SER XWEBÛN
om
JI SERXWEBÛN Û AZADIYÊ BI RÛMETTIR TIfiTEK NÎNE Sal: 28 / Hejmar: 331 / Tîrmeh 2009
ew e. c
Kürt sorununun kalıcı çözümü için
ww w
.n et
ANAHTAR İMRALI’DA
RÊBER APO DE⁄ERLEND‹R‹YOR
¤inde kendimizi bomba yapaca¤›m›z› unutmayaca¤›z. Zaten biraz da bunu yapmaya çal›flt›k. Baflka savafl çaremiz de yok. En büyük savafl tekni¤imiz insand›r. Bunu bofluna söylemedik. Bugün tekni¤i de¤erlendirdi¤imizde, yapamayaca¤›m›z, baflaramayaca¤›m›z eylem yoktur. Her gün yetersizli¤imizden kaynaklanan kay›plar›m›z var. fiehit vermedi¤imiz gün yok. Bunlar› bir bardak su içer gibi karfl›layamay›z. ‹ster do¤ru, ister hatal› tutumlar sonucu olsun, sonuna kadar karfl›l›k vermek esast›r. Bütün bunlar hepimizi ba¤lar. Böylesine bir f›rsat› yakalam›flken, düflman› bo¤acak ne kadar fley gerekiyorsa onu al›r›z. Hangi tutum gerekiyorsa, o tutumu tak›n›r›z. Bunun en bafl›nda da uzun vadeli bir savaflç›l›¤› esas alan tutumu tak›n›yoruz. Kendimi elefltirmek için bu durumlar› ortaya ç›karm›yorum. Varsa benim kusurum, buyurun bütün Parti'ye ciltler dolusu rapor sundum, bütün pratikleri ortaya koydum, tart›flabilirsiniz. Bana da verebilece¤iniz en büyük destek; yerinde elefltiriler gelifltirebilmektir, hatta tart›flabilmektir. Bütün flehitlerimizin kararl›l›klar›n› ve Zindan Direniflçileri'nin eylemlerinin an›s›n› büyük kararl›l›¤›n› kendimize rehber edinmek, bu konuda hiç mi hiç taviz vermemek ›srarla dayat›lan ve o kararl›l›¤› görkemlili¤i aflan olumsuzluklar› yerle bir etmek için, an›lara ba¤l›l›¤› bu temelde esas alaca¤›z ve egemen k›laca¤›z. Bundan baflka bir tutum ne bizi tarih karfl›s›nda affeder, ne de karfl›m›zdaki düflman bunun d›fl›nda bir tutumla bizi sa¤lam b›rakabilir. Yine en çok da önderlik etti¤imiz halk, bunun d›fl›nda bir tutumu kabul etmez. Her gün söz veriyorsunuz, and içiyorsunuz. Anlam›n› bilerek bu tutumlara girin. Bundan sonra, bu temelde sa¤lam bafllang›çlar yaparak, oldukça biriken olumsuzluklardan ar›nma, çok büyük de¤erler ifade eden olumluluklar›m›z›, baflta büyük flehitlerimizi egemen k›larak ve küçünsenmeyecek cesaret ve fedakarl›kla savaflanlara lay›k olmas›n› bilmeliyiz. Bu, bizim eflsiz bir biçimde halk›m›z›n önderleri oldu¤umuzu kan›tlar. Bunun sadece emredici bir devrimci görev de¤il, tarihte yakalayabilece¤imiz eflsiz bir flans oldu¤unu bilmeliyiz. Bu temelde, böylesine bir dönemin militan› olma f›rsat›n› yakalaman›n çoflkusuyla savaflmak; bu savaflta kaderimizi tam özgür k›lmaya götürecektir. Bu temelde çal›flman›n, savaflman›n en yüce eylem oldu¤unu bilece¤iz, yüklenece¤iz ve baflaraca¤›z!
ww
w.
ne t
ew e. c
Temmuz günlerindeyiz. Bu de¤erlendirmeleri biraz da 14 Temmuz Direniflçileri'nin an›s›na, onlar›n büyük direnifli, büyük kararl›¤›, büyük eylemi an›s›na yap›yoruz. Bu direniflin büyük kahramanlar›n›n tutumlar› çok somuttur. Bir Hayri'nin tutumu, son derece canl› ve emredici niteliktedir. ‹çine girdikleri soylu davran›fl ve son sözler, bir an bile unutulamaz. Eylemleri tarihi eylemlerdir; kararlar› tarihi karard›r ve kesinlikle gözard› edilemez. Bize vasiyetleri vard›r. Her fley gereklerinin yerine getirilmesi içindir. Onlar bize güvenerek bu eylemlere giriflirken, ben herhalde bu yoldafllar› kolay kolay unutacak, baflka türlü yorumlara tabi k›lacak soysuzlu¤u gösteremezdim. Bunu hiç kimse de bizden bekleyemez. Ben hata yapmamak için yumuflak davran›yorum. Yoksa bu an›lar karfl›s›ndaki en ufak bir düflkünlü¤ü aya¤›m›n alt›nda ezerim. Bu an›lar çok fliddetlidir. Bu an›lar, vasiyetler bizim için çok önemlidir. Onlar canlar› s›k›ld›¤› veya ac›mas›z bir yaflama dayanamad›lar› için bu eylemi yapmad›lar. Tam tersine, bir ulusun ölüm-kal›m an›nda, umut ba¤lad›klar› bir Parti'nin ölümkal›m an›nda, yap›lmas› gereken büyük karar› verdiler ve büyük eylemi koydular. Bu, bütün ulusu, bütün Parti'yi ba¤lar. Hiç kimse yan yatarak, baflka türlü yorumlayarak, hatta gereklerini yerine getirmeyerek PKK içinde kalabilece¤ini veya yaflayabilece¤ini sanmamal›d›r. Öylesine büyük bir eylem, bir ulusun yaflam›n› kurtarmaktan baflka hiçbir gerekçeyle yap›lamaz. Yine onu kurtaracak umut ba¤lad›klar› bir Parti d›fl›nda, baflka hiçbir parti veya bir örgüt için yap›lamaz. Onlar›n manevi etkisi alt›nda ben bile eziliyorum. Gerekeni yap›p yapamad›¤›m›z› düflünüyorum. O zaman sizler kendi halinizi düflünün. Ben ne kadar tutarl› ve namuslu kalabildi¤imi sorguluyorum. Bütün telafl›m bundan dolay›d›r. Acaba o kararlar›n gerekleri yap›ld› m›? Bu soru benim için ne kadar geçerliyse, sizin için daha da fazla geçerlidir. Onlar babalar›n›n hat›r› için bu eyleme girmediler, yine yaflad›klar› iflkenceyi çok gördükleri için de böyle bir fleye girmediler. En çok yaflamak isteyen onlard›. Kemal Pir'in deyifli çok aç›kt›r; "yaflama çok büyük bir sayg›m›z oldu¤u için ve yaflamla kötü oynand›¤›n› bildi¤imiz için, yaflam› kurtarmak için bu eyleme girifliyoruz" diyordu. Do¤rudur, yaflam› kurtarmak içindir; bir ulus, bir Parti için bu eyleme girmifllerdir. Gerekeni yapmamak, emredici vasiyeti anlamamak düflünülemez. Binlerce silah elinize verdik, düflman› allakbullak edecek, bin defa intikam alacak maddi manevi esaslar› verdik. ‹stedi¤imizin binde biri bile ancak gerçekleflti. Bunu unutmayaca¤›z. Gerekti-
om
14 Temmuz Direniflçileri'nin An›s›na
* Bu yazı Reber Apo’nun ‘90 yılı çözümlemesinden alınmıştır
‹çindekiler Yöntem ve hakikat rejimi üzerine
Reber Apo
ne te we .c om
Kavram olarak yöntem, amaçlara iliflkin en kestirmeden sonuca götüren yol, al›flkanl›k, sa¤duyulu yaklafl›m biçimleridir. Hangi yolun hedefe en do¤ru ve kestirmeden götürece¤i netleflti¤inde, yöntem tutturulmufl demektir. Yöntemin olumlu... (15’te)
Hakikat nedir?
‹nsanl›k bin y›llard›r kendine hep bu soruyu sordu. Bin y›llard›r cevab›n› bulmak için insani yetilerini sonuna kadar kulland›¤› bu soru’nun ard›ndan bazen y›llar› bulan inzivalara çekildi, bazen insanüstü irade isteyen çilelere katland›, bazen...((24’te)
Kürdistan devriminin tarz›n›n ad› 14 Temmuz’dur
14 Temmuz hem Kürdistan halk tarihinde hem de PKK tarihinde çok önemli yere sahiptir. Kürt halk›n›n yaflam felsefesini ve mücadele felsefesini etkilemifltir. Kürt toplumunu direnifl ve özgürlük ruhu temelinde yeniden mayalam›flt›r. Bu aç›dan yeni... (31’de)
Benim özgürlük anlay›fl›m halklar›n özgürlü¤üdür Reber Apo
Önder Apo’ya Özgürlük Hamlesini 14 Temmuz Direnifl ve Zafer Ruhuyla Pratiklefltirelim
ww
w.
“Tarih yaratan 14 Temmuz 1982 Büyük Ölüm Orucu Direniflinin 27. y›ldönümünü Önder Apo’ya Özgürlük Hamlesini her alanda gelifltirerek karfl›l›yoruz. Böyle tarihi bir hamleye cüret etmifl ve bunun gerçekleflece¤ine inanm›fl olarak özgürlük ve demokrasi mücadelesini her alanda gelifltiriyor olmam›z, büyük 14 Temmuz Direnifli çizgisinde...” (2’de)
Baz› çevreler yol haritas›n› merak ediyor. Yol haritas›n›n yap›s› afla¤› yukar› bellidir, bir gerekçe k›sm› olacak. Yol haritas›n›n gerekçelendirmesi yap›lacak. Sonra ilkeler k›sm› gelecek. Sonra modelasyon yap›lacak. Son olarak da bunlar›n pratik programati... (40’da)
Avrupa’n›n Kürt karfl›t› politikas› güçlü örgütlenme ve direniflle bofla ç›kar›labilir
Son dönemlerde Avrupa devletlerinin -özellikle Fransa, Almanya ve ‹ngiltere’nin- Kürt Özgürlük Hareketi flahs›nda Kürt halk›na yönelik düflmanca tutum ve sald›r›lar› artarak geliflmektedir. Özgürlük Hareketi ne zaman Kürt sorunun çözümünü... (53’te)
‹ran’da demokratikleflmenin flifreleri
‹ran’da gerçeklefltirilen seçimler ard›nda ortaya ç›kan siyasal durum tüm dünyay› ilgilendirdi¤i gibi, bölgeyi de ilgilendirmektedir. Bölgede de en fazla Kürtleri ilgilendirmektedir. Bu aç›dan ‹ran’daki geliflmelerin do¤ru okunmas› gerekmektedir. Ancak ‹ran’daki... (60’ta)
Önder Apo tarihin erkek egemenlikli ak›fl›n› kad›n›n lehine çevirmifltir Bir toplumun halk olarak var oluflu ya da bir halk›n özgürlükçü de¤erler temelinde kendisini toplum olarak yeniden örgütlemesi tarihin büyük, kahramanl›k ifade eden muazzam çal›flmalar›... (71’de)
Yaflam› u¤runa ölecek kadar sevmek Kemal Pir arkadaflla 1973’te Ankara üniversitesi Dil Tarih Co¤rafya Fakültesinde faflistlerle kavga ederken tan›flt›m. Kavgadan birçok kifli kaçmas›na ra¤men sonuna kadar kalmas›, bir de faflistlere karfl› mücadele eden, dövüflen devrimcileri... (75’te)
SERXWEBÛN
2
Temmuz 2009
om
ÖNDER APO’YA ÖZGÜRLÜK HAMLES‹N‹ 14 TEMMUZ D‹REN‹fi ve ZAFER RUHUYLA PRAT‹KLEfiT‹REL‹M Önderlik Savunmalar› temelinde ideolojik e¤itimin geliflflttirilip ideolojik yenilenme, stratejik “Ö
de¤iflfliim ve yeniden yap›lanman›n güçlü bir biçimde gerçekleflflttirilmesi gerekmektedir. Bu yönlü çal›flflm malar aktif bir biçimde yürütülürken, di¤er yandan da inkâr ve imha güçlerinin yeni
politikalar› ve haz›rl›klar› sürekli izlenmelidir. Kürt halk› örgütleri ve kurumlar›yla her türlü
ew e. c
geliflflm meye göre kendisini her zaman haz›r tutmal›d›r. Kürt Özgürlük Hareketinin inisiyatifinde
süren demokratik siyasi mücadele kesintisiz sürdürülmelidir. Her türlü olas›l›¤a haz›r olunmal›d›r” yor. Kürt gerillas›n›n özgürlük hayk›r›fl›nda, Kürt kad›n›n›n özgürlük 盤l›¤›nda, Kürt gençli¤inin özgürlük eyleminde bugün gibi varl›¤›n› yaflat›yor. 27 y›l boyunca Kürdistan’daki bütün özgürlükçü ve demokratik geliflmelere temel teflkil etmifl olan bu direnifl, bugün de etkisini kaybetmek flurada dursun, çok daha fazla artt›rm›fl olarak özgürlük ve demokrasi mücadelesinin Kürdistan’da geliflmesine yön veriyor, güç kat›yor, ruh ve zafer inanc› afl›l›yor. Böyle büyük bir direnifle sahip oldu¤u için de Kürt halk› ve PKK hareketi her türlü engel ve zorlu¤a ra¤men yenilmiyor; engelleri aflan, zorlu¤u yenen bir mücadeleyi sürekli gelifltirmeyi bilerek baflar› çizgisinde ilerliyor. Peki, bu neden böyledir? Besbelli ki, Önderlik çizgimizin gücünden ve 14 Temmuz zindan direniflinin sa¤laml›l›¤›ndan böyledir. O halde, 14 Temmuz zafer direniflinden bugünkü mücadelemiz aç›s›ndan ç›karaca¤›m›z temel dersler nelerdir?
ww
w.
ne t
Tarih yaratan 14 Temmuz 1982 Büyük Ölüm Orucu Direniflinin 27. y›ldönümünü Önder Apo’ya Özgürlük Hamlesini her alanda gelifltirerek karfl›l›yoruz. Böyle tarihi bir hamleye cüret etmifl ve bunun gerçekleflece¤ine inanm›fl olarak özgürlük ve demokrasi mücadelesini her alanda gelifltiriyor olmam›z, büyük 14 Temmuz Direnifli çizgisinde oldu¤umuzu bir nebze gösteriyor. Bu temelde, 14 Temmuz Büyük Ölüm Orucu direniflçilerinin; Kemallerin, Hayrilerin, Akiflerin ve Alilerin flahs›nda tüm zindan direnifl flehitlerimizi, onlar›n flahs›nda da bütün özgürlük mücadelesi flehitlerimizi sayg› ve minnetle an›yoruz. Kürt Halk Önderi, 14 Temmuz Direnifli temelinde gerçekleflen zindan direniflini “parti çizgisinin uygulanmas› ve zafer kazanmas›” olarak tan›mlad›. Bu çerçevede de “Önderlik çizgisinin uygulanmas› aç›s›ndan yeterli bir direnifltir” dedi. Zindan direniflini parti çizgisinin ideolojik zafer kazanmas› olarak ifade etti. Tüm bunlar temelinde Önderlik gerçe¤ine ba¤l›l›¤›n ve çizgiyi baflar›yla uygulaman›n en büyük sembolü olan 14 Temmuz Direniflini kutlarken, bu tarihi kahramanl›k direniflinin ruhu, bilinci ve yarat›c›s› olan Önder Apo’yu sayg›yla selaml›yoruz. 14 Temmuz Büyük Ölüm Orucu Direniflinin üzerinden 27 y›l gibi çok büyük bir zaman dilimi geçmifl bulunuyor. Ancak hepimiz çok iyi biliyor ve hissediyoruz ki, 14 Temmuz Direnifl gerçe¤i bilincimizde, ruhumuzda ve prati¤imizde bugün gibi taptaze yafl›-
14 Temmuz Büyük Ölüm Orucu Direniflflii bir zafer direniflfliidir
Hiç kuflku yok ki, birinci ders, an’a cevap oluflturma gerçe¤idir. 14 Temmuz Direnifli, koflullar› anlaman›n, do¤ru de¤erlendirmenin ve ona cevap olmay› bilmenin ad›d›r. Ç›kartaca¤›m›z di¤er bir ders, zorluk ve engel tan›mama, zorlu¤a ve yoklu¤a boyun e¤meme gerçe¤idir. Büyük 14 Temmuz Direnifli, her koflul alt›nda, her türlü zorluk ve imkâns›zl›k ortam›nda direnilerek zafer kazan›labilece¤inin en somut gös-
tergesi olmufltur. Bu büyük direnifl, insan yarat›c›l›¤›n›n; en zor koflullarda bile zorluklar› yenerek özgür ve demokratik gelece¤i yaratmay› bilme gücüne sahip oldu¤unun somut bir örne¤idir. 14 Temmuz büyük direniflinden ç›kartaca¤›m›z temel bir ders de bu direniflin bir zafer direnifli olmas›d›r. ‹mkânlar ne kadar az, koflullar ne kadar elveriflsiz olursa olsun, düflman ne kadar güçlü ve örgütlü bulunursa bulunsun, insan inan›r, ister ve azmederse her türlü gerili¤i ve gericili¤i yenerek zafer kazanabilece¤inin en somut ifadesidir. Bu anlam›yla 14 Temmuz Büyük Ölüm Orucu bir zafer durufludur, zafer inanc›d›r, zafer çizgisidir. Nitekim 14 Temmuz’la anlam bulan büyük zindan direniflinin zafer gerçe¤i Özgürlük Hareketimizi bugüne kadar tafl›may› bilmifltir. Zindanda zafer; da¤da, gerillada zafer olmufltur; serhildanda, yurtd›fl›nda, Kürdistan’›n dört parças›nda zafer olmufltur. 12 Eylül faflist askeri rejiminin zulmüne karfl› 14 Temmuz Direnifliyle zafer kazanmay› bilen PKK hareketi, Kürdistan’›n dört parças›nda yenilmez bir özgürlük hareketi gelifltirerek bugün Ortado¤u’yu de¤ifltiren bir hareket düzeyine ulaflm›flt›r. Hepimiz çok iyi biliyoruz ki, 14 Temmuz Büyük Ölüm Orucu Direniflinin 28. y›l›na “çat›flmas›zl›k” ad›n› verdi¤imiz bir mücadele sistemi içinde giriyoruz. 29 Mart yerel seçim sonuçlar›na dayanarak üç aydan bu yana böyle bir mücadele süreci yürütüyoruz. Çat›flmas›zl›k diye tan›mlad›¤›m›z mücadele sürecinin ne olup olmad›¤›-
Temmuz 2009
SERXWEBÛN gerilla güçlerine karfl› bu temelde hareket eden ordu birliklerine dönük, üs ve mevzilerini korumak üzere gerillan›n direnifl içerisinde olmas›n›, kendini savunmas›n›, gerekti¤inde misilleme eylemiyle kendi savunmas›n› sa¤lamlaflt›rmas›n› içermektedir. Böyle bir mücadele süreci içerisine 29 Mart yerel seçim sonuçlar›n›n de¤erlendirilmesi temelinde girilmifltir. 29 Mart yerel seçim sonuçlar›n›, bu temelde mücadele yürüterek Türkiye’nin demokratikleflmesi ve Kürt sorununun çözümü aç›s›ndan gelifltirmek do¤ru bir karard›r. Çünkü 29 Mart yerel seçim sonuçlar› tam bir siyasi zafer de¤ildi. ‹nkâr ve imha sisteminin iradesini k›rarak Kürt sorununun demokratik siyasi çözümünü ve Türkiye’nin de-
di ve anlaml› bir baflar› kazanm›flt›. Bu siyasi baflar›y› Kürt sorununun demokratik siyasi çözümü ve Türkiye’nin demokratikleflmesi aç›s›ndan kal›c› bir siyasi yap›lanmaya dönüfltürebilmek için de¤erlendirmek gerekiyordu. Bu da baz› tedbirler temelinde demokratik siyasi mücadeleyi gelifltirerek yap›labilecek, gerçeklefltirilebilecek bir husus oluyordu. Dolay›s›yla Hareketimiz ve Önderli¤imiz böyle bir geliflmeyi siyasi mücadelenin geliflimi aç›s›ndan de¤erlendirmemezlik edemezdi. Mümkünse 29 Mart seçim sonuçlar›n›n ortaya ç›kard›¤› siyasi gücü de¤erlendirerek siyasi mücadele sürecini gelifltirme, bunu hâkim k›lma ve bu temelde olabilecekse bir kal›c› siyasi sonuç elde etmeyi, buna ulaflmay› sa¤lamak istedi. Ni-
mokratik dönüflümünü tart›flmas›z gerçeklefltirecek bir siyasi durum ortaya ç›karmam›flt›. Bu bak›mdan hala Türkiye’nin demokratikleflmesi ve Kürt sorununun demokratik siyasi çözümünün gerçeklefltirilmesi için çok yönlü ve aktif mücadele yürütülmesi gere¤i vard›. Ancak böyle bir mücadeleyle demokratikleflme ve demokratik çözüm gündeme gelebilirdi. Di¤er yandan ise, 29 Mart yerel seçim sonuçlar›nda AKP seçimi kaybetmifl, DTP Kürdistan’da net bir kazan›m sa¤lam›fl, böylece referandum niteli¤inde yap›lan seçimde Kürt halk› büyük ço¤unlukla DTP’nin demokratik özerklik çözümüne onay vermifltir. Böylece yurtsever demokratik siyaset 29 Mart yerel seçiminde cid-
tekim seçim sonras› hem Önderli¤imizin, hem de yönetimimizin sürece yönelik de¤erlendirmesi ve tutumu bu temelde oldu ve çat›flmas›zl›k ad›n› verdi¤imiz mücadele süreci bu çerçevede ortaya ç›kt›. Dikkat edilirse, burada siyasi mücadelenin önünü açma, gündemi tümüyle siyasi mücadele temelinde yürütme, çat›flmay› giderek en aza indirme ve mümkünse ortadan kald›rma, bunun sonucunda demokratikleflme ve Kürt sorununun demokratik siyasi çözümüne ulaflma hedefi vard›r. ‹flte çat›flmas›zl›k ad›n› verdi¤imiz siyasi mücadele a¤›rl›kl› sürecin anlam›, tan›m› böyledir ve bu mücadele süreci üç ayl›k bir zaman dilimi içerisinde uygulanmaktad›r. Esas olarak seçim öncesin-
ne te we .c om
n›, neden gündeme geldi¤ini, ne anlam ifade etti¤ini ve bizlere ne tür görev ve sorumluluklar yükledi¤ini geçen dönemlerde yapt›¤›m›z birçok aç›klamada de¤erlendirmeye çal›flt›k. Bafllang›çta yeterince anlafl›lamam›fl olsa da, giderek bunun baflta gerilla güçlerimiz olmak üzere Özgürlük Hareketimizin bütün birimleri taraf›ndan anlafl›ld›¤› ve buna göre bir tutum ve çaba içerisine girildi¤i gözlenmektedir. Elbette bu durum, böyle bir politik mücadele süreci, gerillan›n do¤ru ve etkili tutumu temelinde geliflip hayat bulmaktad›r. Bu bak›mdan da herkesten fazla HPG’nin komuta ve savaflç› gücünün bu süreci do¤ru ve yeterli anlamas› ve gereklerine uygun bir davran›fl göstermesi önem tafl›maktad›r.
3
Çat›flflm mas›zl›k süreci siyasi yan› a¤›r basan bir mücadele sürecidir
ww
w.
Bilindi¤i gibi, çat›flmas›zl›k diye tan›mlad›¤›m›z mücadele süreci siyasi yan› a¤›r basan bir mücadele sürecidir. Daha önce de ifade ettik: “Çat›flmas›zl›k duruflu ne tam pasif savunma durufludur, ne de tam aktif savunma durufludur. Pasif savunma ile aktif savunma aras›nda, siyasi mücadele a¤›rl›kl› ve mümkünse siyasi mücadele sürecini daha fazla gelifltirmeyi hedefleyen bir mücadele tarz›d›r”. Böyle bir mücadele tarz›n› genelde Kürt Özgürlük Hareketi ve özelde de HPG kendi karar ve iradesiyle tek yanl› bir biçimde hayata geçirdi¤i bilinmektedir. Çat›flmas›zl›k duruflu her fleyden önce düflman güçlerin sald›r›lar› karfl›s›nda gerillan›n her türlü savunma tedbirini alarak mümkün oldu¤unca çat›flmaya meydan vermeyecek flekilde kendini savunmas›n› ifade etmektedir. Bununla birlikte gerillaya dönük askeri amaçl› sald›r› yapmayan, harekette bulunmayan sabit düflman hedeflerine ve güçlerine, yine genel askeri mevzilenme içerisindeki ordu hareketlili¤ine dönük sald›r› eylemi yapmamay› içermektedir. Bunlarla birlikte gerillaya sald›ran, operasyon yapan, gerillan›n üslenme alan›n› daraltmak üzere çeflitli askeri etkinliklerde bulunan,
SERXWEBÛN
Çat›flflm mas›zl›k süreci oyunlar› bozmufl maskeleri düflflüürmüflflttür
ww
w.
ne t
Peki, bu sürecin ortaya ç›kard›¤› sonuçlar var m›d›r? Evet, vard›r. Her fleyden önce bu çat›flmas›zl›k süreci Kürt Özgürlük Hareketinin ve Kürt Halk Önderli¤inin tutarl›l›¤›n› ortaya koymufltur. Gerçekten bar›fl isteyen, Kürt sorununun bar›flç›l demokratik çözümünden yana olan, sorunlar›n demokratik siyasetle çözülmesini isteyen güçler oldu¤unu herkese göstermifltir. Bu süreç, herkesin Kürt sorununu bu temelde biraz daha derinden ve çok yönlü ele alarak tart›flma ve de¤erlendirmesine f›rsat ve imkân vermifl, çok somut bir biçimde gerçekleri a盤a ç›karm›flt›r. Kimin ne oldu¤unu, ne olmad›¤›n›, hangi siyasi gücün ne isteyip istemedi¤ini ortaya koymufltur. Oyunlar›, yalanlar› bozmufl, maskeleri düflürmüfltür. Gerçekte dört dörtlük imha ve soyk›r›m savafl› yürütürken, bar›fltan, demokrasiden söz etmenin ne tür bir sahtekârl›k oldu¤unu, kimin gerçekten bar›fl, demokrasi ve siyasi mücadeleden yana oldu¤unu, kimin ise bunlara karfl›t durumda bulundu¤unu herkese göstermifltir. Bu bak›mdan geçti¤imiz üç ayl›k sürecin gerçeklerin bir kere daha tüm yönleriyle ayd›nlat›l›p herkese gösterilmesini sa¤lad›¤› tart›flma götürmezdir. Bu da önemli bir durumdur. Çünkü bizim için gerçeklerin a盤a ç›kmas›, oyunlar›n bozulmas›, baflar› elde etmenin en temel yol ve yöntemlerinden biri olmaktad›r. Bu, neden böyledir? Çünkü biz inkâr ve imha sistemi alt›nday›z. Yalanla dolanla, ikiyüzlülükle, maskelerle, oyunlarla ifller hallediliyor. A¤›r bir özel savafla tabii tutuluyoruz. Kürt toplumu üzerinde en tehlikeli bir soyk›r›m savafl› yürütülürken, bunun ad›na demokrasi deniliyor, bar›flç›l›k, siyasi süreç deniliyor. Tüm dünya böyle vahfli bir soyk›r›m rejiminin arkas›nda flu ya da bu düzeyde yer al›yor, suç orta¤› oluyor. Bu temelde halklar, emekçiler, gençler, kad›nlar, demokratik güçler aldat›lmaya, bilinçleri çarp›t›lmaya çal›fl›-
l›yor. Yine özel savafl eliyle medya çok kötü kullan›larak Kürt halk›, Kürt toplumu bile kendi gerçe¤i konusunda yan›lt›lmaya, aldat›lmaya, kendi özgürlü¤üne ve demokratik yaflam›na, örgütlülü¤üne karfl› ç›kar hale getirilmeye çal›fl›l›yor. Tüm bunlar dikkatle ele al›n›p de¤erlendirilirse, gerçeklerin a盤a ç›kart›lmas›n›n, olay ve olgular›n ayd›nlat›lmas›n›n ne kadar önemli oldu¤u rahatl›kla görülür ve anlafl›l›r. Çat›flmas›zl›k süreci her fleyden önce gerçeklerin bu düzeyde bir kere daha tüm yal›nl›¤›yla ayd›nlat›lmas›n› sa¤lam›flt›r. Bu önemli geliflmeyle birlikte, elbette mücadelemizin geliflmesine çok de¤iflik bak›mlardan da hizmet etmifltir. Faflistfloven-milliyetçi sald›rganl›¤›n yüzünü a盤a ç›kartarak onun suçüstü yakalanmas›n› sa¤lam›flt›r. Di¤er yandan demokratik siyasi çal›flmalar›n gelifltirilmesi için ortam› uygun hale getirmifl, ciddi imkân ve f›rsatlar sunmufltur. Ekonomiden siyasete, sosyal alandan kültürel ve ideolojik alana kadar her alanda demokratik toplum örgütlenmesinin ve yaflam›n›n gelifltirilmesi için çok de¤erli araflt›rma, inceleme, tart›flma, toplant› ve çok yönlü çal›flmalar›n yap›lmas›na f›rsat ve imkân sunmufltur. Bu temelde demokratik konfederalizmin inflas› do¤rultusunda önemli çal›flmalar›n yap›ld›¤› bilinmektedir. Nitekim Demokratik Toplum Kongresi (DTK) toplanm›fl, demokratik toplum örgütlenmesinin çeflitli bak›mlardan gelifltirilmesi için gerekli kararlar› al›p plan ve projeleri ortaya ç›karm›flt›r. Bu çal›flma süreci devam etmektedir. Kürdistan Ulusal Konferans›’n›n toplanmas› için gerekli kararlar, plan ve projeler bu süreçte oluflturulmufltur. Bu da Kürt ulusal duruflunun demokratik birlik yönünde ilerlemesi için önemli bir çal›flma ad›m›n› ifade etmektedir. Bunlarla birlikte Türkiye’nin demokratikleflmesi, Kürt sorununun demokratik özerklik temelinde çözümünün gerçeklefltirilmesi, Türkiye’ye bar›fl gelmesi ve bütün bunlar› sa¤layacak bir hareket olarak Türkiye Demokrasi Hareketinin birleflip örgütlü bir siyasi hareket haline gelmesi için önemli toplant› ve tart›flmalar›n yap›lmas›na ve baz› ad›mlar›n at›lmas›na f›rsat ve ze-
min sunmufltur. Nitekim Çat› Partisi giriflimi çal›flmalar› h›zlanm›fl, Bar›fl Meclisi düzeyinde önemli toplant›lar yap›lm›fl, Türkiye Demokrasi Hareketini gelifltirme yönünde Demokratik Cumhuriyet Kongresinin toplanmas› için önemli bir ayd›nlanma, fikir birli¤i ve çabay› ortaya ç›karm›flt›r. Özgürlük Hareketimiz çat›flmas›zl›k duruflu temelinde Kürt sorununun bar›flç›l ve demokratik siyasi çözümünün gelifltirilmesi için f›rsat ve imkân sunar, Önderli¤imiz ve yönetimimiz bunun gerçekleflmesi amac›yla çok yönlü bir çal›flma yürütürken, Kürdistan ve Kürt sorunuyla ilgili güçlerin bu tutum ve çal›flmalar karfl›s›nda gerçek yüzleri, niyetleri, politikalar› netçe ortaya ç›km›flt›r. fiu görülmüfltür ki, sözle söylenen birçok fley gerçek d›fl›d›r, yalandan baflka bir fley de¤ildir. Birçok çevre, siyasi güç sözle bir fley söylemekte, gerçek anlamda ise baflka fleylerin hesab›n› yap›p onlar›n peflinde koflmaktad›r. Yani bunlar ikiyüzlüdür, yalanc›d›r. Sözüyle gerçe¤i, niyetiyle söyledikleri ayr›d›r. Kürt sorununun siyasi çözümü yönünde herhangi bir yaklafl›m› ve tutumu söz konusu de¤ildir. Yine geçti¤imiz süreç a盤a ç›kartm›flt›r ki, baz›lar› de¤iflik biçimlerde kendilerini abartsalar da, asl›nda pratik anlamda çok fazla bir güç ve de¤erleri yoktur. Sadece kendilerini öyle göstererek siyasi süreçten prim elde etmeye çal›flmaktad›rlar.
ew e. c
den bafllayan bir süreç biçiminde de ele al›n›rsa befl-alt› ayl›k bir zaman dilimini kapsamaktad›r
Temmuz 2009
om
4
AB ülkeleri geleneksel ikiyüzlü tutumlar›n› devam ettirmektedirler Bu çerçevede d›fl›m›zdaki güçlerin izledikleri siyasete bakarsak, baflta ABD ve AB’nin tutarl› ve bütünlüklü bir siyasi tutum içinde olmad›klar›n› rahatl›kla ifade edebiliriz. Avrupa Birli¤i ülkeleri geleneksel ikiyüzlü ve çat›flmac› tutumlar›n› devam ettirmektedirler. Özellikle Almanya, Fransa ve ‹spanya gibi güçler adeta süreci sabote etmek için Türkiye yönetiminden çok daha fazla Özgürlük Hareketimize dönük sald›r› uygular bir pozisyondad›r. fiunu demeye getiriyorlar: “Biz bar›fla karfl›y›z, Kürt sorunun çözümüne karfl›y›z. Kürt sorunu var olsun, Kürtler ve
Temmuz 2009
SERXWEBÛN
ABD, askeri olarak Irak’ta “A daha fazla derinleflfleemeyece¤ini, Suriye ve ‹ran’a müdahale edemeyece¤ini anlay›nca, bu alanlarda esas olarak siyasi mücadele yürütmeyi, savaflfl››n yönünü ise yeniden Afganistan-Pakistan hatt›na kayd›rmay› gerekli görmüflflttür”
müdahale edemeyece¤ini anlay›nca, bu alanlarda esas olarak siyasi mücadele yürütme, savafl›n yönünü ise yeniden Afganistan-Pakistan hatt›na kayd›rmay› gerekli görmüfltü. Yeni yönetim siyasi a¤›rl›kl› bir müdahale yürütecek, bunu da Afganistan- Pakistan hatt›ndaki k›smi bir çat›flmayla destekleyecekti. Büyük Ortado¤u Projesini ancak böyle ilerletebileceklerini, Pakistan-Afganistan hatt›nda bir askeri hâkimiyeti daha ileri düzeyde gelifltirirlerse bölgenin di¤er alanlar›nda güçlü bir siyasi hâkimiyet kurabileceklerini hesapl›yorlard›.
ne te we .c om
Türkler birbiriyle çat›fls›nlar ve bu savafl ortam›nda biz yarar sa¤layal›m”. Avrupa Birli¤ini temsil eden birçok çevrenin gerçek tutum ve politikas›n›n bu oldu¤u, bu geçti¤imiz süreç içerisinde ‹spanya’n›n, Fransa’n›n, Almanya’n›n Kürt yurtseverlerine, demokratlar›na, siyasetçilerine yönelik gelifltirdikleri bask›, sald›r› ve tutuklamalar bu gerçe¤i netçe ortaya ç›karm›flt›r. Adeta bize “niye eylemsizlik içindesiniz, niye çat›flmas›zl›k politikas› izliyorsunuz, niye savafl› daha derinlefltirmiyorsunuz?” demektedirler. Türk-Kürt çeliflki ve çat›flmas›n› körükleyerek, derinlefltirerek bu çat›flmadan ekonomik ve mali kazanç sa¤lamaya çal›fl›yorlar. Bu gayet aç›k ve anlafl›l›r bir durumdur. Fransa bar›fltan, demokrasiden, Kürt sorununun demokratik siyasi çözümünden yana olsayd› her halde bu kadar operasyon yapmaz, onlarca Kürt yurtseverini tutuklay›p cezaevlerine doldurmazd›. Yine ‹spanya, Almanya gibi ülkeler Kürt yurtseverlerine tutuklama, çal›flmalar›na engel koyma gibi politik tutumlar içerisinde olmazlard›.
5
ABD toplumu Bush’un Ortado¤u politikalar›n› benimsememiflflttir
ww
w.
Bununla birlikte di¤er önemli bir yan ABD’nin tutumu oluyor. Bilindi¤i gibi, ABD, Avrupa Birli¤i’nden daha fazla Ortado¤u ile ilgili, iliflkili, Ortado¤u’da savafl yürüten bir güç konumundad›r. Büyük Ortado¤u Projesi ad› alt›nda da Ortado¤u’yu yeniden ele geçirme, Ortado¤u’da bir hegemonya sa¤lama ve hegemonik bir yeni düzen kurma çaba ve aray›fl›ndad›r. Bunu gerçeklefltirmek için cumhuriyetçi Bush yönetiminin 11 Eylül 2001 ikiz kule sald›r›s› ard›ndan Ortado¤u’ya yönelik Üçüncü Dünya Savafl› denen bir savafl sürecini bafllatt›¤›n› biliyoruz. Bu savafl önce Afganistan ve Pakistan hatt›nda gelifltirildi. Sonra 2003 bahar›nda Irak’ta yo¤unlaflt›r›ld› ve halen birçok alanda de¤iflik düzeydeki askeri operasyonlar ve çat›flmalar biçiminde sürmektedir. ABD, ekonomik müdahale, siyasi bask› ve savaflla Ortado¤u’daki ulus-devlet statükosunu kendi siyaseti do¤rultu-
sunda de¤ifltirerek egemenlik alt›na almay› ve bu temelde büyük Ortado¤u projesi ad› alt›nda yeni bir bölge statükosu yaratmay› hedeflemektedir. Bu do¤rultuda Bush yönetiminin yürüttü¤ü savafl a¤›rl›kl› politikalar 2001-2006 y›llar› aras›nda yapabilece¤ini yapm›fl, sa¤layabilece¤i geliflmeyi sa¤lam›flt›r. Nitekim 2006 sonunda yap›lan seçimler ABD toplumunun da art›k Bush yönetimini desteklemedi¤ini, esas olarak da bunu Irak’ta ve Ortado¤u’da yürüttü¤ü politikalar› benimsememe temelinde yapt›¤›n› ortaya koymufltur. Bununla birlikte zaten Bush yönetimi de savafl› t›rmand›rarak çok fazla bir fley yapamaz, yeni müdahaleler, askeri harekatlar gelifltiremez bir duruma düflmüfltür. Bunun sonucunda 2007 bafl›ndan itibaren flimdiki demokrat yönetimin uygulayaca¤› politikalar›n tespit edilmesi ve bunun zemininin yarat›p koflullar›n›n haz›rlanmas› için iki y›ll›k bir çal›flma yürütülmüfltür. Çok iyi biliyoruz ki, bu çal›flmaya ABD-Türkiye-Irak üçlü ittifak› temelinde Ortado¤u’da siyasi a¤›rl›kl› mücadelenin gelifltirilmesi denmifl ve bu üçlü ittifaka Kürtlerin de kat›lmas› öngörülmüfltü. Bu çal›flma böyle formüle edilmiflti. Bunlar sa¤lan›rsa, bu temelde ABD, Irak-Kürdistan ve Filistin gibi alanlarda çat›flma düzeyini en alt s›n›rlara indirerek k›smi bir sükunet sa¤layabilecek ve bu durumdan yararlanarak da baflta Türk ordusu olmak üzere birçok gücü Pakistan-Afganistan hatt›ndaki savaflta kullanabilecekti. Yani ABD, askeri olarak Irak’ta daha fazla derinleflemeyece¤ini, Suriye ve ‹ran’a
Genelkurmay reddetti¤i politikalar› kabul eder ve uygular noktaya geldi
Öngördükleri ABD-Türkiye-Irak üçlü ittifak› ve buna Kürtlerin dahil edilmesiyle de bir yandan Afganistan-Pakistan hatt›nda savafl› derinlefltirmek için yeterli askeri güce ulafl›rken, di¤er yandan ‹ran, Suriye gibi güçlere dönük siyasi bask›y› artt›rma imkân›na sahip olacaklard›. ABD’nin 2007-2008 y›llar›nda Türkiye’yle tam bir ittifak halinde “PKK ortak düflman›m›z” diyerek yürüttü¤ü politikalar bu temelde geliflti. ABD, üçlü ittifak› sa¤layabilmek için Irak, Türkiye ve Güney Kürdistan’daki politik duruflun bu politikaya uygun hale getirilmesini öngördü. Bu do¤rultuda da 2007 y›l› bafl›ndan itibaren bütün alanlarda yo¤un bir siyasi-askeri mücadele yürüttü. Hatta Saddam Hüseyin yönetiminin idam› böyle bir politikay› gelifltirmek için gerçeklefltirildi. Türk Genelkurmay’› üzerinde uygulanan bask›lar sonucunda Yaflar Büyükan›t- ‹lker Baflbu¤ ikilisine “afliret a¤alar›d›r” dedikleri Barzani ve Talabani ile Türkiye hükümetinin görüflmesini kabul ettirdiler. ABD politikalar›n›n ve bask›s›n›n sonucunda Türk Genelkurmay’›, kamuoyu önünde bas›n yoluyla reddetti¤i, hatal› buldu¤u politikalar›, tükürdü¤ünü yalarcas›na kabul eder ve uygular bir noktaya geldi. Bu çerçevede Kürtlerin de bu ittifaka dahil edilmesi için PKK’nin etkisizlefltirilmesi gerekiyordu. ABDTürkiye ittifak›n›n PKK’yi ortak düflman sayan ortak mücadele plan›n›n bu temelde geliflti¤ini biliyoruz.
SERXWEBÛN
‹mral› direniflfliiyle büyük bir ideolojik zafer kazan›ld›
Bu plan askeri a¤›rl›kl› sald›r› temelinde baflar›lamay›nca, bu sefer ‹mral›’da Kürt Halk Önderi üzerindeki bask›, iflkence ve imha tehdidi had safhada artt›r›ld›. Kürt Halk Önderi üzerinden PKK’nin teslim al›nmas›n› hedefleyen bir bask› ve iflkence politikas› gelifltirilmek istendi. Bunu Kürt Halk Önderi zaman›nda anlad› ve aç›klad›, bu politikay› teflhir etti. 2008 güzünde ‹mral›’da gelifltirilen bask› sisteminin esas olarak ABD kaynakl› oldu¤unu ve Diyarbak›r zindan›ndaki uygulamalar gibi teslim almay› hedefledi¤ini ortaya koyarak 1982 zindan direnifline at›fta bulundu. Kürt Halk Önderi bu politikada ›srar ederlerse kendi tutumunun da 1981-82’deki zindan direniflçilerinin tutumuyla ayn› olaca¤›n› ifade ederek bask›c› güçleri uyard›. Ayn› zamanda halk› ve hareketi de bu çerçevede duyarl› olmaya ça¤›rd›. Kürt Halk Önderi’nin zaman›nda sald›r› plan›n› görüp bofla ç›kartan ve net tutumla direnifli gelifltiren duruflu karfl›s›nda, yine Kürt Özgürlük Hareketinin ve halk›m›z›n da Kürt Halk Önderine sald›r›lar karfl›s›nda direnifli gelifltirmesi çerçevesinde bu plan
w.
ww
da bozuldu, baflar›s›z k›l›nd›. T›pk› 1982 y›l›nda Amed zindan›nda 14 Temmuz Büyük Ölüm Orucu Direnifli’nin kazand›¤› ideolojik zafere benzer bir zafer 2008 güzünde ‹mral› direniflinde kazan›ld›. ABD-Türkiye ittifak›n›n ideolojik olarak teslim alma amaçl› bask›lar›na karfl› direnilerek bu çabalar k›r›ld› ve inkâr-imha sistemi karfl›s›nda yeniden büyük bir ideolojik zafer, yeni bir zindan direnifl zaferi ortaya ç›kart›ld›.
PKK’ye dört aflflaamal› tasfiye plan› öngörülmüflflttü
ew e. c
ki Zap operasyonuna kadar çok yo¤un bir biçimde sürdürüldü. K›fl sürecinde gelifltirilen bu sald›r›larla gerillan›n darbelenece¤i ve iradesinin k›r›l›p teslim al›naca¤› hesap ediliyordu. Ancak Zap operasyonunun bozgunla sonuçlanmas› bu plan› bofla ç›kard›, baflar›s›z k›ld›. ABD-Türkiye ortak plan› bu temelde sonuç vermemifl oldu. Yani PKK’nin askeri gücünü darbeleyerek siyaseten teslim al›p sistem içine çekme plan› sonuç vermemifl, Zap yenilgisiyle baflar›s›zl›¤a u¤ram›fl oldu.
ne t
5 Kas›m 2007 Bush-Erdo¤an görüflmesiyle böyle bir sald›r› plan›n›n haz›rland›¤› ve daha sonraki süreçte uygulamaya kondu¤u bilinmektedir. Bu ittifaka Türkiye-‹ran-Suriye iliflkileri çerçevesinde ‹ran ve Suriye’nin de dahil edildi¤i, böylece neredeyse uluslararas› komplo ittifak›na benzer bir düzeyin yeniden yarat›ld›¤› herkesin bildi¤i bir gerçektir. Bu temelde 2007 Aral›k’›ndan itibaren Türkiye-ABD-‹ran ittifak›n›n Hareketimize dönük planl› bir sald›r› içerisinde oldu¤unu flimdiye kadar çokça de¤erlendirdik. Somut verileri bu çerçevede ortaya koyduk. Bu de¤erlendirmelerimizin hepsi çok büyük oranda do¤ruydu ve nitekim daha sonra ortaya ç›kan geliflmeler taraf›ndan da do¤ruland›lar. Dikkat edilirse, bu planl› sald›r›n›n bafllang›c› askeri sald›r›y› esas al›yordu. Önce askeri planda sald›r›lar yo¤unlaflt›r›ld›. Askeri sald›r›larla PKK’nin radikal gücü olan gerillan›n ezilip darbelenmesi, marjinal k›l›nmas›, ard›ndan gerillas› darbelenmifl harekete “bar›fl projesi” ad› alt›nda teslimiyet plan› dayat›larak PKK’nin sistem içine çekilip ABD projeleri önünde engel olmaktan ç›kart›lmas› hedefleniyordu. Bu do¤rultuda 2007 y›l›n›n Aral›k ay›nda bafllayan askeri sald›r›lar 2008 y›l› fiubat ay› sonunda-
Temmuz 2009
om
6
ABD bununla da sonuç alamad›¤›n›, PKK’yi etkisizlefltiremedi¤ini görünce, bu kez üçlü ittifak› devreye geçirerek Ba¤dat plan›n› haz›rlad›. 2008 Ekim sonunda haz›rlanan Ba¤dat plan›n›n “PKK’yi dört aflamal› tasfiye plan›” oldu¤u daha sonraki süreçte bu plan› yapanlar taraf›ndan ortaya kondu. Bu dört aflamal› plan›n› birinci aflamas› olarak, 29 Mart yerel seçimlerine ba¤l› bir biçimde PKK’nin siyasi olarak içte ve d›flta tecrit edilip marjinal konuma düflürülmesi öngörüldü. Plan fluydu: Seçim öncesinde Kürt ulusal kamuoyunda, yine Türkiye demokrasi hareketi içinde ve genelde de dünya demokratik güçleri ve çevreleri nezdinde PKK tecrit edilecek, terör örgütü olarak damgalan›p siyasi ve sosyal alanda kuflat›lacak, ard›ndan da 29 Mart seçiminde AKP desteklenerek Kürdistan’da seçimin kazanmas› sa¤lanacakt›. Böylece PKK Kürt halk›ndan da destek alamayan, halk deste¤i azalm›fl marjinal bir örgüt haline düflürülecekti. E¤er bu gerçekleflirse hemen ard›ndan Nisan ortas›nda Kürt Konferans› ad›yla Güney Kürdistan yönetimine bir konferans düzenletilecek, orada PKK’ye teslimiyet projesi dayat›lacakt›. Bunun ad›na “PKK’nin silahs›zland›r›lmas› projesi” diyorlard› ve maddelerini de flöyle s›ralam›fllard›: Bir, gerillan›n af kanunu çerçevesinde eve dönüflünün sa¤lanmas›. ‹ki, PKK yöneticilerinin baflka ülkelere ilticas›n›n önünün aç›lmas›. Üç, Kürt Halk Önderi’nin ‹mral›’daki bask› ve iflkence alt›nda tutulmas› uygulamalar›n›n k›smen hafifletilmesi. Sözde bu ad›mlar
Temmuz 2009
SERXWEBÛN taraf›ndan k›r›ld›. Ard›ndan ideolojik yönlü sald›r›lar gelifltirildi; o da ‹mral› direnifliyle bofla ç›kart›ld›. Son olarak 29 Mart seçimi temelinde bu plan siyasi olarak uygulanmak istendi. AKP’nin seçimi kaybedip DTP’nin kazanmas›yla bu plan siyasi olarak da yenilgiye u¤rat›lm›fl oldu. 2007-2008 y›llar› boyunca TürkiyeABD ittifak›n›n ‹ran ve Suriye’den de destek alarak PKK’ye karfl› yürüttü¤ü askeri, ideolojik ve siyasi sald›r› planlar› 29 Mart seçim sonuçlar› ard›ndan tamamen bofla ç›km›fl ve yenilgiye u¤rat›lm›fl oldu. Böylece ABD anlad› ki, PKK’yi Türkiye’yle ittifak yaparak etkisiz k›lamaz, engel olmaktan ç›kartamaz. Nitekim askeri yolla bunu denedi baflaramad›. ‹deolojik yönden, siyasi yönden denedi, ama baflaramad›. Oysa ABD 2007-2008 sürecinde, nas›l ki Irak ve Türkiye politikalar›n› kendi stratejisine uygun hale getirdiyse, Kürt politikas›n› da kendi stratejisiyle uygun hale getirmeyi hedefliyordu. Bunun için de PKK’nin engel olmaktan ç›kart›lmas› laz›md›. Çünkü KDP ve YNK gibi güçler ABD politikas› önünde engel olmak bir yana, tamamen kendilerini o politikaya ba¤lam›fl güçlerdi. PKK de engel olmaktan ç›karsa, o zaman Kürt siyaseti de tamamen ABD stratejisine uygun hale gelmifl olacakt›. ABD askeri-ideolojik ve siyasi alanda planl› sald›r›larla bu durumu gerçeklefltiremedi¤ini görünce, 29 Mart seçimi ard›ndan hemen yeni aray›fllar içerisine girdi ve alternatif politikalar gelifltirmeye yöneldi. Nitekim 29 Mart seçimi ard›ndan, daha bir hafta geçmeden ABD’nin yeni baflkan› Obama Ankara’ya gelerek Türkiye Meclisinde DTP Eflbaflkan› Ahmet Türk ile görüflme yapt›. Bu görüflmede ‘ilk defa Türkiye’de bir Kürt siyasi liderle’ görüfltü¤ünü söyledi. O zamana kadar PKK’yi ve DTP’yi cepheden karfl›ya alarak tasfiye etmeyi hedefleyen ABD, bu davran›fl›yla ciddi bir politika de¤iflikli¤ine gitti¤ini herkese göstermifl oluyordu. DTP ile çat›flma de¤il de, görüflme ve uzlaflma yolunu seçti¤ini, art›k politikas›n› bu temelde de¤ifltirdi¤ini, Kürtleri ABD-Türkiye-Irak üçlü ittifak› içerisine çat›flma yoluyla de¤il de, uzlafl-
ma yoluyla çekmek istedi¤ini ortaya koymufl oldu. Bu, elbette ABD politikas›nda önemli bir de¤ifliklik oluyordu. 2007-2008 y›l› boyunca ABD-Türkiye ittifak› temelinde izlenen ortak politika art›k parçalanm›fl duruma geliyordu. Türkiye ve ABD politikalar› bu biçimde art›k ayr›lm›fl, birbirinden farkl› hale gelmifl bulunuyordu. Nitekim Türkiye’nin Baflbakan› DTP ile görüflmezken, Genelkurmay Baflkan› “onlar mecliste oldukça ben o meclise gitmem” derken, ABD Baflkan› Türk Genelkurmay›n›n gitmedi¤i mecliste gelip bizzat DTP Eflbaflkan›yla görüflüyordu. ABD’nin Kuzey Kürdistan’daki politikas›yla Türk devlet yönetiminin politikas› aras›nda böyle çeliflik bir durum ortaya ç›km›fl, art›k 20072008 y›llar›n› kapsayan ittifak bu biçimde bozulmufl oluyordu.
ne te we .c om
çerçevesinde PKK’nin silahl› gücünün yok edilerek örgütlülü¤ünün da¤›t›l›p güçten düflürülmesi hedefleniyordu. ABD’nin hesab›, seçimi kaybetmifl ve marjinal konuma düflmüfl PKK’nin, çaresiz olarak Kürt konferans›n›n alaca¤› bu karar› kabul edece¤i yönündeydi. Böylece de PKK engel olmaktan ç›kacak, PKK’nin gücü sistem içine çekilecek ve ABD bu gücü Ortado¤u’daki politikalar› do¤rultusunda kullanma imkan› bulacakt›. Türk Genelkurmay›na, ‹lker Baflbu¤ yönetimine göre ise, Kürt konferans›n›n bu üç maddelik projesini PKK kabul etmeyecek, ret edecekti. E¤er böyle bir durum olursa, o zaman siyaseten marjinal k›l›nm›fl, Kürt konferans›n›n karar›n› reddetmifl, dolay›s›yla Kürt ulusal kamuoyuyla karfl› karfl›ya gelmifl, ABD ve AB ile karfl›t konuma düflmüfl bir PKK’ye karfl› askeri sald›r› düzenlenerek Eylül 2008’de ‹lker Baflbu¤ yönetiminin yapt›¤› k›smi katliam plan› “tampon bölge” uygulamas› ad› alt›nda pratiklefltirilecekti. PKK’nin, Kürt konferans›n›n bu biçimde alaca¤› kararlar› reddetmesinin Türk Genelkurmay›n›n katliam sald›r›lar› için zemini elveriflli hale getirilmesi umuluyordu. Bu biçimde PKK ve onun temsil etti¤i Kürt özgürlük direnifli ezilip bast›r›lm›fl olacakt›. 29 Mart yerel seçimlerine gidilirken hesaplar› buydu. Tüm güçler umut ve siyasi hesaplar›n› AKP’nin baflar›s› üzerine kurmufllard›.
7
w.
29 Mart seçimi tasfiye plan›n› siyasi alanda boflflaa ç›kard›
ww
29 Mart yerel seçim sonuçlar› tüm bu umut ve beklentileri bofla ç›kard›. AKP seçimi kaybetti, Kürdistan’da referandum niteli¤inde olan seçimi DTP kazand›. Böylece demokratik siyaset ve Kürt sorununun çözümünün demokratik özerklik temelinde gerçeklefltirme istemi Kürt halk› taraf›ndan kabul edilmifl oldu. ABD ile Türkiye’nin PKK’ye karfl› siyasi mücadele ittifak› da sonuçsuz kalm›fl oldu. Dikkat edilirse 2007 y›l›ndan itibaren “PKK ortak düflman” slogan› etraf›nda ABD-Türkiye ittifak›n›n PKK’ye yönelik gelifltirdi¤i planl› sald›r›lar önce askeri yönlüydü. Bu sald›r›lar Gerilla
ABD ve Türkiye aras›nda bölge aç›s›ndan ciddi bir politik ayr›l›k var
Askeri, ideolojik ve siyasi yenilgi sonucunda söz konusu ittifak bozulmufl, da¤›lm›fl, ABD ile Türkiye’nin Kürt politikas›nda ciddi bir de¤ifliklik ortaya ç›km›fl oluyordu. Nitekim ABD, bu politikas›n› uygulayabilmek için Irak ve Güney Kürdistan yönetimiyle de çeflitli görüflmeler yapt›. Türkiye üzerinde bask›s›n› bu temelde gelifltirmeye yöneldi. ABD flunu öngördü: Mademki bask› ve imha yöntemiyle PKK etkisizlefltirilememifltir, o zaman diyalog ve uzlaflma yöntemiyle etkisiz hale getirilerek ABD’nin Ortado¤u politikalar›n›n geliflimi önünde engel olmaktan ç›kart›lmas› sa¤lanmal›yd›. ABD bunu yapabilirse, iflte o zaman hedefledi¤i Ortado¤u politikas›n› yürütme düzeyine ulaflm›fl olacakt›. Yani Irak, Kürdistan ve Filistin’de sükunet sa¤lan›rken, Pakistan- Afganistan hatt›nda savafl yo¤unlaflt›r›lacak ve bu temelde Obama yönetiminin Ortado¤u’ya dönük yeni bir politik-askeri hamleyi yapmas› sa¤lanm›fl olacakt›. Bunun için geçti¤imiz süreçte ABD’nin belli bir tutum ve çaba içerisinde oldu¤u aç›kça gözlendi. Obama yönetimi Türkiye yönetimini bu yönlü teflvik etti. 29 Mart yerel seçim sonuçlar›n› görerek Kürt so-
SERXWEBÛN
ABD Kürt sorununa siyasi çözüm çizgisinde net ve tutarl› de¤il
zorland›¤›n›, çok fazla dayanaklara, güce sahip olmad›¤›n›, asl›nda san›ld›¤› kadar da güçlü bir konumda bulunmad›¤›n› göstermektedir. ABD’nin Ortado¤u’da her fleyi yapar konumda oldu¤unu sanmak ve söylemek çok gerçekçi bir görüfl de¤ildir. Öyle Kürt sorununda çözüm arayan, Kürtleri müttefik edinen bir konumu tamamen gerçeklefltirdi¤i de söylenemez. Taktik tutumlar gelifltiren, çeflitli pazarl›klar yapan, karfl›l›kl› tavizler temelinde Ortado¤u’daki politik duruflunu sürdürmek isteyen zay›f bir durumu yaflamaktad›r. Bunun sonucundad›r ki, yeni ABD yönetimi için 2007 y›l› bafl›ndan bu yana yap›lan haz›rl›klar çok fazla bir sonuç vermemifltir. Nitekim demokrat Obama yönetimi için öngörülen siyasi-askeri hamle Ortado¤u’da gerçekleflmemifltir. ABD yönetimi bölgede politik etkinli¤ini çok fazla gelifltirebilmifl de¤ildir. Obama, Türkiye ve Irak gezisi yaparak bir hava yaratmaya çal›flt›. Ard›ndan M›s›r gezisinde Kahire’de baz› aç›klamalar yapt›. Bu temelde ‹slam alemine mesaj vermeye çal›flt›. Pakistan-Afganistan hatt›nda k›smen askeri operasyonlar› gelifltiriyorlar. Bu da baflar›dan çok baflar›s›zl›kla sonuçlan›yor. Nitekim ABD’nin Afganistan- Pakistan hatt›ndaki en fazla askeri kayb›n›n son aylarda yafland›¤› bas›nda yer al›yor. Bu da gösteriyor ki, baz› popülist giriflimler yapsa da, ABD’nin yeni yönetiminin Ortado¤u’da etkili bir politik-askeri hamle yapmas› flimdiye kadar gerçeklefl-
ww
w.
ne t
Fakat geçen süre gösteriyor ki, ABD asl›nda bu do¤rultuda gücünü tam kullanm›yor, ya da kullanam›yor. Gücü yetmiyor demek herhalde abart› olur. ABD istese Türkiye’ye her istedi¤ini an›nda kabul ettirebilir. Mevcut Türkiye sistemi ve yönetimi böyle bir durumu yafl›yor. Ancak hala ABD’nin iste¤inin Türkiye yönetimince kabul edilmedi¤i anlafl›l›yor. Hatta Türkiye’nin bask›lar›, Irak üzerinde Türk-ABD pazarl›klar› ABD politikalar›nda de¤iflikli¤in oldu¤u, Türkiye yönetimine dönük seçim ard›ndan baflkan Obama’n›n Ahmet Türk’le yapt›¤› görüflme temelinde oluflan siyasi bask›y› oldu¤u gibi devam ettirmedi¤i, hatta ABD askerlerinin Irak’tan tafl›nmas›, Irak’ta güvenli¤in sa¤lanmas›, Pakistan- Afganistan’daki savafla k›smi destek verilmesi karfl›l›¤›nda yeniden bir ABD-Türkiye uzlaflmas›n›n yarat›lmaya çal›fl›ld›¤›, PKK’ye karfl› eskisi kadar güçlü olmasa da yeni ortak planlara gidilmeye çal›fl›ld›¤› gözlenmektedir. Bu da ABD’nin asl›nda Kürt sorununa siyasi çözüm çizgisinde tam net ve tutarl› olmad›¤›n›, Kürt sorununun çözümünü gerçek anlamda istemedi¤ini ortaya koymaktad›r. Öte yandan ABD’nin Ortado¤u’da ciddi biçimde
“ABD’nin Afganistan-Pakistan hatt›ndaki en fazla askeri kayb›n›n son aylarda yafland›¤› bas›nda yer al›yor. Bu da gösteriyor ki, baz› popülist giriflimler yapsa da, ABD’nin yeni yönetiminin Ortado¤u’da etkili bir politik-askeri hamle yapmas› flimdiye kadar gerçekleflmifl de¤ildir”
mifl de¤ildir. C›l›z propaganda ve operasyon giriflimleri vard›r. Bunlar da ciddi sonuçlar vermemektedir.
ABD-Türkiye çeliflflkkileri ABD’nin Ortado¤u’daki gücünü zay›flat›yor
ABD, 2009 y›l›nda Ortado¤u’da gerçeklefltirmek istedi¤i siyasi hamleyi gerçeklefltirememektedir. Bunda da en önemli etken Kürdistan’daki mücadele olmaktad›r. PKK’nin etkisizlefltirilememesi, dolay›s›yla ABD-TürkiyeIrak ittifak›n›n öngörüldü¤ü gibi gerçeklefltirilememifl olmas› rol oynamaktad›r. Mevcut Türkiye yönetimi ABD’nin yapt›¤› politika de¤iflikli¤ini kabul etmemekte, dolay›s›yla ABDTürkiye politikalar› çeliflmekte, bu da ABD’nin Ortado¤u’daki politik gücünü zay›flatmaktad›r. E¤er ABD’nin yeni yönetimi alt› ay› aflk›n bir süre geçmifl olmas›na ra¤men Ortado¤u’da ciddi bir politik-askeri hamle yapamam›flsa, bunda temel etken Türkiye’den gerekli deste¤i alamam›fl olmas›d›r. Buna da 2007-2008 y›l› boyunca PKK’ye karfl› yürütülen ortak mücadelenin baflar›l› olmamas› neden olmufltur. Dolay›s›yla PKK’nin darbelenip yenilgiye u¤rat›lamamas› sonucunda ABDTürkiye-Irak ittifak› sa¤lan›p Kürtler bu ittifak›n içine tümüyle sokulamazken, ard›ndan ABD’nin uzlaflma yoluyla bu politikay› hayata geçirmesi de Türkiye yönetimi taraf›ndan reddedilmekte, bu temelde de ABD yönetimi Ortado¤u politikas›n› hayata geçirmek için gerekli imkân ve zemine sahip olamamaktad›r. T›pk› 2003 bahar›nda Türkiye’nin ABD’yi Irak savafl›nda yaln›z b›rakmas› gibi bir durum 2009’da da yeniden yaflanmaktad›r. Mevcut durumda Türkiye-ABD iliflki ve çeliflkilerinin durumunu böyle anlamak gerekiyor. Asl›nda ciddi bir çeliflki ve çat›flma var; fakat iki güç de birbirine muhtaç olduklar› için mümkün oldu¤u kadar bunu alevlendirmiyorlar. Daha çok gizli biçimde ve karfl›l›kl› pazarl›klar temelinde, tavizler vererek birbirinden yararlanmaya, mümkün oldu¤u oranda politikalar›n› bu biçimde hayata geçirmeye çal›fl›yorlar.
ew e. c
rununda baz› ad›mlar at›p PKK’yle çat›flmalar›n azalt›lmas›n›, hatta mümkünse sona erdirilmesini isteyen bir politik tutumu Türkiye’ye dayatt›. Nitekim ‹lker Baflbu¤, ABD ziyaretinde ABD Genelkurmay Baflkan›yla görüflmesi ard›ndan yap›lan aç›klamada ABD Genelkurmay Baflkan› bunu aç›kça ifade etti: ‹lker Baflbu¤’un kendisini PKK’ye karfl› savafl› t›rmand›rmak için zorlad›¤›n›, kendisinin de Türk Genelkurmay›n› Afganistan-Pakistan hatt›nda savafl› t›rmand›rmak için zorlad›¤›n›, böylece aralar›nda ciddi bir çekiflmenin, politik ayr›l›¤›n var oldu¤unu ortaya koymufl oldu. Bu temelde ABD-Türkiye aras›nda karfl›l›kl› kendi politikalar›n› kabul ettirme mücadelesi sürüyor.
Temmuz 2009
om
8
Temmuz 2009
SERXWEBÛN
29 Mart’la ortaya ç›kan siyasal çözüm f›rsat› devleti korkuttu
DTP’nin t›rpanlanmas›, çok say›da DTP yönetici ve kadrosunun tutuklanmas› esas olarak DTP’nin Kürt sorununa demokratik siyasi çözümün zemini olmaktan ç›kart›lmas›n› amaçl›yordu. Böyle bir sald›r›yla Türkiye yönetimi DTP’yi demokratik politik zemin olmaktan, siyasi mücadelenin alan› ve arac› konumundan ç›kartmak istedi. Bu biçimde hem PKK’ye, hem de ABD’ye cevap vermifl oldu. 14 Nisan operasyonuyla Türkiye yönetimi PKK’ye ve ABD’ye flunu söyledi: “Siz Kürt sorununa demokratik siyasi çözüm mü isteyeceksiniz, bunu DTP üzerinden mi yapmak istiyorsunuz, iflte ben de DTP’yi t›rpanlar, ortadan kald›r›r, dolay›s›yla sizin politikalar›n›z› bofla ç›kart›r›m” dedi. Bu temelde Türkiye yönetiminin izledi¤i bir politik süreç var. Seçimden sonra geçen üç ay› aflk›n süre içerisinde Genelkurmay-AKP uzlaflmas›na dayal› Türkiye yönetiminin izledi¤i politikalar bu çerçevededir. Yani Türkiye’nin demokratikleflmesi ve Kürt sorununun demokratik siyasi çözümüne zemin teflkil edebilecek siyasi kazan›mlar›n ezilmesi, böylece kendine göre siyasi çözümün zeminini ortadan kald›rma politikas› izlemektedir. Hala da bu politikay› izlemekte de kararl›d›r. Dünyan›n gözü önünde, 29 Mart seçiminde büyük seçim zaferi kazanm›fl olan bir partiye karfl› bu kadar aç›k sald›r› yürütülüyor, ama ne Türkiye’nin içinde ciddi bir tepki var, ne de d›flar›dan ciddi bir tepki geliyor. Belli ki Türkiye yönetimi iç ve d›fl güçleri belli bir oranda susturmufltur. Kimini flantajla, kimini bask›yla kimini de pazarl›klar yaparak susturdu¤u anlafl›l›yor.
Kürt gençlerine, kad›nlar›na dönük Türk polisinin vahfli sald›r›lar›n›n nas›l geliflti¤ini herkes gördü. Bu, halk› bast›rma ve sindirme amaçl› bir sald›r›y› ifade ediyordu. Bu polis operasyonu halkla birlikte özgür bas›n› susturmaya da yöneldi. Birçok gazete, dergi kapat›ld›, a¤›r cezalar verildi. Kültür kurumlar› engellenmeye çal›fl›ld›. Bu süreçte bütün demokratik kurumlara ve demokratik mücadeleye dönük bir bask› ve s›n›rland›rma uygulamas› gelifltirildi. Ayn› zamanda askeri operasyonlar da 30 Mart’tan bu yana devam ediyor. Türk ordusu Kuzey Kürdistan’›n her alan›nda provokatif sald›r›lar›n› sürdürüyor. Bu provokatif sald›r›lar›n› sadece Kuzey Kürdistan’la s›n›rl› da tutmuyor. Güney Kürdistan’a dönük hava sald›r›lar›n›, topçu at›fllar›n›, k›smi kara operasyonlar›n› zaman zaman gündeme getirerek ayn› tahrik ve provokatif giriflimleri bu alanda da sürdürüyor. Yine Çukurca olay›nda görüldü¤ü gibi kendi may›n›na çarparak ölmüfl olan askerileri de PKK’ye mal ederek süreci sabote edici giriflimlerini artt›r›yor. Korucular›n gerillayla çat›flmaya girmelerini sa¤lamak için her türlü bask› yan›nda, provokatif giriflimlerde de bulunuyor. Bu arada baflta Cumhurbaflkan› olmak üzere baz› Türk yetkilileri “tarihi f›rsattan”, Kürt sorununun varl›¤›ndan ve çözümünün gere¤inden söz etseler de, bu konuda tutarl› olmad›klar›n› çok net görmüfl bulunuyoruz. Bu konuda asla aldanm›yoruz ve hiçbir zaman da kendimizi aldatmayaca¤›z. Geçen üç ay› aflk›n süre flunu gösterdi ki, AKP-Genelkurmay uzlaflmas›na dayanan Türkiye yönetimi özel savafl yürütüyor; psikolojik savafl› t›rmand›r›yor, yalan ve hilelere baflvuruyor, oyun yapmaya çal›fl›yor. Asl›nda Cumhurbaflkan›n›n, Baflbakan›n zaman zaman Kürt sorununun çözümü gere¤inden söz etmesi özel savafl kapsam›ndaki hileden baflka bir anlama gelmiyor. Kürtler yeniden kand›r›lmaya ve aldat›lmaya çal›fl›l›yorlar. 29 Mart seçimlerinden sonraki prati¤i tarafs›z bir kifli bile bu çerçevede de¤erlendirir.
ww
w.
ne te we .c om
Geçti¤imiz üç ayl›k süreçte AB’nin ve ABD’nin gerçek yüzünün bu biçimde a盤a ç›kart›lmas›ndan daha net ve aç›k olarak ortaya ç›kart›lan bir baflka gerçeklik, hem AKP’nin, hem de ‹lker Baflbu¤ yönetimindeki Türk Genelkurmay›n›n gerçek yüzünün a盤a ç›kar›lm›fl olma durumudur. fiunu iyi görüp anlamam›z laz›m: 29 Mart yerel seçim sonuçlar› Kürt Özgürlük Hareketine güçlü bir siyasi hamle yapma ve siyasi mücadeleyi gelifltirme f›rsat ve imkân› sununca, mevcut Türkiye yönetimi, yani Genelkurmay-AKP uzlaflmas›na dayanan devlet yönetimi ciddi bir korkuya kap›ld›. PKK bu durumu de¤erlendirir ve Kürt sorunun çözümünde siyasi bir hamle yaparsa, teflhir olup zor duruma düflecekleri korkusuna kap›ld›lar. Türkiye yönetimi daha böyle bir korku içindeyken, hemen seçimden bir hafta sonra ABD’nin yeni yönetiminin Baflkan› Obama Ankara’ya gelip DTP Eflbaflkan› Ahmet Türk’le görüflünce, Türkiye yönetiminin korkusu iki kat daha artt›. PKK Kürt sorununa demokratik siyasi çözüm hamlesi için elveriflli bir siyasi güce ulaflm›flken Obama-Ahmet Türk görüflmesinin gerçekleflmesi ABD’nin Kürtlerle uzlaflmaya aç›k bir politika izlemesi olarak anlafl›ld›. Zaten bu görüflme 29 Mart seçim sonras› PKK’nin gelifltirebilece¤i olas› politikalara aç›k bir ABD politik tutumunun ortaya ç›kmas›n› ifade ediyordu. ‹flte Türkiye yönetimi bu iki durumdan büyük bir korku ve kayg›ya kap›ld›. Hem PKK’nin, hem de ABD’nin Kürt sorununa demokratik siyasi yolla çözüm aramada dayanacaklar› temel zemin kuflkusuz DTP oluyordu. DTP sadece Kürdistan’da de¤il, Türkiye’de de demokratik siyaseti temsil eden bir güç konumuna ulaflm›flt›. Dolay›s›yla Kürt sorununa demokratik siyasi çözümün siyasi zemininin DTP olaca¤› aç›kt›. Bu durum karfl›s›nda mevcut Türkiye yönetimi içine düfltü¤ü siyasi korku nedeniyle 14 Nisan’da DTP’ye operasyon yapt›. DTP operasyonu ve bu temelde
9
Türk ordusunun süreci sabote edici giriflfliimleri art›yor
DTP ekseninde gelifltirilen bu sald›r›lar DTP d›fl›ndaki alanlara da taflm›flt›r. Nitekim hemen seçim ard›ndan halka dönük bask›, iflkence geliflti. A¤r›’da, Amara’da, Hakkari’de, Gever’de, Cizre’de, Kürdistan’›n dört bir yan›nda seçim sonuçlar›n› kutlayan ya da seçim hilelerine itiraz eden, demokratik eylemlilik gelifltirilen
SERXWEBÛN
10
Temmuz 2009
ew e. c may-AKP kli¤i aras›ndaki fark bu çerçevededir. Çat›flmas›zl›k süreci AKP’nin ve Türk Genelkurmay›n›n zihniyetini ve politik gerçe¤ini bu çerçevede netçe a盤a ç›karm›flt›r.
