‹çindekiler Lanetli komplocular kaybedecek kutsall›k bu topraklarda kazanacakt›r Uluslararas› komplonun 11. y›l›na giriyoruz. Bu komployu halk›m›za, partimize ve insanl›¤a yaflatanlar lanetlidirler, lanetlili¤in temsilcileridirler. Bunlar› lanetleyerek kutsall›¤› lanetlili¤e...((18’de) Yerel seçimlerde halk›m›z demokratik iradesini ortaya koyacakt›r Türkiye’de yak›nda bir yerel seçimler süreci bafllayacakt›r. Bu seçimler flüphesiz Kürdistan halk›n›n kendi demokratik iradesini ortaya koymas› aç›s›ndan önemlidir. Ancak seçimlerin... (34’te) Türkiye’de yaflflaananlar›n bir minyatürü ‹mral›’da yaflflaan›yor (Önder Apo) Anayasal bir yarg› süreci var. DTP kapat›labilir, bilemiyorum. Ama önemli olan demokratik siyasetin gelifltirilmesidir. Bu konular› daha sonra detayl› tart›fl›r›z. Demokratik... (41’de)
Kürt demokratik kamuoyu b›rakujiye yol vermeyecektir
Süreç Önder Apo’ya özgürlük sürecidir Özgürlük mücadelemiz, 2008 güz ortas›nda, tarihinin en kritik süreçlerinden birini yaflar duruma gelmifl bulunuyor. Bu süreci on y›l öncesiyle k›yaslayanlar var, mücadele tarihimizin... (52’de)
Sosyalist sistem ve Ekim Devrimi üzerine Ça¤›m›za damgas›n› vuran büyük Ekim Devrimi’nin “Amerika Birleflik Devletleri reel sosyalizmin toplumsal devrimlerdeki yerini, gerçekleflen sosyalizmy›k›l›fl›ndan sonra 1991 y›l›nda yürüttü¤ü körfez le iliflkisini ve genel devrimci geliflmelerle ba¤lant›s›n› savafl›yla dünya liderinin kendisi oldu¤unu düny- ortaya koymak, bu konudaki... (65’te) aya ilan etmifltir. Dünyada sistem içi sorunu olan Kapitalizmin ekonomik krizi de bölgelere bu flekilde yaklaflm›fl ve çeki düzen ver- yoksullar› vuran karaktere sahiptir meye çal›flm›flt›r. Siyasi liderli¤i yan›nda ekonomik Dünyada flu anda en önemli gündem, ABD’den bafllayarak tüm dünyaya yay›lan ekonomik krizdir. Bu ekonoolarak da dünyan›n en büyük ekonomik güç mik kriz bugün dünyadaki bütün siyasal krizlerin de önüne geçmifl... (72’de) oldu¤unu kabul ettirmifltir...” (2’de) Kad›n partileflflm mesi PKK’lileflflm menin esas›d›r PAJK VII. Kongresinde Önderli¤imizin özgürlü¤ü ve kad›n partileflmesi temel tart›fl›lan noktalar oldu. Tarihsel-güncel geliflmelerin bizi karfl› karfl›ya b›rakt›¤› mücadele görevleri... (87’de) Do¤a dostu sevgi sanatç›s› Botan’da do¤an her bebe¤in ilk a¤lay›fl› yaflam zorluklar›na gösterilen ilk tepkidir adeta... Havas›na, da¤›na, tafl›na, suyuna sinmifl isyan ve intikam 盤l›klar›n› anlamak için büyümeye... (93’te) Umudunu yitirme güneflfliin do¤uflflu unu yine izleyece¤iz Haziran ortalar›nda düzenlememiz oldu. Birli¤imiz Garzan eyaletine gidiyordu. Garzan, 1995’ten sonra bir türlü kendisini toparlayamayan bir eyaletimizdi. Hedefimiz üstlenme... (95’te)
SERXWEBÛN
2
Ekim 2008
KÜRT DEMOKRAT‹K KAMUOYU BIRAKUJ‹YE YOL VERMEYECEKT‹R Bugün siyasi olarak s›k›flfl››k durumda olan esas olarak Türk devletidir, ‹ran'd›r ve kendi içinde çat›flflm may› “B yaflflaayan Araplard›r. ABD'nin de bölge politikas›nda s›k›flfl››k durumda oldu¤u bilinmektedir. Bu durum dikkate al›nd›¤›nda, Kürtlerin birlik olmas› ve ulusal demokratik politika izlemeleri halinde bütün bölge güçleri karflfl››s›nda avantajl› duruma geçecekleri görülmelidir. Böyle bir durufl içinde olan Kürtler ABD dahil tüm bölge ülkeleri karflfl››s›nda politika yapma imkân›na sahip olur. Güneyli güçlerin, Türklerin, ABD'nin ya da herhangi bir gücün dayatmalar›n› kabul etmekten baflflkka çareleri yokmufl gibi davranlalar›n› kabul etmemek gerekir” Amerika Birleflik Devletleri reel sosyalizmin y›k›l›fl›ndan sonra 1991 y›l›nda yürüttü¤ü Körfez savafl›yla dünya liderinin kendisi oldu¤unu dünyaya ilan etmifltir. Dünyada sistem içi sorunu olan bölgelere bu flekilde yaklaflm›fl ve çeki düzen vermeye çal›flm›flt›r. Siyasi liderli¤i yan›nda ekonomik olarak da dünyan›n en büyük ekonomik güç oldu¤unu kabul ettirmifltir. So¤uk savafl döneminde de NATO'nun en büyük gücü olan ABD, askeri, siyasi, ekonomik gücünü birlefltirerek tek kutuplu dünyan›n liderli¤ini üzerine alm›flt›r. ABD, bu liderli¤ini Irak'a müdahale edip Saddam rejimini y›karak aç›kça kabul ettirmek istemifltir. Avrupa'y›, BM'i, Rusya'y› ve daha birçok ülkeyi yan›na alarak Irak'a müdahale etmek istemifl, ancak kendisine aç›k destek verilmedi¤i gibi muhalif durufl gösterenler de olmufltur. Baflta Fransa olmak üzere birçok ülke ABD’nin Ortado¤u'ya müdahalesine destek vermemifltir. Halklar ise zaten ço¤unlukla müdahaleye karfl› oldu¤unu eylemleriyle ortaya koymufltur. ABD, baflta Fransa ve BM olmak üzere birçok ülkeye, halklar›n muhalefetine ra¤men Irak'a müdahale etmifl ve Saddam rejimini y›km›flt›r. Böylelikle siz destek verseniz de vermeseniz de benim gücüm vard›r, size ra¤men de yapar›m, yaklafl›m› içinde olmufltur. Saddam rejimi ABD sald›r›lar›na dayanamam›fl, k›sa sürede y›k›lm›flt›r. Ancak rahat hakimiyet kuraca¤›n› ve buradan bafllayarak müdahalesini çe-
flitli biçimlerde bölgeye yayaca¤›n› düflünürken Irak'ta ciddi bir direniflle karfl›laflm›flt›r. Afganistan'da büyük bir direniflle karfl›laflm›flt›r. Irak müdahalesinin 2. y›l›nda tek bafl›na bu ifli yürütemeyece¤ini düflünerek Avrupa'y› da BM'yi de kendi müdahalesine ortak etmeye çal›flm›flt›r. Avrupa ve BM de ABD'siz bir Avrupa'n›n, BM'nin olmayaca¤›n› görerek karfl›l›kl› tavizlerle bu müdahaleye ortak olmufllard›r. Böylelikle ABD en büyük güç olsa da di¤er güçlerin deste¤ini almadan dünya liderli¤ini sürdüremeyece¤ini anlam›flt›r. Ha keza Avrupa da kendisini tümden reddeden yaklafl›mlarla ABD’nin sonuç almayaca¤›n› ABD’ye göstermifltir. ABD'nin bu s›k›nt›lar›ndan tabii ki baflta bölge ülkeleri olmak üzere birçok güç yararlanmaya çal›flm›flt›r. ABD ilk önce bölge ülkelerinin tümünü kendi istedi¤i siyasal, sosyal, ekonomik sistem içine sokmay› hesaplarken, zorlanmayla birlikte bu ülkeleri kendi müdahalesine hizmet eder hale getirmek için onlarla belirli bir uzlaflma içerisine girmifltir. Bu s›k›fl›kl›ktan Rusya, Çin gibi ülkeler de yararlanm›flt›r. Bu ülkeler ABD'nin en büyük güç oldu¤unu kabul etseler de kendilerinin de bir güç oldu¤unu ABD'ye çeflitli biçimlerde hissettirmeye çal›flm›fllard›r. Nitekim ABD'nin, Gürcistan'›n Osetya'ya müdahalesine tam destek vermesinden sonra Rusya'n›n bu müdahaleye sert tepkisi gerçekleflti. Rusya "tamam sen büyük bir güçsün, ama benim çevremde istedi¤in gi-
bi cirit atamazs›n" mesaj›n› vermifltir. ABD'ye istedi¤i gibi hareket edemeyece¤ini göstermek istemifltir. Rusya'n›n bu tutumu, ABD'nin dünya liderli¤ine küçük de olsa bir meydan okumad›r. Buradan ABD'nin dünya liderli¤i bitmifltir ya da bu liderlik tan›nm›yor gibi bir sonuç ç›kar›lmamal›d›r. Rusya'n›n bu tutumunu so¤uk savafl dönemindeki gibi bir karfl› koyufl olarak da alg›lamamak gerekir. Rusya istedi¤i zaman istedi¤i fleyi yapacak güçte de¤ildir. Belirli s›n›rlar› aflamaz. Ancak bu tür çat›flmalar, çekiflmeler kapitalist sistemin de sorunlu oldu¤unu, öyle kendi içinde de mutlak bir egemenlik, itaat yaratamayaca¤›n› ortaya koymas› aç›s›ndan önemlidir. Siyasal ve askeri olarak yaflad›¤› s›k›nt›lar ABD’yi baflta Ortado¤u da olmak üzere zorlamaktad›r. Bu zorlanmaya flimdi ABD'den bafllayarak dünyaya yay›lan ekonomik kriz de eklenmifltir. 2008 Eylül ekonomik krizi denen ve esas olarak da mali sistemden kaynaklanan ve giderek sanayi sektörü ve di¤er sektörleri de etkileyecek bu kriz, asl›nda kapitalizmin flimdiye kadar yaflad›¤› en büyük krizdir. Bu kriz 1929 krizinden daha a¤›r bir krizdir. Her fleyden önce bu kriz sadece bir ülkeyle s›n›rl› bir kriz olarak görülmemelidir. Eskiden ekonomik krizler genel olsa da bu düzeyde tüm ülkeleri a¤›r biçimde vurmazd›. Küresel kapitalizm denen, özellikle de mali sermayenin, finans kapitalin küreselleflti¤i dünyada finans sisteminden kaynak-
Ekim 2008
SERXWEBÛN
lanan bu kriz tüm dünyay› sarsm›fl durumdad›r. 1929 ekonomik bunal›m› daha çok Amerika'da ç›km›fl, Amerika'y› etkilemiflti. Tabii ki Amerika ile birlikte Avrupa'y› da önemli düzeyde etkilemiflti. Buna ra¤men 1929 krizi bu düzeyde küresel ve dünya çap›nda bir etki yaratmam›flt›. 2008 Eylül krizi ise tamamen bütün dünyay› sarm›flt›r. Bu aç›dan ABD'nin siyasi, askeri olarak belirli s›k›nt›lar yaflad›¤› bir süreçte böyle ekonomik bir krizin de ortaya ç›kmas›, ABD'nin siyasal ya da askeri alanda yaflad›¤› sorunlar› daha da artt›racak niteliktedir.
Ekonomik krizle birlikte birçok finans kapital kurum çökecektir ABD dünya liderli¤ini askeri ve siyasi gücüne dayanarak yap›yordu. Dünyan›n en büyük askeri gücüne sahip bu gücü ise kesinlikle ekonomik gücünden ileri geliyordu. E¤er ABD II. Dünya Savafl›ndan sonra dünyada siyasal ve askeri liderli¤i tümden eline ald›ysa bunun en önemli nedeni baflta ‹ngiltere olmak üzere di¤er ülkeleri ekonomik olarak tümden geçmifl olmas›yd›. 2008 Eylül ekonomik alandaki bu sars›nt› ise ister istemez ABD’nin mutlak liderli¤i konusunda bir sars›nt›y› ortaya ç›karacakt›r. Nitekim Almanya merkez bankas› baflkan›, ‘ABD'nin ekonomik liderli¤i art›k tart›flmal›d›r’, de¤erlendirmesi yapm›flt›r. Bu söylemi, ABD'nin siyasi ve ekonomik liderli¤inin ortadan kalkmas› olarak anlamasak bile liderlikte önemli bir gerileme, y›pranma ve itibar kayb› yaflad›¤› aç›kt›r. Bu söylemlerin ortaya ç›kmas›n› ABD'nin otoritesinin önemli oranda zedelenmesi olarak de¤erlendirmek gerekir. Bu ekonomik krizle birlikte birçok finans kapital kurum çökecektir. Nitekim ABD ve Avrupa'da birçok banka çökmektedir. Birçok banka el de¤ifltirmektedir. Devletin müdahalesiyle bankalar iflastan kurtar›lmaya çal›fl›lmaktad›r. Bu durum bafll› bafl›na kapitalizmin liberal ekonomik felsefesinin ciddi biçimde y›pranmas›n› beraberinde getirmifltir. Bu kriz ile birlikte kapitalizm çöktü, çökecek de¤er-
3 lendirmeleri yanl›flt›r, ama kapitalizmin büyük sorun yaflad›¤›, bundan sonra da bu sorunu yaflamaya devam edece¤ini söylemek mümkündür. Kapitalizmin bu kadar sorun yaflamas›n› ortaya ç›karan esas zaaf tekelcilik ve finans kapitaldi. Finans kapital, sanayi kapitalizminin ya da bugün kullan›ld›¤› biçimiyle reel sektörün çok önünde bir iflleve ve etkiye sahip hale gelmiflti. Sanayi kapitalizmini kontrol eden de finans kapital olmufltur. Tekelcilik ise her gün daha da devasa boyutlara ulaflarak neredeyse sistemin uru haline gelmifltir. Bu krizle birlikte kapitalizmi bunal›ma götüren tekelcilik zay›flamak yerine, daha da artacakt›r. Nitekim flimdiden birçok banka ve tekel el de¤ifltiriyor. Büyük bankalar ve tekeller daha da büyüyor. Böylelikle piyasa ekonomisine dayanan kapitalist sistem daha da sorunlu hale gelecektir. Belki müdahalelerle bunal›m› yaratan etkenler geçici olarak giderilecek, ama kapitalist sistemin krizi esas olarak artarak derinden derine geliflip daha büyük krizler biçiminde kendini d›fla vuracakt›r. Kapitalist sistem buna nas›l çare bulur bilemiyoruz. Mevcut para aktar›mlar›yla sistemin hastal›klar›na köklü çare bulmak mümkün de¤ildir. Azami kâr yasas› ya da "b›rak›n yaps›nlar b›rak›n geçsinler" liberal ekonomi felsefesinin bundan sonra da farkl› bir sonuç vermesi beklenemez.
ABD’nin ekonomisine güven zedelenmiflflttir Bu ekonomik krizle birlikte ABD ekonomisine güven zay›flayacakt›r. Çünkü dünyaya bu kadar ekonomik kriz getiren asl›nda ABD'nin tamamen zincirinden boflalm›fl bir tüketim toplumu haline gelmesidir. Tüketim toplumu o kadar körüklenmifltir ki herkes tüketmek, daha fazla tüketmek, daha fazla kazanmak h›rs› içine sokulmufltur. Tüketim h›rs›, büyüme h›rs› o kadar körüklenmifltir ki ABD'de herkes üretti¤inden daha fazla tüketme ve elindeki de¤erleri aflan borçlanma içinde yaflamay› bir al›flkanl›k haline getirmifltir. Aileler borç alarak yafla-
maya, bireyler borç alarak yaflamaya, küçük iflletmelerden bafllay›p en büyük iflletmelere kadar herkes oldu¤undan fazla borç ve kredi al›p yaflama standard›n› ve gücünü büyütmeye yönelmifltir. ABD'nin büyük bir refah ve f›rsatlar ülkesi oldu¤u vurgulanarak her türlü borç al›narak yaflan›labilecek bir toplum anlay›fl› ortaya ç›km›flt›r. Bireyler borç alm›fl, flirketler ve bankalar birbirlerinden borç alm›fl, bankalar›n ve tekellerin hisse senetleri matbaalarda bas›larak tüm dünyaya sat›lm›fl, bunun sonucu borçlar ödenir olmaktan ç›km›fl, ekonomik ka¤›tlar karfl›l›¤› olmayan ka¤›t parçalar› haline gelmifllerdir. Bu durum sonucu mali sistem iskambilden ka¤›t flatolar gibi birden bire çökmüfltür. ABD flu anda dünyan›n en borçlu ülkesi haline gelmifltir. Herkesin s›rt›ndan kendisini daha fazla refah içinde yaflatmaya çal›flan bir ülke gerçe¤i ortadad›r. Sonunda denge bozulunca da en büyük bankalar ve tekeller gemilerin denizde alabora olmas› gibi batm›fllard›r.
Türkiye gibi ülkeler bu krizden çok daha zararl› ç›kacakt›r Bu krizin sonuçlar›n› daha da görece¤iz. Sadece ekonomik sonuçlar de¤il, siyasal sonuçlar› da ortaya ç›kacakt›r. Küresel sisteme, küresel sermayeye karfl› güvensizlikler birçok yerde içe kapanmay› getirecektir. Yanl›fl biçimde küreselleflmenin yanl›fl biçimde d›fla aç›lman›n ya da ülke s›n›rlar›n›n yanl›fl biçimde kapitalizme aç›lmas›n›n yaratt›¤› a¤›r sonuçlar herhalde baz› gerici, ulus devletçi çevreler taraf›ndan içe kapanmac› biçimde ele al›nacakt›r. Çünkü küresel sermayeyle bütünleflmemifl baz› ülkelerin bu krizden daha az zararla ç›kaca¤›na flahit olacaklard›r. Örne¤in flu anda ‹ran böyle bir ekonomik kriz karfl›s›nda rahatt›r, ama Türkiye de¤ildir. Çünkü ‹ran Türkiye ya da baflka ülkeler kadar küresel sistemle çok içli-d›fll› olmad›¤› için bu mali krizden daha az etkilenecektir. Ama Türkiye gibi ülkeler bu krizden daha büyük s›k›nt›lar yaflayacakt›r. Bu durum, ulus devletçi
SERXWEBÛN
4 yaklafl›mlar do¤ruymufl gibi baz› e¤ilimler ortaya ç›karacakt›r.
Devlet kapitalizmini öngören yaklaflfl››mlar kesinlikle yanl›flfltt›r Ekonomiye devlet müdahalesi olmal›d›r, merkezi planlama yap›lmal›d›r gibi devlet kapitalizmini öngören yaklafl›mlar kesinlikle yanl›flt›r. Bunlar asl›nda bir yanl›fl›n kendisini baflka yanl›flla do¤rulatmas› olur. Bu tür anlay›fllar› mahkûm etmek gerekir. Böyle basit de¤erlendirmeler ve reel sosyalizmin yaflad›¤› yanl›fll›klar› örtme çabalar› kapitalizme hizmet etmekten baflka bir sonuç vermez. Bu krizi bahane ederek içe kapanmac› e¤ilimlere girilmesi karfl›s›nda da durmak gerekir. Küresel sermayeye bu kadar kendini siyasal ve ekonomik olarak ba¤lamak b›rakal›m bir geliflme yaratmas›n›, toplumlar için a¤›r sonuçlar yaratmaktad›r. Bu nedenle hem ulus devletçi, d›fla kapanmac› yaklafl›mlardan uzak durmak hem de küresel kapitalist sisteme entegre olarak halk›n hem ekonomik hem de siyasi iradesini ortadan kald›rd›¤› bir sistemin parças› haline gelmek yanl›flt›r. Do¤ru ekonomik doktrin, devlet müdahalesinin oldu¤u bir sistem de¤il, tabana dayal› toplumsal ihtiyaçlar› karfl›layan komün ve kooperatifler gibi topluluklara dayal› ekolojik bir ekonomik sistem oluflturmakt›r. Halklar ve uluslar aras›nda da iliflkiler olmal›d›r. Nas›l ki siyasal alanda demokratik haklar konfederasyonunu esas al›yorsak ekonomik alanda da demokratik konfederal bir sistemi esas almak gerekmektedir. Kürt halk Önderi ‘ekonomiyi toplumun yaflam›ndan söküp almak, onun kalbini söküp almakt›r ve bu da onu en önemli uzuvlar›ndan yoksun b›rakmakt›r’ diye belirtiyordu. S›n›rlar ortadan kalkmal›, ama yerel ekonomilere dayal› bir iliflkiler a¤› kurulmal›d›r. De¤iflime ve kâra göre kurulmufl ekonomik sistemleri reddetmek ve ekonominin belirli kurumlar ve merkezler taraf›ndan yönetilerek sömürünün ve kâr›n›n oldu¤u bir sistem içine girmemek gerekir. Demokratik kon-
Ekonomiye devlet müdahalesi “E olmal›d›r, merkezi planlama yap›lmal›d›r gibi devlet kapitalizmini öngören yaklaflfl››mlar kesinlikle yanl›flfltt›r. Bu tür anlay›flflllar› mahkûm etmek gerekir. Böyle basit de¤erlendirmeler ve reel sosyalizmin yaflflaad›¤› yanl›flflll›klar› örtme çabalar› kapitalizme hizmet etmekten baflflkka bir sonuç vermez. Do¤ru ekonomik doktrin, devlet müdahalesi de¤ildir” federal sistemin ekonomisi de tabana dayanarak kurumlaflt›r›lmal›d›r. Mevcut ekonomik krizin finans kapitale dayal› küresel kapitalist sistemi ortadan kald›racak bir sonuç ortaya ç›karaca¤›n› beklememek gerekir. Ancak ABD'de yaflanan krizin tüm di¤er bölgeleri fliddetli etkilemesi belirli ekonomik havzalar›n kendisini daha inisiyatifli k›laca¤› ve kendisini tamamen bir merkezin insaf›na b›rakmayaca¤› bir model kendini d›fla vuracakt›r. Zaten Avrupa Birli¤i ülkelerinde böyle ekonomik havzalar vard›r. Uzakdo¤u'da da belirli inisiyatifi ve kimli¤i olan ekonomik havzalar ortaya ç›kabilir. Zaten bu yönlü baz› ekonomik birlikler vard›r. Bunlar küresel ekonomik sistemden geriye dönme gibi bir durum ortaya ç›karmaz. Bu havzalar dünyadaki di¤er ekonomik sistemlerle s›k› iliflki içinde olurlar, uluslararas› ekonomik iliflkiler sürer. Ancak belirli bir inisiyatifleri ve kendi ekonomik kurumlar› olur. Bu ekonomik kriz söz konusu bu tür ekonomik havzalar› böyle bir ekonomik yaklafl›m ve durufl içine sokabilir. Bunlar önümüzdeki dönemde beklenecek geliflmelerdir. Bu ekonomik durufllar siyasi aç›dan da belirli bir özgünlü¤ü, belirli bir farkl›l›¤› ortaya ç›karabilir. Ancak bu tür yaklafl›mlardan dünyadaki küreselleflen ekonomik sistemden bir geriye dönüfl de beklenemez. Bu krizle birlikte kapitalist sistem içinde baz› tedbir mekanizmalar›n›n ve kurumlar›n oluflturulmas›ndan söz
Ekim 2008
edilmektedir. Anlafl›l›yor ki sistem güçleri yeni baz› ekonomik kurulufllar kurarak -IMF ve Dünya Bankas› ya da onlar›n yerine baflka denetim sistemleri- bu krizden ç›kar›lan derslerle baz› denetimler ortaya ç›karacaklard›r. S›k s›k fleffaf bir ekonomik sistem haline gelmekten söz ediliyor. Kredi ve borç s›n›r›ndan bahsediliyor. Bunlarla mevcut sistemin aksakl›klar›n› belirli düzeyde gidermeye çal›flacaklard›r. Nitekim Sarkozy büyük kapitalist devletlerin bir araya gelerek sistemde reformlar yap›lmas› gerekti¤ini söylemifltir.
Yoksul ülkeler ekonomik model aray›flfl›› içine girecekler Bu krizle birlikte geliflmekte olan ülkeler ile yoksul ülkeler daha temkinli, hatta daha gerçekçi ve do¤ru bir biçimde ekonomik model aray›fllar› içine gireceklerdir. Kendilerine dayat›lan ve tek seçenek olarak gösterilen küresel sermayenin kredileriyle de¤il de kendi ekonomik potansiyellerine dayanan ve kendi ekonomik iradelerini ortaya ç›kacak yerel ekonomileri gelifltirme e¤ilimi içine gireceklerdir. Kald› ki do¤rusu da budur. Finans kapital hakimiyetindeki küresel ekonomik sistemin yerellerdeki birçok ekonomik üretimi çökertti¤i bilinmektedir. Dünya kapitalist sistem hegemon güçleri kendi d›fl›ndaki ülkelere sürekli alternatif ekonomik faaliyetler dayatm›fllard›r. Bu yat›r›m verimsizdir, flunlar› yap›n diyerek, o ülkenin koflullar›na uygun ekonomileri çökertmifl, sadece belirli alanlara yönelik üretime sevk etmifl, esas olarak da kendi ekonomik sisteminin tafleronu olacak ifller yapt›rm›fllard›r. Küresel kapitalist sistemin krizinin bu ülkelerde yaratt›¤› a¤›r sorunlar yoksul ülkeleri emperyalist kapitalist sistemin politikalar›na karfl› daha dikkatli, daha duyarl› hale getirecek ve kendi öz ekonomilerini kurma, bu temelde de siyasal alanda da bir irade ve inisiyatif haline gelme yönünde politikalara daha fazla e¤ilim göstereceklerdir. Bunlar klasik, ulus devletçi, içe kapanmac› yaklafl›mlarla de¤il, dünyadaki ekonomik, sosyal ve kültürel geliflmeleri takip eden,
Ekim 2008
SERXWEBÛN
5
olumlu yanlar›ndan yararlanan, ama kendi öz yeterlili¤ini ve öz iradesini kaybetmeyen politik ve ekonomik bir doktrinle yeni bir tercih yapacaklard›r. Kapitalizmin krizinden halklar›n ç›karmas› gereken dersler, Kürt halk Önderinin siyasal, ekonomik ve sosyal olarak ortaya koydu¤u teorik ve pratik yaklafl›mlar›n ne kadar gerekli ve do¤ru oldu¤unu kan›tlamas› aç›s›ndan da önemli bir geliflmedir. Bu ekonomik krizle birlikte Önder Apo'nun ortaya koydu¤u siyasal, ekonomik, sosyal ve kültürel projelerin gerçek anlamda topluma alternatif oldu¤unu ve bunu halklara iyi anlatmak, siyasal ve ekonomik krizlerden kurtulman›n ancak bunlar›n pratikleflmesiyle olaca¤›n› göstermek bir görev olarak ele al›nmal›d›r. Siste-
lindedir. Bu ekonomik kriz sadece Cumhuriyetçi çevreleri de¤il, Demokratlara yak›n olan ekonomik çevreleri de etkiledi. Küresel ekonomik sistemde giderek büyüyen ve daha çok tüketime yönelik sektör sahiplerinin Demokratlara daha yak›n oldu¤u söylenmektedir. Kim kazan›rsa kazans›n ekonomik ve siyasi olarak çok farkl› politika izlemesi beklenmemelidir. ‹zleyecekleri politikalar her bak›mdan küresel karakter kazanan bir gücün politikas› olacakt›r. ABD bu ekonomik krizden sonra siyasi olarak içe mi kapan›r, yoksa sorunlar›n› d›fla tafl›r›p gidermek için daha radikal ad›mlar m› atar, bunlar› zaman gösterecektir. ABD politikas› bu ikisine de yatk›nd›r. Ancak bu kadar küreselleflen ve d›fl
min krizleri ve çözüm yollar› iyi ortaya konulursa Önderli¤imizin toplumsal örgütlenmede ortaya koydu¤u demokratik konfederalizmin gerçekleflmesi daha güncel hala gelecektir. Ekonomik alandaki demokratik konfederal doktrin, sosyal ve siyasal alandaki demokratik konfederal projeleri tamamlayan ve onlara temel olan bir olgu olarak sistemi bütünlüklü hale getirecektir. Bu ekonomik kriz ABD aç›s›ndan siyasal sorunlar da ortaya ç›karacakt›r. Özellikle Ortado¤u politikas›nda etkilerini gösterecektir. Yaflanan siyasal sorunlara ekonomik kriz de eklendi¤inde ABD'deki genel seçimlerde Demokratlar›n iktidar olmas› birkaç ay öncesine göre daha fazla olas›l›k dahi-
dünyayla ba¤lant›l› bir kimlik kazanan ABD'nin çok fazla içe kapanmayaca¤› aç›kt›r. Ancak bu siyasal kriz ortam›nda siyasi risk alma konusunda tereddütler yaflayabilir. Belki bir süre aya¤›n› yorgan›na göre uzatmak anlam›na gelecek biçimde ekonomik ve siyasal olarak hamlesel ad›mlar atmayabilir. Ancak sorunlar›n› d›fla tafl›rmak ve kendine göre daha köklü çözümler bulmak için son y›llarda gündemde tutulan ‹ran'a askeri müdahale seçene¤ini pratiklefltirerek ekonomik ve siyasal sorunlar›n› d›fla tafl›rabilir. Afganistan'da yaflad›¤› a¤›r sorunlar›n Pakistan'› da sarar olmas›, Irak'taki sorunun hala devam ediyor olmas› ABD'yi köklü ad›mlara da götürebilir. Eko-
nomik krizin yafland›¤› ve siyasal sorunlar›n kendisini u¤raflt›rd›¤› bir süreci ancak böyle bir ad›mla atlataca¤›n› düflünebilir. Bu olas›l›k hala gündemdedir. Ancak ekonomik krizden sonra bölgeye müdahalenin zay›flad›¤› biçiminde yap›lan de¤erlendirmeler de bir gerçekli¤i ifade etmektedir.
Güneyli güçler istikrars›z politikalar izliyorlar Irak somutunda ise politikalar› belirli düzeyde belirginleflmeye bafllam›flt›r. Irak politikas› giderek daha fazla oturmaktad›r. Bu da Irak merkezi hükümetini güçlendirmek, Kürtlerin baz› taleplerini törpülemek, ama Kürtleri de Irak'ta bir güç yapmaya devam etmek, bu temelde de Irak-Güney Kürdistan ve Türkiye'yi uyumlu hale getirerek Ortado¤u'da etkinli¤ini artt›rmak do¤rultusunda olmaktad›r. Bu siyasal ekseni sorunsuz bir biçimde yaratt›¤› takdirde di¤er Ortado¤u ülkeleri üzerinde daha etkili olaca¤›n› düflünmektedir. Ancak bu siyasal ekseni yaratmada sorunlar devam etmektedir. Kerkük sorununun çözülememesi ister istemez Irak-Güney Kürdistan, Güney Kürdistan-Türkiye iliflkilerinde s›k›nt›lar ortaya ç›karmaktad›r. Öte yandan Türkiye zaman zaman Güneyli güçlere, ‘sizi tan›yaca¤›m’ mesajlar› verse de zihniyeti ve politikalar› bunun tersi oldu¤undan Türkiye ile Güneyli güçler aras›nda sorun yaratan etkenler varl›¤›n› sürdürmektedir. Türkiye'nin kendi Kürt sorununu çözememesi sonucu eski zihniyet devam etmekte, bu da Türkiye'nin Kürt politikas›n›n tüm di¤er parçalardaki Kürtlere karfl› duruflunun sürmesini beraberinde getirmektedir. Bölgede politik olarak kendini netlefltirmeyen ve istikrars›z bir politika izleyen varsa o da Güney Kürdistanl› güçlerdir. Politik gücünün ve tarz›n›n dayanaca¤› esas faktörlerin ne olmas› gerekti¤ine bir türlü karar vermemifllerdir. Ya da kendilerinin siyasal güç yapacak etkenlerin bütünlü¤ünü sa¤lamada bir beceriksizli¤i yaflamaktad›rlar. Bunun en somut ifadesini Kerkük politikas›nda ve bölge güçlerine yaklafl›mda görmekteyiz. Kerkük konusunda ve Irak gene-
SERXWEBÛN
6 linde etkili olmak için di¤er parçalardaki Kürt gücüne dayanmas› gerekirken, on y›llard›r yürütülen mücadeleyle ortaya ç›kan genel Kürt gücünü do¤ru biçimde de¤erlendirememektedir. Halbuki di¤er parçalardaki Kürtlere dayansa Kerkük sorununda elini ve pozisyonunu güçlendirebilir, Kerkük'ü Kürdistan'›n parças› olmaktan ç›karmak isteyenlere karfl› daha etkili mücadele eder hale gelebilir. Böylece kendi Kerkük politikas›n› etkili k›labilir. Güney Kürdistanl› güçler bunu yapmad›¤› takdirde siyasal olarak güçsüz kalarak Kerkük konusunda kaybetmeyle karfl› karfl›ya kal›r, bu da hem Irak hem de Güney Kürdistan'daki gücünü bugünkünden çok geriye çeker. Kerkük'te pozisyonunun zay›flamas› Irak politikas›nda da önemli düzeyde gerileme ortaya ç›karacakt›r. Kerkük'ün kayb› sadece bir flehrin ya da çevresinin kayb› olmayacakt›r. Güneyli güçler siyasal etkinlik olarak çok gerileyecek ve bölge güçlerinin vesayeti alt›na girmekten kurtulamayacakt›r. Kürt halk Önderinin s›k s›k Katar gibi ülkeleri örnek göstermesi bofluna de¤ildir.
Güneyli güçlerin PKK ile iliflflkkilerini iyi sürdürmesi gerekir Güneyli güçler flu paradoksu yaflamaktad›r. Kürtlerle, do¤al olarak da Kuzey Kürdistan'da Kürt özgürlük hareketiyle, PKK ile iliflkilerini iyi sürdürmeleri gerekmektedir. Mevcut siyasal durum ve Kürdistan genelinde ortaya ç›kan ulusal demokratik e¤ilim ve kendileri dahil tüm Kürtlerin ç›karlar› bunu gerektirmektedir. Ancak bunu yapt›klar›nda Türkiye ile baz› sorunlar yaflamay› göze almalar› gerekmektedir. Bu durumda Türkiye üzerinden ABD ile de baz› sorunlar yaflamalar› gündeme gelebilir. Bu aç›dan Güneyli güçler Kerkük konusunda ve genel politikalar konusunda hâlâ net bir politika izleyememektedirler. Bazen tüm Kürtleri, di¤er parçadaki Kürtleri dikkate almadan Irak içindeki ve d›fl›ndaki sorunlar› ya merkezi hükümetle ya da diplomasiyle çözme yaklafl›m› içine girmekte, bu iliflkilerle temel sorunlar› çözmede güçsüz kald›klar›n› gördüklerinde
ise Kürdistan'›n bütün parçalar›yla iliflkilerini sürdürme yaklafl›m› içinde olmaktad›rlar. Güneyli güçler politikada böyle bir gelgiti yaflamaktad›rlar. Di¤er taraftan ise ABD'nin politikas› Irak-Güneyli güçler ve Türkiye'yi uyumlu yürütmek istemektedir. Bunu da dikkate almak zorunda kal›yorlar. Ancak PKK'nin yürüttü¤ü özgürlük mücadelesi söz konusu güçlerin politikalar›n›n Kürt karfl›t› yüzünü a盤a ç›kard›¤›ndan Güneyli güçlerin bu durumda böyle bir politik eksene ABD'nin istedi¤i biçimde kolayca girmesinin önünde engel ç›karmaktad›r. Öte yandan Türkiye'nin Kürt sorunu ve Kerkük sorunu konusunda olumsuz politikas› ABD'nin Irak-Türkiye-Güneyli güçler politikas›n› istedi¤i gibi oturtmas›n›n önünde engel teflkil etmektedir. Güney Kürdistanl›lar›n politikas›nda gelgitler oldu¤u gibi, Türkiye'nin politikas›nda da gelgitler var. Türkiye bir taraftan ABD'nin politikas›na tümüyle yatmaya çal›fl›yor, ABD politikas›yla uyumlu olmaya çal›fl›yor, ama di¤er taraftan ABD'nin ‹ran istekleri, Güneyli güçlerin tan›nmas› iste¤i ve baflka etkenler Türkiye'yi ABD politikalar› konusunda sorunlu hale getiriyor. Bu aç›dan ABD'nin yaratmak istedi¤i Irak-Güney Kürdistan-Türkiye eksenindeki politikas› Türkiye cephesinde de sorunlu bir haldedir. Oluflturulmak istenen siyasal eksenin Irak cephesi de sorunludur. Mevcut hükümet ile ‹ran aras›ndaki iliflkiler, ‹ran'›n Irak üzerinde etkisini belirli bir düzeyde sürdürmesi ABD'yi rahats›z etmektedir. ABD Irak hükümetini, Irak'taki fiii güçleri kendi politikas›na tam istedi¤i biçimde getirmifl de¤ildir. ABD'nin Sünnilerle fiiileri dengelemek istedi¤i de bilinmektedir. ABD, Irak'ta hala ne fiiileri ne Sünnileri tatmin etmifltir. fiiiler ellerine geçirdikleri gücü b›rakmak istemiyorlar. Bunlar›n hepsi ABD'nin esas ald›¤› Irak, Güneyli güçler ve Türkiye ekseninde yaratmak istedi¤i politikay› sorunlu hale getiriyor. Bu çeliflkilerin ve sorunlar›n belirli bir süre daha devam edece¤ini söylemek gerekir. Bu ekseni oluflturacak dengelerin nas›l flekillenece¤inin Irak-TürkiyeGüneyli güçler iliflkisinde her gücün
Ekim 2008
pozisyonunun ne olaca¤› önümüzdeki mücadele sürecinde belli olacakt›r. Bu bak›mdan önümüzdeki mücadele süreci hem PKK'nin öncülük etti¤i Kürt özgürlük hareketi hem Güneydeki Kürt güçleri hem de tüm Kürtler aç›s›ndan tarihsel önemde sonuçlar ortaya ç›karacakt›r. Bu aç›dan böyle önemli bir süreçte tüm siyasi güçlerin do¤ru politika izlemeleri, kendilerini güç yaparak bu denklem içinde etkili olmalar› önem kazanmaktad›r.
PKK’nin mücadelesi ABD’yi rahats›z etmektedir Kürtlerin bu denklem içinde nas›l yer alacaklar›, a¤›rl›klar›n› nas›l ortaya koyacaklar› da esas olarak PKK'nin öncülük etti¤i Kürt özgürlük hareketiyle Türkiye aras›ndaki mücadele belirleyecektir. Çünkü Türkiye bu eksene girmek isterken esas a¤›rl›k benim olsun diyor. Bu a¤›rl›¤›yla baflta Kuzey Kürdistan olmak üzere tüm Kürtlerin özgürlük hareketini bo¤may› hesapl›yor. Bu aç›dan baflta PKK öncülü¤ündeki Kürt özgürlük hareketinin ve di¤er parçalardaki Kürtlerin Türkiye'nin bu politikalar›n› görerek kararl› bir mücadele çizgisi içinde olmalar› ve do¤ru ulusal politika izlemeleri Kürt halk›n›n özgürlük ve demokrasi mücadelesinin gelecek on y›llar› aç›s›ndan belirleyici etkide bulunacakt›r. PKK'nin mücadelesinin ABD'yi rahats›z etti¤i aç›kt›r. ABD, Kürt özgürlük hareketinin mücadele yürütmedi¤i ortamda Türkiye-Irak ve KDP iliflkilerini daha rahat kurabilece¤ini düflünmektedir. Gerilla mücadele verdikçe, direndikçe ABD'nin kurmak istedi¤i siyasal sistem s›k›nt›lar yaflamaktad›r. Daha do¤rusu Kürtleri dikkate almadan bu sistemi oluflturmas› zorlaflmaktad›r. Kürt özgürlük hareketinin mücadele etti¤i koflullarda Türkiye bu sistemin oluflmas› konusunda sorun ç›karmaktad›r. Ancak benim istedi¤im biçimde olursa böyle bir siyasal sistemin içerisine girerim, demektedir. Bu da ABD-Türkiye, Türkiye-Güneyli güçler, Güneyli güçler-Irak aras›nda sorunlar ç›karmaktad›r. Bu aç›dan ABD'nin
Ekim 2008
SERXWEBÛN
PKK’nin yürüttü¤ü mücadeleye karfl› oldu¤u aç›kt›r. Daha do¤rusu PKK'nin ateflkes yaparak, yani eylemsiz kalarak beklemesini flu andaki politikas›na en uygun taktik olarak görmektedir. Tabii ki bu taktik ABD için uygun olsa bile Kürt özgürlük hareketi için bir ölüm ya da ölümünü getirecek bir siyasal ortam›n içine düflmek demektir. Kürtlerin hiçbir ç›kar elde etmedi¤i bu mücadelesizlik sürecinde Türk devletinin ve ABD'nin öngördü¤ü Irak-Türkiye ve Güney Kürdistan siyasal ekseninde hem Kürt özgürlük hareketini etkisizlefltirmek hem de Güneyli güçlerin de bu süreçten zararl› ç›kmas›n› sa¤lamakt›r. Bu aç›dan Kürt özgürlük hareketi böyle bir sistemin Kürtler aleyhinde kurulmas›n› kabul etmemektedir. Kürt özgürlük hareketinin yürüttü¤ü direniflin böyle bir anlam› ve sonucu oldu¤unu da belirtmek gerekir.
Türk devleti gerçekleflflttirdi¤i tüm operasyonlarda baflflaar›s›z oldu Türkiye de hem kendi pozisyonunu güçlendirerek Ortado¤u politikas›nda etkili olmak hem de ABD'nin öngördü¤ü Irak-Türkiye ve Güneyli güçler politikas›nda daha fazla güç olmak için Kürt özgürlük hareketini bast›rmay› hedeflemektedir. Kürt özgürlük hareketini bast›rmak istemesinin en temel nedeni budur. Türk devleti geçen y›l 22 Temmuz’dan sonra bu karar› alm›flt›. 22 Temmuz öncesi Erdo¤an-Büyükan›t uzlaflmas› da bu temelde olmufltu. Tezkere bu karar›n sonucu al›nd›. Bush-Erdo¤an görüflmesi sonras› Türkiye'nin bu amaca ulaflmak için ABD'ye verdi¤i tavizler sonras› PKK ortak düflman ilan edildi. Hava sald›r›s›, kara operasyonu, bunlar›n hepsi oldu, ama Türk devleti baflar›s›z oldu. Zap bozgunu sonras› kendi içinde çat›flmay› yaflad›. PKK'yi tasfiye etmek için Hükümet-Genelkurmay uzlaflmas›na destek veren CHP, MHP ve daha sonra Ergenekon olarak tan›mlanan derin devletin eski suç makinalar› bu uzlaflmadan deste¤ini çektiler. Ancak inkârc› sömürgeci karargâh›n ABD ve Avrupa'ya dayanarak Kürt özgürlük hareketini bast›rma seçene¤i d›fl›nda baflka bir seçene¤i olmad›¤› için
7 AKP ile yürümeye karar verdi. Avrasya gibi baflka seçenekleri de tehlikeli gördü¤ü için Büyükan›t ile yap›lan Kürt özgürlük hareketine tasfiye uzlaflmas› yenilendi. CHP ya da MHP ile Kürt özgürlük hareketini bast›rma politikas› izlemek, mevcut bölge ve dünya koflullar›nda riskli görüldü¤ü için AKP ile bu politikay› yürütme tercih edilmifltir. Bunun sonucu Genelkurmayla AKP uyumlu bir uzlaflma içinde olduklar›n› her f›rsatta göstermek istemifllerdir. Birçok gazeteci yazar da Erdo¤an ile Baflbu¤ aras›ndaki bu uyumun Kürt özgürlük hareketini tasfiye edebilece¤ini iddia etmifltir. Yeni Genelkurmay baflkan› Baflbu¤, sanki di¤er genelkurmay baflkanlar› yeterli mücadele yapmam›fl, üstüne
“Genelkurmay baflfltta siyasiler olmak üzere tüm sivil toplum örgütlerini yürütülen topyekûn savaflfl››n içinde olmas›n› istemiflflttir. Türk devleti, Kürt özgürlük hareketini ezmek için bu yönlü kapsaml› haz›rl›klar yaparken, Kürt özgürlük hareketi de kendi örgütsel zay›fl›klar›n› gidererek imha savaflfl››na karflfl›› direnece¤ini ortaya koymuflflttur” düflen görevi yerine getirmemifl de kendisi bu ifli baflaracak bir komutanm›fl izlenimi vererek göreve bafllam›flt›r. Ben ezece¤im, ama bunu yapabilmem için herkes de buna ortak olmal› ça¤r›s› yapm›flt›r. Siyasiler baflta olmak üzere tüm sivil toplum örgütlerini yürütülen topyekûn savafl›n içinde olmas›n› istemifltir. Türk devleti, Kürt özgürlük hareketini ezmek için bu yönlü kapsaml› haz›rl›klar yaparken, Kürt özgürlük hareketi de kendi örgütsel zay›fl›klar›n› gidererek bu temelde Kongre Gel genel kurulunu, PKK kongresini, PAJK kongresini gerçeklefltirerek bu imha savafl›na karfl› direnece¤ini ortaya koymufltur. Yeni Genelkurmay’›n iddial› söylemlerine, çabalar›na
da PKK kendi kararlar›n› ortaya koyarak gereken cevab› vermifltir. Türk devleti demokratik siyasal bir çözümü düflünmedi¤i ve Kürt özgürlük hareketini ezmekte kararl› oldu¤u için geçen y›l ç›kard›¤› s›n›r ötesi harekat›n tezkeresini Eylül’ün bafl›nda bir y›l daha uzatma karar› alm›flt›r. Hükümetle ordu, Kürt özgürlük hareketini fliddetle bast›rmaya karar vermifllerdir. fiöyle bir planlama yapm›fllard›r; askeri operasyonlarla gerilla y›prat›lacak, Güneyli güçleri de bask› alt›na al›p savafl›n içine katarak, ABD ve Avrupa Birli¤inin deste¤i de ortak edilerek gerilla darbelenecek y›prat›lacak, 2009 Mart’›nda gerçekleflecek yerel seçimlerle de Kürt özgürlük hareketi siyasi yenilgiye u¤rat›larak Kürt sorunu siyasi bir sorun olmaktan ç›kart›l›p ekonomik sosyal bir soruna indirgenerek baz› tedbirlerle Kürt özgürlük hareketinin tasfiyesi tamamlanacakt›r. Eylül ay› bafl›ndaki tezkerenin gündeme gelmesi ve AKP hükümetinin "bu tezkere gereklidir, ç›karaca¤›z" demesi, böyle bir tasfiye plan›n›n sonucudur.
Bezelê’de Türk ordusuna önemli bir darbe vurulmuflflttur Kürt özgürlük hareketi ve halk yap›lmak istenen bu topyekûn savafl› görerek bu oyunu bozmak için gerilla mücadelesini ve serh›ldanlar› gelifltirme karar› alm›flt›r. Nitekim bunun sonucu Bezelê'de Türk ordusuna önemli bir darbe vurulmufltur. Diyarbak›r'da polislere yönelik etkili bir eylem yap›lm›flt›r. Birçok alanda gerillan›n yapt›¤› eylemler Türk ordusunu y›pratm›flt›r. Türk devleti tezkereyi ç›kar›p askeri haz›rl›klar›n›, siyasi, diplomatik ve toplumsal haz›rl›klar›n› yap›p Kürt özgürlük hareketine, gerilla üzerine yürüyüp darbe vurmay› düflünürken, daha operasyona giriflmeden, operasyon haz›rl›klar› yapmadan darbe vurularak operasyon güçleri y›prat›lm›flt›r. Bu darbeler savafla destek verecek siyasi güçler aras›ndaki çeliflkileri artt›rm›flt›r. Türkiye toplumunda bu savafl›n fliddetle ve zorla çözülece¤i düflüncesi zay›flam›flt›r. Hatta "ordu görevini yapm›-
SERXWEBÛN
8 yor, orduyla, polisle bu sorun çözülmüyor" tart›flmas› ortaya ç›km›flt›r. Öyle ki Zap yenilgisinden daha fazla Bezelê eylemiyle ordu y›prat›lm›flt›r. Ordunun toplum içindeki itibar› ve otoritesi zay›flam›flt›r. Bu durum, orduyu büyük bir moral bozuklu¤una, öfkeye, tepkiye sevk etmifltir. Bu, tabii ki Kürt özgürlük hareketinin Kürt sorununun demokratik siyasal yoldan çözülmesi yerine zorla ezilmesi politikas› yürütenlere karfl› gösterdi¤i direniflin sonucu ortaya ç›km›flt›r. Kürt özgürlük hareketinin bu fedaice direnifli Genelkurmay ve AKP uzlaflmas›n›n rahat ve kolay sonuç alamayaca¤›n› herkese göstermifltir. Bu eylemlerle ordu ile AKP'nin yapt›¤› uzlaflman›n sorunu çözemeyece¤inin bir daha ortaya ç›kmas›, orduya çeflitli biçimde destek veren çevreleri kuflkuya düflürmüfltür. AKP ile bu sorun çözülmez gibi tart›flmalar yeniden gündeme girmifltir. Bu geliflmeler AKP cephesinde bir panik havas› yaratm›flt›r. AKP, Genelkurmay ile yapt›¤› uzlaflmaya ba¤l› oldu¤u için bu direnifller AKP'nin Kürt karfl›t› ve Kürt sorununu fliddetle, zorla ezme yüzünü a盤a ç›karm›fl, bu durumda AKP'yi tepkili ve sinirli hale getirmifl, büyük bir öfkeye ve hezeyan içine sokmufltur. Çünkü Genelkurmay-AKP ittifak›n›n getirdi¤i faflist sald›r›lar AKP'nin Kürt karfl›t› yüzünü a盤a ç›karmas›, yerel seçimlerde Kürdistan'da istedi¤i sonucu alamayaca¤› kayg›s›n› ve telafl›n› ortaya ç›karm›flt›r. Hatta bu telafl o kadar artm›flt›r ki siyasal ve demokratik çözüm anlay›fl›nda olmad›klar› ve bu nedenle tezkerenin uzat›lmas›n› aylar önce kararlaflt›rd›klar› ve topyekûn bir sald›r› içinde olduklar› halde kalemflorlar› ve baz› yandafllar› taraf›ndan "asl›nda AKP Kürt sorununu çözecekti de bu eylemeler bu ad›m atmay› sabote etti, ordunun daha sert yasalar talep etmesini gündeme getirdi" denilerek, a盤a ç›kan yüzünü perdeleme gayreti içine girmifltir. Bu eylemlerin etkisini bofla ç›karma ve AKP'nin gerçek yüzünün ortaya ç›kmas›n›n getirdi¤i y›pranmay› engelleme telafl› içine düflmüfllerdir.
Genelkurmay savaflfltta daha fazla inisiyatif istemektedir
Ekim 2008
Bezelê eylemi ve sonras›ndaki direnifller Türk devletini siyasal bir kriz içerisine sokmufltur. Her fleyden önce bir çözüm politikalar› olmad›¤›, sorunu zor yöntemleriyle çözmek istedikleri daha da netleflmifltir. Genelkurmay ve AKP bu eylemlerden çok önce her türlü yol ve yöntemi kullanarak PKK'yi ezme karar› alm›fllard›r. Genelkurmay›n uzun süreden beri Türkiye'deki mevcut yasalar›n polisin ve askerin yürüttü¤ü mücadeleyi engelledi¤ini söyledi¤ini herkes bilmektedir. Kürt özgürlük hareketine karfl› yürüttü¤ü savaflta daha fazla inisiyatifli olmas›n› istemifltir. AKP ise yasal de¤ifliklikler olmadan da fiili olarak
topyekün savafltan söz etmektedir. ‹ster yasa ç›kar›ls›n ister ç›kar›lmas›n bask›lar›n, tutuklamalar›n, iflkencelerin, öldürmelerin bir bütün olarak fliddetin artaca¤› kesindir. Bilindi¤i gibi Türk devleti tezkereyi Bezelê eyleminden çok önce ç›karma karar› ald›. Yasalar›n daha sert biçimde uygulanmas› ya da yeni yaslar ç›kar›lmas› karar› da Bezelê eyleminden çok önceleri oldu. Yine Bezelê eyleminden önce Türkiye çeflitli yollardan Kürt özgürlük hareketine karfl› yürüttü¤ü savafl› esas olarak Güneyli güçlere ihale etme çabalar›n› sürdürüyordu. Ancak Bezelê eylemi tüm bu politikalar›n› daha aç›k biçimde yürütmesini beraberinde getirdi. Çünkü devlet s›k›flt›. S›k›fl›nca bu yönlü çabalar›n› da-
OHAL yetkilerinin kullan›labilece¤ini söylemifltir. E¤er fiili olarak yapabilece¤imiz fleyleri yasallaflt›r›rsak yerel seçimleri almam›z riske girer, diyerek orduyla bask›c› uygulamalar›n fiili olarak yürütülmesinde anlaflm›fllard›r. Orduya "yasalar›m›z yeterlidir, siz fiili olarak kullan›n, yasa ç›kmasa da siz birçok yetkiyi kullanabilirsiniz, bu konuda sorun yoktur, bunlar› hükümet olarak kald›rabiliriz" demifllerdir. Bu aç›dan önümüzdeki süreçte fiili olarak OHAL yasalar› uygulanacakt›r. Belki çok fazla yasa de¤iflikli¤i olmayacakt›r, ama geçmiflte OHAL dönemindeki polisin ve askerin kulland›¤› yetkilerin önemli bir bölümü bu süreçte de kullan›lacakt›r. Zaten tezkere ile bu savafl karar› verilmifltir. Genelkurmay baflkan› sürekli
ha artt›rmak ya da aç›k yapmak zorunda kald›. Geçen y›lki tezkere öncesi, Bush-Erdo¤an görüflmesi öncesi yapt›klar› gibi Güneyli güçleri bask› alt›na alarak PKK üzerine sürme çabas› içine girdiler. Bas›nda bafllatt›klar› propaganda ve psikolojik savaflla PKK'nin varl›¤›n› ve mücadelesini Güneyli güçlerin deste¤ine ba¤lad›lar. Böyle bir kamuoyu yaratarak ve bunu da sürekli bas›nda iflleyerek, mecliste dillendirerek bir taraftan ABD, di¤er taraftan da Güneyli güçler üzerinde bask› kurmaktad›rlar. Güneyli güçlerle iliflkilerini hiçbir zaman kesmedikleri bilinmektedir. PKK'ye karfl› baz› konularda ortak hareket ediyorlard›. Örne¤in PKK’den adam kaç›rtmaya çal›flmak, PKK’nin içinde sorunlar ç›kar-
Ekim 2008
SERXWEBÛN
mak ve kaçanlar› Türkiye'ye teslim etmek gibi birlikte yürüttükleri çabalar her zaman sürmüfltür. Türk devleti mevcut durumda bunu yeterli görmeyerek bizzat Güneyli güçleri savafl›n içine çekmek, savafl›n içinde görmek istiyor. ABD'nin de Türkiye kadar olmazsa da KDP üzerinde bask› yapt›¤› da bilinmektedir. Irak merkezi yönetimin de Türkiye'nin tezlerine yak›n bir yaklafl›m içinde oldu¤u görülmektedir. Önümüzdeki dönemde Türkiye'nin Kürt özgürlük hareketine karfl› yürüttü¤ü savafl, Türkiye-Güneyli güçler aras›ndaki iliflkilerin nas›l bir düzeyde yürütülece¤ine ba¤l› geliflecektir.
‹ran PKK’nin tasfiyesi için ABD ile bile ortak politika izleyebilir ‹ran da PKK'nin tasfiye edilmesi için her türlü ittifaka ve iliflkiye girmeye haz›rd›r. Amiyane deyimle ‹ran PKK'nin tasfiyesi için fleytanla bile, dolay›s›yla ABD’yle bile ortak bir politika izleyebilir. Bu aç›dan Türkiye'nin Güneyliler üzerinde bask› kurmas›n› ve Güneylileri de yan›na alarak PKK'nin üzerine yürümesini desteklemektedir. Hatta Türkiye Güneyli güçlerle birlikte böyle bir savafl içine girerse ‹ran da çeflitli biçimlerde bu savafla destek vererek içinde yer alacakt›r. Son zamanlarda Türkiye'nin bombalamalar›n›n a¤›rl›kl› olarak PJAK alanlar›na, PJAK karargâhlar›n› vurmaya yönelik olmas›, Kürt özgürlük hareketine karfl› yürüttü¤ü savaflta ‹ran’› yan›na almak amaçl›d›r. Güneyli güçlerin Türkiye'nin bask›s› karfl›s›nda ikircikli politika izledikleri aç›kt›r. On y›llard›r izledikleri klasik politika nedeniyle, esas olarak halk›n gücüne ve tüm parçalardaki Kürtlerin gücüne dayanma yerine diplomasiyle, d›fl iliflkilerle bir fleyler elde etme, d›fl iliflkilerle varl›¤›n› sürdürme biçimindeki siyaset tarz›n› esas almaktad›rlar. Bu nedenle Kürt özgürlük hareketiyle iliflkilenme yerine ABD ve bölge güçleriyle iliflkilenme, Türkiye ile iliflki kurup PKK'yi pazarlayarak kendi varl›klar›n› sürdürme ve güç olma politikas› yürütmektedirler. Hâlâ bu politik tarz› ve yakla-
9 fl›m› b›rakmam›fllard›r. Ancak di¤er taraftan da Türkiye'nin inkârc› ve imhac› politikas›n› her gün yaflayarak gördüklerinden, ‹ran'›n nas›l bir politikas› oldu¤unu bildiklerinden bu politik tarzlar›n›n sonuçlar› konusunda belirli bir tereddüt yaflamaktad›rlar. PKK tasfiye oldu¤u takdirde Türk devletinin hem kendileri karfl›s›nda hem de ABD karfl›s›nda pozisyonun güçlenece¤ini, bunun sonucu da kendi siyasal durumlar›n›n tehlikeye girece¤i konusunda belirli bir kayg› tafl›maktad›rlar. Böyle ikircikli, tereddütlü bir yaklafl›m içindedirler. Bu aç›dan, Kürtler aras› çat›flma art›k olmaz, PKK'ye sald›rmazlar, bu tür politika izlemezler gibi bir yaklafl›m içinde olmak gaflet olur. Ama ne olursa olsun bunlar Türkiye'nin yan›nda yer al›r, Kürt özgürlük hareketine sald›r›r, bunun d›fl›nda baflka bir politika izlemezler demek de do¤ru olmaz. Bu aç›dan önümüzdeki süreçte hangi politikada kazançl› ç›kacaklar›n› düflünürlerse o tarafa meyil göstereceklerdir. Güneylilerin nas›l bir politika izleyece¤ini bir yönüyle Kürt ulusal kamuoyunun yarataca¤› bask› belirleyecektir. Bu aç›dan ulusal kamuoyu; e¤er Kürt toplumunun beklentilerine ters bir tutum içine girerseniz, Kürt özgürlük hareketine karfl› olursan›z, mevcut elinizdekileri de kaybedersiniz mesaj›n› vermesi çok çok önemlidir. Güneyli güçlere Türk devletinin istedi¤i do¤rultuda politika izlerlerse kendi bindikleri dal› keseceklerini, PKK'nin varl›¤›n›n ortadan kalkt›¤› bir yerde kendi varl›klar›n›n da güvencede olmayaca¤›n›n gösterilmesi gerekir. Asl›nda Güney Kürdistan halk›, toplumu böyle bir bilince sahip, böyle bir duygu içindedir. Ancak Güney Kürdistanl› siyasal güçlerin geçmiflten beri izledikleri siyaset tarz› nedeniyle topluma dayanarak kendilerini güç yapmad›klar›ndan, flimdiye kadar bütün parçalardaki Kürtlere dayanarak ve tüm Kürdistan halk›n›n bütününün ç›kar›n› düflünerek siyaset yapmay› temel bir tarz haline getirmediklerinden KDP ve YNK'nin her an Kürt halk tarihi aç›s›ndan çok olumsuz olacak e¤ilimleri göstermesi de mümkündür. Bu aç›dan Kürt halk›n›n, ay-
d›n›yla tüm kurum ve kurulufllar›yla Kürt kamuoyunun süreci dikkatle takip etmesi gerekiyor. Tabii ki Kürt özgürlük hareketi Güneyli güçlerle iliflkilerini sürdürecek, onlar›n Türkiye'nin ve d›fl güçlerin bask›s›na boyun e¤memesini ve onlarla birlikte Kürt özgürlük hareketine karfl› olumsuz bir tutum içerisine girmemesini isteyecektir. Öte yandan Kürt kamuoyunun duyarl› olmas›n› sa¤layacakt›r. Zaten Kürdistan'da Kürt siyasi güçlerinin bir birine karfl› olumsuz tutum içine girmesini istemeyen böyle bir kamuoyu vard›r.
Kürtler aras›nda demokratik ruh ulusal bilinç geliflflm miflflttir Eskiden Kürt kamuoyu olmad›¤› için, Kürtler aras›nda demokratik ruh, ulusal demokratik bilinç geliflmedi¤i için herhangi bir siyasal güç baflka bir siyasal güç istedi diye di¤er bir Kürt hareketine sald›rabiliyordu. Kürt demokratik kamuoyu eksikli¤i ve Kürtler aras›ndaki ulusal demokratik birlik ve demokratik uluslaflman›n zay›fl›¤› nedeniyle bu tür çat›flmalar ortaya ç›kabiliyordu. Ancak Kürtlerin on y›llard›r verdi¤i mücadele sonucu ortaya ç›kan demokratik uluslaflma gerçe¤i ve Kürt kamuoyu gerçe¤i art›k bu tür fleyleri kabul etmiyor. E¤er bu demokratik ulus gerçe¤i ve Kürt kamuoyuna ra¤men hâlâ bir Kürt siyasal gücü baflka bir Kürt siyasal gücüne karfl› olumsuz tutum tak›n›rsa hem de bu olumsuz tutumu bir siyasal güç istedi diye yaparsa tabii bunu ne Kürdistan tarihi ne de Kürt toplumu kabul edebilir. Bu ihanet gerçe¤i karfl›s›nda da bütün Kürt kamuoyunun demokratik uluslaflmada önemli geliflme sa¤layan Kürt halk›n›n karfl› durmas› gerekir. Bu sadece herhangi bir siyasal gücü ilgilendiren bir konu de¤ildir. Bütün Kürtleri ve bütün Kürdistan tarihini ilgilendiren bir konu olarak ele al›nmal› ve tav›rlar bu çerçevede gösterilmelidir. Kürt kamuoyunun Kürtler aras› savafl istememesini bir yana b›rakal›m, Kürtler aras› birlik ve dayan›flma iste¤i içinde olmas› Türk devletinin
SERXWEBÛN
10 ya da sömürgeci güçlerin Güney Kürdistanl› güçler üzerinde bask› yaparak Kürtler aras› çat›flma ç›kar›lmas› önünde önemli bir engeldir. E¤er bugün Güney Kürdistanl› güçler Türkiye'nin bütün bask›lar›na ve Türkiye'den yana tutumuna ra¤men Kürt özgürlük hareketiyle karfl› karfl›ya gelmemiflse ve Türkiye'nin ve d›fl güçlerin bask›s›na direnebiliyorsa bunun nedeni, var olan demokratik Kürt kamuoyudur. Art›k Kürt halk› ve toplumu eskisi gibi bir örgüt aç›klamas›yla veya ça¤r›s›yla hemen onu destekleyecek durumda de¤ildir. E¤er bir tutum ulusal ç›karlara uygunsa, Kürt halk›n›n özgürlü¤ünü ve demokrasisini gelifltiriyorsa, Kürt toplumu ve ayd›nlar› destek vermekte, yoksa rahats›zl›¤›n› ortaya koymaktad›r. Böyle bir Kürt kamuoyunun oluflmas› asl›nda Kürtlerin belli düzeyde demokratik uluslaflma yaflad›¤›n› gösteriyor. Bu, Kürt toplumu ve Kürt ulusu için çok önemli bir geliflmedir. E¤er Güneyli güçler herhangi bir sömürgeci güç istedi diye Kürt özgürlük hareketine karfl› bir sald›r› hareketi içine gireceklerse, böyle bir olumsuzlu¤u rahatl›kla yapabileceklerse, bu, en baflta bir Kürt kamuoyunun olmad›¤›, dolay›s›yla Kürtlerin demokratik uluslaflma içinde olmad›¤› anlam›na gelir. E¤er bir uluslaflmadan ve bu uluslaflman›n demokratik karakterinden söz edeceksek o zaman hiçbir Kürt gücünün sömürgeciler istedi diye baflka bir Kürt gücüne sald›rmamas› gerekir. Bu yönüyle Türkiye'nin bask›lar› karfl›s›nda Güneyli güçlerin nas›l politika izleyece¤i bir yönüyle de gerçekten etkili bir kamuoyu var m›, yok mu gerçe¤i ile ba¤lant›l› geliflecektir. Etkili bir Kürt kamuoyu varsa Kürtlerde demokratik uluslaflma geliflmiflse KDP ve YNK Türkiye'nin bask›lar›na kolay kolay boyun e¤meyecektir. Ama Kürtler hala tam bir ulus olmam›fllar ve demokratik bir uluslaflma süreci yaflamam›fllarsa veya demokratik uluslaflma gere¤i ulusal ç›karlar› gözetecek siyasal güçte de¤il de hala yerel, çok bencil ve ç›karc› politik zihniyeti yafl›yorlarsa orada ayn› toplumun içinden ç›-
kan güçlerin çat›flma olas›l›¤› var demektir. Ya da Kürt toplumu ve siyaseti bu gerilikleri aflamam›flsa bu gerilikler demokratik uluslaflma karfl›s›nda etkisiz kalmam›flsa o zaman KDP ve YNK'nin Kürt özgürlük hareketine sald›r› durumu da gerçekleflebilir. Bu aç›dan Kürt demokratik güçlerinin ve Kürt kamuoyunun KDP ve YNK'nin baz› güçler istedi diye Kürt özgürlük hareketine sald›rmas› ihtimali üzerinde durmas› ve Kürt demokratik kamuoyunun beklentilerini onlara hissettirecek bir bask› oluflturmas› gerekir. Bugün Kürtler için en temel ihtiyaç budur.
Kürtlerin kendi kamuoyu gücünü do¤ru de¤erlendirmesi gerekiyor Kürtlerin sadece kendi içindeki sorunlar aç›s›ndan de¤il, d›flar›ya karfl› mücadele ederken de Kürt kamuoyunu ve Kürt gücünü de¤erlendirmesi gerekiyor. Kürtler ne d›fl sorunlar›n› sadece diplomasiyle, diplomatik iliflkilerle do¤ru bir çözüm içine sokabilirler ne de iç sorunlar›n› sadece görüflmelerle do¤ru bir politik zemine çekebilirler. Kürt özgürlük mücadelesi bir yönüyle de böyle bir demokratik ulus gerçe¤i ortaya ç›karmak için yap›lmaktad›r. Kürt özgürlük hareketi baflar›s›n› esas olarak da Kürtleri güç yapma üzerine kurmufltur. Kürtleri örgütlü güç yapt›¤› takdirde hem kendi içindeki sorunlar›n› demokratik
Kürtlerin sadece kendi içindeki “K sorunlar aç›s›ndan de¤il, d›flflaar›ya karflfl›› mücadele ederken de Kürt kamuoyunu ve Kürt gücünü de¤erlendirmesi gerekiyor. Kürtler ne d›fl sorunlar›n› sadece diplomasiyle, diplomatik iliflflkkilerle do¤ru bir çözüm içine çekebilirler ne de iç sorunlar›n› sadece görüflflm melerle do¤ru bir politik zemine sokabilirler”
Ekim 2008
ulusal temelde çözme hem de d›fla karfl› güç haline gelerek d›fltan gelen sald›r›lar› bu demokratik ulus olman›n yaratt›¤› enerjiyle, güçle, ortaya ç›kard›¤› imkânlarla karfl›lama anlay›fl›yla hareket etmifltir. Bütün örgütlenme ve mücadelesinde böyle bir toplum haline gelmeyi temel amaç edinmifltir. Bugün yeterli düzeyde olmasa da bu güç ortaya ç›kar›lm›flt›r. Bu aç›dan ister Türkiye ister ABD olsun Kürt siyasi güçleri üzerinde bask› yapt›¤›nda örgütlü Kürt gücünü, Kürt kamuoyunu devreye sokmak gerekiyor. Baflka ülkelerin siyasi gücü, halk iradesi ve bir kamuoyu varsa Kürtlerde de bir kamuoyu bulundu¤unun, Kürtlerin de kabul edip etmeyecekleri konular oldu¤unun gösterilmesi gerekiyor. Her siyasi güç, ben flunu kendi toplumuma kabul ettiremem, kendi ülkem için bu iflin kabul edilmesi söz konusu de¤ildir, demekte ve bunu diplomaside bir dayanak olarak kullanmaktad›r. Tabii ki sadece bu tür argümanlarla herhangi bir konuda sonuç almak yetmez. Bu söylemlerin sonuç al›c› alabilmesi için bunu söyleyen halklar›n politik bir güç sahibi olmas› gerekir. Bunun için de bu politikay› yapan güçlerin her fleyden önce kendi halk›n›n güçlü bir deste¤ini arkas›na almas› gerekir. Yoksa sadece sözlerle diplomaside istenilen siyasal sonuçlar› almak mümkün de¤ildir. Dolay›s›yla Kürtler flu ya da bu gücün bask›s›na karfl› direnirken ya da belirli bir hak elde etmek isterken sadece diplomatik iliflkilere güvenmemelidirler. Öngörülen bir politika sadece diplomatik iliflkilerle baflar›l› k›l›namaz. Örne¤in; Kerkük konusunda sadece d›fl iliflkilerle sonuç almak mümkün de¤ildir. Zaten yaflananlar sadece d›fl iliflkilere dayanarak sonuç al›namayaca¤›n› ö¤retmifltir. Kerkük konusunda sonuç almak için esas olarak da Kerkük'teki Kürt halk›n›n örgütlenmesi ve tüm parçalardaki Kürt halk›n›n Kerkük konusunda duyarl› hale getirilmesi flartt›r. Bunun d›fl›ndaki politikalar konjonktürel durumla ilgilidir. Tabii ki diplomasiyle ilgilenmek laz›m, konjonktürel durumu iyi takip edip bundan yararlanmak politikan›n bir gere¤idir.
Ekim 2008
SERXWEBÛN
Kürt halk› sadece konjonktüre dayal› hareket ederse kaybeder
11
Bugün uluslararas› ve bölgenin konjonktürel durumunu da yak›ndan takip etmek gerekmektedir. Özellikle de Ortado¤u gibi sorunlar›n uluslararas›laflt›¤›, her sorunun bölge ülkeleri taraf›ndan yak›ndan takip edildi¤i bir co¤rafyada tabii ki konjonktürü takip etmek önemlidir. Ama Kürt halk› ve siyasi güçleri sadece konjonktüre dayal› hareket ederlerse kaybederler. Özellikle Kürtlerin karfl›s›nda olan ülkeler askeri, siyasi ve ekonomik bir güçtür. Ekonomik ve askeri güçlerine dayanarak siyasal flantaj yapma imkânlar›na sahiptir. Bu yönüyle de diplomaside, siyasette kendi güçlerini ortaya koyma avantajlar›na sahiptirler. Bunun karfl›-
çat›flmay› yaflayan Araplard›r. ABD'nin de bölge politikas›nda s›k›fl›k oldu¤u bilinmektedir. Bu durum dikkate al›nd›¤›nda, Kürtlerin birlik olmas› ve ulusal demokratik politika izlemeleri halinde bütün bölge güçleri karfl›s›nda avantajl› duruma geçecekleri görülmelidir. Böyle bir durufl içinde olan Kürtler ABD dahil tüm bölge ülkeleri karfl›s›nda politika yapma ve dayatmalar karfl›s›nda durma imkân›na kavuflurlar. Sanki Türkiye güçlüymüfl, ‹ran güçlüymüfl, Irak Arap merkezi güçlüymüfl, bu nedenle Güneyli güçlerin, Türklerin, ABD'nin ya da herhangi bir gücün dayatmalar›n› kabul etmelerinden baflka çare yokmufl gibi bir yaklafl›m kesinlikle politikadan anlamamakt›r. Bu da politikay› dinamik olarak ele almamakt›r. Ya da esas güçlenen siya-
s›nda da Kürtlerin çok canl› dinamik bir halk gücü vard›r. Kürtler, ulusal, siyasal, kültürel düzeyde haklar› gasp edilmifl bir halk olarak flu anda özgürlük isteyen, demokrasi isteyen dinamik bir toplumdur. Kendi haklar›n› büyük bedeller ödeyerek sahiplenme kararl›l›¤›nda olan bir halk gerçekli¤ine ulaflm›flt›r. Bugün Kürtlerin gücü esas olarak da buradan kaynaklan›yor. O zaman bu temel gücü Kürt siyasi güçlerinin, Kürt özgürlük hareketinin çok iyi de¤erlendirmesi gerekmektedir. fiu gerçe¤i aç›kça vurgulamak gerekir; bugün siyasi olarak s›k›fl›k olan esas olarak Kürtler de¤ildir. Bugün siyasi olarak esas s›k›fl›kl›¤› yaflayan Türk devletidir, ‹ran'd›r ve kendi içinde
si güçlerin hangisi oldu¤unu, gerileyenin, durgunluk içinde olan›n hangisi oldu¤unu görmemek demektir. Bugün Türkiye ciddi bir siyasi kriz içindedir. Büyük ekonomik sorunlar yaflamaktad›r. Öyle savafla ve belirli çat›flmalara çok büyük bir güç sarf edecek durumda de¤ildir. Örne¤in, Türkiye bugün en fazla da Güney Kürdistan'dan gelen gelirlerle ekonomisini ayakta tutmaktad›r. Çünkü Güneydeki yat›r›mlar›ndan ve ticari iliflkilerinden milyarlarca dolar geliyor. Güney Kürdistan'daki gelirlerin ço¤unlu¤u Türkiye'ye ak›yor. Türkiye'deki ekonomik sistem bununla ayakta kal›yor. E¤er bugün Türkiye Güney Kürdistanl› güçlere temkinli
davran›yorsa, bunun nedenlerini ekonomik iliflkilerde aramak gerekir.
Türkiye Güney Kürdistan’› iflflggal etme maceras›na giremez Öte yandan Türkiye siyasi olarak rahat de¤ildir. ‹stedi¤i yere askeri olarak öyle rahat giremez. Kürt sorununu çözemeyen, Kuzey Kürdistan'da Kürtlerle bu kadar u¤raflan, PKK karfl›s›nda bu kadar zorlanan bir Türkiye, Güney Kürdistan'› iflgal etme maceras›na giremez. Bu durumda sadece Güney Kürdistanl› güçleri de¤il, Kuzey Kürdistan baflta olmak üzere bütün Kürtleri karfl›s›nda bulur. Bu macera sonucu da sadece Güney Kürdistan'› de¤il, Kuzey Kürdistan'› bile kaybeder. Türkler Türkiye tarihinde olmad›klar› bir bozgunu yaflarlar. Bu nedenle Türkiye'nin Güney Kürdistan'a girmesinden o kadar ürkememek, korkmamak gerekiyor. Türkiye, Güney Kürdistan'a yönelip büyük bir savafl içine girdi¤inde, Kuzey Kürdistan'daki halk da ayaklanaca¤›ndan bu savafl› nas›l sürdürecektir? Bu durumda Türkiye bölünmeyle karfl› karfl›ya gelir. Bu aç›dan özellikle Güneyli siyasal güçler de dahil bütün Kürt partileri politika yaparken kendi pozisyonlar›n› iyi de¤erlendirmeleri gerekir. Karfl› güçlerin pozisyonunu ve gücünü abartmamak gerekir. Böyle yaklaflmak, Kürtlerin on y›llard›r verdi¤i mücadeleyle geldi¤i düzeyi görmezlikten gelmek olur. Aksine sömürgeci güçlere pozisyonlar›n›n ve güçlerinin o kadar da fazla olmad›¤›n› göstermek gerekir. Türkiye iç siyaseti flu anda bir uzlaflma içerisindedir, ama her an çatlayabilir, her an Türkiye siyaseti içerden de birbirine girebilir. Bugün pratikleflen Erdo¤an-Baflbu¤ uzlaflmas› asl›nda öyle çok güçlü bir niteli¤e sahip de¤ildir. Erdo¤an ile Baflbu¤ uzlaflma yap›yor, ama tabanlar›nda uzlaflma gerçekleflmifl de¤ildir. Ordu içinde AKP'ye tepki vard›r. Öte yandan AKP içinde ordunun her an kendine yönelebilece¤ini düflünerek orduya aç›ktan olmasa da karfl› olan güçler vard›r. AKP'ye ba¤l› kalan gazeteler orduyu rahats›z eden de¤erlendirmeler ve yorumlar
SERXWEBÛN
12 yapmaya devam etmektedirler. Çünkü orduya dayal› laik klasik siyasi güç odaklar›yla ABD'den güç alarak Türkiye'yi ele geçirmek isteyen iflbirlikçi ‹slamc› çevreler aras›nda mücadele devam etmektedir. Bu mücadelenin bitmedi¤ini asl›nda CHP ile AKP aras›ndaki çat›flmada görebilirsiniz. Belki bir y›ld›r orduyla CHP’nin aras› iyi de¤il, bir sürtüflme ve çekiflme var, ama esas olarak hâlâ ortak anlay›fltad›rlar. Hâlâ Türkiye devleti iflbirlikçi siyasal ‹slam'a tümden teslim edilmifl, orduyla siyasal ‹slam tümüyle birlikte iç içe geçmifl, böylelikle Türkiye askeri alanda, ekonomik alanda, siyasi alanda, sosyal ve kültürel alanda geçmiflten farkl› bir sosyal ve siyasal zemine oturmufl de¤ildir. Bu alanlarda yo¤un bir mücadele vard›r. Belki iflbirlikçi siyasal ‹slam geçmifle göre ideolojik, siyasal, ekonomik ve kültürel bir hamle yapm›flt›r, kendi konumunu güçlendirmifltir, ama tamamen kendisini devlet içerisinde hegamon hale getirmifl de¤ildir. Bu aç›dan Türkiye ile Kürtler karfl›laflt›r›ld›¤› zaman Türkiye'nin pozisyonu gerçekten zor durumdad›r.
Bütün Kürtlerin ortak politika izlemesi gerekir Bugün Kürdistan özgürlük hareketinin Türkiye devleti karfl›s›nda inisiyatifli hale geldi¤ini ba¤›ms›z tüm siyasal otoriteler kabul etmektedir. E¤er hâlâ Türkiye ayakta kal›yorsa bu içerde yaratt›¤› ve her an da¤›labilecek ittifaktan ileri gelmemektedir. Türkiye'yi ayakta tutan, daha çok d›fl güçlerin, ABD'nin, Avrupa'n›n, ‹srail'in deste¤idir. ‹ran ve Suriye'nin de kendi Kürt sorunlar›ndan dolay› Türkiye'ye verdi¤i destek vard›r. Türkiye böyle ayakta kal›yor. Ama Kürt siyasi güçleri toplumsal tabandaki birli¤i kendi politikalar› ve tutumlar› haline getirirse, Güneyli Kürtler baflta olmak üzere tüm Kürdistanl›lar Türkiye'nin bu politikas› karfl›s›nda Kürt özgürlük hareketinin yan›nda olursa Kürtlerin gücü çok artar. Türkiye bu savafl› yürütemez ve Kuzey Kürdistan'da Kürtlerin temel demokratik haklar›n› kabul et-
mek zorunda kal›r. Türkiye, inkârc›l›ktan vazgeçip Kuzey Kürdistan'da sorunu çözdü¤ü zaman, Güney Kürdistanl› güçler de rahatlar ve pozisyonlar›n› güçlendirir. Bu geliflme Güneylilerin Irak'taki pozisyonunu da güçlendirir. Kuzey Kürdistan'da inkârc›l›ktan vazgeçmifl ve Kürtlerin temel demokratik haklar›n› kabul etmifl bir Türkiye, Güney Kürdistan'a art›k kayg›yla bakmayan bir politika izler. Bu gerçe¤in görülmesi, bunun için bütün Kürtlerin Türkiye karfl›s›nda ortak bir politika izlemeleri gerekir. Tüm Kürtler flu nedenle Türkiye karfl›s›nda ortak politika izleme sorumlulu¤uyla karfl› karfl›yad›r. Türkiye Kürt politikas›ndaki tüm gericili¤i sadece Türkiye'deki inkârc› sömürgecilik ad›na de¤il, bütün Ortado¤u'daki inkârc›l›k, sömürgecilik ad›na yürütmektedir. Kuzey Kürdistan'daki özgürlük savafl›n› tüm bölge gericili¤i ve inkârc›l›k ad›na bast›rmaya çal›fl›yor. Çünkü bu gericilik Kürdistan'›n özgürlük savafl›n›n bütün parçalar› etkileyecek bir özgürlük savafl› oldu¤unu çok iyi biliyor. Türkiye bütün parçalardaki Kürt halk›n›n özgürlü¤ünü bast›ran gericili¤in öncüsü durumundad›r, hepsinin ad›na bu ifli yapmaktad›r. Bu nedenle Kuzey Kürdistan'daki Kürt özgürlük hareketi de bütün parçalardaki özgürlü¤ün motorudur. Kürt özgürlük hareketi bütün parçalardaki özgürlük mücadelesini bast›rmak isteyen gericili¤e karfl› direnmektedir. Bu gerçe¤in bilinerek hareket edilmesi gerekir. Bu yönüyle bak›ld›¤›nda Güneyli Kürtler Türkiye'nin flantajlar›na, tehditlerine boyun e¤memelidir. Türkiye'nin istekleri do¤rultusunda hareket etmek hem kendi ç›karlar›na de¤ildir hem de Türkiye'nin pozisyonu o kadar güçlü de¤ildir. E¤er Güneyli güçlerle Kuzeyli güçler ortak tutum tak›n›rsa Türkiye'nin bu güç karfl›s›nda b›rakal›m savaflmas›n› Kürt sorununda çözüm noktas›na gelir. Bu aç›dan da Güney Kürdistanl› güçler baflta olmak üzere tüm Kürt güçlerinin -Türkiye'de var olan burjuva milliyetçi Kürt çevreler dahil- Kürt sorununun çözümsüzlü¤ü konusunda -bu politikalar› sürdürebilece¤i konusunda- Türkiye'deki inkârc› sömürgeci güçlere cesaret vermemeleri
Ekim 2008
gerekir. Aksine tutumlar›yla, davran›fllar›yla bu sorunu çözmek zorundas›n, çözmezsen da¤›l›rs›n, daha büyük kaybedersin mesaj›n› vermeleri gerekiyor. fiu anda bütün Kürtlere düflen temel görev budur.
‹ran Kürtler karflfl››s›nda güçlü bir konumda de¤ildir Yaln›z Türkiye de¤il, ‹ran da flu anda siyasi olarak Kürtler karfl›s›nda öyle güçlü durumda de¤ildir. Bugün ABD ile sorunlar yaflamaktad›r. Arap Sünni dünyas›yla sorunlar yaflamaktad›r. Türkiye ile belirli iliflkiler içinde olsa da ABD-Türkiye iliflkilerinden dolay› kayg›yla yaklaflmaktad›r. Tüm bunlar ‹ran'›n d›fl politikada çok sorunlu oldu¤unu göstermektedir. ‹çerdeyse ‹ran halk›yla sorunlar› vard›r. Demokratikleflmemek için direnen karakteriyle kendi toplumuyla bar›fl›k yaflamaktan uzakt›r. Öte yandan Do¤u Kürdistan halk› karfl›s›nda pozisyonu da giderek zay›flamaktad›r. Bugün Do¤u Kürdistan halk› eskisinden daha fazla ulusal demokratik bilince sahiptir, örgütlenmesini gelifltirmektedir. ilk defa bu kadar ulusal sorunlar konusunda canl›d›r, daha genifl toplumsal bir bilince kavuflmufltur. Bütün Kürdistan parçalar›ndaki mücadelenin geliflkinli¤i de Do¤u Kürdistan halk›n›n özgürlük mücadelesine güç vermektedir. Gelinen aflamada ‹ran'›n kendi Kürtlerini ezme flans› kalmam›flt›r. Bugün sadece ‹ran'›n de¤il asl›nda Irak'›n da Türkiye'nin de Suriye'nin de tek bafl›na kendi s›n›rlar› içindeki Kürtleri geriletme, etkisizlefltirme, bast›rma flans› kalmam›flt›r. Belki de Kürdistan tarihinde Kürt halk›n›n özgürlük ve demokrasi mücadelesi aç›s›ndan en önemli geliflme, herhangi bir sömürgeci gücün tek bafl›na kendi s›n›rlar› içindeki Kürtleri bast›rma flans›n›n ortadan kalkm›fl olmas›d›r. Bu nedenle sömürgeci güçler birbirleriyle hiçbir zaman olmad›¤› kadar iliflki içine girme ihtiyac› duymaktad›rlar. Bugün kurduklar› iliflki geçmiflteki Türkiye, ‹ran, Suriye iliflkisinden daha farkl›d›r. Bu gerçeklikler dikkate al›n-
Ekim 2008
SERXWEBÛN
d›¤›nda Kürtlerin mevcut sömürgeci ülkeler karfl›s›ndaki pozisyonunun zay›f olmad›¤›n›n görülmesi, ona göre politika üretilmesi gerekiyor. Suriye aç›s›ndan da mevcut gerçeklik farkl› de¤ildir. Suriye Kürtleri de bugün en güçlü dönemlerini yafl›yor. Öyle zay›f de¤ildirler. Ulusal demokratik bilinçleri çok geliflkindir. Suriye’nin tek bafl›na kendi s›n›rlar› içindeki Kürtleri ezmesi, tasfiye etmesi düflünülemez. Belki Suriye'de Kürt nüfusu azd›r, ama Suriye'deki Kürt nüfusunu destekleyen büyük bir Kürdistan co¤rafyas› vard›r.
