Özgürlük yolu13 14

Page 1

m e. co te w

e DEMOKRATİK KİTLE ÖRGÜTLERİ ÜZERİNE

ww

w.

ne

• TiP VE SOSYALiST BiRLiK e ZEWACA BE DILDEN BİR BÖLÜM • IRAK'TA YURTSEVER CEPHE GÜÇLENiYOR

13-14 HAZiRAN

TE.MMUZ


m

e. co

te w

ne

w.

ww


liAZİRAN TEM MUZ 1976 Yıl 2 Sayı 13-14

ihni t.. lü k

.c om

~~~!i~i

IÇIN DEK ILER

we

DEM OKRA TiK KiTL E ÖRGÜTLERİ ÜZERİNE . .. . .. .. . ..... . . .. . ._, ... . ... .... :

...

3

... . .. . .. .... .... . . .. IRAK ' TA KÜRD iSTA N ULUS AL BİRLİGİ IRAK YURT SEVE R TOPL ULUG U'NA' KATI LDI . . . . .. IRAK KÜRDİSTAN'I ÖGRENCİLERİ BİRLİGİ IRAK 'TAK i KÜR T iHTiLALi ' NİN SONA ERMEDİGİNİ AÇIK LADI .. . ... .. . . . . . . . . .. AZI NLIK LARI N HAKL ARI VE KÜRT LER ... / G er a rd CHALİAND

13

.n et e

TİP ve SOSYALİST BİRLİK

ww w

DEVL ET GÜVENLİK MAHKEMELERİ KALD IRILM ALID IR . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . .. SANAT VE EDEB iYAT ZEW ACA BE DIL / İsmail e DUKO . . . . . . . . .. . . .. . .. MİRE SILIW ANE . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. OLAY LAR - YORU MLAR .... ...... ...... ..

c___ _ _ _ _ _ _ · ·----------

37

41 46

49

50 62 66

-------'

Sa hibi Faruk ARAS e Yazı İşleri Müdü rü Orha n TALU N e Yöne tim ve Haberleşme Adres i : Yeniş ehir 105-214 Sanlı Han Anka ra e Abon e : Yıllı k 100 TL. e Altı aylık 50 TL. e Dış ülkele r için iki katıd ır . e İstanbul da ğ ıtım TANDA e Ar.ka ra ANKAR.-\ DAÖI TilU e İzmir : EGE DAÖI TIM e Dizgi - Baskı ÇARK Matbaası


.c om

we

Saym Okurlar,

ww w

.n et e

oldu, Dergim izin çıkışından buyan a ilk kez bir aksam a sayıları birleştir­ 14. ve 13 e nedenl bu ; gecikti sayısı Hazira n özür didik. Bu gecikm eyi daha önce duyuramadığımız için Eylül ve s Ağusto üzere olmak özgü leriz. Salt yaz dönem ine amayı düşünü­ yayınl a başınd Eylül irerek birleşt sayılarını da i yayını yoruz. Daha sonra dergin in her ay başındaki düzenl sürece k. 13 . sayı ile birlikt e ÖZGÜRLÜK YOLU ikinci yılına girmiş gidere k bulunu yor. Okurlarımızın, ilerici- devrim ci çevrel erin in yaDergin Bu, irici. sevind derece son için bizim artan ilgisi n Bunda kanıtı. de ğinin rarlı ve gerekl i bir işlevi yerine getirdi desını, şmalar dayanı ın, dostlar ci böyle okurlarımızın, devrim abotekleri ni daha da arttırmalarını bekliyo ruz. Dergiy e yeni çalış­ , olmak cı neler, okurla r · kazandırın ak, dağıtırnma yardım yanısıra, okurlarımız, bumalanınıza güç katacaktır . Bunun kendi görüşlerini, eleştiri­ ı, olaylar n yerala e . lundukları çevred ulaş­ lerini ve dergid e yayınıanmasını istedik leri yazıları bize tırırlarsa sevinir iz. Saygılar

ve iyi dilekle rle ..

ÖZG ÜRLÜ K y o ı u


.

e. co m

1

te w

•• Demokratik Kitle Or gütleri •• Uzerine

ww

w.

ne

Ülkemizde, devrim ci ve demo kratik güçle r üzerin de ve genel olarak emekçi halk kitlele ri üzerin de süreg elen ağır baskıl ara, zulme rağmen, ekonomik, demo kratik niteli kte kitle örgüt leri ülkenin dörtb ir yanında mant ar gibi bitiyor. Herşeyden önce toplumumu zun içinde bulunduğu şartlar üretiy or bu örgütl eri. İşsiz­ lik ve pahalılık altında ezilen, yarınıarına güven duym ayan, baskının ve zulmü n her çeşidine uğrayan emek çi halk yığınları, aydınlar, d~okrat ve ilerici kişiler örgüt lü çalışmanın önem ini, gereğini hergü n biraz daha iyi kavrıyorlar. Çoğu insan