29 Mart seçimleri Güney Kürdistan yönetiminin de hesaplar›n› bozdu
Bunlarla birlikte, Güney Kürdistan’daki durum da biraz daha netlik kazanm›fl bulunuyor. Asl›nda geçen süreçte a盤a ç›kt› ki, ABD-Türkiye ittifak› hareketimize dönük imha ve tasfiye plan›n› uygularken, Güney Kürdistan yönetimine de bir rol biçmifltir. Bu, kendini Kürt konferans› düzenleyerek oradaki al›nacak kararlar› PKK’ye karfl› dayatma biçiminde ortaya koydu. Bu durum 29 Mart yerel seçimleri çerçevesinde çok daha fazla netlik kazand›. Seçim öncesinde YNK baflkan› olarak Celal Talabani AKP’ye hem Ba¤dat’ta, hem ‹stanbul’da aç›ktan destek verdi. Onunla da yetinmeyerek tüm Kürtleri AKP’ye oy vermeye ça¤›rd›. Seçimden hemen sonra Nisan ortas›nda Güney Kürdistan yönetimi sorumlulu¤u alt›nda bir Kürt konferans›n›n toplanaca¤› yönünde aç›k tart›flmalar yap›ld›. Yine bas›nda Güney Kürdistan yönetiminin bölgede ve Avrupa’da diplomatik çal›flma yürüttü¤ü ve haz›rl›k içinde oldu¤u yönünde bilgiler yer ald›. Öyle anlafl›l›yor ki, 29 Mart seçiminde AKP seçimleri kazanm›fl olsayd›, Nisan ortas›nda Güney Kürdistan’da bir Kürt konferans› kesinlikle toplanacakt›.
ww
w.
ne t
Somut geliflmeler olmad›kça, Özgürlük Hareketi ve Kürt halk› olarak kendimizi bu tür aldatmalara asla kapt›rmayaca¤›m›z aç›kt›r. Genelkurmay Baflkanl›¤›n›n her gün halk› ve Hareketimizi tehdit etti¤i ortadad›r. Baflbakan›n, Cumhurbaflkan›n›n böyle bir Genelkurmay›n yönetimi alt›nda oldu¤u tart›flmas›zd›r. Kald› ki, o kadar güçleri de yok. Her ne kadar kendi aralar›nda baz› tart›flmalar yürütülüyor olsa da, bunlar hepsi oyun niteli¤indedir. Belge krizi, vb bütün bunlar asl›nda iç iktidar çat›flmas›n›n basit yans›malar› oluyor. Kürt sorunun çözümü ciddi bir biçimde ortadayken kendi aralar›ndaki iktidar savafl›n›n taktikleriyle toplumu oyalamalar› Kürt sorununun demokratik çözümü konusunda bir politikalar› olmad›¤›n› da göstermektedir. Tersine özel savafl kapsam›nda oyun ve hileler gelifltirerek f›rsat, zemin yakalay›p sald›rma temelinde Özgürlük Hareketimizi ezme ve bast›rma zihniyeti ve politikas› varl›¤›n› sürdürmektedir. Mevcut durumda hala inkâr ve imhadan vazgeçtikleri söylenemez. MHP, CHP gibi floven-milliyetçi güçler zaten kaskat› bir inkâr ve imha politikas›nda ›srar ediyorlar. Tabii ki Kürt sorununun demokratik siyasi çözümünden yana olan önemli bir kesim oldu¤unu da söylemeliyiz. Bugün Türkiye’de siyasal karar al›c›lar AKP-Genelkurmay yönetimi taraf›ndan temsil edilen bir de özel savafl yönetimidir. Bu yönetim e¤ilimi hileyle, özel savafl oyunlar›yla halk› ve Hareketimizi aldat›p f›rsat yakalayarak inkâr ve imhay› baflar›ya götürme aray›fl› içindedir. Asl›nda CHP ve MHP ile bu bak›mdan ciddi bir farklar› yoktur. Genelkurmay ve AKP y›llard›r savafl›n içerisindedirler, MHP ve CHP tutumuyla PKK’nin geriletilip bast›r›lamayaca¤›n› görüyorlar. Bu nedenle hileyle, yalanla, halk› ve kamuoyunu aldatarak amaçlar›m›za ulaflabiliriz diye düflünüyorlar, bu temelde özel savafl› gelifltirmeye çal›fl›yorlar. CHP-MHP kli¤i ile Genelkur-
om
Baflflbbakan da Cumhurbaflflkkan› da Genelkurmay›n yönetimi alt›ndad›r
Böyle bir konferansta ABD, Türkiye, Güney Kürdistan yönetimi, AB ve çeflitli güçler bulunacaklar ve kendi politikalar›n› hâkim k›lmaya çal›flacaklard›. ABD, PKK’yi uzlaflmaya, teslim olmaya çekmek isterken, Türk Genelkurmay› PKK’ye karfl› imha amaçl› askeri operasyonlar›n gelifltirilmesi için uygun zemin elde etmeye çal›flacakt›. Bunlarla birlikte Güney Kürdistan yönetimi de kendi öncülü¤ünde ve kendi ç›kar›n› temsil eden bir genel Kürdistan projesi ortaya ç›kartmay› hedefliyordu. Bu projede Güneyliler PKK'yi pazarlay›p tasfiye ederek bunun karfl›l›¤›nda Türkiye’nin s›n›rl› baz› ad›mlar atmas›n› sa¤latma gibi bir boyut da bulunmaktayd›. Böylece Türkiye ve Güneyli güçler anlaflt›r›larak ABD'nin bölge politikas› do¤rultusunda uyumlu güçler haline getirilmifl olacaklard›. PKK'nin zay›flat›laca¤› ortamda Türkiye'deki bu s›n›rl› ad›mlar Kürt sorununun çözülmesi gibi yans›t›l›p bunda KDP ve YNK’nin rolü oldu¤u biçiminde bir propagandayla bu güçlerin tüm Kürtler üzerinde etkisi artt›r›lacakt›. Böylece PKK'nin onlarca y›ld›r yürüttü¤ü mücadele sonucu ortaya ç›kard›¤› geliflmelerin üzerine konacaklard›. ‹flte böyle a¤›zlar›n› suland›ran bir hesapla bu tasfiye plan›n›n içine yerleflmifllerdi. Bunun için bir yandan PKK’ye ulusal konferans›n kararlar›n› kabul etmeyi dayatacaklar, seçimi kaybetmifl olan PKK silahs›zlanmaya zorlanarak iyice zay›flat›l›p bu anlamda kendi varl›klar›n›
Temmuz 2009
SERXWEBÛN
Kürt Halk Önderi birçok “K çevrenin gerçek yüzünü a盤a ç›kard›; AKP, CHP, MHP ve Genelkurmay›n politikalar›n› çözümledi. Bar›flflçç›l demokratik güçlerin politikalar›n›n ne olmas› gerekti¤ini de ortaya koydu. Herkesi hem ciddi olmaya, hem de gerçek yüzünü aç›kça ortaya koymaya davet etmifl oldu”
tan’daki seçimler de bu çerçevede bir siyasi haz›rl›¤› ifade ediyor. ABD-Türkiye-Irak üçlü ittifak› çerçevesinde yo¤un politik haz›rl›klar yap›l›yor. Türk ordusu askeri haz›rl›¤›n› da yap›yor. E¤er bütün bu politika ve beklentileri uyuflturabilirlerse, güze do¤ru daha kapsaml› bir operasyonu hem Kuzey’de, hem de Güney’de dayatmay› öngörüyorlar. Türkiye yönetiminin di¤er güçlerden istedi¤i ve gerçeklefltirmeye çal›flt›¤›, gizliden haz›rlad›¤› sald›r› bu çerçevededir. Bu durumun a盤a ç›kmas› için Kürt Halk Önderi müdahalede bulundu ve “Yol Haritas›” haz›rlayaca¤›n› ifade etti. Türkiye Cumhurbaflkan›n›n özel savafl kapsam›nda sanki yeni bir fley söylüyormufl gibi, demokratik güçleri ve Kürt halk›n› kand›rmak üzere, “Kürt sorunu vard›r, çözmek gerekir” aç›klamas›na karfl›, Kürt Halk Önderi da yol haritas› haz›rlayaca¤›n› aç›klad›. Asl›nda Cumhurbaflkan› Abdullah Gül’ün bu aç›klamalar› siyasi sürece özel savafl kapsam›nda bir müdahaleydi. Kürt Halk Önderi de bu müdahaleye karfl› yurtseverdemokratik siyasetin müdahalesini yapt›. Abdullah Gül’ün aç›klamas›yla oluflan özel savafl müdahalesini bu biçimde karfl›lamay› öngördü. Kürt Halk Önderi, çözüm ise, iflte çözümün yol haritas›, diyor ve bu güçlerin gerçek yüzünü a盤a ç›karmaya çal›fl›yor. E¤er gerçekten demokratik siyasi çözümden yanaysalar onun gerçekleflmesini öngörüyorlarsa iflte size yol haritas› diyor. Böyle de¤il de özel savafl kapsam›nda bir oyun oynan›yorsa, çözüm söylemi ad› alt›nda imha ve tasfiye amaçl› sald›r›lar› gelifltirmek için haz›rl›k yap›yorlarsa, bu oyunlar› bozmak, gerçek yüzlerini a盤a ç›karmak için bu politikay› dayat›yor. Kürt Halk Önderi’nin bu ç›k›fl› önemli olmufltur. fiimdiye kadar yapt›¤› de¤erlendirmelerle özel savafl kapsam›ndaki hileleri, oyunlar› önemli ölçüde bozmufltur. Kürt Halk Önderi birçok çevrenin gerçek yüzünü a盤a ç›kard›; Genelkurmay›n politikalar›n› çözümledi, AKP politikalar›n›, CHP ve MHP politikalar›n› çözümledi, bunun yan›nda
ne te we .c om
Kürdistan genelinde güçlendirmeyi hesapl›yorlard›. Fakat 29 Mart seçimini AKP kaybedip de DTP kazan›nca, ABD ve Türkiye yönetimi gibi, Güney Kürdistan yönetiminin de hesap ve umutlar› yerle bir oldu, tam bir k›r›lma ve bozulma ortaya ç›kt›. Bunun sonucunda Celal Talabani art›k bu konularda hiç konuflmazken, KDP yöneticileri ise, Kürt konferans› diye bir fleyin kendi gündemlerinde olmad›¤›n› söylediler. Böylece usta bir manevra yaprak kendilerini bu yenilgiden kurtarmaya çal›flt›lar. Güney Kürdistan seçimlerinin 25 Temmuz’da yap›laca¤›n› kararlaflt›rarak hemen gündemi de¤ifltirdiler. Dolay›s›yla süreci ertelemifl, ileri bir zamana atm›fl oldular. fiimdi hala bu temelde hareket ediyorlar. ABD’nin Kürt politikas›ndaki mu¤lakl›¤› bir yönüyle de Güneylilerin bu tutumu sonucudur.
11
A¤ustos’tan itibaren yeni bir sürecin gündeme getirilece¤i anlafl›l›yor
ww
w.
Türkiye yönetimi 29 Mart yerel seçiminin ortaya ç›kard›¤› politik sonuçlar› tasfiye etmeye çal›fl›yor. E¤er Türkiye yönetimi Kürt Özgürlük Hareketini zay›flat›rsa ve KDP ve YNK 25 Temmuzdaki seçimlerde Güney Kürdistan yönetimini yeniden büyük bir güç ile ele geçirirlerse, Kürt ulusal konferans›n› toplama yeniden gündeme gelecektir. Bu konferans› mevcut koflullar›n de¤iflip ve uygun koflullar›n oluflmas› için ileri bir zamana ertelemifl oluyorlar. ABD’ye de bu politikay› kabul ettirmifl gibi gözüküyorlar. Zaten Türkiye ve KDP-YNK istemezse ABD’nin kendi bafl›na çok fazla yapabilece¤i bir fley de gözükmüyor. Biraz daha bu güçlere f›rsat vermek istiyorlar. Öyle anlafl›l›yor ki, A¤ustos’tan itibaren bu temelde yeni bir süreç gündeme getirilmeye çal›fl›lacak. E¤er 25 Temmuz seçiminde KDP-YNK çok büyük bir üstünlükle seçimi kazan›rlarsa, iflte o zaman Türkiye yönetimi de buna dayanarak hem Kürt konferans›n› PKK’yi s›k›flt›rma konferans› temelinde toplanmay› destekleyecek, hem de PKK bunu reddederse yeni bir imha amaçl›
askeri operasyonu gündeme getirecektir. ABD’ye de bunu kabul ettirmifl görünüyorlar. Türkiye yönetimi ABD’den böyle bir f›rsat ve zaman›n kendilerine tan›nmas›n› istemifl bulunuyor. Büyük olas›l›kla ‹lker Baflbu¤’un ABD gezisi s›ras›nda bu politikay› ABD’ye pazarl›k karfl›l›¤›nda kabul ettirdiler. Ba¤dat’ta üçlü ittifak çerçevesinde zaten sürekli gizli görüflmeler yap›yorlar. Türkiye yönetimi bu görüflmelerde Irak ve Güney Kürdistan yönetimine PKK’ye karfl› ortak savafl yapma hedefini dayat›yor. Bu konuda zaten ‹ran ve Suriye’yle de belli bir ittifak› var. E¤er ABD-Irak ve Güney Kürdistan da destek verirse, PKK’nin dört bir yandan kuflat›larak askeri sald›r›lar alt›nda ezilebilece¤i umut ve hesap ediliyor.
Önder Apo aç›klamalar›yla özel savafl oyunlar›n› önemli ölçüde bozmuflflttur
fiimdi hem Türkiye yönetiminin, hem de di¤er güçlerin ittifak çerçevesinde politik haz›rl›klar›n›n bu yönde oldu¤u söylenebilir. Türk ordusunun Kuzey Kürdistan’da ve s›n›r bölgesindeki yo¤un askeri hareketlili¤i de asl›nda bunu do¤ruluyor ve böyle bir politikan›n uygulanmas› için askeri haz›rl›k anlam›na geliyor. Dikkat edilirse, DTP’ye dönük operasyonlar ve Kuzey Kürdistan’da demokratik güçlere dönük bask›lar, bunun için bir haz›rl›k çal›flmas›d›r. Güney Kürdis-
SERXWEBÛN tasfiye politikalar› bofla ç›kar›l›p Kürt sorununun demokratik çözümü temelinde Türkiye’nin demokratiklefltirilmesi gerçekleflme sürecine girebilir.
Önderlik yol haritas›n› A¤ustos’ta aç›klayaca¤›n› ilan etti
w.
ww
Ortaya konulan politik ortam ve öngörülen politikalar çerçevesinde Kürt Özgürlük Hareketi 15 Temmuz’dan itibaren yeni bir karar aç›klayarak çat›flmas›zl›k sürecini 1 Eylül’e kadar uzatt›¤›n› aç›klad›. Mevcut geliflmeler gösterdi ki, geçen üç ayl›k süre içerisinde yürütülen çal›flmalar, her ne kadar tam istendi¤i gibi olmasa da, kendi içinde ciddi yetersizlikleri bar›nd›rsa da, yine de mücadele inisiyatifini elinde tutan ve önemli geliflmeler sa¤layan Özgürlük Hareketimiz olmufltur. Kürt sorununun demokratik çözümünün iç ve d›fl siyasi koflullar›n›n olufltu¤u görülmüfltür. E¤er do¤ru politikalar temelinde mücadele yürütülürse Türk devletinin
aç›klamas›n› ve bu temelde herkesin buna cevab›n›n ve tutumunun a盤a ç›kmas›n› sa¤latacak bir zemini yaratmay› öngörecektir. Bu da gösteriyor ki, seçimden sonra Kürt sorununun demokratik çözümü temelinde yürütülen çal›flmalar artarak devam edecektir. Mevcut tutumda bir de¤ifliklik olabilir mi? ABD seçim sonras› bafllatt›¤› politikalar›n› uygulamada daha etkili davranabilir mi? Avrupa Birli¤i yeni politikalar gündeme getirebilir mi? Türkiye’nin askeri yöneticileri gerçekten politik sürece müdahale etmekten uzak durabilirler mi? AKP hükümeti gerçekten bar›fl› ve demokratik siyaseti gelifltirme yönünde yeni ve daha etkili bir irade ortaya ç›kartabilir mi? Bu sorulara mevcut tutumlar dikkate al›nd›¤›nda olumlu geliflmelerin olmas› ihtimali zay›f görünüyor. Ancak Kürt Özgürlük Hareketinin günlük olarak geliflmeleri izleyerek, pratikte gerçekleflen durumlara göre politikalar belirleyip kendi çal›flmas›n› yürütece¤i aç›kt›r. Söz konusu tüm politik güçler politik de¤ifliklikler yaps›nlar, Kürt sorununun demokratik siyasi çözümünü sa¤las›nlar, Türkiye’yi ve Ortado¤u’yu demokratiklefltirsinler biçiminde bir yaklafl›mla ifller yürütülemez. Tabii ki bu güçlerin politika de¤ifltirmesi için de bu mücadele yürütülmektedir; ancak çat›flmas›zl›k politikas›n›n esas amac› kesinlikle bu de¤ildir.
ew e. c
Geçen süreçte hem demokratik konfederalizmin inflas›nda, hem ulusal konferans›n ulusal demokratik ç›karlar do¤rultusunda gelifltirilmesinde, hem Türkiye demokrasi hareketinin örgütlendirilmesi konusunda önemli çal›flmalar yap›lm›flt›r. Kürt Halk Önderinin de mevcut zemin üzerinden Özgürlük hamlesini büyük bir çaba ve mücadeleyle ilerletti¤i tart›flma götürmezdir. Bu bak›mdan e¤er iyi çal›fl›r,
ne t
bar›flç›l demokratik güçlerin politikalar›n›n ne olmas› gerekti¤ini de ortaya koydu. Böylece gerçekleri ortaya ç›kartarak hem çözüm yolunu göstererek, hem de bunu daha kapsaml› bir yol haritas› projesi biçiminde ortaya koyaca¤›n› söyleyerek herkesi hem ciddi olmaya, hem de gerçek yüzünü aç›kça ortaya koymaya davet etmifl oluyor. Bu temelde mu¤lakl›klar› gidermeye, maskeleri düflürmeye, herkesin gerçek yüzünü a盤a ç›kartmaya çal›fl›yor. Bu da önemli bir politik müdahale olmufltur. Bu temelde mücadele sürecinin inisiyatifini Kürt Halk Önderi ve Hareketimiz ele geçirmifltir. fiimdiye kadar süreç bu temelde geliflmifltir, bundan sonra da sürecin bu temelde Hareketimizin inisiyatifinde ilerleyece¤i rahatl›kla söylenebilir.
Temmuz 2009
om
12
f›rsat ve imkânlar› yerinde ve baflar›yla de¤erlendirir, tam bir seferberlik biçiminde pratik çal›flmaya kendimizi sevk edersek, çat›flmas›zl›k politikas› temelinde Özgürlük Hareketimizin daha büyük kazan›mlar elde edece¤i kesindir. Kürt Halk Önderi de bu gerçe¤i görerek sürecin Eylül bafl›na kadar devam etmesini bekledi¤ini aç›klam›flt›r. Nitekim yol haritas›n› da A¤ustos ortas›na kadar haz›rlay›p, Kürt sorunuyla ilgili tüm çevrelere sunaca¤›n› ilan etmifl durumdad›r. Mevcut geliflmeleri bu temelde daha da ilerletmek için f›rsatlar› de¤erlendirerek çabas›n› artt›rmak isteyecektir. Kürt Özgürlük Hareketi de Kürt Halk Önderinin yol haritas›n›
Sürecin önümüze koydu¤u görevleri eksiksiz yürütmek gerekmektedir Kürt Özgürlük Hareketi bu politik süreci do¤ru yönetmek, Kürt sorununun çözümünü ve Türkiye’nin demokratikleflmesini hedefleyen kendi politikalar›n› daha etkili uygulamak, politikörgütsel çal›flmalar›n› daha güçlü yaparak, dolay›s›yla demokratik konfederalizmin inflas› temelinde Kürt halk›n›n demokratik özgür duruflunu ve demokratik komünal yaflam›n› daha güçlü gelifltirmek, Türkiye demokrasi hareketinin geliflimi temelinde Türkiye’deki demokratikleflmeyi ilerletmek, Kürt sorununun demokratik çözümünün güçleri-
Temmuz 2009
SERXWEBÛN lük ve demokrasi mücadelesinin görevlerindedir. Bu süreçte gerillan›n daha da büyütülmesi önemlidir. Türk Genelkurmay kârargah› s›k s›k PKK’den insan kaç›rtmay› ve PKK’ye kat›l›fl› önlemeyi temel stratejik duruflu olarak ele al›yor, bunu öngörüyor. O zaman özgürlük ve demokrasi güçleri de gerillay› büyütmeyi temel strateji olarak ele almal›d›rlar. Tabii ki gerilla çat›flmas›zl›k sürecinde hem sorumlulu¤unu yerine getirecektir hem de geliflecek imha sald›r›lar›na cevap vermesini bilecektir. Di¤er yandan, nitel büyüme de önemlidir. Önderlik Savunmalar› temelinde ideolojik e¤itimin gelifltirilip ideolojik yenilenme, stratejik de¤iflim ve örgütsel yeniden yap›lanman›n güçlü bir biçimde gerçeklefltirilmesi gerekmektedir. Önümüzdeki süreçte bu yönlü çal›flmalar etkin, aktif bir biçimde yürütülürken, di¤er yandan da inkâr ve imha güçlerinin yeni politikalar› ve haz›rl›klar› sürekli izlenmelidir. Kürt halk› tüm örgütlenmeleri ve kurumlar›yla her türlü geliflmeye göre kendisini her zaman haz›r tutmal›d›r. Kürt Özgürlük Hareketinin inisiyatifinde süren demokratik siyasi mücadele kesintisiz sürdürülmelidir. Süreci yönetme tarz› bu temelde olmal›d›r. Geliflmeler nas›l olur flimdiden kesin bir fley denilemez. Ama her türlü olas›l›¤a haz›r olunmal›d›r. Sürecin Kürt Halk Önderi’nin yol haritas› temelinde demokratikleflme ve Kürt sorununun demokratik siyasi çözümünden yana ifllemesini istiyoruz, arzuluyoruz. Kürt Özgürlük Hareketinin de halk›m›z›n da tüm çabalar› bu yönlüdür. Fakat Türkiye ve Kürt sorunuyla ilgili güçlerin bu yol haritas›n› kabul edece¤ini flimdiden söylemek mümkün de¤ildir. Önce de ifade etti¤imiz gibi, birçok gücün politikas› böyle bir yol haritas›n›n pratikleflmesi aç›s›ndan olumsuz durufltad›r. Özellikle AKP-Genelkurmay uzlaflmas› kesinlikle özel savafl kapsam›ndad›r ve f›rsat kollayarak imha ve tasfiye amaçl› operasyonlar› gelifltirmek için zemin yaratma çabas› içindedir. Bu bak›mdan da zaten bunu flimdiden yap›yorlar. Ama özellikle Eylül’den itibaren hem Kuzey’de, hem de Güney’de Medya Sa-
vunma Alanlar›na dönük hava ve kara operasyonlar›n› daha çok artt›racaklar›n› hesap etmemiz, beklememiz gerekiyor. Kesinlikle böyle olacakt›r da demiyoruz, ama bu da güçlü bir ihtimaldir. Bu bir ihtimal düzeyinde olsa bile bizim bunu ciddiye almam›z ve buna göre haz›rl›kl› olmam›z gerekiyor. Eylül, Ekim, Kas›m aylar›nda Türk ordusunun askeri operasyonlar›n› daha çok artt›raca¤›n› düflünerek herkesin buna göre kendini haz›rlamas› ve bu sald›r›lara karfl› güçlü bir mücadele duruflu ortaya ç›kar›lmas› önemlidir.
ne te we .c om
ni ortaya ç›kartmak ve Kürt demokratik ulusal siyasetinin birli¤ini yaratmak için siyasetin a¤›rl›kta oldu¤u yeni bir süreç bafllatm›flt›r. Dolay›s›yla söz konusu çal›flmalar› etkili yaparak sürecin Hareketimizin önüne koydu¤u görevleri en iyi biçimde yürütmek gerekmektedir. Bu nedenle 15 Temmuz’dan sonra, “hiçbir gücün politikalar›nda de¤ifliklik yok, hatta yüzleri a盤a ç›km›flt›r, demokratik siyasi çözümden yana de¤iller, özel savafl kapsam›nda sald›r› haz›rl›¤› yap›yorlar” diye kendimizi oyalamaktan çok, bu gerçekleri görme temelinde, örgütlenmeyi ve mücadeleyi gelifltirerek ortaya ç›kard›¤›m›z güçle Kürt sorununun demokratik çözümü ve Türkiye’nin demokratiklefltirilmesi çal›flmalar›n› gelifltirme görevleri bulunmaktad›r.
13
Demokratik toplum örgütlülü¤ünü yaratmak dönemin temel görevidir
ww
w.
Propaganda-Ajitasyon çal›flmalar›m›z› Kürt Halk Önderi’nin demokratik toplum manifestosu temelinde artt›rmak, tüm kadrolar› ve halk› bu temelde e¤itmek de temel görevler aras›ndad›r. Kürt Halk Önderinin sundu¤u yol haritas›n›n baflar›l› k›l›nmas› için çok boyutlu çal›flma yapmak bu yol haritas› için siyasi ve toplumsal deste¤i artt›rmak, önümüzdeki dönemin temel çal›flmas› olacakt›r. Siyasi çal›flmalar›n; ulusal konferans›n toplanmas›, Türkiye’de demokrasi konferans›n›n ya da kongresinin gerçeklefltirilmesi yönünde artt›r›lmas› gerekmektedir. Demokratik toplum örgütlülü¤ünü gelifltirmek amac›yla demokratik konfederalizmin inflas› için Demokratik Toplum Kongresi çal›flmalar› çerçevesinde örgütsel çal›flmalar›n halk içerisinde yo¤unlaflt›r›lmas› da bu dönemde ertelenmeden ve gevfletilmeden en fazla yap›lmas› gereken çal›flmalar olmal›d›r. Örgütsel olarak demokratik toplum örgütlülü¤ünü yaratmak bu dönemin en temel görevidir ve bu görevi baflar›yla yürütmek için kadrolar›m›z, taraftarlar›m›z, yurtsever demokratlar ve tüm halk›m›z bir seferberlik halinde çal›flmal›d›r. Bunlarla birlikte HPG’nin nicel ve nitel büyütülmesi hamlesi de özgür-
Tasfiye konseptinin dayanaklar› geçmiflflee göre oldukça zay›flam›flfltt›r
Bu askeri sald›r›lar›n ve tasfiye konseptlerinin eskisinden daha kapsaml› ve güçlü olmas›n›n koflullar› yoktur. Bir kere ABD’nin 20072008’indeki kadar bile Türk ordusuna destek vermesi zordur. Ne kadar bask› yaparlarsa yaps›nlar Güney Kürdistan yönetimi ve Irak 2007’den ileri bir destek tutumu içinde olmayacakt›r. ABD, hem keflif uçufluna izin vererek, keflif uçufllar› yap›p istihbarat vererek, hem hava sahas›n› açarak her türlü askeri deste¤i geçen dönemde Türk ordusuna verdi. Güney Kürdistan yönetimi izin verip ses ç›kartmayarak pasif bir destekçi oldu. Bundan daha ötesini bu güçlerin Türk ordusuna vermeleri mümkün de de¤il, anlaml› da de¤ildir. Türk yöneticilerinin de bir askeri operasyonla daha fazla sonuç al›naca¤›na inanmad›klar› görülüyor. Di¤er yandan ‹ran’›n da bu operasyonlara deste¤i geçmifl y›llardan fazla olmayacakt›r. ‹ran yönetimi 2007-2008’de Türk ordusuna verdi¤i destekten daha fazlas›n› bu önümüzdeki süreçte kesinlikle veremez. Kald› ki 12 Haziran seçimlerinin sonuçlar› ortadad›r. ‹ran’da da ciddi iktidar bloklar› oluflmufltur. Bu bloklar›n kendi aralar›nda ciddi bir iktidar savafl›m› içinde olduklar›n› 12 Haziran seçim sonuçlar› netçe ortaya ç›kard›. Bu mücadele bitmemifltir, devam ediyor ve daha çok edecek. Dolay›s›yla da ‹ran’›n mevcut Türkiye yönetimine geçmiflteki kadar bile askeri destek vermesi zordur. Tabii ki bu hiç-
SERXWEBÛN
Askeri operasyon gerçekleflflsse bile geçmiflflee göre daha zay›f olacakt›r
ww
w.
ne t
Türkiye yönetimine gelince, kendi içlerinde nas›l bir iktidar savafl›m› içinde olduklar› ortada. Belge krizlerinden Ergenekon davalar›na, Deniz Feneri operasyonlar›na kadar bir sürü kirli dava var ortada. Gün geçtikçe her alanda rejimin ne kadar kirlenmifl oldu¤u a盤a ç›k›yor. Dolay›s›yla halk›n bu rejime deste¤i azal›yor. Toplum hem asker, hem de sivil yöneticiden neredeyse umudunu kesmifl durumdad›r. Mevcut yönetime güven azalm›flt›r. Dolay›s›yla yönetimin içte deste¤i zay›ft›r. Kendi aralar›ndaki birlikleri de eskisinden çok daha fazla zay›flam›flt›r. Belge krizi nedeniyle Genelkurmay ile AKP aras›ndaki çat›flma ortadad›r. Bunun öyle kolay durulaca¤›, afl›laca¤› da beklenmemelidir. Kald› ki, bir yerde anlaflsalar baflka bir yerde çat›flma ç›kacakt›r. Çünkü kendi aralar›nda ideolojik birlik yok. Ç›kar karfl›l›¤› bir uzlaflma yönetimidirler. Birbirlerine muhtaç olduklar› için bir aradad›rlar. Hem ittifak halindeler, hem de ciddi bir mücadele içindedirler. Dolay›s›yla Türkiye yönetimi güçlü bir yönetim de¤ildir. Ortada 2007-2008’e göre zay›flam›fl, hatta giderek tükenen bir yönetim vard›r. AKP yönetiminin bitmifl oldu¤unu söylemek bir kehanet de¤ildir.
AKP-Genelkurmay uzlaflmas› için de ayn› fley söylenebilir. Ordunun savafl gücünün çok düflük oldu¤unu da en iyi biz biliyoruz. Her gün savafl meydanlar›nda komutanlar›n›n da, askerlerinin de tutumunun nas›l oldu¤unu görüyoruz. Ayn› zamanda nas›l ABD’ye, Irak’a, KDP’ye, YNK’ye, ‹ran’a yalvard›klar›n› da görüyoruz. Zaten güçlü olsalar, baflar›yla savaflacaklar›na inansalar bu güçlere hiçbir biçimde yalvarmazlar. Kendilerine güvenleri olsayd› bize karfl› savafl› bu güçlere ihale etmeye, Türkiye’nin imkânlar›n› bu temelde peflkefl çekmeye çal›flmazlard›. Zay›f olduklar› için Türkiye’yi peflkefl çekiyorlar, en afla¤›l›k pazarl›klar yap›yorlar. Bütün bunlar dikkate al›n›rsa mevcut operasyon ihtimali geçekleflse bile, geçmifle göre elbette çok daha zay›f olacakt›r. Bundan hiç kimsenin kuflkusu yoktur. Ancak zay›f da olsa operasyon operasyondur. Biz bu durumu ciddiyetle ele almal›y›z, dikkatle de¤erlendirmeli, kendimizi buna göre haz›rlamal›y›z. Zay›ft›r diye gevflek bir yaklafl›m içerisinde kesinlikle olmamal›y›z. E¤er biz öyle yaklafl›rsak, zay›f durumda olan güç an›nda etkili duruma geçebilir. On y›llard›r yürütülen mücadele içinde bu gerçe¤i iyi ö¤renmifl bulunuyoruz. O nedenle de bu zay›f konumdaki operasyon güçlerini karfl› taraf›n bafl›na bela olmas›n› sa¤latmak için propagandadan siyasete ve gerillaya kadar tüm özgürlük ve demokrasi güçleri bu sald›r›ya en etkin bir biçimde cevap vermelidir. Bu yap›ld›¤› taktirde zay›f olan karfl› güçlerin hareketi bir hezimete, Öz-
gürlük Hareketimiz için de büyük bir zafere dönüfltürme imkân ve f›rsat›n› bulmufl oluruz. Zaten bize gerekli olan da budur. Biz de böyle bir f›rsat aray›fl› içindeyiz ve inkâr imha sisteminin siyasi iradesinin bu temelde k›r›laca¤›n› biliyoruz. Böyle bir operasyon ihtimali Kürt Özgürlük Hareketine stratejik ve tarihi büyük bir avantaj sa¤lar. Bu görevi baflararak siyasetin önünü açmak, demokratik siyasetin yürütülmesi için zemini uygun hale getirmek gerekiyor.
Her alanda 14 Temmuz direnifl ruhuyla sürece haz›rl›k yap›lmal›d›r
ew e. c
bir destek vermeyece¤i anlam›na da kesinlikle gelmiyor, sadece geçmiflteki düzeyi aflamayaca¤›n› söylüyoruz.
Temmuz 2009
om
14
K›saca hem düflman› bofla ç›kartmak, hem de olas› bir operasyonda güçlü bir askeri zafer elde ederek Kürt sorununun demokratik siyasi çözümünün önünü açacak bir siyasi ortam yakalayabilmek için güz döneminde olas› operasyon ihtimalini do¤ru de¤erlendirmek ve buna göre haz›rl›klar› her alanda ve her boyutta güçlü biçimde yapmak önemlidir. Böyle bir haz›rl›k 14 Temmuz direnifl ve zafer ruhuyla yap›l›rsa, 15 A¤ustos At›l›m gerçe¤ine uygun yap›l›rsa, Agitlerin, Zilanlar›n, Adillerin, Nudalar›n ve Avarefllerin siyasi alandaki mücadele tarz› esas al›n›rsa bu sald›r› ne olursa olsun zaferi kazanaca¤›m›z kesin olur. Demek ki, hem haz›rl›k, hem de olas› bir direnifl durumunda bize yol gösterecek olan kesinlikle büyük 14 Temmuz Ölüm Orucu Direniflidir, zindan direnifl gerçe¤idir. 15 A¤ustos ve 1 Haziran Özgürlük At›l›m› gerçe¤idir. Bunlardan ald›¤›m›z güçle, ç›kard›¤›m›z sonuçla her türlü düflman sald›r›s›n› bofla ç›kart›p yenilgiye u¤ratma gücünü gösterece¤imiz kesindir. Bütün bunlar temelinde bir kez daha 14 Temmuz Büyük Ölüm Orucu Direniflini 27. y›ldönümünde selaml›yor, tüm zindan direnifl flehitlerimizi ve onlar›n flahs›nda bütün özgürlük mücadelesi flehitlerimizi sayg› ve minnetle an›yor, tüm yoldafllar› Önder Apo’nun çizgisi ve kahraman flehitlerimizin izinde Kürt Halk Önderine Özgürlük, Kürdistan’a Özgürlük Hamlesini 14 Temmuz Ölüm Orucu direniflinin 28. y›l›nda baflar›yla hayata geçirmeye ça¤›r›yoruz.
Temmuz 2009 SERXWEBÛN
15
ne te we .c om
YÖNTEM VE HAK‹KAT REJ‹M‹ ÜZER‹NE
“Bilimsel yöntemde 'nesnellik' kavram›n› yeniden ve çok derinlikli olarak yorumlamak gerekir. Analitik
düflünce d›fl›nda, insan bedeni de dahil, tüm do¤an›n (canl› ve cans›z) nesne olarak tan›mlanmas›, esasta
kapitalizmin do¤ay› ve toplumu sömürüsünde ve tahakküm alt›na almas›nda kilit bir iflleve sahiptir. Özne ve nesne ayr›m›n› derinlefltirmeden ve büyük bir meflruiyete kavuflturmadan, yeniça¤a iliflkin zihniyet
dönüflümü sa¤lanamaz. Özne analitik düflüncenin en meflru geçerli faktörü iken, nesne de üzerinde her tür spekülasyonun yap›labilece¤i 'maddi' ö¤edir. Di¤er bir deyiflle 'objektivite'yi temsil etmektedir”
Reber Apo’nun UYGARLIK kitab›ndan al›nm›flt›r 1. Bölüm
‹nsan zihnini ütopyas›z b›rakmak bedeni susuz b›rakmaya benzer
ww
w.
Kavram olarak yöntem, amaçlara iliflkin en kestirmeden sonuca götüren yol, al›flkanl›k, sa¤duyulu yaklafl›m biçimleridir. Hangi yolun hedefe en do¤ru ve kestirmeden götürece¤i netleflti¤inde, yöntem tutturulmufl demektir. Yöntemin olumlu yan›, denenmifl olmas› ve sonuç vermesindeki baflar›s›d›r. Uzun denemelerden sonra belirlenmesi, ilgili yol al›c›lar› için vazgeçilmezdir. Mürit-mürflit iliflkisini ça¤r›flt›r›r. Tarihin derinliklerinde anlam vermeye çal›flt›¤›m›zda ilk karfl›m›za ç›kan yöntem, tüm olaylar ve anlay›fllara iliflkin mitolojik yaklafl›md›r. Dar anlamda mitoloji de bir yöntemdir; hakikati aç›klama metodudur. Mitolojinin arkas›nda bir evren anlay›fl› vard›r. Do¤an›n canl› ve ruhlarla dolu olarak de¤erlendirilmesi günümüz için her ne kadar çocuksu da görülse, bilimin vard›¤› seviye göz önüne al›nd›¤›nda, asl›nda hiç de abart›ld›¤› kadar yanl›fl bir yöntem de¤ildir. Ölü, cans›z ve dinamizmden yoksun yöntem anlay›fllar› mitolojiden daha çok anlam yoksunudur. Mitolojik yaklafl›m›n yaflamla ba¤lant›s› kesinlikle çevreci, kaderden uzakt›r, determinist olmay›p özgürlü¤e aç›kt›r. Do¤all›kla uyumlu bu yaflam anlay›fl›, insan topluluklar›n› büyük dinler ça¤›na kadar çok renkli
ve coflkulu k›lm›flt›r. Efsane, destan ve kutsall›klarla yüklü mitolojiler özellikle neolitik dönemin temel yaflam zihniyetidir. Söylencenin nesnelle çeliflmesi, içeri¤inde anlaml› yorumlar›n gelifltirilemeyece¤i anlam›na gelmez. Söylenceler (mitolojiler) üzerine anlam de¤eri hayli yüksek yorumlar yap›labilir. Tarih bu yönlü yorumlar d›fl›nda çok az kavranabilir. En uzun yaflam dönemini söylence biçiminde geçiren insan topluluklar›n› kavramada temel bir yöntem olarak mitoloji vazgeçilmez önemdedir. Mitolojik yöntemin tam z›dd› gibi konulan günümüzün bilim yöntemlerinin de ço¤unlukla birer mitolojiden ibaret olduklar› yeterince kan›tlanm›flt›r. Tek tanr›l› dinsel dogmalarla onlar›n devam› olarak kesin yasalarla çal›flt›¤› iddias›nda olan bilimsel yöntemin alabildi¤ine gözden düflürdü¤ü mitolojik yönteme, mitolojik anlamlara itibar› yeniden verilmek durumundad›r. Ütopyalarla akraba olan mitolojiler insan türünün vazgeçemeyece¤i anlam, zihin biçimidir. ‹nsan zihnini ütopyas›z, mitolojisiz (efsanesiz, destans›z) b›rakmak, bedeni susuz b›rakmaya benzer. Daha iyi anlafl›lmaktad›r ki, bütün canl› zihinlerinin bir toplam› olan insan zihni, bu kapsamdaki bir zenginli¤i sadece matematik analitik zihniyete indirgeyemez. Bu, yaflama ayk›r›l›kt›r. Milyonlarca canl› zihni nas›l matematik bilmezse, onlar›n toplam› olan insan zihni de matemati¤e
mahkûm edilemez. Kald› ki, matematik ilk icat edildi¤inde bir Sümer uygarl›k bulufludur ki, as›l ifllevi olan art›k-ürünü hesaplamakta kullan›lm›flt›r. Günümüzde insan mant›¤› neredeyse bir hesap makinesine indirgenmifltir. Peki, milyonlarca canl›n›n zihnini, hatta atom alt› parçac›klar›n hareketini, ölçüye gelmeyen astronomik büyüklükleri nas›l ve neyle kavrayaca¤›z? Matemati¤in gücünün bu mikro ve makro evrenlere yetmedi¤i aç›kt›r. En az›ndan kap›y› yeni anlam yöntemlerine aç›k tutmak gerekir ki, kendimizi peflinen dogmalara bo¤mayal›m. Canl› seziler küçümsenemez. Yaflam ad›na ne varsa o SEZ‹LER'de gizlidir. Bu sezilerin makro ve mikro evrenlerden ba¤›ms›z olduklar› da söylenemez. Anlay›fla daha yak›n olan, bu seziler dünyas›n›n evrenin temel bir özelli¤i olmas›d›r. Bu nedenle mitolojik yöntem evreni kavramada pek de de¤ersiz say›lamaz. Belki de en az bilimsel yöntem kadar evreni kavramam›za katk›da bulunabilir. Mitolojik anlay›fltan dogmatik dinsel anlay›fla geçifl büyük bir aflamad›r. Bu geçifl toplumda hiyerarfli ve s›n›flaflmaya dayal› bir dönüflümün zihinsel alan› da iflgal etmesiyle yak›ndan ba¤lant›l›d›r. Hükmeden ve sömüren iliflkisi sorgulanamaz dogmalara ihtiyaç gösterir. Dogmalara kutsall›k, tanr› sözü ve dokunulmazl›k gibi tabu de¤erler bahfledilmesi, gizledikleri ve meflruiyet sa¤lad›klar› hiye-
SERXWEBÛN öteye de¤iflmez toplum anlay›fl›yla do¤al gerçeklik bu temelde dondurulmufltur. Bir yandan çok edilgen bir do¤a ve toplum anlay›fl›, di¤er yandan çok aktif, her fleyi yaratan, olduran bir aflk›n yöneten ve hükmeden tanr› anlay›fl›yla zorunlu bir diyalektik ba¤lam haline getirilmifltir. ‹lk ve ortaça¤lar› bu anlay›fl, bu yöntem yönetmifltir dersek fazla abart›ya kaçm›fl olmay›z.
Dogmatik yöntemin en sak›ncal› taraf› canl›, kendi kendine evrimleflen bir do¤a anlay›fl› yerine edilgen, ancak yüce buyurgan›n d›fltan emirleriyle hareket eden bir yolu insanl›¤a dayatm›fl olmas›d›r. Bunun toplumsal alan üzerinde en önemli sonucu, ayn› edilgen yap›lar› ve d›fltan çoban yönetimini çok do¤al k›lmas›d›r. Bu yöntemin en eski oldu¤u kadar en aflk›n öznellik arz etmesi ortaça¤da doruk noktas›na varm›flt›r. Art›k nesnel dünya nerdeyse anlafl›lmaz ve yok say›lm›flt›r. Dünya geçici bir yaflam dura¤› iken, kal›c› ve ebedi idealler esas yaflam biçimi olarak varsay›lm›flt›r. Dogma ve klifleleri kim en çok biliyorsa o âlim say›lm›fl ve en üstün mertebeye oturtulmufltur. Anti-mitolojik karakterdeki bu düflünüfl yolu tarihin, dolay›s›yla yaflam›n en dizginleyen ve tutsakl›¤a mahkûm eden rolünü baflat olarak oynam›flt›r.
w.
ww
Dinsel yöntemin olumlu yan› ise, toplumda ahlak olgusuna büyük mesafe ald›rmas›d›r. Bu aflamada ve bu yöntem alt›nda iyilik ve kötülük düflüncesi büyük ayr›mlara u¤rat›lm›fl ve kesin hükümler getirilmifltir. Yöntemin fark etti¤i temel husus, insan zihninin esnekli¤i, dolay›s›yla biçimlendirilebilir özelli¤idir. ‹nsan›n kendi alt›ndaki hayvanlar âleminden bu zihniyetle farkl›l›k arz etmesi ahlaksal geliflmenin temelidir. Ahlaka baflvurulmadan ne toplumsallafl›labilir ne de yönetilebilir. Yöntemde ahlak toplum için vazgeçilmez bir oluflum ve yönetim gerçe¤i, alg›s›d›r. Ahlak›n pozitif ve negatif içeri¤ini tart›flmaks›z›n, bu yönlü bir geliflme toplumsal alg›laman›n vazgeçilmezi olarak say›lmak durumundad›r. fiüphesiz ahlak metafizik bir alg›d›r, ama bu husus onun varl›¤›n› geçersiz ve önemsiz k›lmaz. Metafizik ahlak›n mitolojik dönemdeki ilkel ahlaka göre bir üstünlü¤ünden bahsetmek abart› say›lmaz. ‹nsan toplumunu ahlaks›z düflünmek, belki de yiyecek ot b›rakmad›klar› için nesli tükenen dinozorlar gibi insan›n kendi türünün ya da dünyan›n yaflanabilir çevresinin sonunu getirmesi demektir. ‹kisi de ayn› kap›ya ç›k›p, sonuçta insan›n sürdürülemez bir tür haline gelmesidir. Nitekim ahlak›n büyük y›k›l›fl›d›r ki, günümüzde çevre sorunlar› felaketin efli¤ine kadar getirilmifltir. Sadece temel dinlerde de¤il, klasik Yunan düflüncesinde de dogmatik
ew e. c
Nesnel dünya nerdeyse anlafl›lmaz ve yok say›lm›flt›r
ne t
rarflik ve s›n›fsal ç›karlarla, sömürü ve iktidarla iliflkilidir. Bir anlay›flta ne kadar kat› bir hüküm varsa, orada o kadar zorbal›k ve sömürü gizlidir. Dinsel yaklafl›mlar insanl›k tarihinde mitolojik dönemden sonra en uzun süreli bir döneme sahiptir. Yaz›l› tarihle de bafllat›labilir. Veya az öncesinden, sonras›ndan. Anlafl›lmas› gereken, dinsel dogmaya neden bu denli ihtiyaç duyuldu¤udur. Bu yaklafl›m›n bir yöntem oldu¤u aç›kt›r. Dinsel yaklafl›mda, yaflam›n hedefi ve gerçe¤e ulaflman›n yolu olarak, do¤adan ve toplumdan aflk›n varsay›lan ilahlara atfedilen SÖZ'e göre hareket esast›r. Bu sözlerden sap›fl; yaflarken angarya, her tür kölelik, öldükten sonra cehennemlik olmakt›r. Maskeli tanr›lar›n infla edildi¤i eflikteyiz. Bu tanr›n›n ayn› zamanda toplum üzerinde buyruk ve sömürüyü gerçeklefltiren flef veya despot oldu¤u kolayl›kla sezilmektedir. Afl›r› maskeleme insan anlay›fl›n› aldatmakla yak›ndan ba¤lant›l›d›r. Zaten despotlar›n ilk ç›k›fllar›nda kendilerini tanr›-krallar olarak adland›rmalar› bu hususu yeterince aç›klamaktad›r. Akabinde kendi sözlerini kanunlaflt›rmalar› ve kesin hakikat olarak sunmalar› yayg›nca görülen tarihsel bir durumdur. Bask› ve sömürü derinlefltikçe, dinsel dogmatik yöntem insan zihniyetinin baflat yolu haline getirildi; daha do¤rusu, bir toplumsal gerçeklik olarak infla edildi. Tanr› maskeli despotlar›n yaflam› kurutan ve bo¤an hükmü alt›ndaki uzun süreli köleli¤e insanl›¤›n bu yöntemle boyun e¤mesi sa¤land›. Dinsel yöntemin bir zihniyet al›flkanl›¤› yolu olarak önemi, binlerce y›l kat› gelenekler sonucunda insan y›¤›nlar›nda kölece boyun e¤meyi meflrulaflt›rmas›nda ve kadercilik anlay›fl›n› köklefltirmifl olmas›ndad›r. Büyük sömürü ve vahflet savafllar› bu yöntem sayesinde mümkün olmufltur: Kutsal söze, tanr› emrine göre yaflamak! fiüphesiz yönetici konumunda olanlar için bu yöntem büyük kolayl›klar sa¤lamaktad›r. Sürü-çoban diyalekti¤i kurulmufltur. Kölelik toplumlar›n vazgeçilmez bir geliflme aflamas› olarak sunulmufl, hatta ondan
Temmuz 2009
om
16
Temmuz 2009
SERXWEBÛN mun bu istismar› kolay kolay kabul edemeyecek olan vicdan› (ahlak›) ancak büyük bir zihniyet de¤iflikli¤i ile yeniden infla edilecektir. ‹flte bunun için temel do¤ruluk yolu olarak 'yönteme' büyük ifllev düflecektir. Descartes'in köklü bir dönüflüm için büyük bir flüphecilik hastal›¤›n› yaflad›¤›, her fleyden flüphe etti¤i, bunun sonucunda "Düflünüyorum, o halde var›m" yarg›s›na s›¤›nd›¤› meflhurdur. Bacon'lar›n 'nesnellik' için büyük özen gösterdikleri iyi bilinir. Birincisi bireyin ba¤›ms›z düflünebilmesine, ikinciler 'nesne' hakk›nda bireyin diledi¤i gibi tasarrufta bulunabilmesine kap›y› aralarlar. Bilimsel yöntemde 'nesnellik' kavram›n› yeniden ve çok derinlikli olarak yorumlamak gerekir. Analitik düflünce d›fl›nda, insan bedeni de dahil, tüm do¤an›n (canl› ve cans›z) nesne olarak tan›mlanmas›, esasta kapitalizmin do¤ay› ve toplumu sömürüsünde ve tahakküm alt›na almas›nda kilit bir iflleve sahiptir. Özne ve nesne ayr›m›n› derinlefltirmeden ve büyük bir meflruiyete kavuflturmadan, yeniça¤a iliflkin zihniyet dönüflümü sa¤lanamaz. Özne analitik düflüncenin en meflru geçerli faktörü iken, nesne de üzerinde her tür spekülasyonun yap›labilece¤i 'maddi' ö¤edir. Di¤er bir deyiflle 'objektivite'yi temsil etmektedir. Bu ayr›m u¤runa büyük kavgalar verilmifltir. Kiliseyle bilimin kavgas›n› salt 'do¤ruluk' hakk›nda bir çekiflme olarak görmemek gerekir. Bu kavgan›n alt›nda büyük toplumsal mücadeleler söz konusudur; bir anlam›yla ahlak yüklü eski toplumla ahlaki örtüden soyunmak isteyen ç›plak kapitalist toplumun çekiflmesi vard›r. Mesele salt kilise ve bilim çekiflmesi de de¤ildir. Daha genelinde toplum vicdan›n›n tüm tarihi boyunca muhafaza etti¤i, istismar› yasaklayan, lanetleyen ve günah sayan sistemle toplumu hiçbir yasak, günah ve lanet tan›madan sömürüye ve tahakküme ard›na kadar açmak isteyen kapitalist yeni toplumsal projenin çat›flmas› söz konusudur. 'Nesnel yaklafl›m' bu projenin kilit kavram›d›r. 'Analitik düflünce'nin 'nesnellik' kavray›fl› alt›nda operasyona yat›ramayaca¤› hiçbir 'de¤er' yoktur. Sadece
insan eme¤i de¤il, tüm canl› ve cans›z do¤a tasarruf alt›na al›n›p mülklefltirilebilir. ‹nceleme ve araflt›rmalara tabi k›l›n›p üzerinde her türlü sömürüye hak kazand›r›labilir. Seçkin özneler d›fl›nda her fley mekanik olarak de¤erlendirilip ac›mas›zca tahakküme ve istismara tabi tutulabilir. Do¤aya ve topluma karfl› temel özne olarak örgütlenen birey-vatandafl-ulus-devlet toplumu, yeni maskesiz tanr›lar olarak, soyk›r›mlardan çevreyi yaflanmaz hale getirmeye kadar her türlü ç›lg›nl›¤› yapma kudretine sahip 'yeni icat'lard›r. Eskinin 'Leviathan'› art›k kudurmufl gibidir. Hükmetmeyece¤i, parçalamayaca¤› bir nesne yok gibidir. Nesnel yaklafl›m› bilimsel yöntemin son derece masum bir kavram› gibi alg›laman›n büyük felaketlere, sapmalara ve ortaça¤dan kalma engizisyonlardan daha ac›mas›z katliamlara yol açt›¤› iyi anlafl›lmal›d›r. Nesnel yaklafl›m›n hiç de masum bir bilim kavram› olmad›¤› önemle belirtilmelidir.
ne te we .c om
yöntem a¤›r basar. Bu düflüncede diyalektik yöntemin, nesnel yaklafl›mlar›n yeri çok s›n›rl›d›r. Hâkim yöntemler olarak Aristo ve Eflatun'un idealizmi, ortaça¤daki dogmatik dinsel yöntemin en güçlü dayanaklar› olmufltur. ‹dealizmin en büyük filozofu, hatta yarat›c›s›n›n Eflatun olmas› veya öyle varsay›lmas›, onu peygambersel yaklafl›m›n gözdesi yapm›flt›r. Peygamberli¤e en yak›n filozoftur.
17
Ortaça¤›n dogmatik yönteminde özne ve nesneye pek yer yoktur
ww
w.
Üç büyük dinin peygamberlik yaklafl›mlar› da iyi stabilize edilmifl dogmatik yöntemin kurucu mesafesindedir. Her üç dinin a¤›r basan yanlar› metafizik ahlak›n kurucu ö¤eleri olmalar›d›r. Buda, Zerdüflt, Konfüçyüs ve Sokrates'te ahlak zirveye eriflir. Özellikle Zerdüfltlükte iyilik-kötülük temel felsefe olarak ayd›nl›k-karanl›k ikilemiyle efl tutulmufltur. Tarihte de¤eri yüksek olan bu bilgelerin flahs›nda insanl›k büyük bir ahlaki merhale kat etmifltir. Kapitalizmin dünya sistemi haline gelmesinde 'bilimsel metot' anlay›fl› önemli rol oynar. Roger ve Francis Bacon'la Descartes'in öncülük etti¤i yeni yöntem anlay›fl›nda özne ve nesne ayr›m› özenle belirtilir. Ortaça¤›n dogmatik yönteminde özne ve nesneye pek yer yoktur. Gölgemsi bir ifllevleri vard›r. Rönesans'la aya¤a kalkan Bat› Avrupa, H›ristiyanl›kta reformla ve felsefi ayd›nlanma devrimiyle özne ve nesnenin görünümünde yeni bir ça¤ açm›flt›r. ‹nsan›n öznelli¤iyle dünyan›n nesnelli¤i iki temel faktör olarak yaflamda baflköfleyi temsil ederler. Tanr› sözünü esas alan dogmatik yöntem ahlakla birlikte önemini yitirir. Daha do¤rusu, eskinin örtük krallar› ve maskeli tanr›lar› yerine, ç›plak krallar ve maskesiz tanr›lar dönemine geçilir. Bunda kapitalistik sömürü tarz› temel dürtüdür. Kâr ad› alt›nda gerçeklefltirilen istismar her bak›mdan toplumun alg›lan›fl›n› de¤ifltirme zorunlulu¤unu duyar. Yeni 'bilimsel yöntem'in alt›ndaki temel etken bu zorunluluk veya ihtiyaçt›r. ‹nsanl›k ve do¤a çok büyük bir istismara u¤rat›lmakla karfl› karfl›yad›r. Toplu-
Özne-nesne ayr›m›yla insan yaflam› paramparça edilmifltir
'Bilimsel yöntem'in kendisi en büyük s›n›fsal bölünme arac› olarak kavranmad›kça, sosyolojinin günümüzdeki ifllevsizli¤i ve iflas durumu aç›klanamaz. Aç›kça belirtmeliyim ki, en iddial› toplumsal bilim geçinen ve bir dönem benim de öyle sayd›¤›m 'bilimsel sosyalizm'in iflas etmesinde de 'nesnel' 'bilimsel yöntem'in belirleyici bir rolü vard›r. Bilimsel sosyalizmin ve tüm türevlerinin uzun süreli uygulama ve toplumsal sistem inflalar›ndan sonra içten çözülerek y›k›lmalar› veya direkt devlet kapitalizminden özel kapitalizmlere dönüflüm geçirmeleri, temellerindeki 'bilimsel yöntemden' onun 'nesnellefltirme' anlay›fl›ndan ileri gelmektedir. Yeri geldikçe bu konular› kapsaml›ca açaca¤›m› belirtmekle yetiniyorum. Yoksa sosyalizm mücadelesine büyük inanç ve çabayla kat›lanlar›n dürüst niyetlerinden asla kuflku duyulamaz. Özne-nesne ayr›m›na temel rol atfeden tüm bilimsel yap›lar ba¤›ms›zl›klar›na çok düflkündürler. Öyle ki,
SERXWEBÛN
‹çinde yaflad›¤›m›z ça¤ ve uygarl›kla hesaplaflmak gerekir De¤erlendirmelerimde özne ve nesne ayr›m›n›n s›n›fsal ve toplumsal karakterini temel almaya büyük özen gösteriyorum. Çünkü masum gibi gözüken bu iki kavram, sürdürülemez hale gelen modernitenin ontolojik (varolufl) nedenleridir. San›ld›¤› gibi bu kavramlar›n bilimsel kazan›mlarla iliflkisi yoktur veya izafi karakterli olmaktan masum de¤ildirler. En az›ndan ortaça¤daki dogmatik yöntem kadar saplant›l› bir do¤a ve özne anlay›fl›na sahiptirler. Özne ve nesne ayr›m›n› aç›kça yapmakla yaflam›n kavranmak istenmesi, insan yaflam›n› ortaça¤dan daha geri ve silik k›lmakta ve maddi bo¤untuya tafl›maktad›r. Dogmatik yöntemin nefessiz b›rakt›¤› ve özgürlükten yoksun k›ld›¤› insan yaflam›, kapitalist modernitede özne-nesne ayr›m›na dayal› olarak paramparça edilmektedir. Yaflam›n tüm alanlar›nda derinden bir yar›lma infla edilmektedir. 'Bilimsel disiplin'lerle bütünlü¤ün hücrelerine kadar parçalanmas›yla yitirilen en büyük de¤er, toplumsal yaflam›n mekân ve zamanla kay›tl› bütünlü¤ü ve bölünmezli¤idir. Günümüzdeki 'yaflam s›k›flmas›' kadar özünden, mekânsal ve zamansal dayanaklar›ndan kopart›lm›fl yaflam trajedisinden daha vahimi düflünülemez. Kaderlerin en kötüsüyle karfl› karfl›yay›z. Toplumsal kanserleflme bir alegorik yaklafl›m de¤il, yaflama karfl› en anlaml› bir sistem yorumudur. Üzerinde yo¤unca durulmas› gereken bu konu, bir savunma çerçevesinde ancak s›n›rl› bir de¤erlendirmeye tabi tutulabilir. Karfl› elefltiriyle yeni bir yöntem önermiyorum. Bu tümüyle yöntemsizli¤i önerdi¤im anlam›na da
ww
w.
ne t
bunlar her tür toplumsal de¤er yarg›lar›n›n üstünde hareket ettiklerini iddia ederler. Bilim ad›na belki de yap›lan en büyük sapma bu iddialarda gizlidir. Belki de hiçbir ça¤da kapitalist ça¤da oldu¤u kadar bilimin hâkim sistemle bütünleflmesine tan›k olunmam›flt›r. Yönteminden içeriklerine kadar bilim dünyas› hem sistemin en büyük infla gücü, hem de meflruiyetini sa¤layan ve koruyan güçtür. Kapitalist ça¤›n bilim yöntemi ve bu temelde oluflan bilimleri, gerek sistemin kârsal iflleyiflinin, gerekse bunun yol açt›¤› ve toplumun tüm iç ve d›fl halkalar›n› kaplayan savafllar, krizler, ac›lar, açl›k ve iflsizlik, çevre y›k›m› ve nüfus patlamalar›n›n esas sa¤lay›c›, yol aç›c› gücüdür. "B‹L‹M GÜÇTÜR" özdeyifli bu gerçe¤in iftiharla dile getiriliflidir. Belki de bunda kötü olan ne var denilecektir. Masumiyet ve meflruiyet z›rh›na bürünen sistemden bu sesler, yarg›lar rahatl›kla dile getirilirken, en do¤al tutum ifade edilmifl olur. E¤er günümüzde kapitalist modernite tüm parametrelerinde sürdürülemezlik iflaretlerini veriyorsa, bunda en büyük pay sahibi dayand›¤› 'bilimsel yöntemdir'. Dolay›s›yla sistem elefltirisini dayand›¤› yöntemde ve ortaya ç›kar›lan 'bilimsel disiplin'lerinde gelifltirmek yaflamsal öneme sahiptir. Sosyalist elefltiri de dahil, tüm sistem elefltirilerinin temel zaaf›, sistemin dayand›¤› ve onu var k›lan yöntemin ayn›s›n› kullanmalar›d›r. Hâlbuki o yön-
teme dayanarak infla edilen toplumsal gerçeklik, ayn› yöntemle ne kadar elefltirilse de, ayn› sonuçla karfl›laflmaktan kurtulamaz. Çokça bilinir, önceden çizilen yollarda yürüyenler, o yollar›n vard›¤› köy ve kentlere ulaflmaktan baflka bir yere varamazlar. Bilimsel sosyalizm de dahil, sistem karfl›tlar›n›n bafl›na gelen de budur.
gelmez. Sadece insan yaflam›nda de¤il, tüm canl› ve cans›z do¤a yaflam›nda da ba¤l› kal›nan yolun, yöntemin, yasalar›n ifade etti¤i hususlar›n fark›nday›m. Yol ve yönteme de¤er biçmekteyim. Ama yöntem ve yasa anlay›fl›nda her zaman deterministik bir öz tafl›n›rken, bundaki ›srar ve kal›c›l›¤›n geliflmenin ve özgürlü¤ün inkâr›na varabilme tehlikesi tafl›d›¤›n› da önemle belirtmek durumunday›m. Yöntemsiz, yasas›z evrenlerin varl›¤›n› düflünmüyorum. Ama evreni sadece matematik bir düzene sahipmifl gibi ele alan Descartes mekanizminin temel oldu¤una da inanm›yorum. Matematik ve yasa mant›¤›n›n hastal›kl› oldu¤una dair derin kuflkular›m vard›r. Matematik ve yasa icatç›s› Sümer rahipleriyle günümüzün bilimsel zihniyeti aras›nda büyük benzerlik görüyorum. ‹kisinin de ayn› uygarl›¤› temsil ettikleri kan›s›nday›m. Yöntem karfl›t› olmak ne tamamen yöntem inkâr›, ne de alternatif yöntem arama anlam›na gelir. Özgür yaflam seçene¤ine daha yak›n yorum imkânlar›na aç›k olman›n daha yüksek de¤er tafl›d›¤›n› belirtmek gerekir. E¤er hedef yaflam›n anlam›na varmaksa, yöntem buna arac›l›k etmelidir. Kendi bafl›na büyük endüstriyel üretim ve büyük devlet insanl›¤a mutluluktan çok savafl ve y›k›m getirmifllerdir. Üretim ve güç birleflince, anlamdan daha çok uzaklaflt›rmaktad›r. Birikim sahipleri yaflam karfl›s›nda her zaman en büyük anlay›fls›zl›klar› sergileyen kesimlerin bafl›nda gelmifllerdir. Toplumda birikime hep flüpheyle bak›l›r. Yöntem sorunundan kurtulmak veya bu sorunu aflmak köklü anlamlar içerir; içinde yaflan›lan ça¤ ve uygarl›kla hesaplaflmay› gerektirir. Tarihsel zamanlarda bunun çarp›c› örneklerine rastlamaktay›z. Kapitalizme, onun tüm modern kurum ve kal›plara damgas›n› vuran yöntem ve bilim disiplinlerine radikal elefltiri getirmeden, bu temelde bilimin özgür yaflam› daha yak›n k›lan yeniden inflas›na yönelmeden ç›k›fl aramak beyhude bir çabad›r. Modernite-postmodernite ikilemine katk› sunmak niyetinde de¤ilim. Bu konuda sergilenen birçok yaklafl›ma sayg› gös-
ew e. c
“Yöntem karfl›t› olmak ne tamamen yöntem inkâr›, ne de alternatif yöntem arama anlam›na gelir. Özgür yaflam seçene¤ine daha yak›n yorum imkânlar›na aç›k olman›n daha yüksek de¤er tafl›d›¤›n› belirtmek gerekir. E¤er hedef yaflam›n anlam›na varmaksa, yöntem buna arac›l›k etmelidir. Yöntem sorunundan kurtulmak veya bu sorunu aflmak köklü anlamlar içerir”
Temmuz 2009
om
18
Temmuz 2009
SERXWEBÛN büyük mücadelelerin verildi¤i inkâra gelmez. Baflar› diye sunulan sistemlerin bafl›na gelenler de ortadad›r. O halde sistemin hep iddia etti¤i gibi, yaflan›lan son ve ebedi dünya m›d›r? Baflka bir dünya mümkün de¤il midir? Güncel olarak sorulan sorular› tekrarlad›¤›m›n fark›nday›m. Fakat birçok noktada düflülen yöntem hatalar›ndan bilim disiplinlerindeki yanl›fll›klara, iktidar ve ekonomi yorumlar›ndan hukuk ve esteti¤e hükmeden tahakkümcü anlay›fl ve kurumlaflmalara kadar birçok olgunun içyüzünü sergileyecek durumda olmay› küçümsememek gerekir. Bu anlamda bir denemeye giriflme gücünü kendimde görüyorum. Bunu özgürlük de¤erlerine karfl› sergilenmesi gereken bir borç, bir görev olarak da de¤erlendiriyorum. Konuya girifl cümlesi olarak belirtmeliyim ki, insan düflüncesine hükmeden iki temel kal›p olan öznel-nesnel, idealist-materyalist, diyalektikmetafizik, felsefi-bilimsel, mitolojikdinsel gibi bölünmeler anlam› zay›f k›lm›fl ve çarp›tm›flt›r. Bu ikilemlerdeki derinleflmeler, kapitalist moderniteye yol açan temel yöntem hatalar›d›r. Uygarl›k tarihi boyunca düflünce ve inançlar›n bu yönlü geliflimi, gelifltirilmesi iktidar ve istismar sahiplerince hep desteklenmifl ve kurduklar› sistemlerin sürdürülmesinde temel meflruiyet rolünü oynayarak kapitalizmde zirvesine tafl›nm›fllard›r. Bu ikilemlerin soyut bir tarih gibi yorumlanmas› da esas olarak yürürlükteki iktidar ve sömürü sistemlerinin yarar›nad›r. E¤er insanl›k zihniyeti bu ikilemlerle bo¤uflturulmasayd›, hiçbir iktidar ve istismar düzeni tarihte bu denli etkili olmazd›. Zihniyet savafllar›n› bu ikilemler etraf›nda sürdürmek, adeta flehvet gibi daha çok iktidar ve sömürü arzusuna yol açar. Hakikat aray›c›lar›, bu ikilemlerdeki baflar›lar› oran›nda, iktidar sahiplerinin yan›nda ve sömürü odaklar›nda kendilerine hep seçkin yer bulmufllard›r. "Hakikat iktidard›r, iktidar hakikattir" deyimi büyük geçerlilik kazanm›flt›r. Buradaki hakikat rejimi, siyasi istismar rejiminin en sa¤lam müttefiki konumundad›r.
Bu ittifak›n sonucu, daha çok bask› ve istismard›r. Bunun sonucu ise, özgür ve anlaml› yaflam›n yitimidir.
Sistemin hakikat rejimi çözülerek bir durufl sergilenmelidir
ne te we .c om
termekle birlikte, sorunun özünden uzak kal›nd›¤› kan›s› halen yayg›nd›r. Postmodernite, modernitenin yeni k›l›flar alt›nda kendini sürdürmesi olarak da de¤erlendirilmektedir.
19
Hakikat aray›flç›l›¤› hep olagelmifltir
ww
w.
Kendi yorumumu HAK‹KAT REJ‹M‹ kavram› ad› alt›nda sunmak durumunday›m. Bir alternatif yöntem aray›fl›ndan ziyade, yan›lg›larla yüklenmifl ve özgürlük de¤erinden uzaklaflt›r›lm›fl yaflam sorunlar›ndan ç›k›fl yolu aranmaktad›r. fiüphesiz insan toplumunda hakikat aray›flç›l›¤› hep olagelmifltir. Mitolojilerden dinlere, felsefeden günümüz bilimlerine kadar birçok seçenek bu aray›fllara yan›t olarak belirmifltir. Yaflam bu seçenekler d›fl›nda düflünülmedi¤i gibi, sorunlar yuma¤›n›n bu seçeneklerden kaynakland›¤› gibi bir ironi de inkâr edilemez. Yani ne onsuz olunur, ne onunla olunur dilemmas› (ikilemi) söz konusudur. Fakat yaflad›¤›m›z modernitenin benzersiz bir fark› vard›r. Modernite birçok alanda sürdürülemezlik s›n›rlar›na dayanm›flt›r. Bir ç›rp›da sayarsak artan nüfus, kaynaklar›n tükenifli, çevre y›k›m›, s›n›rs›z büyüyen toplumsal çatlaklar, çözülen ahlaki ba¤lar, yaflam›n mekân ve zamandan kopuflu, büyük stresli ve büyüsünü, fliirselli¤ini yitirmifl yaflam, dünyay› çöle çevirecek nükleer silah y›¤›naklar›, sonu gelmeyen ve tüm toplumsal bünyeyi saran yeni savafl türleri gerçek bir mahfleri ça¤r›flt›rmaktad›r. Bu aflamaya geliflin kendisi bile hakikat rejimlerimizin iflas etti¤ini göstermektedir. Umutsuz bir tablo sergilemek durumunda de¤ilim. Ama karfl›m›zda, içimizde yiten yaflama karfl› sessiz kalacak, 盤l›k atmayacak halde de de¤iliz. Umutsuz olmayal›m, gözyafllar›na bo¤ulmayal›m. Fakat bunun için çare gerekir. Hakikat aray›fl›m›z bofl bir çaba m›yd›, yoksa karanl›k güçler ça¤›ndan m› geçiyorduk? Büyük yanl›fll›klar nerede ve ne zaman yap›ld›; saplant›lara nerede ve ne zaman girildi? Kapitalist modernitenin gücünü ezici biçimde yan›lg›l› toplum inflalar›ndan ald›¤›na eminim. Buna karfl›
O halde bu hakikat rejimini b›rakmak, yöntem itibariyle yap›lmas› gereken ilk ciddi iflimiz olmal›d›r. Asl›nda negatif bir durufl gerekiyor: Sistemin hakikat rejimine her cepheden olumsuz davranmak! Kuru bir cephe al›fltan bahsetmiyorum. Onu çözerek karfl› duruflun sergilenmesi gere¤ini belirtiyorum. Sadece iktidar a¤lar›na karfl› de¤il, sömürü odaklar›na karfl› da ancak bu odaklar›n her yerinde karfl›lar›nda anlaml› direnifl ve topluluk infla çabalar› gelifltirilirse, sistem püf noktas›ndan yakalanm›fl ve çözülmeye bafllanm›fl olacakt›r. Tüm toplumsal inflalar zihniyet ürünüdür. Söylenenin aksine, eller ve ayaklar toplumu infla etmez. Öyle olsayd›, karfl›m›zdaki dünya bambaflka olurdu. Tarihin tüm önemli olaylar›, geliflme süreçleri ve yap›lanmalar› etkili zihniyetler ve iradelerinin eseri olarak ortaya ç›km›fllard›r. Marksist yöntemin en büyük hatalar›ndan biri, devrimi zihniyet alanlar›nda yo¤unlaflt›rmadan, yeni toplumsal inflay› günlük bask› ve istismar alt›ndaki proleterden beklemesidir. Marksistler proleterin yeniden fethedilmifl köle oldu¤unu görememifllerdir. 'Özgür iflçi' safsatas›na bizzat düflmüfllerdir. Di¤er hatalarla birlikte bunun sonuçlar› bilinmektedir. O halde insanl›¤›n bilimsel kazan›mlar›na da anlam vererek kazanmam›z gereken zihniyet nas›l olmal›d›r? Bu soruya daha aç›k yan›t vermek için öznellik ve nesnellikten kaynaklanan, ama sonuçta ayn› kap›ya varan iki zihniyet duruflunu daha derinli¤ine deflifre etmeliyiz. Birincisi, nesnelli¤in, çokça iddia etti¤i gibi, do¤a ve toplum yasalar›n›n oldu¤u gibi ifadesi olmad›¤›d›r. Derinli¤ine araflt›r›l›r ve fark edilirse, nesnel yasall›l›¤›n eski 'tanr› sözü' deyiminin modern biçimi oldu¤u görülecektir. Bu nesnellikte hep do¤a ve toplumu aflan güçlerin sesi yank›la-
SERXWEBÛN
midir. Kendi bafl›na b›rak›ld›¤›nda, nesnellik gibi yan›lma ve saplant› yönü hemen a盤a ç›kar: Gerçek duyumsand›¤›, hissedildi¤i kadard›r. Bu bir yönüyle varoluflçulu¤a kadar var›r. ‹nsan› kendini yaratt›¤›ndan ibaret sayar. Ad›na birçok düflünce ekolü kurulmas›na ra¤men, nesnellik gibi sistemde yer almakta geride kalmaz. Do¤a ve toplum anlay›fl›nda 'sübjektivizme' (obje inkârc›l›¤›) düflmesi, bireycili¤in güçlü dayana¤› olmas›na götürür. Modernitenin bireyini egoist yapan anlay›fl, öznelcilikle yak›ndan ba¤lant›l›d›r. Bunun sa¤l›kl› 'ben' yerine bencilli¤e yol açmas›, tüketim toplumuna götüren temel güdümlenime ba¤lan›r. Öznellik 'ne kadar benlik, o kadar hakikat' saplant›s›ndan da sorumludur. Kapitalist sistem bu düflünce yap›s›na çok fley borçludur. Baflta edebiyat olmak üzere, sanat alan›na yans›t›lan bu düflünce tarz› sanal dünya yarat›m›yla sonuçlanm›flt›r. Sanat endüstrisi arac›l›¤›yla tüm toplumu etkisi alt›nda tutarak, sisteme muhtaç oldu¤u meflruiyeti katmanl› olarak sa¤lar. Toplum anl›k olarak sanal bir dünyan›n bombard›man› alt›nda tutulup, öz düflünüm olana¤›n› hep yitirmeyle karfl› karfl›ya b›rak›l›r. Hakikat bir simülasyon (kopyalama) dünyas›na indirgenir. As›l ve kopya aras›ndaki ayr›m›n anlam› kalmaz. Bir içgörü olarak öznelli¤in olumlu yan›, duygusal düflünce ile daha yak›ndan ba¤lant›l› olmas›d›r. ‹çgörüde his ve sezgilerle keflfetme güçlü bir
ne t
‹nsan kendini yaratt›¤›ndan ibaret sayar
“Sistemler zirvedeyken çözülmeye bafllar ve düflüfle geçerler. 1970'ler kapitalist modernitenin düflüfle geçti¤i dönemi ifade eder. Yöntemde de gözden düflme ve parçalanman›n kendini gündemlefltirdi¤i dönemdir. Ekolojik düflünce, feminist ak›mlar›n, etnik-kültürel hareketlerin devreye girmesi bu dönemle ba¤lant›l›d›r. Bilimsel yöntemin parçalan›fl›, baflka dünyalar›n mevcudiyetini ve özgür yorumun de¤erini ortaya ç›karm›flt›r”
ww
w.
Bilimsel yasalar aç›s›ndan nesnellikten iki yönlü sonuç ç›kar›labilece¤ini özenle bilmek gerekir. Hangisinin kurulu hâkim sistemin, hangisinin gerçe¤in yans›mas› oldu¤unu bilmek büyük u¤rafl ve direnifl gerektirir. Daha çok analitik düflünceye ait olan nesnel düflünce tarz› duygusal zekâ kaynakl› anl›k sezgisel düflüncelerle ba¤›nt›l› k›l›nmazsa, tarihte ikinci bir dinozor rolünü oynayacakt›r. Atom bombas›n› do¤uran canavar, kapitalist modernitenin analitik düflünce yap›s›yla teçhiz edilmifl eski Leviathan'›n yeni versiyonudur. Bahsetti¤imiz olumsuz tablonun sorumlusu da bu yeni versiyondur. Ulusdevlet biçimindeki maskesiz yeni tanr›y› inceledi¤imizde, nesnel analitik düflüncenin neye kadir oldu¤unu daha yak›ndan görece¤iz. Nesnelli¤in karfl› kutbunda yer tutan öznellik, gerçe¤e içgörüyle, nesnesiz spekülasyonlarla var›laca¤› iddias›ndad›r. Bu, Eflatunculu¤un bir biçi-
yand›r. Tasavvuf ve Ortado¤u bilgeli¤inde, içgörü yöntemiyle do¤a ve toplum bütünlü¤ü yakalanmaya çal›fl›lm›flt›r. Bunda epey de mesafe al›nm›flt›r. Halen güçlü bir kaynak olarak ifllevsel k›l›nabilir. Bat›n›n nesnelcili¤ine karfl› Do¤unun öznelcili¤i do¤aya ve topluma ahlaki yaklafl›mda üstün bir konuma sahiptir. Öznelcilik de, nesnelcilikte oldu¤u gibi kendini tanr›n›n sesi olarak yans›tma hastal›¤›na s›kça düflmüfltür. Bu yönüyle ikisi birleflir. ‹çsel ve aflk›nsal tanr›, do¤a ve toplum yaklafl›mlar› bu yönleriyle sistemlerin maskeli ve maskesiz tanr›lar› durumundaki örtük ve ç›plak krall›klara hizmet arac›na dönüflmekten, eklemlenmekten kurtulamazlar. Günümüzde, daha do¤rusu kapitalist modernitede nesnelcilik pozitivist okul ve üniversite kurumlar›yla, öznelcilik ise her türlü ruhçuluk ve dincilik kurumlar›yla sa¤lam yer tutup iki yönden meflruiyet üretirler. Birer hakikat yönteminden, rejiminden çok, sistemin ya¤danl›¤› rolünü oynarlar. ‹ktidar ve istismar›n meflrulaflt›r›c› kadro ve kurumlar› olarak, ç›plak zor ve sömürü kurumlar› kadar ifllevselli¤e sahiptirler. Bir kez daha karfl›m›zda 'iktidar hakikattir', 'bilim güçtür' deyifliyle bütünleflen sistem güçleri söz konusudur. Hakikat aray›fl›, 'flirket' olarak da de¤erlendirebilece¤imiz sermaye-bilim-siyaset üçgeninde somutlaflan oyunun ad›d›r. Bu oyunun d›fl›nda her hakikat aray›fl› ya sistemin düflman›d›r, yok edilir, ya da içlerine çekilerek eritilmeye çal›fl›l›r. Anlam›n büyük yitimi karfl›s›nda maddi uygarl›¤›n en geliflkin aflamas›yla kuflat›lm›fl bulunmaktay›z. Sermaye-bilim-politik güç çemberinden kurtulufl nas›l sa¤lanacakt›r? Nietzsche'den Michel Foucault'ya kadar özgürlük filozoflar›n›n cevab›n› arad›¤› bu soru kolayca cevapland›r›lacak cinsten de¤ildir. Modernite karfl›s›nda 'i¤difl edilmifl toplum' ve 'insan›n ölümü' yarg›lar›na giden bu filozoflar› anlamak gerekir. Ölüm kamplar›, atom bombas›, etnik temizlik savafllar›, çevre y›k›m›, kitlesel iflsizlik, yaflam›n afl›r› s›k›flmas›, kanserde art›fl, AIDS türü hastal›klar
ew e. c
n›r. Daha da deflilirse, bu sesin zorban›n ve istismarc›n›n hâkimiyetinden kaynakland›¤› anlafl›l›r. Nesnel zihin ve duydu¤u sesler düzeni, uygarl›k sistemleriyle yak›n ba¤lara sahiptir. Bu sistemlerce terbiye edilmifller ve kula¤a aflina k›l›nm›fllard›r. Nesnelerden yeni bilgiler kopart›lsa dahi, bunlar an›nda sistemin yerlerine eklemlenirler. Her yeni buluflun, teknik sistemdeki sahiplerince ya önceden ya sonradan bin bir ba¤la ba¤land›klar›n› iyi görmek gerekir. Aksinde ›srar edilirse, Âdem'den ‹brahim'e, Mani'den Hallac-› Mansur'a, Saint Paul'dan Giordano Bruno'ya kadar gelen tarihsel örneklerinde gördü¤ümüz gibi sistem tanr›lar›n›n gazab›na u¤rat›l›rlar. Nesnel olma gerçe¤e ve adalete yak›n durdu¤unda bin bir düflmanla karfl›lafl›r. Nesnel olma e¤er gerçekten alg›n›n, gönül gözünün gördü¤ü fleyse çok de¤erlidir; özgür yaflam de¤erine ba¤land›¤›nda gerçek bilgeli¤e de götürür. Ama bunun için Hallac-› Mansur ve Bruno gibi düflünce savaflç›s› olmay› göze almak gerekir.