Kürtler aras› birlik politikas› kaç›n›lmaz hale gelmiflflttir Bütün bunlar dikkate al›nd›¤›nda Kürtlerin kendi aralar›ndaki birlik politikas›n›n ne kadar önemli hale geldi¤inin görülmesi gerekiyor. Dolay›s›yla Kürtler aras› birli¤in stratejik bir yaklafl›m ve temel ulusal bir politika olmas› gerekti¤i gibi, bu birli¤i parçalayacak, bu birli¤i zorlayacak her türlü politika gaflet ve ihanet olarak de¤erlendirilmelidir. Art›k Kürt toplumunun geldi¤i aflama dikkate al›nd›¤›nda hiçbir Kürt siyasi gücünün flu ya da bu güç istedi diye di¤er Kürtlerle kavga yapmas› düflünülemez. Özellikle de herhangi bir sömürgeci güç istedi diye bir Kürt gücünün di¤er bir Kürt gücüne sald›rmas› hiç kabul edilemez. Irak'ta da Kürtlerin durumu zay›f görülemez. Güney Kürdistanl› güçler sadece kendi gücüyle politika yapar durumda de¤ildir. Güney Kürdistan federasyonunun, Güneyli siyasi güçlerin bütün parçalar›n bugün kazand›¤› siyasi ve örgütsel gücü dikkate alarak ve bunu arkas›nda görerek kendi siyasal güçlerinden öte bir güce dayanarak siyaset yapmalar› gerekmektedir. Güneylilerin politika yaparken ortaya ç›kan bu Kürt gerçe¤ini, ulusal gerçekli¤i görmeleri gerekiyor. Kald› ki kendi karfl›lar›ndaki merkezi hükümet de o kadar güçlü de¤ildir. Irak'taki Araplar aras›ndaki çat›flmalar›n varl›¤› bilinmektedir. Onlar›n iç sorunlar› daha fazlad›r. Kürtler ise daha fazla birli¤e yatk›n, birlik olma e¤ilimi gösterir-
13 “IIrak’taki merkezi hükümetin Kürtlere Kerkük konusunda Hanekin ya da Diyana eyaletinde yapt›¤› gibi dayatmada bulunmas›, Kürt bölgelerinde peflflm mergeleri ç›kartmak istemesi, asl›nda Güney Kürdistanl› güçlerin kendi zay›fl›¤›ndan ve yetersizli¤inden ileri gelmektedir. Bu zay›fl›k kendi öz güçlerine güvenmemekten kaynaklan›yor” ken, Irak Araplar› kendi aralar›nda tarihe dayanan çok köklü çeliflkiler bulunmaktad›r. Bu aç›dan Irak'taki merkezi hükümetin Kürtlere Kerkük konusunda Hanekin ya da Diyana eyaletinde yapt›¤› gibi dayatmada bulunmas›, Kürt bölgelerinde peflmergeleri ç›kartmak istemesi, asl›nda Güney Kürdistanl› güçlerin kendi zay›fl›¤›ndan ve yetersizli¤inden ileri gelmektedir. Bu zay›fl›k da esas olarak dayanacaklar› siyasal gücü görememe ve bunu arkas›na alamamadan kaynaklanmaktad›r. ABD'nin Irak'ta çok hakim oldu¤u söylenemez. Irak'taki merkezi hükümet ABD deste¤i olmad›¤› takdirde varl›¤›n› sürdürecek güce ulaflmaktan uzakt›r. Bugün ABD'nin askeri gücü olmazsa herhalde El Kaide, radikal siyasal ‹slam k›sa sürede flu andaki merkezi hükümetin güçlerini ezip geçebilir. fiu anda pozisyonu güçlü olan fiiiler, Sünni ‹slam'a dayanan direnifl karfl›s›nda bugünkü konumunu koruyamaz. Bu aç›dan merkezi hükümetin ‹ran ve Türkiye'nin k›flk›rtmas›yla Güney Kürdistan federasyonunun pozisyonunu geriletme yaklafl›mlar› karfl›s›nda Kürtlerin de önemli güç kaynaklar› oldu¤unu, siyasal pozisyonlar›n›n zay›f olmad›klar›n› bilmeleri ve buna göre sa¤lam durufl içinde olmalar› gerekiyor. Irak merkezi hükümetinin Türkiye ve ‹ran'dan destek alarak floven, milliyetçi anlay›flla Irak'ta Kürtleri s›n›rlama politikas› geçmiflteki politikalar›n ve anlay›fl›n bir devam›d›r. Bu anlay›fl› da tabii
Kürtlerin kabul etmesi mümkün de¤ildir. Bu aç›dan Güney Kürdistanl› siyasi güçlerin bütün parçalarda Kürtlerin gücüne dayanarak politik durufl göstermeleri, kendi siyasi güçlerinin sadece Irak içindeki federasyonun imkânlar›yla s›n›rl› olmad›¤›n› bilerek hareket etmeleri gerekir. Bu temelde Kerkük konusu baflta olmak üzere Kürtlerin ulusal, siyasal ve demokratik haklar›n› korumas›n› bilmelidirler. Türkiye baflta Kürt sorunu olmak üzere bütün siyasal sorunlardan Güney Kürdistanl› güçleri yan›na al›r ve PKK'yi ezebilirse kurtulabilece¤ini san›yor. Bu nedenle ABD üzerinde bask› kurarak Güneylileri PKK'nin üzerine sürmeyi çok önemli görmektedirler. Çünkü flimdiye kadar d›fl güçlerden ald›¤› destekle iç ve d›fl sorunlar›n› çözmüfllerdir. Bu nedenle yine ABD eliyle yaflad›¤› Kürt sorunundan kurtulmay› düflünmektedir. Bunu baflaramad›klar› takdirde içerde de bölgede de izledikleri politikalar›n tümü çökecektir. Çünkü tüm politikalar›n› Kürt sorununu demokratik temelde ve içeride çözme üzerine de¤il de d›flar›dan destek alarak ezme üzerine kurmufllard›r.
Türkiye Güneyli güçleri PKK’nin üzerine sürerek sonuç almak istiyor Türkiye önümüzdeki süreçte bir taraftan ç›kard›¤› tezkere ve Güney Kürdistanl› güçleri PKK'nin üzerine sürerek askeri sonuç al›p PKK'yi zay›flatmak isterken, di¤er taraftan da yerel seçimlerde Diyarbak›r, Van, Batman ve Siirt gibi önemli belediye baflkanl›klar›n› ele geçirerek askeri operasyonlar›n› böyle bir siyasi baflar›yla tamamlamak istemektedirler. Türkiye'nin flu andaki bütün politikalar› buna kilitlenmifl durumdad›r. Türkiye'de Kürt özgürlük hareketini bu temelde bast›rma konseptine dayal› bir alt› ayl›k süreç yaflanacakt›r. Türkiye'nin gelecek y›l bahardan sonra politikalar›n›n ne kadar sonuç alaca¤› ise bu alt› ayda izledikleri politikalara ba¤l› olacakt›r. fiu kesindir e¤er bu alt› ay içinde sonuç almazlar, yerel seçimlerde de gerileyerek 22 Temmuz’da ald›klar› oylar›n gerisine düfler-
SERXWEBÛN
14 lerse Kürt sorununun çözümsüzlü¤ü üzerine dayal› politikalar, Kürt sorununu ezmeye dayal› ittifaklar›n hepsi çökecektir. Böylece Türkiye'nin demokratikleflmesi ve Kürt sorununun çözümü konusunda Türkiye yeni bir politik süreç içerisine girebilecektir. fiu anda yaflanan sürecin karakteri böyledir. ‹lker Baflbu¤'un "PKK k›r›lma noktas›ndad›r" dedi¤i esas olarak da budur. K›r›lma noktas›nda olan kendileridir. Kürt özgürlük hareketi karfl›s›nda bu alt› ay içerisinde herhangi bir sonuç almazlarsa diplomatik, askeri ekonomik, siyasi, sosyal ve kültürel her alanda çökeceklerdir. Çöküfl derken mevcut politikalar›n çökmesinden söz ediyoruz. fiimdiye kadar izlenen politika k›r›lacak yeni zihniyete dayanan yeni politik yakla-
AKP'nin Trabzon'da, ‹zmir'de ya da Eskiflehir'deki belediye seçimi konusunda yapt›klar› mücadele olarak görülemez. Türkiye Kürdistan'daki seçime herhangi bir seçim olarak bakmamaktad›r. Yani belediyenin bir partiden di¤er partiye geçmesi olarak bakm›yor. Kürt özgürlük hareketini geriletme ve buna dayanarak siyasi hamle yapma hedefiyle hareket ediyor. Bu nedenle devlet yerel seçimlerde DTP'nin kaybetmesi için bütün imkânlar›n› kullanacakt›r. Bask›, hile, psikolojik savafl imkânlar›n› kullanarak kesinlikle sonuç almak isteyecektir. Yurtsever demokrat adaylar hakk›nda kuflku uyand›racakt›r. DTP'li belediyeler hakk›nda yolsuzluk iddialar› ortaya atacakt›r. DTP'nin kaybetmesi için her fleyi dene-
Ekim 2008
sayd› bu tür söylemlerde bulunmazd›. Bu söylemle asl›nda 22 Temmuz’da ald›¤› oya dayanarak Kürt özgürlük hareketini bast›rma iddias›n› ortaya koydu ve devlete, inkârc› sömürgeci tüm güçlere, Kürt karfl›t› herkese "bak›n ben oylar›m› artt›rd›m, bu Kürt özgürlük hareketini ben geriletebilirim" mesaj›n› verdi. Böylelikle iktidar›n› pürüzsüz sürdürmenin koflulunu yaratmaya çal›flt›. Bu yönüyle Erdo¤an'›n "Dersim'i de Amed'i de istiyorum" yaklafl›mlar› çok köklü ve stratejik amaçlar› olan politik bir yaklafl›m olarak görmek laz›m. zaten AKP'ye yak›n tüm kalemflorlar ve yalakalar Kürdistan'daki seçime böyle bir rol biçiyorlar. ‹flbirlikçi siyasal kesim asl›nda buralarda belediyeleri ele geçirerek devleti ele geçirmek istiyor. Bak›n Kürt sorununu ben ezebilirim, ben çözebilirim, o zaman ben bunu yapabiliyorsam bu devleti yönetmek ve yönlendirmek de benim hakk›md›r, biçiminde devleti tümüyle ele geçirip kendini yerlefltirmek istiyor.
Devlet AKP’nin Kürdistan’da kazanmas› için seferber olacakt›r
fl›mlar ve aray›fllar ortaya ç›kacakt›r. Bu bak›mdan yürütece¤imiz alt› ayl›k mücadele bir k›r›lma noktas›n› ifade etmektedir. Türkiye k›r›lmaya çok yaklaflm›flt›r, k›r›lmak üzeredir. Bu bak›mdan bu ak›bete u¤ramamak için bütün iç ve d›fl imkânlar›n›n hepsini kullanarak, amiyane deyimle en azg›n sald›r›lar›n› yaparak PKK'yi tasfiye edip bu sorundan kurtulup rahatlamak istemektedir. Yerel seçimler bu aç›dan stratejik öneme sahiptir. Yerel seçimler sadece AKP ile DTP aras›nda geçen bir mücadele olmayacak, tamamen devletle, yani inkârc› sömürgeci zihniyetle DTP, daha do¤rusu Kürt özgürlük hareketi aras›nda bir mücadele olacakt›r. Bu yönüyle buradaki bir mücadele CHP ile
yecektir. Buna sadece askeri ve polisiyle de¤il, üniversiteleriyle, ekonomik kurumlar›yla, iflbirlikçi çevreleriyle birlikte yapacakt›r. Kürt demokrat adaylar›n kaybetmesi için psikolojik savafl› en üst düzeyde yürütecektir. Bilindi¤i gibi 22 Temmuz’da ald›¤› yüksek oylara dayanarak baflbakan "Diyarbak›r ve Dersim'i de almak istiyorum" dedi. Dikkat edilirse bu de¤erlendirme ve istem bir belediye baflkanl›¤›n› alman›n ötesinde bir anlama sahiptir. Seçimden yeni ç›k›lm›fl, belediye baflkanl›¤› seçimi ortada yok, böyle bir ortamda bu sözü etmesi tamamen Kürt özgürlük hareketine karfl› yürütülen savaflla ba¤lant›l› ele al›nmal›d›r. Sadece Türkiye'yi ilgilendiren bir konu ol-
‹zmir'de, ‹stanbul'da, Ankara'da, Antalya'da, Çukurova'da, Karadeniz'de, Akdeniz'de AKP ile CHP, AKP ile MHP k›yas›ya bir mücadeleye girecektir. Bu mücadele sert olacakt›r, ama sorun Kürdistan'a geldi¤inde Kürdistan tamamen AKP'ye b›rak›lm›flt›r. Asl›nda MHP de Kürdistan'› AKP'ye b›rakm›flt›r. Kürdistan'da AKP tek ve devlet partisi olarak seçimlere girecektir. AKP de bunu politik üstünlükte bir araç olarak kullanmak istemektedir. Nitekim "Gavur da¤›n›n ve Sivas'›n ötesine di¤erleri gidemiyor" derken bunu kastetmifltir. Buna da tabii di¤erleri öfkelenmifltir. AKP'nin Kürdistan'da kazanmas›n› isteyecekler, devlet böyle bir politika izleyecek, ama di¤er yandan da AKP’nin kalk›p "siz oraya gidemezsiniz” söylemini politik bir ranta dönüfltürmesini de sindirememifllerdir. Devlet Bahçeli buna öfkelenmifltir. Devlet ve AKP yerel seçimleri çok önemsedi¤inden AKP'nin yerel seçimler öncesi imaj›n› zay›flatacak tutumlardan kaç›nacaklard›r. Aksine AKP'nin imaj›n›
Ekim 2008
SERXWEBÛN
yükseltecek çeflitli sürpriz aç›klamalar da yapabileceklerdir. Bunlar›n hepsi AKP'nin Kürdistan'da kazanmas› içindir. Bu aç›dan yerel seçimlere Kürt demokratik siyasi güçlerinin de, Kürt ayd›nlar›n›n da, Kürt yurtseverlerinin de, Kürt halk›n›n da kesinlikle büyük bir ulusal demokratik mücadele sorunu olarak bakmas› gerekir. Bir ulusal sorun, ulusal dava olarak görmeleri gerekiyor. Yerel seçimleri böyle bir yaklafl›mla ele almazlarsa kaybederler. Bu da devletin Kürt özgürlük hareketine karfl› daha etkili savafl pozisyonuna girmesini beraberinde getirir. Bu nedenle Kürtlerin seçim sürecinde çok duyarl› olmas› gerekiyor. 22 Temmuz 2007 seçimlerinde görüldü¤ü gibi, ald›klar› oylara ra¤men Kürtlerin ulusal sorunu, dil, kimlik, kültür sorunu olmad›¤›na, esas sorunun on y›llard›r tekrarlad›klar› gibi afl-ifl sorunu oldu¤una yorumlam›fllard›r. Yerel seçimlerde de AKP alaca¤› her oya karfl›l›k yine de Kürtlerin kimlik ve özgürlük sorunu yoktur biçiminde yaklaflacakt›r. AKP oylar›n› yükseltirse yine de Kürt sorunu yok, ya da PKK'nin yürüttü¤ü mücadele Kürt halk›n›n özlemlerini, isteklerini yans›tm›yor gibi bir propaganda içinde olacakt›r. Tamamen devlet ad›na Kürdistan'› fethetmenin büyük bir ad›m›n› atm›fl olacakt›r.
AKP’nin görevi Kürdistan’da siyasal sömürgecili¤i inflflaa etmektir AKP'nin flu andaki görevi Kürdistan'da siyasal sömürgecili¤i yeniden infla etmektir. AKP böyle bir misyonu üstlenmifl bulunmaktad›r. Bilindi¤i gibi 1990'l› y›llarda serh›ldanlarla birlikte siyasal sömürgecilik y›k›lm›flt›r. Sömürgeci sistemin Kürdistan'daki aya¤› olan partiler tabela partileri haline gelmifltir. ‹nkârc› sömürgeci sistem bir özel savafl yöntemi olarak dini kullan›p siyasal ‹slamc› partilerin Kürdistan'da ayakta kalmas›n› sa¤lamaya çal›flm›flt›r. AKP de flimdi Kürdistan'da bir özel savafl partisi olarak Kürt özgürlük hareketinin kar›fls›na ç›kar›larak siyasal sömürgecili¤in aya¤› haline getirilmeye çal›fl›l›yor. ‹yi bilinmelidir ki AKP'-
15 nin Kürdistan'da ald›¤› her oy Kürt sorununun çözümünü geciktiren oylar olacakt›r. AKP'nin ald›¤› oylar, Kürt sorununun çözümü için de¤il, Kürt özgürlük mücadelesinin çözülmesi ve tasfiyesi için kullan›lacakt›r. AKP bir özel savafl partisi olarak siyasal sömürgecili¤in ve inkârc› sistemin yeni koflullarda sürdürülmesi için baz› fleyler yapaca¤›n› söyleyecektir. Nitekim AKP kalemflorlar› ya da propagandac›lar› üniversitelerde Kürdoloji bölümü kurulacakt›r, demektedirler. Kürdoloji bölümlerinin aç›lmas›ndan söz etmek ya da bu tür ad›mlar atmak Kürt sorununun çözümü için yap›lacak fleyler olarak görülmemelidir. Bunlar kesinlikle inkârc› sömürgecili¤in yeni oyunlar›d›r. Bir taraftan Kürt özgürlük hareketini, dolay›s›yla Kürt halk›n›n özgürlük ve demokrasi özlemlerini bast›rma hareketi yürütecekler, di¤er yandan Kürtler için bir fley yap›ld›¤›n› topluma yutturmaya çal›flacaklard›r. AKP'nin yerel seçimlere do¤ru giderken el alt›ndan yerel seçimlerden sonra bu tür ad›mlar ataca¤›m propagandas› yapaca¤› flimdiden belli olmufltur. Böylelikle inkârc›l›ktan vazgeçilmifl ve Kürt sorununun çözümü sa¤lanacakm›fl gibi hava yaratacaklard›r. Nitekim AKP kalemflorlar› ve özel savafl merkezi görevlileri flimdiden böyle bir propaganda içine girmifllerdir. Hatta AKP inkârc›l›ktan vazgeçmifl ve baz› ad›mlar da atarak sorunu çözecekmifl gibi Kürt halk›n› kand›rma propagandas› bafllatm›fllard›r. Bir zamanlar Ergenekoncular›n "art›k yap›lan yap›lm›flt›r, Kürt sorunu diye bir fley ortada kalmam›flt›r" biçiminde yapt›¤› propaganday› bugün AKP yanl›s› yalakalar ve AKP etkisindeki özel savafl görevlileri yapmaktad›r. Bir daha vurgulayal›m ki üniversitelerde Kürdoloji bölümü açmak gibi fleyler inkârc›l›ktan vazgeçmek anlam›na gelmemektedir. Aksine inkârc›l›¤› sürdürmenin yeni ideolojik argümanlar› olarak kullan›lmak için bu tür fleylerden söz edilmektedir. Bu aldatmacaya hiçbir Kürt'ün kanmamas› gerekiyor. Bu tür fleyleri bir ad›m gibi görmek inkârc›l›¤a ve sömürgecili¤e hizmet etmek anlam›na gelir.
AKP’nin Kürt karflfl››t› yüzü a盤a ç›km›flfltt›r Yerel seçimler öncesi Kürt halk›n›n, hükümetin bu tür iddialar›na ya da sözlerine kanmamas› gerekiyor. AKP zaten alt› y›ld›r "ben çözmek istiyorum, ordu engelliyor" diyordu. Böyle bir politikayla baz› Kürtleri uyuttu. Bu politika tutmad›¤› ya da Kürt halk› bunun bir kand›rmaca oldu¤unu anlad›¤› için flimdi baflka yalanlarla Kürt toplumunu aldatmak istemektedir. Kürt özgürlük hareketi mücadeleyle AKP'nin Kürt karfl›t› yüzünü a盤a ç›kar›nca art›k bu kand›rma söylemini eskisi gibi kullanm›yor. Bu defa da "ben çözece¤im, Kürt özgürlük hareketi mücadele veriyor, bu da benim çözmemi, ad›m atmam› engelliyor" gibi bir demagojiye baflvurmaktad›r. Kürt özgürlük hareketini ezme politikas›n›n üstünü böylelikle örtmeye çal›fl›yor. Kürt sorunundaki çözümsüz politikalar›n›, hatta Kürt sorununun varl›¤›ndan beslenmesini böylelikle toplumun gözünden kaç›rmaya çal›fl›yor. Halbuki Kürt özgürlük hareketi çözümü kolaylaflt›ran her türlü yaklafl›m› göstermifltir. En makul önerilerde bulunmufltur. Hiçbir politik gücün zorlanmadan yapabilece¤i talepler ileri sürmüfltür. 2006 1 Ekim’inde AKP'nin de iste¤iyle on ay kadar süren tek tarafl› ateflkes ilan etmifltir. AKP bu ateflkesi Kürt sorununun çözümü için kullanaca¤›na, seçim kazanma ve iktidar›n› sürdürme temelinde de¤erlendirmifltir. Dolay›s›yla AKP sorunu çözmek istiyor da Kürt özgürlük hareketinin eylemleri bunu engelliyor de¤erlendirmesi tamamen yaland›r. Kürt özgürlük hareketinin mücadelesini tasfiye etme ve teslim alma politikalar›n›n AKP versiyonudur. AKP Kürt kimli¤inin ve dilinin resmi olarak kabul edildi¤ini ve inkârc›l›ktan vazgeçildi¤ini gösteren ad›mlar ats›n, Kürt özgürlük hareketi bunu destekleyece¤i gibi yürüttü¤ü direnifli de b›rakacakt›r. Kürt özgürlük hareketi devlet ve iktidar için de¤il, kimli¤in inkâr›n› ortadan kald›rmay› hedefleyen bir varl›k-yokluk mücadelesi vermektedir. Kürt özgürlük
SERXWEBÛN
16 hareketi kimli¤iyle, diliyle, kültürüyle, demokratik irade olma hakk›yla Kürt varl›¤› üzerindeki tehdit ortadan kalkt›¤›nda meflru savunma direniflini b›rakaca¤›n› defalarca ilan etmifltir. Dolay›s›yla AKP'nin "Kürt özgürlük hareketinin mücadelesi ad›m atmam›z› engelliyor" söylemi tamamen bir demagojidir. Herkes de bilmektedir ki Kürt özgürlük hareketi 35 y›ld›r Kürt sorununun demokratik çözümünü dayatma aktörüdür. ‹nkârc›l›¤› ortadan kald›rma için fedaice mücadele veren bir çözüm aktörüdür. Bu tür de¤erlendirmeler psikolojik savafl gere¤i yap›lm›yorsa sadece Kürt toplumunu de¤il, ayn› zamanda kendini kand›rmad›r.
AKP Kürt sorununu askeri yöntemlerle çözmeyi tercih ediyor Hat›rlatmakta fayda var. Kürt özgürlük hareketi silahl› güçlerini Türkiye s›n›rlar› d›fl›na ç›kard› ve en makul talepler dile getirdi, ama hiç kimse oral› olmad›. Befl y›ll›k böyle bir f›rsat de¤erlendirilemedi. 2002'de hükümet olan AKP'nin baflbakan› Erdo¤an "düflünmezseniz Kürt sorunu yoktur" dedi. 2006-2007 y›l›nda yap›lan ateflkese ateflkes isteyenler bile sahip ç›kmad›. AKP, ateflkes ortam›nda Kürt sorununu çözüp Türkiye'nin demokratikleflmesi temelinde hükümetini sürdürme yerine, Genelkurmay’la uzlaflarak hükümetini sürdürmeyi tercih etmifltir. Bu aç›dan AKP'nin biz bir fley yapaca¤›z, ama flu gerekçeyle bu gerekçeyle engelliyor iddialar› kesinlikle aldatmacad›r. AKP yerel seçime do¤ru giderken özellikle de Kürt özgürlük hareketinin mücadeleyi yükseltti¤i bir süreçte bu tür demagoji ve yalanlara baflvuruyor. Kürt toplumunun duyarl› olmas› ve bu yalanlara aldanmamas› gerekiyor. Aksine tersini söylemesi gerekiyor. Siz Kürt sorununu b›rakal›m çözmeyi, geçen y›ldan beri askeri yöntemlerle bast›rma politikas›n› tercih ettiniz, tezkereler ç›kard›n›z, geçen seneki tezkere baflar›s›z kalmas›na ra¤men yeniden tezkere ç›kararak askeri yöntemlerle bast›rma politikas›nda ›srar ettiniz, demelidir.
Yeni tezkerenin ç›kar›lmas› karar› Bezelê ve Diyarbak›r eyleminden çok önce al›nm›flt›r. Kürt özgürlük hareketi AKP'nin ve Genelkurmay’›n birleflerek Kürt özgürlük hareketini zorla bast›rma karar› ald›¤›n› görünce, Kongra Gel genel kurulu, PKK ve PAJK kongrelerinde bu ezme konseptine karfl› direnifl karar› alm›flt›r. Bezelê eylemi ya da Kürt halk›n›n özgürlük direniflini yükseltmesi, tamamen inkâr ve imha siyasetine, bu çerçevede ç›kar›lan tezkereye ve ezme politikas›na karfl› Kürt özgürlük hareketinin direnifl politikas›d›r. Bu eylemleri ortaya ç›karan inkâr ve imha siyasetidir. Erdo¤an ile Baflbu¤'un birleflerek askeri zorla Kürt özgürlük hareketini ezme politikas›d›r. Bu gerçekli¤in de aç›k ve net biçimde toplumun önüne koyulmas› gerekiyor.
Çat› partisini sadece bir seçim ittifak› olarak ele almamak gerekir Yerel seçim öncesi psikolojik savafl›n t›rmand›r›laca¤› a盤a ç›km›flt›r. AKP, yerel seçimleri Kürt özgürlük hareketini bast›rmada stratejik bir araç olarak görmektedir. Nitekim AKP kalemflorlar› ve özel savafl görevlileri vas›tas›yla ideolojik, politik sald›r›lar›n› artt›rm›fl bulunmaktad›rlar. Buna karfl› da tabii ki Kürt özgürlük hareketi ve Kürt demokratik güçlerinin, kendilerine yurtsever diyen herkesin inkâr ve imha siyasetinin AKP'yi kullanarak yapmak istedi¤i bu yeni hamle karfl›s›nda kendi duruflunu ve mücadelesi-
Ekim 2008
ni net biçimde ortaya koyup bu yaklafl›mlar› bofla ç›karma mücadelesini gelifltirmesi gerekmektedir. Kürt özgürlük hareketinin inkâr ve imha siyasetini Türkiye'de ve di¤er sömürgeci ülkelerde bofla ç›karmas›n›n stratejik iki temel politikas›n›n oldu¤unu söyledik. Birincisi, Kürtler aras›ndaki savaflmay› ve çat›flmay› önlemek, böylelikle Türkiye'ye ya da bölgedeki inkârc› güçlere Kürt özgürlük hareketini ezme f›rsat›n› vermemek, onlar›n oyunlar›n› bofla ç›karmakt›r. ‹kincisiyse bütün parçalarda Kürt halk›n›n özgürlük mücadelesinin mevcut s›n›rlar içindeki demokratik güçlerle çat› partisi, çat› hareketi yaratarak çözme politikas›d›r. Bunlar› bölgedeki ülkelerin demokratikleflmesi ve Kürt sorununun çözülmesi için temel politikalar olarak görmek gerekir. Çat› partisi de izlenen temel stratejinin vazgeçilmez bir arac› olarak görülmelidir. Bu aç›dan Türkiye'deki çat› partisinin yerel seçimlerden önce mutlaka gerçekleflmesi gerekir. Çat› partisi sadece bir seçim ittifak›, seçim iflbirli¤i olarak ele al›nmamal›d›r. Türkiye'yi demokratiklefltirme projesi olarak ele almak gerekir. Ama yerel seçimlerde de Türkiye'nin demokrasi güçleriyle bu inkârc› sömürgeci güçlerin seçim ittifak›n›n bir mücadele içinde olaca¤› aç›kt›r. Bu aç›dan çat› partisinin önümüzdeki dönemdeki en büyük politik mücadelelerinden biri de yerel seçimlerde AKP'ye ve di¤er inkârc› sömürgeci partilere karfl› mücadelesi olarak görülmelidir. Görevlerden biri de çat› partisi etraf›n-
Ekim 2008
SERXWEBÛN
da toplanan Türkiye'nin demokrasi güçlerinin bu seçimden baflar›l› ç›kmas›n› sa¤lamakt›r. Bu aç›dan çat› partisinin derhal oluflturulmas›n› ve çat› partisi temelinde özellikle de Türkiye'deki demokratik adaylar›n ortak seçimini sa¤lamak gerekmektedir. Sadece Kürdistan alan›n› de¤il, Türkiye alan›n› da inkârc› sömürgeci siyasetin partilerine b›rakmamak gerekmektedir. AKP'yi ve di¤er sömürgeci partileri sadece Kürdistan'da de¤il, bütün Türkiye'de geriletmek gerekir. CHP'yi ve MHP'yi de çat› partisinin güçlü oldu¤u yerlerde geriletmek gerekir. Bu aç›dan geciktirilen çat› partisinin bir an önce kurulmas›nda fayda vard›r.
Çat› partisine s›radan bir yaklaflfl››m gösterilmemelidir Çat› partisinin flimdiye kadar kurulamamas›n›n nedeni dar bir biçimde ele al›nmas›ndand›r. Önderli¤imizin ortaya koydu¤u, Hareketimizin benimsedi¤i ve stratejik bir ad›m olarak gördü¤ü çat› partisine basit ve s›radan yaklafl›m gösterilmifltir. Çok taktik bir ad›m olarak ele al›nm›flt›r. Ya bir güç toplama, güç biriktirme ya da bir yerde seçim kazanma çal›flmas› olarak ele al›nm›flt›r. Bunlar kesinlikle kabul edilecek yaklafl›mlar de¤ildir. Çat› partisi Kürt özgürlük hareketi aç›s›ndan Kürt sorununun Türkiye'nin s›n›rlar› içinde çözme stratejisinin en temel arac›d›r. Bu arac› harekete geçirmeyenler hareketi tabii ki ABD'nin veyahut da milliyetçi çözümlerin kuyru¤una takman›n gafleti içine düflmüfl olurlar. E¤er Türkiye'nin demokratik güçleriyle bu sorun çözülmezse o zaman Türkiye ile sonuna kadar savaflarak sorunu çözme yolu denenecek ya da ABD veya baflka bir güce dayanarak sorunu çözme gibi baflka çözüm politikalar›n›n kuyru¤una tak›l›nacakt›r. Bu da tabii ki Kürt özgürlük hareketinin ve Türkiye'deki demokrasi güçlerinin Kürt sorunun çözüm politikalar›n› bofla ç›karma anlam›na gelir. Çat› partisine böyle bakmayan Kürtler de böyle bakmayan Türk demokratlar› da çok tarihi bir hata ifllemifl olurlar. Bu
17 nedenle çok k›sa sürede bu sorunu çözerek Türkiye halklar›na karfl› olan sorumluluklar›n› yerine getirmelidirler.
Türkiye Kürt sorununu çözerek Ortado¤u’da güç haline gelebilir Önümüzdeki dönemde Türkiye aç›s›ndan iki yol vard›r. Birincisi, Kürt sorununu çözerek Türkiye'yi demokratiklefltirerek siyasi, ekonomik ve her alanda güçlendirerek Ortado¤u'da bir demokratikleflme gücü haline gelmektir. Ortado¤u'da böylelikle demokratik özgürlükçü bir rol oynayacakt›r. Böylece Ortado¤u'nun uluslararas› güçlere, d›fl güçlere karfl› savunulmas›nda Ortado¤u'nun en temel demokratik iradesi olacakt›r. Bu yönüyle geçen yüzy›llarda Ortado¤u co¤rafyas›n›n iradesini temsil eden, temsil etmek isteyen bir Osmanl› imparatorlu¤u gibi bir güç haline gelebilir. Ama bu defa demokratik bir Türkiye ve halklar›n iradesini esas alan bir irade olarak bat›ya karfl›, d›fl güçlere karfl› Ortado¤u kimli¤ini temsil edecektir. E¤er Türkiye Kürt sorununu çözerse 21. yüzy›lda böyle bir rol oynayabilir. E¤er Türkiye bugünkü gibi Kürt sorununu çözmemede ›srar ederse tabii ki giderek d›fl güçlere daha fazla ba¤›ml› hale gelecektir. Nitekim Kürt sorununun çözümsüzlü¤ü bugün Türkiye'yi ABD'ye, Avrupa'ya, d›fl güçlere daha fazla ba¤›ml› hale getirmifltir. Zaten Avrupa ve ABD Türkiye'nin Kürt özgürlük hareketiyle sorununu demokratik temelde çözmesini istememektedir. Türkiye'de Kürt sorununun demokratik çözümünün önünde sadece Türkiye'deki inkârc› güçler engel de¤ildir, d›fl güçler de bu çözüm önünde engel durumundad›rlar. Bunun da bilinmesi gerekir. Türkiye Kürt sorununu kendi içinde Kürt siyasi güçleriyle çözmezse bu defa Ortado¤u'da farkl› bir rol oynat›lacakt›r. Bu rol ile Türkiye, ABD, ‹srail ve ‹ngiltere'nin hakimiyetinde Ortado¤u halklar›na karfl› kullanlacakt›r. ‹ran'a karfl› kullan›lan bir güç olacakt›r. Bir yönüyle Ortado¤u savafl›n›n içine çekilecektir. Yani Türkiye Ortado¤u halklar›n›n d›fl müdahaleci güçlere karfl› yürüttü¤ü mücadelede d›fl güçlerin yan›n-
da yer alacakt›r. Türkiye giderek Ortado¤u savafl›na daha fazla çekilmektedir. Türkiye'nin flu andaki mevcut politikas› kaç›n›lmaz olarak Türkiye'yi böyle bir savafl›n içine sokacakt›r. Zaten AKP'nin iktidar›n› sürdürmesi, Türkiye'deki demokratik sol güçlerin birçok yol ve yöntemlerle bast›r›lmas› ve bu temelde Türkiye'nin askeri, siyasi olarak tümüyle ABD politikalar›na endeksli bir sürece girmesinin önünün aç›lmas› asl›nda Türkiye'nin ABD'nin Ortado¤u müdahalesine sokulmas›n› ifade etmektedir. Dolay›s›yla önümüzdeki alt› ay sadece Kürt sorununun demokratik çözümünün olup olmad›¤›n› belirleyen bir süreç de¤il, ayn› zamanda Türkiye'de Kürt sorununun demokratik temelde çözüp demokratikleflerek Ortado¤u'da demokratik bir irade mi olacakt›r, demokratik irade temelinde Ortado¤u'nun demokratikleflmesinde rol mü oynayacakt›r, yoksa d›fl güçlerin politikalar› do¤rultusunda Ortado¤u savafl›n›n içine mi girecektir? Önümüzdeki dönemde Türkiye'nin hangi politika içine girece¤inin belirlenmesinde demokratik güçlerin mücadelesi tabii ki belirleyici olacakt›r. E¤er demokratik güçler iyi mücadele ederlerse, politikalar›n› ortaklaflt›r›rlarsa, çat› partisini yarat›p bunu güçlü bir siyasal mücadeleye dönüfltürürlerse tabii ki Türkiye demokratikleflme yoluna girecektir. Türkiye böyle bir siyasal tercihle tarihsel bir dönüm noktas› yaflayacakt›r. E¤er demokrasi güçleri d›fl güçler taraf›ndan desteklenen Kürt özgürlük hareketinin ezilmesi politikalar› karfl›s›nda güçlü duramazlarsa, Türkiye'nin d›fl güçlerden destek alarak Kürt özgürlük hareketini bast›rma politikas› belli düzeyde sonuç al›rsa, Türkiye d›fl güçlerden ald›¤› destekle Kürt özgürlük hareketini bast›rmas›n›n diyeti karfl›s›nda d›fl güçlere daha da ba¤›ml› hale gelecek ve Ortado¤u savafl›n›n içine girecektir. Dolay›s›yla Kürt sorununun demokratik temelde çözümü do¤rultusunda de¤il de savafl›n k›flk›rt›lmas› do¤rultusunda politika izleyenler, esas olarak da Türkiye'yi Ortado¤u batakl›¤›n›n, Ortado¤u'nun savafl›n›n içine çekmek isteyen d›fl güçler ve buna alet olanlard›r.
SERXWEBÛN
18
Ekim 2008
LANETL‹ KOMPLOCULAR KAYBEDECEK KUTSALLIK BU TOPRAKLARDA KAZANACAKTIR “Örgütümüz ve kadrolar›m›z için ‘yaflam olacaksa özgürce olacak, Önder Apo ile olacak ya da asla’ ilkesine sonuna kadar ba¤l› kal›nacakt›r. Bu temelde partileflilecek, PKK militanl›¤›nda derinleflilecek, meflru savunma mücadelesi yürütülecektir. An› an›na Önder Apo gerçe¤iyle yaflanacakt›r. Önder Apo, kendi flahs›nda komployu bofla ç›kard›, büyük bir düflünce patlamas› yaparak bizim baflar›l› mücadele vermemiz için her türlü imkân› sa¤lad›. Önderlik gerçe¤ini sahiplenirsek bizleri yenilmez k›lacak de¤erler verilmifltir. fiimdi bize düflen, tüm bunlara cevap vererek bu büyük mücadeleyi tamamlay›p 35 y›ld›r k›yas›ya süren mücadeleyi Önderli¤imizin ve halk›m›z›n özgürlü¤üyle taçland›rmakt›r” Uluslararas› komplonun 11. y›l›na giriyoruz. Bu komployu halk›m›za, partimize ve insanl›¤a yaflatanlar lanetlidirler, lanetlili¤in temsilcileridirler. Bunlar› lanetleyerek kutsall›¤› lanetlili¤e karfl› yüceltmek gerekiyor. Uluslararas› komployu anlamak, kavramak, tüm boyutlar›yla a盤a ç›kar›p etkisizlefltirmek için Önder Apo büyük çabalar gösterdi. Hâlâ da bu çabalar› devam ediyor. Partimiz, halk›m›z, özgürlük ve demokrasi mücadelesi veren güçler bu uluslararas› komployu kavrama, sonuçlar ç›karma, bu temelde kendilerini e¤itip donatarak pratikte gereklerini yerine getirmenin çabas›n› gösteriyor. Komplocu güçler her ne kadar hedeflerine ulaflmad›ysa da ancak bu hedeflerine ulaflmak için çabalar›n› devam ettiriyorlar. Amaçlar›ndan vazgeçmifl de¤ildirler. Önder Apo ise uluslararas› komployu bofla ç›karmak, bunu büyük geliflme ve baflar›ya dönüfltürmek için a¤›r bask›, tecrit, iflkence alt›nda ve olanaks›zl›klar içinde büyük bir direnifl sergilemektedir. ‹nsanl›k tarihinde belki de efline rastlanmaz veya çok ender olabilecek bir direnifl sergileyerek komplocular› bofla ç›kard› ve bu süreçten kazanan Önderlik ve halk›m›z oldu. Önder Apo, komployu kendi flahs›nda bofla ç›kar›p örgüte, halka ve insanl›¤a büyük de¤erler kazand›rman›n direniflini veriyor. Önder Apo “buraya gelmeseydim bu düflünce patlamas›na, insanl›k için büyük geliflmelerin önünü açacak hakikate ulaflamazd›m” diyerek bu sürecin Kürt halk› ve insanl›k aç›-
s›ndan anlam›n› ortaya koymaktad›r. Önder Apo, özgürlük ve demokrasi için yürüyüflünde sürekli hakikatin peflinde kofltu. Hakikati yakalad›m dedi¤i yerde bile buna kuflkuyla yaklaflt›. Bu kuflku, kendisini sürekli bir aray›fla itti. Büyük geliflmeyi, yenilenmeyi bu temelde yaflad›. Daha önce hakikat olarak ortaya konulanlar›n gerçek olmad›¤›n›, hatta birço¤unun yalan oldu¤unu gördü. Hakikat olarak söylenenlerin yalan ve yanl›fl oldu¤unu anlay›nca o zaman hakikat nedir, nerededir, nas›l ulafl›l›r dedi, aray›fl›n› ve sorgulamas›n› bu temelde süreklilefltirerek hakikate ulaflt›. Belki hâlâ ortaya ç›kar›lmas› ö¤renilmesi gereken gerçekler bulunsa da, hakikat aray›fl›nda esas do¤rultuyu bulmas› tüm insanl›k aç›s›ndan büyük bir geliflme olarak görülmelidir.
Önderlik kapitalist modernist sistemi çözerek kendi sistemini ortaya ç›kard› Önder Apo modernist paradigmay› ve daha önce modernist paradigmadan etkilenen klasik sosyalizmi elefltiri temelinde afl›p yeni bir sosyalist paradigmaya ulaflt›. Sosyalist ideolojide paradigma de¤iflimini bu temelde gerçeklefltirdi. Felsefik ve ideolojik yenilenmeyi oldukça köklü yapt›. ‹lke ve hedeflerini devlet, iktidar ve savafla ba¤l› olmaktan ç›kard›. Demokratik, sosyalist ideolojik çizgisini, devletçi ve iktidarc› paradigmadan kopararak kad›n özgürlü¤ü ve ekolojik devrime dayal› demokratik toplum paradigmas›na dayand›rd›. Bask›-
s›z, sömürüsüz, devlet egemenli¤ine dayanmayan bir toplumsal sistem oluflturmay› hedef olarak önüne koydu. Buna demokratik, ekolojik ve cinsiyet özgürlükçü toplum dedi. Sosyalist paradigmada köklü de¤ifliklik yaparak bu temelde ideolojik bir yenilenmeyle devletçi, iktidarc› ve savaflç› paradigmay› terk ederek felsefi, ideolojik, siyasi, örgütsel, askeri hatt›n› buna göre oluflturdu. Bu de¤iflim, özgürlük ve eflitlik ilkelerini demokrasiye ba¤lamakt›r. Demokrasiyi devletin egemenli¤inden kurtarmak, devlet d›fl›nda bir demokrasi tan›m› ve sistemi ortaya ç›karmakt›r. Sosyalizmi devlet egemenli¤inden koparmas›, demokrasi ve sosyalizmi birbirine ba¤lamas›yla yeni bir sosyalist ideoloji tan›m› gelifltirmifltir. Buna “Demokratik Sosyalizm” dedi. Demokrasi ile sosyalizmi birlefltirdi. Sosyalizmin özgürlük ve eflitlik ilkeleriyle demokrasinin birlefltirilmesi, yeni bir sosyalist paradigmay› ortaya ç›kard›. Sosyalizm, özgürlük ve eflitlik özüyle böylelikle do¤ru biçimde birleflmifl oldu. Devletçi paradigman›n sosyalist ideolojinin özü ile çeliflen gerçe¤ini de¤ifltirdi, sosyalizmi özüne kavuflturarak yaflan›l›r hale getirdi. Düflünce patlamas› eski barajlar› y›karak böyle ortaya ç›kt›. Komployu gelifltiren kapitalist, modernist sistemi çözerek ve bunu aflarak kendi sistemini ortaya ç›kard›. Komplocular› böyle baflar›s›zl›¤a u¤ratt›. Bu komplo sonucu Kürt halk› ve insanl›k aç›s›ndan bir yenilgi de¤il, bir geliflme ortaya ç›karan bir mücadele süreci yürüttü ve büyük
Ekim 2008
SERXWEBÛN
kazan›mlar ortaya ç›kard›. Bu kazan›mlar› ideolojik ve pratik olarak partiye, halka ve insanl›¤a mal etmenin büyük mücadelesini vermektedir. Komploya karfl› bu geliflmeleri yaratarak durmakta, komplodan böyle intikam almaya çal›flmaktad›r.
Komplocular Özgürlük hareketini ve özgür Kürt’ü etkisizleflflttirmek istediler Komplonun ABD, ‹srail, ‹ngiltere taraf›ndan ve ABD’nin koordinatörlü¤ünde yürütüldü¤ü, buna Avrupa Birli¤i’nin, Ortado¤u-Arap gericili¤inin, sömürgeci güçlerin, Kürt iflbirlikçilerin de kat›ld›¤› biliniyor. Baz› güçler komplonun bafllang›c›nda, baz›lar› ise daha sonradan içinde yer alm›fllard›r. Birçok gücün siyasi ve ekonomik ç›kar›n› bu komploya dayanarak gelifltirmek istedi¤i ve bundan yararlanarak siyasi ve ekonomik ç›kar elde etti¤i biliniyor. Komplocu güçlerin Önder Apo ve PKK’ye karfl›, özgür Kürt’e karfl› uluslararas› komployu gelifltirmelerinin nedenleri ve amaçlar› günümüzde bütün yönleriyle derinli¤ine olmasa da genel hatlar›yla art›k biliniyor. Gün geçtikçe de yeni yeni baz› itiraflar ortaya ç›k›yor. Y›llard›r Kürdistan’da kapitalist güçlerin yapt›¤› siyasi ve ekonomik yat›r›mlar vard›. Kürdistan toplumunun inkâr ve imha sistemine tabi tutulmas› ve parçalanm›fll›¤› üzerinde sistemin ç›karlar› vard›. Önder Apo ve PKK Kürdistan’da yeni bir Kürt, özgürlükçü bir Kürt yaratarak Kürdistan’da halklar›n özgürlük e¤ilimini gelifltirerek, özgür birey ve toplum gerçe¤i temelinde alternatif bir sistemi ortaya ç›kard›. Bu, kapitalist emperyalist güçlerin, sömürgecilerin ve Kürt iflbirlikçilerinin ç›karlar›n› sarsmaya bafllad›. Kürdistan’› bu güçlerin kontrolünden ç›karmaya yöneldi. Böylece Kürdistan’›n bu parçalanm›fll›¤›, inkâr ve imha sistemine tabi tutulmas› üzerinden oluflturulan dengeleri, ç›karlar› tehdit eder hale geldi. Bütün bu güçler sars›lan, tehlikeye giren ç›karlar›n› korumak için Önder Apo’ya ve onun öncülü¤ündeki geliflen Kürt özgürlük hareketine sald›rarak bu hareketi ve yaratt›¤› özgür Kürt’ü etkisizlefltirmek istediler.
19 Bu komplonun amac›, Kürdistan’› yeniden kontrol alt›nda tutmak, Kürtleri kendi amaçlar› için kullanmakt›r. Kürdistan’› kontrol alt›nda tutmak sadece Kürdistan üzerinde siyasi ve ekonomik ç›karlar›n› korumak olarak görülmemelidir. Kürdistan’› ve Kürtleri kontrol etmek bir yönüyle Ortado¤u’yu siyasi ve ekonomik olarak egemenlik alt›da tutmak anlam›na gelmektedir. Bunu gerçeklefltirmek için önlerindeki tek engel olan Önder Apo ve PKK’yi, yani özgür Kürt’ü etkisizlefltirip aflmay› hedeflediler. Ortado¤u halklar›nda geliflecek özgürlük e¤ilimini böylelikle bertaraf etmek istediler. Kürdistan’› kontrol alt›na alarak, Kürt özgürlük hareketini etkisizlefltirerek bölgedeki müdahalelerini ve amaçlar›n› gerçeklefltirmeyi öngördüler.
PKK halklar›n özgürlük e¤ilimini temsil ediyor Kapitalist güçler I. Dünya Savafl›yla birlikte Ortado¤u’yu ç›karlar›na göre flekillendirmek için Kürdistan üzerinde ç›karlar›n› koruyacak planlama ve düzenleme yapt›lar. Kürdistan üzerinde yürütülen büyük oyunla ülke dört paçaya bölünerek inkâr ve imha sistemine tabi tutuldu. Bunun üzerinden Ortado¤u’da sistemin ç›karlar›na dayal› bir sistem, statü yarat›ld›. Bugün de bölgede yürütülen 3. dünya savafl›yla bölge küresel sermayenin ç›karlar›na göre yeniden flekillendirilmeye çal›fl›lmaktad›r. Statükocu güçler y›k›l›rken, halk özgür-
lük e¤iliminin geliflmemesi için de askeri, siyasi tedbirler al›yorlar. Küresel sermaye ve bölgedeki statükocu güçler bir taraftan birbirleriyle çat›fl›rken, di¤er yandan halklar›n özgürlük e¤itiminin geliflmemesi için de tedbir gelifltiriyorlar. Bu konuda hem d›fl güçler hem bölge güçleri halklar›n özgürlük e¤ilimini temsil eden PKK ile mücadele yürütüyorlar. Bu nedenle PKK hem küresel sermaye hem de bölgedeki statükocu güçlerle karfl› karfl›ya geliyor. Sadece bu güçlerle karfl› karfl›ya gelmiyor, onlar›n iflbirlikçilerinin de sald›r›s›na maruz kal›yor. Çünkü PKK küresel sermayeye, bölgedeki statükocu güçlere ve onlarla iflbirli¤i yapan güçlere karfl› halklar›n özgürlük umudunu temsil etmektedir. Bu nedenle halklar›n özgürlük umudunu gelifltirmek isteyen PKK
ile bu güçler aras›ndaki çeliflki ve çat›flma giderek derinlefliyor. Bu güçler, önceleri acaba biz Önder Apo’yu sisteme çekebilir miyiz, diye düflündüler. ‹lk önce bunun çabas›na girdiler, ancak Önder Apo’nun bu sisteme çekilemeyece¤ini gördüler. Önder Apo’yu sistemin parças› haline getirmek için birçok yöntem gelifltirdiler, ama hiçbirisinde baflar›l› olamad›lar. Önder Apo’yu ve öncülük etti¤i hareketi sisteme çekemeyeceklerini gördüklerinde bu defa Kürt iflbirlikçilerini devreye soktular. Bunlarla Önder Apo’yu iflbirli¤ine çekmeye çal›flt›lar. Güney Kürdistan’a çekmek için ne kadar u¤raflt›larsa da bunda baflar›l› olamad›lar. Bunu anlad›klar›nda baflka yollarla etki-
SERXWEBÛN
20 sizlefltirmenin karar›n› verdiler. Asl›nda kapitalist emperyalist güçler daha grup aflamas›nda Önder Apo ve gelifltirdi¤i hareketi bo¤mak istediler. Küçük bir grupken bu hareket ABD öncülü¤ünde yürütülen komplolarla ortadan kald›r›lmak istendi. Türk ve Kürt solundan çeflitli örgütler, afliretler Hareketin üzerine sürüldü. Önder Apo’ya karfl› yo¤un iftiralar gelifltirildi. Bu tür yöntemlerle hareket tecrit alt›na al›n›p bo¤ulmak istendiyse de sonuç al›namad›. Baz›lar› yaflanan tarihi çarp›tarak PKK’nin di¤er örgütlere sald›rd›¤›n› söylese de gerçek tam tersidir. Hareketimizin Türkiye ve Kürdistan’da h›zla geliflmesini engellemek için planl› sald›r›lar yürüttüler. Bunlar somut gerçeklikler oldu¤u gibi, 12 Eylül sonras› haz›rlanan baz› örgütlerin iddianamesi daha çok Apoculara yönelik sald›r›larla doludur. Bu sald›r›larda onlarca kadro, sempatizan ve taraftar katledilmifltir. Hareketimiz bu sald›r›lar karfl›s›nda sadece kendini savunmufltur.
PKK ç›k›flfl››ndan itibaren uluslararas› güçlerin hedefi durumundad›r 1979 y›l›yla birlikte Hareketimize karfl› yo¤un sald›r›lar yap›lm›fl ve birçok kadromuz ve taraftar›m›z zindana at›lm›flt›r. Ancak bununla da Hareketimizin gelifliminin önüne geçilemeyece¤i anlafl›l›nca 12 Eylül faflist darbesiyle bu Hareket ezilerek tasfiye edilmek istenmifltir. 12 Eylül öncesi ve sonras› gelifltirilen yo¤un bask›, iflkence ve tutuklamalar da Hareketimizi tasfiye etmeye yetmemifltir. Önder Apo’nun basireti ve öncülü¤ünde Hareket kendini ayakta tutmufl ve bir mücadele gücü olarak korumufltur. Hareket Lübnan’a çekildikten sonra geliflme gösterdi¤i süreçte Lübnan’a yap›lan ‹srail sald›r›s›yla ezilmek istenmifltir. Hareketimiz bu sald›r›dan da varl›¤›n› koruyarak ç›km›flt›r. Hareketimizin geliflimi engellenemeyince ard›ndan Olof Palme cinayetiyle Hareket terörizmle damgalan›p, tecrit edilip büyük bir bask› alt›na al›narak etkisizlefltirilmesi hedeflenmifltir. Bu süreçte NATO Türkiye’yi korumak, PKK hareketini ezmek ve bunun için Türkiye’ye
Ekim 2008
1998’de Washington anlaflflm mas› gerçekleflflttirildi. Bu anlaflflm mada “1 daha sonra uygulanan uluslararas› komplonun karar› verildi. 9 Ekimde pratikleflflttirilen komplo, bu anlaflflm man›n bir parças› olarak görülmelidir. Amerika, YNK ve KDP aras›nda geliflflttirilen Washington anlaflflm mas›n›n arkas›nda ‹srail ve ‹ngiltere de bulunuyordu” her türlü deste¤i sa¤lamakla görevlendirildi. Almanya’ya verilen rol gere¤i Duseldorf mahkemeleri gelifltirdi. PKK bu mahkemelerde terörizmle damgalanarak uluslararas› alanda tecrit edilip köfleye s›k›flt›r›lmaya çal›fl›ld›. Bu da sonuç vermedi. 1991’de Türkiye, YNK ve KDP anlaflt›. Bu anlaflmayla PKK’nin tecridi ve imhas› planland›. Avusturya’da Celal Talabani ve Hikmet Çetin görüflmesinden sonra PKK terörist ilan edildi. Bunun karfl›l›¤›nda Güney parlamentosu Türkiye taraf›ndan tan›nd›. Türkiye, KDP ve YNK uluslararas› güçlerin ve NATO’nun da deste¤ini alarak 1992 Ekim’inde imha sald›r›s›nda bulundu. Bu sald›r›yla PKK’nin iradesi k›r›lmak ve teslim al›nmak istendi. Bu sald›r›yla baflar›l› olunmasa da PKK’nin gelifliminin önü belli düzeyde al›nd›. Yine bu süreçte Zele’ye çekilen Kürt özgürlük hareketi, güçleri Ferhat üzerinden rehin al›n›p kullan›larak savaflta elde edemedikleri sonucu siyasi olarak elde etmek istediler. Ancak bunda da baflar›l› olamad›lar. Ancak uluslararas› güçler ve sömürgeciler sald›r›lar›ndan vazgeçmediler. 1994’te ‹ngiltere Türkiye’ye büyük bir destek sa¤lad›. PKK’ye yönelik sald›r›lar› ve tasfiye ittifaklar›n› koordine etti. PKK’nin iradesinin k›r›lmas›, etkisizlefltirilmesi, teslim al›nmas› için Türkiye’ye her türlü destek sa¤land›. Türkiye bu deste¤e dayanarak Kürdistan’› boydan boya yeniden iflgal etti, binlerce köyü yak›p y›kt›, binlerce faili meçhul cinayetler gelifltirildi, milyonlarca insan› göçe zorlad›. Kürdistan’da büyük bir y›k›m gerçeklefltirdi. Gerillaya yönelik her türlü sald›r› silah› kullan›ld›. Bununla hem halk›n hem de gerillan›n iradesi k›r›lmak ve teslim al›nmak istendi. Bütün bunlara ra¤men ne PKK’nin ne Kürt halk›n›n iradesi k›r›labildi. Tersine direnifl büyüyerek devam etti.
YNK ve KDP komploda yer almasayd› komplonun baflflaar› flflaans› olmayacakt› D›fl güçlerden her türlü deste¤i alarak halka ve gerillaya yap›lan sald›r›lar sonuç almay›nca 1996’da Önder Apo’nun imhas› planland›. fiam’da bomba yüklü bir araçla suikast yap›l›p imha edilmek ve ard›ndan da askeri operasyonlarla gerillaya büyük bir darbe vurulmak istendi. fiam’daki bu suikast giriflimi baflar›s›zl›¤a u¤ray›nca, bunu tamamlayacak operasyonlar 1997 y›l›na ertelendi. 1997’de yeniden bir planlama temelinde TC ve KDP ortak sald›r›s›yla sonuç al›nmak istendi. Bir taraftan bu sald›r›larla gerillaya darbe vurulmak istenirken, di¤er taraftan Celal Talabani eliyle Ferhat ve Botan’›n örgüt içinde etkinli¤i artt›r›lmaya çal›fl›ld›. Böylece PKK’de Önderli¤in ve Önderlik çizgisinin etkisizlefltirilmesi hedeflendi. Bu plan da sonuç vermeyince 1998’de Washington anlaflmas› gerçeklefltirildi. Bu anlaflmadan sonra uluslararas› komplonun karar› verildi. 9 Ekim’de pratiklefltirilen komplo, bu anlaflman›n bir parças› olarak görülmelidir. Amerika, YNK ve KDP aras›nda gelifltirilen Washington anlaflmas›n›n arkas›nda ‹srail ve ‹ngiltere de bulunuyordu. 9 Ekim 1998’de bafllat›lan uluslararas› komplonun içinde YNK ve KDP etkin biçimde yer almasayd› bu komplonun baflar› flans› olmayacakt›. Ne var ki bu komployu en fazla da KDP ve YNK istedi. Çünkü bu komployla önleri aç›lm›fl olacakt›. Bunlar istedi¤i için ABD ve di¤er müttefikleri bu komployu planlay›p gelifltirdi. Çünkü PKK’den önce Kürdistan’da a¤›rl›klar› olan KDP ve YNK’yi kendi ç›karlar› do¤rultusunda istedikleri gibi kullanabilirlerdi. Ama Önder Apo’nun öncülü¤ünde geliflen Kürt özgürlük hareketi Kürdistan’da KDP ve
Ekim 2008
SERXWEBÛN
21
YNK’yi oldukça s›n›rlam›flt›. Kendisi için yaflayan ve mücadele eden, yeni ve özgür durufllu bir Kürt ortaya ç›karm›flt›. Bu durum, Ortado¤u halklar›na büyük bir güç ve umut vermekteydi. KDP ve YNK, uluslararas› güçlerin deste¤iyle yeniden Kürdistan’› ele geçirmek istediler. Çünkü kendilerinin güçleri PKK’yi etkisizlefltirmeye yetmiyordu. Bölgeden ald›klar› destek de buna yetmiyordu, ancak uluslararas› güçlerin deste¤iyle PKK’ye karfl› durabilir ve sonuç alabilirlerdi. Uluslararas› güçlerin deste¤ini alarak PKK’yi saf d›fl› etmek istemeleri bu çerçevede gündeme getirildi. Uluslararas› güçleri PKK’nin üzerine sürerek, Önder Apo’yu, PKK’yi ve özgürlükçü Kürt’ü etkisizlefltirerek yeniden Kürdistan’a egemen olmak istediler.
güman›na sar›lm›flt›r. “KDP ve YNK ile birlikteyim, benim söylediklerimi bu Kürtler de söylüyor” diyerek Kürt düflmanl›¤›n›n yüzünü örtmüfltür. KDP ve YNK, uluslararas› güçlere dayanarak PKK’yi etkisizlefltirerek yeniden Kürdistan’a egemen olmak istedi. Bunun için hem sömürgeci devletlerden hem uluslararas› güçlerden destek alarak konumlar›n› güçlendirdiler. PKK’nin mücadelesi üzerinden güç oldular. Güç olmalar›n› PKK’ye borçludurlar. Ama PKK’nin mücadelesi üzerinden güç olma konumlar›n› PKK’ye karfl› kulland›lar ve hala da kullanmaya çal›fl›yorlar. E¤er PKK’nin mücadelesi olmasayd› KDP ve YNK’nin bugün Güney’de elde ettiklerini hiçbir zaman elde edemeyeceklerini bilmek gerekir.
KDP ve YNK bu gün güç olmalar›n› PKK’ye borçludurlar
Komplonun birinci aflflaamas› Önderli¤in etkisizleflflttirilmesiydi
E¤er KDP ve YNK bugünkü konuma ulaflt›ysa bu PKK’nin mücadelesi üzerinde gerçekleflti. PKK’nin mücadelesini gelifltirmesi ve büyümesi uluslararas› ve bölgesel güçleri korkuttu. Bunun için YNK ve KDP’ye her türlü deste¤i ve gücü verdiler. YNK ve KDP bu destekten yararlanarak güç oldular. Bilindi¤i gibi TC, KDP ve YNK’yi uluslararas› alanda kullanarak PKK’yi terörist ilan ettirdi. PKK’yi YNK ve KDP vas›tas›yla uluslararas› alanda tecrit etmede önemli bir mesafe ald›. E¤er YNK ve KDP Türkiye ile PKK’ye karfl› mücadele etmeselerdi Türkiye’nin PKK’yi tecrit etmeye gücü yetmeyecekti. Uluslararas› güçler PKK’nin üzerine bu denli gelmeyecekti. E¤er uluslararas› alanda PKK’nin tecridi gelifltirildiyse, bunda esas rolü ve görevi KDP ve YNK üstlenmifltir. Bu Türkiye’nin bir baflar›s› de¤il, KDP ve YNK’nin baflar›s›d›r. Çünkü Türkiye’nin tezlerini KDP ve YNK uluslararas› alanda ifllemifltir. Türkiye ile birlikte PKK’ye karfl› olduklar›n›, PKK’nin Kürtleri temsil etmedi¤ini, terörist bir hareket oldu¤unu belirttiler. Bunun üzerine Türkiye de “ben Kürtlere karfl› de¤il, terörizme karfl›y›m, PKK terörist oldu¤u için PKK’ye karfl› mücadele ediyorum” ar-
Uluslararas› komplo ‘yetersiz yoldafll›k ve sahte dostlara’ dayanm›flt›r. Uluslararas› komplocu güçler bundan ve örgüt içinde geliflen ve tahribat yaratan, baflar›y› engelleyen çetecili¤in durumundan da yararlan›p Kürt iflbirlikçili¤ini de kullanarak Önderli¤in esaretiyle sonuçlanan bir komplo gerçeklefltirdiler. Komplonun birinci aflamas› Önderli¤in etkisizlefltirilmesiydi. Komplo, Önderli¤i esir ald›, PKK’yi ve Kürt halk›n› Önderliksiz b›rakmak istedi. Önderlik ile PKK ve Kürt halk›n› birbirinden koparmay› hedefledi. ‹mral› sistemi alt›nda büyük bir tecrit, bask› ve iflkenceyi gelifltirerek Önderli¤i özgürlükçü duruflundan koparmak ve düflünce üretemez duruma getirmek, bu temelde teslim almak istedi. Böylece PKK’yi ve halk› Önderliksiz b›rakarak, birbirinden kopararak sonuca gitmeyi hedefledi. E¤er bunu baflarabilseydi PKK ve Kürt halk›n› teslim al›p sistemin hizmetine sokmaya çal›flacakt›. Önderli¤i esaret alt›na alsalar da PKK ve halktan koparmay› baflaramad›lar. Tüm çabalar›na ra¤men Önderli¤in düflünce üretmesini engelleyemediler. Bütün tecrit, bask› ve iflkencelerine ra¤men Önderli¤i teslim alamad›lar. Aksine Önderlik büyük bir direnifl ser-
giledi, büyük düflünce üretti, komployu yenilgiye u¤ratt› ve komplo karfl›s›nda büyük bir baflar› elde etti. Komployu gelifltiren sistemi anlayarak, çözerek, aflarak komploculardan büyük intikam ald› ve komplonun baflar›ya gitmesini engelledi, bofla ç›kard›. Komplo karfl›s›nda kendini, hareketi, halk› ve insanl›¤› ideolojik ve teorik olarak donatman›n mücadelesine giriflti. Bu mücadelede de çok önemli sonuçlar ortaya ç›kard›. Bunun üzerine komplocular ikinci aflamay› devreye koydular. Önderlik teslim al›namay›nca, nas›l intihara sürüklenebilir, bunun üzerine yo¤unlaflt›lar. Bu tarzda Önderlikten kurtulmak istediler. Önderli¤in düflünce üretmesinin önünü almak istediler. PKK’yi ve Kürdistan halk›n› Önderlikten, Önderli¤in düflünce üretiminden mahrum b›rakmak istediler. Ama Önder Apo buna karfl› da büyük direndi. Teslim olmad›¤› gibi, intihar› da seçmedi. Tam tersine mücadele arkadafllar›na, Kürt halk›na, Türk halk›na ve insanl›¤a karfl› görev ve sorumluluklar›n›n bilincinde direnerek komplocular› etkisiz k›lma ve mücadeleyi gelifltirme çabas› içinde oldu. Gösterdi¤i direnifl ve çabayla komplocular›n bu yaklafl›m›n› da bofla ç›kard›.
Komplonun ikinci aflflaamas›nda harekete içten tasfiye dayat›ld› Komplonun ikinci aflamas›n›n devreye sokulmas›yla birlikte PKK yönetimi de hedeflendi. Mümkünse yönetimin tümü, Önderlikten, Önderlik çizgisinden kopar›lmak ve sisteme çekilmek istendi. Ferhat-Botan ihanetçi, provakatif çetecilerle Hareket tümüyle ele geçirilerek sisteme eklemlenmek istendi. Komplo, ihanetçi Ferhat ve Botan çetesiyle kendini örgüt içine tafl›d›, örgüt içinde kendini etkin k›lmaya çal›flt›. Komplonun birinci aflamas›nda komplocular d›flar›dan sald›r›rken, ikinci aflamas›nda ise Ferhat ve Botan ihanetçileriyle hareket içersinde örgütlenerek, kendilerini örgüt içerisine tafl›rarak komployu içeriden sürdürmeye ve tam baflar›ya götürmeye çal›flt›lar. Sistem kendi zihniyetini, ideolojik ve siya-
SERXWEBÛN
22 si çizgisini, yaflam tarz›n›, kültürünü, ölçülerini bu ihanetçiler vas›tas›yla içimize tafl›d›. Sistem içileflme geliflti. Bu durum, büyük tahribatlara ve kay›plara neden oldu. Komplocular ve iflbirlikçiler, Ferhat-Botan tasfiyeci ve provokatif örgütlenmesiyle sonuca gideceklerine inand›lar. Bunun için her fleylerini ortaya koydular, her türlü deste¤i verdiler. Önder Apo bu tasfiyeci, provakatif e¤ilime karfl› 1 Haziran Hamlesini ve PKK’nin yeniden inflas›n› kararlaflt›r›p pratiklefltirdi. Tasfiyecili¤e böyle müdahale etti. Komplonun içimizdeki örgütlenmesine, hareketin tasfiye edilerek sisteme eklemlenmesine karfl› büyük bir mücadeleye giriflti PKK’nin yeniden inflas›, 1 Haziran Hamlesi ve bunlar›n ard›ndan Êdî Bese hamlesinin gelifltirilmesi tasfiyecili¤in önünü ald›, tasfiyecili¤i tasfiye etti. Hareket bu temelde yeniden toparlanmay› sa¤lad›. Yeniden etkin bir biçimde Ortado¤u politikas›nda yerini ald›. Küresel sermayenin ve iflbirlikçilerin bölgedeki ç›karlar›n› tehdit etmeye bafllad›. Uluslararas› komplo, bunun üzerine üçüncü aflamay› bafllatt›. Çünkü ikinci aflamada ancak yar› yar›ya sonuç alabilmiflti. Hareketin ikinci aflamay› bofla ç›karmas› bütün tahribat ve a¤›r kay›plara ra¤men komplonun baflar›ya gitmesini engellemesi ve yeniden toparlanmas› küresel sermaye ve iflbirlikçilerin planlar›n› bozup ç›karlar›n› tehdit etti¤i için komplo üçüncü aflamay› devreye soktu. Bu aflamayla Önderli¤e ve Önderlik çizgisine ba¤l› kadronun imhas›, geriye kalan bütün hareketin kadrolar›n›n, kitlesinin bütün de¤erleriyle birlikte sisteme entegre edilmesi hedeflendi. Komplonun üçüncü aflamas›na karfl› da halk›m›z ve gerillam›z büyük bir direnifle geçti. Önder Apo’nun direnifli ve düflünce patlamas› yapmas›yla bütünleflen Hareketimiz büyük serh›ldanlar ve gerilla direnifliyle bu sald›r›ya karfl› da güçlü bir durufl gösterdi. Gerilla Gabar, Oramar daha sonra Zap direnifliyle bu duruflu ve gücünü dost ve düflman herkese gösterdi. Hareketimiz, Önderli¤imizin direnifli ve düflünce gücüyle komployu daha iyi anlamak,
Ekim 2008
ABD öncülü¤ündeki uluslararas› komplocu güçler, bölgeye yönelik “A geliflflttirdikleri müdahaleyi öncelikle Önder Apo ve PKK’ye karflfl›› geliflflttirerek baflflllatt›lar. Ortado¤u’ya yap›lan müdahalenin baflflllang›c›, Önder Apo’ya karflfl›› geliflflttirilen uluslararas› komplodur. Böylece müdahale önündeki en büyük engel olarak gördükleri Önder Apo ve öncülü¤ündeki hareket öncelikle hedeflendi” komployla ba¤l› geliflen tasfiyeci provokatif e¤ilimi daha iyi çözümlemek ve bir bütün olarak komploculara karfl› mücadeleyi yükseltmek için büyük bir çaba gösterdi. ‹deolojik ve örgütsel mücadeleyi yo¤unlaflt›rd›. Bu temelde bir dizi toplant›, konferans ve kongreler gerçeklefltirdi. Bunlar›n üzerinden Kongra Gel’in 6. Genel Kurulu, PKK’nin 10. Kongresi ve PAJK 7. Kongreleri gerçekleflti. Nas›l ki komplo kendisini yeniden örgütleyerek hedeflerine ulaflmak için üçüncü aflamay› bafllatt›ysa buna karfl› Önder Apo ve öncülü¤ündeki Hareketimiz ve halk›m›z da birinci ve ikinci aflamadan sonuçlar ç›kararak üçüncü aflamaya karfl› daha büyük bir kararl›l›k ve büyük eylemliliklerle durdu.
Özgürlük hareketi bütün bölgede halklar›n özgürlük umudu oluyor Komplo ve iflbirlikçileriyle hareketimiz aras›ndaki çeliflki ve çat›flma derinleflerek devam etmektedir. Uluslararas› komplo öncülü¤e sald›rarak parti ve halk› öncüsüz b›rakmak istedi. Parti ve halk›n iradesini k›rarak özgür Kürt’ü etkisizlefltirmeyi amaçlad›. YNK ve KDP’yi egemen k›lmak, özgür Kürt’ü yok etmek, Kürdistan’› tümüyle uluslararas› sermayeye açarak Kürtleri tümden sistemin hizmetine çekerek kendi amaçlar› do¤rultusunda bölge halklar›na karfl› kullanmay› hesaplad›. Komplo, Önder Apo ve öncülü¤ündeki Kürt özgürlük hareketi etkisizlefltirilmeden, özgür Kürt yok edilmeden Kürdistan’a egemen olmak, Kürdistan’› tümüyle sistemin hizmetine çekmek, Kürtleri bölgede amaçlar› temelinde kullanmak mümkün de¤ildi. Önder Apo ve öncülü¤ündeki Özgürlük hare-
keti ve bunun yaratt›¤› yeni Kürt, b›rakal›m sistemin ç›karlar›na hizmet etmeyi, sistemle mücadeleyi esas al›yordu. Bu sisteme alternatif siyaseti ve yaflam› ortaya ç›kar›yordu. Bütün bölgede halklar›n özgürlük umudu oluyordu. Bu sistemin bölgeye egemen olmas›n›, bölgeyi yeniden düzenlemesini, bölgeyi tümüyle küresel sermayenin ç›karlar›na hizmet edecek biçimde düzenlenmesini engelliyordu. Bu aç›dan bu engelin ortadan kald›r›lmas› ve bütün Kürdistan’›n iflbirlikçi çizgiye teslim edilmesi, iflbirlikçi çizginin egemen k›l›nmas› gerekiyordu. Bu gerçekleflmeden kesinlikle küresel sermayenin Ortado¤u’ya hâkimiyeti sa¤lanamazd›. Ortado¤u’ya hâkim olmayan bir küresel sermayenin varl›¤›n› korumas› ve uluslararas› alandaki sorunlar›n› aflmas› çok zordu. Ne pahas›na olursa olsun sistemin gelece¤i ve ç›karlar› aç›s›ndan Ortado¤u’nun ele geçirilip yeniden düzenlenmesi, bunun için de öncelikle Kürdistan üzerinde yürütülen savafl›n kazan›lmas› gerekiyordu. Bu amaçla Önder Apo ve öncülü¤ündeki Kürt özgürlük hareketi ve özgür Kürt hedeflendi. ABD öncülü¤ündeki uluslararas› komplocu güçler, bölgeye yönelik gelifltirdikleri müdahaleyi öncelikle Önder Apo ve PKK’ye karfl› gelifltirerek bafllatt›lar. Ortado¤u’ya yap›lan müdahalenin bafllang›c›, Önder Apo’ya karfl› gelifltirilen uluslararas› komplodur. Böylece müdahale önündeki en büyük engel olarak gördükleri Önder Apo ve öncülü¤ündeki hareket öncelikle hedeflendi. Çünkü bölgeye bir müdahalede Önder Apo ve PKK’nin daha da güçlenerek ç›kaca¤› görüldü. Önder Apo’nun öncülü¤ündeki hareketin güçlenerek ç›kmas›, bölgedeki halklar›n özgürlük seçene¤inin güçlenmesiydi. Böyle bir geliflme de ABD’nin müdahalesinin teh-
Ekim 2008
SERXWEBÛN
likeye girmesi ve sistemin sorunlar›n›n a¤›rlaflmas›yd›. Bu aç›dan e¤er sistemin sorunlar›n›n çözümü isteniyorsa, mutlaka Ortado¤u’daki müdahalenin gelifltirilmesi ve bu müdahalenin önündeki engelin de etkisizlefltirilmesi gerekiyordu. Ortado¤u bu tarzda ele geçirilmek ve yeniden düzenlenmek istendi.
Küresel sermaye Önder Apo’yu önünde engel olarak gördü Küresel sermayenin Önder Apo ve PKK’ye, özgür Kürt’e düflmanl›¤›, onu bölgedeki politikalar› önünde engel görmesinden ötürüdür. Kürt iflbirlikçili¤i egemen k›l›nmadan Kürt iflbirlikçili¤iyle Türkiye’nin yak›nlaflmas› da sa¤lanamazd›. Türkiye’nin Kürt iflbirlikçileriyle yak›nlaflmas›, bu iki gücün ABD taraf›ndan küresel sermayenin ç›karlar› temelinde kullan›lmas›, ancak Önder Apo ve PKK engelinin ortadan kald›r›lmas›yla mümkündü. Çünkü bu engel ortadan kald›r›lmadan bu iflbirli¤i gelifltirilemezdi. Bu gerçeklefltirilemezse ABD’nin müdahalesi de öngördü¤ü hedeflere ulaflamazd›. Dolay›s›yla iflbirlikçi Kürt ile Türkiye’nin yak›nlaflmas›n› sa¤lamak durumundayd›. Yine ABD’nin müdahalesinin baflar›ya ulaflmas› için ›l›ml› iflbirlikçi siyasi ‹slam’› Türkiye’de gelifltirmesi ve bunu bölgeye tafl›rmas› gerekiyordu. Il›ml› iflbirlikçi siyasi ‹slam Türkiye’de ve bölgede egemen k›l›nmad›kça bölgenin direniflini k›rmak, bölgeye egemen olmak, bölgeyi sistemin ç›karlar›na göre düzenlemek de mümkün de¤ildi. ABD, müdahalesini Kürt iflbirlikçili¤ine ve ›l›ml› iflbirlikçi siyasi ‹slam’a dayand›rarak baflar›ya götürmek istiyordu. Bu aç›dan Türkiye ve Kürdistan önemliydi. Ne var ki Önder Apo ve PKK Türkiye, Kürdistan ve hatta bölgede çok önemli bir ideolojik ve siyasi faktördü. Ç›karlar› ve dengeleri alt-üst ediyordu. Önder Apo ve öncülü¤ündeki Kürt özgürlük hareketinin geliflmesi demek, Türkiye’de ›l›ml› iflbirlikçi siyasi ‹slam’›n iktidara gelmesi ve bölgede geliflmesinin önünün kesilmesi demekti. Dolay›s›yla da ABD’nin iki ayak üzerinden gelifltirmek istedi¤i müdahalesi de
23 baflar›l› olamazd›. ABD, bir yandan Türkiye’de iflbirlikçi siyasi ‹slam’› gelifltirip bölgeye tafl›rmaya çal›fl›rken, bir yandan da Kürdistan’da Kürt iflbirlikçili¤ini gelifltirerek egemen k›lmak, Kürt iflbirlikçili¤i ile Türkiye’yi yak›nlaflt›rmak, Türkiye-ABD-Irak ittifak›n› sa¤layarak Ortado¤u’daki müdahalesini baflar›ya götürmek istiyordu. Hâlâ da bu temelde çabalar›n› aral›ks›z sürdürmektedir. Çünkü müdahalenin baflar›s›n› bu ittifak›n gerçekleflmesinde görmektedirler. PKK’nin etkisizlefltirilmek istenmesinin en önemli nedenini de böyle görmek gerekir. PKK etkisizlefltirilmeden ne Kürdistan’da Kürt iflbirlikçili¤i egemen k›l›nabilir ne de Türkiye’de iflbirlikçi siyasi ‹slam egemen k›l›nabilir. Dolay›s›yla Kürt iflbirli¤iyle Türkiye ittifak› da gerçeklefltirilemez. Bu gerçekleflmeyince TürkiyeIrak-Amerika ittifak› da gelifltirilemez. Uluslararas› komplocular hala bu ittifak› gerçeklefltirmek ve sonuca ulaflmak için PKK’ye karfl› düflmanl›klar›n› ve sald›r›lar›n› sürdürmektedirler.
Halk ve hareket önderliksiz b›rak›lmaya çal›flfl››ld› Komplo ideolojik, siyasi, askeri, diplomatik, örgütsel, kültürel ve psikolojik sald›r›larla sonuca gitmek istedi. Bunun için de ilk önce Önderli¤e ve öncülü¤e yöneldi. Halk ve hareket önderliksiz ve öncüsüz b›rak›lmaya çal›fl›ld›. Tabii ki günümüz dünya ve bölge koflullar›nda öncülü¤ünü kaybeden bir halk ve hareketin b›rakal›m baflar›ya gitmesi, varl›¤›n› dahi korumas› mümkün de¤ildir. Bu gerçe¤i komplocular bildiklerinden öncelikle sald›r›y› öncülük düzeyinde gelifltirmifllerdir. Kadro ve halk›n iradesini bu temelde k›rarak, direnifli bitireceklerini düflünmüfllerdir. Bunun için de halk›n Önderlik ve partiye, kadronun parti yönetimi ve mücadeleye olan inanc›n› k›rarak, kadronun yönetim ve örgüte güvensizli¤ini sa¤latarak sonuç almay› hedeflemifllerdir. Komplocular, öncülü¤e sald›rarak, öncülü¤ü etkisizlefltirerek, öncülü¤ü da¤›tarak kadrodaki düflünce yap›s›n›, kadronun duygula-
r›n› bozmay› ve çarp›tmay› hedeflemifllerdir. Kadronun örgütlenip eyleme geçme niteliklerini ortadan kald›rmak istemifllerdir. Kadrodaki militan ve yaflam ölçülerini bu temelde bozmaya yönelmifllerdir. Hareketimizin en önemli güç kayna¤› olan özgür kad›n› gelenekselli¤e çekerek hareketimizi bu en önemli güç kayna¤›ndan mahrum b›rakmay› amaçlam›fllard›r. Bu hareketin, bu halk›n en temel güç kayna¤› olan PKK militanl›¤›n› Apocu militanl›¤›n› bozarak sonuca gitmek istemifllerdir. En önemli özelliklerini yitirerek güç kaybeden bir hareketin direnifli sürdürmeyece¤i, direnemez duruma düflece¤ini hesaplam›fllard›r. Komplocular bu aç›dan iflbirlikçi, ihanetçi çete vas›tas›yla içte ideolojik mu¤lakl›¤a, örgütsüzlü¤e, ölçüleri afl›nd›rmaya, güç kaynaklar›n› tüketmeye çal›flm›fl ve böylece PKK’nin bitece¤ini düflünmüfllerdir. Komploya ba¤l› geliflen tasfiyeci provaktif çetecilik en çok da kad›na sald›rarak ve bu temelde Apocu militanl›¤› ve kad›n› geleneksel iliflkilere çekerek Önderli¤in ortaya ç›kard›¤› militan ölçüleri ve onun yaflam felsefesini bozarak Hareketi en güçlü yanlar›ndan vurmay› hedeflemifllerdir. Bunlar› yaparken en fazla da kavram kargaflas› yaratarak mu¤lakl›k ortaya ç›kar›p sonuca gitmek istemifllerdir. Bu konuda da oldukça büyük kay›plar ve tahribatlar yaratm›fllard›r.
Yönetim ve kadro komployu baflfltta bütün yönleriyle kavrayamad› Önder Apo, komployu anlamaya, çözmeye ve aflmaya hep çal›flt›. Komployu anlad›¤›, çözdü¤ü ve bu temelde aflt›¤› oranda hareketin ve halk›n anlamas› ve aflmas›n› da sa¤lamaya u¤raflt›. Bunun için de ‹mral› sistemi ortam›nda çok büyük bir mücadele yürüttü. ‹çinde bulundu¤u koflullar çok s›n›rl›, zor olmas›na ve büyük bir vahflet alt›nda yaflamas›na ra¤men komployu gelifltiren sistemi çözümledi. Sistemi çözümleyebildi¤i için komployu derinli¤ine anlad› ve komploya karfl› nas›l durulursa sonuç al›nabilece¤ini görebildi. Bu bilinci ve komplonun nas›l bofla ç›kar›laca¤›n›
SERXWEBÛN
24 partiye ve halka tafl›rd›. Kapitalist sistemi çözümleyebildi¤i ve aflt›¤› için büyük bir bilinç patlamas› yaflad›. Komplo ile yürüttü¤ü mücadelede baflar›yla ç›kt›. ‹nsanl›k aç›s›ndan tarihsel de¤erde olan yeni paradigmaya bu mücadele sürecinde ulaflt›. Böylece insanl›¤a, Kürdistan halk›na büyük ve stratejik kazan›mlar sa¤lad›. Hiç kimsenin sahip olmad›¤› bir düflünce gücünü PKK kadrosunun ve Kürdistan halk›n›n eline verdi. Ama Hareketimizin yönetimi ve kadrosu komployu anlamada yetersiz kald›. Bunun için de güçlü ve yeterli bir duruflu sergileyemedi. Komploya ba¤l› geliflen tasfiyecili¤i de zaman›nda ve bütün yönleriyle derinli¤ine anlayamad›, onun karfl›s›nda yeterli bir mücadeleyi yürütemedi. Tasfiyecilik bundan yararlanarak örgüte ve mücadeleye büyük tahribatlar yaflatt›. Yönetim ve kadro komployu zaman›nda bütün yönleriyle derinlikli kavrayabilseydi, komploya karfl› Önderli¤in anlad›¤› gibi anlay›p bir durufl sergileyebilseydi tasfiyecilik bu düzeyde etkili olamazd›. Çünkü Önderlik kendi flahs›nda komployu bofla ç›karm›fl, yönetim ve kadronun da bofla ç›karmas› için eline güçlü düflünce gücü vermiflti. Yönetim ve kadronun bunu anlamas› ve Önderlikle birlikte bir duruflu sergilemesi gerekiyordu. O zaman komplo kendisini hareketin içersine tafl›y›p örgütleyemezdi ve yaflanan tahribat ve kay›plar da bu düzeyde yaflanmazd›. E¤er bu durum yafland›ysa bu, yönetim ve kadronun komplo karfl›s›ndaki yetersiz duruflundan kaynakland›. Özcesi, yönetim ve kadro Önderli¤in komploya karfl› yürüttü¤ü mücadeleyle zaman›nda tam birleflemedi ve Önderli¤in ortaya koyduklar›n› içsellefltirip pratiklefltiremedi. Komplo nas›l ki yönetim ve kadronun yetmezli¤inden yararlanarak birinci aflamay› baflar›ya götürdüyse, ikinci aflamada da yönetim ve kadronun bu yetmezli¤ine dayand›rarak sonuca gitmek istedi. Bu zay›fl›k temelinde içimizde kendini örgütledi ve tam baflar›ya ulaflmak istedi. Her türlü bireyci, kendine göre, bencil, inkârc›, grupçu, hizipçi, sorumsuz anlay›fl› bu zay›fl›k üzerinden ayakland›rd›. Kendi anlay›fl›n›, yaflam felsefesini, kültürünü içimize tafl›rd›. Kadronun yetmez-
liklerini de kullanarak her türlü parti d›fl› anlay›fl› güçlendirdi ve ayakland›rd›. Bu bizi tasfiyenin efli¤ine getirdi. Bizi oldukça güçsüzlefltirdi. Siyaset yapamaz duruma getirdi. Sald›r›lar hem d›flar›dan hem içeriden geliflerek hareketi bitme noktas›na getirdi. Bu duruma karfl›, Önder Apo, halk›m›z ve Önder Apo’ya ba¤l› kalan kadro karfl› koydu. Bu tehlikeli gidiflat›n önünü almak istedi. PKK’nin yeniden inflas›, 1 Haziran ve Êdî Bese hamleleriyle ve bunu tamamlayan toplant› ve kararlaflmalarla bu sürecin önü al›nabildi. Ama bilinmelidir ki büyük tahribat ve kay›plara u¤ranarak ancak önü al›nabildi. Her fleyden önce de büyük mücadeleyle ve çabayla bu kay›plar›n önü al›n›p yeniden mücadele yükselifl trendine sokuldu. ‹deolojik, örgütsel mücadele gelifltirilerek, derinlefltirilerek tasfiyecili¤in, komplonun yaratt›¤› her türlü zay›fl›k, özel savafl›n gelifltirdi¤i mu¤lakl›l›k, karmafla, tahribat ve sivil toplumcu anlay›fl bertaraf edilebildi.
