8 9

Page 1

.

. METROPOLLER PATLADI !

...J

";

g ~

i ü:

Sibat-Şubat

Adar-Mart

fti

Hejmar

;:,

Sayı

.r:

m

8-9


Yıi/Sal : 1 Sayı/Hejmar:

8-9 Si bat-Şubat Adar-Mart 1995 Bu ha-Fiyat: 50.000-TL

SahlbUXwedi Ll Ser Nave KOMAL BASIM·YAYIM·DAGITIM LTD.ŞTi ADlNA Rıza DiNÇ

Berplrslyare Nivisaran Sorumlu Yazıişleri Müdürü Birgül KART AL

PEtiGOT<N •

e

Kürdistan

Olacak

TiRKiYE· TÜRKiYE NAVEND Merkez Büro Çakırağa Mah. Sineklibahçe Sok. Okumuş işhanı 18/8 Aksaray/ ISTANBUL TEL: (0212) 588 28 86

e

izmir Bürosu

e

Adana Bürosu Tepebağ Mah. Cemalgürsel Cad. Yivli işhanı Kat: 2 Seyhan/ADANA Tel : (0322) 359 64 17

SHP-CHP

Basınına

ROJEV

e e

\,..,.Z$~-<;:>,':-.""'-w'=~--=:x.z=.-:.~.~,.:;_~:z-~.;; /

HAP<SHANE LERDEN

e

HUKUK

e Savunma ll-Recep Maraşlı ...... 31-32-33-34 Duruşmalar.................................................

35

GUNDEM

e

DLJNYADA

Coşkulu

Newroz 40

e

Recep

Reş: GAP·Ş.Laleş.....................

HUNER UÇEND

e

41

Derya Dilan ................................................. 30

D<ROK

23

e

e

TAR<H

Sömürge-sömürgeci ilişkilerine Genel Bir

Bakış-N . Barzan·S.Cibran ......................

46-47

18-19

KÜLTUR VE

e Enstituya Kurdi........................ P<RTUK

Rezzan Dengtav ......................................... 29 Seni Kaburgamın Sol Yarası

TARTinMA

Maraşlı ..............................................

Birina

e Kürt Kadını Femlnizmin Neresinde? e

e Alternatif Parlamento'ya Evet

1

Yunanistan'da

FORUM

DAD

YORUM

Kampanyası ...................................................

FRANSA S.ERDEMiR ÇH B 133 5 VOi de L'aulne 91 370 Verrıeres Le Buisson/ Paris Tel: 0033-1-69530060

6 Mehi - 6 Aylık: 250.000- T L Salek ·1 Yıllık : 500.000- TL Ewnlpa · Avrupa 6 Mehi • 6 Aylık : 80 DM Salek - 1 Yıllık : 160 DM

e

e

e Konya Cezaevi Direniyor................ 20-21 -22

e Arya ve Recep Maraşil lle Dayanışma

e

J< G<RT<GEHAN

17

Kutlaması ............ . . .. ...... ...... .... . .. ......... . ..... ....

Yunanistan Bürosu M. KAYA Velisariu 3 T.K. 114 72 ATHENS-GREECE Telfax: 0030-1-64 38 295

J

yüızü.......

Kürdistan Diplomasi'de 11 ............. 26·27-28

J< D<NE

Belavkirin • t>ağıtım : KOMAL Şerten Aboneliye ·Abone Koşulları: Tirkiye • Türkiye

Arka

e Newroz, Kawa ve Kürdistan Devriml ..14-15

e

fiiROVE

Almanya Bürosu Mehmet KORKMAZ Allee Str.37 47 166 Hamborn/DUISBURG Tel: 0049-203-557524 Fax: 0049-203-548553

Çap- Baskı: Ceylan 'Matbaacılık

Birleşmesinin

Kapatmalar.............................. 42-43

HOLLANDA E. CiHAN GROFVENBEEK 56 67 15 HD.EDE- HOLAND

HABERLER

e Newroz, 8 Mart Kutlamaları ve Kürt

EWRÜPA·AVRUPA NAVEND Merkez Büro Bahoz BARAN Wrangelstr. 25 10997/ Berlin-Deutschland

e

e işgal Orduları Seferde............................ 6·7 e Metropoller Patladı ...........:................ 8-9-10 e iç Barışa Bir Provakasyon Daha............ 16

Tel: (0232) 483 88 61· 441 18 05

3·4

Xeta Neftiyan Seran Ser.......................... 5

NUÇE

Salihağa işhan ı NO: 223 KonakliZMiR

DANiMARKA A.M.ÖZCAN Bl~g~rdsgade 38, 3 th 2200/KOBENHAVEN N. Tel: 0045-40·554576

Ortak Sönnürgesl

mı?................................................

KAR<KAIUR

iNGiLTERE Z.ZANA 34 Shawcourt Winstanley Road Battersea SWI 2 HF/ London Tel: 0044-1-2233730

Avrupa'nın

SUNUfi

e

36-37·38·39

K<TAP

e i'~:

PirtOken Ll Ser Zindanen Amede Lokman Polat. ......................................... 44-45

?, $

~

i i

i

~

~

~

Abone Formu 1 Forma Aboneti --

D

3 Mehi • - 3 Aylık

[~

6 Mehi e_ 6

Aylık

D

Salek

e Yıllık

~

N av/Pa~nav

\1

Ad/ Sovad:................................... ............, ................. ................... ............. ... ................. .........

ı:

,,~i ~

t

1 t ~

:~:~ .,

~1

-~

1 »

Navni~an

Adres :.............................................. ............... ........... ......... ....... ......................... ............ .......

···················································· ··························································································· Hün dikarin hege aboneti li ser hesaba Türkiye i~ Bankası Cağaloğlu /istanbul ~ube 300 427348 razinin ü süretek ie ii Çakırağa Mah.Sineklibahçe Sok.18/8 Aksara~/iSTANBUL ra garta abone rekin. Abone ücretini Türkiye i~ Bankası Cağaloğlu !istanbul ~ube 300 427348 no'lu kontosuna yatırarak, bir kopyasını ~<ırağa Mah.Sineklibahçe Sok.18/8 Aksarayi iSTANBUL adres ine abone kartıyla birlikte postalayarak abone olunabilir.


PtşGOTIN isteklerine göre düzenieyebilmesi için hem niyeti yoktur, hem de bu yeteneğe sahip değildir. Gümrük Birliğini isteyen sermaye grupları ve siyasal çevrelerin bu değişiklikleri zorlayacakları düşünüise bile, on yıllar­ da yapamayacakları işleri, bu kafayla, bu kadroyla 6 ay gibi bir zaman içinde yapmaları olanaksız gibi bir şeydir. Kü rtlerin deyimiyle " Bi vi qüşe Em naçin Muşe!. " Eylül ayında toplanan Avrupa Parlamentosu, muhtemelen TC'nin o güne kadar yapabileceği göstermelik girişimleri "yeterli bulmayacak" ve yeni bir süre tayinine gidecektir.. ürkiye'nin Avrupa Gümrük nihayet yürürlüğe girdi.

T

Birliği Ortak l ık Anlaşması ' nın

süreci

Gümrük Birliği Anlaşması, TC ile birlikte Kürdistan toplumunun siyasal ve sosyo-ekonomik geleceğini de belirleyecek niteliktedir. Bu, Kürdistan ' ın dolaysız olarak / d oğrudan doğruya Avrupa sermayesi ve siyasalı ile muhataplığın da alanın ı açmış olacaktır . Dolayısıyla, Gümrük Birliği sadece TC'nin siyasal , idari, ekonomik yapılanmasında yaratacağı değişimierin Kürdistan'a yansımasıyla değ il ; aynı zamanda daha geniş ve "serbest" bir ekonomik ve siyasal alanın iç~e alınmasıyla da derin etkileri olacağı kuşkusu z .

Deyim yerindeyse TC , onyıllardır "kapatma" olarak tuttuğu "Kuzey Kürdistan sömürgesini" Avrupa Ortaklığ ının ku llanımına da açmış olmaktadır. Böyle bir açılmaya ne kendisi, ne sömürgesi açısından haz ı r değildir ama başka "çaresi" de kalmamıştır . Kürdistan devriminin bugün varmış olduğu aşama, ülkemizin klasik sömürge koş u llarına daha ş i mdiden son vermiştir . Artık hiçbir güç Kürdistan toplumunu on yıl önceki, yirmi y ı l önceki siyasal-sosyal koşullar­ da yönetemez, hükmedemez . Ama Kürd istan ' ın bundan böyle emperyalist-kapitalist sistem içinde nasıl bir statüyle yürüyeceği soru nsalı henüz ortadadır.

Ortadoğu halklarının ve daha genel olarak insanlığın kaderiyle iliniili olarak bu soruya ancak birleşik devrimci dalganın nihai cevabını verebileceği doğruysa da; Kürdistan devriminin kazanacağı her mevzi, ileri doğru atılım ı n hız alacağ ı noktalar olacak .. Kürdistan' ın yeni statülerinin ol uşturu lmasına dair en güçlü belirleyicilerden biri de TC 'nin Avrupa'yla Gümrük Birliği Sözleşmesidir.

" Uzun'ince bir yolun" Başı ... TC burjuvazisi "Gümrük Birliği"ne, kapısından g iremediği AB'ye mutfak penceresinden içeri alınmak olarak bakıyor. Gümrük Birliği'nin kaçınılmaz olarak Türkiye ile Avrupa ' n ı n siyasal ve sosyal entegrasyon u ile

sonuçlanacağı düşünü l üyor .

Avrupa Birl i ğine, Türkiye içinde direnen kesim lerin ayak sürümelerininde Gümrük Bir l iği ile " faydasız " hale ge l eceği umudu bir başka hesap. Zamanın Başbakanı Turgut Özal Avrupa Birliği ' ne tam üyelik başvurusu yaptıklarında bunun "uzun ince bir yol olduğu"nu, bu yolda "çok canlarının sıkılacağı , olmazsa ol masın noktasına kadar gelebileceklerini, ama ne olursa olsun bu yolu aşmaları gerektiğine" i lişkin öngörülerde bulunmuştu . Özal ekolünün burjuvazi adına gösterdiği kararlılık DYP/SHP i ktidarında çok fazla esnedi ise de G ü n:ırük Birliği An laşması ile çok önemli bir mesafe katedilmiş ol acağ ı muhakkak. Yunanistan' ın veto engeli ile Türkiye'ye ecel terleri döktürmesi, Avrupalı diğer ortakların tavizkarlıklarıyla giderildiysa de bu herşeyin çözüldüğü anlamına gelmi-yor. Anlaş macun yürürlüğe girmesi için Avrupa Parlamentosu'nun " onayı " gerekiyor ki, burada tavizi Avrupa ' lı ortaklardan ziyade TC'nin bizzat kendisinin vermesi gerekmektedir. Bu ise Türkiye'nin hazır olmad ı ğı halde siyasal-hukuksal yapısınd a köklü değişi kl i kler yapmasını gerektiriyor. " Demokratikleşme" , "Insan hakları " , "Kürt sorunu" gibi siyasal baş l ıkların yanı sıra , ekonomik yapıya ilişkin bir dizi yasal-yapısal değişiklik de zorunlu görülmektedir. 6 Mart'ta Brüksel'de toplanacak olan Ortaklık Konseyi toplantısında Gümrük Birliği anlaşması oylandı. Bu metinden Yunanistan ' ın isteği üzerine "siyasi işbirliğinin geli ş tirileceği " belirlemesi son anda çıkarıldı. Ama zaten bu belirleme çıkarılmam ı ş olsa bile, hem Gümrük Birliğ i hem de Avrupa ' nın siyasal organ l ar ı na katılım içi n Türkiye ' nin daha çok sıkıştı rı lacağı bilinen bir gerçek. 6 Mart'ta alınan kararlar Eylül ayında toplanacak olan Avrupa Parlamentosu'nun "Türkiye'de insan haklarının iyileştirilmesine dair, başta DEP milletvekille rinin durumu olmak üzere bi r dizi isteğinin" değerlendiri l eceği bir sınava takılacak . Ancak bu süreç aşılabilirse Gümrük Birliği Anlaşması 1 Ocak 1996'da yürürlüğe girebilecektir. Türkiye'nin on yıllardan gelen kastlaşmış, kat ı lıp kalmış siyasal-hukuk-

Avrupa Nasıl Bir Kürdistan istiyor? Düne kadar daha çok bir Ortadoğu sorunu olan Kürdistan, bugün art ık bir yanıyla bir Avrupa sorunudur. Bu yalnız Türkiye ile yapılan gümrük birliği anlaşmas ı nın doğal so n uçları veya Avrupa burjuvazisinin Ortadoğu ilgileri açısından değild i r; bugün Kürt ulusal hareketi bizzat kıta Avrupa ' sında en güçlü ulusal-demok ratik ve kitlesel bir akımı duru:

mundadır.

Stadyumlar dolusu insanı hareket ettirebilen; Avrupa' nı n göbeğinde onbinlerce kişilik yürüyüşler ~rganize edebilen bir ulusal Kürt hareketi var. Kürt siyasi mültecilerinin yıllardır süregiden faaliyetleri ile entellektüel bir varlık alanı ed inm iş olan ve ülkedeki siyasal dinamizme koşul olarak diplomatik bir öge haline gelen KUKM; Avrupa toplumlarının doğrudan ilgisi ve günlük yaşamı içinde de yer almaktadır. Nasıl olduysa oldu Kürtler, ulusal sorunlarını Avrupa'nın göbeğine dikmeyi başardılar . Bu yüzden Avrupa'nın Kürdistan polit i kası kendisi açısından "dışı " değil bir "Iç" politika sorunu sayılab ilir. Buradaki handikap Avrupa normlarının "içsel" bir sorun olarak Kürdistan sorunsalma uygulanışıyla ; Ortadoğu düzeyinde "dışsal" ilkelerle belirlenen Kürd istan politikas ı nın birbi rleriyle çel i şmes i dir . Avrupa şimd i bu çelişmeleri yoğun olarak yansıtmaktadır. Avrupa ulusal sorunlara /sömürge sorunl arına hiç de yabancı olmayan deneyimli, yaşlı bir kıta.. Bu deneyimleri n vard ı ğı sonuç bile Ba lkan 'lardaki Yugoslavya Kürdistan devriminin yangının ı söndürmeye; aralarında bugün varmış olduğu aşama, hemen hemen hiçbir ciddi sorun ülkemizin klasik sömürge bulunmayan Çek ve Slovakların "birliklerini" sağ l amaya yetmiyor. koşullarına daha şimdiden Doğu ' dan devralınan bu sorunson vermiştir. Artık hiçbir lara karşılık Avrupa Bask, ırlanda , güç Kürdistan toplumunu on Korsika gibi müzmin ulusal sorunyıl önceki, yirmi yıl önceki lara halen kalıcı bir nihai çözümler üretabii m i ş değildi r. siyasal-sosyal koşullarda Do l ayısıyla Avrupa ' nın "çifte yönetemez, hükmedemez. standarda" düşmeden Kürdistan Ama Kürdistan ' ın bundan sorununa önerabiieceği çözümler böyle emperyalist-kapitalist " bağım s ız devlet" hariç ulusal kültürel özerklikten, koniederassistem içinde nasıl bir yana kadar geniş bir yelpazeye statüyle yürüyeceği sorun· yay ıl ıyor. Ama dört parçaya salı henüz ortadadır. bölünmüş ve ilkel bir sömürgeci zorla elde tuturmaya çalışan bu ülkeye, herkesi memnun edebilecek bir çözümün önerilmesi oldukça güç. Bir yandan bölgenin güçlü sömürgeci devletlerini, kar ş ıya almamaya dikkat etmeleri gerekiyor: D i ğer yandan 35 milyonluk Kürt ulusal dinamizmi ni hesaplam al arı : öbür yandan da kendi iç dengeleri ni.. Dolayı s ıyla çareyi "insan haklarr", " barış içi n diyalog" gibi muğlak, oportünist kavramların arkas ına saklanmakta buluyor. Öyleyse asıl belirleyici olan nedir? Belirleyici olan elbetteki bütün bu etmenlerin ortaya çıkardığı denklemlerdir. Bu denklemler ise faktörleri ve bilinmeyenleri itibariyle sürekli

değişiyor lar .

Parçalanmış Ülke .. Kırık Demokra si.. Mülteci Toplum .. Şu söylenebilir: üzeilikle Gümrük B i rl iği ' nden sonra malların ve sermayenin serbestçe dola ş ması öngörülen bir alanda; bugün sürdürülen cinsten bir sömürge sava şı nın koşu ll arı daralmaktad ı r. Sadece Gümrük Birli ğ i nin yürürlüğe girmesi bile, Kürdistan'da sömürge savaşının durdurulmasına bağlı. . Sava ş sürdükçe Avrupa sermayesini n v e mallarının serbestçe dolaşmas ı , sadece Kürdistan coğrafyasında değ i l, bütün bir Türkiye için bile oldukça rizekolu ve verimsiz o lacaktır . Bir istisna ile, Kürd ist a n ' da kı savaştan nasiplenen Avrupa ' n ı n silah tacirleri ile savaş rantiyerleri hariç ..

;;;;;;;i ii

Sibat-Ada r /1995 1 8-9

3


SUNUŞ Bu nedenle savaşın durması ile Gümrük Birliği'nin yürürlüğe girmesi birbirine endekslidir. Savaşın durması ise TC'nin tek yanlı jestleriyle değil , Kürtler ile varılacak bir diyalog ve uzlaşma ile mümkündür. Dolayısıyla• Gümrük Birl iğine Yunanistan'dan sonra en güçlü "veto"nun Kürt ulusal hareketinin elinde olduğu kolayca söylenebilir. Avrupa'nın başta Almanya, ingiltere ve Fransa olmak üzere bütün kıtada PKK'ye karşı a ldığı sert tutum değişikliğ~ onu uzlaşmaya zorlamanın, bir yolu o lduğu kada r TC içindeki "terörizme karşı başarı ve destek" talep eden Ordu kanadına lehte gönderilmiş mesajlardır. Aslında bu "siyasi olarak kaybedilm iş bir savaştı r" Avrup a'nı n Türkiye'ye verdiği moral bir destekten başka bir şey değildir. Çünkü sömürge savaş ını yürüten ve dayatan TC'dir. Askeri aç ıd an ,. nerede olursa olsun siyasi olarak kaybetmi şti r . Avrupa'n ın ve ekonomik işbirliğirıin, siyasal ekonomik diğer bütün gerekçeleri ise savaşın daha fazla uzattimaması gereğini dayatıyor. O zaman "d alog", "uzlaşma", , " a teş kes" vb. ad ına her ne denirse densin, TC · ' açısından atılacak geri ad ımın siyasal içeriğinin

1 1

tanımlanması kalmaktadır.

PKK,

savaş ın durdurulmas ı

iflere

oynamaktadır. Fakat unutulmaması gereken bir başka yönde, ne ,.

Kürdistan ' ı n

ne de

Ortad oğu ' nun

statüsünün sadece ABD ve Avrupa iç dinamikleri kimi zaman belirleyici, kimi zaman etkileyici rolleriyle yön ve nitelik değiştirebildikleri gerçeğidir. Bir araya getirilip uzlaştırılamaz sanılan israil Devleti ve FKÖ'nün dış etkenlerle " haksız bir barışa " zorlanmala rı karş ıs ında , daha önce çok fazla ciddiye alınmamış olan Hamas örgütünün, toplumsal onay görmesiyle nas ıl birden bire etkin bir faktör olarak öne çı kt ı ğ ını hat ı r latma k bile yeter. Avrupa ' nın, ABD'nin bölge sömürgeci devletlerinin -ve makro politik yorumlarla d ünyayı açıklamaya çalış ... n herkesin- çok iyi a n lamal a rı gereken bir şey var; Kürdistan toplumunun canlı ve devrimci iç dinamiklerini hesaplamayan, onu etkin bir faktör saymayan hiçbir politika " reel " değildir. Bu yan lı ş hesaplar Amed'den, Hewler'den ve Mehabad'dan dönmeye mahkümdur. Türkiye ve Avrupa metropollerindeki Kürt mülteci nüfusu, entegrasyonun değil, ulusal Kuzey Kürdistan•da mücadele hareketin canlı bir parçası olarak bu süreci eden geriliayı üslerinde imha ayn ı zamanda buraların iç sorunu haline · etmek; hiç olma:zsa bir miktar fizi- get irdikçe , KUKM adına hesaplanması etkenler çoğalacaktır. ki kaybın - yanısıra lojistik kanal· gereken Kürt halkına umutsuzluk ve yılgınlık larını kurutmak, geçiş güz~r­ aşılayarak, sömürgecl politikalara teslimiyet vazedenlerin tersine, KUKM 'nin gahlarını tutmak, · bölg~de seçenek ve politika zemini çok daha Bağımsız bir Kürt Devleti genişlemiş ve güçlenmiştir . oluşmasanı ve seçimlerin çıkarlarıyla belirlenemediğ i ;

~

· .

halinde bile ortaya olan siyasal zeminin gen iş bir meşruiyet tabanı ve geliştiril ebilecek siyasal kazan ıml a rl a dolu olacağını gördüğü için, kendi mu hatap lığı • şartına bağlı olmak koşuluyla "uzlaşmaya" yatkın oldu ğ un u açıklamış bulunuyor. TC ise herhangi bir siyasal esneklik ve atılganlık gösterecek cesareti bulamayan "aciz" bir taraf olarak görünüyor. Tarihin derinliklerinden gelen yapalmasını engellemek, son "bölünme", "parçalanma" fobisi, onun bütün siyasal Güney Kürdistan işgal • manevra a l anla r ı nı kontrol ederek daraltıyor, çatışmalarla ciddi bir kan ve itibar Ediliyor... köreltiyor. "Yerden göğe küp dizseler alttakini bir kaybına uğrayan "Kürdistan 35 bin kişili k TC Ordusu 20 Mart · çekseler, seyreyle sen gümbürtüyü!" misali, verileFedere Oevleti"nin varliğına son sabahından itibaren , mekanize birlikler, • cek en ufak tavizin bütün dengeleri, bütün çivileri yerinden aynalacağından korkuyor.. vere.rek,bôlgeyi ya lrak'a teslim komandolar ve bombardıman uçak l arıyla bir- . likte Güney Kürd i stan'ı i şga l etmeye baş ladı. işte Avrupa'nın son dönem Türkiye'ye verdiği kendi kontroiünde .etmek Böylece aylard ı r süren provakasyon ve · bütün mesajlar onun bu korkularını yenmesine tutmak ..• kışk ı rtmaların ar d ındaki gücün kim olduğu yönelik. Herşeyden önce Avrupa Parçalanmış bir daha net ortaya çıktı. Genelkurmay yetkilileri Kürdistan'dan yana .. harekatla i lgili yapt ı kları açıklamadaki; Kürt ulusunun mültecileşmesini , Avrupa amaçların ın bölgedeki "PKK kampların ı ve . kaldırımlarını d oldu rm amas ı k oşu luyl a görmezden faaliyetlerini temizlemek" olarak açıklad ıl ar. Kıbrıs işgal ' inden de büyük bir . gelebiliyor. istediği tek şey Misak-ı Milli s ınırları içinde (Avrupalı Misak~- Millici Kürt'lerin dile getirdikleri) "Kürt kimlikli özgür yurttaşlara" kırık bir askeri operasyon o ld uğu kaydedilen Güney Kürdistan ç ıkarmas ı nın esas amac ı , Kuzey Kürdistan'da mücadele eden gerlllayı üslerinde imha demokrasi'den ibarettir. etmek, hiç olmazsa bir miktar fiziki kaybın yanısıra lojistik kanallarını Avrupa, TC'nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü , Kürdistan' ın kurulmak, geçiş güzergahlarını tutmak, bölgede Bağımsız bir Kürt ise bölünmuş ve parçalanmışlığını garanti ediyor. Devleti oluşmasını ve seç imlerin yapılmasını engellemek, son Herhalde Kürt ulusunun bağımsız lı ğı ve özgü rlü ğ ü , Avrupa burju çatışmalarla ciddi bir kan ve ltıbar kaybına uğrayan " Kürdistan . vazisinin mal ve sermaye dolaşımı özgürlüğün den daha kutsal değ il diye Federe Devleti"nin varlığına son vererek, bölgeyi ya lrak'a teslim . düşünülüyor. etmek ya da kendi kontrolünde tutmak ... ABD ve Batılı Devletlerin "onay"ını alan TC, bu harekatla yay ıl macı ve Avrupa'nın Saddam'la Flörtü .. işgalci kimliğ ini bir kez daha ortaya koydu. işgal , birbirleriyle kı s ı r • Avrupa 'nın Kürdistan Sorunu'nun O rtadoğu boyutundaki tavrı da gerileçekişmeler ve iktidar çat ışmaia nna girerek müdahaleye alan açan PDK ve • miş ve Güney Kürdistan ' ı yeniden Irak egemen l iğine verilmesini öngören YNK için de bir "sınav" n iteliği taş ı yor. sömürgeci Şam Bloku'nun çizgisine gelmiştir. Şimdilik bütün yaz boyunca Güney'de ka l mayı planlayan TC, Güney · Fransa yalnız hükümet politikası olarak deği l , sermaye tercihleri olarakKürdistan'daki askeri varlığını ka l ıcı l aştırmak için de türlü diplomatik da Ortadoğı.ı polit ikası nı Ankara-Bağdat-Şam başkentlerine dayamış manevralar peşinde. bulunuyor. lrak'a yönelik BM ambargosunun kaldırılması için yoğ un diploTarafsız gözlemciler, Güney i şgalinin Ordu'nun bataklığa sürüklenmesi ~ malik çaba gösteren Fransa; TC'nin Gümrük Birliği'ne alınmasında da anlamına geldiğini ve bunun hem askeri, hem siyasi açıdan, hem de ~ Dönem Başkanlığı insiyatifi ve ağ ırlığını sonuna kadar kullanmaktan ekonomik olarakTC'ye faturasın ı n ağır olacağını belirtiyorlar. 1 kaçınmadı. KUKM aücleri işgal i protesto eden çeşitli eylemliliklere başlad ıl ar . Bu tercihleri~ kaçınılmaz sonucu Güney Kürdistan'da istikrarsızlığın te şv iki ile, Kürt hükümet inin Bağdat ' l a anlaşmaya zorlanmasıdır. ' Güneydeki fiili durumun, Kürt yönetiminin tanınmaktan kaçınılması ve Saddam yanlısı politikalar, Fransa'nın geçen dönemde bayan Mitterand şahsındaki "Kürt dostu" profilini de ortadan kald ırmaktadır. Fransa, "kuyudaki Saddam'ı çıkarmak için" en hevesli Bat ı lı Devlet " durumunda. Almanya ise Bağdat'a karş ı daha temkinli durmakla beraber, Ankara ve Tahran hattında ve daha çok Kafkasya'ya ilgili bir politika izlemektedir. Ekonomik ve Politik ç ıkarlarını , Avrupa'ya rağmen daha çok ABD ile senkronize etmeye özen gösteren l nçıiltere'de "i ktidars ız Avrupa" nın, politik yönelimlerindeki iç bütünlüğü bozan bir öge olarak duruyor. Ama sonuçta, Avrupa'nın Kürt politikası da dış çizgileri itibariyle ne Türkiye'ye ve ne de lrak'a Kürdistan'ın bağımsızı ı gına gidabilecek eğilimiere iltifat etmemekle belirlenmektedir. Bu sayımı ıda Güney Kürdistan'daki kuşatmanın ve kaos o rtamının . körüklenmesindeki etkileri haber/yorumlarla aktarıyoruz. · Şuras ı muhakkakki Avrupa blok olarak olmasa bile ağırlıkl ı olarak j bölgedeki Amerikan politika ve çıkarlarına karşı başka taşiara ve alternal ::ı· çıkacak

ya da

I1 1

1

1

itl

~;,="'"''"'"'"'' ~»»: ••

'~ ı

• t

-

=-~--=--=---.,m==~==·>~~~~-=~-~=-::ı:-· •

Şubat-Mart

/1995/8-9

·.


KARl KAT端R

1 t


iŞGAL ORDULA lll Slii'BBD B 1. . TC KÜRDiSTAN'DAKi ASKERi iŞGALiNi GENiŞLETEREK, 35 BiN KiŞiLiK ORDUSUYLA GÜNEY

KÜRDiSTAN'A GiRDi. SAVAŞ UÇAKLARININ BOMBARDI· MAN EŞLiGiNDE KÖY VE KABASALAR iŞGA L EDiLiYOR ....

TC'NiN iŞGALCi, VA YILMACI, SÖMÜRGECi-Mi LiTARiST POLiTiKALARINA KARŞI MÜCADELE BAYRAGINI YÜKSELTELi M!. TC sömürgeci-militarizmi, Newrez'la birlikte Güney Kürdistan 'a büyük bir işgal harekatına gir~ti.

Cumhuriyet tarihinin en büyük as~eri operasyonu diye takd im edi len i şga l eylemi; bombardıman uçakları , mekani ze bi rlikler desteğindaki 35 bin kı ş ilik bir ordu gücüyle gerçekleştiri liyor.

işgal, tüm uluslararası hukuk ve insan hakları

normlarını çiğneyerek gerçekleşt i ril i yor . ABD, AB ve sömürgeci bölge devletlerinin açık veya örtülü

yürütülüyor. Bu operasyon ; TC'nin işgalci, yayılmac ı, militarist-sömürgeci yüzünü bir kez daha ortaya koymaktadır . Bu i şgal eylemiyle, TC'n in yıllardır Kürdistan Ulusal Kurtuluş Mücadelesine karşı sür d ürdüğü imha ve şiddetine bir halka daha onayıyla

eklenmi ş olmaktad ı r.

TC, işgal harekatının amacını "PKK'n ın Kuzey Irak'taki varlığına bütünüyle son vermek ve sayı ları 2800-2900 olduğu tahmin ed ı len tüm teröristlerden bölgeyi temı zlemek" olarak açıkladı. TC'nin sın ırda 40 kilometrelik bir derinlikte "tampon bölge" oluştu rmak ; yaz boyunca veya sürekli kontrol ve askeri karakollar kurarak kalmak gı bi plan l arı hakkında çeşitli spekülasyonlar yapılmak­ tadır.

Ordu daha şimd i den Zaho 'yu işgal etm i ş , Duhok'u kuşatmıştır . Bütün sınır boyunca uzanan şe ritte işgali n i tüm hızıyla sürdürmektedir. Bu askeri işgal harekatının kendisi ve yapı lan açıklam alar şu gerçeği bı r kez daha gözler önüne sermektedir:

TC Kürdistan'daki sömürge kaybetmektedlr.

savaş ını

Çünkü resmi ağızlar , on yıldır fıer defasında "terörün kökünü kazıdıklarını , belini kırdıklarını , büyük zafer kazandıklarını " ilan etmelerine, "bu bahar, bu yıl sonuna mutlaka biti receğiz" söylemlerine rağmen , her yıl, yeniden ve daha büyük bir güçle "terörün kökünü kazımak üzere" harekete geçtiklerini açıklamak zorunda kalı yorlar. Kuzey Kü rdistan'da on y ıldır süren savaşta TC, üçyüzbinden fazla bir ordu gücüyle, yüksek bir ateş gücü, lojistik desteğı ve donanımı ile Kürt ger illa larını yoketmeye çalışıyor . NATO'nun en büyük ord uların d an biri "yırtık Mekap ve bulgur aşıyla" savaşan Kürt gençlerine ka r şı , en modern silahla r ı , donanım l arı ve ateş gücüyle "kahramanhk" tas lı yo r. Ülkenin her karış toprağına sahip ve egemen o lduğunu iddia ediyor ama her yıl yeniden ve yeniden Cudi Dağı ' na bayrak çekmekle övünerek, asl ı n d a hiç bir yere her zaman egemen alamadığın ı kendi ağzıyla iti raf etmek zorunda kal ı yor.

Kuzey Kürd istan'da barınamadığı gelip eylem koyarak kaçt ığ ı nı ; böylece alana egemen o lduğu i m ajı vermeye çalış ıyor ama sın ı rdan kilo metre-lerce içerde gerilla aktivitesi hergün, her an bu yal an ları tekzip edıyor . Her yıl bu dışardakl ıeröristle rı n kökünü kaz ı mak Ger i lla'nın

"dışardan"

6

üzere Güney Kürd ı stan'a seferler du z enlı y or ve her seferinde "teröristleri etkisiz hale getirdikleri"ni iddia ediyorlar ama, bir önceki yı l üç bin kişi yle yaptıkları hare katı bir-iki yıl sonra 40 bin ki ş i y le yapmak zoru nda kalı yor l arsa bu apacı k bir aczi n, bir yen ilginin ifadesidir. Çünkü sömürgeeller a sl ında Kürt ul usuna karş ı savaş m aktadı rlar.

Halka karşı savaşan bir ordu, ne kadar güçlü olursa olsun nihai zafer elde edemez. TC, siyasaltoplumsal bir sorunu askeri zo r balıkla çözme s aplanıısı içinde debelenip durmaktadır. Güney Kü rdistan i şgal i, askeri bir başarı peşinde koşan TC için yeni bir bataklıktır . TC, siyasi olarak kaybettiği bir savaşı askeri güç gösterileriyle kazanamaz . Askeri iş galin yay ı lması V i etnamlaşan Kürdistan'da ordunun biraz daha batağa saplanması ndan başka bir sonuç vermeyecektir. 2400 old u ğu iddia ecfilen bir gerilla gücüne karşı 35 bin kişi l i k bir düzen li ordu ve savaş uçakları , tanklar göndermek de iddiayla o ra nt ı lı olmayan ve a ynı zamanda askeri bir aczinde ifadesid ir. Çün kü d ün yanın h içb ir yerinde düzenli ordu geriliaya ka rşı başarı kazanamaz. Bu kadar hantal bir ordunun Kürdistan dağ l arında akibet ; on yı l dır Kuzey'd e yaşayacağ ı yaş adığından , Irak'ın elli yı l dır Güney Kürd istan dağlarında

yaşad ı ğından ;

Rusya'nın

Afganistan'da, ABD'nin Vietnam'da yaşad ı ğı akibetten fark l ı ol mayacaktır . Türk medyası çok deği l , daha birkaç ay ewel koca Rus ordusunun 1 milyon nüfuslu Çeçenistan'da gerilla mücadelesi karşıs ında düştüğü aczi konu ederke n; şi md i ke ndı duruml arını hamaset söy l eml erıy le örtbas edebı leceğ ini sanıyor. Hem "üç-beş eşkıya", hem modern ordular, hem de her yıl yinelenen "belini kırdık , ezdik" hikayeleri.. Son işgal eylemi TC'nin "terörizm " demagojislnl de bir kez daha çürü tmü ştür. Eğer bir devlet Kuzey'de, Ağr ı'dan Erzincan yay l aların a; Do ğ u'da , Ders im'den Nurha k dağlarına; Güney'de, Zaho'dan Süleymaniye'ye kadar geni ş bir coğ rafyada üstelik aynı anda; bütün ordu gücüyle, ta nkı -topu, uçağ ı mühim-

ma tı y l a

s a va ş

h a li ndeyse karş ısınd a k i güç avuç " bir terörist" değil dir. On un g e niş b i r halk dest eği n e sahip bir " gerilla h a r eke t i " old uğu nu kabu l etm iş demektir. Nesnel durumu inkar etmenin bir yararı yoktur. TC, savaşa her yıl 400 trilyondan fazla para harcamaktad ı r. Bu harcama Türkiye'nin sanayi ve ticaret sektörlerin in her daha bi rinden kapsamlıdır .

Cumhuriyet tarih ı n i n en deri n ekonomik krizine neden olan, dış borçlanmaları katIayarak artı ran , enflasyon u azdıran da bu savaştır. Savaş ın faturas ı

da emekç i lerin , i şçil er i n , memurl arın sırt ı na

yüklenmektedir. bil e artık bu

liberal burjuva kes i m lerı yükünü daha fazla noktaya geld ı kl erini açı kça

Kaldıki,

savaşın

ka ldıramayacakları bı r

beyan etmeye başlam ı şlardır. Tam da bütün bu olguların kesiştiği , TC'ni n Avrupa ile Gümrük B i rliğ i düzenlemelerini tartıştı ğ ı; "siyasal çözüm için zor l and ı ğı" bir anda böylesi maliyeti büyük ama askeri değerı s ı fır olan bir gösteriye gı rişmes ı n i n neden ı nedir?

Şubat-Mart

/1995/8-9


NOçE Birinci neden: Sömürgeci militarisi zihniyetin açmazlarda yatmaktadır. Türkiye'nin iç ve dış dengeleri açısından sömürgeci militarizm artık tecrit edilme ve sorguianma noktasına gelmiş tir. Türkiye'nin demokratikleşmesinin önündeki en büyük engel olan militarizm, KUKM önündeki yenilgisini örtbas etmek ıçin "Medyatik askeri zaferlere" güçlü bir yenilmaz imajı yaratmaya ihtiyaç duymaktadır. ikinci neden: Güney Kürdıstan'da TC'nin kendisine tehdit oluşturmayacağına inandığı bir çözümü zorlama; Federe Kürt Devleti'ni yok etme; Kuzey ve Güney Kürdistan arasındaki bağiantıyı kesme ve bölgeyi Irak'ın denetimine vermek ya da kendi denetiminde tutmak amacı

taşıdığı derın

taşımaktadır.

dengelerin değişmesi ve Körfez sonuçlar itibarıyle Güney Kürdistan'da yaşanan "de facto" durumun TC'yi tedirgin ettiği ve Kürt Federe Devleti'nin kururnlaşmasından derin bir rahatsızlık duyduğu bılin­ mektedir. Çünkü Güney Kürdistan'da, Kürt ulusunun özgür iradesinin yansıdığı demokratik seçimlerle oluşmuş bir Kürt Parlamentosu, buna bağlı olarak bir Kürt Hükümeti ve Kürt devletinin varlığı; uluslararası meşruiyet ve model oluşturması bakımından başından berı TC'nin uyku ların ı kaçırmaktaydı. TC'nin işgaldeki amaçlarından biri geriliayı üslerinde imha etmek, hiç olmazsa bir miktar fiziki kaybın yanısıra lojistik kaynaklarını, geçiş kanallarını tıkamak , Kuzey ile Güney arasındaki kan dolaşımını önemli oranda kesmektL Hem Güney ve hem de Kuzey Kürdistan'daki politik durum Kürdistan sorununa karşılıklı olarak çözüm noktasında dayatıp gündeme getirmekteydi. TC, görünüşte "insani yardım· ve "Çekiç Güç'e ev sahipliği üstlanerek bu geçici durumun geçiştir­ ileceğıne ınan dıysada zaman tersini gösterdi ve Kürt de•tletı kurumlaşmaya, hukukileşmeye doğru gitti. Geçtiğimiz yıl Şam zirvesinde bir araya gelen sömürgecı bölge devletlerı "bağımsız bir Kürt devletine izin vermeyeceklerine" dair ortak bir deklarasyon hazırladılar. Bunun ıçin lrak'a ambargonun kaldırılması, Güney Kürdistan'ın Irak'ın bir parçası olduğu ve merkezi otoriteyle eklenmesi ve her türlü yöntemle Kürt bağımsızlığının önlenmeşi için bir dizi kararlar aldılar. Bu nedenle bir yandan Iran, bir yandan TC gizli servislerı ve bağlantıları aracılığıyla Güney Kürdistan'daki örgütlerin basıretsızliklerinden de yararlanarak bir iç çatışma, kardeş kavgası ve kaos ortamı yaratmayı amaçladılar. Bunda da kısmen başarılı oldular. Amaç, Kürt Federe Devleti'nin bölgeye egemen alamadığını, olamayacağını, otorite boşluğunun ancak sömürgeci devletlerce doldurulabileceği ve müdahalelerine haklılık yaratabilecekleri bir ortam hazırlamaktı. Geçtiğimiz ay 80 Kürdün katiedildiği Zaho provakas-yonunun ardında da bu niyellerin yattığı bugün artık daha çok açığa çıkmıştır. Dolayısıyla aylardır hazırlanan senaryo ve TC'nın güvenlik gerekçesi bugünkü ışgal eyleminin hazırlıklarıydı. Güney Kürdistan'ın TC tarafından işgali bir kez daha göstermiştir ki, Kürdistan sorunu uluslararası bir sorundur ve çözümü de ulusUlusla rarası

savaşının getirdiği

lararası olacaktır.

Ne TC ve ne de Irak'ın Kürdistan Sorununu iç sorunları· olarak yanıtiayarak çözme şansına sahip olmadıkları ortaya çıkmıştır. Türkiye'nin "içerde bir takım düzenlemeler yapabilmesinin bile Güney'e bağlı olduğu açıktır. Güney'de kalıcı, istikrarlı bir yapı oluşmadan TC'nın Kuzey'de en ufak bir adım atmaya dahi niyetli olmadığı, bundan çekındiğr açığa çıkmıştır. Avrupa ile Gümrük Birliğine hazırlanarak, kendi sömürgesini dışa açmaya hazırlanan ve bunun için serma:-e ve mal dolaşımı.nı guvenlıkli bir bölge haline getirmek zorunda olan TC; aynı zamanda "kendı

Güney Kürdistan'ın işgali de fiyaskoyla Hazar Petrollerinin Ceyhan'a akıtılması projesini sonuçlanmaya; uygulayanları ile birlikte derin bir reülize edebilmek için de yıne Kürdıstan'da istikrar ve güvenliği sağlamak zorundadır. Üst üste düşen · çukura gömülmeye mahkumdur. Kürdistan'ı yakıp yıkarak, köylerı boşaltıp, Kürt bu açmazlar TC'nin ekonomik ve sıyasi kriz içinde metropellere sürenler; KUKM'nin taktik ulusunun düşmektedir. denk döneme bir kaybettiği kan cephede düşmana darbe vurma potansiyelinin de Öte yandan sorun sadece Kürtler ve sömürgeci arttığını, bu uygulam~la savaşı kendi topraklarına devletler açısından değil, bir bütün olarak kendi elleriyle daveı-elmiş olduklarını öğrenecek­ Emperyalist-kapitalist sistemin Yeni Ortadoğu ler. Düzeni içerisinde uluslararası bir boyuta sahiptir. Hiçbir işgalci güç ve askeri eylem bır -töplumsalKürdistan'ın artık eski sömürge statüleri içinde siyasal gerçekliği karartabilecek bir yerde değ ildi r. yönetilemeyeceği açıktır. Ortadoğu'nun ortasında · Kürt ulusu bin yılık kölelikten kurtuluşunun 35 milyonluk bir ulus, siyasal aktivite ve yeni yolunu bağımsızlık ve özgürlük olarak belirletoplumsal sözleşme istemiyle ayaklanmışken; miştir. orada eski biçimlerle kalıcı ve istikrarlı bir çözüm Sömürgecı devletler önünde dişe diş mücadele bulmanın mümkün ve gerçekçi olmadığını ile kazandığı mevzilerini işgal ordularına karşı emperyalistlerde kabul etmek zorunda korumasını da bilecektir. TC'nin Güney kal mışlardır. Kürdistan lşgali lle içine girdiğ i açmaz, Türk Sorun bundan sonraki statü ve biçimlenmelerin ve sosyalistlerinin yolunu da açan demokrat sömürgeci bölge noktada Bu oluşacağıdır. nasıl bir fırsattır. Kitlesel direnişierin yükseltilmesi, devletleriyle birlikte ABD, AB, Rusya ve daha yaygınlaştırılması ve genel grev için alanlara birçok emperyalist güç kendi hesap kitapları, çıkılmasıyla; sömürge savaşına son verilmesi bağlaşıklıkları ve çelışmeleriyle devreye girmekteve iç iktidar savaşımı için ileri atılınmasıyla; dir. KUKM'nin desteklenmesinin zamanıdır. TC Güney Kürdistan işgaliyle, bu süreçteki En başta da Kürdistan ulusal kurtuluş güçbütün oluşumları birinci elden belirlemek ve kendi lerinin, birliği, mücadelesi son derece hayalehine yönlendirmek için güç gösterisınde buluntidir. Güney Kürdistan işgaline karşı PKK ile maktadır. birlikte Güney'deki tüm ulusal güçlerde Dost, düşman herkes şunu iyi bilme- katılmalı ve işgale karşı ortak bir cephe oluşturmalıdır. Sömürgecilerin ulusal güçler lidir: arasındakı iç çelişmelerden kendisi için yararlanKürt ulusu kendi kaderini eline almaya ve kendi ma fırsatı verilmelidir. geleceği üzerinde söz ve karar sahibi olmaya Türkiye metropollerinden Avrupa'ya, Kafkasya azimlidir. Hiçbir güç, Ortadoğu'da hele Kürdistan'ın Rusya'ya kadar Kürtlerin KUKM güçleri ve ve kaderini biçerken , Kürdistan Ulusal Kurtuluş dostları olan demokrat ve sosyalistlerin onun Güçlerini hesaplamaksızın tek bir adım dahi atabulunduğu her alanda protestolarımızı, ışgale karşı maz. mücadeleye sesimizi yükseltelim, güçlerimizi Kimse, Kürdistan'daki ulusal ve toplumsal birleştirelim. Sömürgeci militarizmin yenilgisi kurtuluş dinamiklerini yok sayarak, onların tıkanan demokrasi yolunu da açacak yegane imhası üzeı:Jne hayaller kurmaya, çözümler anahtardır. üretmeye çalışmasın . KUKM"yle dayanışma için zaman sınırlı. Ortadoğu'da güvenlik, istıkrar, barış arayan her Öyleyse sömürgecillğe karşı mücadele için siyasal çözüm Kürdistan ulusal kurtuluş harekeşimdi! alanlara!.Hemen tinın taleplerini karşılamak zorundadır.

KARDEŞKAVGASIUMUTLARISÖNDÜRÜYOR

YNK ve PDK-Yekgırtın Liderliklerine Biz Kuzey Kürdistan ulusal demokratik gü.çleri olafak, Güney Kürdistan'da 18 Aralıktan bu yana süren çatışmalardan ulusumuz adına derın kaygı duyuyoruz. Çatışan tarafları, çatışmalara derhal ve koşulsuz olarak son vermeye, Federe Kürt Devleti'nin yıkımını durdurmaya çağırıyoruz. Güneydeki çatışmalar Kürdistan'ı işgal altında bulunduran devletlerin ekmeğine yağ sürmektedir. Bu gerçeği görmeyenler, görüpte gereğinı yerine getirmeyenler tarih karşısında suçlu duruma düşecek­ lerdir. Çatışmaların durdurulması için yapılan tüm çabalara rağmen, ona son vermeyen veya verme başarısı gösterrAeyenler siyasi vebal altındadırlar. 1994 Mayısı'ndan bu yana yaşanan çatışmaların hıç bir haklı nedeni olamaz. Ulusal kurumları, parlamentoyu ve hükümeti ışfevsiz hale sokmanın, dar parti ve grup çıkarlarını ulusal çıkarların önüne koymanın, başta savaşan iki parti olmak üzere, kimseye faydası yoktur. Tüm iyi niyetli barış çabalarına gerekli yanıtı vermeyip, kardeş kavgasını sürdürerek, sömürgeci deviatıerin ge liş melere müdahale etmesine zemin oluşturmak hiç bir partiye yarar getirmez. Çatışmaların sürdürülmesi olsa olsa yeni toplu göçlere, katliamlara ve eniallere yol açmak olur. Hiç kimsenin halkın umullarıyla, geleceğiyle oynamaya, şahıllerin kanı ve halkın fedakarliğı pahasına elde ettığı kazanımları yoketmeye hakkı yoktur. Hele hele Güney'in çatışan bu ıkı tarafının buna hıç hakkı yoktur. Çünkü kazanımların elde edilmasınde en büyük pay onlarındır, en uzun süre mücadele eden, onbınlerce şehide sahip olanlar onlardır. Kuzey Kü,d istanlı güçler olarak bizler, en başta şehitlerimizin kanı ve mücadeleniz sonucu elde ettiğiniz kazanımlarımızın yüzü suyu hürmetine çatışmalara son vermenizi, başta parlamento ve hükümet olmak üzere öteki ulusal kurumları işler hale getirmenizi, kardeş kanı akılmak için harcadığınız çaba ve olanaklarınızı, onlarca yılın özlemı olan özgürlük ve demokrasiyi gerçekleştirmeda harcamanızı istıyoruz.

Şimdiye kadar Güney'deki halkımızın yanında olan, onun mücadelesini destekleyen biz Kuzey Kürdistan'lı örgütler, barışın sağlanmasında üzerimize düşen görevi yerine getirmeye hazır olduğumuzu

bilmenizi isteriz. Silahlar biran önce ve koşulsuz olarak susmal ıdır. Tüm olanaklar demokrasi, özgürlük ve kazanımların korunması için harcanmal ıdır. 24 Şubat 1995. KAWA, KKP, KUK·RNK, PiK, PKK, PRK-Rizgari, PRNK, PSK, TSK, YEKBÜN.

ıo,.t, • r-k.ı

--- ,.. - ---r -

Sibat-Adar /1995/ 8-9

--


---

.r .--..,.i

~

\

.. ~

BARiKATLAR ARKASINDA

METROPOLLER PATLADI! e Halk, faşist saldiri ve devlet

e Sokağa Çikma yasaklan ...

terörüne karş1 direnişe geçti. Barikat Barikat Savunma ... Polisle Kitlesel Çat1şma ...

Polisin halka sald1r1s1 .. Uç gür:aün bilançosu: 35 ÔJü, 350 yarali ..

Protesto ve

Direnişler Yayıldı

Istanbul Gaziosmanpaşa/Gazi mahallesi ismet Caddesi'nde 5 kahvehane ve pastane ile Cemevi'nin otomatik silahla tarandıOı 12 Mart gecesi (saat 21.50) bardağı taşıran son damla oldu. Devlet terörünün açık ve gizlı her türüne muhatap olan ve buna karşılık her zaman "suçlu" çıkarılan halk, sonunda bütün olanlara isyan etti ... Yoksulluğun uç sınırlarında yaşayan, Kürdistan'dan zorla göçettirilen ve metropollere sıOınmış olan Kürdistanlı ve Alevi kitle lerin yoğunlaştığı mahallelerin, aynı zamanda polis terörünün ve her türlü saidırın hedefi olduğunu Sterka Rizgari bir çok defa haber yapmıştı. 12 Mart gecesi 5 kahvehanenin birden !aranması kitlenin patlaması için yeterli bir kıvılcım oldu. Özellikle bu tür faili belli cinayet ve eylemlerin koruyucu, kollayıcı ve icracısı olan; halka karşı zorbalığın sembolü haline gelen "karakol" ve "polis" halkın öfkesinin yöneldiği noktalar oldu. Protesto gösterıleri tüm mahalleyi sardı ve sabaha kadar genişleyerek devam etti. Istanbul'un çeşitli semtlerinden insanlar, Gazi mahallesindeki direnişe ve protesto gösterilerine katılmak üzere akın akın olay bölgesine gittiler. Suçluluk telaşındaki polis, beklemediği bu direnış karşısında paniğe kapılarak, halka saldırınca Gazi mahallesi polis terörüne karşı bir anda barikatlada doldu ve devrimci grupların da katılımıyla örgütlü bir Paşa

dıreniş başladı.

Onbinlerce

Barikat Savaşına !

Iki kişinin öldürülmesiyle başlayan ilk olayın polisin kitle gösterilerine saldırısıyla ölü say ı sı 9'a yükseldi ve "ezerek sindirilmeye· alıştırılmış "güvenlik" güçleri, daha da öfkeli ve daha da kararlı bir topluluğu karşılarında buldular. 13 Mart günü Gazi mahallesi, Zübeydehanım ve çevresi tam bir barikat savaşına ·sahne oldu. Canazelerin alınması ve defnedilmesine karşıda müdahale etmek isteyen polis etkili olamadı ve imdada kurtarıcı olarak "asker" çağrıldı. Bu arada bir sürü "Yangın söndürücü" sürüldü piyasaya. Kitle üzerinde etkili olacağı düşünülen her boycfan "Dernek, Kitle örgütü, Siyasi Parti temsilcisi, politikacı ve yazar" şanslarını denemek üzere kitlenin arasına karışmaya çalıştılar. Bu, onlar için en etkili "Kamuoyu yoklaması " oldu. "Güvercin" kıliğındaki Ecevit, arabas ınd an bile dışarı çıkamadan protesto ve yuhalanmalar arasında gerisin geriye dönmek zorunda kaldı. Diğerleri, etki ve güvenirliklerine göre az ya da çok diniandikten sonra ya yuhalandılar ya da kitle kendi taleplerini öne çıkararak onların "yat ı ştır ı c ı vaazlarına· karnının tok olduğunu anlattı. Ikinci günkü olaylarda ölü sayısı 16'ya yükseldi. Çünkü polis, durmadan halka ateş açtı, sindirmeye çalıştı. Askeri birliklerin, polisle halk arasına "arabulucu" rolüne girmesi de sorunu çözmeyince akşama doğru valilik "süresiz sokağa ç ı k ma yasağı " ilan etmek zorunda kaldı. ardından,

Insanın

gözüpek ve öfkeli bir direnişi Bu alevilerle Sünniler, Kürtlerle Türkler arasındaki bir çatışma değildi. Metropollerin yoksul Kürt mahalleleri devlet terörüne karşı direnişe geçmişlerdi. yaşanıyordu .

Direniş Genişliyor Sokağa çıkma yasağı

kesinlikle etkili olmadı. Halk ve yasağa uymadı. Polisin gen çekilmesiyle birlikte barikat savaşı etkisini göstermiş oldu. istanbul'un diğer mahallerinde de protesto gösterileri gelişti. Hastahanelere kaldırılan yüzlerce yaralının, polisin hedef gözeterek açtığı ateşle yaralandığı anlaşıldı. Şehıtlerin% 80'i de kafalarından ve barikat ların arkasından ayrılmadı

göğüslerinden

aldıkları

kurşun

yaralarıyla

öldürülmüşlerdi.

Içişleri Bakanı, Vali ve Istanbul Emniyet Müdürü hemen bir "resmi söylem" oluşturdular. Bu söylem 30 yıldır TC'nin bitmeyen nakarat ı ydı; •iç ve dı ş düşmanların tahrikleri ... Vatanın milletin her zamankinden fazla birlik beraberlik .. . Ha lkın tahrikçilere kapılmamas ı ... Güvenlik kuvvetlerine güven.. Bölücü örgütler... " Toplumsal başkaidırıyı "provakasyon"la aç ı kla­ maya çalışanlar, devlet terörünü de örtbas etmeye, gözlerden kaçırmaya çalışmanın "teorisini" de inşa etmeye çalıyorlardı. 14 Mart sa lı günü, protesto gösterileri her yana yayıldı. Ankara'da, istanbul'da Demokratik Kitle Örgütle rin ce düzenlenen gösterilerde polisle

Şubat-Mart

/1995/8-9


NOçE çatışmal ar çıktı. Aynı gün, devlet terörünün daha çok teşh i r o l duğu ; buna !-arşılık devlet güçlerinin suçu "provakatör", "kışkı rtıcı örgüti'Eır" vb. ile açıkla­ maya çalıştığ bir "üst-düzey hesaplaşmaya "

dönüştü .