Temmuz 2009
om
20
Temmuz 2009
SERXWEBÛN
bu yarg›lar› do¤rulad›¤› gibi, karfl› hakikat aray›fllar›n› da o denli ivedi ve gerekli k›lmaktad›r.
r›n her oda¤›nda bir direnifl oda¤› olarak görmek büyük önem tafl›r. Tarihsel dönemin yeni de¤iflik yöntemler ve hakikat kurgulamalar› aç›s›ndan verimli oldu¤unun tespiti, toplumun topluluklar düzeyinde yeniden infla edilme flans›n› artt›rmaktad›r. Özgürlük ve eflitlik ütopyalar›n›n infla edilmifl toplumsal yap›lanmalar halinde somutluk kazanmalar› günün pratik görevleri mesafesindedir. Gerekli olan, girilen yolun bilimsel de¤eri ve özgürlük iradesinin gücüdür. Hakikat aflk›n›n özgür yaflama yaklaflt›¤› dönemden bahsediyoruz. Özdeyiflimiz fludur: HAK‹KAT AfiKTIR, AfiK ÖZGÜR YAfiAMDIR! O halde hem yöntem, hem hakikat rejimi olarak aflkla özgür yaflam›n pefline düflmeden ne gerekli olan bilgiye eriflebiliriz, ne de yeni öncüllükler ve toplumsal dünyam›z› infla edebiliriz. Varsay›mlar›m›z ›fl›¤›nda bilgilenmeyi ve öncü yap›lanmalar› daha yak›ndan araflt›ral›m. A r a fl t › r m a m › z a Bacon ve Descartes'in öncüllerini reddederek bafllayal›m. Özne-nesne ve ruhbeden ikilemini reddettikten sonra insan› temel almak, her bak›mdan daha uygun bir bafllang›ç olabilir. ‹nsan merkezli bir dünyadan bahsetmedi¤imiz gibi, hümanist bir yaklafl›m› da konu edinmiyoruz. ‹nsanda yo¤unlaflan gerçeklikler toplam›n› konu edinmekteyiz. 1- Maddenin yap› tafllar› olarak atomlar, hem say› hem dizilifl olarak insanda en zengin bir varl›¤a ve bileflime sahiptir. 2- ‹nsan biyolojik dünyan›n tüm bitkisel ve hayvansal yap›lar›n› temsil etme avantaj›na sahiptir. 3- Toplumsal yaflam›n en geliflkin
biçimlerini gerçeklefltirmifltir. 4- Çok esnek ve özgür bir zihniyet dünyas›n› temsil etmektedir. 5- Metafizik yaflayabilmektedir. Tüm bu özelliklerin insanda iç içe, bütünlük dahilinde ayn› anda yaflanmas›n›n örne¤i olmayan bir bilgi kayna¤› oldu¤u aç›kt›r. Bütünlük içinde bu kayna¤› anlamak, bilinen gerçekleflmifl evreni anlamakla özdefltir. En az›ndan anlamak için do¤ru bir bafllang›ç de¤erindedir.
ne te we .c om
Sistemler zirvedeyken çözülmeye bafllar
21
w.
Bir kez daha belirtmeliyim ki, büyük muhalif kuramlar olarak de¤erlendirilen bilimsel sosyalizm, sosyal-demokrasi ve ulusal kurtulufl ak›mlar›, modernitenin mezhepleri olarak çoktand›r yerlerini belli etmifller ve rollerini oynam›fllard›r. Birçok postmodern aray›fl›n k›l›k de¤ifltirmifl modernist düflünce ak›mlar› olduklar› da kavranmaktad›r. Sistemler zirvedeyken çözülmeye bafllar ve düflüfle geçerler. 1970'ler kapitalist modernitenin düflüfle geçti¤i dönemi ifade eder. Yöntemde de
ww
gözden düflme ve parçalanman›n kendini gündemlefltirdi¤i dönemdir. Ekolojik düflüncenin, feminist ak›mlar›n, etnik-kültürel hareketlerin devreye girmesi bu dönemle ba¤lant›l›d›r. Bilimsel yöntemin parçalan›fl›, baflka dünyalar›n mevcudiyetini ve özgür yorumun de¤erini ortaya ç›karm›flt›r. Kaotik olarak da yorumlayabilece¤imiz bu dönemi alg› zenginli¤iyle karfl›lamak ve farkl› zihniyet gruplar›n› kendi somutluklar› dahilinde iktida-
‹nsan beyninde madde-enerji-düflünce birli¤ini yakalamak imkân dahilindedir
Birinci olarak, maddenin yap› tafllar› olarak atom içi ve atomlar aras› oluflumlarla canl›l›k aras›ndaki ba¤ en iyi insanda teflhis edilebilir. ‹nsan› bir anlamda düflünen canl› madde dizilifli olarak tasarlamak mümkündür. fiüphesiz tasar›mlamam›z insan› madde toplam›ndan ibaret saymad›¤› gibi, maddeyi de tümüyle canl›l›k hissi olmayan bir yap› olarak görmemektedir. Kendine göre canl› hissi olan maddeyle, madde toplam›n› aflan bir insan anlam›n› iliflkilendirmek çetin bir anlam sorunudur. Metafizi¤in kayna¤›n› da bu alg›lamada aramak gerekir. Alg›lamada yo¤unlaflmam›z s›n›rs›z esneklikte olup, madde-anlam ikilemini aflabilir. Belki de canl› ve cans›z her fleyin amac› bu ikilemi aflmak olabilir. Maddenin amac› anlamlaflmak, anlam›n amac› da maddeyi aflmakt›r. Aflk›n en ölgün solu¤unu bu ikilemde bulmak mümkün olabilir. Belki de 'itme-çekme' ilkesinin kendisi, madde-anlam olarak dönüflüm geçirmifl olabilir. Evrenin temelinde aflk vard›r denirken bu ikilemler kastedilmifl olabilir. ‹nsanda bu aflk en güçlü temeline oturmufl gibidir. fiunu demek istiyorum: ‹nsandaki maddeyi araflt›rmak bana do¤ruya en yak›n yöntem gibi gelmektedir. Modernitenin müthifl izole edilmifl laboratuarlar›nda maddenin do¤ruya daha yak›n yorumuna ulaflmak pek mümkün görünmemektedir. Kald› ki, kuantum fizi¤inde gözlemlenenle gözlemleyen iliflkisi asla ölçüye mahal vermemektedir. Gözlemleyen maddeyi
SERXWEBÛN
Do¤ruya daha yak›n fizik ve kimya bilgisine insan yap›s›nda eriflilebilir
ww
w.
ne t
‹lkemizi daha da gelifltirebiliriz. Fizik ve kimyan›n tüm yasalar›n› insanda mükemmele yak›n gözlemek mümkündür. Hiçbir fizik ve kimya laboratuar› insandaki zengin düzenek seviyesine yaklaflamaz. Do¤ruya daha yak›n fizik ve kimya bilgisine insan yap›s›nda eriflilebilir. Gerek maddeenerji dönüflümü, gerek en zengin kimyasal bileflikler insan yap›s›nda alg›lanabilir. Enerji-madde iliflkisinden anlam üretmek, yine en zengin biçimleriyle insanda mevcuttur. ‹nsan beyninde madde-enerji-düflünce birli¤ini yakalamak imkân dahilindedir. ‹nsanda gerçekleflen bu birlik acaba evrenin de bir özelli¤i olabilir mi gibi dev bir soruya da bizi götürebilir. ‹nsan› esas almada birinci ilkemizin son derece zengin bir alg›lama potansiyeline sahip oldu¤u anlafl›lmaktad›r. Dolay›s›yla bilgilenmenin esasl› bir yolu ve hakikatin ne'li¤ine (ne oldu¤una) iliflkin sa¤lam bir rejim ilkesi olarak düflünülebilir. ‹kinci olarak, insanda canl›l›kcans›zl›k ikilemini en zengin örnekler dahilinde gözlemleyebiliriz. ‹nsandaki canl›l›k gözlemleyebildiklerimiz içinde en geliflkin özellikleri ihtiva etmektedir. Canl›l›k geliflimi insanda zirve yapm›flt›r. Bununla birlikte madde k›sm› da bu canl›l›k geliflmesiyle iç içe, paralel en geliflkin bir düzeyi sunmaktad›r. Beyin maddesindeki düzenleniflle canl›l›ktaki geliflkinlik halen s›rlarla doludur. Bilim beyin konusunda çok s›n›rl› bir bilgiye sahiptir. Maddenin beyindeki düzenlen-
me yetene¤iyle en soyut düflünmeye kadar yetenek kazanm›fl canl›l›k aras›ndaki ba¤lant›lar, büyük bir keflif sorunu olarak önümüzde durmaktad›r. Örnek zenginli¤i derken bu muhteflem organ› kastetmekteyiz. Ayr›ca baflta kalp olmak üzere di¤er vücut organlar› bafll› bafl›na birer mucizedirler. Hemen flunu da belirtelim ki, insan›n organ incelemeleri t›bba b›rak›lamayacak kadar komplekstir. Tüm bilimin birleflmifl haliyle daha anlaml› araflt›rmalara konu edilmek durumundad›r. ‹nsan› beden-ruh ikilemi halinde t›p ve psikoloji sahas›na b›rakmak en büyük cehalettir ve cinayet kadar suç teflkil eder. ‹nsan örne¤inde gözlemlememiz gereken canl›l›k-cans›zl›k iliflkisini aç›klama konusunda baz› varsay›mlar› aç›klayabiliriz. Her fleyden önce maddede potansiyel olarak canl›l›k yetene¤ini kabul etmek gerekir. E¤er bu yetenek olmasayd›, insandaki maddi düzenlenifl ondaki son derece geliflkin duygu ve düflünceli canl›l›¤a efllik edemezdi. O halde maddedeki canl›l›k potansiyeline daha güçlü alg›lamalarla nas›l ulaflabiliriz? Birinci cevap, 'itme-çekme' ikilemini potansiyel canl›l›k kavram›n›n bafl›na oturtmak gerekti¤idir. Tüm evrende gözlemlenen bu asli ilkenin kendisini potansiyel canl›l›k olarak yorumlamak anlaml› olabilir. ‹kinci olarak, bu ilkeyle ba¤lant›l› olarak dalgan›n parçac›k karakterli olmas›n› gösterebiliriz. Evrendeki varl›k-boflluk ilke ve ikilemini de bu yaklafl›ma dahil edebiliriz. Boflluksuz varl›k, varl›ks›z boflluk düflünülemez. Düflünce s›n›rlar›m›z› zorlarsak, asl›nda varl›k-boflluk ikilemi afl›ld›¤›nda ikisi de ortadan kalkar. Oluflan yeni fleye ne ad verilebilir? ‹flte ikinci dev soru budur. Baz›lar› buna hemen al›flageldikleri gibi 'tanr›' cevab›n› verebilir. Oysa bu konuda acele etmemek bizi daha anlaml› düflüncelere götürebilir. Belki de yaflam s›rr›m›z›n anlam›na, cevab›na eriflebiliriz. Bilindi¤i gibi, itim ve çekim için dalgan›n parçac›k karakteri gereklidir. Her ›fl›ma dalgas›nda mevcut bulunan parçac›k karakteri, en yüksek h›z olan
300.000 km/saniye rakam›n›n da nedenidir. Ifl›¤› yutan 'kara delik' alg›lamas› muammay› daha da artt›rmaktad›r. Ifl›n›m›n h›z gücü yutulduktan sonra ulafl›lan gerçeklik nedir? Yan›tlanmas› en zor sorulardan biri de budur. Kara deliklere saf enerji adalar› dersek, ›fl›ma halindeki enerjiye ne diyece¤iz? Acaba evren koca bir kara delik-madde ikileminden mi ibarettir? Bu durumda madde, madde olmayan›n kendini görünür k›lmas› m›d›r? O halde kendini görünür k›lan evrene büyük bir canl› gözüyle bakamaz m›y›z? Yaflamdaki tüm ikilemler acaba bu evrensel ikilemi mi ça¤r›flmaktad›r? Örne¤in sevgi-nefret, iyilik-kötülük, güzellikçirkinlik, do¤ru-yanl›fl bu evrenselin yans›malar› olabilir mi? Sorular sonsuz k›l›nabilir. Daha yak›ndan tan›d›¤›m›z ve bilimini yapt›¤›m›z sorularla u¤raflmak daha ö¤retici olabilir.
ew e. c
de¤ifltirdi¤i gibi, gözlemlenen de laboratuar koflullar›nda gözlemleyenden kendini kurtarabilmektedir. O halde do¤ru alg›lama ancak insanda iç gözlemle mümkün olabilir. Kald› ki, insandan daha yetkin bir laboratuar düflünülemez. Bu yöntemle Demokritos atomu keflfedebildi¤i gibi, do¤ru yöntemi de çok önceden belirlemifl oluyordu. Laboratuarlar ifle yaramaz demiyoruz; temel ilkelerin yeri insana iliflkin içgörüdedir demek istiyoruz.
Temmuz 2009
om
22
Hiçbir oluflum koflullar› ve izah› olmadan do¤maz
Maddenin yo¤unlaflm›fl enerji birikimi oldu¤u kan›tlanm›flt›r. Einstein'›n meflhur denklemi bilinmektedir. Ölü insanla canl› insan a¤›rl›¤› aras›nda on sekiz graml›k bir enerji fark›ndan bahsedilmektedir. Canl›l›k bu durumda özel bir enerji ak›fl sistemi mi olmaktad›r? Bu enerji boflal›m› varl›¤›n› koruyarak m› ç›kmaktad›r? O zaman animizm inanc›ndaki ruhçuluk do¤rulanm›fl veya en az›ndan dikkate al›nmas› gereken bir inan›fl olmuyor mu? Evrenin ruhlarla dolu oldu¤u veya Hegel'deki evrensel zekân›n (Geist), enerjinin maddenin canl›l›k ruhu olarak de¤erlendirilmesi ciddiye al›nmas› gereken bir anlay›fl, alg›, yorumlama olmuyor mu? Bu tip sorular› daha da ço¤altabiliriz. Mühim olan canl›l›k-cans›zl›k iliflkisinin ne ortaça¤ dogmatizmindeki metafizik yorumlarla, ne de kapitalist modernitenin ruh-beden, özne-nesne ayr›m›yla hakikate yak›n olarak de¤erlendirilece¤idir. Ne d›fltan can veren yarat›c› güç ilkesi, ne de bafltan beri evrende ruh-madde ikileminden kaynakl› yaklafl›mlar yaflam zenginli¤imizi izah edebilirler. Ortaya koydu¤umuz
Temmuz 2009
SERXWEBÛN ni koruma ba¤› aras›ndaki iliflki, en anlamaza bile bir fleyler anlatabilir. Evrimin en çarp›c› yan› fludur ki, bir sonraki aflama bir öncekini kendinde tafl›makta, zenginleflmenin parças›, üyesi olarak korumaktad›r. Öyle ki, en sonul bitki tüm bitkilerin bir özeti olarak 'ana' rolünde varl›k sürdürmektedir. Yani san›ld›¤› gibi evrim birbirini yok ederek (Dogmatik Darwincilik) de¤il, zenginlefltirip ço¤altarak sürmektedir. Tek türden çok türe, ilkel yosundan sonsuz çeflitlili¤e kadar geliflim söz konusudur. Çeflitlilik ve çoklulu¤u bitkilerin dili, yaflam› olarak görmek gerekir. Onlar›n da aileleri, yak›nlar›, hatta bazen düflmanlar› vard›r. Ama her türün kendine göre bir savunmas›n›n olmas› da ilke
d›¤›m›z çeliflmeli, felçli türlerin ortaya ç›kmas› evrimin gere¤i olmaktad›r. Erillik-diflillik farkl›laflmas›n›, tüm evrendeki geliflim ilkesi olan olumlu temelde çeliflerek, farkl›laflarak geliflime (pozitif diyalektik de diyebiliriz) ba¤layabiliriz. Çok aç›k ki, 'ayn›' kalmakta ›srar etme geliflmenin inkâr›d›r. Her tür mutlak hakikat aray›fl›ndaki (metafizik düflünce) ayn›l›k ilkesinin evreni yorumlayacak yetenekte olmad›¤› iyi anlafl›lmaktad›r.
düzeyindedir. Savunmadan yoksun bir varl›k neredeyse yok gibidir. Gözlemlenmesi gereken di¤er bir özellik efleyli ve efleysiz üremedir. Efleysiz üreme çok ilkel bir hali ifade ederken, efleyli yani farkl›laflm›fl tür cinsleri aras›nda birleflerek üreme hâkim ilke durumundad›r. Ayn› birimdeki erillik ve diflillik bize geçifl aflamalar›ndan kalmaktad›r. Ço¤almak ve türlere ayr›flmak için cinsiyetlerin farkl› birimlerde temsili gerekir. Diflillik ve erillik halinde farkl› birimlere ayr›flmadan çeflitlili¤e ulafl›lamaz. Burada da bir do¤a harikas›yla karfl›lafl›yoruz. Ayn› birimdeki diflillik ve erilli¤in bir devam› gibi olan akraba evlilik tarz› birleflmelerde s›kça rastla-
özelli¤i bizzat canl›l›¤›n›n bir kan›t› de¤il midir? Canl›l›k yetene¤i olmayan bir fley geliflebilir mi? Biyolojik âlem bu sorunun cevab›n› daha da kolaylaflt›rmaktad›r. Biyolojik geliflme için di¤er önemli bir sorun, 'Dünya' gezegeninin istisnaili¤ine iliflkindir. Gözlemlenen evrende flimdiye kadar baflka bir canl› gezegene rastlanmad›¤› söylenmektedir. Bu yaklafl›m epey sorunludur. Bir defa insan›n tüm gezegenleri tespit etme kapasitesi çok s›n›rl›d›r. Sivrisinek ne kadar Dünya'y› yorumlayabilirse, insan da evreni o denli (belki?) yorumlayabilir. ‹nsan›n her fleyi bilebilece¤i iddias› metafizik düflüncenin bir kuruntusudur. Bu, tanr› yarat›m›na benzeyen bir yaklafl›md›r.
ne te we .c om
sorular ve örnekler, insandaki yaflam zenginli¤i üzerinde ne kadar yo¤unlafl›rsak, gözlem gücümüzü ne kadar yetkinlefltirirsek, canl›-canl›l›k dahil tüm geliflmeleri -mucizevi olanlar› da dahil- kavrama flans›m›z› artt›rabilece¤imizi göstermekte ve aç›klamaktad›r. Evrende bir adalet ilkesi oldu¤una inanmak gerekir. Hiçbir oluflum, koflullar› ve izah› olmadan do¤maz. Do¤a, oluflumda görebildi¤imizden daha adildir. fiafl›rt›lm›fl ve çarp›t›lm›fl gözlem yeteneklerimizin kayb›ndan uygarl›k toplumunu sorumlu tutmak daha yerinde bir de¤erlendirmedir. ‹nsan oluflumu da adil gerçekleflen bir geliflmedir. Denebilir ki, tüm evrensel düzen, biyolojik âlem ve toplumsal kurulufllar›n kendileri insan oluflumunun hizmetindedir. Bundan daha büyük adalet olabilir mi? E¤er toplumdaki büyük hiyerarflik ve devlet çarp›tmalar› bu gerçe¤i örtbas etmiflse, bunun sorumlulu¤u bizzat bu insani çarp›tma güçlerinde aranmal›d›r. O zaman da görev bizzat adaletin peflindeki insana ait olacakt›r. Adalet için her tür anlam ve eylemi gelifltirebilecek olan insand›r. Tabii "Adalet ar›yorum" diyen insanlar bu göreve talip olabilecekleri gibi, gereklerini de anlaml›, örgütlü ve eylemli k›labilecek, sürdürebilecek olanlard›r.
23
‹nsan›n her fleyi bilebilece¤i iddias› metafizik düflüncenin bir kuruntusudur
Daha dikkat çekilmesi gereken bir soru, evrenin neden geliflmek istedi¤idir. Daha do¤rusu, evrenin geliflmeci
Evrim birbirini yok ederek de¤il zenginlefltirip ço¤altarak sürmektedir
ww
w.
Biyolojik âlemdeki büyük çeflitlili¤i ve evrim kademelerini de¤erlendirmek ana perspektifimiz dahilinde mümkün görünmekte ve kolaylaflmaktad›r. Bitkilerle hayvanlar âlemi aras›ndaki geçifli canl› ve cans›z moleküller aras›ndaki geçifller sayesinde daha kolay alg›layabiliriz. Bilim bu konularda epeyce mesafe kaydetmifltir. Tüm yetersizliklerine ve aç›kta kalan sorulara ra¤men, ciddi anlam zenginliklerine kavuflmufl durumday›z. Bitkiler evreni bafll› bafl›na bir mucizedir. ‹lkel bir yosundan harikulade bir meyve a¤ac›na, çimenli ortamdan dikenli güllere uzanmak canl›l›k yetene¤inin gücünü göstermektedir. Hele gülün güzelli¤i oran›nda dikenleriyle kendi-
SERXWEBÛN
24
Temmuz 2009
om
HAK‹KAT NED‹R
“Önder Apo’nun çocuklu¤undan baflflllayan ve Atina Savunmas›’yla s›çrama yaparak büyüyen hakikat aray›flfl›› bir nehir ak›flfl›› gibi yoluna devam ediyor. Uygarl›k, Kapitalist Uygarl›k ve Özgürlük Sosyolojisi adl› eserlerinde
‘Politik-Ahlaki Toplum’a uzanan hakikat aray›flfl››, tan›m olmaktan öteye gerçekleflfleebilir bir olguya dönüflflü üyor. Tarih
ile günümüz, geçmifl ile gelecek an’da buluflflu uyor. S›r çözülüyor. Hakikat tüm yak›c›l›¤›yla a盤a ç›k›yor. ‹flfltte tam da
ew e. c
burada biny›llara dayanan aray›flfl››nda insanl›¤›n neden hakikate ulaflflaamad›¤›, tam da buldum dedi¤i noktada neden kaybetti¤i, verdi¤i mücadelelerin ve harcad›¤› çabalar›n neden hüsranla sonuçland›¤› yal›n bir dille anlat›l›yor” lamayaca¤›m›, hele hele di¤er örnekler gibi bu duyars›z parçalardan bir özgürlük gücü oluflturamayaca¤›m› endifleyle hep kendime itiraf etmiyor de¤ildim. Gerçekli¤i aray›fl yürüyüflünü tüm insanl›k ve ard›ndaki evren üzerine yapma gere¤i bende erkenden ortaya ç›kan bir anlay›flt›. Belki çocuklu¤umdaki e¤ilimim de buydu.” Do¤ru hakikatle ilgilidir. Ucuz ve yanl›fl yaflamak istemeyen, bu nedenle do¤runun aray›fl›na ç›kan insan do¤ruyu bulmak için nereye bakmal›d›r? “Her ne arar isen kendinde ara/ Kudüs’te, Mekke’de, hac’da de¤ildir.” Bir tasavvuf fliirinden al›nan bu dizeler, ‹nsan’› bütün bilmelerin kayna¤› olarak gösteriyor. Buna göre, insan hem hakikatin peflinde koflan varl›k, hem de hakikatin kendisinde tezahür etti¤i zemindir. ‹nsan hem bütün bilmelerin öznesi hem de nesnesidir. O halde “Hakikat ‹nsan’dad›r” denilebilir. Dolay›s›yla hakikati arayan her kimse, bu durumda dönüp insana ve dolay›s›yla kendisine bakmal›d›r. Bunun içindir ki, “Kendini bilme bütün bilmelerin temelidir.” Önder Apo, “‹çinde bulundu¤un ça¤dan ve zamandan ne kadar koparsan, o kadar bütün ça¤lar ve zamanlar›n içine aç›labilirsin” diyordu. Hakikat aray›fl› ile bulundu¤umuz ça¤dan ve zamandan kopmak aras›nda bir ba¤ var m›d›r? Hakikate götüren yol bütün ça¤lar ve zamanlar›n içine aç›lmaktan m› geçiyor? An’da tak›l› kalma, an’› kutsama ve anl›k yaflama, kapitalist uygarl›¤›n en
ww
w.
ne t
‹nsanl›k bin y›llard›r kendine hep bu soruyu sordu. Bin y›llard›r cevab›n› bulmak için insani yetilerini sonuna kadar kulland›¤› bu soru’nun ard›ndan bazen y›llar› bulan inzivalara çekildi, bazen insanüstü irade isteyen çilelere katland›, bazen çetin ve dikenli yollara vurdu. O halde hakikat nedir ve biz hakikatin neresindeyiz? Günümüz dünyas›nda insanl›¤›n hakikatle ba¤› konusunda neler söylenebilir? Kapitalizmin geçmiflten ve gelecekten kopmufl bir ‘flimdi’ zindan›nda yaflamaya mahkûm etti¤i insan›n yaflam›na yaflam diyebilir miyiz? Yaflam›n en ucuz ve yanl›fl hali bu de¤il midir? Önder Apo’nun Atina Savunmas›’ndaki flu cümleleri hakikatle yaflam aras›ndaki ba¤› mükemmel özetliyor: “Ucuz ve yanl›fl yaflamayacakt›m. Do¤ru olmadan yaflanmayaca¤›na göre, do¤runun kendisi nas›l bulunacakt›?.. fiimdi gelinen aflamada bu sorulara cevap verebilecek güçteyim. Komplonun kendisi ve dayand›¤› gerçekler cevab›n netleflmesinde hayli etkili oldular. Bu cevab›n temelinde, içinde do¤up flekillenilen toplumun ilk elden do¤rudan tan›mlanmas› vard›. Ne var ki, Kürt toplumu belki de efline ender rastlanan, varl›¤›n› koruyamayan, da¤›l›fl sürecinde olan, öznellikten yoksun, paramparça objelerden ve maddi parçalardan öteye bir görüntü vermiyordu. Adeta dilsiz, sa¤›r ve kölelefltirilmifl kal›nt› bir varl›k görünümünü yans›t›yordu. Bizzat bu görüntüye bakarak gerçe¤i bu-
büyük sapt›rmalar›ndan biri oluyor ve insana sonsuzluktan gelip sonsuzlu¤a giden zaman boyutunu unutturuyor. Ne yaz›k ki tarihsiz ve belleksiz b›rak›lan kapitalizm dünyas› insan›n›n hakikat aray›fl› daha bafllamadan bitiyor. Zira ancak tarih bilinci güçlü olan bireyler ve toplumlar›n yaflamlar› güçlü ve gelecek ütopyalar› sa¤l›kl› olabilir. Ancak böylesi toplumlar ve bireyler do¤ru bir perspektif ve amaç dahilinde yürüyebilirler. Tarih bilinci zay›f bireyler ve toplumlar putlar› and›ran al›flkanl›klar› ve güdüleriyle hareket etmekten kurtulamazlar. Çünkü tarih, bilincimizin kayna¤›d›r. Her bilinç tarihin içinden gelir. Bu kayna¤a uzakl›k zay›fl›¤›m›z, yak›nl›k gücümüz oluyor. Demek ki tüm bilimlerin anas› olan tarih bilimi ve bilinci büyük önem tafl›yor. Bu yüzden egemenlerin en büyük sald›r›s› tarih bilimine ve tarih bilincine yöneliyor. Hakikat aray›fl›n›n bugüne kadar hala sürmesi, yaflanan körlü¤ün derinli¤ine iflaret etmiyor mu? Yanl›fl yöntemlerle bafllayan her aray›fl bizi hakikatten biraz daha uzaklaflt›rm›fl olmuyor mu? Yaflad›¤›m›z yabanc›laflman›n boyutlar› kadar hakikatten uzak, yaflad›¤›m›z yabanc›laflman›n derinli¤i kadar hakikate kör kalm›yor muyuz? O zaman ‘yabanc›laflma’ kavram› üzerinde durmal›, nerede kaybettiysek orada aramal›y›z. Kimileri ça¤›m›z›n en büyük sorununun AIDS oldu¤unu söylüyorlar. En temel sorun olarak kimileri stresi, ki-
Temmuz 2009
SERXWEBÛN paralel olarak zay›flayan, silikleflen ve günümüzde neredeyse kaybolmaya yüz tutan bir olgu haline gelmifltir.
Hakikat aflflkkt›r aflflkk özgür yaflflaamd›r
c›l›k denilen bu zihni yap›lanma temelinde do¤a ile iliflkilenen do¤al toplum insan›n›n do¤ayla iliflkisi, do¤ay› alg›lama ve anlama durumu bugünkü insana göre çok daha sa¤l›kl›, çok daha do¤ruya yak›n, çok daha gerçekçidir. Günümüz dünyas›nda birikmifl nükleer silah y›¤›naklar› sadece dünyam›z› de¤il, dünyam›z çap›nda birkaç gezegeni her türlü yaflam belirtisinden ar›nd›rmaya yetecek düzeydedir. Milyonlarca ve belki de milyarlarca insan›n hayat› nükleer silahlar›n dü¤mesine basacak birilerinin parma¤›na ba¤l›d›r. Buna karfl›l›k do¤al toplumda böyle bir fley düflünülebilir mi? Siz do¤aya canl›l›k özelli¤i atfettiniz mi, ayn› zamanda ona bir kiflilik kazand›rm›fl oluyorsunuz. Do¤ada her olgu canl› olunca, her olgunun bir ruhu olunca, do¤al olarak bir kiflili¤i de oluyor ve bu kifliliklerle bir tür eflit iliflkiye giriyorsunuz. Onlara sayg› duyuyor, onlarda kendinizde de var olan belli özellikler görüyorsunuz. Dolay›s›yla onlarla paylafl›m iliflkisine giriyorsunuz. Do¤al varl›klarla aran›zda bir sayg› ve sevgi iliflkisi, bir ba¤l›l›k iliflkisi olufluyor. Bu toplumda do¤aya sayg›yla yaklafl›l›yor, do¤adaki her olguya sayg›yla yaklafl›l›yor. Tabii do¤al toplumun bar›flç›l karakteri ana-kad›n›n bulunmas›na, kad›n karakterinin topluma damgas›n› vurmas›na, yani kad›n do¤as›n›n topluma yans›mas›na ba¤l›d›r. Bu aç›dan insan›n do¤aya ve hemcinsine yaklafl›m› sadedir, saft›r, temizdir. ‹çinde yabanc›laflma da, kirlenme de, dolay›s›yla hakikat aray›fl› da yoktur. Çünkü aranan bir fley, hemen her zaman kaybolan bir fleydir. Bunun içindir ki, do¤al halini koruyan toplumda insan hakikati aramak yerine, yaflar. Dolay›s›yla katliamlardan, y›k›m getiren savafllardan, do¤an›n hoyratça tahrip edilmesinden söz edilemez. Hakikati aray›fl›n bafllang›c› hiyerarflik ve devletçi toplum sisteminin do¤up geliflmesine dayan›yor. Hakikatten sapman›n kayna¤›nda ataerkilli¤in geliflimi yer al›yor; en büyük karfl› devrim olarak ataerkilli¤in geliflimi, erkekli¤in bir sistem olarak kendisini var edifli ve hâkim k›lmas› bulunuyor.
ne te we .c om
mileri kap›ya dayanan ekolojik felaketi, kimileri de iflsizli¤i dile getiriyorlar. Buna nükleer tehlikeyi, cins ve s›n›f sömürüsünü ve karfl› karfl›ya bulundu¤umuz birçok tehlikeyi ekleyenler de bulunuyor. En büyük sorun ba¤r›nda tüm çözümleri bar›nd›ran sorun olaca¤›na göre, ortaya konulan bu olgular›n hiçbiri tek bafl›na gerçe¤i yani hakikati bulmam›za yetmiyor. Bir tan›m gerek bize. O zaman soruyu do¤ru sormak gerekiyor: Hakikat nerede?
25
Yaflflaama ilgi özünde toplumsall›¤a ilgidir
ww
w.
Do¤aya yabanc›laflma hiyerarflik ve devletçi toplum sistemine geçiflle birlikte bafll›yor. Toplum içinde tahakkümden kaynaklanan insan›n insana yabanc›laflmas› gelifltikçe, bu durum insan›n do¤aya yabanc›laflmas›n› da beraberinde getiriyor ve ikisi bir iç içeli¤i yaflayarak günümüze kadar ulafl›yor. Tarih içinde yol açt›¤› sorunlar ve günümüzdeki sonuçlar› itibariyle ele al›nd›¤›nda, bu ‘yabanc›laflma’ tüm sorunlar›n kayna¤›n› oluflturuyor. ‹nsan›n kendisine ve do¤aya yabanc›laflmas› bafllad›¤›nda, asl›nda hakikat de silikleflmeye ve kaybolmaya bafllam›flt›r. Dolay›s›yla flunu söyleyebiliriz: Hakikat hiç bilinmeyen, yaflanmam›fl, varl›¤› ya da yoklu¤u tart›flmal›, hayali bir fley de¤ildir, tersine tarihin içindedir. Bir dönem dopdolu, capcanl› bir olgu iken, devletçi uygarl›¤a
Hakikat yaflamd›r. ‹nsan› di¤er tüm canl›lardan ay›ran fley onun yaflam biçimi yani toplumsall›¤›d›r; insan›n toplum halinde yaflamas›, gücünü ve güçsüzlü¤ünü toplumsall›¤›ndan almas›d›r. Dolay›s›yla hakikat insan›n toplumsall›¤›, bunu kendi özüne uygun eflit, özgür, dayan›flmac› ve do¤ayla bar›fl›k bir temelde kurgulay›p kurgulamad›¤› gerçe¤iyle ilgilidir. ‹nsan›n hakikat aray›fl› özgür toplumsall›¤›n›n aray›fl›d›r. Cennet aray›fl› da özünde bunu anlat›r. Bugünün bilimsel verilerine göre milyonlarca y›l sürdü¤ü belirtilen do¤al toplum sürecinde hakikat aray›fl› yoktur. Çünkü bu dönemde yabanc›laflma, hâkimiyet, bask›, sömürü, talan ve y›k›m gibi olgulardan söz edilemez. ‹nsan›n kendisiyle ve do¤ayla bar›fl›k yaflad›¤› bu süreç, insan özünün olufltu¤u ve insan› insan yapan temel de¤erlerin yarat›ld›¤› süreçtir. Günümüz bilimcili¤inin ilkel addetti¤i ve “düflüncede gerilik durumunu yafl›yor” dedi¤i do¤al toplum insan›n›n do¤aya yaklafl›m› bar›flç›l, eflitlikçi ve yap›c›d›r. Bu toplumun insan› çevresindeki her fleyde bir canl›l›k görür. Canl›l›¤› sa¤layan fley maddenin özündeki ruhtur. Canl›-
SERXWEBÛN
Yöntem yaflflaam›n anlam›n› çözmeye hizmet etmelidir
Yaflam›n anlam›n› çözmeyi amaçlayan mitoloji, din, felsefe ve bilim gibi disiplinler sunduklar› yöntemlerle günümüze kadar insan toplumsall›¤›n›n ahlaka dayal› devam›na hizmet etmifller; ancak toplumun özgürlük, eflitlik, adalet, güzellik gibi olgulardan uzak tutulmas›na da hizmet etmekten geri kalmam›fllard›r. Bask›c› ve sömürücü güçlerce infla edilen egemenlikli sistemler bunlar taraf›ndan adeta tanr›n›n eseriymifl gibi sunularak insanlar›n buna inanmalar› sa¤lanm›fl, insanl›¤›n kanat›lan toplumsall›¤›n› her iyilefltirme giriflimi ya büyük bir fliddet ya da büyük bir sapt›rma ile engellenmifltir. Bu konuda en çok da hakikate ulaflma yollar› karart›lm›fl; baflka türlü olamazm›fl, baflka türlü yaflanamazm›fl gibi bir düflünüfl hâkim k›l›narak yaflam köleli¤e bo¤durulmufltur. En son devletçi uygarl›k sistemi olarak kapitalizme kadar bu mitolojik yarat›mlarla, dini dogmalarla egemenlikler meflrulaflt›r›l›rken ahlaki örgü hep esas al›nm›flt›r; ahlak olgusu korunarak ve hatta gelifltirilerek egemenlik sürdürülürken, kapitalizmle birlikte bu durum de¤iflmifltir. Kapitalizmle birlikte toplum üzerindeki egemenlik nitelik de¤ifltirmifl; toplumu var eden ahlak örgüsü çözülürken, politika en kirli ç›karlar›n savunuldu¤u bir egemenlik sanat›na çevrilmifltir. Köleci ve feodal dönemler olarak adland›r›lan süreçlerde toplumsall›¤› koruyarak gerçeklefltirilen egemenlik formlar›n›n
ww
w.
ne t
Do¤al toplum gerçe¤i üzerinde ne kadar dursak azd›r. Çünkü insanl›¤› var eden toplum hali odur, insanl›¤›n varolufl durumu onunla mümkün oluyor, insan onunla insand›r ve hakikat orada sakl›d›r. Önder Apo ‘Bir Halk› Savunmak’ kitab›nda gelece¤e iliflkin düflüncelerini özetlerken flunlar› söylüyor: “Bunlar›n hepsi ütopya. Ama bazen ütopyalar mezardan beter yap›lar içindeki yaflam›n tek kurtar›c› esinidir. Günümüzdeki mezardan beter yap›lardan tabii ki öncelikle ütopyayla ç›k›fl yap›lacakt›r. ‹nsanl›¤›n geçmifli daha gerçektir. Ona sayg›l› olaca¤›m, yaflam› orada aray›p bulaca¤›m ve yeniden bafllataca¤›m. Gelecek bu çabalar›n iflleyifl halinden baflka bir fley de¤ildir.” Önder Apo bu temelde bafllad›¤› hakikat aray›fl›nda ‘Politik ve Ahlaki Toplum’a ulafl›yor. Hakikat karfl›s›nda yaflad›¤›m›z körlü¤ü ve cehaleti geçmiflten kopma ve ona yabanc›laflmayla tan›ml›yor; içine sokuldu¤umuz köleli¤in tüm aray›fllar ve çabalara ra¤men hala sürüyor olmas›n› egemen devletçi sistemin tarihten koparma ve bunun mitolojik, dini dogmatik ve bilimsel yöntemlerle karart›lmas› çabalar›na ba¤l›yor. Önder Apo’nun çocuklu¤undan bafllayan ve Atina Savunmas›’yla s›çrama yaparak büyüyen hakikat aray›fl› bir nehir ak›fl› gibi yoluna devam ediyor. Uygarl›k, Kapitalist Uygarl›k ve Özgürlük Sosyolojisi adl› eserlerinde ‘Politik-Ahlaki Toplum’a uzanan hakikat aray›fl›, tan›m olmaktan öteye ger-
yerini ahlaki örgüyü parçalayarak toplumsall›¤› da¤›tan yeni bir egemenlik formu alm›flt›r. Bu anlam›yla öncesinde mitolojik yarat›mlar ve tanr› buyruklar› alt›na gizlenen sömürü ve egemenlik gerçe¤i, kapitalizmle birlikte toplumun da¤›t›larak, k›r›ma u¤rat›larak, toplumu toplum yapan baflta ahlak olmak üzere tüm kutsall›klar› ayaklar alt›na al›narak gerçeklefltirilmeye bafllanm›flt›r. Bunda özne-nesne ayr›m›n› gelifltiren bilimsel yöntemin büyük rolü vard›r. Bu yöntem alt›nda insan›n tüm maneviyat›, toplumsall›¤›n zorunlu çimentosu olan ahlak› ve töreleri çözdürülmüfl, insan› insan›n ve do¤an›n kurdu yapan bir kültür ve zehirli bir zihniyet ortaya ç›kar›lm›flt›r. Kâr ad›na her türlü kötülü¤ün meflrulaflt›r›ld›¤›, bireycilik ad›na her türlü toplumsal de¤erin ayaklar alt›na al›nd›¤› kapitalist uygarl›k, bilimi hem kendi kurucusu hem de meflrulaflt›r›c›s› ve koruyucusu yapmay› baflararak, daha önceki uygarl›k sistemlerinden ayr›lm›flt›r. Bilim-iktidar iliflkisi hiçbir dönemde kapitalist uygarl›kta oldu¤u kadar aç›k ve aleni, demagojik ve y›k›c› bir hal almam›flt›r. Kâra dayal› kapitalist uygarl›¤›n tüm iflleyifli bilim yöntemi ve ona ba¤l›l›k temelinde oluflan bilimlerince yürütülmektedir. Bu anlam›yla kapitalist uygarl›¤›n toplumda ve do¤ada, yine bireyde yol açt›¤› bütün y›k›c› ve da¤›t›c› geliflmeler bilim yöntemi ve buna ba¤l›l›k temelinde gelifltirilen bilimlerce sa¤lanmaktad›r. “E¤er günümüzde kapitalist modernite tüm parametrelerinde sürdürülemezlik iflaretlerini veriyorsa, bunda en büyük pay sahibi dayand›¤› ‘bilimsel yöntemdir.’ Dolay›s›yla sistem elefltirisini dayand›¤› yöntemde ve ortaya ç›kar›lan ‘bilimsel disiplin’lerinde gelifltirmek yaflamsal öneme sahiptir. Sosyalist elefltiri de dahil, tüm sistem elefltirilerinin temel zaaf›, sistemin dayand›¤› ve onu var k›lan yöntemin ayn›s›n› kullanmalar›d›r. Halbuki o yönteme dayanarak infla edilen toplumsal gerçeklik, ayn› yöntemle ne kadar elefltirilse de, ayn› sonuçla karfl›laflmaktan kurtulamaz. Çokça bilinir, önceden çizilen yollarda yürüyenler, o yollar›n vard›¤› köy ve kentlere ulafl-
ew e. c
“Bireycilik ad›na her türlü toplumsal de¤erin ayaklar alt›na al›nd›¤› kapitalist uygarl›k, bilimi hem kendi kurucusu hem de meflflrrulaflfltt›r›c›s› ve koruyucusu yapmay› baflflaararak, daha önceki uygarl›k sistemlerinden ayr›lm›flfltt›r. Bilim-iktidar iliflflkkisi hiçbir dönemde kapitalist uygarl›kta oldu¤u kadar aç›k ve aleni, demagojik ve y›k›c› bir hal almam›flfltt›r”
çekleflebilir bir olguya dönüflüyor. Tarih ile günümüz, geçmifl ile gelecek an’da bulufluyor. S›r çözülüyor. Hakikat tüm yak›c›l›¤›yla a盤a ç›k›yor. ‹flte tam da burada bin y›llara dayanan aray›fl›nda insanl›¤›n neden hakikate ulaflamad›¤›, tam da ‘buldum’ dedi¤i noktada neden kaybetti¤i, verdi¤i mücadelelerin ve harcad›¤› çabalar›n neden hüsranla sonuçland›¤› yal›n bir dille ortaya dökülüyor. Böylece insanl›k bir kez daha Ortado¤u’dan ç›k›fl yapman›n imkân›n› yakal›yor.
Temmuz 2009
om
26
Temmuz 2009
SERXWEBÛN
maktan baflka bir yere varamazlar. Bilimsel sosyalizm de dahil, sistem karfl›tlar›n›n bafl›na gelen de budur.”
list modernitenin esas ald›¤› bilimsel yöntemin iflas›n›n da bir göstergesidir. Savunmalar tam da bu noktada bilimsel yöntem d›fl›nda yeni bir yöntemle insanl›¤›n özgürlük aray›fl›na yepyeni boyutlar getirmekte, ona ç›k›fl yapt›racak bir gücü ortaya ç›karmaktad›r. Rönesans, Reform ve Ayd›nlanma ile hamle yapan insanl›k yeni bir ça¤ açm›flt›r. Dinsel dogmatik yöntemin bo¤uculu¤u karfl›s›nda, insan› ve do¤ay› hiçlefltirerek tümden birey iradesini s›f›rlayan yaklafl›ma karfl›l›k insan›n öznelli¤iyle dünyan›n nesnelli¤i ortaya konulmufl, bu bilimsel yöntemin temeli olmufltur. Buradan hareketle tanr› sözünü esas alan dogmatik yöntem ahlakla birlikte önemini yitirmifltir. Kapitalist modernitenin dayanaca¤› yeni sömürü tarz› için toplumun yeniden biçimlendirilmesi ve hâkim düflünüfl biçiminin bu sömürü tarz›na uygun hale getirilmesi kâr ad› alt›nda gerçeklefltirilecek istismar için ‘bilimsel yöntem’in devreye sokulmas› sa¤lanm›flt›r. Bunun kolay olmad›¤›, bu temelde topluma karfl› büyük bir savafl›m›n verildi¤i biliniyor. Günümüzde ortaya ç›kan kaoslu ve krizli durumun bilimsel yöntem alt›nda insanl›¤a dayat›lan yeni sömürü ve egemenlik biçiminden kaynakland›¤› art›k herkesin bilgisi dahilindedir. “Do¤aya ve topluma karfl› temel özne olarak örgütlenen birey-vatandaflulus-devlet toplumu, yeni maskesiz tanr›lar olarak, soyk›r›mlardan çevreyi yaflanmaz hale getirmeye kadar her türlü ç›lg›nl›¤› yapma kudretine sahip ‘yeni icat’lard›r. Eskinin ‘Leviathan’› art›k kudurmufl gibidir. Hükmetmeyece¤i, parçalamayaca¤› bir nesne yok gibidir. Nesnel yaklafl›m› bilimsel yöntemin son derece masum bir kavram› gibi alg›laman›n büyük felaketlere, sapmalara ve Ortaça¤’dan kalma engizisyonlardan daha ac›mas›z katliamlara yol açt›¤› iyi anlafl›lmal›d›r. Nesnel yaklafl›m›n hiç de masum bir bilim kavram› olmad›¤› önemle belirtilmelidir. “Bilimsel sosyalizmin ve tüm türevlerinin uzun süreli uygulama ve toplumsal sistem inflalar›ndan sonra içten çözülerek y›k›lmalar› veya direkt devlet kapitalizminden özel kapitalizmlere dö-
nüflüm geçirmeleri, temellerindeki ‘bilimsel yöntemden’, onun ‘nesnellefltirme’ anlay›fl›ndan ileri gelmektedir.” ‘Kapitalizm ekonomi karfl›tl›¤›d›r’ Toplumsal do¤a antisermaye karakterlidir; yine antitekelci, antikapitalist özelliktedir. Dikkat edilirse, kapitalizmin kâr elde etme yöntemlerini ve genel geçer iflleyiflini, örne¤in faizcilik, arac›l›k, simsarl›k, tefecilik gibi kapitalistik kâr elde etme yöntemlerini haram saymayan ahlak ö¤retisi ve din yoktur. Dolay›s›yla rahatl›kla söylenebilir ki kapitalizm, toplumu ve do¤ay› parçalay›p tüketerek büyüyen bir kesimin sistemidir. Son dönemlerde bu sömürüden pay vererek yaratt›¤› bir tavizci iflçi kesimi de ortaya ç›km›flt›r. Bu tavizci iflçi d›fl›ndaki iflçiler, köylüler, emekçiler, kad›nlar, esnaf ve zanaatkârlar kapitalist olmayan toplum kesimi olarak toplumun belkemi¤ini olufltururlar. Bu aç›dan bak›nca. kapitalist sermayenin oluflumunda iflçi eme¤inin pay› azd›r, toplum ve do¤a sömürüsü belirleyicidir. Devasa boyutlara varan iflsizlik, açl›k, kad›n eme¤inin sömürüsü, k›r›n ve köyün y›k›m›, do¤an›n adeta onar›lamaz boyutlara varan tahribat› kapitalizmin bir ekonomi biçimi de¤il, ekonomi karfl›t› ve ekonomi d›fl› bir sistem oldu¤unu ispatlamaktad›r.
ne te we .c om
‹nsanl›¤›n görkemli özgürlük aray›flfl›› sürüyor
27
ww
w.
Tarihi, bilincimizin kayna¤› olarak tan›ml›yoruz. E¤er tarih alg›m›z egemenlerin öngördü¤ü yöntem üzerinden flekilleniyorsa, bugüne ve gelece¤e dair bilincimizin egemenlerin ç›karlar› temelinde flekillenece¤i ya da en az›ndan onun de¤irmenine su tafl›maktan kurtulamayaca¤› aç›kt›r. Buradan hareketle insanl›¤›n hakikat aray›fllar›n›n neden sonuç alamad›¤›, egemenlerin yönlendirmesine ve kontrolüne girerek onlara hizmet eder hale geldi¤i anlafl›l›r bir durumdur. Bu noktada insanl›¤›n görkemli özgürlük aray›fllar› inkâr edilemez, ortaya ç›kard›¤› de¤erler sayg› ve inanc›m›z›n temellerini oluflturur. Özellikle son iki yüz y›ld›r egemenlikli devletçi uygarl›¤›n zirvesini oluflturan ve insanl›¤› yok oluflun kenar›na getiren kapitalist uygarl›¤a karfl› verilen mücadeleler ortaya koyduklar›yla insanl›¤a büyük kazan›mlar sa¤lam›flt›r. Ancak gelinen aflamada, baflta Marksizm olmak üzere tüm aray›fllar, içine düfltükleri yan›lg› ve yetmezliklerle kapitalist modernitenin eritme ve yede¤ine alma politikas› karfl›s›nda dayanamam›fllard›r. Ömrünü esasta da bundan ald›¤› güçle uzatan kapitalist modernite karfl›s›nda yeni ve özgürlükçü bir ç›k›fl›n sa¤lanmas› ancak tüm bu mücadelelerin yetmez ve eksik yanlar›n›n afl›lmas›yla mümkün olmaktad›r. ‹flte burada yöntem sorunu devreye girmektedir. Mitolojilerden dinlere, felsefeden günümüz bilimlerine kadar birçok seçenek insanl›¤›n hakikat aray›fl›na yan›t olma iddias›yla ortaya ç›km›fllard›r. Yaflam› bu yöntemler d›fl›nda ele almak mümkün olmad›¤› gibi, ortaya ç›kan sorunlar›n da bunlardan kaynakl› olmas› gibi paradoksal bir durum söz konusudur. Ancak kapitalist modernitenin bu konuda içine girdi¤i kriz devasa boyutlarda ve sürdürülemezlik s›n›rlar›ndad›r. Bu kapita-
Kaos aral›¤›nda en önemli husus bilmedir
Önder Apo savunmalar›nda Marksizm bu temelde ele al›nmakta ve içine düfltü¤ü yetmezlikler kazand›rd›¤› de¤erlere ba¤l›l›k inkâr edilmeden ortaya konulmaktad›r. Bu anlamda baflta bilimsel yöntemin d›fl›na ç›kamamas›, tarihi bu temelde okuyarak canl› ve ak›flkan bir tarih yerine determinist, kaderci bir yaklafl›mla tarihsel geliflmeyi birbirini takip eden ve bir sonrakini öncekinden daha ileri gören indirgemeci tarih yorumu derinlikli bir biçimde elefltirilmektedir. Devleti, s›n›flar› ve zoru tarihsel geliflmenin vazgeçilmez gerekleri görmek kapitalizme gelene kadar ki egemenliklere, tabii kapitalizme de bahfledilmifl en bü-
SERXWEBÛN
Do¤al toplum insanl›¤›n kök hücresidir
Yine diyalektik yöntem ad›na çeliflkilerin birbirini yok etti¤i sav› Marksizm’in di¤er temel yan›lg›lar›ndan biri olarak ele al›nm›flt›r. Do¤an›n ve toplumun diyalekti¤i dikkate al›nd›¤›nda, çeliflkilerin birbirini yok etmedi¤i birinin bask›n olmakla birlikte di¤erini içererek varl›¤›n› sürdürdü¤ü görülecektir. Tez-antitez iliflkisi birbirini besler özelliktedir. Anne çocuk iliflkisi buna örnek verilebilir. Anne-çocuk çeliflki içinde geliflir. Birbirlerini beslerler ama çocuk annenin antitezidir. Bu temelde nedensellik ve düz çizgisel ilerleme anlay›fl› yanl›flt›r. Kaos aral›klar›nda farkl› yönde geliflmeler gerçekleflebilir. ‹lla ileriye do¤ru olacak diye bir kay›t yoktur. Yine hep ileri olacak demek mutlakç› bir görüfltür. Buradan hareketle do¤al toplum egemenlikli devletçi toplum taraf›ndan içerilmifl, ancak yok edilememifltir. Buradan bak›ld›¤›nda do¤al toplum, tüm uygarl›k tarihi boyunca varl›¤›n› egemenlikli uygarl›¤›n kenarlar›nda, çeperlerinde sürdürmüfltür. Do¤al toplum asla yok olmam›flt›r. Zira do¤al toplum insanl›¤›n kök hücresidir. O yok oldu¤unda toplumsall›k da yok olacakt›r. O hep insanl›¤›n direnifl odaklar› olarak varl›¤›n› sürdürmüfltür. Bu yüzdendir ki, kapitalist modernitenin bireycilik olgusu ve iktidarc›l›¤› en fazla insanl›¤›n bu do¤al toplum özelliklerine bir sald›r› olmakta ve özünde toplumsall›¤› parçalamaktad›r. Ancak bu gerçeklik Marksist çeliflki anlay›fl›n›n yetersizli¤i ne-
ww
w.
Toplumsal geliflmede niteliksel geliflme dönemleri vard›r. Kaos an› da denen bu aral›klar yarat›l›fl anlar›d›r ve bu aral›klarda birçok seçenek gerçekleflme olas›l›¤›na sahiptir. Bu aral›klarda ileriye de, geriye de, sa¤a da, sola da gidifller mümkündür. Burada mutlak geliflme veya gerileme diye bir fley yoktur. Bunun yan›nda Önderlik tarihi, s›n›flar›n mücadelesiyle tarif etmez, Devletçi Uygarl›kla, Demokratik Uygarl›k (Do¤al Toplum) aras›ndaki mücadeleyle izah eder ve s›n›flaflmay› kutsayan ve buna ilerici bir rol yükleyen yaklafl›mlar› olumsuzlar. Önderli¤in Marksizm’e elefltirileri bunlarla s›n›rl› de¤ildir. En temel bir yaklafl›m› da Marksizm’in devlet karfl›s›ndaki yan›lg›l› yaklafl›m›d›r. Marksizm’in devletin ortaya ç›k›fl›n› bir gereklilik olarak görmesini reddederek devletin ç›k›fl›n› tarihsel düzlemde bir sapma olarak ele al›r.
deniyle günümüze kadar görülememifltir. ‹nsanl›¤›n özgürlük aray›fl›nda temel güç olarak do¤al toplum güçlerini oluflturan etnisite, cins, kimlik ve kültür gruplar› de¤il, kölenin biçim de¤ifltirmifl hali olan proletarya esas al›nm›flt›r. Bu çerçevede flekillenen reel sosyalizm, ulusal kurtulufl hareketleri ve sosyal demokrasi kapitalizme alternatif olmak flurada kals›n, sistemin ömrünü uzatmas›nda rol oynayan olgular olmufllard›r.
Tüm toplumsal inflflaalar zihniyet ürünüdür
ew e. c
“Toplum en zekâl› do¤ad›r. Egemenler ilk ifl olarak bu zekây› denetime alarak iflflee baflflllam›flflllard›r. ‹lk egemenlik toplumun zihniyetine dönük olmuflflttur. Zihniyet ilk ifl olarak ahlaklaflflaarak toplumsall›¤› güçlendirmiflflttir. Ahlak kolektif düflflü ünme gelene¤ini temsil ederken, politika güncel kolektif iflflller üzerinde düflflü ünmek ve tart›flflm mak anlam›na gelir”
ne t
yük meflruiyet hediyesidir. Bunu Marksizm’in yapmas› ise tarihsel bir ironidir. Marksizm’in tarih tezi üç bilimsel geliflme üzerinden flekillenmifltir. Hücrenin keflfi, Enerjinin Dönüflüm Yasas›’n›n keflfi ve Evrim Teorisi. Dolay›s›yla eksik kalm›flt›r. Bu temelde flekillenen tarih tezine göre Marksizm, ‹lkel Komünal-Köleci-Feodal-Kapitalist toplum biçiminde tarihsel aflamalar belirlemifltir. Adeta tarih bu s›ralamaya göre hep ileriye do¤ru, dolay›s›yla sonrakinin öncekinden ileri say›ld›¤› bir tarihsel geliflme seyrini öngörmektedir. Bu sürecin devindirici gücü olarak da s›n›f mücadelesi belirtilir. Dolay›s›yla köleleri, serfleri, proleterleri ilerici ve de¤ifltirici güç sayar. Oysa Önder Apo’da toplumsal geliflme aflamalar› Do¤al Toplum-Devletçi Uygarl›k-Demokratik Uygarl›k biçiminde ayr›mlan›r. Bu anlamda devletçi toplumun ilk hali olarak köleci uygarl›¤› daha ileri bir geliflme olarak de¤il, bir karfl›devrim, bir sapma olarak tespit eder. Çünkü tarihi düz, çizgisel ve ilerlemeci bir geliflme seyri olarak ele almaz. Bunu kaderci bir yaklafl›m olarak görür.
Temmuz 2009
om
28
Zihniyet devrimi; evreni, toplumu, tarihi ve gerçe¤i ele al›fl ve izah ediflteki parametrelerin ve ilkelerin, ölçü ve de¤erlerin de¤iflmesine denir. Bu uzun bir zaman› al›r, ciddi sorun ve krizlerin yafland›¤› kaos aral›¤› denilen süreçlerde gerçekleflir. De¤er ve düflüncelerin eskimesi kadar üretimi ve yaflam› maddi olarak gelifltiremeyifli, yine verili sisteme meflruiyet sa¤layamaz hale gelmesi mevcut zihniyet kal›plar›n›n sorgulanmas›na yol açar. Toplumun zihniyet sorunlar› kapitalist modernitede en temel sorunlardan biri haline gelmifltir. Toplum en zekâl› do¤ad›r. Egemenler ilk ifl olarak bu zekây› denetime alarak ifle bafllam›fllard›r. ‹lk egemenlik toplumun zihniyetine dönük olmufltur. Zihniyet ilk ifl olarak ahlaklaflarak toplumsall›¤› güçlendirmifltir. Ahlak kolektif düflünme gelene¤ini temsil ederken, politika güncel kolektif ifller üzerinde düflünmek ve tart›flmak anlam›na gelir. Bu temelde toplum, ahlaka dayanmayan politikan›n yap›lamayaca¤›n› bilir. Bu anlam›yla toplumun öz düflünce gücü bir üstyap› kurumu de¤ildir, toplumun beynidir, organlar› ise ahlak ve politikad›r. Bunu kavrayan kapitalist modernite cinsiyetçilik, milliyetçilik, devletçilik, bilimcilik, sanatspor-seks üçlemesi temelinde toplumun zihinsel fethine giriflmifltir. “Tarihin tüm önemli olaylar›, geliflme süreçleri ve yap›lanmalar› etkili zihniyetler ve iradelerinin eseri olarak ortaya ç›km›fllard›r. Marksist yöntemin en büyük hatalar›ndan biri, dev-
Temmuz 2009
SERXWEBÛN politika bilincini körelterek, insan› gerçek dünyadan kopar›p tanr›lar, cinler, fleytanlarla dolu sanal bir dünyaya çekerek varl›klar›n› sürdürebilmifllerdir. Kapitalizm ise bunu bilimin de yard›m›yla adeta zirvelefltirmifl toplum, birey ve do¤a üzerinde tarihin toplam›nda gerçeklefltirilenden katbekat bir istismar, y›k›m ve tahribata yol açm›flt›r. Kapitalist modernite her türlü ahlaka karfl›d›r. Çünkü modernizmin do¤as› maneviyat› d›fllar. Kapitalizm maneviyat karfl›t›d›r. Zira maneviyat›n varl›¤› tüketimi s›n›rlar. Modernizmin insan› güdüseldir ve tüketicidir. Maneviyattan ve tarih bilincinden yoksundur. Onun için geçmifl dün, gelecek yar›ndan ibarettir. Kapitalist modernizm tüm gücüyle bu bireyi gelifltirmek için u¤rafl›r. Bu anlam›yla maneviyata ve ahlaka karfl› hep bir savafl halindedir. Buna zorunludur, çünkü bütün ahlak ö¤retileri afl›r› israf›, teflhircili¤i, do¤a ve hayvan karfl›tl›¤›n›, kad›n›n, ailenin ve çocu¤un istismar›n› ve mahremiyetin ihlalini kutsall›klar›n bozulmas›n› günah ve ay›p sayar. Evrim zincirinin son halkas› olarak insan, biyolojik geliflmenin zirvesini temsil eder. Tüm hayvan ve canl› yaflam›ndaki geliflmeleri içeren yap›s›yla adeta tüm canl›l›¤› bünyesinde bar›nd›r›r. Canl›l›¤› art›k kabul edilen evrende mikro evren olarak adland›r›lan insan, tüm evrensel geliflmenin ve hareketin özeti gibidir. Bütün bu özellikleri yan›nda as›l gücünü toplumsall›¤›ndan al›r. Bir anlamda toplumsall›k üst insan gibidir. ‹nsan› yaratan ortamd›r. Buna hükmetmek, bunu denetimine almak ve yönlendirmek egemenli¤in kayna¤›n› oluflturmufltur. Mitoloji, din, felsefe ve bilim her ne kadar toplumun hakikat aray›fl›n›n sonucu ortaya ç›km›fllarsa da egemenler elinde toplumu ve dolay›s›yla insan› hakikatten al›koyman›n, gerçekleri perdeleme ve gizlemenin araçlar› haline gelmifllerdir. Günümüze uzanan tüm hakikat aray›fllar›n›n sonuçsuzlu¤unu ve egemenlerin kullan›m araçlar›na dönüflmelerini esas ald›klar› yöntemlerin yetersizli¤ine ve egemen düflünüfl biçimlerini aflamamas›na ba¤layan Önder-
lik, hakikat aray›fl›n› tüm yöntemleri iç içe sentezleyerek ve esasta da insan› en geliflkin verileri sunan bir laboratuar gibi ele alarak gelifltirmektedir. Tarih kadar ekonominin, ekolojinin, köleci-feodal-kapitalist diye adland›r›lan devletçi uygarl›k aflamalar›n›n öznelefltirme ve nesnelefltirme temelinde ele al›nmas›, uygarl›ksal geliflmenin ekonomist bir yaklafl›mla, tarihin determinist ve düz çizgisel ilerlemeci bir mant›kla aç›klanmas›, insan›n metafizik yan›n›n özellikle Marksist ideolojide göz ard› edilerek, toplumun yap›land›r›lmas›nda oynad›¤› rolün görmezden gelinmesi, kapitalist sömürü ve talan›n günümüze kadar sürmesinde büyük rol oynam›flt›r. Bu anlamda Önderlik savunmalar› insanl›¤›n kapitalist sömürü ve talandan kurtulma aray›fl›nda yepyeni bir bak›fl› hâkim k›lmas›yla insanl›¤a büyük bir ç›k›fl›n kap›s›n› aralamaktad›r.
ne te we .c om
rimi zihniyet alanlar›nda yo¤unlaflt›rmadan, yeni toplumsal inflay› günlük bask› ve istismar alt›ndaki proleterden beklemesidir. Marksistler proleterin yeniden fethedilmifl köle oldu¤unu görememifllerdir. ‘Özgür iflçi’ safsatas›na bizzat düflmüfllerdir.” Bu elefltirilerden yola ç›kan Önderli¤imiz, halklar›n yukar›da belirtti¤imiz sistem karfl›t› güçlerde ifadesini bulan demokratik durufllar›n›n demokratik sistemlere dönüflebilmesi için bilme sürecindeki kayb› önleyecek zihniyet devrimini, bu temelde yürütülecek mücadelede politik araçlar›n do¤ru seçilmesini (özellikle devletçi çözümlerden kaç›n›lmas›n›) ve kapitalizmin çözerek paramparça etti¤i toplumsal ahlaka dönülmesini önemle vurgulamaktad›r.
29
Ahlaki ve politik olamayan hakikati bulamaz
ww
w.
“Ahlaka baflvurulmadan ne toplumsallafl›labilir ne de yönetilebilir. Yöntemde ahlak toplum için vazgeçilmez bir oluflum ve yönetim gerçe¤i, alg›s›d›r. Ahlak›n pozitif ve negatif içeri¤ini tart›flmaks›z›n, bu yönlü bir geliflme toplumsal alg›laman›n vazgeçilmezi olarak say›lmak durumundad›r. ‹nsan toplumunu ahlaks›z düflünmek, belki de yiyecek ot b›rakmad›klar› için nesli tükenen dinozorlar gibi insan›n kendi türünün ya da dünyan›n yaflanabilir çevresinin sonunu getirmesi demektir.” Ahlak toplumun özgürlük bilincidir. ‹nsan›n toplumsal varl›¤›n› oluflturan örgüdür. Politika ise toplumu dönüfltürme iradesi oluyor. Toplumun ahlaki örgü temelinde ihtiyaçlar›n›n karfl›lanmas›n› içeriyor. ‹nsan›n en büyük gücü toplumsall›¤›nda sakl› ise güçsüzlü¤ü ve zavall›l›¤› da ayn› biçimde toplumsall›¤›n›n zay›flat›lmas›nda, y›k›ma ve k›r›ma u¤rat›lmas›ndad›r. Ataerkil devletçi sistemin ortaya ç›k›fl›ndan bu yana insan›n do¤al toplumla ortaya ç›kard›¤› de¤erlerin, bu süreçte kazand›¤› yetenek ve becerilerin, yine bunlarla yaratt›¤› ürünlerin gasp›na dayal› toplumsal sistemler olufla gelmifllerdir. Derinleflen devletçi egemenlikli sistemler toplumun ahlak ve
Önderlik’te gerçekleflfleen insanl›k çözümüdür
S›n›f-kent-devletin oluflumuna dayal› olarak ortaya ç›kan ve finans sistemine kadar kendini getiren maddi uygarl›k, tar›mc› köy topluluklar›n›n devletleflmemifl demokratik uygarl›k güçlerini sömürerek bugüne gelmifltir. Tarih esas olarak bu iki güç, yani devletçi maddi uygarl›kla demokratik uygarl›k güçleri aras›ndaki mücadelenin ürünüdür. Günümüzde kapitalist modernitenin yaratt›¤› toplumsal sorunlar, yine bu temelde yaflanan bir çeliflki ve çat›flma konusudur. Özellikle toplumsal sorunlar›n bafl›nda gelen iktidar-devlet sorunsal› ciddi boyutlar kazanm›flt›r. ‹ktidar ve devlet toplum içinde ve üstünde ola¤anüstü boyutlara varm›flt›r. 16. yüzy›la kadar toplum üstünde ve d›fl›nda konumlanan devlet her fleyiyle toplumdan ayr›yken, daha sonra toplumun içine s›zm›flt›r. Bunun nedeni sömürülen kitlenin ço¤almas›d›r. Bu nedenle bürokrasi ve devlet büyümüfltür. Burjuvazi toplumun içinden ç›kan devletleflmesiyle ayr›flan ve toplumla savafla giriflen bir s›n›ft›r. Bu s›n›f iktidar ve devlet soru-
SERXWEBÛN
Önderlik savunmalar› iyi okunmal› iyi anlaflfl››lmal›
w.
ww
niden gerçek tan›m›na kavuflturmakta, toplumun zihniyet, ahlak ve vicdan de¤erlerini ataerkil, devletçi, kapitalist modernitenin yaratt›¤› sapt›rmalardan ar›nd›rarak kendi kökleri üzerinde ve özgürlük temelinde yeniden tan›mlamaktad›r. Önderlik savunmalar› zihniyet ve vicdan devriminin bu temelde yo¤unlaflt›r›lmas›n›, insanl›¤›n temel sorunu olan özgürlük sorununun köklü ve kal›c› çözüm araçlar›na kavuflturulmas›n› içermektedir. Bu temelde savunmalar›n tarihsel olarak oynad›¤› en temel rol insanl›¤›n hakikat aray›fl›n› bir daha sapt›r›lmamak üzere kendi dayanaklar›na, yöntemlerine ve araçlar›na kavuflturmufl olmas›d›r. Bu yüzden Önderlik savunmalar› mücadeleci yaklafl›m d›fl›nda hiçbir yaklafl›mla ele al›namayacak, keskin bir mücadele temelinde yaflamsallaflt›r›lma amac› d›fl›nda yaklafl›m gösterilemeyecek bir gerçekli¤i ifade etmektedir. Önder Apo, son savunmalar›nda kapitalist modernitenin yaratt›¤› toplumu kölelefltiren sisteme karfl› büyük bir özgürlük aray›fl› sonucunda demokratik toplumun yarat›lmas›yla özgürlü¤e ulafl›labilece¤i sonucuna vard›. E¤er Önderlik savunmalar› do¤ru anlafl›lmak isteniyorsa, öncelikle kapitalizmin yaratt›¤› verili düflünce sisteminin penceresinden bakmamak gerekir. Yani dar, dogmatik ve eskiden oluflan bak›fl aç›lar›ndan s›yr›lmak zorunday›z. Yine olaylara ve olgulara objektif bakman›n yolu bir do¤ru tarih bilinci edinmekten geçmektedir. Ayr›ca Önderlik savunmalar›n›n do¤ru anlafl›labilmesi için kapitalizmin etkilerinden ar›nan ve maneviyata de¤er biçen bir yaklafl›ma sahip olmak gerekti¤i de bir gerçektir. Özgürlük de¤erlerine ulaflmak için savunmalar›n bu temelde tekrar tekrar okunmas›, tart›fl›lmas› bir zaruriyettir. Ancak özgürlük penceresinden bakarak do¤ru bir sonuca ulafl›labilir, kapitalizme karfl› mücadele verilebilir ve demokratik toplum do¤ru anlafl›labilir. O zaman Önderlik savunmalar›nda belirtilen yeni paradigmay› anlaman›n yolu kelime kelime özümsemekten, tekrar tekrar okumaktan ve yeni bir zihniyet devrimini yaratmaktan geçmektedir.
ew e. c
Savunmalar›n böylesi bir tarihsel süreçte yine Ortado¤u ve Kürdistan gibi kaoslu bir co¤rafyada boy vermesi önemle ele al›nmay› gerektirmektedir. Kapitalist modernitenin kaoslu ve krizli durumdan kendi ç›karlar› do¤rultusunda ç›kmak için en kapsaml› müdahaleleri gerçeklefltirdikleri bölgemiz, ayn› zamanda insanl›¤›n özgürlük sorunsal›na en köklü çözümün de ortaya konuldu¤u bir zemin olmaktad›r. Bu anlam›yla savunmalar›n ortaya konuldu¤u zaman ve zemin ile Kapitalist modernitenin krizini aflma temelinde gelifltirdi¤i müdahalenin zaman ve zemini çak›flmaktad›r. Uluslararas› komplo gerçe¤i ve günümüze kadar sürdürülen ‹mral› Sistemi’ni bu gerçeklik d›fl›nda izah etmek mümkün de¤ildir. Kapitalist modernite bölgemize yönelim temelinde krizini aflma hesaplar› içindeyken karfl›laflt›¤› Önderlik gerçe¤i karfl›s›nda tarihin en kapsaml› komplosunu haz›rlam›fl ve uygulamaya koymufltur. On y›ld›r süren karfl›l›kl› mücadelede kazanan Önderli¤imiz, bölge halklar› ve insanl›k olmufltur. Savunmalar bu mücadelede ulaflt›¤› boyut itibariyle kapitalist modernitenin bölge üzerindeki hesaplar›n› bozan bir rol oynamakla kalmamakta, halklar›n ve insanl›¤›n bin y›llard›r peflinde kofltu¤u hakikat aray›fl›na kapsaml› ve sapt›r›lamayacak yan›tlar vermektedir. Kapitalist modernitenin yol açt›¤› kaoslu-krizli durum karfl›s›nda insanl›¤›n özgürlük aray›fllar›na köklü yan›t olmay› baflaran bir öncülü¤ün varl›¤› demek, sistem d›fl› ve karfl›t› alternatiflerin güçlenmeleri ve kaoslu-krizli durumdan insanl›k lehine köklü de¤ifliklikler yaratarak ç›kmalar› anlam›na gelmektedir. Topluma bir sapma bir karfl› devrim olarak dayat›lan ataerkilli¤in ve devletçi sistemin kapitalist moderniteyle ald›¤› biçim adeta toplumu yutacak düzeye gelmifltir. Bunun karfl›s›nda Önderlik savunmalar›yla sadece Kürt sorununu ve çözümünü gündemlefltirmekle kalmay›p, insanl›¤› ye-
ne t
nunu çözememifltir. Bunu hem toplum hem iktidar, hem toplum hem devlet paradigmas›na çekerek çözmeye çal›flmaktad›r. Yine devletçilik, milliyetçilik ve cinsiyetçilikle ulus-devletin çeliflkisi afl›lmaya çal›fl›lmaktad›r. Yani toplumu devletlefltirme, devleti toplumlaflt›rma (ki bu faflizmdir) yoluyla ulus-devlet krizi afl›lmak istenmektedir. Bu temelde tarihin en büyük toplum k›r›m›na giriflilmifltir. Medya, sanal toplum yaratma faaliyetleri ve ulus-devlet birlikte büyük bir toplum k›r›m› yürütmektedir. Neredeyse iktidar ve devlet tüm sorunlar›n kayna¤› gibidir. Ahlaki-politik dokular›n› yitirmifl ve bireyine hiçbir fley veremeyen bir toplumu yafl›yoruz. ‹ktidar ve devlet toplumu ahlaki ve politik gücünü zay›flatarak güçten düflürmektedir. Kapitalist modernite toplumu ahlak ve politikadan koparmakla kalmamakta ahlak›n yerine hukuku, politikan›n yerine devlet yönetimi ve idari kurumlar›n› geçirmektedir. Oysaki ahlak ve politika toplumsal yaflam›n vazgeçilmezleridir. Toplum var oldukça ahlak ve politika da var olacakt›r. Ancak bu olgular çok zay›flat›lmakta ve böylece günümüzün büyük iktidar ve finans tekellerine yer aç›lmaktad›r. Kapitalist modernitenin yaflad›¤› kriz yap›sald›r, yayg›nd›r ve derindir. ‹flin kötüsü Kapitalist modernite dahilinde, Kapitalist modernitenin yöntemleriyle bu kaoslu-krizli durumun do¤ru bir tan›m›na ulaflmak bile mümkün de¤ildir. Dolay›s›yla bu sistem temelinde çözümü de mümkün de¤ildir. Zira Kapitalist modernitenin kendisi sorunun kayna¤›n› oluflturmaktad›r. Ekolojik y›k›mdan kad›n katliam›na, ahlak örgüsünün parçalanmas›ndan toplum k›r›m›na, maneviyats›zlaflt›rmadan tüketime endekslenmifl sürü toplumuna, yaflam›n krizli kanserli bir hal almas›na kadar sistemin yaratt›¤› sorunlar çözümlenemez boyutlardad›r. Karfl› karfl›ya kald›¤›m›z durum, sistemin insanl›¤› bir tür olarak varl›¤›n› sürdürüp sürdüremeyece¤i bir noktaya getirmifl olmas›d›r. Bu durumda elbette özgürlük sorunu en köklü sorun olarak gündeme girmektedir.
Temmuz 2009
om
30
Temmuz 2009 SERXWEBÛN
31
KÜRD‹STAN DEVR‹M‹N‹N TARZININ ADI
ne te we .c om
14 T E M M UZ’DU R
“Kürdistan’›n her parças›nda mücadelenin kritik evreye girdi¤i bir dönemde düflman yüklenip sonuç almak isterken, biz ise yaratt›¤›m›z de¤erlere ve ortaya ç›kan baflar›lara, güçlü ideolojik ve örgütsel zemine dayanarak baflar›ya ulaflmak istiyoruz. Özgürlük mücadelemizi ve de¤erlerimizi bu temelde sonuca götürmek istiyoruz. fiehitlerimizin özlemlerini gerçeklefltirmek istiyoruz. Önderli¤imizin bizlere verdi¤i büyük de¤erlere lay›k olmak istiyoruz. Bunun için herkes, 14 Temmuz ruhu karfl›s›nda kendi yanl›fllar›n› düzeltmeli, özelefltirel bir yaklafl›m göstererek eski geri kat›l›mlar› b›rak›p 14 Temmuz duruflunda örgüte ve Önderlik gerçe¤ine kat›l›nmal›d›r” s›ndan, Ortado¤u aç›s›ndan, insanl›k aç›s›ndan ne anlama geldi¤ini bilince ç›karmamas›, o kifli için büyük eksikliktir. 14 Temmuz’u bilmemek yaflam ve mücadele felsefesine güç katacak bir zenginlikten mahrum kalmakt›r. Bu da en hafif deyimle bir eksiklik olarak de¤erlendirilmelidir.
