤i mücadelede toplumsall›k hayvani de olsa, varolan mücadelenin karakterini de¤ifltirmifltir. Bu de¤ifliklik, insan ifllerinin karakterini meydana getiren komünalli¤i ortaya ç›karm›flt›r. Fakat sanatsall›k biyolojik ihtiyaçlar›n giderilmesi biçiminde de¤il, toplumsallaflma bir aflama kaydettikten sonra, toplumun ihtiyaçlar› sonucunda ortaya ç›km›flt›r. Bu da insan›n bilinçlenmesinde yeni bir aflama kaydetmesi demek oldu¤undan, insanlaflma aç›s›ndan önemli bir geliflmedir. ‹nsan›n do¤ada gerçekleflen di¤er tüm de¤iflimlerden fark›n›, ürünü ortaya ç›kar›rken, bunu sergiledi¤i eme-
da olufluyor olmas›d›r. Buradan flu sonuca varmak mümkündür: Sadece çal›flmak de¤il, komünal çal›flmak ve komünal çal›fl›nca da ortaya ç›kan ürünün bire bir benzerinin do¤ada olmamas›, insan›n emekleri sonucunda gerçekleflen yarat›m dünyas›n›n temel özelli¤idir. Bu anlamda insan eme¤inde gerçekleflen sanatsall›k, insan bilincinin hangi düzeyde pratikleflebilece¤inin habercisidir. Sanatsal yarat›m komünal çal›flma bilincinin veya hissinin ortaya ç›kmas›yla beraber ortaya ç›km›fl ve insan bilincinde geliflme devam ettikçe de insan eliyle müthifl güzelliklerin dünya güzelli¤ine eklenmesini sa¤lam›flt›r. Komünal çal›flman›n en sonuç al›c› aflamas›, sanatsall›¤›n belirginleflti¤i aflama ile bafllar. Sanat›n kayna¤›, insan eme¤inin tümüyle komünalca iflledi¤i, ahlaki düzeyde karfl›l›kl› paylafl›m›n oldu¤u yarat›m dönemidir.
ew e. c
flür. Bu ürünler yeni olduklar›nda, insan yaflam›na yeni de¤erler katar. Bu diyalektik hep böyle devam eder. Sonuçta bu ürünler toplum dedi¤imiz olgu içinde kültürel dünya olarak gözümüzün önünde flekillenir. Sadece ifl yapmak veya çal›flmak ile insanlaflma, yani toplumsallaflma gerçekleflseydi, kar›ncalar›n –insan derken kast etti¤imiz özellikleridir– insandan daha erken ve daha fazla kazanmas› gerekirdi. ‹nsan eme¤inin özündeki komünallik, insan›n çal›fl›p emek harcarken di¤er canl›lardan farkl›laflmas›n› getirmifltir.
om
66
Zeugma
ne t
Sanata güç veren hayaller bile toplumsall›k içinde yarat›l›r
¤in verilifl tarz› yan›nda yarat›lan ürünün biçiminde de gözlemek mümkündür. ‹nsan›n bir a¤ac›n kovu¤undan ya da bir ma¤aradan ç›k›p kendi eliyle bar›nak yapmaya bafllamas›nda, gerçekleflen iki temel olgu vard›r. Birincisi, bu ifl için bir araya gelme ve ortak çal›flmaya sevk eden düflünce. ‹kincisi, yapt›klar› bar›na¤›n biçimidir. Bu her iki özelli¤i do¤ada baflka canl›larda bulmak mümkün de¤ildir. Bu gerçekleflme, insanlaflmada aflama kaydetmektir. Özellikle biçim için gerekli olan tasar› gücü, insanlaflman›n ne kadar geliflti¤inin ölçüsü olmufltur. Toplumsall›kta güç birli¤i komünalli¤i, biçim sanatsall›¤› ifade eder. Her insan iflinde görülen fley, pratikten önce o iflin bir tasar›s›n›n insan›n kafas›n-
ww
w.
verirken kendisini bire bir gerçeklefltirmesi ve ürününde kendisini d›flavurum biçimidir. Herhangi bir üründe güzel olarak d›fla yans›yan fley asl›nda insan›n kendisidir. Sanat veya sanatsall›¤› ifade eden yarat›m biçimi d›fl›nda kalan di¤er insan faaliyetlerinde bir noktaya kadar do¤ay› veya di¤er canl›lar› taklit etme, onlardan esinlenme vard›r. D›fl bir etken olarak do¤a ve di¤er canl›lar dünyas› de¤il, toplumsall›¤›n geliflim süreci içinde geliflen bir d›flavurum biçimi oldu¤undan, sanat tümüyle insani özelliklerin bir sonucu olarak ortaya ç›km›flt›r. Yemek yemek, bar›nmak, korunmak, üreyerek ço¤almak için gerekli olan etkinlikler toplumsallaflma olmadan da varolan özelliklerdir.
‹flteki sanatsall›¤›n toplumsal karakterinin di¤er yan›, sanatsall›¤› ifade eden yarat›m›n tasar› kuracak kadar somutlaflmas›d›r dedik. Kendi kafas›nda yapt›¤› iflin tasar›s›n› kuracak kadar ilerleme kaydetmifl insan, bizzat kendisi olarak topluma bilinç ve iradesiyle kat›lma düzeyine gelmifl insan demektir. Toplumsal yaflam bireylerden ve toplumsal gruplardan oluflur. En geliflkin toplum, tüm üyelerinin veya gruplar›n›n bilinçle kat›l›m yapt›¤› toplumdur. ‹nsan›n topluma bilinçle kat›lmas› demek, alg›lad›¤› kadar de¤iflim gücünü pratiklefltirmesi demektir. ‹nsanda düflünce gücü soyutlama yapacak kadar ilerlemiflse ve bir ifli yaparken kendinden de birtak›m fleyleri ürününe kat›yorsa, bu, her iflte olan sanatsal yarat›c›l›¤› ifade eder. Dolay›s›yla bir insan yapt›¤› herhangi bir iflte, ‘ben kendimden buna ne katabilirim’ biçiminde bir anlay›fl ile yaklaflma gere¤i duyuyorsa bunun nedeni, insandaki sanatsal yand›r. Bu noktada da hemen flunu belirtmek gerekir ki, sanat bir disiplin olarak sadece sanatç›lar›n yapt›klar›yla s›n›rl› bir yarat›m alan› de¤ildir. Böyle anlafl›lmas› sanatsal yarat›c›l›¤› daralt›r. Çünkü sanat insan›n emek
Ocak 2008 SERXWEBÛN
67
“Resmin, müzi¤in, dans ve tiyatronun kökleri ilk insanlar›n kendilerini, ürünlerini ve çevresinde olup bitenleri baflkalar›na anlatabilme ihtiyac›ndan do¤an aray›fllar›ndan kaynaklanm›flt›r. Toplumsallaflarak harikalar yaratan
ne te we .c om
insanl›k, özünde sanatsall›¤› yakalam›fl insanl›kt›r. Bu karfl›l›kl› diyalektikten
sanl›¤›n komünallik ve sanatsall›k yan›ndan mahrum edilip, bilinç sapt›rmas›na u¤rat›larak kötürüm hale getirilmesidir. Yarat›c›l›¤›n› kaybetmifl insan, kölelefltirilmifl insan demektir. Toplumun devletlefltirilmesi, insan yarat›c›l›¤›n›n bask› alt›na al›n›p hapsedilmesidir. Yarat›c›l›¤›n s›n›rland›r›larak birinin veya birilerinin hizmetine al›nmas›d›r. Bu birileri toplumun herhangi bir üyesi veya tümü de¤il, bir avuç olan egemenlerdir. Bunun için devletli toplumda ne kadar çok çal›fl›lm›fl ve yeni ürünler ortaya ç›km›flsa, egemenler de o kadar güçlenmifltir. Çünkü egemenler kendilerini tüm toplumun yerine koyduklar›ndan, tüm insan yarat›mlar›n›n zorla sahibi olmufllard›r.
ötürü sanatsal yarat›c›l›¤›n s›rr› ‘toplumsal yaflam›n ilkelerinde gizlidir’ demek do¤ru bir tespit olmaktad›r”
sanatsal yarat›m iç içe geliflmifltir. Toplumsallaflarak harikalar yaratan insanl›k, özünde sanatsall›¤› yakalam›fl insanl›kt›r. Bu karfl›l›kl› diyalektikten ötürü sanatsal yarat›c›l›¤›n s›rr› “toplumsal yaflam›n ilkelerinde gizlidir” demek, do¤ru bir tespit olmaktad›r. fiu da çok bariz bir flekilde ortaya ç›km›flt›r: Sanata konu olan her maddi ve manevi de¤er, hatta sanata güç veren hayaller bile toplumsall›k içinde yarat›l›r. Bu ilkeden dolay› rahatl›kla belirtilebilir ki, sanat ürünlerindeki öz, toplumsall›k içinde de¤iflip dönüflen insan›n ve emeklerinin kendisidir. ‹nsan eme¤iyle ortaya ç›kan ürünlerin baflkalar› için yap›l›yor olmas› ilkesinin sanattaki ifadesinden dolay›, bir sanat ürünü ister birey ve toplumu gelifltirme ve iradeli k›lma amaçl› yap›lm›fl olsun, ister bireyi ve toplumu yozlaflt›rma tarz›nda yap›lm›fl olsun, her dönem insanlar› etkilemifltir. Bu özellik, sanatsall›k ya da sanat ürünü dedi¤imiz eme¤in, toplumsal ahlak ile ne kadar köklü bir ba¤ içinde yarat›l›p geliflti¤inin ispat›d›r.
Devletli toplum insan yarat›c›l›¤›n› öldürür
ww
w.
verdi¤i her yerdedir. Sanatç›lar›n yapt›¤› en rafine sanatt›r denebilir. Sanat›n ürünü tüm malzemesiyle toplumsal yaflam›n içinde oldu¤u için, insanlar›n daha güzele ulaflma istemi –ki bu da bir de¤iflim yaratma özellili¤idir– onu duyulur ve görünür k›lar. Sanatç›, bu malzemeyi tüm detaylar›yla gören, hisseden ve iflleyerek rafine edendir. Fakat sanat›n hem toplumsal bir ifl olmas› hem de güzelli¤i arama isteminin de¤iflim yaratan bir olgu olmas›, bu rafine etme iflinin kendisini, en üst düzeyde yo¤unlaflma ve yetenek gerektiren bir emek alan› yapar. Bu, günümüzde sanat yaparken de geçerli olan bir ilkedir. Gerçek sanatç›lar›n en güçlü bireyler olmas› yan›nda, sanat ürünlerinde geri toplumsal de¤erleri aflma ve güzelli¤e vesile olan toplumsal de¤erlere de¤er katma ilkesi, sanat›n bu özelli¤inden dolay›d›r. ‹nsan›n ikinci bir dünya yaratmas› anlam›ndaki kültür yaratma ifli için harika ürünlerin sanat alan›ndan gelmesi, sanat›n belirtilen bu özgünlü¤ünden kayna¤›n› al›r. Toplumsal geliflme kendisiyle beraber de¤iflik ihtiyaçlar›n oluflmas›na yol açm›flt›r. Toplumsal ihtiyaçlar olmasayd›, de¤iflik üretim alanlar› da olmazd›. Toplumsal ihtiyaçlar ifl alanlar›n› ortaya ç›kar›r. Örne¤in siyaset, toplumsallaflmadan çok sonra ortaya ç›km›flt›r. Fakat sanat böyle de¤ildir. Sanat, toplumsal bilincin geliflti¤i bafllang›ç dönemlerinde, insanl›¤›n kulland›¤› ilk dil olarak ortaya ç›km›flt›r. ‹nsan›n kendi eme¤inin sonucunda ortaya ç›kan ürünler karfl›s›nda duydu¤u hoflnutlu¤u bir baflkas›na anlatmak için baflvurdu¤u yöntemlerin hepsine bugün sanat denilmektedir. Resmin, müzi¤in, dans ve tiyatronun kökleri ilk insanlar›n kendilerini, ürünlerini ve çevresinde olup bitenleri baflkalar›na anlatabilme ihtiyac›ndan do¤an aray›fllar›ndan kayna¤›n› alm›flt›r. Toplumsal geliflme ile
‹nsan›n kendi oluflum diyalekti¤i ile çal›fl›rken yapt›¤› ifllerde komünallik –baflkalar›yla baflkalar› için– ile sanatsall›¤› –toplum için yeniden yarat›m› kendisinden gerçeklefltirme– tarihin her döneminde izlemek mümkündür. Tarih, s›n›flaflma öncesi toplumsal yaflam›n komünal oldu¤unu tespit etmifltir. ‹nsanlaflmay› baflaran aflaman›n tarihin bu evresi oldu¤u da tespitlidir. Eme¤in komünal gerçekleflmesi ve emekte sanatsall›¤› ifade eden yarat›c›l›k burada flekillenmifltir. Toplumsal yaflam›n karakter de¤iflikli¤i olarak s›n›flaflma veya toplumsall›¤›n devletlefltirilmesi, özünde in-
Komünal toplum aflamas›nda ifl ve üretim paylafl›ma dayal›d›r
Toplumun devletlefltirilmesi, genelde toplumun var etti¤i tüm maddi manevi ürünlerin özellefltirilmesi ile bafllat›l›r. Buna özel mülkiyetin ortaya ç›kmas› denir. Fakat burada, görülmesi gereken çok ince bir ayr›mdan söz etmek gerekir. Özel mülkiyet, egemenlerin herhangi bir toplumsal ürüne ‘bu bizimdir’ demeden önce ‘bizim için çal›fl›n’ demesiyle bafllayan bir sürecin sonucunda ortaya ç›km›flt›r. Toplumun komünal aflamas›nda ifl de, ürün de komünalcad›r. Ürün, ifl yap›ld›ktan sonra ortaya ç›kaca¤›ndan, ürünün mülkleflmesi için, toplumsal haf›za gere¤i, önce ifl ahlak›n›n, yani emek sarf etme tarz›n›n bir de¤iflikli¤e u¤rat›lmas› gerekir. ‹nsan, eme¤i sonucunda ortaya ç›km›fl ürünü ‘gönül rahatl›¤›’ ile topluma de¤il de, toplum ad›na bir avuç egemene vermeye bafllam›flsa bu, güçlü bir ikna mekanizmas›n›n devreye girdi¤ini gösterir. Tarihi belgeler ve kal›nt›lardan ö¤rendiklerimiz, bu ikna etme iflinin de herhangi bir yöntemle de¤il, tümüyle sanatkarane yap›ld›¤›d›r. ‹lk devletçi toplum olan kölecili¤in kendi sistemini kurarken, flehirlerde gelifltirdi¤i yeni bir flehir planlamas› ve mimari yap›yla ortaya ç›kt›¤›n›, bunu da özellikle devletin ‘döl yata¤›’ olan tap›naklarda derinlefltirdi¤ini bi-
SERXWEBÛN Ocak 2008
Rönesas Ortaça¤ karanl›¤›n› y›rtm›flt›r
w.
ww
toplumsal çürümeye meydan okuyan devrimci bir sanatt›r. Dönem sanat›n›n özünün bu oldu¤una flüphe yoktur. Birçok sanat ekolünün bu toplumsal de¤iflim döneminde ortaya ç›kmas›, birço¤unun da buradan kökenini almas› bofluna de¤ildir.