Çünkü, olayın dehşetl i boyutl arı; hem Avrupa ile entegrasyon masalına , hem Kürdistanl ı lar ve metropolün entegrasyon masalına esaslı bir darbe nite l iği taşıyordu. Bunu olsa olsa "dış güçler", "bölücüler", "vatan hainleri" yapmış olabilirdi (!)Oysa asıl, provakasyon ve devlet terörünün bu di renişle geri püskürtüldüğü gerçeği karartı lmak, durum. tekrar leyhe çevrilmek isteniyordu. 15 Mart günü ise, istanbul 1 Mayıs mahallesindeki ' protesto gösterilerinde polisin açtığı ateş sonucunda 4 şehit daha verildi. Genataler polisin geri çekildiği, askeri birliklerin ise, "alttan aldığı " büyük kitlesel katılımlarla, protesto gösterileriyle defnedildi ...

"Provakasyon" ve "Aman oyuna gelmeyelim" Direnişi

ve

gelişmeleri

"provakasyon" olarak bütün medya ve resmi ağızlar ile ''Dernek, siyasi parti" vb.ler ittifak halindeler. Herkes provakasyon tesbitinde birleşiyor ama, provakasyonun dahil olduğu "komplo teorileri" herkes için çok tanımlamakta

değişik.

Devletin ve Hükümetin provakasyon ve komplo teorisi haz ı r: Ülkenin milli birliği ve bütünlüğünü çekerneyen hain güçler, devletle vatandaşı karşı karşıya getirip, iç barışı bozmak için provakasyon yaptılar. Önce kahvehaneleri tarayıp, ardından halkı kışkırtarak olay çıkarıyorl ar .. Yani devletin politikaları. organları ve toplumsal yapı olarak her şey pir u pak.. Doğu Perinçek; provakasyonu ABD'nin yaptığına inan ıyor. Türkiye'ye gözdağı vermek "sizi işte böyle karıştırırım" demeye getirdiğini söylüyor. Eski MiT görevlisi Mahir Kaynak da ABD'den şüphelenen ler aras ı nda. ingiltere-israil çizgisinde bir yörüngeye oturan Türkiye'ye ABD'nin bir tehdidi olarak niteliyor. Kahvehaneyi tarayanlar ile direnişte yer alanları da "taşeron"lar olar.ak niteliyor bu iki unsur.. Perinçek, ayn ı zamanda olaylar ı Türkiye'nin Güney'de bir Kürt devleti kurulmasına karşı çı kmas ı ve PKK lideri Abdullah Öcalan'ın ABD'nin müdahale istemesine bağlıyarak; "ABD işte böyle müdahalfil eder" buyuruyor. Böylece kamuoyu Clinton'la Öcalan'ın ne kadar samimi iki dost olduklarını , ABD ile TC'nin ise as lı nda "savaşan iki ülke olduklarını " anlamı ş oluyorlar!. "Gümrükçüler" ise, olayların Avrupa ile imzalanan Gümrük Birliği anlaşmasının hemen ertesinde yapılan bu kışk ı rt m an ın Gümrük Birliğini istemeyen "dı ş" ve "iç" güçler tarafınd an yapıldığ ı nı savunuyorlar. B aşbakan Çiller bu tezi en "inanarak" savunanlardan .. Avrupa ile entegrasyon sürecirin ancak böyle dinamitleneceği teorize ediliyor. Çeşitl i "provakasyon " ve "komplo teorileri " üzerinde ahkam yürütülebilir kuşkusuz. Ama temel bir gerçek varki, metropollerin varoşlarında yaşayan kitlelerin "patlayacak" olması , ne Amerika'nın ne başka herhangi bir gizli servisin önceden planladığı bir şey değildi. Bu toplumsal olgu sömürgeci politikaların bir ürünü olarak üst üste geldi. Sorunları yaratanlar onları çözemezler. _ve her sorun kendi "çözüm leri"ni de beraberinde üretir . Onlar "provakasyon" ve "komplo teorileri" ile uğraşa dursun ve "aman oyuna gelmeyelim" diyerek onlarca y ı llık zulüm, talan, göçettirme, şiddet politikas ını yok saysınlar biz Gazi olaylarının ortaya ç ı kardığı bazı gerçeklikleri tanımlamaya çalışalım.

TC Devleti Artık Alevi'leri de Kaybetmektedir. Sterka Rlzgari, geçtiğ imiz yılın Aralık ayında Dersim'i bombardıman eden TC'nin; Kürt alevilerini de ulusal kurtul~ş mücadelesinin bir unsuru olarak imha hedefine koydu ğu nu belirtmişti. "ll. Dersim Jenosldl "ndeki tesbitlerimiz , cum huriyetin kuruluşun d an bu yana Alevi4ğin "laik Devlet"in yedeği , "Kemalist Sol'culuğun bir unsuru" olarak

" hatırlı k i şiler " bu çelişmeyi söndürememiş l erdir. ikame edild iğiydi. Aleviler de kendilerini uzun süre Gazi olayı, emekçi Kürt Alevi kitlesinin devletle "Laik Cumhuriyet" ve "Devlet Solu" güvencesinde tamamen kopuştuğu ve köprüleri atmaya görmüşlerdi. Ne varki, 1938 Dersim Janesidinde başladığının işaretidir. olduğu gibi, daha sonraki süreçlerde de üzerlerinden politika yapılan ama kendilerine bir şey verilmeyen, üstelik de "katrıam" ve "dışlamalara" karş ı da korunMetropole Kürt Göçü mayan bir kesim oldukları ortaya çıkt ı. ve Çözülme Devrimci hareketlerin örgütle nme zemi nin i Sterka Rizgari, yine ısra rla Kürd i stan'ın insanoluşturdukları için ayrıca "sab ık alı " ilan edildiler.Kürt sızlaştırı l mas ı ve metropollere yönlandirilen Kürt ulusal hareketinde yer aldık larında ise, "birkaç misli göçünün , bek l endiği gibi Tü rk toplumuyla, entebirden rejim düşmanı" sayılıyo rl ar . Çünkü Al evi liğin grasyona ve dolayısıyla Ulusal mücadelenin toprak " solcu luğa devrimcil iğe " uygun bi r sosyal taba n temelinde koparak zayıflayacağına dair beklentinin olması; egemen islam mezhebinin dışında durmas ı tamamen yanlış o l duğuna dikkat çekmişti. gibi karş ı özelliklerine rağmen "Türkiye'ye ve Tersine metropollere akan ve gecekondularda, Cumhuriyet"e bağlılık özellikleriyle, Türk kültürünü n şehrin varoşları n da , ya r ınsız yoksu l emekçi bir varoluş biçimi olarak algı l adıkları sürecede yığ ı n l arının ulusa l kim likle ri bak ı mından da "sübap" görevi gördüklerine inanıyorlardı. topluma/kent yaşamına entegre edilemeyeceklerini Bundandı rki, Kürdistan ulusal kurtuluş hareketinin ve bunun büyük pat l amaların, deprem kuşa k ları geliştiği süreçte, özellikle 1986 sonrasında ; Alevilik o lu ştt:Jrduğunu söylem i şt i. ~. temelindeki özgün örgütlenme biçimlerine kontrollü istanbul'da yaşanan patlama özgün bir örnektir. bir "hoşgörü " gösterilmeye hatta özendirilmeye başlandığı tesbit edilebilir. iki amaç güdülüyordu: "Çukurova, Diyarbekir ve Batı'nın başka metropol, hatta kasabaları bile başka özgünlükteki çatışma ve Radikal islami harekete ka r ş ı , bu mezhebi çelişmelerin üzerindedir. Çünkü toplumsal dengeler, güçlendirerek "Laik Kemalizmin" hakem l iğini kabul sosyo-ekonomik yapL.son üç dört y ıl içindeki yükleettirebilmek. ikincisi: Kürt ulusal hareketine karşı meyi kaldıracak sağlıkta ve sağlamlıkta değildir. Bu mezhep temelinde bi r bölünmeyi dayatabilmek. yükleme daha önce sağlanm ı ş olan k ı smi dengeleri Özellikle Kürtlükle Aleviliğin ayrı şeyler olduğu, ulusal hareketin Aleviliği dışladığı bir manipülasyon . de kendisiyle birlikte bir daha onarılması zor bir biçimde y ı kmaya adaydı r . "Kürtleri bat ı ya sürdük, yaratmak. Kürt sorunundan kurtulduk" diye sananlar; onu daha Ne varki devletin bu politikası iki alanda birden yaygın ve geniş bir toplumsal hareket biçim inde ters tepti. islamc ı harı:Jket ve Sünni mezhepler kendi yen iden ürettiklerinin ayırdında olmamış l ar dı r. etkinliklerini çok daha fazla artı rı rken ; Alevilere Bundan hayı r hah biçimde "olumlu " birliktelikler sadece "laisizmin bekçi l iği " rolü biçilmesi artık Alevi umanlar içinde ac ı ama nesnel olan olgu Türkiye'de cemaat leri t arafından da kabul edilmemeye her alanda en tegrasyondan çok çözülmenin başlandı. Onlar da Sünni cemaat lar gibi devlet yaşa n ma k ta olduğu ve yaşanacağı gerçeğ idi r. içinde, Diyanette kendi kimlikleriyle temsil edilmek dengelenrnek istiyorlardı. Diğe r yandan A l evi ' l iğin Devlet, Kürtleri siyaseten kaybet mişti r . dinsel bir tercih oldu ğu, Türk'ün alevisi olabileceği Alevileri de kaybetmektedir. Radikal islam Refah Partisi sübapına rağmen ayrışm ıştır. Fakat islami gibi, Kürdün, Arap' ın da alevisi olacağı daha iyi hareket devleti yeniden fethetmeye kendini yakın an i aşılmaya başland ı . Alevi 'lerin özellikle Koçgiri, bulduğu için, bir yandan onu kendisinin dev ra l acağ ı Dersim, Malatya alevilerinin ayn ı zamanda Kürt ana kada r ko r unmasından da yanadı r. Siyasal ulusunun birer parças ı olarak ulusal cendere a l tında o ldu k l a rını n ve KUKM 'nin içinde ye r alma l arı kopuş daha keskindir. Devlet savaşın ve toplumsal setaletin yükünü Türk emekçilerine daha çok yükgerçeğinin ortaya çıkması. ledikçe sınıfsa l gerilimler de devleti zorlayacak ve Bu sonuçlar; Aleviliğin yeniden hedef tahtasına oturlu lmas ı sonucunu verdi. Sivas 'ta uğradıkl arı daha çok sa rsacaktı r. büyük kırım karşısında "SHP iktidarında" iken bile Sonuç korunamadıkla rını , failierin cezas ız kalabildikleri Yeni bir siyasal yap ı lanma, örgütlenme ve toplum- . görüldü; Dersim'in dağ taş bombardıman edilişi ve sal sözl eşmedi r. Bu yeni yapı la n mada kendi kaderı­ köylerin boşaltılması olayları ardı ardına yaşandı. ni bağımsızca tayin etmek Isteyenler ayrı, birlikte Dersim'de köy yakmala r ve boşa l tmala r da götürmek isteyenler ise eskisinden daha farklı "Devletin Kürt Aleviliğine" karş ı imhacı tav rı kesinbir sözleşme ile yollarına devam edeceklerdir. leşmişti. Devletrn baskı aygıtları bu sonuçtan kaçınmak Gazi Mahallesinde yaşanan direniş ise AleviIçin zoru ne kadar artırırlarsa, çatışmanın şiddeti Sünni çatışması değil, devlet güçleriyle halkın ve yıkteılığı o derece artar. Ama akibet çatışmasıdır. Ne polis, ne siyasi partiler ne de olayı değişmez .. yatıştırmak için sahneye ç ı kan Alevi. Dernekleri ve

Sibat-Adar /1995/ 8-9


HA6ERLER 1 MAYIS MAHALLESi YÜRÜYÜŞÜNDE 4 ÖLÜ mahallesinde katliamı protesto etmek 15 mar'ta bütün esnaf dükkan kepenklerini kapattı. 2500 ki ş i li k kitle, sloganlarla Göztepe Şahkulu Sultan deresine doğru yürüdü. Atakent Sitesi yakı nlarında polisin kitle ile tart ışmas ı yla çı kan olayda polisin açt ı ğı ateş sonucu 4 kişi yaşam ı nı yitirirken, 1O kişi ağır olmak üzere 35 kişi yaralandı. Katliam sonras ı nda istanbul valisi 1 mayıs mahallesinde sokağa çıkma yasağ ı ilan ederek ilk ve orta dereceli okulları öğretima kapattı. . Sterka Rlzgariflstanbul 1

çağrıs ı yap ı ld ı .

Uyar ı y ı d ikkate alan kitle polis bunu fırsat bilerek saldırıda bulun. du, olay büyümeden kitle dağı l dı. Sterka Rizgarillstanbul

"KATLiAMDAN DEVLET SORUMLUDUR"

dağ ı lırken ,

mayıs

amacı yla

POLiS MÜDAHALESiYLE CENAZE TÖRENLERi 14 Mart'ta Gazi mahallesinde öldürülenlerden 14 k i ş i morgdan alındı. 6 kişi Gazi mahallesindeki cemevi'ne getirildi. Cenazeler yaklaşık 15 bin kişlik bir kitle tarafından alkı şlarla karşılandı. Askeri yetkililerin cenaze törenine izin vermemesi üzerine cenazeler topluca alınarak çok sayıda asker ve polisin kordon u altında Gazi mezarlığına götürülarak defnedildi. Aynı gün, Alibeyköy'de 3 bin kişini n katılı m ı yla, katledilen iki kişi toprağa verildi. Polis müdahale ve engeli bütün cenaze törenlerinde olduğu gibi buruda da görüldü. Cenazeler kaldırıld ıktan sonra kitle, "hükümet Istifa, tansu Amerikaya, gazinin hesabı sorulacak" sloganları eşliğinde yürüyerek gazi mahallesine geldiler. Öte yandan,1 Mayıs mahallesinde polisin açtığı ateş sonucu yaşamın ı yitiren 4 kişinin cenazesi 16 mart'ta yaklaşık 1O bin kişin in katılımıyla defnedildi. Cenazeler önce Cemevi'ne oradan da mezarlığa götürüldü. Kalabal ı k bir kitlenin katıld ı ğ ı tören, "'Menteşe-Menzir iistifa, gazi faşizme mezar olacak, yaşas ı n halkların kardeşliği" sloganlarla son _buldu. Sterka Rizgariflstanbul

14 mart günü Birleşik Sosyalist Partisi ile işç i Dernekleri Konfedasyonu tarafından, istanbul Valiliği önünde bir basın açı klaması yapıldı. 2000 kişinin katıldığı basın açıkla m ası, alkış ve sloganlarla başladı. Pankart ve dövizler açıldı. Yapılan açıklamada. "Devletin şiddet politikası artık tüm toplumu tehdit etmektedir. Topyekün bir mezhep kavgas ı na yol açma eğilimi gösteren olayları, kendiside taraf olan devletin güvenlik güçleri önleyemez. Devlet güçleri Gazi Mahalleli yurttaşları Aleviteri "halk" olarak görmemiş, mağdurlara sald ı rmaktan kaçınmamıştır. Tüm ezilenleri ve demokrasi güçlerini, sokağa çıkma yasağı altında can güvenliğinden yoksun Gazi Mahallesi halkıyla

KÖPEKLi POLiS SALDIRISI Ankara'da çeşitli işç i vememur send i kalar ı ile demokratik kitle örgütlerinin kat ıl dığı binlerce insan, Gazi katliamını protesto etmek amacıyla kızılay meydanında toplandı.

kitle slogan atarak toplu halde TBMM'ne yürüdü. Bakanlıklar önünde 500 kişilik çevik kuvvet, 20 köpekli polis timi ve 12 su sıkıc ı panzerden oluşan polis barikatıyla karşılaşt ı lar. Kitlenin yürümesin i engelleyen bi r grup polis, kalaba l ığ ı n üzerine panzerlerden su s ı karken diğer polisler jop ve yanlarındaki köpeklerle kitleye saldırdı. Saldırı sonucu çok sayıda insan göza l tına alınırken, S'i ağır olmak üzere 70 kişi yaralandı. Gazi kat li amıyla ilgili Kürdistan , Avrupa ve Türkiye'nin bir çok kentinde yoğun protesto eylemleri yapıldı. Kalabal ı k

doğru

dayanışmaya çağırıyoruz.

Gazi Mahallesinde gerçekle şenter i n sorum· lusu, başta içişleri Bakanı Nahlt Menteşe o lmak üzere devletin kendisidir." denildi. Açıklamadan sonra, Sirkeci'ye doğru yürümek isteyen halk kitlesi, kalabalık bir polis kordonuyla karşılaştı. Yönlerini değiştiren kitle Sultanahmet'e doğru yürüdü.ikinci kez polis barikatıyla karşılaşı l ınca yaklaşık 2 saat tramvay yolunu trafiğe kapatarak, "Gazi Fa ş izme Mezar Olacak, Ya şa sın Halkların Mücadelesi, Katil Devlet , Katil Menzir ; Menzir istifa , Hü kümet ist ifa ." s~oganlarıyla olayı protesto ettiler. i DK temsilcileri taralından kitlenin dağı lması

Sterka Rizgari/Ankara

iSTiKLAL CADDESiNDE BASlN AÇIKLAMASI Gazi mahallesindeki devlet katliamın ı protesto etmek amacıyla ayd ı n ve sanatçı çevreleri tarafından bir basın açıklaması yapıldı. Mis sokakta yapılan bas ı n açıklamasında çeşitli sloganlar at ılıp dövizler açıldı. Çok sayıda polisin bulun d uğu alanda, bütün sokak başları po lis tarafından tutuldu, mis sokağın giriş ve ç ı kışia rı na ekip otoları tarafından barikatlar kuruldu. Basın açı klamas ı ndan sonra kitle olayı alkışlarla protesto ederek dağı ld ı. Sterka Rizgari/istanbul

c

lll

c >

lll lll

o

c

lll

.c lll

~ ~

•Cl

o

o

u.

-~:·

:. 'i, ; C':'J (': ;, ': '' >: '' ~ '

}. ' '

Bedrettinlere l ay ı k o l malarıdır. .

(- ~-}

:· . '

• , , Bugün katliam ın atdında'n Gazi mahallesinçJegözaltı

, '· ,.,

. '

öperasy; ,, :, BiUndit)t glbt/taşist Tcınin kolluk güçleri taratından Gazi ve ·. o'hl afı' baŞiatı ımıŞtır. B ası na demeÇIM v~ren Men~ir , "'pak, Ünjr'a nlye J "• mayı~ ' mahaıteı·ari katliamıarfnd~ 3.0'un, qze~inde ., , y:~ k!6d.~ OJayın faill~rinin açıklanacağ,ın ı",., şöylemektedir. By nlar, ~m'~F~L b ayahni kaybetmiş, } 5ÖO'y n;' ·D z~~,in~e d nsa nçi~ halkıhdiedci evlatlarma ·karşltezgaHianaq_ yeni bir , ~omploQ..YI) Y~r~)~h!Di§t!.· faşizm, alevi-sünni ç~li§k.isin\ k.örOkleyerek halk ıŞafe'üer) dir' f}aiıiam,ın ar~ ıi)dŞr,ı katiJI.er, ~ eğil, ama ku(ş:uö :rovti~Üe1etint bô lerken;' Gazimaha11e$tn.d~kL,, QeVrjmçt Potansiyeli · , sik 1tanla-r, yaratanan lar. gözaltın·a alınmış; . B'i ıutu klanmıştir. deiezm~k 'i sUyôrd (t -F akat mah.a.lle ' hafkı , 'ge rçekleşeen 7<0'in -uzerinde insan ise,. hala gôzalt1nda.,d 1r: . · · · , . ;:,, ;~::: .. 'P.r9V.~k.eıt'lt: s~Jdi"iJI?f: ka~şısında ,ateyi-suri·[li ,ayr)rpÇıtfğıha.': ğitrne- ; devrımcı, demokrat kainaoyunü t dÜŞünset ve ttzikse:l y:erek ve·' sa1dmnın ·s orumlusu .olar ak devlet~ yön(;llere1<, s~ldı.r_ılara: karşı dikkat.li olmaya, ,sürdürpleh gö~altı oper~sy9nsômÜruCD. s ınıfların beklentilarini,yıkf ı; pararn parÇa ~tti.' ; ' . .,. ' b .·. ı J . .k 1 T " '"!

'Itôm

t · (.~y::;t~;i' .•.·.. · , .

~. ..·.·

·. · . ' . ·. . ' ...;

!l~:~ıbı~~Lma~ ı~:ı~ g:~eı~~u~~~~~~~~~~ef~~~:~~ ~~!~~l:i~', 1

1

:· aa:·zı -af(Ni dedeteri oevıet tarafından yanremditiliyhr~ bazi alevi , , ıere'çağırıyoruz. , · · , ., , ·· · , .·: , , ,; , • ,, · ~eri.i~kleri;ye J?ciiı y~zarfar devi!3Hri: ~9razaqliGihj; y~~r~~ Heiid, dembkrat ;' y urtseve-r ve devrirnci lewtıedef ol~rak g~stermeye ·' ;' :: · ' .Aıınteri, Atıfı.m , Barikat, Devrim~ ÔÖvri:nci Mücadere;' ; ' ' çalış ıyorlar. Bu "devrimci demokratlar, aydtnlara",, yat<işm~dığı · Devrimci Yaşam, Direniş, Hedef; Jiy~na ~~; Kaldir~ç, Kızıl gibi, TC'nl n gad ri ne uğramış, alevilere de· yakışmamaktadır.~ :;: Bayrak, Medya Güneşi, Newroi', odak, Ozgür Gelecek, '' ' So~yalist Alternatif, Sterka Riz_gari. Bunlara çagrımız, derhal devretin payandah9._ım bırakmalart,d 1 ~< Pir Sulan lara, Babailere, Şah Ku l u.,isya,r)qı,la.;rı na ye Ş~yh : ~

10

Şubat-Mart

/1995/8-9


Bu demokrasiyi korumak ve s~vunmak batmm görevidir. Yann çok geç olabilir" çağrısıyla bitiyordu . ıstanbul provakasyonu ile Kürdistan Sorunu gündemden düşürülerek, iç ve dış kamuoyunun dikkatleri provakasyona çevirilip, gerekli siyasi destek de alındıktan sonra Kürt mahallelerinde kahveleri tarayan provakatörler sahneden indirildi. Alevi Kürt kitlesine yönelik olarak resmi ideolojiyi yeniden üretmekle görevli, devlet beslernesi Cem cemaat başkanları da "birlikbütünlük" çağrılarıyla kitleleri sakinleştirdi. Emperyalist basın, provakasyondan hareketle kanlı Türk demokrasisini batı kamuoyuna suna dursun , sonuçta 35 insanın neden , kimin hesabına ve kimler tarafından öldürüldüğü çok değil, bir gün içinde unutuldu.! Peşinden Kürt ulusunun ulusal isyan günü olan Newroz kutlamaları başladı. Türk devleti bir taraftan kitlesel kutlamaları terörize ederken, diğer taraftan " Türklerin it izinde Ergenekon'dan ÇiklŞ günü, çiçek günü, bahar günü, Osmanlt Bayramı" gibi zırvalarla Newrez'un içeriğini boşaltarak resmi devlet törenine çevirmeye çalıştı ... Türki Cumhuriyetlerden ithal edilen işbirlikçilerle birlikte davullu zurnalı "merasim "ler düzenleniyor, içe ve dışa mesajlar gönderlimeye . .. . . . . . ya!ışıyor9u. Işte Guney Kürdıstan ışgalı bu koşullarda gerçekleştırıldı. Işgal, gerıllanın ve Güney Kürdistan'daki "Federe Devlet"in Imhasını hedef almıştır. Nitekim, işgale seyirce kalan Saddam, üç gün sonra " lrak'm toprak bütünlüğüne, egemenlik sahasına yapılmış bir tecavüz" olarak nitelendirdiği işgali kınamıştır. Saddam Hüseyin, üç gün sonra aldığı sinyallerden hareketle 36. paralelin içinde kalan bölgeyi "Irak'ın egemenlik sahası, toprağının parçası olarak' tanımladı ve "Kürdistan Federe Devleti"de resmen sona erdirilmiş oldu. "Yeni Dünya Düzeni"nin Kürdistan planı bugün işgalci Türk sömürgecifiği tarafından uygulanıyor. Bu program, silahlı direnişi , Bağımsız­ Birleşik-Demokratik Kürdistan talebini kırmaya, KUKM'ni imha ve ısiaha yöneliktir. Emperyalistler ve sömürgeciler, Kürt hareketlerinin Bağımsız­ Biriekşik-Demokratik Kürdistan programını terk ederek, hızla kendi'ıerince hazırlanan programlara sığındıklarını, silahı ve siyaseti metropollerde üretilen "barış içinde bir arada yaşama, üniter devlet yap1s1 içinde siyasi çözüm, Kürt kimliği ve Kültürel haklannın tanınması" gibi programlara endeksledikterini ve pazarlık aracı olarak kullandıklarını çok iyi bilmektedirler. Yine KUKM'nin imhasını ve ıslahını hedefleyen emperyalist-sömürgeci topyekün saldırıya karşı, topyekün duruş göstermediklerini de çok iyi bilmektedirler. Partimiz PRK-Rizgari', bir kez daha çağrıda bulunuyor: Emperyalist-sömürgeci güçler tarafından , tam bir ulusal ve uluslararası birlik ve dayanışma içinde yürütülen bu imha ve ıslah saldırısı ancak ve ancak topyekün duruşla göğüslenebilir. Onurlu bir barış, kabul edilebilir bir siyasi çözüm, komşu ulusların gerçek dostluğu, Kürt ulusunun bağımsız ve özgür olması koşuluna bağlıdır. Bağımsızlığı ve özgürlüğü dışlayan her program, Kürt ulusunun köleliğini, bu köleliğin ince biçimlerini kapsar. Bu nedenle ne idüğü belirsiz "siyasal çözüm", "kimlik ve kültürel hak" benzeri rasyoneller terk edilerek, Kürdistan'ın askeri işgalden arındırılması asgari programı etrafında ulusal birlik oluşturul­ malıdır. Günün dayatan görevi Ulusal Kurtuluş Cephesidir. Partimiz PRK-Rizgari, hiç bir uluslararası kurala uymayan bütün bu saldırılara karşı Kürt ulusunun örgütlü gücü ve temsilcileriyle direneceğini ve mücadelesini hakl ı ve meşru temelde yürüteceğini belirtiyor! Partimiz PRK-Rizgari, sömürgeci TC'nin girişt iği işgal eylemi karşısında ERNK ve VRNK başta olmak üzere, bütün Kürdistanlı güçleri Türkiye'de büyük boyutlu askeri eylemiere çağırıyor! Partimiz PRK-Rizgari, Türkiye'de gerçekleştirilecek askeri eylemlerin sonucunda Kürt Ulusunun değil, sömürgeci TC devletinin ve onun uluslararası destekçilerinin sorumlu olacağını Türkiye ve Dünya kamuoyuna duyuruyor. eğitimi almtş.

Dergimize postayla ulaşan, Partiya Rizgarfya Kurdistan (RPKRizgari) 'nin TC'nin, Güney Kürdistan işgaline ilişkin yapm1ş olduğu Basm Aç1klamasm1 okuyucufaflmJza sunuyoruz.

ömürgeci TC devleti 20 Mart 1995 günü Güney Kürdistan'ı da işgal etti. Resmi rakamlara göre 35 bin asker, 14 savaş uçağı ile helikopterler, tanklar, panzerler ve diğer gelişmiş savaş gücünden oluşan işga l orduları Güney Kürdistan sınırlanndan 40-50 kilometre içeriye girdiler. işgal ordusunun generalleri, bu çapta bir askeri kuvvetin 1974 Kıbrıs "çıkarması" nda , yani işgalinde dah i kullanılmadığını böbürlenerek anlatıyorlar. Dünyanın kör gözleri, sağır kulakları önünde yaşanan bu işgal eylemi, dünya televizyonlarından çarpıcı görüntülerle veriliyor. "Kürdistan Federe Devletl"nin sınırları içindeki Türk işgal kuvvetleri, yerleşim yerlerini, dağları bombalıyor, yollarda aramalar yapıyor, evleri basıyor , bütün bir köy halkını meydandasıraya dizip, askeri araçlara deldurarak "bilinmeyen" bir yerlere götürüyorlar. Resmi rakamlara göre yüzlerce kişi bombardımanlarda hayatını kaybediyor. işgal kuvvetlerinin destekçisi emperyalistler ise, "Türkiye'nin insan haklannt ihlal etmeden askeri operasyonu yürütmeye söz verdiğim" belirtiyorlar! işgalin ardında yatan nedenler açıktır; Birincisi; Kuzey Kürdistan'da mücadele eden gerillaları üslerinde imha etmek, ikincisi; Canlı cesede dönüşen "Kürdistan Federe Devletl"ni yıkarak, Güney Kürdistan'ı Irak yönetimine bağlamaktır. Türkiye, iran , Suriye zirvesinde, Sud'ye'nin "Güney Kürdistan'daki oluşumu yıkarak, Güney Kürdistan't lrak'a bağlamak gerekit' biçimindeki önerisiyle ortak kabul gören karar, bugün uygulamaya sokulmak isteniyor. Yüzbinlerin kanı pahasına kazan ı lan bir parçadaki özgürlük, sömürgeci ve emperyalisilere pazarlanmış, elde edilen değerleri yağmalamak için sömürgecilerin ve emperyalistlerin gözetimi, denetimi ve objektif olarak çıkarına biribirleriyle dalaşan PDK-1 ve VNK ise işgal karşısında sessizdirler. Birbirlerine sıkacak kurşunları bulmakta zorluk çekmeyen bu güçler, işgal kuvvetleri karşısında namlularını kırmayı, silahlarını gömmeyi tercih ettiler. Oynadıkları hayasız oyunun son perde:.indi3, elbirliği ile katiettikleri "Kürdistan Federe Devleti"nin cenazesini kaldıracak kadar dahi rolleri kalmadı. Sömürgeci Türk devletinin işgal eyleminin arkasında, emperyalistlerin hesapları ve desteklerinin bulunduğu hiç bir kuşkuya yer bırak­ mayacak kadar açıktır. işgalin gerçekleştiği koşullar bunun kanıtıdır. TC devleti 1964'deki başvurudan bu yana, sözümona ekonomik ve siyasi "istikrar içinde olduğu dönemler"de bile kabul edilmediği Gümrük Birliği'ne, tarihinin en ağır ekonomik ve siyasi krizini yaşadığı koşullarda girmiş oldu. Haksız ve kirli bir savaşı sürdüren ve askeri anlamda yenilen bir devlet olarak AT topluluğu içinde istisnai bir ülke sıfatıyla Gümrük Birliği'ne giriş vizesine kavuştu. Emperyalistler, TC'nin Kürt kanıyla kirli "askeri demokrasi"sinden dolayı yürütamediği uluslararası diplomasiyi, onun adına yürüttüler. Türkiye'nin Gümrük Birliğ i'ne alınmasına karşı çıkan Yunanistan ise, emperyalistlerin baskı ve şantajları altında bu kez onay verdi.TC, Güney Kürdistan'ı işgal etme cesaretini bu diplomatik başarı ya da ulufeye borçludur. Daha önce belirtmiştik, bir kez daha vurgulayalım; Sömürgecl TC devletine verilen ekonomik, siyasi ve askeri destek, TC'nin Kürdlstan'a yönelik sömürgecl uygulamalarında cesaret ve cüretkarlık demek· tir!. ... Gümrük Birl iği vizesinin üstünden daha bir kaç gün geçmeden istanbul provakasyonları patladı. Devletin karanlık eli, Kürt kolonilerini karıştırdı. 1938 Dersim katliamı sonrası, TC devletinin Alevi Kürtlere yönelik ideolojik ve siyasal bombardımanının bir sonucu olarak yaşertilen Alevilik, öteden beri KUKM'ne karşı bir dalgakıran olarak konumlandırılmaya çalışı ldı. Asimilasyon politikasının etkili olduğu Kürdistan'ın kimi bölgelerinde yer yer başarı da elde edildi. Kürt ulusal kimliğine karşı sürekli olarak ön plana çıkarılan Alevilik, resmi ideolojinin Kürt kitlesi içindeki ürünü olarak beslendi, palazlandırıldı. MarksistLeninist olduğu iddiasındaki bir kısım Türk "Sol"u da "kitlelerin afyonu" olarak tanımlanan bu mezhebe yaslanarak, yaratılan gübrelikten beslendi. Metropolerde ırkçı-şöven baskı altında kendiliğinden tepkiyi biriktiren Kürt kitlesi böyle bir ortamda provake edildi. 35 insanın ölümüne yol açan provakasyon emperyalist basın tarafından , ağız birliği etmişcesıne "Türkiye'de fanatik islamcılar ayak/andi, islamcılar laik Alevilere saldlfdl, Türk demokrasisi dini tehdit altmda. Türkiye, Mıslf ve Cezayir'e çevrifrnek isteniyot' biçiminde sunulduktan sonra Türk ·

S

Si bat-Adar /1995/ 8-9

23 Mart 1995 PRK/Rizgari PARTiVA RiZGARiVA KURDiSTAN GENEL SEKRETERLiK BASlN BÜROSU

11


T C ' n i n , Kürdistan'ı

insansıziaştırma programı

çerçevesinde uyguladığı sistemli göçettirme programı . 3000 civarında köyün yakılıp yıkılarak boşaltılması , 3 mil-

,~,~~·~'''"*""1 yon

Kü rd ü n sömürgeci ~...,;.;.;;...;.;;;;;~:;;;ı;;;;;;;;;;.;;........ı m et ro po ll e re Oergimize postayla ulaşan, Part/ya Rizgariya Kurdistan (RPKRizgarl)'nin, Newroza ilişkin yapmtş olduğu Basm Açıklamast'm okuyuculanmıza sunuyoruz.

Kuzey Kürdistan'da yelkenlerini Ortadoğu'dan ve Avrupa'dan esen rüzgar/s dolduran baz1 örgüt ve ak1mlar TC'nin "devlet bütünlüğü"

Içinde "Kürt Sorunu"na çözüm formülü peşine

tak1/m1şken,

Güney Kürdistan'da emperyalist ve sömürgecl güçlerin denetimi ve objektif olarak hesabma sürdürülen kan/1 bir kardeş kavgasi yaşamyor. Türkiye'de konumlanmiş ve oradan aldiklan verilerle ülke Için siyaset üreten bir takim Kürt hareketleri, TC'nln göçettirme politikasi sonucunda kitle tabanmmda kaymaswta

•• U

Dostlar,

Yoldaşlar,

lke ve ulus olarak iç ve dış sorunıann ciddi boyutlara ulaştığı kritik bir aşamada · bir Newroz'a daha giri-

yoruz. Kürt ulusunun özgürlük ve bağımsızlık mücadelesine karşı bütün cephelerde çağın en acımasız imha harekatı sürüyor. Buna karşın ulusal ve toplumsal kurtuluş güçlerinin çoğunluğunda ise, ellerindeki en güçlü silah olan ideolojik ve siyasal mevzileri terk ederek emperyalist, sömürgeci programları kabulianma ve sığınma eğilimi gittikçe yaygınlaşıyor. Ulkenin dağlarında ve Türkiye metropollerinde sömürgecl devletlere karşı dişe diş varolma mücadelesi veren yüzbinler, bugün dar siyasal programların ve yapısal bağımlılığın pençelerinde kıvranıyorlar. Geleneksel önderliğin son kalıntıları , tarihten gelen uğursuz rollerini bir kez daha oynayarak milyonlarca Kürdistanlının kanı ve canı pahasına elde edilmiş kazanımları sömürgecilere ve emperyalisttera bir mirasyedi tavrıyla sorumsuzca sunuyorlar. Kürdistan, "Yeni Dünya Düzeni"nln gündeminde ucuz bir pazarlık malzemesi olarak duruyor. Kuzey Kürdistan'da yelkenlerini Ortadoğu 'dan ve Avrupa'dan esen rOzgarla dolduran bazı örgüt ve akımlar , TC'nin "devlet bütünlüğü" içinde "Kürt Sorunu"na çözüm formülü peşine takılmışken . Güney Kürdistan'da emperyalist ve sömürgeci güçlerin denetimi ve objektif olarak hesabına sürdürülen kanlı bir kardeş kav· gası yaşanıyor. Avrupa'ya endeksli muhacerat akımları ise, olmadık hesap ve serüven peşindeler!

Kürd istan Sorunu 'nun "şöyle " ya da "böyle" uluslararası platformlarda tartışıldığı günümüzde, ne yazık ki KUKM güçleri dar perspektiflerden hareketle lokal programlarda ısrar etmekteler. Kürdistan Sorunu bölge devletlerinin iç sorunu derekesine düşürülmüştür. Emperyalist metropollerce desteklenen bu eğilim sonuçta Kürdistan Türkiyellleşme Sorunu 'nu , bölge devletlerinin içişlerine tehlikesi gös- karı ş mamak koşulu ile "insan hakları " nı noktalarında tartıştırmaktadır. teriyorlar. gözetmek 1992 yılı Newroz'una kadar kendiliğinden· kitlesel direni ş iere sahne olan Kuzey Kürdistan şehirleri bugün iki kat ya da daha fazla nüfuslarıyla terörize, edilmiş biçimde sessizlik ve s uskunluğa terkedilmişitir.

12

göçmesi sonucunu yaratmıştır. SömOrgeci metropollerde, kolaniler oluşturan Kürt kitlesinin, ülkesine ve ulusuna karşı görev bilinçlerini geliştirecek, metropollere yığılan milyonları siyasal eylemin etkin bir ögesi olarak harekete geçirecek program. bugün son derece ciddi ve çok daha yakıcı bir önem kazanmıştır . Bu programın odağında savaşın düşman topraklarına kaydınlması ve ülkede yürütülen mücadeleye nefes boruları yaratılması hedefi durmaktadır . Bu potansiyelin m~tropoller?e çarçur ~?i!~esine engel olmak için ulusal kurtuluş mucadelesı perspektıfı ıçınde harekete geçirilmesi konusunda somut siyasetler üretilmesi de önümüzde en önemli görev olarak durmaktadır. Eğer bu yapılmazsa, metropollerde legal siyaset sahnesinde Kürt ve gerilla edebiyatını kullanarak KUKM şehitlerinin omuzları üzerinde yükselen, "kardeş ulus" taraflarının, "Türkiye'nin toprak bütünlüğü "ne sadakat yeminleri edenlerin iş, kredi, karlyer ve statülerine yenisini katmak için kitleleri uyuşturanların daha fazla kan alacakları da açıktır ... Bu siyaset bezirganlarının etki alanı içinde biçimlenen legat siyaset, mevcut durumuyla yukarıda sözü edilen politik merkezlerden esen sağ rüzgar ve savruluşa ivme kazandırmaktadır. Bu niteliğinden dolayı legal siyaset alanı , aynı zamanda bir demoralizasyon kaynağı ve objektif olarak kitle hareketinin de dalgakıranı durumundadır. Dinamik bir kitle tabanı üzerinde inşa olmasına karşın, egemen siyasi merkezlerin TC ile ~az~rlıkta ~ullanac.ağ~ bir .ara işlevini yüklendikleri için; sonuçta uzerınde yukseldiğı dınamık tabanı imha ettiği gibi , kendisi de çür~meye yüz tutmuş:. umutsuz bir vaka haline dönüşmüştür. Legal partıle r başta olmak uzere bu yerler bu gün "ne yapacaklarını . işi nerede bırakacakların ı" ke stirememenin telaşı ve paniği içindedirler. . Türkiy~'de ko~umlanmış.. ve oradan aldıkları verilerle ülke için ~ıyaset ureten bır t~kım Kurt hareketleri, TC'nin göçettirme poli-

tıkası s.o~~cu~da kıtle taba.nınında kaymasıyla Türkiyeliteşma tehlikesı gosterıyorlar. Besfenılan

yer Türkiye olunca siyaset üretme konusundaki basiretsizJik kronik bir hal almaktadır. TC devleti tse, yakın geçmişte Kürdistan'da uyguladığı kitleleri sindirme politikasının bugün zoraki göçettirme sonucu Kürt nüfusun yoğuntuk kazandığı metropol bölgelerind~ ayne.n uygulamaya koymuş bulunuyor. Başta Adana, Mersin, ızmir, Istanbul olmak üzere metropol bölgelerinde Kürtlere yönelik kentgerilla cinayetleri doruk noktasına ulaşmaktadır. Yakın geçmişte Kürdistan'da uygulandığı gibi, siyasetçisinden sokaktaki sıradan Kürde kadar yaygınlaştı rı lan terörle, panik yaratılmak Istenmektedir .. " Sıra bug~~ bende de olabilir" korkusu yaygınlaştırılarak, kitleler tedhişle pasıfıze edilmektedir. TC'nin oyunu metropollerdeki kitlesel direniş dinamiklerini kırmaya yöneliktir. Bu oyun kitlesel direnişler yükseltilerek bozulmalıdır. . ~C' nin bütün militarisı gücüyle Kürdistan'da yürüttüğü haksız ve ~ırh savaş, bu savaşı desteklemek üzere uyguladığı terör ve göçettırma uygul a maları ile gerilla hareketinin dar alanlarda sıkışıp kal~asını , kısmen izofe olmasını sağl a mıştır. Ayrıca , PKK'nın "Bagımsız-Birleşik-Demokratik Kürdistan" tezini terk ederek "Türkiye'nin üniter devlet yaptst içinde çözürrfü savunan siyasi programlara düşmesi de gerilla ve kitleler üzerinde demoralizasyon yaratmıştır.. ~ağımsı:ı: Kürdistan programı, 1 o yı h aşan zorlu savaş pratıginde kahramanca vuruşan, her mevziyi kanıyla canı~la ~azanan gerillaların ve yoksul Kürt köylüsünOn savaŞ ve dırenış programıdır. Bundan verllecek her ödün , gerillanın savaşma nedenini ve kitlelerin direnme temelini ortadan kaldıracaktır . Özetle; PKK önderliğinin önerdiği ve bütün çalışmalarını end eksiediği siyasi program , ne adına ve nasıl savunulursa savunulsun Kuzey Kürdistan'da askeri işgale karşı ortak ulusal duru un ve d ifadenin de dinamitıenmesidir. Şubat-M•rt

/1995/8-9


Öte yandan Kürdistan'daki geriliaya lojistik destek verme ve savaşı düşman toprağına kaydırma stratejisine uygun olarak metropollerde YRNK gerillaları tarafından verilen mücadele de bir umut kaynağı olarak durmaktadır. Ancak bu hareketin KUKM'ne katkıda bulunması ve umut olması , TC'nin kan damarlarına yönelmesi, en azından ekonomik, askeri ve polis merkezlerinin hedef alınması ile mümkün olacaktır. Diplomasi alanında Kürt hareketleri' yakaladıkları tarihi fırsatı ne yazık ki değerlendiremediler... TC'nin ekonomik ve siyasi kriz içinde kıvrandığı bu dönemde, Kürdistan'daki mllitarist uygulamaları dünya kamuoyunun tepkisini çekmektedir. Emperyalistler kendi kamuoylarının tepkisini "insan halları ihlalleri~ barajında tutmaya çalışırken, Kürt hareketleri TC'nin Kürdistan'daki varlığının işgalci niteliğini, Kürdistan'ın sömürge statüsünü, bu statüye karşı ulusal direnişin meşru olduğunu anlatamadılar. Bu konuda sonuç olarak KUKM bir bütün olarak "terörist" ilan edilmekten kurtulamadt. Emperyalistlerin "Kürt Sorunu"nun Türkiye'nin iç sorunu olduğu kampanyasına, TC'nin bütünlüğü içinde "siyasal temsil hakkı" isteyen PKK başta olmak üzere değişik güçler de bulunmaz malzeme sağlamaktadırlar. Çünkü Amerika ve Avrupa'ya göre, bir devletin kendi iç sorunlarını çözmeda kullanacağı yöntem tartışma konusu olabilir. Ama, çözümü konusundaki eylemi meşrudur ve tartışılamaz . Nitekim bugün Batı, TC'nin sorunu "çözme"de kullandığı yöntemi tartışmaktadır. Sorunun bu boyutuyla tartışılması TC'nin de programına uygun düşmektedir. Çünkü , yöntemi değiştirdiği zaman Kürdistan Sorunu da tartışılmayacaktır. Yöntem değişikliği ise, ancak radikal-bağımsızlıkçı hareketleri imha, o da olmazsa ıslah koşuluna bağlı durmaktadır. Çok acıdır ki, günümüzde Kürt hareketleri içinde ıslah edilenler cephesi gittikçe genişlemektedir. Bu programın Amerika ve Avrupa'da hazırlanıp sunulduğu gün gibi açıktır. Büyük devlet çıkarları Kürdistan Sorunu'nu acımasız bir pazarın içine yuvarlamıştır. Nitekim yakın zaman da ABD, TC devletine "terörist olmayan ılımlı gruplarla masaya oturma~ ültimatomunu verdi. Bu sinyalle birlikte silahlı mücadelenin açtığı gedik üzerinde siyaset yapmaya çalışanlar hemen ellerini oğuşturmaya başladılar. Bir ibret örneği olarak PSK Genel Sekreteri Kemal Surkay Türk devletine legal siyaset yapmaları için izin vermeleri, bu koşulda PKK'nın "şiddet" eylemlerinin de biteceği çağrısında bulundu! Bununla da yetinmeyerek "ayrı bir parlamento istemediklerini, Türk parlamentosu içinde olmak istediklerini" belirleyerek, böylece PKK' nın "terbiye edilmesi" görevlerinin de sona erdiğini büyük bir rahatlıkla açıklamış oldu. Şurası bilirı­ malidir ki, emperyalist ve sömürgeci programlara bel bağlayan­ ların hevesleri kursaklarında kalacaktır .. Çünkü Kürt ulusu bağımsızlığı ve özgürlüğü için "terörist" olmayı ısrarla ve inat· la sürdürecektir!. Nitekim Güney Kürdistan'da yüzbinlerin şahadeli pahasına kazanılmış bir mevzinin korunması ve güçlendirilmesi ve diğer parçalara nefes borusu olması sorumluluğu orta yerde dururken geleneksel önderliğin son kalıntılarının emperyalist ve sömürgecl programlara dönük siyasetlerinin bugün, Güney Kürdistan'ı sonsuz bir kardeş kavgasına götürdüğünü ibretle gözlemliyoruz. Gümrükleri ve Merkez Bankası paralarını yağmalamak noktasında birbirlerine giren PDK ve YNK'nin içine düştükleri durum utanç vericidir. Kendilerini yakan aydınların, parlamentoyu işgal eden kadınların, ülkenin dört bir yanından devrimci ve yurtseverlerin seslerine kulaklarını tıkayan geleneksel önderlikler, emperyalist ve sömürgeci güçlerin izin ve icazetleri doğrultusunda ve bizzat MGK kurmaylarının gözetiminde "barış"a durmaktadırlar .. Bu 1994 ve 1995 yılının hazin bir tra)edisidlr. Kanla kazanılmış bir parça özgürlük, kardeş kanıyla kirletilmiş ve kaybedilmek üzeredir. Haklı bir savaşın kazanımları yağmalanmakta, geleneksel önderlik köleliği paylaşamamaktadır.l

KUKM olarak zor ve sancıli bir dönemden geçiyoruz. Bağımsızlık ve özgürlük programı siyasi irticanın tehdidi altındadır. Kendisini "Üniter devlet yapısı içinde siyasi çözüm" biçiminde ifade edenler oldukça geniş bir yelpazede KUKM'nin radikal bağımsızlıkçı özünü boşaltmaya, emperyalist-sömürgeci rasyonellere çekmeye çalışıyorlar kan ve ateş içinde varolmaya, kendimizi yeniden yaratmaya çalıştığımız bu günlerde, "Bağımsız-Birleşik-Demokratik Kürdistan" programını savunmak başlıbaşına bir cesareti gerektiriyor. Partimiz PRK-Rizgari bütün kadrolarıyla bu cesarete sahiptir. Bu nedenle ulusal isyan günü olan Newrozda ulusal isyan ateşini küllerneye dönük bütün programları boşa çıkarmak için bağımsızlık ve özgürlük programına sıkı sıkıya sarılmak gerekiyor. Kürdistan'ın sömürge statüsünün devamı noktasında sömürgeci ve em e alist mutabakat kar ısında ba ~ ımsızlık ve öz ürlü k ro

Si bat-Adar /1995/8-9

gram ı etrafında ORTAK ULUSAL DURUŞ her zamankinden daha çok önem kazanmakla ve zorunlu hale gelmektedir. Bu da ORTAK TARRUZ CEPHESi"nde ifadesini bulmaktadır.

PRK-Rizgari, bütün ulusal ve toplumsal güçleri bağımsızlık ve özgürlük programı etrafında askeri, siyasi ve diplomatik faaliyeti yürütecek ULUSAL KURTULUŞ CEPHESi 'ni kurmak için yeniden duyarlı olmaya ve sorumlu davranmaya çağırıyor. PRK-Rizgari, TC'nin Newroz' un içini boşaltarak devlet törenine çevirme gayretlerine karşı Kürdistanlıları kitlesel gösterilerle yanıt vermeye çağırıyor! PRK-Rizgari, ulusal isyan gününde, bizi pasifize etmek ve sindirrnek isteyen TC'ye karşı tüm Kürdistanlıları topyekün bir duruşa çağırıyor!

ve YRNK PRK-Rizgari, ERNK gerek Kürdistan ve gerekse metropollerde TC'nin kan damarlarına yönelik eylemliliklere çağı rıyor !

gerillalarını

• NEWROZ'DA iSYAN ATEŞLERiNi YÜKSELTELiM!

PKK'mn "BağimSlZ­ Birleşik-·

Demokratik Kürdistan" tezini terk ederek "Türkiye'nin üniter devlef yap1s1 Içinde çözüm"ü savunan siyasi programlara düşmesi de gerilla ve kitleler üzerinde demoralizasyon yaratmlŞtir.

• YAŞASlN ÜLKEMiZiN BAGIMSIZl.IGI Bağ1ms1z Kürdistan proVE ULUSUMUZUN ÖZGÜRLUGÜl

grami, 10 ytlt aşan zorlu savaş pratiğinde kahramanca vuruşan, hermevziyl kamyla, camyla kazanan gerilla/ann ve yoksul - YAŞASlN BAGIMSIZ-BiRLEŞiK­ Kürt köylüsünün DEMOKRATiK KÜRDiSTANI savaş ve direniş program1d1r. Mart 1995 Bundan verilecek herödün geriilanm savaşma nedeniPRK-Rizgari ni ve kitlelerin PARTiYE RiZGARiYE KURDiSTAN direnme temelini POLiT BÜROSU ortadan kaldiracaktir. Özetle; PKK

• TC'NiN BiZE DAYAlTlGI HAKSIZ VE KiRLi SAVAŞA KARŞI TOPYEK.ÜN DiRENiŞ iÇiN ULUSAL KURTULUŞ CEPHESiNE, ULUSAL KURTULUŞ CEPHESi iÇiN GÖREV BAŞlNA!

önderliğinin önerdiği

ve

bütün çallşmalanm endeksiediği

siyasi program, ne adma ve nas1/ savunu/ursa savunulsun Kuzey Kürdistan'da askeri işgale karş1 ortak ulusal duruşun ve diplomatik ifadenin de dinamitlenmesidir.

13


e

Newroz, zulme,

başka l d ırı nın ;

zorbalığa,

sömürüye

ka rşı

yenilenmen i n ,

d l r i lmeni n · ' sembolü. Tüm bu değerlerin kendin de t op l anmış olması nedeniyle Newroz' un Kürd ista n ulusal kurtu l u ş mücadelesiyle özdeşleşmi ş o l ması da son derece doğa l. Tari hsel ve kültürel kökleri bulunan bu değer, Kürdistan devrimiyle bir kez daha sembolize olmaktadır..

.

karanlıklardan çıkıp aydınlanmanın ; baharın

tarafından " De m ire l çalışmas ı nda yeni bulgu karşılı k buldu ..

Kawa 'ya Işık" ve lezler üzerinden

Tüm araştırmacı l arımı zin ortaya çıkardığı gerçek şudur : Kürd istan , Mezopotamya havzas ı , Yüksek Ermenistan Yay i a i arı ve Küçük Asya çeşitl i uygarl ı k ve kültürlerin beş ıği olmuştur.

ewroz, as_l ı nda pek çok O rtadoğu , Kafkas ve kani halkın ortak bir kültürel değe r i ; ortak bayra m ı o l ması n a rağ m en, neden sadece Kürt ulusunun "Mili B ay r amı" ve adet a Kü rd ist an ulusal demokratik mücadelesinin bir sembolü haline geldi? Soru nun ceva b ı Newrez'un n iteliğinde duruyor. Çünkü Newroz, zulme, zorbal ı ğa, sömür,üye k arşı b aşk a ldı rı nın ; yenilenmenin, dirilmenin;

N

k aranl ık lard an çı kıp ayd ı n l a n manın; baha r ın

se m.bolü. Tü m bu değe r le r in kend inde t oplan m ış ol mas ı nedeniyle Newrez'u n Kür dista n ulu sa l k urt u luş mücadeles iy le öz d eşleş m iş ol m as ı da so n derece doğal. Tarihsel ve kültürel kökleri bulunan bu d eğe r, Kürdistan devrimiyle bir kez daha sembolize ol m a ktadır .

Mitolojiden günümüzün gerçekl iğin e uzanan bu sağ l a m b ağlan t ı, as l ınd a pito resk bir imgeleme çabası nı n çok ötesinde nesnel bir gerçek l iğe tekabül ediyor. Kawa/ Newroz mitolojisinin ku şk usuz nesnel bir temeli vardır. Ama büyük bir çoğunluğuyla da, toplum l arın d eğişe n i ht iyaçla rı na göre, yüzlerce y ı l içeri sinde süsle nm iş yoru mla n m ı ş, yeniden üret il ere k k uşa kta n k uşağa bu g ün lere aktarılmı ştır.