‹deolojimiz ve örgütümüzden baflflkka bir gücümüz yoktur Komplonun ve tasfiyecili¤in afl›lmas› sürecinde her bak›mdan çok büyük bedeller ödediysek bundan en baflta da yönetimimiz sorumludur. Bu kay›plar, yönetimimizin ve bir bütün olarak bu harekettin kadrolar›n›n utanç kayna¤›d›r. Bu utanç duygusunun, kay›p ve tahribatlar›n giderilmesi ancak büyük direnifl ve mücadele gerekçesi yap›l›rsa
Ekim 2008
gerçekleflebilir. Bu utançtan ancak böyle kurutulabilinir. Yaflanan a¤›r tahribatlar ve bedeller böyle giderilebilir. Nitekim yönetimimiz ve kadromuz bundan bir utanç duymufl ve bunu mücadelenin gerekçesi yapm›fl, bu tahribatlar› ve a¤›r bedelleri gidermek için büyük bir mücadeleye giriflmifltir. ‹flte bu mücadelenin sonucunda tasfiyecilik tasfiye edilmifl, ortaya ç›kard›¤› tahribatlar, kay›plar önemli oranda giderilerek etkilerinin tümden giderilmesi için önemli ad›mlar at›lm›flt›r. E¤er komplo kendisini içimize tafl›yarak örgütleyebildiyse ve bize a¤›r bedeller ödettirdiyse bunun en temel nedeni ideolojik ve örgütsel mücadeleyi güçlü yürütmememizdir. Neleri kaybetmiflsek hepsi bu mücadelesizli¤in sonucu ortaya ç›km›flt›r. Bu yüzeysellik ve duyars›zl›k ise komployu do¤ru anlamama, karfl›s›nda duramama sonucunu beraberinde getirmifltir. E¤er ideolojik ve örgütsel hassasiyetler temelinde komplo do¤ru ve derinli¤ine kavranabilseydi, Önderli¤in komploya karfl› duruflu ve direnifliyle paralel bir durufl ve direnifl sergilenebilseydi, komplo kendisini içimizde örgütleyemez ve tahribatlar yaratamazd›. Olumsuzluklar› engellemek komplonun ideolojik, örgütsel sald›r›lar›na karfl› ideolojik, örgütsel mücadeleyi büyüterek karfl› koymakla mümkün olabilirdi. Hareketimizin esas gücü ideolojik ve örgütsel duruflunda ve bu konuda yürüttü¤ü mücadeleden kaynaklan›yordu. ‹deolojik ve örgütsel mücadele gelifltirilmedi¤i için hareket komploya ve ona ba¤l› geliflen tasfiyeci çetecili¤e, sivil top-
Ekim 2008
SERXWEBÛN
lumculu¤a, özel savafl yöntemlerine ve kendisini her türlü tehlikeye aç›k hale getirdi. Kendisini savunamaz duruma getirdi. Komplonun içimizdeki uzant›lar› bundan yararlanarak kendini hareket içinde örgütleyebildi, harekette tahribatlara ve kay›plara yol açabildi. Parti tarihimiz flunu çok aç›kça ortaya koyar; ideolojik, örgütsel mücadele ne zaman güçlü ve yeterli yürütülmüflse, hareket hep geliflmeyi, büyümeyi ve baflar›y› yaflam›fl, ancak ne zamanki ideolojik ve örgütsel mücadele yeterli yürütememiflse hareket her zaman tasfiyeleri, kay›plar› ve tahribatlar› yaflam›flt›r. Hareketimiz hiçbir zaman sorunlardan kaybetmemifltir. Ne zaman sorunlar var olmufl, ama mücadele edilememifl o zaman kaybetmifltir. Partimizin geliflme diyalekti¤i sorunlarla mücadeleyle paralel tan›mlanan bir özellik haline gelmifltir. Mücadele tarihimizden ç›kar›lmas› gereken en önemli derslerden biri budur. Bu aç›dan ideolojik ve örgütsel mücadelenin sürekli geliflmesi, etkinlefltirilmesi gerekiyor. Hareketi ayakta tutabilecek, gelifltirebilecek, baflar›ya götürebilecek esas etken budur. Bizim ideolojimizden ve örgütümüzden baflka bir gücümüz yoktur. ‹deolojik ve örgütsel gücü birlefltirerek kullan›rsak her türlü zorlu¤u ve engeli aflabiliriz, geliflmeyi ve baflar›y› ortaya ç›karabiliriz. Aksi takdirde kendimizi her türlü tehlikeye aç›k hale getiririz. Geçmifl süreçten ç›kar›lmas› gereken en önemli sonuçlardan biri budur. Komplo, günümüzde hala, amaçlar›na ulaflmak için çaba gösteriyor. Kendisini yeniden yeniden örgütlemeye ve çok ince taktiklerle amaçlar›na ulaflmaya çal›fl›yor. Bu aç›dan komplonun günümüzde hangi ayaklar üzerinden yürütüldü¤ünü çok iyi anlamam›z gerekiyor. Uluslararas› komplonun birinci ve ikinci aflamas› ortadad›r. Birinci aflama, Önderli¤in esaretiyle sonuç verdi, ama Önderli¤in teslim al›nmas› ve intihara sürüklenmesi baflar›lamad›. Fiziki imhay› bizzat gerçeklefltirmek için zehir verilerek yavafl yavafl ölüme sürüklenmek istenmiflti. ‹kinci aflaman›n sonuçlar› biliniyor. Komplo, her türlü parti d›fl›l›¤› içimize tafl›rd›, büyük tahribat ve kay›plara yol açt›. Ama tam baflar›l› olamad›. Nas›l ki komplocular birinci ve ikinci
25 aflaman›n ortaya ç›kard›¤› sonuçlar üzerinden yürüyerek baflar›ya ulaflmak istiyorlarsa, bizim de birinci ve ikinci aflaman›n sonuçlar› üzerinden üçüncü aflamay› karfl›lamam›z ve tümden bunu bofla ç›karmam›z mümkündür. Yani içimizdeki zay›fl›klar› tümden aflma ve bu temelde Önderli¤i özgürlefltirme önümüzde hedef olarak durmaktad›r. Bütün a¤›r tahribatlara ra¤men birinci aflamadan sonuçlar ç›kararak ikinci aflaman›n sonuca gitmesini engelledik. E¤er birinci ve ikinci aflaman›n sonuçlar›ndan yeterli dersleri ç›kar›rsak, kendimizi donat›rsak üçüncü aflamay› tümden bofla ç›karabiliriz. Bofla ç›karmak için de bunun olanaklar›n› elde etmifl durumday›z. Kadronun, halk›m›z›n bunu görmesi, buna inanmas› ve bunun pratikte gereklerini yerine getirmesi gerekiyor.
Partimizde orta yolculuk her türlü tehlikenin kayna¤›d›r Uluslararas› komplo ABD öncülü¤ünde, ABD, ‹srail ve ‹ngiltere taraf›ndan sürdürülmeye ve amac›na götürülmeye çal›fl›l›yor. Nas›l ki geçmiflte uluslararas› komplocular içimizdeki yetmez devrimcili¤e ve ondan yararlanarak büyüyen çetecili¤e dayand›ysa günümüzde de ayn› biçimde örgüt içindeki yetmezlikler üzerinden amac›na ulafl›laca¤›n› hesaplamaktad›r. E¤er komploya ba¤l› olarak geliflen tasfiyecilik, sivil toplumculuk, özel savafl çabalar› etkili oluyor, bize a¤›r tahribat ve kay›plar yaflat›yorsa, bu tamamen orta yolculuktan ve kendine göre devrimcilikten kaynaklan›yor. Partimizde hâlâ orta yolculuk etkilidir ve her türlü tehlikenin kayna¤›n› teflkil etmektedir. Her türlü bireycilik, bencillik, kendine görelilik, hizipçilik, grupçuluk, ahbap çavuflluk, tepkicilik, protestoculuk, sorumsuzluk, istifac›l›k, kendine geriye çekme, sorumluluk duymama, liberalizm, dogmatizm, bürokratizm bu orta yolculuktan kayna¤›n› al›yor ve besleniyor. Orta yolculuk da partileflmemeyi, örgütselleflmemeyi, toplumsallaflmamay›, güçsüzleflmeyi ifade ediyor. Bu da baflar›s›z kalma ve her türlü tehlikeyi yaflama anlam›na gelir. E¤er komployla baflar›l›
bir mücadele yürütülmek isteniyorsa, komplo tümden baflar›s›z k›l›nmak isteniyorsa, orta yolculuk ve onun ortaya koydu¤u davran›fllarla mücadele edilmelidir. Orta yolculuk ve bu anlay›fllarla uzlafl›lmamal› ve idare edilmememelidir. Tüm kadrolar›n Önderli¤i kendine göre anlamay›, PKK’yi kendine göre yaflamay› b›rak›p Önderlik ve PKK gerçe¤ini bütün yönleriyle ele almas›, Önder Apo’nun parti anlay›fl› temelinde partileflmeyi esas almas› gerekiyor.
Komplo parti ortam›ndaki orta yolcu anlay›flflttan besleniyor Önder Apo’nun parti anlay›fl›; “Parti beni kabul etsin, bu onurlu kimli¤i bana versin, bu onurlu kimlikle yaflayay›m, mücadele edeyim, bana mücadele etme ortam› ve imkân› versin baflka partiden hiçbir fley istemiyorum, parti için, halk için, özgürlük için ne gerekiyorsa yarataca¤›m, yoksa yarataca¤›m, varsa olan› daha da büyütece¤im” biçimindedir. Partileflmenin bu temelde yaflanmas› gerekiyor. Ama bizde ortaya ç›kan nedir? Önder Apo ve PKK’yi reddetmeme, ama kendine göre Önder Apo ve PKK’yi yaflama vard›r. Bu da bir aya¤› parti içinde, bir aya¤› sistem içinde yaflamay› ifade ediyor. Orta yolculuk bu oluyor. Bu, parti ile sistemi uzlaflt›rma, ikisini bir arada yaflama oluyor. En tehlikeli particilik böyle partili olmay› düflünmektir. Bu tür particilik her türlü tehlikeyi PKK’ye yaflatmak anlam›na geliyor. E¤er komplo hala inkâr ve imha siyasetinde ›srarl› davran›yorsa bunun nedeni orta yolculuktur. Bu hareketin ve bu halk›n tüm gücü ortaya ç›kar›l›p kullan›lam›yorsa, sorununun çözümü gecikiyorsa bunun önemli bir nedeni orta yolculuktur. Dolay›s›yla orta yolculukla mücadele, Önder Apo’nun parti anlay›fl›yla partileflmek, komployla do¤ru ve yeterli mücadele etmek demektir. Tasfiyecilikle do¤ru ve yeterli mücadele etmek demektir. Sivil toplumculukla, özel savafl yöntemleriyle her türlü parti d›fl›l›kla, güçsüzlükle mücadele etmek ve baflar›ya gitmek demektir. Nas›l ki komplo hareket içerisinde orta yolculuktan güç al›yorsa, besleni-
SERXWEBÛN
26 yorsa, bunun üzerinden baflar›ya ulaflmak istiyorsa hareket d›fl›nda da genelde Kürt iflbirlikçili¤ine, özelde de Güney Kürdistan’a ve Güney Kürdistan’daki siyasi oluflumlara dayanmaktad›r. Uluslararas› komplocular KDP ve YNK’ye dayanarak Kürt özgürlük hareketini etkisizlefltirme ve kontrol etme peflindedir. Bu aç›dan Güneyli güçler uluslararas› komplodaki rollerini b›rakmam›fllard›r. Uluslararas› komplocular›n KDP ve YNK d›fl›nda en büyük dayanaklar›ndan biri de Kürt iflbirlikçili¤i oluyor. Nas›l ki geçmiflte Kürt özgürlük hareketinin uluslararas› düzeyde tecridini gelifltirmede KDP ve YNK kullan›ld›ysa, Washington anlaflmas› ile bu güçlerin de için de bulundu¤u bu ittifak taraf›ndan yürürlü¤e konulduysa, günümüzde de Güney Kürdistan’daki iktidar gücü olan KDP ve YNK’yi ve bütün Kürt iflbirlikçilerini kullanarak -ki bunlar KDP ve YNK ile iliflki içerisinde bulunuyorlar, KDP çizgisini esas alan güçler oluyor, oradan besleniyorlar- PKK yi çözmeye çal›fl›yorlar. KDP ve YNK’nin kontrolündeki Güney Kürdistan, PKK’nin çözülmesinde, güçsüzlefltirilmesinde kullan›l›yor.
YNK ve KDP ile iflflbbirlikçi Kürt egemen k›l›nmaya çal›flfl››l›yor Nas›l ki Türkiye’de yeni savaflç›lar›n kat›l›m› engellenmeye çal›fl›l›yorsa, saflardaki kadro ve savaflç›n›n kaç›rt›lmas› görevi de KDP ve YNK’ye verilmifl durumdad›r. Uluslararas› komplocular ve Türkiye KDP ve YNK’ye böyle bir görev vermifltir. KDP ve YNK, Güney Kürdistan’›, Güney Kürdistan’daki iktidar›n›, ele geçirdi¤i olanaklar› bunun için seferber ediyor. PKK savaflç›s›n› kaç›rtmak için büyük paralar döküyor. Her türlü imkânlar›n› harekete geçirerek, bütün yöntemleri kullanarak, teklifler üzerine tekliflerde bulunarak insanlar› özgürlük saflar›ndan kaç›rtmaya, bu temelde hareketi güçsüzlefltirmeye, marjinal k›lmaya çal›fl›yor. KDP ve YNK bu yönüyle PKK’ye karfl› çok çirkin bir savafl yürütüyorlar. Bu savafl› flu aflamada askeri olarak yürütmüyorlar, ama askeri yöntemlerin d›fl›nda birçok yolla bu savafl› çirkince sürdürüyorlar. Bundan da ba-
z› sonuçlar elde ediyorlar. Onun için flimdilik askeri savafla gerek duymuyorlar. Çünkü askeri savafla bu koflullarda baflvursalar elde ettikleri flimdiki sonuçlar› elde edemeyeceklerini çok iyi biliyorlar. Hatta halktan büyük tepki alacaklar, tecrit olacaklard›r. Kürt partileri olarak bu yollara baflvurmalar›, ulusal düzeyde utanç vericidir. Herhangi bir Kürt örgütünün politikalar›yla ve uygulamalar›yla herhangi bir parçadaki Kürt özgürlük mücadelesini yürüten bir örgütü çözme rolü üstlenmesi normal siyasal ölçülerde ihanet olarak de¤erlendirilir. Ne var ki Güney Kürdistanl› güçler bunu do¤al görüyorlar ve hiçbir rahats›zl›k duymadan sürdürüyorlar. KDP ve YNK, küresel sermayenin, sömürgeci güçlerin verdi¤i deste¤i, iktidar olanaklar›n›, maddi imkânlar›n› kullanarak Hareketimiz üzerinde iftiralar gelifltirerek, Kürt insan›n›n ve özgürlük
Ekim 2008
en büyük deste¤i veriyor. Almanya, 12 Eylül rejiminin Kürdistan’da, özelde Amed cezaevinde uygulad›¤› yasalar›, uygulamalar› bugün Almanya’da uygulayarak Türk devletine, ABD, ‹ngiltere, ‹srail öncülü¤ünde gelifltirilen komploya en büyük deste¤i veriyor. Böylece Kürt iflbirlikçilerinin de önünü açmaya çal›fl›yor. Bütün Avrupa ülkelerinin de bu deste¤i sa¤lamas› için bask› uyguluyor. Avrupa Birli¤i, sömürgeci güçler, Ortado¤u’daki gerici rejimler uluslararas› komplocu güçlerle birlikte PKK’ye karfl› mücadele ediyor. Önder Apo’yu, çizgisini, bu temelde ortaya ç›kan Kürt’ü hem Avrupa Birli¤i hem sömürgeci güçler hem de Ortado¤u’daki gerici rejimler kendi ç›karlar› için, gelecekleri için tehlikeli görüyor. Birçok konuda aralar›nda çeliflkiler yaflamalar›na ra¤men, söz konusu Önder Apo, PKK, özgür Kürt oldu¤unda bütün bu çeliflki-
KDP ve YNK, küresel sermayenin, sömürgecilerin verdi¤i deste¤i, “K iktidar olanaklar›n› kullanarak, Hareketimiz üzerinde iftiralar geliflflttirerek, özgürlük savaflflçç›lar›n›n düflflü üncelerini mu¤lâklaflfltt›rmaya ve bu temelde ihaneti geliflflttirerek sonuç almaya çal›flflm maktad›r. Kad›n, erkek, para, araba, mal, mülk, imkân sunarak Güney Kürdistan’› PKK’yi çözmenin zemini haline getirmifl bulunuyorlar” savaflç›lar›n›n düflüncelerini mu¤lâklaflt›rmaya ve bu temelde ihaneti gelifltirerek sonuç almaya çal›flmaktad›r. Kad›n, erkek, para, araba, mal, mülk, imkân sunarak Güney Kürdistan’› PKK’yi çözmenin zemini haline getirmifl bulunuyorlar. E¤er saflar›m›zda baz› ihanetler gelifliyorsa bunun arkas›nda ABD, Türkiye, KDP ve YNK’nin iflbirli¤ini görmek gerekiyor. Bunlar tamamen bu iflbirli¤i ile gerçeklefliyor. Kürt özgürlük hareketi, özgür Kürt bu yöntem ile etkisiz k›l›nmaya çal›fl›l›yor. ‹flbirlikçi Kürt egemen k›l›nmaya çal›fl›l›yor. PKK’den bu tarzda intikam al›nmaya çal›fl›l›yor. Uluslararas› komplo içimizdeki orta yolculuk ve d›fl›m›zdaki Kürt iflbirli¤inin yan›s›ra, amac›na ulaflmak için Avrupa Birli¤ini, sömürgeci güçleri, Ortado¤u’daki gerici rejimleri de kullanmaktad›r. Avrupa Birli¤i içerisinde de özelde Almanya uluslararas› komplocu güçlere
leri rahatl›kla bir tarafa b›rakabiliyor ve ortak bir tutum içerisine girebiliyorlar.
Ordu AKP’yi AKP de orduyu kullanmaya çal›flfl››yor Öte yandan uluslararas› komplocular bugün Türkiye’de AKP’yi, AKP eliyle gelifltirdi¤i iflbirlikçi siyasal ‹slam’› iktidarda tutarak komployu baflar›ya götürmek istiyorlar. Her türlü deste¤i AKP’ye vererek iflbirlikçi siyasi ‹slam’› iktidara tafl›yarak, iktidarda tutarak, onu kal›c› hale getirmeye çal›flarak Ortado¤u’da egemen k›lmaya çal›fl›yorlar. ‹flbirlikçi siyasi ‹slam’›n Türkiye’de egemen k›l›nmas› için de PKK’nin etkisizlefltirilmesi için her yolu deniyorlar. AKP de uluslararas› komplocular›, ad›ndan orduyu, dini ve yeniden yap›land›r›p kendi etkisine ald›¤› Ergenekon’u kullanarak, ‹ran ve Suriye’nin deste¤ini ala-
Ekim 2008
SERXWEBÛN
27
rak, Kürt iflbirlikçilerini harekete geçirerek komployu yürütmeye ve baflar›ya götürmeye çal›fl›yor. Ordu, AKP’yi, AKP de orduyu kullanmaya çal›fl›yor. Uluslararas› güçler, Amerika, ‹srail, ‹ngiltere, AB, yine Kürt iflbirlikçileri ve bölge gericileri AKP’yi kullanarak hem Kürdistan’daki hem Türkiye’deki hedeflerine, ç›karlar›na ulaflmaya çal›flmaktad›r. AKP de bütün bu güçleri kullanarak Türkiye’de iktidar›n› korumaya, sa¤lamlaflt›rmaya çal›fl›yor. Türkiye’de devlet -ki daha çok da devletin en önemli kurumu olan, siyasetini belirleyen ordu- AKP’yi kullanarak baflar›l› olmak istiyor. AKP de orduya her türlü deste¤i vererek ve Kürt özgürlük hareketini ezece¤ini söyleyerek ordunun önüne ç›kard›¤› engelleri aflarak sistemde kal›c› ol-
politikas›n›n, inkâr ve imha siyasetinin sürdürülmesine yol aç›yor. AKP, yaln›z uluslararas› güçleri ve Türkiye’yi de¤il, Kürt kamuoyunu da aldatma politikas› izliyor. Kürt halk›n›n dinini istismar ederek beklentiye sokuyor. Kamuoyuna aç›k olmasa da sa¤dasolda Kürt sorununu çözece¤ini söylüyor ve halk› aldat›yor. Ergenekon davas›yla Kürt halk Önderi ve özgürlük hareketi üzerinde kuflkular yaratmaya, kafalar› bulan›klaflt›rmaya çal›fl›yor. Halk› ve Kürt özgürlük savaflç›lar›n› yürüttü¤ü psikolojik savaflla Önderli¤inden ve PKK’den so¤utmaya ve koparmaya çal›fl›yor. Ergenekon’u en çok ortaya ç›karan ve teflhir eden Önder Apo ve PKK’nin öncülük etti¤i mücadele oldu¤u halde mücadelemizi Ergene-
may› hedefliyor. AKP inkârc› sömürgeci karargâha “benim d›fl›mda istemlerinizi yerine getirecek herhangi bir güç yoktur, sadece ben sizin istemlerinizi yerine getirebilirim, Kürt özgürlük hareketini ben tasfiye edebilirim, devleti yeniden Kürdistan’da ben oturtabilirim” diyor. Böylece Kürt sorununda çözümsüzlük politikas›n›n sürmesinin aktörü haline geliyor. E¤er Türkiye ve uluslararas› güçler hala Kürt sorununda çözümsüzlük politikas›n› esas al›yor, inkâr ve imha siyasetinde ›srar ediyorsa bunda AKP’nin çok önemli bir rol oynad›¤› aç›kt›r. Çünkü herkese Kürt özgürlük hareketinin bast›r›lmas›nda umut veriyor, bu konuda sonuç alaca¤›n› söyleyerek herkesi aldat›yor. Bunun için de her türlü deste¤i al›yor, bu da çözümsüzlük
kon’la iliflkilendirmeye çal›fl›yor. Bilindi¤i gibi Ergenekon NATO taraf›ndan sosyalistlere, bugün ise Kürt özgürlük hareketine karfl› yasad›fl› örgütlendirilen bir oluflumdur. NATO’nun örgütledi¤i, bu amaçla kulland›¤› bir örgütlenmedir. Geçmiflte Türkiye’deki sosyalist hareketlere karfl› kullan›ld›, özellikle 12 Eylül’den sonra Amed cezaevinden bafllamak üzere bugüne kadar Kürt özgürlük hareketine karfl› kullan›ld›. Kürdistan’da binlerce faili meçhul cinayetler ifllendi, köyler yak›ld›, y›k›ld›. Cenazeler parçaland›, korkunç iflkenceler yap›ld›. Bütün bunlar Ergenekon taraf›ndan yap›ld›. Bu vahfli sald›r›lara ra¤men yürütülen mücadele Ergenekon gerçe¤ini ortaya ç›kard›. AKP, bugün baflta da Kürt halk›n›n nefretini ve öfkesini ka-
zanan bu örgütlenmeyi Kürt halk Önderi ve PKK ile iliflkilendirerek halk›n bu nefretini Kürt halk Önderine ve Kürt özgürlük hareketine yöneltmeye çal›fl›yor. Komplonun yürüttü¤ü sald›r›lar› böyle bir psikolojik savaflla tamamlayarak sonuç almay› düflünüyor. Yine baz› siteler açt›r›p Önder Apo’nun ve PKK’nin din düflmanl›¤› yapt›¤›n› ileri sürerek halk›n tepkisini Önder Apo’ya ve Kürt özgürlük hareketine karfl› yöneltme çabas› yürütüyor.
AKP Kürt iflflbbirlikçileriyle özgür Kürt’ü vurmay› hedefliyor Bugün Kürt halk Önderli¤ine, PKK’ye ve Kürt özgürlük hareketine karfl› en düflmanca biçimde sistemli, örgütlü ve bilinçli olarak AKP ve onun etraf›ndaki Fetullahç›lar gelifltiriyor. Zaten Kürt özgürlük hareketine karfl› örgütlendirilen Hizbullahç›lar da Kürdistan’da bunlar›n illegal örgütlenmesidir. Bu iflbirlikçi siyasal ‹slam tek engel olarak Kürt halk Önderi ve PKK’yi görüyor. E¤er bu engeli aflar ve ezerse sistemde kendini kal›c› hale getirece¤ini düflünüyor. Bunun için hiçbir kurala ba¤l› olmadan, bu kadar çirkin iftiralar gelifltirerek Kürt halk Önderli¤ini ve Özgürlük hareketini karalama kampanyas› yürütüyor. Mümkünse halk› hatta özgürlük savaflç›lar›n› Önderli¤i ve Hareketi hakk›nda kuflkuya düflürmek istiyor. Böylesine çok kirli bir savafl› yürütüyor. AKP bir yandan da Kürt iflbirlikçilerini yan›na alarak Kürt özgürlük hareketini güçsüzlefltirmeye çal›fl›yor. Kürt iflbirlikçileriyle özgür Kürt’ü vurmay› hedefliyor. Günümüzde en çok da Kürt iflbirlikçilerini kullan›yor. Bunlar› televizyonlar›nda dolaflt›rarak, gazete sayfalar›nda yazd›rtarak bu temelde amac›na ulaflaca¤›n› san›yor. uluslararas› komplonun öncülü¤ünü yapan ABD, AKP üzerinden Türkiye, Irak, ABD stratejik ittifak›n› gelifltirerek, Güney’deki KDP ve YNK’yi ve bunlar›n eliyle gelifltirmek istedi¤i Kürt iflbirlikçili¤ini bu ittifaka çekerek Kürt özgürlük hareketini ezmek istiyor. Komployu bu stratejik ittifaka dayand›rarak sonuca götürmek istiyor. Bu ittifak› gelifltirip güçlendirerek bölgedeki müdahalesini ilerletmek ve so-
SERXWEBÛN
28 nuca götürmek istiyor. Türkiye, Güney Kürdistan ittifak›n› bu temelde gelifltirip güçlendirmeyi, PKK’yi de bu ittifakla ezmeyi hedefliyor. Bunun için de Türk ordusuna her türlü deste¤i vererek inkâr ve imha siyasetinin sürdürülmesini sa¤l›yor. Türk ordusu, ABD, AB, ‹srail, bölge gericili¤i ve Kürt iflbirlikçili¤inden ald›¤› destekle inkâr ve imha siyasetini baflar›ya götürmeye çal›fl›yor. Türk devleti son y›llarda PKK’nin tasfiye edilememesinin nedenini yeni kat›l›mlar›n engellenememesine ba¤l›yor. Bunun için bir yandan yeni savaflç›lar›n kat›l›m›n› engellemeye, di¤er yandan kat›lanlar› Güney Kürdistan’daki güçler vas›tas›yla kaç›rtmaya çal›fl›yor. Uzun süredir düflündü¤ü tampon bölgeyi oluflturmaya ve bu temelde yürütece¤i askeri sald›r›larla gerillan›n ve halk›n iradesini k›rmaya, yerel seçimlerde belediyeleri de Kürt demokratik güçlerinin elinden alarak Kürt sorununu siyasi çerçeveden ç›kart›p sadece ekonomik çerçeveye çekmeye ve böylelikle Kürt sorunun diye bir sorun olmad›¤›n›, Kürt sorununun bitti¤ini ilan etmeye haz›rlan›yor. Bunu komplocu güçlere dayanarak gerçeklefltirmeye çal›fl›yor.
Komploya karflfl›› mücadelede baflflaar› ideolojik mücadeleden geçer Komplocular, ideolojik, diplomatik, siyasi, askeri, örgütsel, ekonomik, kültürel ve psikolojik sald›r›larla komployu sonuçland›rma mücadelesi yürütüyorlar. Komployu birinci dereceden üstelenen ve organize edip yürütenler ABD, ‹srail ve ‹ngiltere’dir. ABD bunun koordinatörlü¤ünü yap›yor. Bu üçlü, uluslararas› komployu ›srarla yürütüyor. Bunlara birinci derecede destek olan, komployu bunlarla birlikte pratikte üstlenip baflar›ya götürmeye çal›flan güçlerin bafl›nda Almanya geliyor. Suriye, ‹ran, Türkiye, KDP ve YNK de bunlar›n sald›r›lar›n› kendi cephelerinden tamamlamaya çal›fl›yorlar komployu daha iyi anlayabilmek için onun ideolojik, siyasi, diplomatik, askeri, ekonomik, kültürel ve psikolojik boyutlarda nas›l yürütüldü¤ünü bilmek gerekiyor. Komplonun bu cephelerden nas›l sürdürüldü¤ü bilinmeden komplo
do¤ru ve yeterli kavranamaz, komploya karfl› güçlü bir direnifl ortaya konulup komplo tümüyle etkisizlefltirilemez. Komplonun yaratt›¤› sorunlardan kurtulunamaz. Komplocular, Önder Apo ve öncülü¤ündeki Kürt özgürlük hareketine karfl› baflta terörizm suçlamas› olmak üzere uyuflturucu kaçakç›l›¤›, Ergenekon ile iliflki, dine karfl› oldu¤u, fliddeti esas ald›¤›, ac›mas›z oldu¤u, demokrasiye karfl› ve bölücü oldu¤u biçiminde birçok iftiralar ve suçlamalarla yo¤unca sald›rmaktad›rlar. Bununla da Önder Apo’nun ve Kürt özgürlük hareketinin tan›nmaz hale gelmesini sa¤lamay› ve Özgürlük mücadelesi tarihini çarp›tmay› amaçlamaktad›rlar. Bütün bunlar›, kendi gerçeklerinin ortaya ç›kmamas› için yap›yorlar. Yalana ve iftiraya dayal› psikolojik savaflla düflünceler felç ediliyor, yürekler karart›l›yor. Bununla da harekete karfl› gelifltirilen ezme harekatlar›na meflruluk ve hakl›l›k kazand›r›lmaya çal›fl›l›yor. Gerçeklerin anlafl›lmamas›, dolay›s›yla Kürtlerin hakl› taleplerinin reddedilmesi hedefleniyor. Her türlü mu¤lakl›k, anlafl›lmazl›k bunun için yarat›l›yor. Bu ortama dayanarak hareket hakk›nda gelifltirilen iftiralar bir gerçekmifl gibi kabul ettirilmeye çal›fl›l›yor. Bunun üzerinden de inkâr ve imha politikas›n› sürdürmeyi amaçl›yor. Bu aç›dan ideolojik sald›r›lara karfl› ideolojik mücadelenin örgütlendirilip yeterli yürütülmesi gerekiyor. ‹deolojik mücadele yeterli yürütülemezse, ideolojik alanda gelifltirilen sald›r›lar›n hedefi ortaya konulmazsa, bunlar halka ve uluslararas› camiaya iyi kavrat›lmazsa komplocular›n ideolojik sald›r›lar› ve iftiralar› bofla ç›kar›lamaz. Bu aç›dan ideolojik planda çok güçlü, örgütlü bir mücadelenin yürütülmesi, komplocular›n iç yüzünün ortaya serilmesi ve ‹ftiralar›n›n ne-
Ekim 2008
denlerinin ortaya konulmas› gerekiyor. ‹deolojik alanda mücadele edilmez ve baflar›s›zl›¤a u¤rat›lmazsa, komplo karfl›s›nda mücadelede sonuç al›namayaca¤› bilinmelidir.
Komploya karflfl›› örgütsel mücadele güçlü yürütülmelidir ‹deolojik sald›r›lar›n yan› s›ra, örgütsel alanda da komplocular›n çok yo¤un sald›r›lar›yla karfl› karfl›ya bulunmaktay›z. Öncülü¤e sald›rarak hareketi öncüsüz b›rakmak, örgütsel sald›r›lar›n esas›n› oluflturmaktad›r. Öncüsüz kalan bir hareket da¤›l›r, varl›¤›n› sürdüremez. Bu nedenle öncülü¤e ve öncülü¤ün gerekleri olan ölçülere sald›r›yorlar. Bu ölçüleri gevfletmeye, geriletmeye, mu¤laklaflt›rmaya çal›fl›yorlar. Buna karfl› örgütsel mücadelenin de çok güçlü yürütülmesi gerekiyor. Örgütsel mücadelenin özellikle öncülük düzeyinde, öncü ölçüler düzeyinde yo¤un yürütülmesi önem kazanmaktad›r. Örgüt ve kadro ölçülerinin oldukça netlefltirilip yükseltilmesi ve bu temelde öncülü¤ün güçlendirilmesi baflar›n›n olmazsa olmaz kofluludur. Bu yap›ld›¤› takdirde uluslararas› komplonun sonuçsuz b›rak›laca¤›, aksi takdirde komploya karfl› yürütülen mücadelede baflar›l› olunmayaca¤› bilinmelidir. Örgütün ve kadronun hem ideolojik hem de örgütsel aç›dan Önderlik ölçülerinde donat›lmas› mücadelenin gelifltirilmesinin temel koflulu olarak görülmelidir. Bütün örgütün ve kadronun ideolojik ve örgütsel mücadeleyi esas almas›, ideolojik ve örgütsel çizgide oldukça net ve kararl› olmas› mücadelemizin en temel güç kayna¤›d›r. Uluslararas› komplocu güçlerin, onlara ba¤l› olanlar›n ideolojik ve örgütsel alanda yaratmak istedi¤i kafa kar›fl›kl›¤› ve mu¤lakl›¤a karfl› durma-
“‹‹deolojik sald›r›lar›n yan› s›ra, örgütsel alanda da komplocular›n çok yo¤un sald›r›lar›yla karflfl›› karflfl››ya bulunmaktay›z. Öncülü¤e sald›rarak hareketi öncüsüz b›rakmak, örgütsel sald›r›lar›n esas›n› oluflfltturmaktad›r. Öncüsüz kalan bir hareket da¤›l›r, varl›¤›n› sürdüremez. Bu nedenle öncülü¤e ve öncülü¤ün gerekleri olan ölçülere sald›r›yorlar”
Ekim 2008
SERXWEBÛN
dan mücadele eden güçlü bir örgüt haline gelemeyiz. Bu mu¤lakl›¤› neden yaratmak istediklerinin anlafl›lmas› ve herkese de anlatmas› gerekiyor. Dünyan›n en büyük ideolojik ve örgütsel gücüne sahip olan bir hareketiz. E¤er bu ideolojik ve örgütsel güç do¤ru ve yeterli kullan›l›rsa bunun karfl›s›nda hiçbir gücün dayanamayaca¤›, baflar›l› olamayaca¤› aç›kt›r. Bugüne kadar bu güç kullan›lamad›¤› için komplocular ve iflbirlikçileri bize ideolojik ve örgütsel sorunlar yaflatm›flt›r. Bu aç›dan ideolojik ve örgütsel mücadelenin sürekli güçlendirilmesi, en baflta da bu alanda mücadelenin kazan›lmas› gerekiyor. Bu alanda mücadele kazan›l›rsa komploya karfl› baflar›l› olunur. Baflka türlü komployla mücadele edilemeyece¤i ve sonuç al›namayaca¤› geçmifl pratiklerden de çok iyi anlafl›lmal›d›r. Komplocular, özel savafl›n psikolojik yönüne oldukça önem veriyorlar. Özellikle de yaz›l›, görsel ve iflitsel bas›n› bunun için yo¤un kullan›yorlar. Ak›l almad›k yalan ve iftiralar gelifltiriyorlar. Bununla da neyin do¤ru, neyin gerçek oldu¤unun anlafl›lmamas›n› sa¤lamaya çal›fl›yorlar. Beyinleri düflünemez hale getirmeye, yürekleri karartmaya çal›fl›yorlar. Hedefleri, gerillan›n ve halk›n iradesini k›rmak, mücadele edemez duruma getirmek ve böylelikle teslim almakt›r. Özel savafl›n psikolojik yönüne oldukça önem vermelerinin nedeni budur. Kadromuzun ve halk›m›z›n bu gerçe¤i bilerek inkârc› sömürgeci güçlerin ve onun destekçilerinin bas›n-yay›n araçlar›n›n gelifltirdi¤i yalan ve iftiralara aldanmamas›, buna büyük öfke duymas› ve bu öfkesini de özel savafla, psikolojik savafla karfl› gelifltirmesi gerekiyor. Yürüttükleri özel-psikolojik savafl›n baflar›l› olmas› için özgür bas›n› da susturmaya çal›flmaktad›rlar. Gerçeklerin anlafl›lmamas› ve yürüttükleri kirli bilgiyi yayma savafl›n›n baflar›ya ulaflmas› için bunu oldukça önemsiyorlar. E¤er özgür bas›n üzerinde bu kadar bask› uyguluyorlarsa, ifllemez k›lmak istiyorlarsa nedeni budur. Yürüttükleri imha savafl›nda baflar›l› olmak için bunu yap›yorlar. Kadro ve halk›m›z›n bunu bilerek özgür bas›na
29 sahip ç›kmas›, yaflatmas›, güçlendirmesi, takip etmesi oldukça önemlidir. Düflman bas›n-yay›n›n›n kitlemiz taraf›ndan okunup dinlenmemesi için de gerekli bilinçlendirme yap›lmal›d›r. Bu alanda da bir mücadele yürütülmesi ve etkili olmas› gerekmektedir. Tüm örgütlerimizin ve halk›m›z›n özgür bas›na sahip ç›karak, kendi gündemini özgür bas›ndan ö¤renip özel savafl› anlay›p bilince ç›kararak ve ona karfl› güçlü bir propaganda ve ajitasyonu yürüterek psikolojik özel savafl› etkisizlefltirme sorumlulu¤u bulunmaktad›r.
Serh›ldanlar› yükselterek Kürtler aras› iç çat›flflm man›n önü al›nabilir Komployla mücadelenin bir de bu cepheden yürütülmesi gerekiyor. Komplonun psikolojik özel savafl› neden, ne amaçla gelifltirdi¤i anlafl›lmadan buna karfl› güçlü bir ideolojik ve örgütsel mücadele yürütülmeden komplonun, inkâr ve imha siyasetinin bofla ç›kar›lamayaca¤› bilinmelidir. E¤er komplo ve buna ba¤l› geliflen tasfiyecilik, sivil toplumculuk anlay›fl› etkili olmuflsa -ki bunu daha çok da özelpsikolojik savaflla etkili k›lm›flt›r- bunun bir nedeni de bizim ajitasyon ve propaganday› etkili yapamamam›zd›r. Onun için komployla ve özel-psikolojik savaflla mücadelenin ideolojik ve örgütsel alanda güçlü yürütülmesi flartt›r. Böyle bir yo¤un özel savafl karfl›s›nda gerçeklerin her koflul alt›nda her yere ulaflt›r›lmas› çok önemlidir. Bu da ancak özgür bas›n› örgütlü k›larak her yere ulaflt›rmakla, bu konudaki yetersizlikleri h›zla aflmakla mümkündür. Komplo, siyasi ve diplomatik alanda sömürgecili¤i esas al›yor. Bunda ›srar ediyor. Bununla da sömürgeci uygulamalara destek olunuyor, hakl›l›k kazand›r›l›yor. Hareketin uluslararas›, bölgesel alanda tecridi sa¤lanmaya, bask› ile iradesi k›r›lmaya, teslim al›nmaya çal›fl›l›yor. ABD, ‹srail ve ‹ngiltere bu politikalar›nda ›srar ediyor. AB, KDP ve YNK’yi de bu politikas›n› aktif unsurlar› olarak de¤erlendiriyor. Bir yandan da Kürtler aras› çat›flma gelifltirilmeye, derinlefl-
tirilmeye çal›fl›l›yor. Komplo esas olarak da bu temelde baflar›l› k›l›nmak isteniyor. Bu nedenle sömürgecili¤e destek veren uluslararas› komplocu güçlere karfl› mücadeleyi yükseltmek gerekiyor. Bu politikalar en baflta da halk›n serh›ldan›n› yükselterek bofla ç›kar›labilir. Kürt özgürlük hareketi etraf›ndaki tecridi k›rmak ve Kürt birli¤ini güçlendirerek gelifltirilmek istenen Kürt iç çat›flmas›n› engellemek ancak böyle mümkün olabilir. E¤er serh›ldan büyütülür, halk›m›z›n mücadele süreklili¤i sa¤lan›rsa bu temelde halk›m›z›n demokratik birli¤i gelifltirilerek öngörülen Kürt iç çat›flmas› rahatl›kla engellenebilir. Hareketin tecridi k›r›larak komplo siyasi ve diplomatik alanda baflar›s›zl›¤a u¤rat›labilir. Aksi takdirde komplonun baflar›s› engellenemez.
Kürt sorununun siyasal çözümünü engelleyen en büyük güç ordudur Askeri alanda da Türk ordusunun iflgali sürdürmesine bu uluslararas› komplocu güçler taraf›ndan destek veriliyor. Ordunun bütün yapt›klar›na sessiz kal›n›yor, hatta onay veriliyor . Ordu her yeri yak›p y›k›yor, Kürdistan’›n do¤as›n› tahrip ediyor, insanlar›n› göçertiyor, ekonomik olarak çökertiyor, açl›kla yüz yüze getiriyor fakat buna hiç ses ç›kar›lm›yor. ‹nkârc› sömürgecilik her gün inkârc› zorba düzenini sürdürmek için tutuklama yap›yor, iflkence uyguluyor, istedi¤i zaman katliam yap›yor bunlara ses ç›kar›lmad›¤› gibi, politikalar›yla destek veriyorlar. Gerilla cenazeleri paramparça ediliyor, üzerlerine ayak bas›larak resimler çekiliyor. Bütün bunlar uluslararas› komploda yer alan güçlerin deste¤ine dayanarak yap›l›yor. Her türlü silah veriliyor, her türlü silah›n kullan›lmas› adeta mubah görülüyor. Bu orduya her türlü istihbarat ve teknik destek verdiklerini övünerek söylüyorlar. ‹nsanl›k ad›na ifllenen tüm bu suçlara ortak olunuyor. Komploya bir de bu alanda karfl› durmak gerekiyor. Gerillay› büyüterek, gerilla mücadelesinde taktik yarat›c›l›¤› ve eylemini gelifltirip yenilmez
SERXWEBÛN
30 k›larak, tampon bölge oluflturmak için yap›lacak sald›r›lar› ve gelifltirilmek istenen profesyonel orduyu baflar›s›z k›larak Türk sömürgecili¤ini, onun inkâr ve imha siyaseti arkas›ndaki güçleri bofla ç›karmak gerekiyor. E¤er komplocular, Türk sömürgecileri hala sonuç alabileceklerine dair umut tafl›yorlarsa bunun nedeni gerillay› yenebilece¤ini düflünmelerindendir. Bu nedenle Türk ordusunun baflar›s›zl›¤› ortaya konulmadan Kürt sorununun çözümünün geliflmeyece¤ini bilmek gerekiyor. Çünkü Kürt sorununun demokratik siyasal çözümünü engelleyen en büyük güç, ordudur ve bu ordunun arkas›ndaki NATO’dur, ABD, ‹srail ve ‹ngiltere’dir. Bunun için ordu ›srarla inkâr ve imha siyasetini sürdürmektedir. Ne zamanki bu ordunun baflar›l› olamad›¤› gerilla taraf›ndan ortaya serilirse, demokratik siyasal çözüm gündeme gelebilir.
Kürdistan küresel sermayenin emrine verilmek isteniyor Komplo ekonomik alanda da sürdürülüyor. Türk sömürgecilerinin ekonomi politikalar›na destek olunurken Kürdistan’da ekonomik talan gelifltiriliyor, Kürdistan ekonomisinin felç edilmesine göz yumuluyor. Bu politikalarla halk açl›kla yüz yüze b›rak›l›p terbiye edilmek isteniyor. Kürdistan önce yak›l›p y›k›ld›, göçertildi, toplum aç b›rak›ld›, flimdi de makro ve mikro kredilerle Kürt halk› teslim al›nmaya çal›fl›l›yor. Bundan daha çirkin, ac›mas›z ve vahfli bir politika olamaz. Uluslararas› güçler taraf›ndan Kürdistan’da baz› flirket ve holdingler gelifltiriliyor, bunlara krediler veriliyor. Bu temelde küresel sermaye Kürdistan’a giriyor, Kürdistan’› ele geçirmeye, Kürdistan’a egemen olmaya, Kürdistan’› bütünüyle sömürmeye çal›fl›yor. Komplocular sömürgeci güçlere dayanarak Kürdistan’da uluslararas› flirket ve
tekellere ba¤l› holdingler gelifltirerek Kürdistan’› tümüyle ele geçirmek istiyor. Küresel sermaye ile birlefltirilmek, onun emrine verilmek isteniyor. Bu temelde kendilerine iflbirlikçilik ve yatakç›l›k yapacak bir sosyal kesim yarat›l›yor. Halk›n ekonomik kaynaklar› böylece kurutulurken, Hareketimizin ekonomik olarak çökertilmesi için her türlü politika ve bask› uygulan›yor. Kürdistan çok zengin bir ülke olmas›na ra¤men uygulanan politikalarla bugün halk açl›k yafl›yor. Halk›m›z kendi k›t kanaat olanaklar›yla kendi özgürlük mücadelesini yürütmeye çal›fl›yor, bu bile halk›m›za çok görülüyor. Halk›m›z›n bu k›t kanaat olanaklar› bile elinden al›narak Özgürlük hareketinin mali kaynaklar› ortadan kald›r›lmak isteniyor. Böylelikle bu halk kendi özgürlük mücadelesini yürütemez hale düflürülmeye çal›fl›l›yor. Bir de böyle teslim olma dayat›l›yor. Bu nedenle komploculara karfl› bu alanda da mücadele yürütülmelidir. Halk›m›z›n, ekonomik kaynaklar›na sahip ç›kmas›, kendi ekonomik kaynaklar›n› gelifltirmesi, kendi ekonomik kaynaklar›na dayand›rarak yaflam›n› sürdürmesi ve yaflam›n› örgütlemesi gerekiyor. Toplumun gücüne dayanarak kooperatifler ve topluluklar ekonomisini örgütleme, böylece özgürlük ve demokratik sistemimizin ekonomik yaflam›n› yaratma çabas› içinde olunmal›d›r. Komployla, sömürgecilikle bir de bu cepheden, bu tarzda mücadele ederek komplo ve sömürgecili¤i baflar›s›zl›¤a u¤ratma görevimiz bulunmaktad›r.
Ekim 2008
Kürt halk›n› kültürel soyk›r›mla toptan yok etmeyi hedefliyorlar Komplocular ve sömürgeciler el ele vererek kültürel alanda soyk›r›m uyguluyorlar. En büyük savafl› ve vahfleti bu alanda yürütüyorlar. ‹nsanl›¤›n ilk kültürünün olufltu¤u co¤rafyan›n kültürünü yok ederek insanl›k ad›na en büyük suçu iflliyorlar. ‹nsanl›¤›n en köklü kültürünü ve de¤erlerini tafl›yan halklardan biri olan Kürt halk›n› kültürel soyk›r›mla toptan yok etmeyi hedefliyorlar. Dilini ve kültürünü yasaklayarak, kültürel ve tarihi de¤erlerini yok ederek, do¤as›n› tahrip ederek bu halk› ortadan kald›rmaya çal›fl›yorlar. Uluslararas› güçler, Türk devletinin uygulad›¤› soyk›r›m politikalar›na her türlü deste¤i veriyorlar. Türk devletinin bu suçlar›n› do¤al, normal görüyorlar. ‹nsanl›¤›n en kadim halklar›ndan olan Kürt varl›¤›n›n yok edilmesine göz yumuyorlar ve bu suça ortak oluyorlar. Özellikle de özgür Kürt’ü kabul etmek istemiyorlar. Bugün Kürdistan’›n bütün kültürel ve tarihi de¤erleri, do¤a de¤erleri bombalamalarla, barajlarla ortadan kald›r›l›yor. Yine dil yasaklanarak bir halk dilsiz, kültürsüz ve kimliksizlefltirilmek isteniyor. En büyük kültürel sald›r› bu temelde yürütülüyor. Dilini, kültürünü, de¤erlerini kaybeden bir halk›n her fleyin kaybedece¤i, varl›¤›n› kaybedece¤i, yaflayamayaca¤› bilinmektedir. Zorla Türk olacaks›n, Türkçeyi konuflacaks›n, Türk kültürünü esas alacaks›n, bir Türk gibi yaflayacaks›n dayatmas› yap›l›yor. Hatta bu da yetmiyor inkârc›l›¤›n savunulmas› dayat›l›yor. Aksi takdirde sana yaflam tan›m›yorum, deniliyor. Dünyada hiçbir gücün uygulamad›¤› bir vahflet uygulan›yor Kürt halk› üzerinde. Bu da normal görülüyor, buna her türlü destek veriliyor. E¤er Türk devleti, Türk sömürgecili¤i bu kültürel soyk›r›m› rahatl›kla sürdürüyorsa, bu-
Ekim 2008
SERXWEBÛN
nun nedeni tamamen uluslararas› sistemden ald›¤› destektir. E¤er uluslararas› komplo yürüten güçler bu deste¤i vermifl olmasalar Türk sömürgecili¤i bu soyk›r›m› uygulamaya cesaret edemez. Çünkü Türkiye normal koflullar›nda hesap sorulacak en büyük insanl›k suçunu ifllemektedir. Bu nedenle komplocular›n bu yönlü politikalar›n›n ve tutumlar›n›n teflhir edilerek mücadele yürütülmesi, komplonun baflar›s›zl›¤a u¤rat›lmas› aç›s›ndan çok önemlidir.
‹deolojik ve kültürel alanda mücadeleyi yo¤unlaflfltt›rmal›y›z Komploculara bu cepheden mücadele yürütürken, di¤er yandan dilimize, kültürümüze ve de¤erlerimize sahip ç›k›p gelifltirme sorumlulu¤umuz vard›r. Dilimiz hem yaz›m alan›nda hem de konuflma alan›nda gelifltirilmelidir. Bir taraftan inkârc› sömürgecili¤i bu cephede k›rma mücadelesi verirken, di¤er yandan kendi dilimizin hâkim k›l›nmas› için e¤itim çal›flmalar›n› gelifltirmemiz gerekmektedir. Dil ve kültürümüzü paralel biçimde gelifltirip tüm Kürt toplumunun sahip ç›kt›¤› en temel yükselen de¤erler haline getirmeliyiz. Bütün kültürel de¤erlerimizi büyütmeli ve bunlara yeni de¤erler katmal›y›z. Kültürümüzü, mücadelemizin ortaya ç›kard›¤› yeni ölçülerle bezememiz ve güçlendirmemiz gerekiyor. Böylece her türlü sald›r›ya karfl› kendimizi savunacak direnifl mevzilerimizi derinlefltirmifl oluruz. Bunu yapt›¤›m›zda soyk›r›m› engelleyebiliriz ve komployu bofla ç›karabiliriz. Demokratik siyasal çözümü baflarman›n yolu bu mücadeleyi güçlü yürütmekten geçmektedir. E¤er dilimize ve kültürümüze sahip ç›kmazsak bir kimlik sahibi olamay›z, demokratik bir ulus olamay›z. Dolay›s›yla köle olmaktan, erimekten ve yok olmaktan kendimizi kurtaramay›z. Onun için di¤er mücadelelerin yan› s›ra bir de kültürel alanda gelifltirilen soyk›r›ma karfl› mücadeleyi amans›z yürütmemiz gerekiyor. Komployla mücadele, sömürgecilikle mücadele bugün en çok da kültürel alanda sürdürülmek zorundad›r. Çünkü bugün en çok ideolojik ve kültürel alanda
31 sald›r› gelifltiriliyor, sonuç al›nmak isteniyor. Sömürgecilik en fazla da bu alanda yürüttü¤ü çabalara umut ba¤l›yor. E¤er çözümsüzlü¤ü zamana yayabilirse Kürtlü¤ü, dolay›s›yla özgürlük mücadelesini ortadan kald›rabilece¤ini düflünüyor. Bu nedenle bizim de en çok ideolojik ve kültürel alanda mücadeleyi yo¤unlaflt›rmam›z gerekiyor. Ancak o zaman komployla, sömürgecilikle baflar›l› bir mücadele verir ve sonuç al›r›z.
Yeni paradigma h›zla tüm yönleriyle kavranmal› pratikleflflttirilmeli Uluslararas› komploya karfl› durmak için, bofla ç›karmak için bunlar›n yan› s›ra Önder Apo’nun yeni paradigmas›n›n iyi kavranmas› gerekiyor. Zaten Önder Apo’nun yeni paradigmas› iyi kavranmaz, bu temelde zihniyet ve vicdan devrimi gerçeklefltirilmez, ahla-
mayla veya eski paradigma ile yeni paradigma aras›nda kalmakla kesinlikle komploya karfl› durulamayaca¤›, durulsa bile mücadele edip baflar› elde edilemeyece¤i bilinmelidir. H›zla yeni paradigma bütün yönleriyle kavranmal›, bu temelde pratiklefltirilmelidir. Yeni paradigman›n güçlü kavranmas› temelinde parti içindeki orta yolculuk ve ortaya ç›kard›¤› anlay›fllarla ideolojik ve örgütsel mücadelenin süreklilefltirilmeli ve derinlefltirilmelidir. Orta yolculuk ve orta yolculuktan kaynakl› her türlü parti d›fl› anlay›fllarla mücadele edilmeden, bu mücadele sürekli k›l›nmadan Önder Apo’nun parti anlay›fl›yla partileflme yaflanmadan bu temelde görev ve sorumluluklara sahip ç›k›lmadan, gerekleri yerine getirilmeden yeni paradigman›n do¤ru pratikleflmeyece¤i ve komployla baflar›l› bir mücadelenin yürütülemeyece¤i
Orta yolculuktan kaynakl› her türlü parti d›flfl›› anlay›flflllarla “O mücadele edilmeden, bu mücadele sürekli k›l›nmadan Önder Apo’nun parti anlay›flfl››yla partileflflm me yaflflaanmadan, bu temelde görev ve sorumluluklara sahip ç›k›lmadan, gerekleri yerine getirilmeden yeni paradigman›n do¤ru pratikleflflm meyece¤i ve komployla baflflaar›l› bir mücadelenin yürütülemeyece¤i bilinmelidir” ki devrim yaflam›m›z›n en büyük parças› haline getirilmezse, söz konusu alanlarda mücadeleyi de etkili yürütemeyiz. Dolay›s›yla düflünce ve pratik alanda mutlaka yeni paradigman›n gereklerinin yerine getirilmesini çok önemsemeliyiz. ‹deolojik, örgütsel, pratik mücadelenin yeni paradigma ekseninde gelifltirilmesi gerekiyor. Bu olmadan kesinlikle komploya ve sömürgecili¤e karfl› mücadelede sonuç al›namayaca¤› bilinmelidir. Nitekim Önder Apo, komploya karfl› yeni paradigmay› gelifltirerek durdu ve komployu baflar›s›zl›¤a u¤ratt›. Önderli¤in bu temelde yürüttü¤ü ve önemli sonuç ald›¤› mücadelenin bizim aç›m›zdan da tamamlanmas› gerekiyor. Hareket ve halk cephesinden Önderli¤i tamamlamal›y›z. ‹flte o zaman komplo tam baflar›s›zl›¤a u¤rat›larak özgürlük ve demokrasi kazan›labilir. Eski paradig-
bilinmelidir. Komploya karfl› Önderli¤in yeni paradigmas›, onun parti ve mücadele anlay›fl›, bunun 10. PKK kongresiyle zirveye ulaflt›r›lmas› ve bu kongrenin ruhu esas al›n›p örgüt yaflam› ve pratikleflmede hâkim k›l›nmadan baflar›l› bir mücadelenin yürütülemeyece¤i bilinmelidir. E¤er 10. Kongre ruhu, çizgisi ve bunun kararlaflmas› do¤rultusunda mücadele edilirse baflar›ya ulaflaca¤›m›z kesindir. Komploya karfl› mücadelede baflar›l› olmak için genelde Kürt iflbirlikçili¤ine, özelde de onun temsilcisi ve iktidar gücü olan KDP ve YNK çizgisine karfl› özellikle ideolojik ve örgütsel düzeyde mücadele edilmelidir. Özgür Kürt’ün iflbirlikçi Kürt’e karfl› ideolojik ve örgütsel alanda ilkeli ve sürekli bir mücadele yürütmesi siyasal ve askeri alanda baflar›n›n temeli olarak görülmelidir. Özgürlük çizgisinin, bu çizgi-
SERXWEBÛN
32 nin yaratt›¤› özgür Kürt’ün ve toplumun iflbirlikçi Kürde karfl› mutlaka baflar›l› k›l›nmas› gerekiyor. Uluslararas› komplonun Kürdistan’daki aya¤› olan Kürt iflbirlikçili¤inin etkisizlefltirilmesiyle ancak komplonun baflar›s›zl›¤a u¤rat›laca¤›n›, özgür Kürt’ün egemen olaca¤›n›, Kürt sorununun özgürlükçü temelde çözülece¤ini hiçbir zaman unutmamak gerekiyor. Sömürgecili¤in askeri, siyasi iflgali, ekonomik sömürgecili¤i ve kültürel soyk›r›m›yla mücadele ederken uluslararas› komplocular›n ve sömürgeci güçlerin özel ve psikolojik savafl›yla an› an›na bir mücadele yürütülmesi de çok önemlidir. ‹deolojik mücadele, güçlü bir ajitasyon ve propaganda çal›flmas› yan›nda meflru savunman›n her iki aya¤›n›n -gerilla ve serh›ldan›n- büyük bir yarat›c›l›kla zenginlefltirilip gelifltirilerek yenilmez k›l›nmas› baflar›n›n en temel etkeni olarak görülmelidir. Kürt kimli¤ine, dil ve kültürüne sahiplik yap›lmas›, kendi kimli¤iyle siyaset yapma mücadelesi yükseltilmelidir. ‘Demokratik Özerklik’, ‘Demokratik Cumhuriyet’ için mücadele örgütlü ve etkili bir biçimde sürdürülmelidir. Bunun için de komflu halklarla çat› partisini geciktirmeden pratiklefltirmeliyiz. Kürdistan parçalar›nda demokratik toplum kongrelerini gelifltirerek halk›m›z› somut siyasi iradeye kavuflturmak mücadelenin yükseltilmesi aç›s›ndan gereklidir. Komünler, kooperatifler, meclisler ve bunlar› tamamlayan sivil toplum örgütleriyle KCK sistemini her yönüyle infla etmek ve bu inflay› derinlefltirmek en temel görevimiz olmal›d›r. Taban›n örgütlenmesiyle gelifltirilecek do¤rudan demokrasi ve demokratik kurumlaflmalar komployla mücadele etmede önemli güç kaynaklar› olarak görülmelidir. Sivil toplum örgütleri bu do¤rudan demokrasi kurumlar›n› güçlendirir ve derinlefltirirse demokrasi ve özgürlükler aç›s›ndan anlam tafl›rlar. Baflta yoksullar, ezilenler, kad›n, gençlik, istismara ve bask›ya u¤rayan etnik ve dinsel topluluklara dayanarak tabandan demokratik örgütlenmeler ve bunlar›n konfederal temelde sistemlefltirilmesi sa¤lan›rsa komploya karfl› do¤ru mücadele edilmifl olur ve sonuç al›n›r.
Güneflfliimizi Karartamazs›n›z flfleehitleri Önderli¤in etraf›nda bir atefl çemberi yaratt› Uluslararas› komplonun birinci aflamas› gerçeklefltirildi¤inde, Önder Apo esir al›nd›¤›nda halk›m›z bütün parçalarda ve yurtd›fl›nda Önder Apo’ya, onun partisine, onun gelifltirdi¤i çizgiye, onun yaratt›¤› de¤erlere a¤›r bedeller ödemeyi göze alarak sahiplik yapt›. Komploya karfl› durdu. Do¤u halk›m›z büyük bedeller göze alarak hiç kimsenin beklemedi¤i serh›ldanlar gerçeklefltirdi. Güneybat› Kürdistan halk›m›z bine yak›n savaflç› kat›l›m›yla komploya karfl› durdu. Güney, Kuzey Kürdistan ve yurtd›fl›ndaki halk›m›z her yerde serh›ldanlar gelifltirerek Önderli¤e sahip ç›k›p komploya karfl› durdu. “Güneflimizi Karartamazs›n›z” direnifliyle bafllayan ve tüm Kürdistan’a dalga dalga yay›lan bu fedaice direnifl süreci komplonun tam baflar›ya ulaflmas›n› engelledi. Önderli¤imiz komployu baflar›s›zl›¤a u¤ratmada bu direnifllerden büyük güç ald›. Gerilla bu direnifllerden güç alarak varl›¤›n› korudu, mücadelesini yürüttü, komplonun baflar›ya gitmesini engelledi. Önderlik, gerilla ve halk›n direnifli birleflti, birbirini tamamlad› ve komplo önemli oranda baflar›s›zl›¤a u¤rat›ld›. E¤er komplo Önderli¤in esaretinden sonra baflar›ya gidemediyse bunun için gidemedi. Birçok yoldafl›m›z ve yurtseverlerimiz “Güneflimizi Karartamazs›n›z” diye hayk›rarak Önderli¤in etraf›nda bir atefl çemberi
Ekim 2008
yaratt›. Kendilerini yakarak komplo karfl›s›nda barikat olup Önderli¤e sahip ç›kt›lar. Komplonun baflar›ya gitmesini bu fedaice direnifl engelledi. Bugün de benzer bir biçimde komployu tümden bofla ç›karmak ve özgürlü¤ü kazanmak için tüm kadromuz ve halk›m›z serh›ldan› ve gerillay› büyütmelidir. Ülke içinde ve yurtd›fl›nda meflru savunma savafl›n› yenilmez k›lacak düzeye ç›karmal›d›r. Bunun için de kadrolar ve halk›m›z Önder Apo etraf›nda büyük bir birlik sa¤lamal›, O’nun partisinde yer almal›d›r. Baflta gençlik ve kad›n olmak üzere Önderli¤in partisine ve meflru savunmas›na ak›n ak›n koflmal›d›r. Komplocular ve inkârc› sömürgeciler PKK’yi ve gerillay› da¤›tmak istiyorlarsa halk›m›z düflmana inat PKK etraf›nda birleflmeli ve gerillay› güçlendirmelidir. Nas›l ki Önderli¤in ve hareketin imhas› esas olarak meflru savunman›n gelifltirilmesiyle engellendiyse, komplonun tümden bofla ç›kar›lmas›, Önder Apo’nun özgürlefltirilmesi ve Kürt sorununun demokratik siyasal yollardan çözülmesi de esas olarak meflru savunma gücünü büyütmek ve etkin k›lmakla mümkün olacakt›r. Partimizin, örgütümüzün, kadrolar›m›z›n komployla baflar›l› bir mücadele yürütmesi için Önder Apo’nun yapt›¤› gibi genelde devletçi uygarl›k sisteminden, özelde de kapitalist sistemden tümden kopmas› flartt›r. Bu temelde de Önderlik gerçe¤ini ve 10. Kongre gerçekli¤ini, kararlaflmas›n› kendisi için esas almas› ve birleflmesi, ‹mral› sistemini y›karak Önderli¤in özgürlü¤ünü ve Kürt sorunu-
Ekim 2008
SERXWEBÛN
nun demokratik çözümünü yakalamas› göreviyle karfl› karfl›yad›r. Örgütümüz ve kadrolar›m›z için “yaflam olacaksa özgürce olacak, Önder Apo ile olacak ya da asla” ilkesi sonuna kadar ba¤l› kal›nacak bir ilke olacakt›r. Bu hedef temelinde partileflilecek, PKK militanl›¤›nda derinleflilecek, meflru savunma mücadelesi yürütülecektir. An› an›na Önder Apo gerçe¤iyle yaflanacakt›r. Önder Apo, kendi flahs›nda komployu bofla ç›kard›, büyük bir düflünce patlamas› yaparak bizim baflar›l› mücadele vermemiz için her türlü imkân› sa¤lad›. E¤er Önderlik gerçe¤ini sahiplenilirsek bizleri yenilmez k›lan de¤erler verdi. fiimdi bize düflen görev, Önderli¤imizin tüm bu yapt›klar›na cevap vererek bu büyük mücadeleyi tamamlay›p 35 y›ld›r k›yas›ya süren mücadeleyi Önderli¤imizin ve halk›m›z›n özgürlü¤üyle taçland›rmakt›r.
10. Kongre ruhuyla pratikleflflm me bizi Önderli¤in özgürlü¤üne ulaflfltt›racakt›r 10. PKK Kongresi Önder Apo’nun bu mücadelesi ve baflar›s› üzerinde gerçekleflti. Onun için 10. Kongre baflar›l› oldu. 10. Kongre uluslararas› komployu bilince ç›karan bir kongre oldu. Baflar›s›n›n nedeni de bu noktadad›r. Komployu bilince ç›kard›¤› için 10. Kongre flahs›nda Önderlik çizgisinin zaferini sa¤lad›. Bu çizginin gücüne inanarak Önderli¤in özgürlefltirilmesini önüne koydu. ‹mral› sistemiyle yaflamamay›, y›kmay› hedefledi. Bu kararlaflma komplonun tümden baflar›s›zl›¤a u¤rat›lmas›n›n kararlaflt›r›lmas›d›r. Bunun böyle anlafl›lmas› gerekir. Belki komplo hala devam ettiriliyor, amac›na ulaflt›r›lmak isteniyor. Bu amaçla üçüncü aflamas› sürdürülüyor. Ancak komplodan ç›kar›lan bilinç ve tecrübe ve bunun baflar›ya kesin inanç ortaya ç›karmas›yla gelece¤in Önderli¤imizin ve halk›m›z›n özgürlü¤üyle taçlanaca¤›n› söylemekteyiz. 10. Kongre ruhuyla pratikleflme bizi bu amaca ulaflt›racakt›r. Buna derinli¤ine inanmak ve bu temelde de yüksek bir tempoyla çarp›c› düzeyde pratikleflmek gerekiyor. Bilinmeli ki düflman sonbahar-k›fl sürecinde gerillaya darbe vurmay› planl›yor. Bununla da gerillan›n ve halk›n iradesi-
33 ni sarsmay›, zay›f düflürmeyi hesapl›yor. Bu temelde de baharda yap›lacak olan yerel seçimlerde tüm Kürdistan’› AKP’ye teslim etmeyi amaçl›yor. Böylece Kürt sorununu siyasi bir sorun olmaktan ç›kar›p ekonomik bir soruna dönüfltürerek Kürt sorununun bitti¤ini ilan etmeyi düflünüyor. Bu konuda ABD, AB, bölge gericili¤i ve Kürt iflbirlikçilerinin deste¤ini de arkas›na alm›fl bulunmaktad›r. Bu güçlere dayanarak bu plan›n› baflar›yla pratiklefltirebilirece¤ine inan›yor. Bu amaca ulaflmak için de tüm imkânlar›n› seferber etmifl bulunuyor. E¤er bu hedeflerini gerçeklefltiremezse, bunun yeni bir süreç ortaya ç›karaca¤› da di¤er bir gerçektir. Bu yeni süreç de Önderli¤in özgürleflmesi ve Kürt sorununun siyasal demokratik çözümünün gerçekleflmesi biçiminde somutlaflacakt›r.
Kürt halk› Önder Apo’suz ve PKK’siz bir yaflflaam› asla kabul etmemektedir Önümüzdeki bir y›l için planlanan tasfiye konsepti bofla ç›kar›l›rsa PKK’siz ve Önder Apo’suz bir Kürt gerçe¤i olamayaca¤›n› istemeyerek de olsa kabul etmek zorunda kalacaklard›r. Çünkü Önder Apo ve PKK, Kürt halk›n›n yüre¤inde taht kurmufltur. Bilincine özgürlük ve demokrasi olgular› olarak kaz›nm›flt›r. Ne kadar u¤raflm›fl olsalar da komplocular›n, sömürgecilerin, iflbirlikçi Kürtlerin Önder Apo ve PKK’ye yönelik her türlü iftiras› hiçbir sonuç vermemifltir ve vermeyecektir. Önder Apo’suz ve PKK’siz hiçbir sorununun çözülemeyece¤i on y›llar›n deneyimiyle ortaya ç›km›flt›r. Kürt halk›, Önder Apo ve PKK ile birleflmifltir. Önder Apo’suz ve PKK’siz bir yaflam› asla kabul etmemektedir. Ya Önder Apo ve PKK ile özgür yaflayacak ya da yaflamayacakt›r. Bunun karar›n› halk›m›z da örgütümüz de çoktand›r net biçimde ortaya koymufltur. Bu aç›dan Önder Apo ve PKK’yi etkisizlefltirmek, teslim almak, tasfiye etmek mümkün de¤ildir. Bu ancak Kürt halk›n›n tümüyle tasfiyesiyle mümkün olabilir. Bu da mümkün olamayaca¤›na göre, Önder Apo ve PKK’yi tasfiye etmek ve teslim almak asla ve asla mümkün de¤ildir. Hiçbir gücün
Önder Apo ve PKK’yi Kürt halk›n›n bilincinden ve yüre¤inden söküp atmas› mümkün de¤ildir, buna gücü yetmemifltir ve yetmeyecektir. Kürdistan halk› birli¤ini her geçen gün güçlendirerek kazanmak için her fleyini ortaya koymaktad›r. Bugüne kadar nas›l ki kazanmas›n› bilmiflse, bundan sonra da kazanmas›n› bilecektir. 10. Kongre kararlaflmas› halk›m›z için de örgütümüz için de bunu ifade etmektedir. Kürt halk› ‹mral› sistemiyle, inkâr ve imha sistemiyle yaflamama karar› k›lm›flt›r. Komplocular ve sömürgeciler, geçen y›ldan bu yana Kürt özgürlük hareketini tasfiye etme karar› alm›fllard›. Bunu sonbahar ve k›fl sald›r›lar› ve yerel seçimlerle sonuçland›racaklar›n› düflünüyorlard›. Ancak Hareketimiz de 10. Kongreyle bu sald›r›ya karfl› büyük bir haz›rl›kla cevap vermifltir. Sürece daha örgütlü ve haz›rl›kl› giren Kürt özgürlük hareketidir. 10. Kongre ruhu ve pratikleflmesi her türlü sald›r›y› k›racakt›r. ‹nkârc› sömürgeciler Zap’tan daha kapsaml› bir plan› önlerine koymufllard›. Ancak 10. Kongreyle her bak›mdan yapt›¤›m›z haz›rl›klar Zap’taki sald›r›n›n bofla ç›kar›lmas› gibi yeni sald›r›lar› da bofla ç›karacakt›r. Çünkü 10. Kongrede bu kararl›l›k ve iddia ortaya ç›km›flt›r. Hiçbir güç bu iradeyi ve kararl›l›¤› k›ramayacakt›r. Her türlü sald›r› bu irade ve kararl›l›k karfl›s›nda k›r›lacakt›r. Çünkü bütün özgürlük savaflç›lar› ve Kürt halk› düflman›n bu plan›n› bilerek pratikleflecektir. Önümüzdeki aylar ve y›llarda Komplocular ve sömürgecilerin sald›r›lar› püskürtülecek, lanetliler bir kez daha kaybedecektir. Özgürlük mücadelesinin bu baflar›s›yla kutsall›k, hakk› olan yeri bu co¤rafyada lay›k›yla alacakt›r.
-Kahrolsun komployla halk››m››za lanetlii büyük ac››y›› yaflflatanlar! -Kahrolsun her türd den komploculuk, eggemenliik ve köleliik! -Y Yaflflas››n Önd der Apo, PKK ve Kürd distan halk››! -Y Yaflflas››n Önd der Apo, PKK ve Kürd distan halk››n››n kiiflfliilii¤iind de biir kez daha gerççeklii¤iine kavuflflan kutsall››k! -Y Yaflflas››n demokrasii ve özggürlük mücad delemiiz!
SERXWEBÛN
34
Ekim 2008
Yerel seçimlerde halk›m›z demokratik iradesini ortaya koyacakt›r “Belediyeler halkla ortaklaflarak hareket etmelidirler. Ranta, bireycili¤e ve bencilli¤e dayal› de¤il, tamamen halk›n ç›karlar›n› her fleyin üzerinde tutan, gerçekten konfederal, hatta komünal bir yaflam ve idari sistemi esas almal›d›rlar. Ekolojiye önem vermeli, çevreyi güzellefltirmeli, sosyal, ekonomik ve kültürel tedbirler almal›d›r. Yine çocuk e¤itimi ve sa¤l›¤› belediyelerin üzerinde en çok duraca¤› konular›n bafl›nda gelmelidir. ‹mkânlar› ölçüsünde istihdam, e¤itim, alt yap›, yine hizmet sorunlar› en temel görevlerindendir. Halka aç›k ve dürüst davranan, planl› çal›flan belediyeler flüphesiz baflar›l› olurlar” Türkiye'de yak›nda bir yerel seçimler süreci bafllayacakt›r. Bu seçimler flüphesiz Kürdistan halk›n›n kendi demokratik iradesini ortaya koymas› aç›s›ndan önemlidir. Ancak seçimlerin nas›l bir sistemle, hangi koflullarda, hatta insanlar›n oylar›n› nas›l bir demokratik bilinç ve düzeyle kulland›klar› da önemlidir. Demokratik kriterlere vuruldu¤unda, Kürdistan'da ve Türkiye'de seçimlerin öyle eflit koflullarda gerçekleflece¤ini söylemek mümkün de¤ildir. Çünkü Kürdistan'da tasfiye ve inkâra dayal› bir savafl yürümektedir. Bu savafl, psikolojik, ekonomik, kültürel ve zihinsel alanda da süren bir savaflt›r. Kürdistan'›n baz› bölgeleri hala askeri saha konumundad›r. Demokrat, yurtsever kurumlar ve bireyler üzerinde büyük bir terör ve bask›n›n uyguland›¤› aç›kt›r. Yine demokratik ve yurtsever bas›n ve medya büyük bir bask› alt›ndad›r. Ama buna ra¤men seçimler önemlidir. fiüphesiz, Kürt sorunun çözülmesi aç›s›ndan seçimler olmazsa olmaz kabilinde görülemez. Fakat özgürlük mücadelesinin ulaflm›fl oldu¤u düzey, Kürdistan halk›n›n kendi demokratik siyasi iradesini ortaya koymas› aç›s›ndan da önemlidir. fiu anda bilindi¤i üzere DTP kapat›lmak üzeredir. Dava Anayasa mahkemesinde bir karar bekleme aflamas›ndad›r. Olas›d›r ki baz› milletvekillerinin milletvekillikleri düflecek. Dolay›s›yla pek çok siyasetçi bir yasakla karfl›laflabilecek. Hatta partinin kapat›lma olas›l›¤› da var. Bu, flüp-
hesiz Kürtler aç›s›ndan yeni bir durumdur. Mahkûm edilmifl, milletvekillikten düflürülmüfl, birçok belediye baflkanlar›na yasak getirilmifl bir partinin, grup olmad›¤› halde milletvekillerinin mecliste olmas› m› uygun olur, yoksa bütün bunlara daha kiflilikli bir duruflla cevap vermek aç›s›ndan meclisi de terk ederek bizzat halk›n içine girerek siyaset yapmak m› daha do¤ru olur, bunlar ciddi bir yo¤unlaflmay›, dolay›s›yla kararlaflmay› gerektiren hususlar ve geliflmelerdir. Fakat böyle de olsa bu seçim bir anlamda halk›m›zla AKP'nin flahs›nda tüm devlet güçleri aras›nda geçecek olan bir seçimdir. Dolay›s›yla önemlidir. Tüm gücümüzle bu seçimlere as›larak gerçekten bir mücadele platformuna dönüfltürmeliyiz. Bu seçim adeta bir referandum niteli¤inde gerçekleflece¤i için güçlü yüklenmemiz gerekti¤ini belirtmek durumunday›z.
Yerel seçimler genel seçimlerden daha önemlidir Yerel seçimler, halka daha yak›n, siyasetin ve günlük hayat›n halkla daha çok paylafl›larak belediye ve halk iliflkilerinin daha iç içe geliflmesi anlam›na gelmektedir. Bizim aç›m›zdan demokratik konfederal örgütlenmeye, halka ve tabana dayal› yatay örgütlenmeye daha denk düflen bir yap›lanma olmaktad›r. Dolay›s›yla demokratik konfederal paradigmam›za ve demokratik özerkli¤e daha yak›n bir anlam ifade etmektedir. Halk›n bizzat siyasetin içinde olarak kendisini yönetmesi, irade oluflturmas›, demokratik bilincini politikaya dönüfltürmesi aç›s›ndan bu yerel seçimler önemlidir. Yerel seçimler Kürdistan halk› aç›s›ndan genel seçimlerden çok daha önemlidir. Bu seçimlerde alaca¤›m›z
Ekim 2008
SERXWEBÛN
sonuçlar hak etti¤imiz düzeyde olursa, mücadelemiz aç›s›ndan, yine Türkiye'nin demokratikleflmesi aç›s›ndan yeni bir sürecin bafllamas›nda belirleyici bir rol oynayabilir. Önemli olan bu seçimlerde AKP'nin flahs›nda devletin burnunu yere sürtmek ve Kürdistan halk›n›n iradesini a盤a ç›karmakt›r. Daha fazla il ve ilçelerde, beldelerde alaca¤›m›z belediyeler daha fazla devletten kopufl, düzenden kopufl, daha fazla kendi demokratik iradesine yönelme anlam›na gelecektir. O aç›dan yerel seçimler referandum niteli¤i tafl›maktad›r. Tabii seçimleri kazanmak kadar, do¤ru belediyecilik yapmak da önemlidir. Düzen partilerinin hep kiflisel menfaat, ekonomik rant peflinde olmalar› anlafl›l›r. Onlar›n ahlaki, etik de¤erleri, ilkesel de¤erleri olmayabilir ki yoktur da. Ama Kürdistan'da halk›n seçti¤i belediye baflkanlar› ve meclisleri gerçekten kan ve can bedel ödenerek seçildikleri, önce bu aç›dan dürüst ve baflar›l› bir belediyecilik örne¤i sergilemeleri daha çok önem tafl›maktad›r. Nas›l bir belediyecilik denilirse, belediye ve halk›n ortaklaflarak hareket etmesi, ekolojiye önem vermesi, çevreyi güzellefltirmesi, kad›n özgürlü¤ü imkânlar›n›n artt›r›lmas›, sosyal, ekonomik ve kültürel tedbirlerin al›nmas›, yine çocuk e¤itimi ve sa¤l›¤› belediyenin üzerinde en çok duraca¤› konular olmaktad›r. ‹mkânlar› ölçüsünde istihdam, e¤itim, alt yap›, yine hizmet sorunlar›n› çözme üzerinde durulmal›d›r. Ranta, bireycili¤e ve bencilli¤e dayal› de¤il, tamamen halk›n ç›karlar›n› her fleyin üzerinde tutan, gerçekten konfederal, hatta komünal bir yaflam ve idari sisteme kavuflmalar› ve bunu hedeflemeleri önemlidir. Halka aç›k ve dürüst davranan, kendi içinde stratejik düflünen, ortaklaflarak planl› çal›flan belediyeler flüphesiz baflar›l› olurlar. Ama bireyci ve bencil, iktidar zihniyetiyle belediyeye yaklaflanlar›n da halk›n beklentilerine ve demokratik sistemimize do¤ru cevap olmalar› mümkün de¤ildir. Belediyelerin önce halkla ortaklaflarak hareket etmeleri, haftan›n en az bir gününü halk toplant›-
35 lar›yla, halka aç›k olmalar›yla de¤erlendirmeleri, projelerini halk›n onay›na sunmalar›, halk› kendi yönetimlerine ortak etmeleri, bütçelerini ve projelerini halkla paylafl›p öncelikleri ve tali olan sorun ve hedeflerini halkla tart›flmalar› ve halk›n onay verdi¤i öncelikler üzerinde yo¤unlaflarak hedeflerine yönelmeleri hem daha demokratik olman›n hem de aç›kl›k politikas›n›n gere¤idir.
Belediyeler imkânlar›n› halka aç›k tutmal› Kürdistan'da pek çok kentte, kent meclisleri ve kurumlar›m›z bulunmaktad›r. Kent meclisleri ve belediye yönetim tart›flmalar›na halk›n ortak edilmesi gerekir. Halk›n elefltirilerine aç›k, gerçeklefltirilmesi mümkün olmayan hedef ve projelerin niçin gerçeklefltirilemeyece¤ini halkla tart›flarak anlatmal›d›rlar. Özetle belediyeler imkânlar›n› halka aç›k tutarak, yaflad›klar› sorunlar› halka izah ederek, halk›n e¤ilimine ve iradesine göre hareket etmeleri gerekir. Bu, belediye ile halk aras›nda birli¤i ve ortaklaflmay› beraberinde getirir. Bunun yarataca¤› moral ve heyecan önemlidir ve bu temelde belediyeler daha baflar›l› bir belediyecilik örne¤ini sergileyebilirler. Yoksa sadece alt yap› hizmetleriyle kendisini s›n›rland›ran, siyasal ve kültürel olarak halk›n d›fl›nda kalan, böyle elit bir belediyeci-
li¤in bizim demokratik konfederal sistemimize de, yine demokratik özerklik anlay›fl›m›za da uygun düflmeyece¤i aç›kt›r. Do¤ru olan, her fleyi halkla tart›flarak, halkla paylaflarak halk›n e¤ilim ve iradesi do¤rultusunda hareket etmektir. Burada adaletli davranmak, eflitlikçi davranmak, imkânlar›n›, en demokratik flekilde halk›n hizmetine sunmak önemlidir. Yanl›fl anlamalara aç›k, flaibeli, güven vermeyen baz› flah›slar› ve kesimleri kendi etraf›nda toplamak, baz›lar›na öncelik verip baz›lar›n› görmemek, baz›lar›na siyasi, ekonomik rant anlam›na gelebilecek imkânlar sunmak en çirkin, en kabul edilemeyecek yaklafl›mlard›r. Kürdistan'da belediyecilik gerçekten bir fedakârl›k ruhuyla, halka hizmet etmelidir. Bu da ancak demokratik iradeyle gerçekleflebilir. Bu, ancak tümüyle bir emek ve halkla ortak çal›flmayla anlaml› olacakt›r.
Sosyal kültürel yaflam belediyeler öncülü¤ünde örnek teflkil edebilir Kapitalist modernitenin flehirlere kazand›rmak istedi¤i o bafltan ç›kartan yozlaflm›fl kültür ve yaflam, yine belediyelerin gelifltirece¤i sosyal ve kültürel projelerle etkisizlefltirilebilir. Kürdistan'da demokratik kültür, sanat, yine sosyal ve ekonomik yaflam belediyeler öncülü¤ünde, kent meclisleri ve halkla birlikte gerçekten bir
SERXWEBÛN
36 örnek teflkil edebilir. Bununla birlikte ekolojik temizlik, güzellik, yarat›c›l›kla flehri bir beton y›¤›n› olmaktan ç›kar›p yaflan›l›r bir güzellikte planlamak mümkündür. Bütün bunlar kapitalist zihniyetin d›fl›na ç›karak, halk›n demokratik de¤er yarg›lar›yla ve beklentilerine uygun bir belediyecilik ile gerçeklefltirilebilir. Bu son derece önemlidir ve yap›lmal›d›r da.
Devlet halk›m›z›n sahip ç›kt›¤› belediyelere yard›m yapm›yor fiüphesiz sekiz-on y›ld›r yaflad›¤›m›z bir tecrübe ve pratik var. Kürdistan'da 1980 öncesi Edip Solmaz arkadafl›n k›sa süreli Batman belediye baflkanl›¤›n› saymazsak, ilk kez böyle uzun y›llara dayal› bir belediyecilik prati¤imiz yaflanmaktad›r. Az›msanmayacak bir süreçtir. ‹lk y›llar belki tecrübesizli¤in beraberinde getirmifl oldu¤u sorunlar, s›k›nt›lar vard›, fakat art›k belli bir deneyim ve tecrübe kazan›lm›flt›r. Devlet her ne kadar Kürdistan'da halk›m›z›n sahip ç›kt›¤› belediyeleri ekonomik olarak zora düflürmek, imkânlar›n› k›smak istese de halkla birlikte olundu¤u sürece olanaklar›n düzeyi ne olursa olsun bütün bunlar› bofla ç›karmak mümkündür. Yaflad›¤›m›z pratik sekiz-on y›ll›k süreç baz› belediyelerimizin giderek tecrübe edindi¤i, biraz do¤rultuya girdi¤i, gerçekten kiflisel, ekonomik ve siyasi menfaatten uzak, biraz daha ahlaki ve dürüst davrand›¤›, böyle oldu¤u için de hem halk taraf›ndan sevildi¤i hem de baflar›l› bir belediyecilik örne¤i sergiledikleri söylenebilir. Fakat baz› belediyelerimizin de hem kendilerini disipline etme, hem halkla iliflkiler, hem de belediyecilik alan›ndaki kabiliyet ve yetenek düzeylerinin yetersiz oldu¤u için, baflar›s›z ya da beklentilere cevap olmayan bir pratik sergilediklerini belirtebiliriz. Bizce halk›n be¤enisini kazanan, belediyenin imkânlar›n› halk›n hizmetine do¤ru sunan, adalet ölçülerini asla yitirmeyen, kendisini tamamen bu halk›n bir çal›flan›, bir fedaisi olarak gören belediyeler kazand›klar› do¤rultuyu daha da gelifltirebilirler.
“Yaflad›¤›m›z pratik sekiz-on y›ll›k süreç baz› belediyelerimizin giderek tecrübe edindi¤i, biraz do¤rultuya girdi¤i, gerçekten kiflisel, ekonomik ve siyasi menfaatten uzak, biraz daha ahlaki ve dürüst davrand›¤›, böyle oldu¤u için de hem halk taraf›ndan sevildi¤i hem de baflar›l› bir belediyecilik örne¤i sergiledikleri söylenebilir” Fakat sorunlar yaflayan, belediye yönetimine ya da baflkanl›¤›na gelmekle adeta sonradan görmüfl misali bu imkânlarla bafl› dönen, sahip oldu¤u konum ve imkânlar› bireysel de¤erlendiren, sa¤›na soluna imkânlar sunan, para ve ekonomik güçle kendisini gündemde tutmaya çal›flan örnekler önce ahlaki de¤ildir. Bu, halk›m›z›n çekti¤i ac›lara karfl› bir sayg›s›zl›kt›r ve halk›n demokratik örgütlenme ve iradesine hizmet etmek yerine da¤›lmay›, gruplaflmay› ve çürümeyi beraberinde getirmifltir ya da getirecektir. Bu tür olumsuz prati¤in sahipleri flüphesiz hak etmedikleri için daha çok baflka bir sahada kendi yaflamlar›n› ya da görevlerini sürdürürler, sürdürmeliler. Bu seçim sürecinde temel ilke, baflar›ya tümüyle kilitlenmek olmal›d›r.
AKP’nin ve devletin temel hedef Amed'tir Biliniyor ki bu seçimlerde AKP iddial› gözükmektedir. 22 Temmuz genel seçimlerinden sonra Erdo¤an'›n yapt›¤› aç›klamalar vard›. Baflta Amed olmak üzere Dersim vb illerde kazanmay› hedefledikleri ve “buray› istiyorum” dediklerini biliyoruz. Ve gerçekten bunun için her türlü ideolojik ve maddi imkânlar›n› seferber ettikleri, inan›lmaz bir ekonomik imkân ortaya koyduklar› biliniyor. Fethullah Gülen'den tutal›m, AKP ve de¤iflik dini gruplara kadar tüm bu kesimlerin halk›n
Ekim 2008
içerisine girdiklerini, para, kömür, g›da, yiyecek da¤›tt›klar›n›, neredeyse insanlar› birer birer muhatap alarak kendilerine ba¤lay›p örgütlemeye çal›flt›klar›n›, bunun yan›nda bir de devletin gücünü, askeri gücünü, psikolojik gücünü de arkalar›na alarak sonuç almak istediklerini biliyoruz. Önderli¤imiz daha önce de söylemiflti AKP ya da rejim para ve maddi güçle halk› kendi yan›na çekebilir. Oysa Özgürlük hareketi ve bizim demokratik siyasetimiz halk›n yüre¤ini ve kalbini kazanarak ancak baflar›y› sa¤layabilir. Hiçbir güç inanc›m›z, moral de¤erlerimiz ve ideolojimiz kadar sonuç al›c› de¤ildir. Paran›n ve maddiyat›n gücü ve düzeyi bir yere kadard›r. En etkili güç ideolojik politik moral de¤erlerimiz ve manevi de¤erlerimizdir. Biz buna güvenelim ve hiçbir fleyi de baflar›s›zl›¤a gerekçe yapmayal›m. Her fley bizim çal›flma düzeyimize, do¤ru siyaset yapmam›za ve güçlü yüklenmemize ba¤l›d›r.
Amed mücadele tarihimiz aç›s›ndan bir direnifl sahas›d›r Temel hedef flüphesiz Amed'tir. Çünkü Amed bir simgedir. Yani Amed'in kimde oldu¤u ayn› zamanda Kürt halk›n›n duruflu ve gelece¤i aç›s›ndan büyük önem tafl›maktad›r. AKP'nin Amed'te baflar›l› olmas›, siyasetimizin yenilgisi anlam›nda de¤erlendirilecektir. Bu, inkâr›n daha da derinlefltirilmesi anlam›na gelecektir. Kürt halk› üzerinde asimilasyon, kültürel yok sayma, ekonomik ve askeri iflgalin daha da gelifltirilmesi olacakt›r. Bu anlamda devletin Amed'i istemesi kadar do¤al bir fley yoktur. Fakat kazan›lan bir Amed'in de Kürt halk›n›n onurunu ve kiflili¤ini asla satmayaca¤›, aksine onuruna ve kiflili¤ine sonuna kadar inançla, sadakatle ba¤l› oldu¤u anlam›na gelecektir. Amed, ayn› zamanda Kürdistan halk›n›n iradesini sembolize eder. Bu aç›dan devleti bu seçimle yenilgiye u¤ratmak biraz daha anlafl›l›r olabilir. Amed ile beraber Dersim ve birkaç ilde daha alaca¤›m›z bafla-
Ekim 2008
SERXWEBÛN
r›l› sonuçlar, beraberinde ilçe ve beldelerde alaca¤›m›z baflar›l› sonuçlar Kürdistan halk›n›n "ben kendimi yönetiyorum" iradesinin ortaya ç›kmas› demektir. Dolay›s›yla AKP genel seçimlerde tekrarlayarak söyledi¤i gibi "benim 74 milletvekilim var" sözü ve argüman› bofla ç›kar›l›p, Kürdistan'da her kentte ve her ilçede halk›n iradesi, Özgürlük hareketinin do¤rultusunda ortaya ç›km›flt›r, bu da eflittir Özgürlük hareketinin Kürdistan halk›yla bütünleflmesi ve baflar›s›, halk›m›z›n kendi kendisini yönetmesidir. Bu ayn› zamanda demokratik özerklik, demokratik konfederalizm, halk›n yerelden kendisini bizzat kendi iradesiyle yönetmesidir. Bu aç›dan bu seçimler önemlidir ve baflar›ya kilitlenmek de esast›r.