Kürtler kendi vatan›nda ayakta kalmak için hep direnifl halinde olmufltur
14 Temmuz direniflinin en temel özelli¤i Kürdistan devriminin tarz›n› ortaya ç›karmas›d›r. Kürdistan co¤rafyas› tarihte hep iflgal ve istilalara u¤ram›flt›r. Büyük devletler aras›ndaki savafllara, mücadelelere sahne olmufltur. Tarihin ilk büyük bask›c›, sömürücü ve zorba devletleri Kürdistan co¤rafyas›n›n etraf›nda ortaya ç›km›flt›r. Yine tarihin en büyük imparatorluklar› Kürdistan co¤rafyas›n›n sa¤›nda, solunda, güneyinde, kuzeyinde ortaya ç›km›flt›r. Bu gerçeklik de Kürt toplumunu, Kürdistan co¤rafyas›n› ve Kürt insan›n› sürekli s›k›nt›lar yaflamakla karfl› karfl›ya getirmifltir. Bu aç›dan Kürtler tarih boyunca zorluklar› yaflayarak, ac›lar çekerek, çileler çekerek yaflam›n› sürdürmüfltür dersek yanl›fl bir de¤erlendirme yapm›fl olmay›z. Kürdistan tarihi zorluklarla mücadele etmenin ve zorluklarla mücadele ederek ayakta kalman›n tarihidir. Sadece nefes almak, yaflamak bile çok büyük zorluklar›, bask›lar› gö¤üslemekle olabilmifltir. Kürt insan› her türlü zulme, bask›ya
ww
w.
14 Temmuz hem Kürdistan halk tarihinde hem de PKK tarihinde çok önemli yere sahiptir. Kürt halk›n›n yaflam felsefesini ve mücadele felsefesini etkilemifltir. Kürt toplumunu direnifl ve özgürlük ruhu temelinde yeniden mayalam›flt›r. Bu aç›dan yeni Kürt kiflili¤inin yarat›lmas›nda, Kürt halk›n›n direniflinin yenilmez k›l›nmas›nda, PKK’nin mücadelesinin en zor koflullara ra¤men kesintisiz sürmesinde 14 Temmuz ruhunun ve mücadele tarz›n›n çok önemli bir yeri vard›r. 14 Temmuz flehitlerini çok farkl› k›lan önemli özellikleri vard›r. Baz› eylemler, baz› flahadetler tarihe yön verirler. Baz› eylemler ve flahadetler o güne kadar birikmifl toplumsal enerjinin ortaya ç›kmas›na vesile olurlar. 14 Temmuz da böyle olaylardan biridir. Tabii ki tarihi olaylar kroni¤i gibi anlatanlar›n yaklafl›m› biçiminde ele al›nan olaylara benzememektedir. Bu olay, kendisinden önce tarihsel temelleri oldu¤u gibi, kendisinden sonraki tarihi etkileyen bir karaktere sahiptir. Bu aç›dan her Kürt’ün, her özgürlük savaflç›s›n›n, her demokrat›n, yurtseverin, devrimcinin, sosyalistin toplumu özgür ve demokratik yaflama kavuflturmak isteyen tüm özgürlük savaflç›lar›n›n 14 Temmuz direniflini ö¤renmesi gerekir. Bu direniflten ö¤renilecek çok fley vard›r. Hele hele Kürt halk›n›n özgürlük ve demokrasi mücadelesi veren bir kadronun, bir ayd›n›n, bir yurtseverin 14 Temmuz direniflini bilmemesi, bunun Kürdistan aç›s›ndan, Türkiye aç›-
ra¤men yaflamas›n› bilmifltir. Kürdistan’da yaflam gerçe¤i budur. Bu nedenle Kürdistan toplumu, Kürdistan halk› hep var olma yok olma savafl› vermifltir. Kendi co¤rafyas›nda, vatan›nda ayakta kalmak için sürekli bir direnifl halinde olmufltur. Belki flehirlerden uzak kalm›flt›r, kasabalardan uzak kalm›flt›r, ama Kürdistan’›n da¤lar›na tutunarak, vadilerinde yaflayarak bu var olma savafl›n› sürdürmüfltür. Kürdistan toplumu ve halk› özellikle son iki yüzy›lda daha da büyük tehlike ve bask›larla karfl›laflm›flt›r. Kapitalist modernitenin ortaya ç›kard›¤› ulus-devlet anlay›fl› Kürtlerin varl›¤›n› hiçbir dönemde olmad›¤› kadar tehlikeye sokmufltur. Arap, Fars ve Türk egemenleri kendi ulus-devletlerini kurarak ulus-devletin floven milliyetçi yaklafl›mlar›yla Kürdistan’› kendi ulus-devletlerinin ve uluslaflmalar›n›n yay›lma alan› haline getirmek istemifllerdir. Bu amaçlar›na ulaflmak için de bütün askeri, siyasi ve kültürel imkanlar›n› Kürt halk›n›n üzerindeki bask›y› süreklilefltirerek Kürtlerin iradesini k›r›p boyun e¤dirme politikas› izlemifllerdir. Tüm politikalar›n hedefinde Kürtleri eritip kendi uluslaflmalar›n› Kürdistan’da da gerçeklefltirmek vard›r. Bu konuda önemli bir mesafe de alm›fllard›r. Bu bask› ve uygulamalar› yaparken uluslararas› kapitalist sistem taraf›ndan da desteklenmifllerdir. Ya da uluslararas› kapitalist sistem bu bölge devletlerini kendi ç›karlar› do¤rultusunda kullanmak için on-
SERXWEBÛN
20. yüzy›l sistemi Kürtlerin inkâr ve imha edilmesi üzerine kurulmufltur
ww
w.
ne t
20. yüzy›lda Ortado¤u emperyalist güçler için daha da önemli hale gelince, Kürtler bir taraftan emperyalist güçlerin, bir taraftan da ekonomik ve siyasi güçlerin ç›kar mücadelesinde kurban edilen halk olmufltur. 1. Dünya Savafl›’ndan sonra oluflan dünya sistemi kesinlikle Kürtlerin inkâr ve imha edilmesi üzerine kurulmufltur. B›rakal›m bölgede s›n›rlar›n de¤iflimini, bölgedeki rejimlerin de¤iflimi bile neredeyse imkâns›z hale gelmifltir. Kürtler iflte böyle bir devletler sistemi içinde bo¤ulmaya ve bitirilmeye çal›fl›lm›flt›r. Kürtler için yaflam o kadar zorlaflt›r›lm›flt›r ki, bask› ve zulüm o kadar artt›r›lm›flt›r ki toplum nefes alamaz hale getirilmifltir. Her türlü isyan›, her türlü hak talebi katliamlarla, zorla bast›r›lm›flt›r. Bu bask›larla Kürtlere sizin kaderiniz boyun e¤mek ve bölge ulus devletleri içinde erimektir, denilmifltir. Bu a¤›r uygulamalarla Kürtler tümden umudu k›r›lan, kendisine biçilen ölüm ferman›n› bir kader gibi kabul eden bir halk durumuna düflürülmüfltür. Bu aç›dan dünyan›n her yerinde 1950’lerde, 1960’larda ulusal kurtulufl mücadelesi verilirken, Kürdistan’da Kürt halk› yo¤un bir bask› alt›nda nefes alamaz duruma getirilmifltir. Güney Kürdistan’da ulusal bask›ya karfl› geliflen isyan ve ‹srail’in, ‹ran’›n, ABD’nin destekleyerek teflvik etti¤i hareket ise yine bölge ülkeleri ve uluslararas› güçlerin yapt›¤› Cezayir anlaflmas›yla 1975’te etkisizlefltirilmifltir. Dünyadaki uluslararas› durum, bölge devletlerinin durumu, Kürtler üzerinde uygulanan bask›, Kürt egemen s›n›flar›n›n iradesinin k›r›lmas›, Kürt toplumunda ölüm ferman›n› kader kabul eden bir zihniyetin varl›¤›, bu co¤rafyada gelifltirilecek bir özgürlük ve demokrasi mücadelesinin çok zor olaca¤›n›, ancak büyük zorluklar göze al›narak yürütebilece¤ini ortaya koymufltur. PKK ç›kt›¤› koflullarda bu
dünya ve bölge gerçe¤ini tahlil ederek, Kürdistan’da bir özgürlük mücadelesi verilecekse bunun çok zor koflullarda yürütülebilece¤ini aç›kça söylemifltir. Bu zor koflullar› göze alabilenlerin, buna uygun örgüt, buna uygun kadro duruflu, buna uygun mücadele çizgisi ortaya koyanlar›n böyle bir direnifli gelifltirebileceklerini, bu zor koflullarda mücadeleyi göze alamayan hiçbir hareketin baflar›l› olamayaca¤›n› daha bafltan vurgulam›flt›r. PKK, dünya dengelerinin kuruldu¤u, uluslararas› ve bölgesel güçlerin büyük bir savafl içinde oldu¤u bu co¤rafyada Kürt halk›n›n özgürlük mücadelesini yürütmek için daha bafltan özgücüne güvenerek fedai bir çizgide mücadele etme kararl›l›¤›n› ortaya koymufltur. Kürt Halk Önderi flöyle demifltir: “Bir halk, bir toplum özgürlükte karar k›lar ve ›srarl› olursa özgürlük mücadelesini her zorlukta yürütecek bir irade gösterirse, düflman›n gücü ne olursa olsun, mücadele yürütülebilir ve kazan›labilir.” Kürdistan ve Ortado¤u’da da baflar›n›n zor koflullarda mücadele etmek ve esas olarak da özgücüne güvenerek böyle bir mücadele gücünü gösterebilmekten geçti¤ini vurgulam›flt›r. Bu gerçekli¤in s›k s›k alt›n› çizmifltir. Bu nedenle her türlü liberal, gevflek, reformist, teslimiyetçi zihniyetin Kürdistan’da b›rakal›m demokratik ve özgürlükçü bir geliflme yaratabilmesini, Kürdistan’da fedaice, kararl›, öz gücüne güvenen ve ›srarl› bir mücadele olmadan, her gün büyük fedakârl›klarla kurtar›lmadan Kürdistan’da bir
yapra¤›n bile k›m›ldamayaca¤›n› söylemifltir. Önder Apo, bir birey olarak bu mücadelenin içine girme karar› verirken ve arkadafllar›na, çevresine bu mücadele gerçe¤ini anlat›rken, Kürdistan devriminin mücadele kanunun, baflarma kanunun zor koflullarda mücadele etme gücü gösterme oldu¤unu tarihsel ve güncel temelleriyle anlatm›flt›r.
12 Eylül rejimi Kürdistan’da özel bir iflkence ve zulüm düzeni kurmufltur
Önder Apo’nun Kürdistan devriminin ancak zor koflullarda yürütülebilece¤i, bunun d›fl›nda Kürdistan’da nefes alman›n ve yaprak k›m›ldamas›n›n mümkün olmayaca¤› tespiti 12 Eylül askeri cuntas›n›n Kürdistan’da yapt›¤› uygulamalarla kan›tlanm›flt›r. 12 Eylül faflizmi, inkârc› sömürgecili¤in Kürdistan’daki egemenli¤ini tehdit edecek bir yaflam ve mücadele felsefesine sahip bir hareketin ortaya ç›kt›¤›n› görmüfltür. Faflist sistem PKK Önderli¤i, PKK’nin örgüt ve kadro anlay›fl›, mücadele ve yaflam felsefesi gerçe¤inde kendisinin Kürt halk›n› yok etme politikas›n›n tehdit alt›nda oldu¤unu görmüfltür. ‹flte bu temelde inkâr ve imha sistemine meydan okudu¤unu gördü¤ü PKK öncülü¤ündeki Kürt Özgürlük Hareketini ezmek ve Kürdistan toplumunda ekti¤i özgürlük tohumlar›n›n kökünü kaz›mak istemifltir. Bunun için hem tüm Kürdistan’da hem de zindanlara doldurdu¤u Kürt devrimcileri ve yurtseverleri üzerinde görülmemifl bir bask› ve zulüm düzeni
ew e. c
lar› esas alm›flt›r. Kürtleri en fazla bu bölge ülkelerini kendine ba¤lamak için bir tehdit olarak de¤erlendirmifllerdir.
Temmuz 2009
om
32
Temmuz 2009
SERXWEBÛN
“12 Eylül faflizminin, inkârc› ve imhac› politikalar›m›z karfl›s›nda kimse direnemez demesine karfl›, PKK’nin önder kadrolar› da mücadele ve yaflam felsefeleriyle en zor koflullarda direnerek, lanetli yaflam› kabul etmeme ve u¤runa ölünecek kadar sevilecek bir yaflam› ortaya ç›karmak için her türlü fedakârl›¤› yapabileceklerini inkârc› sömürgeci güçlere göstermifllerdir”
ne te we .c om
kurulmufltur. Bu bask› ve zulümle Kürtlerin iradesini tümüyle k›rmak, PKK’nin ekti¤i özgürlük tohumlar›n› ve umudun yeflermesini engellemek istemifltir. B›rakal›m direnmeyi, direnmeyi düflünenlerin bile ezilece¤i bir bask› ve zulüm makinesi çal›flt›r›lm›flt›r. 12 Eylül bu temelde hem d›flar›da zulümle büyük pasifikasyon yaratacak hem içeride PKK tutsaklar› flahs›nda özgürlük umudunu yerle bir edecektir. Yaratt›¤› bu teslimiyet ve irade k›rma ortam›nda pasifikasyonu tüm Kürdistan’da yayg›nlaflt›rarak Kürtleri Türk uluslaflmas› içinde eritme politikalar›n› çok h›zl› bir biçimde gelifltirmek ve sonuçland›rmak istemifltir. 12 Eylül askeri faflist rejiminin Kürdistan aç›s›ndan böyle çok u¤ursuz, haince bir plan› olmufltur.
33
Tutsaklar flahs›nda Kürtlerin özgürlük umudunun gömülmesi hedeflenmifltir
yüreklerini bile kontrol etme politikas› izlenmifltir. Hatta bu politikada büyük baflar›ya ulaflt›klar›n› bile sanm›fllard›r.
Amed zindan›nda yaflaman›n kendisi iflkence olmufltur
Zindan direniflçili¤i, 14 Temmuz direniflçili¤i bu koflullarda ortaya ç›km›flt›r. Düflman›n bask›lar›n›n en yo¤un oldu¤u, koflullar›n en zor oldu¤u, hiç kimsenin b›rakal›m direnmeyi, direnifli düflünmeyi bile akl›na getiremeyece¤i bir süreçte bu direnifl gerçekleflmifltir. Bu direniflle 12 Eylül’ün iddia etti¤inin tersine PKK’nin özgürlük çizgisi, ideolojik çizgisi, örgüt anlay›fl›, kadro anlay›fl›, PKK’deki yurt sevgisi, halk sevgisiyle koflullar ne olursa olsun bir direnifli yürütme gücü ve kararl›l›¤› gösterilebilece¤i ve baflar›l› olunabilece¤i ortaya konulmufltur. 12 Eylül faflizminin, inkârc› ve imhac› politikalar›na karfl› kimse direnemez denmesine karfl›, PKK’nin önder kadrolar› da mücadele ve yaflam felsefeleriyle en zor koflullarda direnerek, lanetli yaflam› kabul etmeme ve u¤runa ölünecek kadar sevilecek bir yaflam› ortaya ç›karmak için her türlü fedakârl›¤› yapabileceklerini inkârc› sömürgeci güçlere göstermifltir. 14 Temmuz direnifli Önder Apo’nun Apocu grubun ilk ortaya ç›kt›¤› günlerde söyledi¤i, Kürdistan devriminde zor koflullar› b›rakal›m yak›nma gerekçesi olarak görmeyi, aksine zor koflullar› mücadele gerekçesi olarak görenlerin, zor koflullar› kendi devrimcili¤inin varl›k nedeni olarak görenlerin ancak Kürdistan’da baflar›l› olabilece¤i biçimindeki mücadele felsefesinin Amed zindan›nda somutlaflmas›d›r. 14 Temmuz direnifli bu anlamda Apocu yaflam ve mücadele felsefesinin Amed zindanlar›nda somutlaflmas›n› ifade
Bu ekip uygulad›¤› politikalarla zindan içinde zindanlar, bask› içinde bask› yöntemleri uygulayarak b›rakal›m hücreleri, iflkence aletlerini, bizzat Amed zindanlar›nda solunan havay› tam bir iflkence haline getirmifltir. Amed zindan›nda yaflaman›n kendisi iflkencenin en fazla yo¤unlaflt›¤› bir mekan olmufltur. Öyle ki insanlar çaresiz, hiçbir fley yapamaz duruma getirilmifltir. Öyle bir zulüm düzeni uygulanm›flt›r ki tutsaklar›n ölüme sar›larak kendilerini bu iflkenceden kurtarmas›n›n önüne geçen tedbirler bile alm›fllard›r. Tutsaklara, siz direnerek veya baflka türlü eylem biçimleriyle ölümü, fedaili¤i bana karfl› bir koz olarak kullanamazs›n›z, bana karfl› bir silah olarak kullanamazs›n›z, ölümün olmas› da olmamas› da benim elimdedir; ölüm art›k benim elimde bir silaht›r, sizin elinizde bir silah de¤ildir, demek istemifltir. PKK’nin ortaya ç›kard›¤› özgürlük için yaflam›n› feda etme anlay›fl›n›n da direnifl çizgisinin de benim yaratt›¤›m Amed zindan›nda hiçbir de¤eri yoktur; bana karfl› hiç kimse ne fiziki ne düflüncede direnifl gösterebilir; fizikiyle düflüncesiyle tamamen teslim olunacakt›r denilmifltir. Tutsaklara yaflam›n kendisi tamamen iflkence haline getirilmifltir. Öyle bir ortam yarat›lm›flt›r ki tutsaklar bu sisteme karfl› direnifl ve karfl› bir faaliyet kesinlikle yapamas›n. Sadece fiziklerini de¤il, beyinlerini ve
ww
w.
Bunun için Kürdistan’da özel bir zulüm düzeni, iflkence düzeni kurarak tutsaklar› düflüncelerinden vazgeçirip itirafç›laflt›rarak, b›rakal›m toplum için umut olmalar›n›, aksine Kürt toplumu için pasifikasyon, y›lg›nl›k etkeni durumuna getirmek istemifltir. Tutsaklar flahs›nda Kürdistan halk›n›n özgürlük umudunun betonlara gömülmesi hedeflenmifltir. PKK tutsaklar›n›n bulundu¤u cezaevinde öyle bir itirafç›l›k, piflmanl›k ortaya ç›kar›lmal› ki bir daha hiç kimse Kürdistan topra¤›nda özgürlü¤ün ve demokrasinin sözünü etmesin, bunlar› akl›na getirmesin; umudu tümden k›r›larak kendisini Türk görsün, inkâr ve imha de¤irmenin yok etme politikas›n›n alt›na kafas›n› uzats›n. Kendi gerçe¤inden kopup Türkleflme yolunda ilerlesin. Bütün politikalar›n amac› böyle bir inkâr ve imha politikas› ve soyk›r›m› hedeflemifltir. Fiziki ve kültürel soyk›r›mlarla Kürt halk›n› bu co¤rafyada tümden silme politikas› güdülmüfltür. 12 Eylülün planlad›¤› ve düflündü¤ü hesap budur. Bu uygulama da bugün Ergenekon denen derin devletin özel bir ekibi taraf›ndan yap›lm›flt›r. Bu devlet içindeki özel savafl örgütlenmesinin içinden bir ekip e¤iti-
lerek özel olarak Amed zindan›na gönderilmifltir. Nitekim o dönemin Amed zindan›nda görev alan komutanlar›n, subaylar›n, alt ve üst rütbelilerin tümü, Ergenekon’un en önemli merkezi olan K›br›s’tan gelmifltir.
Sadece zor koflullarda mücadele etmeyi göze alanlar PKK kadrosu olabilir
SERXWEBÛN
34
Temmuz 2009
etmektedir. Amed zindan›nda böyle bir direnifl ortaya ç›kt›ysa, bunun kayna¤› Önder Apo’nun ilk ç›k›flta kadrolar›na verdi¤i yaflam ve mücadele felsefesidir. Önder Apo, PKK kadrolar› ancak zor koflullarda mücadele etmeyi göze al›rlarsa PKK kadrosu olabilirler; böyle bir örgüt ve kadro gerçe¤i yaratabilinirse Kürdistan’da mücadeleyi hak edebilirler demifltir.
Her halk, her toplum ancak kendi ülkelerinin co¤rafyas›n›n koflullar›na uygun bir mücadele tarz›, bir örgüt tarz› ve kadro anlay›fl› ortaya ç›karabilirse baflar›l› olabilir. Halklar, ülkeler ve toplumlar kendi koflullar›n›n, örgüt ve kadro anlay›fl›n›, mücadele tarz›n›, mücadele ve yaflam felsefesini ortaya koyamazlarsa tabii ki baflar›l› olamazlar. Ortado¤u’da özelliklede Kürdistan’da, Latin Amerika’n›n bir köflesinde, Afrika’n›n, Asya’n›n bir köflesindeki herhangi bir halk›n, herhangi bir örgütün benimsedi¤i örgüt ve kadro anlay›fl›yla, yaflam ve mücadele felsefesiyle baflar›l› olmak mümkün de¤ildir. Dünya dengelerinin kuruldu¤u bu co¤rafyada, dünya tarihindeki en eski devletlerin gelene¤ini temsil eden ülkeler karfl›s›nda ancak en zor koflullarda mücadele etmesini bilen, özgücüne güvenen ve fedaice direnifl gösterenler baflar›l› olabilir. fiunu rahatl›kla ortaya koyabiliriz: PKK, zindan direniflçili¤iyle Kürdistan halk› için, Kürdistan toplumu için verebilecek en büyük de¤eri vermifltir. PKK bu halk için ne yapm›flt›r denilirse ilk baflta söylenecek söz: PKK bu halk için Kürdistan koflullar›na uygun mücadele tarz›n› vermifltir denilmelidir. Kürdistan co¤rafyas›n›n zorluklar›yla bafl edecek bir mücadele ve yaflam felsefesini ortaya ç›karm›flt›r denilmelidir. Bir halk›n eline verilebilecek en büyük de¤er, bir halk›n eline verilebilecek en büyük silah budur. Bir halk›n eline o ülkenin koflullar›na uygun mücadele tarz› verildikten sonra art›k o halk flöyle yapar, böyle yapar, kimi s›-
ne t
14 Temmuz direnifli Kürdistan devriminin tarz›n› ortaya koymufltur
ew e. c
om
k›nt›lar çeker ama böyle bir mücadele ve yaflam felsefesiyle zor koflullarda mücadele ederek baflar›y› kazan›r. ‹flte 14 Temmuz direniflçili¤i Kürt halk›n›n eline, Kürt gençlerinin eline, Kürt kad›n›n›n eline, Kürt özgürlük savaflç›lar›n›n eline böyle çok önemli bir de¤er vermifltir. Kürdistan devrimi için gerekli olan en de¤erli fleyi Kürdistan toplumuna kazand›rm›flt›r. Sadece Kürdistan devriminin tarz›n› ortaya ç›karmak aç›s›ndan olsa bile PKK ve Önder Apo gerçe¤i Kürdistan tarihi aç›s›ndan en önemli örgüt gerçe¤i, en önemli Önderlik gerçe¤i olmay› hak etmifltir.
ww
w.
PKK’nin Önder kadrolar› da Kürdistan devriminin karakterini dikkate alarak, Kürdistan halk›n›n düflman› olan devletlerin zulümlerinin niteli¤inin karakterini dikkate alarak zor koflullarda direnmenin devrimcili¤ini 14 Temmuz’da ortaya koymufltur. Bu, PKK’nin ortaya ç›kt›¤›nda ortaya koydu¤u ve 12 Eylülden önce de k›smen pratiklefltirilen yaflam ve mücadele felsefesinin Amed zindan›nda tutsaklar flahs›nda en çarp›c› somutlaflmas›d›r. Bu aç›dan 14 Temmuz direniflinden ö¤renilecek en temel fley: Kürdistan devriminin tarz›n›n ne oldu¤u konusudur. Önder Apo 14 Temmuz’a PKK’nin ruhu demifltir. PKK’nin mücadele ve yaflam felsefesinin pratikleflti¤i direnifltir, demifltir. Kürdistan devriminin tarz›n›n ortaya ç›kt›¤› direnifltir, demifltir. Koflullar ne olursa olsun direnilebilir, baflar›labilir anlay›fl›n› 14 Temmuz herkese göstermifltir. 14 Temmuz direniflçileri, Kürdistan devriminin tarz›n› bu direniflte kendilerinde somutlaflt›rd›klar›n› ortaya koymufllard›r.
14 Temmuz en zor koflullarda bile direnilebilir ça¤r›s›d›r
12 Eylül’den sonra faflizm Türkiye ve Kürdistan’da tam bir terör estirmifltir. Bu toplum üzerinde bask› uygulad›¤› gibi, örgütlerde de da¤›lma ve y›lg›nl›k ortaya ç›karm›flt›r. Zaten 12 Eylül’ün amac› da Türkiyeli devrimci örgütlerin ve Kürt Özgürlük Hareketinin iradesini k›rmakt›. Bu amac›na da belirli düzeyde ulaflm›flt›. Bunun sonucu art›k bu koflullarda mücadele edilemez, bu koflullarda mücadele etmek zordur denilerek yine geçmiflteki o y›lg›nl›k ve kaderine boyun e¤menin farkl› biçimi örgüte dayat›lm›flt›r. Koflullar zordur, bu koflullarda bir fley yap›lamaz, bu koflullarda ancak beklenir, bu koflullarda ancak mülteci olunur anlay›fl› ortaya ç›km›flt›r. Özgüce güvenerek mücadele edilemeyece¤i anlay›fl›yla tasfiyeci, mülteci, teslimiyetçi, kaçk›nc› düflünce ve e¤ilimler uç vermifltir. 14 Temmuz direniflçileri, tutsaklar›n yüreklerinden ve inançlar›ndan baflka bir güçlerinin olmad›¤› bir ortamda direnerek, 14 Temmuz flahs›nda 12 Eylül’ü yenilgiye götürerek Kürdistan üzerindeki uygulanan politikalar› bofla ç›kar›labilece¤ini göstermifltir. Böylece zindan koflullar›nda mücadele edilip baflar›l› olunuyorsa, imkânlar›n daha fazla oldu¤u, mücadele etme koflullar›n›n daha elveriflli oldu¤u d›flar›da baflarmak daha fazla mümkündür düflüncesini ortaya koymufltur. Bu aç›dan 14 Temmuzdan sonra art›k koflullar zordur, mücadele
Temmuz 2009
SERXWEBÛN
ne te we .c om
edemeyiz, yapamay›z, beklemek laz›m gibi y›lg›n, tasfiyeci, kaçk›nc›, mülteci e¤ilimler susmufltur. 14 Temmuz en zor koflullarda direnilebilir ça¤r›s› olarak 12 Eylül’den sonra Önderli¤in örgütü toparlayarak Kürdistan’a seferber etme çal›flmalar›na en önemli katk›s›n› yapm›flt›r. Bu da zindandaki önder kadrolar›n, PKK liderli¤ine en önemli yoldafll›k görevini yerine getirmifl olmas› anlam›na gelmektedir. Önderli¤in tasfiyecili¤e ve mültecili¤e karfl› mücadele ederek kadrolar› yeniden ülkeye sokma, Kürdistan’da bir gerilla savafl› bafllatma çabalar›na 14 Temmuz direniflçileri en zor koflullarda mücadele edip baflararak Kürdistan devriminin tarz›n› PKK kadrolar› içinde daha da derinlefltirerek ve zor koflullar›n militanl›k gerçe¤ini ortaya ç›kararak cevap olmufllard›r. Önderli¤in ideolojik, örgütsel ve politik çabalar›na böyle bir moral destek vererek, Kürdistan tarihinde önemli bir dönüm noktas› olan 15 A¤ustos At›l›m›’n›n gerçekleflmesinde kendi üzerine düflen sorumluluklar› yerine getirmifltir.
35
14 Temmuz direniflçileri yaflamlar›n› halka adam›fl dava adamlar›yd›
ww
w.
PKK’de örgüt gerçe¤i nedir, kadro gerçe¤i nedir, kadronun örgüte yaklafl›m› nedir? Kadronun ideolojik ve siyasal duruflu nas›l olmal›d›r, sorumluluk düzeyi nas›l olmal›d›r, nas›l yaflar, nas›l mücadele eder, zor koflullarda engelleri nas›l aflar? Bütün bunlar› 14 Temmuz direniflçilerinin flahs›nda görmek mümkündür. Hiçbir parti kadrosu, hiçbir örgüt üyesi PKK’nin kadro ölçüleri nedir, Özgürlük Mücadelesinin kadrosunun ölçüleri nedir? Kürdistan’da hangi kadro duruflu ve ölçüleri mücadelede baflar›s› kazan›r, bir kadro hangi olumlu özelliklere sahiptir, hangi yanl›fll›klar› kendisine yaklaflt›rmaz? Sorular›n› sormamal›d›r. Bu sorular›n tüm cevab› 14 Temmuz direniflçilerinin yaflam›nda ve prati¤inde bulunmaktad›r. Hayriler, Kemaller, Aliler, Akifler bütün özgürlük savaflç›lar›n›n örnek alabilece¤i çok büyük özelliklere sahiptirler. Onlar yaflamlar›n› halka adam›fl dava adamlar›yd›. Kesinlikle özgürlük-
çüydüler, kesinlikle Kürt halk›n›n yaflad›¤› bu zulme tahammül edemeyen, bunu sindiremeyen, bu aç›dan da Kürt halk›n›n özgür ve demokratik yaflam› için kendi yaflamlar›n› ortaya koyan insanlard›. Sadece mücadeleci özellikleri de¤il, temiz kiflilikleri, dürüst kiflilikleri, halk sevgileri, ülke sevgileri, yoldafll›k sevgileri, insan sevgileri, de¤erlere ba¤l›l›klar› itibariyle de bütün özgürlük savaflç›lar› ve demokratik mücadele veren yurtseverler için örnektirler. Özellikle de Kürt Özgürlük Mücadelesinin çok önemli düzeye kavufltu¤u günümüzde bütün kadrolar›n, sempatizanlar›n, taraftarlar›n bu direniflçileri örnek almas› gerekmektedir. E¤er Kürdistan’da onlarca y›ld›r verilen mücadele baflar›yla sonuçland›r›lmak isteniyorsa mutlaka onlar›n tarz› esas al›nmal›d›r. Onlar›n en zor koflullarda baflar›ya inançlar› tamd›. Bu nedenle de en zor koflullarda bütün yeteneklerini, iradelerini ortaya koyarak 12 Eylül’ü yenilgiye u¤ratm›fllard›r. Onlar bu baflar›y› elde ettiklerine göre, bugünün devrimcileri, yurtseverleri katbekat baflar›l› olabilirler. Yeter ki onlar›n yaflamlar›nda somutlaflt›rd›klar› mücadele ve yaflam felsefesi örnek al›ns›n. Kemal Pir daha 1982 ölüm orucu içinde “Türk devletine bir kaz›k çakt›k ç›karabilirse ç›kars›n” demifltir. Bu sözüyle Önderlik gerçe¤inin, PKK gerçe¤inin, PKK’nin militan gerçe¤inin, PKK’nin ve mücadele felsefesinin mutlaka baflar›l› olaca¤›n›, PKK’nin ve Önder Apo’nun ortaya koydu¤u mücadele çizgisi esas al›nd›¤›nda Türk devletinin bu mücadele gerçekli¤i karfl›s›nda du-
ramayaca¤›n›, inkârc› sömürgeci güçlerin mutlaka yenilgiye u¤rat›laca¤›n› ifade etmifltir. Onlar o zor koflullarda PKK’nin bunu baflaraca¤›na inanm›fllarsa, bugünün kuflaklar›, onlar›n ard›llar› hayli hayli baflar›ya inanmal› ve bu inanç temelinde mücadeleyi yüksek bir tarz ve tempoyla yükseltmelidirler. Onlar esas olarak düflüncede kazand›lar, duyguda kazand›lar, yaflamda kazand›lar. Onlar duygular›yla, düflünceleriyle, ideolojileriyle ölümü de yendiler, her türlü gerili¤i de yendiler. Kendi flah›slar›nda özgür yaflam›n sembolü oldular. Kemal’in, “ben yaflam› u¤runa ölecek kadar seviyorum” demesi, bir yaflam u¤runda ölecek de¤erdeyse, nitelikli bir yaflamsa sevilebilir anlam›na gelmektedir. Kemal Pir u¤runa ölünmeyecek yaflamlar› reddetmifl, u¤runa ölünecek yaflamlar› gerçeklefltirmek için bütün yaflam›n› ortaya koymufltur. Bu gerçekler ortadayken, imkânlar›n bu kadar artt›¤› bir dönemde her kadronun, her yurtseverin, her taraftar›n mutlaka bütün gücünü seferber ederek bu mücadeleyi baflar›ya götürme sorumlulu¤u vard›r. Bu, hem ahlaki sorumluluktur hem siyasi sorumluluktur hem de insanca yaflaman›n gere¤idir. Bir yaflama yaflam diyeceksek, o zaman gerçekten de yaflan›labilir denilecek bir yaflam›n mücadelesinin yürütülmesi, örgütlenmesi gerekmektedir. Onlar en zor dönemde kararl›yd›lar. Hiçbir zaman karars›zl›¤a düflmediler. En zor dönemde bile bu Önderli¤in ve bu partinin mücadeleyi baflar›yla yürütece¤ine inand›lar. Bu ba¤l›l›k ve inanç temelinde o zor koflullarda halka, Ön-
SERXWEBÛN
Devletten bekleyerek devrimcilik ve demokratl›k yap›lmaz
PKK gerçe¤i karfl›s›nda Türk devletinin kazanma flans› yoktur
fiunu herkes bilmelidir: Önder Apo’nun PKK’nin ç›k›fl›nda ortaya koydu¤u PKK ölçülerinin, bunun Kemallerde, Beritanlarda somutlaflan özelliklerinin, 14 Temmuz direniflinde ortaya ç›kan ilkelerin ve baflar›n›n tarz›n›, yöntemini, üslubunu pratiklefltir-
bunun Kemallerde, Beritanlarda somutlaflan özelliklerini, 14 Temmuz
direniflinde ortaya ç›kan ilkelerini, yöntemini, üslubunu pratiklefltirmeden Kürdistan’da geliflme yarat›lamaz. Özgürlük savaflç›s› olmak isteyenler,
kazanmak isteyenler ister kad›n olsun ister erkek olsun ister genç olsun ister yafll› olsun PKK’nin bu örgüt ve kadro duruflunu ölçü almal›d›r”
rin, sömürgecilerin ezilenlerin, emekçilerin mücadele azmini k›rmak için, mücadeleden al›koymak için birçok araçla topluma içirdi¤i zehirdir. Toplumda, bireyde liberalizmi gelifltirerek asl›nda onlar› mücadelesiz, örgütsüz, iradesiz k›lmak istiyorlar. ‹deolojide, örgütlenmede, eylemde liberal olmak kaybetmektir. ‹deolojide, örgütlenmede, eylemde, yaflamda liberal olmak sistemin kontrolü alt›na girmektir, sistem içileflmektir; sistemin parças› olmakt›r. Sadece güzel sözlerle kimse bir fley elde edemez. Tarihte herkes güzel fleyler söylemifltir. Herkesin özlemleri güzeldir. Ama özlemlerin güzelli¤i, söylemlerin güzelli¤i halklara özgürlü¤ü getirmemifltir, halklara demokratik yaflam› getirmemifltir. Güzel amaçlara ancak mücadele edilerek ulafl›labilir. Hala zalimlerin hâkim oldu¤u bir dün-
w.
ww
ya gerçe¤i vard›r. Uluslararas› alanda da Ortado¤u’da da Kürdistan’da da bu geçerlidir. Hem yeri geldi¤inde Türk devleti flöyle inkârc›d›r, flöyle sömürgecidir diyece¤iz, yeri geldi¤inde uluslararas› güçler kendi siyasi ve ekonomik ç›kar› gere¤i Kürdistan’› feda ediyor diyece¤iz, hem de böyle bir ortamda mücadelenin gerekleri olan kararl› duruflu, militan duruflu, mücadele duruflunu göstermeyece¤iz. Bu kendini kand›rmakt›r, aldatmakt›r.
“Önder Apo’nun PKK’nin ç›k›fl›nda ortaya koydu¤u PKK ölçülerini,
ne t
Kürdistan’da özgürlü¤ü hak etmek istiyorsak Kürdistan devriminin koflullar›na uygun bir mücadele tarz›n›, fedakârl›¤›n› ortaya koymam›z gerekmektedir. Onun için 14 Temmuz’a Kürdistan devriminin tarz›d›r dedik, Kürdistan devriminin ruhudur dedik, Kürdistan devriminin durufludur dedik. Bu flu anlama gelmektedir: Kürdistan’da ancak bu ruha ba¤l› kal›narak, bu öze ba¤l› kal›narak, bunlar›n ortaya koydu¤u Kürdistan devriminin tarz›n› fedakârl›kla pratiklefltirerek ve zorluklara karfl› katlanma gücü gösterilerek özgürlük hak edilebilir, demokrasi hak edilebilir. Yoksa bir demagog ve bir lafazan olmaktan öteye gidilemez. Bu tür anlay›fllar ve yaklafl›mlarla Kürdistan’da kaybetmeye mahkûm olunur. Bu aç›dan Kürdistan’da özgürlük ve demokrasiyi hak etmek isteyenler mevcut dönemin görevlerini 14 Temmuz ruhuyla yerine getirmelidir. Örne¤in bugün Türkiye’de devlet bu kadar operasyon yap›yorsa, demokratik siyasal alan› çökertmek istiyorsa, halk›n 29 Mart seçimlerinde kazand›¤› baflar›y› tasfiye etmek istiyorsa, halk›n onlarca y›ld›r yürüttü¤ü demokratik
mücadelenin ortaya ç›kard›¤› kurumlar› ortadan kald›rmak istiyorsa, o zaman bütün kadrolara, yurtseverlere, halka düflen görev: daha fazlas›yla 14 Temmuz direniflçili¤inde, ruhunda, tarz›nda mücadeleye yüklenmektir. Sözle devrimcilik olmaz. Devletten bekleyerek devrimcilik ve demokratl›k yap›lmaz. D›fl güçlerden bir fley bekleyerek özgürlük ve demokrasi kazan›lmaz. Özgürlük ve demokrasi ancak halk örgütlenerek, bu örgütlülü¤e dayanarak mücadele edilerek kazan›labilir. Örgütlenmek ve buna dayanarak mücadele etmek kazanman›n yoludur. Onun için de her yerde militanl›¤› öldüren, devrimcili¤i öldüren kapitalizmin modernizm anlay›fl›na karfl› durmak gerekir, kapitalizmin liberal anlay›fl›na karfl› durmak gerekir. Liberal söylemlerle, liberal durufllarla, liberal yaklafl›mlarla Kürdistan’da hiçbir fley kazan›lamaz. Liberalizm asl›nda egemen güçlerin, emperyalistle-
ew e. c
derli¤e ve partiye lay›k olmak istediler. Çünkü bu örgütle, bu mücadele tarz›yla baflar› kazanacaklar›na inan›yorlard›. Kürdistan devriminin böyle büyük de¤erleri varsa o zaman hiçbir biçimde, hiçbir zorluk karfl›s›nda, hiçbir s›k›nt› karfl›s›nda inançs›zl›¤a düflmemek laz›m. Aksine zorluklar›, s›k›nt›lar› devrimcili¤imizin bir gerekçesi, yurtseverli¤imizin bir gerekçesi yapmal›y›z. Kürdistan’da devrimcilik ve yurtseverli¤in kanunu böyledir. Zorluklar› devrimcili¤in ve yurtseverli¤in gerekçesi yaparsak Kürdistan’da baflar›l› olunabilinir. Yoksa sadece Kürt’üm demek, Kürdistan flöyle güzel bir ülkedir, Kürtlerin de dili var, kimli¤i var, kültürü var biz de özgürlü¤ü hak etmifliz, Kürtlerin de özgür olmas› gerekir, demek yetmez. Kürdistan’da bunlar› demekle ne yurtsever olunabilir, ne kadro olunabilir ne de devrimci olunabilir.
Temmuz 2009
om
36
meden böyle bir kadro gerçe¤ini ortaya ç›karmadan Kürdistan’da geliflme yarat›lamaz. Özgürlük savaflç›s› olmak isteyenler, bu mücadeleyi kazanmak isteyenler ister kad›n olsun ister erkek olsun ister genç olsun ister yafll› olsun PKK’nin bu örgüt ve kadro duruflunu ölçü almal›d›r. Böyle bir militan gerçe¤i ortaya ç›karmalar› gerekir. Bunlar› ancak flehitler yapm›flt›r, biz farkl›y›z, bunlar› yapamay›z, biz de böyle bir mücadele tarz›yla iflleri yürütelim denilerek Kürdistan’da bir yere var›lamaz. ‹deolojide, örgütte, kadro duruflunda, yaflamdaki bu tür liberalizmler, gevfleklikler inkârc› sömürgecili¤e cesaret verir. Zaten inkârc› sömürgeci güçler kadrolardaki, çal›flanlardaki bu yetersizlikleri görerek biz bu hareketi bast›rabiliriz, kontrol edebiliriz, sistemin içine çekebiliriz umuduyla çözüm-
Temmuz 2009
SERXWEBÛN sorgulamay› yapanlar, 14 Temmuz direniflçili¤inin ölçülerini kendilerinde somutlaflt›rmaya çal›flanlar ben de¤erlere, flehitlere, Önder Apo’ya ba¤l›y›m, PKK’ye ba¤l›y›m diyebilir. 14 Temmuz direniflçili¤i bugün de bize yol gösteriyor. Öyle oportünist yaklafl›mlarla olmaz. Sözü ayr›, prati¤i ayr›, yaflam› ayr›, ortayolculukla, idarecilikle, ayarlamac›l›kla bu co¤rafyada özgürlük ve demokrasi mücadelesi yürütülemez. Mevcut ortama göre ya da devletlerin çizdi¤i s›n›rlara göre hareket etmekle hiçbir fley baflar›lamaz. Türk devleti zaten uygulamalar›yla halk›n iradesini k›rmak istiyor, örgütlerin iradesini k›rmak istiyor. Bizlere sizin mücadele yöntemlerinizle olmaz dedirtmek isteniyor. Olmaz›n teorisini bize kabul ettirmek istiyor. Biz de orta yolculuk yaparsak, hedeflerimizden, amaçlar›m›zdan, örgüt anlay›fllar›m›zdan, yaflam anlay›fllar›m›zdan taviz verirsek, düflman›n bask›lar› karfl›s›nda, sald›r›lar› karfl›s›nda geri ad›m atarsak o zaman gerçekten de de¤erlere ve halka lay›k olmayan bir oportünizm yaflan›r. Bu aç›dan 14 Temmuz direniflçileri gibi sözümüzle prati¤imizin bir olmas› gerekiyor.
Kemal Pir saç›ndan t›rna¤›na kadar özgür ruhlu bir insand› Özgür birey Kemal Pir’dir. Saç›ndan t›rna¤›na kadar özgür ruhlu bir arkadafl›m›zd›. Böyle bir militan kiflilik kolay kolay zapt edilemezdi. Bunu her kesin anlamas› gerekir. Herhalde Kemal Pir Önder Apo’yu tan›masayd›, Önder Apo ile buluflmasayd›, PKK gerçe¤iyle tan›flmasayd› hiç kimse Kemal Pir’i kontrol edemezdi. Kemal Pir hiçbir yere s›¤mayan bir arkadaflt›. Babas›n›n dedi¤i gibi, tabutlara bile s›¤mayacak bir arkadaflt›. Babas› cenazesini al›rken “Kemal sen bu tabutlara nas›l s›¤ars›n” demifl. Kemal Pir böyle özgür ruhluydu, böyle iradeli bir insand›. Ama Önder Apo’ya inand›, PKK’ye inand›. Herhalde baflka bir örgüt, baflka bireyler Kemal’i böyle mücadele içine sokamazd›. Kemal’in devrimcili¤ini, devrimci ölçülerini tatmin edemezlerdi. Tabii ki Kemal PKK ile tan›flmasa da militan olurdu, mücadele içinde yer al›rd›; ancak PKK kadar, Önderlik kadar toplumu ve bireyi özgür iradeli k›lacak baflka bir örgüt ve Önderlik gerçe¤ini bulamad›¤›ndan içi rahat olmazd›. Özgür iradeli böyle bir bireyin saç›ndan t›rna¤›na kadar özgür bir bireyin Kürdistan halk› için kendi yaflam›n› ortaya koymas› söz konusudur. Bu aç›dan baz›lar› özgür birey diyor, iradeli birey diyor. Bunlara verece¤imiz cevap: Kemal’den daha fazla özgür iradeli birey bu dünyada bulunamaz, olacakt›r. Onun da ortaya koydu¤u yaflam ve mücadele felsefesi ortadad›r. Bu aç›dan kapitalizmin dayatt›¤› bireycilik yerine, bu Özgürlük Hareketinin, bu Önderlik gerçe¤inin topluma kazand›rd›¤› irade, bireye kazand›rd›¤› irade görülmelidir. Özgür durufllar, özgür iradeler ancak bu örgütsel gerçe¤in ilkelerine uyularak gerçeklefltirilebilir. Yoksa bireyler de toplum da bu kapitalist sistemin bu köle sisteminin difllisi olmaktan kurtulamaz. Nitekim birey birey diyenlerin hepsi bu sistemin bir parças›d›r. Karn›n› doyurmak için bile sistemin kulu, kölesi haline gelmektedirler. Bu sistemi kim afl›yor? PKK d›fl›nda bu sistemi aflan var m›? Önder Apo d›fl›nda aflan m› var?
ne te we .c om
süzlükte ›srar ediyorlar. Çözümsüzlükte ›srar etmenin nedeni art›k Türk devletinin gücü de¤ildir. Türk devleti ordusuyla, siyasetiyle, kurumlar›yla asl›nda bu mücadeleyi kazanamayaca¤›n› görmüfltür. E¤er PKK gerçe¤i, Önderlik gerçe¤i ve 14 Temmuz’un tarz› ve ruhu mücadelede somutlaflt›r›l›rsa Türkiye’nin bu mücadelede kazanma flans› yoktur. PKK gerçe¤i karfl›s›nda Türk devletinin kazanma flans› yoktur. Ne zaman ki PKK’nin kadro yaflam, örgüt, mücadele gerçe¤inden kopulursa o zaman tabii ki Türk devleti umutlanabilir.
37
14 Temmuz devrimcileri karfl›s›nda kendimizi sorgulamal›y›z
Liberalizm ve bireycilikle toplumlar› i¤difl ediyorlar iradelerini k›r›yorlar
Günümüz dünyas›nda en tehlikeli fley bireyciliktir. Asl›nda emperyalist sistem, kapitalist sistem, sömürgeci sistem, inkârc› sömürgecilik, egemen devletler, toplumlarda liberalizmi körüklüyorlar, bireycili¤i körüklüyorlar, bencilli¤i körüklüyorlar, böylelikle insanlar› toplumsal de¤erlerden uzaklaflt›r›yorlar. Özgürlük ve demokrasi mücadelesinde onlar› iradesiz ve karars›z k›l›yorlar. Özgürlük ve demokrasi mücadelesinde gevflek hale getiriyorlar. Toplumu, halk› düflünen de¤il de kendini düflünen insanlar yaratarak sistemlerini ayakta tutmaya çal›fl›yorlar. Liberalizm ve bireycilikle toplumlar› i¤difl ediyorlar, iradelerini k›r›yorlar ve üzerine de egemenlik kuruyorlar. Hem toplumlar›n üzerinde egemenlik kuruyorlar hem bireylerin üzerinde egemenlik kuruyorlar.
ww
w.
Bu aç›dan 14 Temmuzun 29. y›l›na girerken Kuzey Kürdistan’da, Güneybat›’da, Do¤u’da, Güney’de, Kürtlerin oldu¤u bütün alanlarda baflar› sa¤lanmak isteniyorsa, flehitlerimizin ortaya ç›kard›¤› de¤erler özgür ve demokratik bir ülkeyle taçland›r›lmak isteniyorsa o zaman en baflta da kadro oldu¤unu söyleyenlerin, özgürlük ve demokrasiye ba¤l› oldu¤unu söyleyenlerin her fleyden önce 14 Temmuz’un bu y›ldönümünde kendi mücadele durufllar›n›, örgütsel durufllar›n›, yaflam durufllar›n› mücadeleye kat›l›m biçimlerini sorgulamas› gerekmektedir. 14 Temmuz böyle bir sorgulama yaratmal›d›r. 14 Temmuz devrimcilerine büyük devrimciler diyorsak, onlar›n karfl›s›nda kendimizi sorgulamal›y›z. Onlar›n mücadelesinin neresindeyiz, yaflam›n›n neresindeyiz, üslubunun neresindeyiz, tarz›n›n neresindeyiz, kararl›l›¤›n›n neresindeyiz, Önderli¤e ba¤l›l›klar›n›n, halka ba¤l›l›klar›n›n, mücadeleye ba¤l›l›klar›n›n neresindeyiz? Bunlar›n sorgulanmas› ve do¤ru cevap verilmesi gerekir. Çünkü Kürdistan’da mücadelede baflarman›n, kazanman›n ölçüleri bunlarda var. Kürdistan’da kazan›lmak isteniyorsa, mücadele edilmek isteniyorsa kesinlikle bu ilkelere riayet edilmesi gerekmektedir. Baflar›l› olmak isteyenler bunlara ba¤l› kalmal›d›r. ‹nsanlar bunlarla kendisini e¤itecektir, bunlarla kendini düzeltecektir. Bu
SERXWEBÛN
Baflar›ya götüren mücadele ölçülerine uygun kadro yetiflirse baflar› gelir
ww
w.
Zaman zaman yeni kadro ç›km›yor deniliyor; kadro yenilenmiyor deniliyor. Bunun nedeninin iyi bilinmesi gerekir. Herkes flunu iyi bilmelidir, ölçülerin geri oldu¤u, geriye çekildi¤i yerde kadro yetiflmez. B›rakal›m ölçülerin geri oldu¤u yerde kadro yetiflmesini, eski kadrolar bile çürür, çöker, kadro olmaktan ç›kar. Bu aç›dan yeni kadrolar yetifltirilmek isteniyorsa ölçüleri yüksek tutmak ve bu temelde e¤itmek gerekiyor. ‹nsanlar yüksek ölçülerde, 14 Temmuz’un ortaya koydu¤u kadro kiflili¤inde, o tarzda, o üslupta, o sorumlulukta ölçüleri ortaya koyup e¤itildi¤inde yeni kadrolar ortaya ç›kar. Kadro ç›karman›n kanunu budur. Kadro neden ç›km›yor sorusuna, ölçülerin gerilemifl olmas›d›r cevab› verilmelidir. Ölçülerin geriletildi¤i yerde kadro ç›kmaz. Afrika’da, baflka bir ye-
getirebilir, ne kendisi kadro olabilir ne de yeni kadro yetifltirebilir.
Kendine göre ölçülerin oldu¤u yerde yeni kadrolar geliflmiyor Herkes bulundu¤u çal›flma alan›nda sorgulama yapmal›d›r. Kadrolar niye geriliyor, kadrolar niye düflüyor, niye kadro ç›km›yor sorusuna cevap aranmal›d›r. Cevap arand›¤›nda görülecektir ki nerede ölçüler geriliyor, kendine göre olunuyor orada ortayolcu, oportünist, liberal, bireyci, bencil, sorumsuz kadro ortaya ç›k›yor, keyfi kadro ortaya ç›k›yor. Kendine göre ölçülerin var oldu¤u yerde yeni kadrolar›n da ortaya ç›kma zemini ortadan kalk›yor. Örgüt ölçülerinin geri oldu¤u kurumlar›m›zda ve örgüt ortam›nda kadro yetiflmeyece¤i gibi, bu kurumlara verilen kadrolar k›sa sürede düfler. Birçok kurumumuza ve örgütümüze verilen yeni kadrolar›n k›sa sürede düflmesinin nedeni de budur. Çünkü kadro bu ortamlarda ölçüler geri oldu¤u için orada örgüt havas›n› görmüyor, örgüt ruhunu görmüyor, örgüt anlay›fl›n› ve tarz›n› görmüyor. Bunun sonucu da inanc›n› kaybediyor, hedefini kaybediyor. Ütopyas›ndan kopuyor ve yeniden kendi kabu¤una çekilerek, ölçüleri gerileyerek sistem içilefliyor. 14 Temmuz’un 28. y›ldönümünde en baflta kadrolar› geriye çeken, mücadeleden düflüren, kapasitesini düflüren, temposunu düflüren ölçülerin sorgulan›p düzeltilmesi gerekiyor.
ew e. c
de belki geri ölçülü kadrolar da ihtiyaca cevap verebilir, ama Kürdistan’da özgürlük ve demokrasi kazanacak kadrolar›n ölçüleri, Kürdistan devriminin tarz›na uygun olmal›d›r. Kürdistan devriminin tarz›, üslubu, kadro anlay›fl› ve yaflam duruflu yakaland›¤› zaman baflar›l› olunabilir. Bütün devrimlerin baflar›s›n›n kanunu budur. Bütün co¤rafyalarda özgürlük ve demokrasinin kanunu budur. Her co¤rafyada baflar›ya götürecek mücadele ölçülerine uygun kadro yetiflirse baflar› gelir, yoksa gelmez. Bu nedenle sistem içileflme olarak tarif etti¤imiz ölçülerin geriye çekilmesi, böylelikle eski kadrolar›n düflmesi, kadroluktan uzaklaflmas›, yeni kadrolar›n da yetiflmemesi gerçe¤ini de bu temelde ele almak gerekir. Bu temelde bu gerçekli¤i sorgulamak, e¤itimlerimizi bu temelde vermek ve eski kadrolar› bu temelde yenilemek, ölçüleri geriletmeye karfl› bir mücadele içinde olmak gerekiyor. Bugünün devrimcilerinin, kadrolar›n, en temel görevi ölçülerin geri çekilmesine karfl› mücadele etmektir. Geri ölçüleri dayatanlara karfl› mücadele etmektir. Kim örgüt anlay›fl›nda geri ölçüleri dayat›yor, kim kadro duruflunda geri ölçüleri dayat›yor, kim yaflamda geri ölçüleri dayat›yor, kim eylem çizgisinde geri ölçüleri dayat›yor, kim üslupta geri ölçüleri dayat›yorsa bunlara karfl› mücadele edilmelidir. Önderlik gerçe¤inde bir örgüt ve kadro ortaya ç›karman›n yolu budur. Geri ölçülere karfl› mücadele etmeden kimse ne kadroluk sorumluluklar›n› yerine
ne t
Önemli olan sistemi aflmakt›r. Sistem içileflmekten kurtulmakt›r. Sisteme karfl› mücadele gücünü gösterebilmektir. Özgürlük ve demokrasi deyip sisteme karfl› mücadele gücü göstermeyen, sistemi geriletemeyen anlay›fl ve tutumlar›n yaflamsal bir de¤eri yoktur. Hiç kimse bireycilikle, liberalizmle mücadelede baflar›l› olamaz, herhangi bir mevzi de kazanamaz. Böyle örgütlerin, bireylerin biz özgürlük mücadelesi veriyoruz, özgür yafl›yoruz, iradeli yafl›yoruz demelerinin anlam› yoktur. Solcu da olsa, sosyalist de oldu¤unu söylese, komünist de oldu¤unu söylese bir de¤eri yoktur. Düflmana karfl› mücadeleci bir örgüt yaratam›yorsa, kadro yaratam›yorsa, düflmana karfl› mücadeleci bir halk gerçe¤i ortaya ç›karam›yorsa o zaman bu örgüt anlay›fllar›n›n, bu kadro durufllar›n›n, bu birey durufllar›n›n sorgulanmas› gerekiyor. Bu aç›dan Özgürlük Mücadelesinin militan› olmak isteyenler Kemallerin ruhunda, üslubunda ve tarz›nda y›kanmalar› gerekir. Özcesi bireycili¤imizi, ortayolculu¤umuzu, liberal yaklafl›mlar›m›z›, oportünist tutumlar›m›z›, kendine göreliliklerimizi b›rakmam›z gerekmektedir.
Temmuz 2009
om
38
Temmuz 2009
SERXWEBÛN tutum al›nm›fl o zaman mücadele geliflmifltir. Mücadelenin 2007’den itibaren hamle yapmas›n›n nedeni: yanl›fl e¤ilimlere karfl› yap›lan ideolojik hamle olarak görülmelidir. Örgüt ve kadro gerçe¤inde, Önderlik gerçe¤i ve PKK’nin esas al›nmas› baflar›l› pratiklerin geliflmesini sa¤lam›flt›r. E¤er kendine görelikler devam etseydi, bireycilik, liberalizm, oportünizm, ortayolculuk, örgüte yanl›fl yaklafl›m, örgütü ciddiye almama, hatta örgütü gereksiz görme, sorumluluk almay› gereksiz görme gibi anlay›fllara karfl› mücadele edilip tutum al›nmasayd› flu anda Kürt Özgürlük Hareketinin konumu bugünkünden çok geri olurdu. Bu nedenle örgüt nas›l düzeldi, nas›l geliflti, nas›l bu bask›lar karfl› bu kadar ayakta durabiliyor denilirse, bu tabii ki ideolojik ve örgütsel mücadelenin sonucudur. Ne zaman ki tasfiyecili¤in dayatt›¤› bireycilik, bencillik, örgüt d›fl›l›k, yanl›fl yaflam anlay›fllar›, özgür kad›n gerçe¤inden kopma, PKK gerçe¤inden kopma yaflanm›flsa o zaman örgüt zay›flam›fl, ama bunlara karfl› mücadele ettikçe de baflar›lar arka arkaya gelmifltir. Avrupa’da da baflar›n›n yolu buradan geçiyor, Türkiye’de de baflar›n›n yolu buradan geçiyor, Do¤u Kürdistan’da da, Güneybat›’da da, Güney’de de baflar›n›n yolu buradan geçiyor. Nerede PKK ve Önderlik gerçe¤ine yaklafl›lm›fl, örgüt ve kadro ölçüleri yüksek tutulmuflsa orada baflar› geliflmifltir. Bu nedenle neden baflar›s›z oluyor denilmesine gerek yok. Örgüt ve kadro duruflunu, ölçüleri yükseltin her yerde baflar› kendili¤inden gelir. Çünkü ideolojik olarak sorunlar›m›z yok, teorik olarak sorunlar›m›z yok. Bunlar Önderlik taraf›ndan netlefltirilmifltir. büyük bir tarihi geçmiflimiz var; de¤erlerimiz var, bunlarda da sorun yok. Halk›m›z›n mücadeleye ba¤l›l›¤›nda sorun yok. Örgüt gerçe¤inde fedai ruh hala devam ediyor, bunda da sorun yok. Sorun: örgüte, bencil, bireyci yaklafl›mlar, kendine göre yaklafl›mlar, ölçüyü geriye çekmek isteyenlerin örgütte yaratt›¤› tahribatlard›r. Örgütü u¤raflt›rmalar›d›r. Aç›kça söylemeliyiz ki PKK’yi ve onun
öncülük etti¤i mücadeleyi düflman›n sald›r›lar› yenilgiye u¤ratmaz. Bu örgütü sadece örgüt ölçülerinin geriye çekilmesi, kadro ve örgüt duruflunun geriye çekilmesi baflar›s›z k›labilir.
ne te we .c om
Eskiden on kadronun yapaca¤› ifli iki üç kadro yap›yordu. fiimdi tersi olmufl, iki üç kadronun yapaca¤› ifli on kadro yap›yor. Ondan sonra da kadro ihtiyac›m›z var, çal›flan ihtiyac›m›z var deniliyor. Bu yanl›fl bir yaklafl›md›r. Burada bir sapt›rma vard›r. Ölçüleri düflen kadrolar›n tabii ki kapasitesi düfler, her fleyi düfler. Etkisi de düfler, baflar›s› da düfler. Böyle olunca hep yeni kadro istenir. Bu yaklafl›mda olaylar›, olgular› sapt›rma vard›r. Yanl›fl de¤erlendirme vard›r. Dolay›s›yla kadro eksikli¤inden söz etmekten çok, var olanlar› 14 Temmuz çizgisinde kadro ölçülerine çekmek laz›m. Do¤ru kadro olmaya, do¤ru tempo ve tarza çekmek laz›m. Böylece ölçüleri yükselen 2-3 kadro on kiflinin, yirmi kiflinin iflini yapar. Ama ölçüler düflünce yirmi kifli 2-3 kiflinin iflini yap›yor. O zaman tabi kadro eksi¤i ortaya ç›k›yor. Kadro ihtiyac›n› gidermek için de esas olarak da kadro ölçüleri ve duruflundaki yaklafl›m›n düzeltilmesi gerekti¤i görülmelidir. Bu temelde tempoyu, tarz› yükseltme, yeni kadrolar› ortaya ç›karman›n koflullar›n› da oluflturur.
39
Nerede PKK ve Önderlik gerçe¤ine yaklafl›lm›flsa orada baflar› görülmüfltür
ww
w.
Öte yandan örgüt kültürü geliflmeyen, örgüte do¤ru yaklaflmayan, örgütü de¤il de kendini esas alan, örgüte ve mücadeleye karfl› bireycili¤ini dayatan, kendini dayatan, kendini esas alan yaklafl›mlar b›rak›lmadan hiçbir kurumumuz, hiçbir çal›flmam›z baflar›l› olamaz. PKK neden baflar›l› olmufltur? Hala bugün PKK niye yenilmiyor? Düflman›n bask›lar›na ra¤men PKK niye ayakta kal›yor? Sorular›na cevap aranacak olursa yine karfl›m›za örgüt ve kadro gerçe¤inin nas›l olup olmad›¤› ortaya ç›kar. Bu temelde 10. Kongremiz örgüt içindeki bireyci anlay›fllara, liberalizmlere, kendini geriye çekme ve sorumluluktan kaçma olan ince ve derin tasfiyeciliklere, gizli tasfiyeciliklere karfl› tav›r alm›flt›r. Çünkü bunlar›n örgütü bitirdi¤ini, bir kanser gibi örgütü kemirdi¤ini görmüfltür. Ne zaman ki bunlara karfl›
14 Temmuz ruhuyla halka PKK’ye ve Önderli¤imize lay›k olmal›y›z
Bu aç›dan Kürdistan’›n her parças›nda mücadelenin kritik evreye girdi¤i bir dönemde düflman daha da yüklenip sonuç almak isterken, biz ise yaratt›¤›m›z de¤erlere ve ortaya ç›kan baflar›lara dayanarak, güçlü ideolojik ve örgütsel zemine dayanarak baflar›ya ulaflmak istiyoruz. Özgürlük mücadelemizi ve yarat›lan de¤erleri bu temelde sonuca götürmek istiyoruz. fiehitlerimizin özlemlerini gerçeklefltirmek istiyoruz. Önderli¤imizin bu halka ve bizlere verdi¤i büyük de¤erlere lay›k olmak istiyoruz. Bunun için herkes 14 Temmuz direniflçilerinin flahs›nda, 14 Temmuz ruhu karfl›s›nda kendi yanl›fllar›n› düzeltmeli ve özelefltirel bir yaklafl›m göstererek yeni bir kat›l›m göstermelidir. Eski geri kat›l›mlar› b›rak›p 14 Temmuz duruflunda örgüte ve Önderlik gerçe¤ine kat›l›nmal›d›r. Nas›l ki Önder Apo, 14 Temmuz flehitleri halka karfl›, Partiye karfl›, Önderlik gerçe¤ine karfl› en büyük görevlerini yapt›lar, en büyük yoldafll›¤› yapt›lar, derlendirmesinde bulunduysa; biz de 14 Temmuz ruhuyla halk›m›za, hareketimize ve Önderli¤imize lay›k olmal›y›z. Sonuç olarak PKK ortam› su kadar berrakt›r. Kadro gerçe¤i su kadar berrakt›r. ‹deolojik duruflu su kadar berrakt›r. Teorik de¤erlendirmeleri su kadar berrakt›r. Hedefleri berrakt›r. Bu nedenle dünyada PKK kadar berrak ve net bir hareket yoktur. Bu, örgütümüzün en temel gücüdür. 14 Temmuz ruhu da bu berrakl›¤›n en somut aynas›d›r. Bu temelde bütün kadrolar›m›z, çal›flanlar›m›z Hayri Durmufl’un flahadete giderken, “mezar›ma borçlu yaz›n” diyen sorumluluk anlay›fl›yla hareket ederek mücadeleye güçlü kat›l›m göstermeli, düflman›n sald›r›lar› bofla ç›kartarak Kürt halk›n›n özgürlük mücadelesini baflar›l› biçimde gelifltirmelidir.
SERXWEBÛN
40
Temmuz 2009
Abdullah Öcalan
om
BEN‹M ÖZGÜRLÜK ANLAYIfiIM HALKLARIN ÖZGÜRLÜ⁄ÜDÜR
“Tarihi günler yafl›yoruz, tarihi bir süreçten geçiyoruz. Bir, bir buçuk ay sonra süreç de¤iflebilir. Ben yol haritas›n› A¤ustos’un 15’ine kadar yetifltirece¤im.
Herkes benden bir fleyler bekliyor, rol almam› istiyor. Bunun için ben de diyorum ki
ew e. c
önüm aç›ls›n, gelsinler müzakere edelim, bir komisyonum olur. Vicdan Hareketi Komisyonu. Halk›n önünde tart›flal›m, söyleyeyim, dinleyin, bunda ne sak›nca var, kim ne kaybeder? Bir komisyon oluflturulur, gelip görüflürüz”
yorlar. E¤er ne kaybetti¤inizi bilmezseniz ne arayaca¤›n›z› da bilmezsiniz. Kürtlerin durumunu özür dileyerek belirtiyorum; her gün tecavüze u¤rayan bir genelev kad›n›n›n durumuna, kar›l›¤a benzetiyorum. Böyle bir kad›n›n yaflam›nda tutku, zevk, güzellik olabilir mi? Böyle bir yaflama mahkûm edilmifl bir kad›n›n bu duygular›n› yaflamas› mümkün mü? Kürtlerin durumu da biraz buna benziyor. ‹nsan’›n toplumsal bir do¤as› vard›r, maddi olarak kendilerini çözmesi gerekiyor, bunu bile yapam›yorlar. Sen birey olarak kendini çözemezsen Kürt kimli¤ini de tan›mlayamazs›n, kiflili¤ini de bilemezsin. Ben o yüzden diyorum kad›nlara nas›l yaflayaca¤›n›z›, kim oldu¤unuzu bilebiliyor muzsunuz ki aflk› ve sevgiyi yaflayabilesiniz? Ben eskiden beri kad›n ve çocuk olgusundan uzak durdum, Naz›m Hikmet gibi kad›nlara fliirler yazmad›m. Asl›nda onlara müthifl de¤er veriyorum, onlar için çok fley de yapt›m ama bu düzeyde özgürleflmifl bir kad›n olmad›¤› gerçe¤ini de görmek gerekiyor. Kürt erkekleri için de söylüyorum; zerre kadar namuslar› ve onurlar› varsa önce “biz niye bu haldeyiz?” sorusunu sorar, bunu fark eder ve bunun aray›fl›na girerler. Ben bunu zaten bu yüzden söylüyorum. Bunu anlarsan›z, bunu çözmek için müthifl bir çaba, çal›flma içerisine girersiniz. Ben sekiz yafl›nda annemi terk ettim, ailemi terk ettim. Kad›n, çoluk, çocu¤a kar›flmad›m. Bir daha dönmedim. Kaç y›l oldu? Yaklafl›k elli küsur y›ld›r ben
ww
w.
ne t
Baz› çevreler yol haritas›n› merak ediyor. Yol haritas›n›n yap›s› afla¤› yukar› bellidir, bir gerekçe k›sm› olacak. Yol haritas›n›n gerekçelendirmesi yap›lacak. Sonra ilkeler k›sm› gelecek. Sonra modelasyon yap›lacak. Son olarak da bunlar›n pratik programati¤i belirtilecek, somut alt alta program› yap›lacak. Mümkün mertebe A¤ustos’un ilk yar›s›na yetifltirmeye çal›flaca¤›m. Ama tarih o kadar önemli de¤il. A¤ustos’a yetifltirilir. Gerçekçi olmak zorunday›z. Gerçekler art›k kabul edilmek zorundad›r. Diline zaten dikkat edece¤iz ama sorunlar belirtilir. Buna yönelik tart›flmalar›n düzeyi bana aktar›lmal›. Çeflitli çevrelerin düflüncelerini almal›y›m. ‹smail Beflikçi’nin Demokratik Toplum Kongresi’ne kat›lmas› gerekiyordu. Kürtlerin klasik sömürge olmad›¤›n›, bu anlamda taraflar›n masa bafl›na oturmas›n›n beklenemeyece¤ini, bunun gerçekçi olmad›¤›n› söylüyormufl. Eski tezleri. Ona söylenmeli ki, biz de biliyoruz Kürdistan’›n klasik sömürge olmad›¤›n› hatta sömürgeden çok daha kötü bir durumda oldu¤u tespitini yapt›k. Ey ‹smail, ben senden daha iyi biliyorum. Ben senden daha iyi bir sosyologum, bir sürü sosyologu çözdüm ben asl›nda. E¤er çözemezseniz sorunlar›n›z›n cevab›n› da bulamazs›n›z. Nas›l tarif edeyim? Kürtlerin her fleyleri ellerinden al›nm›fl, onlar da ço¤unlukla bunun fark›nda bile de¤iller. Nas›l yaflad›klar›n› ne kaybettiklerini bile bilmi-
biraz bunlar› fark etti¤im için böyleyim. Ben Kürtlerin bir toplumsal maddi do¤as› olmad›¤›n› gördüm. Bunun niye böyle oldu¤unu sordu¤um için, biraz bunu anlad›¤›m için sizlerden farkl›y›m, beni dinliyorsunuz. Mehmet iflte gelip gidiyor, zavall›d›r. On y›ld›r yan›ma gelip gidiyor, bir fleyler ö¤renemedi, okumuyor. Avukatlar›m da yeterince yo¤unlafl›yor mu, çözebiliyor mu bilmiyorum ama Kürtlerin, Kürtlük bilincinin geliflebilmesi için bile önce birey olarak kendinizi gerçeklefltirmeniz gerekti¤ini, bunun yolunun da maddi varl›¤›n›z ve toplumsal do¤an›z› çözmekten geçti¤ini biliyor musunuz? Bunu herkes için söylüyorum. Kürtlerin hiçbir yaflamlar›, yaflam alanlar› yok, bunun görülmesi gerekiyor, bunu çözemezseniz hiçbir fley olamazs›n›z. Ayd›n da olamazsan›z, insan da olamazs›n›z, öyle hukukçuluk falan da yapamazs›n›z. Bunu kimseyi rencide etmek için söylemiyorum ama çal›flmak istiyorsan›z, çözüm istiyorsan›z, sadece Kürtler için de söylemiyorum, Kürt, Türk, ayd›nlar da bunlar› görmüyorlar, anlam›yorlar. Bunu do¤ru anlamad›klar› sürece maymunluktan öteye gidemezler. Bunu oluflturamad›¤›n›z zaman kendinizi, hayat›, aileyi, çocu¤u, hiçbir fleyi çözemezsiniz. ‹smail Beflikçi’ye; vicdan› olan herkes, ifle bu yönden bakmal›, iflin gerçe¤i budur, denilebilir. ‹smail Hoca, pozitivist yaklafl›mdan kurtulam›yor, klasik ulusdevlet bak›fl aç›s›yla yaklafl›yor. Ulusdevletin asl›nda bir kand›rmacadan ibaret oldu¤unu görmüyorlar. Asl›nda ulus-
Temmuz 2009
SERXWEBÛN buradan hiçbir sorumluluk üstlenmeyece¤im. Kürtlere de diyece¤im ki, benim sizin için yapabilece¤im budur, bunu anlaman›z, bunu derinli¤ine tart›flman›z gerekiyor. ‹flte Demokratik Toplum Kongresi’ni, sivil toplum örgütleriyle falan yapm›fllar, Hatip Dicle sözcülü¤ünü yap›yor. Öyle bir iki gün toplant›yla olmaz. Ben düzenli, sürekli çal›fl›n, derken bunu kastediyordum. Gerekiyorsa Diyarbak›r’a belediye bir misafirhane yapar, halk›n belediyesidir. Bunu belediye baflkan›n›n yapmas› gerekir. Orada de¤iflik görüfllerden de ayd›nlar›n gelip sürekli Kürt sorununa iliflkin fikirlerini tart›flmalar›, karfl› karfl›ya gelmeleri, gerekirse z›t fikirlerin karfl› karfl›ya gelmesi, bir sonuç, bir mutabakat önermelerini önermifltim, bunu istemifltim. Hatip Dicle’nin yerinde olsam Kültürel soyk›r›m› tart›fl›rd›m. BM’deki ilgili maddeyi bile incelese Kürtlerin çok a¤›r kültürel soyk›r›ma u¤rad›¤› aç›kt›r. Bunu bile yeterince tart›flam›yorlar. Ben olsayd›m bunun üzerine yo¤unlafl›r, sayfalarca tart›fl›rd›m. Savunmalar›mda açt›m, Kürtler üzerinde dört temel soyk›r›m uygulamas› var. Kürtler asl›nda ulusal kurtulufl sürecine, 1920-25’ler aras›nda bir özgürlük mücadelesine kat›ld›lar. Kürtlerde bunda yerini ald›. Mustafa Kemal isyanlar nedeniyle Kürtlere karfl› olumsuz fleyler yapt› ama asl›nda Mustafa Kemal öyle san›ld›¤› gibi Kürt karfl›t› de¤ildir. Ben Mustafa Kemal’i çok iyi çözdüm, devlet de bunu çok iyi biliyor. Kemalizm’i do¤ru tart›flmalar› gerekiyor. 1920’lerde Mustafa Kemal’in Kürtlere yaklafl›m› böyle de¤ildi. 1921 anayasas›nda da Kürtlerin yeri ve rolü vard›r. O yüzden 1921 anayasas›n› iyi tart›flmalar› gerekiyor. O yüzden 21 anayasas› diyorum. ‘25’lerden sonra iflte bilinen Kürt isyanlar› ve baflka fleyler bahane edilerek Kürtler, kültürel soyk›r›ma tabi tutuldu. Ermeniler “büyük felaket” diyor, Ermeniler fiziki soyk›r›ma u¤rad›lar, kendi memleketlerine gittiler, dünyan›n her taraf›na da¤›ld›lar, oralarda zengin oldular, bir yaflamlar› var. Rumlar›n sürgünü ortada, Yunanistan’a sürüldüler, onlar›n da bir yaflam›, sözcüleri var. Süryaniler de Avrupa’ya da¤›ld›lar, flöyle ya da böyle bir yaflamlar› var. Kürtlerin nesi var? Onlar bütün bu felaketleri yaflad› ama
Kürtler, en kötüsünü kültürel soyk›r›m› yaflad›. fiimdi de as›l büyük felaketi, kültürel soyk›r›m› hala yafl›yorlar, bunu görmüyorlar, o yüzden tart›fl›n diyorum. 1924’ten sonra neler yafland›¤›n› tart›flmalar›n› öneriyorum; ‘24’te, ‘25’te, ‘26’y› ve sonras›nda yaflananlar› günümüze kadar olanlar› y›l y›l tart›flmalar›n› öneriyorum ama buna ne kadar güç getirebilirler, bunu gerçekten bilen var m›, bilenler de olabilir, bilemiyorum. Ben bu soyk›r›mlar›, kültürel soyk›r›m› söylerken Türkler soyk›r›mc›d›r demek istemiyorum. Türklere bir karfl›tl›¤›m, bir düflmanl›¤›m da yok, asl›nda iç içe yafl›yoruz ve dostluk hissediyorum. Ben sevdi¤im için Türklerle Kürtler birlikte yaflas›n diyorum. Aksi haldeki bir tutum, benim insani demokratik kiflili¤ime yak›flmaz. Devlete de söylüyorum, korkmalar›na gerek yok, yüzlerce y›ld›r birlikte yafl›yoruz, demokratik toplum oluflturarak, demokratik bir anayasa iradesini a盤a ç›karabiliriz. Türklerin durumu Kürtlerden daha kötüdür ama onlar kimin onlar› bu hale getirdiklerini dahi bilmiyorlar. Türklerin yüzde doksan befli ne olup bitti¤ini anlam›yor asl›nda. En fazla yüzde onu bunu biliyor, bu yüzde onlar da bu yaflananlardan sorumludur. Bir anda bu kadar para, trilyonlar yok oldu diyorlar. Ekonomi çok kötü, toplumun yüzde seksenini iflsiz b›rakm›fls›n, ne demek yüzde seksen iflsiz? Bu bir felakettir. Nas›l çözeceksin sorunu, ekonomiyi.
w.
ne te we .c om
devlet dedikleri fley, uluslar›n da özgürlü¤ü de¤ildir. Kapitalizm bunu kendisini yaflatmak için kullan›yor. Bunu Hobsbawn belli ölçülerde tart›fl›yor ama çaresiz kal›yor. Kapitalizmin kendini nas›l böyle yaflatt›¤›n› çözümleyemiyor. Marks’ta da ayn› fley var. Kapitalizmi yeterince çözümleyemedi¤i için iflte yüz elli y›ll›k Reel Sosyalizm deneyimi ortada. Kapitalizme hizmet etmekten kurtulamad›. Kapitalizm neden bu kadar baflar›l› oluyor? Pozitivizm, klasik ulus-devlet anlay›fl›ndan s›yr›lamad›klar› için Marks, Lenin, Çin, hepsi bu hataya düfltüler. ‹flte Çin’in durumu ortada, bugün kapitalizmin en büyük destekçisidir. Wallerstein de söylüyor. Asl›nda söylemeye çekindi¤i fley flu; “biz kapitalizmin fideli¤inde büyüdük, hepimiz kapitalizmin deste¤iyle buralara geldik”. O yüzden kapitalizm elefltirisini yapam›yorlar. Ben Modernite tart›flmalar›nda asl›nda bunu çözmeye çal›flt›m. Bütün bu sosyologlar kapitalizmin sömürü, talan, her ulusa senin haklar›n diyerek ulus devletçiklerle, bölüp, parçalay›p, nas›l kendini yaflatt›¤›n› bugünlere getirdi¤ini anlayam›yorlar. Bu önemli bir tart›flma konusu. Biz biraz bütün bunlar› aflt›k. Ben ulus-devleti bir çözüm olarak görmüyorum. Toplumsal demokratik özgürlükler çerçevesinde olay› ortaya koymaya çal›flt›m. Savunmalar›m› da bu temelde oluflturdum, bunu çözdüm. Benim aflmad›¤›m, çözmedi¤im sosyolog kalmad›. Hepsini indirdim. Bu konuda fikir ve düflünce sahibiyim. Burada sosyologlar›n da görevlerini üstleniyorum.