Söz gelimi Demirel Kawa usta' n ı n zalim Dehhak'a k a rş ı i syanın ı n , tam d<! 21 Mart tari· hine, yani gece ile gündüzün eşit hale gelip,

. ~ (

günlerin uzamaya başladığı, kışın sona erip bahara adım atıldığı doğa l bir dönüm n oktası yl a birleştiri l mesi , "toplu msal zekanın yarattığı", /özdeşleştirdiği bir beraberlik olsa gerekir. Bu özdeşleştirme , doğanın dirilişi ile toplum· sal dirilişin bu görkemli uy u mluluğu belki de günümüz ekolojisilerine ilham verecek güzel· liktedir. Newroz ateşlerini , islamiaşmış toplumların zerd üşti geçm iş l erine bağlı lıkların ı n da bir ifadesi olarak ele almak mümkündür. "Kawa " diye bir kişi gerçekten yaşadı mı? Dehhak kim? Bunlar herhangibir gerçek tarihsel kişiliğe mi ait, yoksa tümüyle mitolojik bir yaratma mı? Kü rt aydınlanmacı ve tarihçilerinin bu soru üzeri nde özenle durduklarını Sterka Rizgarl' nın ilk sayısın d a aktarmış t ık. Ku ş ku s u z mitolojik k i ş i le r i n gerçek tarihi k işi l e rl e bağlarını n olup ol m aması on l ar ı n d eğe rl e ri nde n bir şey kaybe ttirmiyor. Bu nedenl e tar t ışmalar ı n ön yargıdan uzak yapılmasın d a büyük yara rl ar var. Kawa ve Dehhak kişiliklerini , Newroz o l ayı tarihi kişilik­ lerle b ağ l arı ve bunun çeşitli versiyonlarını tartışan günümüzün gele nekçi tarihçileri W .Tori, Cemşld Bender , Selahaddin Mihotuli yer alı - yor. Modernisi bir yorum getirmeye çalışa n genç k uşakt a n Gürdal Aksoy 'un, Kawa mitolojisinin , bahsedilen türden tarihsel kişilikl erle ilgisi o l mayabi l eceği yolundaki tartışılmaya değer tezleri; meslekten araşt ırmac ı S.Bulut

S:. Bu lut'un araştı rması ise, Mezopotamya ve Onasya uygarl ıklarında , halklar tarafından tanrı katına yükseltilmiş pek çok "Demirci" ve "Kawa" kültü bulunduğunu ortaya çıkarıyor . Etimalajik bağlantılar ve arkeolajik bulgularla beslenen çok değişik alternatiflerin gerçek liğ i oldukça çarpıcı . ister gelenekçi, ister modernisi yorumların kesiştiği nokta ise, Demirel Kawa 'nın toplumsal devrimci n i teliğidir. Tunç elde edilmesi ve i ş l enmesi zor bir maddeydi ve köleci aristokrasinin tekelindeydi. Demir'in küçük mülk sahipleri ve özgür köylüler de demirden imal edilen silahlarla köleci aristokrasiye karşı kolayca boy ö l çüşecek duruma geldiler. Engels'in bu çözümlemeleri , "Demir çağı " n ı aynı zamanda " Kah ramanl ı kla r çağı" olarak ortaya koyar. Bu, Kawe' nın " demirc i"liği ve "toplumsal devrimciliği" ni n rastlantısal ve keyfi bir bağ l antı değil ; tari hsel materyalist bir zorunluluk olduğunu da kanıtlamaktadır. Önasya, Mezopotamya ve iran coğrafyasında " Kawa"ların köleci aristokrasiye karş ı mücadele bay rağ ı açm ı ş kahramanlar olarak belirmeleri; Newrez'un neden hemen tüm Ortadoğu halkl arın ın ortak kültürü olarak içselleşmiş oldukl arına da aç ıklı k getirir. Eski Yunan 'da Solon ve Klelsten, Roma'da Spartaküs, Kawa'nı n ardı lları olarak benzer tarihsel dönüm nokta l arının ürün leridirler. Fakat onlar Kawa ' nın aksine halk kültüründe yer etmedi ve içse l l eşemediler . Kawa ve Newroz olayı ise halk kültürünün günümüze kadar yaşan ı lan bir parças ı o larak yaşayageldi ler. Kürdistan Ulusal Kurtuluş Mücadelesi ise Kawa ve Newroz'u yeniden siyasallaştırdı . Mitoloji, günümüz gerçek l iğ i ne dönüştü .. Newroz, Kürt ulusun "milli bayramı ", ulusal ve toplumsal kurtuluş mücadelesinin tanımı haline geldi. Sömü rgeci l iğin her 21 Mart'ta, Newrez'da t e l aşa düşmes i ise , Kawa -Dehhak d iyale k tiğ i n i n tam da yerine o t urduğunu kan ıtiarnıyar mu?

Şubat-Mart

/1995/8-9


e

Aya ğa

kalkan bir ulusu tekrar

köleleştirmek,

tekrar eski statülere mahkum etmek asla mümkün olmayacaktır. Ortadoğu ' da bir bütün olarak Kürt ulusunun top lumsal dinamikleri siyasal talepleri gözardı edilerek, hiçb ir çözüm olanaklı deği l dir. Kürt ulusuna rağmen bir çözüm kalıcı , istikrarlı ve barışçı olamayacaktır . KUKM 'yi hesaplamayan hiçbir düzenleme hayat bulamayacaktı r. Ülkemiz Kürdistan , bir Newroz 'a daha sömürge savaşı koşullarında giriyor. Özel psikolojik propaganda aygıtı, savaş araçlarıyla , "terörün sonunu getirdikleri" tezini ispatlamak istercesine, hergün onlarca gerillanın öldürüldüğüne dair ceset teşhiri yapıyor . Kürdistan ' ın Kürtsüzleştirilmesi ya da Kürtlerin vatansızlaştırılması kampan yasırıda beklenenin aksine ulusal sorun çözülmedi. Tersine, onun coğrafik olarak daha ge n i ş bir alana yayılmasına; sosyal ve siyasal boyutlarının daha da ge n iş l emesine neden oldu. Türk ekonomisi savaş krizi içinde ve faturayı ödelecek "adres· bulmakta zorlanıyor. Çünkü memurlar, işçiler, emekçiler, esnaf hiç kimse " fedakarlık" adı altında ekmeğinden ve alınterinden daha fazla çalınmasını istemiyor. Hatta sanayici, turizmci ve savaştan çıkarı bulunmayan burjuva kesimleri bile üretim ve yatırım Kaynaklar ı nın savaş rantiyerl erine gitmesini istemiyorlar. ikiyüzellibin gencin askere gitmediği biliniyor. Askerlik sürelerinin durmadan uzatılmas ı na , cezalar konma~ ına , "askere uğurlama törenleri"nin şövinizm gösterilerine dönüşmesine rağmen kaçak sayısı azaltı l amıyor. Bu sayı n ın bir kısm ı nı özgün nedenlere bağ l asak bıle yüzbinden fazla gencin, savaşın mantığı ve haklılığ ı na ikna olmadıkları ve yaşamlar ı nı anlamsız bir savaşta kaybelrnek istemedikleri için askere g itmek istemediklerini ortaya koyuyor . Yüzbin asker kaçağı demek en az 50 bin ailenin çocuklarının askere gitmemesini destekledikleri an lamına gelir.. Metropollere göçeden· nüfusun ulusal mücadeleden koptuğu ve "entegre" edildiği ise ütopik bir ternanniden başka birşey değil. Metropollere göçeden nüfusun büyük bir çoğunluğunu mülksüzler, mülksüzleştirilen Kürt köylülüğü oluşturuyor . Bunların büyük bir bölümü de yarı proleter hale gelmektedir. Ülkedeki ulusal mücadeleyle de toplumsal süreçlerle de bağ l arı kopmamıştır/canlıdır. Kimliklerini korumaya kararlıdırlar. Bu nüfus, metropollerde entegrasyonun sağlanması bir yana, kent yaşamını daha da yen i ve daha keskin ağırlaştıran, ayrışmaların oluşmasına neden olan bir işlev görmektedirler. Metropol varoşlarındaki yoksul mahalleler işsiz , umutsuz, kimliksiz yığınlar büyük toplumsal çalkanlıların da

yeniden Irak sömürgeciliğine olmazsa kendilerinin rahatça at oynatabilecekleri bir kaos alanı halinde tutulması niyetleri var. Güney Kürdistan halkı ise, ambargo ve kuşatmalara ek olarak, devrimci toplumcu bir düzenleme olmayışının yarattığı tüm sefalet ve yokluğu yaşamaya devam ediyor. Fakat dipten gelen dalga, önderliklerdeki bu engelleyici bariyerleri aşacak güçtedir. Özeesi Kürt ultJsu hem kendi ülkesinin dağlarında , kırlarında , kentlerinde ayağa kalkmıştır; hem de sömürgeci ve emperyalist metropollerde güçlü bir toplumsal muhalefet Burasının

bağlanması ,

alanı oluşturmuşlardır . Ya şanan Kürdistan devrimidir. Ve bir kez daha iki parçada birden mevcut statüleri ortadan kaldıran bir dinamizm yakalanmıştır . Elbetteki devrim içeriden ve dışardan çeşitli ideolojik-siyasal-fiili kuşatmalar altındadır. ·içinde önemli zaaflar ve çatışmalar taşımaktadır. Ama bir olgu varki, onu art ı k değiştirmek olası değildir: Ayağa kal kan bir ulusu tekrar kölele ş t ir mek , t ekr a r es ki s ta tü lere mahkum etmek asla mümkün o l maya caktır .

kaynağı durumun dadırlar.

Güney Kürdistan'daki fiili durumun, hukuksal güveneelere ve istikrara kavuşmaması içinsömürgeciler dört koldan saldırı yapmaktadırlar.

Si bat-Adar /1995/ 8-9

Ortadoğu ' da bir bütün olarak Kürt ulusunun toplumsal dinamikleri siyasal talepleri gözardı edilerek, hiçbir çözüm o l a n ak l ı deği l dir. Kürt ulusuna rağ m e n bir çözüm kalıcı, is t ikrarlı ve barışçı olamayacaktır. KUKM 'yi hesaplahayat düzenleme hiçbir mayan bulamayacaktır.

1995 Newroz'unun anlattığı siyasal gerçekler ve panorama bunlardır. Newroza we piroz be.


NOçE

İÇ BABIŞA BİR PROVAKASYON DAH A

Güney Kürdistan'da aylardır süren "brakujixwekuji" savaşı , mart başında gelişen olaylarda yeni boyutlar kazanarak tırmanıyor . Zaho'da 1 mart günü pazar yerinde meydana gelen patlamada 80 kişi hayatını kaybetti, 200 kişi de ağır yaralandı. Bir araca konulduğu tahmin edilen tahrip gücü yüksek patlayıc ın ın , meydana getird iği tahribat büyük oldu. Katliam ı n :-. : ı·ııen arkasından yapılan resmi açıklamalarda , Güney Kürdi:>tan Hükür:ıet i Başbakanı Kosret Resul, "katlıamın Irak aıan­ larınca gerçekleştirildiğini " açıkladı. Buna karşılık KOP'nin Ankara Temsilcisi Sefin Dizal olaydan YNK'yi sorumlu tutarak ; "patlamayı Talabani taraftarlarının planladığını " iddia etti. TC'nin resmi açıklamasına göre ise bombalı saldırı "PKK farafından " gerçekleşt i rilmişti . Olayın hemen ardından Türk birliklerinin sınıra yığınak yaparak, hareket haline geçt ikleri, haber ajanslarında yer aldı. Bomba lı saldırının KDPIYNK arasındaki iktidar savaşında t arafları birbiri aleyhine daha çok proveke etmek amacı taşıdığı; olayın arkasından gelişe n olaylarla ortaya çıktı. Gözler olayı n sorumlusu olarak daha çok Türkiye ve Irak gizli servislerine çevrildi. Gözlemciler in dikkat çektikleri belli başl ı noktalardan biri , böyle bir bombalamad an kimin veya kimlerin çıkarı olabileceği sorusu sorulduğu n da , ortaya sömürgecile rde n başkası çıkmamaktaydı. iki nci s i: KOP ve YNK hem son dönemdeki çatışma larda hem de daha önce hiçbir şekilde sivil halka zarar veren ve katliam türü eylemiere yönelmemişlerdi. Üçüncüsü : Zaxo katliam ınd a kullanılan patlayıcı ve sabotaj yöntemleri Türkiye 'de Özgür Ülke bürolarını n bomba l a n ması veya Uğur ·Mumcu suikastındaki yöntemlere çok benziyordu. Dördüncü : olarak da Zaxo, Habur kapısına olan bağlantılarıyl a Türk güvenlik birimlerinin ve her boydan gizli servis ajanının cirit attığı bir bölge olarak böyle bir sal dırı için en elveriş l i kasabalardan biriydi. Türkiye'nin olaydan hemen sonra P KK'yı sorumlu tutması ve Güney'e müdahale için birliklerini alarma geçirmesi de niyetleri ele veren bir tutum olarak değerlendirilebilir . Siyasal gözlemcilerin dikkat çektikleri bir başk~- ol~u da Zaxo kat l iam ın ın zamanlamas ı na ı lışk ın . Çatışan tarafların ABD zorlamasıyla yeni ateşkes gör üşmelerine başlamak üzere oldukları, BM desteğinin kesilmesinin gündem~ geld iği ve çatışmaların nisbeten durul d uğu bır döneme denk gelmesi; KOP ve YNK arasına

onulmaz bir "kan davası" mak anlamına geliyordu.

Güney'i

provcıkasyonu

sok-

paylaşan

gazeteci Türkiye/ABD politikas ı nın dikkat çekerek; KDP-YNK savaşının aslında bu yeni devlete egemen olma amacı güttüğünü , PKK'nin ise bu arada güç kazand ı ğını öne sürmekteydi. Oysa, ABD bölgede " B ağ ımsı z bir Kürt Devleti"ne karşı olduğunu birçok vesileyle açıklam ış bulunuyor. Üstelik Güney'deki fiili durum ulusal güçlerin aleyhine bozulmakta, mevcut iktidarın yerini iç çatışmalar ve istikrarsızlığın hakim olduğu bir dönemde.Kürt Devleti'nin tanınmasın ı n en uzak o lduğu bir noktada duruyor. Buna karşılık Güney'i tamamen bağmak ve Irak egemenl iği ne yeniden katmak isteyen bölge devletlerinin çabalar ı is e daha çok yoğunlaşıyor. Kürdistan 'daki savaş ayg ı tı n ı n "sivil" sözcü ~ü E rkan 'ın demeçlerini de savaş yanlıların ı n ve Türkiye'nin Güney'e sarkma niyetlerinin dillendirilmesi olarak nitelendirmek daha yerinde olacaktır. çelişmesi noktasına

bo ğ mak

için baha r

saldırıları! Zaxo katliamında yaşamını. yitirenler topluca gömüldükle ri 3 Mart 'tan sonra Güney '~ çevreleyen sömürgeci devle_tler askerı saldırılara girişt i ler . Iran, sınırdaki kasabalara yoğun topçu ateşine başladı . Irak, K lfrl ve Hew ı er'i aynı biçimde yoğun ateş altına aldı. Türk birl ikleri ise, PKK ' yı bahane ederek Güney'de operasyanlara girişrnek için hazır bekleyişini sürdürüyor. Güney Kürdistan' ı n Çekiç Güç korumas ı altına girdiğinden beri ilk kez, dört bir yanında sald ırı tehdidi altına girdiği bu dönemin, "iç savaş" koşullarına denk gelmesi de dikkat çekici. Böylece KOP ve YNK'nin sorumlulukları ve Kürdistan'ın geleceği n i attıkları tehlikenin boyutlarıda bir o kadar artıyor . Zaxo katliamı n ın Irak tarafından yapıldığının bel irlemesini n Amerikan politikasında s·e rtleşmelere yol açacağına dair açıkl amalar ; lrak'ın , K ifr i ve Hewıer ' e yaptığı açık saldırılarla cevaplanm ı ş olmakta. Buna karşılık YNK lideri Celal Talabani 'de Kerkük'ü "ele geçirebilece kleri " tehdidinde bulunara~ Güney'deki askeri ve siyasal durumun yen ı ge l işmelere gebe olacağı n ı açıkça ortaya koyuyor. Zaxo katliamının o günlerinde Olağanüstü l;lal Bölge Valisi Üna l Erkan , Dışişleri Bakanlığı'nın da önüne geçerek ve yerleşik kuralları da aşan bir üslupla Amer i ka ' nın Güney Kürdistan'da bir Kürt Devleti kurdurmakta old u ğu , bunun göz göre göre ya p ılmasına seyirci kalınmaması gerektiğini vurguluyordu. Hürriyet, Sabah gibi gazetelere yansıyan bu demeç Sabah'ta Fatih Çeki rge tarafı n dan "ciddi bir uyarı " ve "uzman görüşü " olarak takdim edildi. Ün al Erkan 'la aynı görüşü

s't~rka R'iZQ~ri·yi'okfi • okut - b~xw!n~:.~ bide Xwendi{l ! ~

16

-~- ~'!'

. ·-:

:;:;

-~-- ~ -~- ·:-:-

. . ::::· ·::::·

'

:;:·::·;·· :

. -:-

;:- -·:·.• :;:·

>-· •.· ....-··:

.

Şubat-Mart

/1995/8-9

-1


:«o:-»."«·»».-..».>;ıo.·w>w~-~n;.....,..,.,..

bacağı ... Medya durmadan " ,;,,.,,,,,

, ::·t~:~·E~TT 1~ .,.41fJit~~il~t~{- :·11 :;it·~i~:~:~; «\~~~:~m:~ ~ diye .::. ..'" ' 'd~ "" 1 ·"'\"tU • . " ..ıe ·: ' birleşme" S~P sundu . -o...C~.!- ;' ~f rı. 'l:u, ~~a\ ~., S~f',. .,~~~ • ~~ -~\)~.. ~~ ", ~ .: ,· ' veya CHP'nın,

,, -. ~,~\\lt!! , ·:kl ~a~bo::..:(')ô,\)~;· ~ _; :t; :· ,.

.

w..t.G'&:T_·'

L.•.;

•••

,

v

;P, , .

,

~ ~\,;.., .., ,

';.L. ·; ,\'1'- ~ :~·~ öa'J.~~ .

~ "birleştiler".

6

, ;-~~: ·~ · ' · ··

Şubat'taki

Maladramatik

~ "birleşememe" skandalının ardından gerçekleşen ~ Birleşme

Ortak Kurultay'ı CHP çatısını tercih ederek

1 12 Eylül partilerinden SHP'yi de tarihin arşivine gönt dermiş oldu.

Halk arasında bir deyim vardır: "Allah sevgili sevindirmek için, önce eşeğini kaybettirir, i sonra buldururmuş." Sosyal-demokratlar da önceki yıllarda ayrıldıkları hiziple, iki tarafta güç kaybetmekle oldukları için bir araya gelince bunu "büyük ~ birleşme", " bütünleşme " gibi dü ğün bayram ilan * ederek seviniyorlar. Aslında ayrılmalarının temelinde de politikaya .; ilişkin kaygılardan çok, çıkar ve hizip kavgaları bulunuyordu; birleşmelerinde de .. i 12 Eylül'de kapatılan partilerin yeniden olanak veren kanun teklifi ~ açılmasına m yasalaştığında, Cumhuriyet'in en zengin ve varlıklı partisi CHP'nin mirasına konmak üzere Baykal ekibi ~ harekete geçmişti. l nönü ile girdiği bütün Genel f Başkanlık yarışlarını kaybetmiş olan Deniz Baykal'ın böylece tasasızca Genel olacağı bir parti ~ açılmış oluyordu. Hem de kadim CHP.. Fakat onca mal varlığı ve zenginliğine rağmen ~ ~ CHP, 27 Mart yerel seçimlerinde büyük bir hezimete " uğradı. Oyu% 5'1erde kalakaldı. Sonuç hezimetti .. Aynı erozyona SHP'de uğradı o da % 11'1ere ~ kadar gerilemişti. Biri iktidarda diğeri muhalefette ~ olmalarına rağmen iki "sosyal demokra. parti" kar ~ gibi eriyorlardı. Buna karş ılık bir yandan Refah ~ Partisi %20'1erin üzerinde sayrederek yükseliyor; bir ~ yandan da liberal söylemiyle "sosyal demokratların" t önüne geçen YDH hareketi onları zorluyordu. ~ Ecevit'in yıldızı yeniden yükselmekteydi. S~dece oy potans~yeli ol~r~ ~a~tıkları Alevi ~tle­ t sı bıle SHP ortaklıgındakı bır ıktıdar dö nemın de •· Sivas katliamının şokunu yaşıyorlardı. Özel savaşa ~ tam destek veren ve bütün toplumsal muhalefet • hareketlerine "sosyal-demokrat· maske ile baraj görevi üstlenen SHP, bunun bedelini kitle desteğini büyük ölçüde kaybederek ödüyordu. Öyleki , SHP'nin varlığını daha önce Hükümet için büyük şans olarak değerlendiren sermaye çevreleri, kitle ~ (lesteğ ini yitirmiş bu "tabansız" partinin olmadığı t Hükümet formüllerini de sık sık yineler olmuştu . Hem kitle tabanını yitiren, hem de iktidarda ~ ~ olmanın getirdiği olanakları da yitirmekle yüzyüze ~ kalan "sosyal-demokratlar" gözyaşartacı fedakarlık ~ sahneleriyle "bütünleşme" kararları aldılar. Bu ~- telaşla liderlik ve birieşilecek parti gibi temel sorun~ larda anlaşılmaksızın yapılan protokol, kamuoyu i önünde oynanan bir dram-komediye dönüş~rek sahnelanrnek zorunda kaldı. 6 Mart'ta yaşanan "liderlik" krizi ve boş kurultay ~ ~ salonlarında yankılanan öfke; aslında çıkar ve hizip ~ çatışmalarının perde önündeki tekranndan başka bir ~-

t kulunu

t

r

değişmemiş.

heveslendiği

Soysal. "Bu, birleşmeden çok çıkar dağıtımının · yeniden örgütlenmesidir. Bundan böyle ç ı kar " dağı tımını Çetin'in yapacağını anlayan müteahhit nitelikli yöneticiler ve delegeler Karayalçın ' ı ve .•. SHP'yi satarak taraf değiştirdi-ler."

~

.

Devlet " Sol " u ya da

«_:.;-. Mw

W

• ,

"• , .~

,J

MGK'nın ,

sol

-'.IW ,.,:.y;v,.;,""""""

i l

SHP yal nız iç kamuoyu açısından değil diplomasi alanda da uluslararası ilişkilerde de bütün katliam ve insan haklarının en iyi savunucusu, en sağlam sözcüsü oldu. Türkiye'nin bütün kirli işlerini savunmak şerefi uluslararası platformlarda hep ·sosyaldemokratlara· verildi. SHP'Iiler içte ve dışta yaptıkl arı bu hizmetleri karşılığı nda , taraftari arına bol bol ihale dağıttılar, küçük küçük menfaatler, büyük büyük rüşvetler a~d_ıl~r. Böylec~ kanlı ve kirli bir ortaklığı en sefil

~

~ ~ ~

1991'de kurulan Milli Mutabakat Hükümetinin bir savaş Hükümeti olduğu ve Kürdistan ulusal kurtuluş mücadelesini bastırmak için oluşturulmuş ulusal bir koalisyon olduğu açıktı. Tarihsel AP-CHP, DYP ve SHP olarak güncelleşmiş biçimde MGK'nin güdümünde ve Türkeş 'in akıi: desteğiyle üç yıldır hükümet ediyorlar. Üç yıl ın bilançosu ortadadır ..

muwnqz

4

ı

aslında

~ bu yarış hezimetle sonuçlandığında şöyle diyordu

~

ı

yapılabildi.

!

~

*

~ şey değıldi.

-~

asla yapılamayacak işler; SHP'nin iktidar ortağı ve ne yazıkki uzunca bir süre HEP milletvekillerinin de desteği sayesinde kolayca

olmasının

?s~süy:~-~~~o~~~~~ ~~r=~Ss~:ı~~~~~:iı~ ~=~~:kv;:~ ~

t

da

1

i

i .

Soysal 'ın

-1'9G;.-~

i

t

Yön'cü Hoca Mümtaz

•.-.v;v--..xıı:.w

DSP-CHP) geleneksel devlet partileridir ve devletin { •sol" politikaların ı belirlerle~. Kendilerini "sosyal~ demokrat" ya da "demokratık sol" olarak tanımla­ ~ malarına rağmen, Marksist kökenden gelmezler; işçi ~ bıçımıyle ıcra ettıler. hareketine, toplumsal muhalefete, sivil toplum örgütBakanlığı, "Nazım Hikmet" -~ Kültür verilen SHP'ye emekçi sınıfına. işçi lerine dayanmazlar. Devletin geceleri düzenleyerek, gönlü kırık yazarların kita- • yığınlara, toplumun muhalif kesimlerice karşı plarını kütüphanelere alarak bazı Kemalist , "sol"dan denetime alma politikasını belirlerler. aydın ların da gönlünü hoş tutmaya çalıştı. A ma ~ CHP ve türevi örgütlenmeler, kandiletini devletin hapishaneler ağzına kadar gazeteci-yazar, bilim kurucusu ve sahibi olarak gören "kadrocu" ve "elitadamı , sendikacıyla doluydu . Gazeteciler isr bir siyaset tarzına sahiptirler. Devletin çıkarlarını kurşunlanıyor, gazete binaları kundaklanıyo rdu . bireyin çıkarlarından önde görür; devlet ile toplumu Poliste, Özel Tim'de MHP'nin ağırlık kazandığı bir Kemalist etrafında söylemler "halkçı" özdeş tutarak, örgütlenmesinde, bir zamanların faşist güvenlik bürokrasi ve sermayenin çıkarlarını organize eder- . Başbuğ'u ile sosyal demokratlar kalkola Taksim'de ; ler. ~ "Alaya Saygı Mitingleri" düzenlediler.. Sonuçta, bu partller de diğer partller gibi Tabi bütün bunlar SHP'nin daha çok teşhir ; sömürgecl Türk burjuvazisinin düzen parti· olmasını ve taban yitirmesini getirdi. Böyle olunca j leridir. yalnız "sosyal demokratlar· değil hükümeti ve iktidar ~ Buna karşılık "Kemalizm"i, "ilerici", "devrimci", da qüç kaybetmiş, toplumsal tabanı kaymış oluyor- ' "halkçı·, "anti-emperyalist" gören Türk solu, ~ du. Iktidarın sol bacağı aksıyordu. reformisi anti-faşizm ve anti-emperyalizm anlayışları işte bu nedenle sosya l -demokratların "imaj" $ ile "devlet sol"una sürekli kan taşımak gibi bir günaı.azelemesi, eski itibarlarını hiç değilse kısmen ~ ha da bulaştı. yenilemeleri gerekliliği ortaya çıktı. Zira SHP'den 1973 ve 1977 seçimlerinde Karaoğ lan'ın "faşizme umudunu kesen kitlelerin radikal ıslama, RP ve karşı mücadele" adına iktidara taşınmasında Türk sola kaymakta oluşu rejim açısından ciddi bir daha ödediği ağır Sol'unun, bedelini sonradan çok endişe kaynağı oluşturmaya başlamıştı. katkıları büyüktür. SHP-CHP birleşmesiyle süni de olsa bir "yenilen- ~ Kemalizme ilişkin bu ters ilişki Türkiye sosyalist görüntüsü içinde belli bir zaman kazanma ; me" hareketinin sürekli olarak Kürt ulusal hareketine umudu ortaya çıktı. Bu yenilenmenin başına da uzak durmasına neden olan siyasi bir yabancılaşma rejimin mutemet adamı Liceli Hikmet Çetin atandı. ~ da yaratmıştır. Çünkü Kemalistler veya "Devlet Evet düpedüz atandı. Çünkü birleşmedeki faktörler- ~ solu", Türk sömürgeci ve ırkçılığının, devletin bekası biri "hükümetin devamlılığı" oluştururken, diğeri ~ den rgümanları a siyasal ideolojik için gerekli olan bütün verilecek güvence oluşturuyordu. Daha önce ~ rejime tersinden kullanarak ezilen ulus hareketini boğazla­ örgüt içinde hiçbi r ağırlığr olmayan Hikmet Çetin ~ mayı görev bilmiştir . Ve adeta Türkiye sosyalist birden bire öne çıktı ve Genel Başkan seçildi. ~ hareketi ile Kürt ulusal hareketinin arasına bir Baykal ve Karayalçın ekipleri ileride bu "tabansı z" hançer gibi girmişlerdir. lideri kolayca alaşağı edebilecekleri umuduyla onun Kürdistanlı sosyalistler, Kemalizmle yürüttükleri "ortak genel başkan" olmasını büyük özveri gösteribu ideolojik ve siyasal mücadelede, ne kadar hakl ı leriyle onaylamaktan çekinmediler. olduklarını bugün kanıtladılar. Çünkü dünün "sosyalFakat bu aldatıcı yenilenme hükümetin sol >. demokrat" ve "anti-faşist" CHP/SHP/DSP'si, bugün bacağını sağaltmaya, devlet solunu toplumdaki eski sömürgeci savaşın nasıl azgın bir örgütleyicisi ve konumuna getirmeye yetecek mi? Bu çok zo r~ yürütücüsü olduklarını ortaya koyuyorlar. Kürdistan'da vahşi bir sömürge savaşının yürütüldüğü, köylerin kasabaların boşaltılıp dağın ~ lerine konmaları zamanı çoktan geldi. taşın bombardıman edildiği ve ABD dahil bütün ~ bugün halde geldikleri kökenden Marksist Aslında • ülkelerin "insan hakları ihlallerinde" birinci sırada sağ-reformizmde karar k ı lmış bi r çok ak ım~~ gösterdikleri Türkiye'yi işte "bu sosyal demokrat Türkiye'de kendi gerçek anlamı üzerinden sosyal- , ortaklı" hükümet idare ediyor. demokrasiyi temsil edebilir. CHP'de birkaç Kemalist Faili meçhul cinayetlerin, kontr-gerilla eylem, ile, ihale takipçisine kalır.. dinazor sayıldığı lerinin, yerinde infazların günlük olaylardan Hem SHP'nin hem hükümetin kaderi Gümrük l bir ülke; %150 enflasyon ve savaşın tüm faturasının Birliği anlaşmasından sonra, hükümet protokolüne } işçilere emekçilere yık ı ldığı , IMF'nin bütün birtakım vaatlerini ne derece yerine ~ koydukları koşullarına uyulduğu; yolsuzluk, rüşvet ve matyanın i getirebileceklerine bağl ı olacak.. kol gezdiği bir ülkeyi sosyal demokrat ortaklı bir hükümet yönetiyor. Işte bu "sosyal demokratlar" dün, Türk Sol'unun büyükçe bir kesimi tarafından anti-emperyalist ve anti -faşist oldukları savıyla hararetle desteklenen C.OCtJit;L~ .' z:..ı.o~ l/0 ! aynı kadrolar. Beklentiler birçokları için belki de Hürı d,,011 ; , biliyor

* CHP ve SHP, Hikmet Çetin'in Genel f Başkanlığında 18 Şubat kurultayıyla nihayet

~

a:rada

v·aet

V

''"

bu

. E_ c e V ı t ''~'''''''"'.''"''·'''''''''-'··'''"'"' 0" ~a,i!~''"'"", o.~:ça",<' ".,, ,,;ı;,H : " ' " ~, ·$ ;, DSP'sının ne kadar *?.··~ ~. • ' . , ~c.\~~~ , t::..(J\ ~~~ ,. ·sol" olup olmadıkları hemen ' ,· ;,-; '. ;(\ele~~\f.\\,'1;;,~ t,-\~\f\ i.7 hıç tartışılmadı. •• ((\e~\ G~\~\0 . : V Eski CHP mirasçısı bütün partiler (SHPu~Y,.\) • ' ~ •~'"! ... , ;· •

w.

"demokratikleşme" iyileştirme vaatleriyle pasifize : etme görevi görmüştü. Öyle de oldu. Güçlü bir ~ sosyal demokrat muhalefetin olduğu bir ülkede, hatta liberal bir muhalefetin olduğu bir ülkede bile ~

Bütünleşme değil :

Yeni lenen imaj

Devlet terörü ve özel savaşın cumhuriyet tarihinin en üst boyutlarına tırmand ığı, ekonomik ve sosyal krizin had safhaya ulaştığı ülkede hükümetin "sosyal demokrat" kanadı, muhalefeti oyalamak,

N.-•.

Sibat-Adar /1995/ 8-9

)Cf';~-:~.;.;;-:_.~wr,;ıvo.,n,N'o

M

~

ScMi<tLU>.E:

GÖc;ı::oı;:h K~ıuıj öTAihl

Çoc:ui<.LAAA si~>. so~u ...

!

.J

17


roja GAP e statilya Kurdistan ya nil ye. Koroara Tirk bi proja GAP e di Kurdistans de bi cth dibe. Ji bona jiyanek nil il düdirej mexele xwe çedike. Ş' Ev deh sale ku li Bakure Kurdistan şere çekdart 1f dom dike. Tiştek je heye ku dive her Kurd li ser ~ bisekine t. diqata wi bikşine. Ev ji ew cthe ku 1 proja GAP e le ted avakirin e. Dema kil em li deh ~ saliya vi şeri il ciyen le geşbilye meze dikin; bi i.; diqadek mezin herema ve proje ji dervaye Vi şeri *: hattye hiştin ü. hatiye parastin. Di ve hererne de ( ev proje bi hosteyi il be dengt ted avakirin. Li ~. heremen dini Kurdistan kevir li ser kevir 1nemaye. Nezikt 2000 gund hatine valakirin ü. ! şevitandin. Ntye miravan ji hereman koçbar ü •i mahacirl deveren din büne. Bele herema GAP e ji ;; dervt ve hilveşandin ü talankirine maye. H inin gunden ku di ve hererne de hatine valakirin, ev ~ gundana ne ji bona tedbiren leşkeri ji bona ve ~ proje hatine valakirin. Yanı bi kurtayi GAP bi hosteyi ji van sabotaJan hatiye parastin il arınan­ ca dewlete ya ku bi GAP e re daye ber xwe be ·~ arqel ü asteng dirneşe il ava dibe. Ev avabiln f kelha xeniqandin ii merbetkirina TRNK e. J Proja dAP e ji bona serbildana Kurdan; j i bona ;; azadi ii serxwebilna :' Kurdistan tetibira : dewleten ~ emperyalist il *t qolonyalist in. Ev t d e w ı et e n ~:· emperyallst il ~: qolonyalist bi ve proje we Kurdistans ] derxinin qada :; navnetewi il bi ;:: şirikati we bedin L xebitandin. Proja •·· ~; GAP e blngeha 1qoloniya Kurdistan t... ya sermiyandariya · navnetewi çedike. Ev di na v arınanca ·~ Proja GAP e deye. Ji Jber ku KT. e di ~~ nikare bi sere xwe

P

r

hawayi bidomin e. Je re alikar il heı:n.şirik diven ; ku karibe di qada navnetewide kirilyen xwe yen li ; Kurdistan bipareze ii bi deste van şiriken xwe ji :~ ser ari bike. Proja GAPe ne ji bona netewa Kurde. :1 Tu fedeyen netewa Kurd (ji xeynı talankirin, ] kuştin, xulamtiya zordaran, koçbari, birçibiln, J mahaciri ü. koletiya nil) pe ve tu feda natewa .~ Kurd di ve proje de tune ye. Ev proje li gora ,. xwestinen şiriken ve proje bi cih dibe. Tişten ku li t ve hererne ben hilberın we li gora xwestinen van t şirtkan -Dewleten Yekitiya Ewrilpa il Ameriqa- ·~ bin. • Hime mezin ye proja GAPe Yekitiya Dewleten " Ewrüpa (AET) ne. Ev jimana ku di gaven rezani i (siyasi) de ji ev dewleten Ewrüpt edi şirikin. Ji ~ b ona her ga v il her bernamecen rezanı ev ~ dewleten Ewrüpa ji xwedi bernamecin. Bi KT. re J van bernamec ü kirilyen xwe dimeşen in. Bi her t! cılri büne şiriken hev. Ev ji te mana ku bi her f hawayi ev dewletana li ser Kurdistan xwediye ~· gotine ne. ŞirketaItali Benda Kebane ii bi şirikan- • tiya Şirketek İtali-Swedi Benda Karakaya; Şirketen Elemanan ji santralen elektrika; Yen din ji bi pirani konsorsyılına EJVA çedikin. Ev kon- j sorsyum ji van şirketan te meydane: BBC, ;~ Şirketeka Swedi Sulzer şirketekİtali ye ye. j Wexta ku em li naven van şirketa ii welate ku je ~ ne binin bira xwe we deme we ctvinen Van : dewleten Ewrüpa; Li Kurdistan Kuştma merova, · · hilweşandin, şewitandin ıl valakirina gunda, .; mahacirkirina gunda ıl rawesta van dewleta jt we ~:~ fikreki b ide me.. Dema ku e ndamen DEP e hatin j·j cezakirin, seroke dewleta İtali ji endame ~­ Yewnatitane re digot "ev e ndamen DEP e · komunistin. Koroara Tirk li henber van tedbiren xwe distene ji bona çi hün bahsa maf e n mirovatiye dikin". Ev galgalana veşartina .ı kirilyen KT. il xurtbüna KT. ya li Kurdistan baş :ı dide nişan. Hernil hesab li gora ve ten me şandin. ffi.

:ı:;

:ı qolonikirina

~ Kurdistan bi vi

~

~

f• t __

18

Şubat-Mart /1995/ 8-9


~-::-~~~:~~:-~~::r-·~~~~~~:..::,:~.-«.-::-:~-·-"·-·::::.·~-- ,~-:-:-~:u :-·-::c:~::~:::c:-:::~~~-:~;::-{~$;%-S} y.w;,.;.;~~-'c'-M"-:-:~:-Z:::~:-::,:-.·:-.::-:-:-:-~"::~..:.;;:~~~:r::-~~~:-:ı:~-:t-":ı:~:z.;;:~~~~-:-:~--"::..:.~-~-~$:-:-:-::::::::X:::::$-:::t.:::$:~:~~:::_=:%··~-·:$"·.-.t?f;:-:-:"*~Z:~::.;~-:-$: ..::!:

:~

Dive em xwe nexapinin u hedefa xwe baş nasbikin. ~ Bi ve proje KT. we Kurdistan bike bexçe :,; dewleten Ewrüpa. Proja GAP e ji bona hewceyen \* van dewleta ted hazirkirin. Bi ve proje axa here ;: ted firotin. Dewleten ku ax ji ve hererne kirine we ~ ve axe li gora divetiye xwe bidin xebitandin. t Kurdistani nikarin li ve hererne ji xwe re axe ~ bikirin. Bele gelek dewlet u şirketen biyani ji niha ~; de li ve here xwedi ax ü xwedi par in. E ji te i mana ku edi KT. ev dewletana kirine şirike \1 qoloruya xwe. Ev dewleten ku iro sermaye xistine " GAPe edi şirike KT. ne bi her hawayi ü mesülen kirinen li Kurdistan in ji. Ji bona proja GAP e di navbena Elmanya, Yekitiya Dewleten Amerika u yen Yekitiya ; Ewrü.pa de jt reqabetek -pozberi- be eman heye. Di r cina cinade dema ku hinin ji van dewleta d.ijitiya !: KT. dikin ne ku dosten Kurd ü Kurdistan in, an ji mafen mirovatiye diparezin; ji bona ku hinik " xwestinen xweyt din bi KT. re bidin qebfı.lkirin ü • parek hin zedetir, van denga derdixinin. Ev ji } dide nişen ku j Kurdistan bi proja ~ GAP e re büye gepek ji para van ş i r k e t ------------~·~r~~~~~ navnetewi. Ji ~ ku ve gepe li i hezen xwe li I parvekin ji şereki ; bedangi didomineı.a di mavbana va şirket u van dewletan de. Heta hinek ji van şirketa dest direji hinin hezen welatparezı Kurdistan ji kirine ü dixwazin bi van ji di hererne de hinin armancen xwe bicih bin in. Bi kurtayi proja GAP e , ker ü lal kirin a . Kurdistan e. Kedikirina Kurdistane. Qeyd ü merl bet kirinaKurdu Kurdistan e. Bi Tirkan re entef grekirina Kurd Kurdistan e . Yen ku birat!ya •~ Kurd ü Tirkan jiudiparezin düvke wan bi ve proje ! ve giredayt ye. Li ser nave demokratiye blla xwe nedin wi ali ü vi ali. Ji bona xeniqandina Kurdu doza Kurdistan ev Proja GAP e kefenek e. Ev kefen kefenoki usa bi hostayi te tefsale ku •. dirünkire we gelek ji wan di nav Kurdan de ji xwe re şagirt ji çekirine. Ji bona ku bejin "birn: barek be". Ev proje ji bona ku Kur d çeka deynin . u şere çekdari li Kurdistans bisekine u Kurd destı giredayi birnin in te avakirin. Ji bona ku agire ~ azadr ü serxwebune bed tefandin ev proje t e avkirin. Ev siyaseta malxerab hevsare koledariya m Kurda, yan nu ye. Statuya koloru:yek navnetewi } ye. ~· Ev proje Kurdistanek be deng daye ber xwe. Kurdistanek ku dest ü linge we hatiye giredan ü baske we hatibe şikenandin daye b er xwe. Even '! . ~

r

~

(

.

VVJ'J."" ·" ""

<

~:-

•• ~ :~>::;::~-'$: ···:-:;:·x:

w

,.;.: ··:· ........................-;.;....:.;.;-:.;.;.y.:.,:w:.«-»:-.

·-:~;::;:~-·::;:::-:-:-:-"':'

••

s~~

l

ku ir o li Kurdistane "biratiya Kurd u Tirkan" İ dane ber xwe u bortzaniya ve baveriye d.ikin, di 1 nav ve proje dene u endame ve koledariya nu ne, .~~ endame vi kefene Kurda yen ku nu ted dirü.tine. ;::ı Rezanın -siyaset- tişteke; qabadayiti tişteke. ;::' Dive honak u partiyen Kurdistan dev ji qaba- l dayttiye berdin. Tehlü.ka li peşiya netawa Kurd u ı li peş1ya TRNK e bibin in. Arınance şaş nekin u $ tari nekin. Di giredanen navnetewi de xwe 1 nexapl:n in. Ahmeq'iya mezin ji mirovan re ya ku .~ xwe bi xwe bide xapandin e. j Dive bi her pergali em li hember ve proja GAP e ;! bisekinin,u armancen ve proje bi netewa xwe 'i bidin naskirin. Bi netewen dine re bidin naskirin. J Bila kes nebeje "de djjmin ve ji me re çedike, dema ku Kurdistan rizgar bibe we GAP ji me re j binlin e". Ev xeyalek ü şaşiyek mezin e. Yen ku ;: ewqas pere texe van erda, zü bi zü. bi desten me ji' de bernade. 1fin betir şerten me zortir dike. ;: Ez hevidarim ku we honandin ü partiyen Kurda, f yen Kurdistani bi , , mesüliyetek mezin li f. ser ve proja GAP e t bisekinin. Bi hevre di f eniyek netewi de li !t henber ve B!R!NA ·~ REŞ raweşte bistin in ··~ ü van lisken ku li ~ Kurdistan e ten '' çekirin, we ji hev tar .• ü mar bikin. Di binge- ~~ ha divetiyen Kur d ü i· kurdistans de mexele J-:::şer ava bikin. ! Li Kurdistan be ;;. he z en çekdari tu t~ garantiya tişteki ji )f Kurdan re tu ne ye. i BUa ev baş bet zanin. Ez hevidarim ku we hezen :; çekdari ben parastin ü hin betir bi hozani di :ı arınance de betin xebitandin ü hez kirin. Ez hevi- •·~ darim ku erne edi dev ji qabadayitiye berdin ü bi .t rez aninek serrast, di bingehek hevkari u di ,:; eniyek netewi de bi her hezi cih bigrin ü xwedi li ~;~ ve doze derkevin. Van ewrev reşi li ser ~~ Kurdistane tar u mar bikin u bela bikin.. ı:' Ez hevidarim ku bi "ve birina reş" re lisken ku l ten listin we diqata siyasetvanen (rezaninvanen) :; Kurdistani bikşin e.. t .~

l

~t ..~.

1

-~it :;~

i

t

4

;:t ~:~

"'Ji!

Fotoğraflar: Serka Bizgarf

w

M

;.o...;::., ~ ...:....t:..~:..;~.;:;;;o;«~::?t:-»:<'$~~~~:~:::;:;;&:::::::~JBE$3S~~~

_

Sibat-Adar /1 995/ 8-9

~;~

Ş.Laleş

,._ l ,·rk;.a

rızga rl'

.


JJ G!R11GEHAN

Konya E Tipi cezaevindeki 258 siyasi tutsak, cezaevi idaresi tarafından gasp edilen haklarını kazanmak için 17.2.1995 gününden itibaren Süresiz Açlık Grevi'ne baş l adı . Tutsaklar, yaşam-ölüm mücadelesi içindeler. Açlık grevinin 40. günlere gelmesine rağmen ilgilı makamlar duyarsızilkiarını koruyorlar..Süresiz açlık grevinin 36. gününde tutsakların sağlık durumlarının tehlikeli boyut kazandığı ve doktor tedavisini kabul etmedikleri öğrenildi. Durumu ağır olanlar; Abdullah Demir , Turan Kaya , Hasan Çoban, M.Garlp Yaş, Vedat Ateş , Cemil Uysal, Abdurrahman Kaya , Ayşe Cabadak, Eylem Zanay Adıbelli, Güler Bilen , Hlcran Binicl, t. 'if Kaya, Sağra Aktaş, Nevzat Çelik, Haseri Yumuş, Mehmet Çalışkan, Felemez Bilekçier, Halis Eken, Rıdvan Ekinci, Hasan Şimşik, Abdullah Demir, Destan Kalayhan, Abdurrahim Akman, Sıddık Çetın, Hamlt Adiman, Abdullah Bağ, Şehmuz Kalır, Haşim Dölek. Genelde görülen hastalıklar ; ağızdan kanama, mide ağrı ları , tansiyon düşüklüğü, aşırı halsizlik ve aşırı ishal şeklinde . Tutsakların hakla rı nı kazanana kadar açlık grevine devam edecekleri ve 23.3.1995 gününden itibaren duruşmal ara çıkmayacakları bildirildi. 18.3.1995 günü istanbul iHD şubesi Cezaevi Komisyonu tarafından konuya ilişkin bir basın açıklaması yapıldı.

"Adalet Bakalığı ve Cezaevi grevleri ile ileri sürülen talepleri görüşmek Için açlık grevlerinin 50 günü geçmesini bekliyor. Bu tavır bile bakanlığın ve Idarenin insanlık dışı, hukuk dışı yaklaşımına bir örnek Ir. Konya 'da açlık grevindeki tutukluların talepleri Insanca yaşama koşulları ve keyfi uygulamaların son bulmasıdır. Buca'da 46 gün açlık grevi yapılarak elde edilen bazı haklar ve insanı koşullar cezaevi Idaresi tarafından geri alınmaya çalışılmaktadır. Buca tutuklutarına yapılan saldırı ile en son 60 kişi yaralanmıştır. Erzurum Cezaevi'nde işkence yapılarak, sürekli ve sistemli baskılarla tutuklular llirafçılığa zorlanmaktadır. Tutuklular, bütün cezaevlerindeki insanlık dışı politikaların MGK'nin direktltıeri lle uygulandığını Ileri sürmektedirler. Açlık grevlerindekl, direnişteki tutukluların talepleri insan haklarına, yasalara aykırı talepler değildir. Biz, Insan hakları savunucuları, tutukluların talepleri en kısa zamanda kabul edilsin, cezaevlerindeki Işkenceye, baskılara ve keyfi davranışlara son verilsin diyoruz.· denildi. Kalabalık bir kitlenin kat ı ldığı basın açıklamasında tutsak yakınları da konuya ilişkin görüşlerini belirterek topl antı son buldu . Konya iHD tarafından yapılan Basın açıkla­ masında ise; yetkililerin cezaevlerinde sorunları bir an önce çözmeleri için gerekli sorum luluğu göstermeleri istendi. Öte yandan Adalet bakanlığının Konya cezaevine gönderdiği iki kişilik heyet yaptığı açıklamada ; "bu talepler örgüt talepleridir. Bugün bunlar kabul edildiğinde, yarın başka taleplerle önümüze çıkacaklar. Bu taleplerin insan hakları istemleriyle bir ilgisi yoktur. iHD ve ÇHD bunlar gibi teröristtirler. Bu tür dernekler kuryeclik yapmak· tadır" denildi. Dergimiz baskıya girdiği sırada, Konya cezaevindeki Açlık Grevinin , tutsak larla idarenin an laşması sonucu zaferle sonuçlandığı bildirildi. Açıklamada ;

Idareleri

açlık

iLGiLi MAKAMA KONYA DGM BAŞSAVCILIGI'NA· BAŞBAKANLIGA-TBMM'YE­ iNSAN HAKLARI KOMiSYONU BAŞKANLIGI'NA- ADALET BAKANLIGI'NA· iHD GENEL BAŞKANLIGI'NA· iNSAN HAKLARI BAKANLIGI'NAiHD KONYA ŞUBESi'NE Bizler yıllardır belli amaçlar doğrultusunda, çeşitli uygulamalara her türlü maddi manevi baskı , hak gasve anti-demokratik uygulamatara maruz kaldık, kalıyoruz . Bu yapılanlar bireysel ya da yerel kurumların kendi keyfi gayri resmi politikalarının bir sonucu olduğu gibi, son dönemlerde MGK'nın Cezaevlerine yönelik aldığı kararlarında bir yansıması oluyor. 12 Eylül Askeri-Faşist Cuntasının iş başına gelmesiyle birlikte daha sistemli bir tarzda yok edi"lmek istenen siyasi ve insani kiml iğimiz, tek hücreli cezaevlerinin hayata geçirilmak kararıyla günumüzde doruğa ulaşıyor. Bu amaçla yakın zamanda bir çok cezaevine planlı ve provakatif saldırılar düzenleyerek, bu cezaevlerinin zeminini sağ lamlaştırılarak; Kamuoyuna tutsaklara tek hücreli sistemi sessiz sedasız kabul etmeleri hedefleniyor. ~Eski cezaevleri ihtiyaca cevap vermiyor yeni ve modern cezaevleri" yuturmacalarla uyututmaya çalışılıyor . Kürt halkının başına bombalar yağar, evleri yakı l ıp-yıkılır , kış ortasında göçe zorl anırken ; insanlar işkenceden kırılıp geçirilirken; aydınlar, demokratlar "kirli savaşa dur" dedikleri için cezaevlerine tıkıhrken; gözaltında kayıplar, "faili belli" cinayetler ve "yerinde infaz~ıar pervasızca uygu lan ırken, arada tutsakların sorunlarıyla kimsenin ilgilenmeyeceği düşünülüyor. Bu tür uygulamaiara karşı siyasi tutsakların nasıl direndikleri de ortadadır. Geçmişte 12 eylül rejiminin toplumun her kesimine dayattığı en ağ ı r pol itıka ve uygulamaların, kendisini insanlık tarihine "kara bir leke· olarak nefretle anılacak tarzda özellikle cezaevlerinde gösterdiği bilinen bir gerçektir. Gerek TC, gerekse u l uslararası yasa ve antlaşmalarda, sözde "devletin ve yasaların korunması ve güvencesi altında" olan tutsaklara eşine ender rastlanan , çağım ı zda emsali görülmeyen ~kence ve insanlık dışı muameler yapıldığıda biliniyor. Tutsakların siyasi ve insani kimliklerini bırakmaları için her türlü baskı ve işkence yöntemleri denenmiş ; teslimiyet ve ihanet dayatı larak posası çıkmış bir kışilik ve insani değerleri hiçe sayan selilee bir yaşam yaratılmaya çalışı l mıştır. Buna karşı diranmak isteyen onlarca tutsak işkence tezgahlarında öldürüldü, yüzlercesi hasta ve sakat bırakıldı, yine diranmak amacıyla onlarca tutsak kendini astı , yaktı veya ölüm pları

oruçlarında şehit düştü .

Bugün dayatı lmak istenen yine böyle bir politikadır. Diyarbekir, Antep, Erzurum, Bursa, Bayrampaşa, Ankara, Buca vd. cezaevlerine yönelik peşpeşe s~ldırılar sonucu tut~ 3kların bazı l arının öldürülmesi bunun kanıtıdır. Fakat oynanmak istenen oyunlara gelinmeyeceği ve kazanılan hakların kolay kolay teslim edilmeyeceği , bunun için dün olduğu gibi, bugünde bedel ödenebileceğinden kimsenin kuşkusu olmasın. Birçok cezaevinde gelişen direnişler bunu çok iyi ortaya koymuştur. Bizim bulunduğumuz Konya cezaevinde de devletin, cezaevleri üzerınde hayata geçirmek istediği politikan ın yansıması, bir bütün olarak kendisini göstermektedir. 10 aylık geçmiş bir süre içerisinde yaklaşık 89 gün açlık grevierine girilmiş, bunun karşılığ ı nda kazandığımız birçok hak, ·Cezaevi idaresinin yazılı ve sözlü .güvencelerine rağmen- teker teker gasp edilmiş , Müdür ve savcılar verdikleri sözleri teker teker unutmuşlardır. Bunun siyasetle, hukuk savunuculuğuyla hiç bir alakası yoktur. Aldatmacadan öteye birşey değildir. Uzun süreler ve çekilen onca zorluklar sonucu elde ettiğimiz haklarımızia böyle kolay ve pervasızca oynanması , bize "daha uzun süreli Açlık Grevlerir.e girin ve ölun" demekten başka birşey değildir.

yoluyla çözülmesine yönelik tüm çaba larımız idarece boşa hiç bir soruna çözüm getirilmemiştir. Banyo 40-50 günde bir yaptırılmakta, mektuplarımıza keyfi el konulmakta, Konya'nın kışında tek bataniye verilmekte, kaleriferler çoğu zaman çalışmamakta, koğuşlararası her tür acil ihtiyaçların iletiminde gardiyanlar ve idare denetiminde izin verllmemektedir. Bu şekilde diyalog yolları ve çabalarımız.ın önü tıkandığı zaman, en doğal savunma hakkımız olan açlık grevine girdiğimizde ise, "kasıtlı yapıyorlar", "talimatı dışardan alıyorlar", •amaçl arı farklıdır· vb. denilmektedir. Bu mantıktan vazgeçilmelidir. Daha önceleri elde ettiğimiz kazanımları geri almakta, korumakta ve geliştirmekle kar~rlıyız. Hiç kimse keyfiyel içinde hareket etmemelidir. Biliniyorki; Siyasi onur ve kişiliğimiz le çelişen durumlara, kazanılmış haklarımızın gasp adetmesine sessiz kalmadık, kalmayacağız . Bu temelde aşağıda adı ve açık imzaları bulunan biz Konya Cezaevi siyasi tutsakları olarak taleplerimiz karşılanıncaya kadar 17.2.1995 tarihinden itibaren SÜRESiZ DÖNÜŞÜMLÜ AÇLlK GREVi'ne girdiğimiz! duyuruyor, gereğinin yapılmasını Istiyoruz. Buna

rağmen sorunlarımızın diyaloğ

çıkarılmış,

PKK, PRK·Rizgari, DHP, TDKP·GKB, TKP-Ml TiKKO Davası

Şubat-Mart

tutsaklan

/1995/8-9


HAPISHANELERDEN TALEPL ER

e

Si yas i Temsllci lik: Her yargılanılan dava

esasına göre; her davadan en az bir kişi olmak

üzere: - Her istedığinde istenildiğinde, koğuştarı gezıp sorunlar hakkında bilgi almak. - Cezaevine yeni gelen arkadaşların karşılanması ve yerleştirilmesinde görev almak. - idare ile sorunlarta ilgılı görüşebilme . • Ziyaret günlerinde ziyaretçiterin ve tutuklu arkadaşların sorunların çözmeda görev alabilme. e Koğu ş lara rası Ziyaret: • Koğuşl ararası misafır liğin , havaland ırma süresi boyunca serbest bırakılması, tutsak l arın ıç görüşünün sağlanması.