Yerel seçimler referandum niteli¤inde geçecektir Tarhan Erdem, “Osman Baydemir AKP'nin aday› olsa dahi AKP yine de Amed'de kazanmayacakt›r” diyordu. Do¤ru söylüyor. Amed’i hiçbir güç kazanamaz. Kazanmamalar› için çok neden vard›r. Özgürlük hareketinin kazanmas› için çok neden vard›r. Amed tarihsel olarak da, mücadele tarihimiz aç›s›ndan da tam bir direnifl sahas›d›r. Amed halk›n›n kazanm›fl oldu¤u ulusal ve siyasi bilinç düzeyi ve örgütlenme gerçekten söylendi¤i ve iddia edildi¤i gibi halk›m›z›n kalesidir. Dolay›s›yla bu kaleyi fethetmek elbette kolay olmayacakt›r, hatta imkâns›zd›r. Bu konuda Kürdistan halk›n›n flüphesiz hiçbir kayg›s› olmamal›. Fakat devletin büyük bir iddiayla bu seçimlere yönelebilece¤ini bilerek, sorunu hiç hafife almadan, tüm gücümüzle herkesi flafl›rtacak düzeyde en ileri bir baflar›yla bu seçimleri kazanmak hedefimiz olmal›d›r. Bu baflar› herkese büyük bir ders olacakt›r. O aç›dan Amed tarihine de, direnifline de, mücadelesine de yak›fl›r bir flekilde, Özgürlük hareketinin iradesi do¤rultusunda hak edilen do¤ru bir sonuca ulaflmak hedefimiz olmal›d›r. Sadece Amed de¤il, baflka önemli merkezler de var. Dersim, Batman
37 bunlar kazan›lacak yerlerdir. Yine Erdo¤an'›n hedefleri aras›nda gözüken Siirt bizim için kazan›lmas› gereken bir yerdir. Van ve Bitlis keza öyledir. A¤r› ve Bingöl'e kazanmak kararl›l›¤›yla yüklenmek önemlidir. Pek çok baflka il ve ilçelerde güçlü yüklenirsek güçlü sonuçlar alaca¤›m›z aç›kt›r. Dolay›s›yla yerel seçimler referandumunun flimdiden halk›m›z›n üstünlü¤üyle tamamlanaca¤›na inand›¤›m›z kadar, önemine denk düflen flekilde her namuslu Kürt'ten tutal›m tüm örgüt, kurum, birey ve kadrolar›m›z›n çok güçlü bir planlamayla soluk solu¤a mücadeleye as›lmalar› ve kazanmalar› önemlidir.
Belediye baflkanlar› yönetme yetene¤ine sahip kifliler olmal› Tabii seçime giderken aday gösterilecek olan kiflilerin ve meclis üyelerinin vizyonu ve ne tür özelliklere sahip olduklar› üzerinde de durmakta yarar vard›r. Belediye baflkanlar› elbette zihni aç›k, biraz yönetme yetene¤i olan, politik öngörüye sahip, ama her fleyden önce adalet duygular› güçlü, dürüst, ahlakl›, maddiyata tenezzül etmeyecek, bu halk›n moral ve manevi de¤erlerini her fleyin üstünde tutan, güzel meziyetlere sahip insanlar› öne ç›karmak önemlidir. Burada halk tabii ki iki seçim aras› dönemde beklentilerini baflkan ve meclis üyelerinde bulacakt›r. Bu aç›dan halk›n iradesine sayg›l›, bunun sorumluluklar›n› her zaman üzerinde tafl›yan, bunun a¤›rl›¤›yla düflünen ve hareket eden, yaflam›n›, iliflkilerini ve tarz›n› buna göre de¤erlendiren vas›fl›, nitelikli arkadafllar›n olmas› çok önemlidir. Meclis üyeleri yine çok önemlidir. Yani halk›n içinden gelen, bulunduklar› yerin özelliklerini, sorunlar›n›, çeliflkilerini, önceliklerini daha iyi anlayan, dolay›s›yla proje gelifltirmekten karar almaya kadar irade ve kat›l›m göstermekten do¤ru temsiliyete kadar nitelikli arkadafllar›n olmas› gerekmektedir. Aranan ölçü daha çok demokratik konfederal, demokratik özerk zihniyetimize yatk›n, halkç› ve yetene¤i
olan dürüst arkadafllar›n olmas›d›r. Kendi bafl›na sadece dürüst olmak veya kendi bafl›na sadece yetenekli olmak yetmez. Yetene¤i do¤ru ve halk›n lehine de¤erlendirmek önemlidir. Bu aç›dan art›k meclis üyelerini geçmifl dönemde oldu¤u gibi s›radan ve rastgele de¤il, bilinçli bir seçimle oluflturmak gerçekten çok önem tafl›maktad›r. Çünkü flehrin, kentin bütün sorunlar›n› bu arkadafllar de¤erlendirecek, projeleri bu arkadafllar gelifltirecek, kararlar› bu arkadafllar alacak, o aç›dan politik düzeyleri, alg›lama ve tart›flma düzeyleri önemlidir. Biraz daha seçici olmakta büyük yarar vard›r. Sadece baflkan de¤il, meclis üyeleri de baflkanl›k seçimleri kadar önemli olmaktad›r.
Aday seçiminde halk›n e¤ilimleri güçlü bir flekilde al›nmal›d›r Aday seçimi de yöntem olarak önemlidir. Bilindi¤i üzere asl›nda yerel seçimlere dönük uzun zamandan beri sürdürülen bir haz›rl›k vard›r. Birkaç ay evvel özellikle sosyolojik anlamda yorumlanabilecek bir haz›rl›k çal›flmas› yürütüldü; Kürdistan'da il il, ilçe ilçe hatta beldelere dek sosyal, kültürel, ekonomik, siyasal durumlar›, çeliflkileri buralarda nas›l bir adayla kazan›labilece¤i konusunda sürdürülen kapsaml› ve de¤erli fizibilite çal›flmas› yürütüldü. Bu çal›flmalar gözetilerek gerçekten kiminle nerede kazan›lacaksa öyle hareket etmek önemlidir. Baz› yerlerde dürüst, özgürlük hareketine ba¤l›, fedakâr aday var, ama kazanma flans› yok. Dengeler ve siyasi bileflim çok farkl› oldu¤u için kazanma flans› çok zay›ft›r, iflte o tür yerlerde temel ilkemiz flu olabilir; bu halk›n de¤erlerini satmayacak ve sat›lmayacak kadar tutarl› ve dürüst insanlarla kazanmak do¤ru bir yaklafl›m olabilir. Kesin kazan›labilecek yerlerde daha nitelikli, gerçekten özgürlük bilinci yüksek, Özgürlük hareketini do¤ru anlayan ve do¤ru de¤erleri temsil edebilecek çok daha nitelikli adaylarla kazanmak önemlidir. Tart›flmal› yerlerde belirtti¤imiz gibi kazanabilece¤imiz adaylar-
SERXWEBÛN
38 la kazanmak, baz› yerlerde ise daha farkl› yarat›c› yaklafl›mlar göstermek önemli ve gereklidir. 25 kifliden oluflan bir seçim komisyonu bulunmaktad›r. Bu komisyon aday baflvurular›n› kabul etmektedir. Bu aday baflvurular› de¤erlendirilir. Önem s›ras›na göre ya da genel anlamda aday olabilecek e¤ilimi yüksek olan arkadafllar kent meclislerinde de tart›fl›l›r. Bir flekilde kent meclisleri bu adaylara iliflkin görüfl ve de¤erlendirmelerini yaparlar. Yani biraz seçildikleri yerdeki halk›n e¤ilimleri güçlü bir flekilde al›nm›fl olur. Daha sonra bu adaylar seçim komisyonu ve parti taraf›ndan de¤erlendirilerek son flekli verilir ve tekrar halk›n ve kent meclislerinin e¤ilimlerine uygun netlefltirilir. San›yoruz bu süreçte, 2003 y›llar›nda oldu¤u gibi, yani seçim ad›na, demokrasi ad›na yap›lacak ön seçimler daha fazla keflmekeflli¤e ve kar›fl›kl›¤a da neden olmaktad›r. Bunun yerine kent meclisleri, yerel halk›n e¤ilimi yeterli olabilir ve bunlar parti meclisi taraf›ndan da yeterli ya da uygun görüldükten sonra art›k adaylar resmilefltirilir. Yani demokratik bir yöntemle adaylar›n belirlenmesi ve bu adaylar da geçmifli temiz, halk›n reddetmeyece¤i, genel kabul ölçülerine uygun, belirtti¤imiz gibi yetenekli ve dürüst insanlardan oluflur.
Kürt halk› AKP’ye rahat siyaset ve aday belirleme imkân› sunmamal› Seçimlerde baflar›l› olmak için elbette yap›lacak çok fley var. Önce biz AKP'nin flahs›nda devletle mücadele içinde oldu¤umuzu bilerek seçimlere yüklenmek durumunday›z. AKP ideolojik olarak mahkûm edildi¤i kadar, bu mahkûmiyet bundan sonra da devam etmelidir. Politik olarak ayn› flekilde teflhiri daha güçlü sa¤lanabilir. Düzen partilerinin inkâra dayal› tasfiye ve savafl politikalar›na dayal›, Kürdistan'da rahat siyaset yapma imkânlar› asl›nda olmamal›. Gerçek-
ten bu, Kürdistan halk›n›n iradesi ve onuruyla oynamak, onu yok saymakt›r. Hem bir halk› inkâr edeceksin, savaflla bunu gerçeklefltirmeye çal›flacaks›n, asimilasyon gelifltireceksin, ama hem de hiçbir fley olmam›fl gibi Kürdistan'da rahat rahat siyaset yapacaks›n! Bu, Kürdistan halk›n›n onurunu yok saymakt›r. Yani Kürt halk› bu partilere, baflta AKP'ye rahat siyaset yapma, rahat aday belirleme imkân›n› sunmamal›d›r. Kürdistan'da AKP'nin belediyelerinin g›rtla¤›na dek yolsuzluk, rüflvet ve ranta bulaflt›klar› kesindir. Bu yolsuzluklar birçok kere bas›na da yans›d›. Özellikle Siirt, Van, Bingöl, A¤r› ve baflka birçok alanda. Bu konuda derhal özel bir çal›flmaya girmek, bir
Ekim 2008
setçi ve halk içinde sayg›l› olan flahsiyetlerin güçlü bir planlamaya ulaflmalar›, bölge bölge hedef belirlemeleri ve flimdiye kadar ulafl›lamayan kesimlere tekrar ulaflmak için büyük gayret göstermeleri önemlidir. Mezhep ve etnik gruplara, az›nl›klara ulaflabilmek, bunlar›n ç›karlar›na, demokratik haklar›na hitap edebilen programlar, yine yaklafl›mlar gösterebilmek büyük önem tafl›r. Kürdistan bir savafl sahas›d›r. Biliyoruz kentleflme de çok ucube ve üstten gerçekleflmektedir. Kürt halk›n›n önemli bir kesimi köyden zorla flehirlere göç ettirilmifltir. Örne¤in Siirt, Van ve birçok savafl bölgesinde oldu¤u gibi halk flehirde oturmakla beraber kay›tlar› hala köyde gözükmektedir. Böyle oy kullanamayacak durumda birçok insan›m›z ve kitlemiz bulunmaktad›r. Bütün bu prosedürleri de gündemine alan, yani namuslu her Kürt'ün Özgürlük mücadelesinde olan her Kürt'ün kendi demokratik eylem ve irade gücünü ortaya koymas› önünde engel olan hangi yasal s›k›nt› prosedür varsa, bunlar› aflmaya dönük bir çal›flman›n gelifltirilmesi çok önemlidir.
Seçimler iyi bir f›rsat do¤ru kullan›lmas› gerekir komite oluflturmak, bunlar›n Siirt, Van, Bingöl, A¤r› baflta olmak üzere, Kürdistan'da belediyecilik yapt›klar› her yerde ne tür yolsuzluklar yapt›klar›, ne tür adaletsizlikler yapt›klar›, nas›l rant peflinde kofltuklar›, nas›l çal›p ç›rpt›klar› belgelenerek deflifre edilmeli, programlar yap›labilmeli, hem yerel bas›nda, medyada, gazete ve radyolarda, hem Kürt ulusal bas›n ve medyas›nda güçlü bir teflhir ve propaganda gelifltirebilmelidir. Bununla beraber Kürdistan'da birçok afliret ve kabile, yani nötr durumda kalan kesimlere ulaflabilmek, bunlar›n ileri gelenleriyle, yine halkla toplant›lar yapmak, özellikle bu konuda milletvekili arkadafllar›n, belediye baflkanlar›n›n, yine sayg›n siya-
Tabii ki seçimlerde bizim tamamen seferber olmam›z laz›m. Milletvekillerinden tutal›m belediyelere, belediyelerden tutal›m Halk kongresine, Halk kongresinden tutal›m partiye, yine tüm örgüt, kadro ve kurumlar›m›za, baflta gençlik ve kad›na kadar bir örgütlenme konseyi ya da komisyonumuzun oluflmas›, bütün bu örgüt ve mücadeleci gücümüzün güçlü seferber edilmesi ve bir seferberlik ruhuyla seçimlere as›lmas›n› örgütlemek gerekir. Güçlü örgütlenen, imkânlar›n› tümüyle seçime dönük örgütlü kullanan bir hareket muhakkak potansiyelini güçlü a盤a ç›karacak ve çok baflar›l› sonuçlara da ulaflabilecektir. Seçimlerin bu anlamda çok da aktif de¤erlendirilmesi gerekir. Bun-
Ekim 2008
SERXWEBÛN
39
lar çok önemli f›rsatlard›r ayn› zamanda. Birkaç senede bir, 4-5 senede bir oluflan platformlard›r. Dolay›s›yla kan›ksamak, küçümsemek ya da büyük bir ilgiyle, sorumluluk duygusuyla çal›flmamak bu süreçte bu halka ve bu harekete yap›labilecek en büyük kötülüktür. Baflta örgütlü yap›m›z ve kadrolar›m›z olmak üzere, sorumlulu¤un bilincinde olan her insan›m›z gerçekten büyük bir sorumluluk duygusuyla gecesini gündüzüne katarak inan›lmaz bir çabayla yüklenmek durumundad›r. AKP'yi ve devleti asla sevindirmemeliyiz. Kürdistan'da bunlar›n esamesi bile art›k okunmamal›. Kürt halk› Özgürlük hareketiyle, kendi özgür iradesiyle kendisini yönetebilecek kabiliyete sahiptir. Bunun imkânlar› da vard›r. Bu imkânlar› do¤ru kullanmak örgütlü yap›m›z›n, tüm kadrolar›m›z›n elindedir. Bu aç›dan baflta gençlik ve kad›n hareketi olmak üzere tüm legal demokratik kurum ve örgütlerimizin bu süreçteki rolü ve sorumluluk duygular›, pratik çabalar› sonucun belirlenmesi aç›s›ndan gerçekten önemlidir.
kas› olan demokratik siyasette, demokratik özerklik siyasetinde oldu¤una ikna edilmesi gerekir. Bunun propagandas›n›n güçlü yap›lmas› laz›m. Yani bir tarafta devlet, öbür tarafta Kürt, Kürdistan halk›. Halk›n bu gerçe¤i güçlü anlamas› gerekir. Propaganda, stratejik, ulusal düzeyde, ayr›ca da lokal ve bölgesel düzeyde hangi çeliflkiler öne ç›kar›labilir, hangi do¤rultular daha çok öne al›nabilir, bunun da yerinde planlanmas› önemlidir. Baz› yerler vard›r, inanç gruplar›, mezhep ve afliretsel durumlar devlet taraf›ndan kullan›l›yor. Türk devletinin bu yaklafl›mlar› ve lokal düzeyde partilerin ve baz› güçlerin bu durumunu teflhir etmek önemlidir.
Baz› kiflilerin ve partilerin teflhiri iyi yap›lmal›d›r
Bunun imkânlar› da vard›r. Bu
Tabii propaganda sürecidir. Propagandan›n çok güçlü ve merkezi olarak bir stratejik anlamda, iki bölgesel ve lokal düzeyde yap›lmas›, gelifltirilmesi gerekiyor. Stratejik anlamda kültürel olarak asimilasyon, ekonomik olarak sömürgecilik, askeri olarak iflgalin ve bütün bunlarla birlikte ret ve inkâr›n art›k son bulmas›, Kürdistan demokratik iradesinin, Kürt halk›n›n kendisini yönetmesinin art›k gerçekleflmesi, asimilasyonun, savafl›n Kürdistan halk›na verdi¤i ac›lar ve verilen bedellerin ortaya konulmas›, devletin bu kirli yüzünün AKP flahs›nda çok güçlü yorumlanmas›, yine bu seçimlerin halk›m›z aç›s›ndan ne kadar önemli oldu¤unun propagandas›n›n güçlü yap›lmas›, hangi dini inanç ve etnik az›nl›k olursa olsun, hangi kabile ya da afliret olursa olsun ç›karlar›n›n devletten yana de¤il, kendi öz politi-
“Bu yerel seçimlerde AKP’yi ve devleti asla sevindirmemeliyiz. Kürdistan’da bunlar›n esamesi bile art›k okunmamal›. Kürt halk› Özgürlük hareketiyle, kendi özgür iradesiyle kendisini yönetebilecek kabiliyete sahiptir. imkânlar› do¤ru kullanmak örgütlü yap›m›z›n ve tüm kadrolar›m›z›n elindedir” Lokal ve bölgesel düzeyde baz› ittifak aray›fllar›m›z da olabilir Tabii bizim bu seçimlerde sadece Kürdistan'da de¤il, Türkiye'de de güçlü bir potansiyelimiz bulunmaktad›r. Burada Çat› Partisi içerisinde yer alan güçlerin de do¤ru harekete geçirilerek, potansiyelimizi hak etti¤i flekilde de¤erlendirmek, do¤ru bir politikayla seçime tafl›rmak ustal›¤›n› gösterebilmeliyiz. Gerekirse lokal ve bölgesel düzeyde yarat›c› baz› ittifak aray›fllar›m›z ya da yaklafl›mlar›m›z olabilmelidir. Örne¤in Çukurova metropollerinde, büyük flehirlerde çok önemli, hatta belirleyici düzeyde olan oy potansiyelimiz bulunmakta-
d›r. Bu oylar›m›z asla bofla gitmemelidir. Ya metropol merkezlerinde kazanmay› esas almal›y›z ya da bu mümkün olmayacaksa ittifaklar yoluyla iller düzeyinde olan büyük ilçeler var hem Adana'n›n, hem Mersin'in bu tür ilçeleri var, bu ilçeler kazanmak önemlidir. Mersin'de bir Akdeniz'i kazanmak önemli, flayet büyük flehri kazanamayacaksak. Yine Adana'da büyük flehri kazanamayacaksak Ceyhan ve Seyhan’› kazanmak önemli. Yani halk›m›z›n oylar›n›n bofla gitmemesi, daha fazla belediyeyi rakamsal olarak da kazanmak önemlidir. Belki burada ittifaklarla yüzde anlam›nda DTP'nin oy oran› düflebilir, fakat bu bir yerel seçimdir ve bu o kadar da önemli de¤ildir. Önemli olan, kazand›¤›m›z belediyelerdir. Baz› yerlerde gücümüzü yine do¤ru kullanarak kazanabileceksek kendi aday›m›zla, de¤ilse meclise a¤›rl›k vererek veya baflkan vekili olarak, yine baz› yerlerde baz› kesimlerin deste¤ini alabileceksek, gerçekçi olmak üzere mecliste baz›lar›na yer vererek temsiliyetlerini almaya çal›flarak velhas›l bütün imkânlar›m›z› do¤ru kullanarak en iyi nas›l baflarabileceksek önümüze bunu koymam›z gerekmektedir.
Tüm gücümüzle bu seçimlere as›lmak durumunday›z K›saca flunu belirtmek istiyoruz: baflta da belirttik seçimler flüphesiz Özgürlük hareketi ve Kürt halk› aç›s›ndan her fley de¤ildir, ama çok fleydir de. O aç›dan biz de tüm gücümüzle bu seçimlere as›lmak durumunday›z. Baflar›m›zla ve üstünlü¤ümüzle gerçekleflecek olan yerel seçimlerin gerçekten devletin Kürdistan halk› ve Kürt sorunu karfl›s›nda yenilgisi anlam›na gelecektir. Dolay›s›yla bu demokratik bir süreç, hatta bir çözüm sürecine çok güçlü bir katk› yapabilecektir. Hem iç siyaset çevrelerine, hem d›fl siyaset çevrelerine söyleyecek çok fleyimiz olacakt›r. Fakat yetersiz ya da baflar›s›z bir durum daha ayn› ölçüde bizi zorlayabilecektir. Gerçek bu ise bizim de bu
SERXWEBÛN
40 de¤erde ve önemde bu seçimlere yüklenmemiz büyük önem tafl›maktad›r.
AKP’nin art›k Kürdistan’dan silinip süpürülmesi hedeflenmelidir Seçim süreciyle birlikte tam bir seferberlik dönemi bafllayacakt›r bizim için. Bu, Kürt halk›n›n kendi onuru ve namusu ve iradesiyle kendisini dosta ve düflmana göstermesi, kendisini yönetebilecek irade ve kabiliyete sahip oldu¤unu gösterme aç›s›ndan önemlidir. Siyasette ve özellikle seçimlerde psikolojik hava flüphesiz büyük önem tafl›r. Bu aç›dan güçlü bir propaganda çal›flmas› örgütlenmelidir. Yerel ve ulusal medyam›z›n çok planl› ve bilinçli de¤erlendirilmesi, kullan›lmas› gerekir. Partinin milletvekilleriyle seçim bölgelerinde ve Kürdistan'da hummal› bir çal›flma içinde olmalar› gerekir. AKP'nin art›k Kürdistan'dan silinip süpürülmesi hedeflenmelidir. Bu flans›m›z vard›r. AKP'nin inkârc›, Ergenekoncu, rantç› yanlar›n›, savaflç› karakterini çok güçlü ortaya koyabiliriz. Genel seçimlerdeki iki yüzlülü¤ü tamamen deflifre olmufltur. Propaganda ile seçimlerde bunu daha da h›zland›rabiliriz. Moral ve motivasyon yine kadrolar›n ve kurumlar›n birlikte çal›flmas› çok önemlidir. Güçlü bir planlama ile önem ve önceliklere göre gücünü do¤ru kullanarak, do¤ru konumland›rarak büyük bir aflk ve he-
yecanla sar›lmak önemlidir. ‹mkâns›zl›klar› ya da baz› s›k›nt›lar› hiç mazeret göstermeden, öne ç›karmadan var gücümüzle yüklenirsek o moral ve manevi gücümüzle fethetmeyece¤imiz bir fley yoktur. Yeter ki do¤ru, isabetli adaylarla bu seçimlere girebilelim. Ki bunu da özenle yürütülecek çal›flmalar sonucunda fazla yanl›fla girmeden baflarabilece¤imize inan›yoruz.
Ulaflamad›¤›m›z hiçbir mahalle hiçbir aile ve hiçbir ilçe kalmamal›d›r Kadrolar›n, gençli¤in ve kad›n›n duruflu gerçekten seçim sonuçlar›n› belirleyecektir. Ulaflmad›¤›m›z, ulaflamad›¤›m›z hiçbir mahalle, hiçbir aile, hiçbir ilçe ve belde, köy kalmamal›d›r. Her tarafa muhakkak uzanabilmeliyiz. fiimdiye kadar ulaflamad›¤›m›z aile, kesim ve çevrelere ulaflabilmeliyiz. Nötr ve tarafs›z olan kesimlere ulaflabilmeliyiz. Çok güçlü yüklenmek durumunday›z. Ve bu gerçekten bir savaflt›r, siyasi bir savaflt›r. Askeri anlamda Özgürlük hareketinin kazan›mlar› ortadad›r, psikolojik üstünlü¤ü ortadad›r. Siyasi sahada kazanaca¤›m›z bu mücadele Kürdistan sorunun demokratik ve bar›flç›l bir temelde çözülmesi için önemli bir ad›m olacakt›r. Bu aç›dan kadrolar›m›z tam bir ortak ruh, ortak irade, ortak kararl›l›kla mücadele etmelidir. Bu dönemde asla iç s›k›nt›lar, sorun-
Ekim 2008
lar, çeliflkiler öne ç›kar›lmamal›, hiç yaflanmamal›d›r. Tümüyle oldu¤umuz yerde baflar›ya kilitlenmek, bunun için soluk al›p vermek, bunun için gece gündüz çal›flmak durumunday›z. Herkes oldu¤u yerden birinci derecede sorumludur. Aday olma beklentisi içinde olup da aday olmayanlar halk›n ya da demokratik e¤ilimin kabul görmedi¤i flahsiyetler kesinlikle bireyciliklerini ve bencilliklerini öne ç›karan, sa¤da solda negatif enerji pompalayan bir yaklafl›m›n sahibi olmamal›d›rlar. Hareket de herkesi kucaklayabilmeli. Fakat moral, motivasyon bozan güçler ve kesimler olursa, bunlara karfl› da en etkili bir mücadele verilebilmelidir. Tek yumruk, tek yürek böyle üstün bir baflar› kararl›l›¤›yla sürece yüklenmek durumunday›z. Bu, bir onur sorunudur. Bu, bir siyasi baflar› sorunudur. Bu, ayn› zamanda savafla ve inkâra daha fazla imkân tan›mama ya da savafl›n ve inkâr›n önünü alma, bar›fl ve demokrasinin önünü açma sorunudur. Bu aç›dan sorunun önemi kadar do¤ru görmek ve güçlü yüklenmek büyük önem tafl›maktad›r.
Rejimin kökleri buradan silinmelidir Bu temelde 2009 y›l›nda gerçeklefltirilecek olan yerel seçimlerde halk›m›z›n hak etti¤i düzeyde baflar›l› ve kendi üstünlü¤ü ile bir seçim gerçeklefltirece¤ine inan›yoruz. Hedefimiz en az gücümüzü ikiye katlayarak kazand›¤›m›z yerleri ikiye katlayarak iki kat üstün bir baflar›yla bu seçimleri tamamlamakt›r. Rejimin kökleri buradan silinmeli, süpürülmelidir. Kürdistan halk›n›n iradesi öne ç›kar›lmal›d›r. Bu halk demokratik konfederal, demokratik özerk yönetimine bu flekilde kavuflabilmelidir. Önder Apo'nun ›fl›kl› yolunda, O'nun çok güçlü moral, manevi deste¤i ve yol göstericili¤inde, yine halk›m›z›n özgürlük mücadelesiyle, Önderli¤imizin özgürlü¤ünü do¤ru iliflkilendirerek, bir vicdan, bir ahlak sorunu olarak da görüp, “olacaksa böyle özgür yaflam mücadelesi, olmayacaksa hiç” diyerek baflar›ya kilitlenelim ve baflaral›m.
Ekim 2008
SERXWEBÛN
41 Abdullah Öcalan
Türkiye’de yaflflaananlar›n bir minyatürü ‹mral›’da yaflflaan›yor Benim demokratik ulus kavram›m›n üç temel ilkesi vard›r; demokratik “B kültür, demokratik siyaset, demokratik toplum. Benim ulus kavram›m çok geniflflttir. Ulus’tan kast›m demokratik uluslar toplulu¤udur. Buna benzer bir görüflflü ü Zapatero da dile getirmiflfltti. ‹spanyada oldu¤u gibi uluslar toplu¤u geliflflttirilebilir. Ben Türkiye için de Türkiye uluslar› diyorum. Avrupa bu noktaya gelmiflflttir. Benim ulus kavram›mda kad›n da bir ulustur. Ana dil de demokratik ulusun bir unsurudur” AKP bölgeye dini siyasete alet ederek tarikatlarla girmeye çal›flfl››yor Anayasal bir yarg› süreci var. DTP kapat›labilir, bilemiyorum. Ama önemli olan demokratik siyasetin gelifltirilmesidir. Bu konular› daha sonra detayl› tart›fl›r›z. Demokratik Toplum Kongresi yap›lm›fl, burada al›nan kararlar önemli. Bütün çal›flmalar Kongre paralelli mi yürüyecek? Daha iyi oldu. Çal›flmalar›n Kongre eksenli tek çat› alt›nda yürütülmesi, çal›flmalar› gelifltirecektir. Bu e¤itim kampanyas› Kurs de¤il anadilde e¤itime iliflkindir de¤il mi? Anadil önemlidir. Geçen gün gazetede dikkatimi çeken bir yaz› vard›. Nam›k Kemal Zeybek, kendisi bakanl›k da yapm›fl biridir. Kazakistan için, Kazakistan'da kullan›lan tüm dillerin ve Türkçenin her lehçesi için ayr› ayr› e¤itim yap›l›p kültürünü yaflatmal›d›r diyor. Biliyorsunuz kendisi bir Türk milliyetçisidir. Sen Kazakistan için bunlar› söyledi¤inde Türkiye için buna hay›r diyemezsin. Kazakistan için neyi istiyorsan, kendin için neyi istiyorsan Kürtler için de onu isteyeceksin. Bu önemlidir. Yine AKP'nin bölgedeki politikalar›n›n teflhiri önemlidir. AKP, özellikle Diyarbak›r üzerine planlar yap›yor. Bunlar› iyi görmek, iyi çözümlemek gerekiyor. Bu konuda Diyarbak›r ayd›nlar›na çok büyük görev düflüyor. AKP'nin Diyarbak›r'da oynamak istedi¤i oyunlar› halka iyi anlatmalar› gerekir. Benim bu konudaki
düflüncelerim halka iyi anlat›lmal›, ayd›nlar bunu iyi tart›flmal›d›r. Diyarbak›r, Kerkük'ten bile daha önemlidir. AKP, Diyarbak›r'›, Kürtleri parayla kendisine ba¤lamaya çal›fl›yor. Bölgede holdinglerle, baz› ailelerle, mikromakro kredilerle Kürtleri kendisine ba¤lamaya çal›fl›yor. Diyarbak›r halk›n› bu konuda uyar›yorum. AKP'nin bu oyunlar›na gelmeyin. Makro-mikro kredi kullanabilirler. Ama ideolojik olarak onlara ba¤l› olmas›nlar. Ben biliyorum, Kürtler onurludur. Ben de öyleyim, burada da onu yap›yorum. Irgatl›k yapt›m, yolma yapt›m. Kürtlerin açl›ktan ölseler bile onurlar›na nas›l sahip ç›kt›klar›n› biliyorum. AKP, bölgeye dini siyasete alet ederek tarikatlarla girmeye çal›fl›yor. Bunlar sahte müslümand›rlar. Müslümanl›kla alakalar› yoktur. Gerçek Müslümanl›k Hz. Muhammed'in ölümüyle sona ermifltir. O'nun ölümünden sonra Müslümanl›k iktidara alet edilmifltir. Bilindi¤i gibi Muaviye ile Hz. Muhammed'in torunlar› aras›ndaki mücadele bir iktidar mücadelesidir. Muaviye, Muhammed'in torunlar›n› öldürdü, Hz. Hasan'›n kar›s›n› da ald›. Asl›nda bu ‹slami bir mücadele de¤il bir iktidar mücadelesiydi. Bundan sonra art›k gerçek Müslümanl›k kalmam›flt›r. Ehli-beyt dönemindeki Müslümanl›k yoktur. Harem kuruyorlar, kad›n› sömürüyorlar, bunlar kad›n düflman›d›rlar kad›n› çok kötü kullan›yorlar. Bunlar dinsizdirler. Söylendi¤i gibi ben din karfl›t› biri de¤ilim. Be-
nim gerçek ‹slamiyet'e çok büyük sayg›m vard›r. Benim inançl› insanlara sayg›m sonsuzdur. Sasonlu Mele Abdullah ile çok görüfltüm. Suriye'deydi, 80 yafl›ndayd›. Vefat etti, mezar› da ordad›r. Mele Abdullah gibi Müslümanlar, gerçek müslümand›rlar onunla çekilmifl resimlerim var, bak›labilir. Laikiz diyorlar Ancak bunlar laikli¤i yanl›fl yorumluyorlar iktidar amaçl› kullan›yorlar. Dünyadaki seküler anlamdaki laikli¤i kabul ediyorum biz de laikiz. Laiklik ba¤›ms›z düflünmektir.
Çat›flflm malarda verilen kay›plar›n› gizliyorlar Çat›flmalar ne durumda, Yerel kaynaklar ne diyor? Çat›flmalara iliflkin bilgi fazla bas›na yans›m›yor. Bas›na yans›tmamalar› bilinçlidir. Amanoslar'da olduklar› do¤ru mu? Daha önce Gümüflhane'de de çat›flmalar yaflanm›fl, PKK buralara kadar gelmifl mi? Baflka gruplar var m›, T‹KKO falan gibi. Kay›plar bas›na niye yans›t›lm›yor? Türkiye'nin gündemini farkl› konularla meflgul ediyorlar. Çat›flmalar›, kay›plar› gizliyorlar. Devlet kendisini güçlü göstermeye çal›fl›yor. R›za Altun özür dileyerek alt çal›flmalara bafllam›fl yani. PKK 10. Kongresi elefltiri-özelefltiri fleklinde mi olmufl. Özelefltirilerini neyin üzerinden yapm›fllar? Benim iktidar çözümlemelerim vard›, bunun üzerinden mi yapm›fllar? Bunlar daha sonra aç›klan›r. Kararlar, aç›klamalar, elefltiri-
SERXWEBÛN
42 özelefltiri içeri¤i bas›nda geniflçe yer al›r. Tasfiye var m›, gruplar fleklinde ayr›lanlar var m›? ‹slami bas›n benim hakk›mda ne diyor? AKP ve Fetullah onlar. Özellikle benim dine yaklafl›m›m üzerinden mi de¤erlendiriyorlar. Çünkü ben son savunmalar›mda bu konuyu özellikle Tanr› kavram›n› çok daha derinlikli açt›m. Siz de incelemiflsinizdir, biliyorsunuz. Benim bu de¤erlendirmelerimden kaynakl› kendimi yar› tanr›laflt›rd›¤›m› söylüyorlar. Adnan Hoca'n›n benimle ilgili söyledi¤i fleylere de ulaflt›m. Benimle ilgili bir site açm›fl. Buradan bana iliflkin de¤erlendirmeler yap›yor. Benim din karfl›t› oldu¤umu iddia ediyor. Bunlar do¤ru de¤il. Ayr›ca son dönemlerde paflalar taraf›ndan ulus-devlet kavram› yeniden gündemlefltirilmeye baflland›. Bu öyle durduk yere de¤ildir; bunlar benim savunmalar›m› okumufllar, benim gelifltirdi¤im ideolojik hamleye karfl› kendilerince ideolojik-tedbir gelifltiriyorlar. Ben savunmalar›mda ulus-devlet kavram›n› derinlikli çözümledim. Yeni bir ulus kavram›, demokratik ulus kavram›n› gelifltirdim. Benim ulus kavram›m, ulusdevlet kavram› de¤ildir, demokratik ulustur. Benim demokratik ulus kavram›m›n üç temel ilkesi vard›r; Demokratik kültür, demokratik siyaset-bar›fl, demokratik toplum. Benim ulus kavram›m çok genifltir. Ulus'tan kast›m demokratik uluslar toplulu¤udur. Buna benzer bir görüflü Zapatero da dile getirmiflti. ‹spanyada oldu¤u gibi uluslar toplu¤u gelifltirilebilir. Ben Türkiye içinde Türkiye uluslar› diyorum. Avrupa bu noktaya gelmifltir. Benim ulus kavram›mda kad›n da bir ulustur. Ana dil de demokratik ulusun bir unsurudur. Paflalar, benim bu ideolojik aç›l›mlar›m› engellemek için ulus-devleti yeniden gündeme getirdiler. Öyle
durduk yere bir fley de¤ildir. Ama baflaramayacaklar, ben ideolojik aç›l›mlar yapmaya devam edece¤im. Kendime bu konuda güveniyorum, bu gücüm de var.
Ergenekon tasfiye edilmedi yeni bir Ergenekon oluflfltturulmaya çal›flfl››l›yor Hay›r, Ergenekonla benim iliflkim yok. Atilla U¤ur, Emre Taner ayr› ayr› benimle görüflmüfllerdi. Ben Emre Taner'i tan›m›yordum. Çok olgun biriydi, flafl›rd›m. Daha önce söylemifltim bana birlikte çözelim demifllerdi, onlara 'sizin gücünüz var m›?' demifltim. Çok iddial› konufluyorlard›. Biz bu sorunu KDP YNK ve Amerika ile de¤il sizinle PKK ile çözelim diyorlard›. Bana konuflmalar› olumlu geldi bende onlara normal davrand›m ama flimdiki durumlar› ortada. Güçlerinin olmad›¤› or-
Ekim 2008
tada, biri flimdi cezaevinde. Benim sorguma kat›lan pafla cezaevinde ama ne için cezaevinde oldu¤unu bile bilmiyor. Ben bunlar›n Ergenekonla olan iliflkilerini a盤a ç›kartmaya, kan›tlamaya çal›flt›¤›m için bunun üzerinden bana yöneliyorlar. Ergenekon asl›nda tasfiye edilmedi. Yeni bir Ergenekon oluflturulmaya çal›fl›l›yor. Baz›lar› eski Ergenekon baz›lar› yeni Ergenekon. Asl›nda bunlar›n hepsi birbirleriyle ayn›d›r. Aralar›nda bir iktidar savafl› var. Ergenekonla yapmak istediklerini bir dönem Veli Küçük ile J‹TEM üzerinden yapt›lar. fiimdi ise yeni bir Ergenekon yaratmaya çal›fl›yorlar. Bunu AKP üzerinden yap›yorlar. Bunlar›n hepsi Amerikan›n izniyle yap›lan fleyler. Bunlar PKK ve Kürtler üzerindeki oyunlar›n› Çürükkayalar üzerinden yapmaya çal›flt›lar. fiemdin’e, benim aleyhime kitaplar yazd›rd›lar. ‹lginçtir, sonradan fark ettim fiemdin'in kitab›n› yay›nlayan yay›nevi ile Çürükkayalar›n kitab›n› yay›nlayan ayn› yay›nevidir. Çürükkayalara da Almanya'da benim hakk›mda yay›nlar yapt›r›yorlar. Bunlar› yapan, bunlar› yay›nlatan ayn› kaynakt›r. Onlar›n Ergenekon'u bunlard›r. Ayn› merkezden yönlendiriliyorlar. ‹flte bu merkezi iyi görmek, iyi analiz etmek gerekiyor. Benim son dönemde üzerinde yo¤unlaflt›¤›m önemli konular var. Bu konular asl›nda cezaevindeki arkadafllar taraf›ndan derinlikli olarak incelenip araflt›r›labilir. Tarihte Kürtler Cumhuriyetin inflas›na çok aktif bir flekilde kat›ld›lar. Bunu niye yapt›lar? Bu bence çok önemli bir konu. Örne¤in 1920'lerde Diyarbak›r eflraf›, Diyarbak›r'›n yerlileri Cumhuriyetin kurulmas›na, Cumhuriyetin inflas›na kat›ld›lar, fieyh Sait fleyine kat›lmad›lar. Hatta Mustafa Kemal'in Diyarbak›r eflraf› ve baz› ailelerle yapt›¤› görüflmeler var. Onlara; "Kürdistan'› istiyorsan›z, Cumhuriyetin inflas›na kat›l›n, ‹ngiliz
Ekim 2008
SERXWEBÛN
oyunlar›na gelmeyin" demifltir. Diyarbak›r eflraf› o dönem ‹ngiliz oyunlar›na gelmedi ve Cumhuriyetin inflas›na kat›ld›. Bunlar› niye yapt›? Birlikte yaflayabilmek için yapt›. Bugün de Diyarbak›r, Cumhuriyetin demokratikleflmesine kat›labilir. Buna gücü de vard›r. Diyarbak›r 50-100 tane Güneydeki siyasetçileri cebinden ç›kar›r. Ben Diyarbak›r derken, Kürtler temelinde diyorum. Sadece Kürtlerin de¤il Ortado¤u'nun en önemli kentidir. fiimdi de Demokratik cumhuriyetin inflas› için bu ruh, yeniden canland›r›lmal›. Bunun için diyalog yolu aç›lmal›. O dönem biliyorsunuz Koçgiri isyan› diyalogla çözülerek cumhuriyetin inflas›na katk› sunuldu. Ama Mustafa Kemal'in etraf›n› saran güçler, ittihat terakkiciler bunu engellediler. Mustafa Kemal Kürtleri kazanmak için, Kürtlerle diyalogun önünü açmak için o dönem Silvan'a geliyor, Silvan'da kal›yor bir süre. Ve Silvan'dayken Diyarbak›r'›n yerel k›yafetlerini giyiniyor. Hatta Silvan'da bir beyin k›z›yla evlenmeyi dahi düflünüyor. Ben aileyi bilmiyorum. Ama bir gönül meselesi bile vard›.
Türkçülü¤ü geliflflttiren güçlerin hiç biri Türk de¤ildir Anadolu H›ristiyanlar›n›n, Ermenilerin sürülmesi ve katliamlar›n›n arkas›nda Yahudi milliyetçili¤i vard›r. Yahudilerin ‹spanya'dan sürülmelerinin intikâm›n› böyle ald›lar. Anadolu’yu H›ristiyans›zlaflt›rd›lar. ‹srail, Selanik, Amsterdam ve Londra merkezli bir yap› oluflturmaya çal›flt›lar. Mustafa Kemal'in etraf›n› kuflatarak hareket etmesine izin vermediler. Bu güçler, sahte Türkçülü¤ü de gelifltirdiler. Türkiye'de gelifltirilen bu milliyetçilik flimdi de Güney'de gelifltirilmeye çal›fl›l›yor. O dönem Türkiye'ye müdahale eden el flimdide Güneye müdahale ediyor. Bu eli iyi görmek gerekiyor. Asl›nda Türkçülü¤ü gelifltiren bu güçlerin hiç biri de Türk de¤ildirler. Ulus-devleti savunanlar da bunlard›r. Tek bir kifli kal›ncaya kadar da vazgeçmezler bundan. O da en son kafas›na s›kar yine vazgeçmez. Mustafa Kemal'-
43 in etraf›n› saran güçler o günden bugüne kadar devam ediyor. Asl›nda bu çok daha eskidir. Bu ticaretle bafll›yor. Yahudiler ticarette çok etkindiler, siz de biliyorsunuz. Ticaret, Sümerlerle bafll›yor. Fenikeliler ve Asurlar›n da ticarette çok etkileri olmufltur. ‹talyanlar›n da etkisi var. Osmanl›lar bile bunlar›n elinde oyuncakt›. 1550 ve 1560'lardan bafllayarak bu hâkimiyetlerini yo¤un bir flekilde artt›rd›lar. Bütün maliyeyi ellerine geçirmifllerdi. Koca Kanuni de bunlar›n elinde kufl kadard›. Hürrem Sultan'› bilirsiniz, Yahudidir, Sar› Selim vard›. Sar› Selim Hürrem Sultan'›n o¤ludur, Yahudi o¤lu diyorlard›. Ben bunlar› söylerken Yahudi düflmanl›¤› yapt›¤›mdan de¤il, anti semitist oldu¤umdan da de¤il, gerçekleri ortaya koyuyorum. Ben öyle Ahmedinejad gibi kol kola girmem Yahudi düflmanl›¤› yapmam. Ahmedinejad ta benzer fleyi fiia üzerinden yap›yor. Yahudilerin Siyonizm düflüncesi ile ‹ran'da fiia, Araplarda Baas, Türkiye'de CHP düflüncesi benzerdir, onlar da bu anlamda kendi Siyonizmlerini yaratm›fllard›r. Ama ben anti semitist de olmad›m, Siyonist de olmad›m. Bunlar üstün ›rk düflüncesi ile hareket ediyorlar milliyetçilikleri de buna dayan›yor. Kendimi o tuzaklardan korudum. Yalç›n Küçük Kemalist’tir, belli bir çevrenin temsilcisidir, kat›ld›¤›m baz› fleyleri dile getiriyor. Yalç›n Küçük baz› fleyleri biliyor ve söylüyor ben bu nedenle onun düflüncelerini önemsiyorum. Yalç›n Küçük’ün bana ve Kürtlere iliflkin de¤erlendirmeleri vard› bunlar önemli diyordu. KDP YNK ile mi yoksa Apo ile mi bu sorun çözülür diye sorduklar›nda bu sorun Apo ile çözülür diyordu. Bizim yaklafl›m›m›z› kavram›flt›. Fernand Braudel "Yahudi milliyetçili¤i Hitler ile baflar›l› oldu" demiflti. Ama burada da Hitler Yahudi ›rk›na yöneldi. Bu durum çok anlaml›d›r. Do¤rudur, Yahudi milliyetçili¤i sadece Hitler ile baflar›l› olabilmifltir. ‹kinci Dünya Savafl›, bunun sonucudur. Filozof Nietzche, bu tehlikeyi daha önceden fark etmiflti. Bunun sonucu felaket olur diye k›yamet koparm›flt›. Ama uyar›s› dikkate al›nmam›flt›. fiimdi de bu politikalar›n› Türkiye'de AKP ile yürütüyorlar.
Diyarbak›r da, Bitlis'te belli baz› aileler, Cemilo¤ullar›, yine baflka aileler ile bunu yap›yorlar. Bitlis'te Kiler gibi flirketler vas›tas›yla holdingler yaratarak, bölge ekonomisine hâkim olmaya çal›fl›yor. Hatta GAP bölgesinde baz› topraklar› da sat›n alm›fllar. Kürtlerin ellerindeki topraklar› sat›n almaya çal›flarak, Kürtleri aç, yoksul, iflsiz b›rakarak kendilerine ba¤›ml› hale getirme politikas›n› uyguluyorlar. Ben baflbakan olsam alt› ayda GAP'la 10 milyon insan›n iflsizlik sorununu çözerim. Ama devlet bunu bilerek yapm›yor. Güney’de devlet kurduraca¤›z diyorlar ama kuracaklar› devlet Kuveyt gibi olacakt›r. Güneyi de Kuveyt, Birleflik Arap Emirlikleri gibi ekonomik olarak kendilerine ba¤lam›fllar. Diyarbak›r ayd›nlar› bu konuda dikkatli olmal›, duyarl› olmal›, bunlar› etrafl›ca tart›fl›p, görüp, halka anlatmal›lar. Güney'deki oluflum da bu politikalar›n sonucudur. Bu da tehlikelidir. Güney'dekiler Amerika’n›n denetimindedirler Amerika'ya çok ba¤lanm›fllar, dikkatli olmak gerekir. Bunlar bu tehlikenin fark›nda de¤iller mi? Bu durumlar kendilerine iletilebilir. Mesut Barzani, kötü biri de¤ildir, kötüdür demiyorum. Tutarl›, yurtsever olursa kabul ederim ama Amerika'n›n kontrolündedir. Ben bunu söylerken Barzani'yle bir fley yap›lmayaca¤› anlam›nda söylemiyorum. Barzani ile görüflülebilir, ortaklafla bir fleyler yap›labilir ama bu yönü de bilinerek, gözetilerek. Biz olmazsak bunlar› bir gün bile yaflatmazlar. Bunu kendileri de söylüyorlar. Talabani defalarca bana bunu söyledi. Onlar da bunun fark›ndalar.
Krizi yaratan kapital sistemdir Ben kapitalizimle ilgili dünya sistemleri kitab›ndan etkilendim. Bu kitaptaki de¤erlendirmelere ben de kat›l›yorum kitab› sizde okumuflsunuzdur biliyorsunuz. Burada kapital sistemin asl›nda hep var oldu¤unu söylüyor. Nas›l vard› ilk ça¤larda burada tar›m kapital sistemi vard› yani tar›m›n üstünlü¤üne dayal› bir kapital sistemdi. Bu her ça¤da de¤iflti. Kapital sistem kendini yeniledi. Bu gün de
SERXWEBÛN
44 yaflanan budur. Kapitalizmin Pazar oldu¤unu söylüyorlar. Yani kapitalizme pazarlar sistemi diyorlar. Ama Kapitalizm, pazar›n düflman›d›r. Serbest piyasalar diyorlar kapitalizm serbest piyasan›n düflman›d›r karfl›t›d›r. Kapitalizm tekele dayal›d›r. Coin ve Edward Hallett Carr Kapitalizmin pazar› deldi¤ini söylüyorlar. Do¤ru söylüyorlar. Y›llard›r para biriktiriyorlar bu para nereden geldi. Halk› aç b›rakt›lar, halktan çald›klar› paralar bunlar. Bu, pazar sonucunda oluflan bir para de¤ildir. Nereden do¤uyor, boflluktan do¤uyor bu kadar büyük para. Kapitalizm, kapital sistem budur. ‹flte bu kapital sistemdir krizi yaratan. Marks'›n kapitalini aflt›m. Benim çözümlemelerim bunu net olarak gösteriyor. Ben bunlar›n hepsini savunmalar›mda derinlikli açt›m. Bu arada savunmalar›m› ald›n›z m›? Savc›l›ktan takip edilir. Savunmalar›m›n redakte halini görmek istiyorum de¤ifliklikler yap›lm›fl m›? Ben de buradan tek sayfal›k bir dilekçe ile savc›l›¤a baflvuraca¤›m avukatlar›m da d›flar›dan takip ederler. Bunlar önemli. Ben bu arada sola iliflkin de baz› fleyler söyleyece¤im. Benim burada dile getirdi¤im düflüncelerim önemli bunlar› iyi tart›flmak gerekir. Çat› partisi demifltim. ‹lkeli olmak koflulu ile herkesle görüflebilirler, herkesle iliflki kurabilirler. Çözüm için demokratik siyaset demokratik kültür ve demokratik bar›fl ilkeleri ile ulafl›labilinir. Bu üç temel ilke ile hareket edilirse demokratik toplum demokratik cumhuriyet gelifle-
bilir. Demokratik cumhuriyet geliflirse Türkiye dünyan›n en yaflan›l›r ülkesi olacakt›r. Bunu iyi görmek ve bunun için mücadele etmek gerekiyor. Benim burada söyledi¤im ve daha önce de yapt›¤›m çözümlemeler var bunlar iyi okunmal› ve iyi tart›fl›lmal›. Yoksa yeni Hizbullahlar geliflebilir.
Türk milliyetçili¤i ›l›ml› ‹slam ad› alt›nda Nakflflîîcilik olarak sürdürülüyor Sa¤l›¤›ma iliflkin baz› fleyler var siz doktorlarla görüflmüfltünüz yafla ba¤l› prostat diyorlar. Bana Trampost adl› ilaç verdiler. Onu kullan›yorum. Ayr›ca yeni hücre cezas› istediler, 10 günlük hücre cezas› tebli¤ ettiler, yak›nda onun uygulamas›na geçebilirler. Ticaret odas› ile ilgili yapt›¤›m de¤erlendirmeden dolay› sözde talimat vermiflim küfür etmiflim. Hay›r, ben talimat vermedim. Ben kimseye küfür etmedim. Ayr›ca idareyle bir tart›flmam oldu, ondan dolay› da bir ceza verebilirler. Daha önceki ekibe de söyledim isterseniz tek kurflunla çekip beni vurun ama bu flekilde ‘yapma etme’ gibi kelimelerle benimle konuflmay›n diye. Ben onlara 'her fleyi yapabilirsiniz, öldürebilirsiniz ama bana ba¤›r›p ça¤›ramazs›n›z, bunu kabul etmem' demifltim. Bu nedenle sert bir tart›flmam›z olmufltu. Cezay› bu nedenle verebilirler. Bilemiyorum. Özel bir fley istemiyorum ihtiyac›m yok. Kitaplara gelince daha öncede söylemifltim Yahudiler, Ermeniler ve ‹ran’la il-
Ekim 2008
gili kitaplar getirin. Do¤u-Bat› dergisinin ilk say›lar›n› getirin. Ayr›ca Do¤udan dergisini ald›m 4. say›ym›fl önceki say›lar›n› bulabilirseniz getirin. Ben ‹ran ile ilgili, fiia düflüncesini incelemek istiyorum. Bir yazar›n fiah ‹smail ile ilgili bir kitab› var, onu gönderirsiniz. Yahudi tarihi ile ilgili kitap istemifltim, Yahudi tarihi ile ilgili kitaplar› gönderirsiniz, birkaç tane daha okusam iyi olur. Edebiyat› üzerine, edebiyat nedir ve sanat üzerine, sanat nedir gibi bilimsel kitaplar olabilir. Tarihe iliflkin bilinci biraz daha gelifltirmek bak›m›ndan, baz› tarih kitaplar›n› getirirseniz iyi olur. Avrupa'ya iliflkin Avrupa'n›n neolitik dönemiyle ilgili de¤il de genel tarihiyle ilgili kitap gönderirsiniz, yani hepsini kapsayan, genel tarih. Avrupa tarihiyle ilgili 24 ciltlik bir kitap ç›km›fl, onu göndermenize gerek yok, zaten hepsini vermezler ben de hepsini okuyamam. Rusya'n›n tarihine iliflkin de bir iki kitap gönderirseniz iyi olur. Ortado¤u'nun genel durumuna iliflkin kaynak fleklinde kitap gönderebilirsiniz. ‹letiflim yay›nlar›ndan ‹slam Tarihiyle ilgili bir kitap ç›km›flt›, o kitab›n arkas›nda ‹slam Uygarl›¤›yla ilgili bir kitap vard›, yine Carr'›n Tarih Nedir kitab›n›n arkas›nda da bir kitap vard›, bu uygarl›kla ilgili, ‹slam uygarl›¤›yla ilgili birkaç kitap gönderirsiniz. Yaln›z gönderdi¤iniz kitaplar daha önce gönderdiklerinizle ayn› olmas›n, tekrar olmas›n. Çünkü birkaç kitap ayn› gelmiflti. Tarihi biliyorum ama tarih bilincini gelifltirmek, baz› fleyleri netlefltirmek için bu kitaplar› okumak önemli. Amerika'n›n Yükselifli ve Çöküflü Kitab›n› henüz alamad›m, gönderirsiniz. Do¤u Bat› dergisinin bana arada göndermedi¤iniz say›lar›n› gönderebilirsiniz ama tekrar say›lar olmas›n. Yine Cogito'nun alamad›¤›m say›lar›n› gönderebilirsiniz. Atlas dergisini göndermeye devam edersiniz. Ben de bayram›n›z› kutluyorum. Devlet, önceki avukatlar›n görüflmesine engel oluyor, onlar› buraya getirmiyorlar, onlar›n buraya gelmesini istemiyor. Baflkale'de benim çok de¤erli bir arkadafl›m vard›. ‹smi Nûda. Çok de¤erli bir
Ekim 2008
SERXWEBÛN
arkadafl›m›zd›, iyi tan›yorum. Ailesine özel selamlar›m› söyleyin, oraya gidersiniz, baflsa¤l›¤› dileklerimi iletirsiniz.
Ben yoksul Kürtleri temsil ediyorum Bu savunma önemlidir. Ortada çok önemli bir trajedi var, yafland›. Bu durumun ortaya ç›kar›lmas›, anlat›lmas› laz›m. Bunlar›n bilinmesi laz›m, bunlar bilinmeden, yarg›laman›n da savunman›n da bir anlam› kalmaz. Bu savunmam (Özgürlük Sosyolojisi) önemlidir, bundan sonraki yazaca¤›m savunmalar için de çok önemlidir. Baykal'›n bir konuflmas› vard›. Bu konuflmay› bofluna yapm›yorlar. Yaflar Büyükan›t da ayn› fleyi söylüyordu. Benim için 'Rudolf Hesse' benzetmesi yapm›fllard›. Ben çok düflündüm. Bu, onlara ait bir düflünce olamaz dedim. Bu düflüncelerini bir yerden alm›fllard›r. Sekiz dokuz y›l önce bir makale okumufltum. Yani ‹srail'in benimle ilgili bir de¤erlendirmesi vard›. Sonra anlad›m ki bu benzetmenin amac› bu fikirden al›nm›flt›. Bu de¤erlendirme ‹srail'e aittir. Benim Suriye dönemimle ilgili çok araflt›rma yapm›fllar. Suriye'deki durumum üzerine çok çal›flm›fllar, beni çok iyi takip etmifller. Çok ilginçtir, benim ç›k›fl›m›, Hitler milliyetçili¤inin ç›k›fl›na benzetmifller. 1. Dünya Savafl› sonras› Almanya'n›n durumu ile bizim ç›k›fl›m›z› karfl›laflt›rm›fllar. Bizim yoksul Kürtleri temsil etti¤imizi söylüyorlard›, bunu biliyorlard›. Tabii hakk›mdaki de¤erlendirmeleri do¤ru de¤il, bu de¤erlendirmeler bilinçli yap›l›yor. Hitlerin ordusu vard›, gücü vard›, ekonomisi vard›, onlara dayanarak milliyetçilik yap›yordu. Oysa ben yoksul Kürtleri temsil ediyorum. Ben bafl›ndan beri demokrasi ve özgürlü¤ü benimsedim ve ön plana ç›kard›m. Burada Kürt milliyetçili¤inin tarihinden de bahsediliyor. Bununla ilgili Kürt Milliyetçili¤inin Kökeni isimli bir kitaptan al›nt›lar vard›, o kitab› da bana gönderirsiniz. Verirler mi bilmiyorum, belki vermezler, vereceklerini sanm›yorum. Yine de gönderilebilir. Milliyetçilik fikrini ortaya ç›karan, gelifltiren Yahudilerdir. Bunu kita-
45 b›mda çok iyi açm›fl›m, incelemiflim. Her devlet kendi milliyetçili¤ini gelifltirmeye çal›flt›. Hitler milliyetçili¤ini de Yahudiler ortaya ç›kard›, onlar gelifltirdi. Gelifltirdikleri bu milliyetçilik daha sonra kendilerine döndü.
Kürt milliyetçili¤i Nakflflîî karakterlidir Kürt milliyetçili¤ini de ortaya ç›karan ‹srail'dir. Daha do¤rusu Kürt milliyetçili¤ini 60'lardan itibaren kontrollerine ald›lar. Bunu da KDP üzerinden yapmaya çal›flt›lar. ‹srail ve Kürt milliyetçili¤inin çok güçlü iliflkileri var. ‹srail, bu milliyetçili¤i kontrol alt›nda tutuyor. Türk Milliyetçili¤inden bahsetmeyeyim, çünkü daha önce çok bahsettim. Türk milliyetçili¤ini de gelifltiren Yahudilerdir. ‹ttihat Terakki'den beri de kontrolleri alt›na ald›lar. Nihal Ats›z, Türk milliyetçisidir ama kendisi y›llarca hapishanelerde yatt›. Nihal Ats›z'›n milliyetçili¤i, Türkefl ve Bahçeli milliyetçili¤inden farkl›d›r. Ats›z'›n milliyetçili¤i Alman milliyetçili¤ine dayan›r, soy milliyetçili¤idir, soya dayan›r. Türkefl onlar›n milliyetçili¤i farkl›d›r. Suphi Karaman onlar var. Türk milliyetçileri '50'lerden itibaren Amerika'ya gittiler, Amerika'yla iliflkilerini gelifltirdiler. '80'lerden itibaren ›l›ml› ‹slam ad› alt›nda Nakflî k›yafetli olarak sürdürülüyor. Ancak Türk milliyetçili¤i ‹ttihat Terakki'de laik k›yafetlidir. Türk milliyetçili¤i laik karakterli olarak geliflti. Kürt milliyetçili¤i ise Nakflî karakterlidir, içinde laiklik k›yafeti azd›r. Kürt milliyetçili¤ini '60'lardan itibaren ‹srail kontrolüne ald›. Celal Talabani, bu sistemin d›fl›na biraz ç›kmaya çal›flt›, '75'ten '90'a kadar. Ama bu sistemin d›fl›na tamamen ç›karsa bitece¤ini biliyordu. Bu yüzden sistemin d›fl›na ç›kamad› ve '90'lardan itibaren de bu sisteme tamamen teslim oldu. ‹ngiliz istihbarat› bizi dikkatle izliyordu. Ama onlar biraz farkl›yd›lar. Milliyetçilik anlay›fllar› biraz farkl›d›r. Anglo Sakson gelene¤ine dayan›yorlar. Bizim ç›k›fl›m›z bafl›ndan beri demokrasi ve özgürlü¤e dayan›yordu. Beni emperyalizme yani kapitalizme dâhil etmek için çaba sarf ettiler. Beni
Kuzey Irak'a çekmek için çok gayret ettiler. Bunu Talabani üzerinden yap›yorlard›. Barzani de iflin içindeydi. Beni sürekli Kuzey Irak'a davet ediyorlard›, oraya çekmeye çal›fl›yorlard›. Ben o zamanlar çok merak ediyordum, niye ›srarla beni buraya çekiyorlar diye. Ama bugünkü kadar nedenini bilemiyordum. Beni Kuzey Irak'a çekmek için çok ›srar ediyorlard›, adeta kap›m›zda yalvar›yorlard›. Ben ba¤›ms›z olmam›z gerekti¤ine inan›yordum. Çok da fark›nda olmadan halk›m›z› CIA'n›n, MOSSAD'›n dolay›s›yla M‹T'in etkisinden korumuflum. Bunlar, ‘yoksul Kürtler de temsil edilmelidir. Bunu da Apo temsil ediyor’ diyorlar. ‘Ama bizim kontrolümüzde olmal›d›r’ diyorlar. Do¤rudur. Ben bir grup yoksul Kürt’ü temsil ediyorum. Onlar beni kontrol edemeyeceklerini, Kuzey Irak'a çekemeyeceklerini anlay›nca ürktüler, çok öfkelendiler, bana çok k›zd›lar. Sonra Suriye'ye bilinen büyük bask›y› uygulad›lar, Suriye'yi tehdit ettiler. Haf›z Esat gibi bir adam bile korktu. Suriye yönetimi, bana defalarca rica ettiler, ç›kmam için adeta yalvar›yorlard›. Buradan bir an önce ayr›l›n diyorlard›. Sonralar› anlafl›ld› ki savafl da olmayacakt›. Buraya getiriliflimde CIA, MOSSAD, MI6, hepsinin rolü vard›.
Tasfiye edilmem ya da kontrol alt›na al›nmam düflflü ünülüyordu Benim tasfiye edilmemle ya da kontrol alt›na al›nmam halinde PKK'yi tamamen kontrol alt›na al›p amaçlar› do¤rultusunda kullanmay› düflünüyorlard›. Her fleyi haz›rlam›fllard›. Elçi, Bucak, Barzani, Talabani onlar hepsi iflin içindeydi. Barzani ve Talabani'nin siyasetinin Türkiye'deki temsilcisi olarak Elçi, Bucak onlar haz›rlanm›flt›. Hatta Türkiye'deki Kürt milliyetçili¤ini de bunlar üstlenmiflti. Bunu yürütmeleri için ciddi ekonomik destek de al›yorlard›. Ta bafllarda KUK vard›, Befl Parçac›lar vard›, Alaattin Kapan vard›. PKK içerisinde de etkili olmaya çal›flt›lar. Veli Küçük'ün 'PKK içindeki müttefiklerimiz' sözüyle PKK içinde etkili olmak isteyenler kastediliyor.
SERXWEBÛN
46 Hogir'in yapt›¤› birçok eylem var! Kör Cemal, fiahin Baliç Metin onlar var. Bunlara PKK içerisinde etkin olmalar› için benim akl›m›n bile alamayaca¤›, eylemlilik anlay›fl›ma uymayan onlarca eylem yapt›r›ld›. Mufl-Bingöl-Diyarbak›r üçgeninde çok etkili eylemler gerçeklefltirdiler. Ben önceleri flüphe duydum. Bunlar TSK'n›n bile yapamayaca¤› eylemliliklerdi! Bunlar, yüzlerce dürüst kadrolar›m›z›n, öncü kadrolar›m›z›n hayat›n› kaybetmesine neden oldular. Hatta çat›flmalarda 'onlar askerle çat›fl›rken siz arkalar›ndan vurun' denilmifl. Yani askerle çat›fl›rlarken gözlerinin kesmeyece¤i kiflileri arkalar›nda kurflun s›karak öldürme yoluna gitmifller. Harun adl› bir komutan arkad›fl›m›z vard›, de¤erli bir arkadaflt›. Bu arkadafl›, oturdu¤u yerde, bomba patlatarak katletmifllerdi, onunla birlikte yedi sekiz ar-
yorlard›. Hatta bizi daha iyi kontrol etmek için o zamanlar Dev-Sol iki kanada ayr›lm›flt›. Bir kanad› Bedri Ya¤an temsil ediyordu. Devlet-Ergenekon PKK'ye yönelmeden önce sol örgütlerin kontrolünü ele ald›, kendi amaçlar› do¤rultusunda kullanmaya bafllad›. Hatta Bedri Ya¤an grubu bizim bulundu¤umuz yere gelip kamp kurdular. Yere büyük harflerle sloganlar yaz›yorlard›. ‹lk bafllarda tuhaf›ma gitti. Yani onlar yerlerini uçaklara belli ederek bizi hedef gösteriyorlard›. Ben defalarca uyard›m. Bakt›m olmuyor, devam ediyorlar, art›k çok k›zd›m. Korkunç zorland›m. Biz fiam'dayken de bizi gözlemliyorlard›, izliyorlard›. Hatta '96'ya gelindi¤inde PKK'yi kontrol ettiklerini düflünüyorlard›. Biraz rahat hareket etmeye bafllam›fllard›. Zaten amaçlar› PKK'yi kontrollerine al›p beni de sadece etki-
PKK’yi tasfiye edemediklerini ve kontrol alt›na alamad›klar›n› “P anlad›klar›nda üzerimize daha çok gelmeye baflflllad›lar. Bu iflfliin içerisinde birçok kimse var. ABD, ‹srail, Talabani, Barzani var. Hatta baz› PKK’lilerin teslim edilmesi için çaba harcad›lar. S›n›rdan baz›lar› teslim olmaya geldiklerinde de baz›lar›na dokunmad›lar. ‹çlerinden çok suçlu olanlar, suçlar› büyük olanlar› fi fieemdin gibileri tutuklad›lar” kadafl› hayat›n› kaybetmiflti. Bunun gibi çok de¤erli kadrolar›n hayat›na mal oldular. Dan›fltay sald›r›s›n› da yine ayn› bölgeden birine, Alparslan diye birinin eliyle yapt›rd›lar. Bunlar genelde Bingöl-Elaz›¤ bölgesinde örgütleniyorlar.
Beni etkisiz hale getirip PKK'yi kontrollerine almak istiyorlard› Ayn› flekilde Selim, Aysel, Süleyman onlar da etkili olmaya çal›flt›lar. Bunlar›n baz›lar›na dörtlü çete deniliyordu. Bu dörtlü çeteyle baflar›l› olamay›nca fiemdin'i devreye soktular. Onunla da sonuç alamay›nca Süleyman'› devreye koydular. Benim etraf›m› ele geçirerek bizi kontrol alt›na almaya çal›fl›yorlard›. Beni kontrol alt›na al›rlarsa PKK'yi de kontrol alt›na alacaklar›n› düflünü-
siz, simgesel bir konuma getirmekti. Bunu baflard›klar›n› san›yorlard› ama biz kendimizi koruduk, kontrollerine girmedik. PKK'yi tasfiye edemediklerini, bizi kontrol alt›na alamad›klar›n› anlad›klar›nda da üzerimize daha çok gelmeye bafllad›lar. Bu iflin içerisinde birçok kimse var. ABD, ‹srail, Talabani, Barzani var. Hatta baz› PKK'lilerin teslim edilmesi için çaba harcad›lar. S›n›rdan baz›lar› teslim olmaya geldiklerinde de baz›lar›na dokunmad›lar. ‹çlerinden suçlar› çok büyük olanlar fiemdin gibi tutuklad›lar. Tutuklamadan olmazd›. Çünkü onlar›n kontrol edilmeleri gerekiyordu. Asl›nda bu flekilde onlar› kontrole, himayeye ald›lar. Hatta ilginçtir bu gruba dâhil olanlar ço¤unlukla Silopi kap›s›nda teslim oldular. Baz›lar› da fiemdin Sak›k'›n a¤›r flekilde cezaland›r›ld›¤›n› görünce teslim olmaktan korktular.
Ekim 2008
Ferhat-Botan onlar da hareketten koparlarsa baflar›l› sonuç elde edeceklerini düflünüyorlard›. Ferhat ve Botan bu oluflumun içine girdiler ancak bunlar gerçekten de sorunun böyle çözülece¤ine inanm›fllard›.
Ergenekon'u Tuncay Güney ortaya ç›kard› Veli Küçük onlar›n büyük suçlar› var. Bir sürü kirli ifle bulaflm›fllar. Binlerce insan›n ölümüne neden olmufllard›. Tuncay Güney'in ifadelerine bak›l›rsa baz› gerçekler anlafl›l›r. Asl›nda Ergenekon'u Tuncay Güney ortaya ç›kard›, Ergenekon'un deflifre olmas›nda büyük katk›s› vard›r. Biliyorsunuz Tuncay Güney, MOSSAD ajan›d›r, MOSSAD ad›na çal›fl›yor. Yani MOSSAD, Ergenekon'un tasfiyesini istedi ve tasfiye oluyor. Ama Ergenekon tasfiye edilirken onun yerine geçecek di¤er bir kesim de haz›r. Bu da '80'li y›llardan itibaren ortaya ç›kan-ç›kar›lan Il›ml› ‹slam'd›r. Yani tasfiye edilenlerin yerine Il›ml› ‹slam anlay›fl›ndakiler getirilecekler. Deniz Baykal'›n grubu Veli Küçük'tür. Veli Küçük'ün tasfiye edilmesiyle Deniz Baykal daha da zay›flayacakt›r. ‹lker Baflbu¤, Diyarbak›r'a giderken 22 sivil toplum kuruluflu temsilcisiyle görüflmüfltü. Bunu Van'da da yapt›. Sadece AKP de¤il ama do¤ru bunlar hepsi AKP anlay›fl›ndalar, hepsini tek bir parti olarak anlamak laz›m. Bu çok önemlidir, bunun baflka bir anlam› yok, bu çok nettir. Bunu bu flekilde anlamak gerekir. Bunlar›n içinde Ticaret Odas›, Diyarbak›r Spor onlar var. Yine bunlar›n içinde Kürt milliyetçileri, Elçi, Bucak onlar da var. Bunlar›n hepsi tek bir partidir ve tek merkezden yönetiliyor. Bunlara destek veriyor ve paralar gönderiyorlar, kurulan holdinglerle destekliyorlar. AKP, bu flekilde Diyarbak›r ve Van’› almak istiyor. Bu amaçla bölgeye ciddi paralar aktar›l›yor. ‹flte flu sosyal, ekonomik, kültürel, tedbirler dedikleri bunlard›r. Kürt çocuklar›n› bunlarla daha çok ba¤layarak, asimile etmeye, Türklefltirmeye çal›flacaklar. AKP ve Ordu
Ekim 2008
SERXWEBÛN
Bölgede il il dolaflarak kendilerine yak›n gördükleri sivil toplum kurulufllar›yla bir araya geliyorlar. Ticaret Odalar› gibi kurulufllarla görüflmeler yap›yor. Biliyorsunuz fiener Eruygur da üç yüz sivil toplum kuruluflunu temsil etti¤ini dile getiriyordu. Yani üç yüz sivil toplum kuruluflunun koordinatörüydü. Bu görev ona verilmiflti. Bunlar›n hepsi bir partidir. Bunu bu flekilde anlamalar› gerekir. Böyle görmek laz›m. Bu önemlidir. Bunlar AKP Hizbullah'›n resmi biçimidir. Bunu böyle anlamak laz›m. AKP ayr›ca bölgede Nakflîcili¤i kullanarak da etkin olmaya çal›fl›yor. Kürtler de her alanda demokratik olarak örgütlenmelerini yapmal›d›rlar. Onuru, cesareti, vicdan›, yüre¤i
olanlar, kendilerine dayat›lan paraya, güce teslim olmayanlar her alanda demokratik kurumlar›n› olufltururlar.
PKK’yi k›r›lma noktas›na getiremezler bitiremezler Genelkurmay baflkan›, “PKK'nin k›r›lma noktas›nda oldu¤unu” söylüyor. Bu do¤ru de¤il. PKK'yi k›r›lma noktas›na getiremezler, bitiremezler. Radyodan dinledim, hatta daha güçlendi¤ini bile söylüyorlar. Suriye'den kat›l›mlar›n yo¤un oldu¤unu, ‹ran'dan kat›l›mlar›n yo¤un oldu¤unu, yine Türkiye'den yo¤un kat›l›mlar›n oldu¤unu kendileri belirtiyorlar. Bu flekilde sorunu çözemezler. “Amerika bize her türlü deste¤i veriyor daha da üzerlerine gidece¤iz” diyorlar.
47 Türkiye'ye C‹A, MOSSAD, MI6 her tür deste¤i veriyorlar. Amerika'yla birlikte “PKK bizim düflman›m›zd›r", “PKK bizim ortak düflman›m›zd›r", “bitirece¤iz" diyorlar. Soruna bu flekilde yaklaflt›kça Türkiye sisteme daha çok ba¤lan›yor. Kapitalist sistem de ‹ran ve Suriye çekiflmelerinden dolay› Türkiye'nin bir müddet daha kendisine daha çok ba¤lanmas›n› istiyor. Bu flekilde Türkiye büyük kaybedecek, tamamen ba¤›ml› hale gelecek. Daha önceleri ‹ran-Irak savafl›nda Saddam'a da tam destek vermifllerdi. ‹ran fiah›’na da zaman›nda destek vermifllerdi. Sonlar› ortada. Bu flekilde devam ederse Türkiye'ye de sonunda s›ra gelecektir, Türkiye'ye de yöneleceklerdir. Fakat Türkiye'nin kendi içinde
de çeliflkileri büyüktür. fiu an sessiz kal›yorlar ama bu ekonomik krizle birlikte bu çeliflkiler daha büyüyerek gün yüzüne ç›kacakt›r. Türkiye'nin daha fazla ba¤›ml› hale gelmesi olay›n› bence M‹T tam bilmiyor, anlayam›yor. Erdo¤an CHP onlar da bilmiyor. M‹T kökenli Mahir Kaynak, ayr›ca Yalç›n Küçük anl›yor. Mahir Kaynak'›n samimi oldu¤unu düflünüyorum. Yalç›n Küçük'ün bilimsel kiflili¤i önemlidir. Bunlar›n önemli tespitleri var. Türkiye'nin bu kadar ba¤lanmas›n›, Türkiye'yle bu kadar oynanmas›n› onurlar›na yediremiyorlar. Ben buraya getirildi¤imde de flu anda cezaevinde olan Atilla U¤ur, Genelkurmay ad›na benimle görüfltü¤ünde, bana 'bu sorunu kendi ara-
m›zda çözelim' demiflti. Ben de onlara 'ben samimiyim, demokratik cumhuriyet için zaten ad›m at›yorum' dedim. Hatta o dönem tek tarafl› ad›m bile att›m, ateflkes ilan edildi. Hatta mektup gönderdim. Bana o zaman 'güdümlü, kademeli demokrasi’ sistemini önerdiler. Ben kabul etmedim. ‘Hay›r, neden güdümlü, kademeli demokrasi olsun, demokrasi aç›k, fleffaf ve özgür olmal›d›r’ dedim. Zeki adamlard›. Ama sonra kendi aralar›nda askeri taktik mi yapt›lar bilemiyorum. Asl›nda hiçbir fley yap›lmad› de¤il, baz› fleyler de yap›ld›. Ancak 11 Eylül sald›r›lar›ndan sonra o ad›mlar da kesildi.
fiemdinli olay›ndan sonra fie AKP ile ordu iflflbbirli¤i yapt› AKP de asl›nda 2005'e kadar biraz farkl›yd›. fiemdinli olay›ndan sonra AKP ile asker iflbirli¤i yapt›, aralar›nda anlaflt›lar. O bilinen Dolmabahçe görüflmesinden sonra tamamen teslim oldu sisteme. Her türlü teknikle PKK'nin üzerine daha çok gelebilirler. Ancak bir sonuç alamazlar. Talabani de bu iflin içinde. Barzani, direnir mi bilemiyorum. Ne kadar direnir, ne kadar teslim olur bilemiyorum. Bu sistem, ‹ran'a yönelecek, Suriye'ye de yönelebilirler. Beflar Esat, Türkiye üzerinden bu sisteme teslim olmufl. Ancak daha da üzerlerine gidebilirler. Türkiye üzerinden ‹ran'› da kontrol alt›na almak istiyorlar. Yani Türkiye üzerinden hem Suriye'yi hem ‹ran'› kontrol alt›na almaya çal›fl›yorlar. Ahmedinejad’›n Türkiye ziyaretinde camiye s›¤›nmas›n›n nedeni budur, bu kontrol alt›na al›nmad›r. Ancak ‹ran öyle kolay kolay teslim olmayacakt›r, belli bir geçmifli, tecrübesi var, teslim olmay› asla kabul etmez. Kürtlerin üzerine de daha çok gelecekler. Buraya da üst düzey bir askeri heyet geldi. Bir iki hafta önce geldi. Yeni Genelkurmay Baflkan›'n›n seçilmesinden sonra geldiler. Yan›ma u¤ramad›lar. Ada'ya k›sa bir ziyarette bulunup hemen gittiler. 27 Nisan Muht›ras› öncesinde de bir askeri heyet gelmiflti. Benzer bir ziyaret oldu. Bu ziyaretten sonra buradaki görevlilerin tav›rlar›n-
SERXWEBÛN
48 da bir sertleflme var. Bireysel oldu¤unu düflünmüyorum bu ziyaretle ba¤lant›l› oldu¤unu düflünüyorum. Ben, bu oday› kendim siliyorum, bunun için görevlilerden paspas istedim. Merdivenleri de tozdan dolay› silmek istedim, bunun için de görevlilerden paspas istedim ancak sert bir tav›rla "konuflma" dediler. Ben, "merdivenleri silmek istiyorum, bu gayet do¤al bir taleptir, neden böyle davran›yorsunuz?" dedi¤imde sert bir flekilde "hay›r, sen konuflamazs›n, isyan m› ediyorsun, bize karfl› m› geliyorsun?" dediler. Kemal Pir olsayd›, bu tavra sert bir karfl›l›k verirdi ve ölümle sonuçlanabilirdi. Ben, bir fley demedim, çok olgun davrand›m. Anlad›m ki bunlar benim konuflmamam› istiyorlar. Yine bu mazgal meselesi. Ben, "zaten içerisini aletle kontrol ediyorsunuz, mazgal› aç›k da b›rakabilirsiniz ama iki de bir aç›p kapatmay›n"
lafl›l›r. Benim bu tür rahats›zl›klar›m önceden yoktu, son iki ayd›r bu belirtiler olufltu. Benim çok güçlü bir bünyem vard›r, bu tür rahats›zl›klar›m yoktu, neden kaynakland›¤›n› bilmiyorum. Siz de üzerinde durursunuz, gerekirse Adli T›p'tan araflt›rma istenebilir. Bu konuyla ilgili gerekli heyetler gelebilir, Avrupa'dan, Adli T›p'tan gelebilir. Avrupa Konseyi de heyet gönderebilir. Avrupa'y› da bu konuda ciddi uyarmak laz›m. ‹ran'daki Kürt tutsaklar hayatlar›n›n tehlikeye girmemesine dikkat etsinler. ‹damlar vard›, uyguland› m›?
Demokratik belediyecilik çok önemli kararlar halkla birlikte al›nmal› Demokratik Toplum Kongresi yap›lm›fl. Ne karar alm›fllar? Benim için demokratik belediyecilik önemlidir.
Benim belediyecilik anlay›flfl››mda halkla birlikte karar al›n›r. Halk da “B kendine güvence veren, sözünün eri olan adaylara oy versin. Ben ancak böyle adaylar› desteklerim. Öyle AKP’ye veya tepeden dayatmalarla, parayla gelen adaylara oy vermesinler. Tabii ki taban›n istekleri do¤rultusunda bu iflflller yürütülür. Bugüne kadar belediyecilik anlay›flfl››nda baflflaar›l› olamad›lar. Ama bundan sonra umuyorum baflflaar›l› olurlar” dedim. Bu yüzden uyuyam›yorum, kitap okudu¤umda da rahats›z oluyorum. Ben istersem efli görülmemifl bir direnifl gösterebilirim ama bunu do¤ru bulmuyorum. Do¤ru bulmad›¤›m› daha önce de söylemifltim. Ben olgun, sorumlu davran›yorum. Sa¤l›k sorunuma gelince, sa¤l›k sorunumun da bunlarla ba¤lant›l› oldu¤unu düflünüyorum. Prostat sorunundan dolay› tamprost adl› bir ilaç verdiler. Bu ilaç beni halsiz b›rak›yor, güçten düflürüyor, sersem gibi oluyorum. Niçin böyle bilemiyorum. ‹lac›n yan etkisi oldu¤unu söylediler. Yan etkiden mi bilemiyorum. Siz sordunuz mu ilac›, yan etkisi var m›? Belki de yan etkisidir bilemiyorum. Ben iki gündür Ürologu bekliyorum. ‹dareden Ürolog doktoru talebinde bulunmufltum. O gelir incelerse an-
Kararlar›n halkla birlikte al›nmas› gerekir. Mesela Diyarbak›r'da Belediye baflkanl›¤› di¤er baflkanlarla birlikte halkla haftal›k toplant›lar yapar. Sorunlar› tart›fl›rlar. 'Biz bu hafta burada flunu flunu yapmak istiyoruz' fleklinde öneriler yap›l›r, halkla birlikte kararlar al›n›r ve o hafta, o süre içinde bu kararlar uygulan›r. Benim belediyecilik anlay›fl›mda halkla birlikte karar al›n›r. Halk da kendine güvence veren, sözünün eri olan adaylara oy versin. Ben ancak böyle adaylar› desteklerim. Öyle AKP'ye veya tepeden dayatmalarla, parayla gelen adaylara oy vermesinler. Tabii ki taban›n istekleri do¤rultusunda bu ifller yürütülür. Bugüne kadar belediyecilik anlay›fl›nda baflar›l› olamad›lar. Bundan sonra umuyorum baflar›l› olurlar. Ben gerekirse seçime kadar bir iki de-
Ekim 2008
fa daha bu konuda aç›klama yapar›m. Bahara kadar zaman var. Türk ayd›nlar›yla birlikte, Çat› örgütlenmesi yap›labilir. Demokratik çözüm için bu çal›flmalar yap›lmal›d›r. Bilemiyorum bu ifli yürütemiyorlar m›? Ben birlikte çal›flma derken, Türkiye geneli ve Bölge merkezli iki demokratik örgütlenmeden bahsediyorum. Özellikle Suriye'deki halk›m›z›n, Türkiye'deki halk›m›z›n bayram›n› kutluyorum. ‹ran'daki halk›m›z›n bayram›n› kutluyorum. Irak'ta da halk›m›z çok dikkatli olmal›, kendi öz güçlerini gelifltirmeliler, orada sald›r›ya aç›klar, hedef olabilirler, kendilerini korumal›lar. Kendi gücüne dayanabilirler. Bayramlar›n› kutluyorum. Avrupa'daki halk›m›z›n, herkesin bayram›n› kutluyorum. Tüm halk›m›z›n bayramlar›n› kutluyorum. Türkiye'deki eskilerden, dostlar›m›zdan yafll› olanlar Mihri Belli, Vedat Türkali, Haluk Gerger’e benim ad›ma onlara gidip bayramlar›n› kutlayabilirsiniz. Türkiye'deki tüm dostlar›m›z›n, ayd›nlar›n bayramlar›n› kutluyorum.
Avrupa Kürt sorununa hep ç›kar temelinde yaklaflfltt› Avrupa, Kürt sorunu konusunda hep ç›karc› yaklaflt›, çok basit yaklaflt›, ciddiye almad›lar. Tamamen politik ç›karlar›n› gözeterek Kürt sorununa yaklaflt›lar. Avrupa'y› uyar›yorum. Benim ad›ma siz de gidip görüflürsünüz, takip edersiniz. Çok ciddi uyar›rs›n›z. Onlara 'siz satt›n›z, sat›n ald›n›z, satt›rd›n›z' denilmelidir. Avrupa Kürt sorununa hep ç›kar temelinde yaklaflt›. Arada bir iyi yaklaflanlar da oldu. Bireysel bazda yaklaflanlar oldu. Baz›lar› Lagendijk gibi buradan bir kar› ald›lar, ondan önceki de yine benzer iliflkiler içindeydi. Ciddi yaklaflmad›lar, sorumluluk almad›lar. Bakanlar Komitesi de hakk›mdaki davay› hemen kapatt›, hukuklar›n› uygulamad›lar. Burada da bir olay oldu. Radyom da bozuldu, ald›lar. Hücre cezas› henüz uygulanmad›. ‹nfaz Hakimli¤inden de onay geldi. A¤›r Ceza'ya itiraz edilecek. San›r›m ay›n 20-25'inde uygulanmaya bafllan›r.
Ekim 2008
SERXWEBÛN
ABD Türkiye’yi Ortado¤u savaflfl››na çekmek istiyor San›r›m Türkiye'den bir heyet Barzani ile görüflmüfl, bu tür fleyler zaman zaman olur. Taviz koparmaya çal›fl›yorlar. Sonuç ne? Yak›nlaflma de¤il, iliflki. Neçirvan Barzani'yi de getirip s›k›flt›racaklar, taviz koparacaklar. Yani '98'deki gibi bir fleyin devrede oldu¤u söyleniyor. Hay›r, bu gerçekleflmez. O dönemin koflullar› çok farkl›yd›. fiimdiki koflullar farkl›. Talabani kurt bir politikac›d›r. PKK olmadan orada yaflayamayaca¤›n›, PKK olmadan 24 saat ayakta kalamayacaklar›n› iyi biliyorlar. Barzani de bunu biliyor. PKK'yi teslim etmezler. PKK olmadan onlar yaflayamaz. PKK'yi öyle kolay kolay b›rakmazlar. Kald› ki PKK de kendine yeni müttefikler bulur. Hatta alttan alta Amerika ile bile iliflkileri olabilir. Rusya, Suriye, ‹ran da PKK'nin bitmesini istemezler. ABD, Türkiye'yi Ortado¤u savafl›na çekmek istiyor. Türkiye de bunu engelleyemez. Her fleyden beni sorumlu tutuyorlar. Beni günah keçisi yap›yorlar. Bütün bu olanlar›n sorumlusu Apo'dur diyorlar, hatta bir general radyodan duydum 'Apo ad› bile kullan›lmas›n' diyor. Zaten Hurflit Tolon benimle görüflmedi ki. Ama daha alt seviyede görüfltüklerini inkâr etmiyorlar. Evet, bu görüflmeler niçin kesildi, kimler taraf›ndan kesildi, çok önemlidir. Bu
49 sorular›n cevab› bulunursa Türkiye sorunlar› aflar. Ben de bunu soruyorum. Niçin bu görüflmeler kesildi? Bu konuya de¤inece¤im. fiimdiki yaflananlar 19. yüzy›l Osmanl› politikalar›na benziyor. 19. yüzy›l›n sonunda, sorunlar› biriktirip biriktirip çözmediler, sonunda imparatorluk parçaland›. Bunlar da sorunu biriktirip biriktirip çözmüyorlar ve sonunda patlatacaklar. O dönemin Almanc›lar›na benziyorlar. 19. yüzy›l politikalar›n› 21. yüzy›lda uyguluyorlar. Mustafa Kemal olsayd› bu da¤ gibi sorunlar karfl›s›nda böyle mi davran›rd›, böyle davranmazd›. Mustafa Kemal, olaylara o dönemin bilimini esas alarak yaklafl›yordu, bu sorunlar› çözmek için beyin patlat›rd›. 'Hakiki mürflit' sözü bu nedenledir. Mustafa Kemal, dönemin bilimini okuyordu. O dönemin bilimi de sosyolojiydi. Sosyolojiyi çok okuyordu. Mustafa Kemal’i çok suçlamak da do¤ru de¤il. Çünkü dönemin bilimi pozitivizmdi. O günün koflullar›nda ancak bu kadar›n› yapabilirdi. Mustafa Kemal'in kafas›nda demokrasi de vard›, sorunlar› çözmek istiyordu. Kafas›nda demokrasi de vard› ama uygulayamad›, gücü yetmedi. Ço¤ulculu¤u esas almak istiyordu ama ‹nönü taraf›ndan engelleniyordu. Hatta ‹nönü, ‹talyan Musollini yasalar›n› esas ald›¤›nda Mustafa Kemal karfl› ç›km›flt›. ‘Benim kurmak istedi¤im cumhuriyet bu olamaz' demiflti. O dö-
nem hasta yata¤›ndayd›. Recep Peker Genel Sekreter, ‹nönü Baflbakand›, kendisi de hasta yata¤›ndayd›, gücü yetmedi. ‹nönü ile aras›ndaki çeliflki büyüktür, ‹nönü'den de korkuyordu. Bunlar tam bilinmiyor.
