SER XWEBÛN
ne te we .c om
JI SERXWEBÛN Û AZADIYÊ BI RÛMETTIR TIfiTEK NÎNE Sal: 28 / Hejmar: 333 / Îlon 2009
‹ N ‹S‹ YAT ‹ F K Ü RT ÖZGÜ R LÜ K H A R E K ET ‹ N DE
ww
w.
BARIfi ZOR DA OLSA GEL‹fiECEKT‹R
RÊBER APO DE⁄ERLEND‹R‹YOR
olursa olsun iki taraf, toplum veya iktidar) ahlaki (vicdan) ve politik kurumsal iflleyifline sayg›l› olmay› kabul etmektedirler. Ad›na ‘politik çözüm’ denen koflul bu çerçevede tan›mlanmaktad›r. Politik ve ahlaki çözüm ihtiva etmeyen bir ateflkes bar›fl olarak yorumlanamaz. Bu ilkesel bar›fl koflullar› alt›nda demokratik siyaset vazgeçilmez bir önem kazanarak gündeme girmektedir. Toplumun ahlaki ve politik kurumlar› çal›fl›nca, do¤al olarak ortaya ç›kan süreç demokratik siyaset süreci oluyor. Bar›fl› uman çevreler, ancak politika ahlaki temelde rolünü oynarsa bunun baflar› sa¤layabilece¤ini de bilmek durumundad›rlar. Bar›flta en az bir taraf›n demokratik siyaset konumunda olmas› gerekir. Aksi halde yap›lan, tekeller ad›na ‘bar›fl oyunu’ olmaktan öteye gitmez. Demokratik siyaset bu durumda hayati bir rol oynuyor. Karfl›s›ndaki iktidar veya devlet güçleri ile ancak demokratik siyaset güçlerince diyalog alt›nda anlaml› bir bar›fl süreci yaflanabilir. Gerisi savaflç›l›klar›n (tekellerin) karfl›l›kl› süre durdurumuyla sürüp gitmesidir. Savafltan yorulma, lojistik ve ekonomik zorluk vard›r. Giderilmeleri halinde, bir taraf›n üstünlü¤ü tam sa¤lan›ncaya kadar savafla devam edilir. Bu biçimlere bar›fl süreci denmez, daha fliddetli savafllar için yap›lan ateflkesler denilebilir. Bir ateflkesin bar›flç› olabilmesi için bar›fla yol açmas›, sayd›¤›m›z üç koflula ba¤lanmas› ilkesel bir önem tafl›r. Savaflta bazen görüldü¤ü gibi, öz savunmac› (hakl› konumda olanlar) taraf›n da nihai üstünlük kazand›¤› durumlar olabilir. Bu durumda bile bar›fl için üç koflul de¤iflmez. Reel sosyalizm ve birçok hakl› ulusal kurtulufl savafllar›nda görüldü¤ü gibi, hemen kendi iktidar ve devletine koflmak, bu iktidar ve devlet alt›nda istikrar sa¤lamak bar›fl olamaz. Bu sefer yabanc› gücün yerine (tekelci) yerli bir gücün (devlet kapitalizmi veya milli burjuvazi denen kesim) ikame edilmesi söz konusudur. Sosyalist iktidar da denilse, sosyolojik gerçeklik de¤iflmez. Bar›fl ilke olarak iktidar ve devlet üstünlükleriyle sa¤lanan bir olgu de¤ildir. ‹ktidar ve devlet ne adla olursa olsun (burjuva, sosyalist, milli, gayri milli, fark etmiyor) üstünlü¤ünü demokratik güçlerle paylaflmay›nca bar›fl gündeme girmez. Bar›fl son tahlilde demokrasi ile devletin koflullu uzlaflmas›d›r. Tarih boyunca bu uzlaflman›n öyküleri de büyük yer ve zaman kaplamaktad›r. Birçok süre ve mekânda denenmifllerdir. ‹lkesel ve uzun süreli olan› vard›r. Daha mürekkebi kurumadan bozulan› da vard›r. Toplumlar sadece iktidar ve devlet güçlerinin kurulmas›ndan ibaret yaflamazlar. Ne kadar alanlar› daralt›l›rsa daralt›ls›n, toptan yok edilmedikçe, kendi öz ahlaki ve politik kimlikleri alt›nda yaflamay› da sürdürmesini bilirler. Belki de tarihte yaz›lmayan, ama yaflam›n esas hali olan da bu gerçekliktir.
ww
w.
ne t
ew e. c
Toplum kendini sürdürmesi için gerekli ahlaki ve politik kurumlar›n› oluflturup çal›flt›ramama, ifllevsel k›lamama durumuna düflünce, bask› ve sömürü cenderesine al›nm›fl demektir. Bu durum ‘savafl hali’dir. Tarih, uygarl›klar›n topluma karfl› ‘savafl hali’ olarak da tan›mlanabilir. Ahlak ve politika ifllev görmedi¤inde, toplumun yapabilece¤i tek ifl kalm›flt›r: Öz savunma. Savafl hali, bar›fl›n olmamas› halidir. Dolay›s›yla bar›fl ancak öz savunma temelinde anlam kazanabilir. Öz savunmas› olmayan bar›fl, teslimiyetin ve köleli¤in ifadesi olabilir. Liberalizmin günümüzde halklara, toplumlara dayatt›¤› öz savunmas›z bar›fl, hele hele demokratik istikrar, uzlafl› denen oyun, tek tarafl› g›rtla¤›na kadar silahl› güç ile yürütülen burjuva s›n›f egemenli¤inin örtbas edilmesi halinden, yani savafl halinin örtülü yürütülmesinden baflka bir anlam tafl›maz. Bar›fl› bu biçimde tan›mlamak ideolojik sermaye hegemonyas›n›n en büyük çabas› olarak karfl›m›za ç›kar. Tarihte ise daha de¤iflik biçimde ‘kutsallaflt›r›lm›fl kavramlar’ ad›yla kendini ifade eder. Dinler bu yönlü kavram yüklüdür. Özellikle uygarlaflt›r›lm›fl dinler böyledir. Bar›fl›n gerçeklefltirilmesi, ancak toplumlar›n öz savunmas›, dolay›s›yla ahlaki ve politik toplum karakteri korunur ve sa¤lama al›n›rsa gerçek anlam›na kavuflabilir. Özellikle Michel Foucault’nun da büyük u¤rafl›s›n› gerektiren bar›fl tan›m› ancak bu biçimde kabul edilebilir bir toplumsal ifade kazanabilir. Bunun d›fl›ndaki anlam yüklenimleri bar›fl›n tüm topluluklar, halklar ad›na bir tuzak olmaktan, savafl halinin örtük biçimler halinde sürdürülüp gitmesinden öteye bir ifade do¤urmaz. Bar›fl kelimesi kapitalist modernite koflullar›nda tuzak yüklü bir kelimedir. Do¤ru tan›mlanmadan kullan›m› çok sak›ncal›d›r. Bir kez daha tan›mlarsak, bar›fl ne tümüyle savafl halinin ortadan kald›r›lmas›d›r, ne de bir taraf›n üstünlü¤ü alt›ndaki istikrar ve savafl›n olmamas› halidir. Bar›flta taraflar vard›r. Bir taraf›n kesin üstünlü¤ü söz konusu de¤ildir ve olmamas› gerekir. Üçüncüsü, silahlar toplumun öz ahlaki ve politik kurumsal iflleyifline r›za temelinde susturulmaktad›r. Bu üç koflul ilkesel bar›fl›n temelidir. Gerçek bir bar›fl bu ilkeli koflullara dayanmad›kça anlam ifade etmez. Bu üç koflulu biraz açarsak, birincisi, taraflar›n tümüyle silahs›zland›r›lmas› öngörülmemektedir. ‹ddialar› ne olursa olsun, birbirlerine sadece silahlarla sald›rmamay› ahdetmektedirler. Silahl› üstünlük peflinde koflulmamaktad›r. Kendilerini güvenlik alt›nda tutma haklar›na ve olanaklar›na sayg›l› olmay› kabul etmektedirler. ‹kincisi, bir taraf›n nihai üstünlü¤ü söz konusu de¤ildir. Belki silahlar›n üstünlü¤ü alt›nda sa¤lanan bir istikrar, sakinlik olabilir, ama bu durum bar›fl olarak adland›r›lamaz. Bar›fl, hangi taraf (hakl›-haks›z) olursa olsun, üstünlük (silahla) sa¤lamadan savafl› durdurmay› karfl›l›kl› olarak kabul etmeleri durumunda gündeme gelebilir. Üçüncüsü, taraflar sorunlar›n çözümünde toplumlar›n (yine konumlar› ne
om
Öz savunmas› olmayan bar›fl teslimiyetin ve köleli¤in ifadesi olabilir
* Bu yazı Reber Apo’nun Özgürlük Sosyolojisi adlı kitabından alınmıştır
‹çindekiler Aryen dil ve kültürünün yay›lma sorunlar›
ne te we .c om
Reber Apo Bu bölümde bugünkü uygarl›¤›m›za yol açan temel etkenler tarihsel ve co¤rafi boyutlar› içinde yorumlanmaya çal›fl›lacakt›r. Art›k iyi bilmekteyiz ki... (12’de)
Hakikat ac›t›r ama susmak öldürür
Hakikatleri Araflt›rma Komisyonlar› 1974 y›l›ndan beri yaklafl›k 25 ülkede farkl› isimler alt›nda farkl› biçimlerde ve farkl› ifllevlere sahip olarak resmen...((20’de)
Süreç do¤ru anlafl›lmal› ve yay›n çizgimiz do¤ru pratiklefltirilmelidir
‹çersinden geçmekte oldu¤umuz siyasal süreç, yay›n çizgimizin her zamankinden daha fazla do¤ru pratiklefltirilmelisini gerekli k›lmaktad›r. Onun... (34’te)
Kürtlerin sorunu ulus sorunundan ziyade bir var olma sorunudur Reber Apo
Sa¤l›¤›m da buradaki koflullara ba¤l›. Sa¤l›¤›m tek bafl›na de¤il de buraya at›lma nedenim ve koflullar›mla ba¤lant›l› ele al›nmal›d›r. ‹flleri bo¤untuya... (41’de)
Önderli¤e özgürlük çizgisinde kararlaflma konferans›
PKK’nin stratejik de¤iflimi Türkiye’yi de siyasi güçleri de de¤iflime zorlamaktad›r
ww
w.
“Kürt Özgürlük Hareketi son iki y›lda ideolojik, siyasi ve askeri alanda önemli baflar›lar elde etmifltir. Ortado¤u ve Türkiye’deki siyasi geliflmelerde önemli bir etkinlik ve inisiyatif kazanm›flt›r. Tabii ki bu geliflmeler içinde tek güç Özgürlük Hareketi de¤ildir, ama en aktif güç oldu¤u kesindir. Kürt Özgürlük Hareketi her fleyi belirlemedi, ama ald›¤›...” (2’de)
Devletin büyüklü¤ü demokrasinin azl›¤›, demokrasinin büyüklü¤ü devletin azl›¤› ise Ortado¤u’da demokratikleflmeyi do¤ru anlamak, demokratikleflmeyi... (54’te)
Örgütsel bir hamleyle tüm çal›flmalar›m›z› ikiye katlayal›m
Halk ve Hareket olarak çok tarihi bir süreçten geçmekteyiz. Hiçbir dönemle k›yaslanmayacak kadar özgürlü¤ümüze yak›n oldu¤umuzu... (63’te)
Alevilik üzerine -II-
Birçok kesim taraf›ndan siyaset malzemesi yap›lan Alevilik ne kadar gerçekçi de¤erlendirme konusu yap›l›rsa o kadar egemen siyasetin... (70’de)
Bar›fl süreçleri ve Kürt diplomasisi Bar›fl: ‹ki taraf›n, savafl›n›n belli bir noktaya geldi¤i ve art›k denge durumunu yakalad›¤› ya da yeniflememe aflamas›na ulaflt›¤› bir noktada... (80’de)
Politika ve sanat-sanatç› iliflkisi Verili düflünce ve yaflam kal›plar›nda genelde sanat ve politika karfl› karfl›ya konulan iki temel olgudur. Sanki birinin varl›¤› di¤erini s›n›rland›r›yormufl... (85’te)
Anlat›lamayanlardan bir parça G›re Jaro ya da Kure Jaro; Behdinan’›n görkemli ve boyun e¤mez tepesi olan G›re Jaro tepesi üzerinde say›s›z kavgalar verilmifl y›llarca... (90’da)
Tek avuntumuz intikam yeminimizdir Bir ömür ne ki? Anlat›mc› için bafllamak veya bitirmek kadar sade bir yorum! Peki yaflayan için bu anlat›m›n nas›l bir k›ymet-i harbiyesi olur? Bahara... (95’te)
SERXWEBÛN
2
Eylül 2009
om
P K K ’ N ‹ N S T R A T E J ‹ K D E ⁄ ‹ fi ‹ M ‹ T Ü R K ‹ Y E ’ Y ‹ D E S ‹ Y A S ‹ G Ü Ç L E R ‹ D E D E ⁄ ‹ fi ‹ M E Z O R L A M A K T A D I R
tik politika, hem de ajitasyon-propaganda bu dönemde önemli bir yer iflgal etti. Yerel seçimler öncesi siyasal mücadelenin öne ç›kt›¤› aç›kt›r. Türkiye seçim sürecini bir referanduma çevirdi¤i gibi, tüm dünya da bu siyasal mücadelenin sonuçlar›n› merak etmifltir. Türkiye tüm imkânlar›yla bu seçime yüklendi. Kürt Özgürlük Hareketinin de bundan kaç›nmas› mümkün de¤ildi. Kürt Özgürlük Hareketi bu süreçte meflru savunma savafl›na yüklenseydi mevcut siyasal sürecin ihtiyaçlar›na cevap veremez ve gerekli kazan›mlar› elde edemezdi. Bu nedenle baflar›l› sonuç almak için Kürt Özgürlük Hareketinin de bu seçime yüklenmesi do¤ru bir karar olmufltur. ABD’den Avrupa’ya, ‹ran’dan Suriye’ye kadar, yine KDP’den YNK’ye kadar tüm güçler AKP’yi desteklemifllerdi. Devlet AKP ile birleflmiflti, AKP’nin arkas›nda yer alm›flt›. Bu aç›dan mücadeleyi seçim alan›nda yürütmek riskliydi, ama o süreçte do¤rusu böyle bir politik mücadele içerisine girmekti. Tabii ki baflar›l› olamama, kaybetme riski de vard›. Fakat böyle de olsa iyi çal›fl›ld›¤›nda sonuç alma imkânlar› da görülüyordu. Bu temelde ideolojik mücadele, propaganda savafl›, politik çal›flma, seçim faaliyetleri önemli bir planlamayla yürütülmüfltür. Zaten Kürt Özgürlük Hareketi her zaman oldu¤u gibi bu dönemde de meflru savunmas›n› güçlü tutmufltur. Bu karar do¤rultusunda büyük
ww
w.
ne t
Kürt Özgürlük Hareketi son iki y›lda ideolojik, siyasi ve askeri alanda önemli baflar›lar elde etmifltir. Ortado¤u ve Türkiye’deki siyasi geliflmelerde önemli bir etkinlik ve inisiyatif kazanm›flt›r. Tabii ki bu geliflmeler içinde tek güç Özgürlük Hareketi de¤ildir, ama en aktif güç oldu¤u kesindir. Kürt Özgürlük Hareketi her fleyi belirlemedi, ama ald›¤› kararlarla ve aktif olmas›yla sürece yön vermifl ve kazan›mlar› esas olarak bu temelde kendisi ortaya ç›karm›flt›r. Kürt Özgürlük Hareketi bu süreci de¤erlendirmeye ve tan›mlamaya çal›flt›¤› gibi, geliflme yaratmak için ciddi bir mücadele yürütmüfltür. ‹çerisinde eksikliklerin ve hatalar›n yafland›¤› bir süreç olsa da esas olarak kazan›mlar›n ve geliflmenin yafland›¤› bir süreç olarak tan›mlamak daha do¤rudur. Bu aç›dan Kürt Özgürlük Hareketinin siyasal de¤erlendirmeleri, örgütlülük düzeyi ve mücadele iradesi önem kazanmaktad›r. Kürt Özgürlük Hareketi Aral›k 2008’de mücadelenin a¤›rl›kl› olarak siyasal temelde yürütülmesi karar›n› ortaya koymufltu. Tabii ki 1 Haziran 2004’ten bu yana süren aktif savunma savafl› da -eylemsizlik ve ateflkeslerle farkl› bir do¤rultuya girse de- bu siyasal mücadele stratejisinin bir parças› olarak yürütülmüfltür. Özellikle son bir y›ld›r siyasal mücadelenin öne ç›kt›¤› aç›kt›r. Hem halk›n serh›ldanlar›, hem pra-
ew e. c
“Özgürlük Hareketi siyasi mücadeleyle meflru savunmay› birlikte yürütme becerisini çok iyi gösterecektir. Çünkü Kürt Özgürlük Hareketi eylemsizlik halindeyken çat›flma ve imha hareketlerinin aral›ks›z sürdürülmesi gerçe¤i vard›r. Öte yandan Kürt Halk Önderinin haz›rlad›¤› yol haritas› verilmemifltir. Bu nedenle hem siyasal mücadeleyi gelifltirerek AKP’nin oyunlar›n› bofla ç›kartacak, hem de askeri operasyonlar›n imha sald›r›lar›n› k›racak bir durufl sergileyecektir. Siyasi ve meflru savunmay› bir arada yürütmek dönemin mücadele karakteri olmaktad›r”
bir mücadele de yaflanm›flt›r. Özellikle Ocak, fiubat, Mart aylar›nda ve 29 Mart yerel seçimleri etraf›nda büyük bir mücadele yaflanm›flt›r. Sonuç olarak bu süreçte al›nan karar›n do¤rulu¤u çal›flmalar›n baflar›yla sonuçlanmas›yla a盤a ç›km›flt›r. 29 Mart seçimleriyle birlikte siyasal sürecin daha da derinlefltirilmesinin imkânlar› ortaya ç›kt›¤› gibi, do¤ru bir mücadele yürütülürse demokratik siyasal çözümün gerçekleflebilece¤i görülmüfltür. Kürt Özgürlük Hareketi bu imkân› de¤erlendirmede biraz gecikse de 13 Nisan öncesi yapt›¤› toplant›larla önemli de¤erlendirmeler yapm›fl ve mücadelede yeni kararlara varm›flt›r. Yeniden bir politik süreç tan›m› yap›lm›flt›r. 29 Mart yerel seçimleri öncesi tan›mlanan bu mücadele süreci 13 Nisan’da daha somut çat›flmas›zl›k ya da eylemsizlik süreci diye adland›r›larak yeni bir mücadele süreci olarak ortaya konulmufltur. Bu daha önceki sürecin hem biraz daha somut tan›mlanmas›, hem de derinlefltirilerek uygulanmas› anlam›na gelmifltir. Fakat bu de¤erlendirme ve kararlar 13 Nisan öncesi de¤il de, Obama’n›n Türkiye’ye gelifli öncesi ortaya konulsayd› daha ciddi siyasal kazan›mlar ortaya ç›kabilirdi. Örne¤in ABD Kürt Özgürlük Hareketinden daha önce bir politik tav›r gösterdi. ABD Baflkan›n›n seçim sonras› yapt›¤› Türkiye ziyaretinde DTP’yle görüflmesi Kürt so-
Eylül 2009
SERXWEBÛN
ne te we .c om
runu konusunda farkl› bir politik strateji benimseyeceklerini göstermifltir. Kürt Özgürlük Hareketi kendi tutumunu ABD’nin bu yaklafl›m›ndan önce aç›klasayd› hem ABD, hem de Türkiye politikas›n› daha fazla etkileyebilirdi. Seçim baflar›s›yla böyle bir politik hamleyi de Kürt Özgürlük Hareketi haketmiflti. Bilindi¤i gibi, Türkiye yönetimi seçim sonras› hamlesini 14 Nisan’da yapt›. Hem DTP’ye yönelik siyasi bir hamle gelifltirdi, hem de Genelkurmay a¤z›ndan Kürt Özgürlük Hareketine karfl› izleyecekleri yeni politikan›n ipuçlar›n› verdi. Türkiye ile Kürt Özgürlük Hareketi hamlelerini at bafl› yapm›fl oldular. Ancak Kürt Özgürlük Hareketi bir gün önce de olsa erken davranarak Türkiye’nin politikalar›n› bofla düflürmüfl oldu. E¤er Kürt Özgürlük Hareketi daha erken davranabilseydi, ABD’nin yaklafl›m›yla da birleflince Türkiye yönetiminin tutumlar›n› daha çok teflhir edici, zorlay›c› bir politik süreç ortaya ç›kar›rd›. Ancak 13 Nisan aç›l›m› Türkiye’nin 14 Nisan’da DTP operasyonuyla ortaya koydu¤u siyasi tutumu teflhir etti. Bu, siyasi inisiyatifin Kürt Özgürlük Hareketinin elinde kalmas›nda önemli etkide bulundu. Türkiye yönetimi 14 Nisan tarihli operasyonla Kürt sorununun siyasi çözüm sürecinin geliflmesine, bar›flç›l demokratik çözümün gerçekleflmesine zemin teflkil edecek güce, yani DTP’ye yönelerek Kürt Özgürlük Hareketinin ve ABD’nin sürece iliflkin yaklafl›mlar›n› bofla ç›karmay›, demokratik siyasal çözüm zeminini darbeleyerek bu süreçte kendisinin etkisizleflmesinin önünü almaya çal›flm›flt›r. Kürt Özgürlük Hareketi 13 Nisan tarihli aç›klamas›yla güçlü bir politik tutum almas›na ve seçimde elde etti¤i kazan›mlara ra¤men Türkiye’nin bu tutumu nedeniyle tart›flma sürecinin geliflmesinde s›k›nt›lar ortaya ç›km›flt›r. Çünkü Türkiye bu tutumuyla gündemi sapt›rmaya yönelmifltir. Hem askeri ve siyasi operasyonlar›yla, hem propaganda savafl›yla, hem de
3
özel psikolojik savafl yöntemleriyle sapt›rmaya çal›flm›flt›r. Ama Kürt Özgürlük Hareketi siyasi tutumunda, ideolojik ve propaganda alan›ndaki mücadelesinde ›srarl› olarak çal›flmalar› gelifltirmeyi ve yeniden inisiyatifi ele almay› baflarm›flt›r. Bu çal›flmalar ve kararl› tutum Türkiye’yi zorlamaya bafllam›flt›r.
‹nisiyatif Kürt Özgürlük Hareketinin eline geçmiflflttir
ww
w.
‹nkârc›-sömürgeci politikalar yaln›z DTP’ye ve gerillaya yönelik de¤il, halka yönelik de sald›r›lar yürüterek Kürt Özgürlük Hareketinin inisiyatifini ve geliflimini durdurmak istemifltir. A¤r›’da yap›lan sald›r›lar, Amara’daki cinayetler ve Maz›da¤› Bilge köyündeki katliam› da bu çerçevede de¤erlendirmek gerekmektedir. Böyle katliamlarla süreci bo¤mak, halk›n mücadelesini durdurmak istiyordu. Türkiye yönetimi ve Genelkurmay Baflkan› bizzat psikolojik savafl kapsam›nda bas›n› yönlendiriyordu. Ancak Özgürlük Hareketinin çabalar› bu çal›flmalar› önemli oranda baflar›s›z k›lm›flt›r. Türkiye yönetimi eski politikalarla Kürt halk› üzerinde etkili olamayacaklar›n› gördüklerinden yeni bir politika infla etme aray›fl›na girmifllerdir. Zaten Zap sonras› Erdo¤anBaflbu¤ görüflmesiyle Kürt politikas›nda yeni bir yaklafl›m›n zorunlulu-
¤u benimsenmifltir. Cumhurbaflkan›n›n iyi niyetli bir insan oldu¤unun söylenmesi, iyi fleyler olacak demesinin bir çözümü ifade etti¤i de¤erlendirmeleri bu süreçte ortaya ç›km›flt›r. Özellikle 14 Nisan DTP operasyonuyla bafllat›lan yaklafl›mda ›srar etmelerinin kendilerine hem içten hem de d›fltan ciddi bir tecridi yaflataca¤›n› görerek politika ve uygulamalarda de¤ifliklikler yapmaya yöneldiler. Hatta zihniyette ve Kürtlere yönelik politikada temelde de¤ifliklik yapmasalar da, öngördükleri hedeflere ulaflmada yol ve yöntemde stratejik de¤iflikli¤e karar verdikleri söylenebilir. Cumhurbaflkan›n›n o dönemdeki “Kürt sorununu biz de çözeriz, kendimiz çözeriz, çözmek gerekir” biçimindeki yeni bir tart›flma sürecini ifade eden sözleri böyle bir dönemde gündeme gelmifltir. Türk devleti Kürt Özgürlük Hareketinin onlarca y›ld›r yürüttü¤ü mücadelenin ortaya ç›kard›¤› sonuçlar›n getirdi¤i zorlanmalar›n› aflmak ve Kürt Özgürlük Hareketinin inisiyatifini ve süreci yönlendirmesini engellemek için yeni bir politika ve yaklafl›m belirlemek zorunda kalm›flt›r. Cumhurbaflkan›yla birlikte AKP hükümetinin gelifltirdi¤i tart›flma süreci böyle bir yeni politika infla etme hedefini ifade etmektedir. Önderli¤imiz de sürecin Türkiye devletini zorlad›¤›n› ve demokratik çözüm imkân›n› ortaya ç›kard›¤›n› görmüfltür. Önderlik, devletin ve
SERXWEBÛN
Tüm zorluklara ve engellemelere ra¤men zor da olsa bar›fl geliflfleecektir
ww
w.
2008 y›l›nda ve seçim sonras›nda Özgürlük Hareketinin siyasal mücadeleyi gelifltirme karar›na uygun biçimde sonuçlar ortaya ç›kt›¤›n› söylemek gerekir. Belki Özgürlük Hareketi hedefledi¤i sonuçlar›n hepsine ulaflmam›flt›r; ancak sürecin iyi de¤erlendirildi¤ini ve yönlendirildi¤ini söylemek gerekmektedir. Siyasal alanda ve gerilla cephesinde Kürt Özgürlük Hareketi zaman zaman kay›plar verse de, siyasal mücadelenin hedefledi¤i geliflmeler ortaya ç›kar›lm›flt›r. Sürecin derinleflerek devam etmesi ve tart›flmalar›n demokratik çözüm aç›s›ndan daha güçlü zemin yaratacak biçimde geliflmesi bunu göstermektedir. Tabii ki süreç tümüyle Kürt Halk Önderli¤inin istedi¤i çerçevede yürümemifltir. Kürt Halk Önderi’nin istedi¤i bilgiler yeterince ulaflt›r›lamad›¤› için bu sü-
r›lar yapmaktad›r. Kürt Özgürlük Hareketi de bunu dikkate alarak sürecin kesintiye u¤rat›lmadan sürdürülmesi konusunda çabalamaktad›r. Kürt Özgürlük Hareketinin ve Kürt halk›n›n flu ana kadarki duruflu da bu do¤rultudad›r.
Kürt sorunu ve PKK siyasi sürece dahil oldu
fiu an stratejik düzeyde hedeflere ulafl›lmam›fl olsa da, Kürt Özgürlük Hareketi siyasal mücadeleye a¤›rl›k verdi, bu nedenle yanl›fl yapt› gibi bir de¤erlendirmede bulunmak do¤ru de¤ildir. Karamsarl›k ise hiç do¤ru de¤ildir. Tersi do¤rudur. Süreçten Kürt Özgürlük Hareketi önemli kazan›mlar elde etmifltir. Bu kazan›mlar birçok yönden de¤erlendirilebilir. Örne¤in Kürt Halk Önderi’nin bir yol haritas› haz›rlamas› sürecin derinli¤ine gelifltirilmesi aç›s›ndan önemli bir kazan›m olmufltur. Yol haritas› henüz halka ve kamuoyuna ulaflmam›fl olsa da ana fikirleri ortaya ç›km›flt›r ve bir muhatap olarak devletin elindedir. Yani bu süreçte Kürt sorununun bar›flç›l, demokratik, siyasi çözümü konusunda Kürt Halk Önderi’nin bir yol haritas› sunmas› düzeyinde bir derinleflme ortaya ç›kt›. Gelifltirilmek istenen bu tür süreçlerde bu durum ilk defa ortaya ç›k›yor. Bundan önceki ateflkes süreçlerinde siyasal ortam genel tart›flma düzeyinde kalm›flt›r. Genel teorik tart›flma düzeyi, stratejik tart›flma düzeyiyle s›n›rl› kalm›flt›r. Oysa yol haritas› bir pratik çözümlemedir; taktik süreçleri çözümlüyor. Bu bak›mdan Kürt sorununun tart›fl›lmas› konusunda flimdiye kadar olanlar›n ilerisine geçen bir siyasi süreç yaflanmaktad›r. yol haritas› bunun belgesidir. Yüz altm›fl sayfal›k bu belgeyi sadece kamuoyuna, ilgili çevrelere sunmuyor, ayn› zamanda bir tart›flma yürütüyor. Nitekim Önderli¤in tutumu ve haz›rlayaca¤› yol haritas› etraf›nda üç ayl›k kapsaml› bir tart›flma süreci yafland›. ‹lk defa Kürt sorunu
ew e. c
reçteki tart›flmalar› ve toplumu etkileme düzeyini daha da artt›racak de¤erlendirme ve perspektifler sunma imkân›na kavuflamad›. Öte yandan Kürt Özgürlük Hareketinin yönetim düzeyinde, ideolojik çal›flmalar ve bas›n alan›nda, kad›n ve gençlik hareketi çal›flmalar›nda, yönetimin politik süreci daha da derinli¤ine gelifltirecek aç›klamalar› zaman›nda yapma konusunda kimi eksiklikler de olmufltur. Bu eksikliklere ra¤men süreç yönlendirildi ve önemli sonuçlar da al›nd›. Kuflkusuz Özgürlük Hareketinin hedefi Kürt sorununun bar›flç›l ve demokratik siyasi çözüm sürecinin önünü çözümü getirecek biçimde açmakt›. Böyle bir sonuca ulaflt›¤› söylenemez. Bu konuda belirsizlik durumu çok boyutlu sürmektedir. Kürt Halk Önderi son görüflme notunda “flüphelerim var, çok umutlu de¤ilim” diyor ve oyun olabilece¤i yönünde kayg›lar›n› belirtiyor. Kürt Özgürlük Hareketi de bu yönlü düflüncelerini çeflitli vesilelerle ortaya koymaktad›r. Tamamen süreç sabote olmufltur demek de henüz erkendir. Ancak olumsuz veriler daha fazlad›r. Devlet ve hükümetin flu anda düflündü¤ü sürecin çözüm yönünde de¤il de, eski amaçlar›na yeni yol ve yöntemlerle ulaflmak istedi¤i konusunda ciddi kayg›lar oluflmufl durumdad›r. Ancak süreç tümüyle böyle gelifltirilecektir, bundan baflka bir geliflme olmaz demek de süreci derinlefltirmek isteyenler aç›s›ndan flu anda gerekli de¤ildir. Kürt Özgürlük Hareketinin öngördü¤ü stratejik hedeflere yaklaflt›¤›n› söylemek de zordur. Bu süreç sonucunda öngörülen hedeflere ulafl›lacak m›d›r, yoksa daha önceki ateflkesler gibi bu da sabote olacak ve farkl› süreçlere mi girilecektir henüz netleflmemifltir. Ancak eski dönemlerdeki demokratik çözüm giriflimlerine ve bu yönlü yap›lan ateflkeslere k›yasla bugünkü koflullar daha pozitif durumdad›r. Önderlik tüm zorluklara ve engellere ra¤men bar›fl›n gelece¤inden söz ediyor. Ama bunun zor gelece¤i konusunda da uya-
ne t
hükümetin çabalar›n›n da bu sürecin Kürt Özgürlük Hareketi’nin lehine geliflmesini engelleme ve inisiyatifi ele geçirme amaçl› oldu¤unu görerek yol haritas›n› gündeme soktu. Böylece inisiyatif Özgürlük Hareketimizin elinde kald›¤› gibi, gündemin bu yol haritas› çerçevesinde tart›fl›lmas› aç›s›ndan etkili oldu. Önderli¤in gelifltirdi¤i bu inisiyatif Özgürlük Hareketinin gelifltirmeye çal›flt›¤› mücadele süreciyle örtüflüyordu. Bütün hareket ve halk Önderli¤in bu müdahalesiyle yekvucut olunca Kürt Özgürlük Hareketi inisiyatifi daha güçlü biçimde ele geçirmifl oldu. Cumhurbaflkan› ve Baflbakan flahs›nda AKP hükümetinin ve yönetiminin kendi inisiyatifinde gelifltirmek istedi¤i tart›flma sürecini bu sefer yol haritas› kapsam›nda Kürt Halk Önderi’nin gelifltirdi¤i tart›flmalar baflat hale geldi. Önderli¤in bu süreci iyi de¤erlendirdi¤ini ve çok etkili oldu¤unu herkes gördü. Hareketimizin ve halk›m›z›n kararl› tutumuyla Önderli¤in muhatap olmas› gündeme oturdu.
Eylül 2009
om
4
Eylül 2009
SERXWEBÛN
nunun varl›¤›n› inkâr edemiyorlar. Aç›kça, Kürt yoktur diyemiyorlar. Kürt vard›r, ama Türk milleti içindedir gibi ucube tezler ortaya atsalar da, objektif durum Kürtlerin inkâr›na aç›kça imkân vermiyor.
yaklafl›m bir siyasi bilinç ve örgütlülü¤e dönüflmüfl de¤il, ama Türkiye toplumunun duygu, düflünce yap›s›nda Kürtlere ve Kürt sorununa iliflkin önemli bir de¤ifliklik bu süreçte yaflanm›flt›r. Bu iyi bir geliflmedir. Stratejik önemi olan bir geliflmedir, hiç de basit bir geliflme de¤ildir. Çünkü özel savafl ve psikolojik savafl z›rh gibi Kürt Özgürlük Hareketinin önünü kesiyor, Kürt halk›n›n taleplerinin ve amaçlar›n›n Türk insan›na, kad›n›na, gencine, emekçisine, iflçisine ulaflmas›n› engelliyordu. Bu süreç bu z›rh› önemli ölçüde deldi. Bu alandaki geliflme de halen istenilen düzeyde de¤ildi. Fakat küçümsenmeyecek bir geliflmenin bu alanda yafland›¤› da tart›flma götürmezdir. Art›k asker analar› da yürüyorlar ve çocuklar›m›z› nereye gönderiyorsunuz, ölüme nas›l gönderiyorsunuz diye devletten çocuklar›n› istiyorlar. Bunun ciddi bir anlam› oldu¤u aç›kt›r. Özgürlük mücadelesi flimdiye kadar böyle bir toplumsal ortam yakalayamam›flt›. Kürt halk›n›n özgürlük mücadelesi karfl›s›nda floven, milliyetçi, hatta faflist eksende tam bir milli blok oluflturulmufltu. O z›rh› delmek önemlidir. Di¤er yandan, bu sürecin Kürt ulusal kamuoyu üzerinde de önemli etkisi olmufltur. fiimdiye kadar Kürt Özgürlük Hareketi karfl›s›nda olumsuz pozisyonda duran Güney’de ve Kuzey’deki milliyetçi çevreler üzerinde de olumlu ve önemli etkisi oldu. Belki bu etki bir ulusal konferans gerçeklefltirme düzeyine ulaflmad›. Bu yönüyle ulusal konferans hedefine ulaflma düzeyinde bir sonuç ortaya ç›karmad›. Ancak Kürt ulusal siyasetini oldukça olumlu etkiledi¤i, yönlendirdi¤i, birbirine yaklaflt›rd›¤› da tart›flma götürmezdir. Demokratik Toplum Kongresi çerçevesinde Kuzey’de bu yaflan›yor. Daha birlefltirici geliflmeler yaflan›yor. Bunu devletin kendisi de itiraf ediyor. Güney’de, yurtd›fl›nda, di¤er parçalarda da benzer bir durum var. Bu da önemli bir geliflme. Çünkü inkâr ve imha sisteminin yürüttü¤ü özel savafl›n önemli bir amac›, Kürt siyasetini bölüp parça-
ne te we .c om
bu düzeyde tart›fl›ld›. Elbette önceleri de önemli tart›flmalar yap›lm›flt›, ama bu düzeydeki tart›flma ilk defad›r. Tart›flmalar derinlik kazand›¤›ndan eskinin tekrar› biçiminde geçmemifltir. Eski tart›flmalar› daha da ilerletip çözüm için zemin oluflturan düzeye tafl›m›flt›r. ‘93’te de bir tart›flma düzeyi vard›, ama bu kadar derinleflmemiflti. Tart›flmalar›n boyutlar› s›n›rl›yd›. Tek yanl›, s›n›rl› ve k›s›tl› tart›flmalar oluyor, bir noktadan ileriye gitmiyordu. Bu defa daha ileri gitti. Karfl› ç›kanlar oldu¤u gibi, çözüm isteyenler de oldu. Çok de¤iflik düzeylerde görüfller ortaya konuldu. Tart›flmalara hemen herkes kat›ld›. ‹çte kat›ld›, d›flta kat›ld›. Bu önemli bir durumdur. Bu tart›flma düzeyiyle Kürt sorunu siyasi mücadele alan›na çok güçlü bir biçimde girdi. Önceki y›llarda “dikkat edelim PKK Kürt sorununu siyasallaflt›rmak istiyor, engelleyelim” diyorlard›. ‹nkârc› güçler böyle bir yaklafl›m gösteriyorlard›, ama bu defa bunu engelleyemediler. Kürt sorunu ve PKK siyasi sürece aç›kça dahil oldu; siyasi tart›flma sürecine girdi. Art›k hiçbir çevre Kürt sorununun siyasi bir sorun oldu¤unu reddedecek, inkâr edecek durumda de¤ildir. Kürt halk›n› kültürel soyk›r›ma tabi tutmak ve ortadan kald›rmak hedefi b›rak›lmam›fl olsa da, bu anlamda inkârc›l›k k›r›ld›. Politik durufl anlam›nda k›r›ld›. Ne hükümet, ne Genelkurmay Kürt soru-
5
Art›k asker analar› da yürüyor ve devletten çocuklar›n› istiyorlar
ww
w.
Bu düzeydeki tart›flma, sorunun böyle bir siyasi sorun olarak gündeme getirilmesi ve ortaya konulmas›n›n çeflitli çevreler üzerinde etkisi oldu. Örne¤in Türkiye toplumuna güçlü bir biçimde yans›d›. 1993’teki ilk ateflkesteki yans›may› devam ettiren ikinci bir yans›ma Türkiye toplumu üzerinde bu süreçte gerçekleflti. Bundan önceki ateflkes süreçlerinde Kürt sorunu Türkiye toplumuna yans›mad›. Türkiye toplumundaki Kürt sorununu alg›lama düzeyi 8-10 ay öncekinden çok farkl›d›r. Yap›lan anketler en gerici bilinen yerlerde bile yüzde seksen düzeyinde Kürt sorununun demokratik çözümü istenmektedir. Türkiye toplumu art›k bu sorunla birlikte yaflayamayacak, sorunu kald›ramayacak duruma gelmifltir. Devlet ve gerici güçler çözümü engelledi¤i gibi, Kürt Özgürlük Hareketinin Türkiye toplumuna ulaflmas›n› da engelliyor. Buna ra¤men toplumun genel duruflu itibariyle bu engel afl›ld›. Bu önemli bir durumdur. Bu
SERXWEBÛN
ne t
lay›p birbiriyle çat›flt›rmakt›. Özellikle Güney Kürdistan yönetimini Özgürlük Hareketine karfl› yürütülen kuflatma ve ezme mücadelesine katmakt›. Bu projenin ve aray›fl›n darbelenmesinde mevcut geliflmeler önemli bir etkide bulunmufltur. Elbette çat›flma ihtimali tümden ortadan kalkt› denilemez, ama ciddi bir biçimde zay›flat›ld›. fiu anda ulusal düzeyde siyasi ittifak zemini her zamankinden daha güçlüdür.
D›fl siyasette de Türkiye bir t›kanma ve daralmay› yaflfl››yor
ww
w.
Bir geliflmeyi de d›fl siyaset aç›s›ndan belirtebiliriz. D›fl siyasette de örne¤in Kürt sorununun çözümünün politik anlam kazanmas›n› ve diplomatik faaliyete konu edinmesini sa¤latan geliflmeler yafland›. Hem Avrupa düzeyinde hem ABD düzeyinde bu yönlü geliflmeler oldu¤u söylenebilir. Kuzey Kürdistan aç›s›ndan bu yönlü geliflmeler tarihsel anlam ifade etmektedir. Bunu hiç küçümsemeyelim. Bu sürecin yafland›¤› dönemde Türkiye ile ABD ve Avrupa Birli¤i politikalar› aras›nda çeliflkiler yeni bir boyut kazanm›flt›r. Seçimlerle birlikte oluflan çeliflik durum devam ediyor. Hâlihaz›rda Türkiye yönetimi bu çeliflkiyi çözemedi. Bu çeliflkili durumun sürmesinde ve boyutlanmas›nda Kürt Özgürlük Hareketinin yürüttü¤ü siyasal mü-
Türkiye’nin demokratikleflmesinin geliflmesi söz konusu olur.
Büyük bir örgütlenme ve direnifl mücadelesi yürüttük
Bu dönemde Kürt Özgürlük Hareketi aç›s›ndan temel eksiklik, Kürt Halk Önderi’nin belirtti¤i gibi, KCK sisteminin komün, kooperatif, akademi ve meclisler temelinde kurumlaflt›r›lamamas› olmufltur. Demokratik konfederalizmin inflas›n›n 2007- 2008 ve 2009 y›llar›nda yürütülen ve önemli baflar›lar elde edilen mücadelenin siyasi sonuçlar›na dayanarak baflta kad›n ve gençlik olmak üzere de¤iflik toplumsal kesimleri kapsayacak düzeyde güçlü bir örgütlülü¤e kavuflturulmas› gerekirdi. Bu önemli ve gerçeklefltirilebilir bir hedefti. Bu do¤rultuda çal›flmalar yap›lm›fl, çabalar harcanm›flt›r. Ancak yarat›lan sonuçlar çok yetersizdir. Karfl› taraf›n engellemeleri de bunda etkili olmufltur. Bu alan çal›flmalar› üzerinde devlet operasyonlar›n› hep devam ettirdi, hiç durdurmad›. Sistemin kurumlaflmas›n› engellemede oldukça titiz davrand›¤›n› söylememiz gerekiyor. Bu sald›r›lar› halk›n dinamizmini k›rmak için yürüttü. Esas olarak da demokratik toplum örgütlülü¤ünün güçlü bir biçimde geliflmesini engellemek için yürüttü. Tabii ki buna karfl› büyük bir örgütlenme ve direnifl mücadelesi de yürütüldü. Bu sald›r›lara karfl› toplum direndi. Takdir edilecek bu direnifli küçümsememek gerekir. Bunu da görmezlikten gelemeyiz. Yaflanan k›ran k›rana bir mücadeleydi. Yüzlerce tutuklu var, daha fazlas› gözalt›na al›nd›, b›rak›ld›. Çocuklar bile dünyada görülmedik cezalara çarpt›r›l›yor. 12 Eylül dönemindekine benzer bir faflist sald›r› ve tutuklama, cezaland›rma kampanyas› sürdürülüyor. Buna karfl› halk hala da direniyor; gerçekten de selamlamak laz›m bu direnifli. Zay›fl›klar› var. Bu ayr› bir konu, ama direnifl kesilmemifltir. Örgütlenmede de ›srar var, yeni
ew e. c
“Devlet operasyonlar›n› hep devam ettirdi, hiç durdurmad›. Bu sald›r›lar›n› esas olarak da demokratik toplum örgütlülü¤ünün güçlü bir biçimde geliflmesini engellemek için yürüttü. Tabii ki buna karfl› büyük bir örgütlenme ve direnifl mücadelesi de yürütüldü. Yaflanan k›ran k›rana bir mücadeleydi”
cadelenin etkisi küçümsenemez. Mevcut durumda Türkiye’nin AB ile de ABD ile de Kürt sorunundaki politikalar› çelifliktir, uyumlu de¤iller. Türkiye yönetimi bu çeliflkiyi ortadan kald›rmak, uyum sa¤latmak için elinden gelen bütün çabay› bir diplomatik seferberlik biçiminde harc›yor. Her türlü imkân›n› kullan›yor olsa da, hâlihaz›rda bu çeliflkiyi gidermifl de¤ildir. Bu anlamda da bu dönemde yürütülen siyaset olumlu sonuçlar vermifltir. Bu sürecin en önemli geliflmesi ve kazan›m› ise, yüzde elli düzeyinde Kürt Halk Önderli¤inin Türkiye toplumu nezdinde Kürt sorununun çözümün muhatab› haline gelmifl olmas›d›r. D›fl alanda da bu yönlü geliflme ortaya ç›kar›lm›flt›r. Kürt ulusal siyasetinde de bu tutum ve de¤erlendirmeler geliflmifltir. Güney Kürdistan yönetiminin bakanl›klar› bunu ifade eden aç›klamalar yapt›lar. Türkiye’deki demokratik çevrelerin, emekçi çevrelerin, kad›n çevrelerinin sözlerinde, aç›klamalar›nda Kürt Halk Önderi’nin muhatap al›nmas› aç›kça dile getirilmektedir. Bütün bu süreci, gerici faflist çevreler floven propagandayla ne kadar tersyüz etmeye çal›flsalar da Kürt Halk Önderi baflar›l› bir biçimde yürüttü, yönetti. Hem Kürt sorunun siyasallaflmas›n›n önderli¤ini yapt› hem de Türkiye toplumu ve genel siyasi ortam nezdinde önemli bir muhatap olarak kendisini gündemlefltirdi. fiimdi Türkiye’nin flu bakan›, baflbakan›, bu tür muhatapl›klar› reddediyoruz dese de, Türkiye toplumundaki gerçeklik farkl›d›r. Zaten onlar böyle demeseler mevcut çeliflki ve çat›flma devam etmez, farkl› bir durum ortaya ç›kar. fiimdi sadece onlar diyorlar, eskiden ise herkes Abdullah Öcalan ve PKK muhatap al›namaz diyordu. Bu da büyük bir geliflmedir. Dolay›s›yla bu süreç içinde çok boyutlu önemli bir siyasal hamle gerçeklefltirilmifltir. Bu geliflme üzerinden benzer yeni bir hamle gerçeklefltirilebilirse Kürt Halk Önderi öncülü¤ünde Kürt sorununun çözümü ve
Eylül 2009
om
6
Eylül 2009
SERXWEBÛN
meye çal›fl›ld›. ‹mha baflar›l› olamay›nca bu sefer 15 fiubat komplosu sonucunda ‹mral› sistemiyle bunu yapmak istediler. Kürt Halk Önderi buna karfl› da direndi. Bu direnifle örgüt ve halk da destek verdi. Önderlikle birleflti. Birçok belirsizli¤e, a¤›r bask› ve duygusal ortama ra¤men uluslararas› komplonun Kürt Halk Önderi’nin imhas› ve PKK’nin tasfiyesi üzerinden inkâr ve imha sistemini baflar›ya götürme çabalar› k›r›ld›, bofla ç›kart›ld›. 2003-2004 y›l›ndaki içten tasfiyeci dayatmalar da baflar›s›z k›l›nd›. Nihayetinde Kürt Halk Önderi, çok a¤›r ve zor koflullar bulunsa da, ‹mral› iflkence sistemi alt›nda gerçekten de insan üstü bir çabayla stratejik de¤iflimin teorik tahlilini gelifltirdi. Stratejik de¤iflimi gerektirecek ideolojik, felsefi yenilenmeyi yaratt›. Paradigma de¤iflimi temelinde derin bir ideolojik yenilenme ortaya ç›kard› ve örgütsel yeniden yap›lanman›n yeni teorik aç›l›mlar ve çözümlemeler temelinde inflas›n› sa¤lad›. Bu stratejik dönüflümü ve PKK’nin yeniden inflas›n› ve bu temelde demokratik özgürlükçü sistemin kurumlaflmas›n› engellemek üzere 2005’ten itibaren AKP yönetimi bir sald›r› bafllatt›. Kürt Halk Önderi’nin bu düflünceleri üretmesi ve PKK’nin yeniden inflas› ‹mral› iflkence sistemi alt›nda engellenemeyince, bu düflüncelerin prati¤e geçmesini, örgüte dönüflmesini engellemek için yo¤un bir sald›r›, bask› sistemi yürütüldü. Bunun ad›na da topyekûn mücadele konsepti dediler. Bu sald›r› topyekûn savafl konseptinin bir benzeriydi. Kürt Halk Önderinin fiziki imhas› gerçeklefltirilemeyip ideolojik-siyasi imhay›, yani çürütme politikas›n› baflar›ya götüremeyince, Kürt Halk Önderi ve Özgürlük Hareketi karfl›s›nda baflar›y› yeni paradigman›n ve yeni stratejinin örgüte dönüflmesini, prati¤e geçmesini engellemekte gördüler. Bu bak›mdan 2005’ten 2009’a kadarki süreç önemlidir. Ciddi bir sald›r› ve tasfiye hareketini içermektedir. Kürt Özgürlük Hareketinin bu dönemdeki yü-
rüttü¤ü çal›flmalar bu bak›mdan çok de¤erli bir özelli¤e sahip ve önem tafl›yor. Bu süreç Özgürlük Hareketi aç›s›ndan Önderli¤in yeni düflüncesinin, çizgisinin özümsenme ve örgüte dönüfltürülmesi, hareketin bu temelde yeniden yap›land›r›lmas›n›n süreci oldu. Kürt Özgürlük Hareketi ve halk olarak bir yandan imha ve tasfiye sald›r›lar›na karfl› direnildi, bir yandan Kürt Halk Önderi’nin yeni düflünceleri özümsenmeye ve bu temelde yeniden örgütlenmeye ve yap›lanmaya çal›fl›ld›. Paradigma de¤iflimi temelinde ideolojik yenilenme belirli ölçüde özümsenmifl ve stratejik de¤iflim anlafl›larak pratiklefltirilmeye çal›fl›lm›flt›r.
ne te we .c om
insanlar kat›l›yorlar, boflalan yerleri doldurmaya çal›fl›yorlar. Bir moral düzey, duygusal düzey de var. Özgürlük bilinci daha çok geliflmifl, yay›lm›flt›r toplumun de¤iflik kesimlerine. Bu anlamda birlik e¤ilimi de var. Bu da önemli bir durumdur. Ancak mevcut siyasal ortam ve halk›n bilinç düzeyi de¤erlendirilerek gerçeklefltirilmesi gereken örgütlenmeler yap›lamam›flt›r. Bunu ciddi bir eksiklik ve tek yanl› çal›flman›n sonucu olarak görmeliyiz. Örgütlenmenin yerine direnifl öne ç›kt›. Operasyonlar, tutuklama, gözalt› biçiminde gelifltirilen sald›r›lar karfl›s›nda direnifl ortaya ç›kt›. Böyle bir süreç yafland›.
7
Uluslararas› komployla sürecin önü al›nmak istendi
ww
w.
fiimdiki durum fludur: Kürt Özgürlük Hareketi Kürt Halk Önderi öncülü¤ünde 1993’ten bu yana stratejik de¤ifliklik yapmaya çal›fl›yor. Asl›nda bu ilk ateflkesle birlikte PKK bir stratejik de¤ifliklik yapmaya yöneldi. Asl›nda stratejik de¤iflikli¤i önüne koydu. Fakat bu stratejinin teorik izah›n›, program›n› yapamad›; örgütü buna göre yeniden yap›land›ramad›. Bunu topyekûn savaflç› güçler engellediler; çeteci yönetim engelledi. Hem çetecili¤in, hem devletin, hem uluslararas› güçlerin sald›r›lar› nedeniyle PKK liderli¤inin yapt›¤› stratejik de¤ifliklik ve bu yönlü bafllatt›¤› süreç derinlefltirilerek yürütülemedi. Bu süreç 1 Eylül 1998 ateflkesiyle birlikte yeni bir hamle olarak yürütülmek istendi. Bu ikinci büyük de¤iflim hamlesi oluyordu. Art›k ne olursa olsun bu de¤iflim ve yeniden yap›lanmay› gerçeklefltirece¤iz karar›yla süreç gelifltirildi. Uluslararas› komplo bu süreci bofla ç›kartmak için dayat›ld›. Uluslararas› komployla bu sürecin önü al›nmak, stratejik de¤iflim ve örgütsel yeniden yap›land›rmay› gerçeklefltirmeden PKK tasfiye edilmek istendi. Bu sald›r›lar Kürt Halk Önderi’nin imhas› üzerine yürütül-
Stratejik de¤iflfliimi sabote etmek isteyen sald›r›lar k›r›lm›flfltt›r
Bu ideolojik yenilenme ve stratejik de¤ifliklik halk örgütlenmesine dönüflmese de, tabandaki örgütlenmeler istenen düzeyde yarat›lamasa da, 1993 Mart’›ndaki ilk ateflkesle birlikte ciddi biçimde bafllat›lan stratejik de¤iflimin çok daha köklü felsefi, ideolojik yenilenme ve derinleflme temelinde bir gerçekleflmeye ulaflt›¤›n› söylemek mümkündür. ‹deolojik ve teorik yenilenmeyi ve stratejik de¤iflimi sabote etmek isteyen sald›r›lar k›r›lm›flt›r. O sald›r›lar›n hedefi, hareketin Önderlik çizgisi temelinde yeniden örgütlemesi sa¤lanmadan Kürt Özgürlük Hareketini tasfiye etmekti. 2005-2009 aras›ndaki direnifl böyle u¤ursuz amaçl› topyekûn sald›r› konseptini, inkâr ve imha sistemini bofla ç›karm›flt›r. Stratejik de¤iflim -uygulamadaki bütün hata ve eksikliklerine ra¤men-, asl›nda 2009 bafl›nda bir yönüyle gerçeklefltirilmifltir. Gerçekten de 29 Mart yerel seçimlerinin bir anlam› da buydu. 29 Mart seçimleri hareketin yeni paradigmas›n›n ve stratejik dönüflümünün gerçekleflmesini engellemeye çal›flan sald›r›ya karfl› yürütülen mücadele sürecinin son noktas› oldu. Bu sürecin sonucunda 29 Mart seçimleriyle Kürt Öz-
SERXWEBÛN
ABD henüz PKK ile uzlaflflm ma arama sürecine girmifl de¤il
ww
w.
ne t
PKK bu de¤iflimi yapt›ktan sonra herkese de bu de¤iflimi dayatt›. Stratejik de¤iflimi baflaran PKK, herkese stratejik de¤iflimi dayatan bir PKK’dir. Bu bir gerçektir. fiimdi herkese stratejik de¤iflimi dayat›yor. Çünkü Kürt sorunuyla ilgili çevreler ya PKK’nin stratejik de¤iflim yapmas›n› engelleyeceklerdi ya da engelleyemezlerse kendileri de¤iflmek zorunda kalacaklard›, de¤iflime karfl› direnirlerse de yok olup gidecekler. Baflka çareleri yoktur. Bu bak›mdan hemen 29 Mart yerel seçimleri ard›ndan ABD Baflkan› Obama’n›n Ankara’ya gelip DTP baflkan›yla görüflmesi, asl›nda ABD’nin bu do¤rultuda de¤ifliklik yapmas› anlam›na geldi. ABD PKK’ye karfl› mücadele stratejisini de¤ifltirdi; yeni bir Kürt politikas› ortaya koydu. Bu nettir. Neyi de¤ifltirdi ABD? ‹ki fley de¤ifltirdi: Bir, ABD o zamana kadar Kürt sorununu elbette biliyordu, Kürtleri kabul ediyordu, ama Güney Kürdistan’da, Irak’ta kabul ediyordu, onun d›fl›nda kabul etmiyordu. ‹lk defa 29 Mart seçimi ard›ndan ABD Güney Kürdistan d›fl›ndaki Kürtleri tan›r hale geldi. Nitekim ABD Baflkan› Obama bir Kürt liderle ilk defa görüflüyorum dedi. Bu yeni bir stratejiydi iflte. Sadece Güneyde de¤il, Ortado¤u düzeyinde Kürtlerin tan›nmas›yd›. Kuzey Kürdistan’daki Kürtleri tan›mak, onlara iliflkin politika oluflturmak demek, bütün Kürtleri tan›mak demektir.
Çünkü Kuzey Kürdistan Güney Kürdistan gibi de¤ildir. Art›k Bat› da, Do¤u da bunun d›fl›nda kalamaz. ‹kincisi, ABD Kürt sorununun çözümü konusunda bir strateji oluflturdu veya kendisine yeni bir mücadele yöntemi belirledi. O zamana kadar Kuzey Kürdistan’da Kürt sorunu diye bir fley tan›m›yor, Türkiye’nin yürüttü¤ü mücadeleyi ve bu mücadelenin her türlü biçimini kabul ediyordu. ‘80’li y›llarda da, ‘90’l› y›llarda da Türkiye’ye sonuna kadar destek verdi. En sonunda 2007-2008 y›llar›nda PKK ortak düflman›m›z diyerek Türkiye ile askeri ittifak yap›p Kuzey’de ve Güney’de birlikte askeri operasyon yürütülmesine kat›ld›lar. Bu anlaflma temelinde fliddetle PKK’nin gücü k›r›larak tasfiye edilmesi öngörüldü. 29 Mart yerel seçimleri ard›ndan ABD bu eylem çizgisinde de de¤ifliklik yapt›. PKK’nin tasfiyesinden vazgeçmedi ama PKK ortak düflman›m›z biçiminde Türkiye ile askeri ittifak yaparak PKK’nin üzerine gelme anlay›fl›ndan vazgeçti. Çeflitli yollardan görüflerek, diyalog kurarak, siyasi mücadeleyi gelifltirerek, tecrit ederek tasfiye etme politikas›n› öngördü. ABD henüz PKK ile uzlaflma arama sürecine girmifl de¤ildir. O gerçekleflirse zaten Kürt sorununun çözümünün önü aç›l›r. Önderlik, Türkiye’de Kürt sorununun çözümünü engelleyen derin bir güç var diyor. O gücün üzerinde et-
kili olacak tek güç ise ABD’dir. Bunu herkes biliyor. ABD’nin kendisi de biliyor. Mevcut de¤ifliklikle ABD PKK ile uzlaflma arar noktaya gelmedi. Ama PKK’yi savaflla yok etmenin mümkün olmad›¤›n› gördü ve PKK’yi siyaseten tecrit ederek, daraltarak, marjinallefltirerek tasfiye etme, etkisizlefltirme politikas›n› benimsedi. Birçok rapor var bu konuda. Bu raporlarda taban›n› zay›flatarak PKK’yi daralt›p marjinal k›lmak gerekir diyorlar. Bu raporlar›n hepsi ABD politikas›n›n flu veya bu biçiminde yans›t›lmas›n› ifade ediyor. PKK’nin yürüttü¤ü büyük mücadelenin dayatmas› ve ABD’nin bu de¤iflikli¤i, Türkiye yönetiminin klasik kat› inkâr ve imha çizgisinde, stratejisinde devam etmesini imkâns›z hale getirdi.
ew e. c
gürlük Hareketi halktan kopart›l›p marjinal k›l›namay›nca art›k stratejik de¤iflim gerçeklefltirilmifl oldu. Böylece Kürt Özgürlük Hareketinin stratejik de¤iflim ve örgütsel yeniden yap›land›rma gerçe¤ini gerçeklefltirmeden, yani Kürt sorununun bar›flç›l, demokratik, siyasi çözümünü gerçeklefltirecek bir PKK oluflmadan tasfiye etmek üzere inkâr ve imha sisteminin yürüttü¤ü sald›r›lar bofla ç›kart›lm›flt›r.
Eylül 2009
om
8
Özgürlük Hareketine karflfl›› yeni bir strateji benimsedikleri görülüyor
Bu gerçeklik temelinde Cumhurbaflkan› Abdullah Gül’ün Kürt sorunu var diyerek yeni bir süreç bafllatt›. Daha do¤rusu PKK’nin gerçeklefltirdi¤i stratejik de¤iflimin dayatmas› karfl›s›nda Türkiye böyle bir sürece girmek zorunda kald›. Özellikle Temmuz’dan bu yana Türkiye’de PKK’ye karfl› mücadelede ve Kürt sorununa yaklafl›mda yeni bir strateji oluflturuluyor. Tayip Erdo¤an aç›k aç›k, “bu bir paket de¤ildir, flu bu konudaki bir de¤ifliklik de¤ildir,
Eylül 2009
SERXWEBÛN
9 yaparak kendi tecrit durumlar›n› aflmak istiyorlar. Çünkü eski Kürt bak›fl›n› ve uygulamalar›n› b›rakal›m Kürtleri, ne kendi kamuoylar›, ne de d›fl kamuoyu kabul ediyor. Bu nedenle Özgürlük Hareketini tecrit edecek, Kürt Özgürlük Hareketinin stratejik de¤ifliminin kendilerini zorlamas›n› önleyecek, içte ve d›flta ittifaklar›n› güçlendirecek bir siyasi geliflme yaratmak istiyorlar. Kürtler üzerinde yürütecekleri yeni egemenlik politikalar›na aç›l›m dedikleri baz› basit ve s›n›rl› ad›mlarla siyasi meflruiyet kazand›rmaya çal›fl›yorlar. Mevcut durumda AKP-Genelkurmay ittifak›n›n yürütmeye çal›flt›¤› politika böyledir.
Devlet art›k farkl› bir politikaya “D yöneliyor. Çünkü art›k eski politikalar› yürütemiyorlar ve bu konuda çok zorlan›yor. Bu de¤iflfliikli¤i yaparak o zorluklar› aflflm mak istiyorlar. Yani Türkiye yönetimindeki mevcut de¤iflfliiklik zorlanma sonucu oluyor. Bizim mücadelemiz zorluyor, ABD politikas›ndaki de¤iflfliiklik zorluyor”
Kürt Özgürlük Hareketine karflfl›› kirli bir özel savafl uyguluyorlar
rüttü. Yani mevcut duruma göre bir mücadele mevzilenmesi ve yürütmesi söz konusu de¤ildi. Kürt Halk Önderi y›llar önce bir çözümlemesinde, ilerde Kürtçülü¤ü de elinizden al›rlar, o zaman bu yöntemlerle ve yaklafl›mlarla bir fley yapamazs›n›z diyerek Özgürlük Hareketini ve Kürt halk›n› uyarm›flt›. Devletin ve AKP’nin yapmaya çal›flt›¤› budur. Kürtçülü¤ü Kürtlerin elinden alarak, bu konuda Kürtleri silahs›zland›rmaya çal›fl›yor. Buna göre bir süreç gelifltiriyorlar. Bu önemli bir durum. Yani inkâr ve imhadan vazgeçmifl de¤iller ve bundan sonraki çabalar› da yeni koflullarda yeni yöntem ve araçlarla inkâr ve imhaya yönelik olacakt›r. Ama görüldü¤ü gibi söylem de¤iflik, tutumlar de¤ifliktir.
ne te we .c om
bir süreçtir, biz yeni bir süreç bafllat›yoruz” diyordu. Bu yeni bir stratejik durufl anlam›na geliyor. Bunu görmemiz laz›m. Kürt sorununun demokratik çözümünü hedefleyen bir strateji de¤ildir. Ancak Kürt sorununa bak›flta ve Kürt Özgürlük Hareketine karfl› mücadelede yeni bir strateji benimsedikleri görülüyor. Belki çok kapsaml› planlar›, programlar› ve projeleri haz›r olmayabilir, ancak bilinçli ve hedefi belli olan bir çal›flma yapt›klar› aç›kt›r. Ne yapt›klar›n› bilmeden çal›flma yürütüyorlar demek yanl›flt›r. PKK’ye karfl› mücadelede, Kürt sorununda strateji de¤ifltirdikleri aç›kt›r. Ancak bir daha vurgulama-
ww
w.
l›y›z ki, bu stratejik de¤ifliklik zihniyet de¤iflikli¤i alan›nda yap›lan bir de¤ifliklik de¤ildir. Böyle anlamamak laz›m. Zihniyet de¤iflikli¤i yoktur, inkâr ve imha zihniyeti devam ediyor. Birçok çevre de de¤iflti, toplum da de¤iflti. Ayd›nlarda da de¤ifliklikler vard›r. Fakat devlet yönetiminde zihniyet de¤iflikli¤i olmam›flt›r. Bu de¤iflikli¤i zihniyet de¤iflimi olarak anlamamak laz›m. Ama mücadele stratejisinde de¤ifliklik var. fiimdiye kadarki mücadele stratejilerini kat› ret ve inkâr üzerine kuruyorlard›. fiimdi öyle yapm›yorlar. Kürt’ü tan›yoruz, kabul ediyoruz söylemi çerçevesinde, demokrasi söylemi içerisinde inkâr zihniyetine zarar vermeyecek baz› de¤ifliklikler
Bu yeni bir durum, önemli bir durumdur. Bu yeni durumu anlamak ve do¤ru de¤erlendirmek gerekiyor. O zaman demokratik siyasal mücadele ve demokratik çözüm aç›s›ndan do¤ru yol ve yöntemleri de buluruz. Kuflkusuz Kürt Özgürlük Hareketi siyasal mücadele ve demokratik çözüm sürecini bafllat›rken Türkiye yönetiminde böyle bir stratejik durufl yoktu. Kürt Özgürlük Hareketine karfl› kirli bir özel savafl uyguluyorlard›. Bu özel savafl kaba ret ve inkâra dayan›yordu; imhaya dayan›yordu. Her fleyi Kürt’ün varl›¤›n›, ismini, cismini reddetme temelinde yürütülen bir özel savafl uygulamas›yd›. fiimdi farkl› bir politikaya yöneliyorlar. Çünkü art›k eski politikalar› yürütemiyorlar ve bu konuda çok zorlan›yorlar. Bu de¤iflikli¤i yaparak o zorluklar› aflmak istiyorlar. Yani Türkiye yönetimindeki mevcut de¤ifliklik zorlanma sonucu oluyor. Bizim mücadelemiz zorluyor, ABD politikas›ndaki de¤ifliklik zorluyor, AB’deki de¤ifliklik zorluyor. Dolay›s›yla zorlanma sonucunda farkl› bir politikaya yöneliyorlar. Kürt Özgürlük Hareketi flimdiye kadar hep o kaba ret politika ve uygulamas›na karfl› bir mücadele yü-
AKP iflflbbirlikçi bir kesim oluflfltturmaya çal›flfl››yor
AKP bafllatt›¤› bu süreç temelinde Kürdistan’da toplumsal taban› yeniden kazanmaya çal›fl›yor. Kürtleri bölüp parçalamaya çal›fl›yor. ‹flbirlikçi bir kesim oluflturmaya çal›fl›yor. Yine Türkiye’de Kürt Özgürlük Hareketinin kazand›¤› taban› ve toplumu etkileme durumunu ortadan kald›rmaya çal›fl›yor. ABD ve AB’yi baz› de¤ifliklikler yapt›m ad› alt›nda yeniden kendi siyasetine kazanmaya ve mücadelemizi tasfiye etmede daha fazla destek almaya çal›fl›yor. Aç›l›m dedikleri Plan›n, projenin esas› budur. Buna göre propaganda çal›flmalar›n› etkili bir biçimde yürütüyorlar. Siyasi çal›flmalar›, askeri çal›flmalar› yürütüyorlar. Bu alanlardaki çal›flmalar›n hiçbirinde bir eksilme ve boflluk b›rakma yoktur. Geçen dönemde Kürt sorununda birçok tart›flmalar ve de¤erlendirmeler yapm›fllard›r. Ama ideolojik, siyasi ve askeri çal›flmalar›nda herhangi bir azalma olmam›flt›r. Yeni düflünceler ortaya koymaya çal›fl›yorlar. ‹nsanlar› yönlendirecek yeni söylemler gelifltiriyorlar. Böylece Kürt so-
SERXWEBÛN
Eylül 2009
zordur. Toplum asker ölümlerini eskisi gibi kald›ram›yor. Ekonomik kriz böyle bir operasyon oldu¤unda daha fazla derinleflecektir. Öte yandan seçim sonuçlar›yla birlikte Türkiye Kürt sorunu konusunda zor duruma düflürüldü. fiimdi AKP hükümeti bu zor durumdan ç›kmay› hedefleyen bir siyasi çal›flma yürütmektedir. Kürt sorununda aç›l›m yap›yoruz, bu bir süreçtir diyerek, içerde ve d›flar›da siyasi pozisyonunu güçlendirmeye çal›fl›yor. AKP’nin gelifltirdi¤i süreci flöyle anlamak hatal› olur: ‹flte plan proje haz›rlayacaklar, yol haritas› ortaya koyacaklar biçiminde bir beklenti içine girmek kendini kand›rmakt›r. Hem propaganda edecekler, hem de inkâr ve imha siyasetini ortadan kald›rmayan baz› aç›l›mlar yapacaklar. ‹çte ve d›flta etkili olacak, bizi daraltacak, kendi tabanlar›n› geniflletecek aç›l›mlar yapmaya çal›flacaklar. Böylece kendi siyasi konumlar›n› daha sa¤lamlaflt›rmak isteyecekler. Bu süreç Böyle devam edecektir. Kürt Özgürlük Hareketi üzerinde bu biçimde hem siyasi bask› oluflturacaklar, hem de tutuklamalarla örgütlenmeyi ve mücadeleyi engelleyecekler. Zaten 14 Nisan’dan beri bunu yapmaktad›rlar. Nitekim DTP’nin örgüt çal›flmas›n› engelliyorlar, bas›n› engelliyorlar. Sanat›n da etkisiz oldu¤unu biliyorlar. Gerillan›n duruflunun, hareketin genel duruflunun, Önderlik duruflunun oluflturdu¤u bir toplumsal taban ve dinamizm var. Toplum özgürlük ve demokrasi mücadelesi için eyleme kalk›yor. fiimdi bunun da zeminini ve moral gücünü ortadan kald›rmak için “gerilla çekilmeli ve silah b›rakmal›” dayatmas› yap›yorlar. Gerillan›n toplumu yak›ndan siyasi olarak etkileme durumunu da ortadan kald›r›rlarsa, o zaman Kürt Özgürlük Hareketi genelde daralt›lm›fl, zay›flat›lm›fl, sald›r› yap›lmas› için zemin uygun hale getirilmifl olacakt›r. Dayatmalar› bu çerçevededir. Bu bir özel savafl durumudur. Daha inceltilmifl ve derinlefltirilmifl bir özel savafl durumudur. Yeni bir siyaset te-
tad›r. Botan’dan Dersim’e kadar operasyon sürdürdükleri ve imha planlar› yapt›klar› bilinmektedir. Bu imha hareketlerini en çok da Botan’da, Zagros’ta ve s›n›r üzerinde yürütüyorlar. Askeri amaçl› yollar ve barajlar yap›yorlar. Araziyi gerillaya kapal› hale getirmeye çal›fl›yorlar.
Toplum özgürlük ve demokrasi mücadelesi için eyleme kalk›yor
ne t
rununun demokratik çözümünü isteyen çevreleri etkileyip Kürt Özgürlük Hareketini bofla ç›karmay› hedefliyorlar. Mücadele sonucu siyasi alanda zorland›¤› noktalarda kendini böyle kurtarmaya çal›fl›yor. Aç›l›m dedi¤i süreç ve gelifltirdi¤i iliflkilerle ABD ile çeliflkisini çözmeye çal›fl›yor. AB ile bunu yapmak istiyor. KDP-YNK’yi kendi politik hedeflerine destek verir hale getirmeye çal›fl›yor. ‹ran’la, Suriye ile durumunu daha çok güçlendirmeye çal›fl›yor. Kendi içinde siyasi birlik yaratmaya çal›fl›yor. Tüm bu alanlarda yo¤un çaba gösteriyor. AKP’nin bu süreçte çok aktif olmas›, iç siyasette birbirlerine söylenmeyecek sert sözler de söyleseler de, bu durum asl›nda yeniden bir siyasi birlik yaratmaya yöneliktir. AKP, gelin Kürt sorununda yeni bir ulusal politika belirleyelim, herkes buna destek olsun ve bu sorundan kurtulal›m diyor. Yak›nda yapacaklar› meclis oturumunda da bunu sa¤lamay› hedefliyor. Devlet Askeri sald›r›lar›n› da bu dönemde artt›rm›flt›r. Baz›lar›n›n kendini kand›rd›¤› gibi, AKP Kürt sorununu çözüyor, art›k savafl duruyor, ordunun savafls›z bir duruma geçti¤i gibi bir durum ortada yoktur. Tam tersine son operasyonlardan da aç›kça görüldü¤ü gibi hummal› bir çal›flma içinde olan, uzun vadeli, orta vadeli, k›sa vadeli planlar temelinde yo¤un bir askeri faaliyet yürüten bir ordu bulunmak-
ew e. c
om
10
ww
w.
Siyasi olarak kendini yeni bir siyasetle, söylemle güçlü tutmaya çal›fl›yor. KDP ve YNK üzerinde yeniden çal›fl›yor. Onlar› da devreye koymay›, Kürt Özgürlük Hareketine karfl› bu yeni söylem temelinde tasfiye plan›nda daha fazla rol vermeyi düflünüyor. Zaten gerillay› kaç›rtmak ve kat›l›mlar› engellemek için önceden yapt›klar› anlaflmalar her gün pratiklefltirilmektedir. Önümüzdeki süreçte bunu daha fazla da yapacaklar› flimdiden anlafl›lmaktad›r. Bu biçimde bizim geliflmemizi engellemeye, daraltmaya, s›n›rland›rmaya, kendi zay›fl›klar›n› gidermeye, zorluklar›n› aflmaya, çeliflkilerini çözüp iç ve d›fl siyasi birli¤ini sa¤lamaya çal›fl›yor. Bu konuda güçlendi¤ine inand›¤› zaman askeri sald›r›lar› da gündeme koyacakt›r. Bunun da herkes taraf›ndan çok iyi bilinmesi gerekmektedir. fiu anda kapsaml› bir harekete içerden ve d›flar›dan destek almas› gerçekten de
Eylül 2009
SERXWEBÛN
r›p Türkiye’yi demokratik çözüme zorlamak gerekmektedir. Özcesi bunun için birincisi; siyasi mücadele süreci devam etmeli. ‹kincisi; bununla birlikte sald›r›lar karfl›s›nda gerilla daha aktif savunma yapabilmelidir. Üçüncüsü; Türk devleti ordusuyla, siyasetiyle kendini tasfiye hareketine göre mevzilendiriyor; içte ve d›flta bunu yap›yor. O halde Kürt Özgürlük Hareketi de ayn› düzeyde kendisini mevzilendirmelidir. Bunun için gerillan›n kendisini büyütmesi ve kendisini her türlü savafla haz›rlamas› gerekiyor. Sald›r›lar karfl›s›nda b›rakal›m geri ad›m atmay›, Demokratik toplum örgütlülü¤ünün gelifltirilmesi çok önemlidir. Bunlara paralel olarak d›fl alanlar›n daha iyi örgütlendirilmesi ve mücadeleye sevk edilmesi flartt›r. Önümüzdeki dönemde Güney Kürdistan’› daha fazla zorlayacaklard›r. KDP’yi, Irak, ‹ran ve Suriye’yi Kürt Özgürlük Hareketini kuflatmada kullanacaklard›r. Bu kuflatmay› yaracak bir politika ve mücadele yürütülmelidir. Bu politikalar› bofla ç›kartacak çok boyutlu çal›flmalar yap›lmas› da gereklidir. D›fl siyasette de öyledir. Avrupa, ABD nezdinde daha etkili bir diplomasi çal›flmas› yürütebilmelidir.
Kürt Özgürlük Hareketi flimdiye kadar do¤ru ve etkili bir politika izlemifltir. Bu politikan›n derinlefltirilerek daha etkili hale getirilmesinin imkânlar› vard›r. Ancak flu anda özel savafl topluma flunu empoze ediyor: Gerilla var olursa çat›flma önlenemez, onun için gerilla çekilmelidir, dayatmas›nda bulunuyor. Halbuki gerçek ve do¤ru olan tersidir. Kuflkusuz çat›flmalar durmazsa tart›flman›n, çözüm yolunun önünün aç›lmas› olmaz, tart›flmalar geliflmez. Ama bunun da her yerde oldu¤u gibi çift tarafl› bir ateflkesle çat›flmas›zl›k ortam›n› yaratmaktan geçti¤i aç›kt›r. Türk devleti b›rakal›m çat›flmas›zl›k ortam›n› sa¤lamay›, aksine operasyonlar› aral›ks›z sürdürerek eylemsizli¤i anlams›z hale getirmektedir. Kald› ki dünyan›n her yerinde bu tür sorunlarda geri çekilmesi gereken güç olarak her zaman iflgalci görülen ordu görülür. Kürt Özgürlük Hareketinin böyle bir yaklafl›m› olmamakla birlikte, özel savafl›n gerilla yurtd›fl›na ç›kmal› ya da silah b›rakmal› yaklafl›m› bile Türk devletinin politikas›n›n çözüm de¤il, bir tasfiyeyi hedefledi¤ini göstermektedir. Çözümde samimi olanlar Kürt Özgürlük Hareketinin eylemsizlik karar›na operasyonu durdurarak cevap verirler. Kürt Özgürlük Hareketi flimdiye kadar befl-alt› defa tek tarafl› ateflkes yapt›, ama operasyonlar durmad›¤› için sonuç al›namad›. Gerilla on ayd›r eylemsizlik halinde olmas›na ra¤men operasyonlar durmad›¤› için tart›flmalar da sa¤l›kl› yürümüyor. Bu nedenle do¤ru çözüm yol ve yöntemleri de ortaya konam›yor. Böyle olunca yine devreye on y›llard›r denenen tasfiye politikalar› yeniden devreye sokuluyor. Dolay›s›yla demokratik çözüm istemeyen çevrelerin etkisiz k›l›nmas› aç›s›ndan operasyonlar›n durdurularak bir an önce demokratik bar›flç›l çözüm yolunun aç›lmas› gerekiyor, bunun zemini ve koflullar› her zamankinden daha fazla vard›r, yeter ki bunun gereklerini karfl›l›kl› olarak yerine getirelim.
ne te we .c om
melinde geliflen özel savafl durumudur. Yap›lan zihniyet de¤iflikli¤i de¤ildir, ama siyasi stratejide de¤ifliklik temelinde geliflen bir özel savafl ve bu özel savaflta daha çok derinleflme söz konusudur.
11
Gerilla kendisini her türlü savaflflaa haz›r görüyor
Operasyonlarla eylemsizlik anlams›z hale getiriliyor
ww
w.
Kürt Özgürlük Hareketi de bu yeni özel savafl karfl›s›nda mücadelesini çok boyutlu sürdürmek durumundad›r. Kürt Özgürlük Hareketi tabii ki yapt›¤› stratejik de¤iflimle Türkiye yönetimi karfl›s›nda güçlü bir üstünlük elde etmifltir. Bu temelde Türkiye’nin sald›r›lar›n› bofla ç›karm›flt›r. Yine bu temelde Türkiye’yi de¤iflime zorlam›flt›r. Türkiye devleti AKP hükümetiyle yeni bir Kürt politikas› infla ederek Kürt Özgürlük Hareketinin stratejik de¤ifliklikle elde etti¤i üstünlü¤ü ortadan kald›rmak, böyle bir hamleyle kendini üstün hale getirmek istiyor. Bu konuda da belli bir tan›m ve tez gelifltirmifl, bir yol kendilerine çizmifl durumdalar. Bu bak›mdan Kürt Özgürlük Hareketinin de art›k süreci bu çerçevede de¤erlendirmesi, çözüm olmayan bu politikalar› bofla ç›kararak Türkiye’yi gerçek çözüme zorlamas› gerekiyor. Böyle bir süreçte bu siyaset karfl›s›nda savafl m›, savaflmama m› gibi yaklafl›mlar yetersiz kal›r. Bu gerçe¤i görerek, buna göre bir yaklafl›m gelifltirilmek, inkâr ve imha siyasetinin yeni biçimi olan ve infla edilmeye çal›fl›lan yeni Kürt politikas›n› bofla ç›karmak önemlidir. Bu politika karfl›s›nda zengin taktikler ve politik araçlar gelifltirilmezse Kürt Özgürlük Hareketini daralt›p f›rsat›n› bulunca imha etmeyi gözüne kestirdikleri zaman da, imha etmeyi hedefleyen sald›r›larla sonuç almaya yönelecekler. Bu nedenle hem süreci Kürt sorununun demokratik çözümü temelinde derinlefltirerek devam ettirebilmek, hem de serh›ldanlar ve gerekti¤inde meflru savunmayla bu politikalar› bofla ç›ka-
Tüm bu çal›flmalar içinde en önemlisi tabii ki siyasi mücadeleyle meflru savunmay› birlikte çok iyi yürütme becerisinin gösterilmesidir. Çünkü Kürt Özgürlük Hareketi eylemsizlik halindeyken çat›flma ve imha hareketlerinin aral›ks›z sürdürülmesi gerçe¤i vard›r. Öte yandan Kürt Halk Önderinin haz›rlad›¤› yol haritas› verilmemifltir. Bu nedenle hem siyasal mücadeleyi gelifltirerek AKP’nin oyunlar›n› bofla ç›kartacak, hem de askeri operasyonlar›n imha sald›r›lar›n› k›racak bir durufl sergileyecektir. Siyasi ve meflru savunmay› bir arada yürütmek dönemin mücadele karakteri olmaktad›r.
SERXWEBÛN
12
Eylül 2009
UYGARLI⁄IN TEMEL KAYNAKLARI
om
ARYEN D‹L VE KÜLTÜRÜNÜN YAYILMA SORUNLARI
ew e. c
“SSemitikli¤in çoban dilinin dar olan kelime da¤arc›¤›n›n çok üstünde bir dil hazinesine kavuflflaan 'Aryen dil grubu' flfleekillenmiflflttir. Öyle san›ld›¤› gibi Aryen dil grubunun do¤ufl kökeni Avrupa, Hindistan ve ikisi aras› geçifl bölgelerinde (Kuzey Karadeniz, Rusya stepleri, ‹ran yaylalar›) olmay›p, Verimli Hilal'in çekirdek bölgesindedir. Gerek kelimenin (Aryen) etimolojik çözümü, gerek bütün Hint-Avrupa dil gruplar›nda kullan›lan temel kelimelerin etnik yap›larla ba¤lant›land›r›lmas› bu gerçe¤i do¤rulamaktad›r. Kültürün çekirdek bölgesinin bu alan olmas›, kelime ve dil yap›s›n›n da do¤al olarak burada kurulmas›n› gerektirir”
Bu yaz› Reber Apo’nun UYGARLIK kitab›ndan al›nm›flt›r
lar halinde milyonlarca y›l kal›nd›¤› san›lmaktad›r. Afrika’n›n içlerine sürekli göç halinde olundu¤u belirtilebilir. As›l dünyaya da¤›l›fl›n Rif’in kuzey hatt›nda gerçekleflti¤i birçok veri taraf›ndan do¤rulanmaktad›r. Homo Sapiens’e (düflünen insan) kadar birçok türün ayn› yoldan yay›l›m gösterdi¤i tahmin edilmektedir. Dünyan›n baflka yörelerinde insana benzer tür oluflumuna flimdiye kadar rastlanmam›flt›r. Keflfedilen bütün türler Do¤u Afrika kökenlidir. Dünyan›n farkl› yörelerinde daha yo¤un olarak en az bir milyon y›ll›k fosiller bulunmufltur. Dördüncü buzul öncesine kadar tüm türlerin dünyaya yay›ld›¤› kabul görmektedir. Varsay›mlar bu uzun dönem boyunca insan türlerinin yirmi-otuz kiflilik klanlar halinde toplay›c›l›k ve avc›l›kla geçindi¤ini göstermektedir. Her iki eylemin de el ve ayaklar›n oluflumunda etkili oldu¤u genel bir kabul gören bir görüfltür. Ma¤aralarda, göl ortas›ndaki ada ve kaz›klar üstünde daha güvenlikli kald›klar›n› fosil kal›nt›lar› göstermektedir. Mülkiyet ve ailenin oluflmad›¤›, klan›n kendisinin aile oldu¤u söylenebilir. ‹flaret diline (beden ve ses dili) sahip olduklar›, sesleri simgelefltiremedikleri tahmin edilmektedir. Dilin simgesellik kazanmas›n›n çok uzun bir pratik süreç gerektirdi¤ini daha iyi anl›yoruz.
ww
w.
ne t
Bu bölümde bugünkü uygarl›¤›m›za yol açan temel etkenler tarihsel ve co¤rafi boyutlar› içinde yorumlanmaya çal›fl›lacakt›r. Art›k iyi bilmekteyiz ki, bir toplumu tan›man›n yolu, onun tarihi ve co¤rafi koflullar›n› tan›makla ba¤lant›l›d›r. ‹nsan›n primatl›ktan kopuflundan tar›msal devrime kadar tarih flimdilik yedi milyon y›la kadar ç›kmaktad›r. Yer Do¤u Afrika Rif hatt›d›r. Gerek arkeolojik kal›nt›lar, gerekse insana yak›n türlerin alanda yo¤unca bulunmas› bu tezi flimdilik do¤rulamaktad›r. Kopuflun mutasyonla (ani geliflme) m›, yoksa evrimle mi sa¤land›¤› tam bilinmemekle birlikte, konumuz aç›s›ndan önemli de¤ildir. G›rtlak sistemlerinin çok ses biçimlerine elverifllili¤i, beyinsel çap›n büyüklü¤ü yeni türümüzün avantajlar›ndand›r. Do¤u Afrika Rif’inin hem çöl ve ormana, hem de göllere sahip olmas› türün güvenli¤i aç›s›ndan stratejiktir. Özellikle uzun süre göle kaç›fllar›nda hayvansal tüylerini yitirip bugünkü k›ll› insana yak›nlaflt›¤› düflünülebilir. ‹klim de son derece elverifllidir. Rif’in di¤er bir avantaj›, ayn› vadi ve k›y›lar› takip etmekle Toroslara kadar do¤al bir yol halini teflkil etmesidir. Bu yol iki k›ta (Asya ve Afrika) parças›n›n birleflme ve ayr›flma çizgisini, ayn› zamanda fay hatt›n› oluflturmaktad›r. Rif’te klan-
Araflt›rmalar yaklafl›k yüz elli-iki yüz bin y›l önce Sapiens türün simgesel dil özelli¤ine yaklaflt›¤›n› ortaya koymaktad›r. Ayn› araflt›rmalar iflaret dili yerine, ilk defa modern dillerin atas› olan simgesel de¤er kazanan seslerle anlaflman›n da tahminen elli bin y›l önce ayn› Rif hatt›ndan kuzeye aç›l›p dünyaya yay›ld›¤›n› göstermektedir. Simgesel dille anlaflma büyük bir avantaj sa¤lamaktad›r. Daha iyi anlaflan ve hareket eden gruplar›n üstünlük sa¤lamas› düflünülebilir. Di¤er türlerin tarih sahnesinden h›zla silinmeleri bu geliflmeyle ba¤lant›l› olabilir. Dönem ayn› zamanda Dördüncü Buzul ça¤›d›r. ‹ki geliflmenin çak›flmas›n›n o döneme kadar daha yayg›n tür olan Neanderthal’in sonunu getirdi¤i di¤er tahminler aras›ndad›r. Dünyan›n yeni efendisi, tüm haflmetiyle sahnededir: Homo Sapiens Sapiens = düflünen ve konuflan insan. Bafllang›c›nda dillerin ve ›rklar›n ayr›flt›¤›na rastlamamaktay›z. Fakat daha büyük topluluklar halinde planl› avc›l›k yapt›klar›, ma¤aralar› ev ve mabet gibi kulland›klar›, kad›n›n toplay›c›l›kta ve erke¤in avc›l›kta uzmanlaflt›¤› tahmin edilebilir. Baz› arkeolojik bulgular konuflan türün bu temelde oldukça geliflti¤ini kan›tlamaktad›r. Fransa’yla ‹spanya aras›ndaki bölgede ve
Eylül 2009
SERXWEBÛN
13
“Ne hazindir ki, ilk kimlikli etnisitenin oluflflttu¤u bu alanlarda günümüzde
ne te we .c om
vahflflii bir kimlik soyk›r›m› yaflflaanmaktad›r. Büyük toplumsal geliflflm me dedi¤imiz süreç bu zengin olgu ve kavramlar›yla gerçekleflflm mekte, daha do¤rusu inflflaa edilmektedir. Kavramsal geliflflm me beraberinde düflflüünsel geliflflm meye yol açmaktad›r. Kavramlarla anlaflflaan ve bütünleflfleen insanlar›n dar klan toplumu halinde kalamayacaklar›d›r”
tak dili, dolay›s›yla ilk defa ay›rt edilen ‘K‹ML‹⁄‹’ oluflmaktad›r. Ne hazindir ki, ilk kimlikli etnisitenin olufltu¤u bu alanlarda günümüzde vahfli bir kimlik soyk›r›m› yaflanmaktad›r. Büyük toplumsal geliflme dedi¤imiz süreç bu zengin olgu ve kavramlar›yla gerçekleflmekte, daha do¤rusu infla edilmektedir. Kavramsal geliflme beraberinde düflünsel geliflmeye yol açmaktad›r. Kavramlarla anlaflan ve bütünleflen insanlar›n dar klan toplumu halinde kalamayacaklar›, bir üst toplumsallaflma için büyük bir dinamizm kazand›klar› kuvvetli bir varsay›md›r. Bu konunun gerek antropoloji ve gerekse tarih öncesi ça¤lar aç›s›ndan araflt›r›lmas› gereken en temel alanlardan birisi oldu¤una inanmaktay›m. Büyük arkeolog ve tarihçi Gordon Childe, hakl› olarak böylesi bir sezgiye ulaflm›fl olmal› ki, en önemli eseri olan ve o dönemde bu co¤rafyada olan bitenleri (bir sonraki aflaman›n geliflmeleri için olsa bile, ilk aflamas› için de rahatl›kla söylenebilir) konu edindi¤i kitab›na ‘TAR‹HTE NELER OLDU?’ ad›n› vermektedir. fiu hususu da önemle belirtmeliyim ki, sadece arkeolojik yöntemlerle bölgenin geçmifli ayd›nlat›l›p çözümlenemez: Biyolojiden filolojiye, co¤rafyadan (özellikle iklim ve tar›m co¤rafyas›) sosyolojiye, antropolojiden teolojiye kadar birçok bilim disiplininin verileri bütünlefltirilerek, ilkça¤ tarihinin ayd›nlat›lmas›nda çok önemli geliflmeler sa¤lanabilir. Burada yapt›¤›m›z sadece dikkat çekmek ve göreve davettir.
