316

Page 1



‹çindekiler fiehitler ay›nda adil ça¤r›s›na güçlü yan›t verelim fiehitlerimizin an›lar›na nas›l yaklaflmal›y›z? An›lar›na nas›l sahip ç›kmal›y›z? Onlar› nas›l anlamal› ve sahiplenmeliyiz? Bu husus elbette önemlidir. PKK’nin flehitleri çoktur. on bine ulaflan bir flehitler ordusu vard›r. Önder Apo “PKK’nin flehitler partisi oldu¤unu, flehitlerimizin PKK biçiminde yaflad›klar›n›” ifade etti. PKK’yi bir zincirin halkalar› gibi flehitlerin birbirine... (12’de) Savafl› düflman› yalvar›r hale getirecek kadar gelifltirece¤iz Görev ve sorumluluk kapsam›n› iyi tan›mlayarak, ona göre bir çal›flma düzeni tutturmak gerekiyor. Öyle s›radan bir yaklafl›mla ifllerin yürümeyece¤i çok net bir biçimde a盤a ç›km›flt›r. Sorunlar›n bizden kaynakland›¤› ve çözüm gücünün kendimizde yarat›lmas› gerekti¤i de tart›flma götürmeyecek kadar aç›kt›r. O zaman... (22’de)

Kürtler aras› bir çat›flma yaratmak kolay de¤ildir “Kürt özgürlük hareketinin Türk devletinin inkarc› sömürgeci politikalar›na ve bask›lar›na karfl› direnifl pozisyonunda olmas›, ABD’nin bölge politikalar› ve Türkiye’nin içinden geçti¤i siyasi durum nedeniyle ABD-Türkiye ve Güneyli güçlerin Türkiye ve ABD’yle iliflkileri aras›nda s›k›nt›lar ortaya ç›karmaktad›r” (2’de)

Önderlikle buluflmak yeniden do¤ufltur -IIHalk›m›z› soyk›r›m politikalar› için kurban olarak seçenler Önder Apo için ‘k›rk bin kiflinin katili’ diyorlar. Bu i¤renç tan›mlamay› yapanlar sözcü¤ün maddi anlam›nda bunun do¤ru olmad›¤›n›, Öcalan’›n eline silah dahi almad›¤›n› ve hatta gereksiz yere bir kar›ncay› bile incitmekten özenle sak›nan... (34’te) Demokratik çözüm geliflirse halklar kazanacak›r (Önder Apo) Kötü havaya ra¤men getirilebildiniz, yani zor bir yolculuk oldu de¤il mi? Gördü¤ünüz gibi ayn›, flikâyetlerim devam ediyor. Sesim k›s›k geliyor de¤il mi? Ak›nt›dan kaynakl› sesim k›s›lm›fl... (46’da) Ortado¤u gerçe¤i ve Öcalan Önderli¤i Tarihte uygarl›klar do¤uran anaç toprak olarak bilinen Ortado¤u, bugün kendi yaratt›¤› ve tüm insanl›¤a mal etti¤i temel de¤erlere en fazla ters düflen ve kendine yabanc›laflm›fl bir alan durumundad›r. Bu ters düflme ve yabanc›laflma dünün... (59’da) Finans Kapital haks›zl›k ve yozlaflma yaratan bir canavard›r Dünya ekonomisinin bu kadar krize girmesinin en temel etkeni, banka sermayesiyle sanayi sermayesinin iç içe geçerek banka sermayesinin hakim oldu¤u finans kapital oldu¤u söylenebilir. Finans kapital... (67’de) Senin yoldafllar›na kurban olurum o¤ul Da¤larda savafl olurken, pirenin deve yap›ld›¤› birkaç hanelik köylerde anl›k duygulara göre her fley bir anda kazan›l›p, bir anda yitirilirken, gerçe¤e ulaflma flanslar› olmayan köylüler, ço¤u zaman rüyalar›nda gördüklerinden ya da o günlerde yaflanan herhangi bir olaydan yola ç›karak sonuca... (78’de)


SERXWEBÛN Nisan 2008

2

TÜRK‹YE’N‹N DEMOKRAT‹K S‹YAS‹ ALTERNAT‹F‹ VARDIR Zap direniflflii ve halk›n aya¤a kalk›flfl›› hem hükümetin, hem de ordunun hesaplar›n› alt-üst etmiflflttir. Hükümet “Z daha s›k›nt›l› bir döneme girecektir. Ordu, imha planlar›n›n sonuç vermemesi karflfl››s›nda kara kara düflflüünmeye baflflllam›flfltt›r. Kara Kuvvetler Komutan› s›k s›k, ‘kat›l›mlar› önlememiz ve kazanma umutlar›n› k›rmam›z gerekir’ diyordu. Bunu stratejik bir söylem olarak ifade ediyordu. Ne var ki gelinen aflflaamada kat›l›mlar eskisinden kat be kat fazlalaflflaacakt›r. Halk›n iradesini k›rma ise art›k eskisinden daha zor hale gelmiflflttir. Ordu bu durumda bast›rma operasyonlar›n› artt›rmay› isteyecektir” Êdî Bese hamlesi, 22 Temmuz sonras› ordu ve AKP’nin birlikte Kürt özgürlük hareketini tasfiye etme politikalar›n› bofla ç›karm›flt›r. AKP ve ordu birleflerek, içteki tüm siyasi ve toplumsal güçleri, d›flta da tüm ülkeleri arkas›na alarak Kürt özgürlük hareketini tasfiye etmeyi planlam›flt›. Ancak beklentileri gerçekleflmemifltir. Abdullah Gül’ün cumhurbaflkan› seçilir seçilmez Kürdistan’a sefer düzenlemesi; Kürt halk› üzerindeki kuflatmay› tüm Kürt toplumuna hissettirerek, askeri ve siyasi bask›larla Kürt toplumunu teslim almay› amaçl›yordu. Seçimden hemen sonra DTP üzerinde bask› kurulmas› da bu politikalar›n sonucuydu. DTP, ya havuç ya da sopa politikas›yla etkisiz hale getirilip Kürt özgürlük hareketinin tasfiye edilmesinin parças› yap›lmak isteniyordu. Yine Güney Kürdistanl› siyasi güçler üzerinde bask› kurularak PKK’nin karfl›s›na ç›kar›lmas› hedefleniyordu. Psikolojik savafl›n t›rmand›r›lmas› ve meclisten teskerenin ç›kar›lmas› hep böyle bir tasfiye plan›n›n parças›yd›. ABD’den al›nan destekle de psikolojik ve siyasi bask›yla sonuca gidilmeye çal›fl›lacakt›, bunlarla sonuca gidilmedi¤i takdirde ABD zorlanarak bir kara operasyonuyla öngörülen hedeflere ulafl›lmak istenecekti. Ç›kar›lan teskere temelinde öngörülen imha hareketine 22 Temmuz sonras› bafllat›lan Êdî Bese hamlesiyle cevap verildi. Böylece siyasi bask› ve operasyonlarla bast›rma hareketi Gabar ve Oramar’da büyük bir direniflle karfl›laflt›. Psikolojik savafl› en

üst düzeye ç›kard›klar›n› düflündükleri bir anda yenilgi alarak süngülerinin düflmesi gerçekleflti.

Türkiye’nin yumuflflaak karn› Kürt sorunudur Bush-Erdo¤an görüflmesiyle bask›y› artt›r›p sonuç alacaklar›n› düflündüler. Bu görüflmenin sonucunda ya teslim alma ya da Kürt özgürlük hareketini pasif konuma düflürme hedeflenmiflti. Türkiye ve ABD’nin hareketimiz üzerindeki bu u¤ursuz planlar› çok iyi fark edildi. B›rakal›m bu görüflme sonras› ortaya ç›kan bask›ya boyun e¤meyi, bu bask›lara karfl› direnmekten baflka yol olmad›¤› düflüncesiyle büyük bir kararl›l›k ve iradi duruflla direnifli gelifltirme karar› al›nd›. Bu direnifl karar›m›z ABD ve Türkiye hükümetinin beklemedi¤i bir durumdu. Onlar PKK’yi pasif duruma düflürme amaçlar›na kolayl›kla ulaflacaklar›n› san›yorlard›. Ankara-Washington hesaplar›, özgür iradeyi ifade eden Kürdistan da¤lar›ndan döndü. Kürt halk Önderi Kürdistan da¤lar› için, özgür düflünme, özgür tart›flma, özgür karar alma ve özgür eyleme geçme yerleri oldu¤unu belirtiyordu, iflte bu güçlere bu bir kez daha gösterildi. Türkiye hava harekat›ndan sonuç alamay›nca bu defa kara operasyonu dayatmas› içine girdi. ABD, Türkiye’ye baz› isteklerini kabul ettirme temelinde kara operasyonuna izin verdi. Türkiye’ye parça parça destek vererek kendisine daha fazla ba¤lama plan›n› uyguluyordu. Türkiye’nin yu-

muflak karn› Kürt sorununu Türkiye’ye karfl› kullan›yordu. Türkiye kendini pazarlayarak d›fl güçlerin deste¤ini al›p PKK’yi tasfiye ettikten sonra tüm Kürdistan parçalardaki özgürlük hareketini kontrol alt›na al›p etkisizlefltirece¤ini düflünerek hareket ediyordu. ABD yoluyla KDP ve YNK üzerinde bask› kurarak Kürt özgürlük hareketini s›k›flt›rmay› hedefliyordu. Bizim Êdi Bese, dememize karfl› o da art›k yeter, deyip tüm politikas›n› mücadeleyi bast›rmaya yöneltmiflti. fiunu önemle belirtmeliyiz ki; halk›m›z, hareketimizin Êdî Bese hamlesini do¤ru anlad›. Önderli¤imizi ve hareketimizi tasfiye etme plan›n›n, bire bir Kürt halk›n›n varl›¤›n› tehdit etme oldu¤unu hissetti. Bu nedenle “Operasyonlara Hay›r!”, “Demokratik Çözüm ‹stiyoruz!” diyerek Botan’a yürüdü. Botan’a yürüyüfl, tasfiye sald›r›lar›na karfl› Kürt halk›n›n tutumuydu. Bu nedenle özgürlük mücadelesinin sembolü olmufl Botan’dan Türk devletine bir mesaj vermifltir. 15 fiubat’ta Kürt halk›n›n aya¤a kalk›fl›, Kürt halk›n›n Önderli¤inden kopar›lamayaca¤›n› kan›tlam›flt›r. Halk, özgürlük ve demokrasiyi kazanana kadar Önderli¤inin ve PKK’nin arkas›nda olaca¤›n› yüksek sesle hayk›rm›flt›r. Hiçbir komplo ve oyunun halk› Önderli¤inden koparamayaca¤›n› göstermifltir. Uluslararas› komplo da, ‹mral› sistemi de 15 fiubat’ta önemli oranda bofla ç›kar›lm›flt›r. Önderli¤imizi esaret alt›na alarak öngördükleri amaçlar›na ulaflamam›fllard›r. 15 fiubat’ta halk›n aya¤a


Nisan 2008

SERXWEBÛN

3

Kadrolar›m›z›n ve kurumlar›m›z›n tehlikeyi görüp, Êdî Bese hamlesini “K do¤ru anlamalar›, sonuçlar›n› Botan yürüyüflflüü ve 15 fifiuubat uluslararas› komplonun y›l dönümünde aya¤a kalk›flfl››nda gösterdi. Zap direniflflii örgütümüzü ve kadrolar›m›z› daha da canland›rd›. 8 Mart ve Newroz bu sürecin sonucudur. Dolay›s›yla Êdî Bese hamlesi, Türkiye’deki örgütlerimizi, kadrolar›m›z› ve halk›m›z› kendi içinde belirli düzeyde yenileyen ve dönüflflttüren bir etkide bulundu” kalk›fl› tarihsel de¤erdedir. Kürt halk› iradesini ortaya koymufltur. Tüm dünyaya, benim ba¤l› oldu¤um siyasi irade budur, demifltir. 15 fiubat uluslararas› komplonun y›l dönümü, arkas›ndan Zap direnifli, 8 Mart ve Newroz hamlesiyle özgürlük mücadelesinde yeni bir dönem bafllam›flt›r. Türk devletinin çözümsüz politikas›na karfl› her türlü direniflin yap›laca¤› ilan edilmifltir. Kürt halk› Türk devletine, bu iradenin k›r›lamayaca¤›n› tutumuyla net olarak göstermifltir.

Bask›yla sindirilemeyen halk gerçekli¤i mücadeleyle kazan›lm›flfltt›r Newroz’da zirveleflen Êdî Bese hamlesi Kuzey Kürdistan halk›n›n mücadeleyi kazanma umudunu her zamankinden daha fazla artt›rm›flt›r. Mücadele edildi¤i takdirde özgürlü¤ün kazan›laca¤›na inanç yükselmifltir. Halk›n PKK’ye ba¤l›l›¤› en üst düzeye ç›kt›¤› gibi, kendine özgüveni de fazlas›yla artm›flt›r. Newroz’la gerçekleflen özgürlük devrimi, 1990’l› y›llar›n bafl›nda gerçekleflen direnifl devriminden daha bilinçli bir karaktere sahip oldu¤unu ortaya koymufltur. Mücadele içinde yetiflen birkaç kufla¤›n bu aya¤a kalk›fl›, ayn› zamanda otuz befl y›ll›k mücadelenin bilincini de d›fla vuruyordu. Bask›yla sindirilemeyecek bu halk gerçekli¤i, mücadeleyi kazanana kadar süreklilefltirece¤ini ifade ediyordu. Önderli¤in ve PKK’nin Kürt halk› üzerindeki manevi otoritesinin tart›flmas›z oluflu, Türk devletinin ve d›fl güçlerin Kürt halk›n›n birli¤ini parçalama ve bu temelde kendi politikalar›n› uygulama planlar›n› da baflar›s›zl›¤a u¤ratm›flt›r. Türk devleti ve

d›fl güçler son y›llarda kurumlar›m›z ve halk içinde hareketimize karfl› kuflku yaratma politikas› izliyorlard›. Bu konuda özel bir çaba harcan›yordu. Psikolojik savaflla hareketin imaj›n›n olumsuz yans›mas› için her fley yap›l›yordu. Baz› kadrolar›m›zda bile özel savafl›n etkileri görülüyordu. Halk›m›z›n Newroz’da gerçeklefltirdi¤i “Özgürlük Devrimi”, PKK halkt›r halk burada ve Bijî Serok Apo sloganlar› bu yüre¤i ve beyni zay›f insanlar›m›z› da kendine getirmifltir. Dolay›s›yla bu aya¤a kalk›fl›n; Türkiye örgütümüz, kurumlar›m›z ve halk›m›z içindeki zay›fl›klar› ortadan kald›ran bir etkisi olmufltur. Türkiye’de son y›llarda örgüt anlay›fl›nda, yaflam anlay›fl›nda ve mücadele çizgisinde bir sistem içileflme geliflmifltir. Yönetim ve kadrolardaki bu durum halk hareketini de olumsuz etkiliyordu. Kadro ve kurumlar›m›z ne halka iyi öncülük yap›yor ne de güven veriyordu. Êdî Bese hamlesiyle örgüt içi geriliklere ve sistem içileflmeye dur denilip, kadrolar›m›z ve tüm kurumlar›m›zda k›smi bir toparlanma ortaya ç›k›nca, bu çal›flmalara da olumlu yans›d›. Kadrolar›m›z›n ve kurumlar›m›z›n tehlikeyi görüp, Êdî Bese hamlesini do¤ru anlamalar›, sonuçlar›n› Botan yürüyüflü ve 15 fiubat uluslararas› komplonun y›l dönümünde aya¤a kalk›fl›nda gösterdi. Zap direnifli örgütümüzü ve kadrolar›m›z› daha da canland›rd›. 8 Mart ve Newroz bu sürecin sonucudur. Dolay›s›yla Êdî Bese hamlesi, Türkiye’deki örgütlerimizi, kadrolar›m›z› ve halk›m›z› kendi içinde belirli düzeyde yenileyen ve dönüfltüren bir etkide bulundu. Newroz’da gerçekleflen halk özgürlük devrimi, örgüt ve kadrolar›m›zda belirli bir düzeyde ortaya ç›kan

dinamizmin sonucudur. Sistem içileflmeye karfl› biraz verilen mücadele, örgütün bir iki y›ld›r yaflad›¤› toparlanma ve yapt›¤› hamle ile birleflince ortaya bu sonuçlar ç›km›flt›r.

Türkiye partiler mezarl›¤›ndan çok hükümet mezarl›¤›na dönmüflflttür 2008 Newroz’undan sonra art›k ne Türkiye’de, ne Avrupa’da, ne de baflka bir yerde çal›flmalar önünde hiçbir engel gösterilemez. B›rakal›m çal›flmalar›n önünde her hangi bir engel göstermeyi, tüm zay›fl›klar› giderecek, her koflulda baflar›l› çal›flma yürütme imkanlar› artm›flt›r. Eskiden konulan hedeflerin en az›ndan iki kat›na ç›kar›laca¤› bir mücadele süreci bafllam›flt›r. E¤er ortaya ç›kan imkanlar do¤ru de¤erlendirilip, örgütlenmeler güçlü yap›l›rsa bu temelde yükseltilecek mücadele bir final mücadelesi haline getirilebilir. Özgürlük devriminin ortaya ç›kard›¤› imkan ve f›rsatlar› bu çerçevede anlamak ve de¤erlendirmek gerekir. Êdî Bese hamlesinin ulaflt›¤› düzey tabi ki baflta Türkiye olmak üzere bölge ülkelerini ve bölgeyle yak›ndan ilgilenen büyük güçleri düflündürecektir. Türkiye’nin büyük bir telafla girdi¤ini söyleyebiliriz. Zap direnifli ve halk›n aya¤a kalk›fl› hem hükümetin, hem de ordunun hesaplar›n› alt-üst etmifltir. Hükümet daha s›k›nt›l› bir döneme girecektir. Ordu, imha planlar›n›n sonuç vermemesi karfl›s›nda kara kara düflünmeye bafllam›flt›r. Kara Kuvvetler Komutan› s›k s›k, “kat›l›mlar› önlememiz ve kazanma umutlar›n› k›rmam›z gerekir” diyordu. Bunu stratejik bir söylem olarak ifade ediyordu. Ne var ki gelinen aflamada kat›l›mlar eskisinden kat be kat fazlalaflacakt›r. Halk›n iradesini k›rma ise art›k eskisinden daha zor hale gelmifltir. Ordu bu durumda bast›rma operasyonlar›n› artt›rmay› isteyecektir. Ancak Türk ordusunun bile gerillan›n bu operasyonlarla bitece¤ine eskisinden daha az inanan duruma düfltü¤ünü söylemek, bir gerçe¤i ifade etmek olur. Hükümet mevcut durumda Kürt sorununu çözecek bir pozisyonda de¤il. Bast›rman›n da çok fazla sonuç verme-


SERXWEBÛN Nisan 2008

4 di¤ini gördü. Hatta bast›rma politikalar›nda ›srar ettikçe kendisi de tükenecek. Zaten inkar ve imhada ›srar eden hükümetler kullan›l›p tüketilmifltir. Klasik iktidar bloklar› bu güne kadar yeni hükümetler eliyle de inkar ve imha politikas›nda ›srar etmeye devam etmifllerdir. Türkiye partiler mezarl›¤›ndan çok, hükümet mezarl›¤›na dönmüfltür. Hükümetler düfler ama yerine yenileri gelir. Ne var ki Türkiye’de biten hükümet kendisiyle birlikte dayand›¤› partiyi de bitirip tarih sahnesinden çekilmektedir. Ya da bir daha kendisine gelememektedir. AKP hükümeti de benzer ak›betle karfl› karfl›ya gelmifltir. Mevcut çabalar› bu duruma düflmemek için ç›rp›nmaktan baflka bir fley ifade etmemektedir.

Savaflfl››n yükü yoksul halka yüklenmiflflttir AKP hükümeti mevcut durumda klasik politikan›n uygulay›c›s› durumundad›r. Ancak bu politikay› sürdürdü¤ü takdirde ömrünün sonunu getirecektir. Bu nedenle oyalay›c› paketlerle, acaba kendimi kurtar›r m›y›m, diye düflünmüfltür. Bunu baflaramam›flt›r. Zap operasyonundaki baflar›s›zl›k tüm planlar›n› alt-üst etmifltir. Art›k tek yol üzerinde yürüyor. ABD ve AB üzeri bask›larla Kürt özgürlük hareketini pasif konuma düflürür müyüm, gibi hesaplar› ve umutlar› tükenmemifltir. Ancak ciddi bir ad›m atmadan direnifli durdurarak kendisini rahatlatmas› mümkün de¤ildir. Art›k eskisi gibi tek tarafl› ateflkesler de yap›lmaz. Ancak aç›k ya da güvence olarak dolayl› ad›mlar atmas› görülmeden Kürt özgürlük hareketinin pasif konuma düflürülemeyece¤ini Türkiye’nin de anlam›fl olmas› gerekir. Ordu ve ulusalc›lar›n da s›k›fl›k olduklar› bir dönemde sorunu çözmeleri zordur. fiu anda eski politikalarda ›srar edecekleri görülüyor. Nitekim Kara Kuvvetleri Komutan› K›br›s’taki konuflmas›yla bunu aç›kça ifade etmifltir. Hükümet ve klasik iktidar bloklar› çözümden uzak olsalar da, Türkiye toplumunda ve ayd›nlarda, kimi sivil toplum örgütlerinde bu sorunun çözülmesi gerekti¤ine inananlar artm›fl-

t›r. Önümüzdeki dönemde devlet ve hükümet d›fl› çözüm aray›fllar›n›n ve bu konuda giriflimlerinin h›zlanmas› beklenmelidir. Bu tür çabalar bu defa daha fazla destek bulma imkan› bulacakt›r. Zap direnifli ve Newroz’da ortaya ç›kan halk gerçe¤i demokratik siyasal çözüm ihtiyac›n› daha fazla ortaya ç›karm›flt›r. Çözümsüzlükte ›srar›n Türkiye’nin bitmesi anlam›na gelece¤i çeflitli çevreler taraf›ndan daha fazla dillendirilmeye bafllanm›flt›r. Kürt demokratik hareketi ile Türkiye’nin demokrasi güçleri aras›nda yeni ortakl›klar gündeme gelebilir. Demokratik Toplum Partisi ile Demokratik Cumhuriyet Kongresi e¤er bir çat› partisi ortaya ç›karabilirse Türkiye siyasetinin rengi de¤iflebilir. Kürt halk›n›n özgürlük mücadelesi Türkiye’nin demokrasi güçlerini de etkilemektedir. Türkiye’nin birçok sorununun çözümsüzlü¤ü ve süren savafl›n yükünün halka yüklenmesi demokrasi güçlerini de, sivil toplum örgütlerini de harekete geçirmifltir. Türkiye’de bu yönlü geliflmeler beklenirken, ‹ran ve Suriye de mevcut geliflmelerden ürkmüfltür. Bu devletler klasik politikalar gere¤i sorunun çözümü yönünde de¤il de, kimi diplomatik iliflkiler ve kendilerini pazarlayarak bu s›k›nt›y› atlatmaya çal›flacaklard›r. Onlar da Türkiye’nin izledi¤i politikalar›n farkl› biçimlerini pratiklefltirerek Kürt özgürlük hareketinden kurtulmay› amaçlamaktad›r. Suriye’nin, Arap gücünü kullanarak ve Türkiye’yi arkas›na alarak klasik politikay› sürdürmek istedi¤i görülmektedir. Yine

ABD ile çok fazla karfl› karfl›ya gelmeyen politikalar› da bu çerçevede de¤erlendirmek gerekir.

PJAK’a yönelik sald›r› YNK ile ba¤lant›l› ‹ran’›n, Türkiye’nin Kürt özgürlük hareketini bast›rma politikas›na tam destek verdi¤i aç›kt›r. Türkiye’nin Kürt özgürlük hareketini ABD eliyle bast›rmas›ndan da büyük memnunluk duyacakt›r. Türkiye’nin kendileri için de savaflt›¤›, biçiminde bir anlay›flla hareket etmektedirler. ‹ran, Irak’taki etkisini bile Kürt özgürlük hareketini bast›rma temelinde kullanmay› düflünmektedir. Son zamanlarda PJAK alan›na yönelik sald›r›lar›n› artt›rmas›n› YNK ile ba¤lant›land›rmak yanl›fl olmaz. YNK de ‹ran sald›r›lar›n› gerekçe gösterip HRK gerillalar›n›n Kandil alan›ndan ç›kmas›n› dayatmak istedi¤i görülmektedir. E¤er YNK ba¤lant›l› olmasayd› YNK ve Talabani bu sald›r›lar› sorun yaparlard›. ABD de bu konuda ‹ran’a muht›ra verebilirdi. Ne var ki ne YNK, ne de ABD’den ses ç›kmaktad›r. Êdî Bese hamlesinin Newroz’da ulaflt›¤› düzey ABD, AB ve di¤er ülkeleri mutlaka etkilemifltir. ABD ve Avrupa, Kuzey Kürdistan özgürlük mücadelesinin sa¤lam bir temele sahip oldu¤unu iyi görmüfllerdir. Tasfiye edilmesinin çok zor oldu¤unu daha iyi anlam›fllard›r. Bu nedenle politikalar›nda kimi de¤ifliklikler beklenebilir. Avrupa mahkemesinin PKK’yi terör listesinden ç›karmas›n›n bu sürece denk gelmesi tesa-


Nisan 2008

SERXWEBÛN

düfi de¤ildir. Kürt halk›n›n Êdî Bese hamlesiyle aya¤a kalk›fl› ayn› zamanda, “biz halk hareketiyiz, bizi terörist ilan edemezsiniz” hayk›r›fl›yd›. Bu aya¤a kalk›fl etkisini göstermifltir. AB bundan sonra terörist demeye devam etse de, eskisi gibi siyasi bir etkisi olmayacakt›r. Siyasi ç›karlar gere¤i al›nm›fl siyasi bir karar olarak kalacakt›r. Hukuki temeli tart›fl›l›r bir karar›n etkisi ve meflruiyeti temelsiz kalm›fl olacakt›r. Bu durum Kürt özgürlük hareketinin diplomatik çal›flmalar›n›n etkisini artt›racakt›r. Avrupa Türkiye’yi memnun etmek için eski politikalar›n› sürdürse de, mücadelemizin d›fl dünyadan destek alma imkanlar› her türlü engellemeye ra¤men artacakt›r. Siyasal odaklar düzeyinde olmasa da kamuoyu nezdinde Avrupa’n›n çözüm dayatmas› gündeme gelecektir. Bu durumun da özgürlük mücadelesi için yeni bir geliflme oldu¤u aç›kt›r.

ABD bu savaflfltta aç›k taraf olman›n sak›ncalar›n› gördü ABD 5 Kas›m’da Türkiye’ye tam destek vererek özgürlük hareketine karfl› aç›k bir siyasi savafl içine girdi. PKK’yi Türkiye ile birlikte ortak düflman ilan etti. “PKK, Türkiye’nin ne kadar düflman› ise bizimde o kadar düflman›m›zd›r” dedi. Türkiye’ye siyasi destek verdi¤i gibi, KDP ve YNK’ye bask› yaparak onlar› PKK’nin üzerine sürmek istedi. Türkiye ile Güneyli güçleri PKK’nin ezilmesi temelinde uzlaflt›rmay› ve her iki gücü kendi ç›kar› do¤rultusunda kullanmay› hesapl›yordu. Bu politika esas olarak ABD’nin yüzünü giderek Türkiye’ye dönmesi anlam›na geliyordu. Giderek Türkiye’nin daha etkin olaca¤› bir siyasi durum ortaya ç›karacak bir yaklafl›m› benimsemiflti. Ne var ki Kürt özgürlük hareketi bu oyunlar› bozdu. Kürt özgürlük hareketinin ve bir bütün olarak Kürtleri dikkate almayan bir politikan›n ABD için daha ciddi olumsuz sonuçlar ortaya ç›karaca¤› gösterildi. Özellikle fiubat ve Mart direniflleri, ABD’nin Kürt özgülük hareketine karfl› politikalar›n› tümden de¤ifltirmese de, Kürt özgürlük hareketi üzerinde istedi¤i gibi oynayamayaca¤›n›

5 Türk devletinin PKK’yi ezip ondan sonra tüm parçalardaki Kürt halk›n›n “T özgürlük özlemini bo¤ma sald›r›s›na karflfl›› gerillan›n direniflflii dört parçay› da ruhen birleflflttirmiflflttir. Ulusal duygu Kürtlerde ilk defa bu düzeyde pekiflflm miflflttir. Çünkü Zap’ta gösterilen direniflfliin kendi öz güçleri oldu¤u bilinciyle bu direniflfltten fazlas›yla gurur duymuflflttur Oramar türküsünün memesi, Oramar’da hem Türk devletinin darbe tüm Kürtlerin dilinden düflflm yemesi, hem de Türk askerlerinin esir al›nmas› nedeniyledir” gösterdi. Bu savaflta aç›k taraf olman›n sak›ncalar›n› gördü. ABD, Türkiye’ye destek vermeye devam etse de, bu 5 Kas›m sonras› planlad›¤› gibi yürümeyecektir. Art›k Güney Kürdistanl› güçler üzerinde eskisi gibi PKK bask›s› yapma imkanlar› azalm›flt›r. E¤er Kürtler bölgede dikkate al›nacak bir halk olacaksa PKK’ye daha dikkatli bir yaklafl›m göstermesi gerekti¤ini anlam›flt›r. ABD önümüzdeki dönemde Türkiye’den s›n›rl› baz› ad›mlar atmas›n› isteyebilir. Çünkü Türkiye’nin mevcut politikas› tüm Kürtleri PKK etraf›nda topluyor. Türkiye halen iflbirlikçi bile olsa bir çözümden yana de¤ildir. Türkiye, inkarc›l›¤› eskisi gibi sürdürmek istiyor. Kimli¤i tan›mamada ve e¤itimin anadilde olmas›n› kabul etmemede ›srarl›d›r. Ben kimlik tan›r ve e¤itimin anadilde olmas›n› kabul edersem seksen y›ll›k politikam bofla gider, diye düflünüyor. ‹nkarc› politikay› derinlefltirece¤i asimilasyonla nihai olarak tamamlamak istiyor. Baflbakan Erdo¤an’›n belirtti¤i gibi, insanl›k suçunu sonuna kadar ifllemede ›srarl›d›r. ABD ve Türkiye politikalar› önümüzdeki dönemde Türkiye’nin bu kat› yaklafl›m› nedeniyle baz› sorunlarla karfl›laflabilir. ABD Türkiye’nin Kürt inkarc› politikalar›n›n kendi politikalar›n› da bofla ç›kard›¤›n› görerek s›n›rl› baz› ad›mlar at›lmas› çal›flmas› içine girebilir. Çünkü ABD’nin, Türkiye’nin inkarc› politikalar›n› nas›l destekledi¤ini Kürt özgürlük hareketi mücadelesiyle teflhir etmifltir. E¤er direnifl olmasayd› ABD, Türkiye’nin politikalar›n› aç›kça desteklemeye devam edecekti. Hatta Türkiye’nin bir terör örgütünü tasfiye etti¤ini belirterek Türkiye’ye destek verme politikas›n› meflrulaflt›racakt›. Ne var ki halk›n aya¤a kalk›fl› ABD’nin inkar ve imha hareketini

destekledi¤ini tüm dünyaya ilan etmifltir. Bu nedenle ABD eski politikalar›nda rötufl yapma ihtiyac› duyacakt›r.

Güney Kürdistan halk› savaflfl›› an› an›na ve iliklerine kadar yaflflaam›flfltt›r Bu direniflin Kuzey Kürdistan’dan sonra en fazla etkiledi¤i parça Güney Kürdistan olmufltur. Güney Kürdistan halk› savafl› an› an›na ve iliklerine kadar yaflam›flt›r. Türk devletinin Güney Kürdistan’a kolayca girmesinin Güney Kürdistan için süreklileflecek bir tehdit olaca¤›n› anlam›flt›r. PKK tasfiye oldu¤unda ya da etkisizleflti¤inde s›ran›n kendilerine gelece¤ini bildiklerinden tüm yürekleri gerillan›n yan›nda olmufltur. Türk devletinin bu operasyonla Güney Kürdistan halk›n›n da iradesini k›rmay› hedefledi¤ini fark etti¤inden, ilk günden son güne kadar Güney Kürdistan halk› duyarl› davranm›flt›r. Bamernê hava alan›nda ç›kan Türk tanklar›n›n önüne kendilerini atmalar›, gerilla direniflinin anlam›n› çok iyi anlad›klar›n› göstermifltir. Güney Kürdistan halk›n›n bu direnifli çok de¤erlidir. Çünkü d›fl güçlerin ve Türkiye’nin Kürdistan halk› üzerindeki oyunlar›n› bofla ç›karmada önemli bir rol oynam›flt›r. Bamernê halk› bu direnifliyle Güney Kürdistan halk›n›n nas›l davranmas› gerekti¤ini de ortaya koymufltur. Bamernê de halk›n tanklar›n önüne geçmesi tüm Güney halk›n› etkilemifltir. Güney halk›n›n gerillan›n direniflinin arkas›nda olmas›n› sadece verilmifl bir destek olarak görmemek gerekir. Güney halk›n›n bu duruflu bundan sonra Güney Kürdistanl› güçlerle PKK’nin karfl› karfl›ya getirilmesini zorlaflt›rm›flt›r. Önceleri de Güneyli


SERXWEBÛN Nisan 2008

6 güçler biz PKK’ye karfl› savaflmay›z, diyorlard›. Bu her an de¤iflecek bir söylemdi. Daha çok Kürdistan halk›n› etkilemek için söylenmifl sözlerdi. Ancak Güney halk›n›n bu tutumundan sonra gerçek anlamda Güneyli siyasi güçlerin PKK’ye karfl› eskisi gibi savafl açmalar› zorlaflm›flt›r. Bunun hem ulusal, hem de siyasi de¤eri vard›r. fiimdiye kadar Kürt özgürlük hareketine karfl› yap›lan tasfiye planlar›n›n tümünde Güneyli güçlere rol verilmek istenmifltir. Türkiye kendi baflaramad›¤› ifli Kürtlere yapt›rmaya çal›flm›flt›r. Türk devletinin son y›llarda politikas›n›n tümü Güney Kürdistanl› güçleri PKK’nin üzerine sürme üzerine kurulmufltur. D›fl politikas›nda esas hedef, Güneylilerin PKK’yi tasfiye plan›n›n içine dahil edilmesidir. Türkiye’nin ABD üzerinde yürüttü¤ü tüm diplomatik çal›flmalar›n hedefi de bunu sa¤lamaya yönelik olmufltur. Çünkü Güney Kürdistanl› güçler ve onlar vas›tas›yla Türkiye içindeki baz› Kürt çevreleri tasfiye politikas› içine sokulmadan baflar›l› olamayacaklar›n› düflünmektedirler. Türkiye eskiden de Güneyli güçleri yan›na alarak gerillan›n üzerine yürümüfltür. Türkiye günümüzde de bunu gerçeklefltirmeyi hedefliyordu. Ne var ki Êdî Bese hamlesi, Zap direnifli ve Newroz’da zirveleflen özgürlük devrimi Güneyli güçlerin tasfiye planlar›n›n içine sokulmas›n› zorlaflt›rm›flt›r. Bunu sa¤layan Zap direnifli ve Güney Kürdistan halk›n›n gerilla direnifline sempati duymas›d›r. Güney Kürdistan’da gerilla ayn› zamanda Güney Kürdistan halk›n›n da meflru savunma gücü olarak görülmektedir.

Mart ay› tüm parçalarda demokratik bir ulusal birlik ortaya ç›kard› Türk devletinin PKK’yi ezip ondan sonra tüm parçalardaki Kürt halk›n›n özgürlük özlemini bo¤ma sald›r›s›na karfl› gerillan›n direnifli dört parçay› da ruhen birlefltirmifltir. Ulusal duygu Kürtlerde ilk defa bu düzeyde pekiflmifltir. Çünkü Zap’ta gösterilen direniflin kendi öz güçleri oldu¤u bilinciyle bu direniflten fazlas›yla gurur duymufltur. fiimdiye kadar devletler istedi¤i za-

man Kürtlere sald›r›r, yakar-y›kard›. Bu nedenle gerillan›n NATO’nun ikinci büyük ordusuna karfl› gösterdi¤i büyük direnifl tüm Kürtlerin gururu olmufltur. Kürtler sald›r›larla sürekli iradesi k›r›lan bir halk oldu¤u için gösterilen direnifl karfl›s›nda ister PKK’li olsun ister olmas›n tüm Kürtler gerillan›n yan›nda yer alm›flt›r. Oramar türküsünün tüm Kürtlerin dilinden düflmemesi, Oramar’da hem Türk devletinin darbe yemesi, hem de Türk askerlerinin esir al›nmas› nedeniyledir. Gabar, Oramar ve Zap direnifli Newroz’da halk›n aya¤a kalkmas›na yol açm›flt›r. Tüm Kürdistan halk› 2008 Newroz’undan çok fazla etkilenmifltir. 2008 fiubat ve Mart ay› tüm parçalarda demokratik bir ulusal birlik ortaya ç›kard›. Kürtler ilk defa bu düzeyde duyguda ortaklaflt›. Kuzey Kürdistan ve Türkiye’de çok yeminli PKK düflmanlar›n›n bile bu dönemde sessiz kalmalar› bu ulusal duygu birli¤inin geldi¤i gücü gösterir. Bu nedenle Kürdistanl› siyasi güçler art›k eskisi gibi istenildi¤i zaman birbirine karfl› kullan›lamaz. Bu durum sömürgecili¤in flimdiye kadar kulland›¤› bir arac› ifllemez hale getirmifltir. Bunu sa¤layan esas olarak Kürt halk›nda geliflen demokratik ulus bilincidir. Siyasi örgütlerden çok, halk›n tutumunun bu durumu ortaya ç›kard›¤›n› bilmek gerekir. Bu nedenle tüm Kürt siyasi gruplar› 2008 fiubat ve Mart’ta Kürt halk›n›n ortaya koydu¤u ulusal birlik tutumunu dikkate almak zorunda kalacakt›r. Bu nedenle bu süreçteki direnifller ve halk›n aya¤a kalk›fl› ulusal politika düzeyinde de tarihsel sonuçlar yaratm›flt›r. Güneyli güçler de art›k eskisinden daha fazla farkl› tutum içine gireceklerdir. Bizim istedi¤imiz ulusal birlik politikalar›na olumlu yaklaflmalar› söz konusu olmasa da, ABD ve Türkiye’nin bask›lar›na eskisinden daha fazla direnme durumunda olacaklard›r. Daha iradeli politika izlemeleri geliflebilir. Çünkü halk›n duruflu onlar› böyle bir politikaya zorlamaktad›r. Güney Kürdistan halk›, gençli¤i, kad›n› ve sivil toplum örgütlerinde demokratik ulusal bir çizgi geliflmektedir. Eskiden herhangi bir parti iste-

di¤i zaman kamuoyunu yönlendirirken art›k Güneyde de bu partiler d›fl›nda kamuoyu oluflturan ve demokratik irade ortaya koyan bir güç de oluflmaya bafllam›flt›r. Bu geliflmeyi de olumlu görmek gerekir. Kürt özgürlük hareketinin hem direnifli, hem de demokratik ulusal duruflu Güney halk›n› ve çeflitli toplumsal kesimleri olumlu etkilemektedir.

PKK’nin etkisizleflflttirilmesi bir yana direnen bir güç oldu fiunu rahatl›kla söyleyebiliriz, Kürdistan’da yaflanan demokratik ulusal geliflmeyle birlikte, bir siyasi partinin istedi¤i zaman istedi¤i gibi kamuoyunu yönlendirme gücü eskisi gibi olmayacakt›r. Do¤ru yaklafl›m gösterirlerse halk›n deste¤ini alabilecekler, aksi durumda Kürt kamuoyu bu siyasi güçlere destek vermeyecektir. Bu aç›dan Güney Kürdistanl› güçler de art›k halk›n sesine kulak vereceklerdir. Yaln›z Güney Kürdistan halk›n›n de¤il, tüm parçalardaki halk›n sesine kulak vereceklerdir. Kürdistan’daki siyasi güçlerle demokratik kamuoyu aras›ndaki bu dinamik olumlu etkileflim Kürdistan halk›n›n özgürlük ve demokrasi mücadelesi aç›s›ndan çok olumlu sonuçlar do¤uracakt›r. fiunu belirtebiliriz; Kürdistan siyasi güçleri aras›nda daha fazla iliflki kurman›n hem siyasi, hem toplumsal etkenleri eskiye göre daha fazla artm›flt›r. En az›ndan birbirlerine karfl› olmayacaklard›r. Hatta dolayl› destek verme durumlar› da geliflebilir. Kürtler aras› savafl hiç k›flk›rt›lamaz demiyoruz, ama eskisine göre bu tehlike azalm›flt›r. ABD, Türkiye’nin yapaca¤› kara operasyonunda belirli düzeyde sonuç alaca¤›n› düflünüyordu. Böylece Türkiye’yi biraz memnun etmifl olacakt›. KDP’nin Türkiye’nin hassasiyetlerini daha fazla dikkate alaca¤› bir siyasi durum ortaya ç›kacakt›. Böylece Türkiye ve KDP’yi bir noktada buluflturacak, PKK, ABD’nin bölgedeki politikalar›na sorun yaratan konumdan ç›kacakt›. Ne var ki ABD’nin düflündü¤ü olmad›. PKK’nin etkisizlefltirilmesi bir yana, direnen bir güç oldu¤u bir daha


Nisan 2008

SERXWEBÛN

görüldü. Türkiye’nin pozisyonu güçlenme yerine zay›flad›. KDP, daha fazla ABD-Türkiye politikas›na uyumlu hale getirilmek istenirken, KDP’nin daha iradeli tutum tak›nmas›na yol açacak bir siyasal durum ortaya ç›kt›. ‹ran ve Suriye de, Türkiye’nin operasyonla kendilerini de rahatlataca¤›n› hesapl›yorlard›. Ne var ki bir çok çevrenin hesab› bofla ç›kt›. Direnen halk ve direnen özgürlük gerillas› bu süreçte kazançl› ç›kt›. Yine birçok güç hayal k›r›kl›¤›na u¤rad›. Kendi kendilerine, nas›l böyle oluyor, dediler.

‹slamc› siyasi kesimler cumhuriyet döneminde devletten d›flflllanm›flfltt›r Türkiye devleti içinde eskiden beri güç olan klasik iktidar bloklar› ile ‹slamc›lar aras›nda bir so¤ukluk olmufltur. ‹slamc› siyasi kesimler cumhuriyet döneminde devletten d›fllanm›flt›r. AKP iktidar› bu engeli aflarak siyasal ‹slam› devlet içine yerlefltirmek istemifltir. Ancak önüne engel ç›kar›lm›flt›r. AKP bu engeli ortadan kald›rman›n en kolay yolu olarak Kürt sorununda klasik politikan›n savunuculu¤unu yapmay› tercih etmifltir. Ordu bunu görerek daha da bast›r›p AKP’yi tamamen savafl hükümeti haline getirdi. 22 Temmuz’dan sonra Kürt halk›n›n inkar ve imhas›na dayal› sald›r› bafllatt›. Bu politikalar› tüm siyasi ve sosyal kesimler destekledi. Nitekim sol ya da sol liberal oldu¤unu söyleyen çevreler bile, PKK silah b›rakmal›d›r, diyerek teslimiyet dayatmas› yapt›lar. Kürt özgürlük ha-

7 reketini bitirme ittifak› bu düzeyde genifl bir yelpazede oluflturulmufltur. Kürt halk›n›n Önderli¤ini sahiplenmesi, AKP’nin Kürdistan’da geriletilmesi ve Zap direnifli bu ittifak› da¤›tt›. AKP’ye verilen rol yerine getirilmeyince, destek ya da bir süre sessiz kalma politikas› da terk edildi. Devleti ele geçirmek isteyen gruplar aras›ndaki kavga böyle bafllad›. PKK’yi bitirmekte ortaklaflan iki güçte y›pranm›flt›. AKP de, ordu da bu süreçten y›pranm›fl olarak ç›kt›. fiimdi her ikisi de bu y›pranm›fll›k sonucu çok aktif politika izleyemiyor. Ordu y›prand›¤› için ortaya ç›kan bu kavgay› flimdilik sessiz seyrediyor. Kendisini toparlamak için sessizli¤i ye¤liyor. Pozisyonunu güçlü gördü¤ü anda derhal a¤›rl›¤›n› koyacakt›r. Kara Kuvvetler Komutan›n›n AKP ile ulusalc›lar aras›ndaki sorunlara de¤inmeden Kürt sorunu konusundaki sert ç›k›fl› böyle anlafl›lmal›d›r. Yeniden hamle yapmas›n› sa¤layacak en uygun konu olarak Kürt karfl›tl›¤›n› görmüfltür. Çünkü tüm taraflar›n klasik inkarc› politikay› sürdürdü¤ü dönemde bu bir atak gibi görülecektir. Di¤er yandan Kürt karfl›t› bu ç›k›flla, aran›zdaki kavgay› b›rak›n, yine bu politika etraf›nda birleflin mesaj› vermifltir. Mevcut durumda bu kavgay› bir taraf›n kazanmas› düflünülemez. AKP belirli bir geri ad›m atarak ‹slamc› yüzünün Kürt özgürlük hareketine karfl› kullan›lmas› pozisyonunu sürdürecektir. Senin rolün bu kadard›r, sana verilen bu rolü devleti ele geçirmede kullanamazs›n, denilerek tümden bi-

tene kadar AKP’nin bu rolü üstlenmesi istenecektir. AKP demokratik ad›mlar atacak iradeye sahip olmad›¤›ndan kullan›l›p posas› ç›kt›ktan sonra siyasi arenadan çekilecektir. AKP devleti ele geçirme mücadelesini bir süre sonra b›rakabilir. Klasik inkarc› siyaset taraf›ndan kullan›lan bir özel savafl hükümeti olarak yoluna devam edebilir. Yoluna devam etmesi, kapat›l›p biraz terbiye edildikten sonra gerçekleflmesi söz konusu olabilece¤i gibi, AKP söz ve tutumlar›yla terbiye oldu¤unu gösterirse kapat›lmadan da yoluna devam edebilir. fiu a盤a ç›km›flt›r; demokratikleflme mücadelesi vermeyen her güç devleti ele geçirme kavgas›na girdi¤inde mutlaka terbiye edilmifl olarak klasik politikalar›n parças› haline gelir. Daha do¤rusu, klasik politikalar›n toplumu aldatmak için kulland›¤› araçlara dönüflürler. ‹ster sol, ister sa¤, ister ‹slamc›, ister baflka bir kimlik ad›na yap›ls›n, devleti ele geçirme mücadelesi demokrasi mücadelesi vermeyenler için devlete teslim olmakla sonuçlan›r. Bu gerçek yaln›z Türkiye siyasetinin de¤il, demokratikleflme d›fl›nda güç olmak isteyen tüm dünyadaki güçler için de geçerlidir. Devleti ele geçirme siyasetinin diyalektik kanunu budur.

Kürt sorununun çözümsüzlü¤ü ortaya kriz ç›karm›flfltt›r AKP flimdi ABD ve AB’den ald›¤› destekle bu kanunu bozup, devleti ‹slamc› güçlerin eline geçen bir ayg›ta dönüfltürmek istiyor. ABD ›l›ml› ‹slam projesi nedeniyle buna destek verir mi, yoksa sadece hükümet olmas›yla s›n›rl› kalmas›n› m› ister bunu zamanla görece¤iz. Ancak Türkiye söz konusu oldu¤unda ABD’nin de Türk devleti gibi sadece bir kullanma politikas› izlemesi daha kuvvetli bir olas›l›kt›r. Türkiye’nin tamamen siyasi ‹slam›n eline geçmesini ne ABD, ne AB, ne de ‹srail’in isteyece¤ini sanm›yoruz. Dolay›s›yla AKP oynayaca¤› rol kadar rant elde edecek bir parti olmaktan öteye gidemeyecektir. Zaten AKP’nin içinde kendini böyle bir rol ile palazland›rmak isteyen önemli bir çevre var.


SERXWEBÛN Nisan 2008

8 Gelinen aflamada Kürt sorununun çözümsüzlü¤ü kriz ortaya ç›karm›flt›r. Bu bir krizdir, ancak Kürt sorununun çözümsüzlü¤ü ve demokrasi eksikli¤inden kaynaklanan bir krizdir. fiu anda Türkiye’de siyasi olarak etkin olan güçler demokratik zihniyette olmad›klar› için Kürt sorununu çözemiyorlar. Bu da kriz yarat›yor. Kürt sorununu, dolay›s›yla krizi askeri yöntemlerle çözeceklerini san›yorlard›. Ne var ki tarih kan›tlamaktad›r ki, sorunun üzerine askeri yöntemlerle gider de k›l›çla kördü¤üm çözülmezse kriz daha da derinleflir. Ortaya ç›kan krizi aflman›n yolu, baflka yöntemlerle çözüm aramaktan geçer. Türkiye’de bu yola yönelecek siyasi bir irade ortada yoktur. Mevcut siyasi aktörler yaflamlar›n› Kürt halk›n›n inkar politikas› üzerine kurmufltur. Klasik iktidar bloklar› eskiye devam diyor. AKP de Kürt karfl›tl›¤› üzerinden ekonomik ve siyasi rant elde ediyor. Siyasal ‹slam bu güne kadar kendisine güç olma imkan› sa¤layan bu politikay› b›rakm›yor. B›rakmak da istemiyor.

Türkiye’de demokrasi güçleri alternatif haline gelmelidir Bu durum karfl›s›nda baflka alternatiflerin devreye girmesi gerekiyor. Türkiye’deki krizden ç›kman›n baflka yolu görünmüyor. Siyaseti rant kap›s› haline getiren siyaset tarz› nedeniyle siyasi çevreler bu konuda yeni bir fley gelifltiremezler. Bu nedenle Türkiye’deki demokrasi güçlerinin bir araya gelerek alternatif bir güç haline gelmeleri gerekir. Demokratik siyasetçiler, ayd›nlar, yazarlar ve demokrasi mücadelesi içindeki sivil toplum örgütleri bir araya gelerek bu krize müdahale edebilirler. Êdî Bese hamlesi, fiubat ve Mart direnifli bunun imkan›n› her zamankinden daha fazla artt›rm›flt›r. Kürdistan ve Türkiye’de ordu flöyle, AKP ve CHP böyle, sorunu çözecek bir güç yok, bu ifl nas›l çözülecek, gibi negatif yanl›fl de¤erlendirmeler var. Bu anlay›fl, çözümü hep egemen s›n›f siyasetçisinden bekleme anlay›fl›d›r. Halk›n iradesinin sorunun çözümündeki rolünü görmemektir. Türkiye’deki egemen s›n›flar›n sorunlar› çözme

gücünü yitirdi¤i bir süreçte demokratik halk güçleri için çözüm alternatifi olabilme imkan› daha fazla artm›flt›r. Demokrasi güçleri birleflirse güçlü bir çözüm gücü olabilirler. Demokrasi güçlerinin da¤›n›kl›¤› ve zay›f görünmeleri, halk›n gücüne inançs›z olanlarda yan›lg›lar ortaya ç›karmaktad›r. Küçük küçük görünen halk güçleri da¤›n›k olmaktan ç›ks›n ve bir araya gelsin görülecektir ki, Türkiye’nin en büyük siyasi gücü ortaya ç›kacakt›r.

Çok renkli ve çeflfliitli olmak demokrasinin bir gere¤idir Siyasi ‹slamc›lar›n gücü yüzde on befli geçmez. Ne var ki sahte demokrasi umutlar› yaratarak yüzde k›rk yedi oy ald›lar. Bu oran içinde en az yüzde otuz demokrasi isteyen güçlerin oyu vard›r. Demokratik zihniyetli olup AKP’ye oy vermeyen en az yüzde yirmilik bir oyunda oldu¤u düflünülürse bir demokratik ittifak›n gücü ortaya ç›kar. 1977’de yüzde k›rk iki oy alan Ecevit, bu oylar›n tümünü demokratik söylemlerle ald›. Türkiye’de o günden bu güne demokrasi özlemleri azalmam›flt›r. Dolay›s›yla demokratik bir hareketin alternatif olma ve sorunlar› çözme f›rsat› ortaya ç›km›flt›r. Baz› çevre ve kiflilerin, flunun ne gücü var, ne oyu var, demesine kesinlikle kat›lm›yoruz. Yüzde bir bile çok önemlidir. Hatta daha az olsa bile de¤erlidir. Bunlar bir araya geldi¤inde önemli ve de¤erli bir güç ortaya ç›kar›rlar. Bunu herkes görmelidir. 2003 seçiminde Kemal Dervifl oyun bozanl›k yapmasayd› ‹smail Cem yüzde otuz oran›nda bir oy alacakt›. Birlik görüntüsü da¤›l›nca ancak yüzde iki alm›flt›r. 22 Temmuz seçimi öncesi Do¤ru Yol ve ANAP birleflmesinde bir pürüz ç›kmasayd› en az yüzde yirmileri aflan bir oy alacaklard›. Ama birleflme olmay›nca dibe vurdular. Kald› ki demokrasi güçleri siyasi güçlerini birlefltirerek daha fazla sinerji yaratabilirler. Yaratmal›lar da. Demokrasi umudunun t›ls›m› bir ittifak› uçurur. Bunu görmemek, çok yüzeysel ve dar bir mant›kla ifle bakmak

olur. AKP bile bir demokratik ittifak havas› yaratarak 2003’te hükümet oldu. Türkiye’de demokrasi güçleri sadece birlik olduklar›nda önemli güç haline gelir. Zaten demokratik olman›n gere¤i farkl› düflüncelerle var olur. Önemli olan bunlar› ortak bir programda birlefltirmektir. Çok renkli ve çeflitli olmak demokrasi güçlerinin zaaf› de¤ildir. Bu demokratik zihniyetin bir ifadesidir. Ancak da¤›n›k, parçal› ve herkesin “benim dedi¤im” demesi demokratik zihniyete terstir. Demokratik güçlerde bugün görülen befl tane yüzde bir oyluk siyasi güç bir araya geldi¤inde yüzde yirmi befl oy olur. Yeter ki tutarl› olsunlar ve halka umut versinler. Kald› ki, Türkiye’de demokratik bir hareketin potansiyeli yüzde elliyi aflar. Bu abart› de¤il, gerçekçi rakamd›r. Yeter ki gerçek bir demokrasi program›yla ortaya ç›k›ls›n. Sonuç olarak: Ortada alternatif yok. Türkiye krize mahkumdur, bu kriz devam eder, yaklafl›m› Türkiye ve Kürdistan halk›n›n demokrasi özlemlerini yok saymakt›r. Kürt halk önderi y›llard›r bofluna “zeytin dal›” ya da “gökkufla¤›” hareketi demiyor. Bugün Latin Amerika’da sol demokratlar›n arka arkaya hükümet olmalar› demokratik ittifaklarla olmufltur. Binde birlik siyasi güçler bile ciddiye al›narak mevcut sonuçlar ortaya ç›km›flt›r. E¤er eskisi gibi, flunun-bunun ne gücü var, denilirse Türkiye’de egemen s›n›flar›n eline bak›lmaya devam edilir. Biz krize çözüm olarak, sol demokrat oldu¤unu tan›mlayan tüm güçlerin bir araya gelerek demokrasi özlemi içinde olan sosyal demokrat ve liberal demokrat çevrelerde bile umut olacak bir program ve hareket tarz›yla ortaya ç›kmalar›n› görüyoruz. Kürt halk önderi ilkeleri anti tekel, demokrasi ve bar›fl olarak ortaya koydu. E¤er Türk solunda var olan kendini dayatma, dar ideolojik yaklafl›mlar b›rak›l›r, pratikleflmenin siyaseti yap›l›rsa Türkiye’de demokrasi ve özgürlük hamlesi bafllar. Türkiye’ye demokrasi ve Kürdistan’a özgürlük böyle bir platforma sa¤lanabilir. Bunun imkan› da, f›rsat› da önümüze gelmifltir. Un, ya¤, fleker vard›r. S›ra helva yapmay› bilen ustalara kalm›flt›r.


Nisan 2008

SERXWEBÛN

9

APOCULAfiARAK GERÇEK ‹NSAN OLMAK Neden tüm insanlar›n (mikro-kozmoslar›n) geliflfliine sevinilmemektedir. Neden herkesin de¤il de kimilerinin “N do¤umu, varl›¤› için ‘iyi ki do¤dun!’ denmektedir. Yaflflaam kirletilmiflflttir de ondan. Yaflflaam ihanete u¤rat›lm›flfltt›r da ondan. Kendi özüne ihanet eden-ettirilen insanlar taraf›ndan -güçlerini yapmak için de¤il, bencillikleri için y›kmak amaçl› kullanm›flflllard›r- hastal›kl›, anormal bir toplum ve birey yarat›lm›flfltt›r da ondan. Herkeste iki gözün, iki kula¤›n, elin-kolun olmas› insan oldu¤u anlam›na gelmez. ‹nsan olmak, öze göre olmak, kendisinin mikro-kozmos oldu¤unu bilmektir” Kürtler do¤umlara pek de sevinen bir halk de¤ildir Kürtler’de pek gelenekselleflmemifl, al›fl›k olunmayan bir fley yaflan›yor: Do¤um günü kutlan›yor. Tabi herkesin do¤um gününü kutlam›yorlar Kürtler. Önderlerinin do¤um günlerini kutluyorlar. Hem de büyük bir coflku, heyecan duyarak kutluyorlar. ‹flkence görme, tutuklanma pahas›na büyük bir kat›l›m sergileyerek bunu gerçeklefltiriyorlar. Kendisine ait olmaya bafllam›fl bir halk olarak Kürtler, kutsal belledikleri bugünü de bir direnifl, mücadele gününe çevirmifllerdir. Kürtler asl›nda do¤umlara pek de sevinen bir halk de¤ildir. Do¤umun neye, nereye ve nerede gerçekleflti¤idir önemli olan. Herkesin anlaml› bir bütünlük içinde yaflad›¤›, tüm insanlar›n de¤erinin sonsuz oldu¤u bilinçli bir toplumda do¤umun karfl›lan›fl biçimi farkl›d›r; anlams›zl›klarla yüklü bir yaflama do¤ru gerçekleflen bir do¤umun karfl›lan›fl biçimi farkl›d›r. Kürtler iyi ve güzel bir yaflam yaflam›yorlar ki birilerinin bu yaflama kat›l›mlar›n› hofl karfl›las›nlar, buna sevinsinler. Kürtler hala sömürgecilik alt›nda imha edilmek istenen bir halk olarak, normal bir yaflama kavuflmufl de¤iller. Her yeni do¤ufl; egemenlerce halka reva görülen kimliksizli¤e, sefalete, bask›-zor alt›nda iflkenceye dönüfltürülen yaflama olan bir kat›l›md›r.

Kürtlere yönelim bir uygarl›k yönelimidir Kürtler befl bin y›ld›r tarihin sapk›nl›¤› olan uygarl›k güçlerince yola getirilmek, fethedilmek istenen bir halkt›r. Kürtler bugün haklar› en fazla gasp edilmifl, normal insanlardan say›lmayan bir kategoride tutulmak istenen bir halkt›r. Egemenlikçi sistemin topyekün bir sald›r›yla talepsiz k›lmak, kendi içinde eritmek istedi¤i bir halkt›r. Befl bin y›ll›k s›n›fl› uygarl›k döneminde, egemenlerce sistemi en fazla tasfiye edilmifl bir halkt›r Kürtler. Zira insansal varoluflun tezi, ilk toplum biçimi olan do¤al toplumun en nitelikli döneminin yafland›¤› neoliti¤in yarat›c›lar› olan bir halkt›r. Geliflimini, do¤al toplumun demokra-

tik-komünal, özgürlükçü de¤erlerinin geriletilmesine, bast›r›lmas›na endekslemifl olan ve ancak böylelikle geliflebilecek olan hiyerarflik devletçi sistemle Kürtler aras›ndaki mücadele, bu nedenle bir de¤erler, farkl› toplumsal sistemlerin çat›flmas›d›r. Kürtlere yönelim, bir uygarl›k yönelimiyken, Kürtlerdeki durufl da varl›¤›n› sürdürmeye çal›flan do¤al toplum de¤erlerinin durufludur. Kürtlerde tarihin her dönemindeki demokratik komünal de¤erlerdeki ›srar -ataerkilli¤in etkisiyle büyük afl›nmalar› yaflasa, uygarl›k hastal›klar›na kap›lsa da- c›l›z da olsa varl›¤›n› sürdürmüfltür. Ama uygarl›¤›n geliflimi bafll› bafl›na bir Kürt sisteminin yenilgisi olarak ele al›nabilir. Kürtler art›k o müthifl yarat›c› halk olmaktan ç›km›flt›r. Tarihin en büyük devrimi anlam›na gelen neolitik devrimi -ki bu devrim halklaflma ve insanlaflman›n geliflimi için gerekli olan maddi koflullar›n yarat›m› anlam›na gelir- yaratacak denli güçlü olan bilinç, yerini bilimden, geliflmeden bir mahrumiyete b›rakm›flt›r. Yaflam art›k hep kendini tekrar eden, yarat›c›l›ktan yoksun bir yaflamd›r. Al›flkanl›klardan örülü bir kördü¤ümdür atalar›ndan kendilerine kalan. Tan›nmayan bir kimlik, imha edilmek istenen bir halk gerçekli¤i, eski kutsall›¤›n-


SERXWEBÛN Nisan 2008

10 dan ve kabiliyetinden s›yr›lm›fl, bilinçten yoksun, s›radan bir yaflam tarz›. Dünyan›n hiçbir yerinde görülmeyen, potansiyeli evrensel oldu¤undan evrensel çapta sergilenen bir tahakküm gerçe¤i. Yoksunluk, adeta al›n yaz›s›d›r. Yaflam emaresi güçlü olmayan bir halka her yeni kat›l›m (do¤um), tüm bunlara ortak olmaya, yükü daha da a¤›rlaflt›rmaya gelifltir art›k. Kürtlerde yeni do¤um, gelecek vaat etmemeye, bitifle bir ortakl›kt›r.

Do¤a en etkin gerçekleflflm mesini insanda sa¤lamaktad›r Halbuki her do¤um bir yarat›md›r. Do¤um, yaratma potansiyelinin, yapma gücünün harekete geçmesidir. Potansiyel enerjinin kinetik enerjiye dönüflümü olarak da tan›mlanabilir. Bir gerçekleflmedir. Hegel’in mutlak tinindeki (tanr›, ruh) her fleylik-hiçbir fleylik diyalektidi¤idir do¤umda iflleyen. Do¤um öncesi hali, potansiyel olarak her fleylik; gerçekleflmemifl, vücut bulmam›fll›k olarak da hiçbir fleyliktir. Do¤um, potansiyelin kendini gerçekli¤e kavuflturmas›d›r, biçim kazanmas›d›r. Varolufl böyle gerçekleflir zaten. Her Kürt bireyi bir gerçekleflme olarak, asl›nda halk potansiyelinin özünün bir d›flavurumudur. Her Kürt bireyi, en genel anlamda da her insan, ürünü oldu¤u toplumsal gerçekli¤in kapasitesini, gücünü bir toplumsal gen olarak bünyesinde tafl›r. Onda dile gelen do¤ad›r, do¤a kendini nas›l ki bir bitkide, hayvanda, taflta vb var ediyorsa, biçim kazan›yorsa insanda da en yetkin -bilinebilir- gerçekleflmesini sa¤lamaktad›r. Zaten insan için yap›lan mikro-kozmos tan›m› bu gerçekli¤in bir ifadesi oluyor. Peki özelde Kürtlerde, genelde de tüm insanl›kta neden tüm insanlar›n (mikro-kozmoslar›n) gelifline sevinilmemektedir. Neden herkesin de¤il de kimilerinin do¤umu, varl›¤› için “iyi ki do¤dun!” denmektedir. Yaflam kirletilmifltir de ondan. Yaflam ihanete u¤rat›lm›flt›r da ondan. Kendi özüne ihanet eden-ettirilen insanlar taraf›ndan -güçlerini yapmak için de¤il, bencillikleri için y›kmak amaçl› kullan-

Rêber Apo dört duvar aras›nda olsa da bugün insanl›¤›n en “R özgür gerçekleflflm mesidir. O sadece tekil bir varl›k de¤ildir. Onda dile gelen sadece bir halk da de¤ildir. Onda dile gelen genel bir insanl›kt›r. S›n›r›, evrenin sonsuzlu¤udur. Büyüklü¤ü, evrenselli¤i bundan gelmektedir. Bu gerçeklik onu egemenlikçi sistem aç›s›ndan en büyük düflflm man yaparken, öte taraftan insanl›k için de en büyük özgürlükçü ve gerçek yaflflaam› yaratan k›lmaktad›r” m›fllard›r- hastal›kl›, anormal bir toplum ve birey yarat›lm›flt›r da ondan. Herkeste iki gözün, iki kula¤›n, elin-kolun olmas› herkesin insan oldu¤u anlam›na gelmez. ‹nsan olmak, öze göre olmak, kendisinin mikro-kozmos oldu¤unu bilmektir. ‹nsan olmak, insan›n ekolojik ilkesi olan toplumsall›¤› esas almak demektir. ‹nsan kalmak, toplumsall›kta ›srar etmek demektir. ‹nsan olmak ve kalmak, do¤an›n iflleyifl ilkesi olan birbirini tamamlamay› ve birbiri için var olmay› bilerek ona göre yaflamakt›r. Hiyerarfli, de¤ersizlik ve tahakküm üretmeyen, her fleyin de¤erli oldu¤u canl› bir bütünselli¤i esas almakt›r, insan olmak. ‹nsan kalmak da böylelikle mümkün olabilir. Gerçek insan do¤al toplum insan›d›r. Do¤al toplum do¤an›n dilini konuflur, do¤al insan da do¤al toplum dilini. Böylelikle evren oldu¤unu bilen insand›r, do¤al ve gerçek insan.

c›l›k, bütüncülük, canl›c›l›k, tüm bunlar›n ortaklaflmas› olarak toplumsall›k- o kadar hiyerarflik devletçi sistemden kopmufl demektir. Bir insan ne kadar hiyerarflik-devletçi sistemin de¤ersizlikleriyle yüklüyse - hiyerarfli, tahakküm, iktidar, cinsiyetçilik, her türden parçac›l›k vb tüm bunlar›n toplam› veya anas› olan bireycilik- o kadar insan olmaktan uzakt›r, insanl›k d›fl›d›r. Bu insan sadece biçim olarak insana benzer. Böylesi bir insanda gerçekleflen insan›n güzelli¤i ve yarat›c›l›¤› de¤il, kötülük ve y›k›md›r. Bu insand›r, tüm toplumsal hastal›klar›n ve ekolojik sorunlar›n sorumlusu. Oturdu¤u sofray› pisletircesine, beslendi¤i tüm kaynaklar› kurutan bu insand›r. Sapk›nl›¤›n hem yarat›m›d›r hem de yarat›c›s›.

‹nsanda mücadele yürütenler sistemlerdir

Özcesi insanda yaflanan anl›k mücadele, dualistik yap› sistemseldir. ‹nsanda mücadele yürütenler sistemlerdir. ‹nsan bir tarihsel toplumsal ürün oldu¤undan hiç kimse kendini bu gerçeklikten kurtaramaz, kendini bundan al›koyamaz. Önderli¤imiz bu mücadeleyi -PKK’nin kuruluflundan 1999’a kadarki dönem- devleti hedefleyen yanlar›yla demokratik-komünal de¤erlerin kendisinde yaratt›¤› müthifl gerilim biçiminde kendi flahs›nda ikinci do¤ufl dönemi olarak adland›rmaktad›r. Yaflanan gerginlik, özlem ve amaçlarla bunlara ulaflmak için kullan›lan araçlar›n uyumsuzlu¤undan kaynaklanmaktad›r. Do¤al topluma devletçi yollardan gidilemez; çünkü devlet zaten do¤al toplumun geriletilmesiyle olurken; do¤al topluma dönüfl, de¤er-

Yaflad›¤›m›z hiyerarflik devletçi ça¤da bir olufl olarak yaflanan diyalektik çeliflki, demokratik komünal de¤erlerle (tez) hiyerarflik devletçi sistemin de¤ersizlikleri (anti-tez) aras›ndad›r. Bu çeliflki toplumun komünal özünden sapman›n gerçekleflmesinden bugüne (hiyerarflik dönemden bu yana) her insanda anl›k olarak yaflanmaktad›r. Bu çeliflkinin bedeni olan insan, bu çeliflkiden do¤an mücadelesinin yönüne göre yaflamdaki konumlanmas›n› al›r, uzam›n› böyle bulur. Bir insan ne kadar komünal-demokratik de¤erleri esas al›rsa -özgürlük, eflitlik, adalet duygusu, dayan›flma, paylaflma, yard›mlaflma, tamamlay›-

Do¤al topluma devletçi yollardan gidilemez


Nisan 2008

SERXWEBÛN

lerine kavuflma da devletin ve onun zihniyetinin yaratt›¤› hastal›klardan kurtularak olabilecek bir durumdur.

Önderlikte dile gelen tüm evren insansal varolufl ve tarihtir Önderli¤imiz, flahs›nda dolay›s›yla mücadele prati¤inde yaflad›¤› bu gerginli¤i ‘99 sonras›nda gerçeklefltirdi¤i büyük düflünce gücüyle aflm›flt›r. Bu aflma eyleminin önemi ve sonuçlar›ndan dolay› da bu dönemini “üçüncü do¤ufl” olarak adland›rm›flt›r. Önderli¤imizin gerçek do¤uflu o nedenle bu do¤ufltur. Önderli¤imiz bunu “genelde devlet odakl›, özelde kapitalist modern yaflamdan kopufl” olarak tan›mlad›. Yani uygarl›ktan kopufl! Önderli¤imiz uygarl›¤›n de¤erlerini kabul etmemektedir. Oluflumunu, geliflimini bu de¤ersizliklerin geriletilip ortadan kald›r›lmas›yla sa¤lamaktad›r. Bunu da demokratik-komünal de¤erleri özümsemesiyle elde etmektedir. Önderlikte dile gelen tüm bir evren, insansal varolufl, toplumsal gerçekli¤imiz ve tarihtir. Yani do¤al toplum, do¤al insan özellikleri. Buna ulaflmak öyle kolay de¤ildir, hatta imkans›zl›¤a yak›n bir zorluktad›r. Çünkü insanl›k kirletilmifltir, egemenlikçi sistem hastal›k üreten, güçten düflüren a¤lar›n› herkese sarm›flt›r. Egemenlik üreten mikroplar›n› herkese ekmifltir. Egemenler herkes-

11

le oynamaktad›r yani. En düflman olmas› gerekenler, egemenlik çark›na hizmet etmeye koflulmufltur. Kurdu¤u sistemle, iliflkilenme biçimiyle herkese anl›k olarak egemenlikçi sistemini üretme rolünü vermifltir ve neredeyse herkes de fark›nda olmadan kendilerine verilen bu rolü oynamaktad›r. ‹nsanl›k basireti ba¤lanm›flt›r, güdüklefltirilmifltir insanl›k ve kötürüm k›l›nm›flt›r.