41
Kürtler bütün felaketleri yaflad›
ww
Ben A¤ustos gibi Kürtlere çözüm önerilerimi sunaca¤›m. San›r›m biraz da bekliyorlar, herkes, ayd›nlar, hatta devlet, durmufl ne söyleyece¤imi bekliyor. Asl›nda son savunmalar›mda bunun teorik temellerini açt›m, tart›flt›m, pratik önerileri ortaya koymak benim için son derece kolayd›r. Ama herkesin bu konuda neler düflündü¤ünü, nas›l yaklaflt›¤›n› görmek, bilmek istiyorum. Bütün bunlar› Temmuz ay› içinde yo¤un olarak tart›flaca¤›m. Bana bu konudaki görüfller de getirilmeli. Bir yol haritas› çizece¤im ama bu yol haritas›ndan sonra ben
Ergenekon’un tarihi asl›nda daha eskidir ‹ttihat Terakkilere kadar gider
Say›n Erdo¤an’a tekrar seslenmek istiyorum. E¤er Kemalizm diyorsan›z Mustafa Kemal’in iki demokrasi deneyimi var, bunu a盤a ç›karal›m. 1921 Anayasas›n› a盤a ç›karal›m. Mustafa Kemal iki demokrasi deneyiminde de baflar›l› olamad›, bo¤dular onu. Kimse bunu a盤a ç›karmak istemiyor, çünkü ifllerine gelmiyor. Mustafa Kemal, 1921 anayasas›yla tüm Kürtlere önemli haklar, genifl muhtariyet verilmesinden yanayd›. Ancak bu dönemde isyanlar ve provokasyonlar yap›ld›. ‹syanlardan ziyade ittihat terakki kadrolar›n›n Mustafa Kemal’i hapsetmeleri, ölünceye kadar kuflatmalar›d›r. Bunun iyi bilinme-
SERXWEBÛN
Demokratik toplumun yaflamas›na sayg› göstermek zorundas›n›z
ww
w.
ne t
Mustafa Kemal, hasta yata¤›ndayken ‹nönü’nün çocuklar›na bir fleyler verin demiflti ama ölüm yata¤›ndayken neden ‹nönü’yü ça¤›rmad›? Aralar› iyi olsayd› ça¤›rmaz m›yd›, “‹smet gel buraya” demez miydi? ‹nsan ölüm yata¤›nda dostunu yan›na ça¤›rmaz m›, onunla vedalaflmaz m›? Demek ki aralar›nda ölümüne çeliflkiler vard›. Mustafa Kemal’i kuflatan asl›nda Türkiye’nin asker-sivil küçük bir elitidir. Bu elite, Ergenekon diyoruz, yani Ergenekon da bunlar›n içinden ç›k›yor. Ergenekon’un tarihi asl›nda daha eskidir, ‹ttihat Terakkilere kadar gider. Bu adamlar kendi ç›karlar› için bütün toplumu, her fleyi talan ettiler. Toplumun tümünü Türkleri de bu hale getiren bunlar. Asl›nda bunlar Türk de de¤il. Türklük dedi¤imiz fleyi de tan›mlamak gerekiyor, bilmek gerekiyor. Elli çeflit hatta befl yüz çeflit Türklük vard›r. ‹ttihat Terakki’den beri bu adamlar kendini yaflatmak için topluma da dayanm›yorlar, d›flar›dan ‹ngiltere ile ABD ile her türlü iliflkiyi gelifltiriyorlar. Öyle san›ld›¤› gibi ba¤›ms›z falan de¤iller, flimdiye kadar bunu götürdüler ancak flimdi art›k bunun böyle yürüyemeyece¤ini ABD’de ‹ngiltere de görüyor. Asl›nda Kürtlerin bugünkü durumuna Türklerden çok ‹ngilizler sebep olmufltur. ‹ngilizler, Ortado¤u jeo-politi¤ine Kürtleri kurban etmifllerdir, bunu çok iyi biliyorlar ama Kürtlerin bunu bilmesini istemiyorlar. Ben de bunu uzun dönem tart›flt›m, bunu anlad›¤›mda bunu toplumla tart›fl›rken çok dikkatli davrand›m. Çünkü bunun toplumda büyük bir öfke, patlama yarataca¤›n› biliyorlar. O yüzden bütün bunlar çok da anlafl›lmadan kendi rollerini oynamak istiyorlar. ABD, Er-
genekon’dan deste¤ini çekti asl›nda, J‹TEM’i frenliyorlar, k›s›tlamaya çal›fl›yorlar. E¤er Ergenekon’u bitirirlerse çözüme ulafl›lacak aksi takdirde onun yerine kurulacak yeni bir J‹TEM -ya da ad›na çevik kuvvet diyelim- üç ay sonra belli olacak. Bunun bafl›na Erdo¤an m› geçecek yoksa baflka biri mi geçecek, bunu anlayaca¤›m. Buna göre güz bafllar›nda buna iliflkin görüfllerimi aç›klayaca¤›m. fiu anda yarg›lanan Ergenekon, Ergenekon’un laik kesimidir, askeri Ergenekon’dur. Bundan sonra geliflecek olan Ergenekon sivil olacak. ‹flte içinde pek çok çevreden kesimler olacak, en tehlikelisi budur. Hizbullah, Hizbi Kontra’n›n yapt›klar› vahflet ortadad›r. Bu arabesk Ergenekon’dur, çok daha tehlikelidir bunlar. Askerde hiç olmazsa bir nizam ve iltizam vard›r, bunlarda o da yoktur, çok daha tehlikelidirler. ‹flte DTP’ye yap›lan o befl yüz kiflilik operasyon, zamanlamas›na dikkat edin, Baflbu¤’un konuflmas›yla ayn› güne denk geliyor. Baflbu¤ konuflurken, konuflmas›n›n içinde önemli birkaç insani vurgu vard›. ‹flte savafl›n s›n›rland›r›lmas›ndan söz ediyordu. Ayn› anda haberi olmadan onun konuflmas›na karfl› DTP’ye operasyon yapt›lar, hala da sürüyormufl, befl yüz kifliyi tutuklad›lar. Bununla “sen Kürt meselesini tek bafl›na çözemezsin” diyorlar. DTP’ye iliflkin yap›lan operasyondan askeriyenin haberi bile yoktu, bunu emniyet içerisinden yapt›lar. Bas›nda Gülen’den bahsediyorlar ama tek bafl›na onun buna gücü yetmez, onu bu kadar büyütmeye gerek yok, Erzurumlu bir köy imam›d›r, iflte bir köy imam›. Birlik istiyorlarsa birlik, bütünlük diyorlarsa bütünlük, biz bunlara haz›r›z. Demokratik toplum oluflturularak bu sa¤lan›r. Buradan Say›n Cumhurbaflkan›’na sesleniyorum; Kayseri sermayesi, asl›nda çok da klasik kapitalist sermayenin içinde de¤ildir. Gül, biraz Kayseri sermayesini temsil ediyor. Ben de buradan Say›n Gül’e ça¤r› yap›yorum: Biz sizin var olman›za karfl› de¤iliz, sizin zenginli¤inize karfl› de¤iliz, bu zenginli¤i yaflay›n ama toplum demokratik toplum olsun diyorum, alan›n› aç›n. Bizim demokratik yaflam›m›za alan tan›y›n. Biz sizin zengin yaflam›n›za karfl› de¤iliz ama siz de demokratik
toplumun yaflamas›na sayg› göstermek zorundas›n›z. Say›n Erdo¤an’a da sesleniyorum: Say›n Erdo¤an, Karadenizli bir tüccar olabilirsin, tüccarl›¤›n› yap, biz tüccarl›¤›n›za kar›flm›yoruz, ticaretten anlayabilirsiniz ama Karadeniz kurnazl›¤›yla ancak buraya kadar gelinebilinir, bundan vazgeçin. Demokratik topluma, toplumun demokratik iradesinin a盤a ç›kmas›na izin vermezseniz, öyle bireysel haklarla, kendi Kürt’ünü yaratmakla, bu sorunu çözemezsiniz.
Kürtlere sizin iradenizi tan›m›yoruz diyorlar
ew e. c
si gerekir. Cumhuriyetin kuruluflunda yer alan ve Mustafa Kemal’in dayand›¤› Kürtler, ‹slamc›lar ve Komünistler süreç içinde tasfiye edildiler. Kürtler bilinen isyanlarla, Mustafa Suphi onlar Lenin, Mustafa Kemal’i haz›rlam›fl olmas›na ra¤men tasfiye edildiler. ‹slamc›lar bilinen yöntemlerle tasfiye edildi. Ama bu kesimler kat›lmadan kurtuluflun gerçekleflmeyece¤i de aç›kt›r.
Temmuz 2009
om
42
Ertu¤rul Günay, Mehmet fiimflek sahte Kürtler yarat›yorlar. Daha önce de korucular oluflturuldu, bu tutmaz. Daha önce de söyledim bireysel haklar falan diyecekler, Kürtlerin haklar›n› gene tan›mayacaklar. Böyle bir fley olmaz. Asl›nda bu adamlar kurnaz. Bizi ölçüyorlar, Kürtler hala eski Kürt müdür, kand›rabilir miyiz? E¤er bunu yapabilirlerse bir-iki hak veriyormufl gibi gösterecekler, gene kendi bildiklerini yapacaklar. Bunu öyle ABD, ‹ngiltere, baflka güçlerle konuflarak yapabileceklerini san›yorlar. Oysa Kürtler eski Kürtler de¤il, bir iki göstermelik hakla kand›r›labileceklerini sanm›yorum. Ben çocuk de¤ilim. Say›n Erdo¤an, e¤er bu sorunu çözmek istiyorsan›z, öyle d›fl güçlerle falan olmaz. Ben diyorum ki, birlikte yaflamaksa birlikte yaflamak, beraberlikse beraberlik ama bunun gereklerini yerine getireceksiniz. Öyle Kürt’ün iradesini yok sayarak art›k bir çözüm geliflemez. ‹lter Türkmen’in eski bir yaz›s›nda okudum, diyor ki, Kürtlerin hiçbir iradesini tan›may›z, e¤er Kürt sorununda bir ad›m at›lacaksa bunu tek tarafl› biz kendi irademizle yapar›z. Bununla ne demek istiyor; biz Kürt’ün en küçük bir iradesini tan›may›z. Bununla asl›nda fley demek istiyorlar. fiimdi kusura bakmay›n özür dilerim iflte karfl›n›zda bir kad›n var, zavall› kimsesiz bir kad›n var, siz onunla tek tarafl› defalarca tecavüzden tutal›m her fleyi yapacaks›n›z. Onun hiçbir iradesini tan›mayacaks›n›z. Kürtlere de bunu demek istiyorlar. Biz sizin hiçbir muhatapl›¤›n›z›, iradenizi tan›m›yoruz, bu bir sayg›s›zl›kt›r, haka-
Temmuz 2009
SERXWEBÛN
“Toplumu olmayan bireyler yok olmaya mahkûmdur. Her bireyin bir toplumu vard›r. Birey tek bafl›na toplumdan ba¤›ms›z bir gün bile yaflayamaz. Toplumu olmayan birey, maymundan öteye gidemez, bir maymundur. Bireyin toplumu vard›r, toplumu olmayan birey yok olur, hatta siz de yok olursunuz. Bize bunu dayat›yorlar. Önce birey olacak, birey toplumuyla birleflerek var olacakt›r”
rek var olacakt›r. Türkiye, AB’ye, ABD’ye, ‹ngiltere’ye onlara bel ba¤layarak, sorunu Ahmet Türk’te t›katarak, Osman Baydemir’i de kendilerine ba¤lamaya çal›flarak, en az haklar› vermekle, Kürtleri kand›rarak, muhatap almayarak çözmeye çal›fl›yorlar. Kürtlerin liderlerini kendilerine ba¤layarak Kürt sorununu çözeceklerini san›yorlarsa art›k aldan›yorlar. Kürtlerin muhataplar› bellidir; da¤› da DTP’yi de milletvekillerini de burada ‹mral›’y› da muhatap almalar› gerekiyor. Siyaset, müzakere iflidir. Carl Smith’in bir sözü var, önemsiyorum; bir sorun müzakerelerle çözülür e¤er siyasal müzakere yoksa savafl vard›r. Yani ya sorunu siyasal müzakere ederek çözersin ya da o sorun savafl sebebidir. O yüzden burada tekrar Say›n Erdo¤an’a sesleniyorum. Kürtlerle müzakereden korkmay›n. Kürtleri muhatap alman›z gerekiyor. Bunu sadece genel anlamda devlete, özel anlamda hükümete de söylemiyorum, toplumun bütün kesimlerine söylüyorum. Benim çözüm plan›m› herkesin bekledi¤ini düflünüyorum. Bu önümüzdeki üç ay içinde herkesin “Kürt sorununu nas›l çözeriz?” i müthifl tart›flmas› ve bütün bu tart›flmalar›n da bana getirilmesi gerekiyor. Ben buna göre bir de¤erlendirme yapaca¤›m. Siyasal temellerini savunmalar›mda koymufltum. Çözüm için pratik önerilerimi gelifltirece¤im. Devlet bir iki ay içinde benimle müzakereler yapabilir, umutluyum. fiu anda direk bir diyalog var, müzakere var demiyorum. Ama ileride müzakerelerin bafllayaca¤›ndan umutluyum. fiu anda ‹slam’›n sözcüsü var. Erdo¤an ›l›ml› muhafazakâr ‹slam’›n sözcüsüdür, zaten Baflbakan’d›r. Liberallerin de sözcüsü var. ‹flte Ahmet Altan, Yasemin Çongar onlar Taraf çevresi, liberallerin sözcüsüdür. Ben de Kürtlerin sözcüsüyüm. Ahmet Altan’›n gene çok eski tarihli bir yaz›s›n› okudum, flöyle yaps›n, böyle yaps›n diyor. Ona ve Yasemin’e flu söylenebilir, beni hiç anlamam›fllar. Kürt sorununa Baflbakan zorunda kald›¤› için birtak›m ad›mlar at›yor. Kürt sorununu gerçekten tan›d›klar› için bunu yapm›yorlar. Kürt sorunu bu toplumun ciddi bir var olufl sorunudur. Türklerin toplumsal anlamda yaflad›klar› sorunlar, iflte her gün cinayetler iflleniyor, hani di-
ne te we .c om
rettir. Kürtlere kar›l›¤› dayat›yorlar, Kürtler bunu kabul etmez. Say›n Erdo¤an ben de kabul etmem. Biz çocuk de¤iliz. Art›k bizi böyle kand›ramazs›n›z. Art›k sahte Kürtlükle de iflte koruculukla kendi Kürtlüklerini yaratmay› denediler, iflte korucular var. Ama bununla sorunu çözemezler, bununla iyice sorunu içinden ç›k›lmaz hale getirirsiniz. A¤alara, afliretlere dayan›yorlar, iflte Bilge Köyü olay›, onun gibi yüzlercesi olur. Kürtler art›k buna raz› olmazlar. Kürtler hiçbir yerde da¤da da raz› olmazlar, siyaseten muhataps›z k›l›n›rsa Diyarbak›r’da toplant›lar yap›l›yor irade a盤a ç›kar›l›yor orada da raz› olmazlar. Karay›lan, olaya hâkimdir, gayet iyi anlam›fl. Hani Hasan Cemal ile yapt›¤› röportaj var ya, s›ralam›fl, çok güzel. Asl›nda o röportaj›n tamam›n› kestiler, hiçbirini tam okuyamad›m. Asl›nda son dönemde Kürtlerle ilgili haberlerin tümünü dergi ve gazetelerden keserek veriyorlar, benim hiçbir fleyi ö¤renmemi istemiyorlar ama benim anlam gücüm yüksektir. Ben bazen bir tek cümleden bile sonuç ç›karabiliyorum. Okuyabilsem iyi olurdu ama okuyam›yorum diye anlam gücünden düflmüfl de¤ilim. Bu son dönem olmas› gereken konuyla ilgili ne kadar dergi ve gazete varsa bana vermeleri gerekir. Bizimle ilgili her fleyi kesiyorlar oysa tam olarak verilmesi gerekir. Ben, vermemekle ne demek istediklerini biliyorum ve anl›yorum. Bir çözüm gelifltirilecekse benim bütün bunlar› yorumlamam için imkân tan›nmas› gerekirdi. Murat tek bafl›na bile bunu anlam›fl. Da¤ koflullar› zor da olsa hâkimdirler. Karay›lan, daha da onun gibi binlercesi var. Ne teslim olmufllar, ne tutuklanm›fllar, ne yakalanm›fllar, bir sürü kadromuz var, yüzlerce belki ondan daha iyi bu süreci götürecek kadrolar›m›z var. Benim çözüm plan›m› bekliyorlar, dinliyorlar, anlam gücüne de ulaflm›fllar. Genel anlamda bu konuda iyidirler! Abbas, Cuma onlar da dürüsttürler. Asl›nda ba¤l›d›rlar da. Anlamaya da çal›fl›yorlar. Geçmiflte onlar› a¤›r elefltirdim. Ben olmasayd›m onlar› havada götürürlerdi. ‹flte Ergenekon ba¤lant›s› falan diyorlar. Dörtlü çete vard›. Selim Çürükkaya onlar, Cuma’y›, Abbas’› havada götüreceklerdi. Ben o yüzden onlar› a¤›r
43
elefltiriyorum. Burada bir an›mdan da söz etmek istiyorum: ‹lk yakalan›p buraya getirildi¤imde bir asker bana; “Apo, sen Atatürk gibi yapacakt›n, bunlar›n bafl›nda olacakt›n, yap›lan iflin bafl›nda olacakt›n. Atatürk her iflin bafl›ndayd›. Bu adamlar›n›n ço¤u çürüktür, sana yalan söylüyor.” ‹flte Osman, Botan alça¤› ortada. Buna yaflamak diyorlar? Nas›l yaflad›klar› ortada, sevifliyorlar, aflk meflk diyorlar! Bu aflksa? Abbas onlar Osman’a Botan’a benzemezler. Gelip kimseye teslim olmazlar, direniflçi bir gelenekleri var. Ben gelin teslim olun desem de gelip teslim olmazlar, Karay›lan ve onlar bunu kabul etmezler.
ww
w.
Toplumu olmayan bireyler yok olmaya mahkûmdur
Say›n Gül, Say›n Erdo¤an hatta Say›n Baflbu¤, benim Kemalizm’le ilgili çözümlemelerimi iyi biliyorlar. Buna dikkat etmeleri gerekir. Siz bireye, ‘sen vars›n’ diyeceksin ama toplumun yoktur. Böyle bir fley olur mu? Toplumu olmayan bireyler yok olmaya mahkûmdur. Her bireyin bir toplumu vard›r. Birey tek bafl›na toplumdan ba¤›ms›z bir gün bile yaflayamaz, yirmi dört saat bile var olamaz. Toplumu olmayan birey, maymundan öteye gidemez, bir maymundur. Bireyin toplumu vard›r, toplumu olmayan birey yok olur, yok olmaya mahkûmdur, hatta siz de yok olursunuz. Bize bunu dayat›yorlar. Önce birey olacak, onun bir toplumu var ve o toplumuyla birlefle-
SERXWEBÛN
Çözüm tart›flmalar›na sorumlu yaklaflmak gerekiyor
ne t
Benim önerece¤im çözüm plan›nda sadece Kürtlerin de¤il, Türklerin de haklar›n›n tan›mland›¤› demokratik iradenin a盤a ç›kaca¤› bir çözüm öneririm. Hatta bu benim, iflte ‹ngiltere ‹spanya örne¤i veriyorlar, onlar› bile aflacak demokratiklikte bir çözüm olacak. Kimin nerde yaflad›¤›n›n bir önemi yok, toplumsal anlamda demokratik bir anayasa iradesinin a盤a ç›kmas› gerekiyor. Ama e¤er bunu bir oyalama, tasfiye temelinde ele al›rlarsa bundan sonra gelifleceklerden ben sorumlu olmayaca¤›m. Ben o zaman Kürtlere diyece¤im ki; benim art›k elimden bir fley gelmiyor. Çözüm için bütün bu a盤a ç›kard›klar›m›za ra¤men e¤er hala çözümsüzlü¤ü dayat›rlarsa kültürel bir soyk›r›mla karfl› karfl›yas›n›z demektir. Dört soyk›r›m diyorum; kültürel soyk›r›m, sosyal soyk›r›m, siyasal soyk›r›m, ekonomik soyk›r›m. Buna karfl› kendilerini savunacaklard›r. Kürtler savaflmay› biliyor. E¤er devlet, yok ille ben yok edece¤im, ezece¤imde ›srar ediyorlarsa, Talibanlar gibi, Tamiller gibi yapmak istiyorum derse bir fley diyemem. Ama Kürdistan da¤lar› buna çok elvermez. Kürtler bu durumda öz yaflamlar›n› ve özgürlüklerini savunmak zorunda kalacaklar›n› söylüyorum. Bundan sonra gelifltirecekleri mücadele bir öz savunma özgürlük mücadelesi olacakt›r. Bundan sonra ben çekilece¤im. Beni buraya getirenler beni öldüre de bilirler, kendili¤imden de ölebilirim. Art›k buradan onlar için yapabilece¤im bir fley olmaz. KCK ya da PKK bundan sonra ne yapacaklar›na kendileri karar vermek zorundad›r. Buradan benim onlar için yapabilece¤im hiçbir fley kalmaz. Nas›l bir çözümü ya da sa-
vafl› gelifltireceklerine bundan sonra kendileri karar verecekler; savafl› gelifltirebilecek güçleri var m› yok mu onu da bilemem. Savafl› ve siyaseti nas›l gelifltireceklerini iyi bilmeleri gerekir. Ben ciddiyim, ben çocuk falan de¤ilim, çekiliyorum dersem art›k yeter diyece¤im gerçekten çekilece¤im ve arkadafllara beni burada ölü bilin diyece¤im. Siyaset öyle Haso Hüso ifli de¤ildir ciddi bir ifltir. Bu sürece herkesin sorumlulukla yaklaflmas› gerekti¤ini söylüyorum, biz üzerimize düflen sorumlulu¤u fazlas›yla yerine getiriyoruz. Bu çözüm tart›flmalar›na sadece Hükümetin de¤il muhalefetin de sorumlu yaklaflmas› gerekiyor. Diyarbak›r’da Demokratik Toplum Kongresi yap›ld›. Bu çal›flmalar› ciddiyetle yaps›nlar, kendini halka adamak öyle kolay bir fley de¤ildir. E¤er halk ad›na ç›k›yorsan›z, bir fleyler söylüyorsan›z, sorumluluktan kaçamazs›n›z. Herkes sorumluluk üstlensin. Kimse sorumluluktan kaçmas›n, kaçamaz. Daha öncesinden söylemifltim. Demokratik Cumhuriyet Kongresi ‹stanbul merkezli veya Ankara’da yap›ls›n. Bu Kongre’ye ayd›nlar, liberaller, karfl›tlar, herkes kat›ls›n. Gidilip ayd›nlarla görüflülebilir. Yaflar Kemal, Mihri Belli, Ufuk Uras, Vedat Türkali, Yalç›n Küçük’e de gidilsin. Ona, Ergenekon hikâyesini b›raks›n gelsin denilir. Bu toplant›n›n Ankara, ‹zmir, ‹stanbul, hangisi olursa bir an önce yap›lmas› laz›m.
Çözüm için mücadele edip sonuç alacak olan radikal demokratlard›r
w.
ww
Cephesi (THKC) ile olmufltur. Galiba üyeleri de oldum ama fiili olarak onlarla bafllad›m. 31 Mart 1972’de Mahir Çayanlar›n, Ömer Ayna, -Emine Ayna’n›n kardeflidir- K›z›lderede flehit olmalar›ndan sonra ben elimden geleni yapmaya çal›flt›m. Denizleri 6 May›s’ta Mamak’tan götürdüler. Buna karfl› vicdanen elimden geleni yapt›m hatta onlar›n temsilcisi hala benim, 37 y›ld›r onlar›n mücadelesini ben yürütüyorum. Biz bu ifle buradan Mahirlerin, Denizlerin miras›ndan bafllad›k. Dedi¤im gibi resmi üyeleri oldum mu emin de¤ilim ama önemli de¤il, önemli olan fiilen onlar› halen benim temsil ediyor olmamd›r. Benim öyle makam, mevki gibi sorunlar›m yok. Ben onlar›n lideriyim anlam›nda söylemiyorum ama fiili olarak flu anda Kürtlerin sözcüsü oldu¤um gibi onlar›n da fiilen sözcülü¤ünü en az›ndan büyük bir kesiminin sözcülü¤ünü ben yapmak zorunda kal›yorum. Türkiye’de ‹slami demokratlar var, liberal demokratlar var ancak gerçekten çözüm için mücadele edip sonuç alacak olan radikal demokratlard›r. Onlar›n bu iradeyi ve örgütlülü¤ü a盤a ç›karmas› gerekiyor. Radikal demokratlar›n içinde iflte DHKP-C ve di¤er Türk Solundan gruplar var. Kendilerine parti ya da inisiyatif diyenler var. Onlara, dar kafal›l›k yapmamalar› gerekti¤i söylenebilir, tümünün de bu Kongre’ye gelmesi gerekiyor. fiu anki muhalefetten bir fley ç›kmaz. Baykal ile Bahçeli Türkmenleri devlete pazarlayarak muhalefet yapt›klar›n› san›yorlar. Baykal Bat› Toroslar›, Bahçeli di¤er Toroslar› oradaki Türkmenleri pazarlayarak uzun süre dayanamaz. Bu politikayla ancak Türkmenleri Orta Anadolu’ya s›k›flt›rabilirler, uzun süre de bu muhalefeti yürütemezler. O yüzden bütün çevrelere gidilmesi gerekiyor. ‹flte EMEP, SDP, Levent Tüzel, Ufuk Uras, Yaflar Kemal, Mihri Belli çok yafllanm›fl olabilir ama Vedat Türkali, Ahmet Altan, Taraf çevresi onlar tümüne gidilmesi gerekiyor. Bir an önce hepsi bir araya toparlanabilmeli. Benim bir önerim olarak bunlar onlara iletilebilir. Ayfle Batumlu o da bu çal›flmalarla ilgileniyordu de¤il mi? Bu çal›flmalara iliflkin iki elimin yakalar›nda
ew e. c
yorlar toplumsal cinnet, bu Türkler için de art›k toplumsal bir sorundur. Bu ayn› zamanda bir vicdan sorunudur. Kürt sorunu bir vicdan sorunudur, vicdani olarak bu kald›r›lamaz. Kürt sorunu Türkler için art›k bir vicdan meselesi haline gelecek. Ben o zaman Say›n Erdo¤an’a flunu da söyleyece¤im, bu sadece Kürtlerin de¤il Türklerin de bir toplumsal var olufl sorunudur.
Temmuz 2009
om
44
Diyarbak›r’daki sivil toplum, Demokratik Toplum Kongresi çal›flmalar›yla ilgilenilebilir. fiimdiden illerde kat›l›m için ön toplant›lar yap›labilir. Bütün bunlar›n A¤ustos sonuna yetiflmesi gerekiyor. Herkesin, farkl› kesimlerden de bu toplant›larda yer almas›, muhalif olsa dahi herkesin sözünü söylemesi, gerekiyor. Bu söylenenlerden a盤a ç›kacak ortak iradenin, çözüm önerilerimi haz›rlamadan önce bana ulaflt›r›lmas› gerekir. Bu çerçevede Ufuk Uras onlarla da görüflülebilir. ÖDP’de bir ayr›flma yaflanm›fl, Ufuk Uras bilsin ki, asl›nda bizim bu ifllere ilk bafllay›fl›m›z Türkiye Halk Kurtulufl
Temmuz 2009
SERXWEBÛN yok bilemiyorum, yoksa bir misafirhane yap›labilmelidir. Oraya gelenlerin bir yere gitmemesi orada tart›flma ve çal›flmalar›n› devam etmesi için bu gereklidir. Bundan sonra Kongre çal›flmalar›n› yo¤un flekilde sürdürmelidir. Süreç kritiktir, nas›l olaca¤›n› tahmin edemiyoruz.
ye’nin baflbakan›na bu flekilde hitap ediyorlar. Kim bu generaller? Çiller için CIA ajan› diyorlard›. Bunun için Karaday› ve K›vr›ko¤lu k›smen iyidir derken hakl›yd›m. Karaday› bu grubun Ergenekon’un bütün orduyu ele geçirmesinden korkuyordu. Almanya NATO’nun özel görevlisiydi. Ben fiam’dayken Muhammed Qazi’nin torunu Ali Qazi ile beraber yan›ma birçok defa geldiler. Ali Qazi birkaç misafir falan getirdi Bakan dahil olmak üzere yan›ma geldiler. Ben anlamaya çal›fl›yordum. Almanya’n›n niyeti nedir diye anlamaya çal›fl›yordum. Sürekli vazgeçmem yönünde talepleri vard›, vazgeç diyorlard›. O zaman biz bunlar niye bu kadar ›srar ediyorlar diye düflünüyorduk. Sonradan bunun bir NATO (Gladio) görevini yerine getirme oldu¤unu anlad›m. Süleyman onlar Almanya’ya çok rahat girip ç›k›yorlar, hiçbir takibe u¤ram›yorlar. Bunlar iyi de korunuyorlar. fiükrü hoca, Selim-Süleyman Çürükayalar var. Onlar Almanya’da çal›fl›yorlar. Süleyman, onlar da kad›n› kötü kulland›lar. Kolay yaflam ve duygusall›klar›n› çok kötü kulland›lar. Bunlar Gladio’nun PKK içindeki uzant›lar›d›r. S›radan PKK’liler bile Almanya’da takibe u¤rarken, avlan›rken bunlara hiçbir takibat yap›lmad›. Ama tabi bunlar hepsi de tasfiye oldular. Bu uzant›lar›n hepsi tasfiye oldu, en son kalanlar› da Osman, Botan ve onlarla birlikte olanlar tasfiye oldular, çekip gittiler. Ç›kan bir iki kifli daha var, bunlar önemli de¤il, bizi etkileyemez. fiimdi böyle uzant›lar yok, kalanlar temizdir. Özal, cesaretliydi. Kiflisel cesareti vard›. Sorunu anl›yordu, biliyordu. Ama Ergenekon Özal’› bertaraf etti. O dönem Amerika’n›n Ergenekon’a deste¤i vard› fakat Amerika 2007’de deste¤ini o kesimden çekti. Erdo¤an ve Gül, Ergenekon mazeretine dayanamazlar. Türkiye’de demokratik siyaset kanallar› için zemin var. Ben daha önce de belirtmifltim. Frans›z Devrimi Avrupa’daki demokratikleflme için nas›l rol oynad›ysa, Rus Devrimi de tarihte nas›l bir etki yaratt›ysa bugün de Türkiye’de öyle bir toplumsal zemin var. Türkiye büyüyecek. Türkiye’nin öneminden bahsedilmesinin nedeni de budur. fiu
ne te we .c om
oldu¤unu söylüyorum. Amargi çevresinde P›nar Selek ve Amargi Dergisi’nin sorumlusu bir kad›n vard› onlar da kad›n bak›fl aç›s› diyorlarsa, elefltirilerim de vard› ama zaman kalmad› bu çal›flmada yer alabilirler. Bu Kongre’yle ben demokratik bir anayasa iradesinin a盤a ç›kmas›n› bekliyorum. Onlara Demokratik Anayasa Blo¤u, Demokratik Anayasa Kurucular Blo¤u diyorum. Herkes Kongre’ye gelebilirdi. Herkes orada düflüncesini aç›klasa Kürt sorunun çözümü için daha faydal› olabilirdi. fieyh Said’in torunu herhalde medreselerde okumufl bir insan. Kürt meselesinin kökenini sorarsan, baz›lar› fieyh Sait’e iliflkin düflüncelerimi yanl›fl yorumluyor, öyle de¤il. Benim durumumla fieyh Sait’in durumu ayn›d›r,
45
Kürt sorununun çözümünde devletin bir program› yok ancak son bir, iki ayda haz›rl›k yap›yor olabilir. Herkes bunun haz›rl›¤› içinde olmal›d›r. Zaten gerçeklefltirilecek Konferans›n da tüm kesimleri bir araya getirecek bir fonksiyonu var. Ordunun bu yo¤unluktaki bir çat›flmay› uzun süre daha sürdüre-
bilece¤ini söyleyenler var. Bilemiyorum olabilir. Ama PKK’nin çözüm geliflmezse savafl› çok daha büyük t›rmand›rma kapasitesi var. Bafl›ndakiler e¤itimlidir, teknik donan›m› da var. ‹talya için Cossiga neyse, Türkiye için de Demirel odur. Demirel’e o görev verilmifltir. Türkiye derin devletinin siyasi temsilcisidir. Demirel Türkiye’nin Cossiga’s›d›r. ‘70’lerden beri bu görevi yürütmektedir. Halen de etkili olmaya çal›fl›yor. ‘90’larda Do¤an Gürefl, Çiller için “flak talimat verir tak yapar›z” diyordu. Bu onun laf›d›r. Çiller bize karfl› çok çal›flt›. ‹ngiltere’den yeflil ›fl›k alm›fllard›. Karaday›’n›n oldu¤u bir toplant›da bir grup general, Çiller’den “o kahpeyi ne yapaca¤›z” diye söz ediyor. Türki-
ww
w.
ayn› oyunlar oynanm›flt›r. fieyh Sait olay› da benim olay da 15 fiubat’ta bafll›yor. ‹damlar da ayn› tarihlere 29 Haziran’a denk getirdiler. Bu tesadüf de¤il, bilinçlidir. fieyh Sait ailesinden o gelen her kimse, ailesi ad›na gelmiflse sayg›yla selamlar›m› iletiyorum. Bundan sonra gerekti¤i zaman Kürtlerin bütün kesimlerinin Kongreye sürekli kat›lmas› teflvik edilmelidir. Kongre sürekli olmal›d›r, bir gün yap›lmakla bu ifller yürümez. Diyarbak›r’da belediye Kongreye gelenlerin, misafirlerin kalmas› için bir misafirhane yapabilmelidir. D›flar›dan gelen misafirlerin kalmak için bir yerleri olmal›d›r, belediye bunu yapabilir. Zaten bu belediyenin sorumlulu¤u içindedir, misafirhane var
Çözüm geliflmezse PKK’nin savafl› çok daha büyük t›rmand›rma kapasitesi var
SERXWEBÛN
Belediyelerin büyüklü¤üne göre meclisler kent konseyleri kurulmal›d›r
ww
w.
ne t
Deniliyor ki Erdo¤an laik hegemonyan›n yerine ‹slami hegemonya kuracak. Biz böyle bir hegemonyay› kabul edemeyiz. Bizim istedi¤imiz demokrasinin kabulüdür. Ancak Türkiye böyle rahatlar. Her kesimin de demokrasiye ihtiyac› var. En az Kürtler kadar Türkmenlerin de Türkiye halk›n›n da demokratikleflmeye ihtiyac› var. Türkiye’de muhafazakâr demokratlar› AKP’nin bir kesimi parlamentoda, parlamento d›fl›nda da Saadet ve di¤er baz› kesimler temsil ediyor. Liberal demokrat kesimi de örgütlenmifl. Bunlar› da Taraf çevresi ve di¤er baz› kesimler temsil ediyor. TÜS‹AD var, TOBB var. Radikal demokratlar var. Demokratik sol var. Ayfle onlar çat› partisi çal›flmalar›nda yer al›yor mu? Bu çal›flmalar öyle yüzeysel, s›radan çal›flmalar olarak görülmemelidir. Tarihi derinli¤ine sahip olan bu konular, öyle yüzeysel ele al›nmamal›d›r. Her gün çal›fl›lmal›, ciddiyetle yaklafl›lmal›. Radikal demokratlar ve demokratik solun toplant›lar yapmalar› laz›m, birlikte hareket etmeleri, birleflmeleri gerekir. Bu üç kesimi ben Demokratik Anayasac›lar Blo¤u olarak nitelendiriyorum. Bu üç kesim birlikte hareket ederlerse Türkiye’yi demokratiklefltirebilirler. Demokratik Toplum Kongresi de sivil anayasa çal›flmalar› yapmal›d›r. Bana ba¤l› olduklar›n› söylüyorlar, bana ba¤l› olmak demek beni anlamakt›r. Benim için ‘Say›n’ diyorsunuz, hakk›n›zda davalar aç›l›yor, bunun için ceza al›yorsunuz. Ama anlam›yorsunuz. Bir fley yapm›yorsunuz. Say›n demek bana sayg› duymakt›r, beni anlamakt›r. O
halde bunun gere¤ini de yerine getirmelisiniz, içeri¤ini doldurmal›s›n›z. Böyle olmaz. Hemen, daha önce söyledi¤im gibi belediyelerin büyüklü¤üne göre illerde üç yüz, ilçelerde iki yüz, beldelerde yüz kiflilik meclisler, kent konseyleri olabilir, kurulmal›d›r. Bu yasada da var, ben inceledim. Akademi kuruldu mu? Ben defalarca söyledim, kim engelliyor bunu? AKP’nin ekonomik gücü var, siyasal gücü var ama yine de üç yüz tane akademisi var. AKP açt›¤› akademiye Demokratik Siyaset Akademisi ad›n› vermiflse benden çalm›fl. Onlar benden yararlan›yor ama sizler benim fikirlerimden yararlanm›yorsunuz, beni anlam›yorsunuz. Ben bunlar›n hesab›n› hepsinden sorar›m. O milletvekilleri ne yap›yor? Belediye baflkanlar› ne yap›yor? Kad›n belediye baflkanlar› ne yap›yor? Diyarbak›r’da Akademilerin aç›lmas›ndan bahsetmifltim. Devlet operasyon yap›yor, benim operasyonlar›m daha büyük olur. Onlara iki ay daha müddet. Yapmazlarsa operasyon üstüne operasyon yapar›m. Hepsinden de hesap sorar›m. Yapam›yorlarsa el çeksinler, yapabilen bir iki kifli ç›kabilir onlar gelsin yaps›nlar. Yeri gelince benim ad›m› kullan›yorlar, benim s›rt›mdan geçiniyorlar, bir yerlere geliyorlar. Halk›n s›rt›ndan siyaset yap›yorlar, buna izin vermem. Bölgede Kürtlerin bir tane spor tak›m› var m›? Bir tane futbol tak›m›n› idare edebiliyor musunuz? Bölgenin folklorunu önemli bir yere tafl›yabiliyor musunuz? Bir tane atletizm baflar›n›z, çal›flman›z var m›? Bir ulusal futbol tak›m› isterim. Var m›? Bir tane futbol tak›m›n› idare edemiyorsunuz. Kad›nlardan oluflan bir folklor ekibi var m›, tiyatro grubu var m›? Bunlar demokratik faaliyetlerdir. Kürtlerin sporu, folkloru, tiyatrosu hepsi olacak. Bunu baflarabiliyor musunuz? Siyaset ciddiyet gerektirir. Ben ciddi bir adam›m. Ben bu görüfllerimi devlete aktar›yorum, devlet beni ciddiye al›yor. Siz neden alm›yorsunuz? Ciddiye alm›yorsan›z yapam›yorsan›z b›rak›rs›n›z. Do¤an Erbafl’a burada neredeyse sald›racakt›m. fiaklabanl›k yapmas›nlar dedim ona. Siyaseti bilmiyorsan›z yapmay›n dedim. Sizler için de söylüyorum. Ben, kimseye zorla benim avukatl›¤›m› yap›n demiyorum. Siz de ciddi olmak zorunda-
s›n›z. Benim söylediklerimi onlara aktarmal›s›n›z. Bundan sizi de sorumlu tutar›m. Ben çocuk de¤ilim. Devlet görüflmelere izin veriyor ama kimse beni yönlendiremez. Devlet de benim çocuk olmad›¤›m› biliyor. Ben ‘99’da bir bar›fl projesi sunmufltum, dört kesim ad›na dört istihbarat›n da temsilcisi gelmiflti. Burada benimle konufltular, tart›flt›k. Sonra devlet o zaman ciddiye almad›, örgüt tasfiye olacak, Öcalan da korkarak hareket etti zannettiler, korktu zannettiler. Ama flimdi biraz daha ciddiye ald›klar› görülüyor. Siz de ciddiye alacaks›n›z.
ew e. c
an Türkiye’de laik kesim direniyor, b›rakmak istemiyor. ‹slami kesim de t›kanm›fl, bir t›kanma yafl›yor. Her iki kesim de t›kanm›fl. Biz bu t›kanmadan demokrasiyi ç›karmak istiyoruz. Erdo¤an’›n büyük halk deste¤i var. Türkiye’deki ekonomik bir kesim arkas›nda, Erdo¤an bu kesimi temsil ediyor. TOBB da onu destekliyor, TÜS‹AD’›n önemli bir kesimi laikçileri, bir kesimi de Erdo¤an’› destekliyor. Biz bu nedenle demokrasinin kazanmas›n› istiyoruz.
Temmuz 2009
om
46
Müzakereler mutlaka bafllamal›d›r
Kad›n belediye baflkanlar›na ve duyarl› gençlere söyleyin, çok çal›fls›nlar. Kad›n toplumda bir nesne konumundad›r. Toplumda böyle alg›lan›yor. Kad›n befl bin y›ld›r erkek için bir tecavüz nesnesidir. Genelev özel ev ayr›m› fark etmez bu böyledir. Kad›nlar daha çok çal›flmal›lar. Ben onlar› desteklemeye devam edece¤im. Kad›nlar için yeni bir yaflam imkân› sunuyorum, çal›fls›nlar. Çukurca’daki alt› askerin may›nla öldürülmesi olay›n›n bölgedeki iki general aras›nda yap›lan telefon konuflmas›nda bu olay› kendilerinin yapt›¤›na iliflkin ses kayd› yay›nlanm›flsa durum flimdi daha iyi anlafl›l›yor. Bu olay, benim daha önce söylediklerimi do¤ruluyor. O zaman Lice’deki olay› da kendileri yapm›flt›r. 1993’ten beri yap›lan birçok fleyin, eylemin nedeni o halde daha iyi anlafl›l›yor. Bunlar ortaya ç›k›yor. Yap›lan savafl›n flekli de¤ifliyor. Bunlar 93’ten beri bizim yürüttü¤ümüz ateflkes ve bar›fl çabalar›n› sabotaja devam ediyorlar. Lice olay›nda da gerillalar› oraya götürenlerin onlar oldu¤u anlafl›l›yor. Aç›klayaca¤›m yol haritas›ndan sonra demokratik aç›l›mlar, ad›mlar geliflmek zorundad›r. Baz›lar› buna demokratik müzakere diyorlar, do¤rudur. Müzakereler mutlaka bafllamal›d›r. Kürtlerle müzakereden korkmay›n›z, biz Cumhuriyetin de¤erlerine karfl› de¤iliz ki. Cumhuriyetin bütünlü¤ünden demokratik çözümden yanay›z. AKP demokratik çözümü gelifltirmezse ABD soruna müdahil olur ve AKP o zaman biter. Cumhurbafl-
Temmuz 2009
SERXWEBÛN
kan› Gül, “ya çözülecek ya çözülecek” diyor. Çiller de “ya bitecek ya bitecek” diyordu. Çiller bunu imha için söylüyordu. Cumhurbaflkan› Gül’ün öyle de¤il.
Bunun için KONGRA-GEL ve KNK birlefltirilmelidir demifltim. Güney’dekilerle beraber tüm Kürtler bu Ulusal Kongre’yi oluflturmal›d›rlar. Bir de Güney’dekilerle beraber ulusal bir savunma birli¤i oluflturulabilir, oluflturulmal›d›r. Bir de KCK benzeri bir yap›lanma tüm Kürtler için kurulabilir, kurulmal›d›r. Bu üç konuda Ulusal Kongre, Savunma ve KCK konusunda Kürtler ortak örgütlenmelerini gerçeklefltirmelidir. Ortak stratejik planlamalar, hedefler oluflturmal›d›rlar. Kürtler Ortado¤u’da gelece¤ini ancak böyle kurabilir, böyle garantiye alabilir. Bu görüfllerimi Talabani ve Barzani’ye de iletin. Onlar›n da güvencesi budur. Az›nl›klar›n Kürdistan’da talepleri olmufl. Az›nl›klar konusunda da flunu söyleyeyim. Ermeni ve Yahudilerin örgütlülükleri olabilir, olmal›d›r da. Diyarbak›r’da bir Süryani ve Ermeni Mahallesi olabilir, olmal›d›r da. Urfa’da da Yahudiler için bir mahalle olabilir. O da olmal›d›r. Ama öyle gizli kapitalist oyunlarla olmaz. Aç›k bir flekilde yer edinebilirler bir mahalleleri olabilir. Dersim’in bir özgünlü¤ü var. Alevi Kurultay› da yap›l›yor. Buna iliflkin de bir-iki fley söylemek istiyorum. Dersim’in kültürü Alevi kültürüdür. ‹flte befl bin y›ll›k tarihten bu yana gelen direnifl kültürü var. Hurrilerden bu yana süregelen bir direnifl kültürü var. Gerek Dersim’dekiler gerekse diasporadakiler Alevili¤in gerçek anlamda temsilcili¤ini yapabilmeli, bu konuda çal›flma yapmal›d›rlar. Bu çevrelerle görüflülebilir. Dersim’i tarihi fleyi içinde ele almak gerekir. Dersim için flunu öneriyorum. Dersim’e özgün, Dersim Demokratik Komüncülü¤ü gelifltirilebilir. Dersim’in bir komün ihtiyac› var, iki yüz üç yüz kifliden oluflan flehir meclislerini oluflturabilirler. Alevi Kurultay›ndan da bir fley ç›kmaz. Alevilere bir fley vermezler. Bunlar› düzenleyen içi bofl, liberal döküntülerdir. Kürt Sorununda bir formülasyona da ihtiyaç var. Bunun belirtilmesi gerekir. Sadece tan›mak de¤il, sonuçta bir sözleflme ç›kmal›. Görüflmelerden, iki halk aras›nda bir sözleflme ortaya ç›kacak. Bu eninde sonunda olacak. Herkes de buna sonunda raz› olacak. Önemli olan benim özgürlü¤üm de¤il, halklar›n özgürlü¤üdür. Ben sadece
Kürtlerin özgürlü¤ü için mücadele etmiyorum, tüm halklar›n özgürlü¤ü için bu mücadeleyi verdik. Benim özgürlük anlay›fl›m, halklar›n özgürlü¤üdür.
Tüm halklar›n özgürlü¤ü için bu mücadeleyi verdik
ne te we .c om
Kürtler toplumsal Lozan’a iyi haz›rlanmal›d›r
47
ww
w.
Ben umutluyum müzakereler geliflebilir, kesin geliflir demiyorum ama geliflme ihtimali var. Baflbakan da Gül de bunun, çözümün önünü açmal›d›r. E¤er müzakereler bafllarsa örgüt beni dinler, karfl› ç›kan olmaz. Karfl› ç›kan olursa da bunlar›n pasiflefltirilmesi kolayd›r. Geliflmezse ciddi bir savafl geliflir. O zaman ben çekilece¤im, beni ölmüfl bilin, kendi kararlar›n› kendileri versinler. Gerillaya da söylüyorum kendi savafllar›n› kendileri yürütsünler. Herkese, gerillalara da söylüyorum iki ay sonra fliddetin yükselme ihtimali var. Haz›rlar m›? Ben geliflecek çözüm için toplumsal Lozan diyorum. 1920’lerdeki Lozan, ulusal Lozan’d›r. Bu Lozan’la, Cumhuriyet kuruldu. Bu Cumhuriyet bugüne kadar demokratiklefltirilmedi, flimdi demokratiklefltirilmeye ihtiyac› var. Bu nedenle toplumsal Lozan diyorum. Bu toplumsal Lozan’la toplumun tüm kesimleri demokratiklefltirilecek. Bugün bunun zemini de vard›r. Ancak çok çal›fl›lmas› gerekiyor. Bunun derinli¤ine iyi anlafl›lmas› laz›m. Kürtler Toplumsal Lozan’a iyi haz›rlanmal›d›r. Bu Toplumsal Lozan’la, Kürtler demokratikleflmenin öncülü¤ünü yapacak. Kürtler, toplu halde, toplum olarak bir savafla haz›rlan›r gibi Toplumsal Lozan’a haz›rlanmal›d›r. ‹flte bunun için diyorum Demokratik Toplum Kongresi her gün sürekli toplanmal›d›r, çal›flmal›d›r. Kürt Konferans› da bir an önce yap›lmal›d›r. Yap›lmazsa sorumlu tutar›m. Daha önce aç›klad›m befl ilke dört pratik önerim Konferans’ta tart›fl›lmal›d›r. Amerika, 2007’de baz› kesimlerden deste¤ini çekti. Bu kesimin içinde Talabani ve Barzani de vard›. Amerika baz› konularda deste¤ini çekince bunlar da flaflk›nl›k içindeler ne yapacaklar›n› bilmiyorlar. Güçlerinin azalaca¤›ndan korkuyorlar. Kürtler kendi ulusal birliklerini mutlaka kurmal›d›r. Kürtlerin kendi Ulusal Halk Kongresi oluflturulmal›d›r.
Ben burada önemli oranda çözüm gücüne ulaflt›m. Türkiye’deki ayd›nlar›n ne oldu¤unu biliyorum. Türkiye’nin ayd›nlar›n› yazarlar›n› iyi tan›yorum. Onlar›n ideolojik bagajlar›n› biliyorum. Dört yüz y›ll›k kapitalist sistemi çözdüm. Marks’› iyi açt›m. Yanl›fl anlafl›lmas›n ben Marksizm’den ziyade Marks ad›na hareket edenleri elefltiriyorum. Sovyet ve Çin prati¤i ortadad›r. Gelinen aflamada ABD hegemonyas›n›n yede¤ine düflmüfller. Bu hale getirmifller ekonomiyi. ‹flte görüyorsunuz otomobil sat›fllar› flu anda durdu, Türkiye bir otomobil mezarl›¤›na dönüfltü. ‹nsanlar bir yandan kahve köflelerine s›k›flt›r›lm›fl, iflsiz güçsüz ve açlar ama bunlar ha bire otomobil üretiyor. ‹flte biz bu zihniyete karfl› savafl›yoruz. ‹nsanlar adeta efleklefltirilmifller. Bu sistemin neyini savunuyorlar? ABD ve Avrupa diyorlar, onlar bu sistemin sorumlusudur. Ben kapitalist sistemi iyi tan›yorum, iyi çözümledim. Amerika, Rusya’y› ba¤lamaya çal›fl›yor. Kapitalist sistemle gel ortak olal›m diyor. Bunun ne anlama geldi¤ini iyi biliyorum. Kapitalist sisteme neden hizmet ediyorsunuz? Size ne kazand›r›yor? Al›n size otomotiv sektörünü. Dünyan›n her taraf›n› otomotiv y›¤›n›na çevirmifller. Eldeki otomobiller sat›lmad›¤› için birikmifl, buna çare bulaca¤›z diyorlar. Toplumun ihtiyac› bu mu? Çare bulsan dahi bu çare, bu hizmet kimlere hizmettir. Bütün bu otomobil y›¤›n› topra¤› mahvediyor, do¤ay› tahrip ediyor, bunu yapaca¤›na bin dönümlük araziyi ek, organik tar›m yap, hem herkes yararlan›r, toplum aç kalmaz hem temiz g›da yersin, hem de toprak kurtulur, kirlenmez. Çin’i buraya yat›r›m yapmaya, otomotiv sanayi kurmaya davet ediyor. 60 milyar bilmem 600 milyon dolar yat›r›m yapmaya ça¤›r›yor. Yat›r›m yapmaya davet etmenin bunun ne anlama geldi¤ini biliyor musun? Kapitalist sistem seni bir kez ba¤lad› m› art›k kur-
SERXWEBÛN
Kapitalist sistem dünyay› sömürmeye devam ediyor
ww
w.
ne t
Kapitalist sistemle halka ne verebilirsin? Halk›n hangi sorununu halledebilirsin? Açl›k, iflsizlik sorununu nas›l halledeceksin. Kapitalist sistemde k⤛ttan, kupondan günde bilmem elli milyar bilmem ne kadar para kazan›yorlar. Kapitalist sistem böyledir, sistemi böyle ayakta tutuyorlar. Kapitalist sistemde sadece savafllarda 350 milyon insan hayat›n› kaybetti. Di¤erleri, kültürel soyk›r›m da var. fiimdi Ortado¤u’ya bak›n, Afganistan-Pakistan’›n durumuna bak›n. fiimdi de Sincan’da da ölümler oluyor. Son dört yüz y›ld›r kapitalist sistem dünyay› sömürüyor, bilimi de kendi ç›karlar›, iktidarlar› için kullan›yor. Peki sen kapitalist sistemden ne fayda umuyorsun, nas›l bir kurtulufl bekliyorsun? Bat›’ya bu kadar neden ba¤l›l›k ihtiyac› duyuyorsun? Kapitalist sistem son dört yüz y›ld›r dünyan›n tüm de¤erlerini Bat›’ya tafl›yarak dünyay› sömürdü, sömürmeye de devam ediyor. Ben kapitalist sistemi de di¤er sistemleri de çözme gücüne ulaflt›m. Wallerstein’›, Hobsbawm’› okudum. Elefltirel yaklafl›mlar› var ama yetersiz. Wallerstein, “biz Bat›’n›n de¤erleriyle büyüdük, bu sistemin Bat›’n›n akademik dünyas›ndan flerbetlendik” diyor. Yani biz bafltan itibaren tek tarafl› düflündük diyor, çok do¤ru. Bu nedenle diyorum ki, biz bu kapitalist sisteme bu kadar ba¤›ml› olmak zorunda de¤iliz. Ben kapitalist sistemi de kapitalist sisteme nas›l muhalefet ediliri de çok iyi biliyorum. Anti-kapitalistli¤in de nas›l örülece¤ini de çok iyi biliyorum. Toplum nas›l savunulur, nas›l kurulur, gelifltirilir, çok iyi çözümledim. Bu sisteme bu kadar ba¤l› olmak çözüm getirmez aksine daha çok sorunu a¤›rlaflt›r›r. Bunun için tamamen olmasa da kapitalizmi s›n›rland›rabiliriz. Bunun kime ne zarar› var, kim bundan kaybeder? Herkes bundan kazan›r. Mahir Kaynak’a söylemek gerekiyor; Küreselleflme de ulusalc›l›k da ayn› merkez taraf›ndan kontrol ediliyor, üretiliyor. Bunlar birbirinden ba¤›ms›z de-
¤il. Bir küreselcilik gelifliyor bir korumac›l›k gelifliyor. Böyle devam edip gidiyor. Mahir kaynak beni anl›yor mu? Benim önemli bir alternatif ortaya koydu¤umu, Ortado¤u’yu iyi çözümledi¤imi, yeni bir çözümleme yapt›¤›m› biliyor mu? Benim kitab›m ona verilebilinir. Beni liberal demokrat olarak tan›ml›yorlar, hay›r ben liberal demokrat da de¤ilim, radikal demokrat›m. Demokratl›¤›m Avrupa’daki gibi de de¤il. fiartlar›m›n düzeltilmesi konusunda F Tipi ve ev hapsinden bahsediliyor. Tabii ki F tipi çözüm olmaz, bunda netiz. Güneylilere iliflkin bir tezgâh vard›. Fakat tutmad›. Güneylileri kazan›p onlarla birlikte bizi bitireceklerini düflünüyorlard›. Hücre cezalar›n› da bu nedenle s›k s›k verdiler. ‹flte bizi burada susturacak, Güneydekilerle beraber olup PKK’yi tasfiye etmeyi planl›yorlard› ama tutmad›. Ta eskiden beri bu plan vard›. Bu plan›n arkas›nda ‹ngiltere ve di¤er güçler vard›. Kuzey modeli (Kuzey Irak, Güney Kürdistan) planlar›n› hayata geçirmek istiyorlard›. Ben onlar›n bu Kuzey modelini anlad›¤›m için buna karfl› durdum. Kürtleri Ermeniler gibi, Kürdistan’› da Ermenistan gibi yapmay› planl›yorlard›. Biliyorsunuz ittihatç›lar Ermenileri önce tehcir ettiler, sürdüler, bu bir Alman plan›yd›. Sonra da büyük güçler küçük bir Ermenistan kurdurup bütün Ermenileri oraya hapsettiler. Türkiye’yle de düflman hale getirdiler Ermenistan’›. Kürtlere de ayn›s›n› Kuzey modeliyle bunu planlam›fllard›. Ta 1945’ten beri KDP’nin kuruluflundan beri -hatta öncesine de dayan›r- Kürtleri Barzani etraf›nda birlefltirmeyi planlad›lar, daha sonra da Güney’de küçük bir ulus-devletçik kurdurup bütün Kürtleri de oraya ba¤›ml› hale getireceklerdi. Bu ulus-devletçi¤i de bütün komflu devletlerle düflman hale getirtip istedi¤inde savaflt›racaklard›. Kerkük gibi. Kerkük flimdi kaynayan bir kazan gibidir. Kürtlerin durumu bugünkü Afganistan-Pakistan’›n durumuna düflecekti. Bundan kazanan da kendileri olacakt›. Ben bunu anlad›¤›m için buna karfl› durdum, kabul etmedim. K›br›s meselesi nedir biliyor musunuz? ‹ngiltere’nin orada bir üs’ü var, bu üs tehlikeye girdi¤inde, bu üs’ü kaybetmemek için 60 y›ld›r orada iki toplumu çat›flt›r›yor. Bu çat›flma
olmazsa ‹ngiltere üs’ünü kaybedecek. Ama çat›flma oldu¤u sürece bu üs’ü yaflatmaya devam edecek, tek amaçlar› bu. A¤ustos’un ortalar›na kadar haz›rl›¤›m› bitiririm herhalde. O tarihten itibaren demokratik müzakereler bafllamak zorundad›r. Hükümet ad›m atmazsa, demokratik müzakereye gelmezse, engel ç›kar›rsa, ben Hükümeti iflbirlikçilik yapmakla itham edece¤im. 15 A¤ustos’un anlam›n› da gözeterek aç›klama yapaca¤›m. PKK’nin ald›¤› çat›flmas›zl›k karar› da tahminim 1 Eylül’e kadar devam eder herhalde, sonras› ne olacak? Müzakereler bu nedenle bafllamak zorunda. Ben liderlik delisi de¤ilim ama baflka da bunu anlayan, yapabilecek kimse yok. E¤er hükümet müzakereye gelmezse, demokratik çözüm için gerekli ad›mlar› atmazsa ben Hükümeti, art›k o tarihten itibaren deflifre edece¤im, politikalar›n› elefltirece¤im. Demokratik çözümün önünü açmaz, bu süreci gelifltirmezse Hükümeti, savafl rejiminin sürdürücüsü ilan edece¤im. O zaman bu sorunun çözümünü istemeyen sen, savafl rejimini sürdürmek isteyen sen, bin askerin polisin ölümünden sorumlu olan sen, yedi y›ld›r çözümü askere havale eden sen, bütün bunlar› yapan, isteyen sensin diyece¤im. Ben demokratik çözüm için Gül’e, Erdo¤an’a birçok yere mektup yazm›flt›m. Hepsinin benim çözüm önerilerimden de haberi var.
ew e. c
tulam›yorsun. Kald› ki y›lda befl on bin kifli trafik kazalar›nda hayat›n› kaybediyor, yüz bin kifli de sakat kal›yor.
Temmuz 2009
om
48
Teorisi olmayan›n çözüm gücü de olmaz Bütün Kürtlere de diyece¤im ki kendi bafl›n›z›n çaresine bak›n, ben çekilece¤im, benim burada yapabilece¤im bir fley yok diyece¤im. Kendi kararlar›n›z› kendiniz verin diyece¤im. Beni de adeta ölü bilin diyece¤im. Kald› ki Kürtler için savafl öyle eskisi gibi olmayacak. Türkiye çözümü istemedi¤i için PKK bir yandan ABD ‹srail, bir yandan ‹ran ile iliflki gelifltirecek. ‹ran öyle göründü¤ü gibi karfl› cephede yer almaz. PKK’nin bitmesini istemez. Bu son olaylardan sonra baz› politikalar›n› de¤ifltirecek. Bir yandan Suriye ile iliflkiler gelifltirilecek. Çünkü PKK’nin bitmesini istemeyen güçler de var. Yani PKK’ye her zaman destek veren güçler var, ç›kacakt›r da. A PKK’si gider B PKK’si gelir. B
Temmuz 2009
SERXWEBÛN kültürel, sosyal, siyasal dört taraftan Kürtleri kuflataca¤›z diyorlar. E ne olacak! Kürtler de dört koldan askeri, siyasal, sosyal, kültürel tedbirlerini alacak ve ondan sonra dört bafl› mamur bir safha aç›lacak. Tekrar uyar›yorum, bunlardan vazgeçin. Benim bu görüfllerimi Talabani ve Barzani’ye, Güney’deki di¤er flah›s ve kurumlara da iletmek gerekiyor. Sümerlerden bu yana tarihin seyrini iyi çözümledim, biliyorum. Tarihin nereye do¤ru evirildi¤ini de biliyorum. Tüm sistemleri çözümledim ve bu sistemlerin nereye do¤ru evirildi¤ini, de¤iflti¤ini görüyorum. Kürtlerin önü aç›kt›r. Türkiye’de, Ortado¤u’da demokrasi geliflecek. Bu kesin böyledir. Frans›z devrimi burjuvazi için ne ifade ediyorsa, Ekim Devrimi iflçi s›n›f› için ne ifade ediyorsa Ortado¤u’nun demokratikleflmesi için de Kürtler böyle tarihi bir role ve motor güce sahiptir. Çok fley de¤iflecek. Her fley de¤iflecek.
ka yapacaks›n›z bana da selam göndereceksiniz! Bundan vazgeçilmeli. Bu sorun 2002’de çözülmeliydi hatta asl›nda Özal döneminde çözülmeliydi. Özal dönemini biliyorsunuz, kontra faaliyeti nedeniyle hayat›n› kaybetti. Sonra yine çözülecekti, bir MGK toplant›s›nda bir General, Çiller için “bu kahpe her fleyi mahvetti”, bu benim terimim de¤il, bunu ben söylemiyorum. Hatta eski deniz kuvvetleri komutan› Güven Erkaya, toplant›da ilk kez benim için “Say›n Öcalan” diyor. Bize gelen haberler böyleydi, do¤ru mu, kullanm›fl m› bilemiyorum. Daha sonra Çiller onlar savafl› devreye soktular, savafl› t›rmand›rd›lar, her fley de¤iflti, sene 1997-98, bana da komplo kurdular. Osman ve Botan olay›, örgütün tarihinin en büyük kopufluydu. Yanlar›na kad›n alarak hayvanca, alçakça bir yaflam yoluna girdiler. Bu politika “iki köpe¤i bir çuvala sokma” politikas›d›r. ‹ki iti ayn› çuvala koyduk, çuval›n a¤z›n› ba¤lad›k, birbirlerini bo¤acaklar, diyorlard›. Tavflana kaç taz›ya tut politikas›d›r. Yine kazanda kaynatma kavram›n› kullan›yorlard›. Ama ben bu oyunlar›n hiç birine gelmedim. Bunlar›n karfl›s›nda durdum. 2000’nin bafl›nda burada sorguya kat›lan yetkililer gelmiflti. Baz›lar› komutand›, yetkili olarak konufltu. Bana; “siz güçlerinizi s›n›r d›fl›na çektiniz, tek tarafl› ad›m att›n›z, bundan sonra da tek tarafl› ad›m atacaks›n›z. Ancak ordu, devlet sizi dikkate almaz.” diyordu. Ben, devletin politikas›n› sordum. Onlar da “devlet bu düflük yo¤unluklu savaflla sizi dikkate almaz, savafl› t›rmand›r›n, daha ciddi bir savafl verin o zaman dikkate al›n›rs›n›z, sizi dikkate almak zorunda kal›rlar” diyordu. Kelimesi kelimesine böyle de¤ildi ama öz itibariyle böyle söylemek istiyorlard›. Yani savafl› orta yo¤unluktaki bir düzeye çekmemiz halinde devletin bizi dikkate almak zorunda kalaca¤›n› belirtiyordu. Tabii ben savafl› t›rmand›rmad›m. Bunu çekindi¤im ya da korktu¤um için de böyle yapmad›m, samimiydim, sorunun böyle çözülece¤ine inan›yordum. Yine Ecevit döneminde çözüm geliflecekti ama MHP’yi öne k›flk›rtt›lar, idam, asma vb tart›flmalar oldu, çözüm geliflmedi. 2002’den beridir çözüm geliflmedi. Laik ulusalc›-
ne te we .c om
PKK’si gider C PKK’si gelir. Biz 84’te silahl› mücadeleye bafllad›¤›m›zda 300 kifliydik ve 25 y›ld›r mücadele devam ediyor. O zaman tecrübemiz de yoktu, imkânlar›m›z da yoktu, hiçbir yerden destek yoktu. fiimdi ise en az befl on bin silahl› gerilla var. PKK’de her türlü kadro var; yafll› kadrosu var, orta yafll› kadrosu var, genç kadrosu var, tecrübeleri çok. Toplum içindeki gücü biliniyor, her türlü tecrübeleri var, dünyan›n her taraf›nda örgütlenmifl birimleri var. Sadece PKK de de¤il KDP’si de, Güneyli güçler de savafl›r. Güney’de yüz bin kiflilik bir ordu var, PKK’yi de içlerine al›r ve savafl t›rman›rsa o zaman ey Türk devleti, haydi befl yüz bin orduyu gönder savafl. Bugüne kadar dört yüz milyar gitti dört yüz milyar dolar daha gidecek. Ve ondan sonra da ne Türkiye kal›r ne hükümet kal›r ne ekonomi, hepsi da¤›l›r. Belki PKK zafer kazanmaz ama savafl› y›llarca devam ettirecek güçleri var. Ben gerçekten de PKK’nin durumunu bilmiyorum, güçlerini bilmiyorum, haber alam›yorum. KDP’nin durumunu bilmiyorum, güçlerini bilmiyorum. Bütün bunlar› bilmeden söylüyorum. Ama bu savafl 30 y›ld›r devam ediyor, çözüm geliflmezse devam da edecek. Türkiye’ye, Hükümete diyorlar ki “biraz daha PKK’nin üzerine gidin bitecek çözülecek”. Hay›r, yalan. 30 y›ld›r Türkiye’yi böyle kand›r›yorlar; 30 y›ld›r bitmedi ve geldi¤i nokta da ortada. Türkiye, bir taraftan ‹ran, Suriye’nin deste¤ini alarak, Güneylilerin deste¤ini alarak, sonra da üzerlerine gidip bitirece¤iz diyorlar. Hay›r, kendinizi kand›r›yorsunuz. Biz her aç›dan askeri,
49
Osman ve Botan alçakça bir yaflam yoluna girdiler
ww
w.
Baz›lar›n›n çözüm geliflecek sözlerinin dayana¤› tarihin gidiflat›n›n do¤al bir sonucu oldu¤u aç›kt›r. Ben bütün bunlar için Akademi kurulsun diyorum. Teorisi olmayan›n çözüm gücü de olmaz. Beyni olmayan›n gövdesi olmaz, beyin olmadan olur mu? Beni anlamak istiyorlarsa, takip etmek istiyorlarsa ciddi olmak zorundad›rlar. Hem yapmayacaks›n›z, ciddi olmayacaks›n›z hem de benim ad›ma dayanarak politi-
SERXWEBÛN
Yol haritas›nda Misak-› Milliyi ele alaca¤›m
ww
w.
Türk halk›na ça¤r›da bulunuyorum: Çözümsüzlük politikalar›n› desteklemeyin. Çözümsüzlük politikalar›n› yürüten kesimlere karfl› demokratik duruflunuzu sergileyin. Bölgedeki operasyonlar›n daha çok yerel oldu¤unu düflünüyorum. Hakkari’deki komutanlar›n o geçen konuflmalar›ndan da bu yeterince anlafl›l›yor. Böyle yerel inisiyatifler geliflebilir. Oradaki komutanlar kendi inisiyatifini kullan›yor. Ahmedinejad, ‹ran’daki bu son olaylardan sonra kendi Kürt politikas›n› gözden geçirecektir. Bu yönlü çal›flmalar yap›l›r. Türkiye’deki yaklafl›k befl-alt› bin akademisyenin yüzde sekseninin ulusalc› ve milliyetçi oldu¤u görüflü do¤rudur. Yüz elli y›ld›r böyle yaflamaya al›flm›fllar. Böyle bir zihniyet var, kendili¤inden al›fl›lagelmifl bir faflist zihniyettir. Ama bu afl›lacak ve afl›lmak
müddet Erbakan’› kulland›lar, iflleri bitince al›p kenara att›lar. Ecevit, biraz daha dürüsttü ancak onu da kulland›lar. Derya Sazak bir yorumunda 2007 genel seçimlerinde CHP adaylar›n›n Ergenekon taraf›ndan belirlendi¤ini, Baykal’›n da bunlar› aflmakta zorland›¤›n› yazm›fl. Do¤rudur, ben de söylüyorum. Hatta uzun süredir söylüyorum, bunlar› aflam›yor. CHP tavr› nedeniyle flu anda Ergenekon savc›lar›n›n de¤ifltirilmesi tart›fl›l›yor. Ali Bulaç Türkiye’de befl ana sorunun oldu¤unu, bu ana sorunlardan birincisinin Kürt sorunu oldu¤unu Türkiye’de büyük bir muhafazakâr orta kesimin bulundu¤unu, bunlar›n de¤iflim istemesinin Kürt sorunun çözümünü kolaylaflt›raca¤›n›, çözüm düflünülürken bu kesimin kanaat önderlerinin, bunlar›n hassasiyetlerinin dikkate al›nmas› gerekti¤ini, bu kesimin Türkiye’de genifl bir çevreyi temsil etti¤ini, bunun da toplumsal mutabakat anlam›na gelece¤ini, ancak çözüm için federasyon gibi düflüncelerin uygun düflmeyece¤ini ve toplumu kutuplaflt›raca¤›n› belirtmifl.
ew e. c
zorunda. Bu kesimler örgütlü de¤illerdir ama zihniyetleri bu. Ancak zaman zaman bunlar örgütlendirilerek çeflitli amaçlar için kullan›lm›fllard›r. Erdal fiafak Türkiye için en iyi yönetimin federatif yönetim veya eyalet rejimi oldu¤unu bu paralelde Türkiye için uygun olan çözüm biçiminin Bask modeli de¤il de ‹skoç modeli oldu¤unu, yeni yasama y›l›nda DTP’nin de temsil edildi¤i bir çözüm komisyonunun kurulmas› gerekti¤ini ve çözüm için Türkiye’de-Ankara’da bir Kürt Konferans›n›n yap›lmas› gerekti¤ini dile getirmifl. Bu ak›ll› adamd›r, yak›ndan takip ediyorum. Erdal fiafak bu görüfllerini Hükümet’e iletmifl mi? Ayr›ca silahs›zlanma de¤il de, çat›flmas›zl›k konumuna geçmesine katk› sunmas› amac›yla PKK yönetim kademesinin verilecek güvenceye ba¤l› olarak Avrupa’ya gitmeyi göze almalar›n› yazm›fl herhalde. CHP ‹stanbul ‹l Baflkan› Gürsel Tekin çözümün Öcalans›z olamayaca¤›n›, çözümün ayn› zamanda CHP d›fl›nda geliflemeyece¤ini, CHP’nin bu konuda 1991’li y›llarda haz›rlam›fl oldu¤u Kürt Raporuna benzer bir raporun haz›rl›k çal›flmas› oldu¤unu belirtiyormufl. Gürsel Tekin ile tekrar görüflülebilir. Söyleyeceklerim kendisine iliflkin de¤ildir, genel olarak CHP’ye iliflkindir. Baykal ve CHP bozgunculuk yap›yor. CHP, son üç y›ld›r AKP’ye alternatif olabilirdi ancak nedense olamad›. Baykal-CHP iktidar olmak istemiyor. CHP’nin mant›¤›, “kontrolümde olsun, iktidar olmasam da olur” Adeta böyle arkadan gizlice yönetme çabas›ndad›r, gizli iktidar›n› koruma derdindedir. Ergenekon ve ordu aras›nda gidip geliyor, darbecilerle iflbirli¤i yap›yor. Bu zihniyet 1880’lerden bu yana 130 y›ld›r devam etmektedir. Bu ittihatç› zihniyetidir, komitac›, darbeci bir zihniyettir. Bu ta Abdülhamit’e kadar gidiyor. Bunlar önce Abdülhamit sonra Abdülaziz’i hatta Mustafa Kemal’i de bu flekilde kuflatmaya alm›fllard›r. Abdülhamit nas›l kuflat›ld›ysa Mustafa Kemal de öyle kuflat›ld›. Yine bu anlay›fl Menderes, Demirel, Özal, Erbakan, Ecevit’i de kuflatt›. Menderes’i ipe götürdüler, Özal’› da götürdüler. Uzunca bir müddet Demirel’i kulland›lar, gidip gelmeleri oldu, Demirel Türkiye’nin Cossiga’s›d›r. Bir
ne t
l›k yerine ‹slami ulusalc›l›k ikame edilirse hiçbir fley de¤iflmez. ‹slami ulusalc›l›k ile laik ulusalc›l›k ikisi de ayn› fleydir. ‹kisi de ayn› kumafl tezgâh›ndan dokunmufllard›r. Ahmedinejad’›n ulusalc›l›¤›yla Netanyahu’nun ulusalc›l›¤› aras›nda hiçbir fark yok, ikisi de ayn›d›r. BAAS ulusçulu¤uyla CHP ulusçulu¤u aras›nda hiçbir fark yok AKP’den ayr›lan Abdüllatif fiener diyor ki; “biz yedi y›l boyunca hiçbir fley yapmad›k. Bir kez bile Hükümet olarak Kürt sorununu konuflmad›k, gündeme getirmedik”. Bu, fiener’in bir cümlesidir. Neden biliyor musunuz? AKP tenezzül etmedi. Sorunu görmezlikten geldi. Yedi y›lda bin asker-polis öldürüldü, bunlar›n önüne geçilebilinirdi, bu ölümler olmayabilirdi. AKP de di¤er hükümetler gibi sorunu askere havale etti. Zannettiler ki, asker PKK’nin üzerine giderse kendileri de biraz ekonomik tedbirler al›rsa bu ifl biter. Ama gördü¤ünüz gibi bitmedi. Asker ne istediyse AKP verdi; çocuk yarg›lama kanunu istedi AKP ç›kard›. Anti terörist kanun yapmas›n› istedi AKP ç›kard›. Di¤er kanunlar› talep etti, asker ne talep ettiyse AKP-hükümeti yerine getirdi ama sorun çözülmedi.