- En az haftada bir kez olmak üzere aynı davadan yargı lanan Bayan ve Erkek tutsakların iç görüşününün sağlanması .

e Açık Gö rüş: Adli tutuklu ve mahkumlara uygulanan açık görüş sisteminin aynısının, siyasi tutsaklar içinde uygulanması. . . e Koğuşlararası sportif ve kültürel faalıyetların serbest bırakı lması. e Ziyaret Sorunu: • Arkabalık sınırı getirmeksizin gelen ziyaretçiterin tümünun içeri alınması. • Görüş saatlerınin tam gün olması ve isteyen ziyaretçiterin tümünün bu saatler içinde görüşebilmesi.

..

• Görüşlerde sayı sınırl andırmasının kaldırılması. - Yemek. sayım vb. bahanelerle görüşun kısıtlan­ maması. görüşün mesaı saatleri içinde kesintisiz devam etmesi. - Salı ve perşembe olan görüş günlerinde , koğuşların bölünmesi ve hangi koğuş t an arkadaşların ziyaretçisi gelmişse , görüşebilmesı. - Gö rüşçü l erimize sağlıklı ve iht i yaçla rı nı karşı tayabi l ecek bekleme salonu sağ lanması . -burada yiyecek ihtiyaçlarınıda ka rşılayabilme leri. - Ziyaretlerde getirilen her türlü teyp, kaset, daklı­ lo ve yiyecek malzemeterinin alınması. e Koğuşlararasında her türlü kitap, dergi, giysi, kap -kaçak vb . her tür lü alışverişin serbest bırakı lması . · e Bas ın-Yayın Sorunu: - Keyfi tutumlardan vazgeçilerek yasak olduğuna daı r hakkında mahkeme ka rarı olmayan tüm kitap, dergi vb yay ı ntart hiç bir engel gösterilmeden ıçeri alınmas ı . • Toplatılmış olsa dah ı, diğer cezaevlerinde n gelen yayın ların içeri alınması . . - Bunlara göre el konulmuş yayı n ların bıze ıade edilmesi. • Toplatılm ı ş olsa dahi. gelen yayınların en az bir adedinin koğuşlara verilebilmesi. e Yiyecek içecek Sorunu: - Hiç bır şekilde miktar ve çeşit sınırı andırması konulmaksızın görüşl erde gelen yiyeceklerin verilmesi. • Kahve, çay, kakao, tütün vb. içecekler üzerine konulan yasağın ka ldırılması. · Mutfak yenıek listesinin h azı rlandı r masında , tutsak l arında görüşünün alınması

- Yemek çeşit ve kalitesinin yükseltilmesi ve temidikkat edilmesi. • Doktor ve tutuklu tems ilciliğinin denetim ve gözetiminde yemek kontrolterinin yapı lması Sağlık Sorunu: zliğine

e

- Cezaevleri TTB -Tü rk Tabipler Birliği- denetimine aç ı k ol malı , cezaevi dektarlarının idari denetim ve yönetim sorum luluğundan muaf ol ması. - Revirin her türlü acil duruma göre donatı lması. • Hastahanetera sevkin hızlandırılması , orada yeterlı bakım ve t edavi nı n yapılması, hastalara uygun yer verilmesi. • Her türlü ilaç masraftarının idarece karşılan­ ması.

e Ha berleşme Sorunu :

- Yasal çerçevede yerli ve yabancı demokratik kitle örgüt ve ı<urumlarıyla görüşme ve her türlü

yazışma hakkımızın engellenmemesi. - Yasal çerçevede her türlü ülke içi-dışı başınla yaz ışma, haber, ilan ve yazı yazmak (gönderme de) hakkım ı zın engellenmenıesi.

• Yazışmaya özel olarak da cezaevleri arası her türlü yazışnıaya (Mektup, faks , tetgraf, koli vb .) yönelik kısıtlama ve yasakların kald ı rılarak şu ana kadar idarede tutulan, gelen-giden tünı postaların tarafımıza venlmesi. • Ailelerimizia telefon görüşü hakkımızın verilmesi. (Herhangi bir kısıtlama getirilmeksizin) e Koğuşlarla ilgili Sorunlar: • Koğuşların tüm s ıhhi tesisatlarının onarılması. • Bayan koğuşlarında A B ıok gı riş kapısına dek gereksiz ara kapıların kaldırılması . koğuş yemekhane kapısının sürekli aç ık tutulması . - Koğuş lara buzdolabı, renkli televizyon , vi~B?· fırın , çamaş ı r ve bulaşık makinası , teyp (her turlu) bilgisayar, dikiş makinası vb. makineların alınırnın serbest bı rakılması . • Koğuşlara ranza sayısına göre tutsak alınmas ı , koğuş kapasitesinin normal hale getirilmesi. - Bayan koğuşunun adli tutsaklardan ayrı l ması , siyasi bayan tutsaklara ayrı koğuş tahsis edi ~nıesi. - Koğuşlardaki iç yaşantıya müdahale edı t me~e­ sı , resim, pester vb. as ılmasının engellenmemesı . • Havalandırmanın gün doğumu ve batımı esasına göre düzenlenmesi (sabah 6 .30 ve akşam 19.00). • Mutfak kapılarının kapat ıl ması . - Ayn ı havalandırnıayı ku llanan koğuş l arın sayımının ortak yapılması. . - Sportif malzemelerimizin kar ş ı l anma s ı , Pınpon (Masa Ten ı si ) araç ve gereçterinin k oğuşlara a l ınması.

- Dı şardan getirllecek her tür battaniye, nevresim ve çarşafl arın alımın ın serbest bırakı l ması . • Koğuş aramal arında tatanın yaşanmaması ve her türlü yazılı, çizili malzemelere el konulnıanıası , tahrip edilnıenıesi . Temizlik Sorunu . Deterjan sabun ve benzeri temizlik ma ı zamelerinin düzenli olarak idarece karşı lanması . • Canı su bardağ ı, kolanya ve traş makası ihtiyacımızın koğuşlara girmesine izin verilmesi. - Sıcak su banyo sorununun çözülmesi ... 40-50 günde bir yaptırı l an banyo nun haftada bir yaptı rılması ve koğuşal ara günde üç ôğün sıcaksu verilmesi. • Sağlıklı kultanını açısından çatal bıçak verilmesi. e Sevk ve DGM'ye gidiş g eliş:

e

• Kelepçete rin sevkler ve mahkemeye gi d iş . . . _ • DGM hüsresinin genışle t ılmesı , kapasıtanın üzerinde tutsağın hücreye alınmaması , hücrede kelepçeterin çözül mesi , hücrenin havalandırılmasının sağlanması , hücreye bank konulması. - Sevk, mahkemelere gidiş getişte ringlere tıka basa doluşturul maması . . e istenildiği gün, koğuşların dı ş kant ı n gelişte gevşek bağlanması..

ihtiyaçtarı nın karşı lanması.

iç ı<antin üzerindeki fahiş düzeltilmesi. . e Günlük gazetenin düzenlı olarak ve gelır gelmez bahane gösterilmeksizin koğuşlara verilmesi. e Haha sonlarında e kmeğin günlük alınması, tüm hafta sonu (üç günlük) eknıek ihtiyacının toplu alınma zorunluluğuna son verilmesi . e Görüş yerinde görüşü engelleyen caml arın fiyatla rı n

ka ldırılması.

e

Cezaevi kütüphanesinin

kullanılmasına sınır

ko nul maması.

e

ması

Avukat görüş l erine sayı ve zaman konulma.

e Savcılık görüşününe sınır konu lmaması.

e

Her tilriO gö rüşme ve revir talebinıizde dilakçe

uygulamasının kaldırılmas ı.

e Koğuş lara yazı tahtası, masa, sandalye, sehpa verilmesi, her ranza başına bır elbise dolabı verilmesi.

Sibat-Adar /1995/8-9

e ldarede tutulan ve dışardan gelen çanta. valiz ve giyecekte rin (deri ve her tür renkte olan) tarafınııza iade edilmesi. e Talep halinde aynı davadan yargı lanan tutsakl arın ortak savunma vs. hazırlayabilmeleri için biraraya getirilmalerinin sağlanması. e Say ı nıların sabah ve gecenin d ışında yapı l m aması.

e Avukata gidiş gelişı erde aramanın kald ırılması . e Aramaların sadece dedektörle yapıl ması. e Aramada dahil, askerlerin kesinlikle koğuşl ara

girmemesi, pencere,

parmaklık,

kontrolüne son ver-

ılmesi.

e Gözetierne mazgalındaki delikierin kapat ılması.

e

Daha önceki açlık grevimiz boyunca hakkımız olan ve idarece el konulan iaşe bedellerimizle birlikte, bu açl ı k grevinin de karşılığ ı olan bedelierin karşılanması. . e Keyfi cezaların (mekt up görüş tecrıt vs ) kald ırılması.

e

Memurların keyfi uygu l amalarının önl e nmesı için anıaŞma maddelerini nıemurlara yazılı olarak duyurulması.

KAMUOYUNA Ulusal ve sınıfsal mücadelenin yarattığı gelişme! · erle yoğunlaşan eylemlilikler ve halk içerisindeki örgütlü lük her geçen gün devrimi daha da yaklfllaştırnıaktad ır. Mücadelemiz 95 yılının "Zafer ve Kurtul uş" sloganına uygun pratiklerle ülke içinde ve dışı nda büyük gelişmeter kaydetmiştir . Bunun k arşısında siyasi , askeri ve diplanıasi alanlarında tıkanan sômürgı:ıci faşist TC, içine düştügü t ı kanıklığı aşmak için eski gerici, barbar politikalarında n taviz vermeden Kürdistan halkına göçü dayatarak. binlerce köyü boşaltma yoluyla Kürdistan' ı insans ı zlaştırnıaya ça l ı şmaktadır . Binlerce insan ı gözaltına alarak çok ağır ışkencelere nıaruz bı r akm ı ş , çoğunu gözaltında kaybetmiştir. Ayrıca

legal alanlara yönelerak onlarca Kürt

aydınını , işadamını katletmiş, bununla da yetinmey-

erek Kürdistan'dan metropollere göçmüş halka orada da yaşam Imkanı tanımayarak sindirme ve korkutmaya yönelik sokak ortası in -faz l arını , gözaltılara ve yoğun işkence lere tabi tu tmuştur. Türkiye cephesinde ise, savaşın faturası işçi ve emekçi kitlelere ç ı karı l maktadır. Yüzbinlerce işçi işten çıkartılarak işsiz -güçsüz açlıkta yüz yüze bırakılmış , yüzbinlercesi ısa, en ağır koşullarda çalıştığı halde emeğinin karşılığını atamanı~ta ve burj uvaz inin çıkarlarına fe d a edı t e r ek yoksuıtaştırı lnıaktadır .

öte yandan cezaevlerindeki devrimci-yurtsever tutsaklara, 12 Eylül'ü aratmayacak tütden bir vahşet uygulanmakt a, bir çok devrimcinin canı-kanı pahasına elde ettiğı haklar gasbeditmek tedir. Özellikle son MGK kararlarıyla başta Diyarbakir, Erzurum, Elbistan, Antep, Buca ve Aydın olmak üzere tünı cezaevlerinde uyg ulananlar vahşet boyutunu da aşmışt ır. Konya cezaevindeki devrimci-yurtsever tutsaklara daha önce yapılan baskı ve saldırılar . son MGK kararlarıyla en üst boyutlara ulaşarak , uzun direnişler sonucu alınan haklar, henüz hayata geçirilmeden gasbedi lmiştir. Bizler Konya Cezaevindeki PKK, PRK-Rizgari, TDKP-GKB TKP ML-TiKKO, TiKB ve DHP davası tutsakları ~larak bu uygulamalara son verilmesi Için , talepler imi z kabu l edi lineeye kadar 17.2.i 995 tari hinden itibaren süres iz-dönüşümlü açlı k grevi ne başlıyor , d evri mci- d emokrat kamuoyunu duyarlı olmaya çağ ırıyoruz•

21


KAMUOYUNA Kürt ulusunun, sömürgeci güçler tarafından yok edilmeye, ınkar ve talan edilmeye çalışıtan binlerce yıllık tarihsel ve kültürel değerleri içinde Newroz'un, ulusal direniş ve mücadele geleneğimizin önemli bir parçası olması nedeniyle ayrı bir yeri vardı r. Bu binlerce yı ll ı k tarih içinde Kawa'nın, Dehak'ın zulmOne vurduğu her darbe, Kürt ulusunun yüreğinde, bilincinde sönmeyentsöndürülemeyen bır ateş olmuştur. Bu a t eş ki; her dönemde haksızlığa, zulme sömürü~e ve asarete karşı verilen direnişlerle, mücadelelerle daha da harlanmış, özgürlük ve bağ ı msızlık mücadelemizin sembolü olmuştur. Bu olgunun sömürgeellerinde dikkatinden kaçmadığı, Kürt ulusuna ve onun özgürlük ve bağımsızlık mücadelesine karşı tüm olanaklarını seferber edip, topyekün bir imha saldırısı içinde olan sömürgeci güçlerin, özellikle son birkaç yıldır mücadelenin Newroz'larla birlikte kitlesel bir boyut kazanması karş ı sında. Newrez alanlarını kan gölüne çevirdiği.soykırım provalarına g i riştiği bilinen bir gerçektir. Amaçlananın, Kürt uıusunun meşru direnişinı kırmak, ulusal ve toplumsal kurtuluş mücadelemizi kirli sömürge savaşının kan gölü içinde boğmak olduğundan kuşku yoktur. Ancak. Kürt ulusu ve onun radikal-bağımsızlıkçı siyasal güçleri, dün olduğu gibı bugün de meşru direnişlerini ve mücadeleyi daha da yükselterek; bu saldırılan boşa ~ıkartacaklardır. Newrez ateşleri, dün olduğı. gıbi bugün de Kürdıstan'da, Kürdistanlıların bulunduğu her yerde ve herşeyden önemlisi yüreklerimizde yanmaya devam edecek, ulusal ve toplumsal kurtuluş mücadelemizin zaferIere ulaştırılmasına güç katacaktır. Bu yıl Newroz't), sömürgeci zindanlarda ve direniş içinde karşılıyor olmamızda ayrıca anlamlıdır. Sömürgecilerın, biz siyasi tutsaklan kişiliksizleştirmetkimliksizleştirme, düşürme ve teslim almaya yönelik programlarının bir parçası oıarak zindanlarda bizlere dayattığı her türlü bask ı ve vahşet uygulamalarına karşı sürdürmekle olduğumuz haklı direnişimizi, Newrez geleneğimiz­ den de aldı(lınız güçle zafere daha kolay ulaştıracağız.

Bizler, Konya zindanında kalan PKK ve PRKRizgari davası siyasi tu t sakları olarak, tüm yoldaşların, sömürgeci zindanlardaki tüm siyasal tutsakların, Him özgürlük ve bağımsızlık savaşçılarının ve özgürlük tutkusu tüm dünya halklarının Newroz'unu kutlarken, Nowrez şehitlerimizi de say~jlyla anıyoruz. BIJI NEWROZ Biji Azadi O Serbixwe Biji Tekoşina Netewiya Rizgariya Kurdistan 21 mart 1995 Konya Cezaevi PKK ve PRK/Rizgari Davası Tutsaklan

16 mart 1988'de ırkçı-sömürgeci Irak ordulannın Güney Kürdistan'da, Halepçe-ye karşı kimyasal silahlarla girişti kleri saldırıda, çoğunluğu kad ı n ve çocuk 5 binden fazla insanım ız katiedildL Saldırı sonrası yüzbinlerce kişinin yenerini yurtlar ı nı terkederek Kuzey ve D oğu Kürdistan'ın •y ap ay sını r "lar ı na yığılmas ı yla katliam ve sonuçları, tüm dünya kamuoyunun gözleri önüne serildi. Yüzbinlerce insanımızın, katliam korkusuyla bu ·sınır"larda günlerce bekletilip, kendi vatanlarında mülteci konumuna itildıği o günlerde Kürt halkı ulusal ve insanı dayanışmanın en güzel örneklerinden birint göstererek, tüm olanaklarını katliamdan kaçantar için seferberettı Halepçe katliamı ilk anda dünya kamuoyunda geniş bir yankı buldu ve hemen herkes tarafından lanetlendi. Ancak, bu katliamın siyasal ve sosyal nedenlerinin tartışı lması yerıne, salt "insan hakları· boyutu ve katilamda "kimyasal silah" kullanılmış olması ele alındı, bir süre sonra da unutulup gıtti. Oysa, Halepçe katliamı. Kürt ulusuna yönelik ne ilk, ne de son kitle katliam ı olmuştur. Geçmişten bu yana Kürdistan'da, sömürgecilere karşı gelişen tüm uıusal direnmeler, kurtuluş hareketleri, sömürgeci güçler tarafından kanla bastırılmaya, birer soyk ı rım provasına dönüştürülmeye çalışılmıştır. Koçgiri, Ağrı, Şeyh Sait. Dersim direnmelerınin bastırılması, ıandarma zulmü. "33 Kurşun"lar ve sayısız askeri tatbikatlarla köylerin, insanıarın birer canlı hedef halinde napalmlarla, tanklarla yakılıp·yıkılması , Kürt halkının bel:eğinde halen canlılığını korumaktad r. Kürdistan'da, 1984'ten ıtıbaren gel ı şmeye başlayan gerilla hareketi, ulusal ve toplumsal kurtu· ıuş mücadelesine önemli bir ivme kazandırmış ve Kürt ulusu, sömürgeci boyunduruğu kırmak, asaret zincirlerinden kurtulmak yolunda özgürlük ve bağımsızlık mücadelesine kitlesel bir destek vermiştir. Mücadelenin giderek gelişması karşısında TC, kirlı ve haksız bir sömürge savaşıyla Kürt ulusuna karşı topyekün bir imha savaşına girişmiştir. Binlerce köy ve kasaba. yerle bir edilmiş, onbinlerce ınsanımız katledilmiş. yerinden yurdundan sOrı.llmüş. kanıı ışkence tezgahlarından geçirilip zındanlara atılmıştır. Hızla insansızlaştırılan Kürdistan. sömürgeci güçler tarafından tam bir savaş cehenne-mine çevrilmiştir. Kürt ulusunun iradesi dışında . her ne pahasına o ursa olsun Kürdistan·ı ellerinde tutmay ı amaçlayan güçler, radikal bagımsızlıkçı temelde gelişen ulusal kurtuluş mOcadelesinı ezmek. yok etmek, en azından kıtıe desteğı nı kırarak yanlızlaştırmak ıçin, tarihte eşi benzeri görülmemiş bır soykırım ve sürgün politikasını tüm dünyanın gözleri önünde sistematik olarak uygulamaktadır.

KAMUOYUNA 12 Mart 1995 günü akşam saatlerinde Gazı Mahallesinde dört ayrı kahvehanenin !ar anması ve sonrasında kitlelerin gösterdiği haklı ve meşru tepkilerin kanla b astı rı lmas ı olayları , kirli özel savaş uygu lamaları yla ikiblnin üzerindeki köyün yakıl ı p yı kılması sonucu metropollere göçettirilen milyonlarca yurtsever Kürdistan'lıya yönelik bir katilam girişimldir. Devletin, MiTKontra-Polis işbirliğ indaki beslemeleri ve yavru ku rtları eliyle pl anlanı p gerçekleştirilen bu katılarnı Özgürlük Hareket ine maletmeye çalışması , kendi barbar ve katHarncı yüzünü gizlerneye yönelik beyhude bir çabadır. Keza olay bir alevi-sunni ça tı şması da değildir. Kitlelerin sergiledikleri k ararlı tutum da, bu gerçeği n somut ve ya lın bir ifadesi olm u şt ur . Bu k ati l am ı n özellikle hal kı m ı z ı n büyük bir çoşk u y la ku tlamaya hazı rl and ı ğ ı Newroz'a yakı n bir süreçte gerçekleşt irilmesi, metropollere göçettirilen yurtsever halk ı m ı z ın d ire nişçi dinamizmini kırmaya , sindirme ve pasifize etmeye, kitleleri terörize etmeye yöneliktir. Ancak, bundan önceki k atl iam girişimler i nde old uğu gibi, bu olayda da devlet yine kendisini v urmu şt u r. Halk ı mı zın hain sald ırının hemen so nras ı nda göst erdiğ i tav ır ve bü yük d i r e ni ş, s özkonu su k a r anlık güçlerir. heveslerini kur s akl a rınd a b ırakmı ş ve kendilerine anl a mlı bir cevap o lmu ştu r. Bütün yü reği miz l e halk ım ı z ın gösterdi ği d i renişçi tavrı n yanın d ayız.

Kürt ulusunun yıllardır büyük bir kararlılıkla dile getirip sahip çıktığı ve tüm dünya ulusların ı n olduğu gıbi , kendi temel demokratik hakkı olan kendi geleceğini özgurce belirleme hakkına duyars ı z kalan, kulaklarını tıkayan emperyalist güçler ise, bir yandan kendi kamuoylarının demokratik tepkilerini freniemek amacıyla. sorunu "ınsan hakları• çerçevesine sıkıştırıp, zaman zaman timsah gözyaşları dökerken, bir yandan da sömürgeci güçlerin sömürgelerine karş ı daha iyi savaşabilmeleri ve bu arada kendi silah tekellerinin daha fazla kar etmesi için, sömürgeci ülkeleri birer silah deposu haline getirmekte çekinmemektedirler.

...

( )

kan ayan bir ya ra gibi d uran Kü r dis tan sorunu doğru bir biç i mde ç özülmedikçe , Kürt ulusu ken di g eleceğini özg ürce belirleme ha kkına sahip ol mad ı kça, Kü rdistan üzeri ndeki sömürgeci askeri Işga l kırı lmadı kça Kü rt u l usu her gün y eni y eni Halepçelerle karşı l aşacaktır. Son yıllarda TC'nin Cizre'de,Şırnak'ta, Kulp'da, Lice'de ve daha birçok yerde giriştiğı kitle katliamlarının muhteva itibariyle Halepçe katliamından pek bir farkı yoktur. Soykırım ve katliamların ölçüsü. salt kimyasal silah kullanıp kullanmamaklada ölçülemez. Ki, TC'nın yına son bir kaç yıldır Kürdistan dağlarında gerillalara karşı kimyasal silah kulland ı ğı da bilinmektedir . Bu bakımdan Kürdistan'da Kürt ulusunun desteğiyle, meşru bir temelde gelişen ulusal kurtuluş mücade· ıesı ve onun siyasal güçlerı değil, mazlum bir ulusu, Kürt ulusunu topyekün imha etmek için açık bir işbirliği içinde bulunan sömürgecı ve emperya:ist güçlerin Kürt ulusuna karşı teröründen sözedilebilir. Bizler, Konya zındanlarındaki PKK, DHP ve PRK-Rlzgari davası tutsaklan olarai<, Halepçe ve tüm Kürdistan ulusa. Kurtuluş mücadelesi şehitlerini bir kere daha saygıyla anarken, Türkiye'nin ve dünyanın tüm emekçi, ilerici, demokrat kesimlerini, Kürdistan'daki kirli sömürge savaşına karşı dur· maya, kendi hükümetlerini Kürdistcuı'daki soykırım ve insanlık suçlarına ortak olmamak Için mOcadele etmeye çağırıyoruz. 16 mart 1995 O r t a do ğ u'd a

Konya Cezaevi PKK ve PRK/Rizgari Davas ı

Tutsa kları

Bizler Sağma l cı l ar Cezaevindeki Yurtsever Devrimci Platform (PKKDHP· Kawa-PR K/Rizgari) tutsakları olarak; özünde halklarımızı karşı karşıya getirmeye ve toplumu :erörize etmeye yönelik olan, bu Kürt ka tl iamın ı nefretle lanetliyor, şiddetle protesto ediyoruz. Bu amaçla 15.03.1995 tarih inden itibaren Iki günlük Açlık Grevine başlıyoruz. Kendisine insanım diyen herkesi, bu katliama sessiz kalmamaya, pratik tavır ve tutum belirlemeye, verilen yüzlerce yaralı ve onlarca şahidi sahiplenmeye davet ediyoruz. Devletin barbar ve katharnc ı yüzünü bir kez daha sergiteyerek yüzlerce insanımızı yara lamas ı ve on l arcasını şehit etmesi karşısındak i acım ı z, hiç kuşkus uz büyüktür. Ancak çekilen bu acı ların ve yaşanan şeha d etl eri n h alklarımız ı n u mutl arını n -özlemlerini n gerçekleşmesinin somut birer ifadesi olması gerçeği acı mızı hafifletmektedir. Ve tüm yüreğimizle inanıyoruz ki ; Şeh i tlerimiz , Direniş Kültürümüzdü r~ Şehitlerimiz, Newroz'laşan Özgürlök Çiçeklerimizd ir! 14.03.1995 Sağmalcılar Cezaevi Vurtsever Devrimci Platform'u (PKK-DHP-Ka wa-PRK/Rizg ari) Tu t sakları

22

Şubat-Mart

/1995/8-9


ALTERNATiF PARLAMENTO'YA EVET...

yapılandırtirnak durumundadır. Kürdistan devriminin bütün nitelik ve dinamizmi parlamentoya yansıyıp, temsil edilebilmelidir. Atama yoluyla oluşturulmuş "Tek Partili", "Tek Sesli" bir "parlamento"nun böylesi bir kurumdan umabileceğimiz hiçbir yarar sağlamaya­ cağı açıktır.

lusal kurtuluş mücadelesinin kendi kurum ve aygıtlarını yaratması kaçınılmazdır. DEP milletvekillerinin TBMM'den yaka paça cezaevine gönderilip, idamla yargılanmalarından çok önce de, bu parlamentonun Kurt ulusu açısından hiçbir meşruiyetinin bulunmadığı, sömürgeciliğin bir kurumu olduğu Kürdistanlı devrimcilerin temel tezlerinden biri idi. Bir başka deyişle, TBMM meşruiyetini DEP milletvekilierini dışladığı için ve o anda kaybetmedi; zaten kuruluşundan beri sömürgeciliğin kurumu olagelen parlamentonun, bir kez daha teşhir olmasında bu olay, nihai bir uyarıcı olmuştur. Şimdi artık hemen hemen bütün Kürdistanı siyasi akımlar için TBMM'nin meşru bir organ olarak savunulması, mümkün olmayan bir noktaya gelinmiştir. Çünkü bu kurumun meşruiyetinin savunulması Kürdistan'ın uluslararası sömürge statüsü ve sömürge savaşının da onaylanması anlamına gelmektedir. Kürdistan ulusal kurtuluş mücadelesi kendi araçlarını, kendi kurum ve örgütlenmelerini gündemleştirip onlara sahip çıktıkça artık TC'nin Kürdistan'daki varlığınında hiçbir meşruiyeti kalmayacaktır. TBMM'nin meşruiyetini reddetmeden, Kürdistan ulusal kurtuluş güçleri kendilerine ilişkin hiçbir kurumun meşruluğunu savunamazlar. Bir adım daha ileri giderek söyleyebiliriz ki; tıpkı Kürdistan 'ı n askeri iş galine karşı tavır almak gibi, TC sömürgeci parlamentosunun varlığına karşı tavır da ülkemizde reformizmle radikalizmin temel ayracı haline gelmiştir. Kürdistan toplumunu sömürgeci kurumlar değil, bizzat kendisi, kendi politik eylemliliğinin doğrudan sonucu olarak yarattığı, kendi iç dinamik ve zenginliklerini yansıttığı bağımsız kurumları eliyle temsil etmelidir. Kendi kaderine sah ıkmanın ve demokratikleşmenin anlamı da budur. Bu kurumlardan parlamentonun uluslararası ilişkilerde Kürdistan ulusal ve politik temsil kabiliyeti bakımından özel ve önemli bir kurtuluş mücadelesi yer tuttuğu na kuşku yoktur. kendi araçlarını , kendi Geç tiğimiz ay Brüksel'de kurum ve " Sürg ünde bir Kü rt Pa r lamentosu " k'u rulma örgütlenmelerini gün-

U

7

demleştirip

onlara

sahip çıktıkça artık TC'nin Kürdistan'daki varlığınında hiçbir meşruiyeti kalmayacaktır. ·

• •

TBMM'nin meşruiyetini reddetmeden, Kürdistan ulusal kurtuluş gOçleri kendilerine ilişkin hiçbir kurumun meşruluğunu savunamazlar. Kürdistan'ın askeri işgaline karşı tavır

almak gibi, TC sömürgeci parlamentosunun varlığına karş1 tavır da ülkemizde reformizmle radikalizmin temel ayracı haline gelm iştir.

gırışımın başlat ıldığ ı nın açıklanmasını da, ulusal kurumlaşma

sürecinin bir olarak değerlendirmek gerekir. Sömürgeci kurum l ar

sonucu ve

gereği

karşısında

oluşturu l acak

bütün meşru ulusal demokratik kurumları desteklemek ise bir görevdir. Aslında bu girişimin bir hayli gecikmiş olduğu bile söylenebilir. Parlamento fikri ve kurumlaşma çabaları ne kadar isabetli ise; kurumun inşasında izlenecek yöntemin, kurumun içinin nasıl doldurulacağı da bir o kada r önemlidir. Bu nedenledirki , öteden beri savunageldiğimiz gerekçelerden ötürü A ltern atif b ir Kürdistan Patlamentosuna ev et ; yapıl a nm a dak i ya nlı şlı k l ara , muhtevadakl ola sı darilkiara Ise dikkat! diyoruz. Ayrıca doğru isimlerdirrnek gerekir: "Kürt" parlamentosu değil, "Kürdistan" parlamentosu. Ayrım nüans değil muhtevaya ilişkindir. Kürdistan Parlamentosu, sömürgeci kurumların hiçbirinde varolmayan devrimci ve demokratik bir anlayışla

Si bat-Adar /1995/8-9

Kürdistan'daki siyasal örgütlenmeler arasındaki asgari bir siyasal konsensOs üzerine oturmayan; çoğulculuğu, demokratik katılımı ve siyasal-toplumsal dengeleri gözetmeyen bir parlamenter anlayışın temsil kabiliyeti de azalacak, işlevsizleşecektir. Amaç. TC ile pazarlıkta feda edilmeye hazır yedek kurumlar oluştur­ mak olmayacağına göre; KUKM 'nın kazanımlarını ulusulararası platformlara taşıyıp savunabilecek, derinleştirebilecek; demokratik, saygın, işlevsel kurumların yapılandırılmasında son derece özen göstermek gerekiyor. Bulunduğumuz yerden henüz çok sağlıklı bilgilere ulaşmamamıza rağmen, basına ve kamuoyuna yansıdığı kadarıyla yapılaşmada ciddi yanlışlar, yöntem hataları olabilceği gözlenmektedir. Örneğin Brüksel'deki Basın Toplantısında; sürgündeki DEP mılletvekilleri, Kürdistan'lı dini cemaat temsilcilerinin yanı sıra cephe örgütü ERNK dışında Kürt siyasal örgütlenmelerinin bulunmaması dikkat çekiciydi. Kürdistan parlamentosunun yapılandırılmasında ve temsilde PKK'ya etkin bir rol, görev düştüğü yadsınamaz. Buna karşılık Parlamento siyasal bir temsil organı olarak dini cemaatlar ve sivil toplum örgütlerinderı çok, siyasal örgütlenmeler temelinde oluşmak durumundadır. Kürdistan toplumunun çeşitli sınıf ve tabakalardan oluştuğu; bu sınıf ve tabakaların politik taleplerine denk düşen farklı siyasal eğilim ve örgütlenmelerin varolduğu/olması gerektiği açıktır. Kürdistan parlamentosu bütün sınıf ve tabakaları, böyle demokratik bir düzlemde temsili esasına dayanmalıdır. Elbette bu örgütlenmelerin temsili, bugünkG savaş ve sömürgeci zorbalık koşullarında ülke zemininde özgür seçim koşulları bulunmadığından, nisbi olmak zorundadır. Bir yandan karşıt düşünce ve eğilimlerin de parlamentoda temsilini sağlarken; öbür yandan siyasal örgütlenmelerin güç ve etkinlikleriyle orantılı bir denge gözetilmesi gerçeği de ortaya çıkmaktadır. TC Parlamentosunda kendilerine yaiam hakkı tanınmayan DEP milletvekillerinin Kürdistan'daki bütün dinsel ve ulusal toplulukların temsil edilmeleri, demokratik ve sivil toplum örgütlerinin, aydınların, özellikle kadınların parlamentoda temsili; çoğulcu ve katılımcı demokratik bir yapılanma için zorunlu ögeler olarak görülmeli. Herşeyden önce parlamento çalışmaları n ın Kürt örgütlenmeleri arasındaki işbirliğini ve ortaklığı örgütleyen bir anlayışın ürünü olması, olası bütün aksaklık ve yanlışlardan kaçınmak için en iyi güvencedir. Umarız kaygılarımız yersizdir. Veya önümüzdeki süreçte temel gerekliilkierin yerine getirilmesine özen gösterilir. Sömürgecilerin gösterdikleri telaş ve karşı kampanya, ne kadar can alıcı bir noktada olunduğunun da işaretidir. Kürdistanlı güçlerin uzlaşması. ve iç barışı üzerine yükselen bir kurumlaşma, gelebilecek tüm saldırıları göğüslemakle daha güçlü ve kararlı bir yerde ol acaktır. ' Öte yandan Güney Kürdistan Parlamentosu'nun konumu da momentte kritik bir önem arzetmektedir. TC, iran ve Irak'ı n kışkırttığı ve körOkiediği Güney Kürdistan'daki çatışmanın amacı; Güney'i yeniden Irak'ın denetimine vermeye yöneliktir. Böylelikle uluslararası planda kendileri içinde kaçmamayacakları bir emsal teşkil edecek olan Güney Kürdistan Parlamentosu'nun varlığına son vermeyi de önlerine koymuş bulunmaktalar. Güney Kürdistan'da parlamento seçimlerinin daha geniş demokratik bir katılımla yenilenmesi ve bu meclise dayalı siyasal iktidar organlarının meşruluğu üzerinde ısrar edilmesi; Kuzey Kürdistan Parlamentosu tarafından da savunulmalıdır. Güney ve Kuzey Kürdistan Parlamentoların ın birbirlerinin varlıklarını gözeten bir duyarlılık taşımaları; dayan ı şmalan bu açıdan sayısız yararlar sağ l ayacaktır. Kürt ulusunun/Kürdistan toplumunun kendi kendisini yönetme ve kendi geleceği ne sahip çıkm adaki kararlılığ ı, demokratik o lgunluğ u , a ncak'"katılı mcı bir tarzda örgütle nd lrilmlş parlamentolar eliyle temsile çı ka bilecektir.

Recep

Maraşil

23


.-

.,....

.,

. .....路.

;.

...'

}



"yiklCI", "bölücu',

"anarşisr,

PKK"terörist", KUKM "terörizm"!

"terörist" , "eş kiya", "haydut" vb .. gibi pek çok n ı te ­ lendırme ile saldırırlar. Güney Afr ı ka Cumhurıyeti ıçin ANC 'ın "terörist" oluşu, lsraıl için FKÖ'nın "terörist" oluşu veya Nikaragua'da Sandinist'lerin ABD tarafından "terörist" görülmesi ne kadar gerçekse PKK'nin "terörist" o luşu da o kadar gerçektir! Uzun bir süre PKK'nin siyasal eleştirisinden yola çıkarak bu örgütün "terörizm " suçlaması karşısında savunulmaması, siyasal bir duruş gibi algılandı. Oysa devletin hedeflediği şey bu eleştiriden tamamen ayrı bir yerde durmaktadır. Bu anlamda Kürt örgütlenmelerinin PKK karşısındaki tutumu kritik bir anlam taşır. Aynı biçimde PKK'nin kendisinin de bir ulusal kurtuluş örgütü olarak, daha geniş bir sorumluluk anlayışıyla hareket etme zorunluluğu çıkmaktadır ortaya. Nedir bu sorumluluk? Örneğin 1986-87-88 yıllarında koruculuk sistemine karşı geliştirilen eylemler sıras ında , pek çok sivilin zarar görmesi ve bunun pervas ız biçimde savunulmasının çok zarar ve rdiğ i açıktır. Bu yoldan giderek kontr-gerilla'nın yaptığı köy katliamları ve siviilere yönelık eylemlerin ayırtedılmesi noktasında da ciddi güçlükler çekilmiştır. Yalnızca önderliğin ve siyasal kadroların değ il, asıl olarak savaşan kadroların bu konuda hassasiyetle donatılmaları gereği PKK tarafından da kabul edilen bir olgudur. Ne varki, sömürgecıle r bu olayları ve kendi katliamları ile birlikte karıştırarak "çoluk çocuk öldüren örgüt", "sivilleri katleden örgüt" demagojisi ile ç ıktığı diplomasi savaşında puan toplamayı başarmıştı. Kuşkusuz sadece bu argümanlar üzerinde değil, fakat olguların sömürgecilerin kullanmalarının ötesinde uluslararası kamuoyu vicdanında dcr mahkum edildiğini; bir ulusal kurtuluş hareketinin bütün boyutları düşünmesinın zorunluluğu bunu kendi siyasal ve ahlaki sağlamlılığı anlamında da zorunlu olduğu

Devlet terörü ve savaş azgınlığını ayyuka çıkaran devletin bu dönemdeki da bilinçli olarak bir Kürde Liceli Hikmet Çetin'e verilmişti. Bunun başlıbaşına d ıplomatik bir an lam ı vardı : Irk ayrımcılığı yapılmadığına kanıt olarak Kürtlerın , Türkiye'de her makama gelebıldiklerini göstermek.. ikincisi; KUKM'ye karşı yürütülen hareketin Kürtler tarafından da desteklenen bir "anti-terör kampanya sı• olduğunu göstermek. Kürt Hikmet Çetin'in hiçbir yeteneği olmasa bile TC'ye çok ihtiyacı olan bu iki değerli mesajı kendi ayağıyla her yana taşıdığı düşünüldü . Kaldı ki Çetin'in "diplomasi de yetenekli" olduğu da ayrıca ortaya çıktı .. TC diplomasisinin PKK'nin çeşitli u luslararası platformlarda "terörist" olarak tecrit ettirilmesi için yürüttüğü çabaların 93-94 yıllarında sonuçlarını verdiği açıktır. söylenebilir. Avrupa Konseyi, Avrupa Parlamentosu ve ABD'den başlamak Kürdistan'da yürütülen savaşın ne derece acı masız ve soykırımcı yöntemüzere hükümetler düzeyindeki ikili temaslarda PKK'ye kar ş ı yürütülen lerle, eşitsiz koşullarda , üstelik binbir çeşi t ihanet al tında sürdüğü bilinmekte· mücadeleden "terörizmle mücadele" olarak tescil ettirilmesindaki hassasiyet, dir. Savaşın bu atmosferinde "savaş aşırılıkları" olması anlaşılabili r bir şeydir. TC'nin kendi eylemlerini meşrulaştırması açısından Sorun bunları "mazur" göstermek, çizgi haline canalıcı bir öneme sahip. getirmek gibi yanlışlardan kaçınmaktır. Bu bağlamda Almanya başta olmak üzere bazı Silahlı mücadele tamamen hak l ı ve Avrupa devletleri PKK'yı "terörist" ilan ederek faaliyetmeşrudur. Sömürgeci militarizme karşı onurlu Silahlı mücadele tamamen lerint ve bağlaşık örgütlenmeleri yasaklayan kampabir direnme savaşı verilmektedir. Bu güç gerhaklı ve meşrudur. nyalar başl attı l ar. Bunu Fransa en son olarak da iletilmaden özgürlük ve bağımsızlığın kapısı da ingiltere izledi. Böylelikle sadece PKK'yi terörist ilan Sömürgeci militarizme karşı yarılanamaz. Şu halde " terörizm" suçlamasına ederek TC'yi tatmin eden siyasal açıklamaların ötesine karş ı savunmanın anlamı, silahlı mücadeleden onurlu bir ~irenme savaşı geçilerek; aktif biçimde faaliyetlerine yönelen bir tutum kaçınmak ve teslimeyete boyun eğmeyi erdemverilmektedir. Bu güç gerizlemeye baş ladılar. leştirrnek değildir. Avrupa hükümetlerinin bu tutumunun TC diplomasisi Böyle bir savaşta ; sivillerin, masum insan la rın ilefilmeden özgürlük ve açısında n bir başarı olduğu söylenebilir. Fakat bu, hedef olmaması ; bunların zarar görmemesi; kendi bağımsızilgın kapısi da sadece TC'nin hanesine yazılacak bir puan olmaktan içinde "devrimci bir savaş hukuku" normlarının çok Avrupa "tarzı"nın bir yansımasıdır. Böylelikle yanlanamaz. Şu halde uygulanm ası gerekiyor. Uluslararası diplomaside Avrupa'nın elinde Türkiye'yi "Kürt refo rmları konusunda" Kürt tarafı, eşitsiz, direnen ve mazlum bir konum"terörizm'' suçlamasına karşa sıkıştırmak için daha çok koz geçmiş olmaktadır. Çeşitli da olmasına rağmen sömürgeci terör karşıs ınd a savunmanın anlamı, , silahlı Avnıpa platformlarına bakın "biz de terörizme karŞlYlZ kural ve yöntemlere ne denli titi z uyduğunu ve on/ann faaliyetlerini engel/iyoruz. Ama sizin de yasal gösterebilecek bir yerde olmalıdır. Bu kural ve mücadeleden kaçınmak ve ve demokratik planda bir takim adimfar atman1z da yöntemler sömürgeci sistemin bize dayattığı testesllmeyete boyun eğmeyl gerekil'' diyebilmektedirler. limiyet kuralları değ i l , bizim de kabul ettiğimiz Daha önce PKK faaliyetleri konusunda suçlanan ve genel/geçer normlar olabilir ancak. erdemleştirme~ değildir. "terörün kaynağı" olarak gösterilen Avrupa -özellikle Sözgelimi PKK'nin ilan ettiği tek taraflı "ateş­ Almanya- eleştiril erin hedefi olmaktan bir anlamda da kes" sonras ı nın ilk eylemi olan Bingöl yolunda terçıkmış ol maktadı rlar. his edılmiş erierin topluca öldürülme olaylarının "iç PKK'nin "terörist", KUKM'nin "terörizm" ilan edilmesinin amacı TC'nin hukuk" açısından da sorgulanmas ına ihtiyaç duyuimal ıdır. Bu ihtiyaç, ·savaşın Kürd ıstan üzerindeki sömürgeci imha eylemlerini meşru laştırma gayretinden içinde bulunmu ş olmakla birlikte, doğrudan savaş ın "sorumlusu" olmayan ibarettir. Dolayıs ıyl a PKK'nin "terörist" ilan edilmesi, dışlanmas ı çabalarına eriere karşı uygulanması gerekecek normlardır. Savaş dışı olan bu er'lerin karşı Kürt diplomasisi de etkili bir karşılık vererek bu kampanyayı boşa çıkar­ esir alınmaları ve bu mümkün değilse "uyarı"lmaları ile yetinilebilirdi. Eğer malıdır. sorun "güç" gösterisi ise, bu sadece "öldürebilir olmakla" değil; böyle bir Bunun KUKM için tayin edici bir önemi vardır. Çünkü hemen hemen bütün olanağa sahipkan onu kullanmadığı nı göstermekle de kullanılabilir. sömürgeci devletler statükoyu korumak için Ulusal Kurtuluş örgütlerine Olayın bir "iç soruşturma" konusu olduğunu bilıyoruz , ama sonçlarını bi ImiDışi şleri Bakanlığı

Şubat- Mart

/1995/8-9


GüNDEM yoruz. Örneğın PKK, bu tür tartışmalı olay ve konularda ciddı açıklama soruşturma sonuçları yajınıayabilır. Örnekleri çoğaltabiliriz. iç hukuku olan, genel-geçer normları çok zor koşullar alt ı nda bile uygulamaya çalı şan b ır örgütlenme meşru ıyet kazanmakla, kendini kabul ettırmek ve büyümekte çok daha fazla mesafe kaydedecektir. Biz sadece sömürgeci diplomasinin ·ıerörizm" suçlamasına muhatap kalan örgütlenmelerin sadece "savunmak" anlamıyla değı , kendi meşruıyetleri ve uluslararası dı plomasi de savaşan bir taraf olarak ortaya koymaları gereken ölçütler bağla m ı n da tartışmaktayız. Kürt tarafı, Sözgelimı, Cenevre Sözle ş mes i'ne u ymayı taahhüt edebilir. yönel k iddıalar Kendisine Ortadoğu'da Kürdistan ilişkiler, enformasyon büroları sorunu bu güçler hes~p aracılığ ı yla resmi üstlenme edilmeksizin, onlarm veya dışlayıcı açıklamalarla ontr-gerilla k çözüleatianarak üzerinden

mez, yeni toplumsal-siyasal statüler belirlenemez bir noktadadır. Uluslararası diplomosi KUKM'ne ilişkin bu siyasal güçleri zımnen ve fiilen kabul etmiş durumdadır. Bu aşama resmen ve hukuken kabul edilmeleri, tanınmalarıdır. Çünkü, bölgede Istikrara veya çözüm isteyen her kim ise bu siyasal güçleri dahil etmeksizin, bir konsensus yaratmaksızın bunu asla başaramayacak bir yerdedir.

provakasyonlarına

karşı

önlemler geı ştirebilir. ve ya "sa va ş önlenemeyen a ş ı r ı ilkiarına kar ş ı ", iç ve -örgütün hukuk KUKM 'nın .. - yollarının işleti l ­ soruşturma d ği sonuçlarından kamuoyu bıl­

politik etkinliği, kitleseı tabanı, askeri ve siyasaı gücü bir konum elde etmış olan PKK'nin yanı sı ra ; her bırı kendi alanında pek çok s ı n ı f ve tabakının örgütleyici ve sözcüsü ol m aları bak ı mından sıyasal özne olarak bir butün halınde etkin olan inli u faklı onbir siyasi örgüt daha vardır. PSK, PRK·Rizgari, YekbOn, Kawa, KDP·BakOr, RNK/KUK, PRNK, PiK, Tekoşina Sosyalist, TSK .... ERNK, YRNK gıbı askerı ve sıyasal cephe örgütlenmelerınin yanı sı ra; Hevkari, Sosyalist Platform gıbı bırlık platformaları da bulunuyor. En önemlısı de bütün bu siyasai örgütlenmelerin ortak bir ça tı a l t ı nd a toplanması; temsil etmesi içın çaba gösteren Kürdistan Ulusal Demokratik Cephe Platformu Kuzey Kürdistan'da meşru ve yeterli bir siyasal güç belirleme durumundadır. Guney Kürdistan'da KOP ve YNK'nin oluşturdukları Kürdistani Cephe, ve Kürt Parlamentosu ile Federe Kürt Devleti Hükümeti, meşru sıyasal güçler olarak konumlanmış bulunuyor Doğu Kürdıstan'da i-KOP, Kome la, örgütlenmeleri bu alandaki siyasal güçlerden birıdır. Burada PKK'nin özgün bır yanına daha işaret etmek gerekirse, bu örgüt. yalnız Kuzey Kürdıstan'da değil, Suriye ve Güney Kürdıstan'da siyasa gücü ve etkinliği bulunmaktadır. Guney Kürdistan'da yaşanan çelişme ve çatışmalara ayrıca değinmek gerekiyor. Fakat uluslara r ası dip omasıye Kürtler arasında siyasal demokrasiye dayalı iç barı şı sağlayarak bütünlüklü bı r sıyasal örgütlenme ve temsil kurumlarıyla çıkmanın can alıcı önemi artık tartış ti amayacak bir yerdedir. Kuzey

Kürdıstan'da

bakımından belırleyeci

gılendırilebilir.

muhakkak ki, TC'nin sömürgeci devlet tavr ı d eğil, ama u luslararası platformlardaki imaj tazelenmesi konusunda bütün Kürt örgü tlenme erıne ağırlıklı olarak da PKK'yedüşüyor. so rumluluklar Çünkü, PKK'nı n şahsı nd a mahkum edilip dışlanmak ıstenen KUKM'dir, bir ulusun haklı ve onurlu direnme Şu rası

veya terin

d iğer

savaşıdır.

Diplomaside Temsil ve "Ulusal Kurumlar" Sorunu ... Ortadoğu'nun ortası nda yaklaşık 40 mılyonluk nüfusuyla, sıyasal, ulusal ve toplumsal çelişmelerın son derece büyük bir hızla devindıği Kürdist an'ın, eski statülerle yö n et ile m ezlığı kesınleşı n ce ortaya, bu ulusal dinamızmi kimlerı n , hangi kurumların temsil edeceği sorunu ağ ı rlı k kazanmaktadır. Bu aynı zamanda Kürdıstan'da bir iç i ktidar veya temsili meşru i yet sorunu olarak da tarif edilebilir. Kürtleri, kendileri üzerinde soykırım, imha, sürgün ve savaş politıkası ızleyerek , hiçbir ulusal-demakralık hakk ı n ı kullanmasına izin vermeyen sömürgeci başke nt ların temsil edemeyecekleri kesınleştığine ve ortaya kim temsil edecektir Kürt Ulusunu?, Kürd ıstan'ı n yeni siyasal-toplumsal statükosu belirlenirken, bu mukavele hangi güçlerle yenılecektir?, Kürdıstan ulusal kurtuluş d ina m ıklerı adı na pazar'ık yü rütebilecek olan siyasi güç belirlenmiş mıdı r ? Sömü rgeci devletlerin, KUKM ö r gütlele r ını ve kurumlarını ta n ı m a m ala r ın ı n nede ni de zaten K ür dısta n üzeri nde kendi sıyasi otorıtelerı n i paylaşmay a ya da pazarlık konusu yapma korkusundan kaynaklanır. Başka bir siyasi gücün kabullenilmesı demektir bu? Kürdistan'da sömürgecı oteritelerin dışında bu anlamda siyasi güç-le r-

Güney'deki Kaos Kime

Yarıyor?

Güney Kürdistan'da KOP ve YNK güçleri arasında, tekrar tekrar alevlenen çatışmalar, herşeyden önce sömürgeci devletlerıo bölge üzerindekı hegemonya arayışlarının bır zeminı olarak ortaya çıkmaktadır. Aralarındakı eskı çalışma ve çeıişmeleri çözümteyerek Kürdistani Cephe'yi oluşturmakla KOP ve YNK Güney Kürdistan için tarihsel b ır adım alm ışlardı. E ğer böyle bir cephesel bırlik gerçekleşmeseyd i; Körfez Savaş ı sonras ı oluşan fıili durumdan yararlanmak, bir Kürdistan Parlamentosu ve Kürt Federe Devleti oluşturmak mümkün olmayabilırdi. Bu anlamda Güney'de gerçekleştirilen parlamento seçımıeri ve buna bağlı oluşturulan Kürt hükümetı, bu parçada Kürt ulusunun kendi kend ı sını yönetme bilinci ve kararlılığının bır göstergesi olması; demokratik katılımı örgütleması açıs ı ndan son derece önemliydi. Artık emperyalistler de dahil Kürt ulusunun meşru iradesi atıanarak ona yeni biçimler dayatmak kolay kolay mümkün olmayacaktır.

Fıili durumun Körfez Savaşı sonrasında Saddam yönetımıne konulan 36.Paralelden uçuş yasağı ve "Çekıç Guç· şemsıyesı ne dayanması; olgunun sadece "emperyalistler-n iradesine bağ ı" olduğu yanılgıs ın ı yaratmamalı dır. Ortadoğu'da Kürd ıstan ulusal demekralı k muhalefeti, emperyalistlerin iradesine rağmen varolmuştu r ve geiişmiştir. Onları n yapmak istedikleri şey; bu oluşumları mümkün olabıldiğince kendi denetim ve vasayetleri a l tı nda tutabilmelktır.

oluşmuşmudur?

Kesinlikle evet' Üstelik bu sıyasi güçler siyasal-toplumsal bir haklılı k zemininde durdukl arı gı b i; g e niş bir yığ ınsal , aktif desteğı de temsil etmekte d ı rler . Siyasal güç ta n ı mını n içini dolduracak kertede askeri ve politik aksiyonu da sevk idare edeb ıl me kted irler. Orta d oğ u 'da Kürd ıstan sorunu bu güçler hesap edı lm eksi zin, o n la rın üzerinden atianarak çözü lemez, yeni toplumsal-siyasal statüler belirlene' mez bir no ktadad ır. U l u s lararası diplomasi KUKM'ne iliş k i n bu s ı ya s al güçleri zımnen ve fiilen kabul etm iş durumdadı r. Bu a ş ama resmen ve hukuken kabul ed ıl meleri, tanınmal arıd ı r. Çünkü, bölgede istikrara veya çözüm isteyen her kim ise bu siyasal {! üçle ri d ahil etm ek si zin , bir kons ensu s yaratmaksı zın bunu asla başaramayacak bir yerdedir. Bu siyasal tablo ıçi nde Kürdistan'lı bütün sınıf ve tabaka larının her b ırin ı ayrı ayrı veya ittifaklar halinde örgütleyen, onların çıkarl arını ifade eden örgütlenmelerin kurumların varlı ğı bı r siyasal demokrasi gerçeğidir. Yine de bu sömürgeci güçlere karşı bir cephe çizgisi yaratmış bulunmasada ortak bir kurumlaşma ve bütünlüklü duruşun henüz uzağındadır.

Si bat-Adar /1995/8-9

E Q.