Hakkâri’deki baz› ma¤aralardaki çizimler hayli güçlü olup bu dönemden kalmad›r. ‹ki bölgenin de Afrika ç›k›fll› göçler için Do¤u ve Bat› Akdeniz üzerinden ilk elveriflli karfl›lafl›lan alanlar› teflkil etmesi genel göç teorisiyle uygunluk göstermektedir.
‹nsanl›k Toros-Za¤ros kavisine neler borçlu
ww
w.
Do¤u Afrika Rif’inden ç›k›flta ana toplanma kap›s› ve Dünyaya yay›lma merkezinin Toros-Zagros kavisi oldu¤unu düflündüren argümanlar çoktur. Birincisi, bu kavis Rif’in do¤al yolunun sonudur. Buralara kadar dalgalar halinde gelinmektedir. Gerek Büyük Sahra’n›n gerekse Arabistan çölünün do¤u ve bat› kap›s›n› adeta kapatmas›, Süveyfl ve Do¤u Akdeniz k›y›lar›n› do¤al yay›lma yolu haline getirmektedir. Güney Akdeniz k›y›lar› da Cebelitar›k Bo¤az›ndan ‹spanya ve Avrupa’ya ikinci önemli yolu teflkil etmektedir. Yap›s›, co¤rafi koflullar› gere¤i Do¤u Akdeniz kadar verimli de¤ildir. Arada ciddi engeller ve besin sorunlar› vard›r. En ideal yol Do¤u Akdeniz k›y›lar›ndan itibaren Verimli Hilal olarak da adland›r›lan Toros-Zagros da¤ silsilelerinin teflkil etti¤i kavisten geçmektedir. Bu alan o kadar elverifllidir ki, kal›p da geliflkin bir toplumsall›¤a dönüflmemek olas› görünmemektedir. Buradan ikinci hususu ç›kartabiliriz: ‹nsan topluluklar› için iklimin elverifllili¤i, do¤al bir tarla düzeninde bol meyve ve bitkiye sahip olmas›, çok zengin av hayvanlar›n› bar›nd›rmas›, güvenlik için ideal ma¤araya sahip bulunmas›, çok say›da nehir
ve akarsuya debi oluflturmas› daha sonralar› insanl›k haf›zas›nda ‘Cennet’ kavram›na yol açacak denli elverifllilik arz etmektedir. Yak›n yörelerdeki çöllere k›yasla bu alan›n sözü edilen olumlu özellikleri karfl›s›nda, cehennem-cennet ikileminin insanl›k haf›zas›na temel kavramlardan biri olarak yerleflmesi anlafl›l›rd›r. Do¤u Afrika Rif’inden sonra insan türünün ikinci önemli yo¤unlaflma alan› oldu¤unu bu özellikleri nedeniyle rahatl›kla varsayabiliriz. ‹nsanl›k tarihinde uygarl›ksal geliflme için ‘kuluçkaya yat›lan yer’ demek abart› say›lmaz. Ayr›ca insanl›¤›n destanl›k öyküsünün yaz›lmaya, daha do¤rusu oluflmaya baflland›¤› yer olarak da kutsallaflt›r›labilir. Daha sonraki büyük devrimler bu kutsall›k destan›n›n ürünleri olacakt›r. Üçüncü olarak, yaklafl›k elli bin y›l öncesinde alandaki yo¤unlaflmalar simgesel dil temelinde geliflmektedir. ‹flaret dili gibi çok ilkel bir anlaflma arac›ndan simge diliyle anlaflmaya geçifl büyük geliflme potansiyeli tafl›maktad›r. Genifl bir dil bölgesinin oluflumu insan türüne muazzam toplumsallaflma, korunma ve besin elde etme imkân› vermektedir. Belki de tarihin henüz keflfi yap›lmam›fl ve ad› konulmam›fl en büyük devrimi budur. ‹lk büyük devrime ‘D‹L DEVR‹M‹’ demek uygun olabilir. Çünkü hiçbir devrim bu devrim kadar bu co¤rafyada toplumsallaflmaya hizmet etmemifltir. Her gün kutsal bir kavram (keflfedilen yeni bitki ve av hayvanlar›) oluflturulmakta, ev düzenine yak›n yerleflimlere (ilk defa güvenli yuvalarda yaflam) geçilmekte, dört mevsim en ideal haliyle yaflanmaktad›r. Tüm bu süreçler kavramlaflt›kça, genifl topluluklar›n or-
Semitik kültür özde bir çoban kültürüdür Jeoloji bilimi yaklafl›k yirmi bin y›l önce dördüncü buzul döneminin sona ermeye bafllad›¤›n›n kay›tlar›n› vermektedir. Di¤er bilim verileriyle desteklendi¤inden, bu do¤ruya yak›n bir geliflmedir. On bin y›l öncesinde Arabistan ve Büyük Sahra Çölünde ya¤mur ve yeflilli¤in daha bol oldu¤u kan›tlanm›flt›r. Bu elverifllilik
SERXWEBÛN
lar (Ari, bu topraklar›n ilk kültürel kimli¤ine sahip Kürtçede ‘toprak, yer ve tarla’ anlam›na gelmektedir) olarak deyimlendirmek mümkündür. Semitiklerin kuzeyini, ilk baflta çekirdek alan olarak Toros-Zagros kavisini tar›msal geliflmeye açan Aryenleri tar›m›n yarat›c›lar› olarak de¤erlendirmek mümkündür.
Bu geliflmede de iklim ve toprak yap›s›, bitki örtüsü ve hayvan türleri belirleyici rol oynamaktad›r. Semitik alanlarda tar›m ancak çok s›n›rl›
vahalarda hurma gibi çok az tür üzerinde gerçekleflirken, kavisin (di¤er ad›yla Verimli Hilal’in) her taraf› tarla olmaya elveriflli olup zeytin, f›st›kgiller, palamut (meflegiller), ard›ç (meyvegiller), ba¤ (üzümgiller), tah›l (bu¤daygiller) yetifltirmeye son derece elverifllidir. Yine yabani koyun, keçi, s›¤›r, domuz, köpek, kedi baflta olmak üzere evcilleflmeye uygun birçok hayvan türünün sürüler halinde dolaflt›¤› aland›r. Da¤lar›n yükselen k›s›mlar›nda genifl ormanlar vard›r. Dört mevsim en uygun halleriyle yaflanmaktad›r. Ya¤murlar adeta düzenli sulamay› and›rmaktad›r. Birçok akarsu ve nehir k›y›s› yerleflmeye oldukça uygundur. Tüm bu elve-
w.
ww
riflli koflullar alt›nda “tarihin flafak vaktinin sökün etmesi” beklenmesi gereken bir geliflmedir. Jeoloji ve ilkça¤ kay›tlar›, alanda buzullar›n on befl bin y›l öncesine kadar yüksek da¤l›k alanlara do¤ru çekildi¤ini göstermektedir. Yüz binlerce y›l boyunca insan türünün en önemli yo¤unlaflma alan› olmas›, dil devriminin yo¤unca yaflanmas› ve Semitik kültürün dayatmas› sonucunda, bölgenin k›sa süren bir mezolitik (orta tafl devri, yaklafl›k M.Ö. 15 bin-10 bin dönemi) dönemden, devirden sonra neolitik devire geçti¤i varsay›lmaktad›r. Hakkâri ma¤aralar› mezolitik ve daha öncesinin yo¤unca yafland›¤›n›n ipuçlar›n› vermektedir. Yontma tafllar da bu ko-
ew e. c
Hakkâri ma¤aralar› mezolitik ça¤ ve daha öncesinin yo¤unca yaflflaand›¤›n›n ipuçlar›n› vermektedir
ne t
çobanl›k kültürünün yaklafl›k ayn› dönemde geliflmesiyle çak›flmaktad›r. Bununla birlikte di¤er büyük bir geliflme, Afrika’n›n ilkel dil yap›lar›ndan daha üstün Semitik dil gruplar›n›n kendini göstermesidir. Semitik kültür özde bir ‘çoban kültürü’dür. Örne¤in çobanl›k o denli önem kazanm›flt›r ki deve, koyun, keçi gibi hayvanlara iliflkin oluflan büyük bir kültürel birikim halen varl›¤›n› sürdürmektedir. Bu temelde etnisitenin oluflup farkl› kimlik kazand›¤› da gözlemlenmektedir. Çok güçlü bir etnisite (afliret) kültürünün halen geçerlili¤ini korumas› bu geliflmeyi kan›tlay›c› niteliktedir. Birçok Sümer ve M›s›r uygarl›k söyleminde de bu kültürün etkilerine bolca rastlanmaktad›r. Yaklafl›k alt› bin y›l öncesine kadar elverifllili¤ini sürdüren iklime ba¤l› olarak, Semitik kültür Büyük Sahra Çölünden Do¤u Arabistan’a, Kuzeyde ise tar›ma elveriflli toprak sahalar›na kadar çok genifl bir sahaya tarihte ilk defa kal›c› bir iz b›rakmak üzere damgas›n› vurmufl gibidir. Semitik kültür sahas› Do¤u Afrika Rif’indeki kültürün devam› niteli¤indeki geliflmifl bir aflamas›n› teflkil etmektedir. Bu kuflak daha sonra tek tanr›l› dinlerin kurulufluyla özgünlü¤ünü pekifltirecektir. Fakat önemle belirtilmeli ki, M›s›r ve Sümer uygarl›¤›n›n oluflumunda bu kültür belirleyici olmaktan ziyade, iki uygarl›k alan› üzerinde Aramitler ve Apirular (Do¤u ve Bat›dan gelen tozlu, kirli insanlar) ad›yla tarihin ilk istilac› kabileleri olarak de¤erlendirilecektir. Semitiklerin tarihin flafak vaktinde çok önemli bir oluflum olduklar›n›, adeta ayak seslerini titrefltirdiklerini belirtmek mümkündür. Kuzeyde tar›ma elveriflli topraklar› aflamamalar›n›n nedeni ise, belki de onlardan daha güçlü bir kültürün geliflim kaydetmesidir. Tar›m kültürüne ad›m ad›m geçifl kültürü de diyebilece¤imiz bu oluflumlara genel olarak ‘tarla kültürü’ demek uygun bir adland›rma olabilir. Nitekim tarihte ‘Aryenler’ olarak adland›r›lan bu toplumsal geliflmeyi tarlac›lar, toprakl›-
Eylül 2009
om
14
nuda bolca kan›t sa¤lamaktad›r. Bölgede as›l patlaman›n neolitikle bafllad›¤›na, yaklafl›k on iki bin y›l öncesinden bu kültüre geçildi¤ine dair bolca kan›ta rastlamaktay›z. Tar›m, tarla ve köy devrimi olarak da adland›rabilece¤imiz bu ça¤, gerek insanl›k gerekse daha dar anlamda uygarl›k tarihinin (yaz›l› tarih) bir önkoflulu niteli¤indedir. Kendi bafl›na dev bir Kültür Ça¤›d›r. Önemi henüz lay›k›yla anlafl›lmayan ve tarihte hak etti¤i yeri bulmayan bu kültür üzerinde ne kadar durulsa o kadar yerindedir. Gordon Childe bu alandaki kültür ça¤›n›n Bat› Avrupa’daki dört yüz y›ll›k kültürden daha az önemli olmad›¤›n› söylerken
Eylül 2009
SERXWEBÛN
bundan dokuz bin y›l önce güneye do¤ru yay›l›m gösteren bu kültürün anavatan› Çin’dir. En bat› ucu Finlilere kadar uzanan bu kültürden Türk, Mo¤ol, Tatar, Koreliler, Vietnam ve Japonlar baflta olmak üzere, en genifl üçüncü Kuzey kufla¤›n›n olufltu¤unu söylemek mümkündür. Amerika k›tas›ndaki K›z›lderili kökenli kültürün de Bering Bo¤az› üzerinden ayn› dönemdeki yay›l›m›n sonucu oldu¤una dair güçlü arkeolojik, etimolojik, etnolojik kan›tlara sahibiz. Eskimolar› da bu gruba dahil edebiliriz. Afrika’n›n halen yaflayan birçok kültürü yüz binlerce y›ll›k özelliklerini korumas›na ra¤men, Semitik grubun güçlü etkisini yaflamaktad›r. Özellikle Swahili dil grubundakiler böyledir. Ormanlar›n, da¤lar›n ve çöllerin derinliklerinde milyonlarca y›l öncesini yaflayan klanlara rastlamak da mümkündür. Bu tabloya göre insanl›k, baflta yerküremizin güney-orta-kuzeyinde olmak üzere, bundan alt› bin y›l öncesine do¤ru geldi¤imizde, uygarl›¤a geçifl yapacak üç temel dil ve kültür grubuna kavuflmufl bulunmaktad›r. Bu kültürler aras›nda yo¤un geçifllerin olmas› do¤ald›r. Tarih ve co¤rafyan›n etkisi alt›nda farkl›l›k tafl›d›klar› da günümüzde bile gözlemlenmektedir. Konumuz aç›s›ndan önem tafl›yan husus, Hint-Avrupa uygarl›¤›n›n kaynaklar›n› araflt›r›rken, ana kayna¤› do¤ru teflhis etmektir. Tarih bilimi zaman-mekân etkisindeki çekirdek kültür tan›mlamalar›na öncelik vermektedir. Kapitalist kültürün bile çok keskin bir çekirdeksel yay›l›m›n›n oldu¤unu günümüzde netçe bilmekteyiz. Kayna¤› olmayan, hayali ve havai tarih anlay›fllar› bilincimize a¤›r darbe vurmaktad›r. Tarih bilincini yaflamsal yorumlara kavuflturamayanlar, günümüzün yorumunu da anlaml› yapamazlar. Tarihsiz bir toplumu yetkince anlamak ve yaflamak mümkün de¤ildir. Daha önceki ‘Özgür ‹nsan Sa vunmas›’ adl› savunmamda uygarl›¤›n kayna¤›n› de¤erlendirirken, afl›r› biçimde F›rat-Dicle havzas›na ve ondan kaynakl› Sümer uygarl›¤›na
indirgemeci yaklaflt›¤›ma iliflkin baz› elefltiriler alm›flt›m. Bu elefltirileri de göz önünde bulundurarak, indirgemecilik konumunda bulunmad›¤›m›, ama ana kayna¤› önemsedi¤imi ›srarla belirtmek durumunday›m. Tarihin ak›fl›n› bir ana nehre benzetirsek (toplumsal geliflmenin ontolojik yap›s› aç›s›ndan bu kaç›n›lmazd›r), ana kültür ve yan kollar meselesine dikkat çekmek maksad›yla taslak niteli¤indeki bu düflünceleri belirtiyorum. Daha do¤rusu dikkat çekiyorum. Nas›l ki günümüzün hâkim uygarl›¤›, yani kapitalist modernite Hint-Avrupa uygarl›¤› kökenine dayanmaktaysa, HintAvrupa kültürü de Aryen kültürü kayna¤›na, onun Sümer ve M›s›r kollar›na dayanmaktad›r. ‹nsanl›k uygarl›¤›ndaki ana nehir ve kollar› sorununu do¤ru çözümleyemezsek, günümüzün do¤ru anlamland›rmas›n› yapamay›z. Ana nehre kimi yan kollar güçlü akar, kimi kollar yar› yolda kurur. Ayr›ca ana nehrin do¤du¤u kaynak da belirleyici anlama sahiptir. E¤er toplumsal geliflmenin tarihsel ve co¤rafi boyutlar›yla yetkin bir anlam›na eriflmek istiyorsak, yöntemin gereklerini sorunlar›n çözümünde denemek gerekir.
ne te we .c om
gerçe¤e daha yak›n durmaktad›r. O kadar icat yap›lm›flt›r ki, saymakla bitmez. Tüm tar›msal, zanaatsal, ulafl›m, bar›nma, sanat, yönetim, din alanlar›nda devrim niteli¤inde geliflmeler yaflanm›flt›r. Her alanda binlerce yeni olgu keflfedilip adland›rmalara konu olmufltur.
15
Aryen dil grubunun do¤ufl kökeni Verimli Hilal’in çekirdek bölgesidir
ww
w.
Böylelikle Semitiklikten sonra en genifl, hatta Semitikli¤in çoban dilinin dar olan kelime da¤arc›¤›n›n çok üstünde bir dil hazinesine kavuflan ‘Aryen dil grubu’ flekillenmifltir. ‹nsanl›¤›n kaybolmayan haf›zas›n›n temeli at›lm›fl gibidir. Bu dil grubunun Hindistan’dan Avrupa k›y›lar›na kadar genifl bir sahaya tafl›nan kültürle birlikte yay›lmas›, bu çözümlememizin do¤rulanmas›n› bir kez daha göstermektedir. Öyle san›ld›¤› gibi Aryen dil grubunun do¤ufl kökeni Avrupa, Hindistan ve ikisi aras› geçifl bölgelerinde (Kuzey Karadeniz, Rusya stepleri, ‹ran yaylalar›) olmay›p, Verimli Hilal’in çekirdek bölgesindedir. Gerek kelimenin (Aryen) etimolojik çözümü, gerek bütün Hint-Avrupa dil gruplar›nda kullan›lan temel kelimelerin etnik yap›larla ba¤lant›land›r›lmas› bu gerçe¤i do¤rulamaktad›r. Daha da önemlisi, kültürün çekirdek bölgesinin bu alan olmas›, kelime ve dil yap›s›n›n da do¤al olarak burada kurulmas›n› gerektirir. Halen mevcut etnik kültürel yap›lar ve di¤er tarihi kan›tlar bu gerçe¤i fazlas›yla do¤rulamaktad›r. O halde ikinci büyük dil ve kültür kufla¤›n›n varl›¤›, tarihi ve yay›lmas› gerek toplumsal geliflmenin, gerek onun uygarl›ksal (kent yap›l›) aflamas›n›n anlafl›lmas›nda tarihi öneme sahiptir. Daha önceki tüm katmanlar›n bu iki temel dil ve kültür grubu içinde eridiklerini söylemek mümkündür. Sadece ayn› buzul döneminin sona ermesinden sonra Sibirya’n›n güney eteklerinde (Yakutistan vb) üçüncü bir dil-kültür grubundan söz edilebilir. Muhtemelen
Toplumsal geliflflm mede kültür ve uygarl›¤›n yeri
Tarihte kültür ve uygarl›¤› temel alan yaklafl›mlar s›n›rl›d›r. Var olanlar da de¤iflik bak›fl aç›lar›na sahiptir. Burada çözmeye çal›flt›¤›m›z sorunlar› kültür ve uygarl›k temelli olarak koymuyoruz. Toplumsal geliflmede kültür ve uygarl›¤›n yerini ve zaman›n›, belirleyicili¤iyle birlikte katk›s› oran›nda de¤erlendirmek durumunday›z. Aksi halde eldeki tarih (ki, ço¤unlukla böyledir) ‘olaylar y›¤›n›ndan’ öteye bir anlam tafl›maz. Tarih biliminin ö¤reten de¤il, ö¤renmeden al›koyan niteli¤i bu özellikle yak›ndan ba¤lant›l›d›r. Din, hanedan, kral, savafl, kavim ve benzeri olgular›n say›sal dökümünden iba-
SERXWEBÛN
umunun, gerek köklü bir “Aryen dil-kültür grubunun gerek dilin oluflflu kültürel altyap›ya temel teflflkkil etmesinin tarihsel ve co¤rafi koflfluuluna ba¤l› oldu¤unu söylüyoruz. M.Ö. 10000-4000 y›llar› aras›, yaklaflfl››k olarak bu dil ve kültürün iyice kurumlaflfltt›¤› 'uzun dönemi' ifade eder. Her tür çömlekçilik, tar›m için saban ve hayvan koflfluumu, tekerlek, dokuma, elle ö¤ütme de¤irmeni bulunmuflfl,, sanat ve din kurumlaflflm m›flfltt›r”
Aryen dil-kültür kökenli milliyetçilik yapmak akl›m›z›n köflfleesinden geçmez
ww
w.
ne t
Yöntem ve bilgi sistemine dair aç›klamam›za ba¤l› kalarak çözümlememizi biraz daha boyutland›ral›m. Aryen dil-kültür grubuna yönelik bir elefltiri de, güya Hitler de bu kavram› kulland›¤› için ‘›rkç›l›k’ kokusu tafl›yabilece¤ine iliflkindir. Bunlara flunu söylemek gerekir: Hitler’in partisinin isminde ‘sosyalizm’ sözcü¤ü de vard›r. O zaman ›rkç›l›k kokar deyip sosyalizmi terk etmek mi gerekir? Kald› ki, faflizm çok farkl› bilimsel ve ideolojik kavramlar› baflar›yla kullanmada, yani ‘demagojik’ çabas›nda son derece baflar›l›d›r. Böyle oldu¤u için herhalde bilim ve ideolojiyi b›rakacak de¤iliz. Aryen dil-kültür kökenli milliyetçilik yapmak akl›m›z›n köflesinden geçmedi¤i gibi, milliyetçili¤e karfl› en anlaml› yorum sahiplerinden biri oldu¤umu da gururla, onurla belirtmek durumunday›m. E¤er bugün bile Irak’taki vahfleti anlamak istiyorsak, flimdiye kadarki tarih ve sosyoloji bilimimizin iflas etti¤ini öncelikle kabul etmeliyiz. Ondan sonra elefltiri ve yeni tarihsel-sosyolojik öneri hakk›m›z do¤ar. Yapmaya çal›flt›¤›m›z da bu insanl›k trajedisi
için küçük bir katk›d›r. ‘Özgür ‹nsan Savunmas›’nda uzunca anlatmaya çal›flt›¤›m konuya ana hatlar›yla yer vermek durumunday›m: a- Aryen dil-kültür grubunun gerek dilin oluflumunun, gerek köklü bir kültürel altyap›ya temel teflkil etmesinin tarihsel ve co¤rafi kofluluna ba¤l› oldu¤unu söylüyoruz. M.Ö. 10000-4000 y›llar› aras›, yaklafl›k olarak bu dil ve kültürün iyice kurumlaflt›¤› ‘uzun dönemi’ ifade eder. Her tür çömlekçilik, tar›m için saban ve hayvan koflumu, tekerlek, dokuma, elle ö¤ütme de¤irmeni bulunmufl, sanat ve din kurumlaflm›flt›r. Çok verimli bir bitkisel ve hayvansal ürün listesi, nüfusun büyük art›fl göstermesinde kendini kan›tlam›flt›r. Sadece yeni ve geliflkin yontma tafllardan balta, b›çak, de¤irmen, tekerlek, mimari ve di¤er sanatsal ve dini eserler yap›lm›yor; kalkolitik dönem dedi¤imiz dönemde maden tafl›ndan da daha verimli eserler yap›l›yor. Bunlar›n örneklerine günümüzde bolca rastl›yoruz. Zagros eteklerindeki Bradostiyan kaz› merkezlerinden, Çayönü ve en son Urfa yak›nlar›ndaki kaz› merkezlerinden (Göbeklitepe) on bir bin y›l öncesine dayand›¤› kan›tlanan muazzam yontulmufl tafltan ev ve dini mimari örneklerine, maden tafl›ndan yap›lm›fl birçok araç gerece rastlanm›flt›r. Bugün bile yerel halk›n kulland›¤› bu kültürel araçlar ve onlar› ifade eden kelime gruplar› çekirdek alan kimli¤ine ›fl›k tutmaktad›r. Ceo (Geo-yer), Erd (yer, toprak, tarla), jin (kad›n, yaflam), roj (günefl), bra (kardefl), mur (ölüm), sol (ayakkab›), neo (yeni), ga (öküz), gran (büyük, a¤›r), mefl (yürüme), guda (tanr›) ve daha onlarcas›n› sayabilece¤imiz kelime-
lerin bugün bile birçok Avrupa dilinde kullan›lmas› kaynak meselesine ›fl›k tutmaktad›r. Otantik (en eski yerleflik halklar) halk gruplar› olan Kürt, Fars, Afgan, Beluci gibi tan›nm›fl olanlar›n dillerinde de halen kök olarak yaflayan bu kelimeler Ari dil-kültür grubunun Avrupa ve Hint kaynakl› olmay›p, tersinin do¤rulu¤unu kan›tlamaktad›r. Tarihi köklerini yaz›l› olarak Sümer metinlerinde, arkeolojik olarak birçok bölge merkezlerinde en az›ndan on iki bin y›l öncesine götürebilece¤imiz bu kültür zaman›nda Avrupa ‘eski tafl devri’ni yaflarken, Hindistan ‘Pigmeler’ dönemini yafl›yordu. Aryen dilkültürün bu ‘uzun süre’ tarihinde insanl›¤›n bugün yaflad›¤› tüm argümanlar›n (temel yaflam araçlar›n›n) yaklafl›k yar›s›ndan az olmayanlar›n› üretip kurumlaflt›rd›¤›n› rahatl›kla gösterebilecek durumday›z. Baz› örneklerini sundu¤umuz merkezler d›fl›nda binlercesi daha yer alt›nda beklemektedir. Ayr›ca bugün bile mevcudiyetini koruyan otantik dönemden kalma halk gruplar› birer canl› arkeolojik merkez durumundad›r. Bu halklar›n kimlik olarak en az›ndan alt› bin y›l öncesinden varl›klar›na (etnik farkl›laflma) rastlamaktay›z. Bir kez daha belirtmeliyim ki, bu çekirdek kültür merkezinde (Verimli Hilal) olup bitenler bütün yönleriyle anlam olarak ifade edilmedikçe, tarih bilimi büyük eksiklikler tafl›yacakt›r.
ew e. c
ret olan tarih; toplumsal geliflmeyi ö¤reten de¤il, ö¤renilmesini engellemek için bilinçlice üretilmifl bir perdelemenin, zihni ve toplumsal haf›zay› iktidar ve istismar sahipleri için haz›rlaman›n ideolojik çabalar›d›r. Bu tarz anlat›mlar yüksek bir belirleyicilik oran›nda ideolojik temelde meflruiyet sa¤laman›n çok eskiden kalma propaganda araçlar›d›r.
Eylül 2009
om
16
Semitik dil ve kültürün yeri kesinlikle göz ard› edilemez b- Önemli bir yan kol olarak Semitik dil ve kültürün yerini kesinlikle göz ard› edemeyiz. Tarih bak›m›ndan ayn› dönemde fark›n› oluflturan bu dil-kültür yap›s›n›n zenginli¤inden kuflku duyulamaz. Çobanl›k ve afliret kültürü aç›s›ndan belki daha da zengindir. Aryen dil-kültür grubundan bu yönüyle daha geliflkin olabilir. Sümer metinlerinde buna dair izlere rastlamaktay›z. Bu metinlerde çoban ve tarla kökenlilerin
Eylül 2009
SERXWEBÛN
17 olarak belirmektedir. Aramiler, Aramitler, Apirular daha çok Sümer ve M›s›r kavramlaflt›rmalar›d›r. Fenike, Filistin ve hatta ‹srail’in sonradan Semitik dil ve kültür içinde eridikleri (M›s›r firavun kültürü gibi) kuvvetle yorumlanmaktad›r. Bafllang›ç noktalar› deniz ve Aryen kültürle iç içedir. Semitik göç dalgalar› içinde ilk do¤al hallerini yitirdiklerine iliflkin kan›tlar vard›r.
de bunlar ‘peygamber ve emir’ kurumlar›na dönüfleceklerdir. Semitik sahada yer almas›na ra¤men, M›s›r Firavun uygarl›¤›nda Semitik kültürün katk›s› gözlemlenmemektedir. Çoban kültürünün M.Ö. 4000’lerde böylesi bir kent uygarl›k kültürüne yol açmas›n›n maddeten, kavram ve kurum olarak herhangi bir içeri¤ine rastlamamaktay›z. Zaten M›s›r belgeleri de bu kültürü kendine çok yabanc› hissetmektedir. Dil yap›s›nda da benzerlik yoktur. Semitik kültür ilk katmanda Akad, Babil, Asur, Kenan, ‹srail kimlikleriyle yaklafl›k M.Ö. 2500’lerde yaz›l› tarihte yer bulmaktad›r. Arap kimli¤i, çok sonralar› yaklafl›k M.Ö. 500’lerde ad
kaynaklar›yla arkeolojik kay›tlar ve halen devam eden baz› otantik kal›nt›lar bol malzeme sunmaktad›r. Bu sald›r› ve kolonileflmeleri M.Ö. 5000’lere kadar götürmek mümkündür. Özellikle s›ras›yla Akad, Babil, Asur, Arami ve Arap kolonileri izlerini katmanlar halinde Yukar› Mezopotamya’da b›rakm›fllard›r. Asur ve Arap etkileri daha güçlüdür. Araplar ‹slamiyet’le birlikte yo¤un bir asimilasyonu beraberinde tafl›yacakt›r. ‹slamlaflma Araplaflmayla iç içe geçecektir. Bu istila, kolonilefltirme ve asimilasyona karfl› Aryen kültürü ve dili büyük direnifl göstermifl ve zaman zaman karfl› sald›r›, istila, kolonilefltirme ve asimilasyona güç getirebilmifltir. Sümer uygar-
l›¤›n›n ilk kurucular›, M›s›r uygarl›¤›n›n öncülerini, Hiksoslar ve ‹branileri tarihte bilinen örnekler olarak sunabiliriz. Sümerlerin ilk öncülerinin Yukar› Mezopotamya Aryen çekirdek kültürün en geliflkin ça¤› olan Tel Halaf (M.Ö. 6000-4000) döneminde Afla¤› Mezopotamya’ya göçle bu kültürü tafl›y›p orada üst bir aflamaya u¤ratt›klar› kabule en yak›n yorumdur. Sümerlerin dil ve kültür yap›lanmas›na Akad, Babil ve Asur etkilerinin daha sonra dahil edildikleri gayet iyi bilinmektedir. Sümerleri göç eden gruplardan ziyade, Tel Halaf ça¤›n›n kültür yay›lmas› olarak adland›rmak tarihin do¤ru yorumlanmas›na daha çok katk›da bulunacakt›r. Belki de Aryen kültür sahas›ndan baz› gruplar göç etmifl olabilirler. Fakat as›l etkileyici unsur, o dönemde en güçlü ça¤›n› (evrensel olarak) yaflayan kültürün yay›lmas›d›r. Bazen iddia edildi¤i gibi, burada Orta Asya veya Kafkas etkileri aramak saçmad›r. Çünkü Sümer kurulufl ça¤›nda (M.Ö. 5000’ler) bu alanlar daha eski tafl dönemini yaflamakta, Aryen kültürle yeni tan›flmaktad›rlar. Sümer kültürü gibi çok geliflmifl bir kültürü ne içerik, ne de biçim bak›m›ndan besleyecek unsurlar› tafl›mamaktad›rlar. Sald›r› güçleri de Aryen dil-kültür kufla¤›n› aflacak kadar geliflmifl olmaktan uzakt›r. Kültürleri saf düflünmek do¤ru olmad›¤›ndan ve iç içeli¤in daima mümkün olmas›ndan dolay›, baz› Kafkasik ve Orta Asyaik göç unsurlar› dönemin Avrupa’s› ve ABD’si olan Verimli Hilal’e ve Sümer kufla¤›na göç etmifl olabilirler. Nitekim dünyan›n birçok alan›ndan çok farkl› ve ço¤u yoksul olan kültür gruplar› bugünkü Avrupa’ya ak›n edip yerleflmektedirler. Nas›l ki günümüz Avrupa kültürü Dünyan›n her taraf›na tafl›n›yorsa, Aryen dil ve kültürü de özellikle kurumlaflma ve nüfus patlamas› aflamas›ndan sonra (özellikle Tel Halaf dönemi: M.Ö. 60004000) benzer bir yay›lmaya olanak sunmaktad›r. Kendi içlerine göçlerini ise yoksul emekçilerin Avrupa’ya göçlerine benzetebiliriz.
ne te we .c om
iki ana kol biçiminde rekabet ve çat›flmalar›ndan destans› olarak söz edilmektedir. Bugünkü Irak’a ne kadar da benziyor! Dil ve kültüründe destans› yap› geliflkindir. Yeknesak çöl özellikleri benzerlik arz etti¤inden, göksel tanr› ‘El, Allah’ oluflumu bu dönemlere denk gelebilir. Afliret toplumunun harikulade ve ilk farkl›laflan kimli¤i gökler misali yüceltilerek, ‘El, Allah’ olarak kutsal bir kavrama kavuflmufl olabilir. Durkheim’in tanr› kavram›n› ‘toplumsal kimlik’ olarak yorumlamas›n›n ‘El, Allah’ örne¤inde güçlü bir kan›tla desteklenmesi mümkündür. Semitik kültürde en erkenden ‘fleyh, seyyid’ kavram ve kurumlar› flekillenmifl olsa gerekir. Uygarl›k dönemin-
Araplar ‹slamiyet’le birlikte yo¤un bir asimilasyonu beraberinde taflfl››d›lar
ww
w.
Semitiklerin Aryen dil ve kültür sahas›na dalga dalga sald›rd›klar›na veya göç ettiklerine iliflkin Sümer
SERXWEBÛN
ww
w.
ne t
c- Önemli bir kültür sahas› olarak Nil vadisini do¤ru yorumlamak önem tafl›r. Bu vadideki tar›m kültürünü gelifltirmek ve M›s›r firavun uygarl›¤›na tafl›mak Semitik kültürün dil ve yap›s›na yabanc› kalmaktad›r. Semitik kültürün içeri¤i bu yetenekten yoksun gözükmektedir. Sadece M›s›r dil yap›s› bile hiç Semitik ö¤eler tafl›mamakla fark›n› ortaya koymaktad›r. Daha güneydeki Sudan, Etiyopya ve di¤er Afrika sahalar›ndaki kültür de eski tafl devrini aflmaktan çok uzakt›r. Dolay›s›yla M›s›r kültürüne yol açmalar› teorik olarak mümkün olmamakta, daha do¤rusu düflünülmemektedir. Afrika kabilelerinin devam› niteli¤indeki göç eden gruplar›n uzun süre Nil vadisinde geliflim sa¤lamalar› yine teorik olarak düflünülmemektedir. Zira gerekli tar›msal devrim ürünleri ve araçlar›na ihtiyaçlar› vard›r. Verimli Hilal’deki hiçbir tar›m bitkisinin Nil vadisinde kendili¤inden yetiflti¤ine dair bir ize rastlamamaktay›z. Hayvansal varl›klar içinde M›s›r efle¤i d›fl›nda örneklere de pek rastlamamaktay›z. Teorik varsay›mlar Dünya geneline yay›l›m gösteren Aryen kültürün ayn› dönemde bir kolunun da bu bölgeye ulaflt›¤›n› düflündürmektedir. Unutmamak gerekir ki, Do¤u Afrika Rif Vadisi Nil’e yak›nd›r ve güneyden kuzeye oldu¤u kadar kuzeyden de güneye insan ak›fllar› pekâlâ mümkün ve beklenirdir. Üstün kültürler hep bu eski yollarla karfl› etkilerini tafl›m›fllard›r. M›s›r uygarl›¤›n›n M.Ö. 4000’lere denk gelmesi, Verimli Hilal’deki patlaman›n Sümer kültürüne yol açmas› gibi, M.Ö. 5000’lere do¤ru bir yay›lmas›na dayanabilir. ‹çerik, biçim ve ulafl›m olanaklar› buna elvermektedir. Nitekim ayn› yol üzerinden M.Ö. 2000 bafllar›nda Hiksoslar›n, ard›ndan M.Ö. 1700’lerde ‹branilerin (tarihin yaz›l› olarak kaydetti¤i kadar›yla) M›s›r’da koloni oluflturmalar› ve hatta yönetici konumuna yükselmeleri düflüncemizi kan›tlayan örneklerdir. Aryen sahas›ndaki kültü-
rün yay›lma gücü giderek zay›flasa da, Semitik alanlara benzer ak›fl› daha sonra da sürdürecektir. d- Aryen kültürün Verimli Hilal’de kendini kan›tlay›p güçlü bir kurumlaflma sa¤lamas›n›n ard›ndan daha do¤uya, bugünkü ‹ran, Afganistan, Pakistan ve Hindistan’a do¤ru yay›l›m› da oldukça etkili olmufltur. Tekrar vurgulamal›y›m ki, burada tafl›nan insan gruplar›ndan ziyade kültürdür, fiziksel de¤il kültürel etkilerdir. ‹lk belirtilerine ‹ran yaylalar›nda M.Ö. 7000’lerde rastlad›¤›m›z kültürel tafl›nma, Hindistan’da takriben M.Ö. 4000’lerde etkili olmaya bafllam›flt›r. Türkmenistan yaylalar›nda bu etki 5000’lere eriflmektedir. Daha önceki kültürel katmanlar›n eski Afrikal› kökenlerden gelen ve halen eski tafl devrinde çak›l› kalan ö¤eler olduklar› düflünülmektedir. Kültürel kal›nt›lar ve baz› gruplar›n fiziki yap›lar› (özellikle Hindistan’da) bu tezi güçlendirmektedir. T›pk› M›s›r ve Sümer’de oldu¤u gibi yerel geliflmelerin ürünü bir kültürel geliflmenin teorik ve pratik kan›tlar› yoktur. Baz› elefltiriler bu tarz düflünceyi afl›r› indirgemeci saysa da, tarihte kültürel devrimlerin s›n›rl› ve çok zor gerçeklefltiklerini önemle hat›rlamak gerekir. Bir Avrupa kültürünü düflünelim. Baflka yerde örne¤i yoktur. Verimli Hilal’deki kültür için de dönemine göre benzer bir düflünceyi ileri sürmek son derece yarat›c›d›r. Yüz binlerce y›ll›k al›flkanl›klara çak›l› kalm›fl, imhan›n efli¤indeki gruplardan büyük kültür devrimini beklemek ve kendilerine bunu yak›flt›rmak, teorik düflünceyle ve kültürel kal›nt›larla desteklenmemektedir. Do¤uya do¤ru kültürel yay›lma, M.Ö. 3000’lerde ‹ran’›n bat›s›nda Elam bölgesinde, daha çok bir Sümer kolonisini düflündüren Sus merkezli flehir uygarl›¤›na s›çrama yapm›fl gibidir. Kesinlikle Sümer etkisidir. Daha do¤uda bugünkü Pakistan’da bulunan Pençav (Pençab) nehri k›y›lar›ndaki Harappa ve Mohanjadaro kent kurulufllar› da M.Ö. 2500’lere denk gelmektedir. Bunlar›n Sümerlerin izinde kurulufllar oldu¤u aç›kt›r. Zorlama teorilerle
bunlar› baflka kültürel yap›lar›n orijinal kurulufllar› saymak benzer nedenlerle düflünülmemektedir. Orijinal denilen kültür katman› neredeyse ‘Pigmelere’ benzeyen bir düzeydeyken, onlardan orijinal kent uygarl›¤› türetmek efle¤i at halinde düflünmek gibidir. Milyonlarca y›l süren ve benzer yaflam seviyelerinde olan binlerce grubun daha geliflkin co¤rafi bölgelerde neden uygarl›k ve büyük kültürel devrimler gerçeklefltiremediklerini hat›rlamak, düflüncemizin do¤ru anlafl›lmas› bak›m›ndan ö¤reticidir. fiüphesiz bu alanlar›n katk›lar› olmufltur. Birçok sentez gerçeklefltirilmifltir. Yay›lma ve yerelleflme iç içe ve daha çok gönüllücedir. Kald› ki, yay›lan sömürgeci gruplar de¤il, gelifltirici maddi ve manevi üretim de¤erleridir. Kendini bu yönlü kan›tlam›fl yay›lmac› kültürler hep ‘tanr› vergisi kutsal mucizeler’ gibi say›lm›flt›r. Yaflam›n de¤erini maddi ve manevi olarak yücelten kültürel yay›lmalar› sömürgecilik, istila ve zoraki asimilasyonlarla kar›flt›rmamak önemlidir. Kültürel yay›lmalar›n çok az› vahfli sald›r›lar, sömürgecilik ve zoraki asimilasyon biçiminde yürütülmüfltür. Büyük k›sm› yaflam kalitesinin üstünlü¤ünü kan›tlamas›ndan ötürü coflkuyla benimsenerek kendine mal edilmifltir. Tarihe dar milliyetçi yaklafl›mlar kültürel yay›lma meselesini içinden ç›k›lmaz hale getirmifltir. Milliyetçili¤in gerçek tarihsel ak›fllar› çarp›tan, perdeleyen, inkâr eden ve abartan tuzaklar›na düflmemek, yöntem ve bilgi sistemi aç›s›ndan büyük önem arz etmektedir.
ew e. c
Aryen kültürünün bir kolu da M›s›r’a uzan›yor
Eylül 2009
om
18
Çin kültürü de kesinlikle Aryen kültürden etkilenmiflflttir e- Aryen kültürle ana Çin kültürlerinin karfl›laflt›r›lmas›, araflt›r›lmas› gereken hayli ilginç bir konu olsa gerekir. Çin’in kendi kültüründe neolitik üst evreye M.Ö. 4000’lerde ulaflt›¤› düflünülmekte ve kan›tlanabilmektedir. Ayn› tarihlerde Aryen kültürün Avrupa’dan Hindistan’a kadar tafl›nd›¤›n› düflünürsek, rahatl›kla Çin’e de tafl›nd›¤›n› söyle-
Eylül 2009
SERXWEBÛN
manlara kadar dayand›r›lan köken tart›flmalar› yap›ld›. Fakat Do¤u Afrika Rif’indeki primattan (‹nsan öncesindeki yarat›k) kopuflla Verimli Hilal’deki neolitik-tar›msal devrim kan›tlan›nca, ad› geçen tüm varsay›mlar bofla ç›kt›. ‹nsanl›k tarihindeki iki temel odak büyük önem tafl›d›. K›sa özetini sunmaya çal›flm›flt›k.
nemini teflkil etmektedir. Homo Sapiens’in otuz bin y›l önce egemen tür haline geldi¤i bugünkü Güney Fransa ve ‹spanya aras›nda Kuzey Afrika kaynakl› bir yay›lma sonucunda en çok mezolitik (orta tafl devri) dönemin yafland›¤› tahmin edilmektedir. Avrupa neoliti¤i ve tar›m devrimini inceleyecek durumda de¤iliz. Ama kaynak sorununun öneminden ötürü ayd›nlat›ld›¤› kan›s›nday›m. Yine buraya iliflkin yay›lman›n fiziki, kolonici temelde de¤il, kültürel bir yay›lma oldu¤unu tahmin ediyorum. Avrupa’n›n özgünlü¤ü fluradad›r: Neolitik dönemi en yarat›c› yönleriyle haz›r alm›flt›r. On bin y›ll›k birikimi birden veya k›sa bir süre say›lacak dönemde hazmetme flans›na kavuflmufltur. Denilebilir ki, Avrupa bugünkü dünyay› dört yüz y›ld›r nas›l kendi kültürel yay›lma alan› haline getirmiflse, kendisi de önce Neolitik devrimin, daha sonra Roma’n›n uygarl›k ve H›ristiyanl›¤›n ruh-anlam devriminin yay›lma alan› olmufltur. Üç büyük devrim de Avrupa’ya daha çok kültürel temelde yay›lm›flt›r. Yay›lma, Roma ‹mparatorlu¤u’nun çok say›da olmayan savafllar› d›fl›nda sömürgecilik, kolonicilik ve zoraki asimilasyona dayanmam›flt›r. Üstün kültürlerin ‘tanr› vergisi’ benimsenmesiyle gerçeklefltirilmifltir. ‹nsanl›¤›n yaklafl›k on bin y›ll›k büyük kültürel birikimine bu tür eriflim sa¤lan›nca, daha sonraki Büyük Avrupa devrimlerinin (Rönesans, Reformasyon ve Ayd›nlana; Politik, Endüstriyel ve Bilimsel Devrimler) temeli at›lm›fl olmaktad›r. Avrupa özel yetenekleriyle bu büyük devrimleri gerçeklefltirmemifltir. Tarihin ana nehir ve kollar›n›n debisinin artarak hep birden akmas›yla bu temel kazan›lm›flt›r. fiüphesiz ayn› döneme denk gelen ‘Buzul döneminin’ geri çekilmesi, çok elveriflli iklim sayesinde taze ormanlar, yemyeflil ve humuslu verimli topraklarla donanm›fl Avrupa, tüm bu koflullar›n senteziyle günümüze damgas›n› vuran büyük uygarl›k s›çramas›n› gerçeklefltirmifltir.
ne te we .c om
mek güçlü bir tezdir. Çin kültürü büyük bir ihtimalle Aryen kültürden beslenmifl, fakat özellikle co¤rafyas› (Sar› Irmak k›y›lar›) ve tarihsel koflullar›n›n oldukça kapal› ve kendine özgü yap›s› yerel geliflmeye baflat bir rol vermifltir. Etkileme kesinlikle vard›r. Fakat yerel kültürel özellikler kendine göre bir ‘neolitik’ devrime yol açm›flt›r. T›pk› bugünkü Çin gibidir. Büyük bir tarihsel geliflme ve co¤rafi, demografik koflullar›n bir arada kendine göre bir ‘komünizme’ yol açmas› gibi, ‘kendine göre bir kapitalizme’ de yol açm›flt›r. Komünizm ve kapitalizm Çin karakteriyle bütünleflmedikçe, Çin komünizmi ve kapitalizmi olamamaktad›r. D›fla karfl› güçlü direnifl, bunun baflar›s›zl›¤› ortaya ç›kt›ktan sonra ise güçlü ve h›zl› biçimde rakip kültürü benimsemek, Çin ana kültür grubundaki kavimlerin (Japon, Kore, Türk, Mo¤ol, Vietnam ve di¤erleri) temel özellikleri halindedir. Çok güçlü direnifl yanlar›, ola¤anüstü taklit ve özümseme yetenekleriyle at bafl› gitmektedir. Bu durum kültürlerindeki derin ve ortak bir özellik olsa gerekir. Neolitik kültür ve daha sonraki uygarl›k aflamas› Çin üzerinden di¤er grup üyelerine tafl›nm›flt›r. Çinlileri gruplar›nda Semitiklerin Araplar› gibi düflünmek daha ayd›nlat›c› olabilir. T›pk› Semitik kültür gibi, Çin kültür grubu da Aryen kültürü gibi evrenselleflme özelli¤i gösterememifltir. Bu durumda birinci s›rada Aryenleri, ikinci s›rada Semitikleri ve ondan sonra Çin’i düflünmek daha aç›klay›c› olabilir. f- Aryen dil-kültür grubuyla HintAvrupa dil-kültür gruplar› aras›ndaki iliflkiyi ayd›nlatmak çok daha önemli olup, belki de tarih biliminin temel sorunlar›ndand›r. Bu iliflki, üzerinde çok spekülasyon yap›lan, ama ortak bir yoruma var›lamayan bulan›k halkad›r. 19. yüzy›lda Hint-Avrupa dil gruplar›n›n ortakl›¤› anlafl›ld›¤›nda büyük araflt›rmalara giriflildi. Gruplar›n ana kayna¤›, ‘ata dili ve kültürü’ hakk›nda çeliflkili yorumlar gelifltirildi. Kimi Yunan kültürüne, kimi Hint, hatta Kuzey Avrupa kültürüne, Al-
19
Avrupa büyük uygarl›k s›çramas›n› gerçekleflflttirmiflflttir
ww
w.
Verimli Hilal’deki hangi dil ve kültür grubunun otantik oldu¤una iliflkin tart›flmalar daha çok önem kazand›. Yorumlad›¤›m›z biçimiyle ‘Aryen’ gruplar› denen proto-Kürt, Fars, Afgan, Beluci gruplar› öncelik kazanmaya bafllad›. Özellikle proto-Kürtler olan Hurrilerin dil yap›s› anlafl›l›nca, otantik halklara dayal› Aryen dilkültür aidiyeti netlik kazand›. Benim de flahsen do¤ru buldu¤um tez, neolitik devrimin çekirdek bölgesinin ancak bu dil ve kültürü yaratabilece¤ine iliflkindir. Çekirdek bölgenin de Toros-Zagros sisteminin çizdi¤i kavis oldu¤u, Verimli Hilal olarak da adland›r›lan bölgenin Aryen dil ve kültürünün merkezini oluflturdu¤u kesinlik kazand›. Son arkeolojik kaz›lar ve etimolojik çal›flmalarla etnolojik k›yaslamalar bu tezi her geçen gün daha da güçlendirmektedir. Böylece Hint-Avrupa dil ve kültür gruplar›na öncülük eden kaynak sorunu büyük ölçüde çözümlendi. ‘Süre’ çok uzun, co¤rafya çok genifl oldu¤u için, Aryen dil-kültürünün yay›l›m haritas›n› oldu¤u gibi vermek gerçekçi olmaz. Fakat güney ve do¤uya do¤ru yay›lman›n bir benzerinin de kuzey ve bat› yönünde Avrupa’ya do¤ru geliflti¤i rahatl›kla yorumlanabilir. Tahminen M.Ö. 5000 y›llar›nda bafllayan bu yay›l›m dalgalar›n›n M.Ö. 4000’lerde Do¤u Avrupa’ya, M.Ö. 2000’lerde de Bat› Avrupa’ya tamamen yerleflti¤i kabul gören temel görüfltür. Baflta Gordon Childe olmak üzere önemli tarihçiler de Avrupa tarihini bu y›llara dayand›rmaktad›rlar. Daha öncesi ‘eski tafl devri’ dö-
SERXWEBÛN
20
Eylül 2009
om
Hakikat ac›t›r ama susmak öldürür “Önderlik ve KCK Yürütme Konseyinin aç›klamalar› gösteriyor ki toplumsal uzlaflma ve demokrasi
kültürünün geliflmesinde hakikatlerin a盤a ç›kar›lmas› önemli bir rol oynayacakt›r. Bu rolün oynanmas›nda ayd›nlar, sivil toplum örgütleri baflta olmak üzere medya ve demokrasi güçleri önemli ve hatta belirleyici bir rol oynayacakt›r. Bu rolün oynanmas›nda en az›ndan savafl sürecinin ayd›nlat›lmas›nda PKK üzerine düflen görevleri yerine getirecektir. Yerine getirilecek bu görev demokratik çözüm yolunda önemli bir ad›m
Hakikatleri Araflt›rma ve Adalet Komisyonlar›n›n k›sa tarihçesi
edilmesinin ilk önemli örne¤i olmaktad›r. Bu mahkemelerde a¤›rl›kl› olarak Yahudilere karfl› olan, en genifl anlamda toplama kamplar›nda ifllenen suçlar ele al›nd›. Ve sadece o dönem görevli olarak görünen suçlularla s›n›rl› tutuldu. Belki o dönem için bu durum bile önemli bir geliflme ya da ad›md›. Bu ad›mdan ç›kart›lan dersler çerçevesinde giderek hakikatlerin ortaya ç›kar›lmas›nda önemli mesafeler kaydedildi. Nürünberg Mahkemeleri, savafltan galip gelen güçler taraf›ndan kurulmufltu. Demokrasi cephesi ad› alt›nda bir araya gelmifl olan bu güçlerin Do¤u (Sovyet) ve Bat› (ABD ve ‹ngiltere’nin bafl›n› çekti¤i kapitalist blok) fleklinde iki kanad›n›n olmas› hakikatlerin ortaya ç›kar›lmas›nda ç›karc› yaklafl›mlara neden olmufl ve suçlar›n üzerine tümüyle gidilememifltir. Bu örtbas etme çabas› daha sonraki ‘So¤uk Savafl’ döneminin karfl›l›kl› suçlamalar›n›n temel argüman› olmufltur. Taraflar Nürünberg mahkemelerine tafl›yamad›klar› konular› sonraki y›llarda birbirini y›pratmak için medyan›n, edebiyat›n, sanat›n konusu yapm›fllard›r. Elbette bu durum hakikatin a盤a ç›kar›lmas›ndan çok manipülasyon ifllevini görmüfltür. Yani neyin hakikat, neyin yalan oldu¤u anlafl›lamaz duruma gelmifltir. Bu nedenle o dönemde en az Naziler kadar suçlu olan çevreler kendilerini gizlerken yeni yeni suçlar ifllemeye devam etmifllerdir. Örne¤in Yahudi katliam›nda Yahudi sermayesinin rolü ne olmufltur? Yahudiler için hep ma¤dur
ww
w.
ne t
Hakikatleri Araflt›rma Komisyonlar› 1974 y›l›ndan beri yaklafl›k 25 ülkede farkl› isimler alt›nda farkl› biçimlerde ve farkl› ifllevlere sahip olarak resmen kurulmufltur. Arjantin, Uruguay ve Sri Lanka’da “Kay›plara Dair Komisyonlar”; Haiti ve Ekvator’da “Hakikat ve Adalet Komisyonlar›”; fiili, Güney Afrika, Sierra Leone ve Yugoslavya Federal Cumhuriyeti’nde “Hakikat ve Toplumsal Mutabakat Komisyonlar›”; Guatemala’da “Tarihi Ayd›nlatma Komisyonlar›”, Do¤u Timor’da “Kabul, Hakikat ve Toplumsal Mutabakat için Komisyonlar” Panama, Uganda, El Salvador, Çad , Nijerya, Peru, Gana’da da benzeri isimler alt›nda bu komisyonlar çal›flmalar›n› yürütmüfltür/yürütmektedir. Bunlardan Güney Afrika ve Guatemala da kurulan komisyonlar önemli geliflmelere imza atm›fl ve dünya ölçe¤inde etkisi olan sonuçlar ortaya ç›karm›flt›r. Özellikle ‹kinci Dünya Savafl›nda ifllenen büyük insanl›k suçlar› ve ac›lar insanl›¤›, vicdanlar› rahatlatma, suçlular› a盤a ç›karma ve toplumsal bar›fl› sa¤lama anlam›nda aray›fla itti. Bu aray›fl içinde, hukuki yandan çok, vicdani yarg›laman›n ve mahkûm etmenin giderek öne ç›kt›¤› görüldü. Nazi Almanya’s›n›n ifllemifl oldu¤u insanl›k suçlar›n›n yarg›land›¤› Nürünberg Mahkemeleri, hakikatlerin sadece hukuksal alanda ve esas olarak da politik temelde aranmas›n›n ve mahkûm
ew e. c
olacakt›r. Bu ad›m›n bir köprü vazifesi görmesi de ancak devletin ataca¤› ad›mla mümkün olacakt›r”
edebiyat› öne ç›karken ayn› Yahudi sermayesi bu ma¤duriyet üzerinden devlet kurma ve Filistin halk›n› katletme zemini yakalam›flt›r. Naziler ellerindeki miktar› belli olmayan k›ymetli tafllar›n tamam›na yak›n›n› ya da tamam›n› ‹sviçre, Portekiz ve Türkiye’ye tafl›m›flt›r. Yani bu ülkeleri bir nevi kasa gibi kullanm›flt›r. Bu ülkeler savaflta tarafs›z kald›¤›n›n propagandas›n› yaparken Naziler için güvenilir bir cephe gerisi, kaynak deposu olduklar›n› ve ifllenen suçlarda önemli rol oynad›klar›n› saklam›fllard›r. Bu yalan üzerinden Türkiye ve Portekiz faflizmin uyguland›¤› ülkeler olarak suçlar›n› ifllemeye devam ederken neredeyse alk›fllan›r duruma gelmifltir. Çünkü bu ülkeler NATO üyesidir. Sovyetlere karfl› kurulan üslere ev sahipli¤i yapmaktad›r. Asl›nda Nazilerin bu üç ülkeyi seçmesi de ilginçtir. Bu üç ülke dönme Yahudilerin ya da Yahudilerin de tarihsel olarak yaflad›¤› co¤rafyad›r ayn› zamanda. Yani sanki Yahudi sermayesi bu yolla ‹srail Devletinin kurulufluna do¤ru yola ç›km›flt›r. Bir anlamda Yahudi sermayesi Naziler eliyle Siyonizm’e hizmet için güvenilir kasalar›na yerlefltirilmifltir. Belki de bu güvenilir kasalar›n seçimi kim taraf›ndan hangi amaçl› yap›lm›flt›r sorusu a盤a ç›kar›ld›¤›nda dünyada bugün gerçeklerin önünde hâkim olan tüm sis perdeleri kalkacak gibidir. Yani ‹sviçre, Türkiye ve Portekiz hakikatlerin kördü¤ümünü çözecek üç temel ülke gibi görünmektedir. ‹nsanl›k burada vicdan›n› temizleyecek esas verilere ulaflacak gi-
Eylül 2009 SERXWEBÛN Nazizmin kitlesel taban›n›n en yo¤un oldu¤u Avusturya bu yarg›lamalardan nasibini almam›flt›r. Ya da hakikatlerle yeni yeni karfl›laflmaktad›r. Avusturya yak›n tarihi ayn› Fransa’da oldu¤u gibi daha çok Nazizm taraf›ndan zorla ilhak üzerine kuruldu¤u için iflgale karfl› direnifl söylemi etraf›nda karart›lm›flt›r. Onun için faflizm hukuksal anlamda s›n›rl› da olsa Avusturya ve Frans›z halk›n›n vicdan›nda yarg›lanmam›flt›r. Belki de Faflist partilerin burada önemli bir oy potansiyeline sahip olagelmesi bu yüzdendir.
ya da yalana dayal› egemenli¤in devam›nda ç›kar› olan güçler, bu yarg›lamalar› yeni bir aldatma arac› olarak kullanmaktad›r. Bu durum genel olarak dünya da bir t›kanmay› ifade etmektedir. Japonya; Çin ve Kore’yi iflgali ile 20 milyon insan›n katlinden, Çinli ve Koreli milyonlarca kad›n›n pazarlanmas› ve tecavüze u¤ramas›ndan da sorumlu görülmektedir. Japonya uzun bir aradan sonra unutturmak için bast›rma politikas›ndan -kad›nlara yaklafl›m› hariç-, can kayb› suçunu aç›kça üslenerek daha yeni özür dilemifltir. Yine Aborijin halklar›yla ilgili olarak ‘Kanada Krall›k Komisyonu’ nun çal›flmalar› ve di¤er etkenlerle ba¤lant›l› olarak Avustralya Baflbakan› 2008 y›l›nda Aborijinlere karfl› uygulanan politika ve devlet ad›na ifllenen suçlardan dolay› kendi halk›ndan ve geriye kalan Aborjinlerden özür dilemifltir. Bu özrü dünyaya aç›klam›flt›r. Di¤er yandan ‹kinci Dünya Savafl›nda 27 milyon insan›n› kaybeden Sovyetlerin de iflledi¤i savafl suçlar› 1990’lardan sonra yeni yeni gün ›fl›¤›na ç›kar›lmaya bafllam›flt›r. Sovyetik sistem içinde yer alan Bulgaristan, içindeki az›nl›klara ve rejim karfl›tlar›na karfl› iflledi¤i suçlardan dolay› tutarl› bir özür dilemeyifli, içinde faflistlerin de yer ald›¤› bugünkü sa¤ oylardaki art›fl›n tehlikeli düzeye gelmesi geçmiflin karart›lmas›yla ilgilidir. Yine genel olarak, çözülen reel sosyalist ülkelerdeki sa¤ oy düzeyi geçmiflte yap›lanlar ve geçmifle yaklafl›mla ilgili olmaktad›r. Bu ülkelerdeki sa¤›n gücü
ne te we .c om
bidir. O zaman faflizmle Yahudi sermayesi aras›ndaki kopmaz ba¤ kadar genel olarak milliyetçilik ve bugünkü ABD imparatorlu¤u ile yine Yahudi sermayesi aras›ndaki kopmaz ba¤ daha net gözler önüne serilecektir. Önderli¤in Yahudi toplumu, tarihi ve sermayesi ile düflüncedeki tekel olma rolü üzerinde bu denli durmas› ve Yahudili¤in s›rr›n›n çözülmesiyle ya da Yahudilerin kurtulufluyla insanl›¤›n kurtuluflu aras›ndaki ba¤› birçok fleyin temeline koymas› tesadüf olmasa gerek. Adorno bunun için bofluna “Faflizmin hâlâ yafl›yor olmas›, o çok sözü edilen geçmiflin ifllenmesinin bugüne kadar baflar›lamam›fl ve kendi karikatürüne, içi bofl ve so¤uk unutufla dönüflmüfl olmas›, faflizmi olgunlaflt›ran nesnel toplumsal flartlar›n hâlâ geçerli olmas›ndan ileri gelmektedir.” dememifltir
21
‹sviçre sadece sermaye de¤il
bir bellek kasas› gibi durmaktad›r
hakikat aray›fl› bir zorunluluktur
‹talya, Japonya gibi savafl suçlusu olan devletler gerçeklerle karfl›laflma konusunda s›k›nt›l› olan güçlerin bafl›nda gelmektedir. Gladio gibi güçlü ABD-NATO örgütlenmesi onun için rahat rahat ‹talya’da suç ifllemeye devam etmifltir. 22 Kas›m 1990 y›l›nda Avrupa Birli¤i devletleri, birli¤e dahil olan ülkelerde Gladio türü ABD-NATO patentli gizli örgütlere karfl› tutum alma karar› al›rken bu tarihsel gerçekli¤e dikkat çekmemektedir. Ayn› flekilde AB yolunda oldu¤unu söyleyen TC hükümetleri de Susurluk’tan, fiemdinli’ye oradan da çeflitli çete örgütleri operasyonlar›ndan Ergenekon davalar›na uzanan yarg›lamalarda ciddi sonuç alamamaktad›r. Bu yarg›lamalar bir tarihsel hakikat aray›fl›n›n ne kadar zorunluluk oldu¤unu kan›tlarken; bu hakikatle yüzleflmeye haz›r olmayan
ww
w.
‹sviçre savafltaki gerçek rolünü gizleme konusunda yeni yeni özür diler hale gelmifltir. Nazilerle iliflkisini ve bu iliflkinin nas›l bir suç ortakl›¤› anlam›na geldi¤ini kurulan araflt›rma komisyonlar› yoluyla daha yeni kamuoyuna aç›klamaya bafllam›flt›r. ‹sviçreli politikac›lar›n dönem dönem ABD’nin gücünden ve bu gücün nas›l kullan›ld›¤›ndan bahsetmesi ve bu konuda araflt›rma-soruflturma raporlar›na imza atmas› da tesadüfi olmasa gerek. Yine ‹sviçre’de giderek artan faflist oylar›n bu tarihsel geçmiflten kopuk ele al›nmamas› da önemli olmaktad›r. Bu anlamda ‹sviçre’nin hakikatlerle karfl›laflma düzeyi önemli olmaktad›r. Çünkü bu ülke sadece sermaye de¤il bir bellek kasas› gibi durmaktad›r. Bu kasalar›n aç›lmas›, 20. yüzy›la önemli oranda ›fl›k tutaca¤a benzemektedir. Savafl sonras› Nazi subaylar› ve yöneticilerinin ve birçok Nazi çevresinin saklanma cenneti olan Latin Amerika ülkeleri ABD’nin 60 y›ll›k darbeler co¤rafyas› olmufltur. ABD baflkanlar› son bir kaç y›ld›r bu ba¤lant›y› kurmadan 50 y›ll›k politikalar›n›n özelefltirisini verirken asl›nda gerçekleri farkl› bir biçimde karartman›n aray›fl› içine girmektedir.
Bunca insanl›k suçuna karfl› tarihsel
SERXWEBÛN katlerin a盤a ç›kar›lmas› komisyon çal›flmalar›n› hem geçifl sürecini ifade eden toplumsal ve siyasal sistemin demokratiklefltirilmesi hem de toplumsal uzlafl› kültürünün gelifltirilmesi anlam›nda ele al›nmas› gerekmektedir.
Hakikat Komisyonlar›
w.
ww
mahkemelerce sürdürülmesi, ma¤dur/kurban yak›nlar›na ekonomik yard›mlar yap›lmas›, zorla kaybettirmeyi insanl›¤a karfl› suç haline getiren hukuksal düzenlemelerin yap›lmas›, insan haklar›n›n devletin e¤itim kurumlar›nda zorunlu ders haline getirilmesi ve hâlâ yürürlükte olan bask›c› yasalar›n kald›r›lmas›.
Suçu cezaland›rmamak
yeniden iflflllenmesini kolaylaflfltt›r›r
22 Nisan 1985’de cunta liderlerinin yarg›lanmas›nda Komisyon raporu önemli bir dayanak oluflturdu. Bu davay› çok say›da dava takip etti, ama bu durum orduda huzursuzlu¤a neden oldu. ‹syan, emre itaatsizlik, protestolar sonucunda hükümet ‘son nokta kanunu’ ile davalara son verdi. 1989 y›l›nda ç›kar›lan af yasalar› ile de tüm tutuklu suçlular serbest b›rak›ld›. Bu konuda Kate Millet flöyle demektedir, “Arjantin’de cunta liderlerinin yarg›land›¤› dava, Latin Amerika’ya örnek oluflturacak, Nürnberg’den sonra iflkencecilerin hesap verece¤i genifl kapsaml› dava olma imkân›n› tafl›yan bir davayd›. Ancak Nürnberg, galibin ma¤lubu yarg›lad›¤› bir davayd›; burada ise kendi kendini yarg›layan bir ulus söz konusuydu. Bu imkân iyi kullan›lamad›. Gerçekten de Arjantin’deki mahkeme sonuçlar› çok üzücüdür; çünkü yarg›lamalar, askerleri ve insanlara lay›k gördükleri ak›l almaz vahfleti, silahl› kuvvetlerin binlerce üniformal› üyesinin yan› s›ra gene hiçbir zaman yarg› önüne kimi gizli aktörlerin ve özel timlere mensup binlerce kiflinin kat›ld›¤› o korkunç vahfleti, fiilen temize ç›karma operasyonundan baflka bir fley de¤ildi. Sonuç sadece Arjantin silahl› kuvvetleri için de¤il, ayn› zamanda bölgedeki tüm askerî rejimler için güven tazeleyici oldu. Büyük bir f›rsat göz göre göre kaç›r›lm›flt›. Bafllang›çta askerleri yarg›lamak üzere aç›lan dava, askerlerin gözda¤›na boyun e¤mekle son buldu. Arjantin orduya teslim olarak, saflar›ndaki iflkencecileri cezaland›rmayarak, onlar›n geri gelmesini mümkün k›lmakla kalmam›fl, üstelik bunu kolaylaflt›rm›fl bile olabilir.”
ew e. c
‹lk hakikatleri a盤a ç›karma komisyonu 1973 y›l›nda Uganda’da ‹di Amin yönetimi taraf›ndan kurulmufltur. Bu komisyon esas olarak uluslararas› güçlerin Uganda rejimine bask›s› sonucunda kurulmufltur. Komisyon herhangi bir örgütlü iç toplumsal dayana¤a sahip de¤ildir. Hükümetin atad›¤› memurlardan oluflmufltur. Komisyon, 1974 y›l›nda devleti suçlayan aç›klamalar yapt›¤› için yine ‹di Amin taraf›ndan da¤›t›lm›fl ve Pakistanl› bir yarg›ç olan komisyon baflkan› görevden al›n›rken di¤er iki üyeden birisi de farkl› gerekçelerle idam edilmifltir. ‹kinci olarak 1982 y›l›nda Bolivya’da kurulmufltur. Bu komisyon yeterince resmi destek ve mali kaynak bulamad›¤› için çal›flma sonuçlar›n› aç›klayamadan da¤›lm›flt›r. Bu iki denemenin arkas›ndan ilk ciddi denemeyi yapan ülke Arjantin oldu. 15 Aral›k 1983’te seçimle iflbafl›na gelen Arjantin Devlet Baflkan› Alfonsin bir kararnameyle, “kay›p kifliler” için bir komisyon kurdu. ‘Arjantin Hakikat Komisyonu’ da denilen komisyonun tam ad› “Kay›p Kifliler Ulusal Komisyonu”dur (CONADEP). Baflkanl›¤›n› ünlü yazar Ernesto Sabato yapm›flt›r. Komisyon, ulusal ve uluslararas› insan haklar› örgütlerinden destek ve kaynak sa¤lam›flt›r. Komisyon, çal›flmalar› s›ras›nda hapishaneleri, gizli mezarl›klar›, emniyet binalar›n› gezdi; ülkeyi terk emek zorunda kalm›fl kiflileri dinledi. Düzenli bas›n aç›klamalar› yapt›, kay›p aileleriyle yak›n çal›flma yürüttü. Çal›flmas›n› 9 ayda tamamlad›. Subay, polis, yarg›ç, gazeteci, hekim ve din adamlar›ndan oluflan 1351 kiflilik suçlu listesi sundu. Fakat bu devlet baflkanl›¤› taraf›ndan kamuoyuna aç›klanmad› Komisyon, bir ço¤u yerine getirilmeyen afla¤›daki önerileri hükümete sundu. Araflt›rma ve soruflturmalar›n
ne t
geçmiflin karanl›k sayfalar›n› yazanlar taraf›ndan gelifltirilmektedir. Buna uluslararas› sermaye güçleri de dahildir. Onun için geçmiflte sosyalist partilerin de etkin üyeleri ve yöneticileri olan bu sa¤c› lider kadrosu ve etkin çevresinin, ‘sosyalizm’ ad›na ifllenmifl suçlarda da önemli bir rolü olmufltur. Sadece bundan dolay› bile olsa reel sosyalistlerin insan haklar› ve insanl›k suçlar› aç›s›ndan geçmiflle yüzleflmesi ve e¤er varsa yaflayan suçlular›n, yoksa o sistemin miras›n› devralanlar›n mutlaka suçlar›n› itiraf etmesi ve özür dilemesi sa¤›n ve faflistlerin oy oran›n› büyük oranda düflürecektir. Soldaki iktidarc›, devlet egemenlikçi yaklafl›mlar› da büyük oranda s›n›rlayacakt›r. Bu durum tüm reel sosyalist devlet ve örgütler için geçerli olmaktad›r. ‹ktidar ve devleti amaç edinen tüm sol örgütlenmelerin sosyalist düflünceye en uzak üye, yönetici ya da çevreleri iktidar ya da güç imkânlar›yla bulufltukça faflistleflmeye evrilen bask›c› yüzü a盤a ç›kmaktad›r. Bundan en büyük zarar› da toplumcu projeler, düflünceler ya da tasar›mlar görmektedir. Dünyadaki örneklerinin yan› s›ra Kürt Özgürlük Hareketi saflar›nda da bu durum yaflanm›flt›r. Onun için Önderlik, çeteler ve eylemlerini teflhir ederek gerçek PKK’nin bunlar olmad›¤›n› sürekli anlatm›fl ve anlatmaktad›r. Çünkü sosyalizm ve sosyalistler do¤as› gere¤i insanl›k suçu ifllemezler. ‹flleyenler de sosyalist de¤ildir ve olamazlar. Bu flekilde ‹kinci Dünya Savafl› sonras› ‘geliflmifl Bat› Ülkeleri’nin gündemine giren hakikat aray›fl› esas olarak 1980’lerin sonundan itibaren dünyan›n geri kalan halklar›n›n gündemine girmifltir. Bu gündeme giriflte hakikatlerin a盤a ç›kmas› siyasal de¤iflim süreçleriyle birlikte ele al›n›rken; giderek toplumun kendi tarihiyle yüzleflmesi temelinde geçmiflte yaflanan ac›lar›n bir daha yaflanmamas› anlam›nda bir toplumsal uzlafl› kültürü zeminini yaratmaya dönüflmüfltür. Yani hakikatlerle yüzleflmek sadece eflittir geçifl süreçleriyle ba¤lant›l› siyasal rejim de¤iflikli¤i anlam›ma gelmemektedir. Elbette bu durum de¤iflimi de d›fltalamamaktad›r. Onun için Kürdistan ve Türkiye gerçekli¤i düflünüldü¤ünde haki-
Eylül 2009
om
22
Eylül 2009 SERXWEBÛN
ma konusunda fi fiiilililer ilk deneyimle s›n›rl› Geçmiflfllle hesaplaflflm “G kalmad›lar. Koflflu ullar›n zorlu¤una ra¤men mücadelelerini devam ettirdiler. Pinochet’nin Londra’da gözalt›na al›nd›¤› 1998 y›l›ndan sonra yeni bir dinamizm kazanan bu süreç, darbenin 30. y›ldönümü olan 11 Eylül 2003’ten bu yana çok yönlü tart›flflm malar ve hukuksal
ne te we .c om
Arjantin deneyimi hukuksal alanda baflar›s›z kalm›flt›, ama komisyon çal›flmalar› ve haz›rlad›¤› raporuyla insan haklar›, temel de¤erler, geçmiflteki suç ve ihlallerin sebepleri etraf›nda yayg›n bir tart›flmay› bafllatm›fl oldu. Bunun için Arjantin’de bafllayan komisyon çal›flmalar› ayn› zamanda dünyadaki geliflmelerin bafllang›ç aflamas›yla da örtüflüyordu.
23
Latin Amerika’da askeri rejimler çözüldü
De¤iflimden yana olmayan güçler de geçmifl devrimler sürecinde oldu¤u gibi tümüyle ortadan kald›r›lacaklar› ve cezaland›r›lacaklar› kayg›s›yla yerlerine s›k› s›k› yap›flm›fl bulunuyorlard›. Onun için b›rakal›m hakikatlerin a盤a ç›kmas›na yard›mc› olmak, sadece kendilerini yaflatmak kayg›s› ile hareket ediyorlar ve sald›rganlafl›yorlard›.
fiili’deki komisyonun
görev alan› çok s›n›rl› tutulmufltu
25. 01. 1990 tarihli bir kararnameyle fiili’de “Hakikat ve Uzlaflma Ulusal Komisyonu” ad› alt›nda bir komisyon kuruldu. Baflkanl›¤›n› eski senatör Raul Rettig’in yapt›¤› komisyon, sekiz kifliden olufluyordu. Üyeler aras›nda, Pinochet rejiminin savunucular› ile birlikte aç›k muhalifleri de yer al›yordu. Komisyonun görev süresi, 6 ile 9 ay aras› idi. Komisyonun görevi askeri diktatörlük döneminde ifllenen “ölümle sonuçlanm›fl insan haklar› ihlalleri”ni ayd›nlatmak ve bunlara yol açan flartlar› ve nedenleri araflt›rmakt›. Ayr›ca ma¤durlara yönelik telafi ve tazminat imkânlar› ile insan haklar› ihlallerinin gelecekte bir daha yaflanmamas› için gerekli idarî ve hukuksal tedbirler konusunda öneriler haz›rlamak da görevleri aras›nda yer al›yordu. Komisyon raporunu 9 ayda tamamlad› ve raporun sonuçlar›, fiili devlet baflkan› Alywin taraf›ndan 4 Mart 1991’de radyo ve televizyondan kamuoyuna duyuruldu. Faillerin isimleri raporda yer almad›. Ancak Komisyon, suç olarak niteledi¤i 1500 olayla ilgili gizli bilgileri ve isimleri mahkemelere iletti. Komisyon çal›flmalar› için, suçlulardan afl›r› ürküntü nedeniyle ‘ihtiyatl›l›k’ ad› alt›nda suçlular› koruma yan›n›n a¤›r bast›¤› de¤erlendirmesi yap›ld›. Görev alan› çok s›n›rl› tutulmufl olan
ww
w.
Bu geliflmeler nelerdi? Latin Amerika’da kurulan askeri rejimler yavafl yavafl çözülüyordu. Yani k›tada sivil yönetimler yeni yeni oluflurken halen askeri rejimler egemendi. Arjantin deneyimi sadece bu ülkenin cuntas›n› de¤il tüm co¤rafyan›n cuntalar›n› ilgilendiriyordu. Cuntalar bu deneyimden ders ç›kard›¤› gibi demokrasi güçleri de gerekli dersleri ç›karmal›yd›. Di¤er yandan reel sosyalizm da¤›lma sürecine girerken, so¤uk savafl eksenli oluflturulan rejimler de d›fl desteklerini yavafl yavafl yitirmeye bafllayacakt›. Baflta ABD olmak üzere Bat›l› güçler art›k komünizm tehlikesi üzerine stratejilerini oluflturamayacaklar ve tüm darbeci, yasad›fl› örgütlenmelerini gözden geçirmek zorunda kalacakt›. Çünkü so¤uk savafl süresi boyunca devreye konulan darbeci faflist rejimler oldukça deflifre olmufl ve yük durumuna gelmifllerdi. Bunun ilk habercisi ‹talya’daki Gladio davas› ve 22 Kas›m 1990 tarihli AB’nin Gladio Karar› idi. Bir di¤er geliflme de tüm dünya çap›nda oldukça yank› yapan Güney Afrika deneyimi olmakta idi. Gerek rejim de¤iflikli¤inde geçifl sürecinin tüm özellikleri ve gerekse geçiflte toplumsal uzlaflma kültürüne hizmet eden hakikatleri a盤a ç›karma çal›flmas›, tüm dünyada sadece siyaset alan›nda de¤il, toplumsal, sanatsal, felsefi alanda da önemli veriler sunuyordu. Arjantin deneyimi bir anlamda yeni bir de¤iflim-dönüflüm kültürünün ilkini ifade etmesi anlam›nda birçok yetmezli¤i de ba¤r›nda tafl›yordu. De¤iflimi isteyen güçler ortak bir söylem ve örgütsel-eylemsel durufl içinde de¤ildi.
mekanizmalar›n yeniden devreye girmesiyle iyice yo¤unlaflfltt›”
komisyon Arjantin deneyiminden yeterince ders ç›karmam›fla benziyordu. Komisyon çal›flmalar›n›n sonucu fiilili ünlü sosyolog Tomas Moulian’a göre ‘Pinochet yönetimi kendi iste¤iyle de¤il, mecbur kald›¤› için çekildi. Bu yönetim, dünya kapitalizminin ihtiyaç duydu¤u Neoliberal program› baflar›yla yerlefltirerek misyonunu tamamlam›flt›. Dünya kamuoyunda faflizmin sembolü haline gelmifl, itibars›z ve y›pranm›fl bir yönetimin görevde kalmas› bundan sonra sisteme yarar de¤il, zarar verirdi. Onun yerine, neoliberal politikalar›n otoriter rejim olmaks›z›n da yürütülebilece¤ini gösterecek “demokratik ve hümanist” bir yönetim geçirmek çok daha ak›ll›cayd›. ‹flte “Concertasion”un ve Patiricio Alywin’in tarihsel rolü buydu. Dolay›s›yla bu iki yönetim aras›nda bir karfl›tl›k ve kopufl de¤il, bir tamamlay›c›l›k ve devam iliflkisi vard›r. Aylwin yönetiminin gerçek korkusu ordudan de¤il, ekonomik kaostand›. Çünkü böyle bir kaos, onlar›n varl›k nedenini, sistem içi meflruluk temelini ortadan kald›racakt›. Bu nedenle, halkta yerleflik hale gelmifl olan korkuyu istismar ederek, kendilerini Pinochet döneminin üzerine gitme ve hesap sorma “s›k›nt›”s›ndan kurtarmak istediler. Geçmiflle hesaplaflma ad›na yapt›klar› her fley, esas›nda fiili’nin “kan ve kir”den oluflan geçmiflinin üzerini beyaz badanayla örtme ve aklama amac›na yönelikti.’ Geçmiflle hesaplaflma konusunda fiilililer bu ilk deneyimle s›n›rl› kalmad›lar. Koflullar›n zorlu¤una ra¤men mücadelelerini yürüttüler ve hakikatleri arama iste¤ini canl› tuttular. Pinochet’nin Londra’da gözalt›na al›nd›¤› 1998 y›l›ndan sonra yeni bir dinamizm kazanan bu süreç, darbenin 30. y›ldönümü olan 11 Eylül 2003’ten bu yana çok yönlü tart›flmalar ve hukuk-
SERXWEBÛN
Güney Afrika deneyimi
ww
w.
ne t
Güney Afrika’da uygulanan rejim birçok yönüyle Türkiye’ye ve TC’nin Kürtlerle iliflkisine benzemektedir. Di¤er yandan ANC lideri Nelson Mandela ile Önderli¤in konumu da benzerlikler göstermektedir. Onun için bu ülkedeki geliflmeler ve çözüm yöntemlerinin neler oldu¤u, çözümün nas›l geliflti¤i incelemeye de¤er bir konu olmaktad›r. Belki Türkiye’de etnik olarak bir az›nl›k egemenli¤inden söz edilemez, ama Kürtler ve birçok az›nl›k karfl›s›nda inkâr-imha esasl› bir ›rkç›l›k uygulanmaktad›r. TC de 1925’lerden bu yana baflta Kürtler olmak üzere tüm Türk olmayanlara karfl› bu politikay› uygularken, laik politika ad› alt›nda inançlara karfl› da bir ayr›mc›l›k ve inkârc›l›k yap›lmakta ve komünizm karfl›tl›¤› ad› alt›nda demokrasi güçlerine karfl› da bir imha politikas› yürütülmektedir. Bir anlamda ‹kinci Dünya Savafl›nda temel insanl›k karfl›tl›¤› suçlar›n› bütünlüklü olarak iflleyen Naziler d›fl›nda bugüne kadar bu bütünlükte insanl›k suçu iflleyen nadir ülkelerden birisi de Türkiye olmaktad›r. Bu anlamda birçok yönüyle Güney Afrika’da uygulanan Apartheid rejimini an›msatmaktad›r. Benzeri bir durum Guetamala’da yaflanmaktad›r. Guetamala’da siyasal bask› ve zulüm yöntemlerinde s›n›r tan›maman›n yan› s›ra Mayalar karfl›s›nda oldukça ›rkç› ve yok edici bir politikan›n uyguland›¤›n› görmekteyiz. Bu ön giriflle birlikte Güney Afrika’y› ele alabiliriz. Güney Afrika’daki “geçmifl”, sadece insan haklar› ihlallerinin a¤›r ve sistematik olufluyla de¤il, ›rk ayr›mc›l›¤›na dayanan ve “Apartheid” olarak bilinen sistem “insanl›¤a karfl› suç” temelinde kendisini flekillendirmifltir. “Irk ayr›m›” üzerine infla edilen sistem, do¤al olarak her türden ayr›mc›l›¤› içinde tafl›maktad›r. Bu yap›s›n› sürdürebilmek için de, zorla göçertme ve yerlefltirme uygulamalar›na do¤al bir ifllevmifl gibi baflvurmufltur. Bunun yan› s›ra siyasal bask› ve zulüm yöntemlerini vahflice uygulam›flt›r.
Apartheid rejimine karfl› Afrika Ulusal Kongresi (ANC) ve baflka gruplar taraf›ndan yürütülen 45 y›ll›k silahl› mücadele süresince, yüz binlerce Güney Afrikal› sistematik olarak insan haklar› ihlalleri ve savafl suçlar›na maruz kalm›flt›r. En çok ölüm olay›, Afrika Ulusal Kongresi ile hükümet taraf›ndan desteklenen Inkatha Özgürlük Partisi aras›ndaki çat›flmalar s›ras›nda yaflanm›flt›r. 45 y›ll›k savafl sonunda 1993 y›l›nda halen esaret alt›nda ev hapsinde olan ANC lideri Mandela ve Apartheid’in yeni lideri De Clerck aras›nda yap›lan antlaflma çerçevesinde ›rkç› rejim çözülürken, siyah ço¤unlu¤un büyük bir k›sm› ve baflta insan haklar› örgütleri olmak üzere uluslararas› kurulufllar, geçmiflteki ihlal ve cinayetlerin sorumlular›n›n yarg›lan›p cezaland›r›lmas›n› ›srarla istemelerine ra¤men; ANC ve Mandela bu talepleri yerine getirmekten kaç›nm›flt›r. Bu durumu Boraine flöyle izah etmektedir: “ANC’nin müzakere süreci boyunca güvenlik güçlerinin korumas›n› kabul etmesi, sonra da onlara ‘hele bir seçimler bitsin, sizi yarg›layaca¤›z’ demesi mümkün de¤ildi. ANC böyle yapm›fl olsayd›, bar›flç› bir seçim süreci yaflanamazd›. Eski rejimin generalleri, bunu aç›kça ortaya koymufllard›. Bu da demek oluyordu ki, demokratik bir anayasa ortaya ç›kmayacak; ülke daha fazla insan›n öldü¤ü bir kuflatma dönemine do¤ru gerileyecekti. Esasen, bu kadar uzun sürmüfl, böylesine a¤›r suçlarla bütünleflmifl bir sistemin müzakereler yoluyla çözülmesi ve yeni bir düzene geçifl sürecinin müzakereler yoluyla baflar›lm›fl olmas›, birçok kimse için bafll› bafl›na bir mucizeydi. Toplumdaki derin bölünmüfllü¤e, sürekli yeniden alevlenen fliddete; öfke, nefret ve düflmanl›¤a ra¤men bu geçiflin serbest genel seçimler yoluyla ve toplumda bar›flç›l bir flekilde gerçekleflmesi, hiç de kolay de¤ildi. Ama bunun bedelleri vard›. 1994 tarihinde kabul edilen ‘Geçifl Anayasas›’ ya da ‘Geçici Anayasa’, ›rkç› rejimin son hükümeti ile ANC aras›nda ‘tarihi bir uzlaflma’ya dayan›yordu. Bu uzlaflma, geçmiflle hesaplaflmaya da önemli s›n›rlar getiriyordu. Ayr›ca Anayasa,
dönüflümün devrimci karakterine ra¤men; idare, polis, yarg› ve ordu gibi belirleyici kurumlarda devaml›l›¤› da öngörüyordu. Bütün bunlar, eski sistemin cinayetleriyle genel ve tavizsiz bir hesaplaflmay› imkâns›z k›l›yordu. “Geçmiflle hesaplaflman›n baflka bir yolunu aramaktan baflka bir seçene¤imiz yoktu. Hakikat anlat›s›n›, s›n›rl› aff› ve tazminat› belli bir gerilim içinde tutacak, bir hakikat ve uzlaflma komisyonunun kurulmas›nda karar k›ld›k. Komisyon bu temel üzerinde infla edildi. Oturumlar›n kamuya aç›k yap›lmas›, hem inkâra karfl› bir meydan okumayd›; hem de hesap verebilirli¤in kabul edilmesi ve yaflad›klar›m›z›n bir daha asla tekrarlanmamas› yönünde bir kararl›l›¤›n bafllang›c›yd›”. Nelson Mandela 1994’te baflkan seçildikten sonra Komisyon oluflturma tart›flmalar› yo¤un olarak yap›lmaya baflland›. Sivil toplumdan gelen kayda de¤er katk› ve gerçeklefltirilen yüzlerce saatlik oturumdan sonra komisyon fikrini somutlaflt›rmak için bir yasa tasar›s› haz›rland›. Bu tasar› flekillendirilirken, olabildi¤ince demokratik bir süreç izlendi. ‹flte Boraine’nin anlatt›¤› o koflullarda Hakikat ve Uzlaflma Komisyonunu öngören bir yasan›n ç›kar›lmas› için birçok kifli ve örgütün düflünce ve önerileri al›nd›. Ve sonuçta “Ulusal Birli¤in ve Toplumsal Mutabakat›n Teflviki Kanunu” 28. 6. 1995’te parlamento taraf›ndan kabul edildi.
ew e. c
sal mekanizmalar›n yeniden devreye girmesiyle iyice yo¤unlaflt›.