Temmuz 2009
om
50
Çat› Partisi salt Kürt sorununu çözme partisi de¤ildir
Levent Tüzel ayr›lmalar›n›n nedenini Çat› Partisinin salt Kürt sorununu çözme partisi haline dönüfltü¤ünü, bunun da dar ve eksik bir yaklafl›m oldu¤unu belirtiyor. Olur mu, bu böyle de¤il. Yeterince aktar›lm›yor mu ya da kendisi mi anlam›yor. Ayfle de gelmiflti, konuflmufl, tart›flm›flt›k, gerekirse yine gelir. Söylediklerim yeterince anlafl›lm›yor mu, aktar›lm›yor mu? Daha önce Do¤anlara, Aysellere de söyledim. Burada söylediklerimin do¤ru aktar›lmas› gerekiyor. Vekillerim beni temsil ediyor o halde do¤ru temsil etmelidirler. Çat› Partisi salt Kürt sorununu çözme partisi de¤ildir. Genel anlam›yla Türkiye’nin demokratikleflme hareketidir. Türkiye’nin birçok sorununu çözme hedefi olan bir projedir. Türkiye’nin en önemli sorunu demokratikleflme sorunudur. Anlam›yor da olabilirler. Ufuk Uras onlar var. Tembel midirler. Hay›r, sadece tembel olmakla da izah edilemez. Bunlar yirmi otuz y›ld›r siyaset yap›yorlar. Akademis-
Temmuz 2009
SERXWEBÛN len bir akademi, kent meclislerini kurabilmifl de¤iller, örgütlenmeyi bilmiyorlar, bunlar ne yap›yorlar, anlam›yorum. AKP yüze yak›n akademi kurdu. AKP, beni anlay›p, benim söylediklerimi al›p pratiklefltirmeye çal›fl›yor ama ayn› çaba DTP’de yok. Kürt kiflili¤i öyledir. Bir kad›n için k›rk takla atar, sokaktaki adi bir kavgada adam öldürür, birbirinin gözünü oyar ama böyle hayati anlam› büyük meselelerde k›l›n› k›p›rdatmaz. Biliyorum gençsiniz, solcusunuz, niye kendi içinizden bir iki lider ç›karam›yorsunuz, ç›kar›n. Bana önderlik falan diyorlar, ama ben önderlik için, bir önderin yapabilece¤i her fleyi yapt›m. Binlerce konferans›m var, kitaplar›m var, eserlerim var. Bunlar her fleyi yeterince aç›kl›yor. Bunlar› al›p okusunlar, uygulas›nlar. Galiba DTP aç›klayaca¤›m yol haritas›n›n alt›na flimdiden imza att›klar›n› belirtmifl. Benimle iliflki kulluk iliflkisi de¤ildir. Benim yaratmaya çal›flt›¤›m, beyni ve iradesiyle yürüyebilen özgür insand›r. Daha ortaya konulmayan bir yol haritas›n›n alt›na nas›l imza at›labilir? Benimle olan iliflki böyle olmamal›, bunu kabul etmiyorum. Benim ad›m› an›yorlar, selamlar›n› gönderiyorlar. Böyle iliflki olmaz, neden kendileri bir fley yapm›yorlar, üretmiyorlar, her fleyi benden bekliyorlar, ad›m› kullan›yorlar, bu ahlaki de de¤ildir. Ben ebediyete kadar kalacak, yaflayacak de¤ilim. Daha önce üç kez söyledim, tekrar söylüyorum. Beni yok bilsinler, ölmüfl bilsinler. Haluk Gerger, çözüm için Kürtlerin stratejik bir minimumu olmas› gerekti¤ini, bu minimumun devletin maksimumunu aflabilece¤ini dile getirmifl. Minimumdan kast› nedir? Yaflar Kemal’in akil adaml›¤› kabul etmifl mi? Ben de aç›klayaca¤›m yol haritas›nda akil adamlara de¤inece¤im, ayd›nlara da rol verece¤im. Ayd›nlarla görüflmelere devam edilebilir. Türkiye’deki radikal demokratlara sesleniyorum. Görev ve sorumluluk als›nlar. Türkiye’de üç çeflit demokrat var. Liberal, Muhafazakâr ve Radikal demokratlar. Ben radikal demokrat›m. Çözümün öncülü¤ünü radikal demokratlar yapacakt›r. Haluklara ve onun gibilere gidilip sorumluluk almalar› belirtilebilir. Bir de benden Türk devleti ve halk›n›n hasta ve deli oldu¤u-
nu, PKK’nin onun ruh doktoru oldu¤umu, bu yönüyle toplumu iyilefltirme gibi bir görevimin oldu¤unu belirmifl. Bunu benden nas›l isterler? Bu insafs›zl›kt›r, vicdans›zl›kt›r. On y›ld›r dünyan›n en a¤›r tecrit koflullar›nda tutuluyorum, ben burada kendimi iyilefltiremiyorum, toplumu iyilefltirecekmiflim, toplumu nas›l iyilefltireyim? Onlar›n düzenleri, unvanlar› var, güzel güzel evlerde oturuyorlar, imkânlar› var. Onlar›n yapmas› gerekiyor, onlar yapam›yorsa ben bu koflullarda nas›l yapay›m?
ne te we .c om
yen, profesör unvanlar› var. Bunlar bildikleri halde yapm›yorlarsa belki do¤ru de¤il ama bunlar› art niyetli olarak de¤erlendirece¤im. Gidilip bunlarla EMEP’le tekrar görüflülüp anlat›labilir. Bunlar›n zaten ismi Emek Partisi’dir. Ufuk Uras onlarla da görüflülsün. Bu siyaset bilimci vard›, üniversite hocas›, seçimlere de kat›lm›flt›. Buna Bask›n Oran da dahildir, gidilip görüflülebilir. Çat› Partisi, ismini Demokrasi ‹çin Birlik Hareketi olarak de¤ifltirmifl galiba. Olabilir, isim önemli de¤il. Türkiye’de sol, sosyalist ve emek cephesinde ciddi anlamda bir boflluk var. Sendikalar basit bir ücret sorununu dahi çözemeyen bir konumdad›rlar. Kürt ve DTP taraf›nda ise nispeten bizim doldurdu¤umuz bir öz var, iki üç milyon oy al›yorlar. Belli etkileri var, s›n›rl› bir baflar› söz konusudur. Esasen sol, sosyalist kesimin Türkiye’nin demokratikleflmesinde öncü olmas› gerekiyor. Boflluk devam ediyor. Halen bunu dolduran bir kesim yok. Bizim bunlara hükmetmemiz mümkün de¤il, kald› ki DTP’ye dahi hükmetmiyoruz. fiunu yap, bunu yap demiyoruz, bu do¤ru da de¤il, önerilerde bulunuyorum.
51
Yaratmaya çal›flt›¤›m beyni ve iradesiyle yürüyebilen özgür insand›r
ww
w.
DTP’nin içini nispeten biz doldurduk. Ama onlar da çal›flm›yorlar, adeta avare avare dolafl›yorlar. Yöneticilik demek koltu¤a kurulmak de¤ildir. Partiyi büyütmeyeceksin, kadro kazand›rmayacaks›n, bir Akademiyi dahi kuramayacaks›n, gelifltiremeyeceksin, demokratik belediyecilik anlay›fl›n› gelifltiremeyeceksin, do¤ru düzgün bir örgütlenme yapmayacaks›n, böyle olmaz. Ben araflt›rd›m, seçimlerde bizim Halfeti’ye bir kadro bile göndermemifller, haz›r oylar› dahi toplayamayacaks›n. Diyarbak›r’da, Dersim’de kültür evleri aç›lmal›. Dersim’de demokratik belediyecilik önemli. Demokratik belediyecilik anlay›fl› geliflmelidir. Alevilik diyorlar, Alevili¤in ne oldu¤unu, kökenini bilmiyorlar. Alevili¤i do¤ru düzgün tart›flan iki Alevi ayd›n› görmedim. Dersim’e iki tane kadro gönderemeyeceksin, böyle yöneticilik mi olur? Ben bu DTP’yi anlayabilmifl de¤ilim. Elli kez söyledim, ha-
Misak-› Milli Kürt-Türk birlikteli¤ini ifade ediyor
Tarihi günler yafl›yoruz, tarihi bir süreçten geçiyoruz. Bir-bir buçuk ay sonra süreç de¤iflebilir. Ben yol haritas›n› A¤ustos’un 15’ine kadar yetifltirece¤im. Herkes benden bir fleyler bekliyor, rol almam› istiyor. Bunun için ben de diyorum ki önüm aç›ls›n, gelsinler müzakere edelim, bir komisyonum olur. Vicdan Hareketi Komisyonu. Halk›n önünde tart›flal›m, söyleyeyim, dinleyin, bunda ne sak›nca var, kim ne kaybeder? Bir komisyon oluflturulur, gelip görüflürüz, ne sak›ncas› var? Yol haritas›nda Misak-› Milli’yi ele alaca¤›m. Ben Misak-› Milliciyim. Yanl›fl anlafl›lmas›n bunu derken kendimi Mustafa Kemal’in yerine koymuyorum. Misak› Milli’nin içerisinde flu anki bilinen Türkiye s›n›rlar› de¤il, iflte MusulKerkük ve Suriye deki Kürtler de dahildir. Misak-› Milli, o dönem Meclisinin ald›¤› bir karard›r. Misak-› Milli, milli ant demektir. Misak-› Milli derken s›n›rlar›n kalkmas›ndan, de¤iflmesinden söz etmiyorum. Günümüz flartlar›nda zaten s›n›rlar›n kalkmas›na gerek yok. Misak-› Milli Kürt-Türk birlikteli¤ini ifade ediyor. Kurtulufl savafl› Türkler ve Kürtlerin ortak savafl›d›r. Ad›yaman Cezaevi’nden Cemal Çak›r’›n gönderdi¤i mektupta, 10 fiubat 1922 tarihinde Meclis’in gizli oturumlu 18 maddelik bir karar› var. Bu karar 64 ret oyuna karfl›l›k 373 kabul oyuyla kabul edilmifl bir yasad›r. Dikkat edilirse 64’e 373! Bu, Meclis arflivlerinde mevcuttur, devlet yetkilileri bunu biliyorlar. Bu kararla Kürdistan’a baflta özerklik
SERXWEBÛN
Bar›fl olacaksa adam gibi bar›fl savafl olacaksa adam gibi bir savafl olmal›
‹lk yakaland›¤›m, buraya getirildi¤im dönemde yetkililere “sorunu çözebiliriz, gerekirse da¤dan da indirebiliriz” dedi¤imde, bana “siz bilirsiniz” dediler. Yine buraya ilk geldi¤imde soruflturma s›ras›nda askeri bir yetkili; “savafl olacaksa da adam gibi savaflmal›s›n›z, öyle oraya buraya canl› bomba göndermekle olmaz” demiflti. Biraz da hakl›yd›. Bar›fl olacaksa adam gibi bar›fl, savafl olacaksa adam gibi bir savafl olmal›. ‹flte geçmiflte akl›m›n hayalimin almad›¤› olaylar oldu. Bir korucu yüzünden ailesini tasfiye etme gibi olaylar yafland›. Bu benim yöntemim de¤il, hayat felsefemde de böyle bir fleye yer yoktur. fiimdi de onlar›n yapt›klar›n› korucular yap›yor. Bilge köyü dahil birçok yerde yapt›lar, yap›yorlar. Daha önce s›kça bahsetmifltim, Dörtlü Çete var. Tekrar de¤inmek istemiyorum. Bundan sonra ne olacak bilmiyorum. Bir-bir buçuk ay sonra süreç farkl› bir yöne evirilebilir. Sonbahara kadar çok fley de¤iflebilir. Savafl olursa Kürdistan kopufla gider. Biz ›srarla bar›fl› savunuyoruz, bar›fl› getirmeyenler sorumlu olur. Çözüm geliflmezse ben aradan çekilece¤im. Türkiye’deki mevcut statüyü Kürtler eflek bile olsa kabul etmez, bu statü kabul edilemez. Ben sa-
w.
ww
vafls›nlar demiyorum, bu bir savafl ça¤r›s› de¤ildir. Savafl›rlar m›, bar›fl›rlar m›, teslim mi olurlar, yurt d›fl›na m› giderler, bunlar kendi kararlar› olacakt›r, ben kar›flmam. Ben sadece elefltiri hakk›m› kullanaca¤›m. Tekrar söylüyorum, bundan sonra ne olaca¤›n› bilmiyorum. PKK’nin içerisinde yetenekli ve nitelikli komutanlar ç›kabilir. PKK’nin savafl gücünü bilmiyorum. 1995’leri on kat aflacak bir güce de ulaflabilirler. Deneyimleri var. Müttefikler de bulabilirler. Savafl› gelifltirip baflar›ya da ulaflabilirler, iflte iç, d›fl, kent, k›rda ne yapacaklar›na kendileri karar verirler. Bu konuda haz›rl›klar› da olabilir. Di¤er yandan devletin de haz›rl›¤› olabilir. ‹flte üç yüz uçak kald›r›p bir kerede yok edebilirler. Tamiller gibi kaybedebilirler de. D›fl güçler, ABD devletin kazanmas›n› da PKK’nin bitmesini ve kazanmas›n› da istemezler. Bu savaflta her iki taraf da kaybeder, bu savafl halklara kaybettirir. Afganistan, Pakistan’›n durumu ortada. ‹ran, Suriye, Irak durumlar› ortada. ‹ran bozgunculuk yapabilir. Irak’ta, Musul-Kerkük’te, Telafer’de her gün bombalar patl›yor, onlarca insan hayat›n› kaybediyor. Bu ifller Maliki gibilerle olmaz, çözülmez. Ben de zaten onu yap›yorum. Bu konuda daha önce belirtmifltim, yine belirtiyorum, Kürtlerin birli¤i konusunda dört pratik befl teorik ilke sunmufltum. Bunu daha da gelifltirebilirler. Bunu Güney’de yap›lmas› düflünülen Konferans için de önermifltim. E¤er Konferans yap›lam›yorsa, yine tüm Kürt çevrelerinin kat›laca¤› bir Kongre tarz›nda da olabilir. Demokratik Halk Kongresi ad› alt›nda da olabilir. Bu Kongre, 15 A¤ustos’a veya A¤ustos sonuna kadar yap›lmal›d›r. Ertu¤rul Özkök gelebilir. Onun bir bildi¤i vard›r, gelirse burada inci¤ini, c›nc›¤›n› tart›fl›r›z. Ama bunlar› gazetesinde dürüst bir flekilde yans›tmas› gerekir. Cezaevindekiler de Kürt sorununun çözümü konusunda 8 maddelik bir deklarasyon yay›nlam›fllar. Cezaevlerinden gelen mektuplarda da benzer fleyler var. On befl gün sonra savunmam›n Ortado¤u bölümünü tamamlam›fl olaca¤›m. Savunma olarak Mahkeme’ye (A‹HM) göndereyim mi, Avrupa’daki avukatlara sorulursa ve cevaplar›n› alsam iyi olur.
ew e. c
Fransa’da De Goulle örne¤i var, Fransa flu anda Beflinci Cumhuriyeti kuruyor. Halen de ABD ve ‹ngiltere benim s›rt›mdan siyaset yapmaya devam ediyor, Barzani, Talabani d›fl›nda bize karfl› bunlardan daha tehlikeli ve etkili liderler ç›karabilirler, komplo devam ediyor. Bu beni çok rahats›z ediyor. Bu sorumlulu¤u tek bafl›ma üstlenmek istemiyorum. Kendime k›z›yorum, öfkeleniyorum. Tam 11 y›ld›r sabrediyorum. Bu süreci neden bu kadar uzatt›k diye düflünüyorum. Çünkü bu çözüm getirmiyor, kaybettiriyor. ‹kinci 15 A¤ustos at›l›m›n› gerçeklefltiremedik. Bunda benim de sorumlulu¤um var. Zaten haftada bir saat sizinle görüflüyorum. Bu durumda ne kadar yeterli olabilirim. ‹çinde bulundu¤um koflullarda pratik önderlik yapmam› hiç kimse beklemesin.
ne t
olmak üzere birçok hak tan›nm›fl. Benim bu tarihli oturumdaki karardan haberim yoktu, bilmiyordum. Mektup yazan arkadafla teflekkür ediyorum. Yine 1921 Anayasas› var. Bu ülkenin ve Cumhuriyetin kurulufl aflamas›nda haz›rlanan bir anayasad›r. ‹flte yol haritas›nda biz bunun güncellefltirilmifl halini talep edece¤iz, bunun uygulanmas›n› isteyece¤iz. Diyece¤iz ki bu karar› sizin meclisiniz ald›, bunu uygulay›n. Bu mektubu onlara da gönderece¤im. Gül ve Erdo¤an’a daha önce defalarca mektup yazd›m. Yedi y›ld›r sabrediyorum. Önemli aç›klamalar yap›yorlar, hadi buyrun yap›n. Çözece¤iz diyorsunuz niye çözmüyorsunuz? Cumhurbaflkanl›¤›, Baflbakanl›k, Meclis Baflkanl›¤› siz de olacak, devletin en önemli üç yetkilisi sizden olacak, yine de siz çözmeyeceksiniz, o zaman bu bir oyalamad›r. Anayasa yapaca¤›z, haz›rlayaca¤›z diyorsunuz, yapm›yorsunuz. Yapsan›za demokratik anayasay›, ç›karsan›za. Mesele demokratik bir anayasa ile çözülebilir, niye yapm›yorsunuz? Erdo¤an bu süreci yürütemiyor. Kürt sorunun çözümünde bir ekonomi diyorlar, bir siyaset diyorlar. Olmad›, ekonomiyi bafla alal›m diyorlar. Bunlar›n siyaset biliminden de haberi yok, siyasi sorun çözülmeden, di¤er sorunlar çözülemez. Öyle CHP, Baykal ve Bahçeli ile a¤›z dalafl›na girmekle sorunlar çözülemez. Urumçi-Türkistan sorununda dahi bir fley yapamad›lar, sözleri geçmiyor. Halklar› yöneten kiflilerin büyük sorumlulukla hareket etmeleri gerekir. Devlet adaml›¤› bunu gerektirir. Baflörtüsünü açal›m m› kapatal›m m›, askeri sivil mahkemede yarg›layal›m yarg›lamayal›mla olmaz. Hepsi demokratik anayasa ile çözülür. Derhal demokratik anayasa platformu oluflturulmal›, tart›fl›lmal›, demokratik bir anayasa haz›rlanmal›, meclis kendisi kurucu meclis olmal›, bu olam›yorsa yüz elli kiflilik kurucu meclis oluflturulmal›. ‹flte Bask diyorsunuz, ‹spanya diyorsunuz; ‹spanyollar Franco rejimini demokratik bir anayasa ile aflt›lar. Bat›’y› elefltiriyoruz ama onlar›n ayd›nlar› vard›, entelektüel düzeyleri yüksekti. Bunu baflard›lar. Baflbakan bu örne¤i als›n, okusun, ö¤rensin. Yine
Temmuz 2009
om
52
Temmuz 2009 SERXWEBÛN
53
ne te we .c om
A v r u p a ’ n › n K ü r t k a r flfl›› t › p o l i t i k a s › g ü ç l ü ö r g ü t l e n m e v e d i r e n i flflll e b o flflaa ç › k a r › l a b i l i r
“Önemli olan halk›m›z›n demokratik eylem gücünü ve örgütlülük düzeyini yükseltmektir. Bask› ve yönelimler oldu¤unda alan, mekan ve eylem gücümüz ne olursa olsun var olan potansiyeli muhakkak ortaya ç›karmak, iradi bir durufl sahibi olmak, ve mutlaka cevap vermek önemlidir. Bask›lar daha da geliflebilir. Buna karfl› tutumumuzu net olmal›d›r. Sloganlar›m›za m› karfl› ç›k›yorlar; ›srarla
sloganlar›m›z› hayk›r›r›z! Önderli¤imizin resimlerini tafl›mam›za m› karfl› ç›k›yorlar; ›srarla tafl›r›z! Özgürlük Hareketinin renklerini ve bayraklar›n› m› yasaklam›fllar; ›srarla bayraklar›m›z› tafl›r›z! Bunu binlerle on binlerle yaparsak fiilen yasalar› da hukuklar›n› da aflm›fl oluruz”
Kürdistan’›n dörde bölünmesi
Avrupa politikalar›n›n eseridir
ww
w.
Son dönemlerde Avrupa devletlerinin -özellikle Fransa, Almanya ve ‹ngiltere’nin- Kürt Özgürlük Hareketi flahs›nda Kürt halk›na yönelik düflmanca tutum ve sald›r›lar› artarak geliflmektedir. Özgürlük Hareketi ne zaman Kürt sorunun çözümünü dayat›r bir noktaya getirmiflse, iç ve d›fl siyaset çevrelerinde sorunun çözümüne dönük tart›flmalar yaflanmaya bafllanm›flsa Avrupa çözümün önünü t›kayan bir konumda olmufl, gücünü ve olanaklar›n› sorunun çözümü yönünde de¤il de çözümsüzlü¤ü derinlefltirme yönünde kullanmaya çal›flm›flt›r. Avrupa’n›n bu politikalar› flüphesiz anlafl›l›rd›r. Çözülemeyen Kürt sorunu, Türkiye’nin sürekli yumuflak karn› durumundad›r. Türkiye’nin ekonomik ve siyasi olarak güçsüz kalmas›, kapitalist moderniteye daha fazla muhtaç olmas› anlam›na gelir. Dolay›s›yla ifltah kabartan büyük bir pazara sahip Türkiye gibi bir ülke üzerinde kirli ç›kara dayal› politik ahlaktan uzak böyle düflmanca tutumlar›n geliflmesi anlafl›l›rd›r. Asl›nda Avrupa’n›n tarihine bak›ld›¤›nda Kürt sorunu Kürdistan ve Kürt halk›yla iliflkilerinin yeni olmad›¤› görülür. Daha 19. yüzy›ldan bu yana Kürdistan’a gönderdikleri misyonerler arac›l›¤›yla ajan faaliyetleri, Kürt’ü içten tan›ma, zay›f yanlar›n› çözümleme ve zay›f noktas›na yönele-
rek düflürme politikalar› hep olmufltur. Kürdistan’da ne zaman ulusal mücadele, Kürtlük bilinci ve duygusu geliflmiflse Osmanl›, Çarl›k imparatorlu¤u ve Avrupa kendi aras›nda stratejik hesaplar yaparak, ortak bir politika gelifltirmifllerdir. Baz› dönemler kimi devletlerin ç›karlar› k›smen Kürtlerin ç›karlar›yla çak›flsa da, Kürdistan üzerinde emelleri olan baflka güçler bunu engelleyip çözümsüzlü¤ü sürekli diri tutma politikas›n› gütmüfllerdir. Egemen sömürgeci güçlerin Kürdistan üzerinde uygulam›fl olduklar› asimilasyon, katliam, sürgün ve Kürt halk›n› inkâr ve yok sayma politikalar›na her zaman arka ç›km›fl, güç vermifllerdir. Tarihsel sömürgecilik tecrübelerini Türk sömürgecili¤ine sunmufllard›r, yararland›rm›fllard›r. Ekonomik ve siyasi ç›karlar› bir halk›n yok say›lmas›n› gerektiriyorsa, bunu en gözü kara flekilde de yapm›fllard›r. 20. yüzy›lda Kürdistan’›n dört parçaya bölünmesi, dört egemen sömürgeci güce sunulmas› Avrupa’n›n stratejisinin, politikalar›n›n ve ç›karlar›n›n bir gere¤i olmufltur. Lozan bu anlamda Avrupa’n›n bir eseridir. Kürt’ün ve Kürdistan’›n pazarl›k konusu yap›lmas›d›r. Bir halk›n onuruyla ve gelece¤iyle oynanmas›d›r. Bu kirli ç›karlar üzerinden geliflen hesaplar Lozan’dan bu yana devam edip gelmifltir. Bu aç›dan Kürt halk›n›n, dolay›s›yla Özgürlük Hareketinin Avrupa ile iliflkileri her zaman çeliflkili, sorunlu ve çat›flmal› olmufltur.
Kürt halk›n›n Avrupa’yla çat›flflm mal› iliflflkkileri her zaman olmuflflttur
Kürdistan’da yüz binlerce insan›m›z sömürgeci bask› ve zulümden kaçarak, yine savafl›n yaratm›fl oldu¤u ekonomik nedenlerden, açl›k ve geçim zorlu¤undan dolay› Avrupa’ya zorunlu göç etmifltir. Avrupa ucuz ifl gücü ve beyin sömürüsü stratejisi temelinde olay› ele alm›fl ve bilinçli olarak bu göçü teflvik etmifl, kap›lar›n› adeta göçe aç›k tutarak özel savafl yöntemini uygulam›flt›r. Avrupa devletlerinin politikalar› egemen sömürgecili¤in politikalar›yla çak›flmaktad›r. Türk sömürgecili¤inin Kürdistan’› insans›zlaflt›rma, göçe zorlama politikalar›na Avrupa ortak olmufltur. Bu politikalar sonucu zorla göçertilen halk›m›z›n Avrupa’ya yerleflmesiyle Kürt sorunu süreç içerisinde Avrupa devletlerinin de sorunu haline gelmifltir. Avrupa devletleri bu noktada da kendi demokratik, hukuk normlar›n› Kürt insan›na, Kürt halk›na uygulamam›fl, tam tersine Kürt’ü her flart alt›nda afla¤›layan, sadece ucuz ifl gücünden yararlanarak bir meta olarak görmeye çal›flan bir yaklafl›m içerisinde olmufltur. Kürt’ü adeta ülkesinden ve topraklar›ndan kopartmakla yetinmemifl, kendi ülkesinde de sürüm sürüm süründürmüfltür. Bürokratik engeller, iltica ve oturum sorunlar› her zaman bir bask› unsuru olarak Kürt halk›na dayat›lm›flt›r. Kürt halk›n›n kendi siyasi, ulusal bilincini gelifltirme, örgütleme, kendi
SERXWEBÛN
Avrupa’n›n PKK düflflm manl›¤›nda ideolojik felsefik bir muhteva vard›r
Avrupa Kürt halk›na karflfl›› borçludur Kapitalist modernitenin Önderli¤imize karfl› alternatif önder yaratma, partimiz, hareketimiz PKK ye karfl› baflka hareketler, parti ve örgütler yaratma çabalar› hep olmufltur. Birçok lider ve önder yaratmak istemifllerdir. Birçok kesimleri, kiflileri alternatif olarak haz›rlamaya çal›flm›fllard›r. Fakat PKK’nin ilkesel yaklafl›mlar›, onursal duruflu ve gelifltirdi¤i özgürlük mücadelesi bütün bu çabalar› beyhude k›lm›flt›r. Bu da Avrupa devletlerinde inan›lmaz bir tepkiye, inan›lmaz bir komplekse, inan›lmaz bir
ne t
Kapitalist-emperyalist devletler, dünyan›n neresinde olursa olsun hükmetti¤i her sahada, ister ekonomik ister siyasi, ister ideolojik anlamda olsun her zaman kendi kültürünü, kendi yaflam felsefesini egemen k›lman›n mücadelesi içerisindedirler. Söz konusu Kürdistan ve PKK olunca bu daha da böyledir. Avrupa devletlerinin bundan 30 y›l önce “Apo’ya hay›r PKK’ye evet, PKK’ye hay›r, Kürtlere evet” yaklafl›mlar› bugüne dek sürmüfltür. Avrupa, Kürdistan’da kendi örgütünü, kendi Kürt’ünü, hatta kendi siyasetçisini ve kendi liderini yaratma savafl›n› vermektedir. PKK üzerinde bu denli yo¤unlaflmalar›, PKK ile adeta kan daval› gibi gözükmelerinin alt›nda yatan temel gerçek budur. Kapitalist modernitenin zihniyetinde her fley ve herkesi hem kendine benzefltirme, hem kendine muhtaç hale getirme vard›r. PKK’yi de, dolay›s›yla Kürt halk›n› da hem kendine benzefltirme, hem de kendine muhtaç hale getirme bask›s› her zaman sürmüfltür. ‹stenmifltir ki PKK, Avrupa’n›n PKK’si olsun, Kürt halk Önderi Abdullah Öcalan Avrupa’n›n benimsedi¤i bir önder, bir lider olsun. Kapitalist modernitenin benimsedi¤i ideolojik, kültürel, siyasal, örgütlenme ve yaflam kabullenilsin, benimsensin. PKK ve Kürt Halk Önderi bunlar› kabul etmeyip direnç gösterdi¤inde ise Avrupa PKK’yi düflman kabul etmifl, düflman ilan etmifltir. Dolay›s›yla Avrupa devletlerinin PKK ile bu anlamda bafltan günümüze dek adeta kan daval› oldu¤unu söylemek yanl›fl olmaz. Bu düflmanl›¤›n temelinde ideolojik örgütsel, siya-
sal, felsefik bir muhteva vard›r. Ve bu halen de devam etmektedir.
düflmanl›¤a neden olmufltur. “Büyük Avrupa”, “her fleye muktedir Avrupa” nas›l olur da devleti olmayan Kürt halk› gibi mazlum bir halk› dize getiremez, söz geçiremez. Nas›l olur da PKK gibi bir hareketi kendi mecras›na çekemez, nas›l olur da Kürdistan Halk Önderli¤ini kendi kuklas›, kendi ç›kar›n› savunan bir kiflilik haline getiremez. Tepkisi, düflmanl›¤› biraz da bundan ötürüdür. Öbür yandan çözülemeyen Kürt sorunu zay›f Türkiye anlam›na gelir. Dolay›s›yla üzerinde daha çok oynama, pazar hâkimiyeti ve ç›karlar›n› daha çok gelifltirme, çözümsüzlü¤ü kendi ç›karlar›na daha uygun görme Avrupa’n›n temel politikas›d›r. Bundand›r ki Avrupa’n›n asl›nda sorunun çözümüne dönük çok
w.
ww
övündükleri kendi demokratik ölçülerine ve muhtevalar›na dönük bir çözüm ve politika sahibi olmam›fllard›r. Daha çok ketum kalarak, objektif ve iradi olarak da egemen sistemi ve sömürgecili¤i destekleyerek rol oynam›fllard›r. Dolay›s›yla sorunun taraf› konumundad›rlar. Bu aç›dan Avrupa, Kürt halk›na karfl› borçludur. Yaflanan bütün ac›lar›n da orta¤›d›r. Kürt halk›, PKK’nin flahs›nda bunu sorgulayan, bunu tart›flan, tart›flt›ran bir düzey kazanm›flt›r. Avrupa suçlulu¤unu görmektedir. Avrupa buna karfl› söyleyecek söze sahip de¤ildir. Ancak Avrupa halen Hareketimizi terörist göstererek, kriminalize ederek hareketimizin flahs›nda Kürt halk›na düflmanl›¤›n› devam ettirmektedir.
ew e. c
kültürünü yaflama ve gelifltirme, süreç içerisinde kabul edilemez görülmüfl ve suç say›lm›flt›r. Dolay›s›yla Avrupa devletleri asl›nda suçludurlar ve bu sorunun da hem tarihsel hem de güncel sahibidirler. Bu aç›dan bak›ld›¤›nda Kürt halk›n›n ve Özgürlük Hareketinin Avrupa’yla sorunlar› ve çat›flmal› iliflkileri her zaman olmufltur.
Temmuz 2009
om
54
Güney Kürdistan adeta Dubai’ye çevrilmek istenmektedir Güney Kürdistan’da da Kürt hareketleri vard›r. Bu Kürt gruplar›n›n ya da hareketlerinin ça¤dafl, ideolojik düzey, politik ahlak ve siyasal öngörü anlam›nda çok da ileri ve nitelikli olduklar› söylenemez. Fakat kapitalist ç›karlar, pazar hâkimiyeti ve ifltah kabartan ç›karlar› bu tür güçlere daha fazla itibar etmeye, bunlar› daha fazla öne ç›karma gayretini beraberinde getirebilmektedir. Yoksa baflta Kürt gruplar›n›n ya da flahsiyetlerinin çok da nitelikli, çok da stratejik ve ideolojik düflündüklerinden de¤ildir. Belki sosyal ve düflünsel olarak kapitalizme daha yak›n olduklar› için bu böyledir.
Temmuz 2009
SERXWEBÛN
“Kürt halk Önderli¤ine böyle düflmanl›k yapan bir sistem, PKK hareketini ve PKK’ye yak›n olan her Kürt’ü teröristlikle
kelerdeki önderler siyasetçiler de¤iflik muameleler görürken, Avrupa taraf›ndan kabul edilirken, karfl›lan›rken Önderli¤imizin Avrupa’n›n, kendi hukukuna sayg›s›zl›k ederek kendi yasalar›n› dahi çi¤neyerek, kabul edilmeyip uluslararas› bir komplo ile Türk devletine teslim edilmesi gerçekten çözümlenmeye de¤erdir. Bunun her Kürt’ün bilincinde muhakkak yer etmesi gerekir. Avrupa Kürt Halk Önderli¤ine neden ve niçin böyle yapt›? Kürt Halk Önderi Avrupa’ya neredeyse hiç u¤ramam›fl bir insand›r. Avrupa ç›karlar›na PKK’nin aç›ktan bir sald›r›s› ve yönelimi de olmam›flt›r. Son derece demokratik siyasi, ulusal bir mücadele sürdürmüfl ve Avrupa’y› da yok saymayarak ç›karlar›na dokunmayarak bir mücadele gelifltirmifltir. Fakat Avrupa’n›n buna ra¤men Kürt Halk Önderine olan yaklafl›m› ne ile yorumlanabilinir? Bu, kapitalist modernitenin bu büyük insan› tehlikeli alternatif biri olarak görmesinden ve yine kendi ç›karlar›na kurban etmek istemesi ve yok sayma ahlaks›zl›¤›yla, ac›mas›zl›¤›yla yorumlanabilinir. Bu temel bir ölçüttür. Yani Kürt Halk Önderli¤ini böyle bir komploya kurban eden sistem Kürt halk›n›n ç›karlar›n› savunamaz, destek olamaz, kolay kolay çözümden yana olamaz. Kürt halk Önderli¤ine böyle düflmanl›k yapan bir sistem, PKK hareketini ve PKK’ye yak›n olan her Kürt’ü teröristlikle suçlay›p tan›mlayabilir. Bunun yasalarla, hukukla hiç bir alakas› yoktur. Bu, tamamen düflmanca ve siyasi bir yaklafl›md›r. Ve Kürt halk› flüphesiz bunun böyle oldu¤unu bilmektedir. Ortada gerçekten kabul edilemez bir durum vard›r. Türkiye’de Kürt halk› Önderli¤ini her düzeyde güçlü sahiplenirken, Kürt halk› özgürlük mücadelesini, legal demokratik sahada her düzeyde gelifltirirken, Avrupa’da oldu¤u kadar düflmanca yönelimlerle karfl›laflmamaktad›r. Bu flüphesiz Türk sömürgecili¤inin bask›lar›n› ve yönelimlerini görmemezlik ya da önemsememek anlam›na gelmez. Ama ortada bir gerçek vard›r ki Avrupa bu konuda Türkiye’yi gerçekten sollam›fl-
ne te we .c om
Bunlar›n protokollerde kusursuz büyük devlet adamlar› gibi karfl›lanmas› Kürdistan’›n zengin petrol rezervlerinden, enerji yataklar›ndan ileri gelmektedir. Nitekim bu devletlerin politikalar›n›n sonuçlar› da görülmektedir. Güney Kürdistan komple adeta Dubai’ye çevrilmek istenmektedir. Yani zihinsel ve bedensel üretimin olmad›¤› tam bir tüketim toplumu, bir tüketim pazar› oluflturulmaktad›r. Avrupa böyle Kürt’le veya böyle politikac›yla, her zaman iliflki içerisinde olur ve yak›nlaflma içerisine girer. ‹liflkisini kesintisiz sürdürmek ister. Bu anlamda PKK’nin, Avrupa ile sorunu ideolojiktir de.
55
Özgürlük Hareketi son noktas›na dek bu direnç ve mücadelesini geliflflttirecektir
yasalarla, hukukla hiç bir alakas› yoktur. Tamamen
düflmanca bir yaklafl›md›r. Ve Kürt halk› flüphesiz bunun
böyle oldu¤unu bilmektedir”
ki Özgürlük Hareketi son noktas›na dek bu direncini ve mücadelesini gelifltirip Avrupa devletlerinin seçeneklerini azalt›p, Kürt halk›na karfl› bu düflmanl›klar›n›n art›k sonuç vermeyece¤i gerçe¤ini inkâr edilemez düzeyde ortaya koyup vazgeçirtinceye dek devam edecektir. Avrupa’n›n düflmanl›¤›n›n sonuçlar› egemen sömürgecilerin Kürt halk›na yaflatt›¤› ac›lardan az de¤ildir.
Önderli¤imize yaklaflfl››m›nda Avrupa
kendi hukukuna bile sayg›s›zl›k etmiflflttir
Kapitalist modernitenin baflta Amerika ve Avrupa devletleri olmak üzere, egemen dünya sisteminin, bu sistemin aktör ve figüranlar›n›n Kürt halk›na olan düflmanl›¤›n›, Kürt halk Önderine olan yaklafl›mlar›na bakarak anlamak mümkündür. Öyle bir Avrupa düflünün ki tarihsel olarak demokratik de¤erleri en çok öne ç›karmakla, yaflama ve yaflatmakla, güçlü demokrasi mücadele tarihine sahip olmakla övünür. Yasa ve hukuklar›n›n demokratik olmas›yla, hatta özgürlü¤ün f›flk›rd›¤› alan olarak övünür. Fakat Kürt halk Önderine Avrupa kap›lar›n› siyasi, hukuki, yasal ve her aç›dan kapatt› ve hiç bir flekilde kabul etmedi. Sonuçta komployu tezgahlad› ve direk bir fiziki imha demesek bile Kürt halk Önderini süreç içerisinde bir yok edilmeyle karfl› karfl›ya b›rakt›. Dolay›s›yla Avrupa’n›n Önderli¤imize yaklafl›m› da çözümlenmeye muhtaçt›r. Baflka ül-
ww
w.
PKK’nin bir yaflam felsefesi, bir yaflam sistemi vard›r. Yani kapitalist modernitenin dayatt›¤› her fleyin görüntü, her fleyin sahte, her fleyin pazar konusu oldu¤u, taklit konusu oldu¤u bir kiflilik, kültür ve yaflama karfl› PKK’nin demokratik zihniyet, kültürlere olan sayg›, demokratik yaflam ve paylafl›mc›, insanl›¤›n ortak de¤erlerini yükselten sistem anlay›fl› kapitalist modernitenin anlay›fl›yla çeliflmektedir. Bu durum kapitalistlerin flüphesiz tepkisine ve bu tepkilerin ise düflmanl›k düzeyinde örgütlenmesine ve yönelimlerine neden olmaktad›r. Özünde bunlar anlafl›l›rd›r da, çünkü ortada bir alternatif olma söz konusudur. Yani bir tarafta bireyin ve toplumlar›n özünü boflaltan, bireyi topluma, toplumu bireye karfl› düflmanlaflt›ran, insanl›¤›n gelece¤ini, hayallerini ve ütopyalar›n› yok eden bir sistem; öbür yandan insanl›¤a özgürlük bilinci, ortak yaflam anlay›fl›, do¤ayla, ekolojiyle bar›fl›k, kad›n özgürlü¤ünü esas alan, toplumsall›¤› esas alan bir ideoloji ve bir sistem vard›r. Bunlar›n birbiriyle bir mücadele ve çat›flma içerisinde olmas› da anlafl›l›rd›r. Yoksa kapitalist modernitenin egemen Avrupa devletlerinin PKK ile ve Kürt halk›yla nas›l bir sorunu olabilir. Sorun bu aç›dan biraz ahlakidir, ideolojiktir, felsefiktir ve yaflam sistemi ile ilgilidir. Görülen odur
suçlay›p tan›mlayabilir. Bunun
SERXWEBÛN
Avrupa Kürt sorunu konusunda kiflfliiliksiz ve ilkesiz bir politika izlemektedir
ww
w.
ne t
Türkiye’nin Avrupa Birli¤i’ne girmesini istemeyen Almanya ve Fransa PKK’ye karfl› düflmanca tutumunu gelifltirerek, Türkiye ile iliflkilerini belli bir düzeyde tutma hesab›n› ve politikas›n› yapmaktad›r. PKK’ye karfl› operasyon düzenleyerek ekonomik ç›karlar (örne¤in son günlerde görüldü¤ü gibi Fransa’n›n Türkiye’ye yolcu uça¤› satma pazarl›¤› söz konusudur) elde etmektedir. ‹haleler ve yat›r›mlar söz konusudur. Her fley tamamen ekonomik ç›karlar ile ifade edilebilinir. Halbuki Avrupa ekonomik ve siyasi gücünü, Türkiye’nin demokratikleflmesi ve Kürt sorununun çözümü noktas›nda oynayabilir ve kullanabilir. Avrupa Türkiye’yi bu anlamda de¤iflip dönüfltürme ve kendine benzefltirme mücadelesiyle gelifltirebilir. Ancak Avrupa ekonomik gücünü kullanarak Türkiye’de Kürt sorununu çözerek Türkiye’nin demokratiklefltirilmesini istemiyor. Avrupa Kürt sorunu karfl›s›nda böyle ketum kalarak Türk sömürgecili¤ine destek oluyorsa, çözümsüzlü¤e ortak oluyorsa bu yine kendi ekonomik ve siyasi ç›karlar›ndan kaynaklan›yor. Bu flu anlama geliyor; Özgürlük Hareketi sorunun çözümünü yak›c› bir flekilde gündeme getirdi¤inde Av-
rupa, tercihini ve gücünü çözümsüzlükten yana kullanmaktad›r. Türkiye’de bar›fl›n ve istikrar›n geliflmesini istememektedir. Türkiye’de bar›fl ve istikrar geliflir ve Kürt sorunu demokratik yollarla çözülürse Türkiye ekonomik olarak büyür ve geliflmifl bir ülke olur. Avrupa bu yüzden de Türkiye’nin geliflmesini, büyümesini de istemiyor. Sorunlarla bo¤uflan sürekli kendisine muhtaç, el avuç açan bir Türkiye istiyor. Böylece zay›f düflen bir Türkiye karfl›s›nda ekonomik ç›karlar›n› daha iyi örgütleme, daha iyi tesis etme gayreti içerisindedir. Bunun içindir ki Kürt sorunun çözümü noktas›nda sürekli k›flk›rt›c› bir rol üstlenmifl bulunmaktad›r. Avrupa bu konuda kifliliksiz ve ilkesiz bir politika izlemektedir. Öyle ki Kürt ifladamlar›n› Türk devletine hedef göstermekle, iflyerlerini hedef gösterme karfl›l›¤›nda bir ihale, bir yat›r›m alma küçüklü¤ünü gösterebilecek kadar ç›karc› ve kirli bir politika izlemektedir. Yine Kürt sivil toplum örgütlerini ve kurumlar›n› Türk devletinden daha çok kriminalize eden, onlara yönelen sürekli bir bask› ve terör alt›nda tutan yaklafl›mlar› basit ekonomik ç›karlar› gere¤idir. Büyük devlet, hukuk devleti, hele hele demokratik devlet flüphesiz bu tür fleylere tenezzül etmez. Dolay›s›yla Avrupa’n›n nas›l bir demokrasiye sahip oldu¤u, özgürlük demokrasi anlay›fl›n›n nas›l oldu¤u Kürt halk›na olan yönelimleriyle de görülmektedir. Yine Fransa’n›n son dönemlerde Kürt siya-
setçilerine ve yurtseverlerine karfl› gelifltirdi¤i operasyonlar›n b›rakal›m siyasetle, hukukla, insanl›kla bile ba¤daflan hiç bir taraf› yoktur. Hiç bir Kürt siyasetçisi, Özgürlük Hareketinin kadrosu, taraftar› ve sempatizan›, b›rakal›m Fransa da Avrupa’n›n hiç bir yerinde, hiç bir kirli ifle bulaflmam›fl, hiç bir kriminal say›labilecek tutum ve davran›fl içerisinde olmam›flt›r. Demokratik, kültürel, insani onurlu bir yaflam mücadelesi vermektedirler. Fransa’n›n bu yönelimlerinin temelinde belirtti¤imiz gibi ihaleler vard›r. Yap›lan ekonomik anlaflmalar ve ihaleler karfl›l›¤›nda Kürt halk›na ve Özgürlük Hareketi kadrolar›na bask› yapmakta, tutuklamakta ve kriminalize etmeye çal›flmaktad›r. Yoksa tutuklanan Kürt siyasetçileri ve yurtseverlerinin ne Fransa’n›n yasalar›na ne de hukukuna karfl› ne bir düflmanl›¤› olmufl ne de bunlar› yok sayma gibi bir çal›flmas›, bir davran›fl› olmufltur.
ew e. c
t›r. Türkiye’den daha çok düflmanca, bask›c›, inkârc› ve imhac› yaklaflmaktad›r. Bu noktada Baflta Almanya ve Fransa olmak üzere ‹ngiltere gibi büyük devletlerin rolleri, tutumlar› flüphesiz önemlidir. Fransa ve Almanya’n›n Türkiye ile ekonomik iliflkileri ileri düzeydedir. Türkiye’yi olanca güçleriyle kendilerine ba¤lam›fl, kendileri de tüm tekel güçleriyle Türkiye pazar› üzerinde büyük bir söz ve hâkimiyet sahibidirler. Ekonomik ve siyasi ç›karlar› gere¤i bu devletler böyle konuflmakta, tutumlar›n› da bu flekilde gelifltirmektedirler. Yine Fransa ve Almanya baflta olmak üzere bir taraftan Türkiye’nin Avrupa birli¤ine üye olmas›na karfl› ç›karken öbür yandan Kürt halk›na ve PKK’ye yönelik bask›c› ve zora dayal› bir tutum sahibidirler.
Temmuz 2009
om
56
Avrupa Türklerden daha fazla Kürt düflflm manl›¤› yapma konumundad›r
Yine Almanya’n›n bu dönemlerde efl zamanl› binlerce Kürt’ün oturumunu geri alma ile tehdit etmesi, zorla Türkiye’ye gönderme yaklafl›mlar›, hatta baz› Kürt gençlerini ajanl›¤a ve iflbirlikçili¤e zorlamas› ahlaki kurallar› aflan düflmanca bir tutumdur. Hem savafla destek olacaks›n, hem bir halk›n neredeyse nüfusunun önemli bir
Temmuz 2009
SERXWEBÛN onurlu bir halkt›r, örgütlü bir halkt›r. Bu tür gayri ahlaki yaklafl›mlara, yine düflmanca tutumlara hiç bir biçimde taviz vermez, gerekti¤inde direnmesini de bilir. Meflru ve demokratik mücadelesini her düzeyde gelifltirebilece¤i gibi söz konusu olan Önderli¤i ve Özgürlük Hareketi olunca esirgeyece¤i hiç bir fleyi yoktur. Avrupa devletleri Kürt halk›n›n karfl›l›¤› ve bedeli ne olursa olsun, Önderli¤inden ve Özgürlük Hareketinden asla vazgeçmeyece¤i gerçe¤ini art›k anlamalar› gerekir. Bunun bedeli ne olursa olsun Kürt halk› bunu karfl›lamaya haz›rd›r. Avrupa ne zamanki bütün bu bask›, cayd›rma ve y›ld›rma politikalar›n›n Kürt halk›n›n Önderli¤inden soyutlanmas›na yetmedi¤ini görürse belki o zaman politikalar›n› gözden geçirecektir. Halk›m›z bunu her f›rsatta dile getirmekte, kararl›l›¤›n› göstermektedir. Ama aç›kt›r ki Önderlik etraf›nda daha büyük kenetlenerek özgürlük mücadelesine her fleyini katarak seferber ederek destek olmas› bu tür kirli ve gayri ahlaki politik yaklafl›mlara verilebilecek en do¤ru tutum ve karfl›l›k olacakt›r.
ma olarak yorumlamalar›d›r. Bu da flüphesiz çok bilinçli bir tan›mlamad›r. Yapay bir kriminalize etme gerekçesidir. Kürtler hiç kimsenin mal ve can varl›¤›na zarar vermeyen tamamen kendi emek ve al›n teriyle, kendi imkânlar›n› birlefltirerek, Özgürlük Mücadelesine destek sunan bunu istekli ve gönüllü yapan bir çal›flma gelifltirmektedirler. Bu, en do¤al haklar›d›r. Zorla, bask›yla, fliddetle sürdürülen bir çal›flma de¤ildir. ‹stekli ve gönüllüdür. Bunun karfl›s›nda hukuk ve yasalar› dikerek polisle zor gücünü dayatarak durmak ne mümkündür ne do¤rudur. Kürt halk› da buna asla müsaade etmeyecektir.
ne te we .c om
potansiyelini yerinden yurdundan etmesine sebep olacaks›n, hem de insan yerine koymay›p bask› ve zulüm alt›nda tutacaks›n. Bu, Avrupa’n›n gerçek yüzüdür. Avrupa bu aç›dan kendi ilkeleriyle de, kendi demokrasisiyle de çeliflmektedir. Ve tutars›zl›k içerisindedir. Sanki Kürt sorunu çözülmüfl, Türkiye gerçekten demokratik bir ülke haline gelmifl, Kürt halk› kendi kimli¤iyle özgür ve demokratik bir yaflam düzeyine ulaflm›fl da oturumu olan Kürtleri, “Türkiye demokratikleflti” iflte “Türkiye’ye dönün”, biçiminde zorlay›p tehdit etmesi ahlaki de¤ildir. Bu durum Türk’ten daha fazla Türk olma biçiminde yorumlanabilinir. Türk’ten daha fazla Kürt düflmanl›¤› yapma biçiminde alg›lanabilinir.
57
Kürt halk› onurlu bir halkt›r
örgütlü bir halkt›r direniflflççi bir halkt›r
Kürtlerin de k›rm›z› çizgileri dokunulmaz ilkeleri vard›r
Bu anlamda söz konusu Almanya ve Fransa da olsa baflka bir güç de olsa herkes bilmelidir ki Kürtlerin de k›rm›z› çizgileri, dokunulmaz ilkeleri vard›r. Gerekti¤inde Kürt halk› her türlü fedakârl›¤›, direnifli ve eylem gücünü ortaya ç›kar›r ama ilkelerinden asla vazgeçmez, Önderli¤inden asla vazgeçmez, özgürlük mücadelesinden asla soyutlanamaz. Kürt halk› bu konudaki iradeli ve kararl› duruflunu daha da güçlendirerek ve pekifltirerek bu gibi güçlerin en iyi anlayabilece¤i flekilde tavr›n› ortaya koymak durumundad›r. Bu devletlerin en büyük iddialar› ya da isnat ettikleri suç, Kürt siyasetçilerinin Özgürlük Hareketine olan yak›nl›klar› ve destekleridir. Yine Özürlük Hareketinin sözüm ona ekonomik kaynaklar›n› daraltma ve yok etme ve bunun da Kürtlerin kendi aralar›ndaki ekonomik dayan›flmalar›n› yasal olmayan bir çal›fl-
ww
w.
Halk›m›z›n Fransa, Almanya, Avrupa Birli¤i devletlerinin bu flekilde yaklafl›mlar›n›, bu anlamda büyük bir öfke ve tepkiyle karfl›lamas› yerindedir ve bu do¤rudur. Belirtti¤imiz gibi kendilerine ajan ve hafiye yaratmaya çal›flmaktad›rlar. Kürt gençlerini ulusal de¤erlerinden ve Özgürlük Hareketinden uzaklaflt›rmak için yozlaflt›rmaya çal›flmakta, özentili, kendi kimli¤inden utanan, korkak, p›s›r›k, iflbirlikçi, ajan bir gençlik yaratmak için özel bir gayret göstermektedirler. Zorla ve bir fleyler karfl›l›¤›nda insanlar› ajanl›¤a teflvik etmek, bir hukuk devletinde olmamas› gereken hususlard›r. Ama Almanya gibi bir devlet bunu Kürt halk›na çok rahatl›kla uygulayabilmekte ve bunda ›srarc› da olmaktad›r. Almanya’n›n ve Fransa’n›n Kürtlere karfl› gelifltirdi¤i bu son tutumlar, tutuklama ve bask›lar, oturum ve bürokratik sorunlar› Kürt halk›n›n üzerinde bir bask› unsuru olarak dayatmalarda bulunmas› sadece Kürt düflmanl›¤›yla yorumlanabilinir. Yine Türk sömürgecili¤iyle iliflkilerinin ne denli güçlü, ekonomik ç›karlar›n ne denli her fleyin üstünde ve bafl›nda tutuldu¤u ile aç›klanabilir. Bunlar flüphesiz tehlikeli yaklafl›mlard›r, tehlikeli politikalard›r, ahlaki de¤ildir. Kürt halk›
Örgütsüz Kürt köle Kürt’tür
Özgürlük Hareketini dayanaks›z, desteksiz hale getirme, nefes borular›n› daralt›p adeta bo¤ma politikalar›, bir de bu yönden gelifltirilmektedir. Yoksa Avrupa’n›n yasalar›n›, hukukunu alt üst eden, Avrupa’ya savafl açan bir tutumumuz mevcut de¤ildir. Aksine en makul, en normal, en demokratik, hiç bir kirli iliflkiye bulaflmadan, kendi örgütlülü¤ünü gerçeklefltiren bir halk konumunday›z. Avrupa devletleri de bunu çok iyi bilmektedir. Hangi Kürt siyasetçisi hangi kirli iflle u¤raflm›flt›r. Hangi yurtsever Kürt ifl adam› hangi hukuk d›fl› bir iflle u¤raflm›flt›r. Bunun kan›tlanacak hiçbir taraf› yoktur, böyle bir durum da söz konusu de¤ildir. Fakat amaçlar› Türk devletine daha hofl görünmek daha fazla ekonomik ç›kar elde etmektir. Kürt’ü de buna malzeme yapmakt›r ve buna kurban hale getirmektir. Onurlu Kürt, örgütlü Kürt elbet buna karfl› direnecek, elbet bu kirli politikalara malzeme olmayacakt›r. Kürtlerin kendi dilleri kendi kültür ve geleneklerini yaflamalar› ve örgütlenmeleri kadar do¤al bir fley yoktur. Özgürlük Hareketinin kendi ideolojik, siyasi, politik, diplomatik mücadelesini ve çal›flmas›n› örgütleme ve gelifltirmesi kadar da do¤al bir fley yoktur. Bunlar hepsi düflünce ve fikir mücadeleleridir ve demokratiktir. Avrupa’n›n bu gerçe¤i görmesi, kabul etmesi laz›md›r. Özgürlük Hareketinin her f›rsatta kendini örgütleme, kendi ideolojik,
SERXWEBÛN
w.
ww
Derneklerimiz örgütlerimiz daha fazla dost çevrelerle ittifak içerisinde olmal›
fiüphesiz burada kendini yaln›zlaflt›rmak veya fazla içe büzülmek yanl›flt›r. Avrupa’n›n her türlü demokratik imkân ve haklar›n› kullanmada ›srarl›, yasal haklar›n› kullanmada ›srarl›, bu konuda prosedür nedir, iflleyifl nedir, bunu bilerek entelektüel gücümüzü de gelifltirerek yasal, meflru demokratik haklar›m›z› sürekli sa-
nelimlere malzeme sunabilecek yetersizliklere ve yanl›fll›klara girmeleridir. Derneklerin, kurumlar›n son derece aç›k ve demokratik olmas›, sadece tart›flma e¤itim, üretim yeri olarak de¤erlendirilmesi bu konuda çok dikkatli ve do¤ru bir yaklafl›m›n gelifltirilmesi esast›r. Tart›flmalar›n, yanl›fl anlamalara neden olabilecek sertleflmelerin, karfl›tlaflmalar›n zaten gerekçe arayan devletlerin iflini ve yönelimlerini kolaylaflt›rd›klar›n› bilmek durumunday›z. Bu konuda daha duyarl›, daha disiplinli bir çal›flma ve yaklafl›m gerekmektedir.
ew e. c
vunma mücadelesi içerisinde olmak önemlidir. Yine birçok halk›n, mücadeleci örgütlerin varl›¤› söz konusudur. Bu örgütlerlerle ve halklarla devrimci bir dayan›flma içerisinde olmak, o halklar›n ac›lar›n› ve sevinçlerini paylaflmak, o halklarla eylemliliklerde buluflmak, ortaklaflmak önemlidir. Avrupa sivil toplum örgütleri ile çok yak›n ve yo¤un bir iliflki içerisinde olmak, Avrupa devletlerinin kirli yüzünü teflhir etmek, ortaya koymak, Avrupa ayd›nlar›, demokratlar›, entelektüelleri, Avrupa halk› ve sivil toplum örgütleri ile yo¤un bir iliflki ve dayan›flma içerisinde olmak, bunun mücadelesini ve çal›flmas›n› yürütmek önemlidir. Her fleyi devletten beklemek yan›lg›d›r. Devlete karfl› demokratik tepkiyi örgütlemek esast›r. Mücadeleyi gelifltirmek esast›r. Bu konuda yetersizliklerimizin oldu¤u aç›kt›r. Gerek baflka halklar ve örgütlerle, kurumlarla dayan›flma, gerek Avrupa sivil toplum örgütleriyle, ayd›nlar›yla, devrimcileriyle, bas›n›yla, sendikalar›yla gereken dayan›flma, tan›flma ortaklaflma konusunda yaflad›¤›m›z yetersizlikler afl›lmak zorundad›r. Bütün kurumlar›m›z, derneklerimiz, örgütlerimizin bulunduklar› yerlerde daha fazla dost iliflki ve ittifak içerisinde olmas› hakl› mücadelemizi daha fazla bu dost çevrelere kavratmas›, onlarla iliflkilenmesi mücadelemizin meflrulu¤u kadar, geliflme ve büyüme flans›n› da yükseltecektir. ‹çe dönük kalmak zorlay›c›d›r. Bu, egemen devletlerin yönelimlerini kolaylaflt›rmaktad›r. Bu aç›dan bütün örgüt ve kurumlar›m›z›n, derneklerimizin bir de diplomasi çal›flmalar›n›n hangi yönde ve ne kadar geliflti¤i d›fl›m›zdaki grup, flahsiyet ve örgütlerle ne kadar iliflkilendikleri, ortaklaflt›klar›n› sorgulamalar›, bu yönde ciddi bir planlama ve çal›flma bafllatmalar›, gelifltirmeleri, bundan sonraki demokrasi, özgürlük mücadelemizin baflar›s› için büyük önem tafl›maktad›r. Di¤er bir husus kadrolar›m›z›n ve pek çok örgütümüzün, Avrupa’n›n gerçek yüzünü görmüyor ya da anlam›yorlarm›fl gibi bir çal›flma tarz› içerisine girmeleridir. Gerçekten baz› yö-
ne t
politik, diplomatik, siyasi, örgütsel, kültürel mücadelesini yükseltme ve gelifltirme yetene¤i de olanaklar› da vard›r ve bunu daha da gelifltirecektir. Kürtler elbette örgütleneceklerdir. Örgütsüz Kürt köle Kürt’tür, kendisi için düflünmeyen, kendisi için yaflamayan Kürt’tür. Bunun ne anlama geldi¤i mücadele tarihimizde de, halk tarihimizde de görülmüfltür. Dolay›s›yla hiç bir güç halk›m›z›n örgütlülük ve eylemlilik düzeyini geriletmeye ve s›n›rland›rmaya gücü yetmeyecektir. Kürtlerin dernekleflmeleri, örgütlenmeleri, federasyonlaflmalar› en do¤al haklar›d›r. Ve bunun yasal, hukuksal güvencesi de vard›r, kendi hukuklar›nda yeri de vard›r. Bunda ›srar etmek do¤ru oland›r. Asla geri ad›m atmamak onursal davran›fl›n bir gere¤idir. Aksine Özgürlük Hareketine ve Kürt halk›na yönelik her türlü sald›r› büyük bir tepki ile karfl›lanmal›d›r. Avrupa devletleri bilmelidir ki Kürt çaresiz de¤ildir, Kürt savunmas›z de¤ildir, Kürt örgütsüz de¤ildir. Nerede bir haks›zl›k, hukuksuzluk, nerede bir bask› ve yönelim olursa Kürt halk› orada tepkisini en h›zl›, en erken, en güçlü göstermek durumundad›r. Örgüt ve eylem gücünü yine siyaset dilini, kurumlaflmas›n› ne kadar gelifltirirse Kürt o kadar adam yerine konulacakt›r, o kadar sözü dinlenecektir, o kadar kabul edilecektir. Örgütsüz kald›kça, eylemsiz kald›kça, tepkisiz kald›kça Kürt her türlü haks›zl›¤a, her türlü bask›ya maruz kalacakt›r. Bu aç›dan bundan sonra Özgürlük Hareketinin geliflim düzeyi ve halk›m›z›n Avrupa’daki durumu kendi örgütlülük, eylemlilik ve mücadele düzeyi ile belli olacakt›r ya da aç›kl›k kazanacakt›r.
Temmuz 2009
om
58
Çal›flflm malarda süreklilik ve güvenli¤i
esas almakla örgüt büyüyebilir
Di¤er bir husus yine kadrolar›n çal›flma tarz›yla iliflkilidir. fiüphesiz bizim tüm çal›flmalar›m›z yasald›r ve demokratiktir. Fakat tekni¤e fazla bo¤ulmak, fazla kolayc›l›¤a kaçmak, her fleyi her yerde fuzuli, lüzumsuz konuflmak bir tak›m yönelimlere sebebiyet vermektedir. Bu konularda da çal›flmalara daha disiplinli ve dikkatli yaklaflmay› esas almal›y›z. Y›ll›k çal›flmas›ndan tutal›m, örgütsel, siyasi ve kültürel çal›flmalara kadar son derece demokratik, hoflgörülü, iknac›, e¤itimci ve birlik beraberli¤i yücelten bir üslup ve çal›flma tarz›n› gelifltirmek önemlidir. Y›ll›k çal›flmalar›na yönelik engelleme, sabote etme, kriminalize etme giriflimlerine karfl› daha fazla duyarl› olmak gerekir. Bu konuda yo¤un bir gözetim ve takip olaca¤› aç›kt›r. Hiç bir flekilde rehavete düflmeden, çal›flmalarda kolayl›¤› esas almadan süreklilik ve güvenlik unsurunu esas alarak bir çal›flma tarz›n› esas almakla örgüt büyüyebilir. Bu konularda biz ne kadar demokratik meflru olursak olal›m, Avrupa devletlerinin hukukunu ve yasalar›n› her ne kadar zorlam›yor olsak da mevcut devletlerin ve politikalar›n›n hiç de böyle saf dillikle yorumlanamayaca¤›, aksine düflmanca bir yaklafl›m ve yönelim içerisinde olduklar›n› bilerek hareket etmek önemlidir. Y›ll›k çal›flmalar›n› bu espriyle de¤erlendirmek, malzeme sunmamak, gerekçe ol-
Temmuz 2009
SERXWEBÛN cadelemizin güvenli¤i ve gelece¤i aç›s›ndan do¤ru de¤ildir. Avrupa devletlerinin hareketimizi ciddiye ald›klar› kadar biz de ciddi düflünmek ve ciddi yapmak durumunday›z. Nefes al›flveriflimiz dahi izlenmektedir. Ne yapt›¤›m›z, ne konufltu¤umuz, ne üretti¤imiz izlenmekte ve bilinmektedir. Bütün bunlar› görerek ve anlayarak çal›flma düzenimizi kurarak, ona göre önlemlerimizi gelifltirerek, ona göre sistemimizi kurarak ancak bu faflizan bask›lar› biraz geriletebiliriz. Fakat esasen ve önemli olan da baflta da belirtti¤imiz gibi halk›m›z›n demokratik eylem gücünü ve örgütlülük düzeyini yükseltmektir. Bask› ve yönelimler oldu¤unda alan ve mekan neresi olursa olsun, eylem gücümüz ne olursa olsun var olan potansiyeli muhakkak ortaya ç›karmak, harekete geçirmek, iradi bir durufl sahibi olmak ve mutlaka cevap olmak önemlidir. Önümüzdeki süreçte bask›lar daha da geliflebilir. Buna karfl› tutumumuzu netlefltirerek gelifltirmek durumunday›z. Sloganlar›m›z›n içeri¤ine mi karfl› ç›k›yorlar; ›srarla sloganlar›m›z› hayk›r›r›z! Önderli¤imizin resim ve afifllerini tafl›mam›za m› karfl› ç›k›yorlar; ›srarla bunu tafl›r›z! Özgürlük Hareketinin renklerini ve bayraklar›n› m› yasaklam›fllar; ›srarla renklerimizi ve bayraklar›m›z› tafl›r›z! Bunu binlerle on binlerle yaparsak fiilen yasalar› da hukuklar›n› da aflm›fl oluruz. Kald› ki zaten suç ta de¤ildir. Dolay›s›yla kendimizi böyle yasaklar zinciri içerisinde de görmemek laz›m.
Özgürlük bilincimiz meflru mücadelemizin gere¤i ve gerektirdi¤i ne ise kararl› bir tutumla bunu gelifltirmek esast›r. Bir arkadafl, bir yurtsever gözalt›na m› al›nd›, bütün kitle gücümüzü seferber edebilmeliyiz. Hukuki ve yasal mücadeleden tutal›m, kitle eylemlilik düzeyine kadar seferber olabilmeliyiz. Yine yasaklarla m› karfl›m›za dikiliyorlar biz devletlerin ayr›mc› ve antidemokratik yasalar›na karfl› kendi onurumuz olan de¤erlerimizi de her fleyin üstünde tutarak güçlü bir reaksiyonla cevap olabilmeliyiz. Avrupa devletleri Kürt halk› ve Özgürlük Hareketinin de¤erlerini korumada ne kadar ›srarl› ve kararl› oldu¤unu, bunun için seferber etmeyece¤i hiçbir fleylerinin olmad›¤›n› anlamal›d›rlar. Aksi takdirde ma¤duriyet üzerine politika bize yaz›k ediliyor gibi zay›f ve zavall› bir durufl sadece karfl› taraf› sevindirir. Bu, Özgürlük Hareketinin karakteriyle de ba¤daflmaz zaten. Örgütlü gücümüzü, eylemlilik gücümüzü, ideolojik gücümüzü, politik ahlak›m›z› sürekli örgütleyip ve gelifltirerek Avrupa devletlerinin bu düflmanca tutumunu bofla ç›karabiliriz. Güçlü direnifl, güçlü eylemsellik, güçlü örgütlenme Avrupa’n›n da politikalar›n› gözden geçirmesine neden olabilecektir. Önümüzdeki süreçte olas›d›r ki bir çözüm ve tart›flma geliflirse Avrupa devletleri de halk›m›z›n iradesini ve bafllatt›¤› süreç karfl›s›nda hukuk devleti olman›n gere¤i sorumluluklar›n›n gereklerini tafl›yabileceklerdir.
w.
ne te we .c om
mamak, daha disiplinli, tedbirli çal›flmak gerekmektedir. Baz› arkadafllar›n telefon görüflmelerinin yüzlerce hatta binlerce sayfay› aflt›¤› söylenmektedir. Yine birçok konuda son derece disiplinsiz ve gereksiz konuflmalar›n, sohbetlerin, basitliklerin oldu¤u görülmektedir. B›rakal›m bunlar suç teflkil ediyor mu etmiyor mu, her fleyden önce düzey düflüren, ciddiyet ölçülerini afl›nd›ran karfl› taraf›n seni ciddiye almamas›na neden olan tutumlard›r, yaklafl›mlard›r. Halbuki olgunlu¤umuzu, disiplin ölçülerimizi korumak zorunday›z. Nerede, kiminle muhatap oluyoruz, nas›l konufluyoruz, ne konufluyoruz, bunlar›n bilinçli, disiplinli olmas›, örgütlü olmas› önemlidir. Maalesef baz› arkadafllar›n bu konuda son derece rahat ve son derece disiplinsiz bir pratik sergiledikleri aç›kt›r. Baz›lar›n›n telefon görüflmelerinin belirtti¤imiz gibi binlerce sayfay› aflt›¤› söylenmektedir. Bu, gerçekten bir zorunluluk mudur, olmazsa olmaz m›d›r? Bu kadar ayr›nt›, bu kadar düzeysiz konuflmalar, tart›flmalar, sohbetler örgütü ne kadar büyütüyor? Ciddiyetini ne kadar koruyor? Hiç bunu düflünmeden rastgele basit ve s›radan bir iliflki, üslup ve tarz sadece karfl› taraf› sevindirir ve bekledi¤inin de ötesinde bir malzeme sunmufl olur. Bu konularda arkadafllar›n birbirlerini denetleyici ve uyar›c› olmalar› gerçekten ciddiyet ölçülerini korumalar›, çal›flma ahlak›m›z› esas almalar› önemlidir.
59
Önemli olan halk›m›z›n demokratik eylem gücünü ve örgütlülük düzeyini yükseltmektir
ww
Unutmayal›m ki Özgürlük Hareketine karfl› kapitalist modernite kaynakl› bir kuflatma hareketi söz konusudur. Bu ideolojik anlamda böyledir, yaflamsal anlamda böyledir, kültürel anlamda böyledir. Bu yönelimin özü faflizand›r. Hiç bir flekilde demokrasiyle iliflkilendirilemez, hukuk devletiyle iliflkilendirilemez. Böyle bask›c› ve düflmanca yaklafl›mlar karfl›s›nda böyle ciddiyetsiz ve tedbirsiz bir çal›flma içerisinde olmak mü-
SERXWEBÛN
60
Temmuz 2009
om
‹ R A N ’ D A D E M O K R A T ‹ K L E fi M E N ‹ N fi ‹ F R E L E R ‹ meleri iç dinamikleriyle aç›klamak gerekir. Halk gerçekten bu bask›c› yönetimden bunalm›flfltt›r. “‹ran’daki geliflflm
mak istemiyor. Ortado¤u’ya kendine göre bir elbise biçmek istiyor. Bütün yanl›fll›klar›na ra¤men, yan›lg›l› politikalar›na ra¤men bir türlü bu yanl›fll›¤›ndan vazgeçemiyor. Yaflad›¤› birçok olumsuz deneyimden sonra özelefltiri verip Ortado¤u gerçe¤inin, Bat› gerçe¤inden farkl› oldu¤unu göremiyor. Halbuki Ortado¤u’nun en kadim uygarl›klara sahip oldu¤unu, insanl›¤›n befli¤inin Ortado¤u oldu¤unu, bu yönüyle buraya herkesin istedi¤i gibi bir elbise biçemeyece¤ini görmesi gerekiyor. ‹ran’daki son olaylardan sonra ABD’nin, ve Avrupa’n›n yine Ortado¤u’daki geliflmelere yan›lg›l› yaklaflt›¤›n› görüyoruz. Çeflitli sol ve sosyalist kesimlerin de yan›lg›l› yaklaflt›¤›n› görüyoruz. Buna milliyetçi Kürt örgütleri ve siyasetçilerini de dahil etmek gerekiyor. fiu çok iyi biliniyor: Avrupa ve ABD dünya tarihini kendine göre yazarak, kendi ç›karlar› temelinde de¤erlendirerek Bat› eksenli bir siyasi tarih de¤erlendirmesinde bulunarak bütün toplumlar üzerinde düflünsel egemenlik kurmak istiyor. ‹nsanlar üzerinde, toplumlar üzerinde egemenlik kurman›n yolu, tarih konusunda halklar›n ç›kar› yerine egemenlerin ç›kar›n› gözeten, onlar›n bak›fl›yla olaylar› olgular› de¤erlendiren bir tarihi kabul ettirmek gerekir. Toplumlar ve halklar üzerinde egemenlik ilk önce ideolojide ve zihniyette kuruluyor. En baflta da tarih egemen s›n›flar›n olay ve olgulara bak›fl› ekseninde yaz›l›r ve tüm insanl›¤a kabul ettirilir. Böyle bir tarih
ww
w.
ne t
‹ran’da gerçeklefltirilen seçimler ard›nda ortaya ç›kan siyasal durum tüm dünyay› ilgilendirdi¤i gibi, bölgeyi de ilgilendirmektedir. Bölgede de en fazla Kürtleri ilgilendirmektedir. Bu aç›dan ‹ran’daki geliflmelerin do¤ru okunmas› gerekmektedir. Ancak ‹ran’daki geliflmelerin do¤ru okunmad›¤› görülmektedir. Avrupa’da ya da dünyan›n herhangi bir yerinde yaflanan geliflmeler nas›l okunuyorsa veya nas›l de¤erlendiriliyorsa ‹ran’daki olaylar da böyle de¤erlendiriliyor. Halbuki Ortado¤u’da yaflanan geliflmeleri, olay ve olgular› ne Bat› kafas›yla ne de dünyan›n herhangi bir yerinde yaflanan s›radan bir olay gibi de¤erlendirmemek gerekir. Böylesi bir de¤erlendirme insan› yanl›fl sonuçlara götürür. Bilinir, bu tür de¤erlendirmeler yapanlar sonunda hep hayal k›r›kl›¤›na u¤ram›flt›r. Bunun en somut örne¤ini ABD’nin son yar›m yüzy›ll›k politikalar›nda görebiliyoruz. Dünyan›n süper gücü olan ABD think tang kurulufllar› çok fazla olmas›na ra¤men ne yaz›k ki nereye gitmiflse baflar›l› olamam›flt›r. E¤er de¤erlendirme gücüyse, think tang kurulufluysa Amerika’da var. Amerika siyasal de¤erlendirme yaparken, bir politika yürütürken kesinlikle dogmatik de¤ildir. ABD kadar pragmatik, ABD kadar geliflmelere göre politika de¤ifltiren baflka bir ülke yoktur. Ama buna ra¤men ABD Ortado¤u’da baflar›l› olamamaktad›r. Bunun nedeni Ortado¤u gerçe¤inin görülmemesidir. Bat› bir türlü Ortado¤u’yu anla-
ew e. c
Hareketin perde önündeki lideri Musavi, savafl döneminde Humeyni’nin baflflbbakanl›¤›n› yapm›fl bir kiflfliidir. Muhalefetin en etkili isimlerinden biri olan Mehdi Kerrubi uzun süre meclis baflflkkanl›¤› yapm›flfltt›r. Daha bunlar gibi birçok Ayetullah ya da din adam› bu hareketin içindedir. Bu gerçek ortadayken bu hareketi Bat›’n›n etkisinde veya ABD'nin, ‹ngiltere’nin eliyle gerçekleflflttirilmifl bir hareket olarak de¤erlendirmek yanl›flfltt›r. Bu iddia esas olarak mevcut iktidar›n muhalefeti etkisizleflflttirmek için söyledi¤i bir argümand›r”
yaz›m›nda toplumlar tarihi, insanl›k tarihi tüm gerçekleriyle ortaya konulmad›¤› ya da gerçeklik gizlendi¤i için halklar bu zihniyet egemenli¤iyle rahatl›kla yönetilebiliyor. Bu gerçe¤in çok iyi görülmesi gerekiyor. Bat› ve ABD en baflta da zihniyet hegemonyas› yaratm›flt›r. Di¤er egemenlik alanlar›n› bu temelde gerçeklefltirmektedir. Bunu anlamadan halklar›n üzerlerindeki egemenli¤i k›rarak kendi ç›karlar› do¤rultusunda özgür ve demokratik yaflamlar›n› kurmas› kolay de¤ildir. ABD ve Avrupa esas olarak da iktidarc›, devletçi zihniyet eksenli bir tarih de¤erlendirmesini toplumlara yutturuyor. Bugün de hala bu tarih tezi afl›lamam›flt›r. Sadece tarihin de¤erlendirilmesi konusunda de¤il, demokrasi ve özgürlüklerin tan›m› konusunda da kendilerine göre bir demokrasi ve özgürlük tan›m› yapmaktad›rlar. Demokrasiyi ve demokratik de¤erleri kendileriyle bafllatmaktad›rlar. Demokrasiyi ‹ngiltere’de kral›n baz› yetkilerinin çok az s›n›rland›r›lmas›n› ifade eden Magna Carta’dan (büyük belge) bafllatmaktad›rlar. En fazla da Atina’ya götürürler. Bu da halklar›n üzerinde bir ideolojik zihniyet egemenli¤i kurulmas› anlam›na gelmektedir. Demokratikleflme zihniyetinin ve demokratikleflme süreçlerinin kendilerinin yaflad›¤› sürecin bir benzeri biçimde gerçekleflece¤ini toplumlara kabul ettirmek, kendi anlad›klar› demokrasiyi ve özgürlü¤ü toplumlara kabul ettirmek anlam›na gelmektedir.