"C

" ·= c:

·=

2 7


~OJEV Dolayısıyla

emperyalistlerin yapmak istedikleri şey sundukları "ınsani toprak sorununun çözülmesi, öz-savunma sistemlerinin yaratılması; ulusal ve "çekiç güç" şemsiyesi karşılığında, 40 milyonluk bir ulusun güçler arasındaki iç barış ın sağla nması: ortak ulusal demokratık kurumlar bağımsızlık mücadelesini ve Kürdistan'ı en yakın biçimiyle "den~tim ve yarat ılması ve varolanların savunularak gelişti rilmesinde etkin bir rol oynayavesayet" altında tutabilmektir. Buradaki değişen olgu, emperyalıstlerı~ bilir. '" Kürdistan üzerindeki denetimlerini, bölgenin sömürgeci devletlerı sevıyes~'lı Yoksa emperyalist ve sömürgecilerin Kürt ulusuna "yeni sömürgecilik" atlayarak doğrudan muhataplıklarla sürdürme eğilimidir. Bunun en uygun statüleri biçme yolundaki gayretleri; Güney'deki kaotik ortam ve kazanılmış zemini Güney Kürdıstan'da Irak dışlanarak varolmuştur. mevzilerin terkedilmesiyle daha çok olanaklı hale gelece~tir. Fakat bölgenin sömürgecı devletleri "özerk" ya da "bağımsız• kendi siyasal ve askeri hegemonyaları dışında bir Kürt Yönetimi oluşmasından son derece rahatsızdırlar. Bu model'in kaçınılmaz olarak kendi işgalleri altındakı ilkeler ve Gerçeklikler... Kürdistan parçaları içinde emsal teşkil edeceğini; KUKM için moral, siyasal, Emperyalist-kapitalist sistem içinde uluslararası ilişkiların ilkelere, erdemiere fiili bir destek, uluslararası bir meşruiyet oluşturacağını çok iyi biliyorlar. göre değil, son derece katı çıkar ilişkilerine; güç dengelemelerine bağlı olarak Bu nedenle de fiili Kürt yönetiminin uluslararası meşruıyet kazanmaı:ıası ve yürütüldüğü bır gerçektır. Bu güç ılişkileri içinde elbetteki bütün "güç"ler; seryeniden lrak'a bağlanması için Şam Zirvesinde bir araya gelen TC•. lr~n ve mayenın tek elden çıkarları ile belirlenmıyor. Sunye, "Bağımsız bir Kürt devletine karşı olduklarını ve gereklı asken, sıyasal işçi sınıfı ve emekçi yığınların düzenle-sistemle varolan çelişmeleri; ulusal önlemleri almak için görüş birliğine" vardıklarını.açıkladılar. kurtuluş savaşımiarı da aynı zamanda üzerınde politika yapılacak temel Bölgede ci rit atan çok sayıda Türkiye , Iran, Irak aıanı çatışma ları siyasal "güç"lerdı r. kışkırtmak, siyasi istikrarsızlığı boyullandırmak için her türlü yolu denemekteUluslararası sosyalist hareketin geri çekilme koşulları yaşadığı ; emperyalistdırler. iran, islamcı hizipleri güçlendırrnek üzere, fiili ve siyasi destek vererek kapitalist sistemin de -SSCB ve Doğu Bloku'nun çöküşü ardından yeni bir iç bölgede etkinliğini artırmak ısterken , TC, KOP ve YNK çatışmasında hakem düzenlenma ve genışleme geçirdiği bir gericilik döneminden geçıyor dünya. rolü üstlanerek egemenlik sürdürmeyi umuyor. Globalleşme-küreselleşme kavramı ıçerisinde sermaye sisteminın dünya Güney hükümetinin zernınini kaydırmak, Kürt halkının kendi kendini yöneteçapında merkezileşip yoğunlaşma eğrısi geçırırken; aynı zamanda busürec.in meyen, aşiret çatışmaları ve politik kavgalar ıçinde bölgenin -rlllllllll.ilfiiBIIII.I IIID yeniden kutuplaşma ve paylaşım alanları ıle belır111 güvensiz hale geldiği, bu nedenle de mutlaka güçlü devletlenen bölünmelerı de içermesi şaşırtıcı değil. .. lerın varlığına ihtiyaç olduğu imajının güçlendirilması ıçin Oiyalektiğ.n yasası bu .. de çatışmalar durmadan körüklenmektedir. "Kardeş Bu kurumlaşma, arkasına Hem globalleşme eğrisi ıçindeki değişen denKavgası· -Birakuji- dense bıle bu çatışmaların bağımsız kesinlikle siyasal güçlerin gelerin, hem de yeniden bölümlenen paylaşım ve meşru bir Kürt yönetimini ortadan kaldırmanın zernınini destegvini almış ; temsil alanları ile belirlenen kutuplaşmaların yaşandığı yaratmak üzere proveke edildiğini çok iyi görmek gerekibu dönüm; ı. ve ll. emperyalist paylaşım yor. yeteneği olan; Ulusal savaşlarından sonra üçüncü kez, ama farklı Buna karşılık çatışmaların kaynağı sadece bu Demokratik Cephe, biçimde dengelerin hızla değiştiği ve yeniden provakasyon ve "dış· olgulara bağlı değildir . Bu Parlamento veya Konferans oluştuğu bir konıonktür sunmaktadır bızlere. çelişmelerin kolayca politik kaos ve kan davalarına l h . t Bu yeniden dengelen me 'Sürecinde Kürt dönüşeceği siyasal ve toplumsal bır zemin var. gibi örgütlenme erle ayatıye ulusunun statsünün de yeniden belirleneceği Körfez savaşı öncesında Irak devletinin yanında yer bulabilir. kuşkusuzdur. Çünkü, Kürdistan devrimi kendıalmış, fakat savaş ve fiili durumun ardından ulusal güçlere Savaş alanlarında kazanılans ı ne dayatılan bu statükoyu temel i nden katılmış olan bir kısım aşiretler ve çıkar grupları , yenı Kürt ların , masa başlarında yitirdeğişt ı ren bır dinami zm sunmaktadır. yönetımi ve eski partiler içinde birden bire önemli mevkKürdistan'ın statüsünü belirleyen emperyalıst ve ilere geldiler, etkinlik kazandılar. ilmemesi; Kürt ulusunun sömürgeci lerin doğrudan çıkarl arı: artık Bu durum, Irak sömürgeciliği ile yıllarca savaşın yükünü kaderinin kendisinin temsil Kürdıstan devriminin dayattığı bu gerçeklerı de çekmiş kadroların ve halkın aleyhine bir denge değişikliği edilmediği platformlarda hesaplayarak adım atabilir ancak. de yarattı. / çizilmesi için bugün boşa harişte Kürt diplomasisi bu uluslararası konıonkGüney'de derin bi ekonomik sıkıntı, toplumsal selalet tür içinde. kendi siyasal ve toplurnsa gücüne koşulları yaşanıyor. Buna karşı Kürdistani Cephe ve Kürt canmaması gereken değerli dayanan tal ep l erı ni , bu alanda dayatmak, yönetimmin politik basıretsızliğı, sosyalist ve demokratik bir bir zamanımız ve koşullarımız meşru aşiırmak için iç dinamikleriyle uyarlı, dönüşüm programına sahip olamayışı , sınıf çelişmelerini var. tutarlı bir savaşım yürütmekle karşı karşıya. ve toplumsal dengesızliklerı devrim aleyhine geliştirmekteBunun bir kurtlar sofrası olduğu açık. Bugüne dır. değ i n Kürt ulusunun mücadelesi ve sıyasal Sınırlardan alınan gümrük gelirlerinin, sınır ticareti gelirdinamizmine orantı lı bir statüye kavuşamadığı da lerinin merkezi hükümet yerine, yerel alandakı partiler ve çıkar grupları son derece açık. Dünyanın hernangı bir yerınde. bu politik dinamizmınbelkı tarafından paylaşımı , Birleşmiş Milletler ve uluslararası yardımın paylaşımı: çok daha azıyla, daha ileri polıtik kazanımlar kazanabilmektedir. . ele geçirilmiş topraklar üzerinde mülkiyet kavgaları çatışmalarının maddı Sözgelimi, bugün hepsı birer bağımsız Cumhurıyet olan Ballık Devletlerının zeminini oluşturmaktadır. hangasinden daha az mücadele verildıği , daha az fedakarlık gösterildığı ıddia KOP ve YNK'nin birbirleri aleyhine politik egemenlik alanlarını genışletme edilebilir Kürdıstan'da. Ya da Kürt ulusunun 70 yıldır dört parçadaki mücadelekavgaları na girişerek; ortak hükümetin iç ve dış sorunlardak~ rolünü ve si Güney Afrika ile kıyaslandığnda çok mu geridir? varlığını ortadan kaldırmaları da ışın bır başka dramatik boyotudur. Kesinlikle hayı r. Öyleyse Kürtler neden polıtik mücadale ve dinamizmlerine Kürdistan devrimi bütünlüklü bır süreçtır. Güney'deki "çekiç güç" denk -ya da yakın ölçüde- politik kazanımlar elde edemediler şimdiye kadar. korumasına dayalı "fiili durumun", konjonktürel olduğuna, Irak yönetimi ve Bunun en önemli cevabı uluslararası güç dengeleri, çıkar ilişkilerinde durKörfezle ilgili bunalımların aşılmasıyla her an değişebi leceğini görmek maktadır. Yani bir anlamıyla diplomoslde ... gerekiyor. Böylesi bir durumda Güney'in sömürgecilerin askeri saldırıları Kürdıstan'ın statüsü belirlenirken mevcut koşulları n -sistem dışı sosyalist bir karşısında direnişi örgütlernek üzere öz-savunma sistemleri oluşturdukları iktidara veya bağımsız-Birieşık bir Kürdıstan'a izın verip vermemesi bizim ıçın kuşkuludur. . . tayın ed ıci değild ı r. Hiç bı r sı n ı f, veya sınıf adına hareket eden siyasal Oysa, bütün parçalardaki süreçlerin bırbirlerini yakından etkılemakle ve bırörgütlenme; stratej isın i bu "olurluk" veya olamazlığa göre belirleyemez. birlerını belirlemekte olduklarını, birleşik bir mücadele cephesi yaratılması Çünkü, dünya konıonktürlerı kendisini var eden etkenleJe göre değişkendir. gerektiğine kuşku yoktur. Eğer Güney'de müsamaha gösterılan fıili bır durum Stratejik hedeflerimız ise kalıcıdır. varsa bunun en önemli sebep ve güvencelerınden bi rinın Kuzey Burada diplomasimizin sorunu yaratılan güç ve uluslararası denge ve çıkar Kürdistan'daki gerilla savaşımı, ulusal kurtuluş mücadelesi olduğunu görmek ilişkilerind e n en rasyonel biçimde yara rlanarak, onu kalıcı mevzilere gerekiyor. .. dönüştürecek taktik esneklikler gösterebilmektır. Türkiye'nin, PKK ile Güney'in bağlarını koparmaya çalışması , Guney Bu yanıyla Kürt dıplomasisi nı n ulusal ve toplumsal kurtuluşumuzun temel hükümetlerine bu konuda baskı uygulanması ve bu toprakları askeri operasçalışma yöntemleri ve stratejik hedeflerınden ödün vermeksizin; dost ve yonlarda rahatça· kullanı l abilmesinin bir başka anlamı da; Güney duşman güçlen; kendı gücü ve zayıflıklarını ; dünyanın genel _dengelenmelerı Kürdıstan'dakı her dağışim ve olumsuzluğun kaçınılmaz olarak Kuzey üzerıne çok iyi hesaplanmış soğukkanlı bır tutarlılık gostermesı , kururnlaşması Kürdistan'ı da etkileyeceğıdır. zorunluluğu çıkıyor ortaya. Sonuç olarak her iki ayakta birden ayağa kalkmış olan ve b_~rbır.~er.~ne dayaBu kurumlaşma, arkasına kesinlikle siyasal güçlerin desteğini almış; narak birbirlerini besleyerek gelişmek durumunda olan ulusal ozgurluk ve kurtemsil yeten eği olan; Ulusal Demokratik Cephe, Parlam ento veya tuluş 'mücadelesinin ortak kumanda merkezlerine, ortak kuru~lara_ sahip Konferans gibi örgütlenmelerle hayaliyet bulabilir. olmalarının hayati önemi ortaya çıkmaktadır. Aynı zamanda somurgecılerden Savaş alanlarında kazanılanların, masa başlarında yitirilmemesi ; Kürt kazanılan alanlarda devrimci dönüşümlerin sağlanması, toplumsal yaşamın ulusunun kaderinin kendisinin temsil edilmediği platformlarda Çizilmesi devrimcileştirılmesi bu sürecın öne çıkan temel sorunlarından birini oluşturiçin bugün boşa harcanmaması gereken değerl i bir zamanımız ve maktadır Devrimci birliktelıkler, hem bu kaotik çıkar çalışmalarına devrımcı koşullarımız var. müdahalede bulunmada; hem de Güney Kürdistan'da emekçilerin yönetime demokrat•k ve doğruda n katı lı mı : mulkiyet ve üretı m il işkilerinin düzenlenmesi; yardım"

28

Şubat-Mart

/1995/ 8-9


JiN : naklanan bir sorundur. Nitekim, SSCB pratiğinde kadının yaşadığı sorunlara bazı açılardan pratik çözümler getirilmiş olsa da, (boşanmaya, eşit ücrete, bazı sosyal iyileştirmelere ilişkin) bu sorunun tarihsel köklerine inilmediğı için "kadının cins olarak ezilmişliği" sorunu başka biçimler altında (analığın kutsalsayılması, ev içi emeğ in üretim dışı görülmesi, eğitimde, iş "' · alanında cinsiyetçi ayırımın aşılamaması, v.b.) yenrdan üretilmiştir. Sosyalist pratiklarin "kadın sorunu"na tali bir masele gibi . yaklaşmaları, zamanla "kadın hareketi"nin merkezinin sosyalist ;j örgütlenmelerin dışına kaym~sı , onun dışında gelişmesi gibi bir sonuca ? da yol açmıştır. 1960'1ara gelindiğinde, "kadın hareketi", akademisyen- \, ler ve belli kadın gruplarından oluşan dar bir çerçeveden çıkıp, daha kitlesel ve kurumsal bir nitelik kazanmaya başlamıştır. 60'1ardan önce, "kadın sorunu"nu daha çok güncel, pratik yanlarıyla ele alan küçük kadın gruplarının yerine bu kez, "kadın sorunu"nu evrensel boyutlarıyla değerlend iren , tarihsel ve sosyo-kültürel yanlarını ele alan. geniş bir ,. kadın kitlesi tarafından da desteldenmeye başlayan kitlesel "kadın kurtuluş hareketleri" ortaya çıkmıştır. "Kadın kurtuluş hareketi"ndeki bu sıçramada, 60'1arla birlikte dünya ölçeğinde yükselen devrimci dal"Kad ınların ezilmişliği" tarihi ile kıyaslandığında, "kadın kurtuluŞ hareketi"nin yeni başlayan bir hareket olduğu söylenebilir. Ancak, · ganın, ulusal kurtuluş mücadelelerinin yarattığı toplumsal dinarnizmin önemli bir et-kisi olmuştur. 60'1ardaki bu toplumsal dinamizme, devrim- ,.: , kadının cins olarak ezilmişliğinin binlerce yıllık bir tarihe ve birikime ci bir içerik kazandırmada sosyalist güçler pek bir etkinlik göstereme- ,: ~ dayanıyor olmasına rağmen, en fazla iki yüz yıllık bir geçmişe sahip miş, mevcut gelişmelere program öneramediği oranda izlemekle yetin- t < olan "kadın kurtuluş hareketi"nin, bu süreçte önemli mesafeler katettiği mişlerdir. Bu olgu, mevcut hareketlenmelerin kendi mecralannda ve :; • de belirtilmelidir. kendiliğinden bir örgütlülük içinde gelişmesi sonucunu d'oğurmuştuc ,; ,i Genel olarak; "kadın kurtuluş hareketi"nin ilk tohumları, 1789 Fransız i] Devrimi'nin "özgürlük ve eşitlik" şiarıyla birlikte atılırken, kadınların kitle 60'1arla birlikte gelişmeye başlayan "feminizm~ hareketi de, böylesi bir ;~ sürecin ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Genellikle sosyalist bir gelenek- (~ gösterileriyle, siyasi gazetelere yazdıkları ya;zılarla sorunlarını ve talepten gelen feminist hareketin öncüleri, mevcut sosyalist örgütlenmelerin ·ı '' lerini açmaları , bununla ilgili klüpler etrafında bir araya gelmeleri, "kadın sorunu"na ilişkin sınırlayıcı , pragmatist, hatta yer yer engelleyici "kadın harek~i"ni siyasal temellere de oturtmuştur. Seçme ve seçilme t pratiklerini kendi çıkışlarının temel nedenleri arasında saymışlardır. hakkı, eğitim hakkı, boşanma hakkı, miras hakkı v.b. eşitlikçi talepler, Feminist hareket; "kadın sorunu"nu , tarihsel ve toplumsat ilişkiler ı bu dönemdeki "kadın hareketleri"nin ilk programatik hedeflerini boyutuyla incelemesi ve toplumdaki erkek-egemen cinsiyetçi bakış ! oluşturmuştur. Ancak, kadınların binlerce yıla dayanan ezilmişliğininin açısını sosyal ilişkilerin tüm alanında sorgulamasıyla, alternatif yeni 1 tarihsel, sosyal ve kültürel nedenlerinin, sonuçlarının, teoriklpratık anti-cinsiyetçi ilişki ve değerlerin örülmesine katkıda bulunmuştur. ' temellerinin bilimsel olarak tartışılıp sorgulanması , "kadın hareketi"nin Zamanla, "kadın sorunu"na ilişkin tesbit ve yaklaşımlar, örgütlenme Marksıst gelenekle tanışmasından sonra canlılık kazanmıştır. anlayışı, sosyalizme bakış gibi konular üzerine yürütülen tartışmalar, 1. Enternasyonal' in Sosyalist Kadınlar Kongresi ile bir "Kadın feminizm anlayışlarında farklılaşmalara yol açarken, radikaller ile ~ ~ Enternasyonali" kurulmasının kararlaştırılması, Marksistlerin "kadın • sosyalistlerin feminist hareket içindeki yolları da ayrılmıştır. hareketi"ne ilişkin ilk ciddi adımlarından birini oluşturmuştur .. Bunu, ll. Türkiye'de ise feminist hareket, 70'1i yıllarla birlikte ortaya çıkıp, 80'1i ' Enternasyonal'in 1891'deki Kongresi'nde, kadınların erkeklerle eşitliği temelinde sınıf mücadelesine katılmalannın gerekliliğini savunan mark- yılların "depolitizasyon" ortamı nda nisbi bir yükselişe geçerken, Kürt kadınlarının genel ve .~ t sisllerden Bebel, Uebknechtve Zetkin'in Kürt .·. özellikle de ; çabalarıyla, genel karartarın içinde de kay- ,i olmalarından Gelinen bu noktada, öncelikle Kürdistan'lı t! olsa, kadınlara yönelik bir dizi karar naklanan sorunlarına · · j:· alınması izlemiştir. Bu kararlarla, tek değinmekten, gündem- ı kad>nlann kendi özgül sorunlan etrahnda sürece ı· tek ülkelerdeki sosyalist partilerden, leştirmekten özenle ,; daha aktif müdahale etmeleri yak>c> bir sorun olarak ; kadınlara sivil hukuk ve siyaset alan· rota ~· bir kaçınan kendini dayatm>flt>r. · larında erkeklerle eşit haklar sağtanizlemiştir. Bunda, Türk ~ 191 O' da ması talep edilmiştir. fem inistlerinin kemalist \ Bu bilinçten hareketle Kürdistan'lı kad>nlar, "kad>n · toplanan 11. Kad ı n Enternasyonali, bir gelenekten gelmesi kurtulufl hareketi"nde gelifltirdikleri perspektifi, . 1857'de Newyork'lu kadın işçilerin ve resmi ideolojinin kitlesel bir biçimde greve gittikleri gün kalıpları içinde hareket ı ulusal ve toplumsal kurtulufl mücadelesi saflarına olan 8 Mart'ı, "Dünya Emekçi Kadınlar eden bir anlayışa sahip tafl>mal>d>rlar. ;; Günü" olarak ilan ederken , sınıf olmasının önemli bir ' mücadelesı içinde kadın hareketinin i payı bulunmaktadır. .· yeri ve misyonuna da işaret edilmiştir. Feminist hareket, binlerce yıllık ataerkil ilişkilerin getirdiği sorunlara t " Marksist teorinin oluşturulma sürecinde "kadın sorunu" olgusunun karşı bu günden mücadele edilmesi gerektiği belirtilmekle birlikte. : ;; bütünlüklü olarak sisternalize edilmemiş olması nedeniyle, "kadın hareketi"ne, mevcut düzenin içinde bir misyon biçmiştir. Kadını J ·~ Sosyalistlerin "kadın hareketi"ne ilişkin yaklaşımlarında, "kadın işçilerin egemenlik altına alan ilişkilere karşı, tek tek kadınların bil- ••~ ~, devrimci mücadele içinde merkezi bir öneme sahip oldukları ve inçlendirilmesini amaçlayan ve kadınların kurtuluşunun, erkeklerle j ili sömürülenlerin sömürülenteri olarak, onların katılmadıkları bir devrim ·~ mücadelesinin hiç bir zaman başanya ulaşmayacağı" düşüncesi ege- yaşadığı egemenlik ilişkis ini kendi özgüllerinde parçatamalarıyla · ·~ gerçekteşeceğini savunan bir anlayışla hareket edilmiştir. Kapitalist sis- J \ men olmuştur. Bu yaklaşım, sosyalist pratiklerio de önemli bir hand· teme karşı , kadının toplumsal köleliğinin bir biçimi olarak cinsiyetçiliği ~ .~ ikapı olarak günümüze kadar taşınmıştır. Buna göre, "Kadın de içinde barındırıyor o lmasından dolayı eleştirel yaklaşılmasına ~ l!'i sorunu"nun, sınıf mücadefesinin genel niteliğinin dışında, "kadınların ;; cins olarak ezilmişliği"ni de kapsayan özgün bir niteliğe sahip olma rağmen, anti-kapitalist bir muhtevaya sahip olamamıştır. Oysa, bu ataerkil cinsiyetçi bakış, değişik toplumsal formasyonlarla durumu gözardı edilerek, bu özgüf ezilmişlik salt sınıf çelişkisine birlikte kapitalizme de eklemlenerek, bizzat kapitalist üretim i lişkiler i bağlanmıştır. Böylece, sorunun çözümü , indirgemeci bir anlayışla içinde yeniden üretilmektedir. Kapitalist üretim ilişkilerinin, kadının ezil"sosyalizm sonrası"na ertelenirken, "kadın hareketi" de, işçi sınıfı mişliğini ve toplum içinde erkek egemen cinsiyetçi anlayışı yeniden mücadelesinin yedeği olarak görülmüştür. Bu anlayış, "kadın üreten, besleyen bir dünya sistemi olması karşısında, "kadın kurtuluş sorunu"na Marksist bir yaklaşımı içermemektedir. Zira, Marksist teori içinde her ne kadar "kadın sorunu" olgusu tam olarak sistematize hareketi" niteliği gereği anti-kapita-list bir muhteva taşımalı ve kendi özgül sorunlarından yola çıkınakla birlikte, kapitalist sömürüyü ortadan edilamemiş olsa da, bu, teorinin eksikliğinden değil, marksist yöntem· kaldırmaya dönük toplumsal kurtuluş mücadelelerinin de aktif bir ögesi ;$ lerle teorinin geliştirilememesf, pratiğin dönüştürülememesinden kay

t

!

l

~~

·

:;,:;;~.;~

·

-~ --~:

··:··

-·-

::~=·:-:~=·=::=:-:-~:·*=>;:;:;:;::·:-=::::~-:;-:;~::~=~::·=:;:=::::::-:::::-:-~:-::;:;-:;:::---:

:;:=· ··X!=· ·-w ·:::>:=~~=~:·:$

Sibat-Adar /1995/8-9

w.-...-....-.....·•·.

~~:-~;:;*=*_:;:~::X::X;;i:;i::&;$.;;.~~::;i.;~=:::::=i;:.:;»x=:o:..»x:o.....;;...~:«ı--;»..;.x~:-.«...:.:0:-..;.:-·:«*:.;...;w;-:w;.x.:.x.:-:.:~.;.;-:-x-:v.·:Y.·:v.-.w.....

.... .~~

29


KADlN .; olma perspektifine de sahip

:~

olmalıdır.

Bu

bakımdan,

fem inizmin,

" ... SENi KABURGAMIN SOL YARASI ..."

~. "kadın sorunu"na i lişki n ciddi ve önemli açılımlar getirdiği, ancak sorunun çözümü ile ilgili duruşunun "yanlış" yerlerde olduğu söylenebilir. .:~ Günümüzde, kadının cins olarak emeği ve bedeni üzerinde sürmekte

t

:; olan egemenlik zincirinin kırılması . alternatif ilişkiler biçimi ve buna uygun örgütlenme aracının oluşturulması . "kadın ku rtuluş hareketi"nin ·;] temel hareket nokt asını oluşturmaktadır. Kürt kadınlar da, kadın ::~ olmaktan kaynaklanan sorunlarını gündemleşiirirken bu temel per;~ spektifle hareket etmektedirler. Ancak, yine Kürt kadınları , sömürgeci ft va h şet ve katliamların , sürgün ve i mhaların yaşandığı bir ülkenin kadı n ları olarak , ayrıca bu durumu göğüslemekle de karşı karşıyadırlar. Bu gün Kürdistan'da, emperyalist ve sömürgeci güçler ). tarafından Kürt ulusuna yönelik kanlı bir tenkil harekatı sürdürülmektedir. Emperyalizm eliyle ülkesi bölünüp parçalanan, sömürgeleştirilen, baskı, zor ve asimilasyon gibi sömürgeci uygulamalarla ulusal değerleri , kimliği imha edilmeye çalışılan Kürt ulusu, her şeye rağmen, ~ kendisine dayatı lan bu kölelik zi ncirinin parçalanması için meşru bir diren iş mücadelesi vermektedir. Bu mücadele, aynı zamanda Kürt kadınlarının kurtuluşunun da önemli bir halkasını oluşturmaktadır. Kürt ; kadınları, emeği , bedeni ve ulusal kimliği üzerinde, üçlü bir ezilmişliği bir arada yaşamaktadır. "Ezilen ulus kadını" olma ve bu üçlü ezi lmişl iği bir arada yaşama olgusu, Kürt kadınlarının örgütlenmesinin ulusal niteliği n in de temelini oluşturmaktadır. Bu n iteliğinden dolayı "Kürt kadın hareketi", "ezen ulusun demokratik kadın hareketi"nden ayrı prof gram ve taleplere sahiptir. Örneğin, "ezen ulusun demokratik kadın \: hareketi" açısından ''Kadın Bakanlığı"nın kurulması , kadınların eğitim i{ hakk ından ve hukuktan eşit şekilde yararlanması gibi kendi içinde } demokratik olabilecek talepler, "Kad ın Bakanhğı"nın ırkçı yapısı , TOrk ·~ eğitim sistemi ve hukuk düzenin sömürgeci niteliğinden ötürü, asimi'* lasyonun daha da yayg ı nlaşması , sömürgeci hukuk sistemini rasyj enelleştirmesi sonucuna da yol açacağından, "Kürt kadın hareketi" ·~ açısından gerici bir n i teliğe sahip olacaktır. Bu bakımdan , "Kürt kadın ,, hareketi", kendi özgül sorunları ve üçlü ezilmişliği temelinde, "ezen '" ulusun demokratik kadın hareketleri"nden ayrı ve bağımsız örgütlen,., mektedir. Kendi içerisinde evrensel bir niteliğe sahip olan "kadının ez ilmiş li ğ i " olgusu ile Kürt kadınlarının aynı zamanda ulusal bir ezilm i şlikle de ~ karşı karşıya bulunmaları, bu örgütlenmenin her sınıf ve katmandan ili' kadına açık olmasını ve ortak ezilmişlik temelinde, demokratik bir tarz[ da örgütlenmesini gerektirmektedir. Bu özgül konumundan dolayı , Kürt } kadın hareketinin anti cinsiyetçi muhtevası , anti-sömürgeci nitelikle bütüoleşmektedir. Bu anlamda Kürt kadınları, bir yandan kendi özgül sorunları temelinde ataerkil düzen ve ilişkileri n kadın cinsi üzerindeki l egemenl iğine karşı bu günden mücadele etmeyi önle-rine koyarken, bir yandan da bu ezilmişliği daha da katmerleştiren ulusal ezilmişliğe [. karşı sürdürülen mücadelede de asal bire r unsur olarak yer

t

1 f

t

r

t

f *

r

f f

f f

Bir el manın iki

yarıs ı deği l , insan lığın

öbür yarıs ı. Yani KADl NLAR

Çok uzak değil ; onları 80'1i yıllarla birlikte tanımaya başl ad ı k . Önceleri mi? Koca dışarda devrim için mücadele verirken, kadın evde ona lojistik destek vermekle meşguldü. Her nas ı lsa büyük engeller ' aşarak mücadele içinde yer almış "bacı"lar da yok değildi; ki parmak · • { sayısı çoktu bunlar için. ""' Ve~ mil/attan sonra" başladı ... Darbenin cehennemi fırtınalar ıyla dört bir yana savrulan sol kadro- ~ ların boşaltlığı mevziler tank paletleri al tındaydı artık. Bu fırtı nadan kur- • tulabilenlerin kimileri Avrupa metropollerine akmış, kimileri de herbiri kendi içinde özgün, psikolojik ve fiziki imha planlarını içeren cezaevlerinde teslimiyete zorlanm ı şlardı . Bu sağanaktan dışarıda kalabilenlerin ancak pek azı kendi kişiliğ i n i koruyab i lmiş d iğerleri ise ya reklam p iyasasının slogan üreticileri ya da bas ı n-yayın dünyasında sanat-edebiyat dergilerinin zehir eleştirmenleri olmuş lard ı . Kendini sorgu layıp yeniden üretmenin yolu hep fırt ı nalı dönemlerden sonra o l muştur. Belkide gerekli ç ı karımlar yapılabil irse kimi yenilg iler çok önemli bir işlevi yerine get irebilir. "Her şeyde

bir haylf vardir" derler ya. Belkide böyle olmalıydı. Nas ı l ki, "reel sosyalizm"lerin yıkı lmasıyl a devrimci d üş üncel er üzerinden önemli bir ambargo kalktıysa, bu sistemlere angaje pekçok "büyük" hareket in yarattığı ideolojik mengenelerde

Sorun artık gecikmiş ve kendini ertelenemez bir biçimde dayatmıştır.

Kadınlar

kendi güçlerinin bilincine varma lı, kendi örgütlen· me lerini yaratmalıdı rl ar.

Sorun, "kurtuluştan"'' sonraya havale edilemeyecek kadar yakıcı biçimde kendini da-

Yine bu gevşemenin yatmıştır. kendi içinde arzettigi tehlikede ;~ savrulma ve yeniden yapılanma ; ' olarak kendi ni gösterdi. Ve psikolojide "savunma mekanizmasi" olarak adlandırdığımız refleksde )~ '~ adını bulmuş, savrulmanın teorileri yapılmaya başlanmıştı bile... gevşemişti.

almaktadırlar.

ı. Bu niteliği ile "Kürt kadın hareketi" , feminist hareketin "antiı: cinsiyetçi"likle sınırlı genel karekıerinden ve özellikle de, resmi ideolo;: jinin kalıpları içine sıkışıp kalan Türk feministlerinden daha farklı ve t kapsamlı bir perspektife sahiptir. Bu anlamda, dünya kadın kurtuluş

~ hareketine yeni bir değer katlığı da düşünülmelidir.

• Bu m illet adam olmaz .... - " Biz devrimi çok sevml şti k" ama halk bizi -"Elveda proletarya" ....

anlamadı ...

Gelinen bu noktada, öncelikle Kürdistan 'lı kadın l arın kendi özgül sorunları etrafında sürece daha aktif müdahale etmeleri yakıcı bir sorun olarak kendini dayatmı ştı r. Bu bilinçten hareketle Kürdistan'lı i: kadınlar, "kadın kurtulu ş hareketi"nde geliştirdikleri perspektifi, ulusal ~ ve toplumsal ku rtuluş mücadelesi safları na taş ı malıd ı rlar. Diğer yan!'i. dan, dünya kadın kurtuluş hareketi açısından, Kürt kadın hareketinin [: özgül niteliğiokı ve taleplerinin daha yakından kavranması ve onunla ;:: dayanışma içinde olunması, temel bir demokratik görev olarak algılan­

sorunu da yine bu döneme denk düşürül müş ve cinsel özgürlükle sokakta sigara içebilme düzeysizliğine indirgenmiş olarak gündeme oturmuştu . Ona bir isim bu lunmahydı ; Ve şöyle dendi Kristof Kolomb edasıyla : " Kad ın ın Adı Yok". Bu yeni tartı şmalar bir zamanl arın "dolu" gündeminde kendine bir

W malı dı r.

atmıştır.

ı

f

~ili g

Kadının özgürlüğü

türlü yer bulamam ı ştı. Sorun art ık geci km iş ve kendini ertelenemez bir bi çimde day. ' Bu anlamıyla da bir güne sığd ı rı l arak savuşturu l an ajitasyon J derekesinden çıkm ı ştır. Pratik mücadele de yerini almış matematik ve ~ nitelik olraak önemli bir kadın gücü -aynı zamanda potansiyeli- vardı r. ~ Kadınlar kend i g üçleri nin b ilinc ine varm alı, kend i örgütlen-

}'i

1nt

melerini ya ratmalıd ı rlar. Sorun, " kurtuluştan" sonraya havale edilemeyecek kadar biçimde kendini dayatmıştı r.

;* ,. ~~

~-~

h \.i

Reızan DENGTAV

~

g ~j

t~i

~-t~.-:t ~

30

1

~~ ~....'X_._.:.:,..y'1:;,«._..~_.N.N:...i.~.::::u~... ~ö>;~~·.~~~=-=

•.1. , h

rızgcırı

:~

yakıc ı

~

~

Derya DiLAN

.,.

::-··~· -:..-.·-.-.·-::~:;;:;;:-:;:-::-ı:.·;.ıc~-.; ··~v: ~~~~:x:m~~;a;$,.,.;:~ ~~::t

..._-.._._.,. ;,-. .-. ..... =t :::..:..

Şubat-Mart

:---.:.Ş:"

~

''•' :t"»:~':.f-w:> :::J

/1995/8-9


Savunduğum görüşler : "Güneydoğu" değil,

/

Sömürge Kürdistan Sorunu Kürtler Ortadoğu'nun en eski yerleşik halklarından biridir. Binlerce yıldır bu topraklarda yaşamaktadırlar. Kürdistan'da as ı rlard ı r bu halk ın yaşadığı coğrafyanın adıdır.

• Türk Hukuk Sisteminin Açmazları Türk Yargı sisteminin diğer bir açmazı da, uluslararası ve üniversal normlara uyum sağlayamaması, gerici ve tutucu bir karekıerde ısrar etmesidir. En büyük çalişmalerınin başında ise çifte standartlı oluşu gelmektedir. Devlet sınırları içinde başkadı r; uluslararası platformlarda başka ... insan Haklarına ilişkin bütün uluslararası sözleşmeleri imzalamıştır ama, bunun hiçbir gereği de iç hukukta yerine getirılmemektedi r. Bu da politikacıların ha!t!n ıçerde yaptıklarını dünyadan gizleyebile: ceklerini sandıkları, dünyayı birkaç sözleşmeye imza atarak kandırdıktan sonra içeride istedikleri şeyi yapabileceklerini sanan dinazor kafasında olmalarından kaynaklanıyor olsa gerekir. iletişim çağında içerde veya dışarıda birşeyin gizli kalması artık yıllarla, aylarta deği l , saniyelerle mümkün olabiliyor. Delilleri yoketmeniz, birkaç büyükelçiyi ikna etmeniz de yetmiyor. Bütün bir dünyayı, toplumu inandırmanız gerekiyor. Dış dünyaya kapansanız bıle, toplum dünyadaki gelişmelerle kendisini kıyaslayıp aynısını kendisi için de isteme, seçim yapabilme, ayırtedebilme şansına sahip ... Kendilerı 1950'1erde kalmış kafaların 2000'1i yılların dünyasına ayak uydurmaları elbette beklenemez. Bu uyumsuzluğun en net biçimde izlendiği alanların başında iç ve dış hukuk arasındaki çatışma/çifte standart gelmektedir. Örneğin hazırlık soruşturma süreçleri ile ilgili Batı normlarını getirmeyi amaçladığı söylenen CMUK yasası, Terörle Mücadele Yasas ı na göre yargılananlarla, Olağanüstü Hal Bölgesinde uygulanmaz. Yani her zaman olduğu gibi bir takım haklardan ayrıcalığı olan Kürtler ve Kürdistan'dır . Aydınlar, sosyalistler, devrimci ve yurtseverlerdir. Avrupa standartlarına uyarlı yasa değişikliklerine ayak direyenlar de yine çifte standardı savunurlar. Hatta geçenlerde ana muhalefet lideri "Türkiye"nin bazı hassasiyetleri olduğunu , bu konularda çifte standarttı olması gerektiğini" övünerek açıkladı.. Nedir bu hassasiyetler? Yine, Kürt ve Kürdistan ~orunu ... Çifte standartlı olmakla övünen bir reıim her şeyi , her uygulamayı gözünü kırpmadan yapabilir. Çifte standartlı olmak demek, iki yüzlü olmak demektir. Iki yüzlülük ise ahlaks ız lıktır. Ahlaksızlığı "ulusal hassasiyetleri" korumak için erdem kabul eden bir siyaset anlay ı şının, yalanı, inkar ı , imha ve zorbalığı yöntem edinmesinde ve bunu savunmasında da yadırganacak bir yan kalmamaktadır. Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu günden beri, hiç bir zaman halkayuyla seçilmiş Meclislerce yapılmış sivil anayasalarla yönetilmedi. Anayasaları her zaman askeri darbelerin oluşturduğu kurucu meclisler hazırladı ve silahların gölgesinde onaylattı . Türkiye Cumhuriyeti, halen TBMM'de bütün partiler, Cumhurbaşkanından Meclis Başkanına kadar herkesin 12 Eylül Cuntası'nın anti-demokratik olarak ilan ettikleri bir kışla talimnamesi ile yönetiliyor. Bu anayasay ı aynı eleştirilerle değiştıreceğini söyle-yerek iktidar olanlar da onu değiştiremiyorlar. Çünkü, ülkeyi, yine militarisi bürokrasi yönetiyor. Böyle bir açmaz içindeki bir ülkede içerde verilen yargı kararlarının uluslararas ı hukuk duvarlarına çarpıp dönmesi de kaçınılmaz olmaktad ı r . Sözgelimi Paris Şartını imzalayan ve Avrupa insan Hakları Komisyonu'na Kişisel Başvuru Hakkını tanıyan Türkiye, kendi icraatlarına iç hukukta denetim mekanizmaları geliştirmediği için, kendi yargısını uluslararası denetime açmış olmaktadır. Ve yine muhtemelen bu komisyona gönderilen yüzlerce dava içerisine, bu yargılamada vereceğiniz karar da yer alacaktır. Geçenlerde Başbakan Tansu Çiller, DEP davası na ilişkin olarak AiHK'nin vereceği karara uyacaklarını söyledi. Bunun anlamı DGM kararl arının geçerli olamayacağ ıd ır.

Bu keşmekeş , bu iç iktidar çatışmaları ve sömürgeci re jimin bu iç bunalımlarının bedellerini ödemek zorundamıyız?

Si bat-Adar /1995/ 8-9

Türkiye'de sömürgeci resmi ideoloji, asimilasyon ve yoketme politikasına uygun olarak yıllarca Kürt halkının varlığını red ve inkar etti. "Kürt diye bir şey yoktur. Türkiye'de yaşayan herkes Türk'tür" diye dayattı. Kürt ulusal varlığınd an, Kürt dili, Kürt kültürü ve Kürdistan tarihinden bahseden bizleri yıllarca yargılanıp, yıllarca cezaevlerinde yatırdı . lrkçı ve bilim dışı bu dayatmalar, siyasal gelişmeler karşısında da tuzla buz olunca Türkiye şimdi artık " Kürt gerçeği " ni kabul etmek zorunda kalmıştır. Bu, rejimin esnemesi veya karekler değiştirmesinden dolayı değil, Kürdistan'da yükselen ulusal demokratik mücadelenin zorunlu ve dolaysız bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Halen kavramlar dünyasına yansıyan dayatmaların, siyasal kökenieri var. Şimdi yargıyı da belirleyen bu politikaya göre "Kürt var" ama "Kürdistan yok" ... "Kürdistan" bir devlet veya bir devlet sınırı belirlemiyor. Binlerce yıldır Kürtlerin üzerinde yaşayıp bütün leştiği coğrafi alan ı belirliyor. Ama sömürgeci politika Kürtleri vatansızlaşt ırm ak , Kürdistan'ı Kürtsüzleştirmek için on yıllardır uyguladığı soykırım, sürgün, mecburi iskan politikalarını bugün de, milyonlarca insanın köyünü yakarak, boşaltarak, büyük şehirlere doğıu sürerek gerçekleştiriyor. Dolay ısıyla, fiilen yoketmek istediği bir olgunun adının konmasını da yasaklıyor, ceza tehdidi altına koyuyor. Bir de uyduruk bir isim !üretilmiş: Doğu ve Güneydoğu Anadolu ... Türkiye Cumhuriyeti Neyin " Doğu"su , neyin "Güney Doğu"su?

Zaten Anadolu sözcüğü, etimolojik kökeni itibariyle "Yunanca" "doğu" anlamına geliyor. Ve resmi ideolojinin " Doğu ve Güneydoğu" diye dayattı ğı,' demeyeni ''terörist" diye cezalandırmaya çalıştığı olgu : Kanuni Sultan Süleyman zamanından beri bütün osmanlı padişahlarınca Kürt Beyikierine verilen baratiarda KÜRDiSTAN diye geçmektedir. Demek ki, sömürgeci zulüm Kürt ulusunun yaln ı z geleceğini değil; geçmişini de silmeye, belleklerden kazımaya çalışıyor . Ve bunu zorbalıkla yapı-yor, mahkemeleri, yargı organlarını devreye koyarak, polisi örgütlayerek yapmaya çalışı - yor ...

"Kürt sorunu"

kurulduğu

günden beri, hiçbir zaman halkayuyla seçilmiş Meclislerce yapalmlŞ sivil anayasalarla yönetilmed i. Anayasaları her zaman askeri darbelerin oluşturduğu kurucu meclisler hazariadi ve silahlarm gölgesinde onaylattı.

tanımlamasma karşı çıkıyorum.

Çünkü, yolunda giden bir düzen içinde sorun yaratan adamlar gibi bir sınırla­ mayla başlıyor. Kürt olmak, ne Kürtlerin kendisi için ne de başkaları için "sorun"un kaynağ ı nı oluştu ramaz . Bu nedenle "Kürt sorunu" kasıtlı değilse bile, yanlış bir kavrayışı yansıtı -yor . Doğnusu "Kürdistan Sorunu" ya da Sömürge sorunu" olmalıdır. Çünkü, sorunu yaratan Kürtler değildir. Sorunun kaynağında Kürtlerin uyumsuzluğu durmuyor. Sorunun kaynağında, dört parçaya bölünerek, işgal ve ilhak edilmi ş, sö mürg eleştirllmiş bir ülke; iç dinamikleri parçalanarak, toplumsal gelişmesi, üretici güçlerin gelişimi kırılmış sömürge bir ulus'un Özgürlük ve Bağımsızlık isteği duruyor. Üstelik bu sorun Türkiye'nin iç sorunu da değil , ulu s lararas ı bir sorundur. Kürdistan denilen coğrafya ve Kürt toplumu dört devletin siyasi sınırları içine hapsedilmiş bulunmaktadır.

Kürdistan sömürge bir ülkedir, çünkü yirmibirinci yüzy ıl a girdiğimiz günümüzde, Afrika kıtas ında bile varlığı, kimliği , hakları inkar edilen, zor altında tutulan başka bir klasik sömürge a lanı kalmamıştır. Türkiye, iran, Irak ve Suriye arasında yaklaşık 35 milyon nüfusa sahip Kürt toplumunu, artık eski statüleri içinde yönetmenin koşulları yoktur. Bölge siyasi , askeri ve toplumsal açıdan dünyanın en hareketli ve sıcak alanıdır .

Türkiye'nin Kuzey Kürdistan'da 200 bini aşk ı n silahlı gücü hareket halindedir.

Doğu'da iran ordusu, Irak, Suriye ve Çekiç Güç hesaplanırsa fiilen Kürdistan savaşının

içinde yarım milyonu aşkın silahlı gücün varlığı ortaya ç ıkı yor . Buna

31


Kürt ulusu da silahlı d ireniş, savunma veya fiili savaşım halindedir. Resmi ve sağlıklı istatistiki verilere dayanmamakla beraber, Türkiye, Iran, Irak ve Suriye'deki toplam gerilla, peşmerge ve milis sayısı da 250 bini bulduğu tah min edilmektedir. Daha bir kaç yıl önce Saddam rejiminin silahların d an, kimyasal gaz sald ırısı nda kaçan 300 bine yakın mülteci dünya gündeminin başına oturmuştu. Bugün Kuzey Kürdistan'da da TC yetkililerinin açıkladıkları resmi rakamlara göre; köy boşaltmaları, sürgün ve savaş koşullarında yaşanan göç sonucu 3 milyon Kürt metropollere ve şehirlere göçetmiştir. Yaşanan savaşta her y ı l binlerce kişinin öldüğünOn açıklandığı bu coğrafya'daki toplumsal ve askeri hareketlilik neyi anlatıyor? Bu bölgenin tarihten gelen koşulları içinde ulusal bağımsızlık ve özgürlük istemlerinin ne denli güçlü olduğunu ve dünyanın bu bölgesel sorunu devletlerin "iç işi" olarak bı rakamayacağını gösteriyor. Böylesine çalkantılı bir toplumsal coğrafyanın; güvenlikli bir yatırım ve üretim alanı olması da söz konusu değildir. Bu yüzden Kürdistan, üzerinde yaşanan sömürge savaşı nedeniyle bölge devletleri ve büyük silah üreticileri bakımından gözde bir silah pazarı demektir. Savaş koşullarının oluşturduğu zenginlik ve ranliyeden vurgunlar vuran militarisiler ve savaş ağalığın ın palazlandığı bir alan karşılık

duruıııundadır.

Kürt ulusunu derin acılar ve yıkımlar içine sürükleyen bu sömürge savaşının bölge ülkelerine, toplurnlara maliyeti de çok yüksektir. Türkiye Cumhuriyetinin her yıl savaş için 200 trilyonluk bir bütçe tükettiği; bu bütçenin döviz olarak d ışarıya ödenmek suretiyle ekonomiyi darboğaza soktuğu ve mali açıkların emekçilerin boynuna vurulduğu bilinen bir gerçektir. 200 trilyonluk hacim Türkiye'de hiçbir üretim sektöründe dönmüyor. Yatırıma, ür-etime yönelmeyen ve toplumun kat kat yoksullaşması için harcanan bu paralar Kürt ulusal istemlerini zorla bastırmak adına, köy korucuları na, ağalara, muhbir ajan şebekelerine, özel time, kontr-geriliaya ve savaş taeirierine aktarılıyor. kan Kürdistan 'da hevesli ak ı lmaya zulümkAr politikanın Ulusal bağımsızlık ve özgürterkedilmemesinde bu lük mücadeleleri yokedilemedehşet pastası ndan

zler. Çünkü ordular, belki başka ordularla yapılan savaşlan kazanabilir ama halkla yaptıkları savaşı kazanamazlar. Kürdistan'da ulusal direniş de bir halk savaşıdır. Orada halkla savaşılmaktadır, halka karşı

parmağını yarayanların olduğuna kuşku

yoktur. Ve onlar Kürdistan'daki savaşa gönderdikleri gençlerinin Türk cenazelerini, "şöveniz­ mi azgınlaştırmak" için kullanmaktan, terör po li tikasına prim yapmak için "vatan-milletezan" edebiyatı ile demagoji yapmaktan savaşı lmaktadır. kaçı nm ıyorlar. Sorun sömürgenin tutulmasıdır elde Fakat demiştik. Kürdistan'da tam bir çıkmaza saplanmış olan savaş; Türk burjuvasinin kimi kesimlerine şunu düşündürtüyor. "Ben Kürdistan'ı n doğal kaynaklarından, emek gücünden, ekonomik olarak ne kazanıyorum? Ve bu savaşa ne kadar harcıyorum?" karşı karşıya konduğu zaman , Kürdistan ' ın "pahalı bir sömürge olmaya başlad ı ğ ı " gerçeği ortaya çıkıyor. üstelik savaş yabancı sermaye girişini ve Kürdistan'ın güvenlikli bir yatırım alan olmasını engellediği gibi ekonomiyi ve mali dengeleri alt-üst eden bu savaş ı n ekonomik, siyasal tahribatları nedeniyle Avrupa Ekonomisiyle entegrasyon sürecini de ekonomik rekabet yeteneklerini de ortadan kaldırıyor? O zaman artık burjuvazi de kendi kendine soruyor: " Değer mi?" Savaşın giderlerini karşılamak için Kamu iktisadi Teşebbüsleri ve Devlet Bankalarının satılması ve özelleştirme fonlarının savaşın biraz daha finanse edilmesi için aktarılması düşünülürkan işçilerin, memurların, emekçilerin sesleri daha gür çık ıyor. Çünkü, toplumsal selalet artık hiç bir demagoji ile geçiştirHip dindirilemeyecek bir noktaya ulaşmıştır. Sonuçta; Kürdistan sorunu yalnız Kürt ulusu Için , Kürt köylüler! ,· aydınları Için değil; Türk halkı için de toplumun çeşitli sınıf ve tabakatarı açısından da çözümü dayatmış durumdadır . "Savaş, politikan ın başka araçlarla yürütülmesidir" denir. Eğer öyle ise, savaşla en uç noktalara taşınmış olan sömürgeci politika tıkanmı ş demektir ki doğrudur. Kürdistan devrimi, geleneksel klasik sömürge politikalarını uygulanamaz hale getirmiştir. Savaşta

"taktik üstünlük" elde tutulsa dahi, bunun bile •yenilgi" demek olduğu herkesçe kabul ediliyor. NATO'nun en büyük ve güçlü ordu la rı ndan birinin, sayıca, donanım ve ateş gücü bakımından kendisiyle kıyaslanamayacak durumda bir yırtık mekap ayakkabı ve bulgur aşıyla savaşan Kürt gençlerine karşı istendiği kadar "kahramanlık" ve "galibiyetler" ilan edilsin bu gerçeğin daha çok altını çizmekten başka bir anlama gelmemektedir. Avrupa ve ABD'nin TC'ye önerdikleri şey de, artık Kürtleri red ve inkara, dışlamaya dayalı klasik sömürge politikasından vazgeçilmesi çağrısıdır. Zaten Güney Kürdistan'da Koalisyon devletlerince zaman tanınan ve Çekiç Güçle fiilen artık soğukkanlı

. 32

korunan bir Kürt Devleti vardır. Irak ve Körfez sorununun çözümüne bağlı olarak bu fiili statü en azından Irak'la bir federasyon veya konfederasyona dönüşebilir. Güney'in de artık Bağdat rejiminin "ayrılmaz bir parçası" sayılması süreci sona ermiştir . ABD ve Avrupa'nın TC'nin "toprak bütünlüğü ve üniter yapısı" ile ilgili güvenceler vermelerine karşın kemalist asker-bürokral eliti; egemenliğin tek biçimi olarak silahlı gücü, yasak ve zorbalık olarak gördükleri için diğer önermalere korku ile bakmaktadırlar. Birkez geleneksel politikalarını terkettiklerinde artık ipin ucunu kaçıracaklarından, siyasi iktidarlarını kaybedeceklerinden korkuyorlar. Korku ise aslında güçsüzlüğün, aczin ifadesidir. Ama tarih korkunun ecele faydası olmadığını da göstermiştir. Devletin gücü ve askeri gücü ne denli büyük olurıvı olsun Vietnam, Afganistan ve nihayet SSCB'nin dağılması sırasında Baltık ve Kafkas uluslarının bağımsızlık direnişlerinin engellenemediği süper güçlerin geriletildiği görülmüştür.

Ulusal bağımsızlık ve özgürlük mücadeleleri yoked i lemezler. Çünkü ordular, bel ki başka ordularla yapılan savaşları kazanabilir ama halkla yaptıkları savaşı kazanamazlar. Kürdistan'da ulusal diren iş de bir halk savaşıdır. Orada halkla savaşı lmaktadır, halka karşı savaşılmaktadır. 14 yıllık deneyim Kürt halkıyla PKK'nin birbirinden ayırtedilmesi teorisini çürütmüştür. PKK'ye "üçbeş eşkiya", "d ı ş destekli üç-beş maceracı" gözüyle bakılmış, oysa süreç içinde bütün bir toplumla savaşılmaya başlandığı görülmüştür.

O halde gelin

şiddet

ve ulusal

direniş

sorununu

tartışalım. Dava konusu olay TV programında tartışılan diğer önemli konuda "siyasal ya da "teröre" bakış sorunuydu. Türkiye'nin resmi devlet politikası PKK'nın "terör örgütü" olarak kabul edilmesi ve dışlanmasını dayatmaktadır. Programda sunucular tartışmacılara, bu noktada sorular yönelttiler "terörü onayiayıp onaylamadığımızı" sordular. Devlet terörüne karşıyız , ama Kürt örgütleri de terör yapmıyorlar mı, onlara nasıl bakıyorsunuz? gibilerinden bir soruydu bu .. Hiç sağa sola çekmeden "teröre" karşı olduğumuzu ifade etmeliyiz. Hangi amaçla olursa olsun masum insanların, çocukların, kad ı nların, sivillerin savaştan zarar görmesi, hedef haline getirilmele ri onaylanamaz, kabul edilemez. Savaşın bizzat kendisi de insanlık dışıdır. Dolayısıyla bir savaşta masum sivillerin zarar görmesi, yıkıma uğraması kadarüniformada giymiş olsa her insan bir kayıptır. Bu rada yapılması gereken şey "siyasal şiddeti", "savaşı• vareden siyaseti ortadan kaldırmaktır. Birbiriyle halay çekebilecekken, karşılıklı mevziierde birbirlerine kurşun gönderen Türk ve Kürt geçlerini hangi politik ortamın buraya getirdiğidir. Bilimsel ve tarihsel materyalist kavrayış açısından gerçek " terör örgütü", ekonomik-toplumsal düzeni bir sınıf adına korumak üzere siyasal zoru örgütlemiş olan devletin kendisidir. Zaten "terör/siyasal şiddet" temeli üzerine örgütlenmiş, bunun için koca koca ordular, silahlı güçler besleyen devletin bu gücü nasıl ve kime karşı kullandığı ortadadır. "Devlet terörü" denen şey, zaten bu kendiliğinden var olan şiddet olgusu değildir. Hukukla sınırlandırılmış "şiddet"in, her türlü denetimin dışında kullimılmasıyla oluşmaktadır. Dolayısıyla zaten şiddet üzerine örgütlenen bir mekanizmanın aynı zamanda "devlet terörü" denen bir çizgi sürdürdüğü söyleniyorsa orada, alenen katliam, soykırım ve vahşet var demektir. Bunun karşısında gerek iç gerekse d ış kamuoyunda "PKK'nin terör örgütü" olarak kabul edilmesi dayatmasının asıl amacı; Kürt ulusunun ulusal demokratik mücadelesini "terörizm• olarak mahküm ederek; ona karşı uygulanacak her türlü şiddeti meşrulaştırmak gayretidir. • Yoksa sorun sanki siyasal ahlak ve yöntemi tartışmak; barışçıl ve demokratik siyasi yöntemler dururken sırf bu sapkınlığı yüzünden şiddete/hem de sivil hedeflere yönelmiş bir şiddete ka rşı tavır alma bağlamında tartışmak açık bir demagojidir. Sorun PKK gibi Kürt siyasal örgütlenmelerinin meşruiyetinin, Kürdıstan ulusal kurtuluş hareketınin meşruiyetinin tanınmama gayretidir. Bunu açıkça. "biz Kürt ulusunun bağımsız örgütlenmelerini ve iradesıni kabul etmiyoruz, hak arama mücadelesine izin vermi-yoruz, onun için onlarla mücadele edi-yoruz" diyerek kendilerine savunma zemini yaratıyorlar. Oysa bunların hiçbir Kürt örgütlenmesine tahammül etmedikleri ortadadır. Tahammül ettikleri veya edebilecekleri ise kendi güdümlerinde, halkı temsil etmeyen bazı marıinal işbirlikçiler olabilir belki.. Ki, bunları da ulusal güçleri birbirlerine karşı ve kendi çıkarlar ı doğrultusunda kullandıktan sonra nasıl dışladıkları Dlyap Ağa, Meço Ağa , Hasan Hayri örnekleriyle biliniyor .. şiddet"

Biz şunu söylüyoruz. PKK, Kürdistan'da nesnel ve toplumsalisiyasal bir olgudur. Onu yok saymak, inkar etmek Kürt toplumunu da yok saymak, inkAr etmek demektir. Resmi propagandanın demagojilerin aksine, PKK'nin gelişmesi, Kürt toplumunda kök salması, genişlemesi onun Kürt ulusunun siyasal ve toplumsal ihtiyaçlarına denk düştüğü, bu ihtiyaçlarına karşılık verdiği içindir. Yoksa hiçbir kökü dışarda örgüt, hiçbir "üç -beş eşkiya" NATO'nun en sayılı orduları karşısında 1o yıldır eşitsiz bir sı lah lı mücadeleye, siyasal baskı ve yıldırma kam

..... ~ Şubat-Mart

/1995/8-9


HUKUK panyasına karşı dayanamazdı.