Eylül 2009
om
24
Komisyon üyelerinin seçimi ise flöyle gerçekleflti Önce insan haklar› örgütleri temsilcilerinden oluflan bir seçici kurul oluflturuldu. Kurul, Güney Afrika vatandafllar›na adayl›k ça¤r›s›nda bulundu. Yaklafl›k 300 baflvuru içinden bas›na ve kamuya aç›k olarak 50 kifli ile görüflen kurul 25 aday seçti ve haz›rlad›¤› bu listeyi Baflkan Nelson Mandela’ya iletti. Co¤rafi ve siyasi dengeyi sa¤lamak için Mandela, seçim sürecine kat›lmam›fl olan iki kifliyi de listeye ekleyerek 27 kiflilik bir komisyonu onaylam›fl oldu. Komisyon bu flekilde 2,5 y›ll›k bir süre için çal›flmalar›na bafllam›flt›r. Daha sonra da 3,5 y›l görev süresi uzat›lm›flt›r.
Eylül 2009 SERXWEBÛN dürülen Cradock Dörtlüsü diye bilinen gruptan Fort Calata’n›n dul efliydi. ‹fadesinin ortas›nda duygular›na hâkim olamad›; ruhunun derinliklerinden kendili¤inden kopup gelen bir feryada bo¤uldu ve onun bu hayk›r›fl› radyo ve televizyonlar vas›tas›yla Güney Afrika’n›n ve dünyan›n birçok bölgesine ulaflt›. Asl›na bak›l›rsa, oturumlar› bir elem ve ›st›rap ayininden çok daha yüksek seviyeye tafl›yan, onlara derinlik kazand›ran da Nomonde’nin bu içten gelen hayk›r›fl› oldu. Apartheid y›llar›n›n bütün o karanl›¤›, dehfleti bu tek feryatla dile gelmiflti adeta. Nomonde Calata bedenini geriye at›p feryat ederken, sanki çok uzun süre ›rkç›l›k ve bask› k›skac›na al›nm›fl binlerce insan›n yaflad›¤› dehfleti de hayk›rm›flt›. Oturumda Güney Afrika Radyo Televizyon Kurumu’nun muhabiri Antije Krog da bulunuyordu. Krog, daha sonra kaleme ald›¤› Country of my Skul adl› kitab›nda flu yorumu yapm›flt›: Benim için bu hayk›r›fl, Hakikat Komisyonu’nun bafllang›c›yd›; Komisyon’un aç›l›fl müzi¤i, belirleyici an›, sürecin ne hakk›nda oldu¤unu söyleyen nihai sesti.” Komisyon, on binlerce Güney Afrikal›ya öykülerini anlatma imkân› sundu. Bu insanlar›n yaflad›klar› ac›lar, hayatlar›nda ilk kez ciddiye al›nd› ve belgelendi. “Anlatma ve hat›rlama dolay›s›yla ac›lar› tazelenmifl olsa da, bu insanlar ac›lar›n›n kamuya mal olmas› dolay›s›yla hakl› bir gurur yaflad›lar.” Komisyonun genel sekreterli¤ini yapan Martin Coetze, Komisyonun çal›flmalar›na “Hakikat ac›t›r, ama susmak öldürür” slogan›n›n yön verdi¤ini söylemektedir. Devamla da “Biz sadece hakikatin uzlaflmaya giden yolu açaca¤›na inand›k. A¤›r insan haklar› ihlallerinin ma¤durlar›n›n eksiksiz hakikate dair bir haklar› olduklar›na inan›yoruz. Bu nedenle dinlemeleri, kamuya aç›k oturumlarda yapt›k. Faillerin isimleri ve resimleri yay›nland›. Demokrasiyi kolektif bir yalan üzerine infla etmek istemedik… Biz eksiksiz hakikate karfl›l›k af imkân› sunduk. Biz ne fiili’nin ne de Nürnberg Mahkemesinin yolundan gittik. Amaç, eski ile yeni yönetim aras›nda tarihsel bir uzlaflma yaratmakt›.” diyerek Güney
Afrika Hakikat Komisyonu’nun amac›n› k›saca ortaya koymaktad›r. Komisyonun çal›flmas›n› flekillendiren kanun o zamana kadar kurulan komisyonlardan daha fazla imkân sunuyor ve yetki veriyordu. Buna göre, Hakikat ve Toplumsal Mutabakat Komisyonu’na bireysel af sa¤lama, bina ve iflyerlerini arama ve delillere el koyma, tan›klar› dinlemek üzere ça¤›rma ve incelikli bir tan›k koruma program› yürütme yetkisi veriyordu. 350’ye yaklaflan çal›flan› ve y›ll›k 18 milyon dolardan iki buçuk y›ll›k bütçesi vard›. ‹nsan Haklar› ‹hlalleri Komitesi ma¤durlar ve tan›klar›n ifadelerini toplamakla, Af Komitesi, bireysel af baflvurular›n› incelemek ve karara ba¤lamakla, Tazminat ve Rehabilitasyon Komitesi ise tazminat program› için tavsiyeler flekillendirmek ve sunmakla yükümlü birbirine ba¤l› üç komisyon fleklinde çal›flmalar›n› yürütüyordu. Komisyon, 2000’i kamuya aç›k oturumlara kat›lan toplam 23 bin ma¤durun ve tan›¤›n ifadesini ald›. Medya komisyon çal›flmalar›n› aktarmak ve teflvik etmek anlam›nda genifl destek sunuyordu. Komisyonu’nun getirdi¤i en büyük yenilik ve güçler aras›nda en tart›flmal› olan›, siyasi amaçl› suçlar için bireysel af ç›karma yetkisiydi. Komisyonu’nun befl ciltlik sonuç raporu Ekim 1998’de yay›nland› ve Afrika Ulusal Kongresi’nin raporun yay›nlanmas›n› engelleme giriflimleri de dahil olmak üzere yo¤un bir tart›flmaya yol açt›.
ne te we .c om
Dullah Omar, Hakikat ve Uzlaflma Komisyonu kurulmas›n› öngören yasa tasar›s›n› parlamentoya sundu¤u oturumda, böyle bir komisyona neden gerek duyuldu¤unu ve misyonunu flöyle aç›kl›yordu: “Geçmiflle yüzleflecek kadar cesur olmad›¤›m›z sürece, gelece¤in meydan okumalar›yla asla yüzleflemeyiz. ‹nsan haklar›na ve insan onuruna sayg›ya dayal› bir topluma ulaflmak için ciddi flekilde çal›flmaya koyulmad›¤›m›z sürece, gelece¤imiz ulafl›lamaz kalacakt›r. …Komisyon, geçmiflten kopmay›, geçmiflin yaralar›n› sarmay›, unutmamay› ama affetmeyi, insan haklar›na sayg›l› bir gelecek infla etmeyi taahhüt ediyor.”
25
Hakikat Komisyonunun
bafllang›c› olan hayk›r›fl
ww
w.
Boraine “Güney Afrika Hakikat Komisyonu, amac› ‘onar›c› adalet’i (restorative justice) sa¤lamak olan, yarg›sal duruflma, dinsel tören (günah ç›karma) ve siyasal gösteri kar›fl›m› tamamen kendine özgü bir modeldir” derken komisyonun 16-17 Nisan 1996 tarihli ilk ve ikinci oturumlar›n› flöyle anlatmaktad›r: “Sonunda perde aç›lm›flt›. Gelecek iki buçuk y›l boyunca gözler önüne serilecek olan oyunun ilk sahnesiydi. Ritüel, bir hikâyeyle bafllad›. Bu ritüel, derinden bölünmüfl, yaralanm›fl insanlara hakikat, iyileflme ve uzlaflma vaad eden kamuya aç›k oturumlard›. Komisyon’un s›rr› da buydu iflte. Gözlerden uzak bir salonda oturan sert görünüfllü memurlardan ibaret de¤ildi Komisyon. Bir sahneydi; bu sahnede bir avuç dolusu siyah ve beyaz, dehflet, keder, hayret verici metanet ve kahramanl›k hikâyeleri dinliyorlard›. ‹zleyiciler de oradayd›. Daha genifl bir izleyici toplulu¤u da onlar› radyo ve televizyon arac›l›¤›yla izliyor, dinliyordu. Bu, bir ulusu ar›nd›rmak için fliddetle ihtiyaç duyulan bir ritüeldi. Bu, bir oyundu. Bafl aktörler, etkileyici hikâyeleri olan s›radan insanlard›. Ama bu zekice yaz›lm›fl bir oyun de¤il, tüm yal›nl›¤› içinde cilalanmam›fl hakikatti. “‹kinci gün, birçok bak›mdan ilkinden de dokunakl›yd›. Özellikle de Nomonde Calata’n›n öyküsü. Nomonde, 1984’te Eastern Cape’te hunharca öl-
Guatamala deneyimi Önemli bir komisyon çal›flmas› da Guetemala olmufltur. Guatemala hükümet güçleri ile Guatemala Ulusal Devrim Birimi (URNG) aras›nda 30 y›ldan fazla süren iç savafl 200 bin ölüm ve kay›p ile sonuçland›. Onun için s›k s›k kesintiye u¤rayarak uzun y›llar devam eden bar›fl müzakerelerinin en tart›flmal› konular›ndan birisi de geçmiflteki insan haklar› ihlallerinin ve savafl suçlar›n›n bar›fl sürecine geçiflte nas›l ele al›naca¤› ile ilgiliydi. En son, Haziran 1994’te taraflar ‘Tarihi Ayd›nlatma Komisyonlar›’ kurmaya karar verdi¤inde sorun çözüldü. Komisyo-
SERXWEBÛN
‹hlallerin yüzde 93’ü ordu ya da devlet destekli güçlerce gerçekleflflttirilmiflflttir
ço¤unun “devletin yüksek kademedeki yöneticilerinin bilgisi ya da emri dahilinde oldu¤u” raporda belirtilmifltir.
Diktatörlükle art›k bir ülkeyi yönetmek mümkün de¤ildir
Komisyon üyelerinin seçimi aç›s›ndan farkl› bir yere sahip oldu¤u için k›saca Sierra Leone’den bahsetmek gerekmektedir. ‘Sierra Leone’de hakikat komisyonunu kuran tüzük, BM Genel Sekreteri Özel Temsilcisi’ni komisyon üyelerinin seçimini yürütecek kifli olarak tayin etmifltir. Kendisinden kamuya adayl›k ça¤r›s›nda bulunmas›n› istemifltir. Ayn› zamanda, eski silahl› muhalefet, baflkan, hükümet insan haklar› komisyonu, dinler aras› sivil konsey ve insan haklar› örgütleri koalisyonu taraf›ndan atanan temsilcilerden oluflan bir seçim platformu oluflturulmufltur. Bu platform finale kalan adaylarla mülakat yapm›fl, s›ralamay› oluflturmufl, her biri hakk›nda fikrini belirtmifl ve de¤erlendirmeleri seçim koordinatörüne iletmifltir. Koordinatör daha sonra dört ulusal aday seçmifltir (komisyonun üç uluslararas› üyesi BM ‹nsan Haklar› Yüksek Komiseri taraf›ndan seçilmifltir). Komisyon üyeleri May›s 2002’de atanm›flt›r.’ G. Afrika ve Guatemala komisyonlar› di¤er örnekleri aç›s›ndan önemli farkl›l›klar gösterirken birbirleri aç›s›ndan da benzer yanlar›n›n d›fl›nda önemli farkl›l›klar da var. Burada önemli bir noktaya de¤inmek gerekmektedir. Hakikat ve
ww
w.
ne t
Komisyonun görevi, 1962 ile 1996 y›llar› aras›nda yaflanan silahl› çat›flmalarla ba¤lant›l› olarak meydana gelmifl insan haklar› ihlallerini ve fliddet olaylar›n› “ayd›nlatmakt›”. Ve tutanaklar›n mutlaka gizli tutulmas› koflulu vard›. Toplam bütçesi yaklafl›k 11 milyon dolard›. Bu bütçenin 1 milyon dolardan daha az bir k›sm› Guatemala hükümeti taraf›ndan verilmifl; geri kalan k›s›m ise ABD, Norveç, Hollanda, ‹sveç, Danimarka ve Japon hükümetleri taraf›ndan sa¤lanm›flt›. ABD Hükümeti’nden, ABD Ulusal Güvenlik Arflivleri’nin de yard›m›yla, dosyalar›n gizlili¤inin kald›r›lmas›n› isteyen komisyonun giriflimi sonucunda, binlerce belgenin gizlili¤i kald›r›lm›flt›r. Komisyonlar yaklafl›k 2000 toplulu¤u ziyaret etmifl, 500’ü toplu tan›kl›k olmak üzere 7338 ifade kaydetmifltir. 1999 y›l›n›n fiubat ay›nda binlerce kiflinin kat›ld›¤› bir törende komisyon raporunu aç›klam›flt›r. Rapor, ihlallerin yüzde doksan üçünün ordu ya da devlet destekli paramiliter güçlerce, yüzde üçünün ise devrimci güçlerce yap›ld›¤›n› aç›klam›flt›r. Komisyon raporunda 1981-1983 y›llar› aras›nda devletin, Maya topluluklar›na soyk›r›m uygulad›¤›n› da aç›klam›flt›r. Her ne kadar Komisyonlar sorumlular›n ad›n› vermekten al›konulmufl olsa da, yine de insan haklar› ihlallerinin
ew e. c
nun göreve bafllayabilmesi ancak üç y›l sonra imzalanan bar›fl anlaflmas›ndan sonra mümkün olabildi. 6 ay çal›flma süresi olan ve en fazla 6 ay daha süresi uzat›labilecek flekilde kurulan komisyon toplam 18 ay çal›flmalar›n› yürüttü. Tarihi Ayd›nlatma Komisyonlar› baflkan› Guatemala vatandafl› de¤ildir ve BM Genel Sekreteri taraf›ndan atanm›flt›r. Komisyonun di¤er iki üyesi ise iki taraf›n da onay›yla baflkan taraf›ndan seçilmifltir. Komisyonlar faillerin ismini aç›klama yetkisine sahip de¤ildir. Komisyonlar zaman zaman 200’e kadar ç›kan (14 bölge bürosu), analiz, soruflturma ve rapor yazma döneminde ise 100’ün alt›na inen elemanla çal›flt›.
Eylül 2009
om
26
adalet komisyonlar›’n›n sadece rejim muhalifi güçlerin talebi üzerine ortaya ç›kt›¤› yaklafl›m› var. Yani bir anlamda muhalif güçler çözümsüz kalm›flt›r ve bunun için egemen güçle uzlaflma aray›fl› içine girmektedir san›lmaktad›r. Onun için de silahl› ya da silahs›z muhalefetin bu istemi güçsüzlü¤üne yorumlanmaktad›r ki, bu büyük bir yan›lg›d›r. Bunun böyle olmad›¤› komisyonlar›n kuruldu¤u ülkelerde komisyonlar›n nas›l gündeme geldi¤ine bak›ld›¤›nda daha iyi görülebilir. Tüm ülkelerde mevcut bask›c› yönetimler art›k mevcut dünya ve ülke gerçekli¤inde ifllerin eskisi gibi yürümeyece¤ini görmüfltür. Örne¤in Guetemala’da hükümet kendisi böylesi bir komisyon için BM ye baflvurmufl ve arac› olmas›n› istemifltir. Hükümetin böylesi bir komisyon önerisi de hakikatleri a盤a ç›karmaktan çok yükselen muhalefeti oyalamak ve uluslararas› alanda tecrit olan hükümete yeni hareket alanlar› sa¤lamak düflüncesinden kaynakl›d›r. Arjantin’de, fiili’de askeri cuntadan sonra seçimle iflbafl›na gelen hükümetler bu komisyonlar›n kurulufluna hizmet etmifltir. Mandela daha tutsak iken yeni göreve bafllayan De Clerck Mandela’y› görüflmeye ça¤›rarak bir uzlafl› aray›fl› içinde oldu¤unu göstermifltir. Bu örnekleri daha da ço¤altabiliriz. Fakat sadece bu örnekler bile gösteriyor ki diktatörlükle ve insanl›k suçlar›yla art›k bir ülkeyi yönetmek mümkün de¤ildir. Bugün temel insanl›k kriterleri de buna müsaade etmiyor. Bu gerçekli¤in görülerek bu uzlafl› aray›fl›na yaklaflmak bu çal›flmalar›n temel ç›k›fl noktas› olmal›-
Eylül 2009 SERXWEBÛN d›r. Yoksa bu çal›flmalar demokratik geliflmeye de¤il teslimiyete ve haks›zl›klar›n üstünün örtülmesine hizmet eder.
Ayd›nl›k günlerin yolu
yon baflkan›n›n baflka bir ülkenin vatandafl› olmas› da de¤erlendirilmesi gereken bir konudur. Komisyonun bu biçimde kurulmas› ve desteklenmesi büyük oranda hükümetle baflta ABD olmak üzere belli d›fl güçlerin bir uzlafl› içinde davrand›klar›n› göstermektedir. Yani uzlafl›ya ihtiyac› olanlardan çok önce d›fl güçler ve yerli iflbirlikçileri uzlafl› içinde bir plan yapm›fllard›r. fiimdi Guatemala’da iç savafl ya da yayg›n insan haklar› ihlali görülmüyor gibidir. Ama sosyal, ekonomik, sa¤l›k, e¤itsel, kültürel vb gibi toplumsal yaflamda da ciddi bir de¤ifliklik yaflanmamaktad›r. Türkiye ele al›n›rken d›fl güçlerle iliflkisi ve Kürdistan’›n statüsünün belirlenmesindeki bilinen d›fl güçlerin rolü unutulmamal›d›r. Dikkat edilirse önemli devlet yetkilileri de Kürt sorununa iliflkin mesajlar›n› ya d›flar› giderken ya da d›flar›dayken vermektedir. Bu durum bile Türkiye’de var olan hâkim zihniyetin esas mesaj› d›flar›ya verdi¤ini ve d›flar›da çözüm arad›¤›n› göstermektedir. Ama iflin garibi, bu kökü d›flar›da olan egemenler, içerde çözümü arayanlar› ‘d›fl güçlere dayan›yorlar’ diye suçlamaktad›r. Fakat bilinmelidir ki; ne kadar gizlenir yoktur denilirse denilsin Ortado¤u yeni bir siyasal harita ile karfl› karfl›ya bulunmaktad›r. Ve yeni düzenlemede Kürdistan yine iflin merkezinde yer almaktad›r. BOP içinde ›s›t›lan Kürdistan plan›, ‹srail ve ABD eksenli olarak Türkiye, Irak, ‹ran gibi büyük hacimli ve çok uluslu devletleri küçük ulus devletçikler biçiminde bölmeye haz›rlamaktad›r. Bu durum kanl› etnik savafllar ve vahfletin bölgeye hâkim olmas› anlam›na gelmektedir. Onun için, kim ki yurdunu ve ulusunu gerçekten seviyorsa halklar aras› bu k›y›ma ve bu k›y›ma neden olacak küçük devletçikler biçimindeki bölünmeye dayal› BOP’den yana de¤il Önderli¤imizin gelifltirdi¤i ve halklar›n ç›karlar›n› esas alan ‘Demokratik Ortado¤u Projesi’(DOP)den yana olmal›d›r. Bundan dolay› savafllara ve halklararas› bo¤azlaflmaya karfl› bar›fl ve uzlafl› için Hakikatleri a盤a ç›kararak adaleti sa¤lama yolu aç›lmal›d›r. Bu çal›flma, sadece herhangi bir örgütün ya da örgüt liderinin öngörüsü olarak de¤il tarihin insanl›¤a yükledi¤i bir görev olarak görülmelidir. Çünkü karanl›k geçmiflten ancak karanl›k gece-
ler do¤ar. Onun için ayd›nl›k günlerin yolu ayd›nlanm›fl geçmiflten geçer.
Hakikat komisyonlar›n› adli makamlarla kar›flt›rmamak gerekir
ne te we .c om
ayd›nlanm›fl geçmiflten geçer
27
ww
w.
Di¤er yandan sadece uluslararas› koflullar de¤il toplumsal ya da ulusal muhalefetin örgütlülük düzeyi de bu çal›flmalar›n verimini belirlemektedir. Devletle uzlafl› içinde bir toplumsal uzlafl› ve bar›fl kültürünün geliflmesi ancak muhalefetin örgütsel gücüyle do¤ru orant›l› olarak geliflebilir. Aksi durumda Arjantin, fiili ya da di¤er örneklerin sonucu yaflanabilir. Guetemala’da muhalefet o kadar güçlü olmas›na ra¤men suçlular›n istenilen düzeyde kendini suçlu olarak ilan etmemesi de tek bafl›na güçlü ve örgütlü muhalefet olman›n da yetersiz kald›¤›n› göstermektedir. Onun için Guetemala deneyimi bizim gibi halklar ve örgütlenmeler taraf›ndan iyi incelenmelidir. Uluslararas› destek var, halk deste¤i önemli durumda, medya ve sivil toplum örgütleri, dini çevreler destekliyor. Meflru savunmay› gerçeklefltirecek silahl› güçler de var. Ve devlet güçleri eskisi gibi yönetecek durumda de¤il, giderek dünyadan tecriti gerçeklefliyor. Ama uzlaflma noktas›nda gerçek suçlular›n halk ve ma¤durlar karfl›s›nda suçlar›n› itiraf etmesi yeterince sa¤lanam›yor. Burada öncülü¤ün rolü öne ç›kmakta ve demokratik toplum projesi hangi esaslar ve örgütlenmeler üzerine flekillenmifltir bunun üzerinde durmak önemli olmaktad›r. Bir de komisyon çal›flmalar›nda finansman kaynaklar› da esas olarak bilinen arac› güçlerdir. Sanki Guetamala’da bu finansör güçler istedi¤ini yapt›rmaktad›r. Yani arac› olanlar›n projesinin tümüyle hayata geçmesi tehlikesi yaflan›yor gibi. ‘Paray› veren düdü¤ü çalar’ misali, Guetemala’daki faflizmi finanse eden güçler, elbette hakikatler içinde kendi rollerinin de a盤a ç›kma riskini ortadan kald›rmak isteyeceklerdir. Niyetlerden ba¤›ms›z olarak ayn› güçlerin hakikatlerin a盤a ç›kmas› için para yat›rmas› fazla mant›kl› gelmemektedir. Zaten a盤a ç›kan hakikatler de Guetemala halk›na yeterince mal edilmemifltir. ‹letiflim araçlar› bunun için fazla devreye sokulmam›flt›r. Komis-
Tüm komisyonlar›n çal›flmalar› ele al›nd›¤›nda toplu baz› sonuçlar ortaya ç›karmak mümkündür. Buna göre: Hakikat komisyonlar› adli davalar›n da konusu olabilecek pek çok olayla ilgilendi¤i için, komisyonlar ile mahkemeler birbirine kar›flt›r›lmaktad›r. Onun için komisyonlar› adli makamlarla kar›flt›rmamak gerekti¤i gibi, adli davalar›n yerine geçebilecek bir mekanizma olarak da düflünmemek gerekir. Hakikat komisyonlar› adli olmayan yap›lard›r ve bu özellikleri bak›m›ndan mahkemelerden daha az yapt›r›m güçleri vard›r. Hiç kimseyi hapsetme ya da tavsiyelerinin yapt›r›m› konular›nda bir güçleri yoktur ve pek ço¤u, sorular›n› yan›tlamas› için dahi kimseyi zorlama gücüne sahip de¤ildir. Ancak ifllenen suçlar›n yarg›lanmas›nda Arjantin örne¤inde görüldü¤ü gibi mahkemelere belge sunabilir. Bunlar›n d›fl›nda Hakikat Komisyonlar› oluflturulurken komisyon üyeleri ve yönetime seçilen kiflilerin kiflisel duruflu çok önemli olmaktad›r. Belli sayg›n ve kopar›c› kifliliklerin oldu¤u komisyonlar, veri toplamada ve suçlar›n a盤a ç›kar›l›p itiraf ettirilmesinde önemli rol oynam›fllar ve ifade veya bilgi vermesi gereken kifliler böylesi komisyon üyeleri karfl›s›nda soruna daha sorumlu yaklaflmay› tercih etmifllerdir. Bu komisyonlar›n çal›flma sonuçlar›nda ilginç bir yan daha var. Asl›nda taraflar kendilerinin ya da karfl›t›n›n ne kadar suç ifllemifl oldu¤unu önceden biliyorlar. Onun için genel tablo olarak komisyonlar, taraflar›n iflledi¤i suçlarda bilinenin d›fl›nda pek farkl› bir fley ortaya ç›karmam›flt›r. ‹ç savafl dönemlerinin genel suçlusunun, hangi tür örgütlenmeler, yöntemler kullanm›fl olursa olsun egemen devlet güçleri oldu¤u komisyon raporlar›nda da teyit edilmifltir. Birçok raporda suç oran› yüzdelik olarak da belirtilmifltir. Burada önemli olan zaten kay›p çocu¤unun öldü¤ünü ve kimler taraf›ndan öldürüldü¤ünü bilen annenin katil-
SERXWEBÛN
Hakikat ve Adalet Komisyonlar›: -Geçici yap›lard›r; Yani belli bir süre için kurulur ve süre dolunca görevi sona erer. -Geçifl dönemlerinde kurulur; -Geçmifle odaklan›r; -Tek bir olay› de¤il, zaman diliminde gerçekleflen kötü muamele biçimlerini ve toplumda ciddi travmalara yol açm›fl belirli hak ihlallerini sorufltururlar. -Komisyon üyeleri çat›flmal› taraflar›n ortak görüflü ile seçilebilece¤i gibi, Güney Afrika’daki gibi seçimle ya da Sierra Leone ve Guetemala’daki gibi komisyon baflkan› veya üyeleri bir üçün-
bilgi sa¤layabilir ve bu tart›flmalarda katalizör görevi görebilir. 6- Reformlar önermek, uzlaflmay› desteklemek ve geçmifl konusunda çat›flmay› azaltmak; 7- Demokratik bir geçifli pekifltirebilir. Bu çal›flmalar›n esas›n› insan haklar› ihlalleri oluflturmaktad›r. Sadece birey olarak insan de¤il, insan› içinde yaflad›¤› toplumla birlikte ele al›rsak topluluk haklar› karfl›s›nda ifllenen suçlar da bu çal›flman›n kapsam› içinde olmaktad›r. Topluluk haklar›, bir etnisite, inanç, dil, renk ve siyasal grup gibi topluluklar›n ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel haklar› karfl›s›ndaki suçlar› da içermektedir. Do¤an›n tahribi, insan yaflam›n› tehdit eden sa¤l›ks›z ortam ya da savafllara neden olmak da bu komisyonlar›n çal›flma kapsam› içinde yer alabilir. Bugün dünyada devlet ve iktidar esas›na dayal› olarak sürdürülmek istenen ya da oluflturulmak istenen ege-
“TToplum ve tarih karflfl››s›nda af edilmesi gerekenler, kendilerine tanr›sal aldat›c› bir af misyonu yüklemiflflllerdir. Ama bugünkü
geliflflm meler de gösteriyor ki ‘m›zrak art›k çuvala s›¤m›yor.’ Belki
ne t
af, örgütsüz topluluklar için bir aldatma yolu olabilir, ama örgütlü-bilinçli topluluklar›n böylesi bir yan›lg›ya düflflm mesi art›k mümkün görünmemektedir”
menlikler, bu haklar›n tümünün ya da birinin veya bir k›sm›n›n ihlali üzerinde flekillenen savafllar ya da sald›r›lar üzerine kurulmak istenmektedir. Bütün bunlar›n suç olarak tespit edilip suçlular›n ismen ya da farkl› biçimde kabulü temelinde bir uzlaflma ortam› yaratmak bar›fl ve demokratik toplum geliflmesinin teminat› olabilir.
w.
cü gücün istemesi, onay› ya da atamas› veya gözetimi ile de gerçekleflebilir. -Komisyonun araflt›rd›¤› geçmifl zaman dilimi belli olmal›d›r. Örneklerinde oldu¤u gibi bu süre, çat›flmal› dönemi kapsad›¤› gibi daha uzun ya da k›sa da olabilir. Ama mutlaka süresi belli olmal›d›r.
ww
Temel hedefleri: 1- Geçmifl ihlalleri araflt›rmak, ortaya ç›karmak ve resmi olarak tan›nmas›n› sa¤lamak; 2- ‹nsan haklar›na yönelik suç iflleyenlerin sorumluluk üstlenmelerini sa¤layabilir; 3- Ma¤durlar için kamusal bir platform yaratabilir; 4- Ma¤durlara tazminat ödenmesiyle ilgili tavsiyelerde bulunabilir; 5- Kamuda süre giden tart›flmalar
iktidarlar ya da yönetimler ç›karm›flt›r. Bu aflar ya bir fleyleri saklamak, oyalamak ya da gelecekte bela olabilecek bir fleylerden kurtulmak gibi bir amac› gütmüfltür. Birçok ülkede af, devlet suçlar›n›n örtbas edilmesi ve devletin a盤a ç›kan ceberut yüzünün yeniden flefkatli olarak görülmesini sa¤lamak için ç›kar›lm›flt›r. Yani toplum ve tarih karfl›s›nda af edilmesi gerekenler, kendilerine tanr›sal aldat›c› bir af misyonu yüklemifllerdir. Ama bugünkü geliflmeler de gösteriyor ki ‘m›zrak art›k çuvala s›¤m›yor’. Belki af, örgütsüz topluluklar için bir aldatma yolu olabilir ama örgütlü-bilinçli topluluklar›n böylesi bir yan›lg›ya düflmesi art›k mümkün görünmemektedir. Bu anlamda af, çat›flmal› ortamlar›n durdurulmas› ve özgürlü¤e dayal› bar›fl uzlafl› ve demokrasi kültürünün gelifltirilmesinde oluflturulacak projeler bütünlü¤ünün bir parças› olarak koflullara göre özgünlü¤ü içinde ele al›n›p de¤erlendirilebilir. Ama belirtilenin d›fl›nda geleneksel af yaklafl›m›n› toplumun demokratiklefltirilmesi mücadelesinde bir yere koymak mümkün de¤ildir. Yaflananlardan da görüldü¤ü gibi aksine bir ifllev görür. Onun için Pinochet’nin aff› ile Ecevit ya da Rahflan aflar› veya Özal ‘sal›vermesi’ aras›nda ciddi bir ayr›m yoktur. Affa bunun d›fl›nda bir yaklafl›m Guetemala’daki 1987 y›l›nda ç›kar›lan gibi ‘af’ kanunlar›n›n aray›fl›n› güçlendirir. Guatemala hükümeti 1987 y›l›nda bir genel af ilan etti. Genel af sadece URNG’nin tüm üyelerinin teslim olmas› ve silahlar›n› b›rakmalar›n› hedefliyordu. URNG bunu kabul etmedi. Bu giriflim karfl›s›nda URNG, ‘ülkede demokratik bir sistemin ve yerli haklar›n›n anayasal güvenceye al›nmamas› durumunda hiçbir flekilde silah b›rakmayaca¤›n›’ duyurdu. Bu af perspektifi, uzun bir dönem taraflar›n tüm görüflmelerinin ilk flart› olarak masaya geldi. Bu perspektif, ‘teslim olmak ve silahlar› b›rakmak’t›. fiimdiye kadar ki af uygulamalar› d›fl›nda G. Afrika Hakikat Komisyonu k›saca ‘hakikate karfl›l›k af’ fleklinde formüle edilebilecek bir uygulamay› gündeme getirmifltir. Bu af türü bireysel baflvuru temelinde bireylere uygulanm›flt›r. Suçlunun aff›nda ma¤durlar›n da istemi belirleyici durumdad›r bu formülasyonda.
ew e. c
den ‘çocu¤unu ben öldürdüm ve özür dilerim’ itiraf›n› ve özrünü beklemesidir. Mümkünse mezar›n›n yerini göstermesidir. Yani ma¤durun ac›s›n›n toplumla paylafl›lmas›d›r. Böylece ac›lar›n ortaklaflmas› sevinçlerin de ortak aray›fl›n› getirecektir.
Suçlunun aff›nda ma¤durlar›n da istemi belirleyici durumdad›r Bugün Güney Afrika’da beyazlar ya da siyahlar içinde Aparheid rejimini savunan çok az say›da insana rastlanmas› elbette di¤er geliflmelerin yan›nda bu komisyonun çal›flmas› ile de ilgilidir. Onun için af olay›na siyasal olmaktan çok toplumsal ve vicdani olarak bakmak önemli olmaktad›r. fiimdiye kadar aff› siyasal
Eylül 2009
om
28
Eylül 2009 SERXWEBÛN
Demokratik Türkiye-Özgür Kürdistan yolunda bir köprü olarak Hakikat ve Adalet Komisyonu
rekse dünya ölçe¤inde kabul gören ‘Üç Kuflak Haklar›’ Kürt halk›n›n tart›fl›lmaz, engellenemez ve devredilemez haklar›n›n neler oldu¤unu ortaya koymufltur. Reber Apo ve PKK de bu haklar›n savunucusu olarak sömürgeci devletlere ve dünya egemen güçlerine Kürtlerin de bu haklara sahip olmas› gerekti¤ini sürekli hat›rlatm›flt›r. Bu hat›rlatma mücadelesi, Kürt halk› aç›s›ndan da bir ayd›nlanma ve kimli¤ine sahip ç›karak özgürlü¤e olan tutkusunu örgütlü bir flekilde a盤a ç›karma anlam›na gelmifltir. Bu flekilde 1978’de PKK ile öncü partisine kavuflan Kürt halk› 1984 ile birlikte ordulaflarak özgürlük mücadelesini ulusal kurtulufl savafl› ile taçland›rma yoluna girmifltir.
manlar-köyler, zorunlu göçler, açl›k-iflsizlik birçok ülkenin günlük yaflam›n›n bir parças› haline gelmifltir.
Kürdistan’da vahflet düzeyindeki uygulamalar halen sürdürülmektedir
ne te we .c om
Özelinde 1925’lerle birlikte, Türkiye Cumhuriyeti devleti s›n›rlar› içinde sömürge statüsünde tutulan Kuzey Kürdistan’da TC taraf›ndan uygulanan imha ve inkâr politikas› yüz binlerce Kürt’ün katliam›na, bir o kadar›n›n sürgüne gönderilmesine neden olmufltur. Kürt ulusunun sadece jenositle de¤il tümüyle beyaz katliamla (asimilasyon) da tarihten silinmesi amaçl› uygulanan bu politikalar karfl›s›nda hem genel olarak ve hem de tek tek de¤erlendirilmesi gereken birçok isyan yaflanm›flt›r. Gerek jenosit ve gerekse beyaz katliamlar alt›nda yok edilme sürecine al›nan Kürt halk›n›n yaflad›klar›n›n, sosyal-siyasal-ekonomik-kültürel ve toplumsal psikoloji ve kiflilik gibi alanlarda ciddi ve mutlaka onar›lmas› gereken tahribatlar yaratt›¤› da bir gerçektir. Bir bütün olarak tarihten silinme sürecine al›nan Kürt halk›, sadece TC s›n›rlar› içindeki Kuzey Kürdistan’da de¤il, ‹ran-Irak ve Suriye s›n›rlar› içindeki Do¤u-Güney ve Güneybat› Kürdistan parçalar›nda da benzeri bir sürece tabi tutulmufltur. ‹ran ve Irakla ‹ngiltere’nin, Suriye ile Fransa’n›n, Türkiye ile yine baflta bu iki güç olmak üzere 1945’lerden sonra ABD-‹srail’in yan› s›ra NATO ad› alt›nda örgütlenen tüm kapitalist modernite güçlerinin iliflkileri düflünüldü¤ünde; Kürtlere yaflat›lan inkâr-imha süreci ile bu güçler aras›nda direkt ba¤lant› kurulmas› da kaç›n›lmaz olmaktad›r. Dünya egemen güçlerinin onay› ile ve insanl›¤›n gözleri önünde jenosit ve asimilasyonla yok olufl sürecine al›nan Kürt halk›, 1973’lü y›llarla birlikte Reber Apo önderli¤inde Kürt özgürlük mücadelesini yaratarak yok edilme sürecine ‘DUR!’ demifltir. 1978 y›l›nda öncü gücü olarak kurulan PKK ile özgürlükteki kararl›l›¤›n› dünyaya ilan etmifltir. Kayna¤›n› tarihsel-toplumsal kimli¤inden alan Kürt özgürlük mücadelesi, hakl›l›¤›n› sadece kendi gerçekli¤ine de¤il uluslararas› normlar›n kabul ölçülerine de dayand›rm›flt›r. Gerek ‘Uluslar›n Kendi Kaderini Tayin Hakk›’ ilkesi ve ge-
29
Devlet içindeki gizli örgütlenmeler
yoluyla büyük katliamlar yap›lm›flt›r
ww
w.
Kürdistan’da ulusal-demokratik devrim mücadelesi bu flekilde geliflmeye bafllarken, Türkiye’de yükselen demokratik devrim mücadelesi ile TC devleti, bu kabaran ulusal ve sosyal devrim dalgas› karfl›s›nda resmi güvenlik güçleri d›fl›nda NATO patentli özel paramiliter güçlerini devreye sokmufltur. Bu güçler içinde MHP-Ülkü Ocaklar› gibi faflist organizasyonlar d›fl›nda Özel Ordu örgütlenmesi olarak NATO ve ABD eksenli oluflturulan kontr-gerilla yer alm›flt›r. Böylece, ‹kinci Dünya Savafl› sonras› bir yanda bafl›n› Sovyetlerin çekti¤i reel sosyalist blok, di¤er yanda ise bafl›n› ABD’nin çekti¤i emperyalist blok dengesi nedeniyle yeni mücadele araçlar› devreye girmifltir. So¤uk savafl süreci de denilen ve 1990’lara kadar süren bu dönemde ABD ve genel olarak emperyalist blokun askeri birli¤inin ifadesi olan NATO, dünyan›n her taraf›nda ‘sosyalizm ve demokrasi’ güçlerine karfl›, devletler içinde çeflitli gizli örgütlenmelere girmifltir. Bu örgütlenmeler yoluyla büyük katliamlar, sistematik insan haklar› ihlalleri yap›lm›flt›r. Tepeden t›rna¤a kirli savafl ayg›tlar› olarak tarihe geçen bu örgütlenmeler yoluyla, askeri faflist darbeler, özel iflkence haneli hapishaneler, faili meçhuller, toplu katliamlar, yayg›n iflkence ve yak›lan-y›k›lan or-
Bugün Türkiye’de Ergenekon diye tan›mlanan örgütlenme de o dönemin bir projesi olarak günümüze kadar insanl›k d›fl› uygulamalar›n› sürdürmüfltür. ‹flte bu örgütlenme yoluyla 1950’lerden bu yana ifllenen suçlar d›fl›nda 1977 y›l›nda ‹stanbul Taksim Meydan›’nda 1 May›s’ta 50 ye yak›n devrimci katledilmifltir. Faili meçhul cinayetler ve sa¤-sol çat›flmas› ad› alt›nda günlük olarak yo¤un cinayetler gerçekleflirken Kürdistan’da da bu örgütlenme vahflet düzeyindeki uygulamalar›n› bugüne kadar sürdürmeye devam etmifltir. TC’nin genel inkâr-imha politikas›na ba¤l› olarak 1978 y›l› yeniden jenositte varan uygulamalar›n› devreye soktu¤u y›l olmufltur. Marafl katliam› ile bini aflk›n Kürt, sadece etnik ve inanç kimli¤i nedeniyle katledilmifltir. Bir o kadar› da yaralanan Kürtlerin evleri-iflyerleri talan edilmifl ve yerlerinde yaflayamaz hale getirilmifllerdir. Arkas›ndan Malatya’da, Sivas’ta s›n›rl› da olsa benzeri uygulamalara tan›k olunmufltur. Çorum’da da hem aleviler ve hem de demokratlar benzeri bir durumla karfl›laflm›fllard›r. 1979-1980 y›l› ABD ve NATO’nun bölgede önemli güç kayb›na u¤rad›klar› bir dönemi ifade etmektedir. Afganistan’da yaflanan Sovyet iflgali, ‹ran’da gerçekleflen ‹slam devrimi Bat›l› emperyalist güçlere karfl› önemli birer darbe olmufltur. Suriye zaten Sovyet bloku ile hareket etmektedir. Bu yolla Lübnan devleti ve Filistin örgütleri kontrol alt›nda tutulmaktad›r. Libya, Cezayir gibi ülkeler üçüncü dünya güçleri olarak Sovyetik sistemin dayanaklar› pozisyonundad›r. Bu ülkelerin ve genel olarak Arap-‹slam kamuoyunun Filistin mücadelesine verdi¤i destek ‹srail’in varl›¤›n› tehdit etmektedir. Do¤al olarak bu durum Türkiye ve Saddaml› Irak’›n önemini her zamankinden daha fazla art›rmaktad›r. Dünyan›n önemli baz› bölgelerinde oldu¤u gibi ABD-‹srail-‹ngiltere ve genel olarak NATO’nun insan-
SERXWEBÛN
ABD ve NATO güçleri kendi yaratt›klar› canavarlarla savafl›yorlar
ww
w.
ne t
Bu uygulamalar›n bafl›nda Irak etkin askeri güç haline getirilip ‹ran Devrimi’ne sald›rt›l›rken Türkiye de 12 Eylül 1980 y›l›nda askeri faflist bir darbe ile yönetilmeye bafllanm›flt›r. ‹srail Lübnan’› iflgal etmifltir. Irak’›n askeri olarak güçlendirilmesi, iki milyon civar›nda insan›n ölümüne yol açan ve 8 y›l süren Iran-Irak savafl›na ve Halepçe katliam›n›n yan› s›ra yüz binlerce Kürt’ün mültecileflmesine neden olmufltur. Türkiye’de ki yaflanan faflist darbe ile de demokrasi güçleri büyük oranda darbelenip örgütlenmeleri da¤›t›l›rken; milyonlarca insan iflkenceden geçirilmifl, yüz binlerce insan gözalt›na al›nm›fl ve daha darbenin ilk y›llar›nda yüzlerce insan resmen ya da kay›p edilerek katledilmifltir. Ve sonucu halen tam olarak bilinemeyen insanl›k suçlar› ifllenmifltir. ‹fllenmeye devam edilmektedir. Lübnan’da ‹srail taraf›ndan Filistin halk›na karfl› büyük katliamlar yap›l›rken, Filistin örgütleri mülteci konumuna düflürülmüfltür. Bu süre içinde Yeflil Kuflak projesi ve ‹ran Devrimi karfl›tl›¤› çerçevesinde Suudi merkezli olarak siyasallaflt›r›lan ‹slam yoluyla, demokrasi mücadeleleri engellenmek istenirken; Suriye, Cezayir, M›s›r, Afganistan ve Filistin’de sonradan yarat›c›lar›n›n bafllar›na da bela olan Hizbullah, Müslüman Kardefller, Taliban-El Kaide ve Hamas gibi örgütler devreye sokulmufltur. Belki bir önceki ABD baflkan› George W. Bush son elli y›ll›k ABD politikalar›n›n ve Obama da 1954 y›l›nda ‹ran’a Musadd›k’a karfl› yap›lan darbenin özelefltirisini verdiler ama bu son elli y›l içinde insanl›¤›n neler yaflad›¤›n› hissederek mi bunu yapt›lar, yoksa eskisi gibi dünyay› yönetemeyeceklerini görerek bir taktik yaklafl›m olarak m› böylesi aç›klamalarda bulundular? Bu soruyu mutlaka do¤ru yan›tlamak gerekmektedir. Çünkü ABD ve NATO güçleri Afganistan’da, Irak’ta ve Filistin’de kendi yaratt›klar› canavarlar› ortadan kald›r-
ma gerekçesiyle yapt›klar› askeri iflgaller ve operasyonlarda da yüz binlerce insan›n yaflam›na mal olmufltur ve olmaya devam etmektedir. Konumuz elbette bir bütün olarak Ortado¤u’nun durumu ve 20. yüzy›l tarihi de¤il. Fakat bugün uygulamaya konulmak istenen Büyük Ortado¤u Projesi (BOP) ve bu projenin merkezinde yer alan Kürdistan de¤erlendirildi¤inde, istemesek de Ortado¤u’yu k›sa tarihi ile birlikte bütünlüklü ele almak zorunda kal›yoruz. Çünkü Kürdistan, bu güçlerin öncülü¤ünde dört parçaya bölünürken Ortado¤u’nun siyasal haritas› ç›kar›lm›flt›r. Kürdistan’a hâkim olan devletler ya bu güçler taraf›ndan kurulmufl ya da desteklenmifltir. Kürdistan’da yaflanan tüm vahfletten bu güçler en az sömürgeci devletler kadar sorumludur. En son Önderli¤imize karfl› gerçeklefltirilen uluslararas› komplo bu güçlerin mutfa¤›nda haz›rlanan bir proje ile gerçeklefltirilmifltir. Bugün Özgürlük Hareketine karfl› gelifltirilen proje ya da politikalar a¤›rl›kl› olarak bu güçlere ait olmaktad›r. Her ne kadar Önderli¤imiz ve PKK, TC ve di¤er bölge devletlerine ‘bu sorunu içimizde çözelim’ diye ça¤r› yapsa da esas olarak bu güçler iç çözüme engel olmaktad›r. 12 Eylül askeri darbesi, Türkiye’deki sol muhalif güçleri darbeleyip da¤›t›rken; PKK bu süreçte ne kadar a¤›r darbe yemifl olsa da, Önderli¤in duyarl›l›¤› ve çabas› sonunda Kürdistan Ulusal Kurtulufl (KUK) devriminin süreklili¤ini sa¤layacak kadar güç geri çekilmeyi baflarm›fl ve yeniden toparlan›p devrimci mücadeleyi yükseltmek için Kuzey Kür-
distan’a gerilla hareketi biçiminde yeniden dönüflü gerçeklefltirmifltir.
Önderlik hep hakikatlerin a盤a ç›kar›lmas›ndaki ›srar›n› sürdürmüfltür
15 A¤ustos 1984 At›l›m›’yla birlikte Kürdistan Özgürlük Mücadelesi yeni bir döneme girmifltir. Halk Savafl›n›n çeflitli evreleri biçiminde geliflen bu süreç; 21 Mart 1993 y›l›nda Önderlik taraf›ndan ilan edilen ‘tek tarafl› ateflkes’ ile birlikte yeni bir döneme geçiflin sanc›lar›n› yaflamaya bafllam›flt›r. Bu sanc›l› dönem, en son 15 fiubat 1999 Uluslararas› Komplosu sonras› Önderli¤in gelifltirmifl oldu¤u paradigmasal de¤iflimle birlikte yeni bir sürece evrilmifltir. Bu evrilme elbette tek tarafl› olarak PKK aç›s›ndan gerçekleflmifltir. Yoksa bu de¤iflim TC’nin inkâr-imha politikas›nda yaflanan bir de¤iflim sonucunda ya da karfl›l›kl› gerçekleflmemifltir. Tek tarafl› ateflkes sürecine 1 Haziran 2004 y›l›na kadar uyan PKK bu tarihten sonra 1 Haziran At›l›m Karar› ile yeni paradigma çerçevesinde meflru savunma mücadelesinde aktif bir sürecin içerisine girmifltir. Bu tarihten sonra Önderlik, demokratik çözüm yolunda ‘Hakikatleri Araflt›rma ve Adalet Komisyonlar›’ ve ‘Akil Adamlar Komisyonlar›’n› oluflturma gibi çözüm önerilerini gelifltirmeye bafllam›flt›r. Bir yandan a¤›r esaret koflullar›nda tutulan Önderlik bu çözüm önerilerini gelifltirirken, di¤er yandan da üst üste verilen tecrit cezalar› ve zehirleyerek kat-
ew e. c
l›k d›fl› uygulamalar›n›n bu iki ülkede ve Filistin halk› üzerinde 1980’li y›llarla birlikte artt›¤›n› görmekteyiz.
Eylül 2009
om
30
Eylül 2009 SERXWEBÛN ¤u Özgürlük Hareketinin üzerine at›lmaya çal›fl›lm›flt›r. Devlet, elindeki güçlü medya olanaklar›n› ve diplomatik kanallar›n› da kullanarak kamuoyu önünde ve uluslararas› alanda PKK yi ve gerillay› suçlu pozisyonda göstermeye çal›flm›flt›r/çal›flmaktad›r. Do¤al olarak ifllenen suçlar›n failleriyle birlikte ortaya ç›kmas› ve faillerin suçlar›n› itiraf ederek ma¤dur taraflardan özür dilemesi için tarafs›z bir çal›flma grubunun hakikatleri a盤a ç›karmak için bir komisyon oluflturmas› önemli olmaktad›r.
neminde verilen tarih bilincinde durum tersine çevrildi¤i gibi Türkler art›k Kürtlerden habersiz bir halk haline gelmifltir. Geliflen özgürlük mücadelesi sonucunda bu topraklarda Kürtlerin de varl›¤› yeniden kabul edilmeye bafllanmaktad›r. Hâlbuki Türkler, cumhuriyetin ilk y›llar›na kadar hem kurduklar› devletler ve hem de halk olarak Kürtlerin varl›¤›ndan haberli olduklar› gibi stratejik dostluk içinde birlikte birbirini tan›yarak yafl›yorlard›. Yani binlerce y›l var olan Kürtler, 70 y›l boyunca yok oldu ve birden yeniden var olmaya bafllad›. Bu durum Türk halk› aç›s›ndan da ciddi bir problem olmaktad›r. Yani 70 y›ld›r kand›r›lm›flt›r. Yalan üzerine bir kiflilik yap›lanmas› içine sokulmufltur. Bu durum bile bafll› bafl›na tarihle yüzleflme ve hakikatlerle tan›flma nedeni olmaktad›r. Bugün Türkiye’de bunlar yaflanmaktad›r.
ne te we .c om
letme gibi uygulamalarla yo¤un bir iflkenceli süreç içerisine al›nm›flt›r. Di¤er yandan ‘s›n›r ötesi’ de dahil olmak üzere Özgürlük Hareketi askeri imha süreci ile karfl› karfl›ya gelmifltir. Ama Önderlik çözüm önerilerinden vazgeçmedi¤i gibi son üç y›ld›r di¤er demokratik çözüm projeleri d›fl›nda hakikatlerin a盤a ç›kar›lmas›ndaki ›srar›n› sürdürmüfltür.
31
KCK böylesi bir komisyona her türlü kolayl›¤› sa¤layaca¤›n› belirtmifltir
Egemen ulus kültürünün yaratt›¤›
aldat›lm›fll›k duygusu ciddi bir sorundur
Bu temelde Önderlik taraf›ndan taraflara ça¤r›s› yap›lan Hakikatleri Araflt›rma Komisyonu gündeme getirilirken verilen örnekler sadece devletin yapt›klar›yla s›n›rl› kalmamaktad›r. PKK ve Gerilla saflar›nda da yaflanan yetmezlikler ve ifllenen suçlar da gündeme gelmektedir. Bugün 1984 ten bu yana yaflanan çat›flmal› ortamda asker, polis, korucu, sivil ve gerilla olarak toplam en az 70 bin civar›nda ölüm yafland›¤› tahmin ediliyor. Bu ölüm olaylar› içinde 20 bine yak›n faili meçhul cinayet de var. Bunun d›fl›nda befl bine yak›n yak›lany›k›lan, boflalt›lan köyler var. Milyonlarca insan yerini yurdunu terk etmek zorunda b›rak›lm›fl. Açl›¤a, iflsizli¤e terk edilmifl ve insan tüccarlar›n›n merhametine b›rak›lm›flt›r. Bu çat›flmal› süreçte on binlerce dönüm ormanl›k alan yak›lm›flt›r. Belki rakamlarla yaflananlar› ifade etmek fazla bir anlam tafl›mayabilir. ‹flkence, kaybedilme, göçertme ve sürekli ölüm, açl›k korkusu alt›nda tutulan insanlar›n geçmifli sorgulayamamas› ve bu sorgulama üzerinden gelece¤ini güvenle kurma duygusunu yaflayamamas› di¤er ülkelerde oldu¤u gibi Kürdistan’da da önemle ele al›nmas› gereken bir konudur. Di¤er yandan sürekli gerçe¤i bilmeden hep birilerini suçlayan egemen ulus kültürünün yaratt›¤› aldat›lm›fll›k duygusu da ciddi bir sorun olmaktad›r. En basit bir örnek olarak; Kürtler bu topraklar›n esas halk› olmas›na ve Türklerin bu co¤rafyaya yaklafl›k bin y›ld›r gelmifl olmas›na ra¤men cumhuriyet dö-
ww
w.
Bu ça¤r›ya olumlu yan›t veren KCK Yürütme Konseyi, “Bu komisyon içte, Türkiye’de kurulmal›d›r. Türkiyeli demokratik kurum ve kurulufllarca desteklenmeli yani güçlü bir toplumsal deste¤i olmal› ve sivil toplum kesimleri arkas›nda olmal›d›r. Devlet de bir biçimde onun varl›¤›n› (birden bire olmazsa da) kabul etmeli. Uluslararas› çevreler bu çal›flmada sadece kolaylaflt›r›c› olabilirler. …Bu savaflta birçok doktor, ö¤retmen, ifladam›, milletvekili vuruldu. Binlerce sivil savunmas›z insan vuruldu. fiimdi bunlar› vuranlar gizli mi kalacak? Oluflturulacak olan bir komisyon bunlar›n suç olup olmad›¤›n› ve hakikatin kendisini a盤a ç›karmal›… Olay› bizzat uygulayanlar ve söz konusu olaydan bizzat zarar görenler birbiriyle yüzlefltirilerek, bu sorun kökten telafi edilmeli. Böylece iki halk›n birlikte yaflayabilmesi için yeni bir sayfa aç›lmal›d›r. …Bizden yana ifllenen suçlar›n bir bir ortaya ç›kar›lmas›na haz›r›z. Bizim taraftan hangi suçlar ifllenmiflse, bunlar›n ayd›nlat›lmas› için her türlü imkân ve olana¤›m›z› sunar›z. Bu konuda bütün arflivimizi açar, en samimi bir biçimde her fleyimizi ortaya koyar›z. Fakat ayn› fleyler devletten yana ifllenen suçlar aç›s›ndan da geçerli olmal›d›r.” diyerek kurulacak böylesi bir komisyona her türlü kolayl›¤› sa¤layaca¤›n› belirtirken devletin de buna haz›r olmas› gerekti¤ini vurgulamaktad›r. 15 A¤ustos 1984 y›l›ndan itibaren bafllayan gerilla savafl› süresince Kürdistan’da birçok insanl›k suçu ifllenmifltir. Bu, ifllenen suçlar›n tamam›na yak›n› devlet güçlerine ait olmas›na ra¤men, yak›lan köyler, kaybedilen insanlar, toplu katliamlar gibi insanl›k suçlar›n›n ço-
Geçmiflte yaflananlar›n
unutulaca¤›n› sanmak bir yan›lg›d›r
Bir yandan güvensizlik, di¤er yandan suçlay›c› ve inkârc› pozisyonda olmak güçlü bir savafl zemini anlam›na gelmektedir. Bu zemin, büyük katliamlar, halklar aras› bo¤azlaflma savafllar›n›n gizli gücü olurken; savafl rantç›lar› için de bulunmaz f›rsatlar yaratmaktad›r. Bundan dolay› güvensizlik, adalet yoksunlu¤u, ›rkç›l›k, yo¤un ve yayg›n yoksulluk zemininin a盤a ç›kar›larak kurutulmas› için hakikatlerin ortaya konulmas› flart olmaktad›r. Geçmiflte oldu¤u gibi bir tak›m kutsall›klar, zorunluluklar, karfl›t›n›n zulüm ve bask›s› neden gösterilerek zulme karfl› yap›lan zulüm ve insan haklar› ihlallerinin direnifl kutsall›¤› alt›nda gözlerden saklanmas› ilerde ciddi problemleri de ortaya ç›karacakt›r. Bugün eski Yugoslavya’y› oluflturan topluluklar bunun en aç›k örne¤idir. ‹kinci Dünya Savafl›’nda faflizme karfl› direnifl söylemi alt›nda topluluklar aras›nda yap›lan haks›zl›k, suç ve insan haklar› ihlallerinin üzerinin kapat›larak, ‘Yugoslavya’n›n birli¤i’ ad› alt›nda hakikatin a盤a ç›kar›lmamas› ve geçmiflte yaflananlar›n unutulaca¤›n›n san›lmas› bir yan›lg› olmufltur. Ve bu yan›lg› 50 y›l sonra büyük katliamlar›n zemini olarak kullan›lm›flt›r. Bosna-S›rp örne¤i de
SERXWEBÛN
32
PKK dört devlet içinde de demokratik çözüm mücadelesi yürütmektedir
durufllar›ndan yoksun b›rak›lmak istenmifllerdir. Ama bu politikalar ve buna dayal› mücadele araç ve yöntemleri TC aç›s›ndan da art›k kaç›lacak bir yolunun kalmad›¤›n›n ilan› olmufltur” n›r›nda bir yaflam savafl› vermektedir. Bu krizli süreç içinde devletin so¤uk savafl sürecinde NATO ba¤lant›l› olarak oluflturdu¤u yasad›fl› örgütlenmeler ciddi bir problem olmaktad›r. Bunun gibi birçok faktör bir araya geldi¤inde TC’nin deflifre olmufl uygulamalar›, geliflmeler karfl›s›nda devleti zor duruma düflüren örgütlenmelerinin yan› s›ra tarihsel ve güncel görevler birbiri pefli s›ra dizilmektedir. Sorunlar›n bu denli kabarmas› ve çözümsüzlük ciddi siyasal s›k›nt›lara da neden olmaktad›r. 1990 y›l›ndan beri yaflanan hükümet de¤ifliklikleri, baflta Turgut Özal olmak üzere askeri ve mülki yetkililerin bir k›sm›na karfl› yap›lan suikastlar, Ordu ile hükümetler aras›nda yaflanan s›k›nt›l› iliflki ya da çeliflkiler, Kürt sorunu karfl›s›nda esas oyalama amaçl› çeliflkili birçok söylem ve tutum gelifltirme süreçleri yaflam›flt›r. Uluslararas› komplo ve ‹mral› sistemi içinde gelifltirilen iflkenceli ortam yoluyla Önderlik ve PKK mücadele araçlar›ndan ve mücadeleci durufllar›ndan yoksun b›rak›lmak istenmifllerdir. Ama bu politikalar da tutmam›flt›r. Önderlik taraf›ndan gelifltirilen yeni paradigma ve buna dayal› mücadele araç ve yöntemleri TC aç›s›ndan da art›k kaç›lacak bir yolunun kalmad›¤›n›n ilan› olmufltur. T›kanan tüm yollar ve Avrupa Birli¤ine girifl aray›fllar› içinde 1990’lardan sonra TC, AB standartlar›na uyum ad› alt›nda devlet içindeki canavarlar› s›n›rlama u¤rafl›s› sürecine girmifltir. Susurluk, fiemdinli ve Ergenekon davalar› ile Hizbullah operasyonlar› bu sürecin belli bafll› örnekleridir. Ama tüm bu u¤rafl›lar bir noktadan sonra Kürt sorununun çözümsüzlü¤ünden kaynakl› kirli savafl ve sonuçlar›nda t›kanm›flt›r. En son Ergenekon davas›nda aç›lan mezarlar›n ‘F›rat›n do¤usu’nu da kapsamas›n›n arkas›ndan,
w.
ww
om
da tutmam›flt›r. Önderlik taraf›ndan gelifltirilen yeni paradigma
ne t
Özellikle Kürdistan’›n bölgedeki co¤rafi yeri ve dört temel ülkeye da¤›lm›fl yaklafl›k 40 milyonluk nüfusu ve tüm Kürdistan co¤rafyas› ile dünyan›n birçok yerine da¤›lm›fl Kürtlerin içinde PKK’nin var olan örgütlülü¤ü demokratik çözüm aray›fl›nda Kürt Özgürlük Mücadelesini ve Önderli¤ini önemli bir yere oturtmaktad›r. Fiili olarak 25 y›ld›r süren savafl›n bugün Önderlik ve PKK taraf›ndan meflru savunma s›n›rlar›na çekilmesi çözüm noktas›nda önemli avantajlar yaratmaktad›r. Meflru savunma eksenli konumlanan gerilla gücüyle PKK bugün s›n›rlar›na dokunmamay› taahhüt etti¤i dört devlet içinde de demokratik çözüm mücadelesi yürütmektedir. ABD’nin mevcut statülere dayanmayan BOP’u da statükocu güçler aç›s›ndan ciddi sorunlar yaratmaktad›r. PKK taraf›ndan bölgede gelifltirilmek istenen demokratik çözüm aray›fllar› ve BOP aras›na s›k›flm›fl olan Türkiye, dünya ekonomik krizinden de ciddi olarak etkilenmifl bulunmaktad›r. Kriz derinlefltikçe ekonomik istikrars›zl›k ve iflsizlik artmaktad›r. Kitlelerin al›m gücü giderek düflerken toplumun büyük ço¤unlu¤u açl›k s›-
“Uluslararas› komplo ve ‹mral› sistemi içinde gelifltirilen iflkenceli ortam yoluyla Önderlik ve PKK mücadele araçlar› ve mücadeleci
aç›lan toplu mezarlarda bulunan elbise parçalar› ile hakikatlerle yüzleflmeye yak›nlaflan devlet, bulunan kemiklere ‘hayvan kemi¤i’dir diyerek bir kez daha Kürt sorunundaki çözümsüzlü¤ünün a¤›rl›¤› alt›nda ezilmifltir.
ew e. c
göstermektedir ki hangi amaç için olursa olsun hakikatin gizlenmesi çözüm olmad›¤› gibi yeni suçlar›n zemini olmaktad›r. Eskiden ac›lar› yaflayan nesiller flimdi yaflam›yor olsalar bile onlar›n çocuklar› bir biçimde hakikat aray›fl› içerisine girmekte ve bu aray›fl do¤ru temellerde geliflmedi¤i zaman ço¤u kez yeni hakikat aray›fllar›n›n nedeni olmaktad›r. Onun için Türkiye’ de, Kürdistan’da ya da Ortado¤u’da ‘bugün hemen bar›fl’ diyen tüm çevreler ideolojik, etnik, s›n›fsal ya da inanç ayr›m› yapmaks›z›n ifllenen insanl›k suçlar›n›n a盤a ç›kar›lmas›n›n çabas›na aktif kat›lmal›d›r. Dünyada ve bölgelerde yaflanan de¤iflimler, nas›l ki iç savafl yaras› kanayan ülkelerde çeflitli uzlafl› aray›fl› içinde taraflar› 20. yüzy›la özgü çözüm yollar› d›fl›nda yeni aray›fllara itmiflse, benzeri geliflmelerin zemini baflta Türkiye olmak üzere bölgede de güçlenmektedir.
Eylül 2009
Kürt sorunundaki çözümsüzlük devleti h›zl› bir tükeniflflee götürüyor
Öyle görülüyor ki gelinen aflamada Kürt sorunundaki çözümsüzlük devleti h›zl› bir tükenifle do¤ru götürüyor. Birçok askeri, bürokratik yetkili bu durumun fark›nda. Birçok yazar, çizer, ayd›n, sanatç› ‘art›k gidilecek bir yer kalmad› sorunu çözelim’ diyor. Önemli bir kesim ve çevre de ‘biz çözmezsek ABD, AB kendine göre çözecektir’ diyor. Ve bu çözüm çerçevesinde de her gün yeni yeni emperyalist raporlar yay›nlan›yor. En son ‘Güney Kürdistan-Türkiye iliflkisi nas›l olmal›d›r?’ diyen bir plan gündeme girmifl bulunuyor. Türkiye hem tarihi hem de bugünü ile sadece Kürt sorunu karfl›s›nda de¤il birçok noktada kuflatma alt›na al›nm›fl ve zorlan›yor. Ermeni, K›br›s, Ege sorunlar›, Ekümenlik, ruhban okullar› sorunu, Hrant Dink davas› sorunu, Mardin katliam›, Çukurca ve Uludere’de patlayan may›nlar, askere sivil mahkemelerde yarg› yolunun aç›lmas›, Darbe raporlar›, Ergenekon davas›, s›n›rlar›n may›nl› sahadan temizlenmesi ve AKP‹srail iliflkileri, iflsizlik, açl›k vb sorunlar alt›nda bir de göze al›namayacak askeri masraflar alt›nda kendisini tümüyle satsa da kurtulamayacak bir Türkiye gerçekli¤i karfl›m›zda duruyor. ‹flte böylesi bir Türkiye’ye ‘Kürt sorunu nas›l çözülür’ sorusuna da Önderlik ‘içimizde çözelim’. TC devleti s›n›rlar›na dokunmadan Anayasada güvence alt›na al›nan Kürt ulusal-kültürel-ekono-
Eylül 2009 SERXWEBÛN teröristlerin may›nlar› denilerek ya da intihar etti denilerek ‘Mehmetçi¤i’ vurup arkas›ndan timsah gözyafllar› döken? Ve öldürdükleri askerin annelerine ‘teröre lanet’ dedirten? Kimlermifl ‘iyi çocuklar›n’ ellerine bombalar verip sa¤›-solu bombalat›p sonra da ‘teröristler yapt›’ diyen? Kimlermifl çocuk ticareti yapan, çeteler kurup kapkaç tak›mlar› oluflturan? Bunlar› namuslu her insan bilip sorguluyor. Ya bilmeyip de kand›r›lan büyük ço¤unluklar ne olacak? Elbette s›n›rlar› belli olmak kayd› ile bunlar bir bir ortaya ç›kmal›. ‹nsanlar-toplumlar birbiriyle bar›fl içinde yaflamak için tarihle, suçlarla ve gerçek suçlularla yüzleflmeli. Bu yüzleflmede oluflturulacak hak adalet komisyonlar› rollerini oynamal›. KCK yürütme Konseyi oluflturulma biçimine iliflkin bir çerçeve çizmifl ve kendi cephesinden bir tart›flman›n yan› s›ra bir haz›rl›k da bafllatm›fl bulunuyor. ‘‹çerde Türkiye’de olufltural›m bu komisyonu’ diyor. D›fl güçler için sadece ‘kolaylaflt›r›c› olabilir’ denilerek de bu komisyon karfl›s›ndaki pozisyonu çiziliyor. Yani böylece Sierra Leone ve Guatemala’daki komisyon oluflturma biçiminde üçüncü gücün yani BM’nin veya benzerinin böylesi bir rol oynamas›na gerek yoktur deniliyor. KCK yürütme Konseyi aç›klamas›nda komisyon ‘içerde kurulsun’ derken Türkiyede’ki ayd›nlar, demokrasi güçleri ve STÖ’lere bu çal›flma için duyarl›l›k ve sahiplenme ça¤r›s› yaparken; Güney Afrika’daki komisyon oluflturma aflamas›n› an›msat›yor. ‘Devlet de bir biçimde onun varl›¤›n› (birden bire olmazsa da) kabul etmeli’ denilirken de, tüm di¤er komisyonlar›n oluflturulmas›ndan farkl› bir girifl yap›l›yor. Di¤er komisyonlar›n oluflmas›nda devlet direkt ya hükümetler veya parlamentolar ya da devlet baflkanlar› düzeyinde iflin içindedirler. Yine aç›klamada PKK’nin oluflan komisyonlar›n çal›flmas›n› kolaylaflt›rmak için tüm imkânlar›n› kullanaca¤› ve arflivlerini açaca¤› garantisi veriliyor. Gutemala’ da oluflan komisyona devrimci güçler arflivlerinin yeterli olmad›¤› gerekçesiyle gerekli deste¤i sunam›yor. Önderlik komisyonun gereklili¤ini anlat›rken gerilla ve Parti içinden birçok örnek vererek komisyon
çal›flmalar›n›n Parti güçlerini de soruflturabilece¤i mesaj›n› vermektedir. PKK de bu mesaj› ‘arflivlerimizi açar›z’ diyerek tamamlamaktad›r.
Ortado¤u’da ve Kürdistan’da
ne te we .c om
mik ve siyasal haklar› yoluyla bu sorun çözülür diyor. Ve baflta PKK olmak üzere KCK bileflenleri bu Önderlik projesini desteklemenin ötesinde gerçeklefltirme mücadelesi yürütüyor.
33
Bar›fl içinde yaflamak için tarihle suçlar ve suçlularla yüzleflilmeli
ww
w.
Onun için çocu¤u flehit düflen her Kürt anas› ‘benim yüre¤im yand› di¤er analar›n yüre¤i yanmas›n, demokratik çözüm içinde silahlar sussun’ diyor. Bu bir demokrasi bilincinin göstergesi ya da kültürünün ifadesi oluyor. Kürt halk› Önderi Reber Apo ve öncü partisi PKK gibi demokratik toplum aray›fl›n›n duygusunu hissediyor ve üslubunu kullan›yor. Yani Kürt halk› devlet s›n›rlar›na dokunmadan özgürlü¤e dayal› bir bar›fl içinde demokratik bir ortamda yaflamak istiyor. Ama ayn› Kürt halk›, “Köylerimi yakanlar nerede, beni iflsiz, evsiz, aç, evlats›z, babas›z, anas›z, kardeflsiz b›rakanlar nerede?” diye de soruyor. Bu sorular içinde kimisi mezar ar›yor, kimisi fail ar›yor. Belki de sadece ‘Böyle ölmeyi hak etmek için size ne yapt›k?’ denilecek. Belki de ‘tamam öldürdünüz de neden mezars›z b›rakt›n›z?’ denilecek. ‹flte böylesi bir ortam da e¤er çözüm geliflecekse ‘Akil adamlar toplulu¤u’ ve ‘Hakikatleri a盤a ç›karma ve adaleti sa¤lama komisyonlar›’ ilk at›lmas› gereken ad›mlar olmaktad›r. Bu ad›mlar esas›nda Kürtlerden çok Türkler için laz›m. Susurluktan bu yana aç›lan tüm çete davalar› ile Hizbullah ve Ergenekon davalar› bir bütün olarak Türkiye’de yaflanan insanl›k d›fl› uygulamalar›n faillerini gösteriyor. Her gün yeni bir itirafç› ç›karak yeni yeni cinayet bilgileri veriyor. Hâlbuki k›sa süre önce bütün bunlar›n ço¤u PKK ye aitmifl gibi gösteriliyordu. Böyle olmad›¤› ortaya ç›kt›kça yani devletin her yan›ndan irin akt›kça, o pis pis kokan gerçekler karfl›s›nda Türk halk›n›n geçirece¤i travmalar›n tedbirinin flimdiden al›nmas› gerekir. Sivilleri, çocuklar›, silahs›z-savunmas›z insanlar› kimler katletmifl ve toplu mezarlara doldurmufl? Kimin helikopterleri imifl köyleri yakan-bombalayan? Kimlermifl uyuflturucu satan-pazarlayan? Kimlermifl
oyalama ile sadece f›rsatlar kaç›r›l›r
Özellikle gerilla içinde Ergenekon davas›yla ba¤lant›l› olarak tek tek baz› isimler düzeyinde bu ba¤lant›n›n olup olmad›¤›n›n araflt›r›lmas› Önderlik taraf›ndan istenmektedir. Mufl, Bingöl ve Amed üçgeninde olanlarla bu durumun araflt›r›labilece¤i Önderlik taraf›ndan dile getirilmektedir. Baz› eylemlerin yan›nda 33 askerin öldürülmesi olay› da yine bu çal›flman›n ayd›nlat›lmas› gereken yan› olmaktad›r. Parti tarihine dörtlü çete diye geçen pratik sürecin sorumlular› da bu konu kapsam› içinde ele al›nmaktad›r. Önderlik komisyon çal›flmalar› çerçevesinde birçok ayd›nlat›lmas› gereken örnek sunmaktad›r. Önderlik ve KCK Yürütme Konseyinin aç›klamalar› da gösteriyor ki toplumsal uzlaflma ve demokrasi kültürünün geliflmesinde hakikatlerin a盤a ç›kar›lmas› önemli bir rol oynayacakt›r. Bu rolün oynanmas›nda ayd›nlar, sivil toplum örgütleri baflta olmak üzere medya ve demokrasi güçleri önemli ve hatta belirleyici bir rol oynayacakt›r. Bu rolün oynanmas›nda en az›ndan savafl tarihi sürecinin ayd›nlat›lmas›nda PKK üzerine düflen görevleri yerine getirecektir. Yerine getirilecek bu görev demokratik çözüm yolunda önemli bir ad›m olacakt›r. Bu ad›m›n bir köprü vazifesi görmesi de ancak devletin ataca¤› ad›mla mümkün olacakt›r. Böylesi bir geliflmenin önünün aç›lmas› için özellikle devletin y›llard›r yapa geldi¤i aldat›c›, oyalay›c› tutumlar›ndan vazgeçmesi ve ‘yurttafl›m’ dedi¤i insanlara karfl› samimi davranmas› gerekir. Unutulmamal› ki, Ortado¤u’da ve Kürdistan’da oyalama ile zaman kazan›lmaz, sadece f›rsatlar kaç›r›l›r ve olanaklar kaybedilir. Kim ki tersini düflünürse geçmiflte oldu¤u gibi bugün de hayal k›r›kl›¤›na u¤rar. Dün oldu¤u gibi bugün de ‘Dimyada pirince giderken evdeki bulgurdan olur.’
SERXWEBÛN
34
Eylül 2009
Süreç do¤ru anlafl›lmal›
om
ve yay›n çizgimiz do¤ru pratiklefltirilmelidir
ew e. c
“Bas›n›m›z sürecin ikili karekterini iyi görmelidir. Hareketimizin geliflflttirdi¤i çözümün ajitasyon ve propagandas›n› iyi yapabilmelidir. Bunun yan›nda Türkiye devletinin imha siyasetini meflflrrulaflfltt›rma amaçl› att›¤› ad›mlar› deflfliifre etmelidir. Bunlar›n hepsi birlikte geliflflttirilmelidir. Tek yönlü, sadece çözüm yönlü propaganda ajitasyonla yetinilirse, bunun yan›nda devletin siyaseti deflfliifre edilip halka kavrat›lmazsa yürütülen propaganda çal›flflm malar› eksik kalacakt›r. Böyle bir eksiklik halk› tek yanl› motive edece¤inden beraberinde sak›ncalar da yaratacakt›r. O nedenle buna dikkat edilmeli, propaganda ve ajitasyonda buna yer verilmelidir” YRD 5. Kon nfeeran ns› son nuç billdirgeesi
‹nisiyatif özgürlük güçlerinin eline geçmiflflttir
ne t
‹çersinden geçmekte oldu¤umuz siyasal süreç, yay›n çizgimizin her zamankinden daha fazla do¤ru pratiklefltirilmelisini gerekli k›lmaktad›r. Onun içindir ki sürecin temel özelliklerinin do¤ru kavranmas› büyük önem tafl›maktad›r. ‹çinden geçti¤imiz süreç özgündür ve birçok yönü vard›r. Böyle bir süreçte 5. YRD Konferans› gerçekleflmifltir. Bu süreçte hareket olarak baz› toplant›lar gerçeklefltirilmifltir. Kongra Gel 7. Genel Kurul’u baflar›yla yap›l›rken; TEV-ÇAND ve HPG konferanslar› gerçekleflmifltir. Ard›ndan da YRD konferans› sonuçland›r›lm›flt›r. Daha baflka konferanslar da gerçeklefltirilecektir. Bunlar›n yan›nda e¤itimlere de a¤›rl›k verilmifltir. Tüm bunlar›n birer haz›rl›k çal›flmas› oldu¤unu belirtmek gerekmektedir. Süreç ister müzakereler biçiminde, isterse de savafl yönünde geliflsin yap›lan bu haz›rl›klar her iki durumun ihtiyaçlar›n› da karfl›lamay› hedeflemektedir. YRD olarak biz de içerisine girdi¤imiz süreçte üzerimize düflen görevleri yerini getirmek için 5. Konferans›m›z› gerçeklefltirerek gerekli olan haz›rl›klar›m›z› tamamlam›fl olduk. Burada as›l olan bundan sonra yap›lan bu haz›rl›klar› pratiklefltirmektir.
ww
w.
Bu noktaya da gelinmifltir. ‹çerisine girdi¤imiz süreçte inisiyatifin PKK öncülü¤ünde geliflen özgürlük mücadelemizin elinde olmas› da bu görevin baflar›s› için son derece elveriflli koflullar› yaratmaktad›r. Yeni bir sürece girilmifltir. PKK’nin yeniden inflas›, 1 Haziran ve Êdî Bese Hamleleri, PKK’nin 10. ve PAJK’›n 7. Kongreleri, Gabar, Oramar, Bezele eylemleri, Zap direnifli, serh›ldanlar, Önderli¤in direnifl ve düflüncede yaratt›¤› patlama bizi bu sürece ulaflt›rm›flt›r. Bunun bir sonucu olarak da belediye seçimlerinde baz› baflar›lar elde edilmifltir. Bu ad›mlar sayesinde yeni bir sürece girilmifltir. E¤er bu ad›mlar gelifltirilmeseydi; komploya karfl›, komployla ba¤lant›l› olan tasfiyecilik, sivil toplumculuk gibi özel savafl anlay›fllar› bofla ç›kar›lamazd›.
Bu kazan›mlara dayan›larak büyük bir mücadele yürütülmektedir. Bu mücadelede Özgürlük Hareketimize karfl› giriflilen birçok plan bofla ç›kart›larak, sonuçsuz b›rak›lm›fl ve darmada¤›n edilmifltir. ‹çine girdi¤imiz sürece yürütülen büyük bir mücadele ve bedeller ödenerek girilmifltir. Bu temelde de inisiyatif tamamen Özgürlük Mücadelemizin eline geçerek, esas olarak da gündemi belirler hale gelmifltir.
Gelinen aflflaamada Kürt sorununun varl›¤› kabul edilmiflflttir ‹çersine girdi¤imiz sürecin öne ç›kan bu temel özelli¤i ile birlikte dünyada da siyasette de baz› de¤iflimler yaflanmaktad›r. Sistem Kürt sorununu ne flekilde olursa olsun çözmek istemektedir. Ancak bu a¤›rl›kl›
Eylül 2009
SERXWEBÛN
35
ne te we .c om
“Devletin zihniyetinde hiçbir de¤iflfliim yoktur. Onlar›n zihniyetinde inkâr ve imha esast›r. Fakat eskisi gibi siyaset yürütememektedirler. Çünkü mücadelemiz karflfl››s›nda iflas eden bu siyasetin meflflrrulu¤u kalmam›flfltt›r. Bunun içindir ki siyasetlerine meflflrruiyet kazand›rmak için kendilerini baz› basit küçük ad›mlar atma zorunda görüyorlar. As›l olarak da bir çözümü de¤il, inkâr ve imha siyasetini meflflrrulaflfltt›r›p, PKK’yi ve özgür Kürt’ün tasfiyesini hedefliyorlar”
eden bu siyasetin meflrulu¤u kalmam›flt›r. Bunun içindir ki siyasetlerine meflruiyet kazand›rmak için kendilerini baz› basit küçük ad›mlar atma zorunda görüyorlar. Bunu yaparken de as›l olarak da bir çözümü de¤il, inkâr ve imha siyasetini meflrulaflt›r›p, PKK’yi ve özgür Kürt’ün tasfiyesini hedefliyorlar. O nedenledir ki ortada çözüm diye bir fley de yoktur. Fakat bu yönde de büyük bir propaganda gelifltirilmektedir. Cumhurbaflkan›n›n “Güroymak de¤il de Norflin” demesi ve Kaflura da öldürülen iki insan›n evinin de bir subay taraf›ndan ziyaret edilmesi büyük bir aç›l›m olarak gösterilmeye çal›fl›lmaktad›r. Ortada hiçbir fley yokken bu flekilde propagandalar yap›lmaktad›r. Bu, bir özel savaflt›r. Bu, rejimin karakterini göstermektedir. Rejim kendini bunun üzerine kurulu olarak yaflatmak istemektedir. E¤er böyle büyük bir propaganda yürütülüyorsa, herkes de buna dayal› olarak kand›r›lmak istiyorsa bu nedenledir. Özel savafl kand›rarak yürütülür. Bu çerçevede de Kürtler de, Türkiye halk› da, dünya insanl›¤› da kand›r›lmak istenmektedir. “Sorunu kabul ediyorum, çözmek istiyorum, herkesin düflüncesini al›yorum, ad›m üstüne ad›m at›yorum” denilmesi de bu nedenledir. Amed’de bir köye Kürtçe ad vererek art›k sorun çözüm yoluna girmifltir deniliyor. Bu propagandayla herkes kand›r›lmak isteniyor. Bu flekilde inisiyatifi ele geçirip gündemini hâkim k›larak, bunu herkese kabul ettirmeye çal›fl›yorlar. Buna göre yarat›lmak istenen bu atmosfer içerisinde e¤er PKK buna yanafl›rsa kendi eliyle tasfiyesinin sa¤lanmas›, yok kabul etmezse de o zaman da PKK’nin çözüme yanaflmad›¤› demagojisi hâkim k›l›nmaya çal›fl›lmaktad›rlar. Böylece de “PKK savaflta ›srar ediyor” denilerek PKK’nin tasfiyesi için herkesten destek istenecektir. Bunun da görülmesi gerekmektedir. Burada gaflete düflülmemelidir. Devlet gerçeklefltirmek istedi¤i bu siyasete meflruluk kazand›rmak için de daha çok Kürtler üzerinde dur-
mifltir. Erdo¤an bile, y›lsonuna kadar zaman›m›z yok diyebilmektedir. Onun içindir ki çok önemli bir sürece-mevsime girilmektedir. Bu sonbaharda her fley sonlanmayacak ama netleflecek ve ayd›nlanacakt›r. Bu nedenle de içerisine girdi¤imiz süreçte gelifltirece¤imiz durufl tarihsel bir önem tafl›yacakt›r.
‹çerisinden geçti¤imiz sürecin ikili karaktere sahip oluflfluu do¤ru anlaflfl››lmal›d›r
‹çerisine girdi¤imiz süreçte Önderlik, hareket ve devlet aras›nda, AKP, CHP ve MHP aras›nda, yine toplum ve devlet aras›nda süren siyasal mücadele gittikçe güçlenip daha da a¤›rlaflacakt›r. Önderlik inisiyatifin tamamen hareketin elinde olmas›n› öngörmektedir. Herkesi de bu gündem etraf›nda toplamaya çal›flmaktad›r. Devlet de inisiyatifi eline almak için mücadele etmektedir. Buna göre de herkesi kendi gündemi etraf›nda toplamak istemektedir. AKP CHP aras›ndaki tart›flma ve elefltirilerde çok yo¤undur. Hatta birbirlerine hakaret etme düzeyine bile vard›rabilmektedirler. CHP ve MHP’nin iktidar› art›k rüyalar›nda görme olanaklar› bile kalmam›flt›r. E¤er bu partiler AKP’ye ve sürece karfl› sert duruyorsa alt›nda bu gerçeklik yatmaktad›r. Ayr›ca bu yaklafl›mla Özgürlük Hareketini büyük bir bask› alt›na al›p, hedef ve istekleri hakk›nda ›srar edemez hale getirerek, geri ad›m att›rmak istemektedirler. Devletin zihniyetinde hiçbir de¤iflim yoktur. Onlar›n zihniyetinde inkâr ve imha esast›r. Fakat eskisi gibi siyaset yürütememektedirler. Çünkü mücadelemiz karfl›s›nda iflas
ww
w.
olarak özgür Kürt’le ve demokratik bir yaklafl›mla de¤il de; iflbirlikçilikle, katliamla yap›lmaya çal›fl›lmaktad›r. Bu nedenle de PKK zay›flat›l›p çözülmek istenmektedir. E¤er bugün “Kürt sorunu vard›r, bu Türkiye’nin esas sorunudur ve çözülmelidir” deniliyorsa, bu aflamaya PKK sayesinde gelinmifltir. PKK Türkiye’yi zorlam›fl, inkâr ve imha politikas›n› iflas ettirmifltir. E¤er PKK’nin gelifltirdi¤i mücadele ve ödenen bedeller olmasayd› inkâr ve imha politikas› bofla ç›kar›lamayaca¤› gibi, Türkiye’de Kürt sorununun varl›¤› ve bunun çözümü için hiçbir fley söyleme gere¤i duyulmayacakt›. A¤r› ‹syan› bast›r›ld›ktan sonra söyledikleri ‘Hayali Kürdistan burada medfundur’ söylemi asl›nda Kürtleri ve Kürdistan’› gömdüklerini ve art›k bundan böyle Kürt sorunlar›n›n olmad›¤›n› belirtmek içindir. Bu gerçek görülmeli ve bunun bilincinde olarak hareket edilmelidir. ABD 29 Mart yerel seçimlerinde AKP’yi desteklemifl ve PKK’yi tasfiye etmek istemifltir. Seçimlerde bekledikleri sonucu elde edemeyince de DTP ile gelip görüflmüfllerdir. Bu çerçevede Obama Türkiye ziyaretinde Ahmet Türk ile bir görüflme gerçeklefltirmifltir. PKK öncülü¤ünde geliflen süreç tamamen siyasal bir özellik tafl›maktad›r. E¤er müzakereler de savafl da geliflse bu tamamen siyasette sonuç almak için olacakt›r. Bu nedenle içerisine girdi¤imiz süreçte siyasal yön esas olacakt›r. Dikkat edilirse, siyasal mücadele gittikçe fliddetlenmektedir. Önderli¤in haz›rlad›¤› yol haritas› ile birlikte süreç daha da h›z kazanacakt›r. O nedenledir ki Önder Apo “ne olacaksa iki üç ay içinde olacak” de-
SERXWEBÛN
Güncel ve dönemsel görevler yerine getirilmelidir
Özgürlük Mücadelemiz sadece Kürdistan ve Türkiye’de de¤il, Ortado¤u siyasetinde de büyük bir etki yaratmaktad›r. 30 y›ld›r büyük bir bedel ve emek ödenerek verilen mücadelemizin sonuçlar› bugün herkese dayatmalarda bulunarak bu güçleri de¤iflim ve dönüflüme zorlamaktad›r. fiu an inisiyatif Hareketimizin elindedir. Gündem oluflturulmufl, herkes bu gündemi tart›flmaktad›r. Art›k bunun daha çok gelifltirilmesi gerekmektedir. Bu nedenle belirlenen güncel ve dönemsel hedeflerin gerçeklefltirilmesi için harekete geçilip, çal›flmalara ivme kazand›r›labilmelidir. Bunlar aras›nda Güneyli güçlerin elefltiri konusu olan yaklafl›mlar›na ra¤men, ulusal konferans›n pratikte gelifltirilmesi için çal›flmalar yo¤unlaflt›r›labilmelidir. Bu önemli bir noktad›r. Yine Türkiye’deki demokrasi hareketlerinin daha da güçlendirilip harekete geçirilmesi, gerekmektedir. Ayn› düzeyde KCK sisteminin pratikte daha da gerçeklefltirilmesi çabalar›na h›z kazand›r›labilmelidir. Öncülük sorunlar› afl›larak güçlendirilmelidir. Meflru savunma gelifltirilip, askeri güç her yönüyle büyütülebilmelidir. Dine yaklafl›m -özelde ‹slamiyet’e ve Alevili¤e yaklafl›m- Önderli¤in gelifltirdi¤i çözümlemelere göre olmal›d›r. Tüm bunlar çok h›zl› bir biçimde pratikte gelifltirilmeli, yanl›fll›k ve eksikliklerden h›zla ar›n›labilinmelidir. E¤er bunlar gelifltirilmezse süreç mü-
ne t
Oynanmak istenen oyunlar boflflaa
ni gerçeklefltirmelerini engellemifltir. PKK güçlüyken konferans›n yap›lmas›ndan yana de¤illerdir. Bu noktan›n da iyi anlafl›lmas› gerekmektedir. Fakat burada flöyle bir sonuç ç›kar›labilir: Nas›l ki mücadelemiz bu güçleri yürekten olmasa da söylem düzeyinde baz› gerçekleri kabul etme zorunda b›rakm›flsa, ayn› flekilde yürütece¤imiz mücadele daha da gelifltirilerek oynanmak istenen oyunlar› da bofla ç›karabilir. ‹flte bundan sonra as›l yap›lmas› gereken bu olmal›d›r.