Temmuz 2009
SERXWEBÛN
Avrupa’daki demokrasi eksik ve yetersiz bir demokrasidir
mektir. fiimdi ABD ve Avrupa’da böyle bir fley var m›? ABD ve Avrupa’da hala egemenler, sömürücüler, bask›c› güçler hâkim de¤il mi? Hala ABD ve Avrupa’da büyük ekonomik tekeller, askeri tekeller, siyasi tekellerin, askeri ve siyasi gücü en yo¤un biçimde elinde tutanlar›n bulundu¤u co¤rafya de¤il mi? Buna ra¤men hala demokrasi anlay›fl›n›, zihniyetini Bat›’n›n egemenlerinin anlad›¤›, yorumlad›¤› biçimde ele almak ne kadar do¤rudur? Görülüyor ki en baflta da demokrasi tan›m› ve demokrasinin tarihçesi konusunda çok köklü bir yan›lg› içinde bulunulmaktad›r. Tabii ki Avrupa’da demokratik de¤erler vard›r, ama bunlar halklar›n özgürlük ve demokrasi mücadelesiyle ortaya ç›km›fl de¤erlerdir. Öyle Bat›’daki siyaset bilimcilerin belirtti¤i gibi devletin demokratikleflmesi, hukuk devleti olmas› gibi geliflmelerin sonucu de¤ildir. Devleti bile belli demokratik de¤erlere duyarl› hale getiren, kendi kendini yöneten ve otoritesini belirli kurallar içinde sürdürmesini sa¤layan halklar›n demokrasi ve özgürlük mücadelesidir. Bu aç›dan tek bir Avrupa’dan söz edilemez. Bir egemenlerin Avrupa’s›, onlar›n özgürlük ve demokrasi anlay›fl› vard›r, bir de halklar›n Avrupa’s› vard›r. Halklar›n Avrupa’s›n›n özgürlük ve demokrasi anlay›fl› asl›nda Avrupa egemenlerinin demokrasi anlay›fl›yla ayn› de¤ildir. Halklar mücadeleleriyle, tutumlar›yla asl›nda sürekli demokratikleflme alan›n› gelifltirerek devleti geriletmeye, kendilerinin demokratik ve özgürlükçü yaflam alan›n› artt›rmaya çal›flm›fllard›r. Modernist zihniyetin ideolojik egemenli¤i ve Bat›’daki kapitalist sistemin kültür ve yaflam biçimi halklar› demokrasi ve gerçek özgürlükler konusunda yan›lg›l› bir zihniyete, tutuma ve prati¤e götürmüfl olsa da Avrupa’da halklar›n demokrasi özlemleri güçlü olarak vard›r. Zihniyeti ve kültürüyle bir toplumsal ruh ortaya ç›km›flt›r. Modernist zihniyet ve kapitalist kültür gerçek demokrasiyi anlama ve pratiklefltirme konusunda yan›lg›lar ve engeller ortaya ç›karsa da Rönesans’tan bafllayarak demokratik zihniyet ve özgürlük ruhu toplumlar›n kültürü içinde belirli bir yer edinmifltir. Bu demokratik kültür ve de¤erler Bat›l›lar›n, Bat›l› siyasetçilerin,
tarihçilerin, demokrasi tarihçilerinin yazd›¤› gibi Magna Carta’dan bafllayan ve toplum içine yerleflen bir kültür de¤ildir. Bu kültür, insanl›¤›n ilk ortaya ç›k›fl›nda toplumsallaflmayla birlikte toplumsallaflman›n di¤er yüzü olan demokratik de¤erleri insanl›¤›n o günden bugüne tafl›mas›, bu de¤erlere dayanarak mücadele etmesi, bu de¤erleri toplumsal varl›¤›n› koruyarak ayakta tutmas› sonucudur. Ortado¤u’daki komünal demokratik de¤erlerin, toplumcu de¤erlerin, duygular›n ve demokrasinin kök hücresinin Bat›’ya tafl›nmas›yla gerçekleflmifltir. Önder Apo’nun Rönesans’› Do¤unun sürgün çocu¤u olarak de¤erlendirmesi, tarihe nas›l bak›lmas› gerekti¤inin en çarp›c› ifadesi olmaktad›r.
ww
w.
ne te we .c om
Bununla toplumlara demokrasi ve özgürlü¤ü de¤il, kendilerinin ideolojik ve siyasi egemenli¤ini kabul ettirmifl olmaktad›rlar. ABD’nin, Avrupa’n›n böyle de¤erlendirmesini anl›yoruz, ama solcular›n, ezilen halklar›n bu de¤erlendirmelerin etkisinden kurtulamamas› kabul edilemez. Hele hele Kürtlerin bu tür de¤erlendirmelerden etkilenmeleri, Bat›l›lara göre de¤erlendirme yapmalar› hiçbir flekilde kabul edilemez. Kürtler ve Kürdistan co¤rafyas› herhangi bir co¤rafya de¤ildir. ‹nsanlar›n ilk toplumsallaflt›¤›, do¤al olarak demokrasinin kök hücresinin ilk yafland›¤› bir co¤rafyad›r. Bu co¤rafyan›n insanlar›n›n, siyasetçilerinin demokrasi ve özgürlük anlay›fl›n› Bat›n›n oryantalist anlay›fl›yla ele almalar›, kendi tarihsel gerçeklerini görmemeleri ya da kendi tarihsel de¤erlerini küçümsemeleri anlafl›l›r gibi de¤ildir. Belki dün olaylara olgulara bu çerçevede bakman›n bir mazereti olabilirdi, ama Kürt Halk Önderli¤inin tarihsel toplumu kapsaml› bir biçimde çözerek egemenlerin ve devletçi sistemlerin tarih yaz›m› yan›nda bir de komünal demokratik yaflam süren halklar›n tarihini çok kapsaml› bir biçimde ortaya koymas›ndan sonra oryantalist bak›fl›n terk edilmesi gerekmektedir. Önder Apo’nun, halklara ait demokratik zihniyeti, do¤rudan demokrasi tarihini, komünal demokratik yaflam›n tarihsel temellerini bütün verileriyle ortaya koymas› düflünüldü¤ünde, hala demokrasiye, özgürlü¤e Bat›n›n normlar›yla yaklaflmak, halklar›n üzerindeki düflünce egemenli¤inin ne kadar köklü oldu¤unu göstermektedir. Demokrasi denilirken bir türlü Bat›’n›n demokrasi anlay›fl›ndan kurtulunmuyor. Bir yerde demokratikleflme olacaksa bu sanki Bat› Avrupa’da, ABD’de nas›l geliflmiflse öyle geliflece¤i düflünülüyor ya da öyle geliflmesi gerekliymifl, zorunluymufl gibi bir anlay›fl bulunuyor. Halbuki Avrupa’daki demokrasi eksik bir demokrasidir, s›n›rl› bir demokrasidir. Demokrasi demek halk›n her bak›mdan güç olmas› demektir. Halk›n kendi yaflam›n› kendisi kurmas› ve yönetmesi de-
61
Ortado¤u’nun demokrasisi kendine özgü geliflecektir
Avrupa’daki kültürel de¤erlerin derin ve radikal demokrasi anlam›na gelen do¤rudan demokratik yap›lanmaya temel olmamas›n›n nedeni, demokratik zihniyetin ve yap›lanma gerçe¤inin kapitalist modernite taraf›ndan çarp›t›lmas›d›r. Zaten Bat›’n›n egemenleri demokrasi ve özgürlük kavramlar›n› kendilerine göre çarp›tarak halklar›n yaflam›nda var olan demokratik de¤erlerin ve zamanla oluflmufl demokratik kültürün do¤rudan demokrasinin yerleflmesini sa¤layan yap›lanmalar› önlemeye çal›flmaktad›r. Bat› Avrupa’da bile halklar›n zihniyeti çarp›t›lmazsa do¤rudan demokrasiyi kurmak zor olmayacakt›r. Bunu fark eden egemen sistem, bencilli¤i ve bireycili¤i körüklemekte, böylelikle bireyi toplumsal sorunlara do¤al olarak komünal demokratik yaflama ilgisiz hale getirmektedir. Ahlaki ve politik toplum ve birey gerçe¤ine kavuflmayan toplumlar da Bat›’n›n zihniyetini aflamamakta ve verili kavramlara mahkûm hale gelmektedir. Görüldü¤ü gibi tarihe de halklar›n bak›fl›yla bakmak gerekir. Tarihsel toplumu iyi çözümlemek ve tüm geliflmeleri tarihselli¤in zaman ve mekan› içinde ele almak gerekmektedir. Olay ve olgular böyle ele al›n›p Bat› eksenli bak›lmad›¤› takdirde ‹ran’daki geliflmeler de daha do¤ru de¤erlendirilebilinir.
SERXWEBÛN için Önder Apo bu tespiti yapm›flt›r. Dolay›s›yla ‹ran’daki demokratikleflme olay›na da Ortado¤u ve ‹ran’›n tarihselli¤i içinde bakmak gerekiyor.
‹ran’daki geliflmeleri iç dinamikleriyle aç›klamak gerekir
w.
ww
tado¤u’da demokrasi ve özgürlük ateflini fitilledi¤i ve bunun ‹ran toplumunu da etkiledi¤i biçimindeki bir de¤erlendirme, Bat›’n›n ya da Avrupa’n›n etkiledi¤i biçimindeki de¤erlendirmelerden daha do¤ru ve gerçekçidir. Tabii ki baflta Kürt halk› olmak üzere ‹ran halklar› Kürt Özgürlük Mücadelesinden, PKK’nin demokrasi ve özgürlük anlay›fl›ndan çok fazla etkileniyor. Bunu derken ‹ran’daki bütün geliflmeler Kürt Özgürlük Hareketinin etkisiyle ortaya ç›km›flt›r biçiminde bir de¤erlendirmede bulunmuyoruz. Ortado¤u’nun tarihselli¤i içinde ‹ran’›n da bir özgürlük birikimi var, bir demokrasi birikimi var. E¤er komünal demokratik de¤erlerin temel co¤rafyas› Ortado¤u ise komünal demokratik yaflam›n en fazla etkili oldu¤u yerler Kürdistan ve ‹ran’d›r. Kürtlerle Farslar›n ayn› etnik kökenden ve dil grubundan geldi¤i bilinmektedir. Dolay›s›yla ‹ran’daki halklar da Mezopotamya kültüründen etkilenmifllerdir. Farslar›n ve Bellucilerin Aryen oldu¤u bilinmektedir. ‹ran kavram› kök olarak zaten Aryen’den gelmektedir. ‹ran’daki geliflmeleri iç dinamikleriyle aç›klamak gerekir. Özellikle de mevcut Ahmedinejad rejiminin iktidar›n›n halk›n beklentilerine cevap vermeme durumu vard›r. Halk gerçekten bu bask›c› yönetimden bunalm›flt›r. Rejimin bu haliyle yürümesinden rahats›zd›r. Ama bunu derken bu halk Bat› gibi bir yaflam istiyor, oradaki gibi bir siyasal, sosyal, kültürel yaflam istiyor demek yanl›flt›r. ‹ran toplumu da özgürlüklerin geliflmesini istiyor, demokrasinin geliflmesini istiyor. Ama bu özgürlü¤ün ve demokrasinin geliflmesi Avrupa de¤erlerini istemek, Avrupa kültürünü istemek, Avrupa’dakine benzer bir siyasal rejim istemek olmad›¤› aç›kt›r. Nitekim ‹ran’daki hareketin esas›n› ‹slami de¤erleri tafl›yan ve bu de¤erleri temel alan kesimler oluflturmaktad›r. Bir kere bu gerçe¤in görülmesi gerekiyor. Bu hareketin öncülerinden iki tane cumhurbaflkan› aday› var. Hareketin perde önündeki lideri Musavi, savafl döneminde Humeyni’nin baflbakanl›¤›n› yapm›fl bir kiflidir. Muhalefetin en etkili isimlerinden biri olan Mehdi Kerrubi uzun süre meclis baflkanl›¤› yapm›flt›r. Daha
ew e. c
Baz›lar›n›n belirtti¤i gibi ‹ran’daki geliflmeler ABD ve ‹ngiltere etkisiyle olmuyor. Ya da ‹ran’daki mevcut iktidar›n belirtti¤i gibi ABD ve ‹ngiltere’nin müdahalesiyle geliflmiyor. ABD ve Avrupa’n›n bu yollu çok boyutlu çabalar› olsa da ‹ran’daki geliflmeleri ABD ve Avrupa etkisine ba¤lamak çok yanl›flt›r. Ortado¤u halklar›n›n demokrasi ve özgürlük özlemlerine hakarettir. Tabii ki dünyadaki halklar›n özgürlük ve demokrasi e¤ilimleri ‹ran’› da etkiliyor. Halklar›n özgürlük ve demokrasi mücadeleleri ‹ran’› da etkiliyor derken kastedilen ABD’nin ya da Avrupa’n›n politikalar› de¤ildir. Ya da ABD’nin ve Avrupa’n›n demokrasisi de¤ildir. Tabii ki Avrupa halklar›n›n tarihsel mücadeleleri sonucu ortaya ç›km›fl belirli olumlu de¤erleri vard›r. Bu tabii ki halklar›n mücadelesini etkilemifltir. Bu ayr› bir konudur. Ancak birebir, do¤rudan ABD ve Avrupa etkiliyor demek, bir sapt›rmad›r. Bunun yerine “‹ran’daki geliflmelerin bu hale gelmesinde en fazla da Kürt halk›n›n demokrasi ve Özgürlük Mücadelesinin” etkisi var denilseydi daha do¤ru bir tespit yap›lm›fl olurdu. Çünkü Kürt Özgürlük Hareketinin Or-
ne t
Her fleyden önce Bat›l›lar›n gözüyle ‹ran’a bak›fl›n terk edilmesi gerekir. fiüphesiz ‹ran denilince akla hemen gericilik, bask› ve zulüm gelmektedir. Kuflkusuz ‹ran’da bask›c› bir rejim vard›r. Bu, iflin bir boyutudur. Ama baflka bir boyutu da var ki, o da ‹ran halklar›n›n boyutudur. Bir ‹ran toplumu ve onun toplumsal gerçe¤i vard›r. Yani tek bir ‹ran’dan söz etmek mümkün de¤ildir. Nas›l ki tek bir Avrupa’dan bahsedilmedi¤i gibi. Farkl› Avrupalar var, farkl› ABD’ler, farkl› Fransalar, farkl› Almanyalar varsa ayn› flekilde farkl› ‹ranlar da vard›r. Öte yandan ‹ran’daki olaylar›n Ortado¤u tarihi temelinde, ‹ran tarihi temelinde ele al›n›p de¤erlendirilmesi gerekmektedir. Demokratikleflme ve özgürlükler derken Bat› gözüyle de¤il, Ortado¤u tarihsel gerçekli¤i içinde bir demokratikleflme süreci ve özgürleflme sürecinin geliflece¤inin görülmesi gerekiyor. Avrupa’ya, ABD’ye göre olursa demokratik de¤erlerdir, onlarda yaflanan tarihsel süreçlere uygun bir fley olmazsa orada demokratik de¤erler yoktur gibi de¤erlendirmeler isabetli de¤erlendirmeler de¤ildir. Ortado¤u’nun demokrasisi de kendine özgü geliflecektir. Ortado¤u’da özgürlükler de kendine özgü geliflecektir. Önder Apo’nun dedi¤i gibi Bat› bizim gözlerimizi kör etti¤i için kendimizi küçümsemifliz ve kendi de¤erlerimizi görememifliz. Bu önemli bir tespittir. Bu sadece Kürtler aç›s›ndan yap›lacak bir tespit de¤ildir, bu, ‹ranl›lar için de Araplar için de yap›lacak bir tespittir. Bütün Ortado¤u toplumlar›
Temmuz 2009
om
62
Temmuz 2009
SERXWEBÛN de¤erlendirmelerinden biri de laiklik de¤erlendirmesidir. Bu yönüyle Bat› Avrupa’daki gibi laiklik olursa demokrasi olur, yoksa özgürlükler ve demokrasi geliflmez gibi bir yaklafl›m, olaylara ve olgulara Bat›’n›n gözüyle bakmak olur. Bat›’n›n kendi ölçülerini tüm insanl›¤a kabul ettirmek için yapt›¤› ideolojik sald›r›n›n etkisinde olaylar› ele almak olur.
“Rafsancani, Hatemi, Musavi,
Kerrubi’nin etraf›nda örgütlenen kesimler halk›n özgürlük ve demokrasi e¤ilimlerinin güçlü oldu¤unu görerek,
ne te we .c om
bunlar gibi birçok Ayetullah ya da din adam› bu hareketin içindedir. Bu gerçek ortadayken bu hareketi Bat›’n›n etkisindeki bir hareket, ABD’nin, ‹ngiltere’nin etkisindeki bir hareket ya da onlar›n eliyle ç›km›fl bir hareket olarak de¤erlendirmek yanl›flt›r. Bu iddia esas olarak mevcut iktidar›n muhalefeti etkisizlefltirmek için söyledi¤i bir argümand›r. Çünkü ‹ran toplumunda ABD ve Avrupa’ya karfl› tepki biliniyor. Onlar›n yaflam tarz›na karfl› bir tepkinin var oldu¤u biliniyor. Mevcut iktidar bu olaylarda Bat›’n›n parma¤› var diyerek halk›n tepkisini muhalefetin üzerine sürmek istiyor. Bu gerçek ortadayken muhalefetin mevcut rejimin ‹slami yan›na karfl› oldu¤unu söylemek do¤ru olmaz. Muhalefet mevcut rejimin demokratik olmayan, bask›c› yönüne karfl› ç›kmaktad›r. Demokrasinin ve özgürlüklerin geniflletilmesini istemektedir. Ama bunu isterken ‹slami rejim ortadan kalks›n, ‹slami de¤erleri geriletelim, Bat› gibi bir ülke olal›m biçiminde bir istekleri yoktur. Ya da Bat›’n›n anlad›¤› biçimde bir laiklik olsun türünden istekler çok s›n›rl› bir çevreye aittir. Meydanlarda at›lan sloganlardan da anlafl›lmaktad›r ki muhalefet de dini motifleri kullanarak mevcut iktidar› geriletmek istiyor. O zaman flu gerçe¤in tespit edilmesi gerekiyor: Demokratikleflme ve reformlar için mücadele etmek için ‹slam karfl›t› olmak gerekmiyor. ‹slami rejim y›k›ls›n, ancak rejimin ‹slami yönüne karfl› ç›k›l›rsa demokrasi ve özgürlük geliflir demenin yanl›fl oldu¤u son olaylarla daha da net görülmüfltür. Tabii ki dinin dogmatik yan›n›n afl›lmas› laz›m. Dinin dogmatik bir biçimde siyasete alet edilmesinin tabii afl›lmas› gerekiyor. Bu konuda da belirli reformlar, belirli anlay›fl ve zihniyet de¤iflikli¤i gerekiyor. Ama bu Bat›’da anlafl›ld›¤› biçimiyle laik bir ülke olunmas› gerekti¤i anlam›na gelmiyor. Kald› ki Bat›’n›n laikli¤inin nemenem bir laiklik oldu¤u bellidir. Önder Apo Avrupa’n›n laikli¤inin de Türkiye’de benimsenen laikli¤in de öyle dini devletten ay›rmad›¤›n›, aksine despotik dini devlet zihniyetinin farkl› biçimi oldu¤unu ortaya koymaktad›r. Kürt Halk Önderinin de¤erlendirmelerinde çok tarihsel olan, çok dikkat çekici olan ve ezberleri bozan
63
mevcut iktidar blo¤unu geriletmeyi hedefliyorlar. Böylece kendilerini
‹ran toplumunda özgürlükleri
geniflletme iste¤i ortaya ç›km›flt›r
‹ran toplumunda da tarih içinde yaflanan geliflmeler sonucu ortaya ç›kan zihniyet birikimi bir demokratikleflme iste¤i, özgürlükleri geniflletme e¤ilimi ortaya ç›km›flt›r. Bu olaylar aç›kça ortaya koymufltur ki ‹ran toplumu bask›lardan bunalm›fl, demokrasi ve özgürlükler istemektedir. Bunun yan›nda ‹ran içindeki bugüne kadar iktidara ortak olan kesimler aras›nda da bir çatlakl›k ç›km›flt›r. ‹ran ‹slam Devriminden sonra ‹ran’› yöneten iktidar blo¤u çatlam›flt›r. Bu çatlakl›k derindir. Bunun tabii ekonomik ve sosyal nedenleri de var. ‹ran’da sömürücü bask›c› devlet olman›n gere¤i olarak devlet imkanlar›n› ele geçirerek, kendilerini ekonomik ayr›cal›kl› yapmak isteyen kesimler bulunmaktad›r. Ahmedinejad’›n dayand›¤› çevre, devlete dayanarak kendilerini önemli bir ekonomik ve siyasi güç yapm›flt›r. Bunlar›n yan›nda Rafsancani, Hatemi, Musavi ve Kerrubi gibi kesimler de belirli bir ekonomik temele dayan›yorlar. Bunlar da asl›nda ‹slam Devriminden sonra rejim içinde yer alarak kendilerini belirli bir ekonomik güç yapm›fllard›r. Ancak flu andaki mevcut Ahmedinejad, Hamaney ve ordu blo¤u ekonomik bir hâkimiyet kurmufllard›r. Devletin ekonomik tekel olma karakterinden en fazla da bu oligarflik gurup yararlanmaktad›r. Geçmiflte bu oligarflinin içinde olan, ama giderek geride kalanlar Ahmedinejad, Hamaney blo¤unu geriletip ekonomik, siyasal ve sosyal alanda etkili olmaya çal›flmaktad›rlar. Bu yönüyle bir iktidar mücadelesi vard›r. Rafsancani, Hatemi, Musavi, Kerrubi’nin etraf›nda örgütlenen kesimler halk›n özgürlük ve demokrasi e¤ilimlerinin güçlü
w.
ww
bu e¤ilimin de sözcülü¤ünü yap›p,
siyasi, ekonomik ve sosyal yaflflaamda etkili k›lmaya çal›flfl››yorlar. Bir kere böyle bir mücadele gerçe¤inden söz etmek gerekiyor”
oldu¤unu görerek, bu e¤ilimin de sözcülü¤ünü yap›p, mevcut iktidar blo¤unu geriletmeyi hedefliyorlar. Böylece kendilerini siyasi, ekonomik ve sosyal yaflamda etkili k›lmaya çal›fl›yorlar. Bir kere böyle bir mücadele gerçe¤inden söz etmek gerekiyor. Söz konusu muhalefet mevcut pozisyonlar›n› güçlendirmek için bask›c› sistemin yumuflamas›n› ve daha yumuflak bir rejim, daha demokratik ve özgürlüklerin geliflti¤i bir ‹ran istiyorlar. Tabii bunlar›n istedi¤i gerçek demokrasi ve gerçek özgürlük de¤ildir, fakat mevcut iktidar blo¤unun karfl›s›ndaki pozisyonlar› böyledir. Bunun için de halk›n güçlü demokratik ve özgürlükler e¤ilimini de¤erlendirerek avantaj kazanmaya çal›fl›yorlar. Bu yönüyle do¤ru bir strateji, politika ve taktik izlediklerini rahatl›kla söyleyebiliriz.
‹ran’da güçlü bir toplumsal kültür ve halk direnifl gelene¤i vard›r Bu ekibin özelli¤ine bakarak ‹slam rejimine yönelmiyorlar, ‹slam’› karfl›lar›na alm›yorlar, ‹slami rejimi y›kmak istemiyorlar diyerek bunlar›n demokratik özelli¤inin olmad›¤›n›, reformcu özelli¤inin olmad›¤›n› söylemek, ‹ran toplum gerçe¤ini anlamamakt›r. Daha do¤rusu Bat› ölçüleriyle, Bat› normlar›yla olay ve olgular› de¤erlendirmektir. Bu tür de¤erlendirmelerle ‹ran’a do¤ru bir yaklafl›m gelifltirilemez. ‹ran’da sistemin ‹slami yönünü karfl›ya almadan da dinin dogmatik yanlar›n›n törpülenmesi, dinin si-
SERXWEBÛN
Sistemi yumuflatma ve reforma u¤ratma çabalar› mutlaka sonuç verecektir
w.
ww
çabalar› mutlaka sonuç verecektir. ‹ran’daki mevcut iktidar blo¤u kesinlikle bu rüzgar› bast›ramaz. Bast›rmaya kalkt›kça daha köklü rüzgarlarla karfl›laflacakt›r. E¤er bir uzlaflma yapabilirse kendisi daha sonraki dönemde iktidar blo¤u içinde yer alabilir. Ama yumuflamaz, sertlik politikalar›n› sürdürürse muhalif güçler halk›n deste¤iyle mevcut iktidar› etkisizlefltirirler. Mevcut iktidar›n etkisizleflti¤i reforma u¤ram›fl bir sistem ortaya ç›kar derken ‹ran’›n, ‹slam cumhuriyeti olmaktan ç›kaca¤›ndan söz etmiyoruz. ‹slam cumhuriyeti olma karakteri devam eder, ama reforma u¤ram›fl, belirli demokratik de¤erlerle yüklenmifl biçimde bir ‹slam cumhuriyeti olur. Belki de Önderli¤imizin ‹slam’›n demokratikleflmesi dedi¤i sürecin bir biçimi ‹ran’da ortaya ç›kabilir. ‹ran’a özgü bir demokratikleflme giderek geliflebilir. Geliflmez demek, ‹slamc› cumhuriyet olmaktan ç›kmazsa, ‹slami ismi ortadan kalkmazsa ne reform olur ne de demokratikleflme olur demek do¤ru de¤ildir. Bir kere daha belirtiyoruz, halk›n mücadelesi ve demokratikleflme dinin siyasete alet edilmesini ve baz› kurallar›n› dogmatik biçimde siyasal, sosyal, kültürel yaflama uygulayarak kendi iktidar›n› sürdürmede kullanmas›n› aflacakt›r. Halk ‹slam rejimine karfl› oldu¤unu söylemeden de sistemi demokratiklefltirecek ve reforma u¤ratacakt›r. Süreç büyük ihtimalle böyle gerçekleflecektir. ‹ran konusunda do¤ru de¤erlendirme yapmak isteyenler, do¤ru politika yapmak isteyenler de sürecin böyle geliflece¤ini görerek de¤erlendirme yapmal› ve buna göre hareket etmelidirler.
ew e. c
1979’da gerçekleflen ‹ran ‹slam Devrimi’ni hiç kimse küçümseyemez. ‹ran Devrimine ‹slamc›lar da kat›ld›, farkl› sosyalist e¤ilimlerden radikal demokratlar da kat›ld›. fiah çok genifl bir demokratik mücadele cephesi ile y›k›ld›. Bu gerçe¤in hiç kimse taraf›ndan unutulmamas› gerekir. ‹ran’daki devrim, fiah’›n y›k›lmas› silahla olmad›. Hiçbir devrimde görülmeyecek kadar bir halk›n gücüyle y›k›ld›. Dünyada silah kullanmadan en genifl kitlenin aya¤a kalk›fl›yla yap›lan ender devrimlerden biridir. Tarihte kitle deste¤i en fazla olan devrimlerden biridir. Ancak ‹ran’daki ‹slam Devrimi giderek toplumun taleplerinden koptu, tutucu hale geldi. Bask›c› bir rejim haline gelerek halklar›n özgürlük ve demokrasisi önünde engel oldu. Ortaya ç›kan bu gerçeklikten yola ç›karak ‹ran’da gerçekleflen bu büyük devrimin toplumun zihniyetinde, duygular›nda yaratt›¤› altüst oluflu görmemek cahilliktir. Ya da olaylara ve olgulara bilimsel bakmak yerine duygusal ve tepkisel bakmakt›r. Ama siyaset de bilim de böyle tepkisel ve duygusal yaklafl›mlarla yap›lmaz. Tabii ki biz pozitivizmin, olguculu¤un bilimsel yöntemine yaklafl›m›na karfl›y›z. Ama bizim de bir bilimsel yaklafl›m›m›z var. Olay ve olgular› mekan ve tarihselli¤i içinde de¤erlendiren bir de¤erlendirme gücümüz var. Bu do¤ru bilimsel yaklafl›mla, do¤ru sosyolojik yaklafl›mla bak›ld›¤›nda ‹ran gerçe¤i farkl› okunur, Avrupa’dan, Bat›’dan bak›nca çok çok farkl› okunur. Sosyoloji tarihsellefltirilirse, tarih sosyolojiklefltirilirse, sosyoloji ve tarih bilimi iç içe kullan›l›r ve ‹ran’daki geliflmeler irdelenirse asl›nda dikkat çekici bir durumun oldu¤u ortaya ç›kar. Hatta heyecan verici bir durumun oldu¤unu da söyleyebiliriz. ‹ran’da cin flifleden ç›km›flt›r. Art›k ‹ran eskisi gibi olmayacakt›r. Toplumdaki özgürlük ve demokrasi e¤ilimini do¤ru okuyup de¤erlendiren eski iktidar blo¤unun içinden ç›kan muhalif kesimin öncülük etti¤i bu mücadelenin sistemi yumuflatma ve reforma u¤ratma
ne t
yasete alet edilmesinin afl›lmas›, toplumdaki dinamizmi önleyen bir etken halinden ç›kar›lmas› mümkündür. Bu nedenle illa ‹slam rejimini karfl›ya alal›m demenin anlam› yoktur. Böyle yapanlar ne kadar afaki sözler söyleseler de, demokrasi ve özgürlükten bahsetseler de ‹ran siyasetinde ve toplumunda etkili olamazlar. Hatta tutumlar›yla dini dogmatizmi kat›laflt›r›rlar ve dinin siyasete alet edilmesinin zemini olurlar. Dolay›s›yla dinin dogmatik bir biçimde kullan›lmas›, siyasete araç edilmesine karfl› mücadele de yine Ortado¤u ve ‹ran koflullar› gerçe¤ine göre olacakt›r. Bunu herkesin çok iyi bilmesi gerekir. ‹ran’da güçlü bir toplumsal kültür ve buna dayanan bir halk gelene¤i vard›r. Adalet ve eflitlik de¤erleri toplumun kültürel de¤erlerinin derinliklerinde fazlas›yla yer almaktad›r. Demokratik ve özgürlükçü bir kültür de vard›r. ‹ran’a, ‹ran toplumuna bak›p özgürlükçü, demokratik bir gelene¤inin olamad›¤›n› söylemek yanl›flt›r. B›rakal›m uzun tarihini, Musadd›k’ta sembolünü bulan ulusal demokratik e¤ilimi, ‹ran ‹slam Devrimi bile ya da fiah’› deviren devrim bile çok güçlü demokratik özelliklere sahiptir. Toplumda çok güçlü bir demokratik uyan›fl ortaya ç›karm›flt›r. ‹ran’da Bir demokratik devrim yaflanm›flt›r. Bu devrim ‹ran toplumunun karakterinde ve duygular›nda önemli de¤iflimler ortaya ç›karm›flt›r. ‹ktidara ve devlete karfl› kölece boyun e¤en bir toplum gerçe¤i yoktur. Örgütlülü¤e ve demokratik hareketlili¤e yatk›n bir özelli¤i vard›r. Sistemin kendisi bile iktidar›n› sürdürmek için toplumu örgütlemeye ihtiyaç duymaktad›r. Bu aç›dan örgütlenmeye ve harekete geçmeye yönelik karakterleri zay›f de¤ildir. Bunun bir kere görülmesi laz›m. Bugün Ahemdinejat, Hamaney blokunu sallayan da ‹ran’daki fiah’a karfl› gerçekleflen demokratik devrimin yaratt›¤› halk gerçe¤idir. Bu rejimin sars›lmas›nda ‹ran ‹slam Devrimi’nin toplumda yaratt›¤› etkilerin pay› da görülmelidir. Kürt Halk Önderi, Sovyetlerdeki reel sosyalizmin y›k›lmas›ndan bahsederken Ekim Devrimi’nin yaratt›¤› rüzgarla y›k›lm›fllard›r biçiminde bir de¤erlendirme yapm›flt›r. Asl›nda benzer bir de¤erlendirme ‹ran için de geçerlidir.
Temmuz 2009
om
64
‹ran’da güçlü bir demokratikleflme zemini bulunmaktad›r Belirtti¤imiz gibi fiah’›n devrilme sürecindeki halk hareketi toplumda önemli bir de¤iflim ve dönüflüm yaratm›flt›r. Toplumda bask›ya ve zulme karfl› ç›kma, haks›zl›¤a ve adaletsizli¤e karfl› ç›kma kültürü ortaya ç›km›flt›r. Bunu küçümsememek gerekiyor. Halklar›n aya¤a kalk›fl› böyle demokratik de¤erler ortaya ç›kar›r, özgürlükçü de¤erler ortaya ç›kar›r. ‹ran’daki halk›n aya¤a kalk›fl› bir din adam›n›n, bir imam›n kalk›p
Temmuz 2009
SERXWEBÛN
“Mevcut ‹ran rejimi Kürtler üzerinde
bask› yap›yor, bask›c› rejimdir diyerek ve bu do¤ru de¤erlendirmeden
leri içinde Kürdistan’dan sonra, Kürt toplum gerçe¤inden sonra demokratik de¤erlere, demokratikleflmeye en yatk›n toplum ‹ran toplumudur. Türkiye’de de tabii belirli bir demokratik kültür ya da demokratik zemin vard›r. Ancak Türkiye’de bu demokratik e¤ilimi esas olarak yaratan Kürt Özgürlük Mücadelesi olmufltur. Tabii ki bunu söylerken Türkiyeli devrimci ve demokratlar›n Türkiye’nin demokratiklefltirilmesi mücadelesindeki rollerini yok saym›yoruz. Ancak özellikle son 30 y›ldaki Kürt Özgürlük Mücadelesinin Kürt toplumunda yaratt›¤› de¤iflim Türkiye’yi de etkilemifltir. Her ne kadar devlet, inkârc›-imhac› politikas›yla bu mücadeleyi ezmek istemiflse de, Kürt halk› ›srarl› mücadelesiyle Türkiye’nin demokratik zihniyete kavuflmas›nda, belirli tabular›n y›k›lmas›nda büyük rol oynam›flt›r. Türkiye’deki toplumun, çeflitli kesimlerin Kürtlerin varl›¤›n› kabul eder noktaya getirilmesi, onlar›n demokratik zihniyete, özgürlükçü karaktere kavuflmas› anlam›na gelmektedir. Belki devlet zorla kabul edecektir, ama toplumda, çeflitli kesimlerde, ayd›nlarda ortaya ç›kan demokratik ve özgürlükçü zihniyettir. Kürt halk›n›n özgürlük mücadelesi Türkiye toplumunu daha özgürlükçü ve demokratik düflünmeye zorlam›flt›r. Bu aç›dan Türkiye’deki demokratikleflme zeminini küçümsemiyoruz, ama ‹ran’›n da çok güçlü bir demokratikleflme zemininin oldu¤unu söyleyebiliriz. Çok büyük bir devrime imza atan bir halk gerçekli¤ine sahiptir. Tarih içinde de komünal demokratik de¤erleri yaflam›fl bir halkt›r.
erkek karfl›s›ndaki duruflu, toplum içindeki yeri küçümsenemez. Bat›l› birçok yazar, siyasetçi bile ‹ran’da yapt›¤› araflt›rmalar sonucu, ‹ran’›n anaerkil oldu¤unu söyleyecek kadar uç de¤erlendirmeler yapm›fllard›r. Bu tür de¤erlendirmeler hem de 1990’l› y›llarda yap›lm›flt›r. Bu gerçek de gösteriyor ki demokratikleflmede önemli bir ö¤e olan kad›n ‹ran toplumunda çok edilgen de¤ildir. Tabii ki sorunlar yaflamaktad›r, baz› kurumlarda kad›n›n iradesi yeterince yans›mamaktad›r. Özellikle karar alma mekanizmalar›nda kad›n›n yeri yok denecek kadar s›n›rl›d›r. Ama Ortado¤u toplumlar› aç›s›ndan ele al›nd›¤›nda, Kürt kad›n›ndan sonra sosyal yaflamda varl›¤› hissedilen bir konuma sahiptir. Böyle olumlu denilebilecek durumlardan söz edilse de mevcut rejim sosyal ve kültürel yaflam alan›n› kad›na önemli düzeyde kapatm›flt›r. Bu tabii toplumdaki de¤iflimi zorlayan, kad›n›n siyasal, sosyal, kültürel alandaki de¤iflimde oynad›¤› rolü s›n›rlayan bir etkendir. Ama buna ra¤men ‹ran’da kad›n›n demokratikleflme ve özgürlüklerin derinlefltirilmesi konusunda önemli bir potansiyele sahip oldu¤unu söyleyebiliriz. Nitekim seçimlerden sonra ortaya ç›kan hareketlerde kad›n önemli bir etkinlik sahibi olmufltur. Musavi’ni efli bir nevi de¤iflimin, reformun, demokratikleflmenin sembolü haline getirilmifltir. Direnifl s›ras›nda vurulan genç kad›n›n sembol haline getirilmesi de tesadüfi de¤ildir. Bir kad›n›n sembol hale getirilmesi ‹ran’daki dinamizmle ilgilidir. Kad›n sembol haline getirilerek ‹ran’daki kad›n dinamizmi daha etkili hale getirilmek istenmektedir. ‹ran’da kad›n konusunu da ele al›rken daha do¤ru bir de¤erlendirme yapmak gerekir. Bat›l›lar da ‹ran’da kad›n›n önemli bir potansiyel oldu¤unu söylüyorlar. Ama onlar›n ‹ran için de düflündükleri kad›n profili Bat›’n›n modernist kad›n›d›r. Modernist ölçüler içindeki kad›nd›r. Bunun da büyük bir yan›lg› oldu¤u aç›kt›r. ‹ran’daki kad›n etkili olacakt›r, etkisini daha da artt›racakt›r, ama bu kapitalizmin modernist zihniyetinin belirli kal›plara soktu¤u ve model olarak düflündü¤ü biçimindeki bir kad›n olmayacakt›r. Belki bir süre daha eflarp takma gelenekler, toplum-
ne te we .c om
yola ç›karak ‹ran toplumundaki
65
gerçekleri görmezden gelemeyiz.
Bugünkü bask›c› karakterine bakarak
‹ran toplumunu ve tarihsel dinami¤ini kendimize göre ele alamay›z. Kürt
sorununu demokratik siyasal temelde çözüp demokratik bir ‹ran yaratmak
isteyenlerin ‹ran’daki geliflflm melere daha gerçekçi yaklaflflm mas› flflaartt›r”
ww
w.
toplumu k›flk›rtmas› biçiminde geliflen bir olgu de¤ildir. ‹ran ‹slam Devrimi, geçmiflte Avrupa’da yaflanan din seferlerinde, Haçl› Seferlerinde oldu¤u gibi din adamlar› toplumun önüne ç›km›fl, dini kullanm›fl, bir hareket yaratm›fl, bir savafl gelifltirmifl biçiminde de¤erlendirilemez. Humeyni’nin ‹ran’da iktidar› almas›n› böyle de¤erlendirmek, ‹ran’da gerçekleflen Devrimden hiçbir fley anlamamakt›r. Devrimi yanl›fl de¤erlendirmektir. Bu konuda ‹ran Devrimi gerçeklefltikten sonra birçok Bat›l› yazar›n ‹ran Devrimi hakk›nda söyledikleri, yazd›klar› var. Bunlar›n ço¤unlu¤u da yine Bat› kafal›d›r; Bat› zihniyetini aflan kafalar de¤ildir. Ama buna ra¤men ‹ran’daki büyük halk hareketini, büyük demokratik uyan›fl›, toplum ve birey uyan›fl›n› aç›kça ortaya koymufllard›r. Mevcut ‹ran rejimi Kürtler üzerinde flöyle bask› yap›yor, halk üzerinde flöyle bask› yap›yor, bask›c› rejimdir diyerek, bu do¤ru de¤erlendirmeden yola ç›karak ‹ran toplumundaki gerçekleri görmezden gelemeyiz. Bugün ki bask›c› karakterine bakarak ‹ran toplumunu ve tarihsel dinami¤ini kendimize göre ele alamay›z. Özellikle de Kürt Özgürlük Hareketinin, PJAK’›n, özgürlük ve demokrasi savaflç›lar›n›n, ‹ran’› demokratiklefltirmek isteyenlerin, Kürt sorununu demokratik siyasal temelde çözüp demokratikleflme temelinde demokratik bir ‹ran yaratmak isteyenlerin ‹ran’daki geliflmelere daha objektif, daha gerçekçi yaklaflmas› flartt›r. fiunu söylemek yanl›fl olmaz: Ortado¤u ülke-
‹ran’›n demokratiklefltirilmesinde kad›nlar potansiyel bir güçtür
Öte yandan kad›n gerçe¤i de ‹ran’da küçümsenemez. Sorunu eflarp tak›p takmamaya ba¤lamak Bat›c› ve modernist bir yaklafl›md›r. Tabii ki zorla eflarp takt›rmak, takmayanlara zoraki takt›rmak yanl›flt›r. Ancak bu gerçekli¤e ra¤men ‹ran’da kad›n toplum içinde etkilidir. Evin içine hapsedilmifl bir kad›n gerçe¤i yoktur. ‹dari ve ekonomik alanda, hizmet sektöründe kad›n çal›flanlar›n say›s› oldukça fazlad›r. ‹ran’daki kad›n›n
SERXWEBÛN
w.
Gençlik ‹ran’da antidemokratik
uygulamalardan dolay› etkin de¤ildir
ww
Gençli¤in dinamizminden zaten kuflku yoktur. ‹ran çok genç nüfuslu bir ülkedir. Ama bu genç nüfus rejimin antidemokratik ve kat› uygulamalar› nedeniyle sosyal ve kültürel yaflamda etkin de¤ildir. Bu yönüyle belki de en az kad›n kadar toplumda kendini ifade edemeyen bir pozisyonda yaflamaktad›r. Bu aç›dan gençlik de bir de¤iflim istemektedir. Mevcut durumdan memnun de¤ildir. D›flar›dan, Bat› de¤erlerinden kimi etkilenmeler yaflamaktad›rlar. Daha do¤rusu rejimin bask›c› karakteri gençli¤i böyle bir e¤ilime itmektedir. Özentili ve aray›fl için-
bütünleflme, Bat› de¤erlerini benimseme gibi bir yaklafl›mlar› da yoktur. Kerrubu’nin, Musavi’nin, Hatemi’nin, Rafsancani’nin vb ABD ve Avrupa’n›n üzerinde etkili olaca¤› kesimler haline gelece¤ini düflünmek yanl›flt›r. Hatta bunlar güçlenirse, halk deste¤ini alarak baz› konularda ABD’nin ‹ran üzerindeki politikalar›n› daha kolay bofla ç›karacaklard›r. ABD’nin ‹ran üzerindeki politikalar›n› bofla ç›karmada bunlar daha etkili olacakt›r. Bu nedenle Önder Apo birçok görüflme notunda Ahmedinejad için Amerika’ya hizmet ediyor dedi. Bu da bir gerçe¤i ifade ediyordu. Mevcut muhalif kesimler etkili oldu¤u zaman baz› çevrelerin düflündü¤ü gibi ABD ve Avrupa’n›n ‹ran üzerinde etkisi artmayacakt›r. Bu nedenle ‹ran’daki geliflmeleri de¤erlendirirken bu gerçe¤in de göz önünde tutulmas› gerekmektedir.
ew e. c
de olan bir gençlik vard›r. Ama bunun Bat› kültürel de¤erlerini yaflamay› istemekten çok, rejime karfl› bask› ve tepki biçiminde ortaya ç›kt›¤›n› söylemek daha do¤ru olur. Bunun için de rejimin yumuflamas›, demokratikleflmesi, bask›c› karakterini geriletmek aç›s›ndan bu mücadelenin içinde aktif yerini almaktad›r. Bundan sonra da muhalif hareketin en etkin gücü gençlik olacakt›r. Sonuç itibariyle ‹ran’da orta s›n›f da dahil, gençlik ve kad›n ekonomik, siyasal ve sosyal alanda etkili olmak isteyen eski iktidar blo¤u bu mücadeleyi ‹ran’da de¤iflim yaratana kadar sürdüreceklerdir. Bu mücadele iniflli ç›k›fll› olsa da ‹ran de¤iflime u¤rayana kadar durmayacakt›r. ‹ran art›k eski ‹ran olmayacakt›r, ama ABD’nin, Avrupa’n›n bekledi¤i ‹ran da olmayacakt›r. Hatta denilebilir ki Avrupa ve ABD’nin hofluna gitmeyen bir ‹ran gerçe¤i ortaya ç›kacakt›r. Art›k günümüzde antiemperyalistlik, anti-Amerikanc›l›k ya da d›fl dünyaya karfl› ç›kmak Irak ve ‹ran’da görüldü¤ü gibi bu bask›c›, otoriter rejimlerle, yönetimlerle olmamaktad›r. Çünkü bunlar halk›n gücünü, deste¤ini almad›klar›ndan dolay› d›fla karfl› pozisyonlar› da zay›ft›r. Ama halk›n gücünü alan, demokratikleflen, halkla bar›fl›k olan, halk›n örgütlenmesine dayanan herhangi bir yönetim, ABD’ye karfl› da, emperyalizme karfl› da d›fla karfl› da daha rahat karfl› koyufllar gerçeklefltirir. Bu aç›dan ‹ran’daki yumuflama ve demokratikleflme ad›mlar› öyle söylenildi¤i gibi ‹ran’›n Bat›’n›n ve ABD’nin hofluna gidecek, onlar›n ‹ran’daki etkisini, gücünü artt›racak bir geliflme olmayacakt›r. Yumuflama, reform ve demokratik ad›mlarla toplumsal taban› geniflleyen ve topluma örgütlenme ve ifade özgürlü¤ü tan›yan bir ‹ran ABD ve Bat› karfl›s›nda daha güçlü bir pozisyona ulaflacakt›r. ABD’nin istedi¤i, iflbirlikçi ve ekonomik olarak liberal bir de¤iflimdir. Ancak ‹ran’da böyle bir geliflimden çok, d›fla karfl›, ama belirli düzeyde demokratik aç›l›mlar› ifade eden reforma u¤ram›fl ‹ran olacakt›r. Mevcut muhalefet tabii ki d›fl dünya ile kavga etmek istememektedirler. Sivri bir çat›flma düflünmemektedirler, ama öyle Bat›’n›n iflbirlikçisi olma, Bat›’yla
ne t
sal ve idari bask› yoluyla sürdürülecektir, ama bu ‹ran kad›n›n›n ‹ran’›n demokratikleflmesinde ve de¤iflimindeki rolünü etkilemeyecektir. Bunlar› söylerken ‹ran’da a¤›r bir insanl›k suçu ve vahflet olan recm uygulamas› tabii ki hiç bir flekilde kabul edilemez bir uygulamad›r. E¤er ‹ran’daki mevcut hareket ‹ran’da belirli reformlarla demokratikleflmenin önünü açacak bir süreç bafllat›rsa, ilk ortadan kalkan uygulaman›n bu recm olaca¤›n› düflünüyoruz. Dolay›s›yla ‹ran’da recm uygulamas›n›n sonuna gelindi¤ini düflünüyoruz. ‹ran’daki kad›n›n e¤itim düzeyi eskiye oranla yükselmifltir. Kad›n›n çal›flmas› kadar normal, do¤al bir fley yoktur. Kad›n›n evden ç›k›p çal›flmas›, kendi aya¤› üzerinde durmas› engellenen, önü al›nan bir olgu de¤ildir; aksine teflvik edilmektedir. Bu da tabii önceki ‹ran Devriminde kad›n›n oynad›¤› etkin rolün sonucu bir durumdur. Öte yandan ‹ran da neolitik toplumda rol oynayan ana tanr›ça kad›n›n yaflam buldu¤u, etkili oldu¤u alanlardan biridir. Belki Kürdistan kadar belirleyici de¤ildir, Kürdistan co¤rafyas›ndaki ana tanr›ça kültü kadar tarih içinde etkinli¤i olmam›flt›r. Ama ana tanr›ça kültünün, kad›n›n oynad›¤› rolün ‹ran co¤rafyas›nda da önemli oldu¤unu, bu yönüyle kad›n›n tarihsel etkisinin toplumsal yaflamdaki damarlar›n güçlü oldu¤unu söyleyebiliriz.
Temmuz 2009
om
66
Halk›n demokratikleflme talebi ‹slami rejimin y›k›lmas› biçiminde olmayacakt›r
Ancak mevcut muhalif blok da öyle halk›n ihtiyac›n› karfl›layacak bir özgürleflmeyi ve demokratikleflmeyi getirmeyecektir. Bu nedenle halk demokrasi ve özgürlükler konusunda önemli sorunlar yaflamaya devam edecektir. Halk›n demokratikleflme konusunda daha güçlü talepleri karfl›s›nda bunlarla halk aras›nda bir gerilim yaflanacakt›r. Zaten demokratikleflme dinami¤i böyle pozitif gerilimlerle demokrasinin geliflmesini ve derinleflmesini sa¤layacakt›r. Ama burada bir daha belirtelim: Halk›n bu talepleri, demokratikleflme, yumuflama talepleri ‹slami rejimin y›k›lmas› biçiminde olmayacakt›r. Ekonomik sosyal olarak daha adil, daha eflit bir toplum için demokratikleflme ve özgürlük alanlar›n›n genifllemesi ‹ran’›n kendi özgün koflullar›na göre, tarihine, kültürüne uygun olarak geliflecektir. Bilinmesi gereken bir durum da; ‹ran’da fiii kültürünün bir dini motif olmas›ndan öte ulusal bir özellik haline gelmifl olu¤udur. Bunu tümden b›rakt›¤› taktirde ‹ran’›n dengeleri bozulur. Bu nedenle ‹ran fiii, dini karakterini eski dogmatik, kal›pç› durumdan ç›karsa da sürdürmeye devam edecektir. Çünkü ‹ran’daki güç dengeleri biraz da Farslar-
Temmuz 2009
SERXWEBÛN ilk baflta oldu¤u gibi sürekli ve yo¤un de¤ildir. Gösteriler azalm›flt›r, ama bu rejime karfl› muhalefetin zay›flad›¤› anlam›na gelmiyor. Bu biraz da ‹ran toplumunun karakteriyle ilgilidir. Di¤er yandan mevcut muhalif kesim de çok sert ve cepheden bir çat›flma yürütmeyi uygun görmüyor. Toplumdaki güçlü muhalif e¤ilimi görerek, bu topluma dayanarak asl›nda rejimi ad›m ad›m geriletmek istiyor. Çok sertleflti¤i taktirde bunun aleyhine olaca¤›n› düflünüyor. Bu bak›mdan muhalefet toplumsal kesimleri arkas›na alarak, çeflitli mücadele yöntemleriyle kendisini etkin k›lmaya çal›flacakt›r. Zaman muhaliflerin de¤il, iktidar blo¤unun aleyhine çal›flmaktad›r. Bu yönüyle flunu söyleyebiliriz: Mevcut rejim muhalif cephenin geniflle-
kes bilmelidir ki rejim içinde ciddi çeliflki ve çat›flmalar vard›r. Dolay›s›yla muhalif kesimin belirli düzeyde toplumu dönüflüme u¤ratmak istedi¤ini görmek gerekir. Tabii ki rejim tümden ortadan kald›r›lmak de¤il, dönüflüme u¤rat›lmak ve yumuflat›lmak isteniyor. fiu andaki yönetimin karakterini toplum da eskiden yönetim kademelerinde güçlü olan bugünkü muhalif kesimler de kabul etmiyor. Bu aç›dan hedefine ulaflmak için di¤er muhaliflerle birlefltirmek isteyecektir. Ancak silahl› bir hareket ya da rejimi tümden y›kma gibi bir politika içinde olmayacakt›r ya da böyle düflünen rejim karfl›tlar›ndan uzak duracakt›r. Bu nedenle mevcut muhalif kesimi ciddiye almamak ve yaflanan geliflmeler bizi ilgilendirmez demek yanl›flt›r. Ya da biz sadece bunlar›n aras›ndaki çeliflkilerden faydalanal›m, muhaliflerin ne istedi¤i bizi ilgilendirmez demek de do¤ru bir politika ve taktik de¤ildir.
ne te we .c om
la, Azerilerin bu fiia mezhebi konusunda ortaklaflmas› temelinde oluflmaktad›r. Dolay›s›yla fiial›k ‹ran siyasetinin en önemli dengeleyici figürlerinden olmaktad›r. Bu yeni bir fley de de¤ildir. Tarihselli¤i içinde oluflmufl bir gerçekliktir. Hatta ticaret ve ekonomi, a¤›rl›kl› olarak Azerilerin elinde olmufltur. Azerilerin ekonomik güç olmas›ndan rahats›zl›k duymam›fllard›r. Günümüzde Farslar da önemli bir ekonomik güç haline gelmifl olsalar da tarihsel olarak böyle bir gerçeklik oldu¤unu belirtmek gerekir. Farslar ise daha çok bürokrasi alan›nda ve askeri alanda kendilerini etkili k›lm›fllard›r. Bu dengeleri de her iki taraf da kabul etmifl gibidir. Bu aç›dan Farslar›n, ‹ranl›lar›n kültürel olarak kendilerini Azerilerle birlefltiren fiial›¤› bir figür olarak, bir kültürel fiial›k olarak her zaman ayakta tutacaklard›r. Kültürel fiial›k ‹ran toplumu aç›s›ndan en temel ortak payda gibidir. En az›ndan Farslarla Azeriler bu payday› sürdürmek istemektedirler. Gelecekte Kürtler siyasal denklemin içine girseler de Azerilerle Farslar bu iliflkileri hiçbir zaman b›rakmayacaklard›r. En az›ndan uzun bir dönem daha bu kültürel fiial›k bu iki toplumun birli¤i aç›s›ndan siyasal anlamda önemini sürdürecektir. Tabii sosyal ve kültürel alanda her zaman sürdürecektir, ama ‹ran için bugün bunun bir siyasal de¤eri de vard›r.
67
Zaman iktidar›n aleyhine çal›flmakta
b›rakacak bir toplum de¤ildir.
Tabii ki gösteriler ilk baflfltta oldu¤u gibi sürekli ve yo¤un de¤ildir. Gösteriler azalm›flfltt›r, ama bu
rejime karflfl›› muhalefetin zay›flad›¤› anlam›na gelmiyor. Bu, biraz da
‹ran toplumunun karakteriyle ilgilidir. Di¤er yandan mevcut muhalif kesim
de çok sert ve cepheden bir çat›flflm ma yürütmeyi uygun görmüyor”
mesini engellemek için yumuflak yaklafl›mlar gösterecektir. Muhalif kesimler de sadece sertlik politikas› yürütmeyecek, bunun yan›nda baflka muhalif güçlerle de iliflkilenmeyi sa¤lamak için esnek bir politika izleyecektir. ‹ran içindeki di¤er demokrasi güçleri bu muhalif kesimle iliflki kurabilirler. Bunun koflullar› vard›r. Bu kesimlerle iliflki kurmaktan kaç›nmak yanl›flt›r. ‹lla da bizim çizgimizde bir muhalefet yürütsünler demek, kendini ‹ran siyasetinden d›fllamak anlam›na gelir. Bunlar reformcu da demokratik de de¤ildir; bunlardan bir fley ç›kmaz yaklafl›mlar› yanl›flt›r. Rejim içindeki çat›flmay› s›radan bir çat›flma olarak görmek, yanl›fl bir de¤erlendirme içinde olmakt›r. Her-
ww
w.
‹ran’da geliflen bu hareketlenmenin ‹ran’daki iç siyaset aç›s›ndan önemli bir etkisinin olaca¤›n› düflünmek gerekiyor. Bu yönüyle bir defa bu çekiflme Kürt halk› baflta olmak üzere bask› alt›nda olan toplumlar› rahatlatacakt›r. Mevcut bask›c› rejimin önemli zorluklar ve s›k›nt›lar yaflad›¤› aç›kt›r. Muhalif güçler üzerine çok sert gidecek durumda de¤ildir. Bu aç›dan di¤er kesimlerin muhaliflerle bütünleflmesini engellemek için, muhaliflerin cephesini daraltmak için baz› konularda yumuflak yaklafl›mlar ortaya koyabilir. Çünkü ‹ran’daki rejim çok sert davranarak bu süreci atlatamaz. Bunu görmektedir. ‹ran toplumu öyle çok sertli¤e pabuç b›rakacak bir toplum da de¤ildir. Tabii ki hareketler
“‹‹ran toplumu öyle sertli¤e pabuç
‹ran Bat›’n›n bekledi¤i ölçülerde demokratikleflmeyecektir
Tabii ki bu süreçten demokratik güçler yararlanacakt›r. Çünkü bu süreçte mücadele gelifltirilirse ‹ran’›n demokratikleflmesi ve Kürt halk›n›n özgürleflme imkanlar› ortaya ç›kacakt›r. ABD ve Bat›, ‹ran içinde çeliflkiler ç›kt›, o zaman bize ba¤l› iflbirlikçileri harekete geçirelim, bu zor durumda yüklenerek ‹ran’da kendimize ba¤l› bir rejim kural›m biçiminde politikalar›n› iyi görmek ve bu tür politikalara alet olmamak gerekir. Çünkü bu süreçte ABD ve Bat›’n›n Ortado¤u’ya yine kendi gözlükleriyle bak›p iflbirlikçilerini harekete geçirerek ‹ran’› eskisi gibi iflbirlikçi ve kendi ç›karlar›na kullanma politikas› gütmek istedi¤inin iflaretleri görülmektedir. Ancak bunlar gerçekçi olmayan, gerçekleflmesi söz konusu olmayan beklentilerdir. Bu tür beklentilere dayanarak politika yapanlar ‹ran’da kaybetmeye mahkûmdur. ‹ran toplumu mevcut rejimden memnun olmad›¤› gibi 1980’li y›llar öncesinin ‹ran’›na benzer ya da onun yeni koflullardaki bir versiyonu olacak bir ülke de istememektedir.
SERXWEBÛN
iyi bir e¤ilim de¤ildir
ww
w.
ne t
Demokratik özgürlükçü muhalif kesimler de bu durumdan yararlanarak, bu hareketle dolayl› ya da dolays›z birleflip bu sürecin daha da demokratikleflmesine, daha da özgürlükçü olmas›na katk› sunabilirler. Bu konuda sekter yaklaflarak, sadece bizim dedi¤imiz gibi olsun, bizim dedi¤imiz gibi olmasa biz bu muhalif hareketlerin içinde ve yan›nda olmay›z denilirse asl›nda kaybedenler bu demokrasi güçleri olur. Rejimin ‹slami yan›n› niye hedeflemiyor? ‹slami rejimi y›kmay› hedeflerlerse ancak o zaman ittifak yapar›z, flunu yapar›z, bunu yapar›z bunun d›fl›nda yapmay›z denilirse bu asl›nda Bat› kafas›yla yaklaflan, siyasetten hiçbir fley anlamayan dogmatik ve çok kaba bir yaklafl›m olur. Böyle yaklaflanlar da ‹ran siyasetinde etkili olamazlar. ‹ran siyasetindeki bu gergin sürece müdahale edemezler. Dolay›s›yla do¤ru bir yaklafl›m gösterilerek demokratik güçlerin, sol güçlerin, özgürlükçü güçlerin bu sürece dahil olmas› ve etkin müdahil güç haline gelmeleri gerekmektedir. Bu sürece müdahil olurken de ‹ran gerçe¤inde bir demokratikleflme sürecinin ve durumunun ortaya ç›kaca¤›n› görmelidirler. Herkesin istedi¤ine göre bir toplum gerçe¤i bulamay›z. Böyle yaklaflanlara Alman flairi Bertol Brescht’in söyledi¤i gibi, gidip kendinize baflka bir halk bulun denilir. Bunun için PJAK ‹ran’daki geliflmelere Bat›l›lar›n gözüyle yaklaflmaktan uzak durmak kadar, mevcut muhalif güçlere de sekter yaklaflmamal›d›r. Tabii ki elefltirilir ya da elefltirilecek yanlar› olur, ancak bu güçlerle yumuflak iliflki kuracak bir söylem tutturulmal›d›r. Bu güçleri tümden ürkütecek, ‹ran’daki toplumsal muhalefet için itici olacak bir yaklafl›m içinde olunmamal›d›r. Bunun için de en baflta Bat›’n›n ve ABD’nin söylemlerinden, Bat›’n›n anlad›¤› biçimde bir demokratikleflme süreci bekleme ve Bat› gibi bir demokratik ‹ran yaratma gibi yaklafl›mlardan kaç›n›lmal›d›r. ‹ran öyle Bat›’n›n bekledi¤i süreçler içinde ve ölçülerde demokratikleflmeyecektir. Ba-
t›’n›n, Avrupa’n›n anlad›¤› ‹ran’›n demokratikleflmesi de¤ildir. Onlar ‹ran’›n iflbirlikçi hale gelmesini ve ekonomik olarak tamamen liberal olmas›n› istemektedirler. ‹ran’da ise Bat›’ya ve Avrupa’ya karfl› iflbirlikçilik yapmama, iflbirli¤inden uzak durma bir toplumsal e¤ilimdir. Bunun da görülmesi gerekiyor. Kald› ki Bat› iflbirlikçili¤i ve hayranl›¤› iyi bir e¤ilim de¤ildir. Bu nedenle Bat›dan uzak durmalar›na olumsuz bir fleymifl gibi yaklaflmamak gerekir. ‹ran toplumsal muhalefetinin halk›n beklentilerini karfl›lamayacak düzeyde de olsa yumuflama ve kimi reformlarla demokratik aç›l›mlar istedikleri, ama bunu Bat›yla iflbirli¤i yapma temelinde düflünmedikleri de görülmelidir. Bu yönüyle PJAK Kürt sorununun siyasal çözümü, ‹ran’›n demokratikleflmesi biçiminde bir yaklafl›m içinde olmal›d›r. Ancak flu anda ‹ran’daki muhalif toplumsal güçler biraz daha aktif durumda oldu¤u için siyasal çerçeveyi de bu yönüyle ‹ran’›n reformlar yaparak demokratikleflmesi ve Kürt sorununun demokratik siyasal temelde çözülmesi yönünde koymak daha sonuç al›c› olabilir. Hatta “Demokratik ‹ran, Özerk Kürdistan” biçiminde bir slogan da at›labilir. Kuflkusuz ‹ran’›n demokratikleflmesi süreci Kürt halk›n›n özgürleflmesi aç›s›ndan da önemli imkanlar sunar. Bu yönüyle PJAK ‹ran toplumunu ve muhalif kesimleri etkileyebilmeli, onlar için çekici olmal›d›r. Bat›’n›n iflbirlikçisi, Bat›’n›n söylemini tekrarlayan bir grup imaj› vermekten kaç›nmal›d›r. Bat›’n›n, ABD’nin etkisinde görülen, öyle alg›lanan bir PJAK ‹ran siyasetinde etkili olamaz. Aksine Bat›’dan uzak durdu¤unu, Bat›’n›n demokrasi ve özgürlük anlay›fl›yla farkl› oldu¤unu ortaya koymal›d›r. Kald› ki Önderlik gerçe¤inin, PKK’nin, Kürt Özgürlük Hareketinin demokrasiye de özgürlü¤e yaklafl›m› da kesinlikle Bat› gibi de¤ildir. Avrupa ve ABD gibi de de¤ildir. Aksine onlar›n demokrasi ve özgürlük anlay›fllar›n› da, kültürleri ve yaflam biçimlerini de, ekonomik politikalar›n› da çok ciddi elefltirmektedir. Önderlik en son kapitalizmi efleklefltirme ve eflekleflme olarak de¤erlendirdi. Daha önce insanl›k için bir kanser oldu¤unu ortaya koydu. Bat› dünyas›ndaki modernizmin
insanl›¤› bitirdi¤ini özellikle vurgulad›. Zaten Önderlik kendi savunmalar›n› ve de¤erlendirmelerini Ortado¤u’nun kendini bu kapitalist moderniteye karfl› savunmalar› oldu¤unu özellikle vurgulam›flt›r. Önderli¤in demokrasi anlay›fl›, özgürlük anlay›fl›, esas olarak Ortado¤u gerçe¤ini ifade etmektedir. PJAK’da Ortado¤u halklar› da demokrasi ve özgürlük mücadelesi veren siyasi güçler de Ortado¤u gerçekli¤ine ba¤l› olduklar›n› zihniyet ve tutumlar›yla ortaya koymal›d›r.
Kürt Özgürlük Hareketinin Do¤u Kürdistan’daki toplumsal deste¤i küçümsenemez
ew e. c
Bat› iflbirlikçili¤i ve hayranl›¤›
Temmuz 2009
om
68
Tabii ki Ortado¤u’daki demokrasi ve özgürlük mücadelelerinin en önemli hedeflerinden biri Ortado¤u siyasal, sosyal ve kültürel yaflam› içinde dogmatik ve toplum dinamizmini öldüren geriliklerin afl›lmas›d›r. Ancak bu da Bat› kafas›yla de¤il de, Ortado¤u’nun kendi olumlu de¤erleri üzerinde ve Ortado¤u tarihsel gerçe¤i temelinde yap›lacakt›r. Bu temelde Ortado¤u gerçe¤inde bir demokratikleflme, demokratik ‹ran ve halklar›n kardeflli¤i temelinde Kürt sorununa demokratik siyasal bir çözüm isteyen bir politika ortaya konulmal›d›r. Ortado¤u ve ‹ran gerçe¤ini dikkate alan böyle bir politika ‹ran’da etkili olabilir. Çünkü ‹ran’daki Kürtlere yaklafl›m öyle Türkiye’deki gibi çok inkârc› temelde de¤ildir. Tabii ki hâkim ulus olmak istiyorlar, Kürtler üzerindeki egemenliklerini b›rakmak istemiyorlar. Yine Kürtlerin varl›¤›n› yok saymasalar da temel ulusal demokratik haklar›n› tan›m›yorlar. Kürtlerin demokratik siyasi iradesi tan›nmad›¤› gibi, e¤itim baflta olmak üzere Kürtlerin kendi ulusal varl›¤›n›n devam›n› ve geliflimini sa¤layacak haklar›n kullan›lmas›n› da kabul etmemektedir. Kürtler var, ama haklar› yok gibi bir politika uygulamaktad›rlar. Kürtlerin ulusal demokratik mücadelesini zorla bast›rmak için her türlü yöntemi kullanmaktad›r. ‹damlar, suikastlar, komplolar, ajanlaflt›rmalar ve daha birçok yöntemle halk›n özgürlük mücadelesini bast›rma politikas› izliyorlar. Kuflkusuz egemenlikçi, bask›c›
Temmuz 2009
SERXWEBÛN
y›fllar›n› do¤ru bulmamaktad›r. Demokrasi esas olarak da bir örgütlenme ve örgütlenmeye dayanarak mücadele yürütme sorunudur. ‹lla da devleti devirme, yerine baflka bir devlet kurma sorunu de¤ildir. Devleti devirmek isteyenlerin politikas› asl›nda bir devlet kurma politikas›d›r, kendi devletini kurmay› isteme politikas›d›r. Yani toplumu demokratikleflme ve özgürlefltirme politikas› de¤ildir. Kurulan devletlere iflçi devleti, halk devleti deniliyor. Böyle bir devlet yoktur. Bu aç›dan esas olarak da Kürt toplumunun demokratik örgütlenmesini sa¤lamak, bu demokratik örgütleme temelinde demokratik örgütlenmesini ‹ran devletine, ‹ran’da ve Kürdistan’da demokratikleflmeyi gelifltirmek do¤ru stratejidir. Bu politika ve stratejiye uygun olarak da do¤ru taktikler, do¤ru söylemler, do¤ru iliflkilerin kurulmas› ve ortaya ç›kar›lmas› gerekmektedir.
günlere nas›l geldi¤i iyi bilinmelidir. Kürt halk› büyük zorluklara karfl› direnerek, büyük bedeller ödeyerek bugünlere gelmifltir. Bu bak›mdan demokratik örgütlenme, toplumsal mücadeleyi gelifltirme ve demokratik güçlerle birleflme mücadelesinin büyük çabalarla ortaya ç›kar›lmas› gerekir. Tabii tutuklamalar da, iflkenceler de, katledilmeler de olacakt›r. A¤›r bedelleri olacak bir mücadeleyle Kürt halk› kendi özgürlük ve demokrasi alan›n› gelifltirecek, demokratik örgütlenmesini güçlendirecek, ‹ran’daki demokratik mücadelenin geliflmesini sa¤layacak, derinlefltirecektir. Yoksa sadece silahl› mücadele verece¤im, gerilla mücadelesi verece¤im, bununla vuraca¤›m, bununla y›kaca¤›m, bu çok klasik bir yaklafl›md›r ve eski ulusal kurtuluflçuluktur. Ya da belirli d›fl güçlere ve bölge ülkelerine dayanarak sonuç alma yaklafl›m›d›r ki bunlar do¤ru de¤ildir. Irak’ta oldu¤u gibi birisi gelir vurur, biz de onunla iliflki içinde olur bir fleyler elde ederiz yaklafl›m› da do¤ru bir yaklafl›m de¤ildir. Irak koflullar›nda ortaya ç›km›fl bir durumu sanki baflka yerde de olabilirmifl gibi bir durumu bir anlay›fl haline getirip politikay› bunun üzerine kurmak gibi yaklafl›mlar kesinlikle kaybettirir. Bu tür yaklafl›mlar mücadelesizli¤i ve çabas›zl›¤› esas alan yaklafl›mlard›r. Bu tür yaklafl›mlar, halk›n kendi örgütlenmesine ve mücadelesine dayanarak demokrasiyi gelifltirme, bölge halklar›yla özgür ve demokratik temelde bir iliflki ortaya ç›karma mücadelesinden uzak durmay› beraberinde getirir.
ne te we .c om
ve ince inkârc› bir politika izlemektedir. Ancak aç›k bir inkârc› bir politika içinde olamamalar› sorunun çözümü aç›s›ndan de¤erlendirilebilecek bir husustur. ‹ran’da ortaya ç›kan hareketlilik ve bunun ortaya ç›kard›¤› reform ve yumuflama iste¤i ‹ran toplumunda Kürt sorununun demokratik çözümü do¤rultusunda yeni düflünceler ortaya ç›karabilir. Bu yönüyle do¤ru politika izlemek gerekir. Hele böyle mücadele anlar›nda, devrim anlar›nda, halk hareketleri anlar›nda do¤ru politika ve sonuç al›c› esnek taktikler üretmek esas olmal›d›r. Yoksa Türk solunun siyasete girmeme, hep ideolojik yaklaflma, hep kendi do¤rular›n› dayatma ve böylelikle demokrasi güçleriyle birleflmeme, hatta kendi aralar›nda birleflmeme durumuna düflülür. Bu, do¤ru siyasetçilik de¤ildir, do¤ru demokratikleflme politikas› ya da stratejisi de¤ildir. PJAK ve di¤er Kürt hareketleri bu konuda dar bir yaklafl›ma kesinlikle düflmemelidir. Daha politik bir yaklafl›mla ve ‹ran’daki halk hareketine, demokratikleflmeye müdahale durumunda olmal›d›r. ‹ran’da geliflen Kürdistan Özgürlük Mücadelesinin hem do¤ru politika üretme hem de ‹ran’daki siyasal geliflmelere müdahil olma ve söz konusu hareketin içeri¤ini ve hedeflerini demokratikleflme boyutunda kapsaml›laflt›rma ve derinlefltirme potansiyeli ve gücü vard›r. Böyle bir özgürlük iradesi vard›r. Kürt Özgürlük Hareketinin Do¤u Kürdistan’daki toplumsal deste¤i küçümsenemez. Asl›nda ‹ran toplumunu da etkileyen bir yaklafl›m içindedir. ‹ran devleti taraf›ndan da ‹ran’daki muhalifler taraf›ndan da, ‹ran toplumu taraf›ndan da bölgesel ve d›fl güçler taraf›ndan da dikkate al›nacak bir Kürt Özgürlük Hareketi, Kürt demokratik toplum gerçe¤i söz konusudur. Bu etkisini ve gücünü dar yaklafl›mlarla ele almak, düz politikayla ele almak, klasik sol gibi sadece y›kmaktan söz etmek do¤ru de¤ildir. bilindi¤i gibi PKK ve Kürt Özgürlük Hareketi Türkiye’ye karfl› da y›kaca¤›m, y›kmaktan baflka yolum yoktur gibi bir yaklafl›m benimsemiyor. Hatta eski paradigmada ›srar eden sol ve sosyalistlerin devlet y›kaca¤›z, ancak devlet y›karsak özgürlefliriz, demokratikleflme geliflir gibi anla-
69
PJAK ‹ran’da önemli bir siyasal aktör olmas›n› bilmelidir
ww
w.
Kürt Özgürlük Hareketinin ‹ran s›n›rlar› içinde, Türkiye s›n›rlar› içinde, Suriye s›n›rlar› içinde bu sorunu di¤er halklarla yan yana yaflama ekseninde demokratik temelde çözme politikas› do¤rudur. Bunu esas almak gerekir. Bu çözümü nas›l gerçeklefltirece¤iz bunu düflünmek gerekir. Bu bir mücadele iflidir. Mucizevi ya da kestirme yöntemlerle olmaz. Birilerinin gelip ülke ve demokrasi bahfledece¤ini düflünmek, zaten demokratik ve özgürlükçü olmamakt›r. Türkiye’deki mücadelenin bu-
SERXWEBÛN
w.
ww
yen, örgütü gelifltirmeyen, Kürdistan’da ve ‹ran’da demokratik siyaseti ve mücadeleyi gelifltirmeyen kestirmeci yöntemlerle mücadelesiz bir fleyler elde edilirmifl yaklafl›mlar› çok yanl›flt›r. Bir yerlerden bir fleyler bekleyen yaklafl›mlarla politika yap›lamaz. Bu aç›dan bu tür yaklafl›mlar›n terk edilerek ‹ran politikas›na ve yaflanan geliflmelere nas›l müdahale edilir, nas›l etkin olunur, ‹ran’daki ortaya ç›kan dinamizmle nas›l bütünleflilir bu konular üzerinde yo¤unlaflmak gerekir. Kürt Özgürlük Hareketinin bütün parçalardaki demokratik özgürlükçü etkisini Kürdistan’da nas›l örgütlemeye kavuflturabilir, demokratik mücadele kanallar›n› ve mevzilerini bedeller ödense de nas›l aç›labilir konular› üzerinde durmak ve bu sorunlara cevap verme temelinde mücadeleyi gelifltirmek en do¤ru politikad›r. Çünkü bu süreçte do¤ru politika üretilir ve etkili mücadele verilirse kesinlikle sonuç al›n›r. Özcesi ‹ran’daki olaylara Bat›’n›n gözüyle yaklaflmamak ya da Bat›’n›n öngördü¤ü geliflmeler oluyormufl gibi yan›lg›ya düflmemek, do¤ru politika ve taktikler üretmek aç›s›ndan çok önemlidir. ‹ran’da demokratikleflmenin ve Özgürlük Mücadelesinin ‹ran koflullar›nda geliflece¤ini görerek, hatta ‹ran’da geliflecek muhalefetin b›rakal›m Bat› yanl›s› olmas›n›, Bat›’ya karfl› tutumda daha tutarl› hale gelece¤ini görerek, yeni bir söylem, yeni bir politikayla, yeni bir üslupla demokratik mücadelenin gelifltirilmesi gerekmektedir. Tabii ki gerilla yine özgürlü¤ün ve demokrasinin güvencesi olarak varl›¤›n› sürdürür, bir savunma gücü olur. Her türlü sald›r›ya karfl› halk› ve halk›n de¤erlerini savunur. Meflru savunmas›z bir mücadele düflünmek, özellikle de Ortado¤u’da kuzuyu kurda teslim etmektir. Ama bütün mücadeleyi gerillayla sürdürmek, vururum, parçalar›m toprak parças› kopar›r›m gibi yaklafl›m yerine, meflru savunma gücünün varl›¤› koflullar›nda demokratik örgütlenmeyi gelifltirerek ‹ran halklar›yla birleflip demokrasi mücadelesi temelinde Demokratik ‹ran, Özerk Demokratik Kürdistan hedefiyle mücadele gelifltirilmelidir.
ew e. c
en etkili olan hareket olarak ‹ran’da bu rolü oynamaya aday ve haz›rd›r. ‹ran’daki Kürt Özgürlük Hareketi mücadele ve muhalefet ederken program› da örgütlenmesi de mücadele tarz› da farkl›d›r. Ama bu kendi d›fl›ndaki geliflmeler karfl›s›nda farkl› çevrelerle dolayl› ya da dolays›z demokrasi mücadelesinde ortaklaflt›r›lmas›na engel de¤ildir. PJAK tabii ki kendi ideolojik yaklafl›mlar› do¤rultusunda bir örgütlenme içinde olacaklard›r. Toplumsal örgütlenmesini demokratik konfederal temelde yapacakt›r. Genel demokratikleflme talepleri yan›nda Kürdistan’la ilgili kendi program›na uygun talepleri de olacakt›r. ‹ran’daki siyasal mücadelede hem her renkten demokratik e¤ilimli güçlerle mücadelesini ortaklaflt›r›rken, bu mücadelede kendi tarz›yla etkin olma çabas› içinde olacakt›r. Farkl›l›¤›n› mücadelesinde, örgütlenmesinde, çal›flmas›nda ortaya koyacakt›r. ‹ran’daki son olaylar gösterdi ki toplumsal örgütlenmeye dayal› mücadele imkanlar› vard›r. Do¤ru ve gerçekçi talepler, mesajlar ve yöntemlerle a¤›r bedelleri olsa da demokratik siyasal mücadele yürütme imkanlar› vard›r. Yasal imkanlar›n olup olmamas› o kadar önemli de¤ildir. önemli olan: toplumsal meflruiyetini sa¤lamas›d›r. Bu temelde yarat›c› örgütlenme ve mücadele yöntemleriyle çok etkili mücadele yürütülebilir. Bu Tahran’da ve ‹ran’›n flehirlerinde oldu¤u gibi en fazla da Kürdistan'da gelifltirilebilir.
ne t
Klasik ulusal kurtuluflçuluk yaklafl›mlar› ya da bölge ülkeleriyle sonuna kadar çat›flma ve kavga etme temelinde bir fleyler elde etme politikas› yanl›flt›r. Bölge halklar›yla kardefllik içinde demokrasi ve özgürlü¤ü elde etme mücadelesi vermemek de yanl›fl bir politikad›r. Klasik ulusal kurtuluflçuluk ya da bölge halklar›yla sonuna kadar çat›flma baz›lar›n›n düflündü¤ü gibi Kürt halk›na yarar getirecek bir politik zihniyet de¤ildir. Aksine Kürtlere daha zarar verecek bir politika olaca¤› görülmelidir. Bu tür e¤ilimler ‹ran’daki Kürt hareketleri içinde de görülmektedir. Bunlar kolayc›, politik olmayan, sonuç al›c› da olmayan yaklafl›mlard›r. Lafta flu kadar keskin gözüken, ama pratikte bunun hiçbir gere¤ini yapmayan bu tür yaklafl›mlarla bir sonuç almak mümkün olmad›¤› gibi gerçekçi de de¤ildir. En do¤ru yaklafl›m, bütün parçalarda Kürt halk›nda geliflen bilinç düzeyini, örgütlenme düzeyini daha örgütlü hale getirip mücadeleyi gelifltirmek ve ‹ran’da oldu¤u gibi ortaya ç›kan belirli imkanlar› büyük bir f›rsat olarak de¤erlendirip bu ülkelerdeki demokratik mücadeleye güç vermek gerekir. Bu ülkelerdeki de¤iflim süreçlerine ve bu yönlü mücadelelerine destek vermek, onlarla dolayl› ya da dolays›z bir ortak hareket yaratma çabalar› içine girmek gerekir. Özcesi ‹ran’da geliflen durumlar karfl›s›nda seyreden, izleyen durumdan ç›k›p, kesinlikle ‹ran’› demokratiklefltirmede en temel güç olacak bir rol üstlenmek için yarat›c› politik taktikler, uygun söylemler, uygun mücadele yöntemlerini bulmak ve bu temelde Kürt sorununa çözüm bulmak çabas› içinde olunmal›d›r. fiu anda ‹ran tabii ki mevcut hareketlenmeyle etkili mücadele edecek bu toplumsal hareketlili¤i örgütleyip mücadele gücü haline getirerek rejimi geriletecek aktörlere ihtiyaç duymaktad›r. Kuflkusuz bu aktörlerin bafl›nda PJAK gelmektedir. PJAK’›n esas ald›¤› ideolojik ve teorik de¤erlendirmeler, örgüt anlay›fl› ve mücadele çizgisi PJAK’›n ‹ran’a önemli bir siyasal aktör olmas›na imkan tan›maktad›r. Zaten flimdiden PJAK Do¤u Kürdistan üzerinde
Temmuz 2009
om
70
Bir yerlerden bir fleyler bekleyen yaklafl›mlarla politika yap›lamaz
‹ran’da bu tür mücadelelerin koflullar› yoktur demek kesinlikle do¤ru de¤ildir. Ya hep ya da hiç mant›¤›yla bir yerde mücadele olmaz. ‹ran koflullar›nda bu tür mücadelenin imkanlar› yok demek asl›nda sa¤c›l›kt›r; mücadeleden kaçman›n, mücadele içine girmemenin teorisini yapmakt›r. Bu yaklafl›m mücadeleden kaçmak oldu¤u gibi sanki do¤ru bir politikaym›fl, do¤ru bir yaklafl›mm›fl gibi kendini kand›ran, toplumu kand›ran tutumlard›r. Bu aç›dan bu tür mücadeleyi gelifltirme-
Temmuz 2009 SERXWEBÛN
71
ne te we .c om
Önder Apo tarihin erkek egemenlikli ak›fl›n› kad›n›n lehine çevirmifltir
“‹nsanl›k nerede kaybediyordu sorusu, soruya yol açan toplumsal kördü¤üm ve tarihsel paradoksun cevap aray›fl› Önderli¤imiz’de, kad›n özgürlük mücadelesi ve bunun üzerinde yükseldi¤i ideolojide somutlaflm›flt›r. Kad›n kurtulufl ideolojisinde derinleflmenin a盤a ç›kard›¤› sonuç ise paradigma de¤iflimi olmufltur. Mevcut durumda demokratik-ekolojik-cinsiyet özgürlükçü toplum paradigmas› olarak tan›mlad›¤›m›z yeni paradigmam›z›n dayand›¤› ideoloji esas olarak kad›n kurtulufl ideolojisidir. PAJK, Kad›n kurtulufl ideolojisi kopufl teorisine ba¤l› olarak erkek egemenlikli uygarl›ktan tümden ayr›larak ana kad›n de¤erlerine dayal› özgürlük mücadelesi vermektedir”
karfl›s›ndaki alternatifli¤ini böyle oluflturmaktad›r. Bafltan sona her an›na Önder Apo’nun flekil verdi¤i PKK, Kürdistan halk›n›n yeni toplumsall›¤› olarak somutlaflm›flt›r. Klasik, geri, köleci, egemen tüm de¤erlerle mücadele edilerek yeni bir kimlik ve kiflilik temelinde dolay›s›yla yeni bir zihin ve vicdan bütünlü¤ünde PKK toplumu yarat›lm›flt›r. Bu toplum Kürtler olarak bu gün dünyan›n en örgütlü, iradeli, bilinçli, politik toplumu konumundad›r. Ayn› zamanda en eylemci, mücadeleci, amaçl› ve demokratik-özgürlükçü de¤erlerle en çok donanm›fl halk› konumundad›r. Bunlar› Kürdistan toplumunu abartmak için de¤il tersine son derece bilimsel olan objektif bir gerçe¤i iflaret etmek ad›na belirtiyoruz. PKK toplumunun devletsiz bir toplum olarak
ww
w.