Devletçi toplumun soluksuz b›rakt›¤› insan sanatsal yarat›c›l›¤›n› korudu
Rönesans sürecinde sanatta bafllayan yeni zihniyetin giderek derinleflmesi, bilimselli¤in kökleflip derinlik kazanmas›n›n imkanlar›n› daha da artt›rm›flt›r. Bilimsel düflünceye dayal› kurulacak yeni toplumsal yaflam›n maneviyat›n› ve biçimini sanat ürünleri göstermektedir. Bilim, insan›n kendisi ile do¤a aras›na araç koymas›ndan do¤mufltur. Bundan dolay› da bilimsel düflüncenin özellikle de üretim alan›nda yeni üretim araçlar›n›n icad›yla somutluk kazanmas› do¤al bir sonuç olarak geliflecektir. Köleci ve feodal devletçi toplumun bask›s› alt›nda soluksuz b›rak›lm›fl insanl›k, tarihin bu aflamas›nda toplumsal yarat›m›n özü olan sanatsall›¤›yla yeniden yarat›c›l›¤›n› sahneye koymaya bafllam›flt›r. Bu yarat›c›l›¤›n kayna¤›, insan›n tarihsel geliflme düzeyidir. Bu bilimsel düflüncenin yolunu sonuna kadar açarak, yeni bir insanl›k düzeyinin ortaya ç›kmas›na imkan do¤urmufltur. Tarihin bu aflamas›nda bafllayan yeni aray›fllar, insanda sadece do¤an›n fiziki koflullar›na ve di¤er canl› türlerinin varolufl kanunlar› karfl›s›nda yaflad›¤› zay›fl›¤›n› giderme amaçl› mücadelesinde yeni bir aflama de¤ildir. Bu aray›fllar ayn› zamanda kölecikle bafllayan devletçi toplumun insan› bitiren ve zay›f düflüren yapt›r›mlar›na karfl› da bir ç›k›fl› ifade etmifltir. Rönesans döneminde bireysel yarat›c›l›¤›n ileri derecede olmas›, sanatsall›¤›n harika yarat›mlar biçiminde somutluk kazanmas›, dönem dilinin ve imkan buldukça yaflamaya güç getiren yeni toplumsal iliflkilerin özgürlükçü ve demokratik olmas› bundan dolay›d›r. Yüzlerce y›l önce yaflayan sanatç›lar›n yarat›mlar›n›n halen günümüz sanat›n›n geliflmesi-
ew e. c
Sanat›n toplumsal de¤iflim ve dönüflümde ne kadar etkili oldu¤unu Avrupa k›tas›nda bafllayan Rönesans döneminde rahatl›kla görebilmekteyiz. Avrupa Ortaça¤ karanl›¤›n›n ilk defa sanat ürünleriyle y›rt›lm›fl olmas›, ne tesadüf ne de bir tercihtir. Bu, toplumsal de¤iflimde olmas› gereken bir zorunluluktur. Burada toplumsal de¤iflim, toplumsal iliflkilerin tümüne kökenlik eden yerden bafllat›lm›flt›r. Toplumsal iliflkiler toplumsal üretimin özünde olan temeller üzerinde kurulmufltur. Toplumsal üretimin özünün komünallik oldu¤u ve sanatsal yarat›m ile bunun derinleflti¤inin vurgusu yap›ld›. Toplumsall›¤›n bu aflamas›nda yeni üretimin iliflki biçiminin kurulmas›ndan önce, sanatsall›kla yeni toplumsal iliflki biçiminin dillendirilmesi, daha önce belirtildi¤i gibi, toplumu yeni yaflama ikna etme ve bu yaflam biçimine haz›r hale getirme diyalekti¤inin bir gere¤idir. Sanatç›, sanat›yla yeni toplumsal sistemin üzerinde kurulaca¤› zihniyeti adeta nakfletmektedir. Her sanat ürününde mutlak suretle bir yenilik ifllenmektedir. Yeni kültürleflmenin böyle geliflti¤i ortadad›r. Sanatsal yarat›m›n toplumsal karakterinin büyüklü¤ü, Rönesans dönemi sanat ürünlerinin özgürlük aray›fl› güçlü bireylerce gelifltirilmesi ve bireysel yarat›m›n çarp›c›l›¤›nda da rahatl›kla görülebilmektedir. Bu dönem sanat›na hiç kimse modern veya postmodern diyemez. Bu dönem sanat› dini gericili¤e,
ne t
liyoruz. Toplumun devletlefltirilmesi iflinde kullan›lan dilin fliirselli¤i, bugün bile insanlar› etkileyebilecek güçtedir. Yine devletin ilk oluflumunda bugün ayd›n ve sanatç› denilen o günün kiflilerinin de tap›naklara direkt ba¤l› çal›flt›klar›, tarihi belgelerde yaz›l›d›r. Bu tap›naklarda resim, heykel, müzik ve dans baflta olmak üzere sanat denilen yarat›c›l›k, yani devlet etraf›nda bir araya getirerek ikna etmek ve oraya ba¤lamak için dini törenler ad› alt›nda kullan›ld›klar› tespitlidir. K›sacas› toplum, sanatsal yarat›c›l›kla önce rahibe, krala ve giderek tanr›lara çal›flmas› gerekti¤ine inand›r›larak devletleflmeye ba¤lanm›flt›r. Toplumsal varoluflun bu köklü karakter de¤iflikli¤ine u¤rat›lmas› prati¤inde bir kez daha insan›n komünal emek ahlak› ve sanatsal yarat›c›l›¤›n›n gücünü görebilmekteyiz. Bu ilke, toplumun tek tanr›l› dinler döneminde de bu biçimde iflletilmektedir. Tevrat’taki fliirsellik ve öykülerin çarp›c›l›¤›, ‹ncil’in dil ak›c›l›¤› ve Kuran-› Kerim’deki edebi yan›n büyüklü¤ü inkar edilemez. ‹badet yerlerinin ihtiflaml› mimarisi, dini ilahilerin insanlar› etkisi alt›na alan musiki havalar›, bir kez daha sanatsall›¤›n toplumu nas›l etkisi alt›na alabilece¤inin güçlü iflaretlerini vermektedir. Köleci ve feodal devletçi toplumun yaklafl›mlar›nda da de¤iflim ve yeniyi yaratman›n en temel özellik oldu¤unu, insan›n bu özelliklerini sanatsall›¤› ile konuflturabilece¤i ve bu dille topluma yeni ölçüler dayataca¤›n› o dönemde ortaya ç›kan de¤iflimlerden anl›yoruz.
om
68
Ocak 2008 SERXWEBÛN sistemleflmesinin f›rsat›n› da beraberinde do¤urmufltur. Ancak bilimsel düflünce ve sanatsal yarat›c›l›¤›n yakalad›¤› imkanlar›n kapitalist biçimde ele al›narak, insanl›¤›n sermaye s›n›f›n›n hizmetinde üretime zorlanmas›, tarihin tan›d›¤› en büyük komünallik karfl›tl›¤›n›n kapitalizm ad›nda kurulmas›na sebep oldu. Komünal üretim ve ahlak karfl›tl›¤›n›n kapitalizmde vard›¤› boyut, bu sistemin daha derin bir kölelik sistemi olmas›n›n da nedenidir. Hiçbir devletçi toplum dayatmas›, kapitalizmin yapt›¤› kadar insan›n tüm yarat›mlar›n›n özü olan komünalli¤i tahrip etmesi üzerinden kendini var etmemifltir. Hiçbir tarihi süreçte insanl›k bu kadar egemenler için çal›flt›r›lmam›flt›r. Toplumsal tarih içinde insanl›k hiçbir dönem bu düzeyde zenginlik içinde yok-
‹nsan›n bitirilifli sanat eliyle gerçeklefltirilmektedir Toplumun devletlefltirilip iktidar eliyle yürütülüyor olmas›, tüm toplumsal sorunlar›n kayna¤›d›r. Hem eme¤in komünal iflleyifline, hem insandaki sanatsal yarat›c›l›¤›n geliflim diyalekti¤ine z›t devletçi sistemin oluflmas›, toplumsal mücadelelerin de temelini oluflturmufltur. Devletçi toplum ve iktidar, insani de¤erlere karfl› her anlamda yürütülen mücadele demektir. Toplum devletlefltirildikten sonra, insani aray›fl ve yenilik yaratma istemi hep bu sistemi aflma amaçl› gerçekleflmek zorunda kalm›flt›r. Binlerce y›ld›r özgürlük, eflitlik ve adalet gibi erdemlerin insanlar›n dilinden düflmemesi, bu gerçeklikten kayna¤›n› almaktad›r.
ne te we .c om
ne de¤iflik biçimlerde kaynakl›k etmesi bofluna de¤ildir. Toplum içinde yaflanan bu de¤iflim ve geliflmeler yaflam›n her alan›nda köklefltikçe kendisini dayatan sorun, toplumsal yaflam›n insan›n hangi emek verme biçimi ve ahlak› ile kurulaca¤› gerçe¤ine ba¤lanm›fl olur. Toplum, ya insan eme¤inin ve iflinin özünde olan komünallikle yeniden komünal toplumu kuracak bir üretkenlik içinde yoluna devam edecek ya da kölecilikle bafllayan ve toplumu egemenler için hizmete sevk eden devletçi ahlak ile çal›flmaya bir kez daha zorla ikna edilecektir. Rönesans ile bafllayan yeniliklerin süreçle izledi¤i rota ve bu rotada yaflanan çeliflki ve çat›flmalar sonras›nda yeni toplumsal kuruluflun bir avuç egemen için çal›flmas› biçiminde sonuçland›¤›, bu sistemin de kapitalizm oldu¤u bilinmektedir.
69
“Komünal üretim ve ahlak karfl›tl›¤›n›n kapitalizmde vard›¤› boyut, bu sistemin
‹nsanlar hiçbir süreçte egemenler için bu kadar çal›flt›r›lmam›flt›
dayatmas› kapitalizmin yapt›¤› kadar insan›n tüm yarat›mlar›n›n özü olan komünalli¤i tahrip etmesi üzerinden kendini var etmemifltir. Toplumsal tarih içinde ‹nsanl›k hiçbir dönem bu düzeyde zenginlik içinde yoksul yaflamam›flt›r”
sul yaflamam›flt›r. Tarih boyunca hep güzeli arama amac› tafl›yan insan, kapitalizm döneminde ‘çirkin olana’ yönelmifltir. Bununla ba¤lant›l› olarak de¤iflim ve dönüflüm için güzeli ortaya ç›karma ad›na gerçekten güzel olan de¤erler, hiç bu kadar derinli¤ine ve geniflli¤ine tüketilme ve yok edilme biçimde ele al›nmam›flt›r. Bilimsel düflünceye ba¤l› geliflen olanaklar büyük zenginlik ve refaha yol açmaya imkan tan›rken, milyonlarca insan›n açl›k ve yoksulluk içinde yaflamas›, kapitalist üretim tarz›ndan dolay›d›r. Sanat›n bugün toplumu ve bireyi komünallikten uzaklaflt›r›p yozlaflt›rmas›n›n nedeni, sanat›n da t›pk› üretim gibi egemenler için yap›l›yor olmas›d›r. Buna sanatsal yarat›c›l›¤›n, devletlefltirilmifl toplumun zihniyet yap›s›na göre yap›l›yor olmas› sebep olmaktad›r. Demek ki iflsizlik, açl›k ve yoksulluk, yine sanat›n toplumu ve bireyi en çok yozlaflt›ran temelde ele al›nmas›n›n nedeni kapitalizmin kendisidir.
ww
w.