ancak '12.1! birlik içinde gücün ün bilinc ine varı:y;or ve yine ancak birkıs ım istekler ini örgüt lü miiç_adele ile gerçekleştirebiliyor. Kitle örgüt lerind eki bu yaygınlaşma, kitlel erin örgüt lenme si, ekono mik ve günce l istekl er uğrunda müca dele, yöneti ci-tabatı ilişkileri, kitle örgüt leri ve politi k çalış ma gibi birçok sorunu:rı tartışılmasını da birlik te getirm ekted ir. Gerçi ülkemizde, ilerici -devrimci kadro lar, bu konud a daha şimdiden birha yli deney e sahiptir ler. Başka ülkele rin deney leri ve bu konud aki bilgi biriki mi de kitlel erin örgüt lenme si, kitle örgüt lerind e çalışma konus unda yardımcı ve rol göster ici olmaktadır. Yine de, kitle örgüt leriyl e ilgili çalışmalarda yanlış yönte mler denendiği ve hatal ar yapıldı­ ğı sık sık görülü yor. Bu yanlışların bir kısmı kadroların yeter pratiğe ve· bilgiye sahip olmamasından doğuyor; bir kısım yanlışlara ise, bizzat sol saflard~ki biline n sapm alar yolaçıyor. 3


son derece karmaşık, zaman ve mekan a gögöre değişen şartları, herbir olayın kendin e özgü nitelik leri a zönün e alınırsa; her olay ve her durum için önced en kesin çalışm olaün mümk ki açıktır k, koyma biçimleri, yol göster ici reçete ler r maz. Ancak bu konud a da belli ilkeler vardır ve pratik te bunla gözön ünde tutulmalıdır. yaşamının

-

e. co m

Toplu m

. Ekono mik-de mob:ra tik n itelikt e kitle örgütl erini pGlitik partilerle karıştırmamalı : 'tür örgütl enme Sınıflı toplum larda, deneb ilir ki, hemen her ten, bir kulüp ten sınıfsal bir nitelik göster ir. En basit bir demek politik partile re, devlet organi zasyon una kadar. Her tür örgütlenme , belli grupların, toplum katlarının, sınıflarm belli istekle iştir. yönelm aya rini gerçekleştirmeye, çıkarlarıni korum

bu örgütl erin en üst düzeyde, en düzen ini egeme n sı­ gelişmiş olanı devlet tir. O, varola n toplum an en gelişmiş, en yaray nıflardan yana korum aya, sürdür meye ı elde tutma k için aykarmaşık cihazdır . Egeme n sınıflar, iktidar Ve egeme n sınıfların yarıca politik partile r de oluşturmuşlardır. sınıfsal çıkarlarını nısıra, emekçi, sömür ülen halk yığınları da, partile rini oluştu­ politik kendi için korum ak, iktidarı elde etmek rurlar. ettiği · sını­ Kuşkusuz, her politik parti, aynı zaman da temsil . Anbudur da n aslola zaten ve fın ekono mik çıkarlarını savun ur -senn, erinde örgütl cak politik partile ri diğer ekono mik mücad ele ondikala rdan, dernek lerden , koope ratifle rden- ayıran özellik, iktidarı elde et~ ların iktida ra yöneli k olmaları, diğer bir deyişle me ve elde tutma örgütl eri olmalarıdır. Ekono mik-d emokr atik nitelik teki kitle örgütl erine gelince, grupların, sınıfların ekobaşlıca işlevleri temsil ettikle ri kitlele rin, haklarını korum ak, isrını, çıkarla · teki nomik , demok ratik nitelik besbelli ki iktidarı eler, tekler ini gerçekleştirmek olan bu örgütl rle etmek için kurulmuş örgtitl er değillerdir ve bu durum onları siyasi partile rden ayırır. Ancak asıl işlevlerinin ekono mik-de mokratik haklar , çıkarlar alanında kalması onların politik ayla ilgisiz gelmez, gelme melioldukları, ilgisiz kalmaları gerektiği anlamına sedler iyle ayır­ Çin ine böyles dir. Ekono mik ve politik mücad eleyi birbiri yle yaele mücad mak mümk ün olamaz. Besbelli ki bu iki . Ekono mik ve dekından ilişkili ve· birbiri ni tamamlamaktadır mokra tik haklar dediğimiz şeyler doğrudan, düzen in kendis iyle sınıflar açısından