ç›kar›labilmelidir
ww
w.
Türkiye devleti Kürt sorununu esasta kabul etmemektedir. Ayn› flekilde, Güneyli siyasi güçler de ulusal bir konferans›n düzenlenmesinden yana de¤illerdir. Türkiye devletinin Kürt sorununa yaklafl›m› neyse, KDP ve YNK’nin de ulusal konferansa yaklafl›m› odur. Nas›l Türkiye PKK’nin mücadelesi sonucunda mecbur kal›p Kürtlerin varl›¤›n› kabul etmiflse Güneyli siyasi güçler de ayn› nedenden dolay› ulusal bir konferans›n düzenlemesinin gere¤inden bahseder duruma gelmifllerdir. Bu flekilde gerçekleflen her iki kabul edifl de sözde kalmakta ve öz itibar›yla PKK’nin tasfiyesini hedeflemektedir. KDP ve YNK de mecbur kald›klar› için konferans› kabul etmifllerdir. Bu güçler ulusal konferans› PKK’nin baflar›s›zl›¤› ve yenilgisi temelinde gündemlerine alm›fllard›r. ZAP direnifli ve yerel seçim sonuçlar› bu istekleri-
zakereler ve çözüm yönünde geliflmez, aksine savafl yönünde bir geliflim izlenir. Bu çok net olarak görülmektedir. Ulusal konferans›n böylesi bir süreçte düzenlenmesi çözüm için esas al›nmal›d›r. E¤er Önderlik sürekli olarak Ulusal Konferans, Çat› Partisi ve Demokrasi Hareketleri üzerinde duruyorsa, KCK sisteminin oluflturulmas›n›n aciliyetinden ve bunun ayaklar› olan akademi ve meclislerden söz ediyor ve bunun öncülü¤üne dikkat çekip, meflru savunman›n önemini belirtiyorsa nedeni bu gerçekliktir. Ayn› düzeyde din üzerinde durmuflsa, -dikkat edilirse Önderlik seçimlerden sonra görüflme notlar›nda Aleviler ve Dersim üzerinde durmufltur, bu sebepsiz de¤ildir- nedeni yine bu gerçeklik olmaktad›r. Bunlar›n hepsi elimizde olan inisiyatifi daha da güçlendirecektir.
ew e. c
maktad›r. Bunu da Kuzey’de esasta ise Güney üzerinden gelifltirmek istemektedir. ‹flbirlikçi Kürtler de, Türk devletinin bu politikas›na yatmaktad›rlar. Bunlar devletin bu tasfiye amaçl› ad›mlar›n› çözüm yaklafl›mlar› olarak ilan edebilmekte ve bunun arkas›nda olduklar›n› söyleyebilmektedirler. Hatta bununla da yetinilmeyerek PKK’nin de bunu kabul etmesi gerekti¤ini belirtebilmektedirler. “PKK silah b›rakmal›”, “güçlerini Güney’e çekmeli” ve “devletin att›¤› ad›mlar› kabul etmeli” vb söylemelerle hep bu temelde politika gelifltirmektedirler. O nedenledir ki içerisiden geçmekte oldu¤umuz sürecin karakteri do¤ru anlafl›lmal›d›r. Bu süreçte çözüm ve imha bir arada bulunmaktad›r. Devlet aç›s›ndan tamamen imha esast›r ve yaklafl›mlar›nda kesinlikle çözüm yoktur. PKK ve Türkiye halk› aç›s›ndan ise çözümün gelifltirilmesi esas yön olmaktad›r. Bu nedenledir ki sürecin karakteri ikili bir özellik tafl›maktad›r. Bunun görülmesi gerekmektedir.
Eylül 2009
om
36
‹çerisinde yer ald›¤›m›z Ortado¤u
gerçe¤ine göre hareket edilmelidir
Ortado¤u kültüründe din özellikle de ‹slamiyet onun esas›n› oluflturmaktad›r. Ortado¤u’da siyaset yürütmek isteyen herkes bu gerçe¤i anlamal› ve bu kültürü bilerek ona göre bir yaklafl›m belirleyebilmelidir. Siyaset yapmak ve sonuç al›nmak isteniyorsa buna dikkat edilmelidir. Bu gerçe¤i anlamayan, inkâr eden, ters yaklaflan, bu kültürü reddeden, özünü ortaya ç›karmayan, bu kültürü bölge halk›n›n hizmetine koymayanlar siyaset yapamazlar ve kaybetmeye mahkûmdurlar. O nedenledir ki reel sosyalizm Ortado¤u üzerinde o kadar durmas›na ra¤men sonuç alamad›, di¤er bölgelerde komünist partileri gelifltirmesine ra¤men Ortado¤u’da gelifltiremedi. ABD ve Avrupa devletleri de ayn› flekilde sonuç alamad›lar. Hatta Ortado¤u’nun bu gerçe¤ini hesaba katmak zorunda kald›lar. Bunu görmeyen, ters yaklaflan, inkâr eden Ortado¤u’da de¤iflim yaratamaz ve yapt›klar›ndan da bir sonuç alamaz. Dikkat edilirse Türkiye devleti PKK’ye karfl› dinin propagandas›n› çok güçlü bir flekilde gelifltirmek iste-
Eylül 2009
SERXWEBÛN
bir sistem de¤ildir” biçiminde bir de¤erlendirmeye tabi tutmufltur. Kapitalizmin dünyada gelifltirdi¤i hâkimiyetini tarihte hiçbir sömürgeci sistem gelifltirmemifltir. Kapitalizm hepsinden farkl›d›r. Bu sistem biyoiktidar› gelifltirmifltir. ‹nsan beyninde, ruhunda kendi iktidar›n› yaratm›flt›r. Bunu günlük yapmakta ve yenilemektedir. Bu nedenle çok farkl› bir iktidard›r. Bu, iyi görülebilmelidir. E¤er, insan sistemi iyi anlamazsa, sistemle iliflkilerini koparmazsa; bu sisteme ideolojik, örgütsel, siyasi, kültürel olarak da karfl› koyamaz, karfl› olamaz. Kapitalizme karfl›, büyük bir mücadele içerisinde olunmazsa, insan bu sistemden kendisini koruyamaz ve bu sistemin hizmetine girer. Alternatifini de gelifltiremez. Bu, mümkün de de¤ildir. Kapitalist sistemin alternatifini gelifltirmek öyle kolay de¤ildir. Tamamen sistemden kopmadan, onun etkilemesine izin vermeden, günlük olarak ideolojik ve kültürel alanda yürütülecek olan mücadele verilmezse bundan da sonuç al›namaz. E¤er bugün bas›n›m›zdan tutal›m tüm alanlardaki faaliyetlerimize, kurumlar›m›za kadar kendi gerçe¤imizi fazla yaflayam›yor ve gerçeklefltiremiyor, alternatifini etkili k›lam›yorsak, birçok yerde sistem içileflmeyi yafl›yorsak, sebebi yine sistemin etkisinin üzerimizde güçlü olmas›d›r. Kapitalizm günlük ve anl›k olarak insanlar› etkilemektedir. Bu nedenle her yönden kendimizi Önder-
lik gibi kapitalist modernitenin etkisinden kopartamad›¤›m›z için ve yine tamamen Önderlik tarz›n› kendimize esas almad›¤›m›z için alternatif gelifltiremiyoruz, sistemimizi oturtam›yoruz. Sistemimizi gelifltirmemize engel olan ise bireycilik ve maddiyatt›r. Tüm kurumlar›m›zda az-çok bu anlay›fl vard›r. Toplumsallaflmaya gelmeme, felsefe ve ideolojiye gelmeme de bunun bir sonucudur. Kimse bunu inkâr edemez.
ne te we .c om
di. Halk› PKK’den uzaklaflt›r›p, düflmanlaflt›rmak için parayla ayetler da¤›tt›. Önder Apo’nun din ve ‹slamiyet’e do¤ru yaklafl›m› devletin yapt›¤› bu propagandan›n sonuç vermesini engelledi. Bu nedenle bu hususlara dikkat etmemiz gerekmektedir. Batman baflta olmak üzere birçok yerleflim alan›nda halk PKK’yi destekliyorsa sebebi bu gerçekliktir. Ama bu yeterli de¤ildir. E¤er gereken önem verilmez ve dikkat edilmezse devlet buralar› Hizbullah ve Fethullahç›lar yoluyla ele geçirecektir. Fethullahç›lar ve Hizbullah buralarda harekete geçirilmifltir. Sadece Batman’da de¤il, di¤er yerlerde benzeri hareketlilikler görülmektedir. Bu nedenle kampanya ve propaganda çal›flmalar›n› yürütürken çok dikkat edilmelidir.
37
Kapitalist moderniteye ve onun yaratt›¤› bireycili¤e karflfl›› olunmal›d›r
ww
w.
Kapitalizm halklar üzerine büyük bir sald›r› gelifltirmektedir. Bu sald›r›lara dayanarak da halk› ve kendine karfl› olan hareketleri bir flekilde teslim almak istemektedir. Bu flekilde kapitalizm kendini alternatifsiz k›lmaya çal›flmaktad›r. Bunun için de bas›n-yay›n, teknik vb hepsini yo¤un bir flekilde kullanmaktad›r. Bu do¤rultuda günlük, her saat, her dakika propaganda yapmaktad›r. Böylece her yeri, herkesi ideolojilerinin, kültürlerinin, siyasetlerinin etkisi alt›na almay› hedeflemektedirler. Kapitalizm üretti¤i metalar› pazara sürüyor ve bunlar› satmak istiyor. Bunu yaparken de topluma sald›rmaktad›r. Maddiyatç›l›¤› ve bireycili¤i gelifltirmek için, önünde engel olarak gördü¤ü toplumsal ahlak ve kültürü da¤›tmak istemektedir. Kapitalizm insanl›¤› pazara sürebilmek ve kendi sistemini devam ettirebilmek için topluma, tarihe, insanl›¤a karfl› savafl ilan ederek; insana-topluma ait ne varsa her fleyi, al›m-sat›m metas› haline getirmifltir. Böyle bir sistemin de insanl›kla hiçbir alakas›n›n olmad›¤› aç›kt›r. O nedenledir ki Önder Apo kapitalizmi, “ekonomik
YRD 5. Konferans›m›z bireyci
maddiyatç› anlay›flflllar› mahkûm etmiflflttir
Bireyci ve maddiyatç› anlay›fl kadro ve kurumlar›m›zda güçlüdür. Bu zay›flamadan, etkisizlefltirilmeden biz sistemimizi gelifltiremeyiz. Bu iyi anlafl›lmal›d›r. E¤er hala yaflam›m›zda ve bulundu¤umuz ortamlarda komünal-demokratik sistemi gelifltiremiyorsak sebebi bundan baflka bir fley de¤ildir. Kapitalist modernitenin bireycili¤i ve maddiyatç›l›¤› bizi engellemektedir. Bu nedenledir ki 5. Konferans›m›z bireyci, maddiyatç› anlay›fl› mahkûm etmifl ve buna karfl› güçlü mücadele etme karar›na ulaflm›flt›r. Ayr›ca bu Hareketin kadrosu için de gerekli olan›n toplumsall›k ve maneviyat oldu¤una dikkat çekmifltir. Kapitalist sistem tüm dünyada kültürünü, yaflam›n› herkese kabul ettirmek istemekte ve buna karfl› olan tüm yaflam ve kültürleri ortadan
SERXWEBÛN
‹çerisinden geçilmekte olan sürecin önemi bilinerek hareket edilmelidir
ww
w.
Bas›n›m›z sürecin ikili karakterini iyi görmelidir. Hareketimizin gelifltirdi¤i çözümün ajitasyon ve propagandas›n› iyi yapabilmelidir. Bunun yan›nda Türkiye devletinin imha siyasetini meflrulaflt›rma amaçl› att›¤› ad›mlar› deflifre etmelidir. Bunlar›n hepsi birlikte gelifltirilmelidir. Tek yönlü, sadece çözüm yönlü propaganda ajitasyonla yetinilirse, bunun yan›nda devletin siyaseti deflifre edilip halka kavrat›lmazsa yürütülen propaganda çal›flmalar› eksik kalacakt›r. Böyle bir eksiklik halk› tek yanl› motive edece¤inden beraberinde sak›ncalar da yaratacakt›r. O nedenle buna dikkat edilmeli propaganda ve ajitasyonda buna yer verilmelidir.
l›flmay› gerektirmektedir. Her gün her saat, her dakika duyarl›l›k, dikkat içerisinde olmay› gerekli k›lmaktad›r. Daima geliflmeleri izlemeyi, anlamay› ve zaman›nda ad›m atmay› gerektirmektedir. fiu an Kürtler ve PKK gelifltirmifl oldu¤u mücadele ile herkese de¤iflim ve dönüflümü dayat›yor. E¤er Önderli¤in dedi¤i gibi, 24 saat çal›fl›rsak, bu süreçte çözüm için sonuç al›rsak büyük bir kültür gelifltirece¤iz, büyük bir de¤iflim ve dönüflümü tüm bölgede gelifltirece¤iz. Baflta propaganda ve ajitasyon alan›nda olmak üzere bu Hareketin militanlar› bunu yaparsa, görevini yapm›fl say›lacaklard›r. Böyle olmazsa tarih karfl›s›nda yüzümüz kara olacakt›r. E¤er yüzü karal›¤› yaflamak istemiyorsak ne yap›p-edip bunu baflarmal›y›z. Tarih her zaman insan›n önüne böyle bir rolü koymaz. Bu tür süreçler kendili¤indende yaflanmaz. Böyle bir sürece büyük bedeller ödenerek girilmifltir.
ew e. c
E¤er süreç müzakerelerden yana de¤il de, savafltan yana geliflirse, bu sefer önceki sürece benzemeyecektir. Geliflecek olan bu savafl siyasi süreci sonuca götürmek için yap›lacakt›r. Devlet, Tamiller örne¤inde oldu¤u gibi tasfiye etmek isteyecektir, bunun için de tüm gücünü kullanacakt›r. Herkesin deste¤ini alarak bunu yapmaya çal›flacakt›r. Bu anlamda, tamamen siyasal hedefler do¤rultusunda sürdürülen bir savafl olacakt›r. Devlet bu savaflta askeri bir hamle ile netice almak isteyecektir. E¤er sonuç almazsa art›k oyun bitecektir. O zaman da çözüm ad›m› atmaya mecbur kalacakt›r. Bas›n›m›z böylesi bir sürece flimdiden haz›r olmal›d›r. Bunun için de propaganda ve ajitasyon çal›flmalar›n› gelifltirip, halk› bu yönde e¤itebilmeli ve tutum sahibi k›labilmelidir. Önder Apo içerisinden geçti¤imiz süreci Rusya, ve Fransa’da devrimlerin yafland›¤› günlere benzetmektedir. Böylesi bir süreçten geçilmektedir. Böylesi süreçlerde ya sonuca gidilir ve büyük bir de¤iflim, kültür yarat›l›p, halklar için bir umut haline getirilerek yeni bafllang›çlar yaflan›r ya da katliam gelifltirilerek, süreç tersinden tamamlan›r. Frans›z Devrimi, fliddetli bir iç savafl› yaflam›fl ve katliamlara tan›k olmuflsa da baflar›ya ulaflm›fl, dünyay› etkilemifl ve yeni bir kültürün geliflmesine yol açm›flt›r. Rusya’da da devrim benzeri süreçlerle karfl›laflm›fl ve dünyay› etkilemifltir. fiu anda Kürtlerin içinden geçti¤i süreç de benzeri bir özellik tafl›maktad›r. E¤er süreç Hareketimizin öngördü¤ü çözüm yönünde geliflir ve sonuç al›rsa Frans›z ve Rus devrimlerinin dünyada oynad›¤› rolü oynayacak hatta daha fazla bir etki yaratacakt›r. Nas›l ki tarihte Kürtler, neolitik dönemde büyük bir kültür yaratarak tarih sahnesindeki yerini alm›flsa, flimdi de yine tekrar böylesi bir rolü oynama flans›na kavuflmufltur. ‹flte PKK kadrolar› böyle bir sürecin öncülü¤ünü yapmal›d›r, görevleri budur, Önder Apo’nun bizlerin önüne koydu¤u görev budur. Bu, 24 saat ça-
ne t
kald›rmaktad›r. Bu da esas olarak bas›n-yay›n ve teknik araçlar›n gücünden yararlan›larak yap›lmaktad›r. Bu gerçe¤i dikkate ald›¤›m›zda, o zaman bas›n›n ve bas›nda çal›flan kadrolar›n rolü çok daha iyi anlafl›lacakt›r. Esas olarak da bas›n-yay›n kurumlar›m›z ve çal›flan kadrolar›m›z kapitalist sistemin kültürüne karfl› güçlü bir duruflun sahibi olabilmelidirler. O nedenledir ki Önderli¤in sistemi gelifltirilmeli, onun propagandas› ve öncülü¤ü yap›labilinmelidir. Böyle olmazsa kapitalist sömürgecilik kendi kültürünü hâkim k›lacak, kültür katliam›n› gerçeklefltirecektir. fiu anda savafl da esas olarak bu alanda ve kültür savafl› olarak sürmektedir. ‹deoloji kültürdür. Dünyada siyasette sonuç almak isteyenler bu savafl› gelifltirmektedirler. Di¤er savafllarla sonuç alam›yorlar. Belki biraz sonuç al›yorlar, ama esasta bununla tamamlamak istiyorlar. Sömürgeci devletler de askeri, ekonomik, diplomatik savafllar yürüttüler, sonuç alamad›lar flimdi de kültür katliam›na a¤›rl›k veriyorlar. E¤er burada sonuç al›rlarsa baflar›l› olabileceklerdir. Bu nedenle biz de bu alanda yürütülen bu savafla güçlü bir durufl sergileyerek cevap vermeliyiz
Eylül 2009
om
38
Güney Kürdistan’da içerisine girilen süreç do¤ru anlaflfl››lmal›d›r
Güney Kürdistani güçler bugüne kadar izledikleri siyasetin sonuna gelmifllerdir. Art›k bu güçler eskisi gibi hareket edememektedirler ve as›l tercihlerini ortaya koymak zorunda kalmaktad›rlar. Anlafl›ld›¤› kadar›yla tercihlerinde Türkiye devletinin yan›nda yer alma e¤ilimi güç kazanmaktad›r. Bunun görülmesi gerekmektedir. Bu çerçevede Güney’de gerçekleflen seçimleri sadece yap›lan s›radan bir seçim olarak ele almamak gerekir. Ortaya ç›kan baz› sonuçlar olmufltur. Di¤er sonuçlar da daha sonra anlafl›lacakt›r. Seçim sonuçlar› bizim aç›m›zdan da mücadele imkânlar›n› her zamankinden daha fazla a盤a ç›karm›flt›r. O nedenledir ki Güney’de mücadeleyi çok daha fazla gelifltirmemiz gerekmektedir. Bunun için de tarzda bir de¤iflim yarat›lmal›d›r. Kendini esas alan bir siyasetle bunun gerçekleflmeyece¤i aç›kt›r. Goran listesinin ald›¤› sonucu esasta PÇDK almal›yd›. Fakat
Eylül 2009
SERXWEBÛN
mesi gerekmekte ve buna göre bir siyaset gelifltirilebilmelidir. fiu ana kadar YNK ile KDP Türkiye-Irak-Amerika ittifak›nda yer alm›fllar ve görevlerini bu güçlerin istekleri do¤rultusunda biraz yerine getirmifllerdir. Bundan sonras› için de bu görevlerini daha fazla yerine getirmekle karfl› karfl›ya geleceklerdir. Bu durumda da flimdiye kadar izledikleri PKK ve Türkiye’yi birlikte idare etme politikalar›ndan vazgeçeceklerdir.
dir. Bu do¤ru anlafl›lmal›d›r. O da, Ahmedinejad gibi devleti, iktidar› ve ‹slam› esas almaktad›r. Fakat ayn›s› da de¤ildir. ‹ran’da nas›l ki Güney Kürdistan’da KDP ve YNK d›fl›nda olan bir muhalefet, Sami Abdurrahman’›n tecrübesini esas alarak ortaya ç›km›flsa, ayn› flekilde benzer bir yol izlenirse ancak o zaman ‹ran’da bir muhalefetin oluflumundan bahsedilebilecektir. ‹ran’da baflka türlü bir muhalefetin ortaya ç›k›fl koflullar› henüz oluflmam›flt›r. ABD’nin gelifltirmek istedi¤i mülteci muhalefet de bunu baflaramaz. ‹ran da ancak sistemin içinde muhalefet geliflebilir. Böyle olursa muhalefet geliflir, böyle olmazsa tasfiye olmaktan kurtulamaz. Kuflkusuz baz› etkilenmeler yaratabilir. Ancak, ABD bu flekilde bir muhalefet gelifltirmek için bütün imkânlar›n› harcasa da son tahlilde bunda baflaral› olamaz. Kuflkusuz etkilemiyor de¤ildir, ama istedi¤i gibi bir muhalefeti gelifltiremeyece¤i de aç›kt›r. Bu nedenle muhalefet ancak sistem içerisinde geliflirse geliflme flans› yakalayabilir. Bu da demokratik muhalefetin yolunu açar. Bunun da do¤ru anlafl›lmas› gerekmektedir. O nedenle de “orada de¤iflim olmaz, ancak bu rejim y›k›l›rsa sonuç al›n›rsa olur” yaklafl›m› yanl›flt›r. Bu do¤ru görülerek ona göre bir yaklafl›m içerisinde olunabilmelidir. Önderli¤in ve Hareketin üslubunda Molla rejimi diye bir tan›m yoktur. Ancak kimi yaklafl›mlarda siyaset duygusall›k ve tepkisellikle gelifltirilmek istenildi¤inde bu tür tan›mlar görülebilmektedir. Siyaset tepkisellik ve duygusall›kla yap›lmaz. Bunun da do¤ru kavranmas› gerekmektedir. Bu tür üsluplar de¤ifltirilmelidir. ‹çinden geçti¤imiz durumu, Ortado¤u’nun içinden geçti¤i durumu, hareketin içinden geçti¤i durumun hepsini gözden geçirip öyle siyaset yürütülmeliler. Böyle yap›l›rsa ancak o zaman ‹ran politikas›nda bir sonuç al›nabilecektir. ‹ran’da muhalefet devam edecektir. Geliflen bu muhalefet ciddiye al›nmal› ve onlarla bir iliflki kurularak ‹ran siyasetinin içine girerek si-
ne te we .c om
PÇDK bunu baflaramam›flt›r. Bu nedenle Güney’de yeni bir tarzla siyaset örgütlenebilmelidir. E¤er bu baflar›l›rsa sonuç al›nabilecektir. Önümüzdeki dönem Irak merkezi yönetimi ile Güney yönetimi aras›ndaki çeliflki daha da derinleflecektir. Bu çeliflki d›fl›nda Güney’in kendi içerisindeki çeliflki de derinleflecektir. Bu da Güney yönetimini Irak merkezi yönetimi ve sömürgeciler karfl›s›nda zay›flatacakt›r. Bunun da görülmesi gerekmektedir. YNK ve KDP aras›ndaki ittifak güç oran› üzerine kurulmufltu ve bu güçler kendi aralar›nda. her fleyi paylaflm›fllard›. Ancak Goran listesinin ç›k›fl›yla YNK’nin gücünün eskisi gibi olmad›¤› a盤a ç›km›flt›r. KDP’nin de bu dengeyi eskisi gibi kabul etmeyece¤i aç›kt›r. Bu nedenle bu güç dengesinde yaflanan de¤iflim KDP ve YNK aras›nda yeni çeliflkiler yarataca¤a benzemektedir. Bu temelde de Goran gurubu ve KDP aras›nda, yine Goran gurubu ve YNK aras›nda baz› çeliflkilerin yaflanmas› bir olas›l›k olarak belirmektedir. Art›k, YNK ile KDP eskisi gibi iktidarlar›n› yürütemezler çünkü arada bir de muhalefet oluflmufltur. Güney’de gerçekleflen seçimler göstermifltir ki burada yaflayan halk›m›zda bir de¤iflim gerçekleflmifltir. Güney halk›, bir de¤iflim istemektedir. Güney siyasetinde YNK ile KDP’nin yürüttü¤ü siyaset, bir zift gibi halk›n üzerini örtmüfltü. Art›k bu siyaset parçalanm›flt›r. Burada toplumda, siyasette demokratik bir hareket gelifltirmek isteyenler öncesinden daha fazla bu imkâna kavuflmufllard›r. Güney’de oluflan bu tablo sömürgeci devletlerin daha çok müdahalede bulunmas›n› da tetikleyecektir. Çünkü onlar›n Güney’e müdahalesi için kendilerine daha fazla gerekçe yaratm›fl olacaklard›r. O nedenle de Güney’de daha fazla kendi siyasetlerini gelifltirmek isteyecekler ve Güneyin siyasetine etkileri olacakt›r. Bu durumda KDP ile YNK’nin eskisinden daha fazla Türkiye ile iliflkilerini gelifltirmeleri bir olas›l›k kapsam›na girmektedir. Bunun görül-
39
‹ran’da geliflfleen muhalefet do¤ru anlamland›r›lmal›
ww
w.
‹ran, Cumhurbaflkanl›¤› seçimlerinden sonra çok daha fazla tart›flma konusu haline gelmifltir. Yine seçim sonras› yaflananlar farkl› kesimler taraf›ndan kendi bak›fl aç›lar› do¤rultusunda de¤erlendirmelere tabi tutulmaya bafllanm›flt›r. Bu son derece do¤al bir geliflmedir. Ancak bizim yaklafl›m›m›z yap›lan di¤er de¤erlendirmelerden farkl› olmal›d›r. Çünkü paradigmasal fakl›l›k bizi onlardan daha baflka bir yaklafl›m içerisine yöneltmektedir. Bu gerçe¤e ra¤men yan›lg›l› yaklafl›mlara tan›k olunabilmifltir. ‹ran’daki rejimi ele al›fl, seçimlere yaklafl›m ve sonras›nda yaflanan geliflmeleri de¤erlendiriflte bu a盤a ç›km›flt›r. ‹ran tarihinde birçok halk hareketi vard›r. Ortado¤u’da hiçbir halk›n ‹ran halk› kadar ayaklanmac› karaktere sahip olmad›¤›n› belirtmek bir abart› da de¤ildir. E¤er ‹ran ile siyaset yap›lacaksa bu iyi bilinmelidir. Bu, inkâr edilmemelidir. ‹ran tarihi daha iyi araflt›r›lmal›d›r. Önderlik, tarihe yaklafl›m›nda neolitik dönemi ve tarihte özgürlü¤e, demokrasiye hizmet edenleri kendine temel almaktad›r. Bu temelde ad›m atmaktad›r. ‹ran rejimine yaklafl›rken de bu yaklafl›m esas al›nabilmelidir. ‹ran’da gerçekleflen cumhurbaflkanl›¤› seçimlerde Ahmedinejad karfl›s›nda aday olarak ç›kan Musevi’ye iliflkin yap›lan de¤erlendirmelerde de yan›lg›lar görülebilmektedir. Bir kere Musevi rejim ve iktidar karfl›t› de¤il-
SERXWEBÛN
kence yaparak, tutuklayarak Kürtleri kendisi için bir tehlike olmaktan ç›karma hesab› içerisindedir. ‹çerisinden geçti¤imiz süreç de Suriye yönetimine bunun siyasetini yürütme imkân›n› vermektedir. E¤er bugün Kürtler üzerinde bu kadar bask› yap›yor ve farkl› alanlara yerleflime zorluyorsa, Kürtlerden boflalt›lan yerlere Araplar› yerlefltiriyorsa bu gücü buradan almaktad›r. O nedenledir ki Suriye yönetiminin Kürtlere karfl› siyasetini elefltirip teflhir etmemiz gerekmektedir. Fakat bu cepheden Suriye’ye karfl› gelifltirilen bir karfl›tl›k fleklinde olmamal›d›r. Burada direnifl kültürü güçlendirilmelidir. Burada 14 Temmuz ruhunu güçlendirmezsek direnifl kültürünü güçlendiremeyiz. Bu ruh ve öncülük zay›flam›flt›r. Bu zay›fl›k halka
ne t
“Yol haritas› büyük bir bas›nç yaratacakt›r. Bu, Önderli¤in meflflrrulu¤unu daha da geliflflttirecektir. Ne kadar bunun önünü almaya çal›flflaacak olsalar da bunu baflflaaramayacaklard›r. Tüm parçalardaki Kürtler yol haritas›na sahip ç›karak Önderli¤i muhatap gösterdiklerinde, oynamak istenen oyunlar da bozulmufl olacakt›r. O zaman tek yol kalacakt›r, o da Önderlikle oturmak ve sorunu çözmek olacakt›r”
ruh vermemektedir. Suriye devleti bundan faydalan›p sonuç almak istemektedir. Bu nedenle bu ruh burada güçlendirilmelidir. Di¤er yandan da örgütlenme ve eylem kültürü gelifltirilmelidir. ‹lk ad›m olarak da kimlik meselesi esas al›narak hareket gelifltirilmelidir. Suriye devleti bunun için bir katliam yapamaz. Çünkü onlar da bunu tart›flmaktad›rlar. Burada gelifltirilecek olan mücadele ile bu baflar›labilir. Bundan sonra da kültür ve dil sorunlar›n›n çözümü için bir hareketlilik içerisine girilebilir. Bu da usta bir çaba ve mücadele gerektirmektedir. Mücadele verip direnirlerse, idam iflkence, göçertilme, tutuklama, öldürülme vs zor ve zahmet göze al›n›p buna karfl› koyup, direnilirse burada çal›flma imkân› yarat›l›p gelifltirilebilir. Baflka türlü olmaz. Bunun görülmesi ve anlafl›lmas› gerekmektedir. Kuzey’-
w.
yönü geliflmektedir. Bu nedenle de halk art›k bir de¤iflim istemektedir. Tabii halk›n istemi ile Musevi’nin istemi birbirinden ayr›d›r. Fakat Musevi bunu görmekte ve sahiplenerek kendisi için kullanmak istemektedir. ‹ran’da halk›n demokratikleflme istemini görmesi ve geliflen muhalefetin onlar›n hizmetine girmesine izin vermemesi gerekmektedir.
ww
Suriye’nin gerçe¤i görülerek hareket edilmelidir
Suriye devleti Kürtlerden çekinmektedir. Suriye devleti f›rsat eline geçirmifl bu süreçte ne yaparsam yapar›m dünya sesini ç›karmaz yaklafl›m› içerisine girmifltir. Kürtleri bu flekilde korkutarak üzerlerinde iktidar›m› koruyabilirim demektedir. Korkutarak, üzerlerine giderek, bask› ve ifl-
de bu gün DTP, kurumlar varsa bu öyle kolay kazan›lmam›flt›r. Bu, mücadeleyle yarat›lm›flt›r. Büyük iflkenceler, katliamlar göze al›narak verilen bedellerle ortaya ç›kar›lm›flt›r. Kendili¤inden olmam›flt›r. Bu, Suriye’de de kendili¤inden olmayacakt›r.
Sonuç olarak:
Gelinen aflamada Kürt sorununun çözümünün tart›fl›ld›¤› bir süreçte Önder Apo, herkes karar›n› vermelidir demektedir. Elbette Önderlik bunun d›fl›nda bir fley söylemeyecektir. Bütün kurum ve kadrolar›m›z bunu anlamal›d›r. Herkes Önderli¤in de¤erlendirme ve elefltirilerinden bu sonucu ç›karmal›d›r. Bunun d›fl›nda bir sonuç ç›karmak da yanl›flt›r. O nedenledir ki, Kürt sorununun çözümünde tek muhatap Önderliktir. Gittikçe bunun meflrulu¤u da oluflmaktad›r. Bunun daha da güçlü gelifltirilmesi gerekmektedir. Tüm kurumlar›m›z faaliyetlerinde yürütecekleri ajitasyon-propaganda çal›flmalar›nda bunu esas almal›d›r. Önder Apo, “Ne PKK, nede DTP sorunu bilmiyor, sorun sorunu anlayanlar aras›nda çözülür.” demektedir. Yani bu sorunun çözümünde muhatap Önderliktir. Baflkas› de¤ildir. Bu nedenle tüm kurumlar›m›z›n tek muhatap olarak Önderli¤i göstermeleri gerekmektedir. Biz de bunun savafl›n› vermeliyiz. Bunu gelifltirmeliyiz ve kabul ettirmeliyiz. Bu imkân yarat›lm›flt›r. Yol haritas› büyük bir bas›nç yaratacakt›r. Bu, Önderli¤in meflrulu¤unu daha da gelifltirecektir. Ne kadar bunun önünü almaya çal›flacak olsalar da bunu baflaramayacaklard›r. Tüm parçalardaki Kürtler yol haritas›na sahip ç›karak Önderli¤i muhatap gösterdiklerinde, oynamak istenen oyunlar da bozulmufl olacakt›r. O zaman tek yol kalacakt›r, o yol da Önderlikle oturmak ve sorunu çözmek olacakt›r. Tüm YRD kurum ve kadrolar›m›z bunun için mücadele etmeli ve herkesi bu temelde harekete geçirmelidir. E¤er bunu baflar›rsak oynanmak istenen oyunlar bozulaca¤› gibi, çözüm de geliflecektir.
ew e. c
yaset yap›labilmelidir. ‹ran’›n seçimlerden sonra Türkiye ile iliflkileri eskisi gibi de¤ildir. Bu, Türkiye ile iliflkilerinin bozulaca¤› ve Kürtlere karfl› birlikte hareket etmeyecekleri anlam›na gelmemelidir. Yine Kürtlere karfl› birlikte hareket edecek olsalar da var olan bu muhalefet ‹ran-Türkiye iliflkilerini etkileme potansiyeline sahip olacakt›r ABD ve Avrupa iliflkisi olmayan bu muhalefetin yine bu güçler taraf›ndan etkilenmek istenmesi de söz konusudur. E¤er bu muhalefet fazla zorlanma yaflarsa, pekala onlar›n taraf›na kayma özelli¤i de tafl›maktad›r. Fakat hali haz›rda bu duruma düflmüfl de de¤illerdir. Muhalefet sistemin yürümedi¤ini ve halk›n art›k bir de¤iflim istedi¤ini görmüfltür. ‹slami devrimin gericilik
Eylül 2009
om
40
Eylül 2009
SERXWEBÛN
41 Abdullah Öcalan
ne te we .c om
Kürtlerin sorunu ulus sorunundan ziyade bir var olma sorunudur
Bar›fl ve demokrasi için elimizden gelen çabay› gösterece¤iz. Bu “B yöndeki çal›flflm malar›m›z› devam ettirece¤iz. Biz demokratik çözümden yanay›z. Demokratik standartlar›n yükseltilmesini istiyoruz. Ac›lar yaflflaanmas›n istiyoruz. Say›n Baflflbbakan’dan rica ediyorum, askerleri üzerlerine sürmesinler, operasyon yapmas›nlar. Bunu engelleyebilirler. Askerleri üzerlerine sürmezlerse çat›flflm ma da olmaz”
saplard›r. Bu hesaplar› tutmad›. O nedenle burada tutulmam meçhul hale geldi, sallant›da kald›. Benim ne olaca¤›m meçhul hale geldi. Beni buraya getiren güçler beni burada ne kadar tutarlar belli de¤il. Ben daha önceden de söyledim. Bir deprem olsa ölsem dahi bu öldürülmedir. Sa¤l›¤›m da bu flekilde ele al›nmal›d›r. Buras› iflkenceden beterdir. Ne yapacaklar› da belli de¤il, beni burada öldürebilirler de, biliyorsunuz burada beni yere yat›rd›klar›nda ben burada yerdeydim, görevli de oradayd›. Ben onlara “böyle yapaca¤›n›za beni öldürün daha iyi” demifltim. Onlardan biri bana “onun da zaman› gelecek” demiflti. Bu adam›n buraya geldi¤ini, yapt›klar›n› ve bu söylediklerini bir soruflturma bafllat›rlarsa ve gelip bana sorarlarsa her flekilde ispatlayabilirim, görüyorsunuz, her kelimemi kaydediyorlar. Bu adam buraya öyle zorla m› geldi, hay›r. Kendili¤inden buraya gelmedi. Onu buraya gönderdiler. Onu buraya gönderenler ve beni buraya getirenler ayn› güçler ve beni öldürebilirler de. Bu adam›n dediklerini dikkate almal›y›m. Kim bu adam? Bir kere geldi ve sonra kayboldu. Onu özel olarak görevlendirerek gönderdiler. Bu adam› buraya ben getirmedim herhalde. Öyle kendili¤inden de gelmedi. Zorla da buraya girebilmesi mümkün de¤il. Adam›n “seni öldürürüz” tehdidini ciddiye almak zorunday›m. Beni ald›lar, bunlara verdiler. Bunlar NATO Gladiosu’nun oyunlar›d›r.
ww
w.
Sa¤l›¤›m da buradaki koflullara ba¤l›. Sa¤l›¤›m tek bafl›na de¤il de buraya at›lma nedenim ve koflullar›mla ba¤lant›l› ele al›nmal›d›r. ‹flleri bo¤untuya getiriyorlar. Bana burada bir fley olursa bu devletten bilinecek, öyledir de. Beni neden buraya att›klar› bile meçhul. Politika yap›lacaksa do¤ru temelde yap›lmal›d›r. PKK de gerçekler temelinde politika yapmal›d›r, gerçekleri dile getirmelidir. DTP de gerçekleri dile getirmelidir, gerçekler temelinde do¤ru politika yapmal›d›r. Bas›nda NATO Genel Sekreteri Rasmusen’in Türkiye Yunan iliflkilerine iliflkin aç›klamalar›n› okudum. MHP ile ilgili aç›klamalarda da bulunaca¤›m. Beni buraya getiren komplo NATO Gladio’sunun iflidir. Yunanistan istihbarat›n›n Gladiosu’nun iflidir. ‹kisi birlikte yapt›lar. Bu iflin içerisinde Yunan Gladio’su da var, Amerika’n›n CIA’s› var, ‹ngiltere’nin MI-6’s› vard›. Bunlar›n ak›l hocal›¤›n› da ‹ngiltere yap›yor. ‹talyan Gladiosu da halen devam ediyor. Berlusconi nedir, Gladio’dur. Amerika beni Türkiye’ye teslim ederken Türkiye’den ‹ran’la ilgili taleplerini karfl›layaca¤›n› hesaplam›flt›. Ama Türkiye buna uymad›. Yunanistan ise benim teslimim karfl›l›¤›nda Türkiye’nin kendisine Ege adalar› ve K›br›s’› verece¤ini düflünüyordu. Görüyorsunuz Türkiye hiçbir fley vermedi, vermez de, Türkiye hiçbir fley vermiyor. Onlar da bu flekilde söyleniyorlar zaten. Beni burada tutmalar›n›n nedeni iflte bu he-
Mustafa Kemal bu gibi oyunlar›, ‹ngiliz oyunlar›n› k›smen de olsa çözmüfltü. ‹ngilizler kendi politikalar› için Türkiye’de Kürtleri devletin önüne att›lar. Bunlar hep böyle yapt›lar. fieyh Said’i kulland›lar. fieyh Said’i kullanarak Musul ve Kerkük’ü ald›lar, bu flekilde Mustafa Kemal’e de Kürtlere yönelme yolunu açt›lar. ‹ngiltere bu flekilde fieyh Sait üzerinden politika gelifltirdiler. Benim üzerimden de politika gelifltirmeye çal›flt›lar ama ben kendimi kulland›rtmad›m, kendimi kulland›rmayaca¤›m, benim üzerimden politika gelifltirmelerine izin vermedim. Türkiye’de bu oyunlar 1923 ile 1944 y›llar› aras›nda ‹ngiltere taraf›ndan oynan›yordu. 1944 y›l›ndan sonra Amerika devreye girdi, bu oyunlar› sürdürdü. 1920 ile 23 y›llar› aras›nda Mustafa Kemal bu oyunlara direnmeye çal›flt›, ama baflar›l› olamad›, güç getiremedi, onlar›n denetimine girdi. Hatta suikasta maruz kald›. Mustafa Kemal bu oyunlar› anlam›flt›, çözmüfltü, suikast› kimin yapt›¤›n›, generallerin yapt›¤›n› anlam›flt›, suikast› Kaz›m Karabekir’den biliyordu ve onu idam etmeyi düflünüyordu. Mahkeme günü generaller sivil k›yafetlerini giyerek hepsi bir tarafta yer ald›lar, tav›rlar›n› bu flekilde ortaya koydular. Mustafa Kemal bunu görünce onlar›n gücünü anlay›p olay› geçifltirerek üstünü kapatt›. Hatta Kaz›m Karabekir, Mustafa Kemal’e ben daha çok fley yapt›m. ‹ktidar benim hakk›md›r diyordu. Ben Erzurum
SERXWEBÛN
CHP ve MHP çözümsüzlük çizgisindedirler
Korkuyorsan, bir iki tehditle geri ad›m atacaksan baflbakanl›k yapmayacaks›n. Mustafa Kemal’i bu yüzden önemsiyorum. Mustafa Kemal k›sa bir süre için de olsa bunlara tav›r göstermiflti ama Baflbakan Erdo¤an’da bu yok. Bahçeli bu aç›l›ma sert bir flekilde karfl› ç›k›yor. Bu sürecin kendi yönünden en iyi fark›nda olanlardan birisi Bahçeli’dir. Genelkurmay da aç›klama yap›yor. Ben onu ciddiye alm›yorum, bunu söylemek zorunda hissediyor kendini. Bahçeli daha organizelidir. Bahçeli’nin bu kadar köpürmesi, sinirlenmesi, çözüme karfl› ç›kmas› gayet do¤ald›r. Çünkü Amerika’n›n deste¤ini yitirmifl durumdad›r. Neleri kaybettiklerinin/kaybedeceklerinin fark›nda-
w.
ww
d›rlar. Bugüne kadar Amerika taraf›ndan e¤itilmifller, Amerika’dan destek görmüfller ama Amerika 2007’den itibaren Gladio’dan deste¤ini çekti. Bunlar neler kaybedeceklerini biliyorlar. Onun için bu sürece karfl› ç›k›yorlar. Oysa bunlar›n hepsi Amerika’n›n ürünüdür. Aynen El Kaide gibi. ‹flte Amerika daha çok El-Kaide tipi örgütlenmelerle Ortado¤u’nun denetimini elinde tutmaya çal›fl›yor. Usama Bin Ladin Amerika’n›n yetifltirdi¤i biridir. Bin Ladin Amerika’ya karfl› savaflt›klar›n›, Amerika’ya karfl› olduklar›n› söylüyor, ama ben hala Amerika’n›n etkisinde oldu¤unu düflünüyorum. MHP de Amerika’ya karfl› ç›k›yor ama onlar da Amerika’n›n ürünüdür. Daha 1944 ve ‘60’l› y›llar aras›nda kadrolar› Amerika’da Florida’da e¤itildiler. Alparslan Türkefl de Amerika’da e¤itildi. Meflhur Altemur K›l›ç’› da tan›yorsunuz k›rk y›l Florida’da yaflad›. Hatta Milli Birlik Komitesi’nin tüm elemanlar› Amerika’da e¤itilmifllerdir. Suphi Kahraman 1944’te Amerika’ya gidenler aras›nda yer al›yor. ‹flçi Partisi’nin kuruluflunda da yer al›yordu, gerçi flu an ölmüfl ama ilginç bir durum. Suphi Kahraman da 1944-60 aras› ABD’de e¤itilmifl biridir. Bahçeli onlar neticede bu gelenekten geliyorlar. Bunun için karfl› ç›k›yorlar çünkü bafllar›na ne geleceklerini biliyorlar. Yar›n öbür gün Amerika bunlardan hesap da soracakt›r. Bunlar yirmi otuz y›l önce binlerce solcu öldürdüler. Bu solcular›n hepsi yurtsever insanlard›. Yar›n öbür gün bunlar›n hesab›n› da sorabilirler. Bu kadar size destek verdim, e¤ittim, buna karfl›l›k bana ne verdiniz diye soracak. Devlet Bahçeli bunu çok iyi bildi¤i için böyle sald›rganlafl›yor, e¤er çözüm olursa “ben ne olaca¤›m, ortal›kta kalaca¤›m, yapt›klar›m›z›n hesab› sorulacak” kayg›s› içindedirler. CHP ve MHP çözümsüzlük çizgisindedirler. Bunlar bu politikalar›ndan vazgeçmelidirler. Türkiye’de Sol da bir fley anlam›yor, bunlar ne yap›yorlar? Zaten solun baz› kesimleri de Ergenekonun birer parças› haline geldiler. Bunlar anlam›yorlar, siyaset
ew e. c
sadece görüfl bildiririm. Say›n Erdo¤an, Menderes’in neden idam edildi¤ini de bilmiyor. Menderes Rusya’ya yanafl›yordu. 6-7 Eylül olaylar› bahane edilerek Amerika’n›n bilgisi dahilinde idam edildi. Türkiye’de Menderes’in niçin idam edildi¤ini do¤ru dürüst bilen yok. Altm›fl y›ld›r Türkiye’de, dünyada Gladio hâkim. Türkiye’deki bu Gladio’yu çözen, ortaya koyan bir tek kitap yok, bir tek kimse yok. Oysa iktidarsan bunlar› bilmek zorundas›n. Bunlar› bilmezsen Baflbakanl›k da yapamazs›n.
ne t
Kongresi’nde isteseydim seni tutuklard›m. O yüzden iktidar benim hakk›m diyordu. Mustafa Kemal buna karfl› Kaz›m Karabekir’e “bir omuz üzerinde iki bafl olmaz” diyerek kendi tavr›n› da gösterdi. Çok ayr›nt›s›na girmeyece¤im, daha önce çok de¤indim, bildi¤iniz gibi ‹ttihat Terakki ile etraf›n› sararak, Mustafa Kemal’i kendi denetimlerine ald›lar. ‹flte Say›n Erdo¤an, bas›nda ç›kan haberlere göre kendisine suikast yap›lacakt›. Ergenekon da Baflbakan’a suikast düzenleyecekti, hatta dört darbe giriflimi var. Daha ne olsun. Ama Say›n Erdo¤an bu durumun fark›nda de¤il. Ben burada onlara anlat›yorum, uyar›yorum, tehdit olarak anl›yorlar. Ben buradan kimseyi tehdit edemem, etmiyorum da, etmem de. Benim burada böyle bir konumum da niyetim de yok. Ben buradan
Eylül 2009
om
42
Eylül 2009
SERXWEBÛN
de ifl yapamaz. 86 bin köy korucusu var, bunlar pis fleyler, bunlarla güvenlik sa¤lanamaz. Köy koruculu¤u sistemi kötü bir sistem. Eski sistemle olmuyor, yeni güvenlik sistemi bu konuma gelecek, ben bunu önceden öngörerek söyledim. Bunlar› bölge halk› kendisi seçecek, kendi güvenli¤ini kendisi sa¤layacak. Bu flimdi de¤il ta ilerisi için söyledi¤im bir konudur. Bunu flart olarak da ileri sürmüyorum, ama bu bir ilkedir. Bunun için kimse bana k›zmas›n, yanl›fl da anlamas›n, eninde sonunda da bu noktaya gelinecek, ordu da bu noktaya evrilecek. Cemal-Murat Karay›lan geldi diyelim, kim koruyacak onu? Yüz tane düflman› vard›r. Onu ancak iflte bahsetti¤im bu özel güvenlik sistemi koruyabilir. Kendini güvende hissetmeyen gelmez. fiu an burada bin kifli ile korunuyorum, d›flar›da olursam koruma nas›l olacak, nas›l sa¤lanacak? Mesela benim bir sürü düflman›m var, Türkler d›fl›nda yüzlerce sevmeyen Kürt düflman›m da var, beni kim koruyacak? ‹flte biliyorsunuz Suriye’deyken bana yönelik bin kilo patlay›c›yla suikast düzenlediler. Benim bahsetti¤im güvenlik, savunma gücü bu anlamdad›r. Her canl›n›n, üç tane temel gereksinimi vard›r. Bu, beslenme, korunma ve üremedir. Hatta cans›zlar›n bile kendini koruma sistemleri vard›r. Bir atomu bile inceledi¤inizde böyle bir özelli¤i oldu¤unu göreceksiniz. Hep Gül örne¤ini veriyorum. Gül, kendini korumak için dikenlefliyor. Dikenleri olmadan gül olmaz. Bu nedenle yine söylüyorum. Mutlaka koruma olmak zorunda. Her canl›n›n beslenmeye, korunmaya ve üremeye ihtiyac› vard›r. Bu, bilimsel bir durumdur, bilim de böyle diyor. Ben bunu bu amaçla söylüyorum. Kad›n Siyaset Okulu nerede aç›ld›, bir parkta m›, ayr› bir bina m›? Benim bahsetti¤im Akademi bu de¤il. Hay›r, hay›r, böyle de¤il, benim bahsetti¤im Akademi bir komple akademi olacak. Kad›n orada spordan tut giyime kadar, ekonomiye kadar her fleyi ö¤renecek, yapacak. Bu kompleksin bir park› da olacak. Ben bunu daha önce dile getirmifltim. Bu önemlidir.
Azadiya Welat Gazetesi ra¤bet görüyor mu, verim al›n›yor mu, bölgede ilgi nas›l? Bu gazeteyi sadece günlük bir gazete olarak düflünmemek, ç›karmamak laz›m. Bu gazete kurumsallaflmal›d›r. Dil kurumsallaflmas›n›n bir parças› olarak çal›flma yapmal›d›r. Genifl düflünülmeli, genifl çal›fl›lmal›. Di¤er lehçelere de baz› sayfalar ayr›larak yer verilmesi önemlidir. Özellikle Zazaca. Gelifltirilmelidir, iki sayfa da olabilir. Hatta her lehçede çal›flmalar yap›lmal›d›r. Günlük Gazetesi neden durduruldu, gerekçesi ne? Yani benimle ilgili. Savunmalar kitaplaflt›r›lmad› m›? Daktilo edilerek, ço¤alt›larak bir flekilde okunuyor. Avrupa’daki bas›m› gördünüz mü, ilgi görüyor mu? Ancak Demokratik Uygarl›k denilmesi daha iyi olurdu, daha genel olurdu.
ne te we .c om
yapmas›n› bilmiyorlar. fiu Ergenekon davas›na bak›n. Sol geçinen ‹flçi Partisi’nin Baflkan› Do¤u Perinçek, ordu darbecisi Muzaffer Tekin ve faflist Alparslan Aslan ayn› davada yarg›lan›yorlar. fiu düfltükleri rezil duruma bak. Üçünü ayn› dosyada birlefltirdiler. Bir de gidiyor devletin Dan›fltay’›n›n yarg›c›n› öldürüyor. Bu üçünü bir araya getiren ayn› zihniyettir. Alparslan, Bingöllüdür. Bingöl’ün bir bölgesinde faflist bir örgütlenme, yap›lanma var. Bunlar ayn› merkez taraf›ndan kontrol ediliyor. Bütün bunlar› da bir araya getiren ayn› merkez.
43
Bölge halk› kendi güvenli¤ini kendisi sa¤layacak
ww
w.
‹lker Baflbu¤’un aç›klamalar›n› dinledim, çok önemli bulmuyorum. MGK’n›n aç›l›m çal›flmalar› hakk›ndaki tavsiye karar›n› takip ettim. Eski Genelkurmay Baflkan› Hilmi Özkök ne diyor? Özkök, PKK ve Öcalan’›n muhatap al›namayaca¤›n› ancak sorunun çözümünde Öcalan kendili¤inden katk› sunmak isterse, sunabilece¤ini belirtmifl. Kürt aç›l›m›nda meselenin özünün örgütün silahs›zland›r›lmas› oldu¤unu ifade ediyormufl. Nas›l olacak bunlar? Öz-savunmaya iliflkin görüfllerim bas›nda olumsuz olarak de¤erlendirilmifl. Bunu ön plana ç›karmalar› bilinçlidir. Bunlar bilinçli yap›yorlar. Benim söylemek istedi¤im ordu içinde ayr› bir ordu de¤ildir. Ama savunma olmadan çözüm olmaz. Türkiye’de ne kadar özel güvenlikçi vard›r, bunu hiçbiriniz araflt›rd›n›z m›, bunu biliyor musunuz? Tam iki yüz bin özel güvenlikçi ordusu var. Benim söyledi¤im ordu içinde ordu de¤ildir, ayr› bir ordu da de¤ildir. Benim söyledi¤im flehirde, flehir, mahalle sakinlerinin seçti¤i zab›ta tarz›nda olabilir. Köylerde de köy halk›n›n seçti¤i, milis tarz›nda, milis diyebilece¤imiz güvenilir kiflilerden oluflan bir güvenlik birimi, bir güvenlik sistemi de diyebiliriz. Bunlar› halk kendisi seçecek. Bu ifl öyle jandarma ile olmaz, zaten jandarma bu ifli yapam›yor. Jandarma bundan böyle bölge-
Dilin örgütlenmesi laz›m
Diyorlar ki kültürel farkl›l›klara sayg›l›y›z ama devletin resmi dili Türkçedir. Tamam, devletin resmi dili Türkçedir ama yirmi milyon insan›n dili ne olacak? Bu yirmi milyon insan hayvan de¤il ya. Dil diyorsunuz e¤er dili örgütlemezseniz, dili kullanmazsan›z, dili e¤itmezseniz, gazete, radyo, televizyonlarda her gün ifllemezseniz, e¤itimde kullanmazsan›z dili nas›l gelifltireceksiniz? Nas›l yaflayacak bu dil? Kültür ancak dil ile gelifltirilir. Dilin örgütlenmesi laz›m. DTP bu basit konuda bile an›nda cevap veremiyor, bir politika gelifltiremiyor, yetersiz kal›yor. Bunlar› bol bol aç›klamalar› gerekiyor, politika üretmesi gerekiyor bu konuda. Bu bireysel ve kolektif haklar meselesi de bofl bir ayr›md›r. Kabul edilemez bir ayr›md›r. Bu flu demektir, biz bireyi tan›yoruz ama toplumu tan›m›yoruz gibi absürt bir fleydir. Toplumsuz birey olmaz. Birey ancak toplumla var olabilir. Kürtler flunu istiyor. Kürtlerin kültürlerinin tamamen serbest olmas› gerekiyor. Kültürlerini örgütleyecek bir serbestiyet gerekiyor. Bu di¤er kültürler içinde böyledir. Kürt sorunun çözümü için Kürtlerin kendilerini demokratik-evrensel
SERXWEBÛN
Savunma sadece bir ilkedir bu ilke de her zaman olacakt›r
ww
w.
ne t
Ben yol haritas›n› 160 sayfa olarak haz›rlad›m. 600 sayfa da savunman›n “Ortado¤u Kültürünü Demokratikleflfl-tirmek” k›sm›n› yazd›m. Toplam 760 sayfa. Hepsini cezaevi idaresine teslim ettim. Yol Haritas›n›n bafl›nda bir önsöz var, yar›m sayfa kadar. Sonra girifl k›sm› var, otuz befl-k›rk sayfa kadar. Sonra ilk bölümde kavram, kuram ve ilke k›sm› var. Sonra Kürt sorunu, Türkiye’yi ele ald›m. Önsöz ve giriflle birlikte toplam yedi bölümden olufluyor. Kavram-kuram-ilke k›sm›nda demokratik çözüm ilkelerini dile getirdim. Ortak vatan, Türkiye ve Kürdistan’d›r. Kürtler hem Türkiye’yi hem de Kürdistan’› ortak vatan olarak kabul edecekler. Türkler de hem Türkiye’yi hem de Kürdistan’› ortak vatan olarak bilecekler. Kürdistan kelimesi de bana ait bir kelime de¤il. Bu kelimeyi ilk olarak da ben kullanm›yorum. Selçuklu Sultan› Sencer taraf›ndan ilk kez kullan›lm›fl. Tarihsel bir kavramd›r. Osmanl› sultanlar›n›n da mektuplar›nda kulland›¤› bir kavramd›r. Zaten cumhuriyet var. S›ra geldi cumhuriyetin demokrasiyle donat›lmas›na. Türkiye’nin her alanda demokratikleflme sorunu var. Bu sorunlar›n mutlaka çözümü gerekiyor. Kürt sorunu da demokratik flekilde Türkiye demokratiklefltirilerek çözülmelidir. Pozitivist düflünce ve dogmatizm, dinsel dogmatizm yerine özgür düflünce ilkesi. Pozitivizm ve dogmatizm d›fllanacak, bu düflünceden vazgeçilecek, bu düflünce bir tarafa b›rak›lacak. Özgür düflünce ilkesi hakim k›l›nacak. Toplumsal yaflamda, iliflkilerde ahlak ve vicdan rol oynayacak.
Ermenilere kötü fleyler söyleniyor, art›k öyle kötü fleyler de¤il, iliflkilerde vicdan ve ahlak geçerli olacak. Gücü olan gücü olmayan› ezmeyecek, gücü olmayan korunacak. Savunma sadece bir ilkedir. Bu ilke de her zaman olacakt›r. Bugünkü sorunlar› çözebilmek için mutlaka tarihsel nedenlerini, perspektifini, geçmiflini bilmek gerekiyor. Tarih flimdiyi koflullar, flimdi de tarihe ba¤l›d›r. Bugünkü sorunlar›n da bir tarihi geçmifli var. Sorunun tarihi geçmiflini bilmeden bugünkü sorunu çözemezsiniz. Çözüm, Kürtlerin kendi kültürlerini serbestçe ifade edilmesine olanak sa¤lanmas›d›r. Bu kültürel farkl›l›klar tan›nacak, sa¤lanacak. Tabi ben bunlar› Kuzey Kürtleri’nin sorununun çözümü için dile getiriyorum ama sadece Kuzey Kürtleri için de¤il di¤er parçalardaki Kürtler için de dile getiriyorum. Di¤er parçalardaki Kürtlerle iliflki sa¤lanacak. Bunlar›n birlikte hareket etmeleri sa¤lanacak. Ben buna Komela Civaka Kurdistan, bu çözüm modeli için k›saca KCK diyorum. Hatta biliyorsunuz Avrupa Birli¤i ilk olarak demir çelik toplulu¤u olarak kurulmufltu. Ben de Ortado¤u için Dicle-F›rat demokratik konfederasyonu uygulanabilir diyorum. Hatta DicleF›rat havzas›nda tar›m, su ve enerji konfederasyonun kurulmas›n› öneriyorum. Di¤er halklarla birlikte ekonomik ve di¤er alanlarda örgütlenilerek halklar konfederasyonu için çal›flmalar bafllat›labilir. Yol haritas›nda bunlar› da belirttim. Yol haritas› sadece Kürtler için de¤il, Türkiye ve Ortado¤u’nun demokratikleflmesi için de çok önemlidir. Yol haritas› demokratiktir, birlefltiricidir, bütünleyicidir. Öyle MHP’nin söyledi¤i ayr›flt›r›c› söylemi kesinlikle do¤ru de¤il. Tam aksine yol haritas› bütünlefltiricidir, Türkiye halklar›na, Türkiye’ye, Türkiye demokrasisine hizmettir. Hatta ‹çiflleri Bakan› Türkiye modeli diyor, iflte yol haritas›, çözüm için Türkiye modeli budur. Yol haritas›nda Alparslan’›n ruhuna da ça¤r›da bulundum. Alparslan’›n Kürtlerle iliflkisini, birlikteli¤ini; Yavuz Sultan Selim’in Kürtlerle ittifak›n› bir de Mustafa Kemal’in du-
rumunu dile getirdim. Mustafa Kemal’in de Kürtlere mektuplar› var. Baflbakan da yar›n ulusa seslenecek, neler söyleyecek görece¤iz.
Devlet oyun oynarsa onlar da kendilerini savunurlar
Benim buradaki tutumum, onurlu bir yaflam sürdürmektir, halklar›n yarar›na olan gerçekleri dile getirmektir, kimse beni bunlardan vazgeçirtemez. Ben netim. Bu net durumumu da sürdürece¤im. Ben yol haritas›n›n son bölümünde e¤er çözüm geliflmezse, üzerlerine imha amaçl› giderlerse onlar da kendilerini savunurlar diye belirttim. Devlet oyun oynarsa çözümsüzlü¤ü derinlefltirirse onlar da kendilerini savunurlar. Ben PKK’yi tan›d›¤›m ve stratejisini bildi¤im için söylüyorum bunlar›. PKK’de üç tane savunma stratejisi, anlay›fl› var: Pasif Savunma, Aktif Savunma, Topyekûn Savunma. E¤er çözüm geliflmezse bundan sonra Kürtlerin yapaca¤› fley; “varl›klar›n› koruma ve özgürlüklerini sa¤lama direnifli” olur. Çünkü herkes, her canl›n›n kendini koruma mekanizmas› vard›r. Bu durumda Kürtler de varl›klar›n› koruma ve özgürlüklerini yaflatma ve gelifltirmek için direneceklerini belirttim. Hava Kuvvetleri Komutan› da “tek ferdi kalana kadar bitirece¤iz” diyor. Yaparlar m›, yapabilirler mi bilemiyorum, bu bir anlay›fl meselesi. PKK’nin üzerlerine giderler, onlar da kendilerini korurlar, savafl›rlar, savaflmazlar, bitirirler, bitiremezler ben buradan bilemem. Bunlar tamamen onlar›n bilece¤i ifl. Sa¤l›¤›mda önemli bir de¤ifliklik yok, eskisi gibi. Gözlerimde fliddetli yanma var, gözkapaklar›m yap›fl›yor, bak›n gözlerimi açam›yorum. Ciltte kafl›nt› var. Doktor, fliddetli alerjidir dedi, bilmiyorum belki bir fleyler yazar. Bo¤az›mdaki ak›nt› devam ediyor. Burnum t›kan›yor, sürekli ak›yor, beni çok rahats›z ediyor, dayanam›yorum. Buras› her gün iflkenceden daha beter, nefes alabilsem buras› benim için cennet say›l›r derim. Üst
ew e. c
ifade tarz› ile ifade edebilmeleri ve demokratik anayasa gerekiyor. Bu sorunun çözümü için demokratik bir zihniyet, demokratik tart›flma, demokratik iflleyifl, demokratik siyaset, demokratik örgütlülük, demokratik anayasa gerekiyor. Demokratik anayasa olmadan bu sorun çözülmez.
Eylül 2009
om
44
Eylül 2009
SERXWEBÛN
ulaflt›¤›m sonuçlar aç›s›ndan da çok önemlidir. Fikirlerim epey geliflkindir. Avrupa filozoflar› benim bahsetti¤im konular üzerine çok duruyorlar ama benimki de epey genifltir, hatta birço¤undan daha geliflkindir, birço¤unu aflt›m. Bu yazd›klar›m moderniteden ç›k›fl olarak de¤erlendirilebilir. Ben Dilthey üzerine bir makale okudum. Fikirlerim Dilthey’le paralellik arz ediyor. Bütün kitaplar›n› bana gönderebilirsiniz. Gellner’in kitab›n› istemifltim, ama hala almad›m. Bana Sombart’›n kitaplar› da getirtilebilir. ‹lginç bulunan kitaplar gönderilebilir. Benjamin Walter önemlidir, bir ç›k›fl yapmak istedi. ‹lk ç›k›fl yapmak isteyenlerdendir, önemlidir. Onun da getirilmeyen kitaplar› getirilebilir.
Evet, herkes beni, benim ne söyleyece¤imi ne yapaca¤›m› bekliyor. Sadece DTP de¤il di¤erlerini de bir noktada aflaca¤› görülüyor de¤il mi? Benden ne bekliyorlar, bundan sonras›n› benim üstlenmemi bekliyorlar de¤il mi? Benden bir fleyler isteniyorsa, bana sorumluluk yükleniyorsa önümün aç›lmas› gerek, siyaset yapmam isteniyorsa özgür olmam gerekli. Çat› Partisi çal›flmalar› nas›l gidiyor, ne durumdalar? Çat› Partisi çal›flmas›n› kimler yürütüyor, ne diyorlar? Ben liberal demokratlar› ve muhafazakar demokratlar› kastetmiyorum, zaten olmazlar da. Bu proje, radikal demokratlar›n, demokratik siyaset projesidir, yasal bir projedir. Bu ifl sadece Kurtuluflçu ve K›v›lc›mc›larla olmaz. Kurtuluflçular kim, ÖDP çevresinden mi? ÖDP’den ayr›lmad›lar m›? Ufuk Uraslar ne yap›yor, ayr› bir çal›flma içerisindelerdi. Ne yapt›lar, parti çal›flmalar›n› tamamlad›lar m›? Çal›flmay› yürüten arkadafllar da yöntem konusunda savunmalar›mdan yararlanabilirler. Ben Türkiye’deki liberallerin durumunu iyi tahlil ediyorum. 1975’lerden bu yana, ta ADYÖD’ten bu yana Türkiye’deki Sol’un durumunu da biliyorum. Dev-Genç, Dev-Yol, Dev-Sol gelene¤ini biliyorum, ‘80’lerde, ‘90’larda, 2000’lerde tekrar tekrar denendi, baflar›s›z oldular. fiimdi 2009’larday›z. Durumlar› Tekkeler gibidir, say›lar› azd›r, temsiliyet güçleri zay›ft›r, kendi iç sorunlar›yla meflguller. Radikal demokratlar›n bir arada toplanmalar› gerekir ancak bu alanda muazzam bir boflluk var, demek ki dolduram›yorlar. Buna önderlik edebilecek kimse yok, burada bir önderlik sorunu da var. Ben flu anda d›flar›da olsam bu temelde bir parti kurard›m, radikal demokratlar› bir araya toplard›m, bunun bafl›na geçerdim. Türkiye’de bu alanda temel bir boflluk var. Ancak kendini bu ifle adayanlar, bu iflte sorumluluk almak isteyenler; demokrasiye, halka ba¤l› olanlar bu ifli yürütebilir. Yerellerden güçlü örgütlenmeler yarat›lmal›d›r. ‹lle de kendini parti olarak örgütlemesine de gerek yok. Bu çal›flmalarda
ne te we .c om
Benim yol haritam ve “B savunmalar›m çok önemlidir. Ben burada kafam› patlatt›m. Dünya ve Avrupa bilimlerinin hepsini okudum, hepsini inceledim. Yazd›klar›m bütün bunlardan ç›kard›klar›m sonuçtur. Bilimseldir, ulaflfltt›¤›m sonuçlar aç›s›ndan da çok önemlidir. Bu yazd›klar›m moderniteden ç›k›fl olarak de¤erlendirilebilir”
45
Halk›m›z demokratik eylemlilik hakk›n› sonuna kadar kullanmal›
Kürtlerin sorunu, ulus sorunundan ziyade bir var olma sorunudur. Kürt halk›n›n vermifl oldu¤u mücadele var olma, varl›¤›n› sürdürme mücadelesidir. Halk›m›z varl›¤›n› koruma ve özgürlü¤ünü sa¤lama direniflini sürdürecektir. Halk›m›z demokratik eylemlilik hakk›n› sonuna kadar kullanmal›, demokratik kurumlaflmalar›n› derinlefltirebilmelidir. Herkes bu süreçte kendini kararlaflt›rmal›d›r, kendini gelifltirip yetkinlefltirmelidir. Bu temelde Van’daki halk›m›z› ve yapacaklar› demokratik çözüm mitinglerini selaml›yorum. Bas›nda Aysel Tu¤luk’un “bu süreç iyi ifllemezse ayr›lma geliflebilir” konuflmas›n› sapt›r›yorlar. Ruflen Çak›r, Diyarbak›r mitinginin Öcalan ve PKK’nin bu sürecin as›l aktörleri oldu¤unu gösterdi¤ini, bunun aksini düflünenlerin ve kendisinin de bu konuda yan›ld›¤›n› belirtiyormufl galiba. Bu durum, bu gerçeklik görülüyor de¤il mi? Avni Özgürel de köfle yaz›s›nda Hükümetin geçmiflteki piflmanl›k yasalar›n› aflan, s›n›rlar› zorlayan bir af üzerinde çal›flt›¤›n› belirtiyormufl. Halen çal›fl›yorlar! Daha ortada bir fley yok demek ki. Hükümet zorlan›yor hatta çok çok zorlan›yor.
ww
w.
solunum yollar›nda bir s›k›flma, t›kanma var, zorlan›yorum. Nefes bile alam›yorum. Bu dayan›lmaz sa¤l›k sorunlar›na ra¤men kendimi zorlayarak, gözlerimdeki bu yanmaya ra¤men -enfeksiyon var– beynimi patlatarak bu yol haritas›n› yetifltirdim ve savunman›n “Ortado¤u Kültürünü Demokratiklefltirmek” k›sm›n› da bitirdim. Türkiye bir onun arkas›ndan, bir bunun arkas›ndan gidiyor, Davuto¤lu bir Suriye’ye, ‹ran’a, Irak’a gidiyor, sonra Güney’e dayan›yor. Türkiye Güney’de ‘her fleyi hesaplamaya çal›flt›m’ derken Güney’de Nowflîrvan ve ‹slami gruplar ortaya ç›k›yor. MHP “Apo tehdit ediyor, bizi tehdit ediyor” diye ba¤›r›yor. Ben burada kimseyi tehdit etmiyorum, buradan talimat da vermiyorum. Zaten istesem de talimat verme koflullar›m yok. Hem hukuken benim talimat verme durumum yok hem de talimat vermem durumunda bu durum sonra bana olumsuz olarak geri döner. Onun için ben kimseye talimat vermiyorum buradan. Ben ancak burada görüfl belirtebilirim. Benim bütün söylediklerim de görüfl belirtme çerçevesinde anlafl›lmal›d›r. Benim talimat verme de¤il görüfl belirtme durumum var, bu hakk›m› da kullanaca¤›m. Benim yol haritam ve savunmalar›m çok önemlidir. Ben burada kafam› patlatt›m. Dünya ve Avrupa bilimlerinin hepsini okudum, hepsini inceledim. Yazd›klar›m bütün bunlardan ç›kard›klar›m sonuçtur. Bilimseldir,
SERXWEBÛN
Kad›nlar kendi öz savunmalar›n› geliflflttirmelidirler
ww
w.
ne t
Kad›n sorunu befl bin y›ll›k tecavüz kültürünün sonucudur. Ben burada hala bu konuyu araflt›rd›kça, okudukça dehflete düflüyorum. Kad›nlar hala bu sorununu anlamam›fl, çözememifl durumda. Kad›nlar kendi sorununu anlamal›, çözmeli. Kendi cinsinizin fark›nda olacaks›n›z, kendinizi tan›yacaks›n›z. Özgür kad›n diyorum, cinsel özgürlük olarak sapt›r›yorlar, her fleyi cinsellik ba¤lam›nda ele al›yorlar. Avrupa’da kad›n vücudunu müthifl ön plana ç›kar›yorlar, tahrik ediyorlar, kad›n› metalaflt›r›yorlar. Bak›fllar›n›z farkl›, saç›n›zdan tutun t›rna¤›n›za kadar kendinizi nas›l flekillendirece¤inizi bilmiyorsunuz. Bu yüzden Diyarbak›r’daki Kad›n Akademisi için aç›klamalar yapt›m. K›z çocuklar›n›n yetifltirilmeleri önemlidir. Hatta k›z çocuklar›n› aileleri yetifltiremez. Bunlar› yetifltireceksiniz. ‹flte biliniyor, ailelerdeki ensest benzeri fleyler iliflkilerde bo¤ucu sonuçlar yarat›yor. Bütün bunlara karfl› önlem al›nmal›d›r. Bir kad›n evleniyor iki ay sonra flekli flemali de¤ifliyor ve kad›n sonra makyajlarla kendini tamir etmeye çal›fl›yor. Kad›nlar kendi öz savunmalar›n› gelifltirmelidir. Ben burada ruhsal olarak kendimi savunuyorum. Kendi öz savunmam olmasayd›, böyle yapmasayd›m on y›ld›r psikolojik olarak bu kadar güçlü olamazd›m. Yoksa burada tafl bile olsa dayanamaz. Benim kad›n› ele al›fl biçimim felsefiktir. Do¤adaki güzelliklerin bir parças›, bir estetik olarak ele al›yorum. Kad›n anlamd›r. Hegel, felsefesini ilk olarak kad›n-erkek iliflkisi üzerinden temellendirmeye çal›flt›. Ancak bunu baflaramay›nca köle-efendi iliflkisi üzerinden felsefesini infla ediyor. Ben ise felsefemi güçlü kurnaz erkek ve kad›n üzerinden infla ediyorum. Kurnaz ve
güçlü erkek karfl›s›nda en güzel en saf kad›n birkaç ay içinde bu özelliklerini kaybediyor. Biliyorsunuz Yunanca’da “nomos” diye bir kavram var, ak›l ve kural anlam›nda. Türkçe’de namus olarak kullan›l›yor. Benim namus anlay›fl›mda namuslu kad›n, kendini özgür k›lan ve kurallar›n› kendi belirleyen, kendi kurallar›n› dayatan ve yaflatan kad›nd›r. Erke¤e ba¤l›, erke¤in kurallar›n›n belirledi¤i kad›n eve kapat›lan kad›n, namuslu kad›n de¤ildir. Sümerlerde en soylu-güzel kad›nlar Zigguratlardaki tap›naklarda soylularla yafl›yorlard›. Di¤er kad›nlar ise daha düflkün bir flekilde evleniyorlard›, eve kapat›lm›fllard›. Gerçi daha sonra tap›naklar da yozlaflt›r›ld›. Ben, kad›nla olan iliflkiyi bir müzik aletinden ç›kan ezgiye benzetiyorum. Burada yanl›fl anlafl›lmas›n, alet derken kad›n›n aletlefltirilmesinden, araçsallaflt›r›lmas›ndan bahsetmiyorum, süreklilikten bahsediyorum. Anlatmaya çal›flt›¤›m, do¤ru ve anlamaya dayal› bir çaba olursa her iki tarafa da bir ömür boyu yetecek de¤iflik güzellikleri bar›nd›ran ve sürekli yenilenen tazelenen bir iliflki olacak. Tabi burada erkek de önemlidir. Erkekler de bu güzelli¤i yaflamak istiyorlarsa kad›nla bu temellerde buluflabilmelidir, yoksa tersine her gün zorla cinsellik, bask› ve kölelefltirmeye dayal› bir tecavüz kültürü ortaya ç›kacak. ‹flte görüyorsunuz gencecik k›zlar›n kafas›n› aflk ad›na, sevgi ad›na kesiyorlar. Bu belirttiklerim üzerinde beni takip eden ve iddial› olan kad›nlar yo¤unlaflabilirler. Aysel Do¤an her hafta bir mektup gönderiyor, ilginç önerileri var. Dersim’de kalabilir. Oradaki çal›flmalara, kurumlaflmalara güç-destek sunabilir. Dersimliler çok konufluyorlar ama kendi tarihlerini bile bilmiyorlar. Seyit R›za’y› bile do¤ru düzgün anlayam›yorlar. Ne konufltuklar›n› bilmeleri gerekiyor. Alevili¤in ne oldu¤unu bilmeleri gerekiyor. Tamam, bir direnifl kültürleri var, buna sayg›m›z var ancak belirtti¤im hususlar› anlamalar› gerekiyor. Orada Alevili¤in kültür merkezi oluflturulabilir. Yine Urfa’da dinler araflt›rmas› yap›labilir. Bu konuda çal›flmalar yürütülebilir. Hatta bir önerim var; bi-
ze yak›n olanlar Diyarbak›r’da ‹slami Kültür Derne¤i kurabilirler. Burada ‹slamiyet’e iliflkin çal›flmalar yap›l›r. Dini yanl›fl anl›yorlar, dini namaz k›lmak, oruç tutmaktan ibaret say›yorlar. Dinin bir ideolojisi vard›r, bunu anlamak, tart›flmak gerekir. Ortado¤u Kültürünü Demokratiklefltirmek ad› alt›nda haz›rlad›¤›m savunmamda bu konulara ayr›nt›l› flekilde de¤indim. Savunmalar›mdan faydalan›labilir.
Ben s›radan bir mahkûm de¤ilim
ew e. c
ciddi örgütlenilirse AKP, CHP ve MHP’yi de aflan baflar›lar elde edilebilir. Bu projede Türk-Kürt ayr›m› yoktur, bu bir Türkiye projesidir. Bu proje uzun vadeli, Türkiye’nin gelece¤ini kazanma projesidir.
Eylül 2009
om
46
Tamam, zaten siz de gelirken görmüflsünüzdür, bu yan tarafta bir fleyleri tamamlam›fllar, buraya getirilecek olanlar ne zaman baflvuracaklar? E¤er bas›na yans›d›¤› gibi 10 kifliden 6’s› Türk Solu, Hizbullah, ‹BDA-C ve çete suçlar›ndan hüküm giyenler olacaksa bu o zaman imha amaçl› bir yaklafl›md›r. De¤iflik kesimlerden mahkûmlar›n getirilmesi demek benim durumumda bir tehdittir, senin yaflam›n› tehdit ediyoruz demektir. Benim burada güvenli¤imi kim sa¤layacak? Ben s›radan bir mahkûm de¤ilim, ki kendimi bir mahkûm olarak kabul etmiyorum. Benim buradaki durumum mahkûmiyet de¤ildir. Buradaki durumumu Gladionun beni etkisizlefltirme çabas› olarak tan›ml›yorum. Bu durum hala sürmektedir, beni halen izliyorlar. Beni buraya getiren Gladio’dur. Yunanistan’daki o görevliler de Gladionun bir parças›d›r. Bu ifl Amerika ve ‹ngiltere taraf›ndan yönetilmifltir. Beni Yunan Gladiosu dost görünümü alt›nda Ege Adalar› ve K›br›s karfl›l›¤›nda Türk Gladiosuna teslim etti. Bütün bunlar benim üzerimdeki komplonun halen devam etti¤inin göstergeleridir. Gladio hala varl›¤›n› devam ettiriyor. Türkiye’deki Gladionun bir parças› Ergenekon’dur. Bizim içimizdeki kural tan›mayanlar fiemdin Sak›k, Çürükkaya onlar da bunun uzant›lar›yd›. Bu enterne edilen Ergenekoncular kural dinlemeyenlerdir ve Ergenekoncular›n ancak yüzde biri kadar›d›r. Geriye kalan yüzde doksan dokuzu d›flar›da ve görevinin bafl›ndad›rlar.
Eylül 2009
SERXWEBÛN
Türkiye’nin sorunlar› demokratik bir anayasayla çözülebilir
sorunun çözümü bafll›kl› bölümde üç çözüm modelinden bahsettim: Birincisi Türkiye’de uygulanan toptan imhac› çözüm modeli. Ki bu kökten tümüyle imha, yok etmedir, asimilasyondur. Mevcut flimdiye kadar uygulanan, yürütülmeye çal›fl›lan toptan imhac›, asimilasyonist model. Bu modelin sonuçlar› ortadad›r, büyük kaybettirmifltir. ‹kincisi küçük bir ulus-devlet modeli. ‹flte ‹srail’in Amerikan›n takti¤idir. Güney’de oldu¤u gibi küçük bir devlet yaratarak her fleyi oraya hapsedersin. Bu model, küçük bir ulusdevletçik yarat›p, sorunu buraya hapsetme modelidir. Bunun içinde KDP var, ABD var, Türkiye var, AKP var. ‹flte ‹srail gibi Güney’de küçük bir ulus-devletçik kurdurup emperyalist sisteme hizmete koflturulacak. Üçüncü model, bizim önerdi¤imiz demokratik çözüm modelidir. Sorunu anlay›fl baz›nda ele al›rs›n. Birlikteli¤i esas al›rs›n. Benim modelimde herkes kendini özgürce ifade eder. Kad›nlar, gençler için de bu böyledir. ‹flte Davuto¤lu, bundan önceki yapm›fl oldu¤um önerilerin içinde Dicle-F›rat havzas›nda tar›m, su ve enerji konfederasyonu demifltim, bu önerimi al›p flu anda hayata geçirmeye çal›fl›yorlar. Yine üç maddelik bir eylem plan› var yol haritas›nda. Bunlar› burada ayr›nt›lar›yla anlatmayaca¤›m. Galiba bas›nda söylediklerim c›mb›zlayarak aleyhte propagandaya dö-
nüfltürülüyor. Geçsinler bunlar›, biraz dürüst olsunlar.
Yol haritas›n›n içeri¤i demokratiktir de¤iflflm mez
ww
w.
ne te we .c om
Ben PKK’yi ve gerillay› tan›r›m. Kendilerini iyi savunurlar. Ancak PKK’nin de beklemedi¤i geliflmeler olabilir. AKP bu sorunun çözümüne iliflkin ciddi ad›mlar atmazsa di¤er hükümetler gibi üç befl ayda da¤›l›r. Zaten CHP ve MHP’nin de istedi¤i budur. Demokratik çözüm geliflmezse Türkiye 1990’larda, 2005’te ortaya ç›kan savafltan çok daha yüksek seviyede bir savaflla yüz yüze kalabilir. Bu öyle pasif savunma, aktif savunmayla da olmaz. Karay›lan onlar bu flekilde aç›klamalar yapt›¤›na göre krizin de etkisiyle PKK’ye kat›l›mlar ço¤alm›flt›r, durumlar› daha güçlüdür herhalde. Bunlar kendilerini orada iyi e¤itiyorlar, haz›rl›yorlar, e¤er çözüm geliflmezse gerilla taraf›nda önü al›namaz patlamalar geliflebilir. Kürtlerin sorunu ulus sorunu de¤ildir, varl›k sorunudur. Verdikleri savafl da var olma ve varl›¤›n› sürdürme, özgürlük savafl›d›r. Kürtlerin sorunu hayati bir sorundur. Ayr›ca Türkiye’nin sorunu, Türkiye’nin bütünlü¤ü sorunu de¤ildir. Bu DTP’liler de bazen ne konufltuklar›n› bilmiyorlar. Bir taraf diyor “aman bölündük, bölecekler bizi” öbür taraf da diyor ki “ayr›lma, bölünme tart›fl›l›r”. Hay›r, böyle de¤il, ikisi de de¤il. Benim sundu¤um çözüm, Türkiye’nin uzun vadeli gelece¤ini kazanma projesidir. Say›n Erdo¤an’dan rica ediyorum. Bizim bu sorunun çözümünde engel olma durumumuz olmaz. Tam tersi elimizden gelen deste¤i verece¤imizi belirtiyoruz. Yol haritas›nda alt› bafll›k alt›nda çözüm önerilerim var. Birincisi girifl k›sm›d›r, ilkeler yer al›r. Di¤erleri Türkiye’de yap›lacaklar, Kürdistan’da yap›lacaklar ve sonuç k›sm›d›r. Geçen hafta yol haritas›na iliflkin 9 ilke belirtmifltim. Unuttu¤um 10. ilke var. Bu Demokratik Anayasaya ilkesidir. Türkiye’nin en temel sorunlar› demokratik bir anayasayla çözülebilir. Hayati önemdedir. Ayn› zamanda bu sorunun çözümü için, Türkiye’nin demokratiklefltirilmesi, Kürdistan’da
47
Benim ortak vatan anlay›fl›m tek ulusa ait bir vatan anlay›fl› de¤ildir. Birçok ulusun ortak yaflam alan› anlam›nda kullan›yorum, demokratiktir. O ilkeler k›sm›nda söylemifltim. Suryaniler var, Ermeniler var, Kürtler var. Ben böyle tek bir ulusun vatan› anlay›fl›n› de¤il, bunlar›n hepsinin ortak yaflam alan› olarak ortak vatan diyorum. Böyle demokratik anlay›fl oldu¤u zaman Asuriler de bizim vatan›m›z der, Ermeniler de bizim vatan›m›z der, Ezidiler de bizim vatan›m›z der, Türkmenler de bizim vatan›m›z der, Kürtler de bizim vatan›m›z der. Böylece vatan anlay›fl›m tekçi de¤il, ço¤ulcudur, demokratiktir, bütünlefltiricidir. Vatan ancak halklar bahçesi olursa güzeldir, anlaml›d›r. Aksi taktirde bir vatan›n tek bir etnisiteye veya tek bir ulusa ait oldu¤unu söylemek felakettir, bo¤azlaflmay› getirir. S›n›rlar› çizip bunun tek bir ulusa ait oldu¤unu söylemek flovenistliktir. Benim vatan anlay›fl›m budur. Kürdistan befl ulusun da vatan› olabilir, bunda hiç bir sak›nca yoktur. Benim bahsetti¤im ilkeler demokratik ilkelerdir. Ben zaten gerekli fleyleri yol haritas›nda söyledim, belirttim. Devlet bunlar› zaten de¤erlendiriyordur. Taleple-
SERXWEBÛN
Devletin sosyalisti liberali kapitalisti olmaz devlet devlettir
ww
w.
ne t
Bu sosyalistler de anlam›yorlar, sosyalist devlet olmaz. Devletin sosyalisti, liberali, kapitalisti olmaz, devlet devlettir, iktidar iktidard›r. Hatta Lenin, devrim yapt›ktan sonra diyor ki “bana sosyalist devletle ilgili kitap getirin”. Halbu ki sosyalist devlet olmaz. Devrimi yap›yor ama devrimden sonra ne yapaca¤›n› bilemiyor, bocal›yor. ‹flte Çin’in durumu da ortadad›r, Çin tamamen Amerika’ya, kapitalizme hizmet ediyor, Amerika’ya hizmet ediyor. Amerika oturmufl, Çin bir buçuk milyarl›k, Hindistan bir milyarl›k nüfusuyla Amerika’ya çal›fl›yor. Amerika bunlar› ba¤lam›fl kendisine çal›flt›r›yor. Hatta Rusya da Amerika’ya hizmet ediyor, biraz direnmeye çal›flt› yapamad›. Bundan sonra o da daha çok hizmet edecek. Ben kapitalizme hizmet etmek istemiyorum. Kapitalizm sisteminden hofllanm›yorum. Bu sistemi sevmiyorum. Ben kapitalist tekelcili¤e karfl›y›m. Ben onlar›n modernitesini kabul etmiyorum. Biz Kürdistan’da da sermayenin egemenli¤ine izin vermeyece¤iz. Kapitalist tekelcilik anlay›fl›, 500 y›l önce büyük bir geliflme kaydederek dünyay› sömürüyor hatta temelleri çok eski zamanlara dayan›yor. Kapitalist tekelcilik, ulus-devlet ve yan›na endüstriyalizmi de alarak
dünyay› sömürmeye devam ediyor. Kapitalizmin yayg›nlaflmas› demek ‹ngilizlerin zenginleflmesi demektir. ‹flte Londra’da oturuyorlar, bilmem Newyork’ta oturuyorlar, oturduklar› yerden trilyonlarca dolarlar› götürüyorlar. Bunu anlam›yorlar. Tekelci kapitalizm budur, anlay›fl› budur. Hatta bu son finans kapital krizde 600 trilyon Dolar para hortumlam›fllar. Finans kapital iflte böyle soyup so¤ana çeviriyor. Benim için para hiç bir fleydir, para önemli de¤il, toplumun özgürleflmesi ve demokratikleflmesi önemlidir. Toplum, hiç kimseye, hiç bir güce köle olmamal›d›r. Bu tekelci sistemden ba¤›ms›z durdu¤um için beni buraya kapatt›lar. Kapitalist sisteme teslim olmad›m, bunu savunmalar›mda da dile getirdim. Özellikle üçüncü ciltte muazzam bir çözümleme gücü var. Bunlar iyice tart›fl›lmal›, anlafl›lmal›. Herkesin teorik gücü muazzam olmal›. E¤er teorik gücünüz olmazsa, yeteri kadar anlayamazsan›z, balta s›rt›n›za saplan›r. Bunun nereden geldi¤ini bile bilemezsiniz. Ben kendi görüfllerimi halka dayatm›yorum. Tamam, biliyorum, toplumda önemli destek görüyor, destekçileri var, ra¤bet var. Ama benim görüfllerimi topluma zorla kabul ettirme gibi bir durumum yok. Ben topluma demokrasinin yerleflmesini istiyorum. Herkese, Ortado¤u’ya laz›m olan demokrasidir. Ben 600 sayfal›k dördüncü savunmamda bunu çok güzel, ayr›nt›lar›yla anlatt›m, dile getirdim. Demokrasi her yere, Türkiye’ye de laz›md›r, Irak’a da laz›md›r. Iraktakiler bu kadar petrol benim hakk›md›r, bu kadar senin hakk›nd›r deyip anlaflmazl›k göstereceklerine biraz demokrasi için çal›fls›nlar. Kürtlerin ihtiyac› olan fley demokrasidir. Kerkük’te 10 bin kiflinin ölmemesi için orada demokrasinin kurallar› ve kurumlar› hâkim olmal›d›r. Demokrasi orada örgütlenmelidir. Ben demokrasi için çok çal›flt›m, bu konuda çabalamaya da devam ediyorum. Ben demokrasiden asla vazgeçmem. Demokrasinin d›fl›ndaki yöntemlerin sorunu ne kadar a¤›rlaflt›rd›¤›n› biliyorum. Ben ayr› bir
Kürdistan kurulmas›n› kesinlikle önermiyorum. Ayr› bir devlet istemiyoruz. Devlet tarz› Federal bir sistem istemiyoruz, konfederal bir sistem istemiyoruz. Biz demokrasinin geliflmesini, Türkiye’de de Kürtler aras›nda da geliflmesini istiyoruz. Ben bunlar› haz›rlad›¤›m yol haritas› ve 600 sayfal›k savunmamda anlatt›m. Baflbakan bunlar› anlam›yor mu? Biz toplumsal bir uzlaflma istiyoruz. ‹srail, ifli bitmifl, güçten, takatten düflmüfl FKÖ ile bile uzlaflmak için yalvar›yor. Karzai onlar Talibanla, El Kaide ile uzlaflmak için adeta yalvar›yor. Bizim gibi böyle bar›flç›l olan, bar›fl isteyen, karfl›l›ks›z demokrasi isteyen, bunun için fedekârl›k yapan kiflilerle niye görüflülmesin? Biz karfl›l›ks›z demokrasi istiyoruz. Herkes demokrasinin gerekli oldu¤unu anlamal›d›r. Herkesin ihtiyac›n›n demokrasi oldu¤u anlay›fl› topluma iyice yerleflmelidir. Bir kiflilik cemaatten bin kiflilik cemaate, örgüte kadar her yerde demokrasi ilkeleri ifllemelidir. Cemaati olan dindar insanlar›m›zdan ateist insanlar›m›za kadar herkes demokrasinin kurallar›n› özümsemelidir. Çat› partisine de güç verilmelidir. Demokratik çevrelerle güç birli¤i gelifltirilmelidir.
ew e. c
rin neyini yüksek bulmufllar ki! Ben yol haritama güveniyorum. Demokrasiden asla vazgeçmem. Yol haritas› demokrasinin yol haritas›d›r, demokrasinin gelifltirilmesidir, demokrasinin ç›tas›d›r, demokrasinin aç›l›m›, halka mal edilmesidir. Bu yol haritas›n›n içeri¤i demokratiktir, de¤iflmez. Kafalar› flundan dolay› kar›fl›k olabilir. Benim bu yol haritamda ezberledikleri liberalizmin, Marksizmin-sosyalizmin olmad›¤›n› görüyorlar. Anlamakta zorlan›yorlar, çözemiyorlar. Sadece bireysel haklar diyorlar, kolektif haklar› dikkate alm›yorlar. Oysa bunlar ayr›flt›r›lamaz, ikisi bir bütündür, madalyonun iki yüzü gibidir.