Tarihin bu aflamas›nda, yaflanan geliflme, insan›n yapt›¤› her iflin özünde olan komünallik veya toplum için üretme ilkesi daha derin bir darbe al›r. ‹nsanl›k tarihinde yaflanan geliflmelerin toplam› olan bilimsel düflünce, insan›n sanatsal yarat›c›l›¤›n› her türlü emek alan›nda zirveye ç›karmas›na olanak tan›m›flt›r. Bu geliflme, toplumun komünal özünün üst düzeyde sistemleflmesine ramak kald›¤›n›n da habercisidir. Toplumsall›¤›n özünde olan eme¤in komünal gerçekleflmesi, insan üretkenli¤inin temeli oldu¤undan, devletçi toplumun kurulufluna kadar da eme¤in komünal gerçekleflmesi kendi do¤al geliflim seyrinde ilerlemifltir. Fakat sanatsall›k, insan›n zihinsel geliflimine paralel geliflecek bir yeniden yarat›m oldu¤undan, toplumsal geliflmeye, daha çok da akl›n ve duygular›n büyümesine direkt ba¤l› geliflir. Dolay›s›yla sanatsal yarat›c›l›k, eme¤in komünal gerçekleflmesi kadar h›zl› bir geliflmeyi yaflamam›flt›r. Bundan dolay› akl›n ve duygular›n bilimsel geliflme imkanlar›n› ortaya ç›karmas› ve bundan güç alarak büyümesi, komünal toplumun daha güçlü ve derinlikli
daha derin bir kölelik sistemi olmas›n›n da nedenidir. Hiçbir devletçi toplum
Devlet ve iktidar kültürüne karfl› insanl›¤›n en kutsal de¤erlerini koruma ve özgür olmak için verdi¤i çabalar›n› en iyi bu kültür olufltuktan sonra geliflen sanat ürünlerinde izlemek mümkündür. Her ne kadar egemenler de toplumu korku ve fliddetle kendilerine ba¤lamak için ihtiflaml› sanat ürünlerini yaratma emrini vermiflseler de, sanat›n özü olan komünallikten ötürü o eserler ancak ibret almay› ifade etmifltir. Egemenlerin sanat üslubunda özgürlük, eflitlik ve adalet gibi erdemlerin yans›mas› görülmez. Onlarda yans›yan, egemenlerin güç, ihtiflam ve zorbal›¤›d›r. Sanat ürünleri aç›s›ndan bir dönüm noktas› olan köleci dönemde yap›lan sanat eserlerinde insanlar›n nas›l kölelefltirildi¤i ve hizmete koflturulduklar› etkileyici bir biçimde verilmektedir. Kapitalist dönem aç›s›ndan insan›n bitirilifli, sanat eliyle gerçeklefltirilmektedir. Bu konuda olup biteni anlamak için sanat›n kendisiyle etrafa
SERXWEBÛN Ocak 2008
Kapitalist sistemde sanat kendi kendini tüketmektedir
Sanat toplumsal yarat›c›l›¤›n odaklaflt›¤› bir üretim alan›d›r
Toplumsallaflma, insanl›¤›n kendi yaflad›¤› zay›fl›¤›na buldu¤u yegane çareyse, toplumsallaflman›n ilerlemesi sürecinde sorunlar›n ve sorunlara neden olan çeliflkilerin giderek azalmas› gerekirdi. Çünkü hiçbir varl›k, varoluflunu sa¤layan temel ilkelere ters bir iflleyifle giremez. Yani hiçbir fley kendi kendini yok etmek için var olamaz. Varolufl, varolmay› engelleyen etkenler neyse, onlar› aflarak gerçekleflir. Günümüzde zirveye ç›km›fl insanl›k sorunlar› insan›n kendi kendisini bitifle götürebilece¤inin sinyallerini vermektedir. Doymak, korunmak ve do¤al olmayan ölümleri ortadan kald›rmak için bir araya gelmifl insan, bugün bu sorunlar› bizzat kendi eliyle yaratmaktad›r. Toplumsall›¤›n ilk ç›k›fl›nda varolmay› do¤aya karfl› baflarm›flt›. Bilim ve teknik alanda yaflanan geliflmeler do¤a koflullar›n› art›k insanl›k için ciddi bir sorun olmaktan ç›karm›flt›r. Fakat belirtilen sorunlar artarak devam etti¤ine göre, yanl›fl olan birtak›m fleylerin oldu¤u ortaya ç›kar. Bu sorunlar›n temel nedeninin art›k insan›n kendisi oldu¤u netleflmifltir.
ww
w.
Güçsüzlü¤ünü komünal yaflam ile bir araya gelerek aflm›fl insanl›k, günümüzde insanl›¤›n özünden uzaklaflmak olan bireycilik biçiminde bir kültür ve kiflilik dayatmas› alt›ndad›r. Bu dayatmadan dolay› muazzam imkanlara ra¤men insanl›¤›n ezici bir ço¤unlu¤u yaflam›n her alan›nda çaresizli¤e mahkum edilmifltir. Öyle bir çark kurulmufltur ki, açl›k ve yoksulluk bir türlü sorun olmaktan ç›kar›lamamaktad›r. Onca teknik imkana ve ihtiyaçlar›n varl›¤›na ra¤men, iflsizlik bir türlü giderilmemektedir. Oysa “her insan›n çal›flma zorunlulu¤u vard›r” ilkesi, komünalli¤in insan ifllerindeki yans›mas› ve ahlakili¤i gere¤idir. Bunun yan›nda sanatsal yarat›c›l›k ad›na onca fley üretilmesine ra¤men, insanl›k bir türlü varolan duru-
‹nsan toplumsal bir varl›k oldu¤undan, varolan tüm sorunlar›n nedenlerini toplumsal yap›n›n içinde aramay› gerektirir. Toplumsall›¤›n kendisi de¤il, toplumsal biçim sorunlar›n kayna¤›d›r. Bunun için de devletçi toplum sisteminde istenildi¤i kadar çal›fl›ls›n, açl›k, iflsizlik, bar›nak ve güvenlik sorunlar› ortadan kald›r›lamaz. Kald›r›lamad›¤› için de bugün herkes toplumsal kaostan bahsetmektedir. Bir avuç egemen insana çal›fl›ld›kça, bu sorunlar hep varolacakt›r. Bir zihniyete dönüflmüfl bu gerçeklik içinde ‘topluma çal›fl›yorum’ denerek de iflin içinden ç›k›lamaz. Önemli olan çal›fl›rken ve ürün ortaya ç›kar›rken bunun hangi düflünce ve duygu ile yap›ld›¤›d›r. ‹nsan, eme¤i ile insand›r, eme¤in gerçekleflme ilkesi komünald›r yaklafl›m› m›, yoksa yapt›klar›m sadece beni ilgilendirir, önemli olan eme¤im ile zenginleflmeliyim mi denilerek emek sarf edilmektedir? Tümü zihniyetle ilgili olan bu yaklafl›mlar, do¤ru ve sonuç al›c› çal›flman›n olup olmamas› için önemli hususlard›r. ‹nsan yaflam›nda komünal olmayan hiçbir çal›flma yoktur. ‹nsan, zihniyetlere yerlefltirilmifl bireycili¤e ra¤men komünal bir varl›kt›r. Bireycilik komünal varoluflu kemirir. Kemirme komünal varoluflu güçten düflürmüfl, baz› alanlarda kurumaya yol açm›flt›r. Fakat tümüyle yok edememifltir. Çünkü komünalli¤in yok olmas› insanl›¤›n bir bütün yok olmas›d›r. Bu kemirme egemenlikli toplumun ifli oldu¤undan, yaflanan toplumsal sorunlar›n nedeni de egemenlikli toplumun kendisidir. Toplumsall›¤›n komünal tarz› büyük yarat›c›l›¤› getirmifltir. Sanat, toplumsal yarat›c›l›¤›n odaklaflt›¤› bir üretim alan›d›r. Yarat›c›l›k, sorunlar› çözmek, toplumsal ihtiyaçlar› gidermektir. Bunun için toplumsal sorumluluk içinde olmak, özellikle sanatsall›k gibi mükemmel yarat›c›l›¤› bu alan›n varolufl kurallar›na göre ele almak, insan olman›n temel flart›d›r. Bu gerçeklikten dolay› sanat kendi yarat›c›l›¤›n› konuflturmak durumundad›r. Aksi durumda yap›lanlar bir avuç egemenin gönül e¤lendirme kültürünü aflamaz ki, bu da sanat karfl›tl›¤›d›r, kendi kendisini ve toplumu yozlaflt›rmakt›r.
ew e. c
ma ikna edilememekte ve ruhsal doyumu yaflayamamaktad›r. Bundan daha kötüsü, çal›flma yaflam›na kat›l›m, emek sarf etme ve sanatsall›¤›n rafine hali dedi¤imiz üretkenlik alanlar›n›n bireycili¤in en çok yafland›¤› alanlar olmas› ve bunu körüklemesidir. Günümüzde insan, toplumun bir üyesi oldu¤u bilincini güçlü yaflad›¤›ndan de¤il de, daha çok kazanmak için çal›fl›r duruma getirildi¤inden, ifl ve ürün yaratma ahlak› da bozulmufltur. Ürün baflkalar› için ve satmak amaçl› üretildi¤inden, insan yapt›klar›na hep bir yabanc›l›k içinde yaflamak durumda b›rak›lm›flt›r. Fakat toplumsall›¤›n tümden yok edilemez gerçe¤i, özellikle de sanatsal yarat›c›l›¤›n bozulan komünal özünden dolay›, sanat alan›nda tam bir kaosa neden olmufltur. Çok rahatl›kla görülece¤i gibi, içinde bulundu¤umuz zaman diliminde kendi kendisini en çok tüketen ve ters iflleyen alan sanatt›r.
ne t
bakmak yeterlidir. Kapitalizm günümüzde iktidar›n› sanatla korumaya alacak kadar sanatla ilgilenmektedir. Devletli toplumun oluflmas›ndan sonra sanatsal yarat›c›l›¤›n mecras›, bu toplum kültürüne alternatif yarat›c›l›¤a yönelmek biçiminde geliflmifltir. Toplumun tüm kal›c› de¤erleri bu mecrada yarat›lm›flt›r. Egemenin zulmüne karfl› halklar›n direnifli, despotun uygulamalar›na karfl› halk kahramanlar›n›n mücadelesi komünal sanat›n temas›n› meydana getirmifltir. Egemen sistemin kölecilefltiren kültürüne karfl› komünal sanat özgürlü¤ü bayrak yapm›flt›r. Devletleflmifl toplumun uygulamalar› sonucu yarat›c›l›¤›n› kaybeden ve çürüyen insanl›k gerçe¤ine karfl› sanat, özgür ve eflit bir yaflama yönelmenin hayallerini her zaman ürünlerinde maddi bir gerçe¤e dönüfltürmüfltür. Sanat›n varolana raz› olmayaca¤› ve hep elefltiri yaparak mevcut toplumsal gerçeklikle aras›na mesafe koyaca¤› ilkesi, temelini buradan almaktad›r. Sanatsal varoluflun özü, komünalli¤in iktidar karfl›t› olmas› gerçe¤i, sanatsal yarat›c›l›¤›n sanat ürününe dönüflmesi için devletçi toplum kültür ve kiflili¤ini reddetmesini flart k›lar. Sanat›n kabul etmedi¤i ve edemeyece¤i ilke, devletçi toplumun bin bir hilesidir.
om
70
Ocak 2008 SERXWEBÛN
71
ne te we .c om
F›rt›na gülüfllü yi¤it Temmuz ay›n›n son günleridir. Yola ç›kma zaman› gelmifltir art›k. Bekleyiflleri, hasretleri son bulmufltur “T yedi yi¤it gerilla aday›n›n. Bir ö¤len vakti ulafl›rlar randevulaflt›klar› köye ve o günün gecesi ilk da¤ yolculuklar› bafllar. Uzun ve tehlikelerle dolu bir yol yürürler. Bu yolun sonunda Güney Kürdistan topraklar›na ulaflmay› baflar›rlar. Bir günlük yürüyüflten sonra Güney Kürdistan topraklar›n›n derinliklerindeki Metina kamp›na ulafl›rlar. Gerillay› ilk kez s›n›r› geçtiklerinde görmüfllerdir, ama Metina’ya vard›klar›nda bu kadar çok gerillay› bir arada görmeleri onlar› hem heyecanland›rm›fl hem de sevindirmifltir ” Ad› soyad›: Hekim ELMAS
Kod ad›: Bager BARHILDAN
Do¤um yeri ve tarihi: Hakkari 1974
Mücadeleye kat›l›m tarihi: 1992
fiehadet tarihi ve yeri: 6 Haziran
1994, Gerena Reza köyü/Zagros
ww
w.
