314

Page 1

SER XWEBÛN

ne te we .c om

JI SERXWEBÛN Û AZADIYÊ BI RÛMETTIR TIfiTEK NÎNE Sal: 27 / Hejmar: 314 / Sibat 2008

10. y›l›nda komploya karfl›

ww

w.

Viyan çizgisinde direnifli yükseltelim


RÊBER APO DE⁄ERLEND‹R‹YOR

Kürdistan’da iktidar s›n›rs›z bir zor üzerine kurulmuflflttur

om

PKK’nin terörist ilan edilmesi için AB ülkelerine vermedi¤i taviz kalmad›. Benzer politikalar nerede bir PKK bürosu varsa oraya tafl›nd›. Kendilerine göre topyekun savafl böyle olurdu. Avrupa ve birçok ülke gerekti¤inde tehdit de edildi. fierbet ve sopa politikas› birlikte uyguland›. Suriye’ye savafl tehdidi dayat›larak Abdullah Öcalan ç›kar›ld›. Büyük takip ‹mral›’yla aflama kaydetti. ABD’nin önceki bölümlerde anlat›lan dünya ve Ortado¤u politikalar›, Kürdistan’a dayat›lan bu iktidar politikalar›n› tüm alt ve üstyap› kurumlar›yla birlikte sarst›. Federe Kürdistan olgusu her fleyi yeniden gözden geçirmelerine yol açt›. ‹ran, Türkiye ve Suriye üçlü toplant›lara bir kez daha bafllad›lar. ‹ktidar statülerini ilk defa al›flageldikleri gibi sürdüremeyeceklerini derinden hissettiler. ‹ktidar›n bu yap›lan›fl ve uygulan›fl›n›n Kürt birey ve toplumu üzerindeki etkisini bundan sonraya b›rak›rken, hakim ulus devlet bireyleri dört dörtlük iktidar kuflatmas› alt›nda herhangi bir ciddi insani ve demokratik çözüm önerebilecek güç ve yetenekten uzakt›lar. Devlet ne sunduysa kana kana içtiler. Sarhofl oldular. Sivil toplum ve sol geçinen cemaatler de sanki ataerkil bir anlay›flla ‘büyü¤ünün sözünü’ dinlemekten ve gerekli kendili¤inden refleksi sergilemekten geri durmad›lar. Karfl›l›¤›nda bulduklar› ise yo¤un ekonomik krizler, artan iç ve d›fl borçlar, 盤 gibi iflsizlik, politikan›n tükenifli, d›fl destek olmadan ayakta durulamaz hal ve her zamankinden daha güvensiz bir Türkiye, ‹ran, Irak ve Suriye oldu. Yanl›fl hesap her zaman oldu¤u gibi yine Ba¤dat’lardan geri döndü. Konuyu sonland›r›rken bir hususta net olmak önem tafl›r. O da devlet ve iktidar›n karfl›laflt›r›lmamas›d›r. Tüm çözümlemelerimizden anlafl›ld›¤› üzere, devlet hiyerarflik toplumdan beri süregelen özet bir toplumdur. Toplumsal varoluflun en üst, analitik mant›¤› en geliflkin, tüm toplumla ilgili iliflkilerin yo¤unlaflt›r›ld›¤›, gelene¤e dayal›, kapsaml›, resmi kurumu ifade eder. Ço¤unlukla yap›lan dar s›n›f tahakkümü ve sömürü arac› olarak devlet tan›mlamas› önemli yetersizlikler ve yanl›fll›klar tafl›r. Etnik veya ulusal devlet tan›mlar› da ancak konjonktürel bir de¤er tafl›yabilir. Mahiyeti tan›mlamaktan uzakt›r. ‹ktidar ise, bu gelenek içine oturtulmufl ve neredeyse sürekli a¤›r basan yan› tahakküm ve istismar olan dönemsel uygulama güçlerini ifade eder. fiüphesiz iktidars›z devlet olmaz. Ama devleti tümüyle iktidardan ibaret saymak da s›¤ bir görüfl olup birçok olguyu, iliflkiyi kar›flt›rmaya yol açar.

ww

w.

ne t

ew e. c

Türkiye’nin yak›n dönem, 1950’ler sonras› politikas›n›n arkas›nda ABD vard›. Stratejik hedef olan Sovyetler Birli¤i’ne karfl› milliyetçili¤i destekleyerek -bizzat kontrgerilla olarak örgütlemeye yeflil ›fl›k yakarak- 1970’ler ortam›na faflist terörü dayatt›. Bir dönem Almanlar›n körükledi¤i ‹ttihatç› milliyetçili¤i -sonuç imparatorlu¤un da¤›lmas›yerine, bu sefer ABD’nin destekledi¤i faflist milliyetçilik cumhuriyetini de patlaman›n efli¤ine getirdi. Kürtleri isyana zorlad›. 12 Mart ve 12 Eylül’le en ac›mas›z politikalarla toplumsal muhalefet ezilirken, fliddetin bir kez daha as›l belirleyici oldu¤u kan›tland›. 1980’ler sonras› Kürdistan boydan boya bir fliddet alan› oldu. Her s›n›ftan askeri ve yar› askeri örgütlenmelerle ve Kürt ihanetçili¤inin klasik kullan›m›yla yurtsever demokratik hareket ezilmek istendi. ‹ran’da ‹slam Devrimi ad›na, Araplarda Baas milliyetçili¤iyle ayn› rejimler sürdürüldü. Halepçe katliamlar› gibi olaylar yafland›. Kürdistan’da binlerce köy boflaltmalar, on binlerce cinayet sürüp gitti. Yürürlükteki rejimin karakterinde tek bir de¤ifliklik görülmedi. Hukuk, yarg›n›n özüne en ters davranan kurumlar›n bafl›nda geldi. Yüzbinlerce insan› kriminalize etme, sorgulama, suçlama ve yarg›lama yafland›; tek yanl› yarg›s›z infaz fleklinde hukukun en garabet bir biçimi uyguland›. Hukuk asl›nda kat›ks›z bir faflist uygulama rolü oynad›. ‹ktidar›n en gayri adil kurumu ifllevini gördü. Kürt olmak, hele hele onurlu Kürt kimli¤i tafl›mak suçlanmak için yeter de artard› bile. Kürt ve Kürdistanl›l›k tümüyle hukuk d›fl› ilan edildi. Sivil toplum, sanat, spor, cinsel açl›k ve seksten de genel politikalar gözetilerek yararlan›ld›. Kürt ve Kürdistan direniflinin bast›r›lmas›nda genel ve özel ev, politikan›n temel hücreleri olarak kullan›lmaktan kurtulamad›lar. Kürdistan’da iktidar uygulamamalar›n›n bu denli olumsuz rol icra etmeleri, özünde gizli bulunan fliddet politikas›n›n s›n›rl› da olsa ifllevsiz kalmas›ndan duyulan korkuydu. Sistem s›n›rs›z bir zor üzerine kurulmufltu. Hiçbir ça¤dafl tan›m› olmaks›z›n uygulan›yordu. Hedef Kürt ve Kürdistan olgular›n›n tarih ve toplum d›fl› b›rak›lmas›yd›. Buna karfl›l›k resmi ideolojiler milliyetçiliklerini ve dinciliklerini en afl›r› biçimlerde ilan etmekten geri durmad›lar. Türkiye’de resmi iktidar›n flu andaki temel politikas› Kürt direniflini tamam›yla ‘terörist’ ilan edip tüm dünyaya kabul ettirmektir. Baflta ABD’yle olmak üzere, ilgili tüm devletlerle Türkiye’nin ekonomi baflta olmak üzere tüm stratejik ve askeri de¤erleri bu politikan›n kabul edilmesi temelinde piyasaya sunuldu.

* Bu yazı Rêber Apo’nun “Bir Halkı Savunmak” kitabından alınmıştır.


‹çindekiler

ne te we .c om

PKK Önderli¤ine dayat›lan komplolar halk›n özgür kimli¤inden duyulan korkunun itiraf›d›r Önceden planlanmam›fl ç›k›fl›m, ortaya ç›kan zorunluluk karfl›s›nda, denenmesi gereken önceliklerin bafl›nda görüldü. Reel sosyalizmden sonra içine düflülen yozlaflma sürecinin krizli bir dönemi... (11’de)

fiehit Viyan çizgisinde komploya karfl› direnifli yükseltelim Yeni bir fiubat ay›na girdik. Bu ayda üzerinde durmam›z gereken iki önemli olay var. Birincisi, 15 fiubat uluslararas› komplonun... (21’de)

Türk özel savafl rejimi ve bas›n yay›n Türk özel savafl rejimi tarihinin en zorlu döneminden geçmektedir. ‹deolojik ve siyasi alanda yaflad›¤› k›r›lma onu kendini yeniden restore etmeye zorlar... (32’de)

Özgürleflme olmadan hiçbir fley olmaz (Önder Apo) Sa¤l›¤›ma iliflkin flunlar› söyleyebilirim. Burnumdaki ak›nt› devam ediyor. Kulland›¤›m ilac›n etkisiyle göz yaflarmas› art›yor yine... (39’da)

Özgürlük ve demokrasi serh›ldanlar›na do¤ru yürüyelim

ww

w.

“Kürt özgürlük hareketinin makul yaklafl›m›yla ortaya ç›km›flt›r ki, Kürt sorununun çözümü ülkenin bölünmesi parçalanmas› sorunu de¤il, Türkiye’de farkl› kültür ve kimliklerin kabul edilmesiyle ilgili bir sorundur. Kürt özgürlük hareketinin devletten ve federasyon çözümünden yana olmamas› Türk devletinin niyetini a盤a ç›karmada tarihsel bir rol oynam›flt›r. Böylelikle mücadelenin ne kadar gerekli oldu¤unu, Kürt sorununda en ufak ad›m att›rmak için bile ne kadar büyük bedellerin verilmesi gerekti¤ini kan›tlam›flt›r” (2’de)

‹deolojik mücadele tüm çal›flmalar›n anas›d›r Kürt özgürlük hareketi 1970’lerin bafl›nda ortaya ç›kmas›yla birlikte ideolojik mücadeleye çok önem vermifltir. Kürt halk›n›n binlerce y›ld›r... (41’de)

Klasik ‹ngiliz politikalar› afl›lmal› Bilindi¤i gibi Avrupa da ilk sermaye birikimi elde eden ülkeler ‹spanya, Portekiz ve Hollanda’d›r. Bunlar esas olarak da kendileri... (53’te)

Devlet terörüne karfl› aktif savunma çizgisini gelifltirmeliyiz ‹nsan olman›n en temel flartlar›ndan say›lan ve do¤ufltan gelen haklar›ndan biri meflru savunma hakk›d›r. Meflru savunma var olma hak... (59’da)

Eril devlet kad›n ve türban Eril zihniyetli siyasal oluflumlar, örgütlenmeler bir ülkenin kaderi hakk›nda karar al›rlarken ülke nüfusunun yar›s›n› oluflturan kad›nlar› d›fltalarlar, yok sayar... (63’te) Toplum ahlak ve sanat ‹nsan toplumsal varl›¤›n bir ürünüdür. Toplumsal gerçeklik insanlaflman›n hem nedeni hem de sonucudur. Toplumsallaflma düzeyi ile insanlaflma... (69’da) Tari ve Sülbüs da¤›n›n söylencesi (An›) fievdin vadisinde yaz aylar›n›n bunalt›c› s›ca¤› yerini sonbahar›n serinli¤ine b›rakm›flt›. Sonbahar a¤›r a¤›r ilerliyordu. Sararan yapraklar...(74’te)

Özgürleflen kad›n›n güzelli¤isin flimdi Ne tuhaf de¤il mi ayr› dünyalardan gelmek ve benzeflmek? Kim bilir belki de, benzeflti¤imiz için ay›rd›lar bizi hücrelerimize kadar... (78’de)


SERXWEBÛN fiubat 2008

2

om

ÖZGÜRLÜK VE DEMOKRAS‹ SERHILDANLARINA DO⁄RU YÜRÜYEL‹M

parças› haline getirmeye çal›flmaktad›rlar. Do¤rudan savaflabilecek güçleri savafl›n içine sürmek, Kürt özgürlük hareketine karfl› savaflma gücü ve imkan› bulamayanlar› ise ideolojik ve siyasi olarak Kürt özgürlük hareketinden uzaklaflt›r›p, onlar›n bu durufllar›n› tasfiye konseptinin bir parças› haline getirmek istemektedirler.

ww

w.

ne t

Türk devleti, genelkurmay merkezli planlamayla Kürdistan özgürlük hareketini ezme karar›n› alm›fl ve bu yönlü bir konsepti de devreye sokmufltur. Bu konseptin amac›; içerde Kürt dostlar› d›fl›nda bütün güçleri Kürt özgürlük hareketinin üzerine sürmek ve içeriden ald›¤› bu gücü de uluslararas› alanda bir bask› gücü olarak kullan›p, özellikle Ortado¤u politikas›nda güç olan devletlerin PKK’nin tasfiye edilmesi konusunda kendilerine destek vermelerini sa¤lamakt›r. Böylece bölgeyi kendi ç›karlar› do¤rultusunda yeniden dizayn etmek isteyen güçlerin siyasal uzant›s› haline geliyor. Ve bunun karfl›l›¤›nda ald›¤› destekle de Özgürlük hareketini bir y›l içinde tasfiye etmeyi önüne hedef olarak koyuyor. fiu anda Türkiye’de izlenen politika kesinlikle budur. Bu politikan›n gere¤i olarak genelkurmay ile AKP tam bir uzlaflma içerisine girmifl ve iki taraf da kendine yak›n çevreleri bu uzlaflma etraf›nda toplayarak, Kürt özgürlük hareketini içeride kuflatmay› ve her türlü maddi, manevi deste¤ini ortadan kald›rmay› hedeflemifllerdir. Bunun için de kendilerini pazarlayarak bölgede ABD’nin, ‹ngiltere’nin ve ‹srail’in politikalar›na yedeklenme temelinde, onlar›n da deste¤ini alma ve böylece hem içeride hem de d›flar›da yaratt›klar› kuflatmayla Kürt özgürlük hareketini ezmek istemektedirler. ‹çerde yaratt›klar› bu siyasi güçle ve kendilerini pazarlayarak elde ettiklari d›fl destekle Güneyli güçleri ve çeflitli Kürt çevrelerini de bu savafl›n bir

ew e. c

“AKP halk›n bast›r›lm›fl özlemlerini kullanarak oy alm›fl ve hükümete gelmifltir. Demokratik alternatifin olmad›¤›, çözümsüz kalan ve halk› s›k›nt›ya sokan sorunlar› istismar ederek oy alm›flt›r. Halk›n yaflad›¤› tüm bu sorunlar, Kürt sorununu çözemedi¤i için demokratikleflmeyen Türkiye’nin yaflad›¤› sorunlard›r. Demokratikleflme temelinde bu sorunlar giderildi¤inde Türkiye’de siyasal islam›n güçlenme zemini ortadan kalkacakt›r. Türkiye demokratikleflirse, halk›n islam kültürüyle bar›fl›k yaflad›¤› bir demokratik Türkiye ortaya ç›kacakt›r”

Türkiye ‹ran’› s›k›flt›rma politikas›nda ABD’nin yan›nda yer alacakt›r

5 Kas›m’da Erdo¤an ile Bush’un yapt›¤› görüflmede, karfl›l›kl› olarak birbirlerinin hassasiyetlerini dikkate alma temelinde bir anlaflma sa¤lanm›flt›r. Bu anlaflma temelinde Türk devleti ‹ran politikas›nda ABD’nin yan›nda yer alacakt›r. Yine Arap ülkeleriyle birlikte ‹ran’› s›k›flt›rma politikas›nda ‹ran karfl›t› cephede bulunacakt›r. ‹srail-Filistin sorununda da yine ABD ve ‹srail’in bölge politikalar›na uyumlu tutum tak›n›lacakt›r. ABD Türkiye’yi, Irak ve Güneyli güçlerin de içinde oldu¤u bu güçleri

bir eksende tutup Ortado¤u’da siyasi etkinli¤ini artt›rmak istemektedir. ABD hem Türkleri hem Kürtleri bölge politikas› içinde kullanmak istemektedir. Ne var ki Kürt halk›n›n özgürlük mücadelesi hem ABD’nin Türkiye ile iliflkilerini, hem ABD’nin Kürtlerle iliflkilerini, hem Türkiye’nin Güneyli Kürtlerle iliflkilerini pürüzlü hale getirmektedir. Daha do¤rusu Türkiye ile Kürt iflbirlikçilerini bir araya getirmeyi bizim mücadelemiz nedeniyle gerçeklefltiremiyorlard›. Bush-Erdo¤an görüflmesinde, hareketimizin üzerine gitme karar›n›n al›nmas› esas olarak da ABD-Türkiye iliflkilerinin, Türkiye ile Irak iliflkilerinin, Türkiye ile Güneyli Kürtlerin iliflkilerinin düzeltilerek, bu eksende ABD’nin bölgede yeni bir siyasi konsept gelifltirmesine yöneliktir. 5 Kas›mdaki anlaflma ABD politikalar›n› Türkiye’ye kabul ettirme üzerine sa¤lam›flt›r. Türkiye’nin s›k›fl›kl›¤›n› görerek, PKK konusunda destek verece¤ini söyleyip Türkiye’yi Ortado¤u tuza¤›na çekmifl bulunmaktad›r. Türkiye de demokra-


fiubat 2008 SERXWEBÛN Ancak önümüzdeki dönemde Kürt halk›n›n özgürlük mücadelesine karfl› gerçeklefltirilen yeni komplo önlenemezse, çok tehlikeli sonuçlarla karfl›laflmas› da gündeme gelecektir. Görüldü¤ü gibi Türkiye tüm gücünü kullanarak d›fl güçlerin de deste¤ini alarak Kürtlerin ezilmesini planlam›flt›r. Türkiye kendine göre yakalad›¤› konjonktürü kullanarak hedefe ulaflmak istemektedir. Önümüzdeki süreçte hava operasyonlar›yla sonuç alamayan Türk devleti ve destekçileri, Kuzey Kürdistan’da kapsaml› bir biçimde kara operasyonlar›n› baharla birlikte medya savunma alanlar›na kayd›racakt›r. Böyle bir kara operasyonunun

le bir politika çerçevesinde Irak, ABD ve Güneyli güçlerin oda¤›nda bulundu¤u güçler birli¤i (‹srail ve ‹ngiltere de bu politikan›n parçalar›d›r) içerisine girmesi, Türkiye’ye kabul ettirilmifltir. Önderli¤in, ‹ngiltere plan›, dedi¤i fley de zaten bu iflbirli¤ini içermektedir. Güney’de küçük bir Kürdistan’› Türkiye’ye ve bölge ülkelerine kabul ettirme temelinde di¤er parçalardaki Kürtleri feda ederek bir bölge düzeni kurulmak istenmektedir. Böylelikle hem bölge ülkeleri uluslararas› güçlerin kullanaca¤› pozisyonda tutulmakta hem de Kürt sorunu di¤er parçalarda çözümsüz b›rak›larak Kürtler ve bölge güçlerinin kendi politik ç›karlar› do¤rultusunda politika üretmelerinin önüne geçilmektedir. ‹ngiliz plan›n› bu çerçevede de¤erlendirmek gerekir.

ne te we .c om

tik çözüm üretemedi¤i için bu plan›n içine girmek durumunda kalm›flt›r. Asl›nda Kürt sorununu demokratik temelde çözse, kendisini güçlendirerek daha iradeli bir durufl ile Ortado¤u politikas›nda yer alsayd› -ki bunun imkan› vard›- bunu baflarsayd› Ortado¤u siyasetinde ABD’nin uzant›s› olmaktan kurtulmufl olacakt›.

3

Özgürlük hareketi Türkiye’nin bast›rma planlar›n› bofla ç›karacakt›r

Türkiye Kürt sorununu çözmedi¤i müddetçe Kürt özgürlük hareketine karfl› savaflta bu oyunun parças› olmaya, dün oldu¤u gibi bugün de devam

Güneyli siyasi güçlerin bu bask›lara ne kadar dayanacaklar› kuflkuludur

yap›laca¤›n› flimdiden söylemek yanl›fl olmaz. E¤er aralar›ndaki pürüzleri tümden çözebilirlerse ve gerçekten sonuç alacaklar›na belli düzeyde inan›rlarsa, baharla birlikte gerillay› tümden tasfiye etmeye yönelik böyle bir hareket bafllayacakt›r. Son haftalarda Türkiyeli yetkililerin ‹ngiltere’ye, ABD’ye, Irak’a gitmesi, yine ABD’li ve ‹srailli yetkililerin Türkiye’ye gelmesi, yak›nda Irak cumhurbaflkan› Talabani’nin Türkiye’ye gelme ihtimali böyle bir kara operasyonun haz›rl›¤›yla ilgisi bulunmaktad›r. Bu görüflmelerde taraflar›n görüfllerinin birbirine yak›nlaflt›¤› aç›kt›r. Özellikle güçlü taraf olan ABD, ‹ngiltere ve ‹srail’in PKK karfl›s›nda zorlanan Türkiye’ye baz› fleyleri kabul ettirdi¤i aç›kt›r. Güneyli güçlerle Türkiye’yi bölgede birlikte kullanmak istemektedirler. Onun için Türkiye’nin Güney Kürdistan’› kabul etmesi, böy-

ww

w.

edecektir. Kürt özgürlük hareketinin tasfiyesi konusunda ABD’nin bölgedeki s›k›fl›kl›¤›n› de¤erlendirmeye çal›flan Türkiye bunu kullanmaya devam edecektir. Türkiye bunu kendisi için bir imkan olarak de¤erlendirse de bunun bir tuzak oldu¤u aç›kt›r. Böylece Türkiye ABD, ‹ngiltere ve ‹srail politikalar›na çok ba¤›ml› hale gelecektir. Bölgenin çeflitli güçleriyle çeliflme ve çat›flma içine girmek durumunda kalacakt›r. Öte yandan ald›¤› deste¤e ra¤men Kürt sorununu tümden çözemeyecektir. Çünkü Kürt halk›n›n özgürlük mücadelesi art›k Türkiye’nin bast›rma planlar›n› da bofla ç›karacak potansiyellere sahiptir. Yine ‹ngiltere eksenli gündemlefltirilen Güney’de küçük bir Kürdistan kurup di¤er parçalarda çözümü engelleyerek, Kürt sorununu bölge ülkelerine ba¤›ml› hale getirme etkeni olarak kullanma politikas›n› da er geç bofla ç›karacakt›r.

Bu plan içinde Güneylilere de rol biçilmifltir. Ancak Güney Kürdistan halk›n›n Türkiye’nin politikalar›na karfl› kuflkusu devam etmektedir. Her ne kadar Türkiye, “bizim Güney’de gözümüz yok” yönünde aç›klamalar› olsa, uluslararas› güçler KDP ve YNK’ye bu yönlü güvenceler verse de, PKK’nin çok makul çözüm önerilerine ra¤men Türkiye’nin Kürt sorununda hiçbir ad›m atmamas› Güney Kürdistanl› halk›m›z› kayg›land›rmaktad›r. Daha do¤rusu Türk devletinin politikalar›na inanmamaktad›rlar. Türk devletinin PKK’yi tasfiye ettikten sonra tüm parçalardaki kazan›mlara yönelece¤i biçimindeki bir yarg› siyasi çevrelerde olmasa bile halk içinde çok güçlü biçimde vard›r. Bu durum Güneyli siyasi güçlerin, halk› Kürt özgürlük hareketiyle karfl› karfl›ya getirme giriflimlerini bofla ç›karacak düzeydedir. Güneyli siyasi güçlerin de esas olarak Türkiye’ye inanmad›klar› söylenebilir. Güneyli siyasi güçlerin bu bask›ya ne kadar dayanacaklar› kuflkuludur. Güneyli gazetecilerin Türkiye’nin politikalar›na karfl› ç›kmalar› ve Güneyli siyasi partilerin Türkiye ile iliflkilerinden rahats›z olmalar› karfl›s›nda göster-


SERXWEBÛN fiubat 2008

4

w.

ww

Güneyli güçler kara operesyonuna karfl› ç›kabilecekler mi

Bu politikalara karfl›l›k KDP liderli¤inin belirli düzeyde kuflkular› oldu¤u görülüyor. PKK’nin tasfiye edilmesi durumunda Türkiye’nin kendilerine yönelece¤i konusunda ciddi kuflku tafl›d›¤› söylenebilir. Bunu aç›k söylemeseler de, tutumlar›nda, davran›fllar›nda bunu görmekteyiz. Erdo¤an-Bush görüflmesinden sonra baz› KDP’li yetkililer yapt›klar› aç›k-

Ne var ki flu anda ordu ile AKP aras›nda ki uzlaflman›n çatlamas› PKK üzerindeki tasfiye plan›n›n belirli düzeyde bofla ç›kmas› anlam›na gelece¤inden, bu rahats›zl›klar›n› aç›kça dile getirememektedirler. AKP ise genelkurmay›n zay›f pozisyonunu görerek, anlaflman›n bozulmas›ndan en fazla onlar›n zararl› ç›kaca¤›n› hesaplayarak, düflündü¤ü uygulamalar› ve hedefledi¤i amaçlar›n› yerine getirmeye çal›flmaktad›r.

ew e. c

lamalarla çok olumsuz yaklafl›m içine girmifllerdir. Türkiye’nin politik yaklafl›m içinde oldu¤unu düflünerek, acaba PKK’yi ezmede Türk devletini desteklersek sonunda kazanc›m›z neler olur, biçiminde bir tereddütle hareket etmektedirler. Esas olarak da Güney Kürdistan halk›n›n Türk devletine olumsuz yaklaflmas›, PKK’ye ise olumlu yaklaflmas› Onlar› -isteseler bile- bu plan›n içerisine etkili bir biçimde girmesine flimdilik engel olmaktad›r. Ama bu bask›lar karfl›s›nda PKK ile aç›ktan savaflamama tutumlar›n› nereye kadar sürdürürler, bir kara operasyonunda rol alma düzeyleri ne olur, onu flimdiden tam olarak söylemek mümkün de¤ildir. Kürt özgürlük hareketinin bütün bu güçlerin olumsuz tutum tak›nacaklar›n› hesaplayarak, her türlü olas›l›¤a karfl› kendi direniflini plânlayaca¤›, haz›rl›klar›n› buna göre yapaca¤› aç›kt›r. Tabi bu plan›n en önemli aya¤› Türkiye’de bütün güçlerin Kürt özgürlük hareketine karfl› birlefltirilmesiydi. AKP ile genelkurmay›n uzlaflmas› kendileri etraf›nda bütün güçleri birlefltirme uzlaflmas› oluyordu. Bu uzlaflma temelinde AKP’nin birçok alanda etkili olmas›na izin verildi. Ancak görünen odur ki, AKP çok kurnaz ve f›rsatç› biçimde PKK düflmanl›¤› karfl›l›¤›nda devleti önemli oranda ele geçirmek, devleti kendi çizgisine çekmek istemektedir. Zaten flimdiye kadarki iktidar›n› da PKK düflmanl›¤› üzerinden sürdürmüfltür. fiimdi sadece iktidar›n› sürdürmeyi de¤il, devleti uzun vadede ele geçirmek için genelkurmayla yapt›¤› uzlaflmay› de¤erlendirmeye çal›flmaktad›r. Ancak son zamanlarda türban sorununda oldu¤u gibi çok fazla ileriye gitmifltir. Klasik asker-sivil iktidar bloklar› ses ç›karmam›fl gibi görünseler de, rahats›z olduklar› aç›kt›r.

om

“Bask›lar karfl›s›nda PKK ile aç›ktan savaflamama tutumlar›n› nereye kadar sürdürürler, bir kara operasyonunda rol alma düzeyleri ne olur, onu flimdiden tam olarak söylemek mümkün de¤il. Kürt özgürlük hareketinin, bütün bu güçlerin olumsuz tutum tak›nacaklar›n› hesaplayarak, her türlü olas›l›¤a karfl› kendi direniflini planlayaca¤›, haz›rl›klar›n› buna göre yapaca¤› aç›kt›r”

ne t

dikleri tutum, Güneyli güçlerin, özellikle YNK’nin Kürt özgürlük hareketine karfl› yürütülen tasfiye plan›na ortak olmaya çal›flt›¤›n›n kan›t›d›r. Zaten Talabani, “Kürtler AKP’yi desteklesinler” diyerek AKP’nin Kürt özgürlük hareketini tasfiye etme plan›na onay verdi¤ini göstermifltir. Çünkü Kuzey Kürdistan’da Kürt özgürlük hareketini tasfiye etme görevi özelliklede AKP’ye verilmifltir. Bunu veren de Talabani de¤ildir. Türk genelkurmay merkezli asker-sivil bürokratlar AKP’yi bu yönlü kullanma karar› alm›fllard›r. AKP’nin Kürt sorununu ezme konusunda klasik devlet politikalar›n› tümüyle kabul etme temelinde 22 Temmuz seçimlerini kazanmas›n›n önü aç›lm›flt›r. Cumhurbaflkanl›¤›n›n bu partiye verilmesi de yine Kürt özgürlük hareketini ezme temelinde sa¤lanan uzlaflman›n sonucudur. Kürdistan’da siyasal sömürgecili¤ini yeniden infla etmek isteyen AKP’nin bir Kürt partisinin lideri taraf›ndan desteklenmesi çok trajik bir durumdur. Talabani aç›kça ‹ngiliz plan›n›n yürütücüsü gibi hareket etmektedir. Bütün Kürdistan parçalar›ndaki özgürlük mücadelesini feda etme temelinde, dar milliyetçi yaklafl›mlar› çerçevesinde Güney Kürdistan’daki iktidar›n› korumaya çal›flmaktad›r. Önderlik, Talabani’nin bu anlay›fl›na yönelik Katar biçiminde bir devletçik olma hedefi de¤erlendirmesi yapt›. Ama bu devletçik bütün Kürdistan parçalar›ndaki özgürlük hareketinin tasfiye edilmesi temelinde, baflta Türkiye olmak üzere bölge ülkelerine kabul ettirilecektir.

AKP’nin dedi¤i gibi Türban bir özgürlük sorunu de¤ildir

AKP’nin bu politikalar›n›n devlet içerisinde bir sorun yarataca¤› aç›kt›r. Sadece türban konusunda de¤il, AKP’nin uygulamaya koymak istedi¤i birçok konuda genelkurmay çevresinin yaklafl›mlar› farkl›d›r. Belki bir-iki general genelkurmay mensubu mevcut yaklafl›mlar›ndan rahats›z olup istifa etmiflte olabilir, ama flu anda esas olarak Kürt özgürlük hareketini tasfiye etmeyi öncelikli olarak ele ald›klar›ndan, bu gerilimler çok fazla su yüzüne ç›km›yor. Fakat çeflitli yollardan AKP’ye, fazla ileri gidiyorsun, biçiminde uyar› yapt›klar›, bundan vazgeçirmek istedikleri söylenebilir. Önümüzdeki günlerde bu rahats›zl›klar›n AKP üzerinde etkili olup olmad›¤›n› görece¤iz. AKP, bir fley yapamazlar, deyip ordunun bu zafiyetini sonuna kadar kullan›p burnunun do¤rusuna gidecek midir, yoksa ordu ve çeflitli çevrelerin yo¤un bask›s› karfl›s›nda bir orta yol bulunacak m›d›r? Anlafl›l›yor ki, AKP’ye belirli düzeyde geri ad›m att›racaklard›r. Ancak gelinen noktadan sonra AKP’nin tümden geri ad›m atmas› da düflünülemez. Çünkü MHP onu böyle bir tuza¤a çekmifltir. fiimdi türban›n üniversitelere sokulmas› konusunda tümden geri ad›m atarsa, taban›nda büyük y›pranmalara yol aça-


fiubat 2008 SERXWEBÛN AKP halk›n bast›r›lm›fl özlemlerini kullanarak oy alm›fl ve hükümete gelmifltir. Demokratik alternatifin olmad›¤›, çözümsüz kalan ve halk› s›k›nt›ya sokan sorunlar› istismar ederek oy alm›flt›r. Halk›n yaflad›¤› tüm bu sorunlar da Kürt sorununu çözemedi¤i için demokratikleflmeyen Türkiye’nin yaflad›¤› sorunlard›r. Demokratikleflme temelinde bu sorunlar giderildi¤inde Türkiye’de siyasal islam›n güçlenme zemini ortadan kalkacakt›r. Çünkü Türkiye eksi¤i yetersizli¤iyle geçmiflten bugüne demokrasi ve özgürlük mücadelesinin verildi¤i bir co¤rafyad›r. Bu aç›dan Türkiye demokratikleflirse, halk›n islam kültürüyle bar›fl›k yaflad›¤› bir demokratik Türkiye ortaya ç›kacakt›r. Daha do¤rusu böyle bir Türkiye’de demokratik ve eflitlikçi de¤erler tafl›yan islami kültür demokratikleflmeye ve demokrasinin derinleflmesine hizmet edecektir. islama do¤ru yaklafl›ld›¤›nda, ya da islam siyaset için kullanma arac› olmaktan ç›kt›¤›nda, böyle bir kullan›m ihtiyac› kalmad›¤›nda islamdaki de¤erlerin demokrasi ve özgürlü¤e hizmet edece¤i aç›kt›r. E¤er Ortado¤u’da islam baz› geliflmelerin önünde engel olarak görülüyorsa, bunun nedeni islam›n siyaset arac› haline getirilmesidir. ‹slam siyaset arac› haline getirilmese, siyasi olarak kullan›lmasa -belirli baz› kat›laflan yanlar› tabi ki vard›r ve bunlar›n bu kat›l›ktan ç›kar›lmas› gerekir- esas olarak adalet, eflitlik, özgürlük gibi de¤erleri içeren bir kültür oldu¤undan, gerçek anlamda demokratikleflen bir ülkede si-

yaset arac› olmaktan ç›k›p, bütün genel toplumun kültürel de¤erleri olarak olumsuz de¤il, aksine olumlu rol oynayacakt›r. Bu aç›dan biz siyasal islama karfl› mücadelenin demokratikleflme temelinde yap›lmas› gerekti¤ini söylüyoruz. Yoksa türban› yasaklayarak kimse siyasal islama karfl› mücadele etti¤ini söyleyemez. Aksine yanl›fl yaklafl›mlar siyasal islam› güçlendirir. Siyasal islam› dogmatik Kemalist güçler güçlendirmifltir, CHP güçlendirmifltir. Yoksa siyasal islamc› güçlerin kendisi çal›flarak güçlenmemifltir. Siyasal islam›n önünü açan bizzat devletin politikalar›d›r. Demek ki, bu yanl›fl politikalardan vazgeçip demokratikleflen Türkiye’den korkulmazsa, demokratikleflme oldu¤unda Kürtler yararlan›r gibi bir kayg›dan ç›k›l›rsa o zaman gerçek anlamda siyasi islama karfl› mücadele yap›lm›fl olur.

ne te we .c om

ca¤›n› ve sonunda tabanlar›n›n bir kesimi birbirine yak›n oldu¤undan bu kesimlerin MHP’ye kayaca¤›n› görmektedir. Bu nedenle AKP tümden geri ad›m atmaktan çok, bir orta yolla bu ifli geçifltirmeye çal›flacakt›r. Türban AKP ve ona yak›n çevrelerin yans›tt›¤› gibi, bir özgürlük sorunu de¤ildir. ‹slam› siyasallaflt›ran çevrelerin türban›, islami de¤erlere sahip kesimlerin oyunu alma arac› görenler ile kapitalist yaflam biçimini benimsemifl sahte laikçilerin gündeme getirdi¤i bir konudur. Tabi ki türban takt› diye bir ö¤rencinin üniversite kap›s›ndan çevrilmesinin de bir mant›¤› yoktur. Kald› ki, Siyasal islam›n önü böyle al›namaz. Hatta siyasi islamc›lar bu durumdan yararlanarak kendilerini güçlendirmektedirler. Bu aç›dan siyasal islama karfl› mücadele esas olarak ideolojik ve siyasi temelde yap›lmal›d›r.

5

Türkiye demokratiklefltikçe siyasi islam ortadan kalkacakt›r

ww

w.

Siyasal islam›n geliflmesi, demokratikleflmeyen Türkiye’de Kürt sorununun çözülmemesi nedeniyle ortaya ç›km›flt›r. Kürt sorununu bast›rmak, etkisizlefltirmek, Kürt halk›n›n dini duygular›n› kullanmak için siyasal islam›n önü aç›lm›flt›r ve sonuçta da bu noktaya gelinmifltir. Siyasal islam demokratikleflmemifl bir Türkiye’nin üstüne oturarak, dün klasik sivil-iktidar bloklar›n›n yapt›¤› gibi devlet imkanlar›n› yemeyi hedeflemektedir. Siyasal islam› ortaya ç›karan demokratikleflmemede direnen genelkurmay ve CHP’nin bafl›n› çekti¤i neo-ittihatç›lard›r. Halbuki Kürt sorunu demokratik temelde çözülse Türkiye’de siyasal islam›n önü k›sa sürede al›n›r. Sadece Kürdistan’da de¤il, Türkiye’de de siyasal islam geliflme zemini bulamaz. Kürt sorunu çözüldü¤ünde büyük oranda demokratik geliflimi yaflayan bir co¤rafya olarak halk›n dini duygular›n›n kullan›lmas›na zemin b›rakmayacakt›r. Kürdistan’daki bu demokratikleflme Türkiye’de de geliflerek islam›n, hatta tüm dinlerin iktidar ve devlet arac› olarak kullan›lmas›n›n önü al›nacakt›r.

AKP demokrasi sorununu görmezlikten geliyor

Türban sorununun gündeme getirilmesi esas olarak, demokratikleflme sorunlar›n› gözden kaç›rmak, hükümetin demokratik ve özgürlükçü bir hükümet oldu¤u imaj›n› yaratmak içindir. Ancak süreç içinde ortaya ç›km›flt›r ki, bu tamamen oy toplamaya yönelik bir ad›md›r. Zaten MHP’nin dayatmas›yla gündeme gelen bir konudur. MHP gibi faflist ve demagojiyle halk› aldatan bir partinin el att›¤› bir konunun demokrasi ve özgürlüklerle ne ilgisi olabilir. Bunun böyle oldu¤unu flimdiye kadar


SERXWEBÛN fiubat 2008

6

ww

w.

Türk devletinin mevcut durumda kesinlikle Kürt sorununu çözme gibi bir politikas› yoktur. Bütün imkanlar›n› tamamen ezmeye kilitlemifltir. AKP’nin Kürt sorununda özel savafl› destekleyecek kimi uygulamalar› d›fl›nda her hangi bir olumlu yaklafl›m göstermesi beklenemez. AKP sadece özel savafl›n gere¤i olarak zaman zaman bir k›s›m Kürtleri oyalayacak ve mücadeleden al›koyacak söylemlerde bulunmaktad›r. Kürdistan’da oyunu artt›rarak DTP’yi y›pratmak ve Güney Kürdistanl› güçleri bize karfl› kullanmak için kimi zaman biraz daha yumuflak söylem kullanmaktad›r. Genelkurmayla uzlaflma içinde, Kürt özgürlük hareketini ezmede AKP hükümeti gerekeni yaparken, özel savafl gere¤i zaman zaman çeflitli çevrelere yumuflak yaklaflarak onlar› Kürt özgürlük hareketine karfl› kullanma politikalar› yürütmektedir. Günümüzde sadece AKP’nin de¤il, herhangi bir iç ya da d›fl gücün de

om

Kürt sorununu çözme politikas› yoktur. ABD’nin ya da Avrupa’n›n iflbirlikçi Kürtlerle iliflki kurmalar› Kürt sorununda çözüm politikalar› oldu¤u anlam›na gelmiyor. Yine Türk devletinin zaman zaman Kuzey Kürdistan’da iflbirlikçi çevrelerle iliflki gelifltirmesi ve Güneylilere s›cak mesaj vermesi Kürt sorununu çözmeye yönelik istemlerinden kaynaklanm›yor. Bu güçleri etraf›nda toplayarak Kürt sorununu çözebilirmifl gibi bir mesaj vererek, asl›nda halk›m›z›n mücadelesinde tereddüt ve mu¤lakl›k yaratmay› amaçl›yor. Baz› çevrelerin Avrupa Birli¤ine girilecek ve Avrupa Birli¤ine giriflle birlikte Kürt sorunu kendili¤inden çözülecek gibi söylemleri de devletten kaynakl›d›r. Avrupa Birli¤inin politikalar›nda Kürt sorununu çözme, bunu Türkiye’ye dayatma gibi bir yaklafl›m bulunmamaktad›r. Bunlar›n hepsi demagojik söylemlerdir. Baz›lar›n›n belirtti¤i gibi, “Kürt özgürlük hareketi art›k devlet, federasyon amac›ndan vazgeçti, o zaman mücadeleye ne gerek var” yaklafl›m› da yine devletten kaynakl› özel savafl politikalar› ve söylemleri olarak de¤erlendirilmelidir. Tabi ki PKK devlet ve federasyon biçimindeki siyasal çözüm yaklafl›mlar›n› do¤ru görmemektedir. Bu nedenle bu tür çözümler yerine, Türkiye’nin demokratikleflmesi çerçevesinde Kürt sorununun çözümünü program›n›n esas› yapm›flt›r. Böyle bir çözüm anlay›fl› Kürt halk›n›n özgürlü¤ünden ve demokrasisinden vazgeçmek anlam›na gelmiyor. Burada bir zihniyet farkl›l›¤› vard›r. PKK devletten vazgeçti o zaman neden meflru savunma mücadelesi yürütüyor, diyenlerle özgürlük ve demokrasiye dayal› mücadeleyle çözüm isteyenler aras›nda köklü bir zihniyet farkl›l›¤› vard›r. PKK devletten vazgeçti, silahlar› b›rakmal›d›r, diyenle-

ne t

Kürt sorununu çözme gibi bir politikalar› yok

“Türk devletinin mevcut durumda kesinlikle Kürt sorununu çözme politikas› yoktur. Bütün imkanlar›n› tamamen ezmeye kilitlemifltir. AKP’nin Kürt sorununda özel savafl› destekleyecek kimi uygulamalar› d›fl›nda herhangi bir olumlu yaklafl›m göstermesi beklenemez. AKP özel savafl›n gere¤i olarak zaman zaman bir k›s›m Kürtleri oyalayacak ve mücadeleden al›koyacak söylemlerde bulunmaktad›r”

rin zihniyetine göre, devlet çok fley kazand›r›yor, bizim zihniyetimize göre ise demokrasi ve özgürlük çok fley kazand›r›yor. Biz, devletin de¤il, özgürlü¤ün ve demokrasinin çok fley kazand›raca¤›n› söylüyoruz ve bunun için mücadele ediyoruz. Herkes çok iyi bilmelidir ki, en temel sorun olan Kürt halk›n›n demokratik haklar› ve özgürlüklerini kabul etme konusunda Türkiye’de bir yumuflama yoktur ve çözüme yanaflmamaktad›r. Eski klasik politikalar›n› devam ettirmektedirler. Kürt sorununun çözümünün anahtar›, bu halk›n kimli¤i ve dilinin tan›nmas› olarak görülmelidir. Ne var ki hala Erdo¤an bu konuda, “Kürtlere verirsek baflkalar› da ister” diyerek Kürtlerin demokratik haklar›n› reddetmektedir. Reddetti¤i gibi, bu talepleri bast›rmak için içerde ve d›flar›da tüm güçleri Kürt özgürlük hareketi üzerine seferber ederek bir savafl hükümeti haline gelmifltir. Demek ki sorunun çözümsüzlü¤ü Kürt halk›n›n veya Kürt özgürlük hareketinin yaklafl›mlar›ndan de¤il, Türkiye’nin inkarc› yaklafl›mlar›ndan kaynaklanmaktad›r. En makul çözümü bile reddederek, Kürt özgürlük hareketini tasfiye etmek istemektedirler.

ew e. c

AKP’yi destekleyen birçok çevre bile fark›na varm›fl ve AKP’den deste¤ini çekmeye bafllam›flt›r. Kendilerini liberal-demokrat olarak gören çeflitli çevreler “koyunun olmad›¤› yerde keçiye Abdurrahman çelebi derler” misali AKP’ye yedeklenmifllerdi. Türban sorunuyla birlikte AKP’nin demokratik sorunlar› çözmeyece¤ini, zaten orduyla anlaflt›ktan sonra demokratik sorunlardan uzak durdu¤unu, türban› da bu yeni politikas›n› örtmek için gündeme getirdi¤ini söylemifllerdir. Kürt özgürlük hareketinin AKP için söylediklerini flimdi bu çevreler de belirli düzeyde kabul etmifl bulunmaktad›rlar. Öte yandan AKP’yi destekleyen kimi gafil Kürtlerin de inkarc›-sömürgecili¤in siyasi temellerini Kürdistan’da yeniden atmak isteyen AKP’ye hizmet ederek Kürt halk›n›n özgürlük ve demokrasi özlemlerine ihanet ettikleri daha iyi a盤a ç›km›flt›r. AKP’nin ve iflbirlikçilerinin gerçek yüzünün a盤a ç›kmas›, demokrasi güçleri aç›s›ndan bir kazan›m olarak görülmelidir.

Türkiye en s›radan taleplere bile tahammül edemiyor Türk devletinin bu politikalar› b›rakal›m meflru savunmadan vazgeçmeyi, silahlar› b›rakmay›, aksine meflru savunmay› daha da zorunlu hale getirmifltir. Türk devletinin inkar ve imha siyasetinde esas nokta Kürt halk›n›n dili ve kimli¤inin inkar edilmesidir. Mücadele burada sürmektedir. Türkiye’nin inkar ve imha politikas› b›rakal›m devleti, federasyonu, en s›radan haklar› bile tasfiye etmeye yöneliktir. Bu yüzden Türki-


fiubat 2008 SERXWEBÛN savafl merkezinin iste¤i do¤rultusunda hareket etmek istiyenlerdir.

AKP demokrasiyi kendi yandafllar›na imkan sa¤lamak için kullan›yor

AKP, Kürt özgürlük hareketi düflmanl›¤› temelinde hükümet oldu¤u gibi, bu hareketin düflmanl›¤› temelinde de devleti ele geçirmeye çal›flmaktad›r. Ve art›k milliyetçi-islamc› bir hareket olarak Türkiye’nin yeni iktidar blo¤u haline gelmifltir. Demokrasi ve özgürlü¤ü sadece kendi yandafllar›na imkan sa¤lamak için gören ve buna göre hareket eden AKP, Türk devletinin Kürt zaaf› üzerinden kendini güç yapt›¤›ndan bundan sonra da bu zaaf üzerinden varl›¤›n› sürdürmeye devam edecektir. fiunu söylemek gerekir: Kürt özgürlük hareketinin mücadelesi karfl›s›nda imha konsepti bofla ç›kt›¤›nda Türkiye’de baz› çevreler, Kürt sorunu çözülsün, dedi¤inde buna en fliddetli karfl› ç›kacak AKP ve siyasal islamc› çevreler olacakt›r.

ne te we .c om

ye’nin politikas›n›n de¤iflip de¤iflmedi¤ine bakmak için, devlet ve federasyon konular›na nas›l bak›ld›¤›n›n tart›fl›lmas›na tak›lmadan, esas olarak Kürt halk›n›n kimli¤ine ve kültürüne nas›l yaklafl›yor buna bakmak gerekir. Bu konularda Türk devleti kat› politikas›n› sürdürmeye devam etmekte, özellikle ABD, ‹ngiltere, ‹srail bölgede yeni bir statüko kurmaya giderlerken Türkiye’yi de kullanmak istemelerinden de yararlanarak, bu temel demokratik haklar› reddedip Kürt özgürlük hareketini ezen politikay› sürdürmeye devam etmektedir. Bu durum kesinlikle meflru savunmay› ve silahl› direnifli zorunlu ve gerekli k›lmaktad›r. Kürt özgürlük hareketinin makul yaklafl›m›yla ortaya ç›km›flt›r ki, Kürt sorununun çözümü ülkenin bölünmesi parçalanmas› sorunu de¤il, Türkiye’de farkl› kültür ve kimliklerin kabul edilmesiyle ilgili bir sorundur. Kürt özgürlük hareketinin devletten ve federasyon çözümünden yana olmamas› Türk devletinin niyetini a盤a ç›karmada tarihsel bir rol oynam›flt›r. Böylelikle mücadelenin ne kadar gerekli oldu¤unu, Kürt sorununda en ufak ad›m att›rmak için bile ne kadar büyük bedellerin verilmesi gerekti¤ini kan›tlam›flt›r. Bu aç›dan bizim devlet ve federasyondan vazgeçmemiz meflru savunmadan da vazgeçmemiz gerekti¤ini de¤il; aksine bunun ne kadar gerekli oldu¤u kan›tlanm›flt›r. Mant›kl› olan, iyi niyetli olan bir insan›n; “devlet ve federasyon amac›ndan vazgeçtiniz, neden hala mücadeleye devam ediyorsunuz” demesi yerine “devlet ve federasyondan vazgeçti¤iniz halde çözüme yanafl›lmamas›, mücadelenizin ne kadar hakl› oldu¤unu ortaya koymaktad›r” demesi gerekiyordu. Bir daha vurgulayal›m ki, bu söylemlerde bulunanlar Kürt özgürlük hareketini bast›rmak isteyen ve özel

7

Özellikle AKP yanl›s› çevreler ve Gülen cemaati bu söylemlerle Kürt özgürlük hareketinin mücadelesinin meflruiyetine gölge düflürmeye çal›flmaktad›rlar. Daha do¤rusu, bu tür demagojik tezlerle, çeflitli Kürt çevrelerini ve demokratik güçleri bizden uzaklaflt›rarak kendi cephesini ge-

ww

w.

AKP milliyetçilik konusunda MHP ile yar›flmaktad›r

niflleterek bize karfl› daha etkili mücadele vermek istiyorlar. Bunlar›n iyi niyetli olmalar› bir yana, aksine özel savafl›n ideolojik cephesinde yer alan haince çabalar olarak görülmelidir. Bu teze inand›r›lan baz› çevreler de bulunmaktad›r. Art›k meflru savunmaya gerek yok, Türkiye Avrupa Birli¤ine girdi¤inde sorun çözülür, yaklafl›m›nda bulunanlar›n bir k›sm›n›n iyi niyetli oldu¤unu düflünüyoruz. Bunlara da flunu söylüyoruz; “cehennemin yolu da iyi niyet tafllar›yla döflelidir.” Bu aç›dan mant›klar›n› de¤ifltirerek, makul yaklafl›mlar›m›za ra¤men devlet neden bu sorunu çözmüyor, bunu sorgulamalar› gerekmektedir.

Önümüzdeki dönemde AKP sadece türban konusunda de¤il, Türk milliyetçili¤i konusunda MHP ile yar›flmas›n› sürdürecektir. Önümüzdeki dönemde Kürt sorununun çözümü koflullar›n›n kendisini dayatt›¤›nda, buna AKP ve MHP birlikte karfl› ç›kacaklard›r. Öyle ki, asker ve sivil bürokratlar içinde, bu sorun art›k çözülsün, Türkiye bu sorunu çözümsüz b›rakarak art›k yürüyemez, dediklerinde AKP bu güçler karfl›s›nda pozisyonunu güçlendirmek için milliyetçi söylemlere sar›lacakt›r. Bu aç›dan AKP’nin ve AKP’ye yak›n çevrelerin izledi¤i politika çok tehlikelidir. fiu anda psikolojik savafl› en fazla uygulayan televizyon ve gazetelerin bu çevrelere ait olmas› tesadüfi de¤ildir. Klasik asker-sivil bürokratlar karfl›s›nda devleti ele geçirmek için bu tarz› ve dili çirkince sürdüreceklerdir. ‹ktidar mücadelesi verdi¤i bu güçleri, onlar›n kulland›¤› milliyetçilik ve terörizm silahlar›yla vurmaya çal›flacaklard›r. Özcesi, derin devlet gerçe¤inde yer de¤ifltirme


SERXWEBÛN fiubat 2008

8

ne t

Türkiye’nin son zamanlarda türban d›fl›ndaki di¤er bir gündemi de Veli Küçük’ün bafl›nda oldu¤u Ergenekon çetesinin birçok üyesinin tutuklanmas› olmufltur. Ergenekon çetesine yönelik yap›lan tutuklamalar esas olarak da onlar›n çok fazla afl›r›ya gitmeleri sonucu ortaya ç›km›flt›r. Bunlar y›llarca PKK düflmanl›¤› yaparak devleti haraca ba¤lam›fllard›r. ‹stedikleri gibi soymufl, çalm›fl ve yaflam›fllard›r. Kendilerine ç›kar sa¤lam›fllard›r. Bunlar› da vatanseverlik ad›na yapm›fllard›r. Vatanseverlik dedikleri fley de esas olarak Kürt halk›n›n özgürlük mücadelesine karfl› yürüttükleri kirli savafl yöntemleridir. Geçmiflte devletin kademelerindeki birçok çevrelerle birlikte hukuk d›fl›, anayasa ve yasalarda verilmeyen yetkilerle ifl yapt›klardan dolay› bu suç ortakl›¤›na dayanarak kendilerini flimdiye kadar yaflatm›fllard›r. Ancak anlafl›l›yor ki, bunlar daha ileri giderek, sadece Kürt özgürlük hareketine karfl› de¤il, devlet içinde çeflitli kesimlere karfl› da bir sald›rganl›k içine girmifllerdir. Çeflitli ifl çevrelerini ya da siyasi çevreleri rahats›z eden ifller yapm›fllard›r. Bu nedenle tutuklanm›fllard›r. Mevcut siyasi ortam göz önünde tutuldu¤unda tutuklanmalar›n›n nedeni Kürt özgürlük hareketine karfl› yapt›klar› suçlardan dolay› de¤ildir. Kesinlikle Kürt özgürlük hareketine karfl› yapt›klar› suçlardan dolay› bunlar›n yarg›lanmas› söz konusu olmayacakt›r. Halbuki bunlar›n esas iflledikleri suçlar, PKK düflmanl›¤› alt›nda halka karfl› iflledikleri suçlard›r. Bu suçlar› ifllemenin karfl›l›¤› olarak her türlü rantç›l›¤› yap›yorlard›. Anlafl›l›yor ki kendilerine o kadar güvenmifllerdir ki, kendilerine hiçbir fley yap›lmayaca¤›na inanm›fl ve her fleye el atm›fllard›r.

Bu çete o kadar ileri gitmifltir ki, Türkiye’de h›ristiyanlar›n ve baz› çevrelerin yer edinmemeleri için onlara yönelik de bir sald›r› konsepti gelifltirmifllerdir. Sadece PKK’ye yönelik de¤il, gayri-müslimlere yönelik de bir plan dahilinde eylemlere giriflmifllerdir. ‹flte o zaman baltay› tafla vurmufllard›r. Yoksa sadece Kürt özgürlük hareketine karfl› düflmanl›k temelinde ifllerini yapsalard› kimse onlara bir fley diyemezdi. Çünkü böyle bir fley denildi¤inde, öncelikle Yaflar Büyükan›t, Mehmet A¤ar ve birçok emekli general, emekli olan ya da olmayan birçok sivil bürokrata yönelmeleri gerekirdi. Birçok çevre bu kirli savafl›n planlamas› ya da uygulanmas›nda yer alm›flt›r. Bu nedenle çetenin iflledi¤i sadece baz› suçlar›n›n üzerine gidilecektir.

Ergenekon yarg›lamas›n›n biçimi önemli

Bu yarg›lama Kürt halk›na karfl› ifllenen suçlar›nda üzerine giderse, böyle bir yarg›lama yap›l›rsa o zaman gerçekten Türkiye demokratikleflmek istiyor, art›k ifllerini hukuk d›fl› de¤il de, demokratik mücadele içinde yürütmek istiyor, mücadeleyi yasal çerçevede yürüten bir Türkiye geçe¤i yarat›lmak isteniyor, denilebilir. Sadece yasal çerçevede bir mücadele ortam› ortaya ç›karsa Türkiye gerçekten de demokrasiye daha yak›n bir hale gelebilir. Yasalar, anayasalar gerici olsa dahi e¤er bütün ifller gizli kapakl› olmadan anayasaya, yasaya uygun yap›lsa, bu çerçevede yürütülse yine de orada demokratik yollardan mücadele ederek birçok fleyi de¤ifltirme imkan› olabilir. Demokratik mücadelenin anayasa ve yasa d›fl› yöntemlerle, görülmeyen, bilinmeyen, nereden gelece¤i belli olmayan yöntemlerle bast›r›lma durumu söz konusu olmazsa,

w.

ww

om

Ergenekon çetesi as›l olarak PKK ve halka karfl› suç ifllemifltir

“Ancak anlafl›l›yor ki, bunlar daha ileri giderek, sadece Kürt özgürlük hareketine karfl› de¤il, devlet içinde çeflitli kesimlere karfl› da bir sald›rganl›k içine girmifllerdir. Çeflitli ifl çevrelerini ya da siyasi çevreleri rahats›z eden ifller yapm›fllard›r. Bu nedenle tutuklanm›fllard›r. Tutuklanmalar›n›n nedeni Kürt özgürlük hareketine karfl› yapt›klar› suçlardan dolay› de¤ildir”

o zaman zorluklar› da olsa, s›k›nt›lar› da olsa belki birçok fley demokratik mücadeleyle elde edilebilir. Ergenekon yarg›lamas› aç›s›ndan yarg›laman›n hangi yönden yap›laca¤› bu nedenle önemlidir. Sadece PKK’ye düflmanl›k d›fl›ndaki ifller için bir yarg›lama olursa, bu durum kendi içindeki bir iç çekiflme olarak de¤erlendirilebilinir. Böyle bir hesaplaflma olabilir. Bunun demokratik bir hesaplaflmayla, demokrasi mücadelesiyle, yasalar›n uygulanmas›yla, çetelerin, çetecili¤in ortadan kald›r›lmas›yla bir ilgisi yoktur. Tamamen bir iç hesaplaflma olarak ya da bu çevrelerin çok uç olan yanlar›n›n törpülenmesi olarak de¤erlendirilebilir.

ew e. c

mücadelesi yafland›¤›n› söylemek abart›l› görülmemelidir. Tabi ki flu anda neo-ittihatç›lar hakimken, ›l›ml› islam devletin yeni talibi olarak kendini devlet yerine koyma ve bu temelde hareket etmeye yönelmektedir.

Gayri-müslimleri ürküten korkutan bir sald›r› kampanyas› bafllat›ld›

Ergenekon çetesinin yarg›lanmas›nda ABD’nin ve Avrupa’n›n etkisi de olabilir. Çünkü son y›llarda gayrimüslimlere yönelik sald›r›lar oldu. Bu sald›r›lar›nda belirli çevreler taraf›ndan yönlendirildi¤i görülmektedir. Avrupa Birli¤ine girifl sürecinde ya da Avrupa-Türkiye iliflkilerinin ekonomik, sosyal ve kültürel olarak daha fazla geliflti¤i bir süreçte; ekonomik, sosyal, kültürel olarak güçlü olan Avrupa’n›n Türkiye üzerinde etkili olmas›n› engellemek, eski h›ristiyan co¤rafyas› olan Anadolu’da h›ristiyanl›¤›n yeniden eski temellerine, kaynaklar›na dayanarak kendisini örgütlemesi ve güçlendirmesinin önüne geçmek için gayri-müslimleri ürküten, korkutan bir sald›r› kampanyas› bafllat›ld›. Bu kesinlikle bir merkezden yap›ld›. ABD ve Avrupa Birli¤i bunu fark ederek bunlar›n a盤a ç›kar›lmas›n› istemifl olabilir. Bu zorlaman›n nedeniyle böyle bir tutuklama gerçeklefltirilmifl olabilir. Yine devlet içinde belirli güçlerin


fiubat 2008 SERXWEBÛN leri suçlardan dolay› belirli düzeyde, s›n›rl› cezalar verebilirler. Bu bir nevi bu tür çetelere bir uyar›, onlar› frenlemek, bu tür fleylerden vazgeçirmek düzeyinde bir ceza ve uygulama olarak da gündeme gelebilir.

lerinde örgüt anlay›fl›na girmeden Önderli¤i yaflatmak mümkün de¤ildir. Do¤ru mücadele ve eylem anlay›fl› içine girmeden Türk devletinin inkar ve imha siyasetine “Art›k Yeter” demek mümkün de¤ildir. Bu aç›dan bu eylemler sadece düflmana yönelik eylemler de¤il, bir-iki y›l içinde görülen geri örgüt anlay›fl›na karfl›, geri eylem anlay›fllar›na karfl› da bir eylemdir. Bunu böyle de¤erlendirmek gerekiyor. Sadece inkarc›-imhac› güçlere karfl› yap›lan eylemler olarak de¤erlendirmek yanl›flt›r. Aksine kendi geriliklerimize, geriye çeken, pasif, sistem içileflen durufllara da karfl› eylemler olarak görülmelidir. Sadece düflman›n uygulamalar›na karfl› de¤il de, bu geriliklere de “Êdî Bese” diyen ve bu temelde mücadeleyi yükselten bir 15 fiubat yaflad›k. 15 fiubat gösterdi ki, Kürt halk› Önderli¤ine ba¤l›d›r. Önderli¤inin tasfiye edilmesini kendi varl›¤›n›n tasfiye edilmesi olarak görmekte, Önderli¤ine sahiplenme temelinde kendi özgürlü¤üne, demokrasisine sahiplenmektedir. Bu aç›dan Kürt halk›n›n geldi¤i özgürlük ve demokratikleflme düzeyinin gerçekten takdir edilecek düzeyde görkemli oldu¤unu belirtmek gerekiyor. Tabi ki bu bilinç her hangi ani bir patlamayla, ayaklanmayla ortaya ç›kan bir bilinç de¤ildir. Otuz y›ld›r gün gün saat saat verilen mücadelelerle, çekilen ac›larla yarat›lm›fl, yaflanan tecrübelerden ve ac›lardan süzülmüfl bir özgürlük ve demokrasi bilincidir. Bu aç›dan Kürt halk›n›n, baharla birlikte Kürt özgürlük hareketinin tasfiyesine yönelik sald›r›lar›n

ne te we .c om

bu çete taraf›ndan rahats›z edilmesi nedeniyle bu operasyonun yap›ld›¤›n› söylemek gerekir. Türkiye’de emniyet güçleri ve M‹T bunlara yönelirken baz› güvenceler almadan ya da bunlara yönelmenin yarataca¤› sonuçlar› göz önüne getirmeden bu operasyonlar yap›lmazd›. Demek ki bu operasyonlar d›fl güçlerin istemiyle gerçekleflmifl olmas› yan›nda, devlet ve egemen s›n›flar içindeki kuvvetli baz› çevrelerin de art›k bunlar›n fazla ileri gitti¤ini, törpülenmesi gerekti¤ini söylemifl olmalar› büyük bir ihtimaldir. Çünkü bu çeteler flu andaki mevcut devlet politikas› do¤rultusunda hareket etseler de çok radikal ve sekterdirler. Öyle ki, kendileri d›fl›ndaki bütün çevreleri, hatta asker-sivil bürokratlar› bile vatan haini olarak de¤erlendirmektedirler. Bu yönüyle flu anda ordu içindeki hakim olan güçlerle de belirli çeliflme içinde olduklar› söylenebilir. Çünkü flu anda mevcut görevde olan subay ve generaller, uluslararas› ve bölgesel siyasetin baz› kurallar›na dikkat etmek zorunda hissediyorlar kendilerini. Ancak emekli olanlar veya baz› çevreler bu zorunlulu¤u, hassasiyeti fazla hissetmezler. Her fleyi daha aç›k, daha sert, daha keskin biçimde yapmak isteyebilirler. Bu yönüyle bu güçlerin mevcut genelkurmay veya ordu içindeki hakim ekipten de rahats›zl›klar› olabilir. Bu aç›dan mevcut hakim general grubun AKP ile birlikte bunlar› etkisizlefltirmek istedikleri söylenebilir. Özcesi, Ergenekon çetesinin tutuklanmas› kesinlikle demokratikleflmeyle alakal› de¤ildir. Kendi iç sorunlar›d›r. Bu aç›dan bunu çok önemli görüp gündeme getirmek, gerçek demokrasi sorunlar›n› gözden kaç›rmak olur. Kürt sorunu tam olarak çözülmedi¤i müddetçe Türkiye’de hiçbir çete sorunu da çözülemez. Yine de çok zay›f bir ihtimal de olsa Ergenekon çetesinin Kürdistan’da iflledi¤i suçlar› a盤a ç›karma gibi bir yönelim olursa, bu Türkiye’de birçok fleyin de¤iflti¤i, de¤iflece¤i anlam›na gelir. Böyle bir durumda da buna olumlu bak›l›r. Ama bu bir varsay›md›r. Böyle bir fley olaca¤›n› hiç kimse beklememelidir. En fazla kendi iç çat›flmalar› nedeniyle iflledik-

9

Kürt halk› AKP’nin imha politikas›na art›k yeter diyor

ww

w.

15 fiubat göstermifltir ki Kürt halk› Kürt özgürlük hareketi ve kendi varl›¤›n›n bir imha tehdidi ile karfl› karfl›ya oldu¤unun fark›ndad›r. Halk›m›z bunu hissetmifl ve 15 fiubat’ta Önderli¤ine sahiplenerek, geçmiflteki serh›ldanlardan daha güçlü serh›ldanlar gerçeklefltirmifltir. Özellikle Önderli¤imizin zehirlenmesine öfke duyan halk›m›z, devletin ve AKP’nin birleflerek Kürt özgürlük hareketini tasfiye etme politikas›na art›k yeter demifltir. Kürt halk›, gençli¤i ve kad›n› görmüfltür ki, Kürt sorunun çözümünü art›k Türk devletinin insaf›na, Avrupa devletlerinin insaf›na b›rakarak temel demokratik haklar›n› kazanmas› mümkün de¤ildir. Son bir-iki y›ld›r çok fazla etkisi olmayan mücadele yöntem ve yaklafl›mlar›n›n ancak Türk devletinin imha ve zamana yay›lm›fl tasfiye politikas›na hizmet etmekten baflka bir sonuç vermedi¤ini görmüfltür. Bu aç›dan Kürt özgürlük hareketinin “Êdî Bese”, “Önderli¤i Yafla ve Yaflat” hamlesini özüyle ve ruhuyla kavrayarak daha aktif bir mücadele içine girmifltir. Çünkü Önderli¤i yaflamadan, Önderlik ölçülerinde militanl›k, Önderlik ölçülerinde yurtseverlik, Önderlik ölçü-


SERXWEBÛN fiubat 2008

Dünden daha güçlü serh›ldan coflkusunu yaflatmal›y›z

K›r›lacak olan inkar ve imha siyasetidir

Bu serh›ldanlar›n 8 Mart, 16 Mart, 21 Mart ve 28 Martta daha da gelifltirilerek, Türk devletinin sald›r›lar›n› tümden bofla ç›karma, Kürt sorununun demokratik çözümünü dayatma mücadelesine dönüfltürülmelidir. Botan’a yürüyüflle bafllayan demokratik çözüm ve demokratik çözüm politikas›n› halk›m›z 15 fiubat’ta kapsaml› görkemli gösterileriyle sahiplenmifltir. Bu sahiplenme bahar eylemleriyle

ww

w.

ne t

Bu serh›ldanlar› dönemsel olarak da Kürt halk›n› yeniden mezara gömmek isteyen inkar ve imha siyasetini bofla ç›karma mücadelesi olarak görmek gerekiyor. Bu aç›dan baflta Cizre, Hakkâri, Adana ve Batman halk› olmak üzere, serh›ldanlara kat›lan bütün halk›m›z› selaml›yoruz ve tarihsel bir rol oynad›klar›n› vurguluyoruz. Zaten Cizre geçmiflte de serh›ldanlara öncülük yapm›flt›, yeniden tarihsel köklerine dayanarak, bu gelene¤e sahip ç›karak tekrar serh›ldan› yükseltmifltir. Dün nas›l ki serh›ldan› yükselterek bütün Kürdistan’a “özgürlük ve demokrasi müca-

delesini gelifltirin” mesaj›n vermiflse, Cizre bugün de ayn› rolünü oynam›flt›r. Dün buna cevap veren halk›m›z bugünde buna cevap verecektir. Çünkü bugün halk›m›z›n bilinç ve örgütlük düzeyi dünkü bilinç ve örgütlülük düzeyinden daha fazlad›r. 90’l› y›llardan bugüne onbefl y›ldan fazla bir süreç geçmifltir. Bu bir halk aç›s›ndan büyük bir bilinçlenme, örgütlülük ve mücadele yöntemlerinde zenginleflme ve derinleflme anlam›na gelmektedir. Her ne kadar inkarc› ve sömürgeci güçler de bize kafl› mücadelede tecrübe kazanm›fl olsalar da haks›z konumda olduklar›ndan her zaman zay›f bir pozisyonda zay›f bir zemin üzerinde yürümektedirler. O aç›dan onlar›n zemini bu güne kadar yürütülen mücadeleyle zay›flat›lm›flken, bizim zeminiz ise 90’lardan bu yana geliflen mücadeleyle güçlenmifltir. Bu aç›dan dünden daha güçlü biçimde mücadeleyi gelifltirme ve sonuca götürme imkanlar› vard›r.

gerçekten demokratik bir çözüme dönüfltürülebilir. Türk devletinin hedefledi¤i Kürt halk›n›n özgürlük iradesi k›r›lamazsa, bu baflar›lamazsa k›r›lacak olan›n inkar ve imha siyasetinin olaca¤›n› söyleyebiliriz. Bu yönüyle asl›nda bu bahar bir nevi bizim aç›m›zdan da, Türk devleti aç›s›ndan da bir final bahar›d›r. Gerçek anlamda bir final y›l›d›r. E¤er bu mücadeleden de Türk devleti de¤il de biz baflar›l› ç›karsak bunun hiçbir dönemde olmad›¤› kadar getirece¤i olumlu siyasal sonuçlar› olacakt›r.

ew e. c

planland›¤› bir süreçte, inkar ve imha siyasetinin yaklafl›mlar›na, bu derin bilinciyle, özgürlük anlay›fl›yla meydanlara ç›karak dur demifltir. Sadece uluslararas› komployu protesto eden 15 fiubat eylemini aflm›fl, Önderli¤ine sahiplenme temelinde Kürt halk›n›n özgürlü¤ünü kazanma eylemine dönüflmüfltür. Bunu en baflta da baharda bafllayacak kara operasyonlar›na karfl› mücadele etme ve bofla ç›karma serh›ldanlar› olarak da de¤erlendirmek gerekir. Bu aç›dan da bu serh›ldanlar çok de¤erlidir. 90’l› y›llarda gerçeklefltirilen serh›ldanlar› “Dirilifl Serh›ldanlar›” olarak de¤erlendirmifltik. Bu serh›ldanlar› da devam ettirilirse “Özgürlü¤e ve demokratik kurulufla götürecek serh›ldanlar” olarak de¤erlendirmemiz gerekiyor.

om

10

Halk›m›z baharla birlikte Kürt sorununun çözümünü dayatacakt›r

Zaten Türk devleti iç imkanlar›n›, d›fl imkanlar›n› en yo¤un biçimde kullanarak, özel psikolojik savafl› en yüksek düzeyde sürdürerek k›sa sürede sonuç almak istemektedir. Çünkü içteki ve d›fltaki güçleri bu düzeyde uzun süre bir arada tutmak, belirli vaatlerle onlar› yürütmek mümkün de¤ildir. ‹ç ve d›fl dünyan›n mevcut durumda Türkiye’ye deste¤i belirli bir süre için devam edecektir. E¤er baflar›l› olunmazsa hem Türkiye’de, hem d›flar›da çatlakl›klar ortaya ç›kacakt›r. Özel savafl do¤as› gere¤i k›sa sürede sonuç almad›¤› takdirde etki ve inand›r›c›l›¤›n› yitirir. Bu yönüyle Türk devleti içerdeki tüm imkanlar›n› ve güçlerini bir hedefe yo¤unlaflt›rma, bütün çeliflkileri bir tarafa b›rakarak Kürt özgürlük hareketi üzerine yüklenme, d›flar›da ise kendini pazarlayarak, herkesin birbirine karfl› ç›karlar› gere¤i tahammül etme ve belirli bir süre için bir araya gelme politikas› üzerinde yürütmektedir. E¤er Kürt özgürlük mücadelesi taraf›ndan bu politikalar bofla ç›kar›l›rsa, özel savafl gere¤i bu kadar yo¤unlaflt›r›lm›fl siyasetin ve diplomasinin gevflemesi demek olacakt›r ki bu da içerde ve d›flar›da daha gerçekçi de¤erlendirmeye götürecektir devleti. Ve ister istemez Kürt sorununun çözümünü dayatacak bir süreç geliflecektir. Bahardaki sald›r›lar›n bofla ç›kar›lmas›n›n böyle bir siyasi sonucunun olaca¤›n› flimdiden belirtmek gerekir.


fiubat 2008 SERXWEBÛN

11

ne te we .c om

PKK ÖNDERL‹⁄‹NE DAYATILAN KOMPLOLAR HALKIN ÖZGÜR K‹ML‹⁄‹NDEN DUYULAN KORKUNUN ‹T‹RAFIDIR “Halk›m›z üzerinde Sümerlerden beri gelifltirilen kolonilefltirme çabalar›n›n ayr›lmaz bir parças› olan ve esas olarak dost görünümünde iflbirlikçi güçlere ve kiflilere dayal› komplolar›n en kapsaml›s› olarak hayat bulan 9 Ekim-15 fiubat komplosu, istedi¤i ve planlad›¤› sonuca ulaflmaktan uzakt›r. 20. yüzy›l›n tüm hainlerini ve iflbirlikçilerini en üst emperyalist irade alt›nda birlefltiren bu komployu, bir tarihi Anadolu ve Mezopotamya bar›fl›na dönüfltürmek, görev olarak halklar›m›z›n ve tüm sorumlu güçlerinin önündedir” Önder Apo’nun “Bir Halk› Savunmak” kitab›ndan

tutunamayaca¤›n›n bir örne¤ini sergiliyordu. Bunu bizzat görmem, 20. yüzy›l›n bir yüzünü daha iyi tan›mama yol açt›. 20. yüzy›l bir ihanet yüzy›l›na çok benzemekteydi. Devrimler ve özgürlükler yüzy›l›, daha sona gelmeden, hiçbir insanl›k de¤erine kökten ba¤l› olmayan ve maddi ç›karc›l›¤›n her ilkeyi tutsak etti¤i bir yüzy›l olarak 2000’e dayanm›flt›. O kadar kanl› geçmesi yücelmesine de¤il, barbarl›¤›na bir kan›tt›.