Önderlik insanl›k için kurtulufl yolunun rehberidir Önderli¤imize yöneltilen düflmanl›¤›n büyüklü¤ü ve dört klasik sömürgeci devletle s›n›rl› kalmayan yap›s› bu nedenledir. Rêber Apo dört duvar aras›nda olsa da bugün insanl›¤›n en özgür gerçekleflmesidir. O sadece tekil bir varl›k de¤ildir. O’nda dile gelen sadece bir halk da de¤ildir. O’nda dile gelen genel bir insanl›kt›r. S›n›r›, evrenin sonsuzlu¤udur. Büyüklü¤ü, evrenselli¤i bundan gelmektedir. Bu gerçeklik onu egemenlikçi sistem aç›s›ndan en büyük düflman yaparken, öte taraftan insanl›k için de en büyük özgürlükçü ve gerçek yaflam yaratan k›lmaktad›r. Kaybedilmifl do¤al toplum yaflam›n›n yeni yarat›c›s› olmaktad›r. Gücü buna odaklanm›fl yap›s›ndan gelmektedir. Ba¤›fl›kl›k sistemini o denli özgürlük, eflitlik, adalet ülküsüyle sa¤lamlafl-

t›rm›flt›r ki sapk›n egemenli¤in hastal›klar›na karfl› korunakl›d›r. Dahas› onlara an be an büyük darbeyi indirecek donan›mdad›r. Bu, onu al›fl›lageldik özgürlük ve eflitlik aray›flç›lar›ndan da ay›rmaktad›r. Y›¤›ncas› erimesine ra¤men Rêber Apo dört duvar aras›nda, egemenlerin tüm bilme kapasitelerinin ele geçirmek, etkilemek için çabalad›¤› bir ortamda düflman› bile etkilemektedir. O, bu durumuyla bugünkü insan d›fl› devletçi toplumun etki edemeyece¤i kadar büyük ve yeni yaflam› yaratacak kadar da güçlü bir evrensel önderliktir. O insanl›¤›n ortak özlemlerinin dile getirilifli, cesareti, koruyucusu, ak›l vereni, yol göstereni olmaktad›r. ‹nsanl›k için kurtulufl yolunun rehberidir. Gerçek insan özü anlam›na gelen Rêber Apo, bu nedenle ulafl›lmas› gereken birikmifl de¤erdir. ‹nsanlar iç mücadelelerinde terazinin özgürlükeflitlik kefesini a¤›rlaflt›r›p, devletçi kefeyi etkisiz k›ld›klar›nda, asl›nda içlerindeki Apo’yu güçlendiriyorlar demektir. Önder Apo, insanlaflmak için ulafl›lmas› gereken özdür. Gerçek yaflam, inanç, de¤iflim içteki Apo’yu büyütmekle olur. Bu aç›dan Apoculaflarak gerçek insan olmak tüm insanlar için en temel yaflam felsefesi, bilinç ve ahlaki durufltur. ‹flte Kürt’lerin tarihte sadece Hz. ‹sa ve Hz. Muhammed gibi peygamberlere nasip olan büyük inananlar toplulu¤u taraf›ndan kutlanan do¤um günü kutlamalar›na önderlerinkini de katmalar› bu nedenledir. Önderli¤imizin do¤um günü 4 Nisan; 27 Kas›m’lar›n, 14 Temmuz’lar›n, özlü 21 Mart’lar›n, 15 A¤ustos’lar›n anas›d›r. Kürtler, 4 Nisan’›n irade kazanma, güçlenme, örgütlenme, insan oldu¤unun fark›na varma ve bunun için müthifl mücadele etme anlam›na geldi¤ini bildiklerinden bugünü kutsallaflt›rarak kutluyorlar. 4 Nisan; evren böylesi bir gerçekleflmeye “sahip” oldu¤undan evrene 4 Nisan; insanl›k böylesi bir öze “sahip” oldu¤undan insanl›¤a 4 Nisan; böylesi hay›rl› ve sad›k bir evlat dünyaya getirdiklerinden de tüm kad›nlara kutlu olsun...!


SERXWEBÛN Nisan 2008

12

Önderlikle Buluflflm mak Yeniden Do¤uflflttur “Prometheus’un eylemi ve bunun bedeli olarak tanr›lar›n gazab›na u¤ramas› belki de daha fazlas›yla Önder Apo için geçerlidir. Önder Apo’nun itiraz›, aray›fl› ve örgütlü eylemi olmasayd›, sistemin tanr›lar›n›n Kürdistan’› ve Kürt halk›n› mahkûm ettikleri statü ya da statüsü bile bulunmayan kölelik durumu sürüp gidebilirdi. Olas›l›¤›n da ötesinde kesinlikle böyle olurdu. ‹nsanl›¤›n befli¤ini ve en kadim topluluk olan ve uygarl›¤› besleyen tüm temel de¤erleri yaratan bir halk›n statüsüz bir kölelik alt›nda yok olufl sürecine al›nmas›, gerçe¤i ebedi mu¤lâkl›¤a terk etme ve mevcut sistemi gerçekten ‘tarihin son sözü’ k›lman›n en etkili yöntemiydi” Yol bize insan olarak hayat›m›z›n ak›fl do¤rultusunu verir. Yaflamak, kesintisiz sürüp giden veya gitmesi gereken hayat›n bu ak›fl›na dâhil olmak, baflka bir deyiflle bizi bulundu¤umuz yerden ve zamandan daha uzaklara götüren bir yola girmektir. Sevgi, yolculu¤a neden oluflturan varl›¤› hemen her zaman uzaklarla anar. Yollara düflüren aflk, sevdi¤ini yerinde oturup yol gözleyen bir genç k›z ya da delikanl› olarak tasarlamaz. Âfl›k gibi mafluk da eylemli biridir, uzaklarda bir yerde o da yürüyüfl halindedir. Aflk›n gücü yürüyüflün h›z›n› belirler, tempoyu yükseltir ve yolcuda sevgiliye yak›nlaflt›¤› duygusunu oluflturur. Nihai kavuflma yolcu için bir son ve bazen de daha ac› bir ayr›l›kt›r. Yolcuya yo¤un hazlar yaflatan ve kendisinde yaflam sevinci oluflturan fley, gerçekte sevgiliyle aras›ndaki mesafeyi giderek k›saltt›¤› inanc›d›r. Eksiklik duygular› içindekinin tam’a yak›n durana yöneliflini ifade eden yol yürüyüflündeki bu yak›nlaflma duygusu, bir bak›ma bir eksikli¤i giderme, bir bofllu¤u doldurma, bir haml›¤› aflma ve olgunlaflmay› yakalama duygusudur da. Aflk›n eflsiz güzelli¤i iflte buradad›r. Gerçek aflk, uzak olan kendisi olarak kal›rken onu yan› bafl›na tafl›yabilen, onunla bir olan ve yan› bafl›ndaki uzakla birlikte yine uza¤a do¤ru sevinçle yol alan insan›n aflk›d›r. ‘Dur, beni bekle’ ça¤r›s› aflk›n sesi ve ça¤r›s› olamaz. Aflk yöneldi¤i varl›¤› büyütür, büyüyen daha büyük bir h›zla yol al›r. Bu yüzden ‘beni bekle’ ça¤r›s› sevgiliyi büyütecek ve onunla bir olmay› içten-

likle arzu eden bir ça¤r› olamaz. Böyle bir ça¤r›n›n ufkunda sevdi¤ine hizmet etme de¤il, bir kapatmaya sahip olma istemi vard›r. Bu ça¤r›da dile gelen sevgi özünde mülkiyetçi bir sevgidir.

Amaç belirlemek bir ak›l ve yürek iflfliidir Do¤rultusu olmayan ak›fl düflünülemez. Do¤rultusuz ak›fl ya da yürüyüfl, hedefsiz ve amaçs›z bir hareketlilik halidir. Asl›nda bu bir ak›fl ya da yürüyüfl bile de¤ildir. Rüzgâr›n önünde sürüklenen kuru bir yapra¤›n da hareket halinde oldu¤u söylenebilir, ancak sürüklenen kuru yapra¤›n ulaflmak üzere ba¤land›¤› bir hedefi, yani kendisini ileriye do¤ru iten bir amac› yoktur. Onun do¤rultusunu ve menzilini rüzgâr belirler. Rüzgâr esti¤i sürece yaprak sürüklenir. Rüzgâr dindi¤inde yapra¤›n da yolu ve yolculu¤u biter. Bu bitifl yeni bir bafllang›c›n iflareti de¤ildir, sadece bitifltir. Yapra¤›n tekrar harekete geçmesi için d›fltan bir müdahalenin olmas› ya da rüzgâr›n yeniden ortaya ç›kmas› gerekir. Yol bizi her zaman menzilini tam kestiremedi¤imiz bir hedefe do¤ru götürür. Amaç ve hedef yolun, yolcunun ve yolculu¤un varl›k nedenidir. Yol varsa amaç ve hedef de var demektir. Sadece ve sadece bir amac› ve hedefi olanlar mutlaka bir yola girme ihtiyac› duyarlar. Hedef koymak ve amaç belirlemek bir ak›l ve yürek iflidir. Yolcunun duygu ve anlam gücünün büyüklü¤ü, yolun bulunmad›¤› yerde bile kendisinin yoldan ç›kmamas›n›n gü-

vencesidir. Oysa bu güçten habersiz olanlar, her zaman düz yolda yürür görünseler de, asl›nda onlar›n izledikleri bir yol yoktur. Bunlar aptallar› oynayanlard›r, kendilerini esas alanlard›r, ahmak tak›m›d›r, yol fukaras›d›r. Yol yolcudan ak›l ve yürek gücü ister. Bir yola giriflte karar k›lmak, oluflmaya karar vermektir. Yol olmaks›z›n oluflma olmaz. Her oluflma bir ‘niçin’ sorusunun karfl›l›¤› olarak gerçekleflir. E¤er kendinize niçin yaflamal›y›m sorusunu sormam›flsan›z, elbette nas›l yaflad›¤›n›z› da bilemezsiniz. Yol ‘niçin’ sorusuna do¤ru yan›t›n verildi¤i yerde ortaya ç›kar. Niçin sorusunu sormadan yola girilmez, yola girmeyince yol yürünmez. Niçin yafl›yorum diye sormadan insanca yaflanamaz. Oluflmak özünde insan olarak kendini oluflturmak, kendi kendini gerçeklefltirmektir. Yol insanca oluflman›n ve insan olarak kendini gerçeklefltirmenin ana rahmidir. Bu anlamda yol öyle edilgen bir fley de¤ildir, tersine ço¤u zaman yolcuyu tümüyle kuflat›p istedi¤ini yapt›racak ölçüde güçlü ve hükmedicidir. Yolcuyu yaratan, oluflturan ve olduran güç yolun ta kendisidir. Tutarl› bir yolcu yolun bu özelli¤ini bilen, onunla uyum içinde hareket eden, bu anlamda oluflma eylemine tutkuyla kat›lan kimsedir. Oluflma isteminin zay›fl›¤› yar› yolda kalman›n esas nedenidir. Yol gerçe¤i ile uyumda birliktelik kesinlikle bir tutku iflidir, tutku aflk›n en belirgin özelli¤idir. ‹çine girilen gerçe¤in yolu, özünde her zaman zay›f diz ba¤lar›na bile hükmedip yürüten aflk›n yoludur. Aflk ancak yarat›c› bir yol eylemlili¤inin içinde vard›r.


Nisan 2008

SERXWEBÛN

Ancak niçin yaflflaad›¤›n› bilen ac›y› bal eyleyebilir Gerçekten niçin yaflad›¤›n›z› biliyor musunuz? Bu soruya verdi¤iniz yan›t›n do¤rulu¤undan eminseniz, art›k yola düflmeye haz›rs›n›z say›l›r. Daha bafl›ndan yolun karfl›n›za neler ç›karaca¤›n› bilemezsiniz, en iyi durumda do¤ruya yak›n kestirebilirsiniz. Bir fley yaflanmadan tam olarak bilinemez, ancak en az hatayla kestirilebilir. En büyük zorluklar, bu tam olarak bilememenin içinde sakl›d›r. Bu da ‘nas›l’ sorusunu gündemlefltirir. Nas›l yaflayacaks›n›z? Kendinizi bir an önce rahatl›¤›n gevfletici kollar›na atma özlemiyle yan›p tutuflarak m›, yoksa ci¤erlerinizi bir demirci körü¤ü gibi fliflirip yol tepmedeki h›z›n›za daha fazla h›z katarak m›? Yol da¤lar› delmenizi istedi¤inde dahi, bunu sizden yemek yemeniz isteniyormuflças›na ola¤an bir fley gibi karfl›lay›p da¤ delme ifline mi girifleceksiniz; yoksa “can›n cehenneme, benden buraya kadar” deyip geriye mi çark edeceksiniz? Do¤rusu fludur: E¤er niçin yaflad›¤›n›z konusundaki düflüncenizde tam bir berrakl›k varsa, yol boyunca yaflanacak olanlar›n belirsizli¤i ve karfl›laflaca¤›n›z zorluklar size asla geri ad›m att›ramaz. ‹flte o zaman yaflam›n›z›n ‘nas›l’›na da katlan›rs›n›z. Engeller ne denli afl›lmaz gibi görünürse görünsün, siz yine de ‘yolcu yolunda gerek’ der ve yola devam edersiniz. ‘Niçin’ sorusuna yan›t önce gelir, önce burada netlik ve kararlaflma sa¤lan›r. Niçin yaflad›¤›n› bilen, yaflam›n›n ‘nas›l’›na da büyük bir tevekkül ve sevinçle katlanmas›n› bilecektir. Ancak niçin yaflad›¤›n› bilen ac›y› bal eyleyebilir. Bireysel varl›klar olarak her birimimizin yaflam›, tek bafl›na kald›¤›nda bir anda yitip giden bir ya¤mur

13 damlas›na benzer. Topra¤a düflmek, baflka damlalarla birleflip ak›fl haline geçmek, sel olup taflmak ve okyanusa do¤ru yol almak her ya¤mur damlas›n›n ortak arzusudur. Tek bafl›na toprakla buluflan bir ya¤mur damlas› görünür varl›¤›n› uzun müddet sürdüremez. Suya dönüflmüfl haliyle eylemine devam etmek yerine, piflman olmufl gibi bir önceki buhar durumuna geri döner. Yani hayat›n sürdü¤üne kan›t oluflturan ak›fl halinin d›fl›na ç›kar, özlemini gerçeklefltiremez. Dolay›s›yla oluflmak, kendini oluflturmak üzere yola girmek demek, o yol-

da baflkalar›yla buluflmak ve kendi anlam›n› bu buluflmada bulmak demektir. Baflka bir deyiflle yolculuk tek kiflilik olarak bafllayabilir, ama tek kiflilik haliyle sürdürülemez. En az›ndan daha yolun ilk ad›m›n› atmadan önce birlikte yol alaca¤›m›z insanlar›n varl›¤›n› hayal ederiz. Niçin yaflamal› sorusunun tam karfl›l›¤›, bu ortak yürüyüfl istemi ve özleminin ta kendisidir. Onun içindir ki, tekil olarak bafllayan yürüyüflte bile mutlaka bir ço¤ul hal vard›r; bu ço¤ulluk hiç olmazsa anlam ve duygu olarak vard›r. Baflka türlü yola devam edilemez. Çünkü yol çoklu¤un yoludur, ço¤unlu¤un yoludur, hepsinin özeti olarak büyük insanl›¤›n yoludur; yol ço¤alma ve ço¤altma, büyüme ve büyütmenin yoludur. Yol, tek bir gülle bafllay›p tüm dünyay› rengârenk çiçek bahçesine çevirmenin yoludur.

Bireycilik yoldan ç›kmad›r Kendine özgü ve sözüm ona özgün bir yol aray›fl› olan bireycilik asl›nda yolsuzluktur, yoldan ç›kmakt›r. Çünkü yol her zaman için tektir. Bir sürü ara yol bulunsa bile, bunlar›n aç›l›p kendisiyle birleflti¤i bir tek anayol vard›r. Akl›n yolu birdir derler ya, insanl›¤›n yolu da birdir. Bu da özgürlü¤ün, eflitli¤in, kardeflli¤in ve adaletin yoludur. Anayol gerçe¤i iflte budur. Bundan her sapma bir anayoldan sapmad›r; do¤rudan ve gerçekten her uzaklaflma bu sapman›n yafland›¤› anda yaflan›r. Dolay›s›yla anayola aç›lmayan, onunla birleflmeyen bir ara yolu ad›mlayan›n kaybolmas› kaç›n›lmazd›r. Kaybolmak, yola girmekle gerçekleflen oluflman›n, yani var olman›n tersidir. ‘Herkes kendi yoluna’ deyip sözde kendi yolunuzda yürüdü¤ünüzü sand›¤›n›z yerde kendinizi yitirmeye de ad›m atm›fl olursunuz. Bu do¤rultuda att›¤›n›z her ad›m sizden bir parçan›n daha kaybolmas›na yol açar ve öyle olmak istemesiniz de sonuçta tümden yitik insana dönüflmüfl olursunuz. Bu arada kendi yolunda yürümek, daha önce hiç var olmam›fl bir yolu açmak demek de¤ildir. Bireycili¤in ruh halini ifade eden bu tür denemeler her zaman yitik insana götürür. Yoldan ç›kmak, yol düflkünü olmak böyle gerçekleflir. Gerçek insanl›¤›n yolu tekse, bu yol asl›nda insanl›¤›n var olufl gerçe¤iyle yafl›tsa, oluflumuna paralel olarak büyük insanl›k kendine bir yol çizmiflse, kendi içinden ç›kan sapk›nl›klara inat hala ayn› yolda yürüyüflünü sürdürüyorsa, o zaman bize düflen görev bu yolu bulup ona kat›lmak ve bu yolda ilerlemek olmal›d›r. Her yol aray›fl› bu yolla bütünleflmek durumundad›r. Bu yolun bir bafllang›c› ve bugüne dek kat


SERXWEBÛN Nisan 2008

14 edilen bir mesafesi vard›r. Bafllang›çtan flimdiye kadar olan yürüyüfl, özünde yolu kesinlefltiren bir yürüyüfltür. Biz buna geçmifl diyoruz, bunu tarih ve gelenek olarak da adland›r›yoruz. Tarih ve gelenek, büyük insanl›¤›n özgürlük yürüyüflünde yolu nas›l kat etti¤inin içinde kendimizi de bulaca¤›m›z›n hikâyesidir. Bu hikâyeyi bilmek bizi do¤ru yoldan sapma olas›l›¤›ndan uzak tutaca¤› gibi, yürümemiz gereken yolu da ayd›nlat›r ve bilinmeyeni bilinir k›lma azmimize güç katar. ‹nsan›n güçsüzlü¤ü bu hikâyeyi ö¤renme ve özümsemedeki eksikliklerinden do¤ar. Çünkü Önder Apo’nun dedi¤i gibi, kendi bafllang›c›n› bilemeyenlerin tarih bilgisi her türlü kötülü¤ün kayna¤› olan cehaletin de temelidir. Cehalet gerçekte yola yabanc›laflmak ve giderek yoldan ç›kmaktan kaynaklan›r, yeniden yola girmek de cehaleti ortadan kald›rmakt›r. Tarihte karfl›m›za ç›kan bütün peygamberler ve bilgeler, asl›nda yoldan ç›kan ve do¤ru yolu kaybeden insanl›¤› yeniden büyük insanl›¤›n çizdi¤i yola sokma mücadelesi vermifl seçkin kifliliklerdir. Devletçi toplumun hile ve zorbal›kla özgürlü¤ün, eflitli¤in ve adaletin yolundan sapt›r›p kendi karanl›k labirentlerine soktu¤u ve karanl›kta yaflamaya mahkûm etti¤i insanl›¤› yeniden yol gerçe¤iyle tan›flt›rmak son derece kutsal bir eylemdir. Peygamberlik ve bilgelik gerçe¤i, devletçi toplumun lanetine karfl› yol gerçe¤iyle özdefl olan kutsal de¤erleri koruma ve savunma gerçe¤idir. Büyük insanl›¤›n bu kiflilere derin bir kutsall›k atfetmesi ve kendilerini sürekli yâd etmesinin nedeni, onlar›n bafl koyduklar› yolun tüm kutsall›klar›n yolu olmas›d›r. Onlar büyük insanl›¤›n kutsal hayat ›rma¤› kendisi için çizdi¤i mecrada ak›fl›n› doludizgin sürdürsün diye mücadele etmifl, çaba harcam›fl, emek vermifllerdir. Her peygamber veya bilgenin yapt›¤› ifl özünde ayn›d›r; onlar›n hepsi insanl›¤› yeniden do¤ru yola girmeye ça¤›rm›fllar, bu do¤rultuda eylemde bulunmufllard›r. Aralar›ndaki fark her birinin tarihin de¤iflik bir kesitinde ça¤r›da bulunmas› ve yürünecek yolun ayd›nlat›lmas›nda kendi çap›nda katk› sunmas›d›r; de¤erlere

“Yolun yaflad›¤›m›z flimdiki zamana kadar olan bölümü tarih, bundan sonra kat edilmesi gereken bölümü ise gelecektir. ‘fiimdi’de yaflamak, hem deyim yerindeyse bir sona tan›kl›k etmek, hem de yeni bir bafllang›ca ad›m atma olana¤›n› yakalamakt›r. ‘fiimdi’de yer alan bizler adeta bayrak devri yar›fl›na ç›km›fl atletleri and›r›r›z” özünce de¤erler eklemesi ve insanl›¤›n de¤er hazinesini zenginlefltirmesidir.

Özgürlük yürüyüflflüü bir ölümü öldürme yürüyüflflüüdür Yolun yaflad›¤›m›z flimdiki zamana kadar olan bölümü tarih, bundan sonra kat edilmesi gereken bölümü ise gelecektir. ‘fiimdi’de yaflamak, hem deyim yerindeyse bir sona tan›kl›k etmek, hem de yeni bir bafllang›ca ad›m atma olana¤›n› yakalamakt›r. ‘fiimdi’de yer alan bizler adeta bayrak devri yar›fl›na ç›km›fl atletleri and›r›r›z. Onlarla aram›zdaki en belirgin farkl›l›k, atletlerin kap›flt›¤› bayrak yar›fl›nda bir bitifl çizgisinin olmas›na karfl›l›k, bizim maraton koflumuzda böylesi bir var›fl noktas›n›n bulunmamas›d›r. Dizlerimize hükmeder ölçüde solu¤umuz oldu¤u sürece bu maratona devam ederiz. Bazen lanetin tarihine hükmedenlerin bir kurflunu gelip bizi bulur, bazen de do¤a ana art›k yeter diye hakk›m›zda hüküm verir ve iflte o zaman bayra¤› bizden sonrakilere devrederiz. Buradaki bayrak devri bir aradan çekilme ve yürüyüflten vazgeçme de¤ildir, bunu durmak biçiminde de de¤erlendiremeyiz. Bu, yolun gelinen noktas›nda bir halka halinde zincire eklenmedir; özgürlük yürüyüflü zincirinin k›r›lmaz bir halkas› halini almad›r. Yani yürüyüfl sürüp gitti¤i müddetçe biz de bu ak›fl›n içinde var›z, devasa özgürlük zincirinin birer halkas› olarak var›z, ak›fl çizgisi olarak var›z, aflk yolunun iflçili¤i olarak var›z, gözünü hedefe dikmifl insan›n eylemi olarak var›z. Bizler ölümü özgürlük zincirine yeni halkalar biçiminde eklenerek yener ve aflar›z. Büyük insanl›¤›n özgürlük yürüyüflü bir ölümü öldürme yürüyüflüdür.

Yol bir yarad›l›fl ve yarat›fl yoludur Birbirinin içine geçmifl halkalardan oluflan büyük özgürlük zinciri hem gelece¤e do¤ru muazzam bir çekim kuvvetini içerirken, hem de yoldan sap›lmas› karfl›s›nda uyar› iflareti veren duvarc›n›n ipi ifllevini görür. Yol bir yarad›l›fl ve yarat›fl yoludur. Yola girmifl gibi görünen birçok insan kendince baz› de¤erler yaratabilir, büyük insanl›¤›n özgürlük yürüyüflüne belli katk›lar da sunabilir. Ancak bunlar kendi bafl›na yani birbirinden kopuk olarak duran halkalar olmaktan öteye gitmez, birbirine eklemlenip bir zincire dönüflmez, zincir haline gelmedi¤i için de ileriye do¤ru yürümede bir çekim gücüne sahip olmaz. Kiflinin kendi eylemiyle ortaya ç›kard›¤› her de¤erin birbirinden kopuk halkalar yerine iç içe geçirilip zincire dönüfltürülmesi, asl›nda yürünecek yolda esas al›n›p uygulanmas› gereken tarz› ifade eder. Ancak bu tarzla ana zincirin kopmaz bir halkas› olunabilir. Ortak yürüyüfle kat›lm›fl her yolcunun dikkat etmesi gereken hususlardan biri budur. Yola neyi katmak istedi¤iniz kendi bafl›na yeterli olmayabilir, nas›l katt›¤›n›z da o ölçüde ve belki de daha fazla önemlidir. Bireycilik yaln›zca bir kiflilik duruflu de¤il, ayn› zamanda bir zihniyettir. Bu zihniyet anlam ve duygu birli¤i içinde ayn› yolda ilerleyen büyük insanl›¤› anlayamaz. Bireycinin yolu tekil bafllayan ve yine tekil kalan ç›kmaz bir yoldur. Onun için kendi d›fl›ndaki hemen herkes yolunacak kazd›r, kurt olarak içine dal›nacak koyun sürüsüdür, kendisinden flu veya bu biçimde yararlan›lacak birer nesnedir. Bu tip bir süpermarkete girerken raflar› dolduran tüketim nesnelerine nas›l bakarsa, kendi d›fl›ndaki insan-


Nisan 2008

SERXWEBÛN

lara da öyle bakar. Zaten günümüz dünyas› en ücra köflesine kadar kapitalizmin pazar dünyas› olmufl, hemen her fley pazara düflmüfl, neredeyse tüm de¤erler pazarda sat›fla arz edilir hale gelmifltir. Bu dünyada gerçek olan pazard›r, onun ötesinde bir gerçek yoktur. Pazara düflmek demek, metalafl›p eflyalaflarak birer tüketim ve kullan›m nesnesi haline gelmek demektir. Bu yüzden bireyci tip insana bir nesne olarak yaklafl›rken, kapitalizmin bu insan› eflyalaflt›ran i¤renç gerçe¤inden hareket eder. Bu zemine kayan her insan›n pazarda sat›fla sunulan öteki metalar gibi bir fiyat› vard›r. Onu paray› bast›r›p sat›n alarak istedi¤iniz gibi kullanabilirsiniz. Zaten bu pazar dünyas›nda para denilen nesne öylesine etkili bir güçtür ki, adeta açamayaca¤› kap› ve sat›n alamayaca¤› de¤er yok gibidir. Bireyci tip, parada somutlaflan maddiyat›n tutsa¤›d›r. Para bu sistemin kölelefltiren tanr›s›d›r. ‘Yeflil Tanr›’ Dolar, para-tanr›lar›n Olympos’unun yeni Zeus’udur.

15 Gelece¤i inflflaa etmek için geçmiflflii bilmek flflaartt›r

nun on bin y›l öncesine dönmek anlam›na gelmedi¤ini de ekledi. Geçmifli ve gelece¤i an’da birlefltirmek, geçmifli an’a tafl›mak ve an’dan bafllayarak gelece¤i bunun üzerinde infla etme eylemine giriflmek ayn› zamanda bir yol bütünlü¤ünün de ifadesidir. ‹nsandaki eksiklik duygusu ve buna karfl›l›k tamamlanma arzusu da iflte bu yol bütünlü¤ünden do¤ar. Önder Apo sözcü¤ün gerçek anlam›nda bir yol göstericidir; yol gerçe¤inden en çok sap›lan ve yoldan habersiz olunan bir ça¤da yol göstericilik yapan bir insand›r. Kapitalist sistem alt›nda hayat›n do¤al ak›fl›yla ba¤lar› oldukça zay›flam›fl ve giderek hayata ihanet etmifl insanl›¤› yeniden do¤ru yola sokmak, esas olarak kutsal hayat ›rma¤›n›n kendi mecras›n-

Bir kez daha alt›n› çizerek dile getirmekte yarar var: Her bafllang›ç sonucu belirler. ‹nsanl›k nas›l bafllam›flsa, o temelde sona do¤ru yürüyecektir. Bafllang›çtan kopufl eflyan›n kendi iç yasalar› temelinde gelifliminin sekteye u¤rat›lmas›, kendi öznelli¤ine uygun hareketinin durdurulmas›, mecras›n›n bozulmas› ve ak›fl yönünün de¤ifltirilmesidir. Düzeltme ve yol temizli¤i bütün bunlar›n net olarak görülüp a盤a ç›kart›lmas›n› gerektirir. Bunun için de bafla kadar gitmek, oradan bafllayarak yolu izlemek, sapman›n nerede yafland›¤›n› ve yanl›fll›¤›n nerede yap›ld›¤›n› bulmak ve bunu giderip do¤ru yolla yeniden ba¤ kurmak gerekir. fiimdi’de ça-

da doludizgin ak›fl›n› sa¤lamak demektir. Kuflkusuz do¤ru olmadan hayat olmaz, gerçek bulunmadan do¤ru yaflanamaz. Bunun için de Önder Apo daha çocuk yafllardan bafllayarak do¤runun aray›fl› içinde oldu, eyleminin özünü buraya odaklad›. Yüzeysel ve do¤rulu¤u kuflkulu gerçeklerle uzun süre bir arada yaflamak istemedi. Dolay›s›yla kendinden son derece emin bir biçimde, beyninin ve yüre¤inin ‘evet, iflte bu!’ diyebilece¤i ölçüde do¤ruyla, insanl›¤›n do¤ru yoluyla bulufltu¤una inanmad›kça aray›fl›na ara vermedi. Do¤ru olan yoldur, yol ve do¤ru bir bütünlük oluflturur, gerçek yolun gerçe¤idir.

k›l›p kalan, güncelli¤in körlefltiren ve kölelefltiren etkileri d›fl›na ç›kmayan biri bunu baflaramaz. Önder Apo’nun dedi¤i gibi, bulundu¤unuz ça¤dan ve zamandan ne kadar koparsan›z, bütün ça¤lar ve zamanlar›n içine o kadar aç›labilirsiniz. Bu sadece bir isteme sorunu de¤ildir, bir gereklilik ve zorunluluktur. Kurulufluna giriflmek istedi¤iniz gelecek sizi sürekli geriye yani geçmifle do¤ru iter. Çünkü gelece¤i infla etmek için geçmifli bilmek flartt›r. Henüz yürünmemifl bir yolla özdefl olan gelece¤i ayd›nlatan fley geçmiflin bu derin bilincidir. Bilinç geçmiflin birikiminden do¤ar, her bilinç bir tarih bilincidir; gelecek ise ço¤u zaman düflseldir ve ütopik

Önder Apo sözcü¤ün gerçek anlam›nda bir yol göstericidir Burjuvazi tarihi kendisiyle bafllat›r. Onun için ayd›nlat›larak güç al›nacak ya da içine girdi¤i do¤rultunun kendisiyle uyumlu olup olmad›¤›n› gösterecek bir geçmifl aray›fl› veya anlay›fl› yoktur. O geçmiflle tüm ba¤lar›n› koparm›fl, insanl›¤›n büyük yol gerçe¤inden tam bir kopuflu sa¤lam›fl ve insanl›¤› kendisinin çizdi¤i yeni bir yola sokmufltur. Bunun sapk›n bir yol oldu¤u ve devletçi toplumun do¤ufluna yol açan sapman›n çok daha derinlefltirilmesi anlam›n› tafl›d›¤› kesindir. Hâlbuki geçmifl, an ve gelecek birbirinden asla kopar›lmamas› gereken bir bütünlü¤ü anlat›r. Önder Apo, “Tarih ve gelenek neyse günümüz ve gelecek de odur” diyerek bu gerçe¤i en çarp›c› biçimde ortaya koydu. ‹nsanl›¤›n en temel de¤erlerinin bu geçmiflte gizli oldu¤unu, insanl›¤› bu geçmiflte aray›p bulaca¤›n› ve oradan yeniden bafllataca¤›n›, gelece¤in bu çabalar›n iflleyifl halinden baflka bir fley olmad›¤›n› söyledi. Ancak bu-


SERXWEBÛN Nisan 2008

16 bir karakter tafl›r. Bugünün düfllerinin yar›n›n gerçe¤i haline gelmesi bilincin yetkinli¤ine ve derinli¤ine, yani tarihin ve gelene¤in iyi bilinmesine ve içsellefltirilmesine ba¤l›d›r. Gelecek geçmifl taraf›ndan döflenen temel üzerinde yükselir. Temel olmadan bina kurulamaz.

Anlam olmadan insana özgü eylem olmaz Kapitalist modernite insanl›¤›n geçmifliyle tüm ba¤lar›n› kopard› ve bunu da giriflti¤i s›n›r tan›mayan fetih eyleminde kendisine ayak ba¤› olmas›n diye yapt›. Fethetmek bu modern kiflilik tipinin temel özelli¤i oldu. Bu dönemin bireycisi elinden gelse y›ld›zlar› bile ele geçirmek ve uzay› bile fethetmek istiyordu. Bu anlamda kendisine özgü bir gelecek düflü vard›. ‹lerleme bu fethetmeyi anlat›yordu. Onun kan›s›na göre ‘Dur, geçme’ denilebilecek bir an yoktu, gelecek bugünde bulunmayan daha anlaml› güzelliklerle yüklüydü. ‹lerlemek ve gelece¤e hükmetmek esast›; ileriye do¤ru hareket ve eylem yüceltiliyor, eylemli insan kutsan›yordu. Fetih tamamland›¤›nda ve kapitalizmin yeryüzünde girmedi¤i bir yer kalmad›¤›nda, bu insan›n gelecek düflleri de bitti. Gelecek yar›n›n s›n›rlar›na hapsedilecek ölçüde daralt›ld›; geçmifl düne, gelecek yar›na indirgendi. Hareket rodeo at›na biner gibi inip ç›kma, böylece yerinde sayma halini ald›. Yenilik aray›fl› art›k uzaklara do¤ru yürüyüflte de¤il, rodeo at› tarz› bu h›zland›r›lm›fl hareketlili¤in içindeydi. Aray›flta içerik bir yana itildi, içeri¤in yerini biçim ald›, görüntü öne ç›kt›. Göze hitap etme arz ve talep ba¤lam›nda temel kayg› ve isteme dönüfltü. Bu çerçevede tüketim ve kullan›m nesnelerinin bollu¤u, çeflitlili¤i ve renklili¤i bireyin aray›fl›n›n da do¤rultusunu belirledi. Her gün daha de¤iflik bir yemek çeflidini tatmak, daha farkl› giyinmek, giyim kuflam›yla daha farkl› bir imaj sergilemek, cinselli¤in daha de¤iflik bir biçimini keflfetmek, k›saca her fleyde daha farkl› olan› denemek en güzel yaflam olarak de¤erlendirildi. Özgürlük bu deneme iflinin önündeki engellerin kald›r›lmas› say›ld›. Özgürlük art›k daha çok ve daha de¤iflik

fleyler kullanmak ve tüketmek demekti. Ortaya ç›kan tip tüketmeye kenetlenmifl bir tipti. Bu ayn› zamanda yolun da tükendi¤ini gösteriyordu. ‹lerleme yerine rodeo at›na binmifl gibi inip ç›kma, belki de ortada izlenecek bir yol kalmad›¤›na ve bireyde yaflanan hareketlili¤in yolculuk anlam›na gelmedi¤ine iflaret eden oldukça çarp›c› bir örnektir. Eylemin düflünceden kopuklu¤u insan aç›s›ndan bir hayvana yaklaflma belirtisidir. Düflünmek, tasar›mda bulunmak ve düflünerek eylemek hayvanda yoktur. Anlam olmadan insana özgü eylem olmaz. Geçmifli dünle s›n›rl› insan ne denli büyük bir anlam gücüne sahip olabilir? Yeni bir güne bafllarken bir önceki günü belle¤inden silen, bugünü ise adeta video kasete kaydeder tarzda geçiren, gün doldu¤unda kaseti tekrar boflaltan ve bunu sürekli tekrarlayan birinin bilinci acaba nas›l olabilir? Boflaltma eylemi bir gün önce yaflanan›n de¤ersizli¤inin kan›t›na da yorumlanabilir. Bir fley e¤er de¤erliyse korunur, de¤ersizse bir kenara b›rak›l›r ya da çöp sepetini boylar. Gerçek de¤er asl›nda bir kal›c›l›¤› ve zamana karfl› direnme gücünü anlat›r. Gerçek sanat eserleri böyledir. Oysa tüketime kilitlenmifl bireyin sanat anlay›fl› da nevi flahs›na münhas›rd›r. Örne¤in sanat onun sofras›na konulan salatan›n yap›l›fl›nda kendini d›fla vurmal›, salatan›n biçimindeki göz al›c›l›kta kendisini sergilemelidir. Masadaki salata önce göz banyosundan geçirilir, göz al›c›l›¤›n›n tad› ç›kar›l›r, ard›ndan afiyetle mideye indirilir. Böylece salatayla birlikte sanat da bireyin bedensel metabolizmas›n›n iflleyifline terk edilir; tüketilir, sindirilir ve d›flar› at›l›r. Anlam ve duygu gücünden ar›n›p biyolojik kapsama hapsedilmifl bir insan yaflam›n›n kaç›n›lmaz sonucu budur.

Postmodern kiflfliilik ayakland›r›lm›fl güdüler makinesini and›r›r Yaflam›n yerinde sayan h›zland›r›lm›fl bir hareket içinde zaman öldürmeye indirgendi¤i kapitalizmin postmodern evresi tipik bir Ebu Cehil düzenidir. Cehalet bireyci tipte zirveleflmifl, cehalet a¤lar› tüm toplumu sar›p

sarmalar hale gelmifltir. En korkunç cehalet geçmiflten kopufl üzerinde vücut bulur. Çünkü geçmiflten kopufl, insan›n anlam yüklü var olufl gerçe¤inden kopufltur, insan› insan yapan de¤erler ve özelliklerin yitiriliflidir, toplumsal bir varl›k olan insan›n topra¤a veriliflidir. ‹nsan kendi güdülerine hâkim oldukça ve güdüleri taraf›ndan yönlendirilen bir varl›k olmaktan ç›kt›kça insanlafl›r. Buna karfl›l›k postmodern kiflilik bir ayakland›r›lm›fl güdüler makinesini and›r›r. Onun hemen her ad›m› ve her yönelimi güdüseldir. Soyunup att›¤› anlam ve duygu gücünün yerini isyana kalk›flm›fl güdülerle doldurmufltur. Açl›k, cinsellik ve sald›rganl›k güdüleri kendisinde adeta flaha kalkm›flt›r. Güdüsellik ve reflekse dayal› hareketin hayvanlar›n do¤al özelli¤i oldu¤u iyi bilinir. Do¤al olan her fley kendine özgü bir anlam gücüne sahiptir. Bu yüzden hayvan neden içgüdüsel ve reflekse dayal› eylemde bulunuyor diye k›z›p öfke duymay›z. Hatta k›zd›¤›m›z ve öfke duydu¤umuz fley hayvan›n do¤adan kopar›lmas›, örne¤in vahfli bir kaplan›n ehlilefltirilip sirkte bir görsel e¤lence arac›na dönüfltürülmesidir. Çünkü burada hayvan›n do¤as›na yap›lmamas›n› düflündü¤ümüz bir müdahale vard›r. Ama insan söz konusu oldu¤unda ayn› yaklafl›m› göstermeyiz. Güdülerine esir düflen insan bizim gözümüzde düflkün bir varl›k halini al›r ve k›namam›z›n hedefi olur. Düflünsellik insana ve güdüsellik de hayvana özgüyse, bunlar onlar›n do¤alar›n› yans›t›yorsa, o zaman güdülerince yönlendirilen insan›n hayvanlaflt›¤›n› söylememiz hiç de do¤ru olmaz. Ortaya ç›kan tip hayvandan daha baflka bir fleydir, özünde bir hilkat garibesidir, ucube bir varl›kt›r. Çünkü kendi do¤as›n›n temel özelliklerinden kopmufl, kendisi olmaktan ç›km›flt›r. Böylesi ucube bir varl›¤›n sahneye ç›kar›l›p insan diye ortal›¤a sal›nmas› kapitalizmin eseridir. Kapitalizm insans›zlaflma temelinde yükselen bir rejimdir; yani insan kendi do¤as›yla var oldukça kapitalizm var olamaz. Bu nedenle ömrünü mümkün oldu¤u ölçüde uzatmak isteyen kapitalizm, giriflti¤i insans›zlaflma eyleminde derin-


Nisan 2008

SERXWEBÛN

leflmek zorundad›r. Bu da yetmez. ‹nsans›zlaflmay› yitik insanl›¤›n yerine geçirip yaflanmas› gereken insanl›¤›n bu oldu¤una baflkalar›n› ikna etmek zorundad›r. Bu da muazzam bir beyin y›kama ameliyesini kesintisiz bir biçimde sürdürmesini gerektirir. Bu anlamda ideolojik savafl›m› en temel savafl›m düzeyinde ele al›p uygulamas›n› gerekli k›lar. Dolay›s›yla yalana ve hileye dayal› devletçi sistem gerçe¤i kapitalizmde alabildi¤ine doruklafl›r. Bu sistemde ideolojik olarak insana nüfuz etmek demek, insan› yalana inand›rmak, yalan› gerçek diye benimsemesini sa¤lamak, yalanlardan örülü i¤renç bir yaflama en özgür yaflam olarak sar›lmas›n› baflarmak demektir. ‹nsanl›k tarihinin hiçbir döneminde kapitalizm alt›nda oldu¤u kadar köleli¤e al›flt›r›lmad›. Kölelik tarihin hiçbir döneminde bu denli genelleflerek içsellefltirilmedi. ‹nsan hiçbir zaman bu denli yol gerçe¤inin d›fl›na savrulmad›, bu ölçüde yoldan ç›kmad› ve bu kapsamda insanl›ktan uzaklaflt›r›lmad›; zulüm ve zorbal›k sistemin insans›zlaflt›rmas› karfl›s›nda bu denli duyars›z ve ilgisiz k›l›nmad›. Bu aç›dan günümüz kapitalizm dünyas› dinsel kitaplar›n ‘Deccal gelecek’ dedi¤i koflullar› yans›tmaktad›r.

Özgürlük demek anaya dönüfl demekti Bedensel olarak efendiye ait olan ilkça¤›n köleleri için kölelik esasta bununla s›n›rl›yd›; ço¤unun ruhu özgürdü ya da ruhlar›n› özgür tutmaya çal›fl›yorlard›. Belleklerinde geçmiflin an›lar› taptazeydi. Onlar devletçi toplumun kendilerini d›fllayan yap›s›na karfl›l›k kopar›ld›klar› ana kad›n›n kapsay›c› olan toplumsal yaflam›n› özlemle an›yorlar, yeniden bu topluma dönüflün hayalleriyle yafl›yorlard›. Özgürlük sözcü¤ünü bile bu ana kad›n toplumuna dönüfl özleminden ç›karm›fllard›; özgürlük demek anaya dönüfl demekti. Yüz binlerce y›la yay›lan do¤al komünal toplum yaflam›n›n içinde kendili¤inden var olan ve toplumun haf›zas›na kaz›nan özgürlük ve eflitlik de¤erleri kölelefltirilmifl insanda

17 “Bütün insanl›k için olan, insanl›¤a hizmet etmek için yaflayan, ruhu ve bedeniyle kendini insanl›¤a adayan insan gerçek anlamda özgür insand›r. Beyin bunun için çal›fl›yorsa beyindir, yürek insanl›k u¤runda at›yorsa yürektir. Özgürlük bu büyük insanl›¤a adanm›fll›¤›n kendisidir. Özgürlük bu anlamda bir adanm›fll›k durumudur, kendini sürekli baflkalar›na vermektir” a盤a ç›k›yor, kavramlaflt›r›l›p muazzam bir direnme gücüne dönüfltürülüyordu. Günümüz bireyci tipinin burun k›v›r›p hep afla¤›lad›¤› ve ilkel deyip horlad›¤› bu insanlar için özgürlü¤ün bu ölçüde paha biçilmez bir de¤eri vard›. Onlar için yaflam›n yolu özgürlük yoluydu. Önder Apo, “Yaflam olacaksa özgür olacak, ya da hiç olmayacak” der. ‹lke olarak de¤eri her fleyin üstünde olan bu ibareyle ilk karfl›laflt›¤›m›zda, her birimiz ne kadar heyecan duydu¤umuzu deneyimimizden ötürü iyi biliriz. Bizim için heyecan verici bir keflif olan bu durum, ilkel denilen do¤al toplum insan› için devletçi toplum sistemine karfl› direniflinde an› an›na yaflad›¤› ve yaflatt›¤› bir gerçekti. Bunun içindir ki, Önder Apo insanl›¤›n geçmiflinin daha gerçek oldu¤unu söyler; bunun içindir ki, gerçek yaflam› orada aray›p bulaca¤›n› belirtir. Ar›l›¤› koruma ile kirlenmeye karfl› direnme mücadelesinde insanl›k için dayan›lmaz kirlenme bugüne, temizlik ve ar›l›k ise düne özgü bir gerçekliktir. Bugün d›fltan güzel görünen ama içi murdarl›kla dolu boyanm›fl mezarl›klar› and›rmaktad›r. Toplumsal insan baflkalar› için olan, baflkalar› için yaflayan insand›r. Bireycilik z›rh›na bürünmüfl olanlar›n akl› buna ermez. Onlar baflkalar›n›n kendileri için olmas›n› ve kendi hizmetlerinde bulunmas›n› isterler. Hâlbuki ben baflkalar› için yaflad›¤›mda ancak kendim olarak yaflayabilirim; ben herkes için oldu¤um ölçüde kendim olabilirim. Bütün insanl›k için olan, insanl›¤a hizmet etmek için yaflayan, ruhu ve bedeniyle kendini insanl›¤a adayan insan gerçek anlamda özgür insand›r. Beyin bunun için çal›fl›yorsa beyindir, yürek insanl›k u¤runda at›yorsa yürektir. Özgürlük bu büyük insanl›¤a adanm›fll›¤›n kendisidir. Özgürlük bu anlamda bir adan-

m›fll›k durumudur, baflkalar›na karfl› sorumluluk duymakt›r, kendini sürekli baflkalar›na vermektir. Bunu anlama niyetindeyseniz baflka yere bakmay›n, Önder Apo nas›l yaflad› ya da yafl›yor diye düflünün. Öncelikle Onun aray›fl› neyin aray›fl›yd›? Köflkler, kâflaneler peflinde mi kofltu; çiftliklerine yenilerini mi eklemek istedi? Özel yaflam›n› daha da renklendirmeye, mal mülk edinmeye, çift çubuk sahibi olmaya m› çal›flt›? Bunlar için mi zalimler ve haks›zlar›n afla¤›l›k dünyalar›na kafa tuttu? Hay›r, milyon kere milyon hay›r! Önder Apo’nun Prometheus efsanesini günümüzde adeta yeniden gerçeklefltiren bir prati¤in sahibi oldu¤u ortadad›r. O tüm varl›¤›n› zalim ve haks›z bir sistem alt›nda yaflamak zorunda b›rak›lan ve tüm de¤erleri gasp edilen halk›n›n varl›¤›na ve özgürlü¤üne adad›¤› için ‹mral› tabutlu¤unda tutuluyor. Bunun için çarm›ha gerilip en zalim iflkence olan yaln›zl›¤›n kollar›na at›l›yor.

Özgürlük yürüyüflflüüne ç›kan insan kendi çarm›h›n› s›rt›nda taflfl››r Bir yar›-tanr› olarak Prometheus, ateflten öteki tanr›lar kadar yararlan›yordu; kendisi için olsa, tanr›lardan atefli çalmas›na gerek kalmayacakt›. ‹stedi¤inde Olympos’a ç›kabilecek, tanr›lar panteonunda kendine bir yer bulmakta fazla zorlanmayacakt›. Ama onun bir yar›s› insand› ve bu yüzden insanl›¤›n kaderine kay›ts›z kalamazd›. Tanr›lar›n insanl›¤› karanl›¤a mahkûm etmelerine raz› olamazd›. Karanl›k, yolun yitirilifliyle özdeflti. Yol ayd›nlans›n ve insanl›k kendi yolunda yürüsün diye Prometheus atefli çald›. Tanr›lar›n kendisini en a¤›r cezaya çarpt›racaklar›n› bilerek bu eyleme giriflti. Kendisini kayal›¤a zincirleyip ka-


SERXWEBÛN Nisan 2008

18 raci¤erini kartallara yem edenlere, “Bir cahilliktir ettim, beni ba¤›fllay›n” demedi. Kendi eyleminin sonuçlar›na tam bir gönül rahatl›¤›yla katlanmas›n› bildi. Çok anlaml› bir sözdür; özgürlük yürüyüflüne ç›kan her insan kendi çarm›h›n› s›rt›nda tafl›r derler. Prometheus için de bu böyleydi. Bu aç›dan Prometheus özgür insan›n en seçkin sembolü oldu. Önder Apo’nun kendisine dayat›lan kadere karfl› isyana kalk›flmas›ndan önce, Kürt halk› Prometheus’un ateflle buluflturmak istedi¤i dönemin insanl›¤›ndan daha koyu bir zifiri karanl›¤›n içinde tutuluyordu. Deyim yerindeyse bu bir mezar karanl›¤›yd›. Kürt halk›

Apo’nun eylemi bir bak›ma ölüyü diriltme ve kendisini özgür bilinci ve kararl›l›¤›yla donatma tarz›nda bir eylem oldu. Bu yüzden Kürt halk› kavuflmak istedi¤i tüm soylu de¤erleri Onun ad›yla özdefllefltirdi.

adeta diri diri mezara gömülmüfl, sonsuza dek bu mezar karanl›¤›nda kals›n diye üzerine beton dökülmüfltü. Atefli eline tutuflturmadan önce bu betonun k›r›l›p parçalanmas› gerekiyordu. Yani ortada Prometheus’unkinden çok daha zorlu bir görev vard›. Prometheus’un ateflle buluflturmak istedi¤i insan›n dirilifl devrimine ihtiyac› yoktu; oysa Kürt’ün mezardan ç›kar›l›p yeniden yaflama kazan›lmas› için bir dirilifl devrimi flartt›. Ateflin gücünü kullanabilmek için Kürt halk›n›n öncelikle “zaman›n ve mekân›n içinde var›m ve yafl›yorum” demesi gerekiyordu. Önder Apo’nun müdahalesiyle gerçekleflen Kürt dirilifli böylesi bir mucizevî karakter tafl›yordu. Atefl ›fl›kt›r ve ›fl›k bilinçtir. Ölülerin de¤il yaflayanlar›n bilince ihtiyac› vard›r. Yani atefl yaflayanlar içindir. Bu anlamda Önder

karfl›s›nda çocuk masallar›nda geçen s›radan bir ‘kötü adam’ figürü gibi kal›r. Hegel, devletin tanr›n›n yeryüzündeki cisimleflmifl hali oldu¤unu söyler. Yine bugünkü ABD ile karfl›laflt›r›ld›¤›nda, tanr›lar panteonunun bafl› Zeus neredeyse savaflç› bir kabilenin kimi zaman öfkesine hâkim olamayan askeri flefini ça¤r›flt›r›r. Günümüz tanr›lar›n›n insanl›¤a zulmetme potansiyeli s›n›rs›z, yöntemleri çok daha çeflitli, tarifsiz ac›lara gark edici ve ars›zd›r. Zeus’un h›flm›na u¤ramakla ABD’nin bafl›n› çekti¤i uluslararas› devletçi sistemin öfkesini üzerine çekmek aras›ndaki fark pire ile deve aras›ndaki fark gibidir. ‹kincisinin dozaj› ilkinden katbekat daha fazlad›r. Kürt’ün dirilifli ve özgür yaflamakta sonuna kadar kararl› bir halk düzeyine yükselifli en çok da bu uluslararas› devletçi sistemi öf-

Önder Apo’nun ç›k›flfl›› yaflflaam›n ihanete u¤ram›flflll›¤›na bir itirazd›r Mezar› kazan ve Kürt’ü diri haliyle bu mezara gömen uluslararas› devletçi sistemdi. Kendi ç›karlar› bunu gerektiriyordu. Ç›karlar› söz konusu oldu¤unda bu sistemin yapamayaca¤› ç›lg›nl›k yoktu. Roma’y› atefle veren Neron, yeni dünyan›n ç›lg›n kapitalisti

kelendirdi. Öfke esas olarak bu mucizevî eylemi gerçeklefltiren Kürt Halk Önderine yöneldi. Uluslararas› komplo Önder Apo’yu izleyip tutsak almak isterken, ölümüne karar verdi¤i Kürt halk›n›n dirilifli baflar›p özgürlü¤e kenetleniflini kendine gerekçe yapt›. Bu temelde efsanedeki zulmü katbekat fazlas›yla gerçek k›ld›: Önder Apo’yu tutsak al›p ‹mral› tabutlu¤una koydu. Fiziksel ve anlamsal olarak kendisini yok etmek için her türlü yöntemi denedi ve hala denemeye devam ediyor. Zehirleyerek bedensel çözülüfle götürme bunun son yöntemi oluyor. Yine bafla dönüyoruz: Önder Apo bir yar›-tanr› de¤ildi, tanr›lar meclisinde mütevaz› da olsa haz›r bir yeri yoktu. Ancak devletçi sistemin içine girme ve bunun içinde yükselme konusunda önü aç›kt›. Müthifl zekiydi, ilkokuldan bafllamak üzere tüm ö¤retmenlerinin takdirini toplam›flt›. Yeter ki bir evet desin, kopar›c› tarz›yla sistem içinde istedi¤i yere gelebilirdi. Böylece olas› trajedileri yaflamas›na ve tarifsiz ac›lar denizine düflmesine yol açacak tüm kap›lar› s›ms›k› kapatm›fl olurdu. Bir katre kabilinden bile olsa kendisini düflünseydi, bir nebze de olsa “ben ne olaca¤›m” gibi bir kayg› tafl›sayd›, asla bugün içinde tutuldu¤u dehflet verici koflullarda bulunmazd›. Ama o bu yolu daha küçük bir çocukken kapatt›. Geçmesi ve sisteme kat›lmas› için aralanm›fl kap›lar›n varl›¤›n› bilse bile, “ben böyle yaflamayaca¤›m” dedi. Bu reddin gerçekte Onun kiflisel yazg›s›n› ilgilendiren bir itiraz oldu¤unu, kendisine sunulan yaflam seçene¤ini reddetmekle kendisini düflündü¤ünü ve kendisini sadece insanl›¤›n mevcut kirlenmiflli¤inden korumaya çal›flt›¤›n› söyleyenler olabilir. Ancak buradaki itiraz›n özünde düflürülen insanl›k ad›na yap›ld›¤›, yaflam›n ihanete u¤rad›¤› ve mevcut haliyle yaflanmaya de¤meyece¤i anlay›fl›n›n düflürülen insanl›¤›n tümünü kapsam›na ald›¤›, bu anlay›fl›n oluflumu sürecinde bile buna karfl› mücadele edece¤i gerçe¤ini ba¤r›nda tafl›d›¤› kesindir. Kendisi devletçi sistemin sapk›n yoluna girmeyecek, bunu tüm insanl›k ad›na yapacak, düflürülmüfl insanl›¤› büyük insanl›¤›n onurlu yaflam›na kazanmak için çaba harcayacakt›r.


Nisan 2008

SERXWEBÛN

Kald› ki, Önder Apo’nun kendisi “gerçekli¤i aray›fl yürüyüflünü tüm insanl›k ve ard›ndaki evren üzerine yapma gere¤i bende erkenden ortaya ç›kan bir anlay›flt›. Belki çocuklu¤umdaki e¤ilimim de buydu” dedi. Gerçek diye sunulan verili yaflam›n tümüyle yalan oldu¤u, yalan› yaflaman›n do¤ru olmayaca¤›, yaflam› onurlu ve yaflan›l›r k›lan gerçekli¤in ise bilinmedi¤i, çarp›t›ld›¤› ve üstünün örtüldü¤ü yerde elbette öncelikle gerçe¤in keflfine ç›k›lacak, bir gerçekli¤i aray›fl yürüyüflüne giriflilecektir. Bu bafllang›çta tek kiflilik bir yürüyüfltür, ama ufkunda bir halk ve onun flahs›nda tüm insanl›k vard›r. Gerçek onun için aran›p bulunacakt›r. Bu eylem elbette ölümsüzlük otunu bulmaya ç›kan G›lgam›fl’›n giriflti¤i yolculukta karfl›laflt›¤› say›s›z engelleri an›msatan zorluklarla dolu olacakt›r. G›lgam›fl ölümün kendisinden kopar›p ald›¤› Enkidu’yu yeniden yaflama döndürmenin, Önder Apo ise yitirilen gerçe¤i bulup insanl›¤› bu gerçekle buluflturarak yeniden özgür yaflam yoluna sokman›n peflindedir. Her ikisinin de hedefi ölümsüzlü¤ü yakalamak ve yaflam› muzaffer k›lmakt›r. Enkidu fiziksel olarak ölmüfltür; Kürt halk› ise biyolojik planda yaflar gibi görünse de, ruhsal aç›dan, kimliksel ve kültürel varl›k olarak ölüden beterdir. E¤er ölüm bu halk için mukadderse, o zaman biyolojik ölümü de yaflamal›; ruhuyla oldu¤u gibi bedensel olarak da ölmelidir. Ruhsuz bedenler toplulu¤u halinde varl›¤›n› idame ettirmenin kabul edilmeyece¤i kesindir. Gerçekli¤i aray›fl yürüyüflü ile ölüme terk edilen Kürt halk›n›n yazg›s›na karfl› mücadele iç içedir, birlikte sürdürülmektedir. ‹kincisinin kesin baflar›s› ilkindeki baflar›ya ba¤l›d›r. Ölümü kesin olarak öldürmek, ancak gerçekli¤in bulunufluyla mümkün olacakt›r. Önder Apo öncelikle bir dava adam›d›r. Onun sahip ç›kt›¤› ve çözümü için çal›flt›¤› bu dava Kürdistan gerçe¤i ve Kürt halk›yla s›n›rl› bir dava gibi görünebilir. Oysa bu, Önder Apo gerçe¤ine sadece biçimsel aç›dan yaklaflman›n sonucudur. Öz çok daha farkl›d›r. Apocu gerçeklikte ulafl›lmak istenen çözüm ulusal de¤il evrensel, yüzeysel de¤il derinlikli, dar de¤il kap-

19 saml›d›r. Bu anlamda Kürt gerçe¤inde gerçekleflecek olan çözüm özünde tüm insanl›k için çözümdür. Yani dava asl›nda tüm insanl›¤›n davas›d›r. Kürdistan ve Kürt gerçe¤i deyim yerindeyse yürünecek yolun bafllang›ç noktas›d›r, geçmifl ile gelecek aras›nda bulunan ve gelece¤e do¤ru harekete geçilen zemindir. Buradan bafllat›lan yürüyüfl tüm insanl›k ad›na özgürlü¤ün fethedilmesi yürüyüflüdür. ‹çine girilen yol Kürdistan’›n s›n›rlar›nda ve Kürt toplumunun içinde bitmez. Böyle olmasa, Önder Apo neden tüm insanl›k ve ard›ndaki evren üzerine gerçekli¤i aray›fl yürüyüflüne ç›ks›n? Kendini bir ülkenin ve ulusun dar s›n›rlar›na hapseden biri, insan› kozmos ve kuantum evreninin özeti olarak tan›mlayabilir mi? Böyle biri ‘her iki evreni anlamak istiyorsan insan› çöz’ diyebilir mi? Aray›fl›na s›n›rlar çizen biri, ‘evrenden bir toz zerreci¤ine kadar her fleye do¤ru bir anlam vermedikçe rahatlamayacak bir karakter’ tafl›d›¤›n› söyleyebilir mi? ‘En büyük savafl›n anlay›fl› derinlefltirmek, tüm eflyan›n özündeki düzeni bir ç›rp›da kavrayacak düzeye gelmek oldu¤unu’ bilen ve bunu kendi örgütüne de yans›tmak isteyen birini dar ulusal s›n›rlara hapsetmek mümkün müdür?

Karflfl›› yazg› olmak ayn› zamanda kendini aflflm makt›r ‹nsan bir karfl› yazg›d›r. Do¤a içinde ikinci bir do¤a olarak kendini oluflturmas›, onun bir karfl› yazg› olarak kendine özgü bir yol çizdi¤ini ve bu yolda ilerledi¤ini gösterir. Kendini yeniden yaratmak, yarat›c›l›¤›n› do¤aya yans›tmak, kendi yarat›mlar›yla do¤aya yeni fleyler katmak tüm canl› varl›klar içinde sadece insana mahsustur. Do¤adaki canl› türleri içinde yaln›zca insan bilinçli seçimde bulunur; yaln›zca insan daha iyinin ve güzelin aray›fl›na giriflir. Bu anlamda bir bilinçli yarat›m gücü olarak sanat yaln›zca insan›n eyleminde gerçekleflir. Yaln›zca insan ortaya ç›kard›¤› sanat eserinde kendisini ifade edip aflmak ister. Kendini aflan insan da ortak yaflama daha büyük bir zenginlik olarak kat›l›r, kendini afl›p yenilemifl haliyle

toplumun yaflam›na yeni bir renk ve çeflni katar, adeta yeni bir çiçek misali insanl›k bahçesinde boy veren çiçekler aras›nda yerini al›r. Karfl› yazg› olmak ayn› zamanda kendini aflmakt›r, kendini yenileme gücünü göstermek ve hayat›n›n her gününü yeni bir bahara dönüfltürmektir. Dolay›s›yla karfl› yazg› olmak geçici bir durum de¤il, yaflam›n özünü teflkil eden bir özgürlük durufludur. Özgürlü¤ün hep bir aray›fla tekabül etmesinin nedeni de budur. Ulaflt›¤› bir fleylerle yetinmek, ayn› anlama gelmek üzere mevcut olandan daha güzelini aramaktan vazgeçmek özgürlü¤ün bitiflidir; baflka bir deyiflle art›k karfl› yazg› olmaktan ç›kmakt›r, özgürlükçü duruflu terk etmektir. Bir fleye ulaflt›¤›n›zda onu geride b›rakabiliyorsan›z ve o fley art›k sizin olmaktan ç›k›yorsa özgürsünüz. Tersi yetinmeye denk düfler. Özgürlük sahip olmak de¤il, olmak ve oluflturmakt›r. Önder Apo’nun en soylu ve en özlü yaflam olarak tan›mlad›¤› yeni toplumsall›¤›n›n özgür insan› budur.

Kapitalist devlet ‹blisin cisimleflflm mifl haline dönüflflm müflflttür Devletçi ve iktidarc› toplum sistemi, bir karfl› yazg› olan insana yeni bir yazg›n›n dayat›lmas›n› ifade eder. Bunun ad› köleliktir. Ayn› sistemin 20. yüzy›l›n bafl›nda Kürdistan’a ve Kürt halk›na lay›k gördü¤ü statü köleli¤in adeta son s›n›rlar›na kadar ilerletilmesi ve bunun karfl›t› olarak insanl›¤›n en dibe vuruflu olmufltur. Dibe vuran bu insan devletçi üst toplumun ‘dokunulmazlar’ diye tan›mlad›¤› paryalardan daha beter bir afla¤›lanmaya tabi tutulmufltur. Var ile yok aras›nda karars›z ve mu¤lâk bir durufltan söz edilecekse, bu en çok da belirsiz bir statü alt›nda tutulan Apocu müdahale öncesi Kürt toplumu için geçerlidir. Tarihsel bir gerçeklik olarak vard›r, oysa tarihi yoktur; insansal fizi¤iyle vard›r, ama bilinci ve ruhu yoktur; kendi vatan topraklar› üzerinde soluk al›p verir ama vatans›zd›r; farkl› bir kimli¤i temsil etti¤i bellidir ama kimliksizdir; yans›ma olarak vard›r denilebilir ama ger-


SERXWEBÛN Nisan 2008

20 çekli¤i kuflkuludur; a¤z› vard›r, dili yoktur. Uluslararas› devletçi sistemin mezar karanl›¤›na hapsetti¤i bir toplumdan baflka nas›l bir durufl sergilemesi beklenebilir ki! Ölüm her insan› tüm ömrü boyunca bir kez ziyaret eder; oysa böyle bir konumda tutulman›n her saniyesi ölümdür. Bu, vahfletin de ötesinde tan›mlar isteyen ç›lg›n m› ç›lg›n bir yazg›d›r. Önder Apo buna ‘ay› sömürgecili¤i’ demiflti. Biliniyor, ay› av›n› öldürüp topra¤a gömer ve avlad›¤› kokufltu¤unda yer. Kürt toplumsal gerçekli¤i de iflte bu belirsiz statü alt›nda tam bir kokuflma ve çürümeye terk edilmifltir. Bu durum ölümden beterdir. Kürt toplumuna dayat›lan bu dehflet verici yazg›ya karfl› koymak, hatta onun da öncesinde bu yazg›y› fark etmek için devletçi uygarl›k sisteminin kirlerine hiç bulaflmam›fl olmak ve yaflama asla ihanet etmemek gerekir. Bu anlamda Kürt’e dayat›lan yazg›ya karfl› koyan ve Kürt halk›n›n yazg›s›n› de¤ifltirmek isteyen Önder Apo, ruhunu satmayan ve lanetli sistemin ruhunu kirletemedi¤i insanl›¤›n bakir topra¤›d›r. Kapitalizm her fleyi ve herkesi haraç mezat kap›p tüm varl›¤›na hükmetmede s›n›r tan›mayan bir sistem de¤il mi? Hangi yi¤it bu sistemin her türlü etkisinin d›fl›nda kald›¤›n› iddia edebilir? Kapitalizm dünyas›nda ruhsal bekâretini sonuna kadar koruyan kaç insan gösterilebilir? Üstelik karfl›m›zdaki sistem s›n›rs›z güce sahip olan ve kendi güçlerine her an yeni güçler katarken karfl›tlar›n› sürekli silahs›zland›ran bir Mefisto’yu temsil ediyorsa, kaç babayi¤it “Ruhumu asla sana satmayaca¤›m” diyebilir? En az›ndan kaç kifli t›pk› Faust gibi ruhunu satmama konusunda Mefisto ile bir yar›fla tutuflabilir? Devletin tanr›n›n yeryüzündeki cisimleflmifl hali oldu¤u belki do¤rudur; ama düflüncesini, ruhunu ve yöntemlerini ‹blisten devrald›¤› daha da do¤rudur. Kapitalist devlet tanr›sal olan her fleyi öldürdü¤ü için tümüyle ‹blisin cisimleflmifl haline dönüflmüfltür de denilebilir. ‹blisin ifli ruhlar› sat›n almak, öncelikle insan›n ruhunu ele geçirerek insan›n her fleyine hükmetmektir. Kapitalist devletçi sistemin yapt›¤› da tam› tam›na bu-

dur. Buna ra¤men yarg› kesindir: Yaflanan kavgada kazanan Önder Apo, kaybeden ‹blis olmufltur.

Sevinç ve üzüntülerimizin oda¤›nda savafl ve halk olmal› Önder Apo kendini düflünceleri kadar duygular›n›n da kayna¤› yapan, sevincin ve üzüntünün, coflkunun ve ac›n›n kayna¤›na kendisini koyan insana büyük öfke duydu. Bunu bir kendini basitlefltirme olarak de¤erlendirdi. Kendini basitlefltirmek de gerçekte kiflisel kayg›larla hareket etmek, kendini düflünmek, bireycili¤e düflmek ve ruhunu etki sahas›na girdi¤i ‹blise satman›n kap›lar›n› aralamak demektir. Özgürlük davas›na adanm›fl insan asla kendisini düflünmez, bir an için bile olsa kendisinin ne olaca¤› ve nas›l bir gelece¤in kendisini bekledi¤i kayg›s›na kap›lmaz. Öyle ki, ‹blisin tam da bu noktada devreye girdi¤ini bilerek, anbean içinde yer ald›¤› tarihsel geliflmeye, yükü alt›na girdi¤i tarihsel davan›n baflar›s›na odaklan›r. Sevinci ve tasas›n›n, coflkusu ve ac›s›n›n, neflesi ve kederinin, güveni ve kayg›s›n›n kayna¤› tamamen bir parças› oldu¤u bu özgürlük davas›d›r. Sevinirse emin ad›mlarla hedefine ilerledi¤i için sevinir; elbette a¤lamamas› gerekir, ama a¤lasa bile yine ona a¤lar. Önder Apo’nun flu belirlemeleri bunun çarp›c› bir kan›t› de¤il midir? “Üzüntülerimizin de, sevincimizin de oda¤›nda biz olamay›z. Sevinçlerimizin ve üzüntülerimizin oda¤›nda sa-

vafl, halk ve tarihsel bir geliflme olmal› ki, bunlar›n bir anlam› olsun... Hepinize flu ölçüyü veriyorum: Yaflam sevincinizde ve üzüntünüzde kesinlikle kendiniz olmayacaks›n›z. Genel de¤erler, genel olumlu geliflmeler sizi sevgiye ve yaflam coflkusuna kataca¤› gibi, olumsuzluklar da öfkeye sevk edecektir.” O’nu izlediklerini iddia edenler bu ölçüye ne denli uyduklar›n› sorgulamak durumundad›r. Organik toplumdan söz ediyoruz, do¤al toplumun organik toplum oldu¤unu söylüyoruz, gerçek özgürlü¤ün ve özgür insan›n bu toplumda yaflad›¤›n› belirtiyoruz. Kaba bir benzetmeyle böyle bir toplumdaki birey insan bedeninin bir hücresi gibidir. Hücre bedenin yap› tafl›d›r. Her hücre bedeni var edip yaflatmaya kenetlenmiflli¤i anlatan bir durufla sahiptir. Dolay›s›yla her hücre öteki hücreler için yaflar, onlar için vard›r. Hücresiz bedensel bütünlük düflünülemeyece¤i gibi, beden de hücrenin inkâr› de¤ildir. Hücreler ne denli sa¤l›kl›ysa beden de o kadar sa¤lamd›r. Toplum-birey iliflkisi aç›s›ndan bak›ld›¤›nda, beden-hücre iliflkisi esas olarak kendisini tüm çarp›c›l›¤›yla klan toplumunda gösterir. Burada toplum d›fl›nda bir birey gerçekli¤inden söz edilemez. Önder Apo’nun dedi¤i gibi, bu toplumda yaflam kural› ‘ya hep ya hiç’ kural›d›r. Klan bir kütle ve flahsiyettir; bireylerin ondan ayr› bir flahsiyeti ve hükmü düflünülmemektedir. ‹nsan›n ilk ve temel var olma tarz› olan klan toplumu imtiyazs›z, s›n›fs›z, hiyerarflisi olmayan, sömürü tan›mayan toplum biçimidir.