Cilo gözyafllar›n› Zapa ak›t›yor. Zap h›rç›n. Zap k›z›llara bürünmüfl. Art›k Zap eskisi gibi uslu de¤il. Ve Merge’den intikam hayk›r›fllar› yükseliyor göklere. Sloganlar ç›nlat›yor Berçelen zozanlar›n›. Bebelerin minik ellerinde zafer umutlar› yefleriyor, bebelerin yüzünde Bagerce gülüfller bitiyor. A¤lam›yorlar eskisi gibi, kara yazg› silindi art›k. Özgür bir gelecek bekliyor Kürt bebelerini. Özgür yar›nlar Bagerlerin avuçlar›nda, özgür yar›nlar Zap’a ak›t›lan k›z›l kanda... Bager heval, orta halli bir ailenin çocu¤u olarak 1974’te Hakkari’de do¤ar. Ailesi ve akraba çevresi genelde yurtseverdir. Yaln›z ailesindeki ve çevresindeki afliretçi, dinci yap› bu yurtseverli¤in geliflip güçlenmesine çok fazla f›rsat vermez. Sadece Kürtlük duygular›yla s›n›rl›d›r bu yurtseverlik. Bager arkadafl›n aflireti bu yurtseverlik duygular›yla geçmiflte yaflanan baz› isyanlarda da yerini alm›flt›r. Daha sonralar›, geliflen KDP ve YNK gibi ilkel milliyetçi oluflumlara karfl› ailenin de bir sempatisi geliflir. Bu sempati sadece duygu boyutundad›r. O
süreçte bölgenin genelinde böyle bir durum söz konusudur. Bager heval iflte böyle bir aile çevresi içerisinde büyür. Yetersiz de olsa çevresinde Kürtlük bilinci sürekli vard›r. Bu nedenle düflmana karfl› belli bir tepki ve öfke de vard›r çevresinde. Bager heval 12 Eylül sonras› kuflakta yetiflti¤i için düflman bask›lar›n›n da en canl› tan›klar›ndan birisidir. Düflman, 12 Eylül sonras› ülkenin genelinde oldu¤u gibi, bu bölgede de yo¤un tutuklamalarla insanlar› bask›, gözalt› ve iflkenceyle, sindirmeye çal›fl›r. Daha sonralar› insanlar› gelifltirdi¤i özünden boflaltma ve yozlaflt›rma politikalar›yla etkisiz ve tepkisiz k›lar. Kuflkusuz bu politikalardan en çok etkilenen de 12 Eylül sonras› gençliktir. Bager heval de bu süreçte geliflen olaylar karfl›s›nda flaflk›n ve ürkektir. Her alanda devletin bas-
k›s› ve terörü yaflanmaktad›r. Tan›d›¤› herkes bir biçimde devletin ac›mas›z politikalardan nasibini alm›flt›r, herkes devlete tepkilidir. Takvimler 1984 y›l›n› göstermektedir. Parti, flanl› 15 A¤ustos At›l›m› ile korku duvarlar›n› alt üst eder. Eruh-fiemdinli bask›n› bölgede büyük bir sevinçle karfl›lan›r. Bager hevalin çevresindeki herkes bu olay› konuflur. Bu ilk kurflun herkesi derinden etkilemifltir. Bager heval henüz on yafl›ndad›r. At›l›m›n önemini ve büyüklü¤ünü anlayamasa da, çevresindeki sevinç dalgas› O’nu da içine al›r. Bir çocu¤un merak›yla etraf›ndakilere sorular sormaya bafllar. Ortaokulu bitirdi¤i y›llarda yaflananlar› daha iyi anlamaya bafllar. Ulusal kurtulufl mücadelesinin etkisi bölgede 盤 gibi geliflmektedir. PKK hareketini tan›d›kça sempatisi artar. Bu durum düzenle olan çelifl-
SERXWEBÛN Ocak 2008
ew e. c mizin her alan›nda serhildanlar, gerilla eylemlilikleri, çeflitli kitle eylemlilikleri artarak devam edmektedir. Bu geliflmeler, Bager heval ve arkadafllar›ndaki aray›fllar› daha da derinlefltirir. Özellikle Yüksekova’daki 1992 Newroz katliam› ve Hakkari’deki Newroz kutlamalar› Bager heval ve arkadafllar›n› derinden etkiler. Bu geliflmeler, kararlar›n› belirlemelerinde etkili olur ve hep birlikte gerilla saflar›na kat›lmay› kararlaflt›r›rlar. Bager hevalin arkadafllar›ndan olan flehit Mahfuzz Demir, parti ile iliflki kurmak için tan›d›¤› bir yurtseverle görüflür. Bu yurtseverin arac›l›¤›yla bir parti milisiyle iliflkiye geçerler. Art›k parti ile iliflki sa¤lam›fllard›r ve bu durum anlat›lamaz bir coflku yarat›r kendilerinde. Sevinçleri ve coflkular› her hallerine yans›r. Bager heval ve arkadafllar› daha o an gerillaya kat›lma haz›rl›klar›na bafllarlar. Gerilla saflar›nda ihtiyaçlar› olabilecek baz› giyecekleri temin ederler. Art›k haz›rd›rlar ve gidifl sorunlar›n› hallederek geri dönerler. Temmuz ay›n›n son günleridir. Yola ç›kma zaman› gelmifltir art›k.
ww
w.
ne t
kilerini daha da derinlefltirir. Lisede okudu¤u y›llar, eylemselli¤e ad›m att›¤› y›llard›r ayn› zamanda. Arkadafllar›n› da örgütleyerek lisedeki faflist ö¤retmenlere karfl› tav›r tak›nmaya bafllar. Art›k o bir eylemcidir. Her hafta okunan istiklal marfl›n› sabote ederler. ‹çindeki isyan duygusu gittikçe büyümektir. Okuldaki çal›flmalar› nedeniyle ö¤retmenleri taraf›ndan çeflitli defalar uyar›l›r ve tehdit edilir. Ama arkadafllar›yla birlikte y›lmadan her f›rsatta tepkilerini baflka biçimlerde d›fla vururlar. Subay ve polis çocuklar›yla birçok defa kavga ederler. Her an› farkl› bir eylemle taçland›r›rlar, yerinde duramayan bir gruplar› vard›r ve bir zaman gelir, yapt›klar› art›k tatmin etmez onlar›. Bager heval çal›flkan, atik ve a¤›rbafll› bir yap›ya sahiptir. Durmak nedir bilmez. Paylafl›mc› ve okulda sözü dinlenilen, gözü kara biri olarak bilinir. Çevresindeki herkesin sayg› duydu¤u ve sevdi¤i birisidir. Ö¤renmeye ve bilgilenmeye yönelik çabalar› güçlüdür. En belirgin özelli¤i ise arkadafllar›na olan ba¤l›l›¤›d›r. Birbirlerini çok severler ve bu, ileriki y›llarda partiye kat›l›mlar›nda daha aç›k görülecektir. Bager heval, arkadafl çevresi içerisinde hep öncüdür. Her eyleme arkadafl grubuyla birlikte at›l›r. Sars›lmaz bir birliktelikleri vard›r. Kuflkusuz mücadelemizin bu birlikteliklerinde etkisi büyüktür. Hepsi de yurtsever ailelerin çocuklar›d›r ve okulda, mahallede yine yaflam›n her alan›nda ortak hareket ederler. Kavgalar›, sevinçleri, tasalar›, üzüntüleri ortakt›r bu arkadafl grubunun. Ulusal kurtulufl mücadelesi art›k önü al›nmaz bir flekilde geliflmektedir. 1990’larla birlikte ülke-
om
72
“Cilo’nun asi çocu¤u son kez Biji Serok Apo slogan›n› hayk›r›r gücünün yetti¤ince ve arkadafllar›n›n s›rt›nda flehadet
mertebesine ulafl›r. Son eylemini de baflar›yla bitirmenin
verdi¤i gönül rahatl›¤›yla yumar gözlerini. Yüzünde derin bir tebessüm vard›r. Ard›llar›n›n intikam›n› alaca¤›na dair olan inanc›ndand›r yüzündeki tebessüm”
Bekleyiflleri, hasretleri son bulmufltur yedi yi¤it gerilla aday›n›n. Bir ö¤len vakti ulafl›rlar randevulaflt›klar› köye ve o günün gecesi ilk da¤ yolculuklar› bafllar. Uzun ve tehlikelerle dolu bir yol yürürler. Bu yolun sonunda Güney Kürdistan topraklar›na ulaflmay› baflar›rlar. Bir günlük yürüyüflten sonra Güney Kürdistan topraklar›n›n derinliklerindeki Metina kamp›na ulafl›rlar. Gerillay› ilk kez s›n›r› geçtiklerinde görmüfllerdir, ama Metina’ya vard›klar›nda bu kadar çok gerillay› bir arada görmeleri onlar› hem heyecanland›rm›fl hem de sevindirmifltir. Bager heval bu heyecan›n ve coflkunun verdi¤i azimle çok k›sa bir sürede kamp ortam›na uyum sa¤lar. Bager heval ve arkadafllar›n›n partiye kat›l›mlar›n›n bir özelli¤i vard›r. Daha önce de Hakkari’den mücadele saflar›na kat›l›mlar olmufltu, fakat ilk defa 7 kiflilik bir grubun kat›l›m› gerçeklefliyordu. Gençler art›k ak›n ak›n da¤lara geliyordu. Bager heval ve arkadafllar›n›n kat›l›m› alanda çok büyük bir yank› uyand›rm›flt›. Zaten küçük bir yerleflim yeri oldu¤u için birkaç gün içerisinde duymayan kalmaz kat›l›mlar›n›. Hatta kat›l›m haberi di¤er yerleflim yerlerine kadar yay›l›r. Herkes hayranl›k ve flaflk›nl›kla bu gençlerin kat›l›m›n› tart›fl›r. Gerillaya kat›lan arkadafllar›n ço¤u Hakkari’de tan›nan ve önde gelen kiflilerin çocuklar›d›r. Bu durum
Ocak 2008 SERXWEBÛN getirilir Bager heval. Önderlik sahas›nda edindi¤i tecrübe ve birikimle görevini en iyi flekilde yerine getirmeye çal›fl›r. Bofl zaman yoktur Bager heval için, her an›n› dolu dolu yaflar. O, yaflam›n militan›d›r. Yaflama büyük bir inançla ba¤l›d›r. Ba¤l›l›¤› tutku derecesindedir. Yaflamdaki tav›r ve davran›fllar›yla y›llard›r parti saflar›nda olan bir gerilla gibidir. Arkadafllar› O’nu çok sever, gitti¤i her yerde ve herkeste sayg› uyand›r›r. Eylemlerdeki cesurlu¤u ve atikli¤i bir baflkad›r Bager hevalin. Sald›r› guruplar›ndad›r birçok eylemde. Birikmifl öfkesiyle geçer sald›r›ya. Her eylemde, üzerine gitti¤i her mevziden silah kald›rmay› ilke edinir. “Gerilla düflmandan ald›klar›yla savafl›r. Her eylemde düflman›n üzerinden malzeme kald›rmasak, bir sonraki eylemi parti olanaklar›yla yapaca¤›z demektir. Bu da bir Apocuya yak›flmaz” der arkadafllar›na. ‹hanet, kara ihanet, batas›ca ihanet! Kaç bin y›ld›r senden çektiklerimiz yetmedi mi? Kaç can ald›n bizden? Doymad›n m› daha kana? Ant olsun ki kurutaca¤›z kökünü. Ve ant olsun ki ad›n an›lmaz olacak ülkemizde. 1994 y›l›n›n k›z›l temmuzuna gebe haziran ay›. ‹hanetle an›lan fiemzina’n›n Gerena Reze çete köyüne sald›racakt›r arkadafllar. Burada ihanetin kaleleri y›k›lacakt›r en sars›c› biçimde. Bunun için flehitlere söz verilmifltir ve sözü yerine
getirmenin vakit gelmifltir. Uzun haz›rl›klar›n ard›ndan 5 Haziran günü bölgedeki çete köylerine yönelik operasyon bafllar. Bager heval yine bir sald›r› grubunun bafl›ndad›r. Düflman taburu bir grup arkadafl taraf›ndan taciz edilirken, Bager hevalin içinde bulundu¤u sald›r› kolu Gerena köyünün içine dalar. Korucular bulunduklar› evlerden karfl›l›k verseler de, bir süre sonra dirençleri k›r›l›r ve kaçmaya bafllarlar. Bager heval arkadafllar›yla birlikte kaçan çetelerin pefline düfler. Çat›flma tüm fliddetiyle devam etmektedir. ‹hanetin kaleleri birer birer düfler. Kimi evlerden aman dilemeler bafllar. Gerena ve reze köylerinden Govende’ye ulafl›r intikam hayk›r›fllar›. Gerdê ilk defa görmüfltür böylesini. Bu direniflin karfl›s›nda küçüldükçe küçülürler Gerdeli ihanetçiler. Bagerlerin, Erdallar›n elindeki intikam namlular›n›n sesi gökleri sarar. Bir tufan kopmufltur Gerdi’de. Bir tufan ki, kas›p kavurur ihanet yuvalar›n›. Çat›flmalar ikinci günde de h›z›ndan hiçbir fley kaybetmeden devam eder. 6 Haziran gününün ö¤leden sonras› arkadafllar geri çekilmeye bafllar. Geri çekilme s›ras›nda kör bir kurflun Bager hevalin s›rt›na saplan›r. ‹hanet bir kez daha göstermifltir çirkin yüzünü. Arkadafllar› O’nu s›rtlay›p götürmeye çal›fl›r. Cilo’nun asi çocu¤u son kez Biji Serok Apo slogan›n› hayk›r›r gücünün yetti¤ince ve arkadafllar›n›n s›rt›nda flehadet mertebesine ulafl›r. Son eylemini de baflar›yla bitirmenin verdi¤i gönül rahatl›¤›yla yumar gözlerini. Yüzünde derin bir tebessüm vard›r. Ard›llar›n›n intikam›n› alaca¤›na dair olan inanc›ndand›r yüzündeki tebessüm. Sen rahat uyu Bager heval. Ahd›m›z var son nefesimize kadar, Cilo’nun güneflinde yeniden do¤aca¤›z. Ahd›m›z var, and›m›z...
ww
w.
ne te we .c om
tart›flmalar› daha da alevlendirir. Düflman da flaflk›nl›k içerisindedir ve kat›lan arkadafllar›n evlerine bask›nlar düzenler. K›sacas› bu arkadafllar›n kat›l›mlar› büyük yank› uyand›r›r dost ve düflman cephesinde. Bu ç›k›fl›n ard› arkas› kesilmez art›k. Ard› s›ra gruplar halinde gerilla saflar›na kat›l›mlar bafllar. Bager heval ve arkadafllar›n›n kat›l›m› böyle anlaml› bir rol de oynam›flt›r. Kampa gelifllerinden bir ay sonra Bager heval ve grubundaki iki arkadafl Mahsum Korkmaz Akademisi’ne gönderilir. Bu karar Bager hevale bildirildi¤inde, sevinç ve coflkusu bir kat daha artar. Baflkan Apo’yu görebilmek ve yüce e¤itiminden geçmek her PKK’linin en büyük istek ve arzusudur. Bu f›rsat›n Bager hevale tan›nmas›, O’nun parti saflar›ndaki sorumlulu¤unu daha da artt›rm›flt›r. Bu bilinçle yaklaflan Bager heval, akademi sürecinde var olan olanaklar› en iyi flekilde de¤erlendirir. Her an›n› Parti Önderli¤inin çözümlemeleri üzerinde yo¤unlaflarak geçirir. E¤itimlerdeki kat›l›m› ve çabas› arkadafllar› taraf›ndan takdir edilir. Bir süre sonra Mahsum Korkmaz Akademisi kapan›nca, gruplar fleklinde baz› parti evlerinde e¤itimleri devam eder. Yaklafl›k üç ay da bu sahada kalan Bager heval, güçlenmifl ve parti bilgisiyle donanm›fl bir flekilde ülkeye yönelir. Yeni çal›flma alan› Gerdi alan›d›r. Bu bölgede manga komutanl›¤›na
73
Mücadele arkadafllar› ad›na fiehitt Bager (Bülentt Bayyram)
SERXWEBÛN Ocak 2008
74
om
Gülbahar’›n gülüflüyle güne merhaba
Gözlerindeki umut, dudaklar›ndaki tebessüm ve yüre¤indeki özgürlük tutkusunu eksik etmeden, her
yaflad›¤› an› günefle dönük yaflad›. Tüm geriliklere inat edercesine kendisini bafltan yaratan gerçek bir militand›. Gülbahar yoldafl yaflama gülümsedi¤i gibi, ölüme giderken bile, yaflama olan tutkusunu
gülüflüyle ifade etti. Çocuklu¤undan bu yana anlaml› yaflad›¤› mücadele y›llar›na çok fley s›¤d›rm›flt›.