Eylül 2009
om
48
Egemenlik zulümdür iktidar vahflfleettir Benimle herhangi bir görüflme olmad›. Ama bundan sonra baz› fleyler netleflir. Devlet bunlar› de¤erlendiriyordur. Bayramdan sonra baz› fleyler netlik kazan›r, bana da bir flekilde cevap verirler. Devlet art›k bir flekilde Kürtlere verir. Vermesi laz›m. DTP’ye de vermesi laz›m. Vermezse demek ki bir çözümsüzlük var, öyle de¤erlendirildi¤ini düflünürüm. Benim felsefem egemenlik anlay›fl›na karfl›d›r. Egemenlik zulümdür, iktidar vahflettir. Ben, egemenlikten nefret ediyorum. Bu anlay›fl, etnik milliyetçili¤i körüklemek demektir. Ben, iktidara karfl›y›m. Benim anlay›fl›m demokratik toplumun infla edilmesi, demokratik mekanizman›n toplumda kurulmas›d›r. Bunlar, egemenlik,
Eylül 2009
SERXWEBÛN
Çözüm geliflflm mezse AKP diye bir “Ç flfleey kalmaz. Say›n Baflflbbakan öyle kendine çok fazla güvenmesin. Çözümün geliflflm memesi halinde üç ayda onu bitirirler, Özal gibi onu da yok ederler. Zaten Ergenekon davas›nda ortaya ç›kt›¤› gibi ona karflfl›› suikast planlar› haz›rlanm›flfl.. Baflflbbakan bunlar› görmüyor mu? Ergenekon’un içeride olanlar› küçük bir k›sm›d›r”
kat›l›mlard›r. Bir de Suriye’den, ‹ran’dan, Irak’tan kat›l›mlar vard›r. Çözüm olmazsa her yerden zaten kat›l›m var, gerilla gücü muazzam artar. On bin kiflilik güç haline gelir. Ben bunu 2006’da da dile getirmifltim. Onlar kendi savunmalar›n›, e¤itimlerini yapar, kendi güçlerini artt›r›r. Muazzam bir güç haline gelir. Çözüm geliflmezse bütün bunlar çat›flma için potansiyel hale gelirler. Say›lar› on bine ulaflm›flt›r. Binlerce gerilla araziye da¤›lm›flt›r. Bu on bin kiflilik silahl› güç, muazzam bir çat›flma sebebi olabilir. Murat Karay›lan, Duran onlar› bazen elefltiriyordum, Murat Karay›lan’›n tecrübesini, prati¤ini küçümsememek laz›m, otuz y›ll›k ciddi tecrübeleri var. Duran onlar›n ayn› flekilde tecrübelerini, pratiklerini küçümsememek laz›m. Kendilerini yaflatabilirler. Da¤larda binlerce insan var, bunlar›n tecrübesi var, e¤itimleri iyi. Bunlar› iyi görmek laz›m.
ne te we .c om
ulus-devlet anlay›fl› ‹ngilizlerin plan›d›r. Dünyaya bunu onlar pazarl›yor. Adeta bunu bir pislik gibi toplumun üzerine saç›yorlar. Onlar bu ifllerin nas›l yap›laca¤›n› çok iyi biliyorlar, bu konuda yeterince uzmand›rlar. ‹ngiliz ulus-devlet siyaseti tüm imparatorluklar› y›kt›, Avusturya-Macaristan ‹mparatorlu¤u, Frans›z imparatorlu¤u, ‹spanya ‹mparatorlu¤u en son Osmanl› ‹mparatorlu¤unu da¤›tt›. Evet bunlar, ç›karlar› için bunu daha da yapmaya devam edecekler. Ortado¤u’ya, her yere bu anlay›fl› bunlar saç›yor.
49
Kürtler dünyayla herkesle tüm halklarla yaflflaayacakt›r
ww
w.
Kürtler sadece Kürtlerle yaflamal› deniliyor. Hay›r. Kürtler dünyayla yaflayacakt›r, herkesle, tüm halklarla yaflayacakt›r. Kürtler Araplarla yaflayacak, Kürtler Farslarla yaflayacak, Kürtler Türklerle yaflayacakt›r. Bu anlay›fl flu demektir: Kürtlerin bafl›na Barzani ve Talabaniyi getirip oturtmak istiyorlar. Kürtleri bu flekilde ba¤layacaklar. ‹stediklerinde de çat›flt›racaklar. Eskiden toplumda a¤alar, feodaller vard› flimdi de kapitalizme hizmet eden bu tür kiflilikleri toplumun bafl›na oturtmak istiyorlar. Bu flekilde iktidarlar›n› ve ç›karlar›n› Ortado¤u baflta olmak üzere her yerde korumak istiyorlar. ‹ngilizlerin kendisi bu ulus-devletten vazgeçmifl, kendi içinde farkl› kültürlerin, uluslar›n varl›¤›n› kabul etmifl ancak dünyan›n geri kalan› için ulus-devletin kalmas› için yo¤un çaba sarf ediyor. ABD, ‹ngiltere ve ‹srail, bu ulusdevlet anlay›fl›n› kendi içlerinde uygulam›yorlar, kendi içlerinde biraz demokrasi var ama ç›karlar› gere¤i d›flar›ya bunu empoze ediyorlar. ‹srail gibi bir devlet bile -ben hayret ediyorum– Kibutz bölgeleri oluflturmufl ama di¤erlerinde Ortado¤u’da ulus-devletin kalmas› için çaba sarf ediyor. Bu flekilde Ortado¤u’yu, Balkanlar›, Hindistan’› denetim alt›na alm›fl yönetiyorlar. Saddam’›n durumu ortadad›r. Önce kulland›lar ama bunlara biraz kafa tutmaya kalk›nca,
sonu ne oldu biliniyor. Kürtlere de bir ulus-devlet kurdurup denetimlerine alarak ç›karlar›na göre kullanacaklar. Buna karfl› Kürtler, Ortado¤u’nun demokratizasyonunu üstlenip, Ortado¤u’da model olacaklar, demokratik bir sistem oluflturacaklar. Kürtler Ortado¤u’nun modernizasyonunu üstlenip demokratik bir ç›k›fl›n anahtar› olacaklar. Burada demokratik bir ç›k›fl yapacaklar. En az›ndan benim Kürtlere biçti¤im misyon budur. Ulus-devlete, topra¤a, ›rka dayanan bir çözüm daha da çözümsüzlü¤e götürür, sorunu derinlefltirir. ‹srail-Filistin gibi y›llarca iflin içinden ç›k›lamaz hale gelir. Biz s›n›rlarla ilgilenmiyoruz, toplumun demokratikleflmesini, toplum ve bireyin özgür k›l›nmas›n› esas al›yoruz. Radyodan dinledim, sekiz asker yaflam›n› yitirmifl. Üstlerine gidilirse elbette ki kendilerini koruyacaklard›r. Ramazanda, bayram öncesinde gerilla-asker ayr›m› yapmadan bu tür ac›lar›n yaflanmas›na üzülüyorum. Baflbakan’›n böyle aç›klama yapmas› önemlidir. Say›n Baflbakan cesur olmal›d›r. Bu sorun öyle kolay de¤ildir, riskleri var. Ancak kararl› olurlarsa baflar›l› olunur. Say›n Baflbakan’dan Kürt sorunun demokratik çözümü için kararl›l›k göstermesini bekliyoruz. Çözümün olmamas› durumunda çok daha ciddi çat›flmalar olacak. PKK bu süreçte habire takviye al›yordur, yeni kat›l›mlar oluyordur. Herhalde bunlar sadece Türkiye’den
Çözüm geliflflm mezse AKP’yi bitirirler
Çözüm geliflmezse AKP diye bir fley kalmaz. Say›n Baflbakan öyle kendine çok fazla güvenmesin. Çözümün geliflmemesi halinde üç ayda onu bitirirler, Özal gibi onu da yok ederler. Zaten Ergenekon davas›nda ortaya ç›kt›¤› gibi ona karfl› suikast planlar› haz›rlanm›fl. Baflbakan bunlar› bilmiyor mu, görmüyor mu? Ergenekon’un içeride olanlar› küçük bir k›sm›d›r, büyük bir k›sm› d›flar›dad›r. Bunlar devlete k›zg›nd›r, devlete karfl› isyan halindedir, her fley yapabilirler. Muzaffer Tekin, “biz, devlet olmadan yaflayamay›z” diyor. Kendini devlet san›yor. ‹lginç bir durum; devlet için devlete karfl› geliyor, biz ihtilalciyiz diyor, kendini devletin sahibi san›yor ama devlet taraf›ndan yarg›lan›yor. Bunlar›n ‹ran’la da iliflkileri var. Hat›rlarsan›z MGK eski genel sekreteri Tuncer K›l›nç “‹ran’la ittifak yapmal›y›z” yönünde bir demeci olmufltu. fiimdi Ergenekon’dan yarg›lan›yor. Tuncer K›l›nç’›n yarg›lanmas›n›n nedeni budur, yani ‹ran ve Rusya ile olan iliflkileri yüzündendir. Amerika bu nedenle onlar›n yarg›lanmalar›na yol açt›.
SERXWEBÛN
Kürtlerin ortak temsiliyetini sa¤layan bir yap› ortaya ç›kmal›d›r
ww
w.
ne t
Bunlar bölgede yeniden harekete geçip cinayetlere bafllayabilirler. Biliyorsunuz bunlar daha önce ‘90’l› y›llarda Silvan’› darmada¤›n ettiler. Bunlar faflisttirler, katiller. Öyle arkadan vururlar, haberiniz bile olmaz. Halk›m›z bunlara karfl› uyan›k olmal›, muazzam bir örgütlenme gelifltirmelidir. Gaffar Okan’› da bunlar öldürdü, ben o zaman da tahmin etmifltim. Hizbullah’›n üzerine atm›fllard›. Hizbullah’›n tek bafl›na böyle bir fleyi yapma gücü yok, bunu J‹TEM yapt›, bunlar› kulland›. ‹flte Ergenekon davas›nda yarg›lanan Levent Ersöz onlar bunu örgütlemifller. Bunlar›n bafl› ve ba¤lant›s› sadece Türkiye’de de¤il, d›flar›dad›r. Biliyorsunuz iflte Levent Ersöz Rusya’ya kaçm›flt›, Bedrettin Dalan da Rusya’da. Amerika, Ergenekon’un bu k›sm›n› tasfiye etti. Erdo¤an flu an Amerika’ya güvenebilir ama bunlar›n Amerika’yla pazarl›klar› devam ediyor. Amerika bunlarla anlafl›rsa, ‹srail de destek verirse o zaman AKP ne yapar, ortada kal›r, Erdo¤an’› bitirirler.
Bunlar Mustafa Kemal’i de yanl›fl anl›yorlar. Mustafa Kemal Kürt düflman› de¤ildi hatta Kürtlere muhtariyet vermeyi düflünüyordu. Mustafa Kemal’in kafas›nda bir demokrasi modeli vard›. Hatta Mustafa Kemal sadece Kürtlerle de¤il, Lenin’le koministlerle, ‹slamc›larla, ittifak yapt›. ‹flte Serbest F›rka’y› kurdurttu. Siyaseti biliyordu. Ama onun etraf›n› ‹ttihat Terakki kadrolar›yla kuflatt›lar, etkisiz hale getirdiler, bu projesi baflar›l› olmad›. Kaz›m Karabekir, ‹smet ‹nönü, Fevzi Çakmak onlar ‹ttihat Terakki’nin ‹ngiliz kanad›yd›. Hatta kendisine suikast düzenlediler. Suikast baflar›l› olmad› ama suikastten sonra Mustafa Kemal onlar›n gücünü anlad›, yaln›z kald›, gücü-ismi sembolik hale getirildi. Bu kadronun bafl›nda da ‹smet ‹nönü vard›. Bu aflamadan sonra Kürtler, ‹slamc›lar Said-i Nursi onlar biliniyor ve Komünistler ötekilefltirildi. MHP de bitece¤ini biliyor, bunu iyi kavram›fl, o bak›mdan sürece, demokratik aç›l›ma karfl› ç›k›yor. Demokratik aç›l›m olumlu sonuçlan›rsa art›k onlar›n ifllevi biter. CHP de pozisyonunu belirlemeye çal›fl›yor. Bir öyle diyor, bir böyle diyor. Hükümet de çok zorlanacak. Çünkü bu ifl öyle kolay de¤il. Hatta çok zorlanacak. Böylece Türkiye bir yol a¤z›nda. Ya demokratikleflecek ya da kaybedecek. Ne kadar oldu PJAK ile ‹ran devleti aras›ndaki çat›flmas›zl›k durumu? Demek ki çat›flmas›zl›k durumu var ama s›n›rlar› da s›k› kontrol alt›na al›yorlar. S›n›r ticareti yapanlar PJAK’la birlikte hareket edip, kendilerini korumaya alabilirler. fiengal’deki katliam› biliyorum. Bunlar daha fazla da olabilir. Bu konuda daha önce uyar›lar›m› yapm›flt›m. Yine Suriye’yi de biliyorum. Ben orada oldu¤um süre boyunca Suriye ile ittifak yapmad›m. AKP, hem Suriye ile hem de ‹srail ile ittifak yapmak istiyor. Bu nas›l olur, bu mümkün de¤il, buna izin vermezler, bitirirler. Kürtler aras› Bar›fl ve Birlik Kongresi çok önemlidir. Daha önce dile getirdim; befl ilke dört pratik önerimi Kürtler kongrede çok iyi tart›flmal›-
d›r, buna iliflkin bilinçlerini gelifltirmeli ve ona göre bir tutum belirlemelidir. Bu çerçevede Kongre gelifltirilebilir. Kürtlerin bütün siyasi partileri, hatta afliretler, di¤er oluflumlar› kat›labilir. Barzani, Talabani hatta PKK tek bafl›na bütün Kürtleri temsil etmez. Kürtlerin ortak temsiliyetini sa¤layan bir yap› ortaya ç›kmal›d›r, bu önemli bir gerekliliktir. Komflu halklarla iliflkileri, diplomasiyi, oluflacak bu yap› sa¤lamal›d›r. Aram’›n cenazesinin Diyarbak›r’a nakliyle ilgili bir geliflme yok herhalde. Aram’›n an›s›n› yaflatmak için eflyalar›, evi müze olsun önerisinde bulunmufltum. Yap›labilir. Aram’›n yerini tutacak biri var m›? Gerçi o bir klasik, kendine özgü birisi. Zaman›m olsayd› sanatla ilgili biraz konuflmak isterdim. fiimdi pek zaman›m yok, ileride olabilir. Sadece müzik de olmaz, folklör, kültür, tiyatro birçok kolda gruplar kurulmal›, çal›flmalar yürütülmeli, Demokratik Toplum Kongresi bünyesinde. Muhtemelen özel televizyon kanal› izni verecekler, Hükümetin böyle haz›rl›klar› var. Arkadafllar da ciddi bir komisyon kurup, çok daha ciddi bir haz›rl›klar› olmal›, özellikle kadrolar haz›rlanmal›d›r. DTK bünyesinde sanat ve kültürel çal›flmalar yap›labilmelidir.
ew e. c
Bunlar Hizbullah’› da kullan›yorlard›. ‹flte Hizbullah da ‹ran ba¤lant›l›yd›. Ben ‹ranl›lar› iyi tan›yorum. Bunlar, öldürmek konusunda çok uzmand›rlar. Ben Lübnan’dayken biliyorum, Hizbullah’› iki kifli kurdu. 1980-82’de iki kifli oraya geldi. Oradakilerini örgütlediler ve bugünkü Hizbullah› oluflturdular. fiimdi de ‹srail, Hizbullah ile bafl edemiyor. Türkiye’deki Hizbullah›n küçük baz› yap›lar›n›n ‹ranla ba¤› var. ‹ran bunlarla ba¤lant› içindedir. Bunlara her türlü silah da veriyorlar. Türkiye bu konuda ‹ran’a taviz verdi. ‹ran’a taviz verilmesinin nedeni de befl on bin Kürt’ü daha öldürebilmek içindi. ‹ran, Hizbullaha destek verdi, Türkiye Hizbullah› kulland›. Türkiye ‹ran’a bu flekilde taviz vererek U¤ur Mumcu gibi baz› Kemalist ayd›nlara yöneldi. Bunu yapanlar Kemalist’tir, çok ilginçtir Kemalizm ad›na yapt›lar.
Eylül 2009
om
50
Çok çal›flfl››l›rsa kararl› olunursa baz› flfleeyler de¤iflfleebilir Görüflme olmama ihtimaline binaen Ramazan bayram› mesaj›n› flimdiden vereyim. Ben çok umutlu oldu¤umu söyleyemeyece¤im. Ama çok çal›fl›l›rsa, kararl› olunursa baz› fleyler de¤iflebilir. Biz bar›fl ve demokrasi için elimizden gelen çabay› gösterece¤iz. Bu yöndeki çal›flmalar›m›z› devam ettirece¤iz. Biz ve halk›m›z demokratik çözümden yanay›z. Demokratik standartlar›n yükseltilmesini istiyoruz. Ac›lar yaflanmas›n istiyoruz. Say›n Baflbakan’dan rica ediyorum, askerleri üzerlerine sürmesinler, operasyon yapmas›nlar. Bunu engelleyebilirler. Askerleri üzerlerine sürmezlerse çat›flma da olmaz. Bu konuda kendisinden duyarl›l›k bekliyoruz. Bu
Eylül 2009
SERXWEBÛN
duygularla halk›m›z›n, herkesin Ramazan Bayram›n› kutluyorum.
olarak de¤erlendiriyor. Cevap veririz mi diyorlar, derinlefltiririz mi diyorlar. Anlafl›ld›. Bas›nda ne var, köfle yazarlar› ne diyorlar? Fikret Bila sürecin muhatap olmadan da çözülebilece¤ini yaz›yormufl. Nas›l yani? Yani herkes kendine göre yorum yap›yor. Kemal Karpat’›n yaz›s›n› okudum. Önemli bir kiflilik. Benden benim durumumdan bahsetmifl. Amerika’da yafl›yor. Ancak dile getirdi¤i düflünceler, Amerikal›lar›n düflünce mant›¤›. 17. Kürt Kültür festivaline fi›van’dan baflka kim kat›ld›? Aram’dan sonra art›k fi›van m› ön plana ç›k›yor. Bir ara rahats›zl›klar› vard›, olabilir, ç›kabilirler. K›sa mesaj›m okundu mu? Nas›ld›, coflkulu muydu? Güçlü
Sosyalist Demokrat Partililer kalm›fl, K›v›lc›mc›lar var. Çat› Partisi çal›flmalar› gidiyor mu? DTP’nin kongresini yap›yor, önemlidir. Sinerji yaratan isimler olmal›. Birbirine benzer de¤il de birbirini tamamlayan her kesimden birer kifli olabilir. Kürt olmas› önemli de¤il. Kürt-Türk ayr›m› yapm›yoruz. Demokrat olmas› önemlidir. Radikal demokrat çevrelerden kat›l›m sa¤lanabilir. Bunlar benim ad›ma da söylenebilir, ça¤r› yap›labilir. Gelip kat›lmal›lar, yer almal›lar. DTP bu temelde kendini geniflletebilir, geniflçe örgütleyebilir. Türkiye’de bu dönemde böyle kapsay›c›, genifl bir örgütlenmeye, partiye ihtiyaç var. Dönemin ihtiyac› böyle bir partidir. Demokratikleflme ba¤lam›nda bu sorun çözülebilir.
ne te we .c om
Son dönemdeki geliflflm meler flflü üphelerimi art›rd›
51
De¤iflen bir fley yok. Bo¤az›m ayn›, genizdeki ak›nt› devam ediyor. Bu sinüzit mi nedir? Bir de bir ilaç kullan›yorum, gece uykuda beni rahats›z ediyor, gevfleme var. Yan etkileri var, b›rakt›m ilac›. Yafll›l›kla alakas› olabilir. Xatral ilac›n› daha önce söylemifltim. Zaten b›rakt›k ilac›. Onun d›fl›nda bir de¤ifliklik yok. Operasyonlar nas›l, onlar çok önemli, onlar› merak ediyorum. Da-
Halk›m›z yol haritas›n›n verilmemesine iliflflkkin demokratik tepkisini ortaya koymal›d›r
bir kat›l›m oldu de¤il mi? Paneller oluyor mu? Nas›l sorun iyi iflleniyor mu? Yol haritas›n›n demokratlara, halka ve arkadafllara ulaflmas› önemlidir. Ben yol haritas›nda Türkiye’nin demokratikleflmesi ve Kürdistan’da sorunun demokratik çözümünü iflledim. Silah b›rakman›n koflullar›n› da iflledim. Yol haritas›nda bunun d›fl›nda farkl› bir fley yok. Yol haritas›n›n verilmesi için demokratik tepkiler gösteriliyordur herhalde. Beflar Esad’›n geliflinden haberim var. Talabani Türkiye’ye gelecekti, niye gelmedi? Olmad› m›, herhalde anlaflamad›lar, o yüzden gelmiyorlar. DTP heyetinde kimler var? Daha önce belirtmifltim. Ulusal Konferans önemlidir. Bu konu çok önemlidir.
ww
w.
ha önce de söyledim. Bu ifller ciddi ifller, iyice ö¤renip, yo¤unlaflarak gelmek laz›m. Zaten her yerde söyleniyor, yaz›l›yor, bunda bir fley yok. Operasyondaki kay›plar›n baz›lar›n›n ismi niye aç›klanmam›fl? Bir ara bas›na Ç›rav’da 11 gerillan›n öldü¤ü haberi yans›d›. O nedir? Kaç gün oldu? Nas›l oluyor, bu çat›flmalar? Ölüm istiyorlar, ileri sürüyorlar, askerlerin ölümünü mü istiyorlar? Öyle olmaz. Bilmiyorlar. Böyle kaçarak, s›n›r d›fl›na çekilerek kendilerini savunamazlar. Evrensel hukuk çerçevesinde kendi öz savunmalar›n› yapmal›lar. Van Baflkale’deki olay da, Lice ve di¤er yerlerdeki benzer olaylar gibi yap›yorlar, daha önce de yapt›lar. KCK operasyonu provokasyon
KCK, benim ortaya koymufl oldu¤um bir sistemdir. Bu anlamda sadece Türkiye’de de¤il, bütün Kürtleri kapsayan bir sistemdir. Ulus-devlet de¤il, KCK sistemidir. KCK sistemi ulus-devlet projesi de¤il demokratik toplum projesidir. Bu operasyona ve yol haritas›n›n verilmemesine iliflkin olarak tepkiler oluyor. Yapmal›lar, devam etmeliler, hukuki tepkilerini, demokratik tepkilerini ortaya koymalar› do¤ald›r, bu gereklidir ve haklar›d›r. Baflbakan’›n, Genelkurmay baflkan›n›n son aç›klamalar›n› biliyorum. Ben asl›nda Devletten, Hükümetten cevap bekliyorum. Bu son dönemdeki geliflmeler flüphelerimi art›rd›. fiüpheleniyorum, flüphelerim var, bu sorun çözülebilir mi? Bilemiyorum, emin olam›yorum. Biri tutukluyor, operasyon yap›yor, di¤eri aç›l›m diyor. Bu aç›l›m m›d›r, tasfiye midir, tuzak m›d›r, sahtekârl›k m›d›r, emin olam›yorum, bilemiyorum. Avukatlar›m da anlamak zorunda. ‹flte Baflbakan›n durumu ortada. Topu taca at›yor. Sanki antremanda gibi oyal›yorlar, topu taca at›yorlar. AKP’nin buna gücünün yetece¤ine inanm›yorum.
SERXWEBÛN
Türkiye’de ‹srail Siyonizm’ine paralel bir derin oluflflu um var Türkiye’de her fleyi kontrol alt›nda tutan derin bir güç var. M‹T’i kastetmiyorum, daha farkl› daha büyük bir güç, M‹T o kadar güçlü de¤il. Bu, bildi¤imiz Gladio de¤il, daha farkl› bir güç. Türkiye’ye hâkim olan altm›fl y›ll›k Gladio’yu çözdüm, daha önce anlatt›m bunlar›. Bu gücün içinde ABD var, Avrupa var -bence Avrupa sorun çözülsün istemiyor-, AKP var, MHP var, CHP var. Tam kestiremiyorum, bu güç
ne t
Kürtleri ne yapacak, yine benim “K durumum nedir, belli de¤il. Kürtlerin durumu sanki on befl yaflfl››nda bir genç k›z›n kand›r›lmas› gibidir. Bu, ABD ve ‹ngiltere’nin iflfliiydi. Benim buraya getiriliflfliim de bu derin gücün iflflii. Benim durumumu Türk ve Kürt’ün kavgas› gibi gösteriyorlar. Kürtlerle Türkleri birbirlerine düflflü ürüp ülkeyi yönetmeye çal›flfl››yorlar”
idam ettiler, sanki Arab’›n Arab› öldürmesi gibi gösterildi, ama böyle de¤il. Bu Amerika ve ‹ngiltere’nin ifliydi. Benim buraya getiriliflim de bu derin gücün ifli. Benim durumumu Türk ve Kürt’ün kavgas› gibi gösteriyorlar. Bizimle, Kürtlerle Türkleri esir al›p, birbirlerine düflürüp ülkeyi yönetmeye çal›fl›yorlar. ‹flte fieyh Sait olay› var, ‹ngilizler kullanmaya çal›flt›. Seyit R›za’y› biliyorsunuz, Mustafa Kemal Elaz›¤’a kadar geliyor, yeni bir anlaflma yapman›n yollar›n› ar›yor ancak daha Mustafa Kemal gelmeden as›yorlar. Mustafa Kemal’in imzas›n› atmas›n› beklemeksizin idam ediyorlar. Mustafa Kemal engelleniyor. ‹flte Türkiye’yi derinden yöneten güç böyle bir güç, hemen önünü kesiyor. Türkiye’de ‹srail Siyonizm’ine paralel bir derin oluflum var, Anadolu’da da ayn›s› oluflturulmaya çal›fl›ld›. Buna Anadolu Siyonizm’i demek çok do¤ru olmaz. Buna tam ‹srail Siyonizm’i de demek do¤ru olmaz. Nas›l Siyonizm’i kurarak ‹srail arac›l›¤›yla bölge teslim al›nmaya çal›fl›ld›ysa Türkiye’de de ayn› flekilde böyle buna benzer bir giriflim var, bunun yüz y›ll›k bir tarihi var. ‹ttihat ve Terakki’den itibaren bafllayan ve devam eden bir güç var. ‹flte ben düflündü¤ümde Mustafa Kemal’i flöyle de¤erlendiriyorum. Bir gedik açmaya çal›flt› ancak bu ittihatç›lar hemen etraf›n› sar›p etkisizlefltirmeye çal›flt›lar. ‹flte Mustafa Kemal’in çocukluk arkadafl› Ay›c› Arif’i öldürdüler. Daha önce ben de s›k s›k aç›klad›m benim de çocukluk arkadafl›m› öldürdüler. Tabi Mustafa Kemal de bunlardan çok adam öldürdü. Yine Fethi Okyar kabinesi var biliyorsunuz, Okyar da Mustafa Kemal’in çocukluk arkadafl›d›r, kabinesini hükümetten düflürüp yerine ‹smet ‹nönü’yü getirdiler. O dönem Mustafa Kemal’e suikast giriflimi var, ‹zmir Suikast›. Hatta isteselerdi öldürebilirlerdi ama öldürmüyorlar, etkisizlefltiriyorlar, avucumuzdas›n demek istiyorlar, Mustafa Kemal’e bunu hissettirdiler. Türkçülü¤ün ideolojisini dört tane Türk olmayan insan yarat›yor. ‹kisi Kürt, biri Arap, di¤eri Yahudi’dir. Ben bu ideolojiye Beyaz Türk ideolojisi di-
ww
w.
nas›l bir güç? Bu güç, Türkiye’de herkese bir rol biçmifl. MHP’ye bir fleyleri koruma, savunma rolü verilmifl; milliyetçi hassasiyetleri savunacaks›n denilmifl. ‹flte 1970’lerde çat›flma ortam› yaratarak Solcular› böyle bitirdiler. Ayn› flekilde CHP’ye de Deniz Baykal’a da bir rol verilmifl; baz› temel konularda karfl› duracaks›n deniliyor. Bunlar›n konumlar› sabittir. AKP’ye de reform yapacaks›n denilmifl, bunlara reform yapt›racaklar, bu rol biçilmifl AKP’ye. Bu güç, Kürtleri ne yapacak, yine benim durumum nedir, belli de¤il. Kürtlerin durumu sanki on befl yafl›nda bir genç k›z›n kand›r›lmas› gibidir. Bu öyle basit de¤il. ‹flte biliyorsunuz Fransa’da XVI. Louis’i idam ettirdiler. Onu ‹ngilizler öldürdü. ‹flte Saddam’›
yorum, Beyaz Türkçülük diyorum. ‹çinde Türk yok ama ideolojisinde var. Ziya Gökalp biliyorsunuz, Türkçülükle ilgili görüflleri var, yine Nihal Ats›z var, bilinen Türkçüler ama ben bunlardan bahsetmiyorum. Bu iflin ideolojisini yaratanlardan bahsediyorum. ‹flte MHP’yi görüyorsunuz. MHP’nin içerisinde bunlar gibi olmayan dürüst milliyetçiler de var. Bahçeli Erdo¤an’a sesleniyor, “elli y›l da¤da kal›r›z” diyorlar, aç›kça tehdit ediyorlar. ‹flte uzman çavufllar var. Türkiye ordusunun içinde elli bin uzman çavufllar› var. Bunlar adeta ordu içinde bir güç olarak duruyorlar, operasyonlar› da bunlar yapt›r›yor, dayat›yor. Tabi burada koflullar›m k›s›tl› o yüzden tam bilemiyorum ama böyledir diyebilirim. Bahçeli’ye cevab›m fludur, zaten elli bin kiflilik ordun da¤lardad›r, savafl›yor. Bunlar Türkiye’yi esir al›yorlar.
ew e. c
Bilemiyorum, Erdo¤an’›n buna gücü yeter mi? Cumhurbaflkan› tamam dürüsttür, iyi niyetlidir.
Eylül 2009
om
52
Kendilerini iyi koruyabilmeliler
Bu KCK operasyonlar› iflte görüyorsunuz, bu asl›nda DTP’yi PKK’sizlefltirme, içini boflalt›p, kendilerine entegre etme operasyonlar›d›r. O yüzden DTP, üzerinde dönen oyunlar› iyi görmeli, kendi öz savunmalar›n› yapmal›lar, demokratik eylem haklar›n› kullanmal›lar. Elbette demokratik direnifl haklar›n› kullanacaklar, hukuki ve demokratik tepkilerini dile getirecekler. Bafl›n›za çoraplar örülüyor, bunlar› görebilmelisiniz, iyi tart›flmal›s›n›z. Daha önce çok dile getirdim, iflte siyaset akademilerinde bütün bunlar› halk›m›zla tart›flmal›lar. Ahmet Türk iyidir, yurtseverdir biliyorum, süreci bir yere kadar getirebilirler ama kendilerini de iyi koruyabilmeliler. Biliyorsunuz Adolf Hitler’in bir yöntemi vard›, önce s›radan insanlar› tasfiye ediyor, sonra bu tasfiye derinlefliyor, daha üst düzey insanlar› öldürüyorlar. En son s›ra Ahmet’e gelir. Faflizmin yöntemi budur, dikkatli olmal›lar. Kapitalist sistem Rusya’y› da çözdü. Lenin bile bu sistemi tam çözemedi, anlayamad›. Filozof Nietzsche, kapitalist sistem için “kapitalizm kar›laflt›r›r” diyor. Kapitalist sistemin insanlar› getirdi¤i durum ortada. ‹n-
Eylül 2009
SERXWEBÛN
sanlar› iflsiz güçsüz b›rak›yorlar. ‹flsizlik kadar kötü bir fley yok ama ses ç›karm›yorlar görüyorsunuz.
mamen serbest b›rakacaks›n. Kad›nlar›n kendini özgürlefltirmesi ve e¤itmesi gerekiyor. Erkekle de ancak böyle buluflabilirler. Bunu da göreceksiniz. Siz erkekler de kendinizi bu konuda göreceksiniz. Namus ad›na, sevgi ad›na her gün kad›nlar öldürülüyor. ‹flte Diyarbak›r’da zaten kölelefltirilmifl, bu durumda olan bir kad›n› dövüyor, fluraya gittin, fluna bakt›n diyerek pat diye öldürüyor, namus ad›na. Asl›nda tam tersi bu hale gelmifl kölelefltirilmifl kad›n› dövmek, öldürmek en büyük namussuzluktur. Bundan büyük namussuzluk yoktur. Kad›n akademilerinde bunlar› tart›fl›n. Bunlar› bilmeden hiç bir fleyi anlayamazs›n›z. Ben kad›nlar›n özgürlü¤ünü, ‘Özgürlük Sosyolojisi’ kitab›mda ele ald›m, incelemeliler. Demokratik siyaset akademileri, kad›n siyaset akademilerinde de bunlar tart›fl›labilir, üzerinde yo¤unlafl›lmas› gerekir. Bu yasal bir çal›flmad›r, AKP ve di¤er partiler de yap›yor. AKP asl›nda çok ak›ll›, bunu iyi görüyorlar. DTP de siyaset akademileri konusunda çal›flmal›, hatta on kat daha fazla çal›flmal›. Davuto¤lu’nun daha önce belirtti¤i fleyler var. Bir k›sm›n› gerçeklefltiriyorlar. Ben de daha önce de¤indi¤im Dicle-F›rat Havzas›nda Ortado¤u Ekonomik Birli¤i önerimi al›p de¤erlendiriyorlar, uyguluyorlar. ‹flte Dersim’de Botan’da ciddi say›da barajlar yap›l›yor. Bu barajlarla tarihimiz, kültürümüz yok ediliyor. Üç yüz milyon dolarl›k projeniz bizim ta-
rihimizi, yaflam›m›z› yok ediyor. Bunlar için k›yameti koparman›z gerekiyor. “Al›n üç yüz milyonunuzu bafl›n›za çal›n ve bizim do¤am›z› tahrip etmeyin” demeliler. O Dersim’deki vadiler oralar insanlar›n ilk yerleflti¤i yataklard›r, tarihtir. O vadileri yok etmek, yaflam› yok etmektir. Diyorlar ki güya gerillan›n güzergahlar›n› kesmek için barajlar yap›yoruz. Bunun için bir tarih yok edilebilir mi? Bu bir vahflettir. Yine diyorum bunlar için k›yamet kopar›lmal›, demokratik eylem hakk› sonuna kadar kullan›labilmeli.
ne te we .c om
Köleleflflttirilmifl befl bin y›ll›k tecavüz kültürü var ortada
53
ww
w.
Bu kapitalist sistemde en fazla iflsiz-güçsüz b›rak›lan, eve kapat›lan kad›nd›r. Kad›n dört duvar aras›nda yaflamaya mahkûm edilmifltir. Kürtlerin durumu da kad›nlar›n durumu gibidir. Birbirine benziyor durumlar›. O yüzden ben bu konu üzerinde çok duruyorum. Son dönemde de yo¤unlaflt›¤›m için söylüyorum. Ben niye bir kad›nla yapamam, diye kendi kendime soruyorum. Ben sekiz yafl›ndan beri kad›nlar› tan›r›m. Bana daha bu yafllarda bilinen namus anlay›fl› dayat›ld›. Özgür olmayan bir kad›nla ben yirmi dört saat kalamam. Kad›n kölelefltirilmifl, befl bin y›ll›k tecavüz kültürü var ortada. Bu tecavüz kültürünü görmeden kendinizi anlayamazs›n›z. Ben resmi genelevlerden bahsetmiyorum özel-normal evlerde de yap›lan tecavüzden bahsetmiyorum, tecavüz kültüründen bahsediyorum. Bunlar›n hepsini çok iyi anlaman›z gerekiyor. Ama flunu da bilmeliler en de¤me “benim” diyen erkek bile yirmi dört saatte kad›n› paçavraya çevirir. Ben kad›n›n›n her yönden s›n›rs›z özgürlü¤ünü savunuyorum. Kendi hayatlar› hakk›nda kendi kararlar›n› kendileri verebilmeliler. Kad›n› e¤iteceksin, ta-
Bar›fl gelecek ama zor gelecek
PKK için de söyleyeceklerim var. Evrensel hukuk kurallar› çerçevesinde meflru müdafaa temelinde savunmalar›n› yapabilirler. Öz savunmalar›n› gelifltirebilirler. Dünyan›n her yerinde bu böyledir. Sald›r› oldu¤unda öz savunmalar›n› yaparlar. Geri çekilerek, kaçarak olmaz. Seni öldürmek istediklerinde savunman› yapars›n. Do¤al olan budur. Kendinizi savunmak zorundas›n›z. Asl›nda ben bu çat›flmalarda ölen gençlere çok üzülüyorum. Asker gençlere, gerilla gençlere üzülüyorum. Bu ölümlerin olmamas› için mücadele ediyoruz. Çok umutlu de¤ilim. Bekliyoruz, daha önce Nisan da önemliydi, May›s da önemliydi, Ekim de önemli diyorlar. Ekim’i de bekleriz. Bar›fl gelecek ama zor gelecek. Geldi¤inde de çok anlaml› ve çok güzel bir bar›fl, büyük bir bar›fl olacak. Ne yapay›m ben buraday›m iflte, ancak bu kadar yapabilirim. imkânlar›m s›n›rl›, kendimi burada yaflatmaya diri tutmaya çal›fl›yorum, aran›zda olmak isterdim. Hasan Cemal, Cengiz Çandar ve Oral Çal›fllar gibi ayd›nlar bu soruna kafa yoruyorlar, anlamaya çal›fl›yorlar. Daha önce de söyledim benim ad›ma gidip tekrar ayd›nlarla görüflülebilir. Pasif olmamak, gidip bu insanlarla konuflmak, tart›flmak laz›m. Paneller yapmak gerekir. Buraya gelme konusunda ›srar eden avukatlar gelebilir, çok önemli de¤il. Yine bizimle ayn› fikirde olmayabilirler de, farkl› görüflte de olabilirler, engellememek laz›m.
SERXWEBÛN
54
Eylül 2009
om
Önderli¤e özgürlük çizgisinde kararlaflma konferans› “HPG 5. Konferans› sonuçlan›rken flunu aç›kça bir kere daha ilan ediyoruz: Kürt halk› ve Kürt Özgürlük Hareketi Önder Apo’nun gelifltirdi¤i bar›fl, özgürlük, demokrasi ve kardefllik çizgisi do¤rultusunda baflta Kürt sorunu olmak
üzere, bütün sorunlar›n bar›flç›l ve siyasi yöntemlerle çözümüne haz›rd›r. Böyle bir çözümü tercih ediyor ve istiyor. Bunun için çal›fl›yor ve sonuna kadar da bu çal›flma kararl›l›¤›n› sürdürüyor. Fakat sadece böyle bir noktada da
ew e. c
durmuyor. Özgürlük Hareketini imha ve tasfiye ederim, Kürt halk› üzerinde inkâr ve imha sistemini baflar›yla yürütürüm hesab› yapanlara da flunu söylüyoruz: Özgürlük için son ferdimize kadar meflru savunma çizgisi temelinde direniriz”
5.. HPG Konferans› sonuç bildirgesi
kapsaml› de¤erlendirmeler, gelifltirdi¤i son savunmalar ve güncel duruma iliflkin halka sundu¤u görüfller temelinde biz de HPG Konferans› olarak içinde bulundu¤umuz siyasi ve askeri durumun çok yönlü kapsaml› bir analizini yapmaya çal›flt›k. De¤iflik görüflleri çok yönlü ele alma ve irdeleme bu tart›flma içerisinde gerçekleflti. Sonuçta ortaya flunlar ç›kt›; Özgürlük mücadelemiz önemli bir süreci yafl›yor, tarihi bir aflamadan geçiyor. Bu süreci Önderli¤imiz de kritik bir süreç olarak de¤erlendirdi. Kritikli¤i fluradan geliyor; zafer kazanmak, sonuç elde etmek, Kürt sorunun demokratik siyasi çözümü yönünde kal›c› geliflmeler yaratmak için büyük imkân ve f›rsatlar sunuyor, bunlar›n de¤erlendirilmesi, yerli yerince kullan›lmas› ve baflar›yla hayata geçirilmesi bütün halk›m›z›n ve Özgürlük Hareketimizin oldu¤u kadar en baflta da HPG komuta ve savaflç› gücünün görev ve sorumlulu¤u dahilinde bulunuyor. Biz bu görevi, üzerimize düflen yükümlülükleri, tarihi önemi, bunun yaratt›¤› onur flerefi ve üzerimize yükledi¤i a¤›rl›¤› borç çerçevesinde hissettik, de¤erlendirdik, ortaya koyduk. HPG 5. Konferans› olarak tüm fedai savaflç› gücümüz ad›na bu görev ve sorumluluklar› baflar›yla yerine getirmek, Kürt sorununun bar›flç›l, demokratik, siyasi çözümü için orta-
ww
w.
ne t
5. HPG Konferans›’n›n sonuna geldik. 14 gün boyunca hem içinde bulundu¤umuz duruma iliflkin hem de iki buçuk y›ll›k zorlu mücadele prati¤ine iliflkin kapsaml› de¤erlendirmeler ve tart›flmalar yürüttük. Önümüzdeki sürecin Önder Apo’nun ve Kürt halk›n›n özgürlü¤ü do¤rultusunda gerçekleflmesini hedefleyen büyük iddial› tarihi kararlar ald›k. 5. HPG Konferans› bütün bu çal›flmalar› baflar› ile yürüttü. Derin, kapsaml›, savaflan bir gücün olgunlu¤una ve çözümleyicili¤ine dayal› tart›flmalar yürüterek tarihi sonuçlar ortaya ç›kard›. Her fleyden önce bu konferans›m›z›n Apo’cu hareketin di¤er bütün büyük toplant›lar›, -parti kongrelerimiz, halk kongresi ve meclislerimiz gibi- özgürlük mücadelemizin önemli, büyük bir zirvesi oldu¤una inan›yoruz. Bu temelde de 5. HPG Konferans›’m›z›n tüm hareketimize, Önderli¤imize ve halk›m›za kutlu olmas›n› diliyoruz. Özgürlük mücadelemizde önemli bir mesafe kat ettirecek, büyük bir geliflme yaratacak iddia ve güçte bir toplant› olarak gerçekleflti¤ini ifade ediyoruz. Bu iddiam›z› konferans bileflimi olarak tüm kamuoyuna aç›kça ilan ve deklere ediyoruz. Konferans›n ilk gündemi siyasi, askeri durumun de¤erlendirilmesi ve kendi görevlerimizin tespit edilmesiydi. Önder Apo’nun sürece iliflkin yapt›¤›
ya ç›kan f›rsat ve imkânlar› yerli yerince do¤ru, etkili ve baflar›l› bir biçimde kullanmak üzere söz verdik, kararl›l›k ortaya ç›kard›k. Kritik bir süreç olmas›n›n di¤er bir yönü ise içerdi¤i tehlikelerdi: Dünyadaki geliflmeler ABD öncülü¤ünde yaflanan üçüncü dünya savafl› diye tabir edilen sürecin geldi¤i nokta bunun Ortado¤u’daki uygulan›fl biçimleri, yaflanan askeri sald›r›lar, ekonomik kriz çok yönlü siyasi mücadeleler bize flunu gösterdi; içinde bulundu¤umuz süreç Kürt sorununun demokratik, bar›flç›l, siyasi çözümü için her zamankinden daha fazla büyük f›rsat sundu¤u gibi her zamankinden çok daha tehlike ve tehdit de arz ediyor. Çünkü dünya yaflanan savafl temelinde yeniden yap›lan›yor. Önder Apo bu süreci kaos süreci olarak tan›mlad›. Bu kaostan yeni bir yap›lanmayla ç›kmaya çal›fl›yor. Her fley de¤ifliyor, bütün dengeler de¤iflim geçiriyor ve yeni iliflki, ittifak ve dengeler olufluyor. Bu de¤iflim içerisinde en fazla öne ç›kan alan bölgemiz Ortado¤u’da, yani her bölgeden, yerden dünyan›n bütün de¤iflik alanlar›ndan çok daha fazla mevcut siyasi, askeri mücadele Kürdistan’›n da içinde yer ald›¤› Ortado¤u’da yaflan›yor, en büyük de¤ifliklik, köklü ve çok yönlü de¤iflim Ortado¤u’da ön görülüyor. ABD’nin 11 Eylül ‹kiz kule sald›r›lar› ard›ndan
Eylül 2009
SERXWEBÛN
onun yerine Kürt halk›n›n özgürlü¤ü, bölge halklar›n›n özgür ve kardeflçe yaflam› do¤rultusunda bir Kürdistan ve Ortado¤u’yu yaratacak mücadeleyi yürütme kararl›l›¤›n›, görüflünü ortaya ç›kard›. Bu, büyük bir kararlaflmad›r. Hem imkân ve f›rsatlar›n de¤erlendirilmesi hem de tehlikelerin önüne set çekilmesi do¤rultusunda sürecin hareketimizin, Önderli¤imizin inisiyatifi temelinde yürüdü¤ünü ve bunun devam ettirilmesi gerekti¤ini tespit etti. Bu temelde Önder Apo’nun Kürt sorununa demokratik ve bar›flç›l siyasi çözüm için haz›rlad›¤› yol haritas› temelinde güncel siyasi, askeri durumu do¤ru anlama, gereklerine yeterince cevap verme, görev ve sorumluluklar›m›z› do¤ru belirlemede en temel bir çal›flma oldu¤unu Konferans›m›z de¤erlendirdi. Böylece flimdiye kadar oldu¤u gibi bundan sonra da sürecin hareketimizin inisiyatifinde devam etmesi, tehdit ve tehlikelerin afl›larak özgürlük ve demokrasi çizgisinde siyasi, askeri geliflmelerin yaflanmas› için, Önder Apo’nun haz›rlad›¤› yol haritas›n›n sahiplenilip pratikte baflar›yla hayata geçirilmesini temel çal›flma olarak ortaya koydu. Bunun için, tüm HPG birlik ve savaflç›lar›n›n tüm güçleriyle çal›flmas›n› yol haritas›n›n hayata geçirilmesinin, pratiklefltirilmesinin teminat› olmas›n› güvence oluflturmas›n› kararlaflt›rd›. Bu temelde biz bütün çevrelere HPG 5. Konferans› sonuçlan›rken flunu aç›kça bir kere daha ilan ediyoruz: Kürt halk› ve Kürt Özgürlük Hareketi Önder Apo’nun gelifltirdi¤i bar›fl, özgürlük, demokrasi ve kardefllik çizgisi do¤rultusunda baflta Kürt sorunu olmak üzere, bütün sorunlar›n bar›flç›l ve siyasi yöntemlerle çözümüne haz›rd›r. Böyle bir çözümü tercih ediyor ve istiyor. Bunun için çal›fl›yor ve sonuna kadar da bu çal›flma kararl›l›¤›n› sürdürüyor. Fakat sadece böyle bir noktada da durmuyor. Bunu bir zafiyet olarak gören, buradan yararlanarak Özgürlük Hareketini imha ve tasfiye ederim, Kürt halk› üzerinde Birinci Dünya Savafl›yla oluflturulan inkâr ve im-
ha sistemini baflar›ya götürürüm hesab› yapanlara da flunu söylüyoruz: Özgürlük için son ferdine kadar meflru savunma çizgisi temelinde direnmeye de savaflmaya da haz›r›z. HPG 5. Konferans›m›z Önderli¤imizin ve Özgürlük Hareketimizin bu temel duruflunu, stratejisini bir kere daha deklere ediyor; kararlar›m›z bunu içeriyor. Her türlü sald›r› karfl›s›nda meflru savunma çizgisinde sonuna kadar savafla ve direnmeye haz›r›z. Bu fedai kuvveti son ferdine kadar, Kürt gençli¤i son neferine kadar, özgürlük için demokrasi için direnifle haz›rd›r. Bunu herkes böyle bilmeli fakat tercihini bar›fltan yana yap›yor, demokratik çözümden yana yap›yor, siyasetten yana yap›yor. Bunu do¤ru gördü¤ü için yap›yor. Önder Apo’nun gelifltirdi¤i çizgi bunu içerdi¤i için yap›yor. Herkesin bunu böyle anlamas› gerekli, bu temelde de halk›m›z›n yürüttü¤ü özgürlük mücadelesine demokratik siyasi çal›flmalara, Önder Apo’ya, Önder Apo’nun haz›rlay›p sundu¤u yol haritas›na do¤ru tutarl› ciddi yaklafl›m gösterilmesi gerekiyor.
ne te we .c om
Afganistan ve Irak’a dönük savaflla bafllatt›¤› süreç Ortado¤u’da eski statükoyu de¤ifltiriyor. Kürt halk›n›n, Önder Apo ve PKK öncülü¤ünde 35 y›ld›r yürüttü¤ü özgürlük ve demokrasi mücadelesi 21. yüzy›l›n bafl›nda Ortado¤u’daki halklar›n iradesine uygun olmayan siyasi, askeri statükoyu halklar›n özgür, demokratik ve kardeflçe yaflam› do¤rultusunda demokratik Ortado¤u halklar birli¤inin yarat›lmas› do¤rultusunda de¤iflime zorluyor.
55
Ortado¤u’da köklü de¤iflimler yaflanacakt›r
ww
w.
Bölge statükosu bu iki zorlama karfl›s›nda önemli ölçüde parçalanm›flt›r. Eski sistemin dayanma, direnme, kendini ayakta tutma gücü yok. Bu da en büyük de¤iflim alan›n›n Ortado¤u oldu¤unu ortaya ç›kar›yor. Her fleyin de¤iflmekte oldu¤unu ve sonuçta köklü bir de¤iflimle yeni bir Ortado¤u’nun flekillenece¤ini görüyoruz. ‹flte bu de¤iflim ve flekillenme süreci tabii risklerle dolu bir süreç, kritik bir süreç oluyor. Do¤ru ele al›nmazsa do¤ru anlafl›lmazsa ve gerekleri özgürlük ve demokrasi çizgisi do¤rultusunda üzerimize düflen görevleri zaman›nda yerine getiremezsek hem f›rsatlar› kaç›rabiliriz hem de daha tehlikeli parçalanmayla, soyk›r›m tehdidiyle karfl› karfl›ya gelebiliriz. Böyle bir tehdit ve tehlike var m›d›r? Evet, kesinlikle vard›r. Hiç kimse hiç birimiz böyle bir tehlikenin tehdidin olmad›¤›n› düflünmemeliyiz. Bu düflüncenin yanl›fl oldu¤unu bir kere daha 5. Konferans›m›z tespit etti. Ve bu temelde her türlü imha ve tasfiye tehdidine karfl›, her türlü soyk›r›m tehlikesine karfl› görev ve sorumluluklar› do¤ru belirleme temelinde tüm halk›m›z›n, Özgürlük Hareketimizin duyarl› ve örgütlü olmas› kadar ve ondan daha fazla HPG’nin Halk Savunma güçlerimizin duyarl›, örgütlü ve haz›rl›kl› olmas› gerekti¤ini ortaya koydu. Bütün bu tehdit ve tehlikeleri e¤er gündeme gelirlerse bofla ç›kartacak, yerle bir edecek,
Hiç kimse basit oyunlarla cilal› sözlerle bu halk› kand›ramaz
Önder Apo da ifade etti “Biz çocuk de¤iliz.” Kürt halk› çocukluk dönemini aflt›, PKK çocukluk dönemini aflt›. Hiç kimse bu hareketin halen çocuk oldu¤unu, çocuklukta kald›¤›n›, dolay›s›yla basit oyunlarla, kafa kol iliflkileriyle, sahte cilal› sözlerle, bu halk›n bu hareketin aldat›labilece¤ini kand›r›labilece¤ini sanmas›n. Böyle yapanlar ve bu temelde eskiyi devam ettirebilece¤im hesab› içinde bulunanlar yanl›fl yaparlar, zarar›n› kendileri görürler, yan›ld›klar›n›n yanl›fl hesap yapt›klar›n›n da fark›na sonra var›rlar, ama ifl iflten geçmifl olur. Herkese ac›lar yaflatm›fl olurlar. En büyük zarar› da kendileri görürler, bunu herkesin böyle bilmesi gerekli. Bu bak›mdan Önder Apo’ya, Önder Apo’nun haz›rlam›fl oldu¤u yol haritas›na karfl› baflta AKP hükümeti olmak üzere Türk
SERXWEBÛN
gerici, milliyetçi, floven, ›rkç› savaflç› yaklafl›mlar› aflarak, bertaraf ederek, yenilgiye u¤ratarak özgür demokratik kardeflçe bir toplum yaflam›n› yaratman›n önünü açabilmek laz›m. Bu da Önder Apo’ya onun çabalar›na sayg› göstermeyi, dikkate almay› gerektiriyor.
Bu konuda HPG 5. Konferans› bir kere daha flunu teyit etti: Önder Apo’ya yaklafl›m HPG için, Kürt halk› için Kürt Özgürlük Hareketi için savafl ve bar›fl gerekçesidir! Önder Apo’nun haz›rlay›p sundu¤u yol haritas›na karfl› yaklafl›m ayn› flekilde bar›fl ve savafl gerekçesidir. Do¤ru yaklaflanlar, ciddiye alanlar, hareketimizden onun militan fedai gücü gerillas›ndan, Kürt halk›ndan sayg› görürler, karfl›l›k bulurlar. De¤er elde ederler, fakat böyle yaklaflmay›p da çeflitli ayak oyunlar›yla gizli kapakl› ifllerle, hileli yollarla, askeri güç oluflturup, teknik gücü art›r›p, onu kullanmayla sonuç alaca¤›n› sananlar da bilsinler ki; bu tür sald›rganl›klar ne olursa olsun, nereden gelirse gelsin, hangi zamanda gelirse gelsin, her yerde her zaman karfl›s›nda Kürt halk›n›, Kürt gençli¤ini, kad›nlar›n›, Kürt Özgürlük Hareketini, onun teminat› olan, öz-
w.
ww
gürlü¤ünün güvencesi olan fedai gerillas›n› bulacakt›r. Bu gerilla böyle bir duruflu sonuna kadar sürdürmek için ant içmifl, yemin etmifl bir gerillad›r. Sözünü yaflam› boyunca her zaman yerine getirecek, asla verdi¤i söze halel getirmeyecektir. Herkesin bunu böyle bilmesi, anlamas›, buna göre yaklafl›m göstermesi, en do¤ru ve gerçekçi olan›d›r.
De¤erli yoldaflflllar; Bu konferansta ayr›ca iki buçuk y›ll›k zorlu mücadele döneminin en zorlu çal›flmas› olan meflru savunma çal›flmalar›n›n pratik, askeri, taktiksel, örgütsel yönlerini de ele ald›k, de¤erlendirdik tart›flt›k. ‹deolojik felsefik çizgi boyutuyla bu pratik sürece yaklafl›mlar›m›z›, meflru savunma stratejisi boyutuyla, taktik boyutuyla, partileflme boyutuyla ve örgütsel sorunlar›m›z boyutuyla ele ald›k. Bu do¤rultuda hem kapsaml› raporlar sunuldu, hem de bu raporlar çerçevesinde kapsaml› derin, genifl de¤erlendirmeler yap›ld›. Konferans›m›z flu tespiti yapt›: 2007–2008 y›llar› özgürlük mücadelemizin en kapsaml›, en zorlu mücadelelerinin yafland›¤› dönemlerden birisi olmufltur. ‹nkâr ve imha sistemi uluslararas› komplo ittifak› çerçevesinde gerillay› ezmek, hareketimizi teslim alarak tasfiye etmek amac›yla; ideolojik, askeri, siyasi tüm alanlarda oldukça kapsaml› ve planl› bir mücadele yürütmüfltür. Bu iki buçuk y›ll›k mücadele böyle vahfli, azg›n bir sald›r›ya karfl› direnme mücadelesi olarak gerçekleflti. Öyle herhangi bir dönemin mücadelesi de¤ildi. S›radan vasat bir dönemin mücadelesi kesinlikle de¤ildi. Dolay›s›yla düflman sald›rganl›¤›n›n büyüklü¤üne, azg›nl›¤›na karfl› bu dönemde düflmana karfl› direnifl de büyük oldu, görkemli oldu, kahramanca oldu. 500 yak›n kahraman› flehit verdik. Bu büyük mücadele içerisinde sadece bu bile geçen iki buçuk y›ll›k sürecin ne kadar zorlu, tarihi, büyük bir mücadele dönemi oldu¤unu göstermeye yetiyor. Sadece bu bile -sald›rganl›k ne kadar fazla olursa olsun- Kürt halk›n›n
ew e. c
Önder Apo’nun sundu¤u yol haritas›na yaklaflfl››m bar›fl ve savafl gerekçesidir
ne t
Genelkurmay›’n› ve Türkiye’yi yöneten herkesi ciddi, dikkatli ve duyarl› olmaya davet ediyoruz. ‹flin flakas› yoktur. Herkes sürecin hassasiyetini a¤›rl›¤›n› hissetmeli bunun gerektirdi¤i ciddiyetle yaklaflmal›, bu temelde üzerine düflen görev ve sorumlulu¤un gere¤ini yerine getirmeli. Yoksa bütün yük Önder Apo’nun üzerine yüklensin, Kürt halk›n›n üzerine yüklensin, Kürt Özgürlük Hareketinin üzerine yüklensin, böyle olmaz. Tek yanl› bu yükü, insanl›¤›n yükünü, daha fazla bu halk, bu Önderlik ve hareket tafl›yamaz. Bu anlamda herkes ciddi olmal›, do¤ru yaklaflmal›. Faflist floven ›rkç› çevreler karfl› ç›k›yorlar, sald›r›yorlar diye bunlardan korkulmamal›. MHP’nin, CHP’nin benzer o Ergenekoncu floven milliyetçi çevrelerin hezeyan dolu sald›r›lar›ndan ürkmemeli, bar›fl isteyenler bu tür gerici faflist sald›rganl›ktan korkmazlar. Demokrasi isteyenler buna karfl› durmay› bilirler. Özgürlük isteyenler, kardefllik isteyenler, bu geri ve gerici yaklafl›mlar›n ruhta düflüncede ve siyasette alt edilmesi için gerekli tutumu yaklafl›m› göstermeyi bilirler. Bunu yapamazlarsa bar›fla, özgürlü¤e, demokrasiye ulaflamazlar. Bu bak›mdan da gericilik, faflizm sald›r›yor diye korkmamak, ürkmemek, geri ad›m atmamak gerekiyor. En az onlar kadar hatta onlardan daha fazla büyük bir cesaretle, ciddiyetle, güçle gericili¤in üzerine gidip her türlü geri ve
Eylül 2009
om
56
Eylül 2009
SERXWEBÛN
57
ne te we .c om
“5. HPG Konferans›m›z HPG’nin Önderlik çizgisinde yeniden bir netleflme ve kararlaflma konferans› oluyor. Böyle bir netleflmeyi ve kararlaflmay› ortaya ç›kard›k. Bunu hayata geçirecek çok kapsaml›, iddial›, hedefi büyük kararlar ald›k. Sadece geçmifli de¤erlendirmekle kalmad›k, oradan ç›kan derslerle kendimizi e¤itip de¤ifltirme, yenileme yeniden yap›land›rma gücünü iradesini de yaratt›k”
r›m›z› bir kere daha konferans kararlar› olarak da teyit ettik. Böyle bir partileflme öncülü¤ünde komutanlaflma ve gerillalaflma karar› verdik. Parti öncülü¤ünde gerillalaflmay› ve komutanlaflmay› kararlaflt›rd›k.
al›, hedefi büyük kararlar ald›k. Sadece geçmifli de¤erlendirmedik, onun baflar›lar›n› yine hata ve eksikliklerini ortaya ç›kartmakla kalmad›k. Oradan ç›kan derslerle kendimizi e¤itip de¤ifltirme, yenileme yeniden yap›land›rma gücünü iradesini yaratt›k. Ve bu güce, iradeye dayal› olarak da uyguland›¤›nda büyük tarihi geliflmelere yol açacak iddial› kararlar ald›k. Partileflme kararlar› ald›k. Önder Apo’nun gelifltirdi¤i Demokratik Sosyalizm çizgisinde yeniden partileflme kararl›l›¤›m›z› gelifltirdik. Önder Apo’nun sundu¤u ‘Demokratik Toplum Manifestosu’ isimli son savunmalar› temelinde, zihniyet devrimi yapma karar›n› verdik. Her türlü y›k›c›, bozguncu, tasfiyeci, orta yolcu, bireyci, tutucu, sosyal reformcu anlay›fla karfl› Önderlik çizgisinin öngördü¤ü fedai militan ölçülerde partileflme kararl›l›¤›na ulaflt›k. Bunu hayata geçirecek komutan›n ölçü ve özelliklerini belirledik. Meflru savunma stratejisinin modern gerillas›n›n nas›l olmas› gerekti¤ini yeniden tan›mlad›k ve böyle bir gerillay› e¤itecek, örgütleyecek komuta ölçü ve özelliklerini bir kere daha a盤a ç›kart›p benimsedik. Kapsaml› bir yenilenme ve de¤iflim oldu bu. Hem partileflme, hem de meflru savunma çizgisinde komutanlaflmada iddial› kararlar ortaya ç›kard›k. K›saca pratik, örgütsel faaliyetlere iliflkin yapt›¤›m›z de¤erlendirme ve tart›flmalar sonucunda meflru savunma çizgisinde partileflme hamlesini PKK 10. Kongresi’yle, PAJK 7. Kongresi’nin önümüze koydu¤u yeniden partileflme hamlesini yükseltme görevini HPG 5. Konferans› olarak, tüm komuta ve savaflç› gücünün önüne koyduk. Parti kararla-
ww
w.
gençli¤inin, onun gerillas›n›n buna karfl› her türlü bedeli ödeyerek, sonuna kadar direnece¤ini herkese gösteriyor. Geçen iki buçuk y›ll›k prati¤in ortaya ç›kard›¤›, bize gösterdi¤i, ö¤retti¤i en önemli husus bu oldu. Böyle ciddi, gerçekçi, somut bir yaklafl›m çerçevesinde, Önder Apo’nun gelifltirdi¤i meflru savunma stratejisinin ve onun uygulama esaslar›n›n taktik ve tarzlar›n›n gereklerine göre, hiçbir hesap kitap yapmadan, gizlemeden ortaya ç›kan prati¤i tart›flt›k de¤erlendirdik. Çok yönlü elefltiriler ve de¤erlendirmeler geliflti. Bu büyük mücadele sürecinin baflar›lar›, ortaya ç›kard›¤› geliflmeler kadar, böyle bir süreçte içine düfltü¤ümüz hatalar›, eksiklikleri yanl›fllar› da ortaya koyduk. Nedenleriyle birlikte sorgulad›k. Dolay›s›yla hem baflar›s›n›n, hem de baflar›s›zl›klar›n›n derslerini ç›kartarak, kendimizi bu dersler temelinde 14 günlük konferans çal›flmalar› içerisinde e¤itmeye, yenilemeye, de¤ifltirmeye, yeniden yap›land›rmaya çal›flt›k. Bu temelde önemli geliflmelerin yafland›¤› tart›flma götürmez bir gerçektir. Hata ve eksiklikler herhangi bir hesaba kitaba düflmeden, hiçbir bireysel endifleye zay›fl›¤a meydan vermeden, nedenleriyle birlikte sorgulanarak afl›lmas› için önemli bir netleflme ve kararlaflma ortaya ç›kart›lm›flt›r.
Partileflme öncülü¤ünde komutanlaflma ve gerillalaflma karar› verdik
Bu bak›mdan Konferans›m›z HPG’nin Önderlik çizgisinde yeniden netleflmesi ve kararlaflmas› konferans› oluyor. Böyle bir netleflmeyi ve kararlaflmay› ortaya ç›kard›k. Bunu hayata geçirecek çok kapsaml›, iddi-
HPG’yi büyütme e¤itme ve yeniden yap›land›rma karar› ald›k
Temel görevler olarak flunlar› önümüze koyduk: HPG’yi her flart alt›nda, Kürt halk›n›n özgür demokratik duruflunu ve onun Ortado¤u’da özgür ve di¤er halklarla kardeflçe yaflamas›n›, bütün insanl›¤›n özgür ve demokratik bir durufl sahibi olmas›n› sa¤latacak, savunacak bir gerillalaflmay› ortaya ç›kartma ve sürdürme karar›na ulaflt›k. Bu, büyük ve tarihi bir karard›. Bunlar› sa¤latacak düzeyde HPG’yi büyütme, komutas›n› e¤itme ve bu temelde HPG’yi meflru savunma stratejisinin pasif savunma duruflunu, düflük yo¤unluklu aktif savunma savafl› duruflunu uygulayabildi¤i kadar ve orta yo¤unluklu aktif savunma savafl›n› uygulayabilecek, gerekti¤inde topyekûn savunma direnifli yürütebilecek bir niceli¤e ve niteli¤e ulaflt›rma karar›n› ald›k. Bunu sa¤latacak düzeyde HPG’yi büyütme, e¤itme, yenileme, de¤ifltirme ve yeniden yap›land›rma karar› ald›k. Konferans›m›z bu anlamda bir de¤iflim-dönüflüm ve orta yo¤unluklu aktif savunma savafl›n› yürütebilecek düzeyde kendini yeniden örgütleme ve yap›land›rma konferans› oldu. Hem yeniden yap›lanman›n zihniyet boyutunu anlay›fl ve ilkeler düzeyini a盤a ç›kard›k hem de tarz›n›, takti¤ini ve örgütsel sistemini yaratt›k. HPG 5. Konferans› bu temelde içinde bulundu¤umuz sürecin gereklerine cevap verecek flekilde kendini de¤ifltirme, yenileme ve yeniden yap›land›rma görevlerini baflar›yla tamamlam›flt›r. Yürüttü¤ümüz tart›flmalar ve ald›¤›m›z kararlar, verdi¤imiz sözler böyle bir gerçekleflmeyi ifade ediyor. Gerisi bunu prati¤e aktarmakt›r. Hayata geçirmektir. Tüm HPG komuta ve savaflç› gücüne özümsetmektir, mal etmektir. Asl›n-
SERXWEBÛN
Hiç kimse kendini sorumluluk d›fl›nda tutmamal›
flahs›nda, gerilla yaflam›nda, HPG’ de, YJA-STAR’da hayat bulmaz. Dolay›s›yla da Kürt halk›n›n Kürt insan›n›n özgür, demokratik, iradeli geliflimine katk› sunamaz. Oysa ki bunlar› yapma görevi var, sorumlulu¤u var. fiimdiye kadar oldu¤u gibi bundan sonra da Kürt halk›n›n özgür ve demokratik yaflam›n› gelifltirmesi, kendini örgütlenmesi için gerekli ön aç›c›l›¤› bu temel de¤erleri sahiplenme ve savunma görevini dolay›s›yla tüm halka insanlara özgürlük ruhu, bilinci, duygusu ve davran›fl› kazand›rma sorumlulu¤unu HPG’nin önümüzdeki süreçte de yerine getirmesi gerekiyor. fiimdiye kadar oldu¤undan çok daha fazla, daha ileri düzeyde yerine getirmesi gerekiyor. ‹flte 5. HPG Konferans›’n›n ald›¤› kararlar böyle bir görev düzeyini ifade ediyor, içeriyor. Gerisi bunun uygulanmas› hayata geçirilmesi oluyor. E¤er burada ortaya ç›kan anlay›fl, kararl›l›k, ald›¤›m›z iddial› kararlar pratikte hayata geçirilirse, bu Kürt sorunun bar›flç›l, siyasi çözüm sürecini daha da h›zland›racakt›r. Bu, Önder Apo’nun özgürlü¤ünü daha da yak›nlaflt›racakt›r. Bu, Kürt demokratik toplum örgütlenmesini yaratacakt›r. Demokratik konfederalizmin inflas›n› sa¤latacakt›r. Bu, Kürt insan›n›n özgür ve demokratik yaflam iddia ve iradesini daha da güçlü ve çelikten k›lacakt›r. O zaman demek ki, böyle bu kararlar› almak için yürüttü¤ümüz çal›flma kuflkusuz de¤erliydi, önemliydi, tarihiydi.
ww
w.
ne t
Bu tehlike var m›d›r? Evet, kesinlikle vard›r. Peki, bu tehlike nas›l önlenebilir? Nas›l ki burada 14 gün boyunca büyük bir ciddiyetle, aç›kl›kla, derin bir yo¤unlaflmayla geçen dönemin hatalar›n›, eksikliklerini, yanl›fllar›n› ortaya ç›kart›p do¤runun nas›l olmas› gerekti¤ini, yeni dönemin nas›l görevleri yerine getirerek baflar›lmas› gerekti¤ini a盤a ç›kard›k, tart›flt›k karar haline getirdik ve bu temelde bir karar gücü oluflturduysak ayn› ciddiyetle, yo¤unlukla hatta onu bir kat daha artt›rarak bir de pratikleflmenin dilini, yöntemini, tarz›n›, üslubunu do¤ru tutturarak, hayata geçirmemiz pratiklefltirmemiz gerekiyor. Ancak o biçimde bu konferans›m›z›n iddial› kararlar› hayata geçer ve tarihsel geliflmeye yol açar. Ancak bu biçimde 5. Konferans›n ald›¤› de¤iflim, yenilenme ve yeniden yap›lanma karar› HPG’yi nicel ve nitel büyütme karar› hayat bulabilir. Ancak o zaman 5. Konferans› Kürt halk›n›n özgürlük ve demokrasi mücadelesinin geliflmesinde öncü rol oynayan bir tutumu ve prati¤i ortaya ç›kartabilir. Baflka türlü pratikte rol oynanmaz, bu karar düzeyimiz hayata geçmez. Komutan›n
ew e. c
da 5. Konferans›n kararlaflt›rd›¤›, gerçeklefltirdi¤i sonuçlar› HPG’ye özümsetmek, örgüte dönüfltürmek ve prati¤e aktarmakt›r. Elbette buras› da önemli; nas›l ki de¤iflim ve yeniden yap›lanman›n zihniyetini, ölçülerini, duygusunu, düflüncesini, davran›fl›n›, ilkelerini ortaya ç›kartmak bunlar› uygun kararlar haline getirmek çok önemli idiyse, en az bunun kadar da ortaya ç›kan sonuçlar› karar düzeyini hayata geçirmekte bir o kadar önemlidir. E¤er do¤ru yöntemle tarzla ve yo¤un bir çabayla bu sonuçlar› hayata geçirmezsek k⤛t üzerinde kalma tehlikesini yaflar. Bu masa bafl›nda kalabilir, prati¤e dönüflmez, yeni geliflmeler ortaya ç›kartmaz. Dolay›s›yla da temenni olarak kalabilir. Sadece güzel istekler, niyetler, kararlar düzeyinde kalabilir.
Eylül 2009
om
58
Ayn› önem bu kararlar›n prati¤e geçirilmesinde de vard›r. Prati¤e geçirirken ruhuna ve hedeflerine uygun olarak do¤ru tarz ve üslupla baflar›l› bir biçimde hayata geçirme ihtiyac› da vard›r. Bundan elbette bu kürsüde söz veren, bu konferansa kat›lan, bu kararlar›n ortaya ç›kmas›na ve al›nmas›na katk› sunmufl, onay vermifl olan bizler sorumluyuz. Bu platformda bulunan tüm yoldafllar sorumlu ve herkes ayn› düzeyde sorumlu, hiç kimse kendini sorumluluk d›fl›nda tutmamal›, görmemeli, hiç kimse sorumlulu¤u bir baflkas›na b›rakmamal›, baflkas›ndan beklememelidir. Hay›r, o tür yaklafl›mlar kesinlikle yanl›flt›r. Do¤ru olan herkesin bu kararlar›n ruhuna ve ilkelerine uygun bir biçimde pratikleflmesi için, yüksek bir sorumluluk duygusuyla prati¤e geçmesi ve çal›flmas›d›r. Demek ki bu kararlar›n uygulanmas›ndan herkesten çok ve önce bizler sorumluyuz. Hem baflar›yla hayata geçmesini sa¤lataca¤›z hem de böyle hayata geçip geçmedi¤inin takipçisi olaca¤›z denetleyece¤iz. Bunun için elbette hem kendimiz pratiklefltirece¤iz, pratikte bu kararlar›n baflar›yla hayata geçmesi için üzerimize düflen görevlerin gere¤ini nerede olursa olsun, ne biçimde olursa olsun, hangi koflullarda olursa olsun, yerine getirmek için en küçük bir karars›zl›k ve endifle duymadan, çaba ve çal›flma yürütece¤iz, hem de bu tarihi ayd›nlanma, netleflme ve kararlaflmay› bütün HPG komuta ve sa-
Eylül 2009
SERXWEBÛN
yönelece¤ine inan›yoruz. Bunun sözünü de verdik. ‹ddia ve kararl›l›¤›na da sahibiz, bu konuda en küçük bir zay›fl›¤›n, tereddütün olmayaca¤›n›n herkes taraf›ndan bilinmesini de istiyoruz. Böyle bir düzey neyle ortaya ç›kt›? Prati¤i genelde de¤erlendirdi¤imiz kadar bireysel düzeyde de de¤erlendirdik analiz ettik. Hem taktik aç›dan hem partileflme ve örgütsel aç›dan geçen iki buçuk y›l›n prati¤inin analizini yapt›¤›m›z gibi bir de bireylerin bu prati¤e kat›l›m durumunu birkaç gün süren kapsaml› ve çözümleyici elefltiri-özelefltiri platformlar›yla da a盤a ç›kard›k. Pratikteki hata ve eksiklikler nereden kaynaklanm›fl, neden ortaya ç›km›fl? Hangi ruh hali, hangi duygusal durufl, hangi bilinç hatalar›, yanl›fllar, yan›lg›lar, hangi hatal› davran›fllar, al›flkanl›klar bunlara yol açm›fl? Neden insanlar bu hata ve eksiklikleri göstermifl, bunlar› sorgulad›k ve a盤a ç›kard›k. Hem Önderlik çizgimize yeniden partileflme ve gerillalaflma çizgimize ters olan söz, davran›fl, tutum ve yaflam› a盤a ç›kart›p sorgulad›k, yarg›lad›k hem de bunlar›n nedenlerini a盤a ç›kart›p sorgulad›k, yarg›lad›k. Kapsaml› elefltiriler gelifltirdik, bu temelde bunlar› irdeledik. Yine derin, e¤itici, sonuç ç›kart›c› özelefltiriler verdik. Yönetimimiz flahs›nda pratikte ortaya ç›kan hata ve eksiklikleri nedenleri ile birlikte elefltiri-özelefltiri temelinde çözümledik. Hatal›, eksik ve yanl›fl olan› mahkûm ettik. Do¤ru olan›, iyi olan›, güzel olan›, Apocu çizgiye uygun olan› kabul ettik, benimsedik. Öyle olma sözünü ve kararl›l›¤›n› verdik. Yönetimimiz flahs›nda tüm platformumuz, platformda bulunan bütün arkadafllar derin bir iç sorgulama, elefltiri-özelefltiri süzgecinden kendini geçirerek, gerçekten de ciddi bir yenilemeyi ortaya ç›kard›. Orta yo¤unluklu aktif savunma savafl›n› yürütecek bir HPG’nin yeniden yap›lanmas›n›n birinci maddesini oluflturan komutan›n, Apocu çizgide zihniyet olarak ideolojik durufl, anlay›fl olarak, stratejik taktik ve tarz olarak kendini yenileyip, de¤ifltirip yeniden yap›land›rmas› kararl›l›¤›n› ortaya ç›kard›k. Bu, büyük
bir çabayd›, de¤erli bir mücadeleydi. Baflar›l› sonuçlar verdi.
Çeliflkilerimizi a盤a ç›kard›k Gerçekten de geçmiflte bizi zay›f b›rakan, baflar›s›z k›lan, dolay›s›yla görevlerimizin tam yap›lmas›n› engelleyen, fazla kay›p vermemize, HPG’yi büyütemememize yol açan nedenleri, bu temeldeki hata ve eksikliklerimizi tüm yönleriyle a盤a ç›kard›k. Çizgiyle çeliflkilerimizi a盤a ç›kard›k. Felsefik, ideolojik, siyasi çizgiyle var olan çeliflkilerimizi, ona yaklafl›mdaki hata ve yan›lg›lar›m›z›, Meflru Savunma Stratejisiyle olan çeliflkilerimizi, stratejiye yaklafl›mdaki hata ve eksikliklerimizi a盤a ç›kard›k. Taktik ve tarzdaki yetersiz, hatal›, eksik anlay›fl ve davran›fllar›m›z› a盤a ç›kard›k. Bunlar›n hepsinin ortaya ç›kard›¤› sonuçlar›n vahameti temelinde elefltirip, özelefltiri verip mahkûm ettik. Aflma sözü verdik. Bu anlamda bizi düzen al›flkanl›k ve ölçülerinde b›rakan yine eski strateji ve zihniyet ölçülerimizde b›rakan, yetersiz, hatal› komuta duruflunu, klasik gerillac›l›k, klasik komutanl›k diye tabir etti¤imiz bu hatal› ve yetersiz duruflu tüm yönleriyle a盤a ç›kart›p mahkûm ettik. Bunun yerine demokratik siyasi mücadele stratejisinin meflru savunma alan›nda hayata geçirilmesini ifade eden, meflru savunma stratejisinin gereklerini anlayan, özümseyen, onu kiflili¤inde, duygu, düflünce ve davran›fllar olarak yüksek düzeyde temsil eden yeni modern gerilla düzeyini düflünce ve davran›flta a盤a ç›kard›k, tan›mlad›k. Do¤ru olarak kabul ettik, benimsedik ve bu temelde hem konferans platformunda kendimizi yenilemeye çal›flt›k. HPG komuta ve savaflç› gücünün bu temelde kendini de¤ifltirip yenileyerek meflru savunma çizgisini baflaran, zafer kazanan modern gerillas› haline kendini getirmesi kararl›l›¤›na ulaflt›k. fiimdi prati¤e bu temelde yönelece¤iz. Çok fleyi tart›flt›k, elefltirdik, çok fleyi mahkûm ettik. Fakat bunlar içerisinde önemli olan nedir denilirse art›k bundan sonra “bana göreyi” kald›rd›k, konferans platformunda “ba-
ww
w.
ne te we .c om
vaflç› gücüne tafl›raca¤›z, özümsetece¤iz. Onlar› da tam bir seferberlik durumu yaratarak HPG’nin tüm komuta ve savaflç› gücünü 5. Konferans›n ortaya ç›kard›¤› karar düzeyini hayata geçirmeye, seferber ederek bu kararlar›n uygulanmas›n›n baflar›s›n› sa¤lataca¤›z. Bunda hepimiz, bütün arkadafllar›m›z görevlidirler, sorumludurlar. Herkes görev ve sorumlulu¤una bu temelde yaklaflmal›d›r. Pratikte üzerine düflen görevlerin gere¤ini yerinde zaman›nda baflar›yla yapt›¤› gibi, konferans›n ortaya ç›kard›¤› bu yüksek de¤erlendirme, çözümleme ve kararlaflma düzeyini gitti¤i her alandaki HPG, YJA-STAR komuta ve savaflç› gücüne tafl›yarak, tafl›rarak, özümseterek, t›pk› onlar da konferansa kat›lm›fl gibi konferans sonuçlar›n› onlara tafl›rarak, onlar›nda bu kararlar›n baflar›yla hayata geçmesi için fedai çizgisinde çal›flmas›n› sa¤latmak bizlerin görevidir. Her arkadafl›m›z bu görev ve sorumlulu¤una en yüksek düzeyde sahip ç›kmal›d›r. Ve ç›kacakt›r, inanc›m›z kesinlikle budur. Bu durum gerçeklefltikçe de burada ald›¤›m›z kararlar sadece bir iddia olarak kalmayacak, sadece bir niyet ve güzel hedefler olarak k⤛t üzerinde durmayacak, tam tersine prati¤e geçecektir. Kuzey’de, Güney’de, Do¤u’da, Bat›’da Kürdistan’›n dört bir yan›nda gerillan›n o sanatsal çal›flma tarz›yla hayata geçecek hem Kürt halk›n›n savunma gücünü, özgür ve demokratik yaflam›n›n teminat› olan, güvencesi olan savunma gücünü büyütecek, her türlü sald›r›y› püskürtecek flekilde mevzilendirecek hem de Özgürlük Mücadelemizin geliflmesine Kürt halk›n›n özgür ve demokratik örgütlülü¤ünün ve yaflam›n›n geliflmesine gerçekleflmesine hizmet edecektir.
59
‹ki buçuk y›l›n pratik analizini yapt›k
Bu temel de platformda bulunan ve söz vermifl olan tüm yoldafllar›n böyle bir görev ve sorumlulu¤un üzerlerinde oldu¤unu bilerek ve bunlar› baflarma iddias› ve iradesiyle hareket ederek, bundan sonraki prati¤e konferans kararlar›n› uygulamaya
SERXWEBÛN
60
“5. HPG Konferans› bir kere daha Kürt toplumuna ve dünyaya ilan ediyor ki, 15 A¤ustos ruhu hala yafl›yor. Onun büyük direnme ve mücadele ruhu ve azmi tüm canl›l›¤›yla ayakta. Kendisini HPG V. Konferans›nda bir direnifl ruhunu, bilincini derinden hissederek önümüzdeki y›llar›n özgürlük
mücadelesini yürütmek için büyük bir kararl›l›kla haz›rl›klar›n› oluflturdular”
5. Konferans›m›z›n gerçe¤i ve çizgisi haline gelmifltir. Bu büyük at›l›m›n 25. y›ldönümünde fedai militan güç olarak biz de böyle tarihi bir toplant› yaparak, 5. Konferans› gerçeklefltirerek kendimizi Önderlik ve flehitler çizgisinde yeniden sorgulay›p hata ve eksikliklerimizi gidererek, netlefltirme ve kararlaflt›rma temelinde yenileyerek cevap vermeye, bu tarihi at›l›m› yaflamaya ve yaflatmaya çal›flt›k. Bu, büyük bir çaba oldu, de¤erli bir çaba oldu. 25 y›l kesintisiz direnmek dile kolay, herkes, hepimiz çok iyi biliyoruz ki bu 25 y›l›n her an›, her günü, her saati büyük zorluklar içerisinde süren kahramanca direnifller içerisinde gerçekleflti. Büyük bedeller verdik bu direnifl içerisinde. Binlerce kahraman flehit verdik. Kürt halk›, yemedi, içmedi, çeyrek as›r boyunca özgür ve demokratik yaflamdan baflka bir fley kabul etmeyece¤ini herkese netçe gösteren bir direnifl içinde oldu. Bu büyük mücadele birey ve toplum olarak herkese ruh verdi, bilinç verdi, duygu verdi. Kürt insan› ve toplumu 15 A¤ustos At›l›m›’n›n ruhu ve ilkeleri temelinde yeniden dirildi, kendini yeniden yaratt›, yeniden flekillendirdi. Özgür insan ve özgür toplum olarak yeniden olufltu. Özgürlü¤ü için sonuna kadar direnen, mücadele eden, savaflan bir toplum haline geldi. 25. y›ldönümünde HPG 5. Konferans› bir kere daha Kürt toplumuna da, dünya kamuoyuna da ilan ediyor ki, 15 A¤ustos ruhu hala yafl›yor. Onun büyük direnme ve mücadele etme ruhu tüm canl›l›¤›yla ayakta. Kendisini HPG 5. Konferans›nda bir kere daha sisteme kavuflturdu. HPG ve YJA-STAR güçleri 25 y›ll›k bu büyük direnifl ruhunu, bilincini derinden hissederek önümüzdeki 25 y›llar›n öz-
ew e. c
ni, taktiklerini ve tarz›n› her yerde, her koflulda fedai çizgisinde baflar›yla hayata geçirme konferans›d›r. De¤erlendirmeleri böyle oldu, kararlar›n› bu temelde ald›. Prati¤e yönelme iddias› bu çerçevededir. Dolay›s›yla tüm yoldafllar›n bu ruha, 5. Konferans›m›z›n bu gerçe¤ine, çizgisine uygun davranmas› gerekti¤ini bir kere daha belirtiyoruz. Tüm yoldafllar›n konferansta verdi¤imiz genel kararl›l›¤a ve bireysel düzeyde verdikleri kararl›l›k sözüne uygun olarak kendilerini zafer gerillas›, zafer komutan› haline getirerek önümüzdeki pratik sürece yönelece¤ine inan›yoruz. Lay›k olan bu, gerekli olan budur. Dolay›s›yla da pratikte gerçekleflecek olan›n da bu oldu¤unu tüm konferans bileflimi olarak bir kere daha ilan ediyoruz.
Bu büyük mücadele herkese ruh ve bilinç verdi
Gücümüze göre de¤il, ihtiyaca göre, zaferin gereklerine göre, çizginin gereklerine göre, o neyi gerektirirse onu büyük bir yo¤unlaflmayla, çabayla, insan erdeminin zenginli¤ine dayanarak kendimizde yarataca¤›z, kendimizi çare haline getirece¤iz, çözüm gücü haline getirece¤iz ve bu temelde mutlaka baflar›ya kilitlenen, baflar›y› yaratan, zafere kilitlenmifl bir gerillac›l›¤› ortaya ç›kartaca¤›z, uygulayaca¤›z, yürütece¤iz. Elefltiri ve özelefltiriler temelinde prati¤e yöneliflimiz kesinlikle böyle olacak. Bunun d›fl›ndaki bir tutum, yaklafl›m, davran›fl kesinlikle do¤ru de¤ildir. 5. Konferans çizgisine, onun ruhuna ve ilkelerine uygun de¤ildir. Bu anlamda 5. HPG Konferans›, zafer konferans›d›r, baflar› konferans›d›r. Apocu çizgide meflru savunma stratejisi-
5. Konferans›m›z, tarihi büyük 15 A¤ustos At›l›m›m›z›n 25. y›ldönümü sürecinde gerçekleflti. HPG’nin büyük at›l›m›n 25. y›ldönümüne cevab› bu tarihi zirveyi gerçeklefltirmek oldu. 15 A¤ustos büyük bir eylemlilik, tarihi bir eylemlilikti. Kürt milad›n› oluflturdu. Köle ve inkâr edilen Kürt gerçe¤ine son vererek, özgür iradeli ve gelecek iddias› olan Kürt’ün ortaya ç›k›fl›n› bafllatt›, sa¤latt›. Bu büyük at›l›m›n 25. y›ldönümündeki HPG 5. Konferans› da bu büyük bafllang›ca, eylemlili¤e uygun, denk düflen bir eylemdir. Büyük bir örgütsel eylem olmufltur. Tarihi 15 A¤ustos At›l›m›m›z›n o büyük direnme, özgürleflme ve mücadele ruhu 5. Konferans gerçe¤imize hâkim olmufltur. Bu büyük at›l›m› yaratan büyük komutanlar›m›z, Agitlerin, Beritanlar›n, Zilanlar›n gerçe¤i, çizgisi
w.
Zafere kilitlenmifl bir gerillac›l›¤› ortaya ç›kartaca¤›z
ww
om
kere daha sisteme kavuflturdu. HPG ve YJA-STAR güçleri 25 y›ll›k bu büyük
ne t
na göre flöyleydi, bana göre böyleydi” temelinde ortaya konulan çok de¤iflik düflünceleri tart›flarak, ortak kararlar ald›k, ortak görüfller oluflturduk. Art›k prati¤e yönelirken “bana görecilik” bitmifltir. “Bize göre, örgüte göre” var. “HPG’ye, Apocu çizgiye göre” var. Böyle düflünece¤iz, sorunlar› böyle ortaya koyaca¤›z, pratikleflmeye bu temelde yürüyece¤iz. Bireycili¤in, kendimize göreli¤in bütün izlerini, etkilerini, böyle tarihi bir pratik mücadele sürecine yönelirken kesinlikle üzerimizden ataca¤›z. Yine, “gücüm yetti¤i kadar yapaca¤›m” anlay›fl›n› söz ve davran›fl›m›zdan silece¤iz. Gücümüz yetti¤i kadar de¤il, istedi¤imiz gibi de¤il, istedi¤imiz kadar de¤il, Önder Apo’nun çizgisinin gerektirdi¤i kadar, Kürt halk›n›n özgürlük ve demokrasi mücadelesinin ihtiyaç duydu¤u kadar, meflru savunma strateji ve taktiklerinin gerektirdi¤i kadar ifl yapma, onlar›n gerektirdi¤i biçimde çal›flmay›, mücadeleyi esas alaca¤›z. Art›k herkesin kendi gücü oran›nda çal›flmaya kat›ls›n sözü, söylemi yok olmufltur. Bu konferans›n sonucuyla birlikte bu anlay›fl literatürümüzden ç›km›flt›r, defterimizden silinmifltir.
Eylül 2009
Eylül 2009
SERXWEBÛN
arkadafl›n an›s›na gelifltirilen bir mücadele ve direnifl oldu. Bu yoldafl›m›z›n an›s›n› böyle ele ald›k, de¤erlendirdik. HPG’nin Apocu çizgide ve savafl içerisinde yeniden yap›lan›p sistem kazanmas›n› ve gericili¤i parçalayan, yeni aray›fllara yönelten pratik sonuçlar› ortaya ç›kartmay› sa¤lad›k. Bu büyük yoldafl›n an›s›na tüm HPG komutas›, savaflç› gücü olarak böyle cevap verdik. 5. Konferans›m›z da bu cevap vermenin de en yüksek, yüce tutumu oluyor. Yine iki y›l önce talihsizce kaybetti¤imiz Roza, Delila arkadafllar›n gruplar› vard›. Onlar›n flahadetinin de ikinci y›ldönümünü bu konferans sürecinde yaflad›k. Onlar da güçlü haz›rlanm›fllard›. Büyük iddiayla yürüyüfle ç›km›fllard›. Hem 1 Haziran At›l›m›n›n baflar›s›n›, Kuzey Kürdistan’›n çeflitli alanlar›nda kesinlefltirme hedefiyle hem de d›fltan bizi imha ve tasfiye etmek amac›yla sald›ran düflman›n içimizdeki kolu olan tasfiyecili¤e karfl›; ideolojik, örgütsel mücadeleyi en ileri düzeyde gelifltirme karar ve iddias›yla prati¤e yönelen yoldafllar›m›zd›. Kad›n özgürlük militanl›¤›n› YJA-STAR fedai militan çizgisinin özünü, gerçe¤ini temsil ediyorlard›. Böyle haz›rlanm›fllard› ve bu temeldeki büyük tutkuyla, iddia ve kararl›l›kla prati¤e yönelmifllerdi. Talihsizce kaybettik. Fakat geçen iki buçuk y›ll›k azg›n sald›r›lar karfl›s›ndaki büyük direnifli de bir yerde bu yoldafllar›m›z›n an›lar›n›n gere¤i tüm HPG komuta ve savaflç› gücü olarak bu biçimde yerine getirmeye çal›flt›k. Demek ki bu büyük yürüyüfl kesintiye u¤ramad›. Tafl›nan özgürlük bayra¤› yere düflmedi. Her gün daha fazla kat›lan ve gerillalaflan Kürt gençli¤inin; k›z›n›n, erke¤inin elinde daha yükseklerde tafl›nd›. Bu gerçek, 5. Konferans›m›zla daha da taçlanm›fl bulunuyor. Bu temelde biz hem Erdal, hem de Roza ve Delila arkadafllar flahs›nda tüm 1 Haziran At›l›m flehitlerimizi, bu büyük özgürlük at›l›m›n›n kahramanlar›n› 5. Konferans gerçe¤imizde sayg›yla and›k. Onlar›n an›lar›n›n gere¤ini pratikte baflar›yla yerine getirmek üzere; bu büyük kararlafl-
may›, netleflmeyi sa¤lad›k, gerçeklefltirdik. 5. HPG Konferans gerçe¤i bu büyük flehitlerimizin an›lar›n›n yaflat›lmas› gerçe¤idir. Bu flehitlerimiz flahs›nda tüm kahraman flehitlerimizin an›lar›n›n yaflat›lmas› gerçe¤idir.
ne te we .c om
gürlük ve demokrasi mücadelesini yürütmek için büyük bir kararl›l›k ve istekle haz›rl›klar›n› oluflturdular. Geçen 25 y›lda bu halk, onun öncü militan, kahraman gerillas› nas›l bu kadar geliflmeyi yaratacak, tarihi büyük bir direnifl ortaya ç›kard›ysa, bundan sonra da 5. Konferans kararl›l›¤›m›z temelinde Kürt halk›n›n özgürlü¤ü ve demokratik yaflam› temelinde bütün halklar›n özgürlük ve demokrasisini savunacak bir çizgide kahramanca mücadelesini sürdürmeye devam edecektir. Önümüzdeki her y›lda geçen dönemde sa¤lanan geliflmeler, baflar›lar kadar baflar› sa¤layacakt›r. Bunun kararl›l›¤› ve gücü vard›r. Biz bu temelde 15 A¤ustos At›l›m›m›z›n 25. y›ldönümünü böyle büyük bir örgütsel eylemlilikle and›k, karfl›lad›k, de¤erlendirdik. Bu büyük at›l›m›n binlerce kahraman flehidini kendimizi bu temelde yenileyerek and›k. Onlar›n ölçülerini esas alan, ruhlar›n› yaflayan, yaflatan, onlar›n çizgisinde savaflan, mücadele eden, ondan asla sapmayan, onlar›n özlemlerini baflar›ya ulaflt›rmaktan baflka bir yaflam kabul etmeyen, bir netli¤i ve kararl›l›¤› ortaya ç›kard›k. Hem 15 A¤ustos At›l›m›m›z› hem de onun yarat›c›s› olan Önder Apo’yu, kahraman flehitlerimizi bu biçimde selamlad›k, and›k. Onlar karfl›s›ndaki ba¤l›l›¤›m›z› yerine getirdik.
61
Tafl›nan özgürlük bayra¤› yere düflmedi
ww
w.
Yine konferans›m›z›n geçti¤i dönem içerisinde ve geçen süreçte büyük flehitler verdi¤imiz günler vard›. HPG’nin büyük de¤erli komutanlar›ndan, ARGK’nin de de¤erli komutanlar›ndan Erdal yoldafl›n flahadetinin alt›nc› y›ldönümünü yaflad›k. Mücadelemizde büyük, önemli katk›s› olan bir kiflilikti. Hem ARGK savaflç›l›¤›, komutanl›¤› yapt›, hem de HPG 1 Haziran At›l›m›na, Hareketin ve HPG’nin haz›rl›k sürecine öncülük eden bir konumdayd›. Büyük bir istek ve coflkuyla bu çabay› yürütüyordu. Böyle bir çal›flma içerisinde 2003’ün 17 A¤ustos’unda talihsizce arkadafl›m›z› yitirdik. 1 Haziran At›l›m›m›z ve onun befl y›ll›k kazan›mlar› bir yerde Erdal
Büyük ozan Aram Tigran’›n an›s›na ba¤l› kalaca¤›m›z›n sözünü veriyoruz
Yine konferans›m›z sürecinde bize ac› veren, bize üzüntü yaflatan büyük ozan Aram Tigran’›n flahadetiydi. Önder Apo, “Ortado¤u’nun bülbülüydü” dedi, büyük flehit olarak ilan etti, kendi “flahsi ozan›md›” dedi. Daha önce de birçok kez ifade etti¤i gibi kendisini Kürdistan’a götüren çizgide önemli etkisi oldu¤unu söyledi. Kürt dilinin, kültürünün sanat›n›n geliflmesinde büyük katk›s› olan bir insan. Halklar›n kardeflli¤inin Ortado¤u halklar›n›n kardeflçe, özgür birlik içinde yaflama gerçe¤inin somut timsali, sembolü olan bir insan. E¤er PKK Ortado¤u’da halklar›n özgürlük ve demokrasi çizgisinde kardeflçe birlik içerisinde yaflayaca¤›n› söylüyor iddia ediyorsa, böyle büyük kifliliklerin, flahsiyetlerin Ortado¤u’da var olmas› ve yaflamas›ndan, ortaya ç›kmas›ndan kaynaklan›yor. Bofl veya sadece soyut söz söylemiyor. Böyle büyük kiflilikler oldukça, bütün savaflç› güçler, ç›kar çevreleri, soyk›r›mc›, katliamc›, despotik gerilikler, gericilikler befl bin y›ll›k erkek egemen devletçi sistem, ne kadar sald›rgan olursa olsun, ne kadar toplumlar› birbirine düflürmeye çal›fl›rsa çal›fls›n, onlar› ne kadar birbiriyle çat›flt›rarak tüketmek ve kölelik alt›na almak isterse istesin bütün bu çabalar›n halklar›n özgür birli¤i ve kardeflli¤i temelinde, bunun ruhunu düflüncesini ve prati¤ini gelifltirme çerçevesinde yok edilece¤i aç›k bir gerçek. Büyük ozan Aram Tigran gerçe¤i bunu ifade ediyor. Önder Apo’nun bu kadar de¤er biçti¤i büyük sanatç› kuflkusuz onun fedaileri olan HPG ve YJA-STAR militanlar›n›n da büyük de¤eri oluyor. Bu temelde an›s›n› bu büyük ozan›n özlemlerini gerçeklefltirme kararl›l›¤›n› ifade ediyor 5.
SERXWEBÛN
de pratikte yerine getirmek hiç kuflkusuz boyun borcumuzdur. Bu borcu büyük flehidimiz Hayri Durmufl’un büyük vasiyetinin yerine getirilmesi olarak, sonuna kadar bu gerçe¤e sahip ç›karak önümüzdeki pratik sürece yönelece¤iz. Ve bu temelde HPG Konferans kararlar›n› hayata geçirece¤iz. Konferans kararlar› hayata geçirildikçe Özgürlük Hareketimiz ideolojik, siyasi, örgütsel bütün alanlarda büyük mücadeleler çal›flmalar yürütecek baflar›lar sa¤layacakt›r. Özgürlük Hareketimiz görevlerini baflar›yla yerine getirdikçe Kürt halk›n›n demokratik örgütlülü¤ü ve yaflam› geliflecektir. Kürt sorununun demokratik siyasi çözümü Kürt toplumunun demokratik örgütlülü¤ü temelinde gerçekleflecek, bu da Ön-
w.
ww
Apo’cu çizgide yenilenip yeniden yap›lanmay› yaratt›k
Yine 5. Konferans›m›z PKK ve PAJK kongrelerinin kararlaflt›r›p halk›m›z› içine çekti¤i ‘Önder Apo’ya Özgürlük’ sürecinin hamlesel düzeyde gelifltirilmesi iddia ve iradesinin ortaya ç›kart›ld›¤› bir konferans oluyor. Bütün hareket ve halk gibi, HPG’nin de Önder Apo’ya özgürlük hedefine kilitlenmifl oldu¤u tart›flma götürmezdir. 5. Konfe-
der Apo’nun özgürlü¤ü olacakt›r. Bu bak›mdan flimdi mevcut kararl›l›k düzeyimizle Önder Apo’nun özgürlü¤ünün daha da güvenceye al›nm›fl oldu¤unu daha da yak›nlaflm›fl oldu¤unu söyleyebiliriz. Hiç kuflkusuz bu soyut bir söz de¤il, bunun gerçek oldu¤unu yak›n gelecek gösterecektir. Apo’cu hareket olarak, onun fedai militan gerillas› olarak bu temelde prati¤e yönelece¤iz. Ve bu sözümüzü, sözümüzün gere¤ini, bu kararl›l›¤›m›z›n gere¤ini mutlaka pratikte baflar›yla yerine getirece¤iz. Tarih bunun gerçekleflti¤ini yazacak ve herkese gösterecektir. ‹ddiam›z bu kararl›l›¤›m›z bu, böyle bir iddia ve kararl›l›k temelinde Önder Apo’yu ve
ew e. c
rans Apo’cu çizgide yenilenip yeniden yap›lanan HPG’nin Önder Apo’nun özgürlü¤ünü daha da yak›n ve somut hale getirdi¤inin en aç›k ifadesidir. Bütün kararlar›, iddias› bu temelde olmufltur. Bu bak›mdan 5. Konferans›m›z›n hiç kuflkusuz yine esas tan›m› “ÖNDER APO’YA ÖZGÜRLÜK” Konferans› olmas›d›r. Hep birlikte tüm hususlar› bu temel hedef do¤rultusunda tart›flt›k. Hep birlikte bu tarihi hedefi gerçeklefltirmek üzere kendimizi de¤ifltirdik, yeniledik, netlefltirdik ve kararlaflt›rd›k. Hep birlikte bu hedefi bu önümüzdeki süreçte gerçeklefltirmenin tarihi kararlar›n› ald›k. Verdi¤imiz söz, ald›¤›m›z kararlar›n gere¤ini
ne t
Konferans›m›z. Onun an›s›na sahip ç›kma ve amaçlar›n› Ortado¤u halklar›n›n özgür ve birlik içinde kardeflçe yaflamalar›n› sa¤latarak, yaflatma sözü oluyor HPG 5. Konferans›. Bu temelde HPG Konferans› olarak bu büyük ozan› da an›yoruz. An›s›na sonuna kadar ba¤l› kalaca¤›m›z›, amaçlar›n› hayata geçirmek, Ortado¤u halklar›n›n kardeflçe yaflayaca¤› özgür demokratik Ortado¤u birli¤ini yaratma mücadelemizi her koflul alt›nda, sonuna kadar fedai çizgisinde sürdürece¤imizi belirtiyoruz. 5. Konferans›m›z bütün bunlar temelinde gerçekten bir de¤iflim yenilenme ve yeniden yap›lanma konferans› oldu. Önderlik çizgisinde ve kahraman flehitlerimizin izinde bir kendini yeniden yaratma konferans› oldu. Biz 4. Konferans için “Viyanlaflfl-ma Konferans›” demifltik. 5. HPG Konferans›m›z da hiç tereddütsüz ma Konferans›d›r. Adilleflflm me, Nudalaflflm Adiller, Gülbaharlar, Kurtaylar, Ferhatlar, Nudalar, Sidarlar, Dicleler ve en son R›zgar ve Beritanlar flahs›nda, tüm flehitlerimizin izinde yeniden partileflme ve Parti Öncülü¤ünde gerillalaflma konferans›d›r. Bu büyük kararl›l›¤› 5. Konferansla ortaya ç›kartarak tart›flmas›n› yürüttü¤ümüz geçen iki buçuk y›ll›k mücadelenin bu büyük flehitlerinin an›s›na sahip ç›kt›¤›m›za onlar karfl›s›nda borcumuzu ödeyecek do¤ru bir yola girdi¤imize inan›yoruz. Bu durum ac›m›z› hafifletiyor. Bu tutum flehitler gerçe¤ine do¤ru, yeterli sahip ç›kmay› ifade ediyor. 5. Konferans›m›z›n böyle büyük anlam› tan›m› var.
Eylül 2009
om
62
halk›m›z› selaml›yoruz. Bütün özgürlük ve demokrasi için mücadele veren güçleri selaml›yoruz. Tüm kahraman flehitlerimizi an›yoruz. Tüm HPG komuta ve savaflç› gücünün, tüm özgürlük için mücadele eden Apocu militan ve sempatizanlar›n baflar›l› olmas›n› diliyoruz ve bu temelde diyoruz ki:
-Êdî Bese Önder Apo’ya Özgürlük! -Yaflflaas›n Özgürlük ve Demokrasi Mücadelemiz! -Yaflflaas›n Özgürlük Öncülerimiz PKK ve PAJK! -Yaflflaas›n Kürt Halk›n›n Özgür, Demokratik, Örgütlü Yaflflaam Güvenceleri KCK ve KJB! - Yaflflaas›n Önderli¤imizin ve Halk›m›z›n Teminat› HPG ve YJA-STAR! - Biji Rêber Apo!
Eylül 2009
SERXWEBÛN
63
ne te we .c om
Örgütsel bir hamleyle tüm çal›flflm malar›m›z› ikiye katlayal›m
Bu hareketin temel bir özelli¤i de fedai hareketi olmas›d›r. Hesaps›z, karflfl››l›ks›z kendini adamakt›r. “B Halk›m›z›n ve Önderli¤imizin özgürlü¤ü, flfle ehitlerimizin an›lar› için ne laz›msa ve ne gerekiyorsa bunu baflflaar›yla yapmak ve gerçekleflflttirmek gerekir. Bu hareketin diyalekti¤i böyledir. Ölçülerimiz nettir. Kadrolar›m›z›n rolleri, görev ve sorumluluklar› nettir. Üslubu ve tarz›yla Apocu ölçüleri esas alan ve buna göre çal›flflaan kesinlikle kazan›r. Dolay›s›yla bu hareketin felsefesinde gerileme, kaybetme asla yoktur. Her bir yanl›flfl›› bir do¤runun, her bir yetersizli¤i yeterlili¤in gerekçesi yapma vard›r” mektir. Bu da gerçek bir çözüm olmaktan çok, kendi çözümleri anlam›na gelecektir. Ki buna çözüm demek de do¤ru de¤ildir. Amaçlar› daha çok askeri anlamda darbeleyemedikleri, tasfiye edemedikleri Hareketimizi siyasi ve diplomatik alanda etkisizlefltirmektir. Kendi inisiyatifleriyle bu süreci gelifltirmektir. Tabii bu egemenlerin iste¤idir. Karfl› tarafta da 35 y›ll›k mücadele kazan›m ve birikimleriyle özgürlü¤üne kilitlenmifl bir halk›n iradesi ve yenilmezli¤ini defalarca kan›tlayan bir Hareket bulunuyor.
Siyasi ve psikolojik üstünlük Hareketimiz ve halk›m›zdad›r
Bu süreci do¤ru politikalar kadar yerinde ve zaman›nda güçlü taktiklerle, örgütlenme ve eylem düzeyiyle siyasi ve diplomatik çabalarla güçlü karfl›layabilirsek halk›m›z›n hak etti¤i onurlu ve demokratik bir sürecin geliflebilece¤ini söyleyebiliriz. fiu anda siyasi ve psikolojik üstünlük Hareketimiz ve halk›m›zdad›r. Moral ve coflkuyu ileri düzeyde Hareketimiz ve halk›m›z yaflamaktad›r. Bu süreci daha güçlü karfl›lay›p olas› siyasi ve askeri yönelimleri bofla ç›kartmak ve bir çözüm sürecine evirmek mümkündür. Tabii ki her türlü sald›r›lara karfl› haz›rl›kl› ve donan›ml› olmak, siyasetin ve bilimsel yaklafl›m›n gere¤idir. Rehavete ve rahata düflmeden gücümüzü do¤ru kullanmak önemli-
ww
w.
Halk ve Hareket olarak çok tarihi bir süreçten geçmekteyiz. Hiçbir dönemle k›yaslanmayacak kadar özgürlü¤ümüze yak›n oldu¤umuzu söylemek yanl›fl de¤ildir. Bugün Türkiye’de Kürt sorununun çözümüne iliflkin her düzeyde yo¤un tart›flmalar yaflanmaktad›r. Bu tart›flmalar flüphesiz Hareketimizin yenilmezli¤inin bir kan›t› oldu¤u gibi sömürgeci gücün inkâr ve imha politikalar›n›n iflas›n› göstermektedir. Sorunun art›k eski al›fl›lagelen yöntemlerle çözülemeyece¤i ortaya ç›km›fl ve Türk sömürgecili¤i de bunu kabul etmek zorunda kalm›flt›r. Fakat bu çözümün bekledi¤imiz ve istedi¤imiz biçimde olaca¤› anlam›na gelmemektedir. fiu anda görülen odur ki Türk devleti kendi Kürt’ünü yaratmak kadar kendi çözümünü kabul ettirme gayretindedir. Toplumda oluflan hava her ne kadar çözüm için güçlü bir zemin yaratm›flsa da Türk devletinin henüz kal›c› bir çözüme haz›r oldu¤unu söylemek güçtür. Hareketimiz, halk›m›z ve Önderli¤imiz muhatap al›nmadan at›lacak bir ad›m›n, çözüm ad›na gelifltirilecek her politikan›n içi bofl ve çözümsüzlük politikas› olaca¤› kesindir. Türk devletinin bu yöndeki politikalar› kal›c› bir çözüme hizmet etmekten uzak görünmektedir. Amaçlar› Hareketimizin çözümden yana olmad›¤›n› göstermek, Önderli¤imize ve Hareketimize ra¤men kendilerinin uygun gördü¤ü bir çözümü gerçeklefltir-
dir. Önümüzdeki süreç bu anlamda çeflitli geliflmelere aç›k bir süreçtir. fiimdiden çok fley söylemek mümkün de¤ildir. Hesapta olmayan bir kuflatma hareketi, askeri yönelimler de olabilir. Bir demokratik çözüm süreci de geliflebilir. Bunlar daha çok taraflar›n sürece yaklafl›mlar› ve inisiyatiflerine ba¤l› olarak geliflecek ve netlik kazanacakt›r. Ama bilinmesi gereken Türk devletinin Hareketimiz halk›m›z ve Önderli¤imiz d›fl›nda kendi bafl›na hiçbir çözümü gerçeklefltiremeyece¤idir. Bunun her f›rsatta ve her zeminde güçlü dile getirilmesi ve ortaya konulmas› gerekmektedir. Önderli¤imizin yol haritas› kendi ellerindedir. Ondan yararlanmaya, ne düflündü¤ümüzü anlamaya ona göre karfl› politikalar gelifltirmeye çal›flmaktad›rlar. Bu ayn› zamanda onlar›n çözümden yana ne kadar samimi ve istekli olduklar›n› ortaya koymaktad›r. Halk›m›z ve Hareketimizin tepkisi karfl›s›nda Önderli¤in yol haritas›n› vermemezlik edemezler. Yol haritas› Önderli¤imize ve Hareketimize aittir ve verilmek durumundad›r. Verilecektir de. Ancak bu Önderli¤imizin flahs›nda mücadelemizi ve yol haritas›n› güçlü halk eylemlilikleriyle sahiplenmeyle mümkün olacakt›r. Genel anlamda mücadelemizin hiçbir dönemle k›yaslanmayacak kadar yükseliflte oldu¤u, umutlar›m›z›n gerçe¤e dönüflme imkânlar›n›n yüksek oldu¤u bir süreçteyiz. Bu süreçte tüm sahalarda her zamankinden da-
SERXWEBÛN
Festivalde ortaya ç›kan coflflkku tüm örgütsel çal›flflm malara yans›mal›d›r
Bilindi¤i üzere demokratik konfederalizm halk›n komünal yaflam›n› örgütleyen, demokratik iradesini ortaya ç›karan, halk›n kendi örgütlenmesini ve yönetme gücünü esas alan bir sistemdir. Özü demokratiktir. Bireyin oldu¤u kadar toplumun kendisini yönetmesidir. Bireyin toplum, toplumun birey karfl›t› olmas› de¤il; özgürlüklerin çak›flt›¤› demokratik yaflam eylem ve çal›flma tarz›n›n ortaya ç›kar›lmas›d›r. Demokratik konfederalizmin özünü anlamayanlar bunu genel anlamda bir hayal ve ütopya olarak görürler. Teorik olarak reddetmeseler de gerçekleflmesinin mümkün olmad›¤›n› düflünürler. fiüphesiz bu bir inançs›zl›kt›r. ‹nsanl›k tarihinden günümüze kadarki tüm sistemlerde insan›n edindi¤i birikim ve tecrübeler üzerinde ulafl›lan ve olmas› gereken en gerçekçi ve yaflanabilir sistemdir. Bu sisteme inanmamak, insanl›¤›n özgür gelece¤ine inanmamakt›r. Bu sisteme inanmamak asl›nda bilime, geliflime, de¤iflim dönüflüme inanmamakt›r. Eski kal›plar› dogmalar› aflmamak o zihinsel darl›kla yetinmek anlam›na gelmektedir. Bu gerçekte derin bir e¤itimsizliktir, ya da bir iddia kararl›l›k zafiyetidir. Art›k bir tecrübe sorunu demeyece¤iz, çünkü birkaç y›ld›r bu sistemin prati¤ini görmekteyiz, yaflamaktay›z. Bu sistemi art›k oturtmak zo-
runday›z. Bu sistem; halk›m›z›n sosyal, siyasal, kültürel, ideolojik, örgütsel bütün kurumlar›n›n efl güdümlü birbirini tamamlayarak imkânlar›n› ve tecrübelerini birbirine açarak koordineli ve birlikte çal›flma ve büyütülmesidir. Yoksa özgünlükleri ve özgürlükleri birbirinin sahas›n› daraltma ve merkez kaçlarla birbirini zorlama anlam›nda bir sistem de¤ildir. Bunun hem zorluklar› hem de heyecanland›ran yanlar› vard›r. Anlaml› ve heyecanl› yan›; birlikte, komünal yaflama kültürüdür ve toplumun demokratik gelece¤inin ancak bu sistemle mümkün olabilece¤i gerçe¤idir. Bunun zor oldu¤unun, mümkün olmad›¤›n›n söylenmesi, arkadafllar›n bunun bilincinde olmamas› ve asl›nda eski al›flkanl›klar›n› terk etmemesiyle ilgilidir. Yani örgütsel çal›flmada eski yerleflik tarz, halk›n do¤rudan kat›l›m›ndan ve halk›n demokratik iradesini a盤a ç›karmaktan çok, daha kolayc›, daha zahmetsiz olan merkeziyetçi çal›flma tarz› esas al›nmakta ve bunda ›srar edilmektedir. Belki bu daha kolayd›r. Belki k›sa vadede daha gelifltirici diye de¤erlendirilebilir. Ancak gerçek böyle de¤ildir. Kal›c› ve sürekli olan, toplumun kendisini e¤itebilecek bir bilinç ve kültür düzeyine ulaflmas›, yine kendisini yönetebilecek bir örgütlenme yetene¤ine kavuflmas›d›r. Baflka tür yaklafl›mlar kal›c› e¤itici ve gelifltirici olmaz. Birlikte kolektif çal›flmak kolay de¤ildir, fakat mümkündür. Tamamen bir e¤itim, üslenme, alg›lama ve kat›-
ww
w.
ne t
Özgürlük mücadelesinde Avrupa sahas›n›n da küçümsenmeyecek bir önemde oldu¤u aç›kt›r. Bu vesileyle bu ay içerisinde büyük, ölümsüz flehidimiz Y›lmaz yoldafl yine büyük sanatç› Kürt halk›n›n dostu Aram Tigran an›s›na gerçeklefltirilen festivalde halk›m›z›n kararl› ve coflkulu kat›l›m› yeni dönem çal›flmalar›n›n hangi düzeyde olmas› gerekti¤ini de ortaya koymaktad›r. Festival son y›llar›n en görkemli kat›l›m›yla gerçekleflti. Gerek sloganlar› gerek coflkusuyla güçlü bir festivaldi. Bunun önümüzdeki çal›flmalara start teflkil eden heyecan ve kararl›l›k düzeyinin mücadelenin tüm örgütsel ve diplomatik alanlar›na yans›t›lmas› ve güçlü bir bafllang›ç olmas› dile¤i ve inanc›yla eme¤i geçen tüm arkadafllar› sayg›yla selaml›yoruz. Ömrünün uzun y›llar›n› özgürlük mücadelesinde geçiren zindanda ve d›flar›da yüre¤iyle her zaman mücadelenin içinde yer alan de¤erli arkadafl›m›z fiükrü Çiçek yoldafl›n flahadetini de sayg›yla karfl›l›yor, an›lar›na yoldaflça ve güçlü sahip ç›kaca¤›m›z›n sözünü veriyoruz. Aç›kt›r ki Avrupa’daki çal›flmalar›m›z›n e¤itim, örgütlenme, eylemlilik yine y›ll›k de¤erler konusunda afl›lmas› gereken sorunlar› bulunmaktad›r. Tekrar da olsa CDK sistemi, örgütsel çal›flmalar›m›z yine demokratik konfederalizmin üç temel aya¤› olan halk meclisleri, akademi ve kooperatifler üzerinde bir de¤erlendirme yapmakta yarar vard›r. Bununla birlikte kadronun demokratik konfederalizmdeki rolü, kitle iliflkileri, görev ve sorumluluklar›, y›ll›k çal›flmalar›n önemi ve bu çal›flmalar›n nas›l yürütülmesi gerekti¤i konusuna da de¤inme ihtiyac› hissediyoruz.
Demokratik konfederalizme inanmamak insanl›¤›n özgür gelece¤ine inanmamakt›r
ew e. c
ha örgütlü ve donan›ml› heyecan ve coflkuyla günlük, dönemsel ve uzun vadeli görev ve sorumluluklar›m›z› yerine getirecek bir yarat›c›l›k ve do¤ru temsiliyete ulaflmak gerekir.
Eylül 2009
om
64
fiükrü Çiçek
Eylül 2009
SERXWEBÛN
Öncüsü olmayan bir örgütlenme ya da halk›n gelece¤i de olamaz Di¤er bir sorun, bildi¤imiz gibi kadrolar›n öncülük rolüdür. Kadrolar›n tüm alanlarda yeni paradigmam›z›, demokratik konfederalizm bak›fl aç›s› ve zihniyetini onun örgüt tarz›n› çal›flanlara ve kitleye benimsetmesi, kavratmas› önemlidir. Kadronun öncülük rolü daha çok ayd›nlatma ve e¤itim düzeyini yükseltme ve ön aç›c› olmad›r. Yoksa sistemin d›fl›nda kalarak müdahale etmek, salt talimat ve genelgelerle çal›flmalar› ilerletmek de¤ildir. Kadronun yaflam tarz›, iliflkileri yine fedakârl›¤› ve fedai ruhu öncülük misyonuyla ancak bu sisteme rol oynatabilir. Sistemin hem içinde olarak bu anlamda, hem de yetki anlam›nda d›fl›nda kalarak daha çok manevi gücüyle öncülük rolünü oynamas› gerekmektedir. Öncüsü olmayan bir örgütlenme ya da halk›n gelece¤inin olmayaca¤› aç›kt›r. Bu, bizim mücadele prati¤imizde de görüldü, denendi. Özellikle tasfiyecilik y›llar›nda PKK’nin feshedilmesiyle nas›l bir kaosun, keflmekeflli¤in yafland›¤›, bunun da ne tür savrulmalara neden oldu¤u görülmüfltür. Öncü, klasik anlamda söylendi¤i gibi bir müfreze güçtür, fedai güçtür. Bu Hareketin, ahlak ve terbiye ölçülerini, yaflam tarz›n›, fedakârl›¤›n› en ileri düzeyde temsil etmek, en büyük örgütlenme ve öncülük rolünü oynamak anlam›na gelir. Kadronun misyonu budur. Yoksa halk meclislerinde ve de¤iflik kurumlarda görev ve yetkisi olan arkadafllarla kendilerini k›yaslama ve yetki daha çok kimdedir, kimin daha çok sözü geçerlidir gibi yan›lg›l› tart›flmalara girmemek gerekmektedir. Aksine, rolüne uygun prati¤in sahibi olarak sözünü dinletebilen, a¤›rl›¤›n› hissettirebilen öncü olunmal›d›r. Kadro böyle olursa ancak örgütlere ve kurumlara ifllerlik kazand›rabilir. Unutmayal›m ki, kapitalist modernitenin tam ortas›nda, göbe¤inde yafl›yoruz. Yine bu sistemin göbe¤inde karfl› bir sistem oluflturmaya çal›fl›yoruz. Bunun hiç kolay olmad›¤› bir gerçek. Fakat
bu gerçekleflmez demek de derin bir yan›lg›d›r. Kapitalist modernitenin merkezinde de olsak, kendi ideolojik çizgimizi politik do¤rular›m›z› ve ahlak›m›z›, yine yaflam gerçe¤imizi ve demokratik toplum modelimizi gerçeklefltirebiliriz. Ve bu konuda küçümsenmeyecek bir geliflmenin sa¤land›¤› da bir gerçektir.
ww
w.
ne te we .c om
l›m sorunudur. Ama herkes dogmalar›nda, kal›plar›nda ›srar ederse, bencil ve bireyci tarz›n› öne ç›kar›rsa flüphesiz kolektif çal›flmak zor olur. Sistem gerçekleflmez. Oysa demokratik konfederalizmin özü ayn› zamanda bireyin ve toplumun e¤itim düzeyinin yükseltilmesidir. Bireyin ve toplumun e¤itim düzeyi yükseldikçe sistemi anlama ve birlikte kolektif çal›flma bilinci ve yetene¤i geliflir. CDK sisteminde hangi düzeyde olursa olsun, bireysel karar ve yetki söz konusu de¤ildir. Koordineli ve eflgüdümlü ortaklaflarak karar vermek esast›r. Kurumun ad›, kiflinin yetki düzeyi ne olursa olsun mutlaka ortak karar esast›r. Bu, bir kültür ve e¤itim sorunudur. Buna gelmemek tekleflmektir, z›tlaflmakt›r, karfl›tlaflt›rmakt›r. Bu da sistemi zorlar. Belirtti¤imiz gibi bu, düflünce yetmezli¤i ufuk darl›¤› ve geçmifl al›flkanl›klardan gelen bencil, bireyci tarzdan kaynakl›d›r. Fakat bütün bunlar› aflmam›n gereklili¤i de aç›kt›r. Sistemlerimiz vard›r. Alanlar›m›z vard›r. Alanlar›m›z üzerinden bir örgütlenmeye gidilmifltir. ‹deolojik alan, siyasi alan yine örgütlenme anlam›nda halk meclisleri alan›, yine sosyal alan gibi tüm bu alanlar›n toplant›lar›n› zaman›nda gerçeklefltirmesi bileflenleriyle gündemlerini ortak belirlemeleri ve kendi alanlar›yla ilgili kararlar›n› al›p planlar›n› oluflturmalar› ve temsil etmeleri gerekir. CDK Koordinasyonu ve Yürütmesi ise, tüm bunlar› ortaklaflt›r›r ve merkezilefltirir. Ve saha düzeyinde daha merkezi planlama ve kararlara ulafl›r. Her alanda ortaya ç›kan sorunlar, alan komiteleriyle çözülmelidir. Eski tarzla sürekli belli arkadafllara giderek de¤il, kendi alan yönetimlerine tafl›rarak sorunlar› çözmek, plan ve kararlar› ortaya ç›karmak önem tafl›maktad›r. Alan komiteleri ifllerlik kazan›rsa sistem kendi içinde daha rahat geliflebilecek ve her alan kendi içinde özgün, biraz özerk ama CDK ve yürütme koordinesinde temsilini buldu¤u için ayn› zamanda merkezi ve kolektif bir çal›flma esas›na kavuflmufl olacakt›r.
65
Kadro her yerde üslup ve yaflflaam ölçüleriyle sayg›nl›k ve itibar yaratand›r
Fakat kendisini bilmeyen, aflamayan ve yetmez durufllara sahip olanlar için sistemin cezbeden çok fleye sahip oldu¤u da bilinmektedir. Sistemin etki gücü küçümsenemez. Hem ideolojik anlamda sahte birey özgürlü¤ü, yine kad›n özgürlü¤ü, birey ve toplum ölçüleri içi boflalt›larak liberalizmin ideolojik gerçe¤inin sosyal hayata yans›malar› olmaktad›r. Avrupa’n›n merkezinde Avrupa’ya karfl› alternatif bir yaflam oluflturmak flüphesiz büyük emek, büyük çaba gerektirir. Kifliyi bafltan ç›karman›n, özgürlük patlamas› ad›na manevi ve moral de¤erleri yads›man›n yeridir buralar. Kad›n erkek iliflkilerinden tutal›m, sahte aflk ve sevgi yaklafl›mlar›na kadar kadrolar›m›z›n bunlara karfl› Hareketimizin ruhuna yak›fl›r onurlu, sayg›de¤er bir iliflki ve yaflam tarz›nda kendisini tutmas›, sistem içinde de hem rolünü oynamas› ve hem de bizim sistemimizin oturtulmas› ve gelifltirilmesi konusu büyük bir önem tafl›maktad›r. Kadro, birbirini d›fllayan küçümseyen, zaman›n› verimli de¤erlendirmeyen, halk› ve toplumu yeterince e¤itmeyen bir prati¤in sahibi olamaz. Aksine her an› bir e¤itim, muhakkak planl› bir çal›flmayla zaman› mükemmel de¤erlendiren bir konumda olmal›d›r. Oldu¤u her toplant›da bulundu¤u her yerde üslup ve yaflam ölçüleriyle sayg›nl›k ve itibar yaratan olmak durumundad›r. Kendisini tart›flma konusu yapan çekifltiren buna neden olan kadronun sürükleyici yan› olamaz. Sayg›nl›¤› da olamaz. Asl›nda halk›n kadroya atfetti¤i önem ve gös-
SERXWEBÛN
Halk meclislerinin olmad›¤› yerlerde örgütümüz var diyemeyiz
rekli altyap› haz›rl›klar› yap›lmadan, e¤itim yap›lmadan, komisyon ve komiteler oluflturulmadan, bunlar yapacaklar› görevlerin bilincine ulaflmadan derme-çatma, rastgele, s›rf meclis kuruldu demek ad›na meclis kurmakla sa¤l›kl› bir örgütlenme gerçekleflemez. Aksine s›radanlaflt›r›l›r, bir kan›ksama geliflir, bu da bir inançs›zl›¤a neden olabilir. Bunun için halk meclislerini alelacele, rastgele de¤il belli bir haz›rl›k ve e¤itimle, gerçekten iflleyecek, bir nitelik hedeflenerek oluflturmak en gerçekçi olan›d›r. Bunun yan›nda ‘meclisler oluflturulamaz oluflturulsa da ifllerlik kazanamaz’ gibi bir inançs›zl›k, sistemimize inanmamakt›r. Böyle s›radan yaklaflmak, zamana yaymak ‘olursa olur olmazsa olmaz’ mant›¤›yla yaklaflmak da sistemimize bir dirençtir. Örgütsüzlü¤ü savunmak anlam›na gelir. Ne zamana yayarak ne de alelacele, gerçekten anlam vererek meclis çal›flmalar›m›z› gelifltirmek do¤ru olacakt›r. Bu anlamda meclis örgütlenmesine kavuflamayan sahalar örgütsüz sahalard›r demek yanl›fl olmayacakt›r. Bu anlamda gerek genel hareket gerekse kad›n ve gençlik hareketi aç›s›ndan geliflme düzeyinin temel göstergesi, halk meclislerinin örgütlülük düzeyi olarak alg›lanabilir. Meclislerin oldu¤u yerlerde e¤itimlerin daha derli toplu ve düzenli yap›laca¤› aç›kt›r. Haftan›n belli günleri belli saatlerinde düzenli e¤itimler yap›labilir. Yine halk meclisleri bile-
ww
w.
ne t
Sistemimizde halk meclislerinin, örgütlenmemizin temel halkas›n› teflkil etti¤ini, hatta omurgas› oldu¤unu belirtmek durumunday›z. Örgütlenme düzeyimiz nedir denirse halk meclislerimiz hangi durumdad›r sorusuyla buna cevap vermek gerekir. E¤er bir sahada, bölgede meclislerimiz yok ise, örgütümüz de yok demektir. Var olan çal›flma ise amatör ve ancak günü kurtarmaya dönük olabilir. Esasen halk meclisleri varsa örgütlüyüz demek daha do¤ru olur. Halk meclisleri halk›n kendisini sosyal, kültürel, siyasi ve her alanda ifade etti¤i, yer ald›¤›, tart›flt›¤› kendi gelece¤iyle ilgili kararlar ald›¤›, uygulamak üzere planlamalar ç›kard›¤› demokratik platformlard›r. Bunlar›n tüzüksel bir içeri¤e kavuflturulmas›, demokratik bir iflleyifle kavuflturulmas› örgütsel bir faaliyettir. Halk meclisleri bu anlamda halk›n do¤rudan kat›l›m› ve do¤rudan kendini yönetmesinin örgütleridir. Böyle olunca halk›n e¤itim ve tecrübe düzeyini gelifltirmek, meclislere içerik ve nitelik kazand›rmak gerekir. Bafllang›çta e¤itim sorunundan dolay› yetersiz kal›nabilir, fakat bu hiçbir zaman halk meclislerinin gereksiz ve anlams›z oldu¤u anlam›na gelmez. Aksine kavratarak, e¤iterek do¤ru tarz ve yaklafl›mla meclislere ifllerlik kazand›r›labilir. Ve ancak bu tarz bir örgütlenmeyle halk›n demokratik örgütlenmesi ve özgür gelece¤i gerçekleflebilir. Bunun için meclis çal›flmalar›n› kesinlikle küçümsememek laz›m. Fakat tabii fliflirme komitelerle k›sa zamanda meclis kural›m demek, ge-
“Kadro, birbirini d›flflllayan küçümseyen, zaman›n› verimli de¤erlendirmeyen, halk› ve toplumu e¤itmeyen bir prati¤in sahibi olamaz. Aksine her an› bir e¤itim, planl› bir çal›flflm mayla zaman› mükemmel de¤erlendiren bir konumda olmal›d›r. Bulundu¤u her yerde üslup ve yaflflaam ölçüleriyle sayg›nl›k yaratmal›d›r”
flenleri an›nda ve h›zl› demokratik eylemler gelifltirebilir. Örgütlenme a¤› daha yayg›n oluflturulabilir. Siyasi ve diplomatik çal›flmalar halk meclisleriyle daha yayg›nlaflt›r›larak anlam kazanabilir. Her meclis sahas›nda sivil toplum örgütleri, flahsiyetler hatta devletlerle iliflki gelifltirilebilir. Tabandan gelen bir d›fl iliflkiler çal›flmas› çok daha anlaml›d›r. Yine çok önemli buldu¤umuz y›ll›k çal›flmalar, daha yayg›nlaflt›r›l›r ve potansiyelimizin daha güçlü ortaya ç›kmas›na hizmet edebilir. Yani meclis demek asl›nda e¤itim, örgütlenme, eylem, siyaset ve diplomasi alan›nda daha güçlü daha ileri hedeflere ulaflmak demektir. Bu aç›dan var olan meclislerimize ifllerlik kazand›rmak, olmayan yerlerde ise meclis çal›flmalar›n› mutlaka tamamlamak sistemimizin olmazsa olmaz›d›r.
ew e. c
terdi¤i sayg› son derece büyüktür. Yeter ki kadro ne oldu¤unun bilincinde hareket etsin, kendisini s›radanlaflt›rmas›n, üslup tarz ve yaflam›yla ciddiyet ölçülerini sürekli koruyabilsin. Böyle bir kadroyu kimse dinlememezlik edemez. Aksine büyük de¤er görür. Kadro da ancak böyle rolünü oynayabilir.
Eylül 2009
om
66
Düflflü üncesi bizim olmayan›n yaflflaam› ve prati¤i de bizim olamaz
Tabii burada örgütsel çal›flmalar› da bu kapsamda ele al›yoruz. Örgütsel çal›flma derken bazen Hareketimizin tarihinde baz› hamlesel ç›k›fllar vard›r. Tam da böyle bir hamlesel ç›k›fl sürecindeyiz asl›nda. Bunu gerçeklefltirecek birikim, güç ve olanaklara da sahibiz. Bu süreçte her kadro bir kadro aday› kazanmak durumundad›r. Her genç bir genç kadro aday›, her kad›n bir kad›n kadro aday› kazanmak durumundad›r. Her yurtsever bir yurtsever daha kazanmak durumundad›r. Her çal›flan bir çal›flan daha kazanmal›d›r. Bu ne demektir; bu hareket olarak bulundu¤umuz sahada gücümüzü ikiye katlamak demektir. Bunun da siyaset diplomasi, eylemlilik düzeyimize nas›l yans›yaca¤› tahmin edilir. Önümüzdeki süreçte iki kat büyümeyi önümüze koyarak bu fliarla çal›flmalara yönelmek esast›r. Böyle olursa örgütsel çal›flmalar›m›z büyük anlam kazanm›fl olur. Özüne uygun bir nitelik ve büyüme sa¤lam›fl olur. E¤itimsiz hiçbir çal›flman›n sa¤l›kl› olaca¤›na inanm›yoruz. Önderli¤imiz hep “Düflüncesi bizim olmayan›n
Eylül 2009
SERXWEBÛN
ma bir dedikodu, politik ahlaks›zl›¤›n geliflece¤ini söylemek durumunday›z. Bizim ciddiyet ölçülerimiz de ancak e¤itim üzerinden geliflebilir. Beyinsel ve fiziksel olarak üretimde olmayan kifli ve kurumlarda geliflecek olan yozlaflmad›r. Bu yozlaflma bazen ideolojiktir, siyasidir, bazen yaflamsald›r, ahlakidir. Üretmeyen dedikodu yapar, çekifltirir, sayg›nl›¤›n› yitirir, sayg› göstermeyi bilmez. Bu aç›dan muhakkak tüm iliflki ve yaflam›m›z›n özünde e¤itim unsuru olmal›d›r. Sohbetlerimiz tart›flmalar›m›z aile ziyaretlerimiz bir ayd›nlanmaya, bilinçlenmeye ve manevi de¤erlerimiz etraf›nda kilitlenemeye hizmet etmelidir.
düzeyini bu Harekete ne kadar yeni insan katt›k, ne kadar e¤ittik, ne kadar aidat toplad›k, ne kadar yay›n satt›k, ne kadar eylem gelifltirdik, ölçüsü belirler. Kurumsal ve örgütsel anlamda yine halk ve iliflkiler anlam›nda, yeni çevreler, flahsiyetler, aileler, yay›n iliflkileri önemlidir, ki bu daha çok Hareketimizin ister ayl›k olsun, ister kad›n ve gençlik dergileri olsun bir ayd›nlanma ve e¤itim çal›flmas›d›r. Sadece maddi olarak da görülmemelidir. Dolay›s›yla aidat ve yay›nd›r, eylem gücüdür, diplomasidir bu alandaki baflar›lar ayn› zamanda bizim örgütlülük ve baflar› düzeyimizi de gösterir. Dolay›s›yla örgüt birimlerimiz kendi baflar› düzeyini bu ölçülere vurmal›d›rlar. Fakat hala baz› bölgelerde aidatlar yerinde saymakta, hatta düflüfl göstermektedir. Yay›n da baz› bölgelerde benzer durumdad›r. Yerinde sayma ve düflüfl gündemimiz d›fl›ndad›r. Reddediyoruz bunu. Bu konuda durumu böyle olan bölge ve kadrolar kendini gözden geçirmelidir. Böyle bir süreçte yerinde sayma ve gerilemenin mant›¤› ve gerekçesi yoktur. Aksine her düzeyde art›fl ve büyüme gereklidir. Ve her ilgili örgüt kadro ve birim kendisini gözden geçirmelidir. Biz bunu çok ciddiye al›yoruz. Önderli¤imizin son savunmalar› da kitaplaflt›r›ld›. Yayg›n bir okuma ve da¤›t›m gerçekleflti. Buna inan›yoruz. Daha da güçlendirilebilir. Özel bir çal›flmad›r bu. Bütün yay›nlar özellikle ayl›k, ama hepsinden önce savunmalar her Kürt’e, her yurtsevere, her dosta ulaflt›r›lmal›. Sadece bunlara de¤il, Avrupa’da çeflitli çevrelere, ayd›nlara, siyasetçilere postalanmal›. Hatta de¤erlendirmeleri istenmeli. Ve bölgelerde kitaplar›n ne kadar de¤erlendirildi¤inin raporu ilgili arkadafllara verilmelidir. Bölge çal›flmalar›n›n ve kadrolar›n en önemli baflar› göstergelerinden bir tanesi de savunmalar›n de¤erlendirilmesi olacakt›r. Bu konuda gereken duyarl›l›k mutlaka gösterilmelidir. Günlük için daha önce bir de¤erlendirmemiz olmufltu. Bölgeler bir abone çal›flmas› bafllatacakt›. S›-
ne te we .c om
yaflam› ve prati¤i de bizim olamaz” der. Yine Önderli¤imizin dedi¤i gibi bunun tersi de do¤rudur; yaflam› bizim olmayan›n düflüncesi de bizim olmaz. Bunlar birbirini tamamlar. Ama öncelikle e¤itim. Anlamadan yapmak mümkün de¤ildir. Do¤ru anlafl›lan ancak do¤ru yap›labilir. Sistemimizi anlamadan bu sistemin çal›flmas›n› yürütemeyiz. Önderli¤imizi anlamadan Önderli¤e ne kadar ba¤l› olursak olal›m, onun gereklerini yerine getiremeyiz. Bunun için öncelikle e¤itim! Birey olarak kendimizi ne kadar e¤itiyoruz. Kurum olarak kendimizi ne kadar e¤itiyoruz. Halk›m›z› ne kadar bilinçlendirip e¤itiyoruz? Kadro yurtsever ve çal›flanlar olarak kendimizi her gün ve sürekli sorgulamal›y›z. E¤itim düzeyimiz nedir, zaman›m› ne kadar e¤itim için de¤erlendiriyorum? Kaç günde bir e¤itim yap›yorum? E¤itimlerin konusu nedir, al›nan sonuç nedir? Mutlaka bireysel ve kurumsal örgütsel e¤itim faaliyetlerimiz olmal›d›r. Bu konuda gerekli genelgeler vard›r. Dolay›s›yla örgütlenme çal›flmalar›m›z›n niteli¤i yapt›¤›m›z e¤itimlerin düzeyiyle do¤rudan orant›l›d›r. Yoksa e¤itim olmadan bu sistemin yörüngesinden sapmak, yani ideolojik sapma, düflünsel sapma kaç›n›lmazd›r. ‹deolojik mu¤lakl›k, politik öngörüsüzlük bizi her türlü yan›lg›ya götürür. Her türlü yanl›fla zemin olur. Bu sistemde ideolojik durufl çok çok daha önemli. En büyük silah›m›z ideolojik güçtür. E¤itim düzeyimizdir. Bunun için e¤itim bizim için vazgeçilmezdir. Hepimiz bundan sorumluyuz. Kurumlar›m›z e¤er haftan›n belli günlerinde e¤itimlerini gerçeklefltirmiyorsa, derneklerimiz toplant›lar seminerler yapm›yorlarsa gerçekten büyük bir yetersizliktir, hatta suçtur. Mutlaka tüm derneklerimiz ve kurumlar›m›zda haftan›n belli günlerinde planlanm›fl toplu e¤itimler seminerler gerçeklefltirilmelidir. Bunu e¤itim komitesi örgütler, alanlar kurumlar kendileri örgütler. Ama e¤itimsizli¤in gerekçesi yoktur. Aile ziyaretleri, birebir insan iliflkileri, bunlar›n hepsi birer e¤itim konusudur. ‹liflkimizde ve yaflam›m›zda e¤itim yoksa orada muhakkak bir bozul-
67
fifieehit aileleri unutulmamal› sürekli ziyaretlerle ac›lar› umutlar› paylaflflm mal›
ww
w.
Tüm kadro ve çal›flanlar›m›z›n dikkat etmesi gereken temel bir di¤er husus; Avrupa sahas›nda yüzlerce hatta binlerce flehit ve tutuklu ailesi bulunmaktad›r. Özellikle flehit ailelerimiz asla unutulmamal›, tüm bölge ve sahalardaki kadro ve kurumlar kendi sorumluluk alanlar›nda kaç tane flehit ve tutuklu ailesi bulunmakta bunlar› bilmelidir. Ve belli aral›klarla flehit aileleri mutlaka ziyaret edilmelidir. Onlar›n ac›lar›n›, de¤erlerini, umutlar›n› paylaflmal›, flehit ailelerimiz kendilerini yaln›z, ilgisiz görmemelidir. Verdikleri de¤er ve bedel kadar, de¤erli olmay› bilmeli, mücadeledeki yerlerini güçlü koruyabilmelidirler. Bu konuda bazen elefltiriler gelmektedir ki, yerindedir. Buna çok dikkat etmekte yarar var. Zaten flehit ailelerinin örgütlenmesi karar›m›z da var. Sosyal komite bu konudaki çal›flmalar›n› yürütmektedir. Örgütlenmenin bafllamas›yla beraber, bölge ve sahalar düzeyinde flehit ailelerinin kat›ld›¤› ortak toplant›lar örgütlenmenin zeminini gelifltirece¤i gibi, flehitlerimizin flahs›nda Hareketimizin manevi de¤erlerini daha güçlü tutma sorumlulu¤umuzu yerine getirmifl olaca¤›z. Çal›flmalar›m›zda kitle iliflkileri önemlidir. Herhangi bir alanda örgütsel çal›flmalar›m›zda baflar›n›n
SERXWEBÛN
yetersizli¤i bizim örgütlülük düzeyimizi de göstermektedir. Bundan sonraki çal›flmalar›m›z›n önemli bir yönü de akademiler olmal›d›r.
Y›ll›k çal›flflm ma kendi baflfl››na büyük bir siyasi örgütsel çal›flflm mad›r
w.
ww
sana gitmek, on binlerce insan›n içinde kimlerin hangi çal›flmaya daha yatk›n oldu¤u kimlerin hangi çal›flmaya daha iyi hizmet edebilece¤ini, hatta kimlerin ne kadar kat›labilece¤ini yerinde de¤erlendirmek anlam›ndad›r. On binlerce insana ulafl›l›rken, baz› insanlar kat›labilir, baz›lar› kat›l›ma haz›rlan›r, baz›lar› üzerinde olumlu etki b›rak›l›r. Bu, bir e¤itim çal›flmas›d›r ayn› zamanda.
Y›ll›k çal›flflm maya sadece maddiyatç› gözle bak›lmas› bir yan›lg›d›r
ew e. c
Di¤er bir husus y›ll›k çal›flmas› dedi¤imiz de¤er çal›flmas›d›r. Bunun önce anlam›n› bilmek gerekir. Hala baz› arkadafllar salt maddiyatç› bir gözle bakmakta, baz› arkadafllar ise son derece içeri¤inden öneminden uzak s›radan yaklaflmaktad›r. fiüphesiz bunlar yanl›fl yan›lg›l› yaklafl›mlard›r. Bu çal›flma her fleyden önce siyasi bir çal›flmad›r. Bu y›l 37 bin aileye ulaflma hedefimiz var. Asl›nda bunun 40 bin, 50 bin olmas› laz›m. 40-50 bin insana ulaflmak demek, 40-50 bin insan›n beynini ve yüre¤ini bu mücadeleye çekmek demektir. Bu mücadeleyi o insanlara anlatmak kavratmak, bu insanlar›n bu mücadeleye sevgisini sempatisini deste¤e dönüfltürmek demektir. Zaman› ve eme¤i buna yönlendirmektir. Bu kendi bafl›na bir siyasi örgütsel çal›flmad›r. Bu çal›flmada on binlerce insanla buluflurken projeler, de¤iflik fikirler, önerilerle karfl›laflmak, bunlar›n hepsini derlemek dolay›s›yla halk›n mücadelesine düflünsel kat›l›m›n› sa¤lamak, önerilerini katmak anlam›ndad›r. Zaten bu espriyle bu çal›flman›n gelifltirilmesi gerekmektedir. Bir örgüt çal›flmas›d›r. On binlerce in-
ne t
n›rl› baz› bölgeler, s›n›rl› baz› çal›flmalar yapmakla yetindiler. Baz› arkadafllar ise bu konuda oldukça duyars›z kald›lar. Günlük için abone çal›flmas› bütün bölgelerde muhakkak yap›lmal›d›r. Gerçekten hangi bölgelerde ne kadar abone oldu bu da önemlidir. Bütün bunlar belirtti¤imiz gibi Hareketimizin politikas›n›n, ideolojsinin, ahlak›n›n, mücadelemizin sorunlar›n›n ve özgür gelece¤imizin düflünceleridir, fikridir e¤itimidir. Sadece bir maddiyat de¤ildir. Özü, halk›m›z›n e¤itimi ve örgütlenmesidir. Akademi çal›flmas› önemli. Önderli¤imiz sürekli akademi dedi. Akademi bir ayd›nlanma, bir araflt›rma, bir e¤itim merkezi anlam›na gelmektedir. Asl›nda materyal anlam›nda az›msanmayacak bir zenginli¤e sahibiz. Yine bu çal›flmay› gelifltirebilecek pek çok kadro, kad›n ve gençlik, ayd›n ve de¤iflik dostlar›m›z bulunmaktad›r. ‹deolojik alan halen bu konudaki sorumluluklar›n› yerine getiremedi. Ama çal›flmalar›n› sürdürmeleri gerekir. Sadece bir akademi de de¤il, de¤iflik sahalarda pek çok akademik a¤ gelifltirebilmeliyiz. Akademi çal›flmalar› toplumun ayd›nlanmas›, bilinçlenmesi; yeni düflünceler, yeni görüfller kadrolarda ve arkadafllarda entelektüel düzeyin geliflmesi kadar toplumun gerek güncel, gerek tarihsel gerek sosyal kültürel alanlarda e¤itilmesi anlam›na da gelecektir. Dolay›s›yla akademi çal›flmalar›n›n
Eylül 2009
om
68
On binlerce insanla muhatap olunurken mücadele gerçe¤i anlat›lacakt›r. Önderli¤imizin özgürlü¤ü halk›m›z›n özgürlü¤ü gerillam›z›n kahramanl›¤› flehitlerimizin ölmezli¤i anlat›lacakt›r. Bütün bunlar bir ideolojik çal›flmad›r. Bir siyasi ve örgütsel çal›flmad›r. Hatta bir eylemsel çal›flmad›r. E¤er böyle görülürse y›ll›k de¤er çal›flmas›n›n çok anlaml› oldu¤u da anlafl›l›r. Ama yok sadece bir maddiyatç› gözle bak›l›rsa bu yan›lg›d›r. Böyle bakanlar›n da yöntem ve tarz›n›n yan›lg›l› olaca¤› aç›kt›r. Nitekim baz› bölgelerde baz› arkadafllar›n flahs›nda ahbap çavufl iliflkileri, tüccarca bir yaklafl›m geliflmifl. Sa¤l›ks›z baz› iliflkiler geliflmifl. Belki bazen toplumun merhaba demeye de¤er görmedi¤i baz› insanlara fazla de¤er veriliyormufl gibi baz› iliflkiler, salt maddi görüldü¤ü için böyle yanl›fl anlamaya ve anlafl›lmaya aç›k baz› iliflkiler söz konusu. Bunlar flüphesiz manevi ve insani yan› zay›f olan unsurlar›n, maddiyatlar›yla Hareket nezdinde sayg›nl›k kazand›¤› anlam›nda yorumlanmaktad›r ki, Hareketimizin politik ahlak› bu de¤ildir. Belki, baz› katk›lar yapmaktad›rlar, ama Hareketin manevi gücünü arkalar›na al›p hatta Hareketin ad›n› kullan›p bir çete tarz›yla hareket ederek partimize zarar vermektedirler. Dolay›s›yla y›ll›k çal›flmas›nda böyle iliflkilere son derece dikkat etmekte büyük fayda vard›r. Baz›lar› da var ki, hayat›n gerçe¤inden uzak, tamamen hayalci, bu tür çal›flmalar›m›z› adeta bir dilenci çal›fl-
Eylül 2009
SERXWEBÛN
radan gelir. Bilinir ki bu Hareket sadece kendi halk›n›n yaratt›¤› al›n teri ve yaratt›¤› imkânlarla mücadelesini sürdürmektedir. Hem de bütün kuflat›lm›fll›klara ra¤men özgüven ve özgüce dayal› gelifltirmektedir. Y›ll›k de¤er çal›flmas› bu aç›dan anlaml›d›r. Yoksa on binlerce insan› mücadeleye seferber etmek, ihtiyaçlar›n› karfl›lamak kolay de¤ildir. Yine bu mücadelenin ihtiyaç duydu¤u kurumlar› araçlar› ifllevsel k›lmak mümkün de¤ildir. Sadece halk›n›n eme¤ine ve özgücüne dayanarak yürüyen bir Hareket isek, bu ayn› zamanda gücünü bu çal›flmadan almaktad›r. Bu nedenle küçümseyici ve afla¤›lay›c› yaklaflmak asla kabul edilemez.
sa, ne kadar gerekliyse baflar›yla yapmak ve gerçeklefltirmek gerekir. Bu Hareketin diyalekti¤i budur. Ölçülerimiz nettir, kadrolar›m›z›n rolleri görev ve sorumluluklar› nettir. Duruflu üslubu ve tarz›yla Apocu ölçüler içinde çal›flan kesinlikle kazan›r. Dolay›s›yla bu Hareketin felsefesinde gerileme kaybetme asla yoktur. Her bir yanl›fl› bir do¤runun, her bir yetersizli¤i yeterlili¤in gerekçesi yapma vard›r. Bu konuda kadro, yaflam ölçüleriyle, halk karfl›s›ndaki iliflki ve durufluyla kurumlarla, kadrolar birbiriyle sayg›n ve do¤ru iliflkilenir ve do¤ru temsil eder, kendilerini günlük olarak gözden geçirir ve denetlerlerse baflaramayacaklar› bir fley yoktur. Özellikle Kürdistan devriminin öncü gücü kad›n›n rolü belirleyicidir. Gençli¤in rolü belirleyicidir. Kad›n çal›flmalar›n›n olmad›¤› yerde Hareket nerdeyse yok gibidir. Ölçülerimiz yok gibidir. Yaflama ölçü ve disiplin kazand›racak olan kad›nd›r. Öncülük misyonu kad›n›nd›r. Kad›n ne kadar etkili olursa, heyecan, moral, baflar› azmi, yine yaflam ölçüleri ve disiplini o kadar sonuç al›c› olur. Gençlik de motor güçtür. Dinamizm heyecan ve baflar› ruhuyla ön aç›c› olmal›d›r. Genelde kadrolar›n özelde kad›n ve gençli¤in bu konudaki öncülük rolünü do¤ru oynamalar› bulundu¤umuz sahada Hareketimize büyük kazand›raca¤› aç›kt›r. Gençli¤in tabii ki genç olmaktan kaynakl› yanl›fl yapma lüksü olamaz. Biyolojik olarak genç olabilir. Ama tarz›yla olgun gelifltirici ve yarat›c› olmak durumundad›r. Büyümeyi hedef almal›d›r. Böyle sloganvari ve plans›z fleylerle deflarj olma, kendini rahatlatma de¤il, gerçekten kal›c› örgütlenme ve büyüme esast›r. Kat›l›m esast›r. E¤itimi süreklilefltirmek yine gerekli yerde gerekti¤i kadar her zaman ileri düzeyde tutmak esast›r. Bütün kadrolar›n birbirini tamamlayarak büyütmeleriyle önümüzdeki süreci halk›m›z›n ve Hareketimizin bekledi¤i temelde baflar›yla tamamlayaca¤›m›za inan›yoruz.
ne te we .c om
mas›, çaresizlerin çal›flmas›, fluna buna boyun e¤enlerin çal›flmas› olarak de¤erlendirmektedir. Hareket her fleyini b›rakm›fl, maddiyat peflinde gibi de¤erlendirmektedir. Bunlar flüphesiz çok tehlikeli düflüncelerdir. Çok hayali ve ütopik düflüncelerdir. Sormak laz›m; bu çal›flma olmazsa ne kadar ayakta kalabilirsin? Ne kadar özgücüne dayanarak bu mücadeleyi sürdürebilirsin veya flu ya da bu gücün yörüngesine, etkisine girmez misin? Siyasal, örgütsel eylemsel çal›flmalarda ne yap›yorsun o halde? Bu çal›flmay›, de¤er çal›flmas›n› di¤er çal›flmalardan nas›l soyutlayabiliyorsun diye sormak laz›m. Bunlar asl›nda lafazan tiplerdir. Sözüm ona böyle maneviyat› yücelten ama hayat›n gerçekli¤inin de bilincinde olmayan lafazan, emek sahibi olmayan, sadece ütopik ve hayali hedefler önüne koyup ‘neden flunlar olmuyor bunlar olmuyor’ diyen, flikayetçi m›zm›z tiplerdir. Ve yanl›flt›r. Önce bunlara sen bu Harekete ne katt›n ne ürettin hatta nas›l yafl›yorsun nas›l geçiniyorsun diye sormak laz›m. Nereden besleniyorsun diye söylemek laz›m. Bunlar› da tehlikeli görüyoruz. Çal›flman›n heyecan›n› motivasyonunu bozan tutumlard›r.
69
Hareketimiz mücadelesini halk›n al›n teri ve imkânlar›yla sürdürmektedir
Tarz›yla ve iliflkilenme boyutuyla özgünlükleri olan bir çal›flmad›r. Tabii halka ait olan ve halk›n özgürlü¤ü için de¤erlendirilecek olan fleylerdir. Do¤ru tarz do¤ru iliflkilenme ve hedeflenen sonuçlara ulaflmak kadar bunun disiplinli yürütülmesi önemlidir. Baz› çal›flmalar yürütmüflsün ama ortada kalm›fl, örgütün merkezine ulaflamam›fl veya örnekleri görüldü¤ü gibi fluradan buradan el konulmufl. Tüm bunlar tabii ki dikkat edilmesi gereken hususlard›r. Bu çal›flma teknik ve benzer yöntemlerle birbirine aktar›lacak, bilgilendirmesi yap›lacak bir çal›flma de¤ildir. Kendi özgünlü¤ünde, kendi disiplin esaslar› içerisinde, kendi mecras›nda, ayr›ca yürütülmesi gereken bir çal›flmad›r. Herkes hedeflere ulaflmak kadar sonuçlar›n› do¤ru merkezilefltirmesi konusunda da sorumludur. Böyle heyecan ve aceleci yaklafl›mla ortada bir fley b›rakmamak marifet de¤il. Önemli olan sonuç almakt›r. Tarz› ve disiplini neyse herkes buna göre hareket etmelidir. Bu Hareketin temel bir özelli¤i de fedai hareketi olmas›d›r. Hesaps›z karfl›l›ks›z kendini adamakt›r. Halk›m›z›n, Önderli¤imizin özgürlü¤ü, flehitlerimizin an›lar› için ne laz›m-
ww
w.
Ancak iliflkilerin sa¤l›kl›, düzeyli ve disiplinli olmas› gerekti¤i de bir gerçektir. Daha önceki pratiklerde baz›lar› baz›lar›na bilmem fifl kesmifl sonra vermemifl, yerde kalm›fl gibi tart›flmalar yaflanm›fl ve karfl› karfl›ya gelme durumlar› ortaya ç›km›flt›r. Bu, bir sonraki dönem çal›flma yürütecek arkadafllara sorunlar› devretmek ve s›k›nt›ya sokmak anlam›na gelir ki böyle olmamal›d›r. Gerçekten demokratik ilkeli ve adalet ölçülerimize göre hareket etmek esast›r. Bu çal›flma bile örgütün devaml›l›¤›n› ve süreklili¤ini zorlamamal›d›r. Sadece bir an için, bir dönem için verilen hedefe ulaflmak ad›na geriye enkaz b›rakma bizim örgüt anlay›fl›m›za terstir. Sadece örgütlü hareket edilmek durumundad›r. Halk›n özgücüne güven de bu-
Bu Hareketin felsefesinde gerileme kaybetme asla yoktur
SERXWEBÛN
70
Eylül 2009
om
Alevilik üzerine - II
Aleviler direniflflççi gelene¤e sahip ç›karak iktidar odaklar›ndan uzak durmuflflllard›r
Hüseyin’i, ailesini, dostlar›n› yola düflürüp Kerbela çölünde kuflatmaya alarak günlerce susuz b›rak›p Yezit’e biat etmeye ve teslim olmaya zorlayan iflbirlikçi kesimler ile Yezid ve ordusu komploculuklar› ile tarihte yeni bir karanl›k dönem bafllatm›fllard›r. ‹slamiyet’i tümden özünden sapt›rarak iktidar›n hizmetinde dinci bir ideoloji haline getirmifllerdir. ‹ktidar›n her türlü hizmetine koflturulan dini vecibeler, iktidar› elinde bulunduranlar›n ç›karlar› temelinde yeniden yorumlamaya tabi tutulmufllard›r. Kuran’daki ayet ve sureler sömürgeci iktidar eksenli yeniden yorumlanarak tanr› kelam› diye insanlar›n-toplumun önüne konulmufltur. Ehl-i Beytin tasfiyesiyle birlikte tamamen iktidar merkezine oturan Emeviler art›k sonraki iktidar kuflaklar›na güçlü bir komplocu miras b›rakm›fllard›r. Emevilerin bask› ve katliamlar›ndan kaçan toplum kesimi da¤lar›n ve çöllerin kuytuluklar›n› kendilerine mesken edinmifllerdir. Direniflçi gelene¤ine sahip ç›karak iktidar odaklar›ndan uzak duran Aleviler ise kendi içlerine kapanarak zay›f bir s›n›rda demokratik uygarl›¤›n de¤erleriyle yaflamaya çal›flm›fllard›r. Zay›flam›fl bir noktada da seyretseler inançlar›na olan s›k› ba¤l›l›k Alevileri direniflçi bir kesim olarak sürekli ayakta tutmufltur. Alevilerde Hz Ali’ye, Hz Fatma’ya, Hz Hüseyin’e sevgi çok derindir. Bu sevgi yo¤unlu¤u birçok mitosun ortaya ç›kmas›na yol açm›flt›r. Ço¤u zaman Hz Ali günefl ile Hz Fatma ise
ww
w.
ne t
Birçok kesim taraf›ndan siyaset malzemesi yap›lan Alevilik ne kadar gerçekçi de¤erlendirme konusu yap›l›rsa o kadar egemen siyasetin etkisinden ç›kar›lm›fl olacakt›r. Devletçi uygarl›k sistemi taraf›ndan sürekli ezilmekle karfl› karfl›ya kalan Aleviler Ehl-i Beyt ailesinden olan Hz Hüseyin’in ve yan›ndaki 72 kiflinin Kerbela’da komploya getirilerek katlediliflini hazmedememifl ve bu günün an›s›na yas tutmufllard›r. On iki imamlar orucu özünde Hz Hüseyin flahs›nda Hz Ali soyundan gelen on iki imam›n direnifl an›lar›na atfen tutulan bir oruçtur. Oruçta ifadesini bulan bu büyük yas, gelenekselleflerek inanç biçimini alm›fl ve günümüze kadar tafl›r›lm›flt›r. Aleviler Muharrem ay›nda yap›lan bu katliam› k›namak, ölenlerin yas›n› tutarak direnifllerini anlamland›rmak için her y›l Muharrem ay›nda on iki gün boyunca oruç tutarlar. On iki gün boyunca su içmez, temizlik yapmaz, et yemez, e¤lencelere gitmez, e¤lence yapmazlar. On iki gün tam bir yas havas›nda geçer. Oruç bitiminde aflure yap›p komflulara da¤›t›rlar. Kerbela olay›, Ortado¤u tarihinin ve özelde de ‹slamiyet tarihinin kara lekelerinden biridir. “Kufe’ye gel, Yezit’e karfl› mücadelende sana destek sunaca¤›z, biat edece¤iz” diyerek Hz
ew e. c
“PPKK Alevi toplumuna her zaman büyük de¤er vermiflfl,, Alevi kimli¤inin korunmas› için ciddi bir mücadele içinde olmuflt fltur. Devletin Aleviler üzerinde geliflflttirdi¤i bask›lar› sürekli de¤erlendirip iflfllleyerek toplumda duyarl›l›k yaratm›flfltt›r. Alevili¤i her zaman demokratik uygarl›¤›n en temel dinamik toplumu olarak ele alm›flfltt›r. Komünal demokratik özgür toplum inflfla as›nda Alevilere çok temel bir rol biçmiflt fltir. Bask›c›, sömürgeci devlet zihniyeti olan dincili¤in aflfl››lmas›nda Alevi inanc›n› ve yaflfla am felsefesini de¤iflflttirici bir motor güç olarak görmüflfl,, Alevili¤e bu biçimde de bir anlam yüklemiflflttir”
ay ile özdefllefltirilmifltir. Baz›lar›nda ise Hz Ali bir nevi Hz ‹sa’ya, Hz Fatma ise Bakire Meryem’e benzetilmifltir. Adeta ikisi ilahlaflt›r›lm›flt›r. Aleviler dolunayl› gecelerde yüzünü aya dönerek “Ya Ana Fatma” diyerek dua ederler. Hz Fatma’y› ayla özdefl tutarlar. Zaten ilginçtir on iki imam inanc› da nedense ‹sa’n›n on iki havarilerini ça¤r›flt›r›r. Benzer bir yaklafl›m H›z›r inanc›nda görülür. H›z›r adeta beklenen son Mesih gibidir. ‹nanca göre H›z›r gökyüzüne çekilmifl, insanl›¤›n yok oluflla yüz yüze kalaca¤› bir süreçte yeni bir suretle tekrar yeryüzüne inecek ve tüm insanl›¤› kurtaracakt›r. Bu noktada H›z›r biraz Nuh’u da ça¤r›flt›r›r. H›z›r zor anlarda insanlar›n yard›m›na koflan, insanlara dost, yüre¤i iyilik dolu, hoflgörülü ve her fleye gücü yeten bir kurtar›c› gibidir. H›z›r’a iliflkin flöyle bir fley ise rivayet edilir; tarihin bir zaman›nda dünyay› su bast›¤›nda Nuh’un yard›m›na koflan H›z›r’d›r. Zorda kalan Nuh “Ya H›z›r bana yard›m et” demifl, H›z›r Nuh’un yard›m›na gitmifltir. H›z›r Nuh’a bir gemi yap›p içine insanl›¤›n devam› için gerekli olan her fleyi koymas›n› söylemifl ve geminin hangi da¤›n bafl›na konaca¤›n› da H›z›r göstermifltir. Alevilerdeki H›z›r söylenceleri genellikle ‹slamiyet ile ba¤lant›l› olmayan söylencelerdir. Gerek Hz Ali, Hz Fatma ve gerekse de H›z›r’a yönelik söylencelerde ‹slamiyet döneminden ziyade ‹slamiyet öncesi inançlar›n izlerini görmek mümkündür.
Eylül 2009
SERXWEBÛN
Alevili¤e ‹slamiyet’in sosyalist yüzü de diyebiliriz
peryalizmi, sömürgecili¤i y›k›ld›. Onun yerine gelen Abbasilerin de asl›nda Emevilerden farkl› olmad›¤› k›sa bir süre sonra ortaya ç›kt›. Ebu Müslim gibi isyan önderlerini katlettiler. Ebu Müslim aslen Hemedan Kürtlerinden olup göçertme s›ras›nda Basra’ya gelir yerleflir. Komüncü, Ali yanl›s› gruplarla yak›n iliflkisi olur. Ehl-i Beyt’e yak›n olarak gördü¤ü Abbasilerin yan›na yerleflir. Daha sonra Abbasiler taraf›ndan muhalefeti örgütlemesi için Horasan'a gönderilir. Horasan'da büyük bir ordu ile Emevilerin üzerine yürür ve Emevileri y›kar. ‹ktidar› ise Abbasilere devreder. Vaziyet böyleyken Ebu Müslim’in öldürülmesi iktidar› devir alan Abbasiler için dikkat çekicidir. Bundan sonra Abbasiler kendi emperyalist-sömürgeci egemenliklerini ta Orta Asya’ya kadar yaymaya devam ettiler; Anadolu’ya, Afrika’ya, ‹spanya’ya kadar yayd›lar. Ebu Müslim’in katledilmesi, ‹mam Ali’nin katledilmesi kadar olumsuz bir rol oynam›flt›r. Feodalizmin erkenden gericileflmesi bu iki cinayetle yak›ndan ba¤lant›l›d›r. Ali ve Ebu Müslim ‹slam’›n adil, yoksullar› gözeten, ilkelere ba¤l›, kavim taassubu bulunmayan e¤iliminin militan temsilidir. Kurumlaflamamalar›, dar tarikat s›n›rlar› içinde ço¤unlukla gizli hareket etmeleri, sa¤l›kl› olmayan birçok sonucu beraberinde getirmifltir.” Bu de¤erlendirmeden de anlafl›ld›¤› üzere Abbasiler de kendi iktidarlar›n› kurmak ve sa¤lama almak için
Ehl-i Beytli¤i kullanm›fllard›r. Kendilerini Ehl-i Beyt’e yak›n göstererek Ebu Müslim Horasani gibi toplum üzerinde etkili olan kiflilikleri de¤erlendirmifl ve sonra da katletmifllerdir. Abbasiler de Emevilerden devrald›klar› komplocu gelene¤i tavizsiz sürdürmüfllerdir. Bir bak›ma ‹slam dini Abbasiler sürecinde iktidara tamamen yedirilerek yeni bir formda dincilik, dönemin ve sonraki dönemlerin hâkim bir ideolojisi haline getirilmifltir. Ayn› gelene¤i Ortado¤u’ya yerleflen Türk boylar› da sürdürmüfllerdir.
ww
w.
ne te we .c om
Alevilik, ‹slamiyet içerisinde de ‹slamiyetin devrimci özünü sahiplenerek ‹slami ideolojinin sol-sosyalist yan›n› oluflturmufltur. ‹slamiyet içerisinde özgürlük, eflitlik, adalet anlay›fl›n› yerlefltirmeye ve hâkim k›lmaya çal›flan bir toplumsal hareket olma özelli¤i tafl›m›flt›r. Yani ‹slamiyet’in sosyalist yüzü de diyebiliriz. ‹slamiyet siyasi bir iktidar gücü olarak Emevilerin elinde etkili bir bask› ve zulüm silah›na dönüflünce Alevilik ciddi bir ezilmeyi-sinmeyi yaflam›flt›r. ‹ktidarlaflan Sünnilik mezhebi, devlet ve iktidar karfl›t› bir mezhep olan Alevili¤i, ç›kar›n› tehdit eden bir güç olarak görmüfl ve korkunç katliamlar gerçeklefltirmifltir. Alevilere karfl› çok çeflitli ve yo¤un karalama kampanyalar› gelifltirilmifl, teflhir ve yo¤un karalamalar yap›lm›fl, do¤al bir sosyal tecrit uygulanm›flt›r. Bu durum Abbasiler sürecinde de devam etmifltir. Abbasiler de Alevilere karfl› Emevilerden çok farkl› bir politika izlememifllerdir. ‹lk bafllarda kendilerini Ehl-i Beyt’e yak›n bir güç olarak gösteren Abbasiler yan›lt›c› olabilmifllerdir. Ebu Müslim Horasan’i yan›lanlardan biridir. Ebu Müslim Horasani Emevi saltanat›n›n y›k›lmas›nda ve Abbasi saltanat›n›n iktidara gelmesinde belirleyici bir role sahiptir. Aslen Kürt olan Ebu Müslim Horasani Abbasileri Eyhl-i Beyt’e yak›n düflünerek yanlar›nda yer alm›fl, Horasan’dan bafllayarak halk›n büyük bir kesimini aya¤a kald›r›p Emevi iktidar›n› devirmifltir. ‹ktidara gelen Abbasilerin gerçek yüzleri a盤a ç›k›nca bu defa ayaklanmalar Abbasilere karfl› yap›lm›flt›r. Pefl pefle çok etkili isyanlar geliflmifltir. Ba¤›ms›z geliflen bu ayaklanmalar Abbasilerde ciddi korkulara, kayg›lara ve rahats›zl›klara yol açm›fl, Abbasiler taraf›ndan Ebu Müslim Horasani katledilmifltir. Abbasilerin gerçek yüzünü Önder Apo flu örnekle çok güzel ortaya koymaktad›r. “‹ran’da Ebu Müslim Horosani’nin önderlik etti¤i büyük isyanla iyi biliyoruz ki Emevi saltanat›, em-
71
Türk boylar›n›n halk kesimi ‹slamiyet’in
Ehl-i Beyt gelene¤ini sahiplenmiflflllerdir
Türklerin Anadolu’ya gelip yerleflmesi Aleviler aç›s›ndan bambaflka bir süreç bafllatm›flt›r. Orta Asya’dan gelip Anadolu’yu fetheden Selçuklu beyleri bölgede güç olmak için halifeli¤i elinde bulunduran ve bölgede en etkili Sünni iktidar gücü olan Abbasilerle uzlaflm›fllard›r. Bu beyler siyasi ç›karlar› için k›sa sürede ‹slamiyet’i kabul ederek Abbasilerin içine yerleflmifl ve çok stratejik yerlerde görevler alm›fllard›r. Anadolu’ya gelen Türklerin egemen kesimleri ‹slamiyet’in iktidarlaflan Sünnilik mezhebini kabul ederken, halk kesimi ise eski inançlar› olan fiamanizm’den vazgeçmemifl ancak o biçimde yaflam flanslar›n›n olmayaca¤›n› da bilerek kendi inançlar›na yak›n bulduklar›
SERXWEBÛN
Türk egemen s›n›f› ‹slam uygarl›¤›n›n özüne karflfl››d›r yani sahte ‹slamc›d›r
ww
w.
ne t
Türk boylar›n›n Anadolu’ya geliflleriyle birlikte ‹slamiyet’le iliflkileri, kendi içlerinde yaflad›klar› çeliflki ve çat›flmalar›, iktidar gücü haline gelen beylerin yay›lmalar›n› Önder Apo oldukça aç›k ve sade bir biçimde ortaya koymaktad›r: “Böyle bir süreçte karfl›laflt›klar› ‹slam, onlara çeflitli imkân ve özellikler sunuyor. ‹slam'›n k›l›c›n› eline ald›lar m›, onun ideolojik sa¤ yorumunu da maske olarak geçirdiler mi, çok büyük bir yay›lma imkân› buluyorlar. Büyük bir ganimet ve siyasi güç olma imkân› ortaya ç›k›yor. Bu nedenle Türk boylar›n›n flefleri h›zla ‹slamlafl›yorlar. Çünkü çok para getiriyor ve etkin siyasi bir güç sa¤l›yor. ‹slam'› reddederlerse, ‹slam'›n ordular› çok güçlü, hepsiyle çarp›flacaklar. Bu mümkün de¤il. ‹ran fiia biçimini kabul ederlerse, mevcut hâkim kesim olan, sa¤ kesim, despot ve talanc› kesime karfl› ç›kmak zorundad›rlar ki, bu da ç›karlar›na uygun de¤il. Türk boy flefleri, feodal sultan ve melik olmak istiyorlar. Dolay›s›yla ‹slam'›n Alevi- fiia biçimine karfl›, en sa¤ ve bask›ya hizmet eden Sunili¤i kabul ederek ve bir de buna kendilerinin geliflim seviyesi olan feodalizm öncesi ilkel komünal toplumun en üst evresini ekleyerek geliflmek istiyorlar. Bu üst evreyle önemli feodal güç sahibi olma olana¤› birleflince, muazzam bir feodal s›çrama yap›yorlar. At›n üstünde bir boy, ilkel komünal toplumun en son aflamas›, yani barbarl›k aflamas›nda olmalar›, ‹slamiyet'in en sa¤ yorumuyla karfl›laflmalar›, Türk boylar›n›n egemenlerini, ‹slam'›n vurucu- k›r›c› gücü haline getiriyor. K›sa sürede ‹slamlaflmalar›yla birlikte, ‹ran’› boydan boya istila ediyorlar. Hindistan'a aç›l›yorlar, Afganistan'a aç›l›yorlar ve daha 1050 y›llar›na gel-
di¤imizde, Abbasi ‹mparatorlu¤u'nun saraylar›na ortak oluyorlar. “11. yüzy›l›n ortalar›ndan itibaren, Irak, Kürdistan ve Anadolu topraklar›na girmeye bafll›yorlar. Bu yay›lma durumlar› önemlidir. Nas›l bu kadar yay›labiliyorlar? Bunlar ‹slamiyet’te bir devrim mi yapt›lar? De¤il! Bu noktada Türk ve ‹slam iliflkilerini önemle ele al›yoruz. Bu, son derece gerçekçi bir ele al›fl tarz›d›r. Bunlar ‹slam'›n önderli¤ini ele geçirdiklerinde, ‹slam'›n en sa¤c›, en ganimetçi, en gaddar özelliklerini esas al›yorlar. Bu ne demektir? ‹slam'›n gerçek devrimcilefltirici, uygarlaflt›r›c› yönüne karfl›; en sa¤c›, gerici ve katliamc› özelliklerini esas al›yorlar. Türk egemen s›n›f›n›n, Türk feodalitesinin oluflmas› bu anlamda gericidir. ‹slam uygarl›¤›n›n özüne bile karfl›d›rlar. Yani sahte ‹slamc›d›rlar. ‹slam'›n özünü geriletmede, bask› alt›na almada ‹slamiyet'in en sahte kavmi, en sahte temsilcisidir. Niçin? ‹slam oluyorlar, ama belirtti¤imiz gibi, ganimet için ‹slam oluyor, siyasal güç olmak için, feodal melik veya sultan olmak için ‹slamiyet'i kabul ediyorlar. Bunu da en geri, en sa¤, en bast›rmac› özellikleriyle birlefltirerek gerçeklefltiriyorlar. ‹lericilik, devrimcilik burada aranabilir mi? Türklü¤ün ‹slam tarihindeki yeri ve rolü budur. Kesinlikle olumsuz yan› egemendir. Bunu Abbasi ‹mparatorlu¤u'nun y›k›l›fl›nda görmek mümkündür. ‹ran'daki devletlerin y›k›lmas›nda görmek mümkündür.
ve Sünni mezhep niteliklerindedir. Türkmenler ise, daha çok ‹slam'›n Alevi mezhebine yaklafl›rlar. Bu da anlafl›l›rd›r. Çünkü s›n›fsal bir çeliflki var ve bu o zamandan beri Türkmenlerle boy beyli¤ini bir savafl›m içinde tutmufltur. Bu savafl›m gerçekten fliddetlidir. Türk boylar›ndaki savafl›m, özellikle Türk boylar›n›n devletleflmesi ile birlikte çok ac›mas›z bir hâl al›r. Türk boy beyleri, Türkmenlere yapt›klar› gaddarl›¤›, di¤er kavimlerden daha fazla yapm›fllard›r. Çünkü onlar›n s›n›f iktidar›n› engellemekte, etkilemektedir. S›n›flaflma sürecinde, kabile oymaklar›n›n ayr›fl›ma u¤ramas›nda, sert bir tarzda ç›karlar kavgas› bafll›yor. Bu ç›karlar kavgas›nda, elbette ki feodalizmi esas alan kesim hâkim ç›kacakt›r, Türkmen ise serfleflecektir. Türkmenler da¤lara yerleflir. Beyler, imparatorluklar›n eski devlet merkezlerine yerleflir. Ba¤dat'tan Konya'ya, ‹stanbul'a ve di¤er irili- ufakl› feodal devletçik merkezlerine yo¤unlaflacaklard›r. S›n›f çat›flmas›ndan ötürü de, Türkmenler Toros da¤lar›na çekilecektir. K›y›da-köflede, flurada-burada kendini yaflatmaya çal›flacakt›r. Türk toplumundaki s›n›fsal çeliflmenin do¤uflunun, dinsel bir görünüme, mezhepsel bir görünüme bürünmesinin anlam› budur. Bu tip bir geliflme, Büyük Selçuklu’da olsun, Anadolu Selçuklular›’nda olsun, Türk devletlerinin kurulufllar›nda bu model oldu¤u gibi izlenir. Feodalleflen kesim, ‹slam'›n Sünnili¤i’nin hakim sa¤ yönünü esas al›r. Bunun ideolojik k›lavuzlu¤u alt›nda Anadolu'ya yerleflir. Anadolu'da belli bir yo¤unlaflma ile birlikte, Anadolu Selçuklular›n kuruluflundan sonra, çok say›da Türk boylar› Anadolu'ya ak›n ederler. O bilinen büyük göç dalgalar› geliflir. Oldukça büyük bir Türk ve ‹slam nüfusu burada yo¤unlafl›r, Bizans'› geriletirler. Döneme göre ‹slam’›n ileri bir uygarl›¤› temsil etmesi, Bizans’›n ise, özellikle egemenlik alt›nda tuttu¤u kendi halk› ve halklar üzerinde yüzy›llardan beri süren i¤renç bir bask›y› temsil etmesi Bizans'›n geriletilmesinde rol oynar. Halklar, art›k bask› ve sömürüden nefret edi-
ew e. c
‹slamiyet’in Ehl-i Beyt gelene¤ini sahiplenerek varl›klar›n› sürdürmeye ve üzerindeki bask›lar› hafifletmeye çal›flm›fllard›r. T›pk› bir zamanlar Kürt Alevilerin yapt›¤› gibi.