Nisan 2008

SERXWEBÛN

Yani insan böyle var oluyor. Devletçi uygarl›k sisteminin befl bin y›l›k varl›¤›na karfl›l›k, insanl›¤›n kat›ks›z do¤al toplum tarz›ndaki yaflam› milyon y›llara yay›l›yor. ‹nsanl›k böylesi uzun bir süreçte hem ayr› bir tür olarak varl›¤›n› kan›tlay›p yaflam›n› kesinlefltiriyor, hem de kendi öznelli¤ini tüm aç›kl›¤›yla ortaya koyup var oluflsal özelliklerini belirgin hale getiriyor. Bir baflka deyiflle kendini tan›mlan›r k›lacak bütün verileri ortaya ç›kar›yor. Bakt›¤›n›zda ‘iflte insan bu’ diyebilece¤iniz bir varl›k olarak kendisini oluflturuyor. K›sacas›, do¤al toplum insan› temel özellikleriyle ‘insan kimdir’ sorusunun tart›flmas›z yan›t› oluyor.

Özgürlük ancak toplumsall›kla mümkündür Bu tür toplumun bireyi toplumsallaflman›n büyük özgürlefltirici gücünü görüyor; dünün hayvana yak›n bir yaflam tarz› içinde bulunan zavall› varl›¤›n›n toplumsallaflma sayesinde olmaz› olur hale getiren bir güce eriflti¤ini fark ediyor. Bu da klan›n her üyesinin klan›n üzerine titremesine, kendisini tüm benli¤iyle klan›n varl›¤›na adamas›na, alt›n› özellikle çizdi¤imiz bir tan›mlamayla ifade edersek ‘baflkalar› için yaflamas›na’ yol aç›yor. Baflkalar› için olmak, asl›nda do¤al topluma egemen olan “birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için” ilkesinin aç›l›m› oluyor. Burada yaln›zca bir olan bütün’e adanm›yor, bütün de ayn› duruflu bir olan karfl›s›nda sergiliyor. Klanlar ve kabilelerin tek bir üyelerinin yaflam›n› korumak için gerekti¤inde kendilerini tümüyle feda ettikleri iyi biliniyor. Toplumun üyelerine sayg›s› ve ba¤l›l›¤› konusunda bundan daha soylu, daha onurlu ve daha insani bir durufl düflünülebilir mi? Toplum olmadan birey olur mu? Kendisini toplumdan soyutlay›p adeta tek kiflilik hapishanesinde yaflayan kapitalist bir birey bile toplum olmaks›z›n varl›¤›n› idame ettirebilir mi? Özgürlük bu toplumsall›kla mümkündür. Bu aç›dan özgürlü¤ü baflkalar›na adanmak olarak görmek, bu çerçevede tüm benli¤iyle soylu toplumsal davalara kat›larak kendi yaflam›na anlam kazand›rmak,

21 sevincinin ve üzüntüsünün kayna¤›n› buraya dayand›rmak, buna bir varl›kyokluk davas› ölçüsünde de¤er yüklemek yerindedir. Önder Apo’nun henüz küçük bir çocukken toplumsall›k konusunda anas›yla çat›flt›¤›n› ve kendi toplumsall›¤›n› bizzat yaratmaya giriflti¤ini iyi biliyoruz. Bunun nedeni ise toplumsallaflman›n oluflturucu gücü olan anan›n kendisine verece¤i bir toplumun bulunmamas›, bu toplumun devletçi sistem güçlerince çoktan da¤›t›lm›fl olmas›d›r. ‘Toplumum nerede?’ sorusu iflte böyle gündeme gelir. Yaflam bir toplumsal zeminde gerçekleflti¤inden, do¤ru tarzda yaflamak isteyenin bu soruyu soraca¤› aç›kt›r. Toplumun belli belirsiz varl›¤› halinde soru baflka türlü gündemleflir: “Toplumumun gerçekli¤i nas›l, mevcut durumuyla do¤ru tarzda yaflamama elverir mi?” Buna elvermedi¤i anlafl›ld›¤›nda müdahale ve mücadele bafllar ve sonuçta yeni bir

reften yoksunsunuz” dedi ve ekledi: “Bu davada a¤›r bir yenilgi kendisini kap›ya dayatt›¤›nda, ‘bize bireysel yaflam yolu aç›ld›’ diyemezsiniz. Ben bu tehlikeyi aç›kça görüyorum. Yenilgi kap›ya dayand›¤›nda yüre¤iniz rahatl›kla kendini yaflataca¤›n› san›yor. Benim kalbim ise y›llar sonras›n› görür; ayn› zamanda yaflad›¤› bütün tehlikeyi görerek sadece dayanabilmek için çal›fl›r. Yüre¤i durduracak yenilgiler karfl›s›nda geliflebilmek için dayanabilmek, bu yenilgiyi mümkünse kader olarak karfl›lamamak ve önleyebilmek, yaflan›lacaksa yüre¤i bir baflar› için çal›flt›rmak gerekir. Siz yüre¤inizi bu ilkeye göre çal›flt›r›yor musunuz? Yüre¤inizin böyle olup olmad›¤›n› kendinize sorun. Yürekten haberiniz yoktur. Ancak bazen kendinizi yürekli san›yorsunuz. A¤lamalar›n›z, üzülmeleriniz kendinize a¤lamad›r. A¤layacaksan›z büyük bir de¤er için a¤lamal›s›n›z. Sevinirken de, üzülürken

“Partili, karanl›¤a meflale tutan, yürünecek yolu ayd›nlatan, bitkin düflmüfl ve yürümeye takati kalmam›fl topluma yürümesi için gerekli gücü verip do¤ru yola sokan, yürüyüflün kesintisiz sürmesi için uçurumlar›n üzerine köprüler kuran ve ço¤u zaman kendisi köprü olan bir hizmet erbab›d›r, bir yol erkân›d›r” toplumsall›k yarat›l›r. Bu bireysel bir dava de¤il, kendi gerçekli¤inden uzaklaflan tüm toplumun davas›d›r. Yaflam›n ve özgürlü¤ün yolu bu davan›n baflar›s›na kilitlenmektir. Ruh kendisini buna katar, yürek art›k bunun için çarpar. Böyle bir dava zaman›m›z›n büyük bir kesitini ay›rd›¤›m›z en temel meflgalemiz de¤il, bizden tüm ömrümüzü kendisine vakfetmemizi isteyen yaflam gerekçemizdir, hayat›m›z›n kendisidir. Onunla yat›p onunla kalkar›z; baflar›s›yla coflar, baflar›s›zl›klar›na üzülürüz; a¤lad›¤›m›zda bile kendimize de¤il ona a¤lar›z. ‹blisin bir ölçüde ayart›p do¤ru yoldan ç›kard›¤› insanlar olarak bireycili¤in etkilerini yaflad›¤›m›z için, Önder Apo ruhumuzda ve yüre¤imizde eksiklikler gördü¤ünü söyledi. “Bir yenilgi kendisini kap›ya dayatt›¤›nda e¤er kalbiniz küt diye durmad›ysa, siz fle-

de kendinizi düflünüyorsunuz... Sizler birbirinizi sorun yap›p o gün ‘moralim bozuldu’ diyorsunuz. Bir iki tane ahbap çavufl veya keyfinize göre bir ortam buldu¤unuzda ise sizde yaflam sevinci olufluyor. Bu büyük bir yanl›flt›r. Partileflme bu tip duygu durumlar›n› aflmaktan geçer.” Partileflme özgürlük yolunun öncü koludur; toplumun büyük ölçüde yitirdi¤i anlam ve duygu gücünün en yo¤unlaflm›fl ifadesidir; a¤›r sorunlar ortam›nda debelenen ve dertlerine çare arayan toplumun tüm sorunlar›n›n çözüm adresidir. Partili, karanl›¤a meflale tutan, yürünecek yolu ayd›nlatan, bitkin düflmüfl ve yürümeye takati kalmam›fl topluma yürümesi için gerekli gücü verip do¤ru yola sokan, yürüyüflün kesintisiz sürmesi için uçurumlar›n üzerine köprüler kuran ve ço¤u zaman kendisi köprü olan bir


SERXWEBÛN Nisan 2008

22 hizmet erbab›d›r, bir yol erkân›d›r. Ne yaz›k ki en soylu insanl›k davalar›n› baflar›ya götürmek ad›na yola ç›kan partiler ya yok edildiler, ya da zamanla kendilerini inkâr ederek topluma hükmedecek yeni tür efendiler yaratma okullar›na dönüfltüler. Bunlar bazen bu efendilikte o kadar derinlefltiler ki, gelen gideni arat›r denilen konuma düfltüler. Bunun nedeni niyetlerinin bozuk olmas› de¤ildi, tersine hemen hepsi iyi niyetliydiler. Esas neden, varl›¤›na son vermek istedikleri efendili¤in kirli silahlar›n› kuflanm›fl olmalar› ve sonuçta bu silahlar›n esiri haline gelmeleriydi. Onlar da öncekiler gibi devlet kurup iktidar olmufllard›. Böyle olunca partinin yöneticileri üst toplum dedi¤imiz devletçi toplumuna yönelir ve bu toplumun seçkinlerini olufltururken, alttaki parti üyeleri ve toplumun kendisi bir kez daha alt topluma dönüfltü.

‹nsanl›¤›n geçmiflflii insan›n tüm düflflllerinin de kayna¤›d›r Özgürlük ad›na yola ç›kanlar›n içine girdikleri bu olumsuz durum özgürlü¤ü ezilen insanl›k için neredeyse bir serap haline getirdi, kendilerini neredeyse özgür yaflam›n imkâns›zl›¤›na inand›rd›. Gerçekli¤i aray›fl yürüyüflünün bir nedeni de bu olmal›yd›. Acaba özgürlük yaln›zca bir hayal miydi? Ezilen insanl›k özgürlük ad›na giriflti¤i mücadelelerde ak›l almaz bedeller öderken, bu müthifl fedakârl›¤› sadece bir hayal u¤runa m› yapm›flt›? Hayal kurmak bile bir gerçeklikten hareket etmeyi gerektirmiyor muydu? Mutlaka insanlar› hayaller kurmaya ve özgürlük düflleri görmeye k›flk›rtan bir gerçeklik olmal›yd›. fiuna inanmak gerekiyor: ‹nsanl›¤›n geçmifli insan›n tüm düfllerinin de kayna¤›d›r, öyle olmak zorundad›r. Kapitalizmin görünür gerçekli¤e tapar hale getirip maddilefltirdi¤i bireyin hayal kurma gücünün bulunmamas› kesinlikle bu geçmiflten kopmas›yla ba¤lant›l›d›r. Hayal denildi¤inde aç tavu¤un kendisini dar› ambar›nda görmesini anlam›yorsak gerçe¤in böyle oldu¤u aç›kt›r. Kuflkusuz hayaller esas olarak gele-

cekle ilgilidir ve bu anlamda her hayal daha güzel olana kavuflma özlemini yans›t›r. Özlem duygumuz ise, hayal etti¤imiz fleyin flimdi’de bulunmad›¤›n› anlat›r. Onu hayat›m›z›n ak›fl› içinde gelecekte bir yerde varlaflt›rmaya çal›fl›r›z. Buna karfl›l›k gelecek, bunu gerçekten mümkün k›lmak istiyorsak yüzümüzü geçmifle çevirmemiz gerekti¤ini söyler ve biz geçmifle döneriz. Hayaller ayn› zamanda bir infla istemidir ve infla da üzerinde yükselece¤i bir temel ister. Hayallerimizi gerçeklefltirmek için onlar› maddilefltirecek temeli bu geçmiflte bulur ve bu temelde gelece¤e yürürüz. Kendini oluflturma ve insan olarak var etme çabas› içerisinde gerçekten insanl›¤›n özgürce yaflad›¤›n› söyleyebilece¤imiz bir dönem var m›d›r? Varsa bu dönem hangisidir? Ayn› flekilde özgürlükle dolu yaflanan bu dönemin ay›rt edici özellikleri nelerdir? ‹nsanl›k ne zaman özgür yaflamdan kopmufl veya kopar›lm›flt›r? Hangi nedenler bu kopufl veya kopart›l›fla yol açm›flt›r? Kutsall›¤a karfl› savafl nas›l bafllat›lm›fl, insanl›¤›n laneti nerede bafllam›flt›r? fiimdi bu sorulara art›k net yan›tlar verebilecek durumday›z. Özgürlü¤ü yok eden araçlar olarak devletin, iktidar›n ve savafllar›n bu lanete tekabül etti¤ini biliyoruz. Devletçi uygarl›k sisteminin dayatt›¤› yaflam tarz›ndan ve onun kirli araçlar›ndan kopman›n bizim için yeniden do¤ufl oldu¤unun fark›nday›z. Bunun bizi özgür yaflama götürece¤inden ve özgürlü¤ü

art›k hayal olmaktan ç›kar›p hayat›m›z›n gerçe¤ine dönüfltürece¤inden eminiz. Bu do¤uflu Önder Apo’nun ömrünü adad›¤› gerçekli¤i aray›fl yürüyüflüyle tarihsel geliflmenin flifresini çözmesine borçluyuz. Sonuçta neredeyse bizden önceki tüm özgürlük savaflç›lar›n›n ak›betini paylafl›p mücadele etti¤imiz devletçi sisteme dönüfl yapmama imkân›na kavuflmufl bulunuyoruz. ‹nsanl›¤›n ‘yitik cenneti’ni art›k çok iyi tan›yoruz ve onu flimdi’den bafllayarak yeniden infla etmekte kararl›y›z. Bunu ayn› zamanda befl bin y›ll›k uygarl›k tarihi boyunca özgürlük için mücadele eden ve bu u¤urda can vererek özgür yaflam tutkusunu insanl›¤›n tarihsel belle¤inin asla silinemeyecek yegâne olgusu haline getiren say›s›z kahramanlara bir vefa borcunun ödenmesi olarak de¤erlendiriyoruz.

Önderli¤in ulaflfltt›¤› çözüm evrensel bir çözümdür “Benim durumum her yönüyle bir sistem çözümünü dayat›yordu. Öyle s›radan, parçasal, farkl› zaman ve mekân çözümlerini de¤il, bütünsel, derinlikli ve tüm boyutlar›yla bir evrensel çözümü dayat›yordu... Bu tür bir çabaya ve düflünsel yo¤unlaflmaya yöneldim. Tümüyle etli butlu olmasa da, kendi sistemimin iskeletini oluflturdu¤um kan›s›nday›m. Evrensel bak›fl aç›m mevcut bilimsel bilgi düzeyini rahatl›kla karfl›lad›¤› gibi, hiçbir geliflme karfl›s›nda flaflmaya-


Nisan 2008

SERXWEBÛN

cak bir olgunlu¤a ulaflm›fl seviyededir. Yaflam-ölüm diyalekti¤inde tüm geliflim evrelerini yorumlayabilecek ve karfl›s›nda yeterince cesaretle durabilecek durumday›m. Dönüfltürdü¤üm sadece bilimsel zihniyet yap›s› de¤ildir. ‹nsanl›k tarihi boyunca yaflanan mitolojik, dini, felsefi ve bilimsel düflünce tarzlar›n›n iç içe diyalektik geliflmesini zihniyetimin temel kal›plar› haline getirmiflim. Buna sa¤lam mant›k yap›s› da denilebilir. Bu mant›k yap›s› içinde toplum, do¤a ve evren kavram›na flüpheli karakterimi doyurabilecek denli bir derinlik, do¤ruluk kazand›rm›fl durumday›m.”

Yeni olan› çocuk heyecan›yla ve flflaaflflkk›nl›¤›yla karflfl››lamak Önder Apo Özgür ‹nsan Savunmas›’nda giriflti¤i gerçekli¤i aray›fl yürüyüflü temelinde ulaflt›¤› evrensel çözümü iflte bu cümlelerle ifade ediyor. Bu temelde kazand›¤› sa¤lam mant›k yap›s›yla herkesten daha iyi anlad›¤›n› ve hissetti¤ini söylüyor. Anlam ve duygu gücüne sahip insan›n en güçlü insan oldu¤unu belirtiyor. Zihniyet ve vicdan devrimi bu anlam ve duygu gücünün özlü ve derinlikli geliflimi de¤il midir? Anlay›fl ve duygu gücündeki bu geliflimden daha fazla insan› coflturan bir fley olabilir mi? Önder Apo’nun bu bak›fl aç›s›n› yakalay›p onunla dünyaya bakmak, kendi iç dünyas›n›n ayd›nl›¤›yla yetinen bir körün geçirdi¤i baflar›l› ameliyat sonras›nda gözleri aç›l›rken hayk›rd›¤› heyecan yüklü 盤l›¤› insana att›r›r: Görüyorum! Bu cümleyi bitirdi¤imde, ilkokuldayken okudu¤um çocuklar için yaz›lm›fl bir fliirin dizeleri akl›ma geldi. fiiirdeki çocuk “gördüm, gördüm, gördüm, gördüm!” diye ba¤›r›yordu. fiaflk›nl›k ve sevinç içindeydi çocuk, çünkü yeni fleylerin varl›¤›n› fark etmiflti. Kendisinden daha büyük oldu¤u belli biri, çocu¤u, “Dur, ba¤›rma avaz avaz /Neyi gördün a yaramaz?” diyerek azarl›yordu. Kendi hallerinden memnun ve insanl›¤›n bugünkü durumunu kendileri için sorun yapmayan baz›lar›, bu de¤erlendirmeler karfl›s›nda belki de ayn›

23 “Devletçi uygarl›k sisteminin yalana dayal› bir sistem gerçekli¤i olarak do¤up geliflti¤ini, oluflumu kadar varl›¤›n› sürdürmesini de öncelikle yalandaki derinleflmesine ba¤l› oldu¤unu biliyoruz. Mitoloji ve din gibi ideolojiler bu yalanlaflt›rmaya hizmet eden düflünce ve zihniyet biçimleri olmufltur” sözcüklerle beni azarlayacaklard›r. Yürekleri nas›r ba¤lam›fl insanlar, yaflam›n›n her an› yeni bir keflfe denk düflen çocuklar›n flaflk›nl›¤›n› ve heyecan›n› anlayamazlar. Bunu fazla sorun yapmamak gerekti¤ini biliyorum. Görme eylemi üzerinde durdu¤umuzdan, buna iliflkin bir gençlik an›m› anlatmakla yetiniyorum.

En büyük de¤iflfliimi duygu dünyamda yaflfl››yordum Lisede okurken kendi köyüm bana art›k çekilmez gibi gelmeye bafllam›flt›. Köyümüz adeta bir da¤›n zirvesindeydi. Y›l›n nerdeyse yar›ya yak›n› k›flt›. Tar›m çok s›n›rl›yd›, hayvanc›l›k köylülerin bafll›ca geçim kayna¤›yd›. Üstelik çok fazla hayvan besledikleri de yoktu. Bu duruma flafl›yor, bu insanlar burada ne buluyorlar, neden bu kar deryas›na saplan›p kalm›fllar diye soruyordum. Kente göçmemiz halinde daha iyi bir yaflama kavuflaca¤›m›z konusunda babam› ikna etmeye çal›fl›yordum. Ancak babam oral› olmuyordu. Üniversite ö¤rencisiyken Önder Apo ile tan›flt›m, kendisinden ülke ve halk gerçekli¤ini ö¤rendim. Bana adeta yeni bir göz takm›fl, belki de görmemi engelleyen at gözlüklerini ç›kar›p atm›flt›. Bu karfl›laflman›n ard›ndan kaçmak istedi¤im yer beni müthifl bir güçle kendine çekiyor, kendisinde sarhofllu¤a sürükleyen güzellikler görüyordum. Oysa köy ayn› köy, da¤lar ayn› da¤lard›; onlarda de¤iflen bir fley yoktu. Gerçekte s›n›rl› da olsa de¤iflen, benim onlara nas›l bakt›¤›md›; bu bak›fl fark›n›n anlama ve hissetme yetilerimi harekete geçirmesiydi. En büyük de¤iflimi duygu dünyamda yafl›yordum. Duygular daha derin düflünmeye yöneltiyordu,

bu kesindi; kendi yaflam deneyimimle buna bizzat tan›kl›k ediyordum. Kente yöneliflin inkâr ve imha sisteminin kiflili¤imi etkileme gücünden kaynakland›¤›n› fark etmifltim. fiimdi gerçe¤i eskisinden çok daha iyi görüyor, giderek kendi köklerime dönüfl yap›yordum. Bu sadece benim için de¤il, Onunla buluflan herkes için bir yeniden do¤ufltu. Bakarkör diye bir kavram vard›r; gerçe¤i görebilecek gözleri olmas›na ra¤men do¤ru bakmas›n› bilmeyen ve gerçe¤i oldu¤undan farkl› gören insan› anlat›r. Bakarkör üst toplumun de¤il, esas olarak alt toplumun içinden ç›kar. Kendilerini yönetmek için üst toplum, ezilenleri bakarkörler haline getirmeye çal›fl›r. Egemenler hiç de bakarkör say›lmazlar, onlar gerçe¤in ne oldu¤unu bilirler, ama onun egemenlikleri alt›ndakilerce bilinmesini istemezler. Çünkü alt toplum gerçe¤i tüm ç›plakl›¤› içinde tan›y›p bilirse egemenlerin otoritesi sars›l›r, bask› ve sömürüye dayal› egemenliklerini sürdürmeleri zorlafl›r. Bask› ve sömürünün egemenli¤i bakarkörler toplulu¤unun bulundu¤u yerde geliflir. Bir yerde bask› ve sömürü varsa, orada bakarkörler var demektir. Bu yüzden her egemenlik sistemi, bask› ve sömürü mekanizmalar›n› iflletebilmek ve sömürüye dayanan varl›klar›n› sürdürebilmek için sömürdüklerini bir bakarkörler toplulu¤una dönüfltürmek zorundad›r. ‹nsanlar›n alg›lama sürecinin çarp›t›labilir olmas› ve gerçe¤i oldu¤undan farkl› görebilecek bir zay›fl›¤› göstermeye yatk›nl›k arz etmesi, egemenleri bu konuda sürekli daha etkili yöntemler bulup kullanmaya yöneltir. Bu yöntemlerden biri olan ‘beyin y›kama’ akl›n gücünü harekete geçirecek bir müdahaleyi de¤il, beyni düflünme ifllevinden ar›nd›rma operasyonunu anlat›r.


SERXWEBÛN Nisan 2008

24 Bilgi iktidard›r Devlet sadece bir fliddet tekeli de¤il, belki de bundan daha fazla bir bilgi tekelidir. Egemenler bilginin önemini sonradan keflfetmemifllerdir, olufltuklar› andan beri bunun fark›ndad›rlar. Yak›n y›llar›n gözde slogan› olarak dillendirilse de, egemenler için her dönemde geçerlili¤ini koruyan bir kurald›r: Bilgi iktidard›r. Yani iktidar›n korunup sürdürülmesi fliddetten daha fazla bilgi üzerinde tekel kurmay› flart k›lar. Ezilenlerin ba¤›ml›l›¤›n› süreklilefltiren köle zihniyeti bu bilgi tekeli sayesinde mümkün hale gelir. Köleli¤in as›l kayna¤› cehalet, ayn› anlama gelmek üzere bilgisizliktir. Ancak bilgisiz, daha do¤ru bir tan›mla bilinçsiz insan do¤ru yoldan sapar; ancak bilinçsiz insan karfl› yazg› olmaktan ç›k›p kendisine dayat›lan yazg›ya boyun e¤er. fiiddet kullan›m› tek bafl›na egemenli¤in sürdürülmesi için yetmez; Önder Apo’nun da ifade etti¤i gibi, sadece zor kullan›m› yoluyla bir hayvan› bile uzun süre a¤›lda tutamazs›n›z. Bu anlamda egemenli¤i kurumlaflt›ran fliddet de¤il, ezilenlere dayat›l›p benimsetilen zihniyettir. Devletçi sistemin egemenli¤inin meflru kabul edilir hale gelmesi yaflanan bu zihinsel çarp›tman›n ürünüdür. Devletçi uygarl›k sisteminin yalana dayal› bir sistem gerçekli¤i olarak do¤up geliflti¤ini, oluflumu kadar varl›¤›n› sürdürmesini de öncelikle yalandaki derinleflmesine ba¤l› oldu¤unu biliyoruz. Mitoloji ve din gibi ideolojiler bu yalanlaflt›rmaya hizmet eden düflünce ve zihniyet biçimleri olmufltur. Kald› ki, devletin kendisi de duygularla ba¤lar›n› kopar›p yalanda derinleflen analitik zekân›n en lanetli ürünüdür. Nereden bak›l›rsa bak›ls›n, devlet ve iktidarla bilgi tekelinin adeta bir zorunlu birlik içinde bulunduklar› görülür. Bilgi ve ona götüren bilim her fleyden önce yeni bir toplum alan› demektir. Gerçe¤in kayna¤›na inen bilimin do¤ruyu a盤a ç›karmas› ve buna ba¤l› olarak ezilenler için bilgiye ulaflma olana¤›n›n do¤mas›, verili dünyan›n uysal kölelerinin bir karfl› yazg› olarak yeniden kendilerinin fark›na varmalar›na yol açar. Böylece onlar yürürlük-

teki egemen sistemin kendilerini mahkûm ettikleri yaflam›n insanl›¤›n yazg›s› olamayaca¤›n›, dolay›s›yla daha insanca ve onurlu bir yaflam›n mümkün oldu¤unu anlarlar. Egemenler için nas›l bilgi iktidarsa, ezilenler için de evrene, do¤aya, topluma ve insana dair sistematik bilgi ve bilinç özgürlüktür. Yalan olmaks›z›n kendilerinin de olamayaca¤›n› bilen egemenler, bu yüzden bilimi hep kontrollerinde tutar ve bilgiyi tekellerine geçirirler. Fakat devlet sadece kendi kontrolü d›fl›nda geliflen bilgi alanlar› ve birikimlerini kendi tekeline geçirmekle yetinmez, ayn› zamanda bilgi üretimi için bizzat eylemde bulunur. Bu çal›flma için dolgun ücretler verdi¤i uygun elemanlar seçerek ç›karlar› için ihtiyaç duydu¤u bilgilerin üretimine yöneltir. Kuflkusuz üretilecek bilgilerin niteli¤i iktidar› savunup koruyan cinsten olmak durumundad›r. Tüm araflt›rmalar ve incelemeler buna hizmet edecektir.

Atefl elbette ›flfl››kt›r, bilinçtir Efsanenin gerçe¤i anlatt›¤›na, güncel gerçekli¤in ve gerçek san›lan›n ise yalan›n ta kendisi oldu¤una en iyi kan›t› oluflturan Prometheus’un hikâyesi, asl›nda devletçi toplum sisteminin sahip oldu¤u bilgi tekelini k›skançl›kla koruma konusundaki duruflunu yans›t›r. Atefl elbette ›fl›kt›r, bilinçtir, ayd›nlanmad›r. En koyu karanl›k bilinçsizli¤in neden oldu¤u karanl›kt›r. Karanl›ktaki insan istenilen yöne çekilebilir, istenildi¤i gibi yönetilebilir. Karanl›k tüm renkleri yoklukta eflitledi¤i için, karanl›¤›n içindeki insan seçim yapamaz, seçimi do¤rultusunda davranamaz; dolay›s›yla baflkalar›n›n öngördü¤ü seçimlere tabidir. Cehalet karanl›kta yaflaman›n da ötesinde, ayd›nl›k bir dünyan›n varl›¤›ndan bihaber olmakt›r. Bunun içindir ki, devletçi sistemin yalana dayal› ideolojileri ezilenlerin yaflad›klar› zindan karanl›¤›n› kendilerine yaflam›n yegâne gerçe¤i olarak kabul ettirmek isterler. Bu örnekte de atefl sadece Olympos’ta vard›r, panteonun içindedir, yaln›zca tanr›lar›n hizmetindedir. Buradaki ‘çalmak’ sözcü¤ü de önemlidir, çalmak mülkiyete sald›r›ya denk düfler.

Bilgi efendilerin mülküdür ve mülkiyet kutsald›r. Mülkiyete sald›r› egemenli¤in köklerine, egemenlerin en kutsal de¤er sayd›klar› fleye sald›r› oldu¤undan en fliddetli flekilde cezaland›r›lmay› gerektirir. Prometheus da bu temelde akla gelebilecek en a¤›r cezaya çarpt›r›l›r. Prometheus’un eylemi ve bunun bedeli olarak tanr›lar›n gazab›na u¤ramas› belki de daha fazlas›yla Önder Apo için geçerlidir. Önder Apo’nun itiraz›, aray›fl› ve örgütlü eylemi olmasayd›, sistemin tanr›lar›n›n Kürdistan’› ve Kürt halk›n› mahkûm ettikleri statü ya da statüsü bile bulunmayan kölelik durumu sürüp gidebilirdi. Hatta olas›l›¤›n da ötesinde kesinlikle böyle olurdu. ‹nsanl›¤›n befli¤ini sallayan en kadim topluluk olan ve uygarl›¤› besleyen tüm temel de¤erleri yaratan bir halk›n statüsüz bir kölelik alt›nda yok olufl sürecine al›nmas›, gerçe¤i ebedi mu¤lâkl›¤a terk etme ve mevcut sistemi gerçekten de ‘tarihin son sözü’ k›lman›n en etkili yöntemiydi. ‹ster bunda tam bir bilinç aç›kl›¤›n› yaflas›n, isterse fark›nda olmadan bunu yaps›n, sistemin Kürdistan’a dayatt›¤› inkâr ve imha politikas›n›n götürece¤i yer buras› olacakt›. ‹nsans›zlaflmay› esas almas› ve varl›¤›n› buna dayand›rmas› itibariyle, kapitalist sistemin insanl›¤›n befli¤i Kürdistan’a ve hayati toplum tan›m›na veri teflkil eden tüm unsurlar› ba¤r›nda tafl›yan Kürt toplumuna bu görülmemifl düflmanl›¤›n› anlamak art›k fazla zor olmasa gerekir. Bunu baflka bir yerde ‘suçluyu tamamen aklamak için iz b›rakmadan tan›¤› ortadan kald›rmak’ olarak de¤erlendirdim. Onca gözü karal›¤a ve kararl›l›¤a ra¤men Kürt halk› hala ayaktaysa, ‘ya özgürlük ya ölüm’ fliar›yla özgür yaflamdaki kararl›l›¤›n› hayk›r›yor ve üstelik bunu kendi eylemine yans›t›yorsa, yani atefl art›k Kürt insan›n›n elindeyse ve onu geri almak mümkün de¤ilse, o zaman buna yol açan kifli kendisi için art›k ölümlerden ölüm be¤enmelidir. Toplumundan ve canl› insan dünyas›ndan kopar›lmal›, yaln›zl›¤a tabi tutulmal›, akbabalar gibi beynini ve yüre¤ini gagalamal›, bir defada yok etmek yerine her gün birkaç kez öldürmekle özdefl olan koflullara mahkûm edilmelidir. ‹mral›’da yaflanan, tam› tam›na budur.


Nisan 2008

SERXWEBÛN

25

KAZANMAK ‹Ç‹N BÜYÜK AVANTAJLARA SAH‹B‹Z “Türk devletinin ABD ile PKK’nin tasfiyesi karfl›l›¤›nda Erdo¤an-Bush görüflmesinde önemli bir anlaflmaya ulaflt›klar› bilinmektedir. ABD’nin Güney hava sahas›n› Türk uçaklar›na açmas›, ‹srail’in hem teknik, hem de taktik olarak Türk devletinin operasyonlar›na aktif destek sa¤lamas›, Türkiye’nin ABD-‹ngiltere-‹srail politikas›na ne düzeyde kat›ld›¤›n›n da ölçüsünü ortaya koymaktad›r. Türk devleti bölgenin yeniden yap›lanma sürecini f›rsat bilerek, hareketimizi tümüyle tasfiye etmek isterken, uluslararas› güçler ise daha çok hareketimize darbe vurup, etkisiz k›larak Kürt halk›n› iradesiz ve çözüm seçene¤inden yoksun b›rakmak amac›yla Türk devletine destek sunmufllard›r” KCK Yürütme Konseyi toplant›m›z, dünyada ve bölgede önemli siyasal, askeri ve ekonomik geliflmelerin yafland›¤›, Türk devletinin uluslararas› ve bölgesel güçlerle yeni bir imha konsepti temelinde iliflki ve ittifak gelifltirerek tüm gücüyle Önderli¤imize, hareketimize ve halk›m›za karfl› sald›r›lar›n› en fazla yo¤unlaflt›rd›¤› bir süreçte, fiehit Viyan ve dönem flehitlerinin an›s›na ba¤l›l›k temelinde gerçeklefltirilmifltir. Sürecin özelliklerini kapsaml› bir biçimde tart›flan toplant›m›z, düflman›n 2008 y›l›nda dayatt›¤› planlamay› bofla ç›karma ve dönemi halk›m›z ad›na kazanma kararlaflmas›na ve planlamas›na ulaflm›flt›r. Toplant›m›z siyasal ve askeri geliflmelerin yön verdi¤i süreci ve olas›l›klar› Önder Apo’nun perspektifleri temelinde çok boyutlu olarak de¤erlendirmifl, bu süreçte izleyece¤i politik hatt› net olarak ortaya koymufltur.

ABD bölgede kal›c› olmak için son derece pragmatik bir siyaset izlemektedir Kapitalist sistemin yaflad›¤› kaos, ekonominin durgunluk sürecine girmesiyle birlikte giderek derinleflmektedir. Davos’ta gerçeklefltirilen dünya egemenlerinin zirvesinde “Birlikte Kalk›nma ve ‹nsanc›l Kapitalizm” biçiminde formüle edilen çözümün, sistemin a¤›rlaflan bunal›mlar›na çözüm üretemeyece¤i aç›kt›r. Al›nan her önlem geçici olarak sistemi rahatlatsa da, esas olarak sorunu daha da a¤›rlaflt›raca¤› ortadad›r. Çünkü insan›n toplumsal özüne ve do¤aya karfl› bu kadar sald›r›

içinde olan, azami kar yasas›n› bu kadar temel al›p yücelten, kad›n› ç›karlar› için bu kadar kullanarak düflüren bir sistemin insanc›l olmas›n› beklemek bir aldatmacadan öteye gitmez. ABD ekonomisinin durgunluk sürecine girmesiyle birlikte her ülkenin bundan etkilenece¤i aç›kt›r. Bu krizden ç›k›fl›n a¤›r yükü yine halklara ve emekçilere fatura edilece¤i görülmektedir. Al›nan baz› mali önlemlere ra¤men, bu durum hala devam etmektedir. ‹çte sistemin yap›sal sorunlar› temel bir rol oynarken, d›flta belirleyici olan bölgemizde sistemin yaflad›¤› krizin yan› s›ra dünyan›n birçok alan›nda karfl›laflt›¤› a¤›r politik-askeri sorunlar olmaktad›r. Kapitalizmin petrole dayal› ekonomi-mali çarklar›, alanda yaflanan siyasi ve askeri sorunlardan direkt olarak etkilenmektedir. ABD, sistemi güvence alt›na alma ve kaostan ç›kma mücadelesini askeri, siyasi, diplomatik, kültürel, sanatsal vb alanda yo¤un bir biçimde yürütmektedir. Ancak bu mücadelenin en fazla odakland›¤› bölgemizin yeniden yap›lanmas›nda istedi¤i sonucu almaktan uzakt›r. Bölgede kal›c›l›¤›n› gelifltirmek için son derece pragmatik bir siyaset izlemektedir. Zorland›kça iliflki ve ittifaklar›nda çeflitli aray›fllara girmekte ve kimi ad›mlar atmaya çal›flmaktad›r. Afganistan baflta olmak üzere Latin Amerika’da da gittikçe zorlanmaktad›r. Irak’ta içine girdi¤i ç›kmaz derinleflmektedir. Bundan kurtulmak için de son derece pragmatik bir politikaya yönelmektedir. ABD yetkililerinin kamuoyuna aç›klad›klar› gi-

bi, bir baflar›dan söz etmek güçtür. ‹ran ve bölgedeki statükocu direnifl karfl›s›nda ciddi bir zorlanmay› yaflamaktad›r. Bu zorlanma içerisinde ‹ran ve Suriye gibi devletlerin rolünün çok önemli oldu¤u bilinmektedir. Türk devleti de müttefiki olmas›na ra¤men, Hareketimizin konumu ve genel olarak ortaya ç›kan Kürt oluflumu karfl›tl›¤› nedeniyle ABD’ye 1 Mart tezkeresi baflta olmak üzere çok daha ciddi engeller ç›karm›flt›r. ABD Türkiye’yi bu konumdan ç›karmak, ona Büyük Ortado¤u Projesi (BOP) çerçevesinde rolünü oynatabilmek için, 2003’ten bu yana iniflli-ç›k›fll› olan iliflkilerini düzelterek sonuç almaya çal›flmaktad›r. ABD, Türkiye’ye ‹slam dünyas›nda ve bölgede geliflen radikal ‹slami dalgan›n önünü almas› için AKP’nin temsil etti¤i “›l›ml› ‹slam” modeliyle bir dalgak›ran rolünü oynatmak istemektedir. Türk devletinin ABD ile PKK’nin tasfiyesi karfl›l›¤›nda Erdo¤an-Bush görüflmesinde bu rol konusunda önemli bir anlaflmaya ulaflt›klar› bilinmektedir. ABD’nin Güney hava sahas›n› Türk uçaklar›na açmas›, ‹srail’in hem teknik, hem de taktik olarak Türk devletinin hareketimize yönelik operasyonlar›na aktif destek sa¤lamas›, Türkiye’nin ABD-‹ngiltere-‹srail politikas›na ne düzeyde kat›ld›¤›n›n da ölçüsünü ortaya koymaktad›r. Türk devleti bölgenin yeniden yap›lanma sürecini f›rsat bilerek, hareketimizi tümüyle tasfiye etmek isterken, bu uluslararas› güçler ise daha çok hareketimize darbe vurup, etkisiz k›larak Kürt halk›n› iradesiz ve öncüsüz, bölgeyi de halk özgürlük e¤ilimli çözüm seçene¤in-


SERXWEBÛN Nisan 2008

26 den yoksun b›rakmak amac›yla Türk devletini desteklemektedirler. Kürt halk›na da “PKK’nin peflinden gittikçe size rahat yoktur. Siz di¤er partilere bak›n” demektedirler. Ortado¤u’nun yeniden yap›lanmas›n›n gündemde oldu¤u bir dönemde, Kürt halk› t›pk› 20. yüzy›l›n bafllar›nda oldu¤u gibi, bölgenin oluflumunda yer alacak güçlerin ç›karlar›na kurban edilmek istenmektedir. Bu durum Kürtlerin inkar› anlam›na gelen Lozan antlaflmas›n›n bir kez daha hayat bulmas› anlam›na gelmektedir.

Kürt sorunun çözümünde esas al›nan ez-çöz formülüdür Rusya-Çin-Hindistan gibi güçler, ABD’nin dünya üzerindeki hegemonik politikalar› karfl›s›nda belli bir aray›fl içinde olmalar›na ra¤men, durufllar›yla bölge alan›nda daha çok statükocu güçlere hizmet etmektedirler. Özünde dolayl› bir yaklafl›m› ifade eden bu durum, ABD ile aç›ktan bir cepheleflme biçiminde geliflmemektedir. Özellikle Çin’in önümüzdeki 20-25 y›l içerisinde ekonomik gücüne paralel olarak siyasal olarak da ata¤a geçece¤ini ön gören ABD, flimdiden enerji kaynaklar›na ve ulaflt›rma hatlar›na egemen olmak için tedbirler almaktad›r. Bu güçler, çözüm aflamas›na ulaflan Kürt sorununa aç›ktan bir yaklafl›m göstermekten henüz uzak bulunmaktad›rlar. Hatta bölge dengelerini etkilemek için, daha çok bölge statükocu güçleriyle iliflki gelifltirmektedirler. Türk devletinin esas konsepti hareketimizi tümüyle tasfiye etmek, Kürt sorununu da böylelikle sorun olmaktan ç›karmaya dayanmaktad›r. Yani esas al›nan formül “ez-çöz” formülüdür. Bunun için topyekûn savafl temelinde bir yönelimleri söz konusudur. Bu sadece askeri olarak de¤il, ayn› zamanda psikolojik, ideolojik, politik, diplomatik, ekonomik, kültürel ve hukuki alanda yürütülen “bir eylem” plan›n› da ifade etmektedir. Bu eylem plan› AKP eliyle gelifltirilmektedir. AKP hükümeti halk›m›z›n özgürlük iradesini tasfiye etmeyi amaçlayan Türk-‹slam sentezi gibi gerici bir ideoloji ve politikayla sistemin adeta imdad›na yetiflen bir cankurtaran gibidir. AKP devletleflmekte, devlet

AKP’lileflmektedir. Bu süreç böyle geliflmekle birlikte sistem içinde bunu hazmedemeyen, AKP’ye daha fazla sistemin rengini dayatan ve teslim almak isteyen yaklafl›mlar da vard›r. Özel savafl rejimi, hükümeti, muhalefeti, ordusu, bürokrasisi ve bas›n› birçok konuda kendi içinde ciddi çat›flma ve çekiflme içinde bulunurken, Kürt halk›na karfl› yürütülen topyekûn sald›r›larda milli mutabakat siyasetini uygulamaktad›rlar. Yani Hareketimizi tasfiye plan›nda anlaflm›fllard›r. AKP hükümeti, gelece¤ini, kaderini hareketimizin tasfiyesine ba¤lam›fl, bu temelde de ordu ile anlaflm›flt›r. AKP ve di¤er kesimler toplumu sahte laik ve sahte tarikat çeliflkisi içinde bo¤untuya getirerek toplumu tercihe zorlamak istemektedirler. Türk devleti uluslararas› ve bölgesel güçlerle iliflki içinde hareketimizi tecrit edip “terörist” ilan ederek, tüm güçleri hareketimize karfl› aktiflefltirmek için yo¤un bir diplomatik çaba içinde bulunmaktad›r. Tüm gücünü ve yetene¤ini bu temelde kullanmaktad›r. Hem ABD-‹srail ile hem de ‹ran-Hamas-Hizbulahla iliflki gelifltirmektedir. ‹ran-Suriye ile anti-Kürt ve anti-PKK ittifak› temelinde iliflki kurmaktad›r. Bu amaçla Irak’› da yan›na almaya çal›flmaktad›r. Son süreçte Önderli¤imize karfl› gelifltirilen uluslararas› komplodaki ittifak› yeniden güncellefltirmek amac›yla bir kez daha M›s›r gibi güçleri de harekete geçirmek istemektedir. Bu iliflki hem ABD’nin bölgesel politikas›n›n altyap›s›n› oluflturmak hem de hareketimizi tasfiye etmeye yönelik bir yönelimi ifade etmektedir. Yaflanan bu durumu Türk devletinin ABD karfl›s›nda konumunu güçlendirme aray›fl› olarak da de¤erlendirmek mümkündür. ‹ran ile ABD, Türkiye’yi kendi bölge politikalar›na kazand›rmak için ciddi bir çekiflme içinde bulunmaktad›rlar. Her iki güçte bu çekiflmesini hareketimize yönelik sald›r›lar üzerinden gelifltirmektedir. ABD önce hava sahas›n› Türk uçaklar›na açarak, ard›ndan hareketimize karfl› gerçeklefltirilen ve yenilgiyle sonuçlanan sald›r›lar›na onay vererek, ‹ran ise Hasan Hikmet Demir (Agit) arkadafl› idam ederek ve Türkiye’nin ABD

“Türk devleti, hem ABD-‹srail ile hem de ‹ran-Hamas-Hizbulahla iliflki gelifltirmektedir. ‹ran-Suriye ile anti-Kürt ve anti-PKK ittifak› temelinde iliflki kurmaktad›r. Bu amaçla Irak’› da yan›na almaya çal›flmaktad›r. Son süreçte Önderli¤imize karfl› gelifltirilen uluslararas› komplodaki ittifak› yeniden güncellefltirmek amac›yla bir kez daha M›s›r gibi güçleri de harekete geçirmek istemektedir” ile olan çeliflkilerini her f›rsatta k›flk›rtarak yan›na almaya ya da olmuyorsa tarafs›zlaflt›rmaya çal›flmaktad›r.

Önder Apo’nun hayati tehlikesi devam etmektedir Türk devleti, bölgesel ve uluslararas› alanda jeo-politik konumunu kullanarak di¤er güçlerle Türkiye’yi peflkefl çekme pahas›na iliflki gelifltirirken, içerde ise esas olarak Önderlik üzerinde gelifltirilen zehirleme sald›r›s›n› tecrit ve izolasyonla tamamlayarak ad›m ad›m imhas›n› amaçlamaktad›r. Önder Apo üzerinde idari, siyasi ve hukuki bask› gelifltirilmektedir. Her f›rsatta Önderli¤in hücre cezas›na çarpt›r›lmas› buna dönüktür. Bu sistemin içinde ABD, ‹srail, AB ve Türk devleti bulunmaktad›r. Önderli¤in sa¤l›¤›, tedavisi ve güvenli¤i için halk›m›z›n ve hareketimizin bir y›l› aflk›n süreçtir gelifltirdi¤i eylemlilikler uluslararas› platformlarda önemli sonuçlar yaratm›flt›r. CPT Önderli¤imizi ziyaret etmifl ve gecikmeli de olsa raporunu aç›klam›flt›r. Bu raporun zehirlenmeyle ilgili bölümünde Türk devletinin zehirleme sald›r›s›n› belirsizlefltiren ifadeler olsa da, 1 Mart’ta aç›klad›¤›m›z gibi Önderli¤imizin vücudunda oldu¤u belirtilen maddelerin bulundu¤unu CPT de tespit etmifltir. Bu maddelerin Önderli¤in vücudunda nas›l bu kadar birikti¤inin doyurucu ve ikna edici bir izah› yoktur. Bununla birlikte vücuttaki metal incelemesini her üç ayda bir örnek al›-


Nisan 2008

SERXWEBÛN

narak incelemeyi sürdüreceklerini belirtmifllerdir. Tüm bu veriler Önderli¤imizin sa¤l›¤›n›n halen ciddi bir tehdit alt›nda oldu¤unu ortaya koymaktad›r. Çünkü bu maddelerin yaratt›¤› tahribat›n düzeyini tam olarak bilmiyoruz, kapsaml› bir tahlil de yoktur. Dolay›s›yla CPT raporunda da anlafl›ld›¤› üzere Önder Apo’nun hayati tehlikesi devam etmektedir. Bu nedenle de hamleyi bafllatma gerekçelerimiz hala yerli yerinde durmaktad›r. Önderli¤imiz üzerinde gelifltirilen bu sald›r› ve bask›larla PKK’yi teslim alma, kendi çizgisine çekme amaçlanmaktad›r. Bir taraftan hareketi Önderlikten koparma hedeflenirken, öte yandan Önderlik taviz vermeye zorlanmak istenmektedirler. Bununla birlikte hareketin önde gelen kadrolar›na yönelik suikast, y›pratma vb yönelimler içinde bulunulmaktad›r.

Gerillan›n flahs›nda Kürt halk›na karfl› bir katliam süreci bafllat›lm›flt›r Devletin Önderlikten sonra en fazla üzerinde durdu¤u ve yo¤unlaflt›¤› konu gerillaya yönelik politikalar›d›r. Türk devleti, Kürdistan’›n özgür da¤lar›nda gerilla var oldukça, Kürt halk›n› iradesizlefltiremeyece¤ini ve özgürlük taleplerini bast›ramayaca¤›n› gayet iyi bilmektedir. Bundan dolay› Türk devleti gerillan›n flahs›nda tüm Kürt halk›na karfl› bir katliam sürecini bafllatm›fl bulunmaktad›r. Düflman›n yürüttü¤ü bu sald›r› dalgas›n›n baflar›l› olmas›, Kürt halk›n›n katliam sürecine tabi tutulmas› anlam›na gelecektir.

27 Türk devletinin bu plan› hayata geçirmesinin tek yolu gerillan›n ortadan kald›r›lmas›ndan geçmektedir. Gerillaya yönelik gelifltirilen politikan›n bir yüzü gerillay› imha etmek, daraltmak, marjinallefltirmek olurken, öteki yüzü ise gerillaya kat›l›m› engelleme, gerilla ve direnifl çizgisi ile sonuç al›naca¤›na iliflkin umut ve inanc› k›rmaya dayanmaktad›r. Yeniden gündemlefltirilen piflmanl›k yasas› ve koruculu¤u yenileme çabalar› tümüyle bu konuda sonuç almaya yönelik uygulamalard›r. Türk ordusu bu amac›n› gerçeklefltirmek için 21 fiubatta harekete geçerek kapsaml› bir sald›r›yla sonuç almak istemifltir. E¤er bu sald›r›s›nda Zap’› ele geçirip güçlerimize darbe vurmufl olsayd›, Türk ordusu y›la büyük bir avantaj ve moral üstünlükle girmifl olacakt›. Ancak bu hesaplar› tutmam›flt›r. Türk ordusu gerillan›n direnifli nedeniyle daha fazla kay›p vermemek için geri çekilmek zorunda kalm›flt›r. Zap direniflinde ortaya ç›kan sonuç Türk ordusunun de¤il, Kürdistan özgürlük gerillas›n›n inisiyatifi ele geçirmesi olmufltur. Askeri alanda gelifltirilen bu sald›r›lara, yo¤un bir psikolojik savafl efllik etmektedir. Bas›n-yay›n araçlar› tek merkezden yönlendirilerek, tümüyle halk›m›z ve hareketimiz üzerinden sonuç al›nmaya çal›fl›lmaktad›r. Bu konuda Fettullah Gülen ve di¤er tarikat çal›flmalar›yla Kürdistan sömürgeci Türk devleti ad›na yeniden fethedilmeye çal›fl›lmaktad›r. Yo¤unca yoksullaflt›r›lan, açl›k s›n›r›ndaki bir yaflama

mahkum edilen halk›m›z, çeflitli sivil toplum örgütleri de kullan›larak, yard›m verme ad› alt›nda, AKP’nin oy deposu haline getirilmek istenmektedir. Öte yandan bir kez daha GAP gündemlefltirilerek ekonomik kalk›nman›n bir umudu olarak halk›m›za sunulmaya çal›fl›lmaktad›r. Bu da sorunu çözme olarak nitelendirilmektedir.

AKP’nin Kürt düflmanl›¤› gerçe¤i daha yal›n bir biçimde ortaya ç›km›flt›r AKP’nin di¤er önemli bir siyaseti de, “Kürt sorununu çözmek istiyorum, ama ordu engeldir. PKK de eylem yap›yor, eylemlerin yap›ld›¤› bir dönemde çözüm geliflmez. Dolay›s›yla zemin bulam›yorum” propagandas›n› yaparak halk› ve özellikle ara kesimleri etkilemek istemektedir. Hatta bu politikas›n› harekete kadar yans›tmaya çal›flmaktad›r. Ancak Medya savunma alanlar›na operasyon ç›karma tezkeresi baflta olmak üzere, hareketimize karfl› Kuzey’den sonra Güney’de de gerçeklefltirilen hava ve kara harekat›ndan sonra, art›k AKP’nin Kürt düflmanl›¤› gerçe¤i daha yal›n bir biçimde ortaya ç›km›flt›r. Onun bukalemun tarz› siyaseti, dini siyasallaflt›rma, istismar etme prati¤i önemli oranda deflifre olmufltur. AKP’nin bu gizlenen gerçekli¤inin a盤a kavuflturulmas› demek, Kürdistan’da sömürgeci devletin dayanaks›z kalmas› anlam›na gelmektedir. Özellikle hareketimizi iftiralarla karalama, yanl›fl ve çirkin gösterme temelinde çekilen dizilerin yan› s›ra, toplumumuzu yozlaflt›rmaya yönelik bir kültür ve yo¤un bir asimilasyon politikas› tüm TV’lerin ortak programlar› olarak uygulanmaktad›r. Bu yönelimlerde bas›n-yay›n araçlar› çok yo¤un kullan›l›rken, özgür medyan›n izlenmemesi, okunmamas› ve dinletilmemesi için büyük bir çaba sergilenmektedir. Sürekli bir biçimde özgür yaz›l› bas›na dönük kapatma, yasaklama ve toplatma kararlar›yla halk›m›za ulaflmas› engellenmek istenmektedir. DTP ve di¤er demokratik kurumlar üzerinde yo¤un bir bask› gelifltirilmekte, önde gelen kadrolar› tutuklanmakta ve bask› alt›nda tutulmaktad›r. Di¤er taraftan da özellikle Oramar ve Gabbar eylemlerinden önce ve sonra


SERXWEBÛN Nisan 2008

28 “Güney Kürdistan’da da PÇDK üzerinde bask›lar gelifltirilmifl, birçok bürosu kapat›lm›flt›r. Bu durum sadece Güneyli güçlerin politikas› sonucunda geliflmemifltir. Bunlar da olmakla birlikte, esas bask› ve yönelim Türkiye ve ABD üzerinden gelifltirilmektedir. Bu konuda baz› Güneyli güçler önemli oranda bu politikaya yatm›fl bulunmaktad›rlar. Bu güçlere dayanarak hareketimizi etkisizlefltirmek istemektedirler” metropollerde halk›m›za karfl› linç olaylar› gelifltirilmifltir. Özellikle halk›m›z›n Êdi Bese Hamlesi temelinde içine girdi¤i serh›ldan süreci karfl›s›nda Qam›fllo’da Suriye rejimi taraf›ndan ‹sa Mele Xelil’in katledilmesi, Cizre’de Yahya Menekfle’nin panzerle ezilmesi, yine 8 Mart etkinlikleri s›ras›nda Mehmet Deniz’in katledilmesi ve yap›lan yüzlerce tutuklama halk›m›za yönelik sald›r›lar›n ulaflt›¤› boyutu göstermektedir.

Güney’deki halk›n eylemlili¤i bir aray›fl ve sorgulamay› ifade etmektedir Öte yandan çeflitli iflbirlikçi güçler bir araya getirilerek hareketimiz karfl›s›nda yeni bir cephe oluflturma aray›fl› söz konusudur. Halk›m›z› parçalamaya dönük bu yönelimi ABD, baz› Güneyli güçler ve AB ülkeleri ortaklafla yürütmeye çal›flmaktad›rlar. Bu sald›r›yla legal-demokratik saha adeta bunalt›larak parçalanmak, pasiflefltirilmek ve bitirilmek istenmektedir. E¤er yapabiliyorlarsa da, bu kesimleri bunalt›p bast›rarak, geriletmek, baz›lar›n› da çeflitli vaatlerle Önderliksiz çözüme raz› etmek istemektedirler. Bu konuda çok yönlü bir politikan›n gelifltirildi¤i bilinmektedir. Güney Kürdistan’da da PÇDK üzerinde bask›lar gelifltirilmifl, birçok bürosu kapat›lm›flt›r. Bu durum sadece Güneyli güçlerin politikas› sonucunda geliflmemifltir. Bunlar da olmakla birlikte, esas bask› ve yönelim Türkiye ve ABD üzerinden gelifltirilmektedir. Bu konuda

baz› Güneyli güçler önemli oranda bu politikaya yatm›fl bulunmaktad›rlar. Bu güçlere dayanarak hareketimizi etkisizlefltirme ve Güney’de Kürt siyaseti üzerinde etki sa¤layarak kendi çizgisine çekmek istemektedir. Özellikle Türk devletinin ve gerici egemen Arap güçlerinin bast›rmas› sonucu Kerkük referandumunun ertelenmesi ve Türkiye’nin Güney kazan›mlar›n› da hedefleyen pratik politikalar› karfl›s›nda Güneyli siyasi güçlerini de bir ayr›flmaya götürmektedir. Bu durum, hem Güneyli güçlerin tutarl› olmayan milliyetçi siyasetlerinin sonuçsuzlu¤unu, hem de ABD’nin bölge siyasetindeki pragmatist politikas›n›n sonuçlar›n› göstermektedir. Özgüce dayal› olmayan, kendini fazlas›yla d›fl güçlere ba¤laman›n kötü sonuçlar› daha somut ortaya ç›kmaktad›r. Bu yanl›fl politika sadece bu siyasi güçlere kaybettirmemekte, onlar›n flahs›nda halka da kaybettirilmektedir. Bu, Önderli¤imizin özgüce dayal› Kürdistan ve bölge siyasetinin yan› s›ra Demokratik Konfederal çözümünün ne kadar yerinde oldu¤unu ortaya koymaktad›r. Hava sald›r›lar›yla bafllayan ve güçlerimize yönelik Türk ordusunun fiyaskoyla sonuçlanan kara harekat›yla belli bir düzey kazanan Güney’deki halk›n ilgisi ve eylemlili¤i özünde uygulanan yanl›fl siyasete karfl› do¤ru bir aray›fl› ve sorgulamay› ifade etmektedir. Otuz befl y›ldan beridir büyük bedeller ve kahramanl›klarla gelifltirilen Kürdistan halk›n›n özgürlük mücadelesi tarihsel bir sürece girmifltir. Kürdistan halk›n›n özgürlük mücadelesine ve Önder Apo’ya karfl› gelifltirilen uluslararas› komplonun ulaflt›¤› yeni bir aflama olarak sömürgeci Türk devleti taraf›ndan kapsaml› bir sald›r› hareketi bafllat›lm›fl bulunmaktad›r. Topyekûn savafl kapsam›nda gelifltirilen bu sald›r›lar›n esas hedefi hareketimizi, yaratt›¤› ulusal, toplumsal, kültürel, siyasal, askeri vb sonuçlar›yla birlikte tasfiye etmektir. Böylelikle bir kez daha Kürt halk› kölelefltirilerek geleceksizlefltirilmek istenmektedir. Yürütülen bu konsept, halk›m›za karfl› bir tür soyk›r›m hareketi biçiminde pratik safhaya konulmufl bulunmaktad›r. Sald›r›n›n esas hedefi öncelikle hareketimizi tasfiye etmek

olurken, genel olarak Kürt halk›n›n Kürdistan’›n tüm parçalardaki kazan›mlar› da hedeflenmektedir. Bafllat›lan bu yönelimler Kürdistan’da yeni bir durum ortaya ç›karmaktad›r. Düflman, Önder Apo’nun yaratt›¤› iradeli Kürt halk›n› 2008 y›l›nda ya ezme ya da onun iradeli duruflu karfl›s›nda, inkar-imha siyasetinin iflas›n› görüp, demokratik çözüm yönünde geliflecek genel kamuoyunun da bask›s›yla, çözüm yönünde ad›mlar atmaya bafllayacakt›r. Bu anlamda içinde bulundu¤umuz y›lda hareketimiz Êdi Bese diyerek, sonuca gitmeye çal›fl›rken, düflman da tüm tarihinin gericili¤ini, katliamc›l›¤›n› kuflanm›fl olarak, Önderli¤imize, hareketimize ve halk›m›za amans›zca sald›rmaktad›r. fiubat bafllar›nda Bingöl’de on gerillan›n vahfli bir biçimde katledilmesi ve 21 fiubat’ta Medya Savunma alanlar›na yönelik olarak ç›lg›nca gelifltirilen sald›r› bu yönelimin boyutlar›n› göstermektedir. Bu sald›r› flimdilik geri püskürtülmüfl olsa da, düflman›n, inkar-imha siyasetinde umutsuzca da olsa direnece¤i ve bir kez daha hareketimize karfl› Kuzey’de ve Güney’de kapsaml› bir askeri yönelim içine girece¤i aç›kt›r.

ETA üzerinden gelifltirilen siyaseti AKP PKK üzerinden gelifltirmek istiyor Türk devleti ve ona destek veren güçler, bütün bu planlar› Önderli¤imizin on befl y›ldan beri Kürt sorununun bar›flç›l, siyasal yollarla çözme çabalar›na ra¤men yapmaktad›rlar. Önder Apo ve hareketimiz bar›flç›l bir çözüm için flimdiye kadar birçok çaba sergilemifl, bunun yaflamsallaflmas› için birçok kez ateflkes ilan etmifltir. En son olarak sorunun çözümünü “Demokratik Özerk Özgür Kürdistan” formülü ile ortaya koymufltur. Son süreçte gelifltirilen sald›r›larda da görüldü¤ü gibi sürekli bir biçimde uzat›lan kardefllik ve bar›fl eli bir kez daha sald›r› ve savaflla karfl›lanm›flt›r. Sömürgeci Türk devleti, AKP ile yakalad›¤› son imkan›n› yaklaflmakta olan yerel yönetim seçimlerinde baz› temel belediyeleri de ele geçirerek, Kürt özgürlük hareketini tümüyle etkisizlefltirmek istemektedir. Esas amaç, ‹span-


Nisan 2008

SERXWEBÛN

ya devletinin ETA üzerinde gelifltirdi¤i ve ETA’y› getirdi¤i noktaya sözüm ona AKP de PKK’yi o noktaya getirmek istemektedir. Çok s›n›rl› bir eylem gücüne sahip, kontrol edilebilir bir noktaya çekerek hareketi marjinallefltirmek istemektedir. Ancak AKP gerçekli¤inin biraz deflifre edilmesi nedeniyle, onlar›n bu hesaplar› da önemli oranda bozulmufltur. Ortaya ç›kan bu koflullar›n do¤ru de¤erlendirilmesi halinde siyasal alanda da önemli bir hamle yapman›n imkanlar› ortaya ç›km›flt›r. Bölge yeniden yap›lan›rken, iradeli Kürde yer verilmek istenmemektedir. ‹flbirlikçi Kürde ise, di¤er bölge güçleri izin verdi¤i oranda biraz yaflam imkan› verilmek istenmektedir. Bu durumda esas olarak üzerinde tehlikeli siyaset uygulanan hareketimiz olmaktad›r. Hareketimizin etkisizlefltirilmesi ayn› zamanda Güney’deki oluflumun kolayca denetim alt›na al›nmas› zeminini yaratacakt›r. Esas olan hareketimiz ve Kürdistan özgürlük gerillas›n›n tasfiyesidir. Bunun sa¤lanmas› durumunda art›k Kuzey’de, Güney’de Kürdistan toplumuna istedikleri biçimi verme imkanlar›na kavuflmufl olacaklard›r.

Türk devleti Önderli¤imizin sa¤l›¤› konusunda ciddi bir ad›m atmam›flt›r Toplant›m›z tüm bu geliflmeleri ayr›nt›l› olarak de¤erlendirerek, 2008 y›l›n›n bir kader y›l› olaca¤›n›n tespitiyle siyasi do¤rultumuzu, hareketimizin ve halk›m›z›n büyük bedeller ödeyerek elde etti¤i ulusal-demokratik kazan›mla-

“Bölge yeniden yap›lan›rken, iradeli Kürt’e yer verilmek istenmemektedir. ‹flbirlikçi Kürt’e ise, di¤er bölge güçleri izin verdi¤i oranda biraz yaflam imkan› verilmek istenmektedir. Bu durumda esas olarak üzerinde tehlikeli siyaset uygulanan hareketimiz olmaktad›r. Hareketimizin etkisizlefltirilmesi ayn› zamanda Güney’deki oluflumun kolayca denetim alt›na al›nmas› zeminini yaratacakt›r”

29 r›n› tasfiyeye yönelik bu politikay› ne pahas›na olursa olsun parçalamak, bunun yolunun da tam bir seferberlik ruhuyla hareket ve halk olarak Êdi Bese Hamlesi temelinde, daha güçlü örgütlenmekten, mücadeleyi yükseltmekten ve kadro duruflumuzu bu tehlikeli yönelimi bofla ç›kar›r düzeye ulaflt›rmaktan geçti¤ini ortaya koymufltur. Toplant›m›z, kapsaml› olarak yapt›¤› bu siyasal de¤erlendirmeye ba¤l› olarak, KCK sistemini ve çal›flmalar›n› da çok yönlü olarak de¤erlendirmifl, yaflanan yetersizlikleri, görev ve sorumluluklar karfl›s›ndaki durufl üzerinde yo¤unca tart›flm›flt›r. Yaflanan yetersizliklerin temelindeki eksiklikler çözümlenmifl tüm Yürütme Konseyi üyeleri elefltiri-özelefltiri yapm›fl ve içine girilen yeni dönem karfl›s›nda kendi tutum ve kararl›l›k düzeylerini ortaya koymufllard›r. Yürütme Konseyinin ikinci toplant›s›, özel savafl rejiminin Önderlik, hareketimiz, halk›m›z üzerinde bask› ve uluslararas› alanda yürüttü¤ü hareketi kuflatma diplomasisini de¤erlendirerek, Êdi Bese, Önder Apo’yu Yafla ve Yaflat Hamlesini 9 Ekim’de bafllatm›flt›. Önder Apo, tek tarafl› olarak ilan etti¤imiz 5. Ateflkes’ten sonra Türk devletinin tutumu karfl›s›nda, o güne kadar sürdürülen diyalog, bar›fl ve demokratik çözüm yaklafl›mlar›n›n sonuç vermedi¤ini, bu tutumun devam etmesi halinde, bu yönlü aç›klamalar›n› geri çekebilece¤ini belirtmiflti. Êdi Bese Hamlesinin böyle güçlü bir dayana¤› da bulunmaktad›r. Önderli¤imizin zehirlenmesi ve yapt›¤›m›z tüm ça¤r›lara ra¤men Türk devletinin hiçbir ciddi önlem almamas›, uluslararas› güçlerin de Kürdistan’da yürütülen inkar-imha savafl›na destek olmalar› nedeniyle art›k böyle bir hamleyi bafllatmamak politik olarak geriye düflmek ve süreci kaybetmek olurdu. Bu nedenle geçen yönetim toplant›s›n›n hemen öncesinde toplanan PKK meclisi kararlaflt›rd›¤› Êdi Bese hamlesini Yürütme Konseyimize öneri olarak sunmufl ve toplant›m›z da böyle bir öneriyi yerinde bularak hamle karar›n› alarak resmilefltirmifltir. Bu karar Kongra Gel ara dönem toplant›s›na da sunularak sistemimizin tüm kurumla-

r›n›n ortak karar› haline getirilmifltir. Bu hamlenin özü, Önderli¤imizin sa¤l›¤›, güvenli¤i ve özgürlü¤ünü sa¤lamak, sömürgeci politikalar karfl›s›nda halk›m›z›n özgürlük iradesini ortaya koyma ve tüm bu yönelimleri bofla ç›karmay› ifade etmektedir. Bunun karfl›s›nda Türk devleti de halk›m›z›n a盤a ç›kan örgütlü iradesini k›rmak için karfl› bir sald›r›ya geçmifltir.

Halk›m›z›n gelifltirdi¤i serh›ldanlar etkili olmufltur 9 Ekim’de bafllat›lan Êdi Bese hamlesi, bu süreçte bir örgütlülük temelinde Kürdistan’da ve yurtd›fl› sahalar›nda belli bir gündem oluflturmufltur. Özellikle Önderli¤imizin duruflu, hareketin izledi¤i politika, Gabbar ve Oramar eylemlilikleri genel olarak halk›m›z, hareketimiz ve kadrolar›m›z üzerinde önemli bir moral etki yaratm›flt›r. Halk›m›z›n yurt içinde ve d›fl›nda gelifltirmifl oldu¤u serh›ldanlar ve gençli¤in eylemlilikleri bu gündemin oluflmas›nda önemli bir rol oynam›flt›r. Bat› Kürdistan bu süreçte Êdi Bese hamlesine önemli bir girifl yapm›fl, Avrupa ve Kuzey Kürdistan’da hamle temelinde bir hareketlenme olmufltur. Özellikle Kuzey Kürdistan ve Türkiye’de fiubat ay› bafllar›nda gerçeklefltirilen Botan Yürüyüflü ve Önderli¤imize karfl› gerçeklefltirilen uluslararas› komplonun 9. y›ldönümü nedeniyle halk›m›z›n yükseltti¤i serh›ldanlar hamlenin kazand›¤› düzeyi ortaya koymaktad›r. Bütün bunlarla beraber, Türk ordusunun HPG’nin Ana karargah›na dönük kapsaml› kara harekat›n› gerillan›n büyük bir fedakarl›k, irade ve taktik yetenekle karfl›lamas› ve bozguna u¤ratmas› önemli bir geliflme düzeyini ortaya ç›karm›flt›r. Yine katliamc› Türk ordusunun Medya Savunma Alanlar›na karfl› gelifltirdi¤i kara harekat›n› protesto etmek için gelifltirilen eylemler ve en son devrimsel bir karakterde geliflen 8 Mart özgür Kürt kad›n›n eylemselli¤i tabloyu tamamlam›flt›r. Bu hareketimizin askeri ve siyasi cephede ortaya ç›kard›¤› geliflme düzeyi kuflkusuz ki, bir baflar› durumudur. Ancak herhangi bir biçimde bu sonuçlar› yanl›fl ele al›p rehavete


SERXWEBÛN Nisan 2008

30 kap›lmamak bizim için hayati bir sorundur. Çünkü henüz sürecin bafl›nda bulunmaktay›z ve daha kapsaml› sald›r›lar›n geliflme durumu söz konusudur. Bu aç›dan yaflanan bu pratiklerin yaln›z baflar› taraf›n› de¤il, yetersiz ve yanl›fl taraf›n› görerek, hatta bunu büyük bir ciddiyetle ele alarak üzerinde durmak ve yaflanan bu yetersizlikleri, yanl›fll›klar› do¤ru de¤erlendirmeyle mutlaka gidermeyi esas almak gerekmektedir. Ancak yukarda da izah etti¤imiz gibi, hareketimizi imha amaçl› gelifltirilen bu ilk hamlenin baflar›s›zl›¤› konsept dahilinde bulunan güçlerin iç iliflkilerini etkileyerek çeliflkilerini öne ç›karabilece¤i gibi, bu konsepti baflar›s›z k›lmak için bize önemli imkanlar da sunmaktad›r. Bu geliflme karfl›s›nda Türk devleti ciddi bir biçimde zorlanm›fl ve iç çeliflkileri yeniden gün yüzüne vurmufltur. Hareketimiz ulusal düzeyde oldu¤u kadar uluslararas› alanda da önemli bir prestij kazanm›flt›r. Daha y›l›n bafl›nda iken siyasi ve askeri cephede yaflanan geliflmeler ulusal ve uluslararas› düzeyde hareketimiz aç›s›ndan önemli siyasal etkiler yaratm›fl ve süreci güçlü bir moral ve avantajla gelifltirmenin olanaklar›n› yaratm›flt›r.