Hiçbir zor ve tehdit, daha gelinlik çağına rağmen PKK da dahil hiçbir Kürt örgütünden Kürt ulusuna yönelik düşmanca Kürt delikanlılarının silahlanarak bir söz, bir yönlendirme duyulmamıştır şimdiye kadar. Hepsi ne kadar ulusaldağa çıkmasına, yokluk iyınde savaşı göze almasını sağlayamaz. Toplumsal demokratik talepleri öne çıkarırlarsa çıkarsınlar her zaman başta Türkler olmak olayları, gerçekleri bilmesak sadece devletin resmi yayınlarından olaya baksak üzere, Arap, Fars, Ermeni, Azeri, Süryani birlikte yaşadığı halklarta kardeşliği bile görünen çıplak bir gerçek var: Son 10 yıl içinde 10 binden fazla gerilanın vurgulamayı ihmal etmemiştir. Hiçbir Kürt örgütlenmesinin halklar arasında öldürüldüğü, bir o kadarının da yakalandığı belirtiliyor. Halen dağlarda bulunan düşmanlığı, kin ve husumeti kışkırttığına tan ık olunmamıştır. Eğer tersi olsaydı, binlerce gerilla olduğu da yine resmi makamlarca kabul ediliyor. halklar arasında kanlı ve vahşi bir boğazlanmanın yaşanmayacağım kim iddia Hangi yabancı devlet, hangi gizli istihbarat servisi TC'nin bile ulaşamadığı köy edebilir. çocuklarını savaşmak için "kandırmış" olsun? PKK mücadelesine bu katılım, Bu olgu , hem KUKM örgütlerine egemen olan sosyalist siyasal kültür ve Kürt ulusunun hemen her evinde, her ailesinde bir "gerilla" olduğu, bir "siyasi tutyaklaşımdan, kaynaklanmadır, hem de onların "terör" örgütü oldukları yolundaki sak" olduğu gerçeğini gösteriyor. Her Kürt ailesinin, her Kürt ocağının bu resmi propagandanın temels i z l iğini kanıtlamaktadır. savaşın içinde, aktif veya pasif tarafı olduğunu gösteriyor.. Bu konuyu şöyle bağlamak gerekir: Kü r t u lusu üzerin de yü r ütülen Kısaca toplumsal ve siyasal olgular TC Devletine, ordusuna karşı silahlı sömürgeci şiddete karşı her türlü direnme, o zo rb a lı ğ ı b o şa çıka rma ça bası mücadale veren bir örgütün kitlelerce desteklandiğini gösteriyor. Kürt ulusunun meşrudur. Çünkü s ilahlı zo rbalık, siyasal şiddet ona boyun eğilerek d eği l , bu devletin rejiminden, politikalarından koptuğunu, artık jandarma karşısında el ancak karşı konularak geriletilebilir. Militarizmi gerlletmeden, ne Kürt pençe divan veren, Kürt'ün çoktan ölmüş olduğunu gösteriyor. ulusunun kendi kaderini kendisinin tayi n etme koşulları; ne to pluma Kabul edilmek istenmeyen olgu budur. özgürlük, ne de demokrasi o lan aklıdır. Elbette PKK eleştirilebilir , siyasal yönDolayısıyla militarizme karşı temleri, kullandığı mücadele araçları, verilen mücadelenin yapılanması tartışılabilir. Fakat toplumTü rkiye'de t ı kanan demokrasi saVsiyasal bir gerçeklik olarak, toplumun yolunu açan tek anahtar Kürt ulusu üzerinde yürütülen sömürgeci şiddete bir ihtiyacı olarak ortaya çıktığını ve o olduğunu unutmamak gerekir. ihtiyaçlara cevap verdiği ölçüde de varolKürdistan sorununun adil, karşı her türlü direnme, o zorbalığı boşa çıkarma maya devam edeceğini kabul etmeksizin barışçı ve kalıcı bir tek çabası meşrudur. Çünkü silah lı zorbalık, siyasal de hiçbir "çözü m" üzerinde de çözümü vardır. O da kendi tartışı lamaz. kaderini tayin hakkıdır. Kendi şiddet ona boyun eğilerek değil , ancak karşı konuSorun'un PKK'nin uyguladığı şiddet kaderini tayin hakkını kullanyöntemlerinin tartışılması olmadığı da larak geriletilebilir. Militarizmi geriletmeden, ne Kürt abil~r olmanın önko_şulu ..ise çok açık. Eğer öyle olsaydı, bizzat PKK ulusunun kendi kaderini kendisinin tayin etme BAGIM-SIZ LIK ve OZGURönderi Abdullah Öcalan'ın sayısız kez, LÜ K olduğu yadsınamaz. koşulları ; ne topluma özgürlük, ne de demokrasi silahlı mücadeleye şartlanmadıklarını, Çünkü bağımsız ve özgür siyasal barışçıl yöntemlere de hazır olanaklıdır. olmayan bir ulusun kendi olduklarını açıklayan demaçieri varken kaderini tayin etmesi mümkün Kürdistan sorununun adil, barışçı ve kalıcı bir tek bu tartışma yürütülemezdi. Aynı örgütün değildir. Özgürlüklerini çözümü vardır. O da -kendi kaderini tayin bakkıdır. Türkiye'nin siyasal sınırları açısından bir savunup, geliştirilebilmesi değişiklik amaçlamadıkları çağrıları, mümkün değildir. Kendi kaderini tayin hakkını kullanabilir o lmanın açıklamaları da, tartışmanın "terö r", Kendi kaderini tayin önkoşulu ise BAGIMSIZLIK ve ÖZGÜRLÜK olduğu "amaç· ekseninden çok "temsil" soruhakkının kabul edilme nuna kaydığını gösteriyor. koşulları, ulusal ku rumları n yadsınamaz'. Çünkü bağıms ız ve özgür olmayan bir Sizce artık Kürt ulusunu dört parçave örg ütlenmel er i n ulusun kendi kaderini tayin etmesi mümkün d a ne s ömürgeci r ej i mle r, n e d e m eşr u i y eti n i tanı maktan onların kurmayları temsil etmiyor. değildir. Özgürlüklerini savunup, geliştirilebilmesi geçer. Kürt ulusu kendi siyasal örgütlenTarih, "terör" örgütü sayılan mümkün değ il dir. m eleri, kend i ulusal k ur u ml a rını ama ulusal ve toplumsal ya ratıyor. Onlara sahip çıkıyo r. Kürt meşruiyet zemin i taşıyan ulusunu ulusal kurmaylar, Kürt ulusuörgütlenmelerin er veya geç nun çeşitli toplum sa l sınıf v e tanınmak zorunöa taba kalarını Ise onlar a dına politika kalındık l arın ı gösteri -yor. üreten siyasal örgütlenmeler temsil ediyorlar. Kürt siyasal örgütlenmelerinin Dünya kamuoyuna ençök sunulan BARIŞ sürecinin, israil Devletinin yıllarca CEPHE, Ulusal Kongre, Parlamento gibi örgütlülükler oluşturdukları ise bilin"terörisf ilan ettiği Filistin Kurtuluş Örgütünü, Filistin Halkının yasal ve tek temsilmektedir. cisi olarak kabul etmesiyle başladığını hatırlamak yeterlidir. Ama "Barış " Bütün bu olgular Kürt Ulusunun Kendi Kaderini Kendisini Tayin Hakkın ı kulkoşulları içine sindiremeyen Filistin'lilerin başka örgüilere yöneldikleri, onlara lanma bilincine ulaştığını gösteriyor. Yani , Kürt ulusu kendi ulusalltoplumsal toplumsal destek vermeye başladıkları da unutulmamalıdır. dinamikleri üzerinde, ülke zemininde özgür ve bağımsız yapılanmaların ı lrkçı Güney Afrika yönetimi ise yıllarca "terörist" ilan ettiği Ma nd efa'y ı hapisyaratıyor. haneden çıkarmak Devlet Başkanı olarak selamlamak zorunda kalmıştır. Tarih Sorunun sadece bir örgütle bağlantılı olmadığını da çok i~·i görmek acı derslerle doludur. zorundayız . PKK olmasa ve dağılsa bile, siyasal/toplumsal tabanı , ortamı ispanya Bask sorununda, ingiltere'de Irianda sorununda, dotaylı ya da varoldukça başka PKK'ler başka örgütler oluşacaktır. Onun için "PKK'yi bitirme" doğrudan ama muhatapların kendileriyle konuşarak sorunların çözü lebileceğini mantığı içinde savaş yürütenler, soruna adil, kalıcı barışçı ve eşit hak ve özgürgösteren son örneklerdir. lükler temelinde yaklaşmadıkları sürece hiçbir şeyi bitiremezler. Irak rejimi de yıllarca "eşkiya" dediği KOP, YNK gibi Kürt örgütleriyle oturup Temsil sorunu o kadar önemlidir ki, resmi yetkililer sık sık "biz eşkiyayı muhatuzlaşmak, sorunlarını anlaşmalar yoluyla çözmek gereği duymuştur. ap almayız" diye demeç verirler. Oysa TC'nin Güney Kürdistan'daki silahlı Kürt Bütün bu örnekleri tartıştıktan sonra "teröre karşı mısın" veya "terörü destekörgütlerini, onların liderlerini muhatap olarak aldığını, tan ı dığ ı nı biliyoruz. Bu liyor musun" diye yapılan resmi dayatmaların hiçbir anlamı ve önemi olmadığını olgu şunu gösteriyor, bir örgütün başlı baş ı na silahlı olması, onun tanınması ve vurgulayarak geçelim. "terör" örgütü sayılmasını getirmiyor. Kendi koşullar ı n ı zorla dayatma politikasından kaynaklanıyor sorun. Kaldı ki sınıflı bir toplum olan Kürdistan'da pekçok siyasal örgütlenme mevcuttur. Bunların herbirinin ayrı programatik görüşleri , çözümlemeleri, farklı sınıf ve Topyekün Savaşa Karşı Topyekün Direniş! tabanları, dünya görüşleri var. Birçoğunun örgütlenmesi çok daha eskilere Çok değil iki yıl önce, zaten sürdürülmekte olan politikanın adı askeri ve sivil dayanıyor. Örneğin PSK, PRK-Rizg ari, Kawa, Yekbun, PiK, RNK/KUKyetkililerce konuldu: TOPYEKÜN SAVAŞ... . TSKKKP, PRNK, PDK, TS gibi örgütler var. TC bunların da hepsini yasa-dışı ve Topyekün savaş'ın anlamı, yalnız gerilla'ya ve Kürt siyasal örgütlenmelerine bölücü kabul ediyor. Örneğin; mahkemenizde başka bir dosyadan yargılandığım karşı değil, halka karşı da savaşmaktı. Toplumun bütün kesimlerinin terörize davada olduğu gibi, hiçbir silahlı eylemi, askeri yapısı olmadığı halde Kürt edilmesiydi. Bu savaş yalnızca Kürdistan'la sınırlı değildi, bütün Türkiye, Avrupa örgütlenmelerinin hepsine "terör" örgütü deniyor. kısaca Kürt ulusal muhalefetinin olduğu her yer. Yalnızca askeri bir savaş değildi Burada amaçlanan şey muhataplıktan d ı şlamak, meşruiyet tanımamak için bir bu, siyasal, ekonomik, diplomati~ . kültürel, ideolojik, ahlaki her alanda bir etiket takma sorunudur. Yoksa Kürdistan toplumundaki şiddetin kökeni ve savaştı. siyasal yansımaları konusunda olabild iğince tartışmaya açığız. Hele hak ve Elbette bu topyekün savaşa ka rşı ya p ı lması gereken şey de topyekün özgürlükler mücadelesini yapan, aynı zamanda ulusal aydınlanma ve diriliş dlrenmektl. hareketi olan KUKM adına hiçbir vahşet olayının kutsanması, onaylanmas ı söz konusu deği ldir . Sadece şu örnek bile son derece çarpıc ıdır. Bu kadar zulme haks ızlı - a u ra an ve bu kadar baskı ko ullarında olmasına gelmemiş

Kürt

kızlarının, bıyığı terlememiş

Sibat-Adar /1995/8-9


Nehri'nde yüzen çocuk görüntüleriyle "su lh ve sükun" görüntüleri yaratmaya Topyekün savaş yalnızca köyleri değil Şırnak, Kulp, Uce, Hani, Çukurca gibi çalışanl ar Cumhurbaşkanı Demirel'in ağzından ; "Fı rat'ın kıyısında bir keçi kaynice kenti ağır silahlarla harabeye çevirdi. Yurtsever potansiyelin yoğun olduğtı. bolsa onun h esabını soracak devlet gücü' nden sözetmesinin üzerınde çok kent ve kasabalarda, Kürt entelijansiyasını imha kampanyası sürdürdü. Yüzlerce geçmediki devletin bı r akın Fı r a t' ın kı yısını , metropollerde bi l e savaş aydın failı meçhul cinayetlere, faili belli bir tarzda götürüldü. çılgınlığından medet umduğunu gösteren örneklerle çal kal andı. Topyekün savaş halka ekonomik ambargo uyguladı, Kürt yurtseveri olmakta Avukat Medet Serhat ve Avukat Faik Candan'ın katiedilmeleri birer örnek. direnen esnafı , tüccarı, küçük üreticiyi çökertmeyi önüne koydu. Buna karşılık Ve, aynı gece dört bürosu birden bombalarla havaya uçurulmaya çalışı lan işbirlikçi ağaları, onların çetelerini silahlandırdı, besledi. Kürdistan'da üretım dışı Özgür Ülke gazetesi.. Özgür Ülke'nin bombardıman edilerek yokedilmeye ve ajanlıkla, muhbirlikle, katillikle geçinen maaşını devletin ödediği asalak, lümçalışılması ve bu olayın AGiK gibi, Gümrük Birliği gibi TC için önemli dış politika pen bir sı nıl yarattı. görüşmelerinin arifesine rastlaması , savaş çı lg ı nlığının varlığını , umarsız boyuTopyekün savaş, Kürt aydınlarına, gazetecilerine karşı da bir haçlı seleri tunu gösteriyor. başlattı. Onlarca değerli aydın· yine faili belli cinayetlere kurban edildi. Onlarca Özgür Ülke gazetesi, Başbakan Tansu Çiller imzasıyla yayınlanmış 30 hapishanelere yollandı , cezalandırıldı. Cezaevlerindeki baskılar katmerlendirildi. Kasım 94 tarihli bir talimatı yayınladı. Daha önceki Özel savaş emirleri gibi çok Siyasi tutuklu sayısı 1O bini buldu .. açık bir "SUSTUR" direktifinin, ardından hükümetin olayı zımmen kabul eden Meclis'teki DEP milletvekillerinin ırkçı şoven ayinlerle dokunulmazlıklarının açıklamaları yaşanmakta olan kesrnekeşi göstermesi açısından ibret vericidir. kaldırılıp darağacına gönderilmek istenmaleri de topyekün savaşın bir uzantısı Evi barkı bombardıman edilen, köyü ocağı yakılıp yıkılan bir hal kın sesi olan olarak gündeme gelmiştir. Siyasi partilerin Anayasa Mahkemesi'nce basın-yayın yayın organların ı n idari yöntemlerle, olmazsa yargı, olmazsa bombayla imha organlarının mahkemelerce kapatılması da bu politikanın bir uzantısıdır. edilmeye çalışılmaları rejimin korku ve setaletini yansıtmaktadır. Devletin bütün kurumları bu topyekün savaştaki rollerini harfiyen yerine getirFakat Özgü r Ülke etrafındaki dayanışma ve yayının her ne olursa olsun mişlerdir. Basın bu kampanya sırasında tamamen susmuş, herşeyi gözlerden sürdürülme kararlı lığı , anti-sömürgeci güçlerin bilinç ve direnme sevı yesini de kaçırmaya, her olayı çarpıtmaya uyarlanmıştır. göstermektedir. Bu bahar olmadı , öbür bahara vakit kestirmeleri ile uzatılan "Topyekün Savaş" Temmuz ayında Sterka Rizgari dergisine yapılan baskın ve provakasyon, toplumsal dengeleri daha çok alt-üst etmekten, Türkiye'nin ekonomisini tam bir ekipman l arımıza, arşiv l erimize el konulmasına da aynı tür uygu l ama l arın felakete sürüklemekten başka bir işe yaramadığı gibi; yansımaları olduğuna kuşku yoktur. Dış kamuoyunda başlangıçta elde edilen destekde tam zıddına dönmüş TC'nin uluslararası bütün platformlardan dışlanmaya başladığı bir başaşağr gitme süreci başlamıştır. Öyleki, Avrupa ile planlanan Gümrük Birliği bile, bu "Topyekün Savaş" çılgınlığının giderilmeyen sonuçları yüzünden ertelenmak ve Burada Avrupa ve ABD tavrına'da kısaca TC en yakın müttefiki ABD'nin silah ambargosuna uğramak üzeredir. Buna karş ı n Kürdistan' ı n demografik yapısı çok vahim ve beklenmedik değinmek gerekiyor. biçimde deşilmiştir. Her yandan kan, sefalet, yokluk fışkırmaktadır. Türk burjuvazisi, Roma antiaşmasından bu yana Avrupa topluluğuyl a birleşme Topyekün savaş hiçbir şeyi çözmediği gibi, daha ağır sorunların faturası daha iradesini ortaya koymuştur . Aradan uzun yıllar geçmesine rağmen Türkiye'nin yüklü ödenecek hesapların oluşmasına yol açmıştır. ekonomik ve siyasal yapısındaki sorunlar bir türlü çözülemedi ve birleşmenin Örneğin, Kürdistan'da zorla göçettirilen Kürt koşulları oluşturu lamadı. köylülüğü şehir merkezlerine ve metropollere Diğer yandan, Avrupa Birliğini oluşturan öbek öbek yığılmış durumdadır. Düzeni baş l angıçtaki koşu ll arın da çekirdek Kürdistan 'da zorla göçettirilen Kürt bozulan, üretim süreçleri parçalanan hele değ işmesiyle birlikte Türkiye gibi 15 milyhele toprağından koparılan köylülüğün bu köylülüğü şehir merkezlerine ve on işsizi, ekonomik ve toplumsal ağır cezalandırma karşısında pasifize olacağını sorun ları olan 60 milyonluk dev bir ülkeyi durumyığılmış öbek öbek metropollere sanmak yan l ıştır. Tersine bu , Kürt içine almaya pek de hevesli değildir. dadır. Düzeni bozulan, üretim süreçleri köylülüğünü siyasal radikalizmin en keskin Fakat Avrupa, Türkiye'yi büsbütün de ögeleri haline getirecek bir olgudur. dışiayıp "pazar" ve "yatırım alan ı" olarak parçalanan hele hele toprağından Sömürgeci stratejisilerin fena halde ekonomik hinterlandında ka l mas ı nı da koparılan köylülüğün bu cezalandırma yanıldıkları bir olgu var: Kürdistan ' ın istemektedir. Bu ikilem adeta çizgi haline demografik yapısıyla oynamak, belki ulusun karşısında pasifize olacağını sanmak gelmektedir: Ne Avrupa'n ı n içinde, ne de bir bölümünü toprak zemininden koparır ama • dışında.. büsbütüh yanlıştır. Tersine bu, Kürt köylülüğünü kesinlikle çözmez. Özetle sorunun bir yanı Türkiye' nin Yak ı n tarih pekala topraksızda ulusal siyasal radlkalizmin en keskin ögeleri yapısa l olarak Avrupa Bir l iğine hazır sorunlar yaşanabileceğine tanıklık etmiştir. ol ması kadar Avrupanın da bu birliği canı olgudur. bir getirecek haline Bu vesileyle ulusal-yerel bir sorun ulus noktasında istemediği gönü lden lararası kanserli bir hastalık olan mülteci kesişmektedir. Avrupa ortaklığının çeşitli sorununa, mülteci uluslar sorununa dönüşür. Türkiye'ye uygulanan organ l arında Zaten enternasyo-nalize olan Kürt ulusal sorunu bu vesileyle daha çok alana ve "demokrati kleşme ", "insan hakları" , "Kürt sorunu" vb. türünden baskılar bir daha sık biçimde çözümü dayatan bir sorun olarak kendisini dayatır . yanıyl a iç demokratik kamuoyunun tepkilerini yansıtmaktaysa da, bir yanıyla da Metropollere yığılan Kürtlerin oraya entegre olma l arı bir yana, mevcut şo ­ Türkiye'yi dışarıda tutma çı zgilerinin bahaneleri olarak kullanılmaktadır. venizm ve ekonomik sömürü şartlarında, daha önce entegre olmaya başlamış Bunu Avrupa Topluluğu organlarının "saf" olarak demokrasi ve insan hakl arı Kürt topluluklarını da kendi çevresinde, tersine bır etkileşim sürecine sokarak savunucusu o l duğu ve Kürt sorunu ko n usu n dakı samimiyeti konusundaki koparmaya başl ayacaktır . yanılgıları belirtmek üzere özellikle vurgulamak istiyorum. Büyük şehirlerde birbirini anlamadan ve çıkarları çatışarak yaşamak zorunda Gümrük Bir li ği ise Avrupa Bi rlıği ' ne zarars ı z bir eklemlenme biçimi olarak bırakılan yığınlar için saat geriye doğru daha süratle ilerlemekte ... Şehir Türkiye'nin önüne ç ıkm ı ş bir fırsat veya kazan ı lmış bi r hak gibi duruyor. Fakat vareş i arına toplanmış, yoksulluğun sınırlar~nda , işsiz , kadersiz, aç yığınların , Türkiye'nin ekonomik ve siyasal üst yapıs ındaki siyasal sorunlar bunun bile güç Kürt getiolarının yaratacağı toplumsal depremler metropolleri her an hara-beye o l acağını gösteriyor. çevirebilir. Gümrük Birliği ve Avrupa Bi rli ği yolu Kürt ulusal demokratik hareketi için Hele metropollerdeki Kürtlerin , işsizliğin , kültürel uyumsuzluğun , suçun önemli değiş i mler getirecektir. Birincisi: O rtadoğu'daki sömürgeci devletler kaynağı gibi görülmesi ve ekonomik sefaletle beraber polis baskısının, arasında pay l aşı l mış olan sömü rge K ü rd i stan ' ı, Türkiye parçası ile birlikte çatışmaları daha da körükleyip sorunları daha da azdıracağını tahmin etmek için Avrupa ' nın da ortak söm ürgesi haline getirecektir. Do l ayısıyla Kürdistan'ın kahin olmaya gerek yoktur. sömürge statüsünden kaynaklanan siyasal ve toplumsal sorunlar da Avrupa'n ın Nüfus hareketinin önemli bir başka boyutu da Kürt ulusal hareketinin kentlerdoğrudan muhatap lı ğı na girecek .. ine kavuşma sürecidir. Kırsal tabana dayalı ulusal hareketi sindirmekle başarısız Bu da Kürd i stan 'ı n art ı k klas ik sömürge olarak tutulmas ı olanakları ve olan sömürgeci rejimin, şehir ve metropol ayağı da güçl enmiş bir ulusal hareketi ihtiyaçlarının önemli ölçüde ortadan ka l kacağı siyasal ve ekonomik bir ortamın massetmesi olanaksızdır. oluşması demektir. Özetle "Topyekün Savaş" pol itikası , dayattığı politikanın çaresizliği açısından Bu durumun doğrudan siyasal etkilerinden bir diğeri de: Avrupa gibi ulusal varolan sorunl arı hafifletmek yerine onları daha da azdıran , kangren haline sorunlara ve Kürdistan sorunu na yabancı olmayan, ge lişkin sömürgecilik deneygetiren yaygınlaştıran bir rol üstlenmiştir. imlerine sahip bir topluluğun Kürt sorununun çözümü için kendi normlarını daha Gelinen süreçte devletin çeşitli aygıtları arasındaki ulusal mutabakatın kayve doğrudan bir biçimde dayatması olacaktır. Bu normların bir yanını "red, fazla bolduğu ve değişik çözüm arayışlarının yeniden başladığı görülmektedir. Fakat inkar ve kaba zora dayanan klasik sömürgeci" yöntemlere karşılık , TC devletinin savaş ve şiddet yanlısı militarisı çekirdek tüm kurum ve yapı lara egemendir. üniter yapı sı ve sınırların değişmezliği prensiPteri içinde Kürt kimliğini n, içten içe yürüyen ama dışa da yansıyan şiddetli bir çatışmanın yaşandığı Anayasal güvenceler içinde tanınması oluştu rur. dikkatlerden kaçmamaktadır. Bu yıl "sonbaharda terörün belini kırıp gündemden düşürmüş olacağım" diyen Avrupa bir yandan Ankara' yı bu yönde zorlarken, diğer yandan da radikal, Doğan Güreş, neşeli emeklilik sahillere çekilirken, Kürdistan'da herşeyin eskisinsosyalist bir bağımsızlıkçı muhalefetin tasviye edilmesi içinde Türkiye'ye askeri den beter olduğunu herkes bilmektedir. Kendilerini başarılı göstermek için Fırat ve siyasi desteğini sürdürecektır.

ı- i / ~ ~· l 'ı ~'t

Şubat-Mart

/1995/8-9


HUKUK Ne varki zaten Kürc:stan devrimi, kendisi klasik sömürge koşullarını ortadan kaldırmış ve sorunu bölgesel/ulusal bir çözüm noktasında dayatmıştır.

~~

~

. ii6RL(N BAROsU ·KöN?f:A~Dir

_;,,::,:rpeR~i.~lz ·sıi:iiie1''Al{~·RızA D.i~Ç·iN;'fJ~iluştl~~NA ~TtLorıif::~

Sonuç Olarak On yılda yirmibeşbinden fazla insanın ölümüne, milyonlarca insanın kendi ülkesinde mülteci haline gelmesine, derin ekonomik ve toplumsal sıkıntılar içinde dört bir yana savrulmalarına neden olan bir sömürge savaşı yaşanıyor ülkemizde. Bu savaş yalnızca insan kaynaklarını tüketmekle kalmıyor , insanı değerleri, ahlaki, moral değerleri tahrip ediliyor. Kanayan sadece Kürt ulusunun kesik damarları değildir, insanlık da kan kaybetmektedir. Bu vahşeti ve barbariiğı ne insanlık adı?a, ne islamiyel adına, ne sosyalizm ve ne de devletin yüksek çıkarları adına hiçbir insan

savunamaz/savunulmamalıdır .

Kürdistan sorunu bır dunya sorunu olmuştur. Güney Afrika da ırkçılık sürdükçe biz burada nasıl rahat edemedikse, Kürdistan üzerindeki zulüm ve zorbalık sürdükçe de dünyanın başka herhangi.bir yerindeki insanların rahat etmesi mümkün değildir. En ,1>aşta da Türk toplumu bu savaşa, bu zulüme seyirci kalmamalıdır. Ona ortak olmamalıdır. Biz Türk halkını da çok seviyoruz, saygı duyuyoruz. Ortak değerlerimiz var ve ortak bir geleceğimiz de olacaktır. Ama büyük bir üzüntü ve esefle söylemek gerekir ki, Türk toplumu, genel anlamıyla, Kürt ulusuna karşı görevlerini ve sorumluluğunu yerine getirmemektedir. Ağzını açan Kürt'lerle kardeşlikten, etle tırnak olduklarından, ortak kan ve kültürden geldiklerinden vb. dem vurmakta yarışıyor. Ama Türki~e'nin 200 trilyonluk gelirinin Kürdistan'daki kanlı savaşa akıtılmasına •·vatan millet" edebiyatı arkasında ne yazıkki ses çıkarmamaktadır. Hem kendi çocuklarını, hem Kürt gençlerini telefeden bu savaşa "dur" diyememekte, çirkin politikacının şöven histeri gösterilerine sessizce ya da onaylayarak katı lmaktadır. Kürt ve Türk toplumlarının alınterierinden çalınan değerlerin muhbir, ajan, korucu, kontra ç.etelerine akıtılmasına "dur" diyememektedir.. Türk topulumunu bir kez daha "kardeşlik"

9.3.1995 günü Konya DGM'de görüle.n Dinç'in duruşmasına devam edii-

Av.Rıza

di. Duruşmaya, Berlin Barosu temsilcısinin çok sayıda avukat a yer ald ı. Temsilcinin duruşma sırasında resim çekmek ve konuşmaları teybe kayıt etme talebi mahkeme heyeti tarafından rededil- ~----;ııı yanısıra

di.

Av.R ıza Dinç'in gözaltı sırasında yoğun işkencelere maruz kaldığ ı ı , dava

~~ii--lll:::~

dosyasında işkence gördüğüne dair rapor bulunduğu , bir hukukçunun polis

tarafı ndan deği 1 savcı lı k tarafı ndan ifadesinin alınması gerektiğini ısrarla savunan avukatlara karşın duruşma savcısı ;"...Türkiye'de insan hakları ihlal edilmiyor, ayrıca işkence de yoktur. Aramızda yabancı heyet var, dikkatli konuşun· diyerek müdahale etti. Dava avukatları savunmaianna devam etmeleri üzerine bu kez mahkeme başkanının müdahalesiyle karşılaştılar Başkan, " ... dediğiniz gibi Türkiye'nin imza attığı Avrupa insan hakları sözleşmesi ile davamızın bir ilgisi yoktur, bu tür şikayetlerinizi bakanlığa bildirin .... işkence yaptığı iddia edilen polisler hakkında soruşturma açılmıştır" dedi. Yaklaşık bir saat süren duruşma sonunda tutuklu olarak yargılanan Serdar Yüce ile Mehmet Şah Kılıç'ın tahliyesine, diğer tutsakların ise tutukluluk hallerine devam kararı verildi. Duruşma 11.4.1995 günü saat 11.00'e ertelen· di. Duruşma boyunca bütün konuşmalar tercüman aracılığıyla ingilizce çevrilerek Berlin Barosu ternsilcisine aktarıldı. Duruşma sonrasında temsilci meslekdaşı Rıza Dinç'le görüşmek isteğini Adiiye'ye giderek Savcıya bildirdi. Savcıyla yapılan yarım saatlik görüşmeden sonra izin verilmesi üzerine cezaevine idildi. Ancak, ardi an l arın " abancı

uyruklu olduğunuz için görüş yapamazsınız · demesi üzerine, savcı ile tekrar görüşüldü . Açık görüş için yarım saatlik bir zaman tan ındı. Rıza Dinç ile kısa bir süre görüşen temsileiye duruşma hakkındaki düşüncelerini sorduğumuz ­

da, " ... Mesleğim boyunca ilk olarak böyle bir yargılamayla karşılaştım. Heyet olarak dört kişi belirlenmişkan yalnız bir in sanın karar vermesi -duruşma savcısını kasdederek· ve hep onun konuşması çok ilginç, resim çekmeme ve ses kaydı yapmama izin verilmemesini bir türlü anlayamadım. Burada gördüklerimi rapor haline getirerek baromuza sunacağım.

Dinç'in yaşadığı

Meslekdaşımız

davasını

sürekli hayreti dile getirdi.

Sayın

izleyeceğiz"

Rıza

diyerek

Störka Rizgari /istanbul

söyleminin içini doldurmaya , kendi sömürgeci militarisi rejiminin politikalarına ortak olmamaya : kirli savaşa kahlmamaya . ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~ eşit

hak ve özgürlükler temelinde Kürt ulusu· nun da kendi geleceğini kendisinin serbestçe belirlemesinin koşullarının

RECEP MARAŞLI VE ARKADAŞLARININ TUTUKLUL UK HALLERi DEVAM EDiYOR

oluşturulacağı

özgürlük ve demokrasi ortamına destek vermeye çağırıyorum . 22.1 2.1994 Recep MARAŞLI Sağmalcılar Cezaevi C.13 Bayram paşa/istanbul

Temmuz 94'ten bugüne kadar tutuklu bulunan Kornal Yayınları Genel Yayın Yönetme Recep Maraşlı ve arkadaşlarının duruşmasına 16 mart günü devam edildi. Duruşmada, savunma avukatlarının tahliye talebi ve_ bilgisayarların şahıslara ait olduğu , tümünün faturalarının dosyada bulunduğu bu neden le bilgisayarların taraflarına verilmesi talebi rededildi. Tutsakları n sabıka kayıtlarının gelmediği gerekçesiyle duruşma, 4 mayıs ı 995 günü, saat 2.30'a ertelendi. Sterka Rizgari/istanbul

Sibat-Adar /1995/ 8-9

KEYFi UYGULAMA YI PROTESTO Sağmalcılar Cezaevi'nde tutuklu bulunan Yazı işleri Müdürümüz Mete DEMiRKOL 9 Mart 1995 tarihinde yapılan duruşmaya çıkmadı.

Cezaevinden mahkemeye getirilirken üst

araması yapılan tusaklar, istanbul Devlet

Güvenlik Mahkemesi'nde ikinci bir kez aramaya tabi tutuluyorlar. Bu aramayı kabul etmeyen Yazı işleri Müdürümüz Mete Demirkol mahkemeye çıkmayarak uygulamayı protesto etti. Savunma Avukatı, müvekkilinin getirildiğini ancak,mahkem e salo nunda olmadığı için savunma yapamayacağını ve uygulanmakta olan ikinci aramanın keyfi ve insanlık onurunu rencide ed ici olduğunu belirterek durumu protesto etti. Duruşma 27 Nisan 1995 tarihine 10.30'a ertelendi. Sterka Rizgarilistanbu l

35


HuNEROÇANO

.

'

"'·

1992

l-•.·. :!:·--~~--~~

:_:.::.....o•• :-~: :_:.~~;:;;;;:;~~::t:::::e::::%%:::::c:::~"'::X:;;=:::;;(.:::::;x.;;:;;-:~-!:~~..;:..~.:::':!::;.,.;.;...;.;.,.;;;.,.;k~»~-:.!.-. J:..•.s:; ....,;::;.w.·.,·.·. ,>........(-.·9!•<.-~.---::;..-.·.·..

'J$••·.·.-.w.·§:~~::::::·:::::·~::·~:";,

alikariya giyani ü madi ya ji gel te ye. ware xebata me da, gelemşa tewra Di İ' Enstit~ya Kurd i 18'e Nisana 1992'ande li Stenbole ji aliye rewşenbiren welatparez va bi ji k~mbüna kadroyan te. Kurd~n giran 9 ku ll metropolan <4jin bi tirk1 diramin, i! -~ kesan hat hilbl)artm O jt blft ve Komlleya Karger encumenel<i zanyar (Zman, Dirok, Weje, ohw.) ~ di jiyana wan de zimane heri gring tir ki ' :~ ye. Bandora ve yek~ li ser nüser~n me 1' p~k ji, bi awaki eşkera tEl ditin. Gelsınşen ' oJ Karger Korniteya Endema va nD ji ande 1994 Nisana Kongreya Enstituya duyemin 18'e { •~ abori ji, li .hember bi revebirina xebaten ~~ %· encumena hat hilbijartin ü xebata xwe dom kirin. f He dema vebüna Enstituya Kurdi ji aliyen dewleten qolonyafista O dagirker hilanina tabaile @ me ast engi.yek giran derdixe p~şiya me. ~ bawer in, di peşeroje de van ~:· ye sa_z~rr:ane ji xwe r: ki~ibOn meqset O bi henceten xwe ü po/isen xwe le gerine li ser Entituya ~ Em gelemşen xwe JI Mdi hedi çareser bikin ~- Kurd1 kmn D dest danm li ser dokuman, belge, disket O hw. tabe/aya wi hi/an in oji dura ji ji hela i • ü xebat~n xwe yen zanistı: qenctir ü ' :~ hezen dagirker deriye wi hat şikandin. Mjatir bidominin. .ı u t X~bata netewa Kurd nzman, dirok, çand, weje O pişen O hw. Ji aliye dewleMn qo/onya/ist e fro yekitiya. zirnan il altaba Kurdi . • { dagJrker ta/an kirin {ı dixwa:in ji ho/e ca?i~~· MJ p~k nehatiye. Di ziına.ne Kurdi de, ji B~w_er~ya me ewe ku EnstJtuya Kurd1 ll d1p qolonyaiJst dast bt xebat O bemameyen xwe yen ~, · . aliye zara va., a.lfabe il nivise ve gelek ' .,,, zamstt bJke. ~

~

J

~::~~~:'ln~n~/e~; ı~t ~~:r~~;~~~~:: ;:;g~ ~ ~r:oa~r~~~;~aN{!oa;~e;! ~:,;=~ ~~~ı:; i

hat.

:e

t

t

~:: .Bivi avay~ el}1_.bi endamen Komita Karge~ir_a Enstituya Kurdi Hevpeyuvinek çekir [: ve hevpeyvıne Jl xwendevanan re peşkeş bıkın. ~

f:~~:=:=:=x :::=::.. :x:: =~-: ;:. .: :;: .: : . -.-::: .::=:. :-: -~

ı

• • ,_ :-:.

t ~

:~- ~= . ~·:::::;:.~::·*:-:::;;:~=~=::~=:~::·::::=·=: : :=:=: : : : ·: :;~. ~-===~=:=:=:=:=:~::::=:::::=:"-::::<::::-:·~=-*'~::::.-:;-=~=~=:::::~:~~~:::::=:::::-::·::::=~~::::-:;:::;:ı:.-::::~::::=:=~=:::::::=:::::=:::::=:::=:~~====::::=:::=:-~::x::::::=:=:-:=:::;;:o.:>:=::t::«::«:~-:=:::-:ı»J

Enaa.men ;Ko~ıtaı:: iKaıJS:e~ma Enstttuye. iturdi ·. [. sazgehen İro ·· :. zanisti. " Bdjhat;JJ.Zad gel~ me yEl ll

~

<

e a) Han

di sazk.irina Enstituya Kurdi

! de rastiçi astengiyan bıin? :

o dixwazin t

b Bi çi fikri il ji bo Jqjan pewfstiyan

j Enstituya Kurdi hat sazk.irin'? · 1 • • Gel~ Kurd . di w ar~ ramyari ü ! leşkeri de, di v~ sedsal~ de nemaze di ! sal~n pişti 80'an de p~şveçünek ditbar i diyarı gel~n cihan~ kir. Di w ar~ çandi ; de, bi ta.ybetı: ji di war~ za.nine de, em ! pir şünda mane. Kem zede sazgeh~n me i yfm çandi, kovar ü rojnamen xwerü 1. Kurdi yen edebi ü folklorı: hene. L~ sazgeh~n gele me y~n zanistı: hema : hema tune ne. Li başüre welate me her · çiqas ji zü de ve zanko ü akademiyen Kurdi yen zanisti xebata. xwe didomlrıin ' ji, li ber pew1stiyen me kem dim.lnin. ve xebata wan di peşveçün ü sta.ndardbüyii na zarave me ye Sorani de rolek gırıng i list. Em kanin bi hesanı bibejin ku edel biyata. me ya sedsala bistan bi sorani l ye. L~ zarav~ me y~n din ji ber cerda ' dewleten dag1rker ü gelek sedemen cür- din di rewşeke pir xerab de - en ıı b ecur Ji bo ku em zaninEı bi zimanEı mane. · xwe yEl maderı: bidin gele xwe ye bakur . ji, diviyabü ku em dest biavejin

36

'

Bakur zanin~ bi zimaneki biyaıll hln dibe ü di xebat~ xwe de ketiye rewşeke ewqas xerab ku, ~di nikare zimane xwe ye madEıri di xebaten xwe yen zanisti de bikarb'ine.

e a) Li metropola.n sazgeh vek.irin, çi astengan tine peşiya we? H Ji bo her gel ü netew~. kana çand

ll erdnlgariya ku li ser dijin e. biyaıll, di şerten derbederiy~ de p~şvebirina zanin ü çande, ji bo geleki wek gel~ Kurd hatiye parçekirin ü belavkirin kareki gelek zor ü dijwar e. Em her çiqas li welate xwe di nav gele xwe de nexebitin ü ji niştimana xwe bi hazaran kilometreyi dür bin ji, gelek mirov~n me y~n welatparez en li wel~t ü li metropolen welat~n biyani dijin ji her all ve bi xebaten x:we yen çandi u zanisti xebatEın me zengintir dikin. Li hember asteng~n ji derbederiy~ . ten~ bi v1 awayi em dikarın bi ser bikevin. e Hiln ça. wa bi ser va.n as tengen

ü

zanin~

Li welaten

giring dikevin? •• Her ku diçe gel, ll sazgehen xwe

netewi xwedi derdikeve. Di van <4jwar de weki me li jor ji got, bi serketina van asten.g~n giring, li ser

y~n

şertim

nakoki a cildahi hene?

•• Here mixabin ev rastiyek me ya ı xedar a divEı roj eka bere were çareskırın e. Piraniya gel ü netewen l gerdüne ev problem bi sedsalan bere ; çareser k irine ·u ji qada guftügoye l rakirine. Le em ji ber cerd ü qedexekir- ' i~n dagirker ü metinger~n ji hezar sali zadetir e destür nedane gel~ me bi serbesti hejanen xwe yen netewi bipar~ze, p~ş ve bibe ü di na elvata hemdem de cih~ xwe bigire. İro gel~ me ji ber parçebün~ s~r alfab~n ji hev cüda bikartine. Hema hema temamia rewşenbirEln me di bikaranına aifaba latini ya Kurdi de hemrıkir in. Xebaten me y~n di v1 wari de bi sazgeh~n zanisti yen Kurdi yen din re Mj didomin. Ji % 85 e gel~ me bi zarav~ kurmanci diaxive. Piraniya ~n ku zaravan me yen Sorani, Zazaki, Lori ü Gerani diaxivin kurmanci fam dikin ü p~ zanin biaxivin. Li heremen ku du zarav t~n qisekirin, gel~ me y~ 11 we . dere her du zaravan ji bi hesani qise dikin. Li ser alfaba Kurdi ya bi tipan latini ya ku ji aliye Mir eeladet Bedirxan ü Roger Lescot ve hatiye çEıkirin de, ji we roj ~ heta Iro, li ser kemasi ü nepratikbüna we guftügoyen cürbevür h~j didomin. Em dikarın van guftügoyan di sexalan de berçav bikin. ı - Aifaba Bedirxaniyan alfabeke teküs ~ e. Tu guhertinek p~wist nine . ; GuftügoyEın li ser v~ m:ijare zirare etidin ; ziman~ me ye n1v1sL Di nav gele me de, Şubat-Mart

/1995/8-9


HuNEROÇANO di derbare zimane me ye nivisi de guman ü bebaweriye derdixine. Ji ber ve yeke dive em hema dev ji van guftügoyen keri: tişteki naye dev berdin. 2- Tipen bi kumik en di ve alfabEl de, ji ber ku di aifaba Tirki de tune ne, di nivisandina bi klawjyen Tirk de astengan derdixine peşiya me. Pratik nine. Dive ji van tipan yek an ji: du heb be kumik wek yen Tirki ben nıvısandin . Ji ber ku gele me him aifaba Tirki büye, van ti:pen bi kumik çewt bi lev dike. e eladet Bedirx an ev rastiya me bi temami: neditiye. Em nikanin alfaba xwe bi temami ji ya Tirki cih9 bifikirin. 3 a) Ev aifabe, ji ber tipek taybeti ya Tirki ü çar tip en taybati yen Fransisi, li her welateki dine ye ku aliaba Latirll te bikaranin le ev tipen taybatiyen Tirki ü Fransizi di alfaben wan de tune ne, em nikarin bi haceten nivisandine yen wan bi hesarn kurdi binivi:sin. Dive di şüna penç tipen bi kumik u niçik en ve alfabEl de pey. dengen zimanen Ewriipi ben bi cih kirin. : b- Ev alfabe li gor dengzamna Kurdi nehatiye çekirin. l Hemi dengen bingellin en Kurdi pe nayen nivisin. Eger ; em li gor dengzanina Kurdi bilivin ü hinek dengen nisbeta : wan a bikaranine kem e, bi peydengan binivisin, 26 tip : teri zimane me dikin. Di dine de tu neteweke ji bo zimane \ xwe hini gele xwe bike, alfaba xwe ne~iki ya neteweke l din nekiriye. .

; e

Ji bo yekftiya. zima.ne Kurdi xeba.ta. we heye?

•• Bela, xebata me ya di vi wari de didome. Le ji ber ; şerten dixwaze dür e. Di demeke kin de, ne mimküne . yekittya zimen pek be. Em niha tene dikarin ji bo ve : yektttye çend gaven bingehjn biavejin. İro, li gelek : welaten ku pirsen xwe yen netewi bi sedsalan e çareser kirine, le yektttya zimane xwe hej pek neanine hene. Rewşa zirnam ya İtalyaye di vi wari de minakeki ditbar e.

e

Dive yekitlya. zima.ne Kurdi ça.wa. pek be?

• • Li ser çareseriya ve pirsgireke du ditinen bingellin ı

hene. ı - Wek1 piraniya zimanen netewi yen dine, dive ' yekitiya zJ,mane me ji, bi serdestkirina zaraveki pek be. ; Ev zarav li gor kurmancan, Kurmanci, li gor Soranan ji t Sorani ye. Rewşenbiren me yen bi zaravan me yen din ı diaxivin dijberiya xwe ya li hember ve ditina serdestiya ; zaraveki li ser yen din dipareze, bi awaki eşkera ttnin ; zimen. 2 - Zim.ane netewi ye ku bi serdestkirina zaraveki pek ; be zirare dide zimane me. Dive hemi zaravan me ben standardkirin u di her ware edebiyat u çande de ben i bikarinin u ji bo peşveçüna wan çi pewist e, were kirin. Ji ' ber ku zenginiya zimen zedebuna peyvan hemwate te ı pivandin, dive hemi peyven hemi: zaravan me di zimane l me ye netewı:, Kurdi, de be kemast cihen xwe bigırın. ; Zimane Norwece ji bo vi awayi: mi:nakeki baş e. Enstituya : me ü gelek sazgeMn me yen zanisti u çandi yen din, di vi ; wari de hemfikir in.

.

..

e Bi dJtina. we sa.zgehen neteweyf yeıı

Kul'di bi tevi fonksiyo;nen xwe

ve dive ça.wa. bm?

• • Min ditinen :ıcwe di kovara we de, hejmara 3·4 de,. paşkeşi xwendevanan kiribOn. Le dlsa bi ditina min, di aliye "sazgeh büyina neteweyi" hene. Yek, di mercan (şerten) otonomi:, federasyon an ji serxwebüy"ıne; yen din JY, di mercen (ş erten) riZgarıya neteweyt de . Di mercen otonomi:, federasyon an ser:ıcwebüne de, barnameyen sazgehen çand u huner, dive hemu dinatıliken ew mileti bicivtnin u binin serhev. Di teştek neteweyi de bisurinin u pikemilinin. Yani ew mileti bi çand u hunera xwe ve bivejine. Di mercen şere rizgariya neteweyide berna.me, fonksiyon, xebat, berp1rsiyar1 u· erk ü watiniyen wan htn giringtir e . Lewra Dewıeten serdest an dagirker, bi hemıl hez ı1 pasta x we ve, d1namik6n e w .mileti parÇe \:Uke t ,, çan d ü hunar·a w e dibiŞeve (asimile); zimane wi qedexe dike, nasnametiya neteweyt ji hole radike; hemo dewıemendiya wı talan dike ew mnew tı~ dest, tıe pe, M btr ü bawer:, oe dirok, M çand M huner diMle; yan ji digihine mertaba milete Brotonı, Skoçi an Irlandi . . Di ev mercan c4jwar de, di ev qonaxa hebün u tunebüne de, sazgehen çand ü huner bi barnameyen xwe ve dive bibin senger. Bi helperandinek gişti dive berxwe bide, rabe; adet ü toreyen xwe, folklora xwe, çand u hunera xwe, diroka xwe bi taybet"l ji, zimanEl xwe biparez e . Lewra zitnan, bingeM hebtina wi ınlleti ye. Dive di pevaJoya. sazgehbOyina neteweyi: de sa.zgehen ça.nd ü huner, ev herdO. mercan ji, bihev re bimeşi:nin. e Li go:r ditini!}n xwe pan Enstftızya. Kurdi ya Stenbole çawa. dinePxTnin?

ee Weke hün ji dizarım Enatituya tne ji ali çend koss.n ve di l8 Nise,ne sala 1992 de li Stenbole hate damezirandın. Ez naxwazim rexnan ku min li ser Enst1tuye kiribü heta kongıra duwemin a 18 Nlsana 1994 i ducar bikim. Lma Enstitu bi hemO. heja IUyen xwe ve. yemeye. Dive rewşenbir rexne li xwe ji bigrin; di peşveneçtln an çewti il şaşzyan de, berpirsiyariyen me ji h_eye. Kongira Yakemin de "dustur ü ber:o.ama Enstitüye hat pejirandin; le Kargeriya Enstituyt:ı ji .ber şert~n siyasi, a.bort an tekniki gelek tişt :p6kneanin :Koınisyonen li gora. ·"Dustur ü bername" hatibü dan1n, xebatek berbiçaw nekirin.. Weki ez dizan· ~ im ~Bultenek"' ü bi nave zend kovarak tene hate weşandln.. Raya min ji konferans, civm 'Q. xebater ser zirnan rune; ji ber ku ez beşderi xebatan nebübüm. ' , . . : eHan dika.rin di derba.re berna.me u xeba.ta. xwe ya. ji J{ongtra Enstituyt:ı ya duwernin di 18 Nisana 1994 de ll Stem.bole lla.:te a.madekirin. Kargeriya Enstituye ya riü hate hilb~artin. Ev i iro şıinda., me a.gab.da.r bikin? ' •• Xebaten me yen li ser yekittya zimen u satandard- ne:;::iki ~eke Enstitu C) xebat pekaniye bi rasti pe nizanim. Tene di :l'Qjna.m.a Özgür Ülkeye de seroke Enstituye berez Şetik Beyaz j kirina zaravan Kurdi de dewam bike. Xebaten me yen di hinek tişten xweş gotibü, le ew· tış hatin cih, ha.ya minje nine. l ware dirok, errnigarı ü b1yo-erdnigariya welate me e Peşniyaran we çiye? l dewam dikin. Xebaten me yen ferhengi dewam dikin. Ji .... Dive di b,er şert ·n rewştde em piştgiriya Enstituye bikin. bo mirovEl gişti, li ser metodeki ilinkirina kurdi xebat Daxwaz o. ditina min ewe ku saz.geMn za.nistr Ji her cüre xeba.ten l didome. Ji bo ku em xebaten zanayen kurd di demek kin l de bigihinin gel, em de kovara Enstituya Kurdi ZendEl bi siyasl dürbin; ü deste tu siyasetva.n, rexist1n an partr di sazgeMn zahistl de nebin; lEl peknea.nin bi tekoştnen xwe ve, re jl sazgehen i awaki periyodik biweşinin. ! e Ji kerema. xwe, hıin dika.rin di derba.re weşa.nen xwe zaniSti re htnJi ,Q erfireh blkin, ~ derfet arnade bikin. Destür ü bernama xwe 11 goı:'a. ·pirs gireken çand ü h uner 1 zirnan yen heya. Tro dePketine u yen ku ça.p dibin de xwenda.u Clirolqi DU · ve 'ç~kin; xa.len· ne demolU'a.tik biguljerinin; qomisy! va.nen me a.gab.da.r bilin? · ee Heta niha Bultena Enstituya Kurdi, ji bo zarokan on~n ku bi.nav·hatiye danih xebat~n rasteqtn b1kln; Jt.rbonf;l. phirsgireken. bingehin · ciyipek arı:ı.a.de bikin; Ji metod~ n zanisti ü l kiteben xwendin ü nivisandina Kurdi ü kovara Enstituya tekniken wı .l$tüçı.de bi:lQ:n. ~j·en giringtır ji rexıleyan netirsin; re ! Kurdi Zend hat weşandin. Gelek kiteMn di mijaren. curli ı;>exneyan negirin. tr betirs bikaribin rexİle li xwe ji bigirin. Dive ; becür de hatina nivisandin li ber çape ne. xebaten En5tituye bir reng ü p:lr dengbin. · ·

!

!

!

ı

..

.....-.•.-.·.v.·.'.•N.-.·.-.·.·...............•,•.-.•,•.-.w .-...,...,..,.,•,-.•,•...-.•.•.-,•,•,•.•u.-.-...-N.·.•.....•..,· •,•...,,•,·,·.-.· ,•.• .-.•.·,·-·.·. •••••v.·.-,.,..-..,••·,•.f>,'N, .w.•,..,·,•./'o.-,._._._../',","1•

";N.,·,--·~.-.-,•,·.v.·.-...·.-.•.~ ·.v,·.·.v.·~.-

Si bat-Adar /1995/ 8-9


KüLTÜR ve SANAT bihatana

angi bi gotina tirkan, Kurd ~ad bikin an nekin ji de li ser nave Kurd biln u Enstitu bi Kurelitlye tişteki neguhere . ~.:: ··< :· .· ·; :<, Feıat~nageş ~ ,t;ir~~ ronakbiren Ez tu car dinyayek be zima.ne Kureli nafikirim u naxwazim Kurd ü pispor~n biyani danekı ji di dinya.yek e Ev cara duwemfn e ku hıln di ka.rg· yen ku li ser elvata Kurdi weha de bijim. Ez bi dixebitin re ji biketa tekeriya. Enstrtuya. Kurdi de cih digirin. Ji Tirki, !ngilizi, Farisi ü iliye u sa.le oend kesan kerema. xwe re hıln dika.rin Enstituye hinemik ji: bi Ereb1 bianiya. wela.t wan bikira binerxinin? dikarım bipiyivim; le li ' " Herweki ku we ji got , ev mevan u bi wa.n re seminba lile min tu zima.n, na : tu zima.nek, tu zirnan bi du car e ez di kargeriya er, sempozyom u panalan qa.si zimane Kurdt ne Enstttuye de berpirsiyare dis- oekira.. Enstitu kovereke za.nisti ü bilteneka çap şerin ü xweş e. ttnım. Le mixabin di herdu ~\ Ku em çend tiştan li kongreyen ku min barpirsi- bike ... Da.xwaza min ü ser xebaten Enstıtuye yari girt ü ez ji bo qomita daxwaza me bi vi awayi 1 bü. yen li ser zirnan ji · ~-=~~ karger hatim hilbtja.ritin de ji:, Beguma.n ji bo meşendibibejin, mirov dikare ez bi xwe arnade nebüm, çimkt bi ra.sti ji ez bi xwe ji na xeba.t ü giha.ndina ••••••ıııiliilil•••.. weha dest pe bike. Xebaten li ser zima.ne berpirsiyariyek weha re he qadroyan, diviyabu ku ter arnade nebüm ü min pirsa abori ji seri de, bi hindikani be ji Kureli, xebaten sereka yen hemü ensti- ; dixwest ku ev xebat bi bihata çareserkirin. Xebaten di v1 wa.rı: tuyen Kurdi ne. Wek enstituyen din, ; qadroyen betir' pirofesyonel b de beriya me, bi hevkariJra MKM ' e hat- enstituya me ji pişti ava.bünve qomisy- ; meşandin. Le bitane ev ibün dest pekirin. Heva.len beriya me, di onek zirnan hat ava.kirin u bi kesen ku da...wazek bü u hfin dizanın ve xeba.ta xwe de heta. merheleyeke bi li ser zimane kurdi dixebitin re tekili ku daxwaz ü rastı gelek ser ji ketibün. Pirsa Enstituye ya. cih ji hat da.nin. Li enstituye dersen zimane caran Ji hevdü dür in. Careke hebü. Diviyabü ciyek baş ji bo Enstituye Kurdi dest pekirin ü munaqeşeyen li kar ü bar li ser mile me mabü an bihata kirekirin ü anj1 kirrin. Meyla ser zirnan ü alfebeye hatin çekirin. u diviyabü me pişta xwe bide piraniya hevalan li ser kirrina cih der- Qomisyona zima.n wek qomisyanen din ket. Bi MKM 'e re bi şiriki cihek hat M Ji dom dike; li bi rasti ez nikarim ber bar. kirrin ü pereye Enstituye ye heyi ji ket bibejirn xebaten me bi teküzi dimeşin. Me ji wusa kir ü em bi hese Weke ku te zanin he li ser a.lfabeya. teke welatperweri li berpirsi- ve avahiye. Ji ber ku avahi kevn e ü yariya xwe xwedi derketin. tamirkirine dixwaze, heta ni ha ji Kurdi yekitiyek çenebuye. Li her . perçeyşelô a.lfctbeyek cihe te bika.ra.nin. Riya me dür, bare me giran ü Enstitu darbasiciye xwe nebiye. Di sert de ji ber sedemen abori, miX- Ji bo li ser zima.n a a.va.hiya. gira.mere · kare me dijwa.r bü. Enstituya me ıı metropelek Tirkiye hati- abin Enstitu g~lek karen xwe bi derangi gihiştina. ença.meke xeba.t ii hewlda.nen bu ava.kirin ü di nav ensti- dimeşine. Kova.r u bulten di wexta. xwe zima.nzen Kurd a a.qa.demisyenan de nayen oapkirin; barhemen qlasik en pewist e. Wek Enstituya. Kurdi xebaten ,~~ tuyen Kurdan en heyi de, ya we yen di vi wa.ri de çi ne? Zima.nek §! heri neziki welat bü. Çave Kureli yen kevn dernakevin roniya roje. gele Kurd, dost ü dilxwazan, Herweha qomisyonen heyi ji bi pirrani Kurdiye yekbuyf bl çi a.wa.yi pek te? •• Beguman problemek heri giring i oave xernexwaz ü dil· nacivin ü xebaten hevkar nayen kirin. nexwezan ji ll ser me bün. Bi ya min di kirin tl nekirina kareki de, zimane Kurdi ji bikaranina alfabeyan Avakar u seroke Enstituya dive andamen Enstituyl! ji xwe bi qasi cihe ye. İro Kurden sovyeta kevn me ye yakemin Ape Musa , andamen qomita karger berpirsiyar alfa.beya. Krili, Kurden Kurdistana ~ herweki ku hiin ji dizanin 11 blomin ü Ji nez ve bi xebaten Enstituye Başür ü Kurdistana. Rojhila.t a.lfabeya j Diyarbekir bi bebexti hatibü re bill bibin. Le gelek mixabin pirraruya Erebi, Kur1en Kurdistana Baktir ü · enda.m{m me di ve mijare de pirr sar in perçe Kurdietane ye ku di bin serweriya : kuştin. Kuştina Ape Musa , damandina xebaten ü ü ca.rna J1 ji kirin ü xebaten Enstituy~ Suriye de ye alfabeya Latini bl kar metropolan dljiyan giringtir bElhay in. tinin . Beguman alfabeyen cihe, Di gel hemü kemasiyen xwe li qayideyen rezimaniyen çihe i bi xwe re ,, bübü. Diviyabu ku em ji bere ~ betir li Enstituye xweeli derke- Stenbole hebüna enstituyek Kurd.i giring tJnin. Heta hin dengen Kurdi bi e. Ji xwe ne hewceye ku mirov qala. alfa.beya Erebi nikarin ben da.yin. tana. Ere bi ve şiur u. bi ve tadahi u astengan bike. Ev ten anin; Bikaranina alfabeyan cihe xesa.rek berpirsiyare me dest avet iro wezife u berpirsiyari bi a.wayeki gelek mezin dide yekitiya ziman. Ji kar. He di elvinen berpirsiyar çEltir damandina xebaten enstituy~ ne. merheleyeke bi şün de, alfabe ü • Jl qomfsyona. Enstutiye yek Ji qaydeyen rezimanı yen cihe, dikare en din ji ji min cihe nedifikirin. Peşniyariya min a qomfsyo:r;a. zima.n e. Weke ku em pirsa zirnan ü edebiyatan serbiXwe ji ' yekem ev bü: Diviyabü ku ji diza.nin, di kova.r u rojnameyen kurdf derxe peşiya me. Nemaze gava ev Enstituye re qad..royen esasi ü de bi girani hiin li ser zima.ne Kurdi cihetiya alfabeyan rasti za.rava.yen daimi bihatana. çekirin. Ev dinivisin. Ma. gelo hi.ln dika.rin li ser zirnan be, ev xeter zütir dikare derkeve qadroyn esası ü daimi bi pro- xeba.Mn Enstituy~ yen li ser zima.n peş ziman. Dive em Ji bir nek.in ku yekfasyoneli ji bo blrekxistina ra.westin? itiya zirnan di yekitiya alfabeye re derkaren enstituye btxebitiya ü •• Ez di gelek nivisen xwe de li ser bas dibe. ü dive em ji bir nekin ku ji bo bi barhem ü çalaklyen xwe rastiya zimane Kurdi rawesti me. zimane me bikaranina alfabeyan eihe, hebüna xwe bidomanda. di Herweki te za.nin, wek prensib ez her- bi qasi sinoran süni yen ku pe wela.te pevajoye de ji qomita karger gav bi Kurd! dinivisim u di elvinan de ji me hatine parvakirin, xesare digihine weki qomiteyek karkar li ser bi Kureli dipeyivim. Belki di ve m.üare yekitiya ne~wi ya gele Kurd. Ev yek kar bima. Xebaten pirran de ez ji ronakbiren Kurd en li Tirkiye pirr giring e. Welate me eareke bl bihatana kirin, tekiliyen pir- diqetim. Ez bi Kureli dinivisim u ll ser sinoran süni hatibe parvekirin, eara rali bihatana da.nin. Bi kes ü zimane Kureli jl hole rabe, de tu qimet ü duwemin JY bi alfabey en cihe parve rumetek doza Kurdan ji menime. We büye. Bi pekanina. yekitiya alfabeye, de ~~~ sazgehen ku li ser zima.n, §§ elirok, edebiya Kurdi u hwd... gave ewe doza Kurdan, pe re biba. dozek gele Kurd ji z1ncirek koletiye rizgar dixebitin re tekili bihata demokrasiye ya dewleten ku Kurd di bibe. danin u bi van kes ü sazge- nav sinoran wan di dijin. Di rewşek Pirsa alfabeyek yekbüyi, bi qası ku ; weha de, ve doza demokrasiye Kurd, pirsa ronakb:i'.r, niviskar, zimanzan ü han re xebaten bi qoordine

.,· .: ~ .,.'. ~·' ;. ·: : C:ıgeri~·:serQiti Enstituja: Kurru.:.:.~::; ;.1;, ~/" ; kirin.

.,< ·, ;:. ·,: '. :, .

.. , . ;: :,··: <:,

>

11111111111

111111 38

Şubat-Mart

/1995/8-9


HuNEROÇANO aqademisyenan e, ji wi beti-r ji pirseke siyası ye. İro çiqas em daxwaza bikaranin alfabeya latini billin ziman ji, heke ll başüre Kurdistans di ve yeke de biryarek siyasi neye sitandl.n, ev kar de bi sel' nekeve. Birya-ren weha giring ji çi heyf e ku carna serdestı: hez~n me yen siyasi ne. Beguman yekitiya zimane Kurdi arınancek bingehm a Enstltuyen Kurdi ne. Ne bi tene Enstituya me, , hemü Enstituyen Kurdi ü sazgehen Kurdi yen netewi ve yeke dixwazin ü li gor derfet u heza xwe ji ve yeke re hizmet dikin. Yekitiya zimane Kurdi tu · car ji rojeva Enstituyen Kurdi dernakeve; yekitiya Kurdi evina me hemüyan e. Dl hemü elvine netewi u navnetewi de ll ser ve yeke munaqeşe ten kirin. Le weki ku min got ev pirs, ji pirsek aqademikbüne wedetir pirsek siyasi ye. Çim ki yekitiya zirnan ü yekitiya alfabe, sinor çiqas ase oin ji . yek1tiya netewi ü yekitiya welati pek : tme. Ev yek weha ye ü dljminen me ji ' me bEltir bi ve yeke dizanin.

e

Gelo sazgeha we~ di pevaJoya ku em : te de ı:ıe, karibU der doren siyasi ' ronakbiffln Ku1'd ll dora xwe bicivine? : An ku xeba.tek weha di bernameya we ; ~h~Q? .

·

a

a

•• Kareki Enstituye ye sereke ji bi

i hemü der ü doren ku xebaten wan li ser ' zimane Kurdi, dirok, edebiyat, tiyatro, : sinema ü hwd ... re hene tekili danine. : Beguroan di vi wari de hin xebaten me : çebüne; wek nimüne xebat ıl munaqeşen i ll ser alfabeye di ve çarçowe de hatin : kirin. Ji bo pirozkirina sala Ehmede ~· Xani, ji niha ve xebaten me yen di vi ware de dest pe kirine. Ez hevidar im ku eme sala Ehmede Xani, bi hev re, bi hest ü bi giyaneke netewi, weki ku Ehmede Xanı diwxest, li gor dile wi : piroz bikin. Arınancek min, arınancek : me ev e. Herçi ronakbiren Kurd in, : beguman dil dixwest ku hemü ron: akbiren Kurd, li der ü dora avahiy~n · netewi yen gele Kurd bicivin ü hesta bi :. hev re kar kirine pe ş ve bibin. Le. çi :. heyf e ku ji ber hin sedemen ku em tev pe dizanin, ev yek wusa bi hesani pek naye. Le disa ji tekiliya me bi ron, akbiren Kurd en kU li welat ü 1i dervey.l · welat di jin re xurt dibe a Mviya min ew e ku ev çetir bibe. Em di kar ü kirinen xwe de hay ji hevdü hebin; hevdu bihesibinin ü rumete bidin hev. Çim.ki : arınanca me yek e.

e

Dive sagehen Kurdi yen zanisti ça.wa. bixebitin tl berna.meya wan bi çi awayi be?

• • Bi ya min 'Oive sazgeMn Kurdi yen netewi, heta ku ji deste wan te bi hev re, bi qoordine bixebitin. Di xebate de arınane avakirina avahiyen netewl: yen mezintir bin. Dive em ji bir nekin ku riya avakirina dewletan, di avakirina sazgehen netewi re derbas dibe. Gtır : ku Kurd hata niha bindest u bedewlet mabin, sedemek mezin, belki ji sederne · heri mezin avanekirina sazgehen netewi yeın berfireh ü may1 ne.

dreje. Le taybetiyake enstıtuyan heye ku zübizü nikarin afiri:nekan -berheman- bidin. Digel ve yeke dikarın karen enstituye bl vi a.waye jerin rez bikin: Çar pil'tüken bi Kurmanet ü Zazaki ji bo

e

dika.rin derba.re bername ıi xeba.ta Enstituya Kurdida, xweda va.nen me agahtar bikln? Hıin

•• Bernama enstı:tuye gelek frehe. Dikarim bi vY ewaye jerin bi kurti qasek dabaş je bikim: Dahürandin u vekolana diroka Kurdi digel koka wan; Ziman ü zaravayen 'Kurdl digeı ferheng, reziman ü rastnivisa wan; W~je -edebiyat- digel direka w&j~ ü M. di bernameda eY girtine ü bi ewayek zanisti ci daye dahürandin, nivisandin ü weşandina wan jl. Ji bo pekanina van karan, saza.ndina konferans, peneı ü semineran; Berhivandina -berhevkirina pirtüken kevnare ü wergerandina elfaba Kurdl ya nü, peyidandina -peydakiri· na- çırok, kurteçirok, gotinen peşiyan, methelok, pend, stran, lewje, birite ü mamikan -tiştonek-. Qasi derfet des dide xebat hatine kirin. Darbare rojira xebate, eme di banda heftem.lnda. dabaş bikin.

e Di şerten bindestfya. metingerfda, dive sazgeben netewi çawa.n bilivin?

ee Pezikeke xweza.ye neye: Di demen tengasi ü be ewled,a. kes, komel, bend heya dewlet ji , di hevpişkiyen hindiklda tene cem hevdu ü hezen xwe dikin yek. Hemine ku di mercen· metingerista hati~ na cem hevdu he gringtire. Le mxabin sazgeMn me M j1 mina eşirtiya bav ü kalan xwe dilivin ü her yek ji wa.n, xwe be guneh ü sazgehen din gunehkar dib:inin. Em ve yeka qrej di sazgehen xwe yen çandY, weşani ü zanistida ji dibinin. Gereke demek zütirm em jt ve girdave bifilitin. eEı:ıstrtızya we di nav sazgehen netwf yen dinda. li ciheki çawane?

. . Di pirsa beri veda em qasek ll ser sazgehan rawestabün. Ev ji yek ji wene. Le dikarın bibejin ku hinek xebaten ji dil yen netevii ü navnetevii ji ali enstituya mavahatine pekanin. Ve yeke hinek· sazgehan ciheki gor xebata h1t kirin ji sazgeha mera qetandine.

e

Ev se sal zedetil'e,

hıin

xebata. xwe

ya piroz didoiJJ.il".in. We xeba.ta. xwe ya di bernameda hatiye dfyarkil'in, çiqas pekani ı1 da.xwazen we ji bo me çine?

•• He se sal ne qedaye le gelek ji ne maye. Enstituya Kurdl 18 avrel 1992 yeda hate damezirandin. Disa demeka

Si bat-Adar /1995/ 8-9

am adekirina zarokan ü ~~~~~~~~ dibistana sereta hatine weşandin ü di hinek dibistanen elemanda bi wan desrsen zaroken kurmancan dişindin. Belavo hatine weşandln. Du kovaren Zend hatine derxistin. Romana YusufZuleyxa bi elfaba Kurdi ~~§~~~~~ hatiye wergerandin ü arnade çepe büye. du pirtüken din ji ji weşanera

ll

hatin.e amadikirin. Gelek~~~~~~~~~~ pirtüken w~jeyi, folklorik ü d1rok1 yen ~estntvisen kevnare ha tın e peyo- ~~~ dandin. Digeı Enstituya Berllne se konfarana di Evropeda hatine li darxistin. Se-çar panel u semıner ji dl Stanbol'da

11111111

evin li ser elafaba Gelek Kurdi hatine sazandin. hatine pekanin. Dest bi nivisandin ü amadekirina ferhenga Kurdi hatiye kirin. Berhivandina berhevkirinastran, Lewje, çirok ü M. gelek zedene ü ev celeb xebat he didom1nin ... Bare enstituye pir grane Jl bar· ve ~g~ yekEl, ji hemı: welatparezan destek ü allkarı dixwaze. e Di roj a i.royinda., sazgena we çiqas rewşensir ıi biza.ven ramyar zyen Kurd berbihev anfne a li dora xwe cvandine? An JI di bernama weda. xebatek weha heye an na?

• • Enstituya Kurdi, graniya xwe xistiye li ser karen zanyari. Ji ber ve yeke zMaya xebata we bi zanyaran· raye, heya niha li hemı erde Kurdistane ü rawestgeMn Kurdan, tekITyen xwe bl gelek Kurden weıatparezen zanara daniye. Ev teklayi, bl hevduditin~ ü bi pergaıen ragihandin~ hatine himata. Rojbiroj teklayi zMetir dibin. Hemine keması di gelek xebat ü teklayanda hene ü dixwiyen ji. Le derfeta heza mirovan ü ya abori ew qas . re dide sazgeha. Bewerüı di rojen peşda, de ev keması: j i ben çareserkirin.

~~!!~~!!~~


Jl OINE

1 ~

K

ürt Ulusunun ulusal isyan günü olan . Newroz Yunanistan'da ,, ,;ı,;~:'-:'%:::w:,~% da çoşkulu bir geceyle ~ kullandı. PRK-Rizgari ~ Yunanistan Temsilci l iği . · · W:~tiJ~li ~ ile Yunan- Kü rt ~ · ~ Dostluk Derneği tarafından organize edilen siyasete, insanltğm zulme ve zorbal1ğa karşt ~ yemekli geceye çeşitli toplumsal kesimlerden kulland1ğ1 haklt ve meşru yöntemler üzerlncje ~ 500 kadar Yunanlı katıldı . yükseliyor" dedi. 17 Mart 1995 Cuma günü saat 21-02 arası Temsilci, TC devletine emperyalistlerce verilen ~ gerçekleştiri len kutlamada PRK'-Rizgari ekonomik, diplomatik ve askeri destek konusunYunanistan Temsilcisi ile Yunan Kürt Dostluk da da şunları söyledi: Derneğ i başkanı birer konuşma yaptılar. PAK· "Yürüttüğü hakstz ve kirli s6mürge savaşmda Rizgari temsilcisi Newroz'un tarihsel anlammt ve t1kanan, ekonomik ve siyasi kriz içinde Çfrpman isyan geleneğini anlatttktan sonra; "Newroz TC devletinin imdadma ise her zaman olduğu Kürtlerde yeni ytl başlangtct olarak ant/tr. gibi, Kürdistan'In sömürge stçıtüsünün Doğanm yeniden diriliş günüdür aym zamanda.. devammdan yana olan güçler yetişiyor. Bütün Newroz ve çetin ktş mevsiminin hükmünün vergi gelirlerinden 30 trilyon lira fazlasmt bir yilda ~ kmldtğt, bahara, günlük-güneşlik günlere girildiği savaşa yattran, bütçe aÇiğmm üç katt fazlasmt ~ gün .. Bugün Kürdistan'da güneş doğm'uyor. askeri harcamalara kullanan, iç kamuoyunu trkçtKürdistan gökleri barut içinde. Kürdistan gökleri şoven propaganda ile şartlandtrarak 3-5 ay çelik metallerin '!ğultusuyla inliyor. Kürdistan'da içinde "Kürt direnişini bitireceğini" ilan edip, her bahara kavuşacak doğa hizla tükeniyor. seferinde ordu/art yenilmiş bir devletin aytbmt ; Kürdistan'In yeşil örtüsü TC taratmdan baştan taştmak zorunda kalan TC devleti, tarihinin en başa kararttlmtş ocaklara dönüştürüldü. Yaktldt. büyük ekonomik ve siyasi buhranmt yaştyor. Kürdistan Ulusal Kurtuluş Mücadelesi çetin bir Uygar dünyantn bu yüz karas1 aygıttmn, dönemden geçiyor. Ulus olarak hak.stz ve kirli bir Kürdistan'In somurge statüsünün savaşla, top-yekün imhay1 hedefleyen bir proparçalanmasiy/.a yakalayabi/eceği demokratikgramla karşt karştyaytz. Ülkemiz bir boydan bir leşme şans1 da demokrasi şampiyon/uğu yapan boya kan revan içinde. Son bir ytl içinde 3000'i Battlt devletler ve ABD taratmdan engelleniyor. aşkm Kürt köyü yaktltp ytkiiarak haritadan si/indi. Uluslararast sömürge Kürdistan'm, statüsünün 3 milyon Kürt kendi ülkesinden sürüldü. Bugün korunmasi noktasmda bir araya gelen bu güçler, ~ Türkiye metropollerinde açltğm ve sefa/etin Kürt ulusuna yönelik katliam1 ve imhay1 da bu ~ pençesinde, ~rkçt-şoven horlama altmda ayakta şekilde onaylam Iş oluyorlar. kalmaya çaltştyorlar. Kürdistan'a yönelik hakstz ve kirli 'sömürge Ulus olarak bize dayattlan bu kirli imha prosavaşt Battil devletlerin ve ABD'nin silah stokgramma karşt, bağtmstzltğtmtz ve 6zgürlüğümüz /armt eritme, TC'den ekonomik ve siyasi ödünler için direniş içindeyiz. 35 milyonluk Kürt halkt, bin koparma aract işlevini görüyor. Bu savaş. aym ytlltk özlemini gerçekleştirmek için dişiyle zamanda, Kürdistan'dan hareketle bütün ttrnağtyla direniyor. Kürt Prometeleri temel ve Ortadoğu halklannm bağtmstz kurum/anna evrensel bir hak olan Uluslarm Kendi Kaderlerini kavuşma, özgür olma mücadelenin önünü baraÖzgürce Tayin Hakkt için kendilerini ateşe attyor- jlamak için b6/gedeki bütün gerici yönetimlerce lar. Kürt Ulusu, modern teknolojinin ürettiği son de de destek/eniyor. model silahlarla donanrttş TC devletine karşt bilKonuşm asında KUKM'ne vurulmak istenen inç ve inançla si/ah/anmtş olarak Kürdistan'm her ·ıerörizm" damgas ı na da değinen PRK-Rizgari kanş toprağt nda ve TC'nin kalbi olan Türk temsi lcişi; "35 mil-yonluk bir ha/km özgür ve metropollerinde vuruşuyor. Bu direniş, silahtan bağtmstz yaşayabilmek, çağm ay1b1 sömürgeci cendereden kurtulabilmek için verdiği haklt mücadele, sömürgeci devletler -Türkiye, Iran, Irak ve Suriye- ile on/ann uluslararast destekçi· Bir ulusun askeri işgale karşı leri taratmdan "terörizm• olarak damgalanmak direnişi "terörizm" olamaz. isteniyor. Bir ulusun askeri işgale karşt Alman: lşgaline karş• kahraman .. direnişi "terörizm" olamaz. Alman işgaline karşt kahramanca direnen Yunanlt/ar ca direnen Yunan hlar terörist terörist idilerse, Nazi Işgaline karş1 komünist/nden, hıristiyan demokrattna idilerse, Nazi işgaline karş1 kadar geniş bir ittifak Içinde direnen ingili. komünistinden, hiristiyan zler ve Franstzlar "terörist" /dilerse, yine demokratana kadar ~eniş bir itti- Türk işgaline karşt direnen Ktbrtsltlar da fak içinde direnen Ingilizler ve "terörist" /dilerse, Türk, iran, Irak ve Suriye Işga line karşı direnen 35 milyon Kürt de Fransizlar "terörist" l~iJerse, teröristtir. ·s u anlamda Kürt ulusu yine işgaline karşi direnen bağtmstzltğt ve özgürlüğü için " terörist" olmayt tsrarta ve Inatla sürdürecektir. Türk Kabrıshlar da "terörist" fdilerse, devletine verilen siyasi, ekonomik ve askeri Türk, n, Irak ve Suriye desteğin gerekçeside b udur. Asil amaç, işgaline karşa direnen 35 milyon Kürdistan'm ortaklaşa yağmalanan yer altt ve yer üstü zenginlik/eridir. Asti ama, su ve petrol Kürt de teröristtir. Bu anlamda gibi stratejik kaynaklann Kürdistan topraklan üzerinde olmast, yine bu ve benzeri zenginlikKürtulusu bağemsrzhğa ve leri dünya pazaona akttan dolaştm ve nakliye özgüri:Ağü için :·terörist'':olmaye hatlarmm Kürdistan'dan geçmesidir. Asti amaç, 1srarla ve inatla sürdürecektir. b6/gede Batmm jandarmaiiğmi yapacak TC gibi saldtrgan bir rnekanizmaya duyulan ihtiyaçt1r. Bundandir ki, Kürdistan Ulusal Kurtuluş Mücadelesi nefessiz kalan TC'nin i

ı

l

@:• •

ı

1

1

1

TOrk

ira

t

mdadtna { yetişilmektedir" dedi. İ PRK-Rizgari tem- 1 silcisi Türkiye' nin ; Gümrük Birliğine ~ f!lı~II ,H girmesının kabul ; edilmesi sürecinin ~

*imilil w başlatılmasına

ilişki ~ ~

ise şunları söyledi; % "Kürdistan uluslararast ilişki ve çelişki/erin ~ merkezinde bir pazar/tk unsuru olarak durmak- ı tadtr. Bunun en çarptct örneği Türk devletinin AT . üyeliğine almmast sürecinin başlamastdJ{. Yakm · zamana kadar Kürdistan, Ktbns ve 'insan haklan ihlalleri.'ni gerekçe göstererek Türk devletinin bu konularda adtm atmamast, kaltct çözümlere gitmemesi durumunda AT üyeliğine almmayacağmt belirten devletler, ktsa bir süre içinde birbiri ~ ardma Türk devlEifini topluluğa almak için adeta ~ yanşttlar. ileri sürülen koşullar Türk devletinden ~ kopan/an, daha doğru bir ifadeyle kopartlldtğt ~ samlan tavizler karştltğ) bir çtrptda unutuluverdi. J Türk devleti, ayağmın altmda yaktlmtş, ytktlmtş ı Kürdistan toprağt, ellerinde Kürt kantyla AT ; topluluğuna giriverdi! Batt bir kez daha Türk. : devletinin Kürt kamyla kirli ellerini y1kadt. Bu kan, bugün Brükse,'de, AT üyesi 15 devletin hükümetlerinin nezdinde, şampwonluklannt yapttklan demokrasilerini ve kamuoyu vicdamm lekeliyar 1 Türk devletinin kanit tarihi, 6düller tarihidir aym zamanda. Ermeni katllamt karştsmda sessiz kalan Bat1, Pontus katliamt Için gerekli siyasi desteği sunmuş oluyordu. Pontus katllamt karştsmda sessiz kalan dünya, Türk devletine Kürdistan'ın jenositlerle lşgali ve ~ i/haki için gerekli siyasi desteği vermiş oluy- ~ ordu. Kürt katliamt karştsmda "kom'onist"l nden, Kapitalistine kadar sessiz ~ kalan dünya, TC devletine Ktbrts'm Işgal/ için : gerekli siyasi desteği ve cesareti vermiş oluy- ~ ordu. Bugün Tü rk devleti nin. ç ağ t dtşt ~ "demokrasl"slnl, Bat1 standartlartna uygun bulan bu ü lkeler, Kürt ulusunun topyekün olarak imhasmt onaylamiş oldülar. Bu siyasi destek, Kürt ulusuna karşt yürütülen hakstz ve kirli sömürge savaşmda TC'nin cesaretidir/ Ve AT üyesi 15 ülkenin özelinde vitrine çtkartlan ve standartiara uygun bulunan "Türk demokrasisi", üye ülkelerin hükümetleri taratmdan kamuoyunun vicdanma sürülmüş kara bir lekedir/ Partimiz PRK-Rizgari, ilgili ülke kamuoylanmn ~ bu lekeyi hak etmediği inancmdadtr ! " ~ Türk devletinin Gümrük Birliği üyeliğini "bazi ~ tavizler" karş ıl ığ ı n da onayiayan Yunanistan ] hükümetinin tutumunu da e leşii ren PRK-Rizgari ~ temsilcisi, geceye davetli bulunan Yunanlllara ~ hitaben dg; ~ "...Sorunun Yunanistan'! ilgifendiren boyutu, TC'nin sözüm ona Ktbrts Sorunu'na verdiği 'tavi-~ zfer' karştftğtnda Kürdistan Sorunun'dan geri ı adtm attimiş ofmastdtr. Oysa Yunan halki çok iyi bilmektedir ki, Türkiye'nin Kibns'taki varltğt ile Kürdistan'daki varltğt arasmda hiç bir nitelik farkt yoktur. K1bns'ta 1200'ü aşkm savaş esirini ~ kaybeden devlet ile Kürdistan'da bir ytfda kontr- ı gerilla cinayetleriyle ifhak eden TC, Ktbns't da işgal ve i/hak etmiştir. Üstelik Ktbns işga/i, TC'nin Kürdistan'daki işgalci niteliğine dünya devletlerinin verdiği sessiz onaym yaratttğt cesaret üzerinden yükselmiştir. Türk devletine verilen bu ı son desteğin cesarete ve cüretkarltğa dönüşmüş olarak özelliklede Ktbrts Sorunu'nda yol açacaği ~ facialan ve düş kmkltklanm önümüzdeki dönem ~ hep birlikte göreceğiz. ~ Değerli Konuklar, ~ lrkçtltğa ve s6mürgeciliğe karşi mücadel~_j

i

!

!

Şubat-Mart

/1995/8-9


DüNYADAN

! ~

günü olan Newroz, Kürdistanlt/ar taratmdan ulusal için ulusal birlik ve uluslararast dayantşma günü ' olarak kutlanmaktadlf. Mücadelemizin iç ve d1ş koşullan ; itibanyla çetin bir dönemeçten geçtiği bu süreçte, sorui nun uluslararast boyutlan konusunda siz dostlanmtza günün anlammdan hareketle bir rapor sunmak zorunluyı du. 1 Ülkemizdeki stcak mücadele pratiğinin içindeki bir ! savaş örgütü olan Partimiz PRK-Rizgari'nin, Kürdistan l Ulusal Kurtuluş Mücadelesi'nde uluslararası koşullardan hareketle devletlere ya da hükümetlere i değil, demokratik kamuoyunun desteğine güvendiği ; bir kez daha belirti-yoruz. Çünkü kamuoyunun vicı danmda geçerli olan pazarlıklar değil, evrensel : insanlık değerleridir. Dünyalı olma bilincidir. ı Bundan hareketle Yunan kamuoyunu KUKM ile ,, dayamşmaya, Türk devletine cesaret verecek, işgalci, ; saldlfgan niteliğini meşru k1lacak girişimler konusunda ; duyar/1 olmaya ve bu tür girişimfere karşt harekete geçi meye çağmyorui' dedi. i Geceye Yu nanistan Parlamentosunda grubu bulunan partilerden milletve killeri ve temsilciler katıld ı lar ve ~ mesajlar gönderdiler. Yine çeş i t l i Sendikalar, Ermeni Cemaati , Pontu s Derneği , ı lstanbullular Dern~ği , Feminist gruplar ve çeşitli ı Demokratik Kitle Orgütleri temsilcileriyle geceye

YUNAN·KÜR T DOSTLUK DERNEGI KURDiSTAN PRESS · ADINDA BIR DERGI ÇlKARDI

direniş

!

!

KöYPAiiTAN .__ _ _ ___ PR..ESS

!

!

i.

i katıldılar. Y u nanlı sanatçılar Nenna Venecanou ve Lakis ; Xalkiyas ile Pontus Halk Oyunları Ekibi de geceye ı dayanışma amacıyla katı ldılar.. PRK-Rizgari Atina Birimi'nin haz ırlad ı ğı Folklor ve Müzik grupları Kürt folkloru ve m üziğinden kesitler sun~ du lar. PRK - Rizgari 'yi tan ı ta n bir s ) aytın yanısıra , i Kürdistan coğrafyas ı , Kürt yaşantısı, KUKM ve i Sömürgeci uygulamalar, Halepçe Katliam ı ve Newroz'u konu alan slaytların gösterildiği gecede, ayrıca folklorcu! lar taraf ı ndan Kürdistan'da Kü rt-Ermeni ortak kültürlerinin bir örneği olan kına gecesi ve gelin halayı sem~ bolize edildi. Gecede konuklara Kürt yemeklerı sunuldu. St~rka Rizgari/Atina

!

!

Yu nanistan 'da kurulu bulunan t Yunan-Kürt Dostluk Derneği Ocak 1995 tari h i nden itiba re n 'KÜRDiSTAN PRESS" isimli bir jergi ç ıka rdı. Yayın dili Yunanca olan dergi 32 sahifeden olu ş uyor. • Dergi yayın anl ayı şını, "Kürt : Ulusunun bağımsızlık ve özgürlük · mücadelesini desteklemek , KUKM'ne uluslararası dayanışma } ve destek sağlamak, Kürt ulusuna karşı yürütülen sömürgeci kirli i savaş ve bu savaşa karşı verilen ~ mücadele konusunda Yunan , ulusu başta olmak üzere, ulus- ~ lararası kamuoyunu bil- t gilendirmek ve duyarlı kılmak " ~ olarak özetliyor. ~ Derginin ilk say ı sınd a "Savaş ve Siyaser, "Varto Yamyor", "Kürdistan Tarihi", "Sömürgeci Zindanlarda Direniş SJrüyor-Buca Zindamnda Ölüm Orucu", "Kürt Kültür ve Sanat ; Merkezi Arya•, "Recep Maraş/!'', "Cihan Karta / ile Röportaj" gib i 1azılar ile Kürd istan'da sömürgeci ~ uygulamala rı konu alan bi r dizi ı haberin yanısıra, tan ınm ı ş Yunanl ı ~ aydın ve siyasetçi ferin Kü rdi stan Sorunu konusundaki d üşün celeri n e ~ yer veri li-yor. Derg i iki ayda b i r ~

,~--,, ı·~~'fn,...

ı

c..,_, ...

K.........

.... ı:,~

,..,.,~~­

f~~....

~tO("I'T~"·•I

#CU!'I4ff.'llURT1lXfi

""~

~·.

U:OBO.\ At

_>t:l.....,.

·r·~dlt:.ı,. ~

~'li.:'·

35

f\\H llMIIlA

35

i

çıkacak.

Sterka Rizgari/Atina

Arya Kültür-San at Merkezi üyle ri ni n ve Recep i PRK - Rizgari Y unanistan Temsilcilği ile Y.unan Kürt Dostluk Derneği ta r afınd an düzenlenen bir dizi eylemle protesto edildi. Atina sokakları ı binlerce protesto afişiyle donatıld ı . 28 Şubat 1995 tarihinde [ ise, PRK-Rizgari taraftarları Atina Ünive rsitesi ön ündeki i alanda bir gösteri yaptılar. Milli giysiler giym iş PRK-Rizgari tarafta rları, Kürt ulusunun ayd ın ve sanatçılarına yönelik sömürgeci baskıyı, işkence ve zindanı sembolize etmek için birbirlerine sevk zincirleriyle bağland ıla r. Gözlerini ise siyah bantlarla kapatt ıl a r. Atina'n ı n merkezi yerlerinden biri olan Akademias meydan ı n da s ıralı 41Nıı.~o:ı:. • olarak 3 saat boyunca ayakta bekled iler. Göstericilerin sağında üzerinde Yunanca "Recep Maraştı'ya Özgürlük PRK-Rizgari'' yazısı bulunan bir pankart, solunda ise "Arya Kültür-Sanat Merkezi Üyelerine Özgürlük" yazısı bulunan pankartlar aç ıl dı. Gösteri al a nı nın ön t a r afında ise, stand '1 aç ıldı. ARVA 'y ı t anı t an b roşür ile değiş ik dillere çevrilmiş diğe r ~ bildiri ve broşü r ler d ağıt ıld ı. Yunanca çık m akta o lan ; "Kürdistan Press" dergisi satıldı. Gösteriye ilgi büyüklü. Atina'l ı lar göstericileri k utladılar, bilgi aldılar, bağış yapt ı lar. Maraşil 'nın tut uklanması

i

-- -- -- --

!

St~rka

Sibat-Adar /1 995/ 8-9

Rizgari/Atina

41


NOçE devam ederken orkestra getirmeye giden HADEP Gençlik Kom isyonu'ndan Rasim ÇELIK ve -soyadı öğrenilemeyen- Nihat adında iki kişi gözaltına alındı. IHD heyetinin müdahalesi sonucu gö z alt ı na alınanların Yeş i l dere Polis Karakolu'nda tutulduktan öğrenildi. Şiddetli yağmur al t ında Kürtlerin ulusal marşları olan, EY RAQIP okunarak "Cejna Newroz Plroz Be" sl oganıyla saat 20.20'de sona erdi. lzmir'deki Newroz kutlamaları şiddetli yağmura, yoğun polis önlemlerine, göza ltı lara ve "şeker , lastik dağıtarak halkın Newroz'unu pişkin bir şeki l de kutlayan görevlilerin şirin görünme" çabalarına rağmen oldukça coşkulu ve özünü koruyarak bitti. Öte yandan 18 mart'ta ttApEP Konak ilçe.si ta r afından "HALEPÇE" konulu fo t oğraf sergisi düzenlendi. MKM Tiyatro Grubu, Çocuk Korosu ve Ş i van' ın müziği sergiyi izlemeye gelenleri oldukça şekilde

Buc~

duygulandı rdı .

Sterka Rizga(ı/izmir

ADANA y ı l olduğu gibi bu yıl da yoğun çekişmelere, tartışmalara tan ı k oldu. Resmi ideoloji

Newroz, yine her

birden bire Newrez'un "Nevruz" olduğunu hatırladı ; "Nevruz"un ta Orta Asya"dan Türklerin göçü ile b~şlayan bir bayram olduğunu icat etti. .. Newrez'un muhtevası boşaltı l maya ça lı ş ı larak Ozellikle Kürdistan ve Türkiye metropollerinde Valilikler tarafından "Nevruz" kullandı. Ancak, Kürt Ulusunun özgürlük ve bağımsızlı k mücadelesinde gün geçtikçe .kazanıl an ivme, TC'nin "nevruz" kutlamalarını da fiyaskoyla sonuçlandfrdı. Kürt ulusu her her zamanki gibi, bu yı lda Newroz'unu zılgıtlarıyl a, ha l aylarıy l a , isyan l ar ı y l a , s l oganlarıy l a ve

ka,tılı m ının giderek artması üzerine polis göstericilere saldırdı . Saldırısı sonucu 15'e yak ı n kiş i çeşitli yerlerinden yaralandı. 30 kişi de gözaltına alınd ı. öte yandan , Bağcılar, Kağıthane , Okmeydanı ve çeşitli semtlerde yoğun kitlenin katılım ıyla ateşler yakılarak Newroz • kullandı. Sterka Rlzgari/lstanbul

iZMiR

kitleselliği yle kutladı .

ISTANBUL istanbul HADEP'in Abdi lpekçi Spor Salonu'nda Newroz gecesi coşkuyla kullandı. Geceye yaklaşık 18 bin kişi katıldı. istanbul ARYA K ÜL T ÜR MERKEZi ' nin KOMA XERZAN halk oyunlarıyla açılan gecede, istanbul HADEP il Başkanı Dr. Kema l Parla k ve HADEP Genel Sekreter Yardım cı sı Hikmet Fidan birer konuşma

düzenlediği

yaptılar .

Geceye MKM'nin müzik grubu KOMA AZAD, Tiyatro grubu J iYANA NÜ, Çocuk Korosu ve halk oyunları ~ki bi Koma SERHILDAN , Laz müzik grubu ZUGAŞI PEREPE ile Kafkas müzik grubu katıldı .

Gösteriler sık sık kitlenin ·, Kürdistan'da Askeri işgale Son, Gerilla vuruyor Kürdistan 'ı kuruyor, Biji Serok Apo, Kahrolsun Sömürgecilik, Biji Rizgari ya Kurdistan, ·sl oganl arı yl a kesildi. Bir grup Anti-sömürgeci gençlik tarafından salonda kuşlama yapılarak,: B ij i Partiya Rlzgariya Kurdistan, Biji Newroz, Biji Kürdistan, Ya şasın Ortak Taarruz Cephesi" sloganları atıldı . Geceye "çok sayıda mesaj var" gerekçesiyle gerek cezaevlerinden gerekse dost çevrelerden gönderilen mesajlar okunmadı. Çok sayıda basın mensuplarının yer aldığ ı gecede Türk bayrağı kitle tarafından indirildi. Yoğun güvenlik önlemlerine rağmen , gece olaysız bir şekilde sona erdi. Öte yandan Istanbul'un çeşitli semtlerinde korsan gösteriler yapı l arak Newroz kullandı . Fatih'te 500 kişilik bir grup ateş yakarak halay çektiler. "Biji Newroz", " Newroz Piroz Be" sloganlarıyla halkın

izmir'in tüm semtlerinde ve ilçelerinde .Newroz b,üyük kitlelerle oldukça çoşkulu bir şekilde kulland ı. Ozellikle Kürtlerin yoğun o lduğu Kadifekale, Yeni Çamlık , Yamanlar, Narlıdere, Buca - Kuruçeşme , Bornova-Çamkule, Çiğli, Güzeltepe, Buca-Gediz, Buca-Akıncılar, Küçük Çiğli gibi semtlerdeki kitle oldukça çoşkulu ve olabilecek herhangi bir soruna hazırlıklıydı. Özellikle Narlı dere ve Kadifekale gibi Kürtlerin yoğun yaşadığı bölgelerde resmi ve sivil polislerin çokl~ğu dikkat çekiciydii. HADEP ve IHD tarafı ndan kutl amaların yapı ldığ ı tüm sef!Jt ve i lçeler~ gözlem heyetleri gönderdi. KADIFEKALE : Oğ l an başlayan kutlamalar akşam saat 9.30'a kadar devam ~tti. 300 kişi nin katı ldığ ı açık alanda, "NEWROZ PIROZ BE" bandaj l arı göz alıyordu. Halaylarla baş l ayan 'kutlama ilerleyen saatlerde artan yağmura rağmen kitlenin "Biji s erok Apo , Yaş a s ın Halkl a r ı n Ka r deş liği Vu r Gerilla Vur K ü rdistan'ı Kur, Gazi Mahallesi'nin Hesabı Sorulacak , insanlık Onuru işkenceyl Yenecek, Ş e h i t Namlrln , K ürdistan Fa şJ zme 'Mezar Olacak" sloganlarıyla daha da coştu . Kadifekale'ye girişte göze çarpan panzer, saat 5.00 civarında kutlama al anına girdi. Kutlama akşam saat 9.30'da olaysız bir şekilde sona erdi. NARLIDERE: Narl ıdere'nin ikinci inönü Mahallesi'nde saa' 9. 15'de kutlamalar baş lad ı . Saygı duruşu ile başlayan kutlama, davul-zurna eşliğinde halaylarla devam etti. Alanda, "BIJi Newroz, Biji Sosyalizm, Emekçi Halkların Birliği , Narlıdere'de Faşist Örgütlenmeye izin vermeyeceğlz" yazılı pankartları açı ld ı. Ilerleyen saatlerde polisin bir kişiyi gözaltına alma çabası kitleyi harekete geçirdi. Ancak polis, kitlenin kararl ı tavrı karşısında gözaltı olayını başaramadı.

BUCA-KURUÇEŞME: Ahmet Yasevi Öğrenci Vurdu'nun yan ı nda başlayan kutlama alan ı nda bir panzer, iki sivil minibüs, üç resmi minibüs ve çok say ıda polis haz ı r bekliyordu. Yaklaşık 800 kişini n katı ldığı kutlama, halaylar ve slogantarla çoşkulu bir

HADEP'in 21 mart için Newroz kutlama valilik tarafından "birlikte kut l ayalım" yanıtıyla karş ı land ı. Ancak, HADEP' in bu teklifi red etmesi va ısrarlı tavır göstermesi sonucu , 22 mart günü için izin verildi. Mimar Sinan Açıkha v a Tiyatrosunda kullanan Newroz'a 15 bin kişi katı ldı. Kutlamaya Can Şenliğı Tiyatro Topluluğu , ozan Xanemir, MKM Adana çocuk korosu , Kardelen Şiir Grubu, MKM Adana müzik Grubu vs. katıldı. Yoğun mesaıların gönderil diği kutlamada, zaman darlığı gerekçesiyle dergilerin mesaj ları okunmad ı. Saat 15.30'da biten kutlamada dağılma sıras ı nda içlerinde Can Şenli ğ i Tiyatrosu oyuncu l arınında bul unduğu çok sayıda insan ı n gözaltı a lı nd ığı ve tartaklanmalar o lduğu öğrenildii. Newroz öncesinde, özellikle Kürt nüfusunun yaşad ı ğı mahallelerde yap ı lan ev baskınları ve kimlik kontrollerinde yüzlerce i nsanın .9öza ltına a ln ıdığı ve emniyette yer kalmadığı alınan bilgiler arasında. Öte yandan Mersin'de yine HADEP tarafından düzenlenen Newroz kutlamasının 21 martta Gündoğdu m, halesinde açıkhavada yapıldığ ı öğrenild i. Yaklaşı k 15 bin kişinin katlıdığı kutlamada Mersin yerelinden sanatçı ların katıldığı bildirildi. Sterka Rlzgari!Adana başvurusu,

ANKARA Bir çok kentte o lduğu gibi Ankara'daki Newroz da yine HADEP tarafından organize edil-

kutlama ları

di. Selim S ır rı Tercan spor salonunda düzenlenen Newroz'a yaklaşı k 4 bin kişi katıld ı. Program saat 1O.OO'da HADEP Genel Sekreteri BahaHin Günel tarafı ndan yapılan bir konuşma ile baş l adı. MKM folklor ekibi, Can Şenligl Tiyatro grubu, Koma Sterka ve Gan i Nar'ı n katıldığı kutlamada kitle tarafından sık sık, " Yaşas ı n Ulusal Mücadelemiz, Kürdistan Faşizme mezar olacak, Biji Newroz, Şehid Namlrln" sloganian atıld ı. Çeşitli pankartlar açıldı. Cezaevinde bu lunan Dr.lsmall Beş i k ç i ve Kürt milletvekillerinin gön derdikleri mesaj ın okunmasını kitle uzun süre ayakta alkış l adı. Coşkuy l a ilerleyen saatlerde gençlerin halay çekmesine polis tarafından müdahale edildi. Olay dana fazla büyümeden kutlama son buldu. Sterka Rizgarl/Ankara

' Şubat-Mart /1995/8-9


HA6ERLER 8 MART'TA ÇUKUROVA

EMEKÇi KADlNLAR 8 MART'I ALANLAR DA KUTLADI 8 Mart takvimi; cinsel, s ı nı fsal ve ulusal aç ıdan sömürülen kad ı nlar için bir dönüm noktası dı r. 1857 yı lı nda New Yo rk'ta çeş it li i ş kollarınd a ça lı şan yakl aşık 50 bin işç i kad ın ı n "eşit işe eşit ücret, oy ve sendika hakkı , 1O saatılk Iş günü" talebiyle başl attıkları grevde, 120 emekçi kad ının fabrikada çıkan yang ı n sonucu hayatı n ı kaybetmesi, dünya tarih ine kad ı n l arı n mücadele günü olarak geçti. Bir çok ülkede emekçi kadı nlar tarafı n d an kul· lanan 8 Mart, istanbul'da da çeşitli etkinliklerle 1kut· land ı.

Emekçi

8 Mart Dünya Emekçi Kad ın lar Günü do l ayıs ı yla Adana'da bir dizi etkinlik g erçek l eşt i rildi. 5 Mart'ta Adana'da Şi r in Müzikhal'de EKB'nin organize ettiğ i şen l ik düzenlendi. Şe n liğe yaklaşık 1500 kişini n kat ı ldığı , ay rıca SOO'e yakın davetlinin de poli s t a r afından salo na al ı nma d ığ ı gözlendi. Şe n liğe Yeni Gün Müıik Topluluğu , Can Şenliği Tiyatro Grubu ve MKM Çocuk Korosu katı l dı. Polisin, "bölücü sloganla r atı l d ığ ı " gerekçesiyle müdahele etmesi nedeniyle şenliğe erken son verild i. Ay rıc a A t ı l ım Muhabiri Helin Kara , şenlikte gözalt ına alı nıp bir gün tutultuktan sonra serbest bı rakıldı.

Sterka Aiıgari/Adana

1

Abide-i mitinge çok say ıda kı tl e katılı m gösterdi. Polisin aldı ğı yoğ u n güvenlik önlemleri allında yap ılan miting de, bir çok kad ın platform temsilcileri birer konuşma yaptı lar. Emekçi Kadı n lar Birli ği tarafı ndan Şiş li

~ü rr iyet m eyd anın d a yap ı lan

K a dı nlar

Bi r l iğ i ~. in

yap m ış

ol d u ğ u

b as ın

açıklamas ı n d a;

"Ureten , yaratan ve yaşatan emekçi kadınlar, dünyanın dört bir yanında tüm emekçilerin çektiği bütün acıların ağırlıklı payını omuzlarında taşımaktadırlar. Kapitalizm ve öncesi sömürücü toplumlar emekçilerere vahşet ve ~anda_n başka bir şey vermemişlerdir . Bugün ulkemıı bu vahşetin ve sömürünün en yoğun şe­ kilde yaşandığı bir yerdir. Dünyada halkları ulusal boyunduruk altında alan ve onları birbirine kırdıran burjuvazi yaşadığımız coğrafyada da bunu en kanlı şekliyl e yaşatmaktadı r• denildi. .Çeşitli .demokratik kitle örgütlerininde desteklediği mıtıng, kı tle ta rafında at ı lan sloganlarla ve çekilen halaylarla olays ı z sona erdi. .. Öte yandan, Emekçi Kadın l a r Birliği Kürt Kadınlarıyla dayan ı şmak am acıyla 8 Mart günü Diyarbekir'e gittiler. Aksaray'da bir bası n açıklaması yaparak temsilcileri uğu rlayan gruba polis müdahale etmek istedi. Bas ı n açıkl amas ı nın yap ı lmas ı n ı n yasal o ld uğun u n hat ır iatı i masından sonra Özgürlüklerin savaşılarak kazanılacağı ifade edile~ açıklama okundu. Açı kla mada, "Bu Mücadelenin en iyi örneğini katıldıkları özgürlü~ mücadelesinde Kürt kadınla rı örneğinde görüyoruz. Tek onurlu yol direnmektir. Bu inanç la biı çeşitli meslekler den kadınl a r , 8 Mart' ta HAKSIZ SAVAŞA SON şiarıyla Diyarbekir'e gidiyoruz" denildi. Emekçi Kadı nlar Birl iği temsilcilikleri bas ı n açıklamas ı n d a n sonra şark ı , slogan ve alk ı şlarl a uğurland ı lar. Te~ si lciler Diyarbekir'e gittiklerinde Petrol- iş send ı kası tems il cileri ta r afından karş ı lan dı lar . Diyarbekir'deki Kürt kadınları ile görüşme programları polis tarafı ndan engellenince, heyet p rogram ı n ı gerçekleştirameden tekrar istanbul'a geri döndü. Burada yapt ıkları açıkl amada, karş ıl aştı klar ı olayı protesto etmek amacı yla, "çeşitli ülkelere iltica edecekleri ve pasaport baş v uru s u" n da bu l u nacak ları öğrenildi .

Sterka Rizgari/istanbul

KADlKÖY'DE SOKAK ŞENLiGi

MERSiN'DE KÜRTÇE SLOGANA ·iZiN YOK

"95 8 Mart Kad ın insiyatifi" adı allında istanbul'da 20 örgütün katılım ıyla oluştu rulan platform, 11 mart cumartesi günü Kadı köy iskele meydan ı nda şenl i k düzenledi. Müzik, tiyatro, şiir ve halk oyu nla rı ndan oluşan şenlik, saat 12.00·17.00 arası ge rçekleştirildi. Kadın insiyat ifinin yap t ığı çağrıda, "cins ayrım~ılığ ı na, cinsel şi ddete , özelleştirmeye, savaşa ve şe n ata karş ı bütün kadı nl arı duyarlı olmaya davet ettiler. Kadın şenliğine iP, BSP, DiSK, iHD, Eczacılar O~as ı Araştırma görevlileri , TOHAV, AZADi !<l:JRT KADlN GRUBU, AYDINLIK YARINLAR IÇIN, SiNE-SEN, EGiTiM-SEN TMMOB BTS TÜM ~ALiyE-SEN, EGi'!"iM-.SEN.' SIGINMA EVLERi, O~GUR KADI.N, IŞÇI KADlNLAR BiRLiGi , MINEVRA, EKSIK ETEK, MARTI katıldı Sterka Rizgari/lstanbul

8 Mart'ta Mersin'de yap ı l mas ı planlanan yürüyüş­ mi-ting tertip komitesi de yeralan çevrelerin kendi a~a!arınd.a çelişkiler doğmas ı nedeniyle, p l anland ığ ı gı bı g enış katı lı mlı olmad ı. Kimi çevrelerin Kürtçe slogan atıl m a isteğine ka rş ı çı k arak çek i ld iği , yurtsever çevrelerinde bu durumu protesto etmek için çekildikleri öğren i ldi. Sonuçta 87 Mart yürüy ü şüne Mersin'de Hacı Bektaş-ı Veli Derneği ve işçi Partisi yalnız baş l ar ı na katıl dıl ar . Devletin i sted i ği gibi Kürtçe s l ogan l arın v e "tehlikeli" hiç bir slogan ı n atılmad ı ğı bir 8 Mart yü r üyüşü yapı l d ı Mersin'de.. Yü rüyüşe ka.~ı lmCl;yan çevrelerden, HADEP, SiP, EKB, ATillM, OZGUR HALK, ALINTERi,HADEP 8 marta ilişki n Mersin il bı nas ında bir etki nlik düzenlediler Ayrı ca BSP 9 Mart günü düzen l ed i ği geceyle 8 Mart' ı kutlarken, Medya Güneşi dergiside Mersin büroları nd a bi r etkinlikle kutladı lar.