Türk toplumunda s›n›fsal çeliflflm me mezhepsel bir görünüme bürünmüflflttür
“Burada hemen bir konuya daha de¤inmek gerekiyor: Türk boylar›n›n egemen kesimi, sermaye, güç, art› de¤er veya siyasi güç elde eden kesimi h›zla palazlan›r ve devlet gücü haline gelirken, Türk boylar›n›n alt kesimi, yani afliret birlikleri da¤›l›r. ‹lk s›n›flaflma bafllar. Feodalleflenler ve bir de serfleflenler vard›r. Serfleflenler Türkmenlerdir. Feodalleflenler ise, afliretlerin önde gelen boy beyleridir. Onlar›n ‹slam'a yaklafl›mlar› gerici, sa¤c›
Eylül 2009
om
72
Eylül 2009
SERXWEBÛN
“Osmanl›lar Alevilerin fifiiia Safavilerle iliflflkkilerini gerekçe yaparak çok say›da Alevi’yi katletmiflflttir. Osmanl› devleti katliamlara meflflrruiyet kazand›rmak için merkezi otorite karflfl››s›nda tehdit olarak gördü¤ü Alevilerin ‹ran ile
lelikle direniflçilerin iradesi, umudu k›r›lmaya çal›fl›l›r. Ancak Baba ‹lyas’›n öldürülmesi halkta daha büyük bir öfkeye yol açar ve isyan büyüyerek devam eder. ‹syan eden halk Amasya’y› teslim al›r ve Selçuklular›n baflkenti Konya’ya do¤ru ilerler. Konya’y› kuflatmak için K›rflehir’e yönelen isyanc› halk burada çok haz›rl›kl› ve donan›ml› bir düflman gücüyle karfl›lafl›r ve burada yaflanan fliddetli çarp›flmalar sonucunda Baba ‹shak öldürülerek isyan bast›r›l›r.
ne te we .c om
yorlar. Çünkü böyle bir imparatorluktan yüzy›llardan beri çekiyorlar. ‹slam onlara bir taze kuvvet, bir kurtar›c› kuvvet gibi geliyor. Türklerin iflgal ve istilas›n›n özünde bu olmamas›na ra¤men, ‹slam'›n genel alg›lan›fl› biraz böyledir. Köhnemifl Bizans'a karfl› taze bir kuvvet olarak belirir. Türk kavimi, boy feodalleri eliyle çok fazla güç kazanm›fl bir ‹slam sald›r›s› söz konusudur. Bu güç Araplar›n elinde asl›nda k›smen s›n›rl›d›r. Malatya'ya kadar gelirler, ama Bizans'› zapt edemezler. Bizans'›n zapt›, ‹stanbul'un fethi daha çok Türk egemenli¤i, yani Osmanl› ‹slam ‹mparatorlu¤u'nda gerçekleflecektir. Bizans'›n önce geriletilmesi ve daha sonra y›k›lmas›, bu aç›dan eski bir imparatorluk biçiminin, Roma'da vücut bulan bir imparatorluk biçiminin afl›lmas› ve en sa¤c›, biraz da gecikmifl büyük merkezi Osmanl› ‹mparatorlu¤u'nun kurulmas› demektir.”
73
Alevilere büyük zulüm
ve katliamlar yaflflaat›lm›flfltt›r
hak’tan ismini alan Babailer ‹syan›d›r. O dönem Selçuklu Sultan› 2. Keyhüsrev’dir. Keyhüsrev babas›n› zehirleyip öldürerek iktidar› ele geçiren ac›mas›z ve despot bir Selçuklu sultan›d›r. Halk, dini, siyasi, kültürel ve ekonomik çok yönlü ve oldukça fliddetli bask›lara maruz kalmaktad›r. Farkl›l›klara tahammül edilmemekte, her gün say›s›zca katliam geliflmekte, a¤›r vergilerle toplum açl›ktan k›r›lmakta büyük bir ezilmeyi yaflamaktad›r. Toplumla ba¤›n› kesen fielçuklu devleti her fleyi kendi iktidar ç›karlar›na göre düzenlemektedir. Alevi kesim üzerinde ise iki kat› bir adaletsizlik, eflitsizlik ve katliam politikalar› sürmektedir. Tüm bu bask›lar karfl›s›nda halk muhalefeti gittikçe geliflmektedir. Devletin bask›c› ve sömürgeci politikalar›na karfl› halk› örgütlemeye çeken Baba ‹lyas ve Baba ‹shak Alevilerin en etkili önderleridir. Alevi toplumu içinde Baba ‹lyas bir Peygamber gibi görülmektedir. ‹syan 1240 sonbahar›nda Baba ‹lyas ve Baba ‹shak öncülü¤ünde bafllat›l›r. ‹syan›n bafllad›¤› ilk merkez Kürtlerin yaflad›¤› Kefersund, Samsat ve Ad›yaman yöreleridir. Büyük ço¤unlu¤u Kürt Alevilerden oluflan isyan Türkmen Alevilerinin de kat›l›m›yla dalga dalga yay›l›r. Bir süre sonra Kefersund, Ad›yaman, Gerger ve Kahta isyanc›lar›n eline geçer. ‹syanc› güçler Amasya’ya girer. Amasya’daki çarp›flmalar sonucunda Baba ‹lyas öldürülür. Baba ‹lyas’›n cesedi kale surlar›na as›larak halka teflhir edilir ve böy-
ww
w.
Önder Apo’nun da dikkat çekti¤i gibi Türk Alevilerin Alevili¤i, Türklerin eski dini fiamanizm baflta olmak üzere o güne kadar gelmifl ve oturmufl geleneksel inanç ve yaflam kültürleriyle ‹slamiyet’in sol yorumunun ve bölgede hâkim olan Alevi inanc›n›n sentezidir. Türk Alevili¤i Abbasilerle iflbirli¤ine girerek devletleflen Selçuklu egemenlerine karfl› bir direnifl gelene¤i ve örgütlemesidir. Selçuklu beylerinin ‹slamiyet’in Sünni mezhebini devletin resmi dini haline getirmeleriyle birlikte Alevileflen kesim üzerinde bask›lar yo¤unlaflm›flt›r. ‹slamiyet’te bir sa¤ sapma olarak geliflen Sünnilik, gerici bir dincilik silah›na dönüflerek Alevilere büyük bir zulüm ve katliamlar yaflatm›flt›r. Selçuklular sürecinde bask›lara dayanamayan Aleviler çok say›da isyana kalkm›fl, bütün bu isyanlar çok kanl› bir biçimde bast›r›lm›flt›r. Bu isyanlar›n en belirgin ve etkili olanlar›ndan biri Baba ‹lyas ve Baba ‹s-
iliflflkkilerini sürekli gündemde tutarak Sünni halk deste¤ini m›flfltt›r” kazanmaya çal›flflm
Alevilik Osmanl› devleti taraf›ndan
sapk›n bir inanç olarak görülmüflflttür
Aleviler üzerindeki inkâr ve imha uygulamalar› Osmanl›lar sürecinde daha sistemli bir bask› ve k›y›m politikalar› biçiminde devam etmifltir. Alevilik Osmanl› devleti taraf›ndan sapk›n bir inanç olarak görülmüfl ve toplumun refleksleri de buna göre yönlendirilmifltir. Mensuplar›n›n katledilmesi için fieyhülislam taraf›ndan fetva verilmifltir. Yedi Alevi’yi öldürenin cennete gidece¤i söylenerek Sünni ba¤nazl›k körüklenmifl, halklar birbirine düflman hale getirilerek rant siyaseti yap›lm›flt›r. Kafir olarak nitelendirilen Alevilerin yeryüzünden silinmesi, fleriat›n bir emri olarak toplumun önemli bir kesimine kan›ksat›lm›fl ve her yerde Alevi av›na ç›k›lm›flt›r. Osmanl›lar Alevilerin fiia Safavilerle iliflkilerini gerekçe yaparak çok say›da Alevi’yi katletmifltir. Osmanl› devleti katliamlara meflruiyet kazand›rmak için merkezi otorite karfl›s›nda tehdit olarak gördü¤ü Alevilerin ‹ran ile iliflkilerini sürekli gündemde tutarak Sünni halk deste¤ini kazanmaya çal›flm›flt›r. Osmanl›n›n a¤›r bask›lar› alt›nda ezilen Anadolu Alevileri ise ‹ran ile iliflkilerini gelifltirip destek aray›fl›na girmifllerdir. Bu aray›fl Osmanl› devletinin bask›c› ve imhac› politikalar›n›n bir ürünü olarak geliflmifltir. Bu dönemde Pir Sultan Abdal Osmanl› paflalar›n›n haks›zl›klar›na ve zulmüne saz› ile karfl› koymufl, isyan hareketlerine aktif destek sunmufltur. Dönemin Sivas Valisi H›z›r Pafla taraf›ndan tutukla-
SERXWEBÛN
Mezhep çat›flflm malar›yla Kürtler aras›nda ciddi parçalanmalar yarat›lm›flfltt›r
ne t
Osmanl› sürecinde Kürdistan’da belli bir say›da Kürt beyli¤i vard›r. Kürt beyliklerinin kurulmas›yla birlikte Kürtler içinde de ciddi bir s›n›flaflma geliflir. Osmanl›n›n dolayl› destekleri sonucu kurulan beylikler Osmanl› ile iflbirli¤i halinde olmufllard›r. Bir nevi Osmanl›lar›n Kürdistan’daki temsilcileri gibi bir rol oynam›fllard›r. Kürtler içerisinde geliflen s›n›flaflma sonucu oluflan bey-mir yap›s›, Osmanl› ile iflbirli¤ine girmifl ve iflbirlikçi bir Kürt egemen s›n›f oluflmufltur. ‹slamiyet’in Sünni mezhebine dayanan bu egemen yap› Sünni mezhebin kurumlaflm›fl yap›s›n› temsil eden Osmanl›lar›n Aleviler üzerindeki katliamc› politikalar›na direkt dahil olmufltur. Bu durum Kürtler aras›nda da ciddi bir parçalanmaya, çeliflki ve çat›flmalara yol açm›flt›r. Yavuz Sultan Selim taraf›ndan say›lar› 40 binleri aflan say›da Alevi bir ç›rp›da katledilmifl ve ard› s›ra aral›ks›z olarak bask› ve katliamlar sürmüfltür. Osmanl› padiflah› Yavuz Sultan Selim’in gelifltirdi¤i Alevi katliamlar›, Sünni ve Alevi Kürtler aras›nda ciddi parçalanmalara yol açm›flt›r. Mezhep, tarikat ayr›mc›l›klar› geliflmifltir. Devlet ve devletin yan›nda yer alan Kürt beyleri, mezhep farkl›l›klar›n› kullanarak Kürtler içe-
risinde bölünmelere ve düflmanl›klara yol açm›flt›r. Kürtler içerisinde direniflçi gelene¤i temsil eden Alevilik ile merkezi devlet yap›s› ile iflbirli¤i halinde olan Sünnilik egemen yap›lar taraf›ndan çok bilinçli ve planl› bir biçimde ifllenerek Kürtler aras›ndaki çeliflki ve çat›flmalar körüklenmifl, günümüze kadar gelen çok köklü önyarg›lara yol aç›larak Kürt halk› bölünmüfl ve halkta birbirine karfl› düflmanca duygular gelifltirilmifltir. Osmanl›lar sürecinde Aleviler üzerinde uygulanan fliddet ve katliam politikalar› Alevilerde derin k›r›lmalara yol açarak belli bir kesimi devletin içine çekmifltir. ‹flbirlikçileflen bu ihanetçi kesimler devletin toplum üzerinde gelifltirdi¤i kirli siyasette çok etkili rol oynam›fl ve Alevilerin devletin içine çekilmesine yönelik politikalarda büyük bir u¤rafl içinde olmufllard›r. Bu noktada Bektaflili¤i bir nevi bu realitenin bir sonucu olarak ortaya ç›kan iradesi k›r›lm›fl, direnifl gelene¤inin d›fl›na ç›km›fl, teslimiyetçi kesimin devlet eliyle örgütlendirilmesi olarak de¤erlendirmek yanl›fl olmaz.
Bektaflfliilik direniflflççi Alevili¤e karflfl›› bir alternatif olarak geliflflttirilmiflflttir
Bektaflilik 13. yüzy›lda Anadolu’da Hac› Bektafli Veli taraf›ndan gelifltirilen bir tarikatt›r. Yerleflik tekke örgütlemesine dayanan bu tarikat, dönemin devlet sultanlar› taraf›ndan desteklenmifl ve k›rsala dayanan direniflçi Alevili¤e karfl› bir alternatif olarak siyaset malzemesi yap›lm›flt›r. Alevilerden koparak liberal bir çizgiye kayan ve devletle uzlaflan, devletin hizmetine giren bu e¤ilim süreç içinde tümden özüne ihanet ederek iflbirlikçileflmifltir. Osmanl› sürecindeki Bektafli tarikat› iflbirlikçi ve kaypak bir yap›lanma kazanarak merkezi devletin Alevi politikas›nda etkili bir araç olarak kullan›lm›flt›r. Bektaflilik, Osmanl›n›n Alevili¤in genel toplum üzerindeki etkisini k›rmak için direniflçi Alevi gelene¤ine karfl› gelifltirdi¤i alternatif bir yap›-
w.
ww
lanmad›r, oluflumdur. Bektaflilik, Osmanl›n›n siyasi ç›karlar›na hizmet eden, günümüzde de TC devletine ayn› hizmeti gören iflbirlikçi bir tarikatlaflmad›r. Bu gerçe¤i Önder Apo flu sözlerle ifade etmifltir: “ Pir Sultan gelene¤i Osmanl›ya karfl› direnifl iken, yine Alevilik de direnifl iken Yavuz’un bir Bektafli oca¤›n› gelifltirmesi ve bizzat kendisini ve Yeniçerileri Bektafli yapmas› vard›r. Osmanl›’da Bektaflicilik; direnen Alevicili¤e karfl› devletle birleflen Alevilik veya kendine göre takt›klar› bir isimdir. Devletleflmifl, devletle ç›kar bütünlü¤üne girmifl, devletin bizzat örgütledi¤i bir Alevi inanç kesimini sözüm ona temsil ediyor. Pir Sultan bu y›llarda dara¤ac›na çekilirken, Yavuz gibi Osmanl› sultanlar› kendini Bektafli ilan eder. Yeniçerileriyle kafalar› uçururken, k›rk bin kifliyi kuyuya doldururken kendilerini sözüm ona Alevi olan Bektafli oca¤›na, dergâh›na kapat›rlar. Buran›n mezhebine girerler. Bu büyük bir sapt›rmad›r, benim bildi¤im kadar›yla Alevilik tarihinde ihanet hareketidir.” Önder Apo’nun da dikkat çekti¤i gibi Osmanl›n›n Bektaflili¤i örgütlemesinin temel nedeni devlete muhalif olan Alevilerin etkisini k›rmak, Bektaflilik yoluyla Alevilik inanc›nda ve kültüründe yozlaflma yaratmak, Alevili¤i sistem içine çekmek ve yumuflak maske ifllevi gören Bektaflilik ile Müslümanl›¤› di¤er etnik ve dini az›nl›klara yaymakt›r. Bu aç›dan Bektaflili¤i Alevilik olarak de¤erlendirmek büyük bir yanl›flt›r. Alevi gelene¤i tarihin bafllang›c›ndaki komünal demokratik de¤erlerden kayna¤›n› alan, ‹slam’›n sol e¤ilimi ile de bir bütünleflmeyi yaflayan halklar›n devlet d›fl› demokratik özgürlük e¤ilimidir. Alevili¤in Bektaflilik gibi devlet iflbirlikçili¤i ile hiçbir ilgisi olmad›, olamaz. Alevilik Ortado¤u’nun kök kültürünü tüm fliddetli bask› ve zora ra¤men günümüze kadar getirmifltir. Bin y›llar›n buhran›n› afla afla neolitik kültürün, komünal de¤erlerin en iyi tafl›y›c›l›¤›n› yapm›flt›r. Bu de¤erleri içinden geçti¤i her ça¤›n demokratik, özgürlük de¤erleriyle buluflturarak en mükemmel inanç harmanlamas›na
ew e. c
narak idam edilmifltir. Yine 15. yüzy›lda Osmanl› merkezi otoritesine karfl› gelifltirilen fieyh Bedrettin isyan› da Anadolu Alevilerinin öncülü¤ünde gelifltirilen demokratik, ilerici bir isyand›r. fieyh Bedrettin'in müritleri olan Börklüce Mustafa ve Torlak Kemal isyan›n bafl›n› çeken etkili liderlerdir. Börklüce Mustafa Ayd›n yöresinde, Torlak Kemal ise Manisa yöresinde halk› örgütleyip harekete geçirirler. fiiddetli çarp›flmalar sonucunda isyan çok kanl› bir biçimde bast›r›l›r. Börklüce ve Torlak Kemal as›l›r. fieyh Bedrettin ise 1420 y›l›nda Serez çarfl›s›nda ç›plak bir biçimde halk›n gözü önünde idam edilir.
Eylül 2009
om
74
Eylül 2009
SERXWEBÛN
ne te we .c om
gitmifl, insanl›¤›n kök de¤erlerine yeni de¤erler eklemifl, inanc›n› zenginlefltirmifltir. Bu aç›dan Alevilik sadece bir kesimle de s›n›rl› bir inanç olgusu de¤ildir. Toplumsall›¤›n, komünal demokratik de¤erlerin oldu¤u, birey ile toplum aras›nda belli bir dengenin sa¤land›¤› her yerde Alevilikten bahsedilebilir. Alevilik ne yere ne zamana ve ne de bir halk kesimine özgü bir inan›fl biçimidir. Komünal demokratik, özgürlük de¤erlerini bir ‹ngiliz de tafl›sa onda da Alevilik vard›r denilebilir. ‹nsanl›¤›n yüce de¤erlerini kim daha çok temsil ediyor ve bünyesinde tafl›yorsa onun Alevi oldu¤unu söylemek yanl›fl olmaz. Çünkü Alevilik tarihin bafllang›c›ndan bu ana kadar bu de¤erlerin en güçlü tafl›y›c›l›¤›n› yapan topluluklar›n kendisidir.
75
Alevilik komünal yaflflaam›n devam›n›
sa¤lamada en temel zemin olmuflflttur
ww
w.
Devletçi-iktidarc›, hiyerarflik sistemin ve kültürün hâkim oldu¤u her yerde komünal de¤erlerde afl›nmalar yaflanm›flt›r. Devletten uzak, da¤lar›n ve ormanlar›n derinliklerinde özgür, eflit bir yaflam sistemi kurularak bu de¤erler hep korunmufl ve gelifltirilmifltir. Bu özgür ve eflit yaflam olmasayd› insanl›¤›n komünal, demokratik de¤erlerini korumak mümkün olamazd›. Alevilik demokratik duruflta ›srar ederek ve bu duruflu direniflçi bir gelene¤e dönüfltürerek komünal yaflam›n devam›n› sa¤lamada en temel zemin olmufltur. Alevilik gerçe¤i buyken Bektaflilik de Aleviliktir demek gerçe¤i ters yüz etmektir. Zira Bektaflilik için özünden sapt›r›lm›fl ve iflbirlikçileflmifl, devlet içileflmifl devflirilmifl Alevilik demek belki bir anlam ifade edebilir, ancak tersi yaklafl›m hiçbir anlam ifade etmeyecektir. Osmanl› güdümünde ve direkt deste¤i ile kurulan Bektafli tekkeleri, Aleviler için hem bir zoraki s›¤›nak hem de bir asimilasyon oca¤› olarak görev yapm›flt›r. Bu tekkeler Müslümanl›kla H›ristiyanl›k aras›nda bir köprü görevi yap-
m›flt›r. H›ristiyan devflirmeler aç›s›ndan da bir “ocak” ifllevi görmüfltür. Devflirilenler devflirme iflinde en büyük ustal›¤› sergilemifllerdir. Yavuz Sultan Selim zaman›nda Yeniçeri oca¤›n›n bir Bektafli oca¤› haline getirilmesi bu gerçeklikle ba¤lant›l›d›r. Yeniçeri oca¤›n›n hangi amaçla kuruldu¤u malumdur. Küçük yaflta H›ristiyanlar baflta olmak üzere gayri-Müslim birçok az›nl›ktan toplanan çocuklar bu ocaklarda Osmanl› ‹mparatorlu¤unun kirli-kanl› planlar›n› hayata geçirmek için çok özel e¤itimlerle devflirilerek yetifltirilmektedir. Köksüzlefltirilen bu gençler kendi halk›na karfl› düflman olarak yetifltirilip halklar›n soyk›r›m›nda kullan›lm›fllard›r. Yeniçerilerin e¤itim yerleri ocak olarak tan›mlanm›fl ve bununla Alevi ocaklar›n›n anlams›zlaflt›r›lmas› hedeflenmifltir. Yeniçeriler Bektafli tarikat›n›n üyesi yap›larak Müslüman olmayan toplum kesimlerinin Müslümanlaflt›r›lmas›nda politik bir örgütleme arac› olarak kullan›lm›fllard›r. Bektafli maskesiyle toplumda devlete karfl› sempati gelifltirilmeye çal›fl›lm›flt›r. Osmanl› sürecinde en kanl› katliamlara yeniçeriler damgas›n› vurmufltur. Ocakta yetifltirilerek imparatorlu¤un en keskin silahl› askeri haline getirilen bu gençler, insani duygular› öldürülerek hayvanl›k s›n›r›na çekilmifllerdir. Öyle ki yeniçeriler gözünü k›rpmadan tarlada t›rpan kullan›r gibi k›l›çla bir anda onlarca insan›n bafl›n› kesen duygusuz birer insan taslaklar›na dönüfltürülmüfl, fetihlerde Os-
manl›n›n en etkili vurucu gücü haline gelmifllerdir. Hac› Bektafli Veli dergah›ndan destur alan yeniçeriler devletin silahflörlü¤ünü yaparak topluma büyük ac›lar yaflatm›fllard›r. Yeniçeriler özellikle Alevileri Osmanl› denetimine sokmak ve teslim almak için çok ac›mas›z bir fliddet uygulam›fl ve katliamlar gerçeklefltirmifllerdir.
Hac› Bektaflflii Veli Alevili¤i devlet
yandaflflll›¤›na dayal› yorumlamaktayd›
Hac› Bektafli Veli Anadolu Alevileri üzerinde büyük bir otoritesi olan etkili kiflilerin bafl›nda gelmektedir. Halkç› yanlar› olmakla birlikte devlete çok uzak biri de de¤ildir. Selçuklular döneminde geliflen Babailer isyan›nda ciddi bir rol oynamam›flt›r. Devlet yandafll›¤›na dayal› Alevili¤i yorumlayan Hac› Bektafli Veli tarikat›, Osmanl›lar sürecinde devletin Alevilere dönük asimilasyoncu kirli politikalar›n›n uygulanmas›nda aktif bir rol üstlenmifltir. Hac› Bektafli Veli dergah› Osmanl› imparatorlu¤una yapt›¤› katk›lardan dolay› Osmanl›n›n kuruluflunda temel bir ayak olarak an›lmaya bafllanm›flt›r. Bu tarikat ve tekkelerin gelir-gideri devletçe karfl›lanm›fl, bu durum bir gelenek biçiminde sürüp gitmifltir. Osmanl›n›n çözülüfl döneminde ortaya ç›kan Bat›c› ak›m›n içinde birçok Jön Türk de kendilerine Bektafli demifllerdir. Osmanl› dönemine genel bir pencereden bakt›¤›m›zda Aleviler üzerin-
SERXWEBÛN
ne t
Devletin yaratt›¤› Alevi-Sünni çeliflflkkisi bu
çeliflkisi sürekli canl› tutulup ve çeflitli provokasyonlarla da beslenerek çeliflkinin-çat›flman›n süreklili¤i sa¤lanmaya çal›fl›lm›flt›r. Cumhuriyetin kurulufluyla birlikte Aleviler üzerindeki uygulamalarda çok ciddi bir de¤ifliklik olmam›flt›r. Bask›lar›n yo¤unlu¤u Alevilerin inançlar›n› korkusuzca yaflamalar›n› engellemifltir. Aleviler ibadetlerini Osmanl› sürecindeki gibi gizli yapmaya bafllam›fl, Alevi oldu¤unu söylemekten korkmufl, Alevi olduklar› anlafl›lmas›n diye k›l›ktan k›l›¤a girmek zorunda kalm›fllard›r. Alevi ocaklar› ve cem evleri faaliyetlerini gizli, dikkat çekmeyen yerlerde yapmaya bafllam›fllard›r. Alevi kültürünün yaflat›lmas›nda, direniflçi özünün korunmas›nda ve demokratik-komünal de¤erlerin sürdürülmesinde belirleyici bir ifllev gören bu e¤itim kurumlar›, bask› alt›nda tutularak ve ad› konmam›fl bir yasa¤a tabi tutularak Alevi inanc›n›n ö¤renilmesinin, toplumsal dayan›flman›n, komünal kültürün yaflat›lmas›n›n önü al›nmaya çal›fl›lm›flt›r. Alevilik unutturulup, yozlaflma yarat›larak devletin güdümüne sokulmas› hedeflenmifltir. Sonuç olarak Alevi ocaklar›n›n ve cem evlerinin ifllemez duruma gelmesi büyük oranda toplumsall›¤› parçalam›fl ve birçok olumsuz etkilenmeye aç›k bir durum ortaya ç›karm›flt›r. ‹nanç ritüelleri gizli yap›lsa da artan bask›lar ve d›fl etkilenmeler süreçle önemli bir erimeye yol açm›flt›r. Sonradan devlet destekli kurulan baz› cem evleri devlet politikalar›na hizmet etmenin d›fl›na ç›kamam›flt›r. Aksine Alevi kültürünün eritilmesinde bu cem evlerinin çok büyük katk›lar› olmufltur. Bektaflilik bu erime sürecinde Aleviler aç›s›ndan en büyük tuzaklar›ndan biri olmufltur. Cumhuriyet tarihi boyunca kurulan birçok Bektafli Cem evi ve dernekleri, Yeniçeri ocaklar›n›n Alevili¤ini çok fazla aratmayacak sahte Alevilik örnekleri sergilemifllerdir. Kendisini Alevi-Bektafli gösteren Yavuz Sultan Selim ne kadar Alevi olabilmiflse bu kurumlar›n bafl›n› çekenler de bir o kadar Alevi olabilmifllerdir. Alevili¤in, devlet d›fl› yaflam biçimini, de-
güne kadar sürekli canl› tutulmuflflttur
ww
w.
Osmanl›n›n y›k›l›fl dönemlerinde Sultan 2. Abdülhamit taraf›ndan kurulan ve iflbirlikçi Sünni Kürtlerden oluflturulan Hamidiye Alaylar›, Ermeniler ve Aleviler baflta olmak üzere baz› az›nl›klara yönelik imha planlar›nda kullan›lm›fllard›r. Bu politika ile hedeflenen ise tarihin bafllang›c›ndan beri birlikte yaflayan halklar› çat›flt›rarak düflman hale getirmektir. Sünni Kürtleri kendisine ba¤layarak ve Sünni Kürtleri Alevi, Yezidi Kürtler üzerine sürerek Kürtler aras›nda parçalanma ve düflmanl›k yaratmakt›r. Tabii bu politikalar›n çok baflar›s›z kald›¤› söylenemez. Çok say›da Alevi’yi katleden Hamidiye Alaylar›, Alevi Kürtlerde Sünni Kürtlere karfl› ciddi bir güvensizli¤e ve önyarg›lara yol açm›flt›r. Cumhuriyet sürecinde de bu politikalar daha da etkili bir biçimde sürdürülmüfltür. Devletin bizzat kendisinin yaratt›¤› Alevi-Sünni
mokratik, komünal, direniflçi, özelliklerini tasfiye ederek devlete yamamaya çal›flan devflirmeci Bektafli Cem Vakf› ve çevresindeki cem evleri ve dernekleri, özel savafl›n hizmetinde asimilasyonu gelifltiren en etkili oluflumlar›n bafl›nda yer alm›fllard›r.
Alevilik inanc› iktidar› hedeflemeyen
komünal demokratik ve özgür yaflflaam› esas alan bir inançt›r
Cem evlerinin diyanete ba¤l› bir kurum haline getirilme tart›flmalar› da bu asimilasyon politikalar›n›n bir parças› olarak gündeme girmifltir. Devletin Alevili¤i Diyanet ‹flleri Bakanl›¤›’na ba¤layarak kontrole alma hesaplar›, Cem Vakf› taraf›ndan ilgiyle karfl›lanm›fl, destek görmüfltür. Alevili¤in Diyanet ‹flleri Bakanl›¤›’na ba¤lanmas› demek Alevili¤in devlet kontrolüne al›narak eritilmesi ve iktidar›n bir arac› haline getirilmesi demektir. Alevilik inanc› iktidar› hedeflemeyen, komünal, demokratik ve özgür yaflam› esas alan bir inançt›r. Diyanet yoluyla devlete ba¤lanmas› demek komünal, demokratik özünü tümden kaybederek Sünnileflmesi demektir. Ortaya ç›kacak böyle bir durumun da Alevilik ile hiçbir ilgisi ve ba¤› olamaz. Alevili¤e yönelik asimilasyon politikalar›nda di¤er bir argüman ise Alevili¤i Orta Asya’ya dayand›rma safsatalar›d›r. Bu tür basit ve s›radan iddialarla amaçlanan fley ise, Alevilerin Orta Asya kökenli Türk oldu¤u yalan›n› kabul ettirip Alevi Kürtleri devletin kuyru¤una takarak hem devlet d›fl› komünal demokratik de¤erlerinden uzaklaflt›rmak, hem devrimci hareketlerin dayand›¤› zemini kurutmak hem de Kürtleri bölmektir. Bu teori halen de çok s›cak bir biçimde gündemde tutuluyor ve devletçi partilerin temel bir propaganda arac› haline getiriliyor. Oysa konunun birçok yerinde belirtti¤imiz gibi Alevili¤in kökleri neolitik devrimin ilk yafland›¤› yer olan Ortado¤u’nun ana soy a¤ac›na dayan›yor. Ve her yere oldu¤u gibi Orta Asya’ya da neolitik kültür Ortado-
ew e. c
de bask›lar›n a¤›rlaflt›¤› ve katliamlar›n yo¤unlaflt›¤› süreçlerin 15. ve 16. yüzy›llar oldu¤unu görürüz. Bu yüz y›llarda Osmanl› Do¤u Roma’y› fethetmifl, topraklar›n› oldukça geniflletmifl ve nüfuzunu çok büyük bir alana yayarak güçlü bir monarflik imparatorluk haline gelmifltir. ‹mparatorluk içinde ise kendi ç›karlar›n› tehlikeye düflürece¤ini düflündü¤ü topluluklar›, devlet d›fl› inanç ve kültürel oluflumlar› direkt hedef alm›flt›r. Bunlar›n bafl›nda ise devletçi-iktidarc› sistem karfl›t› bir inanç ve kültürel yap›lanmaya sahip olan Aleviler gelmifltir. Osmanl› ‹mparatorlu¤u Alevileri en büyük has›m olarak görmüfl ve vahflice bir yönelim içine girmifltir. Bu yüzy›llarda Celali olarak nitelendirilen Alevi isyanlar› çok kanl› ve vahflice bast›r›lm›fl, isyanc›lar bir bir k›l›çtan geçirilmifl, toplu olarak kuyulara doldurulmufltur. Osmanl› tarihinde Kuyucu Murat Pafla olarak ünlenen ve metedilen cani Murat, insanl›¤›n yüz karas› olarak insanl›k tarihine geçmifl ve lanetle an›lm›flt›r.
Eylül 2009
om
76
Eylül 2009
SERXWEBÛN
has›na çekilmeye çal›fl›lm›flt›r. Sözde laiklik söylemleriyle devlet ve din iflleri birbirinden ayr›ym›fl gibi bir görüntü oluflturulmufl, egemen mezhep Sünnili¤in etkisi k›r›lm›fl havas› yarat›larak binlerce Alevi bu yan›lsaman›n tuza¤›na düflürülmüfltür. Bu aldatmacaya kanan çok say›da Alevi, cumhuriyetin kurucu partisi CHP’yi adeta bir H›z›r-kurtar›c› gibi karfl›lam›flt›r. Oysa CHP, Cumhuriyet tarihi boyunca Alevilerin bafl›na en büyük felaketleri ve katliamlar› getiren bir partidir. Laikçi kesilen CHP hem sol hareketlerin devlet kontrolüne al›nmas›nda hem de Alevilerin devlet içine çekilmesinde çok ars›zca ve ahlaks›zca bir rol oynam›flt›r. Devrimci-direniflçi kesimler üzerinde devlet ideo-
vunucusu ve bekçisi olma rolünü lay›k›yla üstlenmifl ve kusursuzca oynam›flt›r ve halen de oynuyor.
Baz› Alevilerin hala CHP’nin etkisinde
ne te we .c om
¤u’dan yay›l›yor. Neolitik kültürü güçlü özümsemifl bir toplum olan Aleviler, ‹slamiyet’in ezilenlere, bask› gören toplum kesimlerine yak›n olan AliEhl-i Beyt gelene¤ini de özümseyerek, komünal, demokratik, özgür yaflama dayal› inançlar›n› zenginlefltirerek yeni bir senteze ulaflt›klar›nda, Türkler halen Ortado¤u’ya gelmifl de¤ildirler. Türklerin Ortado¤u’ya gelifli ve yerleflmesi 1071 y›l›nda Kürtlerin deste¤iyle Malazgirt savafl›n› kazanmalar› sonras› gerçekleflebiliyor. Daha önce de belirtti¤imiz gibi fiaman inanc›n›n etkilerini yo¤un tafl›yan, neolitik kültürden de biraz etkilenerek iktidar odaklar›na mesafeli duran ezilen Türk halk kesiminin önemli bir bölümü Anadolu’da Alevilik inanc›yla tan›fl›nca çabucak kaynafl›p bu inanc› sahipleniyor. Kendi geleneksel inançlar›n› da katarak kendi halk özgünlü¤ünde yeni bir sentez ortaya ç›kar›yor.
77
Aleviler laiklik demagojisiyle devletin etki sahas›na çekilmeye çal›flfl››lm›flfltt›r
boyunca Alevilerin baflfl››na en
büyük felaketleri ve katliamlar› getiren bir partidir. Laikçi kesilen CHP hem sol
hareketlerin devlet kontrolüne
al›nmas›nda hem de Alevilerin devlet içine çekilmesinde
çok ars›zca ve ahlaks›zca bir rol oynam›flfltt›r”
lojisini hâkim k›larak bu kesimlere en büyük sald›r›y› ve kötülü¤ü CHP gerçeklefltirmifltir. Ve maalesef bugün bile bu gerçe¤i yeterince idrak edemeyen çok say›da Alevi halen “benim partim CHP’dir” demektedir. Emevilerin ‹slamiyet’in özünü sapt›rmas› gibi ve bu ça¤›n Emevi hareketi olan AKP’nin de bu sapmay› derinlefltirmesi gibi, CHP de laikli¤i sapt›r›p kendine göre yorumlayarak yeni bir dincilik ideolojisi üretmifltir. ‹nsanlar›n din-vicdan özgürlü¤ünün ifadesi olan laiklik, özünden sapt›r›larak dincili¤in yeni bir formu-versiyonu olarak topluma içirilmifltir. Böylelikle kapitalist sisteme laikçilik ideolojisiyle yeni bir aç›l›m getiren CHP, kapitalist sistemin sad›k bir sa-
ww
w.
Devletçi egemen güçler her konuda oldu¤u gibi bu konuda da gerçekleri odukça çarp›t›yor. Gerçekleri çarp›tmalar›ndaki temel amaç ise güç ve iktidar kayg›lar›d›r, iktidarlar›n› sa¤lama alma aray›fllar›d›r. Türkiye Cumhuriyeti de demokrasinin temel dinamik gücü olan Alevileri bir yandan katlederken, bir yandan da asimile etmenin bin bir türlü yöntemini gelifltiriyor. Cumhuriyet’in kuruluflundan bir süre sonra nüfusunun yaklafl›k yüzde 98’i Alevi Kürt olan ve 1936 y›l›na kadar binlerce y›l özerk yaflayan Dersim, iflgal edilmifl, say›lar› 90-100 binlere varan say›da Alevi Kürt korkunç bir biçimde katliamdan geçirilmifl, binlercesi göçertilmifl, binlerce çocu¤a ve gence ise e¤itim ad› alt›nda devflirilmek üzere el konulmufltur. Di¤er yandan çok planl› bir biçimde Alevi düflmanl›¤› gelifltirilmifl, Alevileri öldürenlerin sevap iflleyece¤ine dair camilerde fetvalar verilmifltir. Farkl› bir biçimde ise, Aleviler, laiklik maskesi ve demagojisiyle devletin etki sa-
“CHP, Cumhuriyet tarihi
olmas› trajik-komik bir durumdur
CHP’nin temel amaçlar›ndan biri Alevileri Kürt halk›n›n sorunlar›ndan uzaklaflt›rmak, mezhepçili¤i ön planda tutarak Kürt birli¤inin önüne geçmek ve Alevileri Kürdistan Özgürlük Hareketinden koparmakt›r. Alevilerin dini ba¤nazl›¤a olan tepkilerine hitap ederek, egemen Sünnili¤e ve dincili¤e karfl›ym›fl gibi bir hava yarat›p yumuflak maske takarak, Alevileri kendi floven ve milliyetçi siyasetine alet etmeye çal›flmaktad›r. Di¤er yandan ise bu biçimde etkiledi¤i Alevi taban›na dayanarak kendi iktidar› önünde engel gördü¤ü dinci partilere karfl› iktidar mücadelesini de güçlendirmektedir. Tabii, Alevilerin CHP’nin bu sahte yüzüne aldanmalar› çok ac› verici ve flafl›rt›c› bir durumdur. Halbuki hiçbir güç ve politika bin y›llard›r iktidarc› güçlere karfl› direnen Alevileri, kendi ilkelerinden uzaklaflt›ramam›flt›r. Maalesef halen Alevilerin önemli bir k›sm›n›n bu partinin etki s›n›rlar›nda bulunmas› trajik oldu¤u kadar komik bir durumdur da. ‹flin asl›na bak›l›rsa CHP’nin yapt›¤› da bir tür dinciliktir. Alevileri Kürt halk›n›n sorunlar›ndan uzak tutarak kendi milliyetçi-floven politikalar›na alet etmek en derin bir dincilik biçimidir. Milliyetçilik de bir dinciliktir. Hem de kapitalist toplumlar ça¤›na damgas›n› vuran en tehlikeli bir dincilik biçimidir. ‹nsanlar›n yurtseverlik duygular›n› çarp›tarak iktidar›n hizmetine sürmek kadar tehlikeli ve etik d›fl› bir dincilik biçimi olamaz. Alevilerin yar›dan fazlas› Kürt’tür. Erkek egemen tarih boyunca sürekli ezilen bir kesim olan Aleviler, hem Alevi olmaktan kaynakl› sorunlar yaflamaktad›rlar ve hem de Kürt olmaktan kaynakl› ciddi sorunlar yaflamaktad›rlar. Kürt Alevilerin ezilmeleri-sömürülmeleri bu iki kimlik üzerinden olmaktad›r. Bu aç›dan Alevilik kimli-
SERXWEBÛN
w.
ww
Alevilik gerçe¤inde bu güne kadar gelen ayn› zamanda direnen insanl›k gerçe¤idir
Aleviler tarihin her döneminde çok büyük bask› ve zulüm yaflamalar›na ra¤men varl›klar›n› koruyarak bu güne kadar gelmifllerdir. Kayna¤›n› toplumlar tarihinin bafllang›c›ndan ve Ortado¤u’nun kök hücrelerinden alan, demokratik uygarl›¤›n sürdürücüsü olan bu direniflçi toplum kesimi, insanl›k de¤erlerinin bu güne gelme-
infla edilmesinde öncü bir toplum olma görevi üstlenebilir. Bat›’n›n bencil, bireyci, ezici, tüketici, öldürücü yaflam gerçe¤ine karfl›, Ortado¤u’nun komünal, demokratik, özgürlükçü, eflitlikçi, ço¤ulcu yaflam gerçe¤ini çok daha etkili temsil edebilir. Alevilik nas›l ki alt› bin y›ld›r insanl›¤›n yüce de¤erlerini koruyan bir mevzi idiyse bundan sonra da bu mevzi olma rolünü özgür yaflam seçene¤inin hayat bulaca¤› bir vahaya dönüfltürebilir. Alevili¤in flimdiye kadar yapamad›¤› da budur. Devletçi hiyerarflik sistemin bask›, zor ve zulmü karfl›s›nda kendi kabu¤una çekilerek marjinal bir durumu yaflad›. ‹nanc›n›, kültürünü, felsefesini ça¤›n yükselen demokratik de¤erleriyle do¤ru temelde güçlü bir temelde buluflturup bir aç›l›m yapamad›. Kendi dar kal›plar› içinde s›k›flt› ve tutuculaflarak dar bir mezhep seviyesine düflme tehlikesi yaflad›, yafl›yor. Bu durumu aflman›n yolu, komünal, demokratik direniflçi özünü Ortado¤u’ya yayarak ve her halk gerçe¤inde var olan olumlu insanl›k de¤erlerini kendisine katarak kültürel al›fl-verifli güçlü gelifltirebilmektir.
ew e. c
sinde çok büyük bir pay sahibidir. Alevilik gerçe¤inde yaflam bulan ve yaflayarak bu güne gelen ayn› zamanda direnen insanl›k gerçe¤idir. Bu gün Alevilerin haklar›ndan, sorunlar›ndan, ihtiyaçlar›ndan bahsediliyor, tart›fl›l›yorsa bunda temel etkenlerden biri Alevilerin bask›lara boyun e¤meden bu güne gelen direniflçi durufllar› ve tutumlar›d›r. Yoksa CHP gibi partilerin ve sözde laiklik devrimlerinin bir sonucu de¤ildir. Bu konuda hiç kimse kendisini aldatmamal› ve Alevili¤in, milyonlarca a¤›r bedelin miras› olan direniflçi gelene¤i üzerinde kirli siyasetler yapmamal›d›r. Alevilik bu gün bu kadar gündemdeyse bu alt› bin y›ld›r devletçi-iktidarc› uygarl›¤a karfl› direnen demokratik uygarl›¤›n gücünün ifadesidir. Devletçiiktidarc› partiler Alevileri dikkate almadan baflar›l› olamayacaklar›n› düflünebiliyorlarsa bu Alevilik gerçe¤inde somutlaflan komünal demokratik, özgürlükçü de¤erlerin gücüyle ba¤lant›l›d›r. Alevili¤in iç dinamiklerinin direnç gücüyle alakal›d›r. Cumhuriyet tarihi boyunca bu direnci besleyen çok önemli bir faktör de 1960’lar sonras› ortaya ç›kan solsosyalist hareketlerdir. Bu hareketler Alevi direniflçili¤ini beslerken, Alevilik de devrimci demokratik sol hareketlere önemli bir yaflam kayna¤› olmufltur. Alevilerin yaflad›¤› alanlar devrimci demokratik hareketlerin dayand›¤› temel alanlar olmufl ve devrimci, demokratik hareketler aç›s›ndan haz›r ve do¤al örgütlü bir taban olma özelli¤i tafl›m›flt›r. Alevilerin devrimci hareketlerle buluflmas› asl›nda bir bak›ma siyasal, sosyal ve kültürel bir aç›l›m anlam›na da gelmifl ve komünal demokratik de¤erlerine yeni özgürlük de¤erleri kazand›rm›flt›r. Mevcut durumda Alevilik Kürt sorununun demokratik temelde çözümünde ve Ortado¤u’nun demokratikleflmesinde çok tarihi bir rol oynayabilir. Alevilik demokratik toplumun ve sistemin kuruluflunda belirleyici bir rolün sahibi olabilir. Komünal demokratik de¤erleri canl› yaflayan Alevilik bu de¤erleri daha da gelifltirip yayarak bölgede demokratik, özgür yaflam›n
ne t
¤ini Kürt kimli¤i ile buluflturmayan bir Alevinin insanl›k de¤erlerini temsil etmesi ve savunmas› mümkün de¤ildir. Kürtlü¤ünü inkâr eden bir Alevinin gerçek kimli¤ini kazanmas› hakikat d›fl›d›r. Kürt oldu¤u halde Kürtlü¤ü reddeden bir anlay›fl ve zihniyet de hiç flüphe yok ki devletçi bir zihniyettir. Bin y›llarca devlet zihniyetinin ve sisteminin d›fl›nda yaflayan bir Alevinin bu kadar devlet zihniyetli olmas› düflünülebilir mi? Bir Alevi insan› veya toplumu aç›s›ndan, devletin çok bilinçli ve planl› politikalar› sonucu ortaya ç›kar›lan Alevi-Sünni çeliflkisine dayanarak Kürtlü¤ü geri plana itmek ya da inkâr etmek devletin kuyru¤una tak›lmak, zihniyetinin devam›n› sa¤lamak ve flövalyeli¤ine soyunmakt›r. Kürt haklar›n› savunmayan bir Alevinin, Alevi kimli¤inden kaynakl› haklar›n› savunmas› da düflünülemez. Demokratik de¤erlerin yaflam bulmas›nda ve kal›c›laflmas›nda Kürt halk›n›n demokratik, özgür yaflamas› temel bir k›stas ise o halde Alevilerin de Kürt halk›n›n haklar›n› savunan ve onun mücadelesini veren kesimlerin bafl›nda yer almalar› gerekiyor. fiu bir gerçektir ki Türkiye’nin genelde de bölgenin demokratikleflmesinin yolu Kürt sorununun demokratik çözümünden geçmektedir. Kürtlerin demokratik ve özgür yaflamas›ndan geçmektedir. Bu gerçeklikten uzak bir yaklafl›m ezilmenin, köleleflmenin d›fl›nda bir durum ortaya ç›karmaz. “Biz Aleviyiz, Kürt de¤iliz” diyen anlay›fl komünal, demokratik, özgür, eflit bir yaflam aray›fl›n›n d›fl›na ç›kan ve devletin sömürgeci politikalar›yla bütünleflen bir anlay›flt›r.
Eylül 2009
om
78
Devletçi sisteme yamanan Alevilik tükeniflflee gider Alevilik kendisiyle s›n›rl›, dar kald›kça komünal demokratik de¤erlerini kal›c›laflt›ramaz, direniflçi gelene¤ine sahip ç›kamaz ve siyasal, sosyal, ekonomik anlamda aç›l›m sa¤layamaz. Bu ufuksuzluk süreçle var olma koflullar›n› ortadan kald›rabilir. Tabii ki aç›l›m, zulüm üreten sömürgeci sistemin çark›na girerek kendisini yitiren ve de¤erlerine tümden ters düflen keklik soylular›n çizgisi de de¤ildir. Devletçi sisteme yamanan Alevilik tükenifle gider. Devletçi-iktidarc› sistemin son s›n›r› olan kapitalist sistemin insanl›k de¤erlerini tüketen modernizmine kap›lm›fl bir Alevilik özüne ters düflmüfl ve bitmifl bir Aleviliktir. Zalim-sömürgeci sistemin maskaras› durumuna gelen insanlar›n Alevili¤in iradeli, özgür, hümanist, direniflçi gerçe¤iyle ba¤›, alakalar› olamaz.
Eylül 2009
SERXWEBÛN
rece çarp›c›d›r; “sadece Ehl-i Beyt’e haks›zl›k yap›ld› demekle reform gerçeklefltirilemez. Ehl-i Beyt’e yap›lan zulmün sosyal ve siyasal nedenlerini çözümleyemez. Dolay›s›yla hakl› ve mazlum bir zemine dayanmas›na ra¤men, Alevi geliflimi bir H›ristiyanl›k reformasyonu düzeyinde de¤ildir. Beklenen ilerici rolü oynayacak kapsamdan yoksundur.” Ba¤nazl›¤› içinde bar›nd›ran her anlay›fl iktidarc›l›ktan beslenmektedir. Ve dolay›s›yla içinde özüne ters düflen büyük sapmalar› tafl›maktad›r. Özüne ters düflen her sapma toplumun ve insanl›¤›n aleyhine bir biçim almakta, gerici ve tüketici bir ifllev yüklenmektedir. Bir bak›ma Alevicilik anlay›fl› da ilerici Alevi inanç gerçe¤inden bir sapmad›r. Bu sapma Alevi toplumuna hizmet eden bir anlay›fl de¤il, tamamen devletçi-iktidarc› sistemi besleyen bir anlay›flt›r. Tutuculaflan ve dogmatikleflen her inanç ve ideoloji kesinlikle bir biçimde egemen sistemin mezhebi durumuna gelmektedir. Sorun sübjektif olarak sistemle iflbirli¤ine girip girmeme sorunu da de¤ildir. Böyle de olabilir, olmayabilir de. Zira egemen sisteme karfl› ciddi bir mücadele iradesi ve inanc› ortaya koymayan, genel topluma aç›lmayan, tüm toplumsal sorunlar› kendi sorunu görüp sahiplenmeyen her toplumsal olgu, egemen sisteme hizmet etmenin ötesine geçemez. Tersini düflünmek ve sonuç beklemek do¤an›n ve toplumun yasalar›na terstir.
rin vadilere sahip devletin etki sahas›ndan uzak yerler olmufltur. Kendilerini koruma ancak bu temelde geliflmifltir. Devlet etkisinden kendilerini en fazla yal›tan ve koruyan da Kürt Alevileri olmufltur. Ciddi bir devlet gelenekleri olmayan Kürtler, komünal demokratik de¤erlerin temel koruyucu ve savunucu toplumu olmufltur. Kürt Alevi toplumsal yap›s› birçok devrimci hareketin dayand›¤› taban oldu¤u gibi PKK’nin de dayand›¤› temel toplumsal tabanlardan biri olmufltur. PKK Kürdistan’a aç›l›rken ilk aç›ld›¤› alanlar›n bafl›nda Kürt Alevilerin yerleflim yerleri gelmifltir. Marafl katliam›, özünde PKK’nin Kürt Aleviler içinde taban bulmas›n› engelleme giriflimidir. PKK’nin Alevi Kürtler içinde etkisini k›rmak ve Alevi Kürtleri PKK’den kopartmak için devletin gelifltirdi¤i çok planl› bir katliam konseptidir. Benzer bir konsept 1993 y›l›nda Sivas Mad›mak’ta da yafland›. PKK Alevi toplumuna her zaman büyük de¤er vermifl, Alevi kimli¤inin korunmas› için ciddi bir mücadele içinde olmufltur. Devletin Aleviler üzerinde gelifltirdi¤i bask›lar› sürekli de¤erlendirip iflleyerek toplumda duyarl›l›k yaratm›flt›r. Alevili¤i her zaman demokratik uygarl›¤›n en temel dinamik toplumu olarak ele alm›flt›r. Komünal demokratik özgür toplum inflas›nda Alevilere çok temel bir rol biçmifltir. Bask›c›, sömürgeci devlet zihniyeti olan dincili¤in afl›lmas›nda Alevi inanc›n› ve yaflam felsefesini de¤ifltirici bir motor güç olarak görmüfl, Alevili¤e bu biçimde de bir anlam yüklemifltir. Alevilik, devletçi hiyerarflik tarih boyunca çok büyük bask›lar, sald›r›lar, katliamlar ve ezilmelerle karfl› karfl›ya gelse de direniflçi gelene¤i sürdürmedeki iddias›, komünal demokratik durufluyla, egemen sistemin sert yüzünü esneten bir rolün de sahibi olmufltur. Gelinen aflamada Alevilik marjinal mezhepçili¤i afl›p ciddi bir demokratik aç›l›m sa¤layabilirse Ortado¤u gericili¤inin ve dinci ba¤nazl›¤›n›n afl›lmas›nda ve demokratikleflmenin sa¤lanmas›nda belirleyici düzeyde bir katk›n›n sahibi olabilir.
ww
w.
ne te we .c om
Baz›lar›, Alevi inanc›nda, yaflam kültüründe hâkim olan do¤all›k ve serbestlik özelliklerini, kapitalist modernitenin özden, insan do¤all›¤›ndan yoksun biçimcili¤i-biçimsizli¤i içinde eritilerek tipsiz-tan›ms›z bir kiflilikle toplum karfl›s›na ç›k›p “ben Aleviyim” diyebiliyor. Ama maalesef bu kiflilikler özgürlük, do¤all›k, sadelik düflman› bir sistemin kuklas› olman›n d›fl›nda bir gerçe¤i temsil edemezler. Yine belli bir kesim Alevi hem ulusal ve hem de genel toplumsal sorunlar karfl›s›nda kay›ts›z kalarak Alevicilik yapmaktad›r. Oysa bu anlay›fl›n da Alevilik ile ba¤dafl›r bir yan› olmamaktad›r. Alevicilik anlay›fl› da bir tür dincilik anlay›fl›d›r. Muhafazakâr, marjinal ve ba¤naz zihniyetten kaynaklanan anti demokratik, bireyci, hiyerarflik ve tüketici bir anlay›flt›r. Bu durumda son derece komünal, evrensel ve hümanist olan Alevi inanc›n› tasarrufuna alman›n tek anlafl›l›r bir yan› varsa o da basit iktidar hesaplar›d›r. Yani iktidar ve güç olmak için Alevi inanc›n› kendine göre yorumlayarak politik bir araç olarak kullanmakt›r. Asl›nda bu yaklafl›m baz› Alevi dedeleri ve kurumlar› taraf›ndan çok bilinçli bir biçimde gelifltirilmektedir. Bu kesimler için Alevicilik adeta bir sermaye ifllevi görmektedir. S›¤ bir zihniyetle Alevi propagandas› yaparak itibar ve güç toplamaya çal›flmaktad›rlar. Alevileri dünya toplumuna ve di¤er kültürel zenginliklere kapatarak marjinal ve etkisiz bir mezhep düzeyine indirmektedirler. Alevi toplumunda günden güne geliflen çürümenin temel bir nedeni de kesinlikle bu anlay›flt›r. Dünyadaki de¤iflim ve dönüflüme arkas›n› dönerek içine kapanan, geliflim diyalekti¤ini kendisinde durduran bir toplumsal gerçeklik, kendisindeki zenginli¤i d›flar›ya veremez ve d›flar›dan da yeni zenginlikler alamaz, toplumsal siyaset yapamaz ve dolay›s›yla tutuculaflarak çürümeyle yüz yüze kal›r. Nitekim Alevi toplumunun karfl› karfl›ya kald›¤› bir di¤er gerçeklik de budur. Konuyla ba¤lant›l› olarak Önder Apo'nun flu de¤erlendirmesi son de-
79
PKK Kürdistan’a ilk aç›ld›¤› alanlar Kürt Alevilerin yerleflfliim yerleri olmuflflttur
Alevi toplumunu günden güne tükenifle götüren dar mezhepçili¤i aflman›n en temel yollar›ndan biri etnik ve ulusal çapta yaflad›¤› sorunlara yüksek bir duyarl›l›k göstermek ve sorunlar› sahiplenerek mücadeleye at›lmakt›r. Alevili¤in özünde var olan komünal, demokratik de¤erleri genifl bir sosyal ve siyasal taban yaratarak yaymakt›r. Sonuç olarak; Alevilerin yaflad›¤› yerler genelde da¤l›k, ormanl›k ve de-
SERXWEBÛN
80
Eylül 2009
om
B a r › fl s ü r e ç l e r i ve Kürt diplomasisi
“Eldeki imkânlar ve olanaklar temelinde aktif bir diplomasi çal›flflm mas›na acil ihtiyaç vard›r. Olas›
tuzak ve sald›r›lara kendisini haz›rlayan gerilla kadar, eldeki imkânlar› do¤ru kullanma, hareketin amaçlar›n› ve hakl›l›¤›n› d›flfl››m›zdaki güçlere de anlatmada aktif bir diplomasi çal›flflm mas› içine
girilmelidir. Do¤ru ve etkili yap›lacak bir diplomasi, mücadeleyi daha ileri mevzilere götürece¤i
ew e. c
gibi karflfl›› taraf›n oyunlar›n› da boflflaa ç›karabilir. Bizim aç›m›zdan demokratik ve kal›c› bir çözüme ulaflflm mak için temel kriter Önder Apo’nun yol haritas› temelinde diplomasi yapmakt›r” man›n üstesinden gelebilirsin. Gücün varsa s›n›rlar›n da bellidir ve genifltir. S›n›rlar›n geniflse taviz veriyormufl gibi görünüp de istedi¤in her fleyi her türlü manevray› yapabilirsin. Stratejine göre her fleyi ileri götürme imkân›n vard›r. Son dönemlerde Türkiye devletinin ve hükümetinin Kürt sorununun çözümüne iliflkin Kürtsüz ve tek tarafl› dayatarak ‘aç›l›m’ ad› alt›nda süreci götürme istemi gerçek niyetinin bar›fl ve çözüm olmad›¤›n› ortaya koymaktad›r. Bar›fl ve çözüm süreçlerini tek tarafl› irade ve bask› ile dayatarak baflar›ya götürmenin mümkün olmad›¤›n› ve kendi iradesi d›fl›nda geliflen süreçlerin sonuç alamayaca¤›n› bilen Kürtler hakl› olarak bu durumu elefltirmekte ve her türlü dayatmay› ret etmektedir. Nitekim dayatma ve bask›yla çözüm süreçleri geliflmez ve bar›fl kal›c› olamaz.
ww
w.
ne t
Bar›flfl:: ‹ki taraf›n, savafl›n›n belli bir noktaya geldi¤i ve art›k denge durumunu yakalad›¤› ya da yeniflememe aflamas›na ulaflt›¤› bir noktada o güne kadar kulland›¤› yöntemleri b›rak›p baflka bir yöntemle kendi ç›karlar› çerçevesinde yeni yöntemler aray›fl›na girmesidir. K›sacas› karfl›l›kl› taraflar›n istemiyle yürütülen süreçlerdir bar›fl süreçleri. Yine bu tür süreçler için iki taraf›n bu mant›¤a ulaflmas›n›n yan›nda iç dengeler, d›fl dengeler, zamanlama, dil, yöntem de uygun olmal›d›r. Aksi takdirde zamans›z bafllayacak herhangi bir giriflim ç›kar› bozulan çevreler taraf›ndan çok çabuk sabote edilebilir. Her ülkenin, her örgütün koflullar› ve özellikleri farkl›d›r. Baz› konular özgün oldu¤u kadar, baz›lar› benzerdir, yine baz›lar› da tamamen z›tt›rlar. Taraflar bar›fl süreçlerine genel stratejilerine göre yaklaflt›klar› veya yaklaflmak zorunda olduklar› için, herkes kendi amac›na göre bar›fl süreçlerini ele al›p de¤erlendirir. Bar›fl süreçleri uzun süreli süreçler olarak de¤erlendirilir, çünkü, savafl sürecinde taraflar aras›nda hassasiyetler do¤mufltur. Bu dönemden kalan psikolojik ve sosyolojik etkiler vard›r. Bunun için böylesi süreçler ›srar ve sab›r ister. Savaflla karfl›laflt›r›ld›¤›nda ekonomik anlamda çok pahal› de¤ildir ama yine de oldukça masrafl› süreçlerdir. Gücün varsa süreci kazan-
Bar›fl süreçlerine girme amaçlar›
Genel kavramlar ›fl›¤›nda bak›ld›¤›nda bar›fl süreçlerine giren taraflar›n de¤iflik hedeflerinin olaca¤› veya oldu¤u da bilinmektedir. Bunlar› dört noktada toparlamak mümkündür: Birincisi: Karfl› taraf› cephede yenemeyince masa bafl›nda bar›fl görüflmeleri ad›na çeflitli taktik ve aldat›c› yaklafl›mlarla, bar›fl süreçlerine görüflmelerini uzatarak girilebili-
nir. Bu ço¤u zaman bofl-beklenti yarat›larak olmaktad›r. Örne¤in, ‹srail-Filistin meselesi bu durumun bilinen en iyi örne¤idir. Karfl›l›kl› anlaflmalar yap›lmas›na ra¤men sorun halen kal›c› bir flekilde çözülememifltir. Çünkü ‹srail savafl alan›nda yakalayamad›¤› baflar›y› masada çeflitli taktik ve aldat›c› yaklafl›mlarla elde etmek istemekteydi. Bu yaklafl›m›n› “Toprak ‹çin Bar›fl” ad› alt›nda Filistin taraf›na da kabul ettirmifltir. ‹lk etapta Filistinlilerin kula¤›na hofl gelen bu yaklafl›m özünde savafl› bitirmeme ve sorunu çözmeme takti¤iydi. ‹ki taraf›n antlaflmas›n›n üstünden 15 y›ldan fazla bir zaman geçmesine ra¤men halklar›n milliyetçi tarzda sürekli savaflt›r›ld›klar› gerçe¤i bunu kan›tlamaktad›r. Buna benzer bir durum Tamiller’de de oldu. Tamiller, bar›fl görüflmeleri ne kadar uzun sürer ve y›llara yay›l›rsa Sri-Lanka hükümeti yorulur ve b›kk›nl›k ile “ver–kurtul” mant›¤›na gelir düflüncesi ile görüflmeleri hep uzatarak asl›nda amaçlad›klar›n›n tersi bir sonuca ulaflt›lar. ‹kincisi: Bar›fl süreçlerine, karfl› taraf›n fikrini de¤ifltirmek için girilebilinece¤idir. Karfl› taraf› kendi esas amac›ndan sapt›rmak için bar›fl süreçlerine girilebilinir. Karfl› taraf›n talepleri küçültmek ve hedefinden uzaklaflt›rmak amac›yla bar›fl süreci bafllat›labilir. Daha çok devletler ve arkas›ndaki sistemler taraf›ndan s›kça baflvurulan bir yöntem olmak-
Eylül 2009
SERXWEBÛN
ne te we .c om
tad›r. Bu güçler, karfl›s›ndaki gücü (taraf›) sistemiçilefltirmek ya da gücünü kontrol edilebilinir (kabul edilebilinir) ölçülerde tutmak için çeflitçeflit taktik ve manevralara baflvururlar. Bunda temel amaç kal›c› bar›fl olmad›¤› gibi egemenliklerini idame etme aray›fl›d›r. Üçüncüsü: Bar›fl süreçleri savafl› veya mücadeleyi baflka yöntemlerle devam ettirmek için kullan›labilinir. Örne¤in, IRA ile ‹ngiltere aras›nda gerçeklefltirilen bar›fl süreci gibi. Hem ‹ngiltere hem de Sin-Fein sorununun tam olarak çözülmedi¤ini devam edece¤ini sadece mücadele yöntemlerinin de¤iflti¤ini belirtmektedirler. S›cak savafl yerine toplumsal siyasal yöntemlerin art›k devreye girdi¤ini söylüyorlar. 1997’de Tony Blair, “bu sorun askeri de¤il siyasal bir sorundur” demifltir. Bu söylemin Sin-Fein taraf›ndan da kabul görmesi ile müzakereler h›z kazanm›flt›r. Siyasi bir sürecin bafllamas› için de silah›n b›rak›lmas› gerekiyordu. Bundan dolay›d›r ki, G. Micheal prensipleri denen yaklafl›m devreye sokulmufltur. K›saca DDR (Silahs›zland›rma, Tehris ve Entegre etme) olarak adland›r›lan bu sürecin ayn›s› Kürt sorunu için k›sa süre önce ABD’li David Philips taraf›ndan önerilmiflti. Hatta bu konuda Güneyli Kürt güçlerin aktif bir flekilde kullan›lmas› ve bunun sa¤lanmas› için baflta ABD olmak üzere AB’nin aktif destek vermesi gerekti¤i vurgulanm›flt›. Özünde Kürt Özgürlük Hareketini izole ve tasfiye etme amac›n› tafl›yan bu tür önermeler bu aralar s›k s›k yap›lmaktad›r.
81
dolu oldu¤unu söylüyor. Öz savunma ile süreç yürütülmezse zorluklar›n üstesinden gelinemeyece¤ini belirtmektedir. Önder Apo: “Öz savunmas› olmayan bar›fl, teslimiyetin ve köleli¤in ifadesi olabilir. Liberalizmin günümüzde halklara, toplumlara dayatt›¤› öz savunmas›z bar›fl, hele hele demokratik istikrar, uzlafl› denen oyun, tek tarafl› g›rtla¤›na kadar silahl› güç ile yürütülen burjuva s›n›f egemenli¤inin örtbas edilmesi halinden, yani savafl halinin örtülü yürütülmesinden baflka bir anlam tafl›maz.” demektedir.
Politik ve ahlaki çözüm ihtiva etmeyen bir ateflflkkes bar›fl olamaz
w.
Önder Apo yine: “Bir kez daha tan›mlarsak, bar›fl ne tümüyle savafl halinin ortadan kald›r›lmas›d›r, ne de bir taraf›n üstünlü¤ü alt›ndaki istikrar ve savafl›n olmamas› halidir. Bar›flta taraflar vard›r. Bir taraf›n kesin üstünlü¤ü söz konusu de¤ildir ve olmamas› gerekir... “...Birincisi, taraflar›n tümüyle silahs›zland›r›lmas› öngörülmemektedir. ‹ddialar› ne olursa olsun, birbirlerine sadece silahlarla sald›rmamay› ahdetmektedirler. Silahl› üstünlük peflinde koflulmamaktad›r. Kendilerini güvenlik alt›nda tutma haklar›na ve olanaklar›na sayg›l› olmay› kabul etmektedirler. ‹kincisi, bir taraf›n nihai üstünlü¤ü söz konusu de¤ildir. Belki silahlar›n üstünlü¤ü alt›nda
ww
En gerçekçi bar›flflçç›l çözüm Önder Apo’nun çözümüdür
Dördüncüsü: Bizim için temel olan ve asl›nda kal›c› demokratik bir bar›fl›n sa¤lanmas› için en makul, hatta uluslararas› tecrubelerden de izledi¤imiz kadar› ile en gerçekçi çözüm yolu olarak baflvurulan Önder Apo’nun yaklafl›m›na benzer olan›d›r. Önder Apo, kapitalist modernitede bar›fl süreçlerinin tuzaklarla
sa¤lanan bir istikrar, sakinlik olabilir, ama bu durum bar›fl olarak adland›r›lamaz. Bar›fl, hangi taraf (hakl›-haks›z) olursa olsun, üstünlük (silahla) sa¤lamadan savafl› durdurmay› karfl›l›kl› olarak kabul etmeleri durumunda gündeme gelebilir. Üçüncüsü, taraflar sorunlar›n çözümünde toplumlar›n (yine konumlar› ne olursa olsun iki taraf, toplum veya iktidar) ahlaki (vicdan) ve politik kurumsal iflleyifline sayg›l› olmay› kabul etmektedirler. Ad›na ‘politik çözüm’ denen koflul bu çerçevede tan›mlanmaktad›r. Politik ve ahlaki çözüm ihtiva etmeyen bir ateflkes bar›fl olarak yorumlanamaz.” demektedir. Önder Apo bu belirlemeler ile asl›nda savafl bar›fl koflullar›n› ortaya koymaktad›r. Kürtlerin olas› bar›fl süreçlerine yaklafl›m kriterlerini ortaya koyan Önder Apo böyle bir sürecin KAZAN/KAZAN perspektifi ile ele al›nmas› gerekti¤inin alt›n› çizerek herhangi bir taraf›n tek bafl›na kazanaca¤› bir durum olmad›¤›n› belirtmektedir. Makul olan silahlar›n karfl›l›kl› susturulmas› yerine, Türk devleti ve hükümeti, bar›fl›n kural ve kavramlar›n› bilmesine ra¤men, Kürt Özgürlük Hareketine önce silah b›rakmay› dayatmakta ve kamuoyunu böyle flekillendirmeye çal›flmaktad›r. Savafl› PKK’ye karfl› yürüttü¤ü gerçe¤ini kendisi de kabul etmesine ra¤men savafl› durdurmak için yine onu muhatap almaya yanaflmamaktad›r. Oysa ancak olas› bar›fl sürecinin sonu-
SERXWEBÛN
82
mun demokratik ç›karlar› için yap›lmas› hedefleniyorsa bu infla edilecek toplumun eflitlikçi ve ahlaki yaflam özlemlerini giderecek demokratik karakterli olmas›na özen göstermek gerekecektir. Yoksa Güney Kürdistan’da oldu¤u gibi fakirin yine fakir, zenginin yine zengin, hatta eskiden düflman ile çal›flan iflbirlikçinin yeni dönemin yöneticisi oldu¤u bir düzen ile karfl› karfl›ya kal›n›p kitleler ile karfl› karfl›ya gelme durumu ortaya ç›kar. Bu anlamda bar›fl süreçleri kadar bu süreçler sonras› toplumsal demokratik yaflam için proje ve örgütleme gelifltirme temelinde ciddi yaklaflmak büyük önem arz etmektedir. Örgütsel perspektif sadece bar›fl sürecinin bafllamas› temelinde yap›l›r, ahlaki ve politik toplumu kurmay› hedeflemezse kal›c› bar›fla ulaflmak da mümkün olmayacakt›r. Bu konuda iki z›t örnek vermek gerekirse; Sin-Fein amaç olarak bar›fl sürecini yürütürken bir yandan da kendini yeni toplum oluflturmaya odakland›¤› için her geçen gün büyümekte ve ekonomik taban› genifllemektedir. Ortega (Nikaragua) ise kendisini sadece bar›fl sürecine kilitledi¤i ve sonras› için plan ve proje gelifltirmedi¤inden sürecin sonunda kaybetmekten kedisini kurtaramam›flt›r. Genel anlamda bar›fl flekilleri ve koflullar›n› anlatt›ktan sonra bu süreçlerde s›k s›k kullan›lan baz› kavramlar› da açacak olursak: Müzakere: ‹ki veya daha fazla z›t güçlerin farkl›l›klar›n› belli bir yöntem ve süreç dahilinde karfl›l›kl› tart›flmaya haz›r olduklar›n› belirtmeleridir. Müzakerenin amac› tatmin edici ve doyurucu bir çözüm olmal›d›r. Müzakereler direkt olabilece¤i gibi taraflar›n bir araya gelememesi du-
ww
w.
ne t
Bu anlamda bar›fl; devlet ile Kürt demokratik ulusunun koflullu uzlaflmas›d›r diyebiliriz. Bir nevi toplumsal sözleflmedir. Önder Apo bar›fl ve savafl gerçeklili¤ini “Demokratik Toplum Manifestosu” adl› savunmalar›nda flöyle açmaktad›r: “Uygar topluma yak›flt›r›lan kibarl›k, incelik, centilmenlik, kurallara sayg›l›l›k, ölçülülük, planl› olma, ak›ll›l›k, haklara ba¤l›l›k, bar›flç›ll›k gibi s›fatlar tamamen yak›flt›rmacad›r ve sadece propaganda de¤eri tafl›r. Uygar toplumun gerçek yüzü fliddet, yalan, kand›rma, kabal›k, entrika, savafl, talan, esaret, yok etmeler, kulluk, vefas›zl›k, gasp, talan, vicdans›zl›k, hukuk tan›mama, güç ilkesine tap›nma, kutsall›k ve tanr›sall›k ilkesini bir avuç ç›karc› az›nl›k için sapt›r›p kullanma, tecavüzkâr, cinsiyetçi toplumsall›k, bir taraf mal ve mülke bo¤ulmuflken di¤er tarafta açl›k ve sefaletten ölme, genifl köle y›¤›nlar›, avare köylüler, iflsiz iflçiler gibi yaflam›n do¤as›na ayk›r› toplumsal hastal›k ve çarp›kl›klarla yüklüdür... “...Toplumun kendini sürdürmesi için gerekli ahlaki ve politik kurumlar›n› oluflturup çal›flt›ramama, ifllevsel k›lamama durumuna düflünce bask› ve sömürü cenderesine al›nm›fl demektir. Bu durum ‘savafl hali’dir. Tarih, uygarl›klar›n topluma karfl› ‘savafl hali’ olarak da tan›mlanabilir...” Demek ki önemli olan bar›fl› kimin için ve ne için yapmak istedi¤idir. E¤er bar›fl klasik burjuva kesiminin ç›karlar›n› gözetecekse böyle bir bar›fl sonras› oluflacak sistem kapitalist modernitenin difllisi haline gelece¤i büyük olas›l›kt›r. Ama yok, toplu-
om
Tarih uygarl›klar›n topluma karflfl›› savafl hali olarak da tan›mlanabilir
“Bar›fl süreçleri kadar, sonras› süreçte toplumsal demokratik yaflam için projeler ve örgütlenmeler gelifltirmek de büyük önem arz etmekedir. Örgütsel perspektif sadece bar›fl sürecinin bafllamas› temelinde yap›l›r ahlaki ve politik toplumu kurmay› hedeflemezse kal›c› bar›fla ulaflmak da olmaz. Bunun do¤ru öncülü¤ünü yapmak gerekir”
rumunda kolaylaflt›r›c› bir yöntem olarak üçüncü taraf›n arac›l›¤› ile de olabilir. Daha çok birbirine güvenin olmad›¤› ortamlarda, güven durumunu güçlendirici üçüncü taraf devreye girer. Müzakereler genellikle ön çal›flma ve araflt›rma süreçlerinden sonra bafllar. Bunlar›n amac› ise, ilerde yap›lmas› planlanan esasa iliflkin müzakereler için format, yer, flartlar ve garantiler sa¤lamakt›r. Bar›fl Süreci: Müzakere imkânlar› yarat›ld›ktan sonraki süreçtir. Üzerinde anlafl›lan müzakere sürecinde planlanan sa¤lamlaflt›rma, gündemini belirleme, izlenmesi gereken prosedürü tespit etme, zamanlamay› ve kolaylaflt›r›c› yollar› netlefltirme gibi içeriklerden oluflur. Çal›flflm ma Gruplar›: Üzerinde anlafl›lan konular›n detaylar›n› ve genel uluslararas› ve ulusal yasalara uygunluk yan›nda taraflar›n beklentilerini ayr›nt›da ele alan uzman, bilge, tecrübeli kiflilerden oluflur. Genellikle üçüncü taraf bu konuda yard›mc› veya ilerletici rol oynar. Bu gruplar taraflar taraf›ndan üzerinde anlafl›lan esasa iliflkin konular temelinde tart›fl›rlar. Esasa iliflkin konular her sorun için ayr› ayr› olabilece¤i gibi benzer konular da olabilir. Ama genelde; politik konular, kültürel, sosyal-ekonomik konular, silahs›zlanma, militanlar›n durumu, tutuklular›n durumu, demokratikleflme, göç, yenideninfla gibi temalar› içerir.
ew e. c
cunda mevcut durumda Türkiye’de olan hukuki ve bürokratik sistem yerine ahlaki ve politik toplumun oluflturulmas› hedefine ulafl›l›rsa silahlar›n devreden ç›kmas› veya güçlerin öz savunma temelinde konumland›r›lmas› gündeme gelebilir.
Eylül 2009
Güçlü liderlik ve iradi durufl Bar›fl sürecinin diplomasisini yapmak kuflkusuz ait oldu¤un gücün stratejik önderli¤inin belirleyici gücü ile mümkündür. Nitekim bu tür süreçlerin en önemli kriteri güçlü bir
Eylül 2009
SERXWEBÛN
mevcuttur. Bu anlamda biri devlet imkânlar› ile etkili olmak isterken bizim gönüllülük temelinde ve hakl›l›¤›m›za dayanarak daha baflar›l› olaca¤›m›z kaç›n›lmazd›r. Yeter ki ortak stratejiye odaklanm›fl ve birbirini tarz, tempo ve sonuçlar› itibar› ile tamamlayan bir koordinasyon olsun.
mufl gibi aktif ve giriflken olmak temel kurald›r. Nitekim FKÖ ve ANC gibi örgütler de kapitalist modernite taraf›ndan terörist yap›lar olarak ele al›nmaktayd› ve liderleri Arafat ve Mandela da bir zamanlar›n muhatap al›namazlar› olarak alg›lan›yordu.
ne te we .c om
önderli¤in olmas›d›r. Bu kriterler, önderli¤in adil olmas›, vizyon, ideolojik derinlik ve politik esnekli¤e sahip, çekici olmas› ve tarih ile günümüz aras›nda kurdu¤u diyalektik ba¤la halklar aras› do¤ru yaflam özlemine cevap olmas› gibi meziyetler say›lmaktad›r. Önder Apo’nun tüm bu meziyetlere sahip olmas›, bunu mücadelesi ve eserleri ile de ortaya koymufl olmas› ve en son somut olarak yol haritas› ile çözüm iradesini ortaya koymas›, onun ad›na diplomasi yürütenlerin iflini epey kolaylaflt›rmakt›r. Yap›lmas› gereken bunu iyi kavramak ve anlatmakt›r.
83
Güçlü dostluklar ve hakikat
Bu tür süreçlerde önemli bir di¤er faktör, taraflar aras›nda güç dengesinin olmas›d›r. Bu müzakere için önemli bir k›stas olarak ele al›nmaktad›r. Bu konuda yukar›da de¤indi¤imiz strateji temelinde kendi cephemizde ›srarl› bir flekilde çal›fl›l›rsa belli bir dengeye ulaflmak mümkündür. Ayr›ca böylesi süreçlerde kendi ç›karlar› gere¤i de olsa birçok güç bizimle iliflki aray›fl›nda olacakt›r. Önemli olan bizim bu iliflkilenmeyi do¤ru de¤erlendirmemizdir. ‘Devletin dostu, iliflkisi çoktur. Lobisi güçlüdür. Örgüt ise terör listesindedir dolay›s›yla denge sa¤lanamaz veya muhatap al›nmaz’ gibi öz güvenden yoksun de¤erlendirmelere girmek, ideolojik, siyasal, örgütsel, öz savunma ve kitle gücümüzü güvenmemek olabilecek en büyük hata ve yan›lg›d›r. Bar›fl süreçleri savafl yürüten güçler aras›nda yap›ld›¤› gerçe¤i göz önüne getirildi¤inde bu dezavantajlar çal›flman›n önünde engel teflkil eden bir durum olmayacakt›r. Baflka türlüsü zaten düflünülemez. Bunun için herhangi bir engel yok-
ww
w.
Anlat›ld›¤›nda Kürtlerin taleplerinin en do¤al insani hak ve özgürlükler oldu¤u ve zaten birçok halka yasal ve anayasal garantiler ile tan›nd›¤› her kesimce hemen kabul görecektir. Bu anlamda sadece karfl› taraf›n yapacaklar›n› beklemeden kendi diplomatik stratejisine sahip olan bir d›fl iliflki çal›flmas› ancak baflar›ya ulaflabilir. Kürt Özgürlük Hareketinin çeyrek as›rd›r yürüttü¤ü diplomasi çal›flmas›n›n birikimi ve tecrubesi az de¤ildir. Yine bu süre zarf›nda edinilen çevreyle do¤ru ve somut iliflki kuruldu¤unda deste¤ini esirgemeyecektir. Belki devletin devlet olmaktan kaynakl› imkân ve olanaklar› çoktur, ama Özgürlük Hareketi ve Kürt halk›n›n çevresinde bir o kadar gönüllü dost ve kurum
Güç dengesi ve lobi
‹ç ve d›fl dengeler ve muhatapl›k
Kürt meselesi gibi bol aktörlü, çok faktörlü bir meselede esas aktörlerin belirleyicili¤i üzerine strateji kurmak önem arz etmektedir. D›fl faktörler bu dönemde kendi ç›karlar› gere¤i; enerji hatlar›n›n güvenli¤i, radikal ‹slam’› barajlama, egemenlik aray›fllar›, ‹ran’›n yaln›zlaflt›rmas›, kendi güvenlikleri gibi daha pek çok sayabilece¤imiz nedenden ötürü belli bir rol oynamak isteyeceklerdir. Kuflkusuz kendi ç›karlar› temelinde çeflitli oyun ve tuzaklar ile bunu yapmak isteyeceklerdir. Burada as›l önemli olan iç dengelerdir; mücadelenin hakl›l›¤›, halk›n ba¤l›l›¤›, Önderli¤in güçlü olmas›, hareketin tüm sahalarda baflar›l› olmas› ve Türkiye içerisinde halklar›n bar›fl istemleri gibi iç dinamiklerdir. Zamanlama ve flartlar›n uygunlu¤u gibi di¤er temel kriterleri tamamlayan bu durum diplomasiye genifl bir manevra sahas› sunmaktad›r. Yine 25 y›ll›k savaflta Özgürlük Hareketinin kendisini sürekli büyütmesi ve yenilmemesi, tam tersine karfl› taraf› denge durumuna getirmifl olmas› bar›fl süreçleri için temel flart olan yeniflememe-denge durumu hareketin muhatap al›nmas›n› daha da kaç›n›lmaz k›lmaktad›r. Önemli olan bunu iyi anlatabilmek ve sorunlar›n ancak gerçek muhataplar› ile çözülebilece¤i diplomasisine odaklanmakt›r. Mevcut durumda Türkiye’deki muhatapl›k tart›flmalar›n›n yürütülmesinin esas nedeni hareketimizin bu konumda olmamas› de¤il, karfl› taraf›n kendi içinde muhatap sorununu netlefltirmemifl olmas›d›r. Esas sorun Türkiye nezdinde kimin ya da hangi kurumun tam yetkili olarak muhatap oldu¤unun netlefltirilmemifl olmas›d›r.
SERXWEBÛN
84
Eylül 2009
Kat›l›mc›l›k ve Kürtler aras› diplomasi
halk› nezdinde teflhir edilmesi ve bofla ç›kar›lmas› için bir an önce bir Kürt Ulusal Konferans çal›flmas›n›n yürütülmesi gerekmektedir.
Kürtler onurlu bir bar›flflaa ulaflflm man›n kavgas›n› y›llard›r vermektedir
fiimdiye kadar yürütülen diplomasi çal›flmas›n›n elde olan imkânlar ve olanaklar temelinde yeterince etkili olmad›¤› gerçe¤inden hareketle, aktif bir diplomasiye bafllama aciliyeti vard›r. Olas› tuzak ve sald›r›lara kendisini haz›rlayan gerilla kadar eldeki imkânlar› do¤ru kullanma ve hareketin amaçlar› ve hakl›l›¤›n› d›fl›m›zdaki güçlere anlatma konusunda diplomasi çal›flmas› içine girilmelidir. Do¤ru ve etkili yap›lacak bir diplomasi, mücadeleyi daha ileri mevzilere götürece¤i gibi karfl› taraf›n oyunlar›n› da bofla ç›karacakt›r. Böylesi süreçlerde herkes kendi aç›s›ndan ulaflmak istedi¤i hedefe göre diplomasi yapmas› çok do¤ald›r. Bizim aç›m›zdan demokratik ve kal›c› bir çözüme ulaflmak için temel kriter olan yol haritas› temelinde diplomasi yapmak önem tafl›maktad›r. Türk taraf›n›n gerçek niyetinin sorunu çözmek olmad›¤› ve baflka yöntemlerle Kürt Özgürlük Hareketini tasfiyeyi amaçlad›¤›; aradan haftalar geçmesine ra¤men hem Türk hem Kürt ve hem de sorunla alakal› olan tüm kesimlerin büyük bir merakla bekledi¤i, Önder Apo’nun yol haritas›n› vermemifl olmas›ndan da belli olmaktad›r. Buna ra¤men onla-
ww
w.
ne t
Kitleler ve STÖ (Sivil Toplum Örgütleri) ile sa¤lanacak iliflkiler ve bunlar›n sürecin içine çekilmesi çözüm tart›flmalar›n› güçlendirece¤i gibi kamuoyu vicdan›n› uyand›racak ve kal›c› demokratik çözümün garantisini de sa¤layacakt›r. Hem Önderli¤in temel paradigmas› olan kat›l›mc› ve ço¤ulcu demokrasi gere¤i hem de sadece üst perdeden diplomasi ile çözümün sa¤lanamayaca¤› gerçe¤inden hareketle bu kesimler ile iliflki daha önemli olmaktad›r. Zaten hareketimizin bu sahadaki tecrube ve iliflki a¤› devletinkinden kat be kat fazlad›r. Bu anlamda bu tür bir çal›flma üzerine kurulacak Hakikat ve Uzlafl› Komitesi önemli destek görecektir. Kürtler aras› diplomasinin de olmas› gerekti¤i gerçe¤inden hareketle baflta ulusal birlik olmak üzere Kürt dayan›flmas›n› sa¤lamak için çal›flma yürütmek süreci Kürtlerin lehine çevirmek oldukça önemlidir. Eskiden beri uygulanan ve zaman zaman baflar›l› olan böl-yönet politikas› Türk taraf›n›n sürekli denedi¤i bir yöntem oldu¤undan bu dönemde de bu yönlü çal›flma yapt›¤› bilinmektedir. Bu emellerini bofla ç›karmak, yine Kürt diplomasisinin temel çal›flma sahas›d›r. Türk devleti, içinde ABD, Irak ve kendisinin aktif olarak yer ald›¤› ve büyük bir hevesle Güneyli Kürt güçleri katmak istedi¤i üçlü mekanizmayla özünde Kürt Özgürlük Hareketini bir an önce tasfiye etmeyi istemektedir. Bunun uluslararas› kamuoyu ve Kürt
ew e. c
om
r›n ad›m veya yaklafl›mlar›n› beklemeden Kürt taraf›n›n kendi hedefleri temelinde diplomasi yapmas› ve kendi çözüm perspektifini anlatmas› için ciddi bir çal›flma içerisine girmesi gerekmektedir. Türk taraf›n›n amac› sorunu sürüncemede b›rakma ve uzun bir zamana yayma olurken, bunun karfl›s›nda Kürtlerin olabilecek en k›sa sürede çözüm için diplomasi ve haz›rl›k yapmas› önemlidir. Bu, hem varsa oyunlar› bofla ç›karma hem de bir an önce ana konulara odaklanmay› beraberinde getirecektir.