Eylemlerdeki pasif yasall›¤› esas alan yaklafl›mlar mahkum edilmifltir Özellikle CPT’nin de aylard›r yay›nlamad›¤› raporunu 6 Mart’ta kamuoyuna aç›klamas› bu geliflmenin bir sonucudur. Dolay›s›yla hareketimiz ve halk›m›z›n Êdi Bese hamlesi çerçevesinde gelifltirdi¤i mücadelenin flimdiden önemli sonuçlar› oldu¤u görülmektedir. Bu anlamda Hamle, Önderli¤in sa¤l›k, güvenlik ve özgürlük sorunuyla birlikte Türk sömürgecili¤inin ülkemizdeki uygulamalar›n› deflifre eden, sorunu yeni dönemde bir kez daha gündemlefltiren önemli bir ad›m olmufltur. Ancak eylem ve etkinliklerde süreklilik, örgütlülük ve aç›l›m konusunda yetersizlikler ve hamlenin özü ve kapsam›n› yeterince anlamama, bu nedenle de olaya bir kampanya gibi bakma biçimindeki yetersizlikler de a盤a ç›km›flt›r. Yine eylemlerdeki pa-

sif, daha çok yasall›¤› esas alan bu yaklafl›mlar›n üzerinde durularak afl›lmas› ve daha radikal, gündem belirleyen ve düflman siyaseti üzerinde etkili olan bir eylemsel tarz›n gelifltirilmesi gerekti¤i üzerinde durulmufltur. Yaflanan bu yetersizlikler, hamleyi izlemede ve yürütmede gerekli yo¤unlaflma ve pratiklefltirmeye öncülük etmede yetersizli¤i yaflayan merkezi hamle komitesinin, parça ve yurtd›fl› alan komitelerinin faaliyetlerini izleme, an›nda gerekli perspektifi iletme, yetersizlikleri aflt›rmaya yönelik bir müdahale içinde bulunamamas›ndan kaynaklanmaktad›r. Toplant›m›zda, yürütülen hamle eylemliliklerinin bir zemin yaratt›¤›, gündem oluflturdu¤u, bundan sonra, dört ayl›k hamle prati¤inden dersler ç›kararak, art›k somut hedeflerimize ulaflmak için eylemlilikler gelifltirmek gerekti¤i ve merkezi komitenin bir serh›ldan komitesi gibi görevine yüklenmesi üzerinde durulmufltur. Toplant›m›zda KCK sisteminin örgütlülü¤ünün ve çal›flmalar›n›n oldu¤u tüm alanlar›n durumu tek tek ele al›narak elefltirel-özelefltirel bir tarzda de¤erlendirilmifl, yaflanan yetersizlikler nedenleri ve çözümü ile birlikte daha somut bir biçimde ortaya konulmufltur. Bu süre içerisinde gerek yurtiçinde, gerekse de yurtd›fl›nda 5. Kongra Gel Genel Kuruluyla birlikte süreci anlama, buna göre kendini örgütleme ve çal›flmalara yüklenme bak›m›ndan geçmifl y›llara göre belli bir geliflmenin oldu¤u ortaya konulmufltur. Hemen hemen her alan gerekli kongre ve konferanslar›n› gerçeklefltirmifl, kazand›rmayan, büyütmeyen, geriye çeken tarz ve anlay›fllar›n

elefltirisi-özelefltirisi yap›lm›fl, sürece daha derli toplu bir girifl yapmak için gerekli örgütsel çal›flmalara gidilmifltir. Ancak bu durum sorunlar›n giderildi¤i ve örgütsel yap›lar›n yeterli hale geldi¤i anlam›na gelmemektedir. Sadece eskiye göre biraz daha derli toplu bir düzeye gelindi¤i belirtilebilir. Baflta kadrodan kaynaklanan sorunlar olmak üzere çeflitli düzeydeki sorunlar›n geliflme önünde bir engel oluflturdu¤u ve süreci a¤›rlaflt›rd›¤› aç›k bir durumdur. Bunun kayna¤›nda ise tasfiyeci süreçle birlikte daha belirgin bir biçimde ortaya ç›kan ve kendisini dayatan liberal, bürokratik ve dogmatik yaklafl›mlar›n yan› s›ra, Ortado¤u ve Kürdistan gerçe¤iyle çok fazla uyuflmayan, örgütlefltirip-iradelefltirmeyen, militanda ölçü gelifltirmeyen sivil toplumcu yaklafl›mlar bulunmaktad›r. Hala sürecin anlam ve önemini kavramaktan uzak, kendine göreli¤i aflmayan, liberal yaklafl›mlar›yla örgütleflmeye ve demokratik komünal sisteme girmeyen, halka gitmeyen ve taban örgütlenmesine yönelmeyen her türlü gevflekli¤i, örgütsüzlü¤ü dayatan yaklafl›mlarla belli bir mücadele içinde olunmufltur. Ancak bu mücadelenin daha da zenginlefltirilerek süreklilefltirilmesi gerekti¤i vurgulanm›flt›r.

Merkezlerin daha örgütlü biçimde çal›flmalara öncülük etmesi gerekir Toplant›m›zda yurtd›fl› sahalar› da tek tek ele al›narak de¤erlendirilmifltir. Bu alanlarda da geçmifle oranla örgütsel sistem ve çal›flmada belli bir geliflmenin oldu¤u, halk›n kat›l›m›nda ve hareketi sahiplenmede belli bir düze-


Nisan 2008

SERXWEBÛN

yin yakaland›¤›, ancak diplomasi, bas›n, kültür gibi daha birçok alan çal›flmalar›nda gerekli aktivite ve etkili sonuçlar› yaratmada yetersizliklerin yafland›¤› tespiti yap›lm›flt›r. Özellikle hem Kürdistan sorununun uluslararas›laflma düzeyi, hem de hareketimizi uluslararas› düzeyde tecrit etme ve bo¤ma giriflimleri karfl›s›nda diplomatik çal›flma ve giriflimlerin daha etkili olmas› gerekti¤ini belirten toplant›m›z, buna denk gelmeyen yaklafl›mlar›n yetersiz oldu¤unu belirtilerek elefltirilmifltir. Önümüzdeki süreçte daha aç›l›mc› bir planlamayla diplomatik alanda daha etkili ve sonuç al›c› bir tarz›n gelifltirilmesi gerekti¤i vurgulanm›flt›r. KCK sisteminin örgütlenmesinde alan merkezleri önemli bir role sahiptir. Sistemin örgütlenmesinde ve yerleflmesinde bu kadar önemli olan merkezler kendini örgütlemede ve rolünü oynamada yetersiz kalm›flt›r. Merkezlerin ifllevine uygun bir tarzda kendini örgütleyememesi parça koordinasyonlar›n›n ve yurtd›fl› çal›flmalar›nda sistemin oturtulmas›n› zay›flatan bir rol oynam›flt›r. Demokratik komünal sistemin oturtulmas›na öncülük edecek olan bu merkezlerin rolünü tam oynamamas› elefltiri konusu yap›lm›fl, merkezlerin daha örgütlü bir biçimde çal›flmalara öncülük etmesi gerekti¤i vurgulanm›flt›r. Merkezlerin yetersizli¤inin özünde ise yönetimin kendisini yeterince örgütleyememesi ve kadronun sürece uygun öncülük etmedeki yetersizli¤i bulunmaktad›r. Yönetimin bu yetersizli¤inin afl›larak merkezlerin rolünü oynamas› ve döneme uygun bir öncülü¤ün gelifltirilmesi gerekti¤i ortaya konulmufltur. Dönemin özellikleri ve yap›lmas› gerekenler göz önüne getirildi¤inde, yönetimimiz bu süreçte istenilen düzeyde çok etkili olamam›flt›r. Öncü olmada yetersiz kal›nm›fl vasat kadro duruflunu aflamam›flt›r. Her Konsey üyesinin kendi alan›ndaki yap›yla ilgilenmesi, sorunlar›n› çözmesi, netlefltirmesi gerekir. Kendisini dönemin gerekliliklerine göre uyarlamayan, eski tarz yaflamda direten, disiplin ve kurala gelmeyen anlay›fllara mücadele etmede yetersiz kal›nd›¤› belirtilmifl, önümüzdeki dönemde bu duruflun afl›larak süreci baflar›yla karfl›lamak

31 “Dönemin özellikleri ve yap›lmas› gerekenler göz önüne getirildi¤inde, yönetimimiz bu süreçte istenilen düzeyde çok etkili olamam›flt›r. Öncü olmada yetersiz kal›nm›fl vasat kadro duruflunu aflamam›flt›r. Her konsey üyesinin kendi alan›ndaki yap›yla ilgilenmesi, sorunlar›n› çözmesi, netlefltirmesi gerekir. Eski tarz yaflamda direten, disiplin ve kurala gelmeyen anlay›fllarla mücadele etmede yetersiz kal›nm›flt›r” için öncülük misyonun gerekliliklerinin titizlikle yerine getirilmesinin önemi vurgulanm›flt›r. Önümüzdeki dönemde tüm sald›r› ve yönelimleri bofla ç›karan bir örgütlülük düzeyinin gelifltirilmesi için, yönetimimizin daha kolektif, daha üretken olmas› ve yanl›fl anlay›fllarla etkili mücadele yürütmesi gerekti¤i belirtilmifltir. Yine mücadelemizin ortaya ç›kard›¤› mevcut geliflmeler gerillaya kat›l›mda önemli bir istek yaratt›¤› belirtilmifltir. Bu nedenle tüm saha çal›flmalar›n›n kat›l›m sa¤lamay› dönemi kazanman›n temel bir çal›flmas› olarak görmesi, yaflanan yetersizlikleri de aflarak faaliyetlerini daha yetkin bir biçimde gelifltirmeleri gerekti¤i üzerinde durulmufltur.

Kad›n ve gençli¤in öncülük görevini yerine getirmesi gerekir Üzerinde durulan temel konulardan bir tanesi de sistemin öncü gücü konumundaki kad›n ve gençli¤in durumu olmufltur. Bilindi¤i gibi her iki güç, demokratik konfederal sistemin öncü gücüdürler. Ancak her iki gücün de kendisini sistemin öncü gücü haline getirmede yetersiz kald›¤›, kad›n ve gençlik kitlesinin mücadeleyi gelifltirmeye haz›r oldu¤u, ancak örgütsel düzeyde yaflanan yetersizli¤in bu potansiyeli de¤erlendirmede, örgütlemede ve harekete geçirmede yetersiz kald›¤› ve kadrosal olarak darlaflt›¤› belirtilmifltir. Her iki gücün öncülük görevini yerine getirmeden sistemin oturtulup ge-

lifltirilemeyece¤i aç›kt›r. Tüm bunlardan hareketle dönemin görev ve sorumluluklar›n› yerine getirmek için kad›n ve gençli¤in öncülük görevine daha bilinçli ve örgütlü bir biçimde yönelmeleri gerekti¤i vurgulanm›flt›r. Toplant›m›z geçmifl sürecin pratik faaliyetlerinin kapsaml› olarak de¤erlendirildi¤i, önümüzdeki bir y›l›n da planland›¤› bir toplant› olmufltur. Toplant› öncesi HPG askeri konseyi de toplant›s›n› gerçeklefltirmifltir. Bu toplant›ya da döneme iliflkin planlama anlay›fl› sunulmufl, savunma alan›n›n bir y›ll›k planlanmas› yap›lm›flt›r. Ayn› süreçte KJB’de toplant›s›n› yapm›fl, süreci de¤erlendirerek kendisini bir planlamaya kavuflturmufltur. Alan merkezleri ve parça koordinasyonlar› da toplant›ya raporlar›yla kat›lm›fllard›r. Tüm parça koordinasyonlar›n›n, alan merkezlerinin ve yurtd›fl› alan çal›flmalar›n›n de¤erlendirilmesi temelinde bir y›ll›k planlamaya kavuflturulmufltur. Bunun özü ve temel amac› düflman sald›r›lar›n›n bofla ç›kar›lmas›, halk gerçekli¤i ve eylemlili¤ine dayanan gerilla ve serh›ldanlar›n yenilmezli¤ini ortaya koymakt›r. Bunun için hareketimiz süreci de¤erlendirerek, süreci diplomatik, askeri ve politik olarak bofla ç›karan taktik esaslar› görüflmüfl önemli çözümleme ve tespitler sonucu 2008 y›l planlanmas›na somutluk kazand›rm›flt›r. Buna göre gerillada klasik gerillac›l›¤› aflan, derin gizlili¤i tam uygulayan, teknolojiye karfl›, insan›n yetkinleflmesini esas alacakt›r. Siyasette, Êdi Bese Hamlesi çerçevesinde çözümde kararl› olan, çeflitli manevralar› bofla ç›karan bir tarz, diplomasi de ise mevcut karfl› güçlerin kuflatmas›n› yarmay› esas alan, dezavantaj› avantaja çeviren bir diplomatik üslupla baflarma görevi belirlenmifltir. Toplant›m›z önümüzdeki süreçte yap›lmas› gereken görevlerin üzerinde de durmufl, dönemi kazanacak öncü kadro duruflunu ve politikas›n› netlefltirmifltir. Ortaya ç›kan siyasi ve askeri geliflmeler, önümüzdeki süreçte baflta Kuzey Kürdistan olmak üzere aktif savunman›n gerekli alanlarda geliflece¤ini öngörmüfltür. Bu dönemde özellikle Kuzey Kürdistan ve


SERXWEBÛN Nisan 2008

32 Türkiye çal›flmalar›m›z›n temposu, tarz› ve etkisi sürecin belirlenmesinde önemli düzeyde rol sahibi olacakt›r. Güney Bat› Kürdistan belirli düzeyde bir hareketlilik içinde olsa da, bunun daha da gelifltirilme imkan› vard›r. Do¤u Kürdistan’da özellikle halk örgütlülü¤üne özel önem verilmesi gerekmektedir. Mücadelemizin gerilla ve serh›ldan alanlar›nda yükseltildi¤i bir dönemde, Kürt halk›n›n yaflad›¤› Avrupa ve Rusya gibi alanlarda kendi özgünlüklerinde böyle bir sürece aktif biçimde kat›l›p güç vermeleri gerekti¤i belirtilmifltir.

Geçmiflte flu veya bu nedenle hareketten kopanlara ça¤r› yap›lacakt›r Özellikle Medya Savunma alanlar›nda bulunan güçlerimizi hedefleyen düflman sald›r›lar›n›n artaca¤›n› ve bunun bitirme temelinde yürütülece¤ini tüm örgütlerimiz ve halk›m›z bilmeli ve bunun derin bilinciyle her alanda örgütlenmesini ve eylemini gelifltirmelidir. Mücadelemizin bafllatt›¤› hamle süreciyle bir ata¤a geçti¤i bir dönemde, geçmifl süreçte flu veya bu nedenle hareketten kopmufl, ancak bu dönemde kat›lmak isteyen bireylerle de ilgilenilerek, kendilerini sürece do¤ru katmalar› yönündeki ça¤r› ve çabalar›n gelifltirilmesi uygun görülmüfltür. Baflta gerilla alan› olmak üzere tüm güçlerimizin fliddetli ve kapsaml› bir savafla göre haz›rlanmas› ve olas›l›klar içerisinde en olumsuzu esas alacak bir flekilde kendisini örgütlemesi gerekmektedir. Böylesi bir durumda aktif savunma temelinde orta yo¤unluklu bir düzeyle düflmana vurulacak darbelerle sadece püskürtme de¤il, baflar›l› bir pratik performansla tersine çevirmeyi hedeflemek gerekmektedir. Her alan ZAP direniflinin elde etti¤i düzeyin gerisine düflmemeyi önüne hedef olarak koymal›d›r. Bunun için al›nan tedbirlerini tekrar tekrar gözden geçirmelidir. Hem tedbirlerimizi almak, hem de temel çal›flmalar›m›z› gerekli düzeyde sürdürmek dönemin çal›flma tarz› ve sistemi olarak ele al›nmas› önemli olacakt›r. Üzerinde durulmas› gereken di¤er bir nokta da kitlemize yönelik sindir-

me, bast›rma ve etki alt›na alma politikalar›na karfl› sürecin ciddiyetini kavratacak çal›flmalar›n yürütülmesidir. Örgüt ve kadrolar›m›z› belirli düzeyde etkisi alt›na almaya çal›flan sistem içilefltirme yaklafl›mlar›na karfl› mücadele etme ve PKK çizgisine çekme yönünde radikal bir mücadele yürütülmelidir. Örgüt ve kadro partileflme çizgisinde aya¤a kalk›p, öncülük görevlerini yerine getiremezse gücümüzün etkisizleflmesi kaç›n›lmazd›r. Bu nedenle de öncelikle bizi örgütlü irade haline getirmeyen, öncülefltirmeyen, örgüt ve militan çizgiyi çeflitli bofl söz ve teorilerle mu¤laklaflt›ran, gevfleten liberal yaklafl›mlara karfl› etkili bir mücadele yürütülmelidir. Bu nedenle kadrolar›m›zda bulunan

Buna paralel olarak bir di¤er önemli nokta ise halk›m›z›n bilinçlendirilmesi ve örgütlendirilmesi faaliyetleri olmaktad›r. Êdi Bese hamlesiyle bafllayan halk›m›z›n hareketlili¤i 8 Mart alanlar›nda da görüldü¤ü gibi önemli bir düzey kazanm›flt›r. Ancak halk›m›z›n ayn› oranda demokratik konfederal sistemin temel tafllar›n› ifade eden komün, meclis tarz›nda tüm yaflam›na yön veren temel örgütlülüklerin yeterince gelifltirildi¤i belirtilemez. Geçmifl süreçlerden de biliyoruz ki, birçok kez halk›m›z elinden geleni yapm›flt›r. Serh›ldanlar gelifltirmifl, tanklara-toplara gö¤sünü siper etmifl, iflkencelere direnmifltir. Ancak

liberal, bürokratik ve dogmatik yaklafl›mlara karfl› Apocu örgüt gerçekli¤ini gelifltirmek kadar, kadro ve militan ölçülerini yükseltmek baflar› için flart olmaktad›r. Bu mücadelede elefltiriözelefltiri temel mücadele arac›m›zd›r. Ancak bunu yetkin ve yarat›c› bir tarzda kullanmak önemlidir. 15 fiubat ve 8 Mart’ta ortaya ç›kan halk›n ve kad›nlar›n serh›ldanlar›n› 2008 Newroz’u ile birlikte daha ileri düzeyde boyutland›rma sürecin temel bir görevi durumundad›r. Serh›ldanlarda yeni bir aflamay› ifade edecek olan bu süreçte örgütlülü¤ümüzün bulundu¤u her alanda güçlerimiz seferber olmal›, tüm kadrolar yeni kesimleri de sürece katman›n mücadelesini en aktif bir biçimde yürütmeyi bir dönem politikas› olarak yürütmelidirler.

halk›m›z›n eme¤i, çabas› ve fedakarl›¤› ayn› düzeyde kal›c› örgütlülüklere dönüfltürülerek, güçlü, istikrarl› oluflumlar yarat›lamam›flt›r. Kadronun öncülük görevine yetersiz yaklafl›m› nedeniyle bu görevler yeterince yerine getirilmedi¤i için bunun siyasal sonuç yaratmas› ayn› düzeyde olmam›flt›r. Bugün de geçmifl serh›ldanlar› aflan düzeyde halk eylemliliklerinde niteliksel ve niceliksel bir geliflme söz konusudur. Bu bizde bir rehavete veya zafer sarhofllu¤una yol açmamal›d›r. Bu nedenle serh›ldana kalkan halk›m›z›n daha örgütlü ve yenilmez bir iradeye kavuflturulmas› ve sonuçlar›n›n siyasal alana daha etkili yans›t›lmas› için, kal›c›, istikrarl›, yaflama yön veren örgütlülüklerin gelifltirilmesi hayati önemdedir. Demokratik komünal örgütlenme de

Halk›m›z demokratik konfederal komün meclisi tarz›nda yaflam›na yön vermelidir


Nisan 2008

SERXWEBÛN

bundan baflka bir fley de¤ildir. Ortaya ç›kan devrimsel yükseliflin böyle bir perspektifle de¤erlendirilmesi önemlidir. Bu konuda hiçbir ertelemeye ve gevflekli¤e izin verilmemelidir. Hareketimizin varolufl nedeni halk ve ülke gerçekli¤imizdir, bu nedenle de esas olarak gücünü buradan almaktad›r. Karfl› karfl›ya oldu¤umuz imha konseptine karfl› esas olarak halk›m›z›n gücünü ortaya ç›karmak, tasfiye plan›n›n ancak böyle bofla ç›kar›laca¤›n› bilerek her türlü aktiviteyi gelifltirmek gerekmektedir. Bunun için de öncelikle halktan uzaklaflan, halk çal›flmas› yürütmeyen, elitleflen, bürokratlaflan anlay›fllara karfl› güçlü bir mücadele yürütmek gerekmektedir. Apoculuk, halk›m›z›n yaflad›¤› temel ulusal ve toplumsal sorunlara karfl› duyulan sorumlulukla bafllar ve halk›m›z›n bu konumdan ç›kar›lmas› için öncelikle halk›n ayd›nlat›lmas›, örgütlendirilmesi ve iradeleflmesi için çal›flmay› esas al›r. Bu nedenle de, halka gitmeyen, onu bilinçlendirip örgütlemeyen birey, özünde Apocu harekete kat›lmam›flt›r. Ya da harekete kat›l›m› yanl›fl, yan›lg›l› ve hesapl›d›r. O halde düzeltmeyi de buradan yaparak, kadroyu halkç›l›k temelinde örgütlemeye ve haz›rlamaya yönelmeliyiz.

Gerillaya kat›l›m temel çal›flma haline gelmeli Yeni duruma kendini siyasal, örgütsel ve askeri olarak uyarlamak baflar›n›n ve düflmanca yönelimleri bofla ç›-

“Hareketimizin var olufl nedeni halk ve ülke gerçekli¤imizdir, bu nedenle de esas olarak gücünü buradan almaktad›r. Karfl› karfl›ya oldu¤umuz imha konseptine karfl› esas olarak halk›m›z›n gücünü ortaya ç›karmak, tasfiye plan›n›n ancak böyle bofla ç›kar›laca¤›n› bilerek her türlü aktiviteyi gelifltirmek gerekmektedir. Bunun için de öncelikle halktan uzaklaflan, elitleflen, bürokratlaflan anlay›fllara karfl› güçlü bir mücadele yürütmek gerekmektedir”

33 karman›n temelidir. Bu da Kürdistan’›n dört parças›nda ve yurtd›fl›nda Önderli¤i daha güçlü sahiplenme, çizgisini yaflamlaflt›rma, ulusal birlik siyaseti, demokratik konfederalizmi infla etme, bunun için bizi halktan uzaklaflt›ran tarz ve yöntemlere son verme, tüm çal›flma alanlar›nda gerillaya kat›l›m› temel çal›flma haline getirme, Medya Savunma Alanlar› baflta olmak üzere, tüm gerilla güçlerini, daha kapsaml› bir flekilde gelifltirilece¤i büyük bir olas›l›k olan hava ve kara operasyonlar›na karfl› haz›rlama, yaflam› buna göre örgütleme, öte yandan serh›ldanlar› gerillaya paralel olarak yükseltmeyi ve diplomatik alanda daha etkin, uluslararas›laflan Kürt sorununun karakterine göre daha aç›l›mc› bir çal›flma yürütmeyi gerekli k›lmaktad›r. Süreç göz önüne getirildi¤inde, Medya Savunma bölgeleri ve özellikle gerilla sahalar›nda tüm gücümüzü ideolojik, politik ve örgütsel olarak e¤itme, sürece haz›rlama, bu temelde iliflkilenme, sorunlar›n› çözme, netlefltirme bak›m›ndan tüm alanlardaki yönetimler olarak üzerimize düflen görevleri tam bir yo¤unlaflmayla yerine getirmeliyiz. Alan merkezleri hem çal›flmalar›n› yürüttükçe hem de kendi gücünü koruyacak tedbirler gelifltirdikçe süreç ilerletilecektir. Medya savunma alanlar›nda bu konuda baz› tedbirler al›nd› ancak bunu daha da gelifltirmek gerekmektedir. Bu süreçte kadromuzun ve halk›m›z›n bas›n-yay›n araçlar› veya örgütlendirilecek e¤itim çal›flmalar›, seminer, panel, bildiri, broflürlerin haz›rlanmas› temelinde güçlü bir biçimde süreç hakk›nda ayd›nlat›lmas› önem tafl›maktad›r. Üzerimizdeki sald›r› özünde ideolojik-kültürel bir sald›r›d›r. Bu nedenle bu hatt›n sa¤lam tutulmas› büyük öneme sahiptir. Örgütlenmeye gelmeyen, örgütü, disiplini zay›flatan e¤ilim ve anlay›fllara karfl› etkin bir mücadele yürütülmelidir. Öte yandan, devrimle yaratt›¤›m›z kültürümüze karfl› sald›r›lar karfl›s›nda daha etkili bir mücadele yürütülürken, “Asimilasyona da Êdi Bese” fliar›yla Kürt dilinin yayg›n olarak kullan›lmas›, imkanlar zorlanarak e¤itimin gelifltirilmesi, özellikle günlük yaflam-

da kendi dilimizin kullan›lmas› büyük bir öneme sahiptir. ‹çine girilen bu dönemde örgütsel yap›lanman›n temel esprisi yerel alanlar›n güçlendirilmesi olmal›d›r. Her alan görevlerini baflar› temelinde yürüterek geliflmeyi ve niteliklefltirmeyi kendisinde yaratmal›d›r. Yerellerin güçlendirilmesi ve inisiyatifli k›l›nmas›, dönemi kazanman›n temel tarz› olmal›d›r. Bu, hem demokratik komünal sistemimizin bir gere¤i hem de sald›r›lara karfl› tedbir aç›s›ndan önemlidir. Ancak yerellerin genelle iliflkisine tamamlay›c› olma anlam›nda özel önem verilmelidir. Aksi takdirde dar yerelleflme anlay›fl› geliflir.

Düflman›n çok güvendi¤i teknik üstünlük Apocu ruhla baflar›s›z k›l›nm›flt›r Ortado¤u’nun giderek karmafl›klaflan ve iç içe giren, dengelerin daha fazla hareketlendi¤i bir dönemde do¤ru bir siyasal do¤rultu kadar, de¤iflen durumlara göre kendine uyarlayan, nerde kat›, nerde esnek olmas› gerekti¤ini bilen, bunu tam bir siyasi kararl›l›kla yürüten bir tarz›n gelifltirilmesi, dönemi kazanman›n bir baflka temel özelli¤idir. Apocu bilinç, ruh ve kararl›l›kla kendisini donatm›fl, yüksek manevra kabiliyetine ve taktik zenginli¤e sahip, inisiyatifli ve hakl› olan bir gücün, kendisini teknik denetimin d›fl›nda tutmas› halinde, düflman›n o çok güvendi¤i teknik üstünlü¤üne son verebilece¤ini ortaya koymufltur. Düflman›n son hamlesi karfl›s›nda temelinde Gorsê, Erdal ve Cahitlerin kahramanca flahadetinin oldu¤u alt›n de¤erindeki zengin tecrübelerin titizlilikle analiz edilerek sonuçlar›n›n e¤itime ve örgütlenmeye dönüfltürülmesi büyük önem tafl›maktad›r. Özcesi askeri olarak, düflman›n teknik üstünlü¤ünü bofla ç›karacak, zengin askeri taktiklere ulaflma temelinde güçlü bir direnifl gelifltirecek bir düzeyin yakalanmas› gereklidir ve bunun mümkün oldu¤u a盤a ç›km›flt›r. Bunun için öncelikle iletiflim tekni¤inin propaganda d›fl›nda bir iletiflim arac› olarak alanlar›m›zda kullan›lmamas›, bunun yerine kendi yöntemlerimizin gelifltirilmesi büyük


SERXWEBÛN Nisan 2008

34 önem tafl›maktad›r. Düflman ordular›n›n elindeki yüksek tekni¤e karfl› insan tekni¤inin gelifltirilmesi suretiyle iradeli, kararl›, Apocu fedai ruha sahip insan yetene¤ini alabildi¤ine gelifltiren, yarat›c› kiflilikle mücadeleyi yürüten düzeyin yakalanmas› baflar›n›n da temel anahtar› olacakt›r. Halk›m›z›n, örgütlülü¤ümüzün bulundu¤u her alanda gerilla direnifline efllik edecek bir serh›ldan hareketini ve örgütlülü¤ünü gelifltirmek, bunu zengin eylemliliklerle süreklili¤e kavuflturmak dönemi kazanman›n temel bir çal›flmas› olarak ele al›nmal›d›r. Baflta 15 fiubat uluslararas› komplosunun protestosu olmak üzere 8 Mart Dünya emekçi kad›nlar gününün kutlanmas› temelinde ortaya ç›kan tablo çok iyi okunmal› ve sonuçlar› mutlaka halk›n demokratik komünal örgütlenmesine, yeni kitlelere aç›lmaya, militanlaflmaya ve do¤ru öncülük etmeye yans›t›lmal›d›r. Her alanda komünleflme ve meclisleflme gelifltirilmelidir. Serh›ldana kalkan bir halk neden, kendi komününü ve meclisini kurmas›n? Bu konuda kadro ve örgütlerimiz tam bir uyum ve koordineli bir biçimde meclis ve komün çal›flmalar›n› gelifltirmelidir. S›n›rl› bir çal›flman›n sonucunda e¤er böyle bir sonuç ortaya ç›k›yorsa, daha derli toplu, KCK sisteminin daha örgütlü k›l›nmas› halinde zaferin de mümkün oldu¤u ortaya ç›kmaktad›r. Yönelimin ve Kürt sorununun uluslararas›laflma düzeyi göz önüne al›narak güçlü, atak, üzerimizde örülen tecrit çemberini k›racak bir diplomasi çal›flmas›na mutlaka ulafl›lmal›d›r. Tüm sald›r›lara ve yine yaflanan yetersizliklere ra¤men siyasi ve askeri alanda güçlerimizin göstermifl oldu¤u performans dostun da düflman›n da hareketimizi ve halk›m›z› bir

kez daha de¤erlendirmesine yol açm›flt›r. Bu diplomasiyi gelifltirmek için de güçlü bir zeminin oluflmas› anlam›na gelmektedir. Apocu hareketin yenilmezli¤inin kendisini hiçbir tart›flmaya yol açmayacak tarzda aç›k bir farkla ortaya koymas›, hareketimizle iliflki aray›fllar›n› da beraberinde getirecektir.

Tek tarafl› at›lacak ad›mlarla sonuç al›namayaca¤› ortaya ç›km›flt›r Hangi yöntemle gelirlerse gelsinler, gerillan›n yenilmez oldu¤u, halk›m›z›n teslim al›namayaca¤›, siyasal örgütlenmesinin da¤›t›lamayaca¤›, Önderli¤ine ve ülkesine ba¤l› oldu¤u

gerçe¤inin net bir biçimde ortaya ç›kt›¤› tarihsel bir döneme girmifl bulunuyoruz. Herkes tarihin bu önemli sürecinde üzerine düflen görevi tam olarak yerine getirme göreviyle karfl› karfl›ya bulunmaktad›r. 2008 y›l›na önemli imkan ve avantajla girmifl bulunuyoruz. Düflmanlar›m›z›n tehlikeli inkar-imha siyasetinde bir direniflleri olsa da kazanmak için önemli bir avantaja sahibiz. Biz hareketimizin bu en güçlü döneminde de, diyalog ve bar›flç›l yöntemlerle demokratik çözüme haz›r oldu¤umuzu bir kez daha belirtiyoruz. Geçmiflte oldu¤u gibi, yine baz› çevreler baz› ça¤r›lar temelinde devreye girebilirler. Ancak gelinen aflamada tek tarafl› olarak at›lacak ad›mlarla sonuç al›namayaca¤› ortaya ç›km›flt›r. Çözüm yönünde

ad›mlar karfl›l›kl› olarak at›lmak durumundad›r. Türkiye cumhuriyeti devleti kendi kendisiyle yüzleflmeli, halk›m›za karfl› gerçeklefltirdi¤i katliamlar› itiraf etmeli ve inkar siyasetinin yanl›fll›¤›n› ortaya koymal›d›r. Aksi takdirde art›k ifllevsizleflen inkar-imha siyasetiyle bir yere varamayaca¤› aç›kt›r. Bu nedenle de halk›m›z›n temsilcileri kararl› durmal›d›rlar. Kendileri flahs›nda siyasal alan parçalanmak istenmektedir. Genel olarak mücadelemizde önemli bir geliflme yaflanmaktad›r. Ancak bu geliflme bafl›m›z› döndürmemelidir. Çünkü halk›m›z›n düflmanlar› hala inkar-imha siyasetinde diretmektedirler. Onun için de yap›lacak daha çok iflimizin oldu¤unu bilerek sürecin kendisini dayatan görevlerinin üzerine baflar› ruhuyla yürümek durumunday›z. ‹çinden geçmekte oldu¤umuz dönem ola¤anüstü bir dönem olup, oldukça hassas bir özelli¤e sahiptir. Bu hassas dönem görevlerimizi, tarz›m›z› ve tempomuzu da belirlemektedir. Önderli¤imizin bütün bar›fl çabalar›na ra¤men bizi yok etmek, halk›m›z› katletme temelinde kimliksizlefltirmek ve kölelefltirmek isteyen düflmana karfl› büyük bir cesaret ve fedakârl›kla yan›t vermemiz tarihsel bir görev durumundad›r. Kazanan›n ancak yaflayaca¤› bir süreçtir bu. Kazanmak için büyük avantajlara sahibiz. Elveriflli koflullar kadar tehlikelerin de ayn› oranda bulundu¤u böylesi bir süreçte 2008 y›l›n› halk›m›z ad›na daha büyük kazanarak zafere ulaflmak için tüm kadro, yurtsever ve sempatizanlar›n tarihin bu kritik döneminde elinden gelen tüm çabay› tam bir seferberlik ve yüksek bir fedakarl›k ruhuyla ortaya koyaca¤›na olan inanc›m›z› belirtiyor, çal›flmalar›n›zda üstün baflar›lar diliyoruz.


Nisan 2008

SERXWEBÛN

35

C‹NS‹YET ÖZGÜRLÜ⁄Ü VE EKOLOJ‹ ÖZGÜRLÜ⁄ÜN TEM‹NATIDIR Gerçek bir demokrasi ve sosyalizm mücadelesi ancak kad›n ve do¤aya özgürlükçü yaklafl›mlarla anlam bulabilir. “G Toplumun cinsiyet özgürlükçü ve ekoloji konular›nda hiç vakit kaybetmeden ayd›nlanmas› ve örgütlenmesi ancak insanl›¤› kurtulufla götürebilir. Bu konular üzerinden bir zihniyet ve vicdan devrimi olmazsa gerçek bir özgürlük yolunun aç›lmas› mümkün de¤ildir. Zaten bu olgularda toplumun ayd›nlanmaya bafllamas› çok gecikmeli ve yan›lg›larla dolu oldu. Ayr›ca bu olgular›n yaflamsallaflmas› art›k olmazsa olmaz kabilindedir. Demokrasiyi gelifltirelim derken kad›n ve ekoloji boyutu geri planda kal›rsa ya da ertelenirse t›pk› Sovyetler gibi bir sonuçla yüz yüze gelmek uzak bir ihtimal de¤ildir” Kad›n özgürlü¤ü ve ekoloji olgular› 21. yüzy›l›n en yükselen de¤erleri aras›ndad›r. Bu olgular yeni paradigman›n en temel ayaklar›n› oluflturarak yeni perspektifler sunmaktad›r bizlere. Hiyerarflik-devletçi toplumun cans›z, ölü, paradigmas› ilk kez bu kadar köklü bir de¤iflimi dayatm›flt›r. Bu noktada neden bir paradigma de¤iflimi sorusunun anlafl›lmas› önemlidir. Yeni paradigma tart›flmalar› 20. yüzy›l›n son çeyre¤inde çok yo¤un olarak yap›lmaya baflland›. Dev gibi toplumsal ve çevresel sorunlar›n alt›ndan ancak yeni bir evren-do¤a anlay›fl›yla köklü çözümler bulunabilece¤i giderek daha iyi anlafl›l›yor. Çünkü eski paradigmadan çözüm beklenemeyece¤i gibi bilakis dünyada yaflanan tüm toplumsal sorunlar›n alt›nda bu eski paradigma yer almaktad›r. Eski paradigman›n tarihi kökenleri çok eskilere dayanmakta ve mitolojik, dinsel, felsefi ve bilimsel biçimlerde ifadesini bulan ataerkil de¤erler sisteminden oluflmaktad›r. Çok yönlü elefltirdi¤imiz eski paradigma hiyerarflik toplumla bafllam›flt›r. Cans›z evren-do¤a anlay›fl› do¤al toplumun canl›-evren anlay›fl›n› köklü de¤ifltirmifltir. Bu paradigma ça¤lar boyu özünde bir de¤iflim yaflamadan ama de¤iflik biçimlerle günümüze kadar gelmifltir. Burada eski paradigman›n art›k neden bir de¤iflme sürecinde oldu¤unun anlafl›lmas› ve ayn› flekilde yeni dinamiklerinin, düflünüfl ve de¤erlerin de bilince ç›kar›lmas› için özellikle 20. yüzy›l›n iyi incelenmesi gerekiyor. Finans kapitalist kültür, ulus devlet anlay›fl›yla insanl›¤a tek kültürü daya-

tarak toplum olgusunu ve ekolojiyi alt üst etmifltir. Her olguda teklik mant›¤› tarihin hiçbir dönemiyle k›yaslanamayacak bir düzeye varm›flt›r. Oysa hiçbir dönem dünya bu kadar tek tarafl› bir irade ile yönetilmemiflti. Ulus devletin hakim toplumsal sistem olarak kendini dayatt›¤› 19. yüzy›l›n ikinci yar›s›ndan sonraki süreç insanl›k aç›s›ndan büyük trajedi ve katliamlara sahne olmufltur. Finans kapital sistem teklik mant›¤›ndan dolay› çokluk, çeflitlilik, farkl›l›k olgular›na kapal›d›r. Bu nedenle demokratik, ekolojik ve kad›n özgürlükçü de¤erlerin inkarc›s›d›r. Eski paradigman›n önemli bir aflamas› olan 17. yüzy›l›n ayd›nlamac› bilimsel paradigmas› da ayn› flekilde kökten sars›lm›flt›r. 17. yüzy›l bilimi günümüze kadar olan bilimsel yap›lanmay› etkilemifl ve flekillenmesinde temel rol

oynam›flt›r. Bacon, Descartes, Newton, bilimi denilen düalist mekanik bilimi baflta yeni fizik dedi¤imiz kuantum ve kozmos fizi¤iyle afl›lmaya bafllam›flt›r. Paradigma de¤iflimleri her zaman s›k olan olgular de¤ildir kuflkusuz. Eski paradigman›n de¤iflimi insanl›¤›n kaderini belirleyecek dinamikler a盤a ç›karacakt›r. Yeni fikirler, yeni tart›flmalar insanl›¤›n çözülemeyen sorunlar›na umut ›fl›¤› olmaktad›r. Büyük heyecan, yarat›c›l›k, çözüm olanaklar› gelifliyor bu yeni tart›flmalarla. Dünya insanl›¤› 20. yüzy›lda milyonlarca insan›n katledilmesine, büyük manevi ve maddi kay›plara yol açan iki büyük ekonomik ç›kar savafl›na tan›k oldu. Tüm savafllarda oldu¤u gibi her zaman en fazla halklar, kad›nlar, çocuklar ve çevre zarar gördü bu korkunç, kanl› iktidar savafllar›ndan.


SERXWEBÛN Nisan 2008

36 Bafltan sona kanl›, çat›flmal›, bunal›ml› ve yoksulluk içinde savafllarla dolu bu 20. yüzy›l›n politikalar› tüm uygarl›k tarihi boyunca toplum ve do¤aya verdi¤i zararlar›n toplam›ndan daha fazla oldu¤u bilinen bir gerçekliktir. Dünyay› daha fazla denetim alt›na almak, sömürmek için iktidarc›devletçi bir avuç kapitalist milliyetçili¤i gelifltirerek halklar›n birbirini bo¤azlamas›ndan, kan ve gözyafl›ndan s›n›rs›z kazanç elde etti. Tüm ça¤lar›n kolektif eme¤i üzerinde geliflen bilim ve teknik imkanlar insanl›¤›n yaflam flartlar›n› düzeltme, gelifltirme yerine ç›karc› bir az›nl›¤›n elinde, topluma karfl›, insanl›¤› yok etme üzerine kullan›l›nca mevcut tablonun korkunçlu¤u daha iyi anlafl›lmaktad›r. Bu noktada hala belleklerden silinemeyen bir iz b›rakan atom bombas›n›n icad› ve kullan›lmas› mevcut sistemin anlafl›lmas›nda adeta bir sembol oldu. Atom bombas› gibi bir tekni¤in yüz binleri yok etmek için kullan›lmas› kapitalist sistemin anormalli¤ini, insanl›k karfl›tl›¤›n›, ç›lg›nl›¤›n› ve korkunçlu¤unu çok iyi ifade etmektedir.

Yeni paradigma yeni bir kültür yeni bir zihniyet yeni bir yaflam demektir Özellikle kapitalist sistemin 2. Dünya Savafl› ve sonras›nda topluma ve do¤aya verdi¤i y›k›m, tahribatlar›n s›n›rs›zl›¤› o kadar çok ayyuka ç›kt› ki halklar›n, demokratik kesimlerin mevcut sisteme olan kuflkular› ve öfkeleri de ayn› paralellikte geliflmeye bafllad›. Kapitalizme güvensizlik kadar onun mezhepi haline gelmifl 150 y›ll›k devletçi sosyalizme de ayn› flekilde elefltirisel yaklafl›m sergilenmifl ve güvensizlik geliflmifltir. Devletçi sosyalist gelene¤in tüm özgürlük ve eflitlik iddialar›na ra¤men bu amac›n› gerçeklefltiremeyifli, hatta kapitalizme benzeflmesi güvensizli¤e yol açm›flt›r. Bu flekilde 1848’den bafllayan devletçi sosyalizm gelene¤i sars›lm›flt›r. Bu geliflmeler kapitalizmin 1968 y›l›ndan itibaren kaos sürecine girmesine yol açm›flt›r. Bu aç›dan 1968 gençlik hareketlili¤i yeni sol, ekolojist, feminist, bar›fl hareketleri vs birçok yeni zihniyet ve toplumsal hareketlerin ortaya ç›kmas›na neden

olmufltur. 1960-1970’li y›llar bu nedenle yeni fikirlerin ortaya ç›kt›¤› y›llard›r. Bu y›llarda hiyerarfli, iktidar, tahakküm gibi konular en fazla tart›fl›lan konular aras›ndayd›. Bu dönemde yap›lan tart›flmalar önemli paradigma de¤iflimine yol açt›. Bu yeni bir kültür, yeni bir zihniyet, yeni bir yaflamd›r. Bu yüzden 68 hareketini özgürlük aç›s›ndan önemli bir ad›m, ç›k›fl olarak de¤erlendirmek gerekiyor. Fakat bu özgürlük ruhu sonuna kadar devam ettirilememifl, yar›m kalm›flt›r. 1968’in özgürlükçü ortam›nda en fazla dikkat çeken ve toplumu etkileyen olgulardan birincisi; feminist de¤erlerle kad›n olgusunun ayd›nlat›lma çabalar›yken ikincisi ise; do¤aya egemenlikli yaklafl›mlar›n giderek sorguland›¤› ekoloji olgusu olmufltur. Bu dönemde ekoloji teriminin ilk kez geçmifl dar anlam›ndan kurtulmaya bafllayarak toplumsal bir nitelik kazand›¤›n› görmekteyiz. Bu önemli bir geliflimi ifade etmektedir. Bu nedenle ekoloji derken toplumsal ekoloji kastedilmektedir. Ekolojik sorunlar›n toplumsal sorunlardan kayna¤›n› almas› ve toplumun özünde ekolojik bir olgu olmas› ekolojinin toplumsal nitelikli olarak ele al›nmas› fleklinde do¤ru bir ekoloji tan›m› gelifltirmektedir. Bu aç›dan ekoloji radikal, devrimci bir dünya görüflünü ifade etmektedir. Ekoloji; toplum ve do¤a iliflkilerini inceleyen, mevcut ekolojik sorunlar›n ne-

Özellikle kapitalist “Ö sistemin II. Dünya Savafl› ve sonras›nda topluma ve do¤aya verdi¤i y›k›m, tahribatlar›n s›n›rs›zl›¤› o kadar çok ayyuka ç›kt› ki halklar›n, demokratik kesimlerin mevcut sisteme olan kuflkular› ve öfkeleri de ayn› paralellikte geliflmeye bafllad›. Kapitalizme güvensizlik kadar, onun mezhepi haline gelmifl 150 y›ll›k devletçi sosyalizme de ayn› flekilde elefltirisel yaklafl›m sergilenmifl ve güvensizlik geliflmifltir”

denini inceleyen, do¤a ile toplum aras›ndaki yabanc›laflma ve kopuflun afl›lmas›n› sa¤layarak yeniden iyileflmeyi gelifltiren bir bilimdir, bir dünya görüflüdür, en temel ideolojik bilinçtir. Bu aç›dan ekoloji yeni paradigman›n en temel ayaklar›ndan birini oluflturmaktad›r. Ekolojiyi radikal k›lan çözümü hiyerarflik-devletçi toplumun d›fl›nda arama yönüdür. Ekolojik bilinçten yoksun toplumsal bilinçlilik sistemin kaosunu aflt›racak bir geliflime yol açamaz. Toplumun demokrasi, cinsiyet özgürlü¤ü ve ekoloji olgular›nda yeniden ayd›nlanmas›, yap›land›r›lmas› olmazsa olmaz kabilindedir. Bu, toplumun yeniden kurulmas› demektir.

Kapitalizm do¤an›n hiçbir kutsall›¤›n› düflünmeden istismar ediyor 1970’li y›llar do¤a-toplum iliflkilerinin sorguland›¤› tart›flmalar döneme damgas›n› vurmufltur. Ekolojik sorunlar›n kayna¤› hiyararflik toplumla bafllar fakat en krizli hali yukar›da bahsedildi¤i gibi sanayi dönemi ve kapitalizm dönemidir. Ekolojik sorunlar›n kayna¤›n› de¤erlendirirken bu nedenle kapitalizme özel bir vurgu yapmak en do¤ru yaklafl›m olacakt›r. Kapitalizm, en kapsaml›, tüm dünyay› fethetmifl bir sömürü sistemidir. Kapitalizmin hakim toplumsal sistem olarak ortaya ç›kt›¤› sanayileflme dönemi -19. yüzy›ldan bafllayan dönem- ekolojik krize yol açm›flt›r. Bu, kapitalizmin öl ya da büyü, rekabetçi, her fleyi meta iliflkilerine indirgeyen yaklafl›m›ndan kayna¤›n› almaktad›r. Kapitalizmin ulus devleti ekolojik krizi önceki tüm dönemlerin toplam› kadar k›sa sürede derinlefltirdi. Bu dönemi toplumsal kanserleflme, çürüme olarak ifade ediyoruz. Toplum, do¤a, birey katliam›ndan bahsetmek bu nedenle abart›l› olmayacakt›r. Kapitalizm, do¤an›n hiçbir kutsall›¤›n›, canl›l›¤›n› dengesini düflünmeden istismar ediyor. Ve do¤aya olan bu yaklafl›mlar›n› hem kendisine hak görüyor tarihte kad›n›n biyolojik farkl›l›¤› köleli¤i için meflrulaflt›r›lma gerekçesi yap›lm›flsa ayn› flekilde do¤an›n, bitkilerin, hayvanlar›n da yarat›ld›¤›ndan beri insana hizmet etmek için var oldu¤u flek-


Nisan 2008

SERXWEBÛN

lindeki tek tanr›l› dinlerdeki insan merkezli yaklafl›mlar da do¤an›n sömürülmesi ve tahakküm alt›na al›nmas› erkek egemenlikli sistem taraf›ndan meflrulaflt›r›lm›flt›r. Kapitalizmin toplumsal kriziyle çevresel krizi birleflmifltir. Nas›l ki toplumsal sistem krizi bir kaosa dönüfltüyse, çevrenin yaflad›¤› felaketler de alarm çanlar›n› vurmaya bafllam›flt›r. K›sacas› kapitalist sistemin yaflad›¤› kaosla çevre felaketi aras›ndaki iliflki diyalektiktir. Bu aç›dan dünyan›n sanayileflme dönemi öncesi ile sonraki ulus devlet döneminin hakim oldu¤u finans kapital dönem daha farkl›d›r. Ekolojik sorunlar›n “çevre krizi” olarak bilimsel tespit edilip isimlendirilmesinin 2. Dünya Savafl› sonras›na tekabül etmesi önemli bir hususu vurgulamaktad›r bu dönem aç›s›ndan. Yine 19. yüzy›l öncesinde en az›ndan zanaatç›l›k, köy topluluklar› gibi karma ekonomiler henüz toplumsal yaflamda belirgindir. Kapitalizm ise tüm bunlar› ortadan kald›rarak tek kültür, tek ekonomi, tek dil, tek ›rk, tek milliyet, tek cinsiyet gibi teklik kültürünün köklü derinlefltirilmesine yol açm›flt›r. Sanayileflme atmosferdeki do¤al döngüleri etkileyecek kimyasal art›klar› biyosferin omuzlar›na kald›ramaz yükler bindirmifltir. Burada belirtilmesi gereken ekolojik sorunlar denilirken sadece kirlilik ele al›nmamal›, karmafl›kl›¤›n yani çeflitlili¤in yerine basitlefltirmenin, tekli¤in almas› olgusudur. Basitlefltirme olgusu temelini kapitalizmin teklik, rekabetçi, ya büyü ya da öl mant›¤›ndan almaktad›r. Bu basitlefltirme, teklefltirme her fleyde yans›mas›n› bulmaktad›r. Topluma yans›mas› ise etnik kültürlerin erimesi, dillerin yok olmas›, demokrasi ortam›n›n olmamas›, tarlalarda tek ürün, belli bafll› yiyecekler, dev fabrikalar, marketler, tek enerji kayna¤›na mahküm olma fleklinde olmufltur. Nas›l ki kapitalizm toplumun çeflitli, farkl› topluluklardan (kad›n, erkek, çocuk, diller, etnik kültürler, dinsel ve mezhepsel farkl›l›klar vs.) olufltu¤u gerçekli¤ini sapt›rarak toplumda tekli¤e yol aç›yorsa ayn› flekilde do¤an›n karmafl›k, birbirine ba¤l› ekosistemlerini de basitlefltirmektedir. Do¤adaki türlerin birbirine karfl›l›kl› ba¤›ml›l›k ve yaflam

37 döngülerini tahrip etmektedir. Bu durum birçok canl› çeflidin yok olmas›na, do¤an›n dengesinin bozulmas›na ve insan›n kendi bindi¤i dal› kesmesine yol açm›flt›r. Teklik mant›¤›ndan dolay› sistemin temel enerji kaynaklar› da tektir. Petrol, kömür gibi fosil yak›tlar sanayinin temel kaynaklar›d›r. Bu nedenle 19. yüzy›ldan bafllayan bu kaynaklar› elinde bulundurma savafllar› dünya insanl›¤›na büyük kaybettirmifltir.

Önlem al›nmazsa dünya yaflanmaz duruma gelir Bilinen belli bafll› enerji kaynaklar›n›n afl›r› rekabetçi, kontrol d›fl› tüketimi, kullan›m›, d›fla ba¤›ml› ve savafla endeksli olmas› karbondioksit gaz›n›n afl›r› serbest b›rak›lmas› ozon tabakas›n›n delinmesine, küresel ›s›nma ve iklim de¤iflimlerine yol açmaktad›r. Oysa yaflan›lan co¤rafyada uygun, yerel, küçük ölçekli alternatif enerjilerle (küçük barajlar, rüzgar, günefl enerjisi vs.) ayn› enerji ihtiyac›n› sa¤l›kl› bir flekilde karfl›lamak mümkündür. Yeni teknik ve enerji kaynaklar›n›n yerel olmas›, bilim ve teknolojinin elit, bürokratik kesimlerin elinden al›nmas› halk›n bu kaynaklar› yönetmesinin yolunu açacakt›r. Kapitalizmin topluma ve do¤aya verdi¤i zararlar s›n›rs›zd›r. Bu gidifliyle kapitalizm, evrimsel süreci (karmafl›k ekolojik iliflkileri) tahrip ederek insanl›¤›n beslenmesini bile tehlikeye düflürecek düzeye gelmifltir. Kapitalizmin ‘daha fazla kar’ mant›¤›ndan dolay› topra¤a at›lan kimyasal gübre ve ilaçlar topra¤›n do¤al yap›s›n› boza-

rak biyolojik çeflitlili¤in azalmas›na yol açm›flt›r. Bugün g›da sektörü befl-alt› ulus ötesi flirketin elindedir. Bu flekilde yerel tar›m yok edilmektedir. Say›s›z bitki ve havyan türleri her gün yok olmakta, akarsular kirlenmekte, toprak çoraklaflmakta, kutuplar erimekte, nükleer santrallerin art›klar›yla dünya bir çöplü¤e dönüfltürülmüfl bulunmaktad›r. Yine dev kentler, afl›r› nüfus art›fl›, açl›k, yoksulluk, kanser hastal›¤› vs bunlardan sadece birkaç bafll›kt›r. Önlem al›nmasa, mücadele edilmezse dünyan›n yaflanmaz duruma gelmesi uzak bir ihtimal de¤ildir. Ekolojinin giderek önemli olmas›nda bu ekolojik sorunlar›n dayan›lmaz boyutlara gelmesi temel bir etmen olmufltur. S›n›rl› bir çevre koruma bilinci ile kayna¤›n› egemen toplumsal sorunlardan olan ekolojik sorunlar›n çözülemeyece¤i de bir di¤er önemli gerçeklik olmaktad›r. Çevrecilik ya da çevreci hareketler; hiyerarfli ve tahakküm kavramlar›n› gözden saklar. Çevrecilik “kirlenme” boyutuyla öne ç›kard›¤› sorunlar› çevre sorunlar› olarak teknik bir düzeyde ele al›p çözmeye çal›fl›r. Çevrecilik kirlilikten yani sonuçlardan hareket etmektedir. Önemli olan ekolojik sorunlar› a盤a ç›kartan toplumsal sistemin sorgulanmas›d›r. Çevrecilik bir nevi çevre mühendisli¤idir. Ekonomik bir kayg› ile hareket etmekle bilinçsizce tüketilen kaynaklardan gelecek kuflaklar›n mahrum olaca¤› kayg›s›n› tafl›maktad›r. Bir anlamda sanayileflmenin olumsuz sonuçlar›n› azaltacak teknik geliflmenin peflindedir. Çevrecili¤in hava-su kirlili¤i, zehirli art›klar, g›da-


SERXWEBÛN Nisan 2008

38 lar›n kimyasallaflmas›, kentsel büyüme, nükleer santrallere karfl› vb. sorunlar›n üzerindeki yo¤unlaflmalar› desteklenmeli fakat bu tür yaklafl›mlar sadece ekolojik sorunlar›n çözümünü getiremez. Çevrecilik bu aç›dan sorunun toplumsal kökeni ve çözümüne iliflkin yetersizdir. Çevreci hareketlerin çevre krizinin toplumsal nedenlerden kaynakland›¤›na yo¤unlaflmalar›, sistem elefltirilerini keskinlefltirmeleri, düflünce ve etkinliklerini radikallefltirmeleri gerekmektedir. O yüzden ekoloji ve çevrecilik olgular›n› birbirinden ayr›flt›rmak do¤ru bir ekoloji tan›m› için önemli olmaktad›r.

Kad›nlar ve do¤a ayn› kaderi paylafl›yor Ekolojiye olan yaklafl›mlar›m›z› k›saca bu flekilde netlefltirirken bir di¤er önemli konu; kad›nlar›n kölelefltirilmesi ile paralel do¤rultuda do¤an›n da tahakküm alt›na al›nmas›n›n erkek egemenlikli zihniyetin bir sonucu olarak ele al›nmas› hususudur. Yüzy›llar boyunca kad›n ve do¤a ayn› kaderi paylaflm›fl, ikisi de hor görülmüfl, afla¤›lanm›fl ve ikisine de eziyet edilmifltir. Do¤an›n sömürülmesi bütün ça¤lar boyunca do¤ayla özdefllefltirilmifl bulunan kad›n›n sömürüsüyle iç içe geliflmifltir. Yani kad›nlar›n egemenlik alt›na al›nmalar›yla do¤an›n egemenlik alt›na al›nmas› bir bütün oluflturmaktad›r. Do¤ru bir do¤a, toplum, insan tan›m› için ilk toplum ve toplumsallaflma olgular›n›n do¤al toplumda nas›l geliflti¤ini iyi incelemek gerekiyor. Do¤al toplum; kad›n-ana (tanr›ça ana) eksenli geliflen bir toplumsal düzendir. Ve toplumun ilk oluflumunu ifade eder. ‹lk toplumun kad›n eksenli, komünal ve do¤ayla dostluk gibi temel de¤erler üzerinden varolmas› sa¤l›kl› bir toplumsallaflmad›r ayn› zamanda. fiüphesiz toplum oluflurken primat-hayvans› yaflamdan kopmakla yeni bir geliflim yaflanmaktad›r. Fizik, bitkiler, hayvanlar dünyas›ndan sonra toplumsal varl›k olarak insansal geliflme yeni bir oluflumdur. Fakat toplumsal geliflme var olurken milyarlarca y›ll›k evrimsel geliflimin bir sonucu olarak, do¤al bir flekilde geliflmifltir. Bu nedenle toplum olgusunun esasta ekolojik bir olgu oldu¤u belirtilir-

ken bu gerçekli¤e vurgu yap›lmaktad›r. Toplum, ekolojik ilkeler üzerinden var olmufltur. Do¤an›n ba¤r›nda, ondan farkl› ama ondan kopuk olmayan yeni bir aflama olarak toplum tan›m›n› yapmak en do¤ru oland›r. Bu nedenle ne toplumu do¤a içinde eritmek ne do¤ay› toplum içinde eritmek ne de her ikisini birbirinden keskin ay›ran, karfl› karfl›ya koyan karfl›tl›k gereklidir. Do¤al toplumda toplumun kendi aras›nda ve do¤ayla birli¤i vard›r. Toplumun kendisi asl›nda do¤an›n da büyük baflar›s›d›r. Hayvansal yaflam çevreye, var olana uyum yaflam›d›r. Toplumsal yaflam bunu da aflan dinamik, etkin mücadeleyi içeren bir yaflamd›r. Bu yeni bir durumdur. Farkl›laflma vard›r. Fakat bu tarz var olufl do¤aya yabanc›laflma, sömürme temelinde de¤ildir. Do¤al toplumda do¤a bir “Ana” gibi görülür. Toprak diflil ö¤e olarak düflünülür. Toprak ve kad›n bedeni özdefllefltirilir. “Do¤a ana” ya da “toprak ana” denilmesi bununla ba¤lant›l›d›r. Ana-çocuk iliflkisi gibi bir ba¤ vard›r. Do¤a flefkatli, cömert, bereketli, üretken bir ana olarak alg›lan›r. ‹nsanlar› besleyen, koruyan temel bir yaflam kayna¤› olarak görülür, t›pk› bir anne gibi. Do¤aya tahakküm düflünceleri yoktur. Çünkü toplumda tahakküm düflüncesi yoktur. ‹nsanlar, do¤an›n ne alt›nda ne üstünde görülmüfltür. K›sacas› do¤aya sayg›, onu kutsal, canl›, üretken, yarat›c›, bereketli görme anlay›fl› vard›r. Kendisi gibi her fleyin canl›, bir ruhu oldu¤u anlay›fl› vard›r. Buna canl›c›l›k (animizm) denilmektedir.

Do¤al toplumdaki farkl›laflmalar ifllevsel olarak birbirini tamamlar Animizm, do¤adan kopuk olmayan bir zihniyettir. Do¤al toplumda do¤adan kopuk olmayan zihniyet yap›lar› ayn› zamanda duygusal zeka ve analitik zekan›n birbirinden kopuk olmad›¤›n› da göstermektedir. Bu durum yarat›c›, zengin düflünceye yol açm›flt›r. Neolitik toplumun harikalar yaratan icatlar›n›n ve yarat›c›l›¤›n›n arkas›nda canl› do¤aya duyulan sayg› oldu¤u büyük bir gerçekliktir. Do¤ayla karfl›l›kl› bir ba¤ ya da do¤aya ters düflmeme her zaman için sa¤l›kl› bir geliflime ve zenginli¤e yol açmaktad›r. Tümden bir yaflama sayg› söz konusudur. Do¤al toplumda yafl, cinsiyet vb farkl›laflmalar ifllevsel olarak birbirini tamamlar. Yani bu farkl›l›klar hiyerarflik bir statüye sahip de¤ildir. Bu bak›fl farkl›l›klara sayg›dan dolay› ekolojiktir. Toplumsal kimi farkl›l›klar birbirini tamamlarlar. Bu da farkl›l›klar›n birli¤ini ifade etmektedir. Burada ekolojinin en temel ilkelerinden biri olan eflitsizliklerin eflitli¤i ilkesinin iflleyifli vard›r. Do¤al toplumdaki kad›n-erkek kültürünün birbirini tamamlamas› olmasayd› ve birbirleriyle sürekli bir çat›flma halinde olsalard›, o dönemin insan topluluklar›n›n oldukça zor yaflam koflullar›nda ayakta kalmalar› mümkün olmazd›. Do¤al toplumun do¤aya dost bak›fl›nda hiyerarflik toplum güçlerinin ç›k›fl›yla bir de¤iflim geliflmeye bafllar. Kad›n›n kölelefltirilmesiyle di¤er hiyerarflilerin zemini oluflarak s›n›f ve ulus köleliklerin


Nisan 2008

SERXWEBÛN

de yolu aç›lm›flt›r. Kad›na ve di¤er insanlara yaklafl›m bu olurken ayn› egemen mant›¤›n bitkiler, hayvanlar dünyas›na uygulayaca¤› zalimlikler de do¤all›¤›nda daha fazla olacakt›r. Art›k “do¤a ana” kavramlar› unutulacakt›r. Ataerkil yalanc› mitolojiler bunu “erkek tanr›” yarat›m›yla yapacaklard›r. Vahfli do¤a, kör do¤a, dilsiz do¤a denilerek do¤aya tahakkümü ve kaynaklar›n› denetim alt›na almay› meflrulaflt›racaklard›r. T›pk› kad›na “fleytan”, “lanetli”, “günahkar”, “eksik etek”, “cad›” vs diyerek kad›na sald›r›lar›n do¤allaflt›r›lmas› ve meflrulaflt›r›lmas› gibi. Uygarl›kla birlikte geliflen anlay›fl cans›z, de¤iflmeyen, ak-kara mant›¤›yla bak›lan, kaba, ölü, mekanik, statik, kaderci vb bir evren-do¤a anlay›fl›d›r. Do¤al toplumun paradigmas›ndan köklü kopufltur yaflan›lan. Bu süreç günümüze kadar geliflerek gelmifltir. Do¤a güçlerinin yanl›fl tan›mlanmas› zihniyeti, bilimi, felsefeyi yanl›fl ve yan›lg›larla dolu k›lacakt›r. Uygarl›k ile birlikte do¤a sadece araç düzeyinde ele al›narak salt sömürü kayna¤› düzeyine indirgenmifltir. Art›k ne kadar do¤aya hakimsen, denetim kurmuflsan o kadar güçlüsün, özgürsün anlay›fl› geliflir. Do¤al toplumun, her do¤al olgunun bir ruhu vard›r anlay›fl› terk edilerek do¤a üstü güçler dedi¤imiz tanr› kavram› ortaya ç›kacakt›r. Bu toplumun ve do¤an›n kendi iç dinamikleriyle geliflebilece¤i anlay›fl› yerine d›fltan, ilahi güçlerle izah edilmesi en büyük sapma, gerçe¤in büyük ters yüz edilmesi, do¤al geliflime büyük bir darbedir. Yine ak›l-beden, ak›l-duygu, do¤a-toplum, kad›n- erkek, ruh-beden gibi olgularda çeliflkilerin sonsuza dek birbirine karfl›t, birbirini yok etme mant›¤› üzerinden ikiciliklefltirme mant›¤› geliflmifltir.

Kad›n›n yaratma ve do¤urganl›k yetisine el konulmufltur Tek tanr›l› dinler bu süreci daha da derinlefltirmifllerdir. Yarat›l›fl öykülerinde en temel nokta kad›n›n do¤urganl›k, can verme yetisinin elinden al›narak erkek tanr›ya ve onun yeryüzü temsilcisi olarak erke¤e verilmesidir. Bu yaklafl›m ile kad›n salt bir tafl›y›c›ya, erke¤in canl› tohumunu bar›nd›ran cans›z, kuru bir topra¤a in-

39 “ Yarat›l›fl öykülerinde en temel nokta kad›n›n do¤urganl›k, can verme yetisinin elinden al›narak erkek tanr›ya ve onun yeryüzü temsilcisi olarak erke¤e verilmesidir. Bu yaklafl›m ile kad›n salt bir tafl›y›c›ya, erke¤in canl› tohumunu bar›nd›ran cans›z, kuru bir topra¤a indirgenir. Oysa do¤al toplumda do¤an›n canl› görülmesi kad›n›n can verme yani yarat›c›l›k yetisiyle yak›ndan ba¤lant›l›d›r” dirgenir. Oysa do¤al toplumda do¤an›n canl› görülmesi kad›n›n can verme yani yarat›c›l›k yetisiyle yak›ndan ba¤lant›l›d›r. Bir zamanlar her fleyin yarat›c›s› olan toprak ve kad›n bedeni sonradan sadece erke¤in “can veren” tohumunu tafl›maya yarayan cans›z, araçsal bir düzeye indirgenir. Kuran da geçen “kad›nlar sizin tarlalar›n›zd›r...” ifadesi en dikkat çeken örnektir. Kad›n›n erke¤in kaburgas›ndan yarat›ld›¤› fleklindeki tek tanr›l› dinsel görüflte ifade edilen esasta erke¤in kad›ndan üstün ve sahibi oldu¤udur. Kad›n›n erkeklere hizmet etmek için yarat›ld›¤› olgusu benzer bir flekilde do¤an›n da insanlar (erkek) için yarat›ld›¤› öyküsüne benzerdir. ‹nsan zihninin do¤adan ve kad›n›n d›fltalanmas› olgular›ndan örülmeye bafllanmas› en büyük gerçekliklerden, do¤rudan, normal olandan, do¤al olandan, yarat›c› olandan, karfl›l›kl› ba¤›ml›l›k, dayan›flma, paylafl›m ve kutsal olandan kopufl, yabanc›laflmad›r. Bask›c› sömürücü iktidarc› güçlerin do¤aya zalim demeleri kadar büyük bir çeliflki yoktur. Tüm bunlar büyük bir zihniyet çarp›tmas›d›r. Bu gelenek sonras›nda felsefede de devam etmifltir. Yunan döneminde bu gelenek sistemlefltirilmifltir. Ak›l-bedenden her yönüyle efendi, üstün k›l›nm›flt›r. Bat› düflünce gelene¤inin te-

melindeki dualiat felsefeyi sistemlefltiren Platon ve Aristo olmufllard›r. Bu filozoflar kendilerinden önceki do¤a felsefecilerinin canl› do¤a anlay›fl›n› geriletmifl ve hiyerarflik, cinsiyetçi zihniyeti güçlendirmifllerdir. Aristo ak›l yoluyla kad›nlar›n kendili¤inden yaratamad›klar›n› kan›tlamak ister. “Erke¤i dölleyen erkektir” der. Yunan felsefe döneminde de mitolojideki Zeus’un Atena’y› kafas›ndan do¤urma mitindeki anlat›mla ayn› mant›k devam ettirilir. Kad›n›n yaratma ve do¤urganl›k yetisine el konulur. Erke¤in kad›n bedenine ihtiyaç duymad›¤›, as›l ölümsüz olan aflk›n ruhta yafland›¤› düflüncesi ve kad›n›n ise madde ile özdefllefltirilen bedeninden dolay› homoseksüel iliflkiler yayg›nlafl›r. Evreni uzlaflmaz karfl›tlar olarak görme Yunan felsefe gelene¤inden gelmektedir. Burada karfl›tlar birbirleriyle denge, eflitlik iliflkisi içinde de¤il hiyerarflik bir iliflki içindedirler. Aristo’nun dünyas›nda da hiyerarflik düalizm vard›r. Yani bir taraf›n di¤eri üzerinde egemen oldu¤u kutupsal karfl›tl›klardan oluflur. Ona göre hayvan bitkiden, insan da hayvandan üstündür. Ruh, beden üzerinde; ak›l, duygu üzerinde; erkek, kad›n üzerinde egemendir. Saf ak›l sadece erke¤e özgüdür, tanr›sal ruh ile iliflkilidir ve yeryüzündeki her fleyden üstündür.