ww

w.

ne

te w

Egeme n

4


ww w. ne

te we

.c

om

ilgilidir, onun tarafından 'belirle nir. örneğin, insanlarımızı bunaı­ tan işsizlik, hayat pahalılığı, temeld e, varolan sömürü cü kapitalist düzen tarafından yaratılmaktadır. Ve bu s.orunların tümüyl e son bulması, sömürü nün son bulmasına, sosyali st bir toplum düzeninin kurulmasına bağlıdır. Düşünce, bilim ve sanat özgürlü kleri üzerine konan baskılar da aynı temeld en kaynaklanmaktadır. Burjuv azi, çıkarlarına ters düşen her şeyde yasakla r, sınırlar koyar ve buna karşi çıkan aydınlara zulüm uygula r. Bu nedenl e de ekonom ik, demok ratik hak ve özgürlü klerin tam olarak kazanıl­ ması düzeni n bir tüm olarak değişmesine, sömürü nün son bulmasına bağlıdır. Temel çözüm iktidar sorunu nda düğümlenmek­ tedir. Yani işçi sınıfının, ve diğer ezilenl erin politik başarısına, iktidarı almalarına, ve emekçi halk kitleler inden yana dönüşümler yapmalarına bağlıdır. Bu nedenle , en basit ekonom ik, demok ratik haklar, güncel istekler le iktidar sorunu arasında bir bağ vardır. Politik mücade le sınıf mücad elesini n bir üst biçimid ir ve temeld e ekonom ik yapıdan, ekonom ik mücad eleden kaynaklanır. Öyle olunca da bu iki mücad ele biçimi ve bu amaçla kurulmuş örgütle r arasındaki kaçınılmaz ilişkileri de elbette gözönü nde tutmalı. Ve bu ilişkileri görmem ek nasıl yanlışsa bu ilişkilere bakıp politik partilerle diğer ekonom ik-dem okratik mücad ele örgütle rini birbirin e karıştırmak. birini diğerinin yerine koyma k da o kadar yanlış olur. :Politik partile rin ve diğer kitle örgütle rinin hedefle ri, örgütle nme ve mücade le biçimle ri, kitle tabanları oldukç a farklıdır.

örneğin işçi sınıfının politik örgütü parti, ekonom ik mücadele örgütü sendikadır. Belli bir işyerinde, ya da işkolunda, sendika, kimi zaman tüm işçileri, ya ·da işçilerin büyük çoğunluğun u kapsar ; bu doğaldır. Aynı işverene karşı ortak çıkarlar, güncel, kısa vadeli haklar uğrunda mücade le; grev, toplu sözleşme ve benzer şeyler geniş işçi kitlesin i kolayc a biraray a getirir ve sendikada birleştir!r. Ama aynı işçilerin, işçi sınıfının devrim ci partisinde biraray a gelmel eri aynı kolaylıkla olmaz ve bu farklı birşeydir. Aynı sendik ada birleşen işçiler arasında çoğu zaman oldukça, farklı politik tavırlar, farklı inançla r buluna bilir. Oysa sosyalist parti, ancak işçi sınıfının dünya görüşünü benimsemiş, çok daha uyanık, yiğit, fedaka r unsurl ardan oluşabilir. Yine işçi sınıfı­ nın partisi, bu nitelik teki işçilerin yanısıra, işçi sınıfın ın dünya görüşünü paylaşan ve sosyali zm için mücad ele eden diğer sınıflardan gelme insanları , ve bu arada sosyali st aydınları da saflarına alır. Besbelli ki parti ve sendik a birbirin den çok farklı örgütle rdir. Partili bir işçi ya da sendikacı, sendika l çalışmayı yürütü rken,

5


ww w. ne

te we

.c

om