Sonuç olarak: Kürt co¤rafyas›nda yaflanan a¤›r toplumsal ve siyasal travman›n ve savafl›n yerine onurlu ve özgür bir bar›fl›n gelmesinin kaç›n›lmaz oldu¤u bir gerçektir. Kürt halk› ve ana-ata yurdu bar›fla hasret, özgürlü¤e susam›fl bir durumdad›r. Kürtler onurlu bir bar›fla ulaflman›n kavgas›n› y›llard›r vermektedir. Bu topraklarda bar›fl›n nas›l mümkün oldu¤unu, olabilece¤ini Önder Apo ‘Özgürlük Sosyolojisi’ adl› eserinde flöyle belirtmektedir: “Bar›fl, ahlaki ve politik toplum güçleriyle devletli tekel güçlerinin silahs›z, öldürmesiz bir arada yaflama iradeleriyle mümkündür. Toplumun devleti, devletin toplumu yok etmesinden ziyade, demokratik uzlafl› denilen koflullu bar›fl durumlar› tarihte yaflanan durumlard›r. Tarih ne tümüyle ahlaki ve politik toplumun ifadesi olarak demokratik uygarl›k, ne de tümüyle s›n›fl› ve devletli toplumun ifadesi olarak uygarl›k sistemleri biçiminde yaflan›r. ‹ç içe yo¤un iliflki ve çeliflkilerle savafl ve bar›fl durumlar›n›n birbirlerini kovalad›¤› haller olarak yaflan›r. En az befl bin y›ldan beri süren bu durumu acil devrimlerle hemen ortadan kald›rmak ütopik olmakla birlikte, geçmiflten beri süregelen ak›fl› kader olarak benimseyip ak›fl seyrine müdahale etmemek de do¤ru ahlaki ve politik durumlar olamaz. Sistemlerin mücadelesinin uzun sürece¤ini bilerek, ahlaki ve politik toplumun özgürlük ve demokratik alan›n› geniflletecek stratejik ve taktik yaklafl›mlar daha anlaml› ve sonuç al›c›d›r.”
Eylül 2009
SERXWEBÛN
85
ne te we .c om
Politika ve sanat-sanatç› iliflkisi
“Politikan›n do¤ru ve gerçekçi bir tan›ma kavuflmas› ancak özgürlükle do¤rudan ba¤› kurulursa sa¤lanabilir. Bu tan›m kapsam›nda politika ve sanat iliflkisini anlamak, tan›mlamak önemlidir. ‹kisi de öz olarak toplumun özgürlük e¤ilimine dayanmaktad›r. Bu e¤ilimden beslenmekte ve bu e¤ilimi beslemektedirler. Çok say›da ortak yanlar› bulunmakta ve birbirini koflullamaktad›r. Sanat bir toplumun ortak duygu ve ruh yo¤unlu¤u-yap›s› iken politika ise O toplumun ortak zihin ve vicdan yo¤unlu¤udur, yap›s›d›r. Bir toplumun duygu ve ruh yap›s› o toplumun zihin yap›s›n› flekillendirir”
tarz›-sanat› olarak lanse edilir. Devleti yönetmek ile toplumu yönetmek özdefl k›l›narak, devlet ile toplum bütünlefltirilir ve politika bir bak›ma toplumu yönetme tarz› olarak alg›lara kaz›l›r. Belki de tarihte yaflanan en büyük çarp›tmalardan biri bu noktada yap›l›r. Toplumu ve uluslar› devlet olgusuyla özdefllefltirmek insanl›k tarihinin en büyük ve en etik d›fl› sapt›rmalar›ndan biri olmal›. Sömürücü bir ayg›t olan, varl›¤›n›, toplumun-uluslar›n sömürüsüne dayand›ran lanetli devlet ayg›t›, nas›l olur da toplum olgusu ile ayn› tan›m› paylafl›r ve ayn› kefeye konulur? Bundaki amaç ne olabilir? Amac› sorgulad›¤›m›zda karfl›m›za ç›kan gerçeklik bu biçimde toplumun özgürlük alanlar›n›n daralt›ld›¤› ve öz dinamiklerine büyük bir darbe vuruldu¤udur.
ww
w.
Verili düflünce ve yaflam kal›plar›nda genelde sanat ve politika karfl› karfl›ya konulan iki temel olgudur. Sanki birinin varl›¤› di¤erini s›n›rland›r›yormufl ya da ortadan kald›r›yormufl gibi bir alg›lay›fl hâkim. Politika ile sanat fazla bir arada düflünülmez. Gerçekten de acaba politika sanats›z, sanat politikas›z düflünülebilir mi? Hâkim zihniyet ve sistemde politika ve sanat iliflkisinin ele al›n›fl›, ya tümden kutuplaflt›rma ya da iç içe geçirerek toplumu iliklerine kadar sömürme temelindedir. Mevcut haliyle politika ve sanat kapitalist tekellerin elinde maskaraya çevrilmifltir. Ve toplumsal olgular olan politika ve sanat toplumun aleyhinde etkili birer silaha dönüfltürülmüfl durumdad›r. Politika ve sanat üzerindeki hâkim düflünce kal›plar›n› biraz çözümleyerek her iki olgunun özüne inmeye çal›flal›m. San›yorum ancak bu flekilde ikisi üzerindeki giz perdesini az da olsa aralam›fl olaca¤›z. Politika deyince alg›m›za ilk çarpan ve akl›m›za ilk gelen fley; devleti yönetenlerin veya siyasi oluflumlar›n idare tarz›, yöntemi ve üslubudur. ‹nsan alg›s›n› genelde yaflama hâkim olan olgu belirler. Genel-geçer anlay›flta ve alg›lay›flta politika esas olarak devlet ve iktidar olgusuyla özdefl k›l›n›r ya da devleti ve iktidar› kurumlaflt›rman›n-sürdürmenin retorik sözleri politika olarak ifadelendirilir. Böyle olunca da politika devleti yönetme
Hâkim egemen zihniyette sömürgecili¤in kendisini konuflturma biçiminin her türüne politika ad› verilmektedir. Sermaye ve iktidar birikimini sa¤layan her türlü sözün, karar›n ve iflin ad› politika olmaktad›r. Devlet ç›kar› ad›na yap›lan her türlü hile, yalan, entrika, gasp, h›rs›zl›k, iflkence ve zulüm politika ad›n› almaktad›r. Ve bu kavramlar› içeren idare biçimi politika olarak insanlara kan›ksat›lmaktad›r. Sanat ise bu tarzda ele al›nan politikan›n karfl›s›na yerlefltirilmektedir. Yarat›lan suni kutuplaflmalar kavramlar›n özünü boflaltmaya hizmet etmekte ve sömürü sahas›n› geniflletmektedir. Sanat anlam ve güzellik yarat›m›d›r. ‹nsan toplumsall›¤›n›n mayas›d›r. Yaflam›n ruhudur. Sanat insandaki özgürlük e¤iliminin en güzel tan›ma ve biçime kavuflma fleklidir.
SERXWEBÛN
Bir toplum kültürü ve sanat› ile kendisini gelece¤e tafl›r
Önderli¤imizin ifadesi ile “Toplum politik bir olgudur. Ahlak›n ifllevi hayati iflleri en iyi yapmaksa politikan›n ifllevi ise en iyi iflleri bulmakt›r. ‹yi iflleri bulmak kolay de¤ildir. ‹flleri çok iyi tan›may› yani bilgi ve bilimi, bir de bulmay› ve araflt›rmay› gerektirir.” Demek ki t›pk› sanat gibi politikas›z bir toplum da düflünülemez. Politika toplumun kendi hayati ihtiyaçlar›n› ve ç›karlar›n› tespit etmesi ve bu konuda söz, karar sahibi ve eylem halinde olmas› demektir. Bir toplumun hayati ç›karlar› ve ihtiyaçlar› özgürlük, eflitlik ve demokrasi ise politika o toplumun kendi hayati ihtiyaçlar› üzerinde tart›flarak kendi söz, karar ve irade gücünü oluflturmas›d›r. Öz iradesini eyleme dönüfltürmesidir. Politika, toplumun harekete geçmifl, dinamizm kazanm›fl enerjisidir. Toplumun enerji
w.
ww
halidir. Yaflama canl›l›k, dinamizm kazand›ran enerji yo¤unlu¤udur. ‹nsan toplumuna yararl›-faydal› olan› bulma, insan toplumunun üremesini, beslenmesini, korunmas›n› güvenceye alma, bu varolufl haline anlam kazand›rma sanat›d›r politika. Bu anlamda politikan›n yarat›m ile çok yak›ndan iliflkisi vard›r. Politika insan toplumu için yararl› olan› arar, bulur ve yaflamsallaflmas›n›n koflullar›n› oluflturur. Bu noktada özgürlük ile de bütünleflir. Politika toplumun özgürlük e¤iliminden ç›karak eyleme dönüflen toplumsal enerjidir. Politika bir nevi özgürlü¤ün savunma silah›d›r. Yani Önderli¤imizin ifadesi ile “Politika bir özgürlük sanat›d›r.” Politikan›n da özgürlük ile ba¤› çok s›k›d›r. Politikas›z özgürlük düflünülemedi¤i gibi özgürlüksüz politika da düflünülemez.
“Politika, toplumun harekete geçmifl, dinamizm kazanm›fl enerjisidir. Toplumun enerji halidir. Yaflama canl›l›k, dinamizm kazand›ran enerji yo¤unlu¤udur. ‹nsan toplumuna yararl›-faydal› olan› bulma, insan toplumunun üremesini, beslenmesini, korunmas›n› güvenceye alma, bu varolufl haline anlam kazand›rma sanat›d›r politika”
ne t
Özgürlük e¤ilimi sanat› tetikler, sanat özgürlük e¤ilimini tetikler. Her iki olgu da birbirinin içinden ç›kar, birbirini besler ve büyütür. Türkü, müzik, fliir, destan, roman, folklor, resim, heykelt›rafll›k, tiyatro, sinema, dans ve daha say›s›zca sanat alan› insan toplumuna anlam katan ve yaflam› yaflan›l›r k›lan güzelliklerdir. Bütün bu de¤erler insana, topluma, yaflama gerçek anlam›n› kazand›ran de¤erlerdir. Toplumsal kültürü oluflturan de¤erlerdir. Bir toplum kültürü ile kendisini gelece¤e tafl›r. Sanats›z bir toplumu nas›l düflünemiyorsak, kültürsüz bir toplumu da sanattan yoksun olarak düflünemeyiz. Kültürü oluflturan ve o kültürün kal›c›l›¤›n› sa¤layan sanatt›r. Sanat kültürü zenginlefltirir ve ço¤altarak yaflamsal k›lar, süreklilefltirir. Sanat kültürleflen ve kültürü ço¤altan bir özelli¤e sahiptir. Sanat hem kültürün afl›s› hem çekirde¤i hem de meyvesidir. Bir toplumun sanat kalitesi o toplumun kültür kalitesini ortaya koyar. Bir toplumun sanatta yakalad›¤› düzey o toplumun özgürlükte yakalad›¤› düzeydir. Sanat bir toplumun özgürlük, kültür ve ahlak düzeyini yans›t›r. Önderli¤imiz; “ahlak özgürlü¤ün kat›laflm›fl halidir” derken bu gerçe¤e dikkat çekmektedir.
Sanat›n gerçe¤i buyken günümüzde ad›na politika denilen olgu ile iliflkilendirmek veya aralar›nda bir ba¤ oluflturmaya çal›flmak nerdeyse imkâns›z gibidir. Mevcut haliyle politika yalan-dolan, sömürü, zulüm, talan, öldürme-yok etme-y›kma ile özdefl hale gelmifltir. Varoluflun devam›n›, ço¤al›m›n› sa¤layan sanat ile yok etmeyi ve y›k›m› prensip edinen bir olgu nas›l bir araya gelebilir ki? Buradan yola ç›karak politikan›n özüne inmeye çal›flal›m. Günümüzde ad›na politika denilen olgunun kendisi gerçekten ne kadar politikad›r? Politikan›n özünü-biçimini ne kadar yans›t›yor? Devlet-iktidar olgusu ile politikay› bir arada tutmak ne kadar do¤rudur? Bu tarz ele al›fl egemenlerin bir hilesi midir? Özünde politika ilk insan toplumu olufltu¤undan beri mevcuttur.
ew e. c
Duygunun ve ruhun kimlik kazanm›fl halidir. ‹nsandaki özgürlük e¤ilimi kendisini en güzel ve en sade sanat ve kültür yolu ile yans›t›r. Sanat›n özgürlük ve güzellik ile çok s›k› bir ba¤›-iliflkisi vard›r. Sanatta somutlaflan özgürlük e¤ilimi, yaflam›n güzelleflmesinde, anlam kazanmas›nda temel etkendir. Sanat insan›n insanlaflma serüveninde kök hücre rolündedir. Sanats›z ve kültürsüz bir insan toplumu düflünülemez. Toplumu toplum yapan insandaki özgürlük-güzellik e¤ilimidir. Duygu ve ruh yüceli¤idir. Yücelmifl ve e¤itilmifl yarat›c›-güzel duygular›n yaflama katt›¤› yüksek anlam gücüdür.
Eylül 2009
om
86
Toplumsal özgürlük politika ile güvenceye al›n›r ve politika ile anlam kazan›r. Toplumsal özgürlü¤ün güvenceye al›nmas›n› sa¤lamak için toplumsal enerjinin ortaya ç›kaca¤› ve yay›laca¤› alanlar› sürekli ço¤altmak ve zenginlefltirmek gerekir ki, bunun da ad› politikad›r.
Politika ve sanat öz olarak toplumun özgürlük e¤ilimine dayanmaktad›r Politikan›n do¤ru ve gerçekçi bir tan›ma kavuflmas› ancak özgürlükle do¤rudan ba¤› kurulursa sa¤lanabilir. Bu tan›m kapsam›nda politika ve sanat iliflkisini anlamak, tan›mlamak önemlidir. ‹kisi de öz olarak toplumun özgürlük e¤ilimine dayanmaktad›r. Bu e¤ilimden beslenmekte ve bu e¤ilimi beslemektedirler. Çok say›da ortak yanlar› bulunmakta ve
Eylül 2009
SERXWEBÛN
garl›k topluma en büyük darbeyi bu noktada vurmufltur. Politika kavram› sömürü, savafl ve talan ile o kadar iç içe geçirilmifltir ki, özgürlük e¤ilimi tafl›yan kifli veya toplumlar politika kavram›ndan vebadan kaçar gibi kaçm›fllard›r. Kuflkusuz egemen anlam çerçevesinde bu kavram›n kendisinden ve bu kavram kullan›larak yap›lanlardan kaçmak onurlu ve özgürlükçü bir tutumdur. Ancak iflin özünü anlamadan salt bir kaç›fl durumu, toplumun kendi de¤erlerine ve dolay›s›yla kendisine yabanc›laflmas›na yol açm›fl, kölelik zeminlerini güçlendirmifltir. Erkek egemen tekelci uygarl›k, toplumun kendi öz de¤erlerine yabanc›laflmas›nda politika ve sanat› özünden boflalt›p hizmetine koymay› temel ilke haline getirmifltir. Mevcut haliyle ad›na politika denilen fley, sömürü çark›n› döndüren, bu çark› idare eden analitik zekâ becerisi iken, mevcut haliyle sanat ise bu çark› döndüren su gücü rolündedir. Her ikisi de metalaflt›r›lm›fl, k›r›ma u¤rat›lm›flt›r. Bu k›r›ma kültür k›r›m demek gerçe¤i daha iyi görmeye yard›mc› olabilir. Tekelci uygarl›k, kültür k›r›m› esas olarak sanat ve politikay› metalaflt›rarak gelifltirmifltir. Politika ve sanat› özünden boflalt›p toplumun karfl›s›na büyük bir bask› ve sömürü silah› olarak ç›karm›flt›r. Ad›na politika ve sanat denilen olgular, erkek egemen tekelci uygarl›k elinde sürekli
zehir üreten ve zehir saçan araçlara dönmüfltür. Bu zehir toplumun demokratik-komünal de¤erlerini çözerek ahlaki çöküfle yol açm›flt›r. Toplumu toplum yapan temel insanl›k de¤erlerini afl›nd›rarak toplumu toplum olmaktan ç›karm›flt›r.
ne te we .c om
birbirini koflullamaktad›rlar. Sanat bir toplumun ortak duygu ve ruh yo¤unlu¤u-yap›s› iken politika ise O toplumun ortak zihin ve vicdan yo¤unlu¤udur, yap›s›d›r. Bir toplumun duygu ve ruh yap›s› o toplumun zihin yap›s›n› flekillendirir. Zenginli¤i ve derinli¤i oran›nda ortak zihni yarat›c› ve yap›c› k›lar. Tersi de geçerlidir. ‹ki olgu da birbirini koflulland›r›r ve besler. Bir nevi politika ile sanat bütünlü¤ü duygusal zekâ ile analitik zekâ aras›nda bir uyuma yol açar. Bu uyum yaflam› güzellefltirir, zenginlefltirir ve ilerletir. Sanat da politika da yarat›c›d›r, yap›c›d›r, ço¤alt›c›d›r ve yaflam›n temel sürdürücü güçleridir. Sanat anlam›n farkl›laflarak çeflitlenmesi ise politika da bu farkl› anlam çeflitlilikleri aras›nda ahengiuyumu sa¤layan, farkl›l›klara-çeflitliliklere alan açan enerji yo¤unlu¤udur. Sanat toplumun ruhu-manevi dünyas› ise politika da toplumun ortak zihni ve vicdan›d›r. Biri olmadan di¤erini düflünmek imkâns›zd›r. Sanat› insan›n ruhuna benzetirsek politika da o insan›n bedenidir. Nas›l ki ruhsuz beden bedensiz ruh düflünülemezse, sanats›z politika politikas›z da sanat düflünülemez.
87
Politika karfl›t› olan sömürü olgusu politika ile özdefl hale getirilmifltir
ww
w.
Politikay› sanattan sanat› politikadan koparan anlay›fl devletçi-iktidarc› anlay›flt›r. Politika ve sanat toplumun temel yarat›m de¤erleri iken devletçi-iktidarc› zihniyet-anlay›fl, bunlar› toplumun elinden alm›flt›r. Toplumu temel özgürlük ve demokrasi de¤erlerinden kopararak savunmas›z b›rakm›flt›r. Politikas›z ve sanats›z kald›kça toplum, özgürlük ve demokrasi alanlar›ndan yoksun kalm›fl ve sürüleflmifltir. Kapitalist uygarl›k, tekelleri idare etme ve iflletme biçimine politika ad›n› vererek toplumsal bir olgu olan politikay› da özünden sapt›rm›flt›r. Sömürü çark›n›n ad›n› politika olarak de¤ifltirmifltir. Politika karfl›t› olan sömürü olgusu politika ile özdefl hale getirilmifltir. Tekelci uy-
Sanat toplumun hayallerinin özlem ve aray›fllar›n›n dile gelifl biçimidir
Sanat, toplumun ahlaki örgüsünü oluflturmada çimento gibi bir iflleve sahiptir. Toplumun ahlak›na ve kültürüne öz ve estetik kazand›ran temel toplumsal güç kayna¤›d›r. Toplum ac›lar›n›, sevinçlerini, özlemlerini, umutlar›n› en güzel sanat yoluyla dile getirir. Sanat toplumun hayallerinin, özlem ve aray›fllar›n›n dile gelifl biçimidir. Toplumun manevi dünyas›d›r. Toplum yaflam› bu dünyayla örülür ve bu dünyayla anlam kazan›r. Maneviyats›z bir toplum düflünülemez. Bir toplum insanca yaflamak için ihtiyac› olan her fleyi sanat ve kültürle dile getirir. Sanat ve kültür bir toplumun duygusal ve ruhsal ihtiyaçlar›n›, özlemlerini görünür k›lar. Bir bak›ma toplumun ihtiyaç ve özlemlerinden beslenen hayallerin kendisini görünür-görsel k›lmas›d›r. Sanat ruhun kanatlanmas›d›r. Ruhsal ve duygusal yücelifl sanatla olur. Sanat insan›n ve toplumun ruhsal ve duygusal dünyas›n› e¤iten, güzellefltiren, ona estetik kazand›ran
SERXWEBÛN
Kapitalist sistem sanat yoluyla toplumu kendi kontrolüne alm›flt›r
bafllayarak tüm toplumun yaflam biçimini kendi ç›kar›na uygun düzenlemektedir. Her an›na müdahale ederek insanlar›,
uyufluk, al›k robotlara dönüfltürmektedir. ‹liflki biçiminden davran›fl, giyim, yeme biçimine kadar insani özden ve
de¤erlerden uzaklaflma ak›l s›n›rlar›n› zorlar noktaya gelmifltir”
Özünden kopar›lan politika ise sadece art›k-de¤erin tekelci sisteme akmas›nda motor rolünde yürütülmektedir.
w.
ww
tafl›may› baflarm›fllard›r. Bu konuda kad›n›n rolü baflatt›r. Dil de kültür de sanat da ahlak da demokratik politika da, kad›n›n soylu direniflinde ve varl›¤›nda kendisini gizleye gizleye, direne direne bu güne özgürlük, demokrasi, bar›fl umudu olarak gelmeyi baflarm›flt›r. Egemen sistemin tüm oyunlar›na ra¤men ne sanat ve ne de politika tümden yozlafl›p ortadan kalkm›flt›r. Her ikisi de toplumsall›k içinde kendisini zay›f da olsa hep var etmifltir. Bu anlamda Kürdistan ve Ortado¤u co¤rafyas› say›s›zca de¤erli, özgürlükçü ayd›n ve sanatç›ya tan›kl›k etmifltir. Demokratik komünal de¤erlerin günümüze tafl›nmas›nda bu de¤erli kifliliklerin rolleri büyük olmufltur. Bu topraklar Pir Sultanlara, Ahmede Xanilere, Feqi Teyranlara, Cigerxwinlere,
“Erkek egemen sistem, afyonlaflt›rd›¤› sanatla gençlikten
ne t
Ancak maalesef sanat Kapitalist uygarl›k taraf›ndan tekelci sistemin temel endüstri sahas› haline getirilmifltir. Toplumun demokratik-komünal de¤erlerini yutan bir girdap haline dönüfltürülmüfltür. Her gün her yerden mantar biter gibi ne idü¤ü belirsiz sanatç› taslaklar› türemifltir. Ortal›k ‘sanatç›’dan geçilmez olmufltur. Popülizm, sanat› afyonlaflt›rmada adeta ilah rolü oynam›flt›r. Erkek egemen tekelci uygarl›k taraf›ndan de¤ersizlefltirilen ve hiçlefltirilen insan sürülefltirilerek, varl›¤›n› hissetmeyi popülerleflmede görür hale gelmifltir. Popülizm, duygusal ve ruhsal bunal›m› yaflayanlar›n s›¤›na¤› olarak görülmüfl, sanat kendine yabanc›laflman›n, yozlaflman›n-yozlaflt›rman›n en etkili arac› haline getirilmifltir. ‘Sanatç›’lar adeta tekelci sistemin elinde birer oyunca¤a dönüflmüfllerdir. Kendileri metalaflt›kça toplumun sanatsal ve kültürel de¤erlerini de metalaflt›rm›fllard›r. Bu biçimde kapitalist sistem sanat yoluyla toplumu kendi kontrolüne alm›flt›r. Sanat yoluyla toplum uyuflturulmufl ve sistemin hizmetine koflulmufltur. Sömürü sisteminde sanat›n oynad›¤› rol askeri fliddetten daha etkili hale gelmifltir. Sanat ahlaki ve politik toplumun afl›nd›r›lmas›nda demir silahtan daha fliddetli ve etkili bir y›k›m silah›na dönüflmüfltür. Tekelci sistem özellikle kad›n› ve gençli¤i sanatla zehirlemifl, ahlaki ve politik de¤erlerini zay›flatarak kendisine ba¤lam›flt›r. Bu konuda özellikle müzik, edebiyat ve sinemay› oldukça etkili kullanm›flt›r, kullanmaktad›r. Erkek egemen uygarl›k, sanat›, bir afyon haline getirmektedir. Müzikle genç k›zlar› ve erkekleri kendinden geçirmekte, toplumsal yaflamdan ve sorumluluklar›ndan koparmakta, niçin yaflad›¤›n›, nas›l yaflamas› gerekti¤ini bilmeyen al›k bir
gençlik ortaya ç›karmaktad›r. Erkek egemen sistem afyonlaflt›rd›¤› sanatla gençlikten bafllayarak tüm toplumun yaflam biçimini kendi ç›kar›na uygun düzenlemektedir. ‹nsanlar›n her an›na müdahale ederek insanlar›, uyufluk, al›k ve programlanm›fl robotlara dönüfltürmektedir. ‹liflki biçiminden davran›fl biçimine, giyim biçiminden yeme biçimine kadar insani özden ve de¤erlerden uzaklaflma ak›l s›n›rlar›n› zorlar noktaya gelmifltir. ‹nsanlar tv’lere, internete ve bin bir çeflit tekni¤e, teknik yoluyla yarat›lan sanal dünyalara tutsak edilerek toplumsal paylafl›m, dayan›flma ve komünal yaflam afl›nd›r›larak toplumsall›k da¤›t›lmaktad›r. Bireysel özgürlük ad›na birey hücrelerine kadar sömürülmekte, özgür sanat ad›na sanat sistemin kâr hücresi haline getirilmektedir.
ew e. c
s›n›rs›z bir özgürlük alan›d›r. Yaflam›n anlam kayna¤›d›r.
Eylül 2009
om
88
Egemen sistemin tüm oyunlar›na ra¤men ne sanat ve ne de politika tümden yozlafl›p ortadan kalkm›flt›r
Toplum tekelci sistemden etkilenmekle birlikte politik ve sanatsal de¤erlerini koruma mücadelesi ve direnifli içinde hep olmufltur. Hegamonik sistemin fliddetli bask› ve darbeleri alt›nda ciddi bir ezilmeyi yaflay›p politik ve sanatsal gücünde zay›flama yaflasa da bu de¤erler tümden ortadan kalkm›fl de¤ildir. Erkek egemen tekelci uygarl›k içinde kad›n eksenli demokratik uygarl›k de¤erleri sürekli bir direnifl içinde kalarak kendilerini günümüze
Hallac› Mansurlara, Sühreverdilere, Afl›k Veysellere, Ayfle fianlara, Meryem Xanlara, Rewflen Bedirxanlara, Naz›m Hikmetlere, Ahmet Ariflere, Ahmet Kayalara, Mehmet Uzunlara, Aram Tigranlara, Mizginlere, Saryalara, Serhatlara, Halillere, Delilalara befliklik etmifltir. Benzer biçimde say›s›zca ozan ve dervifl bu topraklar›n ba¤r›ndan ç›km›fl, bu topraklarda özgürlük, demokrasi ve bar›fl umudunu büyütmüfl, yüce ve soylu özlemlerle tekrar bu topra¤›n ba¤r›na düflmüfllerdir. Halklar›n gönlünde taht kurmufllard›r. Demokratik uygarl›¤›n köfle tafllar›ndan olmufllard›r. fiu anda yap›lmas› gereken esas ifllerden biri, tekrardan politika ile sanat›n özüne, ana kayna¤›na inerek her iki olguyu gerçek ifllevine kavuflturmakt›r. Ve tekrardan ah-
Eylül 2009
SERXWEBÛN
laki politik toplumun inflas›nda bu iki toplumsal olguya gerçek anlam›n› vermektir.
menin ötesine geçemiyor. Kendilerini tekel sisteminin sermayesi haline getiren ayd›n ve sanatç›dan toplum ad›na ne beklenebilir ki? Ayd›n ve sanatç› toplumun ac› ve özlemlerini derinden hisseden, ihtiyaç ve sorunlar›n› bilen-anlayan, toplumsal özgürlü¤ün, eflitli¤in, demokrasinin peflinde kofland›r. Bunun için çal›fland›r, fikir üretendir, yeni bir zihniyet yap›s› yaratand›r, kültür oluflturand›r. Hakikat peflinde kofland›r, hakikati söyleyen ve söylettirendir. Toplumun özgürlük, demokratik ve komünal de¤erlerini savunmayan, bunu sözüyle, eylemiyle, kalemiyle, sanat›yla ortaya koymayan bir sanatç› ve ayd›n, ayd›nl›k zamanlar› yaratmak yerine, karanl›k zamanlara suç ortakl›¤› ediyor demektir. Ve günümüzde a¤›rl›kta yaflanan durum da budur. Gerçek sanatç› ve ayd›n, tekellerin de¤irmenine su tafl›maz. Gerçek ayd›n ve sanatç›n›n yüzü her zaman topluma dönük olur. Yüre¤i özgürlük, demokrasi ve bar›fl için çarpar. Çünkü gerçek sanat›n ve politikan›n boy verece¤i ortamlar bar›fl ve demokrasi ortamlar›d›r. Ahlaki ve politik düzeyi yüksek olan toplumlar en büyük sanatç› ve ayd›n› ortaya ç›karmaya aday toplumlard›r. Sanatç›s›na ve ayd›n›na en büyük de¤eri veren toplumlard›r. Ahlaki ve politik toplumun inflas›na tüm varl›¤›yla kat›lmayan ayd›n ve sanatç› gerçek ayd›n ve sanatç› olmaktan bahsedemez.
Gerçek ayd›n ve sanatç› tüm hegamonik-sömürgeci sistemlerin düflman› ve cehaletin panzehiridir Günümüz sanatç›lar›nda toplumsal sorumsuzluk hat safhadad›r. Çok say›da sanatç›n›n toplumla, toplumsal sorunlarla ve toplumun hayati ç›karlar›yla alakas› yoktur. Sanatç›n›n ve sanat›n toplum maneviyat›n›, duygusunu ve yaflam›n› anlaml› k›lmas›, güzellefltirmesi ve toplumun özgürlük, demokratik komünal de¤erlerini iflleyip gelifltirmesi, zenginlefltirmesi, ço¤altmas› gerekirken tam tersine; olan› da bo¤mas›, kültürsüzlü¤ü ve cehaleti derinlefltirmesi, toplumu tekellerin güdümüne sokarak hizmetine koflturmas› afedilmez bi suçtur. Gerçek ayd›n ve sanatç› tüm hegamonik-sömürgeci sistemlerin düflman› ve cehaletin panzehiridir. Bunun d›fl›nda bir ayd›n ve sanatç› duruflu ancak çok a¤›r bir biçimde yarg›lanabilir. Özgürlük, demokrasi ve bar›fl düflman› olarak nitelendirilebilir. Kürdistan ve Ortado¤u co¤rafyas›, özgürlü¤ün, demokrasinin ve komünal yaflam›n binlerce y›l hüküm sürdü¤ü bir co¤rafyad›r. Kad›n›n da erke¤in de yafll›n›n da çocu¤un da özgürce ve eflitçe birlikte yaflad›¤› bir co¤rafyad›r. Farkl› farkl› toplumlar›n, kültürlerin, inançlar›n bar›fl ve demokrasi içinde bir arada özgürce, eflitçe yaflad›klar› bir co¤rafyad›r. Demokratik politikan›n ve sanat›n bu toplumsal dokuyu oluflturmada baflat rol oynad›¤› bir co¤rafyad›r. Ortado¤u, çeflit çeflit insan›-toplumu ve renga renk do¤as›yla yaflam›n gürül gürül akt›¤› bir mekând›r. Da¤lar›n, sular›n, güneflin, yeflilin, mavinin befli¤i olan bu co¤rafya bu gün koca bir çöle dönüflmüfltür. Bu çölleflmeyi ancak özgürlü¤e, demokrasiye, bar›fla afl›k insanlar, demokratik, ekolojik, özgürlükçü hareketler, gerçek ayd›n ve sanatç›lar ortadan kald›rabilir. Ve tekrardan bu co¤rafyay› her yerden özgür ve demokratik yaflam›n f›flk›rd›¤› bir co¤rafyaya ancak ayd›nlanma devrimi dönüfltürebilir.
ne te we .c om
En derin kriz zihniyet de¤iflimi ve ayd›nlanma konusunda yaflan›yor
89
ww
w.
Ortado¤u ayd›nlanmas›nda gerçek politika ve sanat›n rolü bafl s›ralarda yer almaktad›r. Ortado¤u’da Reform, Rönesans ve ayd›nlanma geliflmeden toplumun demokratik-komünal de¤erlerinin kurumlaflmas› ve kal›c›l›k kazanmas› mümkün de¤ildir. Bunun için de tekelci sistemin toplumdan çald›¤› temel de¤erlerin yeniden tan›mlanarak gerçek ifllevine kavuflturulmas› gerekir. Bu konuda da sanatç› ve ayd›nlara çok büyük roller düflmektedir. Gerçek sanatç› ve ayd›nlar rolünü oynamadan sanat erkek egemen tekellerin endüstri ve kâr alan› olmaktan kurtulamaz ve bu çölleflme afl›lamaz. Ortado¤u’nun en büyük ç›kmazlar›ndan biri gerçek sanatç› ve ayd›nlar›n› ortaya ç›karamamas›, Reform, Rönesans ve ayd›nlanmay› sa¤layamamas›d›r. Ortado¤u’da ve baflta da Kürdistan’da çok ciddi bir sanatç›-ayd›n krizi yaflanmaktad›r. En derin krizin zihniyet de¤iflimi ve ayd›nlanma konusunda yafland›¤› herhalde inkâr edilemez. Hiç mi ayd›n ve sanatç› yok? Kuflkusuz vard›r. Ancak mevcut sanatç› ve ayd›n gerçe¤i sermaye ve iktidar tekellerine hamall›k et-
SERXWEBÛN
90
Eylül 2009
om
ANLATILAMAYANLARDAN B‹R PARÇA
“Karargâh ve karargâha ba¤l› kurumlar Zap alan›ndan ayr›ld›lar. Böylece biz de Kure Jaro'dan g e r i ç e k l i m e y a p a b i l i r d i k . K u r e J a r o ' n u n e t e k l e r i n d e g e ç i r d i ¤ i m i z 5 - 6 g ü n s o n u n d a , d ü flflm man›n
g i t t i ¤ i n i a n l a d › k . B ö y l e c e b i r o p e r a s y o n d a h a b i t m i fl o l u y o r d u . K u r e J a r o ' d a 9 7 y › l › n d a y a flflaa n a n l a r n e b i r k a ç s a y f a l › k a n › i l e n e d e b i r i k i s ö z i l e a n l a t › l a b i l i r . K u r e J a r o h a f › z a l a r d a y a flflaa n › l d › ¤ › k a d a r
Kure Jaro’yu y›llard›r tan›yor gibiydim
ro’nun efsanevi havas›n› soluyorduk. ‹nsanlar yaflam koflullar› bulamad›klar› için bu da¤a fazla gelmemifllerdi. Bu nedenledir ki, G›re Jaro’ya hiçbir patika ç›kmaz. Çünkü insanlar, ne böylesi bir da¤a ç›kmaya cesaret edebilmifl ne de G›re Jaro buna izin vermiflti. Kendini yaln›zl›¤a terketmiflti. Belki de bu tarihi yaln›zl›¤›ndan dolay› ona bu isim verilmiflti. G›r- tepe, Jaro- yaz›k. G›re Jaro’nun gerilla yaflam›nda apayr› bir yeri vard›r. Gerillalar, Jaro’nun as›rlard›r yaflad›¤› yaln›zl›¤› bozmufl ve yaflam›n tüm zorluklar›n›, sanc›lar›n›, güzelliklerini, sevincini birlikte paylaflm›flt›r. G›re Jaro da gerillalara kap›s›n› açm›fl, onlara cömert davranm›fl, yaban›c›ya, iflgalciye ve düflmana karfl› korumufltur. Hep merak etti¤im, zirvesinden Zap’a bakmak için sab›rs›zland›¤›m bu da¤a ne yaz›k ki gece ç›km›fl ve ayn› gece inmek zorunda kalm›flt›m. 1995 y›l›n›n 26 A¤ustos’uydu. Hamle esnas›nda bir arkadafl yaralanm›flt›. Onu almak için iki arkadaflla birlikte Zap vadisinden G›re Jaro’nun zirvesine ç›kt›k. G›re Jaro’ya bu gidiflim, beni heyecanland›rm›fl olsa da onun gizemlili¤ine dair hiçbir fley duyumsayamam›flt›m. Uzun zaman sonra operasyon haz›rl›klar› amac›yla G›re Jaro’ya bir kez daha ç›kt›m. ‹flte o zaman tüm hasretimi gidermifltim. Onu y›llard›r tan›yor gibiydim. Kimsenin duymad›¤› bir ortamda sohbet ettim onunla. Ona, uzun uzun onu ve yüre¤imdeki yerini anlatt›m. O gün bu gündür s›n›rs›z bir yoldafll›¤› paylafl›r›m onunla.
ww
w.
ne t
G›re Jaro ya da Kure Jaro; Behdinan’›n görkemli ve boyun e¤mez tepesi olan G›re Jaro tepesi üzerinde say›s›z kavgalar verilmifl y›llarca ve hiç bitmemifl. Bazen onu sahiplenmek, bazen de ona boyun e¤dirmek için savafllar yürütülmüfltür. Yine son y›llarda da görkemlili¤ine yarafl›r bir mücadeleye tan›kl›k etmiflti. ‹sminin çeflitlili¤ini ve bulundu¤u co¤rafyadaki etkisini düflününce, hâkimiyet savafllar›n›n hangi boyutta yafland›¤›n› anlamak zor olmaz. Çünkü o, bin y›llard›r ele geçirilemeyen topraklardan sadece bir parça. Uzunlamas›na dar ve zirveleri sivri tepelere sahip olan G›re Jaro, kuzey taraf› kayal›kl› ve ç›plakt›r. Güney taraf› ise geçit vermeyen büyük kayal›klarla kapl› s›k bir ormana sahiptir. Uzaktan görünümü h›rç›n, yafll› bir kad›na benzese de, flafak sökerken sisin arkas›ndan bakan, bu da¤a ç›kan her gerillada, hâkimiyet duygusunun yan›nda, bu co¤rafyaya ait oldu¤u hissi de uyan›yordu. G›re Jaro sanki kirli kalmak ve üzerinde baflka bir yaflam istemezcesine tüm çeflmelerini kurutmufltu. Öyle ki, ne zirvelerinde ne de eteklerinde tek bir damla su bulunamazd›. Kendisine yarenlik edenlere ise, derinliklerinde saklad›¤›, mevsimlerin bile ifllemedi¤i kunberflerinden (kar kuyular›) su verirdi. Kendimizi 7-8 metre sark›tarak kar sular›n› ç›kart›yor ve G›re Ja-
ew e. c
c a n l › d › r . fifiee h i t l e r i , ç a t › flflm malar›, k›ran k›rana mücadelesi ile Kure Jaro, hala yüre¤imin sihirli da¤›d›r“
Tarih 25 Eylül 1997’yi gösteriyordu. Sonbahar›n serin rüzgâr› Zap’› boydan boya geçip, Kure Jaro’nun zirvelerini aflarak gidiyordu uzaklara. Sar› renge bürünmüfl vadilerde dereler ya¤mur sular› ile daha bir gür ak›yordu. K›fl›n habercisi sonbahar› Zap’ta yaflamak, pastel renkli bir tablo içinde yaflamaya benziyordu. 14 May›s operasyonunda düflman neredeyse geldi¤ine piflman olmufltu. Her alanda çok güçlü eylemler yap›lm›fl, pusular kurulmufltu. Üstüne üstlük iki kobran›n da düflürülmesi moralimize moral katm›flt›. Böylelikle düflman Zap’a girmenin öyle kolay olmad›¤›n› anlad›. Operasyon sonras›nda tüm bölgelerdeki güçler ya kendi alanlar›nda, ya da bir araya gelerek eylemler yapt›. Bamerne, KadifleEniflke, Sergele ve Segirke eylemleri ve Amediye flehri kuflatmas› oldukça baflar›l› geçmiflti. KDP oldukça zorlanm›fl ve savunma pozisyonuna geçmiflti. Tek bafl›na hiçbir güç sergileyemedi¤i gibi, s›k›flt›¤› anda TC’yi imdad›na ça¤›r›yordu ve kutsal topraklar›nda ihaneti tekrar tekrar yaflat›yordu. Y›l›n son eylemini yapmay› planl›yorduk. Deraluk flehrini kuflatacakt›k. 7 bölük bir araya gelmifl planlama yap›yorduk. Bu eylemin baflar›s› ile ‘97 y›l›ndaki tüm at›l›mlar›n baflar›lar›na bir yenisi eklenecekti. Haz›rl›klar›n fark›na varan KDP; Türk ordusunu yeniden yard›ma ça¤›rm›flt›. Bir davetiye üzerine düflman tanklar›, z›rhl› araçlar› ve binlerce askeri ile Güney Kürdis-
Eylül 2009
SERXWEBÛN
tan’›n birçok alan›na girdi. Art›k bu savafl›n “Brakuji” olmad›¤›n›, yüzy›llar›n ihanetinin nas›l yaflat›lmak istendi¤ini herkes görmüfltü.
s› beni kayg›land›r›yor” diye cevap verdi. Haks›z da de¤ildi. Bir gerilla için en kötüsü sald›rd›¤› mevzinin bofl ç›kmas› ve savaflmay› beklerken düflman›n gelmemesidir. Oysa çok geçmeden, Garzan arkadafl›n kayg›lar›n›n yersiz oldu¤unu anlad›k. Çünkü düflman, gece tepeye s›zm›fl, hemen üstümüzde duran zirveye mevzilenmiflti. Günün ilk ›fl›klar› ile birlikte çat›flma bafllad›. Silah sesleri gittikçe yükseliyordu. Tepedeki arkadafllar› merak etmeye bafllad›k. Takviye güç göndermek istediysek de, bunun yarar getirmeyece¤ine dair hepimiz hemfikirdik. Çünkü onlar›n h›zla geri çekilmeleri gerekiyordu. En iyi yard›m›n, bulundu¤umuz yerden suikast yapmak oldu¤unu düflünerek, sürekli atefl aç›yorduk. Birkaç saat süren çat›flmadan sonra, tepe düflman›n eline geçti. Biz de zaman kaybetmeden Karker tepesine do¤ru çekildik. Karanl›k çöker çökmez noktaya vard›k. Çat›flmal› bir gün yaflanm›flt›. Gerçi çat›flmaya bizler haz›rlanm›flt›k, ama tepeciler bafllad›. Onlara yard›m edememek bizi her ne kadar zorlam›flsa da geri çekilmek daha bir üzmüfltü. Operasyon devam edecekti ve biz daha kim bilir kaç kez çat›flmaya girecektik. Kure Jaro’yu KDP tutmufltu. Zap’a ne zaman operasyon yap›lsa Kure Jaro’ya KDP gelirdi. O haflin ve sert arazide ancak onlar yaflayabilirdi. Askerler fazla ilerleyemiyor ve savaflam›yorlard›. Belki de bu nedenle en zor yerler KDP’ye veriliyordu. Anl›yordum. Co¤rafyaya hâkim olmak için, o co¤rafyan›n insanlar›n› birbirleri ile savaflt›r›yordu. Çünkü kendileri asla ne co¤rafyaya hâkim olabilirlerdi ne de o co¤rafyan›n insanlar›na. Kure Jaro’yu ihanetçiler tutmufl olsa da, onu koruyacak, tarihi boyunca el sürdürtmedi¤i de¤erlerine sahiplenecek gerillalar› vard›. En az kendisi kadar savafl halindeydi onlar da. Bu nedenle bir bölü¤ümüz Kure Jaro’da mevzilenmiflti. Akflam bir eylem yapacaklar›n›, e¤er baflar›l› olamazlarsa bir dahaki eylemde bizim Kure Jaro’da olmam›z› söylediler. Bir yandan eylemin baflar›s›n›, di¤er yandan Kure Jaro’da savaflman›n ayr›cal›¤›n› yakalamak istiyordum. Her gerillaya nasip olmayabilirdi orada sa-
vaflmak, ama ben bu kadar istiyorken ve yak›nlaflm›flken, bunu kaç›rmay› hiç istemiyordum. Bu duygu çat›flmas› eylem bafllay›ncaya kadar da sürdü. Uzaktan izledi¤imiz eylemin içinde olma istemi, gecenin karanl›¤›n› parçalayacak güçteydi. Bunu sadece ben yaflam›yordum. Yan›mdakilerin iç geçirmelerinden, eyleme dair iyimser tahminlerinden ve mermilerin karanl›kta b›rakt›¤› izlerin yans›d›¤› bak›fllar›ndan anlayabiliyordum. Bunu hissetmek zor de¤ildi. Çünkü bu ortak duygular›m›zdan sadece biriydi.
ne te we .c om
K a y g › l a n m a k b a z e n ç a l › flflm may› b a flflaa r › y a g ö t ü r ü r
91
ww
w.
Operasyon haz›rl›klar› yap›ld›¤›n› anlay›nca, Deraluk flehir kuflatma eylemini ertelemifl, tüm güçler savafl durumuna göre mevzilenmifltik. Her bölük Zap ve Metina bölgesinde bir alan› tuttu. Bizim bölü¤ümüz ise fi›kefta B›rindara alan›na gidecekti. Bu alan savafl için stratejik oldu¤u kadar, manevra sahas› da geniflti. Do¤usu Kure Jaro, kuzeyi Za¤roslar ve güneyi Zap vadisiydi. Gecenin ilerleyen saatleriydi. Bahar tepesinden ayr›ld›¤›m›zda so¤uk bir rüzgâr esiyordu. Karanl›¤›n içinde ilerlerken, yar›n›n belirsizli¤i benim oldu¤u kadar birçok arkadafl›n kafas›n› kurcal›yordu. Haz›rl›klar yap›yorduk, ama haz›rl›klar›n ihtiyaçlar›m›z› ne kadar›n› karfl›layaca¤›, düflman›n nas›l yönelece¤i konusunda net bilgimiz yoktu. Kayg›lanmak bazen çal›flmay› baflar›ya götürür, bazen de yap›labilecek en kolay iflin bafllamas›n› dahi engellerdi. Neyse ki, her fley yolunda gidiyordu ve kayg›lar bizimle kal›yordu. fiehitlik noktas›na ulaflt›ktan k›sa bir süre sonra tak›m›m›z savunma amaçl› olarak tepeye ç›kt›. Tepeye ulafl›r ulaflmaz ilk iflimiz çat›flma pozisyonuna göre mevzilenmek oldu. Günün yorgunlu¤u göz kapaklar›m›za çöküyordu. Uyumak yasakt› ama kendimizi tutamay›p uyumufl, yorgunlu¤umuzu birkaç dakikal›k kestirmelerle gidermifltik. Behdinan’›n üzerine çöken sessizli¤i dinliyorduk. Belki de sessizli¤in bekçileriydik. Kimsenin bu gizemli sessizli¤i bozmas›na izin vermemek için bekliyorduk. Gün yavafl yavafl ›fl›yordu. Ne olursa böyle anlarda olur. Düflman geceye en uzak bir zamanda bafllat›r sald›r›y›, yani sabaha do¤ru. Bu nedenle çevreme pür dikkat bak›yor, arada bir a¤›rlaflan göz kapaklar›m› ovuyordum. Gözüme ilk çarpan, Garzan arkadafl›n yüzündeki hüzünlü ifadeydi. Nedenini sordu¤umda, “Düflman flimdiye kadar burada olmal›yd›. Görünürde bir fleyin olmama-
Düflflm mana Kure Jaro’da darbe vurman›n anlam› daha büyüktü
Eylem planland›¤› gibi yürümemiflti. Önceden söylendi¤i gibi Kure Jaro’ya do¤ru yol ald›k. Sonunda iste¤im olmufltu. O eriflilmez da¤da savafl›n tad›na varacakt›m. Vazgeçilmez bir istem gibi gelip oturmufltu yüre¤ime. Kendisini bu kadar gizemli k›lmay› nas›l beceriyor diye, sorumuflumdur ço¤u kez. Cevab›n› bulmak istemedi¤im bir soru olarak hep kald›. Belki de sihri buradad›r. Cevaps›z sorular. Hissediyor diyemem, ama tan›d›¤›m birçok gerillan›n Kure Jaro’ya özel duygular tafl›d›¤›n› gördüm. Baflar›s›z olan eylemden dolay› arkadafllarda moral bozuklu¤u olmufltu. Fakat gidiflimiz ve bizim moralimizle onlar da canland›lar. Zaman kaybetmeden eylem haz›rl›klar›na bafllad›k. Üç günlük kefliflerden sonra eylemin yap›labilece¤i karar›n› ald›k. Böylece taburdaki arkadafllar›n hepsinin kat›laca¤› eylem planlama toplant›s› yap›ld›. Eylemin gerekçelerinin yeterlili¤i konusunda hepimiz hemfikirdik. Düflmana Kure Jaro’da darbe vurman›n anlam› daha büyüktü. Hele KDP’nin yenilgiye u¤ramas›, en büyük baflar›lar›m›zdan say›lacakt›. Kure Jaro’ya, ihaneti ve utanc› yaflatt›rmamaya kararl›yd›k. Yaflan›lacak bir yenilgi tüm operasyona damgas›n› vuracakt›. Kure Jaro’yu denetimimize almazsak da orada kolay yaflan›lmad›¤›n› onlara göstermeliydik. Gerekçelerimiz bunlarla s›n›rl› de¤ildi. Merkez Karargâh ve YAJK Karargâh› Zap vadisindeydi. Onlar›n gü-
SERXWEBÛN
Eylül 2009
rilla tarz›nda gizlilik teknik eflitsizli¤i ortadan kald›r›yordu. Düflman merkezlerinin ortas›na kadar gidebilir ve çok etkili bir vurufl yap›labilir. Böylece düflman›n tüm tekni¤i anlams›z kal›r. Ancak iki karargâh›n da güvenli¤i aç›s›ndan Kure Jaro’yu b›rakmamal›yd›k. Zaman çok geçmemiflti ki, sald›r›ya geçtiler. Önce saatler süren bombard›man yap›ld›. Ard›ndan belli aral›klarla havan at›fllar› devam etti. Havan at›fllar› karadan sald›r› yap›ld›¤› mesaj›n› veriyordu. Daha do¤rusu tecrübelerimiz bize bunu söylüyordu. Birbirini savunacak biçimde mevzilenmifl olan üç manga arkadafl oldu¤u halde, arkadafllar akflama kadar savaflt›lar. Hava kararmadan fieladizê’ye getirilen tanklar top at›fl›na bafllad›. Ö¤leden sonra çat›flmalar hiç durmadan devam etti. Tak›m komutan› arkadafl yan›m›za geldi. Sinirli görünüyordu. “Düflman Balende taraf›ndan geliyor. Sen ve bir arkadafl daha gelin, bo¤azda pusu atal›m” dedi. Haz›rlanmak için noktaya indi¤im s›rada Karker arkadafl “Zaman arkadafl gecikebilir, onun yerine ben geleyim” demifl. Ve bo¤azda pusu att›lar. Üç defa çat›flt›lar. Bizde hemen afla¤› yamaçlarda savunma yap›yorduk. Düflman›n arkadafllar› arkadan çevirmesine izin vermiyorduk. Akflama do¤ru, yukar› ç›kmam›z için talimat gönderildi. Karker, diz kapa¤›ndan topu¤una kadar aç›lan büyük bir yara alm›flt›. Cihazda “Karker’i kurtar›n!” talimat› s›k s›k tekrarlan›yordu. Karker’i kurtaracakt›k elbette, ama nas›l? Hiç aral›k vermeden sa¤›m›za solumuza düflen havan ve toplardan bafl›m›z› kald›ramazken, Karker arakadafl› güvenlikli ve tedavi olabilece¤i bir yere tafl›mak oldukça güçtü. Her fleye ra¤men, onu götürmeye kararl›yd›k. Çantamdaki yar›m battaniyenin üzerine yat›rd›k. Yüzü gerilmiflti. Hiç inlemiyor, ba¤›rm›yordu. Elimi aln›na götürdüm. Terlemiflti. Mevziden silah sesleri azal›nca düflman ilerlemifl, çok yak›n›m›za kadar gelmiflti. Bunu fark eder etmez, üzerine Karker’i yat›rd›¤›m›z battaniyenin uçlar›ndan tutup koflmaya bafllad›k. Obüs-
arkadafl genç yafl›n›n dinamikli¤i ile ifl yapard›. Za¤roslarda uzun süre kalm›fl ve tüm arkadafllarla tan›flm›flt›. fiervan deyince akla cesaret geliyordu. So¤ukkanl›l›¤› ve pratik zekâs› her zaman örnek al›n›rd›. Sabah yan›mdan ayr›lmadan önce cebine koydu¤u flutik parças›n› ne yapaca¤›n› sordum. “E¤er yaralan›rsam yaram› ba¤lamak için kullanaca¤›m” demiflti. Baca¤›ndan yara alm›fl, kan› durdurmak için fluti¤i ba¤lamak isterken, bafl›ndan ald›¤› mermi ile flehit düflmüfl. Cenazesini oturur bir vaziyette bulduk. Ac›s›n›n derinli¤i, ne flahadeti ne de flahadet biçimiydi. Onun güzelli¤i ve militanl›¤›yd›. Yoklu¤u hala bir yara gibidir.
ne t
venli¤i aç›s›ndan Kure Jaro’nun denetime al›nmas› gerekiyordu. Akflam a¤›r a¤›r geliyordu Zap’a. Ya içimizdeki sab›rs›z duygulard› bunlar› yaflatan ya da gerçekten zaman yavafl iflliyordu. Günefl Amediye bo¤az›n›n arkas›na gizlenmeye bafllad›¤›nda gökyüzünde renk oyunlar› s›raya girerdi. Bulutlar›n dakikalar içindeki renk de¤iflimi, bir ressam›n hiç beklemeden f›rças›n› tabloya sürmesi gibiydi. Saat befl sular›yd›. Eylem bafllad›. Arkadafllar çok güçlü vurdular. Sesler Zap’ta yank›lan›yor gibiydi. Sab›rs›zl›k ve heyecan›n kar›flt›¤› garip bir duygu içindeydim. Ve san›yorum herkeste de bu duygu hâkimdi. Düflman, merkez olarak tuttu¤u alanlardan havan, top ve obüs at›fllar› yapmaya bafllad›. Kuzeyden Çukurca alaya, Tepe Sor, Erifl, fi›kefta B›rindara tepesi, güneyden Deraluk ve fieladizê flehir merkezlerinden neredeyse birer kar›fl mesafelerle havan at›fllar› yap›l›yordu. Bir alay asker ve say›lar›n› hiçbir zaman tahmin edemedi¤imiz peflmergelerin denetiminde olan Kure Jaro’yu onlar›n elinden ald›k. Büyük bir zafer kazanm›flt›k. Hem de en a¤›r befieervadeli ödeyerek. B›nevflfl,, Serhat ve fi ne Musa arkadafllar› flehit vermifltik. B›nevfl arkadafl, üç gerilla k›z kardeflin en büyü¤üydü. Uzun dalgal› saçlar› ve narin bir duruflu vard›. Gören, onun doçkac› oldu¤una, hatta Zele’de bir uça¤› vurdu¤una asla inanmazd›. Yüzündeki masumiyet bir k›z çocu¤u safl›¤›ndayd›. fiervane Musa
ew e. c
om
92
ww
w.
C e p h e s a v a flfl›› g e r i l l a i ç i n t e r c i h e d i l i r b i r s a v a fl t a r z › d e ¤ i l d i r
Kure Jaro’nun ele geçiriliflinin üçüncü günüydü. Günlük yaflam›m›z› düzenlemifl, ifl bölümünü yapm›flt›k. Her an yeniden bafllayacak bir çat›flmaya göre kendimizi haz›rlam›flt›k. Nöbetlefle mevzileniyorduk. Her an sald›rabilirlerdi. Bazen geç bile kald›klar›n› düflünüyorduk. Böylesi bir yenilgiyi kendilerine yedireceklerini zannetmiyorduk. Geleceklerdi ve bu tek bir anlama geliyordu. Art›k cephe savafl›ndayd›k. Cephe savafl› gerilla için tercih edilir bir savafl tarz› de¤ildir. Çünkü teknik eflitsizlik bizi savunma konumunda tutacakt›. Oysa gerilla sald›r› demektir. Gizlilik ve örgütlülük demektir. Vur ve kaç. Örgütle ve sald›r. Ge-
Eylül 2009
SERXWEBÛN her damlas›n› hissetmek. Belki de ac›lar›m›n ya¤murla birlikte topra¤a kar›flmas›n› istiyordum. Kimbilir..? Düflman ertesi gün Geliye Bal›nda taraf›ndan, flehitlik noktas›na sald›rd›. O bu alana girmekte ne kadar ›srarl›ysa, biz de onu Kure Jaro’ya sokmamada o kadar kararl›yd›k. Düflman birkaç gün önce b›rakmak zorunda kald›¤› tepeye girerken, say›s›z pusu ile karfl›laflt› ve oldukça kay›p verdi. Geceler bizimdi. Düflman tek ad›m bile ilerleyemedi. Gündüz ise tüm silahlar›n› devreye sokarak ilerlemek istedi. O gün akflama kadar k›ran k›rana bir mücadele verildi. Kure Jaro’da her yer toz dumana kar›flm›fl patlamalarla yer sars›l›yor gibiydi. Gerillan›n cephe savafl›na girmifl olmas›, ayr›ca böylesi bir inatla mücadeleyi sürdürmesi düflman› flaflk›nl›¤a u¤ratm›flt›. Cihaz konuflmalar›ndan bunu anlayabiliyorduk. Belki de Kure Jaro, ilk kez böylesi bir çat›flmaya tan›k oluyordu. Erzak sorunumuz vard› ama bizi en çok etkileyen suyun olmamas›yd›. Barut kokusunun genzi yakt›¤› an, bir avuç suya nas›l da ihtiyaç duyuyorduk. En çok da yüzümü y›kamak isterdim. Belki tüm arkadafllar benim gibi düflünüyordu. Ama kimse bir fley söylemiyordu. Öyle bir an› paylafl›yorduk ki, olumsuzlu¤a ya da yoklu¤a dair hiçbir fley söylemiyorduk. ‹htiyac›m›z olan fley ne ekmek, ne su, ne de rahat bir uykuydu. Tek fley istiyorduk: Baflar›. Bu duyguyu tüm arkadafllar›mla ortak yafl›yordum. ‹çimizden kimse baflaramayaca¤›m›za dair tek cümle bile söylemiyordu. Çünkü öyle bir s›n›ra gelip dayanm›flt›k ki, baflar›s›zl›k ölüm, baflar› ise zafer anlam›na geliyordu. Kendi yaflam›m›z› düflünmüfl olsak dahi, bu savafltan zaferle ayr›lmal›yd›k. Peki madalyonun öbür yüzü ne diyordu? Gerekli miydi orada kal›fl›m›z? Bu kadar mücadeleden sonra ne olacakt›? Düflman, “Alamad›m, Kure Jaro sizin olsun” mu diyecekti? Peflmergeler, “Sizinle savaflam›yoruz, biz gidece¤iz” mi diyecekti. Aksine Kure Jaro’yu bizden almak için gerekirse aylarca çat›fl›rlard›. ‹stedikleri toprak parças› de¤il, direnç gücümüzü k›rmak ve ‘yenilmezlik’ unvan›na bir ye-
nisini eklemekti. Yoksa en fazla yirmi gün kald›¤› bu tepeyi istemiyordu. Bunlar› savafl an›nda düflünemiyorduk. Bize göre, mevzileri terk etmeden k›ran k›rana savaflmak en do¤rusuydu. Açl›k, susuzluk, flahadet engel olamazd›. Tüm gücümüzle savaflacakt›k. Oysa o gücümüzü, inanc›m›z›, kararl›l›¤›m›z› üç eylem için harcasayd›k, düflman de¤il, yirmi gün; iki gün bile kalamazd›. ‹flte bu sefer koflullar bizi cephe savafl›n› yapmaya zorlam›flt›.
ne te we .c om
lere karfl› korunmam›z için Karker arkadafl bizi sürekli uyar›yordu. “Kendinizi yere at›n” diye sesleniyordu. Zaten düfle kalka gidiyorduk ve Karker arkadafl› oldukça zorlam›flt›k. Hem kan kaybediyordu, hem de ani düflüfllerle sars›l›yordu. 300 metre kadar ilerledikten sonra, onun için a¤açlardan ve flutikten bir sedye yapt›k. Çat›flma hafiflemiflti. Sedye iflimizi daha da kolaylaflt›rm›flt›. Karker arkadafl› yat›rd›¤›m›z sedye fazla sa¤lam olmasa da koflmak daha kolayd› ve daha sars›nt›s›zd›.
93
K a r a n l › ¤ › n t ü m e n d i flflee l e r i m i örtmesini istiyordum
w.
Kayal›kl› bir yere geldi¤imizde silah sesleri art›k duyulmuyordu. Onu orada b›rak›p, ilk yard›m›n› yapmay› düflünüyorduk. Sedyeyi yere koymufltuk. Aya¤›n› tuttum. Yara oldukça aç›lm›flt› ve tedavisi oldukça güç olaca¤a benziyordu. Karanl›¤›n, tüm endiflelerimi örtmesini istiyordum. Karker arkadafl flehit düflmemeli, diye geçiriyordum içimden. Parti çocu¤uydu. Ailesi uzun y›llar önce parti ile tan›flm›fl ve kendisini partiye adam›flt›. Karker arkadafl böyle bir ortamda büyümüfl ve kendisini gelifltirmiflti. Aya¤›n› kavram›fl ve yukar› do¤ru kald›rm›flt›m. Birden bire buz gibi oldu. Anlad›m. Aram›zdan ayr›lm›flt›. Onu kurtarmay› her fleyden çok istiyordum. Karker arkadafl› böylesine çabuk ve kolay b›rakamazd›k! Ama art›k çok geç idi.
ww
3 Ekim Hava sisliydi ya da bana öyle geliyordu. Bulutlar mavi gökyüzünü kapatm›fl, sanki birazdan üstüme çökecekti. Da¤lar aralar›ndaki mesafeyi kapatm›fl, birbirine yap›flacak gibi duruyordu. fiehitlik noktas›na bir flehit verecektik... 20 yafl›n›n tüm tazeli¤i ile verecektik topra¤a. Mezar›n› kaz›yorduk. Gerillan›n adetinden de¤ildi kazma kürek kullanmak. Ya silah fliflidir buldu¤umuz ya da kasatura. Derin kazamay›z bu yüzden. Kazd›¤›m›z her avuç topra¤›, birazdan Karker’in üzerine ataca¤›m›z› biliyorduk. Ya¤mur ya¤s›n isterdim. Tepeden t›rna¤a ›slatan ya¤murlar› duymak ve yüzüme düflen
Karanl›k çöktü¤ünde silahlar s u s m u flfltt u
Hüseyin arkadafl›n komutas›ndaki tak›m, ertesi gün sabah›n erken saatlerinden bafllayarak çat›flmaya girmifllerdi. Düflman›n uzun menzilli silahlar›ndan dolay› arkadafllar bir kademe geri çekildiler. Ö¤leden sonra çat›flma daha da fliddetlenmifl, Batmanl› Garzan arkadafl, ald›¤› mermi ile flehit düflmüfltü. Karanl›k çöktü¤ünde silahlar susmufltu. Sadece yank›lar vard› engin kayal›klarda. ‹ki tak›m›m›z, düflman›n gelebilece¤i yola pusu att›. Di¤er arkadafllar ise, günlerden sonra ilk kez dinlenme f›rsat› yakalam›fllard›. Ancak flehitleri düflündükçe gözüme bir nebze olsun uyku girmedi. Yorgunlu¤umuzu tek bir fley giderebilirdi, bu savafltan en az kay›pla ve baflar› ile ç›kmak. Sald›r›lar her gün biraz daha art›yordu. Yine her sabah oldu¤u gibi o sabah da, silah ve bomba sesleri ile uyand› Kure Jaro. Ama bu sefer daha cüretkârd›lar. El bombas›n› ataca¤›m›z mesafeye kadar gelmifllerdi. Bir yandan çat›flmay› sürdürüyorduk, di¤er yandan ise eylem haz›rl›¤› yap›yorduk. Günlerden sonra ilk kez erzak ve su getirilmiflti. Bunlar› de¤erlendirmeliydik. Nas›l m›? Eylemle tabi. Gerilla buldu¤u erza¤› en iyi flekilde de¤erlendirirdi. Birkaç koyun kesilmifl, kunberf bafl›nda ekmek pifliriliyordu. Adaletli lojistikçimiz fiengal arkadafl, ekmekleri ve etleri tak›mlara bölüfltürüyordu. Tuhaf bir sahne yafl›yorduk. Top ve havan at›fllar› alt›nda biz, et ve ekmek pifliriyor, cephanemizi tamaml›yor, eylem için haz›rl›k yap›yor, tabi hiç eksilmeyen flakalar›m›z› ihmal et-
SERXWEBÛN
Gördüklerime ne ad koyaca¤›m› bilemiyordum
Ma¤aradan ç›k›p ç›kmamakta karar veremiyordum. Tam bu s›rada küçük s›¤›na¤›m›n önüne bir top düfltü. Her taraf› toza bulam›flt›. TNT kokusu soluk almam› zorlaflt›r›yordu. Sanki düflman uzaktan bo¤mak istiyordu. Elleri ulaflamay›nca bu bombalarla bo¤mak istiyordu. Ma¤aradan ç›kt›ktan sonra, arkadafllara ulaflmak için kofltum. Birden bire hayk›r›fllar ve ba¤›rmalara kar›flm›fl inleme sesleri duydum. 6 arkadafl ayaklar›ndan parça alm›flt›. Afl›r› kan kaybediyorlard› ve ilk yard›m olana¤› fazla yoktu. Onlar› kurtarmaya çal›flan arkadafllar, zorlansalar da ellerinden geleni yap›yorlard›.
w.
ww
‹lerledi¤im patikada kan izleri vard›. Kan izlerini takip ederek, yaral› arkadafla ulaflmay› baflard›m. Aya¤›ndan yaralanm›fl olan Aysel arkadafl, kötü görünüyordu. Bu haliyle yürümüfl olmas› bile flafl›rt›c›yd›. Ayak taban› kopmufltu ve afl›r› kan kaybediyordu. Ne yapaca¤›m› bilemez bir halde yaras›na bakarken, üç bayan arkadafl geldi. Yanlar›nda sa¤l›k malzemeleri vard› ve h›zla ilk müdahaleyi yapt›lar. Sonra onu s›rt›ma alarak tehlikeli yerden ç›kard›m. Noktadaki arkadafllar› merak etti¤im için h›zla geri döndüm. Nokta, b›rakt›¤›m gibi de¤ildi. Mevzideki arkadafllar yerlerinden ayr›l›nca, top isabet etmifl ve flehit düflmüfllerdi. Yard›m sesleri geliyordu. Yad›m etmek için uzand›¤›m baz› arkadafllar ise “Beni b›rak, arkadafllara yardim et” diyordu. Gördüklerime ne ad koyaca¤›m› bilemiyordum. Tesadüf müydü? Yaral› arkadafllar›n hepsi ayaklar›ndan ve kollar›ndan yaralanm›fllard›. Böyle olunca onlar› tafl›mak daha da güçlefliyordu. Hatta k›p›rdayam›yorduk. Ne bir sedyemiz vard› ne de ilac›m›z. Durmadan kan kaybediyorlard› ve çat›flma giderek k›z›fl›yordu. Bir an elimi kolumu ba¤l› hissettim. Çaresizdim. Çat›flma giderek k›z›fl›yor ve düflman ad›m ad›m yaklafl›yordu. Top ve havan at›fllar›, hareket etmemize f›rsat tan›m›yor bir yandan da uçak ve kobralarla vuruyorlard›. Binlerce asker sald›r›ya geçmiflti. Karargâh ve karargâha ba¤l› kurumlar Zap alan›ndan ayr›ld›lar. Böylece biz de Kure Jaro’dan geri çeklime yapabilirdik. Kure Jaro’nun eteklerinde geçirdi¤imiz 5-6 gün sonunda, düflman›n gitti¤ini anlad›k. Böylece bir operasyon daha bitmifl oluyordu. Kure Jaro’da ‘97 y›l›nda yaflananlar ne birkaç sayfal›k an› ile ne de bir iki söz ile anlat›labilir. Kure Jaro haf›zalarda yaflan›ld›¤› kadar canl›d›r. fiehitleri, çat›flmalar›, k›ran k›rana mücadelesi ile Kure Jaro, hala yüre¤imin sihirli da¤›d›r. Operasyonda, Pervin, Faraflin, Berivan, Canda, Xemgin, fiervan, fiengal, Aras, Sosin, Garzan, Amed, Adar ve Zelal arkadafllar flehit düfltüler.
ew e. c
ma¤arada oturmufl, olup biteni izliyordum. Hani derler ya, “Dünya bafl›m›za y›k›lacak sanki” iflte öylesine bir k›z›lca k›yamet kopuyordu önümde. Toz bulutu etraf› öyle sarm›flt› ki, mavi gö¤ü süsleyen bulutlar› görmek mümkün de¤ildi. Yer, gök olmufltu sanki. Her top, en az on insan›n hayat›n› sona erdirebilecek güçteydi. “Bu kadar s›k aral›klarla atmalar› neyin iflareti?” diye düflündüm. Acaba say›m›z› çok mu zannediyorlard›? 80 arkadafl ya var ya yoktuk. Bir de flehitlerimiz vard›. ‹çimden “Belli ki bizden korkuyorlar?” diye geçirirken, fark›nda olmadan sanki duyacaklarm›fl gibi yüksek sesle “Evet hem de çok korkuyorlar” dedim. Ön mevzilerden çat›flma sesleri geliyordu.
ne t
miyorduk. Çünkü güzel ve ifllerli bir ifl bölümü yapm›flt›k. Tak›mlar dönüflümlü olarak mevzilere gidiyor, di¤erleri ya dinleniyor ya da lojistik ihtiyaçlar›n› karfl›l›yordu. Böylece hiçbir iflimiz aksamadan yürüyordu. O günkü çat›flmada, Faraflin ve Diyar arkadafllar flehit düflmüfllerdi. Moralim gittikçe bozuluyordu. Bir flahadeti daha kald›rabilecek gücüm kalmam›flt›. Ö¤leye do¤ruydu. Günefl sonbahara yak›fl›r bir eda ile yükseliyordu. Öyle sakindi ki, Kure Jaro’daki bu gürültüden bile habersizdi sanki. O gün dinlenecektik. Mangalar›m›z› kayal›klar›n aras›na kurmufltuk. Böylece hiçbir obüs, havan veya top ifllemeyecekti. Kayal›klar›n bir taraf›na biz, di¤er taraf›na ise bayan arkadafllar konumlanm›flt›. Tam dinlenmeye, güneflin tad›n› ç›karmaya bafllam›flt›k ki obüs topu at›ld›. Daha topun patlama sesi susmadan, bayan arkadafllar›n hayk›rmalar› duyuldu. Obüs topu mangalar›n›n hemen önüne düflmüfltü. Toza ve dumana bulanm›fl yüzleri tan›nmaz haldeydi. Gülelim mi, a¤layal›m m›? derken bir obüs topu da bizim yan›m›za düfltü. Kayal›klar aras›na mevzilendik. Birbirini izleyen toplar, noktada bir toz bulutu oluflturmufl, göz gözü görmüyordu. fiarapnel parçalar› kayal›klara çarp›yor, onlarca küçük kaya parças› kopar›yordu. Görevden dönen arkadafllar, flaflk›n bir vaziyette olduklar› yere mevzilenmifllerdi. Baz› arkadafllar do¤al, küçük ma¤aralara s›¤›nm›flt›. Ben de tek bafl›ma bir
Eylül 2009
om
94
Zaman K›z›l›rmak
Eylül 2009
SERXWEBÛN
95
ne te we .c om
TEK AVUNTUMUZ ‹NT‹KAM YEM‹N‹M‹ZD‹R “Belki Amed’e gidifl öncelikli dile¤iydi ancak ç›kan Serhat karar›na karfl› da kay›ts›z de¤ildi. Koflar ad›m bafllam›flt› bu serüven dolu yolculu¤a. Sadece biraz ertelemiflti Amed’e gidifli. Yoksa Karaca da¤lar›nda o uçsuz bucaks›z tarihin s›rr›na ermek, Amed’te yar›m
b›rakt›klar›n› bir gerilla olarak tamamlamak, önüne koydu¤u en büyük hedefti. Tarihin en canl› tan›¤› olan Ben u Sen Burcu, Keçi Burcu, flehri içine alan tüm surlar, yine sur içi
mahallelerinin tafll› dar köflelerinde daha önce att›¤› turlar bu defa bir gerilla ordusunda askeri bir nizam ile bafltan bafla özgürce dolaflmay› hayal etmeye devam etmekteydi” Büyük ‹skenderin ordusunun dahi fethedemeyece¤i kadar korunakl› ve sarpt›r. Kahramanl›klar›, destans› aflklar› unutulmufl eski bir söylencenin tek flahididir Bitlis topra¤›. Da¤lara tebessüm eden baharlar›yla reyhan ve nergiz kokusu yay›l›r ovalar›na. Bir yaln›zl›k türküsünün melodisidir çokça dinlenen köprü alt› kurba¤a sesleri ve her bofl minarenin kay›p kimliklerini arayan flaflk›n, pusulas›z topluluklar›d›r flehrin sokaklar›nda dolaflanlar. Zihinlere yerlefltirilmek istenen hastal›k mikroplar›na ra¤men kenti gizlice bölen derenin kendisiyle al›p götürdü¤ü kirliliklerden ar›nan bakire bir toprakt›r. Bitlis flehri; ‹drisi Bitlis dahi k›ramam›flt› yeflermeye devam eden onu ve özgürlük umutlar›n›. ‹flte bu topraklarda asi k›z›m›z›n do¤umuna flahitlik eden kutsal diyar. Ama çok kalmam›flt› tarihin kök sald›¤› kutsal topraklarda. Kadere isyanda da olsa seçeneksiz yol alm›fl bir sürgündü tarihine, kültürüne yabanc› oldu¤u yeni mekân›na. Kendine ait bir tek k›r›nt› bulam›yordu. Yunan mitolojisinin, modern zamanlar›n plaj insanlar›na mübala¤a edilerek anlat›ld›¤› Antalya ellerinde… Aidiyet duygusunun özsel aray›fl› bafllar bafllamaz ta-
ww
w.
Bir ömür ne ki? Anlat›mc› için bafllamak veya bitirmek kadar sade bir yorum! Peki yaflayan için bu anlat›m›n nas›l bir k›ymet-i harbiyesi olur? Bahara, yaza, k›fla, güzün hüznüne anlam katan yaflanm›fll›klar nas›l dillendirilir? Bir nefes al›fl›n›, bir so¤uk su içiflini, bir yaln›z kalma an›n›n hayallere dald›ran rahatlat›c› duygusunu… Ya ac›lar›n› nas›l anlat›r? Yapamad›klar›n›n can al›c› acizli¤ini, baflar›s›zl›klar›n yenilgili havas›n›, beklenmedik floklar›n donuklu¤unu. Betimleyebilir mi kar›nca yo¤unlu¤undaki çabas›yla ortaya ç›karmak istedi¤i eserinin kumdan laleler gibi denizin asi dalgalar›na dayanamad›¤›n› görme an›n›? Anlat›mc› hissedebilir mi onun hedeflerine, hayallerine ulaflmaya çabalarken yaflad›¤› eflsiz heyecan›, coflkuyu, her fleyiyle duygular›n›? Yoksa beceriksiz bir yaz›c›n›n kalemine tak›lan ve beyaz sayfalara s›zan üç kelimelik “bafllad› ve bitti” cümlesiyle özetlenebilir mi bir flehidin sonlanmayan yaflam›? Arjin yoldafl, bu gün ben de acemi bir yaz›c› gibi bu anlat›mc›lar›n kervan›na kat›ld›m. Bilemiyorum tüm acemiliklerime ra¤men ad›na birkaç sayfa karalamak, yoldaflça ba¤l›l›¤›m›z›n hakk›n› verecek mi? Ama biçare yüre¤imizi ac›yla harlayan, intikam duygusuyla h›rsland›ran kayb›n› “yaflam›n en diri gücü” yapmay› ve bunu bir yerlere kaydetmeyi bir borç olarak görmekteyim. ‹yi bilinir sarpt›r Bitlis kalesi. Kendi komutanlar›ndan birine yapt›ran
Zeynep Katar(Arjin)
n›flm›flt› kaybedilmek istenen kimli¤iyle. Ve ‘90’lar›n serh›ldan havas›n›n metropollerde f›rt›na yaratan etkisi buluflturdu onu özgürlük mücadelesiyle. ‹lk çocukluk flark›lar›n›, kültüründen dam›t›lan motifler ve da¤lar›n destans› kahramanlar› olan gerilla elbiseleriyle girdi¤i folklor gurubunda Kürt arkadafllar›yla birlikte söylemeye bafllam›flt›. Söylenilen flark›lar inkâr›n, imhan›n s›cak savafl›n Kürdistan’da yaratt›¤› etkiyi tafl›yan ama bar›fl umutlar›n› da içinde yeflerten flark›lard›. O çocukluk hayallerini bu umutlar üzerine yeflertmifl bir fidand›. Çocuklu¤undan ald›¤› kültürün ilham›yla gençlik halaylar›n›n da bafl›n› çekmiflti. Art›k aidiyetiyle tam bir tan›flma haliydi yaflanan ve sonra bafllad› Antalya’n›n Kürdistani
SERXWEBÛN
w.
ww
fl› Kuzey’e tafl›mas›na hüzünle kar›fl›k bir gururla refleks göstermifltim. Art›k Serhat yolcusuydu Arjin yoldafl, yüre¤indeki tüm özlem ve sevgilerle birlikte. Ben ona yetiflememifltim ama Kuzey’de buluflma ihtimali en s›cak ve büyük umut olarak kalm›flt› ellerimde. Ne de olsa Kuzey kervanc›lar›na kat›lmak için yapt›¤›m›z tüm haz›rl›¤› sonuçland›raca¤›m›z gün gittikçe yaklafl›yordu. Hayallerimizi süsleyen Kuzey gidifli Arjin yoldafl›n büyük bir emek sonucu gerçeklefltirdi¤i bir gidifltir. Belki Amed’e gidifl öncelikli dile¤iydi ancak ç›kan Serhat karar›na karfl› da kay›ts›z de¤ildi. Koflar ad›m bafllam›flt› bu serüven dolu yolculu¤a. Sadece biraz ertelemiflti Amed’e gidifli. Yoksa Karacada¤lar›nda o uçsuz bucaks›z tarihin s›rr›na ermek, Amed’te yar›m b›rakt›klar›n› bir gerilla olarak tamamlamak, önüne koydu¤u en büyük hedefti. Tarihin en canl› tan›¤› olan Ben u Sen Burcu, Keçi Burcu, flehri içine alan tüm surlar, yine sur içi mahallelerinin tafll› dar köflelerinde daha önce att›¤› turlar bu defa bir gerilla ordusunda askeri bir nizam ile bafltan bafla özgürce dolaflmay› hayal etmeye devam etmekteydi. O ilk defa Amed’te düflman gerçekli¤ini tüm ç›plakl›¤›yla görmüfltü. Halk› ve hareketi Önderliksiz b›rakma istek ve giriflimleri, inkâr› ve imhay›, açl›k politikalar›n›, gençli¤i düflürme, yozlaflt›rma oyunlar›n› gördükçe tepkisi art›yordu. Zaten bu tepkiydi da¤a geliflini ve erkenden s›cak savafl ortam›na geçmesini tetikleyen. Uzun y›llardan sonra Serhat’a giden ilk kad›n gurubunda yer almas› ciddi misyonunun a¤›rl›yla prati¤e girmesini sa¤lam›flt›. Çok fley hedeflemiflti kad›n gerillac›l›¤a yabanc›laflm›fl bu alanda. Ve ilk ad›mlar› zor da olsa at›lm›flt› art›k. Ama ilklere sevdal› yoldafl›m uzun y›llardan sonra Serhatta ilk kad›n flehit olma gerçe¤iyle de bafl bafla b›rakt› bizi. fiimdi gözlerimizi buluflturmayan hay›rs›z y›llara dönüp bakarken tek avuntum olan intikam yeminimi yeniliyorum.
ew e. c
oldu¤u kadar o bir prati¤e girdi¤inde bir yerlere gitti¤inde onun rüzgâr›na kap›lmamak da bir o kadar olanaks›zd›. Bize kalan nerede dinginleflece¤ini bilmedi¤imiz bir rüzgâra kap›lmakt›. Bulundu¤umuz çal›flmalarda bireysel geliflim bir rüzgâr gibiydi. Kiminde f›rt›nal›, kiminde yumuflak bir meltemi and›r›yordu. Çal›flmalar›m›z› de¤erlendirdi¤imiz toplant›lar›m›zda yine prati¤e yön verecek merkezi yo¤unlaflmalarda Arjin yoldafl›n gelifliminin an be an geldi¤i düzeyi görebiliyorduk. Belki de onu sürükleyen rüzgâr geliflim aray›fl›yd›. En son Amed E¤il’de yapt›¤›m›z toplu gezide buluflmufltuk ayn› karede. Ve belle¤imde an› defterlerimin sayfalar›na s›zan en kal›c› kareydi kufle ka¤›tta parlayan asi k›z›n gülüflü. Akt›kça yata¤›na do¤ru ilerleyen akarsular gibi bafllam›flt› bu yola. Bir halka hatta dünyaya mal olan bir serüvenin serüvencisiydi o da. Her heyecan› bir ad›m att›r›yordu, her ad›m bin yeni heyecan yaflat›yordu. Art›k s›ra daha genifl bir ad›m atmaya gelmiflti. O bunun bilinci ve telafl›yla en büyük serüvencilere do¤ru yol almaya bafllam›flt›. 2004’te vedalafl›rken tekrardan bulufluruz sözümüzün rahatlat›c› duygusu kalm›flt› içimizde. Zaten yoldafl›n geçti¤i topraklara er ya da geç selam vermem bir yazg› gibi benimle geziniyordu. Da¤a geliflte de bu tesadüfler gölge gibi ba¤lanm›flt› bedenime. Ancak bu defa hep bir ad›m geride var›yordum yoldafl›m›n geçti¤i mekânlara. Kandil, X›nere, Metina, Xakurke, Zap az evvel kalk›p gitmifl, Arjin yoldafl›n an›lar›n› ç›nlat›yordu kula¤›ma. Tan›flt›¤› her yoldafla kal›c› bir an›s›n› arma¤an etmiflti. Bir toplay›c› edas›yla geride b›rakt›¤› her an›y› yaflanm›fll›¤› torbama s›k›flt›r›rken Arjin yoldafl›n öyküsüne yeni bölümler eklemenin telafl›na dalmaktay›m. Gerilla koflullar› iflte bazen bir ad›m öndeki yoldafla merhaba deme f›rsat› bulam›yor insan. Belki biz de birçok kez gözlerimiz dahi buluflmadan transit geçtik mekâns›z diyar›m›zda. Daha, bir daha kavufluruz sözümüzü yerine getirmenin u¤rafl›s›yla ç›rp›n›rken gönlüm, bak›fllar›m›z›n buluflmas›n› engelleyen acelecili¤in yolda-
ne t
mahallelerinde yap›lan korsan eylemlerdeki eylemcili¤i ve gençlik kitlelerine öncülük yapma ihtiyac›. ‘99 y›l› gençli¤in öfkesine ket vuramayacak kadar k›zg›n bir süreci bafllatt›. Her Kürt genci gibi Arjin yoldafl da en aktif haliyle bu sürece kat›lm›flt›. Ad›m ad›m yürüdü¤ü mücadele yolunu gittikçe daha iyi tan›maya bafllam›flt›. Tan›mak, ihtiyaçlar› yerine getirme gereklili¤ini do¤urunca siyasi çal›flmalara da girmiflti. Aktif kat›l›m›n›n kendisiyle yeni ihtiyaçlar› giderme gereklili¤ini yarataca¤› da kaç›n›lmazd›. Arjin yoldafl bafllad›¤› bu yolda ilerlerken hiçbir durakta durmayaca¤›na söz vermiflti bir defa. Bu sözdü birkaç y›l içerisinde Arjin yoldafl›n yönünü Kürdistan’a çeviren. Biraz da flansl› say›l›rd› ilk d›fl görevine Kürdistan’›n kalbinde bafllarken. Amed onu zindan direnifllerinin kahramanl›k öyküleri ve baflkent gururunun insan› yücelten duygular›yla karfl›larken O da kayg›s›zca bafllam›flt› yürütece¤i gençlik çal›flmalar›na. S›cakkanl›l›¤› yüksek çal›flma azmi, dost canl›l›¤› alandaki yap›yla kaynaflt›rm›flt› onu. Birbirinden uzak bölgelerde kal›yor olsak da yürüttü¤ümüz gençlik çal›flmalar› bir araya geliflimize vesile oluyordu. Arjin yoldafl›n belle¤imden hiç silinmeyen en belirgin karesi ilk karfl›laflmam›zda ki a¤›z dolusu gülüflüydü. Yine p›rlanta parlakl›¤›ndaki gözlerini üzerime kilitleyip “merhaba” demesiydi. Onda dikkatleri üzerine toplayan, kendini erken fark ettiren bir t›ls›m vard› sanki. Gençli¤in genifl kat›l›ml› bir tart›flma zemininde sade ama merak yüklü yüz ifadesinin etraf› tesiri alt›nda b›rakt›¤› anl›k bir bak›flmayla hiç bitmeyen coflkusu, heyecan›, yüzüne yans›yan merak›yla karfl› karfl›ya kalm›flt›m. Daha sonra birçok defa tekrarlanm›flt› böylesi karfl›laflmalar. Birçok fley de¤iflmiflti geçen zamanla birlikte. Bir yüzündeki çocuksu tebessüm mesken tutmufltu gül pembe yanaklar›n›. Bir de heyecan›yd› bir an bile yerinde duramayacak kadar canl› kiflili¤inin köfle tafl›ym›fl gibi ondan ayr›lmayan. Onunla bir yerde oturup iki kelaml›k bir sohbet etmek olanaks›z
Eylül 2009
om
96
Mücadele arkadaflfl›› T. Varjin
Ad›, soyad›:Murat ‹rikmen Kod ad›:Ali Do¤um yeri-tarihi:Karl›ova 1972 fiehadet tarihi:26 Temmuz 2009 Erzurum
Ad›, soyad›:Metin ‹¤ne Kod ad›:Rodi Bingöl Do¤um yeri-tarihi:Karl›ova 1979 fiehadet tarihi:26 Temmuz 2009 Erzurum
Ad›, soyad›:Celal Dinç Kod ad›:Ferhat Y›lmaz Do¤um yeri-tarihi:Mardin 1980 fiehadet tarihi:22 A¤ustos 2009 Dersim
Ad›, soyad›:Aliye Timur Kod ad›:S›la Van Do¤um yeri-tarihi:Van 1986 fiehadet tarihi:8-15 Eylül 2009 Çukurca
Ad›, soyad›:Hanife Ali Kod ad›:Hedar Afrin Do¤um yeri-tarihi:Halep 1982 fiehadet tarihi:8-15 Eylül 2009 Çukurca
w.
ne te we .c om
Yaflamlar›n› u¤runa ölünecek kadar sevdikleri topraklar›na ve halk›na adamaktan çekinmediler. Pervas›zca sald›ran düflmana inat, Onurlu Kürt’ün duruflunu sergilediler. Onlar onurlu yaflam› seçtiler tüm sahteliklere inat
Ad›, soyad›:Kahraman fiex Ali Kod ad›:Abbas Baran Do¤um yeri-tarihi:Haseki 1991 fiehadet tarihi:8-15 Eylül 2009 Çukurca
Ad›, soyad›:Salih Güleç Kod ad›:Çekdar Cudi Do¤um yeri-tarihi:fi›rnak 1987 fiehadet tarihi:8-15 Eylül 2009 Çukurca
Ad›, soyad›:Aziz Özer Kod ad›:Kemal Kato Do¤um yeri-tarihi:Çukurca 1979 fiehadet tarihi:8-15 Eylül 2009 Çukurca
Ad›, soyad›:Ramazan Y›ld›z Kod ad›:D›lgefl Serxwebûn Do¤um yeri-tarihi:Çukurca 1977 fiehadet tarihi:8-15 Eylül 2009 Çukurca
ww
Ad›, soyad›:Yahya Musazade Kod ad›:Mazlum Azeri Do¤um yeri-tarihi:Xoy 1988 fiehadet tarihi:8-15 Eylül 2009 Çukurca
Ad›, soyad›:R›zgar Aflkan Kod ad›:Cudi Faraflin Do¤um yeri-tarihi:Beytüflflebap 1991 fiehadet tarihi:8-15 Eylül 2009 Çukurca
ew e. c
ne t
w.
ww om