332

Page 1

SER XWEBÛN

ne te we .c om

JI SERXWEBÛN Û AZADIYÊ BI RÛMETTIR TIfiTEK NÎNE Sal: 28 / Hejmar: 332 / Tebax 2009

15 A¤ustos At›l›m›n›n 26. y›l›nda

ww

w.

Çözüm Reber Apo’nun yol haritas›nda


RÊBER APO DE⁄ERLEND‹R‹YOR

runda kalm›fllard›r. Bu eylemlerin yaratt›¤› çok yönlü etkileri kavrayabilmek ve sonuçlar›n› de¤erlendirebilmek için, onun ortaya ç›kt›¤› ortam›n ve dönemin özelliklerine bakmak, bu eylemler karfl›s›nda çeflitli güçlerin içine girdikleri tutumlar› incelemek gerekmektedir. Bu yap›ld›¤›nda, ancak onun tarihe damgas›n› vuran karakteri ve rolü anlafl›labilecektir. 15 A¤ustos At›l›m›, Türk sömürgecilerinin devlet yap›s› içerisinde faflist kurumlaflmay› önemli oranda sa¤lad›¤› ve bu faflist özü gizleyecek biçim de¤iflikliklerine gitmek amac›yla planlar oluflturdu¤u bir dönemde gerçeklefltirildi. 12 Eylül darbesinin ard›ndan, h›zla sürdürülen çal›flmalarla dörtbafl› mamur bir faflist düzen, tüm topluma egemen k›l›nm›flt›r. Ancak içte ve d›flta yönelecek muhalefeti etkisizlefltirmek için, uygulamalar›n göz boyay›c› bir tarzda yürütülmemesi gerekmektedir. Bu amaçla "Demokrasiye dönüfl" aldatmacas›na baflvurulur, düzenin fideli¤inde oluflturulmufl partilerle, seçimlere gidilir. Türkiye'nin belli flehirlerinden bafllayarak, s›k›yönetim görünüflte kald›r›lmaya bafllan›r. Yap›lan planlar gere¤i muhalefet etkisiz k›l›nm›fl oldu¤undan, ‘83'le birlikte "Ülkede demokrasi tesis edilecektir." Cunta azg›nca sald›r›lar›nda oldu¤u gibi, bu gözboyama faaliyetinde de gerek içteki ve gerekse d›fltaki dayanaklar›ndan tam destek almaktad›r. Böylece iktidar›n› sa¤lama ba¤lama çabas› içindedir. Faflist cuntaya haz›rl›ks›z yakalanan sol hareket ise, geçmifl hatalar›n›n, bölünmüfllü¤ünün kefaretini çok a¤›r bir tarzda ödemifl, yaln›zca darbeler alt›nda ezilmekle de kalmayarak, soylu davas›na sahip ç›kamaz hale getirilmifltir. Tutuklananlar d›fl›nda kalan kesim, örgütsüz bir tarzda ç›kt›¤› Avrupa'da tasfiye ile yüzyüze b›rak›larak teslim al›nm›flt›r. Tasfiyecili¤in çemberinden bir türlü ç›kamayan sol hareketler, yaln›zca kendi kendilerini tüketmekle de kalmayarak, geçmifl tarihlerinde de ortaya ç›kt›¤› gibi, 12 Eylül rejiminin politikalar›n›n adeta birer uygulay›c›s› haline dönüfltürülmüfllerdir...

ww

w.

ne t

ew e. c

Partimizin silahl› direniflinin 8. y›l› ve bunun üst bir evreye s›çrat›lm›fl biçimi olan 15 A¤ustos At›l›m›n›n ise I. y›l›n› geride b›rakm›fl bulunuyoruz. Tarihsel ve güncel somut gerçeklerimiz, bu süreçte ileriye yönelik yaflanmas› gereken düflünce ve eylem ile afl›lmas› gereken, çürüyen yap›lar›n ne oldu¤unu, her zamankinden daha parlak bir biçimde ortaya koymaktad›r. Salt bir silahl› direnifl olmaktan da öteye, çok çeflitli özelliklere sahip olan bu tarihsel at›l›m›n, gerek geçmiflin ayd›nlat›lmas› ve gerekse daha da önemli olarak, önümüzdeki dönemin devrimci kazan›mlar›n›n neler olabilece¤inin hesaplanmas› aç›s›ndan, derinli¤ine kavranmas›nda hayati önemi vard›r. Geliflmenin alt›ndaki do¤ru düflünce kadar, onun ruhunu ve bu ruhun biçimlenmesi için adeta ç›plak yüre¤ini ortaya koyarcas›na sergilenen efline ender rastlan›r direniflçili¤inin de ö¤retece¤i çok fley vard›r. Hemen belirtmek gerekir ki, direniflin herhangi bir sömürgecili¤e karfl› de¤il, insanl›k tarihinin tan›d›¤› en barbar ve günümüzde faflist bask› ve sömürüyü en çok gelifltiren, ça¤d›fl› ve ça¤d›fl› oldu¤u kadar da, kendini en ince yöntemlerle gizleyen bir egemen s›n›fa, emperyalizmin en tehlikeli bir iflbirçikçisine karfl›, kendi öz tarihinden ve ça¤dafl insanl›k gelifliminden uzak b›rak›lm›fl, unutulmufl bir halk olan Kürt halk› ad›na verildi¤i, asla unutulmamal›d›r. ‹flte bu gerçek beyinlerimize kaz›n›rcas›na kavran›r ve sürekli yo¤un bir tarzda dile getirilirse, at›l›m›n önemi ancak o zaman ortaya ç›kabilecektir. 15 A¤ustos At›l›m›, yaln›zca Partimiz ve halk›m›z aç›s›ndan tarihsel bir rol oynamakla s›n›rl› kalan bir eylem de¤ildir. O baflta Türk sömürgecili¤i olmak üzere, bütün bir kapitalist emperyalist düzenin temsilcilerini sarsm›fl ve onlar› telafla bo¤an bir yang›n›n alevlerini tutuflturmufltur. Bu yang›n yaln›zca bulundu¤u yeri sarmakla kalmam›fl, alevlerinin s›cakl›¤› Kürdistan, Türkiye ve Ortado¤u halklar› baflta olmak üzere, ilerici dünya halklar›n›n yüreklerini ›s›t›rken, sömürgeciler ve her türden iflbirlikçi ve uflaklar›na ise, terler döktürmüfltür. Bu at›l›m›n yaratt›¤› yeni geliflmeler karfl›s›nda, çeflitli güçler mevcut politikalar›n› gözden geçirmek, yeni çözümler ve aray›fllara girmek zo-

om

fianl› 15 A¤ustos At›l›m› ve do¤ru devrimci siyasetin zaferi

* Bu yazı Reber Apo’nun ‘85 yılı çözümlemesinden alınmıştır


‹çindekiler Yöntem ve hakikat rejimi üzerine

Reber Apo

ne te we .c om

Evrenselde gerçekleflmifl bir oluflumu say›sala bo¤mak pek aç›klay›c› olmamaktad›r. Kald› ki, dünyan›n hikmetlerini kavraman›n henüz bafllang›c›nday›z. Kavray›fl›n bizi neyle buluflturaca¤› henüz meçhuldür. S›kça söylenen... (17’de)

fianl› 15 A¤ustos At›l›m›n›n 25. y›ldönümü herkese kutlu olsun

De¤erli Yoldafllar! Kürt’ün kötü talihini yenen ve bizi bu günlere getiren büyük 15 A¤ustos At›l›m›m›z›n 25. y›ldönümünü yafl›yoruz. 15 A¤ustos direnifl ve dirilifl bayram›m›z›n tüm yoldafllara ve halk›m›za...((28’de)

7. Kongra Gel Genel Kurulu sürecin kazan›lmas›nda güçlü bir zemin olacakt›r

Kongra Gel 7. Genel Kurulu, Önder Apo’nun bafllatt›¤› Kürdistan Özgürlük Hareketinin 36 y›ll›k mücadelesinde verdi¤i büyük emekler, ödedi¤i a¤›r bedeller, halktan ve gerilladan toplam... (38’de)

E¤er insanl›¤›m› kabul etmezseniz bu sorun çözülmez

Reber Apo

Bar›fla ça¤r› yürüyüflleri yap›l›yor. 1 Eyül’de Yol haritas›n›n pratikleflmesi için Diyarbak›r merkezde büyük bir bar›fl yürüyüflü olaca¤› mücadele edelim söyleniyor. KCK eylemsizlik karar›n› 1 Eylül’e kadar “29 Mart seçimlerinden sonra siyasal uzatm›fl. Nedir durum? Amanoslarda... (47’de)

ww

w.

geliflmeler yeni bir evreye girmifltir. Özellikle de Önderli¤imizin 15 A¤ustos’ta yol haritas› haz›rlayaca¤›m demesinden sonra Türkiye siyaseti Kürt sorunuyla ilgili geliflmelere kilitlenmifltir. Hükümet Kürt aç›l›m›ndan, demokratikleflme içinde Kürt sorununun çözümünden söz ...” (2’de)

Demokratikleflmede topluluklar ekonomisinin rolü

Devletin büyüklü¤ü demokrasinin azl›¤›, demokrasinin büyüklü¤ü devletin azl›¤› ise Ortado¤u’da demokratikleflmeyi do¤ru anlamak, demokratikleflmeyi... (60’ta)

Demokratik Toplum Kongresi demokratik dönüflümün iradi güç haline gelmesidir

Kürt Halk Önderli¤i defalarca Kürt Demokratik Toplum Kongresinin toplanmas›n› istedi. Kürt sorununun demokratik çözümü ve Türkiye’nin demokratikleflmesi aç›s›ndan... (65’te)

Alevilik üzerine -ITarihi bulgular Kürtlerin ve eski Ortado¤u toplumlar›n›n toplumsall›¤›n geliflmesinde ve neolitik sistemin kuruluflundaki baflat rollerini... (72’de)

Kültür ajanl›¤› Kürt kültürüne en a¤›r sald›r›d›r Kültür, bir toplumun zihniyetini, düflünme kal›plar›n›, dilini ifadelendirirken genifl anlamda buna maddi birikimlerinin de eklenmesini... (83’te)

15 A¤ustos öncesi gerilla Erzak ve genel lojistik olanaklar›m›z çok yetersiz ve s›n›rl›yd›. En temel zorunlu ihtiyaçlar›m›z›n ço¤undan hemen hemen sürekli yoksunduk. Unumuz ve ekme¤imiz hiç yok gibiydi... (92’de)


SERXWEBÛN

2

A¤ustos 2009

om

Yol haritas›n›n pratikleflmesi için mücadele edelim

n›n özgürlük mücadelesi karfl›s›nda meflruiyetini kaybetmifl politikalar›na yeni meflruiyet zeminleri bularak Kürt Özgürlük Hareketine karfl› yeni bir tasfiye sald›r›s› bafllatma amac› m› güdüyor bunu süreç içinde görece¤iz. Ancak sürecin ikili karakterde oldu¤unu söylemek daha do¤ru olur. Bu sürecin demokrasi güçlerinin kararl› duruflu, do¤ru politikas› ve mücadelesiyle çözümle sonuçlanmas› da mümkündür. Ancak Türk devletinin art›k yürümeyen politikalar›na meflruiyet kazanarak bu zemine dayan›p yeni bir sald›r› hamlesi bafllatmas› da güçlü bir olas›l›k olarak görülmelidir.

ne t

29 Mart seçimlerinden sonra siyasal geliflmeler yeni bir evreye girmifltir. Özellikle de Önderli¤imizin 15 A¤ustos’ta yol haritas› haz›rlayaca¤›m demesinden sonra Türkiye siyaseti Kürt sorunuyla ilgili geliflmelere kilitlenmifltir. Hükümet Kürt aç›l›m›ndan, demokratikleflme içinde Kürt sorununun çözümünden söz ediyor, bu yönlü çal›flmalar yürütüyor. Ancak esas olarak Türkiye kamuoyu Önder Apo’nun 15 A¤ustos’ta aç›klayaca¤› yol haritas›n› bekliyor (bu yaz› yay›nland›¤›nda yol haritas› aç›klanm›fl olacakt›r) Önder Apo ‘yol haritas›n› aç›klayaca¤›m’ demesiyle birlikte, hükümet de Kürt aç›l›m› denen bir yaklafl›mla kendi yol haritas›n› haz›rlama çabas› içine girmifltir. Türkiye’deki bu geliflmelerin arkas›nda bir tarih vard›r. Türkiye bugün Kürt aç›l›m›ndan söz ediyorsa, bu yönlü Türkiye kamuoyunda çok yo¤un tart›flmalar oluyorsa buna yol açan temel etken kuflkusuz Kürt halk›n›n onlarca y›ld›r yürüttü¤ü demokrasi ve özgürlük mücadelesidir. Bu mücadelenin sonucu Türkiye toplumunda, Türkiye siyasetinde ve çeflitli güç odaklar› içinde bu sorunun art›k eski yöntemlerle çözülemeyece¤i kanaatini do¤urmufltur. Daha do¤rusu art›k eski politikalar›n meflruiyetinin kalmad›¤›n› görerek Kürt sorunu konusunda kendisine yeni bir meflruiyet arama çabas› içine girmifllerdir. Bu, yeni meflruiyet arama çabas›, Kürt sorununun çözümünü mü hedeflemektedir, yoksa Kürt halk›-

ew e. c

Önder Apo’nun aç›klayaca¤› yol haritas›na yaklafl›m, Kürt sorununun demokratik çözümüne nas›l “Ö yaklafl›ld›¤›n› da ortaya koyacakt›r. Öte yandan Önder Apo’nun yol haritas›na gösterilecek yaklafl›m, siyasal sürecin hangi yöne evirilece¤ini de belirleyecektir. Bu aç›dan böyle önemli bir yol haritas› aç›klanacakken, tüm bas›n ve kamuoyu böyle bir yol haritas›n› beklerken hükümetin ve hükümete yak›n çevrelerin, ‹mral› muhatap al›namaz, demeleri daha flimdiden yol haritas›na olumsuz yaklafl›laca¤›n› ortaya koyar ki bu da gerçekten tehlikeli bir durumdur. Bu aç›dan bir an önce bu olumsuz yaklafl›mdan vazgeçilmelidir”

Özgürlük mücadelesinin ulaflt›¤› düzey bugünkü siyasal ortam› do¤urmufltur

ww

w.

Ancak flu kesindir ki, Kürt sorunu konusunda flimdiye kadar yap›lmayan düzeyde tart›flmalar yap›lmaktad›r. Kürt sorununun çözülmesi gerekti¤i konusunda kamuoyunda yo¤un bir tart›flma vard›r. Birçok ayd›n, yazar Kürt sorununun çözümü konusunda düflüncelerini dile getirmektedir. Türkiye toplumu hiçbir dönemde olmad›¤› kadar Kürt sorununun çözümüne f›rsat ve zemin sunan bir yaklafl›m ortaya koymaktad›r. Sorunun bir terör sorunu olarak görülmesi yaklafl›m› zay›flam›fl, Kürtlerin haklar› temelinde bir sorun oldu¤u genel e¤ilim haline gelmifltir. Bu genel e¤ilime ra¤men Türkiye siyasetinde Kürt sorununa çözüm getirecek kararl› bir irade ne kadar geliflmifl denilir-

se, buna olumlu cevap vermek zordur. Türkiye’de hâlâ eski zihniyet kal›plar›na göre düflünme devam etmektedir. Kürt sorununun eski yöntemlerle çözülemeyece¤i ve Kürt Özgürlük Hareketinin bast›r›lamayaca¤› anlafl›lm›flt›r. Bunun sonucu bir fleyler yapmadan Kürt toplumuyla birlikte yaflanmayaca¤› kanaatine var›lm›flt›r. Ancak eski zihniyet tümden afl›lamad›¤› için Kürtlerin temel demokratik haklar›n› tan›yarak sorunun kal›c› bir çözüme kavuflturulmas› konusunda ciddi yaklafl›m zay›fl›klar› görülmektedir. Ancak mevcut gelinen aflamay› da küçümsemiyor ve Özgürlük Hareketinin yürüttü¤ü mücadelenin bir sonucu olarak de¤erlendiriyoruz. Onlarca y›ld›r yürütülen mücadele Kürt sorununun demokratik çözümü için önemli bir zemin oluflturmufltur. Tabii bunu esas olarak yaratan da ortaya ç›karan da dayatan da Kürt toplumundaki büyük de¤iflimlerdir, örgütlülük düzeyidir. Kürt halk›n›n demokratik siyasal çözüm olmadan bu mücadeleyi b›rakmayaca¤› konusunda ortaya koydu¤u kararl› tutumdur. Tart›flmay› bafllatan, yaratan, ortaya ç›karan esas olarak Türkiye’deki zihniyet de¤iflimi, politika de¤iflimi de¤ildir. Kesinlikle Kürt halk›n›n özgürlük mücadelesinin ulaflt›¤› düzey bugünkü düflünsel ve siyasal ortam› do¤urmufltur. Kürt halk› bütün bast›rma çabalar›na ra¤men onlarca y›ll›k mücadeleyle özgürlük ve demokraside ›srarl› oldu¤unu gösteren destans› bir direnifl göstermifltir. Bu-


A¤ustos 2009

SERXWEBÛN kümetinin yeniden iktidar olmas›n›n önünü açm›fl hem de Abdullah Gül’ün seçimden sonra cumhurbaflkan› olmas›na onay vermifltir. Kendi aralar›nda büyük çekiflme ve çat›flma içinde olan ordu ve AKP’nin Kürt sorununun tasfiyesi konusunda anlaflmalar› irdelenmesi gereken bir durumdur. Bu gerçeklik flunu da göstermifltir: ‹ki taraf da Kürt Özgürlük Hareketi’ni tasfiye ederek kendine göre bir hamle yapmak istemektedir. Ya da iki taraf›n Kürt Özgürlük Hareketi’ni tasfiye etme d›fl›nda ortak noktalar› kalmam›flt›r. Birbirlerine muhtaç olduklar› için her ikisi de bu ortak noktada birlikte yürüme ihtiyac› duymufllard›r. Nitekim 22 Temmuz seçimlerinden sonra Kürt Özgürlük Hareketi’ni tasfi-

rar› alm›flt›r. Yi¤it komutan Adil’in komutas›nda Gabar’daki operasyon birliklerine karfl› yap›lan büyük eylem bu direnifl sürecini bafllatm›flt›r. Daha sonraki Oramar eylemi de Adil yoldafl›n bafllatt›¤› bu yeni direnifl dönemine girildi¤ini ve daha kapsaml› direnilece¤ini her kese göstermifltir.

ye etme kararlar›n› derhal devreye sokmufllard›r. O güne kadar içerde hal ettik mi ki s›n›r d›fl›na ç›kal›m diyen AKP hükümeti, savafl tezkeresi haz›rlama çal›flmas› bafllatm›fl ve savafl tezkeresinin ç›kmas› konusunda bütün di¤er siyasi partilerle ortak bir karara varm›flt›r. Ordu-AKP uzlaflmas› etraf›nda CHP de bu uzlaflmaya kat›lm›flt›r. Di¤er bütün toplumsal ve siyasal kesimler de bu uzlaflmaya dahil edilerek Kürt Özgürlük Hareketi’nin hem siyasal hem sosyal olarak kuflat›l›p ezilmesi hedeflenmifltir. Bunun diplomatik aya¤› da ABD ile tamamlanmak istemifltir. Kürt Özgürlük Hareketi hükümetin bu politikalar›n› görmüfl ve bu tasfiye sald›r›lar›n› bofla ç›karmak için daha üst düzeyde bir direnme ka-

Bunun sonucu Bush PKK’yi sadece Türkiye’nin de¤il, ABD’nin ve Irak’›n da düflman› ilan etmifltir. PKK’nin tasfiyesi konusunda Türk devletine dünya kamuoyu önünde destek vermifltir. Bu destek karfl›l›¤›nda Türkiye hükümetinden Güney Kürdistan’la iliflkilerinin geliflmesini istemifltir. Nitekim Erdo¤an-Bush görüflmesinden sonra Deniz Baykal da Güney Kürdistanl› güçlerle görüflme yap›labilece¤ini, PKK’nin böylelikle etkisiz k›l›nabilece¤ini söylemifl ve eski kat› yaklafl›mlar›ndan vazgeçmifltir. Bu geliflmeler de göstermifltir ki, Kürt Özgürlük Hareketini tasfiye etme konusunda ABD’ye belirli tavizler verilmifltir. Daha do¤rusu PKK’nin tasfiye edilmesi karfl›l›¤›nda, Güney Kürdistan’› tan›ma uzlaflmas› yap›lm›flt›r.

ne te we .c om

günkü bütün geliflmelerin arkas›ndaki tarihi böyle anlamak gerekir. Nitekim onlarca y›ld›r sürdürülen mücadelenin bugün anlaml› bir bar›flla sonuçland›r›lmas› yaklafl›m› içinde olan Önder Apo, yol haritas›n› aç›klama tarihini 15 A¤ustos olarak deklere etmifltir.

3

Ordu ve AKP’nin Hareketimizi tasfiye etme d›fl›nda ortak noktalar› kalmam›flt›

ww

w.

On y›llard›r sürdürülen mücadeleyle bugünkü geliflmeler ortaya ç›kar›lmakla birlikte, özellikle son iki y›ld›r sürdürülen mücadelenin mevcut durumu ortaya ç›kard›¤›n› söylemek de yanl›fl olmayacakt›r. Devlet ve hükümet içinde olmak üzere demokratik güçler ve çeflitli çevrelerden gelen istek sonucu 2006 1 Ekim’inde tek tarafl› ateflkes ilan edilmifltir. Ne var ki Türk devleti ve hükümeti 2006 1 Ekim’inde ilan etti¤imiz ateflkes karfl›s›nda hiçbir ciddi ad›m atmad›¤› gibi, ateflkes yap›lmas›n› isteyen birçok çevre de sessiz kalm›flt›r. Devlet, bu süreci Kürt Özgürlük Hareketi’ni tasfiye süreci olarak kullanmak istemifltir. Ancak Önder Apo ateflkesin daha bafllamas›yla birlikte, e¤er bir çözüm yoksa bunu bir oyun sayar›m, de¤erlendirmesinde bulunarak Örgütü ve halk› duyarl› hale getirip, Türk devletinin bu süreci tasfiye süreci haline getirmesinin önüne geçmifltir. Önder Apo e¤er ad›mlar at›lmazsa 18 May›s kararlaflmas›n›n ortaya ç›kmas› gerekti¤ini belirtmifltir. Bunun anlam›: Haki Karer arkadafl›n flahadetinden sonra gerçekleflen birinci 18 May›s kararlaflmas›nda oldu¤u gibi tasfiyeye karfl› mücadeleyi yükseltecek bir döneme girilece¤idir. Gerçekten de bu süreçte Türk devleti bir tasfiye sald›r›s› planlam›flt›r. 2007 27 Nisan’›nda AKP hükümetine e-muht›ra veren ordu ve bunun Genelkurmay Baflkan› Yaflar Büyükan›t, May›s ay›nda Erdo¤an’la Dolmabahçe’de görüflerek Kürt Özgürlük Hareketi’nin tasfiyesi konusunda anlaflm›fllard›r. Önceden Abdullah Gül’ün cumhurbaflkan› olmas›na itiraz eden ve AKP’nin önünü t›kayarak hükümetten düflürmek isteyen ordu, Dolmabahçe görüflmesiyle hem 22 Temmuz’da yap›lacak seçimlerde AKP hü-

PKK’nin tasfiyesi karfl›l›¤›nda Güney Kürdistan’› tan›mada uzlafl›lm›flt›r

AKP-ordu uzlaflmas›, siyasi ve sosyal kuflatmas›n› diplomatik kuflatmayla tamamlay›p çok kapsaml› askeri sald›r›larla Kürt Özgürlük Hareketi’ni tasfiye etme planlamas› yapm›flt›r. Bunun bir gere¤i olarak Baflbakan ABD’ye gitmifl, Bush’la büyük pazarl›klar yap›lm›flt›r.


SERXWEBÛN

Direnifl gelifltirilerek Türk devletinin tasfiye planlar› bofla ç›kar›lm›flt›r

Yanl›fl hesap ‹mral›’dan dönmüfltür

Bu uzlaflman›n Dolmabahçe uzlaflmas›ndan fark› ise Kürt Özgürlük Hareketine karfl› savaflta baflar›l› olmak; siyasal, sosyal ve diplomatik kuflatmay› daha güçlü hale getirmek için Kürt sorununda bireysel kültürel haklarla s›n›rl› baz› ad›mlar atma karar›na var›lmas›d›r. Daha sonra TRT 6’n›n aç›lmas›, devletçi ve sa¤c› tutumuyla bilinen üniversitelerde Kürdoloji bölümlerinin kurulaca¤›ndan söz edilmesi de Erdo¤an’la Baflbu¤ aras›nda yap›lan uzlaflman›n sonucudur. AKP ile Genelkurmay uzlaflmas› Önderlik üzerinde kuraca¤› bask›lardan sonuç al›rlarsa askeri, siyasi, sosyal alanda yapacaklar› hamlelerle de sonuç alacaklar›n› düflünmüfllerdir. Ancak yanl›fl hesap ‹mral›’dan dönmüfltür. Kürt Halk Önderi devletin dayatmalar›na aç›kça karfl› koymufltur. Hiçbir dayatmaya boyun e¤meyece¤ini ortaya koyan bir direnifl sergilemifltir. Bu direnifl derhal Kürt halk›n›n serh›ldanlar›nda yank›s›n› bulmufltur. Nitekim yediden yetmifle herkes Önder Apo’yu sahiplenerek, Önder Apo’nun ‹mral›’da

ww

w.

ne t

Bu tasfiye konseptinin gere¤i 5 Kas›m görüflmelerinden sonra Aral›k ay›yla birlikte hava operasyonlar› artt›r›lm›flt›r. Kendilerinin de bas›na yans›tt›¤› gibi hava operasyonlar›yla gerilla güçlerini darbeleme ve tasfiye etme konusunda ciddi beklentileri olmufltur. Nitekim her hava operasyonundan sonra yüzlerce gerillan›n öldü¤ü haberlerini vermifllerdir. Öyle anlafl›l›yor ki bu hava operasyonlar›yla y›prat›p kara operasyonlar›yla da son darbeyi vurmay› amaçlam›fllard›r. Nitekim hava operasyonlar› süreklileflmifl, 21 fiubat 2008’de de HPG Anakarargâh›n bulundu¤u Zap’a operasyon yap›lm›flt›r. Böylece Kürt Özgürlük Hareketi ya teslim al›nmak ya da çok y›prat›lm›fl bir biçimde güçsüz düflürülmek istenmifltir. Ancak tasfiye konseptini bilen ve buna göre haz›rl›klar›n› yapan Kürt Özgürlük Hareketi Zap’ta ve Zagros alan›nda büyük bir direnifl gelifltirerek Türk devletinin tasfiye planlar›n› bofla ç›karm›flt›r. Böylelikle diplomatik, siyasal, sosyal kuflatma temelinde askeri darbe vurarak ezme hesaplar› suya düflmüfltür. Zap direniflinin yaratt›¤› önemli siyasal sonuçlar olmufltur. AKP-ordu uzlaflmas›na itirazlar geliflmifltir. CHP ve MHP bu uzlaflmaya karfl› ç›kmakla kalmam›fl, orduyu y›pratan de¤erlendirmelerde bulunmufllard›r. En önemlisi de ordu içinde Ergenekon denilen, ordunun AKP ile uzlaflmas›na karfl› ç›kan kesimler Zap yenilgisinden sonra ordunun AKP ile ittifak›n› tamamen bozmas›n› ve AKP hükümetinin düflürülmesine yönelik bir yaklafl›m içinde olmas›n› dayatm›fllard›r. Bugüne kadar istemeyerek ordu-AKP uzlaflmas›na destek veren bu kesimler Zap’tan sonra bu uz-

laflmaya aç›ktan karfl› ç›km›fllard›r. Ordu-AKP uzlaflmas›n›n PKK’yi tasfiye etmede bir sonuç vermedi¤ini görerek ordu içinde uzlaflmadan yana olan kesimlere karfl› tutum alm›fllard›r. Böylelikle ordu içinde bir mücadele bafllam›flt›r. Bu durum, Genelkurmay’la AKP aras›nda yeni bir uzlaflmay› beraberinde getirmifltir. Bunun sonucu Genelkurmay hem AKP ile uzlaflmas›n› sürdürüp d›fl deste¤i almak ve bu temelde Irak ve Güney Kürdistanl› güçleri PKK’nin üzerine sürmek hem de ordu içinde kendine muhalif kesimleri saf d›fl› etmek için Ergenekon davas›na izin vermifltir. Di¤er taraftan da kapatma davas›yla AKP’yi s›k›flt›r›p AKP-ordu uzlaflmas›nda inisiyatifi elinde tutmaya çal›flm›flt›r. Özcesi AKP’nin kapat›lmamas›, PKK’nin tasfiyesi ve Ergenekon denilen kesimlerin askeri ve sivil bürokrasi içinde temizlenmesi üzerinden Erdo¤an-Baflbu¤ uzlaflmas› gerçekleflmifltir. Daha do¤rusu Erdo¤an-Büyükan›t uzlaflmas› yenilenmifltir.

gösterdi¤i direnifli kendi direnifliyle güçlendirerek, Türk devletinin Önderli¤i, gerillay›, toplumu bask› alt›na alarak mücadeleyi geriletmesinin önüne geçmifltir. Nitekim yerel seçimlere do¤ru gidilirken sonbahar aylar› Kürt halk›yla devlet aras›nda k›ran k›rana bir mücadele içinde geçmifltir. Devlet toplumun iradesini k›rarak, zay›f düflürerek TRT 6 ve Kürdoloji gibi ad›mlarla teslim al›p sistem içilefltirerek mücadeleyi kontrol alt›na almak istemifltir. Bast›r›lm›fl, ezilmifl Kürt toplumu ve Özgürlük Hareketi’nin TRT 6 ve Kürdoloji gibi s›n›rl› ad›mlar› kabul ederek Türk devletinin politikas›na boyun e¤mesi istenmifltir. Ancak buna karfl› Kürt halk› da Kürt Özgürlük Hareketi de gerilla da direnifl içinde olmufltur.

ew e. c

Kuflkusuz ABD’nin Türkiye’yi kendi politikalar›n›n içine tam çekmeden, Türkiye’ye tümüyle her türlü deste¤i vermesi de söz konusu de¤ildir. Bu yönüyle de 5 Kas›m görüflmesinden Kürt Özgürlük Hareketi’ne karfl› önemli bir destek alsa da bu deste¤in s›n›rs›z ve tam bir destek olmad›¤› daha sonraki geliflmelerden anlafl›lm›flt›r.

A¤ustos 2009

om

4

‹deolojik ve örgütsel sald›r›lar PKK 10. Kongresiyle bofla ç›kar›lm›flt›r

Türk devleti 29 Mart seçimlerini Kürt Özgürlük Hareketi’ni ezme ve bir daha aya¤a kalkamaz hale getirme stratejisinin arac› haline getirmek istemifltir. Bunun için bütün devlet imkânlar› kullan›lm›flt›r. 29 Mart’ta DTP yenilgiye u¤rat›larak Kürt halk›n›n siyasi taleplerinin olmad›¤› ileri sürülüp sald›r›larla Kürt Özgürlük Hareketi marjinal k›l›nmak istenmifltir. Bunun için de Hewler’de toplanacak Kürt konferans›yla da silah b›rakt›rma karar› ald›r›l›p Güneylilerin de kendileriyle birlikte Kürt Özgürlük Hareketinin üzerine yürümesi sa¤lanacak, böylece Kürt Özgürlük Hareketi’nin on y›llard›r süren direnifli bast›r›lacakt›r. AKP-ordu uzlaflmas›na dayal› bu bast›rma hareketine karfl› Kürt Özgürlük Hareketi askeri, siyasi ve ideolojik olarak büyük bir direnifl içine girmifltir. Özellikle 2007 May›s ay›ndaki 5. Genel kuruldan sonra bafllayan ideolojik ve örgütsel mücadele ve hamleler 2008 y›l›nda KCK 6. Genel Kurulu ve PKK 10. Kongresi’yle taçlanm›fl, bütün çal›flmalarda baflar›n›n en temel zemini olan ideolojik mücadele ve örgütsel duruflta Kürt Özgürlük Hareketi üstünlü¤ü ele geçirmifltir. Türk devletinin yürüttü¤ü ideolojik sald›r›lar hem örgüt içinde hem toplum içinde gerile-


A¤ustos 2009

SERXWEBÛN çözme iradesini daha aç›k biçimde ortaya koyma karar›na varm›flt›r. Nitekim 13 Nisan’da çat›flmas›zl›k karar›n› 1 Haziran’a kadar uzatm›fl ve Kürt sorununun demokratik çözümü için ad›mlar atma ça¤r›s›nda bulunmufltur. Ancak Türk devletinin kal›c› bir çözüm gerçeklefltirme politikas› olmad›¤›ndan, esas olarak siyasal meflruiyetini güçlendirecek ve Kürt Özgürlük Hareketi’nin taban›n› daraltacak bir politikayla bu süreci geçifltirmek istedi¤i görülmüfltür. Nitekim bu tür politikalar ve s›n›rl› baz› ad›mlarla çeflitli kesimleri yan›na alarak -inkâr ve imha konseptinden vazgeçmeyerek- zay›flayan meflruiyetini ortadan kald›r›p kendi konumunu güçlendirmeyi temel hedef edinmifltir. Çünkü kal›c› çözümden yana bir tutum olsayd›, Kürt Özgürlük Hareketi’nin 13 Nisan’daki aç›klamas›na karfl› daha yumuflak bir yaklafl›m içinde olur, DTP’ye yönelik siyasal operasyonlar› gerçeklefltirmezdi. Ancak kal›c› bir çözüm de¤il de baz› ad›mlar at›p bunu Kürt Özgürlük Hareketi’ne dayatma politikas› içinde olduklar›ndan askeri, siyasi, diplomatik ve ideolojik sald›r›lar durmam›flt›r.

ran gerçeklik budur. Kürt Halk Önderinin ve Özgürlük Hareketinin çözüm konusunda ortaya koydu¤u bu siyasi irade, Türkiye hükümetini ve devletini s›k›flt›rm›flt›r. Nitekim Önderli¤in yol haritas›n› aç›klayaca¤›m demesiyle birlikte Türkiye hükümeti telafla düflmüfltür. Çünkü böyle bir yol haritas› karfl›s›nda s›n›rl› baz› fleyler yaparak süreci geçifltirmek istedi¤i taktirde çok zor duruma düflece¤ini anlam›flt›r. Bu nedenle aylard›r haz›rlad›klar› plan›n sosyal ve siyasal deste¤ini artt›rmak ve böylelikle Önder Apo’nun inisiyatifini bofla ç›kararak kendi düflündükleri çözüm –daha do¤rusu çözümsüzlükanlay›fl›n› Kürt Özgürlük Hareketine kabul ettirmek için yo¤un bir çaba içine girmifllerdir. Hükümetin bu konuda ald›¤› kararlar, yapt›¤› giriflimler ve ‹çiflleri bakan›n›n görevlendirilmesini bu çerçevede anlamak gerekir.

ne te we .c om

tilerek Özgürlük Hareketi’nin moral düzeyi de toplumun moral düzeyi de yükseltilmifltir. Bu temelde de siyasi ve askeri çal›flmalar baflta olmak üzere bütün di¤er çal›flmalar geliflme göstererek Türk devletinin çok boyutlu sald›r›lar› bofla ç›kar›lm›flt›r. 29 Mart seçimleri Zap’taki askeri sald›r›lar›n bofla ç›kar›lmas› gibi, siyasi sald›r›lar›n bofla ç›kar›lmas› anlam›na gelmifltir. Zaten ideolojik ve örgütsel sald›r›lar 10. Kongreyle bofla ç›kar›lm›flt›. Tüm bu kapsaml› sald›r›lar ve buna karfl› gösterilen kapsaml› direnifller 29 Mart’tan sonra siyasal geliflmelere yeni bir do¤rultu kazand›rm›flt›r.

5

Devlet eski politikalar› sürdürmenin imkân›n›n kalmad›¤›n› görmüfltür

Önder Apo Türk devletini gerçek çözüme zorlamaktad›r

Devletin kal›c› olmayan ve süreci geçifltirmeyi öngören bu politikalar›na ra¤men Kürt Özgürlük Hareketi hem uluslararas› ve bölgesel koflullar›n hem Kürt halk›n›n geldi¤i örgütleme ve bilinç düzeyini hem de Türkiye toplumundaki Kürt sorununun çözümü konusundaki ortaya ç›kan e¤ilimleri görerek demokratik siyasi çözümde ›srar etme karar› alm›flt›r. Nitekim Önder Apo, A¤ustos’ta “yol haritas›n› aç›klayaca¤›m” diyerek, ortaya ç›kan bu olumlu süreçte de Kürt sorununa kal›c› çözüm getirmek istemeyen Türkiye’nin bu politikas›n› bofla ç›karmak ve onu çözüme zorlamak istemektedir. Önder Apo’nun bu hamlesi Türkiye’nin yar›m yamalak baz› fleyleri yaparak mevcut süreci çarçur etme politikas›n› zor duruma sokmufltur. Bugün Türkiye’deki tart›flmalar› ve Kürt aç›l›m› denen söylemleri ortaya ç›ka-

ww

w.

29 Mart’tan sonra Kürt Özgürlük Hareketi’nin inisiyatif kazand›¤›n› ve bu inisiyatifin kendisini zorlayaca¤›n› gören Türk devleti, Kürt halk›n›n her alanda geliflen özgürlük mücadelesini durdurmak için bir planlama dahilinde sald›r› bafllatm›flt›r. Bir taraftan örgütlü gücümüzü zay›flatmak isterken, di¤er taraftan Zap direniflinden sonra ‹lker Baflbu¤’la Erdo¤an’›n yapt›¤› anlaflma gere¤i TRT 6 gibi ad›mlar› bir k›s›m bireysel haklarla destekleyerek politik meflruiyetini güçlendirip Kürt Özgürlük Hareketi’nin elindeki siyasi inisiyatifi ele geçirmek ve bu temelde yeni sald›r›lar bafllatmak karar› alm›fllard›r. Nitekim Cumhurbaflkan› “iyi fleyler olacak” diyerek Kürt sorununda baz› ad›mlar atacaklar› mesaj›n› vermifltir. Devlet de ordu da görmüfltür ki eski politikalar›n› sürdürmenin imkân› kalmam›flt›r. Eski politikalarda ›srar›n, Kürt Özgürlük Mücadelesinin daha da geliflmesi ve kendilerinin daha da zor duruma düflmesiyle sonuçlanaca¤›n› görmüfllerdir. Cumhurbaflkan› ve hükümetin Kürt sorunundan yeniden söz etmelerinin temel nedeni budur. Kürt Özgürlük Hareketi daha 29 Mart seçimlerinden önce siyasal mücadelenin geliflece¤ini görmüfltür. Bu nedenle 29 Mart seçimlerinden sonra halk›n gösterdi¤i tutum gere¤i siyasal mücadeleyi daha da gelifltirme, Kürt sorununu demokratik siyasal temelde

Hükümetin Kürt halk›n›n beklentilerini karfl›layacak bir çözümü yoktur

Hükümet e¤er bütün çevrelere dan›flaca¤›z, bütün çevrelerle tart›flaca¤›z, herkesin görüflünü alaca¤›z biçiminde bir yaklafl›m ortaya koymuflsa, bunun nedeni: Önder Apo’nun ortaya koyaca¤› yol haritas› karfl›s›nda kendi politikalar›n›n bofla ç›kaca¤› ve gerçek yüzlerinin a盤a ç›kaca¤›n› görmeleridir. Bu aç›dan kendi gerçek yüzlerini gizlemek için sanki Kürt halk›n›n taleplerini karfl›layacak kal›c› bir çözüm olacakm›fl havas›n› pompalamaya çal›flmaktad›rlar. Hükümetin tam bir çözümden yana oldu¤una kamuoyu inand›r›lmak istenilmektedir. Nitekim Türkiye ve Kürt kamuoyunda sorunun çözülece¤i beklentisi yarat›lm›flt›r. CHP’nin ve MHP’nin tepkisini kendilerinin gerçek bir çözüm politikas› oldu¤u biçiminde gösterme gayreti içindedirler. CHP’nin ve MHP’nin sald›r›lar›n› ortaya koyacaklar› program ve giriflimler için meflruiyet kazand›r›c› ve güçlendirici bir etken olarak kullanmaktad›rlar. AKP hükümeti bir taraftan çözüm için iyimserlik havas› yaratmaya çal›fl›rken, kendi yapacaklar›n› huzur ve bar›fl projesi olarak adland›r›p d›fl güçlerin Kürt sorununu kullanmas›n›n önüne


SERXWEBÛN

Eski politikalarda, zihniyette “E ne kadar ›srar edilirse edilsin, göz boyama ve zaman kazanma ad›mlar›yla asimilasyon ve yok etme politikalar› ne kadar sürdürülürse sürdürülsün, Kürtleri iradesiz b›rakma, iradelerini tan›mama yaklafl›mlar› bir dönem daha ömrünün sonuna gelinmifltir”

lasyon kavram›n›, kültürel soyk›r›m kavram›n› kendine göre yorumlamad›r. Ya da hâlâ yürüyen büyük asimilasyon ve kültürel soyk›r›m sald›r›lar›na karfl› gözlerini kapayarak ve Kürtlerin de gözlerini kapatmas›n› isteyerek bu politikan›n kabul edilmesini istemektir. Baz› kifliliklerin ve çevrelerin “inkârc›l›k bitmifltir” söyleminin inkârc›l›¤›, asimilasyonu, erimeyi, soyk›r›m› günlük yaflayan Kürt halk› karfl›s›nda hiçbir anlam› ve de¤eri yoktur.

Devlet çözüm konusunda tutarl› olmasa da cin flifleden ç›km›flt›r

De¤iflen fleyler de var tabii. Tart›flma düzeyinin bu noktaya gelmesi, tart›flman›n kapsaml›laflmas›, siyasetin bu sorun etraf›nda yo¤unlaflmas› Türk devletinin y›llard›r izledi¤i politikan›n bofla ç›kt›¤›n›n kan›t›d›r. Kürtlerin iradesini k›rma, onlar›n direniflini engelleme çabalar›n›n, bütün bast›rma hareketlerinin sonuç almad›¤› bu tart›flmalarla kan›tlanm›flt›r. Bu aç›dan Türkiye’de sorununun çözümü için elveriflli bir zeminin var oldu¤u görülmektedir. Her ne kadar hükümet ve devlet çözüm konusunda tutarl› bir yaklafl›m içinde olmasa da cin flifleden ç›km›flt›r. Eski politikalarda, zihniyette ne kadar ›srar edilirse edilsin, göz boyama ve zaman kazanma ad›mlar›yla asimilasyon ve yok etme politikalar› ne kadar sürdürülürse sürdürülsün, Kürtleri iradesiz b›rakma, iradelerini tan›mama yaklafl›mlar› bir dönem da-

w.

Asimilasyondan ve kültürel soyk›r›mdan vazgeçilmifl de¤ildir

ww

Sözde inkârc›l›k b›rak›lm›fl gibidir, Kürt var denilmektedir, ama asimilasyondan, kültürel soyk›r›mdan vazgeçilmifl de¤ildir. Kürt halk›n›n demokratik bir siyasi irade ve bu temelde kendi demokratik kurumlaflmas›n› kabul etmemedeki yönündeki inat devam etmektedir. Her ne kadar baz›lar›, devlet ve hükümet inkârc›l›k politikas› izlemiyor, inkârc›l›ktan vazgeçmifltir, kültürel olarak varl›¤›n› koruma aç›s›ndan engeller ortadan kalkm›flt›r dese de gerçek böyle de¤ildir. Bu, tamamen bir demagojidir. ‹nkâr kavram›n›, asimi-

ha sürdürülse de bu politikalar›n ömrünün sonuna gelinmifltir. ‹nkâr ve imha politikas›n› yeni koflullarda sürdürme politikalar›na meflruiyet kazand›rma çal›flmalar›n›n sonuç vermeyece¤ini flimdiden belirtebiliriz. Bunlar yamalamad›r. Bu yamalamalarla lime lime olmufl, inand›r›c›l›¤› ve etkisi kalmam›fl politikalar› ayakta tutmak mümkün de¤ildir. Eski politikalar› yeni biçimde cilalayarak sürdürmenin, bu kadar politikleflmifl, on y›llard›r mücadele veren Kürt halk gerçe¤inde bir etkisinin olmayaca¤›n› rahatl›kla söylemek mümkündür.

ew e. c

sürdürülse de bu politikalar›n

ne t

geçeceklerini belirtilirken, di¤er taraftan Kürt sorununun kal›c› çözümü aç›s›ndan olmazsa olmaz konularda k›rm›z› çizgileri oldu¤unu beyan etmektedir. Sorunun çözümü aç›s›ndan en temel konu olan muhatapl›k hakk›nda ben muhatap almadan bu sorunu çözerim havas› içerisindedir. Çözümün en temel konusu olacak Kürt demokratik siyasi iradesini tan›may›, Kürtlerin demokratik siyasi iradeleriyle Türkiye siyaseti içinde yer almalar›n› kabul etmeyen bir yaklafl›m içindedirler. Kürt halk›n›n kendi demokratik kurumlaflmalar›yla siyasal, sosyal, ekonomik yaflam›n› düzenleme talebine karfl› ç›kmaktad›rlar. Kürt halk›n›n her alanda kendi demokratik yaflam›n› kuracak bir demokratik siyasi iradeye gerek olmad›¤›n› söyleyen yaklafl›mlar, hükümetin çözüm aç›s›ndan gerekli olan en temel konularda tutucu ve eski zihniyetin s›n›rlar› d›fl›na ç›kmad›¤›n› ortaya koymaktad›r. Kimlik ve kültürel haklar konusundaysa bireysel haklar çerçevesini aflmayan baz› fleylerle kendilerini s›n›rland›rm›fllard›r. Kürt toplumunun toplum olmaktan kaynakl› haklar›n› kabul etmeyen, bunlar›n kabul edilmeyece¤ini ortaya koyan bir yaklafl›m içindedirler. Dolay›s›yla hükümetin Kürt sorununun çözümü konusunda ciddi bir yaklafl›m içinde olmad›¤›n›, aksine Kürt sorununun çözümündeki temel demokratikleflme ad›mlar› ve tan›nmas› gereken temel haklar konusunda çok geri bir konumda oldu¤unu göstermektedir.

A¤ustos 2009

om

6

Yamalama oyalama tutumlar›na karfl› Kürt toplumunda tepki geliflecektir

Kürt toplumu Türk devletinin s›n›rl› baz› ad›mlarla bu süreci geçifltirme politikalar›n› kesinlikle bofla ç›karacakt›r. Sadece PKK taban› da de¤il, PKK’nin d›fl›nda kalan Kürt çevreleri de oyalama, yamalama politikalar›n›, giriflimlerini kesinlikle kabul etmeyecektir. Hatta bu yamalama, oyalama tutumlar›na karfl› Kürt toplumundan büyük tepki geliflecektir. Devlet ve hükümet, Kürt toplumunun demokratik iradesini tan›mayan s›n›rl› baz› ad›mlarla Kürt siyasi cephesini, Kürt toplumsal taban›n› bölmeyi amaçlasa da, AKP’nin bu yamalama politikas› Kürt toplumunun tümü taraf›ndan reddedilecektir. AKP hükümetinin ve devletinin Kürt siyasetini ve toplumsal yaflam›n› parçalama giriflimleri bu tür yaklafl›mlarla sonuç alamaz; sonuç almas› mümkün de¤ildir. Daha do¤rusu art›k Kürt toplumsal yap›s›n›, Kürt siyasi güçlerini parçalamak ve buna dayanarak Kürt Özgürlük Hareketini ezmek mümkün de¤ildir. Belki toplumsal taban› olmayan ve siyasi etkisi s›n›rl› baz› Kürt çevreleri AKP hükümetine, AKP hükümetinin çözüm olmayan politikalar›na destek verebilir, ancak bunlar›n da Kürt siyasal yaflam› ve toplumsal yaflam› içinde bir de¤erinin olmad›¤› bilinmelidir. AKP ve ordu uzlaflmas› askeri hamle yapm›fl, baflar›l› olmam›fl, siyasi hamle yapm›fl baflar›l› olmam›fl, ideolojik hamle yapm›fl baflar›l› olmam›flt›r. Bu nedenle bu tart›flmalar günde-


A¤ustos 2009

SERXWEBÛN tülen politikalar aç›s›ndan geçerli de¤ildir. Bunu Türk devleti de siyasi güçleri de her türlü siyasal ve sosyal kesimler de bilmek durumundad›r. fiunu aç›kça belirtmek gerekiyor, Türkiye’de Kürt sorununun demokratik çözümünü isteyen güçler daha da cesaretli olmak durumdad›r. Çünkü koflullar Kürt sorununun çözümü aç›s›ndan elveriflli hale gelmifltir. Art›k Türkiye toplumunda ve tüm sosyal çevrelerde bu sorun çözülsün diyenlerin say›s› artm›flt›r. Çözümü isteyenler hiçbir dönemde olmad›¤› kadar ço¤alm›flken çözüm istemeyenlerin gücü zay›flam›flt›r. Son birkaç ayl›k süreç bu gerçe¤i a盤a ç›karm›flt›r. Konunun sürekli gündemde kalmas›, toplumda geliflen bu çözüm e¤iliminin sonucudur. Ekonomik çevreler, sosyal çevreler bu sorunun çözülmesini istemektedir. Sorunun çözümü konusunda Türkiye’de çok önemli düzeyde ve kapsamda bir siyasal ve toplumsal yelpaze ortaya ç›km›flt›r. Çözüm için ortaya ç›kan bu toplumsal ve siyasal birikimi küçümsememek gerekmektedir.

ya ç›karamad›klar› için sola, demokrasi güçlerine yak›n çevreler de CHP’ye oy vermeye mahkûm olmufllard›r. Bu yönüyle CHP ile taban›n› tümüyle özdefllefltirmek do¤ru de¤ildir. Bu nedenle de CHP’nin olumsuzlu¤u tabana dayanan de¤il de farkl› güçlere dayanan bir yaklafl›m olarak görülmelidir. Kürt sorununun çözümü konusunda en fazla sorun yaratacak olan MHP’dir. MHP’nin taban› geçmiflten beri milliyetçi ve flovenist bir karakterde flekillenmifltir. Kürt halk›na ve özgürlük mücadelesine karfl› flartland›r›lm›fl bir taband›r. Bu yönüyle MHP’nin çözümsüzlükte ›srar etmesi CHP’ninkinden farkl›d›r. Çünkü CHP’nin izledi¤i politika tabans›zd›r. Bir tabana dayanarak politika üretme yerine, asker ve sivil bürokrasi ve çeflitli çevrelerle iliflkisinin gere¤i çözümsüzlü¤ünde ›srar etmektedir. Ama MHP öyle de¤ildir. MHP’nin taban› çözümsüzlük politikalar›na destek verecek bir taband›r.

CHP’nin olumsuzlu¤u kendi taban›n›n yaklafl›m›n› yans›tan bir tutum de¤ildir

Burada bir konunun alt›n› çizmekte fayda var: AKP bu politikalar› orduyla birlikte uygulamaktad›r. ‹lker Baflbu¤ da Genelkurmay ekibi de bu iflin içindedir. Bu aç›dan MHP ve CHP’nin politikalar›n› baflka bir biçimde de¤erlendirmek de mümkündür. Ya da AKP’nin devlet politikas› izliyoruz demesi, akla farkl› fleyleri getirmektedir. Acaba ordu bunlara baflka bir rol mü vermifltir? AKP-ordu uzlaflmas›n›n bireysel haklar temelinde baz› s›n›rl› ad›mlarla Kürt Özgürlük Hareketi’ni etkisizlefltirmek, daha sonra da uygulayaca¤› politikalarla, alaca¤› tedbirlerle kültürel soyk›r›m› devam ettirmek istedi¤ini belirtmifltik. Bu aç›dan da MHP ve CHP politikalar› ölümü gösterip s›tmaya raz› etme biçiminde de de¤erlendirilebilir. Bu konuda AKP ile MHP, AKP ile CHP anlaflm›flt›r demiyoruz, ama AKP ile ittifak içinde olan ordunun ve yeni derin devletin MHP’yi ve CHP’yi bu yönlü yönlendirdi¤inden söz etmek mümkündür. Bu yönüyle AKP ve ordunun s›n›rl› baz› ad›mlara dayanan politikalar›n›n bir plan dahilinde yürütecekleri, bu konu-

ne te we .c om

me gelmifltir. Kürt Özgürlük Hareketi’nin çözüm politikalar› Türkiye toplumunda ve uluslararas› alanda etkisini bulmufltur. Bunun görülmesi gerekmektedir. ‹deolojik, askeri ve siyasi hamle bofla ç›km›flken yeniden oyalamak için bir siyasi hamle yapmak, buna dayanarak bir askeri hamle gerçeklefltirmek, bu siyasi ve askeri hamlenin ideolojik ve siyasi argümanlar›n› yaratma çabas›na girmek Türkiye aç›s›nda zaman kaybetmekten baflka bir sonuç vermeyecektir. Çünkü Kürt Özgürlük Hareketi hiçbir dönemde olmad›¤› kadar güçlüdür. Baz›lar›n›n dedi¤i gibi hükümetin aç›l›m politikalar› Kürt Özgürlük Hareketinin zay›flamas› sonucu gündeme gelmemifltir. Türkiye’de demokratik siyasal alanda 100 kiflinin tutuklanmas›n› Kürt Özgürlük Hareketi’nin zay›flamas› olarak de¤erlendirmek, Kürt Özgürlük Hareketi’nin toplumda yaratt›¤› derin etkiyi ve sars›lmayacak iliflkileri anlamamak olur.

7

Kürt sorununun çözümünü isteyen güçler daha cesaretli olmak zorundad›r

MHP ve CHP’nin kat› tutumlar› toplumun çok s›n›rl› kesiminde yank› bulmaktad›r. CHP’nin taban› da Kürt sorununun çözümü ortaya ç›kt›¤›nda kesinlikle bunu onaylayacakt›r. CHP’nin yönetimi ve belirli kesimleri bu sorunun çözümüne karfl› ç›kmaktad›r. Yoksa CHP Kürt sorununun çözümü konusunda taban›n› olumsuz bir biçimde harekete geçiremez. Kendi taban›na dayanarak Kürt sorununun çözümüne engel olamaz. CHP daha çok asker sivil bürokrasi ve çeflitli kesimleri bu konuda etkileyebilir. Ama taban›n›n yüzde 7080’i bu sorunda kesinlikle yönetim gibi düflünmemektedir. CHP’ye giden oylar kesinlikle AKP’ye tepkiden dolay› giden oylard›r. AKP’nin geri, kasaba politikac›s›, kültürel ve toplumsal düzeyde dogmatik yanlar›na tepki gösterdiklerinden dolay› baflka bir alternatif, demokratik güç bulamad›klar›ndan CHP’ye yönelmifllerdir. Yani demokratik güçler, sol ve sosyalist güçler güçlü bir alternatif orta-

ww

w.

Kürt Özgürlük Hareketi, bilinci ve kültürüyle ulusal ve toplumsal yap›da kal›c›laflm›fl de¤erler yaratm›flt›r. Kürt Özgürlük Hareketi’nin ideolojik siyasal yaklafl›mlar›, örgüt anlay›fl›, demokratik zihniyeti ve kurumlaflma çabalar› bugün topluma mal olmufltur. Bu aç›dan Kürt Özgürlük Hareketi’ne baz› askeri ve siyasi operasyonlarla darbe vurarak kendine göre sorunu çözme hesaplar› bofla ç›kmaya mahkûmdur. Kürt Özgürlük Hareketi’ne art›k askeri alanda, siyasi alanda, sosyal alanda, ideolojik alanda flöyle bir darbe vurmak ve buna dayal› olarak Kürt halk› üzerindeki egemenli¤i yeni biçimde sürdürmek mümkün de¤ildir. Kürt Özgürlük Hareketi alaca¤› hiçbir darbeyle y›k›lacak basit, küçük bir hareket de¤ildir. Toplumsal hareket olma özelli¤i kapsaml› ideolojik yo¤rulmalar ve süreklileflen siyasi mücadele içinde flekillenmifltir. Bu nedenle dünyan›n baflka yerinde oldu¤u gibi herhangi bir harekete bir darbe vuruldu¤unda iradesinin k›r›lmas› ve geliflmesinin durdurulmas› gibi sonuçlar Kürt Özgürlük Hareketi’ne karfl› yürü-

MHP ve CHP devletin onlara verdi¤i rol gere¤i bu politikay› uyguluyor olabilirler


SERXWEBÛN

Bugün Kürt halk› önemli bir örgütsel ve siyasi güç haline gelmifltir

ww

w.

ne t

Bu politikan›n ç›kmaz oldu¤u konusunda hükümeti uyarmak istiyoruz. Türkiye toplumunun, Kürt toplumunun, ayd›n ve yazarlar›n ve çeflitli sosyal kesimlerin Kürt sorununun çözümü konusunda verdi¤i deste¤i böyle bir tasfiye plan› çerçevesinde kullanmak ve sorunu çözümsüz k›lmak, Türkiye’ye yap›lacak en büyük kötülüktür, en büyük sayg›s›zl›kt›r. Uluslararas› ve bölgesel koflullar yan›nda Türkiye toplumu her bak›mdan bu sorunu çözmeye haz›r hale gelmiflken bunu bir y›l daha çözümsüz b›rakmak, Türkiye’ye bir y›l de¤il, onlarca y›l kaybettirir. Bu sorun er-geç çözülecektir. Art›k Kürt halk›n›n ulaflt›¤› örgütlenme ve bilinç düzeyi, dünyadaki siyasal zihniyet kesinlikle Türkiye’nin eski politikalar› sürdürmesine imkân vermemektedir. Her ne kadar Türkiye benim stratejik de¤erim var, ABD’nin deste¤ini al›r›m, Irak’la, ‹ran’la, Suriye ile iliflki kurar›m, Güney Kürdistanl› güçleri de bu iflin içine katarak PKK’yi tasfiye ederim diyorsa bu bir yan›lg›d›r. Asl›nda bu 19 ve 20. yüzy›l›n siyasi ve diplomatik paradigmas›n›n ortaya ç›kard›¤› bir flartlanm›fll›kt›r. Çünkü 150 y›ld›r Türkiye hep siyasal dengeler üzerine yürümüfl, siyasal dengeler üzerinde politika yaparak sorunlar› çözmeye çal›flm›flt›r. Geçmifl yüzy›l›n politikalar› buna belirli bir imkân da veriyordu. D›fl dengelere dayanarak, bölgedeki çeliflkilere dayanarak Kürt halk› üzerinde bir egemenlik kuruluyordu. Ancak geçmiflte her fleyden önce Kürt halk› bir irade de¤ildi, örgütlü güç de¤ildi. Bugün Kürt halk› önemli bir örgütsel ve siyasi güç haline geldi¤i gibi, bu yüzy›l di¤er

yüzy›llardan çok farkl› özelliklere sahiptir. Bu yönüyle stratejik öneme dayanarak ben ezerim, çözerim yaklafl›mlar› eski düzeyde sonuçlar alamaz. Tabii ki flu anda da Türkiye’nin Ortado¤u’da siyasi ve stratejik önemi vard›r, ama bu siyasi ve stratejik önem geçmifl y›llardaki gibi Kürt halk›n›n özgürlük ve demokrasi mücadelesini bast›racak, bu inkârc›l›¤› ve asimilasyonu sürdürecek düzeyde Türkiye’ye imkân ve f›rsat vermemektedir. Bu aç›dan dünya, bölge, Kürdistan ve Türkiye koflullar› ya da Türkiye’nin stratejik de¤erinin b›rakal›m Türkiye’nin Kürt sorunu üzerinde eski politikalar› yürütmesine f›rsat vermesini, aksine mevcut politikalar› sürdürdü¤ü taktirde, stratejik ve siyasi önemini kaybetmeyle karfl› karfl›ya kalacakt›r. Ortado¤u ve dünya politikas›ndaki etkinli¤ini kaybedecektir. Bu gerçeklik içinde bak›ld›¤›nda eski politikalar› b›rak›p yeni yaklafl›mla Kürt sorununu çözmek mümkündür. Bu çerçevede koflullar Kürt sorununun çözümü aç›s›ndan tarihi bir f›rsat sunmaktad›r. Türkiye’de toplumun bu sorun demokratik siyasal temelde çözülsün dedi¤i, Kürtlerin ise her zaman oldu¤u gibi bugün de bir çözüm iradesi ortaya koydu¤u aç›kt›r. Sorunu çözümsüz b›rakmaktan vazgeçip bu müsait koflullar› do¤ru kullanarak sorunu çözüp Türkiye’nin Ortado¤u’da ve dünyada etkili büyük devlet olmas›n›n önünü açmak gerekmektedir. Mevcut durumda Türkiye devletine ve hükümetine düflen sorumluluk budur.

MHP’nin yapt›¤› milliyetçilik Türkiye’yi bat›rma milliyetçili¤idir CHP ve MHP de kendilerini çeflitli çevrelere kulland›rmaktan vazgeçmelidirler. CHP’yi de MHP’yi de sorunun çözümsüzlü¤ünden ç›kar elde eden çevreler kullan›yor. CHP sosyal demokrat bir parti olacaksa bunlara alet olmamal›d›r. Aksine Kürt sorununun çözümünde AKP’den daha demokratik, daha radikal olarak sosyal demokrat olman›n gere¤ini yerine getirerek Kürt halk›yla Türkiye halk›n›n birli¤ini sa¤lamas› gerekmektedir. Böyle bir politikayla demokratik birli¤in çimentosu olma rolünü oynayabilir. Hâlâ da bu rolü oynama f›rsat› vard›r. Türkiye halk› da CHP’nin böyle bir yaklafl›m içinde olmas›n› beklemektedir. CHP’nin taban›n›n beklentisi de budur. Mevcut durumda CHP yönetimi ›srarla devletçi zihniyet genlerini b›rakmayarak sanki eski politikalarla bu ifli sürdürebilirmifl gibi bir yan›lg›yla hem kendini hem de Türkiye’yi bat›rmaktad›r. MHP milliyetçi bir partidir. Bu konuda hassasiyetleri olabilir, ama Önder Apo’nun belirtti¤i gibi Türk Kürtsüz olamaz. Türkler tarihte hep Kürtlerle ittifak yaparak Anadolu’da güç olmufllard›r. Balkanlarda, Ortado¤u’da güç olmufllard›r. Alparslan dönemi de Yavuz dönemi de Atatürk dönemi de ve di¤er dönemler de iyi incelenirse Kürtlerle iliflkiler iki halka da kazand›rm›fl; Kürtlerle kavgal› oldu¤u dönemlerde en az Kürtler kadar Türkler de kaybetmifltir. Bu aç›dan e¤er MHP gerçekten

ew e. c

da birçok taktik ve aldatmaya baflvuracaklar› aç›kt›r. Çözüm yerine tasfiyenin zeminini güçlendirme, bunun için ad›mlar atma söz konusu oldu¤undan, demokrasi güçlerinin ve Kürt halk›n›n iradesini dikkate alan, bu konudaki çözüm taleplerini dikkate alan bir yaklafl›m yerine, kapal› kap›lar ard›nda planlad›klar› program› ad›m ad›m dayatacaklar› görülmelidir.

A¤ustos 2009

om

8


A¤ustos 2009

SERXWEBÛN savaflmak Türkiye’nin kendi kendini bitirmesi anlam›na gelir. E¤er MHP, PKK bizim ordumuz ve devletimizi y›kamaz, o zaman biz sonuna kadar Kürtlerle savaflal›m derse, PKK’nin y›kamad›¤› ordu, PKK’nin y›kamad›¤› devlet PKK’ye karfl› savafl içinde y›pranarak çözülür, etkisiz hale gelir ve y›k›l›r. Bunun bütün Türk devlet yetkilileri, ideologlar› ve herkes taraf›ndan bilinmesi gerekir. Her ne kadar ‹lker Baflbu¤ Özgürlük Mücadelesinin kazanma umudunu k›rmaktan söz etse de esas kazanma umudu k›r›lacak olan Türkiye’dir. Kald› ki daha flimdiden Türkiye’nin kazanma umudu k›r›lm›flt›r. E¤er bugün Kürt sorunu fliddetle çözülmez, siyasal yollarla bir çözüm bulal›m noktas›na gelinmiflse bunun sonucudur. Bu aç›dan biz Kürt aç›l›m› ve Kürt sorunuyla ilgili tart›flmalara bafllam›flken herkesin pozitif rol almas›n›, engelleyici olmaktan ç›kmas›n› bekliyoruz. Tabii Türkiye hükümetinin de ordusuyla birlikte uygulamak istedi¤i tasfiye plan›ndan vazgeçmesi ve bu tasfiye plan› çerçevesinde çeflitli güçleri Kürt Özgürlük Hareketi’ne karfl› kullanma yaklafl›m›n› ve plan›n› bir tarafa b›rakmas› gerekir. Bunun yerine çözüm politikas›nda ›srarl› olmal›, kal›c› çözümün tüm ad›mlar›n› tereddütsüz atmal› ve bunu Türkiye halk›na, Türkiye kamuoyuna izah etmelidirler. Bu ad›mlar›n Türkiye’yi bölmedi¤ini, bölmeyece¤ini ortaya koymal›d›rlar. Hükümeti, ordusu, polisiyle, devlet bu ad›mlar› atarsa, Kürt Özgürlük Hareketi de PKK de DTP de herkes bu çözüme destek vermeye, bu konuda iki halk›n birli¤ini güçlendirmeye, Türkiye’yi güçlendirmeye, bu konuda çaba göstermeye haz›rd›r. Tabii ki AKP hükümetiyle çeflitli güçler aras›nda bir kavga vard›r. Bu kavga sürmektedir. Bu nedenle de siyasal mücadele sertleflti¤i için di¤er alanlarda birbirleriyle k›yas›ya mücadele eden siyasi güçler bir taraf›n bu büyük sorunu çözerek güç kazanmas›n› istemezler. Bu yönüyle zaten CHP’nin, MHP’nin ve ordunun yaklafl›mlar› AKP’nin Kürt sorununun çözümünde bir aktör olmas›n› de¤il de Kürt Özgürlük Mücadelesinin bast›r›lmas›nda rol almas›n› dayatmaktad›rlar. Ordu

da CHP de hâlâ AKP’yi böyle görmektedir. MHP de AKP’nin bunun d›fl›nda bir rol oynamas›n› kabul etmemektedir.

Geliflmelerin yönü Önderli¤in yol haritas›n› aç›klamas›yla netleflecektir

ne te we .c om

Türkiye’yi seviyorsa, Türkiye’nin güç olmas›n› istiyorsa, art›k milliyetçilik kavram›n› da farkl› biçimde de¤erlendirmesi gerekiyor. Kürtlerin ulusal demokratik haklar›n›n inkâr edildi¤i floven milliyetçili¤in art›k MHP’ye de Türkiye’ye de bir faydas› yoktur. Aksine Kürtlerle Türklerin ortaklaflarak Ortado¤u’da güç olmas›n› kendi politikalar›n›n yeni vizyonu haline getirmeleri gerekmektedir. E¤er MHP Türkiye siyasetinde bir rol oynamak istiyorsa böyle bir yaklafl›m içinde olmal›d›r. Yoksa MHP’nin yapt›¤› milliyetçilik Türkiye’yi bat›rma milliyetçili¤i olur.

9

MHP de¤il da¤a da¤›n eteklerine bile varamaz

ww

w.

MHP ben da¤a ç›kar›m diyor. MHP da¤a ç›karak hiçbir sonuç alamaz. Herhalde bir milyonluk ordu, iki yüz binlik polisiyle, istihbaratlar›yla, bütün di¤er kurumlar›yla devletin baflaramad›¤›n› MHP baflaracak de¤ildir. Bu bak›mdan hamaset yapmaktad›r, demagoji yapmaktad›r. Kald› ki MHP’nin öyle Kürt Özgürlük Hareketini, gerilla gücünü ezecek gücü de yoktur. Da¤a de¤il, da¤›n eteklerine bile varamaz. Belki de PKK’lileri en iyi MHP’liler tan›r. 1980 öncesi de MHP’liler herkese kabaday›l›k yapm›fllard›r, ama Apocularla karfl›laflt›klar› her yerde sert kayaya çarpt›klar›n› görmüfllerdir. Devlet Bahçeli bunu iyi bilir, eski MHP’liler bunu iyi bilir. Da¤a ç›kaca¤›m sözleri asl›nda Türk ordusuna da polisine de flimdiye kadar ki Türkiye hükümetlerine de hakarettir. Türkiye ordusu da polisi de PKK’ye karfl› iyi savaflm›flt›r. M‹T’i de elinden geleni yapm›flt›r. ‹zlenen devlet politikalar› konusunda her kurum üzerine düfleni yapm›flt›r. Ne var ki Türk devletinin yürüttü¤ü dava haks›z bir dava oldu¤undan karfl›s›nda hakl› bir mücadele yürüten örgüt karfl›s›nda baflar›s›z kalm›flt›r. Bundan sonra da baflar›s›z olmaya mahkûmdurlar. PKK ve gerilla Türk ordusunu yenemeyebilir, Türkiye’yi tümden y›kma gücü göstermeyebilir, bu ayr› bir sorun. Ama Türk devleti de bu sorunla uzun süre u¤raflamaz, kaybeder. PKK ile ve onun özgürlük savaflç›lar›yla uzun süre

Ordu da asl›nda Kürt Özgürlük Hareketi’nin tasfiyesi konusunda baz› bireysel haklar, s›n›rl› ad›mlar atmas› d›fl›nda AKP’nin sorunu köklü çözecek bir politika izlemesini kabul etmemektedir. Zaten AKP ile üzerine anlaflt›klar› Kürt politikas› bu çerçevededir. Çünkü AKP Kürt sorununu çözerse elinin daha da güçlenece¤ini, Türkiye’nin klasik iktidar bloklar› yerine AKP ve yandafllar›n›n Türkiye devleti içinde etkili olaca¤›n› düflünmektedirler. Dolay›s›yla AKP’nin Kürt sorununu çözme zihniyeti olup olmad›¤› konusundan ayr› olarak AKP’nin Kürt sorununu çözmüfl bir parti gibi görülmesini istemeyecekleri aç›kt›r. Ama di¤er taraftan da Kürt halk›n›n özgürlük mücadelesi ve uluslararas› durum orduyu zorlamaktad›r. ‹flte bu çeliflkiler yuma¤›n› çözecek olan Kürt Özgürlük Hareketi’nin ve demokrasi güçlerinin mücadele gücüdür. Demokrasi güçlerinin mücadele gücüne, durufluna, etkisine göre süreç ya çözüme do¤ru evirilecektir ya da AKP ile ordunun üzerinde anlaflt›klar› bireysel haklarla s›n›rl› bir tasfiye konsepti ›srarla pratiklefltirilmeye çal›fl›lacakt›r. Esas olarak da bu geliflmelerin yönünün nereye gidece¤i, kimlerin hangi cephede yer alaca¤› Önderli¤in yol haritas›n› aç›klamas›yla netleflecektir. Çünkü flu anda da Önderli¤in yol haritas› üzerinde bir mücadele sürdürülmektedir. Önderlik yaz›larla, aç›klamalarla, de¤erlendirmelerle bask› alt›na al›nmaya çal›fl›lmaktad›r. Önderli¤in aç›klayaca¤› yol haritas› üzerinde böyle bir bask› kurulurken, di¤er taraftan da Önderli¤in yol haritas›n› daha flimdiden bofla ç›karmak için ç›tay› yüksek tutuyor ve kabul edilmeyecek taleplerde bulunuyorlar biçiminde bir propaganda yürütmektedirler. Önderli¤in yol haritas›n› görmeden ç›tan›n yüksek tutuldu¤unu, çözümsüzlü¤ün dayat›ld›¤›n› söylemek, asl›nda kendilerinin bir çözüm politikalar› olmad›¤›n›n ve Kürt halk›n›n hakl›


SERXWEBÛN

Radikal demokratlara sol ve sosyalist güçlere önemli görevler düflmektedir

ww

w.

Türkiye’deki gerçekler gösteriyor ki Türkiye’nin demokratikleflmesi ve Kürt sorununun kal›c› demokratik çözümü demokrasi ve özgürlük güçlerini bir araya getirip bunlar› mücadele içine sokmakla gerçekleflir. Kürt halk›n›n özgürlük ve demokrasi mücadelesi ve Türkiye’deki demokrasi güçleri mücadele ederek sorunu bu noktaya getirmifllerdir. Kal›c› çözümü getirmek için de yine bu güçlerin mücadelesi etkili ve belirleyici olacakt›r. Bu nedenle Kürt demokratik gücü ve hareketi kendi gücüne güvenmelidir. Mücadele ve sa¤lam durufl olmad›¤› taktirde bu sorunun kendili¤inden çözülece¤i beklenmemelidir. Bu defa da hükümet ve ordunun ortaya ç›kan bu zemini çözüm için de¤il de tasfiye için kullanma hesaplar› bofla ç›kar›l›rsa gerçek ve kal›c›

gelmifller, hatta Tamiller hedeflerinin hemen hemen ço¤una masa bafl›nda ulaflm›fllard›r. Hükümet Tamillerin istemlerinin ço¤unlu¤unu kabul etmiflti. Ne zamanki hükümet Tamilleri uluslararas› alanda, siyasal, sosyal ve askeri alanda zay›f görerek üzerine gidip ezece¤ini düflünmüflse, tüm anlaflmalar› bir tarafa b›rakarak askeri sald›r›yla sonuç almaya yönelmifltir. Bu yönüyle bu tür sorunlar söz konusu oldu¤unda, Türkiye gibi tam demokratikleflmemifl, demokratik zihniyeti kökleflmemifl toplumlarda temel demokratikleflme sorununun kal›c› çözümü aç›s›ndan demokrasi güçlerinin duruflunu sa¤lam tutmas› gerekir. Yoksa Türkiye’de de bugünkü tart›flmalar her an bast›r›labilir ve farkl› yere çekilebilir.

ew e. c

çözümden kaçamayacaklard›r. Kürdüyle, Türküyle bütün toplumsal güçler mücadeleye sevk edildi¤i taktirde Kürt sorununun çözümü için elveriflli psikolojik ve siyasal ortam›n çözümle sonuçlanaca¤›n› görmek gerekiyor. Bunun için Önder Apo demokrasi güçlerinin bir konferans gerçeklefltirerek demokrasi hareketi ortaya ç›karmalar›n› önerdi. Özellikle de Türkiye’deki demokrasi cephesinin kurulmas› aç›s›ndan da radikal demokratlara temel görev verdi. Radikal demokratlar çal›flmadan, mücadele etmeden, örgütlenmeden Türkiye’nin demokratikleflmeyece¤inin alt›n› çizdi. Liberal demokratlar›, muhafazakâr demokratlar› bir araya getirecek olan›n da radikal demokratlar olaca¤›n› söyledi. Bu aç›dan radikal demokratlara, sol ve sosyalist güçlere önemli görevler düflmektedir. Kad›n hareketine, gençlik hareketine önemli görevler düflmektedir. Kad›n hareketi ve gençlik hareketi Kürt sorununun çözümü konusunda mücadeleyi yükseltirken, di¤er taraftan Türkiye’deki kad›n hareketleri ve gençlik hareketleriyle ortak mücadele platformlar› yaratarak Türkiye’de Kürt sorununun çözümü için oluflan mevcut olumlu zemini daha da etkileme, gelifltirme ve bir sonuca götürme çabas›n› sürdürmeleri gerekir. Herkes bilmelidir ki Kürt sorununda çözüm tart›flmalar›, Türk devletinin Kürt Özgürlük Mücadelesini askeri zorla ezemeyece¤inin anlafl›lmas› sonucu gerçekleflmifltir. E¤er Türkiye Zap’ta baflar›l› olsayd›, 29 Mart seçimlerinde istedi¤i sonucu alsayd›, Önderlik üzerinde irade k›rma politikas› sonuç verseydi, Kürt halk› direnmeseydi bugünkü tart›flma ve giriflimler kesinlikle gündeme gelmezdi. Bu aç›dan sorunun çözümünü gerçeklefltirmek için de Türk devletinin savaflla, zorla, bask›yla sonuç alamayaca¤›n› bütün mücadele alanlar›n›n göstermesi gerekir. Siyasal alan›n da askeri alan›n da toplumsal alan›n da Türk devletinin bask›larla sonuç alamayaca¤›n› durufllar›yla ortaya koymalar› gerekir. Yoksa Tamil gerçekli¤inde görüldü¤ü gibi Türk devleti ve hükümeti ezebilece¤ini düflündü¤ü an daha sert politikalara yönelebilir. Sri Lanka’yla Tamiller anlaflma noktas›na

ne t

politikalar›na cevap vermeyecek konumda bulunduklar›n›n kan›t›d›r. Herhalde Kürt halk›n›n temel demokratik haklar›n› kabul etme düzeyine gelmedikleri için, böyle bir programlar› olmad›¤› için özellikle hükümete yak›n çevreler, DTP ç›tay› yüksek tutuyor, Kürt Özgürlük Hareketi ç›tay› yüksek tutuyor, Apo ç›tay› yüksek tutuyor diyerek kendilerinin çözüm getirmeyecek projelerine flimdiden meflruiyet ve hakl›l›k kazand›rmaya çal›flt›klar› görülmektedir. Bu tür tart›flmalar› Önder Apo’nun ve Kürt Özgürlük Hareketi’nin çözüm politikas› ve ortaya konulacak yol haritas›n› bofla ç›karma ve kendi çözüm politikalar›n› dayatma olarak görmek gerekmektedir. Bu aç›dan bu tür yaklafl›mlara karfl› da bütün demokrasi güçlerinin duyarl› olmas› önemlidir. Önder Apo’nun ve Kürt Özgürlük Hareketi’nin çözüm yönlü politikalar›n› bofla ç›karmak isteyenlere karfl› hem ideolojik ve düflünsel alanda hem de siyasal, örgütsel ve eylemsel alanda mücadeleyi gelifltirerek bu tür çözümsüzlükte ›srar politikalar›n› bofla ç›kar›p Önderli¤in yol haritas›nda ortaya koydu¤u çözüm modelinin gerçekleflmesi için mücadele etmek sürecin do¤ru yönlendirilmesi aç›s›ndan gereklidir.

A¤ustos 2009

om

10

7. Genel Kurul Önder Apo’nun projesini destekliyoruz demifltir

Kürt Özgürlük Hareketi Önderli¤in yol haritas›n› destekleyece¤ini Kongra Gel 7. Genel Kurul’unda aç›klam›flt›r. 7. Genel Kurul’un yap›lmas› ve ald›¤› kararlar Önder Apo’nun yol haritas›n›n pratiklefltirilmesi ve Türk devletinin çözüme zorlanmas› aç›s›ndan önemli bir ad›m olmufltur. Türk devletinin zay›flad›lar, flöyle marjinallefltiler dedi¤i bir dönemde Kürt Özgürlük Hareketi’nin kongrelerini, kurullar›n›, toplant›lar›n› zaman›nda yaparak siyasal mücadele üzerindeki inisiyatifini ve etkinli¤ini sürdürmesi, Türk devletinin bu sorunu çözmekten baflka bir yolu kalmad›¤›n› ortaya koyan en önemli göstergelerden biridir. 7. Genel Kurul ald›¤› kararla; demokratik çözümden yanay›z, Önder Apo’nun projesini destekliyoruz, demifltir. Demokratik çözüm için mücadele eden, demokratik çözüm için ad›m atan herkesimi destekleyeceklerini, cesaretlendireceklerini aç›kça ortaya koymufllard›r. Ancak Kürt sorununu çözme yerine s›n›rl› baz› ad›mlar atarak, buna dayan›p Kürt Özgürlük Hareketi’ni tasfiye etmek için askeri, siyasi, diplomatik sald›r›y› gerçeklefltirme tutumlar›na karfl› da haz›rl›kl› olduklar›n› ilan etmifllerdir. Bu aç›dan da meflru savunman›n daha da güçlendirilmesi karar› al›nm›flt›r. Bu, tabii ki Türk devletinin


A¤ustos 2009

SERXWEBÛN

mevcut oluflmufl olgun çözüm ortam›n› istismar etmesinin önüne geçmek için ortaya konulan kararl› bir durufltur.

Tam demokratikleflmifl bir “T ülkede gerillan›n ne olaca¤› kolayl›kla çözülebilir. Dolay›s›yla silah b›rakma ve gerillan›n yurtd›fl›na ç›kar›lmas› tart›flmalar›n› tamamen anlams›z, hiçbir de¤eri olmayan ve pratikte uygulanmas› da mümkün olmayan, bilerek ifli yokufla sürmek için gündeme konulan bir dayatma olarak de¤erlendirmek gerekir”

olursa çat›flmalar devam eder gibi bir argüman haline getirmektedir. Kürt Özgülük Hareketi’nin tek tarafl› ateflkes ilan etti¤i, çat›flmas›zl›k ortam›n› sürdürdü¤ü bir süreçte bu operasyonlar›n gerçekleflmesi, gerilla üzerinde silah b›rakt›rma ya da s›n›r d›fl›na ç›kma dayatmas› yapmak içindir. Silah b›rak›lmad›¤› ve s›n›r d›fl›na ç›k›lmad›¤› müddetçe çat›flmalar ç›kmakta, ölüm olmaktad›r diyerek gerilla silah b›raks›n, s›n›r d›fl›na ç›ks›n dayatmalar›na meflruiyet kazand›rmaya çal›flmaktad›rlar. ‹yi niyetli olmayan bu tür yaklafl›mlar Kürt Özgürlük Hareketi taraf›ndan kesinlikle reddedilmektedir. Bu tür istemleri çözüm isteyenlerin ileri sürmemesi gerekti¤ini, bu tür istemlerin ve taleplerin çözüm istemeyenlerin politikalar›n› güçlendirdi¤ini söylemektedir.

ne te we .c om

Kürtler gerekirse özgürlükçü ve demokratik yaflamlar›n› ayr› örgütleyecektir

11

halk›n›n demokratik siyasi iradesini tan›ma yerine bast›rma yolunu tercih ederse tabii ki Kürt Özgürlük Mücadelesi Türkiye’nin bu dayatmalar›na boyun e¤meyerek farkl› aray›fllar›n içine girecektir. Çözümsüzlük karfl›s›nda bu, Kürt halk›n›n en temel meflru hakk›d›r. Önderli¤in yol haritas›n› aç›klayaca¤›m dedi¤i ve Kürt halk›n›n çözüm do¤rultusunda demokratik siyasi iradesini aç›kça ortaya koydu¤u bir süreçte belirli kesimlerin gerilla s›n›r d›fl›na ç›ks›n, silah b›raks›n dayatmalar› yapmas› da manidard›r. Türkiye’de Kürt sorununun çözümü konusunda kararl› bir irade olup olmad›¤› konusunda kuflkular› daha da artt›rmaktad›r. Çünkü gerilla s›n›r d›fl›na ç›ks›n ya da silah b›raks›n demek ifli yokufla sürmektir, çözümsüzlükte ›srar etmektir. CHP gibi baz› güçler, PKK silah b›rakmadan çözüm olmaz dedi¤i gibi, kimi yazarlar ve baz› çevreler de PKK silah b›rakmadan Türkiye’nin çözümü kabul etmesi mümkün de¤ildir; Türkiye silah dayatmas› alt›nda çözümü kabul edemez gibi demagojilerle çözümsüzlükte ›srar eden inkâr ve imha politikalar›na gerekçe bulmak istemektedirler. Halbuki Kürt Özgürlük Hareketi ateflkes ilan etmifl, tek tarafl› çat›flmas›zl›k durumundad›r. E¤er Türk ordusu operasyon yapmaz ve elini tetikten çekerse çat›flmalar›n tümden son bulaca¤› kal›c› bir ateflkes durumu yaflan›r. Ancak Türk ordusu yapt›¤› operasyonlar›n sonucu ortaya ç›kan çat›flmalar ve ölümleri, bak›n gerilla s›n›r d›fl›na ç›kmaz, silahl›

ww

w.

7. Genel Kurul’da meflru savunman›n güçlendirilmesi yan›nda Kürt demokratik kurumlaflmas›n›n güçlendirilmesi karar› da al›nm›flt›r. Çünkü örgütlenme ve demokratik kurumlaflma direniflin en temel zeminidir. Demokratik kurumlaflma güçlendikçe, bu temelde Kürt demokratik siyasi iradesi ortaya ç›kt›kça, bu ayn› zamanda her türlü sald›r›ya karfl› direnifl anlam›na geldi¤i gibi, Kürt sorununun siyasi çözümünü yak›nlaflt›rma, kal›c›laflt›rma da anlam›na gelmektedir. Bunun için Önderli¤in yol haritas›na verilecek en büyük cevaplardan biri olarak da Kürt halk›n›n komünleriyle, meclisleriyle, kooperatifleriyle, akademileriyle demokratik örgütlenmesini ve kurumlaflmas›n› tamamlayarak alternatif bir sitem haline gelmesi gerekti¤i belirtilmifltir. Zaten al›nan kararlardan birisi de Kürt halk›n›n, Kürt Özgürlük Hareketi’nin Türkiye’nin politikalar›na mahkûm ve muhtaç olmad›¤›n›n ortaya konulmas›d›r. Türkiye Kürt sorununu demokratik temelde çözmezse Kürt halk› demokratik kurumlaflma temelinde siyasal, sosyal, ekonomik ve kültürel alanda kendi özgürlükçü ve demokratik sistemini kurarak özgür ve demokratik yaflam›n› gerçeklefltirme iradesini gösterecektir. Türkiye ile ayn› s›n›rlar içinde yaflama iradesi ve kararl›l›¤› göstermekle birlikte gerekirse özgürlükçü ve demokratik yaflam›n› ayr› örgütleyerek, ayr› bir sistem haline gelmeyi ve böylece Kürt sorununu demokratik temelde kendi iradesiyle çözme karar›n› da ortaya koyacakt›r. Türk devleti hem sorunu çözmede ciddi ad›m atmaz hem de Kürt halk›n›n demokratik siyasi iradesinin kurumlaflmas›na engel olmaya çal›fl›rsa bunun tümden kopuflla sonuçlanaca¤› konusunda uyar›lar›n› da yapm›flt›r. Zaten mevcut durumda Türkiye ile Kürt toplumu aras›nda önemli bir kopukluk vard›r. E¤er Türk devleti Kürt

Demokratik çözümde gerilla toplumsal savunma gücü olarak da kalabilir

Çözüm isteyenler için çat›flmas›zl›k karar› yeterlidir. Kald› ki Kürt Özgürlük Hareketi geçmiflte silahl› güçlerini s›n›r d›fl›na da ç›karm›flt›r. Geri çekilme sürecinde yüzlerce gerilla pusuya düflürülerek flehit edilmifltir. Bu yönüyle baz›lar›n›n d›flar› ç›ks›n, ordu operasyon yapmaz gibi yaklafl›mlar› kesinlikle hiçbir de¤eri olmayan söylemlerdir. Siyasette bu tür söz vermelerin hiçbir anlam› yoktur. Hele Türk devletinin inkâr ve imha politikas› düflünüldü¤ünde, Kürtlerin bafl›na Ortado¤u’da birçok oyunun oynand›¤› akla getirildi¤inde b›rakal›m gerilla güçlerinin s›n›r d›fl›na ç›kmas›n›, bunun düflünülmesinin bile mümkün olmad›¤›n›n bilinmesi gerekir. Kald› ki Kürt sorunu çözüldü¤ünde gerilla sorun olmaktan ç›kar. Gerilla, demokratik çözüm içinde bir statüye kavuflarak Kürdistan’da toplumsal huzur sa¤layan, topluma karfl› yap›lan sald›r›lar› engelleyen toplumsal savunma gücü olarak da kalabilir. Tam demokratikleflmifl bir ülkede gerillan›n durumunun ne olaca¤› kolayl›kla çözülebilir. Dolay›s›yla silah b›rakma ve gerillan›n yurtd›fl›na ç›kar›lmas› tart›flmalar›n› tamamen anlams›z, hiçbir de¤eri olmayan ve pratikte uygulanmas› da mümkün


SERXWEBÛN

12

Tabii ki bu muhatapl›¤› da somut olarak yürütecek konumda olan, pozisyonu buna müsait olan Kürt Halk Önderidir. Çünkü bu sorunu en iyi anlayan, tarihselli¤ini ve güncel karakterini en iyi bilen, Türk devletini en iyi tan›yan, Kürt sorununun demokratik çözümüyle Türkiye’nin demokratikleflmesi diyalekti¤ini en iyi ortaya koyabilecek bir birikimin sahibidir. Hem Kürt halk›n›n hem Türkiye toplumunun ihtiyaçlar› temelinde optimum bir çözüm yaklafl›m›n› ortaya koyacak tek kiflidir. Kald› ki Kürt Halk Önderi yaln›z bugün de¤il, eskiden beri bu sorunun muhatab›d›r. Bu yönüyle Önder Apo’yu muhatap almamak, çözümün d›fl›nda tutmak kesinlikle çözümsüzlükte ›srar etmektir. Kürt siyasi güçleri aras›nda, özgürlük güçleri aras›nda kesinlikle parçalanma yaratmaya yönelik bir yaklafl›md›r. Çünkü Kürt siyasi güçlerini, hareketlerini, toplumunu bir bütün olarak etraf›nda birlefltirecek, herkesin üzerinde birleflti¤i tek kifli, tek kurum Kürt Halk Önderli¤idir. Demokratik Toplum Kongresi’nin de çözüm iradesini en iyi biçimde ortaya koyacak, sonuca götürecek olan bu liderliktir. Kad›n›yla, genciyle, emekçisiyle bütün Kürtlerin benim siyasi iradem dedi¤i ve Önderi olarak gördü¤ü bir lideri, bir kiflili¤i bu sorunun d›fl›nda tutmak, muhatap almadan bu sorunu çözmeye çal›flmak bir iyi niyet ürünü olamaz. E¤er gerçekten çözüm isteniyorsa, böyle bir çözüme gerçekten huzur ve bar›fl projesi denilecekse, o zaman devlet ya da siyasi güçler olaylara olgulara kan davas› olarak bakamazlar. ‹flte biz kavga ettik, savaflt›k, bu nedenle oturamay›z, muhatap alamay›z diyemezler. Dünyada birbirleriyle en büyük savafl› yürütenler bile bir araya gelmifl ve bar›flm›fllard›r. Büyük savafllar›n bar›fl›n› da bu büyük savaflanlar yapar. Savafl yap›lacak, savafl sürecek, ama savafl› durdurma ve çözüm bu savafl› yürütenler d›fl›nda aranacak! Bunun kadar saçma, anlams›z ve çözümsüz-

Kürt Halk Önderine yaklafl›m savafl ve bar›fl gerekçesidir

ww

w.

ne t

Kürt sorunun demokratik çözümünde meflru savunma kadar demokratik örgütlenmeler de önemli olmaktad›r. Özellikle Önderli¤in ortaya koydu¤u Demokratik Toplum Kongresi’nin kurumlaflmas› ve sürekli toplant› halinde olmas›, Kürt halk›n›n siyasal, sosyal, kültürel sorunlar› konusunda kararlar almas› önemlidir. Demokratik Toplum Kongresi’nin kurumlaflmas›, bütün illerde, ilçelerde meclislerin kurulmas›, komünlere, kooperatiflere ve akademilere dayanarak bu meclislerin içinin doldurulmas› Kürt halk›n›n kendi demokratik çözüm politikalar›n› ve araçlar›n› ortaya ç›karmas› aç›s›ndan çok önemlidir. Kad›n, gençlik ve her türlü sosyal kesimlerin sokak, mahalle ve yerel birimlerden bafllayarak örgütlenip kendi temsilcileriyle ilçe, il ve genel meclise kat›lmalar›, Kürt sorununun demokratik siyasi çözümünün Kürt aya¤›n›n tamamlanmas› anlam›na gelir. Bu yönüyle Önderli¤in yol haritas›na verilecek en do¤ru cevaplardan biri de Önderli¤in vurgulad›¤› gibi Demokratik Toplum Kongresi’nin gerçekleflmesidir. Önderli¤in Demokratik Toplum Kongresi’nin sürekli toplant› halinde olmas›n› istemesinin bir nedeni de ortaya koydu¤u yol haritas›n›n Kürt aya¤›n›n ortaya ç›kmas›n› istedi¤i içindir. Demokratik Toplum Kongresi’ne dar bir siyasal ufukla yaklaflmak Kürt sorununun çözümü aç›s›ndan çok kritik bir noktaya gelindi¤i bir süreçte Kürt toplumu ve halk› aç›s›ndan ciddi bir yetersizlik ve zaaf olur. Demokratik Toplum Kongresi’nin kurumlaflmas› asl›nda muhatapl›k sorununu da önemli oranda çözer. Kurumsal muhatap Demokratik Toplum Kongresi olur. Dolay›s›yla demokratik toplum kongresinin kendisini örgütlemesi ve muhatap haline getirmesi çok çok önemlidir.

lükte ›srar etme anlam›na gelen daha baflka bir geri davran›fl olamaz.

om

Demokratik Toplum Kongresi’ne dar bir siyasal ufukla yaklafl›lmamal›d›r

Büyük savafllar›n bar›fl›n› da bu büyük savaflanlar yapar

Bütün toplum Önder Apo’nun muhatap al›nmas›n› istemektedir. DTP de Demokratik Toplum Kongresi de bunu söylemektedir. PKK ve KCK’nin bütün kongrelerinde, genel kurullar›nda ald›¤› ilk karar Kürt sorununun çözümünde muhatab›n Kürt Halk Önderi oldu¤udur. Defalarca Kürt Halk Önderine yaklafl›m›n savafl ve bar›fl gerekçesi oldu¤u yönünde kararlar al›nm›flt›r. Bu mücadeleyi yürüten Özgürlük Hareketi ve kurumlar› Önder Apo’yu muhatap gösteriyorsa, o zaman Türk devletinin farkl› muhatap aramas› ya da muhataps›z çözmesi kesinlikle kabul edilemez. E¤er demokrasiden ve demokratl›ktan söz ediyorsak, padiflah gibi, herhangi bir diktatör gibi herhangi bir konuda ben karar al›r›m herkes uyar denilemez. Demokrasilerde sorun muhataplar›yla çözülür. Hangi toplumsal kesimin sorunu tart›fl›l›yorsa, bir karar al›nacaksa o toplumsal kesimle tart›fl›l›r, o muhatap al›n›r ve böylece bir uzlaflmaya var›larak sorunlar çözülür. Dünyada bunun d›fl›nda bir sorun çözme yöntemi yoktur. Bu yöntem d›fl›nda yap›lmak istenen tüm giriflimler, çözümler ise sonuç almam›flt›r, sonuç almas› da mümkün de¤ildir. Bu gerçek iyi bilindi¤inden birçok ayd›n, yazar, siyasetçi, demokrat Önder Apo’nun muhatap al›nmas›n› istemektedirler. Sorunun çözümünün sorunu en iyi bilenler taraf›ndan yap›laca¤›n› bilen bu çevreler yaz›lar›yla, de¤erlendirmeleriyle hükümetin do¤ru bir çözüm yaklafl›m› için do¤ru bir muhatap seçmesi gerekti¤ini vurgulamaktad›rlar. Kürt Özgürlük Hareketi de Önder Apo’yu muhatap almayan bir çözümün sa¤l›kl› olmayaca¤›n› aç›kça söylemifltir. Kald› ki Önder Apo da çözüm için en do¤ru muhatab›n kendisi oldu¤unu, kendisiyle görüflüldü¤ü taktirde bu sorunun daha sa¤l›kl› çözülebilece¤ini vurgulam›flt›r.

ew e. c

gözükmeyen ve bilerek ifli yokufla sürmek için gündeme konulan bir dayatma olarak de¤erlendirmek gerekir.

A¤ustos 2009


A¤ustos 2009

SERXWEBÛN

Kürt sorunu pazarl›k konusu yap›larak zaman kaybedilemez

nün özgürce geliflebilmesi önündeki bütün engelleri kald›rmakt›r. Kürt sorununun çözümü konusunda zihniyette de yaklafl›mda da olgunlaflma geliflmifltir. Neyin çözüm olaca¤›, neyin çözüm olmayaca¤› bilinmektedir. Do¤ru bir niyet varsa Önder Apo’nun yol haritas›yla birlikte sorunun çözüm mecras›na girece¤ini düflünüyoruz. Ama çözüm niyeti yoksa da Türk devletinin ve hükümetinin yüzü a盤a ç›kacakt›r. Yol haritas› reddedildi¤i taktirde Kürt halk› ve demokrasi güçleri Önderli¤in yol haritas›n›n pratiklefltirilmesi için mücadelesini sürdürecektir.

Apo’nun yol haritas›na destek vermesi gerekmektedir. E¤er Güney Kürdistanl› güçler ve tüm Kürt siyasi güçler Önder Apo’nun yol haritas›na destek verirlerse Türkiye sorunu çözmek zorunda kal›r. Çünkü Türkiye ve bölge ülkeleri Kürtlerin birlik olamamas›ndan, hatta aralar›ndaki sorunlar›ndan dolay› çözümsüzlük politikas›nda ›srar etmektedirler. E¤er Kürtler ulusal birlik politikas› izler, bölünmüfllükleri, parçalanm›fll›klar› ve aralar›ndaki kavgalar nedeniyle baflta Türkiye olmak üzere bölge ülkelerine cesaret vermezlerse kesinlikle Kürt sorunun çözümü bölge ülkeleri aç›s›ndan kaç›n›lmaz hale gelir. Zaten Önder Apo da bu gerçe¤i iyi bildi¤inden Ulusal Konferans›n toplanmas›n› istemifltir. Befl ilke ve dört öneri etraf›nda Ulusal Konferans toplan›p kararlar al›n›rsa Kürtler aras›nda demokratik birli¤in bu temelde gerçekleflece¤ini, bunun sonucunda Kürt sorununun demokratik çözümü temelinde bölge ülkelerinin demokratikleflti¤ini ve bunun da demokratik Ortado¤u konfederasyonunu ortaya ç›karaca¤›n› söylemektedir. Önder Apo, Kürt sorununun çözümünün böyle çok önemli sonuçlar ortaya ç›karaca¤›n› vurgulamaktad›r. Gerçekten de Kürt sorunu çözüldü¤ü taktirde bölge ülkeleri demokratikleflecek, bölge ülkeleri de demokratikleflti¤i taktirde aralar›ndaki güç birli¤i daha da artarak demokratik Ortado¤u konfederasyonu temelinde Ortado¤u, dünyan›n ekonomik, sosyal, kültürel alanda çekim merkezi haline gelecektir. Türkiye’deki Kürt sorununun çözümünün böyle bir bölgesel ve evrensel de¤eri vard›r. Türkiye’deki siyasetçiler bu ufku ortaya koyabilecekler mi, bu ufukta soruna bakabilecekler mi bunu zaman gösterecektir. Kürtler aras› birlik, Türk devletinin ve di¤er ülkelerin siyasi karar al›c›lar›n› bir çözüme zorlayacakt›r. Bu yönüyle tüm Kürt siyasi güçleri kendi aralar›ndaki birli¤i en baflta da Önder Apo’nun yol haritas› çerçevesinde göstermelidirler. Bununla sadece Kuzey’in kurtulmas› gerçekleflmez, Do¤u Kürdistan’›n da Güneybat› Kürdistan’›n da özgür ve demokratik yaflam›n›n gerçeklefltirilmesi yak›nlafl›r. Güney Kürdistan federasyonu esas olarak da kendi

ne te we .c om

Önder Apo’nun muhatap al›n›p al›nmayaca¤› konusu, Önder Apo’nun haz›rlayaca¤› yol haritas›na gösterilecek tutumla anlafl›lacakt›r. Aç›kça belirtilmelidir ki Önder Apo’nun aç›klayaca¤› yol haritas›na yaklafl›m, Kürt sorununun demokratik çözümüne nas›l yaklafl›ld›¤›n› da ortaya koyacakt›r. Öte yandan Önder Apo’nun yol haritas›na gösterilecek yaklafl›m, siyasal sürecin hangi yöne evirilece¤ini de belirleyecektir. Bu aç›dan böyle önemli bir yol haritas› aç›klanacakken, tüm bas›n ve kamuoyu böyle bir yol haritas›n› beklerken hükümetin ve hükümete yak›n çevrelerin, ‹mral› muhatap al›namaz, demeleri daha flimdiden yol haritas›na olumsuz yaklafl›laca¤›n› ortaya koyar ki bu da gerçekten tehlikeli bir durumdur. Bu aç›dan bir an önce bu olumsuz yaklafl›mdan vazgeçilmelidir. Yol haritas›na da do¤ru yaklafl›lmal›d›r. Önder Apo yol haritas›n› pazarl›k konusu yapmak ve Türkiye’yi s›k›flt›rmak için de¤il, kesinlikle bu sorunun kal›c› demokratik çözümü için sunmaktad›r. Kürt sorunu art›k pazarl›k yap›larak zaman kaybedilecek bir durumda de¤ildir. Bu yönüyle çözüm zihniyeti olur ve iyi niyet gösterilirse Kürt sorunu bir günde çözülecek bir sorundur. Pratikleflme konusunda s›k›nt›lar ortaya ç›kabilir, ama önemli olan yasal ve anayasal güvencelerin sa¤lanmas›d›r. Kürt sorununun çözümünün gerçekleflmesinin ifadesi olacak kurumlaflmalar›n önünün aç›lmas›, desteklenmesi, engelleyici tutumlara karfl› konulmas› çözüm aç›s›ndan ilerlemeyi ifade edecektir. Ancak zaman içinde çözülecek sorunlar da vard›r. Örne¤in Kürdistan’da y›k›lm›fl ekonominin düzeltilmesi için ekonomik yat›r›mlar›n teflvik edilmesi gibi konular bir günlük iki günlük ifller de¤ildir. Anadilde e¤itim karar› al›n›r, ama bunun pratikleflmesi için bir-iki y›l haz›rl›k ve kurumlaflmayla geçebilir. Önemli olan bu konularda özgürlükçü ve demokratik bir yaklafl›m içinde olmak, asimilasyoncu ve inkârc› politikalardan vazgeçerek Kürt kimli¤inin, dilinin, kültürü-

13

Kürt sorununun çözümsüzlü¤ü Türkiye’nin aya¤›ndaki ba¤d›r

ww

w.

Önderli¤in yol haritas›na karfl› çeflitli çevreler düflünce belirtiyor. Düflünceleri genelde olumludur. Hâlâ Türkiye’deki inkâr ve imha zihniyetini aflmayan, hâlâ Kürt halk›n› irade olarak görmeyen, biz bir fleyler veririz Kürtler de kabul eder gibi zihniyeti de¤iflmemifl, klasik politikalar›n ufkunu aflamam›fl dar yaklafl›mlar olmakla birlikte, toplumda genel e¤ilimin çözüm yönünde oldu¤unu söylemek yanl›fl olmayacakt›r. Asl›nda Türkiye toplumu da art›k bu sorunun uzamas›n› istemiyor. Bu sorunun çözümsüzlü¤ü koflullar›nda Türkiye ekonomik, siyasal, diplomatik ve moral alan›nda çok fley kaybetmektedir. Türkiye’deki çeflitli siyasi çevrelerin ve flahsiyetlerin dedi¤i gibi, Kürt sorununun çözümsüzlü¤ü Türkiye’nin aya¤›ndaki ba¤d›r. Kürt sorununu çözmek Türkiye’nin aya¤›ndaki ba¤lar› çözmektir. Bu aç›dan da çözümsüzlükte ›srar eden çevrelerin engellerini aflmak zor olmayacakt›r. Yeter ki demokratik siyasi güçlerin çözüm iradesi olsun. Bu aç›nda Önderlik hükümete cesaretli olun ve risk al›n diyor. Bu, cesaret ve risk almak Türkiye’ye de AKP hükümetine de kaybettirmeyecektir. Bu cesaret ve risk en büyük kazanman›n cesareti ve riski olacakt›r. Tabii ki Önderli¤in yol haritas›na yaklafl›mda ve sorunun çözümünde uluslararas› güçlerin de bölgesel güçlerin de katk›s› olabilir. Özellikle de Güney Kürdistanl› siyasi güçlerin Önder


SERXWEBÛN

Seçimler gösterdi ki Güney halk› KDP-YNK yönetiminden rahats›zd›r

yasal elitle toplum aras›ndaki uçurum gerçekten de fazlad›r. Dünyan›n hiçbir yerinde olmayacak kadar toplumla yönetim aras›nda uçurum ortaya ç›km›flt›r. Bir nevi sonradan görme gibi ele geçirilen siyasal ve ekonomik imkânlar belirli zümreler taraf›ndan yutulmaktad›r. Vur patlas›n çal oynas›n biçiminde bir yaflam biçimi ortaya ç›km›flt›r. Halk yoksulluk ve sefalet içindeyken, ekonomik ve sosyal elit sefahat içinde yaflamaktad›r. Bu aç›dan Noflirvan Mustafa ise toplumdaki bu tepkileri görerek daha demokratik bir söylemle seçim yar›fl›na girmifl ve sonuçta tepki oylar›n› alm›flt›r.

ne t

Güney Kürdistan’daki seçimler hem tüm Kürdistan parçalar›n› ilgilendiriyordu hem de bölge ülkeleri dikkatle takip ediyorlard›. Güney Kürdistan’da seçimlerin olmas› bafll› bafl›na önemlidir. Demokratik kültürün yerleflmesi, farkl› düflüncelerin ve örgütlenmelerin ortaya ç›kmas›, toplumun demokratikleflmesi ve özgürleflmesi aç›s›ndan önemli bir ad›md›r. Bu yönüyle bu seçimlerin Güney Kürdistan ve bütün Kürdistan aç›s›ndan olumlu bir geliflme oldu¤unu söylemek mümkündür. Bu seçimlerin ortaya ç›kard›¤› en önemli gerçek ise, Güney Kürdistan halk›n›n mevcut hükümeti ve iktidar› oluflturan KDP ve YNK ittifak›ndan rahats›z olmas›d›r. Bu seçim KDP ve YNK ittifak›na dayal› hükümetin, yönetimin siyasal alanda antidemokratik oldu¤u gibi, ekonomik alanda da sosyal alanda da adalet sa¤layamad›¤›, özellikle rantç›l›¤›n baflta ekonomik ve siyasal alanda olmak üzere Güney Kürdistan’da hâkim oldu¤unu ortaya koymufltur. Seçimde önemli baflar› sa¤layan Goran listesinin baflar›s›n›n alt›nda yatan gerçek budur. KDP ve YNK ittifak›na dayanan yönetimin ve iktidar gücünün halktan kopmas› Goran listesinin baflar›s›n› getirmifltir. Güney Kürdistan’da ekonomik, siyasal, sosyal, kültürel alanda yozlaflma, çürüme gerçekten de üst boyutlara ulaflm›flt›r. Mevcut ekonomik ve si-

ew e. c

hukukunu ve hakk›n› böylece güvenceye al›r. Kesinlikle Güney Kürdistan’daki kazan›mlar›n ve geliflmelerin güvencesi de d›fl güçler de¤ildir. Tüm parçalar›n özgür ve demokratik yaflam›n›n güvencesi Kürt sorununun çözülmesi temelinde bölge ülkelerinin demokratikleflmesidir. Bölge ülkeleri demokratikleflirse bütün ülkelerde Kürt halk› ulusal demokratik haklar›n› güvenceye kavuflturmufl olur. Güvencenin esas›, bölge ülkelerinin demokratikleflmesinden geçer. Bunun da öncüsü ya da buna yol açacak olan en temel halka ise Kuzey Kürdistan’da Kürt sorununun demokratik çözümü olacakt›r.

Goran listesi tepki oylar›n› alan bir hareket olarak de¤erlendirilmeli

KDP ve YNK toplumun tabandan gelen demokratik örgütlenme tepkilerine f›rsat vermedi¤i için ister istemez bir alternatif ya YNK’nin ya da KDP’nin içinden ç›kacakt›. Tabii KDP’nin içinden ç›kma koflullar› zay›ft›r. KDP bu konuda daha otoriter, daha hâkimdir. YNK ise geçmiflten beri farkl› gruplar›n daha fazla içinde yer ald›¤›, bu yönüyle de KDP’ye göre daha “demokratik” bir örgütlenme modeline sahipti. Ya da KDP kadar kat› de¤ildir. Bu durum toplum içinde YNK ve KDP d›fl›nda bir muhalefet geliflmesine izin vermese bile, YNK içinde bir muhalefetin ortaya ç›kmas›yla sonuçlanm›flt›r. Noflirvan Mustafa ve çevresindeki kesimlerde siyasal yaflam›n daha fazla demokratikleflmesini, ekonomik yaflamda mevcut elitin etkisinin s›n›rlanmas›n›, daha

w.

ww

A¤ustos 2009

om

14

adil bir bölüflümün ortaya ç›kmas›n› isteyen çevrelerin oldu¤u kesindir. Noflirvan Mustafa’n›n etraf›ndan oluflan gruplaflma içinde daha demokratik, daha özgürlükçü bir yaflam isteyen çevrelerin oldu¤unu söylemek gerekir. Buna ra¤men bu grubu toplum taban›nda demokratik temelde örgütlenerek ortaya ç›kan bir alternatif muhalefet hareket olarak de¤erlendirmek de abart›l› olur. Bu aç›dan esas olarak tepki oylar›n› alan bir hareket olarak de¤erlendirmek yerindedir. Bu seçim sonuçlar› Güney Kürdistan’da toplumsal muhalefetin, siyasal muhalefetin güçlü oldu¤unu göstermektedir. Asl›nda KDP politikalar› kat› olmasayd› belki de bugün daha farkl› muhalefetler de ortaya ç›kabilirdi. Belki de Noflirvan Mustafa oylar›n› daha da fazla art›rabilirdi. fiunu söylemek mümkündür: Goran listesi yüzde 25 civar›nda oy alm›flt›r, ama toplumun yar›s›na yak›n›n›n mevcut yönetimden rahats›z oldu¤unu söylemek yanl›fl olmayacakt›r. Tabii bu seçim sonuçlar› sonucu ortaya ç›kan Goran listesinde yer alanlar demokraside ne kadar tutarl› olur, demokratik tutarl›l›¤› ne kadar gelifltirebilirler kesin bir fley söylemek flimdiden mümkün de¤ildir, ama bir aray›fl içinde olan, en az›ndan eski politikalardan rahats›zl›k duyan bir grup olarak Güney Kürdistan siyasetine bir zenginlik ve dinamizm getirece¤i aç›kt›r. Bu seçim sonuçlar› Noflirvan Mustafa’n›n grubunun kazanmas›ndan çok, KDP ve YNK d›fl›nda bir aray›fl›n ortaya ç›kmas›, bu yönüyle demokratik özgürlükler aç›s›ndan aray›fl içinde olanlara


A¤ustos 2009

SERXWEBÛN mokratikleflmesi gelifltirilmelidir. Bunun yan›nda ortaya ç›kan Goran listesinin daha demokratik, daha özgürlükçü olmas›, daha tutarl› olmas› konusunda da demokratik güçlerin ve halk›n bu grubu takip etmesi, izlemesi, eksik ve yetersiz politikalar›n› elefltirmesi gerekmektedir. Bu yönüyle sadece KDP ve YNK’nin de¤il de bu kesimin de sürekli elefltirilmesi, sorgulanmas› gerçek bir özgürlükçü, demokratik çizgiye çekilmesi konusunda mücadele edilmesi önemlidir. Yine dört parçada ulusal birli¤in sa¤lanmas› konusunda demokratik bir kamuoyunun oluflmas› konusunda da bu grubun pozitif rol oynamas› için halk›n ve demokratik güçlerin duyarl› olmas› gerekmektedir. Yoksa KDP ve YNK karfl›s›nda baflar› kazand› denilerek olumlu yaklafl›p bu grubu kendi haline b›rakmak kesinlikle do¤ru olmayacakt›r. Çünkü bu ekibin tabandan demokratik örgütlenme temelinde toplumun demokratik dinamizminin ortaya ç›kard›¤› bir hareket olmad›¤› da bilinmelidir.

caklard›r. Bunun da Kürt toplumunun demokratik temelde örgütlenip enerjisini a盤a ç›karma aç›s›ndan hay›rl› sonuçlar getirece¤ini düflünmekteyiz.

Ortado¤u’da siyasal dengeler yerine oturmam›flt›r

ne te we .c om

cesaret vermesi bak›m›ndan önemli görülmelidir. Bu, mevcut yönetimlere bir rahats›zl›¤›n oldu¤u görülerek bu temelde yeni demokratik alternatifin ç›kmas›n› teflvik edecek bir ortam ve sonucun ortaya ç›kmas›, Güney Kürdistan aç›s›ndan önemlidir. Bu seçim sonuçlar›n›n ortaya ç›kmas›nda Kuzey Kürdistan’da geliflen özgürlük ve demokrasi mücadelesinin do¤rudan etkisi vard›r. Kuzey Kürdistan’daki demokratik sosyal devrim, kültürel devrim ve demokratik siyasal düzey Güney Kürdistan’› da derinden etkilemektedir. Kuzey Kürdistan’da önemli düzeyde ortaya ç›kan siyasetin ve toplumun demokratikleflmesi, örgütlenerek güç olmas› gerçe¤inin bundan sonra Güney Kürdistan’a daha fazla yans›yaca¤›n› ve etkili olaca¤›n› söyleyebiliriz. Kesinlikle Güney Kürdistan art›k eskisi gibi olmayacakt›r. Güney Kürdistan’da da toplum demokratik temelde örgütlenerek demokratik siyasi iradesini ortaya ç›karacakt›r. Belki de Güney Kürdistan için en büyük kazan›m bu olacakt›r. Ya da Güney Kürdistan’da ortaya ç›kan kazan›mlar›n güvencesi, toplumsallaflmas› ve halka ait hale getirilmesi bu süreçle bafllam›flt›r. Bundan sonra bu süreç daha da geliflecektir. Bunlar Noflirvan Mustafa ekibinin durumundan ba¤›ms›z olarak ortaya ç›kan objektif geliflmelerdir. Esas olarak da Kürt halk›n›n onlarca y›ld›r yürüttü¤ü demokrasi ve özgürlük mücadelesinin ortaya ç›kard›¤› demokratik birikimin bu seçimde Goran listesi flahs›nda d›fla vurulmas› yaflanm›flt›r. Noflirvan Mustafa ve Goran listesi konusunda daha da sorgulay›c› yaklaflmak gerekir. Bu hareketin ne kadar demokratik oldu¤u, ne kadar demokrasiyi derinlefltirece¤i konusu söz konusu oldu¤unda ise tutarl› bir demokrasi hareketinden çok, Türkiye’deki AKP hükümetine benzer bir biçimde mevcut yönetimlere olan tepkileri demokrasi ve adalet söylemiyle de¤erlendirerek toplumdan destek alan bir hareket olarak görmek daha do¤rudur. Güney Kürdistan’daki halk›n durumunu ortaya koymas› aç›s›ndan önemlidir. Bu yönüyle mevcut siyasal ve sosyal ortam› de¤erlendirerek toplumdaki demokratik örgütlenmeyi gelifltirerek toplumun de-

15

Güney Kürdistan seçimleri yeni bir dönemi bafllatm›flt›r

ww

w.

Tabii ki Noflirvan Mustafa’n›n söylemlerindeki demokratik vurgular ve dil dikkate al›n›r ve önemsenir. Ama bunlar›n demokrasi ve özgürlük anlay›fl›n›n hem örgütsüz ve tutars›z oldu¤u hem de daha çok da Avrupa etkili oldu¤u görülmektedir. A¤›rl›kl› olarak da biraz Avrupa sosyal demokratlar›na benzeyen, öykünen bir yaklafl›m gösterece¤i anlafl›lmaktad›r. Sonuç itibariyle Güney Kürdistan seçimleri yeni bir dönem bafllatm›flt›r. Kürdistan’daki siyasal dinamizmi artt›rm›flt›r. Böylelikle sadece bir elit kesimin de¤il de tüm Kürdistan toplumunun politikleflece¤i, politikaya kat›l›m iste¤inin artt›¤› bir süreç içine girilmifl bulunmaktad›r. Bu aç›dan bu seçim sonuçlar›n›n Güney Kürdistan’›n demokratikleflmesi ve Kürdistan’›n bütün parçalar›ndaki demokrasi hareketinin güçlenmesi aç›s›ndan da olumlu etkileri olaca¤›n› söylemek gerekir. Art›k Güney Kürdistan’da farkl› siyasi güçler siyasi rekabet içine girme imkân› bula-

Tüm bu siyasal geliflmeler flunu göstermektedir: Ortado¤u’da; Güney Kürdistan’da, ‹ran’da, Suriye’de siyasal dengeler yerine oturmam›flt›r. Tüm bunlar›n nedeni, mevcut siyasal hareketlerin, devletlerin, örgütlerin, uluslarars› güçlerin toplumlar›n demokratik iradesini dikkate alan bir politika izleyememeleridir. Bu da ister istemez bölge ülkelerinde istikrar› getirmemektedir. ‹ran’da mevcut çalkant› devam etmektedir. Ahmedinejad kazanm›fl olsa bile muhalefetin mücadelesi sürecektir. Bu muhalefet de öyle s›radan bir muhalefet de¤ildir, ciddi bir muhalefettir. Nas›l ki Güney Kürdistan’daki muhalefeti önemsiyor, belirli sonuçlar› olaca¤›n› söylüyorsak, ‹ran’daki muhalefetin de önemli sonuçlar› olacakt›r. Öyle küçümsenemez. Radikal de¤ildir, ‹slamc›d›r denilerek geçifltirilemez. Bu tür yaklafl›mlar yanl›flt›r. Oradaki muhalefet tabii ki ‹ran koflullar›na göre flekillenecektir. Eski cumhurbaflkanlar, baflbakanlar, meclis baflkanlar› olmas› ve bunlar›n hepsinin siyasal literatürünün ‹slami olmas›, onlar›n yürüttü¤ü mücadelenin demokratik olmad›¤›, ‹ran’da bir de¤iflim yaratmayaca¤› anlam›na gelmez. ‹ran koflullar›nda demokrasi de böyle geliflecektir. Kald› ki ‹ran’da ‹slam karfl›tl›¤› yap›larak ne demokrasi ne de özgürlük mücadelesi yürütülebilir. Bu yönüyle ‹ran’daki muhalefeti küçümsememek gerekir. Öte yandan çeflitli çevrelerin dedi¤i gibi ‹ran’daki muhalefet ne ABD’nin ne ‹ngiltere’nin ne d›fl güçlerin etkisindedir. A¤›rl›kl› olarak ‹ran’›n iç dinamiklerine dayanmaktad›r. ‹ran’›n demokratik iç dinamikleri kesinlikle küçümsenmemelidir. 30 y›l önce ‹ran’da büyük bir halk devrimi gerçekleflmifltir. Bu halk devriminin içinde komünistler de sosyal demokratlar da sosyalistler de ‹slami sosyalist oldu¤unu söyleyen-


SERXWEBÛN

Dört parçadaki Kürt halk› Kürtler aras› çat›flma istemiyor

Irak hükümeti Türkiye ile iliflkilerini gelifltirerek Güney Kürdistan’daki federasyonu s›n›rlama politikas› izlemektedir. Türkiye ile Irak aras›nda böyle bir iliflkinin sürdü¤ünü belirtmek mümkündür. Güney Kürdistan’la Irak aras›ndaki sorunlar›n k›sa sürede çözülece¤ini bekleyemeyiz. Öte yandan Türkiye’nin Güney Kürdistanl› güçleri Kürt Özgürlük Hareketi üzerine sürme koflullar› da öyle Türkiye’nin düflündü¤ü gibi artmam›flt›r, daha da zay›flam›flt›r. fiunu rahatl›kla söyleyebiliriz: Gelinen aflamada Güneyli güçleri Kürt Özgürlük Hareketinin üzerine sürmek eskisine göre daha da zorlaflm›flt›r. Kürt toplumunda, Güney Kürdistan’da demokratik irade ortaya ç›kt›kça Kürt demokratik kamuoyu olufltukça bu tür çat›flmalar› yaratmak zordur. fiu anda Kuzey’de de Güney’de de Güneybat›’da da Do¤uda da Kürt halk› Kürtler aras› çat›flma istemiyor. Bu, giderek bir toplumsal e¤ilime dönüflmüfltür. Eskiden Kürt örgütleri merkezi olarak karar al›r ve kavgalar ç›karabilirlerdi ya da belirli güçlerin is-

ne t

‹ran’daki muhalefet iç dinamiklere dayanmaktad›r

lük Hareketi daha iyi örgütlenir, mevcut örgütlenmesini daha iyi gelifltirir ve iyi yönlendirirse Suriye’nin demokratikleflmesi ve Kürdistan’›n özgürleflmesi aç›s›ndan güçlü bir rol oynayabilir. Hatta flunu söyleyebiliriz: Suriye’nin demokratikleflmesi ve Kürt sorununun demokratik çözümü aç›s›ndan en önemli gücün Kürt Özgürlük Hareketinin oldu¤u tart›flmas›zd›r. ABD’nin Irak’tan çekilmesiyle birlikte Irak’ta siyasal bir çekiflmenin geliflece¤i aç›kt›r. fiiiler kendi güçlerini etkili k›lmak isterken, Sünniler de devlet içine daha fazla yerleflmek isteyecektir. Bu yönüyle ABD’nin Irak’tan çekilmesi, Irak’ta istikrar kurdu¤u biçimde yorumlanamaz. Ama düflük yo¤unluklu bir çat›flma ve krizi kontrol edecek bir askeri siyasi mücadeleyi sürdürmeyi göze alm›flt›r. Bu yönüyle önümüzdeki dönemde gerçekten Irak içinde yer yer çat›flmalar, kavgalar, uzlaflmalar gündeme gelecektir.

ww

w.

fiu anda ‹ran’daki muhalefetin arkas›nda d›fl güçler yoktur, bu yönlü söylemler mevcut ‹ran rejiminin propagandas›d›r. Muhalefeti bast›rmak için kullan›lan bir argümand›r. Ancak çat›flmalar çok sertleflirse d›fl güçlerin devreye girmesi mümkün olur. Çünkü çat›flmalar›n sertleflti¤i süreçte herkes bu çat›flmadan kazançl› ç›kmak için çok farkl› iliflkilere girebilir. Ama flu anda hâlâ ‹ran’›n iç dinamiklerine dayanan etkili bir muhalif hareket oldu¤unu ve bunun durmayaca¤›n› ve bir dahaki cumhurbaflkanl›¤› seçimlerine gelindi¤inde ‹ran’›n çehresinin de¤iflece¤ini söylemek rahatl›kla mümkündür. Suriye de asl›nda bütün bu geliflmelerden etkilenecektir. Suriye de kendi rejimini, kendi iç dinamiklerini ve dengelerini daha demokratik ve özgürlükçü kurmaya mahkûmdur. Bundan kaç›namaz. Tabii ki Kürt halk›n›n demokratik örgütlenmesi, özgürlükçü duruflu da Suriye’nin demokratikleflmesinde mutlaka rol oynayacakt›r. E¤er Güneybat› Kürdistan’daki Özgür-

te¤i do¤rultusunda bir karar al›p pratiklefltirebilirlerdi, ama flimdi bunun imkân› eskiye göre azalm›flt›r. Çünkü art›k bir Kürt demokratik kamuoyundan söz etmek mümkündür. Kürt halk› da belirli bir irade kazanm›flt›r. Bu bak›mdan Türkiye’nin Güneyli güçleri Kürt Özgürlük Hareketi’ni ezme biçiminde kullanmas› kolay de¤ildir. Belki baz› destekler verebilir. Zaten flimdi de vermektedir. Gerilladaki kaç›fllar› teflvik etmede ve kaçanlar›n korunmas›nda en temel rol oynad›klar› bilinmektedir. Yine ideolojik, siyasi sald›r›larda Türkiye ile Güneyli güçler belirli düzeyde iflbirli¤i yapmaktad›r. Bu, dün de vard› bugün de devam etmektedir. Asl›nda Türkiye’de Kürt sorunun çözüm tart›flmalar›n›n bu kadar geliflmesi, hükümetin Kürt sorununun çözümü konusunda inisiyatif kazanmak için baz› ad›mlar atma ihtiyac› duymas›n›n bir yönü de Güneyli güçleri istedi¤i gibi kullanamamas›d›r. Baz› ad›mlar atarlarsa, Güneyli güçleri ve Türkiye içinde Güneylilerle iliflki içinde olanlar› ikna edeceklerini bu temelde de PKK’yi s›k›flt›racaklar›n› düflünmektedirler. Bu nedenle de Türkiye’de yeni bir siyasal konsept benimsenmifltir. Sonuç olarak Türkiye’nin aç›l›m ve çözüm tan›mlamalar›yla patriklefltirmeye çal›flt›¤› yeni konsept ne kadar Özgürlük Hareketinin tasfiyesi için bir zemin olarak kullan›l›r ne kadar çözüme evirilir bunu önümüzdeki dönemdeki mücadele belirleyecektir. Kürt halk›, Kürt Özgürlük Mücadelesi iyi örgütlenir, iyi mücadele ederse mevcut Türkiye’deki siyasal durumun çözümle sonuçlanmas› ihtimali de yüksektir. Bu aç›dan ne Kürt halk›n›n mücadelesinin yaratt›¤› sonuçlar azd›r ne Kürt halk›n›n örgütlenme düzeyi zay›ft›r ne de Türkiye’de demokrasi ve Kürt sorununun çözümünü isteyen güçlerin durumu zay›ft›r. Tüm bunlar bir arada düflünüldü¤ünde iyi mücadele edilir ve örgütlenilirse Türkiye hükümeti daha da s›k›flt›r›labilir ve çözüme do¤ru ilerletilebilir. Her ne kadar kendi aralar›ndaki çat›flma çözümü zorlaflt›r›rsa da mücadele iyi yap›ld›¤› taktirde çözümü dayatmak ve gerçeklefltirmek yine de mümkündür.

ew e. c

ler de vard›. Kürtler vard›, di¤er halk topluluklar› vard›. Böyle genifl yelpazede bir halk devrimi gerçekleflti. Bu yönüyle bu büyük devrimin toplumda yaratt›¤› demokratik kültürün olmayaca¤›n›, demokratik zihniyetin olmayaca¤›n›, demokrasi taleplerinin olmayaca¤›n› söylemek ‹ran’› tan›mamakt›r; hatta büyük 1979 devrimini tümden inkâr etmektir. Önceki ‹ran tarihini inkâr etmektir. Bu aç›dan ‹ran’daki geliflmeleri ciddiye almak, önemli görmek ve iç dinamiklere dayal› bir demokrasi hareketi oldu¤u tespitinde bulunmak gerekir. Bu yönüyle ‹ran’daki rejimin belirli demokratik aç›l›mlarla yumuflamas›, demokratik aç›l›mlara zorlanmas› mümkündür. Mevcut rejim ya büyük bir çat›flmay› göze alacakt›r ya da ‹ran ‹slami rengini koruyarak, ‹slami özünden sapmadan, ama daha demokratik, daha özgürlükçü bir rejime yumuflak geçifl yapacakt›r. Yoksa çat›flman›n sertleflmesi de gündeme gelebilir.

A¤ustos 2009

om

16


A¤ustos 2009 SERXWEBÛN

17

ne te we .c om

YÖNTEM VE HAK‹KAT REJ‹M‹ ÜZER‹NE “Kapitalist modernite de dahil, tüm uygarl›k sistemleri insan› tarih ve toplumdan kopuk olarak

incelediler. Daha do¤rusu, insana dair tart›fl›lan, oluflan tüm düflünce ve yap›lar tarih ve toplumdan kopuk, hatta toplum üstü bireylerin eseri olarak ortaya konuldu. Buradan da örtük ve ç›plak

krallarla maskeli ve maskesiz tanr›lar icat edildi. Hâlbuki topluma iliflkin anlay›fl›m›z› derinlefltirirken, tüm bu krallar ve tanr›lar› çözümleyebilece¤imiz gibi, hangi düflüncelerden ve özellikle zorbal›k ve sömürü üreten toplumsal sistemlerden kaynakland›klar›n› da aç›klayabilece¤iz”

GARLIK kitab›ndan al›nm›flt›r II. Bölüm Reber Apo’nun UYG

Dar görüfllülü¤ü aflmaya çal›fl›yoruz

ww

w.

Evrenselde gerçekleflmifl bir oluflumu say›sala bo¤mak pek aç›klay›c› olmamaktad›r. Kald› ki, dünyan›n hikmetlerini kavraman›n henüz bafllang›c›nday›z. Kavray›fl›n bizi neyle buluflturaca¤› henüz meçhuldür. S›kça söylenen “Her canl›n›n bir evreni vard›r” anlay›fl›n› göz ard› etmemek gerekir. Yine paralel evrenler anlay›fl›n› düflünmenin de izah edici yanlar› olabilir. fiöyle bir örnek verirsek, meram›m›z› daha iyi anlatm›fl olabiliriz: ‹nsan›n bir dokusundaki canl› hücre kendine göre bir varl›kt›r. Hatta beyin hücrelerinde düflünce gerçekleflmektedir. Bu nitelikte hücreler, evren düflündü¤ümüz kadard›r diyebilirler mi? Di¤er bir yandan bu hücreler insan ve insan d›fl›ndaki muazzam evrenden habersizdir. Ama bu durum insan ve di¤er makro-mikro evrenlerin varl›¤›n› ortadan kald›ramaz. Acaba insan› da makro evren içinde böylesi bir hücreye kadar indirgeyemez miyiz? E¤er buna rahatl›kla cesaret edebilirsek, farkl› aç›dan evrenlerin varl›¤›na hükmedebiliriz. ‘Paralel evren’den kast›m›z, her evren bir faza (evreye, safhaya), dalga boyutuna ba¤l›ysa, böyle yorumlan›yorsa, o zaman say›lamayacak kadar evren gerçekleflmeleri olabilir. ‹nsan› da do¤uran dalga sistemi bu evrenlerden sadece biridir. Bu anlat›mlardan kast›m›z spekülasyon gelifltirmek de¤ildir. Dar görüfl-

lülü¤ü aflmaya çal›fl›yoruz. Yöntem hastal›klar›n›n ve ço¤u hiyerarflik ve devlet düzenli zorlamalar›n ürünü olan bilinç ve inanç çarp›tmalar›n›n tuza¤›ndan kurtulmak istiyoruz. Düflünce yap›m›z san›ld›¤›ndan daha fazla yalan ve çarp›tma makinesi olan hiyerarflik ve devlet mekanizmalar›n›n ürünüdür. Ayr›ca bunlar birçok do¤ru düflünceyi de yok etmifllerdir. Hayvanlar âlemi bafll› bafl›na bir sistemdir. Bafllang›c›nda bitki ve hayvan hücresini ortaklafla temsil eden türe rastlanm›flt›r. Zaten dikkatli bir gözlem, bitkisel âlem olmadan hayvanlar âlemine geçifl olamayaca¤›n› gösterebilecektir. Bitkisel yaflam hayvansal yaflam›n önkofluludur. Daha da önemlisi, geliflkin bir bitki varl›¤› geliflkin bir hayvan varl›¤›n›n kofluludur. Potansiyel canl›l›k hayvanlar âleminde görme, duyma, ac›, arzu, k›zma, sevme gibi daha geliflkin hislere, duygulara yol açabilmektedir. Sürekli yiyecek peflinde koflma, açl›k ihtiyac›n› daha yak›ndan incelemeyi gerektirmektedir. Açl›¤›n yoksun kal›nan enerji ile ba¤› rahatl›kla kurulabilir. Bir kez daha enerjiyle canl›l›k aras›ndaki iliflki karfl›m›za ç›kmaktad›r. Açl›k giderildi¤inde gerçekleflmifl olan fley, ihtiyaç duyulan enerjinin depolanmas›d›r. Cinsellik ihtiyac› da yak›ndan gözlemlenmeyi gerektirir. Kendini son derece arzulu ve fliddetli hissettiren bu ihtiyaç, yaflam› sürdürme gibi bir

fonksiyonu ifade etmektedir. Enerjinin cinsellik oluflumundaki yo¤unlu¤u yine yaflamsall›kla ba¤›n› düflündürtmektedir. Fakat cinselli¤i yaflam›n tek sürdürücü etkeni olarak düflünmemek gerekir. Belki de en ilkel yaflam› sürdürme olgusu cinsel tarzd›r. Bu tarz, niceliksel temelde yaflam›n sürdürülmesidir. Çeflitlenme ve evrim yaflam›n daha zenginleflmifl biçimlerine yol açar. Ayr›ca cinsel birleflme sadece yaflam tutkusunu, güdüsünü de¤il, ölüm korkusunu, daha do¤rusu ölümün kendisini birlikte tafl›r. Her cinsel birleflme k›smen ölümdür. Baz› hayvanlar birlefltikten sonra hemen ölürler. O halde cinselli¤e yo¤un ba¤l›l›k, yaflam›n en ilkel halini ve ölümün gerçekleflmesini de ça¤r›flt›r›r. Sadece cinselli¤e mahkûmiyet, ölüm seçene¤ini güçlendirir. Cinsellik di¤er sevgi ve güzellik duygular›na ne kadar dönüflür ve yaflan›rsa, o kadar ölümsüzlü¤e yaklafl›r. Sanat eserlerindeki ölümsüzlük bu alg›n›n sonucudur. Cinsel üremeyi bir savunma tarz› olarak da yorumlayabiliriz. Ne kadar ürersen o kadar kendini varm›fl, sürecekmifl ve savunacakm›fl gibi hissedebilirsin. ‹nsan toplumunda cinsellik ve üremeyi daha yak›ndan tart›flaca¤›z. Yaflam› tekrarlama niteli¤inde sürdürme garantisi veren cinsel eylemdeki hazz› ‘aflk’ olarak de¤erlendirmek büyük hatad›r. Tersine, cinsel eyleme dayal› haz aflk›n inkâr›d›r. Kapitalist moder-


SERXWEBÛN

reticidir, dolay›s›yla yaflam›n de¤erinin güçlü takdirine yol açar. Zevkin sonu ac›ya oldukça yak›nken, ac›n›n da sonunda zevkli yaflam flans› yüksektir. Yaflamlar kendi aralar›ndaki fark› daha iyi görmek, daha çok zevklenmek, ac› çekmek biçimindeki ö¤renmelerle ortaya koyarlar. Ölümle yaflam aras›ndaki iliflki oldukça metafizik karakterde oldu¤u için, insan toplumunda ele almak daha do¤ru bir yaklafl›m olacakt›r. Hayvanlar bahsinde ilgilenmeyi gerektiren önemli bir husus etle beslenme meselesidir. Hayvanlar âleminin hepsi bitkilerle beslendi¤inde yaflamlar›n› gerçeklefltirebilirler. Et yeme ihtiyac› zorunlu de¤ildir. Fakat yayg›n bir etoburlular kümesi vard›r. Bunlar› nas›l izah etmeliyiz? Burada karfl›m›za ç›kan afl›r› üremenin yaflam üzerindeki tehdidi, çözümleyici bir unsur olabilir. Cinsel üreme yaflam› garanti alt›na almak için bir yol iken, afl›r›s› çeflitli yaflam olanaklar›n› yok edebilir. Örne¤in farelerin ço¤alma h›z› bitkileri yok edebilir. Koyun, keçi, s›¤›r gibi hayvanlar da bitkileri yok edebilir. Ayr›ca kufllar âleminde de dengesiz ço¤almalar vard›r. Bu durumda devreye y›lan, aslan ve flahinin girmesi, sadece yok etme amaçl› olmay›p, hayvanlar âleminin sürdürülebilirli¤i aç›s›ndan bir zorunluluk olarak ortaya ç›kmaktad›r. Böylesi bir iflbölümünü do¤ada büyük adaletsizlik olarak görmek sak›ncal› olabilir. Fakat burada ince bir

w.

ww

Zevkin ve ac›n›n ö¤retici de¤eri yüksektir

Zevk ve ac› duygular› da hayvan canl›l›¤›nda kendini hissettirir. ‹ki his de yaflam›n fark›n› hat›rlat›r. Ne kadar zevklenilirse yaflam o denli fark edilir, benimsenir; ne kadar ac› duyulursa, yine yaflam o denli fark edilir ve bu sefer benimsenmez ve sürdürülmek istenmez. ‹kisi de ö¤renmenin keskin okullar›d›r. Zevkin ve ac›n›n ö¤retici de¤eri yüksektir. Zevk büyük ö¤retir, fakat u¤runa her tür ç›lg›nl›¤a da yol açabilir. Ac› yine büyük ö¤-

denge vard›r. Bu denge afl›l›p ortal›¤› y›lan, aslan ve flahin doldurursa, geriye çok az canl› hayvan kal›r. Do¤al sistemlerin kendilerini düzenlemesi çok müthifl bir fleydir.

Toplumsuz insan primat olmaktan öteye gidemez

Cinsel üremenin insan toplumundaki düzenlenmesinin büyük önemini, yaflam›n sürdürülmesindeki yerini ve ahlakla ba¤lant›s›n› kapsaml›ca de¤erlendirece¤iz. ‹nsan› temel araflt›rma konusu almakla biyolojik âlem aras›ndaki iliflkiye yeniden dönersek, bu âlemdeki tüm gerçekleflmeler insanda özetlenmifl gibidir. Bitki ve hayvanlar âleminde tan›d›¤›m›z tüm yaflam özelliklerini insanda gözlemek mümkündür. Bir anlamda insan bitkiler ve hayvanlar âleminin hem geliflim amac›, hem de mirasç›s› durumundad›r. ‹nsanüstü bir canl› ancak varsay›m olarak düflünülebilir. Zaten insan beynindeki düflünme yetene¤inin muazzam gücü yeni bir oluflumu belki de gereksiz k›lmaktad›r. Canl›lar›n temel özelli¤i olan ö¤renmenin, düflünmenin yetisi olarak beyinsel geliflme zirveseldir. Evrenin kendini tan›mas› insanda gerçekleflmektedir. Kutsal Kitap’ta geçen “Tan›nmak için insan› yaratt›m” ayeti belki de bu anlamdad›r. fiüphesiz insan tüm bitki ve hayvan canl›l›¤›n›n birikimi iken, tersi do¤ru olamaz; yani tüm bitki ve hayvanlar› toplasan›z da bir insan etmez. Burada karfl›m›za insan› ayr› bir âlem olarak alma gere¤i do¤maktad›r. Kastetti¤imiz ‘insan merkezli’ bir evren anlay›fl› de¤ildir. Panteizmden (do¤atanr› birli¤i) de bahsetmiyorum. Kendine özgü tür olarak insan›n fark›n› aç›klamak gere¤ini duyuyorum. ‹nsan ayr› bir âlem olarak ele al›nmay› gerektirecek kadar önemlidir. Üçüncü olarak, o halde insan›, kendine özgü bir toplumda kendini gerçeklefltirmifl tür olarak araflt›rma konusu yapmak anlaml› bir yöntem olup hakikat aray›fl› ve rejimi aç›s›ndan önemlidir. ‹nsan›n ‘primatlardan’ kopuflu, türsel geliflme evreleri konumuz aç›-

ew e. c

“Bitki ve hayvanlar âleminde tan›d›¤›m›z tüm yaflam özelliklerini insanda gözlemek mümkündür. ‹nsan beynindeki düflünme yetene¤inin muazzam gücü yeni bir oluflumu belki de gereksiz k›lmaktad›r. Canl›lar›n temel özelli¤i olan ö¤renmenin, düflünmenin yetisi olarak beyinsel geliflme zirveseldir. Evrenin kendini tan›mas› insanda gerçekleflmektedir”

ne t

nite cinsiyetçili¤i kanser gibi ço¤altarak, aflk ad› alt›nda toplumu öldürmektedir. Gerçek aflk evrenin oluflum dilinden duyulan büyük heyecand›r. Mevlana’n›n “Âlemde ne varsa aflk imifl, gerisi k›yl u kal imifl” sözü hakiki bir aflk yorumu olabilir. Aflk cinsel hazz›n afl›lmas›na, daha do¤rusu insan ahlak›ndaki karfl›l›kl› özgürlük düzeyinin geliflimine ba¤l›d›r. Cinsel flehvet özgürlük yitimiyle, maddi hareketsizlikle de ba¤lant›l›d›r. Sadece kad›n-erkek aras›nda de¤il, tüm evren unsurlar› aras›ndaki aflk› oluflum ahengine ba¤lamak en do¤rusudur. Hissin, duygunun geliflimi bafll› bafl›na bir mucizedir. Örne¤in görmeyi nas›l yorumlamal›y›z? Görmenin canl›l›¤›n en geliflkin bir ö¤esi oldu¤u kesindir. Ifl›ks›z görmenin düflünülemeyece¤i de aç›kt›r. Görmüfl olmak bir düflüncedir. Cinsellik baflta olmak üzere, tüm canl›l›k özelliklerini bir düflünce biçimi olarak görmek önemlidir. Canl›l›¤›n kendisi bir anlamda ö¤renme yetisidir. Bu anlamda Descartes’in “Düflünüyorum, öyleyse var›m” deyifli yerindedir. Daha da genellefltirirsek, evrenin kurallar dahilindeki döngüsünü de ö¤renme olarak yorumlayabiliriz. Kurallar ö¤renmeyi hat›rlat›r. Fakat yine göze dayal› ö¤renme muhteflem bir geliflmedir. fiu söz anlafl›l›rd›r: “Tanr› kendini gözlemek için evreni yaratt›.” Hegel’deki kendi fark›na varmak için ‘Geist’›n maddeleflti¤i yarg›s› da görmeyle ba¤lant›l›d›r. Görmek, görülmek belki de oluflumun esas gayelerindendir.

A¤ustos 2009

om

18


A¤ustos 2009

SERXWEBÛN Kapitalist modernite de dahil, tüm uygarl›k sistemleri insan› tarih ve toplumdan kopuk olarak incelediler. Daha do¤rusu, insana dair tart›fl›lan, oluflan tüm düflünce ve yap›lar tarih ve toplumdan kopuk, hatta toplum üstü bireylerin eseri olarak ortaya konuldu. Buradan da örtük ve ç›plak krallarla maskeli ve maskesiz tanr›lar icat edildi. Hâlbuki topluma iliflkin anlay›fl›m›z› derinlefltirirken, tüm bu krallar ve tanr›lar› çözümleyebilece¤imiz gibi, hangi düflüncelerden, bu düflüncelerin do¤du¤u toplumsal yap›lardan, özellikle zorbal›k ve sömürü üreten toplumsal sistemlerden kaynakland›klar›n› da aç›klayabilece¤iz. ‹nsan-toplum iliflkisini anlaml›ca ortaya koyabilmek en temel yöntem sorunudur. Çok bilimsel geçinen Bacon ve Descartes yöntem sorunlar›n› tart›fl›rken, içinde hareket ettikleri toplumdan habersiz, ba¤›nt›s›z gibi görünmektedir. Bugün çok iyi bilmekteyiz ki, onlar›n etkilendikleri toplum, kapitalizmi bir dünya sistemi olarak infla eden, bugün ad›na ‹ngiltere ve Hollanda dedi¤imiz ülkelerin toplumudur. ‹nfla ettikleri yöntemler de kapitalizme ard›na kadar kap›y› aralayan toplum ba¤lant›l› düflüncelerdir. O halde insan toplumunu temel bir kategori olarak araflt›rmaya bafllarsak neler gözlemleyebiliriz? a- Toplum, insan› hayvandan niteliksel olarak ay›ran bir oluflumdur. Bu hususu yeterince aç›klad›k. b- Toplum insanlarca oluflturuldu¤u gibi, kendisi de insan bireylerini infla eder, oluflturur. Burada anlafl›lmas› gereken temel husus, toplum veya topluluklar›n insan eliyle, yetene¤iyle infla edildikleridir. Toplumlar insanüstü kurulufllar de¤ildir. ‹nsan haf›zalar›n› derinden etkiledikleri için, kendilerini totemden tanr›ya kadar bir kimlik olarak yans›tsalar da, insan kurgulamalar› olduklar› aç›kt›r. ‹nsan olmad›¤›nda, totem veya tanr›lar›n sürdürecekleri bir toplum yoktur. c- Toplumlar tarihsel ve mekânsal k›s›tlamalar alt›ndad›r. Di¤er bir anlat›mla toplumlar›n içinde infla edildikleri bir zamanlar› ve co¤rafya koflullar› vard›r. Tarihten ve co¤rafya-

dan kopuk toplum inflalar› yoktur. Her koflulda ve süresiz toplum ütopyalar› bofl düfllerdir.

Tarihten ve co¤rafyadan kopuk toplum inflalar› yoktur

ne te we .c om

s›ndan önemli de¤ildir. Antropoloji yapm›yoruz. fiüphesiz sadece hayvanlar âleminde de¤il, bitkiler âleminde de toplum veya topluluklara benzeyen bir arada yaflama örne¤ine bolca rastlamaktay›z. Do¤as› gere¤i, her tür birbirine yak›n, hatta topluluk olarak yaflamak durumundad›r. A¤açlar ormans›z, bal›klar sürüsüz olmaz. Fakat insan gibi toplumu da niteliksel bir farka sahiptir. Toplumun kendisi belki de üst insand›r. Veya üst insan› yaratm›fl, yaratacak olan organizasyondur. ‹nsan› toplumdan orman›n içine (do¤duktan hemen sonra yaflam›n› da güvenceleyerek) att›¤›m›zda, bir primata dönüflmekten kurtulamayacakt›r. Yan›na birkaç benzer insan verdi¤imizde de bafllayacak olan süreç, primatlarda bafllayan sürece çok benzer olacakt›r. Ayn› fley hayvan topluluklar› için geçerli de¤ildir. Bu durum bile insan toplumunun apayr› de¤erini ortaya koymaktad›r. Toplumun insan›, insan›n toplumu infladaki rolü de benzersiz olmaktad›r.

19

Toplumlar insanüstü kurulufllar de¤ildir

ww

w.

fiüphesiz insan olmadan toplum olmaz. Ama toplumu insanlar›n toplam›ndan ibaret görmek önemli bir yan›lg›d›r. Toplumsuz insan, primat olmaktan öteye gidemez. Toplumlu insan ise müthifl bir güç olabilmektedir. Büyük bir düflünce gücüne eriflmektedir. Belki de bir insan›n karar› (nükleer bombalar› patlatmak gibi) tüm dünyay› çöle çevirebilir. Bu insan uzaya ç›kabilmektedir. S›n›rs›z keflif ve icatlar yapabilmektedir. Toplumsall›¤›n gücünü belirtmek için bu örnekleri veriyoruz. Toplumsal kurulufl her ne kadar ‘sosyoloji’nin konusu ise de, çözmeye çal›flt›¤›m›z konu bambaflkad›r. Bilgiye ulaflman›n ve hakikat rejimini kurman›n yolu toplumsuz mümkün görünmemektedir. ‹nsan bireyinde gerçekleflen her fley toplumsal olmak durumundad›r. Burada sadece bitki ve hayvan›n, hatta fiziki ve kimyasal evrenin bir kal›tç›s› olarak insandan bahsetmiyoruz. Toplumda gerçekleflen insandan bahsediyoruz.

Tarih konusu genelde canl›lar için, özelde insan için ba¤›ml› k›lan zaman ifadeleridir. Baflta mevsimler olmak üzere birçok zaman döngüsü ve süresi tür oluflumlar› için zaruridir. Kald› ki, süresi olmayan hiçbir oluflum yoktur. ‘Ebed-ezel’ kavram›n›n sadece ‘de¤iflime’ has oldu¤u anlafl›lm›flt›r. Yani de¤iflmeyen, zamans›z olan tek fley de¤iflimin kendisidir. Tarihle toplum ba¤lant›s› daha s›k› ve k›sa sürelidir. Evren için milyarlarca y›ldan bahsederken, toplumlar için binlerce y›l› aflmak ancak uzun süre kavram›nda geçerli olabilir. Yayg›n zaman süreleri günlük, ayl›k, y›ll›k, yüzy›ll›k gibi sürelerdir. Toplumlar›n mekân› esas olarak bitkisel ve hayvansal varl›klarla ba¤lant›l›d›r. Kutuplarda ve ekvatoral bölgelerde toplumlar çok istisnaidir. En zengin bitki ve hayvan örtüsü, en verimli toplumlar için de zemin oluflturabilir. Hiyerarflik ve devlet gelenekleri içinde oluflan, infla edilen birçok düflünce ekolü ve dinsel yap›lar, toplumsal tarihten ve mekândan kopuk bir sistemi kadermifl gibi insan zihnine egemen k›lmaya çal›fl›rlar. Nas›l ki baz› kahramanlar›n tarihi yapt›klar› iddia ediliyorsa, baz› düflünce ve din vaazc›lar›n›n da öylesine tarihsel toplumdan kopuk düflünce ve din sistemleri kurduklar› habire ifllenir. Kapitalist düflünce bilime çok yer verdi¤i halde, özellikle topluma iliflkin birey bazl› düflünmeye büyük özen gösterir. Hangi toplum biçimleniflinin hangi dinsel ve felsefi düflünce sistemine yol açt›¤› sürekli karanl›kta b›rak›l›r. Toplumun zaman› ve mekân› bireyi infla etti¤i gibi, bireylerin de özellikle ald›klar› formasyonla gelece¤i flekillendirmede infla rolünü oynad›klar› yeterince kan›tlanm›flt›r. Dolay›s›yla yöntem sorunlar›nda ve hakikat alg›lamalar›nda tarihsel ve mekânsal boyutlar gerekli koflullar›n bafl›nda gelmektedir.


SERXWEBÛN

Bireyin direnme ve özgürlük talebi hep var olacakt›r

e- Toplum-birey iliflkisine soyut bakmamak önemlidir. Bireyler tarih içinde flekillenmifl, belli bir dili ve oturmufl gelenekleri olan sayd›¤›m›z tüm toplumsal alanlardaki kurulu yap›lara kat›l›rlar. Diledikleri gibi de¤il, toplumun çok önceden ve özenle haz›rlanm›fl kurumlar›na ve onlar›n geleneklerine göre kat›l›m gösterirler. Bireyin toplumsallaflmas› muazzam bir e¤itici çabay› gerektirir. Bir anlamda toplumun tüm geçmifli olan kültürü özümsendikten sonra birey toplumun üyesi, mensubu haline gelir. Toplumsallaflma sürekli çabayla gerçeklefltirilir. Her toplumsal eylem ayn› zamanda bir toplumsallaflma eylemidir. Dolay›s›yla bireyler diledikleri gibi de¤il, toplumlar›n›n istedi¤i gibi infla edilmekten kurtulamazlar. fiüphesiz özellikle s›n›fl› ve hiyerarflik toplumlar bask› ve sömürüye aç›k toplumlar olduklar› için, bireyin direnme ve özgürlük talebi hep var olacakt›r. Köleli¤i infla eden toplumsallaflmalar› gönül r›zas›yla kabul etmeyecektir. Yine yabanc›, farkl›, sömürge toplumlarla bütünleflme ve asimile edilmeye karfl› da daha fazla direnecektir. Ama yine de toplumlar›n bask› ve e¤itim kurumlar›n›n çarklar›nda dönüfltürülmeye, hatta yok edilmeye çal›fl›lacakt›r. Toplumsal çarklar de¤irmen gibi ö¤üterek, kendilerine göre un ve hamurdan malzeme olufltururlar. Gerek kurumlar aras› çeliflkiler, gerek direnen insan her zaman toplum içinde uzlafl-

ww

w.

Toplumsal gerçeklerin s›kça infla edilmifl gerçekler oldu¤unun ne kadar bilincinde olursak, y›k›lmalar› ve yeniden infla edilmelerinin gere¤ine o ölçüde daha iyi hükmedebiliriz. Y›k›lmaz, de¤iflmez toplumsal gerçeklikler yoktur. Hele hele bask›c› ve sömürgen kurumlar›n y›k›lmalar›, afl›nd›r›lmalar› özgür yaflam›n vazgeçilmez gere¤idir. Toplumsal gerçek derken, toplumun tüm ideolojik ve maddi kurumlar›n› kastetmekteyiz. Dilden dine, mitolojiden bilime, ekonomiden siyasete, hukuktan sanata, ahlaktan felsefeye kadar tüm toplumsal alanlarda uygun zaman ve mekân koflullar›nda sürekli toplumsal gerçeklikler kurulur, y›k›l›r, restore edilir ve yenileri oluflturulur.

maya dayal› dengeler kapsam›nda bir yer edinecektir. Ne toplumun mutlak eritme gücü, ne de bireyin toplumdan tamamen kopma flans› vard›r. Özcesi, toplumu do¤ruya yak›n bir yaklafl›mla temel alan insan örne¤i üzerinde yöntemli çal›flma ve hakikat rejimleri daha anlaml› sonuçlar verebilir. Dördüncüsü, insan zihniyetindeki esneklik en geliflkin düzeyde olup, araflt›rmalar›m›z›n anlaml› olma flans›n› en çok etkileme durumundad›r. ‹nsan zihniyetinin do¤as›n› tan›madan, yöntem ve hakikat idealar› havada kal›r.

ew e. c

“Duygusal düflüncede yan›lg› pay› aranmaz. ‹çgüdü nas›l tepki veriyorsa öyle davran›l›r. Analitik düflünce ise y›llar› alabilir. Yöntem, çal›flma ve hakikat aray›fl› böylesi bir düflünce yap›m›za dayanmak durumundad›r. Zihnimizin çal›flma düzenini tan›madan, do¤ru yöntem ve hakikat bilgisi rastgele olmaktan kurtulamaz. O halde zihnin kendisini iyi tan›mak öncelik tafl›mal›d›r”

ne t

d- Önemli bir husus da toplumsal gerçekliklerin infla edilmifl karakterde olmalar›d›r. ‹nsanlar›n s›kça içine düfltükleri bir yan›lg› toplumsal kurumlara, yap›lara do¤al gerçeklik atfetmeleridir. Toplumsal sistemlerin meflruiyet rejimleri kendilerini hiç de¤iflmezmifl ve kutsalm›fl gibi sunarlar. Tanr›sal kurulufllara sahip olduklar›n›, öylece tayin edildiklerini sistemlice vaaz ederler. Kapitalist modernitede toplumda nihai sözün söylendi¤i, liberal kurumlar›n alternatiflerinin olmad›¤›, hatta ‘tarihin sonuna’ var›ld›¤› enjekte edilmeye çal›fl›l›r. De¤iflmez, de¤ifltirilemez anayasalardan, siyasi rejimlerden s›kça bahsedilir. Hâlbuki k›sa bir tarihçeyle bu de¤iflmezlerin ve sars›lmaz yap›lar›n ömrünün yüzy›la bile s›¤mad›¤›n› görürüz. Burada önemli olan, günlük olarak insan düflünce ve iradesini ba¤layacak ideolojik ve siyasi söylemlerdir. ‹ktidar ve istismar odaklar› için bu ideolojik ve siyasi retoriklere fliddetle ihtiyaç vard›r. Güçlü bir ideolojik ve siyasi retori¤e baflvurmadan, günümüz toplumlar›n› yönetmek çok zordur. Medya organlar› bu nedenle çok gelifltirilmifllerdir. Yine bilimsel ve düflünsel kurulufllar ezici biçimde iktidar ve istismar odaklar›na ba¤lanm›fllard›r.

A¤ustos 2009

om

20

Özgür seçimler en çok zihinler ba¤›ms›z kald›¤›nda gerçekleflir

‹nsan zihniyetini tan›maya çal›fl›rken s›kça ikili yap›s›ndan bahsettik. Duygusal düflüncenin geliflkin oldu¤u ve evrim aç›s›ndan daha eski olan k›s›mla (beynin sa¤ lobu oluyor) analitik düflünceye daha yatk›n ve sürekli geliflmeye aç›k olan yeni k›s›mdan (beynin sol lobu) oluflan düflünce yap›s›, bu özelli¤i nedeniyle büyük bir esnekli¤e sahiptir. Hayvanlar âleminde duygu ve düflünce birbiriyle efldüzeye yak›nd›r. Duygular flartl› ve flarts›z reflekslerle ö¤rendiklerini yan›tlarlar, yani gereklerini yerine getirirler. Bunlar anl›k tepkilerdir. Bu yap›lar›n ayn›s› insanda da vard›r. Örne¤in vücut atefle an›nda cevap verir. Burada analitik düflünmeye gerek yoktur. Ama bir Everest tepesine ç›k›fl için yüzlerce koflulun analize tabi tutulmas› gerekir. Ancak tüm ilgili koflullar analiz edildikten sonra yola ç›kmak için karar verilir. Duygusal düflüncede yan›lg› pay› aranmaz. ‹çgüdü nas›l tepki veriyorsa öyle davran›l›r. Analitik düflünce ise y›llar› alabilir. Yöntem, çal›flma ve hakikat aray›fl› böylesi bir düflünce yap›m›za dayanmak durumundad›r. Zihnimizin çal›flma düzenini tan›madan, do¤ru yöntem ve hakikat bilgisi rastgele olmaktan kurtulamaz. O halde zihnin kendisini iyi tan›mak öncelik tafl›mal›d›r. Zihnimizin birinci özelli¤i, çok esnek bir yap› sergilemesidir. Denilebilir ki, zihnimiz d›fl›nda bilebildi¤iniz tüm evren yap›lanmalar›nda özgürce seçim yapma flans› çok s›n›rl›d›r. Öz-


A¤ustos 2009

SERXWEBÛN zihnimizi e¤itmekle (toplumsal tarih) onu do¤ru seçimlere haz›rlar. Psikoanalitik yaklafl›mlar zihnimizin derinli¤ini artan bir h›zla ölçmeye çal›flmaktad›r. Psikoanalizm yeni bir bilgi alan› olarak giderek önem kazanmaktad›r. Fakat psikoanalizm kendi bafl›na do¤ru ve yararl› bilgiye ulaflmada yetersizdir. Bunda bireyi ba¤›ms›z ele almas›n›n büyük rolü vard›r. ‹nsan› toplumdan kopuk ele almak çok yetersiz ve sa¤l›ks›z bilgiye yol açabilir. Sosyopsikolojinin bu eksi¤i kapatmas› flimdilik pek verimli olamamaktad›r. Sosyoloji do¤ru kurulmam›flt›r ki, sosyopsikoloji do¤ru sonuçlar versin. Psikoloji ile hayvan zihinlerini iyi tan›yabiliriz. Süper hayvan olarak da psikoloji ile insan› tan›yabiliriz. Ancak sosyal bir hayvan olarak insan› tan›man›n henüz bafllang›c›nday›z. Yöntem ve bilgilenme sistemini kurgularken, zihnimizin yap›s›n› iyi tan›madan baflar›l› sonuç almam›z›n tesadüflere kald›¤›n› daha iyi anlamaktay›z. Ancak zihnin do¤ru ve derinlikli tan›m› ve özgür seçme pozisyonu sa¤land›¤›nda (toplumsal özgürlük), yöntem ve bilgi rejimimiz do¤ru alg›lamalara yetkin cevaplar verebilir. Bu koflullar alt›nda yöntemli çal›flmalar›m›z daha do¤ru bilgi birikimiyle daha özgür bir toplum ve birey olma flans›m›z› artt›r›rlar. Beflinci olarak, insan›n metafizik karaktere sahip olma özelli¤i, yöntem ve bilgi sistemati¤i aç›s›ndan eflsiz bir örnek sunmak durumundad›r. Yöntem ve bilgiye ulaflma bilimi (episte-

moloji), insan›n metafizik özellikleri çözümlenerek daha yetkin k›l›nabilir. Bizzat metafizik yaratma ve infla etmede insan› kavramak önemli bir araflt›rma konusudur. En az çözümlenen toplumsal sorunlardan birisi de, metafizik insan› tan›mlama düzeyinden bile yoksun oluflumuzdur. ‹nsan nas›l metafizik olabiliyor? Bu hangi ihtiyaçtan kaynaklan›yor? Olumlu ve olumsuz yanlar› nelerdir? Metafiziksiz yaflamak mümkün müdür? Belli bafll› metafizik özellikler nelerdir? Metafizik sadece düflünce ve dinsel alanda m› geçerlidir? Toplumla metafizik aras›ndaki iliflki nedir? Metafizik san›ld›¤› gibi diyalektik karfl›tl›¤› m›d›r, onunla s›n›rland›r›labilir mi? Bu konuda sorular› daha da ço¤altabiliriz.

ne te we .c om

gürlük alan› çok dar aral›klarla düflünülebilir. Atom alt› parçac›klarla makro evrendeki yap›larda özgür seçimin nas›l cereyan etti¤ini bilmiyoruz. Ama mevcut evren çeflitlili¤ine bakarak, bunun ancak parçac›klar dünyas›yla, makro evrendeki esnek davranabilme ve özgür seçme yetene¤iyle mümkün olabilece¤ini yol açt›klar› sonuçlardan ç›karabiliyoruz. ‹nsan beyninde ise, bu esneklik aral›¤› çok genifllemifl bulunmaktad›r. S›n›rs›z hareket özgürlü¤üne en az›ndan potansiyel düzeyde sahibiz. Tabii bu potansiyelin ancak toplumsall›kla aktif hale geçebilece¤ini unutmuyoruz.

21

Zihniyet yap›m›z büyük hakikatlere ulaflmada eflsiz özellikler sergilemektedir

ww

w.

Zihnimizin ikinci özelli¤i, zihniyet esnekli¤imizin genifl bir do¤ru alg›lamalar kümesi kadar, yanl›fl alg›lamalara da aç›k bir yap› sergilemesidir. Bu özellik temelinde esneklik, bask› ve duygu a¤›nda her an sapt›r›labilir. Bu nedenle bask› ve iflkence mekanizmalar›yla duygular› avlamay› esas alan havuç politikalar›, aldatma ve yanl›fl yapt›r›mlarla birlikte kullan›l›r. Hele binlerce y›ld›r insan zihni üzerinde bask› kuran hiyerarflik ve devlet düzenlemeleri muazzam etkiler yaratm›fllar, adeta kendilerine göre bir zihniyet yap›s› infla etmifllerdir. Ödüllerle de zihnin çokça avland›¤› iyi bilinen özelliklerindendir. Buna karfl›n, direnme özelli¤ine de sahip zihniyet yap›m›z, do¤ru yolu tutturmada ve büyük hakikatlere ulaflmada eflsiz özellikler sergilemektedir. Büyük insanlar›n bu vas›flar›nda ba¤›ms›z zihinlerinin rolü belirleyicidir. Özgür seçimler en çok zihinler ba¤›ms›z kald›¤›nda gerçekleflir. Zengin alg›lamalarla ba¤›ms›z olma aras›nda yak›n iliflki vard›r. Zihnin ba¤›ms›zl›¤›yla kastedilen, daha çok adalet ölçülerinde davranabilmedir. Gerçekle adalet aras›ndaki iliflkinin alt›nda evrensel düzenin yatt›¤›n› söyledik. O halde adil olabilen zihin, evrensel düzene göre özgür seçim flans›n› en çok kullanma duruflunu yakalam›flt›r denilebilir. Bunun için özgürlük tarihi, en büyük e¤itici güç olarak

Metafizik insan›n onsuz edemeyece¤i bir toplumsal infla gerçe¤idir

Madem insan temel bilgi öznemizdir, o halde bu öznenin en temel vas›flar›ndan olan metafizik düflünce ve kurumlar›n› tan›madan, bu kaynaktan yeterli bilgiye eriflme iddiam›z eksik kalacakt›r. Gerek sosyolojinin, gerek psikolojinin kendisine hiç sorun yapmad›¤› bir alandan bahsediyoruz. Baflta dini olmak üzere birçok düflünce ekolünün metafizik olarak de¤erlendirilmesi, metafizik sorununu daha da içinden ç›k›lmaz hale getiriyor. Metafizik sorununa yaklafl›m›m›z›n temelinde, onun toplumsal insan›n temel bir özelli¤i olmas› yatmaktad›r.


SERXWEBÛN

w.

Toplum ancak özgür bir yarg›lama olarak ahlakla düzenlenebilir

ww

Daha de¤iflik bir aç›dan metafizi¤i fizi¤in ötesi olarak düflünmek, ne çok mahkûm etmeyi ne de övgü düzmeyi gerektirir. ‹nsan gerçekten fizi¤in s›n›rlar›n› en çok zorlayan varl›kt›r. Fizi¤in ötesi olarak metafizik yaflamas›, insan›n ontolojik karakteri gere¤idir. Sadece fiziki olarak kalabilmeyi savunman›n bir anlam› yoktur. Daha do¤rusu, fiziki kalmak ancak mekanik insan tan›m›na yol açabilir. Bu, Descartes’in çoktan tan›mlad›¤›, ancak bilimsel izah› olmayan bir ‘ruh’ kavram›yla kurtulmaya çal›flt›¤› bir yaklafl›md›r.

Beflincisi, hukuk, felsefe, din ve hatta ‘bilimcili¤in’ metafizikle yüklü alanlar oldu¤unu özenle belirtmeliyiz. Tarihsel toplumda tüm bu alanlar›n niceliksel ve niteliksel yönleriyle metafizik eserlerle dolu, yüklü oldu¤unu bilmekteyiz.

Metafizik kokan her fley aldatma arac›d›r anlay›fl› toptan reddedilmelidir

Birey-toplum yaflam›nda metafizi¤in a¤›rl›kl› konumunu tespit ettikten sonra, hakk›nda daha anlaml› yaklafl›mlar gelifltirebiliriz. 1- Tarihsel gelifliminde metafizikçi yaklafl›mlar kendilerini ya tümden yüceltip temel hakikat gibi aç›klam›fllard›r, ya da karfl›tlar› taraf›ndan elefltirel yaklafl›mlarla tam bir düzmece alan biçiminde görülüp, gerçekli¤i olmayan, insan› aldatma söz ve ayg›tlar›ndan ibaret say›lm›fllard›r. Her iki yaklafl›mda da tarihsel toplum alg›lamas›ndan ya habersiz olundu¤u ya da bu konuda abart›ya kaç›ld›¤› rahatl›kla ileri sürülebilir. Her iki anlay›fl›n da fark›nda olmad›klar› husus, metafizi¤in hangi toplumsal-bireysel özellik ve ihtiyaçtan kaynakland›¤›d›r. Yüceltici kesim metafizi¤in fiziksel âlemle ba¤›n› bir tarafa b›rakm›fl olup, sonsuz özgürmüflçesine bir yan›lg›y› tafl›maktad›r. Bu kesimdekiler düflünce ve ruhun maddi âlemle ya ba¤›n› inkâr etmifller, ya da sapt›r›p aflk›n tanr› düzenlerinden bizzat insan›n tanr›laflmas›na kadar saplant›lar ve abart›lara yo¤unca düflmüfllerdir. fiüphesiz bu geliflmelerde hiyerarflik ve devlet düzeninin etkisi büyüktür. Metafizi¤in önemini inkâr eden kesim ise, materyalist âlemi, maddi uygarl›¤›, son dönemde rasyonalite ve pozitivizmi bayrak edinerek sald›r›ya geçmifltir: Metafizik kokan her fley hastal›kt›r, aldatma arac›d›r, toptan reddedilmelidir. Fakat sonradan daha iyi fark edildi ki, özellikle kapitalist modernitenin sahip oldu¤u rasyonalite ve pozitivizminin ‘faflist sürü’, ‘robot-mekanik insan’ ve ‘simülasyondan’ ibaret yaflam alg›lamalar›na yol açarak, çevreyi de yok ederek bir tarihsel toplum y›k›m›na yol açmas› söz

ew e. c

‹kincisi, ahlak olmadan toplumun sürdürülmeyecek olmas› metafizik olmay› gerektirmektedir. Toplum ancak özgür bir yarg›lama olarak ahlakla düzenlenebilir. Sovyet Rusya’s›n›n, Firavun M›s›r’›n›n tüm rasyonelliklerine karfl›n çözülmelerini ahlak yoksunlu¤una ba¤layabiliriz. Rasyonalite tek bafl›na toplumu sürdüremez. Belki robotlaflt›rabilir, geliflkin hayvanlar haline getirebilir, ama insan olarak tutamaz. Ahlak›n baz› niteliklerini sayal›m: Ac›ya dayanma gücü ve gere¤ini karfl›layabilmesi, zevk, arzu ve flehvete s›n›r koymas›, üremeyi fiziki de¤il toplumsal kurallara ba¤lamas›; geleneklere, dine, yasalara uyma ve uymama tercihine iliflkin karar vermesi. Örne¤in ahlak›n üremeye yol açan cinsel iliflkiyi kurallara ba¤lamas› insan türünde zorunlu bir ihtiyaçt›r. Nüfusu kontrol alt›na almadan toplumu sürdüremeyiz. Tek bafl›na bu konu bile ahlaki metafizi¤in büyük gere¤ini ortaya koymaktad›r. Üçüncüsü, sanatla insan kendine has bir evren yaratmaktad›r. Toplum ancak ses, resim, mimari gibi temel alanlardaki yarat›mlarla sürdürülmektedir. Müziksiz, edebiyats›z, mimarisiz toplum düflünülebilir mi? Tüm bu alanlardaki yarat›mlar metafizik anlam›ndad›r. Bu yarat›mlar toplumun sürdürülmesinin vazgeçilmezleridir. Sanat tam bir metafizik kurgulama olarak insan›n estetik olabilme ihtiyac›n› gidermektedir. ‹nsan nas›l iyi-kötü seçimiyle ahlak davran›fl›na anlam biçiyorsa, güzelçirkin yarg›s›yla da sanatsal davran›fla anlam biçmektedir. Dördüncüsü, politik yönetim alan› da metafizik yarg›larla doludur. Alan›n kendisi en güçlü metafizik inflalardan ibarettir. Politikay› fizik yasalar›yla izah edemeyiz. Fizik yasalarla yönetmenin azamisi robotsall›kt›r; di¤er yüzüyle faflizmin ‘sürü güdümü’dür. Politik alan›n seçme, özgür davranma anlam›n› da tafl›d›¤›n› belirtirsek, politik insan›n metafizik karakterine bir kez daha varm›fl oluruz. Aristo’nun “‹nsan politik hayvand›r” belirlemesi daha çok bu anlam› ça¤r›flt›rmaktad›r.

ne t

Metafizik, toplumsal insan›n onsuz edemeyece¤i bir toplumsal infla gerçe¤idir. ‹nsan› metafizikten soyutlarsak, onu ya süper bir hayvana (Nietzsche’nin Almanlar için kulland›¤› bu kavram Faflizm -Nazi- Almanya’s›nda kan›tlanm›flt›r), ya da süper bir bilgisayara dönüfltürmüfl oluruz. Bu duruma gelmifl bir insanl›¤›n insan olarak ne kadar yaflam flans› olabilir? Gelelim metafizik insan›n ne oldu¤una. a- Ahlak metafizik insan özelli¤idir. b- Din önemli bir metafizik özelliktir. c- Tüm kollar›yla sanat ancak metafizik olarak tan›mlanabilir. d- Kurumsal toplum, hatta toplum bir bütün olarak metafizik tan›ma daha uygun düflmektedir. Daha da s›ralayabilece¤imiz bu özellikleriyle acaba insan neden ve nas›l metafizik olabilmektedir? Birincisi, insandaki düflünebilme kapasitesidir. Bir nevi kendi fark›na varan evren olarak insan, duydu¤u dehfleti (hem ac›s›, hem sevinci yönüyle) gidermek için kendini fizik üstü infla etmek zorundad›r. Baflka türlü fiziki ac› ve sevinçlerin üstesinden gelemez. Savafllar, ölüm, flehvet, tutku, güzellik vb. alg›lar karfl›s›nda dayanabilmek için metafizik düflünce ve kurumlar vazgeçilmesi zor bir ihtiyaç durumundad›r. Tanr› yoksa icat edilmek, sanat oluflturulmak, bilgi gelifltirilmekle ancak bu ihtiyaçlar tatmin edilebilir.

A¤ustos 2009

om

22


A¤ustos 2009

SERXWEBÛN ulus-devlet biçiminde tüm modern toplumlar›n içinde kapsaml› ritüel ve simgeleriyle kutsanmaktad›r.

3- Daha dengeli bir yaklafl›m›n gelifltirilmesinin hem gerekli hem de mümkün oldu¤unu düflünüyorum. Daha do¤rusu, metafizi¤in bir toplumsal infla oldu¤unu bilerek ahlak, sanat, politika ve düflüncede ‘iyi, güzel, özgür ve do¤ru’ya yak›n bir metafizi¤in gelifltirilmesini temel görev saymaktay›m. Ne toptan kabul edici, ne de reddedici ve ukalaca tam ba¤›ms›zl›k safsatalar›na düflmeden; tarihsel toplumda hep izlendi¤i gibi, ‘iyi, güzel, özgür ve do¤ru’ aray›fl›-

beri sürmektedir. Günümüzdeki özgün yan, kapitalist modernite gibi bir sistemin çözülüfl döneminde yaflamam›zd›r; bunun iyi, güzel, özgür ve do¤ru olan›n mücadelesi için özgün düflünce ve eylem durufllar›na, toplumsal yeniden inflalara ihtiyaç göstermesidir. Bu yönlü yo¤un çabalara aflk düzeyinde bir tutkuyla giriflmek kadar, en bilimsel aray›fllara (yöntem ve hakikat rejimine) ihtiyaç vard›r. Kapitalist moderniteyi aflma, demokratik moderniteyi gelifltirme ve yayma sorunlar›na cevap bulabilmek için flimdiye kadar serimlemeye çal›flt›¤›m argümanlar› (kan›tlama araçlar›) ifllenmesi gereken malzeme olarak de¤erlendirmek gerekir. Bunun için resmi moderniteye yol açan yöntem ve bil-

m›z› sürdürmek ‘erdemli yaflam’›n özüdür. Toplumda anlaml› yaflam› mümkün k›lan›n da bu erdemli yaflam sanat› oldu¤una inanmaktay›m. fiüphesiz metafiziklere mahkûm de¤iliz. Ama en ‘iyisini, güzelini, özgürünü ve do¤rusunu’ bulmaktan ve gelifltirmekten de vazgeçemeyiz. Kötüye, çirkine, köleli¤e ve yanl›fla mahkûm olmak ne kadar kader de¤ilse; iyi, güzel, özgür ve do¤ru bir yaflam tarz› da imkâns›z de¤ildir. En kötü seçenek olarak, çaresizli¤in ve sorumsuzlu¤un (kapitalist modernite baflta olmak üzere, tüm hiyerarflik ve devletli düzenlerin) yol açt›¤› nihilist yaflama da mecbur de¤iliz. Bu konuda kavga, tarih kadar, toplumun ilk infla ça¤›ndan

gi rejimlerini (hakikat yolu) elefltirmek kadar, postmodernitenin 盤›r aç›c› yöntem ve bilgi sistemlerini de ayd›nlatmak gerekir. Malzememiz buna yöneliktir. ‹nsan üzerinde nas›l ve neden yo¤unlaflmam›z gerekti¤ini kilit bir sorun olarak serimledik (aç›klad›k). Birey-toplum tan›m›n›n do¤ru yap›lmas› ve do¤ru alg›lanmas› önemini korumaktad›r. Sosyoloji, sosyopsikoloji ve antropolojinin bu yönlü çabalar›, modernitenin ciddi çarp›tmas›na maruz kald›klar› ve bilgi-iktidar a¤lar›na tak›l› olduklar› için verimli de¤ildir. De¤eri olan bireysel çabalar ise sistemsiz ve örgütsüzdür. Bu konularda Frankfurt Okulu, Fernand Braudel, daha öncesi Nietzsche, sonras› Michel Foucault,

Özgür ve do¤ru aray›fl› sürdürmek erdemli yaflam›n özüdür

ne te we .c om

konusudur. Fizik yasalar›na afl›r› ba¤l›l›k, toplumun y›k›m› ve çözülüflünden kendini al›koymamaktad›r. ‘Bilimcilik’in en kötü metafizik oldu¤u da böylece kan›tlanm›fl oluyordu. E¤er toplumsal yaflam›n bir anlam› varsa tabii! ‘Bilimcili¤in’ en s›¤ materyalizm oldu¤unu, iktidar ve istismar›n en iyi e¤itilmifl uzman› oldu¤unu, dolay›s›yla bilerek veya bilmeyerek kendini en çok aldatan konumunda tutarak metafizi¤in bu en tortu biçimini temsil etti¤ini önemle belirtmeliyim.

23

Temsil ettikleri de¤erlerin fark›ndad›rlar

ww

w.

2- Hiçbir tarafta yer almayan, ‘nihilist’ olarak da de¤erlendirebilece¤imiz kümede yer alanlar ise, her iki tarafta yer almak zorunda olmad›klar›n›, metafizik yanl›s› ve karfl›tl›¤›n›n gerekmedi¤ini, tam ba¤›ms›z yaflanabilece¤ini iddia etmektedirler. Görünüflte zarars›z gibi duran bu kümenin, özünde ise en tehlikeli küme oldu¤unu belirtmek gerekir. Di¤er iki taraf›n hiç olmazsa büyük idealleri vard›r. Temsil ettikleri de¤erlerin fark›ndad›rlar. Toplumu flekillendirmede ve bireyi yeniden infla etmede iddial›d›rlar. Tam ba¤›ms›z küme ise, asl›nda toplumun içinde ve toplum de¤erleriyle yaflad›¤› halde, nihilist (inkârc›) bir tutumla oral› olmayan bir yaflam›n mümkün oldu¤una inanmaktad›r. ‘Bilimci’ metafizikçilere en yak›n kesimdir. Kapitalist modernitenin say›lar›n› 盤 gibi artt›rd›¤› bu kesim, y›k›lm›fl, çözülmüfl toplumun deklase (bofllu¤a, la¤›ma at›lm›fl) unsurlar›ndan oluflmaktad›r. Tersinden buna hayvanlaflmaya en yak›n kesim de diyebiliriz. Futbol holiganlar› bu kesime en yak›n duran, görünür bir örne¤i sergilemektedir. Benzeri gruplar h›zla ço¤almaktad›r. Kapitalist modernitenin kanseri artt›rd›¤› bu örneklerle de kan›tlanabilir. Metafizi¤e iliflkin her iki tarihsel yaklafl›m da sonuçta modernitenin pozitivist bilimcilikçi anlay›fl›nda birleflirler. Dinleri k›l›k de¤ifltirmifl metafizik olan pozitivizm dini iken, tanr›lar› da ulus-devlettir. Maskesini atan tanr›, bizzat


SERXWEBÛN

Modernite toplumu demir kafese almaktad›r

ww

w.

ne t

Örne¤in Nietzsche’nin modernitenin toplumu kar›laflt›rd›¤›, i¤difl etti¤i, kar›ncalaflt›rd›¤› gibi özdeyiflleri önemlidir. Sanki elli y›l sonras›n› görüyormufl gibi, Almanlar için kulland›¤› ‘süper sar›fl›n hayvan’ tabiri faflist sürüleflmeyi ifade etmektedir. Modernleflmenin, ulus-devletleflmenin er geç faflist sürüleflmeyi do¤uraca¤›n› ve Japonya için ‘kar›nca ulus’ örne¤indeki kar›nca toplumlar›n devreye girece¤ini söylerken, güçlü bir görüflü seslendirdi¤i (Böyle Buyurdu Zerdüflt) aç›kt›r. Adeta kapitalist ça¤›n peygamberi rolündedir. Max Weber moderniteyi ‘toplumu demir kafese alma’ alg›s›yla de¤erlendirirken önemli bir tespitte bulunmaktad›r. Rasyonaliteyi büyüsünü yitiren dünyan›n sebebi sayarken, uygarl›¤›n maddi karakterini vurgulamaktad›r. Fernand Braudel, tarih ve mekân boyutundan kopuk sosyal bilimleri çok sert elefltirmektedir. Zaman ve mekân boyutundan kaçan anlat›mlar› ‘bofl olay y›¤›nlar›’ olarak de¤erlendirirken, yöntem sorununa önemli bir katk›da bulunmaktad›r. Braudel’in tarihe getirdi¤i ‘k›sa süre-olaysal tarih’, ‘konjonktürel süre-devrevi kriz süresi’ ve ‘uzun süre-yap›sal süre’ kavramlar› ufuk aç›c›d›r. Frankfurt Okulu’nun ayd›nlanma ve modernite elefltirisi 盤›r aç›c› nitelikler tafl›r. Adorno’nun ‘temerküz’ (toplama) kamplar›na yol açan modernite uygarl›¤›n› “bir dönemin karanl›kta bitifli’’ olarak de¤erlendirme-

si yetkindir. Özellikle “Yanl›fl hayat do¤ru yaflanmaz’’ ibaresi çok ünlüdür. Bununla modernitenin yöntem ve bilgi olarak yanl›fl kuruldu¤unu itiraf ederken, büyük bir alg›ya ulaflm›fl gibidir. Ayd›nlanma ve rasyonalite elefltirileri de ufuk aç›c›d›r. Michel Foucault’nun modernite’de yaflanan göksel tanr›n›n ölümüne insan›n da ölümünü eklemesi hayli ö¤reticidir. Özellikle modern iktidar›n toplum içi ve d›fl› için sürekli savafl anlam›na geldi¤i belirlemesi, güçlü fakat ifllenmemifl bir tespittir. ‹ktidar-bilgi-hapishane-hastahane-t›marhane-okulhane-orduhane-fabrikahane-kerhane kavram zincirleri, yöntemsel katk›lar kadar özgür bir bilgi sisteminin nas›l kurulmas› gerekti¤ine dair dolayl› da olsa ayn› katk›y› sunar. Michel Foucault, erken ölümü nedeniyle tamamlayamad›¤› iktidar-savafl-özgürlük çözümlemesinde, toplumun içinde ve d›fl›nda daimi savafl hali oldu¤u için modernitenin insan› öldürdü¤ünü belirtmek ister gibidir. Buradan özgürlü¤ün savafl d›fl› olabilmeyi baflarm›fl toplumsal yaflam biçimi oldu¤u sonucunu ç›karmak olas›d›r. O halde tüm y›k›m araçlar›n› üreten endüstriyalizmi, militarizmin kayna¤› ve hedefi olan kâr kanununu ve düzenli ordular› la¤vetmeden, bunun yerine toplumun öz savunmas›n› ve ekolojisini koymadan özgürlük gerçeklefltirilemez. Wallerstein kapitalist dünya sistem alg›s›nda iddial›d›r. 16. yüzy›ldan günümüze kadar modern sistemin mükemmel bir foto¤raf›n› çeker. Fakat gerek sistemi de¤erlendirme (Marks gibi kapitalist aflamay› gerekli sayar, onu olumlama e¤ilimindedir), gerek sistem karfl›tl›¤› ve ç›k›fl› konusunda tam net de¤ildir. Bunu burjuva sisteminin flerbetlemesine ba¤larken itiraf yapar gibidir. Büyük bir dirayetle Sovyet Rusya baflta olmak üzere, sosyalist sistemin kapitalist moderniteyi aflmak flurada kals›n ona güç verdi¤ini, çözülmelerinin kapitalist liberalizmi güçlendirmeyip zay›f düflürece¤ini söylerken önemli bir tezi dile getirmektedir. Fakat ayn› yetkinli¤i sistemin çözülüflü ve yeni ç›k›fllar için ya-

pamaz. Modernitenin (kapitalizmin) girdi¤i yap›sal bunal›m›n (1970’ler sonras›) ne zaman ve nas›l sonlanaca¤› konusunda belki de hakl› olarak kesin öngörülerde bulunmaz. Buna karfl›n her küçük anlaml› bir müdahalenin büyük sonuçlara yol açabilece¤ini söylemesi önemlidir. Kat› determinizmden hayli uzaklaflt›¤›n› görmekteyiz. Yöntem ve bilgi sistemi hakk›nda en yetkin de¤erlendirme gücüne sahip oldu¤unu söyleyebiliriz.

Eksik olan bilgi ve eylem birlikteli¤ini tutturamamalar›d›r

ew e. c

Wallerstein baflta olmak üzere, ekol düzeyinde katk› sahipleri çok de¤erli yaklafl›mlar sergilemelerine ra¤men, dönemin (modernitenin çözülüflü ve yeni postmodernite, biz bunu demokratik modernite olarak adland›rmak istiyoruz) yeni yöntem ve bilgi rejimleri sistemleflmifl olmaktan uzakt›r. Çabalar çok ve de¤erli, ama bölük pörçüktür. Bunda bizzat Wallerstein’›n itiraf etti¤i kapitalist sistemin zehirlemesi temel nedendir. Modernitenin k›skac›nda adeta k›vranmaktad›rlar.

A¤ustos 2009

om

24

fiüphesiz daha birçok ayd›n›n ismini zikredebiliriz. Murray Bookchin’in ekolojiye dair çözümlemeleri, Feyerabend’in yöntem ve mant›¤a yönelik elefltiri ve önerileri 盤›r aç›c›d›r. Tüm bu ayd›nlarda eksik olan yan, bilgi-eylem birlikteli¤ini yetkince tutturamamalar›d›r. Bunda flüphesiz kapitalist modernitenin muazzam kendine ba¤lay›c› gücü etkilidir. Marksist ekol kapitalizmin en sert ve bilimsel geçinen elefltirisi oldu¤unu idea etmesine ra¤men, ironik olarak bilgi-iktidar konusunda sisteme en yararl› alet konumuna düflmesine engel olamam›fl; liberalizmin sol kanad› olmaktan kurtulamam›flt›r. Yüz elli y›ll›k deneyim bunu yeterince kan›tlay›c› niteliktedir. Bunun temel nedenini yöntemini ve tüm bilgi birikimini ‘ekonomik indirgemecili¤e’ endekslemesine ba¤layabiliriz. Toplumun metafizik ve tarihsel karakterini çok basitçe ele alan, iktidar olgusunu basit bir hükümet komitesine indirgeyen, ekonomi-politik tahlile bir sihir rolü yükleyen ‘bilimsel sosyalizm’, pozitivizmin bir versiyonu olmaktan kurtulamam›flt›r. Sosyolojiye giriflte Emile Durkheim ve Max Weber kadar kurucu rol atfedilmesine ra¤men, yöntem ve epistemoloji (bilgi teorisi) konusunda liberalizmin sol ekolü rolünü aflamam›flt›r. Bir kez daha önemli ve belirleyici olan›n niyetler de¤il, topluma hükmeden sistemin (yöntem, bilgi-iktidar, teknik güç) asimile edici, bütünleyen güç odaklar› oldu¤u a盤a ç›kmaktad›r. Ekonomi önemli bir güç olmas›na ra¤men, iktidar ve di¤er


A¤ustos 2009

SERXWEBÛN Ekolojik, feminist ve kültürel hareketlerin teori ve pratikleri için de benzer de¤erlendirmeleri yapabiliriz. Bu hareketler modernitenin demir kafesinden kurtulmufl yavru kekliklere benzemektedir. Nerede ve ne zaman avlanacaklar› konusunda sürekli endifleleniriz. Fakat umut hareketleri olarak görmek yine de önemlidir. Alternatif ana ak›m geliflti¤inde epey katk›l› olabilirler. Sosyal-demokrat ak›m ve ulusal kurtulufl hareketleri en erkenden modern sistemle bütünleflmifl ve onun sürükleyici güçleri olagelmifllerdir. Ana ak›m liberalizmin iki güçlü mezhebi olmay› baflarm›fllard›r. Sonuca gitmede anti-oryantalist yaklafl›m›m› da özce belirtmenin konuya katk› sa¤layaca¤› kan›s›nday›m. Kendimi modernite karfl›s›nda gözlemlerken, büyük çeliflki içinde kald›¤›m› fark ediyorum. Bunun iki nedenini hemen söyleyebilirim. Birincisi, klasik Ortado¤u kültürünün etkisidir. Bu kültürün kapitalist moderniteyle köklü çeliflkileri, dolay›s›yla sorunlar› vard›r. Her fleyden önce bu kültür topluma öncelik vermede çok radikaldir. Bireycilik toplumda kolay kolay yüz bulamaz; toplumsal ba¤l›l›k kiflilik de¤erlendirilmesinde temel ölçüttür. Toplumlar›na ba¤l›l›k hepten yüceltilmifltir. Bunda din ve gelene¤in etkisi güçlüdür. Toplumdan kopukluk hor görülür, alay konusu yap›l›r. Topluluk de¤ifltirmeye de iyi gözle bak›lmaz. Fakat daha niteliksel ba¤l›l›klara eriflildi¤inde yüceltilmeyle karfl›lafl›l›r. Hiyerarflik ve devlet katlar›nda yer tutmaya g›ptayla bak›l›r. Ortado¤u’nun geleneksel hiyerarflik ve devlet kültürü bu alg›lamada da çok etkilidir. Bu özelliklerin toplam etkisi nedeniyle d›fl

kültürlere, bu arada modern kültüre kolay teslim olmaz. Daha do¤rusu içinde zor asimile edilir. Dolay›s›yla güçlü bir gelenek olan ‘ümmet’ kültürünün, günümüzün en güçlü ak›mlar›ndan olan ulus-devletçili¤e göre halen tercih nedeni olmas›na flaflmamak gerekir. Çünkü ulusdevlet kapitalist modernizmin ürünüdür; yabanc›d›r. Özde ikisi de milliyetçilik olan siyasi ‹slamc›l›kla ulusdevlet milliyetçili¤i karfl›laflt›r›ld›¤›nda, ezici biçimde daha yerel olan ‹slamc› milliyetçilik tercih edilir. Birçok yaflam tarz› alan›nda da moderniteyle uyumsuzluk sürüp gitmektedir. Ortado¤u d›fl›nda hiçbir kültür alan›nda kapitalist moderniteye karfl› direnifl gerçeklefltirilmemifltir. Gerçeklefltirilse bile yutulmaktan, içinde erimekten kurtulamam›flt›r. Bu k›yaslama bile kültürel yap›n›n tarihsel ve toplumsal kal›c›l›¤›n› kan›tlamaya yeterlidir. ‹kinci neden, Bat›n›n düflünce yap›s›na büyük bir ilgi göstermeme ra¤men, her bir ak›m›na tak›lma hastal›¤›na uzun süre düflmemifl olmamd›r. Hakikat araflt›rmalar›mda, çok köklü ve yöntemli olmasa da, moderniteye yol açan yöntem ve bilgi-bilim birikiminin fark›ndayd›m; aç›k üstünlü¤ünü görmekteydim. Ortado¤u kültürüne duydu¤um tepkiyi bu modern kültüre de göstermede gecikmedim. Ayn› uygarl›k tezgâh›ndan ç›kt›klar›n› geç de olsa fark ettim. Her iki kültürün de esas kayna¤›n›n en az befl bin y›ll›k hiyerarflik ve devlet yap›lanmalar› oldu¤unu dirayetle gördüm. Dolay›s›yla her iki kültürün müflterek yanlar›n› ayn› dirayetle elefltiri süzgecinden geçirmeye cesaret etmekten çekinmedim.

ne te we .c om

temel metafizik güçlerle birlikte do¤ru bir tarihsel-toplumsal çözümlemeye tabi tutulmadan sistemi (kapitalist moderniteyi) aflmak (hele hele bir ön aflama olarak gereklili¤ini meflrulaflt›rmak), bunun için sorunlar› ortaya koyup çözüm yollar›n› önermek ve eylemli k›lmak kaba bir pozitivizmden öteye sonuç vermez. Mevcut teori-pratik bu gerçe¤i yeterince kan›tlay›c›d›r.

25

Anarflistler yöntem ve bilgi konusunda yetkindirler

ww

w.

Kapitalist modernitenin radikal bir elefltirisi olarak ortaya ç›kan anarflist ekoller yöntem ve bilgi teorisi konusunda yetkindirler. Marksistler gibi kapitalizmin ilericili¤inden dem vurmazlar. Topluma ekonomik indirgemecili¤i aflan birçok farkl› noktadan bakabilmifllerdir. Sistemin ‘asi çocuklar›’ rolünü yetkince oynarlar. Tüm iyi niyetlerine ra¤men, bu ak›mlar sonuçta sistemin günahkârl›¤›na karfl› kendilerini inatla koruyan tarikatlar olmaktan kurtulamam›fllard›r. Marksizm için söyledi¤im fleyler bu ak›mlar için de geçerlidir: Sistemi ve aflma sorunlar›n› do¤ru tan›mlamak ve demokratik modernitenin yöntem ve bilgi-eylem gücünü yetkince kullanmak, uzak kald›klar› temel hususlard›r.

Bireycilik toplumu bir fare gibi kemirmektedir Bu elefltirilerde bireycili¤in toplumu adeta bir fare gibi kemirdi¤ini görmek zor de¤ildir. Kapitalist liberalizmin birey özgürlü¤ünden ziyade insan toplumunu kemirme sanat› oldu¤unu, kayna¤›n› ise geleneksel tüccar kültüründen ald›¤›n› tespit etmek zor de¤ildir. Tüccar kültürünün ise, Orta-


SERXWEBÛN

Gelene¤in sadece elbise ve sakallar›n› kuflan›rlar

ww

w.

Günümüz Ortado¤u’sunda Avrupa modernitesini elefltirmek, hatta radikal ‹slam’la fliddete dayal› olarak karfl› ç›kmak moda olmufltur. Ama bana göre Edward Said’den Hizbullah’a kadar anti-oryantalist ve modernite düflman› kesilen bu yaklafl›m ve eylem örgütleri, t›pk› Marksist gelenek gibi modernite içi oluflumlar olup, sonuç itibariyle ona hizmet etmekten kurtulamazlar. Ç›k›fllar› bizzat modernite sayesinde oldu¤u gibi, ister baflar›l› ister baflar›s›z olsunlar, moderniteden dilenmek ve ayn› yaklafl›mla onu savunmak do¤alar› gere¤idir. Gelene¤in sadece elbise ve sakallar›n› kuflan›rlar. Ruh ve bedenleri en gerici modernite art›klar›yla yüklüdür. Elefltiri yöntemimi ve bilgi de¤erlendirme tarz›m› kal›n çizgiler halinde sundu¤um kan›s›nday›m. En az›ndan kapitalist moderniteye yol

Bilim-bilge çizgisinden bilim-güç-para çizgisine geçilmifltir 9- Bilimi afl›r› disiplinlefltirerek iç

bütünlü¤ünü ve anlam gücünü parçalam›fl; fili k›llar›yla, orman› a¤açlarla izah etmifltir. Afl›r› parçalanan bilim hem kolay iktidara ba¤lan›r, hem de teknolojiye dönüflüp kârl› bir alan haline getirilir. Art›k bilmenin amac› hayat›n as›l anlam›n› keflfetmek de¤il, para kazanmakt›r. Bilim-bilge çizgisinden bilimgüç-para çizgisine geçilmifltir. Bilim-iktidar-sermaye, modernitenin yeni kutsal ittifak›d›r. 10- Kapitalist modernizmde uygarl›k (s›n›fl› kent uygarl›¤›) taraf›ndan kar›laflt›r›lmas› (en geliflkin köle) tamamlanan kad›na ek olarak, erke¤in de (vatandafll›k sayesinde) i¤difl edilip kar›laflt›r›lmas›yla toplumun genel kar› gibi güdümü (Hitler’e göre, toplum kar› gibidir) sa¤lanm›flt›r. Toplum ulus-devletin binek at› ve avrad› gibidir. 11- Modernitede iktidar hem toplumun içinde hem de toplumlar aras›nda sürekli savafl anlam›na bürünmüfltür. Hobbes’un kapitalizm öncesi toplum için söyledi¤i ‘herkesin herkesle savafl hali’, esas olarak kapitalist modernite alt›nda en yetkin halini alm›flt›r. Soyk›r›mlar bu savafl›m›n zirvesidir. 12- Kapitalist modernite sisteminde merkez-çevre yay›l›m sürecinin tamamlanmas›, ekolojinin sürdürülemez boyutlara tafl›nmas›, iflsizlik, yoksulluk ve ücret düflüklü¤ü, bürokrasinin d›fl›n› yutacak boyutlara varmas›, tanr›sal toplumun çökertilmesi, sermayenin üretimden kopuk en asalak kesimi olan küresel finans›n hegemonikleflmesi ve tüm bu geliflmelere karfl› toplumun ezici ço¤unlu¤unda ve her alan›nda direnifl a¤lar›n›n geliflmesi yap›sal bir kriz do¤urmaktad›r. 13- Yap›sal kriz dönemleri hem devrimsel ve karfl› devrimsel, hem de demokratik-özgürsel at›l›mlarla totaliterfaflist darbelerin iç içe yaflanabilece¤i bir süreci beraberinde tafl›rlar. Yöntem ve bilim sistemlerini en yetkin flekilde gelifltirip eylemlerine temel yapanlar yeni toplumsal sistemi infla etmede en flansl›s› olurlar.

ew e. c

açan yöntem ve bilimi tan›mlamada s›n›rl› da olsa bir ayd›nl›k sa¤lanm›flt›r. Do¤rulu¤undan çok emin olmasak da, modernitenin yap›sal ‘kaos’ döneminden tercih edilmesi gereken ‘özgürlük ve demokratik ç›k›fllar için yöntem ve bilim tarz›m›z› gelifltirme’ flans›na sahibiz. Anlat›m›m›z› (söylemi) kolayl›k sa¤las›n diye bafll›klar halinde flöyle s›ralayabiliriz: 1- Temellerini Roger ve Francis Bacon’la Descartes’in att›¤› yöntem ve bilim anlay›fl›n›n (paradigmas›n›n) kapitalizmle ba¤› iyi görülmeli ve bu temelde elefltirilmelidir. 2- Öznellik ve nesnellik ayr›m›n›n derinlefltirilmesinde ve birçok ikileme yans›t›lmas›ndaki amac›n, bireycilik (özne) taraf›ndan toplumun (nesnenin) her türlü istismara aç›k bir kaynak olarak de¤erlendirilmesi oldu¤unu görmek gerekir. 3- Bu yöntem ve bilim anlay›fl› toplumun burjuva-proleter ayr›m›n› do¤al karfl›lam›fl, proleterin bir nesne gibi kullan›lmas›n›n yolunu açm›flt›r. 4- Kapitalist modernite “Bilim güçtür” deyifliyle bilim-iktidar kurgusunun temelini atm›fl; erkenden bilgi-iktidar birlikteli¤ini sistemin temel silah› haline getirmifltir. 5- Din ve metafizi¤in iyice a盤a ç›kan saçmal›k ve saplant›lar›n› vesile yap›p, bilimi pozitivizm biçiminde bir yeni din haline dönüfltürmüfl; din ve metafizikle mücadele ad› alt›nda kendi dinini oluflturmufl ve egemen k›lm›flt›r. 6- Liberalizmi (özgürcülük) resmi ideolojisi haline getirerek, bir yandan en uzlaflmac› bir araç olarak, di¤er yandan tüm muhalif ideolojileri kendine eklemleyen ve asimile eden bir silah gibi kullanarak ‘görünmez el, görünmez zihin’ halinde en güçlü ideolojik hegemonyay› gerçeklefltirmifltir. 7- Liberalizmi ve pozitivizmi resmilefltirirken, di¤er birçok düflünce okulunu ve ideolojik ak›mlar› gözden düflürmüfl, özellikle muhalifleri kendine eklemleninceye kadar bu çabas›nda ›srarl› olmufltur. 8- Felsefe ve ahlak› gözden düflürmüfl; böylelikle sistem karfl›tlar›n›n perspektif ve tav›r alma (özgür tercih=ahlak) flans›n› azaltm›flt›r.

ne t

do¤u’nun üç büyük tek tanr›l› dini dahil, birçok kadim gelenekle ba¤lant›l› oldu¤u aç›klanabilecek bir husustur. Ticaretin temelindeki metalaflma ve meta de¤iflimi, bir insan kolektivitesi olan toplumlar ve topluluklar›n çürümesinde ve çözülmesinde baflrolü oynam›flt›r. Ticari zihniyet çok güçlü bir Ortado¤u gelene¤idir. Toplumda tanr› icat ve kutsamalar›ndan devlet idare sanat›n›n komplolaflt›r›lmas›na, yalan ve ikiyüzlülü¤ün yap›sal olarak ahlaka yerlefltirilmesine kadar birçok kuflkulu simge, kimlik, dil ve yap› ö¤elerinin yer tutmas›nda belirleyici etkiye sahiptir. Bat› Avrupa’n›n katk›s›, bu sistemi Ortado¤u’dan al›p Rönesans, Reform ve Ayd›nlanman›n istismar›yla hâkim toplum sistemi haline getirmesinde yatar. Ortado¤u toplumlar›nda tüccara ve kurumlar›na iyi gözle bak›l›p, birincil de¤erde yer verilmez. Bilakis hep kuflkulu bak›l›r. Avrupa’da kapitalist modernitenin baflard›¤› ise, meta sistemini toplumun bafltac› yapmas›, tüm bilim, din ve sanat› bu yeni toplumun hizmetine koflturmas›d›r. Ortado¤u’da silik ve ikincil olanlar, Avrupa’da gözde ve birincil oldular.

A¤ustos 2009

om

26


A¤ustos 2009

SERXWEBÛN gerekli ve dünyasal sorunlarla yerelulusal sorunlar› çözmede daha etkili olabilirler); 9- Demokratik toplumun, moderniteden kalma ve onun güçlü ayaklar›ndan (Modernite üçlü sacaya¤›na dayan›r: a- kapitalist üretimcilik, b- endüstricilik, c- ulus-devletçilik) olan endüstriyalizme karfl›t olarak gelifltirilmesi; ekonominin ve tekni¤in ekolojiklefltirilmesi; 10- Toplumsal savunman›n halk milislerince sa¤lanmas›; 11- Güçlü hiyerarflik ve devletsel temeli olan erkeksel düzen yerine, kad›n›n derin köleli¤inden derin öz-

güçlü umutlu yaflamlara geçifl zorlu çabalar gerektirir. Yöntem ve bilim sistemati¤ini kendimizle yeniden bafllatmak gibi bir haddini bilmezlik içinde de¤iliz. Ama de¤inmeye çal›flt›¤›m tüm konularda bir fleylerin yanl›fl gitti¤ini ve bunun temelde paradigmasal oldu¤unu göstermeye çal›flt›m. Yorum ve gerçeklefltirme çabalar›m› ne yeni bir sistemin kökünden kuruluflu, ne de elefltirdiklerimin tümüyle (inkârc›l›k, nihilistik) reddi olarak görülmemesi gerekti¤ini önemle belirtiyorum. Nihayetinde durumuma benzer milyonlarca olaya, trajediye (say›s›z katliam, soyk›r›m ve

gürlü¤üne ve eflitli¤ine dayal› yeni aile sistemlerinin inflas› gerekir. Say›s›n› daha da artt›r›p ayr›nt›layabilece¤imiz paradigmatik bak›fl aç›m›z› ifade etmek için bu bafll›klar yeterlidir. Kapitalist modernite zaman›n›n özgürlük ve eflitlik ütopyalar›n›n da k›yamet kopard›¤› zamanlar oldu¤unu iyi biliyoruz. Halklar bu ütopyalar› yaflamsallaflt›rmak için çok büyük çabalar harcad›lar. Derya misali kan akt›. Say›s›z iflkenceler yafland›, ac›lar çekildi. Bunlar› bofla gitmifl sayamay›z. Tersine, tüm bu sorunlar› çözmeye çal›flmam›z, bu tarihi do¤ru bir yoruma kavuflturarak önümüzü ayd›nlatmak ve ütopyalar›m›zla yaflam›m›z› bütünlefltirip yeniden büyüleyici, aflkla örülü yaflama geçifl yapabilmek içindir. Ütopyal› ve

savafllar) yol açan kapitalist moderniteyi elefltirmek önemlidir. Hele mensubu oldu¤um halk ve bölge (Kürtler ve Ortado¤u) tarihin en ac›mas›z bir trajik sürecinden geçerken, bundan sorumlu tutulmas› gereken tüm etkenleri lay›k›yla yorumlamak ayd›n olman›n asgari bir flart›d›r. Bununla birlikte son derece kapsaml› ve etkili bir örgütlenmenin bafl› olarak yarg›lan›yorsam, temel görevimin, bu belirttiklerim kapsam›nda sorular ve cevaplar›ndan müteflekkil olmas› do¤ald›r. Bir yerde ve zamanda bask›, istismar, eritme ve ç›kmaz derinse, yaflam tam da ölümden beter bir onursuzluk içinde geçiyorsa, orada köklü paradigmatik yaklafl›mdan baflka çaremiz yok gibidir. Bundan sonras›na bu yaklafl›mla geçilecektir.

ne te we .c om

14- Demokratik, ekolojik, özgürlüksel ve eflitçi (adil) hareketler yap›sal kriz, kaos aral›¤›nda küçük ve yetkin bafllang›ç hamleleriyle k›sa süreler dahilinde uzun gelece¤i belirleyecek oluflumlar› sa¤layabilirler.

27

ww

w.

Bunun için: 1- Sosyolojinin tarihsel ve mekânsal boyutlarla eylem k›lavuzu olarak de¤erlendirilmesi; 2- Kapitalist modernitenin art›k birçok alan›nda d›fla vuran kanserli bir yap›lanma oldu¤u gerçe¤inden hareketle, tan›mlamaya çal›flt›¤›m›z 14 noktadan karfl› ç›k›l›p sistemin d›fl›nda çözüm gelifltirilmesi; 3- ‹deolojik olarak öznellik-nesnellik ayr›m›na dayal› tüm kaba ikilemleri (idealizm-materyalizm, diyalektik-metafizik, liberalizm-sosyalizm, deizm-ateizm baflta olmak üzere vb) afl›p, tüm bilimsel kazan›mlar› esas alan anlamc›l›¤›n (yorum sanat›n›n) esas al›nmas›; 4- ‹yi, güzel, özgür ve do¤ruya dayal› bir insan metafizi¤inin hem elefltirel yöntemde, hem yeni infla hamlelerinde hiç eksik b›rak›lmamas›; 5- Demokratik siyaset söyleminin esas al›nmas›; 6- Krizin ve iktidar›n oldu¤u her alanda demokratik siyaset söylemiyle binlerce sivil toplum organizasyonunun (ifllevi, yarar› ve gereklili¤inden hareketle üç kifliden binlerce kiflilik olabileceklere kadar) oluflturulmas›; 7- ‹nfla edilecek yeni toplum ulusunun demokratik ulus olarak oluflturulmas›; demokratik ulusun, ulusdevletten ayr› olabilece¤i gibi yan yana, hatta iç içe de olabilme gerçe¤inin göz ard› edilmemesi; 8- Demokratik ulusun siyasi yönetim biçiminin -bilinen bir kategoriyle benzefltirirsek- yerel, ulusal, bölgesel ve dünyasal demokratik konfederalizm temelinde gelifltirilmesi (Farkl› uluslar tek bir demokratik ulus olarak örgütlenebilir. Ayn› ulus içinde ulus-devlet ve demokratik ulus olarak örgütlenebilir. Bölgesel demokratik konfederalizmlerle Dünya Demokratik Uluslar Konfederalizmi flimdiki Birleflmifl Milletler’e göre son derece


SERXWEBÛN

28

A¤ustos 2009

om

fiANLI 15 A⁄USTOS ATILIMININ 25. YILDÖNÜMÜ HERKESE KUTLU OLSUN “15 A¤ustos At›l›m ve direnifl ruhunu temsil etti¤imiz, kahraman flehitlerimizin izinde yürüme gücünü

gösterdi¤imiz, Önderlik çizgisini anlay›p uygulad›¤›m›z ölçüde hareket olarak baflaramayaca¤›m›z, hem de büyük

baflaramayaca¤›m›z hiçbir görev ve sorumluluk yoktur. Bu noktada yeter ki çizgi gerçe¤imizi, Önderlik ve flehitler gerçe¤imizi do¤ru anlayal›m, iyi özümseyelim ve do¤ru bir tarz, üslup ve yeterli bir tempoyla pratikte hayata

ew e. c

geçirelim. O zaman baflar› kesinlikle bizim olur. 15 A¤ustos At›l›m›m›z›n yirmi alt›nc› y›l›nda da böyle büyük bir baflar›dan baflka hiçbir fleyi kabul etmek kesinlikle mümkün de¤ildir”

Halk Savunma Merkezi

De¤errli Yold dafllarr!

u¤urda en büyük cesaret ve fedakârl›k gösteren halklar›ndan biri haline gelmifltir. Bu bak›mdan Kürt halk›, gençli¤i, kad›nlar› 15 A¤ustos direnifl ve dirilifl bayram›m›z› günlerce, haftalarca doya doya kutlayabilir, yaflayabilirler. Böyle büyük bir bayram kutlamay›, kahramanl›k çizgisinde savaflarak binlerce flehit verme güç ve cesaretini göstererek hak etmifltir. Bu, büyük direniflin bayram havas›nda kutlanmas› yerindedir.

De¤errli Yold dafllarr!

ne t

Kürt’ün kötü talihini yenen ve bizi bu günlere getiren büyük 15 A¤ustos At›l›m›m›z›n yirmi beflinci y›ldönümünü yafl›yoruz. 15 A¤ustos direnifl ve dirilifl bayram›m›z›n tüm yoldafllara ve halk›m›za kutlu olmas›n› diliyoruz. Böyle büyük bir kahramanl›k at›l›m›na önderlik eden Rêber Apo’yu sayg›yla selaml›yor, 15 A¤ustos bayram›n› kutluyoruz. Bu büyük kahramanl›k at›l›m›n›n yirmi beflinci y›ldönümü vesilesiyle Agitler ve Zilanlar flahs›nda tüm kahraman flehitlerimizi sayg› ve minnetle an›yoruz. Önder Apo'ya, kahraman flehitlerimize ve halk›m›za, özgürlük ve demokrasi mücadelemizi zafere götürme temelinde verdi¤imiz sözümüzü bir kez daha yineliyoruz.

De¤errli Yold dafllarr!

ww

w.

15 A¤ustos kahramanl›k at›l›m›m›z yirmi beflinci y›l›n› tamaml›yor. Bu büyük at›l›m›n yirmi alt›nc› zafer y›l›na giriyoruz. Yirmi befl y›l, yani çeyrek as›r büyük güç dengesizli¤i içerisinde ve sadece kendi özgücüne dayanarak kahramanca bir savafl yürütmüfl olmak dile kolay bir fleydir. Bu durum, zor günler yafland›¤›nda Kürt halk›n›n ve Kürt gençli¤inin neleri yaratmaya kadir oldu¤unu gösterir. Dünyada yirmi befl y›l özgürlük için, adalet için, soyk›r›m› yenmek için, demokratik bir yaflama ulaflmak için tüm dünya gericili¤ine karfl› sadece kendi özgücüne dayanarak savaflm›fl olan halk az bulunur. Kürt halk› yirmi befl y›ll›k 15 A¤ustos direnifli temelinde tarihin özgürlü¤üne en tutkulu, bu

fiimdi geriye dönülüp bak›ld›¤›nda, ‘15 A¤ustos At›l›m› temelinde yirmi befl y›l savafl yürütülmüfltür’ denilip geçilmektedir. Oysa bu savafl nas›l yürütülmüfltür, böyle bir savafl yürütme gücüne Kürt halk› ve gençli¤i nas›l ulaflm›flt›r, bu savafl›n her an› nas›l yaflanm›flt›r, nas›l bir bilinçle, yürekle, emekle, çabayla, kanla bu yirmi befl y›l›n gecesi ve gündüzü geçirilmifltir? Hiç kuflkusuz bunlar›n çok iyi bilinmesi gerekir. ‘15 A¤ustos at›l›m ve direnifl ruhu’ deyip geçmemek gerekir. ‘Yirmi befl y›ld›r Kürt halk› kahramanca savaflm›flt›r’ denerek geçilemez. Yirmi befl y›l savafl›lm›flt›r, ama bu savafl nas›l haz›rlanm›flt›r, nas›l yürütülmüfltür, neye karfl› savafl›lm›flt›r, nas›l bir iç ve

d›fl gericilikle savafl yürütülerek bu güne gelinmifltir, savafl güçlerinin durumu nedir, komutas› nas›ld›r, savaflç›s› nas›ld›r, e¤itimi ne düzeydedir, donan›m› nas›ld›r? Böyle bir savafla hedef olan gericili¤in durumu nedir, nas›l bir sömürgeci, iflgalci ve soyk›r›mc› rejime karfl› savafl›lm›flt›r? ‹nkâr ve imha rejimi dedi¤imiz sistem nas›l bir sistemdir, kimler bu sistemi oluflturmufltur, nas›l bir dünya gericili¤ine dayanmaktad›r, ne tür bir vahfli katliam ve terör düzeni ile icra edilmektedir? Ancak bütün bu sorular›n do¤ru bir biçimde ve derinli¤i-


A¤ustos 2009

SERXWEBÛN nilemeyecek düflman, afl›lamayacak engel ve kazan›lamayacak zafer yoktur.

15 A¤ustos At›l›m› zindan da¤ ve gerilla kahramanl›¤›n› ifade etmektedir

l›k gerçekleri, Karasungurlar›n cesaret ve fedakârl›kla ileri at›l›fl gerçe¤i bizi 15 A¤ustos kahramanl›k at›l›m›n› gelifltirme iradesine ulaflt›rm›flt›r. Bu büyük at›l›m Agitlerin, Erdallar›n, Bedranlar›n, Orhanlar›n, Seyfilerin, Bêrîtanlar›n, Azimelerin, Zilanlar›n kahramanca direnifli ve Apocu komuta çizgisini gelifltirip hayata geçirmesiyle her türlü düflman gücünü yenilgiye u¤rat›p günümüze kadar ulaflma gücünü göstermifltir. 15 A¤ustos At›l›m›n›n yarat›c›s›; kahraman flehitlerimizin büyük iddias›, iradesi ve an›s› oldu¤u gibi, onu bugüne getiren, her günü zafer günü yapan da halka halka flehitler zincirini yaratan bu büyük kahramanl›k gerçe¤i olmufltur. Bu bak›mdan 15 A¤ustos kahramanl›k at›l›m›n›n yirmi beflinci y›l› göstermektedir ki, flehitler gerçe¤ini, çizgisini iyi anlayan, onlara do¤ru sahip ç›kan, flehitlerin an›lar›n› do¤ru sahiplenmeyi bilen her güç her koflulda büyük baflar›lar kazanabilir, her türlü gericili¤i yenerek zafer üstüne zafer yaratabilir. 15 A¤ustos At›l›m›n›n yirmi beflinci y›ldönümü gerçe¤i bir de bu hususu bize net olarak göstermektedir. Öte yandan, flanl› 15 A¤ustos At›l›m›m›z›n; bölünmüfl, parçalanm›fl, iflgal ve sömürgecilik alt›na al›nm›fl, faflist rejimler taraf›ndan soyk›r›ma tabi tutularak yok edilmek istenmifl olan Kürt halk›n›n, en zor koflullarda, yokluklar ve zay›fl›klar ortam›nda neler yaratmaya muktedir oldu¤unun en güçlü ispat› olmufltur. E¤er do¤ru bilinçlendirilir, örgütlendirilir ve öncülük edilirse, Kürt halk›n›n nas›l büyük cesaret ve fedakârl›kla dolu oldu¤u, büyük kahramanl›klar yaratma gücüne sahip bulundu¤u, yirmi befl y›ll›k 15 A¤ustos at›l›m gerçe¤iyle netçe ortaya ç›km›flt›r. Kürt halk›n›n, onun militan gençli¤inin, cefakâr ve fedakâr kad›n›n›n nas›l büyük bir iradeye, cesarete, yarat›c›l›¤a sahip oldu¤unun en somut kan›t› durumundad›r. Kürt gençli¤i; Agitler, Bêrîtanlar, Zilanlar öncülü¤ünde her türlü gerili¤i ve gericili¤i reddederek, fedai çizgisinde en büyük zaferleri yaratma gücüne sahip oldu¤unu herkese göstermifltir. Kürt kad›n›; büyük ac›lara, zorluklara, savafl›n y›k›m›na ra¤men, sadece savafl›n destekleyicisi ve a¤›r ac›la-

ne te we .c om

ne bilince ç›kart›lmas› 15 A¤ustos At›l›m›n›n gerçek anlam›n› verebilir. Unutmamak gerekir ki, Önder Apo, 15 A¤ustos At›l›m›n› “bir inanc›n, inad›n, özgür yaflamda ›srar›n, var olma ve özgür yaflama tutkusunun at›l›m›” olarak de¤erlendirdi ve böyle bir at›l›m›n baflar›s›n› “insan yarat›c›l›¤›n›n yüceli¤i” olarak tan›mlad›. Bir insan kendini do¤ru de¤erlendirirse, özgür yaflam tutkusuna sahip olur ve böyle bir yaflam için kendini dürüst, samimi, tutkulu bir biçimde çal›flmaya verirse, ne büyük mucizeler yaratma gücünde oldu¤unu ifade etti. 15 A¤ustos At›l›m›n›n böyle büyük bir insan direnci, yarat›c›l›¤› ve mucizesi oldu¤unu ortaya koydu. Çok iyi biliyoruz ki, 15 A¤ustos At›l›m›, Apocu çizgiyle, Önderlik gerçe¤imizle kopmaz ba¤larla birbirine ba¤l›d›r. Dolay›s›yla yirmi befl y›ll›k kahramanca direnifl; Apocu çizgi do¤ru ele al›n›r, sahip ç›k›l›r ve uygulan›rsa nas›l büyük ve mucizevî geliflmeler yaratmaya ve nas›l her türlü zorlu¤u yenip engelleri aflmaya muktedir oldu¤u görülecektir. Yine unutmayal›m ki, 15 A¤ustos At›l›m› partileflme gerçe¤imizle ba¤l›d›r. 15 A¤ustos kahramanl›k at›l›m›n› yaratan ve sürdüren temel bir gerçeklik de; PKK’nin direnifl ruhu, cesaret ve fedakârl›¤›, PKK militan›n›n fedai kahramanl›k gerçe¤i olmufltur. Onun için Önder Apo “PKK’lileflfleelim savaflfl›› kazanal›m” demifltir. PKK’lileflmek, partileflmek her türlü gericili¤i yenmenin ve en büyük zaferleri kazanman›n tek ölçütüdür. Dolay›s›yla partileflildi¤i ölçüde ye-

29

ww

w.

Yine unutmayal›m ki, 15 A¤ustos At›l›m›n›n gelifliminde büyük zindan direniflçili¤inin belirleyici bir yeri vard›r. 15 A¤ustos At›l›m›; Mazlumlar›n, Kemallerin, Hayrilerin zindan direnifl ve zafer çizgisinin da¤a tafl›nmas› ve gerillaya dönüflmesi olmufltur. Zindan kahramanl›¤›n›n da¤ ve gerilla kahramanl›¤› haline gelmesini ifade etmektedir. Demek ki, 15 A¤ustos At›l›m›n›n yirmi befl y›ll›k kahramanca direnifl gerçe¤i, 1982 y›l›nda gerçekleflen Diyarbak›r büyük zindan direniflinin nas›l büyük bir zafer kazand›¤›n›n, zafer çizgisi oluflturdu¤unun en aç›k kan›t› olmaktad›r. Bu zafer çizgisini esas alan, bu çizgiyi hayata geçirmeyi bilen herkesin, nerede olursa olsun, nas›l bir düflmanla karfl› karfl›ya bulunursa bulunsun büyük bir savafl verip kesin zafer kazanaca¤› aç›kt›r. Yine unutmayal›m ki, 15 A¤ustos direnifl gerçe¤i büyük bedeller ödenerek, kahramanca mücadele edilerek, yüzlerce ve binlerce flehit verilerek yarat›lm›fl ve bugüne getirilmifltir. Bizi 15 A¤ustos At›l›m iradesi göstermeye ve böyle bir kararl›l›k düzeyine ulaflmam›z› sa¤lamaya götüren en büyük etkenlerden birinin kahraman flehitlerimizin gerçe¤i oldu¤u tart›flmas›zd›r. Hakilerin, Halillerin, Salihlerin, Cumalar›n, Mazlumlar›n, Kemallerin, Hayrilerin büyük kahraman-


SERXWEBÛN

De¤errli Yold dafllarr!

De¤errli Yold dafllarr!

Gerçekten de yirmi befl y›l öncesinin koflullar›n› derinden ö¤renmeye ve anlamaya çal›flal›m. Bilenler bilmeyenlere bildiklerini anlats›nlar. O günleri görmemifl, yaflamam›fl genç yoldafllar araflt›rs›nlar, incelesinler, Önderlik de¤erlendirmelerini incelemeden geçirsinler, bilen yoldafllar› dinlesinler, bu konuda yaz›l›p-çizilmifl olan her fleyi gözden geçirsinler. Bu günü do¤ru anlamak, derinli¤ine kavray›p özümseyebilmek için yirmi befl y›l öncesinde Kürt toplumunun, Kürt bireyinin ne durumda oldu¤unu kesinlikle anlamaya çal›fls›nlar. Bu, bir nostaljik yaklafl›m de¤ildir; tersine, gerçekleri görmek, anlamak ve özümsemek için gerekli olan bir tutumdur. Yirmi befl y›l öncesini bilmeyenler, bu yirmi befl y›lda nelerin kazan›lm›fl oldu¤unu do¤ru ve yeterli anlayamazlar. Dolay›s›yla da az fley kazan›ld›¤›n› san›rlar. Yirmi befl y›lda, çeyrek as›rda Kürt halk›n›n fazla bir fley kazanamad›¤›n› düflünürler, ya da kazan›lanlar›n ucuz kazan›ld›¤›n›, kolay elde edildi¤ini san›rlar; dolay›s›yla da onlara basit, ucuz, hovardaca ve tüketici yaklafl›rlar. Bu da bir insan›n içine düflebilece¤i en büyük kötülük olur. Bu tutum Kürt halk›n›n özgür yaflam›na ve gele-

ww

w.

Demek ki, gerçekte 15 A¤ustos At›l›m› bir çizgidir; bir Önderlik çizgisi, flehitler çizgisi, halk çizgisi, zafer çizgisi, özgür ve iradeli yaflam çizgisi, özgür yaflam› u¤runda ölecek kadar sevme çizgisidir. Bu çizgiyi esas alan, özümseyen, do¤ru bir tarz, üslup ve yeterli bir tempoyla hayata geçiren kifli ve örgütler hiç kuflkusuz yenilmezdir. Her zaman ve her yerde zafer kesinlikle onlar›nd›r. ‹flte böyle büyük bir kahramanl›k ve zafer çizgisiyle savafl›larak bu yirmi befl y›l kazan›lm›flt›r. Her fleyden önce, 15 A¤ustos At›l›m›n›n Hareketimize ve halk›m›za kazand›rd›¤› fley; direnme ve zafer kazanma çizgisi olmaktad›r. Her türlü zay›fl›¤a, örgütsüzlü¤e, teslimiyete, köleli¤e karfl›; bilinç, örgüt, direnme ve zaferin çizgisini ifade etmektedir. Kürt halk›na, Kürt gençli¤ine böyle bir direnifl ve zafer çizgisini kazand›rmay› temsil etmektedir. Di¤er yandan, her fleyin bu büyük direnifl temelinde, geçen yirmi befl y›l içerisinde kazan›lm›fl

ce¤ine en büyük zarar vermeyi ifade eder. Hiç kimse, hiçbir yerde asla böyle bir duruma düflmemelidir. Onun için de yirmi befl y›l öncesini bilelim; Kürdistan'›n nas›l bölünüp parçaland›¤›n›, dört parçada nas›l bir sömürgeci egemenli¤in kuruldu¤unu ve bunun nas›l dünya devletçi sisteminin bir parças› oldu¤unu do¤ru anlayal›m. Böyle bir sistemin; askeri iflgal, ekonomik-siyasi sömürgecilik ve kültürel soyk›r›m olarak nas›l bir terör ve faflist rejimlerle, diktatörlüklerle icra edildi¤ini hat›rlayal›m. Bu katliam düzeninin ekonomik boyutuna, sosyal, kültürel, ideolojik boyutuna, en önemlisi de askeri boyutuna bakal›m. 12 Eylül 1980 faflist askeri rejimini hat›r›m›za getirelim. O rejim ki, insanlar› yüz binler halinde zindanlara doldurup iflkencelerden geçirdi, milyonlar› yerinden yurdundan etti, sürgüne gönderdi, onlarcas›n› idam etti, yüzlercesini katliamdan geçirdi, kaybetti, Kürdistan'› karabasan basm›fl gibi bir iflkence ve zulüm alan› haline getirdi. Bunun en somut örne¤i Diyarbak›r zindan›d›r. Diyarbak›r zindan› aç›kça göstermifltir ki, inkâr ve imha sistemi özgür Kürt’ü, iradeli Kürt’ü reddetmektedir. Kürt’ü, egemene uflakça hizmet eden bir olgu olarak görüp anlamakta, bunun d›fl›nda baflka bir Kürt’ü kabul etmemektedir. Bu sistem, özgür olmak isteyen, iradeli ve demokratik bir durufl ve yaflam içine girmek isteyen Kürt’ün bafl›na getirmedik ac›, iflkence ve zulüm b›rakmam›flt›r. ‹nsana dayat›lacak en kötü, en çirkin, en a¤›r fleyler yap›lm›flt›r. Büyük zulüm alt›nda insan›n insanl›¤›n› kusmas›, insanl›¤›ndan vazgeçmesi, kendini inkâr etmesi, kimli¤ini, özgürlü¤ünü, ideolojisini, inanc›n› reddetmesi istenmifltir. ‹flte o büyük zindan direnifli ve büyük zindan ideolojik zaferi böyle bir zulme ve dayatmaya karfl› insan yüceli¤inin zirvesi olarak ortaya ç›km›flt›r. Büyük 15 A¤ustos At›l›m› da, bütün bu zulme karfl› insanl›¤› koruma, savunma, yeniden yaratma ve her türlü gericili¤i ve zulmü paramparça etme at›l›m› olarak ortaya ç›km›flt›r. Çok iyi bilelim ki, bu büyük at›l›m Türkiye çerçevesinde de en demokratik tutumu ifade etmifltir. Kenan Evren rejiminin idamlar›n› 15 A¤ustos At›l›m›

ew e. c

oldu¤u tart›flma götürmezdir. Gerçekten de Kürt halk› ve gençli¤i, 20. yüzy›l sonunda ve 21. yüzy›l bafl›nda insanl›k için büyük bir mucize yaratmay› baflarm›flt›r. Dünya gericili¤inin kendisi için merkez yapmak istedi¤i Kürdistan'› bu konumdan ç›kartarak, insanl›k için büyük bir özgürlük ve demokrasi kalesi haline getirmeyi bilmifltir. Kürt’e biçilen kölelik, inkâr, imha, yok olma k›r›larak, onun yerine iddial›, iradeli, özgür yaflam tutkulu var olma gerçe¤i ortaya ç›kart›lm›flt›r. Deyim yerindeyse 15 A¤ustos At›l›m› Kürt’ün makus tarihini de, talihini de yenmifltir. Kürt için kötü günlerin yenilip yeni, güzel, özgür yaflam› ifade eden günlerin kazan›lmas›n› sa¤lam›flt›r. Bu bak›mdan da gerçek bir Kürt milad› olmaktad›r. Kürt özgürlük tarihinin 15 A¤ustos 1984’le bafllad›¤›n› biliyoruz. Bu bak›mdan da yirmi alt›nc› özgürlük y›l›na girmekten k›vanç ve mutluluk duyuyoruz.

ne t

r› yaflayan› de¤il, savafl›n bizzat öncüsü, militan›, fedaisi haline gelerek, Kürt kad›n›n›n nas›l büyük yarat›c›l›¤a, erdeme sahip oldu¤unu, neoliti¤i yaratan kad›n gerçe¤inin günümüzde nas›l varl›k gösterdi¤ini bir kere daha tüm dünyaya göstermifltir. 15 A¤ustos At›l›m›; bütün imkâns›zl›klara ve zor koflullara ra¤men halk›n, gençli¤in, kad›nlar›n, e¤er do¤ru öncülük edilir ve örgütlendirilirse ne büyük mucizeler yaratma gücünde oldu¤unun en somut kan›t› durumundad›r. fianl› 15 A¤ustos At›l›m›m›z›n yirmi beflinci y›l dönümünün önemli derslerinden biri de bu olmaktad›r. Demek ki halk›n gücüne dayanmas›n› bilen, gençli¤in dinamizmini harekete geçirebilen, kad›n›n cesaretini ve fedakârl›¤›n› ortaya ç›kartabilen bir hareket, nerede olursa olsun, ne tür zulümle, faflizmle, terörle karfl› karfl›ya bulunursa bulunsun, her türlü zorlu¤u yenme, engeli aflma, her ortamda tarihi büyük zaferler kazanma gücüne sahiptir. ‹flte son yirmi befl y›lda Kürt halk›n›n, gençli¤inin ve kad›n›n›n kahramanl›k çizgisinde yürüttü¤ü mücadelenin kan›tlad›¤› en önemli bir gerçek de bu olmaktad›r.

A¤ustos 2009

om

30


SERXWEBÛN

31 Kürdistan'›n Kuzey parças›nda böyle de¤ildir, onunla birlikte Kürdistan'›n di¤er bütün parçalar›nda ve yurtd›fl›ndaki Kürtleri içerisinde yaflanan tüm ulusal demokratik ve özgürlükçü geliflmenin alt›nda kesinlikle 15 A¤ustos direnifl gerçe¤i vard›r. Kürt halk› bu direnifl içerisinde, günümüzde ezilen insanl›¤a öncülük eden Önder Apo gerçe¤ini ortaya ç›karm›flt›r. Kürt halk› bu direnifl sayesindedir ki, her türlü cesaret ve fedakârl›¤› günün yirmi dört saatinde yaflayan, topluma öncülük eden, halka hizmetten baflka bir fley düflünmeyen, baflka bir aray›fl› ve istemi olmayan PKK gibi bir fedai öncü partisini yaratm›flt›r. Bu direnifl sayesindedir ki, binlerce flehit vermesine ra¤men, her zaman özgürlük mücadelesinde daha kararl›, iddial›, cesur ve fedakâr bir gerilla ordusu kazanm›flt›r. Bu direnifl sayesindedir ki, Kürt gençli¤i iddia, cesaret ve irade kazanm›fl, Kürt halk› heyecan ve coflkuya sahip olmufl, Kürt kad›n› özgürlük bilincine ulaflarak kendi gücünü herkese gösterir hale gelmifltir. Kürt toplumu, Önderli¤iyle, partisiyle, gerillas›yla, serhildan›yla 21. yüzy›l›n bafl›nda tüm halklara, insanl›¤a özgürlük ve demokrasi mücadelesinde öncülük eden, örnek oluflturan, onlara coflku, heyecan yayan bir halk haline gelmifltir. ‹flte bu, tarihin en büyük geliflmesidir, en büyük devrimidir. Devrimleri art›k eskisi gibi siyasi devrimler, askeri egemenlikler olarak düflünmemek gerekir. Devrim olay›, insan ve toplum ruhunda, bilincinde, davran›fl›nda yaratt›¤› de¤ifliklikle ölçülmektedir. Buradan bakt›¤›m›zda 15 A¤ustos At›l›m› yirmi befl y›l içerisinde tarihin en büyük insan ve toplum dönüflümlerinden bir tanesini yaratarak gerçek bir özgürlük devrimi oldu¤unu, demokratik devrimi, kültür devrimi oldu¤unu aç›kça herkese göstermifltir.

ne te we .c om

A¤ustos 2009

durdurmufltur. ‹flkencenin ortadan kald›r›lmas›n› 15 A¤ustos At›l›m› sa¤lam›flt›r. 12 Eylül darbesinin faflist askeri zulüm makinesini parçalayarak Türkiye'de demokratik yaflam›n savunulmas›n›, iddias›n›, iradesini 15 A¤ustos At›l›m› göstermifltir. Bugün e¤er Türkiye'de bir demokratikleflme umudu, aray›fl› varsa, bunlar tart›fl›l›yor, hatta gerçekleflebilir bir olgu olarak görülüyorsa, bunu ayakta tutan, canl› tutan ve bugün de gerçekleflmesi için dayatan yegâne güç hiç flüphesiz 15 A¤ustos direnifl gerçe¤idir.

15 A¤ustos At›l›m› Kürt toplumunu özgürlük ruhuyla yeniden yaratm›flt›r

ww

w.

15 A¤ustos At›l›m› Kürt insan› ve toplumu aç›s›ndan, inkâr ve imhan›n yok edilerek özgürlük çizgisinde kendine gelmenin bafllang›c›n› ifade etmektedir. 15 A¤ustos At›l›m› Kürt’e ruh vermifltir, özgür düflünceye ulaflt›rm›flt›r, Kürt’e yeni bir duygu, cesaret ve fedakârl›k kazand›rm›flt›r. K›saca, Kürt insan›n› ve toplumunu özgürlük ruhuyla yeniden yaratm›flt›r. Kürt’e dayat›lan inkâr ve teslimiyeti k›rarak, özgür yaflama tutku düzeyinde ba¤l›, bunun için her türlü bedeli ödemeye haz›r, bu temelde en yüksek cesaret ve fedakârl›kla mücadele eden bir insan ve toplum gerçe¤i ortaya ç›karm›flt›r. Bugün Kürdistan'da ulusal kimlik, özgürlük, irade, cesaret, fedakârl›k, ulusal ruh, bilinç, birlik ad›na ne varsa bunlar›n hepsinin yirmi befl y›ll›k 15 A¤ustos At›l›m› temelinde yürütülen kahramanca mücadeleyle sa¤lanm›fl oldu¤u tart›flma götürmezdir. Bu sadece

De¤errli Yold dafllarr! Çok aç›k ki, tarihi 15 A¤ustos At›l›m›m›z›n yirmi beflinci y›ldönümünde geldi¤imiz nokta, Kürt sorununa bar›flç›l siyasi çözüm aray›fllar›n›n en çok yo¤unlaflm›fl bulundu¤u bir nokta olmaktad›r. Bu da kendisini Önder Apo’nun haz›rlay›p sunmak istedi¤i Kürt sorununa bar›flç›l ve siyasi çözüm için yol haritas›nda ifade etmektedir. Yani bü-

yük at›l›m›m›z›n yirmi beflinci y›ldönümünde Önder Apo, at›l›m›n amaçlar›na uygun bir biçimde Kürt sorununun bar›flç›l demokratik siyasi çözümü için somut bir yol haritas› ortaya koyarak at›l›m› tamamlamak ve kal›c› kazan›mlara ulaflt›rmak istemektedir. 15 A¤ustos 1984 At›l›m›; her türlü faflist zulme ve iflkenceye karfl›, inkâr ve imha sald›r›s›na karfl› direniflin ve diriliflin at›l›m›yd›. Özgür ve demokratik yaflam›n önünü açacak bir insan ruhunu, bilincini, örgütlülü¤ünü ve eylemini yaratma durumuydu. fiimdi yirmi beflinci y›ldönümünde Önder Apo’nun sunmaya haz›rland›¤› yol haritas› ise; Kürt sorununun demokratik siyasi çözüm sürecinin ilke ve yöntemlerini ortaya koyarak, adeta bu at›l›m› tamamlamay› öngören yeni bir at›l›m yapmay›, daha do¤rusu Kürt sorununun çözüm sürecinin 15 A¤ustos At›l›m›n› gerçeklefltirmeyi hedeflemektedir. ‹flte yirmi beflinci y›ldönümünde bu büyük direnifl at›l›m›n›n gelmifl oldu¤u nokta bu olmaktad›r. Bu nokta, uluslararas› komplo sald›rganl›¤›n›n büyük ölçüde y›k›l›p parçalanm›fl olmas› noktas›d›r. Bu nokta, Kürt sorununda bar›flç›l siyasi çözüme en çok yak›nlafl›lm›fl olma noktas›d›r. Bu nokta, Önder Apo’nun Kürdistan ve Türkiye'de demokratikleflmenin ve sorunlar›n demokratik çözümünün önünü açarak öncülük etme durumunun çok daha geliflmifl olma noktas›d›r. Belli ki, halk kadar, devlet yönetimi ve gerici güçler de Önder Apo’yu art›k çok daha fazla dinliyor, izliyor ve anlamaya çal›fl›yor. Kürtler kadar Türkler de Önder Apo’yu


SERXWEBÛN

Uluslararas› komplo Önder Apo’yu imha PKK'yi tasfiye etmek istemifltir

ww

w.

Demek ki, art›k uluslararas› komplonun tümüyle yenilip parçalanaca¤› noktaya gelinmifltir. Uluslararas› komplonun, Önder Apo’yu imha etmek, buna dayanarak PKK'yi tasfiye etmek ve bu temelde Kürt toplumu üzerindeki inkâr ve imha siyasetini baflar›ya götürmekten oluflan stratejisi paramparça edilmifltir. Bugün Kürtler, Türkiye için oldu¤u kadar, Ortado¤u için de temel bir özgürlük ve demokrasi kuvvetidir. Bugün PKK, baflta kad›nlar ve gençler olmak üzere tüm ezilenler için büyük bir kurtulufl öncüsüdür. Bugün Önder Apo, sadece Kürt sorununun bar›flç›l demokratik çözümünün yolunu gösteren, Türkiye'nin ve Ortado¤u'nun demokratikleflmesi için do¤ru düflünce ve program gelifltiren bir önder olarak kalmamakta, tüm insanl›¤a, dünya çap›nda ezilenlere hitap ederek, onlar için öz-

lük ve demokrasi mücadelesine, en küçük bir gevflekli¤e ve rehavete asla yer vermeden, hatta tarzda ve yöntemde daha da derin ve zengin düzeyler kazanarak devam etme zorunlulu¤u vard›r.

De¤errli Yold dafllarr!

15 A¤ustos At›l›m›n›n yirmi alt›nc› y›l›nda geliflmelerin, Önder Apo’nun ‹mral›’dan aç›klayaca¤› yol haritas› çerçevesinde olaca¤› aç›kt›r. Asl›nda mevcut mu¤lâk, tam net olmam›fl ortam› Önder Apo’nun aç›klayaca¤› yol haritas› kesinlikle netlefltirecektir. Hile yapmaya çal›flan, art niyetli olan, ikiyüzlü davrananlar a盤a ç›kaca¤› gibi; dürüst, gerçekçi, demokratikleflmeden ve Kürt sorununun demokratik siyasi çözümünden yana olanlar da net bir biçimde a盤a ç›kacaklard›r. K›saca, Önder Apo’nun ‹mral›’dan aç›klayaca¤› yol haritas› önümüzdeki süreç aç›s›ndan tam bir ayd›nlatma ve netlefltirme rolü oynayacakt›r. Baz›lar›n›n gerçek tutumlar› ve niyetleri Önder Apo’nun aç›klayaca¤› yol haritas› karfl›s›ndaki tutumuyla belli olacakt›r. Yol haritas› öncesinde var olan tart›flma yo¤unlu¤u, yol haritas› üzerinde daha fazla geliflecek, derinleflecek ve bunlar temelinde de tam bir netleflme ve ayd›nlanma durumu ortaya ç›kacakt›r. Kimin ne oldu¤unu, ne yapmak istedi¤ini, kimin düflünce ve tutumunda ne tür de¤ifliklikler yapt›¤›n› o zaman daha net görece¤iz. Kimin dost, kimin düflman; kimin demokrasiden yana, kimin anti demokratik; kimin özgürlükçü, kimin gerici oldu¤u yol haritas› karfl›s›nda alaca¤› tav›r ve tutumla netçe ortaya ç›kacakt›r. Dolay›s›yla büyük 15 A¤ustos At›l›m›n›n yirmi alt›nc› y›l›nda yaflanacak geliflmeler de bu temelde flekillenip ilerleyecek. Bu, daha flimdiden kesinleflmifl bulunuyor. Bu noktada yol haritas›n›n haz›rl›k sürecinde Türkiye'de üç e¤ilimin netlik kazanm›fl oldu¤unu görüyoruz. Birinci e¤ilim, kat› floven-milliyetçi güçlerin inkâr ve imhadaki ›srar e¤ilimidir. Bunu baflta CHP ve MHP olmak üzere de¤iflik alanlardaki benzer güçler temsil ediyorlar. ‹kinci e¤ilim, Kürt sorununun bar›flç›l-demokratik siyasi çözümü temelinde Türkiye'nin demokratikleflmesini isteyen radikal demokratik e¤ilimdir.

ew e. c

gür ve demokratik yaflam›n, gerçek özgürlük devriminin teorisini, felsefesini, ideolojik ve siyasi çizgisini veren büyük bir ezilen insanl›k önderi konumunda olmaktad›r. ‹flte herkesin, Önder Apo'nun ‹mral›’dan aç›klayaca¤› yol haritas›na kilitlenmifl olma gerçe¤i bunu ifade etmektedir. Süreci ve muhtemel geliflmeleri Önder Apo’nun aç›klayaca¤› ‘Yol Haritas›’ belirlemektedir. Bütün siyasi geliflmeler Önder Apo’nun yol haritas›n› aç›klama temelinde oluflturdu¤u inisiyatife ba¤l› olarak yaflanmaktad›r. Baflkanl›k düzeyinde ABD-DTP görüflmeleri ard›ndan, flimdide DTP’nin Amerika’da temsilcilik açma durumu buna ba¤l› olarak gerçeklefliyor. ABD Baflkan›n›n DTP’yle görüflmesi ard›ndan, flimdi de AKP Genel Baflkan›n›n DTP Baflkan›yla görüflmesi gerçekleflmifl bulunuyor. 29 Mart yerel seçiminden sonra Türkiye yönetiminin 14 Nisan DTP operasyonuyla birlikte Kürt sorununun siyasi çözüm zeminini ortadan kald›rma, ezme, tasfiye etme çabalar›n›n bofla ç›km›fl oldu¤u anlafl›l›yor. Bu siyasetin sahiplerinin DTP ile görüflmek ve onunla birlikte mevcut sorunlara çözüm aramak zorunda kald›klar› gerçe¤ini ortaya ç›kar›yor. Bütün bunlar önemli geliflmelerdir. Tarihi gerçekleri ifade etmektedir. Bütün bunlar inkâr ve imha siyasetinin ne kadar geriletildi¤inin, parçaland›¤›n›n, zay›f duruma düflürüldü¤ünün aç›k göstergeleridir. Art›k hiç kimse Kürt’ü inkâr eder noktada de¤ildir. En gericisi bile, MHP’lisi bile a¤z› dolacak flekilde Kürt’ten söz ediyor, Kürtleri ifade ediyorlar. ‹nkârc›l›k çok büyük ölçüde k›r›lm›fl bulunuyor; fakat sömürgeci sistem Kürt’ü iradesiz k›l›p köle olarak kendine hizmetçi konumunda tutma amac›ndan vazgeçmifl durumda de¤ildir. Tüm gücüyle bu sistemi devam ettirmeye çal›fl›yor. Evet, eskisi gibi Kürt gerçe¤ini inkâr edemiyor, ama Kürt diyerek, özel savafl kapsam›nda baz› oyunlar ortaya ç›kart›p yine de Kürt’ü geri, köle, iradesiz, örgütsüz, teslim olmufl bir yaflam içinde tutmaya çal›fl›yor. Henüz bütün bunlar k›r›lm›fl, dolay›s›yla Kürt’ün özgür, demokratik, örgütlü ve iradeli yaflam›n›n garantisi her düzeyde ortaya ç›km›fl olmaktan uzakt›r. Bunun için de özgür-

ne t

esas alan, izleyen bir noktaya gelmifl bulunuyor. Gençlik ve ayd›nlar kadar, emekçiler, halklar da Önder Apo gerçe¤ini her zamankinden daha fazla kavram›fl bulunuyor. Hiç kuflkusuz, bütün bunlar büyük, önemli ve tarihi geliflmelerdir. Yirmi beflinci y›ldönümünde 15 A¤ustos At›l›m›n›n hangi noktaya ulaflm›fl oldu¤unun somut göstergeleridir. Bu at›l›m inkâr ve imhay› büyük ölçüde k›rm›fl, zulmü ve iflkenceyi durdurmufltur. Özgür ve demokratik yaflam› insanl›k için, Kürt ve Türk toplumlar› için olmazsa olmaz kabilinden zorunlu bir yaflam haline getirmifltir. Kürt sorununun bar›flç›l demokratik siyasi çözümünü hem yak›nlaflt›rm›fl, hem de kesin bir dayatmayla bir zorunluluk noktas›na ulaflt›rm›flt›r. Yine 15 A¤ustos At›l›m çizgisinde yürütülen mücadeleyle, uluslararas› komplo gibi tarihin en kapsaml›, planl› ve vahfli sald›rganl›¤› çok büyük ölçüde baflar›s›z k›l›nm›fl, durdurulmufl, parçalanm›fl ve günümüzde yenilgi noktas›na getirilmifltir. ‹flte herkesin Önder Apo’yu izler hale gelmesi, Önder Apo’nun ‹mral›’dan aç›klayaca¤› Kürt sorununa bar›flç›l siyasi çözüm için yol haritas›na kilitlenmifl bulunmas› bunu ifade etmektedir.

A¤ustos 2009

om

32


A¤ustos 2009

SERXWEBÛN sözler ve yap›lmak istenenlerin demokratik bir düflüncenin sonucu olmaktan çok, yaflanan siyasi zorlanman›n sonucu olarak geliflti¤i aç›k bir gerçektir. Zaten baflka türlü olmas› da beklenemezdi. Dolay›s›yla böyle oluyor diye bundan ürkmemek, korkmamak laz›m. Ancak gerçe¤i de do¤ru görüp anlamak, baz› güzel sözler söyleniyor denilerek kendimizi yan›ltmamak, aldatmamak, dikkatimizi ve duyarl›l›¤›m›z› kaybeder bir noktaya düflürmemek gerekir.

me, etkileme, hareketimizi içten bölüp parçalama, baz› çevreleri pasifize etme gibi bir sonucu elde etmek için çal›flabilir. K›saca, yol haritas›n›n aç›klanmas›yla birlikte demokratik güçlerin biraz daha etkili hale gelece¤i tart›flma götürmezdir. Hem propaganda ve tart›flmada, hem de giderek genel bir demokrasi hareketini örgütlemede Türkiye demokratik güçleri biraz daha canl› ve etkili hale gelebilirler. Ancak içinde bulundu¤umuz koflullar ve güç dengeleri dikkate al›n›rsa, mevcut durumda demokratik siyasetin h›zla etkili hale gelerek süreci yönlendiren ve belirleyen güç durumuna ulaflmas› çok zor bir durumdur. Güç dengesi henüz bu konuda geri ölçüdedir. Demokratik güçlerin böyle bir siyasi düzey kazanabilmeleri için belli bir zamana ve çabaya ihtiyaç vard›r. Bu bak›mdan siyasette demokrasi hareketinin gücü gittikçe artsa da, yak›n zamanda ve h›zl› bir biçimde siyaseti tümden belirleyen hale gelmesi imkâns›z gibidir. O zaman geriye özel savafl e¤ilimi ile kat› inkâr ve imha politikas›n› yürütme e¤ilimi kalmaktad›r. Kat› inkâr ve imhac› güçler f›rsat bulurlarsa imha amaçl› sald›r›lar›n› ideolojik, siyasi ve askeri boyutlar›yla yürütmek isterler. Ortam›n› bulduklar›nda ve bu noktada baflar›l› olacaklar›na inand›klar› her an böyle kapsaml› bir imha sald›r›s›n› askeri yöntemlerle gelifltirerek katliama kadar varan bir sald›rganl›k içinde olabileceklerinden asla kuflku duymamak laz›m. Bu bak›mdan da, böyle bir imha sald›rganl›¤›na karfl› her zaman duyarl›, dikkatli ve tedbirli olmak halk›m›z›n, genel hareketimizin temel görevi oldu¤u kadar, en çok da gerillan›n görevi olmaktad›r. Çünkü böyle bir sald›r› durumunu en önde ve ön cephede gö¤üsleyecek ve k›racak yegâne güç HPG gücüdür, gerilla gücümüzdür. Gerillan›n her zaman geliflmeleri bu temelde izlemesi, uyan›k ve duyarl› olmas›, örgütlü ve tedbirli bir konumda mevzide haz›r bulunmas› kesinlikle gereklidir. Bunlarla birlikte, 15 A¤ustos At›l›m›n›n yirmi alt›nc› y›l› içerisinde yol haritas›n›n aç›klanmas›ndan sonra geliflecek en güçlü olas›l›¤›n, özel savafl uygulamalar›ndaki ince ve derin yöntemlerin artt›r›lmas› olaca¤› söylenebilir. Kesin olmamakla birlikte en güçlü ihtimalin bu olaca¤› gö-

ne te we .c om

Bunu da baflta DTP ve sol güçler olmak üzere demokrasiden yana olan ya da Türkiye'nin sorunlar›n›n demokratikleflme d›fl›nda hiçbir yöntemle art›k çözülemeyece¤ini görüp anlayanlar oluflturuyor. Bu da geçti¤imiz süreçte özellikle 29 Mart yerel seçim sonuçlar›n›n siyasi baflar›s› temelinde daha çok geliflmifl bulunuyor. Üçüncü e¤ilim ise, bunlar›n ikisinin aras›nda kalan özel savafl e¤ilimi oluyor. Bunu da günümüzdeki Türk devlet yönetimi temsil ediyor. Baflta AKP olmak üzere benzer birçok güç, art›k eski kat› inkâr ve imha siyasetiyle Kürtlerin durdurulamayaca¤› ve dünyan›n kand›r›lamayaca¤›n› görerek, inceltilmifl bir özel savafl yaklafl›m›yla Kürtlere baz› tavizler verme temelinde, esas olarak bu bask› ve sömürü düzenini, inkâr ve imha düzenini devam ettirmeye çal›fl›yorlar. Onlar›n e¤ilimi özünde budur. Halen AKP yönetiminin yaklafl›m›n›n temelde özel savafl yaklafl›m› oldu¤u, onu daha çok inceltilmifl yöntemlerle, biraz daha fazla tavizler vererek sürdürmek istedi¤i aç›kça görülüyor. Mevcut durumda bunu aflm›fl de¤iller. Fakat bir yandan, 2007-2008 sürecinde topyekûn savafla karfl› Özgürlük Hareketimizin gelifltirdi¤i direniflin siyasi, ideolojik ve askeri baflar›lar› ard›ndan, art›k eskisi gibi inkâr ve imhay› sürdüremeyeceklerini görmeleri, özellikle 29 Mart yerel seçimlerinde DTP’nin seçimi kazanmas› ard›ndan geliflen siyasi ortam›n etkileri; di¤er yandan, ABD’nin Ortado¤u müdahalesi temelinde yapmak istediklerinin Türkiye'ye yans›malar› ve Kürt sorununda art›k Türkiye’den farkl› bir politika izler hale gelmifl olmalar›, AKP yönetimini özel savaflta daha da ince yöntemler uygulamaya, özel savafl› daha fazla derinlefltirmeye, demokratikleflme ve Kürt sorununun demokratik çözümü yönünde biraz daha tavizler vermeye zorlamaktad›r. Günümüzde yaflanan geliflmeler kesinlikle böyle bir zorlanman›n sonucu olmaktad›r. Bu da anlafl›l›r bir durumdur. Gericilikten hemen demokrat olmas› beklenemez; faflist-milliyetçi düflüncelere sahip olanlar›n bir günde demokratik düflünceye sahip olmalar› elbette mümkün de¤ildir. Bu bak›mdan da, Türkiye yönetimi nezdinde söylenen

33

Önder Apo aç›klayaca¤› yol haritas›ndan sonra Türkiye yönetimi özel savafl› daha da derinlefltirecektir

ww

w.

Öyle anlafl›l›yor ki, Önder Apo’nun aç›klayaca¤› yol haritas›ndan sonra, söz konusu özel savafl yöntemlerinde daha da incelme ve derinleflme yaflanacakt›r. Bu noktada hem halk›m›z›n ve Hareketimizin Kürt sorununun siyasi çözümü ve Türkiye'nin demokratikleflmesi noktas›ndaki dayatmalar›, hem de ABD’nin dayatmalar› Türkiye yönetimini ciddi biçimde zorlamaktad›r. Bu nedenle Türkiye yönetiminin özel savaflta daha da derinleflece¤i anlafl›lmaktad›r. Öyle görünüyor ki, ABD yönlendirmesi ve müdahalesiyle de AKP yönetimi daha çok inisiyatif kullanabilir bir noktaya gelebilecektir. Özellikle, bir yandan MHP ve CHP gibi güçler ABD taraf›ndan uyar›larak hizaya getirilme, di¤er yandan DTP ve di¤er sol güçler biraz daha çok tedbir alt›na al›n›p s›n›rland›rma temelinde AKP’nin özel savaflta derinleflmesinin önü daha çok aç›lmaya çal›fl›lacakt›r. Bunlar›n sonucu olarak AKP’nin özel savafl uygulamalar›n›n daha çok derinleflece¤i beklenebilir. Bir yandan, “Kürt sorununa çözüm buluyoruz” diyerek, içte ve d›flta kamuoyunu arkas›na alma çal›flmalar›n› daha çok h›zland›rabilir; di¤er yandan, “Kürt sorununun çözümü” ad› alt›nda Hareketimizi ve halk›m›z› beklenti içine sokarak, daha çok etkisiz ve edilgen duruma düflürmek isteyebilir. Bundan yararlanarak bir yandan askeri hareketlili¤ini gelifltirip askeri mevzilenme ve etkinli¤ini geçen dönemde k›r›lan noktalarda daha güçlü hale getirmeye çal›fl›rken, di¤er yandan legal siyaset içerisinde baz› çevreleri kendi yan›na çek-


SERXWEBÛN

34

A¤ustos 2009

om

revli hale getirebilmek için yo¤un bir çaba içerisinde bulunmaktad›r. Bütün bunlar aç›k bir biçimde bize flunu gösteriyor ki; yirmi alt›nc› A¤ustos y›l› her zamankinden daha kapsaml› ve derin bir siyasi mücadeleye sahne olacakt›r.

Gaflet durumunda a¤›r imhalar yaflan›r

Güçlü bir demokrasi hareketi yarat›lmal›d›r

demokratik siyasi mücadeleyi her alanda yürütme güç, plan, haz›rl›k düzeyine sahip bulunmaktad›r. Bu temelde; bir yandan, halk›n demokratik komünal örgütlülü¤ünü gelifltirerek güçlü bir demokratik toplum duruflu yaratmak için örgütsel seferberlik düzeyinde çaba harcamaktad›r; di¤er yandan, Türkiye demokrasi hareketini gelifltirip, Çat› Partisi veya baflka adlar alt›nda Türkiye'nin tüm demokratik güçlerini birlefltirerek güçlü bir demokrasi hareketini program ve örgütlülük düzeyinde yaratmak, böylece Kürt sorununun demokratik çözüm karar›n› Türkiye'nin bar›fl ve demokrasi güçleri taraf›ndan al›nmas›n› sa¤latmak için çal›flmaktad›r. Öte yandan, Kürt ulusal birli¤ini ve iradesini ifade edecek Kürt ulusal konferans›n›n toplanmas› için çabalar›n› yo¤un bir biçimde sürdürmektedir. Önder Apo’nun sundu¤u befl ilke ve dört pratik önerisi temelinde bir Kürt ulusal konferans›n›n toplanmas›, Kürt ulusal demokratik stratejisiyle birlikte demokratik ulusal kurumlaflmas›n›n da bütün Kürtleri birlefltirecek ve ba¤layacak düzeyde yarat›lmas› için yo¤un bir biçimde çal›flmaktad›r. Bunlarla birlikte, genelde örgütümüzün büyütülmesi, özel olarak meflru savunma güçlerinin büyütülmesi do¤rultusunda çok yo¤un bir seferberlik tutumunu gelifltirmeye çal›flmaktad›r. Özellikle meflru savunma stratejisinin temel örgütsel biçimi olan halk›n öz savunmas›n›n örgütlenmesi için gerillaya her türlü deste¤i vermekten tutal›m da, bütün toplumsal kesimleri ve demokratik örgütleri bu do¤rultuda duyarl› ve gö-

ww

w.

ne t

Dikkat edilirse, Önderli¤imiz ve Hareketimiz bu gerçeklere uygun olarak hareket etmektedir. Önder Apo, Hareketimizi, halk›m›z› ve herkesi sürekli duyarl› ve tedbirli olma konusunda uyarmaktad›r. Gericili¤in f›rsat buldu¤u her an azg›n sald›r›lar içerisinde olabilece¤ini ifade etmektedir. Halk›m›z›, Özgürlük Hareketimizi sürekli duyarl›, tedbirli, haz›rl›kl›, günlük görev ve sorumluluklar›n›n gereklerini pratikte baflar›yla yerine getiren bir konumda olmaya davet etmektedir. Hareketimiz de bunu karfl›layabilmek için yo¤un bir çaba içerisindedir. En son olarak Kongra Gel Genel Kurulu 7. büyük toplant›s›n› yapt›, geliflmeleri de¤erlendirerek önümüzdeki bir y›l›n her alana ait kapsaml› çal›flma plan ve projelerini haz›rlad›. Demokratik Konfederalizm sisteminin iflleyiflini gelifltirmek, yönetim düzeyini yenilemek gibi önemli çal›flmalar yapt›. Böylece, bu kritik süreçte özel savafl›n daha ince ve derin yöntemlerle hareketimize ve halk›m›za dayat›laca¤› bir süreçte, bütün bunlar karfl›s›nda siyasi duyarl›l›¤› ve örgütsel tedbirleri en ileri düzeye ç›kartacak bir örgütsel durufl ve sistem kazanmak için yo¤un bir çaba içerisinde oldu. Hareketimiz böyle bir noktaya gelmifltir. Özel savafla karfl›, ‘Önder Apo’ya Özgürlük Hamlesi’ temelinde güçlü bir

ew e. c

rülmektedir. Bizim de flimdiden bunu görüp anlama, buna göre tav›r ve tutum gelifltirme sorumlulu¤umuz vard›r.

Elbette bu siyasi mücadele bir yandan ideolojik mücadeleyle, di¤er yandan meflru savunma mücadelesiyle desteklenecek ve tamamlanacakt›r. Bu noktada özel savafl yönetimi baz› tavizler vererek, oyun ve hileler gelifltirmeye çal›flarak, en az tavizler karfl›l›¤›nda Özgürlük Hareketimizi temel direnme gücü olan gerilla ve parti hareketinden bafllamak üzere gevfletmeye, çözmeye çal›flacakt›r; hatta f›rsat bulursa sald›r›lar yaparak ezmek bile isteyebilecektir. Bizim bu gerçekleri çok iyi görmemiz, anlamam›z ve buna karfl› duyarl›l›¤› ve tedbiri her zaman en güçlü düzeyde göstermemiz gerekir. Bu bak›mdan; bir, düflman›n f›rsat buldu¤unda bizi ezmek ve imha etmek için sald›r› yürütece¤ini dikkate alarak, baflta meflru savunma güçlerimiz olmak üzere toplumun tüm örgütlü güçlerini her türlü katliam ve sald›r›y› bofla ç›kartacak bir duyarl›l›k, örgütlülük ve haz›rl›k içine çekmemiz ve bunu sürekli hale getirmemiz gerekir. Unutmayal›m ki, böyle yapamazsak gaflet durumuna düflmüfl oluruz ve gaflette en a¤›r imhay› gündeme getirebilir. ‹kinci olarak, düflman›n özel savafl yöntemlerine karfl›, her zaman onlar› bofla ç›kartacak düzeyde bir duyarl›l›k, tedbirlilik içinde olmal›y›z. Öyle güzel sözlere aldanarak, rehavet içerisinde gevfleyip görev ve sorumluluklar›n›n uza¤›nda duran bir konuma asla düflmemeliyiz. Özel savafla karfl› demokratik siyasi mücadeleyi bütün yönleriyle uygulay›p, derinli¤ine ve geniflli¤ine gelifltirerek özel savafl yöntemlerini bofla ç›kartan, etkisiz k›lan, karfl› taraf›n Kürt sorununun çözümü yönündeki tavizlerini daha da büyütmeye zorlayan bir durumu gösterebilmeliyiz. fiunu bilelim: Türkiye yönetimi, özel savaflta derinleflerek bizi daraltmaya, etkisizlefltirmeye ve tecrit etmeye, dolay›s›yla zay›f düflürüp çözülmeye zorlayacakt›r. Biz de demokratik siyasi


A¤ustos 2009

SERXWEBÛN

“Çat›flmas›zl›k ortam› baflar›l› bir

biçimde yürütülmedikçe, Kürt sorununa bar›flç›l ve siyasi çözüm için yol haritas›n›n ilke ve projelerinin hayata geçmesi mümkün de¤ildir. Her fley biraz da gerillan›n çat›flmas›zl›k sürecini do¤ru, baflar›l›, etkili bir biçimde yürütmesine ba¤l›d›r. Bu bak›mdan duyarl› ve tedbirli olmak gerekiyor. S›f›r hata noktas›na ulaflmak laz›m”

nin hayata geçmesi mümkün de¤ildir. Her fley biraz da gerillan›n çat›flmas›zl›k sürecini do¤ru, baflar›l›, etkili bir biçimde yürütmesine ba¤l›d›r. Bu bak›mdan duyarl› ve tedbirli olmak gerekiyor. En az hataya, hatta s›f›r hata noktas›na ulaflmak laz›m. Oysa dikkat edilirse, günlük geliflmeler bunu göstermiyor. Birçok yerde; pusuya girme, çat›flmalara girme, silahs›z olarak flehirlere gidip kurfluna dizilme, kazalara u¤rama durumlar› yaflan›yor. Kendi tedbirsizli¤imiz sonucunda kay›p veriyoruz. Yaralanmalar, flehit düflmeler devam ediyor. Küçük çapl› da olsa bunlar sürüyor. ‹flte Önder Apo’yu, yönetimimizi, halk›m›z› çok ama çok zorluyor bu durumlar. Bunu arkadafllar›m›z›n, tüm gerilla komuta ve savaflç›lar›n›n çok net görmesi laz›m. Bunlar› görüp anlamak ve buna uygun tedbirleri gelifltirmeleri gerekiyor. Bu, basit tutumlar›, kazalar› önleyelim. Bunlar› basit görmeyelim. Bu tutumlar, kazalar ve kay›plar, hareket ve yaflam tarz›ndaki afl›nmalardan kaynaklan›yor. O halde bunlarda düzeltme yapmak gerekli. Di¤er yandan, düflmanla basit çat›flmalara girip kay›plar vermekten uzak dural›m. Düflman sald›r›lar›n›n var oldu¤unu biliyoruz, yine süreci sabote etmek isteyen provokatif yaklafl›mlar da var. Bu gerçekleri biliyoruz, ama bunlar› mümkün oldu¤u kadar bofla ç›kartmak, etkisiz k›lmak gerekiyor. E¤er imha amaçl› üzerimize geliyorsa da, o zaman gerçekten düflmana darbe vurmak, gerilla güçleri olarak da kay›p vermemek gerekir. Oysa dikkat edilirse, ne düflmana ciddi darbe vurma oluyor, ne de kay›plar önlenebiliyor. Her gün ve her yerde basit, küçük çat›flmalar oluyor. Bunlar önlenemiyor ve bu çat›flmalar içerisinde biz kay›p veriyoruz. Bunlar›n kesinlikle önüne geçilmesi gerekiyor. Yaflam ve hareket tarz›nda düzeltmeyle kaza ve benzeri olaylar›n önüne mutlaka geçilmelidir. Bu konuda komutanl›klar kendi güçleri üzerinde kesin ve net bir denetim sa¤lamal›d›rlar. Di¤er yandan, tarz ve taktikte do¤ru bir durufl ve tutum gelifltirerek basit bir biçimde düflman kuvvetleriyle çat›flmaya girip kay›plar vermek kesinlikle önlenmelidir. E¤er imha amaçl› sald›r›ya maruz kal›yorsak, ona karfl› adam ak›ll› bir cevap verebilmeliyiz. E¤er o tür bir sald›-

ne te we .c om

mücadele yöntemlerini derinlefltirip kapsaml› k›larak özel savafl› teflhir etme, deflifre etme, kuflatma, s›n›rland›rma, daha fazla tavize zorlama ve giderek çözme yönünde sürekli bir geliflmeyi sa¤layabilmeliyiz. Aç›kça görülüyor ki, yirmi alt›nc› mücadele y›l›nda sonucu asl›nda söz konusu mücadelenin durumu belirleyecektir. Karfl›l›kl› mücadele yürüten güçlerin kendi plan ve projelerini duyarl› ve etkili bir biçimde uygulama ve baflarma güçleri önümüzdeki sürecin nas›l bir siyasi çizgide geliflece¤ini ortaya ç›kartacakt›r. Karfl› taraf› önceden görüp teflhir etmesini ve s›n›rland›rmas›n› bilen, buna karfl›l›k kendi görev ve sorumluluklar›n› zaman›nda yerine getirerek gücünü artt›ran taraf baflaran ve kazanan olurken; bu konuda duyars›z, tedbirsiz, dikkatsiz, rehavet içinde olan, çal›flma yapamayan taraf ise zay›flayarak kaybedecektir. Bunu çok iyi görmemiz, anlamam›z, bu bak›mdan da 15 A¤ustos At›l›m›n›n yirmi alt›nc› y›l›nda tüm hareket olarak çok daha duyarl›, örgütlü, tedbirli, demokratik siyasi mücadele yöntemlerinde çok daha derinleflmifl bir konumda olma zorunlulu¤umuz vard›r. Çünkü baflarman›n ve kazanman›n yolu kesinlikle buradan geçmektedir.

35

De¤errli Yold dafllarr!

ww

w.

Bu sürecin HPG’ye de yükledi¤i önemli ve tarihi görev ve sorumluluklar vard›r. Daha da ötesi, sürecin halk›m›z taraf›ndan, özgürlük ve demokrasi güçleri taraf›ndan baflar›yla ilerletilmesinin, gerillan›n do¤ru, sa¤lam ve baflar›l› durufluna ba¤l› oldu¤u tart›flma götürmezdir. Her fleyden önce, sürecin Hareketimizin inisiyatifinde, Önder Apo’nun sunaca¤› yol haritas› do¤rultusunda yürütülebilmesi için gerillan›n meflru savunma çizgisi temelindeki duruflu, mevzilenifli ve çal›flmalar›n›n çok sa¤lam ve tedbirli olmas› gere¤i vard›r. Çat›flmas›zl›k ortam› korunabilmelidir ki, Hareketimiz demokratik siyasi mücadeleyi derinli¤ine yürütebilsin ve kazanabilsin; Önder Apo, yol haritas› do¤rultusunda bir siyasi iradeyi ›srarla sürdürüp sonuca götürebilsin. Bunlar›n gerçekleflebilmesi için en baflta gerillan›n çat›flmas›zl›k ortam›n› do¤ru

bir biçimde yürütecek, bu süreci baflar›yla devam ettirecek bir konumda olmas› gerekir. Yoksa çat›flmas›zl›¤›n korunamad›¤›, her gün çat›flman›n ve ölümlerin oldu¤u, kan›n akt›¤›, flehitler verdi¤imiz bir ortamda demokratik siyasi mücadele yürütemeyece¤imiz, Önderli¤imizin ve Hareketimizin ilan etmifl oldu¤u süreci devam ettiremeyece¤i aç›kt›r. Evet, biz gerilla olarak Önder Apo’nun görüfl ve kararlar›n›n fedaice uygulama gücüyüz; Önder Apo’nun görüfl ve kararlar›na sonuna kadar ba¤l›y›z; yol haritas›yla Önder Apo’nun ortaya koyaca¤› ilke ve planlar› hayata geçirmek için tüm gücümüzle çal›flaca¤›z. Bu, bizim temel duruflumuzdur, tan›m ve görev gere¤imizdir. Yine Özgürlük Hareketimiz ve Kürt halk› büyük bir birlik halinde Önder Apo’ya destek verecektir. Önder Apo’nun sunaca¤› yol haritas›n› benimseyecek, onun baflar›yla hayata geçmesi için üzerine düflen görev ve sorumluluklar›n gere¤ini yerine getirecektir.

Çat›flmas›zl›k durumunun sürmesi için gereken hassasiyeti göstermeliyiz Ancak bütün bunlar›n pratikte hayat bulabilmesi için uygun bir ortama ihtiyaç vard›r. Çat›flmas›zl›k durumu böyle bir ortam oluflturmay› ifade etmektedir. Çat›flmas›zl›k süreci derken kastetti¤imiz bu olmaktad›r. Bir çat›flmas›zl›k ortam› baflar›l› bir biçimde yürütülmedikçe, Kürt sorununa bar›flç›l ve siyasi çözüm için yol haritas›n›n ilke ve projeleri-


SERXWEBÛN

Meflru savunma duruflumuzu güçlendirece¤iz

ww

w.

ne t

Meflru savunma gücümüz ne kadar fazla olursa, e¤itimli, örgütlü ve mevzilenmemiz ne kadar sa¤lam olursa, bunun inkâr ve imha politikas› üzerinde o kadar çok cayd›r›c› siyasi rol oynayaca¤›, olas› düflman sald›r›lar›n› yerinde ve zaman›nda etkili bir biçimde k›rarak baflar›s›zl›¤a u¤rataca¤› aç›kt›r. Bu da özel savafl yönetimini inceltti¤i politikalarda baflar›s›zl›¤a düflürece¤i gibi, demokratik siyasi mücadelenin her alanda geliflmesi için imkân ve f›rsat yaratacak, ön aç›c› olacakt›r. Bu anlamda gerillan›n da yapmas› gereken ifller, görev ve sorumluluklar var. Prati¤e bakt›¤›m›z zaman bu görev ve sorumluluklar›n tam ve yeterli bir biçimde anlafl›ld›¤› ve örgütlü bir çal›flmayla yerine getirildi¤ini söylemek zordur. Bu konuda ciddi eksiklikler ve sistemsizlikler yaflan›yor. Görev ve sorumluluklara yeterince sahip ç›k›lm›yor. Çat›flmas›zl›k ortam›, her gerilla birli¤imize baflka birçok görevi yapmak için güçlü f›rsat ve imkânlar sunmas›na ra¤men, bunlar›n gere¤i pratikte etkili bir biçimde yerine getirilmiyor. Baz› ifller sahiplenilmiyor. Yap›lmamas› gereken ifller üzerinde ›srar ediliyor. Ya yap›lmamas› gereken ifller üzerinde ›srar ederek ters bir durufl sürdürülüyor, ya da ifllevsiz, görevsiz, zaman› iyi kullanmayan, avare-asi bir durufl yaflan›yor. Mevcut takti¤imizin gereklerine uygun bir biçimde çal›flmalara yeterli ve güçlü bir yönelim gösterilmiyor. Bu tutumun da kesinlikle afl›lmas› laz›m.

Bu konuda baflta komutanl›klar olmak üzere herkesin süreci do¤ru anlamas›, ciddi yaklaflmas›, görev ve sorumluluklara sahip ç›karak an› an›na, yerinde ve zaman›nda bunlar› baflar›yla yerine getirmesi laz›m. Bilinmeli ki, her komutanl›k, her birlik, her alan ihtiyaç duydu¤u savafl gücünü kendisi örgütleyecek, savafl ihtiyac›n› kendisi sa¤layacakt›r. Yine her komutanl›k ve her alan ihtiyaç duydu¤u savafl iliflkisini kendisi yaratacakt›r. Art›k d›flar›dan beklemek, baflkas›ndan istemek anlay›fl›na kesinlikle son veriyoruz. Bu, yanl›flt›r, sapmad›r, görev ve sorumluluklara sahip ç›kmamad›r. Oysa ki her birli¤in, her komutan›n, her kadronun görevi, günlük olarak çal›flmak ve harekete bir fley üretmektir. Yoksa haz›r imkân gelsin ve ben de bunlar› kullanay›m yaklafl›m›yla ne kadro olunur, ne de komutan olunur. Bu biçimiyle asla savafl gücü de olunamaz. Bu biçimde kimsenin kimseye verebilece¤i hiçbir fley yoktur. Bu bak›mdan da art›k herkes süreci do¤ru anlamak, bu mücadeleye do¤ru yaklaflmak, görev ve sorumluluklar›n›n bilincine derinli¤ine varmak ve bunlar›n gere¤ini pratikte do¤ru bir örgütlenme ve tarzla baflar›l› bir biçimde yerine getirir bir çizgiye girmek zorundad›r. Bu konuda tarz düzeltmesini kesinlikle yapmal›y›z. Bireycili¤i, liberalizmi, özerkli¤i, bürokratizmi kesinlikle yok etmeliyiz. ‹nsanlar›, ne ifl yapaca¤› belli olmadan veya çok cüzi ifllerin peflinde günlerce, haftalarca koflturmamal›y›z. ‹nsanlara ifl bulal›m diye oraya-buraya koymamal›y›z. Görev ve sorumluluklar› belirlemeliyiz, hem de bunu en kapsaml› bir biçimde yapmal›y›z. Bu konuda Önderlik ilkemiz fluydu: ‘Hedefi büyük olan›n çabas› da büyük olur’. Bu anlamda her zaman plan hedeflerimizi büyük ve yüksek tutaca¤›z. Örgütlenmeyi; planda belirlemifl oldu¤umuz iflleri yapmak, görevleri yerine getirmek üzere yapaca¤›z. Her örgütlenme mutlaka temel baz› görevleri, iflleri yerine getirmek, baflarmak için olacak. Yoksa önce örgüt kur, bürokratik bir yap› yarat, ondan sonra o örgüte ifl ara biçimindeki örgütlenme taz› bürokratik bir tarzd›r. Bu tarz yanl›flt›r. Bu tarz kesinlikle Apocu bir tarz de¤ildir. Dolay›s›yla önce ifli belirleyen, görevleri ortaya ko-

yan planlamalar› haz›rlayaca¤›z, iflbölümümüzü ve örgütlenmemizi buna göre yapaca¤›z. Her ifle göre ve iflin mahiyetine göre onu baflaracak nicel ve nitel düzeyde örgütlenmeler oluflturaca¤›z ve çal›flmaya sevk edece¤iz. Herkes çal›fl›r olacak. Bu anlamda yap›lacak ifl çoktur, görev ve sorumluluklar fazlad›r. Dikkat edilirse, meflru savunma stratejisinin örgütlenmesi noktas›nda henüz daha iflin bafl›nda bulunuyoruz. Hareket olarak bir stratejik de¤ifliklik yaflad›k; ulusal kurtulufl stratejisinin yerine demokratik siyasi mücadele stratejisini geçirdik. Halk savafl› stratejisinin yerine meflru savunma stratejisini koyduk. Dolay›s›yla 15 A¤ustos At›l›m gerçe¤i kendisini, meflru savunma stratejisi temelinde yürütülen mücadelede yaflat›yor. Peki, meflru savunma stratejisinin örgütlenmesi nedir, eylem çizgisi nas›ld›r? Taktik ve tarzlar› nelerden olufluyor? Bunlar yeterince kavranm›fl m›, derinli¤ine incelenerek özümsenmifl midir? Hay›r. Bunlar› do¤ru anlayal›m, derinli¤ine kavrayal›m. Bu konuda bir kere, anlay›fl zay›fl›klar›m›z var, yetersizlikler var. Bunlar› h›zla gidermemiz gerekiyor. Di¤er yandan, örgütsel sistemimiz böyle bir stratejinin gereklerine, yani önümüze koydu¤u görev ve sorumluluklar›n durumuna göre de¤ildir. Dolay›s›yla örgüt sistemimizde ve örgüt anlay›fl›m›zda düzeltmeler yapmam›z gerekli.

ew e. c

verebilmeliyiz. E¤er o tür bir sald›r› yok ise, o zaman çat›flmalar› önlemeliyiz. En küçük bir düflman hareketlili¤inin, hiç olmamas› gereken yerde çat›flmaya yol açarak süreci sabote etmesine ve bizim de kay›p vermemize asla f›rsat ve izin vermemeliyiz. Bütün arkadafllar›m›z, bu konuda yaflananlar›n halk, hareket ve Önderlik nezdinde büyük zorlanmalar yaratt›¤›n› bilerek, tam bir duyarl›l›k ve tedbir içerisine girip kesin bir düzeltmeyi sa¤lamal›d›r. Önümüzdeki sürecin baflar›s›n›n birinci olarak böyle bir düzeltmeye ba¤l› oldu¤u kesindir.

A¤ustos 2009

om

36

Tarz›m›z› düzeltmeliyiz ‹fl yapan, çal›flma üreten, taktik durufla göre kendini örgütleyip çal›flt›ran bir tarza ulaflmal›y›z. Peki, bugünkü takti¤imiz nedir? Biz buna çat›flmas›zl›k süreci dedik. Çat›flmas›zl›k varsa, eylem yapm›yorsak, o zaman; bir, savunma tedbirleri alaca¤›z; iki, çat›flma d›fl›ndaki görevleri yerine getirece¤iz. Böyle görevler var m›d›r? Elbette vard›r. HPG’nin büyütülmesi, e¤itilmesi, mevzilendirilmesi, halk iliflkilerinin gelifltirilmesi, alt yap› çal›flmalar›n›n yürütülmesi görevleri var. Gerilla için yap›lacak ifl yoktur demek ve sadece ifl olarak çat›flmay› öngörmek yanl›flt›r. Bu, meflru savunma çizgisini ve stratejisini anlamamak, özümsememek ve benimsememek anlam›na gelir. Kendi bildi¤inde, eskide, hatta çizgi d›fl›l›kta ›srar


A¤ustos 2009

SERXWEBÛN tas›” taraf›ndan belirleniyor. Böylece de önümüzdeki sürecin kendi inisiyatifimizde götürülmesi gibi bir f›rsat› ve imkân› yakalam›fl durumday›z. Elbette bunu en iyi bir biçimde de¤erlendirip sonuca ulaflt›rmak için tüm gücümüzle çaba harcayaca¤›z. Bu anlamda yirmi alt›nc› y›lda mücadele görev ve sorumluluklar›m›z her zamankinden daha büyük ve a¤›rd›r. Kapsaml› görev ve sorumluluklarla yüz yüzeyiz. Kürt sorununun bar›flç›l siyasi çözüm tart›flmalar›n›n yo¤unlaflm›fl olmas›, böyle bir çözüm gerçe¤inin her zamankinden daha yak›n hale gelmifl bulunmas› bizim görev ve sorumluluklar›m›z azaltm›yor; tersine, daha da ço¤alt›yor, daha da büyütüyor. Görev ve sorumluluklar›m›z›n yerinde ve zaman›nda baflar›yla mutlaka yerine getirilmesini gerekli k›l›yor. Çünkü baflka zamanlarda baflar›l› olunmazsa telafi edilebilirdi; ancak, içinde bulundu¤umuz süreçte hata ve baflar›s›zl›klar›n telafisi de mümkün de¤ildir. Çünkü an› an›na baflar› elde edilebilmeli ki, gelinen noktadan ileriye gidilebilsin. Yani bar›flç›l siyasi çözüm süreci ilerletilebilsin, bu noktada kal›c› geliflmeler yarat›labilsin. Bunun için kendimizi her zamankinde fazla gözden geçirmeliyiz. Partileflme ve gerillalaflma çizgisinde sorgulamal›, hata ve eksikliklerimizi bularak, onlar› aflacak bir çabay› gelifltirmeliyiz. Her zamankinden fazla bir yo¤unlaflma ve düzeltme içinde olmal›y›z. Varsa anlay›fl zay›fl›klar›m›z giderelim; varsa anlay›flta hatalar›m›z, düzeltelim; varsa örgütlülü¤ümüzün zay›fl›¤› ortadan kald›ral›m, yeterli k›lal›m; varsa tarz, üslup zay›fl›klar›m›z, mutlaka gidererek kendimizi yeterli hale getirelim. Yeniden partileflme hamlemize etkin bir biçimde kat›larak ve gerillan›n nicel ve nitel büyütülmesi hamlesini etkili bir biçimde yürüterek görev ve sorumluluklar›m›z›n gere¤ini baflar›yla yerine getirelim. E¤er böyle bir yaklafl›m içerisinde olursak, sürecin gerektirdi¤i baflar› çizgisini tuttururuz; 15 A¤ustos At›l›m ruhunun, direnme ruhunun, zafer ruhunun gereklerini hayata geçiren bir düzeye ulaflm›fl oluruz. Bu da bizi, her an ve her yerdeki görev ve sorumlulu¤umuzda baflar›ya götürür. Gerillan›n baflar›s› Özgürlük Hareketimizin baflar›s›d›r; Özgürlük Hareketimizin ba-

flar›s› halk›n baflar›s›, tüm Türkiye ve Ortado¤u demokrasi güçlerinin baflar›s›d›r. Kürdistan'da özgürlük ve demokrasi hareketinin güçlü geliflmeler kaydetmesi demek, Ortado¤u'daki demokratik dönüflümün geniflli¤ine ve derinli¤ine geliflip gerçekleflmesi demektir. Bu da dünya çap›nda özgürlük ve demokrasi hareketlerinin geliflmesine hizmet eder. Peki, bütün bunlar› yapacak gücümüz var m›? Hiç kuflkusuz, eskisinden onlarca kat daha fazla olarak vard›r. Önderlik çizgimiz, flehitler çizgimiz, halk›m›z›n mücadele azmi ve kararl›l›¤›, 15 A¤ustos At›l›m ve direnifl ruhu bize bu gücü veriyor. 15 A¤ustos At›l›m direnifl ruhunu temsil etti¤imiz, kahraman flehitlerimizin izinde yürüme gücü gösterdi¤imiz, Önderlik çizgisini anlay›p uygulad›¤›m›z ölçüde gerilla olarak, tüm hareket olarak baflaramayaca¤›m›z, hem de büyük baflaramayaca¤›m›z hiçbir görev ve sorumluluk yoktur. Bu noktada yeter ki çizgi gerçe¤imizi, Önderlik ve flehitler gerçe¤imizi do¤ru anlayal›m, iyi özümseyelim ve do¤ru bir tarz, üslup ve yeterli bir tempoyla pratikte hayata geçirelim. O zaman baflar› kesinlikle bizim olur. 15 A¤ustos At›l›m›m›z›n yirmi alt›nc› y›l›nda da böyle bir büyük baflar›dan baflka hiçbir fleyi kabul etmek kesinlikle mümkün de¤ildir. Bunu ne Önderlik, ne flehitler çizgimiz, ne halk ne de biz kabul ederiz. En zor koflullarda bu kadar büyük geliflmeler yarat›lm›flken, yirmi alt›nc› y›lda hiç birimiz kendimize az baflar›y› lây›k görmemeliyiz. Tersine, yirmi alt›nc› y›l›n çok daha büyük baflar›larla dolu geçmesi ve mutlaka Özgürlük Hareketimizin kazand›¤› y›l haline getirilmesi gerekir. Bütün bunlar temelinde bir kez daha tüm yoldafllar›n 15 A¤ustos direnifl ve dirilifl bayramlar›n› kutluyor, yirmi alt›nc› mücadele y›l›nda tüm yoldafllara Önderlik çizgisinde ve kahraman flehitlerimizin izinde üstün baflar›lar diliyoruz.

ww

w.

ne te we .c om

etmeyi ifade eder. Bundan kesinlikle uzaklaflmak laz›m. Dikkat edilirse, çok ciddi yetersizlikler ve hatalar mevcut. Biz hayretle bak›yoruz, “arkadafllar›m›z kendi durumlar›n› gerçekten nas›l görüyorlar, hiç de¤erlendirmiyorlar m›” diye s›k s›k kendimize soruyoruz. Çok iyi biliniyor ki, meflru savunma stratejisinin temel örgütü öz savunmad›r. Peki, ne kadar öz savunma örgütlenmifltir? Kim, nas›l ve ne düzeyde öz savunma örgütledi? Dolay›s›yla meflru savunma stratejisinin içine ne kadar girmifl durumda? Bunlar yok denecek kadar azd›r. Böyle bir görev neredeyse üslenilmemifl bile. Böyle olmaz, bu biçimde meflru savunma stratejisinin yeni, modern gerillas› olunmaz. Her fleyi gerillan›n üzerine yükleyerek, hem de da¤a çekilmifl yar› profesyonel gücün sorumlulu¤unda görerek biz sonuca gidemeyiz. Dolay›s›yla meflru savunma stratejinin içeri¤ini do¤ru anlamam›z gerekiyor. Hem taktikler bak›m›nda, hem tarz bak›m›ndan, hem de görev, sorumluluklar ve örgütlenme bak›m›ndan do¤ru anlay›p gereklerini yerine getirmemiz laz›m. Buna göre de her alan›n gerçekten güçlü, dolgun, çal›fl›r olmas› gerekir. Bu bak›mdan planl› hareket etmeye de ihtiyaç var. Baz› yerler çok planl› hareket etmiyorlar. Baz› yerlerde planlamalar çok yüzeysel ve sübjektiftir. Dolay›s›yla hem sonuç vermiyor, hem de gücümüzü afl›r› zorluyor, y›prat›yor. Bu yanl›fllara da asla düflmemek laz›m. Bu bak›mdan da içinde bulundu¤umuz süreçte görev ve sorumluluklar› do¤ru anlayarak, onlar›n gereklerini do¤ru bir anlay›fl, planlama ve yeterli bir çabayla mutlaka yerine getirmeliyiz. Bu konuda günlük, haftal›k, ayl›k baflar› dolu pratiklerin sahibi olmal›y›z. Bunun d›fl›nda ve gerisinde bir düzeyi hiçbir birli¤imiz, alan›m›z asla kabul etmemeli ve kendisine kesinlikle lay›k görmemelidir.

37

De¤erli Yoldaflflllar! Büyük 15 A¤ustos At›l›m›m›z›n yirmi alt›nc› mücadele ve zafer y›l›na girerken, hareket ve halk olarak her zamankinden daha güçlü, azimli ve direngen bir konumday›z. Hareket olarak kesinlikle inisiyatifi elde tutuyoruz. Süreç, Önder Apo’nun haz›rlay›p sunaca¤› “Kürt sorununa bar›flç›l siyasi çözüm için yol hari-

-Yaflflaas›n 15 A¤ustos At›l›m ve Direnifl Ruhu! -Yaflflaas›n Agitlerin ve Zilanlar›n Komutas›nda Direnen Kürdistan Gerillas›! -Yaflflaas›n Özgürlük ve Demokrasi Mücadelemiz! -Bijî Rêber APO!


SERXWEBÛN

38

A¤ustos 2009

om

7. Kongra Gel Genel Kurulu sürecin kazan›lmas›nda güçlü bir zemin olacakt›r

ew e. c

“Türk devletinin hem tasfiye hem de kendine göre çözümü gündemlefltirdi¤i böylesi kritik bir dönemde belki de en fazla birlik konusunda hassas, örgütlü ve duyarl› olmam›z gerekir. Önderlik ‘Kolektif söz ve iradenin olmad›¤› yerde sadece ölüm sessizli¤i vard›r’ demektedir. Düflman›n sadece askeri yöntemle de¤il en az onun kadar tehlikeli yol-yöntemlerle hareketimizin ve halk›m›z›n üzerine gelece¤i beklenen bir husustur. Buna karfl› öncelikle KCK bünyesi içinde hareket eden tüm örgüt, kadro, çal›flan ve halk›m›z›n belki de en fazla dikkat edece¤i hussus Önderli¤imizin son derece veciz bir biçimde ifade etti¤i bu gerçekliktir”

Kongra Gel Baflflk kanl›k Divan›- KCK Yürütme Konseyi

KCK’nin tüm kadro ve çal›flanlar›na:

Siyasal koflullar özgür yaflam›n imkânlar›n› ortaya koymaktad›r

ne t

Kongra Gel 7. Genel Kurulu, Önder Apo’nun bafllatt›¤› Kürdistan Özgürlük Hareketinin 36 y›ll›k mücadelesinde verdi¤i büyük emekler, ödedi¤i a¤›r bedeller, halktan ve gerilladan toplam yirmi bine yak›n flehit ve kahramanca direnifllerin bir sonucu olarak Kürt sorununun çözümünün yayg›n bir biçimde tart›fl›ld›¤› bir dönemde 21-27 Temmuz tarihleri aras›nda tam zaman›nda toplanm›fl ve baflar›yla sonuçlanm›flt›r. Türk ordusunun operasyonlar gerçeklefltirdi¤i, yeni operasyonlara haz›rl›k ve tekni¤in kullan›larak yo¤un kefliflerin yap›ld›¤› bir dönemde yap›lan 7. Genel Kurulumuz’un gerçekleflmesinin olanaklar›n› yaratan Önder Apo’yu selaml›yor, geçen çal›flma y›l›nda flehit düflen fiervan Sason, Beritan fiemzinan, Ali Gever, Dicle, R›zgar, Deniz arkadafllar ve Amara flehitleri flahs›nda tüm flehitleri sayg›yla an›yor, an›lar›na özgürlük mücadelesini daha fazla yükseltece¤imiz sözünü yineliyoruz. 7. Genel Kurul, dört parça Kürdistan ve yurtd›fl› sahalar›ndaki halk›m›z› temsil eden yeterli delege ve dinleyicinin kat›l›m›yla gerçeklefltirilmifltir. fiehitlerimiz için sayg› duruflu, Genel kurul için seçilen delegelerin yemin etmesi, Kongra Gel Baflkan› ve Baflkanl›k Divan› üyelerinin seçimi, Önder Apo’nun görüfllerinden derlenen raporun yan› s›ra tüm raporlar›n okunmas›, siyasal sürecin de¤erlendirilmesi, örgütsel faaliyetlerin tart›fl›l-

mas›, önergeler, proje-planlar›n görüflülmesinin ard›ndan Yürütme Konseyi Baflkan›, Yürütme Konseyi üyeleri, Adalet Divan› üyeleri ve daimi komisyon üyelerinin seçilmesi, kapan›fl konuflmas› gündemleri temelinde tamamlanm›flt›r. Her gündem gerekti¤i kadar elefltiri-özelefltiri temelinde tart›fl›lm›fl ve bir sonuca ulafl›lm›flt›r.

ww

w.

Kongra Gel 7. Genel Kurulu sistemsel krizi, siyasal durumu de¤erlendirmifl ve önümüzdeki dönemde izlenmesi gereken siyasal do¤rultu, sürecin avantajlar›, dezavantajlar› ve riskleri üzerinde durmufltur. Küresel kapitalizmin yaflad›¤› bunal›m ve kriz derinleflerek sürmektedir. Kapitalizmin do¤as›ndan kaynaklanan bu krizin yine kapitalizmin kendi içinden üretece¤i reçeteler ile çözümü olanaks›zlaflm›flt›r. Ancak buna ra¤men kapitalist modernite sistem içinde geçici, kitleleri aldatmaya dönük teskin edici ‘çözüm’ aray›fllar›n› sürdürmektedir. Obama, Bush döneminin sistemde yaratt›¤› a¤›r sorunlar› nispeten hafifletmek için iflbafl›na getirilmifltir. Çünkü sistemin yaflad›¤› bunal›ma ba¤l› olarak her gün daha fazla açl›k, yoksulluk, iflsizlik, do¤an›n yaflanmaz hale gelmesi, kentleflmedeki afl›r› büyüme, ataerkil sistemin kad›n üzerinde süren düflürücü, sömürgeci, metalaflt›r›c› politikalar›,

ruhsal çöküntü, ahlaki erozyon, kültürel yozlaflma vb giderek artmaktad›r. Al›nan tedbirler, bu sorunlar› çözmek bir yana -k›sa vadede k›smen hafifletse de- uzun vadede a¤›rlaflt›rmaktan öte bir sonuç yaratmayacakt›r. Sistemin yaflad›¤› bu a¤›r krizin uluslararas› iliflkilere yans›y›fl› ise gerilim ve dünyan›n belli bafll› bölgelerinde dolayl› çat›flma, çekiflme ve hâkim olma mücadelesi biçiminde sürmektedir. Özellikle dünya sanayi merkezlerinin petrole ve do¤al gaza dayal› ekonomisi ve yaflam› nedeniyle her gün bu enerji maddelerine karfl› daha fazla ba¤›ml›l›k geliflmektedir. Petrol ve do¤algaz›n bulundu¤u sahalar ise daha fazla bu güçlerin egemenlik kurmak için birbiriyle çeflitli yöntemlerle mücadele ettikleri alanlar olmaktad›r. Sistemin a¤z›ndan düflürmedi¤i insan haklar›, özgürlük, demokrasi vb kavramlar›n tersine her zamankinden daha fazla insan haklar› ayaklar alt›na al›nmakta, her zamankinden daha fazla özgürlükler çi¤nenmekte ve her zamankinden daha fazla demokrasinin içeri¤i boflalt›lmaktad›r. Sistemin en krizli oldu¤u bölgelerden birisi de Ortado¤u’dur. ABD’nin Ortado¤u’da özellikle 1990’dan bu yana izledi¤i politika ciddi bir biçimde zorlanmaktad›r. Bugün 2003 y›l›nda büyük vaatlerle ve zafer naralar›yla girdi¤i Irak’tan çekilmek zorunda kalm›fl bir güç olarak çekilme haz›rl›klar›n› yapmaktad›r. Irak’ta bu gün egemen olan Amerika de¤il ‹ran’d›r. ABD


A¤ustos 2009

SERXWEBÛN tim seçimlerinde ise halk iradesinin geriletilemeyece¤i, zay›flat›lamayaca¤› ve daralt›lamayaca¤› da bir kez daha tüm somutlu¤uyla ortaya ç›km›flt›r. Türk devleti bunun içinde Kürdistan üzerindeki siyasetinde kimi de¤ifliklere gitme gere¤ini duymaktad›r. Hareketimizin yürüttü¤ü ulusal-demokratik mücadelenin zorlamas› sonucu Türk devleti böyle bir aray›fl içerisine girmifltir. Bu, Hareketimizin bir baflar›s›d›r. Hareketimizin Zap Direnifli ve pefli s›ra gelifltirilen askeri eylemliliklerle sa¤lad›¤› askeri baflar›n›n yan› s›ra seçimlerle sa¤lad›¤› siyasal baflar› Türk devletini bir yol ayr›m›na getirmifl bulunmaktad›r. Ya gelinen aflamada Kürt sorununun diyaloga dayal› demokratik çözümünde siyasal yöntemi esas alarak Türkiye’nin demokratikleflmesine ve bölgede istikrar›n oturmas›na yol açacak bir ad›m atacakt›r, ya “çözüyorum, çözdüm, çözece¤im” vb yöntemlerle süreci ne savafl ne bar›fl gibi mu¤lâk bir ortamda götüren ve esas›nda hareketimize çürütmeyi dayatan bir politikay› yürütecek ya da tümüyle imhay› esas alan bir politika güdecektir. Türk devlet yetkilileri bir taraftan hem Hareketimizin sa¤lad›¤› politik üstünlü¤ü geriletmek hem de Önderli¤imizin A¤ustos ortalar›nda aç›klayaca¤›n› ilan etti¤i yol haritas›n›n etkisini zay›flatmak ve kendisinin s›n›rlar›n› belirledi¤i bir çözümün ortam›n› yaratmak için bir dizi aç›klamalar yapmaktad›r. Ancak Türk devleti, Irak

merkezi hükümeti ve ABD ile birlikte hareketin tasfiyesini hedefleyen aray›fllar›n› da sürdürmektedir. Bu durumun iyi anlafl›lmas› gerekir. Türk devleti ve hükümeti bir taraftan hareketimizi zay›flatmay› ve tasfiye etmeyi hedeflerken öte yandan da, bireysel haklar ekseninde, toplumun ve Kürt halk›n›n do¤al haklar›n› yads›yan bir çözümü gelifltirmek istemektedir. Bunun ise halk›m›z›n ve Hareketimizin ulusal demokratik taleplerine cevap vermedi¤i aç›kt›r. Kendilerine göre çözüm yaklafl›m› ve tasfiye planlar› iç içe gelifltirilece¤i kesinlik kazanm›flt›r.

ne te we .c om

Irak’tan çekilmeyi gündemine alm›fl ancak bölgede tümden egemenli¤ini b›rakmak istememektedir. Bunun için her zamankinden daha çok Türk devletine ihtiyaç duymakta ve Türkiye’yi bölgede bir kez daha ABD’nin politikas›n› hayata geçiren temel bir güç olarak ele almaktad›r. ‹ran karfl›s›nda ise yaflad›¤› zorlanmaya ra¤men tümden geri ad›m atmak istememektedir. ‹ran’›n hem nükleer bir güç olmas›n› engellemek hem de bölgedeki yay›lmas›n›n önünü kesmek için ciddi bir aray›fl içerisinde olmaktad›r. Bir taraftan Türkiye üzerinden öte yandan Pakistan-Afganistan üzerinden ‹ran’› kuflatmak ve daraltmak istemektedir. Yumuflak bir politika ile ‹ran’› daha farkl› yollarla da etkilemeye çal›flmaktad›r. Uluslararas› güçlerin hareketimiz karfl›s›ndaki politikas› ise güçten düflürülmüfl, zay›flat›lm›fl bir PKK yaratarak, Türkiye’de TRT 6, Kürtçenin seçmeli ders olmas›, üniversitelerde Kürdoloji enstitülerinin aç›lmas› vb aç›l›mlara PKK’yi raz› etmeyi hesaplamaktad›r. Hareketimizin buna gelmemesi halinde de PKK’yi ve kazan›mlar›n› ortadan kald›rmas› için Türkiye’ye destek vermeyi planlamaktad›rlar.

39

Önder Apo PKK’nin ve gerillan›n yenilmezli¤ini ortaya ç›karm›flt›r

ww

w.

Türk Devleti, 86 y›ldan bu yana yürüttü¤ü inkâr-imha siyasetini art›k eskisi gibi sürdürecek konumda de¤ildir. Çünkü Önder Apo 36 y›ll›k mücadele süreci içerisinde PKK’nin ve gerillan›n yenilmezli¤ini, halk iradesinin k›r›lmazl›¤›n› geliflen uluslararas› komploya ra¤men ortaya ç›karm›flt›r. Özellikle uluslararas› komplonun d›fltan kuflatma ile birlikte içe dönük bir operasyonu bafllatarak kesin sonuç almak istedi¤i 2004 sürecinde buna karfl› Önderli¤imizin PKK’yi yeniden infla sürecini gelifltirmesi önemli ve tarihsel bir sürecin bafllang›c› olmufltur. Bu temelde geliflen 1 Haziran Hamlesi karar›m›z ve halk›m›z›n görkemli serh›ldanlarla karfl›lad›¤› önemli bir dönem yaflanm›flt›r. Zap Direnifliyle gerillan›n yenilmezli¤i bir kez daha kan›tlan›rken 29 Mart yerel yöne-

Kürt bireyini kabul etme ama Kürt toplumunu kabul etmemeye dayanan bir çözüm dayat›lmaktad›r

Bu tasfiye aray›fllar› sadece uluslararas› alanda de¤il, pratik olarak da s›n›ra ola¤andan daha fazla askeri gücün y›¤›lmas› yine tümüyle askeri amaçlarla barajlar›n yap›lmas› fleklinde yans›makta, Güneyli güçleri yan›na almak için hem ekonomik iliflkiler üzerinden teflvik hem de Kerkük’ün Kürdistan s›n›rlar› d›fl›nda tutmak için Irak merkezi hükümeti ve ‹ran ile gelifltirdi¤i iliflkilerin yaratt›¤› bask›lama siyaseti gütmektedir. ‹ran’› böyle bir operasyona raz› ederken Suriye’yi ise olas› bir operasyon durumunda en az›ndan s›n›rlar›n› kapatma düzeyinde tutarak hareketimizi tasfiye etmeyi planlamaktad›r.


SERXWEBÛN

Halk›m›z kendi özgür gelece¤ini özgücüne dayal› olarak kuracakt›r

ww

w.

ne t

Bugüne kadar Kürt halk›n›n taleplerini karfl›layan hiçbir somut çözüm önermedikleri gibi hala ‘sorunu çözsek de biz çözeriz’ mant›¤›yla Önderli¤imizi, PKK’yi, Kürdistan halk›n›n siyasi iradesini muhatap almayan yaklafl›mlar› sürmektedir. Önderli¤in özgürlü¤ü ve Kürt dilinin ilkokuldan üniversiteye kadar e¤itimini, anayasal güvenceye kavuflturulmas›n› ve demokratik özerkli¤i tart›flmak bile istememektedirler. Kürt halk›n›n esas talebi olan bu hususlar› kendi k›rm›z› çizgileri olarak görmektedirler. Hükümet bu konumdayken, CHP ve MHP gibi muhalefet partileri ise, inkârc›-imhac› bir siyasette diretmekte, yürütülen tart›flmalar› bile, kendileri aç›s›ndan sak›ncal› ve tehlikeli görmektedirler. Türk devletinin durumu esas olarak Önderli¤imizin aç›klayaca¤› yol haritas› karfl›s›ndaki tutumuna ba¤l› olarak netleflecektir. Türk devletinin Önderli¤imizin aç›klayaca¤› yol haritas› karfl›nda do¤ru tutum tak›nmamas›, çözümleyici yaklaflmamas›, savafl ve inkâr-imha siyasetinde diretmesi anlam›na gelecektir. Bu durumda da, hal-

k›m›z kendi özgür gelece¤ini özgücüne dayal› olarak kurma kararl›l›¤›n› ortaya koyma iradesini gösterecektir. Irak devleti ABD’nin çekilme sürecini bafllatmas›yla birlikte Kerkük, peflmergelerin durumu ve enerji kaynaklar› konusunda Güneylileri zorlamak, var olan kazan›m s›n›rlar›n›n gerisine düflürmek için elinden geleni yapaca¤a benzemektedir. Bunun için Türkiye ve ‹ran ile aktif bir iflbirli¤i içerisine girmektedir. Ancak henüz Maliki hükümetinin ciddi bir istikrar sa¤lad›¤› da söylenemez. Irak’ta hala yo¤unca patlamalar yaflanmaktad›r. Güneyli güçler ise ABD’nin Irak’tan çekilmesine ba¤l› olarak art›k eskisi gibi desteklenmeyeceklerini ve Irak devletinin dayatmalar› ile karfl› karfl›ya olduklar›n› ve yine Türk devletinin günlük dayatmalar›n›n geliflece¤i kayg›s›n› yaflamaktad›rlar. Kendi içlerinde de ciddi bir sorunu yaflamaktad›rlar. Özellikle yerel parlamento seçimlerinden ç›kan sonuçla bu iç sorunlar›n çözülece¤i de¤il, daha da a¤›rlaflaca¤› görülmektedir. Bugüne kadar daha çok ABD’nin bölgede yaratt›¤› dengelere dayanarak siyaset yapan Güneyli güçler art›k tutumlar›n› netlefltirmek durumunda kalacaklard›r. Böyle bir ara siyaset yürütmenin imkânlar› büyük oranda ortadan kalkm›flt›r. Bu durumun netleflmesi de fazla uzun sürmeyecektir. Aç›k ki, Güneyli güçler, Türk devletinin inkâr ve imha siyasetine arka ç›kan bir pozisyonda olmazsa Türk devletinin fliddet ve inkâr siyasetinde ›srar›n› sürdürmesi zordur. Yapsa da sonuç alamayacakt›r, kendi sonunu getirecektir.

zümüne henüz haz›r olmad›¤›n› ortaya koymaktad›r. ‹ran, bugün her ne kadar Hareketimizin ça¤r›s› temelinde ilan edilmemifl fiili bir çat›flmas›zl›k konumunda bulunuyorsa da, bunun ne kadar sürece¤i tam olarak belli de¤ildir. Suriye devleti daha çok Türk devletinin bir siyasi uzant›s› gibi hareket etmekte, adeta Türk devletinin Kuzey Kürdistan’daki sömürgeci politikalar›n› takip eden bir konumda olmaktad›r. Arap kemeri politikas› yürürlüktedir. Yer isimleri de¤ifltirilmekte, Kürdistan halk›n›n topraklar› sat›n al›nmakta, yerlerine Araplar yerlefltirilmekte, metropollere göçertilen halk›m›z da asimle edilerek Araplaflt›r›lmaya çal›fl›lmaktad›r. Öte yandan daha fazla tutuklamalar, iflkence ve cezalarla yurtseverler korkutulup sindirilmeye ve halk›m›z iradesizlefltirilmeye çal›fl›lmaktad›r. Avrupa Birli¤i’nin Kürdistan Özgürlük Mücadelesi karfl›s›ndaki politikas› Hareketimizi daraltma, etkisizlefltirme ve marjinallefltirme olarak sürmekte, özellikle Almanya ve Fransa bir taraftan Türk devletini tam AB üyeli¤ine almamay› tart›fl›rken öte yandan Avrupa’da yurtseverlere, Kürt siyasetçilere dönük operasyonlar› da aral›ks›z sürmektedir. Daha çok taraflar› çözüme de¤il de çat›flt›rmaya dönük bir siyaset izlemektedirler.

ew e. c

Böyle gizli-aç›k hareketimizi tasfiye etmeye dönük aray›fllar› varken öte yandan kendi çözümüne ortam yaratmak için de zemini güçlü olan Kürt ulusal demokratik birli¤ini parçalamaya çal›flaca¤›, baz› kesimleri de aldatmaya dönük bir politika güdece¤i görülmektedir. Bunu da Önderli¤in, Hareketimizin ve halk›m›z›n bar›fl ve demokrasi istemi karfl›s›nda “bak›n çözüm istiyoruz ama PKK çözüme gelmiyor” demek amac›yla yapmaktad›rlar. Çözümden kastettikleri de, esas olarak art›k inkâr edilemeyecek olan Kürt varl›¤›n›, kimli¤ini Kürt bireyini kabul etme, ama Kürt toplumunu kabul etmemeye dayanan bireysel haklar çerçevesindeki yaklafl›mlar›d›r. Oysaki her insan kültürel, tarihsel, sosyolojik olarak ait oldu¤u halk, ulus kimli¤iyle birlikte bir de¤erdir ve anlam kazan›r. Bunu hiçe sayan yeni dönem inkâr siyasetinin bu biçiminin kabul edilmesi mümkün de¤ildir.

A¤ustos 2009

om

40

‹ran devleti Kürt sorununun çözümüne henüz haz›r de¤ildir

‹ran devleti de cumhurbaflkan› seçimlerinden sonra ciddi bir yol ayr›m›na gelmifl bulunmaktad›r. Ya demokratikleflme ve özgürlükten yana baz› reformlara gidecek ya da daha fazla tutuculafl›p kat›laflarak ciddi toplumsal krizlerin yaflanmas› gündeme gelecektir. ‹ran devletinin Do¤u Kürdistan’da yapt›¤› askeri y›¤›nak ve çok say›da yeni karakolun inflaat›, yayg›nlaflt›rmaya çal›flt›¤› koruculuk sistemi Kürt sorununun çö-

Kürt sorununun çözüme kavuflturulmas›n›n zaman› gelmifltir Genel hatlar›yla dünya, bölge ve Kürdistan’daki siyasal durumu bu çerçevede de¤erlendiren Genel Kurul, hem bu güçlere karfl› hem de Kürt özgürlük mücadelesinin gelifltirilmesinde izlenecek siyaseti ve yerine getirilmesi gereken görevleri de ele alm›flt›r. Mücadelemizin geldi¤i aflamada art›k Kürt sorununun Kuzey Kürdistan baflta olmak üzere tüm alanlarda çözüme kavuflturulmas›n›n zaman› gelmifltir. Bugüne kadar izlenen sömürgeci inkâr-imha siyasetinin sonuçsuzlu¤u a盤a ç›km›flt›r. Bu siyasetin tekrar› daha fazla can kayb›, ac› ve ekonomiktoplumsal y›k›m ve en önemlisi de halklar›n birlikte yaflama imkânlar›n›n ortadan kalkmas› anlam›na gelecektir.


A¤ustos 2009

SERXWEBÛN

“Askeri alanda da baflta Tezvan, Lice ve Bezele eylemleri olmak üzere birçok sahada baflar›l› eylemler gerçeklefltirilmifltir. Gerillan›n gücü, iradesi ve yenilmezli¤inin en fazla kan›tland›¤› bir y›l olmufltur. Ancak düflman›n taktik ve teknik bak›mdan yenilenmesi karfl›s›nda mutlaka gerilla da daha h›zl› bir biçimde onu bofla ç›kar›p aflacak düzeyde yenilenmeyi baflarmas› stratejik önemdedir”

ne te we .c om

Böyle bir durumun ortaya ç›kmamas› için, Kürt sorununun diyaloga dayal›, demokratik bar›flç›l tarzda çözülmesi için Kongra Gel 7. Genel Kurulu baflta Türkiye, ‹ran ve Suriye devletlerine ça¤r›da bulunmufltur. Hareket olarak bu dönemde Önderli¤imizin belirleyece¤i yol haritas› en güçlü bir biçimde sahiplenilerek gerekleri yerine getirilecektir. Çat›flmas›zl›k durumunun uzat›l›p uzat›lmama durumu tümüyle Türk devletinin Önderli¤imizin aç›klayaca¤› yol haritas› karfl›s›nda tak›naca¤› tutuma ba¤l› olacakt›r. Hareket olarak “Özgür Önderlik, Özgür Kimlik, Demokratik Özerklik” fliar› alt›nda sonuna kadar siyasal yöntemde ›srarl› olaca¤›z ancak Türk devletinin inkâr-imha siyasetinin sürmesi halinde de meflru savunma temelinde sonuna kadar direnerek Türk devletinin bir kez daha fliddet politikas›n›n geçersizli¤i, gerillan›n, Hareketimizin yenilmezli¤i ve Kürt halk›n›n iradesinin k›r›lamayaca¤› kararl›l›kla ortaya konulacakt›r. Bunun için, demokratik iradesi ve savunma gücü olmayan bir halk›n gerçek anlamda demokrasisinin de, bar›fl›n›n da olmayaca¤› gerçe¤inden hareketle, gerillaya kat›l›m›n artt›r›lmas›, Halk Savunma Güçleri’nin her türlü sald›r›y› bofla ç›karacak haz›rl›klar› yapmas› kararlaflt›r›lm›flt›r.

41

Halklar›n birli¤i Ortado¤u’nun demokratikleflmesini yaratacakt›r

ww

w.

‹zlenecek di¤er bir temel politika da Kürt halk›n›n düflmanlar›n›n kendi aralar›nda gelifltirdikleri kirli ittifaklar ve karfl› karfl›ya olunan ciddi tehlikeler karfl›s›nda Kürt ulusal stratejik siyasi birli¤inin bir ulusal konferansla taçlanmas› olacakt›r. Önderli¤imizin ulusal konferans kapsam›nda ortaya koydu¤u befl ilke dört pratik önerinin gerçekleflmesi için tüm Kürt siyasi güçlerine ve halk›na ça¤r› yap›lacak ve bu konuda gerekli çabalar gösterilecektir. Di¤er temel bir çal›flma da Türkiye’de halklar›n kardeflli¤inden bar›fl ve demokrasiden yana olan tüm kesimlerin kat›laca¤› bir demokrasi konferans› toplayarak, Kürt sorunun çözümünü ve Türkiye’nin demokratiklefltirilmesini bir programa kavuflturmakt›r.

Ayn› ortak platformlar›n Irak, Suriye ve ‹ran’da da Arap-Fars-Acem halklar›n›n demokratik güçleriyle yap›lmas› öngörülmüfltür. Türk, Arap, Fars halklar› ile kurulacak demokratik birlik iliflkisi ya da siyaseti Ortado¤u’nun demokratikleflmesi ve istikrar›na götürecek yolu da açacakt›r. 7. Genel Kurul’da tart›fl›lan temel konulardan birisi de inançlar› siyasallaflt›ran, halk›n inanc›n› iktidar›n› güçlendirme temelinde siyaset malzemesi yapan ya da di¤er taraftan görmezden gelen, ihmalkâr yaklafl›mlar olmufltur. Ortado¤u ve ülkemizin tarihsel-toplumsal gerçekli¤iyle ele al›nmas› ve ona göre, kimi yerlerde pratik olarak ortaya ç›kan yetersiz yaklafl›mlar› aflma gere¤i belirtilmifl, Önderli¤imizin konu hakk›nda “… Demokratik modernitenin tüm sistem karfl›t› hareketlere karfl› gelifltirdi¤i uzlaflmac› ittifak anlay›fl›n› demokratik muhteval› dini kültür için de gelifltirmesi, yeniden infla çal›flmalar› aç›s›ndan hayati önem tafl›yan di¤er önemli bir görev kapsam›ndad›r.” belirlemesinin esas al›nmas› gere¤i üzerinde durulmufltur. Ortado¤u’da uluslararas› sermaye güçlerini temsil eden ABD ciddi bir zorlanmay› yaflay›p Irak’tan çekilmeye çal›fl›rken, bölgede statükoyu sürdürmekte ›srar eden ‹ran ise ciddi bir iç sorun yaflamaktad›r. Bölgede halklar›n özgürlük e¤ilimini temsil eden Önder Apo öncülü¤ündeki Hareketimizin tüm aleyhteki politika ve yaklafl›mlara ra¤men Kürt sorununu çözüm aflamas›na getirmesi Hareketimizin yürüttü¤ü politikan›n, izledi¤i yolun do¤rulu¤unu kan›tlad›¤› gibi gelecekte de baflar›ya götürece¤ini ortaya koymufltur. Kan›tlanan bu gerçekli¤in do¤ru de¤erlendirilmesi ve gereklerinin yerine getirilmesi ha-

linde, zaferin Kürt halk›n›n ellerinde ve yak›n oldu¤u vurgulanm›flt›r.

Demokratik Konfederalizmin inflas›nda yeni plan-projeler ortaya konulmufltur

2008 Ekim’inde Önderli¤e yönelik iflkencenin gündeme gelmesiyle birlikte baz› sahalarda kimi yetersizlikler yaflansa da, Önderli¤e yap›lan iflkence karfl›s›nda gösterilen tepki ve serh›ldanlarda yakalanan düzey, hükümeti konu hakk›nda aç›klama yapmak durumunda b›rakm›flt›r. Kürdistan halk›n›n ve Hareketimizin Önderlik konusundaki hassasiyeti çarp›c› bir biçimde ortaya konulmufltur. 2008-2009 çal›flma y›l›nda a¤›rl›kl› olarak gündemde olan, Türk devletinin de büyük önem verdi¤i Kuzey Kürdistan’da yerel yönetimler seçimi üzerinde Hareketimiz de hassasiyetle durmufltur. Türk devleti AKP’yi seçimlerde Kürdistan’da Hareketimizi baflar›s›zl›¤a u¤ratarak, kapsaml› bir imha sald›r›s›na haz›rlam›flken, seçimlerde yaflanan kimi yetersizliklere ra¤men halk›m›z›n 29 Mart yerel yönetim seçimlerinde ortaya koydu¤u irade ile önemli bir siyasi baflar› kazan›lm›flt›r. AKP ve Gülen cemaati flahs›nda siyasi ‹slam önemli oranda geriletilmifl, yeni bir sürecin bafllat›lmas›n› sa¤lam›flt›r. Halk›m›z gerek Önderli¤e karfl› gerçeklefltirilen iflkence karfl›s›nda, gerek l5 fiubat uluslararas› komplosunun y›ldönümünde, flehitlerini sahiplenmede ve 8 Mart’la Newroz’u karfl›lamada gerekse de seçim sürecinde ve sonras›nda ortaya koydu¤u serh›ldanlarla örgütlü, geriletilemez ve yenilemez bir halk oldu¤unu ortaya koymufltur. Ayn› süreçte askeri alanda da baflta Tezvan, Lice ve Bezele eylemleri olmak üzere birçok sahada baflar›l› eylemler


SERXWEBÛN

Halk›m›z sürekli eylemlilik haliyle önemli bir siyasal düzey kazanm›flt›r

ww

w.

ne t

Özetle bu süre içinde halk›m›z önemli oranda siyasal sürecin yönlendirilmesinde politik güç olarak a¤›rl›¤›n› ortaya koymufl, siyasal örgütlülü¤e kavuflmufl mücadelemizin temel vazgeçilmez de¤eri baflta Önderli¤imiz olmak üzere flehitlerine, gerillaya sahip ç›km›fl, sürekli eylemlilik haliyle gereken duyarl›l›¤› sergileyerek önemli bir düzey kazanm›flt›r. Bu durumu, son birkaç y›lda gerçeklefltirilen eylemlerin nicelik ve nitelik düzeyi ortaya koymaktad›r. Ancak ayn› düzey sistemin infla edilmesinde temel rol oynayan akademilerin oluflturulmas›nda, meclisleflme, kooperatiflerin gelifltirilmesinde ve öz savunman›n örgütlendirilmesinde yakaland›¤› söylenemez. Kongra Gel 7. Genel Kurulu’nda tart›fl›lan temel gündemlerden birisi de konfederalizmin inflas›nda geldi¤imiz düzey ve yaflanan sorunlar olmufl, çözüm gelifltirmede öncülük görevleri üzerinde ciddiyetle durulmufltur. Bu anlamda sistemin öncü gücü olan kad›n ve gençlik hareketi de¤erlendirilmifltir. Siyasal eylemsel sürece aktif kat›l›m geliflirken, örgütlenmede ayn› düzeyin yakalanmad›¤› dile gelmifltir.

Komün ve meclislerin örgütlendirilmesinde, yayg›nlaflt›r›lmas›nda dar ve flematik kal›nm›flt›r. Her sahada konfederal sistemin örgütlendirilmesi en birincil ve temel bir görev olurken bundan sorumlu olan tüm örgütler ve kadrolarda genel olarak yetersiz pratikleflme ya da yüzeysel yaklafl›mlar a盤a ç›km›flt›r. Baz› sahalarda k›smi geliflme yaflan›rken, baz› sahalara henüz girifl yap›lmam›fl, baz› sahalarda da alt yap›s› oluflturulmadan biçimsel bir ele al›flla süreklilik kazanamayacak flekilde oluflturulmufltur. Bu yetersizlikleri aflmak için Önderlik çizgisinde derinleflip partileflerek her bak›mdan kadronun öncülük yapmas› ve sürükleyici bir düzeyin yakalanmas› gerekti¤i belirtilmifltir. Birçok alanda çeflitli düzeylerde meclis giriflimleri olmufl, birçok alanda meclisler kurulup ilan edilmifl ancak aceleyle kurulup ilan edilen bir çok meclis kelimenin gerçek anlam›yla meclis olamam›fl sorumluluk alan›na giren sorunlar› ele al›p tart›flma ve çözmede yetersiz kalm›flt›r. Uzun vadeli örgütlenmeler yarat›lamam›fl, iflleyiflte sürekliliklefltirilememifltir. Böyle olmakla birlikte baz› alanlar›m›zda meclisleflmede belli bir duyarl›l›k ve nitelik yetersiz de olsa bulunmaktad›r. Gerek meclis kurma giriflimleri, gerekse de kuruluflu ilan edilen meclisler yeterince ifllevli olmasa da toplumun meclis tarz› örgütlenmelere belli bir duyarl›l›k ve ilgiyle yaklaflt›¤› da dile getirilmifltir. Bu çal›flmalar kapsam›nda baflta

yönetim olmak üzere kadro ve çal›flanlar yapt›klar› de¤erlendirmelerde elefltirel-özelefltirel bir tutum tak›nm›fllard›r. 7. Genel Kurul’da sistemimizin örgütlendirilmesi konusunda meclisleflmenin anlam ve önemi bir kez daha vurgulanm›fl ve yaflanan yetersizlikleri aflma temelinde bir kararl›l›k da ortaya konulmufltur.

Akademilerin kurulmas› olmazsa olmaz nitelikte bir görevdir

Egemenli¤in öncelikle zihinlerde ve ruhlarda kuruldu¤u gerçe¤inden hareketle zihinsel devrimi gerçeklefltirme konusunda yerine getirilmesi gereken görevlerin bafl›nda gelen toplumu komünal bilinçle ayd›nlatma konusunda bas›n-yay›n, e¤itim, araflt›rma-inceleme ve kültür sanat alan›nda belli bir çaba yürütülmekle birlikte afl›lmas› gereken yetersizliklerin oldu¤u da tespit edilmifltir. Sistemi infla etmede gerekli olan kadrolar›n haz›rlanmas›nda, yetifltirilmesinde rol oynayacak olan akademilerin hala tam olarak kurulamamas› ciddi bir özelefltiri konusu olmufltur. Kürdistan toplumunun büyük bir bölümünü ve yurt d›fl›nda yaflayan halk›m›z› önemli ölçüde etkileyen, harekete geçiren bir konumda olmam›za ra¤men sisteme her bak›mdan öncülük edecek kadrolar yarat›lamazsa yakalanan düzeyin daha ilerisine gidilemeyece¤i gibi gerileme ve daralma riski de vard›r. Bundan hareketle Önderli¤imizin ›srarla üzerinde dur-

ew e. c

gerçeklefltirilmifltir. Gerillan›n gücü, iradesi ve yenilmezli¤inin en fazla kan›tland›¤› bir y›l olmufltur. Ancak düflman›n kendisini taktik ve teknik bak›mdan yenilemesi karfl›s›nda mutlaka gerilla da daha h›zl› bir biçimde onu bofla ç›kar›p aflacak düzeyde yenilenmeyi kendisinde baflarmas› stratejik önemdedir. Daha profesyonel, kullan›lan teknolojiyi bofla ç›karacak, mutlak baflar› tarz›n› esas alacak köklü bir dönüflüm yaflanmal›d›r. Yer yer klasik komutada ›srar, kendini yeterince zaman›nda yenilememe, tedbir almada yetersizlik, yerinde olmayan kay›plar›n yan› s›ra kazalar sonucu kay›plar›n yaflanmas›na da yol açm›flt›r. Ancak gerillaya kat›l›m istemi ve olanaklar› bu kadar yo¤unken bunun hem HPG hem de di¤er örgütler taraf›ndan yeterince de¤erlendirilememesi elefltiri konusu olmufltur.

A¤ustos 2009

om

42


A¤ustos 2009

SERXWEBÛN halk›m›z›n hedefleri ve amaçlar› kapsam›nda genifl bir diplomasi faaliyetinin yürütülmesi, flimdiye kadar süregeldi¤i gibi salt Avrupa kapsam›nda kalmas› darl›k ve tekrar olarak de¤erlendirilmifltir. Hele hele Kürt sorunun yarat›lmas›nda ve çözümsüzlü¤ün sürdürülmesinde rol ve sorumluluk sahibi olan Avrupa’da güçlü bir diplomasi yürütmek kadar dünyan›n di¤er sahalar›na aç›l›m›n gereklili¤i üzerinde durulmufltur. Bu temelde diplomasi faaliyetlerinin yeniden örgütlendirilmesi ve bu hedefe göre yeniden planlamas› tart›fl›lm›flt›r. Aç›l›m yönünde kimi aray›fllar ve k›smen baz› sonuçlar elde edilmifl olsa da hâlâ ciddi bir yetersizlik söz konusudur. Hareketimize yönelik bir de diplomatik alanda gelifltirilmek istenen kuflatma ve yönelim göz önünde bulunduruldu¤unda diplomasi çal›flmalar›nda aç›l›m sa¤laman›n yan› s›ra kadro niceli¤i ve niteli¤i bak›m›ndan da yeterli hale getirmesi gerekmektedir.

taya konulmufltur. Gerek Önderli¤in zaman zaman prati¤e dönük olarak gelifltirdi¤i elefltirilerde gerekse de Genel Kurul’da ortaya konulan elefltirilerin de yönetim prati¤inin bir sonucu oldu¤u belirtmifltir. Geçen y›l, baflar›l› bir prati¤in oldu¤u ve önemli sonuçlar ortaya ç›kard›¤› do¤rudur, ancak bu geliflmenin temelinde Önder Apo’nun ve kahraman flehitlerimizin direniflinin oldu¤u vurgulanm›flt›r. E¤er yönetim gerekti¤i gibi öncülük görevlerini yerine getirebilmifl olsayd›, geliflmelerin boyutunun çok daha farkl› olaca¤› önemle belirtilmifltir. Yetersizliklere ra¤men sa¤lanan geliflmelerin temelinde Önderli¤in çizgisinin do¤rulu¤u bir kez daha ortaya ç›km›flt›r. Bu yetersizliklerin ortaya ç›kmas›nda en temel neden yap›lmas› gereken zihniyet devrimine yol açacak düzeyde entelektüel görevlerin yeterince yerine getirilmemesi olarak belirtilmifltir. Böyle oldu¤u için de öz gücüne dayal› olarak ahlaki ve politik toplumu kurmaya yeterince yönelinmemifltir. Ya da kendine göre anlayabildi¤i kadar yönelmifltir. Özcesi zihniyet devrimi henüz istenildi¤i gibi gelifltirilemedi¤i için yeteri kadar halka gidilmemekte, kazan›lan kitle ile s›n›rl› kal›nmakta, dolay›s›yla halk›n örgütlülü¤ü de istenildi¤i gibi gelifltirilememektedir. Bu tespitten hareketle önümüzdeki çal›flma döneminde baflta Yürütme Konsey Baflkanl›¤› ve Yürütme Konseyi, çal›flma merkezlerinin, parça ve yurtd›fl› koordinasyonlar›n›n geçmifl pratikten ders ç›kararak kendisini öncülük ve yönlendirme konusunda daha nitelikli ve daha örgütlü k›lmas› kararl›l›¤›na ulafl›lm›flt›r.

ne te we .c om

du¤u akademilerin kurulup ifllevsel k›l›nmas› olmazsa olmaz nitelikte bir sorun olarak tan›mlanm›flt›r. Siyasal kazan›mlar› kal›c›laflt›rmak için sadece kadrolar›n de¤il, bir bütün olarak çal›flanlar›n ve halk›n da e¤itilmesi gerekti¤i üzerinde önemle durulmufltur.

43

Ekonomik temeli olmayan hiçbir sistemi oluflturmak mümkün de¤ildir

Yeteri kadar halka gidilmemekte kazan›lan kitle ile s›n›rl› kal›nmaktad›r

7. Genel Kurul’da Kongra Gel’in meclis örgütlülü¤ü ve komisyonlar›n çal›flmas› de¤erlendirilmifltir. Denilebilir ki, 2005 y›l›ndan itibaren geçilen Kongra Gel modelinde bu güne kadar önemli bir geliflme düzeyi a盤a ç›km›flt›r. Komisyonlar önemli bir çal›flma yürütmüfltür. Ancak üç komisyon (halk savunma, ekonomi-maliye, halkla iliflkiler) çeflitli örgütlenme sorunlar›ndan kaynakl› tam olarak ifllevli olamam›flt›r. Halk meclisi olan Kongra Gel iflleyiflinde oluflan tecrübenin ve a盤a ç›kan düzeyin Kürdistan parçalar›na tafl›r›lmas›, Kürdistan parçalar›nda konfedaral sistemin örgütlenmesinde Baflkanl›k Divan›, daimi komisyonlar›n ve yarg› kurumunun daha aktif bir kat›l›m› sa¤lamalar› gerekti¤i a盤a ç›km›flt›r. Geçen dönemde görev al›p, sorumluluk üstlenen yönetim, yaflanan yetersizliklerden kendisini birinci dereceden sorumlu görmüfltür. Yönetimin çal›flmalarda belli bir hâkimiyeti olsa da, yer yer bireyci, kendini çal›flmaya yeterince katmayan, liberal, bürokratik ve idareci tarz›n bu sonuçlar› yaratt›¤› or-

ww

w.

Tart›fl›lan di¤er bir konu da sistemimizin temel ayaklar›ndan birisi olan kooperatifleflme konusu olmufltur. Bugüne kadar hala ciddi bir pratik giriflimin yap›lmamas› ciddi bir yetersizlik olarak tan›mlanm›flt›r. Çok aç›k belirtmek gerekirse özünde toplumun demokratik konfederal sistemine ciddi bir biçimde yönelmemeyi ifade eden bu durum daha çok bir zihniyet sorununun hala ciddi bir biçimde var oldu¤unu ortaya koymaktad›r. Ekonomik temeli olmayan hiçbir sistemin oluflturulmas› mümkün de¤ildir. Dolay›s›yla Demokratik Konfederalizmin ruhunu teflkil eden toplumu bugünden kurma perspektifiyle h›zla kooperatifleflmeye yönelmek gerekti¤i kararl›l›kla ortaya konulmufltur. Yetersiz kal›p elefltirilen ve özelefltirisi yap›lan di¤er temel bir konu da sistemimizin kurulufluna öncülük yapacak, planlayacak, yürütecek ve denetleyecek kurumlar olarak çal›flma alan merkezleridir. Son 2 y›ll›k süreçte çal›flma merkezlerinin oluflturulmas›yla çal›flmalar daha derli toplu k›l›nm›fl ancak çal›flma merkezlerinin kendisinde yaflanan yetersizlikler nedeniyle rollerini tam ve yeterince oynayamam›fllard›r. Buna ba¤l› olarak da gerek Kürdistan parçalar›nda gerekse de yurt d›fl›nda merkezlere ba¤l› kurumlaflmalar tam olarak oluflturulamam›flt›r. Tart›fl›lan di¤er temel konulardan birisi de diplomasi alan› olmufltur. Kürt sorununun uluslararas› karakteri gere¤i, diplomasi vazgeçilmez bir öneme sahiptir. Ancak uluslararas› bir sorun olan ve Ortado¤u’nun demokratikleflmesinde belirleyici olan ayn› zamanda Büyük Ortado¤u Projesine alternatif olarak Demokratik Ortado¤u Projesini hedefleyen hem Hareketimizin hem

Yakalanan tecrübe düzeyi ve kararl›l›k 2009’u zafer y›l› haline getirecektir Y›llardan beridir yürütülen mücadele belli bir zemin yaratm›fl, flimdi sorun art›k bu zemin üzerinde Demokratik Konfederalizmi güçlü bir biçimde inflay› gerçeklefltirmeye kalm›flt›r. Genel Kurul’un yapt›¤› bu tespitlerden hareketle önümüzdeki dönemde yap›lacaklar alanlar›n özelliklerine ve sorunlar›na çözüm gelifltirme temelinde


SERXWEBÛN

44

Her parçada daha aktif çal›flman›n yürütülmesi gerekti¤i kararlaflt›r›ld›

ww

w.

Siyasi Alan merkezi çal›flma kapsam› içinde, siyasal akademilerin oluflturulmas›, komflu halklarla ortak çat› partilerinin veya platformlar›n kurulmas›, Ortado¤u demokratik konfedaralizmini hedefleyen Ortado¤u Demokrasi Kongresinin örgütlendirilmesi için çal›flmalar›n bafllat›lmas›, gündemde olan Ulusal Konferans›n›n gerçeklefltirilmesi için her parçada aktif çal›flman›n yürütülmesi, Bat› Kürdistan’da halk›m›z›n, göçertme, aç b›rakma, ahlaki yozlaflt›rma, bask› ve tutuklama terörü ile her türlü ulusal kültürel de¤erlerinin inkâr›na karfl› demokratik örgütlülü¤ünün ve mücadelenin gelifltirilmesi, Do¤u Kürdistan’da toplumsal çal›flmalar›n güçlendirilmesi, Kamp›n örnek bir model haline getirilmesi, yönetim, kadro ve çal›flmalar›n yeniden ele al›nmas›, Güney’de yürütülen çal›fl-

rarlaflt›r›lan konferans›n gerçeklefltirilmesi, her y›l Eylül ay›nda ‘Ana Dilimde E¤itim ‹stiyorum’ kampanyas›n›n yürütülmesi, dil akademisi çal›flmalar›n›n h›zland›r›lmas›, flehit bilançolar›n›n ç›kar›lmas›, flehitler arflivinin merkezilefltirilmesi, faili meçhul ve kay›plara iliflkin bir bilançoya gidilmesi, gazilere iliflkin an›, belgesel programlar›n›n yap›lmas› kararlaflt›r›lm›flt›r. Ekonomi ve Maliye Merkezinin, Demokratik Konfederalizmin ekonomik sistemini inflaya yönelmeyen çal›flma tarz›n›n afl›larak, Kürdistan’da yaflanan ekonomik sorunlar›n çözümü için Demokratik Konfederalizm anlay›fl›n› halk içinde bilinç ve örgütlülü¤ünü komün, kooperatif, mesleki atölyeler, organik tar›m vb sistemini kurmay›, bunun için halk›m›z› örgütleyerek, kendi topraklar›na dönmelerini teflvik etme, destekleme, yeni yaflam projeleriyle hayvanc›l›¤› ve tar›m› gelifltirmeyi kararlaflt›rm›flt›r. Savunma Alan› Merkezinin, bir taraftan siyasi çözüm tart›flmalar› yürütülürken, Türk ordusunun operasyon haz›rl›¤›n› dikkate alarak, her alandaki halk›m›z›n öz savunma bilincini ve öz örgütlülü¤ünü gelifltirmesi, gerillay› büyütme ve öz savunmay› gelifltirme çal›flmalar›na aktif destek verilmesi, flehit ve gazilere daha güçlü sahip ç›k›lmas›, flehit aile ve yak›nlar›yla dayan›flma içinde olunmas› kararlaflt›r›lm›flt›r.

ew e. c

malar›n yeniden ele al›narak daha güçlü gelifltirilmesi, Ekolojik ve Yerel Yönetimler Komitesinin görev kapsam›n›n Önderli¤imizin Özgürlük Sosyolojisi adl› eseri temelinde yeniden ele al›nmas›, Anti May›n girifliminin güçlendirilmesi ve yayg›nlaflt›r›lmas›, demokratik ve özgürlükçü bir alternatif anayasan›n haz›rlanmas›, ‹lahiyat ve Demokratik Aleviler Birli¤i Akademisinin kurulmas›, Ezidi toplumunun kendi kültürlerini ve kendilerini koruma, gelifltirme, toplulu¤unu yönetme inisiyatifini gelifltirilmesi kararlaflt›r›lm›flt›r. Sosyal Alan Merkezi, Kad›n›n tüm eylemsel, örgütsel, e¤itsel vb çal›flmalar›n› “Azadiya Reber Apo Azadiya Jineye” perspektifiyle yürütmesi, toplumsal de¤iflimin sa¤lanmas›na dönük, tüm alanlar›n ortaklaflaca¤› dönemsel kampanyalar›n gelifltirilmesi, 8 Mart’›n 100. y›ldönümü vesilesiyle alanlarla ortaklaflarak özgün bir planlama çerçevesinde daha güçlü kutlanmas›, öz savunma çal›flmalar›n›n bafllat›lmas›, Kürdistan özgürlük mücadelesinde yer alan kad›n mücadelesi ve öncülerine iliflkin bir belgeselin haz›rlanmas›, gerillaya kad›n kat›l›mlar›n›n artt›r›lmas›, Komalen Ciwan baflta olmak üzere tüm örgütlerimizin gerillaya kat›l›m çal›flmas›n› kampanya fleklinde yürütmesi, uygun alanlarda Demokratik Gençlik Akademilerinin kurulmas›, gençlik üzerindeki uyuflturucu, fuhufl, spor, fanatizm gibi sald›r›lara karfl› örgütlü mücadeleyi gelifltirme, kültürel soyk›r›m ve oto asimilasyona karfl› gençlik içinde Kürt dilinin kullan›m› ve e¤itiminin yayg›nlaflt›r›lmas›, halk›m›z›n bulundu¤u her alanda sa¤l›k çal›flmalar›n›n örgütlendirilerek halka hizmet edilmesi, Kürt dilinin gramatik aç›dan sadelefltirilip ortaklaflmas›na dönük daha önce ka-

om

“Savunma Alan› Merkezinin, bir taraftan siyasi çözüm tart›flmalar› yürütülürken, Türk ordusunun operasyon haz›rl›¤›n› dikkate alarak, her alandaki halk›m›z›n öz savunma bilincini ve öz örgütlülü¤ünü gelifltirme, gerillay› büyütme ve öz savunmay› gelifltirme çal›flmas›na destek verilmesi, flehit ve gazilere daha güçlü sahip ç›k›lmas›, flehit aileleriyle dayan›flma içinde olunmas› kararlaflt›r›lm›flt›r”

ne t

plan-projeler gelifltirilip, karar alt›na al›nm›flt›r. Bu planlaman›n ve projelerin özü ise halk›m›z› her bak›mdan e¤itip ayd›nlatmay›, politik bir irade haline getirmeyi, demokratik komünalizmi infla etmeyi ve Önderli¤in özgürlü¤ünü sa¤lamay› hedeflemektedir. ‹deolojik alan merkezi medya çal›flmalar›n›n ihtiyac› olan kadrolar›n nicelik ve nitelik olarak gelifltirilmesi, toplumsal ve ahlaki de¤erlerin dejenerasyonunda önemli bir araç olarak kullan›lan televizyon dizilerine karfl› toplumsal de¤erlerimizi, kültürümüzün ve Hareketimizin Kürt toplumunda yaratt›¤› sosyal de¤iflimi iflleyen dizi ve filmlerin çekimine bafllanmas›, Kültür-sanat çal›flmalar›nda yaflanan yetersizliklerin afl›lmas› ve bu alan›n alt yap›s›n› güçlendirmek amac›yla kültür-sanat akademilerinin kurulmas› ve Kürdistan’daki farkl› dinsel yap›lara sahip olan toplumsal kesimlere hitap edecek, Kürt dili ve edebiyat›n›n gelifltirilmesi için medyan›n gelifltirilmesi, Önderlik Savunmalar›n›n daha iyi kavranmas›n› sa¤layacak bir e¤itim program›n›n ç›kar›lmas› ve Hareketimizin ihtiyaçlar›n› karfl›layacak gerekli teorik, ideolojik çal›flmalar›n örgütlenmesi kararlaflt›r›lm›flt›r.

A¤ustos 2009

Önümüzdeki süreci Önder Apo’nun sunaca¤› yol haritas› belirleyecektir Önümüzdeki dönem faaliyetlerine iliflkin sunulan proje ve planlamalar›n yan› s›ra, kimi temel konularda da önemli kararlar al›nm›flt›r. Bu kararlar›n bafl›nda, Önder Apo’nun yazd›¤› son üç kitap, 1- Uygarl›k -Maskeli


A¤ustos 2009

SERXWEBÛN Sözleflmenin yarg› ile ilgili maddesinin Önderli¤imizin Özgürlük Sosyolojisi’nde ortaya koydu¤u çözümlemeler göz önüne al›nd›¤›nda yetersiz, bürokratik ve toplumu yarg› yetkisinin d›fl›nda b›rakt›¤›ndan hareketle, yarg› kurumunun ve ifllevinin ahlaki politik toplum ihtiyac›n› karfl›lamak temelinde de¤ifltirilmesi karar alt›na al›nm›flt›r. Bu de¤iflikli¤e göre toplum yarg›lamada pasif, izleyici de¤il, bizzat kendisini koruma temelinde yarg› sürecine de aktif kat›lacakt›r. Sözleflmede yap›lan bir di¤er de¤ifliklik ise, Kongra Gel’in toplanamad›¤› durumlarda savafl-bar›fl karar›n› verecek kurumlar›n aras›na yeni kurumlar da ad belirtilerek eklenmifltir.

Bar›fl ve demokratik çözüm, demokratik bir güç olunmadan gerçeklefltirilemez. Gücü ve iradesi olmayan›n bar›fl› da olamaz, demokrasisi de olamaz. Bundan hareketle 7. Genel Kurulumuz öncelikle demokratik halk iradesinin a盤a ç›kar›l›p daha derli toplu örgütlü ve yenilmez k›l›nmas› için özelefltirisi yap›lan konularda Demokratik Konfederalizm’i her konuda infla etmeye yönelme kararl›l›¤› ortaya konulmufltur. Baflta öncülük, kad›n, gençlik ve tüm halk›m›za tam bir seferberlik ruhuyla meclisleflme, kooperatif ve akademiler sistemiyle birlikte öz savunma bilincini ve örgütlülü¤ünü gelifltirme ça¤r›s› yap›lm›flt›r. Kürdistan halk›n›n özgürlü¤ü, demokrasisi ve bar›fl› da buradan geçmektedir.

ne te we .c om

Tanr›lar ve Örtük Krallar Ça¤›-, 2- Kapitalist Uygarl›k -Maskesiz Tanr›lar Ve Ç›plak Krallar Ça¤›- , 3- Özgürlük Sosyolojisi, içerik ve kapsamlar› göz önüne al›narak Demokratik Toplum Manifestosu olarak kabul edilmifltir. Önder Apo’ya sunulmak üzere haz›rlanan üç aflamal› yol haritas› tasla¤› tart›fl›larak oy birli¤i ile kabul edilmifltir. Al›nan di¤er temel bir karar da, demokratik bar›fl ve uzlafl›n›n geliflmesi ve güven ortam›n›n sa¤lanmas› için, uluslararas› savafl kurallar›na ve insan haklar›na ayk›r› olaylar› araflt›racak olan Hakikatleri Araflt›rma ve Adalet Komisyonunun kurulmas› karar› al›nm›fl, görev kapsam› ve sorumluluklar› belirlenmifltir. Ulusal demokratik birli¤i sa¤lamak için, ulusal bir konferans›n zorunlulu¤unu ortaya koyan Önder Apo’nun ulusal konferansa iliflkin daha önce “Befl Temel ‹lke Ve Dört Pratik Öneri” biçiminde sundu¤u görüflleri aç›mlanarak, yap›lacak olan Ulusal Konferansa sunulacak belge, Genel Kurul’a sunularak oy birli¤iyle kabul edilmifltir, 7. Genel Kurul’a, Kürdistan toplumunu derinden yaralayan ve ulusal birli¤i parçalayan, koruculu¤u çözmek ve bu duruma getirilmifl kiflileri, aileleri ve afliretleri ulusal-demokratik birli¤e kazand›rmay› hedefleyen kapsaml› bir proje de sunulmufl ve kabul edilmifltir. Bu projenin hayata geçmesi için herkesin sorumluluklar› belirtilmifl, koruculara da, alt› ay içinde baflvurmalar› halinde affedilecekleri ça¤r›s› yap›lm›flt›r. Sistemin daha iyi ifllemesi ve yaflanan yetersizliklerin giderilmesi bak›m›ndan KCK Sözleflmesi’ndeki kimi maddelerde baz› de¤iflikliklere gidilmifltir. Bilindi¤i gibi, daha önceki sözleflme maddelerinde, gerek Kongra Gel Divan Baflkan› ve üyeleri, gerekse de, KCK Yürütme Konseyi Baflkan› ve üyeleri aç›s›ndan yaln›zca iki kez üst üste seçilebilirler ibaresi yer almaktayd›. Önderli¤imizin bu maddeyi geri çekmeyi içeren perspektifi ve ça¤r›s›, yine dönemin hassasiyeti, kritikli¤i göz önüne al›narak, bir kiflinin iki kez üst üste görev yapma s›n›r›n›n kald›r›lmas› yönünde verilen önerge de oy birli¤iyle kabul edilmifltir.

45

Gücü ve iradesi olmayan›n bar›fl› da demokrasisi de olamaz

ww

w.

Sonuç olarak: Mücadele tarihimizin kritik bir aflamas›nda gerçeklefltirilen 7. Kongra Gel Genel Kurulu son y›llarda gerçeklefltirilen en derli-toplu ve baflar›l› bir kongre olmufltur. Gerek belirledi¤i gündemler, gerekse de gündemleri ele al›fl› ve tart›flmas› çözümleyici ve güçlendirici olmufltur. PKK 10. Kongresi’nden ve PAJK 7. Kongresi’nden sonra gerçeklefltirilen kadro konferanslar›n›n ard›ndan yap›lan bu Genel Kurul bir anlamda tüm bu çal›flmalar›n Kürt sorunun çözümünde ve toplumsal kurulufl çal›flmalar›n› h›zland›rmada bariz bir biçimde ilerletici sonuçlar a盤a ç›karm›flt›r.

Hem güçlü bir savunma savafl›na hem de bar›fla haz›r olunmal›d›r

Türk devleti bir taraftan sorunun çözümünü tart›fl›rken, öte yandan gizli bir diplomasi ile operasyon haz›rl›¤› yapt›¤›n›, uluslararas› ve bölgesel iliflkilerini buna göre oluflturmaya çal›flt›¤›n› göz önüne alan Genel Kurulumuz, hiçbir rehavete kap›lmadan h›zla ve yo¤un bir biçimde kat›l›mlar› bir kampanya biçiminde artt›rman›n yan› s›ra her türlü sald›r›y› gö¤üsleyecek haz›rl›klar›n tamamlanmas› temelinde tüm güçlerimizin hem güçlü bir savunma savafl›na hem de bar›fla haz›r olmalar› gerekti¤ini belirtmifltir.


SERXWEBÛN kolektif söz ve iradeyi öne ç›karmal›y›z ki, bir kez daha tarihin karanl›¤›nda kalan bir halk de¤il, bu kez zafer coflkusuyla hak etti¤i bir yaflama kavuflsun. Halk›m›z gösterdi¤i direnifliyle, ödedi¤i bedellerle ve örgütlülü¤üyle bunu bin kez daha fazlas›yla hak etmifltir.

Yeteneklerimizi ve gücümüzü harekete geçirmenin zaman›d›r

ww

w.

De¤erli Yoldaflflllar Türk devletinin hem tasfiye hem de kendine göre çözümü gündemlefltirdi¤i böylesi kritik bir dönemde belki de en fazla birlik konusunda hassas, örgütlü ve duyarl› olmam›z gerekir. Önderlik “ Kolektif söz ve iradenin olmad›¤› yerde sadece ölüm sessizli¤i vard›r” demektedir. Düflman›n sadece askeri yöntemle de¤il en az onun kadar tehlikeli yol-yöntemlerle Hareketimizin ve halk›m›z›n üzerine gelece¤i beklenen bir husustur. Buna karfl› öncelikle KCK bünyesi içinde hareket eden tüm örgüt, kadro, çal›flan ve halk›m›z›n belki de en fazla dikkat edece¤i husus Önderli¤imizin son derece veciz bir biçimde ifade etti¤i bu gerçekliktir. Her zamankinden daha çok

1923 y›l›ndan itibaren Kürt halk›n› tek vatan, tek ulus, tek dil ve tek devlet düflüncesi do¤rultusunda eritmeyi ve yok etmeyi esas alan, 1930’lu y›llarda Kürtlerin hayallerinin bile gömüldü¤ünü iddia eden, tam bir faflist zihniyetle Kürtler yoktur, varsa da ancak köle olabilir diyen, 1980’li y›llarda Kürt halk›n›n evinin içinde dahi Kürtçe konuflmas›n› yasaklayan ittihatç› faflist zihniyetten Kürt sorununun kabulü ve sorunun çözümünü tart›flma aflamas›na getiren Apocu felsefe, ideoloji, kültür, siyaset, örgütlülük ve militan kiflilik, sorunun köklü kal›c› çözümünü de sa¤layabilecek güç ve kararl›l›ktad›r. 7. Genel Kurul’un görev ve sorumluluk yükledi¤i yönetim olarak, geçmifl süreçte yaflanan yetersizlikleri, yeni dönem görevlerini baflar›yla yerine getirmede büyük bir tecrübe olarak de¤erlendirip, dönemin hassasiyet ve kritikli¤ini de unutmadan tam bir kararl›l›kla sürece yüklenece¤imiz sözünü yineliyoruz. Tüm halk›m›z› temsil eden 7. Genel Kurul’un verdi¤i güvene her koflul alt›nda lay›k olmaya çal›flaca¤›m›z› bir kez daha belirtmek istiyoruz. Bu temelde 7. Genel Kurul’un ortaya koydu¤u kararlaflma, planlama ve iradeleflme temelinde yüklenmemiz halinde büyük kazanaca¤›m›z›n inanc›yla tüm halk›m›z›, kadrolar›m›z›, çal›flanlar›m›z›, görevlerini en ileri sorumluluk duygusu ve baflarma kararl›l›¤›yla yerine getirmeye, ortaya ç›kacak her türlü sorun ve engelli yöntemli ve ›srarl› bir mücadele ile aflmaya ça¤›r›yor, çal›flmalar›nda üstün baflar›lar diliyoruz.

ew e. c

Tarihin bu önemli aflamas›nda üstümüze düflen görevleri lay›k›yla yerine getirmek için her zamankinden daha fazla Önder Apo’nun yapt›¤› elefltirileri ve Genel Kurulun a盤a ç›kard›¤› yetersizlikleri aflacak tarzda bir öncüleflme düzeyinin yakalanarak tüm çal›flmalara hâkim k›l›nmas› gerekmektedir. Bu da kadrolar›n Önder Apo ile olan yetersiz yoldafll›¤› aflma temelinde, her zamankinden daha çok kendimizi yeterli bir yoldafl haline getirmeyi ve geriletilen uluslararas› komploya Önderli¤i özgürlefltirerek cevap vermeyi bir onur ve yaflam sorunu haline getirmekten geçer. Apocu kadrolar olarak tarihin bu kritik aflamas›nda, bütün gözlerin üzerimizde, umutlar›n bizde yo¤unlaflt›¤›n› bilerek yeteneklerimizi ve gücümüzü adeta ayakland›r›rcas›na harekete geçirmenin zaman›d›r. Kadrolar olarak bu bilinç, duyarl›l›k ve ruhla görev ve sorumluluklar›m›za yüklendi¤imiz sürece, Özgür Önderlik, Özgür Kimlik ve Demokratik Özerklik fliar›m›z›n pratikleflmesinin önünde hiçbir güç duramayacakt›r.

ne t

Ortado¤u’daki siyasal geliflmelere ba¤l› olarak Kürt halk›n›n ciddi bir tehdit ve tehlike alt›nda oldu¤u, Kürt halk›n›n elde etti¤i kazan›mlar›n daralt›lmaya ve s›n›rland›r›lmaya çal›fl›ld›¤›, irade olmas›n›n engellenmek istendi¤i, f›rsat olursa da tekrar kölelefltirmenin hedeflendi¤i bir dönemde Ulusal Konferans›n zaman geçirilmeksizin toplanmas› acil bir görev haline geldi¤i önemle belirtilmifltir. Kürt halk›n›n Ortado¤u’da bar›fl, istikrar ve kalk›nmay› gelifltirecek olan demokratik konfederal sisteminin oturtulabilmesi için Fars, Arap, Türk ve di¤er az›nl›k milliyetlerle eflit, özgür iliflkilerin kurulabilmesi için bu halklar›n demokrat ve devrimci kesimleri ile demokrasi konferanslar›n›n yap›lmas›n›n bir zorunluluk haline geldi¤i vurgulanm›flt›r. 7. Genel Kurul, bir kez daha ülkemizde egemenli¤ini sürdüren, Kürt sorunun çözümüne yanaflmayan baflta Türkiye, ‹ran ve Suriye devletlerini Önderli¤imizin aç›klayaca¤› yol haritas›n› destekleyerek, Kürt sorunun demokratik çözüm sürecine katk› sunmaya Irak devletini var olan sorunlar› diyalogla çözmeye, baflta ABD, AB ve Rusya olmak üzere tüm uluslararas› güçleri, fliddet ve inkârimha politikas›na destek sunmamaya, Kürt sorunun demokratik çözümü için Hareketimizin gelifltirdi¤i bar›flç›l süreci desteklemeye ça¤›rm›flt›r.

A¤ustos 2009

om

46


A¤ustos 2009 SERXWEBÛN

47 Abdullah Öcalan

ne te we .c om

E¤er insanl›¤›m› kabul etmezseniz bu sorun çözülmez mezse, çözüme “Ben söylemiflflttim, yine söylüyorum. Çözüm geliflflm yönelik samimi, cesur ad›mlar at›lmazsa benim burada yapabilece¤im bir flfleey kalmaz. Ben art›k kendi baflfl››n›z›n çaresine bak›n diyece¤im. Öyle korkarak bu iflflee yaklaflflaamazs›n›z. Ben konuflflm mam diyemezsiniz. Ben defalarca yazd›m, söyledim. Benimle bu sorunun çözümünü konuflflm mal›s›n›z”

¤ini belirtiyor. Kürtlerin do¤al lideri oldu¤umu risk alma anlam›nda spritüel lider gibi hareket etmem gerekti¤ini, bu sorun bu süreçte çözülemezse 50 y›l daha sürece¤ini belirtmifl. Demek, sorunun art›k çözülmesi gerekti¤ini ve çözüm zaman› oldu¤unu ve Türkiye’yi tan›d›¤›m› söylemek istiyor. O beni yak›ndan takip ediyor. DTP’liler bu kadar beni yak›ndan takip edemiyorlar. Beni müthifl takip ediyorlar. Yan›ma gelebilir. Röportaj yapabilirim. Benim için sak›ncas› yok. Yay›nlayacak m›? Bir de okumam için bir kitap listesi gönderecekmifl, öyle mi? Çok ilginç. De¤erlendirece¤im. Ertu¤rul Kürkçü de anayasal tan›ma ihtiyaç oldu¤unu, güçlü yerel yönetimlerin olmas› gerekti¤ini, çat›flmas›zl›k sürecine ihtiyaç oldu¤unu, savafl suçlular›n›n nas›l ele al›naca¤›n›n netlefltirilmesi, çözüm tart›flmalar›n›n çözümün getirece¤i yarar üzerinden tart›fl›lmas›, CHP’nin sürece dahil edilmesi gerekti¤ini belirtiyormufl. Sami Evren de çat›flmas›zl›k sürecinin devam etmesi, kullan›lacak dile dikkat edilmesi gerekti¤ini, üçüncü bar›fl grubunun Türkiye’ye gelmesinin düflünülebilece¤ini belirtiyor. Ne bar›fl grubu? D‹SK baflkan› Süleyman Çelebi ‘94 y›l›ndaki genel kurullar›nda Kürtlerin tüm haklar›n›n verilmesi gerekti¤ine iliflkin karar ald›klar›n›, anayasa tasla¤› haz›rlad›klar›n›, çat›flmas›zl›¤›n sürmesi halinde görev ve sorumluluklar do¤aca¤›n›, görev ve sorumluluklar almaya haz›r olduklar›n›, çat›flmalar›n çal›flmalar›n› en-

ww

w.

Bar›fla ça¤r› yürüyüflleri yap›l›yor. 1 Eyül’de Diyarbak›r merkezde büyük bir bar›fl yürüyüflü olaca¤› söyleniyor. KCK eylemsizlik karar›n› 1 Eylül’e kadar uzatm›fl. Nedir durum? Amanoslarda çat›flma olmufl. Kimdirler? Nas›l olmufl? Ertu¤rul Özkök Kürt sorununun çözümü konusunda en kötü çözümün ba¤›ms›z Kürt devleti olsa bile flu anki durumdan daha iyi olaca¤›n›, sorunun çözümü için Türkler ile Kürtler aras›nda bir sosyal pakta ihtiyaç oldu¤unu söylemifl. Anlamad›m! Nas›l Kürt devleti? Ba¤›ms›z bir Kürt devleti bile flimdiki durumdan daha iyidir diyor. Evet, do¤ru söylüyor. fiu andaki mevcut durum Birinci Dünya Savafl›’ndan da, ‹kinci Dünya Savafl›’ndan da çok daha kötüdür. 3. Dünya savafl› denilen karma kar›fl›k fleylerin sonuçlar›n› yafl›yoruz. Sosyal pakt diyor de¤il mi? ‹mzalanacak olan sosyal pakta bir, Kürtlerle Türkler ortak vatanda gönüllü bir arada yaflamay› kabul ederler. ‹ki, resmi dil Türkçedir. Çünkü birbirlerini anlamalar› ve anlaflmalar› gerekiyor. Üç, bunun d›fl›ndaki tüm ortak noktalar daha sonra s›ralanabilir, diyormufl. Türkiye’nin 6-7 eyalete ayr›lmas› yönünde görüfl oldu¤unu, çünkü hâlihaz›rda Türkiye’nin Erdo¤an’›n baflbakanl›¤›na mahkûm oldu¤unu, o zaman alternatif 6-7 baflbakan ismi bulunabilece¤ini belirtiyor. Sorunun art›k çözülmesi gerekti¤ini ve çözüm zaman› oldu¤unu, Hürriyet gazetesinin bir devlet gazetesi oldu¤unu, etkin ve ezber bozucu yaklafl›m›m olursa destekleyebilece-

gelledi¤ini, üniter devlet yaklafl›m›ma kat›lmad›¤›n› belirtiyormufl. Benim için bunlar önemli de¤il. Anadil Türkçe olsun diyorlar. Olsun. Benim için federasyon da hatta konfederalizm de çok önemli de¤il. Benim temel ald›¤›m kiflinin kendisi ve temel özgürlü¤üdür. SHP Genel Baflkan› Hüseyin Ergün Türkiye sol hareketinin özgürlükçü, sivil ve ço¤ulcu kimli¤inden uzaklaflmas› baflar›s›zl›¤›n›n temel nedeni oldu¤unu, Kürt sorunun çözümü konusunda bu ülkede Türkler hangi haklara sahipse Kürtlerin de ayn› haklara sahip olmas› gerekti¤ini, en ileri demokratik sistemlerde tan›nan hak ve özgürlüklerin verilmesi ile çözülebilece¤ini, maliye, d›fl politika, savunma ve kolluk d›fl›nda di¤er tüm yetkilerin yerel yönetimlere b›rak›lmas› gerekti¤ini ve daha önce Türkiye ‹flçi Partisi’nin tarihe geçen Kürt raporunu kaleme alan kifli oldu¤unu belirtmifl. Filiz Koçali vard›, Ayfle vard›. EMEK partisi, Levent Tüzel vard›. Ufuk Uras vard›. Ne yap›yorlar? Hepsiyle görüflülebilir. Bu ifl mutlaka olmal›. Olmazsa olmaz. Muhafazakârlar›n demokratlar›, liberallerin demokratlar› yok denecek kadar az ve çok zay›ft›rlar. As›l süreci çözebilecek, güçlendirecek olanlar radikal demokratlard›r. Bunlar anayasadan bahsediyorlar, demokrasiyi bilmiyorsun ki. Yeni anayasa yapman›n yolu demokratik zihniyetten geçer. Konufluyorsunuz anayasa, anayasa diyorsunuz ama sizde demokratik zihniyet yok ki. Bunlar neden anlam›yorlar, geri zekâl› m›d›rlar? Çat› Partisini engelleyen kim,


SERXWEBÛN

w.

ww

den rica etmiflti. Askeriye Brüksel üzerinden rica etmiflti. En son da buradan da rica ettiler. Say›n Erdo¤an ve Gül’ün izledi¤iniz gibi dolayl› da olsa ça¤r›lar› oldu, ricalar› oldu. Ben de bunlara cevap verdim. Osmanl› zaman›nda padiflahlar perde arkalar›ndan dinlerlerdi. E¤er çözüm olacaksa biz bunu da kabul ederiz. Siz de ne dedi¤imizi dinleyin. Siz bunlar› söylediniz, bu söylediklerinize sahip ç›k›n. Demokratik siyasetin gere¤i olarak cesur olman›z gerekiyor. Çözümü istemeyenler Erdo¤an ve Gül’ün gitmesini isteyenlerdir. Bu kendilerine de iletilebilir. Bu da CHP ve MHP’dir. E¤er çözüm geliflmezse 3-5 ay sonra gidersiniz. Bunun ucu nereye kadar gider, bilmiyorum, PKK’nin içine kadar uzanabilir. Osman, Botan, dörtlü çete gibi olabilir. Ama böyle olacak, böyle bir fley vard›r da diyemem, bu konuda bir bilgi sahibi de¤ilim, e¤er çözüm geliflmezse olabilir diyorum. Barzani, Talabani beni yok etmeye çal›fl›yorlard›. Ama sonuç ortada. Ben deneyimlerimle kimsenin anlamad›¤› birçok fleyi anlad›m ve baflard›m.

ew e. c

cak denilen yol haritas›n› yetifltirmeye çal›flaca¤›m, yazmaya bafllad›m. ‹ki, üç hafta bu böyle geçer. Bugün Sabah gazetesi yazm›fl. Bunu nerden ç›kar›yorlar? Ben daha yeni yazmaya bafllad›m. Do¤rusu hiç alakas› yok, saçmal›yorlar. Bu konuda ben daha bir fley söylemeden nas›l yaz›yorlar? Ama benim söyleyeceklerim var. Benim aktaracaklar›m var. Bunlar› dinlemezseniz ne olaca¤›n› size söyleyeyim. Bu öyle kaba bir tehdit olarak anlafl›lmas›n. ‹ki kesim var. Biri siyasi düflünen biri askeri düflünen. Ben olmazsam, 40-50 kiflilik askeri konsey var. Ben biliyorum. Güçleri de vard›r. Say›lar› befl bin on bindir. Bunlar›n yafll›lar› vard›r, yeterince tecrübelileri vard›r, orta yafll›lar› vard›r, gençleri vard›r. Ve güçlüdürler. Siyasi olarak çözüm geliflmedi¤i zaman askeri kesim inisiyatif al›r. Çözüm geliflmedi¤i takdirde askeri kanat çok güçlenecek. Sonuçlar› hepimizin tahmin etti¤inden daha vahim olacak. ‹flte Ertu¤rul Özkök 50 y›l devam edecek diyor. Ben bu nedenle olmak istiyorum. Çözün, nas›l çözerseniz çözün. Kimi muhatap al›rsan›z al›n. Ama ciddi olal›m. Hepsi çat›flmas›zl›k ortam› devam etsin diyor. Ben zaten 11 y›ld›r bunu burada yap›yorum. Hatta Özal’dan beri yap›yorum. Ve tek bafl›ma yap›yorum. Rica ediyorlar. Ricalar› üzerine ben bunlar› yap›yorum. Özal Talabani üzerinden rica etmiflti. Ben önce ‘sen ne diyorsun’ demifltim ve flafl›rm›flt›m. Daha sonra Say›n Erbakan Suriye Devlet Baflkan› üzerin-

ne t

yapmayan kim, bana söylenmeli. Y›llard›r söylüyorum, DTP’de avukatlar›m da beni anlam›yor. Anlad›m, kabaday›s›n›z, anlam›yorsunuz. Biliyorum, hepiniz bu iflin içindesiniz, sizin arkan›zdakiler de öyle. Neden yapm›yorsunuz? Ama kiflisel olarak suçlam›yorum. Çünkü tecrübe ve deneyim sahibi de¤ilsiniz. Taraf gazetesinden Cemil Ertem Kürt sorununun uluslararas› bir sorun oldu¤unu, dört ulus devletin bask›s› alt›nda yok olmayla karfl› karfl›ya oldu¤unu ve Türkiye’nin ulus devlet paradigmas›n› aflmadan çözümün gerçekleflmeyece¤ini yaz›yor. Hasan Cemal de yaz›s›nda PKK ile Kürtlerin birbirinden ayr› düflünülmeyece¤ini, muhatap al›nman›n bin bir yolu oldu¤unu yazm›fl. Muhatap olmaya bay›lm›yorum. Öyle bir derdim de yok. Bas›nda çok da ifllenen 15 A¤ustos’ta aç›klana-

A¤ustos 2009

om

48

Savafl geliflfliirse benim söyleyecek pek fazla bir flfleeyim olmaz

E¤er bu sorun çözülmezse farkl› gruplar ç›kabilir, bu gruplar inisiyatif gelifltirebilirler. Ben burada her fleyi önleyecek durumda de¤ilim. Savafl geliflirse benim de söyleyecek pek fazla bir fleyim olmaz. Çünkü diyecekler ki ‘yaflam bizim yaflam›m›zd›r.’ Da¤larda olan onlard›r. Ben bu konuda bir fley diyemem. Bu, onlar›n karar›d›r. Beni de dinlemezler. Bunu kaba bir tehdit olarak da söylemiyorum. Sorunun fliddetle çözülemeyece¤ini herkes biliyor. Ne kadar gücünüz olursa olsun, ne kadar silah›n›z olursa olsun PKK’yi bitiremeyece¤inizi anlaman›z gerekiyor. Bunu anlayanlar da vard›. Askeriyede Hilmi Özkök, Karaday› onlar, o nedenle siyaset diyorlard›. Ben de esas alarak onlara cevap veriyordum. Siyasi etik sahibi iseniz söylediklerinizi yap›n, cesur olun. Demokrasiden bahsediyorsunuz, anayasadan bahsediyorsunuz. ‹nanmad›¤›n›z ve do¤ru bulmad›¤›n›z bir anayasa ile nas›l yaflars›n›z? Biliyorsunuz anayasa kutsal bir ya-


A¤ustos 2009

SERXWEBÛN das›n›z. E¤er insanl›¤›m› kabul etmezseniz bu sorun çözülmez. Ben daha önce de söylemifltim. Akil adamlar komisyonu kurulsun. Ben gidip o komisyona kendi düflündüklerimi, çözümün nas›l olaca¤›n› anlatay›m, yararlar›n› zararlar›n› anlatay›m. Muhatap almazsan bunun anlam› fludur. Ben savafl istiyorum, ben çat›flmak istiyorum. Gidin o zaman birbirinizi öldürün. ‹stedi¤iniz kadar öldürün, öldürebildi¤iniz kadar öldürün. Bir milyon-iki milyon. O zaman ne haliniz varsa görün. Bunun sorumlusu ben de¤ilim. Kürtler de o zaman savafl yetenekleri varsa savafl yeteneklerine göre hareket ederler, siyaset yapma yetenekleri varsa siyasi yeteneklerini kullan›rlar. E¤er kar› kocal›k yapacaklarsa adam gibi kar›l›k yaps›nlar, ben kar›flmam. E¤er siz samimi iseniz çözüm h›zl› geliflir. ‹spanya’da Franco örne¤ine bakt›¤›m›zda ‘75’te Franco gitti, ‘78’de her fleyi -üç y›lda- hallettiler. Bu iflleri h›zl› çözeceksiniz. Siz 25 y›ld›r ne yapt›n›z? Hatta daha öncesi de var. Bana diyorlar ki çat›flmas›zl›k devam etsin. E¤er yarar getirecekse devam etsin. Bana ö¤üt vereceklerine demokratik siyasetin gere¤ini yaps›nlar. Ben zaten 10 y›ld›r bunu yap›yorum. Ama bugüne kadar gelinen noktada bunu bir zafiyet, zay›fl›k olarak bilmem ne olarak alg›lad›lar ve yarar getirmedi. Ben ciddiyim. Ben öyle kimseyi kand›rmam. Ahlaks›zl›k da yapmam. Bu mesele bir ahlak meselesidir. Bu çat›flmas›zl›k süreçlerinde hep insanlar öldü ve insanlar ölmeye devam ediyor. E¤er insanlar ölecekse bunun yarar› yoktur demektir. Benim burada temel amac›m insanlar›n ölmemesidir. Türkçe diyorsun, resmi dil Türkçe olsun. Bunlar çok basit fleyler. Ben bu tür fleylerle u¤raflm›yorum. Benim esas ald›¤›m her fley senin olsun, ama benim de özgürlü¤üm olsun. Benim de insani özgürlü¤üm ve yaflam alan›m olsun. E¤er bu olmazsa olmaz. Bir çocuk do¤unca anas›n›n dili var ve o dili kullan›r, o dili kullanma alan›n› oluflturmal›s›n. Benim devlet anlay›fl›m oryantalist devlet anlay›fl› de¤ildir. Bat› ulus-devlet anlay›fl› milliyetçi ve faflisttir. Milliyetçi olduklar› zaman faflist olmalar› kaç›n›lmazd›r. Avrupal›lar›n geliflmemifl ülkeler için düflündü¤ü gibi düflünmüyo-

rum. Onlar menfaatçi ve faflisttirler. Onlar›n ulus-devlet anlay›fllar›n›n sonucu bugün Afganistan, Pakistan, ‹ran ve Irak’ta çok aç›kça görülmektedir. Onlar savafltan, çat›flmalardan, kendi varl›klar›n› sürdürmeye çal›fl›yorlar. Ben ise insanlar›n özgürlü¤ünü esas alan bir anlay›fl› savunuyorum. Onlardan farkl› düflünüyorum. Bunu herkese gidip anlatmak laz›m. Bas›na da vermek laz›m, televizyonda da tart›fl›lmal›.

w.

ne te we .c om

sad›r. Siz do¤rulu¤una inanmad›¤›n›z bir yasay› nas›l uygulayacaks›n›z. Kendi anayasan›za inanmayacaks›n›z kalk›p siyaset yapacaks›n›z. Bu, eti¤e s›¤ar m›? Bu, ahlaks›zl›kt›r, bu haramd›r, hem dinen haramd›r, hem de siyaseten haramd›r. Siz buna inanm›yorsan›z, anayasan›n yanl›fl oldu¤unu düflünüyorsan›z, gece gündüz uyumadan bunun düzeltilmesi için çal›flmal›s›n›z. Bunu yapmayanlar haramzadedir. Bunlar›n yapt›klar› her fley haramd›r. E¤er ahlak sahibi iseniz böyle bir fley olmaz. Bunu yapanlar Türkler ad›na yapt›¤›n› söyleseler de hiçbiri Türk de¤ildir. Bunu gördü¤ümü, Türkiye’nin kodlar›n› çözdü¤ümü Ertu¤rul Özkök görmüfl. Onun çevresinde iliflkili oldu¤u 40-50 kifli var. Onlar benim bunu çözdü¤ümü biliyorlar. Ama sadece ben çözdüm. Niye çözdüm? Tecrübelerimden, yaflad›klar›mdan çözdüm. Ben tek bafl›ma gere¤ini yapt›m. Hatta bana ‘teslim oldu, flu oldu bu oldu’ dediler. Benim vicdan›m ve akl›m çat›flmaya, insan ölümlerine el vermiyor. Bana diyorlar ki teslim ol. Kendi kiflili¤inden vazgeç, onursuzlafl diyorlar. ‹nsanl›¤›ndan ç›k diyorlar. Bunu asla kabul etmem. Ben insan de¤il miyim? Buraya insanlar konur. Ben insan de¤ilsem beni buraya niye getirdiniz, niye koydunuz, niye yaflat›yorsunuz? Buradan aç›kça ilan ediyorum. Benim burada bulundu¤um her saniye Türkiye’nin zarar›nad›r. Bunu bir tehdit olarak da söylemiyorum, günde bir milyar masraf yap›l›yor. Bu sorunu kendi içimizde çözemezsek farkl› güçler müdahil olmak ister.

49

E¤er siz samimi iseniz çözüm h›zl› geliflfliir

ww

Ahmet Türk ‘görüflelim diyalog kural›m’ diyor. Yok diyorsun, Öcalan’› muhatap almam diyorsun. O zaman kabaday›n›n z›rtapozun tekisin hiçbir fleyden anlam›yorsun. Biliyorsunuz bir söz vard›r, hayvanlar koklafla koklafla, insanlar konufla konufla anlafl›rlar diye. Ben çözece¤im diyorsun, nas›l çözeceksin. O zaman kiminle nas›l çözeceksin. Say›n Erdo¤an’a sesleniyorum. Her fley bizim olsun diyorsunuz. Sizin olsun ama benim de insanl›¤›m› kabul etmek zorun-

Davos’un hesab›n› da Erdo¤an’a sorarlar

Avrupal›lar kendilerini milliyetçilikleriyle koruyorlar. Avrupa’da milliyetçilik nas›l ortaya ç›kt›? Milliyetçilik Türkiye’ye de Avrupa’dan bulaflt›. Türkiye milliyetçilikle bile kendini koruyam›yor. Bugün Kafkasya’da, Çin’de, Rusya’da, Balkanlarda, Ortado¤u’da, Çin’i görüyorsunuz Türkleri koruyam›yorlar. Erdo¤an Davos’ta bir ç›k›fl yapt›. Kahraman ilan ettiler, neyin ne oldu¤unu, nas›l oldu¤unu bilmiyor, anlamad› da. Bunun sonuçlar›n›n ne zaman karfl›s›na ç›kaca¤›n› da hesaplayam›yor. Ama onlar bunu 3-5 y›l sonra hissettirmeden intikam›n› alacaklar, hesab›n› soracaklar, fark›nda bile olmayacak. Menderes döneminde biliyorsunuz 6-7 Eylül olaylar› yafland›. Bunlar›n sonucunda Menderes idam edildi, ama o bunu anlamad›. Niye as›ld›¤›n›, neden as›ld›¤›n› bile anlayamad›. Davos’un hesab›n› da Erdo¤an’a sorarlar. O da nas›l oldu¤unu bilmeyecek. Bunun tek çözümü demokratik siyasettir. Türkefl, Kenan Evren iktidara geldi¤inde Evren için diyordu ki, fikrimiz iktidarda fikrin sahibi içerdedir. Bu, çok kötü bir fleydir. Tabii ki iyi bir fley de¤ildir. Ben bunu neden söylüyorum. Bunlar bizim fikirlerimizdi AKP ald› kulland›, buna ra¤men dört y›lda yüzlerce akademi kurdu. Demokratik siyaset teorisi olmadan demokratik siyaset yapamazs›n›z. Bu kadar akademi kurmalar›na ra¤men Erdo¤an demokratik siyaset politikalar›n› anlayam›yor, kavrayam›yor. Sadece Baflbakan duygu olarak anl›yorum diyor. Öyle duygu muygu ile olacak ifl de¤il. Bunun gere¤ini ak›l ve mant›kla yapacaks›n. fiimdi Ahmet Da-


SERXWEBÛN

Bugün yapmaya çal›flfltt›¤›m›z flfleey 1920’lerin ruhunu canland›rmakt›r

ne t

Mustafa Kemal’i bir yönüyle takdir ediyorum. O Frans›z 3. Cumhuriyetçilerden biraz etkilenmiflti. Bu fikri Türkiye’de uygulamaya bafllad›, k›smen baflar›l› oldu. Demokratik siyaseti anlad›¤›ndan dolay› k›smen baflar›l› oldu. Ben kendimi öyle kimseyle k›yaslama derdinde de¤ilim. Ben son 15 bin y›ll›k süreci çözdüm. Olaylar›n bir sosyolojik sonucu vard›r. Bunu savunmalar›mda geniflçe belirttim. Ayd›nlar›n konuya bu yönüyle bakmalar› gerek. Bugün yapmaya çal›flt›¤›m›z fley 1920’lerin ruhunu canland›rmakt›r. Hasan Cemal’e Öcalan çok duyarl›d›r, çok yo¤unlaflm›fl, sizin de dikkatli olman›z gerekiyor, denilebilir. Türkiye 1920’lerden daha fazla evrilecek. Hasan Cemal ve Ertu¤rul Özkök’le tekrardan görüflülebilir. Bunu onlara iletmek laz›m. Ertu¤rul Özkök geçen hafta köfle yaz›s›nda bana terörist, terör bafl› benzeri kavramlar kulland›¤›n›, ama bunlar›n da devletin tutumundan kaynakland›¤›n›, ama bugün bunun do¤ru olmad›¤›n›, kullan›lan dilin daha yumuflak olmas› gerekti¤ini belirtiyor. Evet, ben de eski ben de¤ilim. Hürriyet de eski Hürriyet de¤ildir. Bu saatten sonra da eski Hürriyet olamaz. Daha çok de¤iflecek. Geçmifl geçmiflte kald›. Devlet de eski devlet olamayacak. Ben de daha öncesinde reel sosyalizmin etkisiyle bir tak›m fleylerin olabilece¤ini düflünüyordum. Bugün gördü¤ünüz gibi Rusya ve Kafkasya’n›n durumu orta-

da. Çin sosyalizm ile ancak ABD’ye hizmet ediyor. Ben isteseydim ba¤›ms›z devleti dahi gerçeklefltirebilirdim. Ama bu 2 milyon belki daha fazla insan›n ölümüne sebebiyet verecekti. Çat›flma, fliddet, ölüm benim mant›¤›m de¤ildir. Bu nedenle ben bunlardan vazgeçtim. Demokratik siyaseti ve özgürlü¤ü esas al›yorum. Ben radikal demokrat›m. Di¤er ayd›nlar ne yap›yorlar? Aram nerede? Yaflar Kemal ne yap›yor? Yaflar Kemal’in üzerine düfleni yapaca¤›n› söylemesi güzel. Tekrar görüflülebilir. Bir ricam var. Van’a gidip Van’›, o uygarl›¤›, o güzelli¤i roman veya makale fleklinde yazabilir mi? Herhalde tart›fl›yorlar. Ömer Günefl’in müracaat› üzerine ‹nfaz savc›l›¤›ndan gönderilmifl, kan tahlili ile ilgili bir belge verildi. Bu tahlilin sonucu müdürlükten veya savc›l›ktan al›nabilir. Ayd›nlarla görüflmeler devam etmeli. Mihri Belli ile de görüflülmeli, özel selamlar›m› iletiyorum. Ad›yaman cezaevinden mektup gönderen arkadafl›n bahsetti¤i meclis karar› yay›nland› m›, gazetede ç›kt› m›? Günlük gazetesi ve ekranda bol bol yay›nlans›n, bol bol ifllensin. O çok önemlidir, o belge pek çok fleye yeter. Çok ilgincime gitti. Ben de bilmiyordum. Bu belge çok önemlidir.

Bu süreçte herkes sorumluluklar›n›n bilincinde olmal›

‹lac› kestiler, vücudum üzerinde olumsuz etkileri oluyordu, bu nedenle kestiler. Çok güçlü yan etkileri vard›. Olumsuz etki göstermeye bafllam›fl, Xatral isimli ilaç. Doktorlara, niçin bu olumsuz fleyleri oluyor, vücudum olumsuz etkileniyor diye sorulabilir. Zorlan›yorum, nedeni doktorlardan ö¤renilebilir. ‹drara giderken epey zorlan›yorum. Geceleri uyan›yorum, zorluyor yani. Böyle olumsuz etkileniyorum. ‹çiflleri Bakan›n›n Kürt sorununa iliflkin aç›klamalar› ve buna iliflkin MHP, CHP ve DTP’nin de aç›klamalar›n› dinledim, haberim var. Hasan Cemal ne diyor? Aç›klayaca¤›m yol haritas›n›n basit ve sade olmas›n› Kürt toplumu ve Türk toplumunun hassasiyetlerini gözetmek gerekti¤ini

w.

ww

belirtiyormufl. Bu hassasiyetleri bir dengede tutmak gerekti¤ini, çat›flmas›zl›k ve eylemsizlik halinin sürmesini bu konuda da benim görüfllerimin önemli oldu¤unu söylüyormufl. Hükümetin, devletin bu sorunu çözmek ihtiyac› hissetti¤ini, hükümetin bu nedenle Kürt sorunu üzerinde çal›flt›¤›n›, ancak bunun içeri¤i konusunda henüz net bir sonuca varmad›¤›n› ifade ediyormufl. Yine Kürtlerin ve Öcalan’›n müdahil edilmedi¤i bir sürecin ç›kmaz yol oldu¤unu söylüyormufl. Bunu bilmesi önemli. ‹hsan Bal’› biliyorum fleylerini takip ediyorum. O da çözüm için benim ön plana ç›kmamam›, çözümün merkezinin ‹mral› de¤il Ankara merkezli olmas›n›, bar›fl› generallerin de¤il dili diplomasi olanlar›n yapaca¤›n›, benim de¤il DTP’ nin aç›klama yapmas› gerekti¤ini belirtiyormufl. Bir de IRA bar›fl sürecini yürüten bir lordun kendilerine bar›fl sürecinde nelerin söylendi¤inden ziyade kimlerin söyledi¤inin önemli oldu¤unu belirtti¤ini, bu nedenle benim ön planda olmam›n baz› olumsuz durumlar›n canl› kalmas›na sebebiyet verece¤ini belirtiyormufl. Bunlar bilmiyor. Bunlar aptal m›? Güngör Mengi de askeriyenin, örgüt ile mücadelelerinde belli bir düzey yakalad›klar›n›, ancak kültürel, sosyal ve di¤er alanlarda desteklenmedikleri için bu düzeyin sürekli yükselip alçald›¤›n›, yani mücadelenin sürekli iniflli ve ç›k›fll› oldu¤unu bu yüzden askeriyenin bu konuda belli bir b›kk›nl›k içinde oldu¤unu belirtiyormufl.

ew e. c

vuto¤lu biraz bunu anlam›fl, anlad›. Beni izliyor, takip ediyor. Ahmet Davuto¤lu modern demokratik kültürü alm›fl. Bunu da Avrupal›lardan alm›fl. Geçenlerde Stratejik Derinlik isimli kitab›n› okudum. Türk ayd›nlar› Avrupa’n›n ulus-devlet anlay›fl›n›n etkisindedirler. Öyle de olmak zorundad›rlar, baflka flanslar› yok zaten, çünkü onlardan etkileniyorlar. Ancak dünyada bugün için öyle Türklü¤ü koruyacak durumunda de¤iller. Bugün Türkiye’deki Türklerin üç-befl kat› kadar› d›flar›da ve tehdit alt›ndad›r, onlar korumaya muhtaçt›rlar.

A¤ustos 2009

om

50

Hükümet çözümü Erbil Washington Ba¤dat hatt›nda ar›yor Fatih Altayl› Habertürk’ü o yönetiyor, de¤il mi? Olumlu bar›fl sürecine kiflisel olarak destek sunaca¤›n›, elinden geleni yapaca¤›n› ve çözüm için uzun süreli bir çat›flmas›zl›¤a ihtiyaç oldu¤unu belirtiyormufl. Bölgede muazzam bir politik kültür olufltu¤unu, bunun sol bir damarla birleflmesi gerekti¤ini bu sol damar›n da CHP oldu¤unu söylüyormufl. Çat›flmas›zl›k konusuna de¤inece¤im. Tarhan Erdem’i biliyorum, takip ediyorum. Sorunun çözümünün yerinde yönetim ile mümkün olabilece¤ini, bu


A¤ustos 2009

SERXWEBÛN na hitap etmesi gerekti¤ini, yol haritas› dilinde pazarl›k olmamas› gerekti¤ini belirtiyormufl. Pazarl›k de¤il, toplumsal bir uzlafl› veya müzakere olacak.

Bu sorunun demokratik çözümü için bir müzakereye ihtiyaç var

uygulan›rken hiçbir sorun çözülmez. Ben kapitalizmi ortadan kald›rabiliriz demiyorum, ancak kapitalizmi s›n›rland›rabiliriz. Bunun için çok do¤ru ve derin bir flekilde sorunlara yaklaflmak gerekir. Bu sorunun demokratik çözümü için bir müzakereye ihtiyaç vard›r. Bu sorunu nas›l müzakere edeceksin, nas›l çözeceksin? Ben burada defalarca söyledim, bu kan› durdurmak istiyorum. Bu çat›flmalar› durdurmak istiyorum. Benim tarihi bir sorumlulu¤um var. Bugüne kadar bu tarihi sorumlulu¤u yerine getirdim. Çat›flman›n ölümlerin olmamas› için büyük dikkat gösterdim. E¤er ben burada elimi çekersem korkunç fleyler olur. Herkes de biliyor ki, bölgede muazzam bir politik kültür oluflmufl, befl on bin silahl› kifli var da¤larda, Kürtlerin her türlü gücü de var. Hiç kimse durduramaz. E¤er burada bu ölümleri, çat›flmalar› durdurmam isteniyorsa, benim rol almam isteniyorsa o zaman flartlar›m›n da düzeltilmesi gerekir. Ben burada bu flartlarda hiçbir fley yapacak durumda de¤ilim. ‹stesem de bunu yapamam. Bir kere sa¤l›k sorunlar›m el vermiyor buna. Bu sa¤l›k sorunlar›yla bu flartlarda bu sorumlulu¤u yürütmem mümkün de¤il. Baflka fleyler de var. Mesela bir deprem oldu öldük burada. Yani bu flartlarla bu sorumlulu¤u üstlenip, bu rolü oynamam mümkün de¤il. Bu durumda benim d›fl›mda siz nas›l çözerseniz, çözün, bu beni ba¤lamaz. DTP beni temsil etmiyor, PKK beni temsil etmiyor. Bir baflkas› beni temsil etmiyor. Mesela Ahmet Türk’le mi çözmek istiyorsunuz. Sizi engelleyen kimse mi var? Çözün. Sorunu bu flekilde çözebilecekseniz çözün. Zaten Türkiye’deki partilerden hiçbirisi de sorunu tam olarak anlayam›yor, kavrayam›yor. Buna DTP de dahildir. DTP kesinlikle beni temsil etmiyor. AKP’nin de sorunu yeteri kadar kavrad›¤›n› zannetmiyorum. AKP sorunun yeteri kadar fark›nda de¤il, sorun umurunda da de¤il. ‹flte bir kaç dan›flman›n görüfllerine baflvuruyorlar. Soruna bu flekilde yaklafl›yorlar. Di¤er partiler de öyle. Hatta daha kötü yaklafl›yorlar. CHP de öyle. MHP ve CHP sorumlu davrans›n art›k. Karfl›lar›nda çocuk yok. Ben 15 A¤ustos’ta kendi yol haritam› sunduktan sonra çekilece¤im. Art›k çö-

ne te we .c om

yerindelik sisteminin zamanla özerkli¤e dönüflece¤ini, bu sorunun çözülmesi için bir ustal›¤a ihtiyaç oldu¤unu belirtiyor. Evet, bir ustal›k gerektiriyor. Evet, gerisi bundan sonra gelir. Aflama önemli, aflamalara dikkat edilmesi gerekti¤ini biliyorum. Kürtçe e¤itimin hemen olmayaca¤›n›, zaman alaca¤›n› da belirtiyor. Evet, bunlar sonraki aflamalar, hal olunur. Altan Tan 1995 y›l›nda Oslo’da bir üniversitede baz› akademisyenler, CIA’n›n öncülük etti¤i bir toplant›n›n yap›ld›¤›n›, Türkiye’den akademisyen ve baz› devlet görevlilerin, Avrupa’daki örgüt temsilcilerinin, ABD ve Avrupa’dan baz› görevli istihbaratç›lar›n toplam 150 kiflinin kat›ld›¤›n›, Kürt sorununun dört parçada nas›l çözülece¤ine iliflkin tart›flmalar yap›ld›¤›n›, Norveç-Oslo isminin de buradan geldi¤ini belirtiyormufl. Fikret Bila hükümetin aç›klayaca¤› paketin bireysel haklar tafl›yaca¤›n›, aç›l›m›n bunun ötesinde olmayaca¤›n›, devlet kurumlar› aras›ndaki uyumdan maksad›n bireysel haklar temelindeki konsensüs oldu¤unu, tarihi f›rsat kavram›ndan kast›n da uluslararas› konjonktürün kendilerine sundu¤u f›rsat› de¤erlendirmek oldu¤unu, hükümetin bu aç›dan çözümü Erbil, Washington, Ba¤dat hatt›nda arad›¤›n›, askeriyenin de de¤iflti¤ini ve bu de¤iflimin bireysel haklar temelinde oldu¤unu belirtiyormufl. Bu, birkaç generalin düflüncesini aktar›yor de¤il mi? Askerlerle hala görüflüyor mu? Kendisi askeriyeye yak›n de¤il mi? Benim aç›mdan flu önemli: Temel gücün kimde oldu¤u. Askerde mi de¤il mi? Bunun cevab› benim için önemli. Nazl› Il›cak yönetici kadrolar›n befl y›l süreyle Avrupa ülkelerine gönderilebilece¤ini, anadil e¤itimi ile anadilde e¤itimin farkl› fleyler oldu¤unu, Türkçenin resmi dil olmas› gerekti¤ini, bu aflamada benim aff›m›n gündemlefltirilmesinin çözümü t›kayaca¤›n› belirtiyormufl. Af m›? Sorun bu de¤il ki. Benim af edilip edilmemem sorunu de¤il as›l mesele. Lütufta bulunduklar›n› m› san›yorlar? Bunlar sorunun ciddiyetini anlayam›yorlar. Bunlara benim görüfllerimi iyi aktar›n. Bu, niye böyle konufluyor? Ruflen Çak›r da yol haritas›n›n devlete de¤il de bizden olmayan kamuoyu-

51

Sorun benim af edilip afedilmemle ilgili de¤il. Sorun çok daha derinlerdedir. Ben 10 y›ld›r bu sorunun çözülmesi için elimden geleni yapt›m. Türkiye’de Yaflar Kemal dahil hiçbir ayd›n sorunu tam olarak derinli¤ine kavrayam›yor. fiimdi bu sorunun çözülmesi için toplumsal bir uzlafl› veya müzakere bafllayacak. Bunun olmas› önemlidir. ‹yi sonuçlanmas› gerekiyor. Daha önceleri farkl› düflünüyor-

“Demokratik tarz ve yöntemlerle toplumun haklar›, demokrasi talepleri, özgürlük idealleri, tahakkuk ettirilebilir. Türkiye’de çok say›da sorun var, iflsizlik sorunu var. Bugüne kadar savafla 300 milyar dolar gitti¤i söyleniyor. fiu an büyük bir kriz var. Kapitalizm bu kadar vahfli bir flekilde uygulan›rken hiçbir sorun çözülmez”

ww

w.

dum. Devrimi düflünüyorduk. Türkiye’de devrim ve karfl› devrim nas›l yap›l›r bunlar› biliyorum. fiu an bunlar›n hepsini kavram›fl haldeyim. Tarihi, devrimleri çok iyi inceledim. Hobsbawm onlar› hepsini okudum. Biz devrimi çok derinlefltirebilirdik. Ama bu çok ac›l› olurdu. Biz bu ac›lara sebebiyet vermek istemedik. Bu aç›dan sorunu demokratik tarzda çözmeyi istedik. Demokratik tarz ve yöntemlerle toplumun haklar›, demokrasi talepleri, özgürlük idealleri, tahakkuk ettirilebilir. Türkiye’de çok say›da sorun var, iflsizlik sorunu var. Bugüne kadar savafla 300 milyar dolar gitti¤i söyleniyor. fiu an büyük bir kriz var. Kapitalizm her taraf› tutmufl, her kesimi yutuyor. Bu kapitalizm bu kadar vahfli bir flekilde


SERXWEBÛN

PKK kendi karar›n› kendisi verir

ww

w.

ne t

Herkes sorunun çözümünü bana havale ediyor. ‹flin içinde birçok faktör var. Ben bu faktörlere hâkim de¤ilim. Haber de alam›yorum, birçok fleyden haberim yok. Kald› ki sosyal olaylar böyle geliflmez, tek kifli üzerinden yürümez. Sosyal olaylar›n gidiflat› çok yönlüdür. Bunu iyi kavramak gerekiyor. Ben ancak katk› sunabilirim. O da flartlar›m de¤iflirse. Türkiye’de bu sorunu derinli¤ine kavrayan kimse var m›? Sorunu benimle tart›flabilecek, derinli¤ine tart›flabilecek bir akademisyen, bir kifli var m›? Bu sorunlar o kadar basit de¤il, sorunlara o kadar basit yaklaflmamak gerekir. Kürt sorununun sadece güvenlik konseptini, emniyet boyutunu masaya yat›rmak için, çözüme kavuflturmak için benim emniyetle 90 gün müzakere etmem laz›m. 90 gün müzakere ettikten sonra ancak sorunun emniyet yönü çözüm noktas›na gelebilir. Sorunun askeri boyutunun çözülebilmesi için benim 45 gün müzakere etmem laz›m. Bunlar çok hassas konular. Dedi¤im gibi sadece askeri yönünü masaya yat›rmam için 45-90 gün müzakere etmem, tart›flabilmem laz›m. Sorunun di¤er boyutlar› da ayr›, sosyal, kültürel,

ekonomik bunlar› daha a¤z›ma bile alm›yorum. Bunlar da ayr›ca tart›fl›l›r. Deniliyor ki bu sorun çok çat›flmal› geçti, çok ac›l› geçti. Do¤rudur, çat›flmal› geçti, ancak as›l çat›flma benim bu yol haritas›n› aç›klamamdan sonra olacak. E¤er soruna do¤ru, derinlikli yaklafl›lmazsa benim yapabilece¤im bir fley kalmaz. ‹ki tarih vereyim. Birincisi 1789’dan sonra yaflanan geliflmeler. Özellikle 1792-94 aras›, iki y›l süren iç çat›flmalard›r. Burada muazzam bir iç çat›flma yafland›. ‘94 Temmuz’unda Robespiyer ve arkadafllar› idam edilene kadar süren iç çat›flma. ‹kincisi 1917-18 ile 1922 aras› yaflanan üç-dört y›ll›k çok kanl› bir iç çat›flma. Devrim yap›ld›ktan sonra çok büyük bir iç çat›flma yaflan›yor. Burada bu iç çat›flmalar› çok iyi analiz etmek gerekiyor. Bu süreçlerde yaflanan fleylerin önüne geçmek gerekiyor. Bu iç çat›flmalar›n boyutu çok vahim. Devrim öncesi yaflananlar bunlar›n yan›nda az bile kal›yor. O dönemde Frans›zlar›n nüfusu 20 milyondu, Ruslar›n da 30 milyondu. Yine de halk› durduramad›lar. fiimdi ise bu mücadelede 40 milyon Kürt var. ‹yi örgütlenmifl kesimleri var. 40 milyon Kürt’e karfl› nas›l duracaks›n? 40 milyon Kürt aya¤a kalkt›¤› zaman ortada devlet-mevlet diye bir fley kalmaz. PKK de kendi karar›n› kendisi verir. PKK’de her türlü kadro var. Tecrübeliler. Çok tecrübeli yafll› kadrolar› var, orta kadrolar› var, genç kadrolar› var, eski-yeni kadrolar› var. Onlar da kendi kararlar›n› kendileri verir, kendi tutumlar›n› kendileri belirlerler. Ben de savafl› çok t›rmand›rabilirdim ama benim kiflili¤im buna engeldir. Ben savafl› istemedim. Halen de ölümleri önlemek istiyorum, kimsenin ölmesini istemiyorum. E¤er benim bu sorumlulu¤umu yerine getirmemi istiyorlarsa gelsin burada konuflal›m. Kim bölücü kim de¤il ortaya ç›kar. Kim ölümlerden yana, kim ölümleri engelliyor ortaya ç›kacakt›r. Ordu da bunu anlamal›. Ordu bunu anlamal› ve bunun önünde engel olmamal›. Ordu öyle çok kendine güvenmesin. Kendini öyle çok güçlü hissetmesin. Çok kaotik, çok çat›flmal› dönem olursa, çözümün önünde engel olursa ordu da ortada kalmaz, da¤›l›r gider. Ordu da bir bütün de¤il, parçal›. K›z›l ordunun hali

ortada. Çok güçlü bir orduydu, çözüldü gitti. Fransa’da kral ordusu diyorlard›, çok güçlüydü, özel muhaf›zlar› bile vard›, ama halk ayaklan›nca hiçbirisi halk›n karfl›s›nda duramad›, da¤›ld›, çözüldü.

Bahçeli çok konuflflu uyor

Bahçeli bu sürece karfl› sert konufluyor. Bunlar çözüm geliflmezse ne olaca¤›n› bilmiyorlar m›? Söylediklerinin ne anlama geldi¤ini biliyorlar m›? Biliyorlar. Bildikleri halde böyle konufluyorlar. Bahçeli çok konufluyor. Bahçeli neden anlam›yor? Gücü de yok, kendisi bunu biliyor. Ne yapmak istedi¤i ortada. Ey Bahçeli! Eskiden arkan›zda hangi güçlerin oldu¤unu biliyoruz. 1944’te bafllad›, sizden 16 kifli Amerika’ya gönderildi, belirli e¤itimlerden geçtiler. ‘70’lerde solcular› bitirdiniz, flimdi de Kürtleri bitirmeyi düflünüyorsunuz. Amerika size ‘70’lerde “Vur” dedi vurdunuz, “Dur” dedi durdunuz. Kendi gücünüzle hareket etmediniz. fiimdi de Kürtleri bitirmeyi kafan›za koymuflsunuz. Bahçeli, o kadar gücünüz varsa, o kadar kendinize güveniyorsan›z sizi baflkumandan ilan edelim. Topla Ülkücü ordunuzu, Kandil’e gidin. Bakay›m ne yapacaks›n›z. fiimdi gücünüz de yok. Yine de ba¤›r›p ça¤›r›yorsunuz. Anlamak zorundas›n›z. Yeri geldi¤i zaman ben bunlar›n hesaplar›n› hepsinden sorar›m. Mümtazer Türköne onlara söylenebilir, bunlara biraz anlats›n. Baz›lar› gücü var konufluyor, baz›lar› da gücü yok konufluyor. fiunu anlamak gerekiyor. Kürt Türksüz, Türk de Kürtsüz olmaz. Kürt olmadan siz bitersiniz. Kürt olmadan Türk de biter. Bunu sizin en büyük milliyetçiniz Ziya Gökalp söylüyor. Gökalp bunu keflfetmifl. Milliyetçili¤in babas›d›r, siz neden anlam›yorsunuz? CHP Genel Baflkan Yard›mc›s› Y›lmaz Atefl CHP’nin bir Kürt plan› olmad›¤›n›, ordunun da özelefltiri vermesi gerekti¤ini aç›klam›fl. CHP’nin bir kanad› demokratt›r, Ateflle görüflülebilir. Baykal CHP’yi bitirdi, Ergenekonla iliflkilendirerek CHP’yi bitirme noktas›na getirdi. CHP’nin Ergenekon’dan kendisini kurtarmas› gerekir. Böyle olursa demokratik bir çizgiye çekilirse CHP’nin önü aç›l›r, 1971’de, Ecevit uyan›k bir adamd›, Erge-

ew e. c

zümün nas›l olaca¤›na iliflkin Kürtler kendi karar›n› verir, PKK kendi karar›n› verir, DTP kendi karar›n› verir, Kürt halk› kendi karar›n› verir. ‹sterseniz da¤dakileri bitirin, isterseniz DTP’lileri bitirin, bitirebilir misiniz, bitiremez misiniz, kazan›r m›s›n›z, kaybeder misiniz, oras›n› ben bilemem. Herkes kendi karar›n› kendisi verir. Ben buradan da¤daki adam hakk›nda karar verecek durumda de¤ilim. Orada her gün eziyeti çeken kendisi. Sorunun içinde olan kendisi. Ben burada da¤daki insan için karar veremem. Hatta Kandil merkezi dahi karar veremez. Her grup her kifli kendi karar›n› kendisi verir. Çünkü eziyeti kendisi çekiyor, kendisi ölüyor, kendisi mücadele veriyor. Benim bu flartlarda bu konularda bir fley belirtmem do¤ru olmaz. Kürtlerin de 40 bin flehidi var. De¤erleri var. Çok büyük ma¤duriyetleri var. Kürtler kendi kararlar›n› kendileri verirler.

A¤ustos 2009

om

52


A¤ustos 2009

SERXWEBÛN lünü iyi oynad›lar. Ben kimlerin nereden yönlendirildi¤ini, niçin, hangi amaçla ne rolleri ald›klar›n› iyi biliyorum. Taner Akçam’›n nereden yönlendirildi¤ini, kendisine hangi rolün verildi¤ini iyi biliyorum. Bar›fl Meclisi içinde Cevat Önefl de var de¤il mi? bar›fl meclisini temsilen bir heyet gelebilir, iyi olur. Çat›flmas›zl›k meselesi tamamen devletin alaca¤› tavra ba¤l›d›r. Ben 15 A¤ustos’ta yol haritas›n› aç›klad›ktan sonra devlet de ortalama Eylül civar›nda operasyona devam edip etmeyece¤ine iliflkin bir aç›klama yapacakt›r. Bu konudaki tavr›n› ortaya koyacakt›r. Ya operasyonlara devam edecek ya da buna iliflkin bir karar verecek. Çat›flmas›zl›k hali tamamen devletin karar verece¤i bir ifltir. Zaten çat›flmas›zl›k hali devam ediyor. Herkes de bunu istiyor. Ancak bu konuda benim bir fley belirtmem, bir karar almam söz konusu olamaz. Devlet bu konuda kendi karar›n› kendisi verecektir. Herkesin bu süreçte sorumluluklar›n›n bilincinde olmas› gerekir. Bu konuda DTP’nin de üzerine düfleni yapmas› gerekir. ABD ve Avrupa’n›n çözümlerine güvenmemek gerekir. Güney de sadece kendi ç›kar›n› düflünüyor.

gerekiyor. Ama daha önce de bu yol denendi ama izin verilmedi. Uyguluyorlar m›, uygulam›yorlar m›, bu siyasi bir iradeyi gerektirir. San›r›m izin vermezler. Tabii yine denenebilir, gelinir, görüflülebilir. Bunun için siyasi bir karar gerekir. Ancak önemli bir süreçten geçiyoruz, 15 A¤ustos’tan sonraya kalabilir, sonra görüflülebilir. Ertu¤rul Özkök ne diyor? Benim silahl› güçleri s›n›r d›fl›na çekiyorum, silahs›zland›r›yorum, aç›klamas›n› yapmam gerekti¤ini, önemli olan›n çat›flmas›zl›k de¤il, silah b›rakmak oldu¤unu, aksi taktirde devlet kat›nda etki yaratamayaca¤›m› dile getiriyormufl. Öyle mi, baflka? Bir de at›lacak ilk ad›m›n, silahl› güçlerin s›n›r d›fl›na çekilmesi olabilece¤ini, s›n›r d›fl›na çekilen güçlerin flu kadar zamanda flu ad›mlar at›l›rsa geri dönebilecekleri fleklinde aç›klama yapabileceklerini, s›n›r d›fl›na çekilen güçlere operasyon yap›lmas› durumunda kendisi dahil kamuoyunun karfl› ç›kaca¤›n› belirtiyormufl. Ha öyle mi? Bir de bar›fl isteyen güçlerin gerçekten bar›fl› istediklerinden de¤il, ölümlerin olmamas› için bar›fl istediklerini söylüyor. Daha büyük ölümlerin, olaylar›n olmas›ndan m› korkuluyor? Bunu mu demek istiyor? Ayr›ca Özkök, devlet ile örgüt aras›nda pazarl›k görüntüsünün verilmemesi gerekti¤ini, bunun kamuoyunda tepki ve nefrete yol açaca¤›n› ifade ediyormufl. Ekrem Dumanl› da Türkiye’de büyük oranda, yüzde yetmifl oran›nda bir muhafazakâr kesimin oldu¤unu, sorunun çözümünde bunlar›n ikna edilme-

ne te we .c om

nekon’un oyununa gelmedi, ‘73 seçimlerinde yüzde 42 ile iktidar oldu, flimdi de CHP Ergenekon’dan kendisini kurtar›rsa, demokratik ad›mlar atarsa, demokratik bir çizgiye gelirse yüzde 40’la iktidar olur. Y›lmaz Atefl’e benim bu söylediklerim iletilebilir. Ona benim ailem de, çevrem de bir dönem CHP’liydi denilebilir. T. Newsweek dergisi, Türkiye, örgütün üst düzey yöneticilerinin Avrupa’n›n bir devletine gönderilmesi, geri kalan önemli bir k›sm›n›n da Maxmur Kamp›’na yerlefltirilmesi hususunu gündemine al›p Irak ve ABD ile konuflmufl oldu¤unu yazm›fl. Dergide ismini aç›klamak istemeyen bir yetkili benimle için de ilgili ev hapsi düflündüklerini belirtiyormufl. Benim durumumu da ele alacaklarm›fl. Ben flunu söylüyorum. 1789 ile 1917 tarihlerinde oldu¤u gibi benzer bir durum söz konusu. Bu kendisini sosyolojik bir ihtiyaç ve bir olgu olarak hissettiriyor. Benim söyledi¤im kiflileri ve gruplar› aflan sosyolojik bir durumdur. Radikal demokratlar bunun öncülü¤ünü yap›p bu bofllu¤u doldurmazlarsa AKP ya da bir baflkas› doldurur. Bölgede birikmifl muazzam politik gücün solla birleflmesi laz›m. Radikal demokratl›ktan kast›m DTP, yani Kürtler ve sol kesimin hepsidir. Toplumsal ilerleme, uzlafl›, geliflme ancak radikal demokratlar›n öncülü¤üyle olur. Bir baflkas› bunu yapamaz. Benim bunu uzun süredir dile getirmemin nedeni budur. Yap›lacak çal›flman›n ismi çat› partisi de olabilir, bir baflka isim de olabilir. ‹simler önemli de¤ildir. Her grup yine kal›r, kendisini ifade eder fakat genifl bir örgütlenmeye gidilmelidir. Bu, tarihi bir fleydir. Bunu iyi kavramak gerekiyor. Öyle küçük, basit alg›lamamak gerekir. Tarihi sorumlulukla buna yaklaflmak gerekiyor. 1972’de Mahir Çayan öldürüldü¤ü zaman ben bunlar›n an›s›na devam ettirece¤imi söyledim, hala devam ediyorum. 19722009, tam 37 y›ld›r bu an›s›n› iyi-kötü devam ettiriyorum. Benden baflka da bu an›s›n› devam ettiren yok. Mustafa Suphilerden bu yana devam eden bir miras var. O¤uzhan m›d›r nedir, onlar çok kötü oynad›lar. Biz bu dönemde kimlerin ne rol oynad›¤›n› da iyi biliyoruz. Kaçaro¤lu onlar bunlar› iyi biliyorlar. Bir ço¤una PKK karfl›t› rolü verildi. Onlar da bu ro-

53

Çözüme yönelik cesur ad›mlar at›lmazsa burada yapabilece¤im bir flfleey kalmaz

ww

w.

Ertu¤rul Özkök ile nas›l görüflece¤im ne yapmam›z gerekir? Ben mi baflvuraca¤›m, nereye baflvuraca¤›m? Bir dilekçe ile cezaevi idaresine mi baflvurmam


SERXWEBÛN

ne t

Avrupa merkezli düflflü ünceleri terk ettim

d›k. Bu co¤rafyan›n befl bin y›ll›k uygarl›k merkezi olma durumu var o zaman Avrupa yoktu. Avrupa karanl›k ça¤›n› yafl›yordu. Kald› ki befl bin y›ll›k bu dönemden önce on bin y›ll›k neolitik kültür var, Tar›m Devrimi var, Avrupa yine yoktu. Son iki yüzy›ld›r kendini var etmifl olan Avrupa’n›n kanl› siyasetini neden kabul ediyorsunuz? Ben Avrupa’y› tamam›yla reddetmiyorum. Bilimsel yönünü al›yorum. Pozitivist yönünü elefltiriyorum. Benim düflüncem bir arada yaflamaya dayan›r. Bin y›ld›r birlikte yafl›yoruz, diyorlar. Bunu iyi anlamazlarsa sorunu da çözemezler. Benim ad›ma gidip Özkök’e ve di¤erlerine sorulabilir: Avrupa merkezli düflüncelerden kopabiliyorlar m›, buna cesaretleri var m›? Öcalan bunu soruyor denilebilir. Avrupa’n›n düflünce sistemi biliyorsunuz pozitivisttir, bunu ifllemifltim, savunmalar›mda da var, kan üzerinden kendini var eder, Avrupa siyasetinin temelinde kan vard›r. 20. yüzy›lda iki dünya savafl› ç›kart›ld›. ‹flte üç yüz milyon insan›n hayat›na mal oldu. Son iki yüzy›ld›r bizi birbirimize düflürdüler, Avrupa bunu yaparken de Ortado¤u’da oryantalizmi kulland› ve varl›klar›n› Ortado¤u’da bu flekilde devam ettirdiler. Bu Ergenekon kafas› nas›l bir kafad›r ki Avrupa’n›n bu yüzünü görmüyorlar. Asl›nda ben bunlar› da çözdüm. Çünkü Ergenekon ayn› zamanda ittihatç› anlay›fl›n devam›d›r ve yüz y›ld›r iktidardad›rlar. Bunlar bunu neden anlam›yorlar? Görmüyorlar m›? Tekrar ediyorum nas›l bir kafa var bunlarda? Mustafa Kemal’in olumlu gördü¤üm yönleri vard›r ancak ittihatç› anlay›fl, Mustafa Kemal’in bu olumlu say›labilecek yönlerini tamamen kuflatt›. Çok aç›k ve net olarak söylüyorum ben bölücü, ayr›l›kç› de¤ilim. Ben ç›tay› yükseltmiyorum, ben onurlu bir yaflam› esas al›yorum. Aksini kimse bize dayatamaz bunu kabul etmeyiz. Kürtler bunu kabul etmez. Onurumuza, varl›¤›m›za ve de¤erlerimize laf söyletmeyiz. Onursuz bir yaflam› asla kabul etmeyiz. Söyletmem, izin vermem. Diyap A¤a denilen bir flahsiyet var Dersimlidir, Dersim mebusudur. Hatta, herkes iflgalden dolay› Sivas’a kaçal›m derken o, Ankara’da kalal›m diye ›srar

ww

w.

Diyarbak›r’da Baro, Tabip Odas›, ‹fladamlar› Dernekleri, Mazlum-Der ve ‹HD’nin oldu¤u baz› kurumlar özellikle kültürel haklar konusunda yasal ve anayasal güvence yarat›lmas›, çat›flmas›zl›k ortam›n›n devam ettirilmesini istiyorlarm›fl, di¤er ortak görüfl ise, yasal güvence olmadan s›n›r d›fl›na çekilmenin olmamas› gerekti¤i fleklindeymifl. Ortada bir güven sorunu ve tedirginlik varm›fl. Erdo¤an’›n DTP ile görüflece¤ini radyodan dinledim, takip ettim. Mehmet Ali Birand benim ç›tay› yükseltti¤imi bunun da çözümü zorlaflt›raca¤›n› benim dilimi anlamakta zorluk çekti¤ini belirtiyormufl. Benim düflüncelerim aktar›lm›yor mu? Anlat›lam›yor mu? Buradaki koflullar›m›n anlat›lmas› bile yeterli olur. Bana söylenen ve aktar›lan düflünceler tamamen Avrupa merkezli düflüncenin ürünüdür. Ben de önceleri Avrupa merkezli düflünce sisteminden etkilendim. Ben bu Avrupa merkezli düflünceleri ve sistemati¤ini terk ettim, bunlar› aflt›m. Biz Avrupa ile yaflama bafllama-

ediyor ve ben Ankara’dan bir yere ç›kmam diyor. ‹flte biz de diyoruz ki, Diyap A¤a’n›n bu tavr›na sayg› duyun ve gere¤ini yerine getirin. ‹flte biliyorsunuz Seyit R›za var, önemli bir flahsiyettir. Dersimlilere de söylersiniz. Biraz birbirlerine sayg› göstersinler, kendi tarihlerine ve de¤erlerine sahip ç›ks›nlar ona göre konuflsunlar. Kendilerine gelsinler. Ne yap›yorlar böyle, ne o Kamer Genç falan öyle Dersimliler ad›na konufluyor. Buna neden müsaade ediyorlar? Her önüne gelen Dersim ad›na konuflmamal›. Kendi temsilcilerini ç›karabilmeli, kendi temsilcilerini konuflturabilmelidir.

ew e. c

si gerekti¤ini, di¤erlerinden farkl› olarak bu muhafazakâr kesimin büyük bölümünün çözümde ikna oldu¤unu, Zaman Gazetesi’nin bu süreci destekledi¤ini, Hükümetin bu sorunun çözümünde kararl› oldu¤unu, Erdo¤an’›n kelle koltukta dolaflt›¤›n›, risk ald›¤›n›, buna paralel olarak Kürt Hareketi’nin ve siyasi aktörlerinin pozisyonlar›n› de¤ifltirmesi gerekti¤ini, yani dillerinin yap›c› olmas› ve risk almalar› gerekti¤ini belirtiyormufl. MHP ve Saadet Partisi’nin sorunun çözümüne negatif etki yapt›klar›n›, AKP’nin bunlar› ikna etmesi gerekti¤ini belirtiyormufl. Zülfü Livaneli de sorunun çözüm aflamas›na geldi¤ini, herkesin bunu gördü¤ünü ve kabul etti¤ini söylüyormufl. Görülüyor de¤il mi? Livaneli Kürtlerin onura edilmesi gerekti¤ini, onurlar›na ve sembollerine sayg› gösterilmesi ve Kürtlerden özür dilenmesi kofluluyla gerçek bir çözüm olaca¤›n› belirtiyormufl. Bak›n Kürtler onura edilmeli diyor.

A¤ustos 2009

om

54

Bu sorunu muhatap almadan çözemezsiniz

Ben birlikte yaflamaktan yanay›m. Kürtler ve Türkler bin y›ld›r birlikte yafl›yor. Biliniyor Sultan Sancar var, Yavuz Selim var, Mecit var, Abdulhamit var, Onlar Ka¤an, Bumin, Sultan, Padiflaht›lar, bunlarda Kürdistan inkâr› yoktu. Bunlar›n döneminde Kürdistan diye telafuz ediliyor ve idari yönetim de buna göre flekilleniyor. ‹flte Selçuklular, Osmanl›lar var. Tarihte ilk tan›nma Selçuklular’da var. Mustafa Kemal de özerklikten bahsetmiflti. ‹flte biz bunu istiyoruz. Kendi bu tarihinize, miras›n›za sahip ç›kmal›s›n›z. ‹flte kendilerine ‹slamc›y›z, Osmanl›c›y›z diyorlar. AKP ne ‹slamc›d›r ne de Osmanl›c›d›r. Olsa olsa milliyetçidirler. Milliyetçilik faflizmdir, faflizm yok eder, yok sayar, bundan çözüm bekleyemezsiniz. Bu nas›l bir Müslümanl›kt›r? ‹slamc› oldu¤unu, ‹slamiyeti bildi¤ini iddia ediyorsa gelsinler ben tek tek önlerine koyay›m, aç›klayay›m. Kur’an› ve Hz Muhammed’i çok iyi biliyorum, iyi çözdüm. Onlara da anlat›r›m. ‹flte Erdo¤an için kelle koltukta dolafl›yor, diyorlar. Tabii kelle koltukta dolaflacak. Erdo¤an’a, AKP grubuna aç›k mektubumdur: Bu ifllerde risk alacaks›n. Bu ifl öyle risk al›nmadan ben fluray› kaybederim, fluray› kazan›r›m kayg›s› tafl›yarak yap›lamaz. Bu büyük bir sorundur. Öyle risk alacaks›n, çözüme yönelik kararl› tav›r ve davran›fl içerisinde olacaks›n. Bu benim ad›ma iletilebilir. Risk alacaks›n›z, cesur olacaks›-


A¤ustos 2009

SERXWEBÛN mam, flunu görmem demekle olmaz. Biz bu halk›n onurunu zedeleyecek, sembollerini ve de¤erlerini afla¤›layacak hiç bir fleyi kabul etmeyiz. Kabul etmem. Bunu benden kimse beklemesin. Ben bu oyuna gelmem. Ne yaparlarsa yaps›nlar, isterlerse on milyon Kürt’ü öldürsünler, bu de¤erlerden, onurumuzdan zerre kadar taviz vermeyece¤iz.

Öyle benim a¤z›mdan Kongre’de bir fleyler söylenemez. Bak›n 60 yafl›nday›m, yoruluyorum, zorlan›yorum ancak sorumluluklar›m›n fark›nday›m. Üzerime düfleni yap›yorum. Benim buradaki ölümüm deprem de olsa, buras› üzerime de y›k›lsa, kalp krizi de olsa kesinlikle normal, ola¤an bir ölüm olmayacakt›r. Son nefesimi veriflim öldürülme biçiminde olacakt›r. Bu böyle bilinsin. Gelsinler görüflelim, beni dinlesinler, e¤er çözemezsem, ülkeyi böleceksem beni terörist ilan etsinler burada bir dakika yaflatmas›nlar. Düflman›m da olsa yalan söylemeyi sevmem, do¤ru söylerim. Sonradan bana söylemedi, demeyin. Do¤rular› dile getiriyorum. Ben söylemifltim, yine söylüyorum. Çözüm geliflmezse, çözüme yönelik samimi, cesur ad›mlar at›lmazsa benim burada yapabilece¤im bir fley kalmaz. Ben art›k kendi bafl›n›z›n çaresine bak›n diyece¤im. Öyle korkarak bu ifle yaklaflamazs›n›z. Ben konuflmam diyemezsiniz. Ben defalarca yazd›m, söyledim. Benimle bu sorunun çözümünü konuflmal›s›n›z. Yine söylüyorum. Say›n Cumhurbaflkan› Say›n Erdo¤an’dan istirham ediyorum. Bu sorunu çözelim. Sorunun çözülmemesi durumunda savafl daha çok t›rmanabilir. Ben burada bunun talimat›n› vermiyorum, kimseye de burada talimat verecek durumda de¤ilim, olabilecekleri söylüyorum. ‹flte biliyorsunuz Tamillerin sonu ortada. Tamillerle uzun süre görüflüldü. Sonuçta imha edildiler. Sonlar› Tamiller gibi de olabilir. fiayet bir çözüm olmaz ve bu bir oyunsa, ben oyuna gelmem. Bunu böyle bilsinler. Kimyasal kullanabilirler, bütün hepsini öldürebilirler de, bunu ben bilemem. Sorunun çözülmemesi durumunda bunlar›n hepsi olabilir. ‹flte ben burada aç›k aç›k söylüyorum. Bu sorunu çözmezseniz iflte Fransa’da 1792-1794 y›llar›nda Selamet Komitesi, Savafl Komitesi vard›. Bar›flç›l çözüm geliflmeyince bütün herkes Savafl komitesine tabi olmak zorunda kald›. Bizde de Kongre, KCK içinde silahl› güçleri temsil edenler var. E¤er çözüm geliflmezse, bütün siyasi yap›lar, ben dahil herkes bu güçlere tabi olur ve süreci bunlar götürür. Ben güçleri ne orandad›r bilmiyorum, eskisi kadar güçlü de olmayabilirler çok daha

ne te we .c om

“Biz onurumuz ve varl›¤›m›za laf söyletmeyece¤iz. Onurumuz ve varl›¤›m›zdan vazgeçmeyece¤iz. Bu, öyle ç›ta yükseltmek falan de¤il, ülkeyi bölme parçalama da de¤il. Bunu böyle kabul edeceksiniz. Bu halk›n onurunu zedeleyecek, sembollerini ve de¤erlerini afla¤›layacak hiçbir fleyi kabul etmeyiz”

55

‹flte gidiyorlar, onunla konufluyorlar, bununla konufluyorlar, konuflmas›nlar demiyorum. Herkesle konuflabilirler, konuflmal›d›rlar da. Muratla, Ahmetle görüflebilirler, hatta Cemal de konuflur, onlarla görüflmesinler demiyorum. Benim kadar bu soruna ve çözümüne hâkim de¤iller. Bir sorunu biri biliyorsa ve çözüm üretiyorsa onunla konuflmak zorundas›n›z. Konuflmazsan›z sorun çözülmez, sorun bu flekilde devam eder. Benim bildiklerimi benimle konuflmak zorundalar. Ben öyle aman aman gelin benimle görüflün diye yalvarm›yorum. Sorunu çözüyorum diyeceksin ve muhatap olarak da kendin bir muhatap belirleyeceksin. Bu, böyle olmaz. Kürtler bunu kabul etmez. Öyle benim a¤z›mdan bu sorunu konuflamazlar. Geçmiflte benimle görüflülmedi demiyorum. Benimle görüflüldü, bunu söylemifltim ancak çözüme yönelik bir ad›m at›lmad›, ciddi yaklafl›lmad›. Yine söylüyorum, bu ifl öyle basit bir ifl de¤ildir, cesaret iflidir. Bana öyle basit gelemezsiniz. Her gün ölümler oluyor. Ben burada ölümlerin önünde durmaya çal›fl›yorum. Bunu böyle bilmelisiniz, neden anlam›yorsunuz? Öyle gayri ciddi yaklaflmakla bu ifl çözülmez. Sorun ciddidir ve bu sorunu çözmek ciddi adamlar›n iflidir. Öyle klasik oyunlarla bu sorun çözülmez. Siz hem bu sorunu çözece¤im diyorsunuz, hem ciddi olmayacaks›n›z. E¤er ciddiyet yoksa bu soruna yaklafl›lmamal›d›r. Herkes sorunun çözümü için bana bir fleyler yüklüyor. Çözüm için ciddi ad›mlar at›lacaksa önümün aç›lmas› laz›m. Ben buradan Kongre’ye kat›labilmeliyim, fikirlerimi söyleyebilmeliyim.

ww

w.

n›z, yoksa bu Ergenekoncu zihniyet hepinizi bitirir. Ya darbecilerden, Ergenekonculardan yana tav›r alacaks›n›z ya da demokratikleflmeden yana tav›r alacaks›n›z. Bu kadar basit. Dinliyorum, bak›yorum kültürel hak ve talepler deniliyor. Çözelim diyorsunuz, ancak muhatap almadan kendimiz çözelim diyorsunuz. Kimle çözeceksiniz? Sorunu ben kendim çözerim diyorsunuz. Bu sorunu muhatap almadan çözemezsiniz. Buna “el yard›m›yla gerde¤e girme” denir. Eski bir sözdür. Bunu Kürtler kabul etmez. Daha önce s›k s›k söylemifltim. Eskiden 15 yafl›nda bir k›zla evlenilece¤i zaman erkek, “kendime kar› alaca¤›m” derdi. Kad›n› böyle mutlu edece¤ini san›rd›. Bir kad›n› böyle mutlu edemezsiniz, böyle evlilik olmaz. Bir kad›na “sana saraylar alaca¤›m, seni iyi yaflataca¤›m” diyorsun ama de¤er vermiyorsun. Eskiden yap›lan evlilikler gibi al sana flu kadar alt›n, flu kadar para karfl›l›¤›nda benim ol. Bu, zorla kar›laflt›rmad›r. E¤er Kürtler bunu kabul ederse “hepiniz kar›s›n›z” diyece¤im. Siz çözemezseniz hepinizi kar› ilan edece¤im. Bunlar›n modern evlilikle de alakas› yok. Modern evlilikte karfl›l›kl› birbirini tan›ma, anlaflma vard›r. Biz onurumuz ve varl›¤›m›za laf söyletmeyece¤iz. Onurumuz ve varl›¤›m›zdan vazgeçmeyece¤iz. Bu öyle ç›ta yükseltmek falan de¤il, ülkeyi bölme parçalama da de¤il. Öcalan son nefesini verinceye kadar onuruna ve varl›¤›na laf söyletmeyecektir. Bunu böyle kabul edeceksiniz. Yoksa flunu tan›-

Benim sorumluluklar›m var bu sorumluluklardan hiçbir zaman kaçmad›m


SERXWEBÛN

Savunmam›n Ortado¤u bölümünü bitirmek üzereyim

ne t

Radyodan dinledim, Silopi’den kap›dan teslim olanlar var, çok oluyor mu? Aileler mi bunlar? Kimdir, bilgi var m›? Radyodan dinledim, Van’da, Çald›ran’da olaylar olmufl. Nedir? Vatandafl m›, s›n›rdan geçenler mi? Van’da olumlu tepkiler var m› belediyeye yönelik? Bekir demokratik halkç› belediyecili¤i gelifltirebilir, derinlefltirebilir, yapabilir. Oras› hassas bir yerdir. Van için yedi sekiz y›ll›k zamana yay›lacak ve Van Gölü kenar›nda bir kültür saray› infla edilebilir. Yine Dersim için çok ifllevli olabilecek bir kültür saray› öneriyorum. Eskilerden, tan›d›klardan ölen yok de¤il mi? Ali Haydar onlar televizyona ç›k›yorlarm›fl, konufluyorlar m›? Nas›l, Çat› Partisi gelifliyor galiba? Geçen hafta fley onlar gelmiflti, görüflmüfltük. Bir de Millet ve Milliyetçilikler kitab›n› daha önce istemifltim. Hobsbauwm’un okudu¤um kitab›nda bu kitaba s›k s›k at›f yapt›¤› için istiyorum. Yay›nevlerinde bulunulabilir. Savunmam›n Ortado¤u bölümünü bitirmek üzereyim. Bu aralar çok kitap okumuyorum zaten, yaz›yorum. Savunmalar›m Avrupa’da bas›lm›fl. Özgürlük Sosyolojisi kitab› ç›kt› m›? Kaç sayfa, bin sayfa m›? Avrupa’da ç›kt› m›? Kitaplar›m› gördünüz mü Avrupa’dakileri, Da¤›t›mlar› baflka flekilde yap›lm›flt›r zaten. Savunmalar›m› okuyan oluyor mu? Savunmalar›m, ç›kan kitaplar›m ayd›n ve yazarlara da verilebilir, gönderilebilir.

Bu süreci, genelde, bölgede, Avrupa’da Güney’de nas›l görüyorlar? 15 A¤ustos’u nas›l de¤erlendiriyorlar, nas›l projeleri var? E¤er devlet ve hükümet bu sürece ciddi yaklafl›rlarsa, karfl› ç›kanlar fazla etkili olamazlar. Bunu biraz araflt›r›n biraz gözlemleyin. Neden böyle oluyor? Bölgede flunu yap›n. Geçen seferde söyledim. Halfeti’de bize seçimi kaybettirenleri sürekli dikkate almak gerekiyor. Halfeti’nin içindeki Kara mezradaki yerlisi bile bile bir k›sm› bize oy vermedi. Neden kaybettik? Orada Türkmenler yafl›yor. O köyler de parti taraf›ndan, o Türkmen köylerle ilgilenilsin. Bizim projemiz Türkiye’ye dönüktür. Halfeti ve Türkmen köylerinin kazan›lmas› önemlidir. Baz› beldeler var, oralarda teflkilat da kurabilirler. Hatip’e ve arkadafllar›na çok çok selamlar›m› söylüyorum, Kongrelerinin kesintisiz devam etmesini bekliyorum, sürekli olmal›d›r, alt› ay, üç ay gibi de¤il de en az›ndan ayda bir toplanabilmelidir. DTK her fleyden sorumludur, sadece bar›fl süreci de¤il, bölgenin bütün sorunlar›na onlar el atabilmeli, çözüm gücü olabilmelidir. Bu parti de¤il, tüm halk› ilgilendiren bir oluflumdur.

Kürtler demokratik bir ulus olarak varl›k kazanacak

Yol haritas› konusu bas›nda iflleniyor, herkes bekliyor de¤il mi? Star Televizyonu kimin, sorumlusu kim, onlar niye bu flekilde davran›yorlar? Neyse, geçelim. Demek yo¤un iflleniyor de¤il mi! Büyük bir fley olufltu demek. Yol haritas›na tabi oldukça yo¤unlaflt›m. Böyle bir defter bitti, ikincisini hala tamamlamad›m, yaz›yorum. ‹ki-üç güne kadar biter san›r›m. Böyle geliflece¤ini, bu noktaya gelece¤ini biliyordum. Henry Barkey Öcalan bu sürecin sessiz ve yap›c› aktörüdür diyormufl. Evet, sessiz ve yap›c›. Tabi beni çok iyi takip ediyorlar. Anlamaya çal›fl›yorlar. AKP’si CHP’si, MHP’si, hepsi. Bizimkiler bu kadar takip edemiyor. Henry Barkey, ayr›ca e¤er Hükümet derin ve önemli aç›l›mlar yapmazsa bu aç›l›m›n baflar›ya ulaflamayaca¤›n›, hayal k›r›kl›¤›n›n oluflaca¤›n› belirtiyormufl.

w.

ww

Evet, tabii ki. Kürtler bölgede önemli kazan›mlar› olan bir halk olarak kendi kendilerini yönetebildiklerini ve geri dönülemez bir noktada olduklar›n› yaz›yormufl. Evet, geri dönülemez bir noktadad›rlar.

1920’lerde yap›lmas› gereken flfliimdi yap›lacak

Siz mi anlatam›yorsunuz yoksa beni anlayam›yorlar m›? O eski ›smarlama anlay›flla olmaz. Onlar›n kendilerini kararlaflt›rmalar› gerekiyor. Öyle sorumlulu¤u benim üzerime atarak olmaz. Bir fleyler gelifliyorsa sürece onlar da dahil olacaklar. ‹flte bir yerlerde haz›rlans›n, ben emre uyay›m olmaz. Genci, kad›n› herkes kendini kararlaflt›racak. Herkes kendisi kararlaflacak. Bir yerden ›smarlama çözümler beklemek çözüme, baflar›ya götürmez. Bu tip çözüm mant›¤› eskiden teokratik düzenlerde hâkimdi. Daha sonra pozitivizmde ulus-devlette halen de hâkimdir. Onlar orada kararlaflacak, ben burada kararlaflaca¤›m, di¤erleri flurada kararlaflacak, böylece bu ifli beraber götürece¤iz, yürütece¤iz. Yeni bir süreç bafllad›. Bu, yeni, farkl› bir dönemdir. Mustafa Kemal’in Cumhuriyet’i kurmas›ndan daha önemlidir bu süreç. Demokratik bir toplum infla edilecek bu dönemde. Türkiye toplumu demokrasiyi, demokrasi kültürünü ö¤renecek. Bunun Cumhuriyet’in kurulmas›ndan daha derin sonuçlar› olacakt›r. Ben Cumhuriyet’in kazan›mlar›n› göz ard› etmiyorum, ama Cumhuriyet flimdi demokratikleflecek, Cumhuriyetin tüm olumlu yanlar›, kazan›mlar› yeni döneme tafl›r›lacak. Geç oldu ama iyi olacak. 1920’lerde yap›lmas› gereken flimdi yap›lacak. 1920’lerde bafllanan ifli flimdi tamamlayaca¤›z. O zaman Cumhuriyet kuruldu flimdi demokratiklefltirilecek. Herkes bu süreci-yeni dönemi iyi anlamal›d›r. DTP de derinlemesine anlamal›d›r. DTP bu yeni dönemi anlamazsa, derinlemesine anlamazsa afl›l›r. MHP ve CHP de böyle devam ederse biter. MHP ve CHP bu sürecin önünde engel olmamal›d›r, engel olmaya devam ederlerse alt› aya kalmaz biterler. Yeni dönemin ruhu onlar› biti-

ew e. c

güçlü de olabilirler, ama onlar da sonuna kadar savafl›rlar, savafl› daha da gelifltirirler, kendilerini korurlar, savafl› daha da derinlefltirirler. Bu, bir tehdit de¤il, tehdit olarak almamalar› gerekir. Bana ‘talimat veriyor’ diyorlar. Ben talimat falan vermiyorum. Ben olabilecekleri söylüyorum. Evet, kimle çözecekler? CHP ile mi çözülecek! Polis akademisinde bu ifli bilenler var, profesörler var. ‹çiflleri Bakan›n›n aç›klamas›n› dinledim, yeterli bulmamakla birlikte olumlu buluyorum ancak içinin doldurulmas› gerekiyor. Benim çözüme yönelik görüfllerim polise de anlat›labilir.

A¤ustos 2009

om

56


A¤ustos 2009

SERXWEBÛN sal zekâ ile analitik zekân›z› birlikte kullanacaks›n›z, birbirini destekler ve zenginlefltirir biçimde kullanacaks›n›z. 2007’de Amerika Gladio’dan deste¤ini çekti, art›k kanun d›fl› infaz dönemini, yasa d›fl› cinayetleri desteklemedi¤ini ilan etti. Bundan sonra muhtemelen pek öyle yasa d›fl› infaz olmaz, ne yap›lacaksa kanunlar çerçevesinde yap›lacak. Amerika ve di¤er siyasi güçler yeni bir tarzla Ortado¤u’da politika yürütecek. Bu süreçte PKK’nin de olmas›n› istemiyor ancak bunu zorla, silahla bitiremeyece¤ini anlam›fl durumda. PKK’yi de silahs›zland›rmak istiyor ama bizimle de uzlaflmak zorunda. Bir uzlaflma do¤acak. Bu, ‹ngiltere ve Amerika’n›n iki yüz y›ll›k politikalar›n›n bizi de dikkate alacak uzlaflmas› olacak. ‹flte zaten Barzani-Talabani’yle iflbirli¤i içindeler. Bizimle de bu flekilde uzlaflmak isteyeceklerdir. Bir özgürlük alan› aç›lacak. Bu özgürlük alan›n›n her tarafta yans›mas› olacak. Bana da yans›malar› olacak. Bir özgürlük yolu-alan› aç›l›rsa bunun her tarafa yans›mamas› mümkün de¤il. Her alana birlikte yay›lacak, d›flar›dakilere de içeridekilere de, Avrupa’ya da bana da da¤a da topyekûn her yere yans›yacak. Hani “bir fley yok niyet beyanidir” diyorlar ya… Tabii ki yok. Somut bir fleyin olmas› o kadar kolay m›? Kolay de¤il. Kolay kolay somutlaflt›rmak istemeyeceklerdir. O kadar kolay de¤il, çocuk ifli de¤il. Bunlar hassas konular, ciddi konular, somutlaflt›ram›yorlar. Kliflelerle düflünüyorlar. Benim de eskiden kliflelerim vard›, bunlar› aflt›m. Türkiye üzerine düflünceleri yok. Türkiye üzerine düflüncesi olan kimse yok. Bu yüzden beni bekliyorlar, herkes benim yazacaklar›ma kilitlenmifl. Ben ikinci defteri yaz›yorum. Çok yo¤unlafl›yorum. Bunun üzerine çok yo¤unlaflt›¤›m için böyle konufluyorum. Bugüne kadar söylediklerimin derli toplu özeti gibi olacak. Öyle formülasyon fleklinde olmayacak, daha çok zihne, anlay›fla hitap ediyor. Anlay›fl düzeyinde de¤iflimler olacak. Ben de eskiden devlet kurarsak her fley hal olunur diye düflünüyordum. Sonra devletin çözüm de¤il, sorunun kayna¤› oldu¤u düflüncesine vard›m. Hegel’in ulus-devlet için söyledi¤i “tanr›n›n yeryüzüne inmifl hali” sözü önemlidir. Do¤-

rudur. Devletin varl›¤› sorunu çözmüyor, daha da derinlefltiriyor sorunlar›. Bu nedenle ben çözümü devlette görmüyorum. Bana Güney’deki gibi bir federal devleti verseler de ben kabul etmem.

ne te we .c om

rir. Eski tarz iktidar olmaz öyleyse eski tarz muhalefet de olmaz. TKP, Hükümetin Kürt aç›l›m› konusunda, ‘bunun bir Amerikan plan› oldu¤unu, destek vermeyeceklerini’ belirtiyorlarm›fl. Bunlara söylemek laz›m. Emperyalizm, emperyalizm diyorlar. Sizler Amerika’n›n bugüne kadar yedekleriydiniz. Genelkurmay taraf›ndan e¤itildiler. Hepiniz Gladio taraf›ndan yönlendiriliyorsunuz. fierefsizler! Sadece TKP de¤il, daha birçok küçük örgüt de bunlar›n içinde. Hepsi Ergenekon ba¤lant›l›lar. Amerika 2007’de bunlar› b›rakt›, Genelkurmay da onlar› b›rakt›. Veli Küçükler hepsi içeride. Bunlar hiç bir fley bilmiyorlar, baflkalar›na hizmet ediyorlar. Bunlar›n sosyalizminin nereye dayand›¤› da belli de¤il, Rusya’ya Putine mi dayan›yor, Çine mi dayan›yor? Rusya da, Çin de flu an Amerika’n›n, kapitalizmin yede¤indedirler. Bunlar, bunlar› anlam›yorlar m›, duymuyorlar m›? Midas’›n eflek kulaklar› gibi duymuyorlar m›? Ben bunlar›n d›fl›ndaki Sol’un bir çat› alt›nda örgütlenmesini söylemifltim.

57

E¤er AKP tatmin edici derin aç›l›mlar yapmazsa da¤›l›p gider

ww

w.

AKP de öyle fazla bekleyemez. Yeni y›l› bile bekleyemezler. Eylül’den sonra belli olur, birkaç aya kadar hatta bir iki ay sonra AKP’nin gerçek niyeti, gidebilece¤i yeri belli olur. Samimi olup olmad›klar› netleflir. Barkey’in söyledi¤i do¤rudur. E¤er AKP tatmin edici, derin aç›l›mlar yapmazsa da¤›l›p, gider, ortada AKP kalmaz. Ben mevcut yaflam›, sokaktaki, d›flar›daki yaflam› hep korkunç buldum. Bu mevcut yaflamdan hep kaçt›m, altm›fl yafl›nday›m halen de kaç›yorum. Benim de bir zamanlar pilot olmak, uzaya uçmak gibi hayallerim vard›. Fakat ben bu hayallerimin hepsini terk ettim, özgürlük peflinde kofltum. Siz de eski döneme, eski yaflama ait ne varsa terk edeceksiniz. Cesaretiniz, gücünüz, bilginiz varsa yeni özgürlük ütopyalar›n›z›, yeni yaflam biçiminizi kuracaks›n›z. Duygusal zekân›z› analitik zekân›z› gelifltireceksiniz. Duygu-

Kendini örgütleyemeyen bir toplum ölü bir toplumdur

Kürt sorunun çözümünde ‘devlet olmas›n’ da demiyorum. Devlet olacak ama özgürlüklere sayg›l› bir devlet olacak. Ana dil olsun, flunlar olsun, bunlar olsun, flu olmazsa bu olmaz gibi fleyler önemli fleyler de¤il. Kürtlerin topyekün yaflam tarz›n› folklorunu hatta sporunu içerecek. Ya da devlet bize flunu versin flu kadar versin gibi fleyler önemli fleyler de¤il. Bakan da Türkiye modelinden bahsetti. Tabi bunu nas›l yapmay› düflünüyor, içini nas›l dolduracak bilemiyorum. Türkiye modeli önemlidir ancak öyle kolay de¤il ama samimi olunursa baflar›labilir. Benim çözüm modelim fludur: Devlet olacak, di¤er tarafta da demokratik Kürt ulusu olacak. Kürtler devletin varl›¤›n› tan›yacak, kabul edecek. Devlet de Kürtlerin demokratik ulus olma hakk›n› kabul edecek. Böylece orta bir yerde buluflacak, uzlaflacaklar. Benim çözüm anlay›fl›m k›saca budur. Geri kalan her konu daha sonra gelir. Bu flu demektir: Sivil toplumun demokratikleflmesidir. Yani demokratik sivil toplum oluflacak. Sonra devlet isterse yine her yerde bayra¤› olacak, isterse her yere hizmet götürecek, isterse her yerde Türkçe ö¤retecek. Ama Kürtlerin önü aç›lacak, E¤er AKP tatmin edici, derin aç›l›mlar yapmazsa da¤›l›p, gider, Kürtler demokratik bir ulus olarak varl›k kazanacak. Kendi sporunu, e¤itimini, dini örgütlenmelerini, meclisini, belediyelerini yapabilirse kendisi yapacak, kuracak. Hatta kendi öz savunmas› bile olacak. Jandarmaya, polise ihtiyac› kalmayacak. Kendi ihtilaflar›n› çözecek bir savunma gücü olacak. Yani Kürtler kendi kendini demokratik bir flekilde örgütleyecek, savunacak. Kendini örgütleyemeyen bir toplum ölü bir toplumdur. Kendini örgütleyemeyen bir toplum sa¤›r toplumdur. Kendini örgütleyemeyen bir toplum dilsiz bir toplumdur.


SERXWEBÛN

Çözüm geliflflm mezse savafl hali devam eder

Bugün bana, Amerika’n›n Barzani’ye verdi¤i gibi bir federasyon deseler ben bunu kabul etmem. Benim çözümüm bunu afl›yor. Klasik flablonlarla, kal›plarla de¤il yeni bir yaklafl›mla. Bu anlamda Marks’› Lenin’i aflt›m. Benim modelim Marks’tan da Leninden de daha ileridir. Avrupa modeli benimkine biraz yak›nd›r,

w.

ww

ama Avrupa’dan da daha geliflkindir, Avrupa modeli tam demokratik de¤il. Çözümde samimi de¤illerse, çözüm geliflmezse Kürtler zaten savafl halindeler, bu savafl hali devam eder. Bu tür süreçler zorlu süreçlerdir. Her iki taraftan da savrulmalar olur, olabilir. Bizim yöntemimiz zor. Sab›r, emek ve çaba gerektirir ama do¤ru olan da budur. ‹flte Barkey onlar beni yak›ndan takip ediyorlar. Barkey çok etkin birisiydi. Halen de etkindir. Ben Roma’dayken, ayr›lmadan on iki saat önce benimle görüflmek istedi. Bana önerileri olacakt› san›r›m. Bugün yürüyen fley de biraz onlar›n önerileri gibidir. Onlar her fleyi biliyorlar. Bu olsayd› Moskova’ya gidifl de olmayabilirdi. Operasyonlar var m›? Herhalde ciddi düzeyde de¤il. Siyaset akademisi nas›l aç›ld›, kim yürütüyor? Sadece bir tane olmaz. Bu, bir bafllang›çt›r, di¤erleri de aç›lmal›d›r, Dersim, Van, Urfa’da. Akademi’de yaflam ö¤renilecek. Kad›nlar akademilerde muazzam bir hayat› ö¤renecekler. Yeni mi aç›yorlar? Kim idare ediyor, yetkin mi? DTK’n›n düzenledi¤i toplant›lar iyi, düzenli olarak yapmaya devam etsinler. Kad›n efl baflkan belirlendi mi? Kad›nlar bunu yapabilecek birini seçmeliler. Yeri gelmiflken flunu da belirteyim; Silvan, Bitlis o bölgeler önemlidir. Selçuklu Sultan› Anadolu’ya girmek için buradaki beyliklerle iflbirli¤i yap›yor. A¤ustos’taki savafltan (1071) önce 15 May›s’ta Meya Farkin’e geliyor, onlarla uzlafl›yor, onlarla uzlaflt›ktan sonra onlardan on befl bin askerle birlikte Anadolu’ya giriyor. Bunlar› anlamak istiyorsan›z tarihi iyi okuman›z, iyi bilmeniz gerekiyor. Bas›nda Amasya Protokolleri tart›fl›l›yor. Amasya Protokolleri 20-23 Ekim 1919 tarihlidir. Amasya Tamimi olarak bilinenden farkl› bir protokoldür. Amasya Protokollerinden üçü aç›k ikisi halen gizlidir. 22 Ekim 1919 2 no’lu protokolde alt›nda Mustafa Kemal’in de imzas› olan Kürtlerin ›rki ve içtimai haklar›n› da içeriyor. Aç›k olanlar 1960’da ortaya ç›kar›lm›fl. Daha ötesi var. 10 fiubat 1922’de yap›lan oturum var. Cezaevinden bir arkadafl bana yazm›flt›. Meclis’in bir top-

ew e. c

çekiciyse, daha fazla talep görürse o kazanacak. Bunlar kapitalist anlamda bir rekabet, rekabet demeyeyim de bir yar›fl içinde yan yana olacaklar. fiimdi anadilde e¤itimden, kültürden falan bahsediyorlar. Benim çözümümde Türkler de kendi dillerini, kültürlerini, tarzlar›n› ortaya koyacaklar, bizimkinin yan›nda o da olacak, hangisi daha çok istenirse o al›nacak, o ilgi görecek. Ben eskisi gibi de¤iflimi, devlete dayal›, güce dayal›, torpile dayal› olarak ele alm›yorum. Toplum kendi demokratik iflleyiflini, öz yönetimini, e¤itimini, hatta öz savunmas›n› yap›land›racak, Devlet buna engel olmayacak, destek olsa da olmasa da böyle yap›lanacak. Öz savunma gücü olacak, polisi olacak, bunlar Kürtler aras› çekiflmelere müdahale edecek. Devletin de jandarmas› olacaksa demokratik olacak, bu hakka sayg›l› olacak. Devletin kurumlar› kendi örgütlenmemiz önünde engel olmayacak. Demokratik ulus olma özgürlü¤ümüz önündeki engeller kalkacak.

ne t

Ama Kürtlerle devletin bu uzlaflmas›ndan sonra bu anlay›fl›n içi nas›l doldurulacak, bunu konuflmak laz›m. Öyle saray filan istemiyorum. Ama bu süreçte önümün aç›lmas› için bunu hep beraber yürütebilmemiz için koflullar›m›n oluflturulmas› laz›m. Bu, topyekûn bir süreçtir. An› an›na yürütülmesi gerekir. Herkes, her fley tepeden t›rna¤a de¤iflmek durumunda. Siz gençler bu de¤iflimi iyi kavramak durumundas›n›z, yaflamlar›n›z› buna göre de¤ifltirmek durumundas›n›z. Eski ütopyalar›n›z› bir yana b›rakacaks›n›z. Ben de eskiden büyük hayaller kurard›m, pilot olmak, uzaya ç›kmak isterdim, sonra bunlar›n çocukça hayaller oldu¤unu anlad›m, bu gerçeklikle yaflamak durumunda oldu¤umuzu anlad›m. Sizler de hayallerinizi, yaflam›n›z› bu yeni dönemle yeniden flekillendirmelisiniz. Eskiden, neden öyle Ekim Devrimi gibi yapmad›m, iflte kökten bir flekilde yeni bir devleti örgütlemedim diye düflünürdüm, Frans›z Devrimi gibi Rus Devrimi gibi toptan zaferler. Bunlar›n dönemi kapand›. Büyük kay›plar›, büyük riskleri olurdu. fiimdi bunlar› aflt›m, art›k klasik anlamda bir devlet çözümünün daha ziyade bir çözümsüzlük oldu¤unu ortaya koyuyorum. Hatta bu anlamda devlet bir çözüm de¤ildir, engeldir. Toplumun yeniden yap›land›r›lmas›ndan yeniden demokratik bir yap›land›rma, en küçük hücresine kadar de¤iflimden, demokratik toplumdan bahsediyorum. ‹yi olan, güzel olan ne varsa ortaya konacak, bunlar yan yana olacak ve hangisi daha

A¤ustos 2009

om

58


A¤ustos 2009

SERXWEBÛN bizim ‹slam karfl›t› olmad›¤›m›z söylenebilir. Müslümanl›k kültürünü de biliyoruz. ‹slamiyeti de en iyi anlayarak, çözümleyerek yaklaflmaya çal›fl›yoruz. Gerçek ‹slamiyeti ortaya ç›karan bir yaklafl›m›m›z var. Bizi iyi de¤erlendirsin, iyi okusun. Kürdistan’da okullar› var. Burada Kürdistan’da da cemaatleri var, örgütlüler. Olabilir ama demokratik temelde karfl›l›kl› yaklafl›mlar olabilir. Demokratik temelde birlikte hareket edilebilir. Fethullah Hoca’ya selamlar›m› ve sa¤l›k konusunda da iyi dileklerimi iletiyorum. Bizi daha iyi takip etsinler, anlas›nlar. Aram Tigran yaflam›n› m› yitirdi, öyle mi? Ben radyodan bir fleyler dinledim ama tam anlayamad›m. Nas›l olmufl? Düflmüfl mü? Daha önce böyle bir hastal›¤› var m›yd›, Diyarbak›r’dayken. Daha önce kalp rahats›zl›¤› yok muydu? Daha sonra cenazesi tekrar Diyarbak›r’a getirilebilir. Kaç çocu¤u vard›? Yan›nda kimse var m›yd›? Yürüyor muydu, ayakta m›yd›, rahat geziyor muydu? Ölümünde kuflkulu bir fley var m›? Kaç yafl›ndayd›? fiimdilik Aram için birkaç fley özet olarak söyleyece¤im. Daha sonra yeniden de¤erlendirece¤im. An›s›na televizyonda bol bol iflleniyor mu? Aram, Ortado¤u’nun bülbülüydü. Kürtçe, Ermenice, Süryanice, Arapça vb çok say›da dillerden söylüyordu. Aram ayn› zamanda flahsi bir ozan›md›. ‹lk Ankara’dayken radyodan sesini duydum. Aram Tigran’› Ankara’da ilk dinledi¤imde “bu ses ölmemeli, hep özgür kalmal›” demifltim. Sonra kendisiyle de tan›flt›m. Benim öyle tan›mlamalar›m s›k s›k oldu. Benim Aram’la ilgili çok derin de¤erlendirmelerim oldu. Böyle bir güzellik bir sesten yans›yabilir, bir kad›ndan da yans›yabilir, baflka bir fleyden de. Güzellik sanata ait fleylerdir. Aram’›n sesi davudi bir sesti, dingin bir sesti. O ses, beni Kürdistan’a götürdü. Bu sesler ölmez. Aram için öldü diyemem. Aram için flehit diyorum, ölümsüzleflti. Çünkü mücadeleyi çok yo¤un olarak yafl›yordu. Heyecanl›yd›. Bu nedenle ona büyük flehit diyorum. Benim için Aram ölmemifltir, bu ses ölmez. Onurlu ve mücadeleci bir yaflam› vard›. Di¤er sanatç›lara söyleyin, an›s›n› bol bol yaflats›nlar. Benim ad›ma bafl sa¤l›¤› dilekle-

rim ve söylediklerim bir mesaj olarak televizyonda yay›nlat›labilir. Ailesinin de ne ihtiyaçlar› varsa karfl›lanabilir. Aram için eflyalar›, an›s›, bir evde müze fleklinde bir yer aç›labilir, yap›labilir. An›s› böyle yaflat›labilir. Aram için üç gün fley yap›labilir, k›rk› için bir fleyler yap›labilir, bu tarz fleyler yap›labilir. Cenazesi daha sonra Diyarbak›r’a getirilir.

ne te we .c om

lant›s›nda 64’e redde karfl› 273 kabul oyu var, Kürtlerin özerkli¤iyle ilgili. Ahmet Türk yol haritas›na iliflkin, anadil ve demokratik özerklikle ilgili yumuflak fakat ayn› anlama gelecek bir üslup kullan›lmas›n› öneriyormufl. Tamam, anlafl›ld›. Yine çözümsüzlü¤ün kayna¤›n›n Kürtlerin de¤il devletin oldu¤unun iyi ifllenmesi gerekti¤ini belirtiyormufl. Sönmez Köksal bu sürecin gizli müzakerelerle do¤rudan ya da dolayl› olarak yürütülmesi gerekti¤ini belirtiyormufl. Haaa, müzakerelerle yürümesi. Avrupa’da, Amerika’da bu ifller diplomasi yoluyla yürür. Bizde de benzer süreçler geliflebilir. Bana yans›yan bir fley yok. DTP’nin Amerika’da temsilcilik aç›laca¤› söyleniyor. Kimdir temsilci? Nazmi Gür kimdir, yeterli midir? Ama yeterlili¤i var m›, yetkin birisi mi? Sadece dil bilmek yetmez. O zeminde politika yapmak kolay de¤il, o alan önemlidir, y›rt›c› olacaks›n, ak›ll› olacaks›n, sonuç al›c› olacaks›n. Bir kifliyle de olmaz. Birkaç kifli olmal›d›r. Baflka nerede temsilcilik var, Avrupa’da var m›? Nas›l? Eskiden silik birini göndermifllerdi. Etkisi yoktu. fiimdi nas›l, yine o mu?

59

Bizim öyle kaba materyalist yaklaflfl››m›m›z yok

ww

w.

Avni Özgürel PKK’nin iki yüz kiflilik yönetici kesiminin yurt d›fl›na gönderilmesinin siyasi risk tafl›d›¤›n›, yurt d›fl›na göndermenin do¤ru olmayaca¤›n›, benim ev hapsine al›nmam durumunda yan›mda kalmalar› gerekti¤ini belirtiyormufl. Siyasi riskler olur diyor, tabi do¤ru. Öyle iki yüz kifli filan meselesi de¤il. Onlar detay fleyler. Daha sonra konuflulacak fleyler. Hüseyin Gülerce büyük provokasyonlar›n olmamas› halinde sorunun çözülece¤ini belirtiyormufl. Olabilir. O zaman bir iki fley söyleyeyim. Ben Fethullah Hoca’y› takip ediyorum, okuyorum. Çok da olumsuz de¤erlendirmiyorum. Kendisine söylenebilir. O da zaten mülteci durumundad›r. ‹slami temelde yaklafl›mlar› var. Bunu anl›yoruz. Bizim öyle kaba materyalist yaklafl›m›m›z yok. ‹nkârc› yaklaflm›yoruz. Marksistler gibi bakm›yoruz. Ona

Bar›flflaa en çok k›rsaldaki asker sevinecek

Ben biliyordum. Ben halk›n destek verece¤ini biliyordum. Hatta ben yüzde seksen de¤il yüzde doksan bekliyordum. Ben halk›n siyasiler gibi düflünmedi¤ini daha önce de söylemifltim. Tabii ki askerler de isteyecekler. Bar›fl› en çok onlar istiyor. Bar›fla en çok k›rsaldaki asker sevinecek. Ertu¤rul Özkök gelirse ben gereken fleyleri söylerim. Ama bugüne kadar bana yans›yan bir fley yok. ‹dris-i Bitlisi’ye, Yavuz Selim onlara de¤inmifltim. Bu konuya f›rsat›m olursa tekrar de¤inece¤im. Yafll›lar›n yaflam›na ve eme¤ine ba¤l›y›m, sayg›l›y›m. Bugüne emek tafl›d›klar›n› biliyorum. Bugünkü kapitalist modernite karfl›tl›¤›m biraz da onlardan kaynaklan›yor. Bu konuda babam› da biliyorum. O zaman onlar› çok fazla anlayamam›flt›m. Ben kad›n konusuna daha önce de çok de¤indim. Benim için kad›n konusu yaflamsald›r. Kar›-koca-çocuk fleklinde de¤erlendirmiyorum kad›n konusunu. fiunun kar›s› olmufl, bunun kar›s› olmufl, kimin kar›s› olmufl diye bakm›yorum. Ta befl bin y›ll›k bir tarihten gelen bir sorundur, kad›n sorunu. Kad›n befl bin y›ld›r bo¤ulmufl, nefessiz b›rak›lm›fl. Diyarbak›r’daki kad›n park› var. Bu park, Kad›n Özgürlük Akademisi’ne dönüfltürülebilir. Kad›ndan korkmayal›m. Kad›n özgürleflsin, geliflsin. Kad›n, yaflam› üretir, güzellefltirir. Gülüzar Ak›n’›n hastal›¤› ölümcül mü? Nerde yat›yor? Böyle a¤›r hasta olan kaç kifli var? Ben onlara flunu söylüyorum. Güçlü olsunlar. Onurlu bir yaflam verdiler, ölümleri de onurlu olacakt›r. Ölümden korkmamak laz›m. Onurlu yaflam verenin ölümü de onurlu olur.


SERXWEBÛN

60

A¤ustos 2009

om

DEMOKRAT‹KLEfi fiM MEDE TOPLULUKLAR EKONOM‹S‹N‹N ROLÜ

Devlet, sömürünün yaflflaand›¤› dönemlerde ortaya ç›kan ve giderek toplumda etkinlik kazanarak kendilerini “D devlet olarak örgütleyen istismarc› kesimlerin ürünüdür. Art› de¤erin ortaya ç›kmas›yla birlikte bask› ve

sömürülerini garantiye almak isteyen sosyal kesimlerin, gruplar›n örgütlü bask›c› gücü oldu¤u maddi temelleriyle ortaya konulmal›d›r. Bu kesimlerin sömürücü düzenlerini sürdürebilmek için devleti kurumlaflfltt›rd›klar›n›

ew e. c

ve kutsal bir z›rha büründüklerini ortaya koymak gerekir. Bu aç›dan PKK Önderli¤inin Sümerlerde kurumlaflflaan bu gerçe¤in tarihsel gelifli flimini ve temellerini ortaya koyan de¤erlendirmeleri çok çok önemlidir” ki olumlu de¤erler de olumsuz de¤erler de kat kat birikerek katmerleflmifl, olumlu yanlarla olumsuz yanlar iç içe geçerek çok karmafl›k bir siyasal, sosyal, kültürel co¤rafya haline gelmifltir. Burada kat kat biriken kültürleri, kat kat biriken siyasal zihniyetleri, kat kat biriken sorunlar› zaman ve mekân boyutunda tarihselli¤i içinde çözümlemeden yap›lacak her çal›flma ve müdahale sonuçsuz kalmaya mahkûmdur. Nitekim bugün Ortado¤u hem uluslararas› güçler taraf›ndan müdahale edilen hem de bölgedeki egemen güçler taraf›ndan kendi hâkimiyetlerini sürdürme do¤rultusunda halklara kendi ç›karlar› temelimde siyasal, sosyal, kültürel dayatmalarda bulunulan bir co¤rafyad›r. Ancak Ortado¤u’daki bu çabalar›n hiçbirisinin sonuç vermedi¤ini görmekteyiz. Aksine sorunlar› daha karmafl›k ve içinden ç›k›lamaz hale getirmifllerdir. ‹lk önce do¤ru bir demokrasi tan›mlamas› yapmak gerekiyor. Tabii ki demokrasi halk›n kendi kendini idare etmesi, yönetmesini ifade ediyor. Halk›n örgütlenerek güç olmas›, üzerinde herhangi bir egemenlik bulunmadan kendi kendini siyasal, sosyal, kültürel olarak yönetecek bir yaflam biçimini ifade ediyor. Tabii en önemlisi de buna ba¤l› olarak söylenmesi gereken, toplumlar›n ilk yaflamlar›nda, devleti tan›mad›klar› dönemde ilkel düzeyde denilse de bir demokratik komünal yaflam›n var oldu¤u gerçe¤idir. Devletin ortaya ç›kmas›yla birlikte halk›n

ww

w.

ne t

Devletin büyüklü¤ü demokrasinin azl›¤›, demokrasinin büyüklü¤ü devletin azl›¤› ise Ortado¤u’da demokratikleflmeyi do¤ru anlamak, demokratikleflmeyi do¤ru bir tarihsel temelde teorik bir yaklafl›ma kavuflturmak için devlet ve iktidar çözümlemesini yeniden analiz etmek çok önemlidir. Belirli co¤rafyalar›n, ülkelerin tarihte yaflad›¤› siyasal geliflmeler, sosyal ve kültürel olgular iyi anlafl›lmadan o ülkelere, o co¤rafyalara özgü demokratikleflme stratejileri, taktikleri, politikalar› gelifltirmek mümkün de¤ildir. Herhangi bir yerdeki demokratikleflme anlay›fl›n› ve süreçlerini baflka bir co¤rafyada uygulayarak demokratikleflmeyi gelifltirmek kadar saçma ve yanl›fl bir fley olamaz. Bugün zaten yap›lan en büyük yanl›fll›klardan biri budur. Avrupa’da bir demokratikleflmeden söz ediliyor. Bunun ayn›s›n›n ayn› argümanlarla ve ayn› süreçlerle Ortado¤u’da gerçekleflmesi düflünülüyor. Ya da bu tür çabalar gösteriliyor, bu tür politikalar üretiliyor. Bunlar kesinlikle çok yanl›flt›r. Bu tür yaklafl›mlar halklara ac› getirmekten ve sonuçsuz çabalar ortaya koymaktan baflka bir anlam tafl›maz. Hele hele Ortado¤u gibi insanl›¤›n ilk toplumsallaflt›¤›, ilk s›n›flaflman›n yafland›¤›, ilk devletleflmenin yafland›¤›, ilk kültürel de¤erlerin olufltu¤u bir co¤rafyada demokratikleflme baflta olmak üzere birçok soruna do¤ru çözüm bulmak yüzeysel yaklafl›mlarla ve taklitlerle mümkün olamaz. Ortado¤u öyle bir co¤rafyad›r

kendi ifllerini kendisi taraf›ndan yürüttü¤ü bu demokratik yaflam ortadan kald›r›lm›flt›r. Bu aç›dan devletin oldu¤u yerde demokratik de¤erler yok olur, demokrasinin oldu¤u yerde de devlet geriler ve giderek yok olur. Devlet ve demokrasi diyalekti¤ini bu temelde ele al›rsak o zaman Ortado¤u’daki demokratikleflmenin nas›l geliflece¤ini anlamak aç›s›ndan bu co¤rafyadaki devlet ve iktidar serüvenini köklü biçimde çözümlememiz gerekir. Bütün bilim adamlar›, araflt›rmalar göstermifltir ki tarihte ilk s›n›flaflma da ilk devletleflme de Ortado¤u co¤rafyas›nda ç›km›flt›r. Ortado¤u co¤rafyas› devletleflmenin, iktidar›n, devlet ve iktidar organlar›n›n en fazla geliflti¤i, devlet ve iktidar kültürünün çok köklü bir tarihsel temele dayand›¤› co¤rafyad›r. Bu co¤rafyada devlet ve iktidar kültürünün, zihniyetinin bütün toplumlar›n iliklerine kadar iflledi¤ini bilmek gerekiyor. Ortado¤u’da devlete “baba” gibi s›fatlar tak›lmas›, devletin kutsanmas›, dinlerde bile Allah›n yeryüzündeki sultanlar›n›n idare etti¤i devlete karfl› itaat edilmesi gerekti¤inin vaaz edilmesi bu gerçe¤i göstermektedir. Devlete karfl› ç›k›l›rken bile kendi düflüncelerine göre, inanç sistemine göre yanl›fl uygulamalar› oldu¤u söylenen devlete karfl› ç›k›l›r. Yoksa devlet bir bütün olarak reddedilmez. Devletin oldu¤u yerde demokrasinin olmayaca¤›, özgürlüklerin olmayaca¤›, bask›lar›n olaca¤› biçiminde bir bilinç ve yarg› yoktur.


A¤ustos 2009

SERXWEBÛN mal›d›r. Bu kesimlerin sömürücü düzenlerini sürdürebilmek için devleti kurumlaflt›rd›klar›n› ve kutsal bir z›rha büründüklerini ortaya koymak gerekir. Bu aç›dan PKK Önderli¤inin Sümerlerde kurumlaflan bu gerçe¤in tarihsel geliflimini ve temellerini ortaya koyan de¤erlendirmeleri çok çok önemlidir.

kendi demokratik tutumlar›n›, zihniyetlerini ortaya ç›kar›p ve kendilerini örgütlendirerek demokratikleflmelerini gelifltirmeleri gerekir. Ortado¤u’da devletin ilk kutsand›¤› yerler Sümerler ve M›s›r’d›r. Sümerlerde, M›s›rl›larda devlet kutsand›¤› gibi, devleti temsil eden krallar da kendilerini tanr›laflt›r›p kutsallaflt›rarak dokunulmaz k›lm›fllard›r. Buralardaki tanr› krall›k asl›nda devletin kutsall›¤›n› ifade ediyor. Bu tanr› kral neyin kral›d›r, neyin bafl›ndad›r, neyin sorumlusudur, neyin yöneticisidir? Devletin. Kutsal devletler tanr› krallar taraf›ndan yönetilmektedir. Devleti bunlar gelifltirmifl, icat etmifltir. Bunun da halklar için bask›, sömürü ve zulüm oldu¤u herkes taraf›ndan kabul edilmektedir. Bu yönüyle devletin bir icat oldu¤unun görülmesi gerekiyor. Bu bask› ve sömürücü ayg›t›n Nemrutlar›n ve Firavunlar›n icad› oldu¤unun görülmesi gerekiyor. Sümer krallar›na ya da Mezopotamya’daki krallara Nemrut; M›s›r tanr› krallar›na da Firavun deniliyor. Ortado¤u co¤rafyas›nda Nemrut ve Firavun kavramlar›n›n zalimli¤i ifade etmesi, asl›nda halklar›n, toplumlar›n devletten ne kadar çektiklerinin göstergesidir. Devlet onlar için zulüm makinesidir. Devlet ayg›t› Ortado¤u’da ne kadar köklü ve zalimse, Nemrutlara ve Firavunlara karfl› öfke temelinde de devlete bir karfl›tl›k geliflmifltir. Yani Ortado¤u’da devletin geriletilmesi ve demokratikleflme arzusu vard›r. Dolay›s›yla devleti çözümleyip devletin bask› ve zalim gücünü ortaya koyarken, Ortado¤u halk›nda olan Nemrut karfl›tl›¤›n›, Firavun karfl›tl›¤›n› da demokrasi mücadelesinde do¤ru de¤erlendirmek gerekmektedir. Firavun ve Nemrut karfl›tl›¤›n›n esas olarak devlet karfl›tl›¤› anlama geldi¤inin tarihsel boyutlar› ve uygulamalar›yla ortaya konulmas› gerekir. O karfl›tl›klar iyi bilince ç›kart›l›rsa, bu karfl›tl›k ayn› zamanda demokrasi kültürünün, demokrasi bilincinin geliflmesine de hizmet eden rol olarak de¤erlendirilebilir. Devletin tarihte art›k de¤ere el koyan ve bu temelde bask› yaparak sö-

ne te we .c om

Dolay›s›yla da dinlerde de devlet do¤ru bir çözümlemeye tabii tutulmam›flt›r. Aksine devlet kutsal görülerek bilerek ya da bilmeyerek dinler devletin meflruiyet temelini güçlendirerek toplumda halk›n de¤il de devletin güçlendi¤i, toplumun de¤il de iktidar›n güçlendi¤i bir rol oynam›fllard›r. Devletin bu kadar tarihsel temeli oldu¤u, devletin dinler taraf›ndan bile kutsand›¤› bir co¤rafyada devleti geriletip demokratiklefltirmeyi gelifltirmek, iktidar› geriletip demokratikleflmeyi gelifltirmek kolay de¤ildir. Bu nedenle de Ortado¤u toplumlar›nda ilk baflta da devletin ve iktidar›n halk için bask›c› ve sömürücü bir olgu oldu¤u bilincini vermek çok önemlidir. Toplumlar tarihinin ilk bafllar›nda devletsiz yafland›¤›n›, devletin s›n›fla, bask›yla, zulümle yan yana geliflti¤ini ortaya koymak çok çok önemlidir. Bu aç›dan Ortado¤u’daki sosyal bilimcilerin, devrimcilerin, ideologlar›n özellikle Ortado¤u halklar›nda devletin bir zorunluluk olmad›¤›n›, devletin tarihte bir zorunluluk sonucu ortaya ç›kmad›¤›n› göstermeleri gerekir. Devlet, sömürünün yafland›¤› dönemlerde ortaya ç›kan ve giderek toplumda etkinlik kazanarak kendilerini devlet olarak örgütleyen istismarc› kesimlerin ürünüdür. Art› de¤er imkân›n›n ortaya ç›kmas›yla birlikte bask› ve sömürülerini garantiye almak isteyen sosyal kesimlerin, gruplar›n örgütlü bask›c› gücü oldu¤u maddi temelleriyle ortaya konul-

61

Ortado¤u’da devletin ilk kutsand›¤› yerler Sümerler ve M›s›r’d›r

ww

w.

Sümerlerdeki devletin geliflimini, iktidar›n geliflimini, devlet ve iktidar geliflirken nas›l mitolojik bir z›rha büründürüldü¤ünü, gökteki de¤iflmez hiyerarflik düzenin nas›l yeryüzüne indirildi¤ini çarp›c› bir biçimde anlatmaktad›r. Yine devlet gelifltirilirken kad›n üzerindeki egemenli¤in peyderpey nas›l gelifltirilerek tam bir erkek egemenlikli zihniyetin ortaya ç›kt›¤›n›, devlet ve erkek egemenlikli zihniyetin nas›l birbirinin parças› oldu¤unu, devletle erkek egemenlikli zihniyetin madalyonun iki yüzü oldu¤unu kapsaml› bir biçimde ortaya koymaktad›r. Bu aç›dan PKK Önderli¤inin çözümlemeleri halklar için, topluluklar için demokratikleflmenin nas›l geliflece¤ini, demokratikleflmenin geliflmesi için s›n›rland›r›lmas› gereken devletin nas›l lanetli bir olgu oldu¤unu göstermesi aç›s›ndan çok önemli görülmelidir. Bu çözümlemeleri çok iyi kavrayarak, devletin flifrelerini çözerek bu temelde


SERXWEBÛN

62

w.

Devlet ekonomik tekelini elinde tutarak sömürü gücünü korumaktad›r

ww

Devletle ekonomi iliflkisinin en iyi görüldü¤ü yer Ortado¤u’dur. Bu co¤rafyada devletin ne düzeyde bir ekonomik tekel oldu¤u, devletin bir rant da¤›tma arac› oldu¤u, ekonomi tekelini elinde tutarak asl›nda güç olarak varl›¤›n› sürdürdü¤ü çok iyi görülmektedir. Bu gerçeklik, devletin ortaya ç›k›fl koflullar›na uygundur. Ortaya ç›k›fl› böyledir; varl›k nedeni bunun içindir. Bu aç›dan ekonomiden soyut, ekonomiden uzak bir devlet düflünmek yanl›flt›r. Avrupa’da, Amerika’da baflka kapita-

sini ayn› zamanda ekonomik gücünü a盤a ç›karma zemini olarak de¤erlendirmelidir. Bütün ekonomik kaynaklar, emek ve her fley halka aittir. Devlet ve zenginler ellerinde tutuklar› de¤erleri uzaydan getirmiyorlar. Bu de¤erlere halk› sömürerek sahip oluyorlar. Bu zenginli¤i ve de¤erleri halk›n içinde elde ediyorlar. O aç›dan halk kendisinin s›rt›ndaki bu sömürüye karfl› ç›karak, kendisinin eme¤inden, de¤erlerinden kaynak aktar›m›n› engelleyerek ekonomik kaynaklar›n›, eme¤i ve bilgisini birlefltirip kendi ekonomik sistemini kurmal›d›r. Bu ekonomik doktrine halk›n demokratik örgütlenmesi temelinde topluluklar ekonomisi, kolektif ekonomi ya da kooperatifler temelinde bir ekonomik sistem kurmak diyebiliriz. Tabii ki demokratik toplumun ekonomik doktrini ekolojik olacakt›r. Ekolojiye ve do¤aya zarar vermeyecektir. ‹nsan› var eden do¤aya sayg›n›n gere¤i onunla uyumlu, sürdürülebilir bir ekonomik sistem kuracakt›r. Tabii tekni¤i de ekolojiklefltirmek gerekmektedir. Tekni¤in de toplumsall›¤a ve ekolojiye zarar vermeyen biçimde gelifltirilmesi önemlidir. Teknolojinin do¤ayla ve ekolojiyle sürdürülebilir bir iliflkiyi bozmamas› gerekir. ‹flte böyle bir ekonomik doktrine ihtiyaç vard›r. Ekonomik doktrinin özünü ve felsefesini böyle ortaya koymak gerekir

ew e. c

list ülkelerde devlet ekonomiden uzak olur, ekonomi ile ilgilenmez biçiminde ortaya sürülen iddialar kesinlikle toplumu aldatmak içindir. Aksine devlet ekonomik tekelini elinde tutarak sömürü gücünü korumaktad›r. Ekonomik temele dayal› bu sömürü gücünün sürmesi için en temel organ olarak devlet varl›¤›n› sürdürmektedir. Bu yönüyle ekonomik tekellerle iliflkisi birebirdir. Ekonomik tekeller ayr› devlet ayr›d›r demek bir sapt›rmad›r. Dünyadaki en son ekonomik krizde devletin bizzat müdahale etmesi ve çok yüklü paralar aktarmas› neyle izah edilebilir? Bu paralar kime aittir? Tabii ki devlete ait merkez bankas›na aittir. Devlete ba¤l› maliyeye aittir. Bu aç›dan devletle ekonomi aras›ndaki ba¤ bilinenden çok ötedir. Bu yönüyle alternatif bir ekonomik doktrin ortaya ç›karmadan, ekonomi alan›n› halk kendisi yaratmadan, devlete karfl› sadece demokratik örgütlenmelerle demokrasi yarat›lamaz. Devlet sadece toplumun demokratik örgütlenmeleri ile geriletilemez. Devletin geriletilip küçültülmesi hem toplumun demokratik örgütlenmesiyle hem topluma dayal› bir ekonomik yaflam ortaya ç›karmakla mümkündür. Demokratik güçlerin toplumcu bir ekonomik doktrin temelinde ekonomik faaliyetli gelifltirmesi iki bak›mdan zorunludur. Demokrasi alan› ancak devleti gerileterek kendisini güç yapabilir. Devlet ekonomiye dayanarak kendisini güç yap›yorsa, ekonomik tekel ayn› zamanda kültürel, siyasi, sosyal bir tekel haline geliyorsa, demokratik güçler de ekonomik, kültürel, sosyal ve siyasal alanda bir bütün olarak faaliyet yürütüp devleti s›n›rlamas› gerekmektedir. Sadece tek boyutlu bir çal›flmayla devleti geriletmek mümkün de¤ildir. Bunun için halk demokratik örgütlenme-

om

Tabii ki demokratik toplumun ekonomik doktrini ekolojik olacakt›r. “T Ekolojiye ve do¤aya zarar vermeyecektir. ‹nsan› var eden do¤aya sayg›n›n gere¤i onunla uyumlu, sürdürülebilir bir ekonomik sistem kuracakt›r. Tabii tekni¤i de ekolojikleflflttirmek gerekmektedir. Tekni¤in de toplumsall›¤a ve ekolojiye zarar vermeyen biçimde geliflflttirilmesi önemlidir. ‹flfltte böyle bir ekonomik doktrine ihtiyaç vard›r”

ne t

mürüyü gelifltiren bir ayg›t oldu¤u çok iyi anlafl›lm›flt›r. Esas›nda devlet daha bafl›ndan beri ekonomiye el koyma, ekonomiyi ele geçirme gücü olmufltur. Bu aç›dan tarihselli¤i içinde devletle ekonomi aras›nda böyle bir ba¤ vard›r. Devlet ve ekonomi iliflkisi olmadan devletin ayakta kalmas› mümkün de¤ildir. Öyle söylendi¤i gibi devlet kamu yarar› ve genel güvenlik için oluflmufl bir organ de¤ildir. Kesinlikle kamu yarar› ve genel güvenlik Önder Apo’nun belirtti¤i gibi devleti yutturman›n bir promosyon arac›d›r. Devleti kabul ettirmenin bir ideolojik argüman›d›r. Yoksa devletin ortaya ç›k›fl›n›n bu argümanlarla kesinlikle alakas› yoktur. Tabii ki toplumda genel güvenlik ve kamu yarar›n› gözeten kurumlar, organlar olur; ama tarihte devlet bunun için ortaya ç›kmam›flt›r; bugün de devlet bunun için varl›¤›n› sürdürmüyor. Devlet tamamen ekonomik gasp arac›, belli egemen güçlerin ekonomiyi gasp etmesinin gücü olarak örgütlendirilmifltir. Bu aç›dan devlet bürokrasisiyle, ordusu ve polisiyle bafll› bafl›na bir ekonomik sömürü gücüdür. Ekonomi üzerinde bu güç ve imkânlar›n› kullanarak tekel kurma ve bu temelde de toplum üzerinde bir kene gibi yaflam›n› sürdürme organ›d›r. Bu yönüyle devleti ekonomiden ay›rmak, ekonomilerden ba¤›ms›z, ekonomiden uzak duran, ekonomik güçlere karfl› eflit mesafede duran bir organ olarak bakmak yanl›flt›r.

A¤ustos 2009

Devletler ekonomiyi ya biz yapar›z ya da zenginler yapar diyor Böyle bir ekonomik sistem kurulabilir mi? Tabii ki kurulabilir. Buna inanmak gerekmektedir. Devletler ekonomiyi ya biz yapar›z ya da zenginler yapar diyerek, ekonomik alanda da bir zihniyet egemenli¤i kurmufllard›r. Halk›n küçük topraklar›n› sürme, küçük


A¤ustos 2009

SERXWEBÛN nin yarat›lmas›, toplumcu demokrasi için gerekli bir ayakt›r. Di¤er yandan ça¤›m›zda kapitalizmin bireyleri kendisine ekonomik olarak muhtaç hale getirmesi, bu temelde onu insanl›ktan ç›kar›p tüketim toplumunun iradesiz bir difllisi haline getirmesinden kurtar›lmas› da acil bir görev olarak durmaktad›r. Bu iki temel görev nedeniyle de kapitalist devletçi sisteme karfl› alternatif olmak isteyen topluluklar›n mutlaka demokratikleflmeyi güçlendiren ve devletin ekonomik tekel karakterini gerileten bir ekonomik faaliyet içinde olmas› zorunlu hale gelmifltir. Bu ekonomik birimler topluluklar ekonomisi, kooperatifler biçiminde ele al›nmaktad›r. Do¤ayla sürdürülebilir bir ekonomik iliflki anlam›nda da eko sistem denilmektedir. Hatta flu anda ütopik gibi görülen, ama ilerde geliflece¤i öngörülen ekolojik köyler de bu ekonomik sistemin bir parças› olarak ele al›nmaktad›r. Hem reel sosyalizmde hem de Suriye ve Libya gibi reel sosyalizmle iliflkili çeflitli ülkelerde topluluklar ekonomisi olarak gösterilen kooperatiflerin yozlaflt›r›lmas› ve istismar› söz konusu olmufltur. Bu kooperatifler halk›n demokratik iradesini yans›tmad›¤› için ve devletin ya da belirli kesimlerin kontrolünde oldu¤undan toplumlar gözünde imaj› bozulmufltur. Bu gerçe¤in gösterdi¤i gibi topluluklar ekonomisinin demokratikleflmeyle beraber yürütüldü¤ünde bir anlam› ve bir de¤eri olmaktad›r. Bu tür y›pratmalara ra¤men topluluklar›n ortak örgütlenmesiyle üretici ve tüketici kooperatifleri kurabilece¤i, kendilerinin üretip ve tüketebilece¤i inanc›n›n gelifltirilmesi gerekmektedir. Bu tür ekonomik birimler benzer baflka ekonomik birimlerle dayan›flma ve iliflki içinde giderek yeni yat›r›mlarla bir bütün olarak ihtiyaçlar›n› karfl›layabilecek bir ekonomik model ortaya ç›karabilirler. Geçmifl olumlu ve olumsuz deneylerden dersler ç›kar›larak böyle bir ekonomik modelin gelifltirilmesi flartt›r. Geçmiflte kooperatif sisteminde, kolektif üretim yapma ad›na ortaya ç›kan olumsuzluklar nedeniyle böyle bir ekonomik faaliyeti reddetmek, bundan uzak durmak asl›nda devletin tuza¤›na

düflmek olur. Halklar›n, emekçilerin üzerinde sürekli egemenlik kurmak isteyen devlet, “siz ekonomik faaliyet yürütemezsiniz” biçiminde olmaz› dayatarak asl›nda toplumu kendisine muhtaç etmektedir. Zaten Ortado¤u toplumlar›nda devlet kap›s› ekmek kap›s› gibi görülmektedir. Bu çok yanl›fl bir kavramd›r. Devlet kap›s›n›n ekmek kap›s› gibi görülmesi, asl›nda zalim, bask›c› devletlerin toplumlar› kendisine muhtaç ettirtme zihniyetinin bir parças›d›r. Halk›n üzerindeki egemenlik kurma zihniyetinin bir parças›d›r. Devletin halka ekonomik imkân sa¤layan, halk›n ekonomik ihtiyac›n› karfl›layan bir olgu olarak bak›lmas› asl›nda devletin toplumun gözünde kabul edilir hale getirilmesinin sonucudur. Tersine devletin b›rakal›m ekmek kap›s› olmas›, halk›n eme¤ini çalan ve bunun üzerinde yaflayan bir zümre yaratan bir bask› gücü oldu¤u bugün herkes taraf›ndan görülebilecek bir durumdur. Bu aç›dan Marks’›n, Engels’in, sosyalistlerin ve birçok filozofun çok önceleri söyledi¤i gibi devlet art› de¤ere el koyma arac› biçimindeki de¤erlendirmeleri tamamen do¤ru ve yerinde de¤erlendirmelerdir.

ne te we .c om

iflletme d›fl›nda ekonomik faaliyet yapamayaca¤›n›, bu aç›dan devletin ve zenginlerin ekonomik faaliyetlerine muhtaç oldu¤unu toplumun zihnine yerlefltirmifllerdir. Ekonomik doktrinler anlam›nda da bir zihniyet hâkimiyeti kurulmufltur. Halk›n topluluklar ekonomisi yaratamayaca¤›na inand›r›lm›flt›r. Bu aç›dan da toplumun hem sosyal olarak hem siyasi olarak hem de ekonomik olarak bir araya gelifllerini engellemektedir. ‹nsan bir yönüyle de ekonomik ve sosyal bir varl›kt›r. Ekonomi insan yaflam›nda çok çok önemlidir. Bir araya gelmenin bir ekonomik de¤eri olmay›nca asl›nda insanlar›n sosyal, siyasal ve kültürel olarak bir araya gelme e¤ilimi zay›flat›lm›fl bulunmaktad›r. Asl›nda demokratik örgütlenmeler, sosyal ve kültürel örgütlenmeler, ekonomik örgütlenmeler olmaz, topluluk ekonomileri yap›lamaz anlay›fl›yla daha bafltan zay›f düflürülmüfltür. Bu aç›dan topluluklar ekonomisi olabilece¤inin, halk›n ortaklaflarak ekonomik üniteler kurabilece¤inin, kendi ihtiyaçlar›n› bu ekonomik ünitelerle karfl›layaca¤›n›n teorik ve pratik olarak ortaya konulmas› gerekir.

63

Kapitalizm insanlar› tüketim peflfliinde koflflaan varl›klar haline getirmiflflttir

ww

w.

Öte yandan günümüz dünyas›nda kapitalizm asl›nda insanlar› tüketim peflinde koflan varl›klar haline getirmifltir. Tüketim kültürünü k›flk›rtarak, insan› metalar peflinde koflan varl›klar haline getirerek flartlam›fl Pavlov’un köpekleri gibi bir konuma getirilmifltir. Daha do¤rusu insanl›ktan ç›kar›lm›flt›r. Kapitalizm insan› böyle manevi, moral de¤erlerinden koparan, toplumsall›¤›, demokratik irade olmay› bir tarafa b›rakan, sadece metalar› elde etmek için yaflayan bireyler haline sokmufltur. ‹nsanlar› tüketim toplumuna koflan, sadece bunun için yaflayan insanlar durumundan ç›karmak için de toplumun ekonomik alanda bireyleri kapitalizme muhtaç etmeyecek bir ekonomik faaliyeti ortaya ç›karmas› gerekmektedir. Böyle bir ekonomik doktrin temelinde topluluklar ekonomisi-

Devlet ekonomik olarak da aflfl››lmas› gereken gereksiz bir ayg›tt›r

Devlet, halk›n ekonomik faaliyetini gasp eden bir kurumdur. Böyle görülmesi gerekiyor. Devletin var olmad›¤› eski toplumlarda bütün ekonomik faaliyeti halk yapard›. Kendisi yapar, kendisi tüketirdi. Devletin ortaya ç›kmas›yla halk›n bu temel faaliyeti gasp edilmifltir. Halk›n yaratt›¤› üretime el koyarak halk› sadece bu ekonomik ünitelerde çal›flt›rarak sömüren ve bunun üzerinde de süreklileflen bir bask› ve sömürü arac› infla edilmifltir. Bu aç›dan devletin b›rakal›m ekonomiye katk›da bulunmas›, halk›n elindeki ekonomik alan› alarak, onu sadece köle ve iflçi haline getirerek tarihte insanl›¤a en büyük kötülü¤ü yapm›flt›r. Bu aç›dan devlet ekonomik olarak da afl›lmas› gereken gereksiz bir ayg›tt›r. Bu yönüyle Ortado¤u’nun demokratikleflmesinde devlet çözümlemesi önemli-


Devletin meflflrrulaflfltt›r›lmas› ekonomik tekelin meflflrrulaflfltt›r›lmas›d›r

ww

w.

ne t

Devlet bu yönüyle de Sümer rahiplerinden bafllayarak insan›n bir metafizik olgu olmas›n›, insan›n duygu ve düflünce tafl›yan bir varl›k olmas›n›, bu aç›dan da insanlar›n düflüncelerinin yönlendirilebilece¤ini görerek belirli inançlar çerçevesinde kendisine meflruiyet kazand›rm›flt›r. Öyle ki insanlar›n kurtulufl için tarih sahnesine ç›kan; insanlar›n bask› ve sömürü görmesini ortadan kald›rmak ve ac› çekmesini hafifletmek için ortaya ç›kan dini bile devlet sonunda kendi hizmetine koflturmufltur. Dolay›s›yla devletin ekonomik tekelini yürütürken dini bir araç olarak kullanmas› da insanl›¤a yapt›¤› en büyük kötülüklerden biridir. Bu aç›dan devletin dini kullanmas›n›n önüne geçerek, dinin toplumun ahlak›n›, inanc›n› ve toplumsal varl›¤›n› sürdürmesinin bir kültürel olgusu haline getirmek çok çok önemlidir. Devletin ve egemen s›n›flar›n dini siyaset arac› olarak kullanmas›n›n önüne geçmek, bir yönüyle de devletin ekonomik tekel olmas›n›n önüne geçmektir. Devletin halk› sömürmesinin önüne geçmektir. Devlet ve egemen güçler dini sadece siyasi iktidarlar›n› sürdürmede bir araç olarak kullanm›yorlar; ayn› zamanda ekonomik tekellerini sürdürmede de bir araç olarak kullan›yorlar. Bu bak›mdan dini de¤erlerin de egemen s›n›flar›n elinden al›n›p halk›n eline verilmesi gerekiyor. Dinin halk›n sosyal, kültürel yaflam›n› sürdüren bir kültürel olgu olarak, bir inanç olgusu olarak, bir ahlaki olgu olarak yaflat›lmas› ve bu temelde tarihsel olarak ortaya ç›k›fl koflullar›na uygun hale getirilmesi gerekmektedir. Din ya Sümer rahiplerinin toplumu sömürmek için, bask› alt›na almak için kulland›¤› bir araç olarak varl›¤›n› sürdürecektir

ya da tarih içinde insanlar›n sömürüye ve bask›ya karfl› ç›kmas› için ortaya ç›kan ahlaki ve moral de¤erler halinde gerçek ifllevine kavuflturulacakt›r. Bu yönüyle devletin ekonomik tekelinin afl›lmas› için bir yandan topluluklar ekonomisine dayal› bir ekonomik doktrin yaflama geçirilirken, di¤er yandan devletin ekonomik tekel olmas›n›n bir arac› haline getirilen dinin de devletin siyasi, ekonomik, sosyal, kültürel bask› kurmas›na meflruiyet kazand›ran olgu olmaktan ç›kar›lmas› gerekmektedir. Bugün Ortado¤u’daki devletler de ekonomik tekeldirler. Devlete meflruiyet kazand›rmak ve ekonomik tekel konumunu sürdürmek için kamu yarar› ve genel güvenli¤i öne sürmektedirler. Bu temelde devletin meflrulaflt›r›lmas› asl›nda devletin ekonomik tekelini de meflrulaflt›rmas› anlam›na gelmektedir. Bunun sonucu küçük baz› üretimler d›fl›nda halka ekonomik alan tan›mamaktad›r. Kald› ki günümüzde halk›n bu küçük üretim alanlar›n› da tümden ortadan kald›rarak ekonomik tekel tarihin hiçbir döneminde görülmedi¤i biçimde mutlak hale getirilmektedir. Devlet tekeli ve kapitalist tekeller iç içe halk›n üzerinde ekonomik ve siyasi bir despotizm kurmufllard›r. Asl›nda Ortado¤u’daki despotik ekonomik tekel devletiyle kapitalist sömürücü modern devleti günümüzde kirli bir iflbirli¤i yapmaktad›rlar. Zaten devletler tarihte hiçbir zaman halk›n ç›kar›na bir rol üstlenmemifllerdir. Ekonomik anlamda da kesinlikle tüketicidirler, asalakt›rlar. Devlet ekonomik bir tekeldir derken, ayn› zamanda bir asalak oldu¤unu da kabul etmek gerekir. Dev cüssesiyle hiçbir fley üretmeden tüketen bir canavara benzemektedir.

ew e. c

dir. Ortado¤u’nun demokratikleflmesinde en baflta da devletin böyle sömürücü, bask›c› bir organ oldu¤unun kavranmas›; devletin dini de inançlar› da kendi ekonomik sömürüsü için bir meflruiyet arac› olarak kulland›¤› gösterilmesi gerekmektedir.

A¤ustos 2009

om

SERXWEBÛN

64

PKK Önderli¤i kapitalizmin bir ekonomik sistem olmad›¤›n› tüm argümanlar›yla ortaya koymufltur. Kapitalizmin üreten de¤il de tüketen bir sistem oldu¤u bugün çok daha iyi anlafl›lmaktad›r. Kapitalistlerin çok asalak olmas› asl›nda kapitalizmin de ne kadar asalak oldu¤unu göstermektedir. Kapitalizm, bir topluma ekonomik imkân sunan, toplumun ekonomisini ortaya ç›karan bir sistem olmaktan öte, kapitalistleri ve devleti yaflatmak için halk› iliklerine kadar sömüren bir asalak canavar gibidir. Zaten günümüzde finans kapitalin kapitalist sisteme hâkim olmas› da bu sistemin bir ekonomik sistem olmak bir yana, ekonomi karfl›t›, ekonomiyi da¤›tan, bozan bir sistem oldu¤unu fazlas›yla kan›tlamaktad›r. Son kriz de kapitalizmin nas›l ekonomik faaliyetleri çökertti¤ini, toplumsal bir olgu olan ekonominin s›rt›nda nas›l bir asalak olarak yaflad›¤›n› herkese göstermifltir.


A¤ustos 2009 SERXWEBÛN

65

DEMOKRAT‹K TOPLUM KONGRES‹

ne te we .c om

DEMOKRAT‹K DÖNÜfiÜMÜN ‹RAD‹ GÜÇ HAL‹NE GELMES‹D‹R “Demokratik Toplum Kongresinin kuruluflu asl›nda Kürt toplumunun demokratik yaflam›n› kendi kurma iradesinin ilan›d›r. Kürt toplumu bu kurumlaflmayla, ben de art›k bir demokratik iradeyim, kendi demokratik sistemimi kurmuflum, siyasal,

ekonomik, sosyal, kültürel olaylarda art›k benim irademin de dikkate al›nmas› gerekir, benim iradem dikkate al›nmadan

Türkiye siyasal, sosyal, ekonomik istikrara kavuflamaz demektedir. Bu aç›dan böyle stratejik bir konumu olan ve Kürdistan

toplumunun iradesini ifade eden bir kongrenin sürekli toplanmas› gerekir. E¤er bir toplumun tüm yaflam›n›n sorumlulu¤unu üzerine al›yorsa, bu görev sadece birkaç günlük toplanmayla yerine getirilemez” temelinde güç yaparak siyaset üzerinde sürekli bask› yapan bir demokratik siyasal anlay›fl› ortaya koymufllard›r. Dolay›s›yla toplumsal, ekonomik, dinsel ve kültürel az›nl›klar›n kendini demokratik temelde örgütleyerek, bu örgütlerin de ald›¤› kararlar› siyasal karar al›c›lara dayatmas›, siyasal karar al›c›lar›n da bu önerileri dikkate alan yeni bir demokrasi anlay›fl› geliflmifltir. E¤er günümüzde özellikle Avrupa’da demokratik zihniyette geliflmeden söz ediliyorsa, bu gerçekli¤in bir aya¤› da resmi parlamento, hükümet ya da baflka siyasal kurumlar yan›nda, sürekli siyaset üzerinde etkili olan, her türlü demokratik örgütlenmelerin geliflmesi ve bunun art›k demokrasinin gere¤i olarak görülmesidir. Demokratik olarak de¤erlendirilen ülkelerde herhangi bir toplumsal kesimin demokratik temelde örgütlenip taleplerini siyasal kurumlara yans›tmas› kadar do¤al bir durum ve gerçeklik yoktur. Demokratik Toplum Kongresi de Kürtlerin sadece bir sosyal kesiminin, bir kültürel ve dinsel kesiminin ya da herhangi bir cinsinin örgütlenerek kendi taleplerini dayatan bir örgütlenme de¤il de Kürt toplumunun bir bütün olarak demokratik kurumlar›n›n bir araya gelerek Türkiye’deki merkezi parlamentoya, hükümete, devlete kendi kararlar›n› iletti¤i platform olmaktad›r. Nas›l ki belirli toplumsal kesimlerin, dinsel ve toplumsal az›nl›klar›n kendilerini herhangi bir demokratik kurumda örgütleme hakk› varsa, ayn› flekilde da-

ww

w.

Kürt Halk Önderli¤i defalarca Kürt Demokratik Toplum Kongresinin toplanmas›n› istedi. Kürt sorununun demokratik çözümü ve Türkiye’nin demokratikleflmesi aç›s›ndan stratejik bir olgu olarak ele ald›. Demokratik Toplum Kongresinin oluflumunun stratejik de¤er tafl›mas› k›sa sürede ortaya ç›km›fl bir durum de¤ildir. 3. defa toplanan bu Demokratik Toplum Kongresi Kürt halk›n›n onlarca y›ld›r yürüttü¤ü mücadelenin ortaya ç›kard›¤› demokratik halk gerçe¤ini, demokratik siyasi irade haline getirmek için önerilmifl bir kongredir. Kürt halk›nda geliflen demokratik bilincin, inanc›n ve örgütlenme kültürünün kurumlaflmaya kavuflturulmas› yan›nda, Kürt halk›n›n demokratik hakk›d›r da. Art›k ça¤›m›zda toplumlar›n kendini demokratik temelde örgütleme, bu örgütlenme temelinde taleplerini parlamentolara, yasal siyasi kurumlara ve ilgili kurulufllara yans›tmas› demokrasinin gere¤i olarak görülmektedir. Özellikle 2. Dünya Savafl›n›n insanl›¤a çektirdi¤i ac›lardan sonra bu ac›lardan sorumlu olan genel ve eflit oya dayal› dört y›lda bir seçilmifl parlamenter demokratik sistemin, faflizm baflta olmak üzere, devletçi kapitalist sistemin halklara, toplumlara getirdi¤i ac›lar› engelleyemedi¤i aç›k bir biçimde görülmüfltür. Bu gerçe¤in sonucunda 2. Dünya Savafl›’ndan sonra topluluklar, halklar sadece iradelerini dört y›lda bir sand›¤a giderek oy kullanarak de¤il, kendilerini her türlü demokratik örgütlenme

ha genifl çerçevede topluluklar›n kendini demokratik temelde örgütleme, karar alma ve bunlar› siyasal karar al›c›lara iletme hakk› vard›r. Bu hak günümüzde demokratiktir ve meflrudur. Hatta söz konusu ülkede demokratik geliflmelerin ölçütü olarak görülmektedir. Dolay›s›yla Demokratik Toplum Kongresinin kurumlaflmas›n›n siyasi, hukuki ve tarihsel zeminini bu çerçevede ele almak ve de¤erlendirmek gerekmektedir. Toplumlarda demokratik bilinç geliflmezse, örgütleme kültürü geliflmezse tabii ki bu tür toplum kongreleri zoraki oluflturulamaz. Bu tür demokratik örgütlenmelerin gerçekleflmesi için her fleyden önce demokratik zihniyetin ve kültürün bu tür örgütlenmeleri yaratacak kadar geliflmesi gerekir. Yine bu kültür temelinde geliflecek örgütlenmelerle yürütülen mücadelelerin önemli bir örgütlenme tecrübesi ve e¤ilimi ortaya ç›karmas› gerekmektedir. Tabii ki bu birikim kendisini fliddete baflvurmadan meflrulaflt›ran ve demokratikleflmenin parças› haline getiren bir örgütlenmeyle toplumun demokratik iradesi haline gelmektedir. Demokratik Toplum Kongresinin kurulufl sürecini ortaya ç›karan demokratik toplum gerçe¤i, tabii Kürt halk›n›n onlarca y›ld›r a¤›r bedeller ödeyerek verdi¤i mücadelenin sonucu ortaya ç›km›flt›r. Dünyan›n birçok yerinde oldu¤u gibi Kürdistan’da da demokrasi ve özgürlük mücadelesi a¤›r bedeller ödenerek verilmifltir. Hatta dünyan›n hiçbir ülkesinde olmayacak kadar a¤›r bedeller verilerek bu demokrasi ve özgürlük


SERXWEBÛN

Kürtler kadar demokrasi mücadelesini ›srarla yürüten bir halk dünyada yoktur

Her fleyden önce hiçbir halk Kürtler kadar demokrasi mücadelesinde zulme ve katliamlara maruz kalmam›flt›r. Dünyada hiçbir halk demokrasi mücadelesi yürütürken Kürtler kadar zindanlara doldurulup uzun süre tutulmam›flt›r. Hiçbir halk demokrasi mücadelesi yürütürken yaflad›¤› köylerinin büyük bir ço¤unlu¤unu kaybetmemifltir. Hiçbir halk demokrasi mücadelesi yürütürken binlerce faili meçhul cinayete kurban gitmemifltir. Yine hiçbir demokrasi mücadelesinde 6-7 mil-

w.

ww

yon insan kendi topraklar›ndan göçmek zorunda kalmam›flt›r. Bütün zorluklara ra¤men Kürt halk› demokrasi mücadelesinden ve özgürlüklerden vazgeçmemifltir. Bunlar tarihsel gerçeklerdir. Bu yönüyle de dünyada Kürtler kadar demokratik mücadele veren, demokratik yöntemleri Kürtler kadar deneyen, bu konuda ›srarl› olan baflka bir halk olmam›flt›r. On y›llard›r Kürtler Kürdistan’da, metropollerde, Avrupa’da, dünyan›n bulundu¤u her yerde ayaktad›rlar. Evlerinde oturmayarak sokaklara ç›k›p demokratik haklar›n› istemektedirler. Kürt sorununun demokratik çözümünü, Türkiye’nin demokratikleflmesini istemektedirler. Kürt sorununun çözümü, Suriye’nin demokratikleflmesini istemektedirler, Kürt sorununun çözümü, ‹ran’›n demokratikleflmesini istemektedirler. Kürt sorununun çözümü ve Irak’›n demokratikleflmesini istemektedirler. Çolu¤u çocu¤uyla, yafll›s›, kad›n›, genciyle tüm bask›lara ra¤men demokrasi mücadelesini ›srarla yürüten baflka bir halk dünyada yoktur. Dolay›s›yla dünyan›n baflka bir yerinde Kürtler kadar demokrasiyi hak eden, özgürlü¤ü hak eden baflka bir halk da yoktur. Yine Kürtler kadar demokratik kültüre yatk›n, demokratik kültürü mücadele içinde pifle pifle kazanm›fl baflka bir halk da yoktur. Bu yönüyle dünyada demokratikleflmenin temelinin en güçlü oldu¤u toplum Kürt toplumudur. Dünyan›n hiçbir toplumunda demokrasinin temeli böyle köklü bir mücadele tarihine dayanmamaktad›r. Demokratik Toplum Kongresi böyle bir tarihi geçmifl üzerinde yükselmektedir. Kad›n›yla, genciyle, yafll›s›yla, emekçisiyle, köylüsüyle toplumun her kesimi bu mücadele içinde yer alm›fl, bedeller ödemifltir. Bu aç›dan böyle bir halk›n örgütsüz kalmas› düflünülemez. Böyle bir halk›n örgütsüz b›rak›lmas›, bu halk›n mücadele tarihine sayg›s›zl›k olur. Dolay›s›yla bu halk›n her bak›mdan örgütlü hale gelmesi gerekmektedir. Demokrasi mücadelesinin amac› da sonuçta demokratik örgütlenmeleri gerçeklefltirmek, bu temelde de demokrasiyi gelifltirmek ve derinlefltirmektir. Zaten toplumlar› sadece talep eden bir

ew e. c

leti olan Türk devletine karfl› fedailik temelinde savaflarak gerilla mücadelesi verilmifltir. Dünyan›n baflka hiçbir savafl›nda böyle bir fedailik yoktur. Mücadelenin ilk geliflti¤i, gerilla mücadelesinin ilk yürütüldü¤ü dönemde bu mücadeleyi yürüten gerillalar›n büyük ço¤unlu¤u flehit düflmüfltür. fiehit düfleceklerini bile bile bu mücadele içine girmifller; halk›n irade kazanmas›n›, bu mücadele temelinde özgüven kazanmas›n› sa¤lam›fllard›r. Bu yönüyle gerilla mücadelesiyle Türkiye’de geliflen demokrasi mücadelesi aras›nda tabii ki ba¤ vard›r. Aradaki bu ba¤› hiç kimse inkâr edemez. Ancak konumuz bu olmad›¤›ndan biz sadece k›sa bir biçimde belirtmeyi gerekli gördük. Tarihi bilmeyen ya da tarihi inkâr eden kesimler aç›s›ndan böyle bir hat›rlatman›n gerekli oldu¤unu düflündük.

ne t

mücadelesi yürütülmüfltür. Kürtler her milim demokratik kazan›mlar›n›, demokratik meflruiyetlerini, dünyan›n hiçbir yerinde görülmeyecek kadar a¤›r bedeller ödeyerek elde etmifllerdir. Bu aç›dan dünyan›n hiçbir yerinde olmayacak kadar demokratik örgütlenme hakk›n›n ve demokratik iradelerini ortaya koymalar›n›n tarihsel temeli ve meflruiyeti bulunmaktad›r. Kürt halk› onlarca y›ld›r büyük bir demokrasi mücadelesi vermektedir. Bu sadece gençlerin ya da gerillalar›n yürüttü¤ü bir demokrasi mücadelesi olmam›flt›r. Tabii ki gerilla en zor koflullarda bir mücadele yürütmüfltür. B›rakal›m demokratik mücadele imkân›n›n bulunmas›n›, insanlar›n silahl› ya da baflka yöntemlerle mücadele imkânlar›n›n bile tümden ortadan kald›r›ld›¤› bir süreçte gerillalar bütün zorluklar› göze alarak, bütün imkâns›zl›klar› göze alarak bir mücadele yürütmüfllerdir. Gerillan›n gelifltirdi¤i özgürlük mücadelesi de dünya tarihinde yürütülen en zor özgürlük mücadelesi, gerilla mücadelesi olmufltur. PKK Önderli¤i e¤itti¤i gerillalar› ülkeye gönderirken, “ülkeye gidiyorsunuz, ço¤unlu¤unuz flehit düflecek, ama sizin kanlar›n›z Kürt halk›n›n kuruyan kan damarlar›n› açacakt›r” diyerek onlar›n yürüttü¤ü mücadelenin fedailik düzeyinde bir mücadele olaca¤›n› söylemifltir. Bu aç›dan da dünya dengelerinin kuruldu¤u ve dünya tarihinde devlet gelene¤inin en fazla güçlü oldu¤u Ortado¤u’da, yine siyasi ve askeri olarak bölgenin en güçlü dev-

A¤ustos 2009

om

66


A¤ustos 2009

SERXWEBÛN rumlaflmayla 30 y›ll›k bu büyük bedeller ödenerek verilmifl demokrasi mücadelesi taçlanabilir. Halk›n kendisini böyle bir demokratik toplumsal iradeden al›koymas›, kendisini güçsüz b›rakmas› anlam›na gelmektedir.

halk›n demokratik mücadelesinin ortaya ç›kard›¤› partilerdir. Kad›nlar›n, gençlerin, yafll›lar›n, köylülerin, emekçilerin ortaya ç›kard›¤› partilerdir. Bu yönüyle demokratik Kürt hareketini ortaya ç›karan›n serh›ldanlar oldu¤unu söylüyoruz; dirilifl devrimi oldu¤unu söylüyoruz. Ama bu demokratik siyasi örgütlenme yan›nda Kürt halk›n›n özgür ve demokratik yaflamas›n› isteyen farkl› siyasi e¤ilimler de bulunmaktad›r. Yine Kürt halk›n›n özgürlük mücadelesinin karfl›s›nda olmayan, ama kendilerini DTP’de tümden ifade edemeyen bireyler, topluluklar ve flahsiyetler vard›r. Bu aç›dan Demokratik Toplum Kongresi tüm bu kesimleri de kapsayan, böylelikle Kürdistan’da demokrasi isteyen herkesin iradesini ortaya ç›karan bir kurumlaflma gerçe¤ine sahip olacakt›r. Demokrasiden ç›kar› olan kesimleri, demokrasi mücadelesi içinde daha zengin bir yelpazede görmek laz›m. Tabii ki Demokratik Toplum Partisi’nin iradesini ortaya ç›karan Kürt Özgürlük Hareketi, halk özgürlük e¤ilimi Kürdistan’daki demokrasi ve özgürlük e¤iliminin ezici bir ço¤unlu¤unu temsil etmektedir. Ancak Kürt halk›n›n yürüttü¤ü özgürlük mücadelesinin bugünkü temel talepleri, temel program› esas olarak da iflbirlikçi ve ihanet içinde olmayan bütün demokratik kesimlerin beklentilerini karfl›lamaktad›r. Bu yönüyle de Demokratik Toplum Kongresi (DTK) halk özgürlük e¤iliminin yürüttü¤ü mücadele sonucu toplumda yükselen demokrasi e¤iliminin, özleminin farkl›l›klar›n› da kapsayan, onlar›n da toplumun demokratik kurumlaflmas›na imkân veren bir demokratik platform olarak görmek gerekiyor. Bu yönüyle de Kürt toplumunun tümünün demokratik siyasi iradesini temsil eden bir kongre olarak görmek gerekir. Onlarca y›ll›k mücadele sonucu Kürt halk› asl›nda düflünceleriyle, öngördü¤ü demokrasi anlay›fl›yla bütün taleplerini ortaya koymufltur. A盤a ç›km›flt›r ki Kürt toplumunun ço¤unlu¤u Kürt sorununun demokratik çözümü ve Türkiye’nin demokratikleflmesini istemektedir. Kürtlerin iradesini sadece DTP’nin ald›¤› oyla s›n›rlamak da yanl›flt›r. Belirtti¤imiz gibi DTP’nin al-

ne te we .c om

olgu olarak de¤erlendirmek, demokrasiyi yanl›fl tan›mlamakt›r. Bu demokrasi tan›m› art›k afl›lm›flt›r. Art›k sadece talepte bulunan, birilerine gel yap diyen demokrasi anlay›fl› eksik ve yetersizdir. Devletin ve egemenlerin insaf›na b›rak›lm›fl böyle bir demokrasi anlay›fl› toplumlar›n sorununu çözmemektedir. Tabii ki demokrasi mücadelesinin bir yönü de devleti reforma u¤ratmaya çal›flmak, devletin bask›c› politikalar›n› geriletmek, devlete baz› ad›mlar att›rarak halk›n demokratik örgütlenmesinin ve demokratik yaflam›n›n önünü açmakt›r. Ama bir halk›n demokratik haklar›n›n, demokratik gelece¤inin güvencesi sadece devletten bir fleyler talep etmek ya da sadece devletin verdi¤i baz› fleylerle yetinmek de¤ildir. Aksine kendi demokratik yaflam›n›, özgürlük yaflam›n› güvenceye almas› için bizzat kendisini örgütlemesi gerekmektedir. Kendi örgütlenmesi temelinde demokratik yaflam›n› ekonomik, sosyal, kültürel alanda kurumlaflt›rmas› gerekmektedir. Kendi örgütlenmesi temelinde gücünü ortaya koyarak ve bu temelde de devletin demokrasiye duyarl› hale gelmesini sa¤lamak gerekir. Belirli reformlarla bask›c› yüzünün, sömürücü yüzünün yumuflat›lmas› gerekir. Bir toplum örgütlüyse, kendini örgütleyerek demokratik ve örgütlü bir güç yapm›flsa o zaman egemen güçler taraf›ndan dikkate al›n›r ve kendini reforma u¤rat›r. Yoksa söyledikleri ve talepleri dikkate al›nmaz. Egemen s›n›flar›n ifline gelirse dikkate al›r, ifline gelmezse dikkate al›nmaz. Bu aç›dan on y›llard›r büyük bedeller vermifl Kürt toplumunun art›k kendi demokratik iradesini ortaya koyarak demokratik gelece¤ini eline almas› gerekmektedir. Devletin kendi demokratik yaflam›na, özgür yaflam›na sayg›l› olmas›n› sa¤layacak bir demokratik yaflam› ortaya koymas›n›n zaman› gelmifltir. Kürtler bunu yapacak güçtedir ve hak etmifllerdir. Demokratik Toplum Kongresi halk özgürlük e¤iliminin yürüttü¤ü özgürlük ve demokrasi mücadelesinin ortaya ç›kard›¤› toplum gerçe¤ini, halk gerçe¤ini demokratik örgütlenmeye kavuflturman›n ifadesidir. Ancak böyle bir demokratik ku-

67

Bir toplumun demokratik güçleri sadece siyasi partiler de¤ildir

Kürt halk›n›n demokratik iradesi sadece bir DTP ile s›n›rl› olamaz. Günümüzün demokrasisinde sadece siyasal partiler bir toplumun demokratik güçleri de¤ildir. Tabii ki siyasi partiler de bir toplumda demokrasinin geliflmesi için vazgeçilmezdir, ama onlar›n bile demokratik temelde rolünü oynamas› aç›s›n-

“Demokratik Toplum Kongresini (DTK) halk özgürlük e¤iliminin yürüttü¤ü

mücadele sonucu toplumda yükselen demokrasi e¤iliminin, özleminin

farkl›l›klar›n› da kapsayan, onlar›n da toplumun demokratik kurumlaflmas›na imkân veren bir demokratik platform olarak görmek gerekiyor. Bu

yönüyle de Kürt toplumunun tümünün

demokratik siyasi iradesini temsil eden bir platform olarak görmek gerekir”

ww

w.

dan toplumun yayg›n biçimde demokratik örgütlenmeye kavuflmas› gerekmektedir. Toplumun demokratik kurumlaflmas›n›n sosyal, kültürel, ekonomik ve her alanda geliflmesi partileri etkin k›lar. E¤er böyle bir toplum ve ülke gerçe¤i varsa o zaman demokratik siyasal partiler hem öngördükleri program›n pratikleflmesini sa¤layacak bir halk gücüne, bir demokratik halk iradesine, örgütlenmesine kavuflur hem de devlete ad›m att›rabilirler. Partiler toplumun demokratik iradesinin tümünü yans›tmad›¤› gibi, partilerin kendi ifllevlerini görme aç›s›ndan da böyle yayg›n, kapsaml› demokratik örgütlenmelere ihtiyaç vard›r. DTP tabii ki Kürt halk›n›n özgürlük ve demokrasi mücadelesinin sonucu ortaya ç›km›flt›r. Bu partiler serh›ldanlar›n ve


SERXWEBÛN

Kürt sorunu art›k fliddetle bask›yla çözülemez

ww

w.

ne t

B›rakal›m gerillan›n mücadelesini, Kürt halk› demokratik meflru mücadelesiyle, serh›ldanlar›yla tamamen demokratik siyasi iradesini ortaya koymufltur. Kürt sorununun demokratik çözümü için de Kürt halk› iradesini yeterli biçimde ortaya koymufltur. Kürt halk›n›n demokratik iradesini ortaya koymada herhangi bir kusur iflledi¤ini söylemek mümkün de¤ildir. Bu kadar faili meçhul cinayet, bu kadar zulüm, bu kadar zindanlara atma, köy yak›p y›kma, faili meçhul cinayetler olmasayd› -bu sadece bask›n›n görünen yüzüdür, bask›n›n fliddetinin etkisi bunun kat kat›d›r- herhalde tüm Kürdistan halk› bu mücadelenin içinde olurdu. Bu gerçe¤i herkesin görmesi gerekir. Buna ra¤men Kürt halk›n›n bu düzeyde demokratik iradesini ortaya koymaya devam etmesi, mücadeleden vazgeçmemesi, Kürt halk›n›n demokrasi mücadelesinin baflar›s›, Türk devletinin ise yenilgiye u¤ramas›d›r. Zaten bugün bu yenilgi kabul ediliyor. Bu sorunun fliddetle, bask›yla çözülemeyece¤i kabul ediliyor. Çünkü Cemil Bay›k yoldafl›n da belirtti¤i gibi Türkiye fliddetle yapaca¤› her fleyi yapm›flt›r; Gerilla da verece¤i kadar mücadele vermifltir. Dolay›s›yla art›k sorunlar›n demokratik temelde çözülmesi gerekir. Bu gerçeklik dikkate al›nd›¤›nda Kürt halk›n›n bütün toplumsal tabakalar›yla, örgütlenmeleriyle bir kongre çat›s› alt›nda iradesini birlefltirmesi, Kürt sorununun demokratik çözümünde ta-

rihi ad›m at›lmas› anlam›na gelecektir. Çünkü Türkiye art›k bu sorunu zorla bast›racak durumda de¤ildir. Kürt halk› böyle bir demokratik irade ortaya ç›kard›ktan sonra Türk devleti bu demokratik iradenin taleplerini dikkate alacakt›r. Bu demokratik iradenin ald›¤› kararlar›, sundu¤u önerileri dikkate alarak Kürt sorununu çözmek zorunda kalacakt›r. Türkiye’deki siyasal, sosyal, kültürel, ekonomik durum da Kürt sorununun çözümünü dayatm›fl bulunmaktad›r. Kürt Halk Önderi Türkiye’de demokratik siyasal çözümün koflullar› olgunlaflm›flt›r derken, bu tarihsel gerçe¤e, bu toplumsal gerçe¤e, bu siyasal duruma iflaret etmektedir. Kürt Halk Önderi bu durumdan yola ç›karak da art›k toplumsal Lozan’›n gerçekleflmesi gerekti¤ini söylemifltir. Siyasal ve ulusal Lozan gerçekleflmifltir. Türkiye bu çerçevede bir siyasal irade ortaya ç›km›fl ve devlet kurulmufltur. Ama bu siyasi irade toplumsal kesimleri dikkate almam›flt›r. Toplumsal dengeleri dikkate almam›flt›r. Toplumsal dengelere dayanmayan bir Lozan gerçe¤i bugünlere kadar gelmifltir. Toplumsal gerçe¤i zay›f olan Lozan’daki kurulufl bugünlere kadar getirilmifltir. Hâlbuki bu Lozan’a giden yolda Kürtlerin de bir etkisi, rolü vard›. ‹smet ‹nönü Lozan’da Kürtlerin ve Türklerin temsilcisi oldu¤unu söylemiflti. Ama bu söylemin toplumsal düzeyde, farkl› topluluklar›n haklar› düzeyinde gereklerini yerine getirilmemifltir. Kürtler Lozan’dan sonra reddedilip inkâr edilerek ortadan kald›r›lmaya çal›fl›lm›flt›r. Bu yönüyle siyasal Lozan’› ortaya ç›karan toplumsal gerçe¤e ters bir durum yaflat›lm›flt›r. Yeni Türkiye’nin kurulufl sürecinde Kürtler de komünistler de ‹slami kesimler de bu Lozan’a destek vermiflti. Ne var ki sonradan tüm bu toplumsal kesimler d›fllanarak tek bir ulusal siyasi iradenin kendini dayatmas› ve kendine dayanak olan dar toplumsal kesimlerle cumhuriyeti yürütmesi yaflanm›flt›r. Ancak bu ulusal siyasal yaklafl›m Türkiye’nin süreklileflen toplumsal ve siyasal sorunlarla karfl›laflmas›na yol açm›flt›r. Ama bu Cumhuriyetin tek bir siyasi iradeyle ve onun dayand›¤› toplumsal kesimlerle yürüyemeyece¤i art›k anlafl›lm›flt›r. Bu yönüyle Lozan’da kurulan

Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratikleflmesi, yani o kuruluflta yer alan toplumsal kesimlerin de demokratik iradeleriyle Türkiye’nin siyasal, sosyal ve kültürel yaflam› içinde yer almas› gerekmektedir. Bu, ne Türkiye Cumhuriyeti karfl›tl›¤›d›r ne de Türkiye Cumhuriyeti’nin temel kurulufl felsefesinin ortadan kald›r›lmas›d›r. Tam aksine ilk mecliste ifadesini bulan Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulufl felsefesinin ve kurtulufl savafl›nda deste¤ini ald›¤› toplumsal kesimlerin temel demokratik haklar›n›n tan›nmas› anlam›na gelecektir. Lozan’›n toplumsal temele kavuflmas›n›n en temel etkeni ise Kürt halk›n›n demokratik toplumsal iradesinin tan›nmas›d›r. Temel demokratik ulusal ve siyasi haklar›n›n tan›nmas›d›r.

ew e. c

d›¤› oydan daha genifl toplumsal bir kesim Kürt sorununun demokratik çözümünü istemektedir. Kald› ki DTP’nin oylar› tüm bask›lara ra¤men al›nm›fl oylard›r; hilelere ra¤men al›nm›fl oylard›r. Ancak flu da bir gerçektir ki e¤er on y›llard›r yürütülen bu mücadeleye dünyan›n baflka yerinde görülmemifl bir kirli özel savafl ve askeri, siyasi, kültürel bask› olmam›fl olsayd›, Türk devleti toplumun demokratik taleplerini, istemlerini zorla bast›rmam›fl olsayd› bugün Kürt halk›n›n yüzde doksan› bu mücadelenin içinde olurdu.

A¤ustos 2009

om

68

Toplumsal Lozan gerçeklefltirilmelidir

Bu aç›dan Demokratik Toplum Kongresi, Kürt halk›n›n demokratik iradesinin ortaya ç›kmas› ve bu temelde Lozan’›n toplumsal aya¤›n›n oluflturulmas› ve toplumsal olarak güçlendirilmesidir. 1920’lerde meclise dayanarak kurulan yeni Türkiye’nin ve onun kurulufl anlaflmas› olan Lozan’›n toplumsal ayaklar›ndan biriyle buluflmas› olarak de¤erlendirmek gerekir. Bunun için de en baflta da Kürt halk› demokratik siyasal hareketin kendini örgütleyerek Türk devletine art›k bu cumhuriyeti demokratiklefltirmeden ve toplumsal temeline kavuflturmadan yürütemezsin, bu cumhuriyete meflruiyet kazand›ramazs›n demelidir. DTK, Lozan’›n ve Cumhuriyetin temel meflruiyet aya¤› olacakt›r. Çünkü flu andaki cumhuriyet ya da siyasal Lozan buraya kadar gelmifl, ama art›k meflruiyet sorunuyla karfl›laflm›flt›r. Bu meflruiyet sorununun gündeme getirilmesi ve Lozan’›n toplumsal aya¤› olma isteminde bulunulmas› cumhuriyetin varl›¤›n›n sorgulanmas› de¤ildir. Aksine meflruiyet kazand›rma Lozan’› ve Cumhuriyeti ilelebet yaflatma çabas›d›r. Toplumsal Lozan gerçeklefltirilmelidir denilirken, bugünkü Lozan’›n sosyal temelinin, demokratik temelinin olmad›¤›, demokratik toplumsal bir deste¤e dayanarak kendini meflrulaflt›r›p güçlendirmedi¤i söylenmektedir. Bunun için de


A¤ustos 2009

SERXWEBÛN lerinin de esas olarak kendilerini demokratik irade yaparak, büyüterek demokrasi alan›n› geniflletmelerini, demokratik zemini geniflletmelerini, bu çerçevede de devleti gerileterek hem demokratik yaflamlar›n› kurmalar›n› hem de devletin demokrasiye duyarl› hale gelmesini sa¤lamalar› gerekmektedir. Kürt Halk Önderi, bu çerçevedeki demokratik anlay›fl›n›, demokrasiyi nas›l anlad›¤›n› hem savunmalar›nda hem de görüflme notlar›nda defalarca ortaya koymufltur.

vuflmufl halk gerçekli¤inin varl›¤›ndan söz etmek gerekir. Tabii ki Avrupa toplumunun demokrasi bilinci egemenler taraf›ndan önemli düzeyde çarp›t›lm›fl ve devlet kontrolünde bir demokrasi kendisine meflruiyet bulmufltur. Kürt halk›n›n mücadelesinin ortaya ç›kard›¤› demokratikleflme e¤ilimi, demokratik kültürü tabii ki bir demokratik kurumlaflmayla taçland›r›lacakt›r. Demokratik Toplum Kongresinin kuruluflu asl›nda Kürt toplumunun demokratik yaflam›n› kendi kurma iradesinin ilan›d›r. Kürt toplumu bu kurumlaflmayla, ben de art›k bir demokratik iradeyim, kendi demokratik sistemimi kurmuflum, siyasal, ekonomik, sosyal, kültürel olaylarda art›k benim irademin de dikkate al›nmas› gerekir, benim iradem dikkate al›nmadan Türkiye siyasal, sosyal, ekonomik istikrara kavuflamaz demektedir. Bu aç›dan böyle stratejik bir konumu olan ve Kürdistan toplumunun iradesini ifade eden bir kongrenin sürekli toplanmas› gerekir. E¤er bir toplumun tüm yaflam›n›n sorumlulu¤unu üzerine al›yorsa, bu görev sadece birkaç günlük toplanmayla yerine getirilemez. Siyasal, toplumsal, ekonomik ve kültürel yaflam durmad›¤›na ve büyük bir dinamizm içinde bulundu¤una göre Demokratik Toplum Kongresi’nin de durmamas› ve büyük bir dinamizmle çal›flmas› gerekmektedir. Nas›l ki Türkiye’nin Meclisi toplumun iradesi olarak sürekli toplanarak, karar alarak yaflamsallaflt›r›yorsa, Demokratik Toplum Kongresi de ayn› benzer bir ifllevle sürekli toplanmas› gerekmektedir. Bu-

ne te we .c om

Demokratik Toplum Kongresi kendisini örgütleyerek, Kürt halk› kendi iradesini bu temelde ortaya koyarak, siyasal, sosyal, ekonomik, kültürel yaflam›n her alan›nda ben de var›m diyerek kendisinin bir toplum olarak dikkate al›n›p Lozan’›n toplumsallaflmas›n› istemektedir. Bu gerçeklik, bu çal›flman›n Türkiye’yi ve cumhuriyeti demokratiklefltirme çal›flmas› oldu¤unu göstermektedir. Bu çal›flmayla Türkiye devletine cumhuriyet eski biçimde süremez denilecektir. Lozan’da siyasi s›n›rlar›n çizildi¤i, ancak Lozan’› yaratan mücadelenin sadece bir aya¤› ile cumhuriyetin yürütüldü¤ü Türk uluslaflmas› d›fl›nda di¤er ulusal topluluklar› Lozan’›n içine almad›¤› için cumhuriyetin sorunlar›yla karfl›laflt›¤› belirtilecektir. Bu yönüyle sorunlardan kurtulmak için de cumhuriyetin yeniden gerçek köklerine, gerçek kurulufl felsefesine, kurulufl dönemindeki dengelere ulaflmas› gerekti¤i söylenecektir. Türkiye’nin demokratiklefltirilmesi mücadelesi verilirken ve Türkiye toplumsal Lozan’la kurulufl dengelerine kavuflturulmak istenirken, bunlar› gerçeklefltirmenin sadece devletten istemekle olmayaca¤› aç›kt›r. Kürt Halk Önderi, demokratikleflmenin ve kendi özgür yaflamlar›n› kurman›n esas olarak Kürtlerin kendi görevi oldu¤unu, demokratikleflme görevinin ço¤unlu¤unun toplumlara ait oldu¤unu, toplumlar bu görevlerini yerine getirirlerse kalan k›sm›n›n da devlet taraf›ndan tan›nmak zorunda kalaca¤›n› belirtmifltir. Bu yönüyle bu kadar mücadele vermifl, önemli düzeyde demokratik bilince ulaflm›fl bir toplumun kendisini tümüyle örgülü hale getirip ve buna dayal› bir kongreyle siyasi iradesini ortaya ç›karmamas› demokrasiyi do¤ru anlamamak ya da verilen demokrasi mücadelesi tarihine lay›k olmamak olur. Demokrasi devletin verece¤i bir fley de¤ildir. Demokrasi, toplumlar›n devletin yan›nda kendi demokratik sistemini kurma çal›flmas›d›r. Bu aç›dan Kürt Halk Önderi devlet+demokrasi demifltir. Demokrasiyi böyle el alm›flt›r. Demokratik toplum büyüdükçe devlet küçülecek, demokratik toplum zay›f oldu¤u müddetçe devlet güçlü kalacakt›r. Bu aç›dan Kürt halk›n›n da Türkiye demokrasi güç-

69

Devlet kendili¤inden demokrasiye duyarl› hale gelmez

ww

w.

Demokrasiyi devletten beklemek, devletin demokratikleflmesini beklemek olmayacak bir fleydir. Dünyada da hiçbir zaman devlet kendili¤inden demokrasiye duyarl› hale gelmemifltir. Nerede demokrasiye duyarl›l›k varsa orada mutlaka halklar›n mücadelesi vard›r. Toplumun demokratikleflme mücadelesi vard›r. Onun için Kürt Halk Önderli¤i sadece devletçi uygarl›¤›n ve s›n›fl› toplumun Avrupa’s›ndan de¤il; bir de halklar›n özgürlük ve demokrasi mücadelesini vererek kendi demokratik yaflamlar›n› ortaya ç›kard›¤› ve devlete kabul ettirdikleri bir demokratik Avrupa’n›n varl›¤›ndan söz etmifltir. Tarih içinde demokratik durufl ortaya ç›karan bir Avrupa gerçe¤inin bulundu¤unu da söylemektedir. Dolay›s›yla demokratik devletlerden de¤il, tarih içindeki mücadelesiyle demokratik bilinç ve örgütlenmeye ka-


SERXWEBÛN

Demokratik Toplum Kongresi esas olarak taban örgütlenmelerine dayanmal›d›r

ww

w.

ne t

Demokratik Toplum Kongresi Türkiye genel meclisini reddetmeden, hatta bu meclisi tamamlayan, onun çal›flmalar›n› kolaylaflt›ran, Türkiye’deki siyasi iradenin, meclisin Kürt halk›yla demokratik temelde daha uyumlu, bar›fl›k hale gelmesini sa¤layan bir meclis olarak görülmelidir. Bu aç›dan sadece toplan›p belirli karar almak yetmez. Bu, Kürt toplumunu demokratik iradesiz b›rakmakt›r, örgütsüz b›rakmakt›r. Bu aç›dan Kürt toplumunun demokratik iradesini, demokratik örgütlenmesini sadece DTP ile s›n›rl› görmek, DTP var bu nedenle sürekli toplanmaya gerek yok gibi bir yaklafl›m kesinlikle DTP’nin misyonuyla Demokratik Toplum Kongresi misyonunun kar›flt›r›lmas› anlam›na gelir. Demokratik Toplum Kongresi bir bütün olarak Kürdistan’daki demokratik örgütlenmelerin iradesidir, sistemidir. Bütün yaflam alanlar› konusunda karar alan ve uygulamas›n› gözeten bir toplum iradesidir. Böyle bir kongreyi bir toplant›ya indirgemek bu kongrenin ifllevini ve tarihsel önemini kavramamak olur. Kürt toplumunun bir bütün olarak demokratik örgütlenmesini ve bunun bir iradeye kavuflmas›n› d›fllamak, önemsiz görmek, böyle bir iradenin ortaya ç›kmas›n›n siyasal, sosyal, kültürel, ekonomik de¤erini anlamamak olur. Toplumun yaflam›yla birebir ba¤› oldu¤undan, toplumu bu örgütlemeden ve iradeden mahrum etmek, toplumu sahipsiz k›lmak gibi bir fley olur. Bu aç›dan böyle bir Demokratik Toplum Kongresinin sürekli toplanmamas›, süreklileflen bir irade haline gelmemesi, Kürdistan’da siyasi sosyal, ekonomik ve kültürel boflluk yaratmaktad›r. Ortaya ç›kan halk demokratik iradesini sahipsiz b›rakmakta, örgütsüz b›rakmaktad›r. Bu aç›dan sadece Demokratik Toplum Kongresini kurumlaflt›rmak da yetmez. E¤er bir kongre tabandan demok-

ratik temelde örgütlenen toplumsal kesimlerin demokratik siyasi iradesi haline gelemezse, gerçek siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel ifllevini göremez. Bu nedenle de Kürdistan’daki bütün demokratik kurumlar›n, kad›n örgütlerinin, gençlik örgütlerinin, Alevi örgütlerin, ekolojik örgütlerin, sa¤l›k örgütlerinin, hukuk örgütlenmelerinin hepsinin ortak bir irade haline geldi¤i, örgütlendi¤i demokratik örgütlenmeler ve meclislerin oluflmas› önemlidir. Böylelikle Demokratik Toplum Kongresi Kürdistan halk›n›n demokratik iradesini temsil eden ve süreklileflen faaliyetiyle Kürdistan toplumunun gerçek bir iradesi haline gelir. Süreklileflen ve tabana dayal› güç olan böyle bir çal›flmay› yapmamak toplumu iradesiz ve örgütsüz b›rakmakt›r. Bu da Kürdistan’da baflka iradelerin kendini dayataca¤› boflluklar b›rakma anlam›na gelir. Böyle olunca tabii ki baflka iradeler kendini dayat›r. Demokratik Toplum Partisi de ben parti olarak bütün toplumun yaflam›n› yönlendiremem, bütün faaliyetlerin temsilini buldu¤u irade olamam diyerek bu görevlerin DTK taraf›ndan yap›labilece¤i bilincini toplumda vermede sorumluluk yüklenmelidir. Parti olarak demokratik siyaset alan›nda görevimi yapaca¤›m, ama hem bu demokratik siyasetin temelinin güçlenmesi aç›s›ndan hem de tüm toplumu temsil eden bir demokratik siyasi iradenin a盤a ç›kmas› aç›s›ndan böyle örgütlenmeye öncülük yapabilmeliyim demelidir. Böylece siyasal, sosyal, ekonomik ve kültürel alandaki tüm boflluklar›n doldurulaca¤› ve toplumun ihtiyac›n›n karfl›lanaca¤› görülmelidir. Demokratik Toplum Partisi böyle bir irade ortaya koyarsa bu toplum aç›s›ndan da moral de¤eri yüksek olan bir geliflme olur ve bu temelde de her ilde de ilçede de meclisler oluflarak Demokratik Toplum Kongresinin taban örgütlenmelerine dayanarak ald›¤› kararlar›, iradeyi kendi alanlar›nda uygulamaya çal›fl›rlar. Taban örgütlenmelerine dayanarak oluflan ‹l ve ilçe meclisleri de toplumun demokratik iradesini kongreye tafl›rlar. Bu da toplumla Demokratik Toplum Kongresi aras›nda sürekli bir nab›z at›fl›n›n karfl›l›kl› oldu¤u bir sistem ortaya ç›kar›r.

Demokratik Toplum Kongresinin de esas olarak taban örgütlenmelerine dayanmas› gerekiyor. Onlar›n demokratik iradelerini esas almas› gerekiyor. Kendi gücünü böyle a盤a ç›kar›r. Sadece belirli temsilcilerle Demokratik Toplum Kongresi kurmak da yetmez. Bu, toplumun demokratik iradesini ortaya ç›karmaz. Toplumun siyasetle sürekli günlük, anl›k ilgilenmesini gelifltirmez. Bu aç›dan esas olarak da toplumun tabandan örgütlenerek sürekli siyasetle ilgilenmesi, bu yönüyle de demokratik toplum örgütlenmesini güçlendirmesi gerekiyor. Bu aç›dan Demokratik Toplum Kongresinin bir görevi de kendisinin toplumun üstünde kalan bir kongre olmad›¤›, sadece taban örgütlerinin temsilcilerinin kat›ld›¤› bir kongre olmad›¤›n›, esas olarak da taban›n iradesini dikkate alaca¤›n› aç›kça göstermesi, ortaya koymas›, bu temelde taban›n örgütlenmesine dayanan bir kongre olarak kendisini etkili bir siyasi ve toplumsal irade haline getirmesi gerekmektedir.

ew e. c

nu yapmamak toplumu söz konusu faaliyetleri konusunda egemenlerin insaf›na b›rakmakt›r, ya da toplumu baflkalar›na muhtaç hale getirmektir.

A¤ustos 2009

om

70

Ahlaki ve politik de¤erlere sahip olmayan bir toplum zay›f bir toplumdur

Demokratik Toplum Kongresi siyasal ve sosyal anlay›fl›yla toplumun siyasete ve tüm toplumsal faaliyetlere yabanc›laflmas›na son vermesi gerekmektedir. Toplumun demokratik siyasete ilgisini artt›ran, toplumun siyasetle ve tüm sosyal faaliyetlerle bar›fl›k hale gelmesini sa¤layan bir demokratik siyaset ve toplumcu yaflam kültürünü yayg›nlaflt›ran bir rolü oldu¤unu bilmelidir. Toplumun ekonomik, sosyal ve kültürel faaliyetlerini demokratik örgütlenmelerle yap›lmas›n› sa¤layarak demokratik toplum gerçe¤ini bir demokratik konfederal sistem ya da komünal demokratik yaflam haline getirmeyi önüne koymal›d›r. ‹nsanlar›n komflusuna, mahallesine, kentine, kad›nlara, yafll›lara ve do¤aya karfl› sorumluluk duyan bir demokratik toplum gerçe¤inin ortaya ç›karmas› gerekiyor. Böylece herkese karfl› sorumluluk duyan ve bu temelde de ölçüleri ortaya ç›karm›fl politik ve ahlaki bir kültür, politik ve ahlaki bir toplum gerçe¤i bu demokratik sistemin parças› olmas› gerekiyor. Ahlaki ve politik toplum gerçe¤ine


A¤ustos 2009

SERXWEBÛN dernite dedi. Bu, demokratik modernite kapitalist modernitenin demokratikleflmesi de¤ildir. Neolitik toplumdan bugüne kadar var olan ahlaki ve politik toplumun ça¤dafllaflt›r›lmas›d›r.

tör olma misyonuyla sürekli toplanmas›, ayn› zamanda tabanla sürekli iliflki kurmas›, taban›n görüfllerini almas› ve bu temelde toplumla kendisi aras›ndaki iliflkiyi süreklilefltirmesi anlam›na gelir. Böyle olursa toplum siyasete ilgi duyar, toplum genel iradenin ald›¤› kararlar› kendi kararlar›ym›fl gibi uygulamaya çal›fl›r. Böyle bir toplum sürekli örgütlenerek, tart›flarak, kendi sorunlar›n› ortaya koyarak, ald›¤› kararlar› genel halk kongresine, yani demokratik toplum kongresine tafl›r. Böylelikle canl›, dinamik ahlaki ve politik toplum yarat›lm›fl olur. Bu temelde de demokratik konfederalizm dedi¤imiz sistemin tabandan örgütlenerek konferderal temelde bir sistem haline gelmesi kolaylafl›r. Böylelikle merkezi, üstten dayat›lan bir siyasal, sosyal, kültürel, ekonomik sistem yerine, alttan bafllayarak örgütlenen ve demokratik temelde birbirini tamamlayarak bu örgütlenmelerini Demokratik Toplum Kongresi’nde bir siyasi irade haline getirerek demokratik ve özgürlükçü sistemini kurmufl olur. Böyle kurulan demokratik ve özgürlükçü sistem, ekonomik, sosyal, kültürel sorunlar›n› halk›n enerjisini ortaya ç›kararak kolayl›kla çözebilece¤i gibi, devletle bu demokratik sistemi kabul ederek toplumla yeni bir sözleflme yapma ihtiyac› duyacakt›r. Bunun sonucu da Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Lozan anlaflmas›, yani siyasal ve ulusal Lozan, bütün topluluklar›n demokratik temelde iradelerinin a盤a ç›kmas›yla, kendilerini kabul ettirmesiyle toplumsal Lozan haline gelecektir. Bu ayn› zamanda Lozan’›n eksik kalan Kürt aya¤›, sol aya¤›, ‹slami kesimleri dikkate alan ayaklar› da tamamlanm›fl olacak ve böylelikle Türkiye kendi dengeleri ve dinamikleri içinde demokratikleflecektir. Bu toplumsal dinamikler temelinde demokratikleflme derinleflip gelifltirerek hiçbir ulusal, sosyal, ekonomik gücün kendisine bir fley dayatmad›¤›, toplumun demokratik iradesinin ve taleplerinin her güç taraf›ndan dikkate al›nd›¤›, eflitli¤e, özgürlü¤e, adalete, demokrasiye dayal› bir demokratik toplum ortaya ç›kacak ve bu temelde de toplumsal Lozan çerçevesinde demokratik Türkiye gerçekleflmifl olacakt›r.

ne te we .c om

ulafl›lmad›¤›, toplumsal sorunlara sorumluluk duyulmad›¤›, toplumla bireylerin bir birine karfl› ahlaki ve politik de¤erler temelinde ba¤l›l›k ve sorumluluk tafl›mad›¤› taktirde toplum güçlü bir demokratik iradeye ve demokratik güce kavuflamaz. Ahlaki ve politik de¤erlere sahip olmayan bir toplum zay›f bir toplumdur. Böyle bir toplum sürekli baflka güçlerin egemenli¤i alt›nda kal›r ya da devletçi sistemin bu toplum üzerindeki a¤›rl›¤›, bask›s› devam eder. ‹nsanl›k tarihi boyunca toplumsal ve siyasal dönüflüm süreçlerinde belirli kurumlaflmalar›n devrimci roller oynad›¤› bilinmektedir. Toplumsal dönüflüm ve bu temelde yeni siyasal sistemlerin kuruldu¤u süreçlerde meclis ve kongrelere benzeyen ve toplumun iradesini flöyle ya da böyle temsil eden kurumlar toplumsal dönüflümü yönlendirerek sistemlefltirme rolünü oynarlar. Önder Apo’nun son savunmalar›nda vurgulad›¤› gibi, toplumsal gerçeklikler infla edilmifli gerçekliklerdir. Bu, tabii toplumun do¤as›na ve tarihsel geliflimine ters bir toplum mühendisli¤i anlam›na gelmemektedir. Aksine tarihsel olarak her zaman var olan ahlaki ve politik toplumun koflullara ve zamana göre güncellenmesi yap›lmaktad›r. Önder Apo bu nedenle ‘baflka bir dünya mümkündür’ slogan›n› bile ideolojik ve teorik olarak yanl›fl bulmufltur. Böyle bir dünyan›n toplumlar tarihinde her zaman bir biçimde var oldu¤u, bugünkü görevin bu ahlaki ve politik toplumun güncellefltirilerek yeniden infla edilmesidir. Bu aç›dan buna demokratik mo-

71

Kürt toplumu büyük bir demokratik dönüflüm yaflamaktad›r

ww

w.

Bugün Türkiye ve Kürdistan demokratikleflme sanc›lar› yaflamaktad›r. Özellikle Kürt toplumu büyük mücadelelerle demokratik toplum gerçe¤ini ortaya ç›karm›flt›r. Kürt toplumu büyük bir demokratik dönüflüm yaflamaktad›r. ‹flte Demokratik Toplum Kongresi bu demokratik dönüflümün kurumlaflt›r›lmas›, gücünün a盤a ç›kar›larak toplumu demokratik bir sisteme kavuflturma rolüyle karfl› karfl›yad›r. Bu kongre tabii ki bir yönüyle de ahlaki ve politik toplum ya da tam demokratikleflme gerçe¤inin toplumsal örgütlenme haline getirilmesidir. Tarihi dönüflüm anlar›nda bu kongreler dönüflümün yap›lanma gerçe¤ini ifade etmektedir. Bu da toplumsal dönüflüm ihtiyac›na cevap veren ve bu dönüflümü sistemlefltiren tarihsel aktör rolünü oynamakt›r. Tarihte bu rolü oynayan muhteflem ve heybetli, canl› ve dinamik kongreler görülmüfltür. Dönüflüm süreçlerinde bu tür toplumsal iradeler ortaya ç›kar›lmadan yeni toplumsal sistem gerçe¤ini oluflturmak mümkün de¤ildir. Demokratik Toplum Kongresi’nin de yeni sistem kuruluflunda belirleyici ak-


SERXWEBÛN

72

A¤ustos 2009

om

Alevilik üzerine - I

Karflfl››t›na benzeflfleen özüne ihanet ederek ana çeliflflkkiden uzaklaflflm m›flfltt›r

Özgürlük, eflitlik, adalet de¤erleri, toplumsall›¤› gelifltiren, insan› insan, toplumu toplum yapan öz yaflam de¤erleridir. Bu de¤erlerin oluflumunda Ortado¤u’nun en eski halklar›ndan olan Kürtlerin rolü belirleyicidir. Devletçi-iktidarc› sistemin geliflimiyle birlikte komünal yaflam sistemi büyük bir darbe alsa da bu sistemin inflac› toplumlar› ataerkil sistem karfl›s›nda büyük direnifller sergileyerek bu de¤erleri korumufl ve gelece¤e aktarm›fllard›r. Tarihsel geliflim ise sürekli çatall› olmufl, devletçi-iktidarc› uygarl›k ile neolitik sisteme dayanan demokratik uygarl›k aras›nda çeliflki ve çat›flmalar derinleflerek sürmüfltür. Zira çeliflki ve çat›flman›n yo¤unlu¤u oran›nda bir etkileflim de yeni sentezler oluflturarak tarih yaratma serüvenine devam etmifltir. Çat›flman›n yo¤unlu¤u içinde hangi uygarl›¤›n etkinlik düzeyi yüksek olmuflsa di¤erini etkileme düzeyi de bir o kadar güçlü olmufltur. Bu, karfl›l›kl› savafl, kavga ve direnifl, zaman›n ruhunu biçimlendirerek tarihi yürüyüflünü sürdürmüfltür. Demokratik uygarl›¤›n bir sapmas› olan devletçi-iktidarc› uygarl›k, güç biriktirme üzerinden sömürü sistemini derinlefltirdikçe demokratik uygarl›¤›n çok güçlü bir direnifli ile karfl› karfl›ya gelmifltir. Bu direnç ve direnifl çeflitli zamanlarda devletçi uygarl›¤› da yu-

ww

w.

ne t

Tarihi bulgular Kürtlerin ve eski Ortado¤u toplumlar›n›n toplumsall›¤›n geliflmesinde ve neolitik sistemin kuruluflundaki baflat rollerini do¤ruluyor. Kürtler ve di¤er Ortado¤u halklar› neoliti¤i çok derinli¤ine yaflayan bir toplumsal kesimi oluflturuyor. Bu aç›dan kökleri tarihin derinliklerine uzanan Ortado¤u halklar› komünal yaflam biçimi olan neolitik kültürü çok güçlü bir biçimde özümsemifllerdir. Neolotik kültürü derinli¤ine özümseme, kayna¤›n› toplumun yarat›m gücünden al›r. Bir toplum özgücüne dayanarak ne kadar çok de¤er yarat›rsa o de¤erleri özümseme de bir o kadar güçlü geliflir. Yaflam›n veya tarihin de¤iflmez bir yasas› gibi her insan veya toplum yaratt›klar› kadard›r. Bir toplumun varl›¤›na de¤er kazand›ran, de¤er katan fley, o toplumun tarih boyu yaratt›klar›d›r. Yaratt›klar› yarat›c›y› her zaman biçimlendiriyor, yarat›m an›nda ona varl›k, anlam kazand›r›yor. Yarat›m ne kadar derinli¤ine gerçeklefltirilirse biçimlenme de bir o kadar derinli¤ine yaflan›yor. Yaklafl›k 6000-7000 y›ll›k bir süreci alan neolitik kültür yarat›m› Kürtlerde komünal de¤erlere ba¤l› çok kat› ve ilkeli bir yaflam çizgisi oluflturuyor. Büyük bir emek, ac› ve yaflam sevinciyle-sevgisiyle yarat›lan bu de¤erler toplumsal bir gen olarak tafl›na tafl›na günümüze kadar getiriliyor. Zamandan zamana aktar›lan bu de¤erler insanl›¤›n üzerinde yükseldi¤i soy a¤ac›n›n ana gövdesini oluflturuyor.

ew e. c

aman›n ad›, tanr›ya ulaflflm ma ve tanr› gerçe¤inde erime Alevilikte huzur, mutluluk, bar›fl içinde yaflfla “A olmaktad›r. Bunun di¤er bir ad› ise özgür ahlaka ulaflflm mad›r, ahlakl› olmakt›r. Ahlakl› olmak için her flfleeyden önce nefs terbiyesinden geçmek gerekiyor. Nefs terbiyesinin üç temel ilkesi vard›r. Bunlar insan›n eline, diline, beline hâkim olmas›d›r. Bu ilkeler ayn› zamanda özgür ahlak›n da özünü oluflfltturur. Bu ilkeler temelinde kendisini terbiye eden insan-can, tanr›y› kendisinde, kendisini tanr› da var edebilme gücüne ulaflflm m›fl insand›r. Yani tüm befle fleri zaaflardan kendisini ar›nd›rm›flfl,, iradeli, özgür, topluma en faydal› noktaya gelmifl insan kendisindeki tanr›y› a盤a ç›karm›fl insand›r”

muflatm›fl ve reforma etmifltir. Devletçi-iktidarc› uygarl›ktan etkilendi¤i oranda ise demokratik uygarl›k de¤erlerinde afl›nmalar meydana gelmifltir. Yaflanan her bir de¤er afl›m› ana gövdeden birer sapma, uzaklaflma olarak yaflam› anlam kayb›na u¤ratm›flt›r. Karfl›t›na benzeflen her olgu özüne ihanet ederek ana çeliflkiden uzaklaflm›fl, tali çeliflkilerle örülü bir yaflam sistemi oluflturmufltur. ‹nsanl›¤›n ana soy damarlar›ndan biri olan Kürtlerin de tarihsel süreç içerisindeki geliflimleri ana çeliflki ile tali çeliflkilerin çat›flt›¤› eksende bir seyir izlemifltir. Büyük bir kesim ana soy a¤ac›na ba¤l› kalarak yaratt›¤› demokratik-komünal de¤erleri tüm egemen bask›lara ra¤men önemli oranda koruyarak insanl›¤›n özgürlük umutlar›n› hep diri tutmufl, demokratik uygarl›¤a sürekli bir afl› rolü oynam›flt›r. Toplumun belli bir k›sm› da ana gövdeden koparak devletçi sistemin anaerkil sistemden çalarak erkek akl›n analitik gücüyle baflkalafl›ma u¤ratt›¤›, maddi-sanal de¤erlerin sahte cazibesi içinde erimifl, iflbirlikçileflmifltir. Öz de¤erlere ba¤l› kalarak direnen büyük toplum kesimleri, devletçi-iktidarc› uygarl›¤›n bask›lar› ve fliddeti yo¤unlaflt›kça, varl›¤›n› sürdürmek için, içinde bulunduklar› dönemin siyasalsosyal realitesini dikkate alarak ve etkilendi¤i oranda da esas alarak, yeni bir kültür ve inanç harmanlamas›na gitmifllerdir. Önemli oranda özünü korumakla birlikte farkl› bir forma da ka-


A¤ustos 2009

SERXWEBÛN

73

karflfl››s›nda direnen toplum gerçe¤idir

m›zda toplumsallaflmada her tarihsel geliflmeden bir kal›nt›, bir iz görmek mümkündür. Alevili¤e bu konuda en büyük etkiyi belki de Zerdüflt inanc› ve felsefesi yapm›flt›r. Derinlikli bak›ld›¤›nda Alevilikle Zerdüfltlük aras›nda birçok ortak noktaya rastlan›r. Zerdüfltlükte devletçi-iktidarc› uygarl›¤›n insan iradesini eriterek kölelefltirdi¤i toplum gerçe¤ine karfl› büyük bir öfke vard›r. Bu aç›dan Zerdüflt, iradeli-özgür insan gerçe¤ini çok fazla önemsiyor. Zerdüflt iradeli insan ile toplumsal özgürleflmeyi ve kurtuluflu amaçl›yor. Zerdüflt'ün felsefesi, tanr›-krallar›n zulmü alt›nda iradesizlefltirilerek kullaflt›r›lan, de¤ersizlefltirilen ve hayvanl›k s›n›rlar›nda seyreden insana, insan onurunun düflüflüne

c›ndan da al›r. Alevilikte de hâkim olan bu inanca göre hiçbir fley yoktan varedilmemifltir. Bafllang›çta tanr› vard›r ve evrendeki tüm varl›klar› tanr› kendi gövdesinden yaratm›flt›r. Evrende görünen-görünmeyen her bir varl›k-canl›, tanr›dan bir parçad›r. Tanr› önce günefli, havay›, suyu ve topra¤› kendinden bir parça olarak yaratm›flt›r. Sonra bütün hepsinin toplam› olarak da insan› yaratm›flt›r. ‹nsan yarat›lan her fleyin bir toplam› olarak tanr›n›n en de¤erli parças›d›r. Her varl›k tanr›dan bir parça olmas›ndan kaynakl› tanr›n›n tüm özellik ve niteliklerini içinde tafl›r. Tüm oluflumlar›n toplam› olan insan ise tanr›n›n tüm özellik, niteliklerini, yeteneklerini bünyesinde tafl›r. ‹nsanda temsili-

Bu diyalektiksel geliflimi daha özel bir konuya indirgeyerek Alevi gerçe¤i ile ba¤lant›l› bir çerçeve çizmeye çal›fl›rsak, görece¤iz ki Alevilik de bu diyalektiksel döngünün bir parças›d›r. Alevilik, devletçi-iktidarc› uygarl›k karfl›s›nda direnen toplum gerçe¤idir. Dolay›s›yla devletçi-iktidarc› sistemle bütünleflmeyen, uza¤›nda kalan, sürekli çeliflki ve çat›flma halinde olan bir toplumsal gerçekliktir. Bu olguyla ba¤lant›l› olarak flunu rahatl›kla söyleyebiliriz; ‹slamiyet’in ortaya ç›k›fl› ve iktidarlaflmas›yla birlikte direnen toplum yap›s› Alevilik ismini alsa da öncesinde de bu direnifl gelene¤i daha güçlü bir biçimde mevcuttur. Çeflitli inançkültür biçimlerinde bunu görmek mümkündür. Özellikle insanl›k tarihinde ilk ç›k›fllar› itibariyle büyük bir ahlak devrimi anlam›na gelen inanç biçimlerinde direnifl gelene¤i çok güçlüdür. Tarihte tüm inanç biçimleri birbirinden çok büyük oranda etkilenmifllerdir. Toplum yeni yarat›mlarla ve mevcut birikimin senteze u¤rat›lmas›yla sürekli yol ald›¤› için zaman›n her diliminde say›s›z birikimi de yaflad›¤› ana aktar›p oradan da ald›klar›yla yoluna devam etmeyi sürdürmüfltür. Alevi toplumu da henüz Alevilik ismini almadan önce de tarihin bafllang›c›ndan bu güne tarihi besleyerek ve kendisi de de¤iflik kültür ve inançlardan beslenerek zaman›m›za kadar gelmifltir. Alevilerin inanç ve kültürlerine bakt›¤›-

bir baflkald›r› ve müdahaledir. Bu anlamda Zerdüflt inanc›nda insana de¤er, insan iradesine sayg› çok temel bir yaflam anlay›fl›d›r. Benzer bir insan yaklafl›m› Alevilikte de vard›r. “Benim kabem insand›r. Her ne arar isen kendinde ara. Tanr› insanda tecelli eder. Kendi özünü bilmek tanr›y› bilmektir. Yetmifl iki milleti bir gör” sözleriyle somutlaflan bu yaklafl›m, insan›, tüm var olufllar›n en de¤erli varl›¤› olarak görür. “‹badet ederken yüzünü baflka bir insan›n yüzüne çevir, onda tanr›y›, tanr›da kendini göreceksin” denilir. Tanr›n›n insanda varl›k bulmas› anlam›na da gelen bu yaklafl›m kayna¤›n›, tanr›ça inanç kültünden ald›¤› kadar bu inanc›n yo¤un etkisinde olan ancak dönemi itibariyle özgünleflen Zerdüfltlükteki tanr› inan-

ni bulan tanr› oldu¤u gibi tanr›da ifadesini bulan da insand›r. Bu aç›dan tanr› insan›n d›fl›nda bir olgu de¤ildir. Tanr› insan›n içinde olup insan›n kendisidir.

ne te we .c om

vuflmufllard›r. Ataerkil devletçi sistemin ac›mas›zl›¤› karfl›s›nda var olmak için direnen toplum, biçim de¤iflikli¤ine, adeta denizde bo¤ulmak üzere olan birinin y›lana sar›lmas› gibi sar›lm›flt›r. Yani ya kaba bir direnifle geçip k›r›l›p yok olacaklar ya da elbise de¤ifltirip varl›klar›n› koruyacaklar. Genellikle yaflanan ise ikinci seçenek olmufltur. Etkileflimin de yol açt›¤› esneme kabiliyeti toplumun yaflam tutkusu ile birleflince do¤al de¤iflim ve geliflim diyalekti¤i özü hem korumufl hem de özden çok say›da sapma ortaya ç›karm›flt›r.

ww

w.

Alevilik devletçi-iktidarc› uygarl›k

‹nsan evrenin tüm oluflfluum potansiyelini içinde taflfl››r Alevili¤in yo¤un etkisinde kald›¤› Zerdüflt’ün Mazda inanc›nda tanr›, her fleyi kendisinden yaratand›r. Mazda sözcü¤ünün etimolojik anlam› da bu gerçe¤e daha iyi aç›kl›k getiriyor. Kürtçenin Zazaca lehçesinde Maz ya da Ma: biz, da: verdi anlam›na geliyor. Yani ‘tanr›’, ‘bizi veren’ anlam›ndad›r. Kürtçe’nin Kurmanci lehçesinde ise Mazda anlam›nda kullan›lan Ezda da, Ez: biz,


SERXWEBÛN

Zerdüflfltt felsefesinde kad›n “Z

ile erkek arkadaflfltt›r. Her ikisi birbirine sayg›l› ve eflfliit yaklaflflm maktad›r. Kad›n

iradesine sayg›y› ifade eden

bu felsefe Alevilerde de etkili bir yaklaflfl››md›r. Alevilerde yaflfla am içerisinde kad›n›n

Do¤a insanda en yüce

aktivitesi erke¤e yak›n bir

haline ve bilincine varm›flfltt›r

noktadad›r. Birçok çal›flflm ma ve ibadetleri de ortakt›r ”

ranl›k tanr›s› Ehrimand›r. Ona karfl› savaflan ise ›fl›k tanr›s› Ahura Mazda’d›r. Bu inanc› o dönemin somut gerçekli¤ine uyarlarsak, Ehriman topluma zulmeden tanr›-kral devletidir. Ahura Mazda ise tanr›-kral devletine baflkald›ran toplum gerçe¤idir. Zerdüflt bu inançla direniflçi toplum gelene¤ini yeniden diriltmifl ve toplumu tanr›-krallar karfl›s›nda aya¤a kald›rm›flt›r. Alevi toplumunun devletçi-iktidarc› sistem karfl›tl›¤› ve muhalifli¤i bu inanç olgusunun sosyal olarak dile gelerek yaflamsal bir form kazanmas›d›r. Kad›na yaklafl›mda da çok ciddi bir benzerlik söz konusudur. Zerdüflt felsefesinde kad›n ile erkek arkadaflt›r. Her ikisi birbirine sayg›l› ve eflit yaklaflmak-

ww

w.

“Tanr›dan geldin, tanr›ya döneceksin ve tanr›yla yeniden var olacaks›n” anlam›na da gelen bu yaklafl›m insan ile iyilik tanr›s› Ahura Mazda’n›n birbirini varedifl hikâyesini özetler niteliktedir. ‹nsan tanr›yla ve tanr› da insanla kendisini var etti¤i için insan en de¤erli varl›k olup s›n›rs›z bir yarat›m gücüne sahiptir. ‹nsan evrendeki oluflum aflamas›n›n son halkas› olarak kabul edildi¤i için bütün yarat›mlar›n en yücesi ve en mükemmeli olarak görülmektedir. Do¤a insanda en yüce haline ve bilincine varm›flt›r. ‹nsan var oluflun s›n›rs›z bilgi ve birikimine sahiptir. ‹nsan adeta evrenin yo¤unlaflm›fl bilinci gibidir. ‹nsan kendisindeki bu gücün fark›na vard›¤› an, içindeki tanr›ya da ulaflm›fl oluyor. Tüm oluflum evrelerinin bilgi ve tecrübelerine sahip olan insan, içindeki

tad›r. Kad›n iradesine sayg›y› ifade eden bu felsefe Alevilerde de etkili bir yaklafl›md›r. Alevilerde yaflam içerisinde kad›n›n aktivitesi erke¤e yak›n bir noktadad›r. Birçok çal›flmada ortak yer almaktalar ve ibadetleri de ortakt›r.

Alevilerde günefl bir nevi tanr› veya tanr›n›n ruhu gibi görülür

Zerdüfltlükte oldu¤u gibi Alevilerde de günefl, atefl, hava, su, toprak kutsald›r. Yaflam› oluflturan bu temel anas›rlar inanc›n temel yap› tafllar›n› olufltururlar. Günefl yaflama hayat veren temel güçtür. Alevilerde günefl bir nevi tanr› veya tanr›n›n ruhu gibi görülür, kabul edilir. Günefl kendisinden bir parça olan oluflumlara ›fl›nlar›yla etkide bulunur ve içlerine nüfuz ederek her varl›kta kendisini vareder. Böylelikle her varl›k günefli içinde tafl›r. Nüfusunun yaklafl›k yüzde 98’i Kürt Alevilerden olan Dersim’de yafll›lar günefl do¤arken ve batarken yüzünü günefle dönüp dua ederler. Genellikle sabah dualar› günefl ›fl›nlar›n›n da¤lar›n doruklar›na ve a¤aç dallar›na vurdu¤u anlarda yap›l›r. Batarken de günefl ›fl›klar›n›n silinmeye yüz tuttu¤u zamanda duaya durulur. Benzer bir yaklafl›m atefle karfl› da gösterilir. Atefl de kutsald›r. Günefl gibi ayd›nl›¤›, s›cakl›¤›, ar›nmay›, yüceli¤i temsil eden atefl, adeta güneflin yeryüzündeki tezahürüdür. Alevilerde atefle çöp at›lmaz, kirletilmez, suyla söndürülmez. Ateflin yak›ld›¤› ocakta ateflin sürekli canl› tutulmas›na büyük özen gösterilir. Gün boyu ocaktan atefl eksik olmaz. Yatma an› geldi¤inde ise önceden atefle konularak haz›rlanan kal›n mefle odunu bol külün içine gömülerek sönmesi engellenir ve sabaha b›rak›l›r. fiafakla birlikte bu atefl parças›ndan yararlan›larak atefl ocakta gürlefltirilir. Gün içi tüm ihtiyaçlar bu ateflle karfl›lan›r. Yatma an› geldi¤inde ayn› eylem kendisini tekrar eder durur. Bu ocaklar t›pk› Zerdüflt’ün atefl tap›naklar› gibidir. Alevilerde atefl suçlu ile suçsuzu birbirinden ay›rt eden temel bir güç olarak görülür. ‹nsanlar ç›plak ayakla ateflin üzerinden geçerek tanr› nezdin-

ew e. c

s›n›rs›z enerji potansiyelini yani içindeki evreni keflfetti¤i an ‘Enel Hak’ yani ‘Ben Tanr›y›m’ demektedir. T›pk› Hallac-› Mansur’un, Nesimi’nin ‘Tanr› benim’ dedikleri gibi. Zerdüflt inanc›nda dile gelen ve Alevilerde de s›kça kullan›lan ‘kendini tan›’ deyimi bu gerçeklikte ifadesini buluyor. Bir nevi, “Her fley var oldu bir tek noktadan/noktada gizlidir esrar› Yezdan” m›sralar› bu felsefeyi en iyi anlatan m›sralar olmaktad›r. Zerdüflt inanc›ndaki tanr› inanc› ve insan yaklafl›m›, Alevilikteki tanr›-insan inanc›yla bire bir örtüflüyor. Zerdüflt inanc›nda iyilik tanr›s› Ahura Mazda ›fl›kla, güneflle, ateflle özdefllefltirilmifltir. Kötülük tanr›s› Ehriman ise karanl›k, kötülük ve zulümle bütünlefltirilmifltir. Topluma zulmeden ka-

ne t

da: verdi anlam›na gelmektedir. Xada kavramlaflmas›nda da ayn› anlam kendisini tekrar etmektedir. Xa: kendi, da: verdi-dir. Burada da yine tanr›, ‘bizi veren’ anlam›na gelmektedir. Bu örneklerden anlafl›lmas› gereken tanr›n›n insan› baflka bir fleyden yaratmay›p kendisinden bir parça olarak yaratt›¤› inanc›d›r. Bu bak›fl aç›s›na göre tanr›, hiçbir fleyi yoktan var etmiyor, kendisi vard›r ve her fleyi kendisinden bir parça olarak ve kendisinden vererek yarat›yor. Bu durumda parça, bütünün tüm niteliklerini içinde tafl›m›fl oluyor. ‹nsanda ise bu durum en üst düzeyde anlam buluyor. Çünkü insan oluflumlar içinde en son oluflum oldu¤u için tüm oluflumlar›n toplam› ve en geliflmifl-yetkin hali gibi bir durum ortaya ç›k›yor. Do¤adan ç›kan ve do¤an›n en geliflmifl üst hali de diyebilece¤imiz bu insan, evrenin tüm oluflum potansiyelini içinde tafl›r. Evren bir makro kozmos ise insan da evrenin tüm oluflum halini bünyesinde bar›nd›ran bir mikro kozmostur. Yani evrenin bütün oluflum enerjilerini içinde bar›nd›ran cisimleflmifl bir tanr›d›r. Bu noktada Alevi inanc›ndaki ‘tanr› insandad›r’ felsefesi bu biçimde aç›kl›k kazanm›fl oluyor.

A¤ustos 2009

om

74


A¤ustos 2009

SERXWEBÛN F›rat, M›s›r’da Nil, Hindistan’da Ganj böyle bir anlama sahiptir. Bu nehirler iklimi ›l›manlaflt›r›p karlar›-buzlar› çabuk eritip co¤rafyay› bar›nmaya, korunmaya, bol tah›la ve ürüne açt›¤› için kutsallaflt›r›lm›flt›r. Ayr›ca bu su kaynaklar› birçok yerden geçerek geldikleri için içinde tafl›d›klar› zengin minerallerle hem topra¤› oldukça beslemifl ve hem de baz› hastal›klara ilaç gibi gelmifllerdir. Alevilerde de kutsanan su kaynaklar›n›n benzer yararlar› vard›r. Yaflam›n f›flk›rd›¤› kaynak olan toprak kutsanan dördüncü anas›rd›r. Yaflam›n sürdürülmesinde topra¤›n sundu¤u ürünlerin büyük bir önemi vard›r. Bu anlamda bu¤day ve çeflitli a¤açlar baflta olmak üzere birçok bitki kutsanm›flt›r. Ayn› yaklafl›m geyik gibi çeflitli hayvanlara karfl› da gelifltirilmifltir. Geyik, baykufl, tavflan kutsal-tabu kabul edilerek avlanmas› yasaklanm›flt›r.

line gelmifllerdir. Tarihte birçok Peygamber, yeni bir ideoloji ile topluma giderken bu ideolojinin flekillenmesini da¤larda derin yo¤unlaflmalar yaflayarak sa¤lam›fllard›r. Ad›na tanr›n›n emri denilen ayetlerin hepsi bu büyük halk önderlerinin da¤larda sa¤lad›klar› yo¤unlaflmalar›n ürünüdür. Toplumun ac›lar›na ve sorunlar›na duyarl› bu insanlar, günlerce her fleyden kendilerini yal›tarak da¤lar›n özgürlefltirici havas›n› soluyup, toplumun çekti¤i ac›lar üzerine düflünüp kafa patlatm›fl, toplumu içinde bulundu¤u köle durumdan kurtarmak için beyin ve yüreklerini ayakland›rm›fllard›r. Toplumu yaflad›¤› derin kölelikten uyand›r›p aya¤a kald›rarak devletçi-iktidarc› sisteme savafl açm›fllard›r. Ruhsal dinginli¤i ve özgür düflünce gücünü yakalayarak sa¤lad›klar› bu yo¤unlaflmalar ve ulaflt›klar› çözüm projeleri, tanr› emri ad›yla topluma tafl›r›lm›fl, ayd›nlanan bilinçlerle tarihin seyrini de¤ifltirmifller, sürekli toplumsal direnci ve özgürlük umutlar›n› canl› tutmufllar, komünal de¤erlerin yaflat›lmas›nda mihenk tafl› de¤erinde bir rol oynam›fllard›r. Zerdüflt’ün Ahura Mazda’s› ve Ehriman’› bu da¤larda sa¤lad›¤› derin yo¤unlaflmalar›n bir ürünü olarak flekillenmifltir. Musa’n›n On Emri-Tevra’t›, ‹sa’n›n ‹ncil’i, Muhammed’in Kur’an› benzer büyük yo¤unlaflmalar›n ürünleridir. Yüksek düflünce ve duygu gücünün ortaya ç›kard›¤› bu toplumsal projeler, ac›lar içinde k›vranan topluma umut ›fl›¤› ve taze bir nefes olmufl, ça¤lara damgas›n› vurmufltur. Birçok yerde Peygamberlerin yo¤unlaflt›klar› bu yerler toplum taraf›ndan kutsal yerler olarak kabul edilmifl ve her biri birer kutsal ziyaret haline getirilmifltir. Horasan, Aleviler taraf›ndan çok önemsenen ve de¤er verilen yerlerden biridir. Bunun temel bir sebebi de Zerdüflt’ün devrim niteli¤indeki yo¤unlaflmay› burada yaflad›¤›na olan inançt›r. Ki, bu yo¤unlaflmalar›n bir sonucu olarak ortaya ç›kan mücadele perspektifi tanr›-krallar ça¤›n›n sonunu getirmifltir. Di¤er yandan Zerdüflt’ün birçok atefl tap›na¤›n›n burada bulunmas› da Horasan’a ayr› bir anlam yüklemifltir. Horasan anlam›n› bu tarihsel gerçek-

ne te we .c om

de suçlu olup olmad›klar›n› anlamaya çal›fl›rlar. Burada adeta atefl, suçsuzu bulup kutsayan, suçluyu bulup yarg›layan bir yarg›ç durumundad›r. Bir kifli suçsuzlu¤unu ispat etmek istedi¤inde flu sözü hep kullan›r; ben o kadar günahs›z›m ki atefle atsalar yanmam. Alevilerin en a¤›r beddualar› yine ateflle ilgilidir. Birine çok fazla k›zd›klar›nda ‘oca¤›n sönsün’ derler. Yani ocakta ateflin yanmamas› demek her fleyin bitmesi demektir. Ocak yaflam›n varl›¤›na iflarettir. Cemlerde veya her hangi bir kutsal yerin ziyaretinde atefli temsilen mum yak›l›r. Alevi dedeleri tanr›yla bütünlefltiklerinin, s›rra erdiklerinin kan›t› olarak kendilerini ateflte s›narlar. Ç›plak ayakla közün üzerinde yürür, atefli eline al›p bekletirler. Dillerini atefle sürerler. Yine güneflten ›fl›¤›n› alarak geceyi ayd›nlatan ay kutsanm›fl, Hz Ali’nin efli Hz Fatma ile özdefl k›l›nm›flt›r. T›pk› günefle karfl› oldu¤u gibi aya karfl› da dua edilir.

75

Su kaynaklar› toplumsallaflflm man›n geliflfltti¤i ilk yaflflaam yerleridir

ideal savunma alan› iflflllevi görmüflflttür

Aleviler genellikle devletçi-iktidarc› sistemin d›fl›nda kal›p komünaliteyi esas alarak do¤ayla dostluk temelinde bir yaflam sürmüfllerdir. Yaflam alan› olarak devletin kolay kolay ulaflamayaca¤› da¤l›k, ormanl›k yerleri seçmifllerdir. Da¤lar bu komünal topluluklar için en ideal do¤al savunma alan› ifllevi görmüfltür. Da¤larda kurulan yaflam do¤al olarak do¤ayla bir iç içeli¤i ve dostane bir iliflkiyi, empatiyi gelifltirmifltir. Yaflamlar›n› sürdürmek için do¤an›n kendilerine sundu¤u birçok nimeti kutsayarak korumaya alm›fllar ve ayn› zamanda do¤aya minnettarl›klar›n› bu biçimde bir ifadeye de kavuflturmufllard›r. Bu etik yaklafl›m›n bir ürünü olmal› ki, bir ana gibi bu topluluklar› ba¤r›na basan ve düflmandan koruyan yüksek da¤lar› birer inanç merkezi yerleri haline getirmifllerdir. Bu da¤lar›n doruklar› ar›nma ve tanr›yla bütünleflme yerleri olarak görülmüfltür. Devletçi-iktidarc› uygarl›ktan uzakl›¤› ve özgürlü¤ü ifade eden bu da¤ doruklar›, özgürlükle tanr›y› özdefllefltirmenin, özgür insanla tanr› birli¤ini sa¤laman›n kutsal mekânlar› ha-

ww

w.

Ayn› biçimde hava da kutsald›r. ‹nsan evrendeki enerjiyi nefes yolu ile al›r. ‹nsan ve di¤er tüm canl›lar nefes almadan yaflayamazlar. Nefes temel var olufl koflullar›ndan biridir. Nefes olarak anlam yüklenen havan›n temizli¤ine önem verilir, kirletilmez. Dini ritüellerde söylenen deyifllere nefes ad› verilir. Alevilerde birçok su kayna¤› kutsald›r. Her yörenin Alevi insanlar›, y›l›n belli günlerinde bu su kaynaklar›n› ziyaret edip dini ritüeller düzenleyerek, küsleri bar›flt›r›r, dostluklar› pekifltirirler. Adaklar adar, dileklerde bulunurlar. Bu su kaynaklar› hiç bir biçimde kirletilmez, her zaman temiz tutulur, temiz tutarak kendilerinin de kutsand›klar›na inan›rlar. Bu aç›dan her ziyaret öncesi ve sonras› mistik bir hava içerisinde su kaynaklar›n›n çevresi bafltan sona temizlenir. Bu inanc›n kökenini yaz›l› tarih öncesine ve mitolojik döneme kadar götürmek yanl›fl olmaz. Çünkü büyük su kaynaklar› yaflam alanlar›n›n aç›ld›¤›, toplumsallaflman›n geliflti¤i ilk yaflam yerleridir. Mezopotamya’da Dicle-

Da¤lar komünal topluluklar için en


SERXWEBÛN

Alevi inanc›nda ocaklar›n önemli bir yeri vard›r

d›¤› fliddetli bask›larla yasaklam›flt›r. Alevi inanç e¤itiminin ortadan kald›r›lmas›yla Alevi ö¤retisinin Aleviler taraf›ndan ö¤renilmesinin önüne geçmifltir. Ocaklar›n etkisini yitirmesi babadan-o¤la geçen Pirlik ve Dedelik olgusunu ön plana ç›karm›fl ve bu olgu süreç içinde kurumsallaflm›flt›r. Ciddi bir inanç e¤itimine dayanmayan kulaktan dolma sözlerle, mitlerle Alevi inanc›nda afl›nma ve yozlaflma yarat›lm›flt›r. Temel moral de¤erlerinden soyutlanm›fl bir Alevilikle, Alevilik teslim al›nmaya çal›fl›lm›flt›r.

ne t

Zerdüfltlük’te temel e¤itim yerleri atefl tap›naklar› iken Alevilerde ise ocaklard›r. Ocaklar ismini ateflin yand›¤› kutsal ocaklardan almaktad›r. Zaten inanç e¤itiminin verildi¤i Alevi ocaklar› da kutsald›r. Alevi insan›na Alevilik ö¤retisi bu ocaklarda verilmektedir. Burada inanç insanlar›na, inanc›n tüm s›rlar› ö¤retilmektedir. Alevilerde s›r s›radan her insan›n bilebilece¤i bir fley de¤ildir. S›r bilen insan, ermifl, yüksek mertebeye ulaflm›fl insand›r. S›rr› bilmenin flart› s›rr› saklamay› da bilmektir. ‹nanç bu biçimde gizemli ve çekici k›l›narak insanlar›n ruhsal ar›nma ç›tas› yükseltilir. ‹rade ve kiflilikte s›çrama yarat›l›r. S›rlar› alacak düzeye gelen insan, kendisini en üst düzeyde terbiye etmifl insand›r. Bu aç›dan bu ocaklarda e¤itim görenlerin d›fl›nda kimse s›rlar› bilmez, s›rlar kimseye verilmez, aktar›lmaz. En yetenekli ve geliflkin insanlar bu ocaklara al›narak e¤itimden geçirilir. Alevi inanc›n›n özünü koruyup sürdürmesinde bu ocaklar›n çok önemli bir yeri vard›r. Alevilikteki devlet d›fl› komünal yaflam sistemi ve demokratik-direniflçi öz bu ocaklar yoluyla korunmaktad›r. Devlet bu gerçe¤i çok iyi bildi¤i için Alevili¤i yozlaflt›rmada bu ocaklar› da¤›tmay› temel bir hedef haline getirmifltir. Özellikle cumhuriyetin kurulufluyla birlikte tüm Alevi ocaklar›n› ve cem evlerini resmi bir yasa ç›karmasa da fiili olarak uygula-

ew e. c

likten alm›fl olmal› ki ‘xor’ eski dilde ‘tanr›’,‘san’ ise ‘kalkmak-uçmak’ anlam›na gelmektedir. Horasan’daki yerel halk dilinde ise ‘xor’ tanr›, ‘san’ ise ‘yer’ anlam›na gelmektedir. Yani ‘tanr›n›n kalkt›¤› yer’ ve ya ‘tanr›n›n yeri’ gibi bir anlam tafl›maktad›r. Baz› Alevilerin biz Horasan kökenliyiz demelerinin bir nedeni bu gerçeklik olabilir. Kuflkusuz Alevileri ›srarl› bir biçimde Horasan’a dayand›rmak isteyen yaklafl›mlar da vard›r. Çeflitli politik hesaplar sonucu geliflen bu tür yaklafl›mlar› yeri geldi¤inde de¤erlendirece¤iz.

Cemin her üyesi toplumun ç›kar›n› ve güvenli¤ini sa¤lamakla yükümlüdür

Di¤er yandan cem evleri Alevi kültürünün korunmas›nda ve kendini yaflatmas›nda, komünaliteye dayanan toplumsall›¤›n sürdürülmesinde çok önemli bir yere sahiptir. Alevilikteki cem olay› ‹slami inanc›n etkisinden ziyade anaerkil inanç ritüellerine daha yak›nd›r. Cem anaerkil inanç ritüellerinde oldu¤u gibi oldukça mistik bir havada yap›l›r. Söz ve eylem birli¤inin en güzel bir biçimde kendisini ifade edifl halidir. Cem insan ile tanr› birli¤ini ifade etti¤i kadar kad›n-erkek eflitli¤inin de eylemli dile gelifl biçimidir. Yaflam›n her iki cinsin eflitli¤i ile canl›l›kgüzellik kazanabilece¤inin, varl›¤›n› sürdürebilece¤inin ifadesidir. Semah ise bu anlay›fl›n somutlaflmas›d›r. Cemlerde topluma, insana ve yaflama iliflkin tüm sorunlar tart›fl›l›r, ortak

w.

ww

A¤ustos 2009

om

76

çözümlere gidilir. Toplulukça ulafl›lan sonuçlardan herkes sorumludur. Cemin her üyesi toplumun ç›kar›n› ve güvenli¤ini sa¤lamakla yükümlüdür. Sorumluluk üstlenme yafl›na gelen her topluluk üyesi söz verir. Söz vermenin ad› ikrard›r. Olgunluk yafl›na gelen her can yani insan dara çekilir. Dara çekilme iki durumda yap›l›r. Biri olgunlaflman›n ve sorumluluk üstlenmenin gere¤i olarak bireyin topluluk önüne ç›karak onay alma ve söz verme halidir. Di¤eri ise topluluk üyesi her hangi bir insan›n toplulu¤un ç›kar›n› tehlikeye düflürecek davran›fllarda bulunmas› durumunda toplulu¤un karfl›s›na ç›karak yarg›lanmas› durumudur. Dara çekilenlere toplumun yaflam kurallar› ve ahlaki de¤er yarg›lar› anlat›l›r-hat›rlat›l›r. Bireyin önüne toplumla birlikte yaflaman›n hangi flartlarla mümkün olabilece¤i belirtilir ve bireyden-candan tutum belirlemesi istenir. Bireyin-can›n tutumu sözüdür. Toplulukça yeterli görüldü¤ü takdirde s›ralanan sorumluluklar› üstlenerek, gerekli kurallara uyarak tekrardan toplulu¤a kabul edilir. Bu bir nevi bireyin-can›n topluma karfl› sadakat yeminidir, toplumla sözleflmesidir. ‹krarda bulunan kifli olgun insan aflamas›na gelmifl bulunmaktad›r. Alevilerdeki bu tören biçimini anaerkil etkilerin hâkim oldu¤u topluluklardaki gençlerin çeflitli s›navlardan geçerek isim almay› hak etmesine benzetmek de mümkündür. Anaerkil topluluklarda her bir s›nav bir bak›ma bireyin öz irade s›nav› olup toplulu¤a güven vermeyi amaçlar. Bu s›nav› baflar›l› verme-


A¤ustos 2009

SERXWEBÛN nen tanr›d›r. ‹nsan ne kadar kötülüklerden, çirkinliklerden uzak durur, yüre¤ini ve beynini temiz tutarsa, anlay›fll› ve hofl görülü olursa bir o kadar tanr›sal özünü de ortaya ç›karabilir. Dikkat edersek Zerdüflt’ün de Alevili¤in de dayand›¤› tanr› anlay›fl› tanr›ça inanç ça¤›n›n, animizmin izlerini tafl›yor. Tanr› kendisinden yaratan ve yaratt›¤›nda var oland›r. Bilinmez ve görünmez de¤ildir. Kendisinden bir parça olarak yaratt›¤› insana dost ve onunla birliktedir. ‹yiliksever, dost ve hofl görülüdür. Nas›l ki ana tanr›ça hem yaflam›n yarat›c›s›, toplumun yaflam›n› idame ettirici gücü ve hem de yaflam›n içinde insanlarla birlikte yaflam› paylaflan bir olgu ise Alevilerin tanr›s› da buna yak›n bir s›n›rda seyrediyor. Bu inanç felsefesinin en

ce¤ine inanm›fllard›r. Bu aç›dan toplumu d›fl tehdit ve tehlikelerden korumak için iç huzura, bar›fla, dayan›flmaya çok önem vermifllerdir. Toplum üyelerini de toplumsal ç›karlar› gözeterek toplum yaflam›n› garantiye alma temelinde e¤itmifllerdir. Gelifltirdikleri ve birbirine dayatt›klar› her bir kural bir bak›ma nefsin terbiyesini içermifltir. Nefsini terbiye etmeyen bireyin her türlü kötü yola sapaca¤›ndan, her türlü kötülü¤ü yapaca¤›ndan korkmufllar, bu tür durumlar›n önüne geçmek için bir ahlak sistemi oluflturmufllard›r. Cem evleri ve cem törenleri bu ahlaki örgüyü oluflturma ve bireylere-canlara özümsetme yerleridir. Cemler topluma karfl› sorumlu, iradeli bireyleri yetifltirme yeri gibi ele al›nm›flt›r. ‹krar›n› vererek toplumla sözleflmesini yenileyen birey-can toplumsal ahlak› da kazanm›fl demektir. Zorla ve bask›yla de¤il de bireyin iradesi esas al›narak ikrara gidildi¤i için kendi çap›nda özgür bir ahlak› da ifade etmektedir.

ne te we .c om

yen genç, olgun ve güvenilir say›lmaz. Belki sayg›da çok kusur edilmez ancak çok büyük sorumluluklar da kendisine verilmez. Alevilerdeki tümden böyle olmasa da dara çekilme ve ikrar biraz bu kültürün izlerini tafl›maktad›r. Bir nevi bir irade ve güven oluflturma s›nav› olmaktad›r. A¤›r suç iflleyenlere verilen cezalar da oldukça a¤›rd›r. Birey toplulu¤un ç›kar›n› tehlikeye düflürür ve güvenli¤ini çok ciddi anlamda riske atarsa düflkün ilan edilerek topluluktan tecrit edilir, toplulu¤un d›fl›na at›l›r. Cemler tarihin her döneminde egemen sisteme karfl› birer muhalefet oda¤› gibi bir rol de oynam›fllard›r. Tarihte adeta ezilenlerin muhalefet meclisleri olarak yer alm›fllard›r.

77

Alevi inanc›na göre yarat›lan yaratan›n görünen halidir

Bir bak›ma Alevilikteki “B tanr›sal inanç, somut bir olgu olan toplumsal ahlak›n soyutta kendisini ifade edifl biçimidir. Tanr›, toplumsal ahlak› oluflfltturmak ve sürekli yaflfla amsal k›lmak için toplumun geliflflttirdi¤i mükemmellik seviyesinde seyreden soyut düflflü üncedir. Toplum bilincinin son noktadaki üst düflflü ünce biçimidir ”

ww

w.

Semahlar ise insan›n tanr›yla bütünleflmesi, tanr›dan gelip tanr›ya dönme inanc›n›n eylemsel halidir. Dünyan›n, gezegenlerin ve y›ld›zlar›n güneflin çevresinde dönmesi gibi kad›n-erkek birlikte çember oluflturarak kendi ekseninde ve bir çember ekseninde dönerler. Kendi ekseninde dönüfl tanr›n›n kendi içinde olufluna olan inançtan kaynakl›d›r. ‘Tanr› insandad›r’ inanc›n›n bir nevi eylemsel ifadesidir. Buna kendi iradesini tanr› iradesiyle, tanr› iradesini kendi iradesiyle birlefltirmenin ve ruhsal yüceli¤e ulaflarak tanr›da erimesinin eylemsel biçimi de diyebiliriz. Çember yaflam›n hareketini, canl›l›¤›n›, evrimini, sürekli de¤iflim ve dönüflüm halinde olan do¤al yaflam döngüsünü ifade etmektedir. Yukar›da da de¤erlendirdi¤imiz gibi Alevilik inanc›nda insan tanr›dan ba¤›ms›z bir varl›k de¤ildir. Tanr›n›n bir parças›d›r. Tanr› do¤ay› ve tüm oluflumlar›n toplam› olarak insan› kendisinden yaratm›flt›r. Bu aç›dan insan yaflarken de tanr›sal özellik ve niteliklerini a盤a ç›kararak tanr›y› kendisinde var edebilir, tanr›sallaflabilir. Bu felsefenin bir yan› buyken di¤er yan› ise ölerek tekrar özüne dönme inanc›d›r. Alevi inanc›na göre yarat›lan yaratan›n görünen halidir. Do¤a ve insan görü-

güçlü ve etkili bir biçimde kendisini ifade etti¤i cemler ve semahlar toplumsal dayan›flmay› güçlendiriyor, toplumsal de¤er yarg›lar› pekifltiriyor, komünal kültürün özümsenmesinde, kiflilik e¤itiminin sa¤lanmas›nda, yaflam›n anlam gücünün artmas›nda çok temel bir rol oynuyor. Alevilerde yaz›l› hukuk yoktur. Toplumun hukuku ahlaki de¤er yarg›lar›d›r. Devletçi-iktidarc› tarih boyunca sürekli bir biçimde bask› ve tehdit alt›nda yaflayan Aleviler kendi içinde bar›fl, kardefllik ve dayan›flmay› esas alm›fllard›r. Bireycilikten, düflmanl›ktan kaç›nmaya çal›flm›fllar, bu tür fleylerin toplumun yaflam›n› tehlikeye düflüre-

Toplum soyutta tanr›y›

somutta ise ahlak› oluflfltturmuflflttur

Bir bak›ma Alevilikteki tanr›sal inanç, somut bir olgu olan toplumsal ahlak›n soyutta kendisini ifade edifl biçimidir. Tanr›, toplumsal ahlak› oluflturmak ve sürekli yaflamsal k›lmak için toplumun gelifltirdi¤i mükemmellik seviyesinde seyreden soyut düflüncelerdir. Di¤er bir ifadeyle toplum bilincinin ulaflt›¤› son s›n›r›n son noktas›ndaki üst bir düflünce biçimidir. Bu gerçeklikten yola ç›karsak flunu rahatl›kla söyleyebiliriz; tanr› asl›nda özgür ahlak›n kendisidir. Tanr›, ahlak›n oluflumuna yol açan temel düflünce sistemiyse, yine kayna¤›n› toplumun somut maddi ve manevi ihtiyaçlar›ndan, toplulu¤un yaflam karfl›s›ndaki güçsüzlü¤ünden, korkular›ndan, arzular›ndan, hayal ve özlemlerinden al›yorsa e¤er -ki öyledir- o halde tanr›, oluflan insan›n kendisidir. ‹nsan›n kendi bilincinin s›n›r›d›r, bilincin s›n›r noktas›d›r. Bu bilincin yaflam bulmufl hali ahlakt›r. Toplum bar›fl ve özgürlük içinde yaflamak için soyutta tanr›y› so-


SERXWEBÛN

Nefs terbiyesinin temel ilkeleri özgür ahlak›n da özünü oluflfltturur

ww

w.

ne t

Alevilikte huzur, mutluluk, bar›fl içinde yaflaman›n ad› tanr›ya ulaflma ve tanr› gerçe¤inde erime olmaktad›r. Bunun di¤er bir ad› ise özgür ahlaka ulaflmad›r, ahlakl› olmakt›r. Ahlakl› olmak için her fleyden önce nefs terbiyesinden geçmek gerekiyor. Nefs terbiyesinin üç temel ilkesi vard›r. Bu ilkeler ayn› zamanda özgür ahlak›n da özünü oluflturur. Bu ilkeler temelinde kendisini terbiye eden insan-can, tanr›y› kendisinde, kendisini tanr› da var edebilme gücüne ulaflm›fl insand›r. Yani tüm befleri zaaflardan kendisini ar›nd›rm›fl, iradeli, özgür, topluma en faydal› noktaya gelmifl insan kendisindeki tanr›y› a盤a ç›karm›fl insand›r. Bu insan-can, insanlar aras›na ayr›m koymaz. Her insana, halka ve topluma eflit yaklafl›r, hofl görür ve varl›¤›na sayg› duyar. Nefs terbiyesini sa¤layan ilkeler insan›n eline, diline, beline hâkim olmas›d›r. Eline hâkim olmakla kastedilen fley; insan›n h›rs›zl›k yapmamas›, hak etmedi¤i fleyi yememesidir. Diline hâkim olmakla kastedilen fley; insan›n yalan söylememesi, kimseye iftira etmemesi, gereksiz yere konuflup kimseyi rahats›z edip k›rmamas›d›r. Beline hâkim olmakla kastedilen fley ise, insan›n güdülerini terbiye etmesi, karfl› cinsi rahats›z edecek onu afla¤›layacak davran›fllardan kaç›nmas›, cinsel istismara yol açacak davran›fllar içine girmemesi, özel iliflkisi d›fl›nda herkesi kardefl görmesi, efline sad›k yaflamas›d›r. Alevilerde kültürün ve ahlak›n temelini kad›n oluflturmaktad›r. Ataerkil tarihin yarat›m› olan toplumsal

cinsiyetçili¤in etkileri olsa da genel toplumsal gerçekli¤e vuruldu¤unda Alevilerde kad›n ile erkek aras›nda belli bir ahenk ve uyumdan bahsedilebilir. Alevi inanc›na göre tanr› kad›n ile erke¤i kendisinden bir parça olarak eflit yaratm›flt›r. Bu aç›dan kad›na yaklafl›m daha eflitlikçi ve adildir. Bask›n›n ve zorun s›n›rl› olmas› kad›n›n biraz daha serbest ve ba¤›ms›z bir biçimde yetiflebilmesine katk› sunmaktad›r. Alevilerde genelde evlilikler tek efllidir, çok eflli evlilikler oldukça nadirdir. ‹slamiyet inanc›ndaki çok eflli evlilik kültürüne Alevilerde pek rastlanmaz. Bu yönlü geliflen evliliklerin temel nedeni de ya çocuk sahibi olmamadan kaynakl›d›r ya da çocuklar›n sadece erkek veya k›z olmas›d›r. Kad›na yaklafl›m bir toplumun geliflkinlik ve özgürlük düzeyini yans›tmakla birlikte o toplumun ahlak›n› da ortaya koyar. Toplumsal düflüflte ve yükseliflte kad›n olgusu ve kad›na yaklafl›m belirleyici bir faktördür. Kad›n erkekle ne kadar eflit ve özgür bir statüde ise o toplumun özgürlük düzeyi de bir o kadar yüksektir. Toplumsal özgürleflmenin kad›n özgürlü¤üyle bire bir ba¤lant›s›n›n oldu¤u her geçen gün daha fazla a盤a ç›kan ve varl›¤›n› oldukça yak›c› hissettiren bir olgudur. Toplumsal köleleflmenin kayna¤›nda kad›n›n kölelefltirilmesinin, sömürgelefltirilmesinin oldu¤u kesindir. Alevi toplumunu bu gerçeklik ekseninde de¤erlendirdi¤imizde ilk göze çarpan yan, kad›n ile erkek aras›nda belli bir anlay›fl, sayg› ve eflitlik düzeyinin oldu¤udur. Ancak bu özgür ve eflit bir iliflki anlam›na gelmemektedir. Devletçi-cinsiyetçi sistem kültüründen önemli düzeyde bir etkilenme de söz konusudur. Alevili¤in Ali yandafll›¤› olarak ‹slamiyet gerçe¤ini tan›mak-anlamak önemlidir. Bu konuya k›saca de¤inmekte yarar vard›r. Kendi döneminin en büyük devrimsel hamlesi olan ‹slamiyet, Ortado¤u toplumlar› aç›s›ndan yeni bir tarihsel süreç ve yeni bir tarihi aflamad›r. ‹slamiyet özünü korudu¤u sürece toplumun komünal, ahlaki ve politik de¤erlerini sahiplenmifl, yeni bir ahlaki ve politik sistem kurmaya çal›flm›flt›r, ancak özünü korumad›¤› nokta

da ise ortaça¤ Avrupa’s›n› da geride b›rakan lanetli bir realite haline gelmekten de geri durmam›flt›r. ‹slamiyet aç›s›ndan Kerbela trajedisi özü koruma çabas›n›n ulaflt›¤› son durakt›r. Sonras› büyük bir yozlaflma ve toplumsal çürümedir. Emevilerle bafllayan sapma Abbasi iktidar›yla devam etmifl, Türklerin Anadolu’yu iflgaliyle birlikte yükselen siyasal ‹slam’la en doruk noktas›na ulaflm›flt›r. ‹slamiyet tarihinde Kerbela bir tarihsel aflamadan baflka bir tarihsel aflamaya geçifl evresidir. Kerbela katliam›na kadar ‹slamiyet, Ortado¤u toplumuna yeni ve demokratik bir yaflam kap›s› açm›flt›r. Zira bu kap› Kerbela trajedisiyle birlikte kapanm›flt›r. Kerbela sonras› süreç, siyaset arac› haline gelerek insani ve demokratik özünden uzaklaflan ‹slam’›n, toplumun bafl›nda demoklesin k›l›c› gibi sallanmas›yla geçmifltir. Siyasallaflt›r›larak devflirilen ‹slam, iktidar›n temel silah› haline getirilmifltir. ‹ktidarlaflan ‹slam dinden dincili¤i do¤urmufltur. Dinin iktidara yedirilmesiyle flekillendirilen dincilik, yeni bir egemen ideoloji olarak toplumu kas›p kavurmufltur. Din ad›na korkunç derecede katliaml› ve kanl› bir süreç bafllat›lm›flt›r.

ew e. c

mutta ise ahlak› oluflturmufltur. Özlemini duydu¤u yaflam biçimini ‘tanr› böyle buyurdu’ diyerek düflünce gücünü tanr›sal s›fatlara büründürüp ahlak› yaratm›flt›r. Bu anlamda toplumun tanr›s› ahlak›d›r ve bir toplumun ahlak› o toplumun tanr› niteliklerini ortaya koyar demek yanl›fl de¤ildir. ‹nsan-toplum bilincinin en üst s›n›r›n› ifade eden tanr› olgusu Alevilikte de en somut biçimini ahlakta bulur.

A¤ustos 2009

om

78

‹slamiyet devriminin baflfl››na gelen de iktidar hastal›¤›n›n trajik sonudur Hz Muhammed’in devleti temel çözüm arac› hatta amac› olarak görmesi, ideolojisini bir devlet ideolojisi olarak flekillendirmesi, ‹slamiyet’teki bozulman›n, özden uzaklaflman›n esas nedenidir. Devlet kurma temelinde yürütülen her mücadele her ne kadar güzel duygular ve niyetlerle hareket edilse de yozlaflma kap›lar›n› hep aç›k tutacakt›r. ‹slamiyet devriminin bafl›na gelen de iktidar hastal›¤›n›n yolaçt›¤› trajik sondur. Devlet her zaman iktidar› gerekli k›lar. ‹ktidar ise güçlenmek için savafl›, haks›z kazanc›, gasp› ve sömürüyü flart k›lar. ‹slamiyet de bozulma ve sapma noktas›nda çatall› bir geliflim seyri izliyor. ‹ktidarlaflan ve iktidar gücünü artt›rmak için her türlü yoluyöntemi kullanan güç ile özü koruma


A¤ustos 2009

SERXWEBÛN

yorumu olan Sünni ideolojik çerçevesini esas almaktad›rlar. S›n›fsal ve ulusal kavgalar, bu nedenle tarih boyunca önemli oranda ‹mam Ali yandafllar› ile Sünni çeliflkisi görünümüne bürünmüfltür. Ama özünde Türkmen, Türk boy beyleri çeliflkisinde görüldü¤ü gibi, tamamen s›n›fsal ve ulusal temellerden kaynaklanan bir çat›flma söz konusudur. Görüntüsü ise, ideolojik çerçevede dinsel ve mezhepseldir... ‹slamiyet, bütün bunlar›n ›fl›¤›nda, daha do¤uflundan itibaren bir ayr›l›¤› da yaflar. Halen etkisini günümüze kadar getiren ayr›l›kç› kesimler, ‹slamiyet'in erkenden devletleflmesini isteyen kesimler, güç ve otorite haline gelmesini isteyen kesimler; onun ideolojik özüne, eflitlikçi özüne ba¤l› kalmak isteyenler aras›ndaki ayr›l›kt›r. Bu, ayn› zamanda ‹slamiyet'te kendini fazla dönüflüme u¤ratmadan, kabilenin ç›karlar›n› bir tarafa itmeden, bilakis ‹slam'›n yaratt›¤› büyük olanaklar içinde, bu olanaklar› ele geçirerek, eski mal-mülklerini ve otoritelerini yüz kat art›rma, yani kapsaml› bir biçimde gelifltirmede rol almak isteyenlerle; ‹slam'›n devrimci özüne inanan, onun bütün insanl›¤› kurtarmas› gerekti¤ine, adilli¤ine bütünüyle ba¤l› olan, dürüst özünü temsil edenlerin çeliflki veya ayr›l›¤›d›r. S›n›fsal özü bu olan bir çat›flma oluyor. Eski toplumun kal›nt›lar›yla, o kal›nt›lar› ‹slam maskesi alt›nda sürdürmek isteyenlerle; ‹slam'›n gerçek devrimci özüne ba¤l› kalmak isteyenler aras›ndaki bir çat›flmad›r. Bu çat›flma yafland› ve hem de çok fliddetli bir biçimde, ‹slamiyet'in ç›k›fl y›llar›nda ol-

du. Daha Hz Muhammed vefat etmeden bu çat›flma bafllam›flt›r. Bildi¤iniz gibi, çat›flmalarda, bu çat›flmalar›n bafl›n› çekenler vard›r. O zamanki Emevi sülalesi, eski toplumun egemenlerini temsil etmede, ‹slamiyet'i maske olarak kullan›mda daha çok onun sa¤c› yorumunu esas almada ve çok kariyeristçe, çok komplocu bir tarzda, yalan, fitneyi erkenden ‹slam’a sokmaktayd›lar. Bu temelde, bu çok önemli devletleflmede öncülü¤ü ele alanlar›n bu konuda uyan›kl›¤›, iktidar›n nimetlerini iyi görüyorlar. ‹ktidar›n nimetlerini hemen toparl›yorlar, dolay›s›yla palazlan›yor, güçleniyorlar. Kuvvet ve güç sahibi oluyorlar. Bunlar›n sa¤ yorumuyla beraber, daha sonralar› bu Sünnilik mezhebi olarak gelifltirilerek buna ideolojik k›l›f giydiriyorlar. Böylesine bir kesim ortaya ç›karken, öte yandan Peygamber’in yak›nlar›ndan olan ve tamamen militanca ‹slam'a hizmet etmifl, bu konuda büyük özveri ve cesaret göstermifl, ayn› zamanda çok bilinçli ve ‹slam'›n eflitlikçi özüne inanm›fl, mal ve mülke fazla göz dikmeyen, otoriteyle bafl› dönmeyen kesim vard›r. Bu kesim, daha çok ‹mam Ali'nin bafl›n› çekti¤i kesimdir. Bu ak›m daha sonra karfl›m›za çeflitli mezhepler biçiminde ç›kar. Alevilik diyebilece¤imiz mezhepler biçiminde geliflir. Hz Ali'nin tutumundan yana olma fleklinde bir bölünme geliflir.” Alevili¤in ‹slamiyet ile iliflkisini daha fazla anlafl›l›r k›lmak için Hz Ali kiflili¤ini biraz daha yak›ndan görme ihtiyac› a盤a ç›kmaktad›r. Hz Ali ‹slam ideolojisinin bir fedaisi ve en tutarl› militan›d›r.

ne te we .c om

mücadelesi veren güç, çatal›n iki farkl› ucunu oluflturuyor. Bir bak›ma bu, devletleflen güç ile devlet sistemi karfl›s›nda direnen gücün mücadelesidir. Yani devletçi uygarl›k ile demokratik uygarl›k de¤erlerinin çat›flmas›d›r. ‹ktidarlaflan ‹slam gericileflip dincilefltikçe ve toplumun karfl›s›na siyasi ‹slam olarak ç›kt›kça direnen güç ise devlet ve iktidar gerçe¤inden uzak kal›p dinin özgürlük, eflitlik, adalet, esasl› kültürel, ahlaki yan›n› sahiplenerek komünaliteye dayal› yeni bir kültür oluflturuyor. Bunun ad› da kültürel ‹slam oluyor. Ehl-i Beyt ve onu destekleyenler kültürel ‹slam’› hâkim k›lman›n mücadelesini veriyorlar. Hz Ali- Hz Fatma ve soyundan gelenlerin verdi¤i bu mücadele kültürel ‹slam› korumaya-yaflatmaya dayal› bir mücadeledir.

79

Dinsel ve mezhepsel olan

çat›flflm man›n özü s›n›fsald›r

ww

w.

‹slamiyet ç›kt›¤› süreç itibariyle ilerici bir karakter tafl›maktad›r. Tek tanr›l› din ideolojisinde bir doruktur. Önder Apo ‹slamiyet’i önemli bir tarihsel-toplumsal geliflme olarak de¤erlendirmekte ve Alevili¤i de kökleri ‹slamiyet öncesi komünal-demokratik de¤erlere dayanan ancak ‹slamiyet’in de belli düzeyde kültürel-felsefi-ahlaki de¤erlerini sahiplenen ahlaki ve politik bir toplumsal gerçeklik olarak tan›mlamaktad›r. Önder Apo’nun özellikle Hz Muhammed sonras› yaflanan iktidar çat›flmas› içinde Alevili¤i oturttu¤u çerçeve genel hatlar›yla flu biçimdedir: “Bu konuda baz› sonuçlar ç›kar›lmak istenirse; özellikle ‹slamiyet'in ç›k›fl› bir devrimdir. ‹çerisinde do¤uflundan itibaren baz› sapmalar ç›km›flt›r ve bu günümüze kadar sürmüfltür. ‹slamiyet ilk aflamas›nda, Arap yay›lmac›l›¤›n›n ilk dönemlerinde feodal uygarl›¤›n geliflmesinde ilerletici bir role sahiptir. Feodal uygarl›¤›n geliflmesinde evrensel bir hizmet görmüfltür. ‹slamiyet yay›l›p geniflledikçe, her kavim kendi durumuna uyarlamak istemifltir. Bu, ezilen kavimleri ‹mam Ali yandafll›¤›na do¤ru götürmüfltür. Halk topluluklar› içinde feodalleflenler, yani ezenler ise, ‹slam'›n daha çok resmi-sa¤


SERXWEBÛN

w.

ww

Hz Ali çok iktidar yanl›s› biri de¤ildir

‹slamiyet içinde büyük bir parçalanmaya, iktidarlaflmaya ve siyasi ‹slam›n at›l›m yapmas›na yol açan S›ffin savafl› yak›ndan incelemeyi gerektiren bir sa-

takti¤ini çözemeyerek de büyük bir öngörüsüzlük ve gaflet örne¤i sergilemifltir. Bu durum Hz Ali’yi telafisi zor bir yenilgiyle karfl› karfl›ya getirmifltir. ‹slam tarihine objektif bak›ld›¤›nda Hz Ali’nin baz›lar›n›n iddia etti¤i gibi büyük bir savafl tutkunu olmad›¤›n› görmek mümkündür. Savafl düflkünü biri olsayd› kazanmak üzere oldu¤u bir savafl› anlaflmay› kabul ederek durdurmazd›.

‹ktidarlaflflaan ve siyasallaflflaan ‹slam gericileflflm miflflttir

ew e. c

vaflt›r. Yenilmekte olan Muaviye hakem oyunu ile Hz Ali’yi ateflkese çekmifl, anlaflma masas›na oturtmufltur. Hâlbuki Muaviye savafl› kaybetmek üzeredir. Muaviye Ali’nin zay›f noktalar›n› çok iyi bildi¤i için ona göre bir oyun planlam›flt›r. Silahlar›n ucuna Kur’an› takarak Ali’nin ordular›n› karfl›lam›fl ve ‘ayn› inanca mensup insanlar›n birbirini öldürmesi günaht›r’ diyerek diyalog talebinde bulunmufltur. Bu söylem ve eylem karfl›s›nda Hz Ali yumuflam›fl anlaflmay› kabul etmifltir. Her iki taraftan da temsilciler belirlenerek bunlara halife seçme yetkisi verilmifltir. Muaviye’nin etkisinde ve yönlendirmesinde olan bu hakemler kurulu, Hz Ali’nin ve Muaviye’nin de halifelikten çekilmesi karar› alm›fl, yeni bir halifenin belirlenmesi yaklafl›m›na gitmifllerdir. Bu karar› her iki taraf›n hakemleri halk›n karfl›s›na ç›karak aç›klayacaklard›r. Ancak Muaviye’nin hakem atad›¤› kifli aç›klamay› önce yapmayarak önceli¤i Hz Ali’nin hakem olarak atad›¤› kifliye vermifltir. Hz Ali’nin hakem atad›¤› kifli Hz Ali’nin halifelikten al›nd›¤›n› belirtince Muaviye’nin hakem atad›¤› kifli al›nan karara uymayarak ç›k›p Muaviye’yi halife ilan etmifltir. Bu durum çok büyük bir karmaflaya ve kaosa yol açm›flt›r. Hz Ali’nin ordusu içinde Ali’ye tepkiler yo¤unlaflm›fl, Hz Ali’nin teslimiyetçi bir çizgi izledi¤ini ve oportünist yaklaflt›¤›n› söyleyerek iki bine yak›n kifli ordudan ayr›lm›flt›r. Ayr›lan-kopan bu gruba Arapçada ayr›l›kç›lar anlam›na gelen Hariciler ad› verilmifltir. Hariciler Muaviye ve Ali’ye karfl› savaflma karar› alm›fllard›r. Zaten ilerleyen süreçlerde Hz Ali’nin arkadan hançerlenmesi Hariciler eliyle yap›lm›flt›r. Bu olaydan da yola ç›karak Hz Ali’nin kiflili¤ini analiz etti¤imizde flöyle bir durumla karfl›lar›z. Hz Ali çok iktidar yanl›s› biri de¤ildir. Olsayd› Muaviye’nin kaybetmek üzere oldu¤u bir savafl› sonland›r›p anlaflmaya oturmazd›. Hz Ali için öncelikli olan iktidar gücünü eline geçirmek de¤il, bar›fla, kardeflli¤e, eflitli¤e ve adalete dayanan ‹slam devriminin özünü korumakt›r. Devrimin militanl›¤›n› yaparken yüksek bir hofl görü ve dürüstlük örne¤i sergilemifltir. Fakat Muaviye gerçe¤ini ve savafl anlay›fl›n› -

ne t

Yan›nda büyüdü¤ü Hz Muhammed’e ve gelifltirdi¤i ideolojiye çok ba¤l›d›r. ‹slam ideolojisinin en dürüst, ilkeli, fedakâr ve yi¤it bir militan›d›r. Hz Ali ‹slamiyet’i kabul etmeyen, ‹slamiyet’e düflman birçok kabile ile yi¤itçe bir savafl yürütür. Toplum içinde adaletli, yard›msever, ezilenlerden, yoksullardan yana, yi¤it bir durufla sahiptir. Hz Muhammed’in büyük sevgisini ve güvenini kazanan bir kifliliktir. Hz Ali’ye iliflkin Hz Muhammed’in “Ben kimin mevlas›ysam Ali de onun mevlas›d›r” gibi çok övgü dolu sözleri vard›r. Hz Muhammed adeta halk›n Hz Ali’ye sevgisini ve güvenini gelifltirmek için özel çaba harc›yor gibidir. Öyle ki ortamda “Hz Muhammed Ali’yi yerine haz›rl›yor” türünden söylentiler de dolaflmaktad›r. Hz Ali ve destekçilerinin baflar›l› olmay›fllar›n› Önder Apo flu çarp›c› sözlerle ifade etmektedir. “Hz Ali yanl›lar›, ideolojik safl›¤a ve ar›l›¤a ba¤l›, kimseye fazla mal ve mülk da¤›tmad›klar›, özellikle imanla ‹slam'›n militan özüyle yaflamak istedikleri için yaman ve etkili savafl›rlar, fakat hâkim olamazlar.” Önder Apo’nun da dikkat çekti¤i gibi çok büyük bir cesaretle savaflmalar›na ra¤men baflar›l› olam›yorlar. Baflar›l› olamamalar›n›n temel nedenlerinden biri dürüst, iyi niyetli olmalar›na ra¤men politikleflme düzeylerinin çok zay›f olmas›d›r. Hz Ali flahs›nda apolitik durufl çok bask›n bir özelliktir. Hz Ali ‹slamiyet’in iktidarc› yüzüne oldukça mesafeli ve uzakt›r. ‹flin militanl›¤›na daha yatk›n bir kiflili¤i vard›r. Hz Muhammed öldükten sonra ciddi bir iktidar iradesi ortaya koyamamas›nda bu kiflilik yap›lanmas›n›n pay›n› görmek mümkün. Hz Ali, ‹slamiyet’i iktidar olmak, etkinlik sahalar›n› daha fazla yaymak için kabul eden Emeviler karfl›s›nda oldukça güçsüz bir pozisyondad›r. S›ffin savafl›nda Muaviye’nin oyununa gelerek de tümden bir etkisizleflmeyi yaflam›flt›r.

A¤ustos 2009

om

80

S›ffin savafl› ve sonuçlar› Hz Ali’ye ve ‹slam dünyas›na çok pahal›ya patlam›flt›r. Savafl sonras› Muaviye iktidar›n› pekifltirmifltir. Toplum üzerinde bask› ve zulüm artm›flt›r. ‹slam ordular› aras›nda ciddi parçalanmalar yaflanm›fl ve çeflitli mezhep ve partiler ortaya ç›km›flt›r. Bu süreç ‹slamiyet içerisinde yo¤un mezhepleflmelerin yafland›¤› bir süreçtir. ‹ktidarlaflan ve siyasallaflan ‹slam gericileflerek Sünnilik mezhebi biçiminde bir zulüm sistemine dönüflmüfltür. Emevilerle birlikte özünden sapt›r›lan ‹slam dini, iktidar›n temel argüman› haline getirilerek dincilik olarak yeni bir ideolojik form kazanm›fl ve devletin sömürücü niteli¤ini derinlefltirmifltir. ‹slam dininin iktidarlaflarak dinci bir karakter kazanmas› toplumsal kanserleflmeye yol açan milliyetçili¤in de zeminlerini döflemifltir. Dincilik ideolojisiyle din art›k toplumu bir arada tutan, dayan›flma ruhunu gelifltiren, bar›fl, kardefllik, adalet ve eflitli¤i esas alan bir olgu olmaktan ç›km›fl, bask›c› ve katliamc› bir iktidar silah›na dönüflmüfltür. Muaviye ve o¤lu Yezit dinci ideolojinin mimarlar›d›r. ‹slamiyet tarihinde parçalanman›n çok derin yafland›¤› bu süreçlerde Hz Ali’ye haks›zl›k yap›ld›¤›n› söyleyerek Ali’nin ve genel olarak Ehl-i Beyt’in hak mücadelesini veren kesim fiialar olarak adland›r›lm›flt›r. Hz Ali taraftarlar› olarak bilinen fiialar muhalif bir parti örgütlemesine gitmifllerdir. fiia partisinin Muaviye çizgisine karfl› mücadelesi bir iktidar mücadelesidir. ‹ktidar› Emevi sülalesinin elinden alarak Ehl-i Beyt soyuna devretme mücadelesidir.


A¤ustos 2009

SERXWEBÛN

fifiiiilik en yaman ‹mam Ali taraftarl›¤› ve savaflflçç› militanl› ¤›d›r

Bir bak›ma Alevilikteki “B tanr›sal inanç, somut bir olgu olan toplumsal ahlak›n soyutta kendisini ifade edifl biçimidir. Tanr›, toplumsal ahlak› oluflfltturmak ve sürekli yaflfla amsal k›lmak için toplumun geliflflttirdi¤i mükemmellik seviyesinde seyreden soyut düflflü üncedir. Toplum bilincinin son noktadaki üst düflflü ünce biçimidir”

veya di¤er ‹rani kavimlerin u¤rad›¤› katliamlara karfl› bir tepki özelli¤i tafl›r. Kendini sürekli savunmada bulur. Bu anlamda belli bir hakl›l›k yönü de vard›r. Zulme ve haks›zl›¤a karfl›d›r. Sürekli savafl›m içindedir, dolay›s›yla militancad›r... ‹ran çok güçlü bir uygarl›k birikimini temsil etti¤i için Arap aristokrasisi alt›nda kolay boyun e¤miyor, dolay›s›yla ‹slam’› hemen kendi rengine fiia biçiminde bir reformdan veya bir dönüflümden geçiriyor. Kendisi için en yak›n buldu¤u Ali yandafll›¤›d›r, onu esas al›yor.”

ne te we .c om

‹slamiyet devriminin demokratik özüne dayanan kültürel ‹slam, fiialar taraf›ndan ‹ran’a uyarlanm›flt›r. Tarihin sonraki aflamalar›nda bir ideoloji haline gelen fiiilik Zerdüflt inanc›n›n yo¤un etkilerini yaflayan ‹ran’da çok erkenden kabul görmüfl ve resmi bir ideoloji haline gelmifltir. Zerdüflt inanc›yla, kültürel ‹slam›n uygunluk tafl›mas› ve Emevilerin ‹ran’a uygulad›¤› bask› ve zulüm fiiilik mezhebinin bu co¤rafyada yer bulmas›na, yay›lmas›na ve resmi bir ideoloji haline gelmesine yol açm›flt›r. Önder Apo o dönemin siyasal gerçe¤ini dikkate alarak fiial›¤a iliflkin flu önemli de¤erlendirmeyi yapm›flt›r. “Bu konuda ‹ran fiiili¤i'nin istisnai bir durumu veya önemli bir yeri vard›r. fiiilik nedir? Daha çok ‹slam'›n ‹ran çerçevesi içinde, ‹ran'da egemen olan uzun bir devlet gelene¤inin, uygarl›¤› önemli oranda gelifltirmifl bulunan Sassani ‹mparatorlu¤u'nun y›k›l›fl sürecinde, ‹ran kavimlerinin bafl›nda Fars kabilesinin ve di¤er ‹ranl› kavimlerin ç›karlar›na uyarlanm›fl ‹slam olmas› özelli¤idir. fiiilik, uzun süre Sasaniler taraf›ndan Bizans ‹mparatorlu¤una karfl› savaflmada da etkili olmufltur. Asl›nda kendi dinleri vard›r. Zerdüfltlük halen etkilidir ve biraz da milli özelli¤i a¤›r basan bir dindir. Sasani ‹mparatorlu¤u ‹ranl› kavimlerin bir imparatorlu¤udur. ‹slamiyet'le çat›flm›flt›r. ‹slamiyet'te ‹ran kavimleriyle uzun süre savafl›m içinde kalm›flt›r. ‹slam'› gelifltiren Emevi sülalesi Sünni’dir. Bunlar›n ‹ran'a sald›r›s›, ‹ran'›n o görkemli imparatorlu¤unu y›km›flt›r. ‹mparatorlu¤un y›k›lmas› ile birlikte, bunlar çok büyük bask›lara ve katliamlara tan›k olmufllard›r. Bu durum, ‹ranl›lar›n neden fiiili¤i seçti¤i, Alevili¤i benimsediklerini ortaya koyar... Bask› ve katliam o zaman Emevi sülalesi taraf›ndan, ‹mam Ali ve çevresine de gelifltirilmifltir. Ayn› zulüm Hz Hüseyin daha Kâbe’deyken yap›lm›flt›r. Kellesi tepside Emevi Camisi'ne getirilip sunulmufltur. ‹mam Ali'nin o¤lu ‹mam Hüseyin de, di¤er aile efrad› Emeviler'in o za-

81

ww

w.

manki Sultan-› Yezid’in katliam›yla, ac›mas›zl›¤›yla karfl› karfl›yad›r. Öte yandan, ‹ranl›lar›n karfl›s›nda Emevi sülalesinin sald›r›lar› da söz konusudur. Bu durumda kimi tercih edecekler? Elbette kendileri gibi mazlum bir durumda olan ‹mam Ali taraftarlar›n›, hem de ustal›k derecesinde kabul edeceklerdir. Bilindi¤i gibi fiiilik, en yaman ‹mam Ali taraftarl›¤›, savaflç› militanl›¤›d›r. Bunun son derece anlafl›l›r bir nedeni vard›r. Kendileri için çok hayati olan bir çok de¤erin y›k›lmas›nda vahfli davranan Emeviler, ki, o zaman Emevi sülalesinin komutanlar› gerçekten çok vahflidirler. Roma ‹mparatorlar›’n›n vahfletini bile geride b›rakan uygulamalarda bulunmufllard›r. Müslüman ve Arap kavminden olmalar›na ra¤men, ‹mam Ali taraftarlar›na, Hz Hüseyin’e yapt›klar›n› göz önüne getirirsek, onlara karfl› bu kadar zulüm yapt›klar›na göre, di¤er kavimlere elbette ki çok daha ac›mas›z davranacaklard›r. Bu durum fiiili¤i ortaya ç›kar›r. fiii militanl›¤›n›n bir direnme mezhebi olarak flekillenmesine yol açar. O günden bugüne kadar da savafl›rlar. Bu savafl›m sürecinde Ebu Müslüm Horasani ve Abbasi ‹mparatorlu¤u'nun kurulmas› ortaya ç›kar. Abbasi ‹mparatorlu¤u'nun kurulmas›, Emevi sülalesinin da¤›lmas›na yol açar. Tam ‹rani de¤il, ama ‹ranilerin de güçlü pay› vard›r. Görülüyor ki, fiii ‹slam’›n, ‹mam Ali yandafll›¤›n›n en militan kesimidir. Y›k›lan Sassani ‹mparatorlu¤u nedeniyle de, biraz ‹rani özelliklere bürünür. ‹ran’›, yani Fars

Süreç içinde Hariciler içinde de bir parçalanma yaflflaanm›flfltt›r

‹slamiyet içerisinde yaflanan parçalanmada Muaviye ve Hz Ali’ye karfl› en etkili mücadele yürüten bir kesim de Arapçada kopanlar-ayr›lanlar anlam›na gelen Haricilerdir. Hariciler, Hz Ali’nin S›ffin savafl›ndaki uzlaflmac› tutumunu teslimiyetçi olarak de¤erlendirmifl, Muaviye ve Ehl-i Beyt ailesine mesafeli durarak, iktidar odaklar›na karfl› mücadele vermifl ve ‹slamiyeti esas olarak kendilerinin savundu¤unu ileri sürmüfllerdir. Süreçle Hariciler içinde de bir parçalanma yaflanm›flt›r. Haricilerin içinden Rafizi olarak an›lan bir grup ç›km›flt›r. Ad›na Rafizi denilen bu kesim ‹slamiyet’ten önceki inanç ve kültürel düzenin savunuculu¤unu yaparak Komünal kabile yaflam›n› kurman›n mücadelesini vermifltir. ‹slam düflman› olarak tan›mlanan bu mezhep ile sosyal iliflkiler kesilmifltir. Evlilikler yasaklanm›flt›r. Ölüleri dahi Müslüman mezarl›¤›na gömülmemifltir. Hatta Raf›zilerin öldürülmesini meflrulaflt›rmak için uydurma ayet ve sureler ç›kar›lm›flt›r. Çok say›da Rafizi katledilmifltir. Ad›m ad›m ‹slamiyet’in özü boflalt›larak ‹slamiyet’teki hofl görü anlay›fl› tersine çevrilmifl ve en büyük hofl görüsüzlük örnekleri sergilenmifltir. Rafizilik anaerkil kültürün etkilerini tafl›yan iktidarlaflan ‹slam’› benimsemeyen bir kesim oldu¤u düflünülebilir. Baz› yazarlar›n iddialar›na göre Aleviler esas olarak Rafizilerdir. Baz›-


SERXWEBÛN

Ezilenler Ehl-i Beyt’i kendi kültürlerine dayanak noktas› yapm›flflllard›r

ww

w.

ne t

Alevi kavram›n›n Hz Ali döneminde veya o dönemlerde kullan›lan bir kavram olmad›¤› söyleniyor. Eski dönemler aç›s›ndan en yo¤un kullan›ld›¤› süreç Osmanl› süreci olsa da yine de daha çok ön planda olan K›z›lbafl kavram›d›r. 1800’lü y›llarda yaflayan Ahmed Cevdet ad›nda bir tarihçi K›sas-› Enbiya kitab›nda fiia ve Alevi sözcü¤ünü kullanm›flt›r. Demek ki yaz›l› kaynaklarda fazla kullan›lmamakla birlikte yaflamda yayg›n kullan›lan bir kavram niteli¤indedir. Baz› yazar ve tarihçiler Alevili¤i fiiilerle ba¤lant›l› ele al›p fiiileri de kapsayan bir mezhep olarak tan›mlam›fllard›r. Aleviler konusunda çok çeflitli görüfl ve de¤erlendirmeler olsa da gerçe¤e daha yak›n de¤erlendirmeler Alevili¤i salt ‹slamiyet ile s›n›rl› ele alman›n ve Hz Ali’ye dayand›rman›n yeterli bir aç›klama-tan›mlama olamayaca¤› görüflüdür. Demokratik uygarl›k de¤erlerini ve direnifl kültürünü önemli oranda yaflayan, Zerdüflti felsefeden yo¤un etkilenen, ‹slamiyet’in demokratik ve komünal de¤erlerini sahiplenen ve bunlar› Hz Ali, Hz Fatma, Hz Hasan, Hz Hüseyin ve devam› On ‹ki ‹mamlar flahs›nda somutlaflt›ran önemli bir toplum kesiminin inanç ve yaflam tercihlerinin kavramlaflt›r›lmas› olarak tan›mlamak daha do¤rudur. Emeviler taraf›ndan büyük bir bask› gören, katliama u¤rayan bu kesim asl›nda Ehl-i Beyt’i, bir nevi can güvenliklerini ve yaflamlar›n› garantiye almak için maske-örtü olarak kullanm›fllard›r. Aleviler, ‹slam dinini iktidar arac›na dönüfltürüp dincilik yaparak nüfuzlar›n› geniflletmeye çal›flan Emevi aristokratlar›na karfl›, ezilen, haks›zl›¤a u¤rayan Ehl-i Beyt’i, kendi kültürlerini ve inançlar›n› yaflatmada bir dayanak noktas› yapm›fllard›r. Alevili¤in etimolojik kökenlerine iliflkin çok çeflitli tart›flmalar vard›r.

Günümüzde Alevili¤in sözlük anlam› üzerinde yürütülen çok say›da tart›flmadan baz›lar›na yer vermek konunun anlafl›lmas› aç›s›ndan büyük önem tafl›maktad›r. Baz›lar› Alevili¤in Farsça ve Kürtçe’de “alaw” olan “ateflin alevi” kavram›ndan türetildi¤ini ileri sürüyor. Bundan yola ç›karak Alevilik atefle tapanlar anlam›na geliyor, diyorlar. Alevilikte ateflin kutsal görülmesi, Zerdüfltlükte oldu¤u gibi ocaklardaki ateflin söndürülmemesi vb inanç mitleri, bu görüfl sahiplerinin kan›lar›n› dayand›rd›¤› olgulard›r. Hatta bu kifliler çok say›da atefl tap›naklar›n›n bulundu¤u Horasan’›n Alevilerce bir nevi kutsanmas›n›n arka plan›n› da buna dayand›r›yorlar. Alevili¤in etimolojik kökenlerine iliflkin Faik Bulut’un flu vurgular› dikkat çekicidir: “ Eski Zerdüflt-Mazda dilinde ateflin bir ad› da ‘arr’ idi. Arrawi (ateflperest) sözcü¤ünün sonradan bozularak, Ali’yle ba¤daflt›rma döneminde ‘Alevi’ye dönüfltürüp dönüfltürülmedi¤i meselesi de yeterince irdelenmemifltir. Yine daha da gerilere giderek; eski Sümer metinlerinde geçen atefl ruhunun ad› ‘Al’ veya ‘Al’dir. Atefle tapanlar›n Araplar aras›nda ‘atefl ruhunu benimseyenler’ anlam›na gelmek üzere ‘Alaui/Alawi kullan›ld›¤›n› bunun da Türkler aras›nda ‘Al+c›’ veya ‘Al+avc›’ fleklinde dile getirilip, Alevici/Alevi biçiminde dönüfltürülmedi¤i ne malum?” Faik Bulut, eski Farsça ve Kürtçe’de ateflin alevine “Alaw” denildi¤ini Alevili¤in de “Alaw”dan yani atefle tapanlardan gelmifl olabilece¤ini belirtiyor. Asl›na bak›l›rsa getirilen görüfllerin belli bir mant›k çerçevesi vard›r. ‹slamiyet’in ç›k›fl süreçlerinde hâkim dil Arapça ve Farsçad›r. Arapçada Hz Ali yandafll›¤›na fiia deniliyor. ‘Taraf’›n Arapça dildeki karfl›l›¤› Alevili¤i ça¤r›flt›ran bir kavram de¤il, do¤rudan fiia’d›r. Hatta Muaviye’nin veya Osman’›n yandafllar›na da Muaviye fiias› ve ya Osman fiias› denilmektedir. T›pk› Ali fiias› denildi¤i gibi. Alevilik salt bir Ali taraftarl›¤› olmufl olsayd›, fiial›k varken ayr›ca Ali taraftarl›¤› olarak -ki anlam› onu karfl›lam›yor- Alevi tan›mlanmas›na ne gerek vard›?

Alevilik Zerdüflflttlü¤e en yak›n ‹slam oluyor Önder Apo’nun Alevili¤e iliflkin gelifltirdi¤i de¤erlendirmeler Alevili¤i tam olarak yerli yerine oturtuyor. “Arap, Emevi ve Abbasi sülalesi ile iflbirli¤ine giden Kürtlerde –ki bunlar daha çok beyler oluyor- Nakflîcilik sistemi çok geliflir. Resmi ‹slam bir yerde geliflir. Bunun d›fl›nda kalanlar ise Alevi veya di¤er mezheplerden Zerdüfltlük, Yezidilik biçiminde kal›rlar. Asl›nda önemli bir kesim afla¤›-yukar› di¤er mezheplerle, ‹slam ile fazla bar›fl›k de¤iller veya tam uymufl gözükmezler. “Alevilik s›n›rlar›nda neredeyse ‹slam’dan bir kaç genelleme al›r. Kuralkaidelerin büyük bir k›sm› burada gözükmüyor, resmi söylemin çok d›fl›nda bir söylem vard›r, tarz vard›r. Eski geleneklere ba¤l›l›k burada çok güçlüdür, eski dinlerin kal›nt›lar› çok güçlüdür ve bu anlamda diyoruz ki, Alevilik resmi ‹slam’a en uzak mezhep oldu¤u kadar, Ali’ye en yak›n mezhep oluyor ve ayn› zamanda Zerdüfltlü¤e de en yak›n ‹slam oluyor. Böyle bir ara yerde. Di¤er bir deyiflle, Alevilik kat›, gerici, sömürgeci ‹slamlaflmaya karfl› hafif bir ‹slam’› ray›na bürünerek direnmeyi sürdürme anlam›na geliyor. Bunun çok kesin böyle oldu¤unu mevcut Alevi direnifl gelene¤inde de bulmak hiç zor de¤il. E¤er tam direnebiliyorsa eski dininde kal›yor, yok tam direnme imkan› bulam›yor biraz ‹slamlaflmak gere¤ini duyuyorsa o zaman Alevi olunur... “Ana hatlar›yla demek ki Kürdistan'daki Alevilik; ‹slam sa¤, flovenist Arap egemenli¤ine karfl› duran, savaflan ve bu biçimde co¤rafya olarak da¤lar› esas alan, eski dini kültür kaynaklar›yla kar›fl›k, oldukça çok fley alan, neredeyse ‹slam’› bir perde olarak kabul eden, fakat onun da daha çok Ali gelene¤ini esas alan böyle dini, sosyal, ulusal bir oluflumdur. Dini direniflçi yan› olan, dini olarak resmi ‹slamiyet’ten en az etkilenen, eski dini gelenek olarak Zerdüfltlük ile ba¤lar›n› çok güçlü koruyan, sosyal olarak da beylik, Emevilik d›fl›nda kalan halk›n kendisi oluyor.”

ew e. c

lar› ise Alevili¤i Haricilikten koparak de¤iflik mezhep ve inançlar›n da etkisinde kalarak harmanlanm›fl bir mezhepsel oluflum olarak de¤erlendirirler.

A¤ustos 2009

om

82

Devam edecek


A¤ustos 2009 SERXWEBÛN

83

ne te we .c om

KÜLTÜR AJANLI⁄I KÜRT KÜLTÜRÜNE EN A⁄IR SALDIRIDIR “‹nsanl›¤›n ilk güzel de¤erlerini ortaya ç›karan bu co¤rafyan›n kültürü benimsenmemekte ve hatta küçümsenmektedir. Ama insanl›¤›n toplumsall›¤›n› ve Kürt’ün de¤erlerini yutan bir kültür benimsenerek Kürt toplumunun içinde öz de¤erleri tüketen bir virüs gibi dolaflfl››lmaktad›r. Kültürel soyk›r›m yapmak isteyenlerin, Kürtleri Kürt kültüründen uzaklaflfltt›rmak isteyenlerin askeri ve siyasi iflflggal koflflu ullar›nda, ekonomik hakimiyet koflflu ullar›nda uygulad›¤› kültürel soyk›r›m politikas› bu defa içten, gönüllü bir biçimde Kürtlerin içine sokulmak istenmektedir”

hin en büyük devrimi de denilebilir. Toplumsallaflma, yani kültürleflme art›k insan›n bu geliflen kültür araçlar›yla kendi kaderini eline ald›¤› yeni bir yaflam biçimi ortaya ç›karm›flt›r. Bu devrim bugün ifade edilen sanayi devrimi, teknolojik devrim, dijital devrim denilen göz kamaflt›r›c› devrimlerden daha büyük bir devrimsel geliflmeyi ifade etmektedir. ‹flte bu büyük devrim Kürdistan co¤rafyas›nda ortaya ç›km›flt›r. Bu temelde de bu co¤rafya insanl›k kültürünün, dilinin kök hücresidir. ‹nsani de¤erlerin kök hücresidir. ‹nsan nas›l bir varl›kt›r sorusuna cevap ilk bu co¤rafyada verilmifltir. Kürt oldu¤umuz için bunlardan söz etmiyoruz. Kürdistan co¤rafyas› insanl›k aç›s›ndan ilk kültürel flekillenmeyi yaflayan co¤rafya oldu¤undan, buna sorumlulu¤umuzun gere¤i sahiplenmek, bu de¤erleri tüm insanl›k aç›s›n-

ww

w.

Kültür, bir toplumun zihniyetini, düflünme kal›plar›n›, dilini ifadelendirirken genifl anlamda buna maddi birikimlerinin de eklenmesini ifade eder. Maddi birikim derken, toplumun ihtiyaçlar›n› gideren tüm araçlar, besin üretme, saklama biçimleri, ulafl›m, savunma, tap›nma biçimleri, güzellik araçlar›n›n toplam› ve benzeridir. Kültür zihniyeti araçlar›ndaki benzerlik ve farkl›l›klar farkl› ve benzer kültürleri ve yaflam düzeylerini belirler. Kültür bu temelde bir bütün olarak toplumun yaflam biçimini ifade etmektedir. Bu yaflam biçiminin zenginli¤i ya da yoksullu¤u söz konusu toplumdaki geliflmeyi ifade eder. Toplumsal geliflmeler esas olarak da bu kültürel düzeyle ba¤lant›l› olarak ortaya ç›kar. Tüm araflt›rmalar göstermifltir ki insanlar›n toplumsal olarak ilk zihniyetinin flekillendi¤i ve bu toplumsall›¤›n, bu kültürün belirli araç gereçlerle yaflama dinamizm ve geliflme kazand›rd›¤› ilk co¤rafya Kürdistan'd›r. Yukar› Mezopotamya, temel kültürlerin oluflumundaki ana kaynak olan neolitik kültürün ortaya ç›kt›¤› bir co¤rafyad›r. Neolitik kültür ya da tar›m devrimi toplumsal yaflamda ve bu yaflam›n niteli¤inde önemli s›çramalar yapm›flt›r. Klandan kabile ve afliretlere do¤ru geliflen bir toplumsall›k ortaya ç›km›flt›r. Neolitik toplum simgesel dilde büyük bir s›çrama yapt›¤› gibi, toplum yaflam›ndaki araç ve gereçlerin ço¤almas›yla birlikte yaflam tarz› ve kültürel zenginleflme ortaya ç›karm›flt›r. Buna tari-

dan anlaml› k›lmak, bu de¤erleri koruyarak insan›n kökünün, kök hücresinin yaflamas›na katk› sunmak istiyoruz. Kürt kültürünü sahiplenmek, bu kültürün yaratt›¤› de¤erleri sahiplenmek sadece Kürtleri sahiplenmek de¤il tüm insanl›¤› sahiplenmektir. ‹nsanl›¤›n geçmiflini ve köklerini sahiplenmektir. ‹nsanl›¤›n var olan güzelliklerinin nereden kaynakland›¤›n› ortaya koymakt›r. Bu aç›dan bu yaklafl›mlar milliyetçilik ve kendi ›rk›n› yüceltme olarak görülmemelidir. Tam tersine Kürt kültürünün evrensel karakterini ve niteli¤ini görerek, tüm insanl›¤a kazand›rd›¤› de¤erleri görerek tüm insanl›kla bütünleflme, bugün bile tüm insanl›¤a karfl› Kürtlerde sorumluluk duygusunu gelifltirme ifadesidir. ‹nsanl›¤›n kendini var etti¤i bu co¤rafya sadece toplumsall›¤›n de¤il, demokratizmin de ilk yafland›¤› co¤rafya-


SERXWEBÛN

Kürt kültürüne yönelik büyük bir asimilasyon gerçekleflflttirilmiflflttir

ww

w.

ne t

Ne var ki insanl›¤›n bu kök kültürü, kök hücresi olan yukar› Mezopotamya kültürü, bu kültür içinde de en etkin olan Kürt kültürü son yüzy›llarda horlanm›fl ve küçümsenmifltir. Kapitalizmin bölgede kendini etkin k›lmas›, ulus-devletlerin ortaya ç›kmas›yla birlikte de hâkim ulus-devletler taraf›ndan yok edilmek istenmifltir. Özellikle kapitalist modernitenin ortaya ç›kard›¤› milliyetçilik ve ulus-devlet ak›mlar›n›n etkinli¤ini artt›rmas›yla birlikte Türk, Arap, Fars ulus-devletleri Kürt kimli¤ini, kültürünü, dilini yok ederek Kürdistan co¤rafyas›n› Türk, Arap, Fars uluslaflmas›n›n yay›lma alan› haline getirme politikas› izlemifllerdir. Türk ve Arap floven milliyetçi egemen s›n›flar› bunu çok planl› bir biçimde yürütmüfllerdir. Özellikle Türk devleti Osmanl›dan sonra kaybetti¤i topraklar›n ac›s›n› ç›kar›r gibi Kürdistan co¤rafyas›n› Türk ulusunun yay›lma parças› haline getirmek için büyük bir kültür sald›r›s›na giriflmifltir; kültür soyk›r›m›na giriflmifltir. ‹nsanl›¤›n ilk kültürü, hatta insanl›¤›n kültürel de¤erlerinin temel kayna¤› olan Kürt kültürü, tüm insanl›¤›n gözü önünde yok edilmeye, ortadan kald›r›lmaya çal›fl›lm›flt›r. Tek dil, tek kültür, tek ulus, tek vatan slogan›yla Kürdistan üzerinde askeri ve siyasi sömürgecilik kurulmufltur. Bu askeri ve siyasi sömürgecili¤in bask›s› alt›nda da Kürt kültürü asimilasyon de¤irmeninde ö¤ütülmüfl ve

baflkalaflt›r›lmaya u¤rat›lm›flt›r. Kürt kültürünü, dilini ve bu temelde kimli¤ini yok etme politikas›nda baflta Türkiye olmak üzere bölge gerici devletleri önemli sonuçlar alm›fllard›r. Arap ve Fars devletleri içinde de Kürt kültürünün eritilmesi ve yok edilmesi konusunda büyük çabalar gösterilmifl, oralarda da mesafeler al›nm›flt›r. Ancak bu konuda Türk devletinin öncülük yapt›¤›n›, dünyada görülmemifl bir soyk›r›m politikas›yla Kuzey Kürdistan'da Kürtlerin varl›¤›n› tehdit eder hale geldi¤ini görmek gerekir. Asl›nda bu yönüyle Kürdistan parçalar› aras›nda bir karfl›laflt›rma yap›l›rsa söylenecek en büyük farkl›l›k: Türk sömürgecili¤inin soyk›r›m› alt›nda Kürdistan'da kültürel soyk›r›m›n önemli baflar›lar elde etti¤ini, dilini, kültürünü yok edip kimli¤i ortadan kald›rma yönünde Kürt halk›n›n varl›¤›n› tehdit eden tehlikeler ortaya ç›kard›¤›n› söyleyebiliriz. Asl›nda Arap ve Fars sömürgecileri bu yönüyle Türk sömürgecilerinin izinden yürümektedir. Belirli bir gecikmeyle dil, kültür asimilasyonu temelinde Kürt kimli¤ini yok etme politikas›n› sürdürmektedirler. Türkler, Araplar, Farslar neredeyse bu soyk›r›m politikas›n› planl› biçimde yürütmeyi kendilerine tan›nm›fl bir hak olarak görmektedirler. Bunu yaparken de Türk, Arap, Fars kültürünü gelifltirmek, yüceltmek; Kürt kültürünü geri göstererek Kürt’ün kendi kültüründen kaçmas› ve baflka kültürlere yönelmesini sa¤lamak da temel bir politika olarak benimsenmifltir. Bunun için de bu devletler tüm ekonomik, sosyal, kültürel, siyasal imkânlar›n› kendi kültürlerini teflvik etme, Kürtlerin kendi kültüründen, dilinden, kimli¤inden kaçmas›n› sa¤lama biçiminde kullanm›fllard›r. Ekonomik, sosyal, kültürel tüm politikalar› Kürt kültürünü, dilini, kimli¤ini tüketme ve Kürtleri mevcut ulus-devlet içinde, egemen ulus içinde eritme stratejisi izlemifllerdir. Bugün de Türk, Arap, Fars devletlerinin bu politikadan vazgeçti¤ini söyleyemeyiz. Bu politika çeflitli biçimlerde sürmektedir. Kürt halk› ve Kürdistan üzerindeki bu kültürel soy-

k›r›m nedeniyle Kürt halk›n›n direnifli bir yönüyle de kültürel soyk›r›ma karfl› ulusal varl›¤› koruma direnifli haline gelmifltir. Tabii ki Kürtler üzerinde katliamlar da yap›lm›flt›r, fiziki soyk›r›mlar da yap›lmak istenmektedir. F›rsat buldukça Kürtler üzerinde katliam yap›ld›¤›, Kürtlerin yo¤un olarak Kürdistan co¤rafyas›ndan sökülüp at›larak bu topraklar›n Türk, Arap ve Fars uluslaflmas›na aç›lmak istendi¤ini bilmekteyiz. Ancak Kürtler üzerinde uygulanan temel politika, kültürel soyk›r›m amaçl› Kürtleri kendi kimli¤i, kültürü ve dilinden kopar›p egemen ulus kimli¤i, dili, kültürü içinde eritmektir. Bunu yaparken de Kürt kültürünü kendi kültürleri içinde baflkalafl›ma u¤ratarak kullanmak da bu politikan›n uygulama biçimlerinden biri olmaktad›r.

ew e. c

d›r. Toplumsall›kla demokratizm iç içe insanl›¤›n ilk yaflam biçimi olmufltur. Bu aç›dan komünal demokratik de¤erlerin de bu co¤rafyan›n kültüründe var oldu¤unu bilmek gerekir. Kürt kültürü bu yönüyle toplumsall›k ve demokratizm tafl›maktad›r. Dolay›s›yla Kürt kültürünü yaflatmak, demokratik komünal de¤erleri yaflatmak anlam›na geldi¤i gibi, komünal demokratik kültürü benimsemek Kürt kültürünü yaflatma aç›s›ndan sorumlu davranmak önemli bir yaklafl›m olarak görülmelidir.