Kesin bilgiye erke¤i temsil eden salt ak›l ile ulafl›lmaktad›r 17. yüzy›l›n bilimsel devrimi do¤a ve kad›n konusunda tak›nd›¤› tutumla bir önceki ça¤lardan daha fazla tahakküm iliflkileri do¤a ve kad›na karfl› gelifltirmifltir. Bacon ve Descartes’den beri bilimin amac›, bilgiyi do¤aya hükmetmek ve onu denetim alt›na almak olmufltur. Ruh-beden, ak›l-duygu, do¤a-toplum karfl›tl›¤› çok fazla derinlefltirilir. Madde tümden ruhtan ayr›flt›r›l›r. Adeta do¤a bir makinenin iflleyifli gibi ele al›n›r. Maddi dünya bir makinedir. Madde de hiçbir amaç, hayat ya da ruhsall›k yoktur. Bacon’da do¤a bilinebilir bir niteli¤e kavuflurken do¤an›n gizlerinin keflfedilmesi, sahiplenilmesi, denetlenmesi baflar›lm›flt›r art›k. Descartes de bu hiyerarflik mant›¤›


SERXWEBÛN Nisan 2008

40 tümden bir zihniyet ve bir metafizik dedi¤imiz düflünce yöntemine dönüfltürür. Bu flekilde tüm bilimde kesin bilgi kavram› gelifltirilir. Ve di¤er bütün bilgi edinme yöntemleri ve biçimleri reddedilir, küçümsenir, en mükemmel bilgi bilimsel bilgi olarak ele al›n›r. Bu flekilde her fley bilimcilik anlay›fl› içerisinde kendisiyle bafllat›l›r. Her fley insan taraf›ndan ölçülebilir, bilinebilir, denetlenebilir, kaç›n›lmaz ve mutlakt›r. Kesin bilgiye erke¤i temsil eden salt ak›l ile ulafl›lmaktad›r. Do¤an›n gizlerinin keflfedilmesi kad›n›n da gizlerinin keflfedilmesi, adeta kad›n›n tümden ele geçirilmesi olarak tasavvur edilir. Bacon, Descartes, Newton ayn› yaklafl›ma sahiptirler.

Finans kapital en fazla kad›n› metalaflt›rmaktad›r Tarih boyunca do¤an›n kad›nla özdefllefltirilmesi olgusu yukar›da bahsedildi¤i gibi hiyerarflinin geliflimiyle de bu kez ataerkil de¤erlerle ele al›nacakt›r. Canl›, yarat›c› do¤a kad›ndan; cans›z, toprak ve sadece araçsal kad›n bedenine do¤ru bir seyir geliflmifltir. Günümüzde de finans kapital en fazla kad›n› metalaflt›rarak sistemin devam›n› sa¤larken ayn› flekilde tüm di¤er ça¤lar›n hepsinin toplam›ndan daha fazla do¤aya yabanc›laflma, do¤an›n kaynaklar›n› s›n›rs›z kullanma söz konu-

sudur. Kad›n özgürlü¤ü ad› alt›nda kad›n›n s›n›rs›z kullan›m›, pazarlan›fl› adeta en büyük ticari sektör konumundad›r. Medyada kad›n›n cinselli¤i istismar edilerek toplum yönlendirilmektedir. ‹lk ezilen, ilk köleleflen kesim olan kad›nlar›n özgürlü¤ü cinsiyetçi sistemden köklü kopuflu ifade etmektedir. Ayn› flekilde bugün çok meflrulaflan do¤aya hükmetmek, do¤an›n bir köle gibi insana hizmet etmesi anlay›fl›ndan kopufl da egemenlik ve iktidar iliflkilerinin sorgulanmas› demektir. Yeni toplumun infla çal›flmalar›nda egemenlik-kölelik ya da çeflitli ayr›cal›kl› iliflkiler olamaz. Toplumu oluflturan tüm topluluklar›n, gruplar›n kendi farkl›l›klar›yla var olmalar› yeni toplum anlay›fl›d›r. Demokratik özerklik bunu ifade ediyor. ‹nsan sadece do¤aya zarar veren bir canl› de¤ildir kuflkusuz. ‹nsan bilinçli çabalar›yla do¤ay› zengin bir biçimde güçlendirecek bir canl› türüdür ayn› zamanda. Gerçek bir demokrasi ve sosyalizm mücadelesi ancak kad›n ve do¤aya özgürlükçü yaklafl›mlarla anlam bulabilir. Toplumun cinsiyet özgürlükçü ve ekoloji konular›nda hiç vakit kaybetmeden ayd›nlanmas› ve örgütlenmesi ancak insanl›¤› kurtulufla götürebilir. Bu konular üzerinden bir zihniyet ve vicdan devrimi olmazsa gerçek bir özgürlük yolunun aç›lmas› mümkün de¤ildir. Zaten bu olgularda

toplumun ayd›nlanmaya bafllanmas› çok gecikmeli ve yan›lg›larla dolu oldu. Ayr›ca bu olgular›n yaflamsallaflmas› art›k olmazsa olmaz kabilindedir. Demokrasiyi gelifltirelim derken kad›n ve ekoloji boyutu geri planda kal›rsa ya da ertelenirse t›pk› Sovyetler gibi bir sonuçla yüz yüze gelmek uzak bir ihtimal de¤ildir.

Az milliyetçilik az cinsiyetçilik olmaz sorun zihniyet sorunudur Yeni paradigman›n her üç aya¤›n›n iç içe, bütünlüklü ve birbirini güçlendirme boyutu ön plana ç›kar›lmal›d›r. ‹ktidar olgusunun yaflam›n her alan›nda sorgulanmas› gerçek bir özgürleflme olacakt›r. Az milliyetçilik ya da az devletçilik olabilir gibi bir yan›lg›ya benzer az cinsiyetçilik ya da az do¤aya hükmetmek düflünceleri olabilir yan›lsamalar› hiçbir flekilde kabul edilemez. Milliyetçili¤in, devletçili¤in, bilimcili¤in, dincili¤in, ›rkç›l›¤›n, ya da cinsiyetçili¤in az› ço¤u olamaz. Sorun öncelikli bir zihniyet sorunudur. Demokratik, ekolojik ve cinsiyet özgürlükçü yeni toplum anlay›fl›m›z›n özgürlükçü de¤eri çok fazlad›r. Her topluluk ya da komün kendi toplumsal yaflam›n› her alanda yürütebilmelidir. K›sacas› toplumun yeniden kurulmas› bu flekilde sa¤lam, temelden infla edilmesi gerekmektedir. Yeni paradigma ile yetkin, do¤ru bir toplum, do¤a, insan, kad›n, bilim, sanat vs anlay›fl›na ulaflmak mümkündür. Uygarl›¤›n tüm kirli, iradesizlefltiren, hastal›kl› k›lan de¤er yarg›lar›ndan, kavramlar›ndan ve kurumlar›ndan kurtulufl büyük inanç, umut, anlam gücü, güzellik, ahlakilik, sadelik kavramlar›n› gelifltirecektir. Ekolojik ilkeler ve cinsiyet özgürlükçü ilkeler demokratik komünal ilkelerdir ayn› zamanda. Yeni bak›fl aç›s›; de¤iflim, çeflitlilik, çokluk, farkl›l›k, çok kültürlülük, karfl›l›kl› ba¤›ml›l›k, karfl›l›kl› iliflkiler, do¤ayla dostluk, çeflitlili¤in birli¤i, tamamlay›c›l›k, bütünlükçü bak›fl›n geliflmesinin kendisi asl›nda özgürce yaflayaca¤›m›z yeni toplumun kendisidir.


Nisan 2008

SERXWEBÛN

41 Abdullah Öcalan

Kürt Sorunu Uluslararas› Bir Sorun Haline Gelmifltir “Ben Kürtler için de demokratik medeniyet uzlafl›s› diyorum. Benim için ‘ba¤›ms›zl›ktan vazgeçti’ diyorlar. Günümüzde tam ba¤›ms›z hiçbir ülke yok. Bu nedenle özgürlükten bahsediyorum. Ben ülke s›n›rlar›n› kabul ediyorum. Ben ulus-devleti aflt›m, medeniyetler uzlafl›s›ndan bahsediyorum. Ben Bakunin gibi devleti de reddetmiyorum. Devletin halk›n hizmetine sunulmas›n› ve demokratikleflmesini ve bu yönde evrilmesi gerekti¤ini savunuyorum, devleti yeniden tan›ml›yorum” Yazd›¤›m savunmalar› A‹HM’e hitaben yazar›m. Dosya numaralar›n› evraklar›m›n aras›nda bulurum. O halde A‹HM’den al›n›p redakte edilir. Herhalde Yunanistan Adalet Bakanl›¤› avukat›n gelmesine izin vermedi¤i için gelememifl. Vekaleti dün ald›m, imzalam›flt›m. Orada belirtilen çerçeveyi kabul ediyorum. Böyle olabilir, sorun de¤il benim için. Art›k avukat gerekeni yapabilir, davam› yürütebilir. Tabi istedi¤iniz sorular› da sorabilirsiniz, hukuki fleyinizi güçlendirmek aç›s›ndan. Savunman›z güçlü olsun. Evet, bu sorun daha güçlü gündeme gelecek. Bunu daha önce ifade etmifltim. Kürt sorunu uluslararas› bir sorundur, uluslararas› bir sorun haline gelmifltir. Kosova gibi, K›br›s gibi, Filistin gibi hatta onlardan da daha önde, daha büyük bir uluslararas› sorun düzeyindedir. Bu sorun art›k bunlar gibi ele al›n›r. ‹lginçtir, Cheney Türkiye’ye gelirken Do¤u Perinçek, ‹lhan Selçuk, Alemdaro¤lu gözalt›na al›nm›fllar. Zamanlamas› ilginç. Cheney’in Ortado¤u turundan Irak’ta Talabani ve Barzani’yle de görüflmesinden haberim var, radyodan dinledim. AKP için aç›lan kapat›lma davas›n› duydum. Yap›lan yorumlar› dinliyorum. AKP’nin kapat›lma istemiyle aç›lan dava ideolojik çat›flma de¤il. AKP kontrol dahilinde tutulmak isteniyor. Yorumlardan birisi yani Amerika’n›n çözüm bask›s› kesiliyor, diyorlar. Bir de Ergenekon’a karfl› yap›lan operasyonun önünü kesmek biçiminde bir yorum var. Son otuz y›ll›k savafl›n ge-

lifltirdi¤i ve deflifre etti¤i, kendi içinde tasfiye etti¤i kesimdir. Altm›fl yafl›na gelmifller saçlar›, sakallar› beyazlam›fl, düfltükleri hale bak›n, polis gözetimindeler. Altm›fl y›ll›k solcu bu hale nas›l geldi hala anlayam›yorlar. Bunlar›n s›rt›n› dayad›klar› yerlere ne oldu? Ben de burada ‹mral›’day›m ama arkamda halk deste¤i var ve ben teslim olmad›m, hiç kimseye teslim olmad›m. Arkamda da halk deste¤i var, halk›m için mücadele ediyorum. 8 Mart nas›l geçti, onlar› dinleyemedim, kat›l›m nas›ld›, yo¤un muydu, öne ç›kan mesaj neydi, mesaj›m verildi mi? Herhalde kat›l›m iyi, coflkulu geçmifltir. Kad›nlara selamlar›m› söylersiniz. Kad›nlarla görüflülüyor, benim bu konuda söylediklerim onlara anlat›labilir. Kad›n özgürlük sorunu iyi anlafl›lmal›d›r. Kad›nlar bu konuda iyi çal›flmal›, beni iyi anlamal›lar. Alex Boraine Türkiye’ye gelmifl galiba. Selamlar›m› söyleyin, bol bol görüflülebilir. Ayd›nlar da çal›flabilir. Marti Ahtisari’nin zaman› yoksa, baflkalar› yer alabilir, önemli de¤il. Kim çal›flmak istiyorsa, müsaitse, gönüllüyse o yer alabilir. Istaz Osman eski bir dost ve çal›fland›r. Yafll›yd›, de¤erli biridir, ikisi için de baflsa¤l›¤› diliyorum. Radyo’dan dinledim, Suriye’de gösterilerde üç kifli yaflam›n› yitirmifl, haberiniz var m›? Operasyondaki kay›plar ne kadar? Genelkurmay›n aç›klamas›n› dinledim. Son kara harekat›nda sadece 9 kay›p. Bestler’de de çat›flmalar olmufl, 10 kay›p oldu¤u söyleniyor, do¤ru mu? Galiba aç›klama olmam›fl.

Ahmed-i Necat’›n, son dönemlerde PKK’ye karfl› Türkiye-Irak ve ‹ran’›n ortak mücadele ça¤r›s›n› dinledim. ‹ran ve Rusya’da ba¤›ms›z Kürtler parlamentoya girdi mi, girebildi mi? Neden giremedi, girdiyse kaç kifli girdi, benim için önemli olan bu bilgilerdir. Bunun d›fl›nda seçimler olmufl olmam›fl önemli de¤il. Benim önerdi¤im demokratik siyaset akademisinde bir geliflme var m›, ne oldu? Bu önemli bir konudur. Niye açm›yorlar? Halka m› inanm›yorlar, güvenmiyorlar m›? Demokrasinin ve siyasetin anlafl›labilmesi ve geliflebilmesi için bunu önerdim. Ben bofluna konuflmuyorum burada. Burada kelimelerimi seçerek söylüyorum, a¤z›mdan bir fley dökülüyorsa önemli buldu¤um için söylüyorum. Bunu da bofluna önermedim. Siyaset felsefesini anlayabilmeniz için bu okul flart. Sekiz y›l önce bir görüflmede 2000’de siyaset akademisini önermifltim. Ben o zaman onlara da k›zm›flt›m. E¤er geliflmek istiyorsan›z, baflar›l› olunmak isteniyorsa, bunu açman›z flart demifltim. Ben, siyaseti, siyaset felsefesini biliyorum, bu nedenle bu kadar güçlü durabildim. Her fleyi benden bekliyorsunuz. Siz de beni anlam›yorsunuz, çok uyan›k, dikkatli olmak zorundas›n›z, çok zeki hareket etmelisiniz. Düflüncelerim halkla iyi paylafl›lmal›, halka iyi anlat›lmal›. Sizin de güçlü durabilmek ve baflar›l› olabilmek için siyaset felsefesini bilmeniz, iyi anlaman›z gerekiyor. Ben bofluna bunlar› önermiyorum, e¤er bunlar› yapm›yorlarsa beni kand›r›yorlar demektir, asl›nda beni de¤il


SERXWEBÛN Nisan 2008

42 kendilerini kand›r›yorlar, beni kimse kand›ramaz, ben çocuk de¤ilim, iyi tan›yorum. Yapam›yorlarsa kendilerini ve halk› kand›r›yorlar demektir. Ben halk›n kand›r›lmas›n› kabul etmem ve buna izin vermem. Devlet bile art›k beni ciddiye al›yor, bunlar beni ciddiye alm›yorlar m›? Kimseyi kand›rmas›nlar, di¤er partilerin bile MHP’nin, CHP’nin, AKP’nin siyaset okullar› var, bu yasal bir fley. DTP de bunu gelifltirmeli. DTP’ye aç›lan kapatma davas›nda Savc›, DTP’nin benim talimatlar›mla kuruldu¤unu söylüyor. Benim burada ne konufltu¤umu herkes biliyor, devlet de biliyor. Ben demokratik siyaset önemlidir, diyorum. Bu, KürtTürk savafl›n›n önüne geçilmesi için hayati bir fleydir. Evet ben, DTP kurulsun dedim, bununla demokratik siyasetin önü aç›ls›n diyorum, bu benim talimat›m de¤ildir. Demokratik siyaset, savafl›n önüne geçmek, demokratik bir çözüm için gerekiyor. Herkes, demokratik siyaseti iyi ö¤renmelidir, iyi anlamal›d›r. Demokratik bir çözümün yolu, Kürt-Türk savafl›n›n önüne geçmenin yolu siyaset sanat›n› do¤ru icra etmekten geçer. Demokratik siyaset de¤il de savafl m› istiyorlar? Zaten befl yüz bin kiflilik bir orduyu Kürtlerin üzerine sürüyorlar. Her gün savafl, bunu mu istiyorlar? Ben savc›n›n bu söylediklerine karfl› da cevap veriyorum. Savc› da demokratik siyaseti ö¤renmelidir, herkes ö¤renmelidir.

‹ngilizlerle yap›lan görüflmeler sonucu Cumhuriyet kurulmufltur Bizi bu flekilde suçlayamazlar. Siz de benim bu söylediklerimi ve daha önceki görüflmelerde demokratik çözüme iliflkin söylediklerimi, derli toplu bir flekilde savc›n›n iddianamesine cevaben Anayasa Mahkemesi’ne sunabilirsiniz. Ben demokratik siyasetin neden gerekli oldu¤unu yeterince aç›kl›yorum, bunun tarihsel nedenlerini, bunun felsefi temellerini, daha baflka nedenlerini yeterince ortaya koyuyorum. Savunmalar›mda bunlar› yeterince aç›kl›yorum. Demokratik Cumhuriyet savafl›n önüne geçmek için de gereklidir.

“Demokratik siyaset, savafl›n önüne geçmek, demokratik bir çözüm için gerekiyor. Herkes, demokratik siyaseti iyi ö¤renmelidir, iyi anlamal›d›r. Demokratik bir çözümün yolu, Kürt-Türk savafl›n›n önüne geçmenin yolu siyaset sanat›n› do¤ru icra etmekten geçer. Demokratik siyaset de¤il de savafl m› istiyorlar? Zaten beflyüz bin kiflilik bir orduyu

larla, fieyh Sait olay›yla da Kürtlerle diyalogu kesmifllerdir. Böylece Mustafa Kemal’i Çankaya’ya hapsedip etraf›n› da ‹ttihat Terakkiden güçlü bir kadroyla sard›lar. Mustafa Kemal bu durumdan sonra Çankaya’da daha çok edebiyat ve tarih çal›flmalar›yla s›n›rl› kalm›flt›r. ‹ngilizler Napolyon’u da tasfiye ettiler. Napolyon nas›l ömrünün sonuna kadar bir adaya hapsedilmiflse, Mustafa Kemal nas›l Çankaya’da hapsedilmiflse ben de ‹mral›’ya hapsedilmiflim. Al›n size bir araflt›rma konusu. Cezaevindeki arkadafllar bu konu üzeri araflt›rma yapabilirler, onlar için de bir görev olsun.

Kürtlerin üzerine sürüyorlar” Emperyalizme karfl›y›z diyorlar ya, o halde bunlar› iyi anlamal›d›rlar. 1926’da Musul-Kerkük kaybedildi diyorlar, niçin kaybedildi, kimse bunu dile getirmiyor. Bu ‹ngilizlerin plan›yd›. ‹flte muharebe, zafer falan kazand›k diyorlar, öyle büyük zaferler falan yok ortada. ‹ngilizlerle yap›lan görüflmeler sonucu Cumhuriyet kurulmufltur. Asl›nda anlaflma 1922’de sa¤lanm›flt›r. Bunu yaln›z ben söylemiyorum, Mahir Kaynak, Yalç›n Küçük de bunlar› dile getiriyor. ‹ngilizler 1500’lerde 16. yüzy›lda dünya imparatorlu¤una soyunmufltur. Sonralar› Osmanl› Sultanlar›yla diyaloga geçmifl, onlar› Ruslara karfl› da korumufltur. Rusya ile Mustafa Kemal’in ittifak› ‹ngilizlerin planlar›nda aç›lm›fl bir gediktir. ‹ngilizler her fleyi planl›yorlar. Mustafa Kemal’i Çankaya’ya hapsediyorlar. Etraf›n› ‹ttihat ve Terakki kadrolar› sarm›fllar. Bilinenlerin tersine ‹nönü Mustafa Kemal’den daha etkindi. ‹smet ‹nönü onlar ‹ngiliz yanl›s›d›rlar. O zaman Mustafa Kemal’i de kuflat›yorlar, Mustafa Kemal’in Kürtlerle diyalo¤unu kesiyorlar. fieyh Sait isyan› bafllat›l›yor, asl›nda bu bir provokasyonla geliflmifltir. Bu provokasyonla Mustafa Kemal de oyuna getirilmifltir. O dönem provokasyon fleklinde üç olay geliflmifltir. Bir Mustafa Suphilerin olay›, iki Menemen olay›, üç fieyh Sait olay›. Her birisi bir fleye karfl› olarak geliflmifltir: Mustafa Suphiler olay›yla sosyalistlerle, Menemen olay› ile Müslüman-

Mustafa Kemal’i örnek alm›yorum bilimsel de¤erlendiriyorum Aleviler konusunda da Dersime özgü bir araflt›rma yap›labilir. Seyit R›za vaktinden evvel gece vakti neden hemen idam edildi, Mustafa Kemal’e ulafl›lmas› engellendi neden engellendi, kim engelledi? Bunlar›n araflt›r›lmas› laz›m. Ben bunlar› söylerken Mustafa Kemal’i övmüyorum. Gerçekleri ortaya koyuyorum. Mustafa Kemal’in olumsuz yanlar›n› da elefltiriyorum. Mesela 1930’larda ‹ttihat ve Terakki kadrosunun etkisine girmifltir. Kendini korumak için Türkçülü¤ü gelifltirdi, asl›nda bunu tek bafl›na Mustafa Kemal’e yüklemek de do¤ru de¤il, etraf›ndaki kadrolar etkili oldu. Mustafa Kemal’i örnek alm›yorum, bilimsel de¤erlendiriyorum. Mustafa Kemal rasyoneldi. Rasyonalite dedi¤imiz görüfl çerçevesinde hareket ediyordu. Biz 1920’leri günümüzde ayn› flekilde yaflayal›m demiyorum ama daha de¤iflik, daha demokratik bir tarzda yaflamak gerekiyor. Son dört yüz y›ld›r para çok daha önem kazanm›flt›r. Yahudiler halklar› birbirleriyle çat›flt›rma üzerinden dünyay› yönetiyor. Önce bu ideolojilerini Almanlara afl›lad›lar. Yani Hitler’i de Yahudiler yaratt›. Kan ba¤›, soy ba¤›n› onlar yaratm›flt›, Hitler onlar›n eseridir. ‹lk Türkçülük hareketinin bafl›nda da Yahudiler vard›r. ‹lk Türkçülü¤ü gelifltirenlerdendir. Kürtlerle de ilgilendiler. Yüz elli y›l önce Barzani ailesiyle iliflkiye geçtikleri bi-


Nisan 2008

SERXWEBÛN

liniyor. Parayla her fleyi yapabilecekleri düflüncesindedirler. Küresel sermayeyi de ellerinde tutuyorlar. Finans kapitali yönetiyorlar. Bütün bunlar› anlamadan Kürt sorununu anlayamay›z, Türkiye’deki olaylar› anlayamay›z. Yoksa onlar çat›flt›r›r, biz de çat›fl›r duruma düfleriz. Saddam gibi, halklar birbirine karfl› k›rd›rt›l›r. Sa¤-sol, Alevi-Sünni, KürtTürk herkes birbirini öldürür. Onlar bu konumlar›yla küresel sermayeyle dünyay› yönetiyorlar, biz ise birbirimizi öldürmekle u¤rafl›yoruz. Bu son operasyonlarda da Türkiye’ye insans›z uçaklarla yard›m ettiler. Bunlar asl›nda yard›m falan etmiyorlar, daha çok çat›flmam›z› istiyorlar. Bu sorun bilmem ne kadar bomba atmakla çözülmez. Bunu defalarca dile getirdim. Ayr›ca her bombalama yüz milyon dolara mal oluyor. Geçen gün Kâz›m Karabekir’in k›z›n› radyodan dinledim, babas› onlar tasfiyeden, birbirlerini öldürmekten k›l pay› dönmüfller. Daha sonra yine devlet içerisinde yer ald›lar. Böyle z›tl›klar uzlafl›labiliniyorsa bu sorun da uzlafl›yla çözülebilir. Gelip benimle görüflebilirler, benimle görüflmüyorlarsa DTP ile görüflebilirler. Bu sorun böyle çat›flmalarla çözülmez. Ben, ‹ngilizler ve Amerika kadar ak›ll› olal›m diyorum. Aksi halde onlar dünyay› yönetir biz de burada eflek gibi birbirimizi öldürürüz.

Kanl› de¤il demokratik çözüm Ben Türkiye için demokratik cumhuriyeti öneriyorum. Ben kanl› çözümü de¤il demokratik siyasi çözümü gelifltiriyorum. Bunun için demokratik siyaset önemlidir diyorum. Bugün yaflananlar 1908’de, 1910’da yaflananlara benziyor. II. Meflrutiyet dönemine benziyor. Türkiye’de iki klik var, bu iki klik çat›fl›yor. Bu iki klik, 2002’de bir araya geldi, Deniz Baykal’la Erdo¤an anlaflt›lar, aralar›nda bir ittifak olufltu, ancak yürümedi, tutmad›. Bu bir iktidar, rant kavgas›d›r. Devlet demek iktidar, rant paylafl›m› demek. Çünkü her ikisinin beklentileri çok farkl›, yürümez de bu. MHP ise ortada duruyor. Her iki tarafa da oynuyor, bazen o tarafa bazen bu tarafa kay›yor, bu politi-

43 kalar› belki de kendilerinin tasfiyesine neden olur, belki de üste ç›kar bilemiyorum. Eskiden bu iki klik aras›nda bir denge vard›, flimdi ›l›ml› ‹slam dedikleri model ya da kesim, devleti ele geçiriyor, bunlar› öyle küçük görmemek laz›m, büyük sermayeleri var, bilim adamlar› var, devlet içinde kadrolar› var ve arkalar›nda da küresel sermaye var. ABD onlar› destekliyor. Bu kesimler bu sermayeden yararlan›yor. Bu flekilde Finans Kapital Türkiye’yi kendilerine ba¤lam›flt›r. Sadece y›lda bilmem yüz milyar Dolar faiz ödüyorlar. Bu korkunç bir fley. ‹ttihat Terakki’nin, Enver Pafla’n›n yapt›klar›n› biliyorsunuz. CHP-MHP tam ‹ttihat Terakki çizgisinde çal›fl›yor. K›vr›ko¤lu-Yalman ekibi biraz Kemalist’tiler. Onlar bu tehlikeyi anlad›lar geri çekildiler. Mustafa Kemal’i anlam›yorlar. Mustafa Kemal’e sayg›lar› yok. Mustafa Kemal de bu yolu seçseydi, bugünkü gibi Türkler kalmazd› hatta Kürtler de etkilenirdi. Mustafa Kemal rasyonel davranarak ancak bu kadar›n› yapabildi. Mustafa Kemal olmasayd› bugün ne Türkler bu flekilde olurdu ne Kürtler böyle kalabilirdi. AKP, benim fikirlerimden yararlan›yor, yararlanmaya çal›fl›yor ama çok sahtekar davran›yor, ç›karc› davran›yor. Küresel sermaye ile birlikte hareket ediyor, bir de yapt›klar›n›n içine biraz din iman yerlefltirip halk› kand›rmaya çal›fl›yor. Daha önce söylemifltim. GAP’›n suyu neden sadece Harran’a gidiyor? Harran, Harun’dan geliyor. Harun Hz. ‹brahim’in kardeflidir. Yahudiler de kökenle-

rini Harran’a dayand›r›yorlar. Daha öncede söylemifltim, neden bu su sadece Harran’a gidiyor diye sormak laz›m. Bu projenin arkas›nda ‹srail var. ‹srail’in talimat›yla GAP’›n suyu bir kanalla sadece Harran’a götürülüyor, Viranflehir, Ceylanp›nar, Suruç, Bozova susuz b›rak›l›yor. Ahmet Türk sormuyor mu bunu? Ahmet Türk’ün Ceylanp›nar’da arazisi var. Neden benim arazime su gitmiyor diye sormuyor mu? Siyasetçi oldu¤u için söylemiyorum, ziraatç› oldu¤u için söylüyorum, kendi ç›karlar› zedeleniyor burada. Bunlar›n nedenleri iyi araflt›r›lmal›d›r. Urfa topraklar› on milyon insan› doyurur ama flimdi dünyan›n en çok iflsiz bar›nd›ran flehri. Nas›l olur da durum bu haldedir. Bir köylü kafas›yla bile insan bunu alg›layabilir, biraz düflününce. Kimse halk› kand›rmaya kalkmas›n.

Din do¤ru ö¤renilmelidir Diyarbak›r’da demokratik siyaset akademisi kurulmal›d›r demifltim. Bunun gibi Urfa’da demokratik siyaset ve ilahiyat akademisi kurulmal›d›r. ‹lahiyat akademisi diyorum, Urfa peygamberler diyar›d›r, biliyorum Urfa halk› inançl›d›r, din do¤ru ö¤renilmelidir. Bunun için bir ‹lahiyat Akademisi öneriyorum. Zaten üniversitelerimiz yok. Üniversiteler bu ifli yapm›yor. Din nedir? Gerçek dinler araflt›r›ls›n. Günümüze kadar kaç peygamber gelmifl, nerelere gelmifl, bunlar araflt›r›lmal›d›r. Ben de dini Hz. ‹brahim’den al›p günümüze ka-


SERXWEBÛN Nisan 2008

44 “AKP, Kürt sorununu ekonomik paket, siyasi paket, psikolojik paketlerle çözece¤ini söylüyor, asl›nda bunlar paket de¤il bunlar savaflt›r. Ekonomik paket ekonomik savaflt›r, siyasi paket siyasi savaflt›r, psikolojik paket psikolojik savaflt›r. Bunlar, ekonomik savafl, siyasi savafl, psikolojik savafl yürütüyor. Psikolojik paketle befl yüz bin kiflilik orduyu Kürtler üzerine sürüyorlar” dar getiriyorum, çözümleme yap›yorum, araflt›r›yorum. Yine söylemifltim; Harran Belediye baflkan›n›n aflk meselesi vard›, kirli iliflkiler. O kad›n hala yafl›yor, bunlar birbirinden ba¤›ms›z fleyler de¤ildir. Rahflan, Ecevit’i uyarm›flt›, Harran’daki topraklar›m›z› Yahudiler sat›n al›yor, ülke sat›l›yor diye. Ecevit yurtsever demokratt›, durumu üstü kapal› flekilde Rahflan’a izah ediyor. Bugün ‹srail, operasyonlarda Türkiye’ye askeri yard›m yap›yor, iflte insans›z çal›flan uçaklar, askeri malzeme al›m› konusunda destek ç›k›yor, bunlar o zamanki anlaflmalar›n sonucu. Asl›nda bunlar yard›m de¤il, halk› birbirine karfl› savaflt›rmakt›r.

‹nsanlar› açl›¤a mahkûm ederek kredilerle kendilerine ba¤l›yorlar AKP, Kürt sorununu paketlerle, ekonomik paket, siyasi paket, psikolojik paketlerle çözece¤ini söylüyor, asl›nda bunlar paket de¤il bunlar savaflt›r. Ekonomik paket ekonomik savaflt›r, siyasi paket siyasi savaflt›r, psikolojik paket psikolojik savaflt›r. Bunlar, ekonomik savafl, siyasi savafl, psikolojik savafl yürütüyor. Psikolojik paketle befl yüz bin kiflilik orduyu Kürtler üzerine sürüyorlar. AKP bu sorunu ordu ve polisle mi çözecek? Ekonomik paket ad› alt›nda bölgeye yat›r›m yapt›¤›n› iddia ediyor, holdingler kuruyor. Diyarbak›r’da Dubai tarz› yerler yapacaklar›n› söy-

lüyorlar. Kredi vererek üç günde holdingler kurduruyorlar. Diyarbak›r’da, A¤r›’da, Kars’ta, Bitlis’te holdingler kurduruyor, ilginçtir bunlar›n hepsinin merkezi de ‹stanbul’dad›r. Afliretleri böyle holdingler fleklinde modernlefltiriyorlar! Zapsu onlar gibi. Siyasi paketlerle belli aileleri, afliretleri holdinglefltiriyor. Amaçlar› da Kürtleri bunlar›n etraflar›nda toplayarak Küresel sermayeye ba¤lamak. Dü¤ünler yap›yorlar, gelinin boynuna elli kilo alt›n tak›yorlar. Kim bunlar› yap›yor, yapt›r›yor, bunlar› bu hale getiriyor? Halk aç ama. Küresel sermayeyle insanlar› denetim alt›na al›yor. ‹nsanlar› açl›¤a mahkûm ediyor sonra mikro-makro kredilerle kendilerine ba¤l›yorlar. Belli aileler üzerinden yap›yorlar bunu. Kürtleri afliretçilik, devletçilik, flimdi de parayla ba¤lamaya çal›fl›yorlar. Mardin’de Urfa’da, yar›-Kürt yar›-Arap afliretlere dayan›yorlar. Siirt’te de yar›-Kürt yar›-Arap afliretlere dayan›yorlar. Bunlara dayan›yor ancak halka gerçek bir çözüm sunmuyor. Diyarbak›r’daki iflsizlik sorunu çözeceklerini söylüyorlar, Diyarbak›r’› kurtaracaklar›n› söylüyor, bu flekilde halk› kurtaramazlar. Hiç kimse mikro-makro kredi ile Diyarbak›r’› kurtaramaz. Diyarbak›r’› ancak Diyarbak›r halk›n›n kendisi kurtar›r. Yine Urfa için de ekonomik sorunlar›n› çözeceklerini söylüyorlar. Dünyan›n en büyük iflsizlik sorununun oldu¤u yerlerden biridir Urfa. Küresel sermayeye, bilmem hangi holdinge gel flurada iflyeri kur diyorlar, onlar da gelip oradaki topraklar› sat›n al›p iflyeri kuruyorlar, birkaç Kürt’ü de orada kar›n toklu¤una, köle gibi çal›flt›r›yorlar. Bunlar büyük bir kand›rmacad›r. Bütün bunlar› bilmeden nas›l siyaset yapabilirsiniz? Öyle MHP ile tokalaflmayla siyaset yap›lmaz. Kiminle nas›l ne amaçla iliflki kurdu¤unuzu bilmeniz gerekiyor. Ben Türkiye için demokratik Cumhuriyeti önermifltim, yine öneriyorum. Hungtington Medeniyetler Çat›flmas› tezini dile getiriyor. Medeniyetlerin sürekli çat›flma halinde oldu¤unu belirtiyor. Hatta Hegel, medeniyetlerin çat›flmas› tarihine “kanl› mezbaha tarihi” diyor. Ben bunun do¤ru olmad›¤›n›

söylüyorum. Evet baz› kültürler zaman zaman çat›flma halinde olabilirler ancak bu tez olarak do¤ru de¤il. Sadece ‹slam-Bat› fleklinde de ele al›namaz. Befl bin y›ll›k medeniyet tarihi var. Bu durumda demokratik uygarl›klar tarihi var. Ben befl bin y›ll›k demokratik medeniyet tarihini Sümerlerden bu yana ele al›p geliyorum. Bütün bunlar› inceliyorum. Tüm bildiklerimi incelediklerimi yazsam yüzlerce cilt olur. Kültürler, medeniyetler uzlaflabilir, ben medeniyetler uzlafl›s› diyorum.

Demokratik medeniyetler uzlafl›s› sa¤lanabilmeli Ben Kürtler için de demokratik medeniyet uzlafl›s› diyorum. Benim için “ba¤›ms›zl›ktan vazgeçti” diyorlar. Günümüzde tam ba¤›ms›z hiçbir ülke yok. Bu nedenle özgürlükten bahsediyorum. Ben ülke s›n›rlar›n› kabul ediyorum. Ben ulus-devleti aflt›m, medeniyetler uzlafl›s›ndan bahsediyorum. Ben Bakunin gibi devleti de reddetmiyorum. Devletin halk›n hizmetine sunulmas›n› ve demokratikleflmesini ve bu yönde evrilmesi gerekti¤ini savunuyorum, devleti yeniden tan›ml›yorum. Sahte vatan kavram›ndan bahsetmiyorum, ülke kavram›n› kullan›yorum. Ba¤›ms›zl›k kavram› çok de¤iflti. Art›k hiçbir ülke tam olarak ba¤›ms›z de¤ildir. Ülkelerin iliflki düzeyleri tarzlar› çok de¤iflti, bundan dolay› Özgür Kürdistan demek daha do¤ru olur, dört parça için Özgür Kürdistan diyorum. 99’dan bu yana demokratik cumhuriyete iliflkin bütün söylediklerimi Demokratik Cumhuriyete Do¤ru ismi ile bir kitap haline getirilebilir. Özgür Kürdistan için de bu güne kadar söylediklerimden yararlanarak Özgür Kürdistan isimli bir kitap haline getirirsiniz. Yani iki kitap istiyorum. Newroz coflkulu geçiyor. Tüm halk›m›z›n, dört parçan›n Newrozu’nu kutluyorum. Tüm flehitlerimizi ve Kam›fllo’daki flehitlerimizi an›yor ve ba¤l›l›¤›m›z› belirtiyoruz. Kent Meclisleri’ni önermifltim. Bunlar oluflturulabilir. Daha da güçlendirilebilir, gelifltirilebilir. Ben sadece Kürt illeri için de¤il bütün Türkiye için Edirne, Trakya gibi yerlerde de oluflturul-


Nisan 2008

SERXWEBÛN

mal›d›r. E¤er tabandan bir demokratik komünalizm örgütlenmesi gerçeklefltirilebilirse baflar› sa¤lanabilir. Yerel seçimlerde kaybedilse bile ona alternatif her ilde Kent Meclisleri kalabilir. Daha önce de söylemifltim, Demokratik Cumhuriyet Kongresi etraf›nda Türkiye’deki demokratik güçler bir araya gelebilirler. Ufuk Uras, 3M formülü diyor: Muhammed, Marks, Mustafa Kemal. Bunu önemli buluyorum. Bu teorisini daha da gelifltirebilir. Demokratik siyasette daha fazla çal›flabilirler. Ben inan›yorum ki, e¤er Demokratik Cumhuriyet Kongresi etraf›nda bir araya gelip inançl› bir flekilde çal›fl›rlarsa yüzde on, yüzde yirmilik baraj› bile aflarlar. Bana demokratik siyaset imkân› verilse alt› ayda yüzde yetmifllik oy al›r›m. I. ve II. Cumhuriyet kavramlar› var. Ben III. Cumhuriyet kavram›n› do¤ru bulmuyorum. Baflka kavramlar kullan›labilir. Ben Demokratik Cumhuriyet diyorum, bu kavram› kullan›yorum. Finans Kapitale karfl› Anti-tekel bir anlay›flla örgütlenilebilir. Kad›nlar da bu örgütlenme içerisinde yer alabilir, almal›d›r. Collingwood kad›nlar için Sömürge Ulus: Kad›nlar, diyor. Do¤rudur, benim yapt›¤›m tespiti yapm›fl. Dünya Sistemi kitab›nda da baz› ipuçlar› var, baz› tespitler var. Kad›n özgürlü¤ü çok önemli, kad›n özgürleflmeden toplum özgürleflemez. Siz zaten kad›nlarla görüflüyorsunuz, benim bu düflüncelerimi onlarla paylafl›rs›n›z. Özgürlük temelinde çal›flmalar›na devam etsinler. Ayd›nlar da demokratik siyasette yer almal›lar.

45 Avrupa’da da siyasi faaliyetler yürütülebilir, geniflletilebilir. Diplomatik faaliyetler gelifltirilebilir. Avrupa’dakiler ne yap›yor, bilemiyorum. Kapasiteleri mi yetmiyor, yoksa güçleri mi yok bilemiyorum. KCK sistemi Avrupa’da da uygulanabilir, oturtulabilir. Dört parçadaki Kürtler için de KCK sistemi daha da gelifltirilebilir. Dünya Sistemi kitab›n› ald›m. Cengiz Özak›nc›’n›n bir kitab›n› istemifltim, getirdiniz mi? Tarih Nedir kitab›n› istemifltim. Ermenilerle ilgili Malazgirt Savafl› sonras› tarihini anlatan kitap gönderirsiniz. ‹ran’la ilgili, son dönem ‹ran modernleflmesiyle ilgili bir iki güzel kitap gönderirseniz iyi olur.

Newroza kat›lan tüm halk›m›z› kutluyorum Savunmalar›m› bugün gönderdim, buna iliflkin tutana¤› getirdiler imzalad›m. Karalad›klar› baz› yerler vard›, idare baz› yerleri karalam›fl, bana getirdi. fiu sayfada flu kelime veya cümleyi karal›yoruz dediler. Toplam iki-üç sayfa tutuyor karalad›klar› yerler. Ben de karalanan yerleri imzalad›m, onlar› tutanak haline getirdik. Karalanan yerleri siz de idareden isteyebilirsiz, al›r incelersiniz. Savunma toplam 811 sayfa tuttu. A‹HM’e gönderilmek üzere idareye teslim ettim. CPT raporunda önemli fleyler, tehlikeli bir durum var m›? Bugün idrar tahlili için flifle verdiler, idareye teslim ettim, doktorlar istemifl, siz de takip edersiniz.

‹ngiliz avukatlar›n gönderdi¤i belgeyi imzalad›m, onlara yetki verdim beni temsil etmeleri için. Bu çerçevede avukatl›klar›n› kabul ediyorum. Avukatl›¤›m› yapmalar›n›n devam edip etmedi¤ini soruyorlar, ben de devam edebilirler diye yaz›p imzalad›m. Avukatl›¤›ma devam edebilirler, Yunanistan’daki davada da beni temsil edebilirler. Yunanistan davas› ne oldu, bir geliflme var m›? Birkaç kitap ald›m. 1492 güzel bir kitap, gönderilmesi iyi oldu. Bu tarz kitaplar önemlidir. Dost yay›nlar›ndan Siyasal Teoloji kitab›n› istemifltim. Neden istedi¤imi aç›klayay›m. Bu önemli bir kitapt›r. Bu kitab› herkes okumal›d›r. Siyasal kavramlar›n ço¤u din kökenlidir, bu kitapta siyasal kavramlar›n kökenini aç›kl›yor. Siyasetin iyi yap›lmas› için bu kavramlar›n anlafl›lmas› gerekiyor. Bu kitap dini ve siyasal terminolojiyi, bunlar›n kökenini aç›kl›yor. Bunlar› bilmek ve iyi anlamak gerekiyor. Laiklik, din kökenli bir kavramd›r. Laiklik ve ‹slamiyet bu topraklara sonradan getirilmifltir. Laiklik de ‹slamiyet de buraya ait kavramlar de¤il. Bildi¤imiz birçok kavram din kökenlidir. Bu kitap bunu aç›yor. Ben daha önce de dile getirmifltim, Protestanizmin üç mezhebi vard›r! Veya üç mezhep do¤urmufltur: Reel Sosyalizm, Sosyal Demokrasi ve Ulusçuluk. Din birçok fleyin kayna¤›d›r. Daha sonra yazaca¤›m kitaplarda bu konular› detayl› dile getirece¤im. Judaik ‹slam diye bir fley ürettiler sonra. Yani Yahudi ‹slam›. Biliyorsunuz Muhamed’in ilk k›blesi Kudüs’tür. Kudüs’e bakarak namaz k›l›yorlard›. Hz. Muhammed Tevrat’› gelifltirip reformlaflt›rm›flt›r. Yani Tevrat’› ve Musevili¤i reforme ederek Kuranlaflt›rd›. Kuran, Tevrat’›n Araplara uyarlan›fl›d›r. Türkçülü¤ü de 1926’da Yahudiler gelifltirmifltir. ‹flte Noan Wamberi, Abraham Galandi onlar Türkçülü¤ü gelifltiriyor. ‹lk “Ne Mutlu Türküm Diyene” sözünü Abraham Galandi söylemifltir. Mustafa Kemal’in a¤z›ndan böyle bir cümle ç›kmam›flt›r. Ben size söyleyeyim, Türkçülü¤ün teorisyenleri de Türk de¤ildir, iki tane Yahudi teorisyenlerdir. Hitlere de bu düflüncelerini afl›lad›lar, Hitleri onlar yaratt›.


SERXWEBÛN Nisan 2008

46 Kendi planlar›n› gerçeklefltirmek için önce Saddam’› yaratt›lar. Seni Arap ‹mparatoru yapaca¤›z dediler. Sonra da Saddam’› devirerek Irak’a girdiler. Saddam’›n hali gözler önünde, çok korkunç duruma geldi. Ahmed-i Necad’› da Amerika yaratt›. Onun üzerinden ‹ran’a girecekler. Amerika bu ikisine dayanarak Ortado¤u’daki planlar›n› gerçeklefltiriyor. Ama yaratt›klar› silahlar kendilerine geri dönüyor. Türkiye’de biliyorsunuz Hizbullah yine El-Kaide gibi.

‹srail’in amac› Türk-Kürt çat›flmas›n›n önünü açmak Abraham Galandi, Mustafa Kemal için Musa’dan daha büyük diyerek O’nu tanr›laflt›rmaya çal›fl›yordu. ‹kili bir fley yaratmaya çal›fl›yorlard›; Mustafa Kemal tanr›laflacak, ‹smet ‹nönü de peygamberleflecekti! Bununla asl›nda O’nu pasiflefltirmeye ve bitirmeye çal›fl›yorlard›. Tanr›laflt›r›lmak Mustafa Kemal için ölümdü. Zaten O’nu Çankaya’ya hapsedip pasiflefltirdiler, uzaklaflt›rd›lar. Biliyorsunuz Mustafa Kemal’in ‹nönü’nün çocuklar›na vasiyeti olmufltur. ‹smet ‹nönü’nün ailesine duydu¤u sayg›dan dolay› çocuklar›na miras b›rakt›. fiunlar flunlar ‹nönü’nün çocuklar›na verilsin diyor. Mustafa Kemal niçin bunlar› söylemifltir? Çünkü O, ‹smet ‹nönü’nün o saatte öldü¤ünü, daha do¤rusu öldürüldü¤ünü san›yordu. Sonra ölmedi¤i ortaya ç›kt›. Bunlar›n hepsi oynanan oyunlard›r. Bunlar çok fazla bilinmiyor. Yalç›n Küçük bunlar› dile getiriyor fakat o da bir yere kadar dile getiriyor, gerisine kar›flmay›n diyor, hepsini dile getirmeye cesaret edemiyor. Mustafa Kemal öyle büyük zaferler kazanm›fl demiyorum. Büyük zafer de kazanmam›flt›r. O’nun tek yapt›¤› fley bütün bunlar›n önüne geçmesidir. Çankaya’da kald›¤› süre içinde bunlar› anlamak için sürekli okuyordu, tarihi araflt›r›yordu. Ben de burada bunu yap›yorum, sürekli okuyorum, kafama tak›lan bir fleyi çözene kadar u¤rafl›yorum. 1916-1918’de Avrupa’da Yahudi Kongresi (Konsey de olabilir) yap›l›yor. Musa Alptekin gidiyor o Kongreye.

Kongrede “Yahudilerin as›l topraklar› Anadolu’dad›r” deniliyor. fiimdi Ege k›y›lar›na kim hakim! Antalya’n›n yüzde kaç› kimin elinde! Harran’a tek kanalla su tafl›may› kimler yap›yor! Hani Tansu Çiler “çak›l tafl›n› bile vermem” diyordu! Türkiye’nin s›n›rlar›ndaki may›nlar› bile onlar›n izni olmadan temizleyemiyorlar. Amaç oray› bölerek kontrol alt›nda tutmakt›r. Türkiye kendi Genelkurmay›na bile temizletemiyor, neden? Temizlenmesi için ihaleyle yabanc› bir flirkete verilmesi flart›n› kofluyorlar. Hedef halklar›n bir araya gelmesini engellemek. Ya may›nl› tarlalarla uzaklaflt›racaklar ya da oray› baflka flekillerde kontrol edecekler. Oray› kontrol alt›nda tutmak istiyor ‹srail. Rahflan topraklar›n resmiyette hiçbir yabanc›ya ait olmad›¤›n› söylüyordu. Ama kontrol onlar›n elindeydi. ‹flgal öyle gelip topraklar› almak ve oraya yerleflmekle olmaz, oray› kontrol alt›nda tutarak oran›n her fleyine hâkim olarak yap›l›yor. Mahir Kaynak da bunu dile getiriyor. ‹flsizlik oldu¤unu söylüyorlar. Urfa topraklar› on milyon insana yeter ama herkes orada iflsiz. Hayvanlar bile iflsiz de¤ildir; eflek bile iflsiz de¤il, bir kar›ncan›n bile ifli var, insanlar nas›l iflsiz kalabiliyor? Neden su tek kanalla sadece Harran’a götürülüyor. Bunu anlayabilmek için Harran Belediye Baflkan›’n›n aflk›na bak›n. Harran Belediye Baflkan›’na aflk yaflatt›lar, bu iliflkiye bak›n, birilerini milletvekili yapt›lar ama halk onlar için önemli de¤il. Urfa’n›n di¤er yerlerine de su verecekler ancak kontrolü sa¤lad›ktan sonra suyu verecekler. ‹srail, Türkiye’ye casus uçaklar veriyor. Hay›r bunlar Türkiye’ye iyilik yapm›yorlar, Türkiye’ye kötülük ediyorlar, bizi birbirimize daha çok k›rd›rmaya çal›fl›yorlar. Bunlar›n amac› Türk-Kürt çat›flmalar›n›n önünü açmak, ‹srail-Filistin durumuna getirmek istiyorlar. Ben Türkleri tan›yorum. Türk dostlar›m›z vard›; Kemal Pir, Haki Karer’i biliyorsunuz, yine k›zlar vard› savaflan yi¤itlerdi, cesurlard›. Genelkurmay, PKK’ ye sald›r›p “bu kadar PKK’li öldürdük”, PKK’ de “bu kadar asker öldürdük” diyecek, bu mu çözüm? Bu flekilde sadece Türkiye bölünür. Bu, kan ve gözyafl›d›r,

ben Filistin olmak istemiyorum, bunlara dur demek istiyorum, bunun önüne geçmek istiyorum. Bu gücüm de var. Demokratik çözümün geliflmesi laz›m. Devlet bunlar› dinliyor. Hükümetten de rica ediyorum, bu çat›flmalara bir son verin, demokratik çözüm geliflsin, tekrar rica ediyorum. Bu söylediklerimi Savc›ya da aktar›n. Bu konuda Anayasa Mahkemesi’ne kapsaml› bir savunma benim ad›ma haz›rlay›p sunars›n›z. Bir sunum yap›labilece¤ini biliyorum. Radyodan Anayasa profesörünü dinledim. Savunma yapmak benim hakk›mm›fl. Kapsaml› bir savunma haz›rlars›n›z. Sonra öyle anlamad›k, yapmad›k falan demeyin.

Komünizmi ‹slamizmi ve Kürtçülü¤ü tasfiye ettiler AKP’ye neden bu dava aç›ld›? Asl›nda bu meselenin laiklik ve ‹slam’la alakas› yok. Mesele ekonomiktir, kimin ne kadar kâr sa¤layaca¤›yla ilgilidir. Bu iki klik çat›fl›yor, Türkiye’yi kim yönetecek san›yorsunuz, Türkiye zay›f düflecek ‹srail’de yönetecek. AKP giderse geriye Baykal, Bahçeli kal›r. Bunlar›n durumu da ortada. Ülkeyi yönetecek güçte de¤iller. Türkiye daha da kaosa sürüklenecek. 16. yüzy›ldan bu yana dünyada neler olaca¤›n› Londra’da planlay›p dünyaya servis yap›yorlar. Bir çorba gibi önümüze koyuyorlar ama bu kötü bir çorba. Ben bu çorbay› içmem.

“AKP’ye neden bu dava aç›ld›? Asl›nda bu meselenin laiklik ve ‹slam’la alakas› yok. Mesele ekonomiktir, kimin ne kadar kâr sa¤layaca¤›yla ilgilidir. Bu iki klik çat›fl›yor, Türkiye’yi kim yönetecek san›yorsunuz, Türkiye zay›f düflecek ‹srail’de yönetecek. AKP giderse geriye Baykal, Bahçeli kal›r. Bunlar›n durumu da ortada. Ülkeyi yönetecek güçte de¤iller. Türkiye daha da kaosa sürüklenecek”


Nisan 2008

SERXWEBÛN

Bu planlar 16. yüzy›ldan beri yap›lmaya bafllanm›flt›r. Avusturya ‹mparatorlu¤u’nu, ‹spanya’y›, ‹talya’y›, Fransa’y›, Yunanistan’› tek tek parçalad›lar. XIV. Louis’i idam ettiler. Sonra Reel Sosyalizmi, Lenin’in 1917’deki devrimini, Lenini de öldürdüler. Lenin ölmedi, öldürüldü. ‹lginç, flaibeli bir halde öldürüldü. Kim öldürdü bilinmiyor. Reel sosyalizm bu plansistem karfl›s›nda iflas etti. Mao, kültür devrimiyle bunu aflmak istedi ama baflar›l› olamad›. O da baflar›l› olamayaca¤›n› anlad› ve baflar›l› olamad›. fiimdi Çin’in durumu ortada, bugün için Amerika kapitalizmini besleyen en önemli ekonomik sistemdir. Alt› yüz y›ll›k Osmanl› ‹mparatorlu¤u’na da el att›lar. Mustafa Kemal bu duruma tafl koymufltur. Bu büyük bir olayd›r. ‹ngilizlerin imparatorluk üzerindeki emellerine tafl koymufltur. Bunun için ‹ngilizler Mustafa Kemal’e müthifl öfke duymufltur ve onu Çankaya’ya kapat›yorlar. Bununla Mustafa Kemal’den intikam al›yorlar. ‹flte Mustafa Kemal, bunu gören ender insanlardand›r. Mustafa Kemal bu oyunlar› halkla bir araya gelerek bozmaya çal›flt›. Ama bunun önüne geçmek için O’nu Çankaya’ya hapsettiler. Mustafa Kemal’in o dönem Lenin’le mektuplaflmalar› var. Mustafa Kemal’in ilk Meclis konuflmas›na bakabilirler. Mustafa Kemal baflar›l› olabilmek için Kürtlerle de bilinen ittifak› yapm›flt›r. 1922’nin bafllar›nda Kürtçe e¤itimle ilgili bir de yasa ç›karm›flt›r. Meclis oylamas›nda 374 veya 378 evet’e karfl› 64 hay›r oyuyla bu yasay› ç›karm›flt›r. Ama ittihatç› kadrolar O’nun etraf›n› daraltm›fllard›r. Komünizmi, ‹slamizmi ve Kürtçülü¤ü tasfiye ettiler. Mustafa Kemal, Kürtlerin ve Türklerin uzlaflmas›, bir arada yaflamas› için çal›flt›. Ancak buna izin verilmedi. Mustafa Kemal’in etraf› ittihat terakki kadrolar›yla kuflat›lm›flt›. Bunlar provokasyonlarla engellendi. ‹flte biliyorsunuz fieyh Sait provokasyonu, yine Mustafa Suphi provokasyonu. Menemen provokasyonu. Mustafa Suphi öldürüldü, Mustafa Kemal’in bundan haberi bile yoktu. Terakkiperver Cumhuriyet Halk F›rkas›’na

47

Bunlar dünyadaki her fleyi kontrol etmek istiyorlar. Son befl y›lda flirketler kâr oranlar›n› befl kat art›rm›fllar, bire befl kâr oldu¤unu söylüyorlar. Yani bir Lira koymuflsa befl Lira alm›fllar, yüz milyar koymufllarsa befl yüz milyar alm›fllar. ‹fl Bankas›, Garanti Bankas› son bir y›lda yüzde yüz elli sekiz kâr ettiklerini söylüyor. Yani yüz mil-

yüz kat daha fazla insan çal›flt›r›yorlar, bu plazalar, tekeller M›s›r Firavunlar›ndan elli kat daha firavundurlar. Türkiye’de tar›m kalmam›fl. Ben Urfa’n›n tar›m topraklar›n› iflletsem on milyon insan›n iflsizlik sorunu çözülür, halk›n ekonomik sorunu olmaz. Urfa’daki on milyon insan› besleyecek topraklar› neden nas›l ele geçirmifller! Bunlar tar›m› da böylece ele geçirip ekolojik dengeyi de bozarak toplumu, sizleri, hepimizi zehirliyorlar. Kanser üretiyorlar. Biliyorsunuz kanser toplumsal bir olayd›r, hastal›kt›r. Yedi¤imiz her fley kanserojen maddeler olarak bizi zehirliyor. Temiz yiyecek olmazsa, temiz su iç-

yar iki yüz elli milyar olmufl. Bütün bunlar›n sadece yüzde onu memur ve iflçilere veriliyor, geri kalan› kendi aralar›nda paylafl›yorlar. Bütün bu flirketler bire befl kazan›rken memurlar›n-iflçilerin maafl› düflüyor. Kimse bunu görmüyor mu? D‹SK, KESK, TÜRK-‹fi onlar bütün bunlar› görmüyor mu? Siz bütün bunlar› anlamadan, kavramadan nas›l siyaset yapabilirsiniz? Nas›l bir ticaretin yap›ld›¤›n›, tar›m›n bafl›na neler geldi¤ini bilmezseniz nas›l siyaset yapars›n›z. Öyle kuru lafla siyaset olmaz. Böylece bunlar Finans Kapitalle hiçbir üretim yapmadan dünyay› tekellerine al›yorlar. Hani M›s›r Firavunlar› o ehram yapmak için yüz bin köle çal›flt›r›yorlar ya, -kald› ki bu ehramlar›n, piramitlerin hiçbir üretim de¤eri de yoktur- bunlar da metropollerdeki gökdelenleri, plazalar› yapmak için

mezsek, temiz hava almazsak nas›l yaflar›z? Bunlar ideoloji üretiyorlar, yedi¤imiz, içti¤imiz her fley ideolojidir. Bindi¤iniz araba, uçak, yedi¤iniz yemek, içti¤iniz içecekler her fley ideolojidir. Bunlar ciddi konular, çocuk oyunca¤› de¤il. Bunlar her fleyi Londra’da planl›yorlar. Her fleyi tekellefltiriyorlar. F.Braudel de bu kitapta bu uygarl›¤› yazm›fl, bu uygarl›¤› anlamak için otuz y›l araflt›rma yapm›fl, yine de eksik, kitapta çarp›tmalar da çok. ‹ngiliz tarihçi Collingwood da bunu yazmak istiyor, büyük bir araflt›rma yaz›s›n› ya da serisini tasarl›yor, sonra yazam›yor, ömrü yetmiyor, üçte birini ancak tamamlayabiliyor. S›ra Türkiye’de, Türkiye’yi kuflatm›fllar. Bir taraf›nda Ermenistan, Ermenistan’› da küçültüp darac›k bir

karfl› bir dengeydi. Kurucular› aras›nda Mustafa Kemal’in k›z kardefli Makbule de vard›r. Makbule, ‹smet ‹nönü’yü dizginleyebilmek için Terakiperver F›rkas› içinde yer alm›flt›r.

Öyle kuru lafla siyaset olmaz


SERXWEBÛN Nisan 2008

48 alana s›k›flt›rm›fllar, öbür tarafta Yunanistan, sonra da küçük bir K›br›s oluflturmufllar, bir de Güney’de küçük bir Kürt devletçi¤i. Bunlar› hep ‹ngiltere planl›yor. Bunlar› söyleyince bana ulusalc›larla ayn› düflündü¤ümü söylüyorlar, bana bunu söylemeleri bilinçlidir. Beni de s›k›flt›rmak ve y›pratmak istiyorlar. Asl›nda en büyük ulusalc›lar bana bunu söyleyenlerdir. Onlar hiçbir analiz yapam›yorlar, insanl›¤›n içinde bulundu¤u durumu kavrayam›yorlar sadece çat›flmak istiyorlar, ‹srail-Filistin gibi. Ben burada demokratik çözüm için, halklar için çaba sarf ediyorum, benim fikirlerim yeteri kadar aç›kt›r, anlafl›l›r niteliktedir. Ergenekon devlet içinde hesaplaflan çat›flan bir yap›lanmad›r. Ben buradan herkesin plan›n› bozuyorum. Onun için bana sald›r›yorlar. Bunlar›n ipleri baflkalar›n›n elindedir, onlar ne derse öyle konufluyorlar, ne yap derlerse onu yaparlar. Sizler de beni savunabilirsiniz, benim fikirlerimi yay›nlayabilirsiniz. Hemen aç›klayay›m; Baykal ve Bahçeli ikisi de Türk Yahudileridir. Bunlar ikisi de Türkiye’nin yarar›na de¤il ‹srail’in yarar›na çal›fl›yorlar.

‹lk ve son sömürge ulus kad›nlar özgürlefltirilmeli Devlet özgürlük getirmez, özgürlefltirmez. Devlet özgürlefltirici olsayd› en özgür halk Araplar olurdu. Araplar›n elli tane devletleri var ama bugün dünyan›n en köle halk› Araplard›r. Bizim arad›¤›m›z, istedi¤imiz de özgürlüktür. Kad›nlar için de flunu söylüyorum; kad›n befl bin y›ld›r kölelefltirilmifltir. Yerleflik hiyerarflik düzene geçildi¤inden beri kad›n köle durumuna getirilmifltir. Eskiden Sümerlerde kad›nlar fahiflelik yap›yorlard›, fahiflelik de o dönemde önemli bir meslek olarak görülüyordu. Befl bin y›l öncesinden itibaren kad›nlar tamamen kölelefltirildi, özgürlükleri elinden al›nd›. Ben Sömürge Ulus Kad›nlar kitab›n› istemifltim. Yazar bu kitab›nda benim düflüncelerime yak›n fleyler söylüyor, kad›nlar için sömürge ulus diyor, ben tam böyle demiyorum; ben ilk ve son sömürge ulus kad›nlar diyorum. Benim feminizm konusundaki görüflüm de

budur. M.Foucault da kad›n konusunu inceliyor ancak derinlemesine araflt›ramam›fl, inceleyememifl. Türkiye’de Amargi çevresi feminist olduklar›n› söylüyor ama çok yüzeysel yaklafl›yor, tarihi derinlikten yoksun olarak ele al›yor konuyu. Amargi biliyorsunuz Sümer kökenli bir kelimedir. Evlilik korkunç bir olayd›r! Befl bin y›ld›r kad›nlar tecavüz kültürüyle yafl›yorlar, tecavüze u¤ruyorlar, gece gündüz tecavüze u¤ruyorlar. Ben de evlilik deneyimi yaflad›m bir zamanlar. En fazla on y›l dayanabildim. Fatma söyledi. Osman yeniden evlenmifl, b›y›klar›n› falan boyam›fl, dü¤ünde halay falan çekiyormufl. ‹flte düfltü¤ü durum bu. Mehmet de bu konuda baz› sorunlar yafl›yormufl. Bu çirkin olaylar üzerinden bizi y›pratmak isteyebilirler. Ben bunlardan çok uza¤›m. Her zaman bu olaylardan uzak durmaya çal›flt›m. Bugünkü konuflmam› Tayhan’a ad›yorum. Tayhan Moskova’da kendi bedenini yakt›. Mahir alça¤›, biliyordu sonra örgütün paras›n› ald› kaçt› ama ilginçtir, Tayhan Moskova’da benimle bulundu¤u süre içinde hiç konuflmuyordu, hep üzgün görünüyordu. Ben bir gün kendisine neden hiç gülmedi¤ini, hep üzgün oldu¤unu sordum, cevap vermedi. ‹çinde bulundu¤umuz durumu hissediyordu, anlam›flt›. Bingöllüydü. Bingöllüler yi¤it insanlard›r. Çok cesurdu, yi¤itti, dünyan›n en cesur insanlar›ndan biriydi. Muazzam bir eylem gerçeklefltirdi, ben bu eylemlerin yap›lmas›n› istemiyordum ama O, Moskova’da, reel sosyalizmin merkezinde kendi

bedenini yakt›. Asl›nda O, dünyan›n bütün tekellerine, bu mevcut sistemine karfl› bir eylem yapt›. O’nun kahramanl›¤› Kürtlü¤e s›¤maz, O insanl›k için eylem yapt›, bir insanl›k kahraman›d›r. Eylem sonras› hastanede kald› bir süre ama kararl›l›¤›ndan hiçbir fley kaybetmedi, eyleminin do¤rulu¤unu sonuna kadar savundu. 8 Mart ve Newroz önceki y›llara göre daha kat›l›ml› geçmifl herhalde befl alt› milyon kutlam›flt›r. Qam›fllo, Van ve Yüksekova’da yaflam›n› yitiren insanlar›m›za baflsa¤l›¤› diliyorum. Ailelerine, halk›m›za baflsa¤l›¤› diliyorum. Newroz’a kat›lan halk›m›z› da kutluyorum. ‹yi biliyorum, halk bana ba¤l›, beni dinliyor.

Türkiye’ye laz›m olan anti tekel demokrasi ve bar›fl Çözümün olmas› halinde silahlar b›rak›l›r. Hükümetin olumlu bir ça¤r› yapmas› laz›m, ciddi bir ça¤r› yapmas› laz›m. Hükümet’in bir ad›m atmas› laz›m ard›ndan Anayasal güvence gelir. Bizim istedi¤imiz Kürt-Türk iliflkilerine özgürlü¤ü katmakt›r, Anayasan›n içine özgürlü¤ü yerlefltirmektir. Mustafa Kemal’in de yapmak istedi¤i buydu. Demokratik Toplum Kongresi 20-30 komisyonla çal›flabilir. Komisyonlara uzman kifliler seçilir. Bu komisyonlar sivil toplum tarz›yla çal›flabilirler. Bu çal›flmalara gönüllü, arzulu, coflkulu kifliler kat›lmal›d›r. Demokratik Cumhuriyet Kongresi çal›flmalar› yap›lmal›d›r. Demokratik Toplum Kongresi ve Demokratik Cumhuriyet Kongresi pa-


Nisan 2008

SERXWEBÛN

ralel ve koordineli çal›flmalar yürütebilir. Türkiye’ye laz›m olan anti tekel, demokrasi ve bar›fl: Bu üç kelime. Demokratik güçler, güçlerini birlefltirebilirler, bir çat› partisinde buluflabilirler. Ben bu solculara çok k›z›yorum. Ya solculuktan vazgeçsinler ya da do¤ru dürüst bu ifli yaps›nlar DTP de dahil. Ufuk Uras’›n 3M formülü önemli, bunu bilinçli mi bilinçsiz mi söylemifl bilmiyorum, bu tezine uygun çal›flmal›, gelifltirmeli. Hep birlikte bu iflleri yapabilirler. Demokratik güçler bu iflleri baflarabilirlerse yaps›nlar, e¤er yapmazlarsa, dostlar›m›z var, yirmi beflotuz dostumuzu ça¤›r›r›m, onlar bu ifli yaparlar. Madem o kadar dürüstler hemen soray›m; Orhan Do¤an ad›na kurulacak akademi konusunda bir geliflme var m›? Kurdular m›? Ben iki Akademi önermifltim: Birincisi Diyarbak›r’da Demokratik Siyaset Akademisi, Urfa’da da Demokratik Siyaset ve ‹lahiyat Akademisi. Bu ikisi h›zla kurulur, çal›flmalar yap›l›r. Her yerin durumuna, ihtiyaçlar›na göre akademiler kurulabilir, gelifltirilebilir. DTP Parti Meclisi ile konuflulur. Gerekirse gözlemci de olunur. Dersim için demokratik siyaset için çal›flmalar yürütülebilir. Hatta Savc› beni suçlayabilir de, suçlas›n da önemli de¤il, beni sorumlu tutacaksa da tutsun. Hemen ismini koyarak belirtiyorum; Alevi kültürü için Dersim’de demokratik siyaset ve Alevi kültürü akademisi kurulabilir. Alevilik konusunda da hemen flunu belirteyim: Alevili¤i bu ka-

“1921 Anayasas› Cumhuriyet’in kurucu anayasas›d›r ve orada Kürt-Türk halklar›ndan bahsediliyor. Kürtler Cumhuriyet’in ilk y›llar›nda kurucu unsurdur. 1921 Anayasas› Cumhuriyetin ilk anayasas›d›r ve as›l cumhuriyetçilik burada anlat›l›yor. Cumhuriyetin ilk y›llar›nda Kürtlerin ve Türklerin birliktelik ruhu vard›r”

49 dar dejenere edeceklerine, bu kadar bölüp parçalara ay›racaklar›na Alevili¤i do¤ru dürüst araflt›rabilirler. Bu konuda çal›flmalar yap›labilir. Alevilikte eski düflünce kal›plar› afl›ld›. Benim bahsetti¤im bunlar›n ötesindedir. Marksizm teorisini de çökerttiler. Marksizmin öldürücü çeliflki teorisi diyorlar. Bunlar› sonra dile getiririz. Söylediklerimin anlafl›lmayacak nesi var? Demokratik siyasettir benim söyledi¤im. Konuflun tart›fl›n, konuflun tart›fl›n, konuflun tart›fl›n. Örgütlenin, örgütlenin, örgütlenin. Geçenlerde oldu¤u söylenen o 9 kay›p do¤ruymufl. ‹ran’da 19 Mart’tan beri Kandil’i bombalamaya devam ediyormufl. Bununla Irak’a do¤ru sürmek istiyor.

Türkiye’de sahte Türkçülükle halklar› birbirlerine k›rd›rt›yorlar Türkiye buradaki koflullar› de¤ifltirmez, bunlar siyasidir, hepsi oyundur. Türkiye bunlar› kabul etmez. Radyodan dinledim; Avrupa Adalet Divan› PKK’ye iliflkin karar vermifl, karar esas› da etkiler. Bunlar siyasi kararlard›r, sadece hukuki olarak düflünmemek laz›m. Hukuk siyasete ba¤l›d›r. Türkiye’de de öyledir. Hukuk, siyaset etraf›ndan geliflir, bunu anlamak gerekir. Ama bizi burada terörist ilan etti¤ine göre, bizim savunmam›z›n da al›nmas› gerekir. A‹HM mi bu durumu de¤erlendirecek, Avrupa m› de¤erlendirecek, bu önemli de¤il. Önemli olan bizim savunmam›z›n al›nmas› ve buna iliflkin bir karar›n verilmesidir. Bunu yapmalar› laz›m. PKK’nin savunmas› al›nmam›fl diyorlar, tabii ki savunmam›z›n al›nmas› gerekir. Bu örgütün kurucusu benim, sorumlulu¤um var, o halde bana sormalar› laz›m, gelip burada beni dinlemeleri laz›m. Kim terörist, nas›l terörist ilan ediyorlar, bunu anlamalar› laz›m. Dinleyeceklerse gelip burada beni dinlemeliler, benim görüflümü almal›lar. Ben de bu örgüt neden terör örgütü de¤il diye aç›klar›m. Önemli olan terörizm tart›flmalar›n›n yani bizim durumumuzun Avrupa’da tart›fl›lmaya bafllanmas›d›r. Ben terörist de¤ilim, benim örgütüm terörist bir örgüt de¤il. Bunlar›n hepsi siyasi oyunlard›r,

Türkiye’dekiler de siyasi oyundur. D›fl güçlerin etkisiyle Türkçülük gelifltiriliyor. Bu sahte Türkçülü¤ün gerçek Türklerle bir ilgisi yok. Sahte Türkçülü¤ü gelifltiren de biliyorum Yahudilerdir. Bunlar›n teorisyenleri de Leon Kahun, Hermann Vambery’dir. Bunlar›n hepsi bilinçli gelifltiriliyor.