Gülbahar’›n Gülüflü!
ne t
Selama dursun da¤lar›m›z... Bafl› dik gö¤sü aç›k Gülbahar’› durufluyla selama dursun. Bu da¤lar ba¤r›nda büyüttü¤ü, kuca¤›nda yetifltirdi¤i evlatlar›n› sonsuz özgürlük yolculu¤una u¤urlas›n yoldafllar›yla. Her biri bir destan, bir tarih ve birer özgürlük kahramanlar›yd›. Ey toprak ana! Özgürlü¤e sevdal› evlatlar›n› kucakla. Yabanc›s› de¤ilsin, bu özgürlük abidelerinin. Onlar özgürlü¤e susam›fl, bedenleriyle on binlerin peflinden giden ne ilk ne de son savafl kahraman›yd›lar. Onlar ki, kendi ülkeleri için savaflanlard›. Tarih sayfalar›na özgürlük destanlar› yazd›lar onlar. Her biri tarihi, güzellikleriyle ve ac›lar›yla yeniden yazman›n, yüzlerce sayfas›n› doldurabilecek hakikat ve sadeli¤e sahiptirler. Özgür insan› yeniden yaratan mücadelemiz dört temel hakikatle anlam kazand›. “ Kad›n gerillalar›n, da¤da özgürlük tutkusuyla bütünleflen hakikat.” Evet! Da¤- kad›ngerilla ve özgürlük tutkusu. Da¤lar›m›z kad›n gerillalar›n rengiyle, sesiyle ve güzellikleriyle hakikate erdi. Kad›nlar›m›z Gülbahar’›n gülüflünde özgürlü¤e tutkuland›. Yaflam Gülbahar’›n rengiyle süslendi da¤lar›m›zda. Gülbahar’›n bedeni fiekif’in doruklar›nda heyecan, Çarçella’n›n eteklerinde ise tutkuyu yaflatt›. Ülkemde ilkbahar mevsimi, Gülbahar’›n güzelli¤inden esinlenerek çiçeklerini renklendirdi. Gülbahar bencil de¤ildi, bütün mevsimleri do¤ayla birlikte paylafl›rd›. Gülbahar kaç bahar›, kaç yaz› ve kaç mevsimi kucaklad› özgürlük yürüyüflünde. Ama doymak bilmezdi ülkesinin güzelli¤ine.
ew e. c
Bundand›r ki Gülbahar tad›nda yaflamal›y›z.
Ad›, soyad›: Selma KAYA Kod ad›: Gülbahar GÜLHAT Do¤um yeri ve tarihi: Batman 1978 fiehadet tarihi ve yeri: 19 Aral›k 2005, Kortek/Güney Kürdistan
ww
w.
Gidiflinden sonra bu da¤lar nas›l kucak açar yeni y›llara, nas›l selamlayabilir yenibaharlar›, bir daha kutlayabilir mi kardelenlerin direniflini. ‹lkbahar›n tazelik kokan günlerinde, menekfleler kimden al›r esrarengiz kokusunu. Ve nergisler kimler için koku saçar bu da¤lar›n ovalar›nda. Ya laleler hep böyle sessiz mi a¤layacak Gülbahar’lar›n ard›ndan. Toprak ana feryat etmez mi? Kapanacak Xwunda’n›n gencecik bedeninin gidifline. Yine sonbahar’›n hüzün dolu mevsimi Beritan’› arar tüm zirvelerinde. Beritan’› bulamazken gömer kendisini k›fl›n kederli günlerine. Belki de Kafya izin vermeyecek bir daha nergislerin aras›nda yeflermesine. Yasa gömecek kendisini bir ömür boyunca. Gelincikler karalara
bürünecek ülkemin yaylalar›nda. Papatyalar hüzün da¤›tacak ülkemin her yan›na. Gülbahar’› anlatmak çok zor. O yaflad›¤›m›z da¤larda özgürlü¤ün tad›n› alm›fl bir ceyland›. Gülbahar, yüzü günefle dönük ve özgürlü¤e aflkla koflan bir kad›n gerilla idi. Paylaflt› yoldafll›¤›n›, eme¤i ve fedakarl›¤›yla karakterini yaratt›. Bu da¤lar›n asili¤inde, o isyankar bir militand›. Özgürlü¤e koflan yüzlerce kad›n savaflç› Gülbahar yoldafl›n denetiminde cesareti ö¤rendi. Gülbahar yoldafl karma taburlarda komutanl›k yapm›fl, savafl cephelerini koordine etmiflti. Kürt halk›n›n öz de¤erlerini koruyan, ülkesine ba¤l›l›¤›n›n bedelini can›yla veren Gülbahar yoldafl, HPG komuta konseyinde kad›n gerillalar›n özgürlükçü aray›fllar›n›n ve onurlu yaflama ideallerinin temsiliydi. Binlerce erkek arkadafla komutanl›k yapm›fl, kendi öz güveni ve cesaretiyle onlara savaflta önclük etmiflti. Halk›n›n gelece¤ini ayd›nlatmakla en büyük ve en eflsiz kahramanl›¤› baflarand›. Gülbahar ülkesinin sömürge alt›nda olmas›na ve halk›n›n sürgüne u¤ramas›na karfl› gösterdi¤i direnifliyle Kürt Jean Darc’›n› temsil etmekteydi. Evet! Gülbahar ülkesi ve halk› için savaflan bir Kürt k›z›yd›. O halk›n›n, Kürt halk›n›n Jean Darc’›yd›. Durufluyla, heybetiyle ve karakteriyle sayg› uyand›ran, yürütücü gücüyle cesaretlendiren, eme¤iyle güzellefltiren bir Kürt kad›n gerillas›, komutan›yd›. O öz gücüne Günefl’in ›fl›nlar›ndan ve özgürlük ruhundan alan gerçek bir militand›. Bakmay›n, Za¤ros’lar›n asili¤ine ve gururlu durufluna. Gülbahar yoldafl
Ocak 2008 SERXWEBÛN
ne te we .c om
eylemden geri çekilip koflarken bile selama dururlard› sayg›dan. Cudi yar›m kalan bir aflk destan›na daha tan›k oldu bu yeryüzünde. Gabar ise Gülbahar’lar› kucaklarken daha çok gururland› heybetiyle. Da¤lar tarihine yeni kahramanlar›n ad›n› yazd› k›fl mevsiminin karlar›yla. Sorxwin’lerin, Rozerin’lerin, Roza’lar›n, Zelal’lerin ve daha binlercesinin direnifl kalesine Gülbahar kendi özgür ruhuyla kat›lacakt› bu flafak vakti. Gülbahar’›n her tebessümlü gülüflünde yefleren umutlar› toplas›nlar kad›nlar›m›z. Özgürlü¤e do¤ru yol alan savaflç›lar “özgürlük” kap›s›n› Gülbahar’›n gözlerindeki ›fl›lt›yla açacaklar art›k. Yaflam ancak bu kahraman yoldafllar›n rengiyle yaflan›l›r. Unutma ki güzel yoldafl, varl›¤›nla bütün yoldafllar›n›n yüre¤inde umut sevdas› olarak yeflereceksin. Ve flehitlerimiz arkalar›nda b›rakt›klar› miraslar›yla ölümsüzleflir. As›l flehit yoldafllar, halk› taraf›ndan unutuldu¤u anda ölümsüzlük s›rr›n› kaybeder. Bundand›r ki; kendi ad›m›z› unutur ama asla flehit yoldafllar›m›z› bir an olsun unutmay›z. Güzel yoldafl sende mi kat›ld›n uçan özgürlük meleklerine? Sen de ortak oldun y›ld›zlara ve çember oluflturdun. Sohbetlerinde benli¤i canland›ran güçlü bir oyuncuydun. Sen mütevazi, emekçi, sorumlu, cesaretli, asi ve kendine olan öz güveninle sahnede tüm izleyicilerde hayranl›k, heyecan uyand›rand›n. Her yoldafl›n umut kap›s› olur, eme¤in ve mütevazili¤inle yoldafllar›n›n yüre¤ine nakflederdin umudu. Gülbahar yoldafl da yüce insan Reber APO’nun özgürlük ö¤retisiyle flekillenmiflti. Y›llarca O’nu görme umudu ve hasretiyle yaflad› da¤larda. Ama ›fl›ldayan gözleri göremedi O yüce insan›. Yüre¤ini yirmi dört saat yüce insanla yaflatarak en büyük darbeyi vurmufltu düflman›na. Gülbahar yoldafl 1992’de gerilla saflar›na kat›ld›. Y›llarca özgürlük mücadelesinde yaflam›n› anlamland›rarak güçlendi. Gözlerindeki umut, dudaklar›ndaki tebessüm ve yüre¤indeki özgürlük tutkusunu eksik etmeden, her yaflad›¤› an› günefle dönük yaflad›. Tüm geriliklere inat edercesine kendi-
75
ww
w.
sini bafltan yaratan gerçek bir militand›. Gülbahar yoldafl yaflama gülümsedi¤i gibi, ölüme giderken bile, yaflama olan tutkusunu gülüflüyle ifade etti. Çocuklu¤undan bu yana anlaml› yaflad›¤› mücadele y›llar›na çok fley s›¤d›rm›flt›. Bundand›r ki Gülbahar tad›nda yaflamal›y›z. Botan’da günlerce çat›flarak yedi flehit yoldafl›yla, flehitler kervan›na kat›lan Gülbahar yoldafl›, yazarak O’nu yaflayabilmeli ve yaflatabilmeliyiz. Yeniden yazd›¤›m›z kad›n tarihinin en önemli sayfalar›na nakfletmek, tüm kad›n yoldafllar›n vazgeçilmez görevidir. Ayn› zamanda Gülbahar yoldafl› tan›yan ve onunla mücadelenin en zorlu günlerini yaflayan yoldafllara daha büyük bir sorumluluk düflüyor Birlikte da¤lar›n asili¤ini paylaflt›k. Birlikte sevdaland›k özgürlü¤e. Ateflin dans›na birlikte dalar ve çoban y›ld›z›n›n randevusunu beklercesine sohbetlerde sabahlard›k. Sabahlara dek özgürlü¤ü paylafl›rd›k sonra güneflin ilk ›fl›nlar› bedenimide gezinirken Gülbahar’›n gülüflüyle güne merhaba derdik. Ard›ndan yeni günün gerilla planlamas›n› hayata geçirmeye bafllard›k. Ve flimdi yüre¤im Botan’›n engin da¤lar›nda seni ar›yor bu gece vakti. Gecenin zifiri karanl›¤›nda gerilla ateflini yakal›m seninle. Yar›m kalan sohbetlerimizi tamamlar›z günün verdi¤i yorgunlukla. Batman ovas›n› gözleyen en yüksek tepenin zirvesinde sabahlayal›m seninle. Sohbetlerimizi dinlesin halk›m›z ve izlesinler bir gece boyu sönmek bilmesin ateflimizi. Tan›k olsunlar kad›n gerilla yoldafllar›n sami-
miyet ve dürüstlü¤üne. Tarihe mal olsun sohbetlerimiz ve özgürlük ateflimizde Agiri, Zelal, Berivan ve Z›nari’ni ve yoldafllar›na siper olan binlerce gencecik bedeni daha tan›s›nlar. Unutmay›n yoldafllar sizi u¤urlarken Kürt halk›n›n k›z ve o¤ullar›, silahlar›n›z› kald›racaklar ard›n›zdan. Sizlerin savaflt›¤› bu mevzilerde hiç tereddüt etmeksizin sürdürecekler bu savafl›. Özgürlük tutkunu yoldafl›m, flu an yüre¤im sensiz bu yeryüzüne k›rg›n olsa da yüre¤im ile zihnim aras›nda flu sözleri tekrarl›yorum. “her kahraman hak etti¤i gibi yaflar ve hak etti¤i gibi flahadete u¤urlan›r.” “Bir militan, bir devrimci ve özgürlükçü bir kad›n” için önemli olan uzun yaflamak de¤il. Yaflam› çok k›sa da olsa e¤er ki k›sac›k ömrüne kocaman anlaml› bir mücadeleyi s›¤d›rm›flsa yaflad›klar›n›n bir anlam› var demektir. Yaflad›¤›n›z her an› tutkular›n›zla anlamland›rd›n›z sizler. K›sa ömrünüzde ve gencecik bedeninizde halk›n ve özgürlü¤e hasret kad›nlar›n ac›lar›n› hissederek hakikati yaflad›n›z sizler. Bir tarihi kazanmak tüm bu hakikatleri yaflamak ile baflar›l›r ancak. Sen ki tarihi mücadelemiz leyhinde kazand›rd›n ve tarih seni sayfalar›na “KAHRAMAN GER‹LLA” olarak nakfledecek. Gülüfllerinde bin umut yeflerdi, her biri kocaman özgürlük tutkular›na dönüfltü ülkemin sevdas›nda. Bu sevdan›n ad›n› Gülbahar koyduk yoldafllar›m›zla. Mücadele arkadafllar› ad›na Batufa Çekdar
SERXWEBÛN
76
Ocak 2008
om
fiiir tad›nda bir hayat
“O mangal yüreğinde yaflam› öyle olgunlaflt›r›p öyle dile getirirdin ki, yar›m fliirlerinin ac›l›ğ›nda bir özlem b›rakt›n ard›nda. Hani suyun toprağ›n yüzeyinden süzüle süzüle akmas› vard›r ya, yaflam› yüreğinde böyle dam›t›p yans›t›yordun çevrene. Yaz s›cağ›nda saatlerce yol yürüyüp bafl›nda mola verip
ne t
Omuzlar›mdaki al›fl›lmad›k a¤›rl›kla seni yazmaya çal›fl›yorum. D›flar›da iki gündür aral›ks›z kar ya¤›yor. Mangalar›m›z›n üzerindeki kar› atmak için saat bafl› küreklere as›l›yoruz yine. Ama bu defa sen yoksun. Kar, an›lar›n› ve hiç beklenmedik gidiflini de ya¤d›r›yor üzerime. Günler, kar f›rt›nas›n›n ard›na çekiliyor koflarcas›na. Bense kendi zaman›m›n bir yerinde öylece duruyorum yapt›klar›mla, yapamad›klar›mla ve yapmak isteyip yapmaya zaman bulamad›klar›mla. Ne çok fley yapmay› hayal etmifltik halbuki. Ne çok fley söylemifltik, ne çok fley düfllemifltik bahara dair. fiimdi ise çok fazla beceremezsem de senin söyledi¤in ve gidiflinle bir emre dönüflen bu yaz›y› yaz›yorum. Mangan›n bir köflesine kaç zamand›r çekilmiflim ve yazmaya çal›fl›yorum bilmiyorum. Kap›ya ast›¤›m›z battaniye arkadafllar›n gidip gelmesiyle inip kalk›yor. Bu k›sac›k arada gözüm, h›z›ndan hiçbir fley kaybetmeyip ya¤an kara tak›l›yor. Herkes tahmin yürütüyor, böyle devam ederse 2 metreye ulafl›r diyor kimi arkadafllar, kimileri de h›z›n› düflürece¤ini söylüyor. Kar diner mi, h›z›ndan bir fley kaybeder mi bilmiyorum, ama yoklu¤unun rüzgarlar› geçen zamana ra¤men bir nebze olsun dinmedi içimde. fiimdi burada olmal›yd› diyorum kendi kendime. Hepimiz bir fleylerle u¤rafl›rken, sen kendi içinin dünyas›na gömülür fliir yazard›n böyle zamanlarda. fiimdi yine fliir zaman›, ama sen yoksun. Gidiflinle yar›m kalm›fl fliirlerin ac›l›¤›nda bir özlem b›rakt›n bize.
ew e. c
kana kana içtiğimiz p›nar misaliydi yoldafll›ğ›n. ‹nan ki yoldafl çok susad›m”
Ad›, soyad›: Tahsin BULUT
Kod ad›: Beflfliir AKSOY
Do¤um yeri ve tarihi: Midyat 1977
ww
w.
Mücadeleye kat›l›m tarihi: 2003 Almanya
fiehadet tarihi ve yeri: 19 Aral›k 2005, Kortek/Güney Kürdistan
Hayallerimizin pefline tak›l›p gitti¤imiz bir gündü. Sonbahar›n son, k›fl›n ilk demlerindeydik. Yüksek da¤lar›n doruklar›na kar olarak düflen ya¤›fl, üzerimize ya¤mur olup düflüyordu. Geçici açt›¤›m›z naylon mangalar›m›zdayd›k, gün ö¤len ile akflam aras›na s›k›flm›fl bir saat dilimindeydi. Getirdi¤imiz odunlarla büyük bir gerilla atefli yak›p, çaydan›m›z› da kenar›na koyup ateflin kenar›da oturmufltuk. Sohbetimiz yine gelecek üzerine yo¤unlaflm›flt›; baharda gitmek
istedi¤imiz ya da gidece¤imiz yerler ve yapacaklar›m›za dairdi sözcüklerimiz. fiehadetinden sadece birkaç hafta önceydi. “Ben Kuzey’e gidece¤im. E¤er flehit düflersem üzerime yazars›n” demifltin gülümseyerek. Yazd›¤›m her sat›rda bu sözlerin düflüyor akl›ma, ama seni nas›l anlataca¤›m›, nereden bafllayaca¤›m› bilmiyorum. Seni anlatacak kadar güçlü bir kalemim yok benim. Senin gibi fliir tad›nda kelimeleri bilmiyorum. Kendini en güzel sen yazd›n, yazd›klar›n›n üzerine ne söyleyebilirim ki flimdi. Hem insan k›rg›n düfllerinin üzerine ne söyleyebilir ki! Bir insan ancak senin kadar yal›n anlatabilir kendini bize ve insan› kendine. O tertemiz özünün yans›mas›yd› her sat›r›na ilmek ilmek dokunan ve her ilme¤in, hayat›n baflka bir güzelli¤inin kap›s›n› aral›yordu içimizde. Sen bu kadar güzel bir anlat›c›yken, flimdi hayat›n durdu¤u o an›, nöbeti devralmak üzere gelen arkadafl›n yüre¤imize iflleyen hayk›r›fl›n›, ci¤erlerimize giden oksijenin kesildi¤i o an› nas›l anlatay›m, hayat›n kanamaya bafllad›¤› o an›. Tüm diller birbirine bir tek fley söylüyordu, “Beflir arkadafl flehit düflmüfl.” Baflka kelimelere karfl› lald› bütün diller. Dilimizden dökülen sözcüklerle bedenimiz donuyordu. Her fleyin dondu¤u, buz kesti¤i, gözlerin kendinde as›l› kald›¤›, nefeslerin tutuldu¤u, gözlerin cam gibi sabit kald›¤› andayd›k... Bütün kelimelerin kifayetsiz kald›¤› zamandayd›k... Bu, tan›d›k olmad›¤›m›z bir ac›yd›. Ne denebilir ki tan›d›k olmayan ve tüm benli¤imizi kaplayan böyle bir ac› üzerine.
Ocak 2008 SERXWEBÛN Seni 2003 y›l›nda tan›m›flt›m. Avrupa’dan yeni bir grup arkadafl gelmifl dediler. O ihtiflaml› sarp da¤lar›n aras›nda, bir vadi yata¤›na kurulmufl yeni savaflç› kamp›n›n etraf› çiçeklerle çevrili kamelyas›nda görüflmüfltük. Senden önce gelen gruplardaki arkadafllar›n sana yaklafl›m›, fark›n› ortaya ç›karm›flt› daha ilk anda. Siz ayr›lal› birkaç ay olmas›na ra¤men herkes özlemiflti seni. Yafl›n 30’a yak›n olmas›na ra¤men hiç göstermiyordun. Ruhun bir çocu¤un ruhu kadar temizdi. Dili kullan›fldaki zarafet, yaflama yaklafl›m gerçe¤inin aynas›yd›. Öyle baz›lar› gibi ezilenlerin özentisi de¤ildi zarafetin. Sendeki, özünün d›fla vurumuydu. Öyle yak›fl›yordu ki sana, e¤reti durmazd› üzerinde hiçbir fley, çünkü sen her fleyde samimi ve içtendin. Sadece Türkçe’yi de¤il, Kürtçe’yi
da bir özlem b›rakt›n ard›nda. Hani suyun topra¤›n yüzeyinden süzüle süzüle akmas› vard›r ya, yaflam› yüre¤inde böyle dam›t›p yans›t›yordun çevrene. Yaz s›ca¤›nda saatlerce yol yürüyüp bafl›nda mola verip kana kana içti¤imiz p›nar misaliydi yoldafll›¤›n. ‹nan ki yoldafl çok susad›m! Senden sonra tam da sözleflti¤imiz gibi bir bahar vakti Mardin eyaletine gittim. Oradan Midyat’a geçtim. Toprak, bahar ya¤murlar›yla ›slan›yordu. Büyüdü¤ün topraklar beni, insan›n yüre¤ini ferahlatan ›t›rl› bir toprak kokusuyla karfl›lad›. Ya¤murdan s›r›ls›klam olmufltum ama kime ne, içim bir parça huzur doluydu, hayallerini yüklenip gelmifltim iflte. Bir de Süryani’si, Asuri’si, Arab’› ve Kürd’üyle tam bir halklar mozayi¤iydi. Halklar›n beraber ne kadar uyumlu, ne kadar sevgiyle yaflad›¤›n› görünce, bir parça daha güçlü hissettim kendimi. Ortado¤u mimarisinin nadide örneklerinin içinde bu hoflgörü ve sevgi gelece¤e daha s›k› sar›lmam›n vesilesi oldu. Yüre¤indeki sevginin, hoflgörünün kayna¤›n› daha iyi ö¤reniyorum; büyüdü¤ün topraklar. Halklar mozai¤i bu topraklar› kendinde bu kadar içsellefltirmek, bu topraklara bu kadar yak›flmak, topra¤›na bu kadar benzeyip onun gibi yaflamak büyük bir yürek ister. Ve sen böyle büyük bir yüre¤in sahibiydin. S›rt›n› Bagok’a dayam›fl, y›llar›n isyan ateflini s›rt›nda, yüre¤inde tafl›yan bir topra¤›n, bir yurdun çocu¤uydun sen. Sen ki daha 4-5 yafl›nda day›n› bu kavga u¤runa topra¤a verdin. O çocuk yüre¤inle o zamandan bu zamana öfkeni ve sevgini birlikte biriktirdin. Vakti gelince de girdin kavgaya. Bu kavgada kendinle birlikte bizi de yeniden yaratma mücadelesinin içine çektin. Ö¤rendiklerimizi özleminle daha da gelifltirece¤iz. Kavgan kavgam›z, sevdan sevdam›zd›r. Bu güzel insanl›k kimli¤inin oluflmas›nda sen ve senin gibi binlercesi her daim rehberimiz olmaya devam edeceksiniz. Senin hayata bakt›¤›n gözlerle bakacak, senin gibi fliir tad›nda yaflayaca¤›z hayallerini gerçekle buluflturuncaya dek.
ww
w.
ne te we .c om
Cans›z bedenini topra¤a verirken, ne kadar k›zg›n ve k›rg›nd›k. Yüre¤imiz ne kadar tipilere tutulmufltu bir bilsen. Ölüm böyle gelmemeliydi, böyle bölüp parçalamamal›yd› gelecek düfllerimizi. Ne demeliyim flimdi bu orta yerinden k›r›lm›fl düfller üzerine. Nöbette gelip sol yan›na çöken kalp krizinin o genç, dinamik, sevecen yüre¤ini bizden ay›r›fl› ne kadar a¤›r geldi bir bilsen... Halbuki bahar› bekliyorduk sab›rs›zl›kla, Kuzey’e gidecektik seninle. Seni son yolculu¤una u¤urlarken, törendeki bütün arkadafllar›n yüzlerinde sen çizilmifltin. Dilimizde sana ait sözler dönüp duruyordu. Her yüre¤e ayn› ac› kaz›nm›flt›. K›fl mevsiminin çatkap› geldi¤i vakitte, daha yaflamaya f›rsat›m›z olmam›flken her mevsimin güzelli¤ini, böyle candan bir gülümseyifli, fliir tad›nda bir yaflam› yüre¤imize bas›p saklamak zor geliyordu. Zor geliyordu paylafl›mlar›n bu kadar ani, bu kadar ac›mas›z kesiliyor olmas›. Sakal›n›n örttü¤ü zay›f çehren, hayallerini b›rakt›¤›n günleri düflürdü yine akl›ma. Sanki uyan›p, rüyanda yine Kuzey’e gitti¤ini gördü¤ünü söyleyecektin. Yüre¤inin tekrar atmas›n›, gözünü yavaflça açman› nas›l da bekledik bir bilsen. Seni toprak anaya teslim ettikten sonra fliirlerini okudum tekrar tekrar. Hayallerini ve sevdan› öyle yal›n anlatm›fls›n ki her sat›r›nda. Özlemini öyle derin ifade etmiflsin ki her harfinde. Hayallerini, sevdan› ve özlemlerini anlatmak, onlar› yaflamak için yaflam devam ediyor diyorum kendi kendime. Ama bu kez eskisinden daha yo¤un, eskisinden daha zor. Sen ki hayallerini ve sevdan› bize devrettin. E¤ilmeden tafl›nan sevdan›, ümidini... Durmadan büyük heyecanla kofltu¤un parkurda bayra¤› bize devrettin. Hayallerimiz büyüktü, ama biz sensizdik. Halbuki en çok sendin hayalleri besleyen. Sensiz oluflumuz zor olacak biliyorum, ama ümitleri, sevdalar› yar›nlara kalm›fl sen ve senin gibi milyonlar bize her daim güç vermeye devam edeceksiniz. Hayallerinizi yar›nlara tafl›mak, emanetlerinizi sahiplerine teslim etmek için yürüyece¤iz.
77
de ayn› incelikte konuflurdun. fiimdi bir kez daha anl›yorum ki bir kelimenin telafuzundan de¤il, insan›n özünden, ruhunun güzelli¤inden ve yüre¤inin temizli¤inden gelir incelik. Sen buydun iflte. Duruflundaki do¤all›k, insanc›l özünün onca zarifli¤i, bulundu¤un ortamda kaba bir de¤iflme de¤il, sevgiyle yo¤urdu¤un, ördü¤ün iliflkilerle en anlaml›s›ndan bir de¤iflim gücünün yarat›c›s›yd›. Dilin de bu yarat›m›n en güçlü silahlar›ndan birisiydi. Asl›nda yüre¤indi en büyük silah›n. O mangal yüre¤inde yaflam› öyle olgunlaflt›r›p öyle dile getirirdin ki, fliirlerinin tad›n-
Mücadele arkadaflflllar›
SERXWEBÛN Ocak 2008
78
om
Beyaz yürüyüfl
“Gizlice bir eve girip ›s›nacakt›k. Köye yaklaflt›¤›m›zda, köyün ortas›nda yak›lm›fl büyük bir ateflin
alevlerinin yükseldi¤ini gördük. Üzerimizde tahtaya dönen elbiselerimiz ve so¤uktan bükemedi¤imiz parmaklar›m›z bizi adeta atefle do¤ru çekiyordu. Ateflin d›fl›nda dikkat çekici hiçbir hareket yoktu. Yüz metre kadar yaklaflt›¤›m›zda ateflin bafl›ndakilerin kar elbiseli askerler oldu¤unu gördük. Hava hafif ayd›nlanm›flt› ve o mesafeden onlar› art›k rahatça seçebiliyorduk.