A¤ustos 2009

om

84

Kürt kültürüne yönelik sald›r›lara karflfl›› direnifl mücadelesi verilmiflflttir

Bu temelde inkârc› sömürgeci güçlere karfl› yürütülen direnifl esas olarak da Kürt kimli¤ini, kültürünü, dilini koruma, bu temelde ulusal varl›¤›n› sürdürme mücadelesi olmaktad›r. Kürt halk›n›n ulusal varl›¤›n› sürdürmeden, güvenceye almadan kendi kimli¤i temelinde demokratik özgür yaflam›n› kurmas› mümkün de¤ildir. Kendi kimli¤i ve kültürüne sahiplenmeyenlerin demokratik ve özgür bir yaflam kurmalar›, demokratik ve özgürlükçü bir düflünceye sahip olmalar› da mümkün de¤ildir. En büyük soyk›r›m olan kültürel soyk›r›ma karfl› ç›kmayanlar›n iradesi k›r›lm›fl topluluklar ve bireyler oldu¤u kesindir. ‹radesi k›r›lm›fl topluluk ve bireylerden de özgürlükçü, demokratik bir toplum yaratmak ve bu toplumu demokratik bir örgütlenmeye kavuflturarak özgürlükçü demokratik bir yaflam biçimi ve sistemi ortaya ç›karmak tabii ki mümkün olamaz. Kürt varl›¤›na yönelik bu sald›r›ya karfl› Kürt halk›, Kürt devrimcileri, Kürt demokratlar› ve özgürlük savaflç›lar› esas olarak varl›¤›n› koruma mücadelesi vermifllerdir. Her türlü


A¤ustos 2009

SERXWEBÛN

85

ne te we .c om

de kültürel sald›r› karfl›s›na kendi otantik ve orijinal kültürüne dayanarak Kürt kültürünü yenilemesi ve bu yenilme temelinde inkârc› sömürgecilerden ve emperyalist güçlerden gelen kültür sald›r›lar›na karfl› koymas› gerekmektedir. Belki de en büyük direnifl mevzisini kültürel sahada yaratmas› gerekmektedir. Toplumlar›n en temel köklü savunma mevzileri kültürel mevzilerdir. Özellikle de kimli¤i, dili, kültürü, varl›¤› yok edilme tehlikesiyle karfl› karfl›ya olan halk ve topluluklar aç›s›ndan kültür mevzileri varl›¤› koruman›n en temel mevzileri olarak görülmelidir.

Arap, Fars devletleri de eline geçirdikleri bu araçlarla Kürt kültürünü yok etmeye h›z vermifllerdir. Bu devletler Kürt halk›n›n özgürlük direnifli karfl›s›nda; e¤er biraz daha dayan›rsak, Kürtler üzerindeki egemenli¤imizi biraz daha sürdürürsek mevcut teknikle, kültürel araçlarla Kürtleri kültürel olarak tümden yok ederek ortadan kald›rabiliriz hesab› yapmaktad›rlar. Bu yönüyle Kürtler tarihlerinin hiçbir döneminde olmad›¤› kadar kültürel soyk›r›m tehdidiyle ve tehlikesiyle karfl› karfl›yad›rlar. Siyasi, sosyal olarak özgürlük mücadelesini gelifltirseler de ve buna ba¤l› olarak kendi kültürünü koruma ve gelifltirme yolunda önemli mesafe alsalar da sömürgeci güçlerin kültürel soyk›r›m tehdidi hala sürmektedir. Öyle ki Arap, Fars ve Türk sömürgecileri, soyk›r›mc›lar sadece kendi kültürel de¤erleri ve araçlar› vas›tas›yla de¤il, kapitalist dünyan›n kültürel araçlar› ve ürünleri yoluyla da Kürt kültürüne sald›r›da bulunmaktad›rlar. Böylece Kürtleri kendi kültürlerinden uzaklaflt›rmak ve üzerlerinde daha kolay egemenlik kurarak kültürel soyk›r›m› tamamlama politikas› izlemektedirler. Tüm bu gerçekler, tüm Kürt halk›na, demokratik güçlerine, özgürlük savafl› veren örgütlerine, tüm kurumlar›na ve bireylerine bu kültürel soyk›r›ma karfl› kendi kültürünü gelifltirerek, kendi dilini ve kimli¤ini gelifltirerek bir var olma mücadelesi vermesi sorumlulu¤u yüklemektedir. Özellikle

ww

w.

bask›ya karfl› bugün Kürt halk›n›n çok büyük bir direnifl yürütmesini, bu tehdidi alg›layan Kürt halk›n›n var›n› yo¤unu ortaya koyarak, diflini t›rna¤›na takarak kendi yaflam›n› sürdürme refleksi olarak da görmek gerekmektedir. Çünkü bugün Kürtlere dayat›lan politika dünyan›n hiçbir yerinde görülmemifl soyk›r›m politikas›d›r. Asl›nda insanl›k tarihinin yaflam›fl oldu¤u en büyük trajedi bu co¤rafyada yaflanm›flt›r. Çünkü insanl›¤›n ilk kültürünün, ilk dilinin ortaya ç›kt›¤› bu co¤rafyan›n temel halk› olan Kürtlerin toplumsal bir varl›k olarak yaflam›n›n ortadan kalkma tehlikesi söz konusudur. Kürtler flahs›nda insanl›¤›n ilk dili ve kültürü tüm insanl›¤›n gözü önünde yok edilmeye u¤rat›lmaktad›r. ‹flte insanl›¤›n gelmifl geçmifl en büyük trajedisi dedi¤imiz konu budur. Bu trajedi kapitalizmin gelifltirdi¤i kültür araçlar›yla daha da sald›rgan bir hal alm›flt›r. Kültürel sald›r›, kültürel soyk›r›m mevcut araçlarla insanl›k tarihinde görülmemifl bir biçimde kültürleri t›rpanlayan, biçen, ortadan kald›rmaya yönelen bir canavara dönüflmüfltür. Bugün egemen kültürler insanl›¤›n di¤er kültürel zenginliklerini ortadan kald›rmak için büyük bir sald›r› içine girmifllerdir. Kapitalist sistem kendisini yaflatmak için kendi bünyesindeki hücreleri yiyen kanserli bir varl›k haline gelmifltir. Kapitalist sistem dünyada böyle bir kültürel soyk›r›m yaparken, bölgedeki Türk,

Kültürel alandaki mevzileri derin kazmak gerekir

Kültürel mevziler, düflman sald›r›lar› karfl›s›nda kendisini sonuna kadar koruyan ve en son düflen mevzilerdir. Bu mevziler de düfltü¤ünde bir halk›n varl›¤›n› sürdürmesi, kendi dili, kimli¤i ve kültürüyle farkl› bir halk oldu¤unu belirtmenin imkân› da ortada kalmaz. Bu mevzi düfltükten sonra hiçbir siyasal, sosyal ve kültürel politika bir toplumu ve halk› aya¤a kald›ramaz. Bir toplumun ve halk›n özgür ve demokratik yaflam›n› kurmas›na zemin olamaz. Bu aç›dan e¤er varl›¤› korumak istiyorsak, Kürt halk›n›n gelece¤ini garantiye almak istiyorsak, Kürt halk›n›n üzerindeki tehlikeleri bofla ç›karmak istiyorsak kültürel alandaki mevzileri derin kaz›mak gerekmektedir. Kültürel soyk›r›m yürüten güçlere karfl› esas olarak da kendi kültürüne dayanarak, bu kültürünü yenileyerek, zenginlefltirerek var olma, yok olma mücadelesinde baflar›l› olmak çok önemlidir. Siyasal, sosyal ve ekonomik alandaki özgürlük ve demokrasi mücadelelerin, bu alandaki direnifllerin baflar›s› da bir toplumun kendi kültürünü koruyup bu alandaki mevziisini derinlefltirerek, direnifli anlaml› k›lmas›yla mümkündür. Ancak bu konuda Kürdistan'›n tüm parçalar›nda yeterli duyarl›l›k gösterildi¤ini söyleyemeyiz. Yine dünyaya savrulmufl Kürtlerin yaflad›klar› alandaki kültür sald›r›s› karfl›-


SERXWEBÛN

Bugün Güney Kürdistan'da sanki bilinçli bir biçimde Bat› hayran› bir “B jenerasyon yarat›lmaktad›r. Bu kuflflaak Kürt kültüründen, kimli¤inden uzaklaflflaarak, Kürt yaflflaam tarz›n› de¤il, Bat›n›n yaflflaam tarz›n› esas al›p onlara öykünmektedir. Sadece Bat›n›n yaflflaam biçimine de¤il, sömürgeci devletlerin benimsedi¤i yaflflaam biçimine de öykünmektedir. Bat› kültürüyle yaflflaamay› yükselen de¤er gibi ele alan bir kuflflaak ortaya ç›kmaktad›r”

ne t

Kültürel soyk›r›ma karflfl›› direnifl kültürü yürütülmelidir

Kürt kültüründen, dilinden uzaklaflarak Türk kültürünü, Türk yaflam biçimini yaflayan, böylelikle kültürel soyk›r›ma zemin olan bir e¤ilim de vard›r. Suriye ve ‹ran’da da Türkiye'deki kadar olmasa da kendi kültürü ve kimli¤inden uzaklaflmay› ifade eden yaflam anlay›fllar› ve e¤ilimleri bulunmaktad›r. Ancak buralarda sömürgeci egemenlik bütün araçlar› elinde bulundurdu¤u için belirli düzeyde bu durumu anlamak mümkündür. Tabii bu durumu anl›yoruz derken meflru gördü¤ümüzü söylemek istemiyoruz. Hatta bu tür e¤ilimlere karfl› Kuzeyde, Güneybat›da, Do¤u Kürdistan'da yürütülen demokrasi ve özgürlük mücadelelerinin bu kültürel soyk›r›ma karfl› da çok yönlü bir mücadele yürütmeleri gerekti¤ini söylüyoruz. En temel görevlerinden birinin bu oldu¤unun alt›n› bir kez daha çiziyoruz. Ancak kültürel soyk›r›m Kürt kültüründen uzaklaflma, Kürt kültürü üzerindeki tehlikelere karfl› mücadele etme konusundan söz ederken özellikle Güney Kürdistan'daki kültür politikas›n› ayr›ca daha kapsaml› de¤erlendirmek gerekmektedir. Çünkü Güney Kürdistan'da siyasal ve askeri egemenlik önemli oranda k›r›lm›flt›r. Askeri iflgal ve siyasal sömürgecili¤in mevcut durumda varl›¤›n›n bulunmamas›, kültürel soyk›r›m›n engellenmesi aç›s›ndan önemli bir f›rsat› ifade etmektedir. Belki siyasal alanda, ekonomik alanda Kürt egemen s›n›flar›, a¤alar›, beyleri ve çeflitli çevreler ya da oligarfli diyebilece¤imiz bir zümre kendi hâkimiyetini kurmufl bulunmaktad›r. Siyasi ve ekonomik alanda halk›n herhangi bir gücü bulunmamaktad›r. Halk siyasal ve ekonomik olarak etkisizli¤i ve yoksullu¤u flimdi de yaflamaktad›r. Eskiden de siyasetin d›fl›n-

ww

w.

Öyle ki buralarda dili Kürtçe olan, kimli¤i Kürt olan, ama kültürü ve yaflam› tamamen Kürtlükten uzak olan bir topluluk ortaya ç›kmaktad›r. Bu da asl›nda biçimde Kürt, ama özünde Kürtlü¤ünden kopmufl bir ucube topluluk ortaya ç›karmaktad›r. Yaln›z ulus devletlerin metropollerinde de¤il, Kürdistan co¤rafyas›nda da bu tehlike bulunmaktad›r. Türkiye'de kültürel soyk›r›m oldu¤unu bilmekteyiz. Buna karfl› bir direnifl kültürü de yürütülmektedir. Yine Güneybat›da kültürel bir soyk›r›m vard›r buna karfl› da bir direnifl yürütülmektedir. ‹ran ulus devleti de çeflitli araçlarla, yöntemlerle kendi kültürel etkinli¤ini Kürdistan'da gelifltirme ve bu temelde kültürel soyk›r›m› kendi tarz›nda yürütmeye çal›flt›¤›n› görmekteyiz. Ancak bunlara karfl› yetersiz de olsa bir direnifl gösterme çabalar› da vard›r. Tabii ki bu alanlarda da ciddi duyars›zl›klar vard›r. ‹nkarc› sömürgeciliklerin etkisine girme,

da tutuluyordu, bugün de tutuluyor. Bu yönüyle ortaya ç›kan Kürt federe yönetimi, Kürt toplumunun demokratikleflmesi ve halk›n ekonomik güçlenmesi aç›s›ndan herhangi bir geliflme ve düzeltme yaratmam›flt›r. Bu ayr› bir tart›flma ve de¤erlendirme konusudur.

Güney Kürdistan'da kültürel anlamda bir trajedi yaflflaanmaktad›r

Ancak askeri iflgalin ve siyasi sömürgecili¤in önemli düzeyde k›r›ld›¤› bir süreçte soyk›r›mla karfl› karfl›ya bulunan bir ulusun, bir halk›n bu kültürel soyk›r›ma karfl› büyük bir hamle yapmamas›, kendi kültürel varl›¤›n› korumas› aç›s›ndan duyars›z olmas› kabul edilir bir durum de¤ildir. Bu gerçek dikkate al›nd›¤›nda Güney Kürdistan'da bir trajedi yaflanmaktad›r. Bu trajedi Türk, Arap, Fars ulus devletlerinin Kürtler üzerinde uygulamak istedi¤i soyk›r›m›n büyüklü¤ü karfl›s›nda Güney Kürdistan'daki siyasal, sosyal ve ekonomik güçlerin bu kültürel soyk›r›ma duyars›z kalmas›d›r. Tehlikenin büyüklü¤ü karfl›s›nda kültürel düzeyde bu kadar duyars›z kalma, hatta Kürt kültürünün zaman içinde tüketilmesine zemin olacak bir sosyal ve kültürel yaflam içinde olunmas› kabul edilecek bir durum de¤ildir. Bugün Güney Kürdistan'da sanki bilinçli bir biçimde Bat› hayran› bir jenerasyon yarat›lmaktad›r. Bu kuflak Kürt kültüründen, kimli¤inden uzaklaflarak, Kürt yaflam tarz›n› de¤il, Bat›n›n yaflam tarz›n› esas al›p onlara öykünmektedir. Sadece Bat›n›n yaflam biçimine de¤il, sömürgeci ulus devletlerin benimsedi¤i yaflam biçimine de öykünmektedir. Bat› kültürüyle yaflamay› yükselen de¤er gibi ele alan ve kendi toplumuna yabanc›laflan bir kuflak ortaya ç›kmaktad›r. Bu kuflak belki toplumun ço¤unlu¤unu ifade etmemektedir, ama Kürt toplumundan ve kendi gerçekli¤inden kopmufl bir kuflak haline gelerek ve kendini model haline getirerek Kürdistan toplumunda Kürt kültürünü, kimli¤ini afl›nd›ran ve farkl› bir kültürel olgu ortaya

ew e. c

s›nda kendi kimli¤ine, kültürüne, varl›¤›na yeterince sahiplenildi¤ini söyleyemeyiz. Özellikle kendi topraklar›ndan kopar›lan, göç ettirilen Kürtlerin ister mevcut devletin metropollerinde olsun ister Avrupa’n›n metropollerinde olsun söz konusu alandaki kültürlerin etkisine girdi¤ini, dil, kültür ve kimlik olarak asimile olarak varl›klar›n› tehlikeye soktu¤u görülmektedir. Her ne kadar kimli¤ini ve dilini koruma çabalar› olsa da, kültürel olarak kendilerini koruyamad›klar› için farkl› kültürlerin etkisine çok fazla girdikleri için bugün koruduklar› görülen dilleri ve kimlikleri de büyük bir tehlike yaflamaktad›r.

A¤ustos 2009

om

86


A¤ustos 2009

SERXWEBÛN demesi kadar bir yabanc›laflmay› ifade etmektedir. Bu Kürt siyasi ve ekonomik eliti, Kürt toplumunun nas›l yaflad›¤›ndan, ne yedi¤inden, ne içti¤inden, yoksullu¤undan bihaberdir. Herhalde bu elitin erke¤i de kad›n› da çocu¤u da Kürt halk› için ekmek bulam›yorlarsa pasta yesinler diyecek kadar toplumdan uzaklaflm›fl durumdad›r. Bu uzaklaflmay› yaratan en temel etken ise farkl› kültürel tercihlerdir. Konuflulan dil Kürtçe de olsa, dinledi¤i müzik, giyim tarz›, yaflam biçimi tamamen Bat› taklididir; Avrupa özentilidir. Geçmiflte Arap, Fars, Türk egemenleri Kürtlü¤ü gerilik, Arap, Türk, Fars olmay› ise ilericilik olarak ve ça¤dafll›k olarak gösterip Kürtlerin Arap, Türk ve Fars olmas› için teflvik ederdi. Bu yönüyle de bir k›s›m Kürt Araplaflmaya, Farslaflmaya, Türkleflmeye koflard›. fiimdi ise belirli kesimler Kürtlü¤ü, Kürt kültürünü, Kürt yaflam›n› geri görüp Avrupa yaflam tarz›na, Avrupa kültürüne dörtnala koflmaktad›rlar. Bu yönüyle de Kürt kültürünün tüketilmesine zemin olmaktad›rlar. Bir taraftan Bat› kültürü, bir taraftan arabesk kültürü Kürt kültürünü kanserli bir hücre gibi kemirmektedir. Özellikle Güney Kürdistan'daki egemen kesimin çocuklar›, k›zlar› Avrupa kültürünü ve Avrupa yaflam tarz›n› benimsedi¤inden, kendilerini bu yaflam tarz›n›n modelleri haline getirerek gençli¤i de kendi yaflam tarzlar›na do¤ru çekmektedirler. Bunun kadar trajik, bunun kadar tehlikeli bir durum olamaz. Kültürel soyk›r›ma u¤rat›lmak istenen bir ulus gerçe¤i ortadayken, bu gerçeklik dikkate al›narak genci, kad›n› baflta olmak üzere tüm toplumun Kürt kültürüyle yo¤rulmas› temel politika olarak benimsenmek durumundad›r. Hem sömürgeci ulusun kültürel de¤erlerinden hem Bat›daki kültürel sald›r›lardan uzak durarak kendi kültürel de¤erlerini öne ç›karan, Kürt kültürünü, Kürt de¤erlerini yükselen de¤er haline getiren, bunun gençler taraf›ndan benimsenmesini sa¤layan bir politika izlemek yerine, Bat› kültürünün, arabesk kültürünün, Türk, Arap, Fars kültürünün sald›r›s›na aç›k, hatta bu kültürleri yük-

selen de¤er haline getiren, böylece de toplumda etkin k›lan bir durum içinde olunmas› trajik ve içler ac›s› bir gerçekliktir. Bu da kültürel soyk›r›mla karfl› karfl›ya olan bir ulus aç›s›ndan gerçekten de ac› verici bir durumdur.

ne te we .c om

ç›karan bir rol üstlenmifl durumdad›r. Belki Kürtçe konuflmaktad›rlar, Kürtçe ile kendini ifade etmektedirler, ama dil d›fl›nda ortaya koydu¤u yaflam biçimi, kültürü, özlemleri, duygular› tamamen Kürt toplumundan uzaklaflm›fl bir gerçekli¤i ifade etmektedir. ‹nsanl›¤›n ilk kültürünü ve güzel de¤erlerini ortaya ç›karan bu co¤rafyan›n kültürü benimsenmemekte ve hatta küçümsenmektedir. Ama insanl›¤›n toplumsall›¤›n› yutan, Kürt’ün de¤erlerini yutan bir kültür benimsenerek Kürt toplumunun içinde öz de¤erleri tüketen bir virüs gibi dolafl›lmaktad›r. Kültürel soyk›r›m yapmak isteyenlerin, Kürtleri Kürt kültüründen uzaklaflt›rmak isteyenlerin askeri ve siyasi iflgal koflullar›nda, ekonomik hâkimiyet koflullar›nda uygulad›¤› kültürel soyk›r›m politikas› bu defa içten, gönüllü bir biçimde Kürtlerin içine sokulmak istenmektedir. Zaten bireycili¤i ve bencilli¤i Kürt toplumuna bu kadar sokmak bile toplumsall›¤›n kültürüne sahip Kürt halk›na ve kültürüne büyük bir sald›rganl›k içinde olmakt›r.

87

Konuflflu ulan dil Kürtçe olsa da yaflflaam tarz› Bat› taklitçili¤idir

ww

w.

Bugün Güney Kürdistan'da Kürt toplumunda gettolar ortaya ç›km›flt›r. Bunlar Bat› Avrupa’daki yoksullar›n, farkl› kimliklerin kendilerini soyutlad›klar› gettolar de¤ildir. Tam tersine Kürt egemen çevrelerinin, Kürt aristokrasisinin Kürt siyasi ve ekonomik oligarflisinin kendini Kürt toplumundan kopararak ortaya ç›kard›¤› bir gettolaflmad›r. fiunu rahatl›kla söyleyebiliriz: dünyan›n hiçbir ülkesinde egemenler toplumlar›ndan bu kadar kopmam›flt›r. Kürt egemenlerinin, Kürt siyasi ve ekonomik oligarflisinin kendi toplumundan kopmas› dünyada görülmemifl biçimde çok h›zl› olmufltur. Öyle ki egemen siyasi yap›yla halk aras›ndaki duyguda, düflüncede, gündemlerde tamamen bir farkl›laflma ortaya ç›km›flt›r. Bu farkl›laflma 1789 Frans›z devrimi sonras› 16. Lui’nin kar›s› Maria Antouinet’in ekmek isteyen aç halk için “ekmek bulam›yorlarsa pasta yesinler”

Kürtlük neredeyse Kürtlük ad›na bitirilmeye çal›flfl››lmaktad›r

Kültürel soyk›r›mla Kürt kültürü yok edilmek istenmifl, ama Kürtler diflini t›rna¤›na takarak kendi köklerine ba¤l› kalarak bu kültürel soyk›r›ma karfl› direnmifllerdir. Siyasal alanda kaybetmifl olsalar da, askeri ve ekonomik alanda kaybetmifl olsalar da kültürel alandaki güçlü yanlar›na dayanarak bu mevzide direnmeye çal›flm›fllard›r. Bu direnifl de asl›nda bugün Kürt halk›n›n bütün parçalarda özgürlük mücadelesi vermesine zemin sunmufltur. E¤er bu kültürel soyk›r›ma karfl› kültürel direnifl olmasayd› bugünkü özgürlük ve demokrasi mücadelesi hiçbir parçada yürütülemezdi. Böyle bir gerçek ortadayken bu kültürel de¤erlerimizin küçümsenmesi, Kürt kültürünü y›pratan ve yoz bir yaflam ortaya ç›karan bir kültür politikas›n›n, yaflam biçiminin benimsenmesi tabii ki trajiktir, kabul edilemezdir. Hatta Kürt toplumu ve tarihi aç›s›ndan bir ihaneti ifade etmektedir. Güney Kürdistan'daki kültür ve sanat e¤ilimlerini gördükçe; özellikle gençlerin d›flar›dan kaynakl› bu kültürlere yönelik e¤ilimleri artt›kça zaten genel olarak bir kültürel soyk›r›m tehlikesiyle karfl› karfl›ya kalan Kürt kültürü aç›s›ndan bu durum büyük bir kayg› ortaya ç›karmaktad›r. Öyle ki emperyalistlerin ve ulus devletlerin kültürel soyk›r›m›n›n baflaramad›¤›n› sanki Güney Kürdistan'da ortaya ç›kan kültürel e¤ilimlerin baflarabilece¤i gibi bir kayg› giderek geliflmektedir. Kürtlü¤ü bitirmeyi hedefleyen sömürgecilerin baflaramad›klar›n›, askeri ve siyasi sömürgecili¤in önemli oranda ortadan kalkt›¤› Güney Kürdistan'da gerçekleflme tehlikesi ortaya ç›km›flt›r. Kürtlük neredeyse Kürtlük ad›na bitirilmeye çal›fl›lmaktad›r.


SERXWEBÛN Kürtlük d›fl› bir yaflam› ortaya ç›kard›¤› gibi, bu kültürel de¤erleri, ürünleri benimseyen ve bu temelde yaflayan insanlar› da kendi toplumundan ve Kürt insan›ndan koparmaktad›r.

Kürtlerin en güçlü yanlar› dayand›¤› kültürel zemindir

de örnek toplumu haline getirebilirler. Kürt kültürünün özünde komünal demokratik kültür bulunmaktad›r. Bu kültür insanl›¤› bitiren bireycili¤e karfl› büyük bir savunma mekanizmas›d›r. Bugün kapitalizm bireycili¤i toplum içine kanser gibi sokarak insanl›¤› bitirme rolünü üstlenmifltir. Bu aç›dan Kürt kültürünün varl›¤› ve gelifltirilmesi daha da de¤erli hale gelmifltir. Kürt kültürü insanl›k aç›s›ndan bu kadar önemli bir de¤er ifade ederken Kürdistan'a Bat› kültürünü tafl›yarak bireycili¤i yay›p komünal demokratik de¤erleri tüketme sald›r›s› yapmak, kapitalizmin toplum aç›s›ndan kanser hücresi rolünü oynamas›na benzer bir düflmanl›k içine girmektir.

w.

ww

Bugün Kürdistan'da kendi de¤erlerinden, kimli¤inden, kültüründen, Kürtlü¤ünden kopan yüz binlerce insan vard›r; bunlar her gün giderek de ço¤almaktad›r. Belki say›lar› toplumun genelinden azd›r, ama toplumu etkileme, örnek olmas› konusunda kendilerini model hale getirerek tüm Kürt toplumunu, gençlerini, k›zlar›n› kendileri gibi olmaya zorlamaktad›r. Kendileri gibi olmayanlar› afla¤› ve küçük görmekte; kendilerini ise sanki güzel fleyler yap›yorlarm›fl gibi toplumun içinde itibarl› hale getirmeye çal›flmaktad›rlar. Bugün Güney Kürdistan'da yükselen de¤erler tersyüz olmufltur. Yükselmemesi gereken yükselen de¤er olmufl, yükselmesi gereken de¤er ise gerileyen de¤er olmufl-

ew e. c

Kürtler kendi güçlü yanlar›yla ayakta durmas›n› ve buna dayanarak geliflmesini ve güçlenmesini bilmelidirler. Kürtlerin en güçlü yanlar› dayand›¤› kültürel zemindir. Kültür de tüm olgular yan›nda üstünlük sa¤layacak temel olgudur. Bu nedenle Kürtler kültürlerine dayanarak kendilerini Ortado¤u’nun özgürlükte ve demokrasi-

ne t

Kürt diliyle yap›lan müzikler kesinlikle Kürtlükten uzak, Kürt yaflam›ndan uzak, Kürt kültüründen uzak, Kürt’ün en güzel de¤erlerini bitirmeye yönelmifl bir kültürel sald›r›y› ifade etmektedir. Kürtlerin tarihteki en güçlü yanlar› her zaman kendi co¤rafyalar› ve tarihi içinde yaratt›klar› kültür olmufltur. Komünal demokratik yaflam› sürdüren Kürtler, kültürleriyle bask›lar karfl›s›nda ayakta kalmay› bilmifllerdir. Bu kültürleri ile dayan›flma ruhu kazanm›fllard›r. Bu kültürleri onlara toplumsal varl›klar›n› koruma gücünü vermifltir. Bu kültür onlara toplumsal varl›k olma temelinde yaratt›klar› komünal demokratik kültürel de¤erleri ve bu temelde varl›¤›n› koruma düflüncesini vermifltir. Kürtlerin her türlü sald›r›ya, bask›ya ra¤men varl›klar›n› korumada en temel rol oynayan kültürel de¤er yarg›lar›na karfl› bugün hoyratça bir yaklafl›m söz konusudur. Bu de¤erli kültüre karfl› farkl› kültürleri toplum içine tafl›yarak bir sald›r› içine girilmesi mutlaka önlenmesi ve giderilmesi gereken durumdur. Güney Kürdistan'›n Kürt kültürüne, dolay›s›yla komünal demokratik toplumsal kültüre sald›r› üssü olarak kullan›lmas› kabul edilemez. Kürt dili kullan›larak Kürt kültürünün yok edilmesi savafl›n içine girilmesi kabul edilemez. Bat› de¤erlerinin hem Kürdistan'a hem Ortado¤u co¤rafyas›na tafl›n›p Kürt kültürünün ve Ortado¤u kültürün tüketilmesinde kültürel ajanl›k rolü oynanmas› kabul edilemez. Bu aç›dan bugün Güney Kürdistan'da en acil olarak üzerinde durulmas› gereken konu: bu kültür sald›r›s›na karfl› kendi otantik kültürleri temelinde yaratacaklar› demokratik kültürle, öz kültürleriyle bu kültür sald›r›s›na direnmektir. fiu anda Güney Kürdistan'da tüm ayd›nlara, gençlere, Kürtlere düflen görev, bu kültür sald›r›s›na karfl› bir direnifl hamlesi yapmak, bu kültürel de¤erlerin Kürtlü¤ü bitirme de¤erleri oldu¤unu ortaya koyup bunlar› d›fllamakt›r. B›rakal›m bunlar›n yükselen ve benimsenecek de¤erler olmas›, kesinlikle geriletilen ve Kürt yaflam› içinden sökülüp at›lmas› gereken kültürel de¤erlerdir. Bu kültürel de¤erler

A¤ustos 2009

om

88

tur; savunmaya geçen de¤er olmufltur. Bu durum tersine çevrilmeden Kürt halk›n›n varl›¤›n› sadece Güney Kürdistan'da de¤il, tüm parçalarda korumak mümkün de¤ildir. Bir toplum kendi kimli¤iyle, kültürleriyle, de¤erleriyle yaflamazsa, bu temelde özgür ve demokratik yaflam›n› kuramazsa d›flar›dan gelecek askeri, siyasi, ekonomik, sosyal, kültürel sald›r›lar karfl›s›nda duramaz. Özellikle de kendi kültürel de¤erlerinden kopan bir toplum eninde sonunda baflka güçlerin egemenli¤i alt›na girmeye mahkûmdur. Özellikle de Ortado¤u gibi devlet ve iktidarlar›n flovenist milliyetçi oldu¤u ve Kürtleri bask› ve zulüm alt›nda tutmak istedi¤i düflünülürse, Güney Kürdistan'daki


A¤ustos 2009

SERXWEBÛN

bu kültürel yozlaflman›n, bu kültürel afl›nman›n çok tehlikeli oldu¤unu söylemek gerekmektedir.

olanlar olarak ilan ederiz. Bu kültürel soyk›r›m›n ajanlar› ve iflbirlikçileri olarak de¤erlendiririz. Bu kültürel soyk›r›m›n ajanlar› ve iflbirlikçisi olunmak istenmiyorsa, derhal Bat› kültürünün, sömürgeci devletlerin kültürel sald›r›s›n› yans›tan, bunlar› tafl›yan sanatç›lara, sanat e¤ilimlerine karfl› durmalar› gerekmektedir. Sadece bunlara karfl› durmalar› yetmez; Kürt kültürüne sahiplenen, Kürt kültürünü demokratik ve özgürlükçü temelde yeniden flekillendiren, otantik kültürü bu temelde de¤erlendiren sanat ve sanatç›lar›n desteklenmesi gerekir. Tabii ki sadece otantik kültürü korumakla Kürt kültürü yabanc› kültürler karfl›s›nda ayakta duramaz. Bu kültürün Kürt toplumsal de¤erleri temelinde yeniden üretilmesi, zenginlefltirilmesi, ça¤dafllaflt›r›lmas› gerekmektedir. Bu temelde yeni yarat›mlarla yeni üretimler ortaya ç›karmadan Bat› kültürü karfl›s›nda Kürt kültürünü ayakta tutmak da mümkün de¤ildir. Esas al›nmas› gereken özdür, ama yaflam›n dinamizmi içinde toplumsal yaflam› daha üst bir düzeye ve zengin bir biçime kavuflturan kültür sanat eserleri üretmek toplum yaflam›n›n geliflmesi aç›s›ndan flartt›r. Zaten sanat yeniden yarat›m demektir. Eski otantik kültürün yeni de¤erlerle bezenmesi ve zenginleflmesi demektir. Komünal demokratik kültür, karfl› kültürleri etkisiz ve kendini hâkim k›lacak yeni üretimler ortaya ç›kard›¤› taktirde otantik kültür ça¤dafllaflm›fl olacakt›r. Ama bu ça¤dafllaflma bireycili¤i, bencilli¤i k›flk›rtan Bat›n›n de¤erleri de¤ildir. Bu ça¤dafllaflma, Kürtlü¤ü geri gören, Arap, Türk, Farslar›n yaratmak istedi¤i kültürel de¤erler de¤ildir. Bu ça¤dafllaflma asl›nda insanl›¤›n ilk kültürünü yaratan, ilk dilini yaratan, ilk yaflam biçimini yaratan Kürtlük de¤erlerini esas alan, buradaki toplumsall›¤› esas alan, komünal demokratik de¤erleri yücelten ve bunu Kürt toplumunun onlarca y›ld›r yürüttü¤ü mücadeleyle ortaya ç›kard›¤› özgürlükçü, demokratik toplumcu de¤erlerle zenginlefltiren bir Kürt kültürünün ortaya ç›kar›lmas› anlam›na gelmektedir. Yani Kürt Rönesans’› dedi¤imiz Kürt kültü-

rünün ve de¤erlerinin kendisini yenilemesi, ça¤dafllaflt›rmas›, demokratik ve özgürlükçü yaflam› benimseten, demokratik özgürlükçü Kürt yaflam›n›n gerçekleflmesini sa¤layan bir kültürün ortaya ç›kar›lmas› gerekmektedir. Bu da Güney Kürdistan'da flu anda yükselen de¤er haline getirilmifl kültürel e¤ilimlerle olmaz. fiu anda Güneydeki sanatç›lar›n ço¤unlu¤u kendi gerçekli¤inden kopmufl, toplumun duygular›n› sömüren, bencilli¤i, bireycili¤i körükleyen, demokratik ve özgürlükçü yaflam› de¤il de insanlar›n komflusundan, köylüsünden, mahallesinden, kendi toplumundan uzaklaflmas›n› sa¤layan bir kültür ve toplum yaratman›n misyonerleri durumundad›rlar.

ne te we .c om

Kürt de¤erlerini temsil eden sanatç›lara ayd›nlara de¤er verilmeli

89

ww

w.

Güney Kürdistan mevcut durumuyla Kürt kültürünü aya¤a kald›ran, kültürel soyk›r›m karfl›s›nda bütün Kürtlerin temel kültürel savunma mekanizmas› haline gelen bir co¤rafya olmal›d›r. Kültürel soyk›r›ma karfl› mücadelenin merkezi haline gelmelidir. Kürt kültürünün yabanc›laflmas›na, yozlaflmas›na yol açan sald›r›lara karfl› Kürt kültürünün hem otantik de¤erlerinin korunmas› hem de bu otantik de¤erlere dayanarak kendini yenileyip sald›r›lara karfl› mücadele etmesi gerekmektedir. Bu yönüyle Güney Kürdistan'daki siyasi, ekonomik, sosyal imkânlar›n esas olarak da Kürt kültürünü yükselen de¤er haline getiren kurumlara, e¤ilimlere verilmesi gerekmektedir. B›rakal›m Bat› de¤erlerinin ve kültürünün, arabesk kültürün teflvik edilmesi, desteklenmesi, aksine bu de¤erler karfl›s›nda Kürt de¤erlerini temsil eden sanatç›lara, ayd›nlara, yazarlara de¤er verilmesi gerekmektedir. Kürtçe diliyle müzik yap›lmas› önemli de¤ildir. Hatta Kürt diliyle farkl› kültürler tafl›n›yorsa bu daha tehlikeli bir durumu ifade etmektedir. Önemli olan Kürt dilinin Kürt kültürel de¤erleriyle bütünlüklü kullan›lmas›d›r. Bu aç›dan Kürtçe arabesk söyleyen sanatç›lar›n bu kadar yüceltilmesi, neredeyse toplumun idolleri haline getirilmesi, buna da siyasi ve ekonomik elitin destek vermesi kesinlikle kabul edilemez. Siyasi ve ekonomik elit e¤er gerçekten onurluysa, biraz Kürtlükleri varsa Bat› kültürü ve de¤erlerini tafl›yan, arabesk kültürü tafl›yan, Kürt gençlerini kendi kültüründen uzaklaflt›rarak Bat› kültürünün, arabesk kültürünün, Türk kültürünün Fars kültürünün hayranlar› haline getiren sanatç›lar ve sanat e¤ilimleri karfl›s›nda durmalar› gerekir. Bunu yapmad›klar› taktirde bu siyasi ve ekonomik eliti kültürel soyk›r›ma ortak

Arabesk kültür toplumda yükselen de¤er haline getirilmek istenmektedir

Güney Kürdistan'da kendini etkili k›lmak isteyen bu kültür ve yaflam biçimi, toplumsall›¤a, dolay›s›yla Kürt kültürüne karfl› bir sald›r› içinde oldu¤u gibi, toplumsall›¤›n yarat›c›s› olan kad›na karfl› da bir sald›r› içindedir. Kad›n insanl›¤› ve toplumsall›¤› yaratan bir olgu olarak ele al›nmaktan öte, tamamen bir cinsel meta olarak ele al›nmakta, böylelikle kad›n düflürülmüfllü¤ü Kürdistan'da da gelifltirilmeye çal›fl›lmaktad›r. Kürdistan toplumunda kad›n›n, anan›n etkin oldu¤u ve toplumcu, demokratik adil ve eflitlikçi kültürü tafl›yan, bunu çocuklar›na ve topluma veren bir cins oldu¤u gerçe¤ini bir tarafa b›rak›p onu bir cinsel obje haline getirmek, sadece Kürt kad›n›na de¤il, tüm Kürt toplumuna karfl› yap›lm›fl bir sald›r›d›r. Bat› kültürü, Türkiye'de üretilen kapitalist kültür ve arabesk kültür, kendilerine Kürt sanatç› diyen yozlaflt›rma ve soyk›r›m ajanlar› taraf›ndan Kürt toplumu içine sokulmaya çal›fl›lmaktad›r. Bu durum o kadar ilerletilmifltir ki art›k yabanc› kültür ajanlar›n›n, kültürel soyk›r›mc›lar›n Kürdistan içine girmesine gerek yoktur. Kendisine Kürt diyen kültür ajanlar› taraf›ndan kültürü yozlaflt›ranlar taraf›ndan bu gönüllüce yap›lmaktad›r. Hatta mev-


SERXWEBÛN

90

w.

Halk›n kültürel de¤erlerine sayg› gösterilmelidir

ww

Kürdistan'da yürütülen onlarca y›ll›k mücadele flu andaki mevcut siyasi ve ekonomik elitin vur patlas›n çal oynas›n biçiminde yaflamas› için verilmemifltir. Bu co¤rafya, bu topraklar, bu topraklar›n de¤erleri sadece mevcut siyasi ve ekonomik elite ait de¤ildir. Bu ülke ve de¤erleri esas olarak da bu kültürü ayakta tutan, bu savaflta canlar›n› veren halka aittir. Dolay›s›yla bu halk›n de¤erlerine sayg› gösterilmesi gerekiyor. Hiç kimse Kürdistan'da Bat› de¤erlerinin, sömürgeci ulus de¤erlerinin bu kadar geliflmesine imkân sunamaz. Bat› de¤erlerini Kürdistan'a bu

malar›d›r. Ortado¤u co¤rafyas›n›n da kültürel özgünlü¤ünü esas olarak temsil eden Kürtlerdir; Araplar, Türkler ya da Farslar de¤ildir. Tabii ki Araplar› da Farslar› da Ortado¤u kültürü aç›s›ndan önemli role sahip halklar olarak görüyoruz. Türklerin de Ortado¤u kültürüne kazand›rd›¤› de¤erler vard›r. Ancak bu konuda en önemli rolü oynayan, en de¤erli rolü oynayan, en etkili rolü oynayan ise Kürtlerdir. Bu aç›dan Kürtlerin kendisine güvenmesi gerekir. B›rakal›m baflka kültürlere ve yaflam biçimlerine özenmeyi, öykünmeyi, benzeflmeyi, taklit etmeyi, tam tersine bunlardan uzak durarak kendi gerçe¤ine varabilece¤ini, bunlardan uzak durarak evrenselli¤i yakalayabilece¤i, bunlardan uzak durarak insanl›¤a katk› sunabilece¤ini çok iyi bilmesi gerekmektedir.

ew e. c

kadar gönüllüce tafl›mak, Bat› de¤erlerinin gönüllü ajanl›¤›n› yapmak, onun yaflam biçiminin Kürdistan'daki temsilcileri haline gelmek, Kürt halk›n›n tarihine de Kürdistan'da verilen özgürlük mücadelesine ve onun flehitlerine karfl› da bir karfl› duruflu, bir direnifli ifade etmektedir. Kürtlere karfl› zulmü yapanlar Arap, Fars, Türk sömürgecili¤idir. Kürtlere zulmü yapanlar Ortado¤u kökenlidir. Ancak bu Kürt toplumunun, Kürt halk›n›n bir Ortado¤ulu halk oldu¤unu, Ortado¤u kültürel de¤erlerini benimseyen bir toplum oldu¤u gerçe¤ini ortadan kald›rmaz. Aksine Kürtler yaln›z insanl›¤›n de¤il, Ortado¤u toplumunun da kültürel de¤erlerinin anas› durumundad›r. Yukar› Mezopotamya’da ortaya ç›kan kültürler asl›nda bütün di¤er kültürleri etkilemifltir. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’›n dedi¤i gibi “Aryen kültür semitik kültürden önce gelir.” Kürt Halk Önderi Sümerlerin ve M›s›rl›lar›n uygarl›klar›n› yarat›rken esas olarak da yukar› Mezopotamya kültüründen etkilendiklerini tarihselli¤i içinde kan›tlay›p ortaya koymaktad›r. Bu aç›dan Ortado¤u'da hem insanl›¤›n yarat›c›s› hem toplumsall›¤›n yarat›c›s› hem de bu co¤rafyan›n özgün toplumsal ve bireysel flekillenmesinin esas› Kürt co¤rafyas›na ve toplumuna aittir. Bu aç›dan da Kürtler kendi özgünlü¤ünü koruyarak, bu tarihi temellerine dayanarak gelecekte daha etkili olabilirler. Böylece hem insanl›k aç›s›ndan hem Ortado¤u aç›s›ndan de¤erlere de¤er katabilirler. Dünyada herkes taklitçi olabilir, herkes farkl› kültürleri benimseyerek bir fley elde edebilir, ama Kürtler elde edemez. Kürtlerin en güçlü, en de¤erli yanlar› insanl›¤›n ilk kültürünü yaratmalar›d›r. ‹lk özgün kültür sahibi ol-

om

“Kürtlere karflfl›› zulmü yapanlar Arap, Fars, Türk sömürgecili¤idir. Kürtlere zulmü yapanlar Ortado¤u kökenlidir. Ancak bu Kürt toplumunun, Kürt halk›n›n bir Ortado¤ulu halk oldu¤unu, Ortado¤u kültürel de¤erlerini benimseyen bir toplum oldu¤u gerçe¤ini ortadan kald›rmaz. Aksine Kürtler yaln›z insanl›¤›n de¤il, Ortado¤u toplumunun da kültürel de¤erlerinin anas› durumundad›r”

ne t

cut siyasi ve ekonomik elit de bunlar› desteklemektedir. Zaten bunlar›n yaratt›¤› kültürel de¤erler esas olarak da siyasi ve ekonomik elitin yaflam tarz›n› meflrulaflt›rmaya yöneliktir. Yaratt›klar› kültürle mevcut siyasi ve ekonomik elitin yaflam tarz›n› Kürt toplumuna normalmifl gibi göstermektedirler. Asl›nda bu yönüyle mevcut siyasal ve ekonomik elitle bu kültür ajanlar› ve kültür yozlaflt›r›c›lar› aras›nda bir ittifak bulunmaktad›r; bir iflbirli¤i bulunmaktad›r. Biri di¤erinin neredeyse varl›k nedeni olmaktad›r. Ancak bunu kültürel soyk›r›mla karfl›laflm›fl ve buna karfl› a¤›r bedeller ödeyerek direnmifl Kürt toplumunun kabul etmesi mümkün de¤ildir. Kürt halk› onlarca y›l bedel verdi. Güney Kürdistan halk› onlarca y›l Irak zulmüne karfl›, sömürgecili¤e karfl› mücadele içinde on binlerce flehit verdi. Bu flehitler Kürt kültürünün yozlaflt›r›lmas› ve Bat› de¤erleriyle geriletilmesi için verilmemifltir. Bu direnifl onlar taraf›ndan en fazla da kendi kültürlerine sahip ç›kt›klar› için verilmifltir. Bu a¤›r bedeller, kültürel soyk›r›ma karfl› kendi varl›¤›n› ayakta tutma, bir ulus olarak yaflamak için verilmifltir. fiimdi ise flehitlerin özlemlerinin tersine Kürt kültürü küçümsenmekte, Bat› kültürü, arabesk kültür toplumda yükselen de¤er haline getirilmek istenmektedir.

A¤ustos 2009

Egemen devletler Kürtlerde aflflaa¤›l›k kompleksi yaratmak istemiflflllerdir Arap, Fars, Türk devletleri kendi toplumumuzu küçümsememizi sa¤latm›flt›r. Bizde böyle bir afla¤›l›k ve küçüklük kompleksi yaratm›flt›r. Yine Bat› Avrupa da Ortado¤u toplumlar›nda böyle bir afla¤›l›k ve küçüklük kompleksi yaratm›flt›r. Bu yanl›flt›r. Bunlar kesinlikle reddedilmelidir. Arap, Fars, Türk devletlerinin Kürtlere verdi¤i rol, Bat›l›lar›n Ortado¤ululara verdi¤i rol reddedilmelidir. Kendimizi üstün görmeden, milliyetçi, flovenist yaklafl›mlar›n içine girmeden, ama kendi de¤erlerimizin büyüklü¤ünü görerek, kendi kültürümüz ve sosyal yaflam›m›z içindeki de¤erlerin büyüklü¤ünü görerek bunlara sahiplenip ve bu temelde Ortado¤u co¤rafyas›nda özgür ve demokratik yaflam› gelifltirmek gerekmektedir. Büyüklük budur. Büyüklük, baflka


A¤ustos 2009

SERXWEBÛN sa, Kürdistan'da da ortaya ç›kan bu olur. Kültür ajanl›¤›n›n kültür yozlaflt›rmaya zemin olmas›n›n sonucu toplumu daha ters bir olumsuzlukla karfl› karfl›ya getirir. Nitekim bugün siyasal ‹slam’›n etkili olmas›n›n nedeni, flu anda hâkim olan mevcut siyasi ve ekonomik elitin Kürt toplumuna, Ortado¤u toplumuna giderek yabanc›laflmas›, kültür alan›nda yozlaflmaya ve kültür ajanlar›na alet olmas›d›r; buna zemin sunmas›d›r. E¤er bundan kurtulmazsalar bu siyasal ve ekonomik elit bölge ülkeleri taraf›ndan desteklenen siyasal ‹slamc› güçler taraf›ndan geriletilmeyle, alafla¤› edilmeyle karfl› karfl›ya gelir. Biz Kürt demokratik güçleri olarak, özgürlük mücadelesi veren demokratik topluluklar olarak, ayd›nlar ve yazarlar olarak bu her iki olumsuzlu¤a da karfl› ç›kmal›y›z. Hem Bat›n›n kültür ajanl›¤›na karfl› ç›kmak hem sömürgeci güçlerin kendi kültürünü Kürdistan toplumuna hâkim k›lmas›na karfl› ç›kmak gerekiyor. Öte yandan demokratik ve özgürlükçü olmayan Ortado¤u halklar›n›, Kürt toplumunun kültürel de¤erlerini ve kültürel ‹slami de¤erleri sömürerek kendi gerici, bask›c›, antidemokratik ve özgürlükçü olmayan düflüncelerine alet etmesine karfl› ç›kmak da Kürt kültürüne sahip ç›kmakt›r. Çünkü dini siyasete alet eden kesimler de halklar›n komünal demokratik kültürünün ve yaflam›n›n karfl›s›nda olduklar› gibi, bu kültürlerin geliflerek d›flar›dan gelen sald›r›lara karfl› kendisini güçlendirmesine de engeldirler. Biz tabii ki kültürel ‹slam’a sayg›l›y›z, ‹slami kültürel de¤erlerin ayn› zamanda Kürdistan toplumunun de¤erleri oldu¤una inan›yoruz. Bu de¤erlerin Kürt toplumsal yaflam›nda, siyasal yaflam›nda, kültürel yaflam›nda olumlu etkilerinin olaca¤›na inan›yoruz. Ama ‹slam’›n siyasete alet edilmesine de karfl›y›z. ‹slam’›n siyasete alet edilmesi de Ortado¤u halklar›n›n zengin ve güzel yanlar›n›n ve kültürünün kendi içindeki dinamizmi öldürüp dogmatiklefltirerek toplumlar› d›fl güçler karfl›s›nda zay›f b›rakmaktad›rlar. Bunlar› belirli iktidar güçlerinin, ç›karc›lar›n halklar›n inançlar›n› sömürerek ve bu inançla-

r›n kat› dogmatik kal›plar içinde kalmas›n› sa¤layarak bu toplumlar üzerinde etkinli¤ini ve egemenli¤ini sürdürmek isteyen siyasi tüccarlar olarak de¤erlendiriyoruz. Onlar› da Ortado¤u kültürünün, Kürt kültürünün bütününü de¤il de çok s›n›rl› yan›n› esas alan, bu yönüyle Ortado¤u kültürünü de Kürt kültürünü de daraltan güçler olarak de¤erlendiriyoruz. Böylelikle Bat› ve di¤er egemen sömürücü kültürler karfl›s›nda hem Ortado¤u kültürünü hem Kürt kültürünü zay›f tutan ve toplumlar›n geliflme dinamizmini öldüren, bu yönüyle de onlar› da Kürt kültürüne sald›r›lar yapan çevreler olarak görüyoruz. Bu gerçekler ›fl›¤›nda Güney Kürdistan'daki tüm ayd›nlar, yazarlar, sanatç›lar ve kültür adamlar› bu iki tehlikeyi görerek, ama esas olarak da Bat›n›n ajanl›¤›n› yapan, yozlaflt›ran kültür anlay›fl›n›n, sanat yaklafl›m›n›n di¤er dogmatik kal›pç› e¤ilimleri de k›flk›rtt›¤›n›, tahrik etti¤ini görerek, Kürt halk›n›n toplumsal de¤erlerine, otantik de¤erlerine sahiplenme temelinde, Bat›n›n kültürel ajanl›¤›na ve kültür yozlaflmas›na karfl› ciddi bir mücadele vermelidirler. Bu kültür ve sosyal ajanlara karfl› mücadele etmeyenlerin tutucu, dogmatik güçlere karfl› mücadele etmesi düflünülemez. Bat› ajanl›¤›na, yozlaflt›r›lan kültürlere karfl› mücadele edenler ancak dogmatik ve geri kültürel de¤erleri toplumlara dayatanlara karfl› mücadele edebilir. Bu aç›dan biz siyasal ve ekonomik eliti mevcut yozlaflt›r›c›, Bat›n›n kültür ajanlar›na destek vermekten vazgeçmeye ça¤›r›yoruz. Bütün ayd›nlar›, yazarlar›, demokratlar›, bas›n› da bu kültürel sald›r› karfl›s›nda Kürt toplumunun kültürel de¤erlerini savunan, Kürt toplumunun özü olan komünal demokratik de¤erleri savunan bencil ve bireyci de¤erlere karfl› ç›kan bir durufl içine girmeye ça¤›r›yoruz. Bu temelde Kürt kültüründeki demokratik komünal kültürü ve de¤erleri öne ç›karan bir kültür anlay›fl› ve kültür politikalar›n› desteklemelerini, bunu bir yaflam biçimi ve tarz› haline getirerek toplumda yükselen de¤erlerin bunlar olmas›n› sa¤lamalar›n› bekliyoruz.

ne te we .c om

kültürleri benimsemek, öykünmek, onlar›n ajanl›¤›n› yapmak de¤ildir. Baflka kültürlere sayg› da, baflka kültürlere bir zenginlik katmak da her fleyden önce kendi kültürüne sahiplenmek, kendisinin zenginliklerini benimseyerek baflka kültürlerle sentezleyip daha zengin bir kültürel de¤er ortaya ç›karmakt›r. Biz fakl› kültürleri de de¤erli görüyoruz. Dünyadaki birçok kültürü de¤erli görüyoruz. Ama bunlar› kendi kültürümüze sahiplenerek ve bunu evrensel kültürün zenginli¤i haline getirerek anlaml› k›labiliriz. Kald› ki Kürtler kültürel soyk›r›mla karfl› karfl›ya kalan bir halk durumundad›r. Bu aç›dan en fazla hassasiyet göstermeleri gereken alan kültürel de¤erleridir.

91

Yeni bir kültür politikas› ortaya ç›karmak gerekmektedir

ww

w.

Siyasi olarak kaybedebiliriz, ekonomik olarak kaybedebiliriz, ama kültürel soyk›r›m tehdidi alt›nda oldu¤umuz için kültürel olarak kaybetmeye, gerilemeye tahammülümüz yoktur. Çünkü kültürel gerilik, kültürel anlamda kaybetmek bizim için varl›k yokluk kofluludur. Kürtler bugün Ortado¤u'da varl›k yokluk savafl› veriyor. Bunun esas› da kültürüne, kimli¤ine, diline yap›lan sald›r›ya karfl› verilen mücadeledir. Bu aç›dan askeri ve siyasi iflgalin etkisinin azald›¤›, Kürtlerin siyasi, sosyal, ekonomik olarak kendini örgütleme imkânlar›n› ortaya ç›kt›¤› Güney Kürdistan'da bu duruma düflmek, Kürtlere lay›k olmayan bir durumdur. Bu aç›dan Güney Kürdistan'daki ortaya ç›kan kültürel yozlaflmay›, kültürel ajanlaflmay› mutlaka sorgulamak gerekir. Bu sorgulama temelinde yeni bir kültür politikas› ve yaklafl›m› ortaya ç›karmak gerekmektedir. Bu yap›lmad›¤› taktirde ortaya ç›kacak sonuç fludur: Bat›n›n kültürel sald›r›s›na, yozlaflmas›na karfl› siyasal ‹slam’›n dogmatik direnifli ortaya ç›kacakt›r. Ortado¤u'daki d›fl siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel sald›r›lar karfl›s›nda nas›l ki toplum kendi içine büzülmüflse, kendi içine kapanm›flsa, dünyadaki tüm geliflmelere kapanm›fl-


SERXWEBÛN

92

A¤ustos 2009

Ramazan Toptafl (Sar› ‹brahim) arkadafl›n anlat›mlar›ndan

om

15 A¤ustos öncesi gerilla

“Aradan bunca zaman geçmesine ra¤men Agit arkadafl›n yoklu¤unu bugün daha çok hissediyorum. Onu her zamankinden daha çok ar›yorum. O bir insan sarraf›yd›. ‹nce derin ve keskin

bir gözlemci; titiz ve kararl› bir uygulay›c›yd›. Al›fl›la gelmiflin d›fl›nda sade paylafl›mc›,

eflitlikçi, bütünlükçü bir komutand›. Aram›zda asla ay›r›m yapmazd›. Kimseye günü birlik

yaklaflmaz, her birimizle gerçekli¤imize uygun düflen örgütlü, ileriyi gören, kal›c› iliflkiler

ew e. c

kurup gelifltirirdi. Bir komutan olarak: Herkese gücüne, imkân›na göre yaklafl›rd›. Hiç birimizden gücümüzü aflan bir çal›flma, görev istemezdi”

Beru (palamut) Behdinan 1983

ne t

Erzak ve genel lojistik olanaklar›m›z çok yetersiz ve s›n›rl›yd›. En temel zorunlu ihtiyaçlar›m›z›n ço¤undan hemen hemen sürekli yoksunduk. Unumuz ve ekme¤imiz hiç yok gibiydi. Bunun yerine beru (palamut) yiyorduk. Beruyu ezip içine az›c›k un katarak ekme¤ini yap›yorduk. Bu az›c›k un ekmeklik beruyu tutuyordu. Unsuz beru ne kadar yo¤rulursa yo¤rulsun hiç tutmuyordu. Temel besin kayna¤›m›z beruydu. Özellikle bayan arkadafllar berunun; ezmesini, közlemesini, çorbas›n›, böre¤ini dahas› tatl›s›n› yap›yorlard›. Biz erkeler bu çeflitler içinden sadece berunun közlemesini yap›yorduk... Abbas arkadafl, böylesine çeflit çeflit zengin beru mönüsünü yerken: -Tabi, diyordu, bu ya¤ ile bu flekeri neye katsan yenir... O günlerde bir defas›nda görev gere¤i KDP kamp›na gittim. Kampta yeme¤e davet ettiler. Ço¤unlukla oldu¤u gibi aç oldu¤um halde ›srarlar›na ra¤men KDP sofras›na gitmedim, d›flar›da kald›m. KDP’liler koflullar›m›z› biliyor, bizi de tan›yorlard›. San›r›m o an da aç oldu¤umu anlam›fllard›. Çünkü içeriden bir peflmerge bir ekmek getirip zorla elime tutuflturarak gitti. Elimdeki ekmekten bir lokma alm›flt›m ki, tam o s›ra Hasan (Hami Avc›) ç›kageldi. Hasan’› görünce hemen öte yan›ma dönüp a¤z›mdaki lokmay› yere tükürdüm, elimdeki ek-

ww

w.

me¤i de cebime saklad›m. Hasan KDP lokmas› yedi¤imi görsün istemedim...

Erzak toplarken (Xakurke-Lelikan 1983)

Abbas arkadafl›n talimat›yla bölgenin önde gelen zengini Hac› Seydo A¤a’dan erzak almaya gittik. Hac› Seydo’ya uygun bir üslupla kendimizi tan›t›p, meram›m›z› anlatt›k. Kendisine erzak için geldi¤imizi ö¤renince, Hac› Seydo bizi al›c› gözle, tepeden t›rna¤a flöyle bir süzdü. Sonra da, kinayeli bir üslupla: -Paran›z var m›? diye sordu. -Param›z yok, dedik. Hac› Seydo, bu kez: -Zorunuz var m›? diye sordu. -Biz açl›¤›m›zdan ölsek de, halktan zorla hiçbir fley almay›z! Bizim zoru-

muz da yok, dedik. Bunun üzerine Hac› Seydo bizi aç›ktan ti’ye alarak: -Buralarda bir Komünist Parti var, bol paras› ve erza¤› Rusya’dan gelir. Buralardaki komünistlerin her biri benden daha zengin, benden daha büyük a¤ad›r... -KDP’nin de zoru var. Hepimizden istedi¤i her fleyi zorla al›r. Sizin ne paran›z var ne zorunuz... Ee... Buralarda böyle paras›z, zorsuz nas›l tutunacaks›n›z? Nas›l edelim, ne yapal›m sizi? diyerek, gevrek, gevrek güldü. Sonra da omuzuma dokunarak usulca tapikleyip: -Gelin bakal›m, gelin, diyerek önümüze düfltü, bizi ambar›na (kilerine) götürüp bol erzak verdi. Lelikan’dan bol erzak ç›kard›k.


A¤ustos 2009

SERXWEBÛN

Erzak almak için otoriter davrand›m

Ferhat flaflk›nl›ktan neredeyse ap›flm›fl halde: -Viiii... dedi, Kürdistan ne kadar geniifl! Dedi. Botan›n do¤as› kadar do¤al ve saf... Botan›n kendisi kadar kapal› Ferhat köyünden d›flar› ilk defa ç›k›yordu. Ömer Kaya: A¤it arkadafl›n grubunda Kürdistan'›n genifl bir alan›nda savaflt›. Agit arkadafl›n flahadetinden sonra, geldi¤i Önderlik sahas›nda, Önderlik A¤it arkadafl›n kiflili¤i üzerine çözümlemelerini sürdürürken ders aras›nda kendi can›na k›yd›. Ömer Kaya A¤it arkadafl›n flehit düfltü¤ü pusuda yürüyüfl kolunun ön s›ralar›ndayd›.

-Bak›n, heval, bak›n! Buran›n arabalar› ne kadar uzun, fluna bak›n! diyordu, heyecan içinde. Düflman beklentimiz ç›kmay›nca yeniden toparlan›p s›rttan afla¤›ya Sertaç arkadafl›n ›srarla gösterdi¤i yöne dikkatle bakt›k. Afla¤›da vadinin taban›ndaki raylar›n üzerinden, iki vagonlu bir tren geçiyordu. Sertaç arkadafl gerillaya yeni kat›lm›fl, çok genç bir arkadaflt›. Nas›l olduysa motorlu arabay› Botan’da bir yerde görmüfl. Nöbet esnas›nda ilk kez gördü¤ü treni de araba sanm›flt›...

ne te we .c om

Cuma arkadafl: -‹brahim arkadafl, erza¤›m›z kalmad›, ç›k da biraz erzak topla, dedi. Ben de o s›ralar bulundu¤umuz Hakkari’nin zozanlar›nda erza¤a ç›kt›m. Yolda “nas›l edeyim, ne yapay›m da bol erzak ç›karay›m” diye epeyce kafa yordum. Sonunda KDP’nin yöntemini kendi ad›m›za denemeye karar verdim. KDP erzak toplarken bir ka¤›da not yaz›yor, notu verip erza¤› al›rlarken de köylülere bir hayli otoriter davran›yorlard›. KDP peflmergelerini erzak toplarken yak›ndan görüp izlemifltim. Ben de dolaflt›¤›m yerlerde köylülere PKK ad›na not yazd›m ve notu verip erza¤› al›rken de becerebildi¤im kadar otoriter olmaya çal›flt›m. Hemen hiçbiri okuma yazma bilmedi¤i halde yazd›¤›m notlar ve otoriter üslubum köylüler üzerinde büyük ve kesin bir etki yaratt›. Bu sayede bol erzak toplad›m.

93

Kürdistan ne kadar geniflfl.... (Gabar 1984)

Tren (1987)

Bingöl’ün Genç taraflar›ndayd›k. Gündüz saatleriydi. Noktada dinleniyorduk. Nöbetçi Sertaç arkadafl nöbet yerinden bize: -Hevaal, heval koflun, koflun! Çabuk buraya gelin diye, bas bas ba¤›rmaya bafllad›. Biz noktada h›zla toparlan›p nöbet yerine do¤ru koflarken, hepimizin kafas›nda kesinlikle tek fley vard›: Düflman... Evet, düflman geliyor olmal›yd›... Bu alg›yla nefes nefese yan›na vard›¤›m›zda; arazide gördü¤üne inand›¤›m›z düflman› bize gösterece¤i beklentisiyle: -Ne var, heval Sertaç, ne oldu? diye sorduk. Sertaç arkadafl flaflk›nl›ktan büyümüfl gözleriyle, bulundu¤umuz s›rttan afla¤›da bir yere, gördüklerine inanamayan bak›fllarla bakarak:

ww

w.

Gabar da Guina köyünden Ferhat’› (Ömer Kaya) al›p gerillaya katt›k. Yan›m›zda Ferhat, Guina’dan befl alt› saat uzakta bir köye gittik. Orada Ferhat bize: -Buras› da Kürdistand›››r? diye sordu. -Tabi, dedik, buras› da Kürdistand›r. Bu köyün ard›ndan ayn› gece bir köye daha u¤rad›k. Ferhat orada da: -Buras› da m› Kürdistan? Diye sordu. -Tabi ki buras› da Kürdistan, heval Ferhat, dedik. U¤rad›¤›m›z bu son köyün ard›ndan da sabah gün do¤arken fi›rnak–Eruh asfalt›na hâkim bir noktaya konumland›k. Ferhat burada yeni do¤an günefle karfl› elini aln›na siper edip asfalta ve do¤an günün ufkuna do¤ru bakarak, flaflk›nl›k içinde: -Teeey oraya kadar da Kürdistan m›? diye sordu. Biz de kesinlik bildiren bir tonla: -Do¤rudur heval Ferhat, teey oraya kadar da Kürdistan... dedik.

Kirpi peflfliindeki ayd›nlar (Za¤roslar 1983)

Partimizde köylü arkadafllarla, ö¤renci–ayd›n arkadafllar aras›ndaki çeliflki ezeli bir çekiflmenin kayna¤›d›r. Bizde baz› köylüler cin gibi kurnaz, baz› ayd›nlarsa bön denilecek kadar saft›lar. Do¤an›n karla örtülü oldu¤u bir k›fl gününde bütün gün bofl oturmaktan s›k›lan köylü arkadafllar, bütün gün kitap okuyup tart›flma gelifltiren ayd›n arkadafllara, “e¤er yamaçlara ç›k›p teneke çalarlarsa, arazide k›fl uykusuna yatm›fl olan kirpilerin, çald›klar› teneke sesinden uyan›p ürkerek yuvalar›ndan d›flar›ya ç›kacaklar›n›” söyleyip, buna bir de kirpi etinin lezzetinin tad›na doyum olmad›¤›n› eklemifller. Hayat görmüfl deneyim sahibi köylü arkadafllar›n verdikleri bilgilere, halka güven ilkesinin gere¤i olarak, inan›veren ayd›n arkadafllar kampta yirmi ki-


SERXWEBÛN gö¤e bakarak, hicveden muzip bir üslup ve eda ile: -Acaba, ay m› tutuldu? E¤er öyleyleyse olabilir, anlafl›l›r ve kabul edilebilir bir durumdur. Fakat bunun için tenekelerini burada da çalabilirlerdi, böyle yamaçlara t›rmanmalar›na hiç gerek yoktu ki. Üstelik benim bildi¤im, tutulan ay›n kurtuluflu için teneke gece çal›n›r. Söyleyin onlara gündüz gözüne teneke çalarak kafa ütülemesinler, dedi. Mangas›na geri döndü.

Ahmet Kesip

1983 yaz›yd›. Abbas arkadafl›n toplant›lar›ndan birinde, Ahmet Kesip arkadafl ile yan yanayd›k. A¤›rl›¤›n› benden yana yere dayad›¤› avucuna yüklemifl, yan›mda oturuyordu. Abbas arkadafl aral›ks›z konufluyor, biz de pür dikkat onu dinliyorduk. Toplant›n›n ortas›nda, bir yerlerden ç›k›p aram›za dal› veren bir akrep, Ahmet arkadafl›n yan›mda yere dayal› elini soktu. Arkadafltan ç›t ç›kmad›. Kendisini sokan akrebi öldürmeye de kalk›flmad›. Yaln›zca kimseye hissettirmeden akrebi bir çöple usulca kenara itti, o kadar. Akrebin sokmas›yla birlikte, böcek sokmalar›na karfl› alerjisi oldu¤unu sonradan ö¤rendi¤imiz arkadafl›n eli fliflmeye bafllad›. Abbas arkadafl konufltukça toplant› uzuyor, toplant› uzad›kça da Ahmet arkadafl›n eli flifltikçe flifliyordu. Resmiyette oldu¤umuzdan akrebe müdahale edemedi¤imiz gibi, akrebin yaratt›¤› tehlikeli sonuca da müdahale edemiyorduk. Ben içimden; Abbas arkadafl ha bitirdi ha bitirecek diye, sab›rs›zlan›rken, Abbas arkadafl konufltukça aç›l›yor, aç›ld›kça konufluyor... Abbas arkadafl konufltukça fliflen Ahmet arkadafl›n eli sonunda sa¤›m öncesi sütle dolu fliflkin ve pespembe inek memesi gibi oldu. Ne kadar sürdü bilmiyorum. Fakat istisnas›z her defas›nda oldu¤u gibi pek uzun süren Abbas arkadafl›n konuflmas› sonunda bitti, toplant› sona erdi, ancak o zaman Ahmet Kesip arkadafl›n balon gibi fliflmifl eline müdahale edebildik. O zamanlar disiplinin, resmiyetin ve sayg›n›n gere¤i buydu, böyleydi.

Bayan arkadafllar için da¤da mücadele koflullar›, bafllang›çta gerçekten çok a¤›rd›. Geliflmifl ve deneyimli bir fizik güç isteyen do¤a koflullar›ndan söz etmiyorum. Erkek arkadafllardan daha fazla zorlanarak da olsa bayan arkadafllar do¤aya h›zla uyum sa¤layarak, bu tür sorunlar› afl›yorlard›. Da¤da da bir toplum vard›, ve bayan arkadafllar geleneksel toplumun pençesinden, çilesinden burada da kurtulam›yorlard›. Ne bayan arkadafllar›n kendi bafllar›na, ne de Partinin bu sorunlara karfl› k›sa vadede yapabilecekleri bir fley vard›. 1983 süreciydi, yeni girdi¤imiz Güney alan›nda halk ve KDP peflmergeleri kad›n›n da erkekler gibi mücadele amac›yla da¤a ç›k›p, gerilla olarak düflmana karfl› savaflabilece¤ini anlayam›yor, buna inanam›yor, böyle bir fleyi kabul etmiyorlard›. Aralar›nda bayan arkadafllar›n da bulundu¤u bir grup arkadafl› gördüklerinde bayan arkadafllar›, erkekler taraf›ndan da¤a kald›r›lm›fl yosma, erkekleri de cümbüfl düflkünü serseriler olarak alg›l›yorlard›. Çevrelerinde ve gittikleri her yerde bu yönde de¤erlendirme ve yorumlar yap›yorlard›. Güney’de ilk gruplar›m›z oluflurken, Önderlik her grupta bir kifli de olsa mutlaka bayanlar›n da olmas›n› ›srarla istiyordu. Önderli¤in bu talimat› gere¤i s›n›rl› say›daki bayan arkadafllar birer-

ww

w.

ne t

loluk ya¤ tenekelerinden, bir kiloluk salça tenekelerine dek, bulabildikleri bütün tenekeleri toplay›p, yanlar›na birer de çomak alarak yamaçlara ç›km›fllar. Ve bafllam›fllar teneke çalmaya... Fakat ayd›n arkadafllar›n büyük bir istek ve baflar›yla çald›klar› tenekelerin sinir törpüsü sesine, kirpilerin yerine mangas›nda çal›flmakta olan Abbas arkadafl ile geliflmelerden haberi olmayan birkaç arkadafl ç›km›flt›k d›flar›ya. Zemheride teneke sesiyle kirpi av›na ç›kard›klar› ayd›nlar› bir yerlerde hino¤lu hinlere özgü bir hazla izledikleri kesin olan köylü arkadafllar, Abbas arkadafl›n mangas›ndan ç›kt›¤›n› görünce ortadan toz olduklar›ndan; bizim “ben bilirimci, külyutmaz” ayd›nlar›m›z›n, nereden bak›l›rsa bak›ls›n “iyi saatte olsunlara” tekabül eden bu evlere flenlik durumlar›n› aç›klay›p izah edecek kimse de yoktu çevrede. Bu “evlere flenlik” durum üzerine, aç›klama ve izah aray›fllar›ndan sonuç alamayan Abbas arkadafl, kamp›n içindeki yamaçlarda teneke çalan ayd›nlara, “güler misin, a¤lar m›s›n” gibilerinden bakt›, bakt›... Sonra bize dönerek biraz kayg›l›: -Bize yönelik bir protesto olabilir mi? diye sordu. Do¤rusu biz böylesine hassas bir duruma iliflkin hiç bir fley diyemezdik. Abbas arkadafl›n sorusunu kesin ve derin bir sessizlikle yan›tlad›k... Bizden ses ç›kmay›nca, Abbas arkadafl bu kez elini aln›na siper edip

Kad›n ve da¤ (1983)

ew e. c

Ahmet Kesip’in elini akrep ›s›r›yor

A¤ustos 2009

om

94

Veli Teyhani


A¤ustos 2009

SERXWEBÛN Lalal› Abdurrahman’d›. Daha sonra düzenli olarak kimler vard›, flimdi an›msam›yorum. Fakat Agit arkadafl ile aram›zda X›rx›la Kemal (Veli Teyhan) ile Selim (Fevzi Ayd›n) arkadafllar›n oldu¤unu an›ms›yorum. T›rmand›¤›m›z s›rtta bir yerde silahlar üzerimize çal›flmaya bafllad›. Pusuya düflmüfltük ve pusudaki düflmanla iç içe girmifltik. Önümüzde büyük bir kayal›k yükseliyordu. Düflman önümüzü kesen bu kayal›kta pusuya yatm›flt›. Saat gece yar›s›ndan sonra 2-3 sular› olmal›yd›. Çat›flma s›ras›nda bulundu¤um siperden ön hatlara bakarken Selim ile Hayri’nin donmufl kar›n üzerinde parende atarak afla¤› vadiye do¤ru çekildiklerini gördüm. Bir süre sonra onlardan biraz daha ileride Agit arka-

Metin (Kalender ‹lhan) arkadafl›n yaral› oldu¤unu gördüm. Bizim de gelmemizle birlikte say›m al›nd›: Agit arkadafl ile Lezgin yoktu. Metin arkadafl›n d›fl›nda baflka yaral›m›z da yoktu. Agit arkadafl›n flahadeti akl›m›zdan bile geçmedi. San›r›m asla istemedi¤imiz bir fley oldu¤u için Agit arkadafl›n flahadetini düflünmeden onun daha önceden belirlenmifl buluflma yerimize gelece¤i inanc›yla pusu noktas›ndan h›zla çekildik. Agit arkadafl›n Lezgin ile gruptan koptu¤una ve buluflma noktas›na gelece¤ine inan›yorduk. Akflam BBC haberlerine kadar buluflma noktas›nda bekledik. Agit arkadafl gelmedi. Akflam BBC’den flahadet haberini ald›k. Pusuda yan›m›zda olan daha sonra kaç›p J‹TEM’de kontral›k yapan Bozan

dafla benzeyen uzun parkeli birinin daha kar üzerinde parende att›¤›n› gördüm. Bu arada, daha sonra akademi sahas›nda intihar eden Ferhat (Ömer Kaya) yan›ma geldi. Ben grubu korumak için düflmanla bir süre daha çat›flt›m. Bu süre içerisinde yan›mda duran Ferhat yan›mda çat›flm›yordu. Nedenini sordum. Mermisi bitmifl. Bir pusuda bütün mermileri bir anda yakmak olacak ifl de¤ildi. Gerilla aç›s›ndan bu kurals›zl›kt›. Üstelik huzursuz ve heyecanl›yd›. Bütün bunlar normal de¤ildi. Çat›flma san›r›m en fazla yar›m saat sürmüfltü. Biz de donmufl kar›n üzerinden parende atarak afla¤› vadiye indik. Vadide arkadafllar toplanm›flt›. Orada

(Kemal Emlik) Agit arkadafl› kendisinin vurdu¤unu söyledi.

w.

ne te we .c om

ikifler gruplara da¤›l›yor, böylece her grupta mutlaka bir bayan arkadafl bulunuyordu. Güney’deki halk gerçekli¤iyle Önderlik talimat› aras›nda böylesine bir hassas durum olufluyordu. Bütün bu nedenlerle Güney’de ilk gruplar›m›z, bulunduklar› noktaya d›flar›dan bir yabanc› geldi¤inde ya da noktan›n çevresinden köylüler, peflmergeler görünüp, geçti¤inde, bayan arkadafllar hemen saklan›rlar, ancak onlar geçip gittikten sonra normal yaflama dönebilirlerdi. Bazen bir ifl için d›flar›dan noktaya gelen bir köylü ya da resmi görüflme için gelen bir peflmerge temsilcisi geldi¤inde, noktan›n çevresinde bir yerlere gizlenen bayan arkadafllar orada saatlerce kal›rlard›. Daha sonralar› halk ve peflmergeler PKK’yi tan›d›kça durumun hiçte sand›klar›, yorumlad›klar› gibi olmad›¤›n› görüp anlad›lar. PKK’deki kad›n ve erkek, kendilerinden ve çevrelerinden bildikleri kad›n ve erkek de¤ildi. Halk bunu fark edip anlad›¤›nda bayan arkadafllar› gerilla olarak benimseyip kabul ettiler. Dahas› halk, bafllang›çta göremedi¤i bu gerçe¤i çok sevdi, kad›n gerillay› çok anlaml› buldu, ona büyük de¤er biçti ve kad›n gerilla halk ile örgütümüz-hareketimiz aras›nda en güçlü ba¤ ve en büyük güven kayna¤› oldu. Fakat bu noktaya kolay gelinmedi. Bayan arkadafllar da¤da ilk süreçte ço¤u zaman bir grup erkek arkadafl içinde tek bayan olarak bize ve d›flar›da ki geleneksel topluma, do¤aya ve düflmana karfl› sab›rl› ve inatç› bir mücadeleyle kazand›lar bunu.

95

Agit arkadaflfl››n flflaahadeti üzerine

ww

Kayal›k bir s›rt› t›rmanarak ilerliyorduk. Geceydi. Hava so¤uktu. Mart ay› sonlar›nda olmam›za ra¤men t›rmanmakta oldu¤umuz Gabar’›n yüksekleri hala karla kapl›yd›. Kar gecenin ayaz›ndan donmufltu. Bir yerde izlere rastlad›k. Agit arkadafl eliyle dokunarak izleri inceledi: -Bu izler taze ve düflmana ait izler. Dikkatli ilerleyin diyerek bizi uyard›. Yeniden yürüyüfle geçtik. Yürüyüfl kolumuzun öncüsü, Deflta

Agit arkadafl bir insan sarraf›yd› Aradan bunca zaman geçmesine ra¤men Agit arkadafl›n yoklu¤unu bugün daha çok hissediyorum... Onu her zamankinden daha çok ar›yorum... O bir insan sarraf›yd›. ‹nce derin ve keskin bir gözlemci; titiz ve kararl› bir uygulay›c›yd›. Al›fl›la gelmiflin d›fl›nda sade paylafl›mc›, eflitlikçi, bütünlükçü bir komutand›. Aram›zda asla ay›r›m yapmazd›. Kimseye günü birlik yaklaflmaz, her birimizle gerçekli¤imize uygun düflen örgütlü, ileriyi gören, kal›c› iliflkiler kurup gelifltirirdi.


SERXWEBÛN

w.

ww

da Ziver’in bu durumuyla yak›ndan ilgilenirdi. Onu bir yandan bedensel temizli¤in gere¤i ve önemi üzerine bilgilendirirken, pratikte de yemeklerden önce yan›nda götürüp birlikte ellerini y›katarak banyo f›rsat› oldu¤unda yan›nda banyoya götürerek e¤itmeye çal›fl›rd›. Ölçüler ve ilkeler içinde tamamen sakin ve ola¤an üstü paylafl›mc›, verici bir insand›. Ölçülerin ve ilkelerin d›fl›na ç›kanlar için ise asla bafl edilemez bir karfl›t, yenilmez bir savaflç›yd›. Ölçüler ve ilkelerde dogmatik de¤ildi. Ölçü ve ilkelere karfl› süreklilik gösteren kararl› ve sübjektif bir afl›nd›rma durumunda müsamahas›z ve ödünsüzdü. Bunun d›fl›nda kifli fark›nda de¤ilse, bilmiyorsa ölçüleri tutturup ilkeleri uygulamada gerçekten güç getiremiyorsa, o zaman sonuçlar› itibar›yla en a¤›r durumlarda bile anlay›fll›, flefkatli, kazanmac›, elden tutucu, güç vericiydi. Kat›l›kla esnekli¤i, ikna ile sertli¤i iç içe baflar› ile uygulard›. Her fleyde ve her konuda çok do¤al çok büyük bir paylafl›mc›yd›. Agit arkadafl için paylaflmak, paylafl›m›n özellikle verme boyutu, mutluluk ve sevinç kayna¤›yd›.

ew e. c

ötesine geçmezdi. Zay›f yanlar›n› d›fla vurmazd›. Duygular› ve mant›¤›, vicdan› ve akl› birbirinden kopuk de¤ildi. Küçük ya da büyük, basit ya da karmafl›k, her konuda karar öncesi süreçte duygular› ile mant›¤›n›, vicdan› ile akl›n› iç içe bütünlüklü olarak kullan›rd›. O’nun kararlar› her zaman sa¤duyunun kararlar› olurdu. Yaflam›n ve mücadelenin her alan›nda ölçü ve ilke sahibiydi. Agit arkadafl›n sahip oldu¤u ölçüler ve ilkeler Önderli¤in ve örgütümüzün ölçü ve ilkeleriydi. Onun bu ölçü ve ilkelerin d›fl›na ç›kt›¤›n› hiç görmedim. Aram›zdan hiç birimizin bu ölçü ve ilkelere karfl› durufl ve davran›fl›m›z›, onun hiçbir zaman ve hiçbir biçimde kabul etti¤ine tan›k olmad›m. Bu ilke ve ölçülerin d›fl›na ç›k›ld›¤›nda tamamen kat› ve kesinlikle ödünsüzdü. Bu ölçü ve ilkelerin d›fl›na ç›kan kim olursa olsun, Agit arkadafl›n kararl› durufluna ve ödünsüz uygulamalar›na çarpard›. Agit arkadafl bu alanda öteki bütün alanlardan çok ve kesin bir eflitlikçiydi. Ölçülerin ve ilkelerin afl›nd›r›l›p afl›larak çi¤nenmek istenildi¤i yerde Agit arkadafl kiflisel ya da siyasal ayr›cal›k, denge, kiflisel ba¤ ve iliflki gözetmezdi. ‹lkesiz iliflki ve politika yoktu onda. Grup içinde kullanmac› bir zihniyetle kendine özel yaflam alan› açmaya çal›flan Zeki’ye (fiemdin Sak›k): -Yetiflti¤in ve geldi¤in ortam› biliyoruz. A¤a çocu¤u olabilirsin. Fakat burada a¤al›k yapamazs›n! Sana burada a¤al›k yapt›rmay›z! demiflti. Bu Zeki’nin kiflili¤inde ortaya ç›kan zihinsel pisli¤e karfl› ilkesel tutumuydu. Grup içinde Ziver’in bedensel temizlik sorunu vard›, gerçekten bir çete (bit) torbas›, mikrop yuvas›yd›. Ortam-

ne t

Ast üst-emir komuta kal›plar›n›n d›fl›nda ve çok ötesinde; san›r›m üzerinde özel olarak durulup mutlaka tan›mlanmas› gereken karfl›l›kl› iliflkilerimiz, ba¤lar›m›z ve ba¤l›l›klar›m›z vard›. Bu ba¤lar›, ba¤l›l›klar› ve iliflkileri büyük bir emekle kuran, özenle besleyip gelifltiren o idi. Bir komutan olarak: Herkese gücüne, imkân›na göre yaklafl›rd›. Hiç birimizden gücümüzü aflan bir çal›flma, görev istemezdi. Kimi, hangimizi, nerede ve ne zaman de¤erlendirece¤ini bilirdi. Hepimizi yetene¤imize, gücümüze göre örgütleyip çal›flt›r›rd›. ‹nsan onun yan›nda kendinin görebiliyor, pratikleflip ifllev kazan›yor, yaflamda ve mücadeledeki gerçek yerini bularak, gerçek rolünü oynayabiliyordu. Agit arkadafl yaflamda ve mücadelede ciddiydi. Yaflamda alabildi¤ine flakac›yd›. Koflullar uygunsa bize her f›rsatta tak›l›rd›. Kendisine yap›lan yerinde flakalara da bay›l›r, özellikle kendisi hiciv edildi¤inde de kahkahalarla gülerek bundan büyük bir haz duyard›. Yaflam›n ve mücadelenin her alan›nda önde ve öncüydü. Her zaman titiz, örgütlü ve planl›yd›. Bize inisiyatif tan›r, geliflmemiz için hepimize ayr› ve özgün yaklafl›mlar gösterirdi. Geliflip irade sahibi olmam›z›, bu temelde özgürleflmemizi ister, bizde bu yönde küçük de olsa bir geliflme gördü¤ünde buna memnun olur, bu alanda beklenmedik geliflmeler oldu¤unda adeta çocuklar gibi sevinir, geliflme gösteren arkadafl ile daha yak›ndan ilgilenir, ona daha çok güç verirdi. T›kand›¤›m›z yerde inisiyatifliydi. ‹flin, görevin mahiyeti ne olursa olsun, geçer kendisi yapard›. Do¤ru bildi¤ini uygulamada ›srarc›yd›. Bazen bu yüzden yaln›z kald›¤› oldu. Fakat do¤ru bildi¤inde ›srar ederek bunu aflmay› baflard›. Hemen her konuda bize dan›fl›r, görüflümüzü al›r, ›srarla görüfl belirtmemizi isteyerek bizi yaflam›n ve mücadelenin do¤rudan içine çekerek her alan›na katmaya sorumluluk yüklenmeye, hesap al›p hesap vermeye büyük özen gösterirdi. Çevresiyle ortama ve koflullara göre paylaflabilece¤i fleyleri paylafl›r,

A¤ustos 2009

om

96


Kod ad›: Rahime Cudi

ne te we .c om

Ad›, soyad›: Leyla Gengeç

Ad›, soyad›: Hasan Moho

Kod ad›: Hozan Faraflin

Do¤um yeri ve tarihi: ‹dil 1979

Do¤um yeri ve tarihi: Van 1979

fiahadet tarihi: A¤ustos 2009

fiahadet tarihi: 24 Temmuz 2009 Mufl

Ad›, soyad›: Ali fiex Muhammed Kod ad›: Berxwedan

Do¤um yeri ve tarihi: Halep 1983

fiahadet tarihi: 27 Temmuz 2009 Merkez/I¤d›r

Ad›, soyad›: Serkan Tafl

Ad›, soyad›: Muhsine Ete

Kod ad›: Cudi Hakkari

Kod ad›: Sema

Do¤um yeri ve tarihi: Afrin 1973

Do¤um yeri ve tarihi: Hakkari 1980

Do¤um yeri ve tarihi: Siirt 1983

fiahadet tarihi: 3 A¤ustos 2009

fiahadet tarihi: 3 A¤ustos 2009

fiahadet tarihi: 5 A¤ustos 2009

Çald›ran/Van

Çald›ran/Van

Kato/Hakkari

ww

w.

Ad›, soyad›: Abdurrahman Bekir Kod ad›: Leheng Tendürek

Ad›, soyad›: Erhan fiimflek

Kod ad›: Xemgin Do¤um yeri ve tarihi: Malazgirt 1986 fiahadet tarihi: 5 A¤ustos 2009 Kato/Hakkari

Ad›, soyad›: Musa Y›lmaz Kod ad›: Hamza Baflkale Do¤um yeri ve tarihi: Baflkale Van 1975 fiahadet tarihi: 7 A¤ustos 2009 Hatay

Ad›, soyad›: Ahmet Welat Ekmen Kod ad›: Canfeda Welat Mahir Do¤um yeri ve tarihi: Batman 1986 fiahadet tarihi: 10 A¤ustos 2009 Sason/Batman


ew e. c

ne t

w.

ww om


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.