Milliyetçiler Kürt ö¤rencilere sald›r›yor Radyodan dinledim, Akdeniz Üniversitesi’nde milliyetçiler Kürt ö¤rencilere sald›rt›l›yor. Milliyetçilerdir sald›ranlar san›r›m. Bunlar›n hepsi sahte Türkçülüktür. 301. madde de var. Bu maddeyi kim oluflturdu, bunu bu maddeye koyan kim? Türkçülü¤ü bu maddeye koyanlar da bunlard›r, flimdi de ç›karmaya çal›fl›yorlar, bunun tart›flmas›n› yap›yorlar ama 301’i kim ç›kard›, kim bu maddeye Türkçülü¤ü koydu, nas›l geldi, kimse bunlar› sormuyor, bunlar› tart›flm›yorlar m›, as›l önemli olan da budur. Bunlar›n yapt›klar› bu sahte Türkçülü¤ün Mustafa Kemalle de alakas› yok. 1924’te Kürtlere Muhtariyet vereceklerdi. Yine 1922 Ocak ay›nda Kürt okullar›n›n aç›lmas› için Meclis’te bir oylamayla -373 evet 64 hay›r- yasa ç›kard›lar. 1921 Anayasas› Cumhuriyet’in kurucu anayasas›d›r, orada Kürt ve Türk halklar›ndan bahsediliyor. Kürtler Cumhuriyet’in ilk y›llar›nda kurucu unsurdur. 1921 Anayasas› Cumhuriyetin ilk anayasas›d›r ve as›l cumhuriyetçilik burada anlat›l›yor. Cumhuriyetin ilk y›llar›nda Kürtlerin ve Türklerin birliktelik ruhu vard›r. Ben Mustafa Kemal’i temize ç›karmak istemiyorum ama bunlar da Kemalizm’dir. Daha sonra 1926’da uzlafl› oldu, Mustafa Kemal, onlarla uzlaflt›. Galanti, Mustafa Kemal’i tanr›laflt›r›yor. ‹smet ‹nönü’yü de peygamberlefltirmek istedi. Kürtleri, ‹slamc›lar› ve sosyalistleri tasfiye etmeye çal›flt›lar, sonra ettiler de. Fethi Okyar’› Kürtlerin üzerine sürmek istediler, Fethi Okyar, “benim Kürt arkadafllar›m var, ben Kürtlerin üzerine yürümem” dedi, sonra onu düflürdüler. Kürtleri de tasfiye ettiler. Seyit R›za’y› idam


SERXWEBÛN Nisan 2008

50 etmek için alelacele bir prosedür uygulad›lar. ‹dam›na hemen karar verdiler ve Mustafa Kemal’in imzas›n› beklemeden Seyit R›za’y› idam ettiler. Seyit R›za’n›n idam karar›nda Mustafa Kemal’in imzas› dahi yoktur. Mustafa Kemal, Fethi Okyar’a, Makbule ile birlikte, ‹smet ‹nönü’ye karfl› Terakkiperver’i kurdurttu. Bekir Sami ‹ngiliz yanl›s›yd›. Dr. Naz›m, iktisatç› maliyeci Cavit onlar da var. Bunlar Mustafa Kemal’in etraf›n› daraltt›lar, en yak›n çocukluk arkadafl› Ahice Arif’i öldürdüler. Ahice Arif’in ölümüyle Mustafa Kemal iflin ciddiyetinin fark›na vard›. Kâz›m Karabekir ve Rauf Orbay, Ahice Arif’i Mustafa Kemal’e hat›rlatarak senin de sonun böyle olur, idam edilirsin diye uyard›lar. Mustafa Kemal, onu öldürdüklerine göre s›ra bana gelmifltir, diye düflündü. Daha sonra 1926’da bunlarla uzlaflt› ve Çankaya’ya hapsedildi. Bu tasfiyeden sonra Mustafa Kemal iktidarda fazla etkili olamad›. Bu tasfiyeler nedeniyle Mustafa Kemal’in 1926’dan sonra bir kez bile gülümsemedi¤i belirtiliyor. ‹lginçtir ayn› fley benim de bafl›ma geldi. Ben kendimi Mustafa Kemal ile k›yaslamak istemiyorum ama burada büyük bir benzerlik var; benim de etraf›m› sarm›fllard›, görmemi istemiyorlard›, çocukluk arkadafl›m Hasan Bindal, bir suikast sonucu öldürüldü. Ben erken fark ettim, kendime göre tedbirler gelifltirdim, fiam’a çekildim, bu oyunlar›n› bofla ç›kard›m.

Toplumsal gerçeklikler infla edilmifl gerçekliklerdir Gelifltirilen bu sahte Türkçülük anlay›fl›n› kullanarak halklar› birbirlerine k›rd›rt›yorlar. Bu sahte Türkçülükle, bin y›l birlikte yaflad›klar› Ermeni halk›n› düflman ilan ettiler. Sonra Ermenileri sürdüler, öldürdüler. fiimdi ayn› fleyi Kürtler için yap›yorlar, Kürt ve Türk halk›n› birbirlerine k›rd›rtmaya çal›fl›yorlar. Bunlar› yapanlar, Türkçülü¤ü gelifltirenler gerçek Türkler de¤ildir. Türk halk› bu kadar vahfli ve insanl›k düflman› m›d›r? Ben biliyorum, Türkleri tan›yorum, gerçek Türkler böyle de¤ildir, gerekti¤inde her fleylerini paylafl›rlar.

“Türkiye’de de sahte Türkçülü¤ü gelifltirdiler. Kürtçülü¤ü de farkl› gelifltirdiler. Kürtlerin baz› aileleriyle de iliflkiye geçtiler. Yüz elli y›l öncesinden Barzani ailesiyle iliflkiye geçtiler. Kürt milliyetçili¤ine de bu flekilde el att›lar, Nakflicilikle de birlefltirdiler. Ben bunlar› genel olarak söylüyorum, burada imkanlar›m s›n›rl›d›r. Bu konular›n iyi anlafl›lmas› için

kuflat›p etraf›n› daraltm›fllard›. Lenin Almanlar›n nezaretinde, onlar›n treniyle tafl›narak St.Petersburg’a götürüldü. Ben Lenin ajand›r demek istemiyorum ama bunlar›n bilinmesi, de¤erlendirilmesi laz›m. Almanlar, bu fikirler bize karfl›, bizi yok etmek için oluflturulmufltur dediler ve kendilerini korumak için nasyonal sosyalizme sar›ld›lar ama anti komünizmi gelifltirdiler. Milliyetçilerin ve dincilerin de anti komünistli¤i, komünizm karfl›tl›¤› da buradan geliyor.

Irak’ta Araplar›n eline imkân geçerse Kürtleri katlederler

ben bunlar› söylüyorum” Ben sosyolojiyi çok okudum son zamanlarda, biliyorum. Birçok tespit var, tespitlerim var. Bunlar uygun zamanlarda çok detayl› anlat›labilir. Sosyoloji çok önemli bir bilimdir. fiunu söylüyorum; toplumsal gerçeklikler infla edilmifl gerçekliklerdir. Fizikte atom atomdur, atom parças› için belirli bir kural vard›r, bunun d›fl›na ç›k›lamaz ama toplumsal alanda toplumsal gerçeklikler yönlendirilebilir, infla edilebilir. ‹ngilizler bunu çok iyi tespit etmifller, ç›k›fl yeri, kayna¤› Hollanda’d›r. 16. yüzy›ldan beri birçok imparatorluk y›k›lm›flt›r, Avusturya-Macaristan, ‹spanya, Fransa, Çin ‹mparatorlu¤u, bunlar nas›l y›k›ld›! ‹ngilizler, Alman kat› felsefesiyle, Frans›z devlet felsefesiyle çok fazla ilerleme kaydedilemeyece¤ini tespit etmifller; ‹ngiliz ve Amerikan pragmatizmiyle ilerleme kaydedebileceklerini, geliflebileceklerini tespit etmifller. ‹ngilizler toplumla ilgili her türlü tespitleri iyi yapm›fl, buna göre toplumlar› yönlendiriyorlar. Uluslar nas›l çat›fl›r, ne hale getirilebilir, nas›l bar›fl sa¤lanabilir, nas›l çat›flt›r›l›r, her türlü toplumsal tepkiyi önceden hesap edebiliyorlar. ‹ngilizler toplumda her türlü yönlendirmeyi de yap›yorlar, Marks da Londra’da yafl›yordu, onu orada tuttular. Marks fikirlerini orada oluflturdu, oradan dünyaya yayd›. Ben, Marks’›n fikirlerini onlar yaratt› demek istemiyorum ama Marks, Kraliçe Elizabeth’in eli alt›ndayd›. Lenin’i de

Arap Baas milliyetçili¤ini kim ortaya ç›kard›, ortaya att› san›yorsunuz, böyle milliyetçilik mi olur. Saddam onlar›n kafas› kopar›ld› as›l›rken. Arap milliyetçili¤i nas›l kafas› kopar›l›r hale geldi, Çeçenler’in durumu da biliniyor. Bunlar› bilmek gerekir. Ben bunlar›n bu anlay›fl›na karfl›y›m. Toplumlar›n do¤ru çözüme evrilmesini sa¤layabilirsek demokratik bir ulus ortaya ç›kabilir. Çözüm için bu gereklidir. ‹ran’a da müdahale edecekler. Yak›nda Suriye’ye de bir operasyon yapacaklar, birkaç ay sonra m› birkaç y›l sonra m› bilemiyorum. Demokrat› da iktidara gelse bunu yapacak. Cumhuriyetçisi de demokrat› da fark etmez, ikisi de ayn› fleyi yapar. Ses ç›karmamas› için Rusya’y› da tehdit ettiler, Rusya bir fley yapamaz. Çin’i de kontrol alt›nda tutuyorlar. S›ra Türkiye’ye de gelecek, Türkiye’yi de halledecekler. ‹ran’da fiiiler, Kürtleri katlettiler, Pasdarlar f›rsat bulursa Kürtleri k›r›p geçerler. Irak’ta Araplar›n eline imkân geçerse Kürtleri katlederler. Bu durumda olan halka olur. Kürtler kendi ortak politikalar›n› belirleyerek bunlar›n karfl›t› olarak de¤il, bunlar›n politikalar›na paralel yol alabilir, ancak kendilerini de savunabilirler. Türkiye’de de sahte Türkçülü¤ü gelifltirdiler. Kürtçülü¤ü de farkl› gelifltirdiler. Kürtlerin baz› aileleriyle de iliflkiye geçtiler. Yüz elli y›l öncesinden Barzani ailesiyle iliflkiye geçtiler. Kürt milliyetçili¤ine de bu flekilde el att›lar, Nakflicilikle de birlefltirdiler. Ben bunlar› genel olarak söylüyorum, burada


Nisan 2008

SERXWEBÛN

imkanlar›m s›n›rl›d›r. Bu konular›n iyi anlafl›lmas› için ben bunlar› söylüyorum. Ama baz› ayd›nlar bile bunlar› anlayam›yor. fieyh Sait, birdenbire hareketin liderli¤ine getirildi, birdenbire Kürtçü oldu, nas›l oldu bu, fieyh Said’in haberi bile yoktu. Ben fieyh Sait provokasyonu derken bunu kastediyorum. ‹ki ayda hemen bir provokasyon gelifltirdiler. Sahte bir Kürtçülü¤ü de gelifltiriyorlar: Say›lar› bini bile bulamayan bir kesim var. Bunlar ne isyan etmesini biliyor ne de Cumhuriyet’le uzlaflmas›n› biliyorlar. Bunlar her flehirde birkaç ailedir. Mesela Urfa’da on kifli veya aile, Diyarbak›r’da on ailedirler, Bingöl’de birkaç ailedir. Di¤er yerlerde de böyledir. Her yerde birkaç aile var, bütün iliflkileri bunlar sa¤l›yor. Bunlar›n para için, aileleri için yapmayaca¤› fley, satmayaca¤› de¤er yoktur. Bir Urfal› milletvekili ç›k›yor, diyor ki; ‘Türk-Kürt kardefltir’, sen bu konuda konuflma hakk›n› nerden buluyorsun? Sen bugüne kadar Urfa’ya ne verdin ki, Urfa’n›n her taraf›na kanallarla su mu götürdün, Urfa’n›n yüzde sekseni iflsiz, Urfa’daki iflsizli¤i mi çözdün? Bar›fl ve çözüm için ne çaban oldu; sen bu güne kadar ne yapt›n ki böyle konufluyorsun.

Bu topraklar›n sahibi demokratik halkt›r Bunlar›n hepsi teflhir edilmelidir. DTP milletvekilleri yaflanan tüm bu olumsuzluklar›, oynanan oyunlar› yeterince teflhir edemiyorlar, Mecliste bulunmalar› önemli bir f›rsatt›r. Bugün Kürt sorunu üzerinden Kürt kimli¤i bu derece tart›fl›labiliyorsa geçmiflte gösterilen emek ve çabalar sayesindedir. Bu anlamda Akademi çal›flmas› önemlidir. Binlerce insan akademide bu konular üzerinde çal›flabilir. Birçok ayd›n›m›z, akademisyenimiz, in-

51 san›m›z var. Bunlar akademide bu konular› çok derinlikli ele alabilir. DTP’nin böyle bir akademi kurmamas› anlafl›l›r de¤il. Türkiye’de iki klik var, bunlar iki iktidar kli¤idir; Baykal ve Erdo¤an. Birisi laisizm, birisi de din yanl›s›d›r, din ve laiklik çat›flmas› diyorlar ama aralar›ndaki çat›flma, iktidar ve ç›kar çat›flmas›d›r. Burada laisizm Bat› kökenli oldu¤u için H›ristiyanl›¤› temsil ediyor. Di¤eri de ›l›ml› ‹slam diyor; ›l›ml› ‹slam’›n da radikal ‹slam’›n da gerçek ‹slam’la alakalar› yok. Bunlar d›flar›dan üretilmifl fleyler, baflörtüsünü de siyasi olarak bu flekilde kullan›yorlar. Benim kardefllerim de bu-

raya geliyorlar, bafllar› örtülü. Toplumda birisi örter birisi örtmez. Bunlar›n sorunu ise, birisi bafl› zorla açt›r›r, biri de zorla kapatt›r›r. Ama Anadolu halklar›n›n böyle bir problemi yok. Bu iki klik iktidar ve ç›kar kavgalar›n› da Kürtler üzerinden yap›yorlar; Kürtler’e karfl› anlaflm›fllar. Kürtler’i de ortadan kald›rarak bu ifli yapmaya çal›flacaklar. Yine her zamanki gibi ‘alavere dalavere Kürt Mehmet nöbete’ yapacaklar. Bu ifli de bu flekilde götürmeye çal›flacaklar. ‹ktidar hastal›k gibidir. Bunlardan biri ‘ben Kürtlere karfl› k›rk y›ld›r savafl›yorum, devletin sahibi benim’ diyor. ‹slamc›lar da ‘bin y›ld›r ben bu topraklar›n sahibiyim, bu devletin sahibi benim’ diyor. ‹flte Ergenekon budur. Hay›r, bu topraklar›n sahibi ne bunlar›n laisizmidir ne de onlar›n anlad›¤› anlamdaki ‹slamlar›d›r; bu

topraklar›n sahibi demokratik halkt›r. Halk›m›za sesleniyorum; bu laisizmden de bu dincilikten de uzak dursunlar. Bu bir oyundur, bir iktidar oyunudur, bu oyundan uzak durmak gerekir. Bakunin’in önemli bir tespiti var; “en iyi demokrat bile iktidar olursa yirmi dört saat içinde büyük bir diktatör olur.”

Baflbakan Kürtlerle ilgili orduyla anlaflt› ‹ktidar adam› sarhofl eder. Ben iktidar için daha önce fahifle benzetmesi yapm›flt›m. Benim için de M‹T’le iliflkim oldu¤unu söylüyorlar. Gazeteden okumufltum; bir Arap gazetesinde bile bunlar dile getiriliyor. Eski ‹stihbarat Daire Baflkan› Bülent Orako¤lu’nun kitab›nda da benzer iddialar yer alm›fl. Sadece O de¤il, daha genifl çevrelerde tart›fl›l›yor. ‘Kay›npederinden dolay›’ diyerek benim M‹T ile iliflkili oldu¤umu ileri sürüyorlar. Bunlar›n hiç biri do¤ru de¤il, bunlar›n hepsi uydurma. Asl›nda bu oyun fludur: fiemdinli olay›ndan sonra bunlar›n aras›nda bir uzlaflma sa¤land›. AKP’ye brifing verdiler, dediler ki, biz senin iktidarda kalmana izin verece¤iz, hatta kendi Cumhurbaflkan›’n› da seçersin ama Kürtler konusunda biz istedi¤imizi yapar›z, bu ifli bize havale et. Bu flekilde uzlaflt›lar; befl yüz bin kiflilik orduyu Kürtlerin üzerine sürdüler, sorunu da ekonomiyle halledeceklerini söylediler. Meseleyi böyle anlamak laz›m. Sezgin Tanr›kulu Baflbakanla tart›flm›fl, görüflmeyi terk etmek zorunda kalm›fl. Asl›nda kendisini kand›rmas›na gerek yok, olay›n özü fludur: Baflbakan Kürtlerle ilgili orduyla anlaflt›, ordunun politikalar›na teslim oldu, bu konuflmas›n› da bu çerçevede anlamak laz›m. Asl›nda


SERXWEBÛN Nisan 2008

52 radikal da de¤il, en ›l›ml›lardand›r. Buna ra¤men kovuldu¤una göre ortada ciddi bir faflizm vard›r. AKP yurtd›fl›ndan ‹MF ve di¤er yerlerden kredi almaya devam edecek. Kredi bile de¤il, asl›nda borçtur. Befl alt› milyar oradan, bilmem ne kadar Arap sermayesinden, fluradan, buradan toplam yirmi befl otuz milyar dolar para alacaklar. Bunun bir-iki milyar›n› Diyarbak›r’da ticaret odalar›na, bir-iki milyar› bilmem nerenin ticaret odas›na da¤›tacaklar, geri kalan›n› da kendilerine alacaklar. Bu flekilde halk› kand›racaklar›n› düflünüyorlar. Büyük ticaretle, finans ile dünyay› yöneten güçler, büyük ticaretin s›rr›n› keflfetmifller. F.Braudel

madan, k⤛tlar üzerinden, borsayla büyük para elde ediyorlar. Yine borsalar üzerinden krizlerle, maniple etmeler vb parasal oyunlar oynan›yor. Dünyay› böylece ka¤›t para oyunlar›yla ele geçirmifller.

de kitab›nda büyük ticaretle ilgili güçlü tespitlerde bulunmufl. Finans sahiplerinin toplumdaki oran› yüzde befl olmas›na ra¤men güçleri büyüktür. Türkiye’yi de ayn› flekilde kendilerine ba¤lam›fllar. Çiller ‘bir çak›l tafl› bile vermeyiz’ diyordu. Siz zaten ülkenin yüzde ellisini vermiflsiniz, satm›fls›n›z. Yüzde k›rk›n› da d›fl borç faizine veriyorlar. Son befl y›lda iflçilerin maafl› m› artt›, memurun maafl› m› artt›, köylünün paras› m› artt›, hay›r, bunlar daha da fakirlefltiler. Ben bu sendika a¤alar›na da k›z›yorum, bunlar› bile dile getiremiyorlar. AKP finans ile halk›n olanaklar›n› bu flekilde ellerinden al›yor sonra halk› önemli ölçüde kendilerine ba¤l›yor. Finans kapitalle hiçbir üretim yap-

flimdi yine Nisan ay›nday›z, tam on befl y›ld›r bar›fl ve diyalog için çaba sarf ettim. Özal’›n temsilcileri geldi yan›ma, Erbakan bana mektup gönderdi. Ordudan da dolayl› mesajlar geliyordu. Bir de komutan geldi, ismini vermek istemiyorum, flu an do¤ru olmayabilir. Bana; “Ey Apo, yaz›k de¤il mi, birbirimizi niye öldürüyoruz, bu sorunu birbirimizi öldürmeden de çözebiliriz” dedi. Ben de d›flar›da fiam’dayken birçok mektup gönderdim, kaset, broflür gönderdim. Ben bunlar› ciddiye ald›m. Bugüne kadar yapt›klar›m biraz da bunlara cevap vermekti. Ama tutmad›. Kimseden gizli sakl› konuflmuyorum. Benim burada konufltuklar›m hepsi izleniyor, dinleniyor. Örgü-

Bar›fl demokratik çözüm için üzerime düfleni yapmaya haz›r›m Ben, ‘ey baflbakan bu operasyonlar› durdurun’ diyorum. Radyodan dinledim, askeri hareketlilik var, s›n›ra y›¤›nak yap›yorlar. Gerilla hareket halindeymifl, eee ne olacak? Bahar aylar›nday›z, ne olacak, olaylar nas›l geliflecek bilemiyorum. Ben 1993’ten beri on befl y›ld›r, 93 Nisan,

tün de bu demokratik çözüm çizgisine gelmesi için çaba sarf ettim. Onlar da kabul ettiler, ne kadar baflar›l› olundu bilemiyorum. Bar›fl ve çözüm için bu yapt›klar›m yüzlerce binlerce kadronun hayat›na mal oldu. Ben bunlar›n sorumlulu¤unu da tafl›yorum, üzerime al›yorum. Özal’a sayg›m var önemli devlet adam›yd›. Erbakan’a da sayg›m var, o da öyle. fiimdi iktidarda Özal olsayd› bu sorunu çözerdi, Erbakan olsa çözerdi, ordudan bir k›sm› iktidarda olsa çözerdi. Ben bar›fl, demokratik çözüm için üzerime düfleni yine de yapmaya haz›r›m ancak PKK’yi daha ne kadar tutabilirim bilemiyorum. Ordu’ya önerim operasyonlar›n durdurulmas›d›r. PKK de buna karfl› ne yapar bilemiyorum. Bugüne kadar ne oldu, PKK bir kadro yap›s› ç›kard›, kay›plar verdi. Ben bunlar›n sorumluluklar›n› al›yorum ama bundan sonras›n› alm›yorum. PKK ne yapar kendisi bilir. PKK kendi karar›n› kendisi verir, yöntemini, eylem çizgisini kendisi belirler, ben kar›flmam, benim burada ancak elefltiri hakk›m olabilir. DTP’ye dönük kapatma davas› devam ediyor. Anayasa Mahkemesi asl›nda bu davada Kürtler hakk›nda bir karar verecek. Demokratik bir Kürt partisi kurulabilir mi, kurulamaz m›, bu konuda Kürtlerle ilgili karar verecek. Bu anlamda bu dava önemlidir. ‹smet Berkan, Öcalan’›n projesi, bir yönetim biçimi anlam›nda konfederasyondur diyor ve bunu devlet olarak anl›yor. Hay›r, benim projem konfederasyon de¤il. Konfederasyon, benim projem içinde sadece bir sivil toplum örgütlenmesidir. Daha önce Türkiye’de demokratik güçlerin içinde yer alaca¤› bir demokratik cumhuriyet kongresinin yararl› olaca¤›n› ifade etmifltim. Bu gerçeklefltirilemiyorsa, bir koordinasyon etraf›nda bir araya gelinerek de çal›flma yürütülebilinir. Daha önce de söylemifltim. Anti tekel, demokrasi, bar›fl ilkeleri etraf›nda çal›flmalar›n› yürütmek önemlidir. Türkiye için gerekli olan budur. DTP, SDP, ÖDP, EMEP gibi partilerin bu tür çal›flmalarda yer almas› Türkiye’nin demokratikleflmesine katk› sunacakt›r.


Nisan 2008

SERXWEBÛN

53

Efsaneleflen Bir Kavga “Arkadafllar›m›z meflru savunma direnifli ile kahramanca çarp›flt›lar, boyun e¤mediler, halk için direndiler. Bagok’ta bir bahar günü biri kad›n gerilla olmak üzere (Ayten arkadafl) toplam 20 yoldafl›m›z flehitler kervan›na kat›ld›. 1Nisan 1998 Bagok direnifli, Bagok’ta yeni bir sayfa açm›flt›. Bu temiz sayfaya çokça fleyler yaz›lacakt›. Bagok gerillas›, direnifli ve flehitleri ile halk›m›z›n dilinde efsaneleflecekti. Bu çat›flmada sömürgeci güçlerin de ciddi kay›plar› oldu. Bagok direnifli çevrede halk üzerinde büyük bir etki yaratt›. Yüzlerce gencin gerilla saflar›na kat›lmas›na yol açt›” 1 Nisan 1988 tarihi özgürlük mücadelemiz aç›s›ndan önemli dönüm noktalar›ndan birini oluflturmaktad›r. ARGK savaflç›lar›n›n Kürdistan da¤lar›nda o güne kadar yürüttü¤ü mücadelenin en büyük, en kapsaml› örne¤i Bagok da¤›nda yaflanm›fl, bu tarihte ARGK komutan› Delil arkadafl›n (Veli Yaflar) öncülü¤ünde 20 gerillam›z henüz savafl içerisinde çok yeni, çok tecrübesiz olmalar›na ra¤men binlerce askerden oluflan Türk birliklerine a¤›r kay›plar verdirerek flehit düflmüfllerdir. PKK’nin bugün ulaflt›¤› düzeyi anlayabilmek için mücadele tarihimizi ve bu tarihe yön veren kiflilikleri, öncülerimizi tan›mak ve rollerini iyi de¤erlendirmek gerekmektedir. PKK mücadelesini günümüzde temsil etmek konusunda gösterilecek çaban›n gücü; tarihi anlama, öncü flehitlerimize do¤ru anlam biçme ve tan›ma çabas› ile do¤ru orant›l›d›r. PKK tarihi büyük kahramanl›klara, büyük direnifllere sahne olmufl bir tarihtir. Tarihin her döneminde PKK’yi bir ad›m daha ileri götürme görevi, dönemin militanlar› taraf›ndan üstün bir flekilde yerine getirilmeye çal›fl›lm›fl ve bu u¤urda binlerce militan kendini feda etmifltir. Bu görev en çok da PKK’nin bir parti olarak do¤uflu ve Kürdistan da¤lar›nda gerilla mücadelesinin kök salmas› sürecinde kendisini göstermifltir. 1 Nisan 1988’de Bagok direnifli, Kürdistan’da ARGK gerillas›n›n Kürdistan da¤lar›na yerleflme sürecini aflarak art›k sömürgecilere karfl› aktif savafl dönemine girildi¤inin ilan›d›r.

Veli Yaflar(Delil)

Ayten Tekin(Rojin)

Bu ilan› Delil arkadafl ve 19 yi¤it ARGK savaflç›s› kendi direnifl ve flehadetleriyle yerine getirmifllerdir.

Özgürleflmenin iradesi olmufllard› Mücadele saflar›na kat›l›fl süresi en fazla 2 ay olan ve 45 günlük e¤itim d›fl›nda herhangi bir tecrübeye de sahip olmayan bu genç savaflç›lar›n gösterdikleri kahramanl›k, Kürt halk›n›n özgürleflme iradesinin de ispat› olmufltur. Bagok savafl›m›z gerilla direniflimizin düflman gücü karfl›s›nda ve hiçbir teknik güçle yenilmeyece¤inin de somut ifadesi olmufltur. 31 Mart günü Nusaybin’in kuzeyindeki Bagok da¤›n›n çevresinde üslenen Türk birliklerine takviye amaçl› gün içinde Mardin’den, Nusaybin’den Midyat’tan binlerce asker alana aktar›lm›fl ve ertesi günkü operasyon için haz›rl›klar akflam saatlerinde tamamlanm›flt›. Bir ihbar al›nm›flt›. Türk as-

Mustafa Kaplan(Kaz›m)

kerlerinin yan› s›ra Bagok’u tan›yan çetelerden yüzlercesi operasyon alan›na getirilmiflti. 1 Nisan 1988 sabah› helikopter ve uçak deste¤inde binlerce Türk askeri Bagok da¤›ndaki Effle köyü yak›nlar›nda üslenen bir grup ARGK gerillas›na yönelik büyük bir operasyon bafllatt›. Alanda gerçeklefltirilen e¤itimin ard›ndan araziye da¤›lmak üzere olan ARGK gerillalar› çat›flmaya giren ilk askeri birli¤e büyük kay›plar verdirdi. Bu s›rada bir grup gerilla operasyon alan›n›n d›fl›na ç›kmay› baflard›. Ancak ARGK komutan› Delil arkadafl ve komutas›ndaki 19 yi¤it ARKG savaflç›s› Türk ordusunun çemberi içinde kald›. Akflama kadar Türk ordusunun yo¤un atefl üstünlü¤üne karfl› büyük bir savafl yetene¤i gösteren bu 20 gerilla, düflmana o güne kadar hiç yaflanmam›fl derecede büyük bir kay›p verdirdi ve mücadele tarihinde ilk kez bir helikopter düflürüldü. Bu savafla kat›lan 20 gerillan›n tümü akflama


SERXWEBÛN Nisan 2008

54 kadar gösterdikleri direniflin ard›ndan flehit düfltü. Delil ve Kaz›m arkadafllar›n d›fl›ndaki tüm ARGK gerillalar› henüz 45 günlük savaflç› e¤itiminden yeni ç›km›fl arkadafllar›m›zd›. Bu arkadafllar›n sergiledi¤i direnifl kulaktan kula¤a yay›ld›, halk türkülerine konu oldu. Bu direnifl ARGK gerillas›n›n iradesini ve neler baflarabilece¤ini dosta düflmana gösterdi.

Garzan alan›na ilk giren Delil arkadafllar›n birimiydi Delil yoldafl (Veli YAfiAR) Halfeti’nin Vahna köyünde yoksul bir ailenin çocu¤u olarak dünyaya geldi. ‹deolojik grup aflamas›nda parti ile tan›flt› ve 1980 y›l›nda geri çekilme sürecinde aktif olarak mücadeleye kat›ld›. Sekiz y›l gibi uzun bir dönem mücadelenin en ön saflar›nda baflar›yla yürüdü ve güçlü bir komutan haline geldi. Delil yoldafl. Çukurca, Pervari, Siirt, Bitlis ve Garzan m›nt›kalar›nda çeflitli düzeylerde sorumluluklar üstlendi ve 1986 y›l›na kadar aral›ks›z bu çal›flmalar› yürüttü. öncü birim faaliyeti, silahl› propaganda ve gerilla mücadelesinin gelifltirilmesinde aktif olarak yer ald›. 1985 May›s’›nda flanl› Mutki direniflinin komutanl›¤›n› yapt›. 1986 y›l›nda 3. Kongreye kat›ld› Delil arkadafl Apocu militanlaflmada, sadelikte, dürüstlük ve samimiyette, yine cesaret ve kahramanl›kta ileri bir düzeyi yakalayan bir arkadaflt›. Zor koflullar›n adam›yd›. Her koflul alt›nda sakin ve cesaretli duruflu çevreye güven veren, dolay›s›yla sayg›nl›k kazanan bir komutand› Kaz›m (Mustafa KAPLAN) Antep’e ba¤l› Nizip kazas›nda dünyaya gelen Kaz›m arkadafl, daha genç yafllardan itibaren devrimcili¤e sempati duymufl ve aktif olarak o dönemde Türkiye devrimci hareketin içinde yer alm›flt›. 1980 12 Eylül cuntas›nda tutuklanm›fl, a¤›r iflkencelere ra¤men kaharamanca direnmifl ve k›sa bir süre sonra serbest b›rak›lm›flt›. Ancak daha sonra 1981’de baz› kiflilerin yakalan›p çözülmesi üzerine tekrar yeniden yakalanm›fl ve bir süre zindanda kalm›flt›. Hatay’da cezaevinde yatt›¤› dönemde

PKK’li savafl esirleriyle tan›flan Kaz›m yoldafl, gerçek devrimci direniflin ne demek oldu¤unu da burada ö¤renmiflti. Cezaevinden ç›kt›ktan sonra ‘84 fiubat’›nda askere götürülen Kaz›m yoldafl 4 ay askerlik yapt›ktan sonra firar ederek Suriye’ye geçmifl ve burada parti ile iliflki kurmufl ve partinin e¤itimlerinden geçmiflti. ‘85 y›l› sonbahar›nda bir grup yoldafl›yla birlikte ülkeye dönen ve Mardin alan›nda görev üstlenen Kaz›m yoldafl 1 Nisan 88 tarihine kadar da bu alanda kalm›fl ve aktif bir devrimci pratik sergilemifltir.

Emin ÇEV‹K (Yasin) Do¤um yeri ve y›l›: Cizre, 1965 ‘87’de ARGK saflar›na kat›ld›. Mehmet KURT (Lokman) Do¤um yeri ve y›l›: Zorava köyüNusaybin, 1972 7.9.’87’de ARGK saflar›na kat›ld›. Nuriflan AY (Beflir) Do¤um yeri ve y›l›: Yan dere köyü (Hatxe), 1.1.1957

Bagok direniflinin seçkin gerillalar› ölümsüz flehitler kervan›na kat›ld›

Ayten TEK‹N (Rojin) Do¤um yeri ve y›l›: Horhor köyüKarl›ova, 1967 8 Mart ‘88’de ARGK saflar›na kat›ld›.

Yaflar TALAY (Hamit) Do¤um yeri ve y›l›: Van, Ar›toprak köyü 16.7.1963 16 fiubat ’88’de ARGK saflar›na kat›ld›.

Nesim ORAL Do¤um yeri ve y›l›: fiibebi (Kumdere) köyü-Dargeçit, 1967 Kas›m ‘87’de ARGK saflar›na kat›ld›.

Faysal ÇATIKKAfi (‹sa) Do¤um yeri ve y›l›: Xendek köyü‹dil, 1968 28 fiubat ‘88’de ARGK saflar›na kat›ld›.

Mehmet Emin KAYA (Devran) Do¤um yeri ve y›l›: Sa¤kol köyü Eruh, 1971 Mart ‘86’da ARGK saflar›na kat›ld›

Mehmet Musbah YAVUZ (Delal) Do¤um yeri ve y›l›: Cizre, 1.4.1968 Mart ‘88’de ARGK saflar›na kat›ld›.

Cemal KARAKAfi (Rustem) Do¤um yeri: Nusaybin Mart ‘88’de ARGK saflar›na kat›ld›.

Cevat YAVUZ (fiiyar) Do¤um yeri ve y›l›: Derikfan (Nurtu) köyü-Gercüfl, 1973 Mart ‘88’de ARGK saflar›na kat›ld›.

Mehmet Kurt, Faysal Çat›flkafl,

Veli KUMAK (fiorefl) Do¤um yeri ve y›l›: Cizre, 1972 Mart ‘88’de ARGK saflar›na kat›ld›.

Yaflar Talay, Nuriflan Ay


Nisan 2008

SERXWEBÛN

Mehmet Vahaç DO⁄AN (Delil) Do¤um yeri ve y›l›: Gundlke AliyaMidyat, 1968 23 fiubat ‘88’de ARGK saflar›na kat›ld›. Koçero GÜLMEZ (Diyar) Do¤um yeri ve y›l›: Derikfan (Kumdare) köyü-Gercüfl, 1971 Mart ‘88’de ARGK saflar›na kat›ld› Xebat Do¤um yeri: Güney-Kürdistan Nevaf YILDIRIM (Celal) Do¤um yeri ve y›l›: Serekaniye köyü-Nusaybin, 1974 7.2.1988’de ARGK saflar›na kat›ld›. Cuma... Do¤um yeri: Bismil Eylül ‘87’de ARGK saflar›na kat›ld›. Murat... (Cemal) Do¤um yeri ve y›l›: Cinibir köyüCizre Mart ‘88’de ARGK saflar›na kat›ld›.

Bizim grup bir gün önce randevu noktas›na ulaflabildi Bagok çat›flmas›na kat›l›p yaralanan Mahsum arkadafl o günü flöyle anlat›yor: “Daha önce belirlenen bir tarihe göre Newroz bayram›ndan sonra Bagok da¤›n›n tespit edilmifl bir noktas›nda bir araya gelinecekti. Bu randevu tarihi ve yerini ise sadece birkaç arkadafl biliyordu. K›fl mevsimi boyunca Mardin’e ba¤l› ilçe ve çevresinde yo¤un bir faaliyet yürütülmüfltü. Bahar ile birlikte girilecek çal›flmalar de¤erlendirilecekti. Elde edilen sonuçlardan hareketle yeni bir planlamaya ve ifl bölümüne gidilecekti. Omeryan’dan bir grup, üç kiflilik bir grup Savur yöresinden, Kerboran alan›ndan da kalabal›k bir birim randevu yerine do¤ru yola ç›kt›. Ayr›ca Bagok çevresinde faaliyette bulunan arkadafllar da vard›. Küçük bir birimimiz de Derik ve K›z›ltepe taraf›ndan gelecekti. Daha sonra ö¤rendik

55 “Bagok’a gelmesi gereken gruplar›n

birisi d›fl›nda tümü haz›rd›. Sadece Derik ve K›z›ltepe civar›ndan gelmesi gereken bir grup kalm›flt›. Bu grupta Mardin Eyalet sorumlusu Sabri (Mehmet Emin Aslan) arkadafl da vard›. Bir gün bekledik iki gün bekledik derken zaman geçiyordu ama hala gelen yoktu. Gerillalar için bir randevu noktas›nda fazla beklemek do¤ru olmaz. Bunun için yerimizi de¤ifltirdik. eski noktay› da gözetlemeye ald›k” ki birkaç arkadafl Önderlik sahas›ndan gelmiflti. Bu yoldafllar Mardin eyaletinin gerilla güçleriydi. Gruplar›n da¤›l›m›na bak›l›rsa Mardin eyaletinin genelinde bir hareketlenmenin oldu¤u da anlafl›lm›fl oluyor. Mart ay› içerisinde dört taraftan ve birkaç kol fleklinde Bagok’ da¤›na gelerek üstlenmifltik. Do¤a ve yaflam zorluklar›na ra¤men gerilla güçleri engel tan›madan randevu noktas›na gelmeye bafllam›fllard›. Bizim grup bir gün önce randevu noktas›na ulaflabildi. Randevu yerinde bekleyen arkadafllar bir merasim ile bizi karfl›lad›lar. Ayakta ve tek s›ra fleklinde duruyorlard›. Bizler de tek s›raya geçip gelen arkadafllarla tokalafl›yorduk. Daha önce birbirini tan›yan arkadafllar yan›nda ilk defa karfl›laflan arkadafllar vard›. ‹lk karfl›laflanlar suskun, ürkek, ve telafll›yd›. Da¤larda gerillalar›n bu türden bir araya geliflleri ilk buluflmalar› büyük heyecanlarla doludur. Duygular›, düflünceleri, sevinçleri zirvededir. Bambaflka bir atmosfer yaflan›r, o an› ifade etmek, dillendirmek mümkün de¤ildir. Her arkadafl›n hissettiklerinde ortak yanlar olsa da her yoldafl›n kendince ayr› bir duygu dünyas› vard›r. O an insan›n kanatlar› olsa sevinçten uçabilir. Tören sona ermiflti. Arkadafllar aras›nda tan›flma k›sa sürmüfl s›cak ve merak dolu sohbet çoktan bafllam›flt› bile. Atefl yak›lm›fl arkadafllar

etraf›nda toplanm›fllard›. Atefl bafl› sohbetleri insan› al›p götürür derin derin yo¤unlaflt›r›r. Yan›nda oturan› hissetmezsin, atefl, sen ve düfllerin vard›r. Kahkaha sesleri derin vadilerde yank›lan›r, kufl c›v›lt›lar›n› bast›r›r. Anlat›lanlar›n içeri¤inde tarih, fliir, roman, tiyatro, sinema konular›na materyal olabilecek fleyler vard›. Zengin bir sohbet söz konusuydu. Gerillan›n yaflam koflullar› engin bir sanat içermektedir. Bireyin kendi duruflu toplu¤u ele al›fl›, do¤a içindeki yeri, do¤a ile olan ba¤lant›lar› bafll› bafl›na bir inceleme konusudur. Bir sanatç› gözü ile bak›l›rsa o zaman anlam› daha iyi anlafl›lacakt›r.

Ald›¤›m›z karar yerinde fakat gecikmifl bir karard› Bagok’a gelmesi gereken gruplar›n birisi d›fl›nda tümü haz›rd›. Sadece Derik ve K›z›ltepe civar›ndan gelmesi gereken bir grup kalm›flt›. Bu grupta Mardin Eyalet sorumlusu Sabri (Mehmet Emin Aslan) arkadafl da vard›. Bir gün bekledik iki gün bekledik derken günler uzay›p gidiyordu. Zaman geçiyordu ama hala gelen yoktu. Gerillalar için bir randevu noktas›nda fazla beklemek do¤ru olmaz. Bunun için yerimizi de¤ifltirdik. Kulland›¤›m›z eski noktay› da gözetlemeye ald›k. E¤er gecikmifl olan grubumuz gelirse ve randevu yerinde kimseyi bulmazsa bu da kendi bafl›na ayr› bir merak ve soruna yol açabilirdi. Tedbir için gözetleyici b›rakmay› düflünmüfltük. Yeni tafl›nd›¤›m›z nokta ise, pek uzak say›lmazd›. Ancak bu belirsiz bekleyifl ve böylesine günlerin uzamas›n› riskli buluyorduk. Arkadafllar›n önemli bir k›sm› bu konuda hemfikirdi. O dönemlerde flimdiki gibi telefon, telsiz gibi ba¤lant› ve muhabere tekniklerimiz yoktu. Acil bir durumda k›sa süre içerisinde ba¤lant› sa¤lanamazd›. Beflinci gündü. Bir grup arkadafl toplant› yaparak yeni ve acil bir durum de¤erlendirmesine gitti. Gecikmeli de olsa, tedbir için inisiyatifin uygulanmas› gerekiyordu, toplant› sonucunda; bir gün haz›rl›klar yap›lacak ve di¤er gün gruplar›n da¤›l›m›


SERXWEBÛN Nisan 2008

56 ve geçifli olacakt›. Karar aç›klan›nca tüm arkadafllar taraf›ndan uygun bulundu ve haz›rl›klara geçildi. E¤er o gün çat›flma ç›kmasayd› zaten di¤er gün yani 2 Nisan günü gruplar da¤›lacakt›. Ald›¤›m›z karar yerinde bir karard›. Fakat gecikmeli ald›¤›m›z ve geç kald›¤›m›z bir karard›. Belki her fleyi önceden kestiremiyorsun. Ancak Kürdistan’da özgürlük mücadelesi vermenin ve gerillac›l›k yapman›n ne kadar hassas ve özen gösterilmesi gerekti¤ine iflaret ediyordu bu. Randevuyu bekleme günlerinde baz› görev ve ihtiyaçlar için küçük baz› birimlerimiz hareket halindeydi. Geçici kald›¤›m›z kamp yeri fi›krînê köyünün kuzey da¤l›k taraf›na düflüyordu. Da¤›n içinde yüksekçe tepeleri olan ve bu tepeler aras›na düflen derin vadiler mevcuttu. Yerleflti¤imiz vadinin ayr›ca birkaç yöne aç›lan küçük vadileri de bulunuyordu. Düflman yak›n›m›za kadar gelmezse bizleri fark etmesi imkans›zd›. Ayr›ca çevrede devriyelerimiz de vard›. Bize yak›n stratejik bir tepede ise bir gurup arkadafl nöbetçiydi. Gece ve gündüz bu noktada nöbet tutuluyordu. Ormandaki a¤açlar henüz yaprak açmam›flt›. Bu bak›mdan co¤rafya ç›plakt›. Havalar ise o kadar so¤uk say›lmazd›. Bazen sisli bazen de ya¤murlu geçiyordu. Ara s›ra da günefl do¤uyordu.

Nisan bir flakas› yap›yorduk Bagok da¤›nda bir araya gelmifl arkadafllar›n toplam say›s› eli alt› kifliydi. Birleflimimiz kar›fl›kt›; gerilla yaflam›na yeni ad›m atan da vard› eski tecrubeli olan da. Yap›m›z genelde gençti. Ülkemiz Kürdistan’›n bir çok bölgesinden bir araya gelinmiflti. Bu yoldafllar›n ço¤u Mardinli olsa da, Serhatl›, Botanl›, Amedli, Bingöllü, Urfal›, Antepli, Kobanili ve Afrînli arkadafllar da vard›. Eli iki arkadafltan ikisi ise bayan arkadaflt›. Bir ço¤umuzda klaflinkof silah› vard›. G-1, Karnas, Beflli, G-3, Afarof, B-7 ile BKC, tabanca, kasatura, fünye, TNT ve el bombalar› vard›. Yeni kat›lan baz› arkadafllarda ise silah yoktu. Yani silahs›zlard›. 1 Nisan 1988 günü Bagok da¤›nda fliddetli bir çat›flma yafland›. Geçici

Mehmet Musbah Yavuz, Cevat Yavuz, Cemal Karakafl

kamp noktam›zda birkaç grup fleklinde konumlanm›flt›k. Sabah erken uyanm›flt› arkadafllar. Gurup halinde ateflin etraf›nda toplanm›fl ve çember oluflturmufltuk. Da¤da ilk bahar›n erken saatleri so¤uk olur. Günefl do¤madan her kes kahvalt›s›n› tamamlam›flt›. O günkü sabah kahvalt›m›z saç ekme¤i ve közler üzerinde kaynat›lm›fl çay ile koçerlerin bize verdi¤i ya¤l› ve nefis çökelekti. Közün üzerinde isteyen ekme¤ini de ›s›tabiliyordu. Kahvalt›dan sonra arkadafllar hemen çevresini toplar, temizler, her an geliflebilecek bir sald›r› karfl›s›nda haz›rl›kl› olunurdu. Do¤udan güneflin ilk ›fl›nlar› önce yukar›m›zdaki yamaçlar› parlatt›, ard›ndan süzülerek vadinin derinliklerine vard›. Günefl ›fl›nlar› vadi ve yamaçlar› ›s›tmaya bafllam›flt›. Baharda günefl da¤ yamaçlar›n› ve vadileri ›s›tmaya çal›flsa da hala hava so¤uktu. Mefle a¤ac›n›n közlerinin etraf›nda sigara ve çay›n tad›n› ç›karmaya çal›fl›yorduk. Bunun tad›n› gerilladan sormak gerekiyor. Kimi arkadafllar günefle bakan yamaçta kaya kenarlar›nda oturmufl dinleniyordu. Kimileri sohbet ederken ve tart›fl›rken, kimileri ise bir fleyler yaz›yordu. Sabah ilk uyand›¤›m›zda ateflin çevresinde ›s›n›rken 1 Nisan oldu¤u için arkadafllar kendi aralar›nda Nisan bir flakas› yap›yorlard›. Baz› arkadafllar uyan›k davran›p kalem, radyo, ya da gözüne kestirdi¤i her hangi bir fleyi Nisan bir flakas›yla elde etmek istiyordu. Her arkadafl daha dikkatli davran›yor-

du. Ayr›ca birbirlerine hat›rlatmada bulunan arkadafllarda vard›. ‹flte o 1 Nisan sabah› bolca gülmüfltük. Güneflli bir gündü. Hava berrakt›. Günefl cömert, do¤a harikayd›. Yeni tomurcuklanan mefle a¤açlar›n›n dallar›na kufllar konuyor, tekrar uçuyorlard›. Bahar›n güzelli¤ine onlarda ötüflleriyle teflekkür ediyorlard›.

Nöbetçi arkadafl›n inifl h›z› bir fleyler oldu¤unu gösteriyordu Dört arkadaflt›k. Yamaçta günefle bakan tarafta oturmufltuk. Ben, Kamuran, Kaz›m ve Delil. Sabah saat dokuz civar›yd›. Bu esnada tepede güvenli¤i sa¤layan arkadafllardan birisinin çok h›zl› bir flekilde afla¤›ya, kampa do¤ru indi¤ini gördük. Nöbetçi arkadafl›n inifl h›z› bir fleyler oldu¤unu gösteriyordu. Ulafl›p haber verdi¤inde düflman askerinin genifl bir yar›m çember fleklinde bize do¤ru geldi¤ini belirtiyordu. Daha önce olas› bir durumu karfl›s›nda neler yap›labilir fleklinde kendi aram›zda tart›flm›flt›k ve guruplar da ona göre düzenlenmiflti. Seri bir flekilde ifl bölümüne gittik, düflmanla çat›flacaklar ve ilk baflta geri çekilmesi gereken arkadafllar belirlendi. Saat 9.00 da Türk askerleri ile aram›zda yak›n mesafeden çat›flma bafllad›. Patlayan silah sesleri yank›lan›yor, mermiler havada uçufluyordu. Giderek çat›flma fliddetlendi. Çok k›sa bir süre içerisinde kara operasyonuna hava des-


Nisan 2008

SERXWEBÛN

tekli skorski helikopterleri de devreye girdi. Çat›flan taraflar aras›nda afl›r› bir güç dengesizli¤i bulunuyordu. Hem say›sal aç›dan, hem de karadan ve havadan kolan›lan teknik aç›s›ndan bu böyleydi. A¤açlar henüz yaprak açmam›flt›, bu bizim aç›m›zdan bir dezavantajd›.

57 yon için de s›rt›nda nas›l tafl›d›klar›n›, birisi yorulmadan di¤er bir yoldafl›n yerine nas›l geçti¤ini hem gördüm hem de yaflad›m. Say›m›z fazla oldu¤u için gücümüzü ikiye bölmüfl ve iki ayr› yöne do¤ru hareket etmifltik.

Çok fliddetli ve yak›n mesafeden bir çat›flma yafland›

Gerilla yoldafll›¤› paha biçilmezdir Delil arkadafl yard›mc›lar›yla birlikte kalabal›k bir grup ile ilerledi. Düflman›n olas› bir dar çemberinin içine düflmemek için seri olunacakt›. Bir k›s›m arkadafl savunma pozisyona geçmifl; çat›flma sürüyordu. ‹lk savunma direniflinde aya¤›mdan yaraland›m. Pefli s›ra Kamuran arkadafl gö¤sünden bir mermi yedi, ancak s›y›r›p geçmiflti mermi, a¤›r say›lmazd›. Kaz›m arkadafl ise, bir kolundan yaraland›. Çat›flma bafllar bafllamaz üç arkadafl›n yaralanmas› iyi olmad›. Her üçümüz de alan› belli oranda di¤er arkadafllardan daha iyi tan›yorduk. Erken yaralanmasayd›k gruba katk›m›z olabilirdi. Böylesi durumlarda katk› sa¤lanam›yor, aksine grubun yükü a¤›rlaflt›r›l›yor ve zaman kayb›na neden olunuyordu. Fakat her fleye ra¤men gerilla yoldafll›¤› paha biçilmezdir. Yaral›lar için arkadafllar›n gösterdi¤i mütevazilik, fedai ruh ve sevgiyi anlatamam. Ne kadar anlatmaya çal›flsam da yine de yetersiz kalacakt›r. O günkü ölüm kal›m an›nda fliddetli çat›flmada gerçek yoldafll›¤› gördüm. Yaral›lar›n koluna nas›l girdiklerini, gün boyu operas-

Gün boyunca kara operasyonuna hava destekli helikopterler büyük destek sunmufllard›. Karadan ve bir çok yönden düflman güçleri devreye girmifl, operasyon alan›na Bagok’a takviye yapm›fllard›. ‹çinde yer ald›¤›m grup iki yaral› d›fl›nda çat›flma ve operasyon içerisinde kay›p vermeden ç›km›flt›. Di¤er grubumuz ise, akflama kadar say›s›z tehlikeler atlatm›fl, düflmana a¤›r darbeler vurmufllard›. Di¤er grubumuzun bulundu¤u alanda indirme yapmaya çal›flan bir skorski helikopter arkadafllar›n aflt›¤› yo¤un at›fl sonucu isabet al›p düflürülüyor. Birkaç arkadafl düflen helikopterin üzerine gidiyor. Giden arkadafllar›n içinde Delil ve Kaz›m arkadafllarda vard›. Me¤er o tarafta düflman daha önce pusu atm›fl fakat arkadafllar fark etmemiflti. Aniden silahlar patlay›nca çat›flma yeniden k›z›flt›. Her iki arkadafl burada flehit düfltü. Gruba öncülük eden iki arkadafl›n flehadeti tüm grubu çok etkiledi. Burada düflman›n yo¤un bir y›¤›na¤› oldu¤u a盤a ç›kt›. Çok fliddetli ve yak›n mesafeli bir çat›flma yafland›. Gün boyunca süren çat›flmalar›n en kapsaml›s› bu noktada meydana geldi. Arazi böylesi-

ne fliddetli bir çat›flmaya elveriflli de¤ildi. Operasyon güçleri önceden buradaki uygun yerlere mevzilenmifl ve bizden daha avantajl›yd›. Arkadafllar›m›z meflru savunma direnifli ile kahramanca çarp›flt›lar, boyun e¤mediler, halk için direndiler. Bagok’un bir bahar gününde birisi kad›n gerilla olmak üzere (Ayten arkadafl) toplam 20 yoldafl›m›z flehitler kervan›na kat›ld›. 1 Nisan 1998 Bagok direnifli, Bagokta yeni bir sayfa açm›flt›. Bu temiz sayfaya çokça fleyler yaz›lacakt›. Bagok gerillas›, direnifli ve flehitleri ile halk›m›z›n dilinde efsaneleflecekti. Bu çat›flmada sömürgeci güçlerin de ciddi kay›plar› oldu. Bagok direnifli çevrede halk üzerinde büyük bir etki yaratt›. Yüzlerce gencin gerilla saflar›na kat›lmas›na yol açt›. Ayn› zamanda bölgede halk serhildanlar›n›n zeminini de haz›rlad›. Direnifl; e¤itimlere konu oldu, seminerler verildi, üzerine bildiriler yaz›ld›, bas›n aç›klamalar› yap›ld› ve fliirlere konu oldu. Ülke genelinde ve yurt d›fl›nda kitleleri üzerinde büyük bir etki yaratt›. Bagok direnifli ve flehitleri üzerine ozan Dilgefl ve Xelil Xemgin güzel türküler yapt›lar. Yirminci y›ldönümünde 1 Nisan 1988 Bagok direnifl flehitleri özgürlük mücadelemizde hep yaflayacaklard›r.” Li Mêrdînê li Bagokê / Xwîn herikî wek cuhokê fier dewam kir flev û rokê / Bijî bijî flerê me li Bagokê Çiyayê bagokê bi dar e / Leflker hat ser bi hezar e Li wir bûbû axir dewran / Li ser serê çend hevalan Heval Delîl bibû rêber / Xwiflka Ayten êrîfl bir ser Çav ji dijmin ne flikandin / fier xwefl kirin kemilandin Çiyayê Bagokê hejandin / Dîrok bi zêr neqiflandin Li Mêrdînê li Bagokê / Xwîn herikî wek cuhokê fier dewamkir flev û rokê / Bijî bijî flerê me li Bagokê


SERXWEBÛN Nisan 2008

58

Apocu Kadro Az ‹mkanla Büyük Geliflflm meyi Yaratand›r Avrupa örgütümüzün ya da kadrolar›m›z›n, Avrupa’daki halk›m›z›n istemlerine cevap oldum ya da olduk “A demeleri mümkün de¤ildir. Her aile, her birey örgütlendi mi ki, yan›nda olduk ya da oluyoruz diyebilelim. Her aile ve her birey, ideolojik, kültürel, siyasi düzeyde yeterince örgütlendirildi mi ki biz ‘evet halk›m›z›n istemlerine yan›t olduk’ diyebilelim. Mücadele, sonsuz ve büyük bir kararl›l›kla henüz devam etmektedir. Halk›m›z›n da bu anlamda her düzeyde e¤itilip örgütlenme ihtiyac› vard›r. Buna muhtaçt›r. Örgütümüzün ve kadrolar›m›z›n bunu gerçekleflflttirme görev ve sorumlulu¤u bulunmaktad›r” Görüldü¤ü üzere son dönemlerde birçok Avrupa devletinde CDK kadrolar›, örgütün çal›flanlar› tutuklanmakta, soruflturmalara maruz kalmakta, hareket ve çal›flma alanlar› oldukça daralt›lmaktad›r. Bunlar flüphesiz bilinçli yaklafl›mlard›r. CDK kadrolar› Avrupa’n›n sistemini, yasalar›n› ve hukukunu hedefleyen bir çal›flma içersinde olmam›flt›r ve Avrupa’y› zorlayan bir tutumlar› da söz konusu de¤ildir. Çal›flmalar› son derece demokratik, legal ve meflrudur. Halk›m›z›n özgürlük mücadelesini Kürdistanl›lara tafl›ran, Kürdistan’da özgürlük mücadelesiyle buluflturan kendi kimlik ve özgürlük mücadelesini veren ve bunu da demokratik s›n›rlar içersinde yapmaya çal›flan bir pratikleri vard›r. Fakat buna ra¤men Türk devletinin yaklafl›mlar›n›n çok ötesinde, hem çok daha sert hem çok daha a¤›r cezalarla karfl› karfl›ya kalmalar› Avrupa yasalar›n›n ve devletlerinin gerçekli¤ini de ortaya koymaktad›r. Kürt siyasetçileri ve yurtseverleri Kürt halk›n›n siyasi, demokratik ve kültürel mücadelesini vermektedirler. Bunun kadar do¤al bir fley yoktur. 21. yüzy›lda kimli¤i ve kiflili¤i reddedilen bir halk›n insanlar› olarak onurlu bir durufl sahibi olmak kadar do¤al bir fley yoktur. Bu durufl özgürlükçü durufltur, kendi kimli¤ini benimsemek kadar sahiplenme ve koruma durufludur. Yok edilmeye karfl› var oldu¤unu kan›tlama ve koruma durufludur. Siyasi oldu¤u kadar son derece insani bir durufltur. Fakat buna ra¤men Kürt siyasetçileri ve yurtseverleri neredeyse Avrupa’n›n bir dönemindeki

cad› av›na benzer biçimde gözetim, kovuflturma, soruflturma alt›nda tutulmaktad›rlar. Söz konusu olan Kürt siyasetçileri ve yurtseverleri olunca Avrupa’n›n demokratik yüzü çirkinleflmekte, Türk devletinin yasalar›n› aflan anti demokratik, bask›c› yaklafl›mlarla karfl›lafl›lmaktad›r.

Hiçbir güç bir halk›n iradesini çi¤nemeye muktedir de¤ildir fiüphesiz onurlu, flahsiyetli her Kürt siyasetçisi ve yurtseveri buna karfl› durmas›n› bilecektir. Bu güne dek oldu¤u gibi bundan sonra da beyni ve yüre¤iyle örgütlülü¤ü ve eylemiyle bunu sürdürecektir. ‹nsaf ve merhamet dilemek zay›fl›kt›r. Ç›karlar dünyas›nda kimse de buna de¤er biçmez. Örgütlü ve iradeli oldu¤un kadar onurlusun ve tan›n›rs›n. Bunun d›fl›nda bir hiçsin. Bundan hareketle her zamankinden daha fazla ›srarl› bir durufl, büyük bir gayretle sahiplenme ve mücadeleye süreklilik kazand›rmak gerçekten büyük önem tafl›maktad›r. fiunu da belirtmek durumunday›z. Hiçbir Kürt yurtseveri ve siyasetçisi, Kürt halk› ve Kürt hareketi sahipsiz ve savunmas›z de¤ildir. Bu halk ve bu hareket en olmaz denilen koflullarda kendisini var etmesini bilmifltir. Onuruna, özgürlük iradesine, ilkelerine ve gelece¤ine yönelik bask› nereden gelirse gelsin bu halka ve bu harekete kendisini yak›n gören herkes meflru savunma mücadelesini sonuna dek verme iradesi ve kararl›l›¤›na sahiptir. Avrupa devletleri çok güçlü olabilirler, zengin ola-

bilirler, askeri, ekonomik güçleri devasa olabilir, ama hiçbir güç bir halk›n iradesini yok saymaya ve çi¤nemeye muktedir de¤ildir. Mücadelemizin tüm sahalar›nda oldu¤u gibi Avrupa’da da yaflam olacaksa özgür olsun, özgürlük mücadelesiyle olsun diyoruz. Kovuflturma ve soruflturmaya al›nan her Kürt siyasetçisi, bask› alt›na al›nan ve bask›ya tabi tutulan her Kürt siyasetçisi flahs›nda yarg›lanan Kürt halk›n›n özgürlük iradesi olmaktad›r. ‹ncitilen ve yok say›lan onuru ve iradesi olmaktad›r. Kürtlerin tam da bu noktada, muazzam bir dayan›flma, irade ve eylem gücü birlikteli¤ini sergilemeleri kendi ahlaki ve onursal duruflu kadar, özgürlük mücadelesinin baflar›s› için de flartt›r. Hiçbir devlet haks›z yere, hiçbir Kürt siyasetçisini ve yurtseverini bask› alt›na alamamal›. Yapt›¤› her haks›zl›k muhakkak karfl›l›¤›n› bulmal›d›r. Her onurlu Kürt bu konuda üzerine düfleni yapmakla sorumludur. Birbirini güçlü sahiplenerek, birbirini koruyarak, belirtti¤imiz gibi bilincini ve imkanlar›n› birlefltirerek örgüt olman›n özgürlükte ›srarl› ve kararl› olman›n gereklerini yerine getirebilmelidir. Kürt halk› onuruyla yaflamaktad›r. Ne herhangi bir fleyini baflka güce peflkefl çekmekte, ne de herhangi bir gücün imkanlar›na tenezzül etmektedir. Kendi al›n teriyle, kutsal eme¤iyle özgücüne dayanarak özgür iradesini korumakta ve gelifltirmektedir. Avrupa devletlerinin rahats›zl›¤› da bundand›r. ‹stiyorlar ki; bu halk ve bu hareket öz iradeden yoksun olsun, kendilerine muhtaç hale gelsin. ‹stiyorlar ki benli¤i kendinin olmas›n.


Nisan 2008

SERXWEBÛN

Daha somut belirtmek gerekirse; istiyorlar ki kendi aralar›ndaki ekonomik dayan›flma da olmas›n ki aç kals›n, olanaks›z kals›n, güç olmaktan ç›ks›n ve böylece herhangi bir güce yarans›n. Ama hareketimiz de halk›m›z da onurludur. ‹mkanlar ne olursa olsun, zorluklar ne olursa olsun kiflili¤inden ve onurundan asla taviz vermedi ve vermez de. Avrupa’n›n hareketimize ve halk›m›za karfl› bu kadar sald›rganlaflmas› ve h›rç›nlaflmas› bundand›r. Ama özgürlük hareketi bildi¤i do¤rultudan flaflmayacakt›r. Halk›m›z da bundan onur ve heyecan duymaktad›r. ‹nan›yoruz ki, böyle kararl› bir durufl her türlü zorlu¤u ve zorbal›¤› bertaraf etmeye yeterlidir.

59 Terör tan›mlamas›n› en çok hak eden Türk devletidir

PKK uluslararas› hukuka uygun ve hakl› bir savafl yürütmektedir

vicdanlar›n›n sesini dinlediler diyece¤iz ki bu da çok iyi niyetli ve safça bir yaklafl›m olur. Bu karar zaten olmas› gereken bir karard›r. Argümanlar›m›z› güçlendirmifltir. Hakl›l›¤›m›z› ortaya koymufltur. Bundan geri dönülmemesi de gerekmektedir. Uluslararas› savafl yasalar›na da bakt›¤›m›zda PKK hareketinin otuz y›l› aflk›n, neredeyse k›rk y›l› bulan mücadelesinde uluslararas› yasalara uygun davranmaya çal›flt›¤›, bu savafl kurallar›n› benimsedi¤i, savafl› savafl kurallar› içersinde yürüttü¤ü inkar edilemez bir gerçektir. Savaflç› bir güç, savafl taraf› olman›n gerekliklerini, gerek süreklilik arz eden bir hareket olmas›ndan, gerek kendi iç komuta kademe ve yap›lanmas›ndan, gerek savafl kurallar›na göre yine askeri

Bu karar› halk›m›z elbette sahiplenecek ve gerekliklerini yerine getirecektir. fiayet belirtildi¤i gibi s›rf savunma hakk›n›n kullan›lmamas›ndan kaynakl› verilmifl bir karar ise bu savunma hakk›n› da en hak edildi¤i kadar ve en iyi Önderli¤imizin yapaca¤› aç›kt›r. Hareketimizin kurucusu, gelifltiricisi ve bafltan afla¤› yaratan›, yöneticisidir. Savunma imkan› buldu¤u ölçüde karar›n hem hukuksal hem insani, hatta hem siyasi olarak daha da anlam bulabilece¤ine inan›yoruz. Bu karar çok önceleri verilebilmeliydi. fiayet illa bir terörizm tan›mlamas›n›n birilerine yak›flt›r›lmas› gerekiyorsa bu tan›m› herkesten daha çok hak eden gerçek terö-

Avrupa Yüksek Adalet Divan› PKK’yi terörist listesinden ç›kartt›. fiüphesiz bu salt hukuki bir karar de¤ildir. Hukuk tarihsel olarak da günümüzde de siyasetin yörüngesindedir, ona hizmet eder. Siyaset kendi hukukunu oluflturur. Hukuk da buna hizmet eder. Dolay›s›yla hukuksal kararlar› siyasi ç›karlardan ya da siyasi yaklafl›mlardan soyutlayarak ele almak yanl›flt›r. Bu karar her fleyden önce hareketimizin onurlu kiflili¤ini zorlanarak da olsa teyit etme karar›d›r. En yan yana gelmeyecek olan sözcük PKK ve terörizmdir. PKK Peygambersel bir ç›k›fl, hakkaniyet ve adalet ölçüleri oldukça yüksek, zulme ve zorbal›¤a karfl› isyan hareketidir. Dinler tarihinde de siyaset tarihinde de bundan daha kutsal bir fley yoktur. Ç›karlar gere¤i zaman› geldi terörist ilan ettiler. Bugün sadece ç›karlar gere¤i de¤il, utançlar› gere¤i diyece¤iz. Bu halk bu hareket y›lmadan do¤rultusundan flaflmadan mücadele vermesini, yükseltmesini bildi. Bu anlamda kendi kararlar›n› gözden geçirme ihtiyac›n› ya da zorunlulu¤unu hissettiler. Bunun alt›nda da flüphesiz kendi baz› ç›karlar› vard›r. Türkiye üzerinde hesaplar› vard›r. Biliyoruz ki PKK ve Kürt sorunu, Türk sömürgecili¤inin s›rt›nda nas›l ki bir kambur teflkil etmiflse ayn› zamanda yumuflak kar›n da olmufltur. Ya karfl›l›¤›nda bir fleyler istemektedirler, -Türk devleti her fleyi peflkefl çekmeye haz›rd›r- ya da gerçekten

üniforma ve silahlanma tarz›ndan tutal›m hedeflerine dek birçok özellikleriyle terörist de¤il, hakl› savafl yürüten bir güç oldu¤u dolay›s›yla taraf olarak görülmesi gerekti¤i aç›kt›r. Bunun siyasal kazan›mlar› elbette olmak durumundad›r. Ancak hukuksal mücadelemizin çok daha derinlikli ve çok yönlü sürmesi gerekmektedir. Siyasi ve kitle gücümüz de meflru ve demokratik bir flekilde mevcut karar› sahiplenme ve terör yak›flt›rmas›na karfl› da bir mücadele içerisinde olmal›d›r. Bu temelde vicdan sahibi herkesi do¤ru noktaya çeken, art niyetli ve yanl›fl yaklaflanlara da ç›kmaz yol oldu¤unu göstermeye çal›flan bir politika ve duruflumuzun olaca¤›n› da herkese göstermeliyiz.

rü uygulayan Türk devletidir. Kendi yasalar›n› dahi çi¤neyen, Kürt co¤rafyas›n› tahrip eden, Kürt halk›n›, hatta Kürdistan’da canl› ad›na ne varsa öldüren, yak›p y›kan bir durum var iken bunu sorgulamay›p buna karfl› isyan eden bir hareketi terörist olarak ilan etmek çifte standartl›¤›n da ötesinde bir fleydir. PKK’ye karfl› teröristçe örgütlendirilen kontra terör örgütlerinin pislikleri her gün ortaya ç›kmaktad›r. Ergenekon çetesi bütün eski çetelerin son bir halkas›d›r. Binlerce failli meçhul cinayetin alt›nda bunlar›n imzas› vard›r. Köylerin yak›l›p y›k›lmas›n›n alt›nda bunlar›n imzas› vard›r ve bunlar devletin gerçek sahipleridir. Bunlar›n flah-


SERXWEBÛN Nisan 2008

60 s›nda yarg›lanmayan devlet, terörist ilan edilmeyen devlet ama bütün bu vahfli sald›r›lara zulme karfl› kendisini koruma mücadelesi veren bir hareket ise terörist ilan ediliyor. Bu çok ac›mas›zca ve ayn› zamanda insafs›zca bir yaklafl›md›r. Bu aç›dan partimiz bu karar› elbette güçlü sahiplenecektir. Hukuksal mücadelesini güçlü verecektir. Savunmas›n› bizzat Önderli¤imiz yapacakt›r. Halk›m›z hem Türkiye ve Kürdistan’da hem Avrupa’da güçlü sahiplenecektir. Avrupa devletlerinin yakas›n› b›rakmayacakt›r. Adalet yerini bulmas› için ne gerekiyorsa yap›lacakt›r.