Bilincim 20. yüzy›l›n putlar›n› k›rmal›yd›

Genele hükmeden, ilkel milliyetçilik ve kaba materyalizmdi. ‹nsanl›¤›n tarih boyunca tüm yüceltici, gerçekten insan haklar› ve demokratik içerikli özelliklerine karfl› en kapsaml› bir karfl›-devrim söz konusuydu. Devrimin ve karfl›-devrimin tan›m›n› yeniden yapt›racak bir sonuçla karfl›lafl›lm›flt›. Karfl›laflt›¤›m tablo insan gerçekli¤ine daha do¤ru yaklaflmaya zorluyordu. ‹lkelerle güne gömülmüfl yaflam tarz›n› k›yaslamam› ayd›nlatt›. Baz› sembolik kal›plara tak›lmamam, art›k tanr› ve insan maskelerini (ki, ayn› gerçe¤i ifade ederler) cesaretle parçalamam gerekti¤ine dair cesaret ve bilincimi artt›r›yordu. 20. yüzy›l›n putlar› k›r›lmal›yd›. Bireyin varl›¤› ve haklar› toplumun varl›k ve haklar›ndan önce gelmeli veya en az›ndan ikisi aras›ndaki optimal (verimli ve özgür birlik) nokta esas al›nmal›yd›. Bireysellik ve ona iliflkin haklar›n kapitalizmin insaf›na terk edilmesi vahim bir

ww

w.

Önceden planlanmam›fl ç›k›fl›m, ortaya ç›kan zorunluluk karfl›s›nda, denenmesi gereken önceliklerin bafl›nda görüldü. Reel sosyalizmden sonra içine düflülen yozlaflma sürecinin krizli bir dönemi yaflan›yordu. Baflbakan Primakov ve Baflkan Yeltsin, reel sosyalizmin önemli hainleriydiler. Ekonomik ve gizli kirli istihbaratla ba¤lant›l› ç›karlar nedeniyle, konumum ne kadar stratejik de olsa, o dönem için sat›lmaya çok müsaitti. Koca bir Sovyet sistemini satanlar›n nazar›nda özgürlük de¤erlerine sayg› beklemek kendini kand›rmakt›. IMF, ABD, ‹srail ve Türkiye ile yürütülen iliflkiler, bana karfl› hukuk d›fl› bir tavr›n al›naca¤›n› kesinlefltiriyordu. Halbuki Duma bana 298’e karfl› 1 oyla siyasal iltica tan›nmas›na iliflkin bir karar ç›karm›flt›. Fakat despotik devlet aç›s›ndan bunun fazla anlam› yoktu. Beni zorla Türkiye üzerinden K›br›s’a indirmek istiyorlard›. Büyük ihtimalle iflbirli¤i halinde, daha o günlerde bir teslim etme gerçekleflebilirdi. Bu inanarak yapt›¤›m bir tercih de¤ildi. Fakat u¤runda o kadar kan dökülmüfl ve ac› çekilmifl özgürlük ve eflitlik ideallerinin bafl›na böyle bir yozlaflm›fl rejimin çöreklenmesi, asl›nda reel sosyalizmin derin sapmas›n› göstermekteydi. Bu durum onun geleneksel sömürü ve bask› sisteminden kopmad›¤›n› kan›tl›yor, Sümer rahiplerinin tap›nak sosyalizminin bile gerisinde oldu¤unu hat›rlat›yordu. Rusya devrimcili¤inin kapitalizmin ve feodalizmin ufkunu aflamad›¤›n›n, devlet kapitalizminin sosyalizmi do¤uramayaca¤›n›n, dolay›s›yla ça¤dafl liberal kapitalizm karfl›s›nda

II. BÖLÜM

yan›lg›yd›. Bireyin varl›¤›n› ve özgür geliflimini esas almayan her toplumculuk, asl›nda Sümer rahip tarz›yd› ve egemen sömürücü s›n›flar› do¤urmaya mahkumdu. ‘Her fley toplum için’ slogan› asl›nda en eski bir s›n›fl› toplum slogan›yd›. ‘Her fley birey için’ ise, çeliflkili gibi görünse de, en geliflmifl s›n›fl› toplumun, kapitalizmin slogan›yd›. ‹ki ilkenin sloganlar›na yenik düflmeden, bir insanl›k, özgürlük ve eflitlik idealine dayanmak esas yoldu. Bilimsel sosyalizm bir olgu olacaksa, kendini dogmatizmden ve tap›nak sosyalizminden kurtarmal›yd›. Devlet u¤runa her mücadele sosyalizme tersti. Onun yerine bir aray›fl, sosyalizmin özüydü. Bulunan proletarya diktatörlü¤ü de olsa, yeni bir kölelik arac›ndan baflka sonuç vermiyordu. Zor sisteminin afl›lmas›na dayanan bir siyasal teori ve pratik, bireyi bafltan esas alan bir özgürlük ve toplumu kolektif emekle yücelten bir eflitlik ideolojisi, bilimselli¤in ve tekni¤in yol açt›¤› imkanlarla egemen s›n›f barbarl›¤›n› aflabilir ve özlenen toplumsal ütopyan›n gerçekçi ifadesine kavuflturabilirdi. Moskova seferinin bu yönlü ideolojik yo¤unlaflmam› h›zland›rmas›, sosyalizm ütopyas›na inanm›fl ve büyük emek vermifl sahiplerinin an›s›na verebilece¤im en temel karfl›l›kt›r. 20. yüzy›l›n Moskova’s› o kadar basitleflmiflti ki, hiçbiri hayali olumsuz da olsa canland›racak güçte de¤ildi. Rus gerçe¤i üzerinde en az Yunan gerçe¤i kadar durman›n gere¤i aç›kt›. Burada da baz› putlar› y›karak yaklaflman›n gerçeklere ulaflma aç›s›ndan vazgeçilmez oldu¤u kendini aç›kça ortaya koyuyordu.


SERXWEBÛN fiubat 2008

Özgür karakterli ve ba¤›ms›z Kürdü kabul etmeyeceklerdi Avrupa’n›n üç tarihi baflkentinde geçirdi¤im toplam dört ay baz› önemli gerçekleri ortaya ç›karm›flt›. Demokrasi ve hukuk, Kürt özgürlük iradesine hakk›n› vermek niyetinde de¤ildi. Avrupa’n›n insani bir Kürt politikas› yoktu.

“PKK’nin hep bir sorun olarak kalmas›, politik ç›kar için çok gerekliydi. Benimle çözümü de¤il, istedikleri gibi davran›p uzun vadeli politikalar›na hizmet edecek birilerini düflünüyorlard›. ‹ki yüz y›ll›k politik perspektiflerine ayk›r›yd›m. Özgür karakter ve ba¤›ms›z karar inisiyatifi kabul edebilecekleri bir durum de¤ildi”

ww

w.

ne t

Roma’ya 12 Kas›m 1998’de yönelifl, Avrupa içinde gidilebilecek tek ülkenin baflkenti konumunda olmas›ndand›. Komünist Partinin ‘Yeniden Yap›lanma’ adl› grubundan Milletvekili Ramon Montaviani’nin deste¤iyle ulafl›ld›. Massimo D’Alema Hükümetinin birkaç ayl›k dönemine denk gelmiflti. Yaklafl›mlar› zikzakl› oldu. Ne siyasi, ne hukuki net bir yaklafl›m sergileyemedi. ‹talyan büyük sermaye çevrelerinin a¤›r tahriki, Avrupa ülkelerinin tam destek vermeyiflleri, özellikle Almanya’n›n kiflili¤ini sarsma ve kendini dayatma tavr›n›n a¤›rl›¤› alt›nda inisiyatifli davranam›yordu. Bafltan savmac› tav›r gelifliyordu. En iyi e¤itilmifl polis gruplar›yla çok yo¤un bir psikolojik bask› kuruldu. Odadan ayr›lmaya hiç f›rsat tan›nmad›. Kaç›rtma veya kalmakta ›srar edilirse çok s›k› bir denetime raz› olma dayat›l›yordu. A¤›r sorumluluklar› olan birisi için, ilk ç›kan f›rsatta ayr›lmas› gerekti¤i aç›kt›. Bir zorla atmad›klar› kalm›flt›. Birçok ülkeye para verip yer ayarlamaya çal›flmalar› gerçek niyetlerini gösteriyordu. Demokratik hukuk tavr› sergilenmeyecekti. Niyetim Kürt sorununu demokratik bir platforma çekmekti. Destek olunsayd›, Türkiye’nin de bu tavra gelmesi zor olmayacakt›. Anlafl›lan, Avrupa Kürt sorununun ciddi çözümünden yana de¤ildi. Sorunla Türkiye’nin u¤raflmas› daha çok ifllerine geliyordu. Yunanistan’›n tavr›ndan da bu anlafl›l›yordu. Avrupa’da siyaset, savafl›n sonunu getirebilirdi. Bu ise, ABD de dahil, Bat›n›n stratejisine uygun düflmüyordu. Almanya’n›n tavr›, bir an önce da¤ yolunun aç›lmas›yd›. Uzun vadeli düflündükleri aç›kt›. Ortado¤u’da Kürtlere dayal› bir kargafla daha çok ifllerine geliyordu. Dolay›s›yla benim beklenmedik ç›k›fl›m, taktikleri d›fl›nda bir durumdu. Bütün haz›rl›klar›, ehlilefltirilmifl iflbirlikçi Kürt flahsiyetlerine dayan›yordu. PKK ve özellikle benim varl›¤›m, on y›llarca yürütmüfl olduklar› ve çok sermaye ak›tt›klar› Kürt kozunu ellerinde ifllemez k›l›yordu. Ya çok sarst›r›p kifliliksiz biri

konumuna getirecekler, ya da d›fllayacaklard›. Bunda ABD’nin e¤ilimi de hesaba kat›l›yordu. Zorlasam kalabilirdim. Roma hukukunun do¤du¤u merkezden at›lmam zordu. Fakat siyasi riskleri a¤›rd›. Bu kadar zorlayan bir devletin daha tehlikeli yönelimleri de her an hesaba kat›lmal›yd›. ‹lk do¤acak f›rsatta ayr›lmam zorunluluk arz etmiflti.

istedikleri gibi davran›p uzun vadeli politikalar›na hizmet edecek birilerini düflünüyorlard›. ‹ki yüz y›ll›k politik perspektiflerine ayk›r› bulunuyordum. Özgür karakter ve ba¤›ms›z karar inisiyatifi kabul edebilecekleri bir durum de¤ildi. Bunu kabul etmeleri, onlarca y›ld›r besledikleri birçok iflbirlikçi Kürdü kaybetmeleri demek olurdu. ‹talya Türkiye’den daha çok yat›r›m ve ticaret imkan› elde etmek istiyordu. Bunun için en radikal tavr› alabiliyordu. Ama benim durumum, pratikte görüldü¤ü gibi bu hesab› da bozuyordu. Ç›karlar› kiflili¤imi kald›rmaya uygun düflmüyordu. Anlafl›lan, Avrupa hukuku ve demokrasisi Kürt sorunu s›n›rlar›nda duruyordu. Ancak iflgüçlerinden ucuzca yararlanma ve uzun vadeli Ortado¤u politikalar›nda bir araç olarak kullan›lan Kürt yaklafl›m› geçerliydi. Bu yönüyle de olsa, politika yine de tam flekillenmeden uzakt›. A¤›r basan yön, genel birçok sorunda -baflta Balkanlar- oldu¤u gibi, Kürt sorununda da Avrupa’n›n flekillenmifl bir politikas›n›n olmad›¤›yd›. Her devlet ancak polis ve istihbarat çerçevesinde yaklafl›yor, sivil toplum kurulufllar› vas›tas›yla da s›zmaya çal›fl›yordu.

ew e. c

Avrupa Kürt sorununun çözümünden yana de¤ildi

om

12

Sadece Türkiye’ye yönelik taleplerinde bir argüman olarak kullan›l›yordu. Asl›nda son iki yüz y›ll›k politikalar sürdürülüyordu. Kürtleri Ortado¤u’da ‹ran, Irak ve Türkiye yöneticilerini kendi politikalar› do¤rultusunda zorlamak için en uygun araç olarak görüyorlard›. Acil bir çözüm için tav›r almamalar›n›n alt›nda bu temel neden yat›yordu. Onlara uzun vadeli sorun yaratan bir Kürt olgusu laz›md›. Çözüm ise, kullanacak malzeme b›rakm›yordu. Bu tutum Kuzey Irak’taki Kürt iflbirlikçileri için de geçerliydi. Sorunlu bir Türkiye kendilerine muhtaç olacakt›. Dolay›s›yla PKK’nin hep bir sorun olarak kalmas›, politik ç›kar için hepsine çok gerekliydi. Benimle çözümü de¤il,

PKK yarat›lm›fl dengeyi tehdit ediyordu Roma’dayken ve san›yorum Moskova’dayken, benimle en yo¤un ilgilenen bir güç de MOSSAD’d›. “Kürt meselesinin en esasl› sahibi benim” dercesine, istihbarat ve denetim a¤›n› esasta gelifltiren güç oldu¤unu giderek a盤a ç›kar›yordu. ABD, ‹srail ve ‹ngiltere ayr› bir kanat olarak duruyorlard›. Avrupa henüz da¤›n›kt›. Zaten bu tip önemli sorunlarda ortak bir politikadan yoksundu. ‹ngiltere iki yüz y›ld›r önderlik ediyordu. Olas› Kürt politikas› ‹ngiltere olmaks›z›n düflünülemezdi. ‹srail’in do¤ufluyla denetim MOSSAD eliyle yürütülüyordu. Barzani ve Talabani’yle birlikte birçok Kürt sisteme ba¤lanm›flt›. Yaln›z PKK’nin durumu yaratm›fl olduklar› sistemi bozuyor, yarat›lm›fl dengeyi tehdit ediyordu. Bu nedenle beni sorumlu tutup, s›k› bir teflhir ve tecrit politikas›na hapsetmifllerdi. Türkiye’yle 1996 antlaflmalar›,


fiubat 2008 SERXWEBÛN ilk çivileri s›k› vuruyorlard›. ‹lk defa suratlar›nda dostlu¤a hiç yer vermeyen görüntülerle tan›fl›yordum. Belli ki, karar üst düzeyden ve kesindi. Bilinen ak›bette üzerine düfleni yap›yorlard›. Oyun ve zorbal›kla bir kargo uça¤›na bindirip, sonradan Tacikistan’›n Baflkenti Biflkek oldu¤u anlafl›lan köy evi gibi bir yerde bir haftal›k bir tutukluluktan sonra, ayn› statü içinde Petrograd yoluyla garip dost gibi görünen ve emekli general oldu¤u söylenen Nagzakis’le Atina temsilcisi Ayfer özel bir uçakla gelip Atina’ya do¤ru yola ç›kt›k. Uça¤›n devlet ba¤lant›s› aç›kt›. Önce Romanya’ya indirilmek istendi. Nagzakis teslim etmenin burada gerçekleflece¤inin Simitis’le kararlaflt›r›ld›¤›n› iddia etmektedir. Do¤ru olabilir. Kabul etmeyince, zorunlu olarak Atina’ya indik. Ayn› cehennem zebanileri, Stavrakis ve Kalenderis bekliyorlard›. Yaln›z bu bir gün sonra olacakt›. ‹lk gün geldi¤im gibi VIP salonundan geçip bir gün Nagzakis’in kaynanas›, halktan ve dost olan kad›n›n evinde kalacakt›m. Ona flunu demifltim. “Pangalos ihanet edebilir mi?” Çok kesin ‘hay›r, seçim için bundan iyi bir f›rsat olamaz’ diyordu.

olmazd›. Yan›mda ciddi bir uyar›c› yoktu. Tam anlayamad›¤›m tercüman Melsa, uyufluk hareket ediyordu. Sahteliklerini çözebilirdi. Ayfer’i al›koymufllard›. Asl›nda tecrit edilmifltim. Bu süreçte ihaneti dolayl› yoldan anlatmak isteyen birkaç harekete tan›k oldum. fioför binmem gereken uça¤a sert bir vurufl yapt›. Bunun bilinçli bir tav›r oldu¤u kan›s›nday›m. Uçak kalkamad›. Fakat daha sonra hemen ‹sviçre üzerinden oldu¤unu tahmin etti¤im yerden, çok özel bir uçak Yunanl› olmayan ekiple gizli bir askeri havaalan›nda beni bekliyordu. CIA veya ‹ngiltere istihbarat uça¤› olma ihtimali yüksekti. Binmeden önce taksi floförü on defadan fazla gidip geldi, uça¤a bir türlü varmak istemiyordu. Bundan da bir sonuç ç›karmad›m. Dostlu¤un kitab›nda böyle ihanetlere yer olmayaca¤›na o kadar inanm›flt›m ki, birisi o anda bana “kaç›r›l›yorsun” deseydi, terslerdim. Çünkü insanl›¤›n kitab›nda buna yer yoktu.

ne te we .c om

operasyonel roller üstlenmelerine de yol açm›flt›. Bunu çok iyi hesap edememek bir eksiklikti. Roma’dayken hala ciddiye almamam›z, ‹srail gücünü hesaplamadaki yetersizlikten kaynaklan›yordu. Daha sonra anlafl›lacak ki, Moskova’y› da benimle ilgili olarak avuçlar› içinde tutan ‹srail’di. Benim esas takibimde ve ifllemez duruma getirilmemde ‹srail’in pay› belirleyiciydi. Tabii bunu ABD’nin büyük mali ve diplomatik deste¤iyle birlikte yürütüyorlard›. Moskova’da kalmamam için IMF’nin 8 Milyar Dolarl›k kredisi kullan›lm›flt›. Yine Türkiye’den bu amaçla Mavi Ak›m Projesi kopar›lm›flt›. En alçakça olan› fluydu ki, hiçbir fley vermeden, s›k›fl›k durumumu bol bol kullanarak, birbirlerinden birçok tavizi kopar›yorlard›. Türkiye’de “Apo primi” denilen rantç› sistem, uluslararas› alanda da daha büyük çapl› uygulama buluyordu. Tüm Avrupa, Rusya, ABD ve en son Kenyal› bürokratlar da nemalar›n› alacaklard›. fiahs›mda bir halk›n özgürlük istemlerinin böylesine maddi ç›karlarla pazarlanmas› çok alçakçayd›.

13

Moskova’da oyunun son perdesi oynan›yordu

D›fliflleri Bakan› Pangalos aç›k bir hileye baflvurdu. Resmen görüflmek amac›yla ça¤›rd›¤› eve en üst düzeyde istihbarat ekibi yollam›fllard›. Dostça olmayan tehditkar bir üslupla “Sana sabah saat dörde kadar süre tan›yoruz. Aksi halde bildi¤imizi zorla yapar›z” dediler. Bu bir düflmanca yaklafl›md›. Gerçek suratlar›n› gösteriyorlard›. Önceden anlaflm›fl olduklar› aç›kt›. Geriye kalan benim halen devam eden dostça güvenimi kullan›p istedikleri yere çekmekti. Kenya çok önceden CIA ile birlikte haz›rlanm›flt›. Bunu sonra anlayacakt›m. Çok güvendi¤im Kalenderis, Yunan devletinin flerefi üzerine söz vererek, tehlikeden uzak bir yer olarak eski Yunanl›lar›n etkili oldu¤u Kenya’da 15 gün içinde D›fliflleri Bakan›n›n haz›rlad›¤› Güney Afrika pasaportuyla çözüm bulundu¤unu söyledi. Dosta güven esas oldu¤u için kabul etmemek

ww

w.

‹talya’da psikolojik savafl sonuç veriyordu. En ufak bir f›rsatta ç›kmaya haz›rlan›yordum. Moskova temsilcisi Numan Uçar’›n köylü basitli¤i komplonun derinleflerek sürmesine yard›mc› oldu. ‹talya temsilcisi Ahmet’in de pasif ve sorumsuz hali, olup biteni tam anlamaktan uzakt›. Hepsi kendi basit dünyalar›nda çoktan tükenmifllerdi. ‹talya’dan ç›k›flta hem ben, hem Baflbakan D’Alema rahatlam›flt›. D’Alema kötü bir demokrasi ve insan haklar› s›nav›n› vermiflti. ‹talyan sermayesi karfl›s›nda ürkekti. Hukuk ve demokrasinin gür sesi olsayd›, özgürlük tarihine katk›s› unutulmaz olurdu. Tekrar Moskova’ya vard›¤›mda, büyük ihtimalle oyunun son perdesi bilinerek haz›rlanm›flt› ve oynan›yordu. ‹talya’dan ç›kart›lmam, her iki taraf›n karanl›k güçleriyle yetersiz PKK temsilcilerinin safdilce yaklafl›mlar›yla gerçekleflmiflti. Süreç, çarm›h veya tabutun haz›rlanmas› süreciydi. Moskova’dakiler

‹nsanl›¤›n kitab›nda bu ihanete yer yoktu

Tarihin en büyük

provokasyonlar›ndan birisi

Daha sonra her fleyin planl› oldu¤u anlafl›lacakt›. Kenya Büyükelçisi Kostulas beni rahatl›kla havaalan›ndan ald›. ‹lk konuflmas› manidard›. ‹ngilizler ve Almanlar›n biraz flerefi olabilece¤ini, ama Yunanl›lar›n pek flerefi ve onuru olmad›¤›n› hissettirmek istedi. Bu sözlerinden bir anlam ç›karmak imkans›zd›. Zorla BM toplant›s›na b›rakmak niyeti vard›. Bundan da bir fley anlayamad›m. Daha sonra benimle birlikte yemek yemekten de vazgeçti. Hiç oturmamaya çal›fl›yordu. Belli ki son günleri geçiriyordu. Atina’dan gelen direktifle mutlaka elçilikten at›lmam isteniyordu. Dört goril gönderilmiflti. Direnece¤imizi belirtince vazgeçtiler. D›fliflleri, Kamu, Adalet ve ‹stihbarat Bakanl›klar› sabaha kadar bakan düzeyinde telefonla Elçilikten ç›kar›lmam gere¤ini belirtip orta yere at›lmamda kararl› görünüyorlard›. Kostulas, Kenya D›fliflleri Bakan›n›n ‹stihbarat Baflkan› o¤lunun oldu¤u bir toplant›ya gidip, her fleyin bilindi¤ini, foto¤raflar›m›n bile çekildi¤ini, tan›nan sürenin 15 fiubat’a kadar oldu¤unu, ç›kmazsak zorla bunu ger-


SERXWEBÛN fiubat 2008

nin niteli¤ini yans›tan bir olayd›. Uçak iki defa indi. Biri M›s›r, di¤eri ya ‹srail ya K›br›s’t›. Gemiyle adaya getirildi¤imde, 16 fiubat sabah›yd›. Uçakta gözlerimin ilk çözülmesiyle söylemek istedi¤im mesaj fluydu: “Bu baflar› sizin de¤ildir. Size dostluk yapt›klar›n› söyleyenler, dürüst davranm›yorlar. Bu oyunu her iki tarafa oynamak istiyorlar. Ben hiçbir zaman Türklük düflmanl›¤›n› yapmad›m. Ana taraf›ndan kan ba¤l›l›¤› bile vard›r. Bar›fl ve kardefllik tek do¤ru yoldur. Bundan sonra mücadelemi bu temelde yürütece¤im kesindir.” Asl›nda ilk tavr›m, sonuna kadar konuflmamakt›. Fakat hemen anlafl›l›yordu ki, bu tutum komplonun oldu¤u gibi gizli kalmas›na yol açard›. Komployu aç›klamak için yaflamak daha do¤ruydu. Yolda uçaktan indirdiklerinde ve biraz sürüklediklerinde, “Faili meçhule mi götürüyorsunuz?” dedi¤im zaman, “Bu flans› sana vermeyece¤iz. A¤z›n› kapat, yoksa biz kapat›r›z” dediklerini hat›rl›yorum. Beni adada ilk karfl›layan, yarbay rütbesinde ve Genelkurmay Baflkanl›¤›n› temsil etti¤ini belirten bir subayd›. Dedikleri özce flöyleydi: “Bu iflte çok oyun var. Biz kardefllikle halletmek istiyoruz. Bu tertiplere f›rsat vermeyece¤iz.” Bu, pek beklemedi¤im bir tav›rd›. Güvenirli¤ini hiçbir zaman ölçecek durumda de¤ildim. Taktik yan›ltmayla birlikte, bir politikay› da dile getirmifl olabilirdi. Bekleyip görmekten baflka bir seçenek yoktu. On gün koflullar› çok a¤›r bir hücrede kald›m. Emniyet, M‹T, Jandarma ve Genelkurmay ‹stih-

w. Bu baflar› sizin de¤ildir

ww

Bindi¤im uça¤›n etraf›nda yeflil gözlü ve sar›fl›n, kumral, uzun boylu ve ellerinde otomatik tüfekli adamlar›n tertibat ald›¤›n› fark ettim. Bunlar›n CIA ve MOSSAD elemanlar› olmalar› yüksek bir ihtimaldi. Elçilikte foto¤raflar› çekenlerin de MOSSAD’dan olmalar› daha yüksek bir ihtimaldir. Uça¤›n içinde Türk Özel Timi üzerime çullan›p beni yere yat›rd›. Üzerimdeki her fleyi al›p bantlarla k›sk›vrak her taraf›m› ba¤lad›lar, gözlerime de ayn› kal›n bantlar› tak›p uça¤›n arkas›na b›rakt›lar. Uçak Cavit Ça¤lar’›nd›. Do¤ruyol Hükümeti-

barat› dörtlü çapraz halinde bir soruflturma yürüttüler. Kaba bir bask› ve küfür yoktu. Fakat manevi, psikolojik ortam benim için çok a¤›rd›. Dayanabilmek mucizeydi. On gün boyunca do¤ru bildi¤im ve buldu¤um biçimde konufltum. Tav›r koydum. Bir k›sm› yay›nland›. Bir k›sm› yay›nlanmad›. Farkl› bir devlet yüzüyle karfl›laflt›¤›m kesindi. Olgun yaklafl›yorlard›. Oynanan oyunlar›n ne kadar içinde veya karfl›s›nda olduklar›n› kestirmem zordu. Esas ald›¤›m tutum, bafltan sona halklar›n onurlu bar›fl ve kardeflçesine yaflama birlikteli¤ine f›rsat veren bir çizgiyi inançla, kararl›l›kla ve bilinçle savunmakt›. Bu durum ideolojik ve politik çizgime ters düflmüyordu. Ayr›l›kç›l›¤a ve meflru savunmay› aflan fliddete tav›r almam ideolojik hatt›m gere¤i oldu¤undan rahatl›kla tavr›m› sürdürdüm.

ew e. c

“Esas ald›¤›m tutum, bafltan sona halklar›n onurlu bar›fl ve kardeflçesine yaflama birlikteli¤ine f›rsat veren bir çizgiyi inançla, kararl›l›kla ve bilinçle savunmakt›. Bu durum ideolojik ve politik çizgime ters düflmüyordu. Ayr›l›kç›l›¤a ve meflru savunmay› aflan fliddete tav›r almam ideolojik hatt›m gere¤i oldu¤undan rahatl›kla tavr›m› sürdürdüm”

ne t

çeklefltireceklerini karar olarak bana aktard›. 15 fiubat’ta ç›kmazsak, öldürme dahil her fley olabilirdi. Dolay›s›yla o gün ç›kmak kaç›n›lmazd›. Kalmak; bask›n, direnme ve silahl› çat›flma süsü verilerek öldürülmek olacakt›. Kalenderis’in son büyük ihaneti fluydu: “Simitis’le konufltum. M›s›r üzerinden Hollanda’ya gidebilece¤imize dair güvence verdi” dedi. Oldu¤u gibi kabullenmekten baflka bir seçenek yoktu. Daha önce de Beyaz Rusya’n›n Baflkenti Minsk üzerinden bir Hollanda seferi düflünülüyordu. Asl›nda bu da tertipti. Büyük ihtimalle fiam ç›k›fl›ndan beri her fley CIA, ‹ngiltere ve Yunan ‹stihbarat›n›n halen içyüzü tam bilinemeyen bir plan› gere¤i yönetilmekteydi. Tarihin en büyük provokasyonlar›ndan birisi olarak haz›rlan›ld›¤›ndan kuflkum yoktur. Ama gerçek içyüzü konusunda her fleyi bildi¤imi söylemem olanaks›zd›r. Bunu ancak kendileri bilebilir. Yapabilece¤imiz, ortaya ç›kan geliflmeleri do¤ru yorumlayabilmektir. Kenyal› polisi Elçili¤in içine kadar alm›fllard›. Gitmememin bask›n anlam›na geldi¤ini aç›kça hissettiriyorlard›. Yetkili birkaç cümleyle flunu söylüyordu: “Biz ülkemizde kan dökmek istemiyoruz.” Bu arada ilaç, uyuflturucu kullanma durumlar› olabilirdi. Mutfakç›lar mutlak anlamda Elçili¤e ba¤l›yd›. Durumum bir nevi uyurgezer gibiydi. Dolay›s›yla sa¤l›kl› düflünmeden al›konulmam için gerekli dozajda ilaç kullanm›fl olmalar› bu süreçte yüksek bir ihtimaldi. Çok aç›k kuflkulu durumlar› bile çözmememin bir nedeni de uyuflturucu etkisi olabilir.

om

14

‹mral› yarg›lamas› önceden haz›rlanm›fl bir tiyatroydu

‹mral› yarg›lamas›n›n meflru, evrensel ve Avrupa ‹nsan Haklar› Sözleflmesinin gere¤i olan bir temeli yoktu. ‹flin temelinde a¤›r bir komplo ve kaç›r›lma vard›. Mahkemenin bu koflullar alt›nda olmamas› gerekirdi. Ayr›ca A‹HS’ne ayk›r› birçok yönü oldu¤u A‹HM’e de bildirilmifltir. Sembolik olan, genelde haz›rlanan senaristleri ve yönetmenleri d›fl›nda olan bir tiyatronun kamuoyuna yönelik k›sm›n›n oynanmas› söz konusuydu. Savunmam› bir “demokratik uzlafl›c› ve bar›fl mesaj›” olarak vermem bana göre en do¤ru tutumdu. Kapsaml› bir savunma için ne süre, ne materyal, ne de haz›rl›k aç›s›ndan psikolojik olarak uygun bir durum vard›. ‹mral› sürecine iliflkin birçok aç›klamalar›m oldu. Umar›m özü oldu¤u gibi bir kitap ciltleri halinde yay›nlan›r. Buradaki hususlar› tekrarlamam fazla anlaml› olmaz. Kald› ki, bu savunmam tüm avukatlarla diyaloglar›m›n ideolojik, siyasi ve moral temelini vermektedir ve tamamlay›c› nitelikte görülmelidir. Baz› çevreler içte ve d›flta olmak üzere tavr›m› tahrip etmek istediler. En sak›ncal› durum buydu. Sa¤l›k ve ölümümden bile daha önemli olan bu hususlar› sürekli aç›kl›¤a


fiubat 2008 SERXWEBÛN ondan önce verilen ulusal kurtulufl savafl›yla kan›tland›¤› iyi bilinmektedir. ‹syanlar nedeniyle inkar edilen ve günümüze kadar de¤iflik biçimlerde süren bu politikadan vazgeçilmesi halinde, çözüm olana¤›n›n ortaya ç›kaca¤›na inan›lmakta ve beklenmektedir. Kürtlerin özgür yurttafllar ve halk olarak evrensel hukuk ölçüleri de göz önüne getirilerek cumhuriyetle bütünleflmesi stratejik bir yaklafl›m olarak görülmektedir.

ve karalama kampanyas› kendilerini kurtaramayacakt›r. PKK savafl ve bar›flç›l tutumuyla ortadad›r. Gücü, flehitleri ve halk› da ortad›r. Bunlar nerededir? Savafl istiyorlar. Kim engelliyor? PKK’yi k›flk›rtmakla kime, hangi güce hizmet ediyorlar? Dürüstlerse meydan aç›kt›r. Kürt meselesini da¤da, ovada, flehirde, köyde, içte ve d›flta temsil etsinler. Sonuna kadar direnerek bir örnek göstersinler ki, sahtekar ve iftirac› olmad›klar›n› kan›tlam›fl olsunlar. Güneyli iflbirlikçiler on y›ld›r PKK’nin s›rt›nda otonomi hayali ile yafl›yorlar. Hem YNK hem de KDP, ba¤l› ve uydu güçleri ile PKK’ye karfl› korkunç tav›rlar gelifltirdiler. Onlar için iki yol vard›: Ya samimi bir özelefltiriyle demokratik uzlafl› ve bar›fla gelmek, ya da hak etmedikleri ve PKK’siz gerçekleflmeyecek otonomiden vazgeçmek. Bunlar›n k›rk y›ld›r yürüttükleri siyaset ve diplomasi Kürt halk›na dört bin y›ll›k yabanc› tahakkümden daha fazla zarar vermifltir. Hiç olmazsa bundan sonra dürüst olmay›, bar›fl ve demokrasiye gelmeyi bilsinler. Aksi halde dünya da gelse, içinde bulunduklar› durumdan kurtulamayacaklar›n› görsünler. Tüm flehitlerin, yoldafllar›n, halk›n ve benim kararl›l›¤›m›n bu oldu¤unu unutmas›nlar.

ne te we .c om

kavuflturmak istedim. Yayg›n olarak yap›lan, “derin devlet ve genelkurmayla anlaflt›¤›m, uzlaflt›¤›m veya teslim oldu¤um” biçiminde bir propagandayd›. Bu propaganda amaçl›yd›; hem iç hem de d›fl taraftarlar›, bununla gerçek yüzlerini gizlemek istiyorlard›. Bir uzlaflma olsa, durumu ilan etmeyi bir onur bellerdim. Böyle bir durumun olmad›¤›n› hep vurgulad›m. Ateflkes konusu üzerinde ise, 1993’ten beri duruyordum. En son fiam’dayken, tek tarafl› olarak ilan etti¤im 1 Eylül 1998 ateflkesine ba¤l› olarak, 1 Eylül 1999’da koflullar elverdikçe ve makul bir süre kalmak üzere s›n›rlar›n d›fl›na çekilmeyi, ateflkesi daha gerçekçi k›lma kararl›l›¤› temelinde ikinci bir ad›m olarak att›m. Mevcut durum, zorunlu koflullar nedeniyle s›n›rl› bir gücün içeride, büyük bir k›sm›n›n d›flar›da meflru bir savunma temelinde üstlendi¤i, “demokratik uzlafl› ve bar›fl için diyalog” beklentili bir pozisyon biçimindedir. Siyasetin, hükümet ve parlamentonun çözüm aramamas›n›n sorumlulu¤unun kendilerine ait oldu¤u, mevcut durumun her bak›mdan riskler tafl›d›¤› bilinen bir husustur. Bu durum olumlu temelde afl›lmazsa, daha büyük ve uzun süreli bir fliddet sarmal›n›n ortam› kaplamas› tehlikesi göz ard› edilemez. Uzlaflma, “demokratik ve laik cumhuriyet” kavram›n›n özlü olarak hayat bulmas›nda aranmaktad›r. Türklerin tarih boyunca Anadolu’da oluflturduklar› tüm siyasi oluflum ve devletlerde Kürtlerin pay›n›n oldu¤u, bunun en son örne¤ini Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluflu ve

15

PKK savafl ve bar›fl tutumuyla ortadad›r

ww

w.

PKK’nin yeni dönem program, strateji ve taktiklerine yans›yan bu tutum, savunmam›n ilgili bölümlerinde geniflçe aç›ld›¤› için tekrarlamayaca¤›m. Politika ve tav›r belirlemesi gereken, devletin üst düzeyidir. Bu gerçeklik sadece Türkiye Kürtleri için de¤il, tüm parçalardaki Kürtler için stratejik bir yaklafl›m olarak öngörülmektedir. Gerçek bu kadar aç›k oldu¤u halde, PKK’ye yönelik tav›rlar›n önemli bir k›sm›, sars›lan ve a盤a ç›kan çevrelerin çok çirkin ve hain yüzlerini gizlemek için “Apo Kürt meselesini ‹mral›’ya gömüyor” iftiralar›d›r. Bunlar› çok iyi takip edip hesap sorma büyük önem tafl›maktad›r. Özellikle son on y›ld›r amans›z bir ihanet dayatmas›yla, hem Güney Kürdistanl› iflbirlikçiler taraf›ndan, hem de Avrupa’ya s›¤›nm›fl, her bak›mdan Avrupa’ya ba¤lanm›fl, moral de¤er tan›mayan ve tüm yaflamlar›n› anti-Apoculu¤a ba¤lam›fl kesimlerce yürütülen bu iftira

Komplo planlad›¤› sonuca ulaflmaktan uzakt›r

Benim ‹mral› sürecim bu savunmam›n ruhuna uygun olarak devam edecektir. Tutumum; yar›n olacakm›fl gibi bar›fl ve demokratik uzlafl›ya her an haz›r olmak kadar, yar›n benden bafllayacak bir imha savafl›na da sonuna kadar karfl› olmak ve her zaman inançla, kararl›l›k ve haz›rl›l›kla buna cevap vermektir. Bunun d›fl›nda ne yaflam tan›d›m, ne de anlar›m. Çok büyük yetersizlikleri olsa da, umut ve ba¤l›l›klar›n› her zaman bana sunanlar›n, bu gerçe¤in ne anlama geldi¤ini tüm yönleriyle anlamalar› ve içinde bulunduklar› koflullara göre gere¤ini yapmalar›, kendileri için de bir yaflam sorunudur. Ba¤l› olmay› bilmek ve ölçülerine göre hareket etmek son derece önemlidir; yaflam›n› olas› her tür geliflmeye karfl› tümüyle örgütlü ve haz›rl›kl› tutmay› gerektirir.


SERXWEBÛN fiubat 2008

w.

15 fiubat Komplosu bar›fl ve halklar için kal›c› demokrasiye dönüfltürülebilir

ww

15 fiubat komplosunu tarihi aç›dan yorumlad›¤›m›zda önemli özellikler ortaya ç›kmaktad›r: 1- Komplonun genelde Do¤u-Bat› çat›flma çizgisi üzerinde gerçekleflti¤i görülmektedir. Beni Anadolu’nun, Türkiye’nin zay›flatan noktas› olarak de¤erlendirmektedirler. Bat›n›n fl›mar›k çocu¤u ve uç noktas› olarak Yunan siyaseti beni hep ilkesiz, sadece zarar veren bir pozisyonda görmek istemifltir. Tersine iliflkimin kendilerine zarar verece¤ini görür görmez atefle atmaktan çekinmemifltir. Fakat son komplodaki rolü, esas olarak dostlu¤u kullanan hain iflbirlik-

kontrollerine alman›n hesab› çok güçlüdür. Benim önderlik konumum Kürtler üzerinde geleneksel Bat› politikas›n› sarsmaktad›r. Olay›n özü de bu gerçekli¤e dayanmaktad›r. Avrupa bu nedenle tasfiye edilmemi ç›karlar›na uygun bulmufltur. Çünkü uzun süredir yürüttü¤ü Kürt politikas› yine benim yüzümden bofla ç›kmaktad›r. Birlefltikleri daha genel bir özellik, Do¤u kültürünü benim flahs›mda çözememifl olmalar›d›r. 2- Bu husus teslim edilmemin psikolojik ve kültürel gerekçesini teflkil etmifltir. Bat› kültürünün beni eritebilecek bir yap›da olamamas›, d›fllanmas› gereken bir kiflilik olarak görülmemde etkili olmufltur. Maddi, ekonomik ç›karlar belirleyici olmakla birlikte, kültürel temel de göz ard› edilemez. Güya ikinci bir Lenin veya Humeyni ç›karmak istemeyen havalar› etkili olmufltur. Kendi kültürlerinin iflbirlikçisi veya taklitçisi olmayan, kendini afla¤›lay›p onlar› üstün olarak kabul etmeyen birisine hiç de hoflgörülü yaklaflmad›klar› netçe ortaya ç›km›flt›r. Uygar-barbar çizgiyi bu olayda korumufllard›r. Kiflili¤im konusunda uzun süre gözlem yapt›klar› belliydi. Kendi mentalitelerine ayk›r› oldu¤umu çoktan kararlaflt›rm›fl gibi bir atmosferde buldum kendimi. Bu atmosfer bilinçli yarat›lm›fl bir durumdu.

ew e. c

çilik biçimindedir. Bizzat planlayan ve uygulayan de¤il, daha çok taflerondur. Bu tafleronluk karfl›l›¤›nda ilerde K›br›s ve Ege konusunda taviz bekledi¤i çok aç›kt›r. Sonraki geliflmelerde bu husus fazlas›yla aç›kl›¤a kavuflmufltur. Bizzat teslim etme emrini verenin Baflkan Clinton oldu¤u özel temsilcisi Blinken taraf›ndan bas›na aç›klanm›flt›r. Bunu terörizme karfl› tav›rla izah etmek dar bir yaklafl›m olur. Bunun arkas›nda ‹srail’in oldu¤u kesindir. ‹srail sa¤›n›n savafl yanl›s› afl›r› uç kesiminin Türkiye’ye verdi¤i sözle ba¤lant›s› güçlüdür. Dönemin ‹srail Baflbakan› sa¤c› blok Likud lideri Benyamin Netenyahu’dur. ‹srail Ortado¤u’nun stratejik dengesinde Türkiye’yi yan›nda tutmak için komplonun gerçeklefltirilmesinde bafl aktör durumundad›r; fakat yaln›z de¤ildir. Ayr›ca ‹srail sol demokratlar›yla, fiimon Perez çizgisiyle ba¤lant›s› olaca¤›n› tahmin etmiyorum. Unutmamak gerekir ki, ‹zak Rabin suikast› da sa¤ uçlarla ba¤lant›l›d›r. Clinton, komplonun haz›rl›klar› yo¤unlaflt›¤›nda Monica flantaj›yla etkisiz duruma getirilmifltir ve ‹srail lobisinin bir dedi¤ini iki etmeyecek durumdad›r. Hem kar›s› Hillary hem de Monica’n›n elinde flantajla birçok Baflkanl›k karar›n› ç›karmak imkan dahiline girmifltir. Burada ‹srail ve Yunan stratejisi aras›nda Türkiye konusunda geçici bir iflbirli¤i durumu do¤maktad›r. Clinton bunu koordine etmektedir. Koordinasyonun temelleri Londra’da at›lm›fl olup, beni izole ederek Kürtleri ve PKK’yi kendi

ne t

‹nan›yorum ki, bu savunmamla eksik kalan ve soru iflareti uyand›ran birçok hususa kapsaml› cevab›m› vermifl bulunuyorum. Halk›m›za ve yoldafllara, baflta Türk halk› olmak üzere tüm komflu halklardan ve dünyadan dostlara, beklentilerine ve en az›ndan çok merak edilen ve halen yaflad›¤›m a¤›r koflullar alt›ndaki ‹mral› sürecine iliflkin yan›tlar› en kapsaml› bir biçimde vererek borcumu ödemifl olmaktay›m. Elefltirilerini ayn› sorumluluk alt›nda gelifltirmeleri ve elefltirilerimin gereklerini yapmalar› da benim kendilerinden beklentim ve hakk›md›r. Halk›m›z üzerinde Sümerlerden beri gelifltirilen kolonilefltirme çabalar›n›n ayr›lmaz bir parças› olan ve esas olarak dost görünümünde iflbirlikçi güçlere ve kiflilere dayal› komplolar›n en kapsaml›s› olarak hayat bulan 9 Ekim-15 fiubat komplosu, istedi¤i ve planlad›¤› sonuca ulaflmaktan uzakt›r. 20. yüzy›l›n tüm hainlerini ve iflbirlikçilerini en üst emperyalist irade alt›nda birlefltiren bu komployu bir tarihi Anadolu ve Mezopotamya bar›fl›na dönüfltürmek, görev olarak halklar›m›z›n ve tüm sorumlu güçlerinin önündedir. Bu göreve sahip ç›kmak, hem ülkenin güçlü bütünlü¤ü hem de laik ve demokratik cumhuriyetin özlü birli¤i için tek do¤ru tutumdur. Bu ayn› zamanda tarih boyunca arzulanan onurlu bar›fl›n, kardeflli¤in, özgürlük ve eflitli¤in de yoludur.

om

16

“‹srail Ortado¤u’nun stratejik dengesinde Türkiye’yi yan›nda tutmak için komploda bafl aktör durumundad›r; fakat yaln›z de¤ildir. Ayr›ca ‹srail sol demokrat fiimon Perez çizgisiyle ba¤lant›s› olaca¤›n› tahmin etmiyorum. Unutmamal› ki, Rabin suikast› da sa¤ uçlarla ba¤lant›l›d›r. Clinton, Monica flantaj›yla etkisizlefltirilmifltir”

Kürtler için ‘ne öl ne kal’ politikas› 3- Avrupa kapitalizminin son iki yüz y›ll›k Kürt politikas›na özünde ba¤l› kal›nm›flt›r. Bu politikan›n temelinde, baflta Türkler olmak üzere ‹ran ve Araplar› kendine ba¤l› k›lmakta Kürtleri bir tehdit arac› olarak kullanma yatmaktad›r. Ben Kürt sorununda ya savafl ya bar›flla nihai bir çözümü zorlamaktayd›m. Onlar ise bu sorunu hep ellerinde kullanacaklar› bir koz olarak bulundurmay› esas almaktayd›lar. Bu silah›n ellerinden al›nmas› hiç de ç›karlar›na gelmiyordu. Geleneksel sömürgecilik politikas›n›n en kirli bir kal›nt›s› olarak de¤erlendirmekten vazgeçmek istemiyorlard›. Stratejik olarak çözümlenmifl bir Kürt sorunu, onlar için henüz zaman› gelmemifl bir konuydu. ‹ran, Irak ve Türkiye ile hesaplar›n› tam olarak gö-


fiubat 2008 SERXWEBÛN

ne te we .c om

rünceye kadar Kürt kozunu sakl› tutma pozisyonu aç›kça görülüyordu. Bu, t›pk› Türkiye’de baz› kesimlerin ç›karlar›n› sorunun sürüp gitmesine ba¤lamalar› gibi bir tav›rd›r; Kürtler aç›s›ndan ‘ne öl ne kal’ politikas›d›r. Ölmeyecek kadar sahip ç›kma, yaflamayacak kadar uçurumda tutma gibi vahfli bir yaklafl›md›r. Biraz destek verselerdi, do¤ru temelde son derece olumlu koflullar do¤abilirdi. Örne¤in bugünkü Kosova ve Makedonya’da gösterdikleri yaklafl›m› Kürtler için de ›srarla sergileseler, sorunlar çoktan hal yoluna girerdi. Benzer bir durum ‹srail ile Araplar ve Rusya ile Çeçenler için de geçerlidir. Ç›karlar› sorunlar›n uzun vadeli sürmesinde yatmaktad›r. Ama Avrupa’n›n içini, yak›n›n› ilgilendirdi¤inde, h›zl› ve yo¤un davranabilmekte ve çözüm gelifltirebilmektedirler. Benim durumum konjonktürel olarak bu tür çözümü ç›karlar›na uygun k›lmad›¤›ndan d›fllanmay› ola¤an k›lmaktad›r.

17

Her savafl›n bir bar›fl› vard›r

Do¤ru tedavi için do¤ru teflhis gerekir

5- ‹mral› sürecini Anadolu ve Mezopotamya’n›n kardefl kültürlerindeki bar›fl›n dirilmesine vermek savafltan daha zor, sonuçlar› ise daha devrimci ve üretkendir. Kültürel varl›klar›n özgür kullan›m›na dayal› bir bar›fl, Anadolu ve Mezopotamya Rönesans› ile Türkiye Cumhuriyeti’nin devrimci özüne de en do¤ru yan›t olacakt›r. Her savafl›n bir bar›fl› oldu¤u ilkesini gözeterek, halklar›n ç›kar›na en uygun bar›fl çabalar› son derece gerekli ve önemlidir. Savafllar›n›n bar›fl›n› getiremeyenler baflka güçlerce hem de kendileri aleyhine kullan›lmaktan kurtulamazlar. Bar›fl› araflt›rmak ve s›n›rl› da olsa gelifltirmek, kay›p veya bofl ifllerle vakit kaybetmek anlam›na asla gelmez. Savafllar›n›n gerçekçi bar›fl yollar›n› gelifltiremeyenler, askeri olarak kazansalar bile sonunda bofla ç›kar›lmaktan kurtulamazlar. Bar›fl konusunda yanl›fl bir hesap en önemli askeri kazan›mlar› bile anlams›zlaflt›r›r. Halk›na ve askerine karfl› sorumlu önderler bar›fl sorunlar›n› en az askeri sorunlar kadar incelemeyi ve gerçekçi çözümler bulmay› amaç edinen kifliliklerdir. Bunu beceremeyen önder ve komutanlar kaybetmekten kurtulamazlar. ‹mral› sürecindeki bar›fl çabalar›na yönelik tutumlar›n kimlerden kaynak-

ww

w.

4- Teslim edilmemde Kürt özgürlük hareketi ve Önderli¤inin tasfiyesi belirgin bir amaçt›r. Kürt iflbirlikçilerle y›llarca yürütülen iliflkiler bu tasfiyeyle tekrar ifllevsel k›l›nmak istenmifltir. Güya liberal-demokratik Kürt önderli¤i yarat›lacak, her devletin kendisi için haz›rlad›¤› Kürt ö¤eler do¤acak boflluktan çeflitli örgütler yaratacaklard›. Bu konuda Almanya bafl› çekmektedir. Alman yanl›s› Türk, Kürt, Arap ve ‹ranl› gruplar yaratmak, eski bir Ortado¤u politikas›d›r ve bu politika Enver Pafladan beri ifllevsel olmufltur. Irakl› Kürtler bu politikan›n kurdu olmuflken, son dönemlerde Türkiye’de de ileri ad›mlar at›lmak istenmifltir. D›fl güçlerin himayesi alt›nda palazlanmak bir geçim tarz›na dönmüfltür. Kürt özgürlük hareketinin tasfiye edilmemesi, bir kez daha tasfiye ve parçalama çabalar›na a¤›rl›k vermeye yol açacak ya da da¤›l›p gideceklerdir. Ayr›ca s›n›rl› da olsa geliflen bar›fl koflullar›n› istismar etmeye çal›flacaklar; özgürlük hareketinin özgür sivil toplumu yaratamamas› istismar çabalar›n› artt›racakt›r. Dolay›s›yla gerek eski tarikat

tarz› gerici örgütlenmelere, gerekse iflbirlikçi sahte sivil toplum kurulufllar›na dikkat etmek, halk› aldatmalar›na f›rsat vermemek büyük önem tafl›r.

land›¤›na bak›ld›¤›nda, sürekli yozluk, marjinallik, hizipçilik ve düflmanl›¤› bir sanat haline getirenlerin bunda rol oynad›¤› görülecektir. Çünkü anlaml› ve ciddi olan bir bar›fl; sahte, topluma hizmet etmeyen ve bireyi yüceltmeyen kaosu ortadan kald›r›r, yasad›fl› durumlar› önler, düzenin meflru geçim ve yaflam tarz›n› egemen k›lar. Yetene¤i ve yaflam tarz› buna göre denk olmayanlar ve zaman›nda dönüflmeyenler, bar›fl› ne anlar ne de isterler. Bunlar savafl›n ac›lar›n› ve zorluklar›n› da bilmezler. Buna ra¤men sürecin ciddiyeti görülmelidir. Tam baflar›ya gitse de gitmese de, bu süreç önemlidir. Bunun ard›ndan geliflecek bir savafl bile eskisinden farkl› olacakt›r. Türkiye Cumhuriyetinin yaflad›¤› tarihinin en uzun süreli krizi, geçmifl savafl›n sonucudur. Bu do¤ru itiraf edilmeden ve adil bir bar›fla dönüfltürülmeden kriz ortadan kalkmaz. Çünkü nedeni do¤ru teflhis edilmek istenmiyor. O halde tedavi de do¤ru olmayacakt›r. Türkiye 2000’li y›llarda bu çeliflkiyi yaflamaktad›r. Kriz ya yeni, ya daha kanl› bir savaflla, ya da adil ve onurlu bir bar›flla ortadan kald›r›labilir. Aksi halde günlük olarak yaflanan toplumsal kâbustan kurtulamaz.

Üçüncü do¤ufl 6- ‹mral› süreci Kürt halk› için ve kurumsal olarak benim aç›mdan üçüncü do¤ufl dönemidir. Birinci dönem, tar›mc›l köy toplumunun 20. yüzy›lla çeliflen koflullar›ndaki anadan do¤ufl ve resmi model topluma kadar geçen süreyi kapsar. Bu dönem arada 15 bin y›ll›k tarih


SERXWEBÛN

lam›na da gelmektedir. Nas›l ki daha önceki süreç ‘ben ve savafl’ olgusu olarak anlam bulmuflsa, bu yeni süreç de ‘ben ve bar›fl’ olgusu anlam›na gelmektedir. Kurumsal olarak varl›¤›m›n temel bir parças›, Kürt özgürlük bilinci ve iradesidir. Savaflla deneyimden geçen bu bilinç ve irade flimdi bar›fl sürecinden geçmektedir. Savafl süreci antifeodal ve anti-oligarflik cumhuriyet olarak kendini formüle ederken, bar›fl süreci ‘demokratik ve laik cumhuriyet’ olarak özde ve biçimde kendini yenilemek biçiminde ifade etmektedir. Ayr›l›k ve fliddet istenmiyor ve sistemden tümüyle d›fllanmak istenmiyorsa, Kürtlerin emekleriyle tarih boyunca Türklerle yaflad›klar› devletleflme ve uluslaflma sürecinden zorla, inkar edilerek d›fllanmamas› gerekmektedir. Bar›fl, siyasetin ve hukukun Kürtlerin kültürel varl›klar›n› diledikleri gibi özgürce yaflayarak cumhuriyetle bütünleflmelerine yer vermesini flart k›lmaktad›r. Özgür Kürt iradesinin inkar›na dayal› cumhuriyet oligarfliktir ve bunun fliddeti ve ayr›l›¤› do¤urmas› kaç›n›lmazd›r. Özgür birli¤e, yani demokratik uzlafl›ya aç›k olmas›, bar›fl ve birlik içinde yaflamak demektir. Bunun uygulanmamas›, oligarflik cumhuriyetle demokratik cumhuriyet aras›ndaki mücadelenin henüz sonuçlanmamas›ndan ötürüdür. Bu aç›dan sembolik olarak ‹mral› süreci tarihi bir evreyi iflaret etmektedir. Bu süreç ya bar›fl› do¤uracakt›r; ya da e¤er bunda baflar›l› olunmaz ve oligarflik cumhuriyetin inkar ve imha politikalar› devam ederse, o zaman bunu daha yo-

w.

ww

‹mral› süreci tarihi bir evreyi iflaret etmektedir

Süreç tüm güçler aç›s›ndan yeniden bir do¤uflu ve flekillenmeyi zorlamaktad›r. Devletten ekonomiye, siyasetten hukuka, ahlaktan sanata kadar her alan sars›lmakta, bunalmakta ve krizle birlikte çözümü aramaktad›r. Benim ‹mral› sürecim bu gerçe¤i tetikleme an-

¤un ve kapsaml› bir fliddetle birlikte ayr›m›n derinleflti¤i bir süreç izleyecektir. Türkiye’nin tarihinde ilk defa en derinli¤ine yaflad›¤› krizin alt›nda bu temel gerçeklik yatmaktad›r. Çözümleyici saha olan siyaset olgusunun Meclis ve Hükümet olarak konuyu gerçekçi ve zaman›nda ele al›p üstüne düfleni yapmamas›, sorunlar›n üstünü örtüp çürümeye ve çözümsüzlü¤e terk etmesi, bas›nda da yo¤un ifllendi¤i gibi krizin kayna¤›n›n siyaset oldu¤unu göstermektedir. Siyaset idam karar›n› üzerimde Demokles’in k›l›c› gibi sallayarak sonuç alaca¤›n› sanmakta ve en büyük yanl›fl› burada yapmaktad›r. Bu yaklafl›m Türkiye’yi d›fltan ve içten dayat›lan ve özünde rantç›l›k ve yolsuzluk çetesine dayanan bir sisteme, dolay›s›yla krize mahkum etmekte; her y›l, hatta her ay milyarlarca Dolar maddi kay›p verdirmekte, manevi olarak da derin ac›lara ve s›k›nt›lara bo¤maktad›r. Madem on befl y›ll›k savafl, toplam bilanço olarak 40 bin kiflinin ölümü ve yüzlerce milyara varan maddi kay›p söz konusudur; o halde yap›lmas› gereken bu olguyu bütün tarihsel, toplumsal ve uluslararas› koflullar içinde ele alarak do¤ru bir tan›mlamaya ve çözüme gitmektir. Bu yap›lmad›kça, krizin çok boyutlu olarak daha da t›rmanmas› kaç›n›lmazd›r. Kifli ve önderliksel kurum olarak ‹mral› sürecim, bu çerçeve alt›nda sorunu de¤erlendirmeyi gerektirmektedir. Faydac› ve ucuz kullanmac› zihniyetlerle bu gerçekleflmeyince, ister resmi devlet çevresinden, ister iflbirlikçi Kürt çevrelerinden gelsin, gelifltirilen inkar, iftira ve imhac› yaklafl›mlar ucu yine ç›kmaza dayal› bir savafl dönemini dayatmaktad›r. Bu oyuna düflmemek için çok duyarl› ve anlay›fll› davranmakla birlikte, ‹mral›’da maddi ve manevi imhama dayal› bir geliflmenin tüm Türk ve Kürt özgür irade güçlerinin imhalar› anlam›na gelece¤ini bilerek, özgürlük savafl›m›n›n halklar›m›z›n lehine sonuçlanmas› için, meflru savunma savafl›n›n tüm stratejik ve taktik haz›rl›klar›n›n yar›n savafl bafllayacakm›fl gibi sa¤lam yürütülmesi, bu sürecin baflar›s›n›n en temel koflullar›ndan birisidir. ‹mral›’n›n devlet, toplum, halk›m›z, PKK ve benim aç›mdan tarihi anlam› budur.

ew e. c

“‹mral›’da maddi-manevi imhama dayal› bir geliflmenin tüm Türk ve Kürt özgür irade güçlerinin imhalar› anlam›na gelece¤ini bilerek, özgürlük savafl›m›n›n halklar›m›z lehine sonuçlanmas› için, meflru savunma savafl›n›n tüm haz›rl›klar›n›n yar›n savafl bafllayacakm›fl gibi sa¤lam yürütülmesi, bu sürecin baflar›s›n›n en temel koflullar›ndan birisidir”

ne t

bulunan bir kopufl sürecinin büyük anlam ve yetersizlikleri içinde geçti. 15 bin y›l öncesi, sonras› yaflam a¤› çözümlenememektedir. Bu çözümsüzlük, aile içi ve köy sosyal savafl›m›na yol açt›. Bir köy isyanc›s›yd›m. Bu isyan resmi topluma geçifle kadar devam etti. Daha sonra bu sürece ilkokulla bafllayan ve çeflitli aflamalardan geçerek oligarflik cumhuriyete karfl› baflkald›r›ya kadar devam eden ikinci yarat›l›fl süreci eklendi. Don Kiflot’un yel de¤irmenine sald›r›s›na benzeyen bu dönem, sorunlar›n a盤a ç›kmas›na ve daha da a¤›rlaflmas›na yol açt›. Neolitik ve feodal toplumun çeliflkilerine kapitalist özellikler de kat›ld›. Devrimci tarz olmad›¤› için, bir kargafla ortam› egemen oldu. Baflvurulan isyan kendi içindeki gericili¤i bile çözümleyemedi. Yirmi y›l kadar süren bu isyan aflamas›, bölge ve dünya çap›nda etkilemelere yol açt›ktan sonra, önüne ç›kan ç›kmazlar›n sonucu olarak ‹mral› sürecine dönüfltü. ‹mral› koflullar› yaln›z kifli olarak de¤il, cumhuriyet ve halk olarak üçüncü bir do¤ufl anlam›na gelmektedir. ‹kinci do¤ufl fliddet ve savaflla do¤may›, temizlenmeyi ifade ediyordu. Do¤ada ve toplumda her olguda geçerli z›tl›klar›n varl›¤› ve birli¤i yasas› gere¤ince fliddet temelinde yeterince uzun süren oligarflik cumhuriyete karfl›tl›k dönemi, yerini demokratikleflmeyle gerçekleflecek olan laik ve demokratik cumhuriyete b›rakacakt›r. Çeliflkisiz geliflme sa¤lanamayaca¤› gibi, çözümsüz kalan anlams›z çeliflkilerle sürekli bo¤uflmakla geliflmenin sa¤lanmas› flurada kals›n, ancak tahribat, y›k›m ve krizler geliflebilir. Türkiye çeliflkilerini yeterince anlamakta ve zaman›nda çözmekte gecikti¤i için do¤al olarak kriz sürecine girmifltir ve bir türlü ç›kamamaktad›r.

fiubat 2008

om

18


fiubat 2008 SERXWEBÛN

19

ne te we .c om

kritik bir anda, Türk özel savafl timlerine teslim etmeye nas›l cesaret edebilir? Arkalar›nda ABD Baflkan› Clinton varm›fl, o emretmifl. (Özel Dan›flman› Blinken bunu resmen bas›na aç›klad›.) Yunan hükümeti de dostlukla oynayarak bunu uygulam›fl.

Üstünlük için bir ahlaki s›n›r olmal›d›r

Özgür iradeli Kürt‘e çarm›ha gerilme eylemi uygulanm›flt›r

ww

w.

7- 15 fiubat komplosunun Avrupa, ABD ve A‹HS aç›s›ndan da do¤ru tan›mlanmas› gereken bir anlam› vard›r. Kürt özgürlük iradesine karfl› giriflilen ve kesinlikle hukuk d›fl› ve A‹HS’ne ayk›r› olan gözalt› ve tutuklanma durumum, Türkiye Cumhuriyeti’nden ziyade, ABD ve AB kurumlar›n› hem hukuki hem siyasi olarak sorumlu k›lmaktad›r. Çünkü savunmamda kapsaml› olarak aç›klad›¤›m gibi, söz konusu güçler ve kurumlar sömürgeci bir siyasi anlay›flla Avrupa ‹nsan Haklar› Sözleflmesini çi¤neyen, hukuka ayk›r› bir tutum sonucu bu durumu yaratm›fllard›r. Dolay›s›yla A‹HM’ne giderken, sadece Türkiye Cumhuriyeti’nin A‹HS’ne ayk›r› durumunu de¤il, esas olarak AB ve ABD’nin flahs›mda Kürt özgürlük iradesine karfl› iflledikleri hukuk ve ahlak d›fl› sorumluluklar›n› yarg›lamada göz önünde bulundurmak birincil öncelik tafl›maktad›r. Avrupa’n›n üç önemli baflkentinde gerilece¤im veya içine konulaca¤›m çarm›h (Kürtçe kelime: dört çiviyle çak›lmak) veya tabutlu¤uma çivi çak›lm›flt›r. Sonra ince bir kapitalist oyunla Afrika yamyamlar›n›n elinden Türk uça¤›na at›lm›fl›m. Çarm›ha ilk gerildi¤im yer, baflkent Atina’d›r. Atina, ister flaflk›nl›¤›ndan ister kör intikamc›l›¤›ndan esinlenen gerici bir kültür ve korkak bir ruhla, Anadolu üzerindeki üç bin y›ll›k egemenli¤ini kaybetmesinin ac›s›n› ç›karmak istemifl; benden Anadolu Türklü¤üne

karfl› ucuz ve ilkesiz bir zafer beklemifltir. Bunun pek mümkün olmayaca¤›na anlay›nca, sanki benim sahibim kendileriymifl gibi, K›br›s ve Ege’de baz› tavizler karfl›l›¤›nda bir hediye paketi veya bir kurbanl›k koyun gibi Türk hükümetine sunma ihanetinin tarihte efli görülmemifl alçakl›¤›n› ve dostluk kitab›nda hiç yeri olmayan flerefsizli¤ini göstermifl; AB üyesi olarak, A‹HS’ne karfl› hukuk suçunu ifllemifltir. Hiçbir karfl› bahane ileri sürülmeden, bu olaydaki büyük ahlaks›zl›¤› ve hukuk karfl›s›ndaki suçu nettir. Gerekirse bu çok say›da tan›k ve aç›klamayla kan›tlanabilir. Yunanl› yazar Kazancakis, ‘‹sa’n›n Yeniden Çarm›ha Gerilmesi’ roman›n› çoktan yazm›flt›r. Ama benim konumum bireysel de¤ildir. Önderli¤ine ölümüne ba¤l› milyonlarca özgür iradeli Kürde de çarm›ha gerilme eylemi uygulanm›flt›r. Yunanl›lar kendilerini tanr› Zeus’tan beri çok kurnaz sayabilirler. Zeus’un aln›ndan yaratt›¤› k›z› tanr›ça Athenna, hileyle Troyal› Hektor’u, kardefli Deiphobos’un k›l›¤›na girerek savafl›n atefline at›p tasfiye edebilir. Böylece Anadolu’nun kap›s›n› açabilir. Bu gerçeklik mitolojide geçer. Ama ben 2000’e bir kala, 20. yüzy›lda yaflarken bu tuza¤a düflürüldüm. Kendileri beni öldürseydi, bir komployla da olsa kaza süsü vererek bunu gerçeklefltirseydi gam yemezdim. Kültürleri gere¤i olup biterdi. Ama hiçbir insanl›k kitab›nda ve hiçbir ahlaki ilke içinde yeri olmayan paketleme usulü bir hediye halinde, 30 bine yak›n flehidin ac›lar› ve analar›n›n gözyafllar› aras›nda, hiç de haz›r olmad›¤›m ve hala benden bir fleyler umut ettikleri en

Clinton o dönemde Senatonun Monica skandal›n› yarg›lama k›skac› alt›ndad›r. Kar›s› Hillary ve sevgilisi Monica, ikisi de çok önceden haz›rlan›p Beyaz Saray’›n içine sokulmufl iki Yahudi kökenli kad›n ajand›r. Yahudiler bu sanat› kendilerine Allah’›n verdi¤ini söylerler. ‹ncil’de ‹braniler bahsinde geçti¤i gibi, ilk kad›n ajan olarak fahifle Rahav’dan övgüyle bahsedilirken, Clinton K›z›lderilileri avlayan beyaz adam›n kovboy kültürlü haddini bilmez son temsilcisidir. S›rf yaflad›¤› Monica Skandal›ndan ucuz kurtulmak için, MOSSAD’›n flart k›ld›¤› beni teslim etme iradesinin uygulanmas›, Yunan Hükümetinin görevi olamazd›. Büyük ABD Baflkan›n›n deste¤i için her fley yap›ld›. Yoksa baflka türlü bu komplonun ahlaks›zl›¤› ve hukuk d›fl›l›¤› göze al›namazd›. ‹srail, Türkiye üzerinden stratejik bir denge kurmak için beni kurban etme hakk›na sahip olamazd›. Ortak atam›z Hz. ‹brahim bile insan kurban etmeyi ilk dinden kald›ran peygamberdir. Onun an›s›na, dinine sayg› gere¤i, MOSSAD’›n bu kurbanl›k eylemine girmemesi gerekirdi. Üstünlük için bir ahlaki s›n›r olmal›d›r. Hiç olmazsa Yunan Hükümeti bu kirli oyuna alet olmamal›yd›. Türkiye üzerinde böylesine ince oyunlarla aralar›nda anlafl›p hiç de ak›ll› olabilece¤ine inanmad›klar› ben Kürdü bir canl› atom bombas› gibi kullanmamal›yd›lar. Bir gün Kürdün de akl›n›n bafl›na gelece¤i ve intikam›n› örgütleyebilece¤i hesaplanmal›yd›. Binde bir de olsa bu ihtimal de hesapta tutulmal›yd›. Ortodoks H›ristiyanl›¤›n›n merkezinde her bak›mdan ‹sa Mesih’in ruhunu yeniden çarm›ha geren bu suç böylesine ucuz ifllenmemeliydi. Yahuda ‹skaryotlu¤un ça¤dafl türevi olunmamal›yd›. Daha da kötüsü, sahtekarca


SERXWEBÛN fiubat 2008 olan baflkent Roma’da neden böyle bir durum geliflti diye hesap sormal› ve gere¤ini göz önüne getirmelidir.