“Sars›ld›m. Gencecik yüzü gözümde canland›”
maya bafllam›fllard› bile. T›rmal karakolu T›rmal suyunun hemen öte k›y›s›ndayd›. Karakola konvoylar gelmiflse e¤er, bu mutlaka bulundu¤umuz C›msak alan›na operasyon olacak demekti. Ape Musa ve Akda¤ alanlar›n›n gücü bir arada oldu¤umuzdan say› olarak fazlayd›k. Bu koflullarda bu bizim için bir dezavantajd›. Bu karda k›flta çat›flmaya girmek yersiz kay›plara neden olabilirdi. Bu nedenle yeni bir planlamaya gitmemiz gerekiyordu. Genel komuta kademesi olarak bir araya gelip tart›flt›k ve operasyon ihtimaline karfl›l›k yerimizden ayr›lmaya karar verdik. Kar donmufltu, Dondurucu bir so¤uk vard› d›flar›da ve so¤uk yüzümüze tokat gibi çarp›yordu. Kar yürüyüflümüzü a¤›rlaflt›rsa da Dicle’nin bir kolu olan C›msak suyunun kenar›na kadar hiç durmadan yürüdük. Bizi kardan daha fazla zorlayacak olan fley suyu geçmekti. Su o kadar ak›nt›l›yd› ki, küçük bir dikkatsizlik birimizin suya kap›l›p gitmesine neden olabilirdi. Önce yolu bilen üç arkadafl suyu geçecekti. Arkadafllar el ele tutuflarak suya girmeye bafllad›lar. Biraz ilerlemifllerdi ki,
ww
w.
ne t
‹ki gündür hiç durmadan kar ya¤›yordu. fiimdi de beyaz tanecikleriyle gecenin karanl›¤›n› silmek istercesine lapa lapa ya¤›yordu. Böyle ya¤maya devam ederse, C›msak’›n bütün gri kayal›klar›n› beyaza bürüyecekti. Üslenmemizi kaya altlar›nda yapt›¤›m›zdan dolay› flimdilik herhangi bir sorun yaflanm›yordu. ‘Ya¤an kar›n beyaza boyayamayaca¤› tek yer, üstten alta indikçe kiremit rengini alan bu kaya altlar›d›r’ diye düflünüyordum uzand›¤›m yerde. O an karda katur kutur ses ç›karan ayak sesleriyle düflüncelerim da¤›ld›. Gelen gece subay›yd›. Sab›rs›zca gürleyen soban›n yan›na iliflti. Her iki eliyle soba borusunu tutuyor, sobay› kucaklarcas›na ›s›nmaya çal›fl›yordu. Gözümü açt›¤›m› görünce, – Biraz önce Piran’daki Hebun arkadafl ile ba¤lant› kurdum. Oraya o kadar çok kar ya¤m›fl ki, gömdükleri erzaklar›n yerini bulam›yorlarm›fl. Bu nedenle buraya geleceklerini söylüyorlar dedi ve sobaya biraz daha yak›nlaflt›. Onu dinlerken öylece uyuyakald›m. Sabaha karfl› uyand›¤›mda, herkesin toparland›¤›n› gördüm. Subay toparlanan arkadafllardan gözünü ay›rmadan – Piran’daki arkadafllarla tekrar ba¤lant› kurdum. Dün gece T›rmal karakoluna askeri konvoyun geldi¤ini ve bu alana operasyon olabilece¤ini, onun için yan›m›za gelemeyeceklerini, B›rc›k noktas›na gideceklerini söylediler dedi. Subay›n bu konuflmas›ndan sonra arkadafllar kendi aralar›nda f›s›ldafl-
ew e. c
Fark›nda olmadan askerlerin aras›na dalm›flt›k”
bir arkadafl›n aya¤› kayd› ve suya düfltü. Yan›ndaki arkadafl atik bir hareketle onu kolundan yakalad› ve tekrar aya¤a kald›rd›. Bu tehlikeyi atlatt›ktan sonra karfl›ya geçmeyi nihayet baflard›lar. Onlardan sonra ben geçecektim. Benden sonra da iki bölük arkadafl geçecekti. Elbiselerimi ç›kar›p fiahin arkadafla verdim. fiahin arkadafl 1997 y›l›nda kat›lm›flt› partiye. ‹lk kat›ld›¤›nda benim mangama verilmiflti, birlikte birçok badireyi atlatm›flt›k, bu durum do¤al bir ba¤l›l›k oluflturmufltu aram›zda. K›p›r k›p›r, yerinde duramayan genç bir arkadaflt›. Ve iflte yine k›p›r k›p›rd›. Akflam ayaz›nda elbisesiz suya girmek... Çekinerek ayaklar›m› suya de¤dirdim, daha suya girmeden donmufltum bile. Suyun keskin so¤u¤u derimi yar›p bedenimin her yan›n› sard›. Tüylerim diken diken olmufltu. Sanki suyun de¤di¤i yere i¤neler bat›yordu. Suyun dondurucu so¤u¤u ak›nt›yla birleflince her fley daha da zorlafl›yordu. A¤›r a¤›r ilerlemeye çal›fl›rken birden silah›m›n kay›fl› koptu ve silah›m suya gömüldü. Pani¤e girmifl, ne yapaca¤›m› bilemiyordum.
Ocak 2008 SERXWEBÛN
79 lad›k, yürüdükçe ›s›n›yordum. Birden Köprü taraf›ndan yo¤un silah sesleri gelmeye bafllad›. Uygun bir yer bulup elimizdeki tek silahla mevzilendik. K›sa bir süre sonra silah sesleri kesildi. Demek ki arkadafllar sa¤lam geri çekilme yapm›fllard›. Tabii bu arada biz gruptan kopmufltuk. Köprünün arka taraf›na do¤ru yürüyorduk. Hava gittikçe daha da so¤uyordu. Islanm›flt›k ve so¤uk b›çak gibi kesiyordu de¤di¤i yeri. Ellerimiz art›k tutmuyordu. Üzerimizdeki elbiseler bile buzdan kaskat› olmufltu. Bu halde tek bir mermi bile s›kamazd›k. fiafa¤›n sökmesine çok az bir zaman kalm›flt›. fiahin arkadaflla birlikte köye inip biraz ›s›nmaya karar verdik. Gizlice bir eve girip ›s›nacakt›k. Köye yaklaflt›¤›m›zda, köyün ortas›nda yak›lm›fl büyük bir ateflin alevlerinin yükseldi¤ini gördük. Üzerimizde
çemeyece¤ini söyledim. ‹ki-üç kiflilik bir grubun geçmesi sorun olmayabilirdi, ama iki bölü¤ün geçmesi tehlikeli olacakt›. Palo arkadafl: -O zaman y›k›k köprüyü deneyelim. Biz yavafl yavafl giderken sen de elbiselerini giyer gelirsin dedi ve ayr›ld›lar. Geçece¤imiz yer tehlikeliydi. Düflman geçifl için o köprüyü kulland›¤›m›z› bildi¤inden sürekli pusu at›yordu. Arkadafllar köprüye do¤ru harekete geçmifllerdi bile. fiahin arkadafl yan›mda kalm›flt›. Elbiseleri bana uzat›rken, elbiselerini çabuk giy, yoksa hastalan›rs›n telkininde bulunuyordu. Çabucak elbiselerimi giydim. Vücudum hala dengesini bulamam›fl tir tir titriyordum. Hiç zaman kaybetmeden biz de köprüye do¤ru yürüyemeye bafl-
tahtaya dönen elbiselerimiz ve so¤uktan bükemedi¤imiz parmaklar›m›z bizi adeta atefle do¤ru çekiyordu. Ateflin d›fl›nda dikkat çekici hiçbir hareket yoktu. Yüz metre kadar yaklaflt›¤›m›zda ateflin bafl›ndakilerin kar elbiseli askerler oldu¤unu gördük. Hava hafif ayd›nlanm›flt› ve o mesafeden onlar› art›k rahatça seçebiliyorduk. Fark›nda olmadan askerlerin aras›na dalm›flt›k. Anlad›¤›m›zda, hissettirmeden geri geri gitmeye bafllad›k. ‹ki üç ad›m atm›flt›k ki, donmufl kar ayaklar›m›z›n alt›nda çat›rdayarak k›r›ld›. Arkas›na dönen askerlerden biri bizi gördü. Görür görmez de ba¤›rmaya bafllad›. Koflar ad›m uzaklaflmaya bafllad›k. Konuflma sesleri pani¤in etkisiyle gittikçe yükseliyordu. Ba¤r›fl-
lar›n› yo¤un silah sesleri takip etti. Mermiler sa¤›m›zdan solumuzdan v›z›ldayarak geçiyordu. Neyse ki hiçbirisi bize isabet etmedi. Arkadafllar›n nereden gitti¤ini bilmiyorduk, alanda kapsaml› bir operasyon bafllam›flt›. Burada daha fazla kalamazd›k. Bize en yak›n güç 4. bölge gücüydü. Onlar›n yan›na gitmeye karar verdik. Telsizden takip etti¤imiz kadar›yla yol güzergah›m›z da düflman taraf›ndan tutulmufltu. Bu nedenle daha yukar›lara ç›kmak zorunda kald›k. Yukar›lara ç›kt›kça so¤uk da fliddetini art›r›yordu. ‹zimizi kaybettirmek için bir süre buz gibi suda yürüdük. Ve nihayet Melakan çay›n› da geçmeyi baflarm›flt›k. fiubat so¤u¤u kendini her an hat›rlat›rcas›na ellerimizde ve ayak parmaklar›m›zda bir s›z› gibi dolafl›yordu. Art›k izimizi kaybettirmifltik. Hiç durmaks›z›n yürüdük. Bazen mefle kümeleri aras›ndan, bazen tek tük a¤açlar aras›ndan hiç durmadan yürüdük. Uzun ve zorlu bir yürüyüflün ard›ndan 4. bölgedeki arkadafllara ulaflt›k. Onlar da ikiflerli-üçerli gruplar fleklinde mevzilenerek, s›rt› boydan boya tutmufllard›. Kayal›k bir araziydi. Habersiz geliflimiz onlar› flafl›rtm›flt›. Operasyon buraya da yay›labilirdi. C›msak karfl›m›za düflüyordu ve oradan aral›ks›z silah sesleri geliyordu. Kobralar sürekli bomba ya¤d›r›yor, helikopterler ise tepelere aral›ks›z indirme yap›yordu. K›fl elimizi kolumuzu ba¤lam›flt›. Bir fley yapamamak bizi kahrediyordu. Acaba “arkadafllar nas›l” sorusu, beynimizi kemirip duruyordu. Telsizle ba¤lant› kuram›yorduk. Çünkü düflman telsiz ba¤lant›s›ndan baflka bir gücün de yak›nda oldu¤unu anlayacakt›. Bu da bu koflullarda yeni bir çat›flma demekti ve k›fl koflullar›nda çat›flmak hiç kolay de¤ildi. Bütün sorular›m›zla birlikte akflama kadar fiahin arkadaflla ayn› mevzide titreyerek bekledik. Akflama do¤ru C›msak’taki arkadafllarla ba¤lant› kurduk. Köprüde girdikleri pusuda Serhat arkadafl flehit düflmüfl. Suyu geçemedikleri için de tekrar C›msak’a dönüp mevzilenmifller. Günün ilerleyen saatlerinde de çat›flma ç›km›fl. Çat›flmada çok say›da düflman kayb› olmufltu. Bizden de befl arkadafl flehit
ww
w.
ne te we .c om
Suyun beni de kendisiyle birlikte sürüklemesi an meselesiydi. Sanki bir el arkadan durmadan beni itiyordu. Benim ise tek düflündü¤üm fley silah›md›, sanki kolum kanad›m k›r›lm›flt›. Karfl›ya geçmek d›fl›nda yapabilece¤im bir fley yoktu. Ayaklar›m› olabildi¤ince dipteki tafllardan kald›rmamaya çal›flarak, adeta ayaklar›m› sürüyerek ilerlemeye devam ettim. Her ad›mda suya biraz daha bat›yordum. Suyun ortas›na do¤ru ulaflt›¤›mda, su bo¤az›m› geçmiflti bile. Suyla verdi¤im k›yas›ya mücadelenin sonunda nihayet karfl›daki tafllara ulaflt›m. Rüzgarda savrulan bir yaprak gibi tir tir titriyordum so¤uktan. Bir dakika olsun bekleyecek zaman›m yoktu, arkadafllar karfl›da beni bekliyordu. Bedenimin isyan›na ald›rmadan tekrar suya girip ayn› flekilde karfl›ya geçtim. Palo arkadafla gücümüzün bu suyu ge-
SERXWEBÛN Ocak 2008
“Sabaha bir saat kalm›flt›. Düflman›n pusu yerlerini geçmifltim. Yolumun üzerine bir köy ç›km›flt›. Köyü birkaç dakika izledikten sonra gidip bir battaniye al›p kendimi sa¤lam bir yere ulaflt›racakt›m. Köyün etraf›ndaki bahçelerin içinden yavafl yavafl köye do¤ru yürümeye bafllad›m. Köyün giriflindeki ilk eve yaklaflt›¤›mda, evin dam›nda beyaz bir fleyin hareket etti¤ini gördüm; kar elbiseli bir askerdi”
ew e. c
için bir bombam› k›l›f›ndan ç›kar›p pimini de kolay çekecebilece¤im bir pozisyona getirerek avucuma ald›m ve yürümeye bafllad›m. Pusuya düfltü¤ümüz yeri art›k geride b›rakm›flt›m, ama hala tek tük silah seslerini duyabiliyordum. Anlafl›lan pusuyu geçtikten sonra fark edilmifltik. Biraz ilerledikten sonra, önüme kayal›klar›n alt›ndan geçen dik bir patika ç›kt›. Bazen emekleyerek, bazen yuvarlanarak inmeye bafllad›m. Yamaç çak›ll›yd›. ‹ndikçe, küçük tafllar, çak›llar iri tafllara b›rak›yordu yerini. Düflman ise pefl pefle ›fl›ldaklar at›yor, ortal›k gündüz gibi ayd›nlan›yordu. Ifl›ldak at›ld›¤›nda oldu¤um yerde duruyor, ›fl›ldak söner sönmez emeklemeye devam ediyordum. Hala akl›m fiahin’deydi, acaba O nerelerdeydi. Ellerim yara bere içinde kalm›flt›. Buldu¤um bir odunu baston niyetine kullanarak yürümeye devam ettim. Silah menzilinden ç›k›nca durdum ve hemen kasaturam› ç›kar›p fluti¤imden bir parça kesip yaram› ba¤lad›m, çok kan kaybetmifltim. Yaram diz kapa¤›m›n yukar›s›ndayd›. Açt›¤› yaraya bak›l›rsa, bir M-16 mermisiydi. Bu mermilerin yaralar› çabuk iyileflmiyordu. Önümde uzanan dereci¤in içinde inceden bir su ak›yordu. Derenin içine girip yürümeye devam ettim. Karda, çamurlu yerlerde iz b›rakmamaya dikkat ediyor, olabildi¤ince tafllara basarak yürümeye çal›fl›yordum. Sabaha bir saat kalm›flt›. Düflman›n pusu yerlerini geçmifltim. Yolumun üzerine bir köy ç›km›flt›. Köyü birkaç dakika izledikten sonra gidip bir battaniye al›p kendimi sa¤lam bir yere ulaflt›racakt›m. Köyün etraf›ndaki bahçelerin içinden yavafl yavafl köye do¤ru yürümeye bafllad›m. Köyün giriflindeki ilk eve yaklaflt›¤›mda, evin dam›nda beyaz bir fleyin hareket etti¤ini gördüm; kar elbiseli bir askerdi.