Diyarbak›r Cezaevi olaylar›na benzer bir durum yarat›lmak isteniyor Türkiye'de yaflan›lanlar›n bir minyatürü burada yaflan›yor. Size burada olan bir olay› anlatay›m. Geçenlerde, bu son olaylardan sonra burada bir olay yafland›. Arama bahane yap›larak yafland›. Geldiler, ‘oday› arayaca¤›z’ dediler. ‘Tamam’ dedim ama daha önce yap›lan aramalardan farkl›yd›. Daha önceleri birkaç evraka bak›p gidiyorlard›. Bu sefer geldiler her taraf› da¤›tt›lar. Beni de görüflme odas›na ald›lar. Ben ‘niye böyle yap›yorsunuz, beni buraya al›yorsunuz?’ dedim. Onlar da bana ‘sen konuflamazs›n, sus, bir kelime bile konuflma hakk›n yok'’ dediler. Sonra iki kifli gelip koluma girdi. Bir kifli de arkadan gelip üzerime çulland›, beni çökerttiler. Ben ‘beni bir silahla öldürün daha iyi’ dedim, ‘ona da s›ra gelecek’ dediler. Ben art›k bir fley demedim, fiziki bir fley de yapmad›m. Kaba bir direnmeye girmedim yani. Ben küfür de etmem, buna karakterim müsait de¤il. Odam›n her taraf›n› tamamen da¤›tt›lar, 5-6 saat u¤raflt›m düzeltmek için, hatta 9-10 saatte ancak toparlayabildim. 1982 Diyarbak›r Cezaevi olaylar›na benzer bir durum yarat›lmak isteniyor. Biliyorsunuz Hayriler bu koflullar nedeniyle ölümüne direndiler. Benden de böyle bir fley bekliyorlar. Benim Kemal Pir gibi direnifl yapmayaca¤›m aç›kt›r. Ölmekten korkmuyorum ama sorumlulu¤um var. Bilemiyorum, halk›n tepkisi ne olur? Bu olay›n bilinmesi laz›m ama olay›n abart›lmas›n› istemiyorum. Burada ekip de¤iflti. Tamamen yeni bir ekip geldi. Bu olay buradakilerin bireysel tav›rlar› de¤il. Kendi bafllar›na bir fley yapamazlar. Müdürün de haberi olmayabilir. Direkt Baflbakanl›k Kriz Merkezinin talimat› oldu¤unu düflünüyorum. Üst düzey as-
SERXWEBÛN
50 kerler buras› için ‘haberimiz olmadan kufl bile uçmaz’ diyorlard›, burada olanlar› her an biliyorlar. Yap›lan bu güvenlik, ‘terör’ zirvelerinde benim durumuma iliflkin baz› kararlar tart›fl›l›yor. Bütün bu toplant›lar benim etraf›mda dönüyor, bir ekip beni tasfiye etmek istiyor, bunun üzerinde anlaflam›yorlar. AKP de bu son fleylerle beni gözden ç›karm›fl. Ancak hakk›mda anlaflam›yorlar. Devlet içinde buna direnenler var, anlaflamad›klar› için üst üste toplant›lar yap›yorlar.
‹mral›’da bir ölüm olay› gerçekleflfliirse bilinsin ki sorumlusu devlettir Devlet içinde baz›lar› bunu tehlikeli görüyor. Ama ben devlet içinde büyük bir kesimin bu yaflananlardan habersiz oldu¤unu düflünüyorum.
ledi yoksa bu konuda bir karar m› var? Bireysel de olabilir ama ben bireysel oldu¤unu zannetmiyorum. CPT bir heyet gönderebilir. Kendilerine burada neler oldu¤unu tek tek ayr›nt›lar›yla anlat›r›m. Kendileri de bilsinler. Güney Kürdistan'da bir devlet kuruluyor, bunun sorumlulu¤unu bile bana yüklüyorlar. ‘Sen sebep oluyorsun’ diyorlar. Hay›r, siz yirmi y›l önce söz vermifltiniz, siz kurdurttunuz. On y›ld›r Türkiye IMF'nin soygun ve talan politikalar›na teslim olmufl, bu politikalarla yönetiyorsunuz. Kuveyt'te Güney'e kar›flmama karfl›l›¤›nda bir milyar dolar anlaflmay› siz yapt›n›z. Buray› denetimleri alt›nda tutuyorlar. Türkiye'yi de bu politikalara zorluyorlar. Mahir Kaynak, Yalç›n Küçük bu politikalar› biliyor. Amerika'n›n müdahalelerini, ne yapmak istediklerini biliyorlar. Bu nedenle on-
Bizi tehlikeli gördükleri için, ‘kutsiyet düflflm man›’ ilan etmeye çal›flfl››yorlar. “B Tabii bunlar›n hepsi, biraz daha koltukta kalabilmek için, iktidardan biraz daha faydalanabilmek içindir. Bunlar›n derdi demokrasi ve çözüm de¤il, bütün gayeleri biraz daha iktidarda kalmakt›r. AKP kesinlikle sorunu çözmek istemiyor. Hepsi yalan söylüyor. AKP art›k kesinlikle demokrasi sahtekârl›¤› yap›yor” Henüz bir karara varamam›fllar. Ne karar verirler bilemiyorum. Belki beni imha karar› da ç›kabilir, baflka bir karar da ç›kabilir, bilemiyorum. Beni tahrik ediyorlar, Diyarbak›r cezaevindeki gibi davranmam› istiyorlar. Bu benim tarz›m de¤il, böyle bir fleye girmeyece¤im. Bunu daha önce de dile getirmifltim. Burada bir ölüm olay› gerçekleflirse herkes, halk›m›z bilsin ki devlet öldürmüfl. Buras› devletin sorumlulu¤unda. ‹çeride arama yapanlardan birisi, ‘devlet ne derse o olur’ diye birkaç defa tekrarlayarak ba¤›r›yordu. Bu da devletin verece¤i kararla ba¤lant›l›d›r. Ben de ‘bana ne ya, ne yaparlarsa yaps›nlar, ben ölümden, hiçbir fleyden korkmuyorum’ dedim. O s›rada bana ba¤›r›p ça¤›r›yorlard›, sülaleme kadar küfrettiler. ‘S›ra ona da gelecek’ sözünü söyleyen görevli, bu sözü bireysel mi söy-
lar› dile getiriyorum. Sonunda Türkiye'ye de hiçbir petrol falan vermezler, kendileri, Amerika al›r. Türkiye'de sadece belli kiflileri, holdingleri zengin edecekler, Kiler gibi holdingler, halka bir fley vermeyecekler. Mehmet fiimflek, Marry Lynch'in temsilcisiydi. Ben bunlar› dile getirdi¤imde, ‘sen sivilleri tehdit ediyorsun’ diyorlar. Asl›nda sivillerden kastetti¤i bu holdinglerdir. Yani bunlar hakk›nda konuflmayacaks›n, bunlara dokunamazs›n diyorlar. Ta 1946'dan beri karar verilmifl; Güney'de bir Kürt devleti kurulacak ve bu devlet ‹srail'in müttefiki olacak. Kürt devleti kurulmakla bu sorun Türkiye'deki Kürt sorunu çözülecek mi? Daha önce de Ermeni devleti kuruldu, Ermeni sorunu çözüldü mü? Yunanistan devleti kuruldu da Rumlarla sorunlar› bitti mi? Sorun hala devam
Ekim 2008
ediyor. Kürt devleti kurulursa Kürtlerle sorun biter mi? Hay›r bitmez. Kat›l›mlar yo¤undur herhalde. Her taraftan var. Türkiye bu flekilde sorunlar› çözemez. Bu krizlerle birlikte sorunlar daha da büyür. Türkiye bunun alt›ndan kalkamaz. Bugüne kadar on hava operasyonu mu yap›ld› bilmiyorum; her hava operasyonunda milyonlarca dolar harc›yorsun. Son hava operasyonunda kay›p var m›?
Türkiye’yi tamamen kendi kontrollerine al›yorlar Burada yaflanan olay, bununla yak›ndan ilgilidir. Bizim için ‘kutsiyet düflman›’ diyorlar. Bununla kastettikleri, “Bunlar, din düflman›d›r” diyorlar. Ben, Hz. Muhammed'i aç›mlayaca¤›m demifltim, son savunmamda. Onlar, benim savunmamla çeliflkilerinin büyük oldu¤unu gördüler. Savunmam› son güne dek geciktirmelerinin nedeni de budur. ‹deolojik çeliflki tespit etmifller, buradan hareketle bizi tehlikeli gördükleri için, ‘kutsiyet düflman›’ ilan etmeye çal›fl›yorlar. Tabii bunlar›n hepsi, biraz daha koltukta kalabilmek için, iktidardan biraz daha faydalanabilmek içindir. Bunlar›n derdi demokrasi ve çözüm de¤il, bütün gayeleri biraz daha iktidarda kalmakt›r. Bunun için de yapmayacaklar› fley yoktur. Hani bu Gül sürekli, sorun çözülecek, demokratik çözüm olacak, iflte paketler aç›lacak diyor ya, bunlar›n hiç birisi do¤ru de¤il. AKP kesinlikle sorunu çözmek istemiyor. Hepsi yalan söylüyor. AKP art›k kesinlikle demokrasi sahtekârl›¤› yap›yor. Benimle soruflturma sürecinde gelip görüfltüler. Genelkurmay baflkan› Hüseyin K›vr›ko¤lu ad›na bir albay gelip benimle görüfltü. Görüflmede, hükümetin, Ecevit'in temsilcisi oldu¤unu söyleyen birisi de vard›. Onlar›n temsilcisi olduklar›n› söylüyorlard›, gerçekte böyle olup olmad›klar›n› bilmiyorum ama burada Genelkurmay'›n, devletin izni olmadan gelip görüflme yapamazlar, nefes bile alamazlar. Herhalde Ergenekon meselesini de buna dayand›r›yorlar. Biz Amerikan›n bu
Ekim 2008
SERXWEBÛN
politikalar›na karfl›y›z, Ergenekoncular da karfl› olduklar›n› söylüyorlar. Herhalde buradan hareketle bir ba¤lant› kurmaya çal›fl›yorlar. Ben her iki Ergenekon'a da karfl›y›m. Laik Ergenekon'a da, AKP'nin kurdu¤u Ergenekon'a da karfl›y›m. Buraya gelenler K›vr›ko¤lu'nu temsil ediyorlard›. Herhalde K›vr›ko¤lu Ergenekoncu de¤il, olsayd› tutuklan›rd›. Burada bilinmesi gereken, buradaki görüflme devlet ad›na yap›ld›. Benimle her fleyi aç›k aç›k konufltular. Demokratik çözüm konusunda ad›m atabiliriz dediler. Ben de olur dedim. Demokratik çözüm konusunda üzerime düfleni yapar›m, dedim. 2002'ye kadar gelip gittiler. Sonra kesildi. Ben de soruyorum, neden kesildi, kim kesti, bunlar ortaya ç›kar›ls›n. Bülent Ecevit sorunu biraz çözmek istiyordu. Mesut Y›lmaz da çözüme olumlu bak›yordu, çözümden yanayd›. MHP engelledi. Ecevit çözümden yanayd›, bu nedenle Ecevit hükümetini devirdiler. AKP'yi bafla getirdiler. Abdullah Gül'e 2003'te bir mektup yazd›m. O mektubu halka aç›klas›nlar. 2007'de hücre cezalar›na ilk kapsaml› itiraz dilekçesi olarak yazd›¤›m 124 sayfal›k savunmamda birçok fleyi dile getirdim. Bunu da halka aç›klas›nlar. Abdullah Gül'e yazd›¤›m mektubu da, bu savunmam› da birlikte kamuoyuna aç›klas›nlar. ‘99'dan 2003'e kadar bir tek asker öldü mü, bir tek polis öldü mü? Daha ne istiyorlar? Kan› durdurmad›m m›? Bu görüflmeler neden kesildi? Herkes bunun cevab›n› ö¤renmelidir.
Dökülen kandan devlet sorumludur 2002'de AKP geldi, ABD'nin baz› politikalar› vard›, görüflmeler kesildi, her fley de¤iflti. Ben de bunlar›n sorumlular›n›n ortaya ç›kmas›n› istiyorum. O dönemler benimle görüflmeye gelen yetkili, bana, Japonya ve ABD, nükleer bomba kullan›ld›¤› halde bar›flt›lar, masaya oturdular, biz neden oturmayal›m, anlaflmayal›m, dedi. Bu dili ben icat etmedim, kendileri icat ettiler. Ben de bu dile dönülsün diyorum. fiimdi de bir yetkili gelebilir. Ben makam, rütbe peflinde de de¤ilim, alt
51 düzeyden bir yetkili de olabilir, gelip benimle konuflabilir. Otural›m, konuflal›m, plan yapal›m; ben demiyorum ille benim dedi¤im olsun. Halka sorabiliriz, dan›flabiliriz. Kamuoyuna aç›k tarzda tart›flal›m, halk belirlesin. Hiçbir sorunu çözmüyorlar, her fleyi askere, görevlilere yüklüyorlar, onlar› afl›r› zorluyorlar. Ben bunlara ac›yorum, üzülüyorum. Bana burada o muamelede bulunan görevli dâhil, hepsine üzülüyorum. Devletin dedi¤i olacak diye bar bar ba¤›r›yordu. Onlara fazla yük yüklüyorlar. Bunlar›n ömrü az. AKP geçicidir, 12 y›l ömrü kalm›fl. Ordu da öyle. Ordu'daki anlay›fl da çözülüp gidecek. Ordu da kesinlikle çözüm istemiyor. Bugün bir t›kanma var ama beynini patlatacak, yüre¤ini ortaya koyacak kimse yok. Bu T›kanman›n afl›lmas› laz›m. Pozitivizmin afl›lmas› laz›m. Bunlar pozitivizmi, laikli¤i din gibi alg›l›yorlar. Türkiye'de pozitivizmin temsilcisi Baykal'd›r. Amerika'n›n getirmek istedi¤i siyasal ‹slam da çare de¤il. Pakistan'›n durumu ortada. ‹ran'›n durumu da ortada. Bunlar›n gözünü kâr ve iktidar h›rs› bürümüfl, baflka bir fley düflünemiyorlar. 2003, 2004, 2005, 2006, 2007, 2008, aradan befl y›l geçti, bu arada ölen 10 bin kiflinin ölümünden onlar sorumludur. Dökülen kandan beni sorumlu tutuyorlar. Ben d›flar›dayken de kan dökülmemesi için çok çaba sarf ettim. Buradayken de kan›n durdurulmas› için çok çaba sarf ettim, durdurdum da. Ben d›flar›dayken de, buradayken de savafl› daha çok t›rmand›rabilirdim. Filistin tarz› savafl yürütebilirdim. Ama ben demokrat›m, sosyalistim, halklar›n bo¤azlaflmas›n› istemedim, sorumlu davrand›m. Burada Kürtlere daha çok sorumluluk düflüyor. Kürtler daha çok birlik olsun, birliklerini gelifltirsinler. ‹ttifaklar›n›, birliklerini gelifltirsinler. Gece-gündüz çal›flmal›lar. AKP'ye tek bir oy bile verilmemeli. AKP'ye verilen oylar savafl olarak, bombard›man olarak geri geliyor. Önümüzde k›fl var, bu de¤erlendirilebilir. Gelin bu k›fl çözelim. Önümüz bahar, baharda ifl 盤›r›ndan ç›kabilir.
Baharda savafl korkunç bir hal alabilir. Ben bunlar› önlemek istiyorum. Demokratik çözüm geliflirse, daha bütünlüklü bir yap›, daha demokratik bir toplum olabilir. Demokratik halk belediyecili¤ini gelifltirsinler. Barzani ve Talabani'ye de benim ad›ma flu notu iletebilirsiniz: Biz demokratik çözüm istiyoruz ve onlar da demokratik çözüm konusunda ›srarc› olsunlar. Kürtler bar›fl istiyor. Benim burada dile getirdi¤im görüflleri kitap haline getirerek “demokratik toplumculuk” ad›yla yay›nlanabilir. DT Kongresi sivil niteliklidir. Geçen görüflmede bir arkadafl›n›z bahsetti. DT Kongresi sivil bir kurulufltur, örgütlenmesini de bu temelde yapar. Art›k dernek tarz›nda m› olur, baflka bir flekilde mi olur, kendileri yaparlar. Ancak burada anlafl›lmas› gereken husus DT Kongresinin sivil bir kurulufl oldu¤udur.
Demokratik çözüm ‹ran’da geliflflttirilebilir ‹ran'› da buradan uyar›yorum. Öyle idam tarz› yöntemlerle soruna yaklaflmas›nlar. Demokratik çözüm ‹ran'da gelifltirilebilir. Bu temelde diyalog gelifltirilebilir ‹ran'la. Cezaevindekiler eylemlerini sürdürüyorlar m›? Hepsine selam ve sevgilerimi iletiyorum. Hayatlar›n› tehlikeye atmas›nlar. Kendilerine dikkat etsinler. Tansu Çiller döneminde, planlanan sald›r›n›n Mesut Y›lmaz'›n Yalç›n Küçük arac›l›¤›yla bize haber verdi¤i do¤ru de¤il. Küresel finans sistemi konusunda daha önce görüfllerimi aç›klam›flt›m. Cezaevinden gelen mektuplar var. Hepsine selamlar›m› sunuyorum. Çal›flmalar›n› devam ettirsinler, derinleflsinler. Cezaevindekileri selaml›yorum. Ben de savunmalar›m› bitirdikten sonra edebi konulara e¤ilmek istiyorum. Tarihi, felsefi bir roman tasla¤› düflünüyorum. Ama bu daha sonra olabilir. Cudi Da¤›yla (Cudi adl› da olabilir) ilgili bir edebi çal›flma olabilir. fiimdilik düflünüyorum, ama uzun zaman sonra ancak olabilir. fiimdilik çok fazla kitap göndermenize gerek yok, zaten gönderiyorsunuz.
SERXWEBÛN
52
Ekim 2008
Süreç Önder Apo’ya özgürlük sürecidir Elbette ortaya ç›kan bu sald›r›lar, halka dönük, gerillaya dönük, özellikle Önder Apo’ya dönük bu “E insanl›k d›flfl››, küstahça sald›r› durumu hepimizde büyük öfke, tepki yarat›yor. Mücadele azmimizi, duyarl›l›¤›m›z› daha çok geliflflttiriyor. Bütün militan savaflflçç› güç olarak, halk olarak bunu yaflfl››yoruz. E¤er bu süreç devam ederse bunlar büyük mücadelelere, patlamalara dönüflfleebilir. Mevcut böyle bir durumun ortaya ç›kmas› da bizim için bir sürpriz de¤il, buna psikolojik olarak da, düflflü ünsel olarak da, örgütsel olarak da, pratik olarak da haz›rl›kl›y›z. Ve mücadeleyi buna göre geliflflttirece¤iz. ‹stedikleri kadar sald›rganl›kta ›srar edebilirler, ama biz bu sürecin Önder Apo’ya özgürlük süreci oldu¤una inan›yoruz” Özgürlük mücadelemiz, 2008 güz ortas›nda, tarihinin en kritik süreçlerinden birini yaflar duruma gelmifl bulunuyor. Bu süreci on y›l öncesiyle k›yaslayanlar var, mücadele tarihimizin önemli kritik dönemleriyle, dönemeçleriyle de karfl›laflt›ranlar var, geçen y›lla, 2007 y›l›n›n yaz ve güz süreciyle k›yaslayan, de¤erlendiren yaklafl›mlar da var. Benzerlik ne kadar olursa olsun flimdi her bak›mdan oldukça önemli, kritik bir dönemeç içinde oldu¤umuz tart›flma götürmezdir. Bu konuda ‹lker Baflbu¤-Tayip Erdo¤an yönetiminin kendilerine göre yaratt›klar›, iktidar paylafl›m›na dayanarak oluflturduklar› imha ve tasfiye plan› do¤rultusunda sald›r›lar›n› her alanda yo¤unlaflt›rd›klar› bir gerçektir. Bunun çerçevesini zaten somut olarak da çizdiler. Ekonomiden siyasete, sosyal alandan kültürel alana, ideolojiden psikolojik savafla ve askeri alana kadar birey ve toplum yaflam›n›n bütün al›nlar›n› içerecek flekilde bir anti-Kürt savafl› yürütmek gerekti¤ini kendilerine göre tan›mlad›lar. Terörle Mücadele Kurulu toplant›lar›nda bu de¤erlendirmelerini karar ve plana da dönüfltürdüler. Buna dayal› olarak gerekli iliflki ve ittifaklar› da yaratabildikleri kadar yaratt›lar. fiimdi bu do¤rultuda sald›r›lar›n› her alanda, tüm güçlerini seferber etme temelinde yürütüyorlar. Savafl bütün alanlarda çok yo¤un bir biçimde sürüyor. Hem Kuzey’in de¤iflik alan ve bölgelerinde operasyonlar, sald›r›lar yo¤unlaflt›r›l›yor, hem de Medya savunma alanlar›m›za dönük hava sald›r›lar›, ka-
ra operasyonu tehdit ve haz›rl›klar› s›n›r ötesi operasyon teskeresi temelinde aç›ktan gelifltiriliyor. Gerillay› ezme ve etkisizlefltirme karar ve hedefinde olduklar›n› belirtiyorlar.
Halk›m›za yönelik bask›lar sadece Türkiye s›n›rlar› içerisinde olmuyor Di¤er yandan topluma dönük sald›r›lar sürüyor; tutuklamalar, bask›lar, iflkenceler devam ediyor. Daha bir hafta önce bir kifliyi iflkencede katlettiler. ‹flkenceye s›f›r tolerans tan›yoruz ve Türkiye’yi, adliyesini, cezaevlerini fleffaf hale getirdik, diyen AKP hükümeti yönetimi alt›nda insanlar iflkencede katlediliyor. Gerçe¤in söylenenlerin tam tersi oldu¤u netçe görülüyor. Demokratik siyaset üzerinde, yine dilkültür çal›flmalar› üzerinde, sanat-edebiyat üzerinde bask›lar yo¤unlaflm›flt›r. Gazeteler, dergiler kapat›lm›fl durumda, haber ajanslar› çal›flt›r›lm›yor, Kürt bas›n› tümden yok edilmek istendi¤i gibi, Türkiye toplumunda gerçekleri yans›tma e¤ilimde olan bas›n-yay›n organlar› da çeflitli biçimlerde susturulmaya çal›fl›l›yor, kültür kurumlar› kapat›l›yor, DTP’nin kapat›lma davas› son noktaya, yani karar aflamas›na gelmifl bulunuyor. Bu anlamda toplum yaflam› ve demokratik siyasal-kültürel çal›flmalar üzerinde en a¤›r bask›, yasaklama, kapatma durumu gelifltirilerek sürdürülüyor. Bu durumu di¤er alanlara yayma çabas› da yo¤undur. Bu bask›lar elbette sadece Türkiye s›-
n›rlar› içerisinde olmuyor. Benzer biçimde Avrupa ülkelerinde de Kürt kurum ve kurulufllar›na, Kürt halk›n›n demokratik örgütlenmelerine karfl› bask›, yasaklama, engelleme çabalar› had safhada sürüyor; gazeteler engelleniyor, televizyon, radyo faaliyetleri yasaklan›yor, dernekler, evler bas›l›yor. Avrupa ülkelerinde de neredeyse cezaevleri Kürt siyasi tutsaklar›yla doldurulmufl durumda. Avrupa Birli¤i devletleri bunu yap›yor, ABD bunu yap›yor. Bölge devletlerinde de benzer bir bask› sürecini gelifltirmek için yo¤un bir çaba var. Türkiye-‹ran-Suriye ittifak›n› ileri düzeyde kullanmak istiyorlar. Her ne kadar son dönemlerde bu iliflkiler baz› sorunlar yaflasa da, eskisi gibi kolay yürümese de, yine de Kürt özgürlük hareketine karfl› bask› ve sald›r›da bir mutabakat var. Bu mutabakat esas olarak ortak bir zihniyetten kaynaklan›yor; buradan do¤an yak›n politikalardan kayna¤›n› al›yor. Do¤u Kürdistan da, Bat› Kürdistan da bask›lar toplumun de¤iflik kesimlerine dönük olarak sürdürülüyor. Irak’› da bunun içine katmak için yo¤un çabalar var. En yo¤un diplomatik faaliyet gizli ve aç›k olarak bu alanda sürdürülüyor. Çok de¤iflik güçlerin içinde oldu¤u, oyunlarla dolu karmafl›k bir diplomatik çaban›n Irak ve Güney Kürdistan yönetimleri ile sürdürüldü¤ü tart›flmas›z bir gerçektir. Bütün bunlar›n hepsinin ötesinde en son olarak Önder Apo’ya dönük fiziki ve psikolojik iflkenceyi art›rmadan da öteye; tehdit ve fiziki sal-
Ekim 2008
SERXWEBÛN
d›r› giriflimi alçakça ve küstahça bir biçimde gelifltirildi¤ini ö¤renmifl durumday›z. Bu tutum bütün bu belirtiklerimizin içte ve d›flta halka, demokratik kurumlara, gerillaya dönük sald›r›lar›n›n merkezini oluflturuyor. Mevcut yönetimin, ‹lker Baflbu¤-Tayip Erdo¤an ittifak›n›n nas›l bir savafl ve sald›r› planlamas› içinde oldu¤unu netçe ortaya ç›kar›yor. Son on y›ld›r uluslararas› komplo çerçevesinde Kürt halk›na, Özgürlük hareketimize dönük bu sald›r› devam ediyor.
Önderlik üzerindeki uygulamalar› s›rf tehdit olarak alg›lamamal›y›z Uluslararas› komplonun 11. y›l›na girdik. Biz bu komplonun amaçlar›n› biliyoruz: Önder Apo’nun imhas›, buna dayanarak PKK’nin tasfiyesi ve bunlara dayanarak Kürdistan üzerindeki inkâr ve imha siyasetinin baflar›ya götürülmesidir, stratejisi de bunu gerçeklefltirmeye dönüktür. Bu çerçevede 9 Ekim 98’den itibaren bir sald›r›n›n çok planl› ve örgütlü bir biçimde Önder Apo flahs›nda hareketimize karfl› yürütüldü¤ü bir gerçektir Bu komployu yönetenleri de tan›d›k bu süreçte; sald›r› içinde olan güçleri, kat›l›mlar›n›, kat›l›m düzeylerini ve nedenlerini de az çok biliyoruz. On y›ll›k süre boyunca bu temelde bir mücadele içinde oldu¤umuz da aç›k bir gerçek. Her ne kadar komplonun daha bafltan amac› belirtti¤imiz do¤rultuda olsa da; bunu istedi¤i gibi baflarma gücünün olmad›¤›, komploya karfl› mücadele ederek onu aflma imkãnlar›n›n oldu¤u on y›ll›k mücadele içerisinde ortaya ç›kt›. Önder Apo’yu komplonun ilk anlar›nda fiziki olarak imha edemeyenler, kim vurduya getirerek sonuç almay› baflaramayanlar; gerici, faflist hukuka dayanarak bu amac› gerçeklefltirmek istediler. ‹mral› süreci, mahkemesi, yarg›lamas› böyle ortaya ç›kt›. Hukuk yoluyla imhan›n baflar›lmamas› ard›ndan da, Önderli¤imizin ideolojik ve siyasi olarak imhas›n› gerçeklefltirme bir hedef olarak benimsendi. Bu amaç sosyal demokrat Ecevit baflkanl›¤›ndaki hükümetçe baflar›lmak istendi, bunda baflar›s›z olununca siyasal ‹slamc› AKP eliyle bu amaç ger-
53 çeklefltirilmeye çal›fl›ld›. fiimdi bu da baflar›lamay›nca sahte dincili¤i kendine bayrak yaparak her türlü yalan›, yolsuzlu¤u politika bilen, faflist uygulamalar›, sald›r›lar› aç›k ve sinsi yöntemlerle iç içe gelifltirerek uygulayan AKP’nin de, Önderlik gerçe¤imizi ideolojik ve siyasi olarak imha etme çabalar› baflar›ya ulaflamad›. Tam tersine Önder Apo’nun dehas› ve çal›flmalar› sonucunda büyük bir ideolojik ve siyasi yenilgiyi Türkiye’nin inkârc› ve imhac› zihniyeti ve siyaseti yaflay›nca flimdi bafla dönüyor, bafltakine benzer biçimde bir süreç gelifltirmeye çal›fl›yorlar. Yani yeniden fiziki imhay› en az›ndan tehdit düzeyinde gündeme getiriyorlar. Sadece tehdit olarak alg›layabilir miyiz bunu? Hay›r, o yetersiz
n›n tümüne; gençlerine, kad›nlar›na, emekçilerine dönük soyk›r›m içeren bir sald›r› yürütüyorlar.
olur. Tehdit zaten on y›l boyunca hep vard›; her gün, her saat, her dakika, gece-gündüz hareket ve halk olarak bu tehdit alt›nda yaflad›k. Önder Apo’nun kendisi de bu tehdide sürekli dikkat çekti. ‹dam ipi alt›nda süren bir yaflam ve mücadele içinde oldu¤umuzu ifade etti. Bu güçler ‹mral› sistemini Kürt halk›n›n ve özgürlük mücadelesinin önünde bir tehdit ve flantaj arac› olarak on y›ld›r kullanmaya çal›flt›lar. Dolay›s›yla flimdi geldi¤imiz nokta tehditten öteye daha ciddi bir durumu ifade ediyor. On y›l boyunca her türlü yöntem, bask›, hile, flantaj, iflkence, oyun kullan›lmas›na ra¤men sonuç al›namay›nca, bu baflar›s›zl›¤›n verdi¤i büyük öfke ve hiddetle baflta Önder Apo olmak üzere tüm özgürlük güçlerimize, Kürt halk›-
miz haftalar içinde befl-alt› kez toplad›lar. Her bir toplant›lar› neredeyse bir gün boyu devam etti. Hükümet bu süreçte toplant›lar yapt›; Milli Güvenlik Kurulu organlar›n› çal›flt›rd›lar, daha ötesi en dar karar kurulu olan koordinasyon toplant›lar› yapt›lar; Cumhurbaflkan›, Baflbakanl›k, Genelkurmay baflkanl›¤› düzeyinde gizli-aç›k baz› toplant›lar da yapt›lar. Bu toplant›larda çok genifl kapsamda ne yapmalar› gerekti¤i konusunu tart›flt›klar› anlafl›l›yor. Halka dönük, gerillaya dönük, Önder Apo’ya dönük neleri nas›l yapmalar› konusunda yo¤un ve kapsaml› bir tart›flma yürüttükleri ortaya ç›k›yor. Mevcut sald›r›lar bu tart›flmalar ve onlardan ç›kan kararlar temelinde gerçeklefliyor. Önder Apo’ya dönük sald›r›lar bu temeldedir.
‹nkâr ve imha sisteminin sald›r›lar› ciddidir ‹lker Baflbu¤ yönetimiyle Türkiye devlet yönetiminin geldi¤in noktan›n bu oldu¤u anlafl›l›yor. “Baflkalar› yapamad›, ama ben yapar›m” iddias›yla gösteriflli bir biçimde ortaya ç›kmaya çal›flan ‹lker Baflbu¤, bu ifli nas›l yapaca¤›, bunda hangi yöntemleri kullanaca¤› flimdi biraz daha a盤a ç›km›fl ve netleflmifl bulunuyor. Bu anlamda inkâr ve imha sisteminin sald›r›lar› ciddidir. Günlerce toplant› yapt›lar, Terörle Mücadele Kurulu dedikleri organ› geçti¤i-
SERXWEBÛN
54 Baflbu¤’un gelifli Hitlerin iktidara gelifl tarz›na benziyor ‹lker Baflbu¤ genelkurmay baflkan› olur olmaz adeta bir darbe yapar gibi giriflimlerde bulundu; Kürdistan’a yürüdü. Amed’den Van’a, Gever’e kadar bütün alanlar› gezdi. Bu gezinin esas amac› savafl ortam›nda kendi mesajlar›n› vermekti. Bunu hem durufluyla hem sözleriyle yapt›. Hükümete ve kamuoyuna yönelik olarak PKK’ye karfl› yürütülmesi gereken savafl konusunda aç›k mesajlar verdi. Ard›ndan Ankara’ya gidip gerekli toplant›lar› yaparak, adeta bütün yönetim yetkilerini fiili bir darbeyle ele geçirdi. Baflta baflbakan olmak üzere bütün hükümet üyeleri “Genelkurmay baflkan›m›z ne isterse, ne söylerse onu yapar›z” diyerek önünde ceket ilikler duruma düfltüler. Hükümet aç›s›ndan, siyaset kurumu aç›s›ndan bu müdahale onlar› etkisiz hale getirmek için yetti. Faka öyle anlafl›l›yor ki kamuoyu aç›s›ndan yetmedi. Baz› bas›n çevreleri aç›s›ndan yetmedi. Özellikle Kürdistan’da geliflen mücadelenin etkisiyle bu çevreler, yaflanan olaylar›n sonuçlar›n› daha derin sorgulama ihtiyac› duydular. Bunun üzerine ikinci müdahalesini 13 Ekim günü bas›n ve kamuoyu önünde ‹lker Baflbu¤ Hitlervari bir tarzla yeniden yapt›. Kamuoyuna bilgi tafl›yan bas›n flahs›nda bütün halk› ve toplumu çok aç›k bir biçimde tehdit etti, suçlad›. Hesap vermesi gereken, olaylar karfl›s›nda baflar›s›zl›¤› nedeniyle istifa etmesi gereken bir güç bunu yapmak yerine, herkesi suçlayarak, tehdit ederek, aç›ktan korkutarak kendi egemenli¤ini daha çok pekifltirme yolunu seçti. Deyim yerindeyse adeta topluma küfür etti. Etkisi alt›nda kalmayan, yap›lanlardan ürkmeyen kimse kalmad›. Böylece asl›nda iki hamleyle devlet ve toplum yönetiminde tüm yetkileri ele geçirmeye çal›flt›, çal›fl›yor. ‹lker Baflbu¤’un yapt›klar› biraz da Do¤an Gürefl’in 19911992’de yapt›klar›na benziyor, yine bir yönüyle Hitlerin iktidara gelifl tarz›na benziyor. Zaten soy ismi de Baflbu¤. Her halde kendisi çok kat› bir MHP’li, ‹ttihatç›-milliyetçi çizgiye sahip, bofluna o soyad›n› takmam›fl kendisine, tafl›m›yor da. Türkefl’in ve Bahçeli’nin yapamad›¤›n› yapmaya soyunan, kendini o pozis-
yonda gören bir kiflilik oldu¤u ortaya ç›k›yor. Bunu, bu yapt›klar›yla birlikte ‹mral›’da da, gerçeklefltirdi¤i fiili darbeye paralel bir sald›r› yürüttü¤ünü son görüflme sonucunda Önder Apo’nun avukatlar›n›n yapt›¤› aç›klamalardan ö¤renmifl olduk. Orda da bütün yönetimi ve bulunan görevlileri de¤ifltiriyor. Adeta bask›n› yapar gibi ‹mral› adas›na bask›n yap›ld›¤› anlafl›l›yor. Kurallar›, kaideleri yeniden belirliyorlar ve var olan fiziki ve psikolojik iflkenceyi çok çok aflan bir konumda korkutmay›, ürkütmeyi hedefleyen bir tehditle birlikte, fiili bir sald›r› durumunu ortaya ç›kar›yorlar. Bu asl›nda bir yönüyle mevcut yönetiminin içine düfltü¤ü ç›kmaz›, çözümsüzlü¤ü, aczi gösteriyor. Kürt halk›n› durduramayan, gerillay› susturamayan, engelleyemeyen, Kürt halk›n›n gençli¤inin mücadelesi karfl›s›nda çare-
Ekim 2008
Kürt özgürlük hareketini tasfiye etmek ve böylece Kürt soyk›r›m›n› gerçeklefltirmek aray›fl ve çabas› içinde oldu¤u, zihniyet ve politika olarak f›rsat bulursa bunu yapmaktan geri durmayaca¤› gerçe¤ini ortaya koyuyor.
Çözüm için Önderlik ve hareket olarak elimizden gelen çabay› harcad›k Sürecin bir yönü bu iken, di¤er yönü; ‹lker Baflbu¤-Tayip Erdo¤an ikilisinin yaratt›¤› yeni yönetime karfl› Kürt halk›n›n ve hareketimizin gelifltirdi¤i mücadeledir. ‹çinde bulundu¤umuz süreçte bu temelde her alanda büyük bir mücadelenin verildi¤i de tart›flma götürmez bir gerçektir. Bu çok yönlü, çok boyutlu bir biçimde gelifliyor. Biz hareket olarak fiubat sonunda Zap operasyonu yenilgisi sonras›nda Türkiye yönetiminin içine
Mevcut ‹lker Baflflb bu¤ yönetimi -ki buna Abdullah Gül ve “M Tayip Erdo¤an ortakt›r- Önder Apo’yu imha temelinde Kürt özgürlük hareketini tasfiye etmek ve böylece Kürt soyk›r›m›n› gerçekleflflttirmek aray›fl ve çabas› içinde oldu¤u, zihniyet ve politika olarak f›rsat bulursa bunu yapmaktan geri durmayaca¤› gerçe¤ini ortaya koyuyor ” siz kalan mevcut yönetimin öfkesini, tepkisini Önderlik gerçe¤i üzerinde kusmaya yöneldi¤i ortaya ç›k›yor. Bu, yaflanan ç›kmaz›n, çaresizli¤in geliflen mücadele karfl›s›nda yaflanan baflar›s›zl›klar›n verdi¤i öfke ve tepkiyi ifade ediyor. ‹nsan bunu böyle görebilir, anlay›p de¤erlendirebilir. Fakat iflin esas› ya da tümü bu de¤ildir. Bir yönü bu olmakla birlikte, ‹lker Baflbu¤ yönetiminin di¤er amaç ve niyet ise, uluslararas› komplonun amaçlar›n› gerçeklefltirmektir. Buna istekli, çaba sahibi ve aray›fl› içinde oldu¤u görülüyor, bunu gösteriyor. Bu bak›mdan bu durumu sadece bir tehdit ve flantaj olarak görmek yetmez, yine geliflen mücadele karfl›s›nda yaflanan baflar›s›zl›¤›n, çaresizli¤in, ç›kmaz›n yaratt›¤› bir sonuç olarak de¤erlendirmek de yetmez. Mevcut ‹lker Baflbu¤ yönetimi -ki buna Abdullah Gül ve Tayip Erdo¤an ortakt›r- Önder Apo’yu imha temelinde
düfltü¤ü siyasi kriz ve iktidar savafl›m›n› bir yandan nereye varacak diye izledik, di¤er yandan da buradan bir siyasi yaklafl›m, demokratik siyasi çözüm yaklafl›m›n›n ç›kmas› için çaba harcad›k. Önderli¤imizin ça¤r›lar› geliflti, çözüm önerilerini çok yönlü ve somut bir biçimde ortaya koydu. Yönetimimiz çeflitli çözüm planlar›, deklarasyonlar yay›nlad›, aç›klamalar yapt›. Zap savafl›n›n ortaya ç›kard›¤› gerçeklerin do¤ru görülüp okunmas› ve bu temelde savafls›z bir çözüm yolunun aran›p bulunmas›, böyle bir yola girilmesi için Önderlik ve hareket olarak elimizden gelen çabay› harcad›k. Fakat herkes iyi biliyor ki, bu çabalar›m›z bir sonuç vermedi. Türkiye yönetiminin yaflad›¤› siyasi kriz ve iktidar savafl›m› çeflitli güçlerin müdahalesiyle -ki bu müdahaleci güçler içerisinde ABD’yi, sermaye kurulufllar›n›, yani küresel sermaye güçlerini görmek laz›m- yeni bir iktidar paylafl›m› ve
Ekim 2008
SERXWEBÛN
uzlaflma yarat›ld›. Bu, Erdo¤an-Baflbu¤ görüflmesiyle yap›ld›. Bunlara dayanarak AKP’yi kapatma davas› reddedildi, ‹lker Baflbu¤’un genelkurmay baflkan› olmas›n›n önü aç›ld›, böylece siyasi krizi k›smen aflma, yeni bir iktidar paylafl›m› ve yönetim uzlaflmas› yaratma sa¤land›. Bu uzlaflmay› da PKK’ye karfl› savafl üzerinden gerçeklefltirdiler. Uzlaflman›n, iktidar paylafl›m›n›n bu temelde oldu¤undan asla kuflku yok. AKP PKK’ye karfl› savafl› kabul etti¤i için kapat›lmad› ve iktidarda tutuldu, ‹lker Baflbu¤ bu temelde görevlendirildi, yönetime getirildi. Eskisi kadar, 2007 y›l›ndaki kadar genifl kapsaml›, güçlü dayanaklara sahip bir yeni yönetim düzeyi olmasa da, yine de PKK’ye karfl› savafl yürütmek üzere Erdo¤an-Baflbu¤ uzlaflmas›yla yeni bir yönetim yarat›ld›. Biz bu yönetimi de, yönetim olufl sürecini de hem izledik, hem de günlük olarak de¤erlendirdik. Olumlu yönde, demokratik siyasetin gelifltirilmesi yönünde at›labilecek en küçük bir ad›m ortaya ç›karsa bunu destekleme, önemseme yaklafl›m› içinde olduk; ancak kendimizi yan›ltmamaya da çal›flt›k. Günlük olarak ald›¤›m›z bilgiler, yapt›¤›m›z de¤erlendirmelerden gördük ki; eskisinden çok daha kat› bir düzeyde PKK’yi imha ve tasfiye amaçl› yeni bir sald›r› plan› haz›rlan›yor. Mevcut yönetimin bunun d›fl›nda bir program› yoktur. Bunun d›fl›ndaki söylemler, davran›fllar birer oyundan baflka bir fleyi ifade etmiyor. Çünkü böyle söylemler de vard›, bu do¤rultuda baz› aray›fllar, giriflimler de vard›. Dikkatle de¤erlendirdik ve somut
55 olarak gördük ki, bunlar›n hepsi oyun. Böyle vahfli bir imha sald›r›s› için gerekli haz›rl›klar› yapmak ve sald›r›y› baflar›yla yürütmek amac›yla birçok oyuna baflvurmaya, hareket ve halk olarak bizi duyars›z, etkisiz k›lmaya çal›fl›yorlar.
Meflru savunma çizgisinde direnifl mücadelemizi daha fazla gelifltirece¤iz Biz de böyle bir gaflete ve oyuna düflmemek için azami çaba harcad›k, bizim de giriflimlerimiz oldu. ‹lker Baflbu¤’un, Tayip Erdo¤an’›n yapt›klar›n› de¤erlendirdik, bunu de¤erlendiren çeflitli toplant›lar; yönetim toplant›lar›, konferanslar, kongreler yapt›k, Kürt halk›n›n ve hareketimizin en yetkili kurumlar›n› ve karar organlar›n› toplad›k. Kongre Gel genel kurulu toplant›s›n› yapt›k, PKK kongresini gerçeklefltirdik, kad›n örgütlerimiz, gençlik örgütlerimiz kongre, konferans düzeyinde toplant›lar yapt›lar, de¤iflik alanlarda yönetim toplant›lar› yapt›k. Süreci anlamaya, de¤erlendirmeye, bu temelde en do¤ru olan› ortaya ç›kart›p kararlaflt›rmaya, kendimizi bu temelde kararl›, planl› ve haz›rl›kl› hale getirmeye çal›flt›k, bu yönlü haz›rl›klar›m›z› yapt›k. Sonuçta mevcut imha ve tasfiye amac› belirginlik kazan›nca, bu do¤rultuda sald›r›lar ortaya ç›k›p ad›m ad›m prati¤e dönüfltükçe, buna karfl› biz de ad›m ad›m geliflen güçlü bir direnifl mücadelesi içinde olduk. 1 Eylül Dünya Bar›fl Günü vesilesiyle halk›n bar›fl ve demokratik çözüm istemleri çok ileri düzeyde a盤a ç›kt›.
Savafl›, fliddeti gelifltirmeye dönük çabalara karfl› halk›n tepkileri ortaya kondu. Fakat bütün bunlardan ders almak yerine, Önder Apo üzerindeki imha tehdit ve sald›r›lar›n›n giderek yo¤unlaflmas›, gerillaya dönük Kuzey’de oldu¤u gibi Medya savunma alanlar›nda da askeri operasyonlar›n, top at›fllar›n›n, hava sald›r›lar›n›n artmas›, halk üzerinde, demokratik siyaset üzerindeki bask›, tutuklama ve iflkencelerin yo¤unlaflmas› karfl›s›nda meflru savunma çizgisinde serhildana ve gerilla aktivitesine dayal› direnifl mücadelemiz geliflti. Böyle bir mücadele sürecinde Bêzelê eyleminin önemli bir hamle oldu¤u, sald›r› plan ve çabalar›na karfl› yeni bir direnifl sürecini güçlü bir biçimde bafllatan ve zirveye tafl›yan bir rol oynad›¤› tart›flma götürmezdir. Nas›l ki, Gabar ve Oramar direniflleri 2007 y›l›nda Türkiye yönetiminin 27 Nisan muht›ras› ve 22 Temmuz seçimleri temelinde haz›rlad›¤› imha ve tasfiye plan›n› daha hayata geçirmeden o plan› bofla ç›kartmay› baflaran, onun ölü do¤mas›na yol açan bir direnifl rolü oynad›ysa; 2008 güzünde de Bêzelê direnifli, Baflbu¤-Erdo¤an yönetiminin haz›rlay›p pratiklefltirmeye çal›flt›¤› yeni imha ve tasfiye plan›na karfl› geliflen güçlü bir cevap, onun daha bafltan ölü do¤mas›n› sa¤layan büyük bir hamle oldu. Hareketimiz ve gerilla güçlerimiz bu planlara ve sald›r›lara karfl› cevaps›z kalmad›. Bêzelê eylemi, hem bu plan sahiplerine gerekli dersi veren, askeri sald›r›larda ›srar›n çözüm yaratmayaca¤›n› gösteren bir rol oynad›, hem de halka büyük moral ve güç verdi, halk›n demokratik siyasi eylemlili¤inin gelifltirilmesi için ön aç›c› oldu. Bêzelê eylemini müteakip Amed’de, Dersim’de, en son Botan’da geliflen gerilla eylemlilikleri Türkiye’nin yeni yönetiminin imha ve sald›r› planlar›na karfl› gerillan›n cevaps›z kalmayaca¤›n›n, hatta bunlarda ›srar edilirse buna karfl› çok güçlü ve baflar›l› bir meflru savunma direniflini gelifltirece¤inin aç›k göstergesi oldu. Bunun böyle anlafl›lmas›, dikkate al›nmas›, önemsenmesi gerekiyor. Bunlar› takiben özellikle Önder Apo’ya dönük fiili sald›r› yap›ld›¤› haberinin halka ulaflmas› ard›ndan bir haftay› aflk›n Kürt halk›n›n da bütün Kürdistan parçalar›nda ve
SERXWEBÛN
56 yurt d›fl›nda, Kürt toplumunun bulundu¤u dünyan›n her yerinde eylemlili¤i, direnifli, Önder Apo’ya dönük sald›r›lara karfl› bu sald›r›y› yapanlar› uyaran eylemleri gelifliyor. Gençlik ayakta, kad›nlar ayakta, bütün demokratik güçler ayakta, bütün kesimler tutumlar›n› aç›klad›lar, uyar›lar›n› yapt›lar, fiili olarak protesto eylemleri her tarafta yaflan›yor. Yurt d›fl›nda, Avrupa’da birçok yer kitlelerce bas›lm›fl durumda, her alanda gösteriler var; Kuzey Kürdistan’da, Türkiye’de bütün flehir ve kasabalarda yürüyüfller, mitingler yap›l›yor, devlet güçleriyle çat›flmalar var; baflta Amed olmak üzere bütün flehirler, kasabalar halk›n bu sald›r›lara karfl› öfke ve tepkisiyle geliflen eylemlere sahne oluyor. Bunun Kürdistan’›n di¤er parçalar›na da h›zla yay›laca¤›, Bat›’da, Do¤u’da, Güney’de, Kürdistan’›n dört bir yan›nda Önder Apo’ya dönük sald›r›lar› protesto amaçl›, ona cevap oluflturacak flekilde halk›n eylemlili¤inin geliflece¤i aç›k. Zaten bütün halk örgütleri, demokratik kurum ve kurulufllar› tutumlar›n› aç›kça ortaya koydular, direnifl ça¤r›lar› yapt›lar, bu temelde güçlü bir direnifl süreci gelifliyor ve geliflecektir.
Bu eylemler sadece sald›r›lar karfl›s›nda tepki gösterme olarak görülmemelidir Di¤er yandan böyle bir direniflin ve mücadelenin elbette bu belirsiz ve çat›flmal› ortam› sona erdirmeye, Kürt halk›n›n özgürlü¤ünü ve demokrasisini sa¤layarak, Kürt sorununun demokratik çözümünü gerçeklefltirmeye dönük yönü de vard›r. Bu olaylar sadece bir tepki olay› de¤il; s›rf sald›r›lar karfl›s›nda tepki gösterme olarak görülmemelidir. Var olan imha sürecine karfl›, uygulanan bask›, zulüm, kölelik düzenine karfl› Kürt sorununun demokratik çözümü ve Türkiye’nin demokratiklefltirilmesi temelinde yeni bir yaflam›n halklar›n kardeflçe, yan yana, bir arada yaflam›n› sa¤layacak temelde ortaya ç›kartma hedefi vard›r. Yani biz bu durumu de¤ifltirmek istiyoruz; mevcut duruma raz› de¤iliz. Besbelli ki Türkiye yönetimi de raz› de¤il, onlarda bu durumu de¤ifltirmek istiyorlar. Mevcut duruma raz› olmayan,
de¤ifltirmek isteyen iki gücün çok yo¤un ve fliddetli bir çat›flmas› yaflan›yor. Türkiye yönetimi mevcut duruma raz› olmuyor, Kürtlerin en küçük bir irade sahibi olmas›n› kabul etmiyor, Kürt varl›¤›n›, kimli¤ini kabul etmiyor, Kürt toplumunun her hangi bir örgütlenmesine ve kendi ulusal-kültürel kimli¤iyle yaflamas›na tahammül göstermiyor, f›rsat vermek istemiyor. Bütün bunlar›n hepsini terörizm say›yor, düflman olarak görüyor, yok etmek için de Türkiye’nin bütün imkânlar›n› kullanarak her türlü yöntemle sald›r› yürütüyor. Bu tart›flma götürmeyen bir gerçektir. Böyle bir amac› gerçeklefltirmek için yürüttü¤ü sald›r›da çeflitli oyunlara baflvuruyor, farkl› söylemler kullan›yor, flunu bunu yap›yor; fakat bunlara aldanmamak gerekiyor. Bunlar›, yürüttü¤ü bu imha ve tasfiye savafl›nda baflar›l› olmak için birer taktik olarak kullan›yor; Güney Kürdistan’daki baz› güçlerle iliflki kurmaya çal›fl›yor, Kürtçe türkülerin söylenmesine izin veriyor, hatta Kürtçe gazete ç›kmas›na bir süre göz yumuyor, Avrupa’ya gidip çeflitli diplomatik görüflmelerde Kürtlerden söz ediyor, Tayip Erdo¤an bukalemun kiflili¤i ortaya ç›k›yor, “Kürt vatandafl”lardan söz ediyor. Bunlar›n hepsi aldatmad›r, yaland›r. Demirel de 92’de “Kürt realitesini tan›yoruz” demiflti. Do¤an Gürefl de Kürt çocuklar›n› Kürtçe ça¤›rmaya çal›flm›flt›. Bunlar›n nas›l çete bafllar› olduklar›n›, Kürt halk›n› ve Özgürlük mücadelesini bast›rmak için nas›l bir topyekün savafl› örgütleyip yürüten yönetim olduklar›n› 90’l› y›llar›n ilk yar›s›nda çok aç›k ve somut olarak gördük ve yaflad›k. O bak›mdan bu tür söylemlerin hepsinin asl›nda imha savafl›n› baflar›ya götürmek için baflvurulan birer oyun oldu¤u, taktik amaçla kullan›ld›¤› tart›flma götürmez bir gerçektir. ‹flin
Ekim 2008
özünde imha etme istemi ve çabas› vard›r. Mevcut yönetim öyle bir zihniyette ki, kendinden baflkas›na yaflam hakk› tan›mak istemiyor. Dolay›s›yla mevcut durumuyla bile kuzeyde, güneyde, do¤uda, bat›da, yurtd›fl›nda Kürt halk›n›n büyük cesaret ve fedakãrl›klarla, her gün kan dökerek yaratt›¤› örgütlenme ve gelifltirdi¤i mücadele durumunu da kabul etmiyor, uygun görmüyor; bütün bunlar›n hepsinin bir günde bo¤ulup yok edilmesi gerekti¤ini düflünüyor ve istiyor. Türkiye yönetiminin mevcut durumda politikas›n›n, zihniyetinin, tutumunun bu oldu¤u bir gerçek. Bu anlamda flu anda var olan örgütlülü¤ü, mücadeleyi, Kürt kazan›mlar›n›n hepsini düflman say›yor ve yok etmek istiyor.
Bu savafl›n bir soyk›r›m savafl› oldu¤u aç›k Biz de mevcut durumu kabul etmiyoruz. Kürtler üzerinde büyük bir zulüm, bask›, sald›r›, savafl› var; her gün insanlar katlediliyor; da¤da, sokakta, iflkencelerde katlediliyor. Bir ‹mral› iflkence ve imha sistemi var ortada; bir halk›n Önderli¤ine dönük her türlü bask›, iflkence, hakaret, sald›r› yürütülüyor. Bu asl›nda Kürt halk›na karfl› tutumun ne oldu¤unu ortaya koyuyor, gösteriyor. Ortada var olan ve yaflanan bir savafl gerçekli¤i var. Da¤lar, tafllar gece-gündüz bombalan›yor, her türlü savafl arac› ve gücü kullan›larak gerilla güçleri imha edilmek isteniyor. Bu durumun kabul edilmesi, bir yaflam olarak say›lmas›, benimsenmesi elbette mümkün de¤il. Bu savafl›n bir soyk›r›m savafl› oldu¤u aç›k. Türkiye yönetiminin Kürt toplumuna karfl› uluslararas› sisteme dayanarak uygulad›¤› irade k›rma, korkutma, ezme, imha etme, asimile etme, yok etme politikas› budur. Önder Apo bu gerçe¤i çok somut olarak ortaya koy-
Bir halk›n Önderli¤ine dönük her türlü bask›, iflflkkence, hakaret, “B sald›r› yürütülüyor. Bu, asl›nda Kürt halk›na karflfl›› tutumun ne oldu¤unu gösteriyor. Yaflfla anan bir savafl gerçekli¤i var. Da¤lar, taflflllar gece-gündüz bombalan›yor, her türlü savafl arac› kullan›larak gerilla güçleri imha edilmek isteniyor. Bu durumun kabul edilmesi, bir yaflfla am olarak benimsenmesi elbette mümkün de¤il”
Ekim 2008
SERXWEBÛN
du, “Kürdistan’da askeri iflgal var” dedi. “Kürdistan siyasi ve ekonomik sömürgecilik alt›nda bulunuyor” dedi. Kürdistan’daki mevcut uygulamalar› “Kültürel soyk›r›m uygulan›yor” diye tan›mlad›. Bizim de bu sömürge ve soyk›r›ma karfl› Kürdistan’›n özgürlü¤ünü, Kürt toplumunun özgür ve demokratik yaflam›n› sa¤lamak, bunlar› gerçeklefltirecek flekilde Kürt sorununun demokratik çözümünü ortaya ç›kartmak üzere verdi¤imiz bir mücadelemiz var. Biz bu durumu reddediyoruz; hareket olarak, halk olarak bu soyk›r›m ve sömürge düzeninin ortadan kald›r›lmas›n› istiyoruz; özgür demokratik bir yaflam›n Kürdistan’da, Türkiye’de, Ortado¤u’da halklar›n kardeflli¤ine dayal› olarak gerçekleflmesini istiyoruz. Bütün bunlar› teorik olarak de¤erlendirmifliz, siyasi programlara kavuflturmufluz, güncel kararlar haline getirmifliz, bu do¤rultuda nas›l bir mücadele yürütülece¤ine dair strateji ve taktiklerimizi belirlemifliz.
Hedefimizi Önder Apo’nun özgürlü¤ü olarak ortaya koyduk Biz bir mücadele gücüyüz ve mücadele ediyoruz; amaçlar›m›z var, hedeflerimiz var, yaflam ölçülerimiz var, bunlar› gerçeklefltirmek için bir stratejik ve taktik anlay›flsa sahibiz, örgütlü güçlerimiz var; büyük bir cesaret ve fedakârl›kla, fedai çizgisinde direnifl yürütüyor. Bütün bu çabalar›m›z› 2008 yaz›nda yapt›¤›m›z kapsaml› toplant›lar›m›zda güncel hedef olarak somutlaflt›rd›k, belirginlefltirdik; bu somut hedefi de “Önder Apo’nun özgürlü¤ü” olarak ortaya koyduk. Karfl›m›zdaki güçlerin inkâr ve imha sisteminin bizi yok say›p, yok etmek için her türlü imha ve tasfiye amaçl› sald›r› yürütme çabas›na karfl› hareket ve halk olarak bizimde hedefimiz, kararl›l›¤›m›z “Önder Apo’nun özgürlü¤ü” temelindedir. Yürüttü¤ümüz bütün çal›flmalar›, mücadelemizi, direniflimizi, gerilla olarak siyasi kurumlar olarak, demokratik kültürel kurumlar olarak, tüm halk olarak böyle bir somut hedefe kilitlenmifl durumday›z. Önder Apo’nun özgürlü¤ü mevcut durumun de¤ifltirilmesini sa¤layacak tek temel hedeftir. Önder Apo’nun
57 özgürlü¤ü, Kürt sorununun demokratik siyasi çözümünün önünü aç›lmas› ve bununun bafllat›lmas›d›r. Önder Apo’nun özgürlü¤ü, Kürt halk› üzerinde uygulanan soyk›r›m ve sömürgecili¤in yok edilmesidir; Önder Apo’nun özgürlü¤ü, Kürdistan’›n özgürlü¤üdür; Önder Apo’nun özgürlü¤ü, Kürt halk›n›n demokratik özgür yaflam›d›r, Kürt gençli¤inin özgür gelecek kazanmas›d›r, Kürt kad›n›n›n özgür yaflama kavuflmas›d›r. K›saca Kürt sorununun özgür demokratik çözümünün gerçekleflmesi ve böylece Ortado¤u’da halkalar›n demokratik yaflam, demokratik birlik içinde yaflam yolunun aç›lmas› demektir. Biz de mücadelemizi bu temelde sürdürüyoruz. Mevcut duruma itiraz ettik, ediyoruz; bunu de¤ifltirmenin yolu olarak önümüze Önder Apo’nun özgürlü¤ünü koyduk, bütün çaba ve mücadelemizi buna kilitledik. Her alandaki çal›flmalar›; ideolojik, siyasal, askeri, örgütsel, kültürel, psikolojik, edebi, sanatsal, propaganda-ajitasyon alan›ndaki çal›flmalar›m›z› böyle bir hedefe kilitledik, böyle bir hedefi gerçeklefltirme temelinde planlad›k, daha fazla da bu noktaya, böyle bir hedefe ba¤l› hale getirmeye çal›fl›yoruz. Bu temelde bir mücadele hamlesi yürütüyoruz. Hareket ve halk olarak Önder Apo’ya özgürlük sürecini bafllatm›fl durumday›z. Bunu gerçeklefltirmek için çok yönlü bir mücadele hamlesi içerisindeyiz. Êdî Bese hamlemizin ikinci aflamas› diye tan›mlad›¤›m›z aflamay› Önder Apo’ya özgürlük aflamas› olarak tan›mlad›k, hedefini daha somut ortaya koyduk, belirginlefltirdik. Bu daha do¤ru, daha gerçekçi, olmas› gereken bir mücadeleydi. Bunu tart›flt›k, kararlaflt›rd›k, büyük bir birlik halinde; hareket olarak, halk olarak da bu hedef do¤rultusunda mücadele etmede görüfl ve karar birli¤i yapt›k, bu temelde bir mücadele yürütüyoruz. fiimdi geliflen mücadele, Bêzelê direnifliyle bafllayan gerillan›n meflru savunma direnifli, 1 Eylül Dünya Bar›fl Günü mitingleriyle bafllayan Kürt halk›n›n yeni serh›ldan› tamamen böyle bir mücadele hamlesine, yani Önder Apo’ya özgürlük hamlesine ba¤l› olarak geliflen mücadeleler, direnifller oluyor. Bunun da bilinmesi, anlafl›lmas› gereklidir.
Gizlisi sakl›s› yoktur, amaçlar›m›z› aç›kça ilan ediyoruz, mücadelemizi aç›k hedefler do¤rultusunda yürütüyoruz. Öyle kimseye oyun oynad›¤›m›z yoktur, gizli kapakl› iliflkiler, çal›flmalar içinde de de¤iliz. Görüfllerimiz ortada, hareket olarak amaçlar›m›z çok net, aç›k, mücadele yöntemlerimiz belirgin ve bu temelde direniyoruz, mücadele ediyoruz. ‹nkâr ve imhay› k›rmak, soyk›r›m› bofla ç›karmak, Kürt halk›n›n özgür demokratik yaflama kavuflmas›n› sa¤lamak üzere büyük bir direnme savafl› veriyoruz.
E¤er gerilla ve Kürt halk› s›nanmak isteniyorsa bu ateflle oynamakt›r Bu savafl, meflru savunma çizgisinde yürüttü¤ümüz bir savaflt›r. Öyle kimseye sald›ran, kimseyi yok etmek isteyen bir hedefi yoktur. Baflkalar› yaflamas›n da ben yaflayay›m, diyen bir yönü de yoktur. Tam tersine, bu yön bize karfl› uygulan›yor. Biz ise, bu faflist bir yaklafl›md›r, diyoruz; yaflam özgür, demokratik iliflkiler içerisinde, kardeflçe yaklafl›m içinde birlikte olmal›, herkes yaflamal› diyoruz. Fakat öyle anlafl›l›yor ki, inkâr ve imha sistemi, mevcut Türkiye yönetimi, Baflbu¤-Erdo¤an yönetimi, yaflam sadece bizedir, baflkas›na yaflam hakk› tan›may›z, yaklafl›m›nda kararl› ve ›srarl› durumdalar. Bu büyük bir yan›lg› ve yanl›flt›r. Son sald›r›lar, Önder Apo’ya dönük küstahça giriflimler bunu gösteriyor. Bu, bilinmez bir gaflet durumu mudur? Gerçekten ‹lker Baflbu¤ yönetim ehliyetinden yoksun bir kiflilikse, Türkiye’yi derhal onun elinden kurtarmak laz›m, bu kiflilik Saddam Hüseyin gibi birisi olabilir. Bizim gafletten kast›m›z budur. Yok, e¤er öyle de¤il de, baz› güçler (ABD, ‹srail, ‹ngiltere vb) gerilla ve Kürt halk›n› denemek, s›namak istiyorsa, bu da büyük bir yan›lg› ve yanl›flt›r. Bunun nas›l tehlikeli bir yan›lg› oldu¤unu gerilla direniflleri gösteriyor. Bêzelê, Botan, Dersim, Amed bunlar› gösteriyor. Yapt›klar›m›z asl›nda yapabileceklerimizin % 5’i de de¤ildir. Bu eylemler bir uyar› amac›n› güdüyordu. Bêzelê’den Botan’a kadar gerillan›n aktivitesinin temel hedefi; mevcut Baflbu¤-Erdo¤an yönetiminin oluflturmaya çal›flt›¤› yeni sald›r› planlar›ndan vazgeçirmek
SERXWEBÛN
58 içindir, onlara bir uyar› özelli¤i tafl›yor, bunu net belirtiyoruz. Yanl›fl yolda olduklar›n› ve derhal vazgeçmelerini söylemeyi ifade ediyor. Yoksa gerillan›n gücü bu de¤ildir, yapabilecekleri kesinlikle sadece bu de¤ildir. Gerilla, gücünün daha % 10’nu kullanm›fl de¤ildir. Herkes bunu böyle bilmek zorundad›r. Kürt halk› mücadele potansiyelinin % 5’ini veya10’nu bile kullanmad›.
Önder Apo’ya uzanan eller k›r›l›r Bu bak›mdan böyle bir deneme s›nama, yönetimlerimiz taraf›ndan ateflle oynamak olarak tan›mland›. Do¤ru, ateflle oynamakt›r ve oynayan›n elini yakar, tehlikelidir. Gerçekten amaçlar› böyleyse, biz yaflar›z bu dünyada baflkas›na yaflam olmaz, diyorlar ve böyle hareket etmek istiyorlarsa bunu bilmelidirler ki, ya yaflam demokratik ilkeler çerçevesinde birlikte ortak olur, ya da hiç kimseye olmaz. Sadece PKK’ye olmaz, Önder Apo’ya olmaz, Kürtlere olmaz da baflkalar›; Tayip Erdo¤an, ‹lker Baflbu¤, Deniz Baykal, Abdullah Gül rahatça yaflar, mevcut Türkiye yönetimi yaflar, diye kimse düflünmemelidir. Bunu herkesin bilmesi gerekir. Biz hareket ve halk olarak yüz defa, bin defa “Önder Apo’ya uzanan eller k›r›l›r” diye aç›klama yapt›k. Bu bir söz de¤il, bir realite. Bunu yapanlar karfl›l›¤›n› al›rlar. Önder Apo’ya karfl› tutumun bir savafl-bar›fl gerekçesi oldu¤unu defalarca söyledik. Bu bak›mdan mevcut olaylarla, verilen mücadele düzeyinin en kritik ve gergin bir safhaya geldi¤i aç›kt›r.
Dikkat edilirse Türkiye cephesi de, inkâr ve imha sistemi de çok gergin ve sald›rgan bir konumda; biz de önemli bir mücadele hamlesi içindeyiz. Bu mücadelemizin düflman cephesini ciddi bir biçimde zorlad›¤›n› görüyoruz. Türkiye’de yaflananlar esas olarak budur, bundan baflkas› de¤ildir. AKP yöneticilerinin; Tayip Erdo¤an’›n, Abdullah Gül’ün yaflad›klar› bundan baflka bir fley de¤ildir. ‹lker Baflbu¤’un gösterdi¤i hiddet, öfke buradan kaynaklan›yor. Öyle çok güçlü olduklar›ndan, baflar›yla iflleri yürüttüklerinden dolay› de¤ildir bunlar. Öyle olsa niye o kadar ba¤›r›p ça¤›rs›n, niye herkesi suçlay›p tehdit etsin; tam tersine oldukça rahat olur, sa¤l›kl› durur. Oysa dikkat edilirse öyle de¤ildir. Hitler özentili bir yaklafl›mla, büyük bir öfke içinde. Birkaç gün kamuoyunun karfl›s›na ç›kamad›, hasta oldu diye aç›klad›lar. Oysa hasta olmad›¤›n› televizyon kameralar›n›n karfl›s›na geçti¤inde gördük. Asl›nda hasta de¤il de, geliflen mücadele karfl›s›nda yaflad›¤› baflar›s›zl›ktan dolay› büyük bir bunal›ma girmifl. Bunun verdi¤i öfkeyi, hiddeti kamuoyuna karfl› yans›tt›. Diyor ki, PKK eylemlerini baflar›l› gibi gösterenler var, halbuki kendi duruflu, sözleri bunu herkesten daha çok gösteriyor. ‹lker Baflbu¤’a bakan, PKK’nin ne kadar baflar›l› oldu¤unu görüyor. Dünya bas›n› öyle yazd›; ‹ngiltere de, Amerika da, çeflitli yerlerde bas›n organlar›n›n yazd›klar›n› izliyoruz, dinliyoruz, Kürtlerin direniflleri Türkiye yönetimini büyük bir hiddete düflürdü, PKK direnifli karfl›s›nda Türkiye yönetimi baflar›l› olamad› di-
Ekim 2008
yorlar, hatta ‹lker Baflbu¤ daha iflbafl›na gelmeden karizmas› çizildi diyenler var. Savaflta ›srar eden yönetimin büyük bir darbe yedi¤ini söyleyenler var.
Asl›nda k›r›lma noktas›nda olan sistemin kendisidir Asl›nda Türkiye yönetimi bir gaflet ya da ateflle oynama içinde de¤il, amac› imha ve tasfiyedir, zihniyeti bu temeldedir. Bu noktada halen düflünce de¤iflikli¤i, zihniyet de¤iflikli¤i gerçekleflmifl de¤il. Özellikle askeri yönetimin tutumu, ‹lker Baflbu¤’un zihniyeti ve düflüncelerinin böyle oldu¤u ortaya ç›k›yor. Nas›l bir kiflilik oldu¤unu belirttik: Yahudi oldu¤u söylendi, a¤lama duvar›n›n dibinde çekilmifl resimleri var, kendisini yeni bir Atatürk gibi ortaya koymaya çal›fl›yor, çok ciddi göstermeye çal›fl›yor. Planc›, savaflç› general oldu¤u söylendi, asl›nda gerçekten öyle olsayd› 25 y›ld›r yaflanan savafltan ders ç›kar›rd›, dolay›s›yla çözüm arard›. Fakat halen herkesin yapt›¤›n› yaparak sonuç al›r›m diye düflünmesi savafltan anlad›¤›n› fazla göstermiyor. Ciddi bir kifliyse sorunlara çözüm arard›, ancak böyle bir çözüm aray›fl› da yok. Baz› fleyleri ezberlemifl, baz› ç›karlara çok ba¤lanm›fl durumdad›r. Süper sermayenin ç›karlar›na çok ba¤l›, kendini abartan, dolay›s›yla bask›yla, zulümle, diktatörce yaklafl›mlarla sonuç alaca¤›n› sanan bir kifli olarak kendini göstermeye çal›fl›yor. Ciddi duruyor, çok kararl› gibi görünüyor, ama ne kadar kararl› belli de¤ildir. Türk ordusunun subaylar›n›n, askerlerinin durufluna bak›nca savafl iradelerinin çok fazla da olmad›¤›n› insan rahatl›kla görebilir. Biz bu gerçe¤i 1 Haziran at›l›m› sürecinde net olarak gördük. En son yaflanan çat›flma ve eylemlerde bunu gördük. “Terör örgütü k›r›lma noktas›nda” diyorlar, asl›nda k›r›lma noktas›nda olan kendileridir. ‹lker Baflbu¤’un çok baflar›l› olaca¤›na dair kararl›, inançl› oldu¤u da flüphe götürür. Fakat ona görev bu temelde verildi, ‹lker Baflbu¤ bu savafl› yürütmek üzere görevlendirildi. Bu yüzden korkuyor, baflka bir davran›fl gösteremiyor, baflka söz söyleyemiyor. Ancak böyle kiflilikler ihtirasl›
Ekim 2008
SERXWEBÛN
olurlar, bireysel diktatörlüklere yönelebilirler. O bak›mdan hafife almamak laz›m. Kompleksli bir kiflili¤e benziyor, bir darbeye de yönelebilir, MHP iktidar›n›n önünü açmak isteyebilir. Türkiye’de MHP’yi ziyaret eden ilk Genelkurmay baflkan› ‹lker Baflbu¤’un kendisidir.
Erdo¤an Genelkurmay›n ekonomik diplomatik ifllerinden sorumlu memurudur Di¤er yandan Tayip Erdo¤an-Abdullah Gül ikilisi gerçekten de bukalemun gibidirler, ikiyüzlüdürler. Hocalar› Necmettin Erbakan aç›k söyledi, ‘bunlar›n arkas›ndan namaz k›l›nmaz’ dedi; ‘yönetim ehliyetleri yoktur’ dedi. Tayip Erdo¤an için bunu aç›k söyledi. Bunlar kendisinin yaratt›¤› kiflilerdir, o yüzden çok iyi tan›yor. Bunlar bir yönüyle Rusya’daki Yeltsin yönetimine benziyorlar; her fleyi satarlar, iktidar olmak için satmayacaklar› hiçbir de¤er yoktur. Askerle uzlaflmalar› bu temeldedir, herkesle de uzlaflabilirler. ‹ktidarda kendileri kal›r ve rant kap›lar› aç›k olursa her türlü bask›, zulüm düzeni içerisine girebilirler; zaten onu yap›yorlar. 90’l› y›llarda Türkiye’nin di¤er güçleri PKK ile savafl›rken bunlar kenarda kald›lar, ne savafla girdiler, ne de d›flta durdular, ortada kendilerini palazland›rd›lar. 2000’li y›llarda o güçlerine dayanarak iktidar› ele geçirdiler, bütün rant kap›lar›n› tuttular, flimdi devleti tümden ele geçirmeye, savafl yürüterek bütün savafl rant›n› yiyen güç haline kendilerini getirmeye çal›fl›yorlar. Bu aç›k ve anlafl›l›r bir durumdur. Öyle demokratl›klar›, yenilikçilikleri yok, Türkiye’ye yapacaklar› hiçbir fley yoktur. Tam tersine Türkiye’nin en iradesiz siyasi yönetimini oluflturuyorlar. Geçenlerde Tayip Erdo¤an “benim için Genelkurmay›n baflbakan› diyorlar, böyle olur mu, bu hakarettir” diyordu. Asl›nda bu yanl›fl bir deyim, baflbakan filanda de¤il, genelkurmay›n ekonomik ve diplomatik ifllerinden sorumlu memurudur. ‹lker Baflbu¤ herkesi tehdit etti, kimse konuflmayacak, yazmayacak, çizmeyecek dedi, hemen arkas›ndan destek veren Tayip Erdo¤an ile Abdullah Gül oldular. Onlar da kalkt›lar ‹lker Baflbu¤’un söylemlerini tekrarlama temelinde bas›n› suçlad›lar,
59 demokratik güçleri suçlad›lar, savafla karfl› ç›kan herkesi suçlad›lar. Askerimiz do¤ru yoldad›r, biz de onlar›n yan›nday›z ve do¤ru yerdeyiz, diyorlar. Do¤ru yerde olmay› bu soyk›r›m savafl›n› yürütme olarak belirliyorlar. Bu utanç verici bir durumdur. Nerede Müslümanl›k, nerede demokratl›k, hiçbir fley yok. Bir iradeleri yoktur, önceden de yoktu zaten. Bu ikilinin yönetimi bir ihanet yönetimiydi. Kendi ideolojilerine, örgütlerine ihanet etmifl bir toplulu¤un yönetime getirilmesiydi. En son Zap yenilgisi ard›ndan yaflanan iktidar savafl›m›nda bu iradeleri daha çok k›r›ld›. AKP’yi kapatma davas› bunun için aç›ld›. Hiçbir irade göstermemeleri, Genelkurmay’›n karar ve isteklerini itirazs›z uygulamalar›, ona uymalar› kayd›yla AKP’yi kapatma davas› reddedildi. Bunda hiç tart›flma götürür bir yan yoktur, iflin gerçe¤i budur. Bu bak›mdan karfl›m›zda irade sahibi bir yönetim, siyasi irade, hükümet yok, Genelkurmay yönetimi var. Genelkurmay yönetimi için de Önder Apo daha önce flunu belirtti; “emekli olduktan, yönetim sorumlulu¤unu üzerinden att›ktan sonraki generaller ç›k›p diyorlar ki, bu ifl savaflla olmaz” onu söyleyebiliyorlar, çünkü o söz kendilerini suçlatm›yor. Fakat görev bafl›nda olanlar söyleyemiyorlar, söyleyemezler. ‹lker Baflbu¤ flimdi bu sözleri söyleyemez, neden? Çünkü söylerse vatan haini say›l›r, derhal tutarlar ve vatana ihanetten yarg›layarak kurfluna dizerler. Türkiye’de var olan rejimin temel özelli¤i budur. Bu bak›mdan bildi¤ini, flimdiye kadar ezberlettiklerini, verdikleri görevleri yürütmekte kararl› olacaklar. Geliflen olaylar bunun böyle olaca¤›n› gösteriyor.
Özgürlük mücadelesinin yükseltilmesi AKP’nin oyunlar›n› bozdu Tüm bunlarla birlikte AKP hükümeti yeni oyunlar gelifltirmek istiyor. Bir yandan Genelkurmayla, ben savafl› yürütürüm diye anlaflt›, kapatma davas›n› reddettirdi; di¤er yandan Kürt oylar›n› çok al›rsak, seçimi kazan›rsak bu savafl› daha iyi yürütür, PKK’yi ezeriz diyerek her halde biraz da Genelkurmay› ikna etti. Bu temelde baz› oyunlar gelifltirmek istiyorlar asl›nda. Bir yan-
dan savafl siyasetini s›n›r ötesi teskeresi temelinde bir bask› ve tehdit arac› olarak kullanacaklar, di¤er yandan ise biraz bizi de aldatmak isteyecekler; çeflitli çevrelerle iliflki içinde olacaklar, ortam› yumuflatacaklar ve önümüzdeki yerel seçimlerde Kürdistan’da tümüyle kazanmay› hedefleyecekler. AKP’nin bir de böyle bir politikas› var. Bu yönlü bir sürü oyun gelifltirmeye çal›flt›. Biz bu oyunlar› reddettik, bozduk, bunlar›n hepsinin oyun oldu¤unu gördük, tutarl› olunacaksa yaklafl›m›n nas›l olmas› gerekti¤ini belirttik. Bakt›k ki öyle bir yaklafl›m içinde de¤iller, oyun oynuyorlar. Seçim politikas› yürütmek istiyorlar. ‹flte ortam biraz yumuflarsa Kürdistan’da bir yandan sermayeyi sonuna kadar kullanarak, di¤er yandan ortam› yumuflatt›m söylemini kullanarak oy alacaklar ve o temelde Özgürlük hareketimize dönük sald›r›y› ileri düzeyde yürütecekler. AKP’nin hesab› oydu. Belediyelerin hepsini kazan›nca dünya kamuoyunun karfl›s›na ç›kacakt›, Kürtleri ben temsil ediyorum, diyecekti. Ordunun karfl›s›na ç›kacakt›, beni iktidarda tutarsan Kürtler senin yan›nda olur, beni iktidardan düflürdün mü Kürtler ayr›lacaklar, diyerek tehdit ederek kendini iktidarda tutmak isteyecekti. AKP’yi kapatma davas›n›n reddedilmesi, AKP’nin iktidarda tutulmas›n›n nedeni PKK’ye karfl›, Kürtlere karfl› mücadelede, savaflta Genelkurmayla anlaflmas›ndan kaynaklan›yor. Din kardeflli¤i yoluyla, sahte Müslümanl›k yaklafl›m›yla Kürt halk›n› aldatmas›ndan ve Kürtlerden oy almas›ndan kaynakland›. Siyasi kamuoyunu bu biçimde aldat›yorlar. Hareketimizi bu temelde tecrit etmeye çal›fl›yorlar. AKP Kürdistan’da oy alamas›n onu bir gün iktidarda tutmazlar, hemen alafla¤› ederler hükümeti. AKP, iktidarda kalman›n yolunun Kürdistan’daki seçimi kazanmaktan geçti¤ini iyi biliyordu. Onun için seçimi kazanmay› sa¤latacaklard› oyunlarla, politikalar gelifltirmeye çal›flt›lar. fiimdi biz bu oyunlar› ve bu politikalar› bozduk. Mevcut durum, direnifl bunu bozuyor. Halk›n serh›ldan›, gerillan›n savunma eylemlili¤i, özgürlük mücadelesinin yükseltilmesi AKP’nin oyunlar›n› bozdu, gerçek yü-
SERXWEBÛN
60
Ekim 2008
zünü a盤a ç›kard›. AKP’nin Genelkurmay’la Kürt halk›na karfl› savafl yürütmek üzere anlaflt›¤› gerçe¤ini a盤a ç›kard›, maskesini düflürdü. AKP’nin öfkesi bu nedenledir. Genelkurmay baflkan› gibi onlar da deliye dönmüfller adeta, Kürdistan’da flehir flehir, kasaba kasaba dolaflmaya çal›fl›yorlar. Bu hale gelmeleri bu nedenledir.
Gençlik öz savunma temelinde örgütlenmeli silahlanmal› donan›ml› olmal› Bu sürecin nereye do¤ru evrilece¤i, nereye gidece¤ini tam bilemeyiz. Durum belirsizdir. Ortada gergin bir savafl ve çat›flma ortam› var. Bu anlamda gerçekleri görmemiz gerekiyor. Baflta gerilla olmak üzere bütün halk örgütlerimizin bu topyekün imha sald›r›s› karfl›s›nda sonuna kadar do¤ru yöntemlerle baflar› elde edecek flekilde direnmeye haz›r olmas› laz›m. Psikolojik, ideolojik, siyasi, örgütsel olarak hep böyle bir haz›rl›k içinde olmal›y›z. Propagandam›z›, demokratik siyasi eylemlili¤i, halk serh›ldanlar›n› bu temelde gelifltirdi¤imiz gibi, güçlü bir meflru savunma savafl› vermemiz de gerekiyor. Bu konuda gerillaya büyük bir rol düflüyor. Gerillan›n savunma gücü olmas›, Önderlik ve halk savunma gücü olmas› kendisini böyle gösterecek. HPG bu sald›r›y› k›racak bir savafl duruflunu, iradesini ve etkinli¤ini sonuna kadar gösterebilmeli, bunu da halk›n potansiyelini seferber ederek yapmal›d›r. Sadece kendi gücüyle direnme de¤il, tüm gençli¤in o dinamik gücünü öz savunma savafl› temelinde örgütleme ve yönlendirme temelinde de bunu yapmal›d›r. Halk bir yandan demokratik siyasi mücadele yürütürken, di¤er yandan öz savunma örgütlülü¤ünü de güçlü bir biçimde yaratmal› ve gelifltirmelidir. E¤itimli, örgütlü ve donan›ml› olmak gerekiyor, silahlanmak gerekiyor. Önder Apo’ya dönük, halka ve gerillaya dönük sald›r› güçlü bir savunma örgütlülü¤ü, bilinci ve donan›m› içinde olmam›z gerekti¤ini ortaya ç›kart›yor. Bunlar› herkesin yapmas›, her yerde böyle olmak, gaflet içinde olmamak gerekiyor. ‹fli sadece gerillaya b›rakmak ta do¤ru ve yeterli de¤ildir. Evet, gerilla öncülük etmeli, büyük bir fedai
gücü olarak düflman sald›r›lar›n› k›racak rol oynamal›, ama halk da örgütlü olmal›, gençlik öz savunma temelinde örgütlenmeli, silahlanmal›, donan›ml› olmal›, Önderli¤e dönük sald›r›lara karfl› daha güçlü tepki gösterebilmeli, yine halka dönük sald›r›lar an›nda, yerinde, kendi örgütlülü¤ü temelinde karfl›lanabilmeli, onlara karfl› direnme içinde olunabilmelidir. Buna ihtiyaç var. Bu çat›flman›n bu temelde sürece¤i aç›k.
Son sald›r›lar› Türkiye yönetiminden çok daha fazla ABD yönetimi planlad› Böyle bir çat›flma içinde di¤er güçlerin konumu ve rolüne bakacak olursak; Baflbu¤-Erdo¤an uzlaflmas› PKK’ye karfl› savafl temelinde olsa da, bu yönetim savaflç› bir görünüm vermeye çal›flsa da, asl›nda ortam› çok fazla fliddetlendirmek istemiyorlar. Özellikle AKP’nin yaklafl›m› böyle de¤ildi. Seçimlere kadar biraz daha yumuflak yaklafl›m ile ifli götürmek ve seçimi kazanmak istiyordu. O zaman bu savafl nereden ç›kt›, niye bu kadar sald›r› ve gerginlik olufltu? Bu noktada ABD’nin rolünü görmek laz›m. Bu gerginli¤i ve savafl› tahrik eden d›fl güçlerdir; ABD, ‹ngiltere, ‹srail, Almanya, AB’dir. Bu güçler her zamankinden çok daha fazla içinde bulundu¤umuz süreçte Türkiye yönetimini savafla yönelttiler, tahrik ettiler. Dikkat edilirse, Terörle Mücadele Kurulu toplant› yap›p, PKK’ye karfl› nas›l bir siyaset izleyeceklerini kararlaflt›rd›klar› bir süreçte ABD genelkurmay baflkan› hemen
Ankara’ya geldi, Türkiye’nin bütün yöneticileriyle görüfltü. Cumhurbaflkan›, Baflbakan, D›fliflleri bakan›, Genelkurmay baflkan› ile görüfltü. Bir askerdir, nas›l herkesle görüflebiliyor. Bush geldi¤i zaman bile Türkiye’de bu kadar çevreyle bile görüflemiyor. Demek ki o kadar etkili ve yetkili olarak geldi. Bütün bu görüflmelerin ard›ndan somut sözler söyledi. “PKK ortak düflman›m›zd›r, PKK’ye karfl› Türk ordusunun yürütece¤i bütün savafla her türlü deste¤i veriyoruz, ABD deste¤i arkalar›nda olacak” dedi. Bu ne demekti? Türkiye’yi PKK’ye yönelik savafla tahrik etmek, teflvik etmekti. Kesinlikle bu son sald›r›lar› Türkiye yönetiminden çok daha fazla ABD yönetimi planlad›. Mevcut durumda ABD siyaseti öyledir. Peki ABD yönetimi neden böyle yapt›? Bunun iki nedeni var: Birincisi, böyle yaparsa, savafl› k›z›flt›r›rsa Türkiye yönetimi daha fazla zorlan›yor, ç›kmaz içine giriyor, dolay›s›yla ABD’ye daha fazla muhtaç hale geliyor, ABD siyasetine daha fazla ba¤lan›yor. Bu do¤rultuda ABD Türkiye yönetimini Ortado¤u savafl›nda kullanmak istiyor; Afganistan savafl›nda, Irak savafl›nda kullanmaya çal›fl›yor, ‹ran’a karfl› gelifltirdi¤i savafl politikalar›nda birinci rolü Türkiye’ye vermek istiyor, Kafkaslardaki çat›flmalarda kullanmak istiyor. ABD PKK üzerinden Türkiye’yi Ortado¤u savafl› içine, III. dünya savafl› içine çekmeye çal›fl›yor. ABD’nin son iki y›ll›k politikas› budur. Bu konuda Türkiye yönetimini tümüyle kendisine ba¤l›, istedi¤ini yapan konuma getirmek istiyor. PKK ile Kürtlerle savafltan bu temelde yararlan-
Ekim 2008
SERXWEBÛN
mak istiyor. Hesab› fludur: Türkiye yönetimi Kürtler karfl›s›nda zorland›kça ABD den yard›m isteyecek, her yard›m istedikçe ABD’ye biraz daha fazla ba¤lanacak; ABD’nin istedi¤i siyaset do¤rultusunda siyaset belirleyecek.