Kenya’da ABD’nin rolü aç›kt›r

w.

ww

‹srail, benim dünya çap›nda tecrit ve teslim edilmemde belirleyici rol oynam›flt›r. Benim Ortado¤u’ya ç›k›fl›m› ve Kürt hareketinde yeni bir çizgi gelifltirmemi stratejik aç›dan kendine rakip ve tehlikeli bulmufltur. Geleneksel olarak Kürt hareketi denilince Irak Kürt iflbirlikçi güçlerini esas almakta, çok yönlü iliflkilerle onlar vas›tas›yla tüm Kürtleri stratejik bir a¤ içine almaya çal›flmaktad›r. Bu a¤› parçalamam ve oldukça ba¤›ms›z hareket etmem, ayr›ca iflbirlikçilerin hareket sahalar›n› sürekli daraltmam ve Arap sahas›nda çok kalmam, hakk›mda dünya çap›nda strateji gelifltirmelerine yol açt›. ‹srail için san›r›m Arafat’tan çok daha fazla istenmez bir durum arz ediyorum. Türkiye’yle benim hakk›mda stratejik ittifaka girmelerinde bu etkenler temel rol oynar. Bu stratejinin ‹srail sa¤›na ait oldu¤undan kuflkum olmamakla birlikte, solu temsil eden fiimon Perez çizgisince ne kadar benimsenip benimsenmedi¤i a盤a ç›km›fl de¤ildir. ‹srail 9 Ekim 1998’den önce bana el atm›flt›r. 6 May›s 1996 bombalamas›ndan haberi ve deste¤i vard›r. Yunanistan’›n ne kadar tafleron olarak kullan›ld›¤› incelenmeye de¤er bir konudur. Baflbakan Primakov’un beni Moskova’dan sürmesi kesinlikle ‹srail ve Yahudi lobisiyle ba¤lant›l›d›r. Bizzat son seferinde Ariel fiaron’un geldi¤ini hat›rl›yorum. ‹talya’y› ABD üzerinden s›k›flt›ran da ‹srail’dir. Londra’da, Avrupa’da istenmeyen adam olarak tav›r çizilmesinin arkas›ndaki gücün de MOSSAD oldu¤u güçlü bir olas›l›kt›r. ABD’yi aleyhimde teslim etme emrini vermeye zorlayan da Yahudi gerçe¤idir. Ben ‹srail’in bu tavr›n› hep ç›k›flta Musa’n›n bafl›na getirdikleri ve belki de öldürdükleri tavra benzetirim. Demokratik bir Ortado¤u’da Yahudi halk›n›n da yerinin olmas›n› hep isterim. Yine Yahudi bilim, sanat ve felsefe gücüne hayranl›k ve sayg› duydum. Bana karfl› yapt›klar›yla kendilerine çok zarar verdiklerini her geçen gün daha iyi anlayacaklar. Kürtler bu yönlü gerçe¤i gördükçe daha çok uyanacaklar, güçlerine kavuflacaklar ve adaleti gerçeklefltirebileceklerini kan›tlayacaklard›r.

ew e. c

Kenya’n›n baflkentine kaç›r›lmam tamam›yla Avrupa ve ABD’nin ortak iradesiyle gerçekleflmifltir. En afla¤›l›k rolü de fl›mar›k çocuklar› Yunan Hükümetine oynatm›fllard›r. Bunun hikayesi uzundur. K›smen bahsettim. Bu kaç›r›lma ve Kenya Elçiliklerinde teslim etme gerçe¤ini gerekirse sözlü olarak da A‹HM’ne uzun uzun ve kan›tlamal› olarak anlat›r›m. ‹pe çekme, paketi, tabutlu¤u veya çarm›h› tafl›tma görevinin çok iyi terbiye ettikleri Afrika’n›n Kenyal› yamyamlar›n›n elleriyle gerçeklefltirilmesi komplonun en kirli ifllerinden birisidir. Güya Avrupa tertemiz oldu, suçu Kenya iflledi. Aç›k ki, Avrupa halklar› k›rd›rtmada epey tecrübe kazanm›flt›r. Burada da basit bir siyasi cellat rolü oynatm›flt›r. Kamuoyundan ve yasalardan çekindikleri için, biraz da bu takti¤i devreye sokmufllard›r. Yani Avrupa’da asla kirli ifl olmaz; olsa olsa yamyamlar aras›nda olur! Kenya’da ABD’nin rolü aç›kt›r. Zaten ABD Baflkan› kendi rolüne, yani teslim etme emrine sahip ç›km›flt›r. Bence Yunan ‹stihbarat›yla CIA’n›n bu dolab› Türk aflk›na çevirmedikleri kesindir. Ölümümün Türklerin elinde gerçekleflmesini stratejik bir amaç olarak benimsediklerinden kuflku duymuyorum. ‹ngilizlerin yaklafl›m›n›n da bu oldu¤una inan›yorum. Bana göre k›smen benim kaba bir direniflçi gibi Türk düflmanl›¤› yapmamam, k›smen de Türk Genelkurmayl›¤›n›n ihtiyatl› yaklafl›m›, bu oyundan bekledikleri bomban›n hem de benim flahs›mda on binlerin can›na mal olabilecek biçimde patlamas›n› önlemifltir. 21. yüzy›l›n bir Kürt-Türk çat›flma yüzy›l› haline gelmesi önlenmifltir. Fakat her iki tarafa da, hem Türklere hem de Kürtlere dostluk maskesi alt›nda oynanan bu oyunun tarihte efline hiç rastlanmayan, Bizans oyunlar›ndan da beter en alçakça ve flerefsizce bir komplo oldu¤u aç›kt›r. Hem Türklerin hem de Kürtlerin komplonun bu yönünü mutlaka görmeleri gerekti¤i inanc›nday›m.

ne t

aç›klamalarla bu vahim ahlaks›zl›kla suçluluk örtbas edilmemeliydi. Fazla uzatmayaca¤›m. Atina’da haz›rlanan çarm›h›n veya tabutuma ilk çivinin çak›lmas›n›n tarihi ve insani anlam› bu çerçevededir. E¤er dürüst davranmak esas olacaksa, bunun hem siyasi hem de hukuki yönlerinin kesinlikli göz önüne al›nmas› gerekir. ‹kinci çivi Moskova’da çak›lm›flt›r. Buna hiç flafl›rmad›m ve k›zmad›m. fiikayet etmeyi de pek anlaml› bulmuyorum. En soylu de¤erlerine bile en afla¤›l›k biçimlerde vurdumduymaz kalan Ruslar›n ve Hükümetinin herhangi bir insani ve ahlaki kayg› tafl›d›¤›na ihtimal vermedim. Ruslar para için feda etmeyecekleri bir de¤erin olmad›¤›n› bu dönemde fazlas›yla kan›tlam›fllard›r. Avrupa Konseyi üyesi olarak Rusya, Avrupa ‹nsan Haklar› sözleflmesine ba¤l›d›r. Dolay›s›yla parlamento durumunda olan Duma’n›n bire karfl› 298 oyla kabul etti¤i siyasi iltica istemimi göz ard› edip, beni zorla Rusya’dan atmas› hukuk d›fl›d›r. Bu da AB ve A‹HM’ni ilgilendirir. Avrupa’n›n mukaddes baflkenti Roma’da çak›lan üçüncü çivi Papan›n gözü önünde olmufltur. Her ne kadar baflta büyük insan Aziz Paul da Roma’da ilk öldürülen H›ristiyan olmuflsa da, benim için ölümden beter bir süreç dayat›lmamal›yd›. Avrupa ve Roma ça¤dafl uygarl›¤› temsil etti¤i iddias›ndad›r. Roma 2000’e bir y›l kala Saint Paul’a yap›lan bir uygulamay› ikinci kez denememeliydi. Aynen onun gibi ben de fiam’dan geliyordum. Uygarl›k üzerine baz› gerçekleri dilimin döndü¤ü kadar›yla anlatacakt›m. Neden bu kadar kabul etmez duruma geldiler? 66 gün demirden bir kafes içinde tutar gibi, her taraf›ma çelik gibi polisler yerlefltirerek davrand›lar. Ben henüz ad›n› bile kabul ettirememifl, hiçbir insani hak tan›nmayan, tarihin en eski bir halk›n›n varl›¤›n› ve özgürlük istemlerini de dillendirecektim. Bunun Avrupa siyasi ve hukuki de¤erlerine göre bir hak ve demokratik talebi oldu¤u aç›kt›r. Bu hakka hiç sayg› gösterilmedi. Kaç›rt›lmam için her fley yap›ld›. Çarm›ha gerilmenin bütün psikolojik ifllevleri yerine getirildi ve postaland›m. A‹HM gerçekli¤in bu yönü üzerinde durup, AB’ne biçim ve ruh vermifl

om

20


fiubat 2008 SERXWEBÛN

21

ne te we .c om

fiehit Viyan Çizgisinde Komploya Karfl› Direnifli Yükseltelim

“D›flta komployu yenemiyorsan içinde yen, ruhunda yen, duygunda yen, bilincinde yen, davran›fl›nda yen. Komployu yenen, aflan, asla komplonun etkisini tafl›mayan bir yaflam gerçe¤i ortaya ç›kar.

O zaman d›flta komploya karfl› büyük bir durufl sergilersin. Komplo karfl›s›nda büyük militan olursun. Komployu yenilgiye u¤ratacak vurufllar yapabilirsin. Viyan gerçe¤inin ö¤reticili¤i buradad›r. Çözümü kendinde yaratma gerçe¤idir. Düflman› içinde öldürerek etkisiz k›lmak, bofllu¤a düflürmek ve sonuç almak çizgisidir. Bu, Önderlik çizgisine uygundur, Apocu çizginin özünü oluflturuyor”

Önder Apo’ya karfl› tarihsel gericilik harekete geçirilmifltir

15 fiubat uluslararas› komplosunun nereden kaynakland›¤›n›, tarihsel ve uluslararas› dayanaklar›n›n neler oldu¤unu ve ne amaç güttü¤ünü iyi biliyoruz. On y›ld›r bu olguyu tart›fl›yor, de¤erlendiriyor, iliklerimize kadar hissederek derinden anlamaya çal›fl›yor ve ona karfl› insanl›k görevlerimizi yerine getirebilmek için bir direnifl örgütlemeye ve yürütmeye çal›fl›yoruz. Komplonun devletçi sistemle ba¤›n›, Kürdistan üzerindeki iflgal ve istilalar›n›, son yüzy›lda da ortaya ç›kard›¤› bölme, parçalama, sömürgelefltirme kapsam›ndaki inkâr ve imha gerçe¤ini de iyi görüyoruz. Bu gerçe¤i tersine çevirmek, Kürdistan’da katledilmek istenen, insanl›¤› yeniden yüceltmek amac›yla büyük bir insan yo¤unlaflmas› ve çabas›n›n ürünü olan PKK ve Önder Apo gerçe¤ine karfl› tarihsel gericili¤in harekete geçti¤i de

ww

w.

Yeni bir fiubat ay›na girdik. Bu ayda üzerinde durmam›z gereken iki önemli olay var. Birincisi, 15 fiubat uluslararas› komplonun onuncu y›l›na giriyoruz. ‹kincisi, Viyan arkadafl›n flehadetidir. Komplo gerçe¤inin sekizinci y›l›na girerken tüm yönleriyle komployu ayd›nlatan, bu büyük flehadet olay›n›n da ikinci y›l dönümünü yafl›yoruz. Kuflkusuz bu iki olay›n birbiriyle kopmaz ba¤lar› var. ‹kincisi, birincisine karfl› direniflin nas›l bir ruhla, anlay›flla ve cesaretle, fedakârl›kla yürütülmesi gerekti¤ini ve komployu reddederek Önderli¤imizin ve Önderlik flahs›nda halk›m›z›n özgürlü¤ünü yaratmak isteyen bir çizgiyi ortaya ç›kar›yor. Komplo karfl›s›nda insani, demokratik tutumu gösteriyor. Önderlik etraf›nda oluflan fedai direnifl halkas›n›n nas›l örülüp, büyütülmesi gerekti¤ini ifade ediyor. Bu bak›mdan komplonun vahfli, sald›rgan, gayri insani gerçe¤i kadar, fiehit Viyan‘›n da insanl›¤› esas alan özgürlük, eflitlik sorunlar›n›n demokratik yöntemlerle ve kardeflçe çözülmesini isteyen, insan soyunun bütün erdemini en yüksek cesaret ve fedakârl›kla ortaya koyan bir gerçe¤i var. Bu iki gerçe¤i birlikte görmek, de¤erlendirmek, anlamaya çal›flmak en do¤rusudur. ‹kisi bu düzeyde ele al›nd›¤›nda ve birlikte de¤erlendirildi¤inde ortaya büyük bir gerçeklik ç›kmaktad›r. Bu durum, insanl›¤›n yaflad›¤› tarihsel çeliflkinin Kürdistan gerçe¤inde çok uç noktalarda ve çarp›c› örneklerle dünyaya gösterilmesi olmaktad›r.

aç›kt›r. Komplonun s›n›fl› ve cinsiyetçi toplum tarihiyle, bunun Kürdistan üzerinde yaratt›¤› egemenlik sistemiyle kopmaz ba¤lar› vard›r. Yine bu komplo gerçe¤inin hem birinci dünya savafl›nda ‹ngiltere-Fransa ittifak›n›n yaratt›¤› Ortado¤u statükosuyla, hem de bu statükoda ABD’nin yaratmak istedi¤i de¤iflikliklerle ba¤lant›s› mevcuttur. Birinci Dünya Savafl› ard›ndan oluflturulan Ortado¤u sisteminin Kürdistan’› bölüp parçalad›¤›, her bir parças›n› farkl› devletlerin egemenli¤i alt›na ald›¤›, Kürt toplumunu yok sayarak yok etmeye çal›flt›¤›, yani inkâr edip imha etmeyi esas ald›¤› bir gerçektir. Bu bak›mdan da Kürdü esas alan, var sayan, var etmek isteyen, özgür ve demokratik yaflama çekmek isteyen her siyasal geliflme, bu sistem taraf›ndan büyük tehlike say›lmakta ve yok edilmek istenmektedir. Ve bu yüzden Kürt halk›n›n varl›¤›n› ve demokratik yaflam taleplerini esas alarak bir özgürlük ve demokrasi mücadelesi yürütmeye çal›-


SERXWEBÛN fiubat 2008

Sistem PKK’yi bafl düflman ve en büyük tehlike görmüfltür

Komplonun as›l hedefi Önderli¤in imhas›yd›

ne t

Uluslararas› komplonun ABD’nin Ortado¤u’da yaratmak istedi¤i, gelifltirmeye çal›flt›¤› ve küresel sermaye sisteminin de destekledi¤i strateji ile ba¤lant›s› vard›r. Küreselleflen sermaye düzeni ve ABD, Ortado¤u’yu yeniden fethetmek ve sermayeye hizmet edecek yeni bir siyasal yap›lanma oluflturmak üzere gelifltirdi¤i, uygulamaya koydu¤u hegemonya siyaseti karfl›s›na, halklar›n özgür, demokratik yaflam›n› ve birli¤ini esas alan PKK’yi ciddi ideolojik ve politik engel gördü¤ü tart›flma götürmez bir gerçektir. Dolay›s›yla da küresel sermaye sisteminin ç›karlar› do¤rultusunda yeni bir Ortado¤u oluflturmak için en baflta yok edilmesi, tasfiye edilmesi gereken güçlerden biri PKK olmufltur. ‹deolojik, siyasi yaklafl›mlar kadar pratik aç›dan da böyle bir sald›r› gerçe¤i ortaya ç›km›flt›r. Nitekim 15 fiubat komplosunun tezgâhlanmas›, ABD’nin Irak savafl› ve Ortado¤u’yu ele geçirme çabas›yla bire bir ba¤lant›l› oldu¤u ve bu temelde yap›lan bir planlaman›n ve gerçeklefltirilen pazarl›klar›n sonucu oldu¤u bilinen bir gerçektir. 15 fiubat komplosunu ABD’nin Irak savafl›na Türkiye’nin deste¤ini sa¤lamak amac›yla ABD ve müttefikleri taraf›ndan organize edildi¤i kesin bir biçimde a盤a ç›km›flt›r. Dayanaklar› bu biçimde olan uluslararas› komplonun ABD, ‹ngiltere ve ‹srail taraf›ndan örgütlendirildi¤i ve yönlendirildi¤i, bu güçlerin denetimi alt›nda uluslararas›, bölgesel ve yerel düzeydeki tüm siyasi güçlerle iliflkili oldu¤u çok iyi bilinmektedir. Yine bu komploya Avrupa’n›n, Rusya’n›n, Ortado¤u’nun ilgili tüm devletlerinin kat›l›m gösterdi¤i ve destek verdi¤i a盤a ç›km›flt›r.

Komplonun önemli di¤er aktörlerinden KDP ve YNK’nin, yani Kürt milliyetçi güçlerinin devreye kondu¤u da tart›flma götürmeyen bir gerçektir. Hatta uluslararas› komplonun ABD gözetimindeki KDP ve YNK aras›nda gerçeklefltirilen 17 Eylül 1998 Washington anlaflmas›yla bafllat›ld›¤› da herkesçe bilinmektedir. Bir yerde komployu planlay›p yürütenler, tarihsel suçun a¤›r sorumlulu¤unu Kürt egemenlerine yüklemek istemifller ve bunu böyle bir anlaflma ile gerçeklefltirmifllerdir. Dolay›s›yla kendilerine göre Kürtlerin istemi ve iradeleri sonucunda böyle bir sald›r›y› yürüttüklerini var sayarak, bu çerçevede resmiyet kazand›rarak, kendilerini tarihsel sorumlulu¤un d›fl›nda, baflkalar›na destek amac›yla bu iflleri yapan güçler konumuna getirmeye çal›flm›fllard›r. Çok aç›k olarak, küresel sermaye siyasetini yürüten güçlerin yönlendirmesinde dünyan›n ve bölgenin bütün ilgili siyasi güçleriyle, devletleriyle Kürt milliyetçili¤inin böyle bir komploda ç›kar birli¤i etti¤i, iflbirli¤i oluflturdu¤u ortaya ç›km›flt›r.

Bu kadar gücü biraraya getiren ve bu düzeyde gericili¤i birlefltiren komplonun amac›n›n çok aç›k ve net oldu¤u tart›flma götürmez bir gerçektir. Özellikle bu konuda yanl›fl yapmamam›z, çok net olmam›z ve bu amaçlar›n oluflturdu¤u tehlikeyi iliklerimize kadar hissederek düflünce ve tutum gelifltirmemiz gerekti¤i aç›kt›r. Daha komplonun ilk haftas›nda Önder Apo, 9 Ekim komplosunun hedefini ve kim vurduya getirilerek Önderli¤in imha edilmek istendi¤ini ortaya koymufltur. Önderli¤imizin duyarl›l›¤› ve etkili tarz› yan›nda halk›m›z›n “Güneflimizi karartamazs›n›z” kampanyas› temelinde Önderlik etraf›nda oluflturdu¤u fedai çemberi taraf›ndan baflar›s›z k›l›n›nca, iflte o zaman 15 fiubat komplosu, korsanca kaç›rma sald›r›s› gündeme getirilmifltir. Elbette 15 fiubat 99 sald›r›s› düzenlenirken de hedeflenen Önder Apo’nun imhas›yd›. Komplonun Önder Apo gerçe¤ini imha etmek temel hedefi üzerine

w.

ww

flekillendi¤inden hiçbir kuflkumuzun olmamas› gerekiyor. Bu imhan›n düzeyi, fiziki imhadan ideolojik ve siyasal tasfiyeye kadar birçok amac› içeriyor. Fakat bafllang›çta planlanan ve esas al›nan›n fiziki imha oldu¤u a盤a ç›km›flt›r. Ancak bu fiziki imha giriflimleri komplocu yöntemlerle gerçekleflmeyince bunun hukuki yöntemlerle, sözde mahkeme kararlar›yla, yani idamla gerçeklefltirilmek üzere 15 fiubat olay›na dönüfltü¤ü biliniyor. 15 fiubat komplosu yani korsanca kaç›rma sald›r›s› düzenlenirken de esas amaç imha etmekti, fakat bunun yöntemi de¤ifliyor. Önderli¤imizin komplocu yöntemlerle veya hukuka dayanarak fiziki imhas› gerçeklefltiremeyince bu kez ‹mral› sistemi içerisinde ideolojik ve siyasi imhas› sa¤lanmak isteniyor. Oluflturulan ‹mral› sisteminin anlam› budur. Uzun bir süre çürütme politikas› dedi¤imiz politik yaklafl›m çerçevesinde Önderli¤imizin ideolojik-politik çizgi düzeyinde imhas›n›n sa¤lanmas› için çaba harcanm›flt›r. Nitekim bu do¤rultuda bir dönem Bülent Ecevit’in baflkanl›k etti¤i koalisyon hükümeti mücadele yürütmüfltür. Bu hükümet baflar›s›z kald›ktan, Önder Apo ‹mral› sistemindeki mücadeleyi Bülent Ecevit’in sosyal demokrat çizgisine karfl› kazand›ktan sonrad›r ki, siyasal islam›n temsilcisi olarak AKP hükümeti devreye konmufltur. ‹kinci bir güç olarak çürütme politikas›n› baflar›ya götürme görevi, dini siyasete alet ederek kullanan, bu temelde Kürt halk›n› aldatmay› ve Önder Apo’dan, PKK’den koparmay› hedefleyen, bununla çürütme politikas›nda baflar› sa¤lamay› öngören AKP’ye verilmifltir. AKP hükümetinin de bu do¤rultuda gelifltirdi¤i bütün oyunlara ve sald›r›lara ra¤men çürütme politikas›nda baflar›s›z kalmas› sonucudur ki, 2005 A¤ustos’undaki MGK toplant›s›yla topyekun savafl konsepti gündeme getirilmifl ve yeniden Önder Apo’ya imha dayatmas› temelinde Kürt inkar ve imha siyaseti her türlü sald›r› yöntemiyle baflar›ya götürülmek istenmifltir. Böylece yeni bir topyekûn savafl süreci gündeme getirilmifltir. Bu topyekûn savafl kapsam›nda, baflta her türlü fiziki, psikolojik iflkence ve zehirleme

ew e. c

flan PKK, bu sistem taraf›ndan bafl düflman ve en büyük tehlike görülüp daha ilk günden itibaren ezilmek istenmifltir. 18 May›s 1977’de böyle bir mücadelenin önderlerinden Haki Karer’in katledilmesiyle bafllayan bu katliam süreci, 9 Ekim uluslararas› komplo biçiminde derinleflerek ve geniflleyerek devam etmifltir.

om

22


fiubat 2008 SERXWEBÛN

23

ne te we .c om

yöntemleri dahil olmak üzere Önder Apo’nun imhas› ve gerillan›n ezilmesi, halk›n bask› ve iflkence alt›nda sindirilmesi vard›r. Yani öncelikle Kürt özgürlük güçlerinin tasfiyesi olmak üzere ve giderek tüm Kürt toplumu üzerindeki yok etme siyasetinin baflar›ya götürülmesi hedeflenmifltir.

Komplonun baflar›s› Kürt soyk›r›m›n›n gerçekleflmesidir

Komplocular›n tespiti “Apo’nun imhas› flartt›r””

‹nkâr ve imha siyasetinin sahipleri 1990’lar›n ortalar›nda art›k flu gerçe¤i çok yal›n bir biçimde tespit ediyorlar: PKK tasfiye edilmeden Kürtler üzerinde inkâr ve imha siyaseti baflar›ya götürülemez. Öncelikle PKK’nin tasfiyesi flartt›r. Bunun için bütün çabalar›n› PKK’nin tasfiyesi üzerinde yo¤unlaflt›r›yorlar. PKK’nin tasfiyesinin de, (yürüttükleri mücadelenin sonuçlar›na dayanarak, onlar› inceleyip ders ç›kar›yorlar) ancak Önder Apo’nun imhas›yla mümkün olaca¤› sonucuna var›yorlar. Bu konuda hainlerden tutal›m bütün iflbirlikçilere kadar, yine her türlü milliyetçi güçten uluslararas› gerici çevrelere kadar, yeminli Önderlik ve PKK düflman› olan herkes bu kanaatte birlefliyor. Daha 1980’li y›llar›n bafl›nda dönekli¤in ve ihanetin en önde gelen temsilcilerinden olan fiahin Dönmez’in, “Önder Apo imha edilmeden, PKK’nin yok edilemeyece¤ine” dair tez gelifltirdi¤i ve bunu Türkiye yönetimine, istihbarat güçlerine bir çizgi olarak dayatt›¤› bilinen bir gerçektir. Önder Apo var oldukça PKK’nin tasfiye ve yok edilemeyece¤i sonucuna bu güçler ulaflm›fllard›r. Kürt inkar ve imha siyasetinin uygulanabilmesi için PKK’nin tasfiyesi, PKK’nin tasfiye edilebilmesi için de Önder Apo’nun imhas› flartt›r. ‹flte uluslararas› komplo budur. Bu amac› gerçeklefltirmek üzere planlanm›fl, düzenlenmifl ve uygulanmaya konmufl

ww

w.

fiimdi bütün bunlar bize flu yal›n gerçe¤i gösteriyor: Uluslararas› komplonun temel amac›, örgütlenme ve yürütülme gerekçesi Önder Apo’nun imhas›d›r. Mümkünse fiziki imhan›n gerçeklefltirilmesi, olamazsa ideolojik ve siyasi imhan›n mutlaka sa¤lanmas›d›r. Önder Apo’nun imhas› temelinde PKK’nin tasfiyesidir. PKK’nin tasfiyesi temelinde de Kürt toplumu üzerinde uygulanan inkâr ve imha siyasetinin baflar›ya götürülmesidir. Yani komplonun temel hedefi, Kürt toplumuna dayat›lan inkâr ve imha sistemini baflar›ya götürmektir. Bu düzeyde Kürdistan üzerindeki iflgal, istila ve sömürgecilik uygulayan tarihle ba¤› vard›r. Kürdistan’› bölüp parçalayan ve Kürt toplumunu yok sayarak, yok etmeyi esas alan 20. yüzy›l uluslararas› sistemle ba¤› vard›r. Yine bu düzeyde küresel sermaye ad›na ABD’nin bölgeyi yeniden iflgal etme, ele geçirme çabalar›yla ba¤› vard›r. Esas amac› Kürt toplumu üzerindeki bu soyk›r›m hareketini sonuca götürmektir. Çok de¤iflik yöntemlerle yürütülen ve ça¤›n çok ayd›nland›¤›, insanl›¤›n özgür, demokrat bir geliflme düzeyine ulaflt›¤› varsay›lan bir dönemde bu insanl›¤›n gözü önünde Kürt soyk›r›m›n›n gerçeklefltirilmesidir. Bundan, uluslararas› komplonun amac›n›n Kürt inkâr› ve imhas› siyasetini baflar›ya götürmek oldu¤undan en küçük bir kuflku duymamak gerekiyor. Kürt toplumu üzerindeki inkâr ve imha siyasetini baflar›ya götürebilmek için de, öncelikle Kürt toplum gerçe¤ini özgürlük ve demokrasi çizgisinde ayakta tutan ve gelifltiren gücün, yani Kürt özgürlük hareketinin, PKK’nin tasfiye edilmesi gerekiyor.

bir sald›r›d›r. O aç›dan da temel hedefinde Önder Apo’nun imhas› vard›r. Ona dayanarak PKK’nin tasfiyesi ve PKK’nin tasfiyesine dayanarak da Kürt toplumu üzerindeki inkâr ve imha siyasetinin sürdürülmesi ve sonuca götürülmek istenmesi vard›r. Biz bu gerçe¤i iyi görmek, do¤ru anlamak, bunun ne kadar tehlikeli, vahfli bir sald›r› oldu¤unu iliklerimize kadar hissetmek durumunday›z. Elbette sadece hissetmek yetmez, bir de buna karfl› do¤ru tutumu, komplo gerçe¤ini do¤ru anlaman›n, kavraman›n ve bu anlay›fl› do¤ru bir yöntemle temsil edip prati¤e geçirmenin duruflunu ortaya ç›kartmal›y›z. Komplonun vahfli gerçe¤ini ve amaçlar›n› iliklerimize kadar derinli¤ine hissedecek düzeyde anlayan, ayn› düzeyde komploya karfl› mücadele etme ve onu yenmenin büyük bilincini, direncini, tutumunu ortaya ç›karan bir duruflun sahibi olmal›y›z.

Kürt halk›n›n komplo karfl›s›ndaki duruflu tarihseldir Önderlik gerçe¤imiz, böyle bir duruflun ve mücadelenin geçti¤imiz on y›l boyunca en a¤›r imha koflullar›na ra¤men öncülü¤ünü yapm›fl, komplo gerçe¤ini ayd›nlatm›flt›r. Kürt halk›, gericili¤in bütün çabalar›na ra¤men, Önderlikle birleflmesini, bütünleflmesini en ileri düzeyde sürdürerek, komplo gerçe¤ini çözmüfl ve ona karfl› büyük bir özgür halk duruflunu ve direniflini ortaya ç›kartm›flt›r.


SERXWEBÛN fiubat 2008

fiehit Viyan gerçe¤i bir ça¤r›d›r

ww

w.

Komplo gerçe¤inin ayd›nlat›lmas›nda, Önderli¤in komployu ayd›nlatan çizgisinin özümsenip hayata geçirilmesinde, bu çizginin halka tafl›nmas›nda, yine Önderlik-halk bütünleflmesinin ileri noktaya vard›r›lmas›nda önemli bir kilometre tafl›n› ise Viyan arkadafl›n flehadeti ve Onun oluflturdu¤u tart›flma götürmeyen eylem-çizgisi gerçekli¤idir. Uluslararas› komplonun sekizinci y›l›na girerken geliflen ve tüm hareketimizi, yine halk› derinden sarsan bu olay›n, bu flehadetin de komplo gerçe¤inin ayd›nlat›lmas›nda, özellikle de komplonun do¤ru anlafl›lmas› ve komploya karfl› do¤ru bir duruflun ortaya ç›kart›l›p yürütülmesinde pay› belirgindir. Viyan arkadafl›n düflüncesini ve eylemini, dolay›s›yla

elefltiren bir özelli¤i kadar, bu tutumu uluslararas› komploya karfl› yeni bir mücadele sürecinin ilan edilmesi de oluyor. Nitekim Viyan arkadafl›n bu düflünceleri ve eylemi temelinde Kürt halk› komploya karfl› en büyük kalk›fl›n› 2006 fiubat ve bahar aylar›nda gerçeklefltirdi. Birçok flehit verme pahas›na uzun süreli ve fliddetli bir serhildan gerçeklefltirdi. Art›k uluslararas› komployla birlikte yaflamak istemedi¤ini, ‹mral› sistemini reddetti¤ini, kesinlikle ‹mral› sistemiyle birlikte yaflamayaca¤›n›, Önderli¤in özgürlü¤ünü ve bu temelde Kürt sorununun çözümünü istedi¤ini net bir biçimde ortaya koydu. Komployu anlamaya, teflhir etmeye, deflifre etmeye, zay›flatmaya dönük yaklafl›m ve mücadelelerin art›k yetersiz kald›¤›n›, uluslararas› komployu ve onun pratik yürütülüflü olan ‹mral› sistemini reddederek, yok sayarak, onu parçalayacak bir mücadele süreci içine girildi¤ini ve ne pahas›na olursa olsun bu mücadeleyi yürütmekte kararl› oldu¤unu net ifade etti. Dolay›s›yla komploya karfl› mücadelenin yeni bir sürecini bafllatt›.

ew e. c

Viyan gerçe¤i dedi¤imiz gerçekli¤i iflte burada anlamam›z gerekiyor. Kuflkusuz komplo gerçe¤i o zamana kadar çözülmüfltü, anlafl›lm›flt›. Komploya karfl› yedi y›l boyunca büyük mücadeleler verilmiflti. Viyan arkadafl›n direnifli bu büyük mücadelelerin bir devam› olarak ortaya ç›kt›. Fakat flunu kabul etmeliyiz ve do¤ru anlamal›y›z ki, bu s›radan bir mücadele etme olmad›, mücadeleye yeni bir do¤rultu, durufl, anlay›fl kazand›rmay› ifade etti. Bu bak›mdan Viyan arkadafl 2006 fiubat’›nda uluslararas› komplo gerçe¤ini ayd›nlatan bir direnifl k›v›lc›m› olmufltur. Sekizinci y›l›nda uluslararas› komplo karfl›s›nda hareketimizin ve halk›m›z›n nas›l durmas› gerekti¤ini a盤a ç›kartan bir ›fl›k olmufltur. Bu temelde de, uluslararas› komploya karfl› bir do¤ru durufl ve direnifl ça¤r›s› olmay› ifade etmifltir. Onun “uluslararas› komployu hiçbir zaman hazmetmedim, içime sindirmedim, komployla birlikte ve Önderliksiz yaflam› bir an bile beynime ve yüre¤ime kabul ettirmedim, her zaman komployu reddeden, onu beyninde ve yüre¤inde sürekli öldüren bir ruhun ve düflüncenin sahibi oldum” de¤erlendirmesi, elbette çok derin anlam ifade eden bir de¤erlendirme oluyor. Bunu görmemiz ve anlamam›z gerekiyor. Özellikle komplonun sekizinci y›l›na girerken böyle bir düflünceyi en yak›c› bir direnifl eylemiyle ortaya koymas› tabi daha büyük bir anlam ifade ediyor. Komplo karfl›s›ndaki zay›f durufllar›, normal yaklafl›mlar› reddeden,

ne t

Gerçekten de Kürt halk›n›n bu duruflu tarihseldir, örnek al›nacak bir durufltur. Çünkü biz geçti¤imiz süreçte liderlerine ihanet eden toplumlar gördük. On befl dakikada tutum de¤ifltiren, on befl dakika önce alk›fl çal›yorken, on befl dakika sonra duvar diplerinde liderlerini kurfluna dizen toplumlarla karfl›laflt›k. Bunlar da 20. yüzy›l›n sonunda 21. yüzy›l›n bafl›nda insanl›¤›n yaflad›¤› gerçeklerdir. Bu örneklere bakt›¤›m›zda Kürt halk›n›n Önder Apo etraf›ndaki birli¤i, bütünlü¤ü, kenetlenifli, ba¤l›l›¤›, kendi özgürlü¤ünü ve demokratik yaflam›n› Önderlik çizgisinde görüflü, kuflkusuz örnek al›nacak, takdir edilecek, etkisi büyük olacak büyük bir halk durufludur, özgürlük durufludur. Kürt halk› bu duruflu neden gösteriyor? O halk›n büyüklü¤ünden geliyor, tarihin kadim halk› olmas›ndan kaynaklan›yor. Bir de Önderlik gerçe¤inden geliyor. Önder Apo’nun, tarihin en kadim halklar›ndan birisi olan Kürt halk›na kazand›rd›¤› özelliklerden geliyor. Bask›s›z, sömürüsüz, kardeflçe bir yaflam için yaratt›¤› özgürlük ruhundan, kardefllik anlay›fl›ndan, direnme iradesinden ileri geliyor. Art›k Önderlik-halk bütünleflmesi en ileri düzeyde sa¤lanm›flt›r. 21. yüzy›l›n bafl›nda yeni, insanl›¤a örnek oluflturacak bir biçimde ortaya ç›km›flt›r.

om

24

Yeni mücadele sürecinin k›v›lc›m› oldu Viyan 2006 bahar›n›n büyük serhildan› Amed’ten bafllamak üzere bütün alanlara yay›lan, dört parçada ve yurtd›fl›nda tüm Kürt halk›n› içine alan, AKP hükümetinin sahtekârl›¤›n› ve imhac›


fiubat 2008 SERXWEBÛN lay›s›yla Viyan ça¤r›s› Apocu çizgide yeniden PKK’lileflme ça¤r›s› oldu. Önderlik çizgisini do¤ru anlama, özümseme, çizgiyle kendini do¤ru bütünlefltirme ça¤r›s› oldu. PKK’nin yeniden infla çizgisi oldu. Dolay›s›yla PKK’nin yeniden infla çizgisinin öncü militan duruflunun ruhta, duyguda, düflüncede ve davran›flta nas›l olmas› gerekti¤ini netçe hepimize gösterdi. Bu bir çizgidir art›k, kendine göre yorumlanamaz, farkl› anlafl›lamaz, sapt›r›lamaz bir kesin durufltur. PKK’nin yeniden inflas›n›n nas›l bir duyarl›l›kla, ruhla, tutumla olmas› gerekti¤ini netçe ortaya koyan bir gerçekliktir. Hiç kimsenin kendine göre yorumlayamayaca¤›, bireysel yaklaflamayaca¤›, sapt›ramayaca¤›, “baflka türlü de PKK’nin yeniden inflas› olur, PKK militan› olunabilir” biçiminde karartamayaca¤› kadar parlak, ayd›nl›k bir durufl gerçekli¤idir. Bu bak›mdan da elbette partileflmenin ve parti öncülü¤ü temelinde uluslararas› komploya karfl› mücadelenin baflar›yla yürütülmesinin en ciddi ça¤r›s›, böyle bir mücadelenin önderi, sembolü konumundad›r. fiunu ö¤retti bize Viyan gerçe¤i: Düflmana etkili vuram›yorsan, onu geriletecek, darbeleyecek, siyasi-askeri gücünü zay›flatacak vuruflu yapam›yorsan, o zaman en az›ndan kendi içindeki komploya vur, gericili¤i içinde öldür. Komployu ruhunda, duygunda, bilincinde, düflüncende, davran›fl›nda yok et! Kendini duygu, düflünce ve davran›fl›nla komplonun etkisinden kurtar. D›flta uluslararas› komplo gerçe¤ine, düflman gerçe¤ine vurmaya gücün yetmiyorsa, kendi içindekine vur. D›flta komployu yenemiyorsan içinde yen, ruhunda yen, duygunda yen, bilincinde yen, davran›fl›nda yen. Komployu yenen, aflan, asla komplonun etkisini tafl›mayan

bir yaflam gerçe¤i ortaya ç›kar. O zaman d›flta da komploya karfl› büyük bir durufl sergilersin. Komplo karfl›s›nda büyük militan olursun. Komployu yenilgiye u¤ratacak vurufllar yapabilirsin. Viyan gerçe¤inin ö¤reticili¤i buradad›r. Çözümü kendinde yaratma gerçe¤idir. Düflman› içinde öldürerek etkisiz k›lmak, bofllu¤a düflürmek ve sonuç almak çizgisidir. Bu, Önderlik çizgisine uygundur, Apocu çizginin özünü oluflturuyor. Önderli¤in “düflman› d›flta yenebilmek için önce kendi içimizde yenmemiz gerekti¤i” anlay›fl›na tamamen uygun düflüyor. Bu bak›mdan da Önder Apo’nun örnek olarak gösterdi¤i Kemal Pir ve Beritan çizgisine denk düflüyor.

ne te we .c om

yüzünü netçe a盤a ç›kart›p deflifre eden ve o hükümete en ciddi darbeyi vuran bir serhildan hareketi, böyle bir kararl›l›k temelinde ortaya ç›kt›. K›saca Viyan arkadafl›n ça¤r›s› Kürt halk› taraf›ndan çok iyi anlafl›ld›, netçe görüldü ve yüksek düzeyde karfl›l›k buldu. Yeni mücadele sürecinin k›v›lc›m› oldu Viyan. Komployu yenme ve Önder Apo’nun özgürlü¤ünü sa¤lama mücadelesinin sembolü oldu. Bu bak›mdan Viyan gerçe¤i uluslararas› komployu tümüyle reddetmeye bir ça¤r› oldu. Komploya karfl› yetersiz yaklafl›mlar›n afl›lmas›na bir ça¤r› oldu. Komployu normallefltirme tutumlar›na karfl› bir ça¤r› oldu. Komployu derinden anlama ve onu ruhumuzda, bilincimizde, yaflam›m›zda reddetmeye, öldürmeye, Önder Apo’nun özgürlü¤ü ve Kürt halk›n›n özgür demokratik yaflam› temelinde bir düflünsel ve pratik durufl kazand›rmaya bir ça¤r› oldu. Komplonun ömrünün uzat›lmamas›na, yok edilmesine karfl› bir ça¤r› oldu. Bu ça¤r› herkesedir; tüm örgütümüze, hareketimize ve halk›m›zad›r. Baflta bu mücadeleye öncülük eden parti güçleri, militan güçler, savaflç› güçler olmak üzere tüm Kürt halk›nad›r. ‹lerici-demokratik insanl›¤ad›r. Bunun böyle anlafl›lmas›, ele al›nmas› ve de¤erlendirilmesi gerekiyor.

25

Viyan’da Önderlik çizgisiyle derinden bütünleflme vard›r

ww

w.

Kuflkusuz yap›lan direnifl süreklileflecek, tekrar› olacak bir durum de¤ildir. Bunu kendisi de belirtiyor, bu konuda özürünü de ortaya koyuyor. Ve baflta yoldafllar olmak üzere tüm halktan bunun tekrar› tutumuna girmemelerini, böyle bir yola baflvurdu¤u için de kendisini mazur görmelerini istiyor. Bir yerde mecburiyet var; asl›nda ortam›n› bulsa, koflullar› yaratsa, elbette d›fl düflmana da vurmak istiyor. Hem de düflman›n üzerinde Viyan ça¤r›s› partileflme büyük patlamak istiyor. Bütün o çamilitanlaflma fedaileflme ça¤r›s›d›r l›flmalar›n içerisinden süzülüp gelifli, gerilla ortam›na ve oradan da Botan’a yürüyüflü bu temeldedir. Burada soGerçekten de bu, hareketimiz içerimut bir düflünce ve pratik durufl var. sinde büyük bir sorgulamaya yol açt›. Fakat 2006 fiubat’›n› öyle görüyor ki, Hepimiz üzerinde sorgulat›c› etkisi olsonraya b›rak›lamayacak bir ça¤r›n›n du. ‹ki y›l boyunca bu sorgulamay› gerekti¤ini, halk› komplo karfl›s›nda hep yaflad›k, yafl›yoruz. Sorgulat›c› yeni bir anlay›fla ve direnifle çekmek etkisi hiçbir azalma göstermeden degerekti¤ini hissediyor. Bu, büyük bir vam ediyor. Dolay›s›yla Viyan ça¤r›s›, duyarl›l›kt›r. Yine derin bir siyasalpartileflme ça¤r›s›d›r, militanlaflma askeri analizi ifade ediyor. Burada ça¤r›s›d›r, fedaileflme ça¤r›s›d›r. Tüm hem derin bir dubunlar› Önder “Viyan gerçe¤i komployu yenme ve Önder Apo’nun özgürlü¤ünü yarl›l›k, duygu ve Apo’nun çizgisinde düflünce derinli¤i yapma ça¤r›s›d›r. sa¤lama mücadelesinin sembolü, komployu normallefltirme var, hem de kapBiliniyor, PKK’nin tutumlar›na karfl› bir ça¤r› oldu. Komployu derinden anlamaya ve saml› bir siyasalyeniden infla çal›flruhumuzda, bilincimizde, yaflam›m›zda reddetmeye, öldürmeye, askeri analiz gerçemalar›nda yönetim düzeyinde somut Önder Apo’nun özgürlü¤ü, Kürt halk›n›n özgür yaflam› temelinde ¤i var. Bu bak›mdan da sonraya ergörevler alm›fl bir bir düflünsel ve pratik durufl kazand›rmaya bir ça¤r› oldu” telenemez görüyor. arkadafl›m›zd›. Do-


SERXWEBÛN fiubat 2008

26

fiubat beyin ve vicdan sorgulamas› yapma ay›d›r

y›prat›lm›fl, zay›flat›lm›flt›r. Buna karfl› hareketimizin kendisini komploya karfl› mücadele edecek ve onu yenilgiye u¤ratacak bir kavuflturdu¤u ortadad›r. Bu bak›mdan, onuncu mücadele y›l›na düflman›n zay›f, bizim ise daha güçlü girdi¤imizi söyleyebiliriz” öncü, fedai duruflu Viyan durufludur. Viyan çizgisi böyle bir duruflu ifade eden bir militan çizgiyi oluflturuyor. Bu bak›mdan da tüm yoldafllar olarak, militan kadro gücü olarak, parti gücü olarak bu büyük olaylar karfl›s›nda kendi durumumuzu sorgulayarak uluslararas› komployu yenilgiye u¤ratacak, Önder Apo’nun özgürlü¤ü ve Kürt sorununun demokratik çözümünü yaratacak bir mücadelenin gelifltiricisi olmak elbette bizim boyun borcumuz, en temel görevimizdir. Komploya karfl› Viyan çizgisinin takipçisi olmak, Viyan gerçe¤ini anlamak ve anmak ancak böyle bir mücadele duruflu ve baflar›s› kazanmakla gerçekleflir.

Onuncu y›la komployu zay›flatm›fl olarak giriyoruz

Onuncu y›la girerken, onuncu fiubat’› yaflarken uluslararas› komplo kendisini nas›l yürütmeye çal›fl›yor? Bu konuda da siyasi, askeri durum oldukça netleflmifl vaziyettedir. Yine yaflanan ideolojik, örgütsel mücadelenin derinli¤i ortadad›r. fiunu görmemiz gerekli; onuncu y›la ifade etti¤imiz amaçlar do¤rultusunda kendisini yeniden planlam›fl çerçevede bir sald›r›y› uluslararas› komplo dayatmak istiyor. Dokuz y›l boyunca yürütülen mücadelenin ortaya ç›kard›¤› sonuçlar›n kuflkusuz bunda etkisi var. Dokuz y›l öncesi kadar birli¤e sahip de¤il, dokuz y›l öncesi kadar iddial› de¤il, dokuz y›l öncesi kadar biz gerçeklerden uzak, örgütsüz, bilinçsiz, duyars›z, Önder Apo’nun ifadesiyle “derin gafleti” yaflayan bir konumda de¤iliz. Dokuz y›ll›k mücadele içinde uluslararas› komplonun teflhir edilmesi, deflifre edilmesi, komplocu güçlerin geriletilmesi, komploya karfl› mücadele edecek ve onu yenilgiye u¤ratacak düzeyde PKK’nin kendisini

w.

ww

om

ideolojik, politik, örgütsel, askeri birli¤e ve mevzilenifle

ne t

Kuflkusuz sorumluluk kendisine aittir, karar› kendisi veriyor. Ama verdi¤i karar›n ne kadar derin bir duyarl›l›¤a ve analiz gücüne dayand›¤› aç›kça ortadad›r. Bu bak›mdan elbette verilen mesaj›, yap›lan ça¤r›y›, bu direniflin bizden ne istedi¤ini do¤ru anlamam›z gerekiyor. Elbette mesaj›n iyi okunmas›, o duygunun, ruhun iyi anlafl›lmas› önem tafl›yor. Bunun en baflta PKK’nin yeniden infla çal›flmalar›nda, tüm HPG militan yap›s›nda, yine özgür kad›n hareketinin öncü militan yap›s›nda yeterli bir özümseme ve esas alma düzeyine ulaflt›r›lmas› gerekiyor. Bu, mücadeleyi baflar›yla yürütebilmemiz aç›s›ndan önem tafl›yor. Bir yandan 15 fiubat komplo gerçe¤i, di¤er yandan komploya karfl› Viyan çizgisinde direnifl gerçe¤i elbette ki fiubat ay›nda bize çok daha derin bir sorgulama, beyin ve vicdan sorgulamas› yapma, duruflumuzu, anlay›fl›m›z›, prati¤imizi yeniden yeniden gözden geçirme ve bu gerçeklikler karfl›s›nda kendimizi özelefltirel sorgulamaya tabi tutarak hata ve eksikliklerimizi görüp giderip, komplo karfl›s›nda Viyan çizgisinin yürütücüsü militanlar haline gelme görevini de yüklüyor. 15 fiubat için “Ulusal oruç günü” dedi hareketimiz. Düflman› nefsimizde yenme, içimizde yenme günü olarak de¤erlendirdi. ‹çte düflman› nefsinde yenmenin, içinde yenmenin, ruhunda ve bilincinde yenmenin en sa¤lam, en güçlü

“Dokuz y›l boyunca yürütülen mücadeleyle komplo teflhir edilmifl,

yenilemesi, yeniden yap›land›rmas›, gerekli düflünsel, stratejik de¤ifliklikleri gerçeklefltirmesi durumu söz konusudur. Bu bak›mdan dokuz y›l boyunca yürütülen mücadeleyle komplonun iyice teflhir edildi¤i, y›prat›ld›¤›, zay›flat›ld›¤› bir gerçektir. Buna karfl› hareketimizin kendisini uluslararas› komploya karfl› mücadele edecek ve onu yenilgiye u¤ratacak bir ideolojik, politik, örgütsel, askeri birli¤e ve mevzilenifle kavuflturdu¤u ortadad›r.

ew e. c

Sürecin bir k›v›lc›ma, ça¤r›ya ihtiyac› oldu¤unu de¤erlendiriyor ve direnifle bu temelde giriyor. Bu gayet aç›kt›r, anlafl›l›rd›r ve anlafl›lm›flt›r. Hem tüm arkadafl yap›m›z, örgüt yap›m›z taraf›ndan ça¤r› anlafl›lm›fl, mesaj anlafl›lm›fl ve büyük bir etkileflim alt›na girilmifltir, hem de halk derhal bu ça¤r›y› alarak, k›v›lc›m› okuyarak 2006 bahar›n› komplo karfl›s›nda en büyük direnifl bahar› haline getirmifltir. Demek ki do¤ru de¤erlendirme var, demek ki derin kavray›fl var, duyarl›l›k var. Demek ki Önderlik çizgisiyle çok derinden bütünleflme var.

Baflar›s›zl›klar›n›n etkisiyle komplocular sald›rganlaflm›flt›r

Bu bak›mdan, onuncu mücadele y›l›na düflman›n zay›f, bizim ise daha güçlü girdi¤imizi söylemeye bile gerek yok. Fakat bu, düflman ve komplocu güçler zay›flat›lm›flt›r, hiçbir güçleri kalmam›flt›r, hiçbir fley yapmak istemiyorlar demek anlam›na gelmiyor. Tam tersine komplonun deflifre olmas›, teflhir edilmesi ve y›prat›lmas› sonucu olacakt›r ki, daha sald›rgan davran›yorlar, can havliyle adeta sald›r›yorlar. Bunu özellikle mevcut Türkiye yönetiminin söz ve davran›fllar›nda ve yine uluslararas› komployu örgütleyip yürüten güçlerin tutumlar›nda görüyoruz. ABD’nin, ‹srail’in, ‹ngiltere’nin davran›fllar›nda görüyoruz. Baflar›s›z kalman›n etkisiyle olacak ki çok daha sald›rgan hale gelmifllerdir. Yine bu sald›r›lar›n› daha aç›ktan yapmak zorunda kalm›fllard›r. Yüzlerini gizleyemeyecek, maskeleyemeyecek, imha sald›r›lar›n› sözle de, davran›flla da aç›ktan yürütür hale getirmifliz onlar›. fiunu hep de¤erlendirdik ve de¤erlendirmelerimiz giderek daha da somutlaflt›: Komplocu güçler bu onuncu y›lda uluslararas› komployu yeniden canland›rmay› hedefleyen yeni


fiubat 2008 SERXWEBÛN linde 15 fiubat komplosu düzenlenmiflti. Türkiye yönetimi ad›na Baflbakan Ecevit’in, CIA’ye verdi¤i söz karfl›l›¤›nda Önder Apo Türkiye’ye kaç›r›lm›flt›. ABD taraf›ndan Türkiye’ye teslim edilmiflti. Fakat daha sonra 1 Mart 2003 teskeresiyle Türkiye yönetimi, ABD’ye verdi¤i bu sözü tutmad›, gere¤ini yerine getirmedi. Dolay›s›yla geçen befl y›l içinde Türk- ABD iliflkilerinde ciddi bir çeliflki, gerginlik, çat›flma durumu ortaya ç›kt›.

lifltirdi¤i taktikler de¤il de, Demokrat Parti yönetiminin uygulayaca¤› yeni politikalar›n oluflturulmas› gerekti. Bu da Irak’ta belli bir sistem oluflturmay›, ‹ran ve Suriye üzerine daha çok gidilerek küresel sistem karfl›s›nda bu güçlerin duruflunun afl›lmas›n› sa¤lamay› esas alan bir politik durufltur. Bunun için eski Saddam yönetiminin önde gelenleri tasfiye edildiler. Irak üzerinde yeni operasyonlar yap›ld›. Sonuçta bu geliflmelere dayanarak yeniden bir kez daha Ortado¤u’da rol oynatmak üzere Türkiye’yle iliflki içerisine girilmeye karar verildi. Befl y›l önce Irak savafl›nda kullanamad›¤› ve deste¤ini alamad›¤› Türkiye’ye, bu kez Irak’›n bir sisteme kavuflturulmas› ve ‹ran ile Suriye’ye karfl› mücadelede ABD taraf›ndan rol oynat›lmak isteniyor. Türkiye özellikle ‹ran karfl›s›nda ABD taraf›ndan kullan›lmak isteniyor. Bunun için de Türkiye’nin Irak’a çekilmesi, askeri çat›flma ortam› içine girmesi, dolay›s›yla her yönden ABD’ye muhtaç hale gelmesi, ABD d›fl›nda karar verecek ve uygulama yapacak bir iradeden yoksun k›l›nmas› gerekiyor. ‹flte son zamanlarda gerçekleflen Türkiye’nin Medya Savunma Bölgelerine dönük sald›r›lar›n›n bu politikayla ba¤› vard›r. Güney Kürdistan’a yönelik Türkiye’nin s›n›r ötesi operasyonlar› ve bunu daha da büyütme çabalar› bu temelde geliflmektedir. Türkiye geçen befl y›l içerisinde yaflad›¤› çaresizlik ve ç›kmaz sonucunda AKP hükümeti taraf›ndan ABD’nin taleplerine teslim olmufl bir durumu yafl›yor.

ne te we .c om

bir sald›r› plan› dayatmaya çal›fl›yorlar. Bu konuda komployu planlayan uluslararas› güçlerle, Kürt toplumu üzerinde inkâr ve imha siyasetini pratiklefltiren sömürgeci güçler aras›nda bir uzlaflman›n, yeni bir ittifak›n ve ortak planlaman›n gelifltirildi¤i de gözleniyor. Bu durum yaln›zca Türkiye yönetiminin istek ve talepleri do¤rultusunda olmuyor kuflkusuz. Tersine uluslararas› gerici güçlerin, komployu yürüten güçlerin böyle bir sald›r› plan›n›n gelifltirilmesindeki çabalar› daha nettir. K›saca onuncu y›la dayat›lmak istenen topyekûn savafl plan›n›n uluslararas› komplocu güçlerle sömürgeci güçlerin ortaklafla gelifltirdi¤i bir plan oldu¤u a盤a ç›km›flt›r. Ç›karlar›n› t›pk› dokuz y›l önce birlefltirdikleri gibi PKK’ye karfl› imha sald›r›s›nda yeniden birlefltirmifllerdir. Böyle bir sald›r› ile herkes kendi ç›kar›n› yürütmek istiyor. Komplocu güçler bir kere daha Türkiye’yi Ortado¤u’daki siyasetleri do¤rultusunda kullanmak istiyor. Büyük Ortado¤u Projesi çerçevesinde Türkiye’ye rol oynatmay› hedefliyorlar. Biz iyi biliyoruz ki, uluslararas› komplonun örgütlenip yürütülmesinin temel bir dayana¤› buydu. ABD’nin Irak’a dönük savafl plan›na Türkiye’nin kat›lmas›, destek vermesi teme-

27

Türkiye her yönüyle ABD’ye muhtaç hale getiriliyor

ww

w.

Daha sonra Türkiye bunu telafi etmek, ABD’ye Irak savafl›nda destek vermek için birçok karar ald›ysa da ABD yönetimi bunu kabul etmedi. ‹ki devlet aras›nda befl y›l boyunca ciddi bir siyasi gerginlik, çat›flma durumu yafland›. ABD, Türkiye’yi Ortado¤u’da daraltmaya, s›n›rland›rmaya çal›fl›rken, Türkiye’de ABD’yi Irak’ta ç›kmaz içine sokmak için elinden gelen bütün çabay› harcad›. Kara Kuvvetleri Komutan› ‹lker Baflbu¤’un ifade etti¤i gibi, ABD’ye Irak’ta istedi¤ini yapt›rmayacak, yap›lmak istenenleri bozacak güce sahiptiler ve bu güçlerini de geçti¤imiz süreçte kulland›lar. Sonuçta ABD’nin Irak’ta ve Ortado¤u’da ciddi bir zorlanmas› ve ç›kmaz içine girmesi ortaya ç›kt›. Türkiye de ciddi bir daralmay› yaflad›. Bunun sonucunda, özellikle Bush yönetiminin art›k hükmünü tamamlad›¤› ve ABD’nin yeni bir yönetim oluflturma sürecine girdi¤i 2006 Kas›m’›ndaki seçimlerden sonra ABD politikalar›nda belli de¤iflikliklerle bu ortaya ç›kt›. Art›k 11 Eylül olaylar› ard›ndan Bush yönetiminin ge-

Türkiye yönetiminin zihniyeti de¤iflmemifltir 1 Mart 2003 teskeresi ard›ndan Türkiye’nin önünde zaten iki yol vard›: Ya kendini demokratiklefltirecek, Kürt sorununun demokratik çözümünü gerçeklefltirecek, böylece güçlü bir toplumsal birlik ve dayan›flma ortaya ç›kartarak kendi sorunlar›n› demokratik yöntemlerle ve kendi gücüyle çözüp hiç kimseye muhtaç olmadan bir siyasi irade gelifltirecekti, ya da ezilecek, büzülecek, yalvar-ya-


SERXWEBÛN fiubat 2008

Türkiye’nin hedefinde PKK Kerkük ve Güney vard›r

Erdo¤an ve Bush aras›nda gizli bir anlaflma imzalanm›flt›r

2007 bahar›ndan beri Türk genelkurmay›n›n gelifltirdi¤i bir tehdit de¤erlendirmesi var. Birinci olarak, Güney Kürdistan’daki devletleflme e¤ilimi Türkiye için tehdit görülüyor. ‹kinci s›rada Kerkük meselesi var. Üçüncü s›rada da PKK var. Genelkurmay tehdit alg›lamas›n› böyle ortaya koyuyor. Bu durum tabi Türkiye’yle Güney Kürdistan yönetimi aras›nda ciddi bir çeliflki ve gerginlik ortaya ç›kard›. Bunun üzerine ABD’nin de uyar›lar›yla bu tehdit s›ralamas›nda bir de¤ifliklik yapt›lar. ‹lk s›raya yeniden PKK’yi ald›lar, ona göre Kerkük ve Güney Kürdistan devletleflmesini devam ettirdiler. Böylece de “PKK’ye karfl› mücadele” ad› alt›nda gelifltirilen yeni anlaflma, ortak planlama ve prati¤e dayal› olarak Güney Kürdistan’daki geliflmeleri engellemek, kontrol alt›na almakla Kerkük sorununu kendi istekleri do¤rultusunda çözme hedeflerini de gerçeklefltirmek istiyorlar. Bunu yapabilmeleri için Güney Kürdistan’a daha fazla askeri müdahalede bulunmay› zorunlu görüyorlar. Türkiye yönetiminin bu yönlü bir askeri plan gelifltirdi¤i aç›kt›r. Bu durum ABD’yle de ortaklaflma temelinde götürülüyor. Medya Savunma Bölgelerini askeri denetim alt›na alarak PKK’yi ezmeyi, gerillay› darbeleyip siyasi günde-

ww

w.

ne t

Sonuçta Kürt inkâr› ve imhas›n› esas alan zihniyette ›srar, giderek ABD stratejisine, onun Büyük Ortado¤u Projesine teslim olmay›, Türkiye’yi ard›na kadar ABD’ye ba¤›ml› hale getirmeyi gündemlefltirdi. Nitekim 22 Temmuz seçimlerinin ortaya ç›kartt›¤› yeni yönetim, Yaflar Büyükan›t baflkanl›¤›ndaki genelkurmay ile Tayyip Erdo¤an baflkanl›¤›ndaki AKP hükümetinden oluflan yeni Türkiye yönetimi, Türkiye’yi ABD’ye ba¤lamak, Kürt inkâr› ve imhas› zihniyetinin kaderini ABD’nin Ortado¤u’da yürüttü¤ü üçüncü dünya savafl›yla ba¤l› hale getirmekteki ›srar› ve karar› oldu. Bu durum, ABD’nin de bir kere daha Türkiye’yi kendi politikalar› do¤rultusunda Ortado¤u’da çal›flt›rmak üzere denemek istemesi, böyle bir politika oluflturmas›yla birleflince, 2007’nin son aylar›ndaki Türkiye-ABD görüflmeleri ve yeniden bir iliflki düzeyinin ortaya ç›kart›lmas›n› sa¤lad›. Bush-Erdo¤an, Bush-Gül görüflmeleri ard›ndan, ABD Baflkan› Bush’un Ortado¤u’da uzun bir ziyareti, yine Türkiye’nin Cumhurbaflkan› Abdullah Gül’ün M›s›r ziyareti, bunlara dayal› olarak askeri komuta düzeyinde PKK’ye karfl› operasyonlar› yürütmek

üzere oluflturulan üçlü koordinasyon, bu koordinasyonun yürütülmesi çerçevesinde Türk genelkurmay›n›n Irak ziyaretleri ard›ndan gerçekleflen ‹ngiltere ve ABD ziyaretleri bu temelde gerçeklefliyor. Aral›k ortas›ndan bu yana Medya Savunma Bölgelerine dönük hava operasyonlar› bütün bu görüflme ve iliflkilerin ortaya ç›kard›¤› ittifaka dayanarak gerçeklefliyor. Bunu daha ileri bir operasyon düzeyine götürmek için de ortak karar al›p planlama yap›yorlar, çaba harc›yorlar. ABD’nin teflvik ve istemleri do¤rultusunda Türkiye yönetimi PKK’ye karfl› mücadelesini, yani Kürt inkâr› ve imhas›na dayanan politikas›n› Güney Kürdistan’a dönük daha kapsaml› askeri harekatlar düzenleyerek gerçeklefltirmeyi hedefliyor.

mi etkileyecek mücadele yürütemez hale getirmeyi, buna dayanarak Güney Kürdistan’daki mevcut federe devlet oluflumunu daralt›p s›k› s›k›ya kontrol alt›na almay› ve Kerkük’ün Güney Kürdistan federasyonuna kat›l›m›n› önlemeyi hedefliyorlar. Türkiye yönetimi bunu ABD’yle iliflki ve ittifak temelinde ancak yapabilece¤ini görüyor. Bunun karfl›l›¤› olarak da Tayyip Erdo¤an yönetimi ABD’ye söz verdi. Gizli anlaflma yapt›lar. ABD’nin istekleri do¤rultusunda ‹ran karfl›s›nda ve Ortado¤u’da rol oynama sözü verdiler. ABD’de, Türkiye’nin mevcut tehdit alg›lamas›n› PKK’yi hedefleme temelinde yürütmesine f›rsat ve imkân verme sözü verdi. Anlaflma bu temelde oluflmufltur. Bu çerçevede hava operasyonlar›n› bafllatt›lar. Bunu kara operasyonu haline getirme haz›rl›klar›n› sürdürüyorlar. Sadece girip-ç›kacak bir operasyonu de¤il, Türk ordusunun Güney Kürdistan’daki mevcut mevzilenmesini kat kat aflacak bir gücü Güney Kürdistan’da mevzilendirecek bir operasyonu hedefliyorlar. Dolay›s›yla bu yeni süreçte Türk ordusunun Güney’e girifli bir operasyon yapma ve sadece PKK’yle savaflma çerçevesinde olmayacak, onu da aflarak Güney Kürdistan’a yerleflen, Güney Kürdistan co¤rafyas›n› denetim alt›na alan, burada gerillay› hareket edemez hale getirirken, ayn› flekilde Güney Kürdistan yönetimini de s›k› bir denetim alt›na almay› hedefleyen bir askeri mevzilenme düzeyine getirilecektir. Bu konuda ABD ile Türkiye anlaflm›flt›r.

ew e. c

kar olacak, sonunda ABD’nin isteklerini kabul edip ona teslim olacakt›. Befl y›l boyunca baflta Önder Apo olmak üzere, hareketimiz birincisinin gerçekleflmesi için gerçekten de büyük çaba harcad›. Büyük özveride bulundu. Her türlü ça¤r› yap›ld›, gerçekler ortaya kondu, ayd›nlat›ld›. Demokratikleflme temelinde bir özgür iradeli durufl gücü haline gelebilmesi için Türkiye yönetimine, Kürt toplumu olarak her türlü deste¤in verilece¤i vaat edildi ve vaadin gerekleri pratikte ortaya konuldu. Fakat bu, Türkiye’yi demokratik dönüflüme çekmeye yetmedi. Türkiye yönetimini zihniyet de¤iflimine götürmedi¤i gibi, Türkiye toplumunda, ayd›n ve demokratik güçlerinde de yeni bir siyasi inisiyatif ortaya ç›kartacak geliflmeler yaratamad›. Zay›f kald›.

om

28

Güneyli güçler de bu plana dahil ediliyor Bu temelde KDP ve YNK’nin bu politikayla kendilerini uyumlu hale getirmeleri için üzerlerinde yo¤un bir bask› kuruldu ve hala da sürdürülüyor. YNK yönetiminin de bu politikaya teslim oldu¤u ifade ediliyor. Zaten YNK sözcülerinin aç›klamalar›ndan da bu gözüküyor. En son ABD D›fliflleri Bakan›n›n Ba¤dat’ta Barzani ve Talabani’yle yapt›¤› görüflmede bu politikay› dayatt›¤›, bu güçlerin ABDTürkiye iliflkilerinin geliflmesine zarar vermeyecek ve ters düflmeyecek bir


fiubat 2008 SERXWEBÛN ç›kar hesaplar›n›n konusu PKK ve PKK’ye karfl› mücadelede kendi ç›karlar›n› uzlaflt›rarak ittifaka ulaflt›rmak istiyorlar. Ve bunu önemli ölçüde gerçeklefltirdikleri de anlafl›l›yor. Bu politikay› pratiklefltirecekleri, bununla sonuç almaya çal›flacaklar› anlafl›l›yor. Bu bak›mdan da yeni bir pazarl›k ve planlama temelinde, uluslararas› komplonun yeniden sald›r›ya geçirilmek istendi¤ini söyleyebiliriz.

miz halk› haz›rlay›p yönlendirerek, bu direnifl hamlesini bu düzeyde gelifltirmeyi hedefliyor. Bunun için propaganda-ajitasyon çal›flmalar›nda ve ideolojik mücadelede belli bir geliflme vard›r. Êdî Bese kampanyas›n› sürdürecek, düflman sald›r›lar›n› teflhir edecek, Kürt sorununun demokratik çözümünde Kürt halk›n›n tutumunu tüm kamuoyuna aç›kça gösterecek ve Kürt halk›n›n direniflinin sesi olacak bir mücadeleyi, çal›flmay› sürdürüyoruz. Eksikliklerimiz var, zay›f kald›¤›m›z yönler var. ‹mkânlar yar› yar›ya bile kullan›lm›yor. Bunlar› görüp gidermeye çal›fl›yoruz.

ne te we .c om

politika izlemelerini istedi¤i bir gerçektir. fiimdi bu temelde bir iç tart›flma, politik bask› ve pazarl›k bu güçler aras›nda yaflan›yor. ABD, Türkiye ve Güney Kürdistan yönetimi aras›nda yo¤un bir pazarl›¤›n oldu¤u tart›flma götürmez bir gerçektir. KDP içerisinde farkl› yaklafl›mlar›n oldu¤u, böyle bir politikay› tam benimsemek istemedi¤i yönünde bilgiler var. Ne kadar gerçek bilemiyoruz, ne kadar direnirler bu da bilinmiyor. Fakat eskisi kadar ABD-Türkiye ittifak›yla birleflerek Kürtler aras› yeni bir çat›flman›n taraf› olmayabilirler. Yaln›z ABD’nin taleplerine karfl› ç›kacaklar›, dolay›s›yla Türkiye’nin mevcut politikalar› karfl›s›nda aktif direnç gösterecekleri de beklenemez. En az›ndan bafllang›ç süreci aç›s›ndan zay›ft›rlar, böyle bir direnç göstermeleri zordur. ‹flte Kürt inkâr› ve imhas› siyaseti içinde bulundu¤umuz koflullarda böyle yürütülmek isteniyor. Dikkat edilirse yine Güney Kürdistan var iflin içinde, yine çeflitli pazarl›klar var. Türkiye’nin, ABD politikalar› do¤rultusunda Ortado¤u’da kullan›lmak istenmesi var. Ve bu temelde de PKK’nin yeniden pazarl›k konusu edilmesi var. Dokuz y›l önce uluslararas› komplo bafllat›l›rken de, Önder Apo’nun imhas› temelinde Türkiye’nin ABD politikalar›na evet demesi, ABD’nin Irak’a yönelik savafl›n› desteklemesi söz konusuydu. Önder Apo’ya dönük 15 fiubat sald›r›s› bu temelde ve böyle bir pazarl›k sonucunda gerçeklefltirilmiflti. fiimdi de ABD’nin ‹ran politikas› do¤rultusunda Türkiye’nin kullan›lmas› için PKK’ye karfl› topyekûn savafl yürütülmesine onay veriliyor. Onaydan da öte destek veriliyor. Ortak bir planlama temelinde “PKK ortak düflman›m›z” denerek uluslararas› komplo yeniden canland›r›lmak isteniyor. Hem Önderli¤i, hem gerillay›, hem de halk› hedefleyen topyekûn bir sald›r› böyle bir anlaflma, ittifak temelinde gerçeklefltirilmek isteniliyor. fiimdi 2008 y›l›na uluslararas› komplo güçlerinin dayatmak istedi¤i sald›r› plan› böyledir. Yeniden uluslararas› komployu canland›rmak, kendi aralar›ndaki politik pazarl›klar›n,

29

Bu yeni plana karfl› direnifl mücadelesini yükseltmeliyiz

ww

w.

Hareket olarak biz de bu durumu on y›l öncesinden çok daha duyarl› bir yaklafl›mla, günü gününe izleyerek de¤erlendirmeye ve buna karfl› direnifl mücadelesini planlay›p örgütlemeye ve yürütmeye çal›fl›yoruz. Bu konuda HPG’nin yürüttü¤ü haz›rl›klar var. Genel hareketimizin yürüttü¤ü haz›rl›klar var. Kendisini bu topyekûn sald›r› karfl›s›nda aktif direnifl gösterecek bir anlay›fla, örgütsel yap›lanmaya, mevzilenmeye ve taktik durufl içine çekmeye çal›fl›yor. Bu konuda önemli bir düzey kazan›ld›¤› söylenebilir. Büyük ölçüde hareketimiz bu topyekûn sald›r› karfl›s›nda aktif savunma çizgisinde etkili bir direnifl gösterecek düzeye ulaflm›flt›r. Mevcut durumda Êdî Bese kampanyam›z böyle bir direnifli gelifltirme temelinde sürdürülüyor. Êdî Bese hamlesinin kapsam› daha genifllemifl, içeri¤i daha derinleflmifl bulunuyor. Bu önemlidir ve hareketi-

Êdî bese ile Kürt halk› ayaktad›r

fiimdi fiubat’a giriflle birlikte yine uluslararas› komployu lanetlemek ve ona karfl› direnifl mücadelesini gelifltirmek üzere Kürt halk› ayakta! ‹flte Kuzey’de canl› kalkan hareketi olarak gerillaya ve halka dönük sald›r›lar›n durdurulmas› amac›yla kitleler aya¤a kalkm›fl durumdad›r. Çeflitli etkinlikler, yürüyüfller düzenliyorlar. Öyle anlafl›l›yor ki, fiubat boyunca bu halk direnifli çok de¤iflik yöntemlerle geliflerek sürecektir. Hatta Êdî Bese kampanyas›n›n amaçlar› gerçekleflene kadar büyüyüp devam edecektir. Bu direniflin Kürdistan’›n di¤er parçalar›nda da destek bulmas›, ortak yürütülmesi durumu söz konusudur. Bat› Kürdistan’da ve yurtd›fl›ndaki halk Kuzey’deki mücadeleyle aktif bütün-


SERXWEBÛN fiubat 2008

“Görüldü¤ü gibi halk›m›z›n siyasal eylemlili¤inin belli bir geliflme gösterdi¤i aç›k bir gerçektir. Ancak eksiklikleri var, zay›fl›klar› var. Kürt halk potansiyelinin üçte biri bile henüz tam devreye konmufl de¤ildir. Daha harekete geçirilmemifl çok büyük bir mücadele potansiyelinin var oldu¤u, Kürt halk›n›n böyle büyük direnme potansiyeline sahip oldu¤u tart›flma götürmez bir gerçektir”

ew e. c

bu büyük direnifle haz›rlanma çal›flmalar› yürütülüyor. Örgütsel planlamalar, düzenlemeler düflman sald›r›lar›n› karfl›layacak, bofla ç›kartacak düzeye getirilmeye çal›fl›l›yor. Pratik, teknik haz›rl›klar her türlü düflman sald›r›lar›n› k›racak, düflmana a¤›r darbeler vuracak bir düzeyde yo¤unca yap›l›yor. fiu ana kadar ulafl›lan düzey her türlü sald›r›y› karfl›lamaya asgari olarak haz›r olma düzeyidir.

Söz anlam›n› yitirmemeli

Bu görevleri pratikte nas›l gerçeklefltirece¤iz? fiimdi tehlike bu kadar büyükse, uluslararas› komplo hala umutlar›n› kaybetmemifl, yeni planlarla sald›rarak sonuç alma umut ve hesab› güdüyorsa ve bunun karfl›s›nda bizim de çok daha bütünlüklü, hareket ve halk olarak çok daha kapsaml›, etkin, çok yönlü bir direnifl mücadelesini gelifltirme zorunlulu¤umuz varsa, komplonun onuncu y›l› ancak böyle bir aktif direniflle bofla ç›kart›lacaksa, o zaman bu direnifli göstermek hangi ruhla, zihniyetle, duruflla baflar›l›r? Elbette bu soru soruldu¤unda yine akl›m›za Viyan gerçe¤i geliyor. Viyan çizgisi bu konuda da bizim için ö¤reticilik çizgisidir. Nas›l karfl›lad› sekizinci komplo y›l›n› Viyan arkadafl? “Söz anlam›n› yitirmemeli” dedi. “Ne pahas›na olursa olsun sözün gere¤i yerine getirilmelidir” dedi. Ve o büyük, kendini atefl topu yapan direnifl öyle ortaya ç›kt›. En büyük tehlikeyi, düflman sald›r›lar› karfl›s›nda bizi en zay›f b›rakacak tutumu, sözün anlam›n› yitirdi¤i durum olarak de¤erlendirdi. Ve bu konuda uyard›, mevcut durumu elefltirdi. O büyük direnifli bu sözlerin dinlenmesi, elefltirilerinin dikkate al›nmas› ve bunun gere¤inin

ww

w.

ne t

lefliyor, destek veriyor. Bütün bast›rma, pasifikasyon hareketlerine karfl› Do¤u Kürdistan halk›n›n da direnifli var. Güney’de de belli bir duyarl›l›k ve direnç oluflmufl durumdad›r. Türkiye ordusunun Güney’e dönük sald›r›lar› gelifltikçe, Güney halk›n›n tepkileri ve direnifli de geliflecektir. Görüldü¤ü gibi halk›m›z›n siyasal eylemlili¤inin belli bir geliflme gösterdi¤i aç›k bir gerçektir. Ancak onun da eksiklikleri var asl›nda, zay›fl›klar› var. Kürt halk potansiyelinin üçte biri bile henüz tam devreye konmufl de¤ildir. Daha harekete geçirilmemifl çok büyük bir mücadele potansiyelinin var oldu¤u, Kürt halk›n›n böyle büyük direnme potansiyeline sahip oldu¤u tart›flma götürmez bir gerçektir. En önemlisi de gerillan›n haz›rl›¤› ve direniflidir. Düflman cephesi sald›r›lar› askeri boyuta tafl›d›kça, daha büyük görev ve sorumluluk gerillaya düflüyor. Gerillan›n bu gerçekleri görmesi, kendini bu sald›r›lara cevap verecek bir taktik ve tarza ulaflt›rmas›, mevzilenmesini buna göre gelifltirmesi, pratik haz›rl›klar›n› yapmas› ve her türlü sald›r›y› bofla ç›kartacak ve etkin bir direnifl gösterecek bir güce kendini ulaflt›rmas›, uluslararas› komplonun onuncu y›lda daha a¤›r darbeler yiyerek çöküfl süreci içine sokulmas› aç›s›ndan büyük önem tafl›yor. Gerillan›n bu bilinçle hareket etti¤i bir gerçektir. HPG Askeri Konsey toplant›s› bu temelde gerçeklefltirilmifltir. HPG’ye ba¤l› kollar›n toplant›lar›, tart›flmalar›, kendilerini yeniden yap›land›rma ve planlama çal›flmalar› bu temelde gelifliyor. Her alanda bu toplant›lar›n ortaya ç›kard›¤› planlar do¤rultusunda pratik haz›rl›k çal›flmalar› yürütülüyor. Kendini buna göre e¤itme, haz›rlama, düflüncede

tüm yoldafllar taraf›ndan, hareketimiz taraf›ndan yerine getirilmesini sa¤latmak için yapt›. Bu önemlidir. Komplo tan›mlanm›flsa, çözümlenmiflse, komploya karfl› Önderlik ve halk direnifli çok ileri düzeydeyse, geriye kalan bunlar› prati¤e dönüfltürecek militan gücün, öncü gücün komploya karfl› verdi¤i mücadele sözünün gereklerini pratikte eksiksiz yerine getirmesidir. Büyük bir pratik direnifl konumu içinde olmas›d›r. Sözünün gere¤ini her an, her saniye ve bulunan her ortamda eksiksiz pratiklefltirmesidir. K›saca oportünizme düflmemektir. Baz› gerçekleri görüp, anlay›p ona göre söz söyleyip de, gere¤ini yerine getirmekten uzak düflmemektir. Söz ve eylem bütünlü¤ünü en ileri düzeyde yaratmakt›r. ‹flte bu Önderlik gerçe¤inin de en temel özelli¤i oluyor. En büyük Önderlik ölçüsü söz ve eylem bütünlü¤ünün sa¤lanmas›d›r. Çok iyi biliyoruz ki, Önder Apo gerçe¤i de söyledi¤ini yapan, yapabileceklerini söyleyen bir gerçekliktir.

om

30

En büyük güç örgütte ve yoldafll›k iliflkilerindedir

‹flte Viyan gerçe¤i de bize böyle bir militan olmay› ö¤retti. Viyan arkadafl hepimizi böyle bir çizgi militan› olmaya ça¤›rd›. Önderlik ölçülerini bu düzeyde tutturmam›z› istedi. Bunun için en büyük gücün örgütte oldu¤unu, yoldafll›k iliflkilerinde oldu¤unu ifade etti. Bu büyük de¤erlere sahip ç›k›lmas› gerekti¤ini, bunlar›n hiçbir zarara u¤rat›lmamas› gerekti¤ini söyledi. Bu konuda oportünist ve teslimiyetçi yaklafl›mlar›n içine asla düflülmemesi gerekti¤ini söyledi. Militan olarak söz söyleyip, mücadele ortam›na ç›k›p da pratikte onun gere¤ini yerine getirmeyen, kendine göre yaklaflan, kendine göre yaflam ölçüleri gelifltiren tutumlar›n olmamas›n› istedi. Zorluklar ne olursa olsun, engeller nereden gelirse gelsin, özgürlük çizgisinde, özgür yaflam duruflunda sonuna kadar kararl› olunmas›n› ve sa¤lam bir durufl gösterilmesini istedi. Bizi baflar›ya götürecek


fiubat 2008 SERXWEBÛN

“Viyan büyük gücün örgütte, yoldafll›k iliflkilerinde oldu¤unu ifade etti. Bu büyük de¤erlere sahip ç›k›lmas› gerekti¤ini, bunlar›n hiçbir zarara u¤rat›lmamas›, bu konuda oportünist ve teslimiyetçi yaklafl›mlar›n içine asla düflülmemesi gerekti¤ini söyledi. Militan

ne te we .c om

militanl›¤›n bu oldu¤unu ifade etti. Neden? Çünkü zay›fl›klar gördü, eksiklikler gördü, afl›nmalar gördü. Yeniden partileflme do¤rultusunda çeflitli sözler söyleyip de pratikte onun gere¤ini yerine getirmeyen, onunla 180 derece ters düflen yaklafl›mlar› gördü. Bunlar› büyük tehlike olarak alg›lad›, tan›mlad› ve bu tehlikelere karfl› Önderlik çizgisinde fedai militan kadro duruflunun ölçülerinin nas›l olmas› gerekti¤ini hem o büyük yo¤unlaflmas›yla sözlü olarak ortaya koydu, hem de pratik eylemiyle onun gereklerini yerine getirdi. Öyle kendine göre her türlü yaklafl›m gösterebilen c›l›z, keyfi, özerk, sözü ve prati¤i birbirinden kopuk durufllar›n baflar› getirmeyece¤ini ortaya koydu. Ve bu konuda sözünü bize dinletebilmek için, kendi do¤rular›na itibar edip, onlara göre hareket etmemizi sa¤latabilmek için kendini kavurup kömür haline getirdi. Bu büyük bir elefltiridir. Birilerinin gerçekleri bize gösterebilmek için kendini kömür yapmas› ciddi bir zay›fl›k içinde oldu¤umuzu gösterir. Tarihte de böyle olaylar var. ‹nsanl›¤›n içine düfltü¤ü gaflet durumlar›n›n, zay›fl›klar›n afl›lmas› için öncülerin kendilerini yakt›klar›, y›kt›klar›, paramparça ettikleri biliniyor.

31

Militan özgür kiflilik durufludur

yaklaflan, yaflam ölçüleri gelifltiren tutumlar›n olmamas›n› istedi”

l›l›¤›, disiplini, yaflam› ortaya ç›kartmam›z gerekiyor. Baflka türlü olmaz, hiçbir zorluk böyle bir düzey kazanman›n önünde engel olamaz. Viyan arkadafl onu da ifade ediyor, “benim de zorluklar›m oldu” diyor. “Bir birey olarak zorluklar›m oldu, canl› bir insan olarak zorlanmalar›m oldu, genç bir kad›n olarak bu büyük mücadelede zorluklar›m oldu, ama bunlara asla teslim olmad›m” diyor. “Asla gerilikle ve gericilikle uzlaflmad›m, o zorlanmalar ve bask›lar karfl›s›nda özgür yaflam tutkumu ve direncimi kaybetmedim” diyor. Sonuç militan özgür kiflilik durufludur. Demek ki insan iddial› olursa, istekli olursa, kararl› davran›rsa her zorlu¤u yenebilir, her engeli aflabilir, her türlü gerili¤i, köleli¤i k›rabilir. Özgürlük dünyas›nda yaflayan, hareket eden büyük bir insan gerçe¤ine ulaflabilir. ‹flte içinde bulundu¤umuz bu kritik süreçte, düflman sald›r›lar›n›n topyekun bir hal ald›¤› ve hala uluslararas› komplonun amaçlar›n› baflarmak için kendisini yeniden canland›rmaya çal›flt›¤› süreçte, komployu yerle bir edecek ve baflar›s›z k›lacak, onun umut ve beklentilerini k›rmaktan öteye politik-askeri olarak da ona öldürücü darbeyi vuracak olan Viyan’laflmak böyle bir kiflilik kazanmakt›r. Baflar› ancak gerçekleri bu kadar derin gören, duyarl› yaklaflan, bu düzeyde yo¤unlaflan ve onlar›n sonucunu kendini kavurup kömür edecek kadar fedakâr, cesur bir eylem içerisine çeken kiflilikle olur. Böyle bir kiflilik kazand›¤›m›z zaman düflman sald›r›lar› ne kadar azg›n olursa olsun, amaçlar› ne kadar vahfli, kötü olursa olsun, yine engeller ve zorluklar ne kadar çok olursa olsun, yenemeyece¤imiz hiçbir düflman, baflaramayaca¤›m›z hiçbir görev olamaz. Nerede olursak olal›m, nas›l ya-

ww

w.

fiimdi Viyan arkadafl gerçe¤i de bu büyük tarihsel uyar›lar›n, ça¤r›lar›n son halkas›n› oluflturuyor. Bu anlamda büyüktür, yücedir, derindir. Fakat bizim aç›m›zdan da tabi çok derin bir sorgulamay› gerektiren, çok a¤›r bir elefltiridir. Demek ki bilincimiz çok geri, anlama düzeyimiz zay›f, söze anlam verme, onun gere¤ini yerine getirme de zay›fl›klar›m›z var. Çok unutuyoruz, tarihin geri ça¤lar›ndaki insanlar›n durumunu arz ediyoruz. Onlar› çok aflan bir düzeye henüz ulaflamam›fl›z ki, bizi uyaran örnek onlar› uyaran örnek gibi ortaya ç›k›yor. Bu bak›mdan da tabi kendimizi sorgulamam›z gerekli, do¤ru çizgiye çekmemiz gerekli. Böyle bir uyar›ya ihtiyaç b›rakmayacak bir duyar-

olarak söz söyleyip, onun gere¤ini yerine getirmeyen, kendine göre

parsak yapal›m bu duyarl› kiflilik, bu kadar sözü ve eylemi bir olan kiflilik kesinlikle sonuç al›r, baflar› kazan›r. ‹flte uluslararas› komploya dayatmam›z gereken kiflilik bu oluyor. Böyle bir kiflilik kazanmada en büyük ö¤retmenimiz, ders ç›kartaca¤›m›z, örnek alaca¤›m›z kiflilik Viyan kiflili¤i, flehitlerimizin kiflili¤i oluyor. ‹ki y›l boyunca Viyan kiflili¤inin yaratt›¤› duyarl›l›k ve öncülük temelinde hareket olarak da, halk olarak da komploya karfl› mücadelede yeni bir süreci gelifltirdik. Bir kere komployu kesinlikle içimizden söküp atma, düflman etkilerini içimizde silme anlam›nda bir ideolojik mücadele süreci gelifltirdik. Di¤er yandan politik ve pratik olarak da ‹mral› sistemini parçalayarak Önderli¤in özgürlü¤ünü sa¤latacak bir sürecin gelifltirilmesini öngördük. Bizim de onuncu y›la dayatt›¤›m›z mücadele gerçe¤i budur. Düflman›n uluslararas› komployu yeniden canland›rarak PKK’yi imha ve tasfiye planlar›na karfl›, PKK olarak bizim de onuncu y›la dayatt›¤›m›z kendi içimizden bafllamak üzere uluslararas› komplo gerçe¤ini, düflman gerçekli¤ini, her türlü gerilik ve gericilik olay›n› yenilgiye u¤ratmak, y›k›p atmak, bunu gerçeklefltirecek büyük mücadeleyi ideolojik, siyasi ve askeri düzeyde gelifltirmektir. Hareket olarak da, militanlar olarak da karar›m›z budur; Önderlik karar› bu, hareketimizin karar› bu, halk›m›z›n karar› budur. Bizi böyle bir karar do¤rultusunda hareket etmeye ça¤›ran Viyan gerçe¤i, flehitler gerçe¤i böyledir. Biz komplonun bu onuncu y›l gerçe¤ini böyle alg›l›yor, bu temelde tekrar tekrar hayk›r›yoruz: Kahrolsun Uluslararas› Komplo! B‹J‹ REBER APO!


SERXWEBÛN

32

fiubat 2008

om

TÜRK ÖZEL SAVAfi REJ‹M‹ VE BASIN YAYIN

Kürdistan’da kurumsallaflfltt›r›lan özel savafl rejimi, Türkiye’deki devletin mekanizmas›n› da etkisi alt›na alm›flfltt›r. “K Öyle ki, Ankara’daki devlet merkezi, Kürdistan’da özel savafl yürüten güçlerin denetimi alt›na girmiflflttir.

Ülke bütçesinin büyük bir bölümü Kürdistan’daki özel savafl harcamalar›na aktar›lm›flfltt›r. Meclis, özel savafl güçlerinin istedi¤i kararlar› almakla yükümlü hale getirilmiflflttir. Toplum, özel savaflfl››n her yönüyle hizmetine

ew e. c

sokulacak biçimde ideolojik bombard›man alt›na al›nm›flfltt›r. Sonuçta Susurluk’ta da ortaya ç›kt›¤› gibi, Türkiye’deki devlet çete devleti, sistem de özel savafl rejimine dönüflflm müflflttür” lir cinsten olabilir. Yarat›lan bu yan›lsaman›n kendisi bile özel savafl rejiminin kendini restore ederken ne kadar aldat›c› bir konumda bulundu¤unu göstermektedir. Bu da Türkiye’de özel savafl rejiminin kendini restore etmede kulland›¤› yöntemleri ele almay› ve üzerinde ›srarl› bir flekilde durmay› gerekli k›lmaktad›r.

Psikolojik savafl boyutuyla özel savafl

Özel savafl rejimi kendini restore ederken kulland›¤› yöntemler daha çok psikolojik savafl çerçevesinde gelifltirilmektedir. Bu noktada denilebilir ki, günümüzde psikolojik savafl özel savafl›n öne ç›kan yönü olmaktad›r. Psikolojik savafl›n, özel savafl›n sacayaklar›ndan birini oluflturmas›, ayn› zamanda dönemsel olarak özel savafl taraf›ndan günümüzde öne ç›kar›lmas›n›n nedenlerinden birini de oluflturmaktad›r. De¤iflik dönemlerde savafllar›n fliddet araçlar›na baflvurulmadan sürdürüldü¤ü, hatta kimi zaman fliddet araçlar›na baflvurulsa da psikolojik amaçl› kullan›ld›¤› bilinmektedir. I. ve II. Dünya Savafllar› aras›ndaki dönemde yürütülen sinir savafl› 1950’ler sonras› sürdürülen so¤uk savafl bu kapsam dahilinde yürütülen savafl türleri olarak tarihe geçmifltir. Bu her iki dönemde de, t›rmand›r›lan savafl söylemleriyle karfl›t olarak ilan edilen güçlerin iradesi teslim al›nmaya çal›fl›lm›flt›r. ‹radeyi teslim alma yöntemi olarak gelifltirilen bu savafl türleri daha sonra

ww

w.

ne t

Türk özel savafl rejimi tarihinin en zorlu döneminden geçmektedir. ‹deolojik ve siyasi alanda yaflad›¤› k›r›lma onu kendini yeniden restore etmeye zorlarken, 21. yüzy›l›n gerekleri karfl›s›nda da tasfiye olmakla karfl› karfl›ya bulunmaktad›r. Bu nedenle özel savafl rejimi tarihinde görülmedi¤i kadar kirli savafl›n› t›rmand›rmaktad›r. Ekonomi, siyaset, diplomasi tamam›yla özel savafl›n hizmetine sunulurken, sosyal ve kültürel alan da özel savafla güdümlü hale getirilmektedir. Bugün Türkiye’de yaflananlar bütünüyle bu çerçevede geliflmektedir. Askeri olarak özel profesyonel orduya geçifl çabalar›na h›z verilirken, modern teknikle donan›m gerçekleflmekte, siyasi olarak hükümet ve ordu uzlaflmas› öne ç›kar›lmakta, ideolojik olarak Türk-‹slam sentezine yeni bir biçim kazand›r›lmaktad›r. Toplumsal alanda ise “bizim çocuklar” mant›¤›yla Türkiye’nin sa¤c›s›, dönek solcusu, sözde demokrat›, liberali, milliyetçisi, dincisi, laiki vb bir araya getirilmekte, Kürtler düflman ilan edilmektedir. Bu flekilde TC devleti Kürtlere karfl› ilan edilmifl savafl›n aç›k yürütücüsü taraf› haline gelmifltir. Türkiye’de özel savafl rejiminin kendini bu flekilde restore ederek konumland›rmas›, Türkiye’nin mevcut gerçekli¤ini ortaya koymaktad›r. Türkiye’deki özel savafl rejimini buna göre ele al›p de¤erlendirmenin gere¤i vard›r. Kimilerine göre, AKP ve genelkurmay ittifak› olan mevcut rejimin hileleri, takkiyeleri kabul edilebi-

özel savafl›n da ana ayaklar›ndan biri haline getirilmifltir. Bununla hedeflenen, has›m güçlerin iradelerinin teslim al›nmas›, yönlendirilmesi, bilinçlerde mu¤lakl›klar yarat›larak d›fltan etkilenmeye aç›k hale getirilmesidir. Bu flekilde ele al›nan psikolojik savafl, özel savafl›n di¤er iki aya¤› olan gayri nizami harp ve istikrar harekatlar›n›n bir tamamlayan› olarak kabul görmüfltür. Ancak her ne kadar bir tamamlayan olarak ele al›nsa da s›ralamada öncelikli bir konumda da bulundurulmufltur. Çünkü özel savafl›n gayri nizami harp ve istikrar harekat› bölümünün devreye girebilmesi için, mutlaka psikolojik ortam ve ön koflullar›n›n haz›rlanmas›na ihtiyaç vard›r. Bunun gereklerinin yerine getirilmesi görevi de psikolojik savafl kapsam›nda ele al›nm›flt›r. Psikolojik olarak toplum düflünsel olarak harekete geçirilecek güçler haz›r hale getirilebildi¤inden, özel savafl› sürdürmek de olanakl› hale gelmektedir. Destabilize ve stabilize olarak kendi içerisinde dönemlere ayr›flt›r›lan istikrar harekat›n›n gerçekleflmesinde toplum psikolojik olarak buna haz›rlanmakta ve yap›lan askeri darbelerle de son nokta konulmaktad›r. Öyle ki, toplum yaflanan karmaflaya, çözümsüz kalan sorunlara art›k son verilmesini ister hale getirildikten sonra darbeler gerçeklefltirilmek istenmektedir. Demokrasi güçlerinin yaflanan sorunlar› çözmeye haz›r hale gelemedi¤i koflullarda, gerçekleflen darbeler topluma kurtar›c› olarak sunulmufltur.


fiubat 2008

SERXWEBÛN

nan ve siyasetin hizmetine sunulan özel savafl›n da kendini kendi içerisinde aflmas› gibi bir koflul yaratm›flt›r.

Ortado¤u’da siyaset ekonomiyi siyaseti ise savafl belirler

mekte, siyaseti ise savafl belirlemektedir. Ortado¤u’nun bu gerçekli¤i, ekonomi-siyaset, siyaset-savafl iliflkisini yeniden ele almay› gerekli k›lmaktad›r.

Türk özel savaflfl››

ne te we .c om

Gayri nizami harp diye adland›r›lan kontrgerilla harekat› için de benzeri bir durum söz konusudur. Kifliler, toplumun belirli kesimleri önce bu harekata haz›r hale getirilmektedir. fioven, milliyetçi duygular, halk›n istismara aç›k duygular›, din, hep bu çerçevede kullan›lan ideolojik araçlar olarak öne ç›km›flt›r. Bunlar ayn› zamanda özel savafl›n kulland›¤› ideolojik temel argümanlar da olmaktad›r. Bu flekilde ister gayri nizami harp, ister istikrar harekat› olsun, özel savafl›n bu temel iki aya¤› da harekete geçirilirken, öncelikli olarak kullan›lan psikolojik savafl olmaktad›r. Psikolojik savafl, özel savafl›n uygulanmas›nda en ciddi, en uzun süreli ve en masrafl› olan k›sm›n› oluflturmaktad›r. Çünkü hedefi toplum ve bireydir. En geliflkin teknik bile onu kullanacak insan olmadan ifle yaramamaktad›r. Bu nedenle de özel savafl›n sürdürülmesinde, toplumun buna haz›r hale getirilmesi san›ld›¤›ndan daha çok planlama ve kapsaml› bir harekat› gerekli k›lmaktad›r. Uzun süreli araflt›rmalar sonucu toplumun nas›l etki alt›na alaca¤›n› saptayan araflt›rma kurulufllar›ndan tutal›m, bu konu üzerinde duracak olan kiflilerin haz›rlanmas›na var›ncaya kadar, gerekli haz›rl›klar›n yap›lmas›n› gerektirmektedir. Bu çerçevede özel bir uzmanl›k alan› olarak ele al›nm›flt›r. Özel savafl›n temel karargahlar›ndan olan Pentagon’da bu kapsam dahilinde genifl çal›flmalar›n yap›ld›¤› ve buradan da dünyan›n birçok bölgesine yay›ld›¤› bilinmektedir. Asl›nda bu durum, ilk baflta strateji olarak ele al›-

33

ww

w.

Savafl stratejistleri savafl için, “politikan›n fliddet araçlar› kullan›larak devam ettirilmesi” biçiminde bir tan›mlamada bulunmaktad›r. Bunu güçlendirmek için de “politikay›, savafl›n belirlendi¤i döl yata¤›” olarak kabul etmektedirler. Genel anlamda savafl-siyaset iliflkisine bak›ld›¤›nda, bu tan›m do¤ru olarak da kabul edilebilir. Ancak bu eksik ve her durumda geçerlili¤ini koruyan bir tespit de¤ildir. Bu nedenle de indirgemeci bir yaklafl›mla savafl-siyaset iliflkisini bu flekilde ele almak do¤ru olmamaktad›r. Bu görüflün daha iyi anlafl›lmas› aç›s›ndan, toplumsal alanda alt ve üst yap› kurumlar› aras›ndaki iliflkilerin de yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir. Genel yaklafl›ma göre alt yap›n›n üst yap›y› belirledi¤i kabul edilir. Kimi durumlarda üst yap›n›n alt yap›y› belirledi¤i de görülmektedir. Dolay›s›yla alt ve üst yap› aras›ndaki iliflkiyi mutlaklaflt›rmak do¤ru bir yaklafl›m olmayaca¤› gibi, formel bir yaklafl›mdan da öteye gitmeyecektir. Savafl-politika, alt yap›-üst yap› iliflkilerinin bugüne kadar savunuldu¤undan daha farkl› bir konumda bulundu¤u bölgelerin bafl›nda yer alan Ortado¤u, bu konularda bizleri yeniden düflünmeye ve farkl› de¤erlendirmelerde bulunmaya götürmektedir. Ortado¤u’da siyaset ekonomiyi belirle-

Özel savafl olgusuna da bu çerçevede bakmak gerekmektedir. Özel savafl strateji olarak savafl›n özellefltirilmesini anlatmaktad›r. Savafl›n özellefltirilmesi ise, hangi co¤rafyada gerçeklefliyorsa ona göre bir biçim ve içerik kazanmas›n› gerektirmektedir. Vietnam’da özel savafl, savafl›n Vietnamlaflt›r›lmas›yd›. fiili’de özel savafl, askeri faflist darbenin gelifltirilmesiydi. Arjantin’de özel savafl, sisteme muhalif olan toplumsal kesimlerin tepkilerinin yumuflat›lmas›yd›. Hep bu flekilde, stratejistlerin yapm›fl oldu¤u planlamalar biçiminde hayata geçirilmeyi ifade ediyordu. O nedenle de belirlenen, yön verilen bir olgu olarak ele al›nmaktayd›. Ancak Türkiye’deki özel savafl tüm bu yukar›da belirttiklerimizi içermekle birlikte, bunlardan farkl› özelliklere de sahiptir. Türkiye’de özel savafl, özel savafl›n tüm sacayaklar› üzerine kurularak gelifltirilmifltir. Cumhuriyetin ilan›ndan bu yana sürekli sorun ve çat›flma yaflayan Türk devleti, oluflumundan günümüze adeta savafls›z bir dönem yaflamam›flt›r. 1925’ten 1940’a kadar Kürtlere karfl› yürütülen savafl, II. Dünya Savafl›’nda her ne kadar fiilen yer al›nmasa da, ekonomik ve siyasal alanda yaflanan gerilim ve haz›rl›klar, savafla bir biçimiyle girilmifl gibi bir sonuç yaratm›flt›r. 1950’lere gelindi¤inde de Kore’ye asker göndererek, ülke içinde yürütülen savafl uluslararas› alana tafl›r›lm›flt›r. 1960’ta gerçekleflen darbe bir iç savafl gerçe¤ini ortaya koyarken, 1960’lar›n ortalar›nda K›br›s’a gerçekleflen askeri müdahale, iç savafl ile uluslararas› alanda yürütülen savafl›n birlikte yürütülmesi gibi bir sonuç yaratm›flt›r. Ayn› pozisyon 1970’lerde de devam etmifltir. Ancak bu sefer süren savafl›n kapsam› daha genifl bir hal alm›flt›r. 1971’de gerçekleflen askeri darbe ve 1974’te K›br›s’a gerçekleflen müdahale


SERXWEBÛN

Türk devletinin özel savafl rejimi biçimine dönüflflm mesi

Kürdistan özel savaflfl››n zirveleflfltti¤i yerdir

Türkiye’deki özel savafl rejiminin gerçekli¤i, bütün bunlar›n bir bileflkesi olarak ortaya ç›km›flt›r. Kürdistan’da t›rmand›r›lan özel savafl ise, özel savafl rejiminin alm›fl oldu¤u biçimin zirveleflmesidir. Çünkü Kürdistan’da t›rmand›r›lan özel savafl, ayn› zamanda Türkiye’de kendisini rejim olarak kurumlaflt›rmas› anlam›na

güçler oluflfltturmaktad›r. Bu güçlerin baflfl››nda emekli subay ve astsubaylar

bulunmaktad›r. Bunlar, ülkenin de¤iflfliik yerlerinde oluflfltturulan gizli cephane depolar›ndan yararlanmakta ve tamam›yla kendilerine tan›nan hareket

serbestli¤i çerçevesinde adam öldürme, adam kaç›rma, soygun, tecavüz,

ya¤malama, kundaklama, sabotaj vb flfliiddet içerikli eylemler geliflflttirmektedir”

tarzda kendisini örgütlemeye bafllam›flt›r. Bu temelde özel savafl kendisini yeralt› ve yerüstü unsurlar› biçiminde örgütlemifltir. Özel savafl›n yerüstü unsurlar› içerisinde aç›k savafl gücü olarak kabul edilen ordunun, çelik çekirde¤i diye nitelenen komando alaylar›, daha sonra da yasal kimlikle oluflturulan Özel Harekat Birlikleri, Çelik Güç, Çevik Güç, Özel Profesyonel Ordu ve benzerleri yer al›rken, özel savafl›n yeralt› unsurlar›n› da özel harekat dairesine ba¤l› paramiliter güçler oluflturmaktad›r. Bu güçler Özel Hareket Dairesi taraf›ndan yönetilirken, bafllar›nda daha çok emekli subay ve astsubaylar bulunmaktad›r. Bunlar, ülkenin de¤iflik yerlerinde oluflturulan gizli cephane depolar›ndan yararlanmakta ve tamam›yla kendilerine tan›nan hareket serbestli¤i çerçevesinde adam öldürme, adam kaç›rma, soygun, tecavüz, ya¤malama, kundaklama, sabotaj vb fliddet içerikli eylemler gelifltirmektedirler.

w.

ww

Özel savafl›n yeralt› ve yerüstü unsular›n›n iç içe bulundu¤u bürokrasi, siyasal partiler, üniversiteler, bas›n yay›n kurulufllar›, sözde sivil toplum örgütleri, sendikalar ve benzerleri de özel savafl›n kendini örgütlendirdi¤i temel bir alan olarak rol oynamaktad›r.

Özel savaflfl››n yeralt› unsurlar›n› özel harekat dairesine ba¤l› paramiliter “Ö

ne t

Ortado¤u ve Anadolu’ya askeri olarak girifl yapan Türk boylar› da varl›klar›n› bu temelde sürdürmeye çal›flm›flt›r. Türklerin Ortado¤u’da devlet olarak varl›¤› da hep bu temelde geliflmifltir. Cumhuriyetin kuruluflundan sonra da bu özellik varl›¤›n› korumaya devam etmifltir. Daha sonra uluslararas› alanda geliflen yeni sömürgecilik iliflkisi içerisinde ise tam bir özel savafl rejimi haline gelinmifltir. II. Dünya Savafl›’ndan sonra ABD ile içerisine girilen iliflkiler ve Türkiye’nin NATO’ya üye olmas›, bu anlamda bir bafllang›ç teflkil etmifltir. Türkiye, uluslararas› alanda ABD’nin d›fl politikas›na hizmet eder hale gelirken, ekonomik alanda IMF gibi ekonomik kurumlar›n bir parças› haline gelmifl, askeri anlamda da NATO’ya dahil olmufltur. Bu iliflki biçimi, Türkiye’nin her anlamda yeniden flekillenmesi gibi bir sonuç yaratm›flt›r. Ordu içinde, ABD ve NATO’nun öngördü¤ü flekilde yeni düzenlenifller yaflanm›fl, ordunun beslenmesi bile NATO sorumlulu¤u alt›na al›nm›flt›r. Ordu içerisinde oluflturulan Seferberlik Tedik Kurulu, özel savafl rejiminin çekirde¤ini teflkil edecek bir oluflum olarak flekillendirilirken, yine ordu içinde oluflturulan Ameri-

ka ile iliflkiler dairesi baflkanl›¤› da Türk genelkurmay›n›n kararlar›n›n flekillendi¤i merkez haline getirilmifltir. 1965’te kurulan Özel Harekat Dairesi de, Türkiye’yi art›k ABD güdümünde özel savafl yürütecek bir ülke haline getirmifltir. Bu gerçeklik, ordu içerisinde tamam›yla iç savafla yönelik olarak oluflturulan ‘komando alaylar›’ çekirdek örgütlenmeleri ortaya ç›kar›rken, bürokrasi içerisinde de yuvalanm›fl olan ve giderek topluma nüfuz etmeyi hedefleyen, toplumun siyasal ve sosyal alan›na yönelen özel savafl örgütlerinin oluflmas›na da neden olmufltur. O nedenledir ki Türkiye’de gelifltirilen özel savafl, oluflumuyla birlikte salt askeri boyutla s›n›rl› kalmam›fl, siyasal ve sosyal alan› da içerisine alan bir

ew e. c

ile savafl gelene¤i sürdürülmüfl, 1970’lerin sonuna kadar da Türkiye’de yaflanan, tamamen bir iç savafl gerçekli¤i olmufltur. 1980 askeri darbesi ve 1980 sonras› Kürdistan’da gelifltirilen özel savafl, TC devletinin her aç›dan bir özel savafl rejimi olma sürecini h›zland›rm›flt›r. Bununla birlikte Somali, Yugoslavya, Afganistan, Lübnan vb de¤iflik ülkelere gönderdi¤i askeri güçler de Türk devletinin savafl üzerine kurulu bir devlet oldu¤u gerçe¤ini ortaya koymaktad›r. Bu gerçeklik, TC devletinin savafls›z yaflayamayaca¤›, savafllar bitti¤inde kendisinin de varl›k nedeninin ortadan kalkaca¤› gibi bir sonuç yaratm›flt›r. Savafl üzerine kurulu devlet gerçekli¤i içinde Türk özel savafl rejiminin anlafl›lmas› önemdir.

fiubat 2008

om

34

gelmifltir. Özel savafl Türkiye’de bu süreçten sonra bir rejim olarak an›lmaya bafllam›flt›r. Bu rejim, kendisini Kürdistan’da kurumsal bir alt yap›ya da kavuflturmufltur. ‹dari olarak OHAL, askeri olarak Asayifl Kol Ordusu, istihbarat olarak J‹TEM, özel savafl› Kürdistanilefltirmek için oluflturulan koruculuk, mahkeme olarak DGM’ler, halka yönelik yeflil kart, fakir ve fukara fonlar›n›n gelifltirilmesi, gerillaya karfl› itirafç›l›k yasas›, devlet memurlu¤una teflvik etmede çifte maafl uygulamalar› vb Kürdistan’da kurumsallaflt›r›lmaya çal›fl›lan özel savafl›n temel ayaklar›d›r. Bunlarla birlikte, Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤›’n›n, devletin eliyle gelifltirilen tarikatlar›n ve hizbi kontran›n kurumlaflt›r›lmas›yla, Kürdistan’da özel savafl rejiminin ideolojik temelleri de oluflturulmaya bafllanm›flt›r. Kürdistan’da bu flekilde kurumsallaflt›r›lan özel savafl rejimi, Türkiye’deki devletin mekanizmas›n› da gi-


fiubat 2008

SERXWEBÛN

tepkileri de ileri boyuta ulaflm›flt›r. Öyle bir noktaya gelmifltir ki, eski söylem ve yönelimlerle kendini ayakta tutma koflular›n› da giderek kaybetmeye bafllam›flt›r. Bu gerçeklik, özel savafl rejiminin ideolojik ve siyasal anlamda yeni aray›fllar içerisine girmesine neden olmufltur. Bu noktada AKP, özel savafl rejiminin imdad›na yetiflen bir olgu olarak ortaya ç›km›flt›r. O nedenledir ki özel savafl rejimiyle AKP olgusu aras›ndaki iliflki do¤ru anlafl›labilmelidir. AKP, söylem ve siyasal hedef olarak özel savafl rejiminin söylediklerinden farkl› düflünmemektedir. Türkiye’de özel savafl rejiminin geliflmesinde baflat rol sahibi olan ABD, ayn› zamanda AKP’yi haz›rlayan güçtür. O nedenle de Türk genelkurmay› ile AKP’nin ayn› noktalarda buluflmas› flafl›rt›c› de¤ildir. AKP, siyasal anlamda mevcut devletin üniter yap›s›n› temel varl›k nedeni olarak görürken, yine inkarc› ve imhac› siyaseti esas almaktad›r. Türkiye’deki Türkler d›fl›nda bulunan di¤er halk ve topluluklar›n varl›¤›n› inkar etmesi de bu gerçeklik nedeniyledir. Bir özel savafl hükümeti olarak konumland›r›lan AKP’nin, bir yönüyle de özel savafl rejiminin kendini restore etmede kulland›¤› temel araçlardan biridir. AKP, kulland›¤› argümanlarla tamamen özel savafl rejiminin kendisini restore etmesine hizmet etmektedir. Türkiye’de toplumsal alanda yaflanan da¤›lman›n yaratt›¤› sonuçlar› dini kullanarak farkl› istikamete do¤ru yönlendirmesi, AKP’yi özel savafl rejiminin bes-

lendi¤i temel kaynaklardan biri haline getirmifltir. AKP, dini kullanmaktad›r. Siyonist sermaye ile beslenen, uluslararas› iliflkilerde siyonistlere dayanan bir partinin ne kadar ‹slam’› savunaca¤› tart›flmal›d›r. O nedenledir ki Türkiye’de toplumun dini duygular›n› kullanan, toplumun toplumsal alanda yaflanan da¤›lmaya tepkisini dini kullanarak özel savafl›n hizmetine koyan AKP’nin kullanm›fl oldu¤u dini argüman, tamamen özel savafl rejiminin kendini restore etme aray›fllar›n›n bir sonucudur. Ayn› flekilde siyasal anlamda sa¤c›s›, milliyetçisi, liberali, sözde demokrat ve dönek solcular› bünyesine almas›, hatta sahte Kürtçüleri de bünyesine dahil etmek istemesi de özel savafl rejiminin kendini restore etmesinin bir baflka biçimi olmaktad›r.

ne te we .c om

derek etkisi alt›na alm›flt›r. Öyle ki, Ankara’daki devlet merkezi, Kürdistan’da özel savafl yürüten güçlerin denetimi alt›na girmifltir. Ülke bütçesinin büyük bir bölümü Kürdistan’daki özel savafl harcamalar›na aktar›lm›flt›r. Meclis, özel savafl güçlerinin istedi¤i kararlar› almakla yükümlü hale getirilmifltir. Toplum, özel savafl›n her yönüyle hizmetine sokulacak biçimde ideolojik bombard›man alt›na al›nm›flt›r. Sonuçta Susurluk’ta da ortaya ç›kt›¤› gibi, Türkiye’deki devlet çete devleti, sistem de özel savafl rejimine dönüflmüfltür. Türkiye’deki özel savafl›n alm›fl oldu¤u biçim, dünyan›n de¤iflik bölgelerinde uygulanan di¤er özel savafl biçimlerinden bir farkl›l›k içermifl; giderek rejime damgas›n› vurur bir hal alm›flt›r. Bu aflamadan sonra özel savafl Türkiye’de rejimi ele geçirmifltir. O nedenledir ki Türkiye’deki rejimin kendisi, özel savafl rejimi haline gelmifltir. Yaflanan geliflmeler sonucunda da, içerisinden geçmekte oldu¤umuz süreçte özel savafl rejimi kendisini yeniden restore etmekle karfl› karfl›ya kalm›flt›r.

35

Özel savafl rejiminin kendisini restore etme aray›flflllar›

ww

w.

Özel savafl rejiminin kendisini kurumsallaflt›rma çabalar›, Kürt özgürlük ve demokrasi mücadelesinin geliflimini engelleyemedi¤i gibi, halk›n demokrasiye ve bar›fla olan özlemlerinin de önüne geçememifltir. Özel savafl rejimi kendisini kurumsallaflt›rmaya çal›fl›rken, buna karfl› halk›n

Türkiye’de yaflflaayan halklar kültürler ve kimlikler reddilmektedir

Türkiye toplumsal yap›s›n› oluflturan temel dokulara yönelik gelifltirilen politikalar da, yine ayn› flekilde özel savafl rejiminin kendini restore etme yaklafl›m›n›n bir baflka yönünü oluflturmaktad›r. R. Tayyip Erdo¤an’›n “bir milletiz” tan›m›nda ifadesini bulan bu aldatmacayla Türkiye’de Türkler d›fl›nda bulunan tüm halk, topluluk, kültür ve kimlikler reddedilmektedir. Bu yönleriyle a盤a ç›kan özel savafl rejiminin kendini restore etme çabalar›, t›rmand›r›lan kirli savafl eflli¤inde giderek daha fazla boyutland›r›lmaktad›r. Bununla özel savafl rejimi nas›l içe yönelik restore çabalar›yla kendini alternatifsiz k›lmaya çal›fl›yorsa, Kürdistan’da t›rmand›rd›¤› topyekün savaflta da en temel engel olarak gördü¤ü Kürt özgürlük mücadelesini ortadan kald›rmaya çal›flmaktad›r. Bugün özgürlük ve demokrasi mücadelemize karfl› t›rmand›r›lan savafl›n anlam› da budur. Özel savafl rejimi o nedenledir ki tüm Kürt dinamiklerine karfl› savafl ilan etmifl bulunmaktad›r. Türk özel savafl rejimi kendini restore etme çabalar›n› ideolojik, siyasal, askeri anlamda sürdürürken, kulland›¤› araçlar›n bafl›nda ise bas›n


SERXWEBÛN

36

gördüklerini taraf›na çekmek, karflfl››t olarak gördü¤ü güçleri karars›zl›k içine çekmek ve onlar› teslimiyete zorlamak için de kullanmaktad›rlar. Özel savafl yürütücüleri, psikolojik savaflfl›› kapsaml› bir flfleekilde yürütmeye yönelirken, bas›n yay›n organlar›na da buna göre rol biçmektedirler” n›lg›ya düflülmüfl olur. Bas›n yay›n organlar›, ayn› zamanda özel savafl güçlerinin olufltuklar› ve kirli savafllar›n› sürdürdükleri bir zemindir. Özel savafl güçleri, bu zemin üzerinde ortakl›klar›n› ilan etmektedirler. Özel savafl›n ekonomik, siyasi, ideolojik, askeri güçleri bu zemin üzerinde kendilerini ifade etmektedirler. Bu gerçeklik, özel savafl içerisinde bas›n yay›n organlar›n›n ne oldu¤unu en yal›n bir flekilde ortaya ç›karmaktad›r.

Türkiye’de tüm bas›n yay›n organlar› özel savaflfl››n hizmetindedir

Türk özel savafl rejimi, psikolojik savafl›n› kendisinin de itiraf etti¤i gibi, düne kadar T‹B (Toplumla ‹liflkiler Baflkanl›¤›) ad› alt›nda yürütmüfltür. Bu kurumun teflhir olmas›yla birlikte yeni oluflumlar içerisine girmifltir. Bu oluflumlar bünyesinde ise askeri ve sivil bürokrasinin ileri gelenleri, üniversite ö¤retim görevlilerinden gazete yazarlar›na kadar de¤iflik çevreler bulunmaktad›r. Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤›, TRT Genel Müdürlü¤ü, YÖK Baflkan› ve benzerleri de bu organ içerisinde yer almaktad›rlar. Bunlar›n görevi, özel savafl›n ihtiyaç duydu¤u temelde toplumun yönlendirilmesini sa¤lamak, ayn› zamanda ideolojik yap›lanmas›n› da sa¤lama almakt›r. Günümüzde yürütülen psikolojik savafl, bu kesimler taraf›ndan gelifltirilmekte ve bas›n yay›n organlar› bir yönüyle de böylesi bir organ›n sorumlulu¤unu ya da görevini yerine getirmesinde rol oynamaktad›r. Günümüz Türkiye’sinde bas›n yay›n organlar›n›n toplum yaflam›nda oynam›fl oldu¤u rol, psikolojik savafl›n içerisinde bulundu¤u durumu ortaya koymaktad›r. Buradan hareketle Türkiye’de özel savafl›n a¤›rl›kl› ola-

ww

w.

ne t

Özel savafl› meydana getiren sacayaklar›ndan birini de psikolojik savafl oluflturmaktad›r. Psikolojik savafl, savafl› fliddet araçlar›na baflvurmadan kazanmay› hedeflemekle birlikte, irade k›rma, teslim alma ve yönlendirmeyi de hedeflemektedir. Bilinç sapt›rmas› ve yarat›lan mu¤laklaflt›rma çabalar› da psikolojik savafl›n temel amaçlar› aras›nda yer almaktad›r. Psikolojik savafl›n temel gerçekleflme biçimi olarak, de¤iflik propaganda biçimleri kullan›lmaktad›r. Propagandan›n genel belirlenen hedef kapsam›nda ele al›nmas› günlük, anl›k etkilenme olan ajitasyon faaliyetleri ile tamamlan›rken, hedef kitle, grup, kifli ve benzerlerine ulaflmada en çok kullan›lan bas›n yay›n organlar› gibi araçlar olmaktad›r. Psikolojik savafl›n temel arac› olan bas›n yay›n organlar› geliflkin teknik araçlar›n kullan›lmas›yla da her gün, her an toplumun bilincine akma, yönlendirme imkan›na sahiptir. Özel savafl güçleri, psikolojik savafl›n bu araçlar›n› kullanarak psikolojik savafl› toplum üzerinde sürekli k›lmaktad›rlar. Özel savafl güçleri taraf›ndan psikolojik savafl›n kapsam ve hedefleri sadece toplumu yönlendirme ile s›n›rl› kalmamaktad›r. Kendince dost gördüklerinin deste¤ini almak, tarafs›z gördükleri kesimleri kendi taraf›na çekmek, karfl›t olarak gördü¤ü güçleri karars›zl›k içine çekmek ve onlar› teslimiyete zorlamak için de kullanmaktad›rlar. O nedenledir ki özel savafl yürütücüleri, psikolojik savafl› kapsaml› bir flekilde yürütmeye yönelirken, bas›n yay›n organlar›na da buna göre rol biçmektedirler. Psikolojik savafl içerisinde bas›n yay›n organlar›n› salt propaganda ve yönlendirme arac› olarak da görmemek gerekir. E¤er bas›n yay›n organlar›n› salt propaganda ve yönlendirme araçlar› olarak görülürse, ciddi bir ya-

s›n›rl› kalmamaktad›r. Kendince dost gördüklerinin deste¤ini almak, tarafs›z

om

Türk özel savafl rejiminin içerisinde bas›n yay›n organlar›n›n rolü

Psikolojik savaflfl››n kapsam ve hedefleri sadece toplumu yönlendirme ile “P

rak psikolojik savafl kapsam›nda yürütüldü¤ü söylenebilir. Özellikle de özel savafl›n kendini restore etme çal›flmalar› içerisinde bas›n yay›n organlar›n›n rolü a¤›rl›kl› olarak öne ç›kmaktad›r. Türkiye’de resmi devlet bas›n yay›n organlar› d›fl›nda, özel sektör taraf›ndan çal›flan bas›n yay›n organlar› da bulunmaktad›r. Bunlar aras›nda yüzlerce TV ve radyo kanallar›, gazeteler yer almaktad›r. Bu bas›n yay›n organlar› da tamamen Türk özel savafl rejiminin ihtiyaçlar›na cevap verecek flekilde yay›n yapmaktad›r. Kürt özgürlük mücadelesi ile ilgili haberler genelkurmay bas›n sözcülü¤ü taraf›ndan verilirken, tamamen belirlenen bir politika çerçevesinde ele al›nmaktad›r. Bu çerçevede Türkiye’deki tüm bas›n-yay›n organlar› tek bir merkezden yönlendirilerek hareket etmektedir. Birbirinin ayn›s› olan haberler baflka biçimlerde, ama ortak bir kurgu etraf›nda haz›rlanmakta ve bu kurguyu destekleyecek yan programlar da haz›rlanarak yay›nlanmaktad›r. Bas›n yay›n organlar›na, hitap ettikleri toplumsal kesimlerin özelliklerine uygun olarak de¤iflik programlar yapt›r›lmaktad›r. Haber a¤›rl›kl› program yapan bas›n yay›n organlar› ile magazinel yönü öne ç›kan bas›n yay›n organlar›, ayn› temay› farkl› biçimde ifllemektedir. Türkiye’de psikolojik savafl›n temel araçlar›ndan olan bas›n yay›n organlar› içerisinde dini kullanan sahte Müslüman çevrelerin rolü de burada önem kazanmaktad›r. Özellikle özel savafl rejiminin kendisini restore etmede kulland›¤›, ideolojik ve siyasal argümanlar›yla önemli rol sahibi olan AKP gerçekli¤i de bunu gerekli k›lmaktad›r. Türkiye’de bas›n yay›n kurulufllar› içerisinde tarikatlar önemli yer tut-

ew e. c

yay›n organlar› gelmektedir. Bu anlamda Türk özel savafl rejimi içerisinde bas›n yay›n organlar›n› ayr›ca ele almak gerekmektedir.

fiubat 2008


fiubat 2008

SERXWEBÛN

37 tad›r. Halk›n de¤er yarg›lar›yla, dini duygular›yla oynamaktad›rlar. AKP vas›tas›yla kendini restore etmeye çal›flan özel savafl rejimi nas›l sa¤c›s›, milliyetçisi, dincisi, liberali, sözde demokrat›, dönek solcusu, sahte Kürtçüsü ve benzerlerini kullanarak siyasal oluflum yaratmay› hedeflemiflse, Kürt özgürlük ve demokrasi mücadelesi karfl›tl›¤› temelinde, ayn› özellikleri tafl›yan kiflilikleri de bas›n yay›n organlar›nda bir araya getirmektedir. Bu belirtti¤imiz düflünce yap›s›na sahip olanlar, bir gazetede ya da TV’de yan yana gelip çok rahat Kürt özgürlük ve demokrasi mücadelesi karfl›tl›¤›n› yapabilmektedirler. Bulufltuklar› bu ortak payda, onlar›n kendi içindeki tüm kar-

Türk medyas› Kürt halk›na karflfl›› yürütülen kirli savaflfl››n tetikçisidir

fl›tl›klar›n› unutturabilmektedir. Çok rahat sa¤c›s›yla dönek solcusu, tarikatç›s›yla laiki, Türk milliyetçisiyle sahte Kürtçüsü yan yana gelebilmekte, düne kadar birbirlerine söylemedi¤ini b›rakmayanlar, ortak masada buluflup bildirilere imza atabilmektedir. Bu gerçeklik özel savafl rejiminin kendini ideolojik ve siyasal restore etme çabalar›nda bas›n yay›n organlar›na ne kadar önem verdiklerini de ortaya koymaktad›r. Özel savafl rejiminin asli unsurlar›ndan biri haline gelmifl olan bas›n yay›n organlar›nda, bas›n hukuku ve eti¤inden bahsetmek de mümkün de¤ildir. Özel, kirli savafl için her fleyi mubah görmektedirler. Toplum ahlak›, din ve vicdan özgürlü¤ü bile hiçe say›lmakta, suç ve günah kapsam›nda de¤erlendirilen birçok de¤er, ayaklar alt›na al›nmaktad›r.

Bas›n yoluyla flflu uursuzluk geliflflttirilmeye çal›flfl››l›yor Bas›n hukuku ve eti¤ine göre fliddet ve savafl› övmek, suç kapsam›nda ele al›nmaktad›r. Bu suçu iflleyen bas›n yay›n organlar›, kapat›lma dahil birçok ceza uygulamas›yla karfl› karfl›ya kalmaktad›r. Ama Türkiye’deki bas›n yay›n organlar› bu suçu her gün defalarca ifllemekte, toplum, tamam›yla bir savafl piskosu içerisinde sald›rgan bir konuma getirilmektedir. Toplum, Ortaça¤ engizisyonlar›n›n yapm›fl oldu¤u yarg›lamalar› fluursuzca izleyen y›¤›nlar haline getirilmek istenmektedir. Bas›n yay›n organlar›nda yap›lan savafl haz›rl›klar› ve gerçekleflen bombard›manlar yay›nlanmaktad›r. Yap›lan bombard›manlar sonucunda da “flu kadar insan ölmüfltür” diyerek, sanki insanlar› öldürmek bir marifetmifl gibi bu haberleri övgüyle kamuoyuna sunmaktad›r. Bununla da yetinilmeyerek, sanki yay›nlanan haberler do¤ru, güzel ve baflar›l› bir fleymifl gibi topluma izletilmektedir. Oysa bas›n hukukunda bu tür fiillerin övülmesi bir yana, gösterilmesi bile “toplum fliddete haz›rlan›yor”, “al›flt›r›l›yor” denilerek suç say›lmaktad›r. Ama Türkiye’de bunlar zafer 盤l›klar›na dönüflen gösteriler olarak bas›n yay›n organlar›na yans›maktad›r. Uluslararas› hukuk ve bas›n eti¤ine göre suç kabul edilen olgular› birer övünç olarak yans›tan Türk bas›n yay›n organlar›, tarih ve toplum karfl›s›nda büyük suç ifllemekte, bununla birlikte Türkiye’de halk› büyük bir suça yönlendirmektedir. Adeta Alman faflizminin yapt›klar›n›n bir tekrar›n› yapmaktad›rlar. Almanya’da faflist parti, halk› milliyetçi, floven duygularla sadece Yahudilere ve solculara karfl› düflmanl›k yapar hale getirmemifl, ayn› zamanda dünya ölçe¤inde yeni bir savafl›n bafllamas›nda rolü olan aktörlerden biri de yapm›flt›r. Almanya’da kitleselleflen faflizm, dünya halklar›n›n bafl›na bela edilmifltir. Türkiye’de de özel savafl rejimi kendini restore ederken, Türkiye’de faflizmi kitlesellefltirerek Kürt karfl›tl›¤›n› gelifltirmeye ve Türkiye’de faflizmin etkisi alt›na ald›¤› kitleleri Ortado¤u halk-

w.

ne te we .c om

maktad›r. Hatta denilebilir ki, Türkiye’deki bas›n yay›n organlar›n›n büyük ço¤unlu¤u tarikatlar›n elinde bulunmaktad›r. Fetullah Gülen tarikat›n›n burada önemli bir rol oynad›¤›n› belirtmekte fayda vard›r. Gazete, TV, radyo, ajans, yay›nevi, matbaa, da¤›t›m flirketi vb birçok bas›n yay›n organ› Fetullah Gülen tarikat› taraf›ndan yönlendirilmektedir. Bu tarikat, bu organlara dayanarak toplumu örgütlemekte ve kendi düflünce sistemini kabul ettirmeye çal›flmaktad›r. Fetullah Gülen tarikat›, bugün büyük bir örgütlenme a¤›na sahiptir. AKP’nin 22 Temmuz seçimlerinden birinci parti olarak ç›kmas›nda, bu bas›n yay›n organlar›n›n rolü büyük olmufltur.

ww

Türk özel savafl rejiminin, Kürt özgürlük ve demokrasi mücadelesine karfl› sald›r›s›nda en aktif rolü bu bas›n yay›n organlar› oynamaktad›r. Denilebilir ki Kürt özgürlük mücadelesine karfl› ideolojik mücadele bu bas›n-yay›n organlar› taraf›ndan sürdürülmektedir. Samanyolu TV’nin ve Zaman gazetesinin rolünü burada özel olarak belirtmek gerekir. Samanyolu televizyonu ve Zaman gazetesi, Kürt özgürlük mücadelesine karfl› faaliyet yürütmeyi özel görev edinmifltir. Öyle ki, Kürt özgürlük mücadelesine karfl› hangi cepheden, nas›l mücadele edilecekse, onun program›n› ve propagandas›n› gelifltirmektedir. Her fleyi kullanmay› mubah saymak-


SERXWEBÛN

Özel savaflfl››n kirli propaganda araçlar›na karflfl›› mücadele

Özgür bas›nda ›srar edece¤iz

Özel savafl rejimi, sömürgeci bas›n yay›n organlar›na bu flekilde rol oynat›rken, alternatif özgür bas›n yay›n kurumlar›n› da sürekli bask› alt›nda tutmaktad›r. Dergiler, gazeteler kapat›lmakta, bas›lmakta, yap›lan polis bask›nlar›yla malzemelerine el konulmakta, çal›flanlar› ve da¤›tanlar› tutuklanmakta, yazar ve çizerleri hakk›nda davalar aç›lmakta, alternatif yay›n yapan televizyon ve radyolar›n izlenmesi ve dinlenmesi engellenmektedir. Bununla yap›lmak istenen aç›kt›r; Türk özel savafl rejimi, yürüttü¤ü psikolojik savafl› kesinlikle kazanmak istemektedir. Kendi sistemini restore etmek için, bunu mutlaka baflar›lmas› gereken bir görev olarak kabul etmektedir. Bu gerçeklik, alternatif özgür bas›n›n önemini ortaya koyarken, özel savafl›n psikolojik savafl arac› olarak kulland›¤› bas›n yay›n organlar›na karfl› tutum sahibi olmay› da gerekli k›lmaktad›r. Elbette özel ve kirli savafl yürütücülerinin yöntemlerini kullanacak de¤iliz. Buna ihtiyaç duymam›z da mümkün de¤ildir. Do¤rular› halka aç›klad›¤›m›z alternatif özgür medya-

ww

w.

Türk özel savafl rejimi kendini restore ederken, yayg›nlaflt›rarak t›rmand›rd›¤› psikolojik savafl›n önünde herhangi bir engelin oluflmas›na müsaade etmemeye çal›flmaktad›r. O nedenledir ki Kürt özgürlük ve demokrasi mücadelesine karfl› yayg›nlaflt›rd›¤› sald›r›lar›n› ideolojik alanda da sürdürmektedir. Alternatif özgür bas›n yay›n organlar›na karfl› da bu çerçevede sald›r›larda bulunmaktad›r. Türk özel savafl rejimi, bu alanda da kendisini alternatifsiz k›lmaya, yalan demagojilere dayanarak halk› kand›rmaya çal›flmakta, do¤rular› ve gerçekleri yans›tmak isteyen kurum ve bas›n orgarlar›na karfl› da her türlü yol ve yöntemi kullanmaktad›r. Dünyada, sanki Türkiye’de herkes özel savafl rejimini desteklemekte ve Kürt özgürlük mücadelesine karfl› tav›r almakta gibi bir hava yaratmaya

n›n, çal›flmalar›nda baflar›l› olmas› için gösterece¤imiz çaba bunun için yeterli olacakt›r. Alternatif özgür bas›nda ›srar, önümüzde duran en temel görevdir. Sömürgeci özel savafl rejimi bir bas›n›m›z› kapat›yorsa, yerine on tanesini açabilmeliyiz. On çal›flan› tutukluyorsa, onun yerini yüz çal›flan ile doldurabilmeliyiz. Bir alanda da¤›t›m› engelliyorsa, yeni açaca¤›m›z bin alanda da¤›t›m›n› gerçeklefltirmeliyiz. Tüm yurtsever, demokrat, ilerici, ayd›n ve devrimcilerin alternatif ve özgür bas›n›m›z› sahiplenmeyi bir görev olarak görmesi gerekir. Bu sa¤lanabildi¤i oranda alternatif özgür bas›n yay›n›m›z› hiçbir güç engelleyemez. Sömürgeci özel savafl rejiminin psikolojik savafl araçlar›na karfl› da bir tutum sahibi olabilmeliyiz. Televizyonlar›nda, radyolar›nda, gazetelerinde Kürt özgürlük ve demokrasi mücadelesine karfl› olan konumlar›n› daha fazla deflifre etmeli, her alanda bunlara karfl› tav›r koyarak irademizi gösterebilmeliyiz. Halk›m›z bu televizyon kanallar›n› izlememeli, gazeteleri almamal› ve bunlar›n da¤›t›m›na bulundu¤u yerde müsaade etmemelidir. Sömürgeci bas›n yay›n organlar›n›n birer ajan› olan muhabirleri bulundu¤u alanlara sokmamal›d›r. Ancak mücadeleyle özel ve kirli savafla karfl› durulabilir ve bofla ç›kar›labilir. Psikolojik savafl araçlar›na karfl› verilecek mücadele anl›k de¤ildir. Özel savafl rejiminin kendini yeniden restore etmeye çal›flarak bafllatt›¤› süreç, Türkiye toplumu ve halk›m›z aç›s›ndan ciddi tehlikeleri içerisinde tafl›maktad›r. Kürt soyk›r›m› ve imhas› bu tehlikenin içerisinde yer almaktad›r. Sömürgeci psikolojik savafl araçlar› bunun zeminini yaratmaktad›r. O nedenledir ki bunlara karfl› yürütülecek mücadele, özel ve kirli savafl rejiminin yönelimlerini de bofla ç›karacakt›r. Dolay›s›yla psikolojik savafl araçlar›na karfl› mücadele hiçbir gevflemeye müsaade edilmeden sürdürülmelidir. Psikolojik savafl arac› Türk medyas› izlenmemeli, dinlenmemeli, al›nmamal›, okunmamal›, bulundu¤umuz semte sokmamal›, birer özel savafl ajan› olan muhabirlerinin halk›n içerisine girmesine müsaade edilmemelidir.

ew e. c

çal›flmaktad›r. Bunlar›n yan›nda da sanki Kürt özgürlük mücadelesi ortadan kald›r›lmakla karfl› karfl›ya getirilmifl, Kürt özgürlük mücadelesine karfl› ölümcül darbenin vurulmas› an meselesiymifl gibi bir ilizyon da özel savafl bas›n› taraf›ndan yarat›lmak istenmektedir. Bu anlamda yarat›lan tam bir ilizyondur. Türk bas›n›n›n yaratt›¤› bu ilizyon sonucunda, toplumun de¤iflik kesimleri baz› beklentiler içerisine dahi girebilmektedir. Hatta bu yan›lg› öyle bir noktaya getirilmektedir ki, Türk özel savafl›n›n kirli yönelimlerinin nedeni sapt›r›lmakta, e¤er Kürtlerin özgürlük talepleri olmasayd›, Türkiye’de her fley güllük gülistanl›k olacakm›fl gibi bir yaklafl›m gelifltirilmeye çal›fl›lmaktad›r. Türkiye’de toplum bilincinin bu kadar kirletilmesinin sorumlusu, birer psikolojik savafl arac› olan ›rkç›, floven bas›n yay›n organlar›ndan baflkas› de¤ildir.

ne t

lar›n›n bafl›na bela etmeye çal›flmakta, bunu da bas›n yay›n organlar›na dayal› olarak gerçeklefltirmektedir. Bu konuda tüm imkanlar›n› seferber etmifltir. Sadece bununla da yetinmemekte, bu kirli hedefe ulaflmak için birçok hukuk d›fl› yönteme baflvurmakta ve arac› kullanmaktad›r. E¤er bugün Türkiye’de birçok kifli ve çevre bu özel ve kirli savafl›n etkisine girmiflse, bunda bu gerçekli¤in pay› az›msanmayacak düzeydedir. Bunlar çok somut olarak bu özel ve kirli savafl yürütücüleri taraf›ndan uygulanmaktad›r. Birçok kifli ve bas›n yay›n organ› sat›n al›nm›fl, tehdit ve flantajlara boyun e¤dirilerek kullan›lm›fl ve hala kullan›lmaya devam etmektedir. Özel savafl›n bu kadar önemli rol verdi¤i bas›n yay›n organlar›n› gerçek anlamda bas›n yay›n organlar› olarak ele almak mümkün de¤ildir. Tamamen özel savafl›n hizmetinde kullan›lan savafl organlar›d›r. Bu nedenle Türk özel savafl rejiminin temel araçlar›ndan biri olan bas›n yay›n organlar›na karfl› bir tutum ve mücadele içerisinde olmam›z gerekiyor. Bu mücadele ayn› zamanda tarihsel, toplumsal bir görev ve sorumluluktur.

fiubat 2008

om

38


fiubat 2008

SERXWEBÛN

39 Abdullah Öcalan

ne te we .c om

Özgürleflme olmadan hiçbir fley olmaz

“Susmam› istiyorlar, ben susmayaca¤›m. Bunlar› görüyorum ve her zaman konuflmaya devam edece¤im. Asl›nda bu planlar, ‹ngiltere’nin planlar›d›r. ‹ngiltere’nin politikalar› daha derindir. ‹ngiltere, Fransa ihtilalini dahi kontrol etmifltir. Frans›z ihtilalini a盤a ç›kararak, Fransa’y› denetimi alt›na alm›flt›r. Bu bir ‹ngiliz plan›d›r. Daha sonralar› Napolyon, Fransa’y› ‹ngiltere’nin kontrolünden alm›flt›r”

Sa¤l›k sorunlar›m eskisi gibi devam ediyor

Amerika politikalar›n›n sonucu her yerde kan ak›yor

Amerika çok kötü oynuyor. Amerika’n›n Türkiye’nin yarar›na hareket etti¤i söylemi büyük safsatad›r. Amerika politikalar›n›n neticeleri ortadad›r, her yerde kan ak›yor, birbirlerini bo¤azl›yorlar. Benim susmam› istiyorlar, ben susmayaca¤›m. Bunlar› görüyorum ve her zaman konuflmaya devam edece¤im. Asl›nda bu planlar, ‹ngiltere’nin planlar›d›r. ‹ngiltere’nin politikalar› daha derindir. ‹ngiltere, Fransa ihtilalini dahi kontrol etmifltir. Frans›z ihtilalini a盤a ç›kararak, Fransa’y› denetimi alt›na alm›flt›r. Bu bir ‹ngiliz plan›d›r. Daha sonralar› Napolyon, Fransa’y› ‹ngiltere’nin kontrolünden alm›flt›r. Ancak ihtilalin bafllang›c› böyledir. ‹ngiltere Avusturya’ya karfl› da Prusya’y› destekleyerek sahneye ç›karm›flt›r. Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nu iki yüz y›l u¤raflt›rm›fl, Osmanl›’ya karfl› da ‹ttihat ve Terraki’yi desteklemifltir. Türkiye’de de ittihat terakki kadrolar› çok etkilidir, az olmalar›na ra¤men etkilidirler.

ww

w.

Sa¤l›¤›ma iliflkin flunlar› söyleyebilirim. Burnumdaki ak›nt› devam ediyor. Kulland›¤›m ilac›n etkisiyle göz yaflarmas› art›yor yine bu ilaçlar›n etkisiyle sinüzit kanallar› aç›lm›fl. Ancak gözlerimdeki yaflarma devam ediyor. Di¤er sa¤l›k sorunlar›m eskisi gibi devam ediyor. Kitaplar geliyor, al›yorum. En son F.Braudel’in Maddi Uygarl›k adl› kitab›n›n III. Cildini ald›m. Bu kitab›n sonunda bir kitap listesi var. Bunlar tarih araflt›rmalar›yla ilgili kitaplard›r, önemlidirler. Burada imkân›m olsayd› ben de tarih araflt›rmas› yapard›m. Cengiz Özak›ner’in Dil ve Din adl› kitab›n› ald›m. Bir kitab› daha var ‹slamiyet’le ilgili, onu da okumak gerek. Otopsi Yay›nlar›ndan, Harun Reflit zaman›nda ‹slami ‹limler ile ilgili kitap ile, Wallerstein’in Dünya Sistemi ile ilgili III. Cildini istemifltim. Gazeteleri de iki ay öncekileri okuyabildim. Hücre cezas›ndan dolay› ancak s›ra geldi. Araya zaman girdi¤inden dolay› gecikmeli veriliyor. Bugüne kadar sadece bir adet Taraf ve bir adet de fiafak gazetesini verdiler. Savunmalar›m, yaklafl›k 860-870 sayfad›r. Avrupa ve Atina davalar›nda bunlar› kullanaca¤›z. Avrupa’daki yeniden yarg›lama dosyas›na iliflkin bir geliflme olursa ona da haz›rl›k yapar›z. Bu savunmamda Avrupa’y› da de¤erlendiriyorum. ‹ki k›s›mdan olufluyor. Birinci k›s›m özgürlük, ‹kinci k›s›m Ortado¤u’yu demokratiklefltirmedir. Daha sonra tekrar yazmay› düflünüyorum.

Yazaca¤›m kitapta Özgürlük Sosyolojisi, Kürtler için demokratik çözüm ve Ortado¤u’da medeniyetler uzlafl›s›n› ele alaca¤›m. Ulus-devletler uzlafl›s› de¤il, medeniyet uzlafl›s› diyorum. Türkiye için de gerekli olan bir anti-tekel anlay›fl›d›r. Türkiye’de bu anlay›fl zay›ft›r. Türkiye’ye üç fley gerekli ve bunlara iliflkin ad›mlar at›lmal›d›r. Bir; anti-tekel anlay›fl iki; demokratik uzlafl›. Üç; Bar›fl, savafla karfl› bar›fl.

Amerika gerçekte Türkiye’ye yard›m etmiyor. Türkiye’yi iki kutup olarak bir yere ba¤lam›fllar. CHP-Baykal sonuna kadar ‹srail’e ba¤l›d›r, AKP de Suudilere ba¤l›d›r. ‹ngiltere, bunlar› çoktan haz›rlam›fl, Hollanda Kraliçesi, Türkiye’ye geldi¤i zaman ilk ziyaretini Kayseri’ye yapm›flt›. Abdullah Gül de Kayserili. Bunlar bofluna Kayseri’yi ziyaret etmedi. Kayseri’de bir mezhep var, Protestan bir mezhep, yani ‹slamiyet’in Protestan tarz› bir mezhebi, orada bir ulema da var. Bugünkü durum o zamandan planlanm›flt›r. Güney Kürdistan’da da Arap emirlikleri gibi bir oluflum ortaya ç›kar›yorlar. Kuveyt gibi. Özellikle Katar gibi yap›lanma ortaya ç›k›yor.

Atatürk de ‹ngiliz politikalar›na teslim oldu ve bir fley yapamad›

Ben Kemalizm’i bir olgu olarak ele al›yorum. Kemalizm’e objektif bak›yorum. Yani bilimsel olarak inceliyorum ve “Atatürk flöyle flöyle yapm›flt›r” diye belirtiyorum. Tarihi perspektiften bak›yorum. Dolay›s›yla kat›ld›¤›m ve kat›lmad›¤›m, a¤›r elefltirdi¤im yanlar› var. Etkilenme de¤il. Kemalizm’le ilgili bilimsel gerçeklikler var, örtüfltü¤ümüz ve örtüflmedi¤imiz yönler var. Atatürk o zaman bilimi esas alm›fl, o zaman›n hâkim bilim anlay›fl› da pozitivizmdi. O zaman onlar›n ço¤u da pozitivistti. Yalç›n Küçük de bu konular› yazm›fl ama her fleyi birbirine kar›flt›rm›fl. Atatürk o zamanlar “milli duygu” için tehlikeli gördü¤ü kesimleri, iki kesimi d›fllam›flt›r. Mustafa Suphi ve arkadafllar›n› öldürtmüfl, Mehmet Akif’i ise M›s›r’a sür-


SERXWEBÛN fiubat 2008

40

Sorun kiflilik ve özgürlük sorunudur

Kal›c› ve devaml› bir koordinasyon kurulabilir. Befl yüz kifli tutuklan›rsa, befl yüz kifli daha yerine gelebilmelidir. Hatta gidenlerin yeri daha fazlas›yla engellememeli, süreklilik sa¤lanmal›d›r. Yeteri kadar teorik çal›flmalar da var” bilirler. Zaten bunlar yasalara ayk›r› da de¤il. Devletleflme ve ayr›lma amac› gütmüyor. Daha önce buna iliflkin de¤erlendirmeler de yapm›flt›m. Benim söyleyece¤im fley flu; bu ifl ciddiye al›nmal›d›r. ‹leriye dönük sürekli çal›fl›lmal›. Hemen bir demokrasi-siyaset okulu aç›labilir. Yüzlerce binlerce siyasetçi yetifltirilmelidir. Kal›c› ve devaml› çal›flacak bir koordinasyon kurulabilir. Befl yüz kifli tutuklan›rsa, befl yüz kifli daha yerine gelebilmelidir. Hatta gidenlerin yeri daha fazlas›yla doldurulmal›d›r. Ancak bu flekilde mücadelelerini yürütebilirler. Bunlar çal›flmalar› engellememeli, süreklilik sa¤lanmal›d›r. Yeteri kadar teorik çal›flmalar da var. Öyle yapamad›k, anlamad›k gibi fleylerle karfl›ma ç›k›lmas›n. Herkes çal›flmal› çok çal›flmal›. DTP’liler de Kürt demokratlar› gibi çal›flam›yorlarsa Türk demokratlar› gibi çal›flabilirler. Burada söylemek istedi¤im her zaman bir alternatifinin oldu¤udur. Her zaman bir yol bulabilirler.