çalışmada işçilere grevde direnişte ve işçiler arasındaki her türlü ileri hede flerin in polit ik bilin ç vermeye çalışır ve hare ketin daha Anca k o, sendikayı bir parkavranması için daim a çaba göste rir. militanınm tavrını ti gibi göremez, her işçiden bir sosya list parti yan geniş işçi kitolma çli bekleyemez. O, henü z gereği gibi bilin bir yand an, en Ve . lesine karşı hoşgörülü davr anm a zorundadır lar için birar aya getir meye , iş­ geniş işçi tabanını send ikal amaç ; diğer yand an dil çiler in send ikal birliğini oluşturmaya çalışırken vermek, sosya list safia ra yeni işçilere daha ileri düze yde bilin ç kadr olar kaza nma k için, de çaba göste rir. şına düşen sendikacıların, Sendikayı parti gibi görm ek yaniı işçilerin birliğine zarar vergeniş işçi tabanından soyutlanmaları, arı kaçınılmazdır. mele ri · ve send ikal müca deley i felce uğratmal ikala rda pek etsend er Gerç i bugü n ülkem izde bu anlayışta kişil k nitel iktek i krati kin olamıyorlar; ama bu tür eğilimiere demo eğilimler, demo kgenç lik ve aydın örgü tlerin de rastlanıyar ve bu orlar . ratik müca deley e k~çümsenmiyecek zara rlar veriy demo krati k örgü tlerin Örneğin bazı sol sekte r grup lar, bu tür çalışma yönt emle rine, prop agan yapısı ve işleviyle · bağdaşmayan parsosy alist bir da ve ajita syon yollarına başvuruyorlar. Anca k tlerin kong reörgü tür bu r tide tartışma konu su olabilecek şeyle parti si içind e ının sınıf lerin e getir iliyo r. Sol sekte rler, sank i işçi gibi düşünmeyen­ ideolojik müca dele veriyormuş gibi, kend ileri esen akınarına leri ((revizyonizmııle, ((sosyal empe ryali zmnl e ve devri mcili k adına benz er şeylerle suçla maya kalkışıyorlar. Sözde en başta da devri mci hare kete zayapılan bu tür komi klikl erin, rar verm esi kaçınılmazdır. tleri salt sosya listle ri değil, Açıktır ki, demo krati k kitle örgü kat kat fazla olaonla rla birlik te ve çoğu zama n ~ayıca onla rdan krati k nitel ikte rak, örgü tün amaçlarını benim seye n ilerici, demo in yararları, delen müca te birlik çok kişiyi kaps ar. Orta k çıkarlar, krati k ördemo leri kitle sosya list olan ve olma yan böylesine geniş tlerin in örgü kitle gütle rde birar aya getir ir. Ve zaten demo krati k deley e müca krati k en büyü k işlevi de budu r, geniş kitle leri demo e bir fraks iyon olara k tekazandırmaktır . İşte böylesine örgü tlerd larda kend isi gibi kel kurm aya kalkışmak, herk esin polit ik konu ri, sözde «mienle nmey öyle düşü düşünmesini zoru nlu saym ak ve tlerin amaç laörgü litan ca» bir tavırla suçla maya kalkışmak; bu krati k müca delen in de, devrını ve niteliğini kavr amam ak, demo Sosy alist olma yan, rimc i müca delen in de cahil i olma k deme ktir. r ((revizyonizmn ve sosya list olduğunu da zaten söylemeyen kitle leri

6


benzer

şeylerle suçlam ak gülünç tür. Şu var ki marksi zm-len inizm bu tür komikl ikleri yapanların tavırlarının devrim eilikle bir ilişkisi yoktur . Bu, likidatö rce bir tavırdır ve ancak hareke te zararla r verir.

adına

ww

w.

ne

te we

.c

om

Bu söylediklerimiz, hiç kuşkusuz, demok ratik gençlik örgütleri için de sözkon usudur . Elbette gençliğin, özellikle de öğrenci gençliğin kendin e özgü nitelikl eri var. O yaşları n verdiği farklı bir . coşku, duyarlılık ve cesaret gözönü nde ' tutulmalı. Okuya n gençlik, yurt ve dünya sorunlarını yakından izler, hızla bilinçlenir; eski kuşakların pekçok tutucu değer yargısını, en başta da egemen sınıfların yarattığı şartlanmışlıkları tepkiyl e karşılar. Emekç i sınıflardan gelen gençler in, belli bir bilinçle nme düzeyinden sonra, güç yaşam koşullarının da etkisiyle devrim ci mücade leye yönelm eleri