Devletin

amacına

vermeyEceğlm i zi ,

ulaşmasına

izin

koşulda yayınımızı

her

sürdürme kararlılığında olduğumuzu vurgulayarak, kamuoyunu bilgilendirmek istiyor ve duyarlılığa çağırıyoruz" denildi. . Öte yandan, Özgür Halk dergisi 17 mart günü Istanbul DGM tarafı ndan bir ay süreyle kapatı ld ı. 7 mart'ta Yaz ı işle ri Müdürü Cavldan Doğan mahkemece tutuklanarak cezaevin e gönderildi. Özgür Halk tarafı n dan ya pılan açık l amad a, "bu saldırılar, özel savaşın baskısını, faşist karakterini gizleyememekte, aksine gözlerönüne sermekted ir . Gerçeklerin halka taşırılması için, kitlelerin sesi olmaya devam edeceğiz " den ildi. Kapatma kararı tebli ğ edilen diğer gazete Denge Azadi ise, B asın Kanunu'nun 5680 sayılı mad desinin ek 2/ 2 hükmü gereg ince "illegal yay ı n organı" kapsamına a l ı narak yay ı n ı durduru ldu . Denge Azadi gazetesi tarafın d an yapılan açık l ama­ da, " Bu çağdışı uygulama, sadece bizlere yönelik degil; tüm demokrasi güçlerine ve özgür basma yöneliktir . Bu konuda tüm demokrasi güçleri, basın kurum v~ kuruluşları duyarlı olmalı , tavır göstermeli, suskun kalmamalı ve sesini yükseltmelldir- denildi. Sterka Rizgari/istanbul

BÜRO BASKlNLARI VE ŞÜPHELi ŞAHlSLAR

Po lis Adan~ ' daki büro baskıniarına bir yenilik daha ekledi. Oncaleri bask ı nlard a, toplatma kararı olsun olmasın birçok kitaba, dergiye el koyuyorlard ı. Fakat son günlerdeki büro bask ı nlarında kitapların, dergilerin yanıs ı ra, o anda büroda bulunan muhabir ve misafirlerde ekleniyor. Şubat'ı n 15'inde sabah saat 10.30'da Odak dergisine baskın düzenleyen polisler, büroda bulunan muhabir ve misafirleri göza l t ı na a ldıl ar . "Şüphe li şah ı s " olduklar ı sav ı yl a gö z alt ı na alına n Odak · çaiışanlaı;ı •. J misafi rleri aynı günün gece 1.30'unda bırakı ldı lar. Störka Rlzgari/Adana Şubat'ın 21 'inde Azadi ve Özgür Gelecek dergilerini basan polis, yine aynı uyg ulamay ı tekrar l ad ı. Muhabir ve misal i rie ri "şüphel i şah ı s " o larak gözaltına ald ı . Poli sin. bu uy g u l amay ı yayg ı n l aştıracağı bekleniyor. Bundan böyle pol is GÜN~Şi, tuta n aklarında , ".. . adet dergi, ... adet kitap ve ... adet şüpheli şahıs a l ınmıştır" şek l inde cü ml eler sık l ı k la yeralacağa benziyor. TC ordusuyla, bir yandan Güney Kürdi stan ' ı Sterka Rlzgari/Adana işgal ederken, diğer yandan merkezi istanbul'da bulunan Kürt bas ı n ı bü ro l arına kapatma kararları

r

JiYANA NÜ, MEDYA ÖZGÜR HALK VE DENGE AZADi'YEKAPATMA

yağdı rıyor.

20 şu bat günü ~.edya Güneş i'ni n yayın ı n ı durduruldu. A r dı n d an Ozgür Halk, Deng ö Azadi ve Jiyana nü'ya ayn ı karar te b l iğ edildi. Fatih 2.Asliye Ceza Mahkemesi taralından veri len yay ı nı durdurma kararın da, Jlyana NO'nun, 5680 :;ay ılı B as ın yasas ı 'nı ihlal ettigi gerekçesi il eri sürülarak ayn ı sayılı yasan ın 9/4. maddesi u yarınca yayı nının durdurulmasına karar verildigi belirtildi. Jiyana NO gazetesi,26. say ı sını basına yönelik baskıla ra i lişki.~ kamuoyunu bilgilendirmek amacıy l a MART- 1995 OZEL SA Yl-1 basarak yayınına devam etti. A ncak, istanbul 4 No'l u DGM t araf ı ndan "bölücülük propağan d as ı y apt ı ğ ı " gerekçesiyle toplatma kararı ç ıkardı. Bunun lada yetinmeyen devletin bas ı n polisi, gazeteye el koyarak dağıtı mı engelledi. 20 Şubat tarihi nde, bir ay süreyle yayını durdurulan Medya Güneşi , yayını durdurma süresinin bittigi gün olan 21 mart'ta, DGM'nin yeni bir yayını durdurma kara rıyla karşılaşt ı. Kon uya ilişkin Medya Güneşi ile Jlyana NO gazeteleri ortak bir bas ı n açık l amas ı yap t ı l ar. Açık l a m ada; "Devletin terörünü ' sınıröt e sine ' kadar taşıyarak, uluslararası hukuka aykırı bir b~9imde Güney Kürdis tan ı i ş gal ettiği bir donemde gazetelerim izin s u s turulmaya çalışılmasının a nlam ı a ç ıktır . Yapılan ve · yapılacak olan hukuk-suzluk v e katliamlar kamuoyundan saklanmak istenmektedir.

Sibat-Adar /1995/ 8-9

1"lllıı;rd .Nô ~~- .ı: .:;;

: .:.;:

.:ı .ı aı: :::ı :rı-;:ır:ı .3.::

.

'izgürHaiA f

S.h' ıo

tS 'V•sa, r993

A.yJık s;y,u

kı.. t.,reı c~ rOı

ı'l flOO ı

Aza c:


KITAP · z

indanen Amede neynika (ayna) faşizma dewleta Tirka ye. Fişte 12 Bone Kemalisten faşist li zindanen Amede zor ü wehşetiyek mezin, barbariyak nediti li d.tJ gele Kurd, m.iroven welatparez, şoreşger ü hemü peşveruyan bi kar anin. Li ser zindanen Amede, li ser zilma faştzma dewl eta Tirk ü berxwedana li dij qolonyalisten (dagirker~n) faşist gelek pirtük hatine nivisandin ü hatine weşand­ ine. Di ve mJJare de tişte balkeş ev e ku, ew pirtüken ku li ser zindana Amede hatin weşandine hemü ji bi zi.mane Tirki bü. Niviskar laleş Qaso (aw bi xwe çend sal di zindane .nJ..l-"'"'-'"" de raza ye) ve qaide şikand ü li ser zindanen Amede bi Kurdi pirtük nivisand. Nave pirtüka Laleş Qaso "Zindanen Diyarbekire ü Şoreşgerıya me" ye. Pirtük cilda yekem e. Di nav weşanEm PELDA de derketiye. Cllda pirtüke ya duyem hej

.

2- Diyarbakır Zindan DirenişiBenwedana Zindana Amede-Mehmet Can Yüce Pirtükek ji Mehmet Can Yuce nivisandiye. Ev pirtük ji wek raporak siyasi hatiye amedekirin. Nave pirtüke bi Tirki "Diyarbakır Zindan Direnişi­ Berxwedana Zindana A.mede-" ye, pirtük 221 rüpel e. Di nav weşanen Serxwebüne de derket. Di pirtüke de bi girani li ser berxwedanen girtiyan ü berxwedanen gireva birçibüne disekine. Di pirtüke de herük büyeren ku di hepisxane (girtixane) de qewi.mine, gelek bi yek ali tete qalkirin. Le, ji bo henik tiştan ji gelek bi rasti behsa wan büyeran kiriye. Weşanxaneya serxwebüne ve pirtüke weşand. Le, paş~ ji ber henik. sedeman ve pirtüke nefrotin, belav nekirin . Ji bo ku pirtüke de henik tişt hebü ü ew ji hesaba weşanen Serxwebüne nedihat, loma ji ve pirtüke ji hole rakirin.

. . -

PIRTUKE LI SER ZINDANEN AMEDE

-

(DİYARBEKİRE)

nehatıye weşandine .

./

Beriya ku ez liser ve pirtüke bisekini.m, bi kurtayi be ji, ez dixwazi.m behsa ew pirtüken ku bi zi.mane Tirki derketibün ü hemü ji li ser zindanen Amede bün, bisekinim. Li ser zind.an~n Amed~ pirtüka yekem a Avuqat Şerefetın Kaya bü. Ew hatibü girtin, gelek işkence ditibü ü pişte ku hatibü bardane li ser rewşa dilketiyen zindana Amede, li se... cürecüre metoden işkenoo ku li d.tJ girtiyan ji ali dewleta Tirk bi kar daniyan, sekinibü. Nave pirtüka Şerefetin Kaya bi Tirki "D!yarbakır'da işkence" bü. Fişte pirtüka Şerefetin Kaya, veca F.Welat li ser zindanen Amede pirtükek nivisand. Nave pirtüka w1 ji "Diyarbekir 5. No'lu" bü. Pirtük bizimane Tirki hatlbü nlvisandin. Ev pirtük hetani nüha du car hate çapklrin. Çapa yekem di nav weşanen "Özgürlük Yolu-Rlya Azadi" de, çapa duyemji di nav weşanen "DUan" de, li D!yarbekire hate çapkirin. F. Welat di pirtüke de qala (behsa) girtina xwe, işkence ku ditiye ü işkence ku di zindanen hepisxana -Amede-Diyarbekire de li girtiyan dikirin bi awayek objektü tine zi.man. Ev pirtük be ali ü bi metodek realist hatiye nivisandine. Fişte van herdu pirtüken ewil, paşe hendi gelek pirtük li ser zindanEm Amede hatin nivisandin ü çapkirin. Henik ji wan pirtükan wek roman, serpehati ü çirok, yen din ji wek raporen zanisti hatibün nivisandin ü weşandin. Pirtüken ku wek raporan hatibün nivisandin evin: ı-Diyarbakır Hapishane Raporu (Rapora Girtixanaya Diyarbeld.r) Cild-lü 2 derketiye. Cilda sisiya Mj derneketiye. Ev herdu cild li ser h ev 622 rüpel in. Di nav weşan~n Rizgari de be imze derketin. Rapor li ser hek ü babaten işkence, li ser mahkeman (dadgehand), li ser teklll ü nakokiyen di nav Mzen siyasi y~n Kurda, li hepisxane (girtixane) ü 11 ser gelek tişten din, pir fireh ü dür ü direj sekiniye. Rapor bi metodek gelek zanisti ü huquqi hatiye nivisandin. Ll ser jiyana girtiyan di nav hepisxane de gelektişten balkeş hene. Nivisandina raporan wek nivisandina çirok, serpehati an ji romanan nine. Di romanan detişten xeyali gelek zade ne. Di raporan de tişten xeyali nabe ku mirov binivisme. Ev tlşten ku di van herdu cildan de hatiye nivisandin, çawan ewqas di heşe niviskaran de maye?. Ewqas büyer çawan hatine bira wan? (çünki, tişten ku di raporan de tet qalkirin pevaı)oya çend salan e) mirov şaş dimine. Xw1ya ye, yen ku rapora arnade kirine gelek jir in ü pir tiştan di heşe xwe de Mştine, jl bir nekirme. Dive welatparez ü şoreşgeren Kurd, pirtüken ku li ser zindanlin Amede hatine nivisandin (bi Tirki an ji bi Kurdi, Roman, serpehati, ·Çirok ü Rapor) bixwlnin. Miroven ku neketine zindane ji dive van pirtükan blxwlnin ü fer bikin ku li Zindane Amede girtıyan çawan -ji bo doza gel ü welate xwe- zehmeti klşandiye . Ev pırtüken ku li ser zindanen Amede hatine nivieandin hemüji wek belge ne. Debikevin nav rupelen diroke.

3- İradenin Zaferi -Serketina İrade- Hasan Ozen ü Nesimi Kiliç Ev pirtük gelek balkeş e. Ji bo milltanan dersen pratık li

ser metoden işkence ü berxwedane de dide. Yen ku ve pirtüke nivisandine Mj ji di hefse de radiz(m. Di sala ı 989 ü ı 990'! de ve pirtüke di hepısxane de nivisandine. Di pirtüke de li ser di Işkence de berxwedan, di mehkeman (dadgehan) de tawiren şoreşgeri, di jiyana şoreşgeri de parastma tişten sirt (dizi), li ser Işkencen şoke, ü li ser gelek tişten din bi berfirehi hatiye sekinandin. Di daw1ya pirtüke de ji li ser "Portra Xaniyek -Bir ihanetçinin portresi-" nivisek balkeş heye. Pirtük ı 79 rüpeı e. Di nav weşanen Serxwebüne de derketiye. Pirtüken ku li ser zindanlin Amede bi metoda roman, serpehati ü çirok hatine nivisandin ji evin: ı- ıa EylÜl Karanıtginda Diyarbakir Şafagi- Di taritiya ıa'i iloni de Berbanga Amede-Selim Çurukkaya- Weşanen Agri Selim Çurukkaya du çild roman li ser zindanen Amede ü berxwedana girtıyan nivisandiye. Herdu cilden pirtüke di nav weşanen Agri de hatiye weşandine. Cilda wi ya sisiya Mj derneketiye. Selim van herdu cilden pirtüka xwe gelek bi yek ali ü bi teref nivisandiye. Ji objektüe dür ketiye. Büyeran bi caveki realist nenivisandiye. Ji bo ku bi mejiye bi teref giriye (aligiriye) pirtüken xwe nivisandiye, di henik tiştan de ji rastiye derketiye. Gelek tiştan pir bi mubalexe nivisandiye. Selim li ser rewşa girttyan ü berxwedanen wan gelek dür ü direj (metoda romana bl kar a.niye) sekiniye. Di dawiya cilda yekem de li ser metoden şkence, 27 wl!neyen (resim) gelek balkeş hene. Van weneyan Zülfikar Tak çekiıiye. Di weneyan de wenavan metot ü teknika şkence geıek xweş aniye ber çavan. Li gor ku selim agahdari dide xwendevanan, herük beşen pirtüke Sakine Cansız nivisandiye, le ew tişten ku we nivisandiye paşa ji aliye dagirkeren Tirka ve hatiye imha kirin. Ji bo ve yeke nameyak ku Sakine li ser qow1şa jinan nivisandiye girtiye ve cilda yekem. Cilda duyem ji bi girani le ser berxwedanen girtiyen keç ü jinan e.

2- DorUerin Gecesi- Fevzi Yektin ü Mehmet TanbogaYurt Ev pirtük gelek xweşa min çü. Lewra hemü ji rastiye nivisandiye. Rewşa qow1şa ku ew te de rewşa girtiyan, teslimbüna wan, çawan ittate sazumana hepisxane kirine, hemu ji bi rasti nivisandine. Heta k.lnge teslim büne ü ji kinge ve -ji Iqjan dem ve- di berxwedane, paşe çar girtiyan çawan biryara xwe şewitandine dane ü xwe çawan şewitandine, bi mejiyek objektü ü bi çaveki realist nivisandin e. Di pirtüke de bi rasti ji wepşet ü barbariya ku dagirkeren Tirk li ser girtiyen Kurd pek anine hatiye qalkirin. Wek tat zanin Ferhat Kurtay, Eşref Aynik, Mahmüd Zengın ü Necmi üner, ji bo kirinen dagirkeran, zilm ü zordariya wan wehşet ü barbariya wan protesto bikin ü riya berxwedane ji girtiyan re vekin, Weşanen

Şubat-Mart /1995/8-9


PiRTOK ca.ne xwe k.irin eda, xwe bi est~ xwe şewitandin . Ev pirtük büyera. şewita.ndina wan çar lehengan qal dike.

7- Zindanen Diyarbekire ii

Şoreşgeriya

me

-Laleş

Qaso-

Weşanen Pelda

3- KAMBEB ATEŞ ÇAWANI? {Kamber Ateş Nasılsm?) "Çiroken w1 girtixa.ne "Hapishane öyküler" Ev pirtük ji all komela mafen miravan (ll:ID) llqe Amede (Diyarbekir) hat"':ıye amedakirin. Di pirtüke de çiroken ku bilyeren wa.n li zindana Diyarbekire derbas büye tet qalgirin. Yen ku van çtrokan nivtsandine hemü ji di hepisxa.na. Amede de raza.ne . Di pirtüke de 15 çiro k hene . Di çiroka.n de işkence dagirk eren Tirk li ser girtiyan ii berx wedana girtiyan t e ştrovekirin.

Di nav çtroknlvisan de şahide nemir Vedat Aydin ji heye. Vedat Aydin di çtroka xwe de qala hepisxa.na Diyarbekir dide ii rewşa dadgehen (Mehkemen) Tirka tine ber çavan. Pirtük bi zimane Tirki ye ii di nav weşanen "Belge" de hatiye weşandine, pirtük 120 rüpele. Niviskaren çtrok ii serpehatiyan e ve pirtüke yen din ji evin: Edip Polat , Sait Efe, M. Deniz, Ruşen Sunbuloğlu, ldris Güzel, Birol Keskin, Günay Çoban, İbrahim Ulutaş. 4- Bekle Diyarbekir -Bisekine Amed- Mehdi -Weşanen Doz Pirtüka Mehdi Za.na li ser işkence ii zindanen Amede ye. Pirtük bi ziman~ Tirki hatiye nivisandin. Mehdi Za.na baş Kurdi za.ne, çira pirtüka xwe bi Kurdi nenivisa.ndiye. Mehdi bi deste xwe pirtüke nenivtsa.ndiye, wi gotiye ü mirovek din ji nivtsandiye. Dibe ku yen din bi Kurdi nizanibe, lama Ji bi Tirki nivisandiye. Di pirtüke de Mehdi Zana gelek zede li ser piçukahiya. xwe, li ser xebaten xwe yen di nav DDKO ü paşe TIP'e de ji sekiniye. Di beşen paşin de ji Mehdi zana girtina xwe ii işkence ku ditiye qal (bahs) dike. Di pirtüke de pir mubalexe ü gelek tişten ne rast ji hene. Mehdi di pirtüke de dema serokatiya Belediye Amede ü helbijartina xwe bi çaveki objektif nerixandiye. Ji bo we deme nirxandinek reallst nekiriye. Di pirtüke de ll ser henik büyeran (wek minak, büyera greva karkeren Belediye) tişten yek ali ü nerast h atiye qalkirin. Gelek tişten şaş di pirtüke de heye, le ez naxwazim dür ii direj li ser wan şaşiya.n bisekinim ii rex:ne lebigirim. 5- Devlet işkence Buyurdu -Diyarbakır'da Eyliil Karanlığı Vedat Giizel -Weşanen Pelesor Ev pirtük 190 rüpel e. Bi Tirki hatiye nivisandin. Vedat Guzel çend çar hatiye girtin ii di hepse (girtigehe) deraza ye. Di pirtüke de serpehat iyen Wedat Guzel heye. Gelek tişt hatiye sere wı, Vedat, pirtüka xwe bi metoda Psiko-Civak1 nirxandiye. Vedat bi xwe hekim e ü pirtüke ji lo gor psikolo· jiye nivtsa.ndiye. Vedat ll ser girtina xwe ü işkence ku ditiye gelek direj qal (behs) dike. Di davi:ya pirtüke de ji, çar beşen cihe hene. Di beşa yekem de "Di Diyarbekir de teknik ü usülen", di beşa duyem de "sucdari ü dadgeh". di beşa seyem de "işkence ü işkenceci"'. di beşa çarem de ji: "Mirov ü irade" heye. Ev her çar beş ji gelek balkeşin .

V~ca em ben li ser pirtüka La.leş Qaso, Ev pirtük 285 rüpel e ü cilda yekem e. Laleş Qaso li ser zindan~n Amede pirtük niv isandiye ı~. qategortya. pirtüke beylü nine. Ev p irtük Romane, bira.nine, çtroke, serpehatiye, a.n ji pirtüka rexnegiriye ye?. Mirov dikare beje tiştek ji nine, a.n ji hemü tişt e. li gor metoda. n ivtsa.ndina. pirtüke, mirov dikare beje ku pirtük bi na.veroka. xwe serpehatiyen Laleş Qa.so ne. Niviskare pirtüke qa.la. büyeren ku pişte ı 2 Done h atine sere wi, tişten ku wi ditiye, tişten ku di s ere wi de derba s büye qa.l dike. Reva wi, çündina. wi ya Kurdista.na. ba.şür ü rojhilat, girtina. wi, di girtigeM de zilma Mehmetciken Tirkan. Li qawişa.n işkence ü gelek tişten din, qal (behs) dike. La.leş Qaso di pirtüka. xwe de gelek rexne li rexıstinen Kurda ü li çend ka.dir ü sexsiyeten Kurda. ji digire. Ji xwe di pirtüke de tema. rex:negiriye bi girani cih girtiye. Laleş Qaso, çündina xwe ya Kurdistana. Rojhila.t (İran) , sekna.ndina. xwe ya. li cem rexıstina Koroala'ye ü zewicandina Hatice Yaşar~ bi Mehmed Muhtedi re bi gelek ba.lkeşi qal (behs) kiriye. Çira. qal kiriye? Zewaca. Heco bi wı ketiye? Tiştek naye famkirin. La.leş Qaso, li ser k irinen Hatice Yaşare gelek disekine. Çira hewce diye weqas sekiniye? ne diya.r e. Laleş Qaso, di pirtüka xwe de li gelek rexıstinen Kurd (yen Kurdista.na. ba.şür ü ba.kür) rexneyi'ın di cide ü ne di cide digire. Ew çira ewqas büye d.\je rexistinen Kurda ev jY ne diyare. Ez li vir dixwazim li ser t1şteki balkeş bisekinim: Laleş Qaso na.veki müstea.re, na.ve ne raste. Qad navek e. Le, wı: hem na.ve xwe ye rast nenivtsa.ndiye ü hem ji risma (wene) xwe ll ser rüpela yekem a pirtüke xistiye. Fişte ku risma. (wena) xwe li ser risme xistiye, çira nave xwe ye rast nenivisa.ndiye? An Ji pişte ku nave xwe ye rast ll ser pirtüke nenivisa.ndiye, çira. riSma xwe li ser pirtüke xistiye?. Ev tişt ji ne diya.re. Wek ku min li jore ve nivise de ji gotibü La.leş Qaso, gelek rex:neyen negatif li rexistine Kurdan digire. Le li gel ve regnegiriya. wi -ya negatif henik tişten pozitif ji di bej e ü ji bo rexistina. KUK ü Rizgari ye ve rastiye tine zima.n, weha dibeje: "Jir ü za.natiya di Rizgari de behempa bu. Di KUK'e de Kurdperestiyek delal hebü." Laleş Qa.so di kovara Hevdem de nivis -meqale- bi Kurdi dinivisine. Ew nüha li ser pirtüka. xwe, cilda düyem dixebite. Ka., em binerin di we cilda duyem de qala (behsa) çi dike. Min dive nivise de pirtüken ku ll ser zindana Amede h ati· bün weşa.ndin -yen ku ketibü deste min ü min xwendibü· da dana.sine, helbatdibe ku ha.nik li ser zindana Amede henik pirtüken din ji hebin, le ew pirtük Ji bo ku neketine dest~ min ü min ewa.n nexwendiye, lama. ji ez nikaribüm wa.n bidim da.na.sine. Ji v~ roje ü peve, pirtüken ku li ser zindana Amede derkevin eze wa.n ji bidim da.nasine.

Lokman POLAT

1 6- Gardiyan -Bube Eser- Weşanen Roja Nii 1 Min di destpeka ve nivise de gotibü ku; pirtüken ku ll ser zindana Amede hatine nivisandin hemü ji -xeyne pirtüka Laleş Qaso- bi zimane Tirki hatine nivisandin. Fişte pirtüka Laleş Qaso a bi Kurdi, nüha j1 Bube Eser li ser zindana Amede, bi nave "Gardiyan" pirtükek bi Kurdi nivisandlye. Ev pirtük di nav weşanen Roja Nü de hate weşandine. Pirtük wek metoda serpühati ü romene hatiye nivi:sandin. Ji deve sidar ii paşe ji ji deve Gardiyanek li ser rewşa girtiyan ii girtigehe disekine. Pirtük 165 rüpel e. Le te de düba.re pir in. Gelek tişt hatine dübarekirin. Ere pirtük 165 rüpel e, le bi a min ev pirtük di esle xwe de 48 rüpel e. Fişte rüpela 48'ta.n ji deve Gardiyan eyne tişt hatine dübarekirin, careki din hatiye qalkirin. Gardiyan ji dawiye xwe di derde dike, dieliqıne. Bube nave -numara- qowişa ku Bube ew tede bü, gelo ketibü berxwedan~?. QehremanEl -Lehenge- Pirtüke Sidar, çiqas di berxwede dabü?. Ev qet ketibü gireva birçibüne?. Naverok ii Mmaniya pirtüke ll cihek, Bubi gelek baş kiriye . ku pirtüka xwe bizimane Kurdi nivisandiye.

ı

ı

Si bat-Adar /1995/8-9


duygular sunuldu. Eğer durumlartnt protesto ederlerse kamçt, hapis ya da urjuvazinin sömürgecilik serüveni, gelişiminin belli bir aşamasında altın mecburi çaltşma ile cezalandmldılar. Başkaldtrdtklarmda da, sömürgec i/er insan hırsıyla birlikte günde~l~ş.ti ..Pusulanın ve ateşli silahların bulunması ise avına çıktılar.. Ve on/art ezdi!er. Beyaziart n getirdikleri yöntemle re çok iyi uymaya . _bu kanlı ve ~oysu~ gırışımı kolaşlaştırdı. 15.yüzy ı l sömürgeciliğinin çalışıp, kendı çtkarlan peşmde koşmaya yöneldiklerinde ise, engellendiler ve mıhver ulkelerı Portekız ve ıspanya, işe azor, Yeşilburu n Adaları ve Güney Fas'ı ·işleri bozuldu." (3) fethetmekl ~ .başlad ıl~r . "Ne var ki ticari amaçli fetih ktsa sürede boyutlart m Yine görüyoruz ki, sömürgeci Portekiz ordusunda çok sayıda Angelalı vardı: aşarak yennt ele geçm/en topraklarda şartstz- tercihsiz egemenli · k kurmak eylem"Beyaz askerler, sömürgenin sivil ve askeri bütün önemli noktalarınt ine t~rk edecektir." (l) Bu sömürgeleştirme eylemleri sırasında yüzbinlerc ellerinde e yerli t~tuyor?u, güçleri yete~siz kaltnca karaderililerden destek alıyor/ardı . (... ) Portekiz vahşıce ~atledildi. Sömür.geleştirilen topraklardan sağlanan altın ve değerli hızmetmda bulunan karaderili savaşçı/ar arasmda belirli saytda gönüllü de vardt. madeniarın yan ı sıra ucuz ışgücü, sermaye birikimini muazam biçimde büyüttü. 1968'de bir Portekiz askeri kaynağının bildirdiğine göre karaderil i askerleri Sermaye ve teknolojik gelişme kapitalizmi gürbüzleştirdikce kar ve egemenli n k d?rtte ~iri orduya ?.önüllü olarak kaltlrn_tştı." (4) Devam ediyoruz, yine, sömürge hırsıyla iyice kızışan burjuvazi Amerikan kıtasına derinleme sine nüfuz etmekten donemı Mozambık ınde geleneksel şeflık feodal sömürüsünü ?aşka, pançelerini afrika ve Asya'ya geçirdi. Ve nihayet sömürgee ve kısmi otoritesini lik sistemleştir­ sürdürmesi karşılığında sömürgeci otoriteye boyun eğmiştir. Mozamb ılerek :"metropollerde (anavatan) sömürge daireleri, bakanlıkla ik'te r kuruldu . Askerler "sa~aştan ~nce iki otorite bir arada yaşıyordu; sömürgeci otorite özel olarak sömürgeler için eğitildiler." (2) ve sömürge sistemıne tabı olan, onunla bütünleşen, fakat herşeye rağmen belirli bir otoriteye 18. yüzyılın ~anlarında ise sömürge alanların yapısı ve niteliği değişmey e sahip geleneksel şeflik" bulunuyordu. (5) ?aşladı. Portekız .ve lspanyollar çözülü~lerken, bunların yerini çağdaş sömürge .G:rçekt ende söm?r~eciler söm~rgenin .salt toprağını, coğrafyasını değil, ımparatorluğu Ingılıere almaya başladı. Ingiltere'nin ardından ise Hollandalı lar ve somurge halkın beynını de ışga l edıyorlar . Işte buna Mozambik'ten çarpıcı Fransızlar sahneye girdiler. Sonraki yıllarda buna Rusya ve bir Almanya'da eklendi. ö.rnek daha: "Otoriter.yönetim, insanlarm inisiyatifini ve sorumluluk hissini kaybetKapitalizmin gelişimine ve geçirdiği evrelere bağlı olarak sömürgecilik sistemind e tır'!!~kte ... bu~ un .yerme sosyal ilişkilere girmeyen bir insan de d eğişimler ct:.;yı..ınu gözlemli yoruz. Sömürgeciliğin başlangıç dönemi tipi yaratmaktadır. EgFtım gormuş styah azm/tk arasmda ise, sömürge yönetimin s~m9rgec! ülkelerde kapitalizmi hızla geliştirip olgunlaştırmıştır in ince işlenmiş hiy. Bu dönemde s?~urg~ler hammadde ve ucuz işgücü sağlamaya çalışmış, erarşisini taklit eden bir e/it tabaka doğmaktadır.· (6) rekabetçi dönemle ?ırlı~te . ıs~ meta ihracatı na y?n~lmişlerd ir. -çünkü metropoll , Kişiliği bastırılan ve aşağ ı lanan sömürge insanının kendisine, ulusuna erinde biriken aşarı ve uretımı . luketece k alanlara ıhtıyaçları vardı.- Meta ihracatın halkı~a kar~ı y~ba~c~aşma~ı hiçte zo: ?l~u.yor. Ulusal yabancılaşma içine giren ın yaygın hale gelmasınden sonra ise sömürgeeller arasında büyük paylaşım sömurge bıyerı, buyuk ölçude efendısı gıbı olmaya özeniyor. Bu konuda bazı savaşları günd~me gelm~ştir. Sömürg~cilikte üçüncü aşama ise meta çözo~.lemeler ~ap~ ı ş olan F.Fanon: "sömürgecinin dünyast, ihracatının tali plana yeriiyi kasıp kavud~şerek yer~ne ser~aye ıhr~cının geçmesidir. Bu aynı zamanda ran duşman btr dunya, fakat aym zamanda da imrendiği bir dünyadtr. rekabetçi döneYerlinin mı n sona erıp tekeieı dönemı n başlamasıd ı r. Sömürgeciliğin kendisin i sömürge cinin yerine koyma -sömürg eci olma değil, kendisin bu ekonomik boyutu i ile b~rlikt~ . s.i ~~sal boyutu.nu da aç ı klamak zorunlu olmaktadır . Buna sömürge cinin yerine geçirme- · hayali kurduğundan bahseder. Asimitasy göre ona sömurgecılığı ıkı aşamada ınceleyebiliriz: Klasik ve yeni uğrama son~.cu ulusal kimli~inden kaçış ve sömürgeciye benzeme tavrı egemen sömürge clllk olarak. Yeni söm ürgeciliği gündemleştiren en önemli et ken sömürgelerde gelişen oluyor. Sömurgede koyu bır aşağılık kompleksi yaşan ı yor. Sömürge i nsan ın ın ulusal kurtu luş hareketle rldlr. Sömürgeeller sömürge alanlarını tümden kendisine gelmesi ve kimlik kaybetmemek için sömürge-sömürgeci ilişkilerinde bazı değişiklikler yapmak savaşına girmesi ise uzunzorunda kalmışlardır. Klasik sömürgecilik yöntemlerini değiştirerek sömürgeleri ca bir zamanı alıyor. Sömürgeclnin sömürge halkı biçimsel olarak da olsa siyasal bağımsızl ı klarını tanımışlard ı r. Bununla birlikte Ulusun bu alandak i ilk uşakla ştırması genel olarak iki ~mü~geci ülke ekono~ik olarak egemenliğini devam etmekted uyarıcıları aydınlar olmak· ir. Yani sömürge ulkenın pazarı tamamıyle kendi denetimi altındadır. Sömürge tadır . Bunlar yolla genellik sağlan ı r. Askeri zor ve le ülkenin siyasal ~öneticileri ise ~dece birer figürandırlar. Çünkü, sömürgee sömürgeci metropollerde ller her ne kadan açık ödülle ndirmeyle. Yanı kırbaç ve ışgale son verıp, ü!kenin bağımsızlığını t~nımışlarsa da okul okumuş ve sömürgeci yine de onun siyasal şeker politikasıyla. yaşamını halen belirleyecek güçtedirler. Özeesi işbirlikçi sınıflardan kendilerin kültürle yakından tan ı şmış e b_a:ğlı kukla yöneti~!er ?luşturmuşlardır. Yukarıda belirttiğim kişilerdir. Bu ayd ınların iz gibi, yeni sömürgecılık esas _olarak ~kıncı emperyalist paylaşı m savaşı sonrası büyükçe bir kesimi kendi gündeme geliyor. Sömürgeelliğin Dünyadakı sosyalıst ve ulusal kurtuluşçu mücadelelerin yarattığı u lusal kimlikler inin biletki emperyalist sömürgecileri bir çok sömürgede bu kararları almaya zorluyor. Emperyalistler tahribatlarından kurtulup, incinde ancak metropolü, bir çok. ülkede geri çe~ilerek bağımsızlık ilanına razı oluyorlar. Tabii kökleri yani sömürgecinin "evinin ülkenin bağımsızlığa çok eskılere dayanan s ıyasal, ekonomik ve ideolojik hegemon içindeki" yaşamını görüp yaya sahip oldukları kavuşt urulmas ı herşeyden için, bu bütün değerleriyle yabancılaştırılmış , sersemletilip dejenere edilmiş kavradıktan sonra varıyor­ lar. s~.m~~ge topl~.munun iplerini pek zorlanmadan elde tutmaya iki kültürün farklılığı önce ve devrimci ve sosyalist devam etmişlerdir. Somu rgeciligın tah ribatlarından kurtulup , ülkenin bağ çatışması metropo lde ımsızlığa kavuşturul· önderliğin radikal eylemiyle m~sı ~~ rş eyden önce devrimci ve sosyalist önderliği daha net farkediliyor. Tıpkı n radikal eylemiyle mümkün olabilmektedir. mumkun olabilme kted ir. Aşağıda sömürge-sömürgeci ilişkisinin basit işçi sınıfının "d ışardan• bilve s ı radan bir ezen-ezilen ilişkisinden , çıplak bir zor inçlenmesi gibi, sömürge dayatmasından daha öte karmaşı~ bi.r ili~k~ oluşturduğudur. Ulus bir kez boyunduruk altına düştükte~ aydını da ülke gerçeklerinin sonra, kolelıklerının, bağımsızlıklarının sonu gelmiyor. Sömürgeci efendi bilincine daha çok "d ışarıyı· gözlemlayerek varıyor. Ulusal kurtuluş mücadebinbir düğümle onu kendisine bağlı-yor. lesinin politik önderlerinden Ho ŞI Mlnh, Cabral, Gandhl, Lumumba Neto ve Bilinirki her ulusun ve halkın tarihinde ihanet ve direniş iç içe, yan yana ismini sayamadığmız daha birçokları ilk siyasal bilinçler ini sÔmürge ci bulunur. lstilacı güçler ulusun yaşamına zorla girdikten sonra bu kez onun metropollerde ediniyorlar. Sömürgeci metropoller bir anlamda politik çıkışların daha da zayıf yanları üzerinde yükselerek egemenli klerini devam merkezle ri oluyor. ettirirler. Bu arada beyaz efendinin karaderili halkı sömürgeci boyunduruk altında tutmasına hizmet Aynı şekilde Kuzey Kürdistan'daki ilk Kürt teşkilatıanmaları da 1908-21 yılları eden karaderilinin ihaneti ve teslimiyeti diz boyudur. Sömürgecinln sömürge aras ında metropolde oluşuyor. Keza 1940'tan sonra kesintiye uğrayan ulusal hal kı u şaklaştırma sı genel olarak Iki yolla sağlanı demokra tik hareketin yurtsever-devrirrn:i kadroları da 1960'1arda yeniden r. Askeri zor ve ödüllendlrme yle. Yani kırbaç ve şeker polltlkasıyla. Ulusun ve halkın içinde metropollerde sahneye çıkıyor. Demek ki bir tesadüf deği l. Siyasal atmosferi her n, iki~ine de .d.üşe.cek kesimler ~.aima mevcuttu r. Hatta bu ekonominin yoğunlaştığı metropol merkezler aynı zamanda politik doğumlar bazen toplumun ın çogunluğu ıçın bıle geçerli olur. üzeilikle sömürgenin egemen meydana geldiği alanlar oluyor. Tabii herşeyin ilki gibi, yurtsever sınıfları sömürgeaydınında ilk cilerin ilk düşürdükleri , satın aldık la rı kesimler olmaktadır. Sömürge çı.~ı~ı, d~u-~u oldukça sancılı ve zorlu geçiyor. Daha ilk teşebbüsl eller e birlikte çok sömürgelerinde kendilerine bağlı elit bir tabaka oluşturmayı daima denerler. buyuk guçluklerle karşılaşılıyor. Aydın , sömürgeci saldırılar karşısında Ve henüz çoğun l ukla da bunu başarırlar . Sömürge insanının her hazırlıksız ve örgütsüzdür. Sömürgeci baskı yoğunlaştıkça türlü zaafı sömürgeci yurtsever aydının tarafından değerledirilip, bunlar hükmetm anin yardımcı sosyal ilişkileri, destekleri azalmaya, daralmaya başlıyor ve sonra beklenme unsurları olarak dik kullanılırlar. Kald ı ki, sömürgeeller sömürge toplumun zaafa bir yaln ı zl ıkla karşılaşılıyor. Bu noktada akademik karlyer yapma , i ş düşmesi için, alkol, kurma ı.~huş , kumar vb. gibi alışkanlıkları ve düşkünlükleri bizzat olanakları da sılıra düşmüştür. Bu durum aynı zamanda kendileri yaratırlcır. düzenle maddi ilişki lerin Ulkesi işgal edilmiş, bütün tarihsel ve kültürel d eğerleri çarpıtı lmış, asimilasy dinamitlendiği anın da başlangıcı oluyor. Yurtsever aydın ona "ilk ku rşun "u patl~tmıştır artık. Bu, he~ köle sömürge kişiliğine ve hem u~ra~ı ~.~~ş söm.or~e top!~m~n insanı genel olarak yabancılaşmış de sömürgeciliğe sıkılan ve parçalanmış bır, kışılıge sahıptır. Bu ılışkılerden bir örnek vermek gerekirse bır kurşundur. Sonrakı adım, aydının örgüt kurarak halka : "Afrikaltlar, çeşitli gitmesi ve onu ayağa duzenler/e, beyaz adamm ekonomisinin basktst altma girdiler, gelecekle kaldırma çabasıdır. Aydın ın, misyonunu yerine geti rdiği sürecin sonunda ise rini k~n~i/erin~ beyaz adamm thtiyaç ve davramşlarma uydurmai ~~tOn bir ulusun tarihsel karşı duruş eylemi başlıyor. Sömürge ulus başkalar ; anna bağlt olduğu duşuncesı katalarma sokuldu: bu bağımlı/tk karşıfığmda ıç ın ulus olmaktan çıkıp, kendisi içinulus olmaya hazı rd onlara bol bol yüksek ı r artık .

Si bat-Adar /1995/ 8-9

46


işbirlikçilik-ihanet ve Yabancılaşma

ne yazık ki tersi bir yol izleni-yor. Tabi Kürtlerin devletleşmeda geç kalmalarının esas olarak toplumsal yap ı yla da ilişk i si v ardır. Kürdistan'ın jeo-stratejik öne. ~ilin~i~i üzere işbirlikçilik, düşman bir güçle çıkar ortaklığı kurmaktır. işbir­ mindeın ötürü sürekli .olarak fetihçi güçlerin hışmına uğraması, Kürtleri uzunca bir lıkçıler ıçınden çıktıkları ulusa, topluluğa, sı nı fa sırt çevirerek, sırf kendi kişisel s~.re _'~retici" ve "şehirli" b.i.r halk yerine, "dağlı" ve "savaşç ı " bir halk yapmışt ı r. çı~arları için, düşman olarak görülen güçlerle sıcak ilişkiye girerler. Kolelıgı kabullenmeyen Kurt halkının, özgür yaşam uğruna daha çok dağ l ara, Ihanet olgusunda da içinden çık ıl an topluluğa s ırt çevirme, ona karşı olma savur1ulması güçlü alanlara çekilmiş olmas ı , on l arı bu süre zarf ı nda üretici ve tavrı vardır. Sömürge-sömürgeci, ezen-ezilen ilişkisinin bulunduğu her yerde şehirli bir yaşamdan kısmen uzak tutmuştur. Sanayi ve ticaret yerine daha çok ihanet ve işbirlikçiliğe rastlamak mümkündür. ihanet, en güvenilir, en disiplinli hayvanc ı lık ve tarıma yöne l inmiştir. Sonunda şuraya geliyoruz: Osman l ıya örgütl~nmel~rin içinden bile çıkabilmektedir. Ulusun, s ınıfı n, cinsin kendi içinden bağlanma aşamasında Kürt toplumsal yaşamı yine de feodal bir devleti çı kan ıhanetı , dı~ardan gelen saldırı ve tehditlerden daha tehlikeli ve daha tahripkald ı racak düzeyi objektif olarak yakalam ı şt ı r. Belirli bir şehir yaşam ı ve kar olm~kt~?":. Ozellikle Kürt toplumu ulusal ihanetçilerdan ve işbirl ikçilerden çok ekancımik gelişme sözkonusudur. ~arar ~ormuştur. Hemen hemen her isyanda, her önemli tarihsel dönemeçte, iç Baj~ ıms ız beyliklerin Osman l ıya bağlanması en çok Kürt yoksul s ı n ıf ve ı hanetı yaşam ı ştır. Oylasine ki ulusal isyanların bastırılmasında ve yenilgisinde tabakaların ı n aleyhine olmuştur. Kürt beyleri Sultan adına hükmettikleri Kürdistan ihanet kayda değer bir yer tutmaktadır. topra!ğında halktan toplad ı kları vergilerin bir kısm i y l e, savaş zamanlarında Yabancıleşmaya gelince: Yabancılaşma da tıpk ı işbirlikçilik ve ihanet gibi Sultan'ın ordusuna asker vermeyi yükümlenirken, yoksul halk sık s ık savaşlara mensubu bulunulan bütünden uzaklaşmayı, kopuşmayı içerir. Sömürgede yollarımakta ve ağır vergiler ödemekten ötürü per-perişan olmuştur. Kaldıki ihanet, işbirlikçilik ve yabancılaşma bir bütünün parçaları gibidirler. Birbirlerini yayıınıacı ve despot bir devlet olan' Osmanlının kendi "içinde" ve dış ı nda sürekli çok yakından etkilemektedirler. Öylesine ki ihanet ve işbirlikçi liğin çekirdeğini savaş durumunda o l mas ı ha l kın bu zorlu yaşamını sOreğen kılmıştır. Bu YABANClLAŞMA 'ya d ayandırab i lir iz. Birey ulusal ve siyasal olarak haksı~~l ı ğa karş ı direnen halk her defasında kırımiara uğratılmıştır. Kürt beylerinin ya~ancılaşmaya başladıktan sonra işbirlikçilik ve ihanet tehlikesiyle yüz yüze halkın, yazgısını zerre kadar paylaşmadıkları görülmektedir. Halk yoksulluktan ve geliyor. Ulusuna yabancılaşmış birey objektif ihanete doğru yol almaktadır. Uzun zulürrıden kan ağlarken, onlar işbirlikçilikle rine devam etmişler ve bu onursuz sömürge yıllarınd a ulusun ezici çoğunluğu bu teslimiyet koşu ll arında ulusal ilişkile•rini de t ıp kı genetik bir kalıntı gibi babadan oğula geçecek biçimde sistemkimliğinden hayli uzaklaşmıştır. Ulusal kimliğini kurtarmak, sömürgeci zulme ve leştirnıişlerdir. Beyliklerin idari yapısının pederşahi tarzda düzenlenmesi yönetici sömürüye son vermek için doğru-dürüst bir çaba göstermez. Sömürgeci otoriteye aileler içinde tıpk ı Osmanlı sarayında olduğu gibi çeşitli entrika ve kan lı boy~n ~~me, on~nla barışık yaşama ve düzene uyum sağlama revaçtadır. hesaplaşmaların yaşanmasına yol açrqıştır. Böylece Kürt yönetici güçlerin, hem Subıek~ıf ı~a~ette ıse düşmanla bilinçli -iradi- bir işbirliği sözkonusudur. Objektif kendi içlerindeki iktidar çat ı şmaları hem de işbir likçiliği n doğurduğu halktan ve subıektıf ıhanette ayrım noktası , düşmanla ;i kopuk po l itikaları toplumun atomizasyonunu ileri boyutlara yapılan işbirliğinin bilinçli yapılıp yapılmadığı " vard ı rmıştır. Böyleli kle Osmanlı tek bir askerini dahi noktası dır. Bitlisi ve Kürt beyleriQin kendi Kürdistan'da bulundurmaksızın Kürt halkın ı uzunca bir Sömürgeterin sömürgede oluşturdukları özel çıkarlarını düşül'lerek dönem yönetimi altında tutmayı başarmıştır. Bu durum resmi kurum ve örgütlenmelerde çok sayıda sonucudur ki, birkaç yüzyıllık beylikler, günü geldiğinde yerlinin çalıştı ğı gözlemlenmektedir. Sömürge 1etmeleri, Osmanlıya kUIIUğU fazla bir zorlanma olmaksızı n tarih sahnesinden teker ulusun bireylerinin bu kurumlarda görev ' Kürt · toplumunun bağlımsız teker düşürülmüşlerdir. Cumhuriyet dönemine de sarkan alması , sömürge ulus adına bir handikap . , "Dersim özerk yaşamt"nı bu bey liklerle birbirine oluşturmaktadır. Yerli bireyin bu kurumlarda gelişme SÜrecine büyük;darbeler karıştırmamak gerekiyor. Dersim'de böyle bir tüzel kişilik çalışma gerekçesi ne olursa olsun bu gerçek indiriyor. yoktur. değişmemektedir. Fakat ne yazık ki bu ulusal E b •· "k t h 'b t. b 1 Osmanlırun, feodal Kürt yapısmdan ve beylik kurumundram, ulusal bilincin, örgütlenmenin ve n UYU a rı a t ya ainCI aşma . dan yararlanması müthiş olmuştur. Osmanlı , bir tak ı m mücadelenin fazla gelişkin olmadığı dönemVe işbirlikÇiliğin temellerinin imtiyazlar karşı lığında Kürt toplumunu en küçük hücrelerlerde kaçınılmaz olarak yaşanmaktadır. atJimaSt oluyor ine dek bölmüş ve Sultanlığın oyuncağı durumuna getirSömürge halkın sömürgeci kurumlara ulus miştir. Osmanlı için işbirlikçi tutmak ve işbirlikçi beylikleri olarak tavır alışı genelikle "sivil itaatsizlik" birbirine düşürmek pek zor olmamıştır . Osmanl ı kampanyasının başladığı aşamalarda veya tarafından yaratılan bu işbirlikçi ilişki süreç içinde tam bir ulusal otoritenin sömürgeci otorite ile belirli bir düşkCınlüğe dönüşüyor . Bey olmak için, kardeşlerle amca çocukları birbirlerine dengeye ulaştığı koşullarda ancak mümkün olabilmektedir. kan lı komplolar tezgahlıyorlar. Birbirlerinin aleyhine olarak Sultanın kapısını Objektif ihanetin ve yabancılaşmanın talatisi pek zor olmamasına karşın , çalıyorlar. Sultana uşakça yaranıyorlar. Yönetimin Sultan tarafından belirlenmesi düşmanla bi li nç~i işbirliğine girip objektif ve subjektif ihanetin birarada yaşandığı durumunda bile birbirlerine düşmekten geri durmuyorlar. Sultan da bu zaafiyeti ~oşullarda bu çırkeften kurtulmak ve ulusa dönmek çok güçtür. Hatta çoğu kez sonuna dek kullanıyor. Birilerine mevki, hediye vererek ötekilerinden kıskançlığın ımkansızdır da. Bu genel belirlemeler ışı ğında esas konumuza giriş yapabiliriz artık. oluşmas ı na yol açıyor. Hediye ve ödüllendirmeler işbirlikçiliği daha fazla körükleyip yaygınlaştırıyor. Öylesine ki beyliklerin ortadan kalkmasından sonra bile Osmanlı , Kürt işbirlikçiliğini yaşatmakta güçlük çekmiyor. Bunun son örneği 9smanlı ile Kürt Beylikleri Arasındaki ilişkiler Hamidiye Alayları oluyor. Kürt feodal piramidinin tepesindekiler rütbelendirilerek .. Uçy~~ yıl kadar öağımsız beylikler biçiminde yaşamını sürdüren Kürt toplumu Hamidiye Alaylarının komutanı yapıyorlar. Tabi Hamidiye Alayları'nın i mtiyazları , sureç ıçınde Osmanlı ve Safevi imparatorlukları arasında s ıkı şıp kaldı. Bu üçyüz yarı özerk Kürt beyliklerinin yan ı nda solda sıfır kalıyor. Osmanlı ne kadar zoryıllık süre içinde beyliklerin merkezi bir yönetim altında birleşip devlet örgütlendaysa Kürtlere verilen "ödün" ya da iş birlikçiliğe ödenen karşılık o kadar fazla ~esine ?önüşememiş olması (7) dış saldırılar karşısında Kürt halkını oldukça oluyoı· . Ve tersi de doğrudur. Bilindiği gibi Hamidiye Alayları Ruslarla savaşmanın dırençsız bırakmıştır. Dış tazyikler ve saldırılar arttıkça beylikler kendi dışında Ermeni ulusal hareketini bastırmada ve Kürtleri birbirlerine kırdırmeda da a~alarındaki de.rinleşmiş ve sonuçta farklı güçlere yamanma yoluna gitmişlerdir. çok etkili o l muştur. Fakat Kürtler bu durumdan bugün bile gerekli dersi ne yaz ı k Kurt beylıklerının kah Osmanlıya kah Safeviye yasianmaiarı tamamıyle bölgedeki ki çıkaramamış l ardır. Tersi olsaydı, bugün köy koruculuğu diye işbirlikçi-hain bir güç dengesinin durumuna bağlı olmuştur. Bu bakımdan da Kürt beylikleriyle ku runı oluşup bunca yayg ı nlaşamazdı. Demek ki işbirlikçilik , egemen güçlere Osmanlı ve Safevi ilişkileri inişli-çıkışlı . bir yol izlemiştir. Aynı biçimde Safevi ve uşaklıık, Kürt feodal yöneticilerinin neredeyse değişmez siyasal gerçeklerinden Osmanlının Kürt politikaları da bu koşullara bağlı olarak farklı lıklar göstermiştir. birisi oluyor. Bunu anlamak gerekmektedir. Her iki imparatorlukta Kürdistan'ı fethedemeyince bu kez onu kazanma ve bir N.Barzan-S.Cibran kalkan olarak kullanma düşüncesine girmiş ve bundan ötürü de Kürt beyliklerine karşı büyük bir özenle yaklaşmak zorunda kalmışlardır. Uzunca bir süre güçleri karşılıklı bir dengede bulunan Safevi ve Osmanlı, bu süre içinde Kürtleri tamaQ!)pnotlar: men karşıianna alıp yeni bir savaş cephesi açmaktan kaçınmışlard ı r. Bu durum 1- flızgarı, Sayı 2, Sf. 34. 19. yüzyılın başlarına kadar devam eder. 2- Age. Sf. 35. 3- Basit Davidson, Angola Kurtuluş Mücadelesi, Sf. 77. .. 13. Yüzyıldan iti~aren varlık gösteren bağımsız Kürt beylikleri hatırlanacağı 4- ~·ge . Sf. 50. uzere Osmanlıya ı lk kez 16. yüzyılda bağlanıyorlar . Yavuz Sultan Selim'in 5- Eduarda Mondiane, Mozambik Kurtuluş Mücadelesi, Sf. 215. Safeviyi bozguna uğratmasının ertesinde, Idris-i Bitlisi'nin bir kısım Kürt beyini de 6- Age. Sf. 290. yanına alarak Osmanlıya biat etmesi, Osmanlı ile Kürt beylikleri arasında , 7-Her ne kadar 1O. Yüzyılla 13. Yüzyıl arasında Mervani, Hasanveyni, Eyyubi gibi Kürt Kürtlerin aleyhine olacak bir tarihi süreci başlatıyor. Billisi ve Kürt beylerinin devletleri kurulmuşsada bunlar hem mahalli nitelikle o l muş, hem de tümünün ömrü, bir Bitlis kendi özel çıkarlarını düşünerek Osmanlıya kulluğu kabul etmeleri, Kürt toplumubeyfiği kadar bile uzun sürmemiştir. nun bağımsız gelişme sürecine büyük darbeler indiriyor. En büyük tahribat, y~ban~ ılaşma ve işbirlikçiliğin temellerinin atılma sı oluyor. Bitlisi işbirlikçiliği ile, dırenış ruh u ve bağımsız yaşama ideali gözden düşürülüyor. Halka yabancılaşma ve ihanet tam da ic!ris-i Billisi politikası oluyor. Bağımsız beyliklerin doğru -dürüst savaşmaksızın s ırf Osmanlının hışmından kurtulmak üzere Yavuz Selim'in kulluğunu kabul etmeleri, Kürt toplumunun iç dinamiklerini köreitmiş ve onu devletleşma ve ulusleşmaya giden yoldan hayli alıkoymuştur . Kürt beylikleri Osmanlıya teslim olmak yerine, kendi aralarında birleşip direnme yoluna gitmiş olsaydılar, hem bağımsızlıklarını korumuş olurlardı hem de hiç değilse ileride güçl~ bir merkezi idare (devlet) oluşturabilme olanaklarına kavuşabilirlerdi. Fakat

kabUI

47

Şubat-Mart

/1995/ 8-9


ın..

...

cu cu

:ı:

c.

Q) () Q)

a: iıi

c:

Q)

;:


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.