ABD’nin ve Türkiye’nin yanl›fl hesaplar› Zap’tan döndü ‹kincisi, ABD böyle bir savafla Kürtleri de katmak istiyor. KDP-YNK gibi güçler zaten kendi güdümündedir. Kürdistan’›n di¤er parçalar›ndaki örgütlerin hepsi de hemen hemen benzerdir. Bu oyunu bozan, Kürtlerin ABD siyaseti do¤rultusunda Ortado¤u’da kullan›lmas›n› engelleyen güç PKK’dir. PKK Kürt cephesinde ABD siyasetinin bozuyor. Bunun için PKK’nin etkisizlefltirilmesi gerekiyor. Kürtleri ABD siyaseti do¤rultusunda Ortado¤u’da kullanabilmek için PKK’nin etkisizlefltirilmesi gerekiyor. Bunun için iki y›ld›r çat›flmalar› körüklüyor. 2007 y›l›nda o büyük sald›r› plan›n›n haz›rlanmas›n› Türkiye kadar ABD de yürüttü. 5 Kas›m 2007’de Bush-Erdo¤an görüflmesiyle böyle bir askeri ittifak›n yap›ld›¤›n› biliyoruz. PKK ortak düflman ilan edildi, Irak hava sahas› PKK’ye karfl› savafl için aç›ld›. Bu hava sahas›ndan ABD sorumludur, ABD açt›. Onunla da yetinmedi; ‹stihbarat çal›flmas› yürütüp Türkiye’ye veriyor, teknik malzeme veriyor. Gerillay› ABD buluyor, Türkiye vuruyor. Öyle bir sistem kurdular. fiu anda hâlâ iflleyen sistem budur. Bu en ileri düzeyde bir askeri ittifakt›r. Bunu 2007 güzünde, k›fl›nda uygulad›lar. ABD’nin bütün umudu, hesab› 20072008 k›fl›nda yaflanacak çat›flma içerisinde Türk ordusu PKK gerillas›na etkili, ezici darbe vuracak, PKK’nin direnme gücü k›r›lacak ve PKK ABD’nin iste¤ini kabul eder hale getirilecek. Hesaplar› buydu. Fakat bu hesap Zap’ta bozuldu. Diyorlar ya, yanl›fl hesap Ba¤dat’tan dönermifl, ABD’nin ve Türkiye’nin yanl›fl hesaplar› Ba¤dat’a da gitmedi, Zap’tan döndü, baflar›l› olamad›. ABD PKK’yi etkisizlefltirerek Kürtleri kullanabilece¤i bir ortam yaratamad›. fiimdi Kas›m’da seçimler var. 4 Kas›m’da ABD’de yeni bir yönetim seçilecek.
61 Ocak’ta iflbafl›na yeni yönetim gelecek, 2009 y›l›ndan itibaren ABD bölgedeki siyasi durumunu yeniden de¤erlendirecek. fiimdiye kadar ki planlar› ve hesaplar› fluydu: 2009’a kadar PKK etkisizlefltirilir, Türkiye yönetimi ABD güdümüne al›n›r, Kürtler de Türkiye-Irak ittifak› içine çekilirse, ABD büyük bir güç biriktirmifl olarak ‹ran’›n ve Suriye’nin üzerine gider. Bush yönetiminin 2007 bafl›ndan bu yana izledi¤i politika budur. Saddam Hüseyin’in idam› ile oluflturulan stratejinin bu oldu¤undan hiç kuflku duymamak gerekiyor. Dikkat edilirse ABD için art›k zaman kalmam›flt›r. Böyle bir politikay› uygulayabilmesi için PKK sorununun çözülmesi laz›m, hem de h›zla çözülmesi gerekiyor. ‹flte 2008 güzünde mevcut savafl dayatmas› ABD’nin bu politikas› do¤rultusunda geliflti. K›fl ve baharda PKK’ye darbe vurulamay›nca son bir sald›r› ile
durum de¤erlendirmesi yapacak. PKK ile uzlaflacak m›, yoksa PKK’ye karfl› yeniden sald›r› hamleleri mi planlayacak, onu ABD ç›karlar› ve siyaseti belirleyecek. Bu aç›dan bu güncel sald›r› giriflimlerinin arkas›nda ABD’nin bu rolünü do¤ru görmek gerekmektedir.
Emperyalistler Kürtlerin soyk›r›m› üzerinden ç›kar siyaseti yürütüyorlar AB’de de bu sald›r› giriflimlerinin içinde yer al›yor. AB ülkeleri ikiyüzlüce, ABD ne derse onu yap›yorlar. Bu nedenle PKK’nin direnme eylemlerini herkesten önce ABD yönetimi k›n›yor. Bêzelê eylemi ve ard›ndan geliflen bütün eylemeleri daha duyulur duyulmaz ABD yönetimi hemen k›nad›. ABD yönetimi k›nar k›namaz, arkas›ndan Almanya yönetiminin aç›klamas› geliyor, “bizde k›n›yoruz, asl›nda biz PKK’ye karfl› Türkiye ile çok da-
Kürt sorunu Türkiye’nin yaratt›¤› bir sorun de¤ildir. Kürt sorunu “K kapitalist devletçi sistemin yaratt›¤› bir sorundur. Kürt sorunu I. Dünya Savaflfl›› ile ortaya ç›kan bir sorun oldu. I. Dünya Savaflfl›› Avrupa devletleri aras›nda dünyay› paylaflflm ma savaflfl››yd›. Dolay›s›yla Kürt sorununu kapitalist devletçi sistemin dünya hegemonyas› yaratt›, halen o sistem ayakta tutuyor” acaba PKK ezilemez mi umut ve hesab›yla Türkiye’yi sald›rtt›lar. Sonuç almay› hesapl›yorlar. Sonuç al›rlarsa, ezerlerse siyasi planlar›n› buna göre oluflturacaklar. Ama bu askeri sald›r›dan bir sonuç alamazlarsa ne olacak bilemeyiz, onu ABD yönetimi de¤erlendirecek, hem de yeni yönetim de¤erlendirecek. Bu bak›mdan bu sald›r›lar ABD siyasetiyle de çok ba¤lant›l›. Yaln›z flunu bilelim: ABD siyaseti bu konuda s›n›rl›d›r, seçimlere kadard›r, bu güz ya da k›fl dönemini içeriyor. 2009 bafl›ndan itibaren ABD yeni bir durum de¤erlendirmesi yapacakt›r. fiimdi yaflanan savafl›n sonuçlar›na göre de¤erlendirme yap›p siyaset belirleyecek. PKK’yi etkisizlefltirirse ne ala. Zaten o zaman KDPYNK denetiminde tüm Kürtleri ‹ran ve Suriye’ye karfl› yürütece¤i mücadelede Türkiye-Irak ittifak› içinde kullanabilecek. PKK’yi etkisizlefltiremezse yeniden
ha fazla ittifak halindeyiz” diyorlar. “Görmüyor musunuz ROJ TV’yi yasaklad›k” diyorlar. PKK’ye karfl› Türkiye’nin yürüttü¤ü savafla destek verdikleri konusunda adeta yar›fl içindeler. Peki neden bunu yap›yorlar? Çünkü bunun üzerinden siyaset yap›yorlar. Hangi güç, “PKK’yi k›n›yorum, PKK’ye karfl› Türkiye’ye destek veriyorum” derse hemen Türkiye’den biraz ihale al›yor, biraz taviz kopar›yor, imkân elde ediyor. Türkiye’nin bu zaaf› yakalanm›fl, mevcut Türkiye yönetiminin Türkiye’nin imkânlar›n› ve gelece¤ini PKK’ye karfl› savafla ipotek etti¤ini herkes görmüfl. Bu yüzden Türkiye’nin bu yumuflak karn›n› iyi tespit etmifller ve bunu kendi ç›karlar› için çok iyi kullan›yorlar. Herkes bununun üzerinden siyaset yap›yor, maddi ç›kar sa¤l›yor. Biz hareket ve halk olarak “ölüm-kal›m savafl› içindeyiz, imha tehlikesindeyiz, yok olmay› önlememiz gerekiyor” diyo-
SERXWEBÛN
62 ruz, fakat bu onlar›n umurunda de¤il. bu emperyalist devletler Kürt halk›n›n soyk›r›m›, imhas› üzerinden mali ekonomik ç›kar siyaseti, savafl› yürütüyorlar. Onun için ikiyüzlüdürler, onun için yapt›klar›n›n ahlaki de¤eri de yoktur. Gerçekten de her türlü insanl›k de¤erinden, ahlaki de¤erden yoksundurlar. Bu yaklafl›m soyk›r›m üzerinden kazanç elde etme yaklafl›m›d›r, katliam üzerinden, kan üzerinden para kazanmad›r. Bunlar› gördükçe emperyalizmin ne oldu¤unu, devlet gerçe¤inin ne oldu¤unu, geçmiflte soyk›r›mlar›n nas›l yürütüldü¤ünü insan daha iyi anl›yor. fiimdi Avrupa’n›n baz› devletleri, ABD’nin baz› yöneticileri “Ermeni soyk›r›m›” diye sözüm ona timsah gözyafllar› dökmesi gibi gözyafl› döküyorlar; ama bunlar›n hepsi yaland›r. Dün Ermeni soyk›r›m› yaflan›rken de onun üzerinden hepsi maddi ç›kar sa¤lad›lar. Osmanl› yönetiminden, Türkiye yönetiminden mali-ekonomik kazanç elde ettiler. Basit insan haklar›, demokrasi söylemlerine, Kürt halk›n›n ve ya Kürtlerin haklar› gibi baz› kavramlar›n kullan›lmas›na aldanmayal›m. Kürt sorunu Türkiye’nin yaratt›¤› bir sorun de¤ildir. Kürt sorunu kapitalist devletçi sistemin yaratt›¤› bir sorundur. Kürt sorunu I. Dünya Savafl› ile ortaya ç›kan bir sorun oldu. I. Dünya Savafl› Avrupa devletleri aras›nda dünyay› paylaflma savafl›yd›. Dolay›s›yla Kürt sorununu kapitalist devletçi sistemin dünya hegemonyas› yaratt›, halen o sistem ayakta tutuyor. O sistem Ortado¤u’daki var olan devletleri yaratt›; Türkiye’yi de, ‹ran’› da, Suriye’yi de, Irak’› da, di¤er Arap devletlerini yaratan da kapitalist devletçi sistemin dünya hegemonyas›d›r, I. Dünya Savafl›d›r. ‹flin gerçe¤i, özü budur, bu konuda yan›lmayal›m, aldanmayal›m. Avrupa Birli¤i Türkiye’den Kürt sorununu çözmesini istesin, Türkiye bu sorunu bir günde çözer. ABD Türkiye’den Kürt sorununu çözmesini istesin bir günde çözer. Çözümü engelleyen onlard›r. Sözde demokrasiden, çözümden yana görünüyorlar, asl›nda gizliden, arkadan Kürt sorununun çözümünü engelleyen, Kürdistan üzerindeki mevcut statünün sürdürülmesini isteyenler onlard›r. Bunu iyi bilelim, aldanmayal›m. Bu bak›mdan da ABD ve AB siyasetlerini iyi görmemiz gerekiyor.
Türkiye en karfl›t iki güç olan ABD ile ‹ran’› PKK’ye karfl› savaflta birlefltirdi
Ekim 2008
Bu son çat›flma sürecinde ‹ran’›n durumu çok net de¤ildir. Türkiye 2007 y›l›nda PKK’yi imha ve tasfiye plan› haz›rlarken buna hem ABD’yi, hem AB’yi katabildi, hem de ‹ran ve Suriye’yi katabildi. Yani büyük bir ittifak yafland›, bir yönüyle uluslararas› komplonun yeniden diriltilmesiydi. En karfl›t olan iki gücü, ABD ile ‹ran’› PKK’ye karfl› savaflta birlefltirdi. Bu bir gerçek. Bir yandan ABD PKK’yi düflman ilan edip savafla destek verdi, di¤er yandan ‹ran PKK’yi düflman ilan edip Türkiye ile birlikte ortak savafla girdi. ‹lker Baflbu¤ kara kuvvetleri komutan›yken, ‹ran ile birlikte bu savafl› organize edip yürütüyoruz, diye aç›klad›, bu-
lafl içindedir. Yine Ahmedinejad ‹stanbul’a geldi, Türkiye ile enerji anlaflmas› yapmak istedi, fakat ABD müdahale etti, engelledi, anlaflmay› yapt›rtmad›. ‹ran buna çok öfkelendi. Baz› ticari kay›plar› nedeniyle öfkelenmedi; Türkiye’nin ABD’den yana tav›r ald›¤›n›, dolay›s›yla ABD’nin kendisini vuraca¤›n› gördü¤ü için korktu, öfkelendi. Bunun üzerine Türk-‹ran iliflkilerinde bir kopukluk, so¤uma ortaya ç›kt›. Bu yaz boyu durum biraz da böyleydi asl›nda. Biz bu durumu gördük ve de¤erlendirmek istedik. Önderlik de s›k s›k, mümkünse siyasi çözüm gelifltirilsin, dedi. Biz de hareket olarak ondan yanay›z, o tür talepleri öne sürüyoruz, fakat çok da gerçekleflmiyor. Milliyetçilik zehri her yerde ayn›. ‹ster Türkiye’de ‹lker Baflbu¤’da olur, ister
nu aç›kça itiraf etti. ‹ranl›lar bunu yalanlamaya çal›fl›yorlar, ama Türkiye yönetiminin en üst kademesi bunu ifade etmifl bulunuyor. Fakat gelinen süreçte bu iliflkiyi bu biçimde sürdürmek art›k mümkün olmuyor. ABD siyaseti ‹ran’a karfl› bir konum kazan›yor. ‹ran-ABD çeliflkisi ve gerginli¤i art›yor. 2009 bafl›ndan itibaren ABD ‹ran’› vurmaya haz›rlan›yor. Bunu herkes biliyor. Türkiye yöneticileri de biliyor. Ecevit’in Saddam’a gidip, ABD ile anlafl›n, seni vuracaklar, dedi¤i gibi, Tayip Erdo¤an yönetimi de ‹ran yönetimine ayn› fleyi söylemifltir. Irak yönetimi de gidip söylemifl bulunuyor. Celal Talabani bizzat ‹ran yönetimine gidip, ABD sizi vuracak, diye uyar›da bulundu. fiimdi ‹ran topun a¤z›ndad›r, büyük bir korku ve te-
Irak’ta Saddam Hüseyin’de olur, ister ‹ran’da Ahmedinejad da olur, fark etmiyor. Kifliler, toplumlar, alanlar de¤iflse de, Avrupa’n›n ortaya sokmufl oldu¤u milliyetçilik zehiri ayn›d›r. Özellikle de Kürtlere karfl› hepsi ayn› zihniyet ve tutumda bulunuyorlar, bulufluyorlar. Bu konuda birbirlerinden milim fark yok. O bak›mdan demokratik siyasi çözümün önünü açmak, gelifltirmek kolay de¤ildir. Dünyada nerede durursa dursun, kim olursa olsun kapitalist sisteme dahil olmuflsa ve bu temelde Kürt sorunuyla iliflkilenmiflse, o zaman demokratik çözüme, Kürt iradesinin oluflmas›na karfl› ç›k›yor, reddediyor, ona bir kere düflman konumda oluyor. Hele hele bu Kürdistan üzerinde egemenlik sürdüren devletler
Ekim 2008
SERXWEBÛN
düzeyinde oldu mu, tam bir faflist, soyk›r›mc›, di¤erini reddeden, sadece kendisini esas alan tekçi bir zihniyet, mant›k her fleyin önüne geçiyor.
‹ran’la fiili bir çat›flmas›zl›k durumu yaz boyunca sürdü Bu ‹ran devletinde de var. Bu anlamda çözüm yönünde geliflme kolay yarat›lm›yor. Fakat çat›flmalar geçen süreçte biraz aza inmiflti. ‹ran çat›flmada zorlan›yor, çat›flmadan yana de¤il. E¤er öyleyse biz de çat›flmalar› gelifltiren taraf olmay›z dedik, fiili bir çat›flmas›zl›k durumu May›s ve Haziran’daki aktif savunma mücadelesi ard›ndan yaz boyu ortaya ç›kt›. fiimdiye kadar da süreç böyleydi. Ancak flimdi son günlerde durum de¤iflmifltir. Dembat’ta, Xoy’da, Salmas’ta çat›flmalar oldu. Bunda çeflitli tahrikler mi, provokasyonlar m› rol oynuyor, yoksa gizliden Türk-‹ran iliflkilerinde bir geliflme mi oldu, bu yaz boyu yaflanan karfl›l›kl› gerginli¤i biraz aflabildiler mi bilemeyiz, fakat flunu söylemek mümkün: tüm bunlara ra¤men ortak askeri hareketlilik olsa bile geçen y›lki düzeye ulaflmaz. En büyük ittifak› ve sald›r›y› Türkiye bize 2007-2008 k›fl›nda ve bahar›nda yapt›. Çok kapsaml› bir sald›r›yd›. Öyle fazla hafife almamam›z gerekiyor. Bir yandan ABD, di¤er yandan ‹ran ve dünyan›n di¤er güçlerini arkas›na alarak sald›rd›. fiimdi ‹ran cephesi geçen y›lki kadar ifllemiyor. Biz demokratik siyasi çal›flmalar›m›z›, halk› örgütleme, gerillay› büyütme çal›flmalar›m›z› Do¤u Kürdistan’da kuflkusuz yürütece¤iz, ama mümkünse bütün bunlar›n çat›flmas›z bir ortamda olmas› için de çaba harc›yoruz, harcayaca¤›z. Yaklafl›m›m›z budur. Bu konuda geliflmelerin nas›l olaca¤›n› ‹ran devletinin izleyece¤i politikalar belirleyecek. Öte yandan Güney Kürdistan ve Irak yönetiminin durumu var. Tayip Erdo¤an yönetimi bu yaz Irak yönetimiyle bir güvenlik anlaflmas› imzalad›, PKK’ye karfl› içten yürüttükleri tasfiyeci faaliyetlerden dolay› da Güney Kürdistan yönetimine teflekkür etti. Baz›lar›n› kaç›rtm›fl olmalar›n› büyük baflar› sayd›lar, ya da sand›lar. O teflekkürler oradan kaynakland›. fiubat’tan bu yana da Zap yenilgi-
63 si ard›ndan geçen süreç boyunca çok yo¤un bir diplomatik faaliyetin bu alanda sürdü¤ü bir gerçek. ABD, ‹srail, ‹ngiltere, AB de bu iflin içinde yer al›yorlar. Türkiye Irak görüflmeleri, Türkiye Güney Kürdistan görüflmeleri gizli-aç›k sürdü sürüyor hala. En son bir heyet Mesut Barzani’yle Ba¤dat’ta görüfltü. Yine Irak baflbakan› ile görüfltüler.
PKK olmazsa KDP ve YNK’nin Güney Kürdistan’› savunmalar› zordur ABD, Türkiye-Irak ittifak›n› gelifltirmeye çal›fl›yor. Türkiye bunu kabul eder noktaya geldi art›k, Irak da kabul ediyor. Güney Kürdistan yönetimi bu durumdan kayg›l›. ‹ki fleyden dolay› kayg›l›: Birincisi, öyle bir ittifak temelinde Türkiye PKK’yi vurursa, ard›ndan bütün Kürt varl›¤›n› yok etmeye yönelebilir mi, Güney Kürdistan’› PKK olmazsa kabul eder mi, yoksa bu seferde Güney Kürdistan’› m› düflman ilan eder, onun üzerine yönelir, bu konuda kayg›l›d›rlar. Biraz Türkiye siyasetini anlam›fl durumdalar. Bu onlarda kayg› yarat›yor. ‹kincisi, Türkiye normal bir iliflki istemiyor onlardan, PKK’ye karfl› savaflmalar›n› istiyor. Savafl›n yükünü KDP ve YNK’nin üzerine y›kmak istiyor. Baflar›l› bir savafl olsa Türkiye niye bunu KDP ve YNK’ye versin, kendisi yapar, baflar›r, sonuçlar›n› al›r; belli ki baflarmas› zor olan bir savafl, baflar›s› olup olmayaca¤› belli olmayan bir savafl. O zaman KDP ve YNK bu baflar›s› belli olmayan savafl›n içine niye girsin. Baflar›s›zl›¤›n sonuçlar›n›, yükünü niye kendileri tafl›s›n. Geçmiflte yapt›lar baflaramad›lar. Günümüzde ise PKK daha güçlü, di¤er yandan Kürt ulusal kamuoyu çok daha duyarl› halde bulunuyor. Bu konuda askeri baflar› elde etmek zor oldu¤u gibi, siyasi alanda da büyük ölçüde kaybetme, Kürt ulusal kamuoyunda büyük bir teflhir ve tecridi yaflama tehlikesi var. Bu nedenlerle KDP ve YNK yönetimleri Türkiye’nin istedi¤ini kabul edebilir durumda de¤illerdir. Tart›flmalar bu noktada sürüyor, Türkiye’nin bu konuda çok büyük tavizler verdi¤i söyleniyor, hatta Ahmet Davuto¤lu yönetimindeki Türkiye heyeti Güney Kürdistan’›n dev-
let ba¤›ms›zl›¤›n›, bayraklar›n› kabul etme, tan›ma vaadinde bile bulunmufl. Çok taviz veriyorlar. Bir yandan tehdit, flantaj, bir yandan taviz. Tehdit nedir, s›n›r ötesi operasyon teskeresidir. Tehdit nedir, Kerkük’te patlayan bombalard›r, Hewler’de patlayan bombalard›r. Bunlar›n hepsinin arkas›nda Türkiye var. S›k›flt›r›yor, zorluyor, tehdit ediyor. Di¤er yandan ABD üzerinden bask› uygulamaya çal›fl›yor. Art›k en son ne türlü vaatlerde bulundular bilemiyoruz. Ekonomik vaatler çok; s›n›r kap›s›n› açm›fllar, kaçakç›l›¤a izin vermifller. Geçen dönemde biraz tart›flt›lar, çat›flt›lar, baz› k›s›tlamalar, s›n›rlamalar getirmifllerdi ekonomik alanda. Onlar›n hepsini yeniden kald›rm›fllar. Daha öteye de tavizler veriyorlar. Bu tehditler ve tavizler karfl›s›nda KDP ve YNK’nin zorland›¤› bir gerçek. Zaten zorlanmamalar› mümkün de de¤il. Fakat bütün bunlar sonucunda Türkiye’yle savafl ittifak› yapmalar› da zor. Bunun da hesab›n› yap›yorlar. Türkiye ile savafl ittifak› yaparlarsa kendileri kaybedecekler. Belki Türkiye’den biraz ekonomik destek alabilirler ama Kürt kamuoyunda teflhir olurlar. PKK olmazsa Güney Kürdistan’› savunmalar› zordur. Bunu da anlam›fl durumdalar. O bak›mdan taktik anlaflmalar yapabilirler. Z›mni-gizli baz› ittifaklar yapabilirler, askeri olarak Türkiye’nin sald›r›lar›na gizliden, taktik destek veren konumda olabilirler. Muhtemelen öyle bir durum olufluyor. Zaten geçen y›l da ABD-Türkiye’nin yapt›¤› ittifaka KDP ve YNK de kat›ld›, pasif destek verdiler. Örne¤in, hava sald›r›lar›na karfl› ç›km›yorlar, Medya Savunma Alanlar›na dönük kara operasyonlar›na da karfl› ç›km›yorlar. Oralara dönük sald›r›lar› onlar da kabul etmifl durumdalar. Biraz daha fazla gizli destek verebilirler, ama 90’l› y›llardaki gibi Türkiye ile birlikte PKK’ye karfl› savafla girmeleri zordur. Fakat bizimle daha ileri düzeyde bir iliflkilenmeleri de yok. Ulusal demokratik durufl, ittifak, güçlü bir iliflki düzeyi de söz konusu de¤il. Ondan uzak duruyorlar. Bizim bütün çabalar›m›za ra¤men, Önder Apo’nun da ça¤r›lar›na ra¤men, ulusal konferans yapma, ulusal strateji oluflturma ça¤r›lar›na ra¤men öyle bir düzey söz konusu de¤ildir.
SERXWEBÛN
64 Önder Apo’ya dönük bu küstahça sald›r› hepimizde büyük öfke yarat›yor Sonuç olarak flunu söyleyelim: mevcut Önderli¤e sald›r› durumu, Baflbu¤-Erdo¤an yönetiminin gösterdi¤i sald›rganl›k, tepki, öfke, ulafl›lan çat›flman›n gerginlik düzeyi bir tesadüf de¤il, öyle haz›rl›ks›z yakaland›¤›m›z bir durum kesinlikle de¤ildi. Biz bu güz döneminde geliflmelerin bu biçimde olaca¤›n›, çat›flma sürecinin daha fazla derinleflece¤ini, gerginli¤in artaca¤›n›, Türkiye yönetiminin daha pervas›z bir sald›r› yürütmeye çal›flaca¤›n› biliyorduk, de¤erlendiriyorduk. Bütün toplant›lar›m›zda yapt›¤›m›z de¤erlendirmeler bu çerçevede olmufltur. Bu bak›mdan bizim için beklenmeyen, bilinmeyen bir durum de¤ildir, bir sürpriz olmuyor. Dolay›s›yla kararlar›m›z, planlar›m›z, haz›rl›klar›m›z buna göredir, bu çerçevededir. Siyasi askeri alanda, yine ideolojik alanda gelifltirdi¤imiz mücadelelerde bu sald›r›lar› bofla ç›kartmaya, sald›rganlara darbe vurmaya dönüktür. Elbette ortaya ç›kan bu sald›r›lar, halka dönük, gerillaya dönük, özellikle Önder Apo’ya dönük bu insanl›k d›fl›, küstahça sald›r› durumu hepimizde büyük öfke, tepki yarat›yor. Mücadele azmimizi, duyarl›l›¤›m›z› daha çok gelifltiriyor. Bütün militan savaflç› güç olarak, halk olarak bunu yafl›yoruz. Bu bir gerçek; öfkemiz, tepkimiz büyüktür. E¤er bu süreç devam ederse bunlar büyük mücadelelere, patlamalara dönüflebilir. Böyle olmas› do¤ald›r. Mevcut böyle bir durumun ortaya ç›kmas› da bizim için bir sürpriz de¤il, biz bunu bekliyorduk, de¤erlendiriyorduk, buna göre psikolojik olarak da, düflünsel olarak da, örgütsel olarak da, pratik olarak da haz›rl›kl›y›z. Kendimizi buna haz›rlam›fl durumday›z. Bütün mücadele haz›rl›klar›m›z› bu çerçevede yapm›fl durumday›z ve mücadeleyi buna göre gelifltirece¤iz. ‹stedikleri kadar sald›rganl›kta ›srar edebilirler, ama biz bu sürecin Önder Apo’ya özgürlük süreci oldu¤una inan›yoruz. Bu mücadeleyle bunu baflaraca¤›m›za inan›yoruz. Art›k bunun za-
man›n›n fazlas›yla gelmifl oldu¤una inan›yoruz. Görüfllerimiz, de¤erlendirmelerimiz böyledir. Ama hiçbir fley mutlak de¤il, iki yönlüdür. Böyle bir mücadele yürütme irademiz, gücümüz birikmifl olsa da, bunun koflullar› oluflmufl olsa da, Önder Apo’nun özgürlü¤ü içinde bulundu¤umuz sürecin en somut, yak›c› bir gerçe¤i haline gelmifl olsa da ve bunu gerçeklefltirecek bir mücadele imkân, f›rsat ve iradesine sahip bulunsak da, elbette bunun karfl›t› olarak tehlikeler de ayn› düzeyde vard›r. Karfl› taraf da, inkâr imha sistemi de kendi sald›rganl›¤›nda ›srar›n›, iddias›n› koruyor, sürdürmeye çal›fl›yor. Birçok güç iflin içerisindedir, bu sald›r›y› tahrik ediyor, besliyor, destekliyor. Bu bak›mdan tehlikeler var, süreç kritiktir. Baflar›l› sonuçlar alma ve bu temelde tarihin seyrini yürütme imkân›m›z oldu¤u gibi, karfl›t geliflmelerin gerçekleflme olas›l›¤› da var, tehlikelerin gerçekleflme, büyük bir sald›rganl›k içerisine bu düflman çevrelerin yönelme, Önderli¤e imha, Kürt halk›na katliam, soyk›r›m, imha, linç giriflimi, tehcir hareketi dayatma, gerillaya karfl› tüm devlet gücünü harekete geçirerek ezme operasyonlar›n› gelifltirme, yani bir topyekün savafl› ç›lg›nca t›rmand›rma ihtimali, tehdidi de vard›r.
Tüm tehlikelere karfl› da haz›rl›kl› olmam›z gerekiyor Bu bak›mdan bizim bu tehlikelere karfl› daha duyarl›, tedbirli olma zorunlulu¤umuz var. Sözümüzü de, eylemimizi de bunlar› dikkate alacak ve bofla ç›kartacak temelde yapmal›y›z, olgun olmal›y›z, ölçülü olmal›y›z, so¤ukkanl›, duyarl› olmal›y›z, ama ayn› oranda öfkemiz, tepkimiz de büyük olmal›, ama bunlar› yerinde, zaman›nda do¤ru ve baflar›l› sonuç alacak flekilde kullanmay› da bilmeliyiz. Bilinç her zaman öfke ve tepkimize yön vermeli, hakimiyet sa¤lamal›. Duygusall›k, öfke ve tepki yaln›z bafl›na bizi yönlendirmemeli, ak›lla, bilinçle bunlar› yönlendirmeli ve güce dönüfltürmeyi bu temelde bilmeliyiz. Böyle yaparsak f›rsat ve imkânlar› iyi de¤erlendirmifl oluruz, tehlikeleri
Ekim 2008
tecrit etme, zay›flatma ve etkisizlefltirme gücümüz artar. ‹stedi¤imiz yönde baflar›l› bir biçimde Önder Apo’ya özgürlük çizgisinde bu süreci siyasi süreci yönetebiliriz. Do¤rultumuz bu, çabalar›m›z bu temelde, mücadele plan›m›z, çizgimiz bu do¤rultudad›r. Fakat bunu yaparken her zaman, her türlü imha sald›r›s›na, tehlikelere karfl› haz›rl›kl› olmam›z gerekiyor. Ç›lg›nca giriflimler, sald›r› durumlar› her an gündeme gelebilir. Bu konuda yanl›fl hesap yapmamak gerekiyor. O nedenle sürekli bir duyarl›l›k içinde olmak, sürekli haz›rl›kl› bulunmak ve mücadeleyi, çal›flmalar› Önder Apo’ya özgürlük temelinde daha iyi yürütmek gerekmektedir. Örgütsel çal›flmalar›m›z›n, ideolojik çal›flmalar›m›z›n önemi iflte burada ortaya ç›k›yor. Askeri siyasi mücadele ne kadar gerginse, yo¤unsa, onu baflar›yla karfl›layabilmek için ideolojik-örgütsel duruflumuzun o kadar sa¤lam olmas› gerekiyor, o kadar yo¤un bir ideolojik-örgütsel mücadele içinde olmam›z, sa¤lam bir ideolojik durufl, bütünlüklü, disiplinli bir örgütsel tutum gelifltirmemiz gerekiyor. Ancak böyle bir ideolojikörgütsel duruflla bu dönemin bu kadar tehlikelerle dolu, kar›fl›k, kaygan siyasi-askeri görevlerini baflar›yla yürütebilir, kendimizi o kadar çok duyarl› k›labiliriz, öfke ve tepkimizi bilincimizle kontrol edebiliriz, eylem gücümüzü artt›rabiliriz. O bak›mdan 2008 y›l›nda siyasi-askeri alanda önemli bir mücadele yürüttü¤ümüz gibi, ideolojik-örgütsel alanda da yürüttük, asl›nda böyle bir kritik sürecin görevlerini baflar›yla yürütecek bir örgütsel durufla kendimizi ulaflt›rmaya çal›flt›k. fiimdi geçen sürece göre daha ileri düzeydeyiz, daha bütünlüklüyüz, güçlüyüz. O bak›mdan da bu süreçteki siyasi-askeri mücadeleleri daha duyarl›, daha örgütlü, do¤ru bir tarzla baflar›yla yürütme irademiz ve iddiam›z daha güçlüdür, kendimize güvenimiz fazla, haz›rl›klar›m›z güçlü, siyasi ve askeri giriflimlerimiz daha çok yerli yerinde ve daha fazla sonuç vericidir. Bu temelde de süreci karfl›layan ve baflar›yla yürütmeyi hedefleyen bir mücadele içinde oluyoruz.
Ekim 2008
SERXWEBÛN
65
SOSYAL‹ST S‹STEM ve EK‹M DEVR‹M‹ ÜZER‹NE “Devlet-iktidar, savafl-ordu s›n›fl› toplum uygarl›¤›n›n ürünü olup, mutlak anlamda egemen sömürücü kesimin
vazgeçilmez yaflam ayg›tlar›d›r. Bu araçlar› proletaryan›n eline vermek demek, daha bafl›ndan kendini onlara benzetmeye karar vermek demektir. Nitekim reel sosyalizmde bu araçlar›n hepsi en yetkince kullan›ld›. Zafer elde edildi. Fakat 70 y›l sonra anlafl›ld› ki, kapitalizmin en çapulcu biçimi Bat› Avrupa kapitalizmi onun yan›nda adeta yedi suyla y›kanm›flt›r. Kapitalizmin en totaliter, anti demokratik biçimi söz konusudur. Bu olgunun alt›nda devlet anlay›fl› yatmaktad›r. Engels'te 'yavafl yavafl sönmesi gerekir' denilen devlet, en güçlü aflamas›na reel sosyalizmle ulaflm›flt›r” Reber Apo’nun çözümlemelerinden derlenmifltir Ça¤›m›za damgas›n› vuran büyük Ekim Devrimi’nin toplumsal devrimlerdeki yerini, gerçekleflen sosyalizmle iliflkisini ve genel devrimci geliflmelerle ba¤lant›s›n› ortaya koymak, bu konudaki tan›m›n› yapmak, halklar›n kurtulufl hareketleri ve toplumsal geliflmelerdeki süreklilik arz eden rolünü görmek her yönüyle önemini korumaktad›r. Ekim Devrimi, daha gerçekleflti¤i y›llarda bile ezilen uluslar ve halklar›n kurtulufl mücadeleleri üzerinde büyük etkide bulunmufltur. Ça¤›m›z›n temel özelliklerine damgas›n› vurmufl ve toplumsal geliflmenin her yönden etkisi alt›ndaki geliflimini sürekli ileriye yönelik olarak etkilemifltir. Ekim Devrimi’nin ay›rt edici özelli¤i, onun ezilen ve sömürülen s›n›flar ve halklar›n direnifl hareketlerinin teori ve prati¤inin dönem içindeki en bilimsel ifadesi olmas›ndad›r. Bu konudaki çözümü gerçeklefltirmesinde, çözümün koflullar›n›n bilimsel analizini yapmas›nda ve ard›ndan bunun eylemini düzenleyebilmesinde yatmaktad›r. Toplumun bu kesimleri tarihte ilk kez kendi öz ç›karlar› temelinde kendi kimliklerini dile getiren sloganlar ve istemlerle ortaya ç›km›fl, bunlar› yetkin mücadele araçlar›na kavuflturarak ve bizzat kendi güçlerini harekete geçirerek kurtulufllar›n› sa¤lam›fllard›r. Bu anlamda Ekim Devrimi ezilen ve sömürülen s›n›flar ve halklar›n tarihindeki yeri bilinir ve görkemlidir. Ancak Ekim Devrimi’nin tarihin hangi aflamas›nda ve kimler taraf›ndan yap›ld›¤›n›,
hangi temel istemlerle ortaya ç›kt›¤›n› ve hangi temel güçler taraf›ndan gerçeklefltirildi¤ini, bu devrimin ideolojisi ve prati¤inin ne oldu¤unu göstermek, daha önceki devrimlerden ay›rt edici özelliklerini ortaya koymak, bu özelliklerin günümüze kadar devam eden geliflmeleri kavraman›n anahtar› oldu¤unu bilerek ve buna ba¤l› kalarak kendi yerini saptamak ve konumunu belli etmek büyük önem tafl›maktad›r. Bu hangi devrimin izinde yürüdü¤ümüzü ve saflar›m›z›n nerede oldu¤unu kavramam›z aç›s›ndan da önemlidir.
Marks ve Engels’ten önceki ak›mlar ütopik sosyalistler olarak isimlendirilir Dönüflümlerinde önemli k›r›lma ve yeniden yap›lanma anlar› olan devrimler, 19. ve 20. yüzy›l›n sa¤ ve sol mant›k yap›lar› ile gerçekçi olarak kavra-
namazlar. ‹nsanl›k ad›na bu en büyük fedakârl›k hareketlerini do¤ru tan›mlamak önemini korumaktad›r. Sovyet Devrimi u¤runa milyonlar›n büyük fedakârl›¤›n›, çözülüfl tarz›na ve sonuçlar›na bakarak yeniden tan›mlama ihtiyac›n›n ne kadar önemli oldu¤u anlafl›l›rd›r. Son iki yüz y›l›n modernlik ad›na deryalar kadar ac›s›, kan›, fliddeti ortaya ç›kt›ktan sonra, özellikle II. Dünya Savafl›'n›n dehfletiyle iktidar, fliddet ve ideolojik kamuflaj araçlar› s›n›rl› olarak tart›flma gündemine geldi. Kapitalizmin zaferini kesinlefltirdi¤i 19. yüzy›l, ona karfl›t düflüncenin de sistemlice geliflmesi ve siyasi eyleme geçmesiyle karakterize edilebilir. Bilimsel devrim ve modern sanat ak›mlar› bu geliflmeler için gereken ölçüt ve perspektifleri rahatl›kla esinleyebilecek yetkinliktedir. Sisteme karfl›t düflünceler içinde gittikçe yükselen ak›m Mark-
SERXWEBÛN
66 sizmdi. Karl Marks ve Friedrich Engels kendi düflünce yap›lar›ndan önceki muhalif ak›mlar› 'ütopik sosyalistler' olarak isimlendirirler ve kapitalizmin hakim üretim biçimi haline gelmemifl olmas›n›n bunda temel rol oynad›¤›n› belirtirler. Düflünce sistemleri kat› bir ekonomik determinizme ba¤l›l›¤›yla di¤erlerinden fark›n› ortaya koyarlar. Hegel'in diyalektik düflünme sistemini esas almakla birlikte, onu bafl afla¤›l›ktan aya¤› üstüne diktiklerini iddia ederler. ‹ngiliz ekonomi politi¤ini ve Frans›z ütopik sosyalizmini di¤er temel esin kaynaklar› olarak belirtirler. Tabii Almanya'n›n pay›na düflen felsefi esinlenmedir. Kendi dönemleri için güçlü bir sentezi yakalad›klar› aç›kt›r. Sistemli bir toplum karfl›lar›nda zaferini yaflarken, buna karfl› muhalefeti böylesine sistemli oluflturmak, gerçekten öngörü ve sorumluluk duygusu yüksek bir çabad›r. Çabalar›-
nuçlar›, sistem analizinin yetersizlikleri ve yanl›fllar›yla birlikte do¤rular›n› da yeterince a盤a ç›karm›flt›r. Toplumsal sistem çözümlemelerini daha iyi tan›yabilmek için tarihsel benzerleriyle k›yaslamak ö¤retici olabilir. Yaz›l› kaynaklardan ö¤renebildi¤imiz ilk manifesto 'On Emir' düzenidir. Hz. Musa'n›n M›s›r ilkça¤ köleci sisteminden ç›k›fl›n› formüle eder. Firavun Akhenaton'un tek tanr› günefl tanr›s› mezhebinden esinlenmek kadar, ata dini 'Yah-weh' Yahudac›l›ktan da etkilendi¤i bilinmektedir. On Emir ile toplumuna -‹brani kabilesidüzen vermeye çal›flmaktad›r. MÖ bin 300'lerde aç›kland›¤› san›lan bu manifestodan günümüze kadar büyük etkilenmeler oldu¤u bilinmektedir. Kutsal Kitab›n ilk bölümü Ahdi Atik, On Emir'le geliflen bir külliyatt›r. Kendi içinde birçok ara bölüme ayr›flt›r›labilecek Ahdi Atik, tüm kritik dönemlerde peygam-
“Karl Marks ve Friedrich Engels kendi düflünce yap›lar›ndan önceki muhalif ak›mlar› 'ütopik sosyalistler' olarak isimlendirirler ve kapitalizmin hâkim üretim biçimi haline gelmemifl olmas›n›n bunda temel rol oynad›¤›n› belirttirler. Düflünce sistemleri kat› bir ekonomik determinizme ba¤l›l›¤›yla di¤erlerinden fark›n› ortaya koyarlar. Hegel'in diyalektik düflünme sistemini esas almakla birlikte, onu aya¤› üstüne diktiklerini iddia ederler” n›n ilk ürünü 'Komünist Manifesto'dur. Adeta bir parti program› gibidir. Zaten k›sa bir süre içinde de komünist partilerin program› olarak ilan edilir. K. Marks ve F. Engels kendilerini di¤er sosyalistlerden ay›rt etmek için 'bilimsel sosyalist' olarak vas›fland›r›rlar.
Das Kapital K. Marks'›n baflyap›t›d›r Kapitalizmi tan›mlamada dönemleri içinde en gerçekçi bir yaklafl›m› gelifltirdikleri aç›kt›r. K. Marks'›n baflyap›t› olan 'Das Kapital'i kocaman bir kapitalizm tan›m› olarak de¤erlendirmek mümkündür. F. Engels'in 'Ailenin özel mülkiyeti ve devletin kökeni' yap›t›nda da tarihsel toplum analizini en genifl çerçevede yaparak düflünce sistemlerini tamamlamaya çabalarlar. Yaklafl›k 1850'lerden günümüze kadar Marksist kökenli sosyalizmin so-
ber manifestolar›yla Hz. ‹sa'ya kadar bir bütün olarak gelir. ‹kinci büyük manifesto olarak '‹ncil'i alabiliriz. Hz. ‹sa'ya dayal› bu gelenek köleci Roma'ya karfl›, özünde bask› alt›nda tuttu¤u tüm yoksullar, iflsizler ad›na yay›nlanm›fl gelifltirilmifl bir bildirgedir. Ezilen s›n›flar ad›na belki de bir ilktir. H›ristiyanl›k genel ad› alt›nda yol açt›¤› sonuçlar günümüzde de en az tarihte oldu¤u kadar etkilidir. Peygamberler gelene¤i kadar bir 'aziz ve azizeler' gelene¤ine sahiptir. ‹slam evliyalar› gibi bu aziz ve azizelerden halen ö¤renilebilecek birçok ders vard›r. Tarihin üçüncü büyük manifestosu 'Kuran'd›r. Hz. Muhammed'in kendi dönemindeki Arap kabile ve afliret toplumu hakk›ndaki gözlemleriyle Tevrat'›n Ahdi Atik kitab› ve ‹ncil yorumunu birlefltirmesinden kaynaklanan bu yap›t bir nevi Ortaça¤ feodal
Ekim 2008
toplumun 'flartlar' bildirgesidir. Avrupa ‹ncil'le flartlan›rken, Ortado¤u Kuran'la flartlanmaya çal›fl›r. Dinsel örgülü (zihniyetli) de olsa, bu örnekleri toplumsal çözüm ve manifestolar› olarak tan›mlamak gerçekçidir.
Das Kapital kapitalizmi y›kt› m› yoksa daha da güçlendirdi mi Das Kapital için sorulabilecek en önemli husus, kapitalizmi y›kt› m› yoksa daha da güçlendirdi mi sorusudur. Soru benzer sistem manifestolar› için de geçerlidir. Konuya daha aç›kl›k getirmek için diyalektik düflüncenin temeli olan tez, antitez ve sentez sürecini anlafl›l›r k›lmak gerekir. Baflta da belirtti¤im gibi, evrensel sistemde düalistik özellik, birin ikiye bölünmesidir. Enerji madde iliflkisinde birlik (1) kan›tlanm›fl gibidir. E=mc2 formülü oldukça yol göstericidir. Enerji maddeyi hareketlendiren, de¤ifltiren unsur olarak beliriyor. Daha serbest kalm›fl öz olarak tan›mlanabilir. Ifl›¤›n h›z durumundaki madde parçac›¤› olarak 'foton', özünde maddeden kopmufl enerjidir. Maddenin tümünün fotonlaflmas› ›fl›k haline gelmek demektir. Radyoaktiflik bu süreci ifade eder. Ama yine de madde-enerji ikilemi bir gerçekliktir. Özdeki ayn›l›k ikilem haline gelmeyi önlemiyor. As›l s›r gibi kalan bir (1)'in neden veya nas›l ikileme itildi¤idir. '‹kilem' e¤iliminin kendisi nedir veya nas›l olufluyor? Atom içinde olan bitenin tüm çeflitlili¤e, hareketlili¤e biçim verdi¤i güçlü bir olas›l›kt›r. Son araflt›rmalardan, düflünülmesi bile çok zor, küçük, h›zl›, çok k›sa süreli parçac›k oluflum ve dönüflümünün atomlaflma sürecini belirledi¤i, atomlar›n molekülleri, moleküllerin bileflimleri, böylelikle farkl› element ve bileflimleri ortaya ç›k›fl› anlafl›lmaktad›r. Bunda farkl› manyetik ortamlar›n da rol oynad›klar› tahmin edilebilir. Do¤adaki bu sürecin topluma uyarlanmas› kaç›n›lmazd›r. Toplum yasall›¤› çok farkl› olmakla birlikte, ayn› sisteme tabi olmas› beklenebilir. Toplumsal sistem dönüflümlerinin de birden, ‘klan’dan türedi¤ini ana hatlar›yla bilmekteyiz. Klandan hiyerarflik
Ekim 2008
SERXWEBÛN
toplumun, ondan da devletli toplumun kapitalizme kadar baz› biçimlerinin boy verdi¤ini iyi bilmekteyiz.
Marksist teori ve pratik kapitalizmin içinde erimekten kurtulamad› Diyalektikteki z›tl›k kavram›n›, ikilemlerden birinin di¤erini yok etmesi biçiminde de¤il, onunla yüklenerek daha üst düzeyde farkl› bir olufluma dönüfltü¤ü biçiminde yorumlarsak, olgular› anlayabilme imkân›m›z daha çok artar. Fakat bu konuda daha da önemli olan düz, çizgisel bir dönüflümün olmad›¤› gerçe¤idir. Z›tlar›n dönüflümü axb=ab biçiminde de¤ildir. Klasik mant›¤›n bu formülü çok s›n›rl› bir aral›kta geçerli olabilir. Olgular dünyas›nda dönüflüm daha çok zikzakl›, helezonvari, saçakl›, bazen h›zl› bazen yavafl, öncesiz sonsuz olmaktan çok, anl›k sonsuzluk gibi özellikler tafl›yabilir. Çizgisellikten küreselli¤e kadar kaos aral›klar›yla de¤iflen özellikler ihtiva etti¤i varsay›labilir. O halde kapitalizme karfl› bir z›tl›k belirdi¤inde, onun çizgisel olarak kapitalizmi yok edip, tasar›mlanan topluma yani sosyalizme ulaflaca¤› ancak soyut bir varsay›m olabilir. Gerçe¤in kendisi çok farkl›d›r, oluflumlar› da daha farkl› cereyan eder. Baflat sistem z›dd›n› eritebilir, sömürgelefltirebilir, efl veya ortak k›labilir, çok az güç kayb›yla uzun erimli bir dönüflümle evrim gösterebilir. Sert bir k›r›lmayla da yeni bir sistemin malzemesi olabilir. Marksist çizgideki geliflmeler için
67 söylenebilecek temel husus, teori ve prati¤inin kapitalizmin içinde erimekten kurtulamad›¤›d›r. Erime üç yoldan olmufltur: Sosyal demokrasi, reel sosyalizm ve ulusal kurtulufl. Bu üç yoldan veya olgudan kapitalizmin hiç de¤iflmedi¤i söylenemez. Önemli de¤iflmeler yaflanm›flt›r. Oldukça liberal de¤iflmeler görülmüfltür. Fakat sistem varl›¤›n› bu yollar sayesinde daha da uzatmay› baflarm›flt›r. Bunu karfl› devrimlerle izah etmek doyurucu olmaz. Konu daha derinliklidir. Benimsenen sosyalizm anlay›fl›ndaki temel niteliklerle ba¤lant›l›d›r. Hatalar›n veya yanl›fll›¤›n temelinde kapitalist-iflçi ayr›m› yatmaktad›r. Kapitalist-iflçi ayr›m›, bir köleci Roma malikânesindeki efendi-köle ayr›m›ndan öz olarak farkl› de¤ildir. Serf-a¤a iliflkisi için de benzetme geçerlidir. Bir aile içinde ataerkil erke¤in örgütlenifl biçimi ve dayanaklar›yla, ba¤l› kad›n›n örgütlenifl ve dayanaklar›n› karfl› karfl›ya getirdi¤imizde, çat›flman›n galibi bafltan bellidir. ‹stisnalar hariç tutulursa, belli bir kavgan›n galibi olarak erkek, kavgan›n sonunda h›rpalanm›fl kad›ndan daha güçlenmifl olarak varl›k sürdürür. Daha fazla kad›n erke¤in olmufltur. Çeliflki yine vard›r. Ama dönüfltü¤ü kadar›yla erkek egemen sistem içinde bir ad›m daha erimifltir. Örne¤i tüm toplumsal sisteme yayg›nlaflt›rabiliriz. S›n›fl› toplum uygarl›¤›, hatta daha öncesinin hiyerarflik toplumu içinde, kad›n›n bin bir ba¤la erke¤in egemenli¤i alt›nda bulundu¤u koflullarda, bir teori ve pratik biçim uyarlay›p kad›ndan kurtulufl beklemek hayalcilikten, 'daha
çok dövül, daha çok ba¤lan' demekten öteye anlam ifade etmez. Kad›n kar›laflmay› kabul etti¤i andan itibaren zaten kaybetmeye yat›r›lm›flt›r. Kasab›n elindeki kuzu ne kadar kurtulabilir? Kuzunun yaflama flans› kasab›n insaf›na, ç›kar›na ba¤l›d›r. Süt, yün vb ihtiyaçlardan dolay› kalabilir de, kesilebilir de.
Sistemden as›l darbe yiyenler iflsizler sömürge halklar etnik ve dini gruplard›r San›ld›¤›n›n aksine, kapitaliste karfl› iflçi, antagonist denilen çeliflki türü içinde de¤ildir. Günümüz kapitalizmine bakt›¤›m›zda, iyi bir ifli ve ücreti olan iflçi, toplumun kaymak tabakas›ndan say›l›r. Sistemden as›l darbe yiyenler muazzam iflsizler ordusu, sömürge halklar, etnik ve dini gruplar, ezici kad›n kesimidir; yine çocuklar ve gençlerin durumu, ihtiyarl›k, eko-çevre sistemin iç çeliflkileri, kapitalist toplum içinde ç›kar a¤lar›ndaki kademe çeliflkileri, köy kent, büyük küçük kent, bilim iktidar, ahlak sistem, asker siyaset vb yüzlerce çeliflki oda¤› sistemi belirlemektedir. Tüm bu olgular› temel almadan sistemin en rahat yönetebilece¤i, ayr›cal›kl› iflçiye dayanan bir devrim de¤iflim teorisinin fazla flans› olmayaca¤› derinlikli bir toplum anlay›fl›yla fark edilebilir. Marksist yaklafl›m›n daha temelli yetersizlikleri vard›r. Uygarl›¤› bir bütün olarak çözümlememifltir. Engels'in denemesi çok s›n›rl›d›r. S›n›fl› toplumla do¤al kolektif toplum aras›ndaki temelli çeliflkiyi çoktan afl›lm›fl ve geri biçim olarak saymaktad›r. Halbuki kapsaml› tarihsel tan›mlamam›z da gösterdi ki, komünal demokratik duruflla hiyerarflik ve devletçi durufl aras›nda sürekli ve kapsaml› bir mücadele vard›r. Komünal demokratik de¤erler geri ve yok olmak flurada kals›n, tüm sistem oluflumlar›nda 'dinamik' role sahiptir. Buna kapitalizm de dahildir. Kapitalist sistemde do¤ufl, geliflme ve çözülüfl krizinde en çok iflleyen çeliflki komünal demokratik de¤erlerle iliflkili olanlard›r. Sistem iflçi, köylü vb birçok kesimi içinde tutup yönetebilir. Hatta iyi bir müttefik yapabilir. Bireycili¤i körükleyerek yönetimini daha da görünmez k›l›p sürdürebilir.
SERXWEBÛN
68 Ama toplumun kendisini toplum olmaktan ç›karamaz. Toplum da esas olarak komünal ve demokratiktir. Öyle oldu¤unu bildi¤i içindir ki, kapitalizm bireycili¤i toplumun aleyhine flahland›r›r. Güdüleri ayakland›r›r. ‹nsan toplumunu birçok yönüyle tersinden primat toplumuna toplumun maymunlaflt›r›lmas›na dönüfltürür. Toplum direndikçe ve sonunda bir bütün olarak çözüldükçe, yeninin ortaya ç›kma flans› do¤ar. Toplumsal dönüflüm projeleri baflta çeliflkilerin bu temel yönünü dikkate ald›¤›nda baflar› flans› kazanabilir.
Vicdan›n› yitirmifl toplum bitmifl toplumdur Ba¤lant›l› olarak kapitalizmin sistematik olarak y›kt›¤› ahlaki örgü esas al›nmadan, hiçbir çeliflkinin teknik olarak çözüm flans› olamaz. Toplumsal ahlak olmadan, yaln›zca hukuk, siyaset, sanat ve ekonomik yöntemlerle hiçbir toplumu yönetme veya de¤ifltirme olana¤› yoktur. Ahlak›, toplumun kendili¤inden varolufl biçimi olarak alg›lamak gerekir. Dar geleneksel ahlaktan bahsetmiyorum; toplumun kendini yürütüfl vicdan›, yüre¤i olarak tan›ml›yorum. Vicdan›n› yitirmifl toplum bitmifl toplumdur. Kapitalizmin ahlak› en derinden tahrip eden sistem olmas› anlaml›d›r. Sonul sistem olmas› onun toplumsal vicdan› tahrip etmesini anlafl›l›r k›lar. Sömürü ve bask› sisteminin potansiyelini tüketmesinin somut ifadesi, ahlak›n sistemlice tahribi anlam›na gelir. O halde kapitalizmle mücadele zorunlu olarak etik bilinçli ahlak çaba gerektirir. Bunsuz mücadele bafl›ndan kaybedilmifl mücadeledir. Marksizm’de kiflilik bir bütün olarak kapitalist yaflam de¤erleri içinde yaflar. Kentlilik a¤›r basar. Kentin egemen özeti bir yaflam tarz› bireyi bin bir ba¤la kapitalist sisteme ba¤lar. Marks'›n kendisinin bile binlerce ba¤la sistem içi oldu¤unu iyi bilmek gerekir. H›ristiyanl›kta, Müslümanl›kta sistemden koparak onlarca y›l inzivaya, manast›ra, dergâha çekilen onca insan bile ancak s›n›rl› bir etkiye yol açm›flt›r. Marksist mücadelecilerin ço¤u bu yönlü bir ahlaki oluflumun bile
fark›nda de¤iller. Kapitalizmin flu veya bu versiyonuyla yaflay›p teorik pratik savaflla sonuç alacaklar›n› san›rlar. Marksist kuram›n siyasal devrim ve sonras›na iliflkin tezleri ise, daha vahim olarak hiyerarflik ve devletçi karakter tafl›r. Savafl, proletarya diktatörlü¤ü, devletçilik kavram olarak neredeyse kutsallaflt›r›l›r. Halbuki devlet, iktidar, savafl, ordu s›n›fl› toplum uygarl›¤›n›n ürünü olup, mutlak anlamda egemen sömürücü kesimin vazgeçilmez yaflam ayg›tlar›d›r. Bu araçlar› proletaryan›n eline vermek demek, daha bafl›ndan kendini onlara benzetmeye karar vermek demektir. Nitekim reel sosyalizmde bu araçlar›n hepsi en yetkince kullan›ld›. Zafer elde edildi. Fakat 70 y›l sonra anlafl›ld› ki, kapitalizmin en çapulcu biçimi Bat› Avrupa kapitalizmi onun yan›nda adeta yedi suyla y›kanm›flt›r kurulmufltur. Kapitalizmin en totaliter, antidemokratik biçimi söz konusudur. Bu olgunun alt›nda devlet anlay›fl› yatmaktad›r. Engels'te 'yavafl yavafl sönmesi gerekir' denilen devlet, en güçlü aflamas›na reel sosyalizmle ulaflm›flt›r. Burada art niyet, karfl›devrim aramak fazla anlaml› de¤ildir. Baflvurdu¤u araçlar devlet dört dörtlük ele geçirilse de sosyalizme de¤il kapitalizme götürür. Sosyalizm sosyalist araçlar gerektirir. Onlar da bafltan sona demokrasi, çevre hareketi, kad›n hareketi, insan haklar›, toplumun öz savunma mekanizmalar›d›r. Buradan kalkarak parti, sendika, bar›fl, ulusal kurtulufl cephe hareketleri, politika gibi birçok toplumsal olguda resmi düzenin afl›lamad›¤› konular› da baflar›s›zl›k etkeni olarak eklemek mümkündür. Bu araçlara genel stratejik ve felsefi do¤rultuda demokratik ekolojik bak›lmad›¤›n-
Ekim 2008
dan, sonuçta ne kadar mücadele arac› olarak kullan›lsalar da, sisteme eklenmekten kurtulamazlar.
S›n›fl› toplum uygarl›¤› kaç›n›lmaz bir ilerleme olarak görülmekte Marksizme yöneltilecek di¤er bir elefltiri konjonktürle ilgilidir. Marks dönemindeki, kapitalizmin olgunluk aflamas›d›r. Marks'›n ve Engels'in bundan ç›kard›¤› sonuç kapitalizmin kaç›n›lmazl›¤›d›r. Kapitalizm adeta sosyalizmin önünü açan bir buldozer rolündedir. Daha da genellefltirirsek, s›n›fl› toplum uygarl›¤›n› kaç›n›lmaz bir ilerleme olarak görmekte ve idealize ettikleri sistemlerinin kurulmas› için bu aflamalar›n gere¤ine iman et-
mifl bulunmaktad›rlar. Buna köklü bir yanl›fll›k olarak yaklafl›lmas› gerekti¤ini daha önce açm›flt›k. S›n›flar ve yönetimin egemenlik arac› olarak devletin zorunlu güvenlik toplumca vazgeçilmez kamusal yönetim d›fl›ndaki tüm varl›klar›, oluflum ve kurumlaflmalar› sadece gereksiz de¤il, tutucu ve engel konumundad›r. Devlet kapitalizmi baflta olmak üzere bürokrasiyi büyüten içte ve d›fltaki afl›r› egemenlik, sosyal devlet gibi birçok kurum gerçek toplumsal demokrasi-
Ekim 2008
SERXWEBÛN
nin ve çevrenin önünde engeldir. Ahlaki aç›dan da savafl ordu zorunlu demokratik savunma d›fl›nda reddedilmesi gereken kurumlard›r. Marks'›n kendisi "s›n›f savafl› teorisini Frans›z tarihçilerden ald›k" derken, asl›nda kulland›¤› arac›n niteli¤ini do¤al veri olarak almaktad›r. Egemen s›n›flar›n savafl tarz›n› oldu¤u gibi kurumsal olarak kabul etmektedir. Proletarya diktatörlü¤ü kavram›nda da bu böyledir. Tarihteki diktatörlük uygulamalar›n› oldu¤u gibi almakta mahzur görmez.
Sovyetlerde parti tümüyle antidemokratik bir kuruma dönüfltü Lenin ve Stalin dönemindeki diktatörlük sürekli devlet durumu olur. Demokrasi hiç uygulanmadan inkâr edilmifl oluyor. Hâlbuki Lenin, "sosyalizme ancak demokrasiden gidilebilir" derken do¤ruya daha yak›nd›. Daha sonraki süreçlerde hâkim s›n›f tarz› ve politikalar› daha da merkezileflir. Devlet parti özdeflli¤i do¤ar. Parti içte ve d›flta tümüyle antidemokratik bir kuruma dönüflür. Sistem içindeki savafl ve bar›fl politikalar› art›k kapitalizmin de¤irmenine su tafl›maktan öteye gidemez. Ancak daha da ço¤altabilece¤imiz bu tür temel hata ve yanl›fll›klar, yetmifl y›l geçse de do¤al sonucuna varmaktan, kapitalizmi üretmek ve güçlendirmekten öteye köklü de¤iflikliklere olanak tan›mazlar. fiüphesiz Marksizm yine de eflitlik, özgürlük mücadelesinde büyük ve tarihi bir deneyimdir. Toplumsal mücadelede zengin bir katk›d›r. Toplumbilimine ekonomi ve s›n›f a¤›rl›¤›n› tafl›m›flt›r. Burjuvaziyi ulusal kurtulufl, insan haklar›, sosyal devlet konular›nda daha yumuflak biçimlere zorlam›flt›r. Demokrasiye çok dar taktiksel yaklafl›m›, ekolojiyi ve kad›n özgürlü¤ünü kapitalizmden farkl› göremeyifli, temel yaflam paradigmas› olarak da burjuva kal›plar›n› aflamamas› sistemle daha kolay eklemlenmesine yol açm›flt›r. Marksizm’den esinlenifl ve reel sosyalizmin etkisi alt›nda baflar›ya gitmifl olan sosyal demokrasi ve ulusal kurtulufl mücadeleleri, daha
69 “Lenin, ‘sosyalizme ancak demokrasiden gidilebilir’ derken do¤ruya daha yak›nd›. Daha sonraki süreçlerde hâkim s›n›f tarz› ve politikalar› merkezileflir, devlet parti özdeflli¤i do¤ar. Parti içte ve d›flta tümüyle anti demokratik bir kuruma dönüflür. Sistem içindeki savafl ve bar›fl politikalar› art›k kapitalizmin de¤irmenine su tafl›maktan öteye gidemez. fiüphesiz Marksizm yine de eflitlik, özgürlük mücadelesinde büyük ve tarihi bir deneyimdir” zay›f sosyalist versiyonlar kapitalizmden zaten hiç kopmad›lar. ‹çlerindeki kesimler daha çok kapitalist geliflme yanl›s›d›rlar. Tabanlar›na farkl› bir yaflam›n de¤il, mevcut yaflamdan daha çok yararlanmas›n›n mücadelesini veriyorlard›. Kalk›nmac›l›k ve bölüflüm sorunu tamamen sistemin hukuku ile ba¤lant›l›d›r. Asl›nda reel sosyalizm, sosyal demokrasi, ulusal kurtulufl, liberalizm ve muhafazakârl›¤a kapitalizmin en büyük mezhepleri gözüyle bakmak daha gerçekçi bak›fl aç›s› sa¤lar. ‹slam’›n, H›ristiyanl›¤›n, Yahudili¤in mezhepleri temel olgular›ndan ne kadar farkl›ysalar, kapitalizmden do¤mufl bu mezhepler de kök kapitalizmden o kadar farkl›lar. Daha do¤rusu, fark ayn› familyan›n de¤iflik türleri kadard›r. Dinin daralt›lm›fl olarak devam etmesi, anarflizm gibi ak›mlar kapitalizmde marjinal olmaktan öte anlam ifade etmez. II. Dünya Savafl› sonras› 'antifaflist' zafer havas› fazla sürmedi. 1968 devrimci perspektifleri ve gençlik hareketleri önemli paradigma de¤iflikliklerine yol açt›. Sisteme bir bütün olarak nefret geliflti. Reel sosyalizm, ulusal kurtulufl ve sosyal demokrasinin beklentilerine cevap veremeyece¤i anlafl›lm›flt›. Vaat edilen dünya eskisinden daha iyi de¤ildi. Denilebilir ki, 1848 Devriminden beri Marksizm’e ba¤lanm›fl birçok entelektüel ak›m›n gücünü yitirmesiyle, yeni sol, ekoloji, kad›n hareketi baflta olmak üzere birçok yeni ak›mla tan›flma dönemi oldu. Kapitalizm kadar reel sosyalizm ve versiyonlar›na duyulan derin güvenin sars›lmas›yla ve 1950'ler sonras›n›n ikinci büyük bilimsel devrimiyle sosyal bilim ve kültürel alandaki yeni geliflmeler de beraberinde feminizme, ekolojiye, etnolojiye genifl aç›l›mlar getirdi.
Reel sosyalizmin çözülüflü kapitalizmin aleyhine oldu 1989'da reel sosyalizmin çözülüflü, san›ld›¤›n›n aksine kapitalizmin lehine de¤il aleyhine bir geliflme oldu. Bu, sistemin en temel halkalar›ndan birinin kopmas› anlam›na geliyordu. So¤uk savaflla kendi kitlesini tutan, reel sosyalizm ve ulusal kurtulufl devletleriyle de dünyan›n di¤er halk y›¤›nlar›n› adeta oyalayan sistem çökmüfltü. Bunun sonucunda devletçi toplumdan ilk defa dünya çap›nda bir so¤uma, çözüm arac› olmayaca¤›na dair köklü kan›lar do¤du. Ulusal devlet ve milliyetçilik de oyalay›c› yeteneklerini önemli oranda yitirdi. Geliflmifl kapitalist ülkelerdeki sosyal refah devleti de k›sa dönem d›fl›nda etkinli¤ini ço¤u ülkede kaybetti. Sistem her bak›mdan yeni bir evreye girdi. Kapitalizmin tarihine bakt›¤›m›zda, Rönesans kaos aral›¤›ndan en derli toplu ç›k›fl yapan toplumsal sistemlerden biriydi. Siyasal devrimlerden ustaca yararland›. Sanayi devrimiyle olgunlu¤unun zirvesine eriflti. Dünya çap›nda yay›l›m›n› tamamlayan ilk sistem oldu. 19. yüzy›l›n sonu ve 20. yüzy›l›n bafllar›nda ancak dünya savafllar›yla çeliflkilerini çözebilecek köklü bunal›mlarla karfl›laflt›. Asl›nda kapitalizmin genel bunal›m› tüm 20. yüzy›l› doldurdu. I. ve II. Dünya Savafllar› aralar›, önceleri ve sonralar›yla sistemin ancak savafllarla ayakta tutulabilece¤ini gösteriyordu. Reel sosyalizm ve versiyonlar› kutuplaflmay› artt›r›nca, savafl›n niteli¤i s›caktan so¤u¤a dönüfltü. 1989 çözülüflü bu imkân› da elinden al›nca, sistem kendini adeta bofllu¤un içinde buldu. Sald›racak taraf bulam›yordu. Yeni düflmanlar üretmeye ihtiyac› vard›. Bunu Ortado¤u kökenli ‹slam’da bulacakt›.
SERXWEBÛN
70 ‹lkel klanlardan günümüze tüm sistemler küreselcidir Yeni dönemin terminolojisinde art›k 'küreselcilik' ve 'ABD ‹mparatorlu¤u' kavramlar›na s›kça rastlan›r oldu. Küreselcilik, sistemlerin yay›lma olgusu anlam›na gelir ki, yeni hiçbir yan› yoktur. ‹lkel klanlardan günümüze tüm sistemler küreselcidir. Baflar›l› olan her sistem az veya çok yay›lma flans›na sahiptir. ‹mparatorluk da eski kavramlardand›r. Site devletlerin ço¤almas›yla devlet de sitelerin tüm devleti haline gelince, imparatorlu¤un koflullar› do¤mufl demektir. Siteler sürekli ço¤ald›¤›na göre, imparatorlukta genifllemeler kaç›n›lmazd›r. Belirgin imparatorluk alan› ve tarzlar› do¤ar. Sümer flehir siteleri üzerinde Akad istilas›yla bafllayan Sargon imparatorluk gelene¤i o günden beri habire geliflti. Köleci Roma ‹mparatorlu¤u dünyan›n o güne dek tan›d›¤› en genifl ve güçlü imparatorlu¤uydu. Yerine kurulan feodal Bizans ve Osmanl›lar, gelene¤i devam ettirdi. Çin ve Hint'te benzerleri kuruldu. Kapitalizm daha kurulufl aflamas›nda, önce Portekiz, sonra ‹spanyol, ard›ndan günefl batmayan ‹ngiliz ‹mparatorlu¤u'yla, gelene¤i II. Dünya Savafl›'n›n sonuna kadar tafl›d›. Savafltan sonra gerginlik içindeki ABD ve Rusya Sovyet ‹mparatorlu¤u ikilemi 1989'da ABD lehine tekleflti. Kapitalizm Romas›'n›n önünde art›k hiçbir engel kalmam›flt›. ‹mparatorluklar›n bir karakteri vard›r: Üniter, merkeziyetçi yap›dan çok eyaletler biçiminde bölünmeler esast›r. Önceki dönemden kalma birçok eski devlet gelene¤ini özümsedi¤inden ötürü, gevflek bir federasyon e¤ilimi de s›kça görülür. D›fla do¤ru ne kadar çok gücü egemenli¤i alt›na alsa da, içte birçok valilik, eyalet ve ba¤›ml› devlet durumlar› da o denli artar. Küresel çapta yay›lma olunca bu gelenek artarak tekrarlan›r.
ABD imparatorluk dönemi içte ve d›flta benzer ikili engel durumla karfl›lafl›r. fiu husus iyi bilinmelidir ki, ABD s›f›rdan imparatorluk kurmuyor; biny›llardan beri var olan gelene¤i sürdürüyor. Sürdürmek zorundad›r. Dünya devletler sistemi imparatorluksuz olmaz. Birbirinden tam ba¤›ms›z devletler durumu bir varsay›md›r. Gerçekte yoktur. Geçerli olan, devletlerin birbirleri karfl›s›ndaki ba¤›ml›l›k durumlar›d›r. Sistem içindeki en güçlüden en zay›flara do¤ru bu ba¤›ml›l›klar, baz› gruplarda imparatorlu¤a dönüflür. ‹çlerinden sistemce en güçlüsü, en büyük
imparatorluk olarak sözü en geçerli güç konumuna eriflir. ABD'nin en son ‹ngiliz ve Rusya Sovyet ‹mparatorlu¤u'ndan devrald›¤› bu gelenektir. ‹çinde yüzlerce dil, kültür, siyasal oluflum, ekonomik biçim bar›nd›ran genifl bir co¤rafyada, çeflitli düzeylerde egemenli¤ini derinli¤ine ve geniflli¤ine yaymak durumundad›r. Sistemin kâr, azami sermaye birikimi bu süreci sürekli zorlar. Kâr dengesini tutturmak yay›lmayla ba¤lant›l›d›r. Çok say›da gücün ç›karlar› bozuldu¤undan iliflkileri gerginleflir. En güçlü olma kural› nedeniyle bu gerginlik ikinci bir kutba yol açamaz. Bu, sistemin mant›¤›na ayk›r› olur.
Ekim 2008
Kapitalizmden kaynaklanan temel sorunlarla dünya soluksuz b›rak›l›yor Günümüzde kapsaml› bir kargaflan›n, bunal›m›n yafland›¤›n› söyleyebiliriz. Kapitalizmden kaynaklanan temel sorunlarla dünya soluksuz b›rak›lmak isteniliyor, onun çat›s› deliniyor. Mahfleri ça¤r›flt›ran tehlike, muazzam tüketici toplumsal hastal›k, böylece kar›ncalaflan, cüceleflen, adeta kum taneleri haline gelen insan sonucunu ortaya ç›kar›yor. Tekrar insan›n itibar›n› iade etmesini, onun bilincini, ahlak›n›, do¤ayla bar›fl›k olmas›n›, do¤ayla çeliflkisinin derinlefltirilmesini imkân dahiline sokan bir sosyalist yaklafl›ma, perspektife ihtiyaç vard›r. fiu her zamankinden daha güçlü söylenebilir: Kapitalist-emperyalist sistemin, insan›n do¤ayla kurdu¤u dengeyi çok tehlikeli bir y›k›m çeliflkisine dönüfltürdü¤ü gibi, toplumsal örgütlenifli de insanl›¤› tüketme iliflkisine kadar götürmüfltür. Yani bu iki temel global çeliflkiye yol açm›flt›r. ‹flte mevcut sosyalizm bu iki temel çeliflkiye cevap vermekle kendini do¤ru tan›mlayabilir. ‹nsan›n do¤ayla iliflkilerini -ki buna çevre iliflkisi de deniliyordo¤ru çözümlemek, yeflillerin, çevre vb hareketlerin çeflitli biçimlerinin asl›nda çok reformistçe dile getirmek istedikleri soruna, devrimsel bir çözüm dayatmak flartt›r. Yine özünde cüceleflen, kar›ncalaflan emperyalist toplum modeline karfl› nüfus planlamas›ndan tutal›m üretim planlamas›na, üstyap›n›n yeniden düzenlenmesine ve insan›n psikolojik, ahlaki yönden yeniden tan›mlanmas› kadar hepsi gereklidir. Böylesine kapsaml› bir çeliflkiye de çözüm gücü olabilmesi, sosyalizmi güncellefltirebilir. Dolay›s›yla dar s›n›f tan›mlamas› ile yetinilemez. 19. yüzy›ldaki gibi bir iflçi s›n›f› kalmam›flt›r. Mevcut sosyalizmin bir ç›kma-
Ekim 2008
SERXWEBÛN
z› da buradad›r. Soruna 19. yüzy›l analizleriyle yaklafl›l›yor, “flöyle iflçi s›n›f›, böyle iflçi s›n›f›” deniliyor. Asl›nda böyle bir s›n›f kalmam›flt›r veya kapitalizmin dar anlamda bir s›n›f sömürüsüyle yetindi¤i ça¤ geçmifltir. Dar anlamda da sömürü vard›r, ama çok daha genelleflmifl ki, biz buna iflte bilimsel-teknik devrim ve onun bas›n-yay›n dünyas›nda yol açt›¤› geliflmelerle toplumu tutsak alm›flt›r dedik. Öyle h›rs›zl›k yöntemleri, bask› yöntemleri geliflmifl ki, 19. yüzy›lla k›yaslanamaz bile. Dolay›s›yla o dönemin analizleriyle günümüzü de¤erlendirmek, gerçe¤i kar›flt›rmak demektir. Sosyalist tart›flmalarda biraz bu var ki bu da s›¤l›¤› ifade eder. Bu durumun de¤erlendirilmesi savafl yöntemlerine de, yani taktik soruna da ›fl›k tutar. Eski taktikler günümüzde yeterli de¤ildir. Nas›l ki toplum bütünsel bir bask›, sömürü cenderesine al›nm›flsa, bütün toplumu ilgilendiren mücadele biçimlerini de gelifltirmek gerekecektir. Kapitalist-emperyalist sistem bütün insanl›k için do¤al dengeyi bozmufltur. Dolay›s›yla çok genifl toplumsal kesimlere hitap etmeyi bilen perspektiflere ihtiyaç vard›r. Yani yeni bir sosyalist program, onun dayand›¤› sa¤lam bir bak›fl aç›s› ve eyleme indirgenmifl taktikler nas›l olmal›d›r sorular›na cevap verdi¤i oranda sosyalizm bir kez daha kendini yetkinlefltirmifl ve reel sorunlara çözüm gücü oldu¤unu göstermifl olacakt›r.
71 Partimiz sosyalizme olan inanc›n› yitirmemifl bir harekettir ‹nsanl›¤›n kaderine derinden ba¤l› olanlar, insani sorunlara en temelde yaklafl›m göstermek isteyenler bu nedenle de sosyalizme daha da derinleflen bir ilgiyle yaklaflacaklard›r; yetkinlefltirerek, yeni sorunlara cevap üreterek yaklaflacaklard›r. Görevler önümüzde durmaktad›r. Konuyu tart›flmada k›s›rl›k ve eski söylemle yetinme var. Tart›flmay› daha da yenilemek gerekiyor. Bu nedenle yeni bir sosyalizm tan›m› - güncelleflen anlam›nda- onun programsal, eylemsel, taktik ifadesi üzerinde durulabilir. Bu temelde yeni sosyalist partiler kurulabilir ve kitlesel eylem türleri gelifltirilebilir. Bilimsel-teknik devrim de, sosyalist bak›fl aç›s› alt›nda sorunlar›n çözümü için etkin olarak uygulama gücü haline getirilebilir. Bu yaklafl›mlar kesinlikle en yak›n bir süreç içinde sosyalizme olan ilgiyi art›racak, temel çözüm kayna¤› oldu¤unu gösterecek ve en kapsaml› çürüme dönemine girmifl olan kapitalizme karfl› uygun bir sosyalist dönemi ortaya ç›karabilecektir. Partimiz PKK, bu konuda reel sosyalizmin olumsuz sonuçlar›na bafl›ndan itibaren karfl› tav›r gelifltirerek ortaya ç›kan bir hareket oldu¤u kadar, onun olumsuz etkilerini kendi içinde yans›tmam›fl, böyle bir sosyalizmin oldukça kusurlu oldu¤unu görebilmifl, ama buna ra¤men sosyalizme olan
inanc›n› ve yaklafl›m›n› kaybetmemifl bir harekettir de. Bunu özellikle ba¤›ms›z ve oldukça da iddial› bir biçimde “Kürdistan” diye tabir edilen en geri bir ülkenin ilkel toplumuna ve onun toplumsal kofluluna uygulam›fl, bunda da önemli sonuçlara yol açm›fl bir güçtür. Bu temelde flekillenen bir partidir. PKK deneyimi bu anlamda, dünya çap›nda kapitalist-emperyalizmle dengeye ulaflan reel sosyalizmin kendi iç t›kan›kl›¤› nedeniyle çözülüfle gitti¤i ve bundan dolay› sosyalizmin oldukça itibardan düflürülmek istendi¤i bir dönemde en büyük sosyalist eyleme ve onun ideolojik hatt›na ulaflabilen bir geliflme hareketidir. Tabii ki, egemen resmi düzen hükmünü alabildi¤ine konuflturdu¤unda ve bu koflullarda herkesin gericili¤in kanad›-kolu aras›na kofltu¤unda, kavga meydan›n› terk etmeyen, bu konudaki iddias›n› sürdüren her hareket, yi¤it harekettir. Ayn› zamanda insanl›k ad›na konuflma yetkisine de sahip olan bir harekettir. Her büyük özgürlük hareketi, böylesine evrensel çapta tutuculuk dönemine baflar›yla karfl›l›k verdi¤i oranda yaln›z içinden do¤du¤u ülke ve halk›n koflullar›na çözüm getirmekle kalm›yor, bununla birlikte insanl›k idealinin sözcüsü de olabiliyor. Nitekim bir dönemler H›ristiyanl›k, bir dönemler ‹slamiyet, yine bir dönemler Frans›z ve Ekim Devrimleri böyle bir misyona soyundular ve küçümsenmeyecek sözcülük rolüne de lay›k›yla karfl›l›k verebildiler. Bafllang›çta haz›r olmasak da ve oldukça ulusal çapta bir hareket oldu¤umuzu söylesek de, mevcut uluslararas› koflullar, bölgesel geliflmeler PKK sözcülü¤ünü evrensel çapta bir sosyalizm sözcülü¤üne, onun temsiline do¤ru götürmektedir, adeta onu buna zorlamaktad›r. Bafllang›çta bunu böyle beklemiyorduysak da h›zla de¤iflen, karmafl›klaflan koflullar böyle bir görevi partimizin önüne koymuflsa, hiç flüphesiz bundan onur duyulur. Fakat önümüze konulan görevin do¤ru kavran›lmas›n›, katk›m›z›n ne olabilece¤inin isabetli de¤erlendirilmesini de flart k›lar.
SERXWEBÛN
72
Ekim 2008
Kapitalizmin ekonomik krizi de yoksullar› vuran karaktere sahiptir “SSon yaflanan kriz halklar› uyand›racak ve kendi ekonomik iradelerini ortaya ç›karmaya vesile olacakt›r. Bu da krizi daha da derinlefltirebilir. Bugünden yar›na kapitalizmin çökece¤i gibi bir de¤erlendirme abart›l›d›r. Kapitalizm hâlâ kendi içinde zay›fl›klar›n› onarma ve krizini bir süre daha atlatma imkânlar›na sahiptir. Hâlâ krizlerin olumsuzluklar›n› halklar›n üzerine at›p kendini yaflatma imkân› bulmaktad›r. Çürüyen yanlar› yan›nda, toplumlar› sömürme gücünü hâlâ sürdürmektedir. Bu sömürü kanallar› kapat›lamad›¤› ve zay›flat›lmad›¤› müddetçe de kapitalizmin tümden y›k›l›fl› gerçekleflemez” Dünyada flu anda en önemli gündem, ABD’den bafllayarak tüm dünyaya yay›lan ekonomik krizdir. Bu ekonomik kriz bugün dünyadaki bütün siyasal krizlerin de önüne geçmifl bulunmaktad›r. Bu kriz esas olarak ABD’den bafllay›p Avrupa ve oradan da bütün dünyaya yay›lm›fl bulunuyor. Krizin finans sistemden kaynakland›¤› söyleniyor. Finans sisteminin esas sektörü olan bankalar, bir bir iflas etmektedir. Zor duruma düflen bankalar ya devlet taraf›ndan ya da daha büyük bankalar taraf›ndan sat›n al›nmaktad›r. Bu kriz, 1929’dan bu yana kapitalizmin yaflad›¤› en büyük krizdir. 1929 krizinden daha büyük oldu¤u tart›flmas›zd›r. 1929’larda kapitalist sistem bu kadar küreselleflmemiflti. Uluslararas› sermaye bu kadar iç içe geçmemiflti. Ekonomik sistem bu düzeyde birbirine ba¤l› hale gelmemiflti, birbirini etkileyen durumda de¤ildi. Tabii ki kapitalizmin emperyalist aflamaya ulaflmas›yla birlikte sermaye uluslararas› s›n›rlar› aflarak iç içe geçmeye, tek tek ülkelerdeki kapitalist ekonomilerden ve tekellerden uluslararas› tekellere evirilen bir süreç bafllatm›flt›r. Korumac› ekonomik anlay›fl›n b›rak›ld›¤›, gümrük duvarlar›n›n afla¤›ya çekildi¤i, sermayenin ve metalar›n serbest dolafl›m›n› kolaylaflt›r›ld›¤› bir süreç emperyalist aflamayla birlikte geliflmifltir. Ancak 20. yüzy›lda hâlâ bu gümrük duvarlar›n›n afla¤›ya indirilmesi ya da kapitalizmin uluslararas›laflmas› yine de birkaç büyük ülkenin ekonomik güç
odaklar›n›n denetiminde yürütülmekteydi. Uluslararas› sermaye bu kadar küreselleflip iç içe geçmemiflti. ABD’nin kendi ekonomik egemenlik sahas›, yay›lma sahas› vard›. Fransa’n›n, Almanya’n›n yay›lma sahas› vard›. Bunlar birbirleriyle belirli düzeyde iliflkili olsalar da, ama esas olarak da birbirleriyle sürekli rekabet halindeydiler. Belirli co¤rafya ve ülkeler hâlâ bu ülkeler aras›nda paylafl›lm›fl durumdayd›. Her kapitalist ülkenin kendi hegemonya adac›klar› bulunmaktayd›. Bu aç›dan 1929 ekonomik bunal›m› esas olarak da ABD’yi sarsm›flt›. Bu bunal›mdan en fazla da ABD ve ABD ile yak›n iliflkide olan ekonomiler etkilenmiflti. Tabii ki ABD ile en fazla iliflkide olan Avrupa da bu krizden etkilenmiflti. Ancak kapitalizmin küreselleflmesi denen, sermayenin serbest ve güvenli dolafl›m›, sermayenin ve metalar›n bu düzeyde serbest dolafl›m› 1929’larda hala tam gerçekleflmemiflti. Bu aç›dan da kriz bugünkü gibi tüm dünyay› etkileyecek, bütün dünyay› sarsacak bir niteli¤e kavuflmam›flt›. 1929 bunal›m›yla bugünkü Eylül 2008’deki ekonomik kriz aras›nda böyle bir farktan söz etmek gerekiyor.
Banka sermayesi sanayi sermayesinin çok çok önüne geçmifltir Bugünkü krizle 1929 krizi aras›ndaki farklardan biri de bugünkü ekonomik krizin yafland›¤› esas alan finans kapital
alan›d›r. 1929’da da finans kapital alan›, finans kapital sermayesi büyük bir kriz yaflam›flt›. Hisse senetleri büyük düflüfle u¤ram›flt›. Faizler yükselmiflti. Ancak banka sermayesinin durumu bu düzeyde çok önemli ve belirleyici hale gelmemiflti. Özellikle son 20-30 y›ld›r finans kapital o kadar geliflme göstermifltir ki, ekonomik faaliyetin neredeyse ço¤unlu¤u gerçek sanayi alan›nda de¤il, üretim alan›nda de¤il, para alan›nda yürütülmektedir. Banka sermayesi sanayi sermayesinin çok çok önüne geçmifltir. Art›k tüm ekonomik sektörler mali sermaye taraf›ndan yönetilip yönlendirilmektedir. Finans kapital ise esas olarak borsalarda faaliyet yürütmektedir. Borsalar üzerinden al›mlar-sat›mlar yap›lmaktad›r. Bunun sonucu kapitalist sistem tamamen uluslararas› bir kumar ekonomisi haline gelmifltir. ‹nsanl›k tarihindeki kumar sisteminin en geliflkin, meflrulaflm›fl biçimi, bizzat bugünkü kapitalizmin ekonomik sistemini yöneten ve yönlendiren güç haline gelmifltir. Devletleflmenin ve ticaretin ortaya ç›kt›¤› ilk ça¤dan beri her zaman tefeciler olmufltur, faizciler olmufltur. Tefeciler, faizciler üretmeden ve f›rsatç›l›kla para kazanmaya, çal›flm›fllard›r. Ancak kapitalizme kadar tefecilik ekonomik faaliyetin az bir bölümü oldu¤u gibi, di¤er yandan toplum taraf›ndan, sistem taraf›ndan benimsenmeyen bir faaliyettir. Bu faaliyet iyi bir faaliyet olarak de¤erlendirilmezdi. Tefeciler, tefeci tüccarlar yaln›z toplum taraf›ndan de¤il, mevcut hâkim sistem taraf›ndan bile benimsenmez, sevilmezdi. Tefeciler, tarih boyu toplumu
Ekim 2008
SERXWEBÛN
bozan, toplumun ahlak›n› bozan, ahlak› bozulmufl insanlar olarak de¤erlendirilmifltir. Ancak 20. yüzy›lda kapitalizmin emperyalist aflamas› ve finans kapitalin ekonomiye hakim olmas›yla birlikte bu tefecilik, faizcilik meflrulaflm›fl, tamamen uluslarars› alanda meflru bir kumar sistemi haline gelmifltir. Zaten kapitalizmin çürümüfllü¤ünü en fazla da gösteren finans kapitalin ekonomideki hâkim hale gelmifl olmas›d›r. Borsalarda faizler, paran›n de¤eri ve kredilerle oynanarak büyük paralar kazan›ld›¤›, birilerinin elindeki avucundakiler al›n›rken, birilerinin de hiç üretim yapmadan zenginleflti¤i bir kumar sistemi ya da tefecilik bugünkü ekonomik sistemin özüdür. Finans kapitalin hakim oldu¤u kapitalist sistem ahlaks›zca para kazanma ve yaflama sistemi olarak da de¤erlendirilebilir.
Küresel sermayenin krizinin etkileri de küresel boyuttad›r 20. ve 21. yüzy›l›n kapitalizmi böyle oldu¤u için, 1929 bunal›m›nda hem banka sermayesi hem de sanayi sermayesi birlikte etkilenmiflti ya da ikisi de sorunlar yaflam›flt›. Bu kriz bir yönüyle de sistemin gerçek bir kriziydi. Ya da üretime dayal› sektörlerin de temel kriz etkenlerinden oldu¤u bir kriz gerçe¤i vard›. Ancak 2008 krizi esas olarak tefecilerin, talanc›lar›n, kumarbazlar›n, bedavadan para kazanmak isteyenlerin, sürekli kredi faizleriyle oynayarak, parayla oynayarak zenginleflenlerin kendileriyle birlikte bütün sisteme ve topluma bedel ödettikleri bir ekonomik kriz olarak de¤erlendirilmelidir. Günümüzde küreselleflmenin çok yayg›n oldu¤u bir ortamda bütün bankalar birbirine ba¤l› oldu¤u için, bankalar di¤er bankalardan kredi ald›¤› için, ülkeler baflka ülkelerin bankalar›ndan kredi ald›¤› için, bu yönüyle her ülkenin ve her ekonomik gücün birbirinden kredi alma, hisse senetleri al›p satmas› borsalar arac›l›¤›yla tüm ülkelere, ekonomik kurumlara ve bireylere aç›k hale geldi¤i için, ABD’de bafllayan kriz, derhal baflta Avrupa olmak üzere bütün ülkeleri etkilemifltir. Çünkü günümüzde yasalarla ülkelerinin gümrük duvarlar› ve ekonomik faaliyetlerini engelleyen s›n›rlar önemli oranda kald›-
73 r›ld›¤› gibi, internet gibi bir arac›n ç›kmas›yla birlikte mallar›n ve sanayi sermayesinin bu yolla iletilmesi söz konusu olmazsa da paralar›n internet yoluyla çok kolay akmas›, el de¤ifltirmesi biçiminde bir ekonomik sistem ortaya ç›km›flt›r. Özellikle mali sermayenin bilgisayara bas›lan bir tuflla ülkeden ülkeye sermaye kayd›r›ld›¤› bir sistem ortaya ç›km›flt›r. Finans kapitale dayal› Kapitalist sistemin esas faaliyeti borsalar üzerinden yürüdü¤ü düflünülürse tabii ki ortaya ç›kan kriz nas›l ki bir yerden bir yere bir tuflla banka sermayesi kayd›r›labiliyorsa, finans kapital aktörleri hemen an›nda bir yerden bir yere bu yolla aktar›labiliyorsa, finans kapitale dayal› ekonomik kriz de internette bir tufla basar gibi derhal di¤er ülkeleri etkileyecektir. Finans kapitale dayanan küresel kapitalizmin bu düzeyde krize girmedi¤i bir dönemde bile baz›lar› bir saatte zengin olup, baz›lar› da bir saate yoksullafl›rken, finans kapitalin kapitalist sisteme yaflatt›¤› bu a¤›r ekonomik kriz ortam›nda baz›lar›n›n zenginleflmesi, baz›lar›n›n yoksullaflmas› trajik bir düzeye ç›km›flt›r. Nitekim bu ekonomik krizin ortaya ç›kmas›yla birlikte bir anda birçok büyük banka bile iflas etmifl, daha baflka büyük bankalar taraf›ndan yutulur hale gelmifltir. Tabii ki büyük bankalar›n, ad› san› bilinen bankalar›n daha büyük bankalar taraf›ndan yutulmas›, ayn› zamanda birçok fabrikan›n ve ekonomik iflletmenin de el de¤ifltirmesi anlam›na gelmektedir. Bu aç›dan bu ekonomik kriz, bugünkü kapitali sistemin en zay›f yan›
olan yahut da kapitalist sistemi s›k›nt›ya, bunal›ma düflüren, kapitalist sistem içinde s›k›nt›n›n, krizlerin, çeliflkilerin ve sorunlar›n kayna¤› olan tekelleflmeyi azaltmak bir yana daha da artt›rm›flt›r. Böylece bu ekonomik kriz, gelecekte daha büyük ekonomik krizleri tetikleyecek, daha büyük ekonomik krizleri yaratacak bir tekelleflmeyi beraberinde getirmifltir. Böyle bir gerçek var. Kapitalizmin hastal›¤› olan tekelleflme bu kriz döneminde daha da artm›flt›r. Güya yaflanan kriz kapitalist sistemin hastal›¤› olan tekelleflmeyle, baz› bankalar›n daha büyük bankalar taraf›ndan sat›n al›narak el de¤ifltirmesiyle atlat›lmaya çal›fl›lmaktad›r. Bu tabii bizzat sistemin kendisinin ne kadar ekonomi d›fl› oldu¤u, sistemin ne kadar gereksiz hale geldi¤inin büyük bir kan›t› olmaktad›r. Kürt halk önderinin afla¤›daki de¤erlendirmesi finans kapital ça¤›n›n krizlerini do¤ru anlama konusunda ayd›nlat›c›d›r.
Para hayalet bir varl›k haline gelmifltir “Finans ça¤›n›n temel özelli¤i, para kurumunun (tüm enstrümanlar›yla birlikte) baflat duruma geçmesidir. Sanayi ve ticaret tekellerini tamamen kontrolü alt›na alm›flt›r. Tekel olarak devleti de (özellikle ulus-devleti) kendine iyice ba¤›ml› hale getirdi. Ekonominin temel katlar› olan kullan›m (tüketici) ve üretim-de¤iflim platformlar›n› da tamamen paran›n denetimine ald›.
74
SERXWEBÛN
Ekim 2008
Kullan›lan araçlar IMF, Dünka’da devrevi olarak zincirK r i z l e r i n s i s t e m l e b a ¤ › d a h a d a ç a r p › c › d › r . A s y a , “K ya Bankas›, Uluslararas› Ticaleme etkileyerek, saçarak ret Örgütü; dünyan›n tüm Rusya ve Latin Amerika’da devrevi olarak zincirleme oluflan krizler tamamen pamerkez bankalar›, küresel ra sahas›nda geçmektedir. etkileyerek, saçarak oluflan krizler tamamen para bankalar, çeflitli kredi senetleReel ekonomiye yans›malar sahas›nda geçmektedir. Reel ekonomiye yans›malar ri, piyasa ve borsalar; bono ve hep sonrad›r. Daha önceki tahvil senetleri, tüketici kartkrizler reel dünyada bafllahep sonrad›r. Daha önceki krizler reel dünyada lar›, faizler ve döviz kurlar› vb y›p para dünyas›nda sonuçbafllay›p para dünyas›nda sonuçlan›rken, finans genifl bir enstrümanlar listesilan›rken, finans ça¤›n›n ça¤›n›n krizleri tam tersine olmaktad›r” dir. Bu kurumlar arac›l›¤›yla krizleri tam tersine olmakpara art›k hayalet bir varl›k tad›r. Reel ekonomi en sona haline gelmifltir. Daha do¤rusu, ata- gesel, sanal dünya içinde geçmifl ol- b›rak›lmakta, ama finans dünyas›n›n erkil ailenin eski hiyerarflik yöneticisi mas›n? Gerçek alandaki savafllar ise egemenlerinin istedikleri gibi o ülke vedurumunda kalm›flt›r. Onun yerine ye- bunun yer yer deprem dünyas›n›n fay ya ülke bloklar›n› hizaya getirdikten ni yetmeler olarak bu kurumlar evlat hatlar›ndan d›fla vurmas› olmas›n? sonra fazla a¤›rlaflt›rmadan sona erdirolünü oynamaktad›r. Ama hepsinin rilmektedir. Rusya örne¤i ö¤retici olaPara hiçbir ça¤da ve hiçbir yerde para atalar›n›n tohumunu tafl›d›klar› cakt›r. SSCB resmi olarak 1991’de dabu denli kendi kendini büyütmemifltir da bir gerçektir. ¤›ld›ktan sonra giderek a¤›rlaflan bir fiKendi içinde bu kurumlar müthifl nansal kriz sürecine al›nd›. Kriz ABD’nin II. Dünya Savafl› sonras›n›n 1998’de doruk noktas›na ç›kar›ld›. bir a¤ halindeler. Son derece organizehegemon gücü oldu¤u genelde kabul ler. Saniye saniye birbirlerinden haÇok ilginçtir; bu dönemde ben de gören bir görüfltür. Para birimi olarak Moskova’dayd›m. Bilinen fiam ç›k›fl›ndaberleri vard›r. Birbirlerini etkilerler. Hareketleri k›sa, orta ve uzun vadeli Dolar’›n dünyasal a¤›rl›¤› bu hegemon- ki geliflmeler ba¤lam›nda. Rus yetkililer olarak düzenlenir. K›sa süreli hareket- yan›n sonucudur. ‹lginç olan tam da bu çok acilen ç›kmam›, bunun için ellerinlere ‘s›cak para’, orta vadeli olanlara hegomonya zirve yaparken, Dolar›n al- den ne geliyorsa yapabileceklerini söylü‘bono ve tahvil’, uzun vadeli olanlara t›n karfl›l›¤›ndan kurtulmas›d›r. Bunun yorlard›. Kocaman ‹stihbarat flefi flunu da ‘uzun vadeli senet’ demek moda ge- bir nevi hesaps›z, sorumsuz dünya he- belirtiyordu: “Alt› ay sonra olsayd› her re¤idir. S›k s›k isim ve süre de¤ifltire- gemonu olmay› yans›tt›¤› çok aç›kt›r. fley kolay olurdu. Biz de sana böyle davbilirler. Toplumsal infla etme gerçek- ABD’nin 1980’lerden itibaren dünyaya ranmazd›k.” Evet, 1998 krizi Rusya’y› liklerinden en h›zl› gerçeklefltirilenler- trilyonlar› kat kat aflan Dolar› karfl›l›k- teslim alm›flt› ve ilk elden yetkili a¤›zlardir. Temel muhasebe arac› Dolar ve s›z olarak sald›¤› bilinmektedir. Bu kor- dan itiraf ediliyordu. Gayet iyi hat›rl›yoEuro’dur. ABD ve AB’nin para birimi- kunç bir olayd›r. Yaln›z banknot mat- rum. Benimle ilgili operasyonu yürüten dirler. Sistem halen yetkinlefltirilmek- baas›n› çal›flt›rarak y›lda trilyon Dolar ‹srail D›fliflleri Bakan› Ariel fiaron ve ABD le birlikte tamamlanm›fl say›l›r. Peki, kazanma anlam›na gelmektedir. Para D›fliflleri Bakan› M. Albraight alelacele temel gaye olan kârlar bu yeni sistem hiçbir ça¤da ve hiçbir yerde bu denli Moskova’ya gelip on milyar Dolar karfl›l›kendi kendini büyütmemifltir. Hege- ¤›nda Rusya sahas›n›n d›fl›na at›lmam› alt›nda nas›l gerçeklefltirilmektedir? Ekonomik, toplumsal ve siyasal mon olman›n ilk defa kendini paraya sa¤lam›fllard›. Bu amaçla IMF ile antlafldünyan›n tüm iliflki ve çeliflkileri bu ye- yans›tmas›n› veya paran›n bizzat hege- ma imzalanm›flt›. Türkiye ile Rusya arani sanal sisteme oldu¤u gibi tafl›nm›fl- mon oldu¤unun itiraf›n› bu olgudan s›nda da benim karfl›l›¤›mda ayr›ca ‘Mat›r. Hatta ideolojik, akademik ve di¤er baflka daha iyi aç›klayan bir araç olabi- vi Ak›m’ anlaflmas› imzalanm›flt›. Ruskültürel argümanlar da bu sistemin, lir mi? Bütün ulus-devletlerin borçlu ya’n›n da bir flart› bu oluyordu, ABD mupençesine ald›¤› dünyalard›r. Gerçe¤e durumda olduklar›n› göz önünde bu- halefetine ra¤men. Rusya sistem hegedaha yak›ndan bakmak anlam gücü- lundurursak (en büyük borçlu ulus- monunun istedi¤i neoliberal politikalara devlet, çok tuhaft›r, ABD’nin kendisi- çekildikten sonra, yavafl yavafl felçli hamüzü art›racakt›r. Dolar’›n (yedekte tutulan Euro) te- dir) paran›n niye tam hegemon oldu¤u- linden ç›k›p sistemle bütünleflti. Bir karmel muhasebe birimi olmas› ne anla- nu bir kez daha alg›lama gücümüzü fl›devrim de böyle gerçeklefliyordu; sanal ma gelmektedir. Dolar birikim alanlar› artt›rm›fl oluruz. ABD Merkez Bankas›’- ve finansal karfl›-devrimler ça¤›nda!” ve milli paralar aras›ndaki kur de¤i- n›n ufak tefek para oyunlar›n›n (faiz-fiKapitalizm ahlaks›zl›¤› flimleri; bono ve tahvil, hisse senetleri yat indirme, yükseltme hareketleri) dünyay› fliddetle sarsmas› da finans çok normallefltiren sistemdir piyasas›ndaki hareketler, faiz ve fiyat de¤ifliklikleri hangi somut dünyalar- sisteminin iyi oturmufllu¤unu gayet iyi Kürt halk önderinin savunmalar›ndaki iliflki ve çeliflkileri, dolay›s›yla it- aç›klamaktad›r. Yani paran›n gücünü da vurgulad›¤› gibi kapitalizm ulustifak ve savafllar› yans›tmaktad›r? kan›tlayan olgular oluyor. lararas› bir kumar sistemidir. Para Krizlerin sistemle ba¤› daha da çarAcaba giderek s›kça sözü edilen 3. ak›fl›n›n ve paran›n fonksiyonlar›n›n p›c›d›r. Asya, Rusya ve Latin Ameridünya savafl› a¤›rl›kl› olarak bu sim-
Ekim 2008
SERXWEBÛN
ekonomiye yön verdi¤i bir ekonomik sistemin baflka türlü olmas› da söz konusu de¤ildir. Bugünkü kapitalist ekonomi insanlar› ve toplumlar› yozlaflt›ran, tefecili¤in en büyük biçimi haline gelmifltir. Tefecilere tarih boyu vicdans›z ve kan emiciler olarak bak›lm›flt›r. Küresel ekonomik sistemin bu kriziyle birlikte tarihin hiçbir dönemde olmayan tefecilik ya da tefecili¤in belirli kesimleri çökertmesi, baz›lar›n› zenginlefltirmesi bu ekonomik krizle gerçekleflmifltir. Zaten ahlaks›zl›k esas olarak eme¤iyle çal›flmayan insanlar›n yaflam biçimidir. Toplumsal ahlak›n bozulmas›n›n tarihte ilk defa nas›l ortaya ç›kt›¤› araflt›r›l›rsa, bunun bafllang›c›n›n baz›lar›n›n çal›flmadan, emek vermeden toplumun yaratt›¤› de¤erlere el koymas› ile bafllad›¤› görülür. Ahlak›n bozulmas›n›n temelinde emek gasp› ve eme¤e dayanmadan yaflama gerçe¤i vard›r.
Emek üzerindeki sömürüyle beraber ahlak bozulmaya bafllam›flt›r Toplumsal ahlak nas›l bozulmufltur? Birincisi; kad›n üzerinde erkek egemenli¤inin ortaya ç›kmas›yla bozulmufltur. Ataerkillik ahlak› bozmufl ya da ataerkil dedi¤imiz yeni bir ahlak ortaya ç›karm›flt›r. ‹kincisi; baz›lar› çal›flmadan baz›lar›n›n eme¤ine el koymufltur. Böylece toplumsal ahlak bozulmufl, toplum eme¤e dayanmadan yaflayan bu insanlar› ahlaks›zlar olarak de¤erlendirmifltir. Ahlaks›z denen olgu bu iki temele dayan›r. Ahlaks›zl›¤›n ilk biçimi; kad›n›n üzerinde erkek egemenli¤i olarak görülmelidir. Bundan sonraki ahlaks›zl›k olarak de¤erlendirilen olgu ise, toplumsal bölüflümde baz›lar›n›n emek vermeden de¤erlere el koymas›d›r. ‹nsanl›¤›n bu en temel yarg›lar› aç›s›ndan bak›ld›¤›nda kapitalist emperyalist sistem, küresel kapitalizm ahlaks›zl›¤› yayg›nlaflt›rm›flt›r. Daha do¤rusu kapitalizmi ahlaks›zl›¤› normallefltiren bir olgu olarak de¤erlendirebiliriz. Tüm devletçi ve sömürücü sistemler ahlaks›zl›k temelinde kendilerin yaflatt›klar› gibi, kapitalizm de bu temelde var olmaktad›r. Ancak finans kapital kapitalizmin sanayi niteli¤ini geriletip tümüyle finans kapital ha-
75 kimiyeti geliflince, ahlaks›zl›k tamamen kapitalist sistemin özü ve esas› olmufltur. Nitekim bunun sonucu bütün kapitalist ülkelerde toplum çürümekte, ahlaks›zl›k diz boyu gezmektedir. fiimdi bu krizle birlikte ahlaks›zl›¤›n en büyük biçimi olan de¤erlere f›rsatç›l›kla el koyma daha da yayg›nlaflm›flt›r. Nitekim birçok banka ve iflletme akflamdan sabaha derhal el de¤ifltirmifltir. Hem de hiçbir zaman y›k›lmayaca¤›, iflas etmeyece¤i düflünülen bankalar ve, fabrikalara bile kelepir fiyat›na el konulmufltur. Bu gerçeklik bile kapitalist sistemin nas›l bir ahlaks›zl›k sistemi oldu¤unu ortaya koymak aç›s›ndan yeterlidir. Kürt halk önderi finans kapitale dayanan kapitalizm için flunlar› söyler; “Kapitalizm, ekonomiyi en son küresel aflamas›nda zirveye ç›kartt›¤› ‘borsa, kur ve faiz’ piyasas› denilen para-k⤛t oyununa çevirerek düflmanl›¤›n›, gerçek ekonomiyle ilgisizli¤ini fazlas›yla ve tüm toplumun gözüne sokarcas›na kan›tlamaktad›r. Tarihin yine hiçbir döneminde ekonomi bu tür k⤛t oyunlar›na, sanal bir sisteme dönüfltürülmemifltir. Ekonomi toplumlar›n en hassas dokusu olarak de¤erlendirilmifl, hep kutsall›k atfedilecek düzeyde (kutsall›k kelimesinin kayna¤› Sümer toplumuna kadar gitmekte ve g›da kavram›yla ba¤lant›land›r›lmaktad›r) de¤erlendirilmifltir. Beslenme en öncelikli sorun olarak görülüp çözümlenmeye çal›fl›lm›flt›r. Bütün dinlerde ekonomik güvenceye dayal› bir izah yan› vard›r. Bayramlar ekonomik bolluk veya en az›ndan kriz olmaktan ç›kt›¤› dönemlerin an›s›na düzenlenmektedir. K. Marks’›n hakl› oldu¤u bir nokta olarak, toplumun tüm alanlar›n› etkileyecek özelliklerin toplam ifadesi olacak kadar önemli olan ekonomi, duygusal ve analitik zihnin yo¤unluk alan› olmaktan ç›kar›l›p para-k⤛t oyunlar›na ba¤lanarak, analitik-spekülatif zihniyetin en sorumsuz, gerçek yaflamdan kopuk alan›na dönüfltürülerek gerçek niteli¤ini ortaya koymaktad›r. Hiçbir emek harcamadan kur, faiz ve senet fiyatlar›yla oynayarak, küresel çapta saatlik süreler içinde milyarlarca Dolar (küresel para) el de¤ifltirmektedir. ‹nsanl›¤›n yar›s› açl›k ve yoksulluk s›n›rlar›nda gezinirken, bu tür de¤er transferleri kadar ekonomiye
z›tl›¤› yans›tacak bir sistemi tasavvur etmek zordur. Kapitalizm finans ça¤› da denilen son evresinde sadece bu yüzüyle bile ne kadar gereksiz, ekonomi d›fl› ve düflmanca sistem oldu¤unu gayet iyi kan›tlamaktad›r.”
Kapitalizmin liberal ekonomi anlay›fl›n›n iflas etti¤i tart›fl›lmaktad›r Bu krizle birlikte en fazla tart›fl›lan konu, devletin hiçbir zaman akla getirilemeyecek ve telaffuz edilmesi zor büyük paralarla sisteme müdahale etmesidir. ABD, 800 milyarl›k bir parayla çöken banka sistemlerine müdahale etmifltir. Avrupa’da ise bir trilyon dolar› aflan bir kaynak bankalar› kurtarmaya ayr›lm›flt›r. Rusya ve Japonya da yüz milyarlarca dolarla sistemi kurtarma operasyonu yürütmektedir. Her yerde devlet ekonomik alana müdahale ederek sistemin çöküflünü engellemeye çal›flmaktad›r. Bu durum kapitalizmin temel felsefesi olan liberalizmin ne kadar do¤ru oldu¤unu sorgulat›r hale getirmifltir. Kapitalist sistemin anlay›fl›na ve felsefesine göre devlet veyahut da hiçbir güç piyasaya müdahale etmemelidir, ekonomik faaliyetlere kar›flmamal›d›r. Serbest piyasa ortam›nda sistem kendi kendini dengeler, kendi eksiklerini düzeltir, anlay›fl› hakimdir. Arz ve talep birbirini dengeleyen temel piyasa düzene¤i olarak görülmüfltür. Piyasaya dokunulmad›¤› taktirde piyasaya ne kadar mal sürülece¤i ya da piyasadan ne kadar mal istendi¤i bu serbest piyasa taraf›ndan belirlenecektir. Ekonomik alandaki Liberalizmin özü budur. Bu nedenle “b›rak›n›z yaps›nlar, b›rak›n›z geçsinler” anlay›fl›yla ekonomik sisteme hiçbir müdahale kabul etmeyen bir anlay›fl bugüne kadar savunulmufltur. Bu liberal ekonomik anlay›fl›n en üstün ekonomik sistem oldu¤u iddia edilmifltir. Devletin müdahalesiyle birlikte tabii ki bu ekonomik felsefe büyük bir darbe alm›flt›r. Kapitalist sistem içinde “b›rak›n yaps›nlar, b›rak›n›z geçsinler” anlay›fl› ya da piyasaya hiç müdahale etmeden piyasan›n kendi kendini düzenleyece¤i ve do¤ru bir ekonomik denge kuraca¤› söylemi, bu krizle birlikte önemli bir darbe yemifltir. Çünkü devletler b›rakal›m kapitalizmin tarihinde,
SERXWEBÛN
76 insanl›k tarihi boyunca bile görülmemifl biçimde ekonomik alana müdahale etmifllerdir. Hem de h›zl› biçimde ve astronomik rakamlarla sisteme müdahale edilmifltir. Hatta “bir an önce müdahale etmezsek ekonomik sistem çöker” diyerek telaflla batmak üzere olan bankalar› devletlefltirmifllerdir. Bunun sonucu, kapitalizmin liberal ekonomi anlay›fl›n›n iflas etti¤i tart›fl›lmaktad›r. ABD’de ‹ngiltere’de bütün Avrupa’da bu do¤rultuda tart›flmalar olmufltur. Baz›lar› bu krize kar›flal›m, baz›lar› kar›flmayal›m demifltir. Liberal ekonomik felsefeyi fetifllefltiren, dokunulmaz bir Kuran ayeti gibi görenler, müdahale etmeyelim, kar›flmayal›m biçiminde bir yaklafl›m göstermifllerdir. Ancak Amerika’da oldu¤u gibi, kendilerini neoliberal gören, devletin ekonomiye müdahale etmesini kabul etmeyen Cumhuriyetçiler ve baflkan Bush en büyük müdahaleci güç olmufltur. Müdahalecili¤i veyahut da ekonomiye bir an önce müdahale edilmesini demokratlardan daha fazla savunmufllard›r. Bush ikide bir ekran karfl›s›na ç›karak, e¤er bir an önce bankalara müdahale etmezsek bütün sistem çöker, diyerek müdahale etmenin hakl›l›¤›n› bütün topluma inand›rmaya çal›flm›flt›r. ‹lk önce söyledikleri ciddiye al›nmam›fl, temsilciler meclisi 750 milyar dolarla krize müdahale etme projesine onay vermemifltir. Bunun üzerine bütün devlet, hükümet ve ekonomik kurumlar telafla kap›larak yeni bir yasay› senatoya sunmufllar ve kabul ettirmifllerdir. Daha do¤rusu zorla ve tehditle kabul ettirmifllerdir. Bu defa yeni müdahale yasas› rakam› 850 milyar Dolara ç›karm›flt›r. Bu tabii liberalizmin ciddi biçimde sorgulanmas›n› beraberinde getirmifltir.
Finans kapitalin hakim oldu¤u yerde serbest piyasadan söz edilemez Kapitalist sistemin 20. yüzy›ldaki, 21. yüzy›ldaki iflleyiflinin liberal olmad›¤›n›, serbest piyasa olmad›¤›n›, serbest piyasa temelinde bir ekonomik
sistemin var olmad›¤›n› söyleyenler olmufltur. Mevcut sistemin liberal olarak gösterilmesine itiraz edenler her zaman bulunmufltur. Kapitalizmin tamamen tekelleflti¤i, finans kapitalin banka sermayesinin tekelleflmesinden öte bütün sistemi yönetti¤i bir ekonomik sistemden, serbest piyasadan bahsetmenin yalan oldu¤u birçok ekonomist taraf›ndan dile getirilmifltir. Bu ekonomistler mevcut kapitalist ülkelerde kesinlikle serbest piyasan›n bulunmad›¤›n›, piyasan›n tamamen uluslararas› büyük tekellerin iste¤i temelinde yönlendirildi¤ini, yine bütün ekonomilerin finans kapitalin istekleri taraf›ndan yönetildi¤ini, yönlendirildi¤ini, faizlerin de kredi faizlerinin de ne olmas› gerekti¤inin kesinlikle bu finans prenslikleri taraf›ndan belirlendi¤ini söylemifltir. Bu finans kapital odaklar›n›n hiçbir diktatörün elinde olmayacak bir güç merkezileflmesi yaflad›¤› vurgulanm›flt›r. Tekelcili¤in bu kadar geliflti¤i, finans kapitalin bu kadar hâkim oldu¤u bir yerde serbest piyasadan söz edilemeyece¤ini, bu nedenle kapitalizmin serbest piyasa düflman› oldu¤u tespitinde bulunmufllard›r. Ancak kapitalist sisteme finans kapitalci tekelci odaklar hâkim oldu¤u için bunlar demagojiyle toplumu kand›rarak sanki serbest piyasa var, fiyatlar burada belirleniyor, faizler burada belirleniyor gibi dünyay› kand›rmaya çal›flm›fllard›r. Nitekim bu krizden sonra tamamen halk›n aldat›l-
Ekim 2008
d›¤›n› ‹MF gibi, Dünya Bankas› gibi paray› kontrol eden, bu konuda denetleme mekanizmas› olan kurumlar›n bile belirli finans kapital merkezlerin iste¤i do¤rultusunda çal›flt›¤› yüksek sesle söylenmifltir. Halbuki IMF ve Dünya Bakas› daha düne kadar “bu flirket güvenlidir, flu devlet güvenlidir, flu ekonomik alan kârl›d›r, fluras› kârl› de¤il” biçiminde fetva vermekteydi. Ülkeleri, ekonomileri, ekonomik alanlar› derecelendirmekteydi. fiimdi a盤a ç›km›flt›r ki bu fetvalar ve derecelendirmeler objektif de¤il, tamamen belirli tekellerin ve finans kapital lortlar›n›n, prenslerinin iste¤i do¤rultusunda yap›lm›flt›r. Bu aç›dan “et kokarsa tuzlan›r, tuz kokarsa ne yap›l›r?” denildi¤i gibi flimdi kapitalist sistemin güya denetleme, haks›zl›klar›, yanl›fll›klar› düzeltme kurumlar› olarak görülen ‹MF gibi kurumlar›n kendisinin birer haks›zl›k ve çürüme oda¤› oldu¤u bizzat kapitalist ülkelerin yöneticileri ya da uluslararas› tekelcilerin yöneticileri taraf›ndan dillendirilmektedir.
Liberalizmin kapitalizm ortam›nda asl›nda demagoji oldu¤u a盤a ç›km›flt›r Kapitalist sistemde, kapitalist sistemin do¤as› gere¤i tekelleflmenin engellenemeyece¤i, dolay›s›yla da serbest piyasa denen bir düzene¤in kapitalist ortamda olmayaca¤› bu krizle birlikte a盤a ç›km›flt›r. Bu aç›dan liberalizm denen ekonomik felsefenin, do¤as›nda azami kâr yasas› olan kapitalizm ortam›nda asl›nda bir demagoji oldu¤u, toplumun kendisini kand›rma oldu¤u da a盤a ç›km›flt›r. Asl›nda liberalizm kapitalizmin ilk ç›kt›¤› dönemde feodal sistemdeki feodal çitlerin, feodal derebeylerin kapitalizmin geliflmesi önünde engel olarak görüldü¤ü dönemde ortaya konulan bir ekonomik bak›flt›r. B›rak›n›z yaps›nlar, b›rak›n›z geçsinler biçiminde ifade edilen liberal ekonomik felsefenin öyle ekonomiyi düzenleyen, ekonominin geliflmesine hizmet eden bir yaklafl›m, bir düzenek, bir sihirli el olmad›¤› a盤a ç›km›flt›r. Liberalizm as›l olarak kapitalizmin
Ekim 2008
SERXWEBÛN
77
kendisini feodal düzen karfl›s›nda hâkim çok fazla liberalizmden söz etmek müm- ¤u vurgulanmal›d›r. Bireycilik, bunun k›lmak için ortaya att›¤› bir ekonomik kün de¤ildir. Ama yine de kapitalist sis- ortaya ç›kard›¤› tüketim kültürü ve h›rs› anlay›flt›r. Ya da teflebbüs özgürlü¤ü, bi- tem kendisini meflrulaflt›rmak için ve sistem do¤as›nda var olan krizi büyütereysel teflebbüs olarak ifade edilen fley ekonomik alanda f›rsat eflitli¤i oldu¤unu rek bugünkü düzeye ç›karm›flt›r. Kuponde tüccarlar›n ya da manifaktür sahiple- söylemek için liberalizmin, liberal ekono- la yaflama, faizle yaflama, borsa oyunlarinin daha fazla etkin k›l›nmak istendi¤i mik sistemin düzenleyici ve gelifltirici bir r›yla yaflama tabii bedava yaflamad›r. Bebir süreci ifade etmektedir. Yoksa hedef- fley oldu¤unu hep iddia etmifltir ve bugü- dava yaflama da “vur patlas›n çal oynalenen öyle söylendi¤i gibi bireysel özgür- ne kadar da bu iddias›n› sürdürmüfltür. s›n” anlay›fl›d›r ya da böyle bir kiflili¤i orlükler de¤ildir. Kesinlikle kapitalist bi- Hatta reel sosyalizmin y›k›l›fl›ndan sonra taya ç›karan bir kazanç biçimdir. Nitereylerin feodal sistemde ekonomik faali- liberalizmin, neo-liberalizmi tarihin son kim dünyan›n neresine giderseniz gidin yetlerini daha özgürce yapabilece¤i bir ideolojisi, son sistemi oldu¤u iddias›nda en ahlaks›z kesimler, toplumun ahlak›n› ortam› yaratmakt›r. Bireysel özgürlük bulunmufllard›r. Reel sosyalizmin kapi- en fazla bozan kesimler bedava para kaesas olarak da kapitalizmin geliflmesi talizmde uygulanan serbest piyasaya zanan kesimlerdir. Bunlara bir nevi lümiçin gerekli ticaret ve ifl yapma özgürlü- karfl› ç›kt›¤›, piyasaya devletçi müdahale pen kesimler de denilebilir. Asl›nda faizle ¤üdür. Nitekim sol ve sosyalistler kapi- etti¤i için çöktü¤ü biçiminde iddiada bu- beslenen, borsa oyunlar›yla geçinen ketalistlerin özgürlük denilince ticaret yap- lunufllard›r. Tabii ki reel sosyalizmin simler ve bireyler de kapitalizmin en tema, sömürme özgürlü¤ünden söz ettik- devletçi ekonomi anlay›fl› yanl›flt›r. Bu kamül olmufl lümpenleridir. Tarihte her lerini her zaman söylemifllerdir. yönüyle söylenenlerde do¤ruluk pay› var- zaman lümpenler olmufltur, ama lümTabii ki Rönesans ve reformun Avru- d›r, ama reel sosyalizmin esas çöküflünü penlerin kral› ya da lümpenlerin en geliflpa toplumu zihniyetinde özgürlükçü ve buna ba¤lamak bir sapt›rmad›r. Kald› ki mifli finans kapitalin uluslararas› kumar demokratik de¤erler ortaya ç›kard›¤› reel sosyalizmin ekonomi politikas›n›n ortam›nda bedava yaflayan kifliliklerde do¤rudur. Birey feodal toplumun bo¤u- yanl›fll›¤› kapitalist ekonomi politikan›n somutlaflm›flt›r. Bu yönüyle finans kapicu ortam›ndan kurtularak daha özgür- do¤rulu¤u anlam›na gelmemektedir. Bi- tale dayanan kapitalist sisteme lümpen lükçü düflünür hale gelmifltir. Toplum- risi devlet mülkiyetini esas alm›fl, di¤e- toplum sistemi de denebilir. Böyle bir sal geliflme de özgürlükçü ve demokra- riyse özel mülkiyeti ve sömürücü sistemi sisteme dayanan bir toplum asl›nda tik karakterde olmufltur. Ancak kapita- esas alm›flt›r. Reel sosyalizmin serbest lümpen bir toplumdur. Lümpenizm, kalizmin hakim olmas›yla birlikte Avrupa piyasay› esas almad›¤› için çöktü¤ü iddi- pitalizmde herhangi bir ar›zi bir durum toplumunda geliflen düflünce özgürlü¤ü as› kapitalist sistemin kendisini hakl› ç›- de¤ildir. Sistemin kendisi lümpenleflmiflve demokratikleflme kapitalizmin ön- karmak için ortaya koydu¤u bir iddiad›r. tir ya da lümpen üreten bir karaktere sagördü¤ü siyasal s›n›rlar çerçevesinde Çöküflün esas nedenleri reel sosyalimin hiptir. Çünkü sistem tamamen borsalardaralt›lm›flt›r. Bu tabii halk›n özgürlük ekonomik politikas›ndan çok ideolojik ve daki ifllemlere dayanan bir kumar sisteve demokrasi mücadelesini engelleme- siyasi tezlerindeki devletçi ve demokrasi- mi haline getirilmifltir. Kapitalizmin çümifl, demokrasi ve özgürlü¤ü halk›n ye yer vermeyen anlay›fl›d›r. Kald› ki rümesi ve çöküflü maddi ve manevi olagüçlenmesine dayanan demokrasi ve yanl›fl ekonomik politika da ideolojik ve rak bu temelde geliflmektedir. Krizi ekonomik alanda ortaya ç›özgürlük do¤rultusunda ilerletme mü- teorik tezlerinin yanl›fll›klar›ndan ve yekaran esas etken borçlanmalard›r. Hacadelesini sürdürmüfltür. Bu aç›dan tersizli¤inden kaynaklanmaktad›r. yali borçlanmalar, temelsiz borçlanmaRönesans ve reformla ortaya ç›kan ve Kapitalizm lümpen üreten lar, karfl›l›¤› olmayan borçlanmalar, halk›n bugüne kadar sürdürdü¤ü debir karaktere sahiptir hiçbir zaman ödenemeyecek borçlanmokrasi ve özgürlük mücadelesi ve bu malar sistemde o kadar artm›flt›r ki sotemelde ortaya ç›kan kazan›mlarla kaKapitalist sisteme bu krizi yaflatt›ran nunda borçla yaflayan, borç veren, borç pitalist sistemin özgürlük ve demokrasi esas temel etkenin finans kapitalin orta- alan, para sat›p para alan, yani faizin aras›ndaki fark› görmek gerekir. Geliflti¤i ilk dönemlerde kapitalizmin ya ç›kard›¤› ahlaks›zl›¤›n, bedava yaflam en temel ekonomik faaliyet oldu¤u siskendisini yayg›nlaflt›rmas› ve etkili k›l- anlay›fl›n›n ve tüketim kültürünün oldu- tem, sonunda reel karfl›l›¤› olmayan zenginlikler, karfl›l›¤› olmamas› için gerekli olan liberayan bankalar, karfl›l›¤› olmalizm, asl›nda kapitalizmin Nitekim dünyan›n neresine giderseniz gidin en “N yan flirketlere dönüflüp çökoturmas›, giderek tekellerin ve büyük ekonomik güçlerin di- ahlaks›z kesimler, toplumun ahlak›n› en fazla bozan müfllerdir. Düflünün bir ban¤erlerini yutmas›yla birlikte kesimler bedava para kazanan kesimlerdir. Bunlara ka vard›r, ama paras› yoktur. Ya da oradan buradan ald›¤› asl›nda anlams›z hale gelmiflbir nevi lümpen kesimler de denilebilir. Asl›nda parayla varl›¤›n› devam ettirtir. Asl›nda kapitalizmin emfaizle beslenen, borsa oyunlar›yla mektedir. Bir flirket vard›r, peryalist aflmas› denilen dög e ç i n e n k e s i m l e r v e b i r e y l e r d e k a p i t a l i z m i n e n de¤eri yoktur, tamamen baflnemde hem ulusal tekellerin kalar›ndan ald›¤› borçla, pahem de uluslararas› tekellerin tekamül olmufl lümpenleridir” rayla kendini yaflatm›flt›r. Bu ortaya ç›kmas›yla birlikte öyle
SERXWEBÛN
78 sistem ve sanal zenginlik tabii ki bir gün gerçek yaflamla karfl›lafl›nca çökmeyle karfl› karfl›ya kalacakt›r. Nas›l ki hiçbir varl›¤› ve mülkü olmayan birisi para borçla al›r al›r daha sonra ödemezse, nas›l çökerse, kendisi çöktü¤ü gibi para ald›¤› tefeciyi de çökertirse son ekonomik sistem çöküntüsü basit olarak böyle tan›mlanabilir.
Kapitalizm tüketim kültürü üzerinde kendisini yaflatmaya çal›flmaktad›r Günümüzün kapitalist toplumu tüketim toplumu olarak da tan›mlanmaktad›r. ‹nsan o kadar bireycilefltirilmifltir, o kadar h›rsl›, o kadar tüketici hale getirtilmifltir ki maddi olarak doyumsuz bir topluluk ortaya ç›km›flt›r. Doyumsuz birey, doyumsuz flirket, doyumsuz bankalar, doyumsuz topluluklar ortaya ç›km›flt›r. ‹flte bu tüketim h›rs› ya da zenginleflme, büyüme h›rs› mevcut sistemin çöküntüsünün felsefesidir, yaflam anlay›fl› ve kültürüdür. Bu yaflam felsefesi ve kültür mevcut sistemi çökertmifltir. Çünkü tüketmede, tüketme h›rs›nda, büyüme h›rs›nda baflkalar›ndan daha zengin olma h›rs› biçiminde hastal›kl› bir anlay›fl ortaya ç›km›flt›r. Öyle bir tüketim toplumu ortaya ç›km›flt›r ki bugün bir araba m› al›yor, bir y›l sonra modas› geçti diye de¤ifltiriyor, ayakkab› al›yor iki ay sonra at›yor. fiu marka olursa giyiyor, flu marka olursa giymiyor. Modas› geçti mi kald›r›p ad›yor. Birisi flunu mu giydi ben de bunu giyece¤im, diyor. Birisi bunu mu ald› ben de flunu alaca¤›m, diyor. Biri herhangi bir maddi de¤ere mi sahip oldu, ben de sahip olmal›y›m, diyor. Öyle ki toplum maddi de¤erlere sahip olmak için yar›fl›yor, birbirini yiyor, birbirini tüketiyor, birbirini kand›r›yor, birbirini aldat›yor, birbirini sömürüyor, birbirinin s›rt›na biniyor. Böyle bir anlams›z tüketim toplumu ortaya ç›km›flt›r. Kapitalizm böyle bir tüketim kültürü üzerinde kendisini yaflatmaya bafllam›flt›r. Günümüzde kapitalist sistem, ekonomik sistem e¤er insanlar çok tüketirse, tüketimde yar›fl›rsa kendini ayakta tutabilir. Kapitalizm ancak böyle bir tüketim toplumu ve tüketici bireyle kendini yeniden yaflatabilir ve ye-
niden üretebilir hale gelmifltir. Tüketim toplumuna dayal› bir sistem olmufltur. Sistem bireyler ve topluluklar daha daha tüketirse ayakta kalabilecek bir yaflam anlay›fl› üzerinde kendini üretmektedir. fiirketler ancak insanlar tüketirse zenginleflebilir ve birbiriyle yar›fl›r hale gelmifltir. Tüketimi körüklemek için de kapitalist sistem insanlar› bireycilefltirmifltir. ‹nsanlar bireyci olmadan, bencil olmadan toplumsall›¤›ndan kopar›lmadan, toplumsall›¤› da¤›t›lmadan bu kadar tüketim peflinde koflturulamaz, tüketim yar›fl› içerisine sokulamaz. Böylece maneviyattan uzaklafl›lm›fl, duygudan ve düflünceden uzaklafl›lm›fl, tüketim yar›fl›na sokulmufl, robotlaflm›fl bireylerden oluflmufl y›¤›nlar ortaya ç›km›flt›r. Bireyler robot toplumlar y›¤›na dönüflmüfltür. Bu sistem bireyinden flirketlerine, uluslararas› tekellerine kadar tüketme ve kendini fliflirme hastal›¤›na kap›ld›¤› için sonunda çöküntüye u¤ram›flt›r. Bireycili¤in, tüketim toplumunun en fazla körüklendi¤i yer de ABD’dir. ABD’de insanlar sürekli kredi alarak, faizle borç alarak ürettiklerinden daha fazla harcayan bir toplum haline gelmifltir. Bugün ABD’ye dünyan›n en borçlu ülkesi diyorlar. Bireyler de öyledir, sürekli borçla daha fazla tüketme, daha fazla tüketmeyle maddi bir yaflam›n esiri olmufllard›r. Tabii bu durum sistemi çöküntüye u¤ratm›flt›r. Bireyler bankalardan krediler alm›flt›r, bankalar da baflka yerlerden para almaya çal›flm›flt›r. Böylelikle sonuçta bireyler de karfl›l›¤› olmayan, bankalar da karfl›l›¤› olmayan bir servet sahibi olmufllard›r. Sonunda bu tüketim toplumu, bu paraya dayanan sanal gelir tabii bir süre sonra gerçekle karfl›lafl›nca ya da bu sanal durum sürekli bir biçimde yürütülmeyece¤inden bu faiz ve kredinin karfl›l›¤› istenince, sistemin bu paray› döndüremeyece¤i görülmüfl ve bankalar çökmüfltür. En fazla borçla yaflayan ülke de ABD oldu¤u için kriz ABD’de patlak vermifltir. ABD bankalar›n›n finans sistemi çökmüfltür. Asl›nda ABD dünyaya kendi bankalar›n›n, kendi flirketlerinin kuponlar›n› ve hisse senetlerini satarak hep baflka yerden borç alm›flt›r, para alm›flt›r. Bu paraya, yani baflka toplumlar›n biriktirdi¤i
Ekim 2008
paralara el koymufl, ülkenin yüksek gayri safi milli has›las›n›n getirdi¤i refahtan yararlanarak daha fazla bir refah içinde yaflam›flt›r. Aya¤›n› yorgan›na göre uzatmad›¤› için ya da aya¤›n› sanal yorganla örttü¤ü için daha sonra ayaklar› aç›kta kalm›flt›r. Daha do¤rusu ald›¤› borçlar› veremeyecek duruma düflmüfltür. Kupon satarak bir nevi borç alm›flt›r. Kendi flirketlerini hisse senetleri temelinde reel karfl›l›¤›ndan daha fazlas›na denk gelecek biçimde satm›flt›r. Asl›nda bu bir eflyas›n› ipotek ederek baflkas›ndan borç almak gibi bir fleydir. Ama bu borç alma maddi gelirlerinin belirli bir oran›n›n hisse senetlerinin karfl›l›ks›z kalmas› gibi bir ekonomik sonuç ortaya ç›karmaktad›r. Art›k bu bankalara ya da flirketlere güven kalmamakta, dolay›s›yla buralara yönelen paralar›n geri çekilme e¤ilimi ortaya ç›kmaktad›r. Bu da söz konusu finans sisteminin çökmesini ya da yak›n zamanda çökme tehlikesini beraberinde getirmektedir. Krizin böyle bir finans sistemi ortam›nda ortaya ç›kt›¤› söylenebilir. ABD, bankalar›n›n satt›¤› senetlerin, kuponlar›n maddi karfl›l›¤› çökmüfltür. Maddi karfl›l›¤› bulunamam›flt›r. Baflka bankalardan çok fazla para alm›fl, ama bu paralar› ödeyecek kadar verimli bir finans sistemi kuramam›flt›r. ABD bu bankalar› sat›n alarak bu çöküflün önüne geçmek istemifltir. Daha do¤rusu bankayla ifllem yapan bireylere, bankalara ve flirketlere güvence vermifltir.
Krizle birlikte halk›n birikimleri devlete ve büyük flirketlere aktar›lm›flt›r fiimdi birçok ekonomist, Çin’den, Hindistan’dan, Arap ülkelerinden bilmem dünyan›n hangi köflesinden Avrupa’ya kadar ABD’nin hisse senetlerini alanlar ya da bu bankalara ortak olanlar kendi de¤erlerini geri çekmek istese, ABD ekonomisi daha da h›zl› biçimde çökecektir. ABD flimdi o d›flar›ya satt›¤› senetlerin, kuponlar›n karfl›l›ks›z hale gelmemesi için verdi¤i kuponlar›n, kredilerin, senetlerin karfl›l›ks›z kald›¤› biçimde bir durum ortaya ç›kmamas› için bankalar› sat›n almaya, kurtarmaya, tüm dünyaya pazarlad›¤› bu kuponlar›n, senetlerin, ka¤›tlar›n karfl›l›¤› oldu¤unu
Ekim 2008
SERXWEBÛN
göstermeye çal›fl›yor. Karfl›l›¤› olan bankalar ya da finans kurumlar› oldu¤una inand›rmaya çal›fl›yor. Böylelikle krizin daha büyük patlamas›na, ABD ekonomisiyle birlikte tüm dünya ekonomisinin çökmesine engel olmaya çal›fl›yor. Burada asl›nda ABD’den hisse senedi alan bireylerin bu yat›r›mlar›n›n de¤eri düflmüfltür. Amerika’da borsadaki flirketlerin sürekli de¤er kaybetti¤i söylenmektedir. Belki ABD ekonomisi krize girmifltir, ama en fazla da ABD ekonomisine güvenerek ABD’de yat›r›m yapan, ABD ekonomisine güvenerek borç veren bireyler ve ekonomik topluluklar kaybetmifltir. ABD içindeki halk›n ve topluluklar›n birikimi bu krizle birlikte devlete ve büyük flirketlere aktar›lm›flt›r. Toplumun alt tabakalar›n›n bu birikimiyle toplumun üst kesimi ve belirli orta s›n›flar bu parayla oldu¤undan daha fazla refah içinde yaflam›fl ve kendini fliflirmifltir. Bu ekonomik müdahaleyle toplumun birikimlerinin de¤eri düflürülerek en fazla da ABD d›fl›ndaki bireylere ve ekonomik topluluklara kaybettirmifltir. fiimdi ABD devlet olarak ya da büyük flirketler olarak bu bankalar›n sahibi olmufltur. Ancak bugün de¤er gören senetleri alm›fl olan devlet ve bu büyük bankalar ilerde senetlerin de¤erlenmesiyle büyük kazançlar elde edeceklerdir.
Ekonomik kriz büyük flirketleri daha zenginlefltirdi Bu krizin büyük flirketleri daha da zenginlefltiren bir özelli¤i de oldu¤unu söyledik. Bunu 1980’li y›llar›n bafl›nda Türkiye’de yaflanan bir örnekle anlat›rsak belki bu boyutunu daha basit olarak kavrayabiliriz. Bilindi¤i gibi Özal’›n ekonomi bakan› oldu¤u 12 Eylül döneminde yüksek faizle halktan para toplayan bir bankerlik sektörü ortaya ç›kt›. Bunlar yüksek faizle halk›n elindekini, avucundakini, kolundakini alarak büyük flirketlere aktard›lar. Amiyane deyimle yast›k içindeki halk›n de¤erlerini yüksek faiz kand›rmacas›yla ellerinden ald›lar. Milyarlarca dolar de¤erindeki bu kaynak Türkiye ekonomisine, daha do¤rusu Türkiye’nin zenginler kulübüne aktar›ld›. Ancak halk bir sabah kalkt›¤›nda bakt› ki bütün bankerler
79
çökmüfl. Halk›n paras›n› veremeyecek duruma düflmüfltür. Halk, böylelikle elindekini, avucundakini bir gecede kaybetmifltir. 20 yafl›nda milyarder olan ve bu paralar› patronlara aktaran Banker Yalç›n gibiler ise birkaç y›l cezaevi yatarak kurtulmufltur. Burada baz› bankerler ve bankalar batm›fl, ama bu paralar› alarak kendilerini büyüten ve gelifltiren Türkiye’nin büyük patronlar› zenginleflmifltir. 1970’li y›llardaki ekonomik krizi atlatarak zenginliklerine zenginlik katm›fllard›r. 12 Eylül faflizminin bir de böyle bir yüzü oldu¤unu bilmek gerekir. Son dünya krizi de baz› bankalar› bat›rm›fl olsa da esas olarak da halk›n ve yoksul ülkelerin kaynaklar›n›n kapitalist merkezlerin büyük bankalar›na akt›¤›n› ya da ileride sat›n al›nan de¤erlerin yeniden de¤er kazanmas›yla zenginliklerine zenginlik katan bir kriz zenginleri ortaya ç›kaca¤›n› söylemek bu krizin bir boyutunu da iyi anlamak aç›s›ndan gerekmektedir. Kürt halk önderi sistemin yaflad›¤› krizlerin esas olarak da sistemde yaflanan sorunlar› halklar›n s›rt›na y›k›lmak ya da halklar› daha fazla kendi sistemine ba¤lamak için ya¤›ld›¤› konusunda önemli de¤erlendirmelerde bulunur. Krizler konusunda ortaya koydu¤u flu de¤erlendirmeler çarp›c›d›r; “Ekonomik krizler, Kapitalizmi bir ekonomik sistem olarak kan›tlama çabas›ndaki ‘pozitivistbilimci’ rahip tak›m›, krizler sorununu da yanl›fl alg›lamakta ve alg›latmaktad›r. Ekonomik krizlerin tek bir izah› vard›r. O da ekonominin can düflman›, karfl›tl›¤› kimli¤inde yatmaktad›r. Bazen
fazla üretimden kaynaklanan krizler diye bir tan›m gelifltirilmektedir. Bir yandan dünyan›n büyük k›sm› açl›ktan k›r›lacak, di¤er yandan üretim fazlas› bulunacak! Kapitalizmin ekonomi karfl›tl›¤› en çok bu tür bilinçli olarak yarat›lm›fl bunal›mlarda kan›tlanmaktad›r. Nedeni de gayet aç›k: Tekel kâr›. Yok pahas›na üretti¤i emekçi güçlere b›rak›lan paylar al›m gücüne yetmeyince sözde bunal›mlar ortaya ç›k›yor. Daha do¤rusu ç›kar›lm›fl oluyor. Bu durumda hangi sahte rahip, daha do¤rusu sözde ekonomist imdada yetifliyor? Keynes! Ne diyor? Harcamalar› devlet artt›rs›n. Nas›l? Emekçilerin al›m gücünü yükselterek! Oyun bütün i¤rençli¤iyle nas›l ortaya ç›kar? Bir yandan cebini boflaltacaks›n, di¤er yandan elinle di¤er cebini dolduracaks›n! Bal gibi emekçileri ve tüm uygarl›k d›fl› toplumu ‘ölümü gösterip s›tmaya raz›’ etme politikas›d›r. Çok aç›k ki, politik bir iliflkiyle karfl› karfl›yay›z. Uygarl›¤a karfl› demokratik güçlerin eylemi bast›r›lmak istendi¤inde önce aç b›rak›l›r, sonra yalvart›larak kar›nlar› doyurulur. En eski savafl taktikleriyle karfl› karfl›yay›z: Bir halk›, bir flehri teslim almak istiyorsan, önce ablukaya alacak, aç b›rakacaks›n, sonra teslim olma karfl›l›¤›nda karn›n› doyuracaks›n! Kapitalizmin sahte bunal›m teorisinin gerçek özünün bu oldu¤unu yüzlerce örnekle kan›tlayabilirim. Sadece meflhur 1930 bunal›m›n› çözümlersek, tüm mant›¤› sökmüfl oluruz. Bu dönemde neler oluyor? ‹ngiltere’nin hegemonyas›n› kabul etmeyen Sovyetler Birli¤i kal›c› ve baflar›l› bir rejim haline geliyor.
SERXWEBÛN
80 Hem de kapitalist ad› verilen dünyay› tehdit ederek. Avrupa içinde a¤›r flartlarla teslimiyet antlaflmas› dayat›lan Almanlar ve ba¤lafl›klar› sa¤› ve soluyla direnifl halindedir. Çin Mao önderli¤inde büyük bir köylü baflkald›r›s›n› yönetiyor. Anadolu baflta olmak üzere, ‹ngiliz hegemonyac›l›¤›na karfl› ulusal dirilifli dünya çap›nda baflkald›rmaktad›r. ‹ngiliz dünya hegemonyac›l›¤›n›n verdi¤i yan›t, 1929-30 bilinçli bunal›m›d›r. Bir yandan da¤ gibi y›¤›lm›fl mallar, di¤er yandan açl›ktan k›r›lan halklar, emekçiler! ‹ngiliz Keynes’in ilac› her fleyi a盤a vuruyor. Dünya emekçilerine ve halklar›na k›r›nt›lar kabilinden ayakta kalma flans›. Sözde sosyal devlet politikalar›. Sonucu ne olmufltur bu ‘kapitalist sosyal devlet politikalar›n›n’? Ekim Sovyet ‹htilali ile bafllayan dünya demokratik toplumunun, uygarl›¤›n yeni hegemon gücü karfl›s›nda ad›m ad›m geriletilmesi, çarp›t›lmas›, asimile edilmesi; 1990’larda Sovyet sisteminin çok önceden bafllat›lan (1930’larda Stalin’in antidemokratik politikalar›, yani diktatörlü¤ü: Niçin? 1929-30 bunal›m›n etkisini bertaraf etmek için. Kim bertaraf oldu? Stalin ekibi, Sovyet ekonomisi) içten çökertilme politikalar›yla resmen ortadan kald›r›lmas›n›n ilan›. Ulusal kurtulufl devletlerinin sosyal içeri¤inden (demokratik devrim ve toplum içeri¤inden) boflalt›larak hegemon kapitalist sisteme entegre edilmesi. Tüm bunal›mlar›n ana amac›n›n bu oldu¤u, bilinçli devlet politikalar›yla hegemonik sistemin varl›¤›n›n sürdürülmesiyle amaca eriflildi¤i, en az›ndan kritik bir aflaman›n geride b›rak›ld›¤›.”
banka sermayesinin hâkim oldu¤u ve ekonomik faaliyetinin ço¤unlu¤unun kredi, faiz oranlar› ve paran›n kurlar›yla oynama gibi üretim alan› d›fl›nda olmas› ve insanlar›n da h›rs›yla, bencilli¤iyle k›sa sürede zengin olmak istemesi, köfleyi dönmek istemesi böyle bir sonuç do¤urmufltur. Sistem kendi içinde böyle bir bunal›m› yaflay›nca hemen devlet müdahalesiyle bunlar› kurtarma ve böylece bu krizin yükünü emekçi halka ve dünyan›n yoksul ülkelerine y›kmay› amaçlam›flt›r. Asl›nda bu krizlerle yoksul ve geliflmekte olan ülkelerin ve sistem içindeki halk›n gelirleri bir günde azalm›flt›r. Reel ekonomik güçlere düflmüfltür. Reel ekonomik de¤erler kaybolmayaca¤›na göre, bu de¤erlerin birilerinin cebine akt›¤› aç›kt›r. Bunlar da kapitalizmin büyük merkez ülkeleri ve bu ülkelerdeki en büyük tekeller olmaktad›r. fiimdi bu çöküfl tart›fl›l›yor. Özellikle IMF gibi, Dünya Bankas› gibi güya bu sistemi denetleme rolü alan kurumlar›n baflar›s›z kald›¤› söyleniyor. Asl›nda bu sonuca yol açan geliflmelerin bu kurumlar taraf›ndan önceden görülüp engellenmesi gerekti¤ini belirtiyorlar. Böylelikle kapitalist sistemin kendisini de¤il de kurumlar›n› suçlamaya çal›fl›yorlar. Belki bir yönüyle sistem bu kurumlara böyle bir rol vermifltir, ama kapitalist sistemin azami kâr yasas› bu kurumlar›n da eninde sonunda en büyük flirketlere, uluslararas› tekellere ba¤›ml› olmas›n› getirmektedir. Büyük uluslararas› tekellerin hakim oldu¤u ülkeler ve ABD ile iliflkisi ve ba¤›ml›l›¤› bu kurumlar› ister istemez böyle bir duruma düflürmektedir. Kime kredi verilecek, kimden al›nacak biçiminde sistemi kontrol etmeye yönelik IMF ve Dünya Bankas› gibi kurumlar esas olarak da yoksul halklar›n, yoksul ülkelerin, geliflmekte olan ülkele-
Ekim 2008
rin sömürmesini kontrol etme, onlar›n sömürülmesini garantiye alma, onlar›n borçlar›n› zaman›nda vermesini sa¤lama, bu konuda denetim kurma d›fl›nda baflka rol oynamam›fllard›r. Asl›nda uluslararas› tekellerin dünyada yapt›¤› yat›r›mlar›, sömürü alanlar›n› garantiye alan bir kurum olmufltur. Ama en büyük flirketlerin, esas sömüren kesimlerin birbirlerini istismar etmesi, halklar› istismar etmesi, kendilerini sanal büyütmelerine ise herhangi bir müdahale yapmam›flt›r. Bu durum asl›nda uluslararas› alanda hayli büyümeler ortaya ç›karm›flt›r. H›zl› büyümelerden söz edilmifltir. ABD flu kadar h›zl› büyümüfl, flu ülke flu kadar h›zl› büyümüfltür. fiimdi a盤a ç›km›flt›r ki Çin d›fl›nda bu büyümelerin önemli bir bölümü de sanald›r. Bu büyümeler asl›nda baflka ülkelerden borçlarla al›nan ve tüketilen de¤erlerdir. Dolay›s›yla hormonlu meyveler ve sebzeler gibi büyüme ve fliflmedir. Nitekim sistemde sanall›¤›n çok fazla oldu¤u anlafl›l›nca bir balonda deli¤in aç›lmas›yla patlama ortaya ç›kmas› gibi bu sanal olarak fliflirilen büyümler de patlam›flt›r.
Kapitalist ekonomiye müdahale olmamal› yaklafl›m› anlam›n› yitirmifltir
Finans kapitalin yönlendirilmesindeki Küresel kapitalizmin bu krizine kapitalist ekonomistlerin bir yaklafl›m› var. Klasik sosyalistlerin bir yaklafl›m› var. Bir de bu sistemin hastal›klar›n›n ve zay›fl›klar›n›n ne oldu¤unu önceden çok iyi biçimde ortaya koyan ve bu krizi önceden gören Kürt halk önderinin yaklafl›m› var. Bunlar› ayr› ayr› de¤erlendirKrizden dolay› kapitalist sistemi de¤il mek gerekiyor. Kapitalistler bu krizden kurumlar›n› suçlamaya çal›fl›yorlar gerçekten etkilendiler. Bir kere ideolojik olarak sars›ld›lar. Kapitalist ekonominin Bu krizden ç›kar›lacak en büyük soliberal felsefesi sars›ld›. B›rak›n›z yapnuç, ya da kriz neden ç›kt› des›nlar, b›rak›n›z geçsinler, nilirse, kapitalist sistemin bederken, tekellerin kontrolKrizden belirli kurumlarla müdahale ederek “K davadan yaflama, tefecili¤in süzlü¤ü, finans kurulufllar›kurtulaca¤›n› sanma yaklafl›m› yanl›flt›r. Bir nevi para vererek kazanma, bireyn›n kontrolsüzlü¤ü, h›rs› ve lerin de tefecilerden, flirketlearabay› at›n önüne koflmakt›r. Kapitalist sistemin açgözlülü¤ü sistemi çökertrin de tefecilerden para alarak me noktas›na getirmifltir. mant›¤› ve temel dayanaklar› de¤ifltirilmeden bu yat›r›m yapma, yaflam›n› böyle IMF ve Dünya Bankas› bunsürdürme biçimindeki bir sis- krizleri ortaya ç›karan etkenleri ortadan kald›rmak dan sorumlu tutulmaktad›r. temin çöküflüdür. Sisteme reel mümkün de¤ildir. Bu nedenle finans denetleme IMF ve Dünya Bankas› yeteyat›r›mlar›n, yani sanayi sekkurumlar›n› sorumlu görmek sorunu çarp›tmakt›r” rince görevini yapmam›flt›r, törünün hâkim olmas› de¤il de ama restore ederek yeniden
Ekim 2008
SERXWEBÛN
düzenleyerek finans sistemini kontrol edecek, para ak›fl›n› kontrol edecek bir sistem kural›m diyorlar. Bir di¤er görüfl ise, bunlar bu görevi yapamam›flt›r, art›k yeni kurumlara ihtiyaç vard›r. Liberalizmden vazgeçmeyelim, ama piyasadaki para arz›n› kontrol edecek, kredileri kontrol edecek, para ak›fl›n› kontrol edecek, bugünkü çöküfle yol açan olumsuzluklar›n bir daha olmamas›n› sa¤layacak sistemler kural›m diyorlar. fiimdi bu yönlü tart›flmalar var. Bunu söyleyenlerin bir k›sm› da bu finans kapital sermayesini frenleyelim, reel sektörü daha da güçlü hale getirelim, paraya dayal›, finansa dayal› de¤il de reel sektöre dayal› bir kapitalist sistem kural›m ya da reel sektörle finans sektörü dengeleyerek çöküflü engelleyecek kurumlar olufltural›m diyorlar. Bir nevi kapitalizmin iflleyiflini belirli kurumlarla müdahale ederek yaflatmaya çal›flmak istiyorlar. Böyle bir yaklafl›m var. Zaten devlet müdahalesini do¤ru bulmayanlar olsa da, sonunda do¤ru bulanlar bask›n ç›kt›. Yani en liberalinden solcusuna kadar devletin müdahalesini gerekli gördüler. Demek ki kesinlikle kapitalist ekonomiye müdahale olmamal› yaklafl›m› anlam›n› yitirmifltir. Nitekim iflas eden bankalar›n bir k›sm›na devlet müdahale etmifltir, bir k›sm›n› tekelleflmeyi daha da güçlendirecek biçimde baflka finans tekelleri taraf›ndan ele geçirmifltir. Krizden belirli kurumlarla müdahale ederek kurtulaca¤›n› sanma yaklafl›m› yanl›flt›r. Bir nevi arabay› at›n önüne koflmakt›r. Kapitalist sistemin mant›¤› ve temel dayanaklar› de¤ifltirilmeden bu krizleri ortaya ç›karan etkenleri ortadan kald›rmak mümkün de¤ildir. Bu nedenle finans denetleme kurumlar›n› sorumlu görmek sorunu çarp›tmakt›r. Kapitalist sistemin bu sorunlar› yaratan gerçe¤inden kaçmakt›r. Kimi kurumlarla kriz etkenlerini önlemek palyatif tedbirlerdir. Zaten bu sistemden ç›kar› olan s›n›flar›n ve çevrelerin krizin nedenini kapitalizmin do¤as›nda var olan azami kâr yasas› ve tekelleflme e¤ilimi oldu¤unu söylemleri beklenemez. Bunlar›n yapacaklar›, devrevi olarak ortaya ç›kan krizleri her zaman halk kesimlerinin s›rt›na yüklemek olacakt›r. Halk topluluklar› kendi
81 sistemlerini kurarak bu sistemi daralt›p giderek anlams›z hale getirene kadar kapitalizm bu tür sorunlarla yaflamaya ve s›k›nt›lar›n› toplumlar›n üstüne y›kmaya devam edecektir.
Sosyalistler krizi de¤erlendirirken eski yanl›fllara düflmemelidir Bu krizden sonra tabii ki klasik sosyalist e¤ilimde olanlar da de¤erlendirme yapm›fllar ve yorumda bulunmufllard›r. Kimi klasik sosyalist çevreler “kapitalizm çöktü, kapitalizmin liberalizm felsefesi çöktü, ekonomik anlay›fl çöktü, bu aç›dan reel sosyalizmdeki müdahaleci devlet anlay›fl› hakl› ç›kt›” biçiminde de¤erlendirmeler yapmaktad›rlar. “Bak›n kapitalistler bile müdahaleci anlay›fla geldiler, ekonomiyi müdahale etmeden sürdüremiyorlar” diyerek, müdahaleci ekonomik anlay›fl› hakl› k›lmaya çal›fl›yorlar. Bu bak›mdan bir ekonomik sistem kurulacaksa orada devlet müdahale etmeli ya da müdahale eden güçler bulunmal›, demektedirler. Kapitalizmin yaflad›¤› bu krizden devlet kapitalizmini ya da reel sosyalist ülkelerde ve bundan etkilenen devletlerin uygulad›¤› merkezi devlet planlamas›na dayanan, devletin ekonomiyi yönlendirdi¤i bir sistemin do¤ru oldu¤unu iddia etmek, bir yanl›fl›n baflka bir yanl›fl gerekçe gösterilerek do¤rulanmas› anlam›na gelmektedir. Bu çok yanl›fl ve reel sosyalizmin çöküflünden hiçbir ders ç›karmamak anlam›na gelmektedir. Kapitalizmin krizinden bu sonucu ç›karmak, bu krizi ortaya ç›karan nedenleri de anlamamak olarak görül-
melidir. Kapitalizmin krizinden ancak s›radan bir kahve sohbetinde yap›lacak biçimde liberalizm yanl›fl ç›kt›, öyleyse devlet müdahaleli reel sosyalist sistem ya da devlet kapitalizmi do¤rudur gibi de¤erlendirmelerde bulunmak, reel sosyalizmin ekonomik alandaki yanl›fll›klar›n› görmemektir. En kötüsü de reel sosyalizmin birçok alandaki yanl›fll›¤›n› kapitalist sistemin yanl›fl ekonomi politikas›yla örtme gibi bir duruma düflme tehlikesi yaflamakt›r. Nas›l ki haçl› seferlerinde ‹slam ordular›n›n kazanmas› sonras›nda ‹slam toplumunun kendi eksikliklerini, yetersizliklerini sorgulamamas›, haçl›lar›n kaybetmesinden kendini tümden do¤ru ve güçlü görmeleri ve bunu giderek tüm ‹slam’› benimsemifl toplumlarda dogmatizmi vard›rarak H›ristiyan dünyas› karfl›s›nda bir gerilemeyi yaflad›ysa flimdi de kapitalist sistem karfl›s›nda böyle bir duruma düflmekle karfl› karfl›ya kalabilir. Bilindi¤i gibi H›ristiyanlar Müslümanlar karfl›s›nda yaflad›¤› yenilgiden dersler ç›kararak önlerindeki dogmalar› y›k›p atma yetene¤i göstermifllerdir. Dolay›s›yla kapitalizmin bu çöküflü ve yaflad›¤› sars›nt›lar sosyalistleri, geçmiflteki klasik sosyalist anlay›fllara geri götürme ve oradaki yanl›fll›klar› tekrarlama durumu ortaya ç›karmamal›d›r. Özcesi eski yanl›fll›klara dönüflün gerekçesi yap›lmamal›d›r.
Halklar siyasi ve ekonomik olarak kendi demokratik iradelerini esas almal›d›rlar Kapitalizmin bu krizinin yaratt›¤› a¤›r sorunlar gerekçe gösterilerek reel sosyalist ülkelerin geçmiflte yapt›¤› gibi di¤er
SERXWEBÛN
82 sistemler ve toplumsal formlar aras›na bir duvar örmek, içe kapanmak da yanl›flt›r. Tabii ki ülkeler, halklar kendi ekonomilerini, kendi siyasi iradelerini emperyalist kapitalist ülkelere ba¤lamamal›d›rlar. Siyasi ve ekonomik olarak kendi demokratik iradelerini, demokratik kurumlaflmalar›n› esas almal›d›rlar. Siyasetlerini de ekonomilerini de topluma dayand›rarak gelifltirmeli ve emperyalist kapitalist sistem karfl›s›nda hem siyasi hem de ekonomik olarak iradi bir durufl göstermelidirler. Böyle bir siyasi ve ekonomik durufl do¤rudur. Ama böyle bir durufl göstermek içe kapanmac›, dünyaya kapal› bir toplum haline gelmek de¤ildir. Ya da kendi s›n›rlar›n› çizmifl bir co¤rafyada kapal› devre bir sistem kurmak de¤ildir. Toplumlar kendi sistemini kurmal›, ama kendi sistemini kurumlaflt›r›p yaflam›n› sürdürürken siyasal ve ekonomik olarak kendi sisteminin hakl›l›¤›na ve demokratik iradesine güvenerek d›fl›ndaki dünyayla ç›kar› gerektirdi¤i an, kendisi için verimli olan, gerekli olan iliflkiyi kurmal› ve gelifltirilmelidir. Halk topluluklar›n›n kendi ç›karlar›n› korumas› için ulus-devletçi olma ve reel sosyalizmin kendimi koruyorum diyerek kendini d›fla kapatma yanl›fl›n› tekrarlamalar›na gerek yoktur. Geçmiflte ulusal kurtulufl savafllar› verdikten sonra oluflan devletçi zihniyetlerle tepeden inmeci, dayatmac› yaklafl›mlarla bir ekonomik siyasal sistem kurulmas› gibi siyasal ekonomik yaklafl›mlar içine girmek de yanl›flt›r. Kapitalist emperyalist sisteme karfl› do¤ru durufllar böyle olamaz. Bu durufllarla kapitalist sistem karfl›s›nda ayakta kal›namaz.
Toplumun ihtiyac›na dayal› bir ekonomik sistem kurmak gerekmektedir Kapitalist sistem karfl›s›nda ekonomik ve siyasi olarak durman›n yolu tabana dayal› demokratik siyasal sistemlerini ve tabana dayal› ve demokratik karakterli ekonomik modeli yaratmak ve gelifltirmekten geçer. Bunu kurarken de tepeden inmeci veyahut da merkezi planlamalarla de¤il, kesinlikle yerelden bafllayarak toplumun ihtiyac›n› karfl›layan ve bu ihtiyac› di¤er yerel alanlarla koordine içinde yürüten bir topluluklar
ekonomisi, toplum ekonomisi, toplumun ihtiyac›na dayal› bir ekonomik sistem kurmak gerekmektedir. Tabii bu ekonomik sistem ayn› zamanda ekolojik olacakt›r, eko sistemi dikkate alacakt›r. Do¤ay› tahrip eden, havay› tahrip eden, canl›lara zarar veren bir ekonomik sistemi de kabul etmemek gerekir. E¤er topluluklara dayal› bir toplumsal ekonomi ortaya ç›karsa, bu ayn› zamanda toplumun ihtiyaçlar›n›n dengelenece¤i, di¤er topluluklar taraf›ndan yap›lan üretimin birbirini dengeleyerek, birbirinden al›p vererek toplumun bütünlüklü ihtiyac›n› karfl›layan bir ekonomik sistem ve bu ekonomik sistemi sa¤layan bir toplumsal piyasa ortaya ç›karabilir. En büyük denetim de zaten budur. Toplumsal piyasa olursa, topluluklar ekonomisine dayal› bir ekonomik sistem olursa o zaman toplumsal ihtiyaç d›fl› yat›r›mlar, toplumsal ihtiyaç d›fl› ekonomik faaliyetler gerçekleflmez. Yine tefecilik gibi bir sistem kesinlikle bu ekonomik modelde yaflam bulamaz. Zaten demokratik toplumsal kurumlaflma gere¤i faize dayal› bir sistem, tefecili¤e dayal› bir sistem ya da faize dayal› bir banka sistemi bu ekonomik model içinde yer almayacakt›r. Ekonomik doktrinimizin karakteri gere¤i sömürüyü do¤al ve kabul edilebilir farkl›l›klar› aflan hiçbir ekonomik iliflki ve faiz gibi hiçbir araç sistemimizin içinde yer almayacakt›r. Çünkü faize dayal› sistem tamamen kumard›r, eme¤e dayanmayan bir sömürüyü ifade eder. Faizci, dolay›s›yla eme¤e dayal› olmayan ekonomik faaliyetlere yer veren bir sistem flu ya da bu biçimde sömürücü, kapitalist emperyalist zihniyeti ortaya ç›karan bir ekonomik yaflama götürür. Önderli¤imizin genel olarak öngördü¤ü ekonomik sistem budur. Kürt halk önderi son savunmalar›nda da asl›nda kapitalizmin bir ekonomik sistem de olmad›¤›n›, tamamen bask›c›, devletçi ve ekonomik yaflam› da öldüren, ekonomik sistemi felç eden bir ekonomik anlay›fla sahip oldu¤unu söyler. Yine kapitalizmin serbest piyasaya dayanmak bir yana, azami kâr yasas›yla, tekelci anlay›fl›yla serbest piyasay› öldürdü¤ünü söyler. Bu temelde de esas olarak topluluklar›n kullan›m de¤erini esas alan, toplumun temel ihtiyaçlar›n› karfl›layan, do-
Ekim 2008
¤ay› dikkate alan, topluluklar›n örgütlenerek kendisi için üretim yapt›¤›, yani sosyal, kültürel yaflam›n›n maddi ve ekonomik temeli olan bir ekonomik sistem yaratmas› gerekti¤ini söyler. Toplumlar›n sosyal, kültürel yaflamlar›yla ekonomik yaflamlar›n›n iç içe oldu¤unu, bunlar›n birbirinden kopar›lamayaca¤›n›, ekonomik yaflamlar›n› topluluklar›n elinden alman›n onlar›n ruhunu, kalbini almak gibi bir fley oldu¤unu belirtir.
Ekonomi kelimesinin Yunanca anlam› aile yasas› demektir fiöyle der; “fiahsi kan›m, ‘ekonomi’ ad› alt›nda örgütledi¤i faaliyetlerin içindeki gasp ve h›rs›zl›k boyutunun en fazla toplum biçimi olmas› esas özünü oluflturur. Ekonomi kelimesinin Yunanca anlam› ‘aile yasas›’ demektir. Ailenin maddi geçim kurallar›n›, çevresini, malzeme ve di¤er materyallerini ifade etmektedir. Uygar toplumda kavram› daha da genellefltirirsek, küçük topluluklar›n ‘geçim kurallar›’ olarak ifade edilmesi mümkündür. En az devletlefltirilmifl, özellefltirilmifl toplumsal gerçekliktir. Toplum kolektivizminin en temel dokusudur. Özellefltirilmesi, devletlefltirilmesi düflünülemez bile. Ekonomiyi özellefltirmek, devletlefltirmek, temel toplumsal dokuyu tahrip etmek demektir. Toplumu en hayati yaflam kurallar›ndan yoksun b›rakmakt›r. Hiçbir toplum kapitalizm kadar bu nedenle özellefltirme ve devletlefltirmeyi toplumun bafl özelli¤i haline getirmeye ne cesaret etmifl, ne de düflünmüfltür. fiüphesiz uygarl›k toplumunda tüm toplumsal alanlar devletlefltirildi¤i gibi, en temel dokusu olan ekonomisi de hem özel mülkiyetin hem devlet mülkiyetinin konusu olabilmifltir. Ama hiçbir toplum kapitalizm kadar resmen ve aç›kça özel ve devlet mülkiyetini sistem olarak ilan etmemifltir. fiu husus çok önemlidir: Ekonominin özellefltirilmesi ve devletlefltirilmesi erkenden gasp ve h›rs›zl›k olarak yorumlanm›flt›r. Karl Marks bu hususu daha ‘bilimsel’ bir ifadeyle emek-de¤erdeki art›-de¤erin h›rs›zland›¤›n› (kâr olarak) söyler. Konu daha derinlikli bir yorumu gerektirir. Ekonominin özel ve devlet mülkiyetine konu olmas›, bana
Ekim 2008
SERXWEBÛN
83
göre art›k-de¤erin, daha önceleri art›kürünün d›fl›nda bir gasp ve h›rs›zl›k olarak de¤erlendirilebilir. Toplumun temel dokusu olarak ekonominin, özel ve devletsel dahil, tüm mülkiyetleflme biçimleri ahlaks›zcad›r. Gasp ve h›rs›zl›k konusuna girer. Nas›l ki bir insan›n kalbini veya baflka bir organ›n› özellefltirmek ve devletlefltirmek anlams›zsa veya çok sak›ncal›ysa, ekonomi için de ayn› fley geçerlidir.”
Tabana dayal› toplumsal ekonomik planlamalar olmal›d›r Tabii biz devleti reddeden bir hareketiz. demokratik konfederal sistemi benimseyen bir sosyalist anlay›fla, ekonomik alanda da ayn› anlay›fla sahibiz. Bu temelde ekonominin merkezdeki bir kurumun kesin direktifleri ve hakimiyetiyle oluflmas›n› do¤ru bulmuyoruz. Tabana dayal› toplumsal ekonomik planlamalar tabii ki olmal›d›r. Bu temelde toplumun ekonomik ihtiyaçlar›n› da yine topluluklar›n tabandan kendisinin belirlemesinden yanay›z. Tabii ki demokratik konfederal sistemde topluluklar kendi ihtiyaçlar›na dayal›, kendi koflullar›na, co¤rafyas›na, do¤as›na suyuna, birikimine ve eme¤ine dayal› bir ekonomik sistem kuracaklard›r. Kendi ihtiyaçlar›n› da esas alacaklard›r, ama di¤er bölgelerle de koordineli bir ekonomik sistem kuracaklard›r. Merkezi bir planlama de¤il, ama topluluklar ekonomisinin demokratik temelde ortak planlamalar› olabilir. Nas›l ki toplumsal ve siyasal alanda tabandan örgütlenen topluluklar birbirini tamaml›yorlarsa hem özgünlüklerini ifade etme hem de birbirlerini tamamlama anlay›fllar› varsa, toplumsal örgütlenmede, siyasal anlay›flta böyle bir anlay›fl›n içindeyseler, ekonomik alanda da hem özgünlüklerini koruma hem de birbirlerini tamamlama anlay›fl›yla hareket edeceklerdir. Buna topluluklar ekonomisi, demokratik konfederal ekonomi, demokratik konfederal sistemin ekonomi doktrini de denilebilir. Bu konfederal sistemin yahut^ da demokratik komünal yaflam›n ya da demokratik sosyalizmin ekonomik doktrini kesinlikle reel sosyalizmdeki bir ekonomik doktrin, ekonomik anlay›fl de¤ildir.
O ekonomik anlay›fl devletçi kapitalizme götürdü. Tavanda belirli bürokratlar taraf›ndan toplumun ekonomik sistemi yönlendirildi ve burada da bir rant sistemi, bürokratlaflma, belirli de¤erlere el koyma sistemi geliflti. Bu aç›dan Önderli¤imizin ortaya koydu¤u topluluklar ekonomisi, kooperatifler, komünler öyle rant elde edilecek, sömürü elde edilecek de¤erler ortaya ç›karmayacakt›r. Ç›kar›lan de¤erler de bütün toplumun ihtiyac› çerçevesinde kullan›lacak ekonomik de¤erler olacakt›r. Belirli bir ihtiyaç fazlas› da depolanacakt›r. Bu depolama neolitik toplumda da olmufltur. Bu depolama da kesinlikle herhangi bir kiflinin, bir zümrenin, bir sistemin, bir kurumun elinde de¤il, tamamen toplulu¤un zor zamanlarda kendi ihtiyaçlar›n› karfl›lamas› için tamamen toplumun kendisi taraf›ndan kontrol edilen bir biçimde depolanan de¤erler olabilir. Tek tek halklar›n, topluluklar›n böyle bir demokratik konfederal ekonomik sistem içinde yaflamalar›, demokratik sosyalizmin gere¤iyken ve bu toplumun ve insan›n do¤as›na en uygun sistem buyken, halklar aras› da ekonomik sistem demokratik konfederal temelde olmal›d›r. ‹çe kapal› bir ekonomik sistem yerine, kendi özgünlü¤ünü koruyan herhangi bir uluslararas› ekonomik merkeze, ekonomik güce ba¤l› olmayan, ama halklar›n ekonomik olarak belirli dayan›flma içinde olduklar› bir sistem de ortaya ç›kar›lmal›d›r. Uluslararas› tekellere dayal›, küresel kapitalizm denen belirli merkezlerden ve tekellerden yönetilen ya da finans kapital denilen bugün kumar
haline gelmifl ekonomik sistem yerine, yerellerin kendi özgünlükleri olan, kendi ihtiyaçlar›na göre bir ekonomik sistem kuran ve bu ekonomik sistemin di¤er ekonomik birimlerle demokratik temelde iliflki ve dayan›flma içinde oldu¤u uluslararas› bir ekonomik doktrin yarat›lmal›d›r. Halklar ekonomik faaliyetlerini ve iliflkilerini bu ekonomik doktrin ekseninde yürütmelidirler.
Halklar›n ekonomik faaliyetlerini birbirinden tümden koparmamak gerekir Nas›l ki toplumda ekonomik faaliyet sosyal ve kültürel yaflam›n kalbiyse ve toplum kolektivizminin harc›ysa uluslararas› alanda da ekonomik yaflam toplumlar aras› iliflkilerde önemli bir rol oynar. Halklar› birbirine yak›nlaflt›ran, birbiriyle bütünlüklü davranmas›n› sa¤layan temel bir olgudur. Halklar›n ekonomik faaliyetlerini birbirinden tümüyle koparmak tabii ki do¤ru olmaz. Bu, içe kapan›k bir ekonomik sistem olur. Kald› ki dünyan›n hiçbir döneminde, ilkça¤da da ve hiçbir zamanda topluluklar›n birbirine kapal› oldu¤u bir ekonomik sistem olmam›flt›r. Belki Sovyetler Birli¤i bunu denemifltir, ama Sovyetler Birli¤i bafll› bafl›na büyük bir dünya oldu¤u için ilk bafllarda bunun s›k›nt›s› fazla hissedilememifltir. Kültürel ve ekonomik olarak di¤er toplumlarla aras›na büyük duvarlar örmek, asl›nda ar›zi bir durumdur. Tabii ki uluslararas› tekellere, kapitalist sistemin merkezilefltiren halklar›, topluluklar› kendilerine ba¤›ml› hale getirip
SERXWEBÛN
84 sömüren ekonomik sisteme de karfl› durmak laz›md›r. Ama bunun yolu di¤er topluluklara kapal› bir ekonomik, sosyal ve kültürel yaflam olamaz. Kald› ki reel sosyalist sistem bile tümüyle böyle olmam›flt›r. Dünyan›n üçte birine hakim oldu¤u söylendi¤ine göre, di¤er birçok reel sosyalist ülkeyle iliflki içinde al›p vermifllerdir. Birbirleriyle ekonomik iliflki içinde olmufllard›r. Bu reel sosyalist ekonomik sistem de demokratik temelde iflleyen bir karaktere sahip olmam›flt›r. Burada da merkezileflen, birilerinin daha fazla hükmetti¤i, di¤erlerinin ekonomik faaliyet özgünlü¤ü, özgürlü¤ü ya da kendi co¤rafyas›na, do¤as›na, toplumuna göre bir ekonomik sistem kurma yerine, asl›nda reel merkezinde Sovyetler Birli¤inin bulundu¤u bir ekonomik sistem kurulmufltu. Tabii ki Arnavutluk gibi “ben kendi ya¤›mda kavrulaca¤›m” deyip di¤er topluluklara kendini tümden kapatan ekonomik anlay›fllar da do¤ru de¤ildir. Ekonomik ve siyasal ba¤›ms›zl›k böyle korunamaz. Kald› ki Arnavutluk bile bir zamanlar Sovyetler Birli¤iyle daha sonra Çin ile ekonomik iliflkisi olan bir ülkeydi.
Ekonomik bunal›mlar›n do¤as›nda sömürü kâr h›rs› ve tefecilik vard›r Özcesi uluslararas› alanda nas›l ki demokratik konfederal sistemi savunuyorsak, ekonomik olarak da benzer bir yaklafl›m içinde olunmas› gerekir. Bu yaklafl›mlar, flu anda belirtilen ekonomik dengesizlikleri, ekonomik krizleri ortadan kald›racak tek modeldir. E¤er topluluklar›n ve toplumun ihtiyac›na dayal› bir ekonomik sistem olursa sömürgecili¤e dayal› olmayan, kâra, tefecili¤e, borsaya, kumara dayanmayan bir ekonomik sistem kurulabilir, böyle bir ekonomik sistemde kesinlikle ekonomik bunal›mlar olmaz. Ekonomik bunal›mlar›n do¤as›nda kâr ve sömürü h›rs› vard›r. Tefecilik vard›r. Ekonomiyle toplum yaflam›, sosyal ve kültürel yaflam aras›ndaki iliflkinin kopar›lmas› vard›r. Ekonominin toplumdan kopar›l›p özellefltirilmesi ya da devletlefltirilmesi bütün ekonomik krizlerin kayna¤›d›r. Ne devlet mülkiyetine ne özel mülkiyete dayal› ne de¤iflim de¤erine dayal› ne de banka sermayesiyle tefecili¤in
meflrulaflt›¤› bir ekonomik sistem kabul edilmelidir. Bunlar›n ekonomik krize yol açan, ekonomik doktrin oldu¤u görülüp tamamen tabandan bafllayarak örgütlendirilen bir ekonomik doktrin çerçevesinde bir ekonomik yaflam örgütlendirilmelidir. Nas›l ki demokratik örgütlenme, demokratik irade tabandan bafll›yorsa ekonomik örgütlenme, ekonomik ihtiyaçlar da tabandan bafllayan bir örgütlenme temelinde sa¤lanmal› ve ekonomik yaflam›n, bir nevi toplumun bütünlü¤ünün birleflmesinin, yaflam›n›n en temel faaliyeti haline getirilmesi gerekmektedir. Ekonomik faaliyet, birilerinin iflçi olarak çal›flt›¤›, birilerinin sömürdü¤ü bir faaliyet olmaya devam etti¤i müddetçe krizler de devam edecektir. Bu içerikteki bir ekonomik doktrin insan›n insandan yabanc›laflt›¤›, insan›n var oldu¤u toplumsall›ktan koptu¤u insan ve toplum aleyhine çal›flan bir ekonomik sistem olmaktan kurtulmayacakt›r. Dünya ekonomik demokratik konfederalizm sistemi aç›s›ndan ilk önce bölgesel ekonomik havzalar oluflturulabilir. Bölgeler kendi aralar›nda demokratik konfederal ekonomiler kurabilirler. Bunlar daha gerçekçi bir ifl bölümünü yapabilirler. Çünkü ekonomide belirli ifl bölümü yapmak her zaman gerekli olabilir. Ama bu ifl bölümleri sömürüye, de¤iflim ekonomisi temelinde birilerinin biriktirip di¤erleri üzerinde hakimiyet kurmas›na dayal› bir ifl bölümü olmamal›d›r. Nas›l ki demokratik yaflamda mahallede, sokakta örgütlenip siyasal irade olma aç›s›ndan tüm faaliyetleri ortak yönetme oluyorsa ve bunlar di¤er yerel birimlerle birbirini tamamlama temelinde demokratik konfederal örgütlenme kuruyorsa, ekonomide de birimlerin birbirini böyle demokratik bir temelde tamamlayarak bir ekonomik sistem kurmas› gerekir. Bu çerçevede Ortado¤u ekonomik havzas›, iflte Uzakdo¤u’da bir-iki ekonomik havza, AB gibi ekonomik havzalar olabilir. Balkanlar, Kuzey Afrika ve Latin Amerika, ekonomik havzalar› olabilir. Yine Kuzey Amerika bafll› bafl›na bir ekonomik havza olabilir. Bunlar da kendi aralar›nda demokratik konfederal bir ekonomik iliflki kurabilirler. Gelece¤in küresel ekonomik dünyas› nas›l olmal›d›r diye sorulursa, böyle olmal›d›r de-
Ekim 2008
mek en gerçekçi ve en do¤ru cevap olur. Küreselleflme, daha do¤rusu s›n›rlar›n ortadan kalkmas›, ülkeler aras› iliflkilerin s›klaflmas› sadece kapitalizme ait bir fley de¤ildir. Bu esas olarak da sosyalist dünyan›n sömürü ve bask›dan kurtulmufl, komünal ve demokratik yaflam kurmufl dünyan›n gerçeklefltirmesi gereken bir siyasal, sosyal, kültürel yaflam anlay›fl›d›r. Kat› s›n›rlar, halklar aras› kopukluklar, devletçi, s›n›fl›, sömürücü topluluklar için geçerlidir.
Finans kapital sistemine karfl› kendi demokratik ekonomik ve siyasal iradesini koruyan e¤ilimler geliflebilir Bu ekonomik krizin getirece¤i sonuçlar olacakt›r. Bunlar›n biz olumlu olaca¤›n› düflünüyoruz. Her iflte bir hay›r vard›r denildi¤i gibi, bundan da hay›rl› sonuçlar ç›kar›labilir. Böylelikle bir kumar oyunu olan finans kapitale dayanan dünya ekonomik sisteminin insanl›k aç›s›ndan, topluluklar aç›s›ndan ne kadar tehlikeli oldu¤u görülerek halklar ve topluluklar içe kapanmac› olmadan, ulus-devletçi zihniyete düflmeden bu küresel sisteme, tekelcilerin hakim oldu¤u finans kapital sistemine karfl› kendi özgürlü¤ünü, demokratik ekonomik ve siyasal iradesini koruyan e¤ilimler geliflebilir. Bu tür e¤ilimlerin geliflmesini ulus-devletçi zihniyete dayal› kapanmalar ve direnmeler olarak görmemek gerekir. Bu e¤ilimlerin geliflmesi, kapitalist emperyalist sisteme ve küresel sermayeye karfl› demokratik bir direnifl olarak görülmelidir. Bu tür e¤ilimler hem halklar›n demokratik siyasal örgütlenmesi temelinde bir demokratik irade ortaya koymas›d›r hem de kendi özgücüne dayanan ekonomik sistemlerle yerelden bölgeye ve evrensele do¤ru bir konfederal ekonomik sisteme gitme sürecinin yarat›lmas›d›r. Biz bu krizden sonra bu tür geliflimin gerekli, olumlu oldu¤unu görüyoruz ve böyle bir ekonomik yaklafl›m›n, anlay›fl›n bütün topluluklarda geliflmesi gerekti¤ini düflünüyoruz. Bu, sadece ekonomik anlamda de¤il, demokratik anlamda da bir irade olmay› ve demokratik bir duruflu beraberinde getirir. Bu aç›dan ekonomik kriz hay›rl› olmufltur. Çünkü bu ekono-
Ekim 2008
SERXWEBÛN
mik kriz sadece ABD ve Avrupa’y› de¤il, bütün ülkeleri etkileyecektir. Özellikle küresel sermayeye ba¤l› ülkeler etkilenecek ve a¤›r sonuçlar›yla karfl›laflacakt›r. Y›k›mlar›yla da karfl›laflacakt›r. Bu da topluluklar›, toplumlar› küresel sermaye karfl›s›nda kendi öz kaynaklar›na dayal› ekonomilere yönelmeye götürecektir. Böylece devletçi ve bir merkezden yönlendirilen ya da d›fla ba¤›ml› ekonomiler de¤il, topluluklara, topluma dayanan toplum ihtiyac›n› karfl›layan ekonomik e¤ilimler ortaya ç›kacakt›r. Bunu da tüm insanl›k aç›s›ndan yaln›z ekonomik olarak de¤il, siyasal ve sosyal düzeyde olumlu geliflmeler yaratacak süreç olarak de¤erlendirebiliriz.
85 den yönlendirilen bir ekonomik sistemdir. Bu nedenle bu ekonomik sistem de her zaman yoksullar aleyhine ifllemekte ve yoksullara zarar veren krizlerle karfl›lafl›lmaktad›r. ‹ran’da da yoksullarla zenginler aras›nda önemli bir uçurumun varl›¤› dikkate al›nd›¤›nda bu ekonominin de yoksul halk aleyhine bir kriz oldu¤unu söylemek gerekir. Tüm bu ekonomik olumsuzluklar›n giderilmesi için küresel sermayeye de karfl› duran, devletçi ya da özel mülkiyetçi ekonomik anlay›flta olmayan bu tür ekonomik politikalara karfl› durarak topluluklar›n mülkiyetine, yani topluluklar›n sahiplendi¤i, topluma ait ekonomik sistemler ortaya ç›karacak bir ekonomik doktrinle sosyal ve kültürel yaflam›n oluflturulmas›n›n gerekli oldu¤unu düflünüyoruz. Böylece sadece ekonomik alanda de¤il, siyasal alanda kapitalist emperyalist ülkelerin itibar›, otori-
Kapitalizm çöktü çökecek biçimindeki de¤erlendirmeler çok abart›l› olur
Bu ekonomik krizin siyasal sonuçlar› kesinlikle olacakt›r. ABD nas›l ki dünya liderli¤ini II. Dünya Savafl›nda ve esas olarak da ekonomik gücüyle ele geçirdiyse ve bu liderli¤i bugüne kadar ekonomik gücüyle sürdürdüyse, bugün siyasal alanda yaflad›¤› s›k›nt›lara ekonomik alanda yaflad›¤› s›k›nt›lar da eklenince siyasal liderli¤inde de kimi sars›nt›lar ortaya ç›kacakt›r. Bu de¤erlendirmelerden ABD’nin siyasi ve ekonomik liderli¤inin bitti¤i anlam› ç›kar›lmamal›d›r. Ekonomik alanda da siyasi alanda da ABD’nin büyüklü¤ü, liderli¤i, en büyük olma durumu devam ediyor. Küresel sermayeyle bütünleflmeyen Ekonomik ve siyasi liderlik piramit gibi bir hiyerarfli biçiminde devam edecek, ülkeler krizden daha az etkilenecektir ama ABD en üstte kalabilmek için piraBu ekonomik krizi de¤erlendirirken midin alt›ndakilerinin ç›karlar›n› da bemerak edilen baz› konular› lirli oranda hesaba katan bir da izah edebiliriz. Bu ekonoliderlik içinde olmak zorunTabii ki kapitalizm bir çürüme içindedir. Bu kriz “T mik sistemden ‹ran, Suriye da kalacakt›r. Yani ABD’nin gibi küresel sermayeyle büsadece dikte ettirdi¤i bir siskapitalist sistem bu çürüme ile birlikte bafl afla¤› tünleflmeyen ülkeler daha az tem olmayaca¤›n› söyleyebigidecektir. Daha do¤rusu yaflad›¤› gerileme ve etkilenecektir. Çünkü onlar liriz. Ekonomik alandaki soanlams›zl›¤› daha da artacakt›r. ‹nsanl›¤a a¤›r küresel finans sistemiyle görunlar›n siyasal alanda böybek ba¤l›yla ba¤l› de¤ildirler. le yans›malar› görülecektir. sosyal sorunlar getiren krizler sistemi haline Sistemin parças›d›rlar, ama Öte yanda kapitalizm bu gelmesi kapitalizmin topluluklar için, insanl›k için tümden göbek ba¤› ile ba¤l› krizinden kapitalizmin bugereksizli¤i daha da anlafl›lacakt›r” de¤ildirler. 21. yüzy›lda tagünden yar›na çökece¤i gibi mamen hakimiyetini ortaya de¤erlendirmeler yapmak koyan finans kapitale dayal› yanl›flt›r. Kapitalizm çöktü çökecek biçitesi zay›flayacakt›r. Onlara karfl› halklaküresel kapitalizm, bütün ülkeleri gö- r›n demokratik iradesi, demokratik eko- mindeki de¤erlendirmeler çok abart›l› bek ba¤l›yla kendine ba¤lama e¤ilimin- nomik duruflu geliflecektir. Bu krizden olur. Tabii ki kapitalizm bir çürüme içindedir. Nitekim dünyan›n büyük bir bö- kurtulman›n ve bir daha bu tür a¤›r so- dedir. Bu kriz bu çürüme ve sistemin iç lümü küresel kapitalist sistem içine nuçlarla karfl›laflmaman›n yolu budur. zay›fl›klar›n› ortaya koymufltur. Kapitaal›nm›flt›r. Dolay›s›yla finans kapital Bu krizden sadece halklar, toplu- list sistem bu çürüme ile birlikte bafl merkezlerinde bir kriz ç›kt›¤›nda di¤er- luklar aç›s›ndan bir demokratikleflme afla¤› gidecektir. Daha do¤rusu yaflad›¤› leri de do¤rudan etkilenir. ‹ran gibi ül- e¤ilimi ortaya ç›kmayacakt›r. Sistem gerileme ve anlams›zl›¤› daha da artakeler belki do¤rudan etkilenmezler. Da- içinde de bu kadar tekelleflme ya da cakt›r. Sürekli sorunlar yaflamas› ve inha do¤rusu küresel sistemle bütünle- ABD’nin bu kadar ekonomiyi kendinde sanl›¤a a¤›r sosyal sorunlar getiren krizflen ülkeler kadar bu krizden etkilen- merkezilefltirmesine karfl› durufllar da ler sistemi haline gelmesi kapitalizmin mezler. Bu durum, ‹ran’daki ekonomik ortaya ç›kacakt›r. Nitekim Almanya topluluklar için, insanl›k için gereksizlisistemin do¤ru oldu¤u anlam›na gel- merkez bankas›n›n “ABD ekonomik li- ¤i daha da anlafl›lacakt›r. Ancak kapitamez. Bu sonucu ç›karmak do¤ru ol- derlikten vazgeçmeli art›k dünya eko- lizm k⤛ttan kapland›r, ayaklar› çamurmaz. Tabii ki küresel sermayeyle bü- nomik liderli¤i yapamaz” demesi bu dan heykeldir gibi kolay y›k›laca¤›n› öntünleflmemek, küresel sermayeden ayr› krizin ortaya ç›kard›¤› bir söylemdir. gören de¤erlendirmelere benzer yaklabir ekonomik sistem kurmak do¤rudur. Daha öncede Sovyetler Birli¤i siyasi fl›m içinde olmak yanl›flt›r. Tabii ki kapi‹ran ekonomisi küresel sermayeye çok olarak ABD’nin dünya liderli¤inin di- talizmin bu bunal›m› devam edecektir. ba¤›ml› olmayabilir, ama topluluklar ve ¤er ülkelere sadece kendi kararlar›n› Bu bunal›mdan kurtulmas› beklenemez. toplum ihtiyaçlar›na dayal› bir ekono- dikte ettirmesi biçimindeki yaklafl›ma Çünkü bu bunal›m› ortaya ç›karan temik sistem de¤ildir. Yine belirli merkez- karfl› ç›kt›¤›n› gördük. kelleflme ve paran›n daha fazla para ka-
SERXWEBÛN
86 zand›rmas› azalmam›fl, daha da artm›flt›r. Bu etkenler, kapitalizmin iç zay›fl›klar›d›r. Sistemin do¤as›n›n gere¤i olan bu zay›fl›klar da sistemi anlams›z hale getirip çöküntüye do¤ru sürükleyecektir. Ama onu daha da bunal›ma sokacak ve anlams›z hale getirecek, onun etkinli¤ini daraltmak ve sömürü kanallar›n› kapatmakla mümkün olur. Ülkeler, halklar kendi topluluklar ekonomisini kurarlarsa ve ekonomik de¤erlerini sömürtmezlerse kapitalizmin bu tür sömürüden beslenmesi azal›rsa, bu, sistemin daha ölümcül krizlere girmesini getirir.
Kapitalizm hâlâ krizini atlatma imkân›na sahiptir Son yaflanan kriz halklar› uyand›racak ve kendi ekonomik iradelerini ortaya ç›karmaya vesile olacakt›r. Bu da krizi daha da derinlefltirebilir. Ama bir daha vurgulayal›m; bugünden yar›na kapitalizmin çökece¤i gibi de¤erlendirmeler abart›l›d›r. Kapitalizm hâlâ kendi içinde zay›fl›klar›n› onarma ve krizini bir süre atlatma imkânlar›na sahiptir. Hâlâ krizlerin olumsuzluklar›n› halklar›n üzerine at›p kendini yaflatma imkân› bulmaktad›r. Çürüyen yanlar› yan›nda, toplumlar› sömürme gücünü hâlâ sürdürmektedir. Bu sömürü kanallar› kapat›lamad›¤› ve zay›flat›lmad›¤› müddetçe de kapitalizmin tümden y›k›l›fl› gerçekleflemez. Çünkü özel mülkiyet h›rs›, kâr h›rs› ele geçen mülkiyeti b›rakmamak için ve özel mülkiyete dayal› bu sistemi sürdürmek için her türlü yöntemi de mücadeleyi de göze alacakt›r. Yani kapitalizm bu anlamda sadece bir ekonomik sistem de¤il, iktidarc› devletçi bir sistem olmas› itibariyle de siyasal ve baflka araçlarla kendi ekonomik sistemini korumaya ve sürdürmeye devam edecektir. Ekonominin yeniden topluma devredilmesine direnecektir. Çünkü ekonomi topluma devredildi¤i taktirde art›k sömüren s›n›fl› sistem olamayacakt›r. Devletçi sistem olmayacakt›r. Bu aç›dan da sistemin beslendi¤i halklar›n ekonomik modelini topluluklar›n öz ekonomisi haline getirerek, onun yaflam kaynaklar›n› s›n›rlamak, bu sistemi ortadan kald›rman›n esas yolu olarak görülmelidir.
Krizin Türkiye’ye yans›mas› a¤›r olacakt›r Bu krizin Türkiye’ye yans›mas› da olacakt›r. Hem de a¤›r olacakt›r. Bu krizden Kürdistan halk› da nasibini alacakt›r. Bu krizden biz etkilenmeyiz sözleri bir palavrad›r. Ya da panik yaratmamak için söylenen politik yaklafl›mlard›r. Dolay›s›yla hükümetin bu ekonomik kriz bizi etkilemez demesi aldatmacad›r. Hem dünya küreselleflmifltir, bu ekonomiden ayr› duramay›z, denilecek ve bu sistemle bütünleflmek için her fley yap›lacak hem de ekonomik krizden etkilenmeyiz denilecektir. Buna kargalar bile güler. Kald› ki Özal’dan sonra Türkiye ekonomisi küresel kapitalist sistemle önemli düzeyde birleflmifltir. Dünya finans kapital sistemiyle göbek ba¤›yla ba¤lanm›flt›r. Nitekim Sabanc› da Koç da bu krizden etkileniyor. Çünkü finans kapitalin merkezlerindeki sars›nt› ve kupona dayal› reel gelirlerin düflürülmesi ba¤›ml› ülkelerdeki bankalar›n ve buna ba¤l› reel sektörlerin de de¤erlerinin düflmesi anlam›na gelmektedir. TÜS‹AD’›n canh›rafl biçiminde hayk›rarak ‹MF ile anlaflal›m, ekonomimiz ve borçlar›m›z› verebilece¤imiz konusunda güven tazeleyelim ki biz de di¤er ülkeler gibi ekonomik anlamda çökmeyelim demesi bofluna de¤ildir. Herhalde bu kadar ekonomiyle u¤raflan Koç ve Sabanc› grubu, bunlar›n ekonomik uzamlar› da bu iflleri bilmektedir. Türkiye hükümeti esas olarak siyasal bir kurum oldu¤u için ekonomik sars›nt›n›n siyasal sonuçlar›ndan ürkmektedir. Bu yönüyle ben panik yapmayay›m daha so¤ukkanl› olay›m, bu krizi daha kolay atlatay›m yaklafl›m›yla bizi etkilemez demektedir. Yoksa hükümetin ekonomi uzmanlar› da küresel sermayeyle bütünleflen ekonomilerinin sars›laca¤›n› bilmektedirler. Özellikle Türkiye’ye para ak›tarak Türkiye’yi sömürmek isteyen finans kaynaklar› bu kriz ortam›nda Türkiye ekonomisinin k›r›lgan oldu¤unu bildiklerinden paralar›n› çekmektedirler. Bu da küresel sisteme ba¤l› Türkiye finans sistemi ve reel sektörünün alt›ndaki hal›y› çekmek anlam›na gelmektedir. Bu nedenle
Ekim 2008
ABD ve Avrupa gibi ülkeler bu krizden ç›kma imkânlar› yan›nda, bu krizi kendileri için avantaj haline getirme imkânlar› da vard›r. Türkiye’nin böyle bir konumu yoktur. Öte yandan Türkiye tamamen borçla yaflayan bir ülke oldu¤u için, hatta borcunu borçla kapatan bir ülke oldu¤u için bu kriz en fazla da Türkiye’yi alt-üst edecektir. Nas›l ki 2001 y›l›nda borçlar›n› ödemek için halk›n cebine el at›lm›flsa, bu defa da develasyonla halk›n cebine el at›lacakt›r. Kald› ki hükümetin develasyon yapmas›na gerek kalmadan Türk paras›n›n de¤eri h›zla düflerek Türkiye’ye büyük bir ekonomik çöküntü yaflatmaktad›r ve bu çöküntü artarak devam edecektir Burada bir hususu da belirtmek gerekir. Türkiye’nin birkaç y›ld›r çok fazla borçlanmas› nedeniyle Türkiye içinde yat›r›m yapma imkânlar› tükenmifltir. Çünkü kaynaklar›n› bu borcu ödemeye ay›rmak zorundad›r. Dolay›s›yla GAP’a kaynak aktaraca¤›m, Do¤u ve Güneydo¤uyu kalk›nd›raca¤›m yaklafl›mlar› tamamen palavra ve propaganda amaçl›d›r. Önceleri de bu kaynaklar› ay›ram›yorlard›, flimdi hiç ay›ramayacaklard›r. Bu yönüyle Kürdistan’da ekonomik sorunlar›n daha da artmas› beklenebilir. AKP yerel seçimler öncesi belki k›smi bir seçim ekonomisi uygulayacakt›r. fiimdi seçim ekonomisi uygulama imkânlar›n› da kaybetmifltir diyebiliriz. Asl›nda yerel seçim öncesi seçim ekonomisi uygulayarak, daha do¤rusu k›sa sürede etkisiz olacak kaynaklar aktararak bu seçimde kazançl› ç›kmay› düflünüyordu. Bu nedenle AKP hükümeti seçim öncesi beklemedi¤i bir durumla karfl›laflm›flt›r. Sonuç itibariyle bu krizle birlikte dünyada yoksul ülkelerin ve alt tabakalar›n gelirleri bir gecede düflmüfltür. Nitekim bugün Türkiye halk› da her sabah kalkt›¤›nda cebindeki paran›n de¤er kaybetti¤ini ve yoksullaflt›¤›n› görmektedir. B›rakal›m Türkiye’deki yoksul Türk ve Kürt halk›n›, Koç ve Sabanc›’n›n varl›klar›n›n da de¤eri her gün düflmektedir. Ancak onlar da hükümetin alaca¤› tedbirlerle bu kay›plar›n› Türk ve Kürt halklar›n›n s›rt›na y›kacaklard›r.
Ekim 2008
SERXWEBÛN
87
Kadın partileşmesi PKK’lileşmenin esasıdır “VII. Kongre PAJK’ın şehitler partisi olduğu gerçeğinde derinleşerek kadrolaşma ve partileşmeyi bu çizgide sürekli geliştirilmesi gereken olgular olarak tanımladı. Bu temelde Önderliğimizin özgürlüğünü yaşamının merkezine koydu. Önderlik çizgisi karşısında kendimizden başlayarak duruşumuzu çözümlemeyi ve eleştiri-özeleştiriyi yükseltmeyi, başta Önderliğimize karşı geliştirilen saldırılar olmak üzere tüm saldırılar karşısında ‘Êdî Bese’ deme irademizi ve özgür yaşamda ısrar iddiamızı yükseltecek tek yaklaşım olarak belirledi. Şehitlerimizin bizlere yüklediği bu mücadele görevinin gereklerini yerine getirmeyi kongremizde ortaya çıkan kararlaşmayı pratikleştirmenin tek ölçütü olarak kararlaştırdı” PAJK VII. Kongresinde Önderli¤imizin özgürlü¤ü ve kad›n partileflmesi temel tart›fl›lan noktalar oldu. Tarihsel-güncel geliflmelerin bizi karfl› karfl›ya b›rakt›¤› mücadele görevleri ve bu görevleri yerine getirme aray›fl› tart›flmalar›n bu kapsamda gelifltirilmesini beraberinde getirdi. Bu kadar t›rmand›r›lan ve Önderli¤imizin zehirlenmesini meflrulaflt›rarak baflta kadrolar olmak üzere toplumsal vicdan ve ahlak› y›kmay› hedefleyen sald›r›lar karfl›s›nda elbette kongremizin sergiledi¤i bu yaklafl›m hayati önem tafl›yor. Zihnimizi ve vicdan›m›z› ne kadar kendimize ait k›ld›¤›m›z›n temel ölçütü olarak Önderli¤in özgürlü¤üne kilitlenmifl bir parti ve kadrolar› olmay› ne kadar baflarabildi¤imizi sorgulamak, olumlu miras›m›za sahip ç›k›p tarih d›fl›na atmam›z gerekeni ay›klay›p aflmak elbette bu sald›r›lar karfl›s›nda kabul edilecek tek tutumdur. Özgür yaflamda ›srar iddias› ancak böyle bir kararlaflma ve pratikleflme ile anlam kazanabilir. Nitekim Önderli¤in özgürlü¤ünü merkezine almayan yaklafl›mlar›n özgürlük mücadelesi ile uzaktan yak›ndan ilgili olamayaca¤› gibi yaln›zca günü kaybettirmekle s›n›rl› kalmay›p uzun vadede toplum vicdan› ve ahlak›n› y›k›ma u¤ratarak özgürlük yitimine yol açt›¤›n› mücadele tarihimiz yeterince kan›tlam›flt›r. Genelde partileflme, özelde onun ideolojik esaslarda pratikleflmesini sa¤layacak temel güç olarak kad›n partileflmesini do¤ru ta-
n›mlamak ve pratiklefltirmek bu dayatmalar› aflman›n tek geçerli yoludur. Kongremiz bu temel ilkeye dayanarak partileflme görevlerimizi ve bu görevleri ne kadar do¤ru tespit ederek yaflamsallaflt›rd›¤›m›z›n temel ölçüsü olarak Önderlik karfl›s›ndaki duruflumuzu de¤erlendirdi. Bu temelde de¤erlendirme ve elefltiri-özelefltiri yo¤unluk kazand›. Bu iki ilkeyi güçlü temsil etmede karfl›laflt›¤›m›z engellerin güncel örgütsel durumumuz aç›s›ndan oldu¤u kadar tarihsel olarak da ifade etti¤i riskleri tart›flarak aflma kararl›l›¤›n› ortaya koydu.
Kürdistan’da halk özgürlük eğilimi Apoculuk olarak kimlik kazanmıştır Önderlik etraf›nda kenetlenme ve partileflmenin birbirinden kopar›lamaz iki temel konu oldu¤unu mücadelemizin bafllang›c›ndan bugüne yaflanan geliflmeler kan›tlam›flt›r. Kürdistan’da halk özgürlük e¤iliminin partileflmeden önce Apoculuk olarak kimlik kazanmas› bu gerçekli¤in temelidir. Partileflme daha bafllang›c›nda Önderlik etraf›nda yeni toplumsallaflmay› ifade eder. Apocu çizgide yeni toplumsallaflma öncü kadrolar flahs›nda gerçeklefltirildikçe kitleselleflme ortaya ç›km›flt›r. Marksizm biçimle ilgili yönleri etkilerken, Önderlik gerçekli¤inin somutlaflmas› olarak özgür yaflam ilkesine dayal› partileflme kendimize ait yönümüzü, özümüzü oluflturmaktad›r. Tüm mü-
cadele tarihimiz boyunca partinin gerçek tan›m›n› oluflturan bu yönünün, özünün yetersiz kadro duruflu ve buna dayanarak ortaya ç›kan tasfiyecilik taraf›ndan afl›nd›r›lmas› sürekli kaybetme nedeni iken kadrolar flahs›nda do¤ru temsil edilmesi as›l geliflme kayna¤›d›r. Önderli¤i yaflam›n›n merkezine alan kadro gerçe¤i ve bu do¤rultuda oluflan örgütsel güç her zaman tarihi ilerleten temel kaynak olarak rol oynam›flt›r. Tüm tarihsel kahramanl›klar bu gerçekli¤in zirvede temsili olarak tarihi özgürlük lehine ilerleten as›l güçtür. Önderlikte özgür yaflam aray›fl›n›n derinli¤i kendi içinde yenilenebilmeyi, ba¤›ms›z kalabilmeyi sa¤layan temel güçtür. Özün kendisi özgür yaflam aray›fl›d›r. Aray›fl›n süreklili¤i özgürlük tan›m›n›n ve bu do¤rultuda mücadelenin kapsam kazanarak geliflmesini sa¤lar. Hareketimizin halk özgürlük e¤ilimi olarak kendi özgür ba¤›ms›z ifadesine kavuflmas›, kendi yolunu çizmesi her fleyden önce bu gerçeklikle ba¤lant›l›d›r. Bu temelde partileflme, Önderli¤imizde somutlaflan özgürlük aray›fl›n›n derinli¤ine ba¤l› olarak daha bafllang›c›nda özde iktidarla çeliflen, iktidardan uzak anlam tafl›r. ‹ktidar kavram olarak yer edinse de özü ifade etmemektedir. Partileflmeyi sa¤layan özü, sosyalizmin iktidar arac› k›l›nmas›n›n önünü alarak onu kendi gerçek tan›m›na kavuflturmay› ve giderek iktidar kavram›n›n kendisini çözümlemeyi sa¤lamaktad›r.
SERXWEBÛN
88 ‹ktidar kavram› Önderlik aç›s›ndan dönemin ulusal kurtulufl sorunlar›na Marksizm d›fl›nda çözüm öngören bir yol ve arac›n gelifltirilmemifl olmas› nedeniyle kullan›lm›flt›r. Bu nedenle kavram› zorunlu kullanma d›fl›nda bir rol atfedilmedi¤i gibi klasik Marksizm’de ifade etti¤i anlam yüklenmemifltir. Bu nedenle de hiçbir zaman kendisini klasik Marksist olarak tan›mlamam›fl, tam tersine her f›rsatta klasik Marksist olmad›¤›n› belirtmifl, Marksizm’i dogmatik yorumlamam›flt›r. Marksizm’e ve Marksizm yoluyla iktidara ve devlete dogmatik ba¤l›l›k yoktur. Ba¤l›l›k sosyalizme, özgür yaflamad›r. Bu nedenle biçim özü tehdit etti¤inde, de¤iflim iradesi özü korumak üzere devreye girmektedir. Özü olufl-
turan ve PKK’nin kendisini var k›lan, özgür yaflam aray›fl›d›r. Mücadelenin özü, bu konudaki engelleri ortadan kald›rma aray›fl› Önderli¤imizin devlet ve iktidar kavramlar›n› çözümlemesinde, Marksizm’in t›kan›kl›klar›n› aflmas›nda temel dayanakt›r. Çözüm arac› olarak devlet ve iktidar›n, Önderli¤imizin baflta biçti¤i misyonun d›fl›na ç›karak y›k›c› sonuçlar ortaya ç›karmas›, kadronun alg›lay›fl› ile ba¤lant›l› bir durumdur. Kadrolar flahs›nda bu iki kavram›n özün yerini almas› ve bu nedenle kendine göre özgürlük anlay›fl› ve partileflmenin dayat›lmas›, ortaya ç›kan sorunlar›n ve t›kan›kl›klar›n temelidir. Bafllang›çta özgür ve ba¤›ms›z Kürdistan anlam›na yüklenen devlet
ve iktidar olgular›, giderek kadrolar›n alg›lay›fl›na ba¤l› olarak farkl› anlamlar yüklenmifl ve kadrolar flahs›nda t›kan›kl›k etkenine dönüflmüfltür.
Kadroda iktidarcı ve devletçi anlayış henüz aşılamamıştır Geri geleneksel toplum yap›s›ndan kendisini koparamayan kadro duruflunun iktidara yükledi¤i anlam Önderli¤in bu kavram alt›nda ifade etti¤i, özgür toplumsal irade ile özdefllefltirdi¤i halk iktidar›yla çeliflkiyi, bireysel iktidar› içerir. Kadronun bu iktidar alg›lay›fl›yla flekillendirdi¤i, toplumsal özgürlük amaçlar›yla çeliflen kendine göre özgürlük ve parti tan›m› PKK’yi PKK içinde az›nl›¤a düflüren temel et-
kendir. Önderlik, parti tan›m›nda iktidara, devlet ve fliddete yönelik elefltiri yaparken as›l tehlike olarak gördü¤ü ve çözümledi¤i gerçekli¤in bu konu oldu¤unu belirtir. Tüm yo¤un kiflilik çözümlemelerine ra¤men, devleti ve iktidar› idealize etmenin kadrolar flahs›nda ortaya ç›kard›¤› sonuçlar› çözümler. Kadroda özgürlük ütopyas›n›n ve özgür kiflilik gerçekleflmesinin önünde ortaya ç›kan engelleri aflma aray›fl› Önderli¤imizin bu temel kavramlar› çözümlemesinin de temelidir. Tek bafl›na bu kavramlar de¤il, kadrolar›n bu kavramlara yükledi¤i anlam t›kanmay› yaratm›flt›r. PKK’nin kuruluflunda, kadronun ideolojik yaklafl›m›na ba¤l› olarak toplumsal özgürlük amaçlar› belirginken, giderek kitleselleflme
Ekim 2008
ile birlikte kadrolarda ideolojik esaslarda duruflun gerilemesinden kaynakl›, iktidara ve devlete yüklenen anlam devrimci öze karfl›tl›k niteli¤indedir. Toplumsal özgürlük aray›fl›ndan yoksun, ortaya ç›kan imkân ve olanaklar üzerinde kendisini yaflatmaya dayanan, PKK’yi gerçek anlamda s›n›flaflmaya ve devletleflmeye zorlayan bir alg›lama biçimi yayg›nl›k kazanm›flt›r. Bu nedenle Önderlikte geliflen özü koruma aray›fl›n›n ve bunun sonucu olarak ad›m ad›m iktidar ve devleti aflma aray›fl›n›n tersine, iktidarc›l›k ve devletçili¤e dogmatik ba¤lanma, özgürlük yerine koyma, PKK’nin özü karfl›s›nda dayatma söz konusudur.
Tasfiyecilik kadrolaşma ve partileşme sorununu tali plana itmiştir Genelde partileflmeyi özelde kad›n partileflmesini do¤ru tan›mlamak, tarihsel miras›m›z› do¤ru sahiplenebilmek ve pratiklefltirmek için bu ayr›m› yerli yerine oturtmak hayati önem tafl›r. Çünkü genelde tüm mücadele tarihimiz boyunca özelde 2003-2004’te ortaya ç›kan tasfiyecilik ve ihanetçilik bu ayr›m› görünmez k›larak, kadrolaflma ve partileflme sorununu tali plana itip büyük bir zihniyet ve vicdan çarp›tmas› ile inkârc›l›¤›n önünü açt›. Baflta Önderli¤e yaklafl›m olmak üzere temel de¤er yarg›lar›m›z› afl›nd›rarak, Önderli¤in ideolojik-teorik aç›l›mlar›n› mücadele tarihimizden, kadrolaflma ve partileflme sorunundan soyutlayarak PKK’nin devrimci özüne karfl› en kapsaml› sald›r›y› gelifltirdi. Tarihsel gerçekli¤imizi soyutlayarak tüm suçu adeta soyut bir kavram haline getirdi¤i stratejiye yükleyerek kadroda mücadele bilinci ve azmini çarp›tt›. Özgürlük ütopyalar›n›n zay›flat›lmas›nda, stratejik dönüflümün tarihsel gerçekli¤imizden kopuk ele al›nmas›n›n rolü büyüktür. Bu yolla geçmiflin olumlu miras›n›, özünü görünmez k›l›p, temel de¤er yarg›lar›nda, moral ve ahlak de¤erlerinde afl›nma yaratarak tümden inkâr› dayatt›. Biçim ve öz tan›m›n› çarp›tarak demokrasi ad› alt›nda iktidarc›l›¤› yaflam tarz›na dayat›p yayg›nlaflt›rarak,
Ekim 2008
SERXWEBÛN
kadrodan bafllay›p örgütsel yeniden yap›lanma sürecini tersine çevirmek ve hareketi sistem içilefltirmek, de¤iflimin rotas›n› teslimiyete çevirmek için bu sapmay› derinlefltirdi. Kongremiz özelde bu süreçlerde ortaya ç›kan tasfiyecili¤in ve ihanetçili¤in etkilerini tart›flarak öz ve biçimi iliflki ve çeliflkisini do¤ru tan›mlamadan, ideolojik esaslarda kadrolaflma ve partileflme sorununu tüm sorunlar›n kayna¤› olarak de¤erlendirip bu konuda yaflanan yan›lg›lar› aflmadan gelece¤e sa¤lam ad›mlarla yürümenin mümkün olmad›¤› tespitini yapt›.
Kadın duruşu her zaman mücadelenin temel belirleyicisidir Bu yaklafl›m temelinde kad›n özgürlük partileflmesinin ve militanlaflmas›n›n mücadele tarihimiz içinde ifade etti¤i anlam› çözümlemek ve bu konuda yaflanan yan›lg›lar› aflmak tüm kad›n ve erkek kadrolar›n temel görevidir. Çünkü genelde yaflanan sorunlar kad›n özgürlük mücadelesine yan›lg›l› yaklafl›mdan kaynaklanmaktad›r. Kad›n özgürlük partileflmesi ve kadrolaflmas› tali plana itildikçe cinsler aras› iliflkilerin sürekli iktidarc›l›¤› üretmesi kaç›n›lmazd›r. Partileflememe, kadrolaflamama, iktidarc›l›¤› aflamaman›n temelinde cins sömürüsünün tarihsel olarak ifade etti¤i anlam› bilince ç›karamama, bu konuda yaflanan yetmezliklerin örgütü karfl› karfl›ya b›rakt›¤› riskleri görememe, kad›n özgürlü¤ünün demokratik sosyalizmdeki rolünü bilince ç›karamama ya da tali plana itme vard›r. Nas›l ki insanl›k tarihinde kad›n›n toplumsallaflmas› komünal sisteme yol açm›fl ve s›n›flaflma bu toplumsallaflman›n parçalanmas› temelinde cins sömürüsüne dayanarak geliflmiflse saflar›m›zda da ortaya ç›kan tüm tasfiyeciliklerin alt›nda bu gerçeklik yatmaktad›r. Hem olumlu, hem olumsuz aç›dan kad›n duruflu mücadelenin temel belirleyici gücü olarak önem kazanm›flt›r. Kad›n kat›l›mlar› ile mücadele kitleselleflti¤i gibi geleneksel toplum yap›s›n›n çözülmesi de bu temelde mümkün olmufl, öz-
89 “Kadrolaşma, kadrolar şahsında özgür insan gerçekleşmesi cins köleliğine dayalı ilişki biçimi geriletildiği oranda ortaya çıkarılabilmiştir. Partileşmede de bu temel nokta belirleyicidir. Önderliğin bir taraftan kişilik çözümlemelerini yoğunlaştırarak kadroda kişilik dönüşümünü dayatırken bir taraftan da Kadın özgürlük hareketini geliştirmesi bu gerçeklikle bağlantılıdır” gür yaflam aray›fl›n›n toplumsallaflmas›n›n zeminleri artm›flt›r. Kürt kördü¤ümünün merkezinde yer alan aile kurumu bu yolla geriletilmeden feodal toplum yap›s›n›n çözülüflü, sosyal devrim düzeyinde ortaya ç›kan geliflmeler sa¤lanmadan, toplumsal mücadele gücünün a盤a ç›kar›lmas› ve ulusal diriliflin gerçek anlamda ulusal kapsam kazanmas› da beklenemezdi. Kad›n kat›l›mlar› bir yandan bu yönlü toplumsal dönüflüme yol açarak ulusal diriliflin motor gücü haline gelirken bir yandan da kat›l›mlar›n yo¤unlaflmas› ile mücadele saflar›nda da insanl›¤›n en temel çeliflkisi çözümlenerek afl›lmay› daha fazla dayatt›. Ya mücadele saflar›nda bu çeliflkiyi toplumsal özgürleflmeye öncülük edecek bir mücadele kapsam›na kavuflturmak ya da bu çeliflkinin befl bin y›ll›k ataerkil-devletçi uygarl›k gelene¤inde oldu¤u gibi bast›r›lmas›yla mücadele saflar›m›z›n geleneksel toplum uzant›s›na dönüflmesi bu dönemin en temel ikilemidir. Çeliflki çat›flt›r›l›p özgür yaflam arac› k›l›namazsa, mücadele saflar›nda özgür yaflam› tehdit eden en büyük güç oldu¤u aç›kt›r. Önderli¤imizin soruna bu kadar köklü yönelmesinin temelinde sadece bir cinsin haklar›n› koruma, kad›n-erkek benzeflmesine dayal› eflitli¤i sa¤lama de¤il, tam tersine ulusal dirilifli sa¤layan etkenin özgür yaflam›n temel gücü olarak örgütlendirilmesi ve mücadeleye süreklilik ka-
zand›r›lmas› aray›fl› yatar. Önderli¤imizin bu temel çeliflkiyi çözümlemesi özünde iktidar›n uzant›s› halinde flekillenmifl geri-geleneksel toplum yap›s›n› kadrolar flahs›nda çözümleyerek aflma ve özgür yaflam› koruyup gelifltirme mücadelesini ifade eder. Tarihte birçok özgürlük hareketinin yaflad›¤›, içte s›n›flaflma ve buna paralel olarak sisteme eklemlenme riskini önleyen en temel aç›l›m ve mücadelemize özgü yön budur.
Tüm tasfiyeci çıkışlar kadına dayanmak istemişlerdir ‹ktidar›n sadece güncel yans›mas› ile de¤il, iktidar› üreten zeminle mücadele etmek, özgürlük mücadelemizin en radikal yan› olarak geliflmifltir. Önderli¤imizin bu temelde gelifltirdi¤i aray›fl ve yaklafl›m da tüm di¤er ideolojik-teorik aç›l›mlarda oldu¤u gibi partiyi özgür yaflam temsili olarak tan›mlamas›na ve bu tan›mla çeliflen kadro duruflunu, örgütsel yap› gerçekli¤ini aflma aray›fl›na dayan›r. Nitekim s›n›fsal e¤ilimlerin yo¤unlaflmas› mücadele saflar›nda yans›yan egemen erkek-köle kad›n iliflkileriyle ba¤lant›l›d›r. Ortaya ç›kan tüm tasfiyeciliklerin kad›na dayanmak istemesi, kendi kad›n flekillenmesini dayatmas› iktidarc›l›¤›n hem en yayg›n biçimi hem de en temel dayana¤›, kendini üretme tarz› olmufltur. Kad›n üzerinde egemenlik gelifltirilmeden, mücadele saflar›na akarak iradeleflen kad›n militanlaflmas› bast›r›lmadan ve sapt›r›lmadan bireysel ve s›n›fsal iktidar odaklar›n›n geliflmesi ve mücadele karfl›s›nda engel oluflturmas›, partiyi baflkalafl›ma u¤ratmas› beklenemez. Tüm tasfiyeciliklerde ve yan›lg›l› yetmez kadro durufllar›nda kiflilik dönüflümünün kadrolar flahs›nda talilefltirilmesi, geri-geleneksel toplum kiflili¤inde ›srar bu temel noktaya ba¤l› olarak, egemen erkekköle kad›n ikileminin dokunulmaz k›l›narak gizlenmesiyle ba¤lant›l›d›r. Kadrolaflma, kadrolar flahs›nda özgür insan gerçekleflmesi bu dayatma afl›ld›¤›, cins köleli¤ine dayal› iliflki biçimi geriletildi¤i oranda ortaya ç›-
SERXWEBÛN
90
Ekim 2008
kar›labilmifltir. Partileflmede de partileflememede de bu temel nokta belirleyicidir. Önderli¤imizin bir taraftan kiflilik çözümlemelerini yo¤unlaflt›rarak kadroda kiflilik dönüflümünü dayat›rken bir taraftan da Kad›n özgürlük hareketini gelifltirmesi bu temel gerçeklikle ba¤lant›l›d›r.
Mülkleştirmeye iradesizleştirmeye dayalı ilişkilerin yıkılması özünde iktidarın aşılmasıdır Beritan arkadafl flahs›nda Önderli¤imizin ortaya ç›kard›¤› sonuç, örgütü baflkalafl›ma u¤ratmay›, teslimiyete yat›rmay› hedefleyen sald›r›lar karfl›s›nda iradeleflmifl kad›n›n mücadelenin motor gücü oldu¤udur. Kad›n ordulaflmas› ile bafllayan süreç bu temelde anlam yüklüdür. Kad›n›n iradesizlefltirilmesi ve örgüt içi s›n›flaflmay› dayatan tasfiyeci yaklafl›mlar ve bu do¤rultuda flekillendirilen kadro gerçe¤ini aflmada temel ç›k›fl, kad›n özgürlü¤ünü örgütlü mücadele arac›na kavuflturmada aranm›flt›r. Kad›nda özgürleflmeyi dayatarak partiyi gerçek tan›m›na kavuflturma, partileflmeyi kendi rotas›na oturtma mücadelesi esast›r. Erkek egemenli¤i ve kad›n gelenekselli¤i karfl›s›nda mücadele ilkesi temelinde örgütlenen kad›n özgürlük mücadelesinin cinsler aras› iliflkilerde mülkiyeti y›kmay› hedefledi¤i aç›kt›r. Cinsler aras› iliflkilerde ve cinslerin kendi içinde mülklefltirmeye, iradesizlefltirmeye dayal› iliflkilerin y›k›lmas›, özünde iktidar›n afl›lmas›d›r. Önderli¤imiz iktidar› kavram olarak çözümlemeden önce, kad›n özgürlük mücadelesi yoluyla özünde bugünkü anlamda iktidarc›l›¤› aflma mücadelesini gelifltirmifltir. Ulusal sömürüye yol açan iktidar sistemi elefltirisini bu yolla geleneksel toplum elefltirisiyle tamamlamas› iktidarc› anlay›fl ve yaklafl›ma karfl› en radikal mücadele anlam›n› tafl›maktad›r. Daha sonraki ideolojik teorik aç›l›mlar bu yaklafl›mdan beslenmifltir. Önderli¤imizin giderek reel sosyalizme dönük elefltirileri, sosyalizmi cinsler aras› uçurumun ve eflitsizli¤in y›k›lmas› olarak tan›ma kavuflturmas› bu iliflkiyi kan›tlamaktad›r. Yine kad›-
n›n erkek egemenlikli sistemden kopuflunun demokratik konfederal sistemle halk›n devletten kopufluna dönüfltürülmesi de benzer bir geliflmeyi ispatlamaktad›r. Kavram olarak iktidar kullan›lsa da ve örgütlenme biçimine etkide bulunsa da özü ifade etmemektedir. Kad›n özgürlü¤ü, kiflilik dönüflümü, partiyi yeni yaflam temsili olarak tan›mlama ve Kürt sorununun demokratik çözüm aray›fl› gibi birçok konu, PKK’nin özünü koruyup gelifltirmeyi içeren, iktidarc›l›¤a karfl› mücadeleyi ifade eden yönlerdir. Stratejik dönüflüm sürecinde yeniden yap›lanman›n yönünün sapt›r›lmas›nda tasfiyecili¤in bu gerçekli¤i örtbas etmesi temel rol oynar. Tarihsel toplumsal özgürlük bilincinden uzak kadro yap›s›ndan beslenerek dayat›lan bu yaklafl›mla kad›ndan bafllayarak partileflme ve militanlaflma esaslar› mu¤lâklaflt›r›larak örgüt her türlü ideolojik sald›r›ya aç›k hale getirilmeye çal›fl›ld›. Bu yaklafl›m tasfiyecili¤in kendisini çok yönlü ve planl› örgütlemesine en çok hizmet eden yaklafl›md›r. De¤iflim-dönüflümün dayanaklar›n› görünmez k›lman›n ve yönünü sapt›rman›n da dayanak noktas›d›r. Önderli¤imizin yeniden yap›lanma perspektifleri mücadele tarihimizden ortaya ç›kan sonuçlardan kopuk olmad›¤› gibi en temel dayana¤› özgür yaflam seçene¤ini koruyup gelifltirme mücadelesidir. Bu nedenle kadrolaflma ve partileflmenin önemi stratejik dönüflümle azalmam›fl, tam tersine artm›flt›r. Bu gerçekli¤i görünmez k›larak çarp›tmak, özünde kadroyu Önderlik çiz-
gisinden uzaklaflt›rarak mu¤lâklaflt›rman›n, etkisiz k›lman›n ve bu yolla yaflanan t›kan›kl›klar› üstü örtülü olarak Önderli¤e mal edip Önderli¤e yönelik sald›r›lar karfl›s›ndaki refleksleri zay›flatman›n ve Önderli¤i devre d›fl› b›rakma amaçl› sald›r›lar›n iç aya¤›n› oluflturman›n da temelidir. Kadroyu kendi iktidar›n›n uzant›s› haline getirerek etkisizlefltirme, kendi kadrolaflmas›n› yayg›nlaflt›rarak kendi partileflmesini ve yap›lanmas›n› Önderlik çizgisi karfl›s›nda dayatma savafl›d›r. Bu nedenle tarihimizin en kapsaml› tasfiyecili¤i ve ihanetçili¤i olarak geliflmifltir.
Tasfiyeciliğin ilk elden saldırdığı alan kadın partileşmesidir Partileflme ve kadrolaflmada yaflanan bu mu¤lâklaflman›n kad›n partileflmesinin geriletilmesi ile ba¤lant›s› bilince ç›kar›lmadan tüm partileflme tan›mlar›n›n er ya da geç benzer süreçleri üretece¤i kesindir. Nitekim tasfiyecili¤in ilk elden sald›rd›¤› alan kad›n partileflmesidir. Önderli¤imiz yaln›zca Kürt sorununun çözümü aç›s›ndan da de¤il, evrensel çapta sosyalizmin yaflad›¤› t›kan›kl›¤› kad›n özgürlü¤üne getirdi¤i aç›l›mlarla ve kad›n partileflmesi ile aflmaya çal›fl›rken buna karfl›t durufl da ilk elden kad›n iradesini k›rmaya yöneldi. Kad›n kurtulufl ideolojisinin kendine göre yorumlar›n›n afl›lamamas›, kopufl teorisinin mücadele aç›s›ndan ifade etti¤i önemin bilince ç›kar›lamamas› ve buna dayal› geliflen iktidarc› kad›n durufllar› ile egemen erkek
Ekim 2008
SERXWEBÛN
yaklafl›mlar› bu sald›r›n›n temel dayanaklar›d›r. Tasfiyecilik biçiminde ortaya ç›kan sorunlar kad›n kurtulufl ideolojisi ve kopufl teorisinin kendine göre, yetersiz, yanl›fl yorumlanmas›ndan kaynaklan›yorken, dönemsel sorunlar›n iktidarc› kad›n ve erkek yaklafl›mlar› ile çarp›t›lmas› tarihimiz boyunca hareketimizin gidiflat›n› en olumsuz etkileyen sonuçlara yol açm›flt›r. Dönemsel sorunlar›n gerekçe yap›larak kad›n özgürlük örgütlenmesinin adeta tehlike kayna¤› gibi yans›t›lmas›, kad›n hareketinin tümünün tasfiyecilikle özdefllefltirilip kad›nda örgütlü kimlik bilincinin afl›nd›r›lmas› ve cins çeliflkisinin dondurulmas›na yol açt›¤›ndan mücadele tarihimiz boyunca geliflen en büyük sapt›rmad›r. Önderli¤imizin demokratikleflme perspektiflerini en çok yo¤unlaflt›rd›¤› süreçte iktidarc›l›¤›n yayg›nlaflarak zihniyet ve vicdan bulan›kl›¤›n› derinlefltirmesinin, örgüt yap›lanmas› ve kadro flekillenmesine yans›mas›n›n en temel nedeni bu yönlü yaklafl›mlard›r. Önderli¤imizin kad›n özgürlük hareketinin temel netleflme arac› olarak gelifltirdi¤i kavramlaflt›rmalar›n ad›m ad›m neredeyse ideolojik mücadele d›fl›na ç›kar›lmas›, örgütsel uyum ad› alt›nda egemen erkek ve köle kad›n çeliflkisinin çözümlenmesinde giderek geriye düflme, cinsler aras› iliflkilerden bafllayarak ideolojik esaslarda duruflun zay›flamas› ve örgüt içinde iktidarc› duruflun yayg›nlaflmas›n›n temel nedenleridir. Kad›nda cins bilinci ve mücadelesi zay›flad›kça cins mücadelesi ile örgüt içi iktidarc› durufllar› geriletmek yerine dâhil olan pozisyonun öne ç›kmas› tüm sorunlar›n temel kayna¤›d›r. Bir anlamda uluslararas› komplo karfl›s›nda as›l tehlike kayna¤› olan durumun yayg›nl›k kazanmas›d›r. Kad›nda örgütlü kimlik bilincinin afl›nmas›, kendine göre yaflam anlay›fllar›n›n, ölçü ve yaklafl›mlar›n, parti ve örgüt anlay›fllar›n›n geliflmesi, kadro tan›m›n›n giderek mu¤lâklaflmas› da yine kayna¤›n› bu geliflmelerden al›r. Çünkü bu yolla kad›nda kendi öz mücadele tarihinin sahiplenilmesi gereken miras›n› da reddetmesi, giderek kendi kendisini tehlike kayna¤› olmaya inand›ran bir anlay›fl ve yaklafl›m›n gelifl-
91 mesi kaç›n›lmaz olur. Önderli¤imizin örgüt çizgisinin garantisi olarak canl› tutup gelifltirdi¤i, mücadele arac›na kavuflturdu¤u kad›n özgürlü¤ünün bu tarzda tersyüz edilmesi, Önderlik çizgisinde kadrolaflma ve partileflmeye vurulan en büyük darbedir.
Geriletilen kadın partileşmesi geriletilen PKK’leşmeydi Önderlik mücadelesinde devletçi ve iktidarc› sistemin kördü¤üm haline getirdi¤i temel çeliflkilerin a盤a ç›kar›l›p çat›flt›r›lmas› ve iktidar-kölelik ikileminin y›k›larak özgür k›l›nmas› esast›r. Özgür birey ve toplumun bir birine s›k› s›k›ya ba¤l› olgular olarak pratiklefltirilmesi, bireyin toplumsallafl›p özgürlük amac›na ba¤lanmas›n› ve militanlaflmas›n› bu temel yaklafl›m sa¤lamaktad›r. Yine sosyalizmin iktidar arac› haline getirilerek yozlaflt›r›lmas› bu yolla önlenmekte, sosyalizm kendi öz tan›m› do¤rultusunda toplumsal bir sistem olarak yaflamsallaflmaktad›r. Cins mücadelesi ve bu yolla iliflkilerin özgür k›l›nmas› bu geliflmenin özü ve örgütsel birli¤in ideolojik esaslarda gerçekleflmesinin teminat› iken bu temel çeliflkiyi kendi iktidar› önünde engel olarak görme ve tehlike kayna¤› olarak gösterme örgütsel birli¤in ideolojik esaslardan soyutlanmas›, iktidar düzleminde tan›mlamas›na kaynakl›k eden bafll›ca nedendir. Kad›ndan bafllayarak parti tan›m›n›n mu¤lâklaflt›r›lmas› daha
“Kadın partileşmesi sağlanmadan genel partileşmenin sağlanamayacağı bu süreçte ortaya çıkan sonuçlarla yeterince büyük bedellere malolarak kanıtlandı. Giderek kadroda yaygınlaşan bireycilik, maddiyatçılık, ütopyasızlık, kadroluğu meslek edinmeye indirgeme, sosyalizmden kopuk çarpık demokrasi anlayışları vb sorunların kadın partileşmesinde yaşanan aşınmayla bağı oldukça nettir”
sonraki ihanetçili¤in beslendi¤i en temel zemindir. Kad›nda bast›r›lan ve geriletilen örgütlü kimlik bilinci giderek partileflme ve kadrolaflmada yaflanan zay›flamay›, mu¤lâklaflmay› da derinlefltirmifltir. Bireysel özgürlük anlay›fl› olarak ifade edilen sapt›rmayla iliflkilerde ölçü afl›nmas›, kad›n›n mülklefltirilmesi anlam›na gelen geleneksel iliflki tarzlar›, kadroyu toplumsal özgürlük amaçlar›ndan uzaklaflt›rd›kça giderek genelde de örgüt tan›m›n›n mu¤lâklaflt›r›lmas› kaç›n›lmazd›. Geriletilen kad›n partileflmesi, geriletilen PKK’leflmeydi. Kad›n partileflmesi sa¤lanmadan genel partileflmenin sa¤lanamayaca¤› bu süreçte ortaya ç›kan sonuçlarla yeterince büyük bedellere mal olarak kan›tland›. Giderek kadroda yayg›nlaflan bireycilik, maddiyatç›l›k, ütopyas›zl›k, kadrolu¤u meslek edinmeye indirgeme, sosyalizmden kopuk çarp›k demokrasi anlay›fllar› vb sorunlar›n kad›n partileflmesinde yaflanan afl›nmayla ba¤› oldukça nettir. Son tahlilde cinsin kurtuluflu aray›fl› zay›flat›lm›fl, örgütlü kimlik bilincini önemsizlefltirerek tali plana itmifl, tarihsel miras›n› sahiplenme gücünü zay›flatm›fl, giderek kendi kendisini tehlike kayna¤› oldu¤una inand›rm›fl kad›n duruflu, toplumsal özgürlük aray›fl›ndan uzaklaflm›fl, ütopyalar› zay›flat›lm›fl, bireycili¤e, maddiyatç›l›¤a yönelerek sistem içileflmifl kadro gerçe¤ine giden yolun temel tafl›d›r. Tüm bu sapt›rmalar›n basit bir alg›lama sorunu olmay›p Önderli¤e sald›r› amaçl› gelifltirildi¤i de yine çok yak›c› ortaya ç›kt›. Kadronun özgürlük ütopyalar›ndan kopar›lmak istenmesi, özünde Önderliksiz yaflama al›flt›r›lmaya çal›fl›lmas›d›r. Giderek bu yaklafl›m›n gerçekçilik ad› alt›nda sistematize edilmesi ve yeniden yap›lanma sürecine dayat›lma savafl› kadronun Önderliksiz çözüm konseptine basamak yap›lmak istenmesidir. Sosyal reform böyle bir sald›r›y› ifade etmektedir. Önderli¤imizin Kongre-Gel projesi karfl›s›nda art›k kadronun gereksizleflti¤i, mücadele önünde engel haline geldi¤i biçimindeki çarp›tma, tüm bu süreçlerde yap›lmak istenenlerin özeti niteli¤indedir. Bu yolla ihanetçilik, yeniden yap›lanmada kadro öncülü¤ü devre d›fl› b›rak›p Kongre-Gel
SERXWEBÛN
92 projesini hareketi sisteme eklemleme arac›na dönüfltürerek halk özgürlük iradesini kendi bireysel ç›kar ve iktidarlar› u¤runa pazarlamaya yöneldi.
Yeniden yapılanma özgür yaşamda ısrar ve kararlılığının ifadesidir PKK ve PAJK’›n yeniden yap›lanmas› tüm bu geliflmeler karfl›s›nda Önderli¤imizin özgür yaflamda ›srar iddias›n› koruma ve gelifltirme kararl›l›¤›n›n ifadesidir. Temel konularda yaflanan sapmalara, öze dönüflle, özünü sahiplenme olmadan yan›t verilemeyece¤inin göstergesidir. Cins mücadelesinin temel ilke ve esaslar›n› programa kavuflturup ayr› kad›n partileflmesi sa¤lanmadan, bu konuda kendine görelikleri aflmadan, genelde de partileflmenin geliflemeyece¤i gerçe¤ine dayanmaktad›r. Yine mücadele tarihimizden ortaya ç›kan sonuçlar› do¤ru bilince ç›karan kadro öncülü¤ü ve bu temelde yeniden partileflme olmadan, Önderlik çizgisi esaslar›nda demokratik konfederal sistemin yaflamsallaflamayaca¤› gerçe¤inin ifadesidir. Partilerin kurmay örgütler olarak tan›mlanmas›, partilerin iflleyifl sorunlar› ile s›n›rl› olmay›p tüm bu gerçeklikler karfl›s›nda gelifltirilen tan›mlar olarak bilince ç›kar›lmay› ve yaflamsallaflt›r›lmay› gerektirir. Önderli¤imizin PKK ve PAJK yap›lanmalar› ile bafllatt›¤› süreçte de tasfiyeci-ihanetçili¤in yaratt›¤› mu¤lâkl›k etkilerini sürdürdü. Feminizmin çarp›k yorumunu teorize ederek cins mücadelesini ulusal mücadeleden kopuk ele alan ve PAJK’› kendi iktidar alan› olarak örgütlemeye çal›flan baz› ucube flahsiyetler tasfiyecili¤i, PAJK’›n misyonunu yeterince bilince ç›karamayan ve sahiplenemeyen kadro duruflu ideolojik netleflmeyi zorlaflt›rd›. ‹deolojik mücadelede yaflanan afl›nmalar, ideolojik mücadelenin talilefltirilmesi tasfiyecili¤in iktidarc› yaklafl›mlar› ile birleflince partileflmeyi bir kesim kadronun ifli olarak gören anlay›flla partili kimli¤ini tasarruf arac› haline getiren anlay›fl ve yaklafl›mlar kad›n partileflmesine dayat›lan tasfiyecili¤i en çok derinlefltiren yaklafl›mlar olarak rol oynad›. Bu yönlü
yaklafl›mlar tasfiyecili¤in daha erken afl›lmas›n› ve PAJK’›n yeterince misyonuna denk örgütlenmesini de zorlaflt›rd›. PAJK’›n çekirdek kadro örgütlenmesini yaratma misyonunu partileflmeyi bir kesim kadronun görevi olarak ele alan ve çarp›tan yaklafl›mlar kadroda kendine göre anlay›fl ve yaklafl›mlar›n çözümlenerek ideolojik mücadelenin yükseltilmesini ve iç netleflmenin sa¤lanmas›n› geciktirdi. Yine partileflme ile kadrolaflma ve örgütlenme ba¤›n› kopararak, partileflmenin entelektüel bir çal›flmaya indirgenmesi e¤ilimini güçlendirdi, PAJK’›n kurmayl›k misyonuyla örgütlenmesini zorlaflt›rd›. PAJK yap›lanmas›na dayat›lan tasfiyecili¤in geriletilmesi ile Önderlik çizgisinde partileflme aray›fllar›nda yaflanan yo¤unlaflma kadroda toparlanmaya, kadroluk ilke ve esaslar›nda netleflmeye do¤ru bir geliflmeyi a盤a ç›kard›. Tarihimize parçal› bak›fl, cins mücadelesini kendine göre yorumlama, tali plana itme gibi sorunlar partileflme önünde temel engeller olarak varl›¤›n› sürdürse de kongremiz, içinden geçti¤imiz sürecin yaratt›¤› mücadeleyi yükseltme aray›fl› ile yaflanan toparlanmay› hamlesel ç›k›fla dönüfltürme ve art›k tüm bu sorunlar karfl›s›nda ‘Êdî Bese’ fliar›yla kendimizden bafllayarak ideolojik mücadeleyi yükseltme kararl›l›¤›n› a盤a ç›kard›. Bu temelde tüm kad›n kadrolar›n PAJK örgütsel kimli¤i ile her alanda öncülük misyonunun gereklerini yerine getirmesi, PAJK’›n KJB içindeki yerini bir bileflen olmay› afl›p kendini öncü ideolojik parti olarak tan›mlama, kurmayl›k misyonunu yerine getirmesini sa¤layacak örgütsel sistem boflluklar›n› aflma temelinde kararlaflmalara gidildi. Parti kimli¤i ve misyonunu talilefltiren gerek egemen erkek gerekse geri geleneksel kad›n durufllar› karfl›s›nda mücadeleyi yükseltme, partileflmeyi kadrolaflma ve örgütlenmeden koparan tüm anlay›fl ve yaklafl›mlar› aflarak partiyi her alanda örgütleme temelinde örgütsel yap›lanma karar›n› pekifltirdi. Verili kad›n tan›m›n› reddetme temelinde üçüncü cinsel k›r›lmay› erkek aleyhine gelifltirme fliar›yla baflta kendi müca-
Ekim 2008
dele tarihimiz olmak üzere özgürlük mücadelelerinin ortaya ç›kard›¤› mirasla kendini gelifltirme ve pratiklefltirme kararl›l›¤›n› yükseltti. Önderli¤imizin özgür kad›n militanlaflmas›n›n temel ölçütü olarak gelifltirdi¤i Tanr›ça, Melek, Afrodit üçlemesini kad›n kurtulufl ideolojisinin somutlaflm›fl ifadesi olarak yaflamsallaflt›rma ve bu temelde kadroda ölçüyü yükselterek PKK’yi de Önderli¤imizin çizdi¤i temelde pratiklefltirmede üzerine düflen öncülük misyonunun gereklerini yerine getirme temelinde mücadeleyi sahiplenme yaklafl›m›n› derinlefltirdi.
Özgürlük kadrolaşma ve partileşmedeki başarıyla mümkün olacaktır PAJK’›n flehitler partisi oldu¤u gerçe¤inde derinleflerek flehitler çizgisi karfl›s›nda kadrolaflma ve partileflmeyi sürekli gelifltirilmesi gereken olgular olarak tan›mlad›. Bu temelde Önderli¤imizin özgürlü¤ünü yaflam›n›n merkezine koyarak Önderlik çizgisi karfl›s›nda kendimizden bafllayarak duruflumuzu çözümlemeyi ve elefltiriözelefltiriyi yükseltmeyi, baflta Önderli¤imize karfl› gelifltirilen sald›r›lar olmak üzere özgür gelece¤imize yönelen tüm sald›r›lar karfl›s›nda ‘Êdî Bese’ deme irademizi güçlendirecek ve özgür yaflamda ›srar iddiam›z› yükseltecek tek yaklafl›m olarak belirledi. fiehit yoldafllar›m›z›n bizlere yükledi¤i bu en temel mücadele görevinin gereklerini yerine getirmeyi kongremizde ortaya ç›kan kararlaflmay› pratiklefltirmenin tek ölçütü olarak kararlaflt›rd›. Kongremiz bu temelde tüm kongre yap›s›n›n Önderli¤in özgürlü¤ü temelinde flehitler çizgisinde partileflme görevlerini yerine getirme kararl›l›¤› ile tüm kadro yap›s›nda hamlesel bir ç›k›fl süreci bafllatma kararl›l›¤›yla önümüzdeki iki y›l›n temel mücadele görevlerini netlefltirdi. Bu temelde cins mücadelesini yükselterek kad›ndan bafllayarak kadrolaflma ve partileflmeyi ne kadar gelifltirirsek uluslararas› komployu o kadar aflabilece¤iz. Yetersiz yoldafll›¤›m›z›n gerçek anlamda özelefltirisini vererek günümüzü ve gelece¤imizi özgür k›laca¤›m›z aç›kt›r.
Ekim 2008
SERXWEBÛN
93
Do¤a dostu sevgi sanatç›s› “Yaflam›n paramparça edildi¤i yitik bir ülkenin diriliflinde yer almak büyük savaflmay› gerektiriyordu. Bunun için savaflta baflar›ya kilitlenmeyi temel ilke edinmiflti kendisine Tekin yoldafl. Bir flahinin keskin bak›fllar›yla keflfeder, zaman›n› belirler ve tam hedef ten vurarak baflar›ya tutkun bir gerilla olmufltur. Düflürülemeyen her hedef onun baflar› ruhundan korkar hale gelmifltir. Savafl›rken yok etme yoktur felsefesinde. Yapmak, diriltmek için kokuflmufl enkaz y›¤›nlar›n› kald›rmak gerekmektedir. O yüzden bir yandan öfkeyle y›karken, di¤er yandan da en sevecen duygular› yaratman›n çabas› içindedir. Ülkesinin kaderine yaz›lm›fl zordan yine zor yoluyla sevgi yaratan güçlü bir sanatç›d›r o art›k”
Kod ad›: Tekin AKIRÊ Ad› soyad›: Ali DEM‹R Baba ad›: Maas Ana ad›: Hatice Kat›l›m tarihi: 1989 askeri kanun fiahadet tarihi: 27 May›s 2002 Berdenaze- Kandil
“E¤er bir gün sol elimde bayra¤›mla dönersem bil ki yan›mda özgürlük de var E¤er hiçbir zaman dönemezsem bil ki özledi¤ime kavufltum ‹flte o zaman bayra¤› sen devral” fieehit Sipan fi Botan’da do¤¤an her bebe¤in ilk a¤lay›fl› yaflam zorluklar›na gösterilen ilk tepkidir adeta... Havas›na, da¤›na, tafl›na, suyuna sinmifl isyan ve intikam 盤l›klar›n› anlamak için büyümeye gerek yoktur. Bir kez soludu mu insan bu
atmosferi, bu soluk o insan›n yaflam savafl›nda yerini almas› için yeterlidir. A¤lamakla bafllar ilk tepki, öfke ve sevgiyle birleflir sonra ve ayaklan›p da¤lara ç›kt›¤›nda bir volkan olur insan... Tekin yoldafl› tan›yan her arkadafl onu bu gerçeklikle duyumsad› hep... Yeflile çalan derin gözlerindeki güleç, samimi ve olgun bak›fllar büyük kavgan›n haberini verirdi. Çünkü hep kavgayla büyümüfltü o... fi›rnak’›n yoksul bir köyünde gözlerini dünyaya açt›¤›nda, onun da¤larla arkadafl olaca¤›n› çok önceden yazm›flt› tarih... Çok çocuklu Botan ailelerinden farkl› olarak küçük bir ailenin tek erkek çocu¤uydu Tekin yoldafl... ‹ki k›z kardefl, anne ve babas›yla sevgiyi ö¤renerek yaflam zorluklar›na karfl› yeni yeni savaflmaya bafllam›flken, çok erken bir ölümle annesinden ayr›lmak zorunda kalm›fl, böylece yaflam›n›n ilk büyük ac›s›n› ve kayb›n› yaflam›flt›. Bir annenin sevgi ve flefkatini ararken, di¤er yönüyle de kendisinde ayn› fleyi yaratmaya çal›fl›yordu art›k. Evin geçim sorumlulu¤una ortak oldu¤unda henüz alt› yafl›ndayd›. Ve vakti yoktu akranlar› gibi okula gitmeye, oyun oynamaya... Onun oynad›¤› oyunun ad› yaflamd› ve çok ciddi olmay› gerektiriyordu. Küçük yüre¤inin ve beyninin çocukluk dönemi gerilerde kalmal›yd› art›k. Yaflam tiyatrosunun en emekçi sanatç›s› olman›n zaman›yd›. Çocuk yüre¤i ile bunlar› hissederek sar›lm›flt› yoluna... Art›k kimi zaman evin reisi, kimi zaman iki k›z kardeflinin arkadafl›, kimi
zaman da kendine yoldafl arayan yaln›z bir yolcuydu Botan’da... Arad›¤› anne duyarl›l›¤›n› ancak k›z kardeflleri ile paylafl›m›nda giderebilmekteydi, bir de yak›n akraba çocuklar› ile olan birlikteli¤inde. Böylece koflullar›n dayatt›¤› olgunlu¤u bir yönüyle yakalarken, di¤er yönüyle ise çocuk masumlu¤unda, sevecenli¤inde ve hareketlili¤inde bir karakter flekillenmiflti. Tekin yoldafl› en güzel, sevgisini ve özlemini Botan do¤as›yla bütünlefltiren kaval sesleri anlat›r.
Botan da¤lar›yla arkadafll›¤›na art›k kimse engel olamayacakt›r Bir gün en yak›n arkadafllar›n›n askeri kanunla partiye al›nd›klar›n› duydu¤unda ne yapaca¤›n› bilemeyen Tekin yoldafl kendisinin de ayn› yolun yolcusu oldu¤undan habersizdir henüz... Sonra ayn› flekilde kendisi de partiye al›n›r. Asi ve iradelidir. Gönülsüz kat›lmay› uzun süre kendine yediremez. Devrimci olacaksa bile buna kendi karar vermelidir. Yine geride, bak›lmaya muhtaç bir ailesi vard›r. Bunun a¤›rl›¤› alt›nda da ezilmektedir. Karmafla içinde ilk bir y›l›n› geçirdikten sonra, yak›n arkadafllar›n›n gönüllü kat›l›m› üzerine o da kutsal vatan u¤runa hizmet etme karar›n› verir. Bir kere ba¤land› m› bu ba¤l›l›¤›n gere¤ini sonuna kadar en samimice yerine getiren bir kifliliktir. Aç›kt›r, sayg›l›d›r. Bu nedenle k›sa sürede arkadafllar içinde çok sevilen, güven duyulan bir yere gelir. Son bir kez ailesini görmek istedi-
SERXWEBÛN
94 ¤inde art›k daha da bilinçlenmifltir. Ailesinin mutlulu¤unun da¤larda verilen savafltan geçti¤ini net bir flekilde bilince ç›karm›flt›r art›k. Sevgisi büyümüfltür, bir de¤il yüzlerce aileye verebilecek kadar, savaflabilecek kadar büyümüfltür hem de. Botan da¤lar›yla arkadafll›¤›na art›k kimse engel olamayacakt›r.
Savafl›rken yok etme yoktur felsefesinde Yaflam›n paramparça edildi¤i yitik bir ülkenin diriliflinde yer almak büyük savaflmay› gerektiriyordu. Bunun için savaflta baflar›ya kilitlenmeyi temel ilke edinmiflti kendisine Tekin yoldafl. Bir flahinin keskin bak›fllar›yla keflfeder, zaman›n› belirler ve tam hedeften vurarak baflar›ya tutkun bir gerilla olmufltur. Düflürülemeyen her hedef onun baflar› ruhundan korkar hale gelmifltir. Savafl›rken yok etme yoktur felsefesinde. Yapmak, diriltmek için kokuflmufl enkaz y›¤›nlar›n› kald›rmak gerekmektedir. O yüzden bir yandan öfkeyle y›karken, di¤er yandan da en sevecen duygular› yaratman›n çabas› içindedir. Ülkesinin kaderine yaz›lm›fl zordan yine zor yoluyla sevgi yaratan güçlü bir sanatç›d›r o art›k... Kürdistan’da her fley zorluklarla yüklüdür ama gerilla olmak daha da zordur. Yaflam› da¤larda sürdürebilmek da¤lar›n do¤as› ile bütünleflmeyi flart k›lar. Ancak Tekin yoldafltaki bütünleflmenin anlam› çok farkl›d›r. Do¤adaki her fley canl›d›r ona göre. Her a¤aç bir flehit yoldafl›n arkadafl›d›r. Onlar›n da dili vard›r, gerillas›n› besler, onlar için siper eder kendisini. Onlar› anlamak için söze gerek yoktur. Tekin yoldafl hissederdi onlar›. Çocuklu¤unun kaval seslerinde sular›n ça¤lay›fl›n›, kufllar›n ötüfllerini ve her hayvan›n ç›kard›¤› sesi anlamay›, paylaflmay› ö¤renmiflti. Paylafl›m vard› do¤ada. Nitekim do¤a öyle bir denge ile yaratm›flt› ki kendisini, her fley kendi özüyle yaflama hakk›na sahipti. ‹nsan, kad›n, çocuk, hayvan, a¤aç, yani do¤adaki bütün canl›lar bu anlamda bir bütünlü¤ü ifade ediyordu. Hiçbir fley bu bütünlü¤ü yabanc›laflt›rmamal›yd›. Hele kad›n› yabanc› gören her düflünüfl, her davran›fl büyük öfke uyand›r›rd› Tekin yoldaflta.
“Botan’da bafllad›¤› ülke yolculu¤unun ilk heyecan›, Za¤ros’ta fazla anlamland›ramad›¤› bir ba¤l›l›¤a dönüflmüfltü. Sanki çok fley yaflanm›fl, flimdi geride do¤as›na sinmifl sessizlikle ifadelendiriyordu kendisini. Bir sezgi, bir hissedifl, ama garip. Verimli Hilal’in yarat›c›l›¤›yd› belki bu gariplik” Bebekli¤inin annesi, yoksul çocuklu¤unun yüre¤i en zengin arkadafllar› ve da¤lar›n özgürlük yolcular› hep kad›nd›. Sevgiyle, aç›kl›kla ve paylafl›mla yoldafl olma çabas›ndayd› her zaman. Botan’da bafllad›¤› ülke yolculu¤unun ilk heyecan›, Za¤ros’ta fazla anlamland›ramad›¤› bir ba¤l›l›¤a dönüflmüfltü kendisinde. Sanki çok fley yaflanm›fl, flimdi geride do¤as›na sinmifl sessizlikle ifadelendiriyordu kendisini. Bir sezgi, bir hissedifl, ama garip. Verimli Hilal’in yarat›c›l›¤›yd› belki bu gariplik. Yaflan›lm›fl, ama hiç yaflan›lmam›fl varsay›lan kendi tarihi gerçekli¤inin bir baflka dille ifadelendirilmesiydi belki de. Yolculu¤unun olgunluk sürecindeydi tarihin takvimi iki binli y›llar› gösterdi¤inde. On üç y›ll›k savafl›n›n bar›fl zaman› gelmiflti art›k. ‹mral›’daki ses ülkenin dört bir yan›na ulaflm›flt› ve Önderli¤imizin her takipçisi gibi o da kendini haz›rl›yordu cevap vermeye. Bar›fl›n, hoflgörünün teminat› olarak gerilla yaflam›na devam ederken en büyük umudun sahibi olmay› da hiç kaybetmedi Tekin yoldafl. Yoldafl ve dost olman›n ahlaki bir de¤eri vard› onun için. Her ne
Ekim 2008
kadar düflman, her türlü ihaneti bir yaflam yolu olarak dayatm›flsa da Kürt’e, o bunun de¤iflti¤ine, de¤iflece¤ine inanmak istiyor ve bunun umut ve çabas›n› büyütüyordu yüre¤inde. Bu hainli¤in, bu düflman art›¤›n›n bir gün gelip de kendisini vuraca¤›n› hiç düflünmemiflti belki de. Çünkü kendisi yoldaflt›, güzel bir dosttu. Ahlak›nda haince vurmak hiç olmam›flt›. Dürüstçe özgür olmaya ça¤›r›rd› herkesi... Tekin yoldafl, 2002 y›l›n›n yaz›nda haince bir sald›r› ile flahadet mertebesine ulafl›rken, bizler de komplo ve ihanet dayatmalar›n› bir kez daha fliddetle lanetleyerek karfl› savafl›mda ba¤l›l›k sözümüzü yineliyoruz. Özgürlük bayra¤›n› senden devral›yor ve özgürlü¤ün kalesi olan asi da¤lar›m›zda bu bayra¤› sonuna kadar dalgaland›rmaya devrimci onurumuzla devam edece¤imize dair sana söz veriyoruz Tekin yoldafl.
Yaflflaas›n yoldaflflll›k ve dostlu¤un yarat›c›s› Baflflk kan Apo! Kahrolsun ihanet ve komplo gerçe¤i! Mücadele arkadaflflllar›
Ekim 2008
SERXWEBÛN
95
umudunu yitirme güneflin do¤uflunu yine izleyece¤iz “Nedense, insan zirvelerdeyken an›lar› bir bir geliyor akl›na ve o an›larda hep yaflayacak olan güzel insanlar. Ben de Eflref arkadafl› düflünüyorum. Ve tam o s›rada semalarda uçan bir flahin, birilerini ar›yor gibiydi. Görkemli kanatlar›n› rüzgar›n ezgileri ile ç›rp›yor, keskin gözleri ile bütün da¤lara bak›yordu. Asi bir görünüflü vard›. Yükseklere, bulutlar›n daha da ötesine gidiyor bazen bir nokta gibi görünüyordu. Bazen de her fleye meydan okurcas›na bir dal›fl yap›yor, özgürlü¤ün tad›n› do¤ay› seyrederek ç›kar›yordu. ‹çime bir kuflku düfltü... fiahinin keskin gözleri bana yabanc› gelmiyordu. Yoksa bu O muydu? Güç vermek için mi gelmiflti?” Haziran ortalar›nda düzenlememiz oldu. Birli¤imiz Garzan eyaletine gidiyordu. Garzan, 1995’ten sonra bir türlü kendisini toparlayamayan bir eyaletimizdi. Hedefimiz üstlenme ve yeni eylemliliklerle bir toparlanmay› yaflamakt›. Evet üç y›l boyunca eyaletin yaflad›¤› ac›lar› k›rmaya gidiyorduk. ‘Olmaz’ psikolojisini y›kma ve ne olursa olsun baflarma iddias›yla gidiyorduk. Baflarman›n umudunu büyük coflkularla bize tatt›rmaya çal›flan Eflref yoldafl›n kararl›l›k ve moral gücü dilimizde bir türkü gibi tekrarlan›yordu. Görmedi¤imiz, hiç bir bilgiye sahip olmad›¤›m›z yeni bir co¤rafya ve halkla kucaklaflmaya, düflman›n yeni tarz› ile tan›flmaya gidiyorduk. Son üç y›ld›r en a¤›r sanc›lar› yaflayan alana, berrakl›¤› özlemifl gürül gürül sular›m›za, yeni hayallerle, umutlarla, sevdalarla, özlemlerle dopdolu gidiyorduk. Güzelli¤i-çirkinli¤i, iyisi-kötüsü, ac›s›-tatl›s›yla ile bizi bekleyen, büyük bir özlemle yolumuzu gözleyen Siser, Küris ve Kenberi’nin orta yerinde fiex Cuma vadisinin kalbine gömdü¤ü yüzlerce yi¤idin umutlar›n› ve sevdalar›n› gerçeklefltirmeye gidiyorduk. Her yanda kollar›n› bize açm›fl, Mis, Gevos ve Hizan zozanlar›n›n özlemlerini gerçeklefltirme iddias›yla, büyük moral gücü ile yürüyorduk. Kanisipi ve Azap fier’in
Ad› soyad›: Davut KARAKOYUN Kod ad›: Eflflrref Do¤um yeri ve tarihi: 1973 Helizon Köyü, Gürp›nar-Van Mücadeleye kat›l›m tarihi: 1989 fiehadet tarihi ve yeri: Temmuz 1999 Hizan Yaylalar›-Garzan yasa gömüldü¤ü ve kara ba¤lad›¤› yazmay› açmaya gidiyorduk. Amed’den gelen arkadafllar› görüp, birleflinceye kadar yaklafl›k bir ay geçti. Alan› tan›mam›z, düflman›n yüklenmeleri, lojistik sorunu, manevralar bizi o kadar etkilemedi. Tek amac›m›z Amed’den gelen arkadafllar› bulup, yeni bir düzenlemeyle erkenden görevlerimize bafllamakt›. Ç›kan ufak çapl› bir çat›flma sonras›nda tesadüfen ar-
kadafllar› gördük. 13 Temmuz’da her fleyimiz tamamland›. Eflref arkadafl bir bölüklük bir güçle Miks-Hizan, bizde Tatvan-Bitlis, alanlar›na geçtik. Eflref arkadafl›n içinde oldu¤u kararl›l›k, fedakarl›k, güven dolu, cesaret veren bak›fllar› hepimiz için büyük bir moral kayna¤›yd›. Onun bu yaklafl›mlar› bize de tüm görevlere baflarma h›rs› ile sar›lma kararl›l›¤›n› gelifltirdi. Türk Ordusu’nun, “Garzan’da gerilla tutunamaz” iddias›na karfl›l›k “inad›na baflar›” bizim slogan›m›z olmufltu. Alan› tan›ma amac› ile gitti¤imiz keflif görevinden döndü¤ümüzde saat üçtü. Ba¤lant›ya giden arkadafllar bizden ayr›lan grubun Avaberva’da çat›flmaya girdi¤ini, aralar›nda Eflref arkadafl›n da bulundu¤u on arkadafl›n flehit düfltü¤ü haberini getirdiler. Eflref arkadafl öncü arkadafllar› kurtarmaya çal›fl›m›fl ve kendisi iki defa çemberden kurtulmas›na ra¤men çemberde kalan arkadafllar› almak için geri dönüyor ve bu esnada aya¤›ndan yaralan›yor, yürüyemeyece¤ini anlay›nca “herkes kendini kurtars›n” diye talimat veriyor. Bir tafl›n arkas›na geçerek arkadafllar› kurtarmak için mermisi bitene kadar çat›flyor ve ard›ndan üzerinde bulunan örgütsel dokümanlar› parçalay›p en sonunda ise tan›nmamak için bombas›n› yüzünde patlat›yor.
SERXWEBÛN
96 Evet olay›n geliflimini böyle dinlerken befl dakika önceki kargaflalar tümden sessizli¤e bo¤ulmufltu. Herkes sessiz ve yorgundu. Sessizli¤i bozan, rüzgar›n etkisi ile s›k ormana savrulan dans eden yapraklar›n sesleriydi. Durgun ve hareketsiz geçen bir süreden sonra gözlerimden akan yafllar›n ard›ndan birlikte yaflad›¤›m›z an›lar ve en son türkü edinip paylaflt›¤›m›z “inad›na baflar›” slogan›m›z akl›ma gelmiflti. Çünkü bu flark›n›n solisti oydu. Sevda türkümüz yar›da kalm›flt›. Çok ac›... Hayat›mda duymay› istemedi¤im bir gerçeklikle karfl› karfl›yayd›m. Hayat›m boyunca hiçbir zaman inanmak istemedi¤im ve al›flamayaca¤›m bir gerçek yüre¤imi yakm›flt›. Y›llard›r ayn› umutlar›, sevdalar›, ac›y› paylaflt›¤›m yoldafl›m› Eflref’ yoldafl› kaybetmifltim. Bu kay›p tüm arkadafllar üzerinde büyük bir etki yaratm›flt›, ama benim üzerindeki etkisi çok daha büyüktü. Bahar›n ilk aylar›yd›. Geliyê Cengiz’de uzanan bir burunday›z. Buradan önümüzde uzanan güzellikleri tüm canl›l›¤›yla görmek en tatl›, en tutkulu duygular› uyand›r›yordu. Kal›n gövdeli mefle a¤açlar› görkemli sert görünüflünü kaybetmifl, yerini narin yeflil tomurcuklar›n çatlamas›yla berrak bir yeflilli¤e b›rakm›flt›. Güney yamaçlar› nergis, sümbül ve gelinciklerle bezenmiflti. ‹nsan› büyüleyen nergis kokular›yla do¤an›n bin bir kokusu bir birine kar›fl›yordu. K›fl›n dondurucu
so¤uk ve f›rt›nalardan saklanan bitkiler flimdi topra¤›n alt›ndan bafllar›n› uzat›yordu. Güneflin s›cakl›¤›na uzun zamand›r özlem duyan tomurcuklar rengarenk çiçeklere dönüflmek için sab›rs›zlan›yor, da¤lar›n zirvelerinden afla¤›lara do¤ru süzülerek akan sular vadilerde birlefliyordu. Donuk maviyi and›ran sulardan, keskin ›fl›lt›lar insan›n gözünü kamaflt›rmaktayd›. Do¤a, ressamlar›n yaratamayaca¤› tonlar›n› olanca güzelli¤i ile sergiliyordu.
Göz yafllar›m sessiz ama ça¤layan gibi Nedense, insan zirvelerdeyken an›lar› bir bir geliyor akl›na ve o an›larda hep yaflayacak olan güzel insanlar... Ben de Eflref arkadafl› düflünüyorum. Ve tam o s›rada semalarda uçan bir flahin, birilerini ar›yor gibiydi. Görkemli kanatlar›n› rüzgar›n ezgileri ile ç›rp›yor, keskin gözleri ile bütün da¤lara bak›yordu. Asi bir görünüflü vard›. Yükseklere, bulutlar›n daha da ötesine gidiyor bazen bir nokta gibi görünüyordu. Bazen de her fleye meydan okurcas›na bir dal›fl yap›yor, özgürlü¤ün tad›n› do¤ay› seyrederek ç›kar›yordu. ‹çime bir kuflku düfltü... fiahinin keskin gözleri bana yabanc› gelmiyordu. Yoksa bu O muydu? Güç vermek için mi gelmiflti? So¤uk gecelerde y›ld›zlar alt›nda ayn› kefiyeyi paylaflt›¤›m›z geceleri
Ekim 2008
an›msad›m. Ve paylaflt›¤›m›z her fleyi... Gün do¤umunu görmemizi istemeyen kallefl çemberleri yard›¤›m›z karanl›k geceleri ve her seferinde bana dönüp “umudunu yitirme, güneflin do¤uflunu yine izleyece¤iz” deyiflini hat›rlad›m. Elini uzat›p omzuma dokundu, gözlerim doldu. A¤l›yordum. Göz yafllar›m sessiz ama ça¤layan gibi. fiimdi tam burada, yan› bafl›mda durmufl a¤lamama k›z›yordu. “A¤lamak yak›flm›yor” diyordu usulca. Konuflam›yorum. Konuflsam h›çk›r›klara bo¤ulaca¤›m. Utanmadan, güzel bir insan›n önünde göz yafllar›m› saklamadan, bir daha sesini duyamayaca¤›m, y›ld›zlar alt›nda derin dost sohbetlerine dalamayaca¤›m bir daha göremeyece¤ime a¤lad›m. Kimin ne düflünece¤i umurumda bile de¤ildi. Yas tutmuyorum. Çünkü sen oradas›n, kalbimde ölmedin ki... fiahin gökyüzüne derin bir daire çizdi. Gidecek miydi? Yine keskin gözlerini bana çevirdi. “Bir kez daha görüflece¤iz”der gibiydi. Rüzgar, sanki duda¤›ndan ç›kan kelimeleri al›yordu ve bana yetiflmesini engelliyordu. Ard›ndan gökyüzü, da¤lar, nergisler, gelincikler, sümbüller ve ac›n› omuzlayan yoldafllar›n büyük bir hüzünle izledi seni. fiahin, Eflref arkadafl›n vuruldu¤u yere Avaberxwa’ya do¤ru uçtu ve gözden kayboldu.
Mücadele arkadaflflllar›