doğaldır. Ama pekçok varlıklı aile çocuğu da, henüz çıkar çarkıarına uyum sağlamadığı, kötülük lere tepki duyduğu, güzel ve insanc a bir düzen istediği için demok ratik ve devrimci safiara katılabilir, katılmaktadır. Binlerc e öğrenci genc_in okullar da biraray a gelmeleri, düşüncelerin hızla yayılmasına, etkilenm elere olanak verir ve gençlik içinde önemli kitle hareke tleri yaratır. Bütün bu nedenle rle, öğrenci gençliğin önemli bir bölümün ün devrim ci hareke te olan eğilimi ve onun demok ratik, devrim ci yöndel5i örgütle nmesi kaçınılmazdır . Ancak buna bakara k, ilerici safiara katılan her genci sosyalist sanmak , ya da herkes in tutarlı bir sosyali st gibi davranması­ nı beklem ek yaniışına düşülmemelidir. Açıktır ki, sosyali st dünya görüşünü benims eyen gençler in yanısıra, onu benims emedik leri halde empery alizme, faşizme karşı çıkabilen, sömürü ve baskı­ ya tepki göstere n, ilerici, demok rat tavırlı pekçok genç vardır ve bunların sayısı sanıldığından da fazladır. O halde demok ratik gençlik örgütle rini birer sosyali st gençlik örgütü veya daha fazlası gibi görme, gösterm e çabası yanlıştır. Böyles ine yanlışlar gençlik örgütle rini böler, dağıtır; sosyali st gençler i de tecrit eder. Kal• dıki sosyali st olmak sanıldığı kadar kolay da değildir. Bu, sosyalizmle ilgili derli-to plu bir bilgi, inanç ve deney ister. Bir genç insanın, yeni öğrendiklerinin, çevresi nin ve yaşının verdiği coşkuy­ la kendin i birand a sosyali st sayması, tavır olarak güzel ve olumlu olsa bile, o gencin gerçek te sosyali st olabil;mesine her zaman yetmez. Demok ratik gençlik örgütle rinde üst perded en marksi zm-leninizm yarışmasına girişmek; pekçok ilerici, demok rat genci, sosyalizm sempatizanını c<iyi bir marksi st-lenin ist» olmam akla suç7


w.

ne

te we

.c

om

ı başka­ la mak; «revizyoriizmıı , «pasifizmıı ve benze r suçlamalar iliş­ eilikle devrim ve larına rastge le yakıştırmak son derece yanlış tusu kisi olmay an,' çocuk su bir tutumdur~ Bazıları ise bu çocuk leri örgüt tumu , «Dev-Genç havasının ileri yaşlarda, başka kitle un tutum Bu .. e DER'd TÖBin örneğ içinde de sürdü rmekt edirle r. haklizm sosya luğu çoğun sonuc u olarak gençl ik arasında, büyük irili-ufaklı birçok grup kında sağlam bilgisi ve deney i olmay an birbir leritürern ekte ve bunla r, en yüce devrim cilik iddialarıyla, rastla nan ni, ya da başkalarını, sosya list müca delele r tarihi nde ve bunsapm alarla , en ağı.r şekilde suçlamaktadırlar. Bu yanlışlar uğratı­ rce cüme birher etini dan doğan çekişmeler gençl ik harek dağıtı­ bölüp ni yor; gençliğin devrim ci ve demo kratik müca delesi yor. Elbet te sosya list gençl er, gençl ik kesim inde sosya list dünya ların sosya list safiar a görüşünün yaygınlaşması, yeni yeni kadro rdir. Ama gençl ik örgüt kazanılması için yoğun çaba göster ecekle gibi görlerini n niteliğini unutm adan, onları bir sosya list parti gözden biran ni işlevi n lerini mede n. Demo kratik gençl ik örgüt ne kendi an, olmay ve olan uzak tutmamalı. Bu örgüt ler, sosya list getirr, getiri ya sosya list diyen ve deme yen pekçok genci birara bağlar, melidir. Geniş bir gençl ik kitles ini birara ya getire n ortak msal kendi günce l sorunlarının yanısıra , kısa bir tanımla, toplu taşı­ müca dele açısından ileriye dönük olmaları, ilerici bir tavır sayıl­ ilerici , olmak karşı malarıdır. Örneğin şu dönem de faşizme saflar da mak için bir ölçüd ür. En geniş gençl ik kesim ini ilerici mciıı <<devri topaf lamak yerine , kitley i kısır klik çatışmalarına, büyük z. İnsan lafazanlığa bağmak harek ete birşey kazandırma z. olama ci laflar etmek le büyük devrim Demokrat~k