Bir toplumun halk olarak var oluflu ya da bir halk›n özgürlükçü de¤erler temelinde kendisini toplum olarak yeniden örgütlemesi tarihin büyük, kahramanl›k ifade eden muazzam çal›flmalar› olmaktad›r. Bu tür çal›flmalar konjonktürel, kendili¤inden geliflimlerin ürünü de¤il öncülere dayal› örgütlü mücadelelerin sonucu olarak geliflmektedir. Tarih bunun böyle oldu¤unu say›s›z örne¤iyle göstermektedir. Öncüler ve öncülere dayal› örgütlü mücadeleler sadece ilgili olduklar› topluluklar›n de¤il bir bütün olarak tarihin ak›fl›na etkide bulunurlar. Kendilerini zihinsel, düflünsel, davran›flsal olarak yenileme ve örgütleme düzeyiyle ba¤lant›l› olarak da toplumlar›n kültürel flekillenmesine yön verirler. Bu yön verme bir nevi yeniden yaratmad›r, flekillendirmedir. Zira öncüde ve çekirdek yap›da örgütlenen toplumsall›k verili olana alternatif tüm de¤erleri bar›nd›rarak geliflmekte ve yay›lmaktad›r. Dolay›s›yla öncüde oluflan kimlik, geliflen kiflilik esas olarak yeni toplumun çekirde¤idir. Yaratt›¤› devinimle toplumu ruhsal, psikolojik, düflünsel, davran›flsal bir bütün olarak yeniden yarat›r. Çekirde¤in manyetik alan›nda s›k› bir yeni toplumsall›k oluflur ki bu da giderek tüm toplumu kapsayarak yeni toplumun kendisi olur. ‹flte Kürdistan özgürlük hareketi olarak geliflen ve Önder Apo öncülü¤ünde örgütlenen PKK, yeni toplumsallaflmam›z olarak egemen sistem
dayand›¤› güç, üzerinde flekillendi¤i zihinsel yap›d›r. Bu zihinsel yap›n›n dayana¤› Önder Apo felsefesidir. Önder Apo’nun felsefesi mevcut olanla büyük çat›flma ve güçlü aray›fllar›n felsefesidir. Toplumu yaflanmaz k›lan, hayat› insanl›k için cehenneme çeviren, tüm eflitlikçi aray›fllara ve özgürlükçü mücadelelere ra¤men insanca yaflanabilir olan› yaratamayan gerçe¤in dayand›¤› nedenleri bulan bir felsefedir bu. ‹nsanl›¤›n özgürlük e¤ilimi egemenlik tarihinden daha eskidir ve egemenlikle yafl›t bir özgürlük mücadelesi hep var olmufltur. En önemlisi de bu mücadelelerde büyük inanç-iddiayla, çok büyük fedakârl›klarla güçlü sonuçlarda yakalanm›flt›r. Ancak buna ra¤men nas›l oluyordu da gerçekte insanl›k adalete, eflitli¤e, özgürlü¤e kavuflam›-
SERXWEBÛN
72
ama neden bir türlü gerçe¤i ç›r›lç›plak gösterecek durulu¤a ulafl›lamam›flt›? Ya da gerçek en ç›plak haliyle orta yerde durmuflken onu görmekten al›koyan gözlere, zihinlere, yüreklere nas›l sahip olmufltuk? Kral ç›plak demeyi baflaracak bilinç ve yürek neden oluflmuyordu? Oysa gerçek, binlerce maskeye, örtüye bürünüp farkl›laflsa da asl›nda tüm so¤uklu¤uyla insanl›¤› donduracak düzeyde kendini her an hissettiren de¤il miydi? Bilinçlerimiz, zihinlerimiz, vicdanlar›m›z neden gerçe¤e her an yeni yüzler, yeni renkler, yeni diller giydirip onu daha fazla katlan›l›r, yaflan›l›r hatta tercih edilir, u¤runa ölünür hale getirmekteydi? Egemenlik tarihi bu k›s›r döngü içinde ömür uzatarak nereye kadar gidecekti? Neden özgürlük ve kurtulufl ad›na verilen tüm mücadeleler, eninde sonunda cehennem olan toplumsal gerçe¤e dayanma gücünü bilemekten öteye geçemiyordu? Gerçe¤in hükmü neden bu kadar a¤›rd› ve neden bu kadar vazgeçilmezdi? Ötesi, sonras›, öncesi baflka olma ihtimaline yer b›rakmamacas›na ezeli ve ebedi olduran neydi? Ötesi, öncesi ve sonras› neden sadece hayale indirgenmiflti ve hayal olan neden bunca eriflilmez, ulafl›lmazd›? Kald› ki cehennem olan toplumsal bir gerçe¤e katlanmaktansa hayal de olsa cennet bir hakikatin peflinde koflma neden anlaml› olam›yordu? Anlam›n de¤erini, aray›fl›n› her an biraz daha öldüren gerçeklik neydi? Tüm bu noktalarla çeliflmenin, sorgulaman›n, çat›flman›n cevap aray›fl›nda ulafl›lan gerçek ataerkillik ve yol açt›¤› devletçi toplum, hakikat ise bu gerçe¤in inkâr etti¤i, üzerine kal›n sis perdesi çekti¤i ana kad›n ve do¤al toplumuydu.
ww
w.
ne t
‹nsanl›k nerede kaybediyordu sorusu, soruya yol açan toplumsal kördü¤üm ve tarihsel paradoksun cevap aray›fl› Önderli¤imiz’de, kad›n özgürlük mücadelesi ve bunun üzerinde yükseldi¤i kad›n kurtulufl ideolojisi olarak somutlaflm›flt›r. Kad›n kurtulufl ideolojisinde derinleflmenin a盤a ç›kard›¤› sonuç ise paradigma de¤iflimi olmufltur. Mevcut durumda demokratik-ekolojik-cinsiyet özgürlükçü toplum paradigmas› olarak tan›mlad›¤›m›z yeni paradigmam›z›n dayand›¤› ideoloji esas olarak kad›n kurtulufl ideolojisidir. S›n›fl› tarih boyunca egemenli¤e karfl› mücadele edip de sonuçta egemene benzeflmekten kurtulamayan gerçeklik ayn› dualar› ezberlemek, ayn› paradigmadan beslenmek, ayn› ideolojilere dayanmaktan kaynaklanmaktayd›. Söylemde ya da biçimde özellikle de amaçta farkl›ym›fl gibi görünse de gerçekte ayn› olmaya ya da ayn›laflmaya götüren ve dolay›s›yla karfl›t›n› yani egemeni beslemeye götüren gerçekli¤in baflka türlü izah› olamazd›. Ancak bunun böyle oldu¤unu bilince ç›karmak tüm ataerkil kal›plar›n, zihin yap›lar›n›n d›fl›ndan bakmay› gerektirmekteydi. Yani hakikatten bakmay› gerektirmekteydi. Tarih boyunca yap›lamayan da buydu. Ve alternatif mücadelelerin ironisi bu gerçekti. Bu gerçek hakikati bafl afla¤› etmiflti. O halde gerçek bir kurtulufl ancak hakikate ulaflmakla mümkündü. Peki, hakikat neydi? ‹nsanl›k için cehennem olan toplumsal gerçe¤in üzerindeki sis perdesi bizi hangi hakikatle karfl›laflt›rabilirdi? Bu sis perdesini kald›rmaya kimin gücü yeterdi? Tarih boyunca bu sis perdesi aralanmaya çal›fl›lm›fl
om
Gerçek bir kurtulufl ancak hakikate ulaflmakla mümkündür
“Bunlar kabul edilemezdi, bu yanl›fl bir hayatt› ve ‘yanl›fl hayat do¤ru yaflanamaz’d›. O halde yaflan›lacak olan yeni bafltan yarat›lmal›yd›. Her fleyiyle hayat yeniden üretilmeli ve ancak yeniden üreterek yaflanmal›yd›. Demek ki insanl›k yaflamda kaybetmiflti. O halde kazanman›n yolu yaflam› do¤ru temelde yeniden üretmekten geçmekteydi. Demek ki en can al›c› soru ‘nas›l yaflamal›’ sorusuydu” Bu yanl›fl bir hayatt› ve yanl›fl hayat do¤ru yaflanamazd›
‹flte, Önder Apo’nun mevcut gerçe¤i çözümleyerek ulaflt›¤› hakikat ana kad›n ve onun do¤al toplumuydu. Bu henüz yedi yafl›ndayken Önderlikte bir his, bir sezgi olarak yer etmifl ve hayata bak›fl›n›, yaflam alg›s›n› flekillendirmeye bafllam›flt›. ‹çinde bulundu¤u toplum alabildi¤ine cinsiyetçiydi. Nas›l oluyordu da ayn› türün birbirini bütünleyen iki yar›s› bunca birbirine yabanc›laflt›r›lm›fl, biri di¤erine üstün, tüm ayr›cal›klar›n do¤al sahibi k›l›nm›fl ve di¤erine sadece mal-mülk olarak itaat rolü biçilmiflti. Neden her fleyin de¤eri erillikle ölçülüyordu ve neden de¤ersizlik diflilikle özdefl k›l›nm›flt›? Nas›l oluyordu da babas›ndan çok daha geliflkin, yarat›c›, üretici, yaflam merkezi olan annesi ve onun cinsinde olanlar en k›ymetsiz nesneler konumunda olabiliyor ve hatta bir çuval bu¤day karfl›l›¤› sat›labilen bir mal konumunda olabiliyordu? Neden erkek arkadafllar›yla oldu¤u gibi k›z arkadafllar›yla diledi¤i gibi oynayam›yor, koflam›yor, kufl avlamaya, y›lan öldürmeye ç›kam›yordu? Ve neden henüz oyun oynamas› gereken k›z arkadafllar› ans›z›n kendilerinden kat kat büyük erkeklerin kar›s›, kölesi yap›l›p ev hapislerine kapat›l›yordu? Her fley neden eril renkte, eril karakterde, eril dildeydi ve neden hayat bunca çirkinlefltirilerek yaflan›yordu? Bunlar kabul edilemezdi, bu yanl›fl bir hayatt› ve yanl›fl hayat do¤ru yaflanamazd›. O halde yaflan›lacak olan yeni bafltan yarat›lmal›yd›. Her fleyiyle hayat yeniden üretilmeli ve ancak yeniden üreterek yaflanmal›yd›. Demek ki insanl›k yaflamda kaybetmiflti. O halde kazanman›n yolu yaflam›
ew e. c
yordu sorusu, çeliflkisi Önderlikteki temel çeliflki olarak hakikate yol almas›n› sa¤lam›flt›r. Zira bu çeliflki ve çeliflkinin yol açt›¤› aray›fl Önderli¤imizi, insanl›k ad›na tarihi tekerrür ettirmemeye ve mahkûm olunan kaderi ters yüz etmeye götürmüfltür.
Temmuz 2009
Temmuz 2009
SERXWEBÛN
do¤ru temelde yeniden üretmekten geçmekteydi. Demek ki en can al›c› soru “nas›l yaflamal›” sorusuydu.
Do¤ru toplum do¤ru yaflama dayal› toplumdur ve do¤ru toplumun üretece¤i yaflam da do¤ru yaflanacak hayatt›r. ‹flte bu da ana kad›n de¤erlerine dayal› eflitlikçi-özgürlükçü toplum yani s›n›fs›z, sömürüsüz daha do¤rusu devletsiz toplumdur. Devletsiz toplum ataerkil olmayan toplumdur. Ana kad›n de¤erleriyle oluflturulmufl demokratik, ekolojik, cinsiyet özgürlükçü toplumdur. Bunun sistemsel ad› demokratik konfederalizmdir. Önder Apo öncülüklü Kürdistan Kad›n Özgürlük Mücadelesi böyle bir anlay›fl ve perspektif temelinde geliflmifltir. Kürdistanl› kad›nlar Önderlikte somutlaflan bu anlay›fl ve perspektifi büyük bir güven ve heyecanla karfl›lam›fl, PKK toplumuna dâhil olmay› özgürlük olarak ifade etmifl ve bu toplum içerisinde kendini yaratmay› tarihin büyük eylemi, anlaml› yaflam› olarak tan›mlam›fllard›r. Ataerkil uygarl›k ve devletçi toplum içerisinde kendini tan›mlayamayan di¤er halklardan yüzlerce kad›n da ayn› anlay›flla PKK toplumuna ve onu flekillendiren Önder Apo felsefesine koflmufl, gerek özgürlük mücadelesindeki fedakârl›klar›yla gerekse de PKK toplumunu gelifltirme mücadelesindeki iddialar›yla anlaml› baflar›lara imza atarak ölümsüzleflmifllerdir. Alman Ronahilerden, Çerkez Helinlere, Arap Rojbinlerden, Türk Candalara kadar yüzlerce Ortado¤ulu ve Avrupal› kad›n Önder Apo ö¤retisinde sosyal devrim-yeni yaflam perspektifine ba¤l› olarak özgürlük mücadelemizdeki yerlerini alm›fllard›r.
Kürdistanl› kad›nlar yeni yaflam›n öncüleri haline gelmifltir Kürdistan Kad›n Özgürlük Hareketi, PKK içerisinde önce özgün örgütlenerek daha sonra kad›n ordusu ve giderek kad›n partisine dönüflerek geliflim göstermifl, otuz y›ll›k örgütlü mücadele sonucunda bu günkü sistemsel düzeye kavuflmufltur. Mevcut durumda Kürdistan Kad›n Özgürlük Partisi PAJK öncülü¤ünde yaflam›n her alan›nda örgütlenmifl, toplumsal cinsiyetçilik ve devletçi uygarl›kla radikal ve yayg›n mücadele program›na göre pratikleflmifl, Koma Jina Bilind (KJB) kad›n sistemi biçiminde ifadeye kavuflmufltur. Toplumsal alan örgütü Yekitiya Jinen Azad( YJA), meflru savunma örgütü Yekiniyen Jinen Azad( YJA-STAR) ve genç kad›nlar örgütü Genç Kad›n’dan oluflan KJB, kendisini Kürdistan Kad›n Özgürlük Partisi PAJK öncülü¤ü temelinde örgütleyerek gelifltirmektedir. PAJK, kad›n kurtulufl ideolojisi ve demokratik, ekolojik, cinsiyet özgürlükçü paradigma temelinde gelifltirmekte, kopufl teorisine ba¤l› olarak erkek egemenlikli uygarl›ktan tümden ayr›larak ana kad›n de¤erlerine dayal› devlet d›fl› toplum için özgürlük mücadelesi vermektedir. Bu mücadele yayg›n kitlelere ulaflarak önemli oranda toplumsallaflm›flt›r. Kürdistan toplumunda özgürlük de¤erleri temelinde yeni bir zihniyet gelifltirmifl, kad›n› hayat›n merkezine koyarak büyük güven ve güç kayna¤› yapm›flt›r. Kürdistan özgürlük mücadelesi boyunca mücadele çizgileri, özgürlük tutkular›, insanl›k de¤erlerine ba¤l›l›klar›yla kahramanl›klar yaratan Berivanlar, Beritanlar, Zilanlar, Semalar flahs›nda Kürdistanl› kad›nlar yeni yaflam›n öncüleri haline gelmifl ve hayat›n her alan›nda temel aktör rolünü oynamaya bafllam›fllard›r. Mevcut durumda Kürdistan toplumunun esas aktörü kad›nlard›r. Ataerkilli¤in zihniyet ve kültürde yaratt›¤› kal›plar›n a¤›r tahribatlar› günlük olarak kendini üretmeye ve özgürlük önünde handikaplar oluflturmaya devam etse de, Kürdistanl› kad›nlar›n
ne te we .c om
Nas›l yaflamal›
73
ww
w.
‹nsan toplumsal bir varl›kt›. Topluma ra¤men bir yaflamdan söz edilemezdi. Demek ki yaflam toplumsal olmal›yd›. Bu sezgiler Önderli¤imizi daha çocuk yaflta kendi toplumunu yaratma aray›fl›na itmifl ve çocukluk oyunlar› böyle bir aray›fl›n sonucunda ilk toplumu olarak somutlaflmaktayd›. Onun oyunlar›nda ataerkil olana inat eflitlikçi, özgürlükçü, ana kad›na dayal› bir yaflam üretiliyor ve bunun oluflturdu¤u do¤al bir toplum flekilleniyordu. Gitti¤i her yerde kendi toplumunu yaratarak var olma Önderliksel bir ilke, tarz olarak gelifliyor, çevresini bu ilkenin çekicili¤iyle etkiliyor, Önderliksel konumu böylece do¤al bir geliflim sa¤l›yor ve toplumu giderek büyüyordu. Bu anlamda PKK’ “nas›l yaflamal›” sorusunun cevap aray›fl›nda ulaflt›¤› büyük toplumsallaflmas›, yeni yaflam› olarak somutlaflm›flt›r. Zira O, tüm mücadelesini nas›l yaflamal› sorusunun cevap aray›fl› olarak tan›mlam›flt›r. Esas olarak da özgürlük de¤erleriyle üretti¤i yaflam temelindeki yeni toplumu, dolay›s›yla yeni kad›n› ve erke¤i yani yeni insan› yaratm›flt›r. Bu yarat›m insanl›¤›n, tarihin büyük yarat›m›d›r. Kad›n›, erke¤iyle do¤ru insan›n yarat›lmas›, do¤ru yaflam›n üretilmesidir. Bu ise do¤ru toplumsall›¤›n gelifltirilmesi anlam›na gelmektedir.
SERXWEBÛN
Kad›n Kurtulufl ‹deolojisi toplumun kurtulufl ideolojisidir
‹nsanl›¤›n kurtuluflu kad›n zihniyetine dayal› demokratik siyasetin üretece¤i politikalarla mümkündür Kürdistan toplumu bu öncülük ve de¤erler temelinde geliflimini demokratik kültürüyle, örgütlü politik düzeyiyle pratik olarak da ifadeye kavuflturmaktad›r. Kuzey Kürdistan ve Türkiye’deki 29 Mart yerel seçimleri bu anlamda önemli bir göstergedir. Ataerkil devletçi uygarl›¤›n kad›n› en fazla d›fllad›¤› alan siyaset alan›d›r. Zira siyaseti erke¤in analitik yetkinleflme ve toplumu yürütme alan› olarak de¤erlendirmektedir. Sözde cinsler aras› eflitsizli¤i giderdi¤ini iddia eden, amiyane deyimle sosyal devlet modelli Avrupa toplumlar› dahil gerçekte siyaseti bir erkek alan› olarak görmenin ötesine geçememifltir. Ülke tarihlerinin kad›n baflbakan say›lar› ya da kad›n bakan say›lar› sadece nicelik olarak bile bu konuda aç›k bir veri olmaktad›r. Gerçe¤in farkl› olmas› da düflünülemez. Zira devlet sosyalleflemez yani cinsler aras› eflitlik ya da toplumsal eflitlik devlet s›n›rlar›nda ancak liberal politikalar›n manipülasyonu olan bireysel özgürlükler s›n›r›nda mümkün olabilmektedir. Ötesinin devlet s›n›rlar›nda gerçekleflemeyece¤i aç›kt›r. Ancak Önderli¤imizin gelifltirdi¤i devlet d›fl› top-
ww
w.
ne t
Kad›n kurtuluflu esas olarak toplumsal kurtulufltur. Bu anlamda Kad›n Kurtulufl ‹deolojisi toplumun kurtulufl ideolojisidir. Kad›n kurtulufl mücadelesi de sosyal bir mücadele olarak esasta toplumsal kurtulufl mücadelesidir. Sosyal devrim yeni yaflam perspektifine ba¤l› olarak geliflmekte, ideolojik, siyasi, askeri, ekonomik her alanda örgütlenerek mücadele vermektedir. Önder Apo, kad›n mücadelesini sadece bir cinsin mücadelesi olarak de¤il toplumun kurtulufl mücadelesi olarak tan›mlam›fl, kad›n› ve kad›n örgütünü toplumsal kurtulufl mücadelesinin öncülü¤ünün ve geliflim çizgisinin merkezine koymufltur. Bunun bir sonucu olarak kad›n özgürlük mücadelesi esas olarak Kürdistan toplumunun özgürlük mücadelesine dönüflmüfltür. Özgürlü¤ü ana kad›na dönüfl olarak tan›mlayan Reber Apo, toplumun tamam›n› ana kad›na döndürme yaklafl›m›n›, do¤al toplum zihniyeti ve de¤erleri temelinde yeniden yaratma anlay›fl›n› benimsemifltir. Bu anlamda PKK’nin yürüttü¤ü özgürlük
mücadelesi Kad›n Kurtulufl ‹deolojisine dayal›, kad›n öncülüklü bir mücadele olarak geliflmektedir. PAJK öncülü¤ü bunu ifade etmektedir.
lum örgütlenmesi olarak konfederalizm cinsler aras› eflitli¤i özellikle de kad›n lehine gelifltirebilecek zihniyet ve perspektife sahiptir. Ve bu temelde de örgütlendirilerek gelifltirilmektedir. 29 Mart seçimlerindeki kad›n belediye baflkan say›s› Kürdistan toplumunun yaflam›n esas aktörü olarak kad›n› gördü¤ünü, kad›na dayal› toplum öncülü¤ünü benimsedi¤ini ispatlamaktad›r. Siyasetin kad›n rengini, kad›n biçimini tercih etti¤ini, yaflam›n› üretme ve yönetme iflini kad›na verdi¤ini göstermektedir. Bu, Kürdistan toplumunun kad›n öncülüklü konfederal gelifliminin ve özgürlük zihniyetinin bir sonucudur. Önder Apo felsefesinin yaflamsallaflmas›, Zilanlar flahs›nda sembolleflen kad›n öncülü¤ünün toplumsal-yaflamsal alanda somutlaflmas›d›r. Onlarca kad›n›n hem de Kürdistan’›n en k›rsal bölgeleri baflta olmak üzere birçok belediyede baflkan, meclis üyesi, mahalle muhtar› olarak seçilmesi, toplumsal yaflam›n ve kamusal alan›n kad›n yöneticili¤iyle flekillendirilmesinin Kürdistan halk›n›n ideolojik, siyasal tercihi oldu¤unun, zihinsel ve kültürel yap›s›n›n buna dönüfltü¤ünün göstergesidir. Aç›kt›r ki bu daha da geliflecek, demokratik konfederalizm ana kad›n de¤erleri temelindeki devlet d›fl› toplumsallaflma olarak Kürdistan gerçe¤inde somutlaflacakt›r. Kuflkusuz bu da, insanl›¤›n devletçi uygarl›k ve s›n›fl› toplumdan kurtuluflunda büyük umut, güven kayna¤› olacak, Ortado¤u baflta olmak üzere her yerde yaflanan sorunlar›n çözümünde esas perspektif haline gelecektir. Zira insanl›¤›n kurtuluflu ve güncelde yaflanan tüm sorunlar›n çözümü kad›n zihniyetine dayal› demokratik siyasetin üretece¤i politikalarla mümkündür. Bu perspektifte imkans›z olan hiçbir fley olmad›¤› gibi çözümsüzlük çoktan tarihin çöp sepetine at›lm›flt›r. Zira bu perspektifin çözümünü üretemeyece¤i hiçbir sorun kalmam›flt›r. Yeter ki do¤ru yerden bakmas›n›, görmesini, hissetmesini bilelim ve buna dayal› eylem gücüne inanal›m. Önder Apo Kad›n Özgürlük Mücadelesiyle bunu ispatlam›fl ve yaflamsallaflt›rm›flt›r. Bu insanl›¤a en büyük arma¤an ve bir gerçek devrimdir.
ew e. c
PAJK öncülü¤ünde yakalad›¤› iradi düzey, a盤a ç›kard›¤› mücadele performans› ve gelifltirdi¤i çözüm anlay›fl› yeni toplum ve özgür yaflamda büyük bir dönüflüm gücü ve yarat›m teminat› olarak somutlaflm›flt›r.
Temmuz 2009
om
74
Temmuz 2009 SERXWEBÛN
75
ne te we .c om
YAfiAMI U⁄RUNA ÖLECEK KADAR SEVMEK Kemal Pir büyük bir kiflfliilikti. Büyüklü¤ü kiflfliilik özelliklerinde yat›yor. Kemal Pir denildi¤inde insan›n akl›na ilk “K gelen flfleey onun büyük bir eylemci, eylem adam› olmas›d›r. Oldukça pratik yan› güçlü olan bir arkadaflfltt›. ‹nsan Kemal Pir’le birlikte oldu¤unda sanki bir orduyla birlikteymifl gibi bir duyguyu yaflflaar. Konuflflm malar›, davran›flflllar›, duruflfluu insan›n üzerinde çok büyük bir etki yarat›rd›; büyük bir güven verirdi. Duruflfluuyla hem kendisine büyük bir sayg›, sevgi, güven yarat›yordu hem de insan›n kendisine güvenini art›r›yordu. ‹nsan Onunla oldu¤unda kesin baflflaarabilece¤ine dair olan inanc› geliflfliiyordu”
KCK Yürütme Konseyi Baflkan Yard›mc›s› Cemil Baay›k
Kemal Pir arkadaflfl››n kat›l›m› fedai tarzda bir kat›l›md›
ww
w.
Kemal Pir arkadaflla 1973’te Ankara üniversitesi Dil Tarih Co¤rafya Fakültesinde faflistlerle kavga ederken tan›flt›m. Kavgadan birçok kifli kaçmas›na ra¤men sonuna kadar kalmas›, bir de faflistlere karfl› mücadele eden, dövüflen devrimcileri motive etmesi oldukça beni etkilemifl ve bana güven vermiflti. Ondan dolay› hemen dikkatimi çekmifl ve arkadafll›k yapmada tereddüt etmemifltim. ‹kimiz de ayn› y›l üniversiteye girmifltik. Ben Türk Dili ve Edebiyat’›ndayd›m o ise Antropoloji’deydi. Yüksek Ö¤retim okulunda bizden üst s›n›fta onun tan›d›klar›n›n benimle arkadafll›k yapt›¤›n› görünce beni de okulda daha eski sanm›fl. Hatta bir üst s›n›fta oldu¤umu düflündü¤ü için daha sayg›l› yaklafl›yordu. Arkadafll›¤›m›z öyle bafllad›. Daha sonra da zaten o tan›flm›fll›k, o arkadafll›k giderek y›llar boyu süren ideolojik, örgütsel, siyasal bir arkadafll›¤a dönüfltü. Beni Önder Apo ile tan›flt›ran Kemal Pir’di; dolay›s›yla yaflam›m boyunca kendimi ona karfl› hep borçlu hissettim. Çünkü e¤er o arkadafl› tan›mam›fl olsayd›m belki Önder Apo’yu tan›mayacakt›m ya da geç tan›yacakt›m. Dolay›s›yla da kendi gerçe¤imi tan›mayabilecektim. E¤er Kürdistan gerçe¤ini, kendi gerçe¤imi tan›d›ysam önemli ölçüde bunu Kemal Pir’in beni
Önder Apo ile tan›flt›rmas› sa¤lad›. Onun için Kemal Pir’in arkadafll›¤› benim için daha farkl› anlam tafl›yor. Önder Apo 12 Mart döneminde Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde bir boykotta yakalan›p cezaevine düflüyor. Cezaevinde Türkiyeli devrimci biri Önderli¤e Kemal Pir’le Haki arkadafl›n isimlerini ve evlerinin adreslerini veriyor. Ç›kt›¤›nda onlara giderse orada kalabilece¤ini söylüyor. Önder Apo cezaevinden ç›k›nca onlar›n yan›na gidiyor, kendisini gönderenin ismini söylüyor. Kemal ve Haki arkadafl kendilerinin tan›d›¤› bir kifli taraf›ndan gönderildi¤i için eve al›yorlar. Önderlik onlarla konufluyor, tart›fl›yor. Önderlik o süreci ve daha sonras›n› flöyle ifade ediyor: “onlarla yar›m saat konufltum kararlar›n› verdiler; bana kat›ld›lar, benimle arkadafll›k yapt›lar, sonuna kadar da bu arkadafll›klar›n› sürdürdüler. Yar›m saatlik konuflma yetti onlar için.” Bu iki arkadafl da Önderlikle ilk mücadele arkadafll›¤› yapan arkadafllard›r. Kemal Pir ve Haki Karer daha hiçbir Kürt ve Kürdistanl› Kürdistan sorununa el atmam›flken, ortada hiçbir fley yokken Önderli¤in yar›m saatlik konuflmas› sonucu Önderlikle birlikte yürümeye karar veren arkadafllard›r. Kemal Pir daha sonra bu süreci “bir arkadafl›m›z›n tavsiyesiyle evimize geldi, ikinci gün bakt›k evi düzenliyor yönetiyor, evin yönetimini ele ald›” biçiminde de¤erlendiriyordu. Her iki arkadafl›n da Önderli¤e ba¤l›l›¤› böyle geli-
flir. Önderlikteki gücü, Önderlik vas›flar›n› görürler, onun için tereddütsüz Önderli¤e kat›l›rlar. Zaten daha sonra da bunu çeflitli vesilelerle aç›klad›lar. Önderlikte zaferi gördükleri için gelece¤i, özgürlü¤ü gördükleri için tereddütsüz Önderli¤e kat›ld›klar›n› belirtmifllerdir. Kemal Pir arkadafl Diyarbak›r mahkemelerinde de bu duruflu çok aç›k ortaya koymufltur. Kemal Pir’in mücadeleyle tan›flmas› bu tarzdad›r. O tan›flma, o konuflma Önder Apo’yla birlikte yürüme karar›n› yaratm›flt›r ve flehit düflünceye kadar tereddütsüz yürümüfltür. Önderli¤e ba¤l›l›kta en ufak bir tereddüt yaflamam›flt›r. Kemal Pir arkadafl›n kat›l›m› fedai tarzda bir kat›l›md›r. Tamam›yla kendini kendine ait olmaktan ç›karma, her fleyiyle bu mücadeleye kendini verme, en ufak bir kiflisel endifle tafl›mama, kendisi için en ufak bir yaflam kayg›s› tafl›mama, tümüyle yaflam›n› özgürlük için düzenleme, her fleyini özgürlük için ortaya koyma; bu halk için, bu hareket için, yoldafllar› için her fleyini verme, kendisine ait hiçbir fley b›rakmama biçimindeydi. Kat›l›m› tamamen bu tarzdayd›. Tarihte dervifller vard›r, evliyalar vard›r, bunlar kendilerini yaflamazlar; amaçlar›, hedefleri için yaflarlar, yaflamlar›n› tamamen böyle düzenlerler. Bu hedeflere, bu amaçlara ters düflen bütün yaflam tarz›n› kendi kifliliklerinde öldürürler. Kendilerine haram sayarlar. ‹flte Kemal Pir kiflili¤i böyle bir kiflilikti. Ken-
SERXWEBÛN t›ld›¤› için sonuna kadar tereddütsüz yürüdü. En zor koflullarda dahi karars›zl›¤a düflmedi. Bireysel endifle yaflamad›. Önderli¤e, örgüte, mücadeleye, yoldafll›¤›na olan ba¤l›l›¤› ve gelece¤e olan inanc› ile kendisini bekleyen tehlikeyi görerek büyük eylemine karar vermifltir. E¤er bilinçli ve inançl› kat›l›m olmasayd› bu düzeyde bir sorumlulu¤u yaflayamazd›.
Kat›l›m›n› da Önderlik gerçe¤ine kat›larak yapm›flt›. Yani Önderlik gerçe¤ini bütün yönleriyle kavrayarak bir kat›l›m› kendisine esas alm›flt›. Onun için kat›l›m›, yürüyüflü, etkileme ve harekete geçirme gücü büyük olmufltur. Birçok sorun karfl›s›nda rahatl›kla çözüm gelifltirebilme gücü kat›l›m›yla ba¤lant›l›d›r. Tarz›, üslup ve temposu da kat›l›m›yla ba¤lant›l›d›r. Tarz› baflar›y›, etkilemeyi ve kazanmay› esas alan bir tarzd›. Kazanmadan, baflar›l› olmadan rahat etmeyen; huzursuzluk duyan bir kiflilikti. Tarz›nda tamamen geliflmeyi, baflar›y› esas alma vard›. Hareketin, yoldafllar›n, halk›n ihtiyac› neye varsa onu karfl›lamay› esas al›rd›. Çal›flmalar›n› bu tarzda yürütürdü. Yoksa var etmeyi, varsa olanla mücadele edip onu daha da büyütmeyi, onunla yenisini kazanmay› esas al›rd›. Daima vermeyi, güçlendirmeyi, güçlenerek güçlendirmeyi, güçlenerek güçlenmeyi esas alan bir tarz›n sahibiydi. Bunlar›n hepsi Önderlik özel-
w.
ww
likleridir. Önder Apo’nun çal›flma ve mücadele tarz›d›r, yaflam felsefesidir. Kemal Pir bunlar›n pratikleflme biçimini en iyi kavrayan arkadafllardan biriydi. Tarz›nda Önderli¤i esas ald›¤› için yenilgiyi baflar›s›zl›¤› asla kabul etmeme, yenilgiyi kendine lay›k görmeme vard›. Bu tarz; gelifltiren, kazand›ran tarzd›r. Bu tarz,Önder Apo’nun tarz›d›r; Kemal Pir’in kendisine esas ald›¤› tarz da Önderlik tarz›d›r. Zaten kat›l›m›n› Önderlik gerçe¤ine yapm›flt›r. Onun d›fl›nda bir kat›l›m›, gerçekli¤i kendisine lay›k görmemifltir. Onun için tarzda etkileyiciydi. Temposu oldukça h›zl›yd›. Kemal’de dura¤anl›k yoktu. Ak›flkand›, yerinde durmayan bir arkadaflt›. Kemal’in oldu¤u yerde sürekli geliflme olur, hareket olur, sürekli baflar› ortaya ç›kard›. Temposu yüksek oldu¤u için düflman›n O’nun üzerinde kolay kolay denetim kurmas› da kolay olmazd›. Tarz›yla, temposuyla üslubuyla düflman›n kolay kolay ulaflamayaca¤›, yakalayamayaca¤› bir kiflilikti. Oldukça canl› ve hareketliydi. Öyle bir yere çak›l›p kalmayan, sürekli hareket halinde bir kiflilikti. Onun için Kemal arkadafl sürekli çal›flmada, hareket halinde, eylem içinde, tart›flma içinde oldu¤u için öyle tek bir yerde kalmam›flt›r. E¤er bir gün bir yerdeyse baflka bir gün baflka bir yerdedir. Bir saat önce biriyle tart›fl›yorsa baflka bir saatte baflka bir yerde baflkalar›yla tart›fl›yordur. Böyle bir gerçekli¤i olan, temposu yüksek, asla yorulma nedir bilmeyen, gece gündüz çal›flma içinde olan, mücadele içinde olan, yapt›klar›n› da her zaman az gören, daha fazlas›n› yapmak isteyen bir arkadaflt›. Kemal Pir’in üslubu oldukça etkileyiciydi. Büyük bir propagandac› ajitatördü. Hem yan›ndaki arkadafllar üzerinde hem de tan›mad›¤› insanlar üzerinde, kim olursa olsun, hatta bize karfl›t olan çevre ve insanlar üzerinde bile etkileyici olabiliyordu. Üslubu çok net, anlafl›l›r, keskin, etkileyici, insanlarda heyecan yaratan bir üsluptu. Onun için baflar›l› oluyordu. Antep’e gitti¤imizde Türk solundan çeflitli gruplar vard›; Kemal arkadafl onlar›n baz›lar›yla tart›flma yürüttü,
ew e. c
Kemal Pir kesinlikle baflflaar›y› esas al›rd›
ne t
dini tamamen özgürlü¤e, sosyalizme, halklar›n kardeflli¤ine, birlikteli¤ine, demokrasiye, adalete, eflitli¤e adam›fl bir kiflilikti. Kendisine ait yaflam› tümden ortadan kald›ran bir kiflilikti. Yaflanacaksa özgürlük için yaflanmal› fliar›n› kendisine esas alan bir kiflilikti. Kat›l›m› hesaps›z kitaps›zd›. En ufak bir tereddüdü yoktu; tereddütsüzdü. Tamamen bilinçli bir kat›l›m› vard›. Kat›l›rken gerçekten inanarak kat›lm›fl ve de bilinçli kat›lmay› esas alm›fl bir arkadaflt›. Baz›lar›nda belki düflünce gücü fazla yoktur; ideolojik esaslarda, örgütsel esaslarda kat›l›m› gerçeklefltirmezler, ama inan›rlar ve o inançla kat›l›rlar, o inançla yürürler. Kemal Pir’in kat›l›m tarz›nda hem bilinç hem de inanç yan› vard›. ‹kisini birlefltirerek kat›l›m› gerçeklefltirmiflti. Önder Apo’nun ideolojisine felsefesine kat›lm›flt›. Onun tarz›na, onun ruhuna kat›larak ve inanarak bir kat›l›m› gerçeklefltirmiflti. Zaten bu tarzda ka-
Temmuz 2009
om
76
Temmuz 2009
SERXWEBÛN minle tart›fl›yorduysa üzerlerinde böyle büyük bir etki yaratabiliyordu. Kemal Pir büyük bir kiflilikti. Büyüklü¤ü kiflilik özelliklerinde yat›yor. Kemal Pir denildi¤inde insan›n akl›na ilk gelen fley onun büyük bir eylemci, eylem adam› olmas›d›r. Oldukça pratik yan› güçlü olan bir arkadafl. ‹nsan Kemal Pir’le birlikte oldu¤unda sanki bir orduyla birlikteymifl gibi bir duyguyu yaflar. Konuflmalar›, davran›fllar›, duruflu insan›n üzerinde çok büyük bir etki yarat›rd›; büyük bir güven verirdi. Durufluyla hem kendisine büyük bir sayg›, sevgi, güven yarat›yordu hem de insan›n kendisine güvenini artt›r›yordu. Onun için Kemal’le kim birlikte olmuflsa, ister uzun süreli ister k›sa süreli olsun, büyük sayg› ve sevgi beslemifltir. Onun flahs›nda gelece¤e umudu, güveni artm›flt›r. Onunla oldu¤unda kesin baflarabilece¤ine dair inanc› ortaya ç›km›flt›r. Kemal Pir kiflili¤i hem teoride hem pratikte ayn› anda yaflayan bir kifliliktir. Kemal Pir’de teoriyi prati¤in ya da prati¤i teorinin önüne koyma yoktur. Hem düflünme hem yapma, hem yapma hem düflünme birlikte yap›l›r ve önde olan da budur. En belirgin özelliklerinden biri budur. Kemal Pir demek büyük bir inanç, irade sahibi olmak demektir. Büyük kavgalar›n sahibi olmak demektir. Duygusu, düflüncesi, ruhu bu temelde pratikleflmesi de büyüktür. Kemal Pir, hisleri güçlü olan bir arkadaflt›. Birçok arkadafl›n göremedi¤ini an›nda gören ve an›nda yanl›fla karfl› tutum sahibi olan bir kifliliktir. Yani hisleri, zekas› çok güçlü olan bir arkadaflt›. Kavrama düzeyi oldukça geliflkindi. Yanl›fl›, olumsuzlu¤u, çirkinli¤i an›nda görebilen ve an›nda da tav›r koyan bir arkadaflt›. Hiçbir zaman Kemal Pir bir yanl›fll›kla, bir gerilikle, bir çirkinlikle, herhangi bir olumsuzlukla yaflamazd›. Yanl›fla, çirkine karfl› oldukça tahammülsüzdü. Onun yan›nda hiç kimse yanl›fl bir fley yapamazd›. Yanl›fl olan› dinlemez, yanl›fla karfl› gösterilmesi gereken tavr› hemen ortaya koyar, do¤ruyu gösterirdi. Kiflili¤i insanda güven gelifltiriyordu, baflar› umudunu, zafer umudunu güçlendiriyordu.
Kemal Pir çok kitap okurdu. Her ç›kan kitab› mutlaka daha hiç kimse okumadan o okumufl olurdu. Okuduklar›n› da mutlaka yan›ndaki arkadafllara aktar›rd›, paylafl›rd›, tart›fl›rd›. En önemli yanlar›ndan biri de tart›flmac› olmas›yd›. Hep tart›fl›rd›. Kemal’i ya tart›flma içerisinde görürdün ya pratik içerisinde görürdün. Kemal tart›flmadan, eylem içinde olmadan yaflayamazd›. Büyük bir eylem adam›yd›. Düflüncelerini an›nda hayata geçirirdi.
ne te we .c om
daha sonra tart›flma yürüttüklerinin birço¤u bize kat›ld›. E¤er Antep’te belli bir taban oluflturabildiysek, orada bir geliflme ortaya ç›karabildiysek Kemal arkadafl›n bu üslubu belirleyicidir. Hiç tan›mad›¤› insanlarla konufltu¤unda hemen o insanlar› etkileyebiliyordu. Yine çeflitli devrimci kifliliklerle, örgütlerle tart›fl›rken endifle tafl›madan, kendine güvenerek onlar›n yanl›fll›klar›n› çok rahat ortaya koyard›. Onlar›n do¤ru yanlar›n› yüceltiyor; yanl›fl, eksik yanlar›n› da çok rahat ortaya koyuyordu.
77
Kemal Pir deyince insan›n akl›na büyük bir eylemci gelir
ww
w.
Bu konuda bir an›m› anlatmak isterim: Biz okulda faflistlerle kavgalarda biraz bilindi¤imiz için ona dayanarak bir gün dedi ki hemen hemen bütün örgütlerin ileri düzeydeki kadrolar›ndan oluflan bir sohbet toplant›s›nda Kürdistan sorununu açal›m. Önce ben açt›m, hemen birço¤u tepki duydu. Bu da nerden ç›kt›, bir de Kürdistan m› eksikti demeye bafllad›lar. Bu milliyetçiliktir, bu gericiliktir diyenler oldu. Böyle bir sorunu flimdi gündeme getirmek do¤ru de¤il, yanl›flt›r; zaten sosyalistiz, devrim olursa herkes özgürlü¤e kavuflur; ne diye böyle bir sorun gündeme getiriliyor biçiminde yaklaflanlar oldu. Hatta baz›lar› öyle öfkelendi ki bizi tan›masalard› belki bizi dövmeye kalkabilirlerdi. O denli öfkelendiler. Kemal Pir arkadafl hemen devreye girdi; “Belki Cuma arkadafl Kürt olabilir, ama ben Kürt falan da de¤ilim, nas›l hemen milliyetçilikle bu görüflleri damgal›yorsunuz? Milliyetçilik olsa ben bir Türk olarak nas›l milliyetçi olabilirim? Kald› ki sosyalist bir adam›m, sosyalizme inanan bir insan›m ve ben bu düflünceleri do¤ru gördü¤üm için bu arkadafllarla birlikte hareket ediyorum. Halk›ma büyük sayg› sevgi besledi¤im için, halk›m›n özgürlü¤ünü istedi¤im için ve bunun da Kürt halk›n›n özgürlü¤ünden geçti¤ini bildi¤im için ben de bu mücadelede yer al›yorum, nas›l siz bunu böyle söyleyebilirsiniz.” fleklinde bir konuflma yapt›. Böylece onlar›n birço¤unu etkiledi. Ki-
Kemal Pir büyük bir ajitatördü
Kemal Pir’in önemli özelliklerinden biri de büyük bir ajitatör olmas›d›r. Gerçekten kiminle tart›flm›flsa onun üzerinde büyük bir etki yaratm›flt›r; etkilemifltir, harekete geçirmifltir. Kemal Pir’i dinleyen hiç bir insan Kemal’e karfl› en ufak bir endifle duymazd›. Bu konuda Kemal’le flöyle bir an›m›z vard›. Biz Pazarc›k’a gitmifltik. Köylerde dolafl›yor, toplant›lar yap›yorduk. Bir köyde Kemal Pir konufltuktan sonra baz› köylüler, gençler biz de gelmek istiyoruz demifllerdi. Ben, Kemal Pir Türkçe konufltu, Kürtçe de konuflmad›, siz pek Türkçe de bilmiyorsunuz, anlad›n›z m› Kemal Pir’in söylediklerini diye sordu¤umda “evet anlad›k” dediler. Nas›l anlad›n›z diye sordu¤umda, dediler ki “davran›fllar›ndan, tutumundan, duruflundan anlad›k. Belki konuflmalar›n›n hepsini anlayamad›k ama onun duruflu, davran›fllar› bize yetti. Biz onun için gelmek istiyoruz; mücadele etmek istiyoruz” dediler. ‹flte Kemal Pir bu kadar etkileyici bir kifliliktir. Konufltuklar›n› etkilemeden, kazanmadan kesinlikle b›rakmazd›. Zaten daha sonra mahkeme salonlar›nda nas›l çal›flt›¤›n›, bu hareketin çal›flma tarz›n›n ne olmas› gerekti¤ini çok net bir biçimde ortaya koymufltur. Biz bir kifliyi kazanmak için e¤er bir kez yetiyorsa bir kez, iki yüz kez yetiyorsa iki yüz kez konufluruz, demifltir. Mutlaka sonuç alman›n tarz›n› bu sözleriyle formüle etmifltir. Onun için Kemal Pir kiminle konuflmuflsa onu mutlaka etkilemifl, harekete katm›flt›r. Gitti¤i, tart›flt›¤› her yerde kararl›l›kla hareketi savunur, hareketin güç-
SERXWEBÛN sosyalist gördü¤ü için herkes d›flar›ya ç›kt›; salon boflald›. Böylece PEDA’n›n o seminerini bofla ç›kard›. Kimsenin akl›na böyle bir eylemi yapmak gelmemiflti. ‹flte Kemal Pir böyle etkili yöntemleri gelifltiren haz›r cevap bir arkadaflt›. Onun için Kemal Pir kiflili¤i oldukça ak›flkan bir kiflilikti. Kimse kolay kolay onun üzerinde denetim kuramazd›. Önderlik, örgüt ve mücadele arkadafllar› d›fl›nda kimse onu etkileyemezdi.
ew e. c
Kemal Pir yenilgiyi ve baflflaar›s›zl›¤› asla kabul etmezdi
di kat yerin dibinde olsan da mutlaka gelirsin, ben seni tan›yorum dedi¤imde, gülerek “bu dedi¤in do¤ru, ama ben üstlendi¤im görevi gerçeklefltirmeden hangi yüzle Önderli¤in karfl›s›na ç›kar›m” demiflti. Yani böylesine görevi kutsal sayan üstlendi¤i görevi mutlaka baflarmak isteyen, baflarmadan rahat etmeyen; Önderli¤in, örgütün, mücadele arkadafllar›n›n karfl›s›na hep baflar›yla ç›kmay› isteyen bir kiflilikti. Onun için Kemal kiflili¤inde baflar›s›zl›k, yenilgi asla kabul edilmezdi. Yaflamda bile herhangi bir problemin çözülmemesinden büyük rahats›zl›k duyard›. En küçük sorunu bile mutlaka çözmesi gerekirdi. Kemal Pir için sorunlar› çözmeme baflar›s›z olmak demekti; baflar›s›zl›k ve yenilgi de kesinlikle kabul edilemezdi. Kemal
Kemal Pir için görev mutlaka baflar›lmak içindir. E¤er bir görevi üstlenmiflse mutlaka onu zaman›nda ve baflar›yla yerine getirmesi gerekirdi. E¤er
ww
w.
ne t
lülü¤ünü ortaya koyard›. Hareketin düflünce gücünü çok keskin ve etkileyici bir biçimde ortaya koyard›. Zaten onun için Önderlik Kemal Pir arkadafl için, “Yar›m saat konufltum. fiehit düflünceye kadar benimle oldu, benimle yürüdü; benim düflünce k›l›c›m oldu” biçiminde de¤erlendirme yapt›. Gerçekten Önderlik gerçe¤ini en iyi anlayan, bunu propaganda ve ajitasyonda oldukça etkili iflleyen ve sonuç alan bir kiflilikti. Propaganda yönü, ajitasyon yönü güçlü oldu¤u kadar örgütleyici yan› da çok güçlüydü. Harekete geçirici yan› güçlüydü. Sadece düflünce gücü anlam›nda güçlü de¤ildi; sözü, prati¤i, yaflam› bir olan biriydi. Yaflam›nda oldukça sadeydi. En ufak bir kibiri yoktu. Çok heyecanl›yd›. Onun için herkeste de heyecan yarat›rd›. Büyük bir moral güçtü, inanç gücüydü, irade gücüydü, düflünce ve eylem gücüydü. Onun için de insanlara moral verme, inanç verme iradelerini güçlendirme, duygular›n› güçlendirme, onlarda mücadele azmini gelifltirip güçlendirmede Kemal Pir üzerine birini bulmak zordur. Kemal Pir’in en önemli özelliklerinden biri de haz›r cevap olufludur. An›nda cevap verebiliyordu ve karfl›s›ndakini rahatl›kla etkileyebiliyordu. Susturulmas› gerekeni susturabilir; harekete geçirilmesi gerekeni harekete geçirebilirdi. Bunu bir an›mla örnek vermek istiyorum. Biz Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne gittik. Orada Do¤u Perinçek’in (PEDA) örgütü milli mesele (ulusal sorun) üzerine bir seminer düzenlemiflti. PEDA hayat›nda Siyasal Bilgilerde öyle bir seminer, toplant› yapmam›flt›. Biz gitti¤imizde Kemal Pir arkadafl THKPC kökenli arkadafllara “nas›l oluyor da PEDA burada böyle seminerler veriyor” diyerek k›zd›. THKPC’liler “bir fley yapam›yoruz, elimizden bir fley gelmiyor” deyince, Kemal “nas›l tav›r gelifltirilmesi gerekti¤ini flimdi görürsünüz” diyerek bir sandalyeye ç›kt› ve “bütün komünistleri, sosyalistleri d›flar›ya davet ediyorum” dedi. Tabi ki o zaman herkes kendine komünistim, sosyalistim diyordu. Kim böylesi bir ça¤r› karfl›s›nda ‘hay›r, ben komünist de¤ilim, sosyalist de¤ilim’ diyebilirdi ki! Kendini komünist,
Temmuz 2009
om
78
bir görevi zaman›nda yerine getirmemiflse büyük bir s›k›nt› yaflard›. Görevini zaman›nda baflar›yla yapmadan hiçbir zaman Önderli¤in ve arkadafllar›n karfl›s›na ç›kmak istemezdi. Bundan büyük bir utanç ve s›k›nt› duyard›. Mesela Hilvan mücadelesi örgütlendi¤inde eylemin pratikte gerçeklefltirilmesi gecikmiflti. Önderlik Urfa’da kendisiyle görüflmede eylem gecikti¤i için elefltirmiflti. Kemal Pir d›flar› ç›kt›¤›nda bana “ben bu eylemi gerçeklefltirinceye kadar Önderli¤in huzuruna ç›kmayaca¤›m” demiflti. Önderlik seni ça¤›rsa da m› gelmeyeceksin dedi¤imde, “evet gelmeyece¤im” demiflti. Önderlik seni ça¤›rsa ne iflin olursa olsun, hatta ye-
Pir kiflili¤inde baflar›s›zl›¤a, yenilgiye yer yoktu. Her türlü baflar›s›zl›k bile baflar›n›n gerekçesi yap›larak baflar› sa¤lan›yordu. Baflarmadan kesinlikle kendisini huzurlu hissetmezdi. Kemal Pir, örgüt anlay›fl›nda çok geliflkin bir bilince sahipti. Ruhsal birli¤i esas al›yordu. Baz› ilkelerde bir araya gelmeyi de¤il de duyguda, düflüncede, ruhta ve tarzda birli¤i esas al›yordu. Duyguda, düflüncede, ruhta ve tarzda bir olmayan›n üzerine gidiyordu. “Duyguda, düflüncede, ruhta ve tarzda birlikte de¤ilsen bizim içimizde niye kal›yorsun, kalmaman gerekir. Çünkü biz duygular›, düflünceleri, duygusu, tarz› bir olan
Temmuz 2009
SERXWEBÛN ortaya koyan bir kiflilikti. Özgürlü¤e tutku düzeyinde ba¤l›yd›. Yaflanacaksa özgürlük için ölünecekse de özgürlük için ölmek gerekir; bunun d›fl›nda bir yaflam ve ölümü kesinlikle kabul etmeyen bir arkadaflt›. Yaflam› boyunca da özgürlü¤ü gerçeklefltirmek için her fleyini ortaya koymufltu. Neyi varsa bütün duygular›n›, bütün düflüncelerini, bütün ruhunu, bütün benli¤ini özgürlü¤ü gerçeklefltirmek için ortaya koymufltu. Özgürlükten hiçbir zaman taviz vermedi. Özgürlü¤e bu düzeyde tutkulu bir kiflilikti. Diyebilirim ki özgürlü¤e Kemal Pir düzeyinde tutkulu olan çok az insan vard›r. Özgürlü¤e hizmet etmeyen hiçbir düflünceyi, davran›fl›; hiçbir yaflam›, arkadafll›¤› kabul etmedi. Bütün imkânlar›n› da özgürlü¤ü gerçeklefltirmek için ortaya koydu. Özgürlü¤e hizmet etme-
canl›l›¤› ifade eder, dura¤anl›¤› ölümü kabul etmez. Yaflam›n oldu¤u yerde dura¤anl›ktan ölümden bahsedilemez; orada canl›l›ktan, geliflmeden bahsedilir. Geliflmenin oldu¤u yerde de güzellik yaflan›r. Yaflam›n özü canl›l›¤› ifade etti¤i için, geliflmeyi ifade etti¤i için, her türlü gerili¤i çirkinli¤i kabul etmedi¤i için Kemal Pir arkadafl da özgür yaflam› esas ald›¤› için ve tüm yaflam›n› buna göre düzenleyip yaflad›¤› için; bunun d›fl›nda bir yaflam› kabul etmedi¤i için oldukça canl› bir kifliliktir. Kemal Pir, halk›n özgürlefltirilmesi için, iradesinin ortaya ç›kar›lmas› için ne gerekiyorsa onun yap›lmas› gerekti¤ine inan›rd›. Halka büyük bir sevgisi sayg›s› vard›. Sevgi ve sayg›s›n› da sadece söz düzeyinde de¤il, pratikte gerçeklefltirmifltir. Baz›lar› çok halktan söz edip pratikte çok farkl› davranabi-
ne te we .c om
insanlar›z; ancak böyleleri bizimle birlikte olabilir,” diyordu. Kemal Pir etraf›ndakilere oldukça cesaret veren bir kiflilikti. Korku nedir bilmezdi; korkusuz bir insand›. Her koflulda mücadele eden ve mücadelede mutlaka baflar›y› esas alan bir kiflilikti. Onun için Kemal Pir’le birlikte olan herkes onun hem flahs›na, hem kendisine, hem baflar›ya, hem de gelece¤e büyük güven duyuyordu. Belki bir kifliydi, ama insan onunla birlikte oldu¤unda sanki büyük bir ordu ile birlikte, büyük bir güçle birlikte gibiydi; kendisini öyle güven alt›nda sa¤lam hissediyordu. Onun yan›ndayken insanda en ufak bir tehlikeyi dahi yaflamayaca¤›n düflüncesi gelifliyordu.
79
Kemal Pir her zaman arkadaflfl››n› büyütmek istemiflflttir
Kemal Pir için arkadaflflll›k çok kutsald›, yüceydi, leke sürülmesini istemezdi. “K Arkadaflflll›k ilkesini Önder Apo'dan alm›flfltt›. Hiçbir zaman arkadaflflllar›na ters düflflm meyen, ihanet etmeyen, onu geriye düflflüürmeyen bir yap›ya sahipti.
Her flfleeyini arkadaflflllar› için ortaya koyard›. E¤er bir tehlike olacaksa da
öncelikle kendisine yönelmesini esas al›rd›. Hep arkadaflflllar›na kol kanat gererdi. Bütün imkânlar›n› arkadaflflllar› ile paylaflfl››rd›”
yen tüm imkânlar› kabul etmedi fliddetle karfl› ç›kt›, reddetti. Kemal Pir için yaflama yaklafl›m, kendisinin de ifade etti¤i gibi yaflam› u¤runa ölecek kadar sevmektir. Tabii ki özgür yaflam için bunu belirtiyor; köle bir yaflam için de¤il. Gerçekten Kemal Pir özgür yaflama tutkulu bir kiflilikti. Her fleyini özgür yaflam için ortaya koyan bir kiflilikti. Onun için biz yaflam› u¤runa ölecek kadar çok seviyoruz demiflti. Gerçekten de özgür bir yaflam için seve seve can›n› vermifltir. Can›n› verdiyse, kendisini bir deri bir kemik b›rakacak tarzda erittiyse bu özgür yaflama tutkusundan dolay› olmufltur. Kemal’deki o canl›l›k, o ruh, o büyük duygu, o ak›flkanl›k, pratikleflme biçimi yaflam› dolu dolu yaflama, yaflatma herkese yaflam sevgisini yaflama ba¤l›l›k tutkusunu gelifltirme asl›nda fluradan kaynaklan›yor: Yaflam
ww
w.
Kemal Pir için arkadafll›k çok kutsald›. Arkadafll›k ilkesini Önder Apo’dan alm›flt›. Hiçbir zaman arkadafll›¤a ters düflmeyen, ihanet etmeyen, onu geriye düflürmeyen bir yap›ya sahipti. Her fleyini arkadafllar› için ortaya koyard›. Arkadafll›¤› büyütmek, baflar›l› k›lmak için mücadele ederdi. Asla yan›ndaki bir arkadafl›n geri kalmas›n›, zay›f kalmas›n› kabul etmezdi. Yan›ndaki her arkadafl› kendisi gibi görür, her arkadaflla paylafl›m› esas al›rd›. E¤er bir tehlike olacaksa da öncelikle kendisine yönelmesini, arkadafl›na yönelmemesini esas al›rd›. Hep arkadafllar›na kol kanat gererdi. Bütün imkânlar›n› arkadafllar› ile paylafl›rd›, arkadafllar› d›fl›nda herhangi bir fleyi kendisi için kabullenmezdi. Arkadafll›k Kemal Pir’de bu kadar yücedir, kutsald›r. Leke sürülmemesi; büyük yaflat›lmas› gerekir. Arkadafllar›na büyük bir sayg›s› sevgisi oldu¤u için geliflmeyi ve baflar›l› k›lmay› esas ald›¤› için kim tan›flm›fl, arkadafll›k yapm›flsa hep Kemal Pir’le olmay› istemifltir. Kemal Pir özgürlük d›fl›nda herhangi bir yaflam tarz›n› kabul etmeyen, asla özgür yaflam d›fl›nda bir yaflam› yaflamak istemeyen bir kiflilikti. Onun için de özgürlük için her fleyini
liyor, ama Kemal Pir’de bunu göremezsiniz. Bu konuda da sözüyle prati¤i bir olan bir önder kifliliktir. Diyarbak›r mahkemelerinde ona flunu sormufllar: Türkiye’de birçok örgüt var Neden o örgütlerde mücadele etmedin; onlara kat›lmad›n da Kürtler için mücadeleye at›ld›n, PKK’ye kat›ld›n? Kemal Pir flu cevab› vermifltir: “Ben kendi halk›m› seviyorum, kendi halk›m›n özgürlü¤ünü istiyorum. Kendi halk›m›n özgürlü¤ü Kürt halk›n›n özgürlü¤ünden geçti¤i için ben Kürdistan’da bu mücadeleye kat›ld›m; PKK’ye kat›ld›m. PKK’de, Önder Apo’da özgürlü¤ü, zaferi gördü¤üm için di¤er örgütlerin hiç birine kat›lmad›m” demifltir. Onun için Kemal Pir’de halka ba¤l›l›k tutku düzeyindedir. Halk›n köleli¤ine karfl›d›r. Halk› kölelikten, her türlü bask›dan, zulümden, açl›ktan yoksulluktan, gerilikten kurtar›lmas› gereken bir olgu olarak
SERXWEBÛN
Kemal Pir yanl›flfl››n üzerine amans›z gidiyordu
ww
w.
ne t
Kemal’le birlikte yanl›fl yaflanmazd›. Yanl›fla karfl› tahammülü yoktu. Kemal için yanl›fl düzeltilmek için vard›. Böyle bir sorumluluk anlay›fl›na sahipti. Birçok kiflinin göremedi¤i yanl›fl› o rahatl›kla görebiliyor, hemen an›nda da onu düzeltmeye gidebiliyordu. Bu tabi ideolojik ve örgütsel derinli¤i ile ba¤lant›l›yd›. ‹deolojik, örgütsel derinli¤i olan, gerçekten mücadele hedeflerine kendini adayan kifliliklerde bu yaflanabilir. E¤er an›nda yanl›fl› görebiliyor, tav›r tak›nabiliyorsa, yan›nda yanl›fla yer vermiyorsa bu onun ne kadar büyük amaca sahip oldu¤unu gösterir. Kemal Pir kiflili¤i onun için büyük bir kifliliktir. Kemal Pir düflman› hiçbir zaman sadece devlet veya bask› güçleri olarak ele almam›flt›r. Ona göre, özgürlük mücadelesini geriye çeken, kaybettiren, zay›f düflüren, baflar›s›zl›¤a yol açan herkes düflmand›r. Düflman› böyle anlam›flt›r ve düflmanla asla yaflamamay› kendisine ilke ve amaç edinmifltir. Düflmana hizmet eden bir düflünceyle veya davran›flla, tutumla
asla yaflamam›flt›r. Onun için Kemal Pir’in oldu¤u yerde düflmana hizmet eden hiçbir düflünce ve davran›fl kolay kolay tutunamam›flt›r. Kemal Pir’in düflman anlay›fl› böyle oldu¤u için mücadelesi de bu kapsamdad›r. Onun için yan›nda en ufak yanl›fll›k, çirkinlik, gerilik yaflamam›flt›r. Bir kifli Kemal Pir’in yan›nda ya militan olur ya da militan olmazsa kalamaz; yaflayamaz. Özgürlük ölçüleri ilkeleri hedefleri çok net ve güçlüdür. Kemal Pir arkadafl flehit düfltü¤ünde ben Lübnan’dayd›m. Orda haber ald›m. Haberi ald›¤›mda gerçekten çok etkilendim. Elbette her flahadet insan› etkiliyor, ama Kemal Pir yoldafl›n flahadeti beni bütün di¤er yoldafllar›n flahadetinden farkl› çok derinden etkiledi. Çünkü beni Önder Apo’yla, Kürdistan gerçekli¤iyle, kendi gerçekli¤imle tan›flt›ran o arkadaflt›. Uzun y›llar birlikte arkadafll›k yapm›flt›k, birlikte çal›flm›flt›k. Hem Dil Tarih Co¤rafya Fakültesi’nde birlikte hareket etmifl, mücadele etmifltik hem de Önderlikle konuflmam›zda birlikte ülkeye gelme karar›n› vermifltik. Antep’te birlikte çal›flm›flt›k. Daha sonra Hilvan mücadelesinde birlikte çal›flmalar›m›z olmufltu. Yaflad›¤›m›z, atlatt›¤›m›z tehlikeler olmufltu. Yine Tekoflin örgütüyle sorunlar yafland›¤›nda birlikte Antep’e gelmifl, müdahalede birlikte bulunmufltuk. O dönemde yaflad›¤›m›z sorunlar, tehlikeler olmufltu birlikte gö¤üslemifltik. Daha sonra Ordu Cezaevinden kaç›r›ld›¤›nda Ankara’da birlikte kalm›fl, Pazarc›k’a kadar birlikte gelmifltik. Daha sonra yine ikinci kez cezaevine düfltü¤ünde cezaevinden kaç›r›lmas›, yurtd›fl›na aktar›lmas›n› birlikte yapm›flt›k. Yani k›saca en çok birlikte kald›¤›m, birlikte çal›flt›¤›m arkadaflt›. Birbirimizi çok iyi tan›yorduk. Birbirimizin güçlü yanlar›n›, zay›f yanlar›n› çok iyi biliyorduk, birbirimizi tamaml›yorduk. Birlikte olmad›¤›m›zda sanki kendimizi böyle güçsüz görüyorduk. Özellikle benim aç›mdan öyleydi. Yani Kemal’den ayr›ld›¤›mda, birlikte olmad›¤›mda sanki her fleyimi kaybetmifl gibi bir hisse kap›l›yordum. Ona o kadar al›flm›flt›m. Onunla çal›flmaya, onunla yaflamaya, arkadafll›k yapmaya o kadar al›flm›flt›m. Onsuz yaflamak,
mücadele etmek bana zor geliyordu. Yaflad›¤› zaman bile zor geliyordu, ayr›ld›¤›m›zda. Hele hele flehit düfltü¤ünde sanki bir yan›m› kaybetmifltim. Bendeki duygu öyleydi. Çok a¤›r olmufltu, ama arkadafl yap›s›na yans›tmamaya çal›flt›m. Çünkü arkadafllar, hep birlikte oldular, flahadeti duygusal etki yarat›yor diyebilirlerdi. Öyle bir hissi yaratmamak aç›s›ndan dikkat ettim, yans›tmamaya çal›flt›m, içime gömdüm.
Kemal Pir örnek al›nacak bir kiflfliilikti
ew e. c
ele al›yordu. Halk›n iradesinin ortaya ç›kar›lmas›, kendi kendini yönetme gücünün ortaya ç›kar›lmas› gerekti¤ini düflünüyordu. Onun için de halk için her fleyi ortaya koymak gerekir. Bilinçlendirmek, örgütlemek, onu harekete geçirmek gerekiyordu. Halka büyük sayg› ve sevgisi oldu¤u için, halk›n özgürlü¤üne tutku düzeyinde ba¤l› oldu¤u için tereddütsüz okulunu b›rakm›fl, daha hiç kimse Kürt ve Kürdistan’da en ufak bir geliflme olaca¤›n› düflünmezken Önder Apo’yla hiçbir karfl›l›k gözetmeden Kürdistan halk›n›n özgürlük mücadelesine at›lm›flt›r. Bütün yaflam›n› Kürt halk›n›n ve Türkiye halk›n›n özgürlü¤ü için ortaya koymufltur. Kürt halk›n›n flahs›nda Türk halk›n›n özgürlü¤ünü, Türkiye ve Kürt halk›n›n flahs›nda da Ortado¤u halklar›n›n özgürlü¤ünü ve insanl›¤›n özgürlü¤ünü önüne koymufl, bu hedefe göre yaflam›fl, mücadele etmifl bir kifliliktir.
Temmuz 2009
om
80
Uzun süre flahadetini kabullenemedim. Çünkü flahadeti Kemal’e yak›flt›ram›yordum. fiahadet ona uzakt›. Ona yak›flmazd›. Her zaman için yaflayan bir kiflilikti. Fiziki ölümü benim için kolay kabullenilemiyordu, a¤›r geliyordu. Bunun uzun süre üzerimde etkisi oldu. Ama flunu hep kendime esas ald›m: Beni Önderlikle, bu mücadeleyle tan›flt›ran bu arkadaflt›. Birçok fleyimi ben bu arkadafla borçluyum o zaman ben O’na nas›l lay›k olaca¤›m. Bu arkadafl› nas›l yaflataca¤›m konular›nda kendimi yükümlü gördüm. Belki bu Önderli¤in, hareketin, bütün arkadafllar›n omuzlar›nda olan bir görevdi, ama en çok da Kemal’i yaflatmas› gereken bir kifli olarak kendimi gördüm. Kemal Pir, PKK’nin flekillenmesinde çok önemli rolü olan bir kiflilikti. Özellikle PKK’nin eylem çizgisinin geliflmesinde belirleyici olmufltur. E¤er Önderlik bu hareketin eylem çizgisini gelifltirdiyse, yine bu hareketin militanl›¤›n› gelifltirdiyse, militan ölçülerini gelifltirdiyse biraz da Kemal Pir’in militan özellilerini, yine onun eylem çizgisini bu harekete mal ederek gelifltirdi. Büyük yaflamas› gereken bir kifliliktir. Önderlik de Kemal’i tan›yan her arkadafl da O’ndaki arkadafll›k ruhunu, mücadeleye ba¤l›l›k ruhunu hep kendisine esas ald›. Ben de esas ald›m hep O’na lay›k olmaya çal›flt›m. Ne kadar lay›k oldum o ayr› bir tart›flmad›r, ama yaflam›mda, mücadelemde hep Kemal arkadafl› kendime örnek ald›m. Hep örnek al›nmas›n› istedim, buna çaba da gösterdim.
Kör dostumun mektubu
ne te we .c om
Ad›, soyad›: Ali Abay Kod ad›: Xebat Diyar
Do¤um yeri ve tarihi: K›z›ltepe 1979 fiahadet tarihi: May›s 2008 Amed
Ad›, soyad›: ‹lhan Tunç Kod ad›: Diyar fi›rnak
Do¤um yeri ve tarihi: fi›rnak 1988 fiahadet tarihi: 22 Haziran 2009
ww
w.
fi›rnak/Cudi
Ç›n ç›n öten ses yank›lan›yor dört bir yandan Ne yana dönsem ayn› sesin ça¤layan› Onu b›rakt›¤›n gibi b›rakt›¤›n yerde bulamayacaks›n Ayn› flark›lar bile ayr› mevsimlerde ayr› makamla söyleniyor Karanl›kta flimflek çakm›yor Sa¤anak ya¤murlar› içinde yaban›l f›rt›nalar›n tozu-dumana katt›¤› vadilerde esip gidecek. Yetiflmezdin, kara düflen ayak izlerine Kusursuz zulmün takibinde bedene, ruha saplanan kurflunlar yara açar onra çöl susuzlu¤u Çöl susuzlu¤u kurutup tüketebilir Kavuflma sözünü bafl tac› eden Yumuflac›k dudaklar› O ezeli-ebedi aflk dikeni Serapl› tuzaklar›n kuflatmas›nda Sisleri önüne kat›p-da¤›tan ayn› rüzgar. Düfl defterinin sayfalar›n› savurabilir geriye Hele bir de Yeni bir hayat›n mufltusu gibi Günefl aça dursun Yeryüzünü süslemeye koyulur kufllar›n, çiçeklerin. Kamafl›r gözler Gönül diyar›n›n yollar› çak›ll›d›r Ruh, yeni giysiler yeni sözler gereksinir ay ›fl›¤›nda Ah! O kil tabletlere ceylan derilerine ifllenen derinli¤e bayrak olmak Ama eski sevda kahramanlar›n›n sadakati sahaf çarfl›s›nda. Onu b›rakt›¤›n gibi, B›rakt›¤›n ça¤da bulamayacaks›n.
Ad›, soyad›: Abdullah K›l›ç
Kod ad›: Z›nar Suruç Do¤um yeri ve tarihi: Suruç 1986 fiahadet tarihi: 25 Haziran 2009 Medya Savunma Alanlar›/Metina
Ad›, soyad›:Fahrettin Kuzu Kod ad›:Serxwebun Koser Do¤um yeri-tarihi:K›z›ltepe 1987 fiehadet tarihi:11 Temmuz 2009 Gabar/fi›rnak
Ad›, soyad›:Yusuf Ayd›n Kod ad›: Karker Sümbül Do¤um yeri-tarihi:Amed 1977 fiehadet tarihi:17 Temmuz 2009 Hassa/Hatay
Ad›, soyad›:Fatih Toktafl Kod ad›:fiiyar Siirt Do¤um yeri-tarihi:Siirt 1981 fiehadet tarihi:17 Temmuz 2009 Hassa/Hatay
Ad›, soyad›:Cihan Demir Kod ad›:Cihan Amed Do¤um yeri-tarihi:Amed 1984 fiehadet tarihi:17 Temmuz 2009 Hassa/Hatay
MEHMET HAYRİ DURMUŞ
ww w
.n et
KEMAL PİR
ew e. c
om
14 TEMMUZ BÜYÜK ÖLÜM ORUCU DİRENİŞÇİLERİNİ SAYGIYLA ANIYORUZ
AKİF YILMAZ
ALİ ÇİÇEK