ww
w.
ne t
düflmüfltü. So¤ukla birlikte bir suskunluk çöktü üzerimize. fiahin arkadaflla birlikte gücümüzün yan›na dönecektik. Arkadafllar buluflma için bir randevu yeri verdiler. Hani’nin kuzeydo¤usuna düflüyordu randevu yerimiz. Önümüzde yine uzun ve zorlu bir yol vard›. 4. bölge güçleri de hava karar›r kararmaz Gorsê alan›na geçecekti. Onlar› u¤urlad›ktan sonra, biz de randevu yerine do¤ru yola ç›kt›k. Operasyon hala devam ediyordu. ‹z ç›karmamak için patikalardan gitmiyor, arazide rasgele yürüyorduk. Arazide yürümek yürüyüflümüzü a¤›rlaflt›rsa da daha güvenlikliydi. Gece saat üçe kadar yürüdük. Yolun büyük k›sm›n› yürümüfltük. Geçmemiz gereken bir tek Arigor suyu kalm›flt›. Onu da geçince rahatlam›flt›k. Operasyon olmas›na ra¤men düflman pususuna düflmemifltik ve suyu geçerek düflman çemberinin de d›fl›na ç›km›flt›k. 10-15 dakika yürüdük. Ben öndeydim. Dikkat etmemize ra¤men uyuflan ayaklar›m›z›n alt›ndan kayan tafllar ses ç›kar›yordu. Üzerimde telsiz, iki bomba ve kasaturadan baflka bir fley yoktu. Yolu flafl›rmamak için ayr›ca çaba sarf ediyorduk. Ans›z›n arkam›zdan ya¤mur gibi üzerimize mermiler ya¤maya bafllad›. Neye u¤rad›¤›m›z› flafl›rm›flt›k. Silahlar›n patlamas›yla birlikte kendimizi yere att›k. Baca¤›mda bir s›cakl›k hissettim; yaralanm›flt›m. Mermiler ›sl›k çalarcas›na üzerimizden geçiyordu. fiahin arkadafl›n oldu¤u yere bakt›m, yoktu. ‘Belki kendini yandaki dereci¤e atm›flt›r’ düflüncesiyle ben de oraya do¤ru sürüne sürüne gittim, orada da yoktu. Silahs›zd›m, bombalar›m vard› ve düflman›n eline sa¤ geçmeyecektim. fiahin arkadafl› merak ediyordum. Neredeydi acaba. Düflman›n eline sa¤ geçmemek
Sessizce geri dönüp oradan uzaklaflmaya bafllad›m. Köyü geride b›rakm›flt›m. Yaram dayan›lmaz derecede a¤r›yor ve yürüyüflümü engelliyordu. fiafak sökmüfltü art›k. Köyün üzerindeki tepeden biraz uzaklaflm›flt›m ki kar elbiseli bir askerin tepeye ç›kt›¤›n› gördüm. Gördü¤üm ilk a¤ac›n dibini kasaturamla kaz›p kazd›¤›m yere girdim. Akflama kadar hareket etmeden öylece bekledim. Yaram›n a¤r›s› ve so¤uk beni alt etmek için birbirleriyle yar›fl›yordu sanki. Akflam tesaddüfen cepheci arkadafllarla telsiz ba¤lant›s› kurdum ve onlarla görüflmek istedi¤imi söyledim, randevulaflt›k. Sevinçten tüm a¤r›lar› unutmufl, nas›l yürüdü¤ümü bilmiyordum. Akl›mda fiahin arkadafl vard›, O’ndan da haber alabilseydim sevincim ikiye katlanacakt›. Randevu yerine giderken, C›msak’taki arkadafllarla ba¤lant› kurmaya çal›flt›m, ça¤r›ma cevap verdiklerinde elim aya¤›m birbirine doland› yine. Durumlar›n›n iyi oldu¤unu ve baflka bir alana manevra yapacaklar›n›, bana da kendimi sa¤lama almam› söylediler üstü kapal› bir flekilde. Ses tonlar›n›n de¤iflti¤ini hissettim, kesin bir fley olmufltu. Tam fiahin arkadafl›n ulafl›p ulaflmad›¤›n› soracakt›m ki, onlar anlatmaya bafllad›. Düflman cihazda fiahin’i vurdu¤unu söylemifl. Sars›ld›m. Gencecik yüzü gözümde canland›; yine k›p›r k›p›rd› ve gülümsüyordu. Cepheci arkadafllara ulaflt›¤›mda sevineyim mi, üzüleyim mi bilemiyordum. Bir yanda fiahin arkadafl› kaybetmenin ac›s›, di¤er yanda arkadafllara ulaflman›n sevinci. Bir s›¤›na¤a götürdüler beni. fiahin ve flehit düflen di¤er arkadafllar yaln›zl›¤›ma ortak oluyorlard›. Onlar› dayan›lmaz bir biçimde özlüyordum. Onlar›n an›s›n› hayat›m boyunca yaflatacakt›m. On günden sonra kendi birli¤ime döndüm. Köylülerin getirdi¤i bilgiye göre, köprüden geçmek isterken dört asker silahlar›yla suya kap›l›p ölmüfltü. Yine C›msak çat›flmas› d›fl›nda üç asker de donarak ölmüfltü. Askerler so¤u¤a dayanamay›p donarken, biz iki-üç gün boyunca suya vurup elbiselerimiz buzdan tahta gibi olmas›na karfl›n hala ayaktayd›k.
om
80
“An n›ya do¤ru ba¤l›l›k on nlar›n n amaçlar›n n› geerçeekleefltirmeektir” Öndder Appo
ne te we .c om
Ad›, soyad›: Ziyadin AL‹PUR
Ad›, soyad›: Fuat ÖZEK‹NC‹
Kod ad›: Agit AG‹R‹
Kod ad›: Bawer BATMAN
Do¤um yeri ve tarihi: Urmiye, 1982
Do¤um yeri ve tarihi: Batman, 1982
fiehadet tarihi: 13 Kas›m 2007,
fiehadet tarihi: 16 Aral›k 2007,
Gabar/Çiyayê Bizan
Kandil
Ad›, soyad›: Abdulmenaf TEK‹N Kod ad›: Enver UMYANUS
ucuz mu yafland› dersiniz kolay m› anlamak çar çabuk ruhsuz sözcüklerin imas›nda ac›s›n› hissetmeden bir kalem dokunuflunda anlatabilmek böyle ans›z›n gidenleri daha fliiri yaz›lmam›fl türküsü söylenmemifl meçhul gerillan›n öyküsüdür bu çarkeden zaman›n ak›fl›na engel bir tarih tafl›r omzunda harabe vatan›n mimar› tafl yontucusu ayak yal›n yürek ç›plak final uzak m› uzak bu uzun maratonda soylu güneflin kofluflu yol yorgunu de¤il hiç biri an›lar› an kadar diri neyiniz kald› sizden geriye katmad›¤›n›z bu kutsal sevgiye bende kalmad› ne resmi ne yaz›l› ismi unutuldu san›lmas›n ha tarihin sinesine nakflettik suretlerini ne sevdam›z tekildir ne kavgam›z özgür halk›n›n çelik zincirlerinde birer halka her biri ha reber ha rojin ha dilgefl ya da evin hepsi ayn› de¤il mi dedim ya meçhul gerillad›r giderken kaybeder izini flimdi hangi nas›rl› elde el eme¤i göz nuru kini sevdas› dolu hayat› sorgulayan tarihi yarg›layan y›rt›k günlük defteri peki neydi aranan gidilmesi gereken yer neredeydi esen bir rüzgar›n savruldu¤unda bir k›p›rt› m›yd› ya da yürek sars›nt›s›nda bedene s›¤mayan aflk m› çekip giderken gökkufla¤›n›n her ad›m›nda uyum rengi mi ard›nda koflulan aranan belki bir telafl bütün benlikleri saran hayal gidilecek yolun sonuna kadar tasarlanan yaflam özlemi teker teker ektiler bu çorak yüre¤ime umut fidelerini böyle erken mi gidecektiniz selams›z-sabahs›z bir “serkeft›n” bile demeden böyle apans›z and›m olsun yoldafllar bir damla yafl bile dökersem öleyim ne olay›m gün do¤arken güzelim da¤lar›n yamac›nda öpülesi güneflin k›z›l çehresindesiniz ne de olsa özgürlük delisiyiz biz ne zincire vurulabilir bu yürek ne de pazarda sat›l›r ütopik san›lsa da düflüncemiz sizlerle büyür sizlerle özgürleflir
Ad›, soyad›: Anter Muhammed HAM‹D Kod ad›: Kendal ARAP
Do¤um yeri ve tarihi: Rakka, 1977
fiehadet tarihi: 16 Aral›k 2007,
fiehadet tarihi: 16 Aral›k 2007,
Kandil
Kandil
ww
w.
Do¤um yeri ve tarihi: fi›rnak, 1973
Ad› soyad›: Fatih BORDO⁄AN
Ad› soyad›: ...
Kod ad›: Rohat RIHAN‹
Kod ad›: Eflref C‹ZRE
Do¤um yeri ve tarihi: Silopi, 1986
Do¤um yeri ve tarihi: ...
fiehadet tarihi ve yeri: 16 Aral›k
fiehadet tarihi ve yeri: 16 Aral›k
2007, Kandil
2007, Kandil
“EYLEM‹M A⁄‹T ARKADAfiIN ‹NT‹KAMIDIR’’ 1 Ocak günü Mako flehir merkezinde ‹ran Devrim Muhaf›zlar›na yönelik düzenledi¤i fedai eylemine iliflkin Rohani Deniz (Senem Eriflen)’in mektubundan :
om
“Uzun süredir fedai eyleminin karar›n› vermifl bulunmaktay›m. Sömürgeci sistemler Kürt halk›na karfl› yürüttükleri inkar ve imha siyasetini, hertürlü askeri sald›r›, kültürel ve toplumsal alanda Kürdistan’›n dört parças›nda uygulamaktad›rlar. Uluslararas› güçler de kendi siyasi ç›karlar› için, bu yürütülen konseptte yer almaktalar. Özgürlük ve umudumuzun kayna¤› olan, Reber APO’nun sa¤l›k durumu, çok ciddi bir risk alt›nda ve her geçen gün daha da büyümektedir. Ayn› zamanda sömürgeci güçlerle anlaflarak, halk›n özgürlük savaflç›lar›na, Kürt halk›na karfl› her yönlü sald›r›lar gerçeklefltirmektedirler...
ew e. c
...teslimiyeti kabul eden, iflbirlikçi ve ihanet içerisinde olan kesimin, beyinlerini ve yüreklerini parçalamak; halk›n umutlar›na, özlemlerine bir meflale olmak istiyorum. Kürt toplumu ezilmekte ve bu ezilmenin içinde ... ... Eylem karar›n› vermemin nedeni, herfleyden önce fedai bir tav›r devrimci durufl, gerçek bir yoldafll›¤›n gere¤i olarak (Hasan Hikmet Demir) Agit arkadafl›n, ‹ran rejiminin cellatlar› taraf›ndan idam edilmesidir...
...30 y›l içerisinde hiçbir sömürgeci devlet, Reber Apo’nun özgürlük savaflç›lar›n› idam etme cesaretini gösterememifllerdir. ‹lk defa, ‹ran devleti böylesi hukuk d›fl› ve vahflice bir yaklafl›m içerisinde bulunma cesaretini göstermifltir. Bu nedenle bu fedai eylemini; idam yasas›na ve insan haklar›n›n ayaklar alt›na al›nmas›na karfl› büyük bir kin ve nefretle gerçeklefltiriyorum. Gerçeklefltirdi¤im bu fedai eylem, Agit arkadafl›n intikam›d›r...
ww
w.
ne t
...Özgür bir yaflam›n afl›¤›y›m. Ayn› zamanda bu eylemimle amac›m Kürt halk› için özgür yaflam imkanlar›n› yaratmak ve kad›n›n yitirilen umutlar›n› ve mücadele gücünü yükseltmektir. Bunu bir militanl›k görevi olarak gerçeklefltiriyorum.’’