Kitle Örgüt lerind e En Geniş Taban

ww

Sosya listler bu tür kitle örgüt lerind e, müm kün olduğu kadar göster irler. Örneğin geniş bir kitley i birara ya getirm ek için çaba ı gibi çeşitli mesle ki-deöğretmen, teknik elema n, memu r, sanatç çok sayıda meslektaşı kadar u mokr atik örgüt ler, müm kün olduğ müca deörgüt e kazan mak, onları örgüt ün ekono mik, demo kratik izde Ülkem le hedef lerind e birleştirmek için çaba g~stermelidirler. ekono yukar da sayılan ve sayılmayan pekçok tabak a ve grupl ar, anti mik sömü rünün ağırlığın' ya.şamlarında duym akta ve çeşitli me faşiz me, ryaliz Empe rlar. -demo kratik haskılara uğra.maktadı n verile için yaşam bir ca ve sömü rüye karşı, demo kratik ve insan müca dele onların da mücad elesid ir.


we .

co m

Besbelli, meslek ten mesleğe değişmel{le birlikte , bu tür meslek gruplarından herbiri ni ilgilend iren pekçok güncel, ekonom ik -mesleki .nitelik te sorun var. Kendi meslek grupları için daha iyi bir ücret, daha iyi çalışma şartları, iş güvenliği sağlamak; kıyım­ lara, stırgünlere ve diğer her türlü baskılarakarşı dayanışma içinde hareke t etmek. Ama bunların yanısıra, bu meslek mensupları, aynı zaman da daha ileri düzeyd eki demok ratik istekler i, sömürü ye karşı tepkile ri için de örgütse l mücade leye önem vermek te ve örgüt çatısı altında biraray a gelmek tedirler . Gidere k hızlı bir biçimde bilinçle nen aydın ve emekçi kesiml erin salt güncel ekonomik çıkarlarıyla ilgilend iklerini sanma k hatalı olur. İşte devrimcilerin görevi, bu uygun nesnel şartları iyi değerlendirmek, kitlelerin örgütle nme istekle rine öncülü k etmek ve onu hızlandırmak, güncel çıkarlar için verilen mücad ele ile, ileri düzeyde demok ratik ve politik hedefle r için mücade leyi uyumlu bir biçimd e birlikte yürütmek tir. Ancak böyle .bir politik a başarılı olur; ancak böylece geniş kitleler in örgütle bağları kurula bilir ve sürdürü lebilir.

ne te

Güncel, kısa vadeli ekonom ik haklar için mücade le küçüm senmem elidir. Henüz politik konula rda gereği gibi bilinçli olmayan, kişisel kurtuluşunun, toplum un genel kurtuluşuna bağlı olduğunu kavram ayan pekçok kişi için bu tür haklar uğrunda mücadele önem taşır ve onun, demok ratik örgütü ne ilgi duymasını sağlar. Örgüts el mücade le içinde çok kişinin giderek bilinçlerıdi­ ği ve daha ileri düzeyd e politik mücad elenin gereğin i kavradığı görülm ektedir .

w.

.Ama elbette , demok ratik örgütle r salt üyeleri nin güncel, kısa vadeli çıkarlarını gözetmekle, bunun için mücade le etmekl e yetinemezler. Onlar, üyeleri ni daha da eğitrrı.ek, politize etmek, emperyalizme, faşizme, baskıya ve sömürü ye karşı genel mücade lede de saf tutmak la görevlidirler.

ww

Sosyali stler ve Kitle Örgütleri.