Önderlik özgürleflflm meyene dek mücadelesiz hiçbir an›n de¤eri yoktur PKK’nin Avrupa’da baflta Kürdistan’l›lar olmak üzere Avrupa halk›, sivil toplum örgütleri ile kurum ve kurulufllar›na kadar siyaset ve diplomasi yapma, kendi halk›n›n özgürlük mücadelesini verme hakk› vard›r. Bu karar buna yol açacakt›r. PKK hak etti¤i flekilde aç›k siyaset, legal siyaset yapacakt›r. Dolay›s›yla karar› sahiplenmek kadar gere¤ini de yerine getirmek PKK’nin onurunu adaletini ayn› zamanda insanl›k mücadelesi veren bir hareket oldu¤unu ortaya koyacak ve bunun flahs›nda özgürlük mücadelesi çok fley kazanacakt›r. Karar› flüphesiz önemsiyoruz. Fakat flu gerçe¤i de belirtmeden geçmeyece¤iz; kimler ve hangi güçler bizim için ne derlerse desinler biz özgürlük hayallerimizden ve ilkelerimizden taviz vermeden mücadelemizi yükseltmeye devam edece¤iz. Halk›m›z›n da hak etti¤i budur. Bu kararl› durufl, adaletin er geç tam anlam›n› bulmas›n› beraberinde getirecektir. Özgürlük mücadelesinin her alanda ileri düzeyde kendisini ifade etti¤i böylesi bir süreçte bunun heyecan ve moralini yaflad›¤›m›z kadar görev ve sorumluluklar›m›z›n önemini ve ciddiyetini de bilerek kendimizi tam kat›p tam seferber olurcas›na çal›flt›¤›m›z sürece gelecek bizimdir. Önder Apo’nun nefes al›fl verifli eflittir özgürlük. Özgürlük eflittir Önder Apo ile bizzat birlikte yaflamak. Bu gerçekleflmeyinceye dek mücadelesiz hiçbir an›n hiçbir de¤eri yoktur.

Asl›nda kendi gelece¤i olmayan bir Avrupa’n›n Kürdistanl›lara verece¤i fazla bir “A flfleey de yoktur. Bu anlamda Avrupa’daki Kürdistanl›lar›n sevinçlerinin de ac›lar›n›n da kendi öz topraklardaki Kürdistan halk›n›n sevinç ve ac›lar›yla bir olmal›d›r. Bunu yaflflaad›klar› kadar, hissettikleri kadar kendi benliklerini, kültürlerini, özgürlüklerini yaflflaayabilir veya mücadelesini verebilirler” Avrupa’daki halk›m›z statüsüz bir halkt›r demek yanl›fl olmayacakt›r Avrupa’daki Kürdistanl›lar›n herhangi bir siyasal-politik konumu yoktur asl›nda. Kimliksizli¤i, bensizli¤i burada da yaflamaktad›rlar demek yanl›fl olmaz. Özel savafl›n h›flm›na u¤rayarak, aç b›rak›larak, korkutularak, zindanlarda iflkence dayat›larak, sürülmüfl, göçertilmifl Kürdistanl›lar›n Avrupa’da ne kendileri olabildikleri ne de Avrupal›laflt›klar› bir gerçektir. Özgürlük Mücadelesi olmasayd› Avrupa sisteminin, Avrupa kültürünün hatta Avrupa kifliliksizli¤inin etkisi çok daha yo¤un olacakt›. Buradaki hak›m›z için statüsüz bir halkt›r demek yanl›fl olmayacakt›r. Avrupa’n›n kendisine has baz› demokratik, sosyal alanlar›, haklar› olabilir. Ama zaten ço¤u kaçak yollarla, can havliyle kendisini Avrupa’ya att›¤› için Kürdistanl›lar›n hukuk ve yasalar yoluyla da Avrupa’da kendilerine ait bir yer bulmalar›, kendi kimlikleriyle özgür yaflamalar›, statü edinmeleri mümkün olmam›flt›r. Asl›nda kendi gelece¤i olmayan bir Avrupa’n›n Kürdistanl›lara verece¤i fazla bir fley de yoktur. Bu anlamda Avrupa’daki Kürdistanl›lar›n sevinçleri de ac›lar› da kendi öz topraklardaki Kürdistan halk›n›n sevinç ve ac›lar›yla bir olmal›d›r. Bunu yaflad›klar› kadar, hissettikleri kadar kendi benliklerini, kültürlerini, özgürlüklerini yaflayabilir veya mücadelesini verebilirler. Avrupa tabi ki bitiricidir. Güzel ve çirkin yanlar›yla herfleyden önce bize ait de¤ildir. Kürdistanl›lar›n de¤ildir. Yüre¤i, kalbi Kürdistan’da atmayan Kürdistanl›lar›n burada kendilerinden flüphe etmeleri gerekir. Yoksa çok ciddi bir erozyona, bozulmaya yatt›klar› bir gerçektir. Avrupa’n›n yaflam standartlar›n›n normal ya da yüksek olmas›n›n, yine

kendine göre olan demokrasisinin Kürtler için çok da geçerli olmad›¤›n› görüyoruz. Kürdistanl›lar ne zaman kendi mücadeleleriyle bütünleflmek, kendi özgürlükleri için mücadele vermek durumunda kald›larsa, Avrupa’n›n hiç de demokratik olmayan sert duvarlar›yla karfl›laflt›lar. Asimilasyon, entegrasyon en çok Kürdistanl›lar için geçerlidir. Zira halk›m›z›n de¤erlerini Özgürlük mücadelesi d›fl›nda sahiplenen yoktur. Devletler düzeyinde zaten hiç yoktur. Onurlu ve kiflilikli yaflamalar›n›n tek yolu, özgürlük mücadelelerini yaflatmakt›r. Rüyalar›nda bile kendi halk›n›, kendi ülkesini, kendi gelece¤ini düflünmeleridir. Yoksa bencil Kürt, sonradan görmüfl Kürt, ülkesinden kopmakla kendisini Avrupal›dan daha fazla Avrupal› hisseden Kürt, kendi kimli¤inden uzaklaflt›kça her fleyini yitiren Kürt, asl›nda yaflamayan Kürttür. Ya da baflkalar› için yafl›yor demektir. Ac›d›r; Avrupa topraklar›na serpifltirilmifl Kürdistanl›lar, özgürlük mücadelesiyle yine kendilerini bulmaya çal›flmaktad›rlar. Avrupal›lar›n kendilerine verdi¤i herhangi bir statüden söz edilemez. Avrupal›lar›n halk olmaktan kaynakl› kendilerine verdi¤i herhangi bir siyasi, demokratik, kültürel kazan›mdan söz edilemez. Kazan›lan ne varsa, kendi kimlikleri, kendi özgürlükleri, kendi kültürleri ve kiflilikleri için bizzat Kürdistanl›lar›n kendi yürüttükleri mücadeleleri sonucudur.

Halk›m›z Önderli¤ine ölümüne ba¤l›d›r Vahfli kapitalizm veya canavarlaflt›r›lm›fl birey tam da Avrupa yaflam› için geçerli kavramlar. Kendi halk de¤erlerini, mücadeleyle yarat›lan de¤erleri anlayarak onlarla bütünleflmeyenin


Nisan 2008

SERXWEBÛN

vahfli kapitalizm taraf›ndan yutulaca¤›, canavarlaflt›r›lm›fl birey taraf›ndan hiçlefltirilece¤i aç›kt›r. Her Kürdistanl› için halk›yla birlikte özgür ve onurlu bir yaflama kavuflmas›, özgürlük mücadelesinin tarihinde görüldü¤ü gibi mücadeleyle bütünleflme, mücadele içerisinde olma ve her fleyini seferber etme ile do¤ru orant›l›d›r. Bunun d›fl›nda b›rakal›m demokratik özgür bir yaflam›, s›radan insani bir yaflam bile oldukça zor hatta mümkün de¤ildir. Nitekim Avrupa’da e¤itimsiz, örgütsüz, özgürlük bilincinden yoksun pek çok Kürdistanl›’n›n Avrupa sistemi içerisinde adeta metalaflt›klar›n›, çirkin ifllerde kullan›ld›klar›n› ac›yla görmekteyiz. ‹nsanlar›n beyni, yüre¤i ve enerjisi, hiçlefltirilmeye dönük harcanmaktad›r. Sistem bunu yapmaktad›r. Kimli¤iyle beraber az çok kendisini tan›yan insanlar›n özgürlük özlemi ve umudu kadar kendi topraklar›ndan ve halk›ndan uzak da olsa, zorluk ve s›k›nt›lar› çok da olsa, daha insani ve daha kiflilikli yaflad›¤› ortadad›r. Bu anlamda Kürdistanl›lar›n Avrupa’daki sistem karfl›s›nda ve yine kendi halklar› ve gelecekleri karfl›s›nda sorumluluklar›n› yerine getirmeleri gerekmekte, bunu yerine getirdikleri kadar onurlu yaflama kavuflabilecekleri bilinmektedir. Avrupa’daki halk›m›z›n bilinçlendirildi¤i, e¤itildi¤i ve örgütlendi¤i oranda özgürlük hareketine ve Önderli¤imize ölümüne ba¤l› oldu¤unu gördük ve halk›m›z da bunun böyle oldu¤unu her türlü fedakarl›¤› göstererek kan›tlam›flt›r. Özellikle uluslararas› komplonun gerçekleflti¤i günden bugüne dek, halk›m›z her zaman her yerde ayakta olmas›n› bilmifl, bunun kararl›l›¤›n›, bunun bilincini, eylemini gösterebilmifltir. Bu anlamda flayet bir yetersizlik, bir örgütsüzlük, bir eylemsizlik söz konusuysa, bunun nedenini halk›m›zda aramak yerine örgütümüz ve kadrolar›m›z›n yani bizlerin kendimizde aramas› daha gerçekçidir. ‹nan›yoruz ki halk›m›z e¤itildi¤i, örgütlendi¤i kadar eyleme geçirilecek, eyleme geçirildi¤i kadar özgürlük bilincine kavuflacak ve halk›yla, ülkesiyle beraber olacakt›r. Tabi ki halk her zaman bir rezervdir. Kim ona irade bilinç ve örgütlülük düzeyi kazand›r›rsa hizmeti de onad›r.

61 Örgütlemekten baflflkka seçene¤imiz ve gelece¤imiz olmayacakt›r Avrupa’daki Kürdistanl›lar otuz y›l öncesinin Kürdistanl›lar› de¤ildir. Pek çoklar› oturum sorunlar›n› çözmüfl, ifl sahibi olmufl, aile ve düzenlerini kurabilmifllerdir. Bu tür aileleri ve Kürdistanl›lar› siyasallaflt›rma ve örgütleme yönünde gelifltirmez, hareketle ve özgürlük mücadelesiyle ba¤›n› do¤ru kurdurtmazsak zaten bireyselleflme ve kendisi olmaktan ç›kmak için yeterince zemin veren Avrupa’da kendili¤inden do¤ru yerde olmalar›n›, do¤ru söz ve eylem sahibi olmalar›n› bekleyemeyiz. Buna ra¤men Özgürlük hareketinin fedai ruhu, Önderli¤imizin kiflili¤i ve duruflu, halk›m›z› her zaman aya¤a kald›rmaya yetmifltir. Yeter ki halk›m›za do¤ru yaklafl›ls›n, yeter ki e¤itilsin, örgütlendirilsin. Avrupa gibi bir yerde Kürdistanl›lar›n örgütlenmekten baflka bir seçenekleri yoktur. Hayat›n her alan›nda her düzeyde ekonomik güçlerini, imkanlar›n› birlefltirip; sosyal, kültürel, siyasi ve her aç›dan örgütlenmeleri, örgütlenmenin olmad›¤› yerde bozulman›n, erozyona u¤raman›n kaç›n›lmaz oldu¤unu bilerek örgütlenmeleri çok önemlidir. Ülkemizden uzak kalman›n dezavantaj›n›, burada yüreklerimizi beyinlerimizi ve imkanlar›m›z› birlefltirerek, paylaflarak, avantaja dönüfltürmek mümkündür. Örgütlü oldukça, onurumuzla beraber halk›m›z ve özgürlük mücadelesi karfl›s›ndaki sorumlulu¤umuzu ancak yerine getirebilece¤imizi bilerek tekrar tekrar örgütlemekten baflka bir seçene¤imiz ve bir gelece¤imiz olmayacakt›r.

Alevi halk›m›z›n, Ezidi halk›m›z›n, yine ‹slami hareketin hem kendi içinde çok güçlü, derinlikli bir örgütlenmeye kavuflmas›, hem inanç hareketlerinin birbirleriyle sa¤lam, koordineli olmalar›, gerekmektedir. Örgütlenmeyen tek bir ailenin, tek bir ferdin kalmamas› demek özgürlük bilincinin ve onurlu yaflam›n geliflmesi demektir. Bunun için güçlü bir zemin vard›r. Önderli¤imizin ça¤r›lar› her gün olmaktad›r. Hareketimizin ça¤r›lar›yla birlikte, perspektifleri de moral güç yaratmaktad›r. Yeter ki kalbimiz ve yüre¤imiz biraz da Kürdistani ats›n. Yeter ki Avrupa’n›n o maddiyatç›, bireyci ve bencil zihniyetinden kendimizi biraz ar›nd›ral›m. Yeter ki biraz daha ortaklaflal›m, paylaflal›m. Avrupa halk›m›z›n beynini, yüre¤ini, imkanlar›n› mücadeleye seferber etmesi bu aç›dan mümkündür. Zaten geliflme de bu yönlüdür. Kendi iç s›k›nt›lar›n›, köylü bir toplum olman›n özelliklerinden kaynakl› baz› sorunlar›n› büyük sorunlarm›fl gibi gündemlefltirmek, bu anlamda birbirlerini yormak, y›pratmak, ortak de¤erleri paylaflmamak, bireysel s›k›nt›lar› ulusal sorunlar›n önüne koymak, tam da düflman›n yapmak istediklerini yapmak anlam›na gelir. Kürdistanl›lar›n Kürdistanl› olmaktan da kaynakl› özgürlük ruhuyla, bilinciyle gerçekten ülkemizin da¤lar›yla, ayakta olan halk›yla bütünleflmeleri, ac›lar›n›n da sevinçlerinin de oralara endeksli olmas› gerekti¤ini, böyle olursa gerçekten onurlu bir halk›n bireyi olman›n gereklerinin yerine getirilece¤ini söylemek do¤ru olacakt›r.


SERXWEBÛN Nisan 2008

62 daha büyük çal›flmalar bafllatabilece¤ine ve baflarabilece¤ine de inan›yoruz. Zira geliflmeler de baflka bir flans tan›mamaktad›r. Ya sa¤lam bir iradeyle, yetenekli, süreklilik kazanan ve sonuç alan bir çal›flmayla yürürüz ya da geliflmelerin gerisinde kal›r›z. Bu anlamda daha fazla e¤itim, daha fazla örgütlenme eflittir Avrupa’daki halk›m›z›n istemlerine cevap olma. Böyle tan›mlamak yanl›fl olmayacakt›r.

Avrupa devletlerinin Kürtlerin hayr›na bir politikalar› yoktur Her fleyden önce Avrupa devletlerinin Kürt halk›na karfl› suçlu ve günahkar olduklar›n› söylemeliyiz. Kürt halk›n›n bugün yaflad›¤› ac›lar, “iradesizlik” ve parçalanm›fll›k, iradesizlik demeyelim de, özgürlü¤ünden yoksunluk ve adeta gelece¤inin karart›lmas›ndan Avrupa devletlerinin birincil dereceden sorumlu oldu¤unu biliyoruz. Ayn› Avrupa’n›n bu gün de günahlar›na günah, suçlar›na suç katt›¤›n› söylemek gerekir. Avrupa devletlerinin Kürt halk›n›n hayr›na bir politikalar› olmad›¤› bir gerçektir. Politikalar›n›n politikas›zl›k oldu¤u, olan politikalar›n›n da kendi ç›karlar›n gere¤i Türk sömürgecili¤iyle iflbirl¤i içinde oldu¤u bir gerçektir. Avrupa devletleri bununla da yetinmemifltir. Örne¤in Almanya veya baflka Avrupa devletleri ço¤u zaman Türk devletinden daha fazla Kürt düflmanl›¤›, PKK düflmanl›¤› yapm›fllard›r. Yasalar›n›, kanunlar›n› zorlayarak politik ve ekonomik ç›karlar› gere¤i bunu yapm›fllard›r. Kürt halk› üzerinde uygulanan red ve inkar, utangaçca da olsa ço¤u kez Avrupa taraf›ndan da kabul görmüfltür. Sessiz kalarak bunu onaylam›fllard›r. Aç›kças› PKK flahs›nda Kürt halk›n› reddederek bunu yapm›fllard›r. Daha da önemlisi Kürt halk›n›n, Kürdistanl›lar›n bedenlerini cay›r cay›r atefle vererek, u¤runa nice ölümleri göze alarak ‘Abdullah Öcalan önderimdir’ demelerine ra¤men bunu yapm›fllard›r. Bununla da yetinmeyip, hareketimizin flahs›nda Kürt halk›n›n içine oynam›fllard›r. Bir yerde Türk sömürgecili¤inin yapmak isteyip de yapamad›¤›n› Avrupa yapmaya kalk›flm›flt›r. PKK’nin ç›k›fl›ndan bu yana PKK karfl›t›, PKK alternati-

fi kiflilikler, siyasetler ve alternatifler oluflturma aray›fl›na gayretle giriflmifllerdir. Bunu Avrupa devletlerinin tarihten kazan›lm›fl ama bugün için büyük ölçüde içi boflalt›lm›fl demokratik de¤erleriyle ba¤daflt›rmak mümkün de¤ildir. Ama Avrupa devletleri bunu rahatl›kla kendilerine yak›flt›rmaktad›r. Bir Kürt politikas›n›, Kürt halk›n›n özgürlü¤üne hizmet eden yaklafl›m›n› bir tarafa b›rakal›m, Kürt halk›n›n gelece¤ini karartmaya dönük her türlü sald›r› ve imha do¤rudan ya da dolayl› Avrupa devletlerinden onay görmüfltür. Bu anlamda Avrupa devletleri günahkard›r diyoruz. Halk›m›z›n da s›k s›k Avrupa devletlerinin Kürt politikas› nedir diye çok fazla merak içerisinde olmamas› gerekir. Daha çok halk olarak biz ne kadar ayaktay›z, hareket olarak ne kadar ayaktayiz, Avrupa’n›n bu geri ve öfke uyand›ran politikas›na ne denli etki yapmaktay›z diye kendilerini sorgulamalar› ya da soru sormas› gerekir.

Avrupa kendi Kürt’ünü yaratma politikalar›n› insafs›zca geliflflttirmiflflttir Avrupa’n›n dünyas› ayr›d›r. Kendi bireyini dahi canavarlaflt›rm›fl, ütopyas› olmayan, herfleyi maddiyat olmufl bir Avrupa’dan ne beklenebilir? Ama Avrupa kendi Kürt’ünü yaratman›n politikalar›n› insafs›zca gelifltirmifltir. Politik anlamda söylüyoruz, hareketimizle, dolay›s›yla halk›m›zla adeta kan daval› olmufltur. Mahkemeleri, yasalar› cömertçe uygulam›flt›r. Bu anlamda Avrupa’y› eski Avrupa olarak görmek yanl›flt›r. Söz konusu Kürt halk› olunca, Kürt hareketi olunca iki kez yanl›flt›r. PKK’yi bir düflman güç olarak de¤erlendirmektedir. Kendi ç›karlar› için, ifltah kabartan Türkiye pazar›na biraz daha sahip olmak için bunu yapmaktad›r. Bu anlamda Avrupa kirlidir ve Kürt halk› Avrupa devletlerine ne kadar tepkili olsa yerindedir. Dünyada neredeyse birinci derecede terörist hareket olarak ilan ettikleri PKK, ilginçtir ki bugüne kadar Avrupa devletlerinin ekonomik, siyasi ç›karlar›na dahi yönelmemifltir. Nas›l oluyor da PKK en terörist hareket olarak tan›mlan›yor. Bu an-

lamda, ilkeler, demokratik de¤erler, insan haklar› ve demokrasi ölçüsü kaybolmufltur. Bunlar› söylerken Avrupa’n›n siyasi, kültürel, politik mücadele aç›s›ndan yasalar›n› ve hukukunu görmezden gelerek salt çat›flma üzerine kurulmufl bir yaklafl›mdan bahsetmiyoruz. Fakat halk›m›z›n da meflru haklar›n›, gerekti¤inde her türlü yasal ve hukuksal ölçülerin üstünde tutarak ve bu ölçüleri zorlayarak ne gerekiyorsa yapmas›, do¤ru bir tutum olacakt›r. Avrupa devletleri, kendi politikalar›n› gözden geçirip, Kürt halk›na karfl›, dolay›s›yla PKK’ye karfl› yanl›fll›klar›ndan, düflmanl›klar›ndan vazgeçmesi gerekir. Mazlum bir halk hangi Avrupa devletine zarar vermifltir? Sürüm sürüm süründürülmektedir. E¤er Kürdistan halk›, Kürdistanl›lar, gemilerle, okyanuslar›n, denizlerin k›y›lar›na vurarak can havliyle kendilerini buraya atm›fl ve buralarda periflan olmufllarsa, bunun suç orta¤› ayn› zamanda Avrupad›r. Kendisini bunun d›fl›nda görmesi mümkün de¤ildir. Halk›m›z›n da politik bir halk olmaktan kaynakl› dünyay› do¤ru okumas›, hareketimizi etkileyen ve hareketimizden etkilenen güçlerin durumunu do¤ru anlamas› flüphesiz önemlidir. Bunu daha do¤ru bir siyasi dil, daha sa¤l›kl› bir politik çizgi ve daha sa¤lam bir örgütsel durufl içinde yapmal›d›r. Ancak Avrupa devletlerinden medet ummak, beklenti içinde olmak bir zay›fl›¤›n sonucudur. Avrupa’n›n ne oldu¤u ortadad›r. Avrupa bir suç orta¤›d›r. En iyimser deyimle politikas› olmayan oportünist bir Avrupa’d›r. Kendileri dahi flunu rahatl›kla söyleyebilmektedir. Türkiye’nin demokratikleflmesinin yan› s›ra özellikle Kürt sorununun çözümü konusunda bizim yapabilece¤imiz bir fley yoktur, bu Amerika ile ilgilidir. Yani gücünü ve imkanlar›n›, demokratik de¤erlerini Türk devletinin üzerinde bir bask› olarak, dolay›s›yla sorunun çözümüne dönük olumlu, pozitif yönde de¤erlendirmek yerine edilgen, pasif yaklafl›mlar›yla Türk sömürgecili¤inin politikalar›na onay veren bir duruflun sahibi olmufltur. Bunun d›fl›nda bir tutum sahibi de¤ildir.


Nisan 2008

SERXWEBÛN

Halk neden eski PKK kadrolar›n› ar›yor Avrupa örgütümüzün ya da kadrolar›m›z›n, Avrupa’daki halk›m›z›n istemlerine cevap oldum ya da olduk demeleri mümkün de¤ildir. Her aile, her birey örgütlendi mi ki, yan›nda olduk ya da oluyoruz diyebilelim. Her aile ve her birey, ideolojik, kültürel, siyasi düzeyde yeterince örgütlendirildi mi ki biz ‘evet halk›m›z›n istemlerine yan›t olduk’ diyebilelim. Mücadele, sonsuz ve büyük bir kararl›l›kla henüz devam etmektedir. Halk›m›z›n da bu anlamda her düzeyde e¤itilip örgütlenme ihtiyac› vard›r. Buna muhtaçt›r. Örgütümüzün ve kadrolar›m›z›n bunu gerçeklefltirme görev ve sorumlulu¤u bulunmaktad›r. Dolay›s›yla geliflme diyalekti¤imiz devam etmektedir. Bu anlamda rahata ve rehavete girmek, görevimi yapt›m, çal›flmalar›m› tamamlad›m diye düflünmek sadece kendini aldatmak olur. Elbette halk›m›z›n istemlerine henüz yan›t olabilmifl de¤iliz. Asl›nda halk› ve örgütün kadrolar›n› birbirinden ayr› düflünmemek laz›m. Kadrolar›m›z ne kadar kadro olmuflsa, halk›m›z da o kadar gerçekten özgür bilinçli, örgütlü bir halk olmufl demektir. Bunlar› birbirinden soyutlayarak düflünmek mümkün de¤ildir. fiüphesiz Avrupa’daki halk›m›z›n gerçekli¤i otuz y›l öncesi de¤ildir. Avrupa sisteminden, kültüründen etkilenmedi¤ini söylemek do¤ru bir yaklafl›m olmaz. Hatta öyle ki örgütümüzün ve kadrolar›m›z›n dahi bundan etkilenmedi¤i, Avrupa gerçekli¤inin baz› özelliklerinin bize sirayet etmedi¤ini söylemek yan›lg›d›r. Avrupa’n›n canavar gücüne karfl› manevi de¤erlerimizi, ideolojimizi ve ütopyam›z› korudu¤umuz sürece güçlü olabiliriz.

63 Yoksa burada, bu çark›n içinde ezilmemek, bu girdapta bo¤ulmamak mümkün de¤ildir. fiüphesiz örgütümüz ve kadrolar›m›z bir dönem Avrupa sahas›nda da zorland›. Kadrosuyla, çal›flan›yla. Halk da bundan olumsuz etkilendi. Halen eski PKK kadrolar›n› ar›yoruz diyorlarsa bunun bir anlam› vard›r. Eski PKK’li kadroda bulduklar› nedir? ‹deolojik sa¤laml›kt›r, güçlü ahlaki de¤erlerdir, sayg›de¤er yaflamd›r, tutarl›l›kt›r, dürüstlüktür. Kitle kuyrukçulu¤u, halk dalkavuklu¤u, ya da zay›fl›¤› ve basiretsizli¤i sonucu halka tepeden bakan, bask›c›, reddedici zihniyet ve durufllar bize kaybettirmektedir. Fakat flunu da belirtmek zorunday›z ki; kaybetti¤imiz hususlar ya da halkalar do¤ru çözümlenir, do¤ru sonuçlar ç›kar›l›rsa baflar› gerekçesine de dönüfltürülebilir. fiu anda e¤itimimiz, örgütlenmemiz tümüyle bu yönlüdür demek abart› olmayacakt›r. Buna ra¤men Avrupa’da baz› nitelikli ve daha az say›da bir kadro gücüyle yeterli derinlikten ve çal›flma tarz›ndan uzak da olsa fedakarca kofluflturarak ve çal›flarak bir toparlanma, bir do¤rultu kazanman›n söz konusu oldu¤unu da söyleyebiliriz. Hemen flunu da belirtmek durumunday›z ki, isteksiz, moralsiz ve heyecans›z, dolay›s›yla inançs›z hiçbir fley geliflemez. Sadece PKK hareketinde de¤il, sivil hayatta da herhangi bir çal›flmada da baflar›l› olunamaz. Bu anlamda gerek kadrolar ve örgüt içerisinde, gerekse de halk içinde, sürekli sa¤a sola negatif enerji pompalayan, yak›nan, flikayet eden, olmazlar› çok fazla öne ç›karan, olurlar› görmeyen ya da olura inanmayan zihniyetin asl›nda en karfl› durulmas› gereken zihniyet oldu¤unu, çal›fl›ld›kça, ilkeli olundukça pek çok fleyin de¤iflti¤ini görerek ve inanarak hareket etmek do¤rudur.

Gerek kadrolar ve örgüt içerisinde, gerekse de halk içinde, sürekli sa¤a “G sola negatif enerji pompalayan, yak›nan, flfliikayet eden, olmazlar› çok fazla öne ç›karan, olurlar› görmeyen ya da olur’a inanmayan zihniyetin asl›nda en karflfl›› durulmas› gereken zihniyet oldu¤unu, çal›flfl››ld›kça, ilkeli olundukça pek çok flfleeyin de¤iflfltti¤ini görerek ve inanarak hareket etmek do¤rudur”

E¤itilmeyen Kürt kendisi olmaktan ç›km›fl Kürt’tür Halk›m›z›n Avrupa’da e¤itim sorunlar› vard›r. E¤itilmeyen Kürt, kendisi olmaktan ç›km›fl Kürt’tür. Ne kadar Avrupal›laflt›¤› da bir tarafa ama en az›ndan kendisine ait de¤ildir. Kararl›l›¤› ne olursa olsun yetmezdir. Yönlendirilmeye aç›kt›r. Dolay›s›yla e¤itmek ve örgütlemek, bunun sonsuz ve s›n›rs›z oldu¤unu, sonsuzlu¤u ve s›n›rs›zl›¤› kadar da büyük emek ve çaba gerektirdi¤ini biliyoruz. Bu anlamda görev ve sorumluluklar büyük. Örgütlenmenin her çeflidine ulaflarak, nerede üç kifli, üç aile varsa uygun yöntemle bir araya getirerek enerji ve imkanlar›n› toparlayarak yine örgütlenme, örgütlenme diyoruz. Örgütlenmenin bu muazzam ulafl›lmas› gereken düzeyiyle bulundu¤umuz nokta aras›nda halen önemli bir mesafenin bulundu¤unu söylemek abart› olmayacakt›r. Ancak kararl›l›k ve durufl, ileriye dönük geliflme ve büyümedir. Bu anlamda geçmiflteki yetersizlerimizin afl›larak bundan sonra daha sa¤l›kl› bir yürüyüfl ve daha baflar›l› olman›n gerekçesi haline getirilece¤ine inan›yoruz. Kadrolar›m›z›n da e¤itim, bilinçlenme ve kendilerini gelifltirmeyle bunun baflar›laca¤›n› bilmeleri gerekir. Kendisini e¤itmeyen ve çözmeyen, çözümlemeyen, kendinde özgürlük bilinci ve iradesini gerçeklefltirmeyen, kendi yeteneklerine güvenmeyen, imkanlar ne olursa olsun hak etti¤i karfl›l›¤› veremez. Nitekim yetersiz kadro flahs›nda bunu rahatl›kla görebiliyoruz. ‹mkanlar ve olanaklar oldu¤u halde yetersiz kadro bunu ya kötüye kullan›r ya da bunu görmeyecek kadar geri ve yetersizdir. Kadronun yarat›c›l›¤› ya da kadronun anlam›, örgütün de anlam›, az fleyle çok fley baflarmak, küçük imkanlar› büyütmek, örgütü daha da pekifltirmektir. Halk›m›z›n hareketten yana beklentilerinin bu anlamda yerinde oldu¤unu, elefltiri ve serzenifllerinin de yerinde oldu¤unu söylemek durumunday›z. Ancak kadrolar›n da kendilerine olan güvenle, az bir güçle baz› fleyleri baflarm›fl olman›n verdi¤i moralle bundan sonra


SERXWEBÛN Nisan 2008

64

Kad›n Mücadelesi Ve Feminizm (II) “Kad›n militanl›¤›n›, özgür kad›n kimli¤ini daha özgürce öz ölçüleriyle yeniden tan›mlamak durumunday›z. Bu konuda çok güçlü bir miras›m›z›n oldu¤u, hiçbir kad›n hareketine nasip olmayan bir kad›n direnifl kültürüne sahip oldu¤umuz, çok güçlü yaflam de¤erlerimizin olufltu¤u aç›k. Örgütlülük temellerinin ancak bu iki zemin, yani felsefe ve kad›n militanl›¤› üzerinden boy verebilece¤ini görmek gerekiyor. Kad›n›n kendisini özgürce e¤itebilece¤i, kendisini ortaya ç›karabilece¤i, tart›flabilece¤i, sorunlar›n› aktar›p özgün çözümler üretebilece¤i özgür yaflam alanlar›n›n, komünlerinin yarat›lmas› en büyük örgütlülük olmaktad›r”

Kiflfliilik kendi kökenleri ve soy damarlar› üzerinden geliflfliir Kad›n mücadelesi ve Feminizmi tart›flmaya devam ediyoruz. Bunun özellikle Kad›n Özgürlük Hareketinin do¤ru bir tarih felsefesine ve tarihsel temellere kavuflturulmas› aç›s›ndan önemli oldu¤u ortada. Ayn› zamanda 30 y›la varan özgün tecrübenin ve ulafl›lan sonuçlar›n evrensel kad›n mücadele çabalar›yla bütünlefltirilmesi aç›s›ndan da bunun gerekli oldu¤u anlafl›l›r. Kad›n özgürlük hareketinin kendi kökenleri üzerine oturtulmas›, kendi öz kimli¤ine, öz durufluna ve öz dayanaklar›na ulaflmas› sadece hareket aç›s›ndan de¤il, kad›nl›k tan›mlar›n›n özgür kad›n kimli¤inde netlefltirilmesi aç›s›ndan da gereklidir. Tarihsel kökenlerini ve tarihsel geliflimini ortaya ç›karamam›fl kad›n özgürlük hareketi bilinç ve duygu parçalanmas›n› ve köksüzlü¤ü yaflamaktan kendisini kurtaramayacakt›r. Egemenlikli ataerkil, s›n›fl› ve tektanr›l› zihniyetin kurulu sistemi karfl›s›ndaki kad›n›n güçsüzlü¤ünün ve donan›ms›zl›¤›n›n belki de en trajik yönü, tarihsel kökenleriyle güçlü bir ba¤› kuramamas›, s›rt›n› tarihten günümüze kadar gelen bir kad›n tarih durufluna dayand›ramamas›d›r. Tarihteki kesintiler ve kopukluklar, ayn› zamanda kad›n bilincindeki ve kiflili¤indeki kopukluklard›r. Kiflili¤in en önemli boyutu kökenleri tarihin derinliklerine kadar uzanan soy damarlar› olmaktad›r. Bir ne-

vi manevi genler olmaktad›r. Diyasporan›n bu kadar kiflilikte solmay›, parçal›l›¤› ve güçsüzlü¤ü yaratmas› bofluna de¤ildir. Yeniden öz topraklara ulaflmak, kayna¤a dönüfl yapmak, orada köklerini salmak ve yeflermek birçok dine, mitolojiye ve edebiyata konu olmufltur. Bu bofluna de¤ildir. Bu metafor üzerinden toplumsall›k oluflturulmufltur. Kad›n gerçekli¤indeki ezik durufl, güçsüzlük hissi, hatta hakim gerçeklik karfl›s›nda yaflad›¤› teslimiyetin önemli bir sebebi, tarih duygusunun ve felsefesinin güçlü geliflmemifl olmas›ndand›r. Bunun salt “kad›n da atefli bulmufltur”, ya da “do¤al toplum kad›n yarat›m›d›r” demekle afl›lamad›¤› kesin. Kad›n tarihi yaz›m›n›n tarihin flu veya bu aflamas›nda öne ç›kan kad›n kifliliklerin dizilifli ile olamayaca¤› da.

Feminizme getirilebilecek en büyük elefltirilerden birisi kendi tarihsel kökenlerine uzanamamas›, geliflimini ve gerçekli¤ini bu kökler üzerine oturtamamas›d›r. Hakim yaz›l› tarih içerisinde tarihe ismini yazd›rm›fl kad›n kiflilikleri aramak ve kad›n tarihini bunun üzerine bina etmek, egemen tarih anlay›fl›n›n soldan tamamlanmas› olmaktad›r. Kad›n tarihi yaz›m›na yönelimde maalesef bunu aflabilmifl de¤il feminist hareket.

Do¤ru kad›n tarihi ancak yaflflaanarak hissedilerek yaz›labilir Ortak kad›n de¤erlerine ulaflmak, bunlar› tarihten al›p getirmek ve bu tarihe bir ak›fl sa¤latabilecek örgüyü kurmak gerekiyor. Hiçbir kad›n hareketi öylesine, tarihsellikten kopuk,


Nisan 2008

SERXWEBÛN

kendi güncelli¤i ve kendi etki sahas› içerisinde ele al›n›p de¤erlendirilemez. Hele hele “kapitalist burjuva devrimiyle birlikte geliflti” gibi kad›n eksenli direnifli de burjuvaziye hediye ederek yaklaflmak, öyle birden mantar gibi yerden boy verdi demek de do¤ru bir yaklafl›m olamaz. “fiöyle liberaldi, devrimci niteli¤i yoktu”, “sadece eflitli¤i hedefliyordu” gibi çok yüzeysel, ço¤unlukla egemenlikli önyarg›larla ele al›namayaca¤› da ortada. Do¤ru kad›n tarihi ancak yaflanarak, onun bütün duygular›, zorluklar› hissedilerek, duyumsanarak yaz›labilir.

Tarihin ilk ve en büyük karflfl›› devrimi kad›na karflfl›› yap›lm›flfltt›r Bir kad›n için çok rahat ortaya at›labilecek ve kad›n›n belki de en çok ürktü¤ü suçlama nedir? ‘Ahlak› bozmak’t›r. ‘fieytan’, ‘fahifle’ gibi imgelerin bilinçalt› çarp›tmas›n›n ve bu çarp›tman›n yaratt›¤› utanc›n, suçlulu¤un kad›n bilincinde ve duygusunda k›r›lmas›n› adeta do¤ufl sonras› ilk 盤l›k gibi görmek gerekir. Yani ‘ahlak’s›zl›k kad›n için adeta ölüm gibi bir fleydir. Kad›n daha namus cinayetine u¤ramadan, recm edilmeden önce kendisi kendisini zaten öldürmüfltür. Yaflayamayaca¤›n›n fark›ndad›r. Olympe de Gouges bu utanç verici suçlamayla “toplum ahlak›n› yok sayd›¤›, ahlaks›zl›k yapt›¤›” iddias›yla giyotine giderken bile, “giyotine gitme hakk›m varsa, siyaset kürsüsüne ç›kma hakk›m da olmal›” diyordu. Burada nas›l bir çemberin k›r›ld›¤›n› hissetmezsek, böylesi bir ç›k›flta k›r›lan›n binlerce y›ll›k korku ve bilinçalt›nda sökülmesi çok güç yarg›lar›n oldu¤unu görmezsek, onun yaz›m›na hiç yönelmemeliyiz. Veya biraz yürütme, analiz etme, biraz örgütleyebilme gücüne ulaflm›fl kad›n› erkek nas›l de¤erlendiriyor örne¤in? Ne tür duygular› yafl›yor onun karfl›s›nda? Kad›n nas›l de¤erlendiriyor? Biraz sesli gülen, sesli konuflan kad›ndan, ya da biraz rahat, kendine güvenli hareket eden, duygular›n›-düflüncelerini derli toplu, sistemli ortaya koyan kad›ndan erkek neden rahats›z oluyor? Ka-

65 “Bir toplumsal yaflam ve kültür olarak kad›n mücadelesinin geliflim seyri nas›l olmufltur? Tarih içerisinde kad›n özgürlük e¤ilimi nas›l, hangi yollar› izleyerek geldi? K›sacas› tarihsel örgüyü ve evrensel kad›n de¤erlerini, ilkelerini oluflturmak, kapsaml› ve derinlikli bir felsefik yaklafl›m› gerekli k›lmaktad›r” d›n neden rahats›z oluyor? Ezik duran kad›nla erkek neden daha rahat iliflkileniyor? Biz kad›nlar ve erkekler olarak kafam›zdaki erkeklik ve hele de kad›nl›k imgeleri y›k›lmad›kça tarihi ne duyumsayabilir, ne de yazabiliriz. Örne¤in tarihteki kimi ana-kad›n kültünün devam› olarak geliflen kimi tarikatlaflmalardaki ritüelleri hangi ahlaka vuraca¤›z? Buradaki özgürlük anlay›fl›n› hangi ahlakla de¤erlendirece¤iz? Bir tarihsel örgü içerisine oturtuldu¤u oranda kazan›mlar ortak kad›n de¤erlerine dönüflebilecektir. Biz kad›nl›¤› sadece do¤al toplumla s›n›rland›ramay›z, ama ondan kopuk da ele alamay›z. En az›ndan bütünlüklü, tarihsel zincirleri koparmadan bir bak›fl aç›s›na ulaflmak, geçmiflten bugüne kimi köprüleri kurmak önemli. Tarihin ilk ve en büyük karfl› devrimine yol veren neydi, sonuçlar› ana hatlar›yla neydi? Bu kadar s›n›fsal, ulusal, cinsler aras› yabanc›laflmay› ve uçurumlar› yaratan neydi? Güç ve güçsüzlük kad›nl›k için nedir? Güç karfl›s›nda kad›n duruflu ne olmufltur? Bir toplumsal yaflam ve kültür olarak kad›n mücadelesinin geliflim seyri nas›l olmufltur? Tarih içerisinde kad›n özgürlük e¤ilimi nas›l, hangi yollar› izleyerek geldi? K›sacas› tarihsel örgüyü oluflturmak ve evrensel kad›n de¤erlerini, ilkelerini oluflturmak, kapsaml› ve derinlikli bir felsefik yaklafl›m› gerekli k›lmaktad›r, ama bu olmadan da

befl bin y›ll›k egemenlik-kölelik ikilemini aflmak mümkün görünmemektedir. Sadece do¤al toplum ana kad›n özellikleriyle veya sadece s›n›fl› toplumun kad›n özellikleriyle bu sa¤lanamaz. ‹kisinin özgür bilinçli kad›n kiflili¤ini oluflturmak böylesi bir tarih anlay›fl› ve yaklafl›m›yla mümkündür. Tarih içerisinde bunun zeminleri, pratikleri ve kavramlar› oluflmufltur. Bunda dünya kad›n hareketinin geliflimini ve kazan›mlar›n› iyi de¤erlendirmek ve kökleriyle birlikte ele almak önemli olmaktad›r. Vurgulanmak istenen özcesi budur.

Kad›nl›-erkekli çok derinlikli felsefe tart›flflm malar›na ihtiyaç var Di¤er bir tart›flma konusu kad›nl›k ve erkeklik olgular›d›r.Toplumsal Cinsiyetçili¤i tart›fl›yoruz. Tart›flt›kça bir buzda¤›n›n sadece tepelerinde seyretti¤imizi daha iyi anl›yoruz. Bir fleyler karfl›m›zda ve içimizde eriyor, eski ihtiflam› ve kurulu düzeni dökülüyor. Eski erkeklik ve kad›nl›k imgeleri ve ikisinin üzerine infla edilen dünyan›n direkleri iyiden iyiye sars›l›yor. Bu sars›lman›n boyutlar›n› ve bizi en derinden ilgilendiren, bilinçaltlar›na, duygulara kadar uzanan fliddetini ve derinli¤ini anlamakta zorlan›yoruz. Y›k›lan yönleri güçsüzleflme gibi alg›l›yor, bazen onlara daha çok sar›l›yor, ya da tersinden bir koy verme ve adeta düflünceden kopuk bir yaflay›fla terk ediyoruz kendimizi. Bunun ideolojik yaklafl›mla ba¤lar› vard›r. Daha derinlikli ve güçlü tan›mlara ihtiyaç duyuyoruz. Bu konudaki köleli¤in derinli¤ine indikçe, özgürlü¤ün tan›m›n› da o oranda güçlü yapabiliyoruz. Çok derinlikli felsefe tart›flmalar›na ihtiyaç var. Kad›nl›-erkekli felsefe tart›flmalar›na. Sorunu kesinlikle salt hak-haks›zl›k, eflitlik-eflitsizlik veya salt cinsiyetçilik biçiminde ele alamayaca¤›m›z ortaya ç›k›yor. Erke¤i ya da kad›n› sorgulad›kça iktidar çemberinin ne kadar köklü bir flekilde kuruldu¤u daha net anlafl›l›yor. Merkezinde kad›ns›z-erkeksiz yaflam›n yer ald›¤› ve


SERXWEBÛN Nisan 2008

66 tamamen ölümle-hiçlikle özdefllefltirilen insan varl›¤›n› yutan bir karadelik. Çemberin d›fl›na do¤ru ç›kt›kça teslimiyetle tan›mlanabilecek, erkeklikad›nl›, teslimiyetin s›n›rlar›nda seyreden bir yaflamd›r bu. Teslimiyetin erkek-kad›n iliflkisindeki her türlü biçimleri av-avc› oyunlar›nda adeta tiyatrolaflt›r›lm›fl, naz-cilve, sald›rganl›k-erkeksilik-kad›ns›l›k gösterilerinde davran›fl kal›plar›na sokulmufl. ‘Onsuz’ yaflan›lamayaca¤›na ‘muhtaç’ olundu¤una dair sözler. Bu teslimiyet yaflam›n›n s›n›rlar›na çarpt›kça, s›n›rlar gerçek anlamda zorland›kça, ona karfl› direnç büyüdükçe özgürlük e¤ilimi geliflti¤i oranda sistemin d›fl›na ç›kma tehlikesiyle beliren, yeniden merkezine yani ölüme do¤ru bir dönüflün oldu¤u bir çember. Ölüm ve teslimiyetin en kaba biçimlerinden en ince biçimlerine kadar gidiflli-geliflli yafland›¤› bir iktidar çemberi. Kendisini her an insan duygu ve bilinç dünyas›nda yenileyen ve üreten bir çember. Ç›kmak çok güçlü bir felsefik ve iradeli duruflu gerektiriyor. Üzerinde kocaman bir ‘yaflam felsefesinin’ ve toplumsal kültürün kuruldu¤u bu çemberi özünde bir ‘ölüm felsefesi ya da çemberi’ olarak tan›mlamak daha do¤rudur. fiöyle de diyebiliriz; kad›n ve erkek asl›nda beflikteyken bu felsefeyle büyür. Bir din gibi. ‘Cennete ermek’ bir olmakt›r. Erke¤in de, kad›n›n da kendi bafl›na özgür bir varl›¤› ve tan›m› yoktur. Gerçek ‘tamamlanma’ karfl› cinsledir, onsuz yaflam veya cins tan›m› ‘yar›m’d›r adeta. ‹ki cins bir bütün de¤ildir; ancak ikisi birlikte ‘bir’dir. Dolay›s›yla her bir cinsin temel ere¤i kendi yar›ml›¤›n› karfl› cinsle tamamlamad›r. ‘Bir’ haline gelmedir ki bu ço¤unlukla cinsellikle tan›mlan›yor. Zaten biri beden, tarla, di¤eri ruhak›l ve sürendir. Bedensiz ruhta, ruhsuz bedende yaflam olamaz. Orada sonsuz bir hiçlik duygusu vard›r.

Cinselli¤e yüklenen anlam varl›kyokluk gibi bir durum adeta. Burada çok derin ve köklü bir bilinç ve duygu çarp›tmas› var.

‹ki yar›m dünya bir dünya etmez Yoksa erkek-kad›n elbette bir bütündür. Yani birbirini tamamlayan yanlar› vard›r, ama her birinin kendi bafl›na özgür bir tan›m› ve varl›¤› vard›r. ‹ki varl›¤›n veya olgunun bir araya gelifli dünyalar yaratabilir, yaflam› kurabilir. Ama bunun için, ortada her bir taraf›n kendisinde kurulmufl, yarat›lm›fl dünyas› vard›r. Hiç yoktan bir fley yarat›lmaz. Nas›l ki, iki yanl›fl bir do¤ru etmezse, iki olmayan, yarat›lmam›fl dünyalar›n birleflmesi de bir dünya etmez. Ayn› flekilde iki yar›m dünya bir dünya etmez. Sorunun ana kayna¤› ve çarp›tmas› da burada zaten. Kendinde hiçli¤i-ölümü yaflayan›n birlik içerisinde anlam bulmas› mümkün görünmüyor. Ama varl›k sorunlar›n›n hepsi karfl› cinse yöneltilmifl, varl›k kazanmak karfl› cinsin nesneleflmesini zorunlu k›lmaktad›r adeta. Karfl› cinsim benim ancak ‘yar›ml›¤›m›’ ‘tamamlayan’ olabilir. Karfl› cinste bireyin arad›¤› kendisidir asl›nda. Bu bir anlamda ölümcül bir ba¤›ml›l›kt›r. ‹çinde ‘ölümcül bir dualizmi’ bar›nd›ran bir yaflam felsefe-

sinin kökenidir. Birey-toplum karfl›tlaflmas›n›n belki de en incelikli halidir bu. Toplumsal bir iliflki ve olgu olarak ele al›nmas› gereken cinsler aras› iliflki, bu haliyle bireycili¤in en ilkel, ben-merkezci ve ikinci do¤ay›, yani toplumsall›¤› inceden inceye kemiren bir olgu haline gelmektedir. Sadece bu da de¤il, yeni s›n›fl› ve iktidarc› yap›lanma ve toplum kuruluflunun da ana halkas› konumuna gelmektedir. Her birinin karfl›dakini çok ‘özel’ bir biçimde mülklefltirmesi veya karfl›dakinin ‘özel’ mal› olmas› ‘dünya evine’ girifl olarak de¤erlendiriliyor. Burada s›n›fl›-iktidarc›l›¤›n, ataerkilli¤in ve tek tanr›l›l›¤›n temel parametreleri adeta kad›n-erkek iliflki halkas›n›n tamamlanmas›nda bulufluyor. Her erke¤e özel bir kad›n ve her kad›na bir sahip; dünyan›n direkleri böyle kuruldukça, sistem kendisini her cepheden yeniden üretebiliyor. Ne kadar çok kad›na sahipsen, o kadar ‘sensin’ ‘vars›n’ ‘farkl›s›n’ ve teksin. ‹ktidar›n belki de zihniyetteki en yo¤unlaflm›fl, doyurulamayan bir benlikte somutlaflm›fl hali. Sen yoksan kad›n da zaten yok, o da birlikte mezara gömülür, yak›l›r. Çünkü o da ancak sende varl›k ve anlam buluyor. Ne kadar çok kad›n mezarda birlikte gömülüyorsa, bu gücünün ve varl›¤›n›n o kadar tarihe geçen göstergesidir. Onun için ülkeler fethedildi¤inde ilk elden kad›n zapt edilir. Çünkü o, düflman›n kendisini var etti¤i, yaflatt›¤› zemindir. Kad›n›n kölelefltirilmesinin toplumsal nedenleri vard›r derken, biraz da bu kastediliyor.

Kad›nl›k ve erkeklik kültürel-toplumsal kurgulard›r Kad›nl›k veya erkeklik her ikisi de kültürel-toplumsal kurgulard›r. Kad›nl›¤›n nas›l, erkekli¤in nas›l, hangi de¤erler ve amaçlarla kuruldu¤u flimdi çok daha görünür bir hale gelmifltir. Nas›l ki, devlet ve devletçilik bütün ç›plakl›¤›yla sorgulan›r hale gele-


Nisan 2008

SERXWEBÛN

rek, tam bir tahakküm arac› olarak ortaya ç›k›yor, toplumlar› devletlerin yapmad›¤›, asl›nda toplumlar›n devletsiz yaflayabilece¤i, kendi kendisini kurabilece¤i tart›fl›l›yorsa, ayn› biçimde giderek toplumsal cinsiyet olgular› da tart›fl›l›yor. S›n›fl› uygarl›¤›n kuruluflundaki üçlünün iç içe geçen, birbirini koflullayan örgüsü flimdi daha aç›k görülüyor. S›n›fl› uygarl›¤›n befl bin y›ll›k ayakta kal›fl›n›n belki de kilit noktas› bu örgü olmaktad›r. Hiç bir aya¤› tek bafl›na bu kadar uzun varl›k gösteremezdi; örgü çözüldükçe her birinde dökülüfl h›zlanmaktad›r. S›n›fl› iktidarc›-tek tanr›l› dinler ve ataerkilli¤in çok s›k› örgüsünde baflta dinin, sonra devletin, ulus-devletçili¤in ya da iflte milliyetçili¤in ve flimdi giderek cinsiyetçili¤in çözülmesi yaflanmaktad›r. Özünde bir zihniyet dökülmesidir, onun da¤›l›fl›d›r bu. Bir dü¤meye basarak bütün insanl›¤› yok edecek denli büyüyen ve canavarlaflan devletler, insanl›¤› her türlü maneviyattan koparan ve özgürlefltirmeyen, iradesizlefltiren, do¤ay› d›fllayan bilim veya ideolojiler ve son olarak da do¤ay›, evreni, çeflitlili¤i, farkl›l›klar› ve benzerlikleri -baflta da insan do¤as›n›- tahrip eden, insan› tam bir tüketim makinesine dönüfltüren, tan›nmaz hale getiren ataerkil zihniyet ve iktidar. K›sacas› al›fl›k oldu¤umuz dünya çok h›zl› bir çözülüfl ve çöküfl sürecine girmifl durumdad›r. Ekolojinin bu kadar tahrip oluflu, toplumsal dokular›n bu kadar tahrip edilifli, cinsiyet do¤as›n›n bu kadar tahrip edilifli hepsi çok paralel seyretmektedir. Bunun belki de en tahripkar olan› cinsiyet iliflkileri, kimlikleri ve do¤as› üzerindeki olmaktad›r.

Do¤ada iki cins benzerlik ve farklar› ile bir diyalekti¤i oluflfltturuyorlar Kayna¤›n› toplumsal cinsiyetçilikten alan rol tan›mlar› ve bu tan›mlar üzerinde flekillenmifl olan cins imgelerinin özgürlük saflar›na yans›malar›, bunlar›n k›r›lmas› ideolojik mücadelenin belki de en derin yönlerini oluflturmaktad›r. Ama bir de en hassas yönlerini. Do¤ru bir perspektife

67 ve yönteme oturtulmad›¤›nda, tekrar tekrar egemenlik-kölelik ikileminin adeta kesintisiz üretimini sa¤layan, an an bilinçte ve duygulardaki fetih ve iflgalin de zemini gibidir. Bafll› bafl›na bir iktidar ve özgürlük alan›d›r. Yerli yerine oturmufl, kendisini neredeyse her anda ve her koflula, ayr›nt›ya uyarlama, üretme kabiliyetinde olan bir iktidar sahas›d›r. Tan›m›n kendisi zaten kesin s›n›rlar çizmekte, araya uzak afl›lmaz mesafeler koymakta, alanlar belirlemekte ve ‘bu benim’ demektedir. S›n›rlar›n keskinli¤i fiziki, ruhi ve davran›flsal olarak kutuplaflmay›, çok derin bir çatla¤›, ama ayn› zamanda birbirine çok derinde seyreden bir ba¤›ml›l›¤› bar›nd›ran bir ikilili¤i do¤urmaktad›r. Oysa kad›n-erkek tan›mlar›n› oluflumdaki yak›nl›¤a çekmek gerekiyor. Do¤ada iki cins bu kadar birbirine uzak ve yabanc› de¤ildir, benzerlikleri ve farkl›l›klar›yla bir diyalekti¤i oluflturuyorlar.

Aflfl››r› erkeksi ve aflfl››r› kad›ns›l›k bir model halinde bize sunuluyor Ama bak›n Özel-kamusal alanlar, duygu-ak›l, ya da baflka ikilemler hep kad›n-erkek tan›mlamalar› üzerinden yap›lmaktad›r. Birbirinden kopamayan ama asla bir araya da gelemeyen, kimlik oluflumunda birbirine ihtiyaç duyan birbirinde varl›k bulan, ama arada uçurumlar bulunan, sa¤›rlar, lallar ve körlerin, ak›ls›z ve duygusuzlar›n diyalogu gibi bir ikilem. Parçalanma sadece cinsler aras› de¤ildir, her bir kimli¤in kendisinde derin çatlaklar oluflturmufl rol tan›mlamalar›. Bu kadar birbirine te¤et geçen, asl›nda hiç birbirine dokunmayan, hiç buluflmayan ama diz dize, göz göze, el ele olan zorunlu bir birliktelik. Bu kadar birbirinin ve birbirine göre olacaks›n, ama bu kadar da birbirinden uzak olacaks›n. Birbirinin gerçekli¤ine, do¤as›na ve dünyas›na bu kadar yabanc› olacaks›n. ‹lginç bir ikilem. Gece ve gündüz, ayd›nl›k ve karanl›k, so¤uk ve s›cak kadar birbirinde varl›k bulan, iç içe geçen, birbirinde anlam bulan gerçek-

“Kad›n-erkek, Adem ve Havva’dan beri hep kand›rma, yan›ltma, inkar ve teslimiyet üzerine kurulmufl bir iliflki sistemati¤inin parçalar› ola gelmifltir. Kimin kimi kand›rd›¤›, kimin kimi ve neyi inkar etti¤i, kimin karfl›s›ndakinde kimi yaflad›¤› belli olmayan çok krizli bir iliflki velhas›l...” lik kadar birbirine yak›n iliflki ve çeliflki, farkl›l›k ve benzerlik arz eden gerçekli¤in iki yönünü temsil etseler de, kad›n-erkek, Adem ve Havva’dan beri hep kand›rma, yan›ltma, inkar ve teslimiyet üzerine kurulmufl bir iliflki sistemati¤inin parçalar› ola gelmifltir. Kimin kimi kand›rd›¤›, kimin kimi ve neyi inkar etti¤i, kimin karfl›s›ndakinde kimi yaflad›¤› belli olmayan çok krizli bir iliflki velhas›l. Çarflaf alt›na da al›nsa, saklan›p, ay›plansa da veya günah da say›lsa, piyasalarda, vitrinlerde sunuma da ç›kar›lsa, erke¤in adeta onsuz yapamad›¤›, kad›n›n ise bütün öfke, nefret ve teslimiyet duygular›na ra¤men onsuz yapamad›¤› bir iliflki sistemati¤i. S›n›fl›, ataerkil sistemin bu iliflkiyi getirdi¤i nokta çok çirkin. Ahlak, onur, vicdan, sayg› ve sevgi gibi toplumsal insani de¤erlerin dibe vurdu¤u, iliflkinin tüketim, ç›lg›nca ve çirkin bir yeme yutma ve nesnellefltirme üzerine kuruldu¤u, ne için bir araya geldi¤ini bilmeyen, bir araya gelifllerin dünyalar, ortak de¤erler yaratmad›¤›, her fleyi tüketti¤i bir saha. Tam bir piyasa. Tam bir sapk›nl›k; tam da Almanya’daki kurbanlar›n›n r›zas›yla, hatta arzusuyla bedenlerini baltayla parçalay›p, buzdolab›nda saklayan, her gün bir parças›n› al›p k›zart›p yiyen yamyam adama m›, yoksa kurbana m› ac›mal› gibi bir durum? Cinsellik davran›fllar› tüketimi insani olmayan boyutlara tafl›rm›flt›r.


SERXWEBÛN Nisan 2008

68 Filmler, reklamlar, bütün sanal dünya böyle kad›n ve erkek tiplemeleri yarat›yor. Cinsellik bütün yaflamla iliflkilerini kesiyor, ne için bu kadar fahifl bir cinsellik? Sadece seyrediyoruz, sadece bak›yoruz. Belki biraz da flaflk›n›z. Afl›r› erkeksi ve afl›r› kad›ns›l›k tam bir model halinde bize sunuluyor. Bir türlü doyurulamayan, tükettikçe daha da oburlaflan, bütün do¤all›¤›n› yitiren iliflkiler ve benlikler. Bu kadar iliflkilerde fahifl biçimlerin geliflmesinin sebepleri, afl›r› büyümüfl olan benli¤in doyurulamayan iktidar h›rs› ve afl›r› mülkiyetçili¤idir. Bunun son kertede devletçilik, milliyetçilik, hanedanc›l›kla ba¤lar›n›n daha iyi kurulmas› gerekti¤i ortada. Bu ba¤›n daha derinlikli kurulmas› gerekiyor. Dünyam›zdaki obezite hastal›¤›ndan, oburluktan ölenlerin say›s› açl›ktan ölen insan say›s›n› aflaca¤› ve daha tehlikeli oldu¤u söyleniyor. Ama kimse bunu afl›r› büyümüfl, kendi özünü yiyen, her türlü sevgi ba¤lar›ndan kopmufl bir benlikle ba¤lar›n› kurmuyor. Bunun toplumsall›ktan kopuflla ba¤lar› çok aç›k olmas›na ra¤men, hiçbir sosyal-bilimci, psikolog bu ba¤› kurmuyor.

‹ki cins iliflflkkilerinde ahlak ve esteti¤in iyi çözümlenmesi gerekir Bütün bunlar karfl›s›nda bizim yapabildi¤imiz ancak sorunu dondurmak veya kimi örgütsel tedbirlerle götürmek oluyor. Fakat yaflanan çözü-

lüflün içimize yans›malar› az de¤ildir. Ya tam bir sevgisizlik, ya da toplumsall›ktan kopar›lm›fl fahifl bir iliflki anlay›fl›. Bunun ideolojikleflme ile ba¤lar› çok aç›k. ‹çimizdeki sorunlu kal›fllar›n alt›n› kazal›m, alt›nda kesinlikle bu konudaki özgürleflme gere¤inde kendisini ikna edememifl, ideolojikleflememifl, anlam gücü, yaflam perspektifi, güzellik perspektifi olmayan kiflilik ç›kmaktad›r. Önderlik, bu iliflkiyi getirdi¤i aflamay› ‘flört’ aflamas› olarak tan›ml›yordu. Flört, yani çiçeklenme, bir tan›flma, tan›ma süreci. Ard›ndan Önderlik, Kad›n Özgürlük ‹deolojisiyle kad›n-erkek tan›mlar›nda ve iliflki anlay›fl›nda ilkeleri ortaya koydu. Bafl›ndan beri bu iliflkiyle birlikte egemenlik-kölelik tan›mlar›n› paralel iflledi, çözümledi. Erke¤i Öldürmek ve Kopufl Teorisi bu konuda önemli bir aflama olarak ortaya ç›kmaktad›r. Özünde içimizdeki iktidar hastal›klar›n geliflimine karfl›, ataerkil egemen ve köleci geleneksel yaklafl›mlara karfl› büyük bir ideolojik hamleydi. Kad›n özgürleflmesi konusunda Önderli¤in yürüttü¤ü bütün mücadeleler ayn› zamanda içimizdeki devletçi, iktidarc› yaklafl›mlara ve bunu tersinden besleyen teslimiyetçi, köleci, iflbirlikçi yaklafl›mlara karfl› bir mücadeleydi. Bu her fleyden önce afl›r› erkeksi, ya da afl›r› kad›ns› yap›lanmalar›n k›r›lmas› anlam›na da geliyordu. Ortak çal›flma, ortak duygular ve bilinçlerin yarat›lmas›, komünün ortak ruhta ve

üretimde yakalanmas›, tan›ma, tan›flma, ard›ndan de¤ifltirme, dönüfltürme, buluflman›n zeminlerini yaratma, komplekslerinden, afl›r› duygusall›ktan, güdüsellikten ar›nd›rma, kaba retçili¤in veya tersinden bir teslimiyetin afl›lmas›, ideolojik, felsefik, siyasal, toplumsal ortak üretim ve geliflim bu ideolojik zemin üzerinden geliflebilirdi. Bu afl›r› erkeksilikten ve afl›r› kad›ns›l›ktan da kopuflun bir gereklili¤i olarak ortaya ç›kmaktad›r. Ahlak ve esteti¤in bu konuda iyi çözümlenmesi gerekiyor.

Felsefesiz insan çirkin insand›r kabad›r oburdur Estetik, anlam›n d›flavurumunu yaratma gücüdür bir yerde. Yaflam duyargalar›n›n, duyarl›l›¤›n›n, sevgi ölçülerinin geliflmesidir. Kendi cinsinin de¤erlenmesi, de¤er kazanmas›, kendini sevme, yaflam anlam›n›n kendinde yarat›lmas› erkek için de, kad›n için de gereklidir. Düflünce güzelli¤ini, erkek güzelli¤ini ve kad›n güzelli¤ini ortaya ç›karmakt›r. Çekici, güzel insan ahlak›n› yaratmak. Felsefeyle yaflamakt›r bir yerde. Felsefesiz insan çirkin insand›r, kabad›r, oburdur. Bunun tersi, ruhunu hep yenileyen, düflünen, felsefe sahibi insan olmakt›r. Kendine anlam vermeyenin, kendi ruhunu beslemesi, ruhunu ortaklaflt›rmas›, yenilemesi düflünülemez. Bunun toplumsall›kla ilgisi, afl›r› bireysellefltirilmifl, toplumsall›ktan kopar›lm›fl iliflki anlay›fl›n›n, mülkiyetçili¤in afl›lmas›, karfl›l›kl› özgür kiflilik gelifliminin gözetilmesi, yak›nl›kuzakl›k tan›mlar›n›n do¤ru yap›lmas›, yüksek anlam ve tatmin anlay›fl›n›n gelifltirilmesi, cinsel onur, sosyal onur, yüksek ahlak›n gelifltirilmesi anlam›nda bir ideolojikleflme oldu¤u ortada. Yaflam›n bütün kabal›¤›ndan, her türlü estetikten yoksunlu¤undan ar›nd›r›lmas›, estetize edilmesi, yaflama sayg› ve de¤erin yükseltilmesi, ayr›nt›larda yaflam kuruculu¤u, inceli¤in, duygularda ve sezgilerde bir güzellik, iyilik formunun yakalanmas›d›r. Sevginin onurlu, ilkeli, estetik, yaflam› güzellefltiren, yaflama, müca-


Nisan 2008

SERXWEBÛN

69

deleye çeken biçimlerini bulmak zorunday›z. ‹fli en uçtan sadece cinsellik üzerinden ele al›fl, bizi toplumsall›ktan kopar›yor. Tatminsiz, anlam yaratamayan, yürütme gücünü kendisinde bulamayan yaklafl›mlar daha derinlikli çözümlenmek durumundad›r. Tam bir erkek ve kad›n çözümlemesi, özelefltiri ve elefltiri hareketidir.

Yaflflaanan sorunlar›n ideolojik yetersizlikle ba¤lar› iyi kurulmal› Bu noktada içimizdeki kad›n›n duygu ve bilinçteki boflluklar› önemli bir handikap olarak ortaya ç›kmaktad›r. Erkeksiz özgür kimlik kazanma, toplumsall›¤a girifl, özgür kat›l›m, cins bilinci ve sevgisini, kendi yaflam gücünü ortaya ç›karma, be¤eni ölçülerini ve ilkelerini oluflturma gibi konularda yaflad›¤› boflluklar kad›n› daha fazla egemen erke¤in iktidar zeminine itmekte, teslimiyete sürüklemektedir. Ayn› zamanda erke¤in kendisini tan›mamas›, kad›n üzerindeki egemenli¤inin k›r›l›fl›n› tersinden derinleflen bir erkeksilik, ezicilik ve kendine ba¤lama aray›fl›yla bir benlik sorunu ile karfl›lamas›na sürüklemektedir. Tüm bunlar›n her iki aç›dan da ideolojikleflmede yaflanan zay›fl›kla ba¤lar›n›n iyi kurulmas› gerekti¤i ortadad›r. Yoksa hemen ilk bak›flta kendisini erke¤in kuca¤›na atan, kendisini ideolojik-siyasal düzeyde gelifltirmeyen, ilgi oluflturmayan, ama o haliyle de kendinde hak bulan kad›n, ya da ilk bak›flta hemen kad›na mülkü gibi yaklaflan, en geri, en kaba ve her türlü estetikten yoksun erke¤in bile yan› bafl›ndaki kad›n yoldafllar›na kendi mal› gibi bakmas›, kendisini gelifltirme, de¤ifltirme ihtiyac›n› bile hiç duymadan kad›na kaba-saba ve mülkiyetçi yaklafl›mla kad›ndan ilgi beklemesi gibi durumlar sanki normalmifl gibi, sanki böyle yaflan›l›rm›fl gibi, böyle toplum kurulabilirmifl gibi yaklafl›mlar iflin do¤al bir sonucu olmaktad›r. Ve biz bunu yafl›yoruz. Bu flu demektir; “ideolojik mücadeleyi donduruyoruz. ‹deolojiye gerek yoktur. Biz böyle de yaflar›z, böyle de sevebiliriz.” Bunun ne kadar

tehlikeli bir yaklafl›m oldu¤unu ve özünde bizim yeni paradigmaya yaklafl›m›m›z›n da bir ölçütünü verdi¤ini görmek gerekiyor. Bu ba¤ yeterince kurulam›yor veya kurulmak istenmiyor. Sözün, duygunun ve bilinçlerin bütün anlamlar›ndan düflürüldü¤ü an bu an olmaktad›r.

Toptanc› ve genellemeci yaklaflfl››mlarla geliflfliim sa¤lanamaz Kad›n Hareketinin özellikle kad›n cephesinden bilinç yükseltmesi, ideolojik mücadeleyi derinlefltirmesi gerekti¤i anlafl›l›yor. Bu konuda çok toptanc› ve genellemeci yaklafl›mlarla bir geliflimin sa¤lanamayaca¤› ortada. 35 yafl›nda bir kad›n yoldafl›m›z bile kendisini tan›mlayam›yor, kendi cinselli¤ini anlamland›ram›yor, çözemiyor, kimlik oluflturam›yor, öz kimli¤inin fark›nda olmayabiliyor. 15 yafl›ndaki bir arkadaflla 35 yafl›ndaki bir kad›n yoldafl› ayn› ölçüler, ayn› yaklafl›mlarla toptanc› bir flekilde ele alamayaca¤›m›z, ayn› e¤itim, ayn› tart›flma düzeyi ve ayn› bak›flla de¤erlendiremeyece¤imiz ortada. Fakat çok genel ve toptanc› yaklafl›mlar› aflan, daha derinlikli sorgulatan, aflt›ran, kad›n ölçülerini oluflturan, ilke kazand›ran, özlem, hayal ve umut yaratan, anlamland›ran, dolay›s›yla ideolojiklefltiren bir tarz ve yaklafl›m› bir türlü gelifltiremiyoruz. Sadece yar-

g›lama, mahkum etmek üzerinden sonuçlar›yla muhatap oluyoruz. Bunun d›fl›nda bir politika ve e¤itim anlay›fl›n› gelifltiremiyoruz. Bu bafll› bafl›na bir sorun. Kad›n militan›n y›llarca kendisini bu ideolojide kimliklendirememesi, bütünleflmeyi çok köklü sa¤layamamas›n›n sebeplerini daha derinlikli sorgulamak durumunday›z k›sacas›. Kad›n militanl›¤›n›, özgür kad›n kimli¤ini daha özgürce öz ölçüleriyle yeniden tan›mlamak durumunday›z. Bu konuda çok güçlü bir miras›m›z›n oldu¤u, hiçbir kad›n hareketine nasip olmayan bir kad›n direnifl kültürüne sahip oldu¤umuz, çok güçlü yaflam de¤erlerimizin olufltu¤u aç›k. Örgütlülük temellerinin ancak bu iki zemin, yani felsefe ve kad›n militanl›¤› üzerinden boy verebilece¤ini görmek gerekiyor. Sanki örgütlülü¤ü kimi mekanizmalarla salt yaratacakm›fl›z gibi yaklafl›mlar›m›z az de¤ildir. Kad›n›n kendisini özgürce e¤itebilece¤i, kendisini ortaya ç›karabilece¤i, tart›flabilece¤i, sorunlar›n› aktar›p özgün çözümler üretebilece¤i özgür yaflam alanlar›n›n, komünlerinin yarat›lmas› en büyük örgütlülük olmaktad›r. Egemen erkekle yaflad›¤› mücadelede ve ortak çal›flmada yaflad›¤› sorunlar›n aktar›labilece¤i, çözümlenebilece¤i, yeniden güç toparlay›p yaflama ve mücadeleye at›labilece¤i böylesi ideolojik merkezleri, özgür yaflam alanlar›n›, adac›klar›n› neden yaratam›yoruz?


SERXWEBÛN Nisan 2008

70

HÊZ‹L fiEH‹TLER‹ ANISINA “Hêzil’de yoldafllar›m›z›n katledilmesi gerilla üzerinde büyük bir öfke, tepki, mücadele azmi ve intikam ruhu ortaya ç›kartm›flt›r. fiunu aç›kça ifade edebiliriz; 2008’in büyük gerilla direnifli Kurtay arkadafl ve Hêzil’de flehit düflen yoldafllar›m›z›n an›s›na gerçekleflecektir. 2008’in bahar hamlesi de bir bütün olarak belki de büyük ve kal›c› sonuçlar yaratacak gerilla direnifli kesinlikle bu yoldafllar›m›z›n an›s›na yürütülecektir. Her gün gerillan›n namlusundan ç›kan kurflunlar ve onlar›n tafl›d›¤› özgürlük ve demokrasi bilinci bu kahraman yoldafllar›m›z› yaflatacakt›r” 12 Mart günü Botan’›n, Hêzil vadisinde yaflanan çat›flmada baflta HPG Askeri Konsey üyemiz Abdulkerim Ertafl (Kurtay) olmak üzere fiiyar Ercifl, fiiyar Afrin, P›l›ng Hakkari, Berxwedan Afrin, Xoflmer Rojhelat, Brusk Kobani ve Ekin arkadafllar›m›z› flehit verdik. Bu 9 arkadafl›m›z faflist Türk ordu birliklerine karfl› kahramanca direnerek flehit düfltüler. Hareket ve halk olarak önlerinde sayg›yla e¤iliyoruz. Türk devlet güçleri 12 Mart 1971 faflist askeri darbesinin 37. y›l dönümünü böylesine vahfli bir sald›rganl›kla kutlamaya çal›flm›fl olsalar da ve yine Zap’ta içine düfltükleri askeri bozgunun intikam›n› bir grup arkadafl›m›za sald›rarak almaya çal›flsalar da flu gerçek çok iyi bilinmeli ki, bu boflunad›r. Nitekim Kürt halk› tüm zamanlar›n en görkemli Newroz’unu kutlayarak ve en baflta da Kurtay arkadafl›m›z›n do¤up büyüdü¤ü yerler olan Van ve Hakkâri de kahramanca bir direnifl gelifltirerek faflist güçlerin yoldafllar›m›z› katlederek duyduklar› histerik sevinçlerini kursaklar›nda b›rakm›fllard›r. Tüm gerilla güçlerimiz ve halk›m›z bundan sonra gelifltirecekleri büyük özgürlük mücadelesiyle de bu kahraman yoldafllar› her gün yaflayan en büyük gerçekleri haline getireceklerdir. Onlar›n an›s›na özgür ve demokratik Kürdistan’› kesinlikle infla edeceklerdir. Çok iyi biliniyor ki, 25 y›ld›r Botan merkezli olarak geliflen gerilla savafl›m›z içerisinde Hezil vadisinde çok flehit verdik. 12 Eylül faflist askeri darbesinde yurt d›fl›na ç›kan Partimiz kendini toparlayarak yeniden ülkeye geri dönüfl karar› ald›¤›nda Partimizin de¤erle militan› fiahin K›lavuz öncülü¤ündeki gerilla birli¤imiz özgürlük mücadelesi

‹brahim Bilgin için Botan’a yürüyüflünde daha ülke topraklar›na ad›mlar›n› tam basmadan ve kendilerini tam mevzilendirmeden, haince sald›r›lara u¤rayarak Hêzil vadisinde flehit düflmüfllerdi.

Hêzil vadisi Agitlerin yurdu oldu O zamanda faflist gerici güçler hareketimizin yaflad›¤› bu kay›plara sevinmifl ve hareketimizi yenilgiye u¤ratabilecekleri hayallerini canland›rmaya çal›flm›fllard›. Daha sonra da Hêzil vadisinde flehit düflen yoldafllar›m›z da oldu. Hêzil vadisi Agitlerin, Erdallar›n yurdu oldu. Hêzil vadisi yüzlerce, binlerce çat›flmaya tan›kl›k etti. Belki de yüzlerce kahraman yoldafl›m›z bu topraklarda kahramanca savaflarak flehit düfltüler, yaraland›lar. Kürt halk›n›n özgürlü¤ünü ve Türkiye’nin demokratikleflmesini böyle bir kahramanl›k mücadelesi temelinde yaratmaya çal›flt›lar. Sonuçta büyük bir gerilla hareketini ortaya ç›kartarak, Kürt halk›n› bilinçlendirip örgütleyerek ve günümüz-

fiahin K›lavuz de insanl›¤a coflku ve heyecan vererek büyük bir direnifl halk› yaratm›fllard›r. Art›k herkes kabul ediyor ki, Kürt halk› sadece kendi özgürlü¤ü için de¤il, baflta Türkiye olmak üzere Ortado¤u’nun demokratikleflmesi ve halklar›n kardeflçe birli¤inin yarat›lmas› için mücadele ediyor. Ve bu gerçe¤i bölge ve dünya gericili¤ine fliddetle dayat›yor. ‹flte bütün bu geliflme düzeyi Hêzil vadisinden bafllayarak birbirine bir zincirin halkalar› gibi eklenen, kahramanca direnip flehit düflen Kürt halk›n›n yi¤it evlatlar› sayesinde ortaya ç›km›flt›r. Aç›kça ifade edebiliriz ki, Kurtay arkadafl ve grubu fiahin K›lavuz’larla bafllayan bu büyük kahramanl›k zincirinin günümüzdeki son halkalar›ndan olmufltur. Nas›l ki, Reber Apo önderli¤inde geliflen özgürlük hareketimiz fiahin K›lavuz’lar›n an›s›na bu büyük direnifli ortaya ç›kartmay› ve ulusal dirilifl devrimini bu temelde sa¤lamay› gerçeklefltirmeyi baflarm›flsa, yirmi befl y›ll›k gerilla direnifli temelinde Kürt halk› Ortado¤u’nun en özgür, demokratik, örgütlü ve direngen


Nisan 2008

SERXWEBÛN

71

Abdulkerim Ertafl Ad› soyad›:A

Esra Bulut Ad› soyad›:E

Mustafa ‹flcan Ad› soyad›:M

Kurtay Faraflin Kod ad›:K

Ekin Sivas Kod ad›:E

Kod ad›:fifiiyar Van

Van 1971 Do¤um yeri ve tarihi:V

Do¤um yeri ve tarihi:SSivas 1978

Ercifl 1971 Do¤um yeri ve tarihi:E

fiehadet tarihi:112 Mart 2008 Besta

fiehadet tarihi:112 Mart 2008 Besta

fiehadet tarihi:112 Mart 2008 Besta

Geliyê Hêzil vadisi

Geliyê Hêzil vadisi

Geliyê Hêzil vadisi

halk› haline gelmiflse Kurtay arkadafllar›n an›s› da özgür Kürdistan’› ve demokratik yaflam› infla etmeyi kesinlikle baflaracakt›r. Bundan hiç kimsenin kuflkusu olmamal›d›r.

vurmufltur. Onlar, Agitlerin, Erdallar›n izinde yürüyerek Botan kahramanlar› olmaya ant içmifllerdir. Dolay›s›yla da bütün çabalar›na ra¤men en küçük bir zay›fl›k göstermeden düflmana karfl› kahramanca direnifl göstermifllerdir. Bu HPG’nin özüdür, gerillan›n ruhudur, karar›d›r, inanc›d›r. Hêzil’de yoldafllar›m›z›n katledilmesi b›rak›l›m gerilla üzerinde ürküntü yaratmas›n›, tam tersine daha büyük bir öfke, tepki, mücadele azmi ve intikam ruhu ortaya ç›kartm›flt›r. fiunu aç›kça ifade edebiliriz; 2008’in büyük gerilla direnifli Kurtay arkadafl ve Hêzil’de flehit düflen yoldafllar›m›z›n an›s›na gerçekleflecektir. 2008’in bahar hamlesi de bir bütün olarak belki de büyük ve kal›c› sonuçlar yaratacak gerilla direnifli kesinlikle bu yoldafllar›m›z›n an›s›na yürütülecektir. Her gün gerillan›n namlusundan ç›kan kurflunlar ve onlar›n tafl›d›¤› özgürlük ve demokrasi bilinci bu kahraman yoldafllar›m›z› yaflatacakt›r. Daha flimdiden gerillan›n böyle bir sürece girdi¤i, her alandaki gerilla güçlerimizin büyük bir intikam ruhu ve mücadele azmiyle dolu oldu¤u 2008 direniflini bu temelde gelifltirmeye yöneldi¤i bir gerçektir. Yine Hêzil direniflimiz güncel planda da Kürt halk› üzerinde büyük bir etkide bulunmufltur. Yine düflman›n umut etti¤i gibi b›rakal›m

halkta umut k›r›lmas›n› veya pasifizme u¤ramas›n› 2008 Newrozu göstermifltir ki, Êdi Bese kampanyas› temelinde demokratik halk serhildan› tarihinin en yüksek düzeyine ulaflm›flt›r. 2008 Newroz’u bütün zamanlar›n en özgürlükçü, en görkemli, en büyük Newroz’u olmufltur. Baflta Amed olmak üzere Kuzey Kürdistan’›n bütün kent ve kasabalar›nda, di¤er Kürdistan parçalar›nda ve yurtd›fl›nda on milyonu aflan bir kitle özgürlük ve demokrasi istemi do¤rultusunda ve önder Apo etraf›nda kenetlenerek Newroz özgürlük ve direnifl bayram›m›z› kutlam›flt›r. Halk›m›z en büyük kalk›fl›n› bu Newroz’da yaflam›flt›r. Sadece kitlesel nicelik itibariyle de de¤il coflkusu, heyecan›, öfkesi ve tepkisiyle siyasal mesajlar›n› çok net ortaya koymufltur. Kürt halk› özgürlük ve demokrasiyi mutlaka kazanaca¤›n›, tamamen “ya zafer ya zafer” fliar›yla hareket etti¤ini ve bunun gerisine düflürülemeyece¤ini aç›kça ortaya koymufltur. Ve biliniyor ki, Kam›fllo’da, Van’da, Yüksekova’da flehitler verilmesine ve yine onlarca yaral› ve tutuklu olmas›na ra¤men Kürt halk› Newroz ruhunu yaflamay›, özgürlük ve direnifl gücünü gelifltirmeyi bilmifltir ve bunu göstermifltir. Hez›l flehitlerimizin takipçisi olarak geliflen bu Newroz halk flehitleri, Kürt halk›n›n özgürlük mücadele-

Yoldafllar›m›z›n vahflice katledilmesi gerillada kin ve öfke yaratm›flt›r Hêzil direnifli Êdi Bese kampanyas› temelinde hareketimizin ve halk›m›z›n önder Apo’nun tedavi edilmesi, yerinin de¤ifltirilmesi ve giderek özgürlefltirilmesi amac›yla yürütülen büyük mücadelenin Newroz sürecinde ulaflt›¤› zirvenin k›v›lc›m› olmufltur. Faflist Türk ordu sürüleri 12 Mart günü Hêzil vadisinde tespit ettikleri ve ellerinde tüfeklerinden, yüreklerinden, büyük özgürlük aflk›ndan ve inanc›ndan baflka hiçbir fley bulunmayan bu kahraman yoldafllar›m›za sald›r›rlarken uçaklar›n›, kobralar›n›, toplar›n›, çetelerini vampir gibi bu yoldafllar›m›z›n kan›n› emmek için sald›rt›rlarken umut ediyorlard› ki, bu hareketi darbeleriz, gerillan›n bahara ç›k›fl›n› engelleriz. Kürt halk›n›n umudunu, inanc›n› k›rar›z, ürkütürüz, onlar› korkuturuz. Oysa faflist güçlerin bu vahfli sald›rganl›k umut ve hesaplar› tümüyle bofla ç›kart›lm›flt›r. Yoldafllar›m›z görkemli bir direnifl sergileyerek sald›rgan faflist güçlere a¤›r darbeler


SERXWEBÛN Nisan 2008

72 sinde ne kadar inançl›, kararl› oldu¤unu göstermifltir. Faflist gerici güçlerle Kürt gençli¤inin yaflad›¤› çat›flmalar onun nas›l bir cesaret, güç, inanç kazand›¤›n› herkese göstermifltir. Faflist polis sürülerinin vampir gibi ç›lg›nca gençlere, kad›nlara, çocuklara dönük gelifltirdi¤i sald›r›lara karfl› halk Newroz kutlamalar›ndan özgürlük ve direnifl bayram›n› derinli¤ine yaflamaktan asla vazgeçmemifltir. Bu büyük direniflin öncüleri, k›v›lc›mlar› Hêzil kahramanlar› olmufltur.

Mart ay› direnifllere sahne oldu Kuflkusuz 15 fiubat uluslararas› komplosunu lanetleyen halk›m›z bu temelde Mart ay›na çok direngen girmiflti. Yine Zap alan›na ve ana karargâh saham›za dönük Günefl Operasyonunu düzenleyerek sonuç almay› umut eden faflist ordu güçlerine karfl› kahramanca geliflen Zap direniflimizin halk üzerindeki büyük moral ve coflku yaratmas› da Mart ay›n›n daha görkemli bir direnifle sahne olmas›n› sa¤lam›flt›r. Gerillan›n düflman sald›r›lar›n› Zap’ta geri püskürtmesi ve büyük bir baflar› elde etmesi dört parçadaki ve yurtd›fl›ndaki halk›m›z ve dostlar›m›z üzerinde büyük bir coflku ve heyecana, mücadele azmine neden olmufltur. Yine Kürt kad›n›n›n kahramanl›k çizgisini temsil eder düzeyde gelifltirdi¤i 8 Mart kutlamalar›n›n Kürt toplumunda özgürlük ve demokrasinin geliflmifllik düzeyini gösteren, büyük kad›n devriminin de Newroz’a giden yolda etkisini ortaya koyan bir gösterge olmufltur. Neredeyse 8 Mart’la, Newroz kutlamalar› birleflmifltir. ‹flte böyle bir süreçte tüm zamanlar›n en görkemli Newroz’unun 2008’de yaflanmas›n› sa¤layan temel etkenlerden birisi de Kurtay arkadafl›m›z›n bafl›nda oldu¤u Hêzil grubumuzun düflman sald›r›lar› karfl›s›nda gösterdi¤i kahramanca direnifl olmufltur. Kurtay arkadafllar›n destan yazan kahramanl›klar› Kürt halk›n›n Kam›fllo’da, Siirt’te, Van’da, Hakkâri’de, Yüksekova’da Kürdistan’›n dört bir yan›nda her türlü sald›r›ya karfl› yi¤itçe direnmesini sa¤layan o büyük ruhu bilinci ortaya ç›kartm›flt›r. 2008 Newroz’u Hêzil

Ad› soyad›:LLokman ‹smail

Adil Sabri Ad› soyad›:A

Kod ad›:fiiyar Muxtar

Faik Afrin Kod ad›:F

Afrin 1977 Do¤um yeri ve tarihi:A

Afrin 1975 Do¤um yeri ve tarihi:A

fiehadet tarihi:112 Mart 2008 Besta

fiehadet tarihi:112 Mart 2008 Besta

Geliyê Hêzil vadisi

Geliyê Hêzil vadisi

direnifli temelinde kutlanm›flt›r. Ve bu kutlamalar Mart sonuna kadar ulusal kahramanl›k haftam›z temelinde süreklilik arz eden bir halk serhildan›na dönüflmüfltür. ‹fade etti¤imiz 2008 büyük gerilla direnifli Bingöl’de ve Hêzil’de kahramanca direnerek flehit düflen arkadafllar›m›z›n an›s›na ve büyük Zap direniflini bütün alanlara tafl›ma ve yayma hedefi do¤rultusunda gerçekleflecektir.

l›flt›¤› bilinen bir gerçektir. ‹deolojik, politik hatt›n Önderlik çizgisinin prati¤e dönüflmesi, ete kemi¤e bürünmesi, büyük özgürlük hareketi haline gelmesi, bunun için gerillalaflmas› Botan’a yürümesini gerektiriyor. Ve bu konuda temel amaçlardan asla vazgeçmeyerek Botan’a yürüme temelinde hareketimiz bu gerçe¤i sürdürüyor. Nitekim 12 Eylül faflist askeri rejimine karfl› gerilla direniflinin örgütlenmesinin temel alan› Botan sahas› oluyor. Gerilla ilk haz›rl›klar›n›, deneme s›namalar›n› halkla ve Kürdistan co¤rafyas›yla buluflmas›n› Botan’da gerçeklefltiriyor. Büyük 15 A¤ustos tarihi at›l›m› Botan’da yaflan›yor. Eruh ve fiemdinli eylemleriyle ilan edilen özgürlük ve demokrasi direnifli Botan merkezli bir direnifl olarak gündeme geliyor. Ve bu büyük direnifl elbette ki kendine yak›fl›r büyük savaflç›lar›n›, komutanlar›n› da yarat›yor. Büyük gerilla komutan› Agit kahramanl›k çizgisi Botan’da gerçeklefliyor. Gabar’da, Cudi’de, Hêzil’de, Kato’da, Botan’›n dört bir yan›nda ad›m ad›m yarat›l›yor. Kürt gençli¤inin Agitleflmesi Botan direnifliyle ortaya ç›k›yor. Gençlik Botana, özgür vatana! fliar› Kürt gençli¤ini yönlendiren sürükleyen en temel slogan haline bu biçimde geliyor. Her ne kadar zaman zaman bu gerçe¤i bozmaya çal›flan hatal›, yetersiz tutumlar

Hêzil direnifli Botan direnifline önemli bir halka eklemifltir Gerilla direnifli Hêzil vadisinden Botan’dan bütün ülkeye, Kürdistan co¤rafyas›na yay›lmaktad›r. Bu tarihle de uyumludur, sonuç alma özelli¤ine de kesinlikle sahiptir. Hêzil direniflimiz Botan direnifl tarihine önemli bir halka eklemifltir. Botan’›n bir kahramanl›k diyar› oldu¤u Kürt halk kahramanl›¤›n›n merkezi oldu¤u tart›flma götürmez bir gerçektir. Kürt’ün kahramanl›k tarihi çok iyi biliniyor ki, Botan merkezli olarak geliflmifl ve yarat›lm›flt›r. Bu tarihsel gerçek PKK direnifl tarihi aç›s›ndan da kan›tlanm›flt›r. Daha partileflme ad›m›n› atar atmaz PKK hareketinin Kürt tarihine ve co¤rafyas›na uygun Kürt halk gerçe¤inin özünü yans›tan bir direnifl hareketi olabilmek için Botan’a yürümeye ça-


Nisan 2008

SERXWEBÛN

73

olsa da baz› bozguncu, y›k›c› davran›fllar ortaya ç›ksa da ama direnifl mücadelesi boyunca baflat olan kahramanl›k çizgisidir. Komutan Agit çizgisidir! Bu, günümüze kadar kesintisiz süre gelen bir gerçektir. Son y›llarda da her ne kadar baz› kiflilikler bu gerçe¤e ters düflmüfl buna uygun davranmam›fllar basit sefil oportünist, pasifist yaflam› kendilerine yedirmifllerse de 1 Haziran at›l›m› temelinde geliflen direnifl sürecimizin de merkezinde Botan direniflinin oldu¤u ve Botan’da da Agit kahramanl›k çizgisinin baflat bir çizgi olmaya

kahramanl›k çizgisinin devam› olmaktad›r. Bu direnifl gerçe¤ini büyük mücadele y›l› olan 2008’e tafl›yan güç olmaktad›r. Her 9 kahraman flehidimizin de böyle bir gerçe¤i vard›r.

Ali Mürflit Ad› soyad›:A

Davut Habefl Ad› soyad›:D

Kod ad›:fiiyar Brûsk Kobani

Berxwedan Afrin Kod ad›:B

Kobani 1982 Do¤um yeri ve tarihi:K

Afrin 1977 Do¤um yeri ve tarihi:A

fiehadet tarihi:112 Mart 2008 Besta

fiehadet tarihi:112 Mart 2008 Besta

Geliyê Hêzil vadisi

Geliyê Hêzil vadisi

devam etti¤i tart›flma götürmez bir gerçektir. Bu temelde 2005-20062007 y›llar›nda yüzden fazla yoldafl›m›z kahramanca direnerek bu co¤rafya da flehit düflmüfltür. Yeni Botan tarihinin kahraman Gabar, Cudi, Tenini, Kato direniflçileri olmufltur. Botan’›n dört bir yan›nda direnerek flehit düflen onlarca militan› olmufltur. Gülbaharlar, Sorxwinler, Rozalar, Delilalar, Y›ld›zlar yak›n dönemin direnifl kahramanlar› olarak ortaya ç›km›fllard›r. Yine Sabriler, fiorefller onlarca kahraman direniflçi her türlü faflist sald›rganl›¤a ve teslimiyete karfl› direnifl abideleri olarak ortaya ç›km›fllard›r. Kurtay arkadafl öncülü¤ündeki Hêzil direniflçili¤i iflte bu

d›. Gerçekten de Botan direniflçili¤inin özünü temsil ediyordu. Agitlerin kahramanl›k çizgisinin sad›k bir takipçisiydi. Asi Botan gençli¤inin ruhunu, yüre¤ini tafl›yordu. Yine cesur ve fedakâr Kürt gençli¤inin y›lmaz bir temsilcisiydi. Uluslararas› komplo karfl›s›nda hareketimizin Önderlik etraf›nda birleflen direnifl çizgisinden en küçük bir sapma göstermedi. Onun için Kürt halk›n›n özgürlü¤ü ve demokratik yaflama kavuflmas› olmazsa olmaz bir ihtiyaçt›. Bunun da ancak Önderlik çizgisi temelinde ve ancak PKK hareketiyle olaca¤›na tüm benli¤iyle inanm›flt›. Bu çerçevede medya savunma bölgelerinin önemli birçok alan›nda da de¤iflik görevler yürüttü. En son Haf-

Asi Botan gençli¤inin ruhunu yüre¤ini tafl›yordu Kurtay arkadafl›m›z› tüm yoldafllar tan›rlar. 90’lardan bu yana Botan’›n her taraf›nda yine Güney’de birçok alanda büyük özveriyle çal›flm›fl onlarca çat›flmaya kat›lm›fl büyük bir birikim ve tecrübe edinmifl bir yoldafl›m›z-

tanin’de savafl›n en fliddetli oldu¤u dönemde oldukça bu savafla destek veren bir pratik çal›flman›n sahibiydi. Botan direniflini Haftanin’den tüm gücüyle benli¤iyle destekledi. Bu temelde de HPG’nin konsey yönetimi içerisinde yer ald›. En kapsaml› görev ve sorumluluklar üstlenip yürütecek bir düzeye ulaflt›. Sürekli bu çal›flma sürecinde Kuzey sahalar›na geçmeyi Botan baflta olmak üzere Kuzey’in herhangi bir alan›nda savafla daha aktif kat›lmay› bir tutku düzeyinde esas ald› ve hep yönetimimize dayatt›. Asl›nda y›llard›r böyle bir tutum içerisinde oldu. Biz uzun süre bu talepleri sonraya erteledik. Daha güçlü verimli çal›flabilir durumda tutma çabas› içinde olduk. Fakat o büyük ›srar, dayat›c›l›k kahraman flehitlerin izinde daha aktif mücadeleye kat›lma ruhu duygusu gittikçe güçlendi ve art›k Kurtay arkadafl›m›z için dönülmez ve dayan›lmaz bir tutku haline geldi. Bu büyük ›srar karfl›s›nda 2007’de flehit düflen yoldafllar›m›z›n an›s›n› daha güçlü yaflatmak ve intikamlar›n›n al›nmas›na katk› sunmak amac›yla 2008’e daha güçlü bir haz›rl›kla girmek için Botan’a yürüyüfl karar›na ulaflt›k. Bu temelde haz›rlanm›fl bir grup yoldafl›m›zla 2007 güzünde Botan’a yürüdü. Belki pratik çaba harcayarak, çal›flarak, eylemler düzenleyerek bu amac›m›z›n gerçekleflmesine bizzat kendisi kat›lamad›. Ama Mart ortas›nda düflman sald›r›s› karfl›s›nda gelifltirdi¤i kahramanca direniflle gerillan›n 2008’de gelifltirece¤i savafl›n önünü açt›. Kürt halk›n› büyük Newroz’a tafl›d›. Bize baflta savaflan yoldafllar olmak üzere tüm gerillaya 2008 y›l›nda düflman karfl›s›nda daha güçlü durulmas› gerekti¤ini gösterdi. Bunun öncüsü, k›v›lc›m›, çekim merkezi haline geldi. HPG’nin kahramanl›k çizgisinin 2008 y›l›na tafl›nmas›n› sa¤lad›. Di¤er yoldafllar›m›z›n hepsi de öyledir. Hêzil’de flehit düflen yoldafllar Kürt halk›n›n en de¤erli evlatlar›d›rlar. Her biri birer direnifl abidesidir, cesaret ve fedakârl›k gerçe¤idir. Özgürlük ruhudur, bilincidir. ‹nsanl›¤› temsil eden ruh, duygu, düflünce ve davran›fllar›nda özgür insan› yaflatan tutkulu mücadelecidirler.


SERXWEBÛN Nisan 2008

74 Ekin arkadafl›m›z YJA-STAR militan› olarak yine özel haz›rlanm›fl güçlerimizin de¤erli bir temsilcisi olarak geçti¤imiz y›l da Botan savafl›na büyük katk› sunmufl bir arkadafl›m›zd›r. Sorxwinlerin, Rozalar›n, Y›ld›z ve Gülbaharlar›n izinde yürümeyi bilmifltir. PKK’nin yeniden inflas› gündeme geldi¤inde daha önceki süreçte herkesten fazla bu ihtiyac› hissederek yeniden infla çal›flmalar›na en çok katk› sunan arkadafllar›m›zdan biri olmufltur. Yine hem bilinç düzeyi hem de yoldaflça davran›fllar›yla onlarca militan›n e¤itilmesine katk› sunmufltur. Propaganda çal›flmalar›m›zda önemli bir rol oynam›flt›r. Tüm bu ideolojik örgütsel yo¤unlaflmay› büyük gerilla savaflç›l›¤›na da tafl›yarak Hêzil kahramanlar› içine kat›lmay› baflarm›flt›r. Di¤er arkadafllar›m›z bir bölümü daha önceden Botan’da direnip tecrübe edinen, baz›lar› da Kurtay arkadaflla birlikte 2008 direniflini güçlü gelifltirmek üzere haz›rlan›p Botan’a yürüyen arkadafllar›m›zdan oluyorlar. Bunlar›n hepsi gerillan›n 2008 özgürlük yürüyüflünün öncüleri, çekim merkezleri olmufllard›r. Botan baflta olmak üzere tüm alanlardaki gerilla direniflimizin ruhu, k›v›lc›m›, çekim gücüdürler. ‹fade etti¤imiz gibi 2008 gerilla direniflimiz bu arkadafllar›m›z›n yüce an›lar›n› yaflatma temelinde olacakt›r. Onlar›n intikam›n› almay› içerecektir. Kürt halk› Newrozda bu de¤erli evlatlar›na her zaman sahip ç›kaca¤›n› dost düflman herkese göstermifltir. Gerilla öncülü¤ünde her zaman ayakta oldu¤unu kan›tlam›flt›r.

Kürt gençli¤ine kad›nlar›na karfl› suç iflleyenlerden hesap sorulacakt›r Tüm gerilla güçlerimiz de Êdi Bese kampanyas›n› gerilla cephesinde destekleme temelinde önümüzdeki süreçte üzerlerine düflen görev ve sorumlulu¤un gere¤ini baflar›yla yerine getirmek için Hêzil direniflçilerinin kahramanl›k çizgisinde yürüyeceklerdir. Hiç kimsenin bundan endiflesi olmamal›d›r. Kürt halk› her zaman bu direniflçili¤e inanmal›d›r, güvenmelidir. Onlar› takip etmeyi bilmelidir. Hiçbir zaman halk›n özgürlük ve demokrasi çizgisini fedailik temelinde yürütmekten gerilla güçleri-

miz geri durmayacakt›r. Türkiye’nin tüm demokratik güçleri, Kürt halk›n›n tüm dostlar› gerillaya her zamankinden daha fazla flimdi inanmal›, güvenmelidirler. Onlar›n özlemini duydu¤u, u¤runda çal›flt›¤› yüce özgürlük eflitlik ve demokrasi ideallerini hayata geçirmek için gerekli olan her türlü cesaret ve fedakârl›¤› gösterme temelinde HPG gerillas› sonuna kadar mücadele edecek, direnecektir. Bu direniflçilik karfl›s›nda faflist gericilik ürkmeli, korkmal›d›r. Kürt halk›na sald›ran, gerillaya sald›ran herkes bilmelidir ki, bu sald›r›lar›n›n hesab›n› mutlaka verecektir. Çocuk

haline getirerek bu kara yüzlü faflist sürüleri Kürt halk›n›n ve gerillas›n›n üzerine salan güçler, komutanlar, siyasetçiler de bilsinler ki; baflar›l› olamayacaklard›r. Yapt›klar› insanl›k karfl›s›nda soyk›r›m giriflimleridir. Onlar katliam› yöneten güç oluyorlar. Bununla hiçbir zaman egemen olamazlar, baflar›ya gidemezler. Döktükleri kanda bo¤ulacaklard›r. O bak›mdan bu katliamc›, sald›rgan tutumdan vazgeçmek zarar›n neresinden dönerlerse kard›r denilerek hiç olmazsa biraz insani davran›fl gösterebilmek onlar›n da tutumu olmal›d›r. Böyle olurlarsa daha do¤ru bir yaklafl›m

Hamit Hasanlo Ad› soyad›:H

Ad› soyad›:fifiaban Aktafl

Kod ad›:fiiyar Xoflmer Xoy

P›l›ng Hakkari Kod ad›:P

Kotol 1982 Do¤um yeri ve tarihi:K

Hakkari 1990 Do¤um yeri ve tarihi:H

fiehadet tarihi:112 Mart 2008 Besta

fiehadet tarihi:112 Mart 2008 Besta

Geliyê Hêzil vadisi

Geliyê Hêzil vadisi

yafltaki Kürt gençlerine, kad›nlar›na sald›ran o faflist polis güçleri bilsinler ki, her zaman ve her yerde gerillan›n nefesi enselerinde olacakt›r. Kürt halk›na, gençli¤ine, kad›nlar›na tüm demokrasi güçlerine karfl› suç iflleyenlerin yapt›klar› yanlar›na hiçbir zaman kalmayacakt›r. Nereye giderlerse gitsinler, hangi devlete s›¤›n›rlarsa s›¤›ns›nlar isterlerse dünyan›n öte ucuna gitsinler özgürlük güçlerimiz, gerilla güçlerimiz Kürt halk›na karfl› suç ifllemifl olanlar› sakland›klar› yerden bulup ç›kartarak mutlaka hesap soracakt›r. HPG gerillas› özgürlük, eflitlik ve demokrasi çizgisinde adaleti sonuna kadar takip edecek ve uygulayacak bir kuvvet olacakt›r yine çok de¤iflik yöntemlerle, paralarla tam bir insan kasab›

içine girmifl olurlar. Her türlü zalimi, despotu bo¤acak tarih sahnesine gömecek bir direnifli sonuna kadar baflar›yla sürdürmek Kürt halk›n›n özgürlük hareketimizin ve HPG kahramanl›¤›n›n temel görevidir. Bu, böyle bilinmelidir. Bu temelde 2008 büyük direnifline yürürken diyoruz ki, baflta Hêzil kahramanlar›m›z olmak üzere tüm flehitlerimizin an›s› gerçekleflecektir. 2008 direnifli ve onun büyük baflar›lar› flehitlerimizin an›s›na yaratt›¤›m›z, temel de¤erlere ba¤l›l›kla olacakt›r. Bu temelde bir kere daha ifade ediyoruz: baflta Kurtay arkadafl olmak üzere tüm Hêzil flehitlerimizin an›lar› ölümsüzdür. Hareketimiz ve halk›m›z bu büyük kahramanlar›n an›lar›n› her gün büyüttükleri özgürlük mücadelesinde sürekli yaflatacaklard›r.


Nisan 2008

SERXWEBÛN

75

Direnifl flark›s›n› söyleyerek savafl›yordu sevda dolu yürekler “Önce, yeni yaflama merhaba demenin huflulu¤uyla toplu bir 盤l›k at›ld›. ‹flte bu güzel yoldafllar toplulu¤u Haki gibi davaya adanm›fl, Dörtler gibi ba¤dafl kurmufl, ülkeye yönelen sekiz yoldaflta karar k›lm›fl, Halil Çavgun gibi intikam bellemiflti. Ve bunlar›n hepsi May›s flehitleriydi. Direnifl komutanlar› Hamzalar yine ça¤r›dayd›lar. May›s ay› yine tüm görkemlili¤i ve devinen do¤ayla can bulan direnifl ruhu ile donanm›fl May›s, yine kan revan içindeydi” Sevdan›n orta yerine düfltük O çocuk ellerim yok art›k Ellerim ki volkan Namlusunda silah›m›n ‹pek saçlar›n›n ilmi¤i Hain ç›yan düflman ‹flte gördü¤ün gibi Savaflt›kça güzellefliyor kad›n Yok, yok Sen demesen de ben bilirim Anlatamad› kavgam› sana kalemim Mahsum, her zamanki gibi savafltaki so¤uk kanl›l›¤›n› koruyordu. Daha sivil elbiseler içindeyken KDP ile ayn› mevzide karfl›lafl›nca tak›nd›¤› o ilk so¤ukkanl›l›¤›n›, pratik içinde ald›¤› tecrübelerle donatm›fl ve güçlü gözü pek bir savaflç› olmufltu. Mahsum savafl içinde yetifliyor ve onun içinde büyüyordu. O da bir çok yoldafl› gibi metropollerde büyümüfltü. Oralar›n yozlaflt›r›c› etkisinde kalm›fl, liseye geldi¤inde çevresindeki k›p›rdanmalar O’nu da mücadeleye ilgili k›lm›flt›. Kimdi? Kimlerdi? Ne için savafl›yorlard›? ‹simleri “terörist” de¤il miydi? Yoksa birer kahraman m›yd› bunlar? Binlerce soru vard› beyninde. Her gün sorular›n›n cevab›n› ö¤renme istemi daha da gelifliyordu. Çevresindeki haks›zl›klar› görünce vicdani rahats›zl›¤› kat be kat art›yordu. ‹çerisinde bulundu¤u ortam, düflman›n gençli¤i kand›rma oyunlar›na sonuna kadar batm›fl, basit fleylerle ilgilenme d›fl›nda hiçbir fley yapmayan bir ortamd›. Di¤er tarafta ise bir grup har›l har›l çal›fl›yor, haks›zl›klar›n oldu¤undan, asimilasyondan bahsediyorlard›. Bunlar Mahsum’un duymad›¤› fleyler de¤ildi. Bili-

yordu. Ama son dönmede bu çok daha fazla ilgisini çekiyor, ö¤renme h›rs› daha da art›yordu. Art›k o da sorular›na cevap buluyordu. Ve en son vard›¤› kararla o da özgürlük savafl›n›n engin deryas›na kendisini b›rakm›flt› ve her fley netti. Onun için savafl her fleydi. Savafls›z yaflam›n olmayaca¤›n›n bilincinde olarak yüre¤ini sloganlaflt›rarak sonsuzlu¤a gözlerini yummufltu... Nergis çiçe¤ini b›rakarak ayr›ld› aram›zdan Akademide Önderli¤in yetifltirdi¤i bir can daha. “Bu s›cakl›¤› ve sizden ald›¤›m gücü ülkeye yans›taca¤›ma söz veriyorum” diyerek gelmiflti ülkeye. Evet Nergis yoldafl›n ilk dura¤› olmufltu Cudi. Pratik sürece yeni kat›lan “nazik, ince, hassas” diye tabir edilen Nergis’e herkes flaflmamal› m›yd›? Ama iflte tüm olanlar karfl›s›nda hakimiyeti elinden b›rakmam›fl ve her zamanki merak› ile sorular soruyordu. ‹çindeki tüm çeliflkilere cevaplar arad›¤›ndan sürekli sorular soruyordu. Asl›nda Nergis’in özgürlük aray›fl çabalar›yd› bu sorular›. Çok de¤iflmiflti. Arkadafllar› ondaki bu de¤iflikli¤i hemen fark etmifl, garip bir flaflk›nl›k ve ince duygularla onu izliyorlard›. Nerede eski Nergis? fiimdi karfl›lar›nda duran sanki y›llard›r savaflta kalm›fl, savafl›n tecrübelerinden tutal›m en ince ayr›nt›lar›na kadar özümsemifl, y›llar›n gerillas›yd›. So¤ukkanl›, sakin ve moralli yaklafl›m› arkadafllar›na daha da güç veriyordu. Nergis ilk olarak bir flehit görüyordu. Çiya yoldafl karfl›s›nda boylu boyunca uzanm›flt›. Yolda-

fl›na bakt›¤›nda kendi kendine flunlar› söyledi; “Düflman zalim, düflman ac›mas›z, düflman kan içiyor ülkemde ve onun için ben de ac›mas›z olmal›y›m” demiflti. Bundand›r o kadar so¤ukkanl› davranmas›. Yoldafllar›na bakt›kça yüre¤i göçüyor, duygusall›¤› daha da art›yordu. Düflman›na duydu¤u kini ve nefreti dünyalara s›¤m›yordu, ama yoldafllar›na olan sevgisi bundan bin kat fazlayd›. Ve Nergis arkas›nda hiçbir zaman bitmeyecek, t›pk› kendisi gibi güzel olan nergis çiçe¤ini b›rakarak ayr›ld› aram›zdan. Özgürlü¤ün en doyumsuz tad›na ulaflman›n mutlulu¤u ile gülen yüzü ayn› biçimi ile kalm›fl, tüm yoldafllar›n›n belle¤ine kaz›nm›flt›... S›cak saklay›n gecelerimi Geçici ayr›l›k benimkisi ‹lk yaz gecesine gebeyim A¤›tlar yakmay›n ard›ma Ben ölmedim ölmeyece¤im Bahar›nda Nergis iken Zemheride kardelenim ben... O da yap›n›n ço¤unlu¤u gibi yeni gelmiflti Cudi’ye. Gerillaya geleli uzun süre olmufltu. Savafl›n ateflinde çelikleflmifl iradeyi s›nayan bu meydanda güçlenmiflti. 96 y›l›nda Önderlik Sahas›ndan gelmiflti Reber yoldafl. Partiye olan ba¤l›l›¤›n› her koflul alt›nda göstermesini biliyordu. Herkes onun güçlü iradesinden moral al›yordu. Ama eksiklikler karfl›s›nda tahammülsüzlü¤ü üslubuna yans›yordu. Bu durum onu zorluyordu ama yaflamdaki iradi güçlülü¤ü, cesareti ve morallili¤i ile belirgin bir yeri vard›. s›cak ruhunun getirdi¤i yumuflakl›k ka-


SERXWEBÛN Nisan 2008

76 ba görünüflü alt›nda gizlenemiyordu. Hele böylesi bir anda bir yandan savaflta kazand›¤› tecrübelerle çevresine destek olmaya çal›fl›rken bir yandan da yoldafllar›na bak›yor, hepsini kucaklamak istiyordu. Yükü a¤›rd›. Güçlü iradesiyle bu yükü zaferin doru¤una tafl›man›n sevincindeydi. Biliyordu bu yükü omuzlayacak olanlar çoktu. Ve Reber bunun rahatl›¤› ve sevinciyle kapad› gözlerini... Umudun savaflç›lar›n›n öncüsüydü Nas›l da belliydi onun bölü¤e geldi¤i. Mangalardan yine s›cak gülüfl sesleri yükseliyordu. Onun simas›na bakan bir insan dürüstlü¤ü, samimiyeti, duygusall›¤› hemen anlayabilirdi. Ondaki fedakarl›k ve görevlere ba¤l›l›¤› daha da belirginleflmiflti. Rezan yoldafl 95 y›l›nda Gundik köyünden kat›lm›flt› gerillaya. Gerçekten de ismi gibi rezand›. ‹lk baflta köyünün kuryesi olmufltu ve ard›ndan alanlar aras›nda kuryelik yap›yordu. Onun için bir yerden yaln›z bir kez geçmesi yeterliydi. Araziyi tan›mada oldukça güçlüydü. O umudun savaflç›lar›n›n öncüsüydü. Kendisine teslim edilen gruplar› büyük bir hassasiyetle yerlerine ulaflt›r›yordu. Çok konuflmazd› ama ondaki bu pratikçilik bafll› bafl›na bir moral kayna¤›yd›. Sürekli de¤iflik görevlere gitti¤inden bölü¤ün yan›nda fazla kalam›yordu. Geldi¤inde de çok k›sa bir zamana bir çok fleyi s›¤d›r›yordu. Okuma-yazma bilmiyor, ö¤renmek için bu derslere yüksek coflku ile kat›l›yordu. Ailesinden ald›¤› terbiyeyi Parti terbiyesi ile bütünlefltirmifl, olgun davran›fllar› ile yaflam›na yans›t›yordu. Ac›y›, sevinci, her fleyi paylafl›yordu yoldafllar›yla. Ve yine görevden dönmenin yorgunlu¤u ile istirahat etmek için bir köfleye çekilmiflti. Operasyon nedeni ile o da di¤erleri gibi ma¤araya girmiflti. Herkes konuflup, gülerken Rezan arkadafl uyumay› çal›fl›yordu. Uyumayal› yaklafl›k dört gün olmufltu. Ama arkadafllar› onun uyumas›na f›rsat vermiyorlard›. O da bunu anlam›fl ve uzand›¤› yerden kalkarak coflku seline kat›lm›flt›. Rezan arkadafl›n sohbetlere kat›lmas›yla gönüllerin derinliklerinden kopup gelen ve düflman› ç›lg›na çevi-

ren kahkahalar daha da yükselmiflti. Coflku seli ço¤ald›kça ço¤alm›fl ve Rezan’›n ile yay›lm›flt› ülkeye... Zaten Cudi’li k›za da bu yarafl›rd› Kömür karas› gözleri ile yerinden do¤rulan Adar yoldafl, her zamanki giriflkenli¤i ile yine belirivermiflti. Deli dolu geçen yaflam› belki biraz toycayd› ama hiçbir bofllu¤u kabul etmeyecek kadar capcanl›yd›. ‹flte onun için üç tabakal› ma¤aran›n arkas›ndan ç›k›p ön mevzide çarp›flan arkadafllara do¤ru ilerledi. Savaflma ›srar›n› belirtiyordu. Zaten Cudi’li k›za da bu yarafl›rd›. Yak›nlar›ndaki Sipindarok köyü onun direniflini duyacak, orada direnifli ile sembol olan teyzesi Adar’›n ismine lay›k olacakt›. Yaflamda kendisini hiçbir fleyden geri tutmazd›. Yoldafll›¤a, görevlere ve tart›flmalara yaklafl›mda kültürel zenginli¤e her zaman için parti yaflam›n›n renkli mozai¤ine canl› bir motif olmas›n› bilmiflti. Son olarak kararl› direniflini flu sözlerle not defterine düflmüfltü; “Size asla teslim olmayaca¤›z.” Befl defa bunu tekrarland›ktan sonra, “Biz imha olsak da Baflkan Apo hapiste olsa da unutmay›n ki binlerce Apo var. intikam›m›z› sizden alacaklar. Namusluca ve flereflice ölmek insana gurur veriyor.” Yoldafllar›ndan olan beklentiyle gözü arkada kalmadan bu mesaj› b›rakm›flt›. Adardan kalan direnifl ve intikam›n mesaj›n› zaferle taçland›rmak art›k boynumuzun borcu olmufltu... Direnifl halay›n› kardefli yoldafl›yla birlikte tutacakt› Kobray› vurduklar›nda Gerilla yoldafl çocuksu hareketlerle dizlerine vurarak, eliyle gökyüzünü iflaret edip, a¤›z dolusu gülmüfltü. Parti saflar›nda düflman taraf›ndan çal›nm›fl çocukluk

ruhuyla yaflad›. Ama savafl›n k›zg›nl›¤›nda olgunlaflm›fl olsa da yine de hayallerinin peflinden koflan çocuk yüre¤i böylesi zamanlarda belirginlefliyordu. Özellikle ablas› Engizek’in flehadetinden sonra partiye olan ba¤›na daha da bir anlam biçmek istemifl bir bütün olarak özlemlerini, sevgisini, çabas›n›, moralini ve her fleyini bu davaya kilitlemiflti. Gerilla daha önce de Engizek’i örnek al›p ayn› sevdaya tutulmufl ve ondan sonra kendisini ülkenin yollar›na savurmufltu. Engizek, kardefli Ömer’i saflarda görünce sevincinden ne yapaca¤›n› flafl›rm›flt›. Ömer art›k Gerilla yapm›flt› ad›n›. Beraber fazla kalamad›lar ama ayn› kavgan›n savaflç›s› olmak güç veriyordu ikisine de. Birbirlerine bu savaflta sonuna kadar onurluca kalma sözünü vererek ayr›ld›lar. Sonra bir gün da¤lar ç›nlad›. Gerilla’n›n yüre¤ine a¤›r bir sanc› düfltü. Hem kardefli, hem yoldafl› Engizek art›k topra¤a sar›lm›flt›. Bu sefer, küçükken oynad›klar› oyunlar gibi flakac›ktan de¤ildi. Engizek art›k olmayacakt›. Bundan sonra daha fazla coflkulu, daha gönüllü kat›lmal›yd› bu yaflama. Çünkü, Engizek’i de kendi kiflili¤inde yaflatma görevi ile karfl› karfl›yayd›. Belki çok fazla etkilenmiflti ama ac›s›n› içine at›p intikam yeminleri etti. Albümüne her bakt›¤›nda verdi¤i sözleri tekrarl›yordu. Engizek’in flahadeti üzerinden üç y›l geçmifl ve intikam h›rs› daha da büyümüfltü. Gerilla s›cakl›¤›n› tüm yüreklere yaym›flt›. Atik, canl› bedeni, çal›flma istemi, onu her görevin öncüsü yapm›flt›. Yapt›¤› Manga Komutanl›¤›nda ne zaman görev ve eylem denilse “Müsaade var m›? Ben haz›r›m” diye herkesin sözünü a¤z›ndan al›rd›. Sürekli görevlerde oldu¤undan o da Rezan yoldafl gibi bölü¤ün yan›nda fazla kalam›yordu. Bölü¤e geleli henüz bir hafta olmam›flt› ki

“May›s tüm muhteflemli¤i ile dimdik ayakta. Yine olanlar› ve kendisine yans›yan güzelli¤i tüm ezilenlere göz kamaflt›ran kurtulufl müjdesiyle ›fl›k saç›yordu. Yine bu topraklar kan alaraktan can bulmufl ve insanl›k diyar›na yeni bir arma¤an sunmak için do¤urgan olmufltu”


Nisan 2008

SERXWEBÛN

operasyon ç›km›flt›. ‹yi insanlar çabuk ölür sözünü do¤rularcas›na arkadafllar›n savunmas›n› b›rakmam›fl, ön cepheden hiç ayr›lmam›flt›. Üç kez yaralanm›fl, kan kayb›ndan halsiz düflmüfltü Gerilla. Ama yine de yerini b›rakmam›flt›. Yaraland›¤›nda Engizek ve çocuklu¤u bir film fleridi gibi gözlerinin önünden geçmiflti. Çocukken Engizek’le yapt›¤› kavgalar› hat›rlad›; bir gün elinde saklad›¤› sopayla ablas›n› dövüp evden kaçm›flt›. Bunlar› saflara geldi¤inde Engizek’le birlikte arkadafllara anlat›p hep birlikte gülmüfllerdi. Bu sefer Gerilla Engizek’e s›k›ca sar›lacak ve hiç b›rakmayacakt› onu. Elinden tutacak ve o coflkulu direnifl halay›n› kardefli, yoldafl›yla birlikte tutacakt›. Bu duygular› yaflarken aniden gelen bir patlama sesi ve sonra sa¤›r sessizlik. Halay›n en bafl›nda fiehit Hamza ve fiehit Gerilla vard›. ‹zleyenlerin yüre¤i göçtü. Do¤a, gökyüzü, kufllar en küçük canl› kendinden utanarak izledi bu dilan›. Acaba dünyada bu kadar coflkulu, bu kadar gams›z bu kadar görkemli bir dilan tutulmufl muydu? Bu dilan PKK’de kahramanlar›n dilan›yd›. Gerillalar›n, Engizeklerin dilan›yd›... Gözlerine kilitledi¤i binlerce y›ld›z her zamankinden daha parlakt› Ma¤arada yaflanan bir günlük direniflte Do¤an yoldafl da vard›. Baz› yoldafllar tim fleklinde intiharvari oradan kurtulmay› baflarm›fllard›. Düflman her yeri tutmufl, hiçbir fleye f›rsat vermiyordu. Kurflun ya¤murundan bir damlada

77 onun delikanl› bedenine saplanm›flt›. Ma¤aradan ilerlerken Do¤an’a rastlam›flt›k. Orman gözleri art›k gökyüzü ile kaynaflm›yordu. Art›k, sürekli olarak yoldafllar›n› güldüren esprileri yoktu. Do¤an yoldafl› göremeyecektik moral günlerinde. Do¤an yoldafl› devrimci moralin bir gere¤i olarak devrime gösterdi¤i ba¤l›l›¤›nda ve görevlerindeki fedakarl›¤›nda, yoldafllar›na gösterdi¤i ilgide, zindan sürecindeki direngenli¤inde an›p, örnek alacakt›k. Gözlerine kilitledi¤i binlerce y›ld›z her zamankinden daha parlakt›. Çünkü sonsuzlu¤a do¤ru yol alm›fl ve oradaki yoldafllar›n güzelli¤ini bizlere anlat›yordu. Bizler insanl›¤›n savaflç›lar›y›z On dokuz yoldafl›n bu direnifli tam üç gün sürmüfltü. Art›k düflman “teslim olun” demekten ve sonuç vermeyen tekni¤i kullanmaktan yorulmufltu. Her birinin Apocu savaflkan ruhu, her birinin Cudi sevdas› ve her birinin kula¤›nda ç›nlayan May›s’›n direnifl türküsüyle kendisini ön mevziye atmas› vard› ya, iflte bu düflman› ç›lg›na çeviriyordu. Daha ne yapmal›yd› ki? Denemedi¤i yol kalmam›flt›. Do¤a ancak böyle susturulabilir, insan yaflam›na böyle son verilebilirdi. Tolh›ldan ve Serhat eyaletlerinden yükselen o koku yeniden Kürdistan’a yay›lm›flt›. Ve bitirilmek isteniyordu zemheride bahar› yaflayan yüreklerin büyük coflkusu. Ama yan›ld›lar, öyle kolay de¤ildi ve kolay olmad› da. Onlar on dokuz yürek hep birlikte teslimiyete geçit olmayaca¤›na dair seslerini yükselttiler. Onur türküsünün eflsiz

fiehit Hamza

sözleri ile seslendiler tüm dünyaya. “Bizler insanl›¤›n savaflç›lar›y›z” dediler. Önce, yeni yaflama merhaba demenin huflulu¤uyla toplu bir 盤l›k at›ld›. ‹flte bu güzel yoldafllar toplulu¤u Haki gibi davaya adanm›fl, Dörtler gibi ba¤dafl kurmufl, ülkeye yönelen sekiz yoldaflta karar k›lm›fl, Halil Çavgun gibi intikam bellemiflti. Ve bunlar›n hepsi May›s flehitleriydi. Cudi bir y›l öncede 2 May›s’ta flehitleri vard›. Direnifl komutanlar› Hamzalar yine ça¤r›dayd›lar. May›s ay› yine tüm görkemlili¤i ve devinen do¤ayla can bulan direnifl ruhu ile donanm›fl May›s, yine kan revan içindeydi. May›s ay›, flehitlerin ülke havas›n› soludu¤u devrimci militan›n bayram günüydü. En güzel elbiselerle kuflan›lm›flt›. Halepçe’nin, Hiroflima’n›n Napalm çocuklar›, karfl›lar›nda selama durmufllard›. Yoksa tarih bir tekerrür müydü? Evet Tolh›ldan’daki on dokuzlar›n öncülü¤ünde onlar› karfl›lamaya gelmifllerdi. Her biri bir di¤erinin elinden s›k›p yanlar›na çekiyordu. Yan›k bedenlerinin verdi¤i ac›lar henüz dinmemiflti. Bu ac›lara cevap veren ard›llar›n›n intikam h›rs›n›n verdi¤i dirençle ta Cudi’ye kadar gelmifllerdi. Yaflayan son hücreler art›k ba¤›rmak istiyordu. Birden toplu bir 盤l›k at›ld›. Son bir 盤l›k ve sonsuzlu¤a dek yaflayacak olan, yoldafllar›n›n gönlünde 盤›r açan sonsuz bir 盤l›k. May›s tüm muhteflemli¤i ile dimdik ayakta. Yine olanlar› ve kendisine yans›yan güzelli¤i tüm ezilenlere göz kamaflt›ran kurtulufl müjdesiyle ›fl›k saç›yordu. Yine bu topraklar kan alaraktan can bulmufl ve insanl›k diyar›na yeni bir arma¤an sunmak için do¤urgan olmufltu. Evet yoldafllar, ma¤arada yükselen son 盤l›k yüreklerimizde yank›lanan sonsuz bir 盤l›kt›r. Her zaman için bir birimize teker teker devretti¤imiz, dilimizde tutturulan özgürlük 盤l›¤›d›r. Dediniz ya “flahinin nerede ne zaman vurulaca¤› bilinmez” belli olmaz kimimiz k›rda, kimimiz ovada kimimiz flehrin kuytu bir yerinde bu 盤l›kla insanl›¤a seslenece¤iz. Y›llar önce Hayri yoldafl›n dedi¤i gibi; “bu insan 盤l›klar›na kulak verin”. Burada konuflan bin y›ll›k tarih. Bir asr›n direnifl sesiydi.


78 Sessizli¤in sesi deniliyor ya ‹flte flimdi öylesi bir fley O, karanl›klardaki 盤l›¤›n›z ‹fllemifl tüm vücuduma Ç›¤l›¤›n›z gönlümde O 盤l›¤›n›z ki Gönlümü sürgünlere göçerten ‹çimi ruhsuzluktan boflalt›p Varl›¤›ma hükmeden Hakimdi savafla, fiimdi ise savafl›n ustas› olmufltu Birden vicdan› gerildi Çocuk yafltaki Ag›r ve Zelal’e yüre¤i yand› Yaral› bir ceylan misali kapakland› üzerlerine Hamza yoldafl Halepçe’deki anan›n çocu¤una sar›ld›¤› gibi Bak›n, bak›n Hiroflima’da kap›lar› çalan Çocuklar›n sesi geliyor ‹flte bizim çocuklar farkl›d›r burada Bizimkiler sadece zulmü gö¤üsleyen de¤il Zulmü yenen ateflten birer neferdiler Ey yarenin yaresi Canan ald› can›n› Öyle de¤il mi Seydo yoldafl? fiimdi dizlerimdeki dermanla kofluyorsun Kofl yoldafl kofl Telli duvakl› Kürdistan’›n seni bekler Zulmü ve bask›y› H›nçla hançerlemiflti Canda’n›n gülüflü An›t gibi uzanan Çiya devrimin kilometre tafl›yd› Rezan ise bu sonsuzluk yolunu da tan›m›flt› Bunu da öncüsü olma görevi vard› flimdi Haz›rd› ve zaman› gelmiflti bütün devrimlerin Ve tanr›çan›n mutlulu¤undaki Sos›n Sihirli okuyla döndürüyordu zaman›

SERXWEBÛN Nisan 2008

Evet zaman›yd› devrimin Bu yüzden suskunlu¤a gömülü olan Akif ve Mahsum Tufan öncesi f›rt›na kesilmifllerdi Asr›n a¤›r yükü ile do¤ruldu Ömer yoldafl O evinin ceylan› de¤il, asi da¤lar›n y›rt›c› flahiniydi Ve gözlerindeki k›v›lc›mla ba¤›rd› düflmana “Biz Apo’nun intikam flahinleriyiz” demiflti Genç yüre¤i ile gürül gürül sevdaya akan Halk›n›n Gerillas› da haz›rd› son kanl› kavgaya Adar ile Xuwinda giriflkenlikleri ile birer abideydiler Ve ölümün so¤uk ürpertisine karfl› Güneflin o¤lu fiepal fiairane hisleriyle eritmiflti o so¤uklu¤u Acaba burada Meryem anan›n bakire güzelli¤indeki Berçem’in temiz yüzü at›lan kimyasalla bozulacak m›yd›? Ve Nergis hiç tereddütsüz cevap verdi buna “Yok yoldafl, yok! bu kimyasalla ne kardelenler yerinden sökülür ne de dünyam›z bozulur” Bu yüzden yoldafllar Dünya alem tan›k olsun ki Direnifl kalesi nergis çiçekleriyle deste deste süslenecektir Reber 盤l›¤›n› yükseltti “Efsane diyar› sevda çiçekleri ile süslenecektir” diye hayk›rd› Ç›¤l›klar ulaflt› alevler içinde yanan Do¤an yoldafla dudaklar›nda bir tebessüm Orman gözlerine gökyüzünü Yüre¤ine tüm yoldafllar›n›n sevgisini ald› Ve kat›ld› direniflin görkemli halay›na Gökyüzüne, da¤lara Tüm dünyaya yay›ld› sesleri Sessizli¤in sesi Direniflin 盤l›¤› Efsane diyar›n›n kahraman çocuklar›...


Nisan 2008

SERXWEBÛN

79

AYVA SATICISI “O f›rt›nan›n içinde yürüdü¤ümüz

günlerde hep neflesine tan›k oldum. Binevfl’i ve Sakine’yi bu defa da ondan duydum. Çocukluk an›lar›n› bir kez olsun bölmeden, bir kez olsun onlar›n vuruldu¤unu söylemeden ondan dinledim. Güney’e do¤ru heyecanla yürürken y›llar sonra onlarla nas›l kucaklaflaca¤›n›, nas›l sar›l›p birlikte yatacaklar›n› bir bir anlatt› durdu. Ama ben o an› hiçbir zaman foto¤raflayamayaca¤›m› çok iyi biliyordum. Sadece sustum ve dinledim ” 1995 y›l›nda Kürt özgürlük mücadelesi saflar›na kat›lan yönetmen, yazar, gerilla Halil UYSAL 28 Mart-1 Nisan tarihleri aras›nda Türk ordusunun gerçeklefltirdi¤i operasyonda 3 arkadafl› ile birlikte flehit düfltü. Bu yaz› Halil Uysal’›n kendi kaleminden al›nm›flt›r.

Farz et ki, ben bir ayva sat›c›s›y›m.. Güz bitti, ben gittim... ‹çimdeki aceleci çocuk neden bir an olsun durmuyorsun... Nereye götürüp b›rakacaks›n, hangi uçurumdan f›rlat›p atacaks›n beni... B›rak da bir soluk alay›m, paramparça olmadan önce doyas›ya içeyim flu çeflmenin suyundan. B›rak da kana kana güleyim, a¤layay›m... Bu dördüncü k›z kardefltir peflinden kofltu¤um, ruhum dayansa da, bedenim yetmeyecektir bu dört ömre. Hayatlar›n›n en güzel y›llar›n› yaflayan bu dört güzel k›za kalbim bir kez daha kap›lmaya, gözlerim bir kez daha vurulduklar›n› görmeye güç getirmeyecektir. Bu k›z kardefllere üç kez cesaret ile bakt›m ve bunu neden yapt›¤›m›n çok iyi fark›ndayd›m. fiimdi, dördüncü kez ayn› cesaret ile bakabilecek miyim, bunu ben de bilmiyorum. Arkadafllar›n hepsi gitti, haydi biz de gidelim, sözleriyle s›yr›ld›m düflüncelerimden. Ferman gencecik durufluyla bafl›mda dikilmifl gülümsüyor. fiimdi nereden bilecek akl›mdan neler geçti¤ini, Kanirefl isimli bu çeflmenin bafl›nda neden bekledi¤imi... Sessizce yüzüne bak›yorum. Yoruldun de¤il mi... diye soruyor on alt› yafl›ndaki bedenine güvene-

rek, Kanirefl’in kayalar›nda, yosunlar›nda nelerin sakl› oldu¤unu bilmeden. Bir an önce gidelim, hava karar›rsa yolu bulamay›z... Yol konusunda tereddütlü oldu¤unu hissediyorum. Ne de olsa k›lavuz olarak kalm›fl yan›mda ama bu yollar› benim ne kadar iyi bildi¤imi bilmiyor Ferman... Ama ben Kanirefl’de biraz daha oturmak, bu buz gibi suyun içinde akan ve bir tek benim görebildi¤im, karanl›k gecelerde buradan su içmifl, bu çeflmenin bafl›nda doyas›ya gülmüfl ve geçtikten sonra bir daha dönmemifl, bir daha bu çeflmeye u¤ramam›fl, kahkahalar›n› burada b›rakm›fl ama bir kez olsun onlar› anlatacak sözleri bulamad›¤›m nefle ve heyecan dolu yüzleri bir kez daha hissetmek istiyorum.

‹lk Binevflfl’’i tan›d›m... Uzun, ince, fidan gibi bir k›zd›. Ve en büyük ablayd›. Bamerne eylemine gelirken, bu çeflmeye birlikte u¤rad›k. Tafl›d›¤› o a¤›r silah›n alt›nda kan ter içinde kalm›flt› ama kana kana su içti¤imiz o çeflmede eflsiz gülüflünü nakfletti kalbime... Bir foto¤raf›n› çektim o zaman ve milyonluk gülüfl ismini verdim. Bir zarfa koydum her ikisini bir kuryeye teslim ettim. Uzaklarda bir yerlere, kaybolmayacak o mekana, Kürt halk›n›n yüre¤ine tafl›s›n istedim. Ve o kuryenin vuruldu¤unu, milyonluk gülüflün hiçbir yere ulaflmad›¤›n› çok sonralar› ö¤rendim... Yolda ayvalar da var. Bu Metina’da bir tek ayva a¤ac› var. Onun yerini de bir tek ben biliyorum, flimdi gidersek ona da u¤rar›z, ne dersin? Beni kand›r›p götürmeye kararl›, ama ayva mevsi-

minin henüz gelmedi¤ini bilmiyor. Gün batmadan noktaya ulaflmay› planlad›¤›n› iyi biliyorum. Beni bir an önce bu çeflmenin bafl›ndan kald›rmak istiyor ama zorlayam›yor da... Bir de karanl›kta yolu kaybedip usta k›lavuzlu¤una helâl getirmek de var iflin içinde... Onlarla hep ayn› yaflta karfl›laflt›m. Ve foto¤raflad›¤›m an, onlar hep ayn› yaflta, o kayalar, bu akan so¤uk su, bu yemyeflil yosunlar hep ayn› yerde kald›lar. Kanirefl’in serin suyunda gülüfllerini dinlemeye her geliflimde san›r›m bir tek ben de¤ifltim... fiimdi dördüncü k›z kardeflin de baz› günler buraya geldi¤ini ve Kanirefl’in kara sular›ndan içti¤ini ö¤rendim. Buraday›m, o gülüfllerini yakalad›¤›m üç k›z kadeflin su içti¤i çeflmenin bafl›nday›m. Dördüncü k›z kardeflin de buraya gelece¤ini söylüyorlar. Bu defa nedenini bilmeden bekliyorum... ‘Foto¤raf makineni unuttun mu?’ diye soruyor bu defa Ferman. Bu akflam ondan bana rahat yok. B›rakm›yor flurada gönlümce hüzünleneyim. Daha kendisi hüzünle tan›flmam›fl ki... Nereden bilsin bu defa foto¤raf makinemi isteyerek getirmedi¤imi, bilerek yan›ma almad›¤›m›. Bu sefer foto¤raflamamak için geldi¤imi ve belki de ilk defa kendimi unutmad›¤›m›... Ben o k›z kardeflleri hiçbir zaman ayn› kadraja s›¤d›ramad›m. O kadar da¤›lm›fllard› ki bu co¤rafyaya ve bu zamana, hep sadece birisiyle ve farkl› zamanlarda karfl›laflt›m. Ayn› zamanda ve ayn› mekânda bir kez olsun yakalayamad›m onlar›... Foto¤raflar›m hep tek tek çekildi ve belki ilk defa bu yaz›da bir araya gelecekler...


SERXWEBÛN Nisan 2008

80 Ferman da bir aç›klamay› hak ediyor biliyorum. Geç kal›yoruz, yola ç›kaca¤›m›za oturmufl bu çeflmenin sular›na bak›yoruz. Su içtik, tamam. Biraz da dinlendik, o da tamam... Daha ne bekliyoruz. Ona anlatay›m diyorum. Ama bu gencecik yüzüne, yüzündeki sevimli k›vr›mlara sonbahar yak›flm›yor... Hüzün bana kals›n bu akflam...

Sonra Sakine’yi tan›d›m. Bu ailenin üçüncü k›z›yd›. Ufac›k bir k›zd›. Ve flu an yan› bafl›mda oturan Ferman kadar boyu vard› ancak. Bundan tam on y›l önce bir akflamüstü hareketli taburun sevinç ile gülen çocuklar›n› kameram ile kaydediyordum. Kadraj içinde gün bat›m›n›n k›z›ll›¤›nda gerillalar›n yüzlerini almaya çal›fl›rken, çerçevenin sol köflesine yak›n bir yerde tertemiz bir yüzün bana bakt›¤›n› fark ettim. Bütün tabur geçerken o durmufl, gün bat›m›ndaki kameraman› seyrediyordu. Bütün tabur geçip gittikten sonra o da geçip gitti. O benim hayat›mda gördü¤üm en saf yüzdü... Onun vuruldu¤una hiçbir zaman inanmad›m. Boy aynas›na gizlenmifl hayalini hep içimde tafl›d›m. Ne onun için yazd›¤›m yaz›lar, ne de yapt›¤›m filmler hissettiklerimi dile getirmeye yetmedi. Ferman bu sefer flütünü ç›kard› ve az öteye oturdu. ‹flte bunu beklemiyordum. Anlafl›lan umudu kesti benden. Art›k günefl de son ›fl›nlar›n› gönderiyor. Flütünü okuldan getirmifl. Geçen y›l ‹stanbul’dan ayr›l›p da¤a gelirken yan›na ald›¤› tek fley buymufl. Flütü bana iflaret edip Zerda’y› çalmaya bafll›yor yan›bafl›mda. fiimdi Kanirefl’in sular›ndan geçen yüzleri nas›l da tamaml›yor bu ezgi...

Sonra Deniz’i tan›d›m... Faraflin yaylalar›n›n o deniz yeflilinin orta yerinde buldum onu. O ortanca k›zd› ve Botan’›n asi gerillalar›n›n en güzellerindendi. Hep Binevfl ve Sakine’den dinlemifltim onu. Ama bir gün gidip bulaca¤›m› ve Faraflin yaylalar›nda bir foto¤raf›n› çekece¤imi hiçbir zaman düflünmemifltim. Kürt gerillalar›n›n ‹mral› adas›ndaki o büyük insan›n

ça¤r›s›na uyup Güney’e çekildikleri o günlerde birlikte yolculuk yapt›k. O f›rt›nan›n içinde yürüdü¤ümüz günlerde hep neflesine tan›k oldum. Binevfl’i ve Sakine’yi bu defa da ondan duydum. Çocukluk an›lar›n› bir kez olsun bölmeden, bir kez olsun onlar›n vuruldu¤unu söylemeden ondan dinledim. Güney’e do¤ru heyecanla yürürken y›llar sonra onlarla nas›l kucaklaflaca¤›n›, nas›l sar›l›p birlikte yatacaklar›n› bir bir anlatt› durdu. Ama ben o an› hiçbir zaman foto¤raflayamayaca¤›m› çok iyi biliyordum. Sadece sustum ve dinledim. Ferman bildi¤i üç flark›y› arka arkaya çald›. Sonunda flütünü cebine koydu ve gözlüklerini ç›kard› ve temizledi. Karfl›m›zdaki karakollar›n ›fl›klar›n› gösterip biraz da korkutmaya çal›flt›. fiurada bir y›ll›k bir savafl tecrübesi vard› ve benim gibi bir aceminin duygusall›¤› yüzünden bafl› derde giremezdi. Art›k iyice sab›rs›zland›¤›n› anl›yordum. Sonunda dayanamad› ve ‘ne ar›yorsun yahu’ dedi... Binevfl’i... diye karfl›l›k verdim. Beklemiyordu. Biraz düflündü, sonra buldu. Tan›yordu... Binevfl k›z kardefllerin dördüncüsü ve en ufa¤›yd›. Onun ablalar›n›n ard›ndan geldi¤ini çok sonralar› ö¤renmifltim. Bu gün buraya, bu siyah çeflmeye, Kanirefl’e geliflimin de tek nedeni oydu. Onu görmek için geldim buraya ve ilk görüflte tan›yaca¤›m› da ad›m gibi biliyorum. Bu defa ablalar›n› gördü¤üm o ilk anda yapt›¤›m gibi onu foto¤raflamak için acele etmeyece¤im. Ferman ile yürümeye bafllad›¤›m›zda art›k tamamen karanl›k olmufltu.

Bu akflam ay ›fl›¤› da geç ç›kacakt›. Kap karanl›k gecenin içinde Ferman yine de çantam› tafl›may› teklif etti. Hiç çantam› ona verir miyim. Zorlad›ysa da alamad›. S›rtlad›klar›m›n ne kadar a¤›r oldu¤unu bilmiyordu. K›lavuzum öne koyuldu ama bütün patikalar› birbirine kar›flt›rd›. Birkaç yola girdik. Biraz kaybolmas›na izin verdim. Ne de olsa ben yeni o eski bir gerillayd›. Yollar› iyice kar›flt›rd›, art›k neflesi de kaybolmufltu... Sonunda ben öne geçtim. Bu karanl›k gecenin içindeki bütün patikalar› avucumun içinden geçer gibi geçtim. Onu çok iyi tan›d›¤›m Metina d›fl›ndaki o tek ayva a¤ac›na götürdüm... Ayvalar henüz olmam›flt› ama kendimize birer tane kopard›k. Ferman’›n neflesi yeniden yerine geldi... O zaman ona her fleyi anlat›p, y›llar önce buraya geldi¤imizde Adnan arkadafl›n belki de bu tek ayva a¤ac›ndan esinlenip yazd›¤› ve benim hiçbir zaman unutmad›¤›m fliirini okudum... Farzet ki, ben bir ayva sat›c›s›y›m... Güz bitti, ben gittim...




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.