Benim söylediklerim yüzeysel ele al›n›yor

Bas›n’da hakk›mda zaman zaman baz› haberler ç›k›yor. Bunlar› anl›yorum. Çünkü ben oyunlar›n› bozdum. Ben, oyunbozan adam›m. Daha iyi anlafl›labilmesi için 2004’e kadar yaflad›klar›m› özetle anlatay›m. Sorgu döneminde benimle dört subay gelip konuflmufltu, Tabii ben onlar›n kim olduklar›n›, neyi temsil ettiklerine iliflkin do¤ru söyleyip söylemediklerini bilmiyorum. Bana söylediklerini ben daha önce yazm›flt›m. Bunlar›n hepsi ortadad›r. ‹steyen bu konuda daha önce söylediklerime ve yazd›klar›ma bakabilir. Galiba benim söylediklerim yüzeysel ele al›n›yor. Bunlar Türkiye’de bir kliktir. ‹ki-üç milyar için her fleyi yap›yorlar, ç›karlar› bu birkaç milyar içindir, bu para etraf›nda f›rt›-

w.

ww

om

doldurulmal›d›r. Ancak bu flekilde mücadelelerini yürütebilirler. Bunlar çal›flmalar›

ne t

Benim Kürdistan için önerdi¤im Demokratik Medeniyet Uzlafl›s›d›r. Ben ulus-devlet sistemati¤ini çözdüm, aflt›m bunu. F. Braudel de bu konular› çok iyi ifllemifl. Wallerstein de bahsetmifl, ben, günümüzü de içine alarak de¤erlendiriyorum. Yeteri kadar teorik çal›flmalar var. Kiflilik olsun bana bir kifli bile yeter. Kiflilik olduktan sonra üç befl kifli bile bu ifli iyi yürütür, iyi bir yere getirir. Sorun kiflilik ve özgürlük sorunudur, özgürlü¤e yo¤unlaflamama sorunudur. Bu kad›nlar için de böyledir. Özgürleflme olmadan hiçbir fley olmaz. Buna aflk da diyorlar. Yanl›fl anlafl›lmas›n, aflk› küçümsemiyorum. Kald› ki aflk büyük bir fleydir, o kadar kolay de¤ildir. Ortaça¤’da Kerem ile Asl›, Ferhat ile fiirin gibi aflk öyküleri ortada. Ferhat k›rk y›l boyunca da¤› deliyor yine de aflka kavuflam›yor. Aflk kolay bir fley olsayd› ortaça¤da baflar›labilinirdi. Kald› ki aflk flimdi daha da zordur, Medya, aflk› daha da a¤›rlaflt›rd›. Ben k›zlara flunu söylüyorum, özgürlü¤ü mü tercih edersiniz tecavüz kültürünü mü? K›zlara, beyninizi bir erke¤e takarak özgürleflemezsiniz, diyorum. Ayn› fleyi erkekler için de söylüyorum. Kendinizi bir kad›ndan kurtaramazsan›z özgürleflemezsiniz, hiçbir fley elde edemezsiniz, baflaramazs›n›z. Beyinleriniz özgürlü¤e odaklanmad›¤› sürece bunu gerçeklefltiremezsiniz. Kürtler, birçok toplant› yapabilir, demokratik mücadelelerini güçlendire-

“Bir demokrasi-siyaset okulu aç›labilir. Yüzlerce binlerce siyasetçi yetifltirilmelidir.

nalar estirebiliyorlar. Bana iliflkin bu söyledikleri yaland›r, büyük yalanlard›r. Üst düzey askerler gelip benimle görüfltüler. Ben o zaman o askerlere de söyledim. Beni bir çocuk gibi kand›rmaya çal›fl›yorsan›z çok yan›l›rs›n›z. Bu çok a¤›r, da¤ gibi bir sorundur. Bu soruna ciddi yaklafl›n. Birtak›m taktiklerle bu ifli hafife al›rsan›z alt›nda kal›rs›n›z. Siz taktik yaparsan›z ben de yapar›m. Kimin güçlü ç›kaca¤›n› zaman gösterir, dedim. Tabi ciddi yaklaflmad›lar, baz› taktiklerle bu sorunun üstesinden gelebileceklerini sand›lar. Ben onlara, sizler beni y›pratabilir, ç›ld›rtmak isteyebilirsiniz, ancak bu soruna ciddi yaklafl›n, demifltim. PKK’nin ne kadar güçlendi¤i ve güçlü oldu¤u ortadad›r. Tabi ben sonuçta bütün hücrelerime hakimim. Onlara sesleniyor ve flu ça¤r›y› yap›yorum; en bilgili sayd›¤›n›z generallerinizi gönderin, gelsin karfl›ma benimle tart›fls›n, onlara anlatay›m. Ayr›ca hiç kimse beni etkileyemez. Kürtler laik-türban çat›flmas›ndan uzak durmaya çal›flmal›, sahte tarikatlardan da sahte laikçilerden de uzak durmal›d›rlar. Kürtler kesinlikle bu tür çat›flmalardan kendilerini muhafaza edip demokrasi ve bar›fl için çal›flmal›d›rlar. Halk›m›za sesleniyorum; her türlü örgütlü dini yap›lardan uzak durmal›d›rlar, hiçbir flekilde iliflkilenmemelidirler, seçimlerde de bunlara oy vermemelidirler. ‹slamiyet bar›fl dinidir. Camiye gittikleri zaman müftüye, “müftü bey, bugün hutbende demokrasi ve bar›fl için ne diyorsunuz?” diye sorabilmelidirler, birileri ç›k›p bunu dile getirebilmelidir. Çünkü camiler, Hz. Muhammed döneminde toplumun siyasal-sosyal sorunlar›n›n çözüm yeriydi.

ew e. c

güne göndermifltir. Sait Nursi’yi de Isparta’ya sürgüne göndermifltir. ‹ngiltere 1922’den beri Türkiye’yi kontrolü alt›na alm›flt›r. Tevfik Rüfltü ‹ngiliz yanl›s›yd›. Bekir Sami de ‹ngiliz yanl›s›yd›, Avrupa’da ‹ngilizlerle anlaflt›. Bir fleyler yapmaya çal›flt›, sonra engellendi. Ancak daha sonra Atatürk de ‹ngiliz politikalar›na teslim oldu, bir fley yapamad›. II. Dünya Savafl›’ndan sonra baz› milliyetçiler Amerika’da e¤itildi. Son otuz y›lda da demokratik güçler ezildi, hepimizi ezdiler, bizi de ezmeye çok çal›flt›lar, Kürtler zaten ezilerek devre d›fl› b›rak›ld›lar.


fiubat 2008 SERXWEBÛN

41

ne te we .c om

‹deolojik Mücadele Tüm Çal›flmalar›n Anas›d›r

“Toplumlar ancak bir ideolojiyle ayakta kalabilir ve yürüyebilirler. ‹deolojisi güçlü olan toplumlar ayakta kal›r, kendi benli¤ini ve özgünlü¤ünü korurlar. Bunu baflaramayanlar ise baflka ideolojilerin etkisine girer ve onun içinde erirler. Bütün toplumlar›n ve bireylerin yaflam›na yön veren bir ideoloji vard›r. ‹deolojisiz oldu¤unu düflünen herhangi bir birey bile mutlaka bir ideolojinin etkisindedir. Nihilizm için hiçlik derler o bile bir ideolojidir. O aç›dan ideolojisiz bir toplum yaflam› düflünülemez” ‹deolojik mücadele dönemi

inkarc›l›¤a ve Kürt reformist teslimiyetçi e¤ilime karfl› mücadele ederek kendi ba¤›ms›z ideolojisini yaratm›flt›r.

‹deolojik mücadele her zaman temel çal›flma olmufltur

1973 y›l›ndan Partinin kuruldu¤u 1978’e kadar esas olarak bu temelde yürütülen mücadeleye “ideolojik mücadele dönemi” denilmifltir. Tabi ki ideolojik mücadele 1978 y›l›nda sonland›r›lmam›flt›r. Daha do¤rusu ideolojik mücadele ve ideolojik çal›flma hiçbir zaman geri plana itilmemifltir. PKK gerçe¤inde ‹deolojik çal›flma her zaman birinci çal›flma olmufltur. Önderli¤imiz zaten defalarca ideolojik çal›flmalar›, çal›flmalar›n anas› olarak belirtmifltir. ‹deolojik çal›flma olmadan di¤er çal›flmalar›n baflar›ya ulaflamayaca¤›n› vurgulam›flt›r. ’73-78 döneminin ideolojik mücadele olarak tan›mlanmas›, esas olarak da kendi kimli¤inin di¤er kimliklerle farkl›l›¤›n› ortaya koyan mücadele dönemi olmas›ndan ileri gel-

ww

w.

Kürt özgürlük hareketi 1970’lerin bafl›nda ortaya ç›kmas›yla birlikte ideolojik mücadeleye çok önem vermifltir. Kürt halk›n›n binlerce y›ld›r yabanc› egemenli¤e mahkum olmas›n›n esas nedeni olarak baflka s›n›flar›n, toplumlar›n ya da egemenlerin ç›kar›n› temsil eden ideolojilerin etkisinden kurtulamamalar› oldu¤unu ortaya koymufltur. Kürt halk›n›n ya özgürlü¤ü tercih ederek da¤larda yaflad›¤› ya da ovalarda kalarak egemenlik alt›na girdi¤i bilinmektedir. Böyle bir ikileme mahkum olmas›n›n nedeni, kendini özgür k›lacak ideolojik kimli¤i oluflturup, bu temelde mücadele ederek yabanc› güçleri ülkesinden bir bütün olarak kovamamas›d›r. Bu aç›dan da Kürt halk›n›n özgürlü¤ünü kazanmas›n›n, demokratik yaflama kavuflmas›n›n yolunun; kendisini kölelikten kurtaracak bir ideolojik kimli¤e sahip olma ve bu temelde mücadeleden geçti¤ini vurgulam›flt›r. Kürt halk önderli¤i ideolojik alanda mücadele kazan›lmadan Kürt halk›n›n siyasi ve askeri alanda baflar› kazanamayaca¤›n› ortaya koymufl ideolojik çal›flmalara büyük önem vererek ifle bafllam›flt›r. Kürt özgürlük hareketi ilk ç›k›fl›yla birlikte bir taraftan inkarc› sömürgecili¤in Kürt halk› üzerinde yürüttü¤ü inkar ve imha sisteminin ideolojik temellerini ortaya koyarken, di¤er taraftan da bu inkarc› sömürgecili¤e karfl› do¤ru mücadele vermek ve baflar› kazanmak için hangi ideolojik etkilerden kurtulmak gerekti¤ini görmüfl sosyal flovenizme,

mektedir. Öte yandan ideolojik mücadeleyle kendi ideolojik kimli¤ini netlefltirme süreci oldu¤undan bu ideolojik kimlik temelinde yükselecek politik ya da baflka mücadele boyutu öne ç›kmam›flt›r. Çünkü bu ideolojik mücadele dönemi baflar›lmadan, kendi kimli¤ini oluflturmadan bir örgütün, bir hareketin, bir partinin ortaya ç›kmas› mümkün de¤ildir. Bu nedenle 1973 ile 78 aras›nda Türk devletinin inkarc› sömürgeci zihniyetinin esas›n› oluflturan ideolojik yaklafl›m›n teflhir edilmesi, bundan etkilenen sosyal floven ideolojilerin ve Kürt toplumu içindeki reformist milliyetçilik ve iflbirlikçi çizginin etkisizlefltirilmesi temel mücadele görevi olarak belirlenmifltir. Kürt halk önderli¤i bütün yaflam›n›n esas olarak ideolojik mücadele vermekle geçti¤ini ve bu temelde baflar›l› oldu¤unu defalarca tekrarlam›flt›r. kendisi esir düfltükten sonra da yaflanan t›kanmalar› ideolojik çal›flmayla aflmay› esas alm›flt›r. Nitekim bu sorumluluk duygusuyla yo¤unlaflmalar›n› artt›rarak


SERXWEBÛN fiubat 2008

‹deolojik kimlik mücadelede belirleyicidir

“‹deoloji, bilindi¤i gibi dünyaya bak›fl çerçevesinde oluflturulan sistematik düflünceye denir. Daha do¤rusu bir toplumun öngördü¤ü yaflam biçimi için oluflturdu¤u sistemli düflünce ve bu düflüncenin topluma mal edilip harekete geçirilerek maddi güce dönüfltürülmesidir. ‹deolojiler genel olarak böyle ifade edilir”

ne t

Önceden kaba materyalizmde ideoloji sadece maddi, ekonomik yaflam›n, toplumsal yaflam›n bir yans›mas›, bir üst yap› kurumu olarak de¤erlendirilirdi. Önderlik yeni felsefi ve teorik yaklafl›m›nda ise ideolojinin sadece maddi yaflam›n, toplumsal yaflam›n bir yans›mas› olmad›¤›n› aksine asgari düzeyde sistemli hale geldi¤inde bu maddi ve ekonomik yaflam› da belirleyen ve geliflmesinde belirleyici etkisi olan bir olgu oldu¤unu ortaya koymufltur. Bir Halk› Savunmak eserinde bu felsefi ve teorik yaklafl›m›n› gelifltirerek kaba materyalist cans›z madde yaklafl›m›n› bir tarafa b›rakarak canl› do¤a-evren paradigmas› temelinde bir teorik, felsefi yaklafl›m ortaya koymufltur. Tabi bu paradigma bir idealist bak›fl olarak de¤erlendirilemez. Ya da geçmiflteki idealist felsefelerin ortaya koydu¤u gibi “düflünüyorum o halde var›m” gibi bir yaklafl›m içinde de¤ildir. Önderli¤imiz, mekanik kaba bir iflleyiflin olmad›¤›, esas olarak madde içindeki sezgisel, özgür tercihe dayanan ve çeflitli¤in ortaya ç›kt›¤›, bir canl› do¤a ve evren anlay›fl› temelinde bir ideolojik kimli¤in toplum yaflam›nda kaba materyalizmin ortaya koyduklar›ndan çok daha fazla etkisinin, de¤erinin ve belirleyicili¤inin oldu¤unu ifade etmifltir. Önderli¤imiz A‹HM savunmalar›nda özellikle Sümer rahiplerine vurgu yapm›fl ve onlar›n ortaya ç›kard›¤› ideolojik kimli¤in ve düflüncenin tüm insanl›k tarihini belirledi¤ini vurgulam›flt›r. Bugüne kadarki bütün ideolojilerin ve siyasetlerin paradigmalar›n› Sümer rahiplerinin ideolojik kurgular›n›n belirledi¤ini, düflüncelerimizin prati¤inin hala onlar›n ufkunu tümden aflmad›¤›n› ortaya koymufltur. ‹deolojik kimlik oluflturman›n ne ka-

dar önemli ve belirleyleyici oldu¤unu çok çarp›c› biçimde savunmalar›nda ortaya koymufltur. Bu aç›dan Kürt özgürlük hareketi PKK aç›s›ndan ideolojiye ve ideolojik mücadeleye verilen önem, ideolojik kimli¤in varl›¤›n›n mücadelede ki belirleyicili¤i dünden çok daha net anlafl›lmaktad›r. Bu felsefe ve paradigmadan bak›ld›¤›nda çeflitli çevrelerin ve burjuva ideologlar›n›n belirtti¤i gibi “ideolojiler ça¤› bitti, art›k ideolojik düflünmemek laz›m, ideolojik düflünme geriletir, ideolojik düflünme geliflmeleri engeller” biçimindeki yaklafl›mlar tamamen ham hayal düflüncelerdir. Hatta ideolojik olgunun önemine ters, dolay›s›yla top-

lum yaflam›yla, insanl›k gerçe¤iyle alakas› olmayan düflüncelerdir. Kapitalist sistem, egemen s›n›flar ideolojinin önemini küçümserken ideolojiler ça¤› bitti deyip bu pragmatik zihniyeti topluma yedirirken Kürt özgürlük hareketi Önderlik flahs›nda ideolojinin önemini daha fazla ortaya koyarak halklar›n mücadele tarihinde yeni bir dönem bafllatm›flt›r. Bu yaklafl›m devletçi, iktidarc› sistemden zarar gören topluluklar›n eline ideolojik silah› daha güçlü bir biçimde vermek anlam›na gelmektedir Tarih ve toplumu inceleyerek egemenlik ve sömürünün ilk belirgin temsilcileri olan Sümer rahiplerinin ideolojik yarat›mlar›n›n insanl›¤› nas›l kölelefltirdi¤ini tahlil etmifl bugün de bu egemen sistemden kurtulman›n yolunu egemen ideolojik kimlikleri etkisizlefltirerek cinsiyet özgürlükçü, ekolojik

w.

ww

ve demokratik tolum paradigmas›na dayanan bilimsel demokratik sosyalist ideolojiyle donanmaktan geçmekte oldu¤unu ortaya koymufltur.

‹deolojik mücadele kazan›lmadan hiçbir baflar› sa¤lanamaz

‹deolojik mücadele nedir? ‹deolojik mücadelenin önemi nedir? ‹deolojik mücadele nas›l yürütülür? Sorular›na yaklafl›rken esas olarak da Önderli¤imizin bu yaklafl›m›n› görmek gerekiyor. Önderli¤imizin ortaya koydu¤u ideolojik kimliklerin yarat›m›n›n tarihsel ve toplum içindeki belirleyici yan›n› çok iyi anlamadan, bunun bilincine ve derinli¤ine varmadan, ideolojik kimli¤in önemini, ideolojik kimli¤e dayanarak karfl›t güçlerle mücadele etmenin anlam›n› iyi kavrayamay›z. ‹deolojik mücadeleyi kazanmadan hiçbir baflar›n›n ortaya ç›kmayaca¤›n› bilmeliyiz, görmeliyiz. ‹deoloji, bilindi¤i gibi dünyaya bak›fl çerçevesinde oluflturulan sistematik düflünceye denir. Daha do¤rusu bir toplumun öngördü¤ü, yaflam biçimi için oluflturdu¤u sistemli düflünce ve bu düflüncenin topluma mal edilip harekete geçirilerek maddi güce dönüfltürülmesidir. ‹deolojiler genel olarak böyle ifade edilir. Geçmiflte ekonomik sosyal alt yap›n›n insanlarda yaratt›¤› farkl› düflüncelerin bir s›n›f›n ya da bir toplumun ç›kar› temelinde sistematik hale getirilmesine de ideoloji denilirdi. Geçmiflte ideolojiler daha çok idealist ve materyalist felsefe çerçevesinde kendilerini olufltururlard›. Tabi ki idealist ve materyalist felsefeler de tek bir renk de¤ildi. Bunlar da kendi içlerinde farkl› ekollere, farkl› düflünce yap›lar›na sahipti. Ancak bugüne kadar insanl›k tarihi esas olarak bu iki felsefi yaklafl›m temelinde ideolojik flekillenmelere ayr›lm›fllar ve bu temelde de birbirlerine karfl› mücadele etmifllerdir. Tarih içinde esas olarak da idealist felsefenin a¤›r bast›¤›n›, toplumlar› yönlendiren, egemenlerin ç›karlar›na hizmet edenin bu felsefe ve buna dayanan ideoloji oldu¤unu görüyoruz. Bilindi¤i gibi idealist temelde ortaya ç›kan ideolojiler ve dinler sonuçta egemenlere hizmet etmifllerdir. Tabi ki din-

ew e. c

paradigma de¤iflikli¤i temelinde ideolojik alanda muazzam derinleflme sa¤lam›flt›r. Özellikle felsefi geliflim ve paradigma de¤iflimiyle birlikte ideolojik mücadelenin toplum ve birey yaflam›nda eskisinden çok çok daha önemli ve belirleyici oldu¤unu teorik çözümlemelerle ortaya koymufltur.

om

42


fiubat 2008 SERXWEBÛN nekler verilirdi. Bunlar hala da do¤ru örneklerdir. ‹nsanlar bir tu¤laya benzetilir, ideoloji ise o tu¤lalar aras›na konulan çimento olarak görülürdü. Aralar›nda çimento konulmayan tu¤lalar› rüzgar ya da bir darbe hemen da¤›t›rken, aralar›na çimento konulanlar› ise herhangi bir darbenin kolayl›kla y›kmayaca¤› belirtilirdi. ‹deolojik topluluklar› böyle ifade etmek konumuzu anlafl›l›r k›lar. Di¤er taraftan duvar›n hem güçlü hem de do¤ru örülmesi açs›ndan duvarc›n›n ip çekmesi ideolojinin ifllevselli¤ine örnek olarak verilirdi. Nas›l ki duvarc›n›n ipi olmazsa duvar e¤ri bü¤rü olur, duvar sa¤lam örülemezse en ufak bir darbede y›k›l›rsa ideoloji olmad›¤› zaman da insanlar yürüyüfllerinde sa¤a sola kayar, do¤ru bir çizgide ilerleyemezler, yanl›fl yola saparlar. Mücadele eden örgütler için yanl›fl yap›lmamas› ve öngördü¤ü hedefe

yaflam›n› istenilen biçimde yönlendirmek mümkün de¤ildir.

‹deolojisiz olmak mümkün de¤ildir

ne te we .c om

ler ve baz› ideolojiler ezilenden, yoksuldan yana olmaya çal›flm›fllard›r. Özellikle dinler ilk ç›k›fllar›nda bu tür e¤ilimler tafl›salar da daha sonra iktidarc› devletçi zihniyeti besleyen felsefi bak›fl aç›s›n›n d›fl›na ç›kamad›klar› için egemen sistemlere hizmet eder hale gelmifllerdir. Dinler idealist felsefeden kaynaklansalar da bunlar› tümüyle egemen sistemin ç›karlar›na hizmet eden veya onlar için tarih sahnesine ç›km›fl olgular olarak de¤erlendirmek yanl›flt›r. Ancak ezilenlerin, yoksullar›n, egemenlere karfl› mücadele etmek isteyenlerin ve onlar›n ideolojik durufllar›n›n Sümer rahipleri taraf›ndan yarat›lan iktidarc› devletçi zihniyeti aflamad›klar› için ezilenlerin ad›na ç›ksalar da sonunda sistemin parças› haline geldikleri söylenebilir.

43

‹deoloji bireyleri topluluklar› örgütlü bir bütün haline getirir

ww

w.

Her topluluk, her s›n›f kendi öngördü¤ü yaflam biçimini örgütlemek ve bu yaflam biçimine kavuflmak için sistemli bir düflünce olan ideolojisini oluflturur. Bu ideoloji çerçevesinde örgütlenir, kadrosunu oluflturur ve eylem biçimi seçer. Bu temelde kendi öngördü¤ü yaflam önündeki engellere karfl› mücadele eder. Esas olarak da farkl› ç›karlar, farkl› yaflam biçimleri ilk önce ideolojik alanda mücadele verirler. ‹deolojik alanda mücadele etmenin amac›, o yaflam biçiminin hakl› ve do¤ru oldu¤unu topluma ve bireylere kabul ettirmektir. Çünkü her ideoloji kendi öngördü¤ü yaflam biçimine ulaflmak için insanlar›n› ve toplumunu bu ideoloji çerçevesinde yetifltirir, e¤itir. ‹deolojiyi verirken ayn› zamanda bu ideolojinin toparlay›c›l›¤› temelinde onlar› güç yapmak için örgütler. ‹deoloji bireyler ve topluluklar taraf›ndan benimsendi¤inde büyük bir enerji ortaya ç›kar›r. Bireyleri, topluluklar› daha s›k› bir bütün haline getirir. Topluluklar› güç yapt›¤› gibi kendi öngördü¤ü yaflam önünde engel olan ya da bu yaflam› hayata geçirmesi için etkisizlefltirilmesi gereken ideolojilere ve onlar›n örgütlü yap›lar›na karfl› mücadele verir. Eskiden ideolojik çal›flmalar de¤erlendirilirken anlafl›lmas› için basit ör-

do¤ru gitmesi için ideolojinin yönlendiricili¤i önemlidir. ‹nsanl›k tarihi içinde ideolojiler aras›nda büyük bir mücadele yaflanm›flt›r. fiunu belirtmek gerekir ki sadece ekonomik güçle, silahl› güçle toplumlar›, insanlar› uzun süre egemenlik alt›nda tutmak mümkün de¤ildir. Askeri zorun hakim oldu¤u yerlerde bile bu hakimiyetini sürdürmek için hakim olunan toplum üzerinde bir ideolojik çal›flma yap›lmas› flartt›r. Bu hakimiyete söz konusu toplumun inand›r›lmas› gerekir. Bunu yapacak olan da ideolojik çal›flmad›r. Dolay›s›yla ideolojiler esas egemenlik arac› olarak görülmelidir. ‹deolojik hakimiyet kurmadan herhangi bir yerde hakimiyet kurmak ya da bir toplum

Toplumlar ancak bir ideolojiyle ayakta kalabilirler ve yürüyebilirler. ‹deolojisi güçlü olan toplumlar ayakta kal›r, kendi benli¤ini ve özgünlü¤ünü korurlar. Bunu baflaramayanlar baflka ideolojilerin etkisine girerler ve onun içinde erirler. Bütün toplumlar›n ve bireylerin yaflam›na yön veren bir ideoloji vard›r. ‹deolojisiz oldu¤u düflünülen birey bile mutlaka bir ideolojinin etkisindedir. Nihilizm için hiçlik derler, o bile bir ideolojidir. O aç›dan ideolojisiz bir toplum yaflam› düflünmemek gerekir. Do¤a boflluk tan›maz, biçiminde amiyane bir deyim vard›r. Tabi ki bilimsel ve felsefi olarak buna baz› itirazlar

gelebilir bu ayr› bir konudur. Do¤ada bofllu¤un oldu¤u bugün bilimsel olarak kan›tlanm›flt›r. Biz bu tart›flman›n d›fl›nda flunu belirtebiliriz. Mutlaka toplum ve insan yaflam›nda bir ideoloji vard›r, ideolojisiz olmak mümkün de¤ildir. Bir ideoloji b›rak›l›rsa onun yerine herhangi bir ideoloji gelir, o toplumun ve bireyin yüre¤ine yerleflir. Bunu net bilimsel yarg› olarak de¤erlendirmek yanl›fl olmaz. Biz bugün iki temel ideolojik yaklafl›mdan bahsedebiliriz. Birisi cinsiyet özgürlükçü, demokratik ekolojik toplum paradigmas›na dayanan, bilimsel demokratik sosyalist çizgi, di¤eri de iktidarc›, devletçi çizgidir. ‹ktidarc› ve devletçi çizgi toplumsal cinsiyetçi, öz-


SERXWEBÛN fiubat 2008

w.

‹deolojik çal›flma bir ikna ve inand›rma çal›flmas›d›r

ww

‹deolojik mücadeleyi esas olarak da bir inand›rma, bir kabul ettirtme, bir yaflam›, bir düflünce biçimini içsellefltirme çal›flmas› olarak de¤erlendirmek do¤rudur. Bu aç›dan Sümer rahiplerinin tarih sahnesine ç›k›p toplumlar› sömüren ve sömürülenlerin var oldu¤una, birilerinin yönetece¤ine, di¤erlerinin de yönetilece¤ine inand›rmas›, bunun gökteki hiyerarflik düzenin yeryüzünde uygulanmas› olarak göstermesi, buna uyman›n insan ve toplum için zorunlulu¤unu ortaya koymas› ve bu temelde devleti,

mücadelenin iki boyutu vard›r. Birincisi: kadrolar› ve militanlar› e¤itmek. ‹deoloji do¤rultusunda kendi sistemini kurarak bir örgütlenme yaratmak, kurulacak ekonomik, sosyal yaflam aç›s›ndan halk› da e¤itmektir. Kendi ideolojileri konusunda bir netleflmeye kavuflmalar›n› sa¤lamakt›r. ‹kincisi: iktidarc›-devletçi zihniyetten kaynaklanan d›fl ideolojik sald›r›lara karfl› mücadele yürtmektir. Kendi içinde ideolojik netleflmeyi yaratmayan, öngördü¤ü ideolojiyi tüm ilkeleriyle bir düflünce sistemi olarak kadrolar›na yedirmeyen, kadrolar›n› ve halk›n› bu do¤ru düflünceyi sahiplenecek hale getirmeyen bir hareket, d›fla karfl› da ideolojik mücadeleyi baflar›l› bir biçimde veremez. ‹ktidarc› devletçi sömürücü gericili¤e karfl› özgürlük mücadelesi veren halklar ve topluluklar aç›s›ndan her fleyden önce kendi ideolojisini netlefltirmesi flartt›r. Bunun için de kendi içinde ideolojik mücadeleyi süreklilefltirmesi önemlidir.

ew e. c

iktidar›, hiyerarfliyi toplumlara benimsetmesi tabi ki bir ideolojik çal›flmayd›. Bu ideolojik çal›flmayla iktidarc›, devletçi bir sistem kurmufltu. Demek ki ideolojik çal›flmayla insanlar› inand›racaks›n ki, bunun öngördü¤ü bir sistem kurabilesin. Özgürlük ve demokrasi yanl›lar› olarak bizler de insanlar› ve toplumu böyle bir özgürlükçü ve demokratik düflünce ve onun sistemi konusunda ikna etme sorumlulu¤uyla karfl› karfl›yay›z. Ancak toplumu sadece özgürlük ve demokratik yaflam konusunda ikna etmek ve bu çerçevede örgütlemek yetmez. Çünkü günümüzün dünyas›nda özgür ve demokratik sistemi, özgürlükçü yaflam› önleyen farkl› sistemler ve bu sistemleri oluflturan ideolojiler bulunmaktad›r. Bu ideolojiler de toplumlar›, insanlar› kendi do¤rular›na inand›rma ve bu temelde örgütleyerek kendilerini hakim k›lmaya çal›flmaktad›r. Bunu yaparken de demokratik, özgürlükçü bir sistem öngören ideolojileri ve bu çerçevede kurulmak istenen örgütleri geriletmek için her türlü imkan ve araçlar› kullanmaktad›r. Böyle bir mücadeleyi öngörmek ve gereklerini yerine getirmek baflar›n›n ön kofluludur. Demek ki bireyleri ve toplumlar› sadece bir ideolojiye inand›rmak ve böyle bir yaflam içine çekmek çabas› yetmez. Öngörülen yaflam biçimini oturtmak ve sürdürmek için karfl› ideolojik güçlerle sürekli bir ideolojik mücadele içinde olmak olmazsa olmaz kabilinde bir görevdir. ‹deolojik

ne t

gürlük ve demokrasi karfl›t› olan egemenlerin çizgisidir. Bunlar kendi içinde çeflitli renkler tafl›yabilirler, ama biz genel olarak egemen ideolojiler ve buna karfl› toplumsal özgürlü¤ü savunan ideolojiler olarak temel iki kategoriden söz edebiliriz. Tabi ki egemen s›n›f ideolojilerinde farkl› renkler oldu¤u gibi bilimsel demokratik sosyalizm içinde de zaman içinde de¤iflen, yenilenen yanlar olacakt›r. Bilindi¤i gibi “de¤iflmeyen tek bir fley vard›r, o da de¤iflimin kendisidir” biçiminde bilimsel bir yarg› vard›r. Bizim aç›m›zdan de¤iflmeyen ise cinsiyet özgülükçü, demokratik ekolojik toplum paradigmas› çerçevesinde insan›n var oluflundan kaynaklanan, do¤al toplumdan gelen özgür ve demokratik bir yaflama ulaflma amac›d›r. Bunu temel veri ve bir ön kabul olarak de¤erlendiriyoruz. ‹ktidarc› devletçi sistemi ise, toplumun üzerinde sömürü ve bask› düzeni kuran dolay›s›yla mücadele edilip etkisizlefltirilmesi gereken bir olgu olarak kabul ediyoruz. Böyle bir yaklafl›m› benimsememiz gerekir. her fley de¤iflir, diyerek de belirli bir hedefimiz olmamal›, diyemeyiz. O zaman hiçbir fleye ba¤l› olmamak gibi bir bilinmezlik, bir amaçs›zl›k ve hedefsizlik ortaya ç›kar ki, bu da esas olarak hakim olan iktidarc›, devletçi, egemenlikli sistemin ideolojik, politik, sosyal ve ekonomik düzeni içinde yaflamay› kabul etmek anlam›na gelir. Bunun da do¤ru olmad›¤› aç›kt›r.

om

44

“‹deolojik mücadele iki boyutludur. Birincisi: Kadrolar› ve militanlar› e¤itmek. ‹deoloji do¤rultusunda kendi sistemini kurarak örgütlenme yaratmak, kurulacak ekonomik sosyal yaflam konusunda halk› e¤itmektir. ‹kincisi: iktidarc› devletçi zihniyetten kaynaklanan d›fl ideolojik sald›r›lara karfl› mücadele yürütmektir”

‹ç ideolojik mücadele olmadan ideolojik netleflme sa¤lanamaz

Toplumlar ve halklar binlerce y›ld›r inkarc› devletçi sistemin ideolojik egemenli¤i ve etkisi alt›ndad›rlar. Bu ideolojik etki birkaç y›l›n de¤il, binlerce y›l›n eseri olan bir olgudur. Bu aç›dan sadece belirli ideolojik tespitler yapmakla, bunlar› insanlara anlatmakla özgürlükçü demokratik ideolojiler bütünüyle bireylere ve topluma yedirilemez. Çünkü geçmifl yüzy›llar›n etkilerinden, içinde yaflan›lan egemenlikçi toplumdan ve d›flar›dan gelen ideolojik sald›r›lar›n yaratt›¤› etkilerden kaynaklanan ideolojik etkilenmeler ve yaflam durufllar›, özgürlükçü, demokratik ideolojilerin toplum ve bireyler taraf›ndan kabul edilmesinde zorlanmalar, engeller ortaya ç›kar›r. Ya da bu ideolojilerin anlafl›lmas›nda ve uygulanmas›nda yanl›fll›klara yol açarlar. Bu aç›dan da ideolojik e¤itim, derinleflme ve bu derinleflmenin yaflamsallaflmas› için çal›fl›rken içinde yaflad›¤›m›z da düflünülerek hiyerarflik devletçi sistemin ideolojik etkilerinin olaca¤›-


fiubat 2008 SERXWEBÛN

45

n› göz ard› edemeyiz. Dolay›s›yla ideoloji tespit edip belirli kurumlaflmalar yaratarak kendi sistemimizi kurdu¤umuzu, eski ideolojilerden ve yaflam aray›fllar›ndan kurtuldu¤umuzu düflünmek büyük yan›lg›d›r. Bu aç›dan ideolojik netlik ve karfl›t ideolojilerden kendimizi ar›nd›rmak için kendi içimizde de e¤itimlerin ve ideolojik mücadelelerin süreklilefltirilmesi gerekir. ‹ç ideolojik mücadeleyi önemsemeden, iç ideolojik mücadele yap›lmadan ideolojik netleflmeyi ve onun pratikleflmesini sa¤lamak mümkün de¤ildir. Farkl› düflünmek büyük yan›lg›d›r. Daha do¤rusu binlerce y›ll›k devletçi sistemin toplum ve bireyin üzerindeki etkilerini anlamamakt›r. Ya da insanlara bir fleyler söylenildi¤i andan itibaren art›k o in-

do¤ru bir ideolojik durufl ortaya konulsa da her zaman karfl› ideolojilerden ve yaflam biçiminden etkilenme zemini ve koflullar› vard›r.

sanlar›n inkarc› devlet sisteminden, onun yaflam aray›fl›ndan, anlay›fl›ndan uzaklaflaca¤› gibi bir safdillik içinde olmakt›r. Bunun do¤ru olmad›¤›n› kendi yaflad›¤›m›z pratikten çok iyi biliyoruz. Tarih içinde çok iyi niyetle ortaya ç›kan dinlerin, felsefelerin, ideolojilerin bir süre sonra devletçi, sömürücü, bask›c› ideolojilerden ve yaflam biçimlerinden etkilenerek özünden sapt›¤›n›, giderek hakim sistemin ideolojisiyle ve yaflam›yla bütünleflti¤ini biliyoruz. Geçmiflteki ideolojilerin paradigmas›ndaki zafiyet ve yetersizlikler, hiyerarflik devletçi sistemin ufkunu tümden aflamayarak sistemin mezhebi haline gelmelerine yol açm›flt›r. Ancak do¤ru paradigma ve

de¤ildir. Bu aç›dan Önderli¤imiz örgüt içinde yürütülen ideolojik mücadeleyi her zaman önemli görmüfltür. ‹çerdeki yanl›fl ideolojik durufllara ve onun yaflam içindeki etkilerine karfl› mücadele verilmeden do¤ru bir örgüt ve mücadele çizgisi oturtulup karfl›t sistemleri ve ideolojileri geriletmenin mümkün olmad›¤›n› her zaman belirtmifltir. Bu aç›dan d›fla karfl› mücadelenin içteki ideolojik ve örgütsel netlikten geçti¤ini defalarca vurgulam›fl ve bunu PKK’nin geliflme diyalekti¤i olarak ortaya koymufltur. Dolay›s›yla sistemden kaynaklanan yaflam etkilerine karfl› mücadeleyi, d›fla karfl› mücadele vermenin ön koflulu olarak de¤erlendirmifltir. Örgüt içinde ideolojik mücadeleyi, örgütsel

ne te we .c om

Do¤ru örgüt çizgisi ideolojik mücadeleyle yarat›l›r

hassasiyetler tafl›may› gerekli görmemek kendini kand›rmakt›r. Nitekim mücadele tarihimiz bu konularda zay›fl›k gösterilen her yerde, her koflulda ve her zamanda baflar›s›zl›¤›n ortaya ç›kt›¤›na tan›kt›r. Özellikle reel sosyalizmin y›k›lmas›ndan sonra Sovyetlerde parti içinde yap›lan büyük yanl›fll›klar gerekçe gösterilerek örgüt içi ideolojik ve örgütsel mücadelenin aleyhinde bir kampanya bafllam›flt›r. Klasik komünist parti içindeki sorunlar›n esas kayna¤›n›n iktidarc› devletçi paradigmadan kopmama oldu¤unu göremeyen ya da görmek istemeyen bu yaklafl›mlar özünde iktidarc› ve devletçi ideolojileri ve yaflam etkilerini küçümseyerek özgürlük hareketlerini sistemin etkilerine aç›k hale getirmektedirler. Bu tür e¤ilimi gelifltirmek isteyenler sosyalizm karfl›t› burjuva ideologlardan etkilenen liberal sol çevrelerdir. Bu e¤ilim dolayl› veya dolays›z neoliberal ideologlar›n sömürülen ve bask› gören halklar›n mücadele örgütleri içine soktu¤u yan›lg›l› bir anlay›flt›r. Çünkü egemen güçler ezilen haklar›n ve topluluklar›n sistemden kaynaklanan yanl›fll›klara ve zay›fl›klara karfl› mücadele verilmesini engelleyerek asl›nda kendisini etkili k›lmak istemektedir. Çünkü objektif olarak sömürücü, egemenlikçi ideolojilerin etkilerinin toplum içinde var oldu¤unu, buna karfl› sürekli bir mücadele verilmezse ezilen halklar›n ideolojisini ve yaflam anlay›fl›n› geçmiflten kaynaklanan gücü ve elindeki araçlarla etkileyece¤ini çok iyi bilmektedir. Bu nedenle sol ve sosyalist hareketler içindeki ideolojik ve örgütsel mücadeleyi kötüleyerek, tukaka ederek onlar› kendi ideolojik sald›r›lar› ve yaflam anlay›fllar› karfl›s›nda savunmas›z b›rakmak istemektedir. Bu e¤ilim asl›nda sol ve sosyalist hareketlerin içinden ç›kan bir e¤ilim de¤ildir. Emperyalist-kapitalist, burjuva ideologlar›n sol ve sosyalistleri bu konuda elefltirerek töhmet alt›nda b›rakmas›n›n sonucudur. Böylece sol ve sosyalist partileri örgüt içi ideolojik, örgütsel ve yaflam mücadelesi konusunda so¤utmak ve bunlar› önemsizlefltirerek her türlü etkiye aç›k b›rakmay› amaçlam›fllard›r.

ww

w.

Belki yeni paradigmay› iyi benimsedi¤in takdirde karfl›t ideolojik güçlere, devletçi ideolojilere karfl› savunma mekanizman› güçlendirmifl, onlardan etkilenme zeminini azaltm›fl olursun. Bugün biz, egemenlere benzeflmeyecek, onlar›n bir parças› haline gelmeyecek düzeyde bir ideolojik derinli¤e ve durufla sahibiz. Buna ra¤men binlerce y›l›n ideolojik etkilerini, yaflam etkilerini hemen üzerimizden ataca¤›m›z› düflünmek do¤ru


SERXWEBÛN fiubat 2008

raf›nda flekillenen bir toplum ve kiflilik gerçe¤i bulunmad›¤›ndan d›flar›dan gelen ideolojik e¤ilimlere karfl› savunmas›zd›r. Bu durum yeni ve ça¤dafl düflüncelere uzakl›k yaratm›fl ve onu kiflili¤ine yedirmede sorunlar ortaya ç›karm›flt›r.

Elefltiri özelerfltiri vazgeçilmez ideolojik mücadele yöntemidir

Kapitalist ve sömürgeci ideolojilerin, feodal ve bozulmufl afliret kültürünün etkilerini yaflayan, bunu örgüt içine yans›tan bir yap›sal gerçe¤imiz olmas›na ra¤men Önderli¤imiz ve Hareketimiz bafl›ndan itibaren bu eksiklikleri, yetersizlikleri kiflilik çözümlemeleri temelinde düzeltmeyi esas alm›flt›r. E¤itimin esas›n› toplum ve kiflilik çözümlemeleri temelinde yanl›fll›klar› düzeltme ekseninde sürdürmüfltür. Bizim hareketimiz kadar e¤itime önem veren, elefltiri ve özelefltiriye önem veren baflka bir hareket yoktur. E¤er hareketimiz bu yöntemi hakim k›lmasayd› k›sa sürede di¤er örgütler gibi ideolojik etkilenmelerle bozulabilir ya da d›flar›dan gelen ideolojik etkilerin alt›nda çekiflme ve çat›flma içinde parçalan›p da¤›labilirdi. E¤er Kürt özgürlük hareketi hala birlik içinde hareket etme gücünü gösteriyorsa d›flar›dan çok fazla ideolojik, siyasi bask›yla karfl› karfl›ya gelmesine ra¤men birli¤ini koruyorsa, birçok gücün “bugün parçaland›lar, bölündüler” beklentisi sürekli bofla ç›k›yorsa bunun nedeni e¤itimi, elefltiri ve

ww

w.

ne t

Sovyetler birli¤indeki parti içi mücadelede büyük yanl›fll›klar yap›lm›flt›r. Bunun nedeni, iktidarc› ve devletçi mant›¤›n iz düflümü olarak parti içinde iktidar mücadelesi verilmesidir. Sol hareketlerde de bu tür yanl›fll›klar olmufltur. Bunlar›n temelini iktidarc›-devletçi zihniyette aramak ve bu tür yanl›fll›klara düflmemek gerekir. Ancak ortaya ç›kan yanl›fll›klar› teorilefltirip ideolojik ve örgütsel mücadelenin gerekli olmad›¤› yarg›s›na ulaflmak yanl›flt›r. Halklar›n özgürlük mücadelelerini daha bafltan tuza¤a düflürmek olur. Kald› ki, reel sosyalist partiler yanl›fll›klara karfl› ideolojik mücadele vermekten çok, örgütsel tedbirler ve cezaland›rmalarla sorunlar› çözmek istemifltir. Yanl›fll›klar ve eksikliklerin ideolojik mücadele verilerek düzeltilmesi gerekirken, disiplin kurullar›yla ve cezai yapt›r›mlarla kestirme yoldan sorunlar› çözmek istemifllerdir. E¤er yanl›fll›klar› ve hatalar› ideolojik mücadeleyle giderme öne ç›kar›lsayd› birçok sorun örgütsel tedbirler ve cezalarla giderilmeye çal›fl›lmazd›. Bizim hareket içerisinde de zaman zaman sorunlar› disiplin kurullar› ve cezai yapt›r›mlarla çözme e¤ilimi ortaya ç›kmaktad›r. Sorunlar› ideolojik mücadele, e¤itim, elefltiri ve özelefltiriyle çözme yerine disiplin kurullar›na ve mahkemelere havale edip “onlar çözsün, onlar u¤rafls›n” yaklafl›m› içinde olanlar vard›r. Bu tabi kolayc› bir yaklafl›md›r. Asl›nda iktidarc› devletçi sistemin idari tedbirlerle ya da mahkemelerle sorunu çözme yaklafl›m›n›n örgüt içindeki izdüflümüdür. Zorunlu olmad›kça bu yöntemlere bafl vurman›n do¤ru olmad›¤›n› belirten Önderli¤imiz, bafl›ndan beri ideolojik mücadelenin esas yöntemini ve arac›n› elefltiri ve özelefltiri olarak görmüfltür. Yine e¤itimleri en önemli düzeltme platformlar› olarak iflletmifltir. Kürt toplumu üzerinde uygulanan binlerce y›ll›k yabanc› egemenlik Kürt kiflili¤inde ciddi çarp›kl›klar ortaya ç›karm›flt›r. Toplumsal ç›karlar›n› korumaya yönelik bir ideoloji et-

“Do¤ru ideolojik mücadele, iki yönlü mümkündür. Bir, kendi felsefe, ve ideolojisinin ilkelerini çok iyi bilmek ve böylelikle ‘bize ne aittir, ne de¤ildir’ bunu anlayabilecek ideolojik reflekslere, hakimiyete kavuflmakt›r. ‹ki, karfl› sistemlerin ideolojisinin bilme s›n›r›na ulaflarak neyin karfl›ya ait oldu¤unu görüp ona karfl› mücadele etmektir”

özelefltiriyi ideolojik mücadelelerde esas alma gelene¤inin sonucudur.

Karfl›t ideolojiyi de bilmek kavaramak gereklidir ‹nsanl›k tarihinin tüm boyutlar› ile incelenmesi sonucu ortaya ç›kan en büyük tecrübe fludur. Tarih sahnesine yeni ç›kan ideolojik kimliklerin özgürlükçü ve demokratik niteliklerini sürekli derinlefltirerek, yanl›fll›klar›ndan ar›narak hiyerarflik devletçi sistemlerin ideoloji ve yaflam anlay›fllar›n›n tümünden kopmas› gerekir. Yoksa geçmiflte oldu¤u gibi bu ideolojilerin mezhebi haline gelmeye mahkumdurlar. ‹deolojik alanda etkilerden kurtulmadan bu sistemlerin mezhebi olmaktan kurtulmak mümkün de¤ildir. E¤er bütün dinler, en son olarak da reel sosyalizm sömürücü devletçi sistemin mezhebi olmaktan kurtulamad›ysa, bunun nedenini ideolojik kimli¤indeki yanl›fll›k ve yetersizlikte aramak gerekir. Sömürüye, bask›ya ve zulme karfl› ç›k›p, özgürlü¤ü ve demokrasiyi arayan hareketlerin pratikteki yanl›fll›klar› ve eksiklikleri bile kendilerini ideolojik olarak netlefltirmemelerinden kaynaklanm›flt›r. Bu aç›dan Önderli¤imizin belirtti¤i gibi kapitalizmin neo-liberal yeni sular›nda bo¤ulmak istenmiyorsa, ideolojik olarak derinleflmek, karfl›t ideolojileri iyi anlamak, iyi analiz etmek, onlar› derinli¤ine kavramak çok önemlidir. Karfl›t ideolojiler derinli¤ine kavrand›kça onlara karfl› mücadele daha iyi verilebilir. Do¤ru ideolojik mücadele, iki yönlü mümkündür. Birincisi, kendi felsefesinin, paradigmas›n›n ve ideolojisinin ilkelerini çok iyi bilmek ve böylelikle ne bize aittir, ne de¤ildir, bunu anlayabilecek ideolojik reflekslere, ideolojik hakimiyete kavuflmakt›r. ‹kincisi ise karfl› sistemlerin ideolojisinin bilme s›n›rlar›na ulaflarak neyin karfl›ya ait oldu¤unu görüp ona karfl› mücadele etmektir. Etkili bir ideolojik mücadele gücüne kavuflmak için hem kendi ideolojisini tüm boyutlar›yla kavramak, hem de sistemin ideolojik boyutlar›n› anlamada ciddi bir düzey kazanmak gerekir.

ew e. c

‹çte iktidar mücadelesi de¤il ideolojik mücadele

om

46


fiubat 2008 SERXWEBÛN

Kadro ideolojiyi yaflam›nda temsil edendir

içe yönelik yan›d›r. Dayand›¤› topluma yönelik yan›d›r. Burada netleflme ve güçlenme olursa d›flar›ya karfl› verilen ideolojik mücadelede de baflar›l› olunur. Zaten ideolojik derinleflme ve netleflme öngörülen sosyal, ekonomik, kültürel yaflam› da etkin flekilde örgütleyebilir. ‹ç ideolojik mücadelenin temeli; güçlü e¤itim, yanl›fl ideolojik e¤ilimler ve yaflam aray›fllar›na karfl› mücadeleyle oluflturulur. Bunlar yap›l›rsa ideolojik netlikle çok güçlü bir örgüt ortaya ç›kar. ‹deolojik netlik ya da bir toplumun kendi ideolojisini en iyi biçimde kavramas›, onun esas güç kayna¤›d›r.

bir güçtür, büyük bir enerjidir, her taraf› etkiler, her yerde etkili olur” demifltir. Önderlik, bu ideolojik netlik düzeyine kendi nefsine karfl› büyük mücadele ederek, farkl› sistemlerden gelen bütün etkilere kendini kapatarak ulaflm›flt›r. Bunun için “ben bu dünyan›n hiç adam› olmad›m, feodal sistemin adam› olmad›m, köyün insan› olmad›m, kapitalist sistemin adam› olmad›m, bunlar›n ideolojik etkilerine karfl› durdum, yaflam anlay›fllar›n› reddettim, onlar› kendime yaklaflt›rmad›m, kendimin bunlar taraf›ndan kirletilmesine izin vermeyerek safl›¤›m› korudum” demektedir. Böylece alternatif bir önderlik, alternatif bir sistem oldu¤unu ve kendisini kurumsal bir kifli haline getirdi¤ini belirtmifltir. Bu düzeye nas›l geldi¤ini anlat›rken, flunlar› da belirtme gere¤i duymufltur “bu dünyada kendisine benim kadar eziyet eden, bu dünyada kendisini benim kadar disipline eden, bu dünyada kendisini benim kadar kontrol alt›na alan, bu dünyada benim kadar hareketini, davran›fl›n› kendi ideolojisine göre düzenleyen baflka bir insan yoktur; bu dünyada kendisine bu kadar eziyet yapan, kendisine bu kadar yüklenen baflka bir insan bulamazs›n›z” demifltir. Böyle bir kiflilik ve pratikleflme düzeyinin ortaya ç›kmas› baflta kendisi olmak üzere çevresine karfl› yürüttü¤ü ideolojik mücadeleyle ilgilidir. Kendi nefsine bu kadar hakim olmazsa ve çevresindeki yanl›fll›klara karfl› yüksek duyarl›l›¤a kavuflmazsa böyle bir kiflilik haline gelmeyece¤i aç›kt›r. Önderli¤imiz Hz. Muhammed’in “Cihad-› Ekber” olarak de¤erlendirdi¤i bu nefs savafl›n›n gere¤ine herkesten daha fazla inanm›fl ve gereklerini yerine getirmifltir. Cihad-› Ekber’i sa¤lam ideolojik duruflta, onun örgütlendirilmesi ve yaflama yans›t›lmas›nda görmüfltür. Yine d›fla karfl› mücadeleyi Hz. Muhammed gibi mücadelenin küçü¤ü olarak de¤erlendirmifltir. Önderli¤imizin ideolojik mücadeleye ilkesel yaklafl›m› her zaman böyle olmufltur. Bu asl›nda di¤er dinler için de geçerlidir. Hz. Musa esas ideolojik mücadelesini Yahudi kavminin gerilikerine karfl› vermifltir. Yahudi kavmi içinde büyük ideolojik mücadeleyi vererek Yahudileri bir topluluk, bir halk haline getirmifl-

ne te we .c om

Kendi içinde yürüttü¤ü e¤itimler ve ‹deolojik mücadeleyle tüm kadro yap›s›n› donat›p netlefltirmeyen ve kendi taban›na ideolojik ilkelerini yedirmeyen bir hareketin d›fla karfl› da güçlü bir ideolojik mücadele vermesi mümkün de¤ildir. Çünkü ideolojik mücadele ya da ideolojik savafl›m sadece birkaç kiflinin do¤ru bir ideoloji belirlemesiyle gerçekleflen bir olgu de¤ildir. Kendisini ideolojik olarak netlefltirmeyen bir hareket karfl›t ideolojilerden rahatl›kla etkilenebilir. ‹deolojide küçük bir yan›lg› ve sapma zaman›nda giderilmezse giderek büyüyerek farkl›laflabilir. Do¤ru örgütsel yap›lanma ve yetkin temsil aç›s›ndan da iç ideolojik netleflme ve bunun için verilen mücadele önemlidir. ideolojiler tamamen soyut ele al›namaz. ideolojiler soyuttur ama yaflamda maddileflmek için vard›rlar. Do¤ru yaflamsallaflan ideolojiler toplumlar› etkileyerek alternatif ideoloji ve sistemler haline gelirler. ‹deolojileri örgütsel yaflam ve bunun toplum içinde pratikleflmesinde iyi temsil etmeyen kadrolar ve sempatizanlar di¤er topluluklar› etkileyemezler. ‹deolojik olarak iyi donanmam›fl ve yaflamda do¤ru temsil yapamayan kadro ve sempatizanlar›n moral de¤erleri ve inand›r›c›l›k düzeyi çok güçlü olmad›¤›ndan, kendine inanc› ve güveni de güçlü olmayaca¤›ndan karfl›t ideolojiler ve sistemler karfl›s›ndan gerilemeye mahkum olurlar. Bu aç›dan ideolojik çal›flman›n en önemli yan›

47

‹deolojik olmak kendini disipline etmektir

ww

w.

Burada nicelikten çok niteli¤in önemi görülmektedir. ‹deolojik sorunlarda nitelik çok önemlidir. Önderli¤imiz defalarca, “benim gibi on kifli ç›ks›n, bu dünyay› sarsar, büyük geliflmelere yol açar” demifltir. Bunu da esas olarak kendisinin ideolojik hakimiyetine, ideolojiye göre yaflamas›na ve bunu an an pratiklefltirmesine, bu ideolojiyi pratiklefltirirken kendisini disipline etmesine dayanarak söylemifltir. Asl›nda ideolojik olmak bir yönüyle de kendini çok güçlü biçimde disipline etmektir. Kendisini düflünce ve duruflta rafine etmektir. Sa¤dan soldan gelen ideolojik etkilere karfl› her an duyarl› olmakt›r. ‹deolojik safl›k ve bu temelde güçlü ideolojik mücadele ancak bu duruflla yürütülebilir. Onun için Önderlik “benim gibi ideolojik olarak netleflmifl, ideolojik refleksleri güçlenmifl ve yaflam›n her an›n› buna göre yaflayan bir kifli büyük


SERXWEBÛN fiubat 2008

Hiristiyanl›k tarihi güçlü bir ideolojik savafl tarihidir

“Din, geridir, dogmatizmdir, dinden alaca¤›m›z bir fley yoktur’ söylemleri gerçekten de bilimsel olmayan, gerici, dini de, ideolojik mücadeleyi de anlamayan kiflilerin söylemileri olabilir. Dinlerde bu ideolojik mücadeleler esas olarak da karfl›t ideolojik anlay›fllar› ve sistemleri bofla ç›karmak ve kendilerini toplum içinde yaymak için verilmifltir”

dinden alaca¤›m›z bir fley yoktur söylemleri gerçekten de bilimsel olmayan, gerici, dini de, ideolojik mücadeleyi de anlamayan kiflilerin söylemi olabilir. Dinlerde bu ideolojik mücadeleler esas olarak da karfl›t ideolojik anlay›fllar› ve sistemleri bofla ç›karmak ve kendilerini toplum içinde yaymak için verilmifltir.

ww

w.

Hz. ‹sa’da da ideoloji ve düflünce çok önemlidir. ‹sa esas zaferi d›fla karfl› yürütülecek mücadelede ve savafllarda görmemifltir. Esas olarak da kendisini ideolojiklefltirerek, ideolojiyi kendisine, çevresine ve toplumuna yedirerek ve bunu kendinde bir sistem haline getirerek d›fla karfl› yürüttü¤ü mücadeleyi böyle kazanaca¤›n› söylemifltir. Bütün H›ristiyanl›k tarihi de asl›nda çok güçlü bir ideolojik savafl tarihidir. Silah› ve savafl› zorunlu olmad›kça gerekli görmeyen, ama ideolojik savaflta belki de en keskin bir mücadeleyi veren bir dindir. Onun için Hz. ‹sa “Ben bu dünyaya bar›fl de¤il, k›l›ç getirmeye geldim, anayla k›z›n, babayla o¤lun aras›n› açmaya geldim, anas›n›-babas›n› benden çok sevenler, k›z›n›-o¤lunu benden çok sevenler benden de¤ildir, beni sevenler, benim için ölenler yaflam bulacaklar, benden uzak durarak yaflamlar›n› koruyanlar yaflam›n› kaybedecekler”

lahl› gücüyle çok fazla beslemektedirler. Günümüzde, özellikle son yüzy›lda düflüncenin ve düflünce araçlar›n›n geliflmesi, okuma yazman›n artmas›, kitap, bas›n, radyo, TV, sanal dünyan›n geliflmesiyle birlikte ideolojik mücadele daha da önemli hale gelmifltir. Egemen sistemler bu güçlü araçlarla kendi ideolojik egemenli¤ini, etkisini toplum içinde daha da artt›rmaya çal›flmaktad›r. Tabi ki bilim ve tekni¤in geliflmesiyle birlikte halklar da bu araçlardan faydalanmaya bafllam›fllard›r. Ama egemen sistemler imkanlar›n fazlal›¤› nedeniyle bu araçlar› daha yo¤un kullanarak, ideolojik ve kültürel mücadeleyi daha etkili yürütmektedirler. Egemenli¤ini sürdürürken de esas olarak da ideolojik ve kültür hakimiyetine dayanmaya çal›flmaktad›rlar. Bunun için ideolojisini ve kültürünü elindeki büyük imkanlarla topluma yedirmeye önem vermektedirler. Bu ideolojik ve kültürel bombard›mandan dolay› iç ideolojik mücadele temelinde ideolojik kimli¤i netlefltirip etkili k›lmak ve karfl›t ideolojileri çok iyi tan›yarak, bu alanda güçlü bir mücadele vermek zorunlu hale gelmifltir. Geçmiflte belki daha kapal› topluluklar olarak yaflama, kendi ideolojisini, kendi yaflam anlay›fl›n›, kendi içinde bir sistem kurarak daha kolay koruma imkan› vard›. ‹ç yap›lar›n kendini d›fl sald›r›lara karfl› koruma avantaj› bulunuyordu. Bugün bu gerçeklikten söz edemeyiz. Art›k böyle yaflamak, yaflamay› böyle devam ettirmek mümkün de¤ildir. Böyle yaflama imkan› art›k örgütler için de, toplumlar için de ortadan kalkm›flt›r. Eskisi gibi idari tedbirlerle, kendi içine kapanarak karfl›t ideolojileri ve karfl›t sistemleri bofla ç›karmak, onlardan ayr›, onlar›n etkilerinden uzak durmak mümkün de¤ildir. Daha do¤rusu, böyle bir dünya karfl›s›nda kendini kapatarak, d›fla kapal› bir sistem kurarak kendini korumaya çal›flmak yanl›flt›r. Çünkü böyle korumak mümkün de¤ildir. Bu ancak tutuculu¤u ve gericili¤i beraberinde getirtir. Karfl›t güçlerle mücadeleyi engeller ve zay›flat›r. Karfl›t güçlere karfl› mücadele içinde hem kendini iyi tan›ma, hem de karfl›t güçleri tan›ma avanta-

ew e. c

biçiminde bir vaazla kendi sisteminin ideolojik duruflunu, ideolojik mücadele anlay›fl›n›, ideolojik mücadeledeki keskinli¤ini ortaya koymufltur. H›ristiyanl›¤› H›ristiyanl›k yapan da budur. ‹sa’y› anas›ndan, babas›ndan, o¤lundan, k›z›ndan çok sevecek, bu konuda iç mücadele verecek, kendini feda edecek, yaflam›n› verme düzeyinde bu düflünceye ba¤lanacaklar, böylelikle yaflam bulacak, yani d›fla karfl›, zafer kazanacakt›r. Bu vaaz› ideolojik mücadele ve ideolojinin önemi aç›s›ndan, ideolojik mücadelenin zorunlulu¤u aç›s›ndan çok iyi anlamak ve görmek gerekir. Bunlar öyle küçümsenecek sözler de¤ildir. Dindir, geridir, dogmatizmdir,

ne t

tir. Bugün Yahudiler e¤er çok güçlü bir topluluksa, az›nl›k bir topluluk olmas›na ra¤men bütün dünyay› yönetecek bir güce ulaflm›fllarsa, bunun nedeni, bir bütün olarak Yahudi toplumunun ideolojik bir kimli¤e sahip olmas›d›r. Bu ideolojik gücün birlefltiricili¤ini ve bunun yaratt›¤› enerjiyi arkalar›na ald›klar› için gittikleri her yerde siyasi, ekonomik, kültürel güç haline gelmifllerdir. Sorun burada Yahudilerin yapt›klar›n› olumlu veya olumsuz de¤erlendirmek de¤ildir. ideolojinin gücünün neye muktedir oldu¤unu anlamak aç›s›ndan bu örne¤i bilmek çarp›c› ve ö¤reticidir. Gerçekten de Musa’n›n Yahudi kavmine karfl› yürüttü¤ü ideolojik mücadele, çok çarp›c›d›r ve özgündür. Belki de iç ideolojik mücadeleyi Musa kadar veren baflka bir peygamber yoktur. E¤er iç ideolojik mücadeleyi çok kapsaml› vermeseydi, o iç ideolojik mücadeleyle netleflmeyi sa¤lay›p, esas olarak bu alanda kazanmasayd› bu günkü Yahudilik de, Yahudi dünyas› da olmazd›. Bu gerçe¤i herkesin bilmesi hatta incelemesi gerekir. ‹deolojik baflar› nas›l kazan›l›r, ideoloji nas›l güçlenir bunu örnek almas› gerekir.

om

48

Tekni¤in geliflimi ideolojik mücadeleyi aç›k hale getirmifltir O dönemde devletçi, hiyerarflik ve bask›c› sistemler, daha çok da zora dayanarak egemenliklerini sürdürmektedirler. ‹deoloji ile zoru çok fazla iç içe kullanmaktad›rlar. Tabi ki zor belirli bir ideolojik temele dayan›rsa etkili olabilir. Egemenlerin de dayand›¤› bir ideolojik anlay›fl vard›r, bunu si-


fiubat 2008 SERXWEBÛN zanma zeminini vermifl olursunuz. ‹ç ideolojik mücadeleyle kendini ideolojik olarak güçlendirmifl, dolays›yla ideolojik çizgisi do¤rultusunda güçlü örgütsel yap›lanmaya kavuflmufl örgütler d›fla karfl› da her türlü mücadeleyi güçlü biçimde verebilirler. ‹deolojik mücadele tabi ki d›fla karfl› da sürekli verilmek durumundad›r. Çünkü d›fl ideolojik sald›r›lar da süreklidir. D›fla karfl› ideolojik mücadele de bir gün bile ertelenmeye gelmez. Hiyerarflik devletçi sisteme karfl› belki silahl› direnifl ve baflka mücadele yöntemleri sürekli olmayabilir. Zaten silahl› çat›flmalar› sürekli sürdürmek mümkün de¤ildir. Ama ideolojik mücadele süreklidir ve hiçbir zaman durmaz. Hakim olan, hakimiyetini ideolojik mücadeleyle pekifltirmek ister, kaybeden ise her zaman ilk önce ideolojik mücadele vererek bu alanda kazanmak ister. Bu alanda kendisini güçlendirerek di¤er mücadele yöntemlerini gelifltirmeye çal›fl›r. Dolay›s›yla d›fla karfl› ideolojik mücadeleyi vermeden, bu konuda moral üstünlü¤ü ele geçirmeden, karfl› gücün kendi ideolojisini, yaflam biçimini, inanc›n› zay›flatmadan mücadelede kazanan taraf haline gelemezsin, gelinemez de.

lenler ad›na ortaya ç›kan ideolojiler devletçi paradigman›n etkisinde olmasayd›, sistemin mezhebi haline gelmeseydiler, toplumlar üstünde egemenli¤ini sürdüren devletçi sömürücü sistemler büyük bir bozguna u¤rayabilirlerdi. Asl›nda devletçi sistemler büyük bir ideolojik zay›flamaya u¤ram›fllard›, ideolojik meflruiyetleri sorgulanm›fl, gereksiz görülür hale gelmifllerdi. Halklar›n binlerce y›ll›k özgürlük ve demokrasi mücadelesi, bunun yaratt›¤› bilinç, hiyerarflik-devletçi, sömürücü sistemleri kabul etmeyecek düzeye ulaflm›flt›. Marks ve Engels’in önderlik etti¤i sosyalist ideolojinin büyük bir h›zla geliflmesi toplumlarda geliflen özgürlük ve demokrasi özlemini ifade etmektedir. Bu özgürlük ve demokrasi özlemi egemenleri çok zorlam›flt›r. Egemenler yaflad›klar› bu zorlanman›n bilinciyle ideolojik hakimiyetlerini kaybetmemeye, kendi düflünce sistemleri ve yaflam biçimlerinin en iyisi oldu¤unu anlatarak ideolojik mücadelede üstünlük kurmaya, böylece siyasal, ekonomik, sosyal düzenlerini bütün toplumlara kabul ettirmeye çal›flmaktad›rlar. Bugün ideolojik alanda kazanmay› hakimiyetin esas› olarak gören, bu konudaki araçlar› gelifltirmifl olan kapitalist sisteme karfl› mücadele her zamankinden daha çok önemli hale gelmifltir. Egemen kapitalist sistemin insanl›k, toplum ve halklar aç›s›ndan ne kadar gereksiz hale geldi¤ini göstermek; bu toplumsal cinsiyetçi sistemin b›rakal›m insanlara özgürlük ve demokrasiyi getirmesini insanlar›n özgürlük ve demokratik özlemlerini bo¤an bir sistem oldu¤unu göstermek çok önemlidir. Çünkü devletçi sistem ele geçirdi¤i güçlü araçlarla gereksiz hale gelen varl›¤›n› ideolojik çarp›tma ve kültürel sald›r›larla cilalay›p, varl›¤›n› insanl›¤›n var olma biçimi olan toplumsall›¤› bitirerek devam ettirmeye çal›flmaktad›r. Tüm insanl›¤›n, toplumun kanserleflmesine yol açan devletçi sistemin son temsilcisi kapitalist sistemden so¤umas› ve buna karfl› mücadele eder hale getirilmesi, d›fla karfl› yürütülen ideolojik mücadelenin esas hedefidir.

ne te we .c om

j›n› ortadan kald›r›r. Bilindi¤i gibi reel sosyalizmin kendi etraf›nda duvarlar örmesi onu kapitalist sistemin etkilerinden koruyamam›flt›r. Kendimi d›fla karfl› koruyay›m derken, asl›nda ideolojik mücadelede zay›f kalm›flt›r. E¤er bu kadar kendini d›fla kapatmam›fl olsayd›, mücadeleyi daha çok ideolojik alanda verseydi belki de zaman içinde kendi ideolojik zay›fl›klar›n›, pratikteki yetersizliklerini ve eksikliklerini görerek aflacakt› ve kapitalist sistem karfl›s›nda alternatif bir sistem haline gelecekti. Ama kendisini kapat›nca ne eksi¤ini ne de yanl›fl›n› görmüfltür. Eksikliklerini ve yanl›fll›klar›n› da görmeyince giderek zay›flam›fl ve çökmüfltür.

49

Hareketimiz yogun bir ideolojik bombard›manla karfl› karfl›yad›r

Sistem ideoljik çarp›tmalarla kendini ayakta tutuyor

Egemenlikli sistem do¤al toplumu ideolojik sald›r›yla geriletip, bunu devletçi sistemi ayakta tutan örgütsel ve siyasal kurumlara dönüfltürerek bu hakimiyetini günümüze kadar sürdürmüfltür. Günümüzde de bu hakimiyetlerini devam ettirmek için ideolojik alandaki etkinli¤ini kaybetmemeye çal›flmaktad›r. Özellikle 19. ve 20. yüzy›lda bu alanda yaflad›klar› kimi yenilgiler nedeniyle hiyerarflik devletçi sistemler büyük tecrübe kazanm›fllard›r. Eksi¤iyle, yetersizli¤iyle 19. ve 20. yüzy›lda ezilenlerin bayrak edindi¤i sosyalizmin büyük bir güç kazanmas›, moral olarak üstün hale gelmesi, toplumlar için Önderli¤imizin belirtti¤i gibi parlayan yükselen y›ld›z haline gelmesi gerçekten de kapitalist emperyalist sistemi zorlam›flt›r. E¤er reel sosyalizm ya da ezi-

ww

w.

20. yüzy›lda içe kapanmak yanl›flsa, bugün daha da yanl›flt›r. Art›k esas mücadeleyi karfl›t sistemlerden uzak durarak ve kendi içine kapanarak de¤il de onlarla aç›kça ideolojik mücadele vererek ve esas olarak da ideolojik alanda netleflerek ve kazanarak kendini korumak esas al›nmal›d›r. Belki örgütsel olarak da geçmiflte d›fl etkilerden biraz daha uzakt›k, d›fltan kaynakl› ideolojik ve kültürel etkileri örgütsel yaflam ve toplum yaflam›ndan uzak tutabiliyorduk. Bugün bunu yapmak zorlaflm›flt›r. O aç›dan ideolojik mücadele hem içe karfl›, hem de d›fla karfl› dünden daha fazla gereklidir. Hareketimiz ilk ç›kt›¤›nda toplumumuz üzerindeki d›fl ideolojik etkilerden dolay› ideolojik mücadele yürütmeyi çok önemli görüyordu. Bugün ise b›rakal›m etkilenmeyi, yo¤un ideolojik bombard›manla kendine benzefltirme sald›r›s›yla karfl› karfl›ya bulunmaktay›z. Buna karfl› nas›l ayakta kalacaks›n›z? Günlük ideolojik mücadele vermezseniz, e¤itim ve ideolojik mücadele ile kadronuzu yetifltirmezseniz, toplumu e¤itmezseniz tabi ki kapitalist, devletçi, sömürücü, ataerkil toplumsal cinsiyetçi ideolojilerin etkisi alt›nda kendi kimli¤inizi kaybedersiniz. Böylece karfl› güçlere baflar› ka-


SERXWEBÛN fiubat 2008

50

ew e. c da¤›tan, insanlar›, güçlerini ortaya ç›karan toplumsall›ktan uzaklaflt›r›p birey haline getirerek, bireycilefltirerek güçsüzlefltirmesidir. Bu hale getirilmifl bireyden oluflmufl toplum üzerinde kolayl›kla egemenlik sürdürülebilir.

Kapitalizm bireycilik ad›na bireyi iradesizlefltirmektedir

Kapitalizmin toplumsall›¤› da¤›tan bireycili¤i gelifltiren bu ideolojik sald›r›s› çok ac›mas›zca sürmektedir. Kapitalizmin ideolojik sald›r›lar› sadece Kürt halk›n›n de¤il, insanl›¤›n binlerce y›ld›r yaratt›¤› bütün toplumsal de¤erleri yerle bir etmektedir. Asl›nda insanl›¤›n var olufl biçimi olan toplumsall›k ortadan kald›r›lmak istenmektedir. Böylelikle insanlar› dinozorlaflt›ran, vahflilefltiren bir duruma düflürecektir. Kapitalizmin düflünce sistemi bireyi kesinlikle iradesiz hale getirmektedir. Birey ad›na, bireysellik ad›na, yan›lsamal› birey iradesi ad›na bireylerin güçsüz kalmas›n›, sistem karfl›s›nda tamamen çaresiz kalmas›n› sa¤layan bir ideolojik sald›r› söz konusudur. Bireyin içinde güç haline geldi¤i toplumsall›k da¤›t›larak, güçsüzleflmifl birey ve y›¤›n haline gelmifl bir toplumsal enkaz ortaya ç›kar›lmaktad›r. ‹nsan›n toplumsal de¤erlerden, halk de¤erlerinden, etnik de¤erlerinden, inanç de¤erlerinden uzaklaflt›r›lmas›, bencil, sadece tüketen bir birey haline gelmesiyle sonuçlanmaktad›r. Bu durum insanl›k aç›s›ndan S.O.S halidir. ‹nsanl›¤›n binlerce y›lda yaratt›¤› toplumsal de¤erlerden kopar›lmas› sonucu bireyler; toplumsal de¤erler, ortak de¤erler, insanl›¤›n bugüne kadar

ww

w.

ne t

D›fla karfl› ideolojik mücadele esas olarak ajitasyon ve propagandayla yap›l›r. Kendi ideolojimizin özgürlükçü, demokratik bir yaflam getirece¤ine toplumu inand›rma, karfl›t güçlerin de ne kadar özgürlük ve demokrasi karfl›t› oldu¤unu teflhir etme d›fla karfl› mücadelenin temel yönü olmaktad›r. Bu da esas olarak bas›n-yay›n, radyo, TV, sanal dünya, bildiriler, broflürler ve kitaplar yoluyla yap›lmaktad›r. Bu ideolojik mücadele bir yönüyle de psikolojik savafl olarak da de¤erlendirilebilir. Yani moral üstünlü¤ü ele geçirmek bu mücadelede esast›r. D›fla karfl› mücadelenin bugün araçlar› artm›flt›r. Geçmiflte sadece sözlü olarak yap›lan bir propaganda vard›. Sanat, edebiyat, kültür, fliir, türküler, romanlar, öyküler, destanlar da ideolojik mücadele arac›yd›. Öte yandan ideolojik mücadele alan›nda dinler ve tarikatlar düzeyinde yürütülen ideolojik mücadele de önemli bir yer tutuyordu. Bugün bunlar›n yan›nda, daha kapsaml› ve etkili ideolojik mücadele araçlar› ortaya ç›km›flt›r. Ezilen ve sömürülenler de egemen güce karfl› ideolojik mücadele araçlar›n› artt›rm›flt›r. Ancak bilim tekni¤in geliflmesiyle birlikte egemenlerin elindeki imkanlarla bu araçlar› daha fazla ve etkili kulland›¤›n› kabul etmek gerekir. bu durum toplumsal özgürlük mücadelesi verenler aç›s›ndan ideolojik mücadelenin daha yo¤un ve k›yas›ya sürdürülmesi ihtiyac›n› ortaya ç›karm›flt›r. Bugün Kürt özgürlük hareketi hem emperyalist kapitalist sistemin hem de inkarc› sömürgecili¤in ideolojik ve siyasi sald›r›s›yla karfl› karfl›yad›r. Bu ideolojik sald›r›lar toplumumuzu, kadromuzu ve insan›m›z› etkilemektedir. Bu güçler ideolojik mücadele alan›nda bizim karfl›m›zda zay›f kald›klar›n›, di¤er mücadele alanlar›nda kazanamamalar›n›n esas nedeninin ideolojik inisiyatifi kaybetmekten ileri geldi¤ini çok iyi görmektedirler. Bu aç›dan emperyalist sistem ve inkarc› sömürgecilik ideolojik sald›r›lar›n› artt›rm›flt›r. Kapitalist sistemin sürdürdü¤ü sald›r›lar›n en tehlikeli yan›, bizim öngördü¤ümüz komünal demokratik yaflam›

om

Moral üstünlük baflar›n›n ön kofluludur

yaratt›¤› güzel de¤erler için mücadele etmeyi, ona sahiplenmeyi, onun için gerekirse fedakarl›k yapmay› gereksiz gören varl›klara dönüflmektedir. Bu durum bizim gibi hem komünal demokratik yaflam mücadelesi hem de Kürt halk›n›n özgürlük ve demokrasi mücadelesi veren hareketlerin insan zeminine çeflitli zay›fl›klar biçiminde yans›maktad›r. E¤er bu ideolojik sald›r›lar engellenemezse giderek toplumsal de¤erlerden, özgürlük ve demokrasi de¤erlerinden kopan, toplumsal de¤erler için, kimlik için, kültür için, özgür halk olmak için mücadele vermeyi gerekli görmeyen ve bu mücadele gerçekli¤inden uzaklaflan, tamamen bireysel yaflama dayal›, tüketimi düflünen bir toplum haline gelme tehlikesi artacakt›r. Özgürlük ve demokrasi mücadelesiyle dinamik bir Kürt gücü ortaya ç›kar›lmas› yan›nda, d›fl ideolojik etkiler nedeniyle yaflanan bu yönlü zafiyetlerde görülmektedir. Bu bireyci, bencil kültür bir k›s›m kadrolara da yans›maktad›r. Bu sorun sadece kadrolar aç›s›ndan de¤il, mücadele eden bir toplum aç›s›ndan da ciddiye al›narak ideolojik mücadeleyle püskürtülüp giderilmesi gereken bir olgudur. Bireycili¤in k›flk›rt›lmas›; ortak de¤erler için, halk de¤erleri için mücadeleyi gerekli görmeyen, bireyi tamamen hayvanlaflt›rarak yeme içme peflinde koflturan bir durum ortaya ç›karmaktad›r. Bu durum do¤al olarak sadece toplum aç›s›ndan de¤il, özgürlük mücadelesi veren örgütler aç›s›ndan da ciddi bir tehlikedir. Çünkü kültür, kap›dan atsan›z pencereden, pencereden atsan›z bacadan, bacadan atsan›z anahtar deli¤inden giren bir olgudur.


fiubat 2008 SERXWEBÛN Dolay›s›yla ancak daha etkili bir ideolojik ve kültürel mücadeleyle bu sald›r›lar›n olumsuz sonuçlar› giderilebilir.

“Postmodernizm daha fazla tüketime dayanan kapitalist sistemin kültürü, yaflam biçimi ve ideolojisidir. ‹nsanlar›n maddi de¤erlerin tüketimine koflmas› postmodernizmin birey anlay›fl›n›n sonucudur. Bu aç›dan postmodernizmi birey özgürlü¤üne, kültürel özgürlüklere önem veren bir düflünce biçimi olarak görmek yanl›flt›r”

dini yeniden üretmesi mümkün de¤ildir. Üretimin ve tekni¤in bu kadar geliflti¤i yerde tüketen insanlar y›¤›n› ortaya ç›kar›lmazsa sistemin iflas› ve çökmesi kaç›n›lmazd›r. Postmodernizm daha fazla tüketime dayanan kapitalist sistemin kültürü, yaflam biçimi ve ideolojisi olmaktad›r. ‹nsanlar›n maddi de¤erlerin tüketimine bu kadar koflmas› postmodernizmin birey anlay›fl›n›n sonucudur. Bu aç›dan postmodernizmi özgürlükçü, birey özgürlü¤üne, kültürel özgürlüklere önem veren bir düflünce biçimi olarak görmek yanl›flt›r.

ne te we .c om

Ahlaktan kopmufl birey iradesiz bireydir

51

biçime kavuflturulmas›d›r. Bu aç›dan postmodern düflüncenin ve felsefesinin mutlaka elefltirilmesi, afl›lmas› gerekmektedir. Çünkü kapitalist sitem bugün ideolojik ve kültürel sald›r›s›n› inceltilmifl olarak postmodern zihniyetle yapmaktad›r. Çünkü postmodernizm de kapitalizmin toplum ve birey, kad›n, kültürler ve do¤a üzerindeki olumsuzluklar›n› belli düzeyde elefltirerek kapitalizmin geldi¤i düzeyin ihtiyaçlar› do¤rultusunda tamamen bireye dayal› bir yaflam biçimi öngörmektedir. Sistem içi elefltirilerle yetersizliklerin afl›l›p yeni bir yaflam biçimi hedeflenmektedir. Tamamen bireye dayal› bir demokratik anlay›fl, bireye dayal› bir özgürlük anlay›fl›, bireye dayal› bir ekonomik, sosyal, kültürel yaflam anlay›fl› hakim k›l›nmak istenmektedir. Postmodern yaflam biçimi ve kültürü kapitalizmin, toplumsall›¤› da¤›tmas›n›n meflruiyetini güçlendiren, toplumsall›¤› da¤›tmay› daha da h›zland›ran tehlikeli bir durufl olarak görülmelidir. Postmodernizm tüketimin h›zland›r›lmas›n› gerektiren ekonomik sosyal yaflaman›n kültürüdür. Çünkü bilimsel teknik devrim ile birlikte kapitalist sistem o kadar üretim yapmaktad›r ki, bu üretilen ancak toplumsall›k da¤›t›l›p bireycilik güçlendirerek tüketilebilir. toplumsall›k da¤›t›lmadan, toplumsall›k yerle bir edilmeden, bireycilik güçlendirilmeden, birey sadece meta peflinde koflan ve tüketen varl›k haline getirilmeden kapitalist sistemin günümüzde kendini yeniden var etmesi, bu sermaye kâr düzeninin ken-

ww

w.

Önderli¤imiz, kapitalizmin yeni ideolojik sald›r›s› olan neo-liberalizmi ve onun çeflitli versiyonlar›n› tehlike olarak görmektedir. Kapitalizmin ekonomik, sosyal de¤iflikliklere uygun biçimde yeniledi¤i bu ideolojik sald›r›lar alt›nda bo¤ulacak m›y›z, yoksa bu defa gerçekten komünal demokratik de¤erlere dayal› özgürlükçü bir sistem kurabilecek miyiz? Önderli¤imiz bunun esas olarak da ideolojik alandaki mücadeleyle birlikte toplumun özgürlük ve demokratik durufl de¤erlerinin ifadesi olan ahlâk›n güçlendirilerek gerçeklefltirilebilece¤ini vurgulamaktad›r. Sadece siyasi, askeri ve di¤er mücadele yöntemleriyle kapitalizmin yeni sald›r›s›na karfl› baflar› kazanman›n mümkün olmad›¤›n›, bilimsel demokratik sosyalizm çizgisinde toplumsal kültürün, toplumsal de¤erlerin günlük pratikleflmesi olan ahlak›n öne ç›kar›larak, bu mücadelenin kazan›labilece¤ini belirtmifltir. Bireyselli¤in, bencili¤in bu kadar flahland›¤› yerde toplumsal yaflam›n günlük pratikleflmesi olan ahlak olmadan komünal demokratik yaflam› kurman›n, sisteme karfl› baflar›l› bir mücadele vermenin mümkün olmayaca¤› anlafl›lmal›d›r. Giderek hiçbir ölçüsü olmayan, kendisini hiçbir de¤ere ba¤l› hissetmeyen, ahlaktan kopmufl bireyler y›¤›n› ortaya ç›kmaktad›r. Bu bireyler iradesi ve gücü olmayan bireylerdir. Bireycilikle sistem karfl›s›nda tamamen sürüleflen ve sistemin bir sürü gibi idare etti¤i insan gerçe¤iyle karfl› karfl›yay›z. Toplumlar karfl›s›nda meflrulu¤unu yitiren ve gereksizli¤i ortaya ç›kan kapitalist sistem ve onun modernist paradigmas› sistem içi elefltiriye tabi tutulup kapitalist yaflam biçimi allan›p pullanarak postmodern zihniyet ve yaflam biçimiyle ömrü uzat›lmaya çal›fl›lmaktad›r. bu asl›nda modernist kapitalizmin s›r›tan yanlar›n›n törpülenerek kapitalist sömürücü sistemin yeni

‹nsanl›k tarihin en büyük ideolojik sald›r›s›yla karfl›karfl›yad›r

Postmodernizm kendisini etkili k›lmak için kapitalizmin çok kaba yönlerini törpülemektedir. Kapitalizmin do¤ay› tahrip eden yanlar›na karfl› ç›kmaktad›r. Yine insanl›k iktidar› ve devleti eskisi gibi kabul etmiyor; bu nedenle devleti küçülten, ama güç odaklar›n› kapitalist sistemin farkl› kurumlar›na kayd›ran bir yönetim yaklafl›m›n› savunmaktad›r. Postmodernizm, kapitalist sistemin kendisini yeni koflullarda korumas›n›n her gün yeniden üretmesinin ideolojik ve kültürel zeminini haz›rlamaktad›r. Bu düflünce toplumlar ve bireyler üzerinde etkili olmaktad›r. Çünkü modern ça¤, özellikle 19 ve 20. yüzy›lda insanlara çok ac› çektirmifltir. Kat›, merkezi devlet hem kapitalist dünyada, hem de reel sosyalist dünyada toplumlar üzerinde çok bunalt›c› olmufltur. Öte yandan kad›n 20.yüzy›ldaki uyan›fl›yla klasik erkek egemenlikli sistemi kabul etmemektedir. Bütün bunlar dikkate al›nd›¤›nda postmodernizimin, klasik moderniteye karfl› elefltirileri derinli¤ine kavranmad›¤› taktirde özgürlükçü ve demokratik de¤erleri olan bir ideolojik durufl ve özgürlükçü yaflam biçimi olarak anlafl›labilir. Bu da asl›nda insan› ve toplumsal de¤erleri var eden toplumsall›¤›n da¤›t›lmas› aç›s›ndan büyük bir tuzak içermektedir. Bu yönüyle insanl›¤›n belki tarihten bugüne karfl›laflt›¤› en büyük ideolojik ve kültürel sald›r›yla karfl› karfl›ya oldu¤unu söyleyebiliriz.


SERXWEBÛN fiubat 2008

Kapitalizmde kad›n meta haline getirilmifltir

Bu sald›r›y› müzi¤iyle yap›yor, sinemas›yla yap›yor, edebiyat›yla yap›yor, yaflam biçimiyle yap›yor. Bu sald›r› en fazla da kad›na yönelik yap›l›yor. Kad›n flahs›nda toplum bitirilmek isteniyor. Kapitalizmin üretti¤i postmodern düflünce ya da her türlü neoliberal ak›m kad›ndan ve özgürlü¤ünden çok söz etse de asl›nda kad›na yaflatt›klar› durum ve verdikleri rol tam tersidir. Kad›n en de¤erli meta haline getirilmifltir. Ya da kapitalizmin sömürdü¤ü ma¤dur cins haline gelmifltir. Bu da asl›nda toplumsall›¤› ve insanl›¤› yaratan, insan›n kendi gücünün fark›na varmas›n› sa¤layan kad›n› bitirmek anlam›na gelmektedir. Geçmiflte de s›n›fl› sistemlerde her zaman ilk ezilen cins, topluluk kad›nd›, ama bugün kad›n üzerindeki bask› ve sömürü o kadar incelmifltir ki, bunlar neredeyse kad›n taraf›ndan içsellefltirilmifltir. Toplumsal cinsiyetçilik ve kapitalizm taraf›ndan kad›na verilen rol sadece erke¤e de¤il, kad›na bile kabul ettirilmifltir. Bundan daha tehlikeli bir ideolojik sald›r› olamaz. Bu sald›r›y› sadece kad›n aç›s›ndan de¤il toplumcu mücadele veren bu yönüyle toplumsall›¤› yaratmak isteyen hareketler aç›s›ndan da en büyük sald›r› olarak de¤erlendirmek gerekir. Çünkü sosyalistler için demokratik sosyalizmi, komünal demokrasiyi yaratacak, en temel güçlerin bafl›nda kad›n gelmektedir. Kad›n›n bu kadar toplumsall›ktan kopar›l›p bireycili¤e ve sömürgecili¤e dayanan sis-

ww

w.

ne t

Günümüzde küreselleflmeden, demokrasi ve özgürlü¤ün evrenselli¤inden bahsedilmektedir. Do¤rudur, demokrasi ve özgürlük evrensel de¤erlerdir. Bütün insanl›¤›n binlerce y›ll›k verdi¤i mücadeleyle bu de¤erler yarat›lm›flt›r. Hakl› olarak bireyler ve toplumlar bu de¤erlere önem vererek, özgür ve daha demokratik bir yaflam için mücadele ediyorlar. Ama bu toplumlar›n özlemi Kapitalist sistemin ve postmodernizmin özgürlük anlay›fl› de¤ildir. Kapitalist sistem özgürlük ve demokrasi ad›na asl›nda sermayenin serbest ve güvenli dolafl›m›n› sa¤lamay› amaçlamaktad›r. Sermayenin ve metalar›n serbest ve güvenilir biçimde bütün dünyan›n en ücra köflelerine, evlerine, köylerine kadar girmesini istemektedir. Bu aç›dan da s›n›rlar›n kalkmas›n›, içe kapan›k milliyetçi ideolojilerin yumuflamas›n›, ekonomik etkinli¤inin ve hakimiyetinin en ücra köflelerdeki bireylere kadar ulaflmas› için gerekli görmektedir. Bu da tabi ki geçmiflteki ulus devlet zihniyetin kat› devletçi politikalar›yla olacak bir durum de¤ildir. Bugün kapitalist sistemin kendini eskisinden çok çok fazla sermaye aktar›m› ve metalar›n tüketimiyle yaflar hale getirmesi, ister istemez eski devletçi sistemlerin kat› kurallara ba¤lanm›fl s›n›rlar› yerine sermayenin serbest ve güvenli dolafl›m› için elveriflli siyasal sistemler, toplumsal ve örgütsel yaflam biçimleri öngörmektedir. Sistem özgürlük ve demokrasinin evrenselleflmesinden söz ederken kast etti¤i, her yerde kendi ekonomik, sosyal ve kültürel sistemine göre bir ideolojik ve siyasal yap›n›n oluflmas›d›r. Bugün kapitalizmin geldi¤i düzeyde bireycili¤i körükleyen ideolojik ve kültürel sald›r›larla kendini yaflatmaya çal›flmaktad›r. Buna karfl› toplumcu de¤erleri ve komünal demokratik de¤erleri savunan bir örgüt anlay›fl›n›n, bir yaflam duruflunun savunulmas› çok önemli hale gelmifltir. En az›ndan kendimizden bafllatarak komünal, demokratik ve toplumcu duruflu gelifltirme temelinde bu bireyci ideolojik sald›r›y› püskürtecek bir mücadele yürütmek gerekir. Bu mücadele bir ideolojinin

kendisini savunmas›ndan öte de¤eri olan bir mücadeledir. Bilimsel demokratik sosyalizmi savunma, sosyalist düflünceyi savunmadan öte bir fleydir. Kapitalist sistem geldi¤i noktada toplumu tümüyle yok eden ve da¤›tan, bu yönüyle de insanl›¤› tümüyle yok eden, insan› insan olmaktan ç›karan, insan› var olufl biçiminden uzaklaflt›ran bir gerçekli¤i ifade etmektedir. Bütün insanl›¤a yönelik bu sald›r› özgürlük ve demokrasi mücadelesi veren, komünal demokratik yaflam› öngören bizim hareketimiz aç›s›ndan da çok kapsaml› bir ideolojik sald›r›d›r.

tem içerisinde cinsel obje haline getirilmesi, bizim aç›m›zdan mücadele edilmesi gereken temel bir konudur. Bize karfl› kapitalist devletçi sistemden kaynaklanan bu yönlü ideolojik sald›r›lar bulundu¤u gibi, en az bunun kadar inkarc› sömürgeci Türk devleti taraf›ndan da ideolojik sald›r›lara muhatap olmaktay›z. Bu nedenle inkarc› sömürgeci zihniyete karfl› da kapsaml› ideolojik mücadele vermek gerekir. ideolojik çal›flmalar›m›z bu sald›r›lar› da bofla ç›kartacak düzeyde olmal›d›r. Hareketimiz ideolojik ve teorik olarak Kürt sorununu Türkiye içerisinde çözmek istemesine ra¤men, devletin tek ulus, tek devlet, tek millet, hatta tek dil anlay›fl› kat› biçimde dayat›lmaktad›r. Neredeyse Türk devletinin Kürt halk›n› asimile etmesi, Kürt halk› üzerinde egemenlik kurmas›, onun kimli¤ini, dilini ve kültürünü inkar etmesi bir hak olarak görülmeye çal›fl›l›yor. Sanki Kürtlerin dil, kültür, kimlik gibi en temel haklar›n› istemesi suç, ama kendilerinin dünyada görülmemifl inkar› ve bask›y› yürütmeleri ise bir hak olarak gösteriliyor. Bu tehlikeli bir ideolojik sald›r›d›r. Önderli¤imizin savunmalar›nda belirtti¤i gibi bin y›llard›r bu topraklarda yaflayan, Türkler gelmeden önce de yaflayan, insan›n var olma biçimi toplumsall›¤› ve neolitik tar›m devrimini gerçeklefltiren bu co¤rafyan›n insan›, kimli¤i ve kültürüyle yaflamaya lay›k görülmüyor. Bu tarihin en kadim halk›na sayg› gösterilmiyor. Ama kendisi d›flar›dan geliyor zorla bir halk›n iradesi, kimli¤i, dili ve kültürü üzerinde bask› kuruyor ve bu ona hak oluyor. Eme¤iyle, çabas›yla bu topraklar› vatan yapan, eme¤iyle her fleyini burada ortaya ç›karan bir halk suçlu, ama zorla gelip iflgal eden, egemenlik kuran ise kendini buran›n sahibi görüyor. Bu tutum “bir yere ordumla girer savafl›r›m, bask› yapar›m, herkesin hakk›n› ve hukukunu ihlal ederim, bu benim meflru hakk›md›r” anlam›na geliyor. Bu, gerçekleri çarp›tan bir ideolojik sald›r› ve çok tehlikeli bir savafl biçimidir. Türk devleti bu yaklafl›m› hala sürdürmeye çal›fl›yor. Bütün imkanlar›n› büyük güçlere peflkefl çekerek Kürt özürlük hareketini terörist ilan ediyor.

ew e. c

Demokrasi ve özgürlük evrensel de¤erlerdir

om

52

Devam edecek


fiubat 2008 SERXWEBÛN

53

ne te we .c om

KLAS‹K ‹NG‹L‹Z POL‹T‹KALARI AfiILMALI

“Kürtler tam da Ortado¤u’nun göbe¤inde yafl›yor ve 1. Dünya Savafl› sonras› dört parçaya bölündü¤ü için ‹ngiliz politikas› aç›s›ndan çok iyi kullan›labilecek bir materyal durumundad›r. Bir halk ve ülke olarak hem Türklerle, hem Araplarla, hem Farslarla, hem Azerilerle yan yana yaflad›klar› için ‹ngilizler Kürtlerin bu bölünmüfl yap›lar›n› di¤er halklar›n›n siyasi güçlerini terbiye etmede kullanmaya çal›fl›yor. Hem Kürtleri bölerek daha iyi yönetme imkan› buluyor, hem de Kürtleri bu halklarla kavgal› hale getirerek her iki taraf› da daha kolay yönetme imkan›na kavufluyor” ‹ngiltere denizafl›r› ülkelerdeki devletlerin egemenli¤ine son vermifltir

ww

w.

Bilindi¤i gibi Avrupa da ilk sermaye birikimi elde eden ülkeler ‹spanya, Portekiz ve Hollanda’d›r. Bunlar esas olarak da kendilerini denizcilikte gelifltirmifllerdir. Deniz yollar›n› kullanarak yapt›klar› ticaretle sermaye biriktirmifllerdir. Uzak co¤rafya parçalar›na gidip oradaki yeralt› ve yerüstü zenginliklerini ya eflitsiz ticaretle ya da topraklar› iflgal ederek kendi ülkelerine tafl›m›fllard›r. Bu durum birkaç yüz y›l Portekiz, ‹spanya ve Hollanda’n›n ticarette ve denizlerde üstünlü¤ünü sa¤lam›flt›r. Daha sonra bu ülkeler ekonomik, sosyal geliflmelerini ilerletmemifllerdir. Bu da onlar›n gerilemesine yol açm›flt›r. ‹ngiltere ise giderek ekonomik alanda yaratt›¤› yeni geliflmeler ve ‹ngiliz devriminin yaratt›¤› dinamizmle ekonomik, sosyal geliflmelerle hem ticaret üstünlü¤ünü hem de askeri, siyasi üstünlü¤ü bu ülkelerin elinden alm›flt›r. ‹ngiltere bunda bir ada ülkesinin yaratt›¤› deniz üstünlü¤ü avantaj›n› da kullanm›flt›r. Böylelikle kendisi savunmadayken di¤er ülkelere daha kolay sald›rma imkan› bulmufltur. ‹ngiltere ‹spanya, Portekiz ve Hollanda‘ya karfl› Avrupa’daki di¤er de¤iflik ülkelerle ittifak yaparak onlar› siyasi ve askeri olarak geriletmeyi baflarm›flt›r. Bin 700’lerden sonra art›k siyasi, ekonomik ve askeri üstünlük tamamen ‹ngiltere’nin eline geçmifltir. ‹ngiltere bu üstünlü¤ünü kullanarak denizafl›r› ülkelerdeki ‹spanya, Portekiz, Hollanda egemenli¤ine son vermifltir.

17. yüzy›ldan sonra esas olarak da siyasi ve askeri mücadele ‹ngiltere ile Fransa aras›nda geliflmifltir. Fransa bu yüzy›lda, ekonomik ve siyasi olarak önemli bir geliflme göstermifltir. 18. ve 19. yüzy›lda gücünü bütün Avrupa‘ya, Kuzey Afrika‘ya ve Ortado¤u’ya yaymaya bafllam›flt›r. Özellikle Kuzey Afrika ve Ortado¤u‘da ‹ngiltere ile karfl› karfl›ya gelmifltir. ‹ngiltere ile Fransa’n›n yo¤un mücadele etti¤i alan a¤›rl›kl› olarak Ortado¤u olmufltur. Bu mücadele bir yönüyle de petrolün bulunmas›yla ba¤lant›l› olarak artm›flt›r. Uzakdo¤uya k›sadan ulaflma yolu olan Süveyfl’in varl›¤› ve petrolün bulunmas› bu iki gücün Ortado¤u‘yu egemenlik alt›na almalar› için kap›flmalar›na neden olmufltur. Bilindi¤i gibi o dönemde Osmanl› imparatorlu¤u da Ortado¤u‘da, Kuzey Afrika‘da etkindir. Bu mücadele daha sonra belirli yönleriyle Osmanl› üzerindeki mücadeleye dönüflmüfltür. Bu dönemde Rusya da önemli bir güçtür. O’da Ortado¤u‘da etkin olmak istemektedir. Buna Rusya‘n›n s›cak denizlere inme politikas› da denir. Asl›nda ‹ngiltere, Fransa ve Rusya Osmanl› topraklar›n› ele geçirmek için büyük mücadele verirler. Ancak bu mücadeleyi verirken kendilerini etkin k›lmak aç›s›ndan Osmanl›larla ve yerli güçlerle de iliflkiye geçerler. Bu büyük güçlerden birisi Osmanl› topraklar›nda etkinli¤ini artt›rd›¤›nda di¤er büyük güçler Osmanl›yla bir olup yükselen gücü dengelemeye çal›flm›fllard›r. Daha sonra gücünü artt›ran baflka bir güç Ortado¤u‘ya hakim olma e¤ilimi gösterince bu sefer di¤er güç ya da güçler birleflmifl

Osmanl›larla iliflki kurarak bu yükselen gücü frenlemifllerdir.

Ortado¤u özellikle ‹ngiltere ve Fransa‘n›n elinde bir oyuncak gibi

19. yüzy›lda Osmanl› imparatorlu¤u asl›nda y›k›ld›, y›k›lacak biçiminde de¤erlendirilirken hasta adam olmas›na ra¤men, bu hasta adam d›fl güçlerin kendi aralar›ndaki mücadeleden yararlanarak kendini yaflatmay› baflar›r. Asl›nda Osmanl› imparatorlu¤u 19. yüzy›l›n ortalar›ndan itibaren ha çöktü ha çökecek denilen bir ülkedir. Çökmesi an meselesidir. Asl›nda çökmüfltür de. Ancak bir dönem Rusya Ortado¤u‘ya inmesin diye Osmanl› ‹ngiltere taraf›ndan desteklenmifltir. Bir dönem ‹ngiltere tümden hakim olmak istemifltir. Rusya ve Fransa bu defa ‹ngiltere‘nin geliflimini durdurmufltur. Osmanl› üzerindeki mücadele bu çerçevede yüzy›la yak›n sürmüfltür. Bu durum do¤al olarak ‹ngiltere ve Fransa‘n›n Ortado¤u politikalar›nda uzmanlaflmalar›n› beraberinde getirmifltir. ‹ngiltere ve Fransa Osmanl› imparatorlu¤unun da¤›lma sürecinde birbirlerine karfl› yürüttükleri mücadelede, Osmanl› topraklar› içindeki halklarla çok s›k› iliflki içinde olmufllard›r. Bu nedenle bu yerel güçlerin zay›fl›klar›n›, eksik yanlar›n›, dostlar›n›, düflmanlar›n› hepsini en ince ayr›nt›lar›na kadar analiz ederek bu temelde söz konusu güçlere karfl› politika üretmifllerdir. Bölge insanlar›n›n eksiklerini, yetersizliklerini iyi bildiklerinden onlar› bir di¤erine karfl› kullanm›fllard›r. Bu nedenle Ortado¤u özellikle ‹n-


SERXWEBÛN fiubat 2008

‹ngiltere sömürge imparatorlu¤u kuruyor

Siyasi deneyimlerini harmanlayarak imparatorluklar›n› sürdürmüfllerdir

Bu durum do¤al olarak ‹ngiltere ve Fransa‘n›n büyük bir siyasi deneyim kazanmas›n› beraberinde getirmifltir. Dünyan›n bütün alanlardaki siyasal birikimlerini, tecrübelerini harmanlayarak, zenginlefltirerek çok büyük bir politik ve diplomatik çizgiye kavuflmufllard›r. Dünyan›n bir yerinde uygulad›klar› herhangi bir politikay› baflka bir bölgenin özgünlüklerine göre ayarlay›p uygulama imkan›na kavuflmufllard›r. Buda en baflta ‹ngiltere‘ye dünyan›n birçok yerinde ç›kan sorunlar› çözmede, bast›rmada kendisine büyük bir avantaj getirmifltir. ‹ngiltere‘nin politikada derinli¤inin nedenlerini böyle görmek gerekir. Günefl Batmayan ‹mparatorluk, on y›l de¤il, yirmi y›l de¤il, yüzlerce

ww

w.

ne t

‹ngiltere ve Fransa Ortado¤u‘daki bu hakimiyet mücadelesini sürdürürken Kuzey ve Orta Afrika, Hindistan, Uzakdo¤u ülkeleri de bu sald›rgan güçlerin hedefi olmufllard›r. Bu her iki ülke de denizafl›r› uzak ülkelerde sömürgeler elde etmifllerdir. Ancak ‹ngiltere hem Ortado¤u‘da hem Uzakdo¤u’da hem Amerika üzerindeki mücadelede Fransa‘ya karfl› daha üstün gelmifltir. ‹ngiltere hemen hemen dünyan›n bütün iklimlerinde, bütün alanlar›nda sömürge edinmifltir. Bu aç›dan ‹ngiltere‘ye ‘Günefl Batmayan ‹mparatorluk’ denmifltir. Dünyan›n hiçbir kesiminde, bölümünde, ikliminde ‹ngiltere‘nin sömürgesinin olmad›¤› görülmemifltir. ‹ngilizler böylece günefl batmayan bir dünya imparatorlu¤u, bir sömürge imparatorlu¤u kurmufltur. Amerika‘dan Uzakdo¤u‘ya kadar bütün alanlarda büyük deniz gücünü de kullanarak askeri ve siyasi üstünlü¤ünü sa¤lam›flt›r. Fransa da ‹ngiltere kadar olmasa da büyük bir siyasi, ekonomik ve askeri bir güç haline gelmifltir. Bu güçlerin bu düzeyde büyük dünya devletleri olma durumu birkaç yüzy›l sürmüfltür. Londra ve Paris birkaç yüzy›l dünya politikas›n›n yönlendirildi¤i merkezler haline gelmifltir. Bu nedenle de Londra ve Paris aras›nda sürekli bir askeri ve siyasi mücadele sürmüfltür. Bu mücadelede hem ‹ngiltere hem de Fransa söz konusu bölge halklar›n›, yerli halklar› kullanm›fllard›r. Bölgelerin irili ufakl› yerli halklar›n› birbirilerine karfl› kullanm›fllard›r. Bu aç›dan pratik içinde büyük bir siyasi deneyime sahip olmufllard›r. Gerçekten de ‹ngiltere‘nin baflkenti Londra‘yla Fransa‘n›n baflkenti Paris dünya siyasetinin ö¤renildi¤i merkezler haline gelmifllerdir. E¤er dünya politi-

kalar›n› ö¤renmek istiyorsan dünyan›n bu siyasi merkezlerinde e¤itim görmek gerekir. Bu merkezlerin politikalar›n› ö¤renmeden, dünyan›n politikalar›n› anlamak, bölgesel politikalar› anlamak, Afrika‘n›n Ortado¤u‘nun, Uzakdo¤u’nun ya da Amerika ve Latin Amerika‘n›n politikalar›n› anlamak mümkün de¤ildir. Baflka bir yerde politikan›n bir parças› ö¤renilebilir ama Londra ve Paris‘te dünya politikas›n›n bütünlü¤ü ö¤renilir. Çünkü üç yüz y›ld›r bütün savafllar, kavgalar, anlaflmalar, görüflmeler, iliflkiler, dünyan›n çeflitli bölgelerindeki sorunlar›yla u¤raflmalar ve bunlar› çözmeler hep bu iki merkezin denetiminde gerçekleflmifltir.

y›l bu politik gücünü sürdürmüfltür. Bu da ‹ngiltere‘ye karfl›t güçleri ezmede, bast›rmada, karfl›t güçlerle mücadelede çok zengin politik taktikler kullanmada avantajlar getirmifltir. fiu aç›kt›r; küçük bir ülke olman›n, daha dar bir co¤rafyada yaflaman›n sonucu, iliflkilerin boyutunun daha dar olmas›, do¤al olarak politik ufku da daralt›r. Ama çok genifl co¤rafyada politika yapmak, çok farkl› çevrelerle iliflkilerle karfl›laflmak politik ufku geniflletir. Bu yönüyle dünyay› üç yüz y›l Londra‘dan yöneten, Londra‘da üretilen politikalarla dünyaya hükmeden ‹ngiltere tabi ki tüm rakiplerine karfl›, muhaliflerine karfl› sadece silahl› savaflla de¤il, sadece ekonomik alanda de¤il, siyasal alanda da üstünlük sa¤layacakt›r.

ew e. c

giltere ve Fransa‘n›n elinde bir oyuncak gibi oynanan bir co¤rafyaya dönüflmüfltür. Osmanl› imparatorlu¤u y›k›lmak üzereyken, özellikle Abdulhamit büyük güçlerin kendi aralar›ndaki çeliflkilerinden yararlanarak varl›¤›n› sürdürmeye çal›flm›flt›r.

om

54

Siyaset gücünü do¤ru kullanma sanat›d›r

Siyaset bir yönüyle de güç birikimidir. Güçlerini do¤ru kullanmakt›r. Yerinde kullanmakt›r. Zaman›nda kullanmakt›r. Do¤ru taktik uygulamakt›r. Do¤ru strateji uygulamakt›r. ‹ngiltere büyük co¤rafyada hakimiyeti nedeniyle tüm bu alanlarda gerçekten büyük bir yetenek kazanm›flt›r. ‹ngiliz diplomasisini anlat›rlarken çok inceliklidir denir. Hatta Osmanl›da oyun çoktur sözü ‹ngiltere için de kullan›l›r. ‹ngiliz oyunlar› denilir. Bunlar yüzy›llar›n deneyimiyle süzülmüfl inceliklerdir, k›vrakl›klard›r. Bir ‹ngiliz diplomat› bir ülkede befl ya da on y›l, on befl y›l m› kald› bu diplomat mutlaka kald›¤› ül-


fiubat 2008 SERXWEBÛN

55

ww

w.

ne te we .c om

kedeki bütün yaflad›klar›n›n günlü¤ü- 1. ve 2. Dünya Savafl›na kat›lm›flt›r. Bu yönüyle ‹ngiltere her zaman klaABD daha sonra ‹ngiltere‘den daha bünü tutmak ve an›lar›n› yazmakla yüsik o bilinen böl yönet politikas›n› en kümlüdür. Kald›¤› ülkenin an›lar›n› yük ekonomik ve siyasal bir güç olunca iyi uygulayan, en iyi harekete geçiren yazmayan ya da yaflad›¤› diplomatik ve dünya imparatorlu¤unu ‹ngiltere‘den ülke olmufltur. Dünyan›n hemen hepolitik deneyimlerini, an›lar›n› belge- devralm›flt›r. Esas olarak politik gücü, men her yerinde bu politikay› uygulalendirmeyen diplomatlar ‹ngiltere‘de politik zekas›, politik taktikleri nedeniy- m›flt›r. Bu politikay› her bölgenin özemekli edilmezler. Bir diplomat emekli le de¤il, ekonomik gücünün çok yüksek günlüklerine, özelliklerine göre uyguolmadan önce mutlaka an›lar›n› yazar. olmas› ve buna dayanarak askeri gücü- layarak ‹ngiltere baflar›l› sonuçlar elde Bu gelenek ‹ngiltere‘deki hiçbir politik nü artt›rmas› ABD’yi en büyük siyasi etmifltir. Çünkü bu ifli prati¤i içinde deneyimin, hiçbir diplomatik deneyi- güç oda¤› haline getirmifltir. Ancak siya- bütün incelikleriyle en iyi biçimde ö¤min siyasi strateji ve takti¤in bofla git- sal taktik ve stratejiyi belirlerken ‹ngilte- renmifltir. Yerel güçleri nas›l memnun memesini bir tecrübe olarak, ‹ngiltere re hep ABD politikalar›nda etkili olmufl- eder, onlar› nas›l yan›na çeker bunlasiyasetinin hanesine yaz›lmas›n› bera- tur. Nitekim 1. ve 2. Dünya Savafl›nda r›n hepsini ö¤renmifltir. Hem de kaba berinde getirmifltir. Bu gelenek göste- ‹ngiltere politikalar› do¤rultusunda sa- biçimde dayatarak, bast›rarak de¤il, riyor ki ‹ngilizler diplomasi ve siyaset- vafla giren ABD, so¤uk savafl sonras›n- onlar› da anlayarak, onlar›n hislerini, te gelene¤e, birikime, tecrübeye çok da da sürekli ‹ngiltere ile ortak hareket duygular›n› anlayarak, onlar› yönlenönem vermektedirler. Bu tecrübe ve eden bir güç olmufltur. Bu nedenle ‹n- dirme, yönetmeyi ö¤renmifltir. birikimle dünyay› yönetmektedirler. giltere’ye Avrupa Birli¤i içinde ABD‘nin ‹ngilizler flunu söylemektedirler; Bugün bile ABD dünyan›n en büyük koçbafl› derler. ABD‘nin uzant›s› derler. mutlaka her toplulu¤un yönetilecek, askeri ve ekonomik gücü olmas›na ve ABD politikalar›n›n temsilcisi derler. yönlendirilecek, etkilenecek bir zay›f flu anda dünyaya hükmetme konu- Gerçek de böyledir. yan› vard›r. Bu biçimde bir tespitleri sunda potansiyeli vard›r. Asl›nda en yüksek güç olbu yanl›fl bir tes“Ortado¤u gibi bir yerde ‹ngiltere‘nin tecrübesine dayanmadan ABD‘nin mas›na ra¤men pit de de¤ildir. sonuç alamayaca¤› da bilinen bir gerçektir. Kald› ki, ABD yaln›z bugün de¤il ‹nsanlar da öyleABD‘nin politikalar›n›n arkas›nda yidir. Bireyleri et1. ve 2. Dünya Savafl›nda da esas olarak ‹ngiltere‘nin politikas› peflinde ne ‹ngiltere var. kilemek için, bigitmifltir. ‹ngiltere politikalar› do¤rultusunda 1. ve 2. Dünya Savafl›na Özellikle Ortado¤u reyleri yönlendirkat›lm›flt›r. Daha sonra da ‹ngiltere‘den daha büyük ekonomik ve siyasal bir gibi dünya dengelemek için mutlaka güç olunca dünya imparatorlu¤unu ‹ngiltere‘den devralm›flt›r” rinin olufltu¤u bir etkilenece¤i, yönco¤rafyada Amerilendirilece¤i bir ka’n›n politikalar›n› esas olarak belir- ‹ngiltere böl yönet politikas›n› noktadan tutmak, oradan ele alarak leyen, yön veren ‹ngiltere‘dir. Bir nevi en iyi uygulayan ülke olmufltur iflleyip yönlendirmek, yönetmek Ortado¤u‘da ‹ngiltere politika belirlimümkündür. Nitekim siyaset de böy‹ngiltere politikalar›nda en önemli yor, ABD ise uyguluyor ya da ABD ‹nledir. Bireyleri, topluluklar› bir yögiltere ile birlikte Ortado¤u politikas›n› özellik, her zaman yerel güçlere rol ver- nüyle de onlar› tan›yarak, onlar› anyürütüyor. Nitekim ‹ngiltere‘de kendi- mektir. Bütün dünyaya hakim oldu¤u layarak, onlar›n nas›l yürütülece¤ini ne ‹flçi Partisi diyen sol bir hükümetle süreçte flunu görmüfltür ki, sadece eko- ö¤renerek iflleri yürütme sanat›d›r. ABD’nin neo muhafazakar hükümeti nomik ve askeri gücüyle bir yerde habir olup Ortado¤u’ya müdahale ettiler. kim olmak mümkün de¤ildir. Bir yerde ‹ngiliz siyasetinde burjuva Bu iki gücün politik felsefesinde ve hakim olunmak isteniyorsa orada baz› politikas›n›n pragmatizmi etkilidir ahlak›nda farkl›l›klar olmas›n› düflüne- yerel güçleri yan›na çekmek ve bunlar› Tabi ‹ngiliz siyasetinde burjuva porek bu iliflkiyi kavramayanlar olabilir. kullanarak di¤er güçler üzerinde haAma küresel denen kapitalizmin gelifl- kimiyet kurmak gerekmektedir. Sadece litikas›n›n pragmatizmi etkilidir. Tabi mesiyle, kapitalist güçler aras›ndaki çe- askeri ve siyasi güçle bir yere girildi¤in- ki pragmatiktirler. Ç›kar›lar› neyse kiflmelerin eskisi gibi tek cepheden bir de b›rakal›m hakim olmay› orada çok onu uygularlar. Bu yönüyle ‹ngiliz posavaflla de¤il de iliflki ve çeliflki biçimin- s›k›nt›l› ve zorluklarla geçen bir durum- litikas›n›n pragmatik oldu¤u, esnek de yürümesi böyle bir ortak müdahale- la karfl›laflmak kaç›n›lmazd›r. ‹ngiltere oldu¤u, yerinde zaman›nda politika de birleflmeye zemin sunuyor. Öte yan- bu politikaya birden bire varmam›flt›r. de¤ifltirdi¤i de söylenebilir. Tabi ki ‹ndan Ortado¤u gibi bir yerde ‹ngiltere‘nin Yaflad›¤› s›k›nt›lar ve zorluklar sonucu giltere kendine göre bir politika uygutecrübesine dayanmadan ABD‘nin so- ancak yerel güçlerle do¤ru iliflkiler yü- lamaktad›r. Özgürlük yanl›lar›, denuç alamayaca¤› da bilinen bir gerçek- rütüldü¤ü takdirde o bölgede aya¤›n› mokrasi yanl›lar›, devrimciler de tabi tir. Kald› ki ABD yaln›z bugün de¤il 1. ve sa¤lam yere basaca¤›n› ö¤renmifltir. ki somut koflullar›n somut tahliline 2. Dünya Savafl›nda da esas olarak ‹n- Aya¤›n› sa¤lam yere basacak iflbirlikçi- göre politika üretmelidirler. Kiflileri giltere‘nin politikas›n›n peflinde gitmifl- ler olmadan çevresine hakim olunma- anlayarak politika üretebilirler, yönlendirebilirler. Ama bunu yaparken iltir. ‹ngiltere politikalar› do¤rultusunda yaca¤›n› defalarca görmüfltür.


SERXWEBÛN fiubat 2008

sürdürmesi esas olarak da Lawrence‘in izledi¤i politikalar üzerinde flekillenmifltir. Bugün ABD de, ‹ngiltere de Lawrence’nin politikalar›n›n izinde yürümektedir. O dönemin ‹ngiliz politikalar›n›n yaratt›¤› sonuçlar bugün ABD ve ‹ngiltere’yi Ortado¤u’da ayakta tutmaktad›r. ‹ngiltere 19. ve 20. yüzy›lda izledi¤i politikalar ve 1. Dünya savafl›ndan sonra kurdu¤u statükolarla Ortado¤u halklar›n›n hala kendine gelememesine yol açm›flt›r. Ortado¤u halklar› hala kendisine gelemiyor, hala kimliksizdir, “kifliliksizdir”. D›fl güçlerin kulland›¤› maflalar ve kuklalar durumundad›r. Kendi Ortado¤u kimliklerine, iradelerine, özgünlüklerine, kültürlerine sahip ç›kacak durumda de¤ildirler.

Birçok Arap ülkesi üzerinde ‹ngiliz hakimiyeti kurulmufltur

‹ngilizler politik tecrübelerini, deneylerini dün Ortado¤u’da etkili biçimde kulland›¤› gibi bugün de etkilerini Ortado¤u’da siyaset arenas›nda görüyoruz. Tarihte bilinir, ‹ngilizler Ortado¤u’da Osmanl› imparatorlu¤unun etkinli¤ini Lawrence‘in politikalar› ile y›km›fllard›r. Özellikle Arap dünyas›n› örgütlemede, onlar› anlamada, onlar› yönetmede Lawrence çok önemli bir örnektir. Lawrence O düzeyde Arap toplumu içine girmifltir, onlar› anlam›flt›r, onlar› yönetme kabiliyetine ulaflm›flt›r ki art›k ona Arap Lawrence demeye bafllam›fllard›r. Araplar onu bir Arap gibi görmüfllerdir. Hatta kendi dostlar› olarak görmeye bafllam›fllard›r. Nas›l oluyor da bir ‹ngiliz gelip de Ortado¤u’da Araplar›n dostu oluyor. Bu mümkün mü? Bilindi¤i gibi o dönemde milliyetçilik yükselen ideolojik ve politik e¤ilimdir. Ulus devlet anlay›fl› her yere etkisini sokmufltur. Araplar da ‹ngiliz politikalar›n›n ve Lawrance’nin çabalar›yla böyle bir milliyetçi ulus devlet anlay›fl›na do¤ru kaym›fllard›r. ‹ngilizler milliyetçili¤i ve ulus devlet anlay›fl›n› k›flk›rtarak Araplar›n Osmanl›dan ayr›lmas›na yol açm›fllard›r. Burada Araplar›n ç›kar›ndan çok ‹ngiltere’nin ç›kar› gere¤i milliyetçilik ve ulus devlet anlay›fl› kullan›larak Araplar Osmanl›lara karfl› k›flk›rt›lm›fl, bunun sonucu Osmanl› Ortado¤u’dan ç›kar›lm›flt›r. Böylelikle de birçok Arap ülkesi üzerinde ‹ngiliz hakimiyeti kurulmufltur. ‹ngiltere’nin, hatta bugün Amerika’n›n birçok Arap ülkesinde hakim olmas›, iflbirlikçi Arap güçlerine dayanarak Ortado¤u’da varl›¤›n›

ww

w.

ne t

kelerinden vazgeçmezler. Asl›nda kapitalistler de ilkelerinden vazgeçmiyor. Kendi ilkelerine göre toplumlar› ve insanlar› yönlendiriyorlar. Sosyalistler, demokratlar, özgürlük yanl›lar› da kendilerine göre toplumlar› ve insanlar› bir arada tutmak, güç yapmak için politika yaparlar. Ancak ‹ngilizlerin bu konuda daha k›vrak ve hareket kabiliyeti yüksek yetenek ve deneyime sahip olduklar›n› kabul etmek gerekir. Bu nedenle ‹ngilizler karfl›s›nda çok politik olmak, amiyane deyimle “yafl tahtaya basmamak” gerekir. Onlar bu tecrübeyi, bu birikimi kendili¤inden elde etmemifllerdir. Belirtti¤imiz gibi pratik içinde yaflayarak ö¤renmifllerdir. Dünyan›n bütün bölgelerine ‹ngilizler gitti¤i için her yerde farkl› topluluklarla karfl›laflt›klar›ndan birçok sorun ve s›k›nt›y› çözmek için u¤raflt›klar›ndan do¤al refleks kazanm›fllard›r. Dolay›s›yla ‹ngilizler hem sorun çözmede hem de sorun ç›karmada uzmand›rlar. ‹ngilizler her hangi bir sorun ortaya ç›kt›¤›nda bir kriz masas› gibi çal›fl›rlar. Sorunlara projektörler uzatarak en ince ayr›nt›lar›na kadar araflt›r›r, anlay›p kavrayarak istedikleri do¤rultuda çözerler ya da yönlendirirler. Bu yüzden ‹ngilizler aç›s›ndan krizleri en iyi yönlendiren, yöneten ülke de denilebilir. Tabi ki sorunlar› yönetmek, sorunlar› yöneterek istedi¤in çizgiye getirmek çok çok önemlidir. Zaten siyaset de budur. Diplomasi de budur. Olaylar›, olgular›, krizleri, sorunlar› yönetme sanat›d›r. Do¤ru yönetirsen lehine sonuçlar ç›kar›rs›n, do¤ru yönetemezsen sorunlar aleyhine döner, hatta seni y›k›lmayla da karfl› karfl›ya getirebilir.

ew e. c

om

56

Ortado¤u’da ‹srail-Filistin sorunu sürekli bir kavga nedenidir

Binlerce y›l›n uygarl›k yaratm›fl co¤rafyas› Ortado¤u, bugün hala ABD, Avrupa baflta olmak üzere d›fl güçlerin oyunca¤› durumundad›r. Birbirine düflürülmüfltür. Bugün Kürtlerle, Türkler, Farslar, Araplar birbirine düflürülmüfltür. fiiilerle suniler birbiriyle kavga etmektedir. Çeflitli Arap hanedanlar› birbirleriyle kavgal›d›r. ‹srail-Filistin sorunu sürekli bir kavga sorunudur. Tüm bunlar b›rakal›m Ortado¤u’nun geri kalmas›n› sürekli birbirini yemesini beraberinde getirmifltir. Halklar›, topluluklar›, ülkeleri bu kadar güçsüz düflüren politika ancak ‹ngiliz fitnesiyle, oyunuyla, politikalar›n›n inceli¤iyle olabilir. ‹ngilizlerin halklar› böl yönet politikas›n›n en ince varyantlar›n›n uygulamas›yla gerçekleflebilir. Bu düzeyde halklar› birbirlerine düflüren, iflah olmaz hale getiren ‹ngiliz politikalar›d›r. Biz Kürt sorununun çözümsüzlü¤ünün kötülük tanr›lar›n›n Ortado¤u’ya verdi¤i bir ceza gibi de¤erlendiriyoruz. Asl›nda bu durum yaln›z Kürt halk› ve Kürt sorunu aç›s›ndan de¤il, di¤er Ortado¤u halklar› ve sorunlar› aç›s›ndan da geçerlidir. Ortado¤u neredeyse tüm sorunlar›, kavgalar›, kötülükleri ba¤r›nda tafl›yor. Tanr›lar›n›n ceza verdi¤i bir bölge gibidir. Sanki bir tanr› Ortado¤u’ya ceza vermifl, Ortado¤u halklar› kavgayla, dövüflle birbirlerini yiyerek bu cezalar›n› çekiyorlar. Bu ceza da ‹n-


fiubat 2008 SERXWEBÛN

“Ortado¤u’ya kim hakim olursa dünyaya da o hakim olur. O zaman buran›n gerçek halklar› Araplar, Farslar, Türkler, Kürtler bu co¤rafyaya hakim olmamal›. Bunlar birbirini yemeli. Böylece bölgeye ‹ngilizler ve Amerikal›lar hakim olmal›. Hatta kavgalar› çözen güç haline gelmelidirler. Ortado¤u’nun bu hale getirilmesinin nedeni ‹ngiliz politikas›d›r. ABD politikas›d›r. Ça¤dafl egemenlerin Ortado¤u’ya hakim olma politikas›d›r”

ne te we .c om

gilizlerin cezas›d›r. ‹lkin ‹ngilizler, daha sonra Amerikal›lar dünya dengelerinin kuruldu¤u Ortado¤u’yu yönetmek için böyle bir politika izliyorlar. Çünkü dünya dengeleri burada kuruluyor. Ortado¤u’ya kim hakim olursa dünyaya da o hakim olur. O zaman buran›n gerçek halklar› Araplar, Farslar, Türkler, Kürtler bu co¤rafyaya hakim olmamal›. Bunlar birbirini yemeli. Böylece bölgeye ‹ngilizler ve Amerikal›lar hakim olmal›. Hatta kavgalar› çözen güç haline gelmelidirler. Ortado¤u’nun bu hale getirilmesinin nedeni ‹ngiliz politikas›d›r. ABD politikas›d›r. Ça¤dafl egemenlerin Ortado¤u’ya hakim olma politikas›d›r. Bu kadar kavgan›n, dövüflün, halklar›n iradesinin k›r›ld›¤›, kimli¤inden uzaklaflt›r›ld›¤› bir baflka co¤rafya yoktur. “Kavga ettir ondan sonra bar›flt›r.” Bilindi¤i gibi Türk devleti de Kürdistan’da afliret kavgalar› yapt›r›r, onlar› güçsüz düflürür. Kavgalar›nda araya girer, onlar› bar›flt›r›r, kullan›r. Hatta bu kavgalar sürecinde onlar›n bütün maddi imkanlar›n› sömürür. ‹ngiltere’nin halklar üzerinde uygulad›¤› politika da böyledir. Biraz onu destekle, biraz flunu destekle, dün ondan yana ol, bugün bundan yana ol böylelikle hem kavgan›n yürütücüsü, hem bar›flt›r›c›s›, hem düzenleyicisi ol. En kötüsü de yeni kavgalar›n tohumlar›n› at. ‹ngiliz politikas› bunu ifade etmektedir.

57

w.

Halklar Ortado¤u’da birbirine düflman ilan edilmifltir

görüldü¤ü gibi ‹ngilizlerin iflgalci olarak yerlefltikleri güney bölgesi iflgal kuvvetlerinin k›sa sürede daha fazla hakim oldu¤u yerdir. ‹ngilizler Irakl›larla daha yak›n iliflki kurmaktad›rlar. Hakimiyetlerini yaln›zca kaba yöntemlerle yapmamaktad›rlar. Özellikle yerel topluluklar üzerinde uygulad›klar› çeflitli yöntemlerle bu hakimiyetlerine zemin yaratmaktad›rlar. ‹ç içe uygulad›klar› çok farkl› yöntemlerle topluluklar› ve insanlar› daha kolay yönetmektedirler. ‹ngilizler zehri bile flerbetleyerek topluluklara içirirler. Bugün Irak‘ta ‹ngilizlerin bulundu¤u bölgelerin belli düzeyde sakin ve istikrarl› olmas›n›n nedeni bundand›r. ABD bunu becerememektedir. Çok kabad›rlar, sadece askeri ve siyasi gücü ile ekonomik gücü ile bu ifli yürütebilece¤ini sanmaktad›r. Asl›nda ABD’nin Hollywood ve müzik kültürünü kullan›p etkili olmaktan baflka gücü yoktur. Kendi etkisini bu enstrümanlarla yayg›nlaflt›rmaya çal›flmaktad›r. Bugün dünyada ABD’nin kendisini yaymada en avantajl› yan› Hollywood film ve dizilerini, yine müzik sektörünü kullanarak kendi kültürünü yayma gücüdür. Bu temelde çeflitli topluluklar üzerinde egemenli¤ini sürdürmeye çal›flmaktad›r. Daha do¤rusu kapitalizmin postmodern aflamas›n›n kültürünü, yaflama biçimini yedirmede de ABD’nin ‹ngiltere‘ye karfl› daha üstün oldu¤u söylenebilir. Kürdistan’da da, Türkiye‘de de esas hakim olan politika ‹ngiliz politikas›d›r. Asl›nda Kürtler üzerinde ciddi ve u¤ursuz hesaplar› vard›r. Kürtler tam da Ortado¤u’nun göbe¤inde yafl›yor ve 1. Dünya Savafl› sonras› dört parçaya bölündü¤ü için ‹ngiliz politikas› aç›s›ndan çok iyi kullan›labilecek bir materyal durumundad›r. Bir halk ve ülke olarak hem Türklerle hem Araplarla hem Farslarla hem Azerilerle yan yana yaflad›k-

ww

Ortado¤u haritas› cetvellerle çizilmifl derler. Hiçbir sosyal, siyasal gerçeklik düflünülmeden, hiçbir ekonomik veri hesaplanmadan, halklar›n ihtiyac› baz al›nmadan çizilen bu s›n›rlar sonuçta yüzy›ld›r Ortado¤u’yu kavgal› hale getirmifltir. Halklar› birbirlerinin yüzlerine bakamaz duruma getirmifltir. Birbirlerine güvenmeyen, birbirlerine kuflkuyla bakan topluluklar haline getirmifltir. Komflular bile birbirlerine kuflkuyla yaklafl›r hale gelmifltir. Bunu yapan kimdir? D›fl güçlerdir. Emperyalist güçlerdir. ‹ngiliz oyunu, ‹ngiliz politikas› bunu baflarm›flt›r. Bugün de Ortado¤u’da geçerli olan bu ‹ngiliz politikas›d›r. Nitekim Irak‘ta

lar› için ‹ngilizler Kürtlerin bu bölünmüfl yap›lar›n› di¤er halklar›n›n siyasi güçlerini terbiye etmede kullanmaya çal›fl›yor. Hem Kürtleri bölerek daha iyi yönetme imkan› buluyor, hem de Kürtleri bu halklarla kavgal› hale getirerek her iki taraf› da daha kolay yönetme imkan›na kavufluyorlar. Kürtler çok köklü yerleflik bir halk olduklar›ndan ve en zor flartlarda bile savaflma yetene¤i geliflkin oldu¤undan onlar› hakimiyetine alan, di¤er ülkeler üzerinde daha etkili politika yapma imkan›na sahip olmaktad›r.

Ortado¤u’da d›fl güçlerin varl›klar›n› sürdürmesi zorlaflacakt›r

Önderli¤imiz s›k s›k ‹ngilizlerin Kürt politikas›ndan bahsetmektedir. En son olarak da, Güney Kürdistan’da Katar gibi bir devletçik oluflturmak istediklerinden söz etmektedir. Bu politikan›n esas›, Kürt sorununun tümden çözümünü engellemektir. Nitekim Kürt Halk Önderli¤ine ve Özgürlük hareketine karfl› yürütülen komplonun amac› da budur. Kürt özgürlük hareketi, halklar›n kardeflli¤i temelinde Kürt sorununu bölge ülkelerinin s›n›rlar› içinde çözerek Kürt sorununun demokratik çözümü temelinde Ortado¤u’nun demokratikleflmesini hedeflemektedir. Kürt sorunu, halklar›n kardeflli¤i temelinde demokratik çözüme kavufltu¤unda halklar› birbirine karfl› kullanma zemini de ortadan kalkacakt›r. Bu, ayn› zamanda Kürtleri, Araplar›, Farslar›, Türkleri iflbirlikçili¤e götüren zeminin ortadan kalkmas› anlam›na gelmektedir. ‹flbirlikçili¤in ortadan kalkt›¤›, demokratikleflmenin geliflti¤i Ortado¤u’da ise d›fl güçlerin hakimiyet temelinde varl›klar›n› sürdürmesi zorlaflacakt›r. Halklar›n kardeflli¤i temelinde demokratikleflen Ortado¤u’da halklar irade ve güç sahibi olacaklard›r. Bu niteliklerde-


SERXWEBÛN fiubat 2008

Ortado¤u demokratiklefltikçe istikrar ortaya ç›kacakt›r

Asl›nda Mustafa Kemal 1920’lerde Kürtlerle belirli düzeyde iliflki kurarak bu ‹ngiliz oyunundan kurtulmak istemifltir. Ancak daha sonra Mustafa Kemal de, Kürtler’de ‹ngiliz oyununu bofla ç›karacak politika üretmek yerine, ‹ngiliz oyununun parças› haline gelmifltir. Nitekim Kürt Halk Önderli¤i, Mustafa Kemal 1922’lere kadar kendisini ‹ngiliz politikas›n›n d›fl›nda tutabilmifl, ancak 1922’den sonra ‹ngiliz politikas›n›n içine girmifltir. Bu politika sonuçta hem Kürtlere, hem Türklere kaybettirmifltir, belirlemesini yapm›flt›r. ‹ngiliz politikas› flu anda Güney’de bir devletçi¤i hedefliyor. Ancak sorunun esas merkezi olan Türkiye’de Kürt sorununun çözümüne politikalar›yla

w.

ww

engel oluyor. Kürt özgürlük hareketinin ezilmesine destek vererek Türkiye’yi ABD, ‹ngiltere ve ‹srail’in bölge politikas›n›n uzant›s› haline getiriyor. Her ne kadar Güney’de bir devletçik kurdursa da, Türkiye’de Kürt sorununu çözümsüz b›rakarak Güney Kürdistan’da da Kürt sorununu çözümsüz b›rakm›fl oluyor. K›sacas› ‹ngilizlerin ne Kürt politikas› ve ne de Kürt sorununa yönelik çözüm politikas› vard›r. Dünya dengelerinin kuruldu¤u bir yerde ipleri elinden b›rakmak istemiyor. Daha do¤rusu ‹ngiliz politikas›nda bir zihniyet de¤iflikli¤i yoktur. Kürt sorunu çözülsün, bu temelde Ortado¤u demokratikleflerek istikrar ortaya ç›ks›n yerine; askeri ve ekonomik gücüyle kendi hakimiyeti temelinde bölgenin bast›r›lmas›na, susturulmas›na dayal› bir zihniyeti ve tercihi yaflama geçirmek istiyor. ‹ngiliz politikas› son birkaç yüzy›l›n dünya çap›nda flekillenen mantalitesiyle yürütülmektedir. Bunun da bölge somutunda Kürtlere de hiçbir halka da yarar› olmamaktad›r. Ortaya ç›km›flt›r ki, özgürlük ve demokrasi mücadelesiyle halklar›n kardeflli¤ine dayal› politik zihniyetle hem ‹ngiliz politikas›n›, hem de onun dayand›¤› iflbirlikçili¤i etkisizlefltirerek yeni politik zihniyetlerin koflulunu oluflturma sorumlulu¤uyla karfl› karfl›ya bulunulmaktad›r. Bu baflar›ld›¤› takdirde ABD ve ‹ngiliz politikalar› zihniyet de¤iflikli¤i yaflayarak, Ortado¤u’nun Kürt sorununun çözümü temelinde istikrara kavuflmas›n› benimsemifl olacaklard›r. Klasik ‹ngiliz politikas› ve Ortado¤u’da yaflanan kötülükler ancak böyle afl›labilir.

ew e. c

içindeki Kürt sorunu kayg›lar› nedeniyle bölge devletlerinin yular› da bu ‹ngiliz politikas›n›n eline geçmifl olacakt›r. Görüldü¤ü gibi, burada ne Kürtlerden yana ne de bölge halklar›ndan yana bir politik yaklafl›m vard›r. Bu politikada hem Kürtler hem bölge halklar› kaybetmekte, sadece ‹ngilizler kazanmaktad›r. Burada Kürt milliyetçili¤i, dar dünyalar› nedeniyle küçük bir devletçik için tüm Kürtlerin özgür ve demokratik yaflam›n› küçük devletçiklerine kurban etmektedirler. Bölge ülkeleri de Kürtlerin temel demokratik haklar›n› vermekten uzak durarak kendilerini sürekli güçten düflüren bir çat›flman›n içinde tutarak, hem kendilerine, hem de kendilerine güç katacak Kürt kardefllerine zarar vermektedirler. ‹flte ‹ngiliz oyunu budur.

ne t

ki halk gerçekli¤i ile de ancak hakimiyet iliflkilerinin olmad›¤›, eflitlik ve kardefllik iliflkileri kurulabilir. Bu da d›fl güçlerin bölgede yüzy›llard›r sürdürdü¤ü egemenli¤inin sona ermesi anlam›na gelir. Dünyan›n hakim güçleri olan ABD ve ‹ngiltere, dünya dengelerinin olufltu¤u bir co¤rafyada böyle bir siyasal denklemin ortaya ç›kmas›n› kendi ç›karlar›na görmemektedirler. Kürt özgürlük hareketi her parça aç›s›ndan en makul çözüm önerilerini sundu¤u halde, b›rakal›m bu güçler taraf›ndan bu çözümün desteklenmesini, aksine sabote edilmektedir. Örne¤in, Türkiye’de Kürt özgürlük hareketinin önerisi temelinde Kürt sorununu çözme bir günlük ifltir. Ne var ki Türkiye’de böyle bir çözüm iradesi ç›km›yor. Bunun bir nedeni, Türkiye’deki inkarc›-flovenist zihniyetse, di¤er bir nedeni ise Kürt sorununun Türkiye’de demokratik temelde çözümünü kendi ç›karlar›na uygun göremeyen ‹ngiliz politikas›n›n, Türkiye’deki inkarc›-sömürgeci çevreleri k›flk›rt›p destekleyerek onlara ‘Kürt özgürlük hareketini ezebilirsiniz’ umudunu vermesidir. Türkiye’deki inkarc› flovenist çevrelerin Kürt özgürlük hareketi karfl›s›nda bu kadar zorlanmas›na ra¤men çözüm politikalar› üretememesinin nedeni, arkalar›nda yap›lan bu tahrik ve k›flk›rtmad›r. Böylece yaln›z Türkiye’de Kürt sorunu çözümsüz kalm›yor, ayn› zamanda ‹ran ve Suriye’de de Kürt sorununda çözümsüzlü¤e mahkum oluyor. Görüldü¤ü gibi Irak’ta da sorun tam çözülemiyor. Kürt sorunu Türkiye’de demokratik çözüme kavuflmad›¤› müddetçe, Güney Kürdistan’da oluflacak bir devletçik sürekli çevresiyle gerilim içinde yaflayan bir devlet olacakt›r. ‹ngiltere’nin Kürt politikas›, Güney’de küçük bir devletçik yaratmak, ama di¤er ülkelerdeki Kürt sorununu çözümsüz b›rakmakt›r. K›sa vadede bu devletçi¤i Türkiye’deki Kürt özgürlük hareketini ezme temelinde Türkiye’ye kabul ettirmek hedeflenmifltir. Böylece bu devletçik ‹ran ve Suriye taraf›ndan da kabul edilmifl olacakt›r. Böylece kendilerinin Ortado¤u’da kullanaca¤› iflbirlikçi Kürt devleti ortaya ç›kar›lm›flken, di¤er taraftan da kendi

om

58


fiubat 2008 SERXWEBÛN

59

ne te we .c om

Devlet Terörüne Karfl› Aktif Savunma Çizgisini Gelifltirmeliyiz

“Devletin asli sahibi gibi davranan ordu aral›ks›z sürdürdü¤ü imha amaçl› operasyonlarla sonuç almaya çal›flmaktad›r. S›n›rs›z terör uygulayan devlet yasal zemindeki çal›flmalara dahi tahammül etmemektedir. Sadece fiziki gücün imhas›, örgütlü yap›n›n da¤›t›lmas› de¤il, Kürt halk›n›n umutlar›n› da yok etmek istemektedir. Rêber Apo’nun zehirlenmesi

Kürt halk›n›n umutlar›na ve tüm gelece¤ine yönelen sald›r›n›n hangi düzeyde ve konseptte oldu¤unu da göstermektedir. Bütün bunlardan ç›kar›lacak sonuç meflru savunma stratejisinin aktiflefltirilmesi gerekti¤idir”

hayata geçirilmesi meflru savunan›n do¤as› gere¤idir. Meflru savunma stratejisini yarat›c› bir tarzda uygulaman›n yolu hizmet etti¤i paradigmay› kavray›p özümsemekten geçti¤ini önemle vurgulamak gerekir. Meflru savunma çizgisinin baflar›s› demokratik ekolojik toplum paradigmas›na uygunluk göstermesi ve paradigman›n içsellefltirilmesi zorunludur. Devletçi düflünceden tutal›m iktidar anlay›fl›na, savafltan tutal›m ulus ve ulus devlet anlay›fl›na kadar birçok kavram›n yeniden yorumlanmas› zorunludur. Eski ulus devlet, örgütlenme, savafl vb yaklafl›mlarla meflru savunmay› do¤ru bir tarzda uygulamak zaten mümkün de¤ildir. Bu konuda stratejik de¤ifliklik öngören yeni düflünce sisteminin felsefi bak›fl aç›s›n›n bilinmesi, derinli¤ine kavran›lmas› bir zorunluluktur. Genifl siyasi perspektifler sunan, çözümleyici bak›fl aç›s›n›n yeterince alg›lanmas› meflru savunman›n baflar›s› için kaç›n›lmazd›r. Siyasi çözüm

ww

w.

‹nsan olman›n en temel flartlar›ndan say›lan ve do¤ufltan gelen haklar›ndan biri meflru savunma hakk›d›r. Meflru savunma var olma hakk›n› ifade etmektedir. Ulusal ve toplumsal sorunlar›n çözümü için meflru savunmaya baflvurmak bir hak oldu¤u kadar bir zorunluluktur da. ‹çten ve d›fltan yönelen sald›r›, bask› alt›na alma, iradesine hükmetme çabalar›na karfl› bir karfl› durufltur. Gerek zora dayal›, gerekse zor d›fl›ndaki seçenekler arac›l›¤›yla hükmetme, tahakküm kurmaya karfl› gösterilecek reflekslerin tümü meflrudur ve savunmaya dönüktür. Toplumsallaflmayla birlikte süre gelen bu hak, günümüz toplumlar›nda daha örgütlü yöntemlerle sürdürülmektedir. Meflru savunma ilkesel düzeyde ele al›nd›¤›nda, yürütülecek mücadelede kullan›lacak yol yöntem ve araçlar›n tespiti de büyük önem tafl›r. Meflru savunma hakk› baflkalar› taraf›ndan bahfledilmedi¤i gibi bu hakk› gerekti¤i hal ve koflullarda kullanmak da her toplumun en tabii hakk›d›r. Yerinde ve zaman›nda kullanmak kadar etkili kullanmak da önemlidir. En genel anlamda meflru savunma, hizmetinde oldu¤u paradigman›n baflar›s› ve toplum üzerindeki haks›zl›klara karfl› komple bir duruflu ifade eder. Hedef alaca¤› kesimlerin tespitindeki netlikten tutal›m baflvuraca¤› yol yöntem ve araçlara kadar toplumsal taban›n ç›karlar›n› koruyan onu savunan ve üretip gelifltiren bir öz savunma mekanizmas›d›r. Bütün sahalarda ve faaliyet alanlar›nda uygulanmas›, sonuç al›nmas› aç›s›ndan gereklidir. Çeflitli tarz zenginlikleri ve yarat›c› taktikleriyle

aray›fllar›n›n, demokratik birlik ve halklar›n kardeflli¤i temeline dayanan, bir arada yaflama, toprak bütünlü¤ü korunarak mevcut s›n›rlar içinde ulusal ve demokratik sorunlar› çözme meflru savunman›n çerçevesini oluflturmaktad›r. Toplumsal sorunlar›n bar›flç› demokratik yöntemlerle çözüm bulmas› temel yaklafl›md›r. Toplumsal farkl›l›klar›n, dinsel ve etnik az›nl›klar›n, dil kültür farkl›l›klar›n›n bir arada yaflamas› ve haklar›n›n yasal güvenceler alt›na al›nmas›, devletin rol ve ifllevi bak›m›ndan küçültülmesi ve yerine toplumsal tabanda demokrasiyi gelifltirmek, paradigman›n çerçevesini oluflturmaktad›r. Halklar›n özgür birlikteliklerine dayanan konfederal sistem içinde her kesim kendi özgünlüklerini rahatl›kla ifade edebilecektir. Bu temelde yürütülecek meflru savunma çizgisi yeni paradigmaya uygun tarz ve takti¤inin demokrasi güçleri taraf›ndan benimsenerek aktif savunma durumuna gelmesi ile anlam bulacakt›r.


SERXWEBÛN fiubat 2008

60

om

tir. Kitleler yasal zeminde demokratik haklar›n› kullanmak suretiyle sivil itaatsizliklerden tutal›m, yürüyüfller, mitingler, gösteriler, boykotlar vb çeflitli eylem biçimleriyle örgütlü gücünü her platformda gösterebilmelidir.

Kitleler meflru savunma haklar›n› her düzeyde kullanmal›d›r

si önündeki engellerin kald›r›lmas›, insan hak ve özgürlüklerin gelifltirilmesi, devletsiz yönetim sistemi içinde her meslek gurubu, sivil toplum örgütlerinin kendi öz komün yönetimlerine kavuflmas›; cinsiyet özgürlükçü demokratik ekolojik toplum modelinin gelifltirilmesiyle mümkündür. Toplumun en önemli kesimini oluflturan kad›n›n kendi kimli¤ine kavuflmas›, di¤er toplumsal kesimlerin her düzeydeki örgütlenmelerine olanak ve f›rsat tan›nmas› demokratik özgürlükçü toplumun temel yaklafl›m›d›r. Bu nedenle kitlelerin örgütlü gücünü mutlaka a盤a ç›karmak ve bu mücadele içinde aktif kullanmak büyük önem tafl›r. Bu da demokrasi kültürünün geliflmesine hizmet eder. Demokrasi kültürünün geliflmesi ise örgütlenmeyle do¤rudan ba¤lant›l›d›r. Demokrasi kültürü geliflti¤i oranda kitle örgütlenecek, kitle örgütlendi¤i oranda yenilmez bir güç olacak, bu gücü eyleme döktü¤ü oranda da baflar› sa¤lanacakt›r. Meflru savunmada kitle gücü ve örgütlülü¤ü en temel direnme noktas›d›r. Mücadelenin kitleselleflmesi toplumun demokratik haklar›n› kullanmas›n›n olanaklar›n› artt›r›r. Bu hakk›n demokrasi mücadelesinin hizmetinde kullan›lmas› ve giderek her alana yayg›nlaflt›r›lmas› meflru savunmay› güçlendirecektir. Kitlenin devlete karfl› alternatif örgütlenmesi kendi bafl›na eylemselliktir. Köylerden metropollere kadar bütün yerleflim alanlar›nda komünlerine kavuflmas›, öz yönetimler oluflturmas› ve devletin alternatif örgütlenmesi demek-

ww

w.

ne t

Demokratik yasal mücadele tarz›n›n en önemli ayaklar›ndan biri kitlesel mücadeledir. Bask› sindirme, hak gasplar›, insan haklar› ihlalleri, ulusal az›nl›klara karfl› asimilasyon, inkâr ve imha siyaseti ve prati¤i içinde olmas›, dinsel az›nl›klara hoflgörüyle yaklaflmamas›, ulus devletin karakteri gere¤idir. Tek millet, tek bayrak, tek vatan karakterli ulus devlet modeli günümüzde toplumsal sorunlar›n temel kayna¤› durumundad›rlar. Küresel sermaye karfl›s›nda tutunamayan miad› dolmufl bu devlet modelleri afl›nmayla karfl› karfl›ya gelmifllerdir. Afl›lmayla karfl› karfl›ya gelen her eski sistem inatla direnmekte, statükoda ›srarc› olmaktad›r. Bu özelli¤inden dolay› da kat› merkezi otoriter yan›n› muhafaza etmede inatç› davranmaktad›r. Afl›nmayla yüz yüze kalan sistem ve yap›lar›n tutuculafl›p muhafazakârlaflmalar›, de¤iflim ve dünüflüme karfl› direnç göstermeleri, despotik ›rkç›, floven, milliyetçi, faflist kimli¤inin a盤a ç›kmas› do¤as› gere¤idir. Geliflmeler karfl›s›nda giderek içe büzülen statükocu yap›, daha kat› bir yönetim ve faflizan uygulamalar›yla toplumsal geliflmenin önünde ciddi bir engel teflkil eder. Irak örne¤inde görüldü¤ü gibi büyük ac›lar›n yaflanmas›na ve toplumun k›y›m›na da yol açar. Bu ac›lar yaflanmadan toplumsal sorunlar› çözmenin yolu demokratik uygarl›¤›n infla edilmesiyle mümkün olacakt›r. Toplumun demokratiklefltirilmesi, demokra-

ew e. c

Meflru savunmada kitlesel eylemler

Meflru savunma sadece bir alanda verilen bir savunma mücadelesi de¤ildir. Siyasi, askeri, örgütsel bütün alanlarda yürütülen bir mücadeledir. Demokratik Ekolojik Toplum paradigmam›z›n temel mücadele ve eylem biçimi olarak rol oynamas› gereken bir stratejisi olarak anlafl›lmas› ve uygulanmas› gerekmektedir. Düflman›n yönelimleri oldu¤unda karfl›l›k verme meflru savunma olarak anlafl›lmamal›d›r. Meflru savunma yukar›da da belirtmeye çal›flt›¤›m›z gibi daha kapsaml› ve derinliklidir. Paradigman›n öngördü¤ü amaç ve hedeflere ulafl›lmas› için kitlelerin meflru savunma haklar›n› her düzeyde kullanmalar› gerekmektedir. Ne kadar gerekliyse o kadar örgütlü savunma gücünü oluflturmak ve bu savunma gücünün ba¤l› kalaca¤› bir stratejiye her zaman ihtiyaç duyulmaktad›r. Burada önemli olan noktalardan biri de, belirlenen meflru savunma stratejisinin kesintiye u¤rat›lmadan süreklilik kazanmas›d›r. Bu konuda Baflkan Apo “Meflru savunma siyasi, diplomatik, askeri, örgütsel ve kitlesel yönleriyle komple bir gerçekli¤i ifade eder. ‹deolojinin hizmetinde olan bu gerçekli¤in her bir parças› di¤erini bütünleyen, birbirinden kopmayan özelliktedir. Siyasi mücadelede alabildi¤ine aç›l›m, örgütsel mücadelede derinleflme ve kapsaml›laflma ve bu do¤rultuda kitlelerin ulusal, sosyalist, demokratik mücadelesinin itici-sürükleyici güç olma, temel mücadelesi iken, tüm bunlar›n kendini korumas›, üretmesi, süreklilefltirmesi ve baflar›ya ulaflt›rmas› gerekti¤i kadar, meflru savunma gücüne ve stratejisine sahip olmal›d›r. Meflru savunma çizgisinin komple bir mücadeleye dönüflmesi, demokratik uygarl›k ça¤›n›n karakterinden


fiubat 2008 SERXWEBÛN Meflru savunmada silahl› mücadele Kürtlük ad›na var olan her fleyin bask› alt›na al›nd›¤›; ulusal ve demokratik haklar›n› kullanmas›n›n engellendi¤i, her türlü geliflmenin bast›r›lmaya çal›fl›ld›¤›, yasal anlamda yürüttü¤ü mücadelenin bile büyük bask›larla karfl›laflt›¤›, seçimlerle flekillenen ve Kürt halk›n›n a盤a ç›kan iradesinin bir sonucu olan yerel yönetimlerin büyük bask›lar alt›na al›nd›¤› bir ortamda son ve tek çare meflru savunmay› aktiflefltirmektir. Topyekün imha sald›r›lar›na karfl› meflru savunmay› aktif k›lmaktan baflka seçenek kalmam›flt›r. Yürütülen mücadele en temel kiflilik, kimlik ve de-

kontrolsüz ve kaos yaratan bir fliddet öngörmez, tam tersine fliddet gerektiren taktikleri bile meflru savunma s›n›rlar› içinde kal›r. Tarz taktik ve uygulama biçimleriyle zor ve fliddet içeren di¤er savafl taktiklerinden ayr›flt›r›lmas› ve meflru savunmaya ba¤l› kal›nmas› esast›r. Zorunlu kal›nmad›¤› müddetçe fliddete baflvurmamak meflru savunma anlay›fl›n›n temelidir. Ancak yaflamsal varl›¤›n› koruma kaç›n›lmaz bir zorunluluk olarak gündemleflti¤inde ise her türlü araçla kendisini savunmas› kadar meflru ve do¤al bir hak yoktur. Kürdistan özgürlük mücadelesinin silahl› güçleri bunun teminat› olarak çözüm gerçekleflene kadar hep var olacakt›r. Bu güçler meflru ve halk›n öz savunma birlikleri olarak özgürlük ve demokrasi mücadelesinin güvencesi konumunu sürdürecektir. Devletin halka yönelik terör, bask›, iflkence, tutuklama hallerinde halk› koruma temelinde meflru savunma savafl›n› her türlü araç ve yöntemle sürdürmek Halk Savunma Güçleri’nin en baflta gelen görevidir. Geçmifl savafl deneylerinden ç›kar›lacak sonuçlar ve her türden fliddetli mücadele yöntemlerinde ay›rt edici özelli¤imizi bilerek mutlak öz savunma çizgisinin gerektirdi¤i ölçüler içinde kal›nmas› esast›r. Mücadelede silahl› zor uygulama esaslar›n› bafll›klar halinde belirtmek gerekirse, üç temelde dile getirmek mümkündür. Özetle meflru savunma çerçevesinde ezilenlerin uygulayaca¤› zorun; birincisi, egemenlerin sald›r› potansiyeline karfl› önceden kendi zorunu örgütlemek; ikincisi, egemenlerin sald›r› ihtimalinin ortaya ç›kt›¤› durumlara karfl› aktif savunma tutumu sergilemek; üçüncüsü de egemenlerin gelifltirece¤i her türlü sald›r›ya, sald›r› an›nda en etkili bir flekilde cevap vermek olmak üzere üç temel özelli¤i vard›r. Bu özeliklere ek olarak egemenlerin uygulayaca¤› yöntemlere karfl›l›k meflru savunma çerçevesinde uygulanacak zor uygulamalar›ndan biri de misilleme hakk›d›r. Bu nedenle meflru savunmada öngörülen demokratik bar›flç›l mücadele yöntemler direnme hakk›n› reddetmemektedir. Tam tersine direnmenin yasal bir hak olarak kullanmas› gerekmektedir.

ne te we .c om

ileri gelir” fleklinde ifade etmektedir. Savunma çizgimizin her alanda bir bütünlük ve uyum içerisinde birbirlerini destekler durumda gelifltirilmesi büyük önem tafl›maktad›r. Meflru savunma strateji Kürdistan özgürlük mücadelesinin ideolojik çizgisiyle uygunluk arz eden ve onun hizmetinde olan bir stratejidir. Meflru savunma stratejisi ulusal demokratik haklar› kazanmad›r. Kazan›lan ulusal demokratik haklar› savunma, koruma ve gelifltirmedir. Öz savunma bir demokrasi mücadelesi ve özgürlük aray›fl›d›r. Egemen sisteme karfl› örgütlü kitlelilerin devletsiz çözümde ve demokratik birlikte buluflmalar›d›r. Dönemin koflullar› içinde ister pasif ister aktif meflru savunmay› esas alarak durum neyi gerektiriyorsa tutum gelifltirmeleridir. Meflru savunma stratejisi karfl›s›ndaki egemen gücün yaklafl›mlar›na ba¤l› olarak gelifltirilen bir savunmad›r. Uzlafl› ve diyalog yolar›n› t›kayan, demokratik zemini kurutan, bask›y›, zoru ve fliddetti esas alan egemen sisteme karfl› meflru savunman›n içeri¤i, kapsam› ve yöntemleri de de¤iflir veya buna uygun olarak belirlenir. Meflru savunma sadece d›flardan dayat›lan ve zor içerikli bask›lar karfl›s›nda direnme anlam›nda de¤ildir: fiiddet yöntemleri içermeyen ama en temel insan haklar›n› yok sayan yaklafl›mlara karfl› durufl da meflru savunman›n ilgi alan›ndad›r. Anti demokratik uygulamalar›n do¤urdu¤u sonuçlar› reddeden, egemen sisteme karfl› direnme, hak arama ve elde etme mücadelesidir. “Demokratik olmayan yasall›¤›, demokratik hak ve özgürlü¤e götürebilecek bir hukuk savaflç›l›¤›d›r.” Toplumun bütün kesimlerini kapsayacak ve özellikle kad›n›n demokratik eylem gücünü a盤a ç›karacak kitleselleflmeyi gerekli k›lar. Bu kitlesel mücadele ayn› zamanda dayand›¤› yeni düflünce sisteminin mücadele biçimi oldu¤u kadar, paradigman›n dayanaklar› olan toplumun her kesimini (kad›n, gençlik, baflta olmak üzere yediden yetmifle her kesimden insan›n, ayd›n demokrat, sivil toplum örgütlerinin içinde yer alaca¤› toplumsal bir muhalefet) kapsamas› ve kitlelerin gücünü eylem alanlar›na tafl›mas› anlam›na da gelir.

61

“‹çinde geçti¤imiz süreç, ‘Ya savaflacaks›n ya da teslim olacaks›n’ seçene¤inden baflka alternatiflerin kalmad›¤› bir süreçtir. Bu aflamada tek do¤ru seçenek; meflru savunma çerçevesinde savaflta karar k›lmakt›r. Silahl› olan Halk Savunma Güçleri, halk› her flart ve koflul alt›nda savunacakt›r. Halk›n can ve mal güvenli¤ine yönelik sald›r›lar karfl›s›nda silahl› mücadeleyi yasal bir hak olarak kullanmas› kendi inisiyatifindedir”

ww

w.

mokratik haklar›n› elde etme mücadelesidir, bunun savafl›m›d›r. Topyekûn sald›r› konseptleri sadece mücadelenin aktif güçleri olan gerilla gücünü kapsamamaktad›r. Bir halk›n insani yaflam hakk› olan en temel ulusal ve demokratik haklar›n›n tümünü hedeflemektedir. fiayet böyle bir sald›r› konsepti yürürlükteyse buna verilecek en do¤ru karfl›l›k; topyekûn meflru müdafaad›r. Meflru müdafaan›n bir strateji düzleminde pratiklefltirmesine ihtiyaç vard›r. Yani amac›, hedefi, istem ve talepleri beli olan, belirlenmifl bir stratejiye göre yürütülen, demokratik kitlesel eylem biçimlerinden gerilla güçlerinin eylemsel biçimlerine kadar birbirlerini tamamlayan bir tarz›n uygulanmas› gereklidir. Meflru savunma


SERXWEBÛN fiubat 2008

ne t

‹çinde geçti¤imiz süreç, “Ya savaflacaks›n ya da teslim olacaks›n” seçene¤inden baflka alternatifinin kalmad›¤› bir süreçtir. Bu aflamada tek do¤ru seçenek; meflru savunma çerçevesinde savaflta karar k›lmakt›r. Silahl› olan Halk Savunma Güçleri, halk› her flart ve koflul alt›nda savunacakt›r. Halk›n can ve mal güvenli¤ine yönelik sald›r›lar karfl›s›nda silahl› mücadeleyi yasal bir hak olarak kullanmas› kendi inisiyatifindedir. Bu durumu Baflkan Apo flöyle ifade etmektedir. “E¤er bask›lar› cana kastetme düzeyine varm›flsa, en do¤al insan haklar›n› tan›m›yorsa, halk›n kültürel haklar›n› zorla bast›r›yor ve inkâr ediyorsa, bu haklar›n› kullanmakta kararl› olan toplumsal güçleri bast›r›p mahkûm ediyorsa; evrensel hukukun gereklerine uymayan bu hukuk d›fl› devlete ve onun zor uygulamalar›na karfl›, silahl› biçimi de dahil, halk savunma birlikleriyle ve savafl sanat›n›n tüm inceliklerine göre içte ve d›flta genifl bir meflru savunma düzeni uygulamaya geçirilir. Bunu bir anayasal hak olarak görmek; e¤er mevcut anayasada bu hak yoksa bu eksikli¤i anayasaya yerlefltirmeyi baflar›ncaya kadar savafl›m› sürdürmek, meflru savunma anlay›fl›n›n zorunlu bir gere¤idir. E¤er mevcut devlet hukuk devletini, temel insan haklar›n› ve demokratik siyaset ölçülerini esas al›yorsa, tabi ki meflru savunma silahl› fliddet biçimini alamaz; al›rsa, bu gayri meflru olur ve ideolojik de¤erini kaybeder. Birçok devrim örgütünün ve reel sosyalist devletin her ne kadar anavatan› savunma ve devrimi ko-

ruma ad› alt›nda meflru savunma anlay›fl›na at›f yapsa da, iflletti¤i zor sisteminin bu anlay›flla ilgisinin olmad›¤›, hatta en terörize edilmifl sistem oldu¤u kan›tlanm›flt›r. Meflru savunman›n vazgeçilmez bir ilkesi de, terörist devlet modeliyle uzlaflmamas›d›r. Terörist devletle belki taktik gere¤i her koflulda silahl› olarak savafl›lmaz. Ama uzlaflma veya ona teslimiyetin de ilkesel olarak reddedilmesi flartt›r.” Gelinen aflamada bar›fl ve demokrasi ad›na gösterilen tüm çabalar karfl›l›ks›z kalm›fl durumdad›r. Yeni paradigmam›z›n ön gördü¤ü demokratik birlik temelindeki çözüm önerileri muhatap bulamamaktad›r. Tek tarafl› ateflkes denemeleri bar›fla flans tan›ma anlam›ndaki giriflimler yine sonuçsuz b›rak›lm›flt›r. Bu konuda tek tarafl› fedakârl›klar gösterilerek bar›fl ad›na gidilmesi gereken son s›n›ra kadar gidilmifltir. Bütün bu yaklafl›mlara karfl›l›k siyasi otoritenin temsilcisi durumundaki hükümet oyalama taktikleriyle zaman kazanman›n d›fl›nda elle tutulur hiçbir faaliyetin sahibi de¤ildir ve sürece çözümcü yaklaflmaktan çok uzakt›r.

fiiddet bizim tercihimiz de¤il

Devletin asli sahibi gibi davranan ordu ise aral›ks›z sürdürdü¤ü imha amaçl› operasyonlarla sonuç almaya çal›flmaktad›r. S›n›rs›z terör uygulayan devlet yasal zemindeki çal›flmalara dahi tahammül etmemektedir. Sadece fiziki gücün imhas›, örgütlü yap›n›n da¤›t›lmas› de¤il, Kürt halk›n›n umutlar›n› da yok etmek istemektedir. Rêber Apo’nun zehirlenmesi Kürt halk›n›n umutlar›na ve tüm gelece¤ine yönelen sald›r›n›n

w.

ww

hangi düzeyde ve konseptte oldu¤unu da göstermektedir. Bütün bunlardan ç›kar›lacak sonuç meflru savunma stratejisinin aktiflefltirilmesi gerekti¤idir. “Mutlak öz savunma hakk› d›fl›nda fliddet ilkelliktir, vahflettir” ilkesinden hareketle gelifltirilecek fliddetin amac›, hedefi, boyutlar›, uygulanma düzeyi vb daha birçok konuda önceden hedeflenen savunma stratejisine göre belirlenmesi ve bu temelde uygulanmas› gerekmektedir. Aksi k›s›r döngüye dönüflen ve kendisini tekrarlayan bir fliddettin yarardan çok zarar getirece¤i bilinmelidir. Bu nedenle gerilla güçlerine her zamankinden daha fazla rol düflmektedir. Yeni dönemin sorumluluklar›n› derinden hissederek meflru savunmay› demokratik özgür gelece¤imizin garantisi haline getireceklerdir. Kahraman flehitlerimizin an›lar›na ba¤l›l›¤›n bir gere¤i ve direnifl gelene¤imizin ruhuna uygun sorumluluklar›n› yüklenmifl olarak tarihsel rollerini bu dönemde yerine getireceklerdir. Ulusal ve demokratik haklar›m›z› yok sayan, do¤al yaflam hakk›m›za kasteden sömürgeci faflist Türk devletine karfl› aktif savunma hatt›n›n en ileri cephesinde olmak kadar heyecan ve coflku uyand›ran baflka bir fley olamaz. Baflar›n›n ve zaferin en önemli gücü konumundaki gerilla güçleri, var olma ve yok olma gibi çok ciddi bir dönemden geçti¤imizin bilinciyle ve otuz y›ll›k özgürlük yürüyüflümüzün birikimini de arkas›na alarak direnecek ve baflaracakt›r. Gerillan›n aktif savunmadaki duruflu, mevzilenifli, dönemin diliyle düflmana cevap vermesi, kitle serh›ldanlar›yla buluflmas›, PKK’n›n kahramanl›k tarihine dayanarak, topyekûn bir meflru savunmaya kalkmas› baflarman›n ve zaferi yakalaman›n ad› olacakt›r. Zorun kullan›lmas› gereklili¤i ortada olmas›na ra¤men zor ve fliddet yönteminin belirleyici tek unsur olmad›¤›n› vurgulamakta yarar vard›r. fiiddet bizim tercihimiz de¤ildir ancak uygulanmas› kaç›n›lmaz hale gelmiflse, bundan geri durulamayaca¤› da aç›kt›r. Kapsam› ve derinli¤inin ne olaca¤›n› tespit etmek düflman›n tutumuna ve yönelimlerine ba¤l› olacakt›r. Meflru savunman›n pasif, aktif ya da topyekun olmas›n› da bu durum belirleyecektir.

ew e. c

Bar›fl ve demokrasi çabalar›m›z karfl›l›ks›z kalm›flt›r

om

62


fiubat 2008 SERXWEBÛN

63

ne te we .c om

ER‹L DEVLET KADIN VE TÜRBAN “AKP’nin son dönemde tüm Türkiye’nin gündemine getirdi¤i türban tart›flmalar›n› kad›nlar›n

özgürlü¤ü sorunu ile ba¤daflt›rmas› komik oldu¤u kadar halklara ve kad›nlara sayg›s›zl›kt›r. Türban

eksenli gelifltirilen son tart›flmalar›n özü kad›n›n inanç özgürlü¤ünün çirkin bir tarzda siyasi malzeme haline getirilmesidir. Kad›nlar›n kendi özgür iradeleri ile belirlemesi gereken bir konunun erkeklerin

iktidar kavgas›n›n malzemesi yap›lmas›d›r. ‹flin ilginç, trajik yan› ise bafl› aç›k cumhuriyet kad›nlar›n›n

AKP’li erkeklerin yan›nda yer alarak bu ikiyüzlü bir tart›flmada erkeklerin cephesini güçlendirmesidir” den erkekler kad›nlar›n özellikle seçilme haklar›na karfl› uzun y›llar direndiler. ABD’de bir beyazla bir zenci erke¤in ayn› parlementoda oturmas›ndan daha vahim görüldü, kad›nlar›n erkeklerin “kutsal siyaset alan›na” girmeleri. Bu hak büyük mücadeleler ve bedeller sonucu kazan›ld›. Ve yine toplumsal dönüflümün ve hazmetmenin a¤›r sanc›lar› günümüze kadar yafland›.

AKP hükümeti kad›nlar›n duygu ve inançlar›n› sömürüyor

Günümüzde de kad›nlar›n seçme ve seçilme hakk›ndan öz itibar› ile ne kadar bahsedebiliriz? Cahilli¤e, e¤itimsizli¤e, eflitsiz ve fliddet dolu, yoksullukla bo¤uflan bir yaflama mahkum edilen kad›n neyi, kimi, ne ad›na, niçin ve nas›l tercih edece¤inin gerçekten bilincinde olabilir mi? Özellikle Türkiye’de Kürt halk›na karfl› yürütülen gizli, kirli, özel savafl›n faturas›n›n sürekli ç›kar›ld›¤›

ww

w.

Eril zihniyetli siyasal oluflumlar, örgütlenmeler bir ülkenin kaderi hakk›nda karar al›rlarken ülke nüfusunun yar›s›n› oluflturan kad›nlar› d›fltalarlar, yok sayarlar ço¤u zaman. Ancak buna ra¤men kad›nlar, bu oluflumlar›n ve onlar›n kararlar›n›n ac›s›n›, bedelini günlük olarak öderler, yaflarlar. ‹flin trajik olan yan› da bu gerçeklikte kad›nlar›n seçme ve seçilme hakk›n›n özellikle de seçme hakk›n›n eril zihniyetçe sömürülmesidir. Seçme hakk›n›n getirilerini fark eden eril zihniyet bunlar› kazanmak için seçme hakk›n› elinde bulunduran kad›nlara yönelik sahte, aldatmaya yönelik seçim vaatleri icat ettiler. Birçok toplumsal kesimde kad›n›n seçme hakk›n›n eflinin seçme hakk›na ve onun izledi¤i tercihe ba¤l› oldu¤u bilinir. Ancak -21. yüzy›la do¤ru ve öncesinde bat›da feminist hareketlerin yaratt›¤› bilinçlenme ve örgütlenme düzeyi ile ba¤lant›l›- kad›nlar›n e¤itim ve toplumsal yaflama kat›l›mlar›n›n artmas› ve siyasal bilinçlenmelerinin güçlenmesi kad›nlar›n elindeki seçme hakk›n› daha fazla de¤erli k›ld›. Egemen siyasal güçler bunun karfl›s›nda ilgisiz kalmad›lar. Oysa ayn› dönemde kazan›lan seçilme hakk›n›n aktif bir tarzda kullan›lmas› üzerinde bu denli fazla durulmad›. Çünkü “seçilmifllik” egemenlere özgüdür ve bu alana ezilenler girmemelidir. Uzun y›llar parlemento, halk meclisleri; “ölümsüz erkeklerin” dokunulmaz, kad›n aya¤› de¤mez mekanlar› olarak kald›. Hem halktan koptu hem de halk›n yar›s›ruhu olan kad›ndan koptu. Bu yüz-

yoksul halk, AKP hükümetince daha da inceltilerek uygulanan bir iktidar gerçe¤i karfl›s›nda seçimini ba¤›ms›z ve özgür yapabilir mi? Böyle bir zor, bask› ve fliddete maruz kalan kad›nlar seçilme hakk›n› kullanma bilincini ve donan›m›n› eflit bir vatandafl gibi kazanabilir mi? AKP Türkiye’de kad›n›n seçilme hakk›ndan çok seçme hakk›yla ilgilenen ve bunu sömüren bir partidir. Ve bunu da herfleyden önce toplumu ekonomik, sosyal, siyasal alanda sömürerek gerçeklefltiriyor. Ba¤›ml› k›l›yor. Toplumun sosyal refah düzeyi, iç bar›fl›, adaleti darbelendi¤inde bu kad›na karfl› fliddete dönüflüyor. Ya da kad›n›n e¤itimsizli¤e, ekonomik güçsüzlü¤e mahkum olmas›na dönüflüyor. Bu da kad›n› çözümsüzlük içinde “çözüme” yöneltiyor. Di¤er aç›dan AKP belli bir kesim kad›n› demagojiyle sömürüyor. Önemli bir kesimi inançlar›na hitap ederek sömürüyor. Bir kesim kad›n› da -ki bunlar ço¤unlukla okumufl, meslek sahibi,


SERXWEBÛN fiubat 2008

ew e. c rultuda yürüdükleri sürece bu cumhuriyet kad›nlar›n da cumhuriyeti!

Türkiye’de eril inanç halklara büyük dramlar yaflatt›

Türkiye’de siyasetin tüm mekanizmalar›na tekelci bir tarzda hakim olan zihniyete göre; bu cumhuriyet Müslüman Anadolu halk›n›n olmad›¤› gibi Kürtlerin de de¤ildir. Bir avuç egemen-zengin erke¤in d›fl›nda bu ülkenin erkeklerinin olmad›¤› gibi kad›nlar›n›n cumhuriyeti hiç de¤ildir. Bu nedenle ‘temel tehdit alg›lamas›nda bu kesimler söz sahibi olamazlar çünkü onlar kadar iyi alg›layamazlar. Düflünemezler, göremezler. Görseler bile cumhuriyeti onlar kadar sevemezler.’ Cumhuriyet bu ülkenin yönetilme biçimidir. Bu ülke insanlar› için en iyisi oldu¤u düflünülerek belirlenmifl bir rejimdir. Yine bu ülke insanlar› (ayr›ms›z) kendileri için en iyinin ne oldu¤unu düflünebilirler, konuflabilirler ve buna karar verebilirler. Ama Türkiye’deki devlet zihniyeti bu hakk› kendi tekeline alarak herkesi potansiyel cumhuriyet karfl›t› olarak de¤erlendirdi. Ve bu zihniyet ülkenin en güçlü ve en yarat›c› potansiyellerini tüketti. Ayn› zihniyet Kürt sorununu kendi sistemsel gerçe¤inin yaratt›¤› bir sorun olarak görüp çözmek yerine bölücülük olarak tan›mlad› ve yaklafl›mlar›n› buna göre belirledi. Ve bu zihniyetin kendisi ülkeyi bölünmenin efli¤ine getirdi. Hala çözümü askeri alanda ar›yor ve bu gidiflle ülkeyi ekonomik olarak çö-

ww

w.

ne t

ça¤dafl görünümlü, yetkin kad›nlarvitrin olarak kullan›yor, bunlar› da böyle sömürüyor. Ancak yetmifl milyonluk bir ülkenin hükümeti gibi davran›p bu yetmifl milyonun yar›s›n› oluflturan Türkiyeli kad›nlar›n gerçek sorunlar›n› masaya yat›rm›yor. Alt› y›ll›k AKP iktidar› dönemenide kad›n katliamlar›, çocuklar›m›z›n uyuflturucu ba¤›ml›s› haline getirilmesi, kapkaç çetecili¤i, özgürlük ad›na yürüyen kad›nlara polis sald›r›lar›, Adana gibi bir metropolde bir kad›n›n kocas› taraf›ndan polisin gözleri önünde onlarca kez b›çaklanmas›, yoksulluktan ve iflsizlikten yaflanan cinnet vakalar›, fuhuflun yayg›nlaflmas›, kültürel planda kad›n “kullan›m›” ile gerçeklefltirilen toplumsal yozlaflt›rma AKP hükümetinin sorumlulu¤unu üstlendi¤i ülkede yaflayan kad›nlar karfl›s›nda bir ciddiyet ve sorumluluk tafl›mad›¤›n› göstermektedir. Bu yüzden AKP bütün ülkenin olmad›¤› gibi kad›nlar›n›n genelinin de hükümeti olamad›¤›n› ortaya koymufltur. Birçok ülkede siyasal güçler; de¤iflik dönemlerde söylemleri ile kad›nlar›n gücünü suistimal ettiler. Siyasal iktidar› hedefleyen birçok güç kad›nlar›n duygular›n› ve inançlar›n› sömürerek iktidara giden temel basamaklardan baz›lar›n› döflediler. Türkiye’nin siyasal gerçe¤i aç›s›ndan da bu söylenebilir. Geçen y›l ‘rejime yönelik ciddi tehlike var’ iddialar› ile baz› güçlerin düzenledi¤i cumhuriyet mitinglerinde ön saflarda kad›nlar yer ald›. Oysaki kavgay› bafllatanlar da, derinlefltirenler de erkeklerdi. Bu ülkenin sorunlar› nedir? Sorunlar›n çözümünde do¤ru olan yürünen bu yollar m›d›r? Bu yollar›n yürünmesinin do¤ru oldu¤una kim karar verdi? Kimse bu konuda kad›nlar›n düflüncelerini sordu mu? Onlar›n ne düflündüklerini önemsedi mi? Cumhuriyeti koruma ad›na hareket edenler de bu cumhuriyete tehdit olarak alg›lananlar da (AKP) bu cumhuriyetin kurulmas›nda; kad›nlar›n da kan›, eme¤i, fedekarl›¤› ile yer ald›¤› gerçe¤i üzerinden çoktan bir bardak so¤uk su içmifllerdir. Erkeklerin belirledi¤i do¤-

om

64

kertecek. fiimdi de sahte bir özgürlük tart›flmas› etraf›nda bölüyor. ‹nanç özgürlü¤ü kapsam›nda ele al›nmas› gereken türban konusunda ülkeyi bölünmenin efli¤ine getiriyor. Ve bu ülkenin gerçek yurtseverlik potansiyelini özel savaflla, açl›kla, yoksullukla, toplumsal dejenerasyonla o kadar tüketti ki, böyle bir “bölünme” gerçekleflse bile bunu fark edecek ve karfl› koyacak öz dinamiklerinden neredeyse yoksun b›rakt›. Türkiye kendi öz dinamiklerinin gücüyle ve kendine güvenerek çözmesi gereken sorunlar› d›fl siyaset alan›nda pazarl›¤a yat›rarak ba¤›ms›z bir ülke olman›n onurundan da uzaklaflm›flt›r. Bugün sahip oldu¤u borçlar ve bunlar›n faizlerinin önemli bir nedeni, Kürt halk›na karfl› yürüttü¤ü savafl›n maliyetinden ve bunun karfl›l›¤›nda verdi¤i ekonomik tavizlerden kaynaklan›yor. Bu gerçeklik birçok aç›dan Türkiyeli halklar›n hepsine büyük dramlar yaflatt›. Ve hepsi eril zihniyetin siyasete, toplumsal yap›lanmaya, sosyal yaflama, ekonomiye, kültürel alana yaflatt›¤› krizle birebir iliflkilidir. Bu krizin en yo¤unlaflt›¤› dönemde, Kürtler kadar Türkiyeli di¤er halklar›n da bar›fla haz›rland›¤› bir sürecin sabote edilmesi amac›yla ABD eliyle Türkiye’ye dayat›lan AKP’nin bu sorunun çözümünü gerçeklefltirmeyece¤i aç›kt›r. Çünkü bugün herkesin kabul etti¤i gibi; AKP bir ABD projesi olarak Türkiye siyasetine müdahale amaçl› gelifltirilmifltir. Önderli¤imizin önerdi¤i ve Türkiye için oldu¤u kadar tüm Ortado¤u


fiubat 2008 SERXWEBÛN

65

ww

w.

ne te we .c om

beklenemezdi. 190 kurucu kuruluniçin de yaflamsal çözümler içeren Cins eflitsizli¤i varoldu¤u sürece dan 13’ünün kad›n olmas› neyi ne demokratik cumhuriyet, konfederal ne adalet vard›r ne de kalk›nma kadar etkiler? Seçim süreçlerinde yap›lanmalar bir alternatif olarak ABD’nin Büyük Ortado¤u Projesini AKP’nin son dönemlerde meclis adaylar›n onaylanmas›nda karar ve(BOP) tehdit ediyordu. Bunun Tür- tart›flmalar›nda gündeme getirdi¤i renlerin hepsinin erkekler olmas› kakiye’de sonuç almas› tüm Ortado- ve meclisten geçirdi¤i türban yasa¤›- d›n adaylar›n eflit düzeyde seçimde ¤u’yu etkileyecek bir geliflme yarata- n›n kald›r›lmas› etraf›nda geliflen yer almas›na ne kadar zemin yarat›r? ca¤› için müdahale küresel sermaye tart›flmalar ve tutumlar da AKP’nin Bunlar Türkiye’de ve demokrasiyi yaad›na Türkiye’ye yap›ld›. Il›ml› islam bu genel gerçe¤inden kopuk ele al›- flayamayan tüm ülkelerde yaflanan projesinin Türkiye’deki örgütü AKP namaz. Ancak bu tart›flmalar özgün genel sorunlar. Ad›n› Adalet ve Kalk›nma Partisi küresel sermaye taraf›ndan yap›lan- olarak AKP’nin kad›na yaklafl›m›n›, d›r›ld›. Bu konu Önderli¤imiz tara- bireysel özgürlüklere yaklafl›m›n› koymufl bir partinin en temel sorunu f›ndan uzun bir süre önce çözüm- belli düzeylerde ifade etse de genel kad›n sorunu olmal›d›r. Çünkü cins lendi. Yerinde ve zaman›nda uyar›- olarak kad›na yaklafl›m›n› belirle- eflitsizli¤i varoldu¤u sürece ne adalet larda da bulunuldu. Ancak siyaset mez. Türban etraf›nda geliflen tart›fl- vard›r, varolacakt›r, ne de kalk›nma. kültüründeki alt yap› zay›fl›¤›, yü- malardaki zihniyeti, pragmatizmi, AKP’nin ad› bile her zaman bir kanzeysellik, önyarg›l›l›k ve tekelci eril ikiyüzlülü¤ü, daha net görebilmek d›rmacadan ibaret olacakt›r. Kad›n zihniyet bu çözümleme ve uyar›lar›n için iktidara geldi¤inden beri erkek eflitsizli¤ini aflmay› ciddi bir zaman›nda okunmas›n› ve buna gö- AKP’nin kad›n yaklafl›m›n›n ne ol- parti program› ve uygulamas›yla re harekete geçilmesini önemli oran- du¤unu ve AKP’nin hükümet oldu¤u kendisine hedef belirlemeyen bir da engelledi. Türkiye kendi üzerinde Türkiye’de kad›nlar›n nas›l yaflad›¤›- parti -ki alt› y›ld›r Türkiye’yi tek bafl›na yönetiyor- yönetti¤i ülkenin oynanan oyunlar› zaman›nda alg›la- n› ana hatlar›yla ele almak gerekir. içinde bulundu¤u yacak ve bunun genel durumdan karfl›s›nda refleks “AKP’nin son dönemde meclis tart›flmalar›nda gündeme getirdi¤i oldu¤u kadar bu yaratacak ayd›nve meclisten geçirdi¤i türban yasa¤›n›n kald›r›lmas› etraf›nda geliflen ülkede yaflayan lardan da önemli tart›flmalar ve tutumlar da AKP’nin bu genel gerçe¤inden kopuk kad›nlar›n da oranda yoksundu. ele al›namaz. Ancak bu tart›flmalar özgün olarak AKP’nin kad›na, içinde bulundu¤u Küresel sermabireysel özgürlüklere yaklafl›m›n› belli düzeylerde ifade etse de durumdan birinci yenin ç›karlar›n›n derecede sorumgerektirdi¤i bir ” genel anlamda kad›na yaklafl›m›n› belirlemez ludur. Ancak AB AKP’yle Türkiye halklar›n›n ç›karlar›n›n uzlaflmas› 3 Kas›m 2002’de iktidara gelen ile uyum yasalar› çerçevesinde yap›mümkün de¤il. Çünkü erkek ege- AKP’nin ilk kurucular kurulu, genel lan baz› yasal de¤iflikliklerin ve Kürt menlikli sistemin dünya çap›ndaki kurucular kurulu ve MYKY’sine ve ç›- özgürlük mücadelesi içinde geliflen örgütlenmesinin insanl›k için savafl, kard›¤› kad›n milletvekili say›s›na Kad›n özgürlük mücadelesinin Türyoksulluk, y›k›m ve kandan baflka bak›ld›¤›nda kad›nlar›n bu partideki kiye’de yaratt›¤› de¤iflimlerin de etkibir fley getirmedi¤ini beflbin y›ll›k er- ifllevi vitrin doldurmak, görüntü ya- siyle kad›nlar›n gelifltirdi¤i bask›lar kek egemenlikli süreç çok net anla- rat›p toplumu kand›rmak oldu¤u an- da olmasa AKP iktidar›n›n kad›nlar t›yor bize. AKP de bu gelene¤in Tür- lafl›l›r. Son seçimlerde uluslararas› için en ufak bir ad›m at›lmas› bile kiye’de belli bir süreli¤ine uygulay›- sermayenin, ulusal sermayenin, dev- söz konusu olmazd›. c›s› oldu. Ve AKP halklar›n gerçek let ve ordunun deste¤iyle iktidara geihtiyaçlar›n› kendi efendilerinin ve len AKP tüm Türkiye’nin partisi olduTürkiye’de binlerce kad›n kendisinin dar ç›karlar›na kurban ¤unu söyledi. Ancak kad›n hareketlefuhufla sürükleniyor etmekten vazgeçmeyece¤i için de de- rinin tüm ›srarlar›na ra¤men önerimokrasi, özgürlük, birey ve kad›n len kad›n kotas›n› uygulamaya yaParti olarak kad›na yaklafl›m› böyhaklar› ad›na demogoji yaparak naflmad› bile. Sonuçta meclise ç›karkendisini gizlemeye çal›flacak ve d›¤› kad›n milletvekili say›s›na bak›l- le olan AKP’nin son dönemde tüm tüm bu de¤erlerin can›na okuyacak- d›¤›nda en az›ndan kad›nlar aç›s›n- Türkiye’nin gündemine getirdi¤i türt›r. ABD’nin Büyük Ortado¤u Proje- dan ne kadar Türkiye partisi oldu¤u ban tart›flmalar›n› kad›nlar›n özgürsiyle Ortado¤u’ya bar›fl, demokrasi göz önündedir. Oluflumunda, örgüt- lü¤ü sorunu ile ba¤daflt›rmas› komik getirmesi ne kadar mümkünse, lenmesinde ve toplumsal kesimleri oldu¤u kadar halklara ve kad›nlara AKP’nin de Türkiye’ye insanlar›n öz- temsil etme zihniyetinde kad›n eme- sayg›s›zl›kt›r. Türban eksenli gelifltilemleri olan bar›fl ve demokrasi ge- ¤inin ve de¤erlerinin belirleyici olma- rilen son tart›flmalar›n özü kad›n›n tirmesi o kadar mümkün olacakt›r. d›¤› bir siyasal partinin, Türkiye’nin inanç özgürlü¤ünün çirkin bir tarzOysa bunun imkans›z oldu¤unu siyaset yaflam›na, toplumsal-sosyal da siyasi malzeme haline getirilmesiherkes çok iyi biliyor. dönüflümüne yenilik getirmesi zaten dir. Kad›nlar›n tamamen kendi özgür


SERXWEBÛN fiubat 2008

w.

ww

lenmedi¤ini bilen kad›nlar olarak da; kad›n bedeninin denetiminin kölelefltirilmesinin, mülklefltirilmesinin ve sömürülmesinin simgelerinden biri haline getirilen türbana ve kad›nlar›n zorla örtünmelerine de karfl›y›z. Türban takan kad›nlar›n önemli bir kesimi de aile, çevre, gelenek bask›s›yla ya da kazand›r›lan zihniyetin etkisiyle bir nevi mecburiyetten tak›yor. Kad›nlar ancak gerçek anlamda özgür, eflit ve ba¤›ms›z ortamlarda kendileriyle ilgili kararlar›n nas›l al›naca¤›n› iyi bilir. Bu nedenle kad›nlar›n özgürlü¤ünü savunan kad›nlar olarak kad›nlara zorla, fliddetle, de¤iflik bask› biçimleriyle kabul ettirilmifl davran›fl ve yaflam kal›plar›n› savunamay›z.

ew e. c

y›ld›r çözüm iradesi gösteremedi¤i Kürt soununun çözümsüzlü¤ünden ve yaflanan toplumsal çat›flman›n sonuçlar›ndan kaynaklan›yor. En kal›n hatlar› ile bafl› aç›k ya da kapal› Türkiyeli kad›nlar›n yaflad›¤› temel sorunlar bunlarken ve bunlar AKP iktidar› döneminde yaflan›yorken AKP türban etraf›nda kad›n özgürlü¤ünü korudu¤unu söylemekten utanmal›d›r. ‹ster bafllar› aç›k ister kapal› olsun Türkiye’de yaflayan kad›nlar›n çok büyük bir ço¤unlu¤u adalet, bar›fl, refah, sevgi yoksunlu¤unu yüreklerinde yafl›yor. Büyük bir ço¤unlu¤un bafl› kapal› olsa da herkes soruyor, türban neyin üstünü kapatmay› hedefliyor? En çok Kürtlerle yürütülen kirli savafl›n ve kad›nlara karfl› yürütülen bu görünmez katliamlar›n üstü kapat›lmak isteniyor. Ama maalesef Türkiye’de art›k ne bu savafl›n ne de kad›nlara karfl› bunca haks›z ayr›mc› politikan›n üstü ne türbanla ne de baflka bir fleyle örtülemez AKP’nin Türban yasa¤›n› kald›rmas›n›n as›l amac›n› kad›n özgürlü¤ü ile ilgiliymifl gibi göstermeye çal›flmas› tamamen toplumu kand›rmaya dönüktür. Bu ne islamla ne demokrasi ile ne de toplumsal ahlak›n de¤erleriyle ba¤dafl›r. Baflörtüsünü gerçekten dini inanc› gere¤i takan kad›nlara böyle bir yasak getirilmesine ve bu nedenle e¤itim hakk›ndan yoksun b›rak›lmas›na özgürlük mücadelesi veren kad›nlar olarak karfl›y›z. Ancak kökeni çok eski tarihlere uzanan baflörtüsünün kad›n›n kendi öz iradesiyle belir-

ne t

iradeleri ile belirlemesi gereken bir konunun erkeklerin iktidar kavgas›n›n malzemesi yap›lmas›d›r. ‹flin ilginç ve trajik yan› ise bunda bafl› aç›k cumhuriyet kad›nlar›n›n AKP’li erkeklerin yan›nda yer alarak böylesi ikiyüzlü bir tart›flmada erkeklerin cephesini güçlendirmesidir. Türban konusunun siyasallaflt›r›lmas›nda gerek dindarl›k gerek laiklik cephesinde olsun medyan›n da rolü oldu. AKP tüm de¤er ve ilkelerini iktidar› elde tutmaya peflkefl çekerken medyan›n önemli bir kesimi de bunu bir ranta dönüfltürüp hükümet politikalar›n› destekledi. Anketlerle, istatistiklerle, olaylar› abartarak ya da iflleme tarz›yla, öyle bir noktaya geldi ki neredeyse Türkiye’de yaflayan kad›nlar›n hepsinin tek sorunu bafllar›n›n aç›k olup olmamas›ym›fl gibi bir yaklafl›m gelifltirildi. Türkiye’deki kad›nlar›n büyük bir ço¤unlu¤u bafl› aç›k ya da kapal› olsun ad› konulmayan bu kirli özel savaflta yüre¤i yanm›flt›r. Büyük ço¤unlu¤un bu s›n›rs›z ve dindirilmek istenmeyen ac› karfl›s›nda yüre¤i ç›r›lç›plak kalm›flt›r. ‹ster örtülü ister bafl› aç›k olsun kad›nlar›n büyük ço¤unlu¤u yoksullukla ç›r›lç›plak karfl› karfl›ya kal›yorlar her gün. Ve bu yoksulluk öyle derinlefltiriliyor ki insanlar› tüm de¤erlerinden soyunmaya salt bedensel olarak insan kalmaya zorluyor. Bunun sonucunda bafl› aç›k ya da örtülü binlerce Türkiyeli kad›n fuhufla sürükleniyor. Yap›lan birçok anketin de gösterdi¤i gibi giderek artan yüzdelerde kad›nlar›n çok büyük bir ço¤unlu¤u bafl›n›n aç›k ya da kapal› oldu¤u farketmeksizin koca, baba, kardefl, sevgili vb daya¤› yiyor. Bafl› aç›k olsun ya da olmas›n her y›l binlerce kad›n e¤itimsizli¤in sonucu olarak kendisi ve çocuklar› ile birlikte ciddi hastal›klarla karfl› karfl›ya kal›yor. Bafl› aç›k olsun ya da olmas›n hala yüzbinlerce, milyonlarca kad›n toplumsal cinsiyetçili¤in yani cinsel eflitsizli¤in a¤›r bedellerini ödüyor. Töreler ad›na vuruluyor, e¤itim-meslek hakk› ad›na kad›nl›¤›ndan uzaklaflt›r›l›yor. En önemlisi de Türkiye’de tüm bu sorunlar AKP hükümetinin de son alt›

om

66

Türban tart›flmas› özgürlükler kapsam›nda ele al›nmal›d›r

Kürt özgürlük mücadelesi ortam›nda geliflen Kad›n özgürlük hareketi kad›n köleli¤inin sorgulanmas›nda, nedenlerinin, kaynaklar›n›n gün yüzüne ç›kar›lmas›nda Önderli¤imizin savunmalar› ›fl›¤›nda radikal, bilimsel ve özgürlükçü olmay› esas al›r. Bu anlamda efllerinin kapal›, türbanl› kalmas›nda ›srar eden erkeklerin kurdu¤u AKP partisinde; bafl› aç›k kad›nlar›n meclis kürsüsünde, AKP’li erkeklerin sa¤›nda, solunda yer almas› bir çeliflkidir. Neden AKP’li erkek milletvekillerinin efllerinin de içinde oldu¤u kad›nlar›n türbanlar›n› canla baflla savunmak üniversite mezunu, bafl› aç›k kad›nlar›n görevi oluyor? Ayn› bafl› aç›k


fiubat 2008 SERXWEBÛN

“AKP iktidara geldi¤i alt› y›l boyunca tüm topluma oldu¤u kadar Kürt halk›na ve Kürt kad›n›na da fliddet uygulayan bir hükümet oldu. Askeri, psikolojik, kültürel fliddeti yo¤un uygulad›. Bu anlamda devletleflmifl bir hükümettir. Militarist ve imhac› bir gelene¤in sürdürülmesinde ›srarl› olan bir devlet ad›na siyaset yapanlar›n da kad›n özgürlü¤üne bir katk› sunmalar› beklenemez”

ne te we .c om

kad›nlar ayn› yürek aç›kl›¤› ile ve radikallikle Türkiye’nin tüm kad›nlar›n›n en temel sorunlar› olan fliddete, yoksullu¤a, savafla karfl› da durabilirler mi? Yoksa böyle bir “görevlendirilme” AKP’liler ya da AKP’yi oluflturan daha büyük güçler taraf›ndan m› yap›ld›? Il›ml› islam, politik islam elbisesi giydirilmeye çal›fl›lan Türkiye toplumunu kand›rmada türban yasa¤›n›n kald›r›lmas›n› canla baflla savunan bu bafl› aç›k kad›nlar›n nas›l bir misyonu var acaba? Daha birçok soruyla karfl›layabilece¤imiz türban tart›flmas› ve bunun etraf›nda ortaya ç›kan tablo özü itibariyle özgürlükler kapsam›nda ele al›nmas› gereken bir sorundur. Yani Türkiye’nin binlerce sorunundan sadece birisidir. Önem ölçüsünü rejim kendisine göre ayarlar her zaman. Bir dönem ana dilde e¤itim isteyen Kürt ö¤renciler de at›ld› üniversitelerden. Bu daha az bir demokrasi sorunu de¤ildi herhalde. Bir özgürlük sorunuydu. Ama bir tehdit alg›lamas› kapsam›nda yarg›ya intikal etti. O ö¤renciler de adaletsizce e¤itim hakk›ndan yoksun b›rak›ld›. Biz herhangi bir nedenle hiç kimsenin e¤itim hakk›ndan mahrum kalmas›n› istemeyiz. Bizim için en temel haklardan bir tanesidir. Ancak bu sadece türbanl› k›zlar›n bir sorunu de¤il. Türban sorununun bu kadar büyütülüp meclise tafl›r›lmas›na AKP ve MHP’ye oy veren belli bir kesimin bask›s› yol açm›flt›r. Ancak AKP bügün tek bafl›na tüm Türkiye’nin yönetimiyse; genç k›zlar›n, okula gitmesine engel olan, e¤itimde eflitsizli¤i yaratan düzenlemeleri de meclise tafl›mal›d›r. Kürdistan’da savafl koflullar›n› derinlefltiren AKP, binlerce köyün boflalt›lmas› sonucu metropollerde, flehirlerde yoksullukla bo¤uflup okula gidemeyen binlerce

67

ww

w.

küçük k›z çocu¤unun varl›¤›n› ve e¤itimden mahrum kald›¤›n› da hissetmeli ve bu k›z çocuklar›n›n e¤itim hakk›ndan mahrum b›rak›lmas›ndan da kendisini sorumlu görmelidir. TBMM’de iki gün de bu k›z çocuklar› için tart›flma oturumu açmal›d›r. Gelenek, görenek dini inanç ad›na okula gönderilmeyen k›zlar var. Tüm bunlar bir ülkenin hükümetinin karfl›s›nda sorumluluk tafl›mas› gereken sorunlard›r ve bunlar› da meclise tafl›y›p çözüm bulmas› gerekir. Bunlar›n yan› s›ra kad›nla-

r›n özgürleflmesini ve eflit koflullarda toplumsal yaflama kat›l›m›n› önleyen birçok olguyu da gündemine al›p çözüm projesi üretmesi gerekmektedir.

Demokrasi ve bar›fl bu hükümetin gündeminde yoktur Bizler Kürt kad›nlar› olarak AKP’nin a¤z›ndan türban› ya da baflka bir meseleyi kad›n özgürlü¤ü ile ba¤daflt›ran tart›flmalar duydu¤umuzda; akl›m›za 2003 y›l›nda bar›fl masas› kurmak için Bingöl, Amed, ‹stanbul’da giriflimlerde bulunan Demokratik Özgür Kad›n Hareketine AKP hükümetinin sorumlulu¤unda

polislerin joplarla, köpeklerle nas›l vahflice sald›rd›klar› geliyor. Vurulan kad›n gerillalar›n tan›nmaz hale getirilen cenazeleri ve bunlar›n Kürt analar›n›n yüreklerini nas›l yakt›¤› geliyor. 2006 bahar›nda Amed’te geliflen serh›ldanlar karfl›s›nda Erdo¤an’›n “çocuk da olsa, kad›n da olsa gereken yap›lacakt›r” faflizanca konuflmas› ve çocuklar›m›z› kurfluna dizmesi geliyor. Hakkari’de ç›kan bir çat›flmada yaflam›n› yitiren o¤lu Zeki Burak Okay’›n ölümüne ‘anlams›z bir savaflta öldü’ diyerek tepki gösteren annesi Neriman Okay’› ziyaret etmek isteyen Bar›fl Anneleri ‹nisiyatifi’nin nas›l engellendi¤i geliyor. Sadece bar›fl isteyen analar›m›z› bar›fl analar›m›z› bababar›m›z›, kardefllerimizi Gemlik’te ‹stanbul’da, Mersin’de joplayan sürükleyen tutuklayan bir hükümet geliyor. Akl›m›za 8 Martlarda, Newrozlarda, 25 Kas›mlarda yürüyen ve kad›n özgürlü¤ünü aktif savunmak isteyen kad›nlara karfl› gelifltirilen sald›r›lar geliyor. Kofi Annan “Kad›na fliddeti önlemeyen devlet sorumludur’’ diyor. Peki ya kad›na fliddeti uygulayan devletin sorumlulu¤unu kim nas›l ölçecek? AKP iktidara geldi¤i alt› y›l boyunca tüm topluma oldu¤u kadar Kürt halk›na ve Kürt kad›n›na da fliddet uygulayan bir hükümet oldu. Askeri, psikolojik, kültürel fliddeti yo¤un uygulad›. Bu anlamda devletleflmifl bir hükümettir. Çünkü ordudan devletin klasik güçlerinden ba¤›ms›z bir politikas› yoktur. Militarist ve imhac› bir


SERXWEBÛN fiubat 2008

68

ww

w.

ne t

ew e. c

om

gelene¤in sürdürültan bir partidir. “Savafla ayr›lan bütçe ne kadard›r? Kad›nlara ayr›lan bütçe ne mesinde ›srarl› olan Yoksullukla kadard›r? Her gün sevdiklerimizi bizden alan bu kirli ve haks›z bir devlet ad›na siyaköklü çözümler savafla bütçe ay›rmak kad›nlar› katletmekle ayn› anlama gelir. set yapanlar›n da katemelinde u¤Türkiyeli kad›nlar bunun karfl›s›nda sessiz kalamazlar. AKP de d›n özgürlü¤üne bir raflmak yerine, kendisinden önceki hükümetler gibi savafl hükümeti olmaktan katk› sunmalar› bekiktidar›n› süreklenemez. Kald› ki li besleyecek bir ordu gölgesinde yürümekten kurtulamad›” AKP ayn› zamanda batakl›k gibi ele küresel sermayenin ç›karlar›na göre inançlar› gere¤i AKP’ye oy vermifl de al›yor ve kurutmaya da yanaflm›yor. yürüyen bir parti oldu¤u için küresel olabilir- zerre kadar sayg› gösterme- ‹nsanlar› afl ve ifl karfl›l›¤›nda onursermayenin tüm dünyada kad›nlara den faflizan bir histeriyle askeri kut- suz k›lmak istiyor. Kad›nlar›n en çok reva gördü¤ü fliddetten, ölümlerden, layan bir baflbakan bir kere sivil bir elefltirmesi gereken yönlerden biri de fuhufltan ve eflitsizlikten farkl› bir baflbakan de¤ildir. Asker, ordu zih- AKP’nin toplumda bu temelde yaratkad›n vizyonuna sahip olamaz. Bu niyetlidir ve ezendir. Bu temelde bü- t›¤› tahribatlard›r. Bunlar karfl›s›nda aç›dan da AKP islam ad›na da en son tün bar›flsever kad›nlar›n dini, ›rk› nas›l, hangi araçlarla toplumsal mükad›n politikas› yaklafl›m› belirlemesi dili ne olursa olsun AKP’nin savaflç› cadeleye öncülük edece¤imizi belirlegereken bir organizasyondur. Son al- katliamc›, analara ve çocukar›na k›- me görevi ile karfl› karfl›yay›z. t› y›lda Türkiye’de körükledi¤i her y›c› politikalar› karfl›s›nda bir kad›nAKP’nin kad›n e¤itimine, kad›n isanlamda toplumsal yozlaflma oldu ve lar cephesi oluflturmal›d›rlar. Adalet tihdam›na, kad›na karfl› fliddeti önlekad›nlar›n ve özellikle analar›n ana meye vb ayr›lan bütçesinin ne kadar bunun oda¤›nda da kad›n vard›. AKP’nin Türkiye’deki misyonu be- tanr›çalar›n baflde¤erlerindendir. oldu¤unu kad›nlar olarak sorgulamalirginleflti¤inden beri kad›n politikal›y›z. Savafla ayr›lan bütçe ne kadarSavafla karfl› daha etkili s›n›n ya da politikas›zl›¤›n›n mercek d›r? Kad›nlara ayr›lan bütçe ne kadartav›rlar gelifltirmeliyiz alt›na al›n›p incelenmesi gerekirdi. d›r? Her gün sevdiklerimizi bizden Türkiyeli kad›nlar ne kadar yap›labilalan bu kirli ve haks›z savafla bütçe Analar tüm kad›nlar ve genç k›zlar ay›rmak kad›nlar› katletmekle ayn› di ya da bizler de kendi ad›m›za ne kadar yapabildik bir özelefltiri ve AKP hükümetinin ad›yla çeliflen tüm anlama gelir. Türkiyeli kad›nlar buelefltiri konusudur. Bu anlamda gi- eylemlerini tutumlar›n› bir araya ge- nun karfl›s›nda sessiz kalamazlar. AKP derek artan bir ilgi, takip, elefltiri ve tirip ‘AKP’nin suçlar›’ diye bir dosya de kendisinden önceki hükümetler gimücadele ile kad›nlar olarak AKP’yi oluflturabilirler. Tüm Kürt ve Türk bi savafl hükümeti olmaktan ordu gölmercek alt›na al›p sürekli de¤erlen- kad›nlar› AKP eliyle kendilerine yöne- gesinde yürümekten kurtulamad›. Bu dirmek, islam, özgürlük, demokrasi, len ve geleceklerini karartan ortak nedenle demokrat olmas› da bar›fl› ve kad›n özgürlü¤ü, insan haklar› ko- adaletsizli¤e karfl› aktif tutum sahibi kad›n özgürlü¤ünü savunmas› da imnusundaki ikiyüzlülü¤ünü ve demo- olmal›d›rlar. Bir sanatç› ve müzisyen kans›zd›r. Kad›n karfl›t›, kad›n› sömügojisini teflhir etmede kad›nlar olarak olan Faz›l Say gibi temiz bir insan ren bir iktidar partisidir. Ve kad›nlar böyle bir partinin bir dönem yönete- bunu her f›rsatda ifade etmeli ve kardaha aktif olabilmemiz önemlidir. Bu temelde AKP hükümeti Türki- ce¤i bir ülkede yaflamak istemedi. O fl›s›nda mücadele etmelidir. ye’de, Ortado¤u’da ve Avrupa’da ka- çocuk ve kad›n yüre¤ini, ruhunu boSon dönemde kad›n özgürlü¤ü d›nlar›n en çok mücadele etmesi ge- ¤an bir gerçekli¤e içsel, insani bir ref- ad›na gündeme konulan ve Türkireken bir oluflumdur. Özellikle Tür- leks gösterdi. Tüm kad›nlar da ruhu- ye’nin can al›c› birçok sorunun önükiyeli kad›nlar›n, müslüman kad›n- muzu, yüre¤imizi savafl cenderesine ne bilinçli olarak geçirilmek istenen lar›n, müslüman›m deyip müslü- s›k›flt›ran ve buna da dini alet eden türban tart›flmalar› bir kez daha AKP manl›¤› nereye sürükleyece¤i belli ol- AKP’ye art›k daha etkili ve güçlü ta- hükümetinin ve partisinin toplumsal mayan AKP karfl›s›nda mücadele et- v›rlar gelifltirmeliyiz. Önüzmüde 8 yaralara, sorunlara cevap olmak ad›mesi flartt›r. AKP alt› y›ll›k iktidar› Mart var. 8 Mart’ta her zamanki te- na ciddi bir çözüme sahip olmad›¤›boyunca birçok söylemi ve eylemiyle mel talebimiz bar›fl olacak. Ancak n›, olamayaca¤›n› göstermifltir. Dekad›nlar ve çocuklar karfl›s›nda suç Bar›fl› engelleyen tüm güçleri ve özel- mokrasi, bar›fl bu hükümetin göndeiflleyen bir hükümet olmufltur. ‘Ne likle bir özel savafl hükümeti olan minde yoktur. ‹ktidar›n› yaflatmak kad›n ne çocuk ayr›ms›z gereken ya- AKP’yi, kad›nlar›n içinde bulundu¤u için kime ne kadar gerekliyse o kap›lacakt›r’ söylemi aç›k bir suçtur ve katliamlar›n sorumlusu olan AKP’yi dar taviz vermeye haz›rd›r. Sadece insan yaflam›na kast› teflviktir. Bu- ve bu haliyle bize AKP’yi sevdirmeye Türkiye halklar›yla, emekçileriyle, nu yapan bir ülkenin baflbakan›d›r. çal›flan tüm sözde ayd›nlar› güçlü kad›nlar›yla, gençleriyle bu ülkenin On gerilla öldü¤ünde yanan on ana protesto etmek önemlidir. gerçek sahipleriyle, yurtseverleriyle AKP Türkiye tarihi boyunca 12 ile bar›fl›k de¤ildir. Ancak bu hüküyüre¤ine -ki bunlar da hükümet olarak sorumlulu¤unu ald›¤› insanlar- Eylül dönemiyle k›yaslanabilecek mete gerçek tav›r ve cevap da bu ked›r. Belki içlerinden baz›lar› dini düzeyde toplumsal yozlaflmay› yara- simlerden gelecektir.


fiubat 2008 SERXWEBÛN

69

ne te we .c om

TOPLUM AHLAK VE SANAT mesi zorunlulu¤u vard›r. Sanat, bilim ve felsefeden “SSanat veya sanat ürününün tümüyle toplumsal bir özle geliflflm daha çok insan›n toplumdan ö¤renerek kazan›p üretime dönüflflttürdü¤ü ürünlere dayanmak durumundad›r. Yine insan›n kültürel yarat›mlar›n›n yaflflaama çekilmesi, daha da somutlaflflm mas› için yeni biçimler alt›nda topluma yeniden kazand›r›l›p farkl› ürünlerin do¤mas›na vesile olmas›n› en fazla sa¤layan da sanatt›r. Sanat hiçbir alanda olmad›¤› kadar insan yarat›mlar›na kimlik kazand›rma özelli¤ine sahiptir” Toplumsall›k bireyi besleyen bir ana gibidir

mekân da toplumudur. Toplum, insan bireyine ra¤men ama onun varl›¤›na dayal› olarak vard›r. Tüm olgularda oldu¤u gibi toplumun da kendi öz yasalar› vard›r. Yine her olguda oldu¤u gibi toplumun do¤ru bir iflleyifl ile olmas› gereken do¤rultuda geliflmesi için toplum içinde yaflayan insanlar›n o yasalar› bilmesi, o yasalar› yaflamsal k›lmas› ve gelifltirmesi bir zorunluluktur. Çünkü toplumsal yasalar insan yaflam›n›n yasalar›d›r. Kuflkusuz toplumsal gerçeklikten ve onun insan› insan eden gücünden ve yasalar›ndan bahsederken toplumun devletçi karakterinden dem vurmad›¤›m›z› bafltan belirtmek istiyoruz. Çünkü toplumun devletçi biçimi bizim toplum olarak vurgulamaya çal›flt›¤›m›z varl›¤›n ‘yoldan ç›km›fl’ tarz›d›r. Biz, özellikle Önderli¤in Bir Halk› Savunmak adl› eserinden sonra toplum derken, kendi içinde kad›n merkezli, ahlaki ilkeye dayal›, komünal, demokratik ve toplum-birey den-

ww

w.

‹nsan toplumsal varl›¤›n bir ürünüdür. Toplumsal gerçeklik insanlaflman›n hem nedeni hem de sonucudur. Toplumsallaflma düzeyi ile insanlaflma düzeyi bir biriyle do¤ru orant›l› iki gerçekleflme durumudur. Toplum olmadan insan›n di¤er canl› varl›klardan farkl› bir anlam zenginli¤ini ve bütünlü¤ünü kazanaca¤›n› düflünmek kadar, insan olmadan da toplum gibi bir varl›¤›n oluflabilece¤ini düflünmek mümkün de¤ildir. Toplum denilen varl›k insandaki yarat›c›l›¤›n a盤a ç›kmas›n› sa¤layan en büyük icatt›r. Bu anlamda insan yaflam›n›n geliflme kap›s›n› açan bütün icatlar›n›n anas› toplumsall›k denilen icad›d›r. ‹lk insan atalar›n›n daha yeni yeni do¤adaki di¤er oluflumlardan kendilerini farkl› k›lacak bir yola girmesine imkan tan›yan toplumsall›k dedi¤imiz özellikleridir. ‹lk insanlar›n hayatta kalmak için büyük yaflam mücadelesindeki imtihanlar›n› baflar›yla geçmesine olanak tan›yan da onlar›n bilinçli-bilinçsiz olarak kendilerinde tafl›d›klar› toplumsal karakterleri olmufltur. Bu realite sadece ilk insanlar için geçerli bir durum de¤ildir kuflkusuz. Bugün de bir insanl›ktan bahsediyorsak bir yeni insan aray›fl› içindeysek bu toplumsall›ktan kaynakl› insanda oluflmufl maddi-manevi sisteminden kayna¤›n› almaktad›r. Toplumsall›k insan bireyini besleyen bir ana gibidir. ‹nsan›n içinde terbiye edildi¤i, olgunlaflt›¤› kimlik kazand›¤›

gesinin en yararl› bir noktada kuruldu¤u var olma biçimini ve bu temel kurulufl ve bir aradal›k ilkelerine dayal› insanl›k gerçe¤ine vurgu yap›yor ve onu esas al›yoruz.

Toplum özünde ahlaki bir birliktir Toplumsal yasalar›n temelini oluflturan yasa, toplumun ahlaki bir örgüden olufluyor olmas› gerçe¤idir. Toplum özünde ahlaki bir birliktir. Ahlak, insan›n bir arada olmas›na neden olan ihtiyaçlar›n insanda yaratt›¤› edimlerinin d›flavurumudur. Ahlak ayn› zamanda bir insan›n gönüllü birliktelikten do¤an yaflam gerçe¤inde görev ve sorumluluklar›n› insani bir görev olarak bilmek ve yerine getirmesidir. Birlik olmay› bilmek, paylafl›mc› olmak, eflitlikçi ve adaletli olmak bu ve benzeri de¤er yarg›lar›n›n pratik yaflayan› olarak etkinliklerde bulunmak ahlakiliktir. Her ne kadar


SERXWEBÛN fiubat 2008

Sanat ürününün toplumsal özle geliflme zorunlulu¤u vard›r

Bu noktalardan hareketle her hangi bir dönemin insanlar›n›n nas›l düflündükleri, bu düflüncelerini nas›l pratiklefltirdikleri ve bu pratiklerini toplumsal yaflam›n diline hangi biçimlerde yans›tt›klar› temelinde o

w.

Toplumsall›k için yeniden üretime kat›l›m sa¤lanmal›

ww

Toplumsal gerçe¤in her hangi bir aflamas›ndaki zihniyet durumunu ve insanlar›n toplumsal gerçeklikle yaflad›¤› uyumu ya da uyumsuzlu¤unu onun de¤iflik üretim alanlar›ndaki ürünlerinden ö¤renebiliriz. ‹nsan›n en ç›plak bir biçimde kendi gerçe¤ini d›fla vurdu¤u sahalar olmas›ndan dolay› felsefe, bilim ve sanat olgular›n› insan, toplum ve ahlak bütünselli¤inin karakterini anlafl›l›r k›lmak için ele alabiliriz. Çünkü bu her üç olgu da toplumsal zihniyeti belirler. Felsefe, bilim ve sanat toplumdan ö¤renme ve toplumu yeniden yaratmada hiçbir etkinlik sahas›nda olmad›¤› kadar bir

dönemin toplumsal karakterini ya da ahlaki örgüsünü anlamak mümkün olabilmektedir. Toplum ve onun ahlaki bütünselli¤ini en çok tan›ma ve anlama zemini sunan kuflkusuz sanatt›r. Çünkü sanat veya sanat ürününün tümüyle toplumsal bir özle geliflmesi zorunlulu¤u vard›r. Sanat, bilim ve felsefeden daha çok insan›n toplumdan ö¤renerek üretime dönüfltürdü¤ü ürünlere dayanmak durumundad›r. Yine insan›n kültürel yarat›mlar›n›n yaflama çekilmesi, daha da somutlaflmas› için yeni biçimler alt›nda topluma yeniden kazand›r›l›p farkl› ürünlerin do¤mas›na vesile olmas›n› en fazla sa¤layan da sanatt›r.

ew e. c

içeri¤e ve özgünlü¤e sahiptir. ‹nsan›n maddi ve manevi kapasitesinin toplam› içinde bu her üç alan›n pay›na düfleni ç›karmaya kalkarsak insana geriye çok az fleyin kalaca¤›n› belirtmeye bile gerek yoktur. Bu alanlar›n di¤er bir özgünlü¤ü de kendi dönemlerindeki zihinselli¤in zirvesini temsil eden kifli ya da guruplarca yap›lmas›d›r. Toplumsall›k içinde toplumsal yeniden üretime kat›lmaya yol açan ö¤renme olgusunda temel rol oynamalar› da buradan ileri gelmektedir. Felsefe insanda sorgulamaya yol aç›p yeni bir düflünsel mecrada akmaya yol açarken, bilim daha çok toplumun maddi üretiminin geliflimine katk› yapan bir özellik gösterir. Felsefe genel düflünsel üretimi ifade ederken bilim daha somut ve güncel olanla ilgilenen bir konumda olur. Sanat ise düflünülüp pratikleflenlerin anlafl›l›r k›l›nmas›na onlar›n yaflama daha rahat ve kabul edilir bir tarzda çekilmesine katk› yapar. Sanat; çok sert olan bir yarat›m› yumuflatarak toplumsal yaflama çekecebildi¤i gibi gerçekleflmesi imkans›z gibi görünen bir ihtiyac›n düflünülüp tasarlanmas›n› ve yarat›lmas›n› da sa¤lar.

ne t

insanda toplumsal olma gerçe¤i bir öz olarak varsa da ö¤renme kültüründen dolay› insan kendisine ait olan birçok özelli¤ini toplumsal yaflam içinde de¤iflik yöntemlerle sonradan baflkalar›ndan ö¤renerek yaflar. Bu ahlak için de böyledir. Ahlakilik bir toplumsal kültür olay›d›r. ‹nsan›n toplumsal gerçeklik içinde kazand›¤› zihniyet kal›plar›n›n ve ölçülerinin rengi her konuda oldu¤u gibi ahlakili¤ini de belirler. Neyin do¤ru, neyin yanl›fl oldu¤u yine yarar ve zarar, güzel çirkin, gibi birçok yaflam ölçüsü insan›n sonradan kazand›¤› zihniyet örgüsüyle direk ba¤lant›l› durumlard›r. ‹nsan toplumsuz, toplum da ahlaks›z olamaz. Bu temel ilkeden hareketle rahatl›kla belirtile bilinir ki var olan bir olgunun yine sonradan ö¤renilerek maddileflen bir gerçe¤in do¤ruluk derecesi onun toplumsal düzeyi ile do¤ru orant›l›d›r. E¤er toplumu ‘varl›k koflulumuz’ olarak kabul edeceksek tüm de¤er yarg›lar›m›z› ve etkinliklerimizin ürünlerini toplumsal gerçe¤in kendi öz terazisine vurabilir, buradan ç›kan sonuçlardan hareketle ne kadar insani -yani olmas› gereken- oldu¤unu rahatl›kla ölçebiliriz. Bu özellikle günümüzün postmodern dünyas›nda yaflanan anlam ve kavram kargaflas›nda baflvuraca¤›m›z temel bir yöntem olmak durumundad›r.

om

70

Bitki hayvan resimlerinin çizilmesi yaflflaam›n sanat dili olmaktad›r

Sanat hiçbir alanda olmad›¤› kadar insan yarat›mlar›na kimlik kazand›rma özelli¤ine sahiptir. Sanat›n bu yan›n› toplumsal geliflimin her döneminde ve o dönemin kendi karakterinde görmek mümkündür. Örne¤in bilinçli toplumsall›¤›n bafllang›ç dönemlerinde yaflam›n bütününü oluflturan eylemlerin yans›t›l›fl tarz›nda ki sanatsall›¤› de¤erlendirdi¤imizde bu özellikleri çok aç›k ve sade olarak görebilmekteyiz. Toplumsal kuruluflun gerçekleflmesine öncüllük eden kad›n›n figürlerinin yap›lmas›, ürünlerin paylafl›m anlar›n›n zevk veren duygular›n› ifade eden törenlerdeki ritüeller yine yararl› olan bitki ve hayvan resimlerinin çizilmesi yaflam›n sanat di-


fiubat 2008 SERXWEBÛN

“‹‹nsanlar›n kendi geleceklerini daha sa¤l›kl› oluflfltturmak için ihtiyaç duyduklar› ne varsa sevilip say›lmalar›na yol açmakta ve bunlar sanatla daha çok sevdirilmektedir. Sanatsal etkinli¤in bu biçimde yaflflaam› mümkün k›lan eylemleri insana yans›t›l›flfl››, insan o¤lunun kendi ürünlerine içten ba¤lanmas›n› getirerek ahlaki olmay› sa¤lamaktad›r. Bu flfleekilde toplumsall›¤›n baflflllang›c›nda toplumsal yaflflaam›n dili a¤›rl›kta sanatsal olmuflflttur”

ne te we .c om

liyle izah› olmaktad›r. Burada önemli olan fley sanat dilinde anlafl›l›r k›l›nmak istenen olgular›n tümünün toplumsal yaflam›n geliflmesine temel teflkil eden olgular olmas› gerçe¤idir. Toplum neye dayanarak gelifliyorsa o fley daha güzellefltirilmifl bir tarzda insanlar›n zihniyetine sanat›n estetik gücüyle yerlefltirilmeye çal›fl›lmaktad›r. ‹nsanlar›n kendi geleceklerini daha sa¤l›kl› oluflturmak için ihtiyaç duyduklar› ne varsa sevilip say›lmalar›na yol açmakta ve bunlar sanatla daha çok sevdirilmektedir. Sanatsal etkinli¤in bu biçimde yaflam› mümkün k›lan eylemleri insana yans›t›l›fl›, insan o¤lunun kendi ürünlerine içten ba¤lanmas›n› getirerek ahlaki olmay› sa¤lamaktad›r. Bu flekilde toplumsall›¤›n bafllang›ç dönemlerinde toplumsal yaflam›n kurulufl dili a¤›rl›kta sanatsal olmufltur. Ya da sanat o dönem yaflam›n›n vazgeçilmez dili olmufltur.

71

Devletli toplumlarda sanat

Sanat›n toplumsal de¤er yarg›lar›n› ele al›fl tarz› nas›l olmal›d›r

Ayn› sapman›n feodal dönemde de feodal toplumun toplumsal geliflim diyalekti¤ine paralel olarak sürdü¤ü ve bu ilkenin en çokta kapitalizmde nerdeyse yaflam› belirler bir düzeye ulaflt›¤›n› gündelik yaflamdan rahatl›kla ç›karabiliyoruz. Kapitalizmin bir sistem olarak sermayesini art›r›rken yani kar üzerinden kendini güç yaparken yapt›¤›n›n esasta toplumun özünü oluflturan ahlaki örgüyü parçalad›¤›, komünaliteyi darmada¤›n etti¤i bilinmektedir. Yine toplumun komünal özünün dayand›¤› gerçeklik olan kad›na kapitalizmin varl›k gerekçesi olarak sald›rmas› da bilinen di¤er bir gerçekliktir. Hal böyle iken kapitalizmin kendini topluma kabul ettirmesinde önemli bir saha olarak sanat›n ifllevi ya da sanat›n toplumsal de¤er yarg›lar›n› ele al›fl tarz› nas›l olmaktad›r? Bir kere kapitalizmin sistem olarak toplum karfl›t› oldu¤u bilinmek durumundad›r. Kapitalizm için en önemli gerçeklik bu noktada ortaya ç›kmaktad›r. Sanat›n toplumsal de¤erlerden beslenmesi zorunlulu¤u göz önüne getirildi¤inde sanatsal yozlaflman›n ne-

ww

w.

Toplum flekillerinin var olmas›n› sa¤layan de¤er yarg›lar›n›n sanat›n özgün dili ve tarz›yla sunumu, gücünden hiçbir fley kaybetmeden günümüze kadar bir yeniden yarat›m flekli olarak gelmifltir. Toplumun köleci biçimindeki mitolojilerin edebi karakteri, bu toplum sahiplerinin güç simgesi olan tap›naklar›n mimarisi, egemen erke¤i övgü ile tan›mlayarak topluma kabul ettiren destanlar, fliirler, flark›lar ve tiyatro oyunlar›n›n bu toplum biçiminin yeniden yarat›lmas› ilkesi temelinde insanl›¤a kabul ettirmekteki rolünü kimse inkâr edemez. K›sacas› toplumun köleci bir karakter kazanmas› için gerekli olacak hangi ‘de¤er’ varsa onun övülmesi, estetize edilmesi, insanlara çekici gelecek biçime kavuflturulmas›nda temel ifllev sanat›n olmufltur. Daha öncede vurguland›¤› gibi sanat›n katlan›lamaz kadar sert olan bir toplumsal çeliflkiyi yumuflatarak insana sunmas› özelli¤i en çokta bu dönemde sistem kazanm›flt›r. Kuflkusuz ki bu toplum biçiminde sanat›n yumuflatarak anlafl›l›r k›ld›¤› çeliflkiler yaflam›n do¤al seyri içinde olup bitenlerin sanatsal sunumu de¤ildir. Burada yap›lan toplu-

mun devletçi karakterinin gayri ahlaki yanlar›n› ve büyük bask› mekanizmalar›n› insanlara kabul ettirmek, bir biçimde yan›lsama yaparak insanlar› kand›rmaya ve sisteme gönülden hizmet eder duruma getirerek köleci ahlak› gelifltirmedir. Toplumsall›ktaki sapmaya paralel insanlar›n yoldan ç›kmas›na bu dönemde en büyük hizmetti sanat yapm›flt›r demek yerinde bir de¤erlendirmedir. Toplumun devletçi dönemindeki sapmas› gibi sanat›n bu tarzda ifllevselleflmesi de hiç tart›flmas›z ki bir sapmad›r.

den en çok bu dönemde gerçekleflti¤i de anlafl›lm›fl olmaktad›r. Sanat ve sanat ürününde biçim, estetik, imgelerle anlat›m, sanatsal zihniyetin zirvede seyretmesinden kaynakl› elefltirel olma gerçe¤i, ruhsal ve düflünsel zenginlik yaratma gibi özgünlüklerin tümü kapitalizmde daha çok para kazanmak için yeniden ve yeniden egemen kesimlerin hizmetine sunulmak için kullan›l›r.

Sanatç› olay ve olgulara hassas yaklaflan insand›r

Sanat›n gücüyle insana ve topluma ölçü kazand›rmak temelinde yeni de¤erlerin kazan›lmas›na yol açmak bugün sistemin lehinde müthifl bir inceli¤e kavuflmufltur. Bugün toplumun uyuflturularak rahat yönetilir bir duruma getirilmesinde en önemli ifllevi sanat›n gördü¤ü ve sanat›n tam bir toplum karfl›tl›¤› rolü oynad›¤› rahatl›kla söylenebilir. Dolay›s›yla en büyük toplum karfl›tl›¤›n›n baflka bir deyimle ahlaks›zl›¤›n sanat sermayedarlar›nca sanatç›lar eliyle sanat ürünleri yoluyla yap›ld›¤›n› rahatl›kla söylemek mümkündür. Günümüzde insan›n toplumsal bir varl›k oldu¤u, toplumun komünal öze dayal› olufltu¤u ve bu ilkeleri hissederek bir arada olmay› ifade eden düflünce ve duygular›n bütünselli¤ini ifade eden fleyin ahlak oldu¤unu yans›tan bunun etraf›nda yaflam›n kendini yeniden üretimini sal›k veren neredeyse ne bir sanat insan›na ne de sanat ürününe rastlanamamaktad›r. Özendirilen fley bireycilik ve özel mülkiyet etraf›nda olup biten kavgalar ve bu kavgalar› yapan tiplerdir. Sanat insan›, toplumda en duyarl› olan, olay ve olgulara en hassas yakla-


SERXWEBÛN fiubat 2008

nevi olarak özel mülkiyet ilkesine göre yararlanmakta, çalmaktad›rlar. Çalmak h›rs›zl›kt›r. Oysa ahlakl› olmak demek toplumsal olmak, toplumsal düflünmek ve yaratmakt›r. Bu h›rs›zl›k eylemi, ahlaks›zl›k devletçi toplumda ahlaki bir ilke olarak gelifltirilmekte ve tüm insanl›k buna çekilmek istenmektedir. Her devletçi toplumsal sistem bunu kendi varl›k koflulu olarak hep uygulam›fl ve o dönem sanat› da bu temel yöntemleri kendi alan›nda pratiklefltirmifltir. Bugün de mevcut olan bu yöntemin kapitalistçesidir. Kapitalizm ekonomik bir sistem olarak toplum karfl›t› bir yap›lanmaysa bu sistemi topluma be¤endiren onu insanlara sevdiren bu be¤eni ve sevgiyi gelifltiren sanat›n oluflturaca¤› be¤eni ölçülerinin de toplum karfl›t› olmad›¤›n› söylemek safl›k olur. Bu çark›n dönmesi için tüm yetenekler, imgeler ve estetik kurallar›n› ifllemek en büyük sanatç›l›k olarak ortamda dört dönmektedir. Tüm birincilikler, ödüller bu çark›n ifllemesinde yetenek gösterenlere verilmektedir. Bunu en iyi yapanlar ‘idol’ olarak topluma sunulmaktad›r. Bu ‘idollerin’ konuflmalar›, yemeleri, içmeleri, giyimleri k›saca tüm davran›fl halleri moda olarak insan topluluklar›n›n gündelik yaflamlar›n› etki alt›na alarak pazar içine çekmekte ve sisteme entegre etmektedir. Sanat›n hem para getiren hem de mallar›n sat›lmas›na hizmet eder durumu bu sapmadan ileri gelmektedir. Sanat art›k kendisi ile beraber birçok de¤er yarg›s›n›n sat›lmas›na da hizmet etmektedir.

flan kifli olarak herkesin kolay göremedi¤ini görebilen ve yaflanan sosyal sorunlara çözümler üretecek zihniyetin oluflmas›na katk› sunan bir durufla sahip olmak zorundad›r.

Sanat›n para kazand›ran yönü çok fazla önemsenmemelidir

mias› içinde kendine has bireyciliklerin kaprislerin oluflmas›na yol açm›flt›r. T›pk› sistem içindeki di¤er alanlar›n özgün iflleyifle kavuflmas› ve kendilerine ait hukuk belirlemeleri gibi sanat da etraf›na bir çember çizmifltir. Sanayi flirketlerin kendi aralar›ndaki rekabeti gibi sanatç›lar ars›nda da rekabetin olmas› bile kendi bafl›na birçok hususu anlatmaya yeter. Bu çember ne kadar h›zl› sistemin büyük çemberinin yönünde dönerse o kadar çok para gelmektedir. Sistem için gerekli olan insan, bireyci ve iktidarc› tiptir ve en kutsal fley özel mülkiyettir. Özel mülkiyet toplumdan çalmakt›r.

ne t

Toplumun yaflam›n› belirleyen pratikler-eylemler neler olmuflsa sanat›n bunlar› kendi özgün yöntemlerleriyle sunmas› gerekir. ‹nsan›n be¤eni ölçülerini tercihlerini yükseltmek üzerinden sürekli de¤iflimi ve ilerlemeyi en çok da sanat öngörür ya da böyle öngörmek durumdad›r. Toplumsal yaflam›n anlaml› k›l›nmas› için sanat tüm dönemlerde olmas› gereken toplumsal yeniden üretimi yapmakla yükümlüdür. Özünde sanat böyle bir faaliyettir. Sanatsall›k birilerinin di¤er insanlardan çok yetenekli olmas› ya da birilerinin bunu çok severek yapmas›ndan kaynakl› bir olgu de¤ildir. Sanat için gerekli olan di¤er birçok fleyin sonradan kazan›laca¤›, e¤itimle gelifltirilebilece¤ini biliyoruz. Ancak bugün sistemin yaflam alanlar›n› parsellemesinden ötürü sanatla u¤raflanlar da kendilerine has bir ‘sanat dünyas›’ yaratm›fllard›r. Sanat adeta birilerinin ifliymifl gibi bir hava estirilmektedir. Sanatç›lar›n çok önemli bir kesimi sanattan kazand›klar›yla neredeyse dünyan›n en zenginlerinden olmufllard›r. Sanat›n para kazand›ran yan›n›n çok fazla önemsenmesinden dolay› sanat ca-

ew e. c

om

72

Sanat toplumsal olmak zorundad›r

ww

w.

Sanat günümüzde toplumun kültürel de¤erlerini pazarlamaktad›r. ‹nsanlar bilimsiz hatta felsefesiz de olabilir ama sanats›z olamazlar. Bu sanatç›lar›n yeteneklerinden ve di¤er insanlar›n yeteneksizli¤inden kaynakl› geliflen bir gerçeklik de¤ildir. Toplumsal yaflamda iflleyen soyutun somuta dönüflüm yasas› gere¤i, sanat soyutlamalar yaparak toplumsal haf›za yaratt›¤› için insan yaflam›nda olmazsa olmaz bir olgudur. Bugün a¤›rl›kta sanatç›lar›n ve özellikle sanat etraf›nda oluflmufl sermaye flirketlerinin daha da zenginleflmek için sanat› kullanmalar› yukarda vurgulad›¤›m›z sistemin ahlaks›zl›¤›n› kullanarak zenginleflmeyi sanat üzerinden yapma tarzlar›ndan kaynaklanmaktad›r. Toplumdan maddi ve ma-

Kad›n sanat ad›na pazarlan›yor Sanat›n toplumsal ahlaka karfl› içine girdi¤i en büyük karfl›tl›¤› yine gözlemleyebildi¤imiz kadar›yla kad›n-sanat konular›nda görmekteyiz. Pazar ve tüketim amaçl› yap›lan sanata sermaye getiren her fleyin bir imge olarak kullan›lmas› anlafl›l›rd›r. Erkek egemen sistemde sermaye sahibi olarak al›m gücü olan erkek oldu¤u için pazarlanacak fleylerin erke¤in düflünce, duygu ve güdüsüne hitap etmesi esast›r.


fiubat 2008 SERXWEBÛN nat›nda da kad›n›n tam bir cinsel figüran olarak kullan›lmas› bu yasan›n bir sonucudur. Bu sapmada sanat, toplum ve tarihsel arka plan diyalekti¤inin nas›l iflledi¤ini bir kez daha görebilmekteyiz.

mesi gereken ile reddedilmesi gerekenin bir sapt›rmayla bir birine kar›flt›r›ld›¤› çarp›k bilinçlendirmedir. ‹deolojik-felsefi boyutlar› bir tarafa, sanatsal etkinlik aç›s›ndan son derece kapsaml› irdelenmesi gereken yan da budur. Kuflkusuz her hangi bir sanatsal etkinli¤in kim taraf›ndan, kimin için yap›ld›¤› sorusu o etkinli¤in köken ve amaçlar›n› ele verecektir. Postmodernizm özelinde bu bütün sapt›rma çabalar›na ra¤men cevab› bulunmufl bir sorudur. Hiçbir etkinlik yoktur ki bir düflünsellikten, toplumsall›ktan ve onun düflünsel örgüsü olarak ideolojiden kaynaklanmas›n, ondan beslenmesin ve ona dönmesin.

ne te we .c om

Devletçi toplumda pazar sahibi ve al›c›n›n erkek, pazarlanan›n kad›n olmas› bu ilkeden kayna¤›n› almaktad›r. Özellikle kad›n›n bugün sanata tam bir pazarlanan ve ürünü pazarlayan imge olarak kullan›lmas› da buradan ileri gelmektedir. Bu ilke burada anlat›ld›¤› kadar basit bir pazar iflleyifl mekanizmas› içinde gerçekleflmemektedir. Kad›n› bu temelde kullan›m tarz›n›n binlerce y›l›k arka plan› vard›r. Toplumun kendini tan›ma kavuflturdu¤u güç kad›nd›r. Toplumun öz yasalar› kad›n›n do¤as›ndan yans›yan de¤erlerin kurumlaflmas›ndan flekillenmifltir. En güçlü toplumlar kad›n›n etkinli¤ini en fazla yans›tt›¤› komünal demokratik karakterli toplumlard›r. Toplumsal gerçeklikten sapman›n zirvesi olan kapitalizmde kad›n karfl›tl›¤› bu tarihsel yasadan kökenini almaktad›r. ‹lk sanat ürünleri olarak de¤erlendirebilece¤imiz heykellerin kad›n› ifllemesi, ritüellerin kad›n› kutsamas›ndan en son kad›n› erke¤in hizmetinde oynat›lan bir figüre dönüfltüren bugünün sanat› ilginç bir durum teflkil etmektedir. S›n›fl› toplumla birlikte kad›n›n bir insan ve bir cins olarak toplumsal etkinlikten düflürülmesinin ilk sonuçlar› kad›n› erke¤in mülkü olarak cinselli¤i ile erke¤in ve sistemin hizmetine sokulmas›d›r. Bu realite her dönem daha da gelifltirilerek günümüze kadar gelmifltir. Günümüz sa-

73

Sanat› ideolojilerden kopuk ele almamal›y›z

ww

w.

Sanatsal yarat›mda bizzat kendisi bir sanat olan toplumsal yaflam ve ihtiyaçlar diyalekti¤i ile bu ihtiyaçlar›n belirlendi¤i merkezler kadar, ihtiyaçlar›n anlam-olgu iliflkileri bak›m›ndan da incelenmesi, belirtti¤imiz bütün di¤er noktalar›n bir bak›ma k›smi de olsa temel mant›¤›n› verecektir. Bir kere kesinlikle sanatsal eylemler toplumu tan›mlay›fl biçimi olmak kadar, bu tan›mlamalar›n toplumdan kaynaklanmak gibi bir gerçe¤inin oldu¤u da unutulmamal›d›r. Hal böyleyken bu ikili bir birini besleme durumunu inkar etmek anlam›na gelen kimi kendilerince ‘ideolojik olmayan’ düflünüfl biçimlerinin parçalad›¤› bilinç biçimleriyle sanatsal etkinlik ve yarat›m iliflkisini koparan, anlam dizgelerinin varl›¤› da endifle vericidir. Postmodernizmin kendi somutunda bütün dünyaya hakim k›lmaya çal›flt›¤› bu anlay›fl ‘anlam›n anlam› yoktur, anlam›n anlam› sonsuz imad›r’ biçiminde formüle edilebilmektedir. Bu yüceltil-

Sanat toplumdan gelmifltir ve onu ilerletir

Avrupa ortaça¤›nda kilisenin elinden kurtar›lan, bunu reform ve rönesans ile baflaran sanatsall›k postmodernizim özelinde yeniden adeta kiliseye, engizisyona gönderilir gibidir. Sanatsal duruflun cezaland›r›lmas› art›k toplumcu, demokratik nitelikleri ölçüsünde arz-talep dengesinden d›fllanmas› tarz›nda olabilmektedir. Bu bile tek bafl›na postmodernizmin sanki bir din görüntüsüne büründü¤ünün aç›k kan›t›d›r. Aç›k ki sanat bir var olma biçimi olarak kendinden bir fley de¤ildir. Yine sanatsal durufl ve yarat›m bir süreç olarak insanl›k tarihi ve onun demokratik talepleriyle birlikteli¤ini inkar edemez. Bizim an›lan kimi yaklafl›mlar›n g›das›n› ald›¤› Avrupa modernitesinin ‘doyuma ulaflm›fl’ özel bilinç biçimlerinin tekelinde flekillenen tart›flmalarla entelektüel düzeyde tart›flma ve karfl›t argümanlar bak›m›ndan olmakla birlikte zihinsel birlikteli¤imiz olamaz. Toplumsal kuruculukta sanat›n rolünü düflünürken onun kaynakland›¤› ve dayanmak zorunda oldu¤u ahlaki duruflu da tarihinden almas› gerekti¤i, yans›taca¤› gerçeklerin de buradan ç›k›fl bulabilece¤i gerçe¤i tart›flmas›zd›r. Sanat, toplumdan gelmifltir, onu ilerletir, ona döner.


SERXWEBÛN fiubat 2008

74

om

Tari ve Sülbüs da¤›n›n söylencesi

“Art›k fiziksel olarak aram›zda olmayacaklard›. Ama nas›l unutulabilirlerdi ki, yokluklar› her an, her saniye belli oluyor ve hissediliyorsa onlardan ayr›ld›k diyebilir miydik?

Analar dün oldu¤u gibi bugün de yar›n da Sülbüs da¤›n›n karl› zirvesine ç›k›p flafak ayd›nl›¤›n› yayan beyaz fistanl› iyilik mele¤ine yakaracaklar. Ve toprak onlar›n

ew e. c

istemlerini kabul edip; iyili¤ini, bereketini, do¤urganl›¤›n› gösterecek ve karanl›¤a karfl› savaflan güzel insanlar do¤acak. Ve bu devinim hiç durmayacak” “Gözler sessizlikle anlat›lmak istenenin dili olmuflflttu”

ne t

fievdin vadisinde yaz aylar›n›n bunalt›c› s›ca¤› yerini sonbahar›n serinli¤ine b›rakm›flt›. Sonbahar a¤›r a¤›r ilerliyordu. Sararan yapraklar Sülbüs ve Tari da¤›n›n ba¤r›nda kopan rüzgarlar›n yard›m›yla dökülüyordu. Bu hazin sona engel olamaman›n verdi¤i çaresizli¤in, yan›nda, dökülüp topra¤a kar›flarak baharda yeniden do¤man›n umudu beni hep heyecanland›rm›flt›. Yayladere’ye geleli yaklafl›k bir ay oluyordu. Uzun ve sert geçen k›fl› rahat geçirmek için haz›rl›k yapmam›z gerekiyordu. K›fl erza¤›m›z› temin etmek için köylere girmek zorundayd›k. Bu tehlikeliydi, olas› bir çat›flma kayg›s› yaflan›yordu. Çünkü böyle bir çat›flma Baflkan Apo’nun bafllatt›¤›, bar›fl ve demokrasi sürecini zora sokabilirdi. Sorun kay›plar›n bizden veya Türk ordu güçlerinden olup olmamas› de¤ildi. Çünkü her iki durumda da zarar gören bar›fl ve demokrasi süreci oluyordu. Parti bu konuda sürekli uyar›larda bulunuyordu. Ama Türk devleti içinde savafltan, kandan beslenen kesimler sürekli operasyon yap›yor ve kardeflçe birbirimize sayg› duyarak, kabul ederek yaflayaca¤›m›z bir ortam›n oluflmas›na engel olmak istiyorlard›.

ww

w.

Üstlenme çal›flmalar›m›z eskisi gibi olmamal›yd›. Yani rastgele köylere girmememiz gerekiyordu. Ama zorunluluklar bizi köylere girip haz›rl›k yapmaya zorluyordu. Dikkatli olmam›z gerekiyordu. Bu düflüncelerle fievdin vadisinin sarp ve mefle a¤açlar›yla kapl› yamac›ndaki patikada yürüyorduk. Orman s›k oldu¤undan noktadan ö¤lene do¤ru ayr›lmakta bir sak›nca görmemifltik. Gidece¤imiz köyü henüz hava kararmadan keflfetmemiz gerekiyordu. Yol boyunca yeflile düflen sarart›y› gördükçe uzun k›fl› düflünüyor ve kendime, h›zla haz›rl›klar›m›z› yapmam›z gerekti¤ini telkin ediyordum. Baflkan Apo’nun “gerilla Güney’e çekilsin” talimat›yla eyalet gücünün üçte ikisi güneye gitmiflti. Biz Yayladere gücü olarak sekiz arkadaflt›k. Say›m›z›n az olmas›

hareket kabiliyetimizi art›rm›fl ve bizi r a h a t l a t m › fl t › . Köye yak›nlaflt›¤›m›zda önümüzde bir koyun sürüsünün gitti¤ini gördük. Bahar›n sonlar›na do¤ru ç›kt›klar› Sülbüs ve Tari da¤lar›n›n zozanlar›ndan dönüyorlard›. Onlar da mevsim sonu oldu¤undan k›fl haz›rl›klar›n› yapmak için yerlerine dönüyorlard›. Sürüyü gürünce dönüp bütün ihtiflam›yla arkamda yükselen Sülbüs ve Tari da¤lar›na bakt›m. Sülbüs sar› elbisesini giymifl bütün güzelli¤iyle karfl›mda duruyordu. Adil arkadafl›n Yayladere’ye geldi¤imiz ilk günler Sülbüs ve Tari da¤› hakk›nda anlatt›¤› söylence geldi akl›ma, Kürdistan’da her da¤›n oldu¤u gibi Tari ve Sülbüs’ün de söylencesi vard›.

Tuzun ve ekme¤in bereketi Söyledi¤ine göre Tari ve Sülbüs birbirine gönül veren iki gençmifl, töreler kavuflmalara engel olmufl. Töreymifl çi¤nenmezmifl. Boyun e¤mek gerekirmifl. Bunu kabullenmeyen Tari ve Sülbüs kavuflmayacaklar›n› anlay›nca bir araya gelip tanr›ya yakarm›fllar. Tari demifl ki, - Yüce tanr› benim ad›m Tari yani karanl›k. Beni ad›m gibi sürekli karanl›k olan bir da¤a çevir.


fiubat 2008 SERXWEBÛN

“Birden befl alt› metre önümde elinde telsizi olan bir subay gördüm. Askerleri koordine ediyordu. Telsizle konuflurken kodunun Tepe-10 oldu¤unu anlad›m. A¤›r ad›mlarla oldu¤umuz yere do¤ru ilerliyor, korku dolu gözlerle a¤açlar›n aras›n› kontrol

ne te we .c om

Sülbüs ise, - Tanr›m beni flafak ayd›nl›¤›n› yayan beyaz fistanl› iyilik mele¤i Sülbüs (Sipeleya serê Sod›rî) gibi sürekli ayd›nl›k olan bir da¤a çevir diye dua etmifl. Sonra Tari, Sülbüs’ün elini tutup diz üstü çöktü¤ü yerden kalkm›fl. Dileklerini kabul eden tanr› onlar› da¤a çevirmifl. Tari’ye bakt›m. Sülbüs’ün tersine vakur durufluyla insan› al›p derin düflüncelere götürüyordu. O günden sonra Sülbüs ve Tari da¤› yöre halk› taraf›ndan kutsal say›lm›fl. Sülbüs da¤›n›n zirvesi her y›l özelikle çocu¤u olmayan kad›nlar taraf›ndan ziyaret edilirmifl. ‹nan›fla göre; flafak vaktinde Sülbüs da¤›n›n karfl› zirvesine t›rman›l›r. Dua eden kad›n sol avucundaki tuzu ve sa¤ elindeki ekme¤i do¤an günefle gösterip a¤larm›fl. Dökülen göz yafllar›n›n tuzun ve ekme¤in bereketini kar›n alt›ndaki kutsal topra¤a tafl›yaca¤›na ve bunun sonucunda topra¤›n uyanarak iyili¤ini ve do¤urganl›¤›n› kad›n›n rahmine gönderece¤ine inan›l›rm›fl. Söylenceyi hat›rlay›nca tarif edemedi¤im bir duygu ve hüzün bütün benli¤imi sard›. Kendi kendime “tuz ve ekme¤in bereketi su arac›l›¤›yla topra¤a kavufltu ve toprak ürününü binlerce y›l geriliklerle, karanl›kta yaflama mahkum edilen halk›m›za Baflkan Apo olarak verdi” dedim. Önderli¤imizin bir y›ld›r esaret alt›nda olmas› beni kahrediyordu. Yaflad›¤›m suçluluk duygusu içten içe kemiriyordu bütün bedenimi. Adil arkadafl›n sesiyle, kendimi kapt›rd›¤›m düflüncelerden s›y›r›p, bulundu¤um mekana geri döndüm. “Gidip çobandan köy hakk›nda bilgi alal›m” diyordu. Hemen üç arkadafl› görevlendirip bilgi almak için çoban›n yan›na gönderdim.

75

ediyordu. Subay bir iki ad›m daha att›. Nefesimi tutmufl, Kalp at›fllar›m gitgide h›zlan›yordu. Birkaç metre önümde durdu”

ww

w.

liyordum. Çünkü alanda bizden baflka kimse yoktu. Kald› ki çoban›n tarif etti¤i patika ve araziyi baflka arkadafllar bilmiyordu. Adil arkadafla, “bunlar gerilla k›l›¤›na girmifl kontralar olmal›” dedim. Ve köye gidip-gitmeme konusunu tart›flmaya bafllad›k. Fakat zorunluluklar ve geçen zaman bizi bu bilgiye ra¤men köye gitme yönünde karar almaya itti. ‹çimde yanl›fl yap›yoruz diye düflünmeme ra¤men köye girme karar›n› ald›k. Sanki ölüm bu kez gerçekten bizi hiçbir ikirciklik duymadan çekiyordu. Asl›nda sürekli ölümle birlikte yaflar›z, ama hiçbir zaman ona karfl› gözümüzü k›rpmad›k. Onun için ço¤u zaman ölüm korkar bizden, kaçard›. Fakat bu kez ölüm bile bizim bu kadar üzerine üzerine gitmemize flafl›rm›flt›. Gittik. Üç arkadafl› köyü daha yak›ndan gözetlemeleri için biraz öne gönderdim. Kalan arkadafllarla da küçük bir parça mefle orman› içinde konaklad›k. Orman demek abart› olur belki, ama iflte yine de yaprakl›yd› ve gözden uzak tutuyordu. Bir fley olmazsa akflam görevlerimizi yapacak, sonra üstlendi¤imiz noktaya dönecektik. Ve ihtiyaçlar›m›z›n hepsini karfl›layabilirsek bir daha köylere girmeyecektik. Ama düflündü¤ümüz gibi olmad›. Bilgisini ald›¤›m›z o dört kifli tahmin etti¤imiz gibi düflmand› ve bizi kuflatmaya çal›fl›yorlard›. Çevreyi dikkatlice kontrol edince operasyon oldu¤unu anlad›k. ‹çimizde araziyi ayr›nt›lar›yla tan›yan yaln›z Munzur arkadaflt›. Çat›flmaya girmemek için gizlendi¤imiz ormandan yürüyerek uzaklaflmak istedik. Biraz ilerledik. Ormanl›k alan›n sonuna gelmifltik. Karfl› s›rttan inen askerlere görüntü vermemek için daha fazla gidemedik. Daha sonrada uzaklaflmaya f›rsat bulamad›k, askerlerle iç içe girmifltik.

Ço¤u zaman ölüm korkar bizden

Giden arkadafllar›n getirdi¤i bilgi bir hayli önemliydi ve bana birçok fley ça¤r›flt›rm›flt›. Çoban, dört arkadafl›m›z›n s›rtlar›nda çantalar›yla bir saat önce yan›ndan geçti¤ini söylemifl. Bunlar›n bizden olmad›¤›n› çok iyi bi-

Patikadan yürürken bizi görmüfllerdi, fakat biz onlar› fark ettikten sonra gizlenmifltik. Alanda oldu¤umuzu biliyorlard›, ama nereye gizlendi¤imizi tespit edememifllerdi.

Gözler sessizlikte anlat›lmak istenenin dili olmufltu

Bunun için bulundu¤umuz yamaçtaki parçal› a¤aç topluluklar›n› tek tek avc› kolu biçiminde ar›yorlard›. Saate bakt›m biri gösteriyordu. “Akflama daha çok var” dedim kendi kendime. Acaba çat›flmaya girmeden akflam› edebilecek miydik? Sessizli¤e gömülmüfltük. En ufak bir ç›t›rt› sesine bile tahammül edemiyordum. Adil arkadafla “çat›flmaya girmek istemiyoruz, ama üstümüze gelirlerse de vuraca¤›z” diyordum. Bulundu¤umuz yerde ikiflerli çember biçiminde mevzilenmifltik. Askerlerin kendi aralar›ndaki konuflmalar›n› rahatl›kla duyabiliyorduk. Yan›mdaki Munzur arkadafla “üstümüze gelirlerse vuraca¤›z. Kendimizi savunma hakk›m›z var” diye yineledim. Bulundu¤umuz orman parças›n› iki kez arad›lar, ama bizi göremediler. Her an karfl› karfl›ya gelme ihtimalinin stresinden bo¤az›m kuruyor ve yutkunmakta zorlan›yordum. Stresin yo¤unlu¤undan bafl›ma a¤r› girmiflti. Böyle anlarda insan o kadar hassaslafl›yor ki, en küçük bir ses ya da hareket bile gözden kaçm›yor çünkü en ufak bir dikkatsizlik bile a¤›r sonuçlar do¤urabilirdi. Üçüncü kez bulundu¤umuz yere girmifllerdi. Sa¤›mda Bîranin ve Gever arkadafl, solumda Gorse arkadafl ve di¤er uçta ise Adil arkadafl siper alm›fl bekliyorlard›. Sesler gittikçe yak›nlafl›yordu. O anda sözlü iletiflimimiz kesilmiflti. Dönüp arkadafllar›n gözlerine bakt›m. “Haz›r olun ge-


SERXWEBÛN fiubat 2008

için yan›mdaki Munzur arkadafla uzatt›m. Yaraland›¤›m› görünce donup kalm›flt›. Donuk gözlerle bana bak›yordu. Etkilendi¤ini anlad›m ve biraz ötemizde bulunan Biranin arkadafl› ça¤›rd›m. Ya¤mur gibi ya¤an kurflunlar alt›nda sürünerek yan›ma geldi. Ona yaram› ba¤lamas›n› söyledim. Bu arada oradan ç›kamayaca¤›m› düflündü¤üm için üzerimdeki paray›, flifreleri, telefon ve adres defterlerini ç›kar›p Munzur’a uzatt›m. Ona, “al bunlar› Adil arkadafla teslim et” dedim. Ve sonra Biranin, Munzur ve Gever arkadafla Adil arkadafl›n yan›na gitmelerini ve kendilerini yamaçtan afla¤›ya, dereye do¤ru b›rakmalar›n› söyledim. Orada kal›p, onlar› savunacakt›m. Bafl›mdan ald›¤›m yaradan kurtulamayaca¤›ma inanm›flt›m. Art›k ölümü düflünmüyordum. Çünkü o ölüm benim için anlam›n› yitirmiflti. Tek düflüncem di¤er arkadafllar›n çemberden ç›k›p, kurtulmas›yd› ve bunun içinde oldu¤um yerde kal›p sonuna kadar çat›flacakt›m. Onlara, “çabuk gidin ve beni beklemeyin” diye sert bir ifadeyle ba¤›rd›m. Biranin arkadafl, - Olmaz seni b›rakmay›z, dese de “talimat oldu¤unu ve gitmeleri gerekti¤ini” söyledim. ‹kna olmay›p diretince, - Siz gidin ben sizi savunaca¤›m f›rsat bulursam dere yata¤›na inerim, dedim ve onlar› gönderdim. Uzand›¤›m yerden gelen yo¤un atefle karfl› tek tek at›fllarla karfl›l›k veriyordum. Çünkü cephanem az kalm›flt›. Bir yandan da her at›fltan sonra sürünerek geri çekilen arkadafllara bak›yordum. Dere yata¤›na ulafl›rlarsa kendilerini kurtarabilirlerdi. Gözden kaybolduklar›nda bir süre daha çat›flt›m. Sonra sürünerek ben de dere yata¤›na inmeye bafllad›m. Biraz ilerleyince Gever ve Biranin arkadafllara rastlad›m. Gever arkadafl ac›yla k›vran›yordu. ‹ki baca¤›ndan da yara alm›flt›. Biranin arkadafl ise onu afla¤›ya çekmeye çal›fl›yordu, ama bu onunda yaflam›na mal olabilirdi. Gerilla da yaral› bir yoldafl› b›rakmak kadar zor bir fley olamaz. Ama zorunluluklar bazen insana istemedi¤i fleyleri de yapt›r›yordu. Biranin arkadafla ba¤›rarak, - Onu b›rak ve afla¤›ya in, dedim. Biranin arkadafl hiç bir fley söyle-

ew e. c

om

76

Sülbüs ve Tari da¤lar›

Eflitsiz kavga düzeni yeniden bafllam›flt›

Ayn› anda di¤er arkadafllarda silahlar›n› atefllemifl ve Kürdistan’daki eflitsiz kavga düzeni 19 Eylül 2000’de yeniden bafllam›flt›. Bu eflitsiz savaflta canavarlar daha bir canavarlafl›r ve her tür teknik silah› alçakça kullan›rlard›. Patlayan bombalar, lav silah› at›lan havan toplar›yla eylül serinli¤inde k›zg›n bir kavga bafllam›flt›. ‹lk ateflle üç dört metre ötemizde sekiz asker cans›z yere serilmiflti. Her taraftan kurflun ya¤muruna tutulmufltuk. Yere kapanm›flt›m. Arada bir atefl edilen yerlere karfl›l›k veriyordum bir ara aln›mdan sol gözümün hizas›nda saçlar›m›n ars›nda bir s›cakl›k hissettim ard›ndan sa¤ gözümün karard›¤›n› sol gözümün kanla doldu¤unu fark ettim. Vurulmufltum. Daha önce kafas›ndan vurulan arkadafllar› görmüfltüm. Çok az› kurtulmufltu. “Biraz sonra bende flehit düflece¤im” diye düflündüm. Ama bir süre sonra fluurumun hala yerinde oldu¤unu ve rahat hareket edebildi¤imi fark ettim. So¤ukkanl›l›¤›m› yitirmemeye çal›flarak boynumdaki eflarb› ç›kararak yaray› ba¤lamas›

ww

w.

ne t

liyorlar diye...” Ne söylemek istedi¤imi anlam›fllard›. Gözler sessizlikte anlat›lmak istenenin dili olmufltu. Bafllang›ç benim silah›mdan ç›kan mermiyle olacakt›. Yapraklar›n aras›nda haz›r bekliyordum. Birden befl alt› metre önümde elinde telsizi olan bir subay gördüm. Askerleri koordine ediyordu. Telsizle konuflurken kodunun Tepe-10 oldu¤unu anlad›m. A¤›r ad›mlarla oldu¤umuz yere do¤ru ilerliyor, korku dolu gözlerle a¤açlar›n aras›n› kontrol ediyordu. Subay bir iki ad›m daha att›. Nefesimi tutmufl görüp görmeyece¤i konusunda kendime sorular soruyordum. Kalp at›fllar›m gitgide h›zlan›yordu. Birkaç metre önümde durdu ve e¤ilip oldu¤um yere bakt›. Göz göze gelmifltik. ‹ki üç saniye faltafl› gibi aç›lm›fl, flaflk›n ve korku dolu gözlerle öylece bakt›. Nedenini bilemiyorum, ama ben de donup kalm›flt›m. Atefl edemiyordum. Silah›m›n arpac›¤›yla birlefltirdi¤im subay›n gözüne dikmifl bak›yordum. Bir an subay›n a¤z›ndan ç›kan “teslim ol” sözcü¤üyle ondan önce davran›p silah›m› ateflledim. Subay›n dudaklar›ndan ç›kan o i¤renç sözcü¤ü havada as›l› kald›, “tesl...!”


fiubat 2008 SERXWEBÛN

77

“Akflam bizden kopan Adil ve Munzur arkadafllar› bekledik. Pür dikkat çevreyi dinliyorduk, ama onlardan bir ses yoktu. Bir süre bekledikten sonra çat›flma yerinden ayr›lmaya karar verdik. Ve

ne te we .c om

çat›flmadan önce kald›¤›m›z noktaya gittik. Arkadafllar belki

kadafl›n iri fizi¤ine ra¤men atik ve canl› hareketleri, so¤ukkanl›l›¤› ne kadar da moral veriyordu bize. Varto’luydu ama ‹stanbul’da büyümüfl, sonra Avrupa’ya ç›km›fl ve oradan gerillaya kat›lm›flt›. Radyo befl kay›ptan bahsediyordu. Sonraki gün yüksek bir s›rta ç›k›p karargahla telsiz ba¤lant›s› kurduk. Karargahtakiler Munzur arkadafl›n kendilerine ulaflt›¤›n› fakat Adil arkadafltan haberlerinin olmad›¤›n› söylediler. Daha sonraki günlerde, onlar çat›flma yerlerine yak›n olduklar› için bir grup ç›karm›fl ve çat›flma yerini kontrol etmifller ve Adil arkadafl›n cenazesini bulmufllard›. Bize telsizle aktard›klar›nda inanmak istemedim. Ve uzun süre de do¤ru oldu¤unu bildi¤im halde Adil arkadafl›n flehadetini kabullenemedim. Adil arkadafl›n flehit düfltü¤ü kesinleflince biz de beklemekten vazgeçip karargaha gitmeye karar verdik. Yaram›n bak›m› yap›lamad›¤› için yürürken zorlan›yordum. Birkaç yüz metre gidip oturmak zorunda kal›yordum. Bir gecelik yol olmas›na ra¤men ancak iki günde karargaha ulaflabilmifltik Çat›flma bafllamadan önce keflfe gönderdi¤im üç arkadafl da gelip karargaha ulaflm›fllard›. O olayda iki flehit vermifltik. Çat›flma yerini kontrol etmeye giden arkadafllar Adil ve Gever arkadafllar›n cesetlerini kat›ra yükleyip yan›m›za getirmifllerdi. Dünyan›n en de¤erli varl›¤› olan insanlar› ve onlar›n da en güzellerinden iki yoldafl›m›z› sloganlar ve silah sesleri aras›nda topra¤a verdik. Art›k fiziksel olarak aram›zda olmayacaklard›. Ama nas›l unutulabilirlerdi ki, yokluklar› her an, her saniye belli oluyor ve hissediliyorsa onlardan ayr›ld›k diyebilir miydik? Analar dün oldu¤u gibi bugünde yar›nda Sülbüs da¤›n›n karl› zirvesine ç›k›p flafak ayd›nl›¤›n› yayan beyaz fistanl› iyilik mele¤ine yakaracaklar. Ve toprak onlar›n istemlerini kabul edip; iyili¤ini, bereketini, do¤urganl›¤›n› gösterecek ve karanl›¤a karfl› savaflan güzel insanlar do¤acak. Ve bu devinim hiç durmayacak.

oraya gelebilirlerdi. Noktada iki gün Munzur ve Adil arkadafllar› bekledik, gelmediler. Hep noktaya giren patikaya bak›yordum”

karar verdik. Çünkü çemberden ç›kma girifliminde bulunursak, pusuya düflme olas›l›¤›m›z çok fazlayd›. Çok kan kaybetti¤imden vücudum a¤›rlaflm›fl ve takatim kalmam›flt›. Yara so¤udukça dayan›lmaz bir s›z› oluyordu bafl›mda. Hava çok so¤uk olmamas›na ra¤men titriyordum, yan›mda oturan Biranin arkadafla sokulup, bafl›m› omzuna koydum. Bir süre sonra kendimden geçmiflim. Sabah›n ilk ›fl›klar› ve askerlerin ba¤›r›fllar›yla kendime geldim. Gün boyu orman›n içinde sakland›k. Askerler çat›flma yerlerini aray›p, akflama do¤ru geri çekildiler.

Ama bazen yetenek bile kendini korumaya yetmezdi

Akflam bizden kopan Adil ve Munzur arkadafllar› bekledik. Pür dikkat çevreyi dinliyorduk, ama onlardan bir ses yoktu. Bir süre bekledikten sonra çat›flma yerinden ayr›lmaya karar verdik. Ve çat›flmadan önce en son kald›¤›m›z noktaya gittik. Arkadafllar belki oraya gelebilirlerdi. Noktada iki gün Munzur ve Adil arkadafllar› bekledik, fakat gelmediler. Hep noktaya giren patikaya bak›yordum öylece... Zaman zaman onlar›n patikadan bize do¤ru gelifllerini canland›r›yordum gözümde. Gece, yaprak h›fl›rt›lar›nda ve kuru bir dala bas›ld›¤›nda ç›kacak sesteydi kula¤›m. O kadar dikkatli dinlememe ra¤men bu sesleri duyamam›flt›m. Onlar›n flehit düflmüfl olabileceklerini düflünmekten dahi korkuyordum. Sürekli kendime moral vermeye çal›fl›yor, onlar›n flehit düflmeyece¤ini, kendilerini koruyacak yetenekte olduklar›n› söylüyordum. Ama bazen yetenek bile kendini korumaya yetmezdi. Munzur arkadafl›n yaraland›¤›m› görünce yüzünde oluflan ifade canlan›yordu gözlerimde; nas›l da donup kalm›flt›. Yine Adil ar-

ww

w.

meden kendisini afla¤›ya b›rakt›. Gever arkadafl›n yan›na gidip onu sürükleyerek götürmeye bafllad›m. Yo¤un taramalar ve patlayan bombalar›n sesi kulaklar› sa¤›r edecek derecede fliddetliydi. Bu arada Gever arkadafl omzundan da bir mermi ald›. Yaras› oldukça a¤›rd› üç dört dakika sonra flehitler kervan›na kat›ld›. Bir süre Gever arkadafl›n cans›z bedenine sar›l›p kald›m. ‹lk kayb›m›z› vermifltik. Gever’in mahzun yüzü canland› gözümde. Sanki taze bir fidan gibi kökünden sökülüp at›lm›flt›. Fakat yeri bofl kalmayacak, yerine onlarcas› dikilecekti. Atefl biraz hafifleyince, tutuflan orman›n duman›ndan yararlanarak, afla¤›ya inmeye çal›flt›m. Deredeki s›k kam›fllar›n aras›na girecek, cesedimin Türk ordu güçlerinin eline geçmesine engel olacakt›m. Suya vard›¤›mda art›k ayakta duram›yor, sendeliyordum. Yan taraf›ma düflen havan topunun fliddetiyle birkaç metre yana f›rlam›fl yüzü koyun yere düflmüfltüm. O anda kam›fllar›n içinden uzanan bir elin kolumu tutmas›yla kendime geldim. Bafl›m› kald›rd›¤›mda Biranin arkadaflla göz gözeydim. Sol gözüm kanla doldu¤undan sadece bir gözüm görüyordu. Yeniden do¤mufl gibiydim. Di¤er arkadafllar› sordum, - Az üstümüzden afla¤›ya indiler, dedi. Bu arada dere yata¤› havan toplar› ve lav silahlar›yla dövülüyordu. Biranin koluma girmifl kam›fllar›n içinden h›zla afla¤›ya do¤ru çekiyordu. Nihayet bir yere vard›k. Daha s›k, gür ve genifl ormanl›kl› bir yamaca ç›kt›k. Ve burada gizlendik. Munzur ve Adil arkadafllar bizden kopmufltu. Derenin içine saklanm›fl olabilirlerdi. Hava art›k kararmaya bafllam›flt›. Çevremizde asker sesleri, pusu atmaya haz›rlanan timlerin konuflmalar› ve arada bir gelen tek tük kurflun sesinden baflka bir fley duyulmuyordu. O geceyi orada geçirmeye

fiehit Rençber (Mehmet ÇAP’›n) günlü¤ünden derlenmifltir


SERXWEBÛN fiubat 2008

78

om

Özgürleflen kad›n›n güzelli¤isin flimdi

“Biliyorum Zeynep yoldafl, çok yaflamad›n, fakat dolu dolu yaflad›n. Çok fley s›¤d›rd›n

Zaman›n baflka bir yerinde Ad› soyad›: Canan Can Kod ad›: Zeynep, Ruken Do¤um yeri ve tarihi: Dersim / 1970 Kat›l›m yeri ve tarihi: Adana / 1991 fiahadet yeri ve tarihi:Amed / 1996

ne t

Ne tuhaf de¤il mi ayr› dünyalardan gelmek ve benzeflmek? Kim bilir belki de, benzeflti¤imiz için ay›rd›lar bizi hücrelerimize kadar... Yaflam›m›z tuhafl›klarla dolu Zeynep yoldafl. Bu tuhafl›klardan biri de bizim tan›flmam›z oldu. Güzel bir tuhafl›k. Bizi buluflturan bu tuhafl›klardan biri de kad›n olmam›zd›. Bu tuhafl›klarla tan›flt›m Zeynep’le. ‹flte böyle tan›flt›m o ay yüzlü, güzel gözlü k›zla. Önderlik tan›flt›rd›, buluflturdu bizi. Benzeflen ve ayr›flan yanlar›m›z› anlatt›. Tan›d›kça kendimizi, birbirimize daha çok ba¤land›k ve flu gerçe¤in fark›na vard›k: Önderlik tüm yaklafl›mlar›yla bizi yaflama ba¤larken, kad›n ile kad›n aras›na bir köprü oluyordu adeta. Önderlikle kendini, Önderlikle cinsini tan›mayla birlikte, cinsini sevme gelifliyordu. T›pk› bilinmezlikler ve kirletilmifllikler deryas›nda bilmenin, ö¤renmenin, dolay›s›yla sevmenin sihirli anahtar›n› bulmak gibi bir fley. Zeynep yoldafl bunu güçlü hissedenlerden oldu¤u için yoldafll›k ve kad›n sevgisi onda daha fazla büyüyüp, güçleniyordu. Zeynep yoldafl; yar› Türk, yar› Kürt bir ailenin çocu¤uydu ve bir polis k›z›yd›. Kürtlük bilinci, Kürtlük sevgisi olmayan bir aileden geliyordu. Üniversitede tan›d› Özgürlük hareketi’ni, Öz-

ew e. c

o k›sa ömrüne, çok a¤›r bir yük kald›rd›n o narin bedeninle. Ve o bedenin flimdi yok aram›zda belki. Ama sonsuza dek aram›zdas›n. Bu ülkenin ba¤r›nda zamans›zl›¤›n yolcususun. Seninle güzeldir yaflam. Güneflin s›cakl›¤›, maviliklerin derinli¤i, ay›n dinginli¤i, ya¤murun damlas›ndaki bir Kürt melodisi...”

ww

w.

gürlük Önderi’ni. Aile gerçe¤i içerisinde yaflad›¤› yo¤un çeliflkiler ard›ndan kararlafl›yor Zeynep yoldafl. Çünkü O, güçlü bir yaflam aray›flç›s›yd›. S›radanl›¤› kabullenecek bir yarat›l›fla sahip de¤ildi. Zeynep yoldafl›n özgürlükle kararlaflmas›, ailesiyle, özelde de babas›yla daha fazla çeliflkiler yaflamas›na neden olur. Nitekim babas› bir polisti ve sistemin temel çarklar›ndan bir kurumun üyesiydi. Oysa k›z› sistem karfl›t› ve özgürlü¤e giden yoldayd›. Ay yüzlü k›z düflünmeyi, emekle yaratmay› ve güzelleflmeyi seviyordu. ‹nsan özünün tek bafl›na bireye özgü ve soyut olmad›¤›n›, toplumsal iliflkilerin tümü oldu¤unu anlam›flt›. Yapmak istedikleri s›n›rs›zl›k kadar çoktu ve bunu mevcut s›n›rlar içerisinde baflaramazd›. Kimliksizdi ve kimliksizli¤in de

onursuzluk oldu¤unu biliyordu. Ve bir gün art›k karar›n› verir. Sistemle ba¤lar›n› en radikal bir biçimde kopar›r. Kafesten kurtuluflun özgürlük özlemiyle ülkesine, da¤lar›na ve kendini bulaca¤› gerçe¤e koflar. ‹lk geldi¤i alan Mahsum Korkmaz Akademisi olur. Orada özgürlü¤ün kendisiyle, yani Önderlikle buluflur. Önderlikle daha bir derinlefltirir sorgulamalar›n›, geçmiflini, an›n› ve gelece¤ini. Zeynep yoldafl, Özgürlük Akademisi’nin çal›flkan ve iddial› ö¤rencilerinden biri olur. Geliflimini sürekli akan bir ›rmak gibi süreklilefltirir. Kendi flahs›nda halk›n›n ac›lar›n› hisseder, ad› olmayan halk›n›n, kimliksizli¤inin ac›s›n› derinden paylafl›r. Önderli¤in yak›n deste¤ini görür ve ondan büyük güç ve moral al›r. Bu


fiubat 2008 SERXWEBÛN tan›d›m ve o dünyada yaflaman›n heyecan›n› duydum. Bundan mutluyum. Ard›ndan, Önderlik ve halk›m›n gerçe¤inde arad›m kendimi. Ve insana dair, kad›na dair çok fleyi tan›d›m.” Zeynep yoldafl, Önderli¤imizin deyimiyle “Özgürleflen bir kad›nd›.” Ancak baz› fleylere yabanc›l›¤› O’nu soyut k›l›yordu. Derik’e giderek halk gerçekli¤indeki yabanc›l›klar›n› ve soyutluklar›n› aflma imkân› yakalar. Kimliksizli¤in bir halk üzerinde yaratt›¤› etkiyi yak›ndan görür. Her yerde üretti¤inin sahibi olamayan, ekonomik, siyasal ve sosyal olarak geri b›rak›lan halk›n›n ac›lar›n›n en yal›n tan›¤› olur. Onlarla güler, onlarla a¤lar Zeynep yoldafl. Kad›nlar›n ac›lar›n› paylafl›r, onlara güç verir; erke¤in yurtseverlik özü ile yaflad›¤› kof dünya aras›ndaki çeliflkiyi görür, çözer ve tart›fl›r onlarla. Çocuklarla, yafll›larla olur Zeynep yoldafl. Halk›na özgürlü¤e ve sevgiye giden yolu, yani Önderlik ve PKK gerçe¤ini anlat›r. fiüphesiz sadece verileni anlatmakla kalmaz. Yaflamdan ö¤rendiklerini de ekler. Halktan çok fley ö¤renir. Eme¤i paylafl›r onlarla, ekin biçer, nohut yolar, pamuk toplar, sevgi-emek iliflkisinin güçlülü¤ünü görür ve ‘sevgi yaratmakt›r’ der. Zeynep yoldafl için sorgulamalar burada da devam eder. Markalara ve etiketlere mahkûm olma yerine, yaflam›n en yal›n gerçe¤inde var olabilece¤ini anlar. Ve bundand›r ki, tüm yabanc›l›¤›na ra¤men halkla iliflkilerinde hiç zorlan-

maz. Ba¤lan›r halk›na ve kopar›lmaz bir biçimde kök salar. O Halk›n›n, halk ise onun sevgilisi olur. Halk›n içinde hem bir ö¤retmen, hem de bir ö¤rencidir. Geliflir, güzelleflir. Do¤ru yolda yürümenin soylulu¤u ile bafl› dik ve gururludur art›k özgürlük yolunda.

ne te we .c om

güç ve moral ile kad›n›n yitirilifl tarihinde gezintiye ç›kar. Kitaplar›n sayfalar›nda bulmaya çal›fl›r kad›n›. Fakat o da ne? Gerçe¤e ulaflmas›n› engelleyen bir y›¤›n karanl›k sayfa bulur karfl›s›nda. Fakat yitirmez umudunu. Çünkü Önderlikten ald›¤› özle yaflam kavgas›n›n zorlu¤unu, engellerini ve karanl›klar›n› nas›l aflmas› gerekti¤ini ö¤renmifltir. Zeynep yoldafl bu süreçte geliflim yolculu¤undad›r ve mutludur. ‹flte o zaman bir fley daha ö¤renir: Zorlu¤u ve engelleri aflma gücünü gösteremeyenlerin yaflam› hak etmediklerini, dolay›s›yla yaflam› hak etmenin özgürleflmek oldu¤unu... Zeynep yoldafl tarihin karanl›k sayfalar›na dald›kça, Önderlikten ald›¤› umut ›fl›¤› ile bulur kad›n› ve kendisini. Bu geliflimi ilk gören ve anlam veren Önderlik olur. Ve bir gün flöyle der; “Zeynep geliflimini takip ediyorum. Bana göre istikrarl› bir geliflim grafi¤in var, su gibi ak›flkan ve özlüsün. Fakat yar›ml›klar›n var. Gerçeklikten, halktan uzak büyümüflsün. Tarihini ve dolay›s›yla köklerini iyi tan›mayanlar, gelece¤ine de do¤ru sahip ç›kamazlar. Sen de kök salacaks›n; halk›nla, topra¤›nla yeniden bütünlefleceksin. Onun için seni biraz da halk›n içine gönderece¤iz. Kitaplardan ö¤rendi¤in gerçekli¤ini halk›n içine girerek bir kez daha ö¤reneceksin. Ve halkla do¤ru temelde bütünleflti¤in oranda kendini gerçek k›lacaks›n.”

79

w.

Özgürleflen bir kad›nd›

ww

T›pk› ‹sa’n›n havarilerini haz›rlayarak halk›n içerisine göndermesi gibi. Zeynep yoldafl söylenenleri büyük dikkatle dinler, verilmek istenen mesaj› anlar, fakat yine de içinde bir ürkeklik vard›r. Yabanc›l›¤›n ve bilinmezli¤in korkular›n› besler yüre¤inde. Ay yüzlü k›z korkular›, heyecanlar› ve yeni umutlar› ile Kürtlü¤ün en yal›n yafland›¤› feodal ve geleneksel yanlar›n a¤›r bast›¤› yerlerden birine, Derik’e gider. 1992-93 y›llar›nda bu alanda halk örgütlenmesinde yer al›r. Zeynep buradaki sürecini daha sonraki bir tart›flmam›zda flöyle anlat›r; “Önderlikte insanl›¤›n özünü, aflk›n›, adaletini, do¤all›¤›n›, güzelli¤ini

Güzelli¤in kendisi özgürlüktür

Zeynep yoldafl, Önderlik Sahas›’nda ve pratik faaliyetlerde tan›d›¤› halk gerçekli¤inin gücü ve bilinci ile bu kez de do¤du¤u, büyüdü¤ü yere, yani Çukurova’ya gider. Çukurova’da bir y›la yak›n faaliyet yürütür. Yeniden kat›lman›n mutlulu¤u ile halkla güçlü iliflkiler kurar. Amac›na, ilkelerine ba¤l›l›k temelinde, halk›yla, dolay›s›yla kendisiyle olan buluflma daha bir güzellefltirir Zeynep yoldafl›. Örgütsel, siyasal ve cins kimli¤inde yaflad›¤› derinleflme ile halk›n sosyal, ailesel sorunlar›na çözüm gücü olur. “Nas›l bir yaflam, nas›l bir özgürlük?” sorular›n›n cevab› düflüncelerinde, davran›fllar›nda, kiflili¤indeki canl›l›k ve sevgisinde gizlemifltir. ‹flte bu yüzdendir ki halk› da Zeynep’ini ba¤r›na basar, sayg› duyar, sever ve korur. Genç k›z ve erkekler, Zeynep yoldafl gibi olman›n arzusuyla dolup taflar. Zeynep yoldafl, gençli¤in büyük bir kesimini özgürlükle buluflturarak da¤lara kavuflturur. Önderli¤imiz “Güzelli¤in kendisi özgürlüktür” der. Güzellik yapayl›¤›n ya da çirkinli¤in karfl›t› de¤ildir. Do¤al ve


SERXWEBÛN fiubat 2008

Zeynep deyince kavga geliyor akl›ma

Yaflam ve ölüm çizgisi

Bizlere Önderli¤i anlat›rd› ço¤u kez. Önderli¤imize olan özlemimizin büyüklü¤ünü Zeynep yoldaflla tart›flmalar›m›zda az da olsa gidermeye çal›fl›yorduk. Önderlik ve kad›n, sohbetlerimizin ana konusuydu. Tart›flmalarda bazen tarihin derinliklerine iner, bazen an› sorgular, bazen de ütopyalar›m›z› gerçeklefltirmeye dönük gelece¤e yolculu¤a ç›kard›k. Ve yolculu¤umuzu bazen bir fliir, bazen bir türkü, bazen de Zeynep yoldafl›n esprileri ile tamamlard›k. Bir baflka gün, bir baflka yerde, bir baflka yolculukta yine beraber olurduk.” Özgürlük arkadafl› son olarak flöyle tamaml›yor konuflmas›n›; “Yaflam ve ölüm çizgisi aras›ndaki mesafe bazen aç›lsa da, asl›nda birbirine hep yak›nd›r. Hatta bazen birleflerek tek çizgi olacak kadar yak›nd›r. ‹flte sen de bu iki çizginin birbirine en çok yak›nlaflt›¤›, art›k iki çizgi de¤il de tek çizgi olarak görüldü¤ü andas›n flimdi. O an fizi¤inin, insanl›k d›fl› dayat›lan fliddet karfl›s›nda yenildi¤i and›r. Fakat düflüncenin, yüre¤in ve dolay›s›yla iradenin zafer kazand›¤›

ww

w.

ne t

Çukurova’da geçen bir y›l›n ard›ndan, örgütü bilgilendirerek, özlem duydu¤u, tutkuyla ba¤land›¤› ülkesine, da¤lar›na yönelir. ‹lk gerilla prati¤ini Garzan’da geçirir. Sason bölgesinde kal›r, 1994-1995 y›llar›nda Garzan, düflman›n en çok yöneldi¤i ve gerillay› imha etmeyi esas ald›¤› bir aland›. Zeynep yoldafl burada bir y›l kal›r ve ard›ndan Amed’e geçer. Bu y›llarda hem düflman›n a¤›r yönelimleri, hem de birçok s›n›fsal e¤ilim karfl›s›nda mücadele eder, zorlan›r, fakat asla y›lmaz. Her geri yaklafl›mdan sonuç ç›kar›r. Reddini, alternatifini koyarak güce dönüfltürür. K›saca bu süreç, Zeynep yoldafl›n s›n›f mücadelesi ile yo¤un bo¤ufltu¤u y›llar olarak tan›mlanabilir. Özgür insan, yaflam›n ac› ve zorlu gerçe¤inden kaçmayan, onunla mücadele edendir. 1994-95 y›l›n› Zeynep yoldaflla beraber kalan özgürlük arkadafl› Koçerin arkadafl flöyle anlat›yor: “Zeynep deyince kavga geliyor akl›ma. Atik ve canl›yd›. Hep gülerdi. Yoldafllara sevgisi da¤lar kadard›, do¤aya karfl› ilgisi de bir o kadar vard›. Parti, savafl ve yaflam sorunlar› karfl›s›nda güçlü duruflu ve ciddiyeti O’na do¤al bir öncülük misyonu yüklüyordu. Da¤da fiziki olarak zorlan›yordu. Fakat iradesi, bilinciyle ve yaflama duydu¤u sevgiyle yürüyordu. Fizi¤inin güçsüzlü¤ünden dolay›, kaba yaklafl›mlar zorlay›c› oluyordu. ‹yi bir niflanc›yd› Zeynep yoldafl. Onun için Karnas silah› tafl›rd›. Uzun ve yorucu yol yürüyüfllerinin ard›ndan bile moralini hiç bozmaz, mutlaka yorgunlu¤umuzu

da¤›tacak, ilgimizi sevince dönüfltürecek bir fleyler bulurdu. Yaflamdaki olumsuzluklar› esprisel bir dille anlat›r ve bizlere moral verirdi. Çok zekiydi ve güçlü bir espri yetene¤ine sahipti. Tüm yoldafllar›yla yo¤un bir paylafl›m› vard›. Sorunlara dar ve tepkisel yaklaflmaktan ziyade, tart›flarak paylaflmay› esas al›rd›. Bu da onun sosyal bir militan olmas›n›n ölçüsüydü. Kendisinde olan yar›ml›klar› mutlaka baflkas›nda tamamlaman›n kavgas›n› verirdi Zeynep yoldafl. Özellikle kad›n yoldafllar›yla paylafl›mlar› güçlü ve anlaml›yd›. Fiziki olarak güçlü, fakat anlay›flta dar olan arkadafllara yaflam tecrübesi ve anlay›fl verirdi. Kifliliklerde yaflanan zorlanmalar› derinden hissederdi ve davran›fllar›nda yaflama karfl› daha güçlü olmak gerekti¤ini yans›t›rd›” diyor ve ekliyor Koçerin yoldafl; “Akademiden gelip de ilk gördü¤üm bayan arkadaflt›. Kiflili¤indeki sorgulamalar› ve paylafl›mlar› bizleri çok etkiliyordu, bize güç kazand›r›yordu.

and›r. Bilinmezlikler çok yo¤un olsa da insan›n geldi¤i düzeyin en güzel an›d›r. Belki yaflam› sorgulayand›n o an. Kendi yaflam›n bir film fleridi gibi geldi gözlerinin önüne, senden öncekileri ve sonrakileri düflündün. Geçmifline an›na ve gelece¤ine gittin; baflaramad›klar›n›n öfkesini hücrelerine kadar hissettin; lakin korkmad›n ölümden. Çünkü senin için o an ölüm an› de¤ildi. Yaflam›n bir yerinde birçok erdemin arac›l›¤›ndayd›n...” ‹nsan yaflam problemlerini en küçük moleküllerine kadar çözmemifl de olsa, temelini çözmüflse, di¤er bilinmezliklerin pek fazla bir anlam› yoktur. Bu amaçt›r, ideolojidir, u¤runa mücadele etti¤in ilkelerdir. Önderliktir, özgürlüktür. Tüm bunlar› çok güçlü yorumlad›¤›n› tasavvur ediyorum. Mavi semalara dalarken o güzel gözlerin, duda¤›nda bir parça gülücükle zaman›n baflka bir yerinde, baflka bir mekân›nda, yaflama merhaba diyecek. Amed’te, Akda¤’da topra¤a düflen tohum, insanl›¤›n befli¤i olan o güzel ülkenin bir baflka yerinde güllere, karanfillere, rengârenk çiçeklere dönüflüyor yeniden ve daha canl›.” Evet, böyle anlatt› Zeynep yoldafl›n flahadetine tan›k olan Koçerin arkadafl. Duygular›n yo¤unlu¤unda gözleri dolu dolu ve sessizdi. Biliyorum Zeynep yoldafl, çok yaflamad›n, fakat dolu dolu yaflad›n. Çok fley s›¤d›rd›n o k›sa ömrüne, çok a¤›r bir yük kald›rd›n o narin bedeninle. Ve o bedenin flimdi yok aram›zda. Ama sonsuza dek aram›zdas›n. Bu ülkenin ba¤r›nda zamans›zl›¤›n yolcususun. Seninle güzeldir yaflam. Güneflin s›cakl›¤›, maviliklerin derinli¤i, ay›n dinginli¤i, ya¤murun damlas›ndaki bir Kürt melodisi... Bu sat›rlar› karalarken, tüm bunlar› yeniden duyumsuyorum. Düflman anlamasa da bu güzelli¤i; gerçe¤in ve özgürlü¤ün dili anlatmay› baflar›yor. Ac›n›n büyüklü¤ünü, karanl›¤›n so¤uklu¤unu derin hissetti¤in için, günefle giden yolda özgürleflen kad›n›n güzelli¤isin flimdi. E¤er kad›n olmak ac›lar› yaflamaksa, bu gerçe¤in di¤er yüzü olan sevgiyi de yaflad›n sen halk›nla, ülkenle, Güneflinle ve kad›nla...

ew e. c

sade oland›r. Do¤ayla, yaflamla, insanla do¤ru buluflmad›r. Bu buluflma baflar›ld›¤›nda güzelleflme sa¤lan›r ve sevgi yarat›l›r. Derinleflen öz biçime yans›r. Öz-biçim bir ahenk içindedir. ‹flte o zaman bak›fllar anlam yüklenir ve derinlik kazan›r. Üslup ve sanat›n inceli¤i ile çekicileflir. Tad›na doyulmaz bir mutlulukla güler yaflama. Sevgisi yans›r ve güzelleflir insan, güzelleflir kad›n, güzelleflir Zeynep yoldafl...

om

80

Mücadele arkadafllar›


ne te we .c om

“On nlar bir damla oldu. Tufan n s›ras› bizzdee” Öndder Appo

Ad›, soyad›: fiirvan GÜLER

Ad›, soyad›: Zeyna HEMDO

Ad›, soyad›: fierif KAPLAN

Kod ad›: Cilo

Kod ad›: Dirok DER‹K

Kod ad›: fierzan fiÊR

Do¤um yeri ve tarihi: Beytüflflebap 1986

Do¤um yeri ve tarihi: Derik 1981

Do¤um yeri ve tarihi: Elaz›¤ 1976

fiehadet tarihi: 29 Nisan 2007 Beytüflflebap

fiehadet tarihi: 15 Ocak 2008 Kandil

fiehadet tarihi: 4 Ekim 2007 Bagok

Setkar köyü

Hava sald›r›s›

da¤›ndaki çat›flmada

Ad›, soyad›: Sinan fiAH‹N

Ad›, soyad›: ‹brahim ÇEL‹K

Ad›, soyad›: ‹brahim AL‹

Kod ad›: Sinan KAND‹L

Kod ad›: Resul ANDOK

Do¤um yeri ve tarihi: Kamifllo 1980

Do¤um yeri ve tarihi: Tokat 1980

Do¤um yeri ve tarihi: Mardin 1980

fiehadet tarihi: 29 Nisan 2007 Beytüflflebap

fiehadet tarihi: 15 Ocak 2008 Kandil

fiehadet tarihi: 4 Ekim 2007 Bagok

Setkar köyü

Hava sald›r›s›

da¤›ndaki çat›flmada

w.

Kod ad›: Rüstem FIRAT

Düzeltme:

Ad› soyad›: Mahmut KÖKEN

Kod ad›: fiex TUFAN

1 Aral›k 2007 Ç›rav/Gabar/Botan

Kod ad›: Zafer URFA

ww Ad› soyad›: Cengiz BABAT

Ocak 2008 say›s›nda Selma KAYA (Gülbahar GÜLHAT) hakk›nda yaz›lan an› yaz›s›nda flehadet tarihi yanl›fl yaz›lm›flt›r. Do¤rusu:

Do¤um yeri ve tarihi: Uludere 1983 fiehadet tarihi: 29 Nisan 2007 Beytüflflebap Setkar köyü

Okuyucular›m›zdan özür diliyoruz

Do¤um yeri ve tarihi: Suruç 1984 fiehadet tarihi: 4 Ekim 2007 Bagok da¤›ndaki çat›flmada


Kasrik Bo¤az›

ew e. c

ne t

w.

ww om


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.