Sosyalistler, kitle örgütle rindeki çalışmaları asla. küçüm sememel idirler. Kitlele rin örgütle nmesi de bu örgütle r . için de devrimci çalışma da büyük önem taşır. Sosyalistler, çalışkanlıkları, fedakarlıkları ve dürüstl ükleri ile bu tür 'örgütle rde kitleni n gü~ verıini kazana bilir, ve yığınların bilinçle ndirilm esi, eğitilmesi için kendile rine düşeni yapabilirler.jİ3izzat sosyali st dünya gbruşünün ~eıer- içinde yaygınlaştırılması, yeni yeni kadroların sosyali st \ sarıara kGj,zanılması da bunlar arasındadır. Ancak bunu yapar9


bir tavır içine düşmemeye, demo kratik kitle ö~gütünü edilir parti gibi görmemeye, dikka t etmeli. Yanlışlarla müca dele rinin hove doğru görüşler yerleştirilmeye çalışılırken örgüt üyele ne başmojen olmay an yapısı gözön üne alınmalı, ikna yönte mleri ~ ır. ilgili Günü müzd e bilimsel sosyalizmle, devrim ci müca dele ile kitkratik hertü rlü konu ülken in dörtb ir yanında ve elbett e demo bir gele örgüt lerind e tartışılmaktadır. Bu son derece sevi!ldirici a vakit geçirildiği ve lişme. Ancak kimi zama n bu tür tartışmalarl alist», ya da «dev<<sosy bu tür örgüt lerde kimil erinin başkalarını kratik örgüt Demo rimci» olmam akla suçladıkları da çok görül üyor. ikle yanleri bu tür sosya list tartışma kulüp lerine çevirm ek kesinl leriyl e bağdaşmaz. Bu lıştır ve demo kratik kitle örgüt ünün nitelik örgüt lerini sosyalisthatalı tutum , bir yanıyla, demo kratik kitle gibi, bu tür öriğimiz söyled lere özgü saym a anlayışıdır . Israrl a e ır kitley i genış an gütler , sosya listler den ,çok sosya ıst olmay sosya ; yoktu de kapsa r. Zaten öyle olmasaydı kendi lerine gerek bu n listler kendi partil erind e toplanır, olur biterd i. Diğer yanda güçleştirmekte, masını hatalı tutum , örgüt ün yeni üyele r kazan emek onu sosyalizm tartışmalarıyla vakit geçire n bir gruba indirg yolaçsına kopma , asına t e, pekçok örgüt üyesi nin de ondan soğum eği­ yana en lizmd e sosya maktadır. Sosya listler , kitle örgüt lerind ı zaman , larken tici çalışma yapar larken , sosya list görüşleri yayar içinde ma ve yeri iyi seçmeli, bütün bunları oluml u, yaratıcı çalış boş nlık, lafaza adına lizm sosya leri, yapmalı; demo kratik örgüt lar. alıdır kaçınm tle dikka ekten gevezelik yapılan kulüp lere çevirm kitle örgüt lerine omuzDiğer yahda n, sosya listler , demo kratik de kaçınmalıdırlar . Kitle lıyamıyacakları görev ler yükle mekte n içi birörgüt ünün demo kratik müca dele h~deflerini aşan, örgüt r ve eylem biçim leri koyliği bozab ilecek niteli kte polit ik şiarla «devrimcilik>> adı altında ve ilik mamalıdırlar. Kimi zarpa n acelec , yıpratır, güçte n düsokar yapılan sivrili kler, örgüt ü çıkınazıara engeller. Kitle örgüt lerini ~ ürür ve onun yapabileceği şeyleri de takm ak burju va pasifi zmini n, sosyal-demokratların kuyruğuna e, troçne kadar yanlış sa; nesne l şartların elvermediği acelecilikler kistçe çıkışlara itmek de o kadar yanlıştır . Günü müzd e demo kratik kitle örgüt lerind e sosya listler in önem aldığı etin harek list li bir etkinl ik kazandıkları görülü yor. Sosya taki yol bakımından bu sevind irici bir şey. Diğer yanda n sol kanat bu da bölün meler in kitle örgüt lerine de yansıdığı ve birçok durum n gegrupl ar arasındaki çekişmelerin özel olaraK kitle örgüt lerini

ne te

we .

co m

~ er

ww

w.

/

10


e. co m

lişmesi bakımından, genel olarak da devrimci ve demokra tik hareketimiz bakımından birtakım olumsuz çekişmeler yarattığı görülüyor. Bazı soı · sekter grupların, kitle örgütleri nin tabanını, yapısını ve işlevini hesaