328

Page 1

SER XWEBÛN

ne te we .c om

JI SERXWEBÛN Û AZADIYÊ BI RÛMETTIR TIfiTEK NÎNE Sal: 28 / Hejmar: 328 / Nîsan 2009

ww

w.

Demokratik çözüm olmadan bar›fl olmaz


RÊBER APO DE⁄ERLEND‹R‹YOR

taki flekillenmenin de daha sonraki bütün geliflmeleri etkiledi¤ini psikologlar söylüyorlar. Biz de buna eminiz. Bu, bilimsel bir do¤rudur asl›nda. O dönemin mücadelecili¤i olmazsa daha sonraki dönemin mücadelecili¤i de pek olmayacak. Ben mi çok ak›ll›yd›m veya karar m› çok de¤iflikti. Bu mücadelecili¤i dayatt›. Bu da ayr› bir konu. Burada çok ola¤anüstü, bilmem çok özel durumlardan bahsetmeye de gerek yok. Bu herhalde her ana-çocuk iliflkisinde yaflanan bir durum. Ama bizim bafllatt›¤›m›z süreç, çeliflkinin biraz a盤a ç›kar›lmas› süreci oluyor. Bu, erken yafllarda o anlama geliyor. Hesaplaflmay› çok erken bafllat›yoruz. Onun bir egemenlik anlay›fl› var; etkilemesi var, kendisine göre bir tak›m aile geleneklerini egemen k›lacak. Benim bir tak›m özgürlük taleplerim var, ben de onlar› dayataca¤›m. Aile gelenekleri nedir? Onun belledi¤i neyse odur. Benim özgürlük diye belledi¤im fley nedir? Can›m›n istedi¤i neyse odur. Çok ilkel bir egemenlik ve ona karfl› geliflen bir özgürlük savafl›.. Bunu d›fl›nda bize verebilecekleri fazla bir fleyleri yoktu. Okul sürecine girdikten sonra, anadan ö¤renece¤im fazla bir fley yoktu. Bir kopufl sürecidir sürüp gider. Analardan kopufl ne kadar do¤rudur, ne kadar yanl›flt›r? Örnek ana çocuklar› genellikle daha sonradan olanaklar› elverdi¤inde ve paralar› oldu¤unda, analar›na hediye al›rlar. Ben öyle bir yönteme baflvurmad›m. Asl›nda paramda vard›, biraz para kazanmama ra¤men, akrabalar›ma veya anama flöyle bir hediye alay›m diye düflünmedim. Belki bunu yad›rgam›fllard›r. Evet, bu konuda biraz inkarc› davran›yordum, ama bana göre o¤ulluk farkl› olmal›yd›, onlar›n istedikleri gibi bir o¤ul olmamakla birlikte, bende baflka türlü iyi bir o¤ul olma aray›fl› vard›. ben hiçbir zaman dost iliflkilerine öyle ucuz hediyelerle yaklaflmad›m. Halen de öyleyim. Size her fleyi söyledim; arkadafll›¤a ne kadar ba¤l› oldu¤umu, erken yafllarda ne kadar çocuk arkadafll›klar›n›n büyük aray›c›s› oldu¤umu, onlarla olmak için ne kadar can att›¤›m›, hata öyle arkadafll›klar oluflturmak için nas›l büyük bir güç zaptetti¤imi vurgulad›m. Tabii bunun ucuz hediyelerle olmayaca¤›n› görüyorum. Bu da fazla ilgi çekici olmuyordu. Güçlü arkadafll›klar›n oluflumuna, güçlü iliflkilerin oluflmas›na f›rsat vermiyordu. Onun için daha erken yafllarda insanlar› ba¤laman›n de¤iflik yollar›n› akl›ma getirdim.

ww

w.

ne t

ew e. c

Olumlu veya olumsuz yönleriyle özgür kad›n hareketi üzerinde etkide bulunan bir kad›n da benim anamd›r. Bugün anam›n ölümünün birinci y›ldönümü oluyor. Bu k›fl de¤erlendirmelerinde ana gerçe¤i üzerine bir tak›m de¤erlendirmeler yapt›m. Kürdistan’da üzerinde durmam›z gereken bir gerçeklik de ana gerçe¤idir. Anal›k genellikle bir do¤ufl ifadesidir. Anal›¤›n bizdeki en basit anlam›, birçok çocuk do¤urur ve neslini devam ettirirsin biçimindedir. Ben bafl›ndan itibaren buna itiraz ettim. Denilebilir ki, anama en sert cevab› kendim verdim. O bir ana olarak benimle evdeki bütün hakk›n› beni do¤urmaya ba¤l› olarak ileri sürüyordu. Ben de “flu tavuk ile civcivi görüyor musun? Tavuk civcivi için ne kadar anaysa, sen de benim için o kadar anas›n” diyordum. Bu çok kaba bir benzetmeydi ama bunu yapt›k. Neden? Çünkü o herhangi bir ana iflte, ben de herhangi bir çocuk. Bu bir çeliflki. Çocuk istedi¤i gibi yaflayam›yor, ana da çocu¤uyla kendini sürdürmek istiyor. Bu bir çeliflki. Üveyfl ana da o kadar bilinçsiz, o kadar plans›z; fakat kendine göre bir isyan anas›. Denilebilir ki, gerçekten ayn› zamanda erke¤in de kontrolüne fazla girmemifl bir kad›n. Tabii benimle olan iliflkilerini hat›rl›yorum. Ne istiyor? Asl›nda ne istedi¤ini de fazla bildi¤i kan›s›nda de¤ilim. ‹flte memur olur, biraz para kazan›r, bana birkaç metrelik bez al›r, birkaç giyecek al›r’ diye düflünüyor. Bunlar öyle fazla içeri¤i olmayan talepler. Kendisinin hay›rl› evlattan kastetti¤i fley, onun o ruh haline biraz anlay›fl göstermek, maddi ve manevi anlamda iflte böyle kendisine karfl›l›k vermek oluyor. Birçok çocukta bu anlamda herhalde karfl›l›k verir. Anas›n›n iyi o¤lu ya da k›z› olmaya özen gösterir san›r›m. Kan›mca sizin gerçe¤iniz de, a¤›rl›kl› olarak biraz böyledir. fiimdi her fleyde aksilik burada bafllad›. Böyle bir çocuk olman›n ayr›cal›¤› m› dersiniz, talihi veya talihsizli¤i mi dersiniz, onu belledik. Kendime göre ne erkenden anaya karfl› böyle bir savafl›m verdim. ‹nsan anas›na karfl› savafl verir mi? Biz verdik. Gerçekten çok tuhaf, halen de hepiniz görüyorsunuz. Anas›n›n çok sevdi¤i çocuklar›, çocu¤un çok sevdi¤i anas›... Bu durumlara çok az düfltü¤ümü san›yorum veya görmedim. Öyle olmaya çal›flt›k. Acaba suç muydu, gerçeklik ne dedi bana, do¤rusu sizinki mi, benimki mi? Üzerinde durmaya de¤er. Neden erken yafllarda böyle bir mücadele do¤du, onu da birçok de¤erlendirmede anlatt›m. Tabii burada kalk›p böyle bir çocukluk döneminde bir teori ç›karacak de¤iliz. Ama çocukluk-

om

ÜVEYfi ANA ANA TANRIÇA KÜLTÜRÜNÜN SOYLU SES‹

* Bu yazı Reber Apo’nun ‘94 yılı çözümlemesinden alınmıştır


‹çindekiler Finans ça¤›-komutan para

ne te we .c om

Paran›n toplumsal komuta gücü haline gelmesi flüphesiz önemli bir geliflmedir. Bu çözümlenmeden toplumun kavranmas› çok eksik kal›r. Para belki de tüm vücuda gerekli enerjiyi oluflturmak için... (16’da)

Ulusal birlik bilinci yozlaflt›r›lmamal›d›r

Sykes-Picot mutabakat›yla bafllayan ve daha sonra birçok anlaflmayla 21. yüzy›lda Ortado¤u’nun siyasi haritas› çizilirken, Kürtler dört devletin egemenli¤i atl›nda b›rak›lm›flt›r... (23’te)

As›l Ergenekon siyasi alandaki Ergenekon’dur (Abdullah Öcalan)

fiimdi daha iyi anlafl›l›yor ki Gladio, Türkiye’yi kuflatm›fl. Cosiga’n›n konuflmalar›n› dinledim; “Türkiye’deki Gladio daha özerk yap›da” diyor. Dünyadaki Gladio... (35’te)

Sykes-Picot Mutabakat›

Dünya son 3 yüz y›ld›r Bat› Avrupa merkezli yönetilmektedir. Özellikle 18. ve 19. yüzy›lda baflta Ortado¤u olmak üzere dünyan›n birçok yerinin ‹ngiltere ve Fransa taraf›ndan... (46’da)

Ortado¤u’nun demokratikleflmesi Kürt ulusal demokratik birli¤inden geçer

PKK’nin Kürt halk› için yaratt›¤› de¤erler inkâr edilemez -II

PKK Kürdistan halk›n›n özgürlük mücadelesine karfl› 30 y›ld›r kirli bir savafl yürütüldü¤ünü ileri sürmüfl ve “29 Mart yerel seçimleri Türkiye siyasetin- bu kirli savafl›n da derin devlet taraf›ndan de baz› önemli gerçekleri a盤a ç›kartm›fl bulu- yürütüldü¤ünü iddia etmifltir... (52’de)

ww

w.

nuyor. Yine Kürt sorununun demokratik siyasi çözümü aç›s›ndan yeni ve önemli bir imkân› yaratm›fl durumdad›r. Bu sonuçlar iyi okunur ve onun gereklerine göre hareket edilirse, Türkiye’nin demokratikleflmesi ve Kürt sorununun demokratik siyasi çözümü aç›s›ndan (2’de) yeni bir süreç gelifltirilebilir”

Ezidiler özgürlük mücadelesiyle daha fazla bütünleflmelidir

Kürdistan toplumunda en eski inanç biçimi olarak Ezidilik; bin y›llardan beridir belirgin bir biçimde varl›¤›n› korumufl, tüm bask› ve sald›r›lara ra¤men kendini... (63’te)

Özgürlükle sözleflmifl toplum Özgürlük olgusunu tan›mlarken, do¤al denkleme ayk›r› yönlerin tespiti kadar bunun nedenlerini anlayabilmek, yani kayna¤›n› tespit ederek bunlar› gidermek tan›m› anlam›na kavuflturabilir... (67’de)

Devrimci kültür ve ahlak Kültür ürünlerini insanla ba¤lant›l› olarak iki ana bafll›k biçiminde ele alabiliriz. Kültürel de¤iflim içerisinde a¤›rl›kta kal›c› olan de¤erler vard›r. Baz› toplumsal yarat›mlar da... (70’te)

Gabar’da her eylem Agitlerin intikam› ve özgürlük hayalleri içindi ‹dil ovas›ndan ulafl›lmaz bir gezegenmifl gibi görünen Gabar’a her bakt›¤›mda kurdu¤um hayaller, ailemin ve komflular›n her zaman sevgi ve minnetle bahsettikleri, her yerde olup hiç bir yerde... (76’da)


SERXWEBÛN

2

Nisan 2009

om

Ortadoğu’nun demokratikleşmesi Kürt ulusal demokratik birliğinden geçer

ew e. c

“Kürt halkının, mücadeleyle elde ettiği kazanımlarını Kürt demokratik siyasetinin gelişmesine kanalize edilmesi gerekiyor. Bunlar nelerdir? Birincisi Kürt ulusal demokratik birliğinin ve kurumlaşmasının yaratılması. Ulusal konferansın acilen toplanıp ulusal strateji ve örgütlülüğü yaratmak üzere çalışma yürütmesidir. İkincisi, Kürt sorununun demokratik çözümü temelinde Kürt demokrasisinin ve Kürt demokratik birliğinin ilişkilerinin yaratılmasına dayanarak Türkiye İran, Irak ve Suriye’de demokratikleşmeyi, demokratik ilişki ve birlik sistemini yaratmak üzere Kürtlerin harekete geçmesidir”

KCK Yürütme Konseyi Üyesi Duran Kalkan’la yap›lan röportaj

Serxwebûn: 29 Mart yerel seçimleri hangi sonuçlar› ortaya ç›kard›? Ortaya ç›kan bu sonuçlar Türkiye ve Kürt siyaseti üzerinde nas›l bir etki ortaya ç›karacakt›r?

ww

w.

ne t

Duran KALKAN: 29 Mart yerel seçimleri Türkiye siyasetinde baz› önemli gerçekleri a盤a ç›kartm›fl bulunuyor. Yine Kürt sorununun demokratik siyasi çözümü aç›s›ndan yeni ve önemli bir imkan› yaratm›fl durumdad›r. Bu sonuçlar iyi okunur ve onun gereklerine göre hareket edilirse, Türkiye’nin demokratikleflmesi ve Kürt sorununun demokratik siyasi çözümü aç›s›ndan yeni bir süreç gelifltirilebilir, 29 Mart yerel seçim sonuçlar› böyle tarihi bir sürecin bafllang›c› haline getirilebilir. Her fleyden önce seçim sonuçlar›na k›saca bakmak yararl›d›r. Genelde de de¤erlendirildi¤i gibi, 29 Mart yerel seçiminin en önemli sonucu: AKP’nin ciddi bir oy kayb›na u¤ramas› ve yenilgi yaflamas›d›r. Her ne kadar Tayyip Erdo¤an baflta olmak üzere AKP yöneticileri “biz hala birinci partiyiz” deseler ve kendi yalanlar›n› zoraki insanlar›n beynine kaz›mak isteselerde, sand›kta ç›kan sonuçlar›n hiçte böyle olmad›¤› görülmüfltür. Çünkü Türkiye genelinde AKP yüzde sekizi aflan bir oy kayb› yaflanm›flt›r. Türkiye’de yaflayan insanlar; çeflitli kültürel gruplar, gençler, kad›nlar, emekçiler AKP hükümetinin icraat›na bakarak AKP’ye flunu demifllerdir: verilen sözlerin gere¤i yerine getirilmezse hiç kimse bofl laflara

kanmaz. Derler ya yalanc›n›n mumu yats›ya kadar yanarm›fl. AKP’nin içine düfltü¤ü durum da biraz buna benziyor. Halk AKP’ye ciddi bir ders vermifltir, hesap sorumufltur. Yenilenme, demokratikleflme, Kürt sorununun çözümü yaklafl›mlar›yla iktidara gelen, adaletten ve adil paylafl›mdan söz eden AKP’nin bütün bu söylediklerinin gereklerini pratikte yapmamas›; tersine, Genelkurmayla uzlaflarak kendini yeni bir özel savafl rejimi haline getirmesi halk taraf›ndan sand›kta cezaland›r›lm›flt›r. Tayyip Erdo¤an her ne kadar, mesaj› ald›k dese de, mesajdan da öteye AKP’ye ciddi bir ders verilmifltir. Çokça de¤erlendirildi¤i gibi, AKP için zirveden bafl afla¤› gidifl süreci bafllam›flt›r. 29 Mart seçimleri AKP’nin de Türk siyasetinde böyle bir sürece girdi¤ini aç›kça gösteren ve kan›tlayan bir sonucu ortaya ç›kartm›flt›r. Di¤er yandan, CHP ve MHP gibi güçler k›smen oy art›fl› sa¤lam›fl olsalar da, onlar›n da ciddi bir baflar›s›ndan söz etmek mümkün de¤ildir. Nitekim onlarda birinci parti olma yar›fl›na girmifllerdi, ama böyle bir sonucu elde edememifllerdir. Asl›nda AKP’den uzaklaflan, ona tepki duyan seçmenin, alternatifsizlikten kaynakl› CHP ve MHP gibi güçlere oy vermesi yaflanm›flt›r. CHP’nin, Deniz Baykal baflta oldu¤u müddetçe kendini iktidar alternatifi bir parti haline getirmesi mümkün de¤ildir. O bak›mdan müzmin muhalefet hareketi olmaya devam etmektedir. Geriye MHP kal›yor ki, onun da ideolo-

jik duruflundan dolay› s›n›rl› bir konumu vard›r. Alternatifsizlik her ne kadar MHP’yi AKP hükümetinin alternatifiymifl gibi bir konuma çekse de, bunun Türkiye’de kolay gerçekleflmeyece¤i aç›kt›r. Birçok çevre bunun bilincindedir, ancak hiçbir alternatifin bulunmad›¤› koflullarda MHP bir iktidar gücü olarak gündeme gelebilir. En fazla, geçen dönemde yaflad›¤› gibi iktidar orta¤› olabilen bir konumda kalacakt›r. Bunlar›n sonucunda, yani AKP’nin halk nezdinde teflhir olarak seçimi kaybetmesi, CHP ve MHP’nin de iktidar alternatifi olarak güven vermemesi sonucunda, 29 Mart yerel seçimlerinde henüz küçük konumda olan partilerin ald›klar› sonuçlar öne ç›km›flt›r. Bunlardan bir tanesi Demokratik Toplum Partisidir. Kürdistan’da birinci parti konumunda olan bu partinin Türkiye’nin demokratikleflmesinde oynayaca¤› rol birçok çevre taraf›ndan anlafl›lmaya çal›fl›lmakta ve tart›fl›lmaktad›r. Kürt kimli¤inin, Kürt kültürel varl›¤›n›n Türkiye demokrasisi içerisine nas›l yerlefltirilece¤i üzerinde birçok çevre ciddi tart›flmalar yürütmektedir. Fakat mevcut konumuyla DTP de Kürt sorununun çözümüne endeksli bir parti durumundad›r. Türkiye demokrasisini gelifltirecek, dolay›s›yla demokratik Türkiye’nin iktidar alternatifi olacak bir parti konumuna mevcut siyasetleriyle kendini henüz getirememifltir. Sonuçta Saadet Partisi, Demokrat Parti gibi güçler seçim sonras›ndaki tart›flmalar›n ön plan›nda gelen siyasi parti-


Nisan 2009

SERXWEBÛN ye’nin k›smi demokratikleflmesini güçlü biçimde gelifltirebilmesi ve bu çerçevede Kürt sorununun demokratik siyasi çözümünde cesur, kararl› siyasi ad›mlar atabilmesidir. fiimdiye kadar oldu¤u gibi özel savafl›n hizmetinde ve o savafl›n birer takti¤i biçimindeki hiç kimseyi aldatamayan ad›mlarla sonuç alamayaca¤›, Kürt toplumunu daha fazla kand›r›p oyalayamayaca¤› a盤a ç›km›flt›r. E¤er AKP böyle bir yenilenmeyi ve siyasi aç›l›m yapmay› gerçeklefltirirse bir süre daha konumunu sürdürebilir. Yok, böyle aç›l›m yapamaz ise, o zaman mevcut özel savafl politikalar›nda devem edecektir. Var olan gücünü tükenene kadar kullanmay› sürdürecektir. Bir süre daha bu gücü kullanma durumu devam edebilir, ama sonuçta PKK ve Kürtlere karfl› yürüttü¤ü savafl içerisinde Bülent Ecevit baflkanl›¤›ndaki koalisyon hükümetinin yaflad›¤› s›f›r› tüketmeye benzer bir duruma düflecektir. AKP için bu iki olas›l›k d›fl›nda baflka bir yol kalmam›flt›r. Yani art›k Kürtleri aldatmak, Türkiye toplumunu beklenti içinde tutmak mümkün de¤ildir. fiimdiye kadar izledi¤i politikalar›n sonu gelmifltir. Yeni süreç aç›s›ndan AKP’nin önünde iki politik durum vard›r: Ya siyasi aç›l›m yaprak kendini yenileyecek ve mevcut konumunu bir süre daha devam ettirecek ya da özel savafl›n hizmetinde PKK ve Kürtlere karfl› savafl› sürdürerek, ABD’nin bir uydusu biçiminde hareket ederek tüm imkânlar›n›, rezervlerini tüketip tarih sahnesinden silinecektir. AKP’nin kendini siyaseten yenileyip yenileyemeyece¤i, siyasi

aç›l›mlar yap›p yapamayaca¤› belli de¤ildir. Bu nedenle de flimdiden AKP’nin gücünü tüketme ihtimali karfl›s›nda Türkiye siyasetinin iktidar alternatifinin kim olaca¤› aray›fl› bafllam›flt›r. Bu aray›fl önümüzdeki süreçte besbelli ki devam edecektir. CHP ve MHP’de karar k›lma kolay olmayaca¤›na göre, yeni siyasi hareketlerin ortaya ç›kmas›, partilerin kurulmas›, ittifaklar›n oluflmas› da ihtimal dâhilindedir. Saadet Partisi üzerinde, Demokrat Parti üzerinde çal›flmalar olacakt›r. Yeni liderler ve partiler aray›fl› da sürecektir. E¤er bu çabalar yak›n zamanda ciddi sonuç vermezse, o zaman öyle anlafl›l›yor ki CHP ve MHP üzerinde çal›flmak zorunlu hale gelecektir. Ya Deniz Baykal afl›larak CHP’yi 1970’li y›llarda Bülent Ecevit’in yapt›¤› gibi iktidara tafl›yacak yeni bir genel baflkan bulunarak bu rol CHP’ye oynat›lacak, ya da bu olas›l›k da geliflmezse o zaman MHP AKP’den boflalacak iktidar›n sahibi konumuna gelebilecektir. Türkiye siyaseti aç›s›ndan tüm bu olas›l›klar›n hepsi vard›r.

ne te we .c om

ler olmufllard›r. Saadet Partisi’ndeki genel baflkanl›k de¤iflimiyle ortaya ç›kan durumu Türkiye siyasi gerçe¤i, ayd›nlar› anlamaya çal›flmaktad›rlar. Gelecekte yeni bir iktidar alternatifi olabilir mi diye durumu araflt›r›lmaktad›r. Yine Demokrat Parti, yaflad›¤› genel baflkanl›k de¤iflimi ard›ndan ayd›nlar›n, düflünürlerin, yazarlar›n incelemelerinin oda¤› haline gelmifltir. K›saca 29 Mart yerel seçimleri ard›ndan Türkiye, AKP hükümetine alternatif olacak, AKP’den iktidar› devralacak yeni parti ve lider aray›fl›na girmifltir. Seçim sonras›nda yaflanan tart›flmalar bunu göstermektedir. AKP, CHP ve MHP gibi güçlerden çok, DTP, Saadet Partisi, DP gibi partilerin öne ç›kmas›, tart›flmalar›n gündemine oturmufl olmas› bunu ifade etmektedir. Demek ki, öncesinden de tart›fl›ld›¤› ve bir referandum biçiminde de¤erlendirildi¤i gibi 29 Mart yerel seçim sonuçlar› sadece yerel yönetimlerin belirlenmesi sonucuyla kalmam›fl, genelde Türkiye siyasetinin gelece¤i üzerinde önemli tart›flmalar› ve aray›fllar› bafllatan bir sonuç vermifltir. Türkiye siyasetinin gelece¤inin görülmesi aç›s›ndan etkili olmufltur.

3

- Bu sonuçlardan sonra Türkiye siyaseti önümüzdeki süreçte hangi yöne ve nas›l evirilebilir?

ww

w.

- ‹nsan flimdiden henüz net bir cevap verememektedir. AKP’nin siyasetteki ömrünü uzatabilmesi bir flarta ba¤l›d›r: Yeni siyasi aç›l›mlar yapmak. E¤er AKP gerçekten de seçimde ald›¤› yenilginin nedenlerini do¤ru sorgular ve yeni siyasi aç›l›mlar yapma gücünü gösterebilirse, yani kendini yenileyebilirse, siyasetteki konumunu, iktidarda kalma durumunu belli bir süre daha devam ettirebilir. Hiç kuflkusuz söz konusu siyasi aç›l›mlar ise: AB’ye girifl sürecini h›zland›rmak ve bu temelde Kürt sorununun demokratik siyasi çözümü yönünde gerçekçi ad›mlar atabilmek olmaktad›r. Yani AKP’yi iktidarda tutabilecek, yenilenmesini sa¤layarak yeniden Türkiye toplumunun karfl›s›na bir iktidar gücü olarak ç›kartabilecek siyasi de¤ifliklikler esas olarak bunlard›r. Avrupa Birli¤ine girifl temelinde Türki-

- Bu olas›l›klar içerisinde DTP’nin rolü ve ifllevi nas›l öngörülebilir?

- Kürdistan’a ve DTP’ye gelince durum kuflkusuz biraz daha de¤ifliktir. Her fleyden önce, DTP’nin AKP ile girdi¤i seçim yar›fl›n›n kazanan› oldu¤u tart›flma götürmez bir gerçektir. AKPDTP düellosunda kazanan tart›flmas›z bir biçimde DTP olmufltur. AKP’nin bu kadar destek görmüfl olmas›na ra¤men DTP’nin böyle bir sonuç alabilme-


SERXWEBÛN

Seçim çalışmasını bizzat valilerin kaymakamların yürüttüğü herkesçe bilinen bir gerçektir

ww

w.

DTP’nin ald›¤› sonuç önemli bir baflar›d›r. Çünkü çok eflitsiz ve adaletsiz bir seçim yar›fl› içinde bu sonuç elde edilmifltir. Bunu hep ak›lda tutmak gerekiyor. Baflbakan Tayyip Erdo¤an bu sonuçlar için “bir sürü tehditle sonuçlar al›nd›” diyordu. Evet, do¤ru, bizde kat›l›yoruz o görüfle. Ama kim kimi tehdit etti? Kim sand›klara el koydu? Kim ne kadar seçim hilesi yapt›, sonuçlar ortadad›r. Sadece Kürdistan’da da de¤il, Türkiye genelinde de AKP’nin ne kadar çok seçim hilesi yapt›¤›, sald›rgan davrand›¤›, çat›flmalara yol açt›¤› gözler önündedir. 29 Mart seçimleri pratik yürütülüfl bak›m›ndan bir referandumdan çok, savafla benzemifltir. Hem de çok dengesiz bir savafl. Eflit olmayan güçler aras›nda

tü¤ü herkesçe bilinen bir gerçektir. Dersim valili¤inden tutal›m da fiemdinli kaymakaml›¤›na kadar vali ve kaymakamlar birer AKP il veya ilçe baflkan› gibi, hatta onlardan daha faal hareket etmifllerdir. Seçim rüflveti ayyuka ç›km›flt›r. Eskiden bu ifller gizli yap›l›rd›. AKP eliyle bu gizlilik de ortadan kald›r›larak rüflvet, art›k normal bir fleymifl gibi toplum gündemine getirilmifltir. Toplumsal ahlak ciddi biçimde zedelenmifl, bozulmufltur. Hem de ahlaka en çok ba¤l› oldu¤unu, ahlak› korudu¤unu söyleyen bir parti taraf›ndan toplumsal ahlaka en a¤›r darbelerden biri bu biçimde vurulmufltur. Kömürle, makarnayla, buzdolab›yla, çamafl›r makinesiyle, bizzat para vererek insanlar sat›n al›nmaya çal›fl›lm›flt›r. Önce aç b›rak, yoksullu¤a terk et, sonra da oy karfl›l›¤›nda sat›n al! Oyunu elde edebilmek için insanlara küçük fleyler ver ve onlar›n beynini, yüre¤ini, insanl›¤›n› sat›n almaya çal›fl! ‹flte toplumsal ahlak bu kadar çökertilmifl, çürütülmüfltür. Bu uygulamalar günün yirmi dört saatinde alenî bir biçimde, yüzü k›zarmayan insanlar taraf›ndan sokaklarda, evlerde, mahallelerde yap›lm›flt›r. ‹fl bu kadar ileri düzeye ç›kart›lm›flt›r. Bütün sermayedarlar AKP’nin desteklenmesini istemifllerdir. Para musluklar›n›n a¤z› AKP’nin seçim harcamalar› için ard›na kadar aç›lm›flt›r. Yine belli bir medya grubu borazan gibi AKP destekçili¤i yapm›flt›r. CHP, MHP Kürdistan’da AKP’yi desteklemek üzere anlaflma yapm›flt›r. Bu konularda yap›lan toplant›lar, görüflmeler o zaman bas›na bile yans›m›flt›.

ew e. c

süren bir savafl gibi olmufltur. Bir taraf her türlü güce, imkâna sahipken ve sald›r›rken, di¤er taraf sadece kendi özgücüne dayanarak bir demokratik direnifl içinde olmufltur. Bu gerçe¤i hiçbir zaman göz ard› etmemek gerekir. Kürdistan’da AKP DTP’nin karfl›s›nda sadece parti olarak seçime girmemifltir; devlet seçime girmifltir. AKP’nin arkas›nda devlet olmufltur. Daha da öte, hiyerarflik devletçi sistem, kapitalist devletçi dünya sistemi, küresel sistem AKP’nin arkas›nda yer alm›flt›r. Bu gerçe¤i herkes biliyor. Ordu AKP’ye çal›flm›flt›r, sermaye çevreleri, hukuk, AB, ABD, yine ‹ran, Irak, Suriye gibi bölge statükocu güçleri AKP’ye çal›flm›flt›r. Yani AKP bir parti olmaktan çok, bir sistemi arkas›na alarak, o sistemin temsilcisi konumunda Kürdistan’da seçimi kazanmak üzere bir sald›r› yürütmüfltür. Bu sistemin, Kürt’ü inkâr eden ve imha etmek isteyen sistem oldu¤u tart›flma götürmezdir. Kürdistan’da kapitalist devletçi sistemin nas›l bir siyaset izledi¤i, neyi temsil etti¤i, Birinci Dünya Savafl›yla oluflan sistemin ne anlama geldi¤i 29 Mart yerel seçim sürecinde bir kez daha a盤a ç›km›flt›r. Bütün bunlara dayanarak AKP’nin her türlü yönteme baflvuran ve her türlü imkân› kullanan bir seçim çal›flmas› yürüttü¤ü de gözler önündedir. Bunu inkâr etmek asla mümkün de¤ildir. Çünkü ordu, generaller, subaylar her yerde AKP’ye çal›flm›fllard›r. Genelkurmay, TRT-6’n›n kuruluflunu kendilerinin de destekledi¤ini söyleyerek 29 Mart seçimlerinde AKP’nin arkas›nda oldu¤unu aç›kça ortaya koymufltur. Kürdistan’›n bütün flehir, kasaba ve köylerinde generaller, subaylar AKP ile birlikte seçim çal›flmalar› yürütmüfllerdir. Halk› DTP’ye oy vermemeleri, AKP’ye oy vermeleri noktas›nda tehdit etmifllerdir. AKP adaylar›n›n belirlenmesinde bizzat AKP il baflkanlar›yla birlikte çal›flm›fllar, sand›klar üzerinde bask› uygulam›fllard›r. Bu aç›k bir durum ve e¤er Tayyip Erdo¤an bir tehditten söz ediyorsa, tehdit kendileri ad›na Türk ordusundan bu biçimde gelmifltir. Di¤er yandan, seçim çal›flmas›n› bizzat valilerin, kaymakamlar›n yürüt-

ne t

si önemlidir. Oy oran›n› genelde artt›rarak Kürdistan’›n birinci partisi haline gelmeyi baflarm›flt›r. DTP kendi hedefleri aç›s›ndan normalin üzerinde bir sonuç alm›flt›r. Geçmifl seçimlerden daha fazla baflar›l› ç›km›flt›r, Ancak buna ra¤men tam bir baflar› sa¤lad›¤›, alabilece¤i siyasi sonuçlar›n en üst düzeyinde sonuca ulaflt›¤› kesinlikle söylenemez. Bu Kürt toplumu aç›s›ndan da böyledir. Zaten Türkiye siyaseti aç›s›ndan de¤erlendirilirse bunun çok daha fazla böyle oldu¤u rahatl›kla söylenebilir. Elbette DTP’nin mevcut sonucu alabilmifl olmas› önemli bir baflar›ya iflaret ediyor. Bunu asla küçümsememek gerek. Zaten baflta Amed, Van, Siirt olmak üzere Kürt toplumu; kad›nlar›, gençleri seçim sonuçlar›n› coflkuyla kutlad›lar. Günlerce kutlamalar yapt›lar ve elde ettikleri baflar›y› coflkuya, heyecana dönüfltürdüler. Bu, toplumun al›nan sonuçtan duydu¤u sevinci gösteriyor. Yine DTP’nin kitle siyaseti yürüttü¤ünün, kitleleri, baflta kad›nlar olmak üzere siyasete çekti¤inin göstergesi oluyor. Belirtti¤imiz gibi, bu durumu küçümsememek, önemli bir sonuç olarak görmek, fakat her fleyin yerine de koymamak gerekiyor.

Nisan 2009

om

4

- Bir de seçimlerde AKP’ye uluslararas› destekten bahsettiniz bunu biraz daha açabilir misiniz? - Evet, bu iç duruma ba¤l› bir de d›fl destek vard›r. Biliniyor bizzat Abdullah Gül Cumhurbaflkan› olarak ‹ran’a gitti. Irak Cumhurbaflkan› Celal Talabani, Su Forumu gerekçesiyle ‹stanbul’a getirildi. Bütün bunlarla Türkiye toplumuna 29 Mart seçimlerinde ‹ran ve Irak yönetimlerinin AKP’ye destekleri yans›t›lmaya çal›fl›ld›. Cumhurbaflkan› Abdullah Gül ‹ran’a


Nisan 2009

SERXWEBÛN karfl› olacak baz› sözde Kürt siyasetçileriyle görüflme yaparak DTP karfl›s›nda bir parti örgütlemeye çal›flt›. DTP’ye karfl› oldu¤unu, oy verilmemesi gerekti¤ini Kürt toplumuna hissettirmeye çal›flt›. Bu kadar aç›k DTP karfl›t› ve AKP’yi destekleyen bir çal›flma içerisinde oldu. ‹flte 29 Mart yerel seçimleri bu koflullarda gerçekleflti.

Bu sonuç böyle bir seçim yar›fl› ard›ndan ortaya ç›km›flt›r. Bu bak›mdan da AKP’nin Kürdistan’da yaflad›¤› yenilginin tarihi oldu¤u aç›kt›r. Bu kadar güce ve deste¤e ra¤men Türkiye genelinden de farkl› olarak yüzde on befle yaklaflan bir oy kayb› yaflam›flt›r AKP. 22 Temmuz 2007 genel seçimlerinde Kürdistan’da ald›¤› oylar Türkiye genelinin befl puan üstündeyken, 29 Mart yerel seçimlerinde bu sonuç tersine dönmüfltür; Kürdistan’daki oy oran› Türkiye genelinin yüzde befl-alt›dan fazla gerisine düflmüfltür. Bu düzeyde bir AKP yenilgisi söz konusudur. DTP’nin ald›¤› sonuç bu nedenle önemlidir. AKP’ye karfl› kazand›¤› seçim düellosu asl›nda tamamen devlete ve inkârc› sisteme karfl› kazan›lm›fl bir seçim baflar›s› olmaktad›r. Bu bak›mdan da ciddiye al›nmal›, önemli görülmelidir. Bu sonuç normalin biraz üzerinde olan baflar› sonucudur. Fakat tam bir zafer de¤ildir. Tam bir zafer olsayd›, inkârc› sistemin iradesi k›r›larak bir siyaset de¤iflikli¤i tart›flmas›z ortaya ç›kard›. Fakat flimdi AKP’nin iradesi k›r›lm›fl olsa da, ayn› fley devlet ve sistem aç›s›ndan tamamen söylenemez. Bu noktada bir yetersizlik durumu söz konusudur. Fakat mevcut seçim sonucu da Kürt sorununun demokratik siyasi çözümünün önünün aç›labilmesi aç›s›ndan oldukça ciddi bir siyasi veriyi ifade etmektedir. Demokratik siyasi çözüm sürecinin geliflmesine imkân verecek bir siyasi kazan›m ortaya ç›km›flt›r. 29 Mart yerel seçim sonucu kendi bafl›na bir çözümü üretememifl olsa da, üzerinde çal›fl›larak Kürt sorununun demokratik siyasi çözümünün gelifltirilmesini imkân dahiline sokmufltur. Kendi bafl›na bir çözüm ifade etmese de, çözüme temel oluflturacak, üzerinde çal›fl›l›rsa çözüm yaratacak bir birikim ve siyasi kazan›m ortaya ç›km›flt›r. Nitekim flimdi bunun üzerinde çal›fl›lmaktad›r. ABD bile siyasetinde de¤ifliklik yapm›flt›r. Daha sonraki süreç gözler önündedir. Türkiye siyasi çevreleri bu durumu çok yönlü tart›flmaya alm›flt›r. 30 Mart’tan bu yana bu tart›flmalar kesintisiz bir biçimde de-

ne te we .c om

giderken, “Kürt sorununda yeni geliflmeler olacak” aç›klamas›yla Kürt halk›n› aldatmaya, Kürt insanlar›n›n AKP’ye oy vermesini sa¤lamaya çal›flt›. Asl›nda ‹ran’a gidiflinin temel amac›n›n, Kürtlerden oy almak için aldat›c› bir ça¤r› yapmak oldu¤u daha sonraki süreçte netçe ortaya ç›kt›. Yine Irak Cumhurbaflkan› Celal Talabani ‹stanbul’da “PKK’nin silahs›zland›r›laca¤›n›” söyleyerek asl›nda AKP’nin desteklemesi gerekti¤i mesaj›n› vermeye çal›flt›. Bundan daha güçlü, daha etkili bir seçim deste¤i herhalde olmazd›. Bölgenin bütün statükocu güçleri flu ya da bu biçimde AKP’nin arkas›nda olduklar›n› söylediler. Öte yandan, d›fl destek de ayn› oranda yafland›. AB, seçim öncesi PKK raporu yay›nlayarak AKP’yi destekledi¤ini netçe ortaya koydu. Herhalde PKK’yi bu kadar kötüleyen bir raporu yay›nlaman›n AKP’ye seçim deste¤i ol-

5

- Bu kadar iç d›fl ve her türlü siyasiekonomik deste¤e ra¤men AKP karfl›s›nda DTP bu baflar›y› neye dayanarak, nas›l sa¤layabildi?

- DTP sadece Kürt halk›n›n gençlerinin ve kad›nlar›n›n gücüne dayanan bir çal›flma yürüttü. Herhangi bir paras› yoktu, ciddi bir örgütlenmesi de söz konusu de¤ildi. Hatta Türkiye’nin sol, demokratik güçleriyle ittifak›n› bozabilmek için de bin bir türlü oyun ortaya ç›kart›lm›flt›. Onun sonu-

“Şimdi AKP’nin iradesi kırılmış olsa da, aynı şey devlet ve sistem açısından tamamen söylenemez. Bu noktada bir yetersizlik durumu söz konusudur. Fakat mevcut seçim sonucu da Kürt sorununun demokratik siyasi çözümünün önünün açılabilmesi açısından oldukça ciddi bir siyasi veriyi ifade etmektedir”

cunda DTP, geçen dönemlerdeki seçimlerde oldu¤u kadar bile bir demokratik güç birli¤i oluflturamadan 29 Mart yerel seçimlerine girdi. Bundan önceki seçimlerde daha genifl ve güç birlikleriyle seçime giriyordu. 29 Mart seçimlerinde o da sabote edildi. Çat› partisinin oluflumu sabote edildi¤i gibi, yerel seçimde güç birli¤i de sabote edilerek çok c›l›z baz› ittifaklara dayal› olarak tamamen Kürt gençli¤inin, kad›nlar›n›n ve emekçilerinin öz güce dayal›, özgürlük tutkular›n› ifade eden bir seçim çal›flmas› yürüttü. Böyle olunca Kürt toplumuna daha fazla dayand›, Kürt halk›n›n özgürlük ve demokrasi taleplerini daha net dile getirdi. Kürt halk önderli¤ini daha net sahiplendi, daha somut demokratik çözüm projeleri ortaya koyarak Kürt toplumunun oylar›n›n bir siyasette birleflmesini sa¤lamaya çal›flt›.

ww

w.

du¤unu anlamak zor de¤ildir. ABD ise zaten bir fiil çal›flt›. Yeni D›fliflleri Bakan› bayan Clinton, hiçbir ülkeye gitmeden Türkiye’ye gelip Türk yetkililerle görüflmeler yapt›. PKK’nin ortak düflman oldu¤unu ilan ederek Kürtlerin AKP’yi desteklemesi için ça¤r›da bulundu. Bununla da kalmad›, Baflkan Obama’n›n da hemen seçim sonras› Ankara’y› ziyaret edece¤ini söyleyerek ABD yönetiminin AKP’nin arkas›nda oldu¤unu resmen ilan etti. Bundan daha etkili bir seçim deste¤i olabilir miydi? Besbelli ki olamazd› ve ABD baflkanl›k ve d›fliflleri bakanl›¤› düzeyinde 29 Mart yerel seçimlerinde AKP’ye destek veren, AKP için seçim çal›flmas› yapan güç oldu. Bu çabalar›n› DTP karfl›t› güçlerle görüflmeler yaparak da bizzat iç politikaya kar›flma biçiminde daha da derinlefltirdi. ABD, DTP’den kopmufl ya da DTP’ye


SERXWEBÛN

- Bu nas›l sa¤lanabilir, bunun için nas›l bir siyaset izlenmeli?

DTP’nin seçim başarısını kalıcı Kürt ulusal demokratik siyasetine dönüştürebilmeliyiz

ne t

- Bu noktada da iki yönlü bir aç›l›m yapma ihtiyac› kesinlikle vard›r. Mevcut 29 Mart seçim sonuçlar› Kürt demokratik siyasetinde böyle bir ç›k›fl ve aç›l›m yapma imkân› vermifltir. Birincisi, Kürt ulusal demokratik siyasetini oluflturma ve birlefltirmeye dönük aç›l›m ve çabalard›r. Daha çok kendini Kürt ulusal konferans›nda ifade etmektedir. Nitekim seçim çal›flmalar› sürecinde en çok tart›fl›lan bir konu Kürt ulusal konferans›n›n toplanaca¤› konusuydu. fiimdi 29 Mart yerel seçiminde DTP’nin ald›¤› sonuç Kürt ulusal konferans›n›n yap›lmas› için güçlü bir f›rsat ve imkân ortaya ç›karm›flt›r. Kuzey Kürdistan’da seçimin DTP taraf›ndan kazan›lm›fl olmas› Kürdistan’daki di¤er parçalar›ndaki birikimle de birlefltirilince Kürt ulusal demokratik stratejisini oluflturacak bir ulusal konferans›n toplanmas› için yeterli verinin oluflmas›n› sa¤lam›flt›r. Dolay›s›yla flimdi ulusal konferans daha gerçekleflebilir bir temele kavuflmufltur. Yine gerçeklefltirilmesi de her zamankinden daha acil ve önemli bir görev haline gelmifltir. Dolay›s›yla 29 Mart yerel seçimlerinde DTP’nin ald›¤› sonuca dayanarak ve bu birikimin erimesine f›rsat vermeden, tüm Kürt güçlerinin kat›laca¤› bir ulusal konferans toplayarak Kürt ulusal demokratik stratejisini ve bu temelde ulusal demokratik örgütlülü¤ünü yaratmak ertelenemez ve tarihi bir görev haline gelmifltir. Herkes bu

gerçe¤i iyi görmek durumundad›r. Baflta DTP, ald›¤› seçim baflar›s›na dayanarak ulusal konferans›n gerçekleflmesi için herkesten önde ve daha büyük bir kat›l›mla çaba yürütmelidir. Di¤er tüm yurtsever demokratik güçler de bu baflar›y› kendi baflar›s› olarak görüp, buradan Kürt halk›n›n kazanmas›n› sa¤latacak önemli ad›mlar atabilmek için çaba harcamal›d›r. Bu da ancak ulusal konferans›n toplanmas›yla olur. Kürt ulusal konferans›n›n toplanmas›n›n koflullar› her zamankinden daha olgun hale gelmifltir. ‹mkânlar ve f›rsatlar her zamankinde fazlad›r. Dolay›s›yla ulusal konferans›n yap›lmas› her zamankinden daha acil ve önemli bir tarihi görev konumundad›r. Bu görev görmezden gelinemeyece¤i gibi, ertelenemez bir görevdir de. Onun için herkes sonuçlar› do¤ru de¤erlendirerek ve koflullar› do¤ru anlayarak bu tarihi görevin baflar›yla gerçekleflmesi için çaba harcamal›d›r. Demokrat olman›n, yurtsever olman›n, Kürt ulusal demokrasisi içinde yer alman›n koflulu böyle bir görevin gerçekleflmesi için çal›flmakt›r.

Bu konuda Önder Apo’nun görüfl ve önerileri ulusal konferans›n toplanabilmesi için oldukça somut veriler de ortaya koymufl bulunmaktad›r. Bir ulusal konferans›n hangi konular› tart›flarak karara ba¤lamas› gerekti¤ini befl ilke flart› biçiminde somutlaflt›rm›flt›r. Dikkat edilirse, Önder Apo “görüflü flu olsun, bu olsun” diye bir dayatmada bulunmamaktad›r. Ancak, befl konuda Kürtler stratejik görüfllerini tespit ederek ortak tutum sergiler duruma gelmelidirler, demifltir. Bunu da ulusal konferansta tart›flarak yapmay› do¤ru bulmufltur. Konferans için bir gündem ortaya koymufltur. fiu gündemler tart›fl›larak karar al›ns›n, demifltir. Ancak, karar flu olsun, diye her hangi bir dayatmas› yoktur. Önder Apo’nun ortaya koydu¤u gündem yerinde bir gündemdir. Elbette ki birlik konusu, ekonomik ve sosyal yan›yla demokratik siyaset konusu, savunma konusu, kültürel

w.

ww

haklar konusu Kürt ulusal demokratik stratejisinin belirginlefltirilmesi aç›s›ndan temel ilkeleri ifade etmektedir. Di¤er yandan, sadece baz› görüfller belirleyip ilke kararlar› alman›n pratikte çok sonuç vermeyece¤ini de¤erlendirerek dört pratik öneride de bulunmufltur. Yani oluflturulacak Kürt ulusal demokratik stratejisinin hayata geçirilmesini sa¤layacak bir örgütsel yap›n›n oluflturulmas›n› da önermifltir. Bunun için sürekli bir ulusal demokratik karar organ›n›n yarat›lmas›n›, yani Kürdistan ulusal kongresinin ya da meclisinin oluflturulmas›n› önermifltir. Di¤er yandan, bu kongrenin kararlar›n› hayata geçirecek bir icra kurulunun, yürütme kurulunun oluflturulmas›n› önermifltir. Buna dayal› olarak bir ulusal savunma güçlerinin oluflturulmas›n› önermifltir. Bir de, geçmiflte yaflanan savafl›n kirli yüzünü a盤a ç›kart›p çözümleyecek bir hakikat ve adalet komisyonunun oluflturularak, çal›fl›r k›l›nmas›n› önermifltir. Bütün bunlar Kürt ulusal konferans›n›n devaml›l›¤›, Kürt ulusunun gelece¤ini yönlendirir bir hale gelmesi aç›s›ndan hayati önem arz etmektedir. Bu görüfl ve önerilerle ulusal konferans›n çerçevesi, içeri¤i konusunda önemli bir ayd›nlanma oluflmufltur. Bunlara ek de yap›labilir, daha zengin de k›l›nabilir, herkes buna katk› sunabilir. Sorumlu olan, bu iflte ben de var›m, diyen herkes katk› sunabilir ve böylece ulusal konferans gerçeklefltirilebilir. Bu görev geçmiflteki gibi art›k bir propaganda ya da haz›rl›k çal›flmas› olmaktan ç›kart›larak pratikte gecikmeden gerçeklefltirilmesi gereken somut bir siyasi görev haline gelmifltir. DTP’nin kazand›¤› seçim baflar›s›n› kal›c› Kürt ulusal demokratik siyasetine dönüfltürebilmenin yolu budur. Bunun d›fl›ndaki yaklafl›mlarla mevcut kazan›mlar› kal›c› k›lmak mümkün de¤ildir. E¤er mevcut kazan›mlar› kal›c› k›lmay› öngören ad›mlar at›lmazsa, bu kazan›mlar›n giderek eriyece¤i ve yok olaca¤› aç›kt›r. Nitekim geçmiflte de mücadelenin önemli dönemlerinde böyle kazan›mla ortaya ç›kt›, ancak onlar›n yeterli bir karar ve örgütlenmeye dönüfltürülememesi, sonuçta eriyip heder olmalar›na yol açt›. 29 Mart yerel

ew e. c

vam ediyor. Kürt siyasetinin yeni bir ç›k›fl ve aç›l›m yapmas› için önemli bir veri oluflmufl bulunuyor. Birçok çevre bunu de¤erlendirerek kendi siyaseti aç›s›nda sonuçlar ç›karmaya çal›fl›yor. Tabii herkesten çok bunu Kürt demokratik siyaseti de¤erlendirmeli, bu sonucu iyi anlamal›, iyi okumal›, neye hizmet edebilecek, neyi yaratabilecek güçte oldu¤unu iyi görmeli ve oldukça iddial›, iradeli ve yarat›c› bir siyasi yaklafl›mla bu sonucu Kürt sorununun demokratik siyasi çözümünü sa¤latacak bir temel haline getirebilmelidir.

Nisan 2009

om

6


Nisan 2009

SERXWEBÛN kil etmektedir. Bu imkân› bir de bu yönde de¤erlendirmek gerekiyor. Bunun için de bir Türkiye Demokrasi Kongresi toplanabilinir. Hem orada Türkiye demokrasi hareketinin temel ilkeleri belirlenebilir, hem de demokratik güçler örgütsel birli¤inin yolu bulunabilir. Bu bir parti mi, çat› partisi mi, güç birli¤i hareketi mi olacak, her ne olursa olsun bir biçimde birlik yarat›labilir. Ancak bunun da ertelenemez bir görev oldu¤u kesindir. Ne ad verilirse verilsin bir biçimde demokratik güçlerin birli¤inin yarat›lmas› gerekti¤i ortadad›r. Dar ideolojik yaklafl›mlar içinde olmadan, temel demokratikleflme ilkelerine dayal› olarak en genifl güçlerin demokratik birli¤ini hem ilke düzeyinde, hem de ör-

m›fl gibi, Obama yönetimi siyasi aç›l›mlar öngören ad›mlar atmaya çal›flt›. Seçim sonuçlar›n› ABD siyasetine kanalize etmeye çal›fl›yor. D›fltaki bir güç bunu yap›yor da, bu seçimin sonucunu kazanan güçler niye yapmas›nlar? Di¤er yandan, e¤er böyle olmazsa, bir yandan d›fl güçler bu sonucu kendi ç›karlar› aç›s›ndan de¤erlendirebilecekleri gibi, di¤er yandan çeflitli çeteci despotik güçler de mevcut kazan›mlar› yok etmek, geliflmeleri ezmek için sald›r›lar gelifltirebilirler, çeflitli oyunlar oynayabilirler. Nitekim Türkiye’de bunun izleri de görülmüfltür. ‹lk belirtileri de ortaya ç›km›flt›r. Bütün bunlara f›rsat vermemek ve seçimde DTP’nin kazand›¤› siyasi baflar›y› ileriye götürüp kal›c› k›labilmek için söz

gütsel düzeyde yaratacak ad›mlar› kesinlikle atmak laz›md›r. Bu tür ad›mlar olursa yerel seçimlerde kazan›lan sonuçlar kal›c› k›l›nabilir. Türkiye demokratik siyasetinin bir arac› haline getirilebilir. Ona hizmet eden, onu gelifltiren bir güce dönüfltürülebilir. Demek ki, DTP’nin kazand›¤› seçim sonucunun demokratik siyasi güçler aç›s›ndan yükledi¤i acil görevler vard›r. Herkesten önce baflta DTP olmak üzere demokratik güçler bu sonucu do¤ru anlayarak h›zla yetkili organlar›n› toplay›p karar al›p söz konusu demokratik siyasi aç›l›mlar› yapabilmelidirler. E¤er bu olmazsa, o zaman kötü fleyler olur. Örne¤in ABD yönetimi herkesten erken davran›yor. Sanki Türkiye’deki seçimi Amerikal›lar yafla-

konusu demokratik siyasi aç›l›mlar›n yap›lmas› zorunludur.

ne te we .c om

seçim sonuçlar›n›n da heder olamamas› için, kal›c› siyasi sonuçlar›n›n olabilmesi için Kürt ulusal demokratik stratejisini ve örgütlülü¤ünü yaratacak siyasi ad›mlarla beslenmesi kesinlikle gerekir. Bu sonuçlar hem böyle ad›mlar atmaya imkân vermektedir, hem de bu tür ad›mlar mevcut siyasi kazan›mlar› sa¤lamlaflt›racak, büyütecek, dolay›s›yla Kürt sorununun demokratik siyasi çözüm sürecini gelifltirip çözümü gerçeklefltirecektir.

7

- Belirttikleriniz seçim sonuçlar›n›n Kürt demokratik siyasetinin gelifltirilmesi aç›s›ndan yükledi¤i görevler. Bunun yan› s›ra Türkiye ve bölge siyaseti aç›s›ndan nas›l görevler yüklüyor?

ww

w.

- Kürt demokratik siyasetinin di¤er bir aç›l›m yönü de; baflta Türkiye olmak üzere Ortado¤u demokrasisine dönük görev ve sorumluluklar›n› yerine getirmektir. Bu da Türkiye demokrasi hareketinin yarat›lmas› anlam›na gelmektedir. Sadece Kürt demokratik siyasetini oluflturma yönünde at›lacak ad›mlar yeterli olmaz. Bu ad›mlar kuflkusuz önemlidir, de¤erlidir; ancak yeterli de¤ildir. Kal›c› olmas› aç›s›ndan da baflka ad›mlarla beslenmesi, desteklenmesi gerekmektedir. Bu da Türkiye demokrasi hareketinin yarat›lmas›d›r. Yine Ortado¤u’nun di¤er alanlar›nda demokratik siyasi hareketlerin yarat›lmas›d›r. Suriye demokrasi hareketinin, Irak demokrasi hareketinin, ‹ran demokrasi hareketinin yarat›lmas›n› ifade eder. Bunun için her zamankinden fazla Kürt demokratik siyaseti ilkeli ve aç›l›mc› olabilmelidir. Sadece kendine yak›n olanlar› de¤il, demokratikleflmeyi ve Kürt sorununun demokratik çözümünü bir biçimde isteyen herkesi içine alacak en genifl bir demokratik siyasal birli¤i yaratmay› öngören bir yaklafl›m ve çaba içinde olunmal›d›r. Bunun için Önder Apo, Demokratik Kongre Partisi’ni önermiflti, yine Çat› Partisinde bir araya gelinebilece¤ini ifade etmiflti. fiimdi yerel seçimlerde al›nan sonuçlar Türkiye genelinde bir demokratik siyasi hareketi örgütlü k›lmak aç›s›ndan önemli bir imkân tefl-

DTP de Türkiye siyasetinin iktidar alternatifi bir partisi olabilir Bunlarla birlikte DTP’nin kendi aç›s›ndan da seçim sonuçlar›n› daha iyi de¤erlendirme ve okuma ihtiyac› vard›r. Bu sonuçlar neye dayanarak al›nd›, neden daha fazla sonuç al›namad›? Bu sorular temelinde DTP’nin de seçim sonuçlar›n› irdeleyece¤i kesindir. Çünkü AKP ile yar›flta Kürdistan’da k›smi bir baflar› olsa da, Türkiye demokratik siyasetinde söz sahibi olmak noktas›nda öyle çok geliflmifl, büyümüfl bir sonuçtan söz etmek mümkün de¤il. Oysa DTP de Türkiye


SERXWEBÛN

-Seçim sonras› AKP hükümeti ve Türk devletinin sald›r›lar› ne anlama geliyor? Kürt halk› bunlar› nas›l anlamal› ve neler yapmal›?

- 29 Mart yerel seçim sonuçlar›n› baflta Türk devleti ve AKP olmak üzere birçok gücün içine sindiremedi¤i, hazmedemedi¤i gözle görülür bir gerçek olmaktad›r. Öyle anlafl›l›yor ki, birçok çevre bu sonucu beklemiyormufl; siyaset meydanlar›nda yaflananlar›, Kürt halk›n›n meydanlar›

“DTP’nin kadın özgürlüğü konusunda, demokratik siyasete ve yaşama kadının katılımı konusunda önemli bir açılımı vardır. Nitekim bu, ilk defa kadın kitlesinin bu düzeyde siyasi ortama katılmasına yol açmıştır. Hem 14 belediye başkanlığını kadınlar kazanmış, hem de 29 Mart yerel seçiminde DTP’nin bu düzeyde bir başarı elde etmesinde kadınlar belirleyici bir rol oynamışlardır”

baz› alanlarla s›n›rl›d›r. Oysa toplumun tümüne hitap eden, toplumsal çeliflkilerin hepsini gören bir genelli¤e ve bütünlü¤e ulaflmas› gerekiyor. Bu sonuçlar›n da genelde demokratik siyasi güçler, özelde de DTP taraf›ndan ç›kart›lmas› gereklidir. 29 Mart seçimlerinin önemli bir sonucu da, çal›fl›ld›¤› yerde kazan›ld›¤›n› netçe göstermifltir. Nerede örgütsel, e¤itsel çal›flma varsa, orada seçim kazan›lm›flt›r. Nerde kendine güvenle hareket edilip çal›fl›lm›flsa baflar› elde edilmifltir. Ancak güvensiz yaklafl›lan, çal›fl›lmayan, az çal›fl›lan, yeterince mücadele edilmeyen yerlerde ise baflar› elde edilememifltir. Demek ki, her iflte oldu¤u gibi seçimde de baflar› çal›flmaya ba¤l›d›r. Hiçbir fley haz›rda yoktur; çantada keklik diye bir fley söz konusu de¤ildir. Birkaç söz söyleyince, bildiri yay›nlay›nca

w.

ww

zafer elde edilmemektedir; tam tersine, aylarca, y›llarca, günün yirmi dört saatini kapsayacak flekilde yorulmaz, usanmaz bir e¤itsel ve örgütsel çal›flma içinde olmak gerekir. Demokratik siyasetin bir de bu biçimde bir tarz› vard›r. Baflar›s›, böyle bir tarzla hareket edilmesine kesinlikle ba¤l›d›r.

ew e. c

Mardin’de, Siirt’te, Kars’ta yaflanan sonuçlar bunu gösteriyor. Di¤er yandan din ve mezhep konusunda gerekli demokratik siyasal tutum tam gelifltirilememektedir. Oysaki dini ve mezhepsel topluluklara en iyi ça¤r›y› demokratik siyaset yapabilir. Bunun imkân ve f›rsat› vard›r. Sahte laisizme, yine sahte dincili¤e karfl› tutarl› bir demokratik siyasi tutum kesinlikle dindar kesimlerin oyunu kazanabilirdi. Oysa DTP bu yönde de aç›l›mda zay›ft›r. Bingöl, Bitlis, Urfa alanlar›ndaki sonuçlar bunu gösteriyor. Yine Alevîlik mezhebinin özelliklerine dönük aç›l›mda zay›fl›k var. Dersim, Marafl, Ad›yaman’daki sonuçlar bunu gösteriyor. DTP’nin bütün bu yönlerden seçim sonuçlar›n› de¤erlendirerek demokratik siyaseti bütünlüklü hale getirme görevi vard›r. Mevcut durumuyla DTP demokrasisi dard›r,

ne t

siyasetinin iktidar alternatifini ifade eden bir parti olabilir. Türkiye yasalar›na göre kurulmufl bir siyasi partidir. Herhalde Türkiye’de iktidar olma hedefini gütmek zorundad›r. Dikkat edilirse, bu yönlü tart›flmalar azd›r. Yine buradan bak›ld›¤›nda mevcut kazan›m çok c›l›z ve zay›ft›r. Öyle çok güçlü ve büyük bir kazan›m de¤ildir. Bir kere, DTP bu sonuçlar› neye dayanarak alm›flt›r? Kuflkusuz k›smi bir demokratik durufla, tutuma, aç›l›ma dayanarak alm›flt›r. Hangi alanlarda bu demokratik siyasi aç›l›m yaflanm›flt›r? Birincisi, Kürt sorununun demokratik çözümünde. Bu yönlü DTP’nin önemli bir çabas›n›n oldu¤u, demokratik özerklik temelinde bir çözümü yüksek sesle dillendirdi¤i aç›kt›r. Bu, Kürt halk›n›n oylar›n› almas›n›n temel nedenidir. DTP de¤il, kim bu siyaseti izlerse Kürt halk› kuflkusuz oyunu o partiye verirdi. DTP böyle bir siyaset izledi¤i için oylar› alm›flt›r. Daha genifl bir ulusal demokratik siyaset izleyebilseydi Kürtlerden daha fazla oy alabilirdi. ‹kincisi, DTP’nin kad›n özgürlü¤ü konusunda, demokratik siyasete ve yaflama kad›n›n kat›l›m› konusunda önemli bir aç›l›m› vard›r. Nitekim bu, ilk defa kad›n kitlesinin bu düzeyde siyasi ortama kat›lmas›na yol açm›flt›r. Hem 14 belediye baflkanl›¤›n› kad›nlar kazanm›fl, hem de asl›nda 29 Mart yerel seçiminde DTP’nin bu düzeyde bir baflar› elde etmesinde kad›nlar belirleyici bir rol oynam›fllard›r. Seçimi kad›nlar yürütmüfl ve kazanm›fllard›r. Bunu söylemek hatal›da de¤ildir, kesinlikle bir abart› da olmamaktad›r. Kad›n özgürlü¤ü konusunda gerçekleflen demokratik siyasi aç›l›m demek ki toplumda yank› bulmufltur, karfl›l›k bulmufltur, cevab›n› alm›flt›r. Toplumun yaflad›¤› çeliflkilere demokratik çözümler üretmek sonuç vermektedir. DTP, ayn› aç›l›mlar› baflka birçok alanda da yapabilirdi. Örne¤in, farkl› halklar, milliyetler konusunda yapabilirdi. Ancak bu konuda oldukça dar ve s›n›rl› yaklafl›m içinde oldu¤u tart›flma götürmez. Baflka kültürel-ulusal kimliklere hitap edememifltir, onlar› çekememifl, birlefltirememifltir.

Nisan 2009

om

8

dolduran tutumunu ve yüksek sesle hayk›ran duruflunu çok önemsemiyorlarm›fl. 29 Mart yerel seçiminde DTP yüzde yetmifl-seksenleri bulan oy oranlar›yla belediye baflkanl›klar›n› kazan›nca, bu çevreler sanki ciddi biçimde bir sars›lmay› yaflam›fllard›r. Bir tür flok geçirdiler diyebiliriz. Biz bu floku birçok kiflinin, çevrenin yüzünde ve sözlerinde gördük. Hemen 29 Mart gecesi aç›klama yapan Baflbakan Tayyip Erdo¤an’›n yüzündeki k›z›g›nl›¤› ve gerginli¤i gördük. Yine baz› AKP uflaklar›n›n, Mehmet Metiner gibi uflaklar›n simsiyah olmufl çehrelerinde ve MHP’nin tehdit eden sözlerinde gördük. En son Genelkurmay da tehdit eden aç›klamalarda bulundu. Bu sonuçlar›n ciddiyetle de¤erlendirilmesi gerekti¤ini söyledi. Bunun elbette ki demokratik yaklafl›mla de¤erlendiril-


Nisan 2009

SERXWEBÛN - Bu sald›r›lar AKP hükümeti ve devletin önümüzdeki süreçte Kürtlere karfl› politikalar› aç›s›ndan nas›l bir ipucu vermektedir? - Kuflkusuz bu durum hem AKP hükümeti, hem de Türk devleti taraf›ndan 29 Mart yerel seçim sonuçlar›n›n ve özellikle DTP’nin seçimde elde etti¤i baflar›n›n hazmedilememifl olmas› durumudur. Adeta halktan DTP’ye verdi¤i deste¤in intikam› al›nmak istenmektedir. Halk›n iradesi k›r›lmaya, bu güçlü demokratik birlik ve bilinçlilik ezilmeye çal›fl›lmaktad›r. Bu önemli bir durumdur. Kürt halk› üzerinde bask› ve katliam tehditlerinin azalmam›fl oldu¤unu, hatta artarak sürdü¤ünü gösteren en somut kan›t olmaktad›r. O bak›mdan seçim sonuçlar›n› hazmedemeyen yönetimin önümüzdeki süreçte çok çeflitli yöntemlerle halk›n iradesini k›rmak, demokratik siyasi bilincini ve birli¤ini yok etmek üzere geliflen demokratik halk hareketini ezip da¤›tabilmek, sindirebilmek amac›yla çok çeflitli katliamlar, sald›r›lar, oyunlar gelifltirmesi ihtimal dâhilindedir. Bunun görülmesi, de¤erlendirilmesi, dikkate al›nmas› gerekir. Buradan ç›karaca¤›m›z ikinci önemli sonuç; Kürt halk›n›n öz savunmaya ne kadar büyük ihtiyac›n›n oldu¤u sonucudur. Seçimde elde etti¤i k›smi baflar›y› bile fliddet güçlerine sahip olan iktidar›n hazmedememesi sonucunda gelifltirdi¤i sald›r›lar dikkate al›n›rsa, Kürt halk›n›n sadece ideolojik, kültürel ve siyasi çal›flmalarla yetinemeyece¤i, bütün bunlar›n bir savunma gücüne sahip olmas› gerekti¤i gerçe¤i netçe ortaya ç›kmaktad›r. Halk›n demokratik siyasi çal›flma, örgütlenme gelifltirebilmesi, onu koruyabilmesi için güçlü bir öz savunmaya ihtiyac› vard›r. Öz savunmas› olmadan, öz savunma taraf›ndan korunmadan ne bir özgürlükçü demokratik geliflmenin kal›c›l›¤› olabilir, ne de Kürt halk› aç›s›ndan soyk›r›m tehdidi ortadan kalkabilir. Bu sald›r›lar aç›kça flunu gösteriyor: Soyk›r›m tehdidi hâlâ devam ediyor. ‹nkârc› sistem; Türk devleti, AKP hükümeti bu sald›r›larla demokratik bilinç kazanm›fl ve harekete geçmifl halka katliam tehdidini aç›kça his-

settirmifl oluyor. Yine “istedi¤iniz kadar seçim baflar›s› elde etmifl olun, biz vurur ezeriz” deniliyor. Bu aç›k bir gerçektir. Bunun için de öz savunmay› do¤ru anlamak, iyi özümsemek, öz savunma örgütlülü¤ünü her fleyin bafl›na koyarak yüksek bir çabayla gelifltirme gere¤i vard›r. Bu, en baflta gerillan›n güçlendirilmesi ve büyütülmesidir. Dolay›s›yla bu süreçte gerillaya kat›l›m her zamankinden fazla önemsenmeli ve artt›r›lmal›d›r. Her yurtsever ve demokrat, e¤er yurtseverli¤in ve demokrasinin yaflamas›n›, sald›r›lar karfl›s›nda ayakta kalmas›n› istiyorsa, bunun ancak öz savunmayla mümkün oldu¤unu, bunun da gerillay› güçlendirmeyi gerektirdi¤ini bilmesi ve bu do¤rultuda çaba harcamas› laz›md›r. Böyle çaba harcamayanlar›n demokratl›¤› ve yurtseverli¤i s›n›rl›d›r, bilinçleri zay›ft›r, sahtedir. O demokrasi bilinci reformist bir bilinçtir; devrimci demokrasi, radikal demokrasi de¤ildir. Tersine reformist, uzlaflmac›, uyufluk bir demokrasi anlay›fl›d›r. Kendini katillerin eline teslim etmeyi öngören, sadece flikayet eden, s›zlanan bir demokrasi anlay›fl›d›r. O da demokrasi de¤ildir. O tür demokratik zihniyetin sonuç almas›, baflar› elde etmesi asla mümkün de¤ildir. Ancak demokratik tutum radikal bir yaklafl›mla birleflirse, demokrasi radikalizmle birleflir radikal demokrasi olursa o zaman sonuç verir. Bu da öz savunmay› örgütlemek ve güçlendirmek anlam›na geliyor. Hem gerillay› sürekli büyütmek ve güçlendirmek, hem de halka dönük her türlü sald›r› karfl›s›nda gerillaya dayal› öz savuma örgütlülü¤ünü gelifltirerek kendini savunma bilincini yaratmay› gerektiriyor. Özellikle gençli¤in böyle bir görevinin oldu¤u kesindir. Gençlik kendisini meclislerle, flurayla, burayla oyalayamaz. ‹htiyarlar gibi kendilerini meclis üyeleri haline getiremezler. Oysaki öz savunma birliklerinin güçleri olmal›yd›lar. Her yerde öz savunma örgütlülü¤ünü yaratmal›, halka dönük sald›r›larda öz savunma biçiminde örgütlenmifl güçleriyle halk› koruyabilmeli, savunabilmeliydiler. Burda ciddi bir sapma yaflan›yor. Ne meclisiymifl? Gençli¤in meclisi mi olur? Meclis ifli, tart›flma iflidir; onu

ww

w.

ne te we .c om

mesinin istenmifl oldu¤u biçiminde yorumlamay› bizde isterdik. Öyle olsayd› de¤erli bir anlam› olurdu; fakat Genelkurmay›n sözlü aç›klamalar› öyle de¤ildi; tehdit edercesine idi. Sanki birilerini göreve ça¤›r›yor ya da gizli baz› sald›r› güçlerine talimat veriyor gibiydi. Nitekim bu davran›fl ve sözlerin sonuçlar›n› seçimden bu yana geçen sürede halka karfl› gelifltirilen sald›r›larda gördük. Seçimde aç›kça hile yap›l›p oylar yok edilerek zorla AKP’yi kazanm›fl gösteren A¤r› seçim sonuçlar›na halk›n itirazlar›na dönük devlet güçlerinin, kontrgerillan›n, gizli güçlerin gelifltirdi¤i sald›r›lar bunun çok aç›k kan›t›d›r. Halka vahflice sald›r›lm›flt›r. Adeta seçim sonuçlar›n›n intikam› al›nmaya çal›fl›lm›flt›r. Buna AKP de, Genelkurmay da talimat vermifltir. Bizzat baflbakan yard›mc›s› Cemil Çiçek ve di¤er AKP yetkilileri aç›ktan bu sald›r›y› teflvik etmifllerdir. Bunun sonucunda gizliaç›k bask› güçleri, sald›r› güçleri, hiçbir ölçü tan›madan halka sald›r›da bulunmufltur. A¤r›’da yüzlerce insan tutuklanm›fl, onlarcas› yaralanm›fl, ciddi bir bask› durumu, halk üzerinde katliam giriflimi yaflanm›flt›r. Yine benzer bir örne¤i 4 Nisan kutlamalar›na dönük sald›r›da gördük. Halk›n Önder Apo’nun do¤um gününü kutlamak üzere do¤du¤u köy olan Amara’ya yürüyüflüne bizzat ordu ve polis planl› ve haz›rl›kl› bir biçimde vahflice sald›rm›flt›r. Halk bu sald›r› sonucunda 2 flehit ve onlarca yaral› vermifltir. ‹nsanlar gazla bo¤ulmaya çal›fl›lm›flt›r. Halk›n seçti¤i vekiller, hem de kad›n vekiller polis taraf›ndan meydanda dövülmüfllerdir. Hiçbir demokraside görülmeyecek olaylar böyle bir çat›flma içerisinde yaflanm›flt›r. Bu da di¤er önemli bir sald›r› konusu olmaktad›r. Halk›n en demokratik eylemine bile, normal bir do¤um günü kutlama biçimindeki sosyal etkinli¤ine bile tahammül gösteremeyen bu sald›rganl›k besbelli ki ciddi bir tehlikedir. A¤r›’da ve Urfa’da seçim sonras›nda halka dönük bizzat hükümetin teflvikiyle, yönlendirmesiyle geliflen sald›r›lar ciddi bir duruma iflaret etmektedir.

9


SERXWEBÛN - Seçim sonras› geliflecek politikalar›n uluslararas› alanda ve özellikle Avrupa’daki Kürtlere ve Özgürlük mücadelesine karfl› nas›l bir yans›mas› olabilir? Buna karfl› politikalar›n›z nelerdir?

w.

ww

flece¤i beklenebilir. AKP hükümeti bir yandan halk üzerinde bask› uygulayarak seçim sonuçlar›n› hazmetmedi¤ini gösterdi¤i, DTP’nin baflar›s›na karfl› bir intikam sald›r›s› dayatt›¤› gibi, NATO zirvesi s›ras›nda da yurt d›fl›ndaki Kürt kitlelerinin yurtsever demokratik çal›flmalar›n› k›s›tlay›c› pazarl›klar› içine girdi¤i a盤a ç›km›flt›r. Asl›nda bu durum AKP hükümetinin seçimde ald›¤› yenilgiden ne kadar derin etkilendi¤ini gösterir bir tutumdur. Gerçekten de AKP sand›¤a gömülmüfltür. Böyle bir gömülmenin verdi¤i etkiyle bu kadar sald›rgan olabiliyor, Türkiye’nin imkânlar›n› bu geliflmeleri tasfiye edebilmek için seferber etmeye yöneliyor. Di¤er yandan ise, mevcut durum Kürt halk›na, PKK’ye karfl› yürütülen savafl› kimin yürüttü¤ünü ortaya koymufl bulunuyor; NATO, savafl› bizzat üstelenmifl oluyor. ROJ TV’nin kapat›lmas› bile NATO genel sekreterinin seçilmesi için bir pazarl›k konusu olabiliyorsa, bu ortaya ç›kar›yor ki, Kürdistan’daki bütün savafl NATO düzeyinde yap›lan pazarl›klar ve ortaya ç›kart›lan planlamalar temelinde olmufltur. Bu tart›flma götürmez bir gerçektir. NATO gibi dev askeri kurum Kürdistan’daki savafl› yürüttü¤ü gibi, ROJ TV gibi en demokratik ve bar›flç›l bir yay›n organ›n›; katledilmek, soyk›r›mdan geçirilmek istenen, dili yasak olan bir halk›n kendi dilini gelifltirmek için açt›¤› yay›n organ›n› kapatmayla u¤raflacak kadar basit ve gerici olabilece¤i gerçe¤ini ortaya koymufltur. Bu da Kürtler aç›s›ndan iflin ciddiyetini

ew e. c

Besbelli ki, inkârc› sistemin seçim sonuçlar›na dönük hazmetmeyen yaklafl›m› devam edecektir. Bask› ve sald›r›lar bunun en aç›k kan›t› olmufltur. Seçim sonuçlar›n›n, DTP’nin ald›¤› baflar›n›n toplumu demokratikleflmeye ve Kürt sorununun demokratik çözümüne götürmesini önlemek için, bu sonuçlar› eritecek, tasfiye edecek çeflitli oyunlar oynamaya, politik sald›r›lar gelifltirmeye çal›flacaklard›r. Bu sald›r›lardan bir tanesi, halk›n sindirilmesi, örgütlülü¤ünün da¤›t›lmas›, iradesinin k›r›lmas› olmaktad›r. Bunun için de çeflitli katliamc› sald›r›lar ortaya ç›kabilecektir. Yine bu haz›ms›zl›ktan do¤an sald›r›n›n, seçim sonuçlar›n›n kal›c› demokratik siyasete dönüflmesini engellemeye dönük sald›r›n›n önemli bir yönü de, demokratik kurumlaflmalar›n engellenmesi, daralt›lmas› do¤rultusunda bask›lar›n artt›r›lmas› biçiminde olabilecektir. Bu da son NATO zirvesi sürecinde ortaya ç›kt›. Yurt d›fl›ndaki Kürt halk›n›n demokratik kurumlar›n› kapatmaya dönük bizzat NATO’da tart›flmalar›n oldu¤u görüldü. Baflta ROJ TV olmak üzere bas›n-yay›n organlar›n›n, kültür kurumlar›n›n, kitle derneklerinin kapat›lmas›, çal›flmalar›n›n engellenmesi yönünde ileriki süreçte Avrupa’da da di¤er alanlarda da yeni bask›lar›n geli-

ne t

da ihtiyarlar yaparlar, yürüyemeyenler yaparlar. Neredeyse genç yaflta ihtiyarlar›n rolünü oynamaya soyunan bir zihniyet gelifltiriliyor. Bu zihniyet yanl›flt›r. Elefltiriyoruz, hem de ciddi biçimde elefltiriyoruz. ‹htiyarlar›n yapaca¤› ifli gençler üzerlerine almaya çal›fl›rlarsa, toplum tersine döner. ‹htiyarlar ne yapacakt›r o zaman? Öz savunmay› ihtiyarlar m› örgütleyecekler? Polisin sald›r›s› karfl›s›nda, faflistlerin, ajanlar›n sald›r›lar› karfl›s›nda halk›, demokrasiyi ihtiyarlar m› savunacak? Ninelerimiz, dedelerimiz mi bizi savunmal›? Yoksa gençlik mi bütün bu görev ve sorumluluklar› üstlenmeli? Elbette ki gençlik üstlenecektir. Ama mevcut durumda öyle anlafl›l›yor ki baz› yan›lg›lar yaflan›yor. En genel, liberal-uzlaflmac› örgütlenmeler gençli¤e dayat›lmaya çal›fl›l›yor. Bu tür yaklafl›mlar yanl›flt›r, düzeltilmesi gereklidir. Herkes toplumsal sistem içerisinde kendi yerine ve rolüne göre hareket etmelidir. Meclislere kimler girer, ne yapar, kim meclis örgütler? Onu iyi bilmek ve meclisleri onlara b›rakmak gerekir. Öz savunmay› kim örgütler, gerilla kim olur? Onu da bilerek, bu görevleri de onlara b›rakmak laz›m. Gençlik kendi görev ve sorumlulu¤una burda sahip ç›kmal›. E¤er her tarafta halka bu kadar sald›r› oluyor, darbeler vuruyor, halk› zorluyorsa, bu, öz savunman›n olmamas›ndan kaynaklan›yor. Gençli¤in görev ve sorumlulu¤una yeterince sahip ç›kamad›¤›n›, olmas› gereken yerde, yerine getirmesi gereken rolün bafl›nda olmamas› anlam›na geliyor. Bu konularda ciddi düzeltmeler yapmaya kesinlikle ihtiyaç vard›r. Yoksa di¤er türlü halka dönük sald›r›lar karfl›s›nda savunma gerçeklefltirilemez. Halk›n öz savunmas› olmadan da demokratik örgütlenme gelifltirilemez, demokratik konfederalizm infla edilemez. Bu bak›mdan ç›kartaca¤›m›z önemli bir sonuç: Bu haz›ms›zl›¤›n da yaratt›¤› katliam tehditleri karfl›s›nda gerillay› büyütecek ve öz savunma örgütlülü¤ünü gelifltirecek bir çaba içerisine hiç gecikmeden ve acilen girmek gerekti¤idir.

Nisan 2009

om

10


Nisan 2009

SERXWEBÛN mal› durumun devam edece¤ini, hatta sokaklarda halkla çat›flmalar›n gündeme gelebilece¤ini ifade ediyor. Önümüzdeki sürecin çok yönlü bir mücadele içinde geçece¤ini gösteriyor. 29 Mart seçim sonuçlar›n›n kal›c› siyasete dönüfltürülebilmesi için yine çok yönlü, karmafl›k, aktif bir mücadelenin yürütülmesinin gere¤ini ortaya koyuyor. Bu mücadele ideolojik alanda olacakt›r, siyasi alanda, diplomatik alanda, örgütsel alanda, meflru savunma alan›nda, demokratik eylemlilik alan›nda olacakt›r. Öyle ki, halk söke söke, direne direne bu güne kadar nas›l ki demokratik bilinçlenmeyi ve kazan›mlar› sa¤lad›ysa, bundan sonra da Kürt sorununun demokratik siyasi çözümünü böyle bir mücadeleyle sa¤layacakt›r. Bu gerçe¤i görmemiz, anlamam›z kesinlikle gerekir. inkâr ve imha zihniyeti kolay de¤iflmeyecektir. ‹nkâr ve imha

te sahip olmalar› mümkün de¤ildir. Onlar sonuna kadar kendi ç›kar dünyalar›n› korumak için sald›rganl›klar›n› sürdürecekleridir. Bu netçe görülüyor ve anlafl›l›yor. Seçimden sonra ortaya ç›kan sonuçlar bunu göstermifltir. Bunun için de Kürt halk›n›n, Kürt demokratik siyasetinin, demokratik kurumlar›n›n bu konuda uyan›k olmas›, oldukça duyarl› ve dikkatli davranmas› gerekir. Böyle birkaç siyasi sonuca aldanarak rehavete kap›lmak, art›k bu ifl bitmifltir demek, en büyük tarihi hata olur. Kesinlikle hiç kimse öyle bir fleye düflmemelidir. Böyle bir yan›lg› en a¤›r zararlara yol açacak bir yan›lg›y› ifade eder. Tersine, bu sonucun difle difl bir mücadeleyle elde edildi¤i bilinerek ve karfl›daki güçlerin bu kadar ç›karc› ve sald›rgan oldu¤unu görerek önümüzdeki sürecin mücadelesine de çok duyarl›, örgütlü, bilinçli ve direngen bir

ne te we .c om

ortaya koymakta ve aç›kça göstermektedir. Demokrasi ve özgürlük mücadelesinin öyle kolay yürütülemeyece¤ini ve kazan›mlar elde edilemeyece¤ini a盤a ç›karmakta, NATO’nun iç yüzünü ve karakterini göstermektedir. NATO, devlet güçlerinin kendi ç›karlar›n› pazarlad›klar› bir ittifak haline gelmifltir. Nitekim bizzat ABD baflkan› Obama’n›n verdi¤i sözlere dayan›larak AKP hükümeti Rasmussen’in NATO genel sekreteri olmas›na oy vermifltir. Bunun karfl›l›¤›nda NATO’dan, onun genel sekreterinden Kürtlere karfl› yürütülecek katliamlarda destek ald›klar›n› aç›kça ifade etmektedirler. ROJ TV’nin dile getirilmesi bir sembol oluyor. Asl›nda Türk devletinin Kürt halk›na karfl›, Kürt özgürlük mücadelesine karfl› yürüttü¤ü kirli savafl› bizzat NATO’nun desteklemesi ve yürütmesine onay alm›fl oluyorlar. Bu kadar kirli bir ifle, gericili¤in yürüttü¤ü soyk›r›ma bizzat NATO da alet olmufl oluyor. Bu, iflin içinde ne kadar kirli ç›karlar›n kat›ld›¤›n›n görülmesi aç›s›ndan önemlidir. Her fley ç›karlar karfl›l›¤› pazarl›klarla yürütülmektedir. Bu durum bunu aç›kça göstermektedir.

11

Önümüzdeki süreç çok yönlü bir mücadeleye sahne olacaktır

siyasetinden öyle kolay vazgeçilmeyecektir. Hemen baz› sonuçlara bakarak bu kadar gerici ve ç›karc› güçlerin inkârc› zihniyetten ve siyasetten vazgeçeceklerini, demokratik-bar›flç›l olacaklar›n› beklemek ham hayalciliktir. Çok net görülüyor ki, kendi aralar›nda bile k›yas›ya bir ç›kar pazarl›¤› yürütüyorlar, birbirleriyle iliflkileri böyledir. fiimdi Türkiye yönetimine sormak laz›m: Dün Rasmussen flu flu sözleri söylüyordu, bugün sana sözde istedi¤ini yapaca¤›n›n sözünü verdi. Ancak yar›n baflka söz vermeyece¤i, baflka ifl yapmayaca¤› nereden belli? Bunu elbette Türkiye yönetimi de biliyor, ama bile bile bunu yap›yor. Peki niye? Çünkü aralar›ndaki iliflki bu biçimdedir. Kaskat›, buz gibi bir ç›kar iliflkisidir. Kendi aralar›ndaki iliflkiyi böyle kat› bir ç›kar iliflkisi biçiminde yürütenlerin öyle bir ç›rp›da demokratik zihniyete ve siyase-

ww

w.

Di¤er yandan ise, mevcut sonuçlar bundan sonra da Kürdistan özgürlük ve demokrasi mücadelesinin öyle düz bir çizgide ve kolayl›kla yürümeyece¤ini gösteren olaylar olmaktad›r. Her ne kadar 29 Mart seçimlerinde DTP belli bir baflar› elde etmifl olsa da, bunun hemen kal›c› bir sonuç vermeyece¤i, hatta öyle kolay kolay bir ateflkes veya bar›fl durumunu bile yaratamayaca¤›n› ortaya koymaktad›r. Tersine, mücadele karmafl›k, çok yönlü ve çetin bir çizgide sürmeye devam edecektir. Çeflitli ateflkes ça¤r›lar›, giriflimleri olsa da, hatta demokratik siyasi mücadele öne ç›ksa da, bunun çat›flmalarla sürece¤ini bilmemiz, anlamam›z gerekiyor. ROJ TV’yi kapatacak kadar gericileflmek, demokratik direniflin ne kadar önemli oldu¤unun görülmesini sa¤l›yor. Yine bu kadar halka silahlarla, gaz bombalarlar›yla yap›lan sald›r›, çat›fl-

“Halkın demokratik örgütlülüğünü geliştirmek için seferberlik düzeyinde çalışmak lazım. Yine demokratik siyasi mücadeleyi adeta sokak çatışması, barikat çatışmaları biçiminde sürdürecek bir örgütlülüğe ulaşmak gerekiyor. Bunda da gençliğe rol düşüyor. Halkın öz savunma kuvveti olarak gençliğin direngen, radikal, devrimci örgütlere kavuşması lazım”

biçimde haz›rlanmak gerekmektedir. Bu konuda herkes tam bir duyarl›l›k ve kararl›l›k içinde olmal›d›r. Onun için de kesinlikle sa¤lam bir ideolojik durufl, yo¤un bir propaganda ve e¤itim çal›flmas› yap›lmal›d›r. Halk›n demokratik örgütlülü¤ünü gelifltirmek için seferberlik düzeyinde çal›flmak laz›m. Yine demokratik siyasi mücadeleyi adeta sokak çat›flmas›, barikat çat›flmalar› biçiminde sürdürecek bir örgütlülü¤e ulaflmak gerekiyor. Bunda da gençli¤e rol düflüyor. Halk›n öz savunma kuvveti olarak gençli¤in direngen, radikal, devrimci örgütlere kavuflmas› laz›m. Kendini böyle bir mücadeleyi yürütecek bir bilince ve örgütlülük içerisine çekmesi gerekiyor. Bununla birlikte elbette ki meflru savunma her zamankinden daha çok önümüzdeki süreç için gerekecektir. Son olaylar gösterdi ki, Kürt halk› öz savunmas›z ola-


SERXWEBÛN vam ediyor. 29 Mart yerel seçimleri bir sonuç ortaya ç›kard›, ama süreci netlefltirmedi. Karmafl›k bir siyasi süreç söz konusudur. Çok çeflitli olas›l›klar gündemdedir. Dolay›s›yla bizim de her türlü olas›l›¤a göre kendimizi örgütleyip haz›rlayarak ve giriflken davranarak kendimizi önümüzdeki süreci inisiyatifli yürütme gücü haline getirmemiz ve kazanmam›z gerekmektedir.

- ABD’de Obama baflkanl›¤›ndaki Demokratik yönetim, kendisinden önceki Cumhuriyetçi Bush yönetiminin

baflta Ortado¤u olmak üzere birçok alanda yaflad›¤› ciddi t›kanma ve zorlanma ortam›nda, dünyaya sunulan yeni bir umut biçiminde iktidara getirildi. Özellikle yaflanan ekonomik krize çare olacak bir umut yap›lmak istendi. Bir moral etki, doping yapmaya çal›fl›ld›. Bu durum halen de devam ediyor. Dünyan›n yeni kurtar›c›s› gibi tüm toplumlara sunulmaya çal›fl›l›yor. Obama kiflili¤i parlat›ld›kça parlat›lmak için çaba harcand›. Bu Türkiye’de de böyledir, Avrupa’da da böyledir, dünyan›n dört bir yan›nda da böyle bir durum yaflan›yor. Belli ki, küresel kapitalist sistemin krizi derin ve ciddi bir s›k›flmay› yafl›yor. Toplumlar, insanl›k ciddi bir ruhsal, psikolojik, ahlaki daralma ve bunal›m içinde. Bu durum

w.

ww

ekonomik, siyasi ve askeri yaflama da yans›yor. Her alanda ciddi bir kriz durumu yaflan›yor. Toplumsal ve siyasi kaos büyüyor. Bu noktada bir kurtar›c›ya, en az›ndan k›sa süreli de olsa bu s›k›nt›lar› aflt›rtacak bir propagandaya, moral etkiye ihtiyaç duyuyor. ‹flte Obama yönetimi bir yönüyle bu biçimde kullan›lmaya çal›fl›l›yor. Sistemin buna ihtiyac› var, bu temelde iktidara getirildi ve bu çerçevede de kullan›lmak isteniyor. Avrupa’ya yaklafl›m› da böyle oldu. Avrupa’da da bu temelde propaganda oluyor. Son Türkiye gezisiyle de bu ortaya ç›kt›. ABD baflkan› Obama Avrupa’daki gezisi ard›ndan Türkiye’yi, Irak’› ziyaret etti. Ortado¤u’da etkinlik kurmak istedi¤i alanlara diplomatik ziyarette bulundu. Tabii

ew e. c

- ABD Baflkan› Barack Obama’n›n Türkiye ve Irak ziyaretlerinin Türkiye ve Kürdistan siyaseti üzerindeki etkileri nelerdir?

ne t

maz, meflru savunmas›z olamaz. Böyle olursa, cellâda teslim edilmifl kurbana döner. Onun da b›rakal›m özgür-demokratik yaflama kavuflmas›, varl›¤›n› bile sürdürmesi mümkün de¤ildir. O nedenle kendi varl›¤›n› sürdürebilmek için, özgür ve demokratik gelecek yaratabilmek için öz savunma alan›n›, meflru savunmay› güçlü tutmak kesin gerekiyor. Bu konuda asla hata yapmamak laz›m. Bunun için hem gerillay› her zamankinden daha fazla büyütmek, güçlendirmek ihtiyac› var, hem de öz savunma örgütlülü¤ünü her yerde yaymak gerekli. Bu, silahl› olmayabilir; örgütlenmifl birimler olurlar. Yumruklar›yla, sopalar›yla, molotoflar›yla kavga ederler, bir savunma gücü olufltururlar. Gerici sald›r› neyi kullan›yorsa onu kullanan, o tür araçlarla donanan bir direnme gücü, demokratik direnifl gücü olarak ortaya ç›karlar. Böyle bir öz savunman›n oluflmas› önümüzdeki sürecin baflar›yla yürütülmesi aç›s›ndan kesinlikle gereklidir. 29 Mart seçim sonuçlar› önümüzdeki sürecin nas›l olaca¤› konusunda net bir fley belirtmeye imkân verecek durumda de¤ildir. Her olas›l›¤› aç›k hale getirdi. Bar›flç›l-demokratik çözüm süreci de geliflebilir, siyasi mücadele de öne ç›kabilir; tersinden, çat›flmal› durum da her zaman gündeme gelebilir. Türk ordusu yeni katliamc› sald›r›lar›na her zamankinden fazla yönelebilir. Bunun için NATO’dan destek almaya, ABD’den, ‹ran’dan destek almaya çal›fl›yor. Bunlar› elde ederse ve gücü yeterse, özellikle KDP ve YNK’yi devreye koyabilirse, besbelli ki bu tür sald›r›lar› yapmaya her zaman aç›k ve isteklidir. E¤er yapam›yorsa, gücü yetmedi¤i içindir. Güç buldu¤unda yapacakt›r. Bu bak›mdan çat›flmalar›n geliflmesi, savafl›n büyümesi ihtimali de vard›r. Biz bu ihtimali de d›flta tutmuyoruz. Bar›flç›l-siyasi demokratik mücadele süreci de geliflebilir. Bu da ihtimal dâhilindedir. Dolay›s›yla biz buna göre de haz›r›z; ama çat›flmal› durum da geliflebilir, savafl büyüyebilir, katliamc› sald›r›larla yüz yüze gelinebilir. Bu olas›l›k da gündem dâhilindedir ve biz buna karfl› da haz›rl›kl›y›z. O bak›mdan netleflmemifl durum de-

Nisan 2009

om

12

bunun çok çeflitli biçimde de¤erlendirilecek yönleri var. Her fleyden önce bu durum ABD’nin ne kadar s›k›flm›fl oldu¤unu gösteriyor. Bunu do¤ru anlamak laz›m. Örne¤in bir Türkiye gezisi flimdiye kadar hiç böyle olmam›flt›, ilk defa oluyor. Bir ABD baflkan› seçilir seçilmez ilk defa Türkiye ziyaretine ç›k›yor. fiimdiye kadar hep Türkiye yönetimi Washington’a giderdi, hatta bir, iki, üç sefer gider gelirlerdi. Bir görüflme koparabilmek için y›llarca u¤rafl›l›rd›. fiimdiyse bizzat ABD baflkan›, Türkiye yöneticileri hiçte ABD’ye gitmeden Ankara’ya gelip Türkiye’nin bütün yetkilileriyle görüflme yap›yor. Bu, geçmiflteki olup bitenlere, amiyane deyimle temayüllere ayk›r›, ters bir durumdur. Nerden kaynakland› bu durum? ABD’-


Nisan 2009

SERXWEBÛN

“Ortadoğu çapında ABD yeni bir Kürt politikası oluşturmuş durumda. Çünkü Ortadoğu’da yürüttüğü savaş bunu gerektiriyor. Kürtlerin desteğini alabilmek için de Kürt politikasında açılım yapıyor. Bunları sağlatacak bir uzlaşma yaratmak istiyor. Seçime kadar DTP’yi tasfiye etmek için alenen çalışma yürüten bir yönetim, seçim ardından DTP’yi muhatap almak durumunda kalmıştır”

ne te we .c om

nin içinde bulundu¤u s›k›fl›kl›ktan kaynaklan›yor. Küresel kapitalist sistemin yaflad›¤› kriz ve kaostan kaynaklan›yor. Küresel sistem ve onun önderli¤i olan ABD o kadar s›k›flm›fl ki, Türkiye’yi kendisi için bir kurtar›c› görüyor. Obama Türkiye’ye geldi, herkesle görüfltü, her yeri gezdi. Öyle ki, sanki mesih gelmifl gibi bir hava yarat›lmaya çal›fl›ld›. Di¤er yandan Obama Türkiye’ye övgüler dizmekten kendini kurtaramad›. Neden? Çünkü Türkiye’ye ‹htiyac› var, onu Ortado¤u politikas›nda daha fazla kullanmak istiyor. ABD politikas›n› Türkiye-Irak ittifak› üzerine oturtuyor. Bu ittifak› Filistin’den Afganistan’a kadar genifl Ortado¤u sahas›nda kendi politikalar› do¤rultusunda kullanmak istiyor. Bunun için de Türkiye’yi bu siyasete çekmeye çal›fl›yor. Türkiye’nin de buna ihtiyac› var. Dolay›s›yla ihtiyac› olan güçler birleflmifl bulunuyorlar. Gördük iflte, herkes pür dikkat Obama ne söyleyecek, Obama ne yapacak, diye önce bunu tart›flt›; ard›ndan, fluraya girdi, flöyle ayakbast›, burda flu sözü söyledi biçiminde günlerce bas›n adeta bir Obama f›rt›nas› estirmeye çal›flt› ve bu hâlâ da devam ediyor. Milletvekilleri onu pürdikkat dinlediler. Genelkurmay geldi haz›r bulundu, dinledi. Yani bu tür fleyler iki taraf›n da ne kadar s›k›flm›fl oldu¤unu gösteriyor. Asl›nda s›k›fl›k iki güç birbirine dayanarak bu s›k›fl›kl›ktan kurtulmaya çal›fl›yor. Türkiye kendi s›k›fl›kl›¤›n› ABD’den daha fazla destek alarak aflmak istiyor. Türkiye’nin s›k›fl›kl›¤› nedir? Kürt sorunundaki s›k›fl›kl›kt›r, PKK karfl›s›ndaki zorlanma ve s›k›fl›kl›kt›r. ABD ve NATO’dan daha fazla destek alarak PKK’ye karfl› savafl› sürdürmek istiyor. ‹nkâr ve imha politikas›n› devam ettirmek istiyor. Aç›k olan budur. ABD destek verdi¤i ölçüde ancak bu inkâr ve imha siyasetini, bu ça¤ d›fl› gericili¤i sürdürebilece¤ini düflünüyor. Türkiye’nin talepleri bu yönlüdür ve zaten bu taleplerde bulunmufllard›r. Nitekim Obama’n›n Türkiye’nin toprak bütünlü¤ünden yana oldu¤unu, teröre karfl› oldu¤unu söylemifl olmas› Türkiye’de bayram havas› yaratm›fl durumda. Herkes adeta zil tak›p oynuyor. Oysa ki ayn› Obama

13

Kürtlerin haklar›ndan da söz etti. Kürt az›nl›ktan dem vurdu. Çünkü Kürtlere de ihtiyac› var. Nitekim Kürtlerle de görüflme yapt›. Kendini bu kadar d›fla ba¤lamak Türkiye yönetimi ve sistemi aç›s›ndan utanç vericidir.

- ABD Türkiye ile iliflkileri daha da gelifltirirken Kürtlere karfl› politikalar›nda nas›l bir de¤ifliklik olabilir?

ww

w.

- Asl›nda ABD Türkiye’yi kendine ba¤lamaya, istedi¤i gibi kullanmaya çal›fl›yor. Ermenistan sorununda, dini az›nl›klar sorununda, daha çok da Afganistan’da, Irak’ta Türk ordusunu kullanma konusunda imkânlar elde etmeye çal›fl›yor. Nitekim bu yönlü pazarl›klar yapt›klar› anlafl›l›yor. E¤er bu pazarl›k sonuç verirse, gerici temelde ifllerse ortaya ç›kacak olan Türkiye’nin ABD ç›karlar› do¤rultusunda bir paral› asker gibi Ortado¤u’da savaflt›r›lmas› olacakt›r. “PKK’ye karfl› savafl›yoruz” diye Türk gericili¤i, milliyetçi faflizmi Türk toplumunu kand›racak, Kürt halk›na karfl› da, bölge halklar›na karfl› da Türkiye’yi savaflt›ran bir durum ortaya ç›kacakt›r. Bu ciddi bir tehlikedir. Buna dikkat etmek gerekiyor. Di¤er yandan bu sonuçlar› elde etmek için Obama yönetimi biraz daha da genifl bir siyasi yaklafl›m içinde. Türkiye’ye, Irak’a ihtiyaç duydu¤u kadar Kürtlere de duyuyor. Obama’n›n gezisinin bir de bu yönü var ki, bunu Türkiye siyasetçilerinin iyi okumalar› laz›m. Ahmet Türk’le Kürt politikac› diye görüfltü, ard›ndan Celal Talabani’yle, Mesut Barzani’yle görüflmeler yapt›. Kürt az›nl›k dedi ve bu görüfle Türkiye Cumhurbaflkan› ve Baflbakan›’n›n da kat›ld›¤›n› söyledi. Kürtlerin haklar›ndan söz etti. Bunlar›n sa¤lanmas› ve korunmas› gerekti¤ini belirtti. Neden? Çünkü yeni bir Kürt

politikas› oluflturuyor. fiimdiye kadar ABD’nin Kürt politikas›nda sadece Irak vard›. Irak Kürtleri üzerinden politika yap›yorlard›. fiimdi Türkiye’de de Kürt politikas›ndan söz ediyor, ‹ran’da da söz ediyor. Ortado¤u çap›nda ABD yeni bir Kürt politikas› oluflturmufl durumda. Neden? Çünkü Ortado¤u’da yürüttü¤ü savafl bunu gerektiriyor. Böyle olunca Kürtlerin deste¤ini alabilmek için de Kürt politikas›nda aç›l›m yap›yor. Bunlar› sa¤latacak bir uzlaflma yaratmak istiyor. Seçime kadar DTP’yi tasfiye etmek için alenen çal›flma yürüten bir yönetim, seçim ard›ndan DTP’yi muhatap almak durumunda kalm›flt›r. Gözle görülecek denli aç›k bir siyasi de¤iflikli¤i h›zla yapabilmifltir. fiimdi ABD’nin böyle bir politika izledi¤i bir ortamda Türkiye’nin hâlâ eski Kürt ve PKK karfl›t› stratejide ›srar etmesi, inkâr ve imhay› sürdürmeye çal›flmas› tabii ki mümkün de¤ildir, bofl bir çabad›r. Bu, Türkiye’yi daha fazla d›fla ba¤layacak, ABD’nin uydusu haline getirecektir. E¤er AKP ciddi bir demokratik siyasi dönüflüm yaflayamazsa Türkiye aç›s›ndan böyle bir tehlike arz etmektedir. Bunu herkesin görmesi ve anlamas› laz›m. ABD, küresel kapitalist sistemin ç›karlar› do¤rultusunda böyle bir politik de¤iflim ve aç›l›m yaflarken, Türkiye yönetiminin ulus-devlet statükoculu¤unda ve Kürtlere karfl› inkâr ve imha politikas›nda ›srar etmesi, kendini felaketle yüz yüze getirmesi anlam›na gelir. Böyle bir yaklafl›m› sürdürdükçe daha fazla ABD’ye muhtaç hale gelecek, ABD Türkiye’ye istediklerini zorla yapt›rtacakt›r. Oysa Türkiye buna muhtaç de¤ildi. Kendi demokratik aç›l›mlar›n› kendisi yapabilirdi. Kürt sorununun demokratik çözümünü, Türkiye’nin demokratikleflmesini sa¤layabilir ve böylece hiçbir


SERXWEBÛN

w.

- Bu geliflmeleri Kürt siyasetçileri nas›l okumal› ve bunun karfl›s›nda nas›l bir politik tutum gelifltirmelidir?

ww

Kürtler aç›s›ndan da ç›kart›lmas› gereken sonuçlar var. Örne¤in, Obama yönetimi 29 Mart yerel seçim sonuçlar›n› siyasete dönüfltürüyor. Herkesten önce harekete geçti. Kendine göre bir Kürt politikas› oluflturuyor. ABD ilk defa Türkiye’de bir Kürt politik liderle baflkanl›k düzeyinde görüflme yapt›. Güney Kürdistan yönetimiyle görüflmeler yapt›. Kendi politik do¤rultusunu, ç›karlar›n› empoze etmeye, seçim sonuçlar›n›n ABD’nin politik ç›karlar›na do¤ru kanalize edilmesini sa¤lamaya çal›fl›yor. Bu önemlidir. Bir inisiyatif anlam›na geliyor. Seçim sonuçlar›n› de¤erlendirmek için ABD böyle bir politik inisiyatif kullan›yorsa, h›zla hare-

mesi gerekiyor. Böyle bir Ortado¤u, Kürt halk›n›n da en özgür, en demokratik ve en birlikte oldu¤u bir Ortado¤u olacakt›r. Kürt halk› kendini özgürdemokratik bir gelece¤e kavuflturabilmek için böyle bir Ortado¤u’nun yarat›lmas›n› öngörmelidir. Onun için de çok yo¤un bir çal›flma içerisinde olmak, yeni aç›l›mlar yapmak, bir Kürt ulusal demokratik stratejisi oluflturmak gerekli. fiimdiye kadarki Kürt stratejisi parçal›yd›. Kürdistan parçalar›na göre, Kürt örgütlerine göre ayr›yd›. Birbiriyle çat›flmaya dayal› bir geliflme sa¤lama stratejisi vard›. Art›k bu strateji dönemi kapanm›flt›r.

ew e. c

ket ediyorsa, DTP Baflkanl›¤›yla görüflecek kadar bir politika de¤iflikli¤i yapabiliyorsa, Kürt ulusal demokratik siyaseti böyle bir aç›l›m› ve ç›k›fl› niye yapmas›n? Niye daha erken davranmas›n? Elbette ki onun da erken davranmas› gerekiyor. Yoksa seçim sonuçlar› ABD’nin politik ç›karlar›na kanalize olur. Oysaki bu sonuçlar› Kürt halk› kazand›, dolay›s›yla bu sonuçlar›n Kürt demokratik siyasetinin geliflmesine kanalize edilmesi gerekiyor. Bunlar nelerdir? Bir, Kürt ulusal demokratik birli¤inin ve kurumlaflmas›n›n yarat›lmas›. Ulusal konferans›n acilen toplan›p ulusal strateji ve örgütlülü¤ü yaratmak üzere çal›flma yürütmesidir. ‹kincisi, baflta Türkiye olmak üzere ‹ran, Irak, Suriye’de demokratik sistemin geliflmesi için Kürt demokratik siyasetinin daha aç›l›mc› ve aktif hale gelmesi, bir inisiyatif kullanabilmesi. Kürt sorununun demokratik çözümü temelinde Kürt demokrasisinin ve Kürt demokratik birli¤inin iliflkilerinin yarat›lmas›na dayanarak Türkiye ‹ran, Irak ve Suriye’de demokratikleflmeyi, demokratik iliflki ve birlik sistemini yaratmak üzere Kürtlerin harekete geçmesi laz›m. ‹flte bu, Ortado¤u demokratikleflmesini getirir. Ortado¤u’da demokratikleflmenin ve halklar›n kardeflli¤inin yarat›lmas›n› sa¤lar. Demokratik Ortado¤u birli¤ini yarat›r. Ortado¤u halklar›n› özgürlük ve demokrasi ilkeleri temelinde yenide birlefltirir, kardefllefltirir, d›fl güçlerin hegemonya savafl›na karfl› halklar›n ç›karlar›na dayanan bir Demokratik Ortado¤u yarat›r. Bunun gerçeklefltiril-

ne t

güce muhtaç olmadan kendi öz gücünü harekete geçirerek Ortado¤u’nun en büyük demokrasisi haline kendini getirebilir, Ortado¤u’ya demokrasi yayan bir merkez konumuna ulaflabilirdi. Demokratik Ortado¤u Birli¤inin yarat›c›s› ve öncüsü haline gelebilirdi. Bütün imkânlar›n› böyle bir demokratikleflme temelinde Türkiye toplumunun ç›kar›na kullanabilirdi. Türkiye’de bu kadar pahal›l›k oluflmazd›, iflsizlik geliflmezdi, yüz milyarlarca dolarl›k borç alt›na girilmezdi. Bunlar hep inkâr ve imha siyasetinin sonuçlar›d›r. Savafl siyasetinin Türkiye’ye yükledi¤i ekonomik ve mali yük oluyor. Bunlar›n hepsi Türkiye toplumunun sosyal, kültürel, e¤itsel geliflimi için kullan›l›rd›. Türk gençli¤i, kad›nlar› güçlü bir bilinçlenme, geliflme, iyi bir yaflam sürdürebilirlerdi. Türkiye çat›flmalarla kan kaybeden bir ülke de¤il, demokratikleflme temelinde en özgür ve birli¤ini güçlendirmifl bir toplum haline kendini getirirdi. Demek ki, Türkiye aç›s›ndan ç›kart›lmas› gereken önemli sonuç bu oluyor. Mevcut yaklafl›mlarla, politik duruflla Türkiye, ABD’nin gelifltirmeye çal›flt›¤›, Obama yönetiminin oluflturmaya çal›flt›¤› politikaya cevap veremez. Kendisi kendi demokratik siyasetini, stratejisini gelifltiremezse ABD ç›karlar› do¤rultusunda bir uydu olmaktan kurtulamaz.

Nisan 2009

om

14

- Yeni Stratejik yaklafl›m›, stratejik de¤iflim konusunu biraz açar m›s›n›z? En baflta PKK stratejik de¤iflim yapt›. Böyle bir stratejiden geliflme sa¤lamaktan kendini ç›kartarak ulusal demokratik birli¤e dayal› bir strateji esas ald›. Bununla bundan sonra çal›fl›labilece¤ini ve kazan›labilece¤ini öngördü ve nitekim PKK’nin yaratt›¤› geliflmeler buna dayan›yor. 29 Mart yerel seçimlerinde DTP’nin kazand›¤› baflar› kesinlikle böyle bir demokratik siyasi stratejinin baflar›s› oluyor. Demek ki bu strateji kazand›r›yor, baflar› getiriyor. Bu bak›mdan bütün Kürt örgütlerinin stratejik de¤iflim yaflamas› gerekli. En baflta KDP ve YNK olmak üzere bütün örgütler stratejik de¤iflim yaflamal›lar. PKK’yle çat›flma içerisinde geliflme yaratmak, baflka parçalarla çat›flarak kendini ilerletmek devri geçmifltir art›k. Parçalar›n demokratik birli¤i, örgütle-


Nisan 2009

SERXWEBÛN onu tasfiye etmeyi öngörüyordu. Fakat seçim sonras›nda bu siyasetin de¤iflti¤ini gördük. Demek ki ABD flunu gördü: Kürt halk›n› inkâr ederek, reddederek, bir de askeri yöntemlerle susturamaz, bast›ramaz, Kürt özgürlük hareketi tasfiye edilemez. O zaman Ortado¤u’da kimse siyaset yapamaz. Dolay›s›yla siyaset yapabilmek için, sorunlar›n siyasal yöntemlerle çözümünü sa¤layabilmek için eski politikada de¤ifliklik yapmak gereklidir. ‹flte ABD’nin böyle bir siyasi de¤iflikli¤i k›smen yapt›¤› anlafl›l›yor. Bu de¤ifliklik: Bir, bütün Kürdistan’› içine alan bir Kürt politikas› oluflturmufltur; iki, Kürt iradesini reddeden yaklafl›m›n› önemli ölçüde de¤ifltirmifltir; üç, fliddet yöntemiyle Kürt sorununun çözülemeyece¤ine karar k›lm›flt›r. Bunlar önemli siyasi durumlard›r. Bundan hem Kürtler yararlanabilir, hem de komflu halklar; Türkiye, ‹ran, Irak, Suriye halk› yararlanabilir. Bu siyaset iyi kullan›l›rsa herkese hizmet edebilir. Geçmiflin bölünüp parçalanmaya ve çat›flt›r›lmaya, sonunda da kullan›lmaya dayanan siyasetinden halklar kurtularak demokratik birlik ve dayan›flma içerisinde kendi güçlerini gelifltirebilirler. Özellikle Kürt sorununun çözümü aç›s›ndan bu siyasi durumdan yararlan›labilir. Kürtler bu gerçe¤i görerek hareket etmeliler.

mak istiyor. Çünkü o kriz içine, ç›kmaz içine girmifl. Bunu aflarak ABD ç›karlar›n› ilerletmek istiyor. Böyle bir siyasi de¤iflim sürecinde Kürt sorununun demokratik çözümü, Ortado¤u’da demokratik dönüflümün gelifltirilmesi aç›s›ndan ad›mlar at›labilir. Çünkü d›fl müdahale, d›fl hamleler ve sald›r›lar demokratik dönüflümü, demokratik iliflki ve birli¤i engelliyordu. Bunun k›smen zay›flam›fl olmas›, ya da bir de¤iflim süreci geçiriyor olmas› f›rsat yarat›yor. Demokratik siyasetin geliflmesi, demokratik çözümün geliflmesi için; Türkiye’nin, Irak’›n, ‹ran’›n, Suriye’nin demokratikleflmesi ve Kürt sorununun demokratik çözümü için f›rsat oluflturuyor, yeni imkânlar ortaya ç›kart›yor. Bunu kullanmay› bilmek laz›m. Böyle anlamak gerekiyor. Yoksa öyle Obama hayranl›¤›yla bir fley elde edilemez. ABD’ye ba¤lanarak, daha çok ABD uydusu haline gelerek hiç kimse kurtulamaz. Ne Türkiye sorunlar›n› çözebilir, ne de Kürtler. Tam tersine daha fazla sorunlarla yüklü hale gelirler, daha çok çeliflki ve çözümsüzlükler artar. Bu da çat›flmaya ve birbirini tüketmeye götürür. Bundan da d›fl güçler, d›fl gericilik yararlan›r. ‹flte böyle bir duruma düflmemek için son siyasi geliflmeleri, ABD’deki yönetim de¤iflikli¤ini ve Türkiye’deki 29 Mart seçiminin ortaya ç›kard›¤› sonuçlar› do¤ru de¤erlendirerek bunu demokratikleflme, demokratik dönüflüm yönünde kullanmay› bilmek laz›m. Kürt sorununun demokratik siyasi çözümü ve Türkiye’nin demokratikleflmesi temelinde de¤erlendirmeyi ve böyle bir sonuca ulaflmay› geçeklefltirebilmek gerekir. Do¤ru demokratik tutum, devrimci tutum, sol-sosyalist tutum budur. Bu yap›ld›¤› ölçüde Ortado¤u dünya çap›nda demokratikleflmenin merkezi haline gelebilir. Küresel sistemin gericili¤ine karfl› dünya demokratik dönüflümünün merkezi olabilir. Bunun gerçeklefltirilmesi için çal›flmak da elbette ki bütün demokratik güçlerin, sol-sosyalist güçlerin temel görevidir. Bu gerçeklefltirildi¤i ölçüde solculuk, sosyalizm bir anlam, bir de¤er ifade edecektir.

ne te we .c om

rin ortak demokratik stratejideki birlik ve ittifaklar› bundan sonra Kürt özgürlü¤ünü ve demokrasisini gelifltirecektir. Bunu yaratman›n yolu da, bir ulusal konferansla ulusal demokratik kurumlaflmalar› ortaya ç›kartmakt›r. Kürtler kendi demokrasilerini bu biçimde gelifltirdikçe ve kendi demokratik iliflkilerini ve birliklerini ortaya ç›kard›kça komflu halklara da demokrasi yayacaklar ve onlarla da demokratik iliflki ve birliklerini gelifltireceklerdir. Her parçadaki Kürt halk›n›n demokratik konfederalizm sistemindeki örgütlülü¤ü ve birli¤i di¤er parçalardaki Kürt halk›yla demokratik iliflkileri ve birli¤i gelifltirdi¤i gibi, ayn› zamanda içinde yer ald›klar› devletle sorunlar›n› çözecek, komflu halklarla da demokratik iliflki ve birliklerini gelifltirecektir. Dolay›s›yla bir parçan›n demokrasisi geniflleyerek bütün Kürdistan’›n demokrasisi olacak. Kürdistan’›n demokrasisi ve demokratik iliflkilerinin geliflmesi, Türkiye’nin, Irak’›n, ‹ran’›n, Suriye’nin demokratikleflmesi ve demokratik ittifak içine girmesi anlam›na gelecektir, bunu yaratacakt›r. Bu da bizi demokratik Ortado¤u birli¤ine götürecektir. Kürt özgürlü¤ü ve demokrasisi gelifltikçe Ortado¤u demokrasisi ve demokratik birli¤i geliflecektir. Tersinden, Ortado¤u demokratiklefltikçe ve halklar›n kardeflli¤ine dayal› demokratik birlik sistemi içine girdikçe de Kürt halk›n›n özgür ve demokratik gelece¤i güvence alt›na al›nm›fl olacakt›r. Kürt siyasetinin bunu sa¤latacak bir siyasi çaba içerisine gecikmeden aktif olarak girmesi laz›m. Obama’n›n ziyaretinden ç›kart›lacak en önemli bir sonuç da bu oluyor.

15

ABD uydusu haline gelerek kimse kurtulamaz

w.

Türkiye de bu gerçe¤i görerek hareket etmeli. Yani flunu bilmemiz laz›m: Küresel sistemin bir uydusu haline gelmemek için, ABD stratejisinin basit, kullan›lan parçalar› haline gelmemek için kiflilikli, karfl›l›kl› yarara dayanan demokratik iliflki ve ittifak içerisinde birlikte siyaset yapan ve yaflayan bir düzey tutturabilmek için mevcut ABD politikas›ndan yararlan›larak Kürt sorununun demokratik çözümünü gerçeklefltirmek ve Kürt halk›n›n komflu halklarla demokratik iliflki ve birli¤ini yaratmak gerekir. fiimdi koflullar bunun için uygundur. ‹mkânlar var. Obama’n›n ziyareti bunu ortaya ç›kard›, gösterdi. Bush yönetiminin siyasi duruflunda baz› de¤ifliklikler yap-

ww

Kürt sorununun çözümü açısından bu siyasi durumdan yararlanılabilir

Öyle anlafl›l›yor ki, ABD siyaseti art›k çat›flmayla Kürt sorununu çözülemeyece¤i, yine Kürtlerin inkâr edilerek Ortado¤u’da ulus-devlet statükosunun afl›lamayaca¤› noktas›na gelmifltir. Bu önemlidir. fiimdiye kadar, hatta son 29 Mart seçimine kadar da ABD, Kuzey Kürdistan’daki Kürt halk iradesini inkâr ediyordu, reddediyordu, onunla görüflmüyordu. Onunla görüflmek yerine


SERXWEBÛN

16

Nisan 2009

om

Finans ça¤›-komutan para Kapital, kapitalist ve kapitalizm para saltanat›n›n ön basamaklar›d›r. Onlar bunlar› atlayan gerçek “K birer krald›lar: Ç›plak krallar. Ticaret ça¤› büyük h›z›yla birlikte büyüyen kâr›n› büyük oranda bu

paralaflflm ma ve para araçlar›na borçluydu. Paran›n egemenli¤i sessiz ve derinden ilerliyordu. Sadece

krall›¤a de¤il, tanr›sall›¤a da oynuyordu. Hem de ilk defa maskesiz olarak. Endüstri ça¤› ona hem çok

flfleey borçluydu hem de çok büyük f›rsatlar sundu. Toplumda pazarlaflflm ma, kentleflflm me, emtialaflflm ma ve ticaret

ew e. c

yo¤unlaflflm mas› olmadan sanayi devrimi olamazd›. Tüm bu süreçler para olmadan gerçekleflfleemezdi”

Reebeer Apo’’nun n çözzümllemeelerin ndeen deerllenmifltir

rünmektedir. Büyük ihtimalle gücünü, itibar› bir seçenekten kazanacakt›r. Öyle kabul gördü¤ü için kabul edilmektedir. Temelinde adalet, de¤er, emek gibi ölçüler aramak beyhudedir. Zaman ve mekânda haz›r bulunanlar, ifllerimizi kolaylaflt›rmak için bir arabulucu seçelim demifller. Bulunan arabulucu nesnenin ad›n› para koymufllar. Bu k›sa öyküyle paray› tan›mlamaya çal›fl›yoruz. Fakat öyle bir arabulucu arac›yla karfl› karfl›yay›z ki, bu konumunu b›rak›p baflka rollere girdi mi her fley allak bullak olabilir. Bir örnekle anlafl›l›r k›lal›m. Toplum bir kad›n›n ancak bir erke¤e ba¤l› olarak bir evde ad›na namuslu dedi¤imiz tarzda yaflayabildi¤i takdirde kabul görebilece¤ini belirtir. Kad›n›n öyle olmaktan ç›k›p birçok erke¤i eve almas› ya da tersi halinde adam›n eve birçok kad›n› almas› halinde durum nas›l olur? Herhalde en hafif deyimle allak bullak olur. Paran›n durumunda ifller daha karmafl›kt›r. Örne¤imize devam edelim. Kad›n genel kabulü bozdu¤u için evden at›larak bir çözüme var›labilir. Fakat parada ifller bu kadar kolay olmayabilir. Elinde paray› tutan, namuslu olmasa, paraya ne kadar para kat›lsa da kabulümdür diyebilir. Hâlbuki toplum t›pk› bir kad›n meselesinde oldu¤u gibi, bu kabulle paray› arac› k›lmam›flt›. Onu biriktirmek en büyük namussuzluktur diyebilmifl olmas› kuvvetle muhtemeldir. Benim kanaatim, ifl aynen böyle olmufltur. Son derece nispi bir zaman ve

ww

w.

ne t

Paran›n toplumsal komuta gücü haline gelmesi flüphesiz önemli bir geliflmedir. Bu çözümlenmeden toplumun kavranmas› çok eksik kal›r. Para belki de tüm vücuda gerekli enerjiyi oluflturmak için, hücrelere besin tafl›yan damarlardaki kan örne¤i gibi, ekonomik yaflamda ak›flkanl›k sa¤layan de¤erdir. Ne oldu¤u ve nas›l bu konuma eriflti¤i anlafl›lmas› gereken en ciddi toplumsal fenomendir. Beraberinde muazzam kirlilik tafl›d›¤› inkâr edilemez olan bu ayg›t, hangi tarihsel ve toplumsal etkenler sonucu bu durumunu kazand›? Gerçekten toplumda neyi gerçeklefltirmektedir? Kazand›rd›¤› ve kaybettirdi¤i kifliler, gruplar kimlerdir? Onsuz olunur mu, olunmaz m›, yerine neler ikame edilebilir? Sorular ço¤alt›labilir. De¤iflim arac› olarak para, basit bir ifllemin arac› olarak gayet anlafl›l›rd›r. Yine de dikkat etmek gerekir. De¤iflenler nedir? Para iki de¤iflen aras›nda adil bir ölçü sa¤layacak alet olabilir mi? Sorunun daha baflta büyük zorluklar içerdi¤i aç›kt›r. Bir elmayla bir armudu de¤ifltirmek gibi en basit bir al›flverifl meselesinde, diyelim oran bire iki oldu: 1 elma = 2 armut. Para piyasada böyle ifllev görsün. Neden bire iki de üç veya bire bir de¤il? O zaman iflin içine en basitinden emek de¤er girecektir. Sorular pefli s›ra gelebilir. Eme¤e de¤erini veren nedir? Baflka emek denilip soru sonsuza dek tekrarlanabilir. Aç›k ki al›flverifl meselesinde adil ölçüyü paran›n sa¤lamas› zor gö-

mekânla s›n›rl›, kolayl›k olsun diye araya konulan bu arabulucu, asla tüm zaman ve mekâna yay›ls›n diye kabul edilmemifltir. Büyük bir suiistimal (kötüye kullanma) olay› vard›r. Asla kabul etmem diyebilir. Fakat at› alan çoktan Üsküdar’› geçmifl olabilir. O zaman da hükmü yetmez olur. Dolay›s›yla para, ortama göre oynayan, efli benzeri görülmemifl bir fahiflenin kendisi haline gelmesi, yine ikinci bir defa kuvvetle muhtemeldir. Kendini birine bir, birine bin dolara kiralayabilir. Önünde bunu önleyecek hiçbir kuvvet art›k yoktur. Nas›l bu duruma gelindi? Biraz da ekonominin dilini kullanarak anlafl›l›r k›lmaya devam edelim.

Arma¤an kültürü yücelticili¤i ifade eder Ekonominin de¤iflimle bafllat›lmas› pek fazla anlat›m ifade etmese de, de¤iflimin kendisi önemli bir ekonomik faktördür. Birbiriyle de¤iflen iki fleye mal veya meta denilmektedir. Toplum henüz kullan›m de¤erinden baflka bir de¤er tan›maz iken, karfl›l›kl› de¤iflimi ahlaki olarak uzun süre do¤ru bulmad›. Arma¤an ekonomisi dedi¤imiz bir sisteme ba¤l› kald›. Üretti¤i veya elde etti¤i çok de¤erli addedilen bir nesneyi de¤er verdiklerine arma¤an ediyordu. Arma¤an kültürü yücelticili¤i ifade eder. Yüceltilene arma¤an sunulur. De¤erli olan›n böylece de¤eri kan›tlanm›fl, onurland›r›lm›fl oluyordu. Geriye kalan nesneler günlük yaflam için


Nisan 2009 SERXWEBÛN

17

ne te we .c om

harcan›rd›. Birikime de iyi gözle bak›lmazd›. ‹nsan topluluklar› milyonlarca y›l böyle yaflayabildiler. Mal de¤iflimi olmadan, mal veya para karfl›l›¤›nda de¤iflime, ahlak›, vicdan› bir türlü raz› olmuyordu. Çünkü üretti¤i de¤erin pahas›, karfl›l›¤› olabilece¤ini düflünmüyordu. Düflünülmesini ahlaken uygun bulmuyordu. Belki de sa¤duyusu veya ahlaki bilinciyle bunu hileli bir yol say›yordu.

Toplumda emtia olgusunun ortaya ç›k›flfl›› uygarl›k sürecine yak›n dönemlerdir

Bu çeliflkilerin kabulü temelinde para konusuna yeniden döndü¤ümüzde, bar›nd›rd›¤› hileleri daha iyi fark etmifl oluyoruz. Toplumlar› tan›rken bir noktay› daha iyi anlamak büyük önem tafl›r: Toplumsal olgular›n fiziksel olgular olmamas›. H2O, mutlak olmasa da dünya koflullar›nda hep su molekülüdür. Baflka anlam› olamaz. Toplum ise insan›n infla etti¤i olgular paketidir. ‹çinde muazzam bilinmezlikler tafl›sa da. Toplum kendi infla etti¤ini de¤ifltirip yeni inflalar kurabilir. fiu kural ortaya ç›k›yor: Toplumsal gerçeklikler infla edilmifl gerçekliklerdir. Do¤a veya tanr› vergisi gerçeklikler de¤ildir. O halde para da rahatl›kla infla edilmifl bir gerçekliktir. De¤iflim ve emtialar konusu da infla edilmifl varsay›msal gerçekliklerdir. Tanr› veya do¤a vergisi de¤iller. Pozitivistlerin en büyük günah›, toplumsal gerçeklikleri fiziki gerçeklikler gibi olgular niteli¤iyle ayn› kategoriye koymalar› olmufltur. Toplumsal olguyu de¤iflmez gerçeklikle bir tuttu¤umuzda, büyük yan›lg›lar içeren toplumsal paradigmalara kap›y› sonuna kadar aralam›fl oluruz. Ekonomiye pozitivist aç›dan bakt›¤›m›zda, bu sak›ncalar› görmemek mümkün de¤ildir. O zaman milliyetçilikler nesnel gerçe¤in ifadesi olarak anlafl›ld›¤›nda, de¤iflik konumlarda da olsalar, felsefi bak›mdan ayn› olan Hitler ve Stalin konumuna düflersin. ‹kisi de ve tüm pozitivistler de, kaba materyalistler de toplumda kabul etti¤i gerçeklere mutlak olgu de¤eri vermekten kurtulamazlar. Para konusunu son derece nazik k›lan bir etken de topluma bu pozitivist yak-

ww

w.

De¤iflimin efli¤i ekonominin efli¤iyse, ekonomiye böyle girifl yap›lmas› herhalde iyi bir girifl say›lmayacakt›r. Çünkü asli gelene¤e ra¤men yap›lm›flt›r. De¤iflimi ekonomik iliflkinin temel de¤eri saymak bir varsay›m olabilir. Ama tek varsay›m de¤erinde saymak do¤ru olmaz kanaatindeyim. Ekonomiyi de¤iflimden baflka etkenlerle bilimsellefltirmek veya daha do¤rusu de¤iflimden farkl›, hatta de¤iflimin kabule dayanan, para gibi arabuluculu¤a dayanmayan biçimleri de rahatl›kla gelifltirilebilir. Teorik ve pratik bu biçimleri gelifltirme konusunda yarat›c› olmaktan geri durmaz. De¤iflimden daha önemli olan ürünün mal haline gelifl meselesidir. Kullan›m de¤erinin de¤iflime tabi tutulmas› emtialaflma, mallaflma olarak tan›mlan›r. Toplumda emtia olgusunun ortaya ç›k›fl› uygarl›k sürecine yak›n dönemlerdir. Ticaretin kabul görmesindeki temel etkendir emtia. Emtian›n kendisi onu ilk edinenin elinden ç›kma an›na denk geliyor. Elinden ç›karmay› kabul etmek emtian›n bafllang›c›d›r. Karfl›dan biri bir fley karfl›l›¤›nda al›nca, emtia süreci tamamlanm›fl oluyor. Yine bir örnek verelim. Y›llarca besledi¤i bir ceylan› baflka birinin de y›llarca besledi¤i keçiyle de¤ifltirdi¤ini düflünelim. Bu de¤iflimin adil ve eflit oldu¤u hiçbir zaman ispatlanamayacakt›r. Çünkü hangi al›n terinin ne kadar ak›t›ld›¤› hiç bilinmez. Daha da önemlisi keçiyle ceylan hiçbir zaman iki eflit olamaz. Bu analojiler flüphesiz de¤iflimin mant›¤›ndaki çeliflkiyi yakalamak içindir. Ve böylesi çeliflkiler her zaman mevcuttur.

lafl›mla bakan anlay›fltan gelir: Paray› tam gerçek saymak. Dolay›s›yla onun arac›l›¤›yla el de¤ifltirme giderek tam gerçek alg›lamas›na dönüflür.

Para öyle bir flfleeydir ki onunla da onsuz da olmak çok zor konum arz eder

Paran›n ekonomiye de¤iflimle birlikte girmesini, tarih boyunca gösterdi¤i geliflmeleri incelemek konumuz de¤il. Fakat giderek ekonominin vazgeçilmezi haline gelmesi, içerdi¤i sak›ncalar›n da büyümesi anlam›na gelir. Tek bir de¤iflimin içerdi¤i çeliflkiyle karfl›laflt›rd›¤›m›zda, paran›n s›n›rs›z de¤iflim gücünü kazanmas›n›n ne kadar netameli, sak›ncal› durumlara yol açaca¤› anlafl›l›rd›r. Binlerce çeliflkinin somutlaflm›fl hali olmak kolay bir fley de¤ildir. Bu haliyle ekonomi de yol ala ala finans ça¤›na ulaflt›¤›nda, durumun bütün vahametini görmeden toplumu anlafl›l›r k›lmak kendini aldatmaktan baflka anlama gelmez. Vahamet dedi¤imiz, paran›n en geliflkin ça¤›na ba¤r›ndaki muazzam çeliflkilerle birlikte varmas›d›r. Bu sicili çok kötü bir zorban›n çok büyük bir orduya baflkomutan yap›lmas› gibi bir fleydir. Toplumun bafllang›çta sadece haz›r olanlar›n bir anl›k kabulüne dayanan kuflkulu arac›n çok geçici bir konumu tanr› kat›na yükseltiliyor. En etkin komuta gücünü de elinde tutarak. Paran›n geliflim tarihini incelemek hayli ilginç olurdu. Tarihte ilk alt›n sikkenin Lidyal› Kreuzus taraf›ndan ç›kar›ld›¤› söylenir. Halen alt›n aramalar›-


SERXWEBÛN

18

“SSanayi toplumu tamamen paran›n egemenli¤ini tan›yan ilk büyük toplum biçimidir. Daha önceki hiçbir uygarl›k toplumu bu denli paran›n hâkimiyetini tan›mam›flfltt›. Endüstri toplumunda para art›k bir kültürdür. Her flfleey onun

‹talyan kentleri para devriminin önemli mimarlar›ndand›

projeler para olmadan baflflllat›lamazd›. Herkes para edinmek için ne gerekiyorsa onu yeni tanr›s›na sunmaya mecbur edilmiflfltti”

ww

luydu. Paran›n egemenli¤i sessiz ve derinden ilerliyordu. Sadece krall›¤a de¤il, tanr›sall›¤a da oynuyordu. Hem de ilk defa maskesiz ve bizzat olarak. Endüstri ça¤› ona hem çok fley borçluydu hem de çok büyük f›rsatlar sundu. Toplumda pazarlaflma, kentleflme, emtialaflma ve ticaret yo¤unlaflmas› olmadan sanayi devrimi olamazd›. Tüm bu süreçler para olmadan gerçekleflemezdi. Para ve paralaflman›n h›z kazanmas› vücut organlar›ndaki kan dolafl›m› rolünü kazanm›flt›. Onun kesilmesi organlar›n çal›flamaz duruma gelmesi ve ifllevini kaybetmesiydi. Bu da ölümleriyle eflanlaml›yd›.

ew e. c

liflmesinde birer devrim rolünü oynad›lar. Emtialaflma ve paralaflman›n h›z›n› belki de yüzlerce defadan daha fazla artt›rd›lar. Paran›n egemenli¤inin geliflmesinde kilometre tafllar›yd›lar. Toplum yavafl yavafl bu araçlar›n tahakkümüne haz›rlat›l›yordu. Görünüflte basit bir teknik muameleydi gerçeklefltirilenler. Bankalar para birikim yerleri olacakt›. Senetler para karfl›l›¤› olan k⤛t parçalar›yd›. K⤛t para da bir nevi genel senetti. Hafifti. ‹flleri daha da kolaylaflt›r›p h›zland›r›yordu. Kredi, s›k›fl›k durumda olan müflterilerine daha sonra ödenecek münasip bir faiz karfl›l›¤›nda verilen borç parayd›. O da iflleri h›zland›r›yor, bofl kalmay› önlüyor, ilgilisinin tembel tembel oturaca¤›na ifllerini h›zla sürdürmesine ve sa¤lanacak kârla borcunu kapatmas›na hizmet ederek daha hay›rl› bir rol oynuyordu. Muhasebe ifllerin kâr-zarar, gelir-gider envanterini netlefltiren birer dokümand›lar. Ayna gibi dönemsel olarak kifli veya flirketlerin durumunu yans›t›yordu. Bunlar basit ama müthifl sonuçlar› olan devrimlerdi. Baflta Sevilla, Lizbon, Londra, Amsterdam, Hamburg, Lyon, Anvers, Paris olmak üzere, ‹talya’n›n bu devrim ürünlerini Rönesans ürünleriyle birlikte h›zla ülkelerine aktaran Avrupa kentleri devrimleri k›ta geneline yayd›lar, büyüttüler. 16. yüzy›lla birlikte Hollanda ve ‹ngiltere’nin önce tar›m ve ticarette, sonra sanayide bu devrim ürünlerinin etkin yard›mlar›yla nas›l genel bir kapitalist devrime dönüfltürdüklerini taslak halinde sunmufltuk. Kapital, kapitalist ve kapitalizm para saltanat›n›n ön basamaklar›d›r. Onlar bunlar› atlayan gerçek birer krald›lar: Ç›plak krallar. Ticaret ça¤› büyük h›z›yla birlikte büyüyen kâr›n› büyük oranda bu paralaflma ve para araçlar›na borç-

w.

‹talyan kentlerinin ‹slam dünyas›ndan para ve ticaretin öncülü¤ünü devralmalar› 13. yüzy›l›n ortalar›na do¤rudur. Özellikle Venedik, Cenova ve Floransa gerçek bir para ve ticaret mucizesi olarak gerçeklefltiler. 16. yüzy›la kadar baflta Rönesans olmak üzere her bak›mdan Avrupa’ya öncülük eden y›ld›z kentlerdi. ‹talyan kentleri sadece Rönesans devrimini gerçeklefltirmekle kalmad›lar; para devriminin de önemli mimarlar›ndand›. Her ne kadar ilk öncüllerini ‹slam dünyas›nda buldularsa da, katk›lar› oldukça büyüktür. Banka, senet, k⤛t para, kredi, muhasebe gibi modernitenin vazgeçilmez tüm para argümanlar›n› bu kentler gelifltirdi, kurumlaflt›rd›. Para tarihinde bu geliflmelerin çok büyük rolü vard›r. Pazar ve ticaretin ge-

om

etraf›nda anlam kazan›r. Büyük hayallere yol açmas› kadar, tüm büyük

ne t

n›n sorun yaratt›¤› Manisa’n›n Sard kentinde oturdu¤u ve bafl›na gelmedik ifl kalmad›¤› söylenir. Para öyle bir fleydir ki, onunla da onsuz da olmak çok zor konum arz eder. Bilinen, emtia de¤iflim ve paralaflman›n el ele vererek h›zla geliflti¤i ve ekonominin baflköflesini ele geçirdi¤idir. Pers ve Greko-Romen uygarl›¤›nda para kullan›m›n›n çok yayg›nlaflt›¤›, günümüze kadar ulaflan yüzlerce sikke çeflidinden bellidir. ‹slam uygarl›¤›nda Riyal en az sultanlar kadar itibarl› bir konuma eriflmiflti. Kentlerde paran›n taht› sa¤lamd›. Özellikle Yahudi sarraflar büyük önem kazanm›flt›. Yahudi ve Ermeni sarraf ve tüccarlar Avrupa’dan Hindistan’a kadar uzanan ticaret yollar› üzerindeki kentlerde paralel bir para ve ticari tekel hatt› kurmufllard›. Siyasi egemenli¤e paralel bu kapital hatt› çok etkiliydi. Sultan ve emirlikleri kendine oldukça ba¤lam›flt›. Avrupa ve Asya’daki etkinlikleri sürekli art›yordu. Toplumlar›n kavim olarak Yahudi ve Ermenilere artan tepkisinin alt›nda bu gerçekli¤in önemli pay› olsa gerek. Yahudi ve Ermeni pogromlar›n› araflt›r›rken bu önemle göz önünde bulundurulmas› gereken bir husustur.

Nisan 2009

Endüstri toplumunda

para art›k bir kültürdür

Fabrika-iflçi iliflkisini çözümledi¤imizde durum daha iyi anlafl›l›r. Fabrikalaflmay› eski köle ve köylü serfle iflletmek mümkün de¤ildir. Hem efendiden, hem senyör ve topraktan kopmadan iflçileflme olmaz. Tam bir iflçileflme mutlak ücretle gerçekleflir. Ücret ise, para olmadan ödenecek bir de¤er de¤ildir. ‹flçinin paraya kesin mahkûmiyeti gerçekleflmifl oluyordu. Para, efendi ve senyör olmadan yeni köleyi mutlak egemenlik alt›na alman›n konumunu kazanm›flt›. ‹ktidarlaflmada bu dev bir ad›md›r. Yeni sanayi toplumu bu yolla tamamen paran›n egemenli¤ini tan›yan ilk büyük toplum biçimi oluyordu. Daha önceki hiçbir uygarl›k toplumu bu denli paran›n hâkimiyetini tan›mam›flt›. Endüstri toplumunda para art›k bir kültürdür. Her fley onun etraf›nda anlam kazan›r. Büyük hayallere yol açmas› kadar, tüm büyük projeler para olmadan bafllat›lamazd›. Çocu¤una küçük bir ayakkab› almak-


Nisan 2009 SERXWEBÛN 20. yüzy›l›n son çeyre¤ine kadar, kabaca) emperyalizm hamlesi ve ondan kaynaklanan çok genifl bir s›n›fsal ve ulusal savafllar dönemiydi. Yaklafl›k dört yüzy›l süren bu dönemlerin bafl yap›c›lar›ndan birinin para oldu¤u tart›fl›lmaz bir gerçektir. Hepsine birden para ça¤› demek yanl›fl olmazd›. Kapitalist modernitenin büyük tanr›s› (Zeus, Jüpiter) ulus-devlet, iktidar ve savafl tanr›s› (Ares ve Mars), para ise ekonominin ve tarihte genel anlamda karfl›l›¤› olmayan yeniça¤›n yükselen yeni tanr›s›yd›. Tüm kadim tanr›lar› bast›ran ve hegemonyas›n› kuran tanr›! Finans ça¤›n›n temel özelli¤i, para kurumunun (tüm enstrümanlar›yla birlikte) baflat duruma geçmesidir. Sanayi ve ticaret tekellerini tamamen kontrolü alt›na alm›flt›r. Tekel olarak devleti de (özellikle ulus-devleti) kendine iyice ba¤›ml› hale getirdi. Ekonominin temel katlar› olan kullan›m (tüketici) ve üretim-de¤iflim platformlar›n› da tamamen paran›n denetimine ald›. Kullan›lan araçlar IMF, Dünya Bankas›, Uluslararas› Ticaret Örgütü; dünyan›n tüm merkez bankalar›, küresel bankalar, çeflitli kredi senetleri, piyasa ve borsalar; bono ve tahvil senetleri, tüketici kartlar›, faizler ve döviz kurlar› vb genifl bir enstrümanlar listesidir. Bu kurumlar arac›l›¤›yla para art›k hayalet bir varl›k haline gelmifltir. Daha do¤rusu, ataerkil ailenin eski hiyerarflik yöneticisi durumunda kalm›flt›r. Onun yerine yeni yetmeler olarak bu kurumlar evlat rolünü oynamaktad›r. Ama hepsinin para atalar›n›n tohumunu tafl›d›klar› da bir gerçektir.

Sistem halen yetkinleflflttirilmekle birlikte tamamlanm›fl say›l›r Kendi içinde bu kurumlar müthifl bir a¤ halindeler. Son derece organizeler. Saniye saniye birbirlerinden haberleri vard›r. Birbirlerini etkilerler. Hareketleri k›sa, orta ve uzun vadeli olarak düzenlenir. K›sa süreli hareketlere ‘s›cak para’, orta vadeli olanlara ‘bono ve tahvil’, uzun vadeli olanlara da ‘uzun vadeli senet’ demek moda gere¤idir. S›k s›k isim ve süre de¤ifltirebilirler. Toplumsal infla etme gerçekliklerinden en h›zl› gerçeklefltirilenlerdir. Temel muhasebe arac› Dolar ve Euro’dur. ABD ve AB’nin para birimidirler. Sistem halen yetkinlefltirilmekle birlikte tamamlanm›fl say›l›r. Peki, temel gaye olan kârlar bu yeni sistem alt›nda nas›l gerçeklefltirilmektedir? Ekonomik, toplumsal ve siyasal dünyan›n tüm iliflki ve çeliflkileri bu yeni sanal sisteme oldu¤u gibi tafl›nm›flt›r. Hatta ideolojik, akademik ve di¤er kültürel argümanlar da bu sistemin, pençesine ald›¤› dünyalard›r. Gerçe¤e daha yak›ndan bakmak anlam gücümüzü art›racakt›r. Dolar’›n (yedekte tutulan Euro) temel muhasebe birimi olmas› ne anlama gelmektedir. Dolar birikim alanlar› ve milli paralar aras›ndaki kur de¤iflimleri; bono ve tahvil, hisse senetleri piyasas›ndaki hareketler, faiz ve fiyat de¤ifliklikleri hangi somut dünyalardaki iliflki ve çeliflkileri, dolay›s›yla ittifak ve savafllar› yans›tmaktad›r? Acaba giderek s›kça sözü edilen Üçüncü Dünya Savafl› a¤›rl›kl› olarak bu simgesel, sa-

ne te we .c om

tan, evinin ›fl›¤›n› yakmaya kadar, en ücra köyden en geliflmifl kent semtlerine kadar her aile paran›n mutlak gere¤inin bilincindeydi. Onu elde etmek u¤runa içine girilmedik bir ifl, plan düflünülemezdi. Herkes para edinmek için ne gerekiyorsa onu yeni tanr›s›na sunmaya mecbur edilmiflti. Görünüflte kutsal de¤er emek sat›l›yordu. Bu, paran›n yol açt›¤› en tipik yan›lg›lardan biridir. Parayla sat›lan, yani elden ç›kar›lan sadece emek de¤ildir. Onu elde etmek için öncelikle sa¤l›kl› bir bedene, bedeni elde etmek için bir anaya, anay› elde etmek için bir kad›na ihtiyaç vard›. Bu içinler sonsuza dek gider. Emek ayr›ca beceri kazanmal›yd›. O olmadan sat›n al›nmazd›. Onun için ustaya, tezgâhtara; onlar içinse binlerce y›ll›k ifl tecrübesine, onun emektarlar›na ihtiyaç vard›. ‹flte basit bir ücret -kar›n doyurmadan biraz fazla- tüm bu kutsal de¤erlerin elden ç›kar›lmas› oyunuydu. Tarih ve toplum sat›l›yordu. ‹nsan, birey böyle araçsallaflt›r›lm›flt›. fiimdiye kadar hiçbir toplumsal tanr› bu denli kullar› üzerinde hâkimiyet kurmam›flt›.

19

Para ekonominin ve yeniça¤›n yükselen yeni tanr›s›yd›

ww

w.

Para tarihinin önemli bir kilometre tafl› da alt›n ve gümüfl gibi de¤erli madenlerin karfl›l›k olarak gösterilmesinden kurtulmas›yd›. Bu büyük devrim kara para devrimi- 1970’lerde gerçekleflti. Art›k para tam özgürleflmiflti. Birinci özgürleflmeyi özgür ‹talyan kentleri onu k⤛t, senet, kredi gibi enstrümanlara ba¤layarak sa¤lam›flt›. ‹kinci büyük devrim ise, ABD Dolar›’n›n alt›n ve gümüfle ba¤l› olmaktan resmen kurtulmas›yla gerçeklefltirilmiflti. Finans ça¤›na resmen bu devrimle girilmiflti. Üçüncü büyük küreselleflme hamlesi denilen tarihsel geliflmenin alt›nda bu olgu yatmaktad›r. Kapitalizmin ilk büyük küreselleflme hamlesi, bilindi¤i gibi ticaret ça¤›n›n (15.-18. yüzy›llar) k›tasal sömürgelefltirme ve yar› sömürgelefltirme hareketleriydi. ‹kinci büyük küreselleflme hareketi, sanayi ça¤›n›n (19. yüzy›l›n bafl›ndan


SERXWEBÛN

Para hiçbir ça¤da ve hiçbir yerde bu denli kendi kendini büyütmemiflflttir

Finansal ça¤ endüstriyalizmden daha a¤›r ekonomi d›flfl››d›r

Finans ça¤›n›n reel dünyay› yönetmesini çözümlemek hayli ö¤retici olacakt›r. a- Reel ekonomik dünyay› yönetmesinin paran›n komuta gücüne yükselmesiyle ba¤lant›s›n› s›kça dile getirdik. Daha çok hegemonun ana politikalar›na hizmet edecek projeler esas al›n›r. Dünya ekonomisi finans ça¤›na göre nas›l dizayn edilecek? Hangi bölge hangi mallarda yo¤unlaflacak? Pay› ne olacak? Ülkelerin temel siyasetleri nas›l düzenlenmeli, ekonomik ve sosyal yap›lanmalar›n› nas›l yenilemeli, borçlar›n› nas›l ödemeli, kaynaklar›n› nas›l kullanmal›? Ayr›ca asi, çete dedikleri ülke ve ekonomiler nas›l hizaya getirilmeli? Eski SSCB blo¤u, Çin ve di¤er üçüncü dünya denilen ülkeler hegemonik sistemle nas›l bütünleflmeli? ‹srail’le iliflkiler nas›l düzenlenmeli? Bir bütün olarak dünya, ülke, devlet ve halklar› neo-liberal yeni finans ça¤›n›n genel kriterlerine hangi parametreler taraf›ndan uyum sa¤layacaklarsa, o temelde her ülke, flirket, devlet ve bireylerin önüne projeler konulur. Bu projelere uygun yat›r›mlara birçok siyasal ve askeri flart da ba¤land›ktan sonra finansman, yani parasal enstrümanlar sa¤lan›r. Uymayanlara ise, kriz dayat›larak iflas noktas›na getirilir. Zaten finansal ça¤ demek, projelere flartl› kredi sa¤lama ça¤› demektir. Sistem bu temelde çal›flt›r›lmaktad›r. Kapitalizmin finansal ça¤da ekonomi olmad›¤›n› en net biçimiyle bu k›sa

ww

w.

ne t

ABD’nin ‹kinci Dünya Savafl› sonras›n›n hegemon gücü oldu¤u genelde kabul gören bir görüfltür. Para birimi olarak Dolar’›n dünyasal a¤›rl›¤› bu hegemonyan›n sonucudur. ‹lginç olan tam da bu hegomonya zirve yaparken, Dolar’›n alt›n karfl›l›¤›ndan kurtulmas›d›r. Bunun bir nevi hesaps›z, sorumsuz dünya hegemonu olmay› yans›tt›¤› çok aç›kt›r. ABD’nin 1980’lerden itibaren dünyaya trilyonlar› kat kat aflan Dolar’› karfl›l›ks›z olarak sald›¤› bilinmektedir. Bu korkunç bir olayd›r. Yanl›z banknot matbaas›n› çal›flt›rarak y›lda trilyon Dolar kazanma anlam›na gelmektedir. Para hiçbir ça¤da ve hiçbir yerde bu denli kendi kendini büyütmemifltir. Hegemon olman›n ilk defa kendini paraya yans›tmas›n› veya paran›n bizzat hegemon oldu¤unun itiraf›n› bu olgudan baflka daha iyi aç›klayan bir araç olabilir mi? Bütün ulus-devletlerin borçlu durumda olduklar›n› göz önünde bulundurursak (en büyük borçlu ulusdevlet, çok tuhaft›r, ABD’nin kendisidir) paran›n niye tam hegemon oldu¤unu bir kez daha alg›lama gücümüzü art›rm›fl oluruz. ABD Merkez Bankas›’n›n ufak tefek para oyunlar›n›n (faiz-fiyat indirme, yükseltme hareketleri) dünyay› fliddetle sarsmas› da finans sisteminin iyi oturmufllu¤unu gayet iyi aç›klamaktad›r. Yani paran›n gücünü kan›tlayan olgular çok fazla oluyor. Krizlerin sistemle ba¤› daha da çarp›c›d›r. Asya, Rusya ve Latin Amerika’da devrevi olarak zincirleme etkileyerek, saçarak oluflan krizler tamamen para sahas›nda geçmektedir. Reel ekonomiye yans›malar hep sonrad›r. Daha önceki krizler reel dünyada bafllay›p para dünyas›nda sonuçlan›rken, finans ça¤›n›n krizleri tam tersine olmaktad›r. Reel ekonomi en sona b›rak›lmakta, ama finans dünyas›n›n egemenlerinin istedikleri gibi o ülke veya

ülke bloklar›n› hizaya getirdikten sonra fazla a¤›rlaflt›rmadan sona erdirilmektedir. Rusya örne¤i ö¤retici olacakt›r. SSCB resmi olarak 1991’de da¤›ld›ktan sonra giderek a¤›rlaflan bir finansal kriz sürecine al›nd›. Kriz 1998’de doruk noktas›na ç›kar›ld›. ABD muhalefetine ra¤men. Rusya sistem hegemonunun istedi¤i neoliberal politikalara çekildikten sonra, yavafl yavafl felçli halinden ç›k›p sistemle bütünleflti. Bir karfl›devrim de böyle gerçeklefliyordu; sanal ve finansal karfl›-devrimler ça¤›nda!

betimlemelerimiz bile göstermektedir. K⤛t oyunlar› ekonomi olmamak kadar, ekonomi d›fl› dayatmalar oldu¤unun en iyi kan›tlama araçlar›d›r. Tekelin azami kârlaflmas› bu k⤛tlar üzerinde gerçekleflmektedir. Bundan daha aç›k ekonomi d›fl›l›k olur mu? Hiçbir sektör ve dönem, kâr›n ticaret ve sanayi ça¤›n›n çok üstünde bedava kazan›ld›¤›n› finans sistemi ve ça¤› kadar aç›klayamaz. Küçük kuponlar karfl›l›¤›nda herkes kâra bulaflt›r›larak hem sisteme suç orta¤› k›l›n›yor, hem sistem kendini daha da güçlendirerek kurtuluyor. Finansal ça¤ endüstriyalizmden daha a¤›r ekonomi d›fl›d›r. Bir toplum biçimidir, kültürüdür. Çok üst düzeyde bir parasal tekelleflmeyle karfl› karfl›ya oldu¤umuz çok aç›k. Devletleri de (hatta devlet olarak ABD’yi de) içinde eriten bir süper tekelleflme aflamas› söz konusudur. Tüm iktidar süreçlerini kontrol eden, gelifltiren, bozan, yeniden kuran bir güç konumuna eriflilmifltir. Yeni küreselli¤in özü budur. San›ld›¤› gibi iletiflim ça¤›n› küreselleflmeyi nitelememektedir. Ekonomiyle siyasetin, siyasi tekelin hiç örne¤i görülmemifl ölçüde küresel çapta iç içe geçmesi özünü teflkil etmektedir. Tüm yerel, ulusal, siyasi ve ekonomik iradeler küresel süper tekel güçlerinin kontrolüne girmesini ifade etmektedir. Bu yeni bir durumdur ve oldukça üzerinde yo¤unlaflmay› gerektirmektedir. b- Toplumsal realite üstündeki etkisi tamamen fethetme amaçl›d›r. Parasal ve sanal bir toplum hedeflenmektedir. Toplumun kapitalize edilmesinin en etkili yolu bono, repo, tahvil, hisse senedi gibi enstrümanlarla kâra ifltirak etmektedir. Böylelikle özellikle baflta orta s›n›flar olmak üzere toplum finans dünyas›yla bütünleflmifl oluyor. Küçük bir kâr karfl›l›¤›nda düzeni koruma gücüne dönüfltürülüyor. Düzene karfl›t refleksleri önemli oranda k›r›l›yor. Tüketici toplum, tüketici kredi, mikro kredi, bin bir türlü proje kredileriyle toplum k›sk›vrak teslim al›nmak istenmektedir. Yöntem basit. Önce krizler dayat›larak iflsizlik dünyas›na yeni bir iflsizler dünyas› ekleniyor. Orta s›n›f çökertilip yeniden aman dilenir hale getiriliyor. Açl›k, yoksulluk

ew e. c

nal dünya içinde geçmifl olmas›n? Gerçek alandaki savafllar ise bunun yer yer deprem dünyas›n›n fay yar›klar›ndan d›fla vurmas› misali gibi olmas›n?

Nisan 2009

om

20


Nisan 2009 SERXWEBÛN

Radikalizm, finans ça¤›n küreselcili¤ine karflfl›› özünde ulus-devletçi “R bir tepkidir. Dinsel ve ›rkç› renkleriyle ulus-devletin daha çok içe kapanmas›n› amaçlayan, ideolojik-politik ç›k›flflllard›r. Her alanda örnekleri vard›r. ‹slam, H›ristiyan, Hindu, Afrika Animizmi gibi dinsel olanlarla, her ulus-devlet içindeki sa¤ milliyetçi-›rkç› unsurlar di¤er radikal kanad› teflflkkil eder”

ne te we .c om

ölüm s›n›r›na dek dayat›l›yor. Kargafla ve kaos derinlefltiriliyor. Daha sonra flartlar karfl›l›¤›nda toplumun yeniden inflas› için krediler ba¤lan›yor. Eskiden toplumlar, devrimler ve ayd›nlanma-kültürel hareketlerle dönüfltürülmeye çal›fl›l›rd›. fiimdiki finansal yöntemlerle daha komple, planl›, elini atefle atmadan, maflayla istedi¤i sonucu elde ediyor. Elde etmek istiyor. Tüm toplumlar üzerinde küresel bir homojenlefltirme, kitle ve sürü toplumu için tek kültürel potadan geçirme, sisteme en ufac›k bir itiraz gelmeyecek biçimde yeniden infla etmeler devrededir. Toplum projeleri bir nevi eski devrimlerin, ütopyalar›n yerine ikame edilmifl oluyor. Art›k ütopya ve devrimlere gerek yok. Her fley projelenebilir. Ayr›ca finansörü haz›rd›r. Karfl›-toplum, simülakr toplum, sanal toplum, tek zihniyetli toplum bu olsa gerek. Acaba dayat›lanlar faflizmin yeni bir maskeyle küresel boyutta gerçekleflme projesi ve dünyas› de¤il midir? Finans ça¤›n›n toplumunu her yönüyle tan›mak ve tan›mlamak gerekir. c- Finans ça¤›n›n siyaset ve devlet politikalar› endüstriyel ça¤la k›smen çeliflik özellikler tafl›r. Endüstriyalizm esas olarak milliyetçilik ve ulus-devlet politikalar›nda yo¤unlafl›r. Tekeller yaratmak ister. Finans ça¤›n›n küresel olma ihtiyac› bu tekelleri art›k engel olarak görmektedir. Kapitalizmin bir dünya-sistem olarak do¤mas› da ulusdevlet tekelini sonuna kadar destekleyemez. ‹çe kapanmaya e¤ilimli ulusdevlet tekelleri, küresel çapta hareket etmek isteyen tekellerin önünde engel konuma gelirler. Özellikle finans ça¤› küresel çapta ancak enstrümanlar›n› kulland›¤›nda kâr› art›rabilir. Ulusdevlet bu durumda karfl›s›nda ciddi bir engel olarak durmaktad›r. Ya yeni duruma uyarlanacak, ya da y›k›lacakt›r. Kuzey Kore, Libya, Suriye, ‹ran, Irak vb Libya uyarlanmay› kabul etti¤inde varl›¤›n› korudu. Irak kabul etmeyince, simgesel önemde finans ça¤›n›n gazab›na u¤rad›. Yenisi infla edilmek durumunda. Tümüyle y›kma durumunda de¤ildir. Özellikle Brezilya, Türkiye, Arjantin, Çin, Hindistan ve Rusya gibi ülkeler ulus-devletçili¤i en

21

yo¤un biçimde yaflad›klar› için, krizlerle terbiye edilip sistemle yeniden entegre edilmek durumunda olan ülkelerin bafl›nda gelmektedir.

Ulus-devletle finans ça¤›n›n küreselli¤i uzun süre çeliflflkkili olmaya adayd›r

ww

w.

Daha da önemlisi, tek standart ulus-devlet, derinli¤ine küreselleflmeyi de engellemektedir. Küresellik ulusdevlet tipi yerel siyasi üniteleri de¤il, daha küçük çapta s›n›rl› ve ba¤›ml› iktidarla yetinen devlet tipini gündemlefltirmektedir. Orta büyüklükteki devletleri yerel birimlerle dönüfltürmek istemektedir. Ulus-devletle finans ça¤›n›n küreselli¤i uzun süre çeliflkili olmaya adayd›r. Bünyelerindeki s›n›rl› anti-kapitalist unsurlar da bunu zorunlu k›lmaktad›r. Genelde klasik devletin ve en çok da ulus-devletin yol açt›¤› derin yetmezlikler, sivil toplum denilen, özünde sivil toplumu tam anlam›yla temsil etmeyen bir tampon sistemle afl›lmak istenmektedir. Sivil toplum demokratik içeri¤inden boflalt›larak, liberalizmin ulus-devlet ç›kmaz›n› hafifletmek için kullan›lmaya çal›fl›lmaktad›r. Sivil toplum klasik uygarl›kla demokratik uygarl›¤›n üzerinde en çok çekifltikleri politik alanlard›r. Sivil toplumun demokratikleflmesi ilkesel bir sorun olup, çözümlenmesi ve çal›fl›lmas› gereken temel demokratik siyaset görevlerindendir. ‹deolojik planda finans ça¤›n›n gündeme getirdi¤i temel konu ve sorunlar›n bafl›nda uygarl›klar savafl›, radikalizm, terörizm, devletin yeniden inflas›, globalizm, dinin yükseltilmesi gibi de¤erler gelmektedir. Uygarl›klar savafl› tezi iki bak›mdan önemlidir. Sistemin hegemon gücü-

nün mensup oldu¤u uygarl›¤› dayatmas› beklenebilir. San›ld›¤› gibi ve baz› çevrelerin yans›tt›¤› türde beyaz, Anglo-Sakson H›ristiyan uygarl›¤› söz konusu de¤ildir. Reel sosyalizmle yarat›lmak istenen sosyalist uygarl›¤›n kapitalist moderniteyi aflamamas›, aflma özelliklerini sergileyememesi nedeniyle sistemle yeniden buluflmas›, var gibi gelen bir uygarl›k krizinin afl›lmas›n› mümkün k›ld›. ‹ki blok aras›ndaki çat›flman›n iki uygarl›k aras›nda de¤il, iki hegemonik güç (ayn› moderniteyi temsil eden) aras›nda oldu¤u, SSCB’nin çözülmesi ve Çin’in kapitalistleflmesiyle a盤a ç›km›flt›. Fakat ‹slam dünyas› denilen alan çok eski bir uygarl›k alan› olmas›n›n yan› s›ra, ‹slamiyet’in bir nevi bölgesel milliyetçi konumu, ayr›ca ‹srail ile çeliflkiler uygarl›klar sorununu gündemlefltirdi. Ortado¤u her üç kapitalizm ça¤›nda da sistemle bir türlü bütünleflmiyordu. Ulus-devlet de çözüm getirmek flurada kals›n, sorunu daha da kilitliyordu. Dinsel milliyetçili¤in hem Suudi Arabistan, hem fiii ‹ran kanad›nda yükseltilmesi, fliddetin de olanca yo¤unlu¤uyla devrede olmas›, ‹srail-Filistin sorununun kal›c› etkileri uygarl›k tart›flmas›n› boyutland›r›yordu. Bu sorunun uygarl›¤›n kendi içindeki boyutuydu. Di¤er boyut bölge halklar›n›n, mozaik toplumlar›n varl›klar›n› koruma, kültürel kimliklerini savunma, despotik ve ulus-devlet karmaflas› faflist devletten kurtulma arzusuydu. Bir anlamda güçlü potansiyel tafl›yan demokratik uygarl›kla klasik despotik uygarl›k aras›ndaki çat›flman›n bölgesel yans›mas›yd›. Aç›k ki, bu anlamda petrol ve su meselesinin de etkisiyle Ortado¤u’da ciddi bir uygarl›klar aras› sorundan bahsedebiliriz.


SERXWEBÛN

Bir ça¤ ne kadar boflflaal›rsa o kadar

tutuculaflflm mak zorunlulu¤unu hisseder

Görünüflte kapitalizmin en güçlü ça¤› olan finans kapital tüm özellikleriyle çöküflü ifade etmektedir. Sistemin sürdürülme potansiyelini tüketti¤ini göstermektedir. Bir ça¤ ne kadar boflal›rsa, o kadar tutuculaflmak zorunlulu¤unu hisseder. Bu zorunluluk gücünün de¤il, güçsüzlü¤ün karfl›l›¤›d›r. Üretim insan›n, toplumun onsuz yaflayamayaca¤› temel faaliyetidir. Finans ça¤› ise bunun sa¤lanamad›¤›n›n itiraf›d›r. Üretimi gerçeklefltiremeyen bir sistem iflsiz sistemdir. Olan da budur. Çal›flmayla, üretimle bu kadar çeliflen bir sistemin tek yaflama flans› terördür ki, çok laf› edilen, sapt›r›lan ve provokasyonla yürütülen de esas olarak budur. 1980’lerin bafl›nda sistemin iki hegemon gücü olan ABD ve ‹ngiltere’nin bafl›nda bulunan Reagan ve Thatcher’›n Nikaragua ve Falkland sald›r›lar›yla terör dalgas› bafllat›lm›flt›. Pakistan ve Türkiye’deki iki darbe iktidar› da en yak›n yard›mc›lar›yd›. Latin Amerika toptan terörize edilmiflti. Y›ld›z savafllar›yla devam ettirilen silahlanma yar›fllar› Rusya’y› hegemonik güç olmaktan cayd›rm›flt›. Çin’de Deng Siao Ping reformlar› sisteme verilen tavizlerdi. Ulusal kurtulufl savafllar› ve refah

w.

ww

devletiyle sa¤lanan tavizlere de son verilip, her alanda finans ça¤›n›n terör rüzgâr› estirildi. Clinton daha yumuflak ama etkili politikalarla sürdürdü. Tam fethedilemeyen bir Ortado¤u kalm›flt›. O da uygarl›k, radikalizm, terör, din kaynakl› sorunlar›n kördü¤ümüne çevrilmiflti. Sistem gerilemek istemiyorsa, flu veya bu yolla fethini tamamlamak durumundayd›. Ayr›ca hayati petrol sorunu vard›. Petrol, finans ça¤›n›n üzerinde en çok prim yapt›¤› sektördü. Sistemin ona bir as›r ihtiyac› oldu¤u tespitliydi. Arap-‹srail sorunu sistemin bafl›nda Demoklesin k›l›c› gibi sallan›yordu. fiii ‹ran büyük tehdit olmaya devam ediyordu. Bölgenin büyük problem kapasitesi ‹ngiltere ve Fransa’dan miras kalm›flt›. Birinci Dünya Savafl› bölgede asl›nda bitmemiflti. Darbe, isyan, iç savafl, gerilla hep bu bitmemifl halin göstergeleriydi. S›n›rlar s›rf problemleri ço¤altmak için cetvelle çizilmiflti. ABD’nin bu sorunlar nedeniyle uzun süreden beri bir proje peflinde oldu¤u tahmin edilebilirdi. So¤uk savafl, SSCB, Latin Amerika ve Avrupa ile sorunlar olmasayd›, bölgeye çoktan müdahale etmek zorundayd›. Bahsi geçen sorunlar 1990’lar›n bafl›nda tam olmasa da sistem için nispi hal yoluna girmifllerdi. Ortado¤u sorunu ise kangrenleflerek devam ediyordu. Ya tam vazgeçecek, ya da tam müdahale edecekti. Vazgeçse petrol, ‹srail elden gidecek, ‹ran’a hegemon olma flans› do¤acakt›. Saddam, Arap Bismarck’› olma hevesine kap›lm›flt›. Ticaret ça¤› büyük sömürge talan savafllar›yla yürütülmüfltü. Sanayi ça¤› iki büyük dünya savafl›, kendi içinde s›n›f savafl›, d›fl›nda ulusal kurtulufl savafllar›yla dolu yaflam›flt›. Finans kapital ise, tüm toplumun toplumla iktidar savafl›na dönüflmüfltü. Uygarl›k tekellerinin bu en sonuncusu, Ortado¤u’nun tümüyle yitimi karfl›s›nda yap›sal kaosun dibini boylayabilirdi. Zaten yaflanan da buna yak›n bir durumdu. Sistemin flans› önemli ölçüde bölgedeki geliflmelerle ba¤lant›l› hale gelmiflti. Bu nedenle kendine özgü koflullar› nedeniyle yaflan›lan bir Üçüncü Dünya Savafl›yd›. Sonraki geliflmeler bunu do¤rulayacakt›.

ew e. c

edebilir. Sömürü tarz›, din gibi yüksek meflrulaflt›rma gücüne ihtiyaç duyar. Toplumun ihtiyaçlar› temelinde daha önce bafllat›lan üretimden d›fltalanma süreci finans ça¤›yla zirve yapar. Kitlevi iflsizlik gerçekleflir. Bilimle izah› zor süreçler (kabul edilemez geliflmeler) ancak dinle yumuflat›larak yaflat›labilir ki, olan da budur. Bask› alt›na al›nan din kültürü de¤ildir söz konusu olan. Yeniden dinselleflme denilen olayd›r. Her ça¤ tutuculaflt›¤›nda içine girdi¤i ideolojik tutuculaflmad›r. Toplum böylelikle ekonomik rantiye, sürü toplum, uygarl›k çat›flmalar›, terör ve dinsel tutucu halkalarla k›sk›vrak ba¤lanmaktad›r. Demir kafes, büyük gözalt›; toplumu tam kontrol edemedi¤inde, bu tür yeni ideolojik etkenler eklemlenerek devreye sokulmaktad›r.

ne t

Radikalizm, finans ça¤›n küreselcili¤ine karfl› özünde ulus-devletçi bir tepkidir. Dinsel ve ›rkç› renkleriyle ulusdevletin daha çok içe kapanmas›n› amaçlayan, ideolojik-politik ç›k›fllard›r. Her alanda örnekleri vard›r. ‹slam, H›ristiyan, Hindu, Afrika Animizmi gibi dinsel olanlarla, her ulus-devlet içindeki sa¤ milliyetçi-›rkç› unsurlar di¤er radikal kanad› teflkil eder. Bazen ikisinin çak›flt›¤› s›kça görülen örneklerdir. Küreselcili¤e karfl› yerelcili¤in geri biçimini temsil ederler. Di¤er yandan küreselcili¤e karfl› yerel demokratik, kültürel, feminist ak›mlar ve yeni sol özellikle Dünya Sosyal Formu gibi platformlarda yetersiz de olsa bir araya gelerek demokratik uygarl›k için bir tart›flma gücünü sergilemektedirler. Terörizm büyük ihtimalle sistemin bir provokasyon hareketidir. Finans ça¤›n›n iktidar›na meflru gerekçe yaratmak için, bilinçli baflvurulan araçlar olduklar›na dair güçlü iflaretler var. Örne¤in El-Kaide halen s›r özelli¤ini korumaktad›r. Finans ça¤›n›n kendisi güçlü terörist özellikler tafl›r. Paran›n tahrip etti¤i toplumsal iliflkiler bafll› bafl›na büyük bir terörizm sorunudur. Hiçbir terör, toplumu en derin ba¤lar›ndan uzaklaflt›ran para hegemonyas› kadar etkili olamaz. Sistemin tüm ekonomik, toplumsal ve siyasal alanda varl›¤›n› infla etmek ve sürdürmek için yapt›¤› faaliyetlerin büyük bir k›sm›, tarihte örne¤ine ender rastlanan terör kapsam›ndad›r. Büyük terörü provokatif unsurlarla gizlemek istemektedir. Paradan para kazanman›n reel ekonominin d›fl›nda büyük çapta gerçekleflmesi, tarihte hep karfl›m›za ç›kan güçlü ve kurnaz elin sistem haline gelmesi ve toplumun tepesine oturmas›d›r. K›rk haramilerin soygunlar› finans ça¤ tekel soygunlar›n›n milyarda biri bile etmez. Böylesine büyük boyutlu soygunlar ancak tam bir terör sisteminde gerçekleflebilir. Bu anlamda iletiflim ça¤› denilen olgu, ancak finans terörünü örtülemek için gerekli olabilirdi. Belki de bu amaçla medya terörü dedi¤imiz kavram anlam kazanabilir. Özcesi, sistemin kendisi tarihte gelmifl-gelecek en büyük teröristtir. Dinin yükseltilmesi yine perdeleme ve örtüleme ba¤lam›nda anlam ifade

Nisan 2009

om

22


Nisan 2009 SERXWEBÛN

23

ne te we .c om

Ulusal birlik bilinci yozlaflt›r›lmamal›d›r

Hiçbir konferans bir gruba ya da bireye baz› fleyler dikte ettirme platformlar› de¤ildir. ‹lkelerin tespit edilmesi, bu “H ilkeler çerçevesinde stratejinin, taktiklerin ve politikalar›n belirlenmesi ve ona göre hareket edilmesi konferanslar›n karakteridir. Sorun ilkelerdir. ‹lkelere göre hareket etmek esast›r. Yoksa birilerinin iste¤ine veya duygular›na göre hareket etmek de¤ildir. ‹lkeler de esas olarak Kürt halk›n›n ve bölge halklar›n›n özgürlü¤ü ve demokrasisini

sa¤layan temel normlard›r. Bunlar› da ortaya koymufl bulunuyoruz. Bu aç›dan bu konferans flu güç silah b›rakas›n, flu flöyle yaps›n biçiminde dikte ettirci bir yaklafl›m içinde olamaz” demokrasi mücadelesi verdi¤i böyle bir süreçte dünya dengelerinde yaflanan önemli geliflmeler ve bunun Ortado¤u’ya yans›mas› da Kürtler aç›s›ndan yeni bir siyasal durum ortaya ç›karm›flt›r. 20. yüzy›l›n iki kutuplu siyasal statükosunun y›k›ld›¤› süreçte, yeni dengelerin oluflturulmas› için bütün uluslararas› ve bölgesel güçlerin mücadeleye girdi¤i bu yeni döneme asl›nda Kürtlerde önemli bir güç olarak girmifllerdi. Ortado¤u’daki eski statükolar 20. yüzy›l gerçekliklerine göre kurulmufltu. 21. yüzy›la gelindi¤inde asl›nda hem uluslararas› güçler aç›s›ndan hem bölgenin ezilen halklar› aç›s›ndan, belki de en fazla da Kürtler aç›s›ndan art›k 20. yüzy›l›n siyasal statüsü kabul edilemez durumdayd›. 20. yüzy›l›n sonlar›nda eski statükolar›n çatlad›¤›, 21. yüzy›l›n bafllar›nda giderek y›k›ld›¤› ve yeni statükolar›n kurulmak istendi¤i bir süreçte Kürtler de kendi siyasal konumlar›n› gelifltirip özgür ve demokratik bir yaflam istemektedirler. Durumlar›n›n 21. yüzy›l›n bafllar›ndaki gibi olmamas› aç›s›ndan yeni siyasal dengeler oluflurken örgütlülükleri ve mücadeleleriyle yeni Ortado¤u dengeleri içinde yer almak istemektedirler. Ancak bunun yan›nda bölgesel inkârc› sömürgeci güçler Kürtlerin bölgede siyasal bir güç olmalar›na, kendi siyasi iradeleriyle özgür ve demokratik yaflam kurmalar›na karfl› bir direnç gösterirken, di¤er yandan bölge üzerinde etkinlik kurmak isteyen uluslararas› güçler de çok pragmatik bir yaklafl›mla siyasi ve ekonomik ç›karlar›

ww

w.

Sykes-Picot mutabakat›yla bafllayan ve daha sonra birçok anlaflmayla 21. yüzy›lda Ortado¤u’nun siyasi haritas› çizilirken, Kürtler dört devletin egemenli¤i atl›nda b›rak›lm›flt›r. 21. yüzy›l boyunca Kürtler bu egemenlik alt›nda siyasal, sosyal, ekonomik ve kültürel bask›yla yok edilmeye çal›fl›lm›flt›r. Dünyan›n hiçbir yerinde görülmeyen vahfli bir inkâr ve imha politikas›yla insanl›¤› yaratan, bu co¤rafyan›n en eski kadim halk› olan Kürtleri yok etmeye yönelmifltir. Buna karfl› Kürtler birçok direnifller, isyanlar gerçeklefltirmifltir. Ancak inkârc›, sömürgeci güçler özellikle de Bat›’dan gelen milliyetçi ideolojinin etkisiyle de Kürt halk›na amiyane deyimle kan kusturmufllard›r. Bu isyanlar zorla bast›r›lm›flt›r. Ancak insanl›k tarihinin en eski halk› ve en güzel de¤erlere sahip olan Kürtler ve Kürdistanl›lar bu bask›lara boyun e¤memifl, her f›rsatta, imkân buldukça direnifllerini gelifltirmeye çal›flm›fllard›r. Özellikle de son elli y›lda Kürtler büyük mücadelelerle ve büyük bedeller ödeyerek Kürdistan‘›n tüm parçalar›nda önemli düzeyde bir ulusal demokratik bilince ulaflm›fllard›r. Ulusal demokratik özgürlüklerini isteyen Kürt halk›nda özgürlükçü demokratik bilinç önemli oranda geliflmifltir. Bu aç›dan özellikle 20. yüzy›l›n son çeyre¤i ve 21. yüzy›l›n ilk on y›l› bu yönlü mücadelelerle geçmifltir. Bunun sonucu Kürdistan halk›n›n özgürlük bilinci de örgütlenme düzeyi de geçen yüzy›la oranla önemli düzeye ulaflm›flt›r. Kürtlerin özgürlük ve

gere¤i Kürtlerden çok bölge ülkelerini dikkate alan bir siyasal yaklafl›m içerisinde bulunmaktad›rlar.

Güneyli güçler Kerkük davas›n› savunmada zay›f kalm›fllard›r

ABD’nin Irak’a müdahale etmesiyle birlikte Kürt siyasi güçleri belirli bir siyasi güç kazanm›fl, Irak siyasi dengeleri içinde etkili bir pozisyona gelmifllerdi. Ancak ABD’nin bölgeye müdahalesindeki baflar›s›zl›¤›, yine bölgedeki statükocu güçlerin birleflerek kendilerini etkin k›lmak istemeleri karfl›s›nda ABD bölgedeki etkinli¤ini korumak ve kendisi aç›s›ndan ortaya ç›kan tehlikeleri statükocu güçlerle belirli bir uzlaflma yaratarak aflmak isteyince, Kürtlerin yaln›z Irak’taki pozisyonlar› de¤il, tüm bölgedeki pozisyonlar›n› geriletmeye yol açacak bir siyasal durum ortaya ç›km›flt›r. Bu süreç hâlâ devam etmektedir. Irak merkezi hükümeti Güney Kürdistan federasyonunun siyasal etkisini s›n›rland›rmak için büyük bir çaba göstermektedir. Irak merkezi hükümeti bu çabas›nda ‹ran baflta olmak üzere Türkiye ve Arap ülkelerinin deste¤ini almaktad›r. Nitekim bunun sonucu Kerkük referandumu ertelenmifl, Kürdistan federasyonunun siyasi otoritesini s›n›rland›rma çabalar› artm›flt›r. Bu yönde belirli sonuçlar da alm›fllard›r. Öyle ki daha düne kadar Kerkük’ü kutsall›k düzeyinde ele alan siyasi partiler bugün neredeyse Ker-


SERXWEBÛN kük’teki siyasi etkinli¤inin zay›flamas›n›n teorisini yapma biçiminde bir acizlik içine girmifllerdir.

Bölge devletleri Kürtlerin ulusal birli¤ini engellemek için aralar›ndaki iflbirli¤ini birlefltiriyorlar

w.

ww

kurulma sürecinde Kürtlerin özgür ve demokratik olmamas›, Kürtlerin kendi egemenlikleri alt›ndan ç›kmamas› için büyük çaba göstermektedirler. Onlar ulus devletçi, floven milliyetçi anlay›fllarla kendi siyasi s›n›rlar› içindeki Kürtler üzerinde siyasal sömürgeciliklerini sürdürmek istemektedirler. Bu siyasal sömürgecilik alt›nda da inkârc› politikayla Kürtleri zaman içinde yok etmeyi planlamaktad›rlar. Bu nedenle Kürtler için yeni imkân ve f›rsatlar›n do¤du¤u bu süreçte Kürtlerin bu durumdan yararlanmas›n› engellemek için kendi aralar›ndaki iflbirli¤ini artt›rm›fllard›r. fiu anda Türkiye, ‹ran ve Suriye, Kürtlerin bu durumdan yararlanarak ç›kmalar›n› engellemek için ittifak içinde hareket etmektedirler. Kürtlere karfl› politikada ortak tutum tak›n›yorlar. Kürtlerin demokratik ulusal özgürlüklerini engellemek, temel haklar›n› vermemek için güçlerini birlefltiriyorlar. Bu politikaya dolayl› yoldan Irak merkezi hükümeti de dahildir. Irak merkezi hükümeti, bölgede ABD’nin hâkimiyetinin var olmas› ve ABD’nin iflgali alt›nda bir ülke olmas› nedeniyle anti-Kürt ittifak›na aç›k bir biçimde kat›lmamaktad›r. Ancak dolayl› yoldan ve gizli görüflmelerle bu antiKürt ittifak› içine kat›lm›fl bulunmaktad›r. Hem Güney Kürdistan federasyonunun ve siyasi partilerinin hem de dünyadaki bütün Kürtlerin bu gerçe¤i görerek hareket etmesi gerekir. Bu bilinmeden do¤ru politikalar üretmek, tehlikeleri ortadan kald›rmak mümkün de¤ildir. Geliflmeler göstermifltir ki sadece d›fl güçlere dayanarak yap›lan politikalar her an Kürtlerin aleyhine dönebilir. Tabii ki Kürtler diplomasi de yapmal›d›rlar. D›fl dengeleri, dünya ve Ortado¤u dengelerini dikkate alarak diplomatik yaklafl›m göstererek politik stratejiler ve taktikler gelifltirmelidirler. Çeflitli güçlerle taktik görüflmeler yapmal›d›rlar. Bu yönlü çok zengin yaklafl›m, taktik ve uygulamalarla böyle bir sürece cevap vermelidirler. Bu ne kadar do¤ruysa, bu politikalar›n baflar›l› olmas› ve Kürtlerin politik güç haline gelerek öngördükleri hedeflere ulaflmas› için sadece d›fl güçlere dayanmak, onlar›n verdikleri sözlere itibar etmek de bir o kadar yanl›flt›r. E¤er örgütlü olurlarsa,

ew e. c

Kerkük durumunda ortaya ç›kt›¤› gibi dünyan›n ve bölgenin siyasal durumu Kürtler için önemli siyasal imkânlar sunmakla birlikte büyük tehlikeleri de ba¤r›nda tafl›maktad›r. Özellikle Kürtler üzerinde inkârc› sömürgeci egemenlik anlam›na gelen 20. yüzy›l statükosunun da¤›lmas›, Kürtlerin kendilerini özgürlefltirerek Ortado¤u siyasi dengeleri içinde yer alma imkân›n› ortaya ç›karm›flt›r. E¤er Kürtler statükonun da¤›ld›¤› bu süreçte güçlerini birlefltirir ve iyi mücadele edip do¤ru politika izlerlerse, kurulmak istenen yeni siyasal dengeler yerine oturmadan önce kendi pozisyonlar›n› güçlendirerek 21. yüzy›l aç›s›ndan daha özgür ve demokratik yaflam› kuracaklar› bir siyasal denge ve statükonun içinde yer alacaklard›r. Kürt halk›n›n on y›llard›r verdi¤i özgürlük ve demokrasi mücadelesi ve ortaya ç›kard›¤› ulusal bilinç ve örgütlülük düzeyleri, siyasal tecrübeleri, diplomatik deneyimleri Kürtlerin bu süreçte kazançl› ç›kmas› aç›s›ndan birçok imkân› ortaya ç›karmaktad›r; birçok f›rsat› Kürtlere vermektedir. Ancak Kürtlerin üzerinde egemenlik kuran bölgesel güçlerin de bu gerçe¤i gördü¤ünü bilmek gerekir. Onlar da eski statükolar›n da¤›ld›¤›, yeni statükolar›n

ne t

kük’ün elden ç›kmas›n› ya da Kerkük üzerindeki inisiyatiflerini kaybetmelerinin siyasi gerekçelerini yaratmaya çal›fl›yorlar. Bu durum Ortado¤u’da ortaya ç›kan yeni siyasal dengeler çerçevesinde Güney Kürdistanl› Kürtlerin etkisini s›n›rland›rma çabalar›yla aç›klanabilir. Daha do¤rusu Güney Kürdistan’daki siyasal partilerin, Kürdistan federe hükümetinin izledi¤i yanl›fl politikalar›n sonucu pozisyonlar›n›n zay›flamas› durumu ortaya ç›km›flt›r. Kerkük’teki referandumun gerçekleflmesi ya da Kürt federasyonunun Kerkük’teki siyasi etkisinin artmas› bütün Kürdistanl›lar›n güç birli¤ine, siyasal birli¤ine ve bu temelde Kürdistan halk›n› örgütleyerek siyasi gücünü artt›r›p bunu hem bölge ülkelerine hem de bölgede etkili olmak isteyen uluslararas› güçlere dayatmas›yla mümkündü. Bu yol yerine uluslararas› güçlerin insaf›na kendini terk eden bir politika izlediklerinden, uluslararas› güçlerin ç›karlar› sonucu politikalar› de¤iflince, Güney Kürdistan federe hükümetiyle KDP ve YNK’nin Kerkük sorununda ayaklar› havada kalm›flt›r. Kürdistan halk›n›n birli¤ini ve gücünü esas almad›klar›ndan Kerkük davas›n› savunmada zay›f kalm›fllard›r. O kadar zay›f kalm›fllard›r ki art›k Kerkük davas›n› savunma konusunda yeni politikalar üretme, yeni taktikler gelifltirme, bütün Kürdistan parçalar›ndaki Kürdistan halk›n›n gücünü arkalar›na alarak Kerkük konusunda a¤›rl›¤›n› artt›rma yerine, Ker-

Nisan 2009

om

24


Nisan 2009

SERXWEBÛN özgürlük ve demokrasi mücadelesini geldi¤i bu düzeyi engellemek, 20. yüzy›lda oldu¤u gibi Kürt halk›n›n kendi egemenlikleri alt›nda kalmas›n› sa¤lamak için uygulad›klar› Kürt politikalar›na karfl› bir ulusal konferans›n acil hale geldi¤ini her f›rsatta kamuoyuna duyurmufllard›. Özcesi hem uluslararas› durum hem bölgesel durum hem de Kürtlerin durumu böyle bir ulusal konferans› gerekli k›lmaktad›r. Dünyada hiçbir halk›n, hiçbir toplulu¤un hiçbir konuda ihtiyaç duymad›¤› düzeyde Kürt ulusal konferans› Kürtlerin geleceklerini belirlemede, gelecekteki özgür ve demokratik yaflamlar›n› ortaya ç›karmada belirleyici bir önem kazanm›flt›r. Bu aç›dan gelinen aflamada bir Kürt ulusal konferans›n›n gerekli olup olmad›¤› tart›flmas›z bir konudur. Kesinlikle böyle bir konferansa ihtiyaç vard›r. Tarihte oldu¤u gibi bugün de inkârc› sömürgeci güçlerin esas olarak Kürtleri birbirlerine karfl› k›flk›rtarak, Kürtleri bölüp parçalayarak kendilerinin bölgedeki etkinli¤ini sürdürmek istemeleri göz önüne getirildi¤inde böyle bir konferans›n ihtiyac› daha iyi anlafl›lmaktad›r. E¤er inkârc› sömürgeci güçler Kürtler üzerindeki egemenliklerini Kürtler aras› parçalanmaya ve Kürtleri bir birine karfl› düflürmeye dayand›r›yorlarsa, böyle bir politikay› dün oldu¤u gibi bugün de izliyorlarsa, o zaman Kürtlerin de bir ulusal konferansla inkârc› sömürgeci güçlerin Kürtler üzerinde oynad›¤› tehlikeli oyunlar›, kirli oyunlar› bofla ç›kar›p tam tersine hem inkârc› sömürgeci güçlerin karfl›s›na hem de bölgede etkili olmak isteyen uluslararas› siyasi güçlerin karfl›s›na birlik olarak ç›kmalar› aç›s›ndan bir ulusal konferans bugün gerçekten çok zorunlu bir ihtiyaç haline gelmifltir. Bu ihtiyaç kendisini çok yak›c› bir biçimde hissettirmektedir. Belki de inkârc› sömürgecilerin Kürt halk›n› yok etme iradesi böyle bir konferansla k›r›labilir. Hâlâ Kürt sorununun çözümsüzlü¤ünde ›srar eden bölge ülkelerinin bu gerici iradesini böyle bir ulusal konferans k›rabilir. E¤er gerçekten do¤ru bir ulusal konferans toplan›r, do¤ru ilkeler tespit eder ve bu ilkelerin arkas›nda olursa, bu temelde her parçadaki Kürt siyasi güçleri bu ulusal birlikten,

bu konferanstan güç al›rlarsa Kürtlerin temel haklar›n› yok sayan, Kürtlerin temel haklar›n› kabul etmemekte ›srar eden güçlerin siyasi iradesi k›r›lacak, çözümsüzlükte ›srar politikalar› son bulacak ve Kürt sorununu demokratik siyasal temelde çözmek zorunda kalacaklard›r. Kürt ulusal demokratik konferans›n›n bölge ülkelerini demokratik siyasi çözüme zorlayan bir ifllev görmesi aç›s›ndan da gerekli, acil bir görev haline geldi¤i aç›kt›r. Böyle bir konferansa sadece her parçadaki Kürtleri de¤il, bir bütün olarak tüm Kürdistan halk›n› büyük bir güç haline getirecektir. Hiçbir Kürt, hiçbir Kürt örgütü içeri¤i ve amaçlar› böyle olan bir ulusal konferans›n gerekli olmad›¤›ndan söz edemez. ‹çeri¤i ve amaçlar› böyle olan bir siyasi konferans› b›rakal›m Kürt örgütleri, s›radan bir Kürt insan› bile gerekli görmektedir.

ne te we .c om

kendi güçlerini birlefltirirlerse o zaman bu tür d›fl iliflkilerden, dengelerden, uluslararas› durumdan ve siyasi çeliflkilerden yararlanabilirler. Ama birlik olmaz ve güçlü bir hale gelmezlerse dünyan›n ve bölgenin bugün tan›d›¤› imkân ve f›rsatlardan yararlanamazlar. Yani mevcut siyasi durumdan kendili¤inden yararlanma, ya da sadece d›fl güçlere dayanarak bu imkânlar› ve f›rsatlar› sonuca götürmek mümkün de¤ildir. Kerkük’te gelinen düzey bu gerçe¤i aç›kça herkese göstermifltir.

25

Ulusal konferans konusunun do¤ru biçimde gündemlefltirilmesi gerekir

ww

w.

fiu andaki mevcut siyasal durum, Ortado¤u’nun durumu ve Kürtlerin durumu en fazla da Kürtlerin birlik olmas›n›, ortak bir ulusal politika ve ilkeleri belirleyerek mücadelelerini böyle bir güç birli¤i ve dayan›flma içinde yürütmelerini gerektirmektedir. E¤er Türkiye, ‹ran, Suriye ve Irak ortak davranarak Kürtlerin özgürlük ve demokrasilerinin önüne geçmek istiyorlarsa, Kürtlerin de önlerine gelen bu önemli f›rsatlar› engellemeye, Kürtlerin özgürlük ve demokrasi özlemlerini ezmeye, e¤er buna imkânlar› ve güçleri yetmiyorsa s›n›rlama politikalar› gösterenlere karfl› ulusal birlik ve bu birli¤in getirdi¤i güçle ortak bir ulusal politika içinde olmalar› gerekmektedir. Hatta varl›¤› tehdit alt›nda ve ezilen bir topluluk olarak Türkiye’den, ‹ran’dan, Irak’tan, Suriye’den daha fazla Kürtlerin kendi aras›nda birlik kurmas›, bu birlikten ç›karaca¤› güçle mevcut siyasal dengelerden yararlanmalar› zorunlu hale gelmifltir. Bu aç›dan eskiden beri Kürt siyasi kamuoyunda dillendirilen, ama son y›llarda özellikle de PKK taraf›ndan gündeme getirilen, Kongra Gel Genel Kurullar›nda kararlaflt›r›lan bir ulusal konferans konusunun do¤ru biçimde gündemlefltirilmesi gerekmektedir. Kürdistan özgürlük hareketi dünya ve bölgedeki siyasi durumun gere¤i ve Kürt halk›n›n onlarca y›ld›r verdi¤i mücadelenin sonucu ortaya ç›kard›¤› örgütlülük düzeyi nedeniyle böyle bir konferans›n toplanmas›n›n önemini her zaman vurgulam›flt›r. ‹nkarc› sömürgeci güçlerin Kürt halk›n›n

Sömürgecilerin Kürt halk›n› yok etme iradesi ulusal bir konferansla k›r›labilir

E¤er bugün Kürt halk› çok daha fazla Kürtlerin birli¤inden söz ediyor ve istiyorsa ve yine daha fazla Kürtler aras› bir kavgadan, çat›flmadan kayg› duyuyorsa, bu Kürdistan halk›n›n tarih içinde oluflmufl kolektif inanc›ndand›r, kolektif bilinci ve haf›zas›ndand›r. Bu aç›dan geçmiflteki ac›lardan bir sonuç ç›kar›lmas› gerekiyorsa, buna verilecek tek cevap, Kürtlerin bir ulusal konferansla birliklerini güçlendirerek bütün Kürdistanl›lar›n ç›karlar›n› gözeten ve inkârc› sömürgeci güçlerin tüm oyunlar›n› bofla ç›karan bir ilkeler manzumesi ve bütün örgütlerin ba¤l› olaca¤› bir ulusal demokratik politikay› ortaya ç›karacak bir ortak duruflun gösterilmesi gerekmektedir. Halk›m›z›n özlemleri ve Kürdistan halk›n›n özgür ve demokratik gelece¤i aç›s›ndan konferans›n böyle bir amac› olmas›n› söylemeye bile gerek yoktur. Kürdistan halk› aç›s›ndan bir Kürt ulusal konferans› böyle bir mana tafl›rken, kutsall›k düzeyinde bir de¤er ifade ederken, son zamanlarda konferans›n içeri¤i ve anlam› konusunda ortaya at›lan düflünceler ve aç›klamalar konferans›n kutsall›¤›na gölge düflürmektedir. Belki de Kürtleri özgürlü¤e


SERXWEBÛN

“Öyle anlafl›l›yor ki

flah›s bunu aç›kça dillendiriyorsa, bu tart›flmalar›n ve de¤erlendirmelerin üzerinde ciddi durulmas› gerekir. Öyle anlafl›l›yor ki Türkiye’nin dayatmas› ve ABD’nin iste¤i do¤rultusunda Kürt özgürlük hareketinin tasfiye edilmesi ya da etkisizlefltirilmesi konusunda bir politika izleniyor. Uzun süreden beri bir Irak-Türkiye eksenin kurulmas›, Güney Kürdistan federasyonunun da bunun içine al›nmas› çal›flmas› yap›lmaktad›r. Bunun için de böyle bir eksenin kuruluflunu zorlaflt›ran Kürt özgürlük hareketinin da¤›t›lmas› hedeflenmektedir. Bu tasfiye karfl›l›¤›nda da Türkiye Güney Kürdistan federasyonunu tan›yacakt›r. Bu tan›nma Kerkük’ün Kürdistan federasyonunun d›fl›nda tutuldu¤u ve Kürdistan özgürlük hareketinin bast›r›ld›¤› koflullarda bir tan›mad›r. Böyle bir federasyonunun güçsüz bir federasyon olaca¤› da aç›kt›r. Bu konuda Türkiye, ‹ran ve Suriye de anlaflm›fllard›r. Hatta sadece Türkiye-ABD de¤il, ‹ran ve Suriye de Güneyli güçlere “siz PKK’yi tasfiye ederseniz bundan uzak durursan›z biz de sizi tan›r›z” demifllerdir. ‹nkârc› sömürgeciler ve ABD Güneyli güçlerin böyle bir konferans toplayarak PKK hakk›nda karar al›p üzerine bask› kurarak silahs›zland›rmas›n› istemektedir. E¤er böyle yaparsan hem seni tan›r›z hem de Türkiye’ye baz› ad›mlar att›r›r›z demifllerdir. Yine Kürdistan halk›n›n özgürlük mücadelesini tasfiye plan›na meflruiyet kazand›rmak için TRT 6 aç›lm›fl, Kürdoloji bölümlerinin kurulaca¤› söylenmifltir. ‹le-

w.

ww

Türkiye Güney Kürdistan’› tan›mada PKK’nin tasfiyesini flart kofluyor

Bu tür tutumlar hiçbir politikayla ya da d›fla yönelik verilen bir mesaj gibi gösterilip hafifletilemez. Kald› ki söylenenler öyle d›fla karfl› verilen mesaj ya da bu yönlü bir politika de¤ildir. A盤a ç›km›flt›r ki böyle bir toplant›yla Kürdistan özgürlük hareketinin tasfiye edilmesi ya da tasfiye edilmesini getirecek bir sürecin dayat›lmas› kararlaflt›r›laca¤› anlafl›lmaktad›r. E¤er Abant toplant›s› Hewler’de yap›lm›flsa ve bu toplant›n›n aç›l›fl konuflmas›n› yapan

ride belki seçmeli ders gibi baz› ad›mlar da atar›z diyerek Güney Kürdistanl› güçleri PKK’nin tasfiyesi konusunda ikna etmifllerdir. Talabani’nin ve KDP’nin sözcüsünün Türkiye’de söyledi¤i sözler yan›nda, hatta yurtsever demokrat oldu¤unu söyleyen baz› Kürt ayd›nlar›n›n bile art›k PKK’nin tasfiyesi için bir süreç bafllat›lm›flt›r demeleri, öngörülen konferans›n neyin meflruiyetini sa¤lamak, hangi politikan›n temeli haline getirilmek istenildi¤ini aç›kça ortaya koymaktad›r. ABD’liler ve Avrupal›lar Kürt özgürlük hareketini tasfiye etme konusunda yapt›klar› kirli ittifak› ve Kürtlere karfl› ifllenecek suçlar› böyle bir konferansla Güney Kürdistan federasyonu üzerine y›kmak istemektedirler. Güney Kürdistan federasyonu ve yetkilileri bunu ne kadar görüyor ya da görmüyor bilemeyiz, ama uluslarars› güçler ve bölge güçleri, Kürdistan halk›na karfl› ifllenecek bu büyük suçun sorumlulu¤unu, yükünü Güney Kürdistanl› yetkililerin üzerine yükleyerek tarihsel sorumluluktan kurtulmaya çal›flmaktad›rlar. Güney Kürdistan federasyonu yetkilileri ya da partilerin yetkilileri böyle bir tarihsel suça ortak olacaklar m› olmayacaklar m› onu da görece¤iz.

ew e. c

Türkiye’nin dayatmas› ve ABD’nin iste¤i do¤rultusunda Kürt özgürlük hareketinin tasfiye edilmesi ya da etkisizlefltirilmesi konusunda bir politika izleniyor. Uzun süreden beri bir Irak-Türkiye eksenin kurulmas›, Güney Kürdistan federasyonunun da bunun içine al›nmas› çal›flmas› yap›lmaktad›r”

ne t

götürecek, Kürtleri kölelikten kurtaracak böyle bir içerik tafl›yan, böyle bir arac›, böyle bir kurumlaflmay› yozlaflt›rmas›, anlams›zlaflt›rmas›, hatta kuflkulu hale getirmesi aç›s›ndan bu tür aç›klamalar ihanet anlam›na gelmektedir. Niyet ne olursa olsun bu böyledir. Talabani ve baz› çevrelerin dile getirdi¤i biçimiyle Kürtlerin birli¤ini pekifltiren de¤il de parçalayan, parçalar›ndaki çözümü besleyen de¤il de t›kanmas›na neden olan anlay›fllar ve de¤erlendirmeler gerçekten büyük bir talihsizlik olmufltur. Kürtlerin y›llarca özlem duydu¤u, çok anlam yükledi¤i böyle bir konferans›n amac›ndan sapt›r›lm›fl bir biçimde gündeme getirilmesi, bu içerikte dillendirilmesi gerçekten de büyük bir sorumsuzluktur. Kürt halk› aç›s›ndan çok de¤erli olan birlik fikrine vurulmufl bir darbedir. Bu tür tutumlar, Kürtlerin duygular›n›, amaçlar›n› birlefltiren, bu yönlü bir ortak ulusal duygu oluflturan emeklerine de ödedi¤i a¤›r bedellere de sayg›s›zl›k olmaktad›r. Ortaya ç›kan bu büyük birlik düflüncesini mu¤laklaflt›ran, inkârc› sömürgeci güçlerin oyunlar›n› görmeyen, bofla ç›karmayan ve hatta yaflanan büyük ac›lar›n haf›zas›n› ortadan kald›ran, çarp›tan tutumlar›n gelifltirilmesi gerçekten de kabul edilemez. Bunu ister bir siyasal parti, ister bir siyasi lider söylesin kabul etmek mümkün de¤ildir. Çünkü bir liderin ya da bir Kürt partisinin Kürtler aras› iliflkiden söz ederken dikkatli olmalar›, Kürtlerin birli¤ine zarar verecek, hatta Kürtleri birbirine karfl› karfl›ya getirecek tutumlardan uzak durmalar› gerekir.

Nisan 2009

om

26

Erdo¤an-Bush görüflmesinde ulusal konferans karar› al›nd› Anlafl›l›yor ki bu konferans asl›nda geçen y›l toplanacakm›fl. Zaten geçen y›l toplanaca¤› konusunda da baz› duyumlar alm›flt›k. Özellikle de 5 Kas›m’da Erdo¤an-Bush görüflmesinin yap›lmas›, PKK’nin sadece Türkiye’nin ve ABD’nin de¤il, Irak’›n da düflman› ilan edilmesi böyle bir konferansla tamamlanacakm›fl. E¤er PKK hava sald›r›lar› ve kara operasyonlar›yla zay›flat›lsayd› bu konferans 2008 y›l› içinde toplanacakm›fl. Y›prat›lan, zay›flat›lan PKK’ye son darbe bu konferansla vurularak, teslim al›n›p silahs›zland›r›larak Kürdistan özgürlük hareketi tüm inkârc› sömürgeci güçlerin, Kürt karfl›t› tüm güçlerin önündeki engel olmaktan ç›kar›lacakm›fl. Ancak Zap direnifli, serh›ldanlar ve PKK’nin yaln›z askeri de¤il, ideolojik ve örgütsel anlamda kendisini toparlamas› böyle bir konferans›n 2008 y›l› içinde yap›l-


Nisan 2009

SERXWEBÛN kiye siyasetçileri ve yazarlar›d›r. Bu konuflanlar›n da özellikle PKK’nin tasfiye edilmesi için yazan ve çizenler oldu¤u bilinmektedir. PKK düflman› olan bu çevreler, Kürdistan halk›n› bile PKK’ye karfl› k›flk›rtmak için her türlü çirkin yolu denemektedirler. Bafll› bafl›na bu durum bile düflünülen konferans üzerinde kuflku uyand›rmaktad›r. Siyasetten biraz anlayan, ulusal konferans›n amac›n›n ne oldu¤unu biraz bilen her birey bir ulusal konferans›n nas›l yap›laca¤›n›n basit ve baz› temel noktalar›n› rahatl›kla ortaya koyabilir. Bir konferans yap›lacaksa her fleyden önce de en fazla da o konferans› ilgilendiren muhataplar›n dikkate al›nmas› gerekiyor. Haz›rl›klar›n›n konferansa kat›lanlarla birlikte yapmas› gerekir. Konferans PKK’nin tasfiyesi üzerine olacak deniliyor, ama konferans›n esas bileflenlerinden olmas› gereken PKK’ye hiçbir fley sorulmuyor. Haz›rl›¤›n› nas›l yapaca¤›z, kimler kat›ls›n kimler kat›lmas›n denilmiyor. Halbuki ilk önce haz›rl›¤›n›n do¤ru yap›lmas› laz›m. E¤er bir ulusal konferans do¤ru yap›lacaksa, do¤ru karar alacaksa, do¤ru sonuçlar olacaksa ilk önce onun haz›rl›¤›n›n do¤ru yap›lmas› gerekir. Herkes de bilir ki b›rakal›m bir ulusal konferans› ya da önemli bir siyasi toplant›y›, en s›radan bir toplant›n›n bile do¤ru sonuç almas›, do¤ru karar almas› ve etkili uygulamaya geçilmesi için haz›rl›¤›n›n da çok iyi olmas› gerekir. Haz›rl›k s›ras›nda do¤ru tart›flmalar›n yap›lmas› gerekiyor. Bunlar yap›lmadan, haz›rl›¤› güçlü yap›lmadan nas›l do¤ru bir konferans yap›labilir, do¤ru kararlar alabilir? Bir ulusal konferans toplanmak isteniyorsa, gerçekten bir ulusal konferans›n amac›na, içeri¤ine ve hedeflerine uygun bir niyet varsa o zaman haz›rl›¤›n›n en baflta da PKK’nin içinde oldu¤u bir kurulla yap›lmas› gerekiyor. Birçok kesim PKK’nin içinde olmad›¤› bir konferans Kürt konferans› olamaz diyor. Bu belirleme do¤rudur. Kimler kat›lacak, nas›l kat›lacak, kat›l›mc›lar nas›l gelecek, hangi zamanda yap›lacak, gibi konularda PKK’ye sorulmadan, Kürdistan özgürlük hareketine sorulmadan, hangi temel gündemleri tart›flacak, hangi ihtiyaca uygun kararlar al›nacak,

bunlar tart›fl›lmadan PKK’ye, DTP’ye, KNK’ye bir konferans toplad›m gel kat›l demek hiç de kabul edilir bir durum de¤ildir. Böyle bir konferans düflünmek, böyle bir konferans toplamak, bir konferansa böyle yaklaflmak ya da böyle ça¤›rmak anlafl›l›r bir durum de¤ildir. Belki henüz böyle bir konferans ortada yok, haz›rl›¤› yok, olup olmayaca¤› belli de¤il, bu nedenle neden bu kadar de¤erlendirme yap›l›yor, neden bu kadar elefltiriliyor biçiminde bir karfl›l›k da verilebilir. Türkiye’de ve dünyada birçok kesim tart›fl›r, iflbirlikçi Kürtler bu konuda konuflursa tabii ki bu konu Kürt halk›n›n gündemine girmifl olur. Talabani ‹stanbul’da de¤erlendirecek, Ba¤dat’ta de¤erlendirecek, Türkiye Baflbakan› ve D›fliflleri Bakan› bu konuda söz söyleyecek, ama Kürt konferans›na haz›rl›k yapt›klar› söylenenler hiç sesini ç›karmayacak, ondan sonra da kalk›p daha böyle bir toplant› yok niye bu kadar de¤erlendirme yap›l›yor denilecek, bu gerçekten de kabul edilemez.

ne te we .c om

mas›n›n koflullar›n› ortadan kald›rm›flt›r. Anlafl›l›yor ki bofla ç›kar›lan bu politikalar sonucunda konferans›n yap›lmas› 2009’a b›rak›lm›flt›r. 2009’da Türkiye’nin TRT 6’y› açmas›, iflbirlikçi Kürtleri kullanmas›, d›fl güçlerin deste¤ini alarak PKK’yi kuflatmas›, arkas›ndan da yap›lacak belediye seçimlerinde Kürdistan özgürlük hareketine ba¤l› taban›n daralt›l›p zay›flat›larak PKK’yi marjinal hale getirmek istedi¤i a盤a ç›km›flt›r. Böylece PKK Kürtleri temsil etmeyen bir harekettir denilerek bu 29 Mart seçimlerinden sonra toplanacak konferansta PKK’yi silahs›zland›rma karar› al›nacak ve bölgedeki güçler ad›na on y›llard›r zorlu bir özgürlük mücadelesi veren böyle büyük bir harekete son verilecekmifl. Bu plan› dayatan Türkiye’dir, ‹ran’d›r, Irak’t›r. Hem bu dayatman›n hem de ABD’nin iste¤i sonucu Güneyli güçlere böyle bir konferans yapt›r›p böyle bir karar al›nmas› istenilmifltir. Böyle bir karara hangi tart›flma ve pazarl›klar sonucu var›ld›¤›n› tüm detaylar›yla bilmesek de gelinen aflamada yap›lmak istenen konferans›n içeri¤ine, yap›l›fl tarz›na ve daha bafllamadan söylenen sonuçlara bak›ld›¤›nda bu konferans›n böyle bir çerçevede ele al›nd›¤›, bu konferansa böyle bir rol verilmek istenildi¤i anlafl›lmaktad›r.

27

Konferans yap›lacaksa her fleyden önce gerçek muhataplar› dikkate al›nmal›

ww

w.

Düflünülen konferans Kürt halk›n›n ve Kürt kamuoyunun y›llard›r olmas›n› özledi¤i bir ulusal konferans olsayd› ya da öyle düflünülseydi Kürtlerin birli¤ini gerçeklefltirecek, Kürtlerin ulusal demokratik sorunlar›n› çözmeyi hedefleyecek, Kürtlerin özgürlük ve demokrasisi için tehlike olan olgular› gö¤üsleyecek bir konferans biçiminde ele al›nm›fl olsayd›, tabii ki onun haz›rl›¤› da onun söylemi ve tart›flmas› da farkl› biçimde ortaya ç›kard›. Dikkat edilirse Kürtlerle ilgili bir konferans› en fazla tart›flan PKK’nin öncülük etti¤i Kürdistan özgürlük hareketini ezmek isteyen Türkiye’dir. Kürt sorununu ilgilendiren çok temel bir konuda Kürtlerin geçmiflte çok önem verdi¤i bir olguda, bir toplant› konusunda en fazla konuflan da Tür-

PKK’nin içinde olmad›¤› bir Konferans Kürt konferans› olamaz

Ali Babacan’›n çok aç›k sözleri var. Ali Babacan “konferans toplan›p PKK’yi silahs›zland›rma karar› alacaksa biz bu toplant›y› destekleriz” demektedir. Celal Talabani’nin konferans toplanacak, PKK hakk›nda karar alacak dedi¤i bir süreçte Ali Babacan da Talabani’nin belirtti¤i biçimde düflünceler ortaya koymaktad›r. Bu nedenle bu demeçler tabii ki ciddiye al›nacakt›r. Herhalde ‹ran da gizli biçimde Ali Babacan’›n söylediklerini dayat›yordur. Kürdistan üzerinde egemenlik kuran ülkelerin KDP, YNK ve Güney federasyonuna dayatt›¤› biçimde PKK’yi etkisizlefltirin, bafl›m›za bela olmaktan kurtar›n dedi¤i için mi bu konferans yap›lacak? Ya da ABD, PKK Türkiye ile Irak aras›ndaki iliflkinin geliflmesinde engel, PKK Türkiye ile sizin aran›zdaki iliflkinin geliflmesinde engel, PKK Türkiye ile benim aramdaki iliflkilerin geliflmesinde engel dedi¤i için mi bu konferans toplan›yor? Bunlar›n tabii bilinmesi gerekiyor. Bu konuda baflta Güney Kürdistan federas-


SERXWEBÛN tumunu ortaya koymal›d›r. Bu dönemin en önemli görevlerinden biri de budur.

Bir halk›n meflru savunma gücünü hedefleyen bir konferans yap›lamaz

w.

ww

r›larak ezilmek istenen bir Kürdistan halk gerçe¤i ve özellikle Türkiye gibi hala inkârc› sömürgecili¤in devam etti¤i bir devlet varsa böyle bir halk›n meflru savunma gücünü hedefleyen bir konferans yap›lamaz. Hâlâ TRT 6 ya da flu bu ad›mlarla nas›l tasfiyecili¤in meflruiyetini haz›rlar›m, iradesini k›rar›m, ondan sonra f›rsat›n› bulur ezerim diyen bir devlet gerçe¤i söz konusudur. Kürtlerin temel demokratik haklar›n› ve isteklerini gündeme getirerek bunlar› kabul etmeyen bir ülke antidemokratiktir, bask›c›d›r, zalimdir, buna karfl› direnmek meflrudur diyece¤i yerde, silahs›zlanmadan söz edilmesi iyi niyetli bir yaklafl›m olarak görülemez. Nitekim Türkiye’de öyle bir hava yarat›lm›fl ki böyle bir konferansta Türkiye aleyhine hiçbir karar ç›kmayacak, ama PKK’nin silahs›zland›r›lmas› karar› al›nacakm›fl. Bu konferans Türkiye’nin hassasiyetlerini dikkate alacakm›fl! Türkiye’de sabahtan akflama kadar tart›fl›lan bu. En fazla da Hewler’de yap›lan Abant toplant›s› kat›l›mc›lar› bunu dillendiriyor. Bu görüfllerini belirtirken de göreceksiniz yak›nda PKK tasfiye edilecektir gibi iddial› de¤erlendirmelerde bulunuyorlar. Onlara göre PKK’nin art›k tasfiye edilmesi karar› al›nm›flt›r. Kim alm›fl, nas›l al›nm›fl, neden al›nm›fl? Bunlara tabii cevap verilmesi gerekir. Tabii ki Türkiye her zaman böyle tasfiye kararlar› al›r, flu gün bitirdim, bu gün bitirdim der. Türkiye bunu her zaman söyler. Ama flimdi esas olarak YNK ve KDP’ye dayand›r›larak bu tür söylemlerde bulunuluyor. ABD

ew e. c

Tabii ki PKK Talabani’nin de Barzani’nin de Güney Kürdistan federasyonu yetkililerinin de Kürt sorununun demokratik temelde çözülmesine katk› sunmalar›n› ister. Bu konuda tecrübelerini katmalar›n› ister. PKK böyle bir yaklafl›ma, böyle bir çabaya karfl› de¤ildir. Hatta bu konuda bu güçleri teflvik eder ve rol almas›n› ister. Ancak Kürt sorununun çözümünde temel ilkeleri belirleyen ve Türkiye’nin, ‹ran’›n Kürtlerin temel demokratik haklar›n› tan›mas› konusunda flunlar› yapmal›d›r diyecek bir konferans yerine PKK’nin silahs›zland›r›lmas›n›n dillendirilmesi anlafl›l›r bir durum de¤ildir. Hele Kürtler gibi inkâr edilen, yok edilmek istenen, zorla bast›r›lmak istenen bir halk›n en asgari haklar› güvenceye al›nmadan Meflru Savunma Güçlerinin silahs›zland›r›lmas›ndan bahsetmek kadar abes bir fley olamaz. Herkes de biliyor ki Türkiye bugün militarist bir devlettir. ‹ran’›n da böyle bir devlet oldu¤u bilinir. Bunlara karfl› özgürlük mücadelesi veren bir halk›n say›lar› s›n›rl›, binlerle ifade edilen gerillas›n›n tasfiye edilmesinin temel bir sorunmufl gibi ortaya konulmas› kadar mant›ks›z ve anlams›z bir fley olamaz. Ezilmifl, bast›r›lan, inkâr edilen, kesinlikle asimile edilip yok edilmek istenen, oyalanarak, aldat›larak, iradesi k›-

ne t

yon hükümetinin, YNK ve KDP yönetiminin aç›klama yapmalar› gerekiyor. Bu konferans için en fazla da Kürt halk›n›n ve Kürt kamuoyunun düflünce belirtmesi gerekiyor. Konferans›n amac›n›n çarp›t›ld›¤›, Türkiye’nin, ‹ran’›n ya da Irak merkez hükümetinin iste¤i do¤rultusunda PKK’nin tasfiyesi için bir konferans yap›laca¤› biçimindeki tart›flmalar yap›ld›¤› bir süreçte en fazla da Kürt ayd›nlar›n›n, Kürt sanatç›lar›n›n konferans konusunda düflüncelerini ortaya koymas› gerekir. Kürt ayd›nlar›n›n ve siyasi çevrelerinin Kürtlere, Kürdistanl›lara, Kürt özgürlük hareketine, Güney Kürdistan federasyonuna, partilerine yap›lan bu dayatmalara karfl› düflüncelerini belirtmeleri önemlidir. Bu tart›flmalar temelinde de bir Kürt kamuoyunun, bir Kürt iradesinin ortaya ç›kmas› gerekiyor. Çünkü buradan ç›kacak kararlar esas olarak Kürt halk›n›n özgürlü¤ünü ve demokrasisini ifade etmektedir. Kürt halk›n›n özgür gelece¤ini ve demokratik yaflam›n› ifade etmektedir. Bu aç›dan da herkesten de en fazla Kürt ayd›nlar›n›n, yazarlar›n›n, Kürt halk›n›n önüne konulan böyle bir konferans konusunda bilgilendirme yap›lm›yor, aç›klama yap›lm›yor, do¤rultusunda elefltirilerini gelifltirip düflüncelerini ortaya koymas› gerekiyor. Kürt ayd›n ve yazarlar›n›n da bu konuda tutumlar›n› koyarak do¤ru bir konferans nas›l yap›l›r tart›flmalar›n› gelifltirerek böyle bir konferans›n do¤rultusunu ortaya ç›karmada katk›lar›n› sunmalar› önemlidir. Kürt demokratik kamuoyunun böyle bir konferansa müdahil olmak isteyen Türkiye’ye, ‹ran’a, Suriye’ye, Irak’a, ABD’ye, Avrupa’ya bu Kürtlerin iç sorunudur, hiç kimse kendi ç›karlar› do¤rultusunda konferans› yönlendiremez demelidir. Kürt halk›n›n art›k demokratik bir iradeye ve demokratik bir kamuoyuna sahip oldu¤unu dünyada herkes görmelidir. Hâlâ san›l›yor ki Kürtlerin bir demokratik iradesi yok, bir demokratik kamuoyu yok, ne dayat›rsam kabul edilir, Kürt kamuoyundan ve Kürt halk›ndan tepki gelmez biçiminde bir anlay›fl› hâlâ b›rakm›fl de¤iller. Bu nedenle Kürt halk› da Kürt kamuoyu da Kürtlere böyle yaklaflanlara gereken cevab› vermeli ve tu-

Nisan 2009

om

28


Nisan 2009

SERXWEBÛN yasi, kültürel birlik kurmas›n›, birlik içinde olmas›n› içeriyor. Mevcut devletlerin siyasi s›n›rlar› sorun yap›lmadan Kürtlerin kendi aralar›nda bir iliflki kurabilece¤ini ifade ediyor. Bu iliflki biçimine daha önce de çeflitli defalar Kürdistan demokratik konfederalizmi dedi. Bütün parçalarda Kürt siyasi örgütlerinin, Kürt siyasi oluflumlar›n birbiriyle konfederal temelde iliflki kurarak, yani hem kendi bulunduklar› parçalar›n örgütlenme özgünlü¤ünü koruyarak hem de birbirleriyle iliflki kurarak böyle bir ulusal birlik yaratabileceklerini belirtmifltir. Bunun ne bölge ülkelerini parçalamak, ne büyük Kürdistan kurmak anlam›na geldi¤ini, ne de küçük bir parça için bütün di¤er Kürdistan parçalar›n›n feda edilmesi anlam›na geldi¤ini belirtti. Bugün çeflitli güçler küçük bir Ermenistan, Katar ve Kuveyt gibi kendilerinin kontrolünde bir Kürdistan kurarak, ama di¤er parçalardaki Kürt özgürlük hareketini çözümsüz b›rak›p hem bölge ülkelerini sorunlu k›larak hem Kürtleri çözümsüz b›rakarak kendilerine muhtaç k›l›p bölgedeki hâkimiyetlerini 21. yüzy›lda da bu çözümsüzlü¤e dayanarak sürdürmeyi hedeflemektedirler. Küçük bir parça için bütün parçalar›n feda edilmesi politikas›na karfl› ç›k›lmas›, bunun yerine bütün parçalarda Kürt halk›n›n demokratik siyasi iradesinin ve temel demokratik ulusal haklar›n›n tan›nmas› temelinde mevcut ülkelerin s›n›r›n› sorun yapmadan kendi aralar›nda iliflki kurabileceklerini belirtmifltir. Zaten dünyada s›n›rlar›n giderek silikleflti¤i, eski kat› yaklafl›m›n afl›ld›¤› bir dönemde söz konusu ülkeler demokratikleflti¤i taktirde bölge ülkelerinin bir birleriyle iliflkilenmesini zaten kendi ç›karlar›na göre göreceklerdir. Ekonomik, sosyal, siyasi ve kültürel geliflmeyi yaratmak için bölge ülkelerinin birbirleriyle iliflkilerini s›klaflt›rarak, giderek demokratik konfederal bir iliflki kurma e¤ilimine girmesi do¤al bir geliflme olarak görülmelidir. Önder Apo demokratikleflen ve Kürt sorununu çözen bölge ülkelerinin siyasi s›n›rlar›n de¤iflmesi kayg›s›n› tafl›madan Kürtlerin kendi aralar›ndaki iliflkisine izin vermesi gerekti¤ini belirtmektedir. Zaten Kürtler

aras› böyle bir iliflki ortaya ç›karsa, mevcut ülkeler bu iliflkiyi sorun yapmazsa, Kürtler de mevcut siyasi s›n›rlar› kendileri aç›s›ndan sorun yapmaz. Böylece hem Kürtler aras› konfederal iliflki kurulmufl olur hem de Kürtler mevcut ülkeler aç›s›ndan sorunlu bir güç olmak bir yana, birbirleriyle iliflkilenmede di¤er ülkeler ve devletler aç›s›ndan bir köprü haline gelirler. Önderlik Kürtler aras› birlik sorununu bu çerçevede ortaya koymufltur. Önder Apo, Kürtlerin böyle bir sonuca ulaflabilmesi aç›s›ndan kendi aralar›nda ortak hareket etmelerini, güçlerini birlefltirerek hem kendilerini özgürlefltirme hem de bölge ülkelerini demokratiklefltirme politikas› izlemelerini söylemektedir. Tabii ki her parçada Kürt halk›n›n özgürlü¤ü ve demokrasi mücadelesini verirken hâlâ Kürtleri bask› alt›nda tutan inkârc› sömürgeci zihniyetlere ve uygulamalara karfl› da ortak hareket etmeleri gerekti¤ini belirtmektedir. Zaten bir ulusal konferans›n da böyle bir karar almad›¤› takdirde toplanmas›n›n da bir anlam› olmaz. Kürtler aras› ortak politika izlenirken bölge halklar›n›n aleyhine bir tutum içinde olmadan, ama kendi haklar›ndan vazgeçmeden bölge ülkeleriyle de demokratik birlik çerçevesinde bir özgürleflmeyi ve demokratikleflmeyi Kürtler istemektedirler. Birlik ilkesi kendi aralar›ndaki iliflkinin hem özgür ve demokratik parçalar›n yarat›lmas› sürecinde hem de sonras›nda hangi ilkeleri temelinde yürütülmesi gerekti¤inin ortaya konulmas›d›r.

ne te we .c om

ve Avrupa’n›n da bu tasfiye plan›na destek verdi¤i söyleniyor. Bu aç›dan böyle bir konferans tart›flmalar›n› Kürdistan halk›n›n özgürlük mücadelesinin gelece¤i aç›s›ndan önemli görüyoruz. Biz tabii ki Talabani’nin ve KDP’nin Türkiye temsilcisinin söylediklerini ciddiye alaca¤›z. Türkiye d›fliflleri bakan›n›n söylediklerini ciddiye alaca¤›z. Hillary Clinton’un kofla kofla Türkiye’ye gelip PKK ortak düflman›m›zd›r demesini ciddiye alaca¤›z. Biz tabii ki sabahtan akflama kadar Türkiye’nin radyolar›nda, televizyonlar›nda, gazetelerinde PKK’nin nas›l tasfiye edilece¤ini, bu konuda da Güneyli güçlerin nas›l yard›mc› olacaklar› biçimindeki tart›flmalar› ciddiye alaca¤›z ve bunlar› de¤erlendirece¤iz. Bu konuda halk› ve toplumu bilinçlendirece¤iz ve tabii ki KDP’den de YNK’den de Talabani ve Barzani’den de aç›klama isteyece¤iz. Bundan daha do¤al ve hakl› bir fley olamaz.

29

Ulusal konferans için befl ilke

ww

w.

Bir ulusal Kürt konferans› konusunda Kürt Halk Önderi düflüncelerini belirtti. Befl ilkeden ve dört görevden bahsetti. Daha sonra ilk befl ilkeyi belirtti¤i zaman ek olarak düflündü¤ü sosyal ve ekonomik ilkenin de temel bir ilke olmas› gerekti¤ini söyledi. Ayr›ca dört görevden söz etti. Bunlar› da ulusal konferans çerçevesinde ortaya koydu. Önder Apo da ulusal konferansla Kürtlerin bu tarihi süreç içerisinde siyasi, askeri, diplomatik alanda ortak davranarak bu süreci 20. yüzy›lda oldu¤u gibi Kürtlerin aleyhine oluflan bir sonuçla sonuçlanmas›n›n önüne geçilmesini istiyor. Bu konuda günlük, ucuz, s›radan, uzun vadeli olmayan politikalar yerine, kendi halk›n›n örgütlü gücüne dayanarak koflullar› de¤erlendiren bir tutum ortaya konulmas›n› istiyor. Ulusal konferans›n da hem ilkelerini belirleyerek hem de görevlerini ortaya koyarak bunu yapmas› gerekti¤ini söylemektedir. Bu konuda befl ilke ve dört görevden söz etmifltir. Birincisi, Kürtler aras› birlik ilkesidir. Kürt halk›n›n bütün parçalarda kendi aralar›nda ekonomik, sosyal, si-

Kürtler kendi demokratik konfederal örgütlenmeleriyle sorunlar›n› çözerler ‹kinci ilke; demokratiklik ilkesi: Burada esas olarak Kürtlerin mevcut ülkelerle iliflkilerini ifade eder. Yani mevcut ülkelerin yasalar›n›, anayasalar›n› demokratiklefltirerek, zihniyetini demokratiklefltirerek kendi halklar›n›n demokratik siyasi iradelerine sayg› göstermesini hem Kürt halk›n›n örgütlenmesine sayg› göstermesidir. Bu ülkelerin Kürt halk›n›n kendi demokratik siyasi iradesi ve örgütlemeleriyle ekonomik, kültürel, sosyal sorunlar›n›


SERXWEBÛN rasyon olabilir, baflka bir yerde bölgesel özerklik olabilir. Bunlar her ülkenin koflullar›na göre de¤iflebilir, ama bütün ülkelerin de Kürtlerin kendi yaflamlar›n›, kendilerini örgütleme modeli olan Kürt demokratizminin geliflmesine engel olmamal›d›rlar.

Meflru savunma hakk› en temel özgürlüklerden ve haklardan biridir

l›klar›na, demokratik ve özgür yaflamlar›na tehdit oldu¤unda kendilerini savunacak bir meflru savunma gücünün olmas› gerekiyor. Yaln›z Kürtlerin de¤il, Türkiye halk›n›n da ‹ran halk›n›n da Irak halklar›n›n da her bask›ya karfl› kendilerini savunacak bir meflru savunma gücünün olmas› gerekir. Meflru savunma gücünü de meflru savunma hakk›n› da en temel özgürlüklerden, en temel haklardan biri olarak görmek gerekir. Bu temelde ne zaman meflru savunma gereklidir ne zaman gerekli de¤ildir bunlar›n koflullar›n›n tespit edilmesi de önemlidir. Çünkü meflru savunma d›fl›ndaki her türlü silahl› ya da baflka türlü mücadele biçimi, direnifl biçimi meflru de¤ildir. Temel haklar› ve

ww

w.

lizm denilmektedir. Türkiye ile demokratik özerklik iliflkisinin di¤er bir ifadesi de özerk demokratik Kürdistan’d›r. Kürdistan halk›n›n bu demokratik haklar›n› kullanabilmesi için tabii ki Türkiye’nin de zihniyette ve uygulamada demokratikleflmesi flart. ‹ran’›n, Suriye’nin ve Irak’›n da benzer biçimde zihniyette ve uygulamada demokratikleflmesi flart. Bu ülkelerin bölünme ya da baflka bir kayg› tafl›madan Kürtlerin demokratik iradelerini ortaya koymalar›na, kendi toplumsal, sosyal, siyasal ve kültürel örgütlenmelerini yaratmalar›na engel olmayan bir demokratik yaklafl›m içinde olmalar› gerekiyor. Bu demokratiklik ilkesi Türkiye’de demokratik özerklik olur, Irak’ta fede-

varl›¤› savunma temelindeki meflru savunma bir hakt›r; meflru olarak görülebilir. Ama bunun d›fl›nda savafla, fliddete, silaha, baflka bir yola baflvurmak tabii ki özgürlükçü ve demokratik zihniyetimize göre meflru de¤ildir ve karfl› ç›k›lmas› gerekir. Meflru savunma ilkesi ya da savafl ve bar›fl ilkesi bunun koflullar›n› tespit eder. Son zamanlarda çokça PKK’nin silahs›zland›r›lmas›ndan söz ediliyor. Konuyu meflru savunma ilkesi çerçevesinde ele almadan bu tür fleylerden bahsetmek yanl›flt›r. PKK’nin silahs›zlanmas›ndan bahsetmek yerine ne zaman silahl› meflru savunma gereklidir gerekli de¤ildir bunu tespit etmek daha do¤rudur. Silahs›zlanmadan kas›t gereksiz olan silahl› gücün, silahl› eylem anlay›fl›n›n, silahl› duruflun zeminini ortadan kald›rmaksa, bunun en temel yolu meflru savunma ilkesinin belirlenmesi gerekir. Meflru savunma ilkesi do¤ru tart›fl›l›r ve tespit edilirse o zaman silahs›zlanma ile kastedilen konunun gündeme gelmesinin de bir anlam› olur. Hiç kimse ve hiçbir güç biz bir halk›, bir toplumu silahs›zland›r›p meflru savunma gücünü elinden alarak onun üzerinde istedi¤im uygulamalar› yapaca¤›m, bask› kuraca¤›m, inkâr edece¤im gibi bir zihniyet ve niyeti dayatamaz. Amaç silah›n gereksiz biçimde kullan›lmas›n› ortadan kald›rmaksa, bunu sa¤layacak olan meflru savunman›n hangi koflularda gerekli olup olmad›¤›n› tespit etmek ve gerillan›n da ya da herhangi bir gücün sadece bir savunma gücü olarak varl›¤›n› nas›l sürdürece¤ini tespit etmek gerekir. Bu anlay›flla çerçevesi çizilmifl bir meflru savunma gücünün ne Türkiye’ye ne ‹ran’a ne de herhangi baflka bir güce zarar› vard›r. Hatta söz konusu ülkeler demokratikleflmifllerse ve Kürtlerle demokratik birlik içinde yaflan›l›yorsa o zaman Kürt halk›n›n meflru savunma gücünü toplumun demokrasi ve özgürlük içinde bar›fl ve istikrar› yaflamas› önünde bir engel ve sorun de¤il, aksine bar›fl ve özgürlü¤ün güvencesi olarak de¤erlendirmek gerekir. Burada önemli olan Kürt sorununu çözme anlay›fl› ve bunun pratikleflmesidir. fiu

ew e. c

Bir di¤eri meflru savunma ilkesidir: her halk›n her türlü antidemokratik, bask›c›, inkârc›, toplumlar›n iradesini k›ran e¤ilimlere karfl› kendi demokratik ve özgür yaflam›n› savunmas›n› sa¤layacak bir meflru savunma gücünün ya da meflru savunma hakk›n›n kabul edilmesidir. Kürtlerin kendi var-

ne t

çözme iradesine sayg› göstermesi bu ilkenin esas›d›r. Kürtler kendi demokratik konfederal örgütlenmeleriyle kendi sorunlar›n› kendileri çözerler. Bunun Türkiye ile iliflki biçimine ise Önderlik demokratik özerklik dedi. Yani Türkiye’nin demokratikleflmesi çerçevesinde Kürt halk›n›n demokratik ulusal haklar›n› ve konfederal çerçevede kendi örgütlenmesini kabul eden, böyle bir demokratik siyasi iradeyi tan›yan bir yaklafl›m› da Türkiye ile Kürtlerin demokratik iliflkisi olarak tan›mland›. Bu demokratik ülkede Kürtlerin Türkiye ile iliflkileri demokratik özerkli¤i ifade ederken, Kürtlerin kendi demokratik örgütlenmelerini konfederal temelde gerçeklefltirip kendi kendilerini yöneten sisteme de Demokratik Konfedera-

Nisan 2009

om

30


Nisan 2009

SERXWEBÛN varl›¤›n› sürdüremez. Tabii ki bir halk›n siyasi iradesini, örgütlenmesini, kendi kendini yönetmesini kabul etmek de demokrasinin olmazsa olmaz gere¤idir. Kültürel haklar da bir halk›n olmazsa olmaz gere¤idir. Bu nedenle kültürel ilkeyi Kürt sorununun çözümü aç›s›ndan en temel ilke olarak belirlemek gerekiyor ya da bir ulusal konferans olmas›ndan kaynakl› bu kültürel haklar›n her yerde güvenceye almas›n› sa¤layacak ilkelerin belirlenmesi gerekiyor. Ulusal konferans›n ve onun kurumlar›n›n bu hassasiyeti en yüksek düzeyde göstermesi ulusal konferans olmas›n›n gere¤idir. Asimilasyoncu, inkârc›, oyalay›c›, aldat›c›, zamana yay›p yok edici politikalar› bofla ç›karacak aç›k, net ve kararl› bir tutumun ortaya konulmas› önemlidir. Bunlar kald› ki evrensel haklard›r, uluslararas› hukukta yer alan haklard›r. Bunlar› istemek ekstra bir fley de¤ildir. Bir varl›k kofluludur. Bu aç›dan bu ilkede belirlenen haklar›n mutlaka tan›nmas›, kimlik, dil ve kültürün nas›l özgürleflece¤inin ortaya konulmas› gerekiyor. Bugün özellikle de Türkiye’de kimli¤in tan›nmad›¤›, dil e¤itimi, kültürel ve di¤er haklar›n özgürlefltirilmedi¤i görülmektedir. Kürt ulusal konferans›nda yaln›z Türkiye aç›s›ndan de¤il, Suriye ve ‹ran’da da bu durumu kesinlikle güvenceye alan bir yaklafl›m›n sergilenmesi gerekiyor. Belki flu anda Güney Kürdistan’da anadilde e¤itim imkânlar› var, kültürel geliflme imkânlar› var. Kültüre bak›fllar›n› ve kültür politikalar›n› çok ciddi elefltiriyor olsak da Güney Kürdistan’da kültürün ve dilin gelifltirilme imkânlar› ortaya ç›km›flt›r. Güney’de bu ilkenin çerçevesine giren haklar›n kullanma imkân›n›n varl›¤›, bu ilkenin önemsiz görülmesi, bu ilkeyi önemsemeden kararlar al›nmas› ya da bu ilkenin üzerinde konuflulmamas› do¤ru olmaz. Sadece Güney’deki mevcut durumu dikkate alarak di¤er parçalarda bu ilke konusunda gevflek yaklaflmak bir gaflet olur. Tabii ki bir ulusal konferans böyle dar yaklaflamaz. Kimlik ilkesini de kültür ilkesini de en do¤ru temel-

de tespit edip hem Kürt kamuoyuna mal etmesi hem de bölge devletlerine Kürt sorununun çözümü aç›s›ndan olmazsa olmaz bir ilke olarak dayatmas›, ortaya koymas› gerekmektedir.

ne te we .c om

anda gerillan›n ya da Kürt halk›n›n meflru savunma güçlerinin tehlikeli görülmesinin nedeni Kürt halk›n›n demokratik ve özgür yaflam›n› tan›mamada ›srard›r. Kürt halk›n›n kendisini örgütleyerek özgürlü¤ünü demokratik yaflam alt›nda gerçeklefltirmesinin hâlâ bir tehdit olarak görülmesidir. Kürt halk›n›n özgür ve demokratik yaflama kavuflmas› tehdit olarak görülmezse o zaman bu yaflam›n meflru savunmas› olan güçleri de bir tehdit olarak görülmez. Her demokratik ülkede her demokratik yaflamda olmas› gereken bir meflru savunma gücü olarak de¤erlendirilir ve sorun haline getirilmez.

31

Bir ulusal topluluk kimli¤ini kültürünü ve dilini yaflatarak sürdürebilir

ww

w.

Di¤er bir ilke kültürel ilkedir: Bu ilke Kürt halk›n›n farkl› bir ulusal topluluk olmas›ndan gelen ve bu farkl›l›¤›n› sürdürmesinin olmazsa olmazlar› olan temel haklar›n›n kabul edilmesi ve pratikleflmesi önündeki engellerin kald›r›lmas›d›r. Bir halk›n varl›¤›n› ve kültürünü kabul etmektir. Bir ulusal topluluk kimli¤ini, kültürünü her fleyden önce de dilini yaflatarak sürdürebilir. Bu tabii anadilin çocukluktan bafllayarak e¤itim diline getirilmesiyle mümkündür. Yine dilin sosyal, kültürel ve idari yaflamda kullan›m›yla mümkündür. Yoksa kurslarla, seçmeli derslerle bir halk›n dilini, kültürünü, kimli¤ini ve varl›¤›n› sürdürmek mümkün de¤ildir. Bu ilke önemlidir. Özellikle de Türkiye’nin hatta bir yönüyle de ‹ran’›n, Suriye’nin Kürt halk›n›n dilini, kültürünü asimile ederek, yok ederek varl›¤›n› ortadan kald›rmay› hedefledi¤i göz önüne getirilirse, kültürel ilkenin tespit edilmesi, bu haklar›n ortaya konulup güvenceye al›nmas›, yani dil, kültür ve kimlik özgürlü¤ünün sa¤lanmas› çok çok önemli olmaktad›r. Her halk›n kendi anadilde e¤itimini yapmas› gerekir. Kültürünü hiçbir engelle karfl›laflmadan gelifltirmesi gerekir. Zaten dil, kültür ve kimlik tan›nmadan ve pratikleflmesinin önündeki engeller kald›r›lmadan bir halk

Kürdistan’da bir askeri iflgal ekonomik sömürgecilik ve kültürel soyk›r›m vard›r

Di¤er bir ilkesi, sosyal ve ekonomik ilkedir: Kürt halk›n›n sosyal ve ekonomik sorunlar›n› hangi temelde karfl›lanaca¤›n› içerir. Kürtlerin hem her parçada kendi sosyal ve ekonomik sorunlar›n› çözen bir yaklafl›m göstermesi gerekir hem de bütün parçalardaki Kürtlerin bu konudaki sorunlar›n› çözmek için birbirleriyle dayan›flmas›n› ifade eder. Kürdistan gerçekten tamamen yoksul b›rak›lm›flt›r. Sömürgeci politikalar nedeniyle yoksul b›rak›lm›flt›r. Kürdistan’da tam bir askeri iflgal, siyasal sömürgecilik ve kültürel soyk›r›m vard›r. ‹nkârc› sömürgeci güçler bu politikalar› sürdürmekten baflka bir fley düflünmemektedir. Yo¤unlaflmalar› ve imkânlar›n› bu politikay› sürdürmeye harcamaktad›rlar. Askeri iflgale, siyasi sömürgecili¤e ve kültürel soyk›r›ma hizmet ediyorsa ekonomik yat›r›mlar yap›lmaktad›r. Zaten sürekli bir savafl içinde olundu¤u için Kürtlerin elindeki ekonomik imkânlar sürekli darmada¤›n edilmektedir. Bar›fl ve huzurun, istikrar›n olmad›¤›, ekonomik kaynaklar›n yak›ld›¤› ve y›k›ld›¤›, sömürgeci zihniyetle Kürdistan’a yaklafl›ld›¤› bir yerde ekonominin geliflmesi de mümkün de¤ildir. Araflt›r›l›rsa bir yerde toplumsal ve kültürel sorunlar çözülmüfl ve istikrar sa¤lanm›flsa orada ekonomik geliflmenin oldu¤u görülür. Bugün Türkiye, ‹ran, Irak ve Suriye’de bu sorunlar çözülememifltir. Güneyde de geçmiflte büyük yoksulluk vard›. fiimdi merkezi hükümetten petrol gelirleri aktar›ld›¤› için belirli bir ekonomik canl›l›k var. Ama bu bütün Kürdistan parçalar› için böyle de¤ildir. Bu yönüyle Kürdistan’daki bu ekonomik yoksullu¤u ortadan kald›racak ekonomik politikalar›n da buralarda benimsenmesi gerekiyor. Tüm parçalardaki ekonomik kaynaklar› yoksul


SERXWEBÛN

Toplumsal cinsiyetçili¤in kald›r›lmas› sosyal politikan›n bafl›nda gelmelidir

ww

w.

ne t

Kürdistan toplumunun güçlenmesi için do¤ru bir sosyal politika belirlenmesi de anlaml›d›r. Bu ilkede de esas olarak toplumun demokratikleflmesine hizmet edecek, toplumu demokratik olarak güç yapacak, toplumun demokratik iradesini ortaya ç›karacak politikalar›n belirlenmesidir. Toplumsal cinsiyetçili¤in kald›r›lmas› bunlar›n bafl›nda gelmektedir. Kad›n›n özgürlefltirilmesi, kad›n›n ve gençli¤in kendisini siyasal yaflamda, toplumsal ve kültürel yaflamda ifade etmesinin önündeki engellerin kald›r›lmas›, böylelikle sosyal yaflam›n sadece erkek damgal› de¤il, kad›n› da içine alan hale getirilmesi bu politikan›n esas› olmal›d›r. Gençlik de sadece çal›flan, sömürülen de¤il de sosyal ve kültürel yaflam›n öznesi olan bir toplumsal kesim olarak görülmeli, siyasal, ekonomik ve kültürel yaflam buna göre ele al›nmal›d›r. Kürdistan’›n parçalar› aras› bu sosyal iliflkilerin de gelifltirilmesi bu ilkenin bir parças› olarak görülmelidir. Tabii ki bir di¤er ilke de daha önce Önderli¤in befl ilke içinde sayd›¤› demokratik siyaset ilkesidir. Bu da hem Kürtlerin kendi içinde, kendi örgütlerinde demokratik siyaset ilkelerine göre örgütlenmeleri ve topluma yaklafl›mda de-

mokratik siyaset ilkesini esas al›nmas›, hem de Kürt örgütlerinin, Kürt siyasi gruplar›n›n birbirine yaklafl›m›nda bu ilkeler çerçevesinde hareket etmesini ifade eder. Bu ilkenin nas›l olmas› gerekti¤ini anlamak aç›s›ndan Kürt ulusal konferans›n›n toplanmas›n› irdelemek gerekir. En baflta da böyle bir konferansta demokratik siyasetin devreye girmesi önemlidir. Bu konferans çok önemli amaçlara ulaflmak isteyen siyasi bir toplant›d›r. O zaman bunun gündemlerinin tespit edilmesinin, bileflenlerinin belirlenmesinin demokratik temelde olmas›n›n al›nacak kararlar›n do¤ru ve sa¤lam olmas› aç›s›ndan gerekli oldu¤u anlafl›l›yor. Yine Kürt halk›n›n Türkiye’de, ‹ran’da, Irak’ta, Suriye’de bu ülkeleri demokratiklefltirmede dinamik bir güç haline gelmeleri kendi halk örgütlenmelerini, kendi yap›lanmalar›n› demokratik bir temele oturtmalar›yla mümkündür. Böyle olursa hem Kürt toplumu güçlenerek demokratik siyasi iradesini ortaya ç›kar›r hem de bölge ülkelerini güçlendirmede Kürtler demokratik bir dinamik rolü oynarlar. Bu nedenle Önder Apo “Kürtler kendi demokratizmini gelifltirirlerse bu Ortado¤u‘nun demokratizmi olur’ belirlemesini yapm›flt›r. Demokratik siyaset ilkesini de bu çerçevede ele almak gerekir. Kuflkusuz ulusal konferans›n kendisi demokratik olmazsa onun sonuçlar› da demokratik olmaz. Bu aç›dan bu ulusal konferans önemli oldu¤u gibi, Kürt örgütlerinin de hem kendini örgütlemede hem de topluma yaklafl›mda demokratik siyasetin ilkelerini uygula-

malar› gerekir. Bunun gere¤i olarak da birbirleriyle iliflkilerinde demokratik ölçülere dikkat etmelidirler. Demokrasi esas olarak da halk›n güç haline gelmesi olarak anlafl›lmal›d›r. Sadece örgütlerin demokratik iflleyifle kavuflmas› yetmiyor. Sadece örgütlerin birbirleriyle iliflkisinin bir demokratik iflleyifl içerisinde olmas› yetmiyor. Demokratik siyaset ilkesi esas olarak da toplumu demokratik temelde örgütleyip güç haline getirmektir. Zaten bu zihniyette olan örgütler gerçekten de demokratik siyaseti esas al›rlar, kendileri demokratik olurlar. Yoksa üst toplum siyaseti olur. Bunun da demokratikli¤i s›n›rl›d›r. Dünyan›n baflka ülkelerinde oldu¤u gibi toplumu güç yapmayan, ama üst toplum içinde belirli demokratik ilkeler, ölçüler yerlefltirilebilir. Ancak bu demokrasi anlay›fl› ça¤›m›zda yeterli görülmedi¤i gibi, toplum taraf›ndan da kabul edilmemektedir. Dolay›s›yla toplumu tabandan örgütleyip halk› güç yapmayan demokratik anlay›fllar Ortado¤u’nun demokratikleflmesi için çok yetersiz olarak görülmelidir. Ortado¤u’nun demokratikleflmesi ancak tabandan bir demokratikleflme geliflirse, örgütlenme geliflirse imkân dahiline girer. Ortado¤u’nun demokratikleflmesinde böyle bir dinami¤e ihtiyaç vard›r. Bu aç›dan demokratik siyaset ilkesinin bu ulusal konferansla belirlenmesi önemlidir.

ew e. c

olan kesimlerin ihtiyac›n› karfl›layacak biçimde ele al›nmas› sorumlulu¤u vard›r. Kaynaklar›n en verimli, en adil ve eflit nas›l de¤erlendirilece¤i de bu konferansta belirlenebilir.

Nisan 2009

om

32

Kürt demokratizmi beraber yaflan›lan ülkeleri de demokratiklefltirir E¤er Kürtlerin ulusal varl›¤›, siyasi özgürlükleri, kültürel ve kimlik özgürlükleri nas›l güvenceye al›n›r denilirse bunun esas› ve tek güvencesi Ortado¤u’nun demokratikleflmesidir. Kürtlerin varl›¤›n› ve özgürlüklerini güvenceye almas› flu d›fl güçle, bu d›fl güçle iliflki temelinde ele almas› do¤ru de¤ildir. Kürtlerin ulusal varl›¤›n›n, siyasal özgürlüklerinin, dil ve kültür özgürlüklerinin tehlikeye girmemesinin uzun vadede tek ve biricik güvencesi bölge ülkelerinin demokratikleflmesidir. Burada da en büyük rol Kürtlere düflmektedir. E¤er Kürtler kendilerini demokratiklefltirirlerse, bir Kürt demokratizmi ortaya ç›kar›rlarsa beraber yaflad›klar› ülkeleri


Nisan 2009

SERXWEBÛN Ulusal konferanslar belli dayatmalar yapmazlar; ilkeler belirler. Her konferans›n amac› ve çal›flmas› bu çerçevede olur. Konferans bileflenleri tart›flmas›na ve kararlaflmas›na kat›ld›klar› ilkelere göre hareket ederler. Yoksa flu güç silah b›raks›n, flu flöyle yaps›n biçiminde dikte ettirici bir yaklafl›m olamaz. Böyle bir ulusal konferans olamaz. Ama temel ilkeleri belirler, bu ilkelere uyulmas› kararlaflt›r›l›r. Konferansta ilkeler ortaya ç›karsa bu ilkelere uymak da konferans kararlar›na kat›lman›n gere¤idir. Ama ilkeler belirlenmemiflken, ilkeler tart›fl›p netlefltirilmemiflken birilerine flu ya da bu dayatma yap›lamaz, dikte ettirilemez. Hiçbir konferans bir gruba ya da bireye baz› fleyler dikte ettirme platformlar› de¤ildir. ‹lkelerin tespit edilme-

Bu ortak kararlar da ortak ç›karlard›r. Buna da kimse itiraz etmez. Ulusal konferanslar tart›flmalar temelinde Kürt halk›n›n demokratikleflmesinin ve özgürleflmesinin ilkelerini de¤il de farkl› siyasal ç›karlar›n, bireysel ve grupsal ç›karlar›n iste¤ine uygun kararlar›n al›nd›¤› platformlar olarak görülemez. Daha do¤rusu konferanslar›n, kongrelerin dayatma, dikte etme gibi bir görevleri yoktur.

ne te we .c om

de demokratiklefltirirler. Her ne kadar Türkiye’de Kürtler demokratizmi gelifltirirken Türkiye hâlâ buna direniyorsa da, flu aç›kt›r ki Kürtler demokratik iradelerini, demokratik örgütlenmelerini gelifltirdikçe Türkiye’deki inkârc›l›¤› da anti-demokratizmi de k›racaklard›r. Kürt demokratizminin geliflmesi mutlaka Türkiye’ye yans›yacak, iki halk aras›ndaki demokratik iliflkiye dayanan bir demokratik Türkiye, özgür Kürdistan ortaya ç›kacakt›r. Demokratik ülke, özgür Kürdistan gerçe¤i esas olarak bu demokratik siyaset ilkesi temelinde Kürt demokratizmi ve bölge ülkelerinin demokratizmi temelinde yaflam bulacakt›r. Yoksa flu d›fl güçlere bu d›fl güçlere dayanarak ya da sonuna kadar savaflarak ne bölge ülkeleri demokratiklefltirilebilir ne de Kürt demokratizmi sa¤lanabilir. Tabii ki meflru savunma gereklidir, ama esas sorunlar› çözecek, kesin çözümü getirecek, Kürt demokratizmi temelinde Kürt halk›n›n güçlendirilmesidir. Bu yap›ld›¤› taktirde Kürt demokratizmi temelinde bölge ülkelerinin demokratizminin güçlendirilmesi ve onlarla demokratik iliflkinin yolunun örülmesi sa¤lan›r. Demokratik siyaset ilkesini de bu çerçevede anlamak gerekiyor.

33

Demokratik siyaset ilkesinin oldu¤u bir yerde halka aç›kl›k vard›r

sonucunda belli bir karara ulafl›rlar. Bu ortak kararlar da ortak ç›karlard›r. Buna da kimse itiraz etmez. Ulusal konferanslar tart›flmalar temelinde Kürt halk›n›n demokratikleflmesinin ve özgürleflmesinin ilkelerini de¤il de farkl› siyasal ç›karlar›n, bireysel ve grupsal ç›karlar›n iste¤ine uygun kararlar›n al›nd›¤› platformlar olarak görülemez”

si, bu ilkeler çerçevesinde stratejinin, taktiklerin ve politikalar›n belirlenmesi ve ona göre hareket edilmesi konferanslar›n karakteridir. Sorun ilkelerdir. ‹lkelere göre hareket etmek esast›r. Yoksa birilerinin iste¤ine göre, duygular›na göre hareket etmek de¤ildir. Ya da herhangi bir gücün ç›kar›na göre bir fleyler yapmak de¤ildir. ‹lkeler de esas olarak Kürt halk›n›n ve bölge halklar›n›n özgürlü¤ü ve demokrasisini sa¤layan temel normlard›r. Bunlar› da ortaya koymufl bulunuyoruz. Bu aç›dan bu konferans› flu silah b›rakacak, flu bunu yapacak ya da yapmayacak biçiminde ele almak, asl›nda bir ulusal konferans›n ne oldu¤unu anlamamakt›r. Ulusal konferanslar belli tart›flmalar sonucunda belli bir karara ulafl›rlar.

ww

w.

Demokratik siyaset ilkesi esas al›nd›¤› taktirde Kürtler aras› iliflkiler de sa¤l›kl› duruma girer, geçmiflte yaflanan kavgalar ortadan kalkar. ‹nkârc› sömürgeci güçlerin, bölge ülkelerinin Kürtleri birbirine karfl› kullanma gerçe¤i de demokratik siyaset ve demokratik iliflkiyle ortadan kalkar. Demokratik siyasetin ve iliflkinin oldu¤u yerde hiçbir ülke Kürtleri birbirine karfl› kullanamaz. Demokratik siyaset ilkesinin oldu¤u bir yerde halka aç›kl›k vard›r, halka hesap verme vard›r. Siyasetin, diplomatik iliflkilerin aç›k yap›lmas› vard›r. Bu da tabii ki hiçbir gücün Kürt halk›n›n ç›kar›na, bölge halklar›n›n ç›kar›na, insanl›¤›n ç›kar›na bir davran›fl içine girememesini beraberinde getirir. Bu aç›dan Demokratik siyaset ilkesini de temel bir ilke olarak görmek ve pratiklefltirmek önemli görülmelidir.

“Ulusal konferanslar belli tart›flmalar

Kürt ulusal konferans› bölge ülkelerine karfl› bir olgu olarak ele al›nmamal›d›r

Bir Kürt ulusal konferans› aç›s›ndan belirtilmesi gereken di¤er bir husus ise bir Kürt ulusal konferans› kesinlikle bölge ülkelerine karfl› bir olgu olarak ele al›nmamal›d›r. Ne Kürtler ne de bölge ülkeleri Kürt ulusal konferans›n› böyle ele almal›d›rlar. Tabii ki Kürtlerin haklar›n› isteme, Kürtlerin haklar›n› ortaya koyma, Kürtlerin hak ve hukukunu belirleme, Kürtlerin bölge ülkeleriyle hangi çerçevede birlikte yaflayaca¤›n› tespit etme konferans› olacakt›r. Ama bu belirlemeler bölge haklar›na ve ülkelerine karfl› olmak için yap›lmamaktad›r. Kürtlerin temel demokratik haklar›n› belirleme ve bu temelde bölge ülkeleriyle demokratik birlik kurma koflullar›n› sa¤lama konferans›d›r. Bunun alt›n› bir kere böyle çizmek gerekir. Kürt sorununun çözümünü sa¤layacak böyle bir konferans sadece Kürtlerin ac› çekmesinin önüne geçme de¤il, bölge halklar›n›n, ülkelerinin ac› çekmesini ve sürekli olarak sorunlarla bo¤uflmas›n› engelleme konferans› olarak görülmelidir. Bu konferans esas olarak sorunlar› d›fl müdahalelerle de¤il, bölgenin iç dinamikleriyle çözme konferans›d›r. D›fl güçlere dayanmadan, d›fl güçlerin politikas›n›n parças› haline gelmeden, demokratik ilke çerçevesinde sorunlar› çözme konferans›d›r. Bu yönüyle demokratik ilke temelinde demokratik temelde sorunlar› çözme konferans› ne Türkiye’ye karfl› olmakt›r ne ‹ran’a ne Suriye’ye ne de Irak’a karfl› olmakt›r. Aksine Türkiye’nin, ‹ran’›n, Irak’›n, Suriye’nin -buna tabii ki Kürtler de dahil- bu sorunun çözümsüzlü¤ü ne-


SERXWEBÛN da ‹ran’a, Türkiye’ye, Irak’a ve Suriye’ye büyük katk›da bulunacakt›r. S›n›rlar de¤iflmeden halklar›n kardeflli¤i temelinde Kürt sorununun çözümü Türkiye, ‹ran ve Suriye’nin her bak›mdan büyük geliflme göstermesinin manivelas› olacakt›r. Bölge ülkeleri ulusal konferansa böyle yaklaflmal›d›rlar.

Konferansa PKK’yi silahs›zland›rma misyonu yüklemek yanl›flt›r

w.

ww

Çat›flmalar tabii ki hem ülkeleri aç›s›ndan hem de Kürdistan halk› aç›s›ndan sorun yaratmakta tart›flma ve diyalog ortam›n›n sa¤lanmas›n› zorlamaktad›r. Bu aç›dan e¤er sorunu çözme iradesi ve kararl›l›¤› Türkiye ve di¤er ülkelerde olursa bir çat›flmas›zl›k ortam›n› bu konferans tart›flabilir. Böyle bir temelde belirli kararlara varabilir. PKK bir çat›flmas›zl›k konumuna haz›rd›r. Çat›flmas›zl›k ortam›n› yaratmak tabii ki bir dayatma de¤ildir, sorunun çözümü için belirli bir ortam sa¤lamakt›r. Böyle bir yaklafl›m zaten PKK’nin eskiden beri savundu¤u yaklafl›md›r. PKK defalarca tek tarafl› ateflkes yapm›flt›r. Ne var ki bu tek tarafl› ateflkeslerden sonuç al›namam›flt›r. Çat›flmas›zl›¤›n tek tarafl› olamayaca¤› aç›kt›r. Bir taraf ateflkes yaparken, di¤er taraf operasyonlarla hareketli olursa ortaya bir çat›flmas›zl›k ortam› ç›kmaz. Tek tarafl› ateflkeslerle çat›flmas›zl›¤›n yarat›lamad›¤› dikkate al›narak, tek tarafl› bir ateflkes de¤il de gerçekten çat›flmas›z ortam›n›n koflullar›n› oluflturacak bir yaklafl›m›n konferans›n iradesi olarak ortaya ç›kmas› ve bunun bölge ülkeleri taraf›ndan da dikkate al›nmas› önemlidir. E¤er bir konferans bu temelde yaklafl›rsa bunun olumlu sonuçlar› ortaya ç›kabilir. E¤er silahs›zland›rma denilirse ve bu PKK’nin tasfiye plan›n›n bir parças› haline getirilirse böyle bir konferanstan sonuç ç›kmaz. Kald› ki böyle bir konferansa PKK kat›lmaz, PKK’nin kat›lmad›¤› bir konferans›n da hiçbir meflruiyeti olmaz, hiçbir karar›n›n da de¤eri olmaz. Bunun böyle olaca¤›n› biraz demokrat olan, ahlaki ölçüleri olan herkes bilir. Dolay›s›yla önyarg›l› ve ne karar alaca¤› belli ve bir tasfiye plan›n›n meflruiyetini sa¤layacak bir toplant› de¤il de gerçekten de tart›fl›p kararlar alacak, Kürtler aras› birli¤i ortak politikay› temsil edecek, bu temelde de Kürt sorununun çözümünü sa¤latacak bir konferans hem Kürtler hem de bölge halklar› aç›s›ndan acil bir ihtiyaçt›r. Böyle bir konferans Kürt sorununun çözümünün zeminini güçlendirece¤i gibi, bölge ülkelerini de s›k›nt›ya düflüren, bölge ülkelerinin temel sorunu olan Kürt sorunundan kurtulmas›n› sa¤layabilir.

ew e. c

Sonuç olarak; Kürtlerin, Kürdistan halk›n›n ve Ortado¤u halklar›n›n böyle bir Kürt konferansa ihtiyac› vard›r. E¤er bu konferans Önder Apo’nun belirtti¤i çerçevede ve ortaya koydu¤u ilkeler temelinde gerçekleflirse, Kürt sorununun demokratik çözümündeki engeller de ortadan kalkar. Konferans bu çerçevede olursa hem Kürt sorununun demokratik çözümü gerçekleflir hem de bölge halklar›n›n Kürtlere karfl› var olan güvensizli¤i ortadan kalkar. Sorunlar›n bar›flç›l ve demokratik temelde çözülebilece¤i umudu artar. Bu aç›dan konferansa Türkiye’nin, Talabani’nin ve baz› güçlerin belirtti¤i gibi PKK’yi silahs›zland›rma konferans› olarak bakmak çok yanl›flt›r. Sorunu çözecek bir yaklafl›m de¤ildir Böyle bir konferans çat›flmas›zl›k ortam›n› sa¤lamak için belirli ilkeler belirleyebilir. Bu çerçevede bir çat›flmas›zl›k ortam› yarat›r ve bu çat›flmas›zl›k ortam›nda hem Türkiye hem PKK sorumluluk al›r hem de konferansa kat›lan Kürt örgütleri sorumluluk al›r. Bir çat›flmas›zl›k ortam› yarat›larak Türkiye’nin ve bölge ülkelerinin sorunun çözülmesine f›rsat tan›nmas› sa¤lan›r. Böyle bir yaklafl›m, böyle bir politika temelinde çat›flmas›zl›k durumunu sa¤lamak mümkündür. Silahs›zland›rma ekseninde düflünülecek bir tasfiye konferans› çözümsüzlükten ve sorunun ç›kmaza girmesinden baflka bir sonuç vermez. Ancak tart›flma temelinde ve belirli ilkeler çerçevesinde sa¤lanabilecek bir çat›flmas›zl›¤›n çözümü gelifltirme aç›s›ndan bir de¤eri olabilir. Belli bir hedefi olan çat›flmas›zl›¤› sa¤layacak, PKK ve Türkiye aç›s›ndan ba¤l› kal›nacak kurallar›n belirlenmesi sorunun çözümü için önemli geliflmeler yaratabilir.

ne t

deniyle sürekli kan kaybetmesini, uluslararas› ç›karlara alet olmas›n› ya da uluslararas› politikalar sonucu birbiriyle sürekli çat›flma ve kavga içine girerek güç kaybetmesini önleme konferans› olarak anlamak gerekmektedir. Bu yönüyle böyle bir konferansla al›nacak kararlara ‹ran’›n, Türkiye’nin, Suriye’nin karfl› ç›kmamas› gerekiyor. Kürtlerin hem kendi içlerinde hem de bölge ülkeleriyle birlik kurmak için ortak strateji ve taktik belirlemesini kendilerine karfl› bir tutum olarak görmemelidirler. Ortaya koydu¤umuz befl ilke esas olarak da Kürt sorununun demokratik çözümünü ortaya koymaktad›r. PKK 7. Kongresi Kürt sorununun çözümsüzlü¤ünü kötülük tanr›lar›n›n Ortado¤u halklar›na verdi¤i bir ceza olarak de¤erlendirmifltir. Yap›lacak konferans kötülük tanr›lar›n›n Ortado¤u halklar›na verdi¤i bu cezay›, yani Kürdistan’da çözümsüzlü¤ü ortadan kald›rma konferans› olarak görülmelidir. Bir Kürt konferans›na böyle yaklafl›lmal›d›r. Kürtler bir araya gelecek, bölge ülkelerine karfl› tutum alacaklar ve sorun olacaklar biçiminde bir yaklafl›m gösterilmemelidir. Tabii ki bugünkü ‹ran, Türkiye, Irak ya da Suriye’deki yanl›fl ya da inkârc› politikalar kabul edilmeyecektir. Bu yanl›fl politikalara karfl› ortak tutum tak›n›lacakt›r. Nas›l ki Arap, Türk ve Fars halklar›n›n baflka güçlerin kendileri üzerinde egemenlik kurmas›na ve bask› yapmas›na karfl› ç›kmalar› en do¤al haklar›ysa, Kürt halk›n›n da kendileri üzerindeki bask›lara karfl› ç›kmas› do¤al karfl›lanmal›d›r. Bu aç›dan Kürtler üzerinde bir egemenlikçi politika varsa Kürtlerin buna karfl› ç›kmas› ne Türkiye halk›na ne ‹ran ne de Arap halk›na karfl› bir tutum olarak görülmelidir. Bu konferansta belirlenecek ilkelerin bir yan› da do¤al olarak Türkiye’nin, ‹ran’›n, Irak’›n ya da Suriye’nin demokratik olmayan, bask›c› politikalar›na karfl› ç›kmak olacakt›r. E¤er böyle anlafl›lmazsa yanl›fl anlafl›lm›fl olur. E¤er Türkiye, ‹ran, Suriye, Irak bu tür politikalardan vazgeçerse, Önder Apo’nun ortaya koydu¤u ilkeler çerçevesinde gerçekleflecek bir ulusal konferans yaln›z Kürt sorununu de¤il, bölge sorunlar›n› çözecek bir dinamik olacakt›r. Bu

Nisan 2009

om

34


Nisan 2009 SERXWEBÛN

35 Abdullah Öcalan

As›l Ergenekon siyasi alandaki

ne te we .c om

Ergenekon'dur

Her tarafta bulduklar›n› vurup vurup öldürdüler. Ve o tarihten sonrad›r ki “H insanlar› Cudi'ye götürüp helikopterden atmaya baflflllad›lar. Binlerce Kürt’ü

katlettiler. Birço¤unun hiçbir suçu dahi yoktu. Savafl Buldan, Behçet Cantürk

gibi üç yüz iflflaadam›n› katlettiler. Savafl Buldan, Behçet Cantürk PKK'li de¤illerdi, PKK ile bir alakalar› da yoktu. Sadece biraz sempatizanl›klar› vard›. Bunun için öldürdüler. Bu, ABD ve ‹ngiltere'nin birlikte geliflflttirdi¤i bir politikayd›”

Kürtler demokratizmi sa¤larsa demokratizm tüm Ortado¤u’ya yay›l›r

ww

w.

fiimdi daha iyi anlafl›l›yor ki Gladio, Türkiye’yi kuflatm›fl. Cosiga’n›n konuflmalar›n› dinledim; “Türkiye’deki Gladio daha özerk yap›da” diyor. Dünyadaki Gladio örgütlenmesini anlat›yor. Gladio, NATO bünyesinde kurulmufl. Sovyet tehlikesine karfl› her yerde örgütlemesini yapm›fl. Dünyadaki bu örgütlenmenin ço¤u ortadan kald›r›ld›. ‹talya ak›ll› davranarak ülkesindeki Gladio’yu ortadan kald›rd› ama ac›s›n› halen çekiyor. Türkiye’deki Gladio, baflta sözüm ona komünizme karfl› kuruldu. ‘80’lere kadar bu amaçla devam etti. ‘80’lerden sonra ise J‹TEM vb adlar alt›nda Kürt özgürlük hareketine karfl› hareket etmeye bafllad›. Cosiga’n›n da sözlerinden anlafl›l›yor ki Türkiye’deki bu örgütlenme san›landan daha büyük ve genifl. Cosiga ifli biliyor. Çünkü kendisi de iflin içinde. Bunlar befl kifli Amerika’ya gittiler. Helmut Kohl, Thatcher, Helmut Schmidt, Cossiga ve ismini hat›rlayamad›¤›m bir kifli daha. Amerika’da toplant› yapm›fllar. ‘85’te örgütü bu ekip Avrupa’ya tafl›d›. Almanya’da bir merkez kurdular. Gladio’nun bir merkezini de ‹sveç’te kurdular. Olof Palme bu örgütlenmeye karfl› ç›kt›¤› için tasfiye edildi. Avrupa’y› da bize karfl› kullanmaya çal›flt›lar. Ben bofluna Sertaç Bucak onlardan bahsetmiyorum. Bunlar› bilmeden kulland›lar. fiimdi Ergenekon’la

birlikte ortaya ç›kan belgeler benim Almanya ile ilgili söylediklerimi do¤ruluyor. Ben burada do¤rulan›yorum. Sonra Almanya’da bize karfl› da harekete geçtiler. Benim “Almanya 1985’te bize karfl› savafl açt›” sözümü, do¤ruluyor bunlar. Obama da flimdi Türkiye’ye geliyor. Gelifli bununla ba¤lant›l›. Ellerinde bir tek Türkiye kald›. Bunu da en iyi de¤erlendirmek istiyorlar. Amerika, Gladio’yu bugüne kadar besledi, ona her türlü deste¤i verdi. Ne zamana kadar? 2007’ye kadar. 5 Kas›m 2007’de Amerika, Bush, Türkiye’ye “Gladio’dan kurtul” dedi. Ve ard›ndan Gladio’dan deste¤ini çekti. Deste¤ini çekince Veli Küçük vb adamlar hepsi ortada kald›. GladioJ‹TEM’in eskiden Genelkurmay bilgisi ve emri alt›nda hareket etti¤ini san›yorduk. Me¤er böyle de¤ilmifl. Genelkurmay’› aflan, Emniyet ve Jandarma’y› aflan çok daha genifl NATO’ya ba¤l› olarak çal›flan bir örgüt. Ordunun öyle söylendi¤i kadar gücü yok. Amerika destek vermeyince hiçbir fley yapam›yorlar. ‹flte 60 y›ld›r Türkiye’de örgütlenmifller. Ergenekon’da ortaya ç›kt›; partilerin içlerine müdahale etmifller. Bunu, böyle oldu¤unu, daha önce söylemifltim. MHP ve CHP’ye müdahale etmifller. Ben buradan siyasilere flunu söylüyorum: 60 y›ld›r dört darbe yapt›lar, Baflbakan’› ast›lar. Gezmiflleri idam ettiler. Her fleyi kontrol etmifller. Peki siz ne yap›yorsunuz? Sizin bir de¤eriniz ve rolünüz var m›? Gladio 60 y›ld›r Türkiye’-

de yapmad›klar› fley kalmam›fl bunlar›n. Deniz Baykal’dan da korkuyorum, 60 y›ld›r belki de o da bu entrikalar›n içindedir, bilemem. ‹flte okuyoruz; Eldiven, Sar›k›z gibi dört darbe plan› haz›rlam›fllar. Partilerin içlerine kadar müdahale etmifller. Hilmi Özkök’ün tek fark› fluradad›r; siyaset alan›n›n aç›k b›rak›lmas›. Siyasi alan›n genifllemesini istiyordu. Siyasi alan aç›k b›rak›lmazsa bunlar› kontrol etmek zor, tek ç›k›fl noktas› n› siyasi alan›n aç›k b›rak›lmas›nda görüyor. Bu önemlidir. Bugünkü Genelkurmay Baflkan› da herhalde bunu biraz anlam›fl durumda. fiimdi Amerika Gladio’dan deste¤ini çekti 5 Kas›m’da. Bush bununla ilgili politikalar› haz›rlad› yürürlü¤e koydu. fiimdi Obama geliyor, bu politikalar› devam ettirecek, geniflletecek ve sonuçland›rmak isteyecektir. Bu aç›dan Gladio-Ergenekon’un tasfiyesi önemlidir. Gladio-J‹TEM herkesin bafl›na belad›r, Amerika’n›n da Türkiye’nin de bafl›na belad›r. Türkiye’de yüzbin elamanlar›, çal›flanlar› var. Onbinlerce cinayetleri var. Öldürdükleri binlerce Kürt yurtseveri, ifl adam› ve di¤erleri var. fiimdi bu örgütü tasfiye etmek istiyor ama bu örgütten kurtulmalar› öyle kolay olmayacakt›r. Abdullah Çatl›, pasaportunda 1982’de iki kez Amerika’ya girip ç›kt›¤› yaz›l›d›r. Amerika Florida’da görüflmeler yapm›fl. A¤ca onlarla birlikte bir a¤›n içerisindeydiler. Biliyorsunuz Florida, Gladio’nun merkezidir. O


SERXWEBÛN hepsini kendine ba¤lad›. Bugün de küçük bir devlet kurup Kürtleri de kendilerine ba¤layacaklar.

AKP’nin bunlar› durduracak ne politikas› ne cesareti ne de gücü var

w.

ww

oynuyor. Yine Diyarbak›r’da iflte o Termos olay›. Bunlar› da birilerine yapt›r›yorlar, sonra da bizim üzerimize y›kmaya çal›flt›lar. Bu böyle olmaz. TRT 6 gibi göstermelik aç›l›mlarla da olmaz. Bunlar› yapacaksan ancak köklü bir demokratizmle yapabilirsin. Bunu yapabiliyor musun? Bunlar Kürtleri de kulland›lar. ‹flte resimde Barzani, Aygan, Necati Özgen bir aradalar. Ayn› flekilde Talabani’nin de var. Bunlar böyle elli tane toplant› yapm›fllar. ‹ç içeler. Bir çok fleyi beraber yapm›fllar, planlam›fllar. Bunlar›n hepsi bafla belad›r. Bunlar iflbirlikçili¤i bile beceremiyorlar. Benim ikide bir bunlardan, fi.Elçi onlardan bahsetmemin nedeni budur. Ta G›lgamefl’ten beri derin bir iflbirli¤i içindedirler bunlar. Tarihte bu kadar batan, bu kadar derin iflbirli¤ine giren ikinci bir kesim

ew e. c

ABD 2007’de bunlar› durdurdu. AKP’nin bunlar› durduracak ne politikas› ne cesareti ne de gücü var. Tamamen Amerika’n›n karar›d›r. AKP de bu durumu oya tahavvül etmek istiyor. Yani kendi lehine çevirmek istiyor. Cizre’deki baz› olaylar nedeniyle bir albay’› tutuklam›fllar. Bu olaylar›n üzerine gittikleri görüntüsünü veriyorlar. Peki, sen bugüne kadar o albay› niye tutuklamad›n da seçime birkaç gün kala tutukluyorsun! Seçime üç befl gün kala iki kifliyi Diyarbak›r’da tutuklayarak Diyarbak›rl›lar›n oylar›na

ne t

tarihten sonra A¤ca, Papa’ya suikast düzenliyor. Bunlar birbirlerine karfl› da oyunlar düzenlemifller. Balbay, hem Cumhuriyet gazetesinin bafl›ndad›r hem de Cumhuriyet gazetesine bomba koyan ekibin içindedir. Hem ma¤dur hem san›k pozisyonundad›r. Bunlar›n tasfiye edilmesi önemli bir olayd›r. ‹lhan Selçuk da biliyorsunuz bu ekibin içindedir. Bunlar›n eliyle kendi gazeteleri bombalan›yor gibi bir durum ortaya ç›k›yor. Ben flunu da söylemifltim, 1990’larla birlikte ‹ngiltere ve Amerika rol oynad›lar. Politikalar› ‹ngiltere oluflturdu, ABD ile birlikte bize karfl› uygulad›lar. Beni buraya getiren de ‹ngiltere’dir. Biz yirmi y›ld›r ‹ngiliz politikalar›na karfl› savaflm›fl›z. Objektif olarak bu böyledir. Do¤an Gürefl, “‹ngilizler bize yeflil ›fl›k yakt›” diyordu. ‹ngiltere’yle görüfltükten sonra yeflil ›fl›k yak›ld›¤›n› söylüyor. Yeflil ›fl›k yak›lmas› flu demektir; “Siz istedi¤iniz gibi davranabilirsiniz”. O tarihten sonra birçok yere bomba ya¤d›. Havada bombalar patlamaya bafllad›. Her tarafta bulduklar›n› vurup vurup öldürmeye ve o tarihten sonrad›r ki insanlar› Cudi’ye götürüp helikopterden atmaya bafllad›lar. Binlerce Kürt’ü katlettiler. Birço¤unun hiçbir suçu dahi yoktu. Savafl Buldan, Behçet Cantürk gibi üç yüz ifladam›n› katlettiler. Savafl Buldan, Behçet Cantürk PKK’li de¤illerdi, PKK ile bir alakalar› da yoktu. Sadece biraz sempatizanl›klar› vard›. Bunun için öldürdüler. Bu ABD ve ‹ngiltere’nin birlikte gelifltirdi¤i bir politikayd›. Ben de ‹ngiliz politikalar›n›n objektif ve subjektif sonucu olarak buraday›m. ‹ngiltere, Ortado¤u’ya dönük birçok politika oluflturdu. Do¤u Avrupa’daki imparatorlu¤un y›k›lmas›n› sa¤lad›lar, Osmanl› imparatorlu¤unu y›kt›lar. Bunlardan ortaya ç›kan k›rk tane ulus-devleti kendilerine ba¤lad›lar ve savaflt›rd›lar, kendi politikalar›n›n arac› haline getirdiler. Frans›z Devrimi’nden bu yana ulus-devlet kültürü yay›lm›flt›r. Frans›z filozoflar› bunun üzerine kafa patlatm›fllard›r. Alman filozoflar› bunun üzerine kafa patlatm›fllard›r. Ama ‹ngiltere

Nisan 2009

om

36


Nisan 2009

SERXWEBÛN radan al›yorlar. En güzel, temiz yiyecekleri onlar buralardan sa¤l›yorlar. ‹flte Koç, Enka ve benzerlerinin oralarda arazileri var. Kapitalist güçler bölgeyi kontrol alt›na almak için de baz› iflbirlikçilerle hareket ediyorlar. Bu ekonomi de¤il taland›r. Bölge bu flekilde sömürülüyor. Ben burada anti-Semitizm yapm›yorum ama bunlar gerçektir. Mesela Süleyman Bölünmez eski belediye baflkan›yd›. Halk› sömürdü, sonra da kaçt› gitti. Soyad›na bak›n: Bölünmez! Yine Eyübo¤lu vard›. Siirt’ten bilmem ne Fad›l vard›. Jet Fad›l. Bunlar›n hepsi d›fltan kontrol edilerek, biraz sermaye verilerek bölgede yarat›l›yor. Bir oradan bir buradan böyle insanlar ç›kar›l›yor, bunlar›n eliyle bölge kontrol alt›na al›nmaya çal›fl›l›yor. Bunlar baz› fleyh ve a¤a benzeri kiflilerdir. Eskiden siyaset, dinle yürütülüyordu. Din, siyasetin yürütümünün flekliydi. Din, politika belirlemenin bir çeflidiydi. Hz Muhammed de iyi bir siyasetçiydi. Carl Schmitt de politika dinin terminolojisini kullan›yor diyor. Do¤rudur. Bunlar›n yapt›klar› din de de¤ildir. Ama flimdi durum farkl›d›r. Politika flimdi bilimseldir, bilime dayan›yor. Gazete okunmas› da bilinmiyor. Ben burada s›n›rl› imkânlarla de¤erlendirme yapmaya çal›fl›yorum. TRT 6’n›n yönetimi kimin elinde biliyor musunuz? Ben gazeteden küçük bir haberden anlad›m. Bizim orada fieyxan afliretinden Sinan ‹lhan’d›r. Sinan ‹lhan’›n bildi¤i diller aras›nda ‹branice var. Ben, bu adam kötü birisidir demiyorum, demem de, belki de iyi birisidir. Ama bildi¤i diller aras›nda ‹branice varsa, iflin içinde baflka fleyler de var, gerisini siz düflünün. TRT 6’n›n nas›l çal›flt›¤› da ortaya ç›k›yor. Bunlar›n nas›l iç içe çal›flt›¤› kimlere dayand›¤› da anlafl›l›yor. ‹ngiltere ve di¤er güçler bunlar› kontrol ediyor. AKP de bunlarla hareket ediyor. Bunlar›n amac› baz› ailelere para da¤›tmak, geri kalan Kürtleri aç iflsiz b›rakmak, baz› Kürt iflbirlikçileriyle de iliflkiye girmektir. Ben de diyorum ki, siz özgür olursan›z afl ifl arkas›ndan gelecektir. Siyasi özgürlük önemlidir. Siyasi öz-

gürlü¤ü, kavray›fl› olmayan toplum köle toplumdur. Siyasi ve ahlaki özgürlü¤ünüz kavray›fl›n›z yoksa köle durumundas›n›z. Siyasi ve ahlaki özgürlü¤ünüz ve kavray›fl›n›z yoksa kendinizi, toplumunuzu, ailenizi, k›z›n›z› nas›l koruyacaks›n›z? Namus anlay›fl›, sadece kad›n›n cinsiyeti üzerine çarp›k bir anlay›flla kurulmufltur. Benim namus anlay›fl›m biliniyor. Toplum, ahlaki ve politik toplum olmak zorundad›r kurtulufl için. Siyasi kavray›fl›, ahlak›, gelene¤i, örfü olmayan bir toplumda kendinizi, toplumunuzu, ailenizi, k›z›n›z› koruyamazs›n›z. Bunlar yoksa o toplum bitmifltir. Ben savunmalar›mda çok genifl bir flekilde aç›klad›m bunlar›. Savunmalar›m yay›nland› m›? Yay›nlanmal› ve herkes okumal›d›r.

ne te we .c om

Bunlar iflflbbirlikçi Kürtlerle iliflflkki “B kuruyorlar. Geri kalan yirmi befl milyon Kürt’ü aç ve iflflssiz b›rak›yorlar. Bölge halk›n› açl›¤a, mahkûm ediyorlar. Yüz kiflfliiye sermaye veriyorlar geri kalan› açl›¤a, iflflssizli¤e mahkûm ediyorlar. Kutbettin Arzu ve benzerleri iktidara gelince ilk yapacaklar› ifl baz› ailelere para da¤›tmak olacakt›r. Da¤›tt›klar› parayla Kürtleri kontrol edeceklerini san›yorlar”

37

yoktur. G›lgamefl, Humbaba diye birini ar›yor, baz›lar›n› ona karfl› iflbirlikçi haline getiriyor. O günden bu yana büyük bir iflbirlikçilik söz konusudur. Bunlar›n iflbirlikçili¤i fluna benziyor. De¤eri on paraysa karfl› tarafa diyor ki benim de¤erim bir parad›r. Onlar da diyor, “bunlar kendini bir liraya sat›yor ben niye on lira ödeyeyim ki!” fiey gibi kendilerini ucuza pazarl›yorlar. Ama ac› olan flu ki bunlar›n kendi durumlar›n›n fark›nda olmamalar›d›r halen. Hepsi kullan›ld›lar, Elçi, Sertaç Bucak ve di¤erleri hepsi kullan›ld›lar.

Bölge halk›n› açl›¤a iflflssizli¤e mahkûm ediyorlar

ww

w.

Bunlar iflbirlikçi Kürtlerle iliflki kuruyorlar. Geri kalan yirmi befl milyon Kürdü aç ve iflsiz b›rak›yorlar. Bölge halk›n› açl›¤a, iflsizli¤e mahkûm ediyorlar. Yüz kifliye sermaye veriyorlar geri kalan› açl›¤a, iflsizli¤e mahkûm ediyorlar. Kutbettin Arzu ve benzerleri iktidara gelince ilk yapacaklar› ifl baz› ailelere para da¤›tacaklar. Da¤›tt›klar› parayla Kürtleri kontrol edeceklerini san›yorlar. Bozova, Suruç ovas› en verimli arazilerdendir. Günefl ve toprak yap›s› bunu sa¤l›yor. Buradaki Mezopotamya ovas› en genifl ve verimli arazilerdendir. Eskiden beri Demirel’in bile kahvalt›s›, yiyece¤i oradan gidiyor. Ben bunu biliyorum, bu hala böyledir. Kapitalist sermayedarlar organik g›dalar›n› bu-

Konferans için flfluunlar› belirtiyorum

Konferans için hemen flunu söylüyorum. Diyarbak›r’da Demokratik Toplum Kongresi ola¤anüstü bir flekilde seçimden hemen sonra h›zl› bir flekilde toplan›r. Orada konferans için ilkeler belirlenir, tart›fl›l›r, haz›rl›kl› bir flekilde Ahmet Türk baflkanl›¤›nda bir heyetle konferansa gidilir. Ben Konferans için daha önce befl ilke flart›n› dile getirmifltim. Bunlar konferansta tart›fl›l›r. Bunlar› tekrar etmeme gerek yok. Befl ilke, üç pratik öneri yapm›flt›m. Pratik olarak flunlar› öneriyorum. Bu konferansta; 1- KNK kendini örgütlendirir. Öyle Güneydeki devlet gibi de¤il, sivil ve ba¤›ms›z bir flekilde çal›flmalar›n› yürütür. KNK içinde her parçan›n temsilcileri, sözcüleri olur. Böylece her parçan›n temsiliyetini kazan›r. KNK, FKÖ tarz›nda olabilir. ‹çinde KDP de olur, YNK de olur. 2- Konferansta icra görevini yapan bir Yürütme Kurulu oluflturulur. Bu Yürütme Kurulu diplomatik misyonu da içeren görevler icra eder. Bu kurul aç›k diplomasi faaliyetleri yürütür. Öyle Barzani’nin yapt›¤› gibi gizli-kapakl› gidip 40 devletle görüflmez. Onlara da flunu söylüyorum: Bu flekilde olmaz. Gizlice 40 devletle görüflürsen sadece ajanl›k yapm›fl olursun.


SERXWEBÛN

Konferans›n ismi de Demokratik Uzlaflfl›› ve Bar›fl Konferans› olabilir

ww

w.

ne t

Konferans için befl ilke flart› ve bu dört pratik öneriyi sunuyorum. Bunlar konferansta tart›fl›l›r. Befl ilke flart›ndan birincisi, sosyal ve ekonomik flartlar bir ilke flart› olarak kabul edilir. Bu ilke çerçevesinde Kürtlerin öncelikle kendi aralar›ndaki ekonomik-sosyal iliflkileri sa¤lan›r ve bunu devletler düzeyinde de yaparlar. ‹kincisi, kültürel flart. Kürtlerin kültürleri ad›na ne varsa bunlar› güvenceye al›r. Kültür özgürlü¤ü sa¤lan›r. Üçüncüsü, birlik flart›. Kürtlerin kendi aralar›ndaki birli¤i ve iliflkiyi ifade eder. Tüm Kürtler birbirleriyle iliflki kurar, birlikte hareket ederler. Dördüncü ilke, demokratiklik ilkesi. Kürtlerin di¤er halklarla bir arada yaflamas›n› ifade eder. Bunu daha önce Demokratik konfederalizm olarak da ifade etmifltim. Beflfliincisi, halk›n meflru savunma ilkesidir. Her halk›n bir meflru savunma gücü vard›r. Bu, o halk›n varl›¤› için gereklidir. Bu konferans, hemen söylüyorum, çat›flmas›zl›k konferans› olsun. Silahs›zlanma ayr› bir konudur. Bu, ayr› tart›fl›l›r. Silah b›rak›lmaz. Her halk›n bir öz savunma gücü olur. Konferans silahs›zlanmaya dönüfltürülürse ben kat›lmay›n derim. Öncelikle çat›flmas›zl›k ortam› oluflturulmal›d›r. Konferans›n ana temas› bu

olmal›d›r. Konferans ancak bunu yapabilir. Bunu yapabilirse sonraki süreç için ilkeler belirlenir. Konferans›n ismi de Demokratik Uzlafl› ve Bar›fl Konferans› olabilir. DTP bu konferansa kat›l›r. Demokratik Toplum Kongresi h›zl› bir flekilde Diyarbak›r’da kongresini yapar. Kat›l›mc› say›s›n› geniflletir, herkesi Kongre’ye katar, Kongre için genifl bir flekilde toplan›r. Diyarbak›r’da yap›lacak konferans›n ad› da Demokratik Uzlafl› ve Bar›fl Konferans› olmas›n› öneriyorum. Bu kongrede ilkeler tart›fl›l›r, belirlenir ve haz›rl›kl› bir flekilde konferansa bir heyetle kat›l›r. Ahmet Türk ve heyet gider Barzani ve Talabani ile de görüflür. Heyette kad›nlar da olmal›d›r. D›fl ifllerden herhalde Sabahat sorumludur. O da kat›ls›n. Kendisine de selamlar›m› iletirsiniz. ABD ve AB temsilcilerini de ça¤›rabilirler. Benim için sorun olmaz. Avrupa’da da bu adla konferans yap›labilir. Konferans için Barzani ve Talabani’ye görüfllerim iletilebilir. Bir mektupla olabilir. Ben burada kimsenin karfl›t› de¤ilim. Herkesle görüflülebilir. ABD ve AB ile uzlafl›labilinirse uzlafl›l›r. Bar›fl› en çok biz istiyoruz. Ancak Konferansla ilgili flunu söylüyorum; kat›l›rlarsa sonuçlar›na da kat›l›rlar. Kat›lmazlarsa sonuçlar›na da kat›lmazlar. Benim diyece¤im fludur; benim ilkelerim var, çizgim var, fikirlerim var. Ben çizgi sahibi biriyim. Her fleyi bu çerçevede de¤erlendiriyorum. Bu do¤ru yans›t›lmal›. Bu konferans Kürtlerin Lozan’› olabilir. Nas›l Lozan ile cumhuriyet kurulmuflsa, bununla, yani Kürtlerin Lozan’›yla da Demokratik Cumhuriyet kurulur. Demokratik Cumhuriyet, zaten demokratik uzlafl›d›r. ‹ki halk›n uzlafl›s› demokrasiyi getirir. Cumhuriyetin kurulmas› ne kadar önemliyse, cumhuriyetin demokratikleflmesi de cumhuriyetin kurulmas› kadar önemli ve anlaml›d›r. Baz›lar› Yeni Osmanl›c›l›k’tan bahsediyor. Hay›r, bu Yeni Osmanl›c›l›k de¤il, Kürtlerle Türklerin stratejik ortakl›¤›d›r; iki toplumun bir arada yaflamas›, hatta kardefl olmas›d›r. Bu

yap›l›rsa Ortado¤u’da öncü bir rol oynan›r. Kürtler demokratizmi sa¤larsa, demokratizm tüm Ortado¤u’ya yay›l›r. Daha önce de dile getirmifltim. Ortado¤u’ya gerekli olan demokratizmdir. Ortado¤u’da bugün yaflanan sorun ve savafl ‹ngiltere’nin 200 y›ll›k politikalar›n›n somutlaflm›fl savafl halidir. Bugünkü ulus-devletler ‹ngilizlerin çat›flt›rmac› politikalar›n›n araçlar›d›r, en geliflmifl savafl mekanizmas›d›r. Ulus-devletleri böyle okumak laz›m. Araplar›n 22 tane devleti var ama sorunlar› çözülmedi, a¤›r sorunlar› var. Filistin’de bir devlet kuruldu, 50 y›ld›r savafl devam ediyor. Küçük bir Ermenistan kurdular, sorun devam ediyor. Bu zihniyet ayn› fleyi Kürtlere de uygulamak istiyor. Küçük bir devlet kurdurup öyle b›rakmak istiyorlar ve sorun 50 y›l daha devam eder. Kürtler bunu kald›ramaz. Beflikçi bunlar› iyi bilsin. Beflikçi diyor ki, ‘beni tehdit ediyorlar’. Hay›r, hiç kimse seni tehdit etmiyor. Beflikçi’ye söyleyin; Apo ak›ll› adamd›r, bofl konuflmuyor. Benim görüfllerim ona da iletilebilir. ‹smail Beflikçi’ye hiçbir flekilde dokunulmamal›, en ufak bir tehdit olmas›n. Ancak Beflikçi de bilsin ki biz burada bofl konuflmuyoruz.

ew e. c

3- Güneyde Kürt birlikleri olan peflmergeler var. PKK’nin silahl› güçleri de peflmergelerle birlikte Kürt ulusal gücüne dönüfltürülür. Tüm Kürtleri soyk›r›m vb fleylerden koruyan ve güvenli¤ini sa¤layan halk savunma gücüne dönüfltürülür. Dört parçan›n Kürtlerini de koruma görevini üstlenir. 4- Bu konferansta dördüncü bir pratik öneri olarak Adalet ve Gerçekleri Araflt›rma Komisyonu kurulabilir. Ancak bu Adalet komisyonu sadece Türkiye için de¤il, dört parça için de kurulur ve hakikatleri araflt›r›r. ‹ran’daki durumu araflt›r›r, Suriye’deki durumu araflt›r›r, Irak’takini de araflt›r›r, Türkiye’deki durumu ele al›r.

Nisan 2009

om

38

Çözüm için adalet ve hakikatleri araflfltt›rma komisyonu kurulmal›d›r Ben Adalet ve Hakikatleri Araflt›rma Komisyonu’nun kurulmas›n› önermifltim. Bu, hemen kurulabilir. Kürt sorununun çözümü için bu, yol aç›c› olabilir. Afrika’da da böyle oldu. Bu komisyona kim ne biliyorsa gelip konuflmal›d›r. Bu komisyon Parlamentodan da destek görmelidir. Parlamento bu komisyona destek vererek gerçeklerin ortaya ç›kmas›n› sa¤layabilir. Çiller gelip bu komisyona konuflmal›, Demirel gelip bu komisyona konuflmal›, Y›lmaz gelip bu komisyona konuflmal›d›r. Bir flekilde suça bulaflm›fl veya iflin içinde olan herkes bu komisyona konuflmal›d›r. Hakikatler ancak böyle ortaya ç›kar›labilir. Halk›m›z da böyle bir komisyonun kurulmas› için çal›flmal›d›r.


Nisan 2009

SERXWEBÛN rimi söyleyece¤im. ‹tirazlar yap›lm›flt›, sonuçlar kesinleflti mi, kaç yer al›nd›? ‹tirazlardan sonra yine 98 mi? fiehirlerde düflme mi var? Yoksa az yükselme mi var? fiehirlerde az yükselme var de¤il mi? Van’›n oy oran› nedir? En baflar›l› olunan yerler hangileri? Diyarbak›r da ne kadar oy alm›fl›z? Hangi ilçeler al›nmad›? En yüksek baflar›, fark nerdeydi? Hakkâri’de mi, orda oran ne kadar? Batman ne kadar? Az, daha yüksek olmal›yd› Batman. Van’›n durumu nedir? Bitlis ne oldu? Mufl’un oy oran› neydi? Ve her yerde birlefltiler de¤il mi? I¤d›r da kazan›ld›. Evet, oras› ilginç oldu. Aday parti de¤ifltirince karfl› taraf eflit oranda bölünüp aradan DTP ç›km›fl. Yeni ald›¤›m›z önemli yerler var m›? Kars’ta, Digor ve Ka¤›zman’› ald›k de¤il mi? Az oyla kaybetti¤imiz yerler var m›? Hilvan’da fark çok var m›yd›? Yani sonucu de¤ifltirecek bir durumdur. Bizim ilçe, Halfeti ne oldu? Bizim ilçemiz de dâhil olmak üzere, A¤r› ve birçok yerde bunlar hem para da¤›tarak hem seçimlerde hile yaparak ald›lar. Demokrasi bu mudur? ‹ktidar›n her türlü olana¤›n› kullanacaks›n, bir Kürt partisine karfl› tüm partiler birleflerek tek bir devlet partisi olarak seçimlere gireceksin! Bu do¤ru bir anlay›fl de¤il, tehlikelidir. Dersim ne oldu? Dersimliler onurludur. Orada iki parti fleklinde olmad› de¤il mi? CHP ne kadar oy ald›? Di¤er yar›flan kimdi? Hangi gruplar destek-

liyordu? Ha tamam, federasyonun deste¤i oldu. O gruplar onurludur. Ne kadar oy al›nm›flt›? Ne kadar oy fark› vard›? Çermik’te ne kadar fark vard›? Nas›l oldu? Demek ki burada da birlefltiler! Çüngüfl’te de oldu de¤il mi? Buna karfl› tepkiler var. Operasyonlar nerede devam ediyor? Durum nedir? Nerede olmufl bunlar? Asker nerde ölmüfl? Radyodan dinledim, bir gerilla yaflam›n› yitirmifl!

ne te we .c om

DTP bu süreçte kendisini nas›l yap›land›racak, nas›l bir tav›r ve misyon tak›nacak bu önemlidir. Kendisini süreçle nas›l ba¤lant›land›racak? Bu önemlidir. Obama’ya mektubum yaz›ld› m›? Newroz’a kat›l›m, en yüksek seviyesini, zirvesini bulmufl. Temsiliyetini bulmufl. Benim durumum biraz daha farkl›d›r. Mandela’n›n konumundan daha farkl› bir konumum var. Suriye’deki kutlamalar iyi geçti öyle mi? Newroz’da benim için talepte bulunanlara flükranlar›m› sunuyorum, hepsine selamlar›m› iletiyorum. Mümtazer Türköne, ABD’nin Irak’tan çekilmesi halinde Kürdistan Bölge Hükümeti’nin güvenli¤ini Türkiye’nin sa¤layaca¤›n›, bunun için de Kürt konferans› ve PKK’nin tasfiyesi meselesinin gündeme geldi¤ini yazm›fl. Ben zaten aç›klad›m bunlar›, daha fazlas›n› dile getirdim. Belirtti¤im çerçeve önemlidir.

39

Az oyla kaybetti¤imiz yerler var

ww

w.

Do¤um günü nedeniyle sinevizyon gösterisi yap›ld›. Konuflmalar oldu. Radyodan dinledim, olaylar olmufl, nedir durum, nas›l olmufl? Nerede olmufl? Bu olaylar oldu¤u zaman orada kaç bin kifli vard›? Tamam, kimler, nereliler? A¤r›da gerçekten durum nedir? Ne kadar fark var? Kesin hile yap›lm›fl de¤il mi? E¤er hile olmasayd› A¤r›’dan çok oy al›rd›k, verirlerdi bize de¤il mi? Tutuklananlar olmufl. Ben seçim sonuçlar›na iliflkin düflüncele-

Kürtlerin bir temsiliyeti do¤uyor

Obama’y› radyodan dinledim. Demokratik yöntemle çözülür, diyor. Ben flimdi de¤inece¤im zaten. Bu, asl›nda iki yüz y›ll›k bir savaflt›r. “Bar›fl” deniyor, Obama da bar›fl diyor! Bar›fl tek bafl›na anlam ifade etmez, demokratik çözüm ve bar›fl denilmelidir. Demokratik çözüm olmadan bar›fl olmaz. Konferans›n ismi demokratik çözüm ve bar›fl konferans› olmal›d›r. Ben daha önce savunmalar›mda da geniflçe de¤indim. Okundu de¤il mi? Herhalde bas›ma haz›rlanm›flt›r, kitap haline getirilmifltir. Konferans, belirtti¤im befl ilke ve dört pratik öneri etraf›nda olmal›d›r. Bunlar› biliyorsunuz tekrar açmayaca¤›m. Bu Konferans›n en önemli özelli¤i fludur. Kürtlerin bir temsiliyeti do¤uyor. Kürtleri Talabani temsil edebilir, Barzani temsil edebilir, ben temsilci olmak istemiyorum ama bir flartla Talabani tek bafl›na temsil edemez, Barzani tek bafl›na temsil edemez, PKK tek bafl›na temsil edemez. Burada tüm Kürtleri temsil edecek olan Meclis’tir. Bu Meclis, tam olarak KNK tarz›nda de¤il de onlar Avrupa’dad›rlar, mülteci gibidirler. KCK için önerdi¤im flekilde de de¤il, -biliyorsunuz KCK, Halk Meclisidir- KCK ile KNK’nin birleflmesi hali gibidir. Ben bunun ad›na Ulusal Demokratik Halk Meclisi diyorum. Konferans›n en önemli sonucu bu olmal›d›r. Bu, Kürtlerin birli¤idir. Bu Meclis’in say›s› üç yüz, befl yüz olur, önemli de¤il onu belirlerler. Talabani Türkiye’ye gidiyor, Türkiye ile görüflebilir, Avrupa ile görüflebilir, pazarl›k yapabilir, Barzani de bunlar› yapabilir. Buna bir itiraz›m yok ama bunlar›n hepsini


SERXWEBÛN

Belediye seçimleri demokratik bir devrim niteli¤inde olmuflflttur

ww

w.

ne t

Nisan’›n ortalar›na do¤ru Demokratik Toplum Kongresi yap›labilir. Buraya, seçilen bütün belediye baflkanlar› davet edilebilir. Bu çerçeve onlara da anlat›labilir. Hepsini tebrik ediyorum, baflar›lar diliyorum. Belediye seçimleri demokratik bir devrim olmufltur. Demokratik Halk belediyecili¤i temelinde çal›flmalar›n› yürütsünler. Hepsine selam söylüyorum, yerel seçimler ve belediyecilik konusuna ileride geniflçe de¤inece¤im. ‹ki yüz y›ld›r ‹ngiltere’nin politikalar› nedeniyle bu savafl devam etmektedir. ‹kinci Dünya Savafl›’ndan 1946’dan sonra bu denetim ABD’ye geçmifltir. Bu politikalar› flu anda da ABD sürdürmektedir. Biz ulus-devlet oyununa gelmeyece¤iz. Frans›z ve ‹spanyol sald›r›lar›na karfl› ‹ngiltere kendini korumak için ‹kinci Elizabeth döneminde üç formül üzerinde durmufltur; Ulus-devlet, Kapitalizm ve Endüstri Devrimi. Kürdistan’da 1918’de dört parçaya bölünme ve 1920 Kahire Konferans›’yla da çözümsüzlük politikas›n› getirenler ‹ngilizlerdir. 1918’den bafllay›p 1920’deki Kahire Konferans›yla çözülmemeye b›rak›lan Kürt sorununun çözülmesi gerekiyor. ‹spanya ve Fransa,

‘biz bu aday› yani ‹ngiltere’yi ele geçirece¤iz’ diyorlard›. ‹ngilizler buna karfl› ulus-devlet, kapitalizm ve 1850 Endüstri devrimi ile kendilerini korumaya ald›lar ve bu sistemi bütün dünyaya yayd›lar ve bu flekilde ‹spanya ile Fransa’n›n dünya hegemonyas›n› k›rd›lar, ellerine ald›lar. Bugüne kadar gelmelerinin nedeni bu politikalar›nda baflar›l› olmalar›d›r. Bu politikalar›yla baflta ‹spanya ve Fransa ‹mparatorlu¤u olmak üzere Osmanl› ve Avusturya dâhil bütün imparatorluklar› parçalad›lar. Bütün bunlar›n sonucunda Arabistan’da 18 ulus-devlet kurarak hepsini kendilerine ba¤lad›lar. K›br›s’a müdahalesiyle Türkiye ve Yunanistan’› ba¤lad›lar. ‹ti ite k›rd›rma, tavflana kaç taz›ya tut ne derseniz deyin, bu politikalar› uyguluyorlar. Yine benzer flekillerde Pakistan-Hindistan’› önce ay›r›p sonra birbirine düflürerek, aralar›nda sorun yaratarak onlar› ba¤lad›lar. Azerbaycan-Ermenistan; Gürcistan-Abhazya-Osetya; Afganistan-Pakistan; Kosova ile Balkanlar’da yaflanan sorunlar›n hepsi ‹ngiliz politikalar›n›n sonucudur, bu flekilde bu ülkelerin hepsini kendilerine ba¤lad›lar. Benden önce Marks vard›. Marks için de uzatmayaca¤›m, daha önce söylemifltim. Reel sosyalizm, kapitalizmin son halidir. Marks da Lenin de, Mao da hepsi ‹ngiliz oyunlar›na geldiler. Sonra bana bakt›lar; ‹ngilizler bana da Stalin, Lenin, Marks, Mao benzetmesi yapt›lar. Sovyetçi mi Çinci mi dediler. Ama ben hiç birisine benzemiyorum, ben bunlar› aflt›m. Ben Bilimsel Sosyalizmi esas ald›m ve bu ulusdevlet tehlikesini fark ettim, buna karfl› ç›kt›m. Mustafa Kemal de 1920’lerde ‹ngiliz oyunlar›n› fark etmiflti. Mustafa Kemal 1918 Nisan’›nda Kürtlere özerklik-muhtariyet öneriyordu. ‹ngilizlerin isyanlar› desteklemesi nedeniyle bunu ask›ya ald›. Mustafa Kemal o dönemde ulus-devlet de¤il, cumhuriyet ve Kürtlere muhtariyet diyordu. ‹ngilizler Mustafa Kemal’e karfl› fieyh Sait isyan›n› destekledi. fieyh Sait bu süreçte ‹ngiliz politikalar›n› anlamam›fl, bu oyunlara gelmifltir. ‹ngiliz oyunlar›yla Cumhuriyet, ulus-devlete eviril-

mifl ve bugüne kadar da bu anlay›fl nedeniyle savafl devam etmektedir. Roj TV’yi kapatmak istiyorlar, halk›n sesini kesmek istiyorlar, bu çok tehlikelidir. Roj TV ile ilgili yap›lan tart›flmalar nedeniyle bütün Avrupa aya¤a kalkt›. K›yamet kopard›lar. ‹steseler Ortado¤u için de bu mümkündür. Biliyorsunuz Avrupa Birli¤i, kömür konusundaki bir birlikle bafllad›, daha sonra bugünkü aflamaya geldi. Ben de Dicle ile F›rat aras›nda su ve tar›m birli¤i öneriyorum. Böylelikle biz Mezopotamya topraklar›n› verimli hale getirece¤iz. Hatta buna enerji birli¤i de dâhil edilebilir. Yani petrol de. Bu birli¤e ‹ran, Irak, Suriye; bu ülkelerdeki Kürtler ve Türkiye ile yap›lmal›d›r. Buna hiç kimsenin itiraz› olmaz. Çünkü kurtulufl buradad›r. Kim niye itiraz etsin? Böylece sorunlar da çözülmüfl olacak. Buna itiraz eden ‹ngiliz ajan›d›r. Teflhir edilmelidir. E¤er demokrasi diyorlarsa Avrupal›lar da bunu desteklemelidirler. Avrupa Birli¤i’ne karfl› Ortado¤u’da ben de Demokratik Ortado¤u Birli¤i diyorum.

ew e. c

Meclis’in talepleri, politikalar› do¤rultusunda yapmal›lar. Bugünkü yapt›¤›m›z görüflme çerçevesinde, daha öncesinden belirtti¤im ilkeler-befl ilke do¤rultusunda Talabani ve Barzani’ye hatta unutulmamal› Suriye’ye, Mahmut Osman’a da birer mektup yaz›l›p ulaflt›r›labilir. Bunun haz›rl›klar› yap›labilir. Konferansa kat›lacaklar ‹ran, Irak, Türkiye, Suriye, Rusya yetkililerine ve ayd›nlar›na, Avrupa’ya mektup yaz›larak gözlemci s›fat›yla davet edilmelidir. Ahmet Türk ile de görüflülebilir. Selamlar›m› iletiyorum. Bunu ona da iyicene anlatmak laz›m. San›r›m Konferans May›s’a ertelenmifl. Demokratik Toplum Kongresi olacak herhalde, haz›rl›k yap›l›yor mu?

Nisan 2009

om

40

Güney’de küçük bir uydu devlet yaratmak istiyorlar

Benim, Kürtler ve Ortado¤u için önerim, Chomsky’nin önerisiyle benzerdir. Yahudi kökenli Chomsky ve Edvard Said’in Filistin ve ‹srail için öngördükleri çözümdür. Biliyorsunuz Chomsky ve Edvard Said’in düflünceleri benimkiyle paraleldir. Chomsky’i daha önce okumam›flt›m, sonradan bakt›m, benim düflüncelerime yak›n bir yazar. Ben Rusya’ya gitti¤imde Yahudi ajanlar› ak›n ettiler, kayn›yorlard›. O dönem Ariyel fiaron Moskova’ya gelmiflti. Düflünün Moskova’ya! Yahudiler o zaman bana ‘seni gizleyelim, saklayal›m’ dediler. Ben hiç önemsemedim, ald›rmad›m. Belki de beni kesip, parçalay›p atacaklard› bir yerlere. Hedefleri beni yok etmekti, bunlara güvenmedim. Koskoca Moskova, bunlara karfl› çaresiz kalm›flt›. Tüm Avrupa da Yunanistan’da bunlara karfl› çaresizdi, bunu fark etmifltim. Yunanistan’a geldi¤imde önceden haz›rl›k ya-


Nisan 2009

SERXWEBÛN

Bu dönem 93 Mart'›na benziyor “B dedim. O dönem yap›lan hatalar›n önüne geçmeliler. 33 asker benzeri olaylara müsaade etmemeliler. Eylemsizlikten kast›m, Aktütün gibi planl›, haz›rl›kl› eylemler yapmas›nlar. ‹mkânlar› olsa bile Aktütün gibi yapmas›nlar. Kendilerine hâkim olsunlar. Ama kendi nefislerini korusunlar. Yani meflflrru savunmalar›n› yaps›nlar. Onlara sald›r›rlarsa kendilerini sonuna kadar korusunlar”

lerini sonuna kadar korusunlar. Mandelaya selamlar›m› iletiyorum. Benim ad›ma avukatlar›m Mandela’ya bir mektup yazabilir. Mektup, Demokratik konfederalizme iliflkin aç›l›mlar›m› ihtiva edebilir. Benim tezlerim biliniyor. Bunlar mektupta ifllenebilir. AKP ile CHP birbirlerine at›p tutuyor. O Baykal’a seviyesiz diyor, Baykal ona maganda diyor. Birbirlerine karfl› küfür ediyorlar ama seçimde Kürtlere karfl› ittifak kuruyorlar. Alt› parti var ama bölgedeki seçimlerde hiç biri gözükmüyor, Kürtlere karfl› tek parti olarak giriyorlar. Bir yandan bir parti, bir yandan birleflmifl alt› parti. Demokrasi bu mudur? Erdo¤an’a sorun, demokrasi anlay›fl›n bu mu? Para mara veriyorlar, trilyonlarla oy sat›n al›yorlar, Kürtlere karfl› böyle birlefliyorlar. Bu, Türkiye’ye yak›fl›r m›?

ne te we .c om

p›lm›flt› zaten. Beni götürecek uçak iki gün önceden haz›rlanm›flt›. 1806’da Süleymaniye’de Abdurrahman Pafla ‹ngilizlere kap›y› açt›. Abdurrahman Pafla ile bafllayan bu süreç Berzenci, fieyh Sait, 1946’da da Barzanilerle devam etti. Sonra Talabani’ye uzand›. Ve bugün bu devam etmektedir. PKK ve bana da yöneldiler, ama ben bunun fark›na vard›m. fiu anda Güney’de yapmaya çal›flt›klar› Federe ulus-devlettir. Güney’de küçük bir uydu devlet yaratmay› amaçl›yor. Ulusdevlet ‹ngiltere, ABD icad› ve faaliyetidir. Bu yolla dünyay› egemenli¤ine alm›fllar. Ben buraya getirilmeden önce de bunu büyük bir mücadeleyle zor da olsa aflt›m. ‹ngilizlere karfl› Mustafa Kemal ve Napolyon’un durumu biliniyor. Napolyon da benim gibi bir adada kald›, befl y›l dayanabildi, sonra çatlad›. Ama ben on y›ld›r direniyorum.

41

Demokratik siyasi çözümden yanay›z

ww

w.

Bir konuya tekrardan dikkat çekmek istiyorum. Güney’de kurulacak olan federe ulus-devlettir. Talabani ve Barzani ulus-devletsiz yapamazlar. Güney’de kurulacak olan ulus-devlet soyk›r›m getirir, bu, çok tehlikelidir. Biliyorsunuz Saddam’› canavarlaflt›rd›lar. Gazze’yi gördünüz, nas›l öldürüyorlar, parçal›yorlar! O nedenle ulus-devlet tehlikesine dikkat çekiyorum. Benim önerim demokratik çözüm önerisidir. Buna Demokratik konfederalizm de diyebiliriz. Demokratik konfederalizm, demokratik tüm gruplar›n toplam› demektir. Demokratik kad›n birli¤i, demokratik gençlik birli¤i, demokratik kurumlar, kültürel, ekonomik, siyasal birlikler yerini almal›. Bu birlik içerisinde Misak-› Milli’den ayr› de¤il de ama Kürtler de birbirinden haberdar olmal›, aralar›ndaki s›n›rlar kalkmal›d›r. Bu s›n›rlar ulus-devlet s›n›rlar› birli¤i de¤il, sosyal, siyasal, kültürel, ekonomik temelde demokratik birlikler olmal›d›r. Bize zoraki ayr›lacaks›n›z deseler dahi biz ayr›lmayaca¤›z. Demokratik, siyasi çözümden yanay›z. Bunu herkese anlatmak laz›m. Bas›na, ayd›nlara ve herkese anlat›lmal›. Herkes

bunu böyle bilsin, bu tart›fl›ls›n. Hatta Hürriyet Gazetesi buna iliflkin bir yaz› yaz›yordu. E¤er demokratik çözüm olmazsa Mezopotamya’y› cehenneme çevirecekler. Bunun hiç kimseye faydas› olmayacakt›r. Bunun sorumlusu ben de¤ilim. Ben Say›n Baflbakan’a sesleniyorum, bu kendisine de iletilebilir. Hatta sadece Baflbakan’a de¤il, muhalefete de, CHP’ye de söylüyorum. Bu konferansa söyledi¤im çerçevede yaklafl›lmazsa, tasfiye amac›yla yaklafl›l›rsa daha önce Temmuz seçimleri demifltim, yerel seçimler de geldi, geçti. PKK Haziran’a kadar bir süre demifl. Biz bu süreye uyaca¤›z. Bu söyledi¤im çerçevede bir yaklafl›m sergilenirse herkes bundan memnun olur. Biz ayr›lmaktan yana de¤il, demokratik siyasi çözümden yanay›z. Böylece çat›flmalar ve kan›n dökülmesi engellenmifl olur. Refah ve kurtulufl da gerçekleflmifl olur. Hiç kimse buna karfl› ç›kamaz. PKK için de bu dönem flunu söylüyorum. Bence eylemsizlik ortam› devam etmeli. Bu dönem 93 Mart’›na benziyor dedim. O dönem yap›lan hatalar›n önüne geçmeliler. 33 asker benzeri olaylara müsaade etmemeliler. Eylemsizlikten kast›m, Aktütün gibi planl›, haz›rl›kl› eylemler yapmas›nlar. ‹mkânlar› olsa bile Aktütün gibi yapmas›nlar. Kendilerine hâkim olsunlar. Ama kendi nefislerini korusunlar. Yani meflru savunmalar›n› yaps›nlar. Onlara sald›r›rlarsa kendi-

Teorisi oturmayan›n prati¤i de hiç bir iflflee yaramaz

Sa¤l›kla ilgili olarak günlük kontrolün yap›ld›¤›n›n söylenmesi, bildik fleyler. Burnumdaki ak›nt› aynen devam ediyor. Her zamanki gibi, eski fleyler devam ediyor. Bafl›mdaki fliflliklerin hepsini ald›lar. Ameliyat›m yeni yap›ld›, birkaç gün oldu. Dikifller de iki-üç gün içinde al›nacak. Kafl›nt›lar var, biraz ço¤alm›fl. Ne olabilir, doktorlara sorulabilir. TV verilmemesinin nedeni olarak disiplin cezalar›n›n gösterilmesi, önemli de¤il. Kamerayla izlenmedi¤im belirtiliyor herhalde, iflte burada her fley ortadad›r, geçin bunlar›. Savunmalar›m yeterince de¤erlendiriliyor mu? Dergilerde, gazetelerde iflleniyor mu, tart›fl›yorlar m›? Ayd›nlar ne diyor? Türkiye’de sorunlar a¤›rlaflm›fl. Türkiye’de sorunu teorik olarak çözememifller. Siyasetçiler, yöneticilerin alg›layacak teorik düzeyleri yok. Teorik olarak sorunlar› anlamaktan uzakt›rlar. Bu nedenle teorisi oturmayan›n prati¤i de hiç bir ifle yaramaz. Benim için yazmak kolay. ‹stesem k›sa sürede yazar›m. Ama ilgilerinin zay›f oldu¤unu düflünüyorum. Akademiye bile ilgileri bu kadar zay›fken benim yazmam bofluna bir çaba olur. ‹lk


SERXWEBÛN Fernand Braudel kapitalist sistemi iyi çözümlüyor, bu tehlikelere iflaret ediyor. Bunlar dünyan›n her taraf›n› çöplük haline getirmifller. Çevreyi de tahrip ettiler, tar›m› bitirdiler. Tar›m bitirilmiflse insanl›k da bitirilmifltir. Kapitalizm döneminde Reel Sosyalizm de iflas etti. Dünyay› her türlü tehlikeye aç›k hale getirdiler. Cinsiyetçilik, bilimcilik, dincilik, milliyetçilik bu dört tehlikeyle dünyay› yönetmeye çal›flt›lar.

Ergenekon’u iki aflama olarak ele almak laz›m: Birincisi; 1925’ten ‘50’lere kadarki dönem. Bir de 50’lerden sonraki dönem. 1925’lerden ‘50’ye

kadarki dönemde as›l rol oynayan Fevzi Çakmak’t›r. Bu dönemde Recep Peker, ‹smet ‹nönü ‘50’lere kadar rol oynam›fllard›r. Ben buna ideoloji demifltim, daha do¤rusu teoloji demifltim. Mustafa Kemal’in etraf›n› kuflatm›fllard›r. Bu dönemdeki devlet antiKürt, k›smen de anti-‹slam fleklinde yap›land›r›lm›flt›r. Bu dönemde bu flekilde bir teoloji gelifltirdiler. Mustafa Kemal 1925’lerde ‹ngilizlerin siyasi oyunlar›n›, planlar›n› bilmesine ra¤men etraf›ndaki kuflatmay› k›ramam›flt›r. Mustafa Kemal son aylarda da ‹smet ‹nönü’nüyü görevden ald›. Hatta bir ara öldü¤ünü biliyordu. Yani büyük oyunlar vard›. Hiç bir tarihçi Mustafa Kemal’in etraf›ndaki kuflatmay› tam olarak çözememifltir.

ww

w.

malar›mda da kapitalist sistemi kriz sistemi olarak nitelendirmifltim. Kapitalizmin kendisi kriz sistemidir. Kapitalizm dünyan›n krizidir. Kapitalizm insanl›¤›n kanseridir. Ben buna toplumun kanserleflmesi de diyorum. Kapitalizm insanl›¤›n kafas›n› uçurmufltur, beyinleri patlatm›flt›r, zihinleri felç etmifltir. Nietzche ta o dönemde kapitalist sistemin tehlikesine iflaret etmiflti. Foucault bu sistemi çözmeye çal›flt› ancak hepsi birçok yönüyle sisteme ba¤l›yd›lar. Özellikle finans kapital dönemi bunun en korkunç boyutudur. M›s›r dönemindeki Firavunlar bunlar kadar de¤ildi. Ben bunlara ça¤›n firavunlar› diyorum. Hatta M›s›r dönemindeki Firavunlar bunlar›n yan›nda yedi kat daha y›kanm›fl melekler gibidir.

Ergenekon’u flimdi daha iyi çözümlüyorum, anl›yorum. Özel Harp Dairesi Ergenekon’un küçük bir birimidir. As›l Ergenekon siyasi alandaki Ergenekon’dur ve askeri Ergenekon’dan çok daha derin ve daha tehlikelidir. Yani as›l büyük Ergenekon siyasidir, askeriyedeki Ergenekon küçük ve onu yürüten çekirdek kadrodur. Cosiga, Türkiye’deki Ergenekon’un daha özgün oldu¤unu söylüyor. Zaten Avrupa’daki NATO-Gladio örgütlenmeleri daha çabuk çözüldü. Avrupa’da bu ifller daha kolay çözülüyor. As›l Ergenekon siyasal alanda yap›land›r›lm›fl. Cossiga, Türkiye’deki Gladio’nun daha özerk oldu¤unu söylüyor. Buna izin vermifller. Bunlar sistemi de anlam›yorlar. Bugüne kadar devletten faydalanm›fllar. Devletten her fleyi alm›fllar. Bundan sonra da bunun hep böyle devam edece¤ini san›yorlar. Bugüne kadar elbebek, gül-bebek büyümüfller. Bunlar ellerinden gidince de sinirleniyorlar. Do¤u Perinçek gibiler Kapitalizme, ABD’ye karfl› mücadele ettiklerini san›yorlar! Asl›nda tam da bunlara hizmet ediyorlar. ABD’nin kuklalar› durumundalar hatta kuklalar› bile de¤iller! Bu Ergenekoncular Amerika’ya ne kadar hizmet ettiklerinin fark›nda bile de¤iller. Muhsin Yaz›c›o¤lu bu olaylar› farketmiflti biraz. Ergenekon’dan ç›kmak istiyordu, g›rtla¤›na kadar içindeydi ama nereye gidece¤ini, nas›l ç›kaca¤›n› bilmiyordu. Gitmek istedi¤i yer de Ergenekon’dan farkl› de¤ildi. Ama bunu anlam›flt›, bunun çabas›n› veriyordu. Burada önemli olan husus fludur. Amerika, Özel Harekat Dairesini ve Ergenekon’u bundan sonra nas›l yap›land›racakt›r. Ya da yerine neyi ve nas›l infla edecektir. Rasmussen’in NATO Genel Sekreterli¤i’ne getirilmesi önemli bir konudur. Türkiye’nin itirazlar›n›n reddedilmesi önemli bir konudur. Öyle Roj TV falan bahanedir. Türkiye’nin itirazlar› yerini bulmam›flt›r. Sistem daha önce kurulmufl, Türkiye bunu anlayam›yor. On kere de itiraz etse itiraz› bu nedenle yerini bulmaz. Rasmussen’in NATO’nun bafl›na getirilmesi özel hareka-

ew e. c

Özel Harp Dairesi Ergenekon’un küçük bir birimidir

ne t

üç cilt ana fikri veriyor. fiimdilik yeterlidir. Türkiye’de de yeterince anlafl›laca¤›n› sanm›yorum. Bunlar› tart›flabilecek, alg›layabilecek fley yok, durum yok. Hal böyleyken benim yazmam yaz›k olur, gerçe¤e ihanet etmifl olurum. Ben savunman›n Ortado¤u bölümünde çok genifl aç›mlama, çözümlemeler yapt›m, çok derindir. Devlet, benim yazd›¤›m savunmalar› okumufl, tart›fl›yorlar. Tabi benim savunmalar›m dünya sistemine yöneliktir. Dünyada bu kadar çözümsüzlük var, bu kadar sorun var. Bu sorunlar›n hepsi kapitalist sistemden kaynaklan›yor. Kapitalizmin meydana getirdi¤i birey, iflas etmifltir, insan olmaktan ç›km›flt›r. Ekonomik kriz diyorlar. Ekonomik kriz kapitalizmin krizidir. Ben savun-

Nisan 2009

om

42


Nisan 2009

SERXWEBÛN tik bir adamd›. Sorunlar› da çözmek istiyordu. En az›ndan sorunlar› çözmenin yollar›n› ar›yordu. Ben sorunlara ciddi yaklaflabilecek bir politikan›n geliflmesi gerekir diyorum. Ama Türkiye’de Mustafa Kemal gibi Özal gibi sorunlara yaklaflabilecek politikac›lar yok. Mevcut politikac›lar›n hiç biri politika üretemiyor, sorunlar› çözemiyor. Bunlar›n hepsi zavall›d›rlar. Sorunlar› alg›layabilecek zihniyetleri de yok. Ben Yavuz dönemindeki, Alparslan dönemindeki ve Mustafa Kemal dönemindeki Kürtlerle iflbirli¤ini önemli buluyorum, bunlar› teker teker açt›m, daha önce de defalarca da dile getirdim. Kürt sorununun tam olarak alg›lanmas› laz›m. Kürt sorunu çözülürse Türkiye, Ortado¤u’nun en önemli ülkesi haline gelir, dönemin ‹ngilteresi gibi olur. 19. Yüzy›lda ‹ngiltere ne idiyse Türkiye bu sorunu çözerse o dönemin ‹ngilteresi gibi olur. Ortado¤u’da demokrasinin geliflmesinde Kürtler anahtar rolündedir. Ortado¤u’da Kürt sorununun çözümü katalizör görevini görecektir. Kürt Sorununun demokratik çözümü Ortado¤u’da demokrasinin yay›lmas›nda katalizör rol oynar. Bu demokrasiyle çözülürse Ortado¤u’ya da demokrasi yay›l›r. Ben Erdo¤an’dan da Gül’den de bunu talep ediyorum. Ama Erdo¤an, Abdullah Gül, bunlar ideolojik adamlard›r. Çözüm gelifltiremiyorlar, siyaset üretemiyorlar. CHP de MHP de bunlar da siyaset yapam›yor. Bunlar›n hepsi ideolojiye batm›fllar. Asl›nda yapt›klar› ideoloji de de¤ildir. Bunlarda cesaret yok, feraset de yok. Bunlar›n ne cesareti var, ne feraseti var ne de zihniyeti. ‹deolojik s›n›rlar içerisinde kal›yorlar. Peki bunlar ne yapacaklar? Peki sen çözemeyeceksen kim çözecek? ‹ngilizler yüzy›ld›r çözümsüzlük siyaseti yürütüyorlar. Sen de çözmezsen o zaman ‹ngilizlere hizmet ediyorsun demektir. O zaman ben de sana “‹ngiliz siyasetinin yürütücüsün” derim, bu da a¤›r olur. Menderes’i ast›lar, kimse niçin as›ld›¤›n› bilmiyor. ‘70’lerde sa¤-sol kavgas› oldu, binlerce insan bu kavgalarda, çat›flmalarda öldüler. Kimse bunlar›n niçin yap›ld›¤›n› bilmiyor.

Türkiye’de bunlar› alg›layacak zihin yok. Bunlar›n yapt›klar›n›n ‹slamiyet’le de alakas› yok. Çünkü tarihi de bilmiyorlar, ‹slamiyeti de bilmiyorlar. Bunlar Ebu Cehil’den daha cahildirler. Ebu Cehil, döneminde Mekke’nin sahibidirler ama biliyorsunuz Mekke fethedildi. Bunlar da hepsi cahildirler. Bu kadar cahillikle hiç bir fley savunulamaz. ‹ttihatç›lar bir imparatorlu¤u y›kt›lar. Bir imparatorlu¤un y›k›lmas›na sebebiyet verip, bir imparatorluktan geriye bunu b›rakt›lar.

ne te we .c om

Kürt Sorununun demokratik “K çözümü Ortado¤u'da demokrasinin yay›lmas›nda katalizör rol oynar. Bu demokrasiyle çözülürse Ortado¤u'ya da demokrasi yay›l›r. Ben Erdo¤an'dan da Gül'den de bunu talep ediyorum. Ama Erdo¤an, Abdullah Gül, bunlar ideolojik adamlard›r. Çözüm geliflflttiremiyorlar, siyaset üretemiyorlar. CHP de MHP de bunlar da siyaset yapam›yor ”

43

t›n geri çekilmesidir. Yeni yap›lanma için onu seçtiler. Bu, ABD ve NATO’nun Türkiye’ye deste¤inin eskisi gibi olmayaca¤› anlam›na geliyor.

Ortado¤u’da demokrasinin geliflflm mesinde Kürtler anahtar rolündedir

ww

w.

Baflbu¤’un konuflmalar›n› gazete bafll›klar›ndan okudum. Konuflmas›nda ‘Türkiye Halk›’ndan bahsediyor. Bunu Mustafa Kemal’in sözü olarak belirtiyor. Ben daha önce bunu söylemifltim. Baflbu¤’un söyledikleri benim söylediklerime bir cevapt›r. Takip ediyorlar beni. Ama eksik ifade ediyor. Bunun devam›nda Kürtlere muhtariyetten bahsetmesi gerekirdi. Bu da Mustafa Kemal’in sözüdür. As›l önemli olan Mustafa Kemal’in Kürtlere iliflkin muhtariyet fikridir. Ben Baflbu¤’un Mustafa Kemal’in muhtariyet fikrini de dile getirmesini bekliyordum. Bunu neden söylemiyor! Anlayam›yorum. Baflbu¤’un bu aç›klamalar› önemlidir, bir kap› açm›flt›r, ancak hepsi o kadar. Ordu bu kadar›n› söyleyebilir. Gerisi siyasilerin iflidir. Baflbu¤, sadece kap›y› açt› diyorum, gerisi siyasetçilerin iflidir. Türkiye’de siyasetçilerin hepsi ideolojiye batm›fllar. Sonuna kadar ideolojinin içindedirler. Bir türlü bu batakl›ktan ç›kam›yorlar. Türkiye’de Mustafa Kemal’den sonra sadece Özal sorunlar› biraz anl›yordu. Özal’›n en önemli yönü pratik politikay› iyi biliyordu, pra-

Türkçülü¤ün teorisyenleri de Yahudilerdir

Siz Türk Türk Türk derseniz, Türk’ü de tecrit etmifl olursunuz. Siz hep Türk Türk Türk derseniz, Türk’ün de anlam›n› boflaltm›fl olursunuz. Ben yedi bin y›ll›k Türk tarihini iyi çözümlemiflim, biliyorum. Son yüz y›lda yeni bir Türk kavram› infla ettiler. Önemli olan bunu iyi anlamakt›r. ‹yi incelenmesi gerekiyor. Ben yüz y›ll›k bu tarihi de iyi kavram›fl durumday›m. Bu son yüzy›lda as›l Türk olmayan yeni bir Türk kavram›n› infla ettiler. Ben buna Türk olmayan Türk diyorum. Türk kavram›n›n içi boflalt›lm›flt›r. Bunu yapanlar Türk de de¤iller. ‹srail’i infla etmeden önce Türkiye’yi haz›rlad›lar. Türkiye’yi ‹srail’in kurulmas›na basamak olarak kulland›lar. Böyle bir kukla gibi. Ulus-devletin infla edilmesinde Yahudiler rol oynad›. Büyük bir hamle bafllatt›lar ulusdevlet konusunda. Avrupa’da iki kifli vard›. Bunlar ulus-devletin kurulmas›nda rol oynad›lar. Bunlar Yahudiydiler. Almanya’da bunlar en iyi Almand›lar. Bir Alman’dan daha çok Almand›lar. Ayn› flekilde ‹ngiltere ve di¤er ülkelerde de öyleydiler. Ayn› flekilde Türkiye’de de Türkçülü¤ü onlar gelifltirdiler. Bir Türk’ten daha Türktüler. Türkçülü¤ün teorisyenleri de Yahudilerdir. Almanya’da Hitler bu nedenle bunlara yöneldi. Almanlara karfl› ‹ngilizlere büyük destek verdiler. Hitler bu konuda büyük ihanete u¤rad›¤›n› düflünüyordu. Bu nedenle Yahudilere yöneldi. Onlara büyük öf-


SERXWEBÛN

Savaflflm mak için bir sürü gerekçe var

Ben kimin sözüdür tam hat›rlam›yorum, Arafat’›n ya da Habafl’›nd›r. Diyor ki; “bana dört yüz adam verin ben Ortado¤u’nun alt›n› üstüne getireyim.” PKK’de de dört yüz adam da var, binlerce var, daha fazlas› da var. Da¤’da bu kadar savafl tecrübesinden sonra öyle bitiremezler. Her birim kendi bafl›na bile bir savafl verir. Her birinin etraf›nda de¤il dört yüz bin kifli var. Kendi canlar›n› kurtarmak pahas›na bile olsa savafl› t›rmand›r›rlar. Ayr›ca savaflmak için de bir sürü gerekçe var. Kendi canlar›n› kurtarmak için ve di¤er birçok gerekçeyle savafl› gelifltirebilirler.

w.

ww

fiimdi sen Güney’den de s›k›flt›r›r›m dersen bunlar nereye gider? Onlarca y›l›n patlamaya haz›r, birikmifl öfkesi var. Esas patlama budur. ‹flsizli¤in yüzde k›rk oldu¤unu söylüyorlar. Burada yüzde k›rk ise orada yüzde seksendir. Bunca y›ld›r savafl e¤itimi görmüfl, tecrübesi olan savaflç›larla birleflmesi durumunda geliflecek patlama bir iki de¤il k›rk patlama olur. 1 Haziran’a kadar süre verdiklerini söylüyorlar. Mesele 1 Haziran süresi de de¤il, bu süreyi de ben vermedim, bu PKK’nin kendi karar›d›r, süresidir. Onbefl y›ld›r Kürt sorunun demokratik yoldan çözümü için çaba sarf ediyorum. fiimdi ben burada kalp krizinden de ölsem, deprem olsa bu yap› çökse de ölsem ya da hastal›ktan ölsem devletten bilecekler. Bunu kullanmak isteyen birçok güç vard›r. PKK’yi kullanmak isteyen ABD’si, ‹ngiltere’si, Suriye’si, KDP’si, YNK’si, bilmem irili ufakl› bir sürü örgüt vard›r. Bu sorunun çözümsüzlü¤ünü isteyen siyaset, ‹ngiliz siyasetinin yürütücüsüdürler. Mesele öyle 1 Haziran’a kadar süre de¤il, bu sorunun çözümsüzlü¤ünün yol açabilece¤i meseledir, esas tehlike, esas patlama buradad›r. ‹lla da benimle görüflsünler demiyorum. Ama bu sorunlar› cesurca dile getiren siyasetçiler yok. Kiminle çözecekler, kim bunu cesurca dile getiriyor? Kim bu çözümü ertelenemeyece¤ini söylüyor. Ben söylüyorum. Ben söyledi¤im için haliyle muhatap ben oluyorum. Keflke benim d›fl›mda bir muhatap olsayd› ama yok iflte! Ben yine vurgulayarak söylüyorum; Kürt sorunun çözümü ertelenemez. Ordu içinden de mutlaka anlayanlar vard›r. Salim Derviflo¤lu onlar gibileri anl›yor, bunu iyi biliyorlar. Burada çözüm için üzerime düfleni yapar›m, diyorum. Ben on befl y›ld›r demokratik çözüm için çaba gösteriyorum. Ancak ben de art›k fiziken, ruhen yoruldum. Elçi, halen DTP’nin gücünün olmad›¤›n› söylüyor. Elçi taa ‘70’lerden itibaren NATO’nun özel adam›d›r, yetifltirilmifltir. Bunlar halen Amerika’dan, NATO’ dan bir beklenti içindedirler. Elçi, Bucak, Ümit F›rat daha birçok kifli var. Bunlar›n hepsi kand›r›ld›lar. Hepsi

ew e. c

n›n alt›nda kalaca¤›n› belirtiyorlard›. PKK’yi öyle homojen bir yap› olarak da de¤erlendirmemek, görmemek laz›m. Hani baz› bombalardan, patlat›lan bombalardan bahsediyorlar ya, as›l sorun patlayan bu bombalarda de¤il, as›l sorun Kürt sorununun kendisidir. PKK bitse bile bu ifl çözülmez. Çünkü Barzani, YNK, KDP var. Bunun daha ötesi Amerika, ‹ran, Suriye var. Herkes sorunu kendisine göre ele alacakt›r. Herkes PKK’yi kendisine göre kullanmaya çal›flacakt›r. ‹ran, Kürt sorununu kendine göre en iyi kullanan devletlerden birisidir. Öyle sorunun çözülmesini istemezler. Üçlü zirveden bahsediyorlar. Bu üçlü zirveden bahsedilmesi bile bu üçlünün ne kadar aciz oldu¤unu gösteriyor. Bu üçlü zirve, sorunu da çözemez.

ne t

ke duydu ve katliama giriflti. Kand›r›ld›¤›n› düflünüyordu. Önce Alman milliyetçili¤ini gelifltirdiler sonra ‹ngilizlere destek verdiler. Ben bunlara hayret ediyorum. Nas›l bunu yap›yorlar. Alman olmayan Almanlar, ayn› flekilde daha önce de buna Türk olmayan Türk demifltim. Hitler’in yüz elli kurmay subay› Yahudi’ydi. Planlamay› onlar yap›yorlard›. Hitler bu ihaneti görünce bunlara büyük öfke duydu. Ben burada anti-Semitizm, Yahudi düflmanl›¤› yapm›yorum. Bunu daha önce de söylemifltim. Ben Yahudi halk›na sayg›l›y›m. Ortado¤u’da Yahudilerin bu sorunlardan ç›k›fl› ancak bizim öne sürdü¤ümüz demokratik ilkelerle mümkündür. Ben Yahudilerle ilgili bilgimi daha artt›rd›m. O bilge adamlar›n söyledikleri önemlidir. ‹lter Türkmen, Kürt sorununun çözümünün ertelenemeyece¤ini söylüyor. O, bunu biliyor, iyi anl›yor. Erdo¤an, bunu anl›yor mu? Anlayam›yor. On befl y›ld›r bu sorunun Kürt sorunun demokratik yollardan çözümü için çaba sarfediyorum. Özal, biraz bunu biliyordu. Özal, çözmek de istiyordu. Pratik-politik bir adamd›, pratik çözümler gelifltiriyordu. Erbakan daha olumluydu. Ben bunlar› sadece burada de¤il d›flar›dayken de defalarca dile getirdim. Bu sorunun çözümü için ‘90’l› y›llarda siyasilere, Genelkurmay’a mektuplar gönderdim. O dönem bana gelen bilgi notunda e¤er bu sorun çözülmezse çat›n›n çökece¤ini hepimizin de bu çat›-

Nisan 2009

om

44


Nisan 2009

SERXWEBÛN nemez. Kürt sorunu bir an önce çözülmelidir. Bu görüfllerim Barzani ve Talabani’ye iletilebilinir. Demokratik Toplum Kongresi topland› m›? H›zl› bir flekilde toplan›p, çal›flmalar›na bafllayabilirler. Demokratik Toplum Kongresi ifller hale getirilmelidir. DTP’ye operasyonu biliyorum. Radyodan dinledim. Bu konuda çok özel birfley var m›? KCK sistemine dayand›r›yorlar. KCK sistemi öyle de¤ildir. KCK’nin merkezi da¤dad›r, Kandildedir. Buradaki yap›lanma KCK de¤ildir. Siyasal mücadeleyi yürütmede yöntem önemlidir. Aksi taktirde sorunlar ç›kar. ‹ki y›ld›r takip ettiklerini söylüyorlar. Ben, bofluna Akademi’den bahsetmedim. Her tarafta Akademi kurabilirler. Böyle küçük bir yerde bile üç befl kifli bir araya gelip bir akademi kurabilir. Bütün sorunlar› tart›fl›rlar. AKP’nin bile bir sürü akademisi var, akademisyeni var. Ben Demokratik Toplum Kongresi’nin de faal hale getirilmesinden bahsetmifltim. Demokratik Toplum Kongresi ne istedi¤ini, ne talep etti¤ini, nas›l bir siyaset yürüttü¤ünü apaç›k bir flekilde ortaya koyar. Bunu yönetmeli¤inde, tüzü¤ünde aç›kça belirtir, buna göre de mücadelesini yürütürler. Bütün di¤er kurumlar da bu flekilde çal›flmalar›n› yürütürler. Ben defalarca Demokratik Siyaset Akademisi kurulsun dedim, bu çal›flmalar aksat›lmamal›d›r. Böyle bir çal›flma birçok yersiz kayg›y› da giderir. Bunlar›n yürüttü¤ü çal›flma KCK’nin talimatlar›yla yürütülmez. KCK s›zm›fl diyorlar. KCK’nin öyle bir yönteminin olmamas› gerekir. Ben, KCK’nin demokratik alana iddia ettikleri gibi müdahale etmemesi gerekti¤ini düflünüyorum. GAP Belediyeler Birli¤i yerine Demokratik Belediyeler Birli¤i’ni öneriyorum. Belediyecilikle ilgili daha sonra de¤erlendirmelerim olacakt›r. Ergenekon ile ilgili haberleri de dinledim. Haberim var. Akademisyenlerin de al›nd›¤›n› biliyorum. Operasyonlar oluyor herhalde. Ne kadar asker kayb› var? ‹ki diye verdi bas›n. Yedi kay›p diyorlar gerilla için do¤ru mu? Cenazeler bulunmufl mu? Bizim Amara yolunda flehit düflen iki gencin flehit düfltü¤ü yere tafl y›¤›-

n› yaps›nlar, yerleri belli olsun, kaybolmas›n diye. O iki gencin ailesine taziye dileklerimi iletiyorum.

Obama neyi duymak istiyorlarsa onu söyledi

ne te we .c om

Türkiye'nin Güney'de üs “T kurmas›ndan söz ediliyor. Zaten orada y›llardan beri üsleri var. Ne üssü kuracak? Ermenistan'la da iliflflkki geliflflttiriyorlarm›flfl.. PKK'yi buradan da engellemeye çal›flflm may› düflflüünüyorlar. Öyle eskisi gibi silah bulmak zor de¤il. ‹ran'dan da alabilirler. Paras›yla her yerden silah al›nabilir. Bu o kadar zor bir flfleey de¤il. Ermenistan'la geliflflttirmek istedikleri iliflflkkiyle bu yönden de PKK'yi s›n›rlamak istiyorlar”

45

NATO’nun adam›d›rlar, Amerika’n›n adam›d›rlar, ‹ngilizlerin adam›d›rlar. Sertaç Bucak Almanya taraf›ndan e¤itilip Türkiye’ye gönderiliyor. Sedat Bucak da Türkiye’nin özel adam›d›r. ‹kisi de ayn› sisteme, NATO’ya ba¤l›d›r, dikkat edin ikisi de ayn› sisteme ba¤l›lar, ayn› sistem taraf›ndan kullan›l›yor. Halen gelip onlara yard›m edeceklerini, onlar› aya¤a kald›racaklar›n› san›yorlar. PKK ve DTP’yi bitirip kendilerini Kürtlerin bafl›na getireceklerini düflünüyorlar.

Demokratik seferberlik ruhuyla gece gündüz çal›flfl››lmal›

ww

w.

Rasmussen’in NATO’nun bafl›na gelmesiyle NATO’da yeni bir dönem bafllayabilir. Rasmussen özel olarak seçilmifl biridir. NATO, yeni bir döneme girecektir. Rasmussenli NATO’nun PKK’ye yaklafl›m› da eskisi gibi olmayabilir, daha esnek, daha ›l›ml› da yaklaflabilir, PKK’yi anlayabilir. Bu da yeni bir döneme iflaret edebilir. Ben geçen hafta toplumun flu anki durumunun Frans›z ve Rus Devrimiyle ilgili benzetme fikrimi halen koruyorum. Demokratik seferberlik ruhuyla gece gündüz çal›flmal›d›rlar. Özgürlük mücadelesi ekmek peynir kadar önemlidir. Ben akademilerin bir an önce kurulmas› gerekti¤inden bahsetmifltim. AKP’nin bile üç yüz, dör tyüz, befl yüz tane akademisi, akademisyeni var. Buradan Say›n Erdo¤an ve Say›n Gül’e sesleniyorum: Bu sorun ertele-

Türkiye’nin Güney’de üs kurmas›ndan söz ediliyor. Zaten orada y›llardan beri üsleri var. 3.500 kiflilik gücü var. Ne üssü kuracak? Ermenistan’la da iliflki gelifltiriyorlarm›fl. PKK’yi buradan da engellemeye çal›flmay› düflünüyorlar. Öyle eskisi gibi silah bulmak zor de¤il. ABD, Irakta’d›r. ‹ran’dan da alabilirler. Paras›yla her yerden silah al›nabilir. Bu bir çözüm de¤il. Herkesten silah temin edilebilir, bu o kadar zor bir fley de¤il. Ermenistan’la gelifltirmek istedikleri iliflkiyle bu yönden de PKK’yi s›n›rlamak istiyorlar. Bu bir çözüm de¤il. Bitlis ne kadar oyla kaybedildi? Az oymufl, di¤erleri ne kadar farkla kaybedildi? Savur al›nd› m›? Ömerli niye al›namad›? K›z›ltepe’de kim belediye baflkan› oldu? Ben Omeryanlardan birisinin olabilece¤ini düflünüyordum. Ama seçilen Ferhan da, büyük bir oyla seçilmifltir. Problem olmamas› gerekir. Bu kaybedilen belediyeler Ergenekon belediyeleridir. A¤r›, Bingöl, Bitlis gibi Ergenekon belediyeleridir. Nereden biliyorum, kendi ilçemden biliyorum. Y›llard›r Halfeti/Urfa oralar› tutmufllar. Urfa, dünyan›n en eski ve en büyük zulmünün yap›ld›¤› yerdir. Obama’n›n konuflmas› önceden haz›rlanm›fl, nabza göre flerbet veriyordu. Neyi duymak istiyorlarsa onu söyledi. Geçmiflte bana da flöyle flöyle konuflursan ABD ile aran iyi olur diyorlard› ama ben bu oyunlara gelmedim. Mandelaya selamlar›m› söylüyorum. Kendisine teflekkür ediyorum. Benim a¤z›mdan kendisine ‹ngilizce bir mektup yaz›labilir. Savunmalar›mdan yararlan›labilir. O’na flunlar söylenebilir. Ben Afrika’ya Güney Afrika Cumhuriyeti’ne gitmek için geldim. O’na gidecektim, O’nu mücadelesinden dolay› kutlayacakt›m, tebrik edecektim. Ve de teflekkür edecektim. Asl›nda Kenya’ya gitmeyecektim, beni kand›rd›lar, Güney Afrika’ya götürece¤iz diyerek Kenya’ya götürdüler ve bilinen fleyler geliflti.


SERXWEBÛN

46

Nisan 2009

om

SYKES-P‹COT MUTABAKATI “Birinci Dünya Savafl› sonras›nda Ortado¤u'nun yeni siyasi haritas›n›n flekillenmesi, bölgenin cetvelle bölünür gibi bölünmesi Sykes-Picot anlaflmas›na dayanmaktad›r. Bu anlaflmada, ‹ngiltere ile Fransa'n›n hakimiyet bölgeleri ve bir de sonradan pratiklefltirilecek biçimde Yahudilere Filistin topraklar›nda bir devlet kurdurulmas› olmak üzere

üç esasa göre haz›rlanm›flt›r. Böyle bir plan söz konusudur. Zaten daha sonra 1917 Balfour bildirgesiyle Siyonizm'in de

ew e. c

etkisiyle Filistin topraklar›nda bir ‹srail devleti kurulma karar› al›nm›flt›r. Sevr anlaflmas›yla da Fransa ve ‹ngiltere Kuzey Kürdistan'›n belirli bölgelerini kontrol etmek istemifltir, ama bu çeflitli nedenlerle uygulanamam›flt›r” ve yönlendirmede önemli bir meziyet kazand›klar›n› rahatl›kla söyleyebiliriz. 19. yüzy›lda yaflanan bu çekiflmenin içinde Rusya da vard›r. Bu çekiflmenin esas nedeni ise hasta adam denen Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun da¤›lmas›yla birlikte Ortado¤u’nun nas›l bölüflülece¤idir. ‹ngiltere, Fransa ve Rusya, Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun etkisi alt›ndaki topraklar üzerinde büyük bir güç mücadelesi içine girmifllerdir. Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun yaflad›¤› zay›fl›klar› da görerek kendilerini etkili k›lmak istemifllerdir. Bu nedenle 18. 19. ve 20. yüzy›l›n bafllar›nda Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun izledi¤i politikalar›n önemli bir bölümü d›fl etkilidir. D›fl güçlerin çekiflmelerinin etkisi alt›nda yürüyen bir Osmanl› politikas› söz konusudur. Osmanl› imparatorlu¤u art›k eski güçlü ve ba¤›ms›z karakterini yitirerek d›fl güçlerin yönlendirmesine aç›k bir hale gelmifltir. Öte yandan bu dönemlerde Osmanl›’n›n zay›flad›¤› ortamda, ‹ngiltere ve Fransa Bat›’daki kapitalist modernitenin ulus-devletçi anlay›fl›yla kendilerine ba¤l› yerel iliflkilerde milliyetçili¤i de gelifltirmifllerdir. ‹ngiltere ve Fransa bir taraftan Osmanl› ‹mparatorlu¤u’yla iliflkilenir ve merkezi Osmanl› politikalar› üzerinde etkili olmak için kendi aralar›nda mücadele ederlerken, di¤er taraftan da ‹mparatorluk co¤rafyas›ndaki halklar üzerindeki a¤›rl›klar›n›, etkilerini gelifltirmeye çal›flm›fllard›r. Bu etkiyi öncelikle Osmanl› imparatorlu¤unun Avrupa parças›ndaki

ww

w.

ne t

Dünya son 3 yüz y›ld›r Bat› Avrupa merkezli yönetilmektedir. Özellikle 18. ve 19. yüzy›lda baflta Ortado¤u olmak üzere dünyan›n birçok yerinin ‹ngiltere ve Fransa taraf›ndan paylafl›ld›¤›n› görüyoruz. Daha çok da 19. yüzy›lda Fransa’yla ‹ngiltere dünyan›n birçok alan›n› bölüflmek için sömürgeci bir rekabet içine girmifllerdir. ‹ngiltere en büyük sömürgeci güç olmakla birlikte, Fransa da sürekli bir biçimde ‹ngiltere’nin yan›nda ikinci büyük güç olarak dünyada etkili olmaya çal›flm›flt›r. Bu iki gücün özellikle de Ortado¤u’da büyük bir çekiflme ve çat›flma içine girdi¤i görülmektedir. Tabii ki Ortado¤u’daki çat›flma; dünya dengelerinin olufltu¤u bölgeyi hâkimiyet alt›na alma mücadelesidir. Napolyon’un Ortado¤u’yu ele geçirmek için ‹ngiltere’yle büyük bir güç mücadelesi söz konusudur. Napolyon büyük bir sald›r›yla bu alan› kontrol etmek istemifltir. Ortado¤u’da hem petrol alanlar›n›n hem de Avrupa’dan Uzakdo¤u’ya giden yolda önemli bir kanal olan Süveyfl Kanal›’n›n kontrolünü ele geçirmeyi amaçlam›flt›r. Ancak Napolyon bu mücadelede istedi¤i baflar›y› elde edememifltir. Napolyon istedi¤i sonuçlar› elde edemese de bu durum, ‹ngiltere ile Fransa’n›n Ortado¤u üzerindeki büyük çekiflmesinin tarihsel köklerini gösterir. K›sacas› ‹ngiltere ve Fransa’n›n Ortado¤u’ya ilgileri çok eskiye dayanmaktad›r. Bu özellikleriyle de bölgede kendilerine birçok iflbirlikçi yerel güç bulduklar›n› ve bu yerel güçleri idare etme

topraklar› Balkanlar üzerinde yürütmüfllerdir. Osmanl›’ya karfl› ilk ayaklanmalar›n burada geliflti¤i bilinmektedir. Yine Osmanl›’n›n en uzak eyaletlerinden biri olan M›s›r’da da ‹ngilizlerin k›flk›rtmas›yla oradaki yerel güçlere büyük bir otorite kazand›r›l›r. Bilindi¤i gibi Kavalal› Ali pafla Konya’ya kadar gelir ve ‹stanbul üzerine yürüyecek bir güce eriflir. Ancak Rusya, Fransa ve ‹ngiltere’nin kendi aralar›nda ve Osmanl›larla yapt›klar› pazarl›klar sonucu durdurulur ve geri çektirilir. Ama art›k Osmanl› imparatorlu¤u, üzerinde güç mücadelesi yap›lan bir co¤rafya haline gelmifltir. Bu süreçte geç emperyalist olan ve ulusal birli¤i geç sa¤layan Almanya da özellikle 19. yüzy›l›n sonu ve 20. yüzy›l›n bafl›nda Ortado¤u ve Kuzey Afrika ile ilgilenmeye bafllar. Çünkü emperyalist bir güç olmas› için d›fl dünyada çeflitli bölgelerde etkili olmas›, meta ve sermaye ihrac› yapacak alanlar› bulmas› gerekmektedir. Bu aç›dan ‹ngiltere ve Fransa’n›n tam hakim olmad›¤› alanlara gözünü diker. Özellikle Osmanl› imparatorlu¤unun hasta adam durumundan yararlanarak kendisini bu co¤rafyada etkili k›lmak ister. Ancak Almanlar, do¤rudan iflgal etmek yöntemi yerine, yar› sömürgecilik yöntemini gelifltirmeyi esas al›rlar. Almanya, Osmanl› ‹mparatorlu¤u üzerinde özellikle de ekonomik gücünü, etkisini kullanarak buray› kendisine ba¤lama politikas› izler. Bilindi¤i gibi Berlin-Ba¤dat


Nisan 2009

SERXWEBÛN

“Sykes-Picot mutabakat› ile ‹ngiltere ve Fransa Ortado¤u'yu bölüflecek, Osmanl› ‹mparatorlu¤u topraklar›n› istedikleri gibi paylaflacaklard›. Ancak

Ortado¤u dengeleri temelinde de dünyan›n yeni düzeni böyle sa¤lanm›flt›r. Lozan anlaflmas› da Sykes-Picot anlaflmas›n›n belirli bir düzeyde revizyondan geçirilmesinin bir ifadesidir. Ekim Devrimi ve Mustafa Kemal hareketi Osmanl›’n›n tümden parçalanmas›n› ve güçsüzleflmesini öngören plan›n tümüyle uygulanmas›n› engellemifltir. Frans›zlar ve ‹ngilizler daha farkl› siyasi harita hedefliyorlard›, ama bunu o günkü dünya siyasal konjonktüründe ancak o kadar yapabilmifllerdir. Özellikle de Sovyetler Birli¤indeki Ekim Devrimi bu plan›n tümüyle prati¤e girmesini engellemifltir.

ne te we .c om

demiryoluyla Osmanl› üzerindeki nüfuzunu artt›rmak ve Irak petrollerine ulaflmay› hesaplar. Böyle büyük bir projenin yürütücüsü olur. Bu proje bir taraftan petrole ulaflma, Ortado¤u’ya gitme projesi iken, di¤er taraftan da Osmanl›’y› ba¤›ml›laflt›rma, yar› sömürgelefltirme politikas›d›r. Almanya zaten geç emperyalist bir ülke olarak, ‹ngiltere ve Fransa’n›n dünyan›n birçok yerini paylaflm›fl olmas›ndan, yine Rusya’n›n da do¤u taraf›nda yay›lmas›n› engelleyen bir kale gibi durmas›ndan dolay› kendisine yeni ittifaklar bulmaya çal›fl›r.

47

‹ngiliz ve Frans›zlar’›n Ortado¤u’yu ele geçirme savafl›m›

Türkiye Cumhuriyeti'ni kurmak

isteyenlere güç verdi, nefes ald›rd›. Mustafa Kemal de usta

politikac›l›¤›yla Ekim Devrimini

de kullanarak kendini var edebildi”

vafl sonras› aynen uygulanm›flt›r. Savafl s›ras›nda yap›lan gizli anlaflmalar kategorisinde olan ve müttefiklerden ‹talya ve Rusya’n›n dahi haberi olmad›¤› bu antlaflmayla Lübnan ve Suriye, Frans›z mandas›na dahil olurken, Irak, Filistin ve Ürdün de ‹ngiliz mandas›na b›rak›lm›flt›r. Bu antlaflma Lenin taraf›ndan daha sonradan deflifre edilmifltir. Birinci Dünya Savafl› sonras›nda Ortado¤u’nun yeni siyasi haritas›n›n flekillenmesi, bölgenin cetvelle bölünür gibi bölünmesi bu anlaflmaya dayanmaktad›r. Bu anlaflmada, ‹ngiltere ile Fransa’n›n hakimiyet bölgeleri ve bir de sonradan pratiklefltirilecek biçimde Yahudilere Filistin topraklar›nda bir devlet kurdurulmas› olmak üzere üç esasa göre haz›rlanm›fl bir plan söz konusudur. Zaten daha sonra 1917 Balfour bildirgesiyle Siyonizm’in de etkisiyle Filistin topraklar›nda bir ‹srail devleti kurulma karar› al›nm›flt›r. Sykes-Picot anlaflmas› pratikleflmesi ve Ortado¤u’nun bölünmesinde bu Balfour ilkeleri denilen ‹srail’le ilgili kararlar›n etkisini de görmekteyiz. Sonuçta Birinci Dünya Savafl›’n›n ard›ndan Ortado¤u’nun s›n›rlar› hemen hemen SykesPicot anlaflmas›n›n belirledi¤i çerçevede olmufltur. Belki Sevr anlaflmas›yla Fransa ve ‹ngiltere’nin Kuzey Kürdistan’›n belirli bölgelerini kontrol etmeleri de düflünülmüfltür, ama çeflitli nedenlerle bu uygulanamam›flt›r. Esas olarak Sykes-Picot anlaflmas› çerçevesinde Ortado¤u’ya flekil verilmifltir. Ortado¤u’nun yeni düzeni ve

ww

w.

Birinci Dünya Savafl›’na böylesi bir siyasal mücadele ortam›nda girilir. Osmanl› ‹mparatorlu¤u, ekonomik, askeri ve siyasi aç›dan yeni emperyalist güç olarak yükselen Almanya’n›n yan›nda yer alarak hasta durumdan ç›kabilece¤ini ve ‹ngiltere ile Fransa’n›n etkisini k›rabilece¤ini düflünür. Bilindi¤i gibi Birinci Dünya Savafl›nda Almanya, Avusturya-Macaristan ve Osmanl› ‹mparatorlu¤u bir cephede savafla girerler. Di¤er cephede ise esas olarak ‹ngiltere, Fransa ve Rusya yer al›r. Çakal politikas› izleyen ‹talya ise bu süreçte iki cephe aras›nda oynar. Sonuçta ‹ngiltere cephesinde yer al›r. Birinci Dünya Savafl›nda dünyay› yeniden bölüflmeyi dayatan, Almanya karfl›s›nda ittifak yapan ‹ngiltere-Fransa, ayn› zamanda kendi aralar›ndaki en önemli anlaflma ve uzlaflmalar›n› da dünya dengelerinin olufltu¤u Ortado¤u üzerinde yapm›fllard›r. Hem Uzakdo¤u’ya giden yollar›n üzerinde bulunmas› hem petrol kaynaklar›na sahip olmas› hem de tarihi-kültürel yap›s› nedeniyle bölgeyi bölüflüp dünya gücü olmay› sürdürmek istemifllerdir. Sykes-Picot antlaflmas›: 1916 tarihinde I. Dünya Savafl› s›ras›nda ‹ngiltere ve Fransa aras›nda yap›lan ve Osmanl› devleti’nin Ortado¤u’daki topraklar›n›n paylafl›lmas›n› öngören gizli yap›lan bir antlaflmad›r. ‹talya’n›n bu antlaflmadan haberi olmam›fl ve paylafl›m d›fl› b›rak›lm›flt›r. Bu protokol, sa-

Ekim Devrimi yeni bir güç olarak

‹ngiltere ve Fransa Sykes-Picot anlaflmas›yla Ortado¤u’yu bölüyor

Sykes-Picot mutabakat› ile ‹ngiltere ve Fransa Ortado¤u’yu bölüflecek, Osmanl› ‹mparatorlu¤u topraklar›n› istedikleri gibi paylaflacaklard›. Ancak Ekim Devrimi yeni bir güç olarak Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmak isteyenlere güç verdi, nefes ald›rd›. Mustafa Kemal de usta politikac›l›¤›yla hem Ekim Devrimini kullanarak, bu zeminden destek alarak hem de Sovyet Devrimi ile bat› aras›ndaki çekiflmeden yararlanarak kendini var edebildi. Asl›nda Fransa ve ‹ngiltere Osmanl›n›n tümden küçültülmesini istiyorlard›. Hem emperyalist sömürgeci egemenlikleri aç›s›ndan hem de H›ristiyanl›¤› neredeyse tümden etkisizlefltirmek isteyen bir gücü H›ristiyan dünyas› ad›na s›n›rlamak istiyorlard›. Bilindi¤i gibi Osmanl›lar e¤er Viyana’da durdurulmasalard› H›ristiyan ülkelerin dünyadaki etkinlikleri herhalde bugünkü kadar güçlü olmazd›. Osmanl› ‹mparatorlu¤u Avrupa’n›n önemli bir bölümünü gerçekten Müslümanlaflt›rabilirdi. H›ristiyan dünyas›n›n gücünü çok s›n›rlayabilirdi. Böyle bir karabasan› bir daha yaflamamak için Müslüman bir ülkenin güçlü olmas›n› engellemeyi hedeflemifllerdir. ‹ster Arap, ister Türk, ister Fars olsun herhangi bir Müslüman toplum veya devletin güç olmas›n› kendileri aç›s›ndan tehlikeli görmüfllerdir. ‹ngiltere, Uzakdo¤u’da önemli bir sömürgesi olan Hindis-


SERXWEBÛN

w.

ww

‹ngiltere’nin öncülü¤ünde bir Ortado¤u denklemi kurulmufltu

Eskiden Ortado¤u’ya yönelik olarak ‹ngiltere ve Fransa’n›n oynad›¤› rolü, bugün ‹ngiltere merkezli ABD ve AB oynamaktad›r. ‹ngiltere hem AB içinde yer almakta hem de ABD’yle iliflkilidir. Asl›nda Avrupa ile ABD aras›ndaki iliflkiyi koordine eden, bu iki gücün iliflkilerini uyumlulaflt›ran, daha do¤rusu ABD ile iliflkilenerek kendisini Avrupa politikas›nda etkili k›lan bir pozisyondad›r.

il-Filistin statüsü daha da netlefltirilecek, yeni bir anlaflmayla bu sorun sonuçland›r›lacakt›r. Çünkü bölgede, ‹srail d›fl›nda bütün s›n›rlar Birinci Dünya Savafl›n›n çok fliddetli savafl ortam›nda, Osmanl›n›n yenilgiye u¤rat›ld›¤› bir süreçte oluflmufltu. O süreçteönemli haz›rl›klar olsa da bir ‹srail devletinin oluflumu gerçeklefltirilememiflti. ‹kinci Dünya Savafl›ndan sonra ‹srail’e destek verilmesi temelinde fiili olarak bir devlet kuruldu. Irak’a müdahaleyle gerçekleflen bu üçüncü dünya savafl›yla ‹srail’in statüsü, varl›¤› bir anlaflmayla tümüyle Araplara kabul ettirilecektir. ‹srail-Filistin çat›flmas›nda yaflanan süreci böyle görmek gerekmektedir.

ew e. c

20. yüzy›l›n bafl›nda ‹ngiltere’nin öncülü¤ünde bir Ortado¤u denklemi kurulmufltu. Yeni bir dünya düzeni, Ortado¤u temelinde bir dünya flekillenmiflti. 21. yüzy›lda art›k eski Ortado¤u ‹ngiltere ve ABD’nin ç›karlar›na uygun düflmemektedir. Hatta Ortado¤u’ya yönelik küresel hegemonya önünde ciddi sorunlar ortaya ç›kar›yor. Mevcut durumda kendilerinin besledi¤i türeme ulus devletleri kendi ç›karlar›na görmüyorlar. ‹ngiltere’nin bizzat devlet haline getirdi¤i Irak’a flimdi ‹ngiltere ve ABD müttefik güç olarak müdahale etmifl ve yeniden çeki düzen vermektedirler. Asl›nda 20. yüzy›l›n bafllar›nda Irak üzerinde kurulan egemenli¤in bir benzeri flimdi ABD ve ‹ngiltere eliyle tekrarlanmaktad›r. Bu güçler Irak’a müdahaleyle birlikte yeni dengeler oluflturmaya yöneldiler. Bu kadar büyük bir müdahale, bir nevi Ortado¤u merkezli olarak üçüncü dünya savafl›n›n gerçekleflmesiydi. Bu çerçevede yeni bir Sykes-Picot anlaflmas› ya da politikas› uygulanmaktad›r. Sykes-Picot güncellefltirilmekte, 21. yüzy›lda kapitalist sistemin ekonomik, siyasi, askeri, sosyal ve kültürel ihtiyaçlar›na göre yeniden flekillendirilmeye çal›fl›lmaktad›r. ABD’nin BOP ve bunun öngördü¤ü siyasal de¤ifliklikler bir yönüyle yeni Sykes-Picot olmaktad›r. Sycks-Picot, Osmanl› imparatorlu¤u topraklar›n› bölmek ve onun üzerinde yeni bir Ortado¤u siyasal sistemi oluflturmaya denk düflmekteydi. fiimdi de benzer bir sistem oluflturma süreci yaflanmaktad›r. Anlafl›l›yor ki, yeni Sykes-Picot içinde Kürtlere de belirli bir yer vard›r. ‹sra-

ne t

tan-Pakistan-Bangladefl alan›n› kontrol alt›na almak aç›s›ndan da Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nu zay›flat›p üzerinde egemenlik kurmay› düflünmüfltür. Asl›nda ‹ngiltere’nin seçeneklerinden biri de; zay›flat›lm›fl, güçten düflürülmüfl Osmanl› Halifesi eliyle ‹slam ülkelerini kontrol alt›nda tutmakt›r. Ama daha sonra halifeli¤i ortadan kald›rarak laik bir Türkiye’yi kurmaya yönelen politikay› tercih etmifltir. Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun tümden zay›flad›¤›n› görünce, bunun yerine Mustafa Kemal’li, yeni Türkiye’yi etkileyerek ‹slam dininin önemli bir güç merkezi olan Osmanl› co¤rafyas› Türkiye’yi böylelikle kontrol alt›na alm›flt›r.

Nisan 2009

om

48

Bölge ülkeleri sürekli kontrol alt›nda tutulmaya çal›fl›l›yor

Konunun di¤er önemli bir boyutu ise Kürtlerle ilgilidir. Anlafl›l›yor ki, Kürtlerle ilgili politika da önemli düzeyde oluflturulmufltur. Önderli¤in sürekli olarak Katar ya da küçük bir Ermenistan dedi¤i politika Kürdistan’da uygulanmaya çal›fl›lacakt›r. Güney Kürdistan’da bir devletçik zaten kurulmufltur. Emperyalist güçler bu devletçi¤e destek vereceklerdir. Ama di¤er Kürdistan parçalar›nda ise Kürt sorununun o ülkelerin demokratikleflmesi temelinde çözümüne yanaflmayacaklard›r. 21. yüzy›lda da Kürt sorununu tümden çözmeyerek söz konusu ülkeler üzerinde sürekli bir bask› arac› olarak kullanmay› hesaplamaktad›rlar. Bir taraftan Güney Kürdistan’da bir devletçik kurulacak, di¤er taraftan bu devletçi¤in milliyetçi, ulusal politikalar› sürekli bölgedeki di¤er ülkeleri tehdit edecektir. Böylece Kürt sorununun çözümsüzlü¤ü ortam›nda bölge ülkeleri emperyalist-kapitalist güçlere ba¤lanm›fl olacakt›r. Çünkü bölünme tehdidi bölge ülkelerinin bafl›n›n üstünde adeta Demoklesin k›l›c› gibi sallanacakt›r. Bu ülkeler, emperyalistkapitalist güçlerin böyle bir bölünmeyi yaratmamas› için onlara muhtaç k›l›nacakt›r. Di¤er taraftan Kürt sorunu da çözülmeyecek, ama Kürtler de her zaman bir umut içinde tutularak mevcut ülkelere sorun haline getirilecek-


Nisan 2009

SERXWEBÛN Kürdistan’la avutma biçiminde ortaya ç›kan politikaya karfl› ç›k›lmas›n› istedi. Çünkü bununla Kürt sorununun çözülemeyece¤ini, aksine ne Kürtlerin ne de bölge ülkelerinin rahat edebilece¤ini vurgulad›.

“Sykes-Picot mutabakat›, halklar›n iradesini dikkate almadan, ç›karlar›n› gözetmeden ve onlar›n hiçbir siyasi gücüyle tart›flmadan emperyalistlerin

ne te we .c om

lerdir. Kürtlere yönelik bu umut bir yönüyle de Güney’deki oluflum temelinde yarat›lacakt›r. ‹flte bu düflünceyle emperyalist-kapitalist güçler, hem Kürtleri hem bölge ülkelerini kontrol alt›nda tutmay› hesaplamaktad›rlar. Önder Apo da Sycks-Picot’a Kürtlerin bu biçimde dâhil edilme durumunu dile getirmektedir. Aç›k ki bunlar, Ortado¤u’da problemlerin demokratik temelde çözülmesi, sorunlar›n tümüyle ortadan kald›r›lmas› anlam›na gelmiyor. Ne ‹srail-Filistin aras›nda devreye konulacak anlaflma bunu ifade ediyor ne de söz konusu Kürt politikas›. Çünkü ulus devletçi, milliyetçi anlay›fl terk edilmemektedir. Hatta ulus devletçi, milliyetçi anlay›fl daha da körüklenerek yeni bir statü oluflturulmak istenmektedir. Bu politikayla hem Filistinliler ulus devletçi anlay›flla sürekli bir sorun kayna¤› haline getirilmeye çal›fl›lacak hem de di¤er parçalarda sorunu çözmeyerek küçük Kürdistan temelinde Kürtlerin bütün Ortado¤u için sorun haline getirilmesi amaçlanacakt›r. ‹flte Önder Apo bu politikan›n yanl›fll›¤›n› ifade etmek aç›s›ndan “Ben küçük Kürdistan’a da karfl›y›m büyük Kürdistan’a da” dedi. Bütün Kürdistan parçalar›n›n bir araya gelerek bir devletin kurulmas›n› Ortado¤u aç›s›ndan do¤ru bulmad›¤›n›, bunun bir çat›flma ve kavga durumu yarataca¤›n› söyledi, Güney Kürdistan’da küçük bir devletçik kurularak tüm Kürdistan parçalar›nda sorunun çözümsüz b›rak›lmas›n› da Kürtleri 20. yüzy›lda Ortado¤u’da sürekli sorun haline getirme hesab› olarak de¤erlendirdi. Böylece bir taraftan Kürtleri kendine ba¤larken, di¤er taraftan bölge ülkelerini de Kürtler eliyle kontrol etme politikas›na karfl› ç›kt›. Bunun yerine, bütün parçalarda mevcut ülke s›n›rlar›n› sorun yapmadan Kürt sorununu demokratik temelde çözümünü ve bu temelde Kürtler aras› iliflkileri Kürt sorununun esas çözüm yolu olarak de¤erlendirdi. Böylece esas olarak ‹ngiltere’nin yönlendirdi¤i ve bütün Kürdistan parçalar›ndaki sorunu bir tarafa b›rakarak Kürtleri küçük bir Güney

49

Halklar›n demokratik iradesine dayal› eflit ve adil bir politika izlenmemifltir

ww

w.

Sykes-Picot mutabakat›, halklar›n iradesini dikkate almadan, ç›karlar›n› gözetmeden ve onlar›n hiçbir siyasi gücüyle tart›flmadan emperyalistlerin kendi ç›karlar› do¤rultusunda masa bafl›nda yapm›fl olduklar› bir planlamayd›. Bu nedenle 20. yüzy›l Ortado¤u aç›s›ndan hep kavgal› ve sanc›l› geçti. Çünkü bölgede halklar›n demokratik iradesine dayal› adil ve eflit bir politik denge oluflmam›flt›. Tamamen ‹ngiltere ve Fransa’n›n 20. yüzy›lda hâkimiyetlerini sürdürmek için oluflturduklar› bir düzendi. Emperyalist-kapitalist güçler bugün de yine halklar›n iradesini dikkate almadan kendi ç›karlar› do¤rultusunda Ortado¤u’ya bir düzen vermektedirler. Kürt sorununa da Filistin sorununa da bu çerçevede yaklaflmaktad›rlar. Halklar›n demokratik özlem ve istemlerine böyle karfl›l›k vermektedirler. Bölgeye yönelik bu politikada halklar›n iradesini esas alan ve onlar›n demokrasi ve özgürlük taleplerini düflünen yaklafl›mlar› kesinlikle yoktur. Böyle bir anlay›fl üzerine kurulacak yeni bir sistemin de yine on y›llarca halklara s›k›nt› yarat›p ac› çektirece¤i, halklar aras› kavgaya zemin haz›rlayaca¤› aç›kt›r. Bu nedenlerle Ortado¤u’da eski dengelerin y›k›ld›¤› ve yenilerinin oluflturuldu¤u bir dönemde halklar›n d›fltan dayat›lan her türlü çözüme karfl› durmalar› gerekmektedir. Halklar›n kendi demokratik iradelerini ortaya koyarak çözümler oluflturmas› gündemleflmelidir. Bunun için de ulus devletçi anlay›fl›n bir tarafa b›rak›lmas› gerekiyor. Küresel emperyalizm de art›k bölgedeki ulus devletlerin eskisi gibi korunmas›n› ön görmüyor. Ulus devlet s›n›rlar›n›n gevfletilmesini, yumuflat›lmas›n› istiyor, ama

kendi ç›karlar› do¤rultusunda masa bafl›nda yapm›fl olduklar› bir

planlamayd›. Bu nedenle 20. yüzy›l

Ortado¤u aç›s›ndan hep kavgal› ve

sanc›l› geçti. Çünkü bölgede halklar›n demokratik iradesine dayal› adil ve eflit bir politik denge oluflmam›flt›”

çözümü milliyetçili¤i aflma ve halklar›n iradesini dikkate alma temelinde de¤ildir. Bu yönüyle de yine ulus devletçidir. Ulus devletçi zihniyeti tümden ortadan kald›ran bir çözüm de¤ildir. Halklar›n demokratik iradesine, birli¤ine dayanmayan her çözüm, ister istemez d›fl güçlerin ve belirli egemen s›n›flar›n ç›kar›n› gözetecektir. Söz konusu egemen güçler demokratik bir siyasal sistem kuramad›klar›, demokratik bir siyaset ve kültürün parças› olamad›klar› için, tabi ki milliyetçi anlay›fl› devam ettireceklerdir. Bu da Ortado¤u’da sorunlar› çözmeyecektir. Bu nedenle yeni Sykes-Picot anlaflmas› tehlikelidir. Yeni çat›flma ve kavgalar›n tohumlar›n› atmaktad›r. Dolay›s›yla karfl› ç›k›lmas› gerekir.

Kürt sorununun çözülmemesi bölge ülkelerine zarar vermektedir

Elbette ki Ortado¤u’nun yeni bir düzenlemeye ihtiyac› vard›r. Ortado¤u 19. ve 20. yüzy›ldaki statükolar›yla halklara ac› vermifltir. Bu yönüyle de bölgedeki mevcut statükolar ihtiyaca cevap vermemektedirler. Ama ihtiyaca cevap vermedi¤i görülüp de¤ifltirilmek istenirken bunun halklar›n iradesini esas alan bir do¤rultuda olmas› gerekmektedir. E¤er Sykes-Picot anlaflmas› güncellenecekse ve bölgede demokratikleflme isteniyorsa bu hususlara dikkat edilmek zorundad›r. Nas›l ki 20. yüzy›lda Kürtlerin iradesi dikkate al›nmam›fl ve bu da Ortado-


SERXWEBÛN

temelinde çözüldü¤ü demokratik bir Ortado¤u’nun gerçekleflmesi kaç›n›lmaz bir fley olmaktad›r.

ww

w.

ya da baflka güçler, Ortado¤u’da de¤iflmesi gereken bir fley oldu¤unu söylüyor veya görüyorlarsa bunu halklarla birlikte yapmal›d›rlar. Halklar›n iradesini dikkate alarak gerçeklefltirilmelidirler. Tabi ki Ortado¤u halklar› da H›ristiyanl›k, Bat› düflmanl›¤› yapmamal›d›rlar. Yahudili¤i bu co¤rafyan›n en kadim halk› ve temel bir parças› olarak görmelidirler. Hiçbir toplulu¤a ve uygarl›¤a, sisteme düflman olmamal›d›rlar. Onlar› elefltirebilir, ama belirli bir uzlaflmay› da yaflayabilirler. Yoksa dünyan›n bir parças› olarak kendi içine kapanmas› do¤ru de¤ildir. Dünyayla siyasal, ekonomik ve kültürel iliflkileri olabilir. Ama bunun, tek tarafl› bir irade dayatmas›yla geliflen bir iliflki biçimi de¤il, aksine halklar›n iradesini de dikkate alan ve

bir yaklafl›ma götürmemelidir. Buna kesinlikle karfl› ç›k›lmal›d›r. Bu tür tepkilerin nerden geldi¤ini görmek ve anlamak farkl› bir fleydir, ama buna hak vermek çok daha farkl› bir fleydir. Biz, halklar›n iradesi dikkate al›nmadan bölgenin d›fl güçler taraf›ndan düzenlemesine karfl›y›z. Bölgedeki Türk, Fars ve Arap sömürgecilerinin ulus devletçi anlay›fllar›n›n halklar›n iradesini dikkate almayan ve dayatmac›, bask›c› politikalar›na karfl›y›z. ‹srail’in, Filistin halk›n›n iradesini dikkate almayan, kendi gücünü ortaya koymak için Filistinliler flahs›nda Ortado¤u halklar›n›n iradesini k›rmak isteyen bir politikaya da fliddetle karfl›y›z. ‹srail’in komflular›yla eflitlik, kardefllik ve demokrasi temelinde bar›fl ve güvenlik içinde yaflamay› hedefleyen bir anlay›flla de¤il de kendi güvenli¤ini komflular›n›n sürekli istikrars›zl›k ve zay›fl›k içinde kalmas›na, iç sorunlarla bo¤uflmas›n› dayand›rmak isteyen bir zihniyetle hareket etmesi kabul edilemez. Bunlar kabul edilemeyecek yaklafl›mlar oldu¤u gibi milliyetçili¤in ‘Kürt’ü, ‘Arap’› da yanl›flt›r. Bu yönüyle Hamas’›n, çok milliyetçi ve yine kat› dinci yaklafl›mlarla Yahudili¤i reddeden, Ortado¤u’dan tümden silinmesini isteyen zihniyeti de kabul edilemez. Bunlar›n da afl›lmas› gerekmektedir.

ew e. c

Ortado¤u’nun demokratikleflmesine dayanan bir iliflki tarz› olmas› gerekmektedir. Biz Ortado¤u halklar›yla Avrupa halklar›, dünya aras›nda bir iliflki kurulacaksa, bunun böyle bir demokratik irade temelinde kurulmas›ndan yanay›z. Yoksa ne Avrupa’n›n Ortado¤u’yu bast›rma, tümden iradesini k›r›p kendisini dayatma politikas› do¤rudur ve gerçekleflebilir bir yaklafl›md›r, ne de Ortado¤u’nun kendisini dünyaya kapatmas›, kendi içine kapan›k bir yaflam sürdürmesi do¤rudur ve uygulanabilir bir fleydir. Dolay›s›yla bu ikisinin de afl›larak halklar›n iradesini dikkate alan ve bu temelde siyasal, ekonomik ve kültürel iliflkilerin geliflti¤i bir Ortado¤u düzenlenmesine ihtiyaç vard›r. Bölge sorunlar›n›n halklar›n kardeflli¤i

ne t

¤u’nun demokratikleflmesinde olumsuz etki yapm›flt›, bugün de Kürt sorununun halen çözülmemifl olmas› adeta Ortado¤u halklar›na verilmifl bir ceza gibi olmaktad›r. Kürt sorununun çözülmemesi sadece Kürtlere de¤il, bütün bölge ülkelerine, halklar›na zarar vermektedir. 21. yüzy›lda güncellefltirilmek istenen Sykes-Picot’ta Kürt sorunu yine çözümsüz b›rak›lmaktad›r. Yaln›z Kürtlere de¤il adeta bütün bölge halklar›na ceza anlam›na gelecek çözümsüzlü¤e mahkûm edilmifl bir Kürt sorunu yine varl›¤›n› sürdürecektir. Bu da asl›nda ‘böl-yönet; parçala ve birbirine karfl› kullan; sürekli gerilim ve çat›flma içinde tut ve hâkim ol’ politikas›n›n Ortado¤u’da yeni koflullarda sürmesi anlam›na gelmektedir. E¤er bat›

Nisan 2009

om

50

Milliyetçi anlay›fllar›n kesinlikle terk edilmesi gerekmektedir

Ortado¤u’da ulus devletçi, ulusçulu¤a çok vurgu yapan milliyetçi anlay›fllar›n kesinlikle b›rak›lmas› gerekmektedir. Arap olsun, Fars olsun, Kürt olsun hiçbir milliyetçilik do¤ru de¤ildir. Ezen ulus milliyetçili¤i yanl›flt›r, ezilen ulus milliyetçili¤i ise do¤rudur, demek de yanl›fl bir yaklafl›md›r. Belki ezilenlerin ezenlere karfl› bu yönlü tepkilerini anlamak mümkündür, ama bu bizi, ezilenlerin gelifltirdi¤i milliyetçilik do¤rudur, di¤eri yanl›flt›r biçiminde

Kürtlük ve Yahudilik Ortado¤u’nun en kadim kültürlerindendir Özellikle Kürtlük ve Yahudilik Ortado¤u’nun en kadim kültürlerindendir. Kürtler Ortado¤u’daki kültürel geliflmeye çok zengin katk›lar sunaca¤› gibi Yahudiler de bunu yapabilir. E¤er Yahudiler Ortado¤u’da halklar›n kardeflli¤i temelinde yaflamay› esas al›rlarsa, Ortado¤u’ya büyük bir güç kazand›rm›fl olurlar. Ortado¤u’nun yeniden uygarl›¤›n merkezi haline gelmesinde sadece Arap, Kürt, Fars kültürü ya da ‹slamiyet de¤il, Yahudilik de önemli katk›lar sunabilecek bir durumdad›r. Biz sorunlara böyle yaklafl›lmas›ndan yanay›z. Ama tekrar vurgulayal›m ki, halklar›n iradesine dayanmayan, d›flar›dan dayat›lan hiçbir proje sa¤l›kl› sonuçlar yaratmayacakt›r. Tabii ki


Nisan 2009

SERXWEBÛN yi beraberinde getirecektir. Demokratikleflmenin geliflti¤i bir yerde kimsenin hakk›-hukuku çi¤nenmez.

Sorunlar›n çözümünde halklar›n iradesi esas al›nmal›d›r

kurulacak devletçik, bütün bölge halklar›na karfl› milliyetçi, ulus devletçi bir tehdit olarak kullan›lacakt›r. Yine bütün parçalardaki Kürtler bir tehdit ö¤esi olarak kullan›l›p bölge halklar› teslim al›nmak istenecektir. Bu tür politikalarla oluflturulmufl statükolar binlerce y›ld›r yan yana yaflayan, bundan sonra da yüzlerce y›l, binlerce y›l yan yana yaflayacak halklar için do¤ru politika olamaz. Kürtler, Araplar, Farslar ve Türkler aç›s›ndan, d›fl güçlerin deste¤ini esas almak yerine, sorunlar›n› kendi aralar›nda çözmeyi esas alan, ama bunu hak, adalet ve hakkaniyet ölçüleri içinde ele alan yeni bir yaklafl›m›n gelifltirilmesi gerekmektedir. ‹flte o zaman Büyük Ortado¤u Projesi’ne yahut yeni SykesPicot projelerine en do¤ru cevap verilmifl olur. Elbette ki anti-emperyalizm, anti-Amerikanc›l›k ya da d›fl güçlerin dayatmalar›n› bozmak lafla olmaz. Bunun yolu, Ortado¤u halklar›n›n iradesini esas alan demokratik zihniyetin hakim k›l›nmas› için verilecek mücadeleden geçer. D›fl dayatmalar karfl›s›nda dik durufl göstermek sorunlar›n halklar›n kardeflli¤i temelindeki demokratik çözümünden veyahut bölgede bütün ülke ve toplumlar›n demokratikleflmesinden geçmektedir. Bunun d›fl›nda yaklafl›mlarla Ortado¤u’da ne sorunlar çözülür ne d›fl güçlerin etkisi s›n›rland›r›labilinir ne de herhangi bir topluluk kendi gelece¤ini güvencede görebilir.

ne te we .c om

uluslararas› demokratik kesimlerle, yine bölgeyle ilgilenen siyasi güçlerle belirli bir iliflki içinde olunabilir. Gerçekten adil, eflitlikçi yaklafl›mlar›, demokratik çözüme katk› sunma durumlar› varsa bunlar d›fllanmaz, Ortado¤u’nun ç›karlar› aç›s›ndan de¤erlendirilir. Bu aç›dan bölgedeki sorunlar›n demokratik-adil çözümüne katk› sunacak her türlü yaklafl›ma aç›k olmak gerekir. Bu yönlü her türlü öneri ve düflünceyi dikkate almak gerekir. Halklar›n iradesi esas al›nmal›d›r. Özellikle temel demokratik haklar› sürekli çi¤nenmifl olan halklar›n iradesinin dikkate al›nmas› bu ba¤lamda çok anlaml› olacakt›r. Aç›k ki iradenin dikkate al›nmas› derken, egemen kesimlerin “ben hâkimim, ben güçlüyüm, benim dedi¤im olacak!” tarz›ndaki yaklafl›mlar› yerine, topluluklar, halklar varsa bunlar›n temel demokratik haklar› nelerdir, bunlar evrensel düzeyde hangi haklara kavufluyorlar ya da bu egemen ülkelerin toplumlar›n›n kendileri ezilen durumda olsayd› hangi haklar› isterlerdi? gibi sorular temelinde, haklar› çi¤nenen topluluklar›n da haklar›n› güvenceye almak gerekti¤i anlafl›lmal›d›r. Özcesi, Ortado¤u’da kesinlikle yeni bir siyasal düzenlemeye ihtiyaç vard›r. Baflta da Türkiye, ‹ran, Suriye ve Irak’ta Kürt sorununun demokratik çözümü kaç›n›lmaz hale gelmifltir. Bu sorun s›n›rlar de¤iflmeden çözülmelidir. S›n›rlar›n de¤iflmesine kesinlikle gerek yoktur, ihtiyaç da yoktur. Bunun ne bölge ülkelerine ne de Kürtlere faydas› vard›r. Aksine s›n›rlar de¤iflmeden Kürt sorununun çözümü tüm bölge ülkelerini güçlendirecektir. Yine milliyetçi, ulus devletçi anlay›fllar›n b›rak›larak, ‹srail-Filistin sorununun demokratik anlay›fl temelinde çözülmesi gerekmektedir. ‹srail’in varl›¤›n› korumas› için bölgenin ‹srail’in ç›karlar›na göre düzenlenmesine gerek yoktur. Bunun d›fl›nda da ‹srail’in güvenli¤ini sa¤layacak bir politika vard›r. Bu da Ortado¤u’nun demokratikleflmesidir. Tüm bölge ülkelerinin demokratikleflme sürecine girmesi, demokratik zihniyetin geliflmesi bütün topluluklar›n ç›karlar›n› gözetme-

51

ww

w.

Ortado¤u’yu yeni düzenlerken esas yaklafl›m›n böyle olmas› gerekmektedir. E¤er Ortado¤u’ya bir yeni SykesPicot gerekiyorsa ancak böyle olmal›d›r. Böyle bir Sykes-Picot güncellemesi kal›c› olaca¤› gibi, hem bölge halklar›n›n hem de dünya halklar›n›n bar›fl içinde yaflamas›na ve demokratikleflmenin geliflmesine hizmet eder. Sonuç olarak, bir daha vurgulayal›m ki; ne Kürt sorununu çözümsüz b›rakman›n ne bölge halklar›na bir faydas› vard›r ne de Güney’de bir devletçik kurup Kürt sorununun çözüldü¤ünü söylemenin kimseye bir faydas› vard›r. Bu, hem Kürtler hem de bölge halklar› için de bir tuzakt›r. Kürtler de bu oyuna gelmemelidirler. Güney Kürdistanl› Kürtlerin iflte “biz kendimizi güvenceye alal›m da di¤er parçalarda ne olursa olsun” türünden yaklafl›m› yanl›flt›r. Bunun kendilerine de faydas› olmaz. Tabi ki “Büyük Kürdistan” gibi do¤ru olmayan hedefler ve “tüm parça Kürtlerini birlefltirelim” yaklafl›mlar› da do¤ru de¤ildir. Do¤ru olan yaklafl›m; Kürt sorununun tüm parçalarda demokratik çözümüdür. Kürtlerin de bölge halklar›n›n da demokratik bir zihniyetle hareket etmesini sa¤lamakt›r. Halklar›n kardeflli¤ini esas almakt›r. Yoksa Irak’ta


SERXWEBÛN

52

Nisan 2009

om

P K K ' N İ N K Ü RT H A L K I İ Ç İ N YA R AT T I Ğ I DEĞERLER İNKAR EDİLEMEZ - II

Geçen ay birinci bölümünü yay›nlad›¤›m›z “PKK’nin Kürt halk› için yaratt›¤› de¤erler inkâr edilemez” yaz›s›n›n ikinci bölümünü bu say›m›zda yay›nl›yoruz.

Kürt halkına karşı 30 yıldır kirli bir özel savaş yürütülmektedir

mokratikleflece¤ini ne de Kürt sorununun çözülece¤ini vurgulam›flt›r. Bugün Türkiye’de derin devlet tart›fl›l›yorsa, bunu ortaya atan, bunun toplumda ve demokratik kesimlerde geliflmesinin zihniyetini yaratan Önder Apo’dur. Cumhuriyet tarihi boyunca böyle bir kurumlaflman›n var oldu¤unu iddia etmifltir. Kürdistan’daki kirli savafl›n da bu derin devlet taraf›ndan yürütüldü¤ünü her f›rsatta de¤erlendirmifltir. Önder Apo, devletin PKK ile yürüttü¤ü savaflta bu derin devletin nas›l çal›flt›¤›n› ve hangi yöntemleri kulland›¤›n› yak›ndan ö¤renmifltir. Bu aç›dan Ergenekon davas› bafllad›ktan sonra Önder Apo e¤er Ergenekon denen derin devletin ne oldu¤unu, nas›l iflledi¤ini ve neler yapt›¤›n› ö¤renmek istiyorlarsa gelip benim ifademi als›nlar demifltir. Ne var ki Ergenekon’u tümden tasfiye etmek isteyen bir irade bulunmad›¤› için Önder Apo’nun ifadesi al›nmam›flt›r. E¤er Önder Apo aç›klamalarda bulunsayd› mevcut Ergenekon davas›n›n AKP ve ordu uzlaflmas›yla belirlenmifl s›n›rlar› parçalanacak, Kürdistan’daki suçlar› da bu dava kapsam›na almak zorunda kalacaklard›. Bunu yapamayacaklar›n› bildiklerinden gidip Önder Apo’nun ifadesine baflvurmam›fllard›r. PKK bu kirli savafl›n en büyük suç orta¤›n›n ise bas›n oldu¤unu y›llarca her f›rsatta dile getirmifltir. Milli Güvenlik Kurulunun her dedi¤ini kraldan çok kralc› kesilerek yerine getirdi¤i için bu bas›na Mehmetçik bas›n

ww

w.

ne t

PKK Kürdistan halk›n›n özgürlük mücadelesine karfl› 30 y›ld›r kirli bir savafl yürütüldü¤ünü ileri sürmüfl ve bu kirli savafl›n da derin devlet taraf›ndan yürütüldü¤ünü iddia etmifltir. Kürt halk›na karfl› yürütülen bu savafl›n karar merci parlamento olmay›p, Milli Güvenlik Kurulu oldu¤unu, uygulaman›n ise Genelkurmaya ba¤l› olan Özel Harp Dairesi ya da flimdiki ad›yla Özel Kuvvetler Komutanl›¤› taraf›ndan yap›ld›¤›n› vurgulam›flt›r. Parlamento, hükümet ve yasal kurumlar d›fl›nda böyle bir derin devlet oldu¤unu, Türkiye’nin temel politika ve uygulamalar›n›n bu derin devletin sorumlulu¤unda yürütüldü¤ünü defalarca dile getirmifltir. Bu konuda Önder Apo’nun özel savafl ve derin devletle ilgili onlarca çözümlemesi bulunmaktad›r. Derin devlet kavram›n› Türkiye siyasi literatürüne sokan Önder Apo’dur. Bu devletin amac›, iflleyifli ve kulland›¤› yöntemleri birçok de¤erlendirmesinde ortaya koymufltur. Bu kurumlaflman›n bir suç organizasyonu oldu¤unu uygulamalar›yla birlikte izah etmifltir. Derin devlet ortadan kalkmadan ne Türkiye’nin de-

ew e. c

“Kürdistan'da PKK'ye sempati duyan aydın ve doğal önder bilinen herkes ya öldürülmüş ya cezaevlerine doldurulmuş ya da kaçırtılmıştır. Böylece düşünen, toplumu düşündüren, toplumun gündemini belirleyen insanlar imha edilmiştir. Toplumun beyni sökülüp atılmıştır. Yani Özel Harp Dairesi ya da halkın adlandırdığı biçimdeki derin devlet esas olarak PKK ile savaşmıştır. Hem de savaşların en kirlisini yürütmüştür. Bu nedenle en fazla da Önder Apo ve PKK bu derin devletin açığa çıkarılması ve tasfiye edilmesini çok önemli görmüştür. Önder Apo bu kirli yapılanma tümden tasfiye edilmeden, suçları açığa çıkarılmadan, Kürt sorununun çözümünün ve Türkiye'nin demokratikleşmesinin önünün açılmayacağını belirtmiştir”

denilmifltir. Bu kirli savafla meflruluk kazand›rmak ve ifllenen cinayetleri, kirli iflleri örtmek için bu bas›n on y›llard›r gerçekleri çarp›tm›flt›r. Öyle ki bu bas›n gerçekleri do¤ramay› kendisine bir görev bilmifltir. Kürdistan özgürlük mücadelesini karalamak, toplumdan ve dünyadan koparmak için yalan ve demagojiye en çirkin ve pervas›z biçimde baflvurmufllard›r. Y›llar boyunca bas›n kirli savafl›n borazanl›¤›n› yapm›flt›r. Kirli savafl›n cinayetlerini örtme görevini üstlenmifltir. Öyle ki 1992 y›l›nda gazeteci ‹zzet Gezer’in Cizre’de aç›kça polisler taraf›ndan öldürülmesine ra¤men medya çal›flanlar› kendi meslektafllar›na bile sahip ç›kmam›flt›r. Kirli savafl› a盤a ç›karmaya çal›flan gazeteciler ve gazete da¤›t›c›lar› sokak ortas›nda öldürülmüfllerdir. Özgür Ülke bombalanarak susturulmak istenmifltir. Demokratik gazetelerin bas›m› ve da¤›t›m› engellenirken, Mehmetçik bas›n tek tarafl› psikolojik savafl› sürdürmüfltür. Dünya bu kirli savafla sessiz kald›¤› gibi, Türkiye’de muhalif bas›n ve gazeteler üzerinde estirilen terör ve bask›ya karfl› da sessiz kalm›flt›r. Sadece devletten yana olan bas›n de¤il; ‹slamc› oldu¤unu söyleyen bas›n da benzer bir tutum sergilemifltir. ‹slamc› oldu¤unu söyleyen bas›n, devlet Kürdistan özgürlük hareketine karfl› dini kulland›¤› için kendilerine f›rsat do¤du¤unu düflünerek bu durumdan yararlanmak istemifltir. Bu kesim haktan ve do¤rudan yana tav›r


Nisan 2009

SERXWEBÛN ma yerine, PKK ile devlet aras›ndaki çat›flmadan yararlanmay› esas alm›flt›r. Kürt demokrat bas›n, büyük bedel ödeyerek kirli savafl› teflhir etme ve toplumu bilinçlendirme faaliyeti gösterirken ‹slamc› etiketli bas›n, hak, hukuk ve adaletten yana tav›r alma gibi bir anlay›fl içinde olmam›flt›r. Bu kesim 1990’l› y›llarda PKK ile devlet aras›ndaki savafltan önemli düzeyde yararlanm›flt›r. Ne var ki ‹slamc› siyasi partiler ve bas›n› kullanan derin devlet, 1996 y›l›na gelindi¤inde kulland›klar› ‹slamc›lar›n fazla geliflti¤ini ve kendi iktidarlar›na tehdit olabilece¤ini görerek önüne geçmek için müda-

kimsenin a¤z›na alamad›¤› birçok cinayetin daha ilk günden derin devlet taraf›ndan ifllendi¤ini ortaya koyan Önder Apo, PKK ve Kürt demokratik bas›n›d›r. Bu konuda verece¤imiz örnekler, Önder Apo’nun ve PKK’nin derin devlete ve Özel Harp Dairesine karfl› duruflunu ve mücadelesini göstermektedir. Çünkü derin devleti en iyi çözen ve takip eden Önder Apo’dur. Çünkü bu güç esas savafl›n› ve tüm kirli yöntemlerini PKK’ye karfl› kullanmakta, PKK de bu kirli savafla karfl› direnerek mücadelesini sürdürmektedir. Bu nedenle Kürt sorunu karfl›s›nda bu güçlerin ne yapabilece¤ini en iyi bilen konumda olmaktad›r. PKK ve Kürt sorunu söz konusu oldu¤unda derin devletin her türlü cinayeti gerçeklefltirece¤ini en iyi bilen ve gören de PKK’dir.

ne te we .c om

al›p kirli savafla tutum alaca¤›na, rantç› bir zihniyetle f›rsatç› davranarak devletle PKK aras›nda süren savafltan kendini güçlendirme biçiminde yararlanmaya çal›flm›flt›r.

53

Özgürlük hareketine karşı Hizb-i kontra eylemleri gelişti

Özal da Eşref Bitlis de faili meçhul cinayetin kurbanıdırlar

ww

w.

1992 y›l›nda bafllayan ve Özel Harp Dairesi taraf›ndan planlanan PKK’nin tasfiye edilmesi için ‘suyun kurutulup bal›¤›n yakalamas›’ anlay›fl›yla halka sald›r›ld›¤› bir süreçte Hizbullah’›n bir grubunun PKK sempatizanlar›na ve taraftarlar›na karfl› bir cinayet makinesi gibi kullan›lmas›na da bu ‹slamc› bas›n sessiz kalm›flt›r. Hatta Hizbullah’›n bu sald›r›lar›n› meflrulaflt›ran de¤erlendirme ve tutum içinde olmufltur. Hizbullah’› J‹TEM’in ve Özel Harp Dairesinin, yani kontrgerillan›n aç›kça kulland›¤› görülmesine ra¤men bu durum üzerinde durmamalar›, bu bas›n›n kirli savafla yaklafl›m›n›n ne oldu¤unu göstermektedir. S›radan halk bile bu gerçe¤i görüp Hizb-i kontra olarak tan›mlamas›na ra¤men bu sahte ‹slamc› bas›n›n b›rakal›m bu kirli savafla tutum almas›n› aksine güç veren bir tutum içinde olmufltur. Her gün insanlar öldürülmesine, çocuk yaflta gazete da¤›t›mc›lar› sat›rla katledilmesine ve bas›n üzerinde görülmedik bask› uygulanmas›na ra¤men bu bas›n›n bunlara karfl› bir tutumu görülmemifltir. O y›llardaki bu kimlikteki gazeteler araflt›r›l›rsa bu kirli savafla sessiz kald›klar›, içten içe sevindikleri, hatta çanak tuttuklar› görülür. Çünkü PKK’nin bast›r›lmas›n›n kendilerinin önünü açaca¤› düflünülmüfltür. Zaten o süreçte devlet Kürt halk›n›n dini duygular›n› istismar eden partilere de, bas›na da, örgütlere de müsamahal› yaklafl›yor ve onlar› PKK’ye karfl› kullan›yordu. Asl›nda siyasal ‹slam da bu etiketli bas›n da bu dönemde palazlanm›flt›r. Bu dönemde devletin bu kirli savafl›na, cinayetlerine, köy yakma ve y›kmalar›na tav›r al-

hale planlam›fllard›r. Nitekim 1996 y›l›nda yap›lan bu planlama, 1997 28 fiubat’›nda postmodern darbe biçiminde pratiklefltirilmifltir. Kürdistan özgürlük hareketine karfl› kullan›lan ‹slamc› kesimlerle devlet aras›nda 1996 y›l›ndan sonra bir gerilim bafllam›flt›r. Bu durum onlar›n kirli savafl›n en yo¤un sürdü¤ü dönemde kirli savafl› yürüten derin devletin yede¤i olduklar› gerçe¤ini de¤ifltirmemektedir. Derin devletin ne oldu¤unu kamuoyuna anlatan ve kirli savafl›n her eylemini an›nda ve aç›kça teflhir eden her zaman Önder Apo olmufltur. Hiç

Türkiye siyasetini esas belirleyen de PKK ile devlet aras›ndaki mücadeledir. Tüm olaylar ve olgular da bu mücadele etraf›nda flekillenmektedir. Bu nedenle önder Apo Özal’›n ölümünü duyar duymaz “Özal öldürülmüfltür” de¤erlendirmesinde bulunmufltur. Özal’›n öldürüldü¤ünü söyleyenin ilk önce Önder Apo oldu¤unu Türkiye kamuoyu da bilmektedir. Çünkü Özal’›n yaklafl›m›yla klasik inkâr ve imha politikas› uyuflmazl›k içindedir. MevÖzgür cut derin devlet Ülke Kürt’üGazetesi ezmek ve tasfiye etmekten baflka bir seçenek düflünmemektedir. Özal öldükten sonra öldürüldü¤ünü Önder Apo d›fl›nda baflka kimse söylememifltir, bunu dile getirmeye cesaret edememifltir. Ancak Önder Apo’nun bu de¤erlendirmesi bu konuda soru iflaretleri uyand›rm›flt›r. Sonradan ailesinin de benzer bir yarg›da oldu¤u görülmüfltür. Eflref Bitlis’in helikopteri düfltü¤ünde de bunun bir suikast oldu¤unu ilk söyleyen yine Önder Apo olmufltur. Çünkü Eflref Bitlis de Özal gibi Kürt sorunun sonuna kadar savaflla çözülemeyece¤ini düflünen generallerdendir.


SERXWEBÛN

“Önder Apo, Ergenekon denen olgunun ne olduğunu ve hangi yöntemleri uyguladığını öğrenmek istiyorlarsa bizim de ifademizi alsınlar demiştir. Defalarca bu talebi iletmesine rağmen hiçbir savcı gidip Önder Apo’nun ifadesine başvurmamıştır. Özel Harp Dairesinin, derin devletin ya da Ergenekon'un kirli savaş yürüterek ortadan kaldırmak istediği PKK liderinin bu talebinin ciddiye alınmaması dikkat çekicidir”

Özgürlük hareketinin tasfiye edilmesi için her yol mubah görülmüştür

Önder Apo’nun o dönemde devlet içinde kendini etkili k›lanlar›n durumu, derin devlet gerçe¤i, bunlar›n Türkiye siyasetindeki a¤›rl›¤›, Kürdistan özgürlük hareketine karfl› kulland›klar› yöntemleri de¤erlendiren çok kapsaml› çözümlemeleri vard›r. Bunlar irdelendi¤inde gerçek derin devletin ve Ergenekon’un ne oldu¤u daha iyi anlafl›l›r. Nitekim Önder Apo, Ergenekon denen olgunun ne oldu¤unu ve hangi yöntemleri uygulad›¤›n› ö¤renmek istiyorlarsa bizim de ifademizi als›nlar demifltir. Defalarca bu talebi iletmesine ra¤men hiçbir savc› gidip ifadesine baflvurmam›flt›r. Neredeyse sokakta bulduklar›n›n bu konuda ifadesini al›rken, Özel Harp Dairesinin, derin devletin ya da Ergenekon’un kirli savafl yürüterek ortadan kald›rmak istedi¤i PKK liderinin bu talebinin ciddiye al›nmamas› dikkat çekicidir. Bu da göstermektedir ki bu Ergenekon davas› 1999 öncesinin ifllenen suçlara bakmay› bu dava kapsam›n›n d›fl›nda görmektedir. Kürdistan özgürlük hareketinin tasfiye edilmesi için her yolu mubah gören bu derin devlet zihniyeti, PKK’nin tasfiyesinde kim engelse onlar› da tasfiye etme karar›ndad›r. Devleti korumada tek do¤ru yaklafl›m›n kendilerine ait oldu¤unu düflünmektedirler. 1997’de yay›nlanan baflbakanl›k teftifl kurulu raporunda Kutlu Savafl’a ifade veren bir J‹TEM eleman›, PKK ile iliflkide oldu¤u düflünülen herkesi vurma karar› alm›flt›k” demektedir. PKK’nin

w.

ww

tasfiyesi için yürürlü¤e konulan konseptin esas› budur. Nitekim Kürdistan’da PKK’ye sempati duyan ayd›n ve do¤al önder bilinen herkes ya öldürülmüfl ya cezaevlerine doldurulmufl ya da kaç›rt›lm›flt›r. Böylece düflünen, toplumu düflündüren, toplumun gündemini belirleyen insanlar imha edilmifltir. Toplumun beyni sökülüp at›lm›flt›r. Böylece toplum yavan, yani düflünemez hale getirilmifltir. Görüldü¤ü gibi Özel Harp Dairesi ya da demokratlar›n ve halk›n adland›rd›¤› biçimdeki derin devlet esas olarak PKK ile savaflm›flt›r. Hem de savafllar›n en kirlisini yürütmüfllerdir. Bu nedenle en fazla da Önder Apo ve PKK bu derin devletin a盤a ç›kar›lmas› ve tasfiye edilmesini çok önemli görmüfltür. Önder Apo, bu kirli yap›lanma tümden tasfiye edilmeden, suçlar› a盤a ç›kar›lmadan, Kürt sorununun çözümünün ve Türkiye’nin demokratikleflmesinin önünün aç›lmayaca¤›n› söylemifltir. Önder Apo bu derin devlet çözümlemesi yan›nda, bu uygulamalar›n ideolojik dayanaklar›n› da sürekli elefltirmifltir. Esaret alt›nda oldu¤u ‹mral›’da da bu derin devlet gerçe¤ini ve bu temelde devlet içindeki kirlenmeyi de defalarca çözümlemifl, bunlar›n ancak Kürt sorununun çözümünde bir irade ortaya ç›kt›¤›nda afl›laca¤›n› vurgulam›flt›r. Özellikle ‹mral›’da gelifltirdi¤i demokratik çözüm ve demokratik cumhuriyet tezlerine karfl› çözümsüzlükte direten ulusalc› yaklafl›mlar› ya da K›z›l Elma denilen ittifak› neo ittihatç›lar olarak de¤erlendirmifltir. Avukatlar›yla yapt›¤› birçok görüflmesinde bu neo ittihatç›lar›n Türkiye’ye zarar verdi¤ini belirtmifltir. Neo ittihatç› olarak tan›mlad›¤› bu güçlerin politikas›n›n söylemleri ne olursa olsun d›fl güçlere hizmet etti¤ini söylemifltir. Bunlar›n Mustafa Kemal’le de alakas› olmad›¤›n›, Mustafa Kemal’in Kürtlere yaklafl›m›n›n bunlar›nki gibi olmad›¤›n›, cumhuriyetin kurulufl sürecindeki konuflmalar›n› örnek göstererek ortaya koymufltur. “Mustafa Kemal bugün olsayd› 1920’lerdeki Türk-Kürt iliflkisini yeni biçimde kurard›. O gün oldu¤u gibi bugün de d›fl güçlerin oyununu bozard›” de¤erlendirmesinde bu-

ew e. c

Büyük ihtimalle ›l›ml› kanad›n tasfiyesi, Özal’›n durumu, yine Eflref Bitlis’in götürülüflünde kanat yan› da hayli a¤›r basan belirtilerle buna izah getiren yaklafl›mlar söz konusu.”

ne t

Önder Apo Eflref Bitlis’in ölümüyle ilgili o günlerde flu yorumu yapm›flt›r: “Son y›llarda özellikle Demirel-‹nönü döneminde binlerce faili meçhul cinayet ifllendi. Özal da bir faili meçhul cinayetin kurban›d›r. Çünkü adam Amerika’ya güvenerek, yine kendine güvenerek siyasi yöntemle, görüflmeler yöntemiyle soruna çözüm getirece¤ine inanm›flt›. Bu Kemalist klik, Demirel-‹nönü ve flimdi de Genelkurmay Baflkan› Gürefl var. Bu üçüncü ve günümüzde onun devam ettiricileri, ‘bir çak›l tafl› bile vermeyiz, ülkemizi böldürtmeyiz’ safsatas›, sahtekârl›¤› alt›nda ufak bir reformla bile kendi içlerinde ac›mas›z bir karfl›l›k vereceklerini ortaya koydular. Onlara en çok hizmet eden Eflref Bitlis gibi ve hemen her gün istihbarat örgütlerinde birbirlerine yönelik bir sürü cinayet iflliyorlar. Bunlar› bile faili meçhul bir biçimde temizlemeleri ne kadar suç üstü olduklar›n› ve birbirlerine karfl› ne kadar ac›mas›z olduklar›n› gösteriyor. Ve gerçekten özel savafl›n kendi aras›nda bir çekiflmesi var. Bir uzlaflmaya gitmenin koflullar› neler olabilir? Bunu kapsaml› bir tart›flmaya da kavuflturduk. Bildi¤iniz üzere uzlaflmalar her koflul alt›nda ret edilemez, ama devrimi güçlendiren uzlaflmalara yönelme bir sanatt›r. Nitekim DEP uzlaflmas›, Özal e¤ilimleri bizde oldukça çarp›c› karfl›l›k buldu ve devrim kazand›. Biz Özal e¤iliminin gelifltirilmesini isterdik. Kald› ki f›rsat da verdik. Fakat özel savafl mant›¤›n›n Türkiye gerçe¤indeki yetmifl y›ll›k kökleflmifl cumhuriyet politikas› bu e¤ilimi kesti. Bildi¤imiz gibi Gürefl olay› vard›r. Kendi subaylar›n›n tasfiyesinde çok etkili oldu¤u kan›s›nday›z. Ersever cinayeti var, yine Bahtiyar Ayd›n cinayeti var. Son olarak Dersim’deki albay cinayeti var. Bu cinayetler Gürefl e¤ilimiyle ba¤lant›l›d›r.

Nisan 2009

om

54


Nisan 2009

SERXWEBÛN Öyle ki PKK’nin Ergenekon’la ba¤lant›s› oldu¤u, hatta M‹T taraf›ndan kuruldu¤u gibi en yeminli PKK düflmanlar› ve en fazla PKK’ye karfl› savafl verenlerin bile inanamayaca¤›, hiçbir ak›l ve mant›¤›n alamayaca¤› bir iftira kampanyas› bafllatm›fllard›r. Hiçbir etik de¤eri gözetmeyen en baya¤› lümpenlerden daha kötü bir ahlaks›zl›kla Önder Apo ve Hareketin parti ve mücadele tarihini anlat›rken yapt›¤› de¤erlendirmeleri bile tersyüz edip bunlar› Önder Apo ve PKK’ye karfl› kullanmay› bile bu iftira üzerine kurmufllard›r.

mektedir. Çünkü a¤›r suçlar iflleyen bu olufluma Kürt halk› lanetle bakmaktad›r. E¤er PKK bununla iliflkilendirilirse PKK’nin Kürt halk› içindeki itibar› y›k›l›r, hatta Ergenekon’a olan öfke PKK’ye yöneltilir. Böylece PKK’nin etkisi k›r›l›r. Hem PKK saf d›fl› edilir hem de öncüsüz ve örgütsüz kalan Kürdistan halk›n›n özgürlük mücadelesi tasfiye edilmifl olur. Ergenekon ve derin devlet, Türkiye demokrasi güçleri ve halk içinde de teflhir olmufltur. PKK’nin Ergenekon’la iliflkili oldu¤u konusunda Türkiye halk› ve demokrasi güçleri içinde kuflku yarat›labilirse PKK bir de bu cepheden kuflat›larak tasfiye edilmifl olur. Ergenekonun PKK ile iliflkilendirilmesinin di¤er bir amac› da Türkiye

ne te we .c om

lunmufltur. Tüm bunlar› daha Ergenekon davas› ortaya ç›kmadan çok önceleri s›k s›k ifllemifltir. Önder Apo Türk devletinin, derin devletin, Özel Harp Dairesinin PKK’ye karfl› yürüttü¤ü kirli özel savafl›n zihniyetini ve karakterini iyi ö¤rendi¤inden Ergenekon davas› kendisine ilk yans›t›ld›¤›nda bu bir iktidar savafl›d›r, derin devletin kendisini yenilemesidir de¤erlendirmesinde bulunmufltur. Derin devletin ve Ergenekon denilen gücün ortadan kald›r›lmas›n› hedeflemeyen böyle bir davadan demokratikleflme için bir fley beklenmemesi gerekti¤ini belirtmifltir. PKK de ilk günden itibaren yapt›¤› de¤erlendirmelerde art›k devlete de yük haline gelen ve kirlili¤i deflifre olmufl yanlar›

55

AKP yandafl› bas›n›n bu kadar PKK düflmanl›¤› yapmas›n›n ve esas olarak PKK’ye karfl› savaflm›fl kesimleri PKK ile iliflkilendirmesinin nedenleri var. AKP ve yandafllar› hükümette kalmay› ve siyasi bir güç olmay› Kürdistan özgürlük hareketine karfl› düflmanl›k yaparak bunu gerçeklefltirmek istemektedirler. fiemdinli’de Genelkurmay merkezli derin devlete teslim olduktan sonra varl›¤›n› PKK’ye karfl› mücadele ile koruma yönünde bir tercihte bulunmufltur. PKK’ye karfl› savaflanlar nas›l ki Apo ve PKK rant› yemifl ve bir fleyler elde etmifllerse Fethullahç›lar ve AKP hükümeti de PKK düflmanl›¤› yaparak devletin içine yerleflebileceklerini düflünmüfllerdir. Amaçlar› Türkiye’de demokrasi gelifltirmek de¤il, devletin içine yerleflmektir. 80 y›l devletin siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel yaflam›ndan d›fllanm›fll›¤›n getirdi¤i açl›kla hükümeti elde tutmak ve buna dayanarak yandafllar›na imkân da¤›tmak temel amaç haline gelmifltir. Asker-sivil- bürokrasi AKP’nin bu karakterini bildi¤inden, hükümette kalma karfl›l›¤›nda her fleyi yapaca¤›n› düflündüklerinden onlar› PKK’ye karfl› kullanmaktad›r. Zaten AKP de beni kapat›rsan›z PKK’ye karfl› kiminle mücadele edeceksiniz mesaj› vererek kendine verilen rolü en iyi biçimde tan›mlam›flt›r. AKP üstlendi¤i PKK’yi etkisizlefltirme görevinde baflar›l› olmak için Ergenekon davas›n› kullanmak iste-

ww

w.

atman›n derin devletin temizlenmesi de¤il, temize ç›kar›lmak istenmesi oldu¤unu ortaya koymufltur. Hareketimiz, Ergenekon davas›n›n tüm kirli iflleri ve devlet ad›na devletin tüm yetkililerinin onaylad›¤› suçlar› kapsamad›¤›n›, bu nedenle bir demokratikleflme de¤il de bir iktidar mücadelesi oldu¤unu ve Ergenekon’un yeni unsurlarla takviye edilip sürdürülmek istendi¤ini söyleyince AKP yandafl› bas›n, Önder Apo ve Özgürlük hareketine karfl› karalama ve iftira kampanyas›n›n en çirkin biçimlerini devreye koymufltur. Bir merkezden yönetildi¤i ve koordine edildi¤i belli olan ve dünyan›n hiçbir yerinde görülmemifl bir psikolojik savafl biçimini Kürdistan özgürlük hareketi üzerinde yürütmektedirler.

PKK Ergenekonla neden ve nasıl ilişkilendiriliyor

toplumunda yarat›lan PKK karfl›tl›¤› nedeniyle bu davaya verilen toplumsal deste¤in artaca¤›n›n düflünülmesidir. Ergenekoncu kesimler flimdiye kadar AKP ve yandafllar›n›n devleti ele geçirmesine engel ç›karm›fllard›r. Bunlar›n etkisizlefltirilmesi, kendilerine karfl› asker ve sivil bürokrasisi içindeki karfl›tl›¤›n zay›flamas› anlam›na gelmektedir. PKK’nin Ergenekon’la iliflkilendirilmesi, bu rakiplerinin daha kolay saf d›fl› edilmesini sa¤layacakt›r. Çünkü Türkiye cephesinde var olan PKK’ye yönelik tepki bu çevrelere yöneltilmifl olacakt›r. Ergenekon davas›yla ulaflmak istedikleri amaç için PKK bu çevrelerle iliflkilendirilmek istenmektedir. Zaten geçmiflte de birçok insan ve çevre rakiplerini saf d›fl› etmek için onlar›


SERXWEBÛN

w.

ww

Tuncay Güney’in YNK’lilerden duydum dediği şey bir hayal ürünü

Tuncay Güney ordunun YNK’ye gönderdi¤i baz› silahlar›n PKK’ye gitti¤ini duydu¤unu söylemekte. Bu kifli PKK liderinin Türkiye’ye teslim edilmeden önce Avrupa’dayken Avukat Do¤an Erbafl arac›l›¤›yla Do¤u Perinçek üzerinden Veli Küçük’e teslim olaca¤›n› da iletti¤ini belirtmekte. Ve yine Ergenekon davas› belgelerinde baz› genç subaylar›n PKK’ye s›zarak örgütü ele geçirece¤ini söylemektedir. Bu söylemler üzerinden

meleri bizzat Önder Apo’nun avukatlarla yapt›¤› diyaloglar›n bas›nda yay›nlanmas› sonucunda ö¤renmifllerdir. Bu görüflmeler kadar do¤al bir fley olamaz. Bu görüflmeleri baflka türlü yorumlamak ve de¤erlendirmek zaten kötü bir niyetin sonucudur. Bu görüflmeler döneminde ‹mral› sistemine hâkim olan Hurflit Tolon’un ekbidir. ‹mral› bunlara teslim edilmifltir. Bunlar kendilerine göre rehin tuttuklar› Önder Apo yoluyla PKK’nin mücadeleden vazgeçirilip tasfiyesini sa¤lamay› hedeflemifllerdir. Önder Apo, ordunun Türkiye siyasetindeki etkisini bildi¤inden bu görüflmelerde sorunun makul çözümü için yaklafl›mlar göstermifltir. E¤er Türkiye olumlu yaklafl›mlar gösterirse kendisinin de çözüme katk› sunaca¤›n› söylemifltir. Bu düflüncelerini o zaman kendisiyle gelip görüflenlere söyledi¤i gibi, bugün de her f›rsatta avukatlar› arac›l›¤›yla kamuoyuna iletmektedir.

ew e. c

PKK ile Ergenekon aras›nda iliflki oldu¤u ileri sürülmektedir. Bunlar tamamen uydurma ya da zorlama yorumlarla söylenmifl fleylerdir. Tuncay Güney’in YNK’lilerden duydum dedi¤i fley, bir hayal ürünüdür. Çok gizli oldu¤u söylenen fleyleri neden YNK’liler Tuncay Güney’e anlats›n. Kald› ki böyle bir fley olsayd› YNK’liler flimdiye kadar bunu dünyaya ilan ederlerdi. PKK’nin YNK ile iliflkisinin iyi oldu¤u zamanlar oldu¤u gibi, çok kötü oldu¤u ve yüzlerce insan kayb›na yol açan savafl yapt›klar› bilinmektedir. Herkes iyi bilmeli ki o y›llarda PKK Irak pazar›nda her yerde parayla silah bulmaktayd›. PKK ne para ne de silah s›k›nt›s› çekmifltir. PKK’nin bu dönemde kulland›klar› silahlar›n kayna¤› bellidir; flehit düflen gerillalar›n silahlar›n›n yüzlercesi Türk devletinin eline geçmifltir. Bu silahlar›n üzerinde markas›, menflei ve serin numaras› aç›kça bulunmaktad›r. “Devlet YNK’ye silah vermifl, bu PKK’nin eline geçmifl” denilseydi bunun bir mant›¤› olurdu. Ne var ki böyle bir fley de olmam›flt›r. Bu konuda söylenenler, uydurulanlar tamamen PKK üzerinde kuflku uyand›rmaya yöneliktir. Di¤er yandan yakalanana kadar Önder Apo’nun ne bir avukat› ne de Türkiye ile avukatl›k bir ifli olmufltur. Do¤an Erbafl, Önder Apo ‹mral›’ya düfltükten sonra avukatl›k vekaleti alm›flt›r. PKK’nin ele geçirilmesine gelince bunun ne kadar gülünç oldu¤u aç›kt›r. PKK’nin 35 y›ll›k kadrolar› bile e¤er Önderlik tarz›nda, fedakârca ve büyük emek vererek çal›flmazsa kendilerini bu örgüt kadrolar›na kabul ettiremezler. Dünyada her örgütün bafl›na paraflütle baz›lar› gelebilir ya da getirilebilir, ama PKK’de böyle bir yönetim olmak mümkün de¤ildir. Kald› ki PKK’nin yaflam biçimine d›flar›dan gelen ve ideolojik inanc› olmayan birisinin bir ay dayanmas› bile mümkün de¤ildir. Tüm söylenenlerin ne kadar bofl ve bir psikolojik savafl propaganda biçimi oldu¤unu kan›tlamaktad›r. AKP yandafl› bas›n ve kimi yazarlar zaman zaman Önder Apo’nun cezaevindeki görüflmelerine at›fta bulunarak kuflku uyand›rmaya çal›flmaktad›rlar. ‹mral›’da belirtilen görüflmeler öyle gizli kapakl› görüflmeler de¤ildir. Bu görüfl-

ne t

PKK ile iliflkili göstermifltir. Birçok insan ve çevre PKK ile iliflkilendirilip üzerlerine gidilerek ezilmifltir. Çünkü Türkiye’de PKK ve Kürt karfl›tl›¤› ve flovenizm o kadar gelifltirilmifltir ki PKK ile iliflkili herkes hain ilan edilmifl ve ezilmifltir. And›ç denilen bir belge üzerinden Mehmet Ali Birand dahil birçok yazar ve ayd›n›n dolayl›-dolays›z PKK ile iliflkilendirilip bir dönem bas›ndan uzaklaflt›r›ld›¤› bilinmektedir. AKP ve Fethullahç›lar geçmiflte ordunun yapt›¤›n› flimdi farkl› biçimde yaparak rakiplerinden kurtulmak istemektedirler. Amaca ulaflmak için her fley mubaht›r anlay›fl›yla PKK’nin Ergenekon gibi güçlerle iliflkilendirilmesi AKP ve yandafllar›n›n amac›na ulaflmak için ahlaki olmayan her türlü yol ve yönteme baflvurduklar›n› göstermektedir. Ergenekon’la PKK’nin iliflkilendirilmesi mümkün de¤ilken, hiçbir somut delil ortada yokken bunlar›n böyle bir ahlaks›zl›¤a bulaflmalar›, çamur at, izi kals›n politikas› izlemeleri; PKK ve Kürdistan özgürlük hareketi düflmanl›¤›n› göstermektedir. A盤a ç›km›flt›r ki AKP kendi iktidar›n›n varl›¤›n› PKK’ye karfl› düflmanl›k temelinde sürdürmektedir. AKP ve yandafllar› ne derse desin Önder Apo ve PKK düflmanl›¤› Kürt halk›n›n özgürlük mücadelesine düflmanl›kt›r. Bugün ortada PKK d›fl›nda bu halk›n mücadelesini yürüten baflka bir güç yoktur. Kürt halk›n›n iradesini ortaya ç›karan da temsil eden de PKK’dir. Marjinal baz› Kürt gruplar ise b›rakal›m Türk devletini ürkütmeyi, Türk devletinin PKK’ye karfl› kulland›¤› çevreler haline gelmifllerdir.

Nisan 2009

om

56

Önder Apo’nun verdiği bilgiler çarpıtılarak yansıtılıyor

Önder Apo’nun devletin o zamanki görevlileriyle görüflmesi kadar do¤al bir fley olamaz. Bu görüflmelerde Önder Apo’nun “sorunlar› aram›zda çözelim, e¤er olumlu ad›mlar at›l›rsa bende rolümü oynar›m” yaklafl›m› ancak taktir edilir. Öte yandan ‹mral›’da görüflenler de oyalama amac›yla sorunlar› aram›zda çözelim dedikleri bilinmektedir. Kald› ki Önder Apo sorunlar› d›fl güçler kar›flmadan aram›zda makul bir biçimde çözelim yönlü düflüncelerini avukatlar› arac›l›¤›yla AKP hükümetinin adalet bakanlar›na da iletmifltir. Cezaevine gelen asker, sivil bürokratlarla yapt›¤› konuflmalar›n benzerini ve önerilerini mektuplarla Baflbakana ve Cumhurbaflkan›na da iletmifltir. AKP yandafl› bas›n, Önder Apo’nun ve PKK’nin yapt›¤› de¤erlendirmeleri ve verdi¤i bilgileri çarp›tarak baflka haberler de yapmaktad›r. Önder Apo 1992 y›l›nda fiam’da bir asansörde bir Türk subay› ile karfl›lafl›r. Tan›nmamak için yüzünü kapat›r. Bu karfl›laflmay› daha sonra birçok de¤erlendirmesinde kadrolar›na anlat›r. “Acaba bu subay bizim bulundu¤umuz asan-


Nisan 2009

SERXWEBÛN

57 mi yoktur. Ne emniyet birimlerince ne de devrimci gençlik hareketi çevrelerinde tan›nan birisidir. Siyasal Bilgiler Fakültesindeki yüzlerce sempatizan gençten biridir. Zaten üniversitenin birinci s›n›f›nda olan bir ö¤rencidir. Mahir Çayan K›z›ldere’de arkadafllar›yla birlikte katledilince, Mahir’in de ö¤renci oldu¤u ve etkisi bulundu¤u Siyasal Bilgiler Fakültesinde bir ö¤renci boykotu yap›l›r. Bu y›llarda devrimci gençlik önderlerinin ve kadrolar›n›n tümü tutukland›¤›ndan devrimci sempatizanlar bu boykota öncülük yaparlar. Önder Apo’da bunlardan birdir. Ö¤renci boykotu yapma d›fl›nda herhangi bir eylemleri olmad›¤› gibi, bir örgüt üyesi de de¤ildir. Bu nedenle 7 ay cezaevinde kal›r. Hatta tutuklanan ö¤rencilerden en geç b›rak›lanlardan biridir. 37 y›l öncesine bugünden bak›larak o zaman bu 22 yafl›ndaki genç neden b›rak›ld› denilerek bu b›rak›lma üzerinde kuflku uyand›rmaya çal›flmak kadar saçma sapan bir fley olamaz. Herhalde hiçbir örgüte ba¤l› olmayan ve yasalara göre suç bile kabul edilmeyen bir eylemden dolay› 22 yafl›ndaki bir ö¤renciyi hâkimler gelece¤i okuyarak cezaevinde tutamazlard›. Herhalde savc›lar bu kiflinin PKK gibi bir örgüt kuraca¤›n› ve 35 y›ll›k bir mücadelenin lideri olaca¤›n› bilmedikleri için suçlanamaz. PKK’ye karfl› psikolojik savafl yürütenler kuflku uyand›rmak için böyle bir zorlama de¤erlendirme yaparak tekeden o¤lak do¤urtmaya çal›fl›yorlar. PKK’nin ideolojisi, hakl› davas› ve büyük mücadelesi karfl›s›nda her türlü kirli ve a¤›r sald›r›y› yapmalar›na ra¤men çaresiz kalanlar, bu konuda yapaca¤› ve söyleyece¤i bir fleyi olamayanlar bu hakl› davay› ve büyük mücadeleyi karalamak için bula bula bunu bulmufllard›r. Asl›nda bu yollara baflvurmalar›, PKK karfl›s›nda on y›llard›r yürütülen kirli savafl›n, en a¤›r sald›r›lar›n sonuç alamad›¤›n›n itiraf›d›r. Eski ‹stihbarat Daire Baflkan› Bülent Orako¤lu da kendi zaman›nda PKK’ye karfl› her türlü kirli savafl ve psikolojik harekat içinde yer alm›fl, ama baflar›s›z kalm›flt›r. Nitekim Orako¤lu’yu göreve getiren Baflbakan Çiller de “ya bitecek ya bitecek” derken kendisi bit-

ne te we .c om

“1990'lı yıllarda ağırlıklı hukuk dışı ve zoru esas alan yöntemler uygulanırken, bugün bu kirlilik esas olarak da ahlak dışılık biçiminde karşımıza çıkmaktadır. Dün balığı suyu kurutarak öldürmek isterlerken, bugün suyu kirleterek yani halkın bilincini çarpıtarak balığı öldürmeyi hedefleyen bir savaş biçimini esas almışlardır. Herhalde bu kadar ahlak dışı kirli bir savaş biçimi dünyada az görülmüştür”

ahlak d›fl› yöntemlere baflvuran ve gerçekleri çarp›tmak için her türlü yalan ve iftiray› mubah gören böyle bir kirli savafl biçimi dünyada az görülmüfltür.

Önder Apo 1972 Nisan’ında boykot eyleminde tutuklanır

PKK’ye karfl› her türlü araç ve yöntemle yürütülen bast›rma politikas›n›n sonuç almamas› sonucu böylesine çirkin bir psikolojik savafl gündeme gelmifltir. Özellikle AKP hükümetinin Kürt halk›n›n özgürlük mücadelesi karfl›s›nda kendine Müslüman kendine demokrat yüzü a盤a ç›k›nca, PKK karfl›s›nda baflar›l› olmak ve hükümetini sürdürmek için devletin istihbarat örgütleriyle birlikte böyle afla¤›l›k bir psikolojik savafl harekat› bafllatm›fllard›r. Bunun için baz› yeminli PKK düflman› hain iflbirlikçi Kürtleri de bu çirkin, kirli savaflta kullanmaktad›rlar. Görevi bir yönüyle de psikolojik savafl yürütmek olan Eski bir emniyet ‹stihbarat Dairesi Baflkan›’n›n bu iflin içinde olmas› da, PKK’ye karfl› çok kirli bir psikolojik savafl yürütüldü¤ünü aç›kça göstermektedir. Emniyet eski ‹stihbarat Daire Baflkan› Bülent Orako¤lu’nun Önder Apo’nun bir boykot sonras› tutuklan›p daha sonra b›rak›lmas›n› ve PKK’nin içine M‹T taraf›ndan s›zd›r›lm›fl Pilot Necati olay›n› kendine göre çarp›t›p de¤erlendirerek PKK’nin M‹T’le bir iliflkisi varm›fl gibi kuflku uyand›rmaya çal›flt›¤›n› görüyoruz. Bu nedenle bu çirkin iftiray› ve psikolojik savafl sald›r›s›n› ortaya koymak için de baz› fleyler söylemek gerekmektedir. Önder Apo 1972 Nisan’›nda yakaland›¤›nda herhangi bir örgüt üyesi olmayan, devrimci harekete sempati duyan 22 yafl›ndaki bir ö¤rencidir. O güne kadar hiçbir örgüt çal›flmas› ve eyle-

ww

w.

sörde neden bulunmufltu” diye bir sorgulama ve de¤erlendirme yapar. Bu yönlü de¤erlendirmeler Önder Apo’nun birçok kitab›nda ve çözümlemesinde aç›kça kamuoyuna da sunulmufltur. Yak›n zamandaki bir görüflmede avukatlar›na “1992 y›l›nda o subayla karfl›laflt›¤›mda konuflsayd›m acaba daha m› iyi olurdu” diye bir düflünce de belirtmifltir. Böyle aç›kça ifade edilen bir olay varken sanki bu karfl›laflmay› o zaman bu subayla gizli bir görüflme olmufl gibi yans›tmaktad›rlar. Önder Apo’nun anlatt›¤› bu karfl›lamadan yola ç›k›larak “Apo’nun fiam’da iliflki kurdu¤u subay da Ergenekoncu Atilla U¤ur muydu?” diyerek kuflku yaratmaya çal›flmalar›, bu kesimin bilinçli ve art niyetli olarak olurolmaz her yerde Önder Apo ve PKK’nin Ergenekon’la iliflkili olabilece¤i konusunda sözler sarf etmeleri bir psikolojik savafl yöntemidir. Anlafl›l›yor ki devletin psikolojik savafl merkezi, istihbarat örgütleri ve AKP yandafl› din istismarc›s› bas›n ve Fethullahç›lar birlikte hareket etmektedir. Bunlar PKK’yi Ergenekon’la iliflkilendirerek bir taflla iki kufl vurmay› hedefliyorlar. Düflman› etkisizlefltirmek için her yol mubaht›r biçimindeki kirli savafl anlay›fl›yla bir psikolojik savafl hareketi yürütmektedirler. Bu kirli psikolojik savafl 1990’l› y›llardaki hukuk d›fl› her türlü kirli yöntemin kullan›ld›¤› savafl biçiminin yeni koflullardaki versiyonudur. 1990’l› y›llarda a¤›rl›kl› hukuk d›fl› ve zoru esas alan yöntemler uygulan›rken, bugün bu kirlilik esas olarak da ahlak d›fl›l›k biçiminde karfl›m›za ç›kmaktad›r. Dün bal›¤› suyu kurutarak öldürmek isterlerken, bugün suyu kirleterek yani halk›n bilincini çarp›tarak bal›¤› öldürmeyi hedefleyen bir savafl biçimini esas alm›fllard›r. Herhalde bu kadar


SERXWEBÛN

MİT Pilot Necati Kaya’yı PKK’nin içine sızdırıyor

ww

w.

ne t

Orako¤lu ve AKP yandafl› bas›n›n diline dolad›¤› di¤er konu ise 1970’li y›llarda PKK’ye M‹T taraf›ndan s›zd›r›lan Pilot Necati Kaya’d›r. Pilot Necati Kaya’n›n s›zd›r›lm›fl bir ajan oldu¤unu ortaya ç›karan bizzat Önder Apo’dur. Bu kiflinin ajan oldu¤unu örgüte aç›klayan ve bu konuda onlarca çözümleme yapan Önder Apo’dur. PKK kadrolar›na PKK tarihini anlat›rken bu olay da anlat›l›r. Örgüte Pilot’un s›zd›r›ld›¤›n›n önce de kuflkulan›lsa da 1977 y›l›nda tamamen a盤a ç›kar›ld›¤›n›, tedbir al›narak devletin bir y›l uyutuldu¤unu, bu nedenle devletin o dönem için çok öfkeli oldu¤u belirtilir. U¤ur Mumcu’nun da bu konuda devletin uyutulmas› ve beceriksizli¤ini ortaya ç›karma çabas› içinde oldu¤u ve bunun için öldürüldü¤ü de yine ilk defa Önder Apo taraf›ndan de¤erlendirilmifltir. Önder Apo’nun Pilot’la ilgili çok kapsaml› de¤erlendirmeleri olmufltur. Ama biz birkaç pasaj vererek Pilotun durumunu ve Önder Apo’nun bu olaya yaklafl›m›n› ortaya koyaca¤›m›z› san›yoruz. “...Pilot denilen kifli ‘ev tutal›m, gazete ç›karabilirsin, buzdolab›, apartman kat› benden’ diyordu. Gazetenin ç›kar›lmas› için ev sat›p o zaman›n paras›yla iki yüz binini verece¤ini söylüyordu. Biz de kabul ediyor gözüküyorduk. Durumunu zaman›nda de¤erlendirdik. Bunlar önemli! Saman alt›ndan su götürür gibi siyaset yapmaya benzer. Sözüm ona öyle ba¤l›l›k gösterisi yap›yor ki ‘sen söyle ben parende atar›m, üçüncü kattan atlar›m’ diyordu. Bir gün kan ter içinde geldi, bir subay› nas›l feci bir flekilde dövdü¤ünü o subay›n ses bile ç›karamad›¤›n› anlatt›. Bununla ne ka-

dar etkili ve ne kadar hâkim oldu¤unu hissettirmeye çal›fl›yordu. Yani bir anlamda bu güçle bizi teslim almaya çal›fl›yordu. Ufak bir politik hata bile, o zaman için çok fleyin yitirilmesine yeterliydi. Yan›mdan uzaklafl deseydim, kovsayd›m bu bir hata olurdu. Oysa biz uzaklaflt›rmad›k, kovmad›k, ama ondan da beterin beterini bafl›na getirdik. 1976’n›n sonunda evinde toplant› yapt›k. Bu olur mu diyenler var, evet olur! Di¤er tedbirimiz ise tek bir yaz›l› belgemizin olmamas›yd›. En kötü ihtimalle ele geçsek bile, bu durumda sizi sadece toplant› nedeniyle yarg›layabilirler. Örgütün ad› yok, program› yok, bir broflür de yok. Yakalasalar u¤raflt›r›p bir iki ay sonra b›rakacaklar. ‹flte bu tedbirliktir. 3 Haziran olay› var. Bu Türkiye’de Nam›k Kemal Ersun’un çevresindeki bir darbe plan› idi. 6 Haziran’da seçim olacakt›. Seçimde Ecevit’in Demokratik Sol denilen cephesinin iktidara gelme ihtimali yüksekti. Asl›nda 1980’deki darbe 77 Haziran’›nda gerçeklefltirilecekti ve arkas›ndan içinde Türkefl gibi aç›k faflistlerin de yer ald›¤› büyük bir imha hareketi geliflecekti. Onlar›n ilk biçece¤i hareket de mücadelemiz olacakt›. ...1977’den sonraki dönemde ayakta kalmam›z mucizedir. 1977’de Pilot olay› vard›. 1977’de Nam›k Kemal’in darbe haz›rl›¤› vard›. Akflam karar al›nm›flt›. Darbenin gerçekleflece¤i akflam bizi bitirmek istiyorlard›. Kemal Pir yar› yolda tabancayla yakaland›. Ben gecikmeli olarak Tuzluçay›r’a girdim, ama o eve gitmedim, önce birini yollay›p kontrol ettirdim, öyle kurtuldum. Karasu’nun evinde karakol kurulmufltu. üç-dört silah vard›, onlar da bir iki gün sonra yakaland›; ben de yakalansayd›m PKK bitiyordu. Darbe olmad› belki, ama olmadan da bitiyorduk; darbe olsayd› zaten bitmifltik, bir fley kalmazd›. Bütün bunlar tarihtir. ...Pilot yüzde yüz flu raporu veriyordur; ‘bu adam bize haber vermeden gitmez.’ O tarihlerde daha önceki bir plan›m›za göre benim Ankara’ya dönmem gerekiyor, fakat hiç birine haber vermeden çekildim. Benim için Ankara’dad›r diye rapor gidiyor. Devlet de bu raporlara göre hakk›mda politika gelifltirecek.

Ajan bile olsa vurma şurada kalsın kullanma tarzı önemli ...Biz onun döneminde devleti yan›ltt›k. Az bir fley de¤ildir. Pilot’u tam alt› ay yan›ltt›m. Gidiflimiz fleytan›n bile akl›na gelmezdi. Ama fark etselerdi bir tek ad›m bile att›rmazlard›. ‹flte Fatma ve Pilot olay›n› kullanmam biraz böyle oldu. Devletin bundan ç›kard›¤› sonuç önemlidir. PKK’ye, onun en temel de¤erlerine nas›l yöneliriz hesab›n› yap›yorlar. ...‹yi ki mücadeleyi verebilmifliz. Çünkü düflünüyorum da, bu olmasayd›, acaba Türk devletinin yönelifl tarz› baflka nas›l olurdu? Daha sonra gazeteci Cüneyt Arcayürek yazd›; ‘bizim devletin en büyük gaf›’ diyor. U¤ur Mumcu’nun yazaca¤› kitapta da ‘Apo’ya M‹T mi yard›mc› oldu?’ deniyor. Asl›nda görevli olan baz› elemanlar var, onlar›n bofla ç›kar›lmas› söz konusudur. Arkadafllar›m›z bilir, Pilot bizi amans›z ar›yordu, köye kadar gitmifl, nerede oldu¤umuzu sormufl. Evin içinde adeta kabul edilemez, amans›z bir yaflant›y› dayat›yordu. Kemal Pir, onun evdeki bir günlük yaflant›s›n› gördü¤ünde ‘vural›m’ diyor. ...Pilot’u da biraz kulland›m. U¤ur Mumcu da bu konuda ‘Apo; Pilot bizim gözümüzün bebe¤idir, onu koruyal›m demifl’ diyor. Bu laflar› aynen söylemedim, ama buna benzer bir yaklafl›m› gelifltirdim. Çünkü Pilot’u vursayd›k, o zaman PKK daha ad›n› bile kendine takmadan imha edilirdi. Yine bu iliflkiyi de sürdürmeseydim, kesin yurt d›fl›na ç›k›fl olay›n› zor gerçeklefltirirdik. ...En de¤me arkadafllar›m›z ‘vural›m’ diyorlard›. Sizin bir iliflki tarz›n›z var, çok say›da vuruyorsunuz da. Dikkat edin, ajan bile olsa, vurma flurada kals›n, kullanma tarz› nas›l oluyor? Ço¤unuzun da bunlar›n kuca¤›nda imhay› yaflad›¤› biliniyor. Vuracak m›s›n, beraber mi yürüyeceksin; büyük bir olay, büyük bir sorun, herkesin kolay yürütece¤i bir tarz de¤il.” Pilotla ilgili Önderli¤in de¤erlendirmeleri on y›llar öncesi böyleyken; pilot olay›n› o y›llarda bas›nda dillendiren U¤ur Mumcu’ya iliflkin olarak ise Önderlik flu de¤erlendirmeleri yap›yor:

ew e. c

mifltir. Çiller ve onun istihbarat daire baflkan› halk›n mücadelesiyle her an Kürdistan’daki kirli savafl›n suçlular› olarak kendilerini san›k sandalyesinde bulabilirler. PKK bitseydi kahraman olarak an›lacaklar; PKK’nin direnifliyle bir gün suçlu olarak yarg›lanacaklard›r. Orako¤lu gibilerin telafl› da budur. Çünkü kendisi de bir zamanlar bu kirli savafl içinde yer alm›flt›r.

Nisan 2009

om

58


Nisan 2009

SERXWEBÛN

beslettirdik. Güvenli¤imizi sa¤latt›rd›k, paralar›yla grubu finanse ettirdik, evlerinde toplant› yapt›rd›k. Baz› iliflkilere uzand›k ve zaman›nda s›yr›ld›k. Bunu da dedi¤im gibi bir ç›rp›da sizin yapt›¤›n›z biçimde de¤il, tahrike gelerek de¤il, yöntemine göre yapt›k. ...U¤ur Mumcu bu konuda kitap yazmak istedi, ama vuruldu. Büyük bir ihtimalle M‹T’in bir a盤› ç›kacakt› veya bir kanad› deflifre olacakt›. Bu yönüyle üzerinde düflünülmeye de¤erdir. Özal’›n son gidifli (öldürülmesi anlam›nda belirtiliyor) de öyledir. Özal’› bize karfl› çok etkili kullanmak istediler, ama en son Özal’› biz kulland›k.” Pilot gerçe¤i ve U¤ur Mumcu’nun anlat›mlar›n›n PKK tarihi aç›s›ndaki yeri böyledir. AKP yandafllar› ve din istismarc›s› anti-‹slamc› bas›n, eski Emniyet ‹stihbarat Daire Baflkan› Bülent Orako¤lu gibilerinin sanki yeni bir fley bulmufl gibi bu konuyu gündemde tutmalar› da PKK’ye karfl› yürütülen psikolojik harekat gere¤idir. Herhalde bu konudaki gerçe¤i bilmeyenlerde kuflku yarat›r›z ya da kara çal izi kal›r mant›¤›yla hareket etmektedirler. PKK’ye ve Kürdistan özgürlük hareketinin ç›k›fl›ndan itibaren hem fiziki sald›r›lar yap›lm›fl hem de çok boyutlu bir psikolojik savafl yürütülmüfltür. Asl›nda iyi bir araflt›rma yap›l›rsa Kürdistan özgürlük hareketine karfl› tarihte hiçbir güce karfl› gerçeklefltirilmeyen bir psikolojik savafl yürütüldü¤ü görülür. Herhalde onlarca y›l›n günlük bas›n arflivi bu psikolojik savafl›n çok çarp›c› tutana¤› olarak bu gerçe¤i belgelemifltir. Son yap›lan psikolojik sald›r›dan sonra daha iyi görülmüfltür ki Kürdistan özgürlük hareketine karfl› bugüne kadar yürütülen psikolojik savafl›n tüm boyutlar›yla ele al›nd›¤› bir belgesel filmin yap›lmas›na ihtiyaç vard›r. Kürdistan halk›n›n, Özgürlük hareketi düflmanlar›na karfl› daha bilinçli bir mücadele vermesi için bu gerekli olmaktad›r. Ergenekon davas› vesilesiyle daha da çirkin hale getirilen bu psikolojik savafl› anlamak ve Kürt halk› aç›s›ndan bu savafla karfl› bir tutum koymak zorunlu hale gelmifltir. Çünkü bu

psikolojik savafl, Önder Apo ve PKK flahs›nda Kürdistan halk›n›n özgürlük mücadelesine ve özgürlük özlemine yap›lmakta olan a¤›r bir sald›r›d›r. Kürdistan halk› 1970’li y›llar›n bafl›nda inkârc› sömürgecilik alt›nda yok oluflun efli¤ine getirilmifl bulunmaktayd›. Önder Apo, durufluyla bu gidifle dur demifltir. Yaratt›¤› örgüt ve mücadele tarz›yla 36 y›ld›r Kürdistan halk›n›n Özgürlük mücadelesine öncülük etmektedir. Kürt halk› Önder Apo ve PKK ile dirilifli gerçeklefltirmifl ve bu temelde özgürlü¤ünü kazanmak için mücadelesini sürdürmektedir. Bu 36 y›lda PKK’nin öncülük etti¤i bu büyük mücadele Kürdistan halk›na muazzam de¤erler kazand›rm›flt›r. Her fleyden önce her koflulda özgürlü¤ü ve demokratik yaflam› için mücadele edecek bir halk gerçekli¤i yaratm›flt›r. Özgücüne güvenen ve bu temelde kendine güven kazanm›fl bir halk gerçekli¤i ortaya ç›karm›flt›r. B›rakal›m di¤er kazand›klar›n›, böyle bir halk haline gelmifl olmaktan daha büyük bir de¤er olamaz. Bu duruma gelmifl bir halk da kendi özgürlü¤ünü ve demokrasisini kazanabilir. Zaten Türk devleti de Önder Apo’ya ve PKK’ye en çok da bunun için öfkelidir. Bu nedenle eline her f›rsat geçti¤inde Önder Apo ve PKK etkisinin kökünü kazmak için kullanmaktad›r.

ne te we .c om

“...Önderlik Gerçe¤i kitab› da gelmifl, baz› iyi sonuçlara ulaflabilirsiniz. Önderlik olgusu hem parti içinde, hem de d›fl›nda çok çarp›t›lmak isteniyor. Çok subjektif niyetlerle yorumlanmak isteniyor. En iyisi do¤ruyu incelemektir. Önderlik bir kifli meselesi de¤il, bir PKK’dir, partidir. Bir bütün olarak PKK olay›d›r. Çok iftira yap›l›r, halen U¤ur Mumcu bile yaz›yor, ‘Apo’yu MIT mi yaflatt›, Pilot kimdir’ diye. Asl›nda tarihin en büyük yan›ltmas›n› biz onlara karfl› yapt›k. Bir türlü unutam›yorlar. ...U¤ur Mumcu özellikle yaz›yor; ‘Apo’yu MIT mi korudu?’ diyor. Aç›kl›k getirmek için söylüyorum. MIT niye korusun? Ben devlete günde bir trilyon zarar veriyorum. Bunu burjuva gazeteleri yaz›yor. Günde bir trilyon zarar veren adam› M‹T korur mu? Ve bu devlete, onun sülalesine tarihinin en büyük yan›lg›s›n›, en büyük darbesini ben indirmiflim. Siz de biliyorsunuz; Akademide Do¤an K›l›çkaya arkadafl›m›z, 1979’da buraya geçti¤imde M‹T eleman›n›n ‘bu adam› nas›l kaç›rd›k’ diye bafl›n› dövdü¤ünü söylüyordu. Cüneyt Arcayürek ‘12 Eylül’e nas›l gelindi’ isimli yaz› serisinde ‘bu y›lan bir kar›flt›, bir askerimiz potinini kald›rsayd› ezerdi, ama büyük bir gafleti yaflad›k’ der. San›r›m bu durumlar› söz konusu etmek istiyorlar.

59

Uğur Mumcu’yu Kemalistleri ayağa kaldırmak için kendileri vurdu

ww

w.

...U¤ur Mumcu da böyledir. Kemalistleri aya¤a kald›rmak için kendileri vurdu. Sa¤c›l›¤› da, solculu¤u da kendileri Kürdistan gerçe¤ine karfl› sahte, ikiyüzlüce Kemalist tarzda, Osmanl› tarz›nda, görünüflte birbirine karfl› ama, özünde ayn› yöntemle sürdürmek istiyor. ‹flin gerçe¤i k›saca budur. Hizbullah da bunun bir parças›d›r, U¤ur Mumcu da bunun bir parças›d›r. ...Devlet daha ne istiyor? Günlük rapor al›yor, ‘kuca¤›m›zda’ diye rapor gönderiyorlar. Ne oluyor? Kendimi dört dörtlük devlete ba¤lam›fl oluyorum. Bu U¤ur Mumcu’nun biraz dile getirmek istedi¤i olay bu. ‘Apo’yu M‹T mi besledi’ diyordu. ‹flte M‹T bizi böyle besledi veya biz kendimizi M‹T’e böyle

PKK’ye en fazla saldıran Doğu Perinçek ve çevresidir

Son on y›llarda Kürt halk›na kazand›r›lan bütün güzel de¤erlerde Önder Apo ve PKK damgas› vard›r. PKK mücadelesi Ortado¤u dengelerini etkilemifl, Kürdistan’›n di¤er parçalar›ndaki halk içinde de özgürlük iradesini güçlendirmifltir. Yaln›z Kuzey Kürdistan halk›na de¤il, di¤er parçalardaki Kürt halk›na da çok fley kazand›rm›flt›r. E¤er bugün halk 11. y›l›nda zindanda yatan bir insan için “B›ji Serok Apo, PKK Halkt›r Halk Burada” diyorsa, bunun nedeni Önder Apo ve PKK’nin bu halka çok fley kazand›rmas›d›r. Psikolojik savafl yürütenler Kürdistan halk›n› böyle bir Önderlik ve PKK’den koparmak için PKK ve Önderli¤ini Kürdistan halk›na karfl›


SERXWEBÛN Böylelikle halk›n moral ve inanç dünyas› y›k›lmaya çal›fl›lmaktad›r. Halk›n 30 y›ld›r yaflad›¤› sevinç ve duydu¤u ac›lar böylece bir ç›rp›da anlams›z hale getirilmeye çal›fl›lmaktad›r.

Kürt halkının en temel moral değerleri çökertilmek istenmektedir

w.

ww

lumun haf›zas›n› silmek ya da bilincini çarp›tmak için yap›l›r. Bugün de Kürdistan ve Türkiye’de gerçeklefltirilen psikolojik harekat ayn› amaçla yap›lmaktad›r. Çünkü Önder Apo, PKK ve gerilla direnifliyle ba¤lant›l› de¤erler y›k›ld›ktan sonra Kürt halk›ndan, Kürt insan›ndan ve bilincinden geriye hiçbir fley kalmaz, Kürtler kendini bofllukta hisseden bir y›¤›n haline gelirler. Önder Apo’ya ve PKK’ye yönelik sald›r›lar›n böyle haince ve u¤ursuz amaçlar› vard›r. Kürt’e direnç ve inanç veren moral de¤erler ortadan kald›r›l›nca böyle bir halk üzerinde istenilen politika izlenebilir. Bir halka, bir topluma yap›lan en büyük sald›r›, onu moral de¤erlerinden yoksun b›rakmakt›r. Bu hale getirilen toplumun kimli¤i de iradesi de mücadele direnci de kalmaz. Bir halk› bir savaflta yenebilirsin, bir halka bir dönem kaybettirebilirsin, ancak o halk özgür ve demokratik yaflam› içeren de¤erlere sahipse tümden teslim al›namaz. Bu halk yeniden aya¤a kalk›p mücadele verir. Ancak moral de¤erlerinden kopar›lm›fl bir halk, felç edilmifl bir halkt›r. Psikolojik savafl merkezi flimdi Kürt halk›n› felç etme ve böylece yeniden üzerinde inkâr ve imha sistemini uygulama amac›yla bir sald›r› yürütmektedir. Önder Apo ve PKK’den bafllayarak s›radan bir Kürt’e kadar tüm Kürdistan halk›na karfl› yürütülen bir sald›r› söz konusudur. Bu sald›r› Kürt’ü güçsüz b›rakma ve bitirme sald›r›s›d›r. Ergenekon davas› bafllad›ktan sonra PKK’ye karfl› yürütülen bu kirli psikolojik savafl›n bir aya¤› da gerillan›n birçok önemli eylemi hakk›nda kuflku uyand›rma çal›flmalar›d›r. Hareketimizin daha on befl y›l önce elefltirdi¤i ve kuflkulu buldu¤u silahs›z 33 askerin öldürülmesini genellefltirerek gerillan›n büyük zorluklar içinde ve az imkânla fedai ruhla gerçeklefltirdi¤i eylemler üzerinde kuflku uyand›rmaya çal›flmalar› da gerillan›n 30 y›ld›r yürüttü¤ü mücadelenin, bunun yaratt›¤› de¤erlerin Kürdistan halk› gözündeki de¤erini düflürmeye yöneliktir. Sanki Türkiye’nin ekonomisinden ahlak›na kadar her fleyini tüketerek bir kirli savafl yürütüp Kürdistan özgürlük hareketini ezme politikas› yaflanmam›fl gibi, dün-

ew e. c

Bu psikolojik savaflla Önder Apo ve PKK flahs›nda Kürdistan halk›na sald›r›lmaktad›r. Bu sald›r›yla Kürt halk›n›n en temel moral de¤erleri çökertilmek istenmektedir. 36 y›ld›r özgürlük mücadelesi vermifl bir örgütü böyle suçlamak, Kürt halk›n›n büyük bedeller vererek on y›llard›r kahramanca yürüttü¤ü Özgürlük mücadelesine sald›r›d›r. Bu psikolojik savaflla Kürt halk›n›n direnifl gücünü ortaya ç›karan en büyük moral de¤erleri y›k›lmak isteniyor. Bununla Kürt halk›n›n direnifl ruhunun y›k›lmas› amaçlanmaktad›r. Kürt halk› için do¤rular›n do¤rusu, gerçeklerin gerçe¤i olan Önder Apo, PKK ve gerilla direnifli gibi olgular tersyüz edilerek Kürt insan›n›n yüre¤i, beyni ve bilinci bulan›klaflt›r›lmak ve kirletilmek isteniyor. Kürt halk›n›n büyük bedeller ödeyerek ortaya ç›kard›¤› de¤erlerin tümünün böylelikle ortadan kalkaca¤› hesaplan›yor. Böylelikle Kürt toplumu ve bireyi de¤erlerden yoksun, savunmas›z, silahs›z ve inançs›z hale getirilerek mücadele edemez duruma düflürülüp teslim al›nmak isteniyor. Bu, bir nevi toplumsal haf›zas› silinerek o toplumu istenildi¤i gibi yönlendirecek bir duruma getirme faaliyetidir. Zaten psikolojik harekat her yerde top-

ne t

her türlü kirli savafl yöntemini uygulayanlarla iliflkilendirmeye çal›fl›yor. PKK’ye neo-ittihatç›larla birlikte en fazla sald›ran Do¤u Perinçek ve çevresi oldu¤u, Kürt özgürlük hareketine karfl› en floven ve a¤›r sald›r›lar neo-ittihatç›lar taraf›ndan yap›ld›¤› halde gerçekleri ter-yüz ederek PKK’nin bunlarla iliflkili oldu¤u gibi bir hava yaratmaya çal›flmaktad›rlar. Do¤u Perinçek ve neo-ittihatç›lar hakk›nda Önder Apo ve PKK, birçok de¤erlendirme yaparak bunlar›n yaln›z Kürt halk›n›n de¤il, Türkiye halk›n›n da düflmanlar› olduklar›n› vurgulamas›na ra¤men 20 y›l önce Do¤u Perinçek’in Önder Apo ile çekilmifl foto¤raf› yay›nlanarak PKK’nin Ergenekoncularla iliflkili oldu¤u mesaj› verilmek istenmektedir. AKP yandafl› ve Fethullahç› bas›n, “flöyle iliflkilerinden söz ediliyor, iddia ediliyor, ileri sürülüyor, Ergenekon-PKK iliflkileri giderek ortaya ç›k›yor” gibi mu¤lak, ortada b›rakan bir üslup özellikle kullanmaktad›r. Birçok uydurma ve yalan haberle, psikolojik savafl propaganda yöntemleriyle halk›n yüre¤ine ve beynine bu çirkin ve kirli sald›r›y› fl›r›nga etmektedirler. Önder Apo ve PKK konusunda kuflku uyand›rmaya çal›flanlar, bu hareketi en fazla da savafl verdi¤i Özel Harpçilerle iliflkilendirmeye yeltenenler son zamanlarda parti yönetimi ve eski kadrolar üzerinde de flaibe uyand›rmak için düzmece haberler ve olmad›k yorumlar yapmaktad›rlar. Halk›n, Kürdistan özgürlük hareketine ve ba¤l› oldu¤u de¤erlere güvenini bir de bu biçimde sarsmaya çal›flmaktad›rlar.

Nisan 2009

om

60


Nisan 2009

SERXWEBÛN utanç verici oldu¤u’ belirtilece¤ine bu mücadele üzerinde kuflku yaratmak kadar zalimce, alçakça ve ahlaks›zca bir yaklafl›m olamaz. Asl›nda bununla söylenmek istenen; sizlerin bir özgürlük ve demokrasi mücadeleniz yoktur, siz aldat›l›yorsunuz olmaktad›r. Bu yaklafl›m Kürt halk›n›n özgürlük ve demokrasiye lay›k ve bunun için mücadele edecek bir halk olarak görülmemesinin ifadesinden baflka bir fley de¤ildir. Bu sald›r› sadece AKP yandafllar›n›n yürüttü¤ü bir sald›r› de¤ildir. PKK’ye karfl› on y›llard›r savafl yürüten Özel Savafl merkezinin planlad›¤› ve uygulamaya geçirdi¤i bir sald›r›d›r. Kürdistan özgürlük hareketi karfl›s›nda kulland›¤› eski yöntemlerin çok etkili olmad›¤›n› ve Kürdistan halk›n›n da eski halk olmad›¤›n› gören, dünyadaki ve bölgedeki geliflmelerin de eski politikalara fazla imkân vermedi¤ini anlayan devlet yeni politikalar benimserken ve derin devlet kendini yenilerken, devletin ve derin devletin içine yeni al›nanlarla birlikte yürütülen bir sald›r› olarak görülmelidir. Öte yandan ABD, asker-sivil eski güç odaklar›n›n iflbirlikçi ›l›ml› ‹slam’la yapt›¤› ittifakla Türkiye üzerinden Ortado¤u’da etkili olmak isterken; inkârc› sömürgeci devlet ise PKK’yi içine ald›¤› bu yeni ‹slamc› kanatla vurmay› hedeflemektedir. ‹nkârc›l›¤› yeni koflullarda sürdürmek isteyen devlet, flimdiye kadar devlet d›fl›nda kalm›fl ve Kürt halk›n›n dini duygular›n› istismar etmifl bu kesimler eliyle Kürt halk›n›n moral de¤erlerini ortadan kald›r›p Kürt halk›n› teslim alabileceklerini düflünmektedirler. Derin devletin ve psikolojik savafl merkezlerinin AKP’yi, AKP yandafl› bas›n› ve Fethullahç›lar› kullanmas›n› bu çerçevede ele almak gerekmektedir. Daha do¤rusu asker-sivil eski güç odaklar›n›n iflbirlikçi ›l›ml› ‹slam’la uzlaflmas›yla birlikte, derin devlet de bu sahte ‹slam’› kendi parças› haline getirmifl bulunmaktad›r. Asl›nda Fethullahç›lar ve AKP yandafl› bas›n›n PKK’ye ve Kürt özgürlük hareketine karfl› yürüttü¤ü çok kirli psikolojik sald›r›y› derin devletin bu yeni aktörlerinin bir sald›r›s› olarak de¤erlendirmek gerekmektedir. Yerine geçtikleri

Ergenekon’la PKK’yi iliflkilendirerek tasfiye edip yerlerini sa¤lamlaflt›rmak istedikleri görülmektedir. Dolay›s›yla on y›llard›r PKK’ye karfl› sald›r› içinde olan Ergenekon, bu defa yeni yüzü ve kimli¤iyle PKK’ye sald›rmaktad›r.

ne te we .c om

ya tarihinde görülmemifl bir hayali savafl senaryosu çizilerek Kürdistan halk›n›n on y›llard›r büyük kahramanl›kla, büyük bedeller ödeyerek yürüttü¤ü özgürlük savafl› küçük düflürülmeye çal›fl›lmaktad›r. Kürt halk›n›n evlatlar› kahramanca bir savafl yürütmemifl de ordu içindeki baz›lar› gerillaya bilgi vererek Türk karakollar›n›n sald›r›ya u¤ramas›na ve asker kayb›na yol açm›fl gibi en baflta da Türkiye halk›n› aldatan psikolojik savafl de¤erlendirmeleri yapmaktad›rlar. Bu tür psikolojik savafl sald›r›lar›n› PKK ve Kürt özgürlük hareketini tasfiye etme konseptinin bir unsuru olarak yürütüyorlar.

61

Kürdistan halkının verdiği mücadele çarpıtılmaya çalışılıyor

ww

w.

Bu sald›r›lar ayn› zamanda Kürdistan halk›yla alay etmek anlam›na gelmektedir. Neredeyse Kürdistan halk›na “sen özgürlük mücadelesi vermedin; senin verdi¤in mücadele baflkalar› taraf›ndan yönlendirilmifltir” denilerek, halk›n verdi¤i mücadele çarp›t›lmaya çal›fl›lmaktad›r. Asl›nda bu kirli psikolojik savafl, Kürtlerin çok acil ve en do¤al, olmazsa olmaz özgürlük ve demokrasi gerektiren sorunlar› yokmufl da bu sorunlar birileri taraf›ndan ortaya ç›kar›l›yormufl gibi bir alg›lama yaratmay› hedeflemektedir. Psikolojik savafl daha önce on y›llarca “bu mücadele d›fl kaynaklad›r, PKK baflka güçlerin emrinde bir örgüttür” biçiminde yans›t›l›rken, flimdi ise Kürtlerin gecikmifl de olsa yürüttü¤ü özgürlük ve demokrasi savafl› Türkiye’de kirli ifller yapan derin devletle ba¤lant›l› gösterilmektedir. Hem de en fazla PKK’ye karfl› savafl veren; PKK’nin de kendini var etmek için en fazla direndi¤i bir güçle iliflkilendirilmektedir. Kürt halk› üzerinde dünyada hiçbir ülkenin uygulamad›¤› bir inkârc›l›k ve sömürgecilik varken ve buna karfl› halk kendini var etmek için direnirken, bu halk›n gösterdi¤i direnifl fluraya veya buraya ba¤l›d›r denilerek anlams›zlaflt›r›lmaya çal›fl›lmaktad›r. ‘Böyle bir inkârc›l›kla karfl›laflan halk, mutlaka flu veyahut da bu biçimde direnir’ denilece¤ine, hatta ‘bu talepler için bu ça¤da direnmemenin tüm insanl›k aç›s›ndan

PKK’ye yönelik saldırının içinde hain ve işbirlikçi Kürtler de var

Kürdistan özgürlük hareketine karfl› her zaman oldu¤u gibi bugün AKP ve yandafllar›yla CHP, MHP ve bugün devlet içinde saf d›fl› edilen Ergenekon denilen hizip hep birlikte PKK ve Önder Apo düflmanl›¤› yapmaktad›rlar. Nitekim bugün bile AKP yanl›s› bas›n ve Fethullahç›larla, Ergenekon denilen gruba yak›n bas›n ve Do¤u Perinçek’e ait kanal birbirlerini saf d›fl› etmede kulland›klar› en klasik yöntem “biz senden daha fazla PKK düflman›y›z, biz sizden daha fazla vatan› ve milleti koruyoruz” yar›fl› oldu¤u görülmektedir. Kürt halk› ve dostlar› bu gerçe¤i görerek kendi moral de¤erlerine ve özgürlük mücadelesine kapsaml› bir sald›r› yap›ld›¤›n› görüp, bu psikolojik savafl hareketine ve onlar›n uygulay›c›lar›na karfl› aç›k, net tutum ortaya koymal› ve bu çevrelerin gerçe¤in ve amac› konusunda kamuoyu ve halk›n› bilgilendirerek bu sald›r›lar› bofla ç›kar›c› bir mücadele yürütmelidir. Bu sald›r› içinde hain ve iflbirlikçi Kürtler de vard›r. Çünkü bunlar PKK’nin Kürt halk› üzerindeki etkisini, halk›n Önder Apo’ya, PKK’ye ve bunlar›n yaratt›¤› de¤erlere inanc›n› yok etmeden ne yapsalar da kendilerinin Kürdistan’da etkili olamayacaklar›n› bilmektedirler. Çünkü PKK’nin on y›llar süren mücadele sürecinde çok büyük de¤erler yaratt›¤›n›, halkla çok s›k› bir gönül ba¤› kurdu¤unu görmüfllerdir. Zaten PKK’nin Kürt halk› üzerindeki etkisini k›rmak için her türlü yalan ve iftiray› bu kesimler bizzat üretmifltir. Her f›rsat bulduklar›nda zehirli dillerini göstermifllerdir. fiimdi Türk devletinin PKK’ye karfl› kapsaml› bir kök kaz›ma harekat› bafllatt›¤›n› görünce bunun içinde gönüllü olarak yer almaktad›rlar. Çünkü inkârc› sömürgeci devlet taraf›ndan flu anda Ön-


SERXWEBÛN

PKK’nin ektiği özgürlük tohumları sökülüp atılmak isteniyor

ne t

Bilindi¤i gibi Türk devleti 12 Eylül’de de Önder Apo ve PKK’nin Kürt halk›yla kurdu¤u bütün ba¤lar› ve ekti¤i özgürlük tohumlar›n› söküp atmak için çok yönlü bir kök kaz›ma harekat› yürütmüfllerdir. Bugün de PKK’nin baflta toplumun yüre¤i ve beyninde olmak üzere, Kürdistan’da yaratt›¤› etkilerin kökü kaz›nmak istenmektedir. Bunun anlam› halkla PKK aras›ndaki tüm ba¤lar› yok etmektir. 1970’lerde PKK’nin ortaya ç›kmas›yla birlikte Kürdistan siyasetinde etkileri silinen bu yeminli PKK düflmanlar›, devletin PKK’ye karfl› yürüttü¤ü savafl sonuç al›rsa meydan›n kendilerine kalaca¤›n› düflünmektedirler. ‹nkârc› sömürgecilik bunlar› kulland›ktan sonra meydan› bunlara m› b›rak›r, yoksa bir paçavra gibi atar m› bu ayr› bir sorudur. ‹nkârc› sömürgeci devlet bu kadar büyük mücadele verenlerin kökünü kazmay› baflar›rsa herhalde Kürdistan’da hiçbir mücadelesi ve mücadeleyle yarat›lan kökleri olmayanlar›n defterlerini k›sa sürede dürer. Mevcut sald›r›, görüntüde Önder Apo ve PKK’ye yönelik gibi görülse de esas olarak önemli bir düzey kazanan Kürdistan özgürlük mücadelesine yöneliktir. Moral de¤erlerin yok edilmesi, bir halk›n yok edilmesidir. Ruhunun ç›kar›lmas›d›r. Bu nedenle bu halk›n duygular›yla ve moral de¤erleriyle oynayanlara karfl› fiziki sald›r›da bulunanlara gösterilen direnifl kadar direnilmelidir. Bu psikolojik savafl hareketi Kürt halk›n› bitirme, kazan›mlar›n› ortadan kald›rmay› hedeflemektedir. Kürt halk›n›n özgücüne güvenen, öz irade kazanan, bedeller ödeyerek kazand›¤› direniflçi karakteri bitirilmek isteniyor. 36 y›ll›k mücadelesi ve bu mücadele içinde kazand›klar› psikolojik bir hareketle yok edilmeye çal›fl›l›yor. Bu psikolojik savafl ve moral de¤erleri ortadan kald›rma hareketinin sonuç al›p almamas› ayr› bir konudur. Tabii ki bir günün, bir y›l›n de¤il, 36

y›l›n; hem de en zor geçen 36 y›l›n yaratt›¤› de¤erleri ve ba¤l›l›klar› ortadan kald›rmak mümkün de¤ildir. Zaten bu savafl› yürütenler de sonuç alacaklar›na fazla inanmamaktad›rlar, ama y›pratacaklar›n›, mücadele gücünü düflürebileceklerini ve bundan yararlanarak da mücadeleyi geriletebileceklerini hesaplamaktad›rlar. E¤er böyle bir amaç varsa, özgürlük mücadelesinin gücü y›prat›lmak isteniyorsa, bu sald›r›lara halk›m›z›n ve tüm dostlar›m›z›n daha güçlü tav›r koymalar› gerekmektedir. Sadece böyle bir kirli savafl yürütenlere karfl› de¤il, bunlara alet olanlara, bu savaflta kullan›lanlara karfl› da tav›r koymal›d›rlar. Bu psikolojik savafla karfl› art›k aç›kça tepki konulmal›d›r. Bu yap›lmad›¤› için a¤z›n› açan ya da kendisine mikrofon tutulan her PKK düflman› psikolojik savafl› yürütenlerin söylediklerini tekrarlamaktad›rlar. Hiçbir temele, bilgiye dayanmadan flöyle söyleniyor, flöyle iddia ediliyor denilerek bu iftira ve kuflku yaratma kampanyas› sürdürülmektedir. Özellikle AKP yandafl› bas›n›n ve yazarlar›n›n kulland›¤› üslup kuflku uyand›rmay› hedeflemektedir.

Kürt halkı saldırılara karşı örgütlü tepkisini ortaya koyabilmelidir

Bir halk›n en kutsal de¤erleri moral de¤erleridir, kendisine güç ve inanç veren olgulard›r. Bunlara sald›r›, kutsala sald›r›d›r. Kutsal›na sald›r›lan inanç sahipleri nas›l tepki ortaya koyarsa, Kürt halk› da bu sald›r›lara örgütlü ve toplumsal tepki ortaya koymal›d›r. Bu yönlü sald›r› içinde olanlar›, kirli savaflç›lar›n ve Kürdistan özgürlük mücadelesinin suç ortaklar› olarak ilan etmelidir. Sonuç olarak bu sald›r›n›n özgürlük mücadelesinde flehit düflenlere, zindanda çürüyenlere, mücadelede emek veren tüm halka sald›r› oldu¤u kesindir. PKK’yi PKK yapan bu de¤erlerdir. PKK’yi özgürlü¤ün efsane örgütü haline getiren bu de¤erlerdir. Önder Apo’nun dedi¤i gibi “PKK flehitler partisidir” Önder Apo “Ben de PKK’li olmaya çal›fl›yorum, bu flehitlerin hizmetkâr›y›m” diyerek bu moral de¤erlerin ne anlama

w.

ww

geldi¤ini ortaya koymufltur. Böyle bir mücadele ve örgüt yaratt›¤› için Önder Apo da Kürt halk›n›n en de¤erli moral de¤eri haline gelmifltir. Bu nedenle bu moral de¤erlere karfl› yap›lan sald›r›ya karfl› mücadele, 36 y›ld›r büyük bedellerle yürütülen mücadele de¤erlerini savunma mücadelesidir. Bu nedenle bu psikolojik savafla karfl› mücadele, kutsall›k düzeyinde bir mücadeledir. Böyle bir sald›r›y› bofla ç›karman›n en büyük çal›flmalar›ndan birisi ise Hakikatleri Araflt›rma ve Adalet Komisyonlar› kurarak Kürdistan’da ve Türkiye’de ifllenen tüm kirli suçlar›n arkas›ndaki kirli zihniyet ve yönlendirilmelerle birlikte a盤a ç›kar›lmas›d›r. Böyle bir gerçekleri a盤a ç›karma çal›flmas› yapmak, bunun mücadelesini vermek ve bunu halka mal etmek çok önemli ve acil hale gelmifltir. Böyle bir ba¤›ms›z komisyon oluflturulur ve emir verenden uygulayana kadar kirli savaflç›lar üzerine gidilirse iflte o zaman psikolojik savaflç›lar›n yalanlar› da gerçek yüzleri de a盤a ç›kar. Böyle bir çal›flma, AKP hükümetinin ve yandafllar›n›n demokratikleflme olarak sunduklar› davan›n, s›n›rlar› çizilmifl bir dava oldu¤u görülerek gerçek bir demokratikleflmeye yol açacak yarg›lama gerçekli¤in önü aç›l›r. Özcesi sadece birkaç olay›n ya da olaylar›n faillerinin de¤il, baflta Kürdistan’da olmak üzere tüm suçlar›n faillerinin ve arkas›ndaki idari ve siyasi iradenin a盤a ç›kar›l›p yarg›lanmas›n› sa¤latmak gerekmektedir. Bunun için de hem iç kamuoyu ve demokratik güçlerin hem d›fl kamuoyu ve demokratik güçlerin böyle bir komisyon oluflturmas›na destek vermesi için hem de içerde ve d›flar›da baz› ayd›nlar›n ve demokratik kifliliklerin bu komisyona ve çal›flmaya kat›lmas› için ça¤r› yapmal›y›z. Halk›n demokratik özlemlerinin ve suçlular›n a盤a ç›kar›lmas› iste¤inin, baz› ç›kar gruplar› ve psikolojik savafl merkezleri taraf›ndan kullan›lmas›n›n önüne ancak böyle geçilebilecektir.

ew e. c

der Apo ve PKK’ye karfl› yürütülen kirli savafl, Kürt halk›n›n moral de¤erlerinin kökünü kaz›mak içindir.

Nisan 2009

om

62


Nisan 2009 SERXWEBÛN

63

ne te we .c om

EZ‹D‹LER ÖZGÜRLÜK MÜCADELES‹YLE DAHA FAZLA BÜTÜNLEfiMEL‹D‹R “Ezidi halk›m›z inançlar› nedeniyle çok fazla ac› çekmifl, katliamlarla yüz yüze kalm›flt›r. En son 2007 y›l›nda fiengal'de 500'ü aflk›n Ezidi kardeflimiz vahflice katledilmifltir. Hala da yap›lan bu katliam›n etkisi alt›ndad›rlar. Hala da topraklar› iflgal alt›ndad›r. O zaman bir Ezidi diyebilir mi ki ben özgürüm? Diyebilir mi ki Kürt ve Kürdistan benim iflim de¤il? PKK ezilen halklar›n partisidir. Özgür olmayan inançlar›n partisidir. Bunun için Ezidi halk›m›z›n Kürt özgürlük mücadelesiyle bütünleflmesi gerekmektedir”

Ezidi halk›n›n tarihi Kürdistan tarihidir

ww

w.

Kürdistan toplumunda en eski inanç biçimi olarak Ezidilik; bin y›llardan beridir belirgin bir biçimde varl›¤›n› korumufl, tüm bask› ve sald›r›lara ra¤men kendini, inanc›n› yaflatmay› baflarabilmifltir. Ezidi halk›m›z flu an bulundu¤umuz zaman dilimi içerisinde çok yo¤un bir daralmay› yaflamaktad›r. Biz bunu üzerinde durulmas›, analiz edilerek çözüm gelifltirilmesi gereken önemli bir durum olarak görmekteyiz. Kürt halk› Ortado¤u’nun en eski halk› olmakla birlikte biny›llar boyunca tarihe ev sahipli¤i yapm›flt›r. Kürt halk› demokratik komünal uygarl›k tarihine en fazla öncülük etmifl bir halk gerçekli¤ini ifade etmektedir. Ortado¤u’da birçok defa iflgal, sömürü, talan, sald›r›lar, katliamlar ve baflkald›r›lar yaflanm›flt›r. Buna karfl› üç büyük inanç Ortado¤u’da ortaya ç›km›fl ve köklerini tarihin derinliklerine b›rakarak günümüze kadar da en fazla halklar›n inançlar›n› temsil ede gelmifltir. Hem Yahudilik hem H›ristiyanl›k hem de ‹slamiyet bu topraklarda var olmufl ve yaflam›fllard›r. Bu dini inançlar›n tümünden önce bölge halklar› ça¤lar boyunca Zerdüflt inanc›yla yaflay›p, bütünleflmifltir. Zerdüflt felsefesi zora, bask›ya dayanmayan bir ahlak, inanç felsefesi oldu¤u gibi esasen özünde komünal toplum de¤erlerini bar›nd›rmaktad›r. Zerdüflt felsefesi ve devam› olan Ezidilik, birçok inanc›n etkisinde kalmas›na ra¤men kendini öz olarak korumufl ve bugüne kadar da ileri bir düzeyde var olmay› bilmifltir.

Ezidi toplumu birçok araflt›rmac› yazar›n, tarih bilimcinin görüfllerine ve rivayetlere göre 77 k›y›mdan geçmifltir. Katliam, talan ve sömürü bu halk üzerinde uygulanm›fl, akan kan sular gibi hiç durmam›flt›r. Yak›n geçmiflte Osmanl› iflgalcili¤ine karfl› en büyük direnifli Ezidiler göstermifltir. Tarihe bakt›¤›m›zda, tarihteki direnifli, yurtsever özü, kültürüne ba¤l›l›¤› ile duruflundan taviz vermeyen Ezidi halk›, hiçbir zaman teslim olmam›fl ve özüne ters düflmemifltir. fiüphesiz bunlar çok ilerici de¤erler ve her toplumun kendine esas alaca¤› ölçülerdir. Ezidi halk›m›z, onurlu tarihini kendine esas almal› ve mücadele-

yi daha da ileriye tafl›mal›d›r. Ezidi halk›m›z›n tarihi Kürdistan tarihidir. Kürtler bu temel üzerinde Ezidi halk›m›zla birlikte bugüne kadar Kürtlük olgusundan vazgeçmemifllerdir. Bugün Ortado¤u’da Kürt dili, Kürt kültürü, Kürt flark›lar› ve Kürt destanlar› unutulmam›flsa bunun temel sebebi Ezidi halk›m›z›n bu ulusal de¤erleri yüksek ve heybetli da¤larda inatla korumas› olarak aç›klanabilir. ‹nsan› topraktan koparmak insanl›¤› özünden koparmakt›r. Binlerce y›l bask› ve sömürüye ra¤men bu halk kendi ülkesinden kopar›lamam›flt›r. Ama flüphesiz baflta Kuzey Kürdistan’› s›n›rlar› içerisine alan Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmas›yla beraber gelifltirilen imha ve inkar siyaseti, bask› ve katliam politi-


SERXWEBÛN garl›k de¤erleri o kadar güçlüdür ki ülkelerinden uzak olmalar›, zorla göçertilmeleri dahi onlar› bu de¤erlerden koparamam›flt›r. Ezidi toplumunun çok az bir k›sm› ülkede kalabilmifl, ço¤unlu¤u Avrupa’ya özelde Almanya’ya göç ettirilmifltir. Denilebilinir ki kendilerine yeni bir ülke yaratm›fllard›r.

Almanya Ezidi halk› üzerinde asimilasyon gelifltiriyor

ne t

kas› Kürt halk› üzerinde sonuna kadar uyguland›¤› gibi ayn› biçimde bu siyaset Ezidi halk› üzerinde de uygulanm›flt›r. Bu imha ve inkar siyasetine karfl› 1970’lerde Önder Apo’nun öncülü¤ünde Kürtler bir kez daha direnifl sahnesine ç›km›fllard›r. Aral›ks›z olarak 36 y›ld›r devam eden bu direnifl en güçlü bir flekilde sürmektedir. O zaman ölü say›lan, yok say›lan Kürt; flimdi en onurlu, en ilerici, en demokrat ve en geliflkin siyaset sistemine sahip olmufl, mücadelesini bu tarzla yürütür hale gelmifltir. Bu büyük mücadelenin baflar›ya ulaflmamas› için faflist iktidar her türlü bask›, fliddet ve sömürü politikalar›n› Kürt halk› üzerinde yürütmüfltür. Koruculuktan tutal›m da ajanl›¤a oradan tutal›m da ihanetçili¤in gelifltirilmesi ve beslenmesine kadar, Kürt’ü Kürt’e karfl› örgütleyip savaflt›rm›fl; topra¤›na, kültürüne, diline ba¤l› olan kendini bu toplumsal kimli¤e ba¤lam›fl olan yurtsever özü olan bu insanlar› topraklar›ndan zoraki göç etmeye zorlam›fllard›r. Ezidi halk›, 1980’de 12 Eylül faflist darbesinin gelmesiyle baflta Kuzey Kürdistan olmak üzere tüm parçalarda geleneksel yaflam alanlar›ndan temizlenmifllerdir. Ezidiler, özgürlük mücadelesi ile ba¤lar› geliflmeden bu topraklardan göç ettirilmifllerdir. Fakat Ezidiler y›larca özgürlük, yurtseverlik gibi, de¤erlerinden kopmam›fl; tam tersine çok güçlü bir flekilde korumufllard›r. Ezidi toplumunda uy-

Binevs Agal

rak lanse etmek ve d›fl dünyay› harekete kapatmak için elinden geleni yapm›flt›r. Hiçbir ahlaka s›¤mayan komplolarla örgütümüzü karalamaya ve teflhir ederek terörize etmeye çal›flm›flt›r. 1993 y›l›ndan beri Kürt özgürlük hareketini kriminalize edip yasaklamak için elinden geleni yapm›flt›r. Almanya di¤er taraftan Kürt halk› üzerinde asimilasyon siyasetini gelifltirmifl ve bunu en fazla da Ezidi toplumu üzerinde uygulam›flt›r. Bu siyaset ‘80’lerden önce Amerikan elçili¤inin öncülü¤ünde Ezidileri yerinden yurdundan etmek için komplovari bir flekilde gelifltirilmifltir. Eski ça¤lardan gelen, ulusal ve uygarl›k de¤erlerine en ba¤l› bir halk olan Ezidiler tarih

w.

ww

sahnesinden silinsin diye büyük çabalar harcanm›flt›r. Hatta Amerika’dan uzman kifliler getirilmifl, halk›n gözünü boyamak için yollar› yaparak, uzak yerlerden su getirerek, halk› bu flekilde kendilerine ba¤lamak istemifllerdir. Bu siyaset bu gün Alman devleti taraf›ndan yürürlü¤e konulmufltur. Almanya asimilasyon siyasetini gizli ve sinsi bir flekilde devam ettirerek, Ezidi toplumunu köklü tarihinden ve özgürlük hareketinden uzaklaflt›rmak istemektedir. Ezidi halk›m›z›n Özgürlük hareketi ile tan›flmas› 1980 y›llar›nda ülke d›fl›na ç›kt›¤› dönemde olmufl ve bu flekilde harekete ba¤lanm›flt›r. Harekete sonuna kadar kap›lar›n› açm›fl ve yurtseverliklerini en üst düzeyde göstererek ilk kat›l›mlar› yapm›fllard›r. Avrupa’daki ilk örgütlenme Ezidi halk›m›z›n yaflad›¤› yerlerde -özellikle Almanya’da Hanovver, Emerich ve Celle gibi kentlerde- ilk örgütlenmeler yarat›lm›flt›r. Özgürlük hareketinin ilk örgütlenmeleri ve dernekleri Ezidi halk›m›z›n yaflad›¤› yerlerde oluflmufltur. Ezidi halk›m›z ulusal kültürün ve ulusal ruhun temsilcili¤ini yapt›¤› için korkusuzca Kürdistan ulusal hareketine kat›lm›flt›r. Bundan dolay› heval B›nevfl Agal ve heval Hacer tereddütsüzce kendilerini harekete katm›fllard›r. Onlarla birlikte heval Ömer (Abdullah Sevgat) kat›l›m sa¤lam›flt›r. Yine Heval fieexmus, Heval ‹rfan kat›l›m sa¤lam›flfi t›r. Daha ismini belirtemedi¤im birçok Ezidi arkadafl, en son olarak da Heval

ew e. c

Abdullah Sevgat

Alman devleti Kürt özgürlük hareketi üzerinde büyük oyunlar oynamaya çal›flm›fl, iflbirlikçilere her türlü deste¤i sunmufltur. Alman devleti bütün gücü ile Türk faflist devletiyle ittifak yaparak yard›mc› olmufltur. Yine Kürt özgürlük hareketini “terörist” ola-

Nisan 2009

om

64

Behiye Yasit


Nisan 2009

SERXWEBÛN olduklar›n› duyuyoruz. Bu çok ac›l› ve a¤›r bir durumdur. Bize gelen bilgilere göre birçok genç kendisini öldürmektedir. Onlarca gencin evlerinden kaçarak, inançlar›ndan koparak memnuniyetsizlikle yaflad›klar›n› duymak do¤rusu ac› verici bir durum. Bu tehlikeli bir durumu ifade etti¤i gibi bu tehlikeyi, özgürlük hareketine inanan herkes in iyi görmesi ve bu durumu sorgulay›p üzerinde düflünmesi gerekiyor. Neden bu kadar umutsuzluk var? Bunun tersi olmas› gerekiyordu. Kürt özgürlük hareketi Kürt halk›nda sorunlar› çözecek güçlü bir ruh oluflturmufltur. Kürt halk› art›k çaresiz de¤ildir. Sorunlara asla teslim olmaz. Kendi sorunlar›n› kendisi çözer ve kendini yaflam›n›n perspektifi haline getirir. Fakat neden Ezidi toplumumuz bunu görmüyor? En umutsuzlar bile örgütten ve mücadeleden büyük umutlar al›yor. En inançs›zlar örgütten büyük inanç al›yor. En korkaklar büyük cesaret sahibi oluyorlar. Kimse kendini düflünmüyor ve amans›zca kendisini feda ediyor. Bu kadar geliflme, de¤iflim-dönüflüm, bilinç düzeyi ve bu kadar büyük bir durufl varken bu kadar küçük düflünme, kendini bu kadar çaresiz k›lma, kendini daraltama kabul edilemez. Bir aile sorununu çözememe ve kendini öldürmek onaylanamaz. Özgürlükten kaç›fl, halk›n›n kültüründen kaç›fl Ezidi halk› için kabul edilemeyecek bir durum oldu¤u gibi biz bunu tehlikeli görüyoruz. Bunun

için temelden de¤iflim gerekmektedir. ‹lk de¤iflim s›n›r konulmadan ve tereddüt göstermeden Ezidi gençlerinin Kürt özgürlük hareketi ile bütünleflmesi ve kat›l›m sa¤lamas› olmal›d›r. Hareketle paylafl›m içinde olmalar› ve geliflen bu düzeyden faydalanarak kendileri için örgütlenme zemini yapmalar› gerekir. Örgütle tereddütlü bir iliflkiye geçmeleri halinde kendilerince da¤lara gelip flehit düfleceklerini düflünüyorlar. Bunlar çok küçük hesaplard›r. As›l tehlike bu küçük düflünmededir ve bu da¤larda yaflamaktan, savafl vermekten yüz kat daha tehlikelidir. Her fley da¤lara gelmek de¤ildir, ama bu bir yurtseverlik görevidir. Özgürlüklerini elde edebilmeleri için fedakarl›¤›, kahramanl›¤›, direnifli bulunduklar› yerde de gelifltirebilirler. Kat›l›m sa¤layarak bir kadro olmak, militan olmak büyük bir onurdur. Zaten bu flartlarda baflka türlü toplumun öncülü¤ü yap›lamaz. Gençleri özgürlük hareketinden koparmak di¤er bir yandan egemen sisteme teslim etmektir. Egemen sistem insanl›k de¤erlerinden uzaklaflt›r›r.

ne te we .c om

Xane Avrupa’dan kat›l›m sa¤lam›fl, y›llarca mücadelede öncülük ederek yak›n geçmiflte flehit düflmüfltür. Ezidi halk›n›n gençleri bunlar› iyi bilmek zorundalar. Bu hareketten kopmak insanl›k de¤erlerinden kopmakt›r. Bu örgüte kat›lmamak ve kendini uzak tutmak kendini bütün insanl›k de¤erlerinden koparmakt›r. Bunu böyle de¤erlendirmeleri ve yorumlamalar› gerekir.

65

Özgürlükten ve halk›n›n kültüründen kaç›fl Ezidi halk› için asla kabul edilemez

ww

w.

Özellikle son 10 y›lda Kürt halk Önderli¤i flahs›nda uluslararas› komplo ile Kürt halk›n›n bütün özgürlük umutlar›n› söndürmek istendi. Uluslararas› komplo Önder Apo’yu esir alarak özgür iradeyi k›rmak istedi. Önder Apo, en fazla Ezidi kültürünün, Ezidi ruhunun özgürleflmesi için mücadele yürüttü ve temsilcili¤ini yapt›. Bu konuda en çok kafa yoran ve perspektif sunan Önder Apo’dur. ‹mral›’n›n çok zor koflullar›nda ‘Demokratik Uygarl›k Savunmas›’, ‘Bir Halk› Savunmak’ ve ‘Demokratik Uygarl›k Manifestosu’ adl› eserlerinde bu konu üzerinde birçok perspektif gelifltirmifltir. Önder Apo Ezidi halk›n›n korunmas› için özellikle uyar›lar yapm›fl ve bunu önemli görmüfltür. Önder Apo neden bu kadar önemle bu konu üzerinde durmaktad›r? Çünkü herkesten daha fazla Ezidi toplumunun özgürleflmeye ihtiyac› vard›r. Herkesten daha fazla bu toplumun birbiriyle dayan›flmaya ve birli¤e ihtiyac› vard›r. Bu halk›n geliflmeye de¤iflim dönüflüme ve kendisini örgütlemeye ihtiyac› vard›r. Fakat son 10 y›lda bak›yoruz ki Önder Apo’nun perspektifi ve yorumlar›na göre örgütlenmede yenilenme çok azd›r. fiüphesiz ki eksiklik yetmezlik bizimdir. Ezidi birli¤inin ve federasyonun eksikli¤idir. Ezidi toplumunu yak›ndan takip eden bir hareket olarak, son y›llarda Almanya ve birçok alanda Ezidi halk›n›n yaflad›¤› yerlerde özellikle gençlerin bir ç›kmaz›n içinde olduklar› görülüyor. Hatta bu ç›kmazdan kurtulman›n yolu olarak ölümü tercih etmekte

Toplumsal de¤erlere ba¤l›l›k gericilik anlam›na gelmemeli

Kapitalist sistem postmodern bir kültür oluflturuyor. Kapitalist modernite emperyalizm öncülü¤ünde yürütülüyor ve kültürel olarak en çok gençleri etkiliyor. Kapitalist kültür


SERXWEBÛN yapmamas› gerekiyor. Kendi kendilerinin çözüm gücü olmal› ve sorunlar› do¤ru tarzda ele almal›d›rlar.

Ezidi halk› Kürt özgürlük mücadelesiyle bütünleflmeli

kalm›flt›r. En son olarak iki y›l önce 2007 y›l›nda fiengal’de 500’ü aflk›n Ezidi kardeflimiz vahflice katledildi. Hala da yap›lan katliam›n etkisi alt›ndalar ve özgürlük hala geliflmedi. Hala da topraklar› iflgal alt›ndad›r. O zaman diyebilir mi ki ben özgürüm? Diyebilir mi ki Kürt ve Kürdistan benim iflim de¤il? Tabii ki bu flekilde bir bahis söz konusu olamaz. Nas›l ki ‘80 y›ll›ndan önce Abdullah Sevgat’lar, Binevfl Agal’lar, Behiye Yaflit’ler, ‹rfan’lar, fiexmus’lar, Xanê’ler direnifl ruhuyla, do¤ru bir militanl›kla, fedakarl›kla ve büyük bir inançla kat›l›m sa¤lam›fllarsa, genç Kürt k›z ve erkeklerinin bunlar› kendilerine esas almas› gerekir. Ezidi halk›m›z›n bu temeller üzerinde kendini katmas›,

w.

ww

kendini örgütten uzak tutmamas› gerekir. Bu kadar derin de¤erlerini, dilini ve kültürünü korumak için bu yaflamsal de¤erlerini korumas› gerekir. Bu temelde örgütü kendi örgütü gibi görmelidir, sahiplenmelidir. E¤er bu yap›lmazsa sonuç erime ve büyük darbe yemek anlam›na gelecektir. Örgütten, Kürt özgürlük hareketinden uzak bir Ezidi fiziki olarak yaflayabilir, fakat ruhsal olarak bir ölümü yaflayacakt›r. Bu en tehlikeli ölüm biçimidir ve bu kabul edilemez. Biny›llarca teslim al›namayan ve bugün en somut olarak PKK’de gerçekleflen Ezidilik ruhunun esas al›nmas› gerekir. Zerdüflt felsefesinin devam› olarak Ezidi halk›m›z özellikle ahlaksal an-

ew e. c

Biz Kürt özgürlük hareketi olarak, Ezidi halk›n›n de¤erleriyle yaflamas› için, bu de¤erli halk için elimizden geleni yapmaya haz›r›z. Bu bizim için bir emir ve büyük bir görevdir. Bunun için baflta Ezidi halk›m›z›n PKK ile bütünleflmesi gerekiyor. Çünkü PKK ezilen halklar›n partisidir. Özgür olmayan inançlar›n partisidir. Ezidi halk›m›z inançlar› nedeniyle çok fazla ac› çekmifl, katliamlarla yüz yüze

ne t

sevgi ve sayg›y› ortadan kald›r›yor. Bütün insanl›k de¤erlerini anlams›z k›l›yor. Aileyi özünden boflalt›yor. Yine izliyoruz ki genç Ezidi k›zlar›m›z 21. yüzy›lda al›n›p sat›l›yor. Hala bafll›k paras›yla de¤eri ölçülüyor. Bu kadar geliflkin bir alanda yafl›yorsun fakat ruh beyin ve düflüncede bu kadar geri düflünüyorsun. Toplumsal de¤erlere ba¤l›l›k olmal› ama bu gericilik anlam›na gelmemelidir. Sizin de bildi¤iniz üzere toplumda PKK öncülü¤ünde birçok devrimsel geliflme yarat›ld›. Özgür bir k›z bir dünyaya bedeldir. Özgür bir k›z›n hiçbir karfl›l›¤› olamaz. Bir k›z›n özgür yaflayabilmesi için, bir k›z›n eflit yaflamas› gerekir. Bunun için de adalet gerekir. Bu olmazsa onlarca genç k›z çirkince bir yaflam›n ortas›nda kalacaklard›r. Ne özgür ne de mutlu yaflayabiliyorlar. Çok büyük bir tehlikeye karfl› karfl›yalar. Onlarca genç k›z bu yaklafl›mdan dolay› evlerini terk ediyor. Sadece gönülsüz evlilik yapt›¤› için aileyi ve toplumu terk ederek, insanl›k de¤erlerini ayaklar alt›na al›yor. Bu Ezidi toplumu için büyük bir tehlikedir. E¤er bu düzelmezse erime gerçekleflir. Yani toplumsal de¤erler kar› bir suya b›rak›r gibi küçülür. Marjinalleflir, daral›r ve yok olufla do¤ru gider. Bu tehlikenin görülmesi gerekiyor. Bu görülmezse o zaman diyece¤iz ki Ezidi birli¤i çal›flmas›nda baflar›s›zd›r. Alman devleti ç›kars›z tek kuruflu bile hiç kimseye vermez. E¤er bugün baz› örgütlenmeler ad› alt›nda Ezidi halk›m›za yaklafl›l›yorsa bu onlar›n büyük hesaplar›ndand›r. Onlar›n temel amac› halk›n tümünü kendine ba¤›ml› k›lmak ve bütün o gençleri kendisi için köle gibi kullanarak, bütün de¤erlerinden uzaklaflt›rmakt›r. Bunun için ne yap›lmas› gerekiyorsa yapmaktad›r. Her fleyden önce bu tehlikenin tart›fl›larak ve yorumlanarak bu temelde en do¤ru ortak kararlar›n al›nmas› gerekir. Ezidi halk›n›n bu temelde bir konsensüse ulaflmas› ve bunun önünü almak için ne gerekiyorsa onu yapmas› ve bunu en temel görev olarak bilmesi zorunludur. Bütün imkanlar› yaflamsallaflt›r›lmas›, baflka bir zamana ertelememesi ve flikayetlerini baflkalar›na

Nisan 2009

om

66

lamda kendi ayaklar› üzerinde sa¤lam durmal›d›r. Biny›llardan beri süre gelmifl tarihi miras›na, de¤erlerine ve inançlar›na ba¤l› kalmal›d›r. Herkesten önce bu yaklafl›m› Ezidi halk›m›zdan beklemekteyiz. Özgürlük hareketi olarak yaflanan bu eksiklere çözüm olma temelinde yaklaflaca¤›m›z› belirtiyoruz. Bunun için güçlü bir temelin oldu¤una inan›yoruz. Bu esaslar üzerinde insani mücadeleyi gelifltirmeleri gerekir. Ezidi gençlerimiz kendilerini buna daha fazla katmal›d›r. Dernek çal›flmalar›nda kendini gelifltirmeli, örgütte yerini almal› ve bütün imkanlardan faydalanabilmeli ve bu temeller üzerinde mücadelesini daha fazla ileriye tafl›mal›, gelifltirmeli ve zafere kadar da durmamal›d›r.


Nisan 2009 SERXWEBÛN

67

ne te we .c om

Özgürlükle sözleflmifl toplum “Bilinç düzeyinin tabandan geliflimi ve bu temelde kad›n öncülü¤ünün daha fazla belirginleflmesi sorunun çözümünü sa¤layacak en belirleyici husustur. Bilinçlenmifl kad›n bilinçlenmifl toplumdur. Dolay›s›yla toplumsal bilinç düzeyini gelifltirmek erkek egemenlikli-devletçi zihniyetin dayand›¤› alt yap›y› dönüfltürerek o ideolojik yaklafl›m›

temelsizlefltirece¤i gibi afl›lmas›n› da zorunlu hale getirecektir. Erkek egemenlikli kültür de, onun koruyucusu devlet ve kurumlar da bu temelde ifllevsizleflerek dönüflme mecburiyetiyle karfl› karfl›ya kalacakt›r. Kurulacak özgür kad›n akademilerinde çocuklar› ve kad›nlar› e¤itmek, bilinçlendirmek yeni bir kültürün temelini de oluflturacakt›r”

gerçe¤i ve bunun kendisini toplumlarda örgütleme ve yürütme biçimidir esas›nda toplumlara yön veren.

Tecavüz bir insanl›k suçudur ataerkil ideolojinin ise en çirkin yüzüdür

Soruna bu perspektiften yaklafl›m cinsiyetçi toplum ölçülerinde flekillenmifl geleneklerin gücü ve bunun yol açt›¤› sonuçlar› daha anlafl›l›r k›lar. Verili toplumun ölçüleri kad›n› mülklefltirerek her türlü kölelik yükleniminin merkezi haline getirdi¤i gibi erke¤e de bu mülküne sahip ç›kma sorumlulu¤unu vermifltir. Cinsiyete indirgenmifl toplumsal yasalar ait olma ve sahip olma olgular›na yükledi¤i anlamla sosyal gerçekli¤i belirlemekte. Bu temelde namus olgusu gerçek anlam›n›n ötesinde de¤erlerden yoksun ait-sahip denkleminde bir yere oturtularak kad›n›n yaflam ya da ölüm gerekçesi, erke¤in ahlak ya da ahlaks›z olma gerekçesine dönüflmekte. Asl›nda bu flekilde insana dair olmayan bir ahlak yaklafl›m›yla toplum kanunlar› hiyerarflik cinsiyetçi sistemin temel dinamik gücü olmakta. Bunun bir ucu "namusuz" lakab›yla öldürülen canlar, namusu kurtarmak ad›na katil olmufl kifliler iken, di¤er bir ucu ise mal sahiplerinin rekabeti olarak da de¤erlendirilebilecek tecavüzcü kültür ve bunun aktif temsilcileridir. Bu de¤er yarg›lar›na sahip bir toplum içerisinde yaflanan olaylar› lokallefltirmek, bireylere indirgemek gerçek suçluyu saklayaca¤› gibi bunu de-

ww

w.

Özgürlük olgusunu tan›mlarken, do¤al denkleme ayk›r› yönlerin tespiti kadar bunun nedenlerini anlayabilmek, yani kayna¤›n› tespit ederek bunlar› gidermek tan›m› anlam›na kavuflturabilir. Dolay›s›yla özgürlük sorununu do¤uran do¤al nedenler, ya da kiflisel belirleyicilikler de¤il, do¤al›n d›fl›nda örgütlemeye biçim veren düflünceler ve buna dayal› sosyal siyasal gerçekliklerdir. Soruna bu temelde yaklafl›m mevcut toplumun yaflad›¤› sorunlar› daha anlafl›l›r, çözümünü mümkün k›labilir. Dolay›s›yla toplumsal sorunlara inerken, bunun kayna¤›n› göz ard› etmek mevcut sistemin d›fl›na ç›kmamay› ifadelendirece¤inden, ne sorun anlafl›l›r, ne de çözüm gelifltirilebilinir. Toplumun ciddi bir flekilde özgürlük sorununun oldu¤u tart›flma götürmez. Buna yön veren gerçeklik, ataerkil ideoloji ekseninde biçim bulan yaflam anlay›fl›, felsefesidir; toplumda kan›ksanm›fl bu gerçeklik, içerilmifl köleli¤i, sistemin gönüllü uygulay›c›l›¤›n› do¤uruyor. Bu nedenle cinsiyetçi toplum çerçevesinde örgütlenmifl geleneksel dokunun köleli¤i bireyi zorunlu uygulama gücü haline getirerek do¤al olmayan› sürekli üretmekte. Bu flekilde toplum sistemi üretir, sürdürür hale gelmekte. Yaflanma biçimi de¤iflmekle birlikte, bu durum bir sistem sorunudur. Mevcut toplumlar›n hiç biri bunun d›fl›nda tutulamaz, sadece bir halka ve kesime mal edilemez. Dolay›s›yla geri toplum, geri halk yoktur, erkek egemenlikli-hiyerarflik sistem

¤ifltirme imkan›n› da ortadan kald›r›r. Bunu göz önünde bulundurarak kurban ve suçluyu birbirinden do¤ru ayr›flt›rmak gerekir. Elbette burada katili meflru gören bir tutum geliflmemeli ama katili ona sevk eden, kad›n› kurbanlaflt›ran gerçek nedeni bularak soruna köklü çözüm bulmak, bu anlamda geleneklerin içeri¤ini de¤ifltirebilecek özgürlük ahlak›yla anlam bulmufl bir kültür yaratmak önemlidir. Çokça gündeme gelen töre-namus cinayetleri cinsiyetçi toplum gelene¤inin kendi hükmü temelinde kendi iflleyifl yasalar›n› uygulaman›n ötesinde bir fley de¤ildir. Son dönemlerde gündemlefltirilerek ad›na dernek kurulan Güldünya örne¤i yaflanan binlerce olaydan bir tanesidir. Tecavüze u¤rad›¤› için "namus"u kirletilen, bu nedenle kardefli taraf›ndan öldürülerek "lekesi temizlenen" bir kurban. Güldünya ya da di¤er binlercesi sald›r›ya u¤ramalar›na ra¤men bunun suçlusu ilan ediliyorlar ve bu nedenle kanlar› ak›t›l›yor. Oysa tecavüz bir insanl›k suçu, ataerkil ideolojinin en aç›k, dolay›s›yla en çirkin yüzüdür. Bir kad›n›n biyolojik varl›¤a indirilerek bedenine kendi istemi, duygular›, kiflili¤ine ra¤men sald›r›lmas› nas›l onun suçu olabilir ki? Kardefl kardefli neden öldürmek zorunda b›rak›l›yor, çünkü ona bask› yapan gelene¤in gücü var, ya namusu temizler, ya da namusuz olur ve toplumdan d›fltalan›r. Bunu göze almak toplumun a¤›rl›kta kesimine zor gelir ve kardefl katili olmay› tercih eder. Zaten birey buna inand›r›l-


SERXWEBÛN

Kad›n› mülklefltiren zihniyet tecavüz kültürünün gerçek mimar›d›r

ww

w.

ne t

Bu nedenle sistemin ay›b› büyük bir aldatmayla kad›n›n ay›b›na dönüfltürülür. Oysa yüzü kara olan sistem ve onun gelenekleridir, kad›n› insan statüsünden uzaklaflt›rarak kurbanl›k koyuna dönüfltüren, erke¤e pervas›zca bir kad›na tecavüz ederek ruhunu, kiflili¤ini parçalama cesareti veren, sonras›nda da yine erke¤e namusu kurtarma sorumlulu¤u yükleyen kirli zihniyet ve onun örgütlenme biçimidir. Tecavüz kültürü hangi gerçe¤e dayal› gelifliyor ve as›l suçlu o olmas›na ra¤men neden üzerine gidilemiyor, çünkü kad›n› mülklefltiren zihniyet tecavüz kültürünün gerçek mimar›d›r. Erkek egemenlikli ideoloji devletten aileye kendisini üst ve alt kurumlar›na kavufltururken, hiyerarfliklefltirdi¤i toplumsal iliflkilerin içeri¤ini belirledi¤i gibi sürdürülme koflullar›n› da belirlemifltir. Dolay›s›yla bir kardefl ölürken, di¤er kardeflin zindanlarda katil ve kendi kardefline kurflun s›kman›n ruhunda yol açt›¤› kirlenmeyle yaflamas› trajedisi ortaya ç›kar. Bedeni kirletilerek kiflili¤ine sald›r›lmas›na ra¤men kurban olarak belirlenen kad›n›n yüre¤indeki isyan, karfl› karfl›ya oldu¤u haks›zl›k hangi kelimelerle anlat›labilir, toplumdan d›fllanmay› göze almayarak masum kardeflinin can›n› alan bir birey ruhunda huzur bulabilir mi, hangi gerçeklik insan› özüne bu kadar yabanc› k›labiliyor? Bu sorular sorularak cevap bulunmal›. Yoksa bir dernek kurarak, ad›na konserler düzenleyerek çözüm bulunabilece¤ini sanmak, hatta bu gerçeklikten kendini soyutlamak çözüm de¤ildir. Hele kayna¤› ataerkil zihniyet olan bu trajediyi Kürt halk›n› küçük düflürmek ad›na kullanmak, bas›nda bu temelde iflleyerek siyasal amaçlar›na hizmet ettirmek soruna duyarl› yaklafl›m de¤il, tersinden ahlaki bir sorundur. Kürdistan’da geliflen özgürlük hareketi karfl›s›nda fliddet, gelene¤e dayal›

tutuculuktan tutal›m da kad›n›n fuhufla sürüklenmesi ve fliddete maruz b›rak›lmas› bizzat devlet taraf›ndan özel savafl kapsam›nda gelifltirilmektedir. Buna ra¤men Kürt toplumunu vahfli ve gelifltirilmesi gereken bir topluluk olarak göstermeye çal›flmak elbette onun ne kadar sömürülmesi gerekti¤ini ispata çal›flman›n d›fl›nda bir gerçe¤e sahip de¤ildir. Oysa dünyada yap›lan istatistik sonuçlar›ndan da anlafl›ld›¤› gibi her gün tecavüze u¤rayan binlerce kad›n vard›r, belki baz› toplumlar›n gelenekleri öldürmekle cezaland›rmaz, ama bu durum da tecavüzlerin sürmesinin önünü alamamaktad›r. Bir fliddet türü olan tecavüzün yan› s›ra aile içi fliddet, devlet fliddeti, toplumsal fliddet, ekonomik fliddet vb. tarzlarda kad›n korkunç bir tahakküm ve zor gerçe¤iyle karfl› karfl›ya kalmakta ve bunun s›k›flm›fll›¤›yla anlam›n› yitirmifl yaflam›n› sürdürmeye çal›flmakta. Bu temelde kad›na karfl› fliddeti evrensel bir gerçeklik olarak ele al›p genel anlamda sistemin tüm ayaklar›na karfl› mücadele yürütmek ve bulundu¤umuz toplumsal gerçe¤i de¤ifltirmek gerekmektedir. Elbette Kürt toplumu olarak kendi geriliklerimizi de bu perspektifle ele al›p çözümleyerek sistem karfl›t› bir mücadeleyle cinsiyetçi kültürü aflmak ve trajedilere kad›n› yaflama katarak, erke¤i egemenlikten ar›nd›rarak son vermek tek çözümdür. Baflkan Apo’nun "Güldünya mazlumdur, kendisini öldüren kardeflleri de suçlu de¤ildirler! Burada sorun gelenekten kaynaklan›yor. Suçlu olan gelenektir, as›l suçlu o k›z› i¤fal eden erkektir, hâkim olan erkek egemen zihniyetidir. O i¤fali yapan halen belli de¤il, de¤il mi? Onun kardefllerini suçlayamay›z, geleneksel namus anlay›fl›yla yapm›fllar, onlar bu yanl›fl anlay›fl›n kurban›d›rlar. Özgür kad›n akademisinden kastetti¤im bilinçlenmifl, özgür kad›nd›r. Hatta Avrupa'da buna bilinç yükseltme hareketleri diyorlar..." belirlemesi soruna çok aç›k bir flekilde tan›m getirdi¤i gibi çözümünün de neyin üzerinden geliflmesi gerekti¤ini ortaya koymaktad›r. Yani sosyal devrime, bunu gelifltirebilmek için gerekli mücadele araçlar›na, bu temelde yeni ve özgür

bir yaflamla özgür ahlakl› bir toplumsal örgütlenmeye ihtiyaç var. Sosyal devrim cinsiyetçi toplum gelenekleri ve kurumlar›yla uzlaflma de¤il, kesinlikle afl›lmas›n› gerektirir. Ataerkil kültürün afl›lmas› elbette kendili¤inden olamaz, çünkü uzun bir zamana dayal› kendi kurumlaflmalar›n› ve toplumsal iflleyiflini belirlemifl bir ideolojik gerçekliktir söz konusu olan. Bu nedenle özgürlük ideolojisi çerçevesinde alternatif ideolojiye dayanarak bunu güçlü mücadele araçlar›na kavuflturmak, bu temelde sistemi geriletirken, toplumsal bilinç düzeyini yükseltmek gerekmektedir.

ew e. c

m›flt›r; namusun temizlenmesi gerekiyor. Tecavüzcü kültüre karfl› gelmek, onunla mücadele etmek daha zor gelir savunmas›z bir kad›n› öldürmekten.

Nisan 2009

om

68

Bilinçlenmifl kad›n bilinçlenmifl toplumdur

Kürt kad›n› soruna marjinal yaklaflan çevrelerin ötesinde Baflkan Apo’nun kaynakl›k etti¤i özgürlük ideolojisine dayal› önemli bir amaç netleflmesine ve bunu sa¤layabilmek için bir mücadele örgütüne sahiptir. Fakat bunu topluma daha güçlü mal etmek ve dönüfltürücü olabilmek aç›s›ndan bilinç düzeyinin tabandan geliflimi ve bu temelde kad›n öncülü¤ünün daha fazla belirginleflmesi sorunun çözümünü sa¤layacak en belirleyici husustur. Bilinçlenmifl kad›n bilinçlenmifl toplumdur. Dolay›s›yla toplumsal bilinç düzeyini gelifltirmek erkek egemenlikli-devletçi zihniyetin dayand›¤› alt yap›y› dönüfltürerek o ideolojik yaklafl›m› temelsizlefltirece¤i gibi afl›lmas›n› da zorunlu hale getirecektir. Erkek egemenlikli kültür de, onun koruyucusu devlet ve kurumlar da bu temelde ifllevsizleflerek dönüflme mecburiyetiyle karfl› karfl›ya kalacakt›r. Toplumsal zeminde bilinçlenmeyi sa¤layarak özgürlük ideolojisine dayal› yeni bir gelene¤e kavuflabilmek aç›s›ndan Özgür Kad›n Akademileri temelinde örgütlenmelere gitmek ve bunlar› içeri¤ine denk bir iflleve kavuflturmak sisteme alternatif beyinler ve uygulama gücünü, ortaklaflm›fl ölçüleri gelifltirecektir. Bu türden akademilerde kad›n›, çocuklar› e¤itmek, bilinçlendirmek yeni bir kültürün temelini oluflturacakt›r. Öncelikle erkek egemen ideolojileri elefltiriden geçirerek do¤al toplumu, ka-


Nisan 2009

SERXWEBÛN

Yenilenmifl insan özgür gelecektir Mülkleflmifl kad›n, mülkünün cinsiyetinde s›k›flt›r›larak kölelefltirilmifl erkek de¤il, insan kad›n ve erkek kiflili¤iyle toplum yeniden oluflturularak egemenlikli sistem yenilgiye u¤rat›lmal›. Düflünceden duyguya, güdüden davran›fla, üsluptan anlay›fla, sanattan estetik yaklafl›ma kadar yenilenmifl insan, özgür gelecektir. Bilinç insanl›¤›n en temel ilerleme, özüyle buluflma arac›d›r. Bilinç özgür toplum kimli¤idir. Sistemin aldatmalar› bilinçsizlefltirilmifl, düflünemeyen, verili olan›n ötesine geçemeyen kifli ve bunlardan oluflan topluma dayand›¤›ndan, bunlar karfl›s›nda bilinçlenmek en temel mücadele arac›d›r. Akademileri bu temelde ifllevli k›lmak, çocuklar› bu temelde e¤itmek, kad›n›, erke¤i bilinçlendirmek dönüflümü somutlaflt›raca¤› gibi kendi sistemini yaratma gereklili¤ini gelifltirir. Egemenlikli kültür ve kurumlaflmalar›na dayal› her türlü kölelik ancak bu flekilde afl›labilir. Kuflkusuz kad›n sorunu çerçevesinde örgütlenen bir çok kurum var, ama sorunu do¤ru tahlil edememek, ya da mücadeleyi göze alamamaktan kaynakl› marjinal, elit ve toplumu dönüfltürmek gibi bir amac› olmayan kesimler çözüm gücü olamazlar. Entelektüel güç topluma yeni bir yaflam alternatifi sundu¤u oranda gerçekten ayd›nlanma anlam›na gelir ki, bu noktada soyutluk sisteme entegre olman›n ötesinde bir sonuç yaratmaz. Bu nedenle akademilerin bilinç gelifltirmesini toplumsal zeminde somutlaflt›rmak, toplumun geli-

flim ölçüsünü ayd›nlanman›n göstergesi olarak ele almak yeni bir kültürel flekillenme yarat›r. Bu nedenle hem h›zla akademik çal›flmalar› bafllatmak, hem de bunu elitlefltirecek, dolay›s›yla anlam›ndan ve amac›ndan uzaklaflt›racak marjinal yaklafl›mlara izin vermemek önemlidir. Dev gibi özgürlük imkân› yaratabilecek alt›n de¤erinde bir çok kurumlaflma bu hatalar yüzünden tam iflletilemedi, dolay›s›yla oluflum nedeniyle aras›nda mesafe geliflti. Toplumdan ve toplumun geliflim düzeyinden soyutlanm›fl hiçbir özgürleflme çabas› sonuç alamaz. Bu nedenle özgür ve iradeli bireyi yaratarak, özgürleflmifl toplumu hedeflemek, dolay›s›yla tabana dayal› bir bilinçlenme çal›flmas›n› amans›zca bir mücadeleye dönüfltürmek en temel görevdir. fiiddet ve zorba kültürü insan gerçe¤i karfl›s›nda cahillik, kendini bilmezlik, özünden yabanc›l›k ise bunlar› aflacak tek güç; bilinç temelinde kendini yap›land›rm›fl toplumdur. Toplam ifade olarak; erkek egemenlikli kültür temelinde flekillenmifl geleneksel toplum dokusu özgürlük inanc›, bilinci ve ahlak› temelinde afl›lmay› gerektirir. ‹nsan›n insanca öze dayal› yaflam› mümkün ve yaflan›labilir olacak tek gerçektir. Bilinçlenmifl ve bu u¤urda mücadeleyle bilincini yaflamsallaflt›rm›fl bir gerçeklik, her türlü köleli¤in afl›lmas› kadar özgürlü¤ü ütopya olmaktan ç›kar›p somut bir gerçe¤e dönüfltürebilir. Toplumsal trajediler kayna¤›n› erkek egemenlikli zihniyet ve sisteminden al›yorsa, eflitlik ve öze dayal› yaflam da özgürlük ideolojisine dayanmaktad›r. Bu gerçeklik temelinde geliflen mücadeleyle kad›n 21. yüzy›l›n öncü gücü olarak kendisini ortaya koyarken, toplumu dönüfltürme dinami¤i olmas› gerçe¤iyle Kürt toplumunu özgürlük sisteminin gelifliminde öncü toplum konumuna getirecektir. Bilinç, öz irade, gerçek duygular, güçlü yürek, amans›z mücadele, Baflkan Apo’nun kad›nlara, halklara en büyük arma¤an›d›r. Bu büyük bir güç kadar dönüflmemiz gerekti¤i zorunlulu¤unu do¤urmaktad›r. Özgürlükle sözleflmifl bir toplum, her türlü gerili¤i aflarak eflit ve anlaml› olman›n onuruna varm›fl toplumdur. Bu bizim ahlak ölçümüz, yeni toplum gelene¤imizdir.

ww

w.

ne te we .c om

d›n ve erke¤in gerçek içerik ve karakterlerini tan›mak, bunun için tarihsel, felsefik bir derinli¤e ulaflmak, erkek egemenlikli kültürün yol açt›¤› cinsiyetçi tahakküm, insanlar aras› statüsel farkl›laflma, do¤adan kopufl temelinde geliflen üç köklü çeliflkinin asl›nda do¤al olmad›¤›n›, nedenlerinin siyasal ve toplumsal oldu¤unu kavramak, buna dayal› flekillenmeyi do¤ru çözümlemek, bu temelde gerçek öze ulaflma çabas›yla erkek egemenlikli sistemin verili kimlik ve tan›mlar›n› aflmak bu akademilerin en temel ifllevi olabilmelidir. Verili kad›n ve erkek kimliklerinin özde sistemi besledi¤ini, tahakkümün en temel zemini oldu¤unu, bu kimlikleri do¤al kabul etmenin de içerilmifl kölelik anlam›na geldi¤ini kavram›fl bir toplum, elbette her türden bask›y› bertaraf edebilmek aç›s›ndan verili olan her fleyi reddederek özgürlük ölçüleri, yani insan olman›n gerekleri çerçevesinde öz kimli¤ini belirginlefltirir. Bu tür kurumlarda yaflam nedir, kad›n kimdir, erkek kimdir, özgürlük nedir, gelecek nedir, anlam nedir, toplum olmak neyi gerektirir, ortak akl› belirleyen ölçüler ne olmal›d›r, kendini nas›l savunmak gerekir vb. sorular sorularak cevapland›r›lmal› ve bunun içsellefltirilmesiyle yeni bir yaflam›n temelleri oluflturulmal›. Güldünya de¤il, tecavüzcünün sorumlu tutulaca¤›, katil olmas› halinde toplumda kabul edilen de¤il, tersinden bunun bir insanl›k suçu oldu¤unu kan›ksam›fl bir toplumun bask›s›yla do¤ru düflünmek ve davranmakla ruhu ve vicdan› özgür kardefller yarat›lmal›.

69


SERXWEBÛN

70

Nisan 2009

om

Devrimci kültür ve ahlak fiiimdiye kadar insanl›k temelde iki de¤erler sistemi yaratm›flfltt›r. Bunlardan birincisi, “fi

‹nsan›n ihtiyaçlar›n› giderme çabas› kültürel de¤iflfliimin temelidir

bu eylem kendisiyle birlikte farkl› bir yaflam alan›, üretim alan› ve farkl› iliflkiler gelifltirir. A¤açtan ev yaparsan›z, bu çok farkl› fleyler gerektirebilir. A¤açtan ev yapmak için testere önemli bir araçt›r. Tafltan ev yaparken de balyoz önem kazan›r. O zaman a¤açtan ev yaparken, testere yap›m› bir kültür olarak ortaya ç›kar. Tafltan ev yapt›¤›n›zda da balyoz yapma kültürü geliflir. Bütün bunlar zincirleme bir flekilde insanlar›n duygular›n›, düflüncelerini, emeklerini, emek süreçlerini ve toplumun kendi içerisindeki iliflkilerinin hepsini etkiliyor. Örne¤in orman›n hiç olmad›¤› bir yerde testere pek bilinmez. O zaman bu araç kimsenin ifline yaramaz. Tafl›n olmad›¤› bir yerde de belki balyoz bilinmez. Bu araçlar›n ortaya ç›kmas› için yaflamda kendilerine ihtiyaç duyulmas› gerekir. Burada flu ortaya ç›k›yor, bunlar Marksist teoride çok çözümlenmifltir: ‹htiyaçlar kültürel ürünlerin ortaya ç›kmas› için belirleyici olmaktad›r. Engels'in deyifliyle, “ihtiyaç keflfin anas›d›r.” Co¤rafyaya, ihtiyaçlara, toplumsal de¤iflim ve dönüflüme göre bir de böyle de¤iflen kültürel ürünler ve yarat›mlar vard›r. De¤iflenler içerisinde bir k›sm› yok olabiliyor, yani ortadan kalkabiliyor. Bu de¤erler içerisinde sürekli bir de¤iflimi yaflayanlar olabiliyor. Örne¤in üretim araçlar› sürekli de¤iflen kültür de¤erlerimizdir. Kültür içinde üretim tarz› ve araçlar› sürekli de¤iflen yarat›mlard›r. Toplay›c›l›k ve avc›l›kla ilk üretim ifline bafllayan in-

ww

w.

ne t

Kültür ürünlerini insanla ba¤lant›l› olarak iki ana bafll›k biçiminde ele alabiliriz. Kültürel de¤iflim içerisinde a¤›rl›kta kal›c› olan de¤erler vard›r. Baz› toplumsal yarat›mlar da dönemsel ihtiyaçlar› karfl›lamak için ortaya ç›km›fllard›r dedik. Yarat›lmas›na sebep olan ihtiyaçlar giderildikten sonra da ortadan kalkm›fl ya da biçim de¤ifltirmifl kültür ürünleri söz konusudur. Kal›c› olanlar toplumsal gerçekli¤in özüyle çok s›k› ba¤lant› içinde olmay› ifade ederler. Bunlar toplumu var eden, onu bir arada tutan ve devaml›l›¤›n› sa¤layan fleylerdir. Baflka bir deyiflle kal›c› olgulard›r. Örne¤in paylafl›m, toplu yaflama alanlar› olarak köyler ve kasabalar, konuflma yani dil, düflünce vb olgular kal›c› fleylerdir, insanla birlikte vard›rlar. Bir de toplumun temel özelli¤i olan sürekli de¤iflim ve dönüflüme paralel olarak de¤iflen fleyler vard›r. Bir yerleflim biçimi olarak köy ve flehir belki de¤iflmez, bir arada yaflam olgusu de¤iflmez; ama köy büyüyüp küçülebilir, evlerin mimarisi de¤iflebilir, evleri yaparken insanlar›n kulland›¤› malzemeler de¤iflebilir. Bu de¤iflim kendisiyle farkl› bir biçim yaratabilir. Bu de¤iflim o yap›y› dayan›kl› ya da zay›f k›labilir. Bunlar da kültürel yarat›mlard›r. Kültürel de¤iflim içinde ele al›nabilirler. Bu olgular da insanlar› etkiler. Örne¤in bir yerde tafltan ev yaparsan›z,

ew e. c

insanlaflflm may› var eden, insan›n bir varl›k olarak dünyam›z üzerinde yaflfla amas›n› sa¤layan komünal de¤erler sistemidir, baflk flka bir deyiflfllle komünal kültür de¤erleridir. Biz bu sistemi ve de¤erler dünyas›n› günümüzde komünal demokratik durufl olarak tan›ml›yoruz. Di¤er bir yarat›m biçimi ise, devletçi ve iktidarc› egemenlikli toplum dedi¤imiz flfleekilleniflflttir. Dolay›s›yla bu iki biçim veya sistem, yarat›lan kültür ürünlerinde ve de¤erlerinde karakterleriyle kendilerini ifadeye kavuflflttururlar”

sanl›¤›n, günümüzde fabrikalarda ne tür ürünler ortaya ç›kard›¤›n› biliyoruz. ‹nsanl›k tar›mda eliyle toprak kazmaya bafllam›flken, bugün traktörlerle art›k büyük tarlalar› tar›ma açabiliyor. Bu anlamda kendi içerisinde sürekli bir de¤iflimi yaflayabiliyor. Kültür ürünlerinde de¤iflim için toplumsal ihtiyaçlar›n dayat›c› olmas› ve insanlar›n bunun fark›na varmas› gerekiyor. Bu de¤iflimin nas›l tan›mlanaca¤› ve hangi tarzda de¤erlendirilece¤i sorunlar›yla karfl›laflm›fl oluyoruz. Bu, kültürün ideolojik alan›yla ilgili bir durumdur. ‹htiyaç olarak ortaya ç›kan durum toplumun herhangi bir tabakas› ve s›n›f› için neyi ifade eder sorunu, her dönemde en ciddi kültürel olgu olur. Bu de¤iflim nas›l tan›mlanacakt›r? Bu de¤iflim nas›l ve nereden ele al›nacakt›r? Burada kültürün nas›l de¤iflece¤i olgusu ön plana ç›kar. Toplumsal yaflam ve iliflkilerde de¤iflimin kendisi do¤al bir süreçtir. Bu sürekli oluyor, ama bunun kültürleflmesi konusu ve nas›l de¤ifltirilece¤i çok önemlidir. Kültür olgusunda de¤iflim ilkesinden bahsettik. ‹nsan›n ihtiyaçlar› temelinde do¤an boflluklar›, gereksinimleri gidermesi çabas› kültürel de¤iflimin temelini oluflturur. Ama bunlar› nas›l de¤ifltirece¤i konusunda yine insan›n yaratt›¤› kültür ürünleri, kimli¤ini ifade eden maddi ve manevi de¤erler önemli oranda belirleyici rol oynar. Yani kültürel de¤iflim ihtiyac›n› da yine kültürel yarat›mlar›n karakteri tayin eder.


Nisan 2009

SERXWEBÛN

kullan›l›yor deriz. Tersine sadece a¤an›n özel mülkü tarlas›n› veya kapitalist birinin çiftli¤ini sürüyorsa, o zaman bu araç devletçi ve egemenlikçi kültür için kullan›l›yor deriz.

timler gerçeklefltiririz. Ancak bu pratik ve üretim zenginli¤inin insanla iliflki biçimi ve insan prati¤i sonucunda ortaya ç›kan kültür ürünleriyle insan aras›nda kurulan mekanizma kendi içinde temelde iki karakterde ifller. Bu da iki kültürün varl›¤›n› ifade eder. Kültürü temelde komünal demokratik toplum kültürü ve devletçi toplum kültürü tarz›nda ayr›flt›r›rken, asl›nda bahsedilen, maddi ve manevi kültürün insanla aras›nda kurulan iliflki biçimidir. Her kültür de¤eri toplumsal yaflama destek versin diye yap›l›r. Kimsenin mal› olmaz. Toplumsal bir organizasyon vard›r; bu organizasyonun ifllemesi için gerekli olan de¤erlere -maddi ve manevi

Burada flu önemli gerçek ortaya ç›k›yor: Bir araç veya herhangi bir de¤er için bu devletçilerin ya da komünlerindir denilemez. Nas›l kullan›yorsak o önemlidir. Hepimizin bildi¤i gibi, saban komünal toplumun hâkim oldu¤u dönemin arac›d›r. Ama bu araç daha sonra köle ve feodal efendilerin tarlas›n› sürdü. Kapitalist çiftlikleri sürdü.

kültür de¤erleri- ihtiyaç duyulur. Ancak bu ihtiyac› karfl›layan de¤erlerle insan aras›nda kurulan ba¤ kültürün karakterini belirler. Örne¤in saban veya traktör tar›m için icat edilmifl kültürel araçlard›r. Toplumun açl›k sorununun giderilmesine katk› sunarlar. Buraya kadar sorun yoktur. Ama bu araçlar›n kimin mülkiyetinde oldu¤u, nerede nas›l kullan›ld›klar› sorusunun cevab›, bu kullanman›n komünal kültürü mü yoksa devletçi kültürü mü ifade etti¤ini ortaya ç›kar›r. Bir neolitik köyünde saban ortaklafla tarlada kullan›l›yorsa, kullanma biçimine ve onu kullanan insanlarla bu saban iliflkisine bakarak, ortaya ç›kan ürün tüm köyün ise, saban komünal demokratik kültür temelinde

Bu, toplumsal iliflkilerde ne demektir? Özel mülkiyet demektir. Demek ki kültür de¤erlerinin kendisi de¤il, kullan›lma biçimi çok önemlidir. O zaman flunu da söylemek gerekir: Nas›l ki neoliti¤in saban› özel mülkiyetle efendilerin oluyorsa, efendilerin elindeki özel mülkiyet kültürü de de¤iflebilir. Çünkü kültür ürünleri yap›ld›¤›nda, onlar›n yap›s›na özel mülkiyet afl›s› yap›lm›yor. Tüm ürünlerin bünyesinde toplumsal yaflama cevap olma tohumu vard›r. ‹flledikçe ürün veriyor, insan hayat›n› yaflan›r k›l›yor. Buna ra¤men kültürün neden özel mülkiyet ad› alt›nda bünyesi de¤ifltiriliyor denilecektir. Bunun cevab›, "büyük toplum yalan›"d›r. Egemenler büyük yalanlarla bunu yap›yorlar.

ne te we .c om

fiimdiye kadar insanl›k temelde iki de¤erler sistemi yaratm›flt›r. Bunlardan birincisi, insanlaflmay› var eden, insan›n bir varl›k olarak dünyam›z üzerinde yaflamas›n› sa¤layan komünal de¤erler sistemidir, baflka bir deyiflle komünal kültür de¤erleridir. Biz bu sistemi ve de¤erler dünyas›n› günümüzde komünal demokratik durufl olarak tan›ml›yoruz. Di¤er bir yarat›m biçimi ise, devletçi ve iktidarc› egemenlikli toplum dedi¤imiz flekillenifltir. Dolay›s›yla bu iki biçim veya sistem, yarat›lan kültür ürünlerinde ve de¤erlerinde karakterleriyle kendilerini ifadeye kavufltururlar. fiöyle bir gerçeklik vard›r: ‹ster komünal toplum döneminde, ister devletçi toplum döneminde yarat›lm›fl olsunlar, bütün de¤iflim ve dönüflümler nihayetinde insanlar›n ihtiyaçlar› içindir. Bu anlamda özellikle insanlar›n somutlaflt›rd›¤› kültür ürünleri toplumsal bir ihtiyac›n sonuçlar›d›r. Ama toplumsal sistem içerisinde bunlar›n nas›l tan›mland›¤›, ne biçimde de¤erlendirmeye tabi tutulduklar›, insanlar›n hizmetine ne biçimde koflturulduklar› en önemli hususlar olmaktad›r. Çünkü bu ilke toplumsal tarz dedi¤imiz gerçekli¤i ortaya ç›kar›r.

71

Kültür ürünleri yap›ld›¤›nda onlara özel mülkiyet aflfl››s› yap›lm›yor

Kültürel de¤erler toplumsal yaflflaama destek versin diye yarat›l›r

ww

w.

Devletçi toplum kültürüyle komünal toplum kültürü aras›nda farkl›l›klar vard›r. ‹flin özünde her ikisi birbirine kökten karfl›tt›r. Burada flöyle bir gerçeklik ortaya ç›kar: Biz kültür derken, çok genel olarak iki kültürden bahsediyoruz. Bir insan›n günümüzde komünal demokratik durufluna yol açan de¤erler sistemi, bir de toplumun devletçi flekilde sapt›r›lmas›ndan sonra biraz da zorla yaratt›¤› fleyler olarak de¤erlendirebiliriz. Bu, t›pk› do¤ada her fleyin düalite biçiminde var olmas› gibidir. Böyle bir tan›mlama yapmak, en genel anlamda kültürü sadelefltirme olarak belirtilebilir. Dolay›s›yla kültürel yarat›m dünyas›n› bir yönüyle bu biçimde somutlaflt›rmaya çal›flabiliriz. Toplumsal yaflam›m›z› devam ettirirken, çok zengin pratikler ve üre-


SERXWEBÛN

Yalan kültürü etraf›nda dönen her flfleey devlet kültürüdür

Sanata bilimsellik, etik ve “S estetik de¤erlerin bir de¤eri ifadeye kavuflfltturmas› diyoruz. En fazla kültür olmay› baflfla arm›fl ürünler bu üç temel özelli¤i en güçlü bar›nd›ranlard›r. Tabii do¤ru, yararl› ve güzel kavramlar› daha çok felsefi konulard›r. Burada neye ve kime göre sorusu önem kazan›yor”

ne t

fiunu demek istiyoruz: Teknoloji ve bir üretim yeri olarak yarat›lanlar bir s›n›f›n, bu arada kapitalistlerin olamaz. Zaten insan kültür ürünlerini bafl›nda egemenler yaratmak için yapsayd› ya da bu egemenlik oluflumu kültürel de¤iflimin karakterinde olsa ve de¤iflimin do¤al bir sonucu fleklinde ortaya ç›ksayd›, bu geliflme ilk toplumsal dönemde de olurdu. Ama binlerce y›l yaflanm›fl komünal toplum, gerçe¤in hiç de böyle olmad›¤›n› gösteriyor. Her geliflme tüm insanl›¤a aittir. Yalanlar iflte bu temel ilkeyi bozmak için devreye giriyor. "Bilim ve teknoloji kapitalistlerindir, onlar yapm›flt›r" demek yalan kültürüdür. ‹nsanlar› buna inand›rmak için yap›lanlar yalan kültürüdür. Üretilen bu yalanlar›n topluma ulaflt›r›lmas› için gelifltirilmifl yol ve yöntemlerin içinde yalanlar vard›r. Daha somut olarak belirtirsek, meflru savunma d›fl›nda gelifltirilen fliddet, bask› ve devlet ad›ndaki kurumlar›n ifllevsellik tarz›, iktidar, afl›r› tüketim, bencil duygu ve düflün-

celer, kad›n›n kar›laflt›r›lmas›, tüm toplumun kar›laflt›r›lmas› vb fleyler "büyük toplum yalan›" ile yarat›lm›fl insanl›k d›fl› kültürdür. Bu kültür gereksizdir, fazlal›kt›r. Bu yalan kültürü etraf›nda dönen her fley devlet kültürüdür. Bu çark›n dönmesinde ç›kar› olanlar da devletçilerdir. Bu bak›fl aç›s›yla kültürel de¤erlerin maddi ve manevi olanlar›na bak›ld›¤›nda, iki ayr› kültür dünyas›n›n oldu¤u görülecektir. ‹çinde bulundu¤umuz süreçte en büyük kültür, bu iki ayr› kültür dünyas›n› birbirinden ayr› görecek bir düflünce kültürüne kavuflmakt›r. Kültür ayr›flt›rmas›na ve sadelefltirmesine bir de yaflam› var eden pratik alanlar›n özgünlü¤ünde gidebiliriz. Bu alanlara k›saca bakal›m. Kültür çok

genifl bir alan oldu¤u için, her de¤iflim kültürün bir boyutunu temsil eder. Örne¤in kültür yaratma aç›s›ndan ekonomi kendi bafl›na bir aland›r. Bu alan daha çok insanlar›n beslenme ve üretim gerçekli¤iyle iliflkili bir durumdur. ‹nsanlar›n ekonomik faaliyette bulunurken, bu alan özgülünde giderdi¤i ihtiyaçlar ve bu ihtiyaçlar› gidermesi için yaratt›¤› araçlar bu alan›n kültürünü ifade ederler. En genifl ve önemli sahalardan biri budur. En h›zl› de¤iflime u¤rayan da bu sahad›r. Üretim araçlar›n›n toplumsal yaflamda oynad›klar› rol çok çözümlenmifltir. ‹nsan zihniyetinin birebir yans›yarak pratikleflti¤i bir aland›r. Toplumsal biçim daha çok ekonomik kültürün biçimiyle flekilleniyor denebilir.

w.

ww

Örne¤in devletçi toplum en fazla ekonomik alan› ele geçirip, bu sahada ortaya ç›kan ürünler üzerinde egemenli¤ini kurarak toplumu denetimine almaya çal›fl›r. Çünkü ekonomik alan kültürleflmesi, toplumsallaflman›n ve dolay›s›yla kültürleflmenin temelini döfleyen beslenme ihtiyac›n› karfl›lar. Toplumsal temel olmas› da bundan dolay›d›r. Örne¤in di¤er tüm kültürel yarat›m sahalar› kendini bu alanda kan›tlayarak ne kadar iyi olduklar›n› ispatlamaya çal›fl›rlar. Ekonomik kültürün büyümesi, toplumsal yaflam›n önemli oranda rahat yaflanmas›na yol açar. Sistemlerin toplumu yürütüfl tarz› ve kültürel karakterine göre, bu sahan›n kullan›lmas› kültürel de¤iflimde her zaman önemli bir gerekçe olmufltur. Marksist teori ve mücadele biçimi buna örnektir. Kapitalizmin bu kültürü toplumsal de¤iflime karfl› ne ölçüde engel haline getirdi¤i ve biyo-iktidar düzeyinde kulland›¤› iyi bilinmektedir. Son y›llarda Kürt halk›na karfl› arkas›na ABD'yi alm›fl Fethullahç›larca yürütülen mikro ve makro krediler, kömür ve makarna da¤›t›m› buna örnek olarak verilebilir. K›sacas› kültürü de¤ifltirmek isteyenler de, de¤iflmesini istemeyenler de bu önemli kültür yaratma sahas›na ve bunun olanaklar›na yönelmifllerdir.

ew e. c

"Büyük toplum yalan›", Önder Apo taraf›ndan yap›lm›fl bir kavramlaflt›rmad›r. Komünal demokratik kültürün ve yaflam›n sapt›r›l›p egemenlik alt›na al›nmas›n›n yol ve yöntemleri için kullan›lm›flt›r. Bu yalanlarla kültür olmayan, ama kültürmüfl gibi birtak›m etkili fleyler yaratm›fllard›r. Öyle ki, bu yarat›mlar›n hepsi gereksiz ve toplumsal yaflam›n bünyesini bozan fazlal›klard›r, insanl›k kültürü de¤ildir. Devletçi toplumun toplumu tüketirken karfl› koyufllar ortaya ç›kmas›n diye ve ç›kt›¤›nda da etkisizlefltirilmeleri için yarat›lm›flt›r. Bu çok önemli bir konudur. ‹nsan yaflam›ndaki yalanlar› -mitolojik, dini, felsefi ve bilimsel olanlar›ç›kar›rsak, geride komünal toplumsall›¤›n kendisi kal›r. Yalan kültürü nas›l iflliyor? Bunun için günümüzü örneklendirmek gerekir. Çünkü "yalan›n güzeli" günümüzde söyleniyor, yaflan›yor. Sistem çok biçimsel ve makyajl› oldu¤u ve imaja önem verdi¤i için, yalanlar› da makyajl›d›r, boyal›d›r.

Nisan 2009

om

72

‹nsan duygu ve düflflüüncelerini sanatla biçimlendirir Yine sanat, kültür ürünlerinin kendisini en rafine haliyle d›fla vurdu¤u bir alan olmas› itibariyle biraz daha farkl› de¤erlendirilebilir. Sanatla insan kendi duygu ve düflüncelerini biçimlendirir. Bilindi¤i gibi kültürün komünal de¤er ifade edebilmesi için toplumsal yaflam›n özgür ve eflitlikçi karakterini esas alarak yap›lan her de¤erin do¤ru, yararl› ve güzel olmas› temel k›stast›r. Tüm bu özellikler insan yarat›mlar›n›n içinde yan yana olur. Bütünlüklü tarzda kültürel ürünlerin de¤erlili¤ini ortaya ç›kar›r. Buna bilimsellik, etik ve estetik de¤erlerin bir de¤eri ifadeye kavuflturmas› diyoruz. En fazla kültür olmay› baflarm›fl ürünler bu üç temel özelli¤i en güçlü bar›n-


Nisan 2009

SERXWEBÛN ne¤in sesin beste olmas›, renklerin bir tabloda resim halini almas›, kimi davran›fl ve mimiklerin tiyatro olmas› vb kendili¤inden olmayan, insanlarca yap›lan bir eylemdir. Bunun için sanatsal bir dil vard›r. Zaten ilk insanlar kendi farklar›n› ifade ederlerken, bugün sanat dedi¤imiz d›fla vurumlar› kullanm›fllar, dans etmifller, ilginç seslerle sevinçlerini dile getirmifllerdir. Sanat konuflma dilinden önce insanlar aras›nda anlaflma kültürü olarak kullan›lm›flt›r denilebilir. Sanatla insan bir yaflam›n sevinçlerini, hüzünlerini, ac›lar›n› dile getirir. Sanat duygu ve düflünceleri hem biçimlendirir, hem de insan›n yaflad›klar›n› d›fla yans›tt›r.

mek için de sanat gereklidir. Örne¤in birçok fley asimile edilip tan›nmayacak kadar baflkalar›na mal edilebilir. Bu sadece sanat de¤erlerinde mümkün de¤ildir ya da oldukça zordur. Sanat konusunu ele al›rken belirtilmesi gereken bir fley de, yukar›daki tan›mlamaya uymayan, ama sanat gibi duran ürünlerdir. Bunun nedeni yine komünal toplum ve devletçi toplum kültürleri aras›ndaki öz fark›d›r. Devletçi toplum da kendi fark›n› en fazla sanat ürünleriyle ortaya koymaya çal›fl›r. Onlar da devleti var eden hangi yarat›mlarsa, onlar› sanatsall›k olarak insanl›¤a sunarlar. Belki farkl› bir tart›flma konusudur, ama devletin kendini hâkim k›lmaya çal›flt›¤› köleci dönemde bu ifli sanatla egemen k›ld›¤›n› söylemek abart› say›lmaz. Örne¤in mitolojideki edebi dil, zigguratlar›n mimarisi, heykel olarak putlar buna örnek verilebilir. Bu güçler kendi zulüm ve iflkencelerini de sanatsall›kla insanlara güzel diye sunmufllard›r. T›pk› bugün bireyci tiplerin sanat›n vazgeçilmez karakterleri olarak topluma idol diye sunulmas›nda görüldü¤ü gibi. Sanat ürünlerinde kullan›lan duygu, düflünce, dil, flekiller, nesneler ve renkler gibi sanat ürünün ortaya ç›kmas› için gerekli araçlar da kültürel olarak toplumlar›n kimlikleriyle iliflki içindedirler. Her co¤rafyan›n ve toplumun sanatsall›¤›n› en uyumlu veren araçlar vard›r. Örne¤in müzikte seslerle enstrümanlar aras›ndaki uyum gelifligüzel olmaz. Mey ve ney Bat› seslerine, ritimlerine fazla uymaz. Saksafon da Do¤ulular›n sesleriyle ritmik yap›s›na fazla uyumlu olmuyor. Yani her kültürün kendine özgü sanat biçimi ve ürünleri vard›r.

ne te we .c om

d›ranlard›r. Tabii do¤ru, yararl› ve güzel kavramlar› daha çok felsefi konulard›r. Burada neye ve kime göre sorusu önem kazan›yor. Hangi ölçüleri esas alarak bir de¤ere do¤ru, yararl› ve güzel diyoruz? Yukar›da da belirttik: Toplumsall›¤›n komünal özünü esas alarak bunu yap›yoruz. Bu düflünsel yaklafl›mdan hareketle, toplumu bitiren ve insan› öldüren araçlar d›fl›ndaki hemen hemen tüm araçlar›n yap›lmas› gayesi do¤rudur. Bunlar yaflam›n geliflmesine ve kolaylaflt›r›lmas›na vesile olduklar› için yararl›d›rlar. Bir de¤er e¤er bu iki ilkeyi bozucu rol oynam›yorsa, yararl›l›¤› kullan›ld›kça art›yorsa güzeldir. Güzel olan sanatsald›r. Bilindi¤i gibi sanat veya sanatsall›k sadece müzik, resim tiyatro gibi üretim alanlar› için geçerli de¤ildir. Bu temeldeki sanata en rafine sanatsall›k diyebiliriz. Sanatsall›k insanl›¤›n özünde vard›r. Çünkü her insan›n en güzeli bulma, ortaya ç›karma ve yaflama iste¤i ve amac› vard›r. Bunun için her insan›n eyleminde bir sanatsal yan bulunmaktad›r. Kültür de¤erlerinde sanatsall›¤›n ya da felsefede dile getirildi¤i gibi estetik yan›n özgünlü¤ü, bunu ifade eden yarat›m›n›n bir benzerinin olmamas›d›r. Yani sanatsall›k tümüyle insana özgü bir özelliktir. Kültür de¤erlerini do¤adaki di¤er tüm de¤iflimlerden ay›ran en temel özellik sanatsall›k dedi¤imiz yand›r.

73

Sanat›n bir özelli¤i de yaflama dair olan her fleyi kendi konusu olarak görmesi ve de¤erlendirmesidir. Bunun için birçok yerde kültür ile sanat neredeyse ayn› anlama gelecek biçimde kullan›l›r. Sanata önem vermek, güzelli¤e önem vermektir, insana önem vermektir. ‹nsan en güzeline lay›kt›r. Bizde de kültür ve sanat yan yana kullan›l›r. Bu, sanata yükledi¤imiz anlamla iliflkilidir. Kültür de¤erlerinin kimlikleflmesinde bu anlamda sanata çok rol düflüyor. ‹nsan›n kendinden do¤aya katt›klar›n›n, insani olanlar›n hepsinde sanatsall›k vard›r. Kimin, hangi toplumun do¤aya ne katt›¤›n› ö¤ren-

w.

Sanatla insan yaflflaam›n sevinçlerini hüzünlerini ac›lar›n› dile getirir

Sanata önem vermek güzelli¤e insana önem vermektir

ww

‹nsan yaflamak için do¤ada birçok eylemde bulunur. Kendine ait bir hareket ve de¤iflim flekli vard›r. Ancak bu insan u¤rafllar›n›n hemen hepsinde do¤adan ve di¤er canl›lardan bir etkilenme ve uyarlama da vard›r. Örne¤in beslenme bir canl›l›k kanunudur. Hayvanlar da beslenir. Savunma yine böyledir. Bar›nma yine bir do¤a olay› gibi her canl›n›n bir faaliyetidir. Kuflkusuz insan bunlar› yaparken çok de¤iflik süreçler pratikler ürünler temelinde bunu yap›yor. Ama sanatsall›k dedi¤imiz olay, bir do¤a kanunu gibi her canl›n›n faaliyeti de¤ildir. Ör-

Siyaset, insan›n toplumsal “S yaflfla am› içinde kültürel ürünlerini yarat›rken, bu yarat›m sürecinin planl›, amaçl› ve hedefli olmas›n›n yan›nda, k›sa, orta ve uzun vadede en az emekle en çok ürün, en az ürünle en mutlu yaflfla am, emek süresi ve zorluklar›na göre toplumsal paylaflfl››m ve adaleti sa¤lama faaliyeti olarak de¤erlendirilebilir”

Siyaset toplumsal yaflflaam› yönetme görevini yerine getirir Siyaset dedi¤imiz kültürel alan insanlar›n kendi toplumsal sistemleri içinde karfl›laflt›klar› sorunlar› giderme, üretim alanlar› ve toplumsal tabakalar aras›nda koordine mekanizmas›n› oluflturma, buna yöntem gelifltirme alan› olarak de¤erlendirilebilir. Siyasi kültür anlafl›lmaya en


SERXWEBÛN

w.

Devletçi toplumun en fazla hâkim oldu¤u toplumsal alan siyasettir

ww

Birincisi, siyaset kültürlerin birbirinden en net olarak ayr›flt›¤› aland›r. Bir insan›n toplumsal iflbölümlerine, kültürel ürünlerin paylafl›m› ve kullan›lmas›na yaklafl›m›, onun dünya görüflünü hemen ele verir. Komünal olup olmad›¤› net olarak ortaya ç›kar. ‹kincisi, devletçi toplumun en fazla hâkim oldu¤u toplumsal alan siyasettir. Devlet iktidarlar›ndan çok çekmifl toplumsal kesimlerin haf›zalar›nda, siyaset eflittir iktidar veya devlet gibi bir yan›lsama vard›r. Toplum yeterin-

ve sorumlulu¤unun yerine getirilmesi gibi bir özelli¤inin var oldu¤unun bilinmesidir. Yani tüm toplumun ortak e¤ilimlerinin sözcüsü olarak, uzlaflan veya uzlaflmaz çeliflkilerin koordine edilerek, toplumsal yaflam›n dengede yürümesini sa¤lama görevinin oldu¤unu bilmektir. Siyaset kültürü içinde komünler, meclisler, partiler, dernekler, sendikalar gibi kurumlar, örgütleflme alanlar› vard›r. Din önemli bir siyasi aland›r. Siyasi çal›flmalarda kullan›lan birçok deyim ve kavram›n din kökenli oldu¤u biliniyor. Siyasetin çal›flma yöntemi esasta dinlerin çal›flma tarz›ndan ç›km›flt›r. Dini kifliliklerin ve partilerin etkili olmas›n›n bir nedeni de bu çal›flma biçimlerine hâkim olmalar›d›r.

ew e. c

ce bilincinde olmasa da, devlet ve iktidar ad› alt›nda yalan söylendi¤ini hissediyor. Bir yere kadar bunun fark›ndad›r. Siyaseti de bu yalan mekanizmas›yla tan›d›¤› için kendi ifli olarak görmüyor. Bu da toplumsal kesimlerin siyasete uzak kalmalar›na yol aç›yor. Asl›nda tan›d›¤› devlet ve iktidar siyasetidir. Komünal demokratik toplumun da bir siyaseti vard›r. Örne¤in PKK siyaseti böyledir. PKK özgürlük, demokrasi ve adalet için siyaset yap›yor. Bu erdemlere inanan insanlar› bir araya getiriyor. Onlar›n dili ve yüre¤i olmaya çal›fl›yor. Siyasette yap›lmas› gereken ilk fley, siyaseti iktidar güçlerinin elinden almak, en az›ndan alternatif siyaseti gelifltirmek olmal›d›r. Bu anlamda toplumun en fazla da siyasileflmesine ihtiyaç vard›r. Siyasetsizlik veya siyasetten uzak durmak demek, "flimdi beyefendiler ve han›mefendiler de var; ben flu kadar çal›flt›m, flunu yaratt›m. Bunu ne yapal›m, nereye b›rakal›m" deyip eme¤ini egemenlere teslim etmek demektir. Üçüncüsü, siyasetin eme¤in korunup gelifltirmemesi ve topluma yayd›r›lmas›yla direkt bir iliflkisi vard›r. Bunlar› belirtirken, içimizde baz› arkadafllar›n "yöneticilik benim karakterim de¤il, ben yönetim olmak istemiyorum" demeleri akl›m›za geliyor. Bu arkadafllar›n tutumlar›n›n bizi sadece hareket olarak de¤il, bir halk olarak da nereye götürdüklerine bakal›m. Dördüncüsü, bu konuda komünal demokratik siyasetin, toplumsal siyasetin merkezi koordinasyonu görev

ne t

muhtaç alan olmaktad›r. Tüm kültür alanlar›n› hep birlikte insanl›¤›n motoru olarak ele al›rsak, siyaset bu motorun floförüdür. Siyaset alan›na kültürel yarat›mlar dünyas›n›n floförlü¤ü benzetmesini yaparken, bunu çok fazla kiflisellefltirdi¤imiz, çok fazla iradelefltirdi¤imiz, di¤er alanlar›n inisiyatiflerini siyasete yükledi¤imiz anlam› ç›kmas›n. Bu benzetmeyi rolünün daha iyi anlafl›lmas› için yapt›k. Siyaset toplumsal yaflam› örgütler, biçimlendirir, iflbölümlerini düzenler. Yani kültürümüzden daha iyi faydalanmak için yapt›¤›m›z ifl oluyor. Toplumsal yaflam› yönetme görevini yerine getirir. Bir hizmet alan›d›r. Siyaset, insan›n toplumsal yaflam› içinde kültürel ürünlerini yarat›rken, bu yarat›m sürecinin planl›, amaçl› ve hedefli olmas›n›n yan›nda, k›sa, orta ve uzun vadede en az emekle en çok ürün, en az ürünle en mutlu yaflam, emek süresi ve zorluklar›na göre toplumsal paylafl›m ve adaleti sa¤lama faaliyeti olarak de¤erlendirilebilir. Siyasi kültürün toplumsal yaflamda görevlerini yerine getirerek katk›s›n›n gerçeklefltirilmesi konusunda insanlarda bir duyars›zl›k vard›r. Asl›nda her insan siyasi bir kültüre sahiptir. Plan, amaç ve hedeflerden bahsettik. Her insanda bunlar mevcuttur. Siyaset alan›nda konuflulacak o kadar çok fley var ki, tart›flmam›z› buna bo¤madan k›sa baz› hususlar› dile getirerek yetinelim.

Nisan 2009

om

74

Kültürel zenginli¤i içerisinde en fazla taflfl››yan düflflüünce-dil alan›d›r

Yine kültürün kendisini içinde en genifl biçimde ifade edebildi¤i dil ve düflünce ayr› bir aland›r. Bir insan›n düflüncesinde ve dilinde yaflam›n di¤er alanlar›na ait kültürel de¤erler bulunabilir. Bunun için kültürü ele al›p de¤erlendirmeye tabi tuttu¤umuzda, insanlar›n bütün kültürel zenginli¤ini içerisinde en rahat bulabilece¤imiz alan düflünce ve dil alan›d›r diyebiliriz. ‹nsan bütün yarat›mlar›n› düflünerek yap›yor, yapt›¤› bütün ürünler düflüncesinde bir yans›maya kavufluyor. Belki bir topluluk veya herhangi bir grup kendi zihniyetinde tüm yarat›mlar› tan›mlamaya kavuflturmuyor olabilir;


Nisan 2009

SERXWEBÛN lum içinde flekillenir. Toplum kolektivizmi, ortakl›¤› ifade eder. Bir insan›n toplum içerisinde bir fley ifade edebilmesi için, önce o topluma kat›lmas› gerekir. Bir insan›n topluma kat›lmas› demek, o toplumdan etkilenmesi demektir. Yani di¤er insanlardan etkilenmesi demektir, di¤er insanlardan güç almas› demektir, kendi gücünü di¤er insanlarla paylaflmas› demektir. Kültür olgusunu ele al›rken, toplumsal gerçeklik aç›s›ndan bir de böyle de¤erlendirme yapmak mümkündür. Dolay›s›yla bir toplumun kültürünün bütün zenginliklerini bir insan›n yaflam›nda ya da zihniyet kal›plar› içerisinde de¤erlendirmek zor bir mesele oluyor. Örne¤in Kürtlerin kültürel geçmifllerini, tarihsel süreçlerinin tü-

kü ö¤renmek yaflad›¤›m›z süreçte oluflur. Toplumsal yaflam ö¤retir. Tarihin tümü toplumda mevcuttur. Birey bunun ne kadar›n› ö¤renebilir? Buras› biraz çelifliktir tabii. Her insan kendi bafl›na bir fley yaflamaz. Toplum bir fley yaflar, insan bunun içerisinde etkilenir, onun bir yans›mas› olarak bireyin duruflunda d›fla vurur. Onun için de kültür tan›mlamas› toplumsal gerçeklik temelinde yap›l›r ve kültür toplumsal etkinli¤in sonucunda oluflur, birey bunun içinde flekillenir denilir. Art›k birey kendi yetene¤ine göre bu sürece kat›l›r, bu süreçte olumlu ya da olumsuz bir flekilde rol oynar. Kültür aç›s›ndan önemli bir nokta da iflte budur. Kültür aç›s›ndan di¤er önemli bir fley toplumsal yaflam›n insanl›¤›n belle¤i, haf›zas› olmas› durumudur. Toplum sadece insanlar›n bir araya gelmesi de¤ildir. Toplum ayn› zamanda insan yarat›mlar›n›n içinde kal›c›laflt›¤› bir yaflam alan›d›r. Bu, insan aç›s›ndan bellek oluflturmad›r. Yani geçmifl yarat›mlar›n haf›zaya dönüflmesi de toplumsal yap›n›n bir sonucudur. Dolay›s›yla tarihsel bir aflamay› de¤erlendirdi¤imizde, bu gerçeklikten ötürü bugün yaflad›¤›m›z›n salt bugünle iliflkili bir fley olmad›¤›n› bilmemiz gerekir. Bunun için de bulundu¤umuz anda yaflad›klar›m›z›n önemli bir k›sm› geçmiflte yaflanan birikimlerin ya do¤rudan ya da dolayl› sonuçlar›d›r; bu birikimlerin de¤iflim ve dönüflüme u¤ram›fl biçimleridir. Zaten bugün de¤ifltirdi¤imiz, de¤ifltirmek istedi¤imiz fleyler, bizim geçmifl tecrübelerden edindiklerimizin kazand›rd›klar› ile oluyor. Bugünün maddi ve manevi kültürü de bunda oluflarak gelifliyor. Bu aç›dan da kültür konusunda en somut, en belirleyici ve etkileyici olan yaflanm›fl olanlard›r. Yani kültür aç›s›ndan geçmifl önemlidir. Çünkü gelecek henüz yaflanm›fl, oluflmufl de¤ildir. Gelecek henüz kendisini ortaya koymufl de¤ildir. Gelecek henüz kendisini yaratm›fl, somutlaflt›rm›fl de¤ildir. Bu anlamda da hem kimlik itibariyle, hem ürünler bak›m›ndan, hem de düflünce ve dil aç›s›ndan kültürde belirleyici olan geçmifltir, geçmiflin etkileridir diyoruz.

ne te we .c om

ama o grup ya da o topluluk, dilinde ve düflüncesinde kendi tarihsel geçmiflinde yaratt›¤› bütün ürünlerin izlerini tafl›r. Tümünü olmasa da, bunlar›n çok önemli bir k›sm›n› dilinde ve düflüncesinde izleyebiliriz. Dolay›s›yla bir toplumun kültürel ürünlerini ele alacak olursak, onun düflünce da¤arc›¤›n› ve dilini çözümlemeye tabi tutarken, bu toplumun hangi tarihsel süreçlerden geçti¤ini, neler yaratt›¤›n› ve nas›l bir de¤iflim yaflad›¤›n› çok rahatl›kla izleyebiliriz. Bu anlamda da kültürel ürünleri yarat›m ve de¤iflim aç›s›ndan anlafl›l›r k›lmak ve sadelik içinde dar da olsa de¤erlendirmek, daha çok bu iki alan üzerinden mümkündür. Kültür tan›mlamas› yapmak ve konumuzu anlafl›l›r k›lmak için dile getirebilece¤imiz önemli bir nokta da bu oluyor.

75

Birey tek baflfl››na kültür yaratamaz çünkü insan toplumsal bir varl›kt›r

olan toplumsal yaflfla am›n

insanl›¤›n belle¤i olmas›d›r. Toplum sadece insanlar›n

bir araya gelmesi de¤ildir.

Toplum ayn› zamanda insan yarat›mlar›n›n kal›c›laflfltt›¤› bir yaflfla am alan›d›r. Bu, insan aç›s›ndan bellek oluflfltturmad›r”

münü salt bir insan›n duruflundan yola ç›karak tan›mlayamay›z, çözümleyemeyiz. Bir insan›n duruflu bir noktaya kadar o toplumun yaflad›¤› kültürel düzeyi ve geçmiflini ele verebilir. O toplumun yaflad›¤› önemli süreçleri o insan›n duruflunda, konuflmas›nda, zihniyetinde, üretim biçiminde de¤erlendirebiliriz. Ama bu çok dar bir çözümleme olur.

ww

w.

Kültür-düflünce, kültür-dil iliflkisi toplumlar›n kimliklerinin farkl›l›klar› aç›s›ndan da önemlidir. Her halk›n ismi ile dilinin ayn› olmas› da bundan kaynaklan›yor. Lisan insan iliflkisinin önemini vurguluyor. Kürtçeye düflmanl›k bundan dolay›d›r. Türkiye devleti neden Q, W, X harflerine düflmand›r diye hiç merak ediliyor mu? San›r›m dillerde kimi sesler ve bu sesleri simgeleyen harfler sadece bir halka ait oluyor. Bu bir tespit de¤il bir mant›k yürütmedir. Ne kadar bilimsel ve tarihsel olur, bilmiyorum. Kürtçe dilinde de bu üç harf Kürt dilinin sesleridir. Dikkat edilirse, bir kifli asimile olmufl olsa bile, Türkçe konuflurken K, V ve H harflerini kulland›¤›nda, Kürtçedeki Q, W ve X seslerini ç›kar›r. E¤er Kürtler bu üç sesi unuturlarsa veya g›rtlak yap›lar› bunlar› ç›karacak özelli¤ini kaybederse, Kürtçe o zaman tümüyle ortadan kalkar. San›r›m devlet bunun için Kürtçeye, ama özellikle bu üç sese düflmand›r. Kültür aç›s›ndan di¤er önemli bir nokta da, s›kça vurgulad›¤›m›z gibi, kültürel ürün ve toplum iliflkisidir. Bireylerin kültürü olmaz. Birey kendi bafl›na kültür yaratamaz. Çünkü insan toplumsal bir varl›kt›r. Birey top-

Kültür aç›s›ndan önemli “K

Kültür yaflflaanm›fl oland›r Kürt bireyleri olarak içinde yaflad›¤›m›z süreç toplumumuzun içinden geçti¤i süreçten kopuk de¤ildir. Ancak bundan ne kadar etkilendi¤imiz ve buna ne kadar kat›ld›¤›m›z, bireyler olarak yaflam kültürümüzü belirler. Çün-


SERXWEBÛN

76

Nisan 2009

om

Gabar'da her eylem Agitlerin intikam› ve özgürlük hayalleri içindi

lamak ve kurulan her yuvan›n bir sonraki günün karanl›k bitmesi kayg›s›n› da¤›tmak için o herkese görünmeyen esrarengiz insanlar f›rt›na olmufl savafl›yorlard›. Bunun için onlara ulaflma, onlar› yak›ndan görme, onlarla konuflup, onlarla yürüme iste¤i bende süreklileflen bir tutku haline dönüflmüfltü. Genç yaflta böyle bir düflünceye kap›lma ve da¤a kavuflma hayaliyle büyümeyi herhalde ancak zulüm ve bask› gören, kendi ülkesinde düflman›n ayaklar› alt›ndaki bir köle gibi yaflayan veya buna zorunlu kalan bir Kürt genci bilebilirdi. Jandarmalar›n her zaman oldu¤u gibi köyümüzü bast›¤› o gün daha yak›ndan gördü¤üm ve yaflad›¤›m baz› fleyler benim için bir dönüm noktas› olmufltu. Jandarmalar tek tek evleri aramadan geçiriyor, bizler de sokakta oyun oynuyorduk. Kendisini, topra¤›n›, halk›n› ve gelece¤ini sömürgecili¤e

ww

w.

ne t

‹dil ovas›ndan ulafl›lmaz bir gezegenmifl gibi görünen Gabar'a her bakt›¤›mda kurdu¤um hayaller, ailemin ve komflular›n her zaman sevgi ve minnetle bahsettikleri, her yerde olup hiç bir yerde olmayan ve birçoklar› taraf›ndan cin denilen insanlar›n içine gitme düflüncesi zamanla içimde gerçekleflmeyi bekleyen bir ütopya, yüre¤imin derinliklerinde ise ad› konulmam›fl bir sevda haline dönüflmüfltü. Bu sevda giderek beni aileden uzaklaflt›r›yor ve düflünerek geçirdi¤im her an beni her fleyi b›rak›p gitmeye zorluyordu. Yeterince bilinçli olmad›¤›mdan gün geçtikçe içimde büyüyen bu sevdaya fazla anlam veremiyor, s›rr›n› çözemiyor, içinden ç›kam›yordum. Küçüklü¤ümden beri çok s›k tan›k oldu¤um olaylar, ben fazla bilincinde olmasam da bende çeflitli tepkiler yaratm›flt›. Annelerin çocuklar›n› her Kürt çocu¤unun korkulu rüyas› olan "Cendirme hat" sözüyle korkutarak uyuturlard›. Özellikle, köyümüze her geldiklerinde köyün erkeklerini toplayarak istedi¤ini döven, istedi¤ini götüren, büyüklerin de korktu¤unu gördü¤ümüz askere karfl› duydu¤umuz korku hemen her korkuda oldu¤u gibi tepkiyi de içinde bar›nd›r›yor ve bu tepki çok a¤›r a¤›r da olsa büyüyordu. Biraz daha zaman geçti¤inde art›k o da¤larda yaflayan esrarengiz insanlar›n ne yapmak istediklerini anl›yordum. Kürt halk›n›n üzerinde kapkara bir bulut gibi dolaflan kaderi de¤ifltirmek, çocuklar›n yine ninnilerle uyumas›n› sa¤-

ew e. c

“S›zma fleklinde ilerleyerek mevzilerine iyice yaklaflm›flt›k. Art›k tepenin zirvesinde yanan atefli ve etraf›ndaki bir kaç askeri daha rahat görebiliyorduk. Subay oldu¤u anlafl›lan birinin aniden duyulan ‘Kimse benden izinsiz mermi s›kmas›n’ sözleriyle kendimizi yere atm›flt›k. Bir süre öyle beklerken her birimiz acaba bizi gördüler mi diye düflünmekten kendimizi alam›yorduk. Fakat bu kadar yak›nlar›nda olmam›za ra¤men halen atefle bafllamam›fl olmalar› görmediklerinin bir iflaretiydi. Kalp at›fllar›m›z› sayd›¤›m›z bir bekleyiflten sonra kulaktan kula¤a f›s›lday›fllarla, çok dikkatli bir flekilde ikifler ikifler ilerlemeyi kararlaflt›rm›flt›k”

satm›fl bir hain bu esnada üzerimize do¤ru gelerek "da¤›l›n" diye ba¤›r›p ça¤›rmaya bafllam›fl ve kendisini "Komutan›na" be¤endirme kayg›s›yla en yak›n›nda olan bana silah›n›n dipçi¤iyle bir kaç kez vurmufltu. ‹hanete karfl› o an için elimiz kolumuz ba¤l› oldu¤undan sessizce da¤›lm›flt›k. Gururum k›r›k bir flekilde oradan ayr›l›p giderken kendi kendime söz vermifltim.

Art›k orada durmayacakt›m

"Ya özgür olacakt›m ya da do¤du¤um ana topraklar bana haram olacakt›." Bir ay sonra, her gün köyün yukar›s›na ç›k›p onu seyrederek hayal kurdu¤um, yüre¤imi iflgal eden sevday› dindirdi¤im Gabar'a gidiyordum. Ne ailem ne de düflman›n engel olamayaca¤›ndan emin, yumruklar›m› s›km›fl bir fle-


Nisan 2009

SERXWEBÛN lerin gençleri grup grup umut savaflç›lar›na kat›l›rken geriye kalanlar yürekleri Gabar'da, umutlar› da¤larda flehirlere göç etmek zorunda kalm›fllard›. Yak›lan köylerle yüre¤i kavrulan ve öfkesi artan Gabar gerillas› d›fl›nda o gün, Gabar da kendi kendine bir söz vermiflti. "Ey zalim, hiçbir vadime rahat giremeyecek, hiç bir tepeme bafl› dik t›rmanamayacaks›n. Her geliflinin bedelini ödeyecek, her bahçenin yak›l›fl›n›n hesab›n› verecek öyle döneceksin" 1998 y›l› 1 May›s Dünya ‹flçi ve Emekçi gününde, partimiz bir çok kez oldu¤u gibi yine ateflkes ilan etmifl, bütün bölge ve birimlere dikkat etme ve düflman üzerlerine gelmedi¤i müddetçe herhangi bir sald›r› yapmama talimat› vermiflti. Bu talimatla birlikte Gabar'daki bir taburluk gücümüz biraraya gelmifl, ateflkes kurallar›na göre savunma konumumuzu ve planlamam›z› yeniden gözden geçirmifltik. Ateflkese uyma ve meflru savunmay› yerli yerinde uygulama en baflta dikkat edilecek hususlard›. Bu arada alt yap› çal›flmalar›na da h›z verilecekti. Planlamalar sonras›nda taburun birarada olmas› da de¤erlendirilerek moral yap›lm›fl ve sonra da birlikler, belirlenmifl olan yerlerine gitmek üzere vedalafl›p ayr›lm›fllard›. Bu düzenlemeyle birlikte birli¤imiz Geliyê Gurdila vadisine geçmiflti. Bu vadide bulunan y›k›lm›fl köylerdeki meyvelerden faydalanacak ve bununla beraber k›fl için erzak ç›karma ve di¤er alt-yap› haz›rl›klar›n› yapacakt›. Yang›ndan kurtulmufl ba¤lardaki üzümlerden pekmez yap›l›yor, badem, ceviz ve incir gibi meyveler toplanarak k›fl için haz›rlan›yordu. Tüm bunlar›n yan›nda en zoru da bir eylemden daha zor ve tehlikeli olan ovaya inip erzak ç›karma görevi oluyordu. Çal›flmalar›m›z bu flekilde ilerlerken di¤er birli¤imizden gelen iki arkadafl bölge komutan›ndan uzun süreden beri Geliyê Gurdila vadisinde olmam›z sonucunda düflman taraf›ndan keflif edilmifl olmam›z ihtimaliyle oradan ç›kmam›z gerekti¤ini belirterek yeni bir nokta yeri veren bir talimat getirmifllerdi. Bölge komutan›m›z bizi gidece¤imiz noktada bekliyor olacakt›.

Geliyê Gurdila vadisi öyle san›ld›¤› gibi düflman›n istedi¤i zaman girebilece¤i bir vadi de¤ildi. Vadinin etraf› yüksek da¤lar ve her yerden yol vermeyen yamaçlarla çevriliydi. Vadinin Kuzey do¤usunda yeri itibariyle bir kaleyi and›ran ve sadece bir kaç yolu olan "Hastahane tepesi" vard›. Bu tepenin yolunu sadece bir kaç arkadafl biliyordu. Onlar da köylülerin orada oldu¤u dönemde onlardan ö¤renmifllerdi. Yine vadinin bat›s›nda "Çelê Sor", kuzeyinde ise "Deriya Spî" vard›. Tüm bu s›rtlar›n yamaçlar›, sarpl›¤›ndan dolay› yabani keçilerin mekan›yd›. Yine bu yamaçlarda "Soredar" (K›rm›z› a¤aç) denilen ve ne k›fl ne yaz yaprak dökmeyen a¤açlar yabani keçiler ve küçük gerilla gruplar› için ideal gizlenme yerleriydi.

ne te we .c om

kilde Akda¤ yolunu geride b›rak›yordum. Bir set gibi önüme ç›kan Dicle suyunu da geçtikten sonra kendimi bildim bileli her zaman bahsini duydu¤um ve benim için bilinmezliklerle dolu arkadafllara ulaflm›flt›m. Sonunda çocukluk hayallerim gerçekleflmifl, geriye önüme koydu¤um hedefler kalm›flt›. En büyük hedefim çocukluktan beri içimde büyüttü¤üm kini düflman›n beyninde patlatmakt›. Y›llar›n intikam›n› ald›¤›m› gözlerimle görmek, bu an› yaflamak ve çocuklu¤un bir izi olarak içimde kalan düflman› büyük görme ve ondan do¤an çekinceyi da¤›tmak istiyordum. Kürdistan da¤lar›na cennetten bir köfle gibi yerleflmifl olan Gabar'a ilk geldi¤imde hayat›mda görmedi¤im güzelliklerle karfl›laflm›flt›m. fiar›l flar›l akan dereler, topra¤› kavuran s›caklara ra¤men gizli haznelerden yeryüzüne f›flk›ran buz gibi kaynaklar, manzaras›na doyulmayan köy ve mezralar, bafllar›n› gö¤ü delmek istercesine kald›rm›fl kavaklar, dere kenarlar›nda yüzlerce y›ld›r günefli seyreden yafll› ç›narlar, cevizler...

77

Bu güzellikler kimin eme¤iydi

ww

w.

Gabar halk›, her birisi ayr› bir güzellikte olan yüzlerce köy kurmufl, her kuflak kendinden sonrakine daha güzel bir fleyler b›rakabilme heyecan› ve umuduyla can› gönülden çal›flm›fl, da¤lar› kar›fl kar›fl ifllemifl, düzenli ba¤-bostanlar kurmufl, metrelerce duvarlar yükseltmiflti. Ve tarih 1994! O canl› yaflama, yüzlerce y›ll›k eme¤e bir günde son verilmiflti. Düflman bu yaflam› kabul etmemifl, Kürtlere bu güzellikleri çok görmüfltü. Köylüler katledilmifl, dipçik zoruyla köyler boflalt›lm›fl, yak›lm›fl, ya¤malanm›flt›. Bahçeler yak›lm›fl, duvarlar y›k›lm›fl, Gabar yerle bir edilmiflti. Bütün bu güzelliklerin bir gün yak›l›p y›k›laca¤›n› kim bilebilirdi ki? Her fleyden geriye Derflev köyünün bahçelerindeki çocuklar›n kula¤› dolduran nefleli 盤l›klar› ve bir film gibi gözümüzde canlanan oyunlar› kalm›flt›. Gabar insans›zlaflt›r›lmak istenmifl fakat baflar›lamam›flt›. Boflalt›lan köy-

Vadide geriye yak›l›p-y›k›lm›fl evler ve boylu boyunca uzanm›fl kavaklar kalm›flt›

94 y›l›ndaki en kapsaml› operasyonlarda dahi düflman bu vadiye girmemifl, havadan uçaklarla bombalam›fl ve gerillaya ulaflamaman›n ac›s›n› savunmas›z sivil insanlardan ç›karm›flt›. Bombalarla toz dumana kar›flan vadi bambaflka bir manzaraya bürünmüfltü. Buradaki köyler de boflalm›fl ve halk›n bir k›sm› gerilla denetimindeki yerlere s›¤›nm›flt›. Boflalan köylerin sessizleflen evlerinde kalan kediler ve bahçelerin yak›l›p-y›k›ld›¤›n› gören bülbüllerin sesleri art›k daha ac›l› ç›k›yor, al›flt›klar› nefleli çocuk ba¤r›flmalar›n›n yoklu¤u seslerine yaln›zl›¤›n verdi¤i bir titremeyi de kat›yordu. Bir anda sessizleflen vadide, geriye yak›l›p-y›k›lm›fl evler ve boylu boyunca uzanm›fl kavaklar kalm›flt›. Hava karar›r kararmaz vadiyi terk etmek üzere yola koyulan birli¤imiz gece yar›s›na do¤ru belirlenen noktaya ulaflt›¤›nda bölge komutan›m›z› bizi beklerken bulmufltuk. Bütün arkadafllarla selamlafl›ld›ktan sonra konaklamak üzere bir yer tespit edilmiflti. Kendisi ve çevresi üzüm ba¤lar› ve badem a¤açlar›yla kapl› olan noktam›zda baz› arkadafllar daha geceden birer tafl ellerine alarak badem k›rmaya bafllam›fllard›. Birlik komutan›n›n


SERXWEBÛN

Düflman alan›m›za girmiflti

ww

w.

ne t

Sabah›n erken saatlerinde herkes uyan›k bir flekilde haz›r bekliyor ama kimse hareket etmiyordu. Gabar'da, havan›n aç›lmas›yla birlikte yap›lan kefliften sonra normal yaflama geçiliyordu. ‹kinci günün sabah› da art›k al›flm›fl oldu¤umuz haz›r bekleme durumunun tepecilerden arazide düflman olmad›¤›na dair al›nan cihaz tekmilinden sonra sona ermesiyle normal yaflama geçilmifl, günlük planlama ve çal›flmalar›n düzenlemesi yap›lm›flt›. Bir manga arkadafl erzak getirmek için Ç›rav alan›na gidecek, noktada kalan di¤er arkadafllar da etraftaki bademleri toplayacakt›. Göreve gidecek manga yola ç›kt›ktan sonra noktada kalan bizler iç düzenlememizi yap›p badem toplamaya koyulmufltuk. En atik olanlar›m›z a¤açlar›n tepelerinden bademleri düflürüyor, daha sab›rl› olanlar ise bademleri tek tek yerden toplay›p teneke veya torbalara dolduruyorduk. Herkes sessizce çal›fl›rken bu sessizlikten s›k›ld›¤› anlafl›lan Redur arkadafl›n türkü söyleme önerisine ilk baflta kimse yanaflmam›fl görünse de arkadafl flakalar›yla herkesi rahatlatm›fl ve yeni savaflç› e¤itimini bitirerek birli¤imize yeni kat›lm›fl olan Mordem ve Emin arkadafllardan türkü söylemelerini istemiflti. Mordem ve Emin arkadafllar›n söyledi¤i türküleri herkes kimi zaman kahkahalarla kimi zaman sessizce efllik ederek dinliyordu. Biz böyle moralli ve gayet gürültülü bir flekilde çal›fl›rken birlik komutan›ndan gelen talimatla gülüflmeler ve türküler bir anda yerini sessizli¤e b›rakm›flt›. Düflman alan›m›za girmiflti. Toplan›lan bademler aceleyle torbalara doldurularak belirlenen yere kon-

mufl, iki arkadafl onlar› saklamakla görevlendirilirken di¤er arkadafllar "ne olmufl, kim söylemifl, neredelermifl?" sorular›n› f›s›lt›larla kendilerine ve di¤erlerine sorarak h›zl› ad›mlarla noktaya dönmüfllerdi. Düflman›n bize böyle bir karfl›lama töreni haz›rlayaca¤›n› hiç beklemiyorduk. Düflman›n arazide oldu¤u haberini göreve giden arkadafllar getirmifllerdi. Yola ç›kt›ktan k›sa bir süre sonra arazide düflman› görünce bir timleri takviye olarak tepecilerin yan›na giderken geriye kalanlar ise bir an önce noktaya haber vermek üzere geri dönmüfltü. Herkes topland›ktan sonra bölge

zey bat›dan büyüyerek gelen bulutlar gökyüzünü çevrelemifl ya¤murun haberini veriyordu.

Bulundu¤umuz yerden düflman›n tuttu¤u bütün tepeleri görebiliyorduk

Düflmana görünmemek için kendimizi çal› ve a¤açlar›n arkas›na gizleye gizleye h›zl› bir flekilde belirlenen yerimize gittik. Dürbünle, önümüzü ve düflman›n hareketlerini keflfederek hedefimize ulaflm›flt›k. Düflman›n bizi göremeyece¤i s›k bir ormana girince kayal›k ve s›k a¤açlarla kapl› uygun bir yer bularak orada durduk. Bulundu¤umuz yerden düflman›n tuttu¤u bütün tepeleri görebiliyorduk. ‹kindi vaktine do¤ru art›k iyice a¤›rlaflan bulutlar daha fazla dayanamay›p yükünü hafifletmeye bafllad›. Bunca y›ld›r Gabar'da ilk defa Eylül ay›nda ya¤mur ya¤›yordu. Tüm fliddetiyle ya¤an ya¤mur insana ilkbahar ya¤murlar›n› hat›rlat›yordu. Ya¤mur o kadar ya¤m›flt› ki bütün yaz boyunca kuruyup çatlam›fl olan toprak suya doymufl ve art›k üzerinde küçük su birikintileri ve gölcükler oluflmaya bafllam›flt›. Tabii bu arada biz de so¤uktan tir tir titriyorduk. Baz› arkadafllar bulduklar› kaya altlar›na s›¤›nmalar›na ra¤men yine de ›slan›yorlard›. K›fl aylar›ndaym›fl›z gibi üflüyor ve vücudun titreyifline engel olam›yorduk. Hem ›slanman›n do¤urdu¤u so¤uk ve hem de art›k hepimizin gözünde kesinleflen eylemin heyecan› birbirine kar›fl›yordu. Hepimiz bir yandan titriyor, bir yandan da kaçamak bak›fllarla etraf›ndakileri gözlüyor acaba yanl›fl anlafl›l›yor mu diye düflünerek kayg›ya kap›l›yorduk. Birlik komutan›m›z Koçer arkadaflla yapt›¤›m›z keflfi tamamlad›ktan sonra Koçer arkadafl, hem fiervîn arkadafl›, onun da fikrini almak üzere keflif yerine ça¤›rmam ve hem de di¤er arkadafllara bu akflam için haz›r olmalar›n› söylemem için beni noktaya göndermiflti.

ew e. c

k›rmayan ve ikna eden uyar›s›ndan sonra ilk baflta küçük kahkahalar duyulmufl fakat sonra gürültüler kesilmifl ve herkes bu ifli sabaha b›rakarak uyumaya koyulmufltu.

komutan›m›z hemen bir düzenleme yapm›flt›. Bölük komutan› Koçer arkadafl bir tak›m arkadaflla birlikte düflman›n geldi¤i yönün sa¤›na geçecek, noktada kalanlar ise onlar›n arkas›ndaki araziye uygun bir flekilde mevzilenecekti. Tepeciler en ön tarafta, yerlerinde kalacaklard›. Herkesin yeri belli olduktan sonra bölge komutan›m›z durumun ciddiyet ve aciliyetini dile getirmiflti; "Çabuk olun! Düflman tepecilere do¤ru ilerliyor". Saat ö¤lenin on ikisine do¤ru ilerliyordu. Sabah saatlerinde hava o kadar s›cak olmas›na ra¤men flimdi ku-

Nisan 2009

om

78


SERXWEBÛN

79 ilerlemeye devam ettik. S›zma fleklinde ilerleyerek mevzilerine iyice yaklaflm›flt›k. Art›k tepenin zirvesinde yanan atefli ve etraf›ndaki bir kaç askeri daha rahat görebiliyorduk. Subay oldu¤u anlafl›lan birinin aniden duyulan "Kimse benden izinsiz mermi s›kmas›n" sözleriyle kendimizi yere atm›flt›k. Bir süre öyle beklerken her birimiz acaba bizi gördüler mi diye düflünmekten kendimizi alam›yorduk. Fakat bu kadar yak›nlar›nda olmam›za ra¤men halen atefle bafllamam›fl olmalar› görmediklerinin bir iflaretiydi. Kalp at›fllar›m›z› sayd›¤›m›z bir bekleyiflten sonra kulaktan kula¤a f›s›lday›fllarla, çok dikkatli bir flekilde ikifler ikifler ilerlemeyi kararlaflt›rm›flt›k. Newal ve Z›nar arkadafllar, bizi takip edecekler, ilk mevzinin düflmesiyle birlikte onlar da biz ilerlerken geride kalanlar› temizleyecek ve savunmam›z› yapacaklard›.

ne te we .c om

Nisan 2009

termeye bafllam›flt›. Adeta dans ediyor ve bize gülümsüyorlard›. Tak›m›m›z tepeye do¤ru yürümeye bafllam›flt›. Gecenin sessizli¤ine bizler de sessizlikle yan›t veriyorduk. Gündüz ya¤an ya¤mur bütün ot ve çal›lar› yumuflatm›fl, geceyi s›zma için uygun hale getirmiflti. Bir süre yürüdükten sonra art›k tepeye yaklaflm›flt›k. Tepeye onlar›n tahmin etmedikleri yönden yaklafl›yorduk. Düflman, yönünü tepecilerin oldu¤u tarafa do¤ru vermiflken bizler tam aksi yönden, arkalar›ndan onlara do¤ru ilerliyorduk. Bir yere kadar beraber geldikten sonra savunma grubunu kendi yerinde b›rakarak dört kiflilik sald›r› ve befl kiflilik takviye grubu olarak ilerlemeye devam ettik. Düflmanla aram›zda k›rk-elli metrelik bir mesafe kalm›flt›. Gündüz keflif yapt›¤›m›z yer oldukça uzak oldu¤undan yamaçlarda gizli mevzilerin olupolmad›¤›n› bilmiyorduk. Askerlerin mevzilerinden konuflma sesleri kula¤›m›za gelmeye bafllam›flt›. O esnada takviye grubundan yan›m›za gelen bir arkadafl, sa¤ taraf›m›zdan seslerin geldi¤ini, düflman›n hareket ediyor olabilece¤ini söylüyordu. Bunun üzerine takviye grubu komutan› fiervin arkadafl› ça¤›r›p ona düflman›n hareket halinde olmad›¤›n›, so¤ukkanl› olmalar› gerekti¤ini ve orada beklemelerini söyledikten sonra biz

ww

w.

fiervin arkadafla keflif yerine gitmesini söyledikten sonra halen üflüyen arkadafllar›n yan›na giderek o akflam için haz›r olmalar›n› söyledikten sonra keflif yap›lan yere döndüm. Gitti¤imde Koçer arkadafl fiervin arkadafla tepeleri tarif ediyordu. Yanlar›na gidince Koçer arkadafl di¤er arkadafllar›n durumunu sorduktan sonra karfl›m›zda hedef olarak duran üç tepeden hangisini vurabilece¤imizi sordu. Sonra tepecilere yak›n olan› tepecilerin vuraca¤›n› ekleyince hedef seçene¤imiz ikiye düflmüfltü. K›sa bir sessizlik olunca sorusuna kendisi cevap vermiflti; "Bence ortadakini vural›m, biraz ç›plak ama sorun de¤il. Zaten di¤eri bize oldukça uzak düflüyor, içlerine o kadar girmek de iyi olmaz". Ortadaki ç›plak tepe uygun görülmüfltü. Bal›k s›rt›na benzeyen tepenin uzunlu¤u ancak yüz metre kadar vard›. Tepenin yamaçlar›nda çal›l›klar ve tektük a¤açlar vard›, tepedeki a¤açlar ise daha önceki operasyonlarda kesilmiflti.

Gündüz geceyi bize arma¤an etmiflti

Haz›rl›klar tamamlanana kadar, gündüz yerini geceye b›rakm›flt›. Daha do¤rusu gündüz geceyi bize arma¤an etmiflti. Art›k sadece düflman›n mevzilerinde yakt›¤› atefl geceyi ve gecenin içinde de kendini ayd›nlat›yordu. Havan›n kararmas›yla birlikte bulutlar da da¤›lm›fl, y›ld›zlar kendilerini gös-

Gabar'dan tek bir ç›t bile ç›km›yordu

Rêdûr arkadaflla kah sürünerek kah kaz yürüyüflüyle mevzilere on metre kadar yaklaflm›flt›k. Önümüzdeki ilk mevzi, içinde atefl olmayan nöbetçi mevzisiydi. Daha fazla yaklafl›pyaklaflmama konusundaki k›sa bir tart›flmadan sonra ilerlemeye karar vermifltik. Nefeslerimizi bile tuttu¤umuz bir s›zmadan sonra mevziye yar›m metre kadar yaklaflm›flt›k. Askerler duvarlar› yüksek olan mevzinin içine oturmufllard›. D›flar›dan sadece mevziye yaslam›fl olduklar› silahlar›n›n namlular› gözüküyordu. Gabar'dan tek bir ç›t bile ç›km›yordu. Sanki herkes ve tüm Gabar, biraz sonra duyulacak sesten haberi varm›flças›na kulaklar›n› açm›fl ç›t bile ç›karmadan bekliyordu. Noktada kalan di¤er arkadafllar eylemdekilerden daha heyecanl› ve sab›rs›z bir flekilde "ha patlad›, ha patlayacak" dedikleri bomban›n sesini bekliyorlard›. Sessizlik, Gabar'›n ve Gabar'› bekleyenlerin sabr›n› tafl›rmak istemezcesine fazla uzun sürmeden bozulmufltu. Önce gecenin karanl›¤›nda parlayan mavi bir ›fl›k, sonra karanl›¤› delercesine bir patlama ve onunla birlikte Rêdûr arkadafl›n keleflinden, kükreyen


SERXWEBÛN ve tüm olanlar›n sorumlusu olarak gördükleri "hain karanl›¤›" att›klar› ›fl›ldaklarla yaralamaya çal›fl›yordu.

fiimflek gibi vurup flimflek gibi içlerinden ç›kmal›

w.

ww

Emin yoldafl›n yüre¤inden gözlerine ve oradan da yüzüne ve bütün vücuduna taflan sevinci gördü¤ümde ilk kat›ld›¤›m eylem ve o günkü heyecan ve mutlulu¤um akl›ma gelmiflti. ‹lk eylemden sonra ben de çocukluk hayallerim ve hedeflerime yaklaflman›n mutlulu¤uyla ayn› böyle sevinçliydim. Ve bugün de ayn› duygular halen yüre¤imden tafl›yordu. Tüm bunlar› düflünürken nas›l geçti¤ini anlamad›¤›m yürüyüflün sonunda, noktaya ve arkadafllara ulaflm›flt›k. Fakat o noktada kalmay›p Gabar'›n daha iç k›sm›na, derinliklerine geçmek üzere yola ç›kt›k. Eylemin baflar›s›yla morali birkaç kat artan bölü¤ümüz yeniden yürüyüfle geçmiflti. Yorgunluk o an için bizleri rahats›z etmiyor, bir fleylere cevap olabildi¤ini düflünmenin verdi¤i moral gücümüzü artt›r›yordu. Yürüyüflümüz sonucunda sabah olmadan yeni noktam›za ulaflm›flt›k. Düflman›n hareketini keflfetmek üzere ç›kart›lan grup, sabahleyin düflman›n halen oralarda oldu¤u haberini vermiflti. Fakat bu durum fazla devam etmemifl, düflman ayn› gün yenik bir flekilde geldi¤i yere, kendi sahas›na dönmüfltü. Kendi saham›zda yine galiptik. Agit'i ba¤r›na basm›fl Gabar yine sözünü tutmufltu. Düflman, yine her sefer oldu¤u gibi bedelini ödeyerek geri gitmiflti. Gabar'da her eylem Agit'in, Agitlerin ve Gabarl›lar›n intikam› içindi. Her eylem onlar›n özgürlük hayalleri için...

ew e. c

Tepeden iyice uzaklaflt›ktan sonra bize yetiflen Koçer arkadafl, grubu durdurup eylemin nas›l geçti¤ini ve yaral› olup olmad›¤›n› sormufltu. Yaral› kimse yoktu. Fakat sadece ben kendi bombam›n parças›yla elimden hafif yaralanm›flt›m. Gerçi bu yara moralimi bozmuyordu. Çünkü düflmana beni yaralama zevkini tatt›rmam›flt›m. Yaram pansuman yap›l›rken di¤er arkadafllar da kald›r›lan silahlar› inceliyorlard›. Üç silah kald›r›p hiç bir kay›p vermemek herkese büyük bir moral vermiflti. Koçer arkadafl eylemin sonucu olarak al›nan iki G3 ve bir A-4'ü görüp inceledi¤inde; "Hiç çal›flmam›fl, herhalde onlara çal›flt›racak f›rsat› vermediniz. ‹flte böyle vurup flimflek gibi de içlerinden ç›k›lmal›." diyerek herkesi kutlam›flt›. Pansuman karanl›kta yap›labilece¤i kadar yap›l›p gündüze ertelendikten sonra noktada bizleri merakla bekleyen arkadafllar› fazla bekletmemek üzere h›zla yola koyulduk. Yürüyüfle bafllamam›zla birlikte ilk kez eyleme kat›lm›fl olan Emin yoldafl yan›ma gelerek silah›m› almak isteyince, ona silah›m›n bende kalmas›n›n daha iyi olaca¤›n› ama isterse bir G3 tafl›yabilece¤ini söyledim.

ne t

bir aslan› and›rarak f›rlayan mermiler bütün geceyi bir anda doldurmufltu. Bu sesler içinde askerlerin 盤l›klar› dahi duyulmuyordu. Kurflunlar›m›zla aray› fazla açmadan biz de tepenin zirvesine ulaflm›flt›k. Mevzilerde ölü askerlerden baflka kimse kalmam›fl, hepsi kaçm›flt›. Çok h›zl› fakat dikkatli bir aramadan sonra üç silahla birlikte geri çekilmeye bafllam›flt›k. Her fley befl dakika bile sürmemiflti. Savunmadaki arkadafllara yaklaflt›¤›m›zda daha düflman kendini toparlayamam›fl, tek bir mermi bile atamam›flt›. Savunma grubumuz tepeyi BKC ve B7 ile vuruyor, izli mermiler gecenin yüzüne desenler çizerek tepeye saplan›yordu. Savunma grubunun ilk mevzilerine yetiflti¤imizde genç Emin ve Özgür arkadafllar› mevzide görmüfltük. Geldi¤imizi onlara haber verirken cihaz›m›z olmad›¤› için bizden haberi olmayan bölük komutan›m›z Koçer arkadafl›n ba¤›ran sesini duyuyorduk; "Geldiler mi?". Arkadafllar geldi¤imizi ve hem de bir kaç silah getirdi¤imizi haber verdiklerinde inanmayarak "Ne silah›? Befl dakika olmad›. fiimflek mi oldu bunlar?" diye sorarken BKC ile de durmadan taramaya devam ediyordu. Sald›r› ve takviye gurubu yola ç›kt›ktan sonra arkadafllar sonunda BKC'ye doymayan Koçer arkadafl› yerinden kald›rm›fl ve onlar da yola ç›km›fllard›. Düflman daha yeni yeni etraf›n› tar›yor

Nisan 2009

om

80


ne te we .c om

Ad›, soyad›: fierwan Nevaf

Kod ad›: fierwan D›rbesiye

Do¤um yeri ve tarihi: D›rbesiye 1973 fiahadet tarihi: 20 Mart 2009

Ad›, soyad›: Ayetullah Esen

Kod ad›: Azad Gernas

Do¤um yeri ve tarihi: Mardin 1979 fiahadet tarihi: 5 Nisan 2009 Hakkari/fiemdinli

Ad›, soyad›: Urfan Hüseyinzade

Ad›, soyad›: Abdurrahman Aslan

Kod ad›: Çetin Zerdüflt

Ad›, soyad›: Serkan fiitilay

Kod ad›: Deniz Ulafl

Do¤um yeri ve tarihi: Amed 1982

fiahadet tarihi: Nisan 2009 fi›rnak/Besta

Ad›, soyad›: Jehat Rotsas Kod ad›: Sason Rojh›lat

Do¤um yeri ve tarihi: A¤r› 1979

Do¤um yeri ve tarihi: Urmiye 1989

fiahadet tarihi: Nisan 2009 fi›rnak/Besta

fiahadet tarihi: Nisan 2009 fi›rnak/Besta

fiahadet tarihi: Nisan 2009 fi›rnak/Besta

ww

w.

Kod ad›: Delil Agiri

Do¤um yeri ve tarihi: Xoy 1985

Ad›, soyad›: Zekeriya ‹neç

Kod ad›: Karker Cudi Do¤um yeri ve tarihi: Cizre fiahadet tarihi: Nisan 2009 fi›rnak/Besta

Mahsum Karao¤lan

Mustafa Da¤

4 N‹SAN 2009 Amara yürüyüflünde Günefle giden yolda ölümsüzlefltiler


om ew e. c ne t w.

ww

Musa Günay(Y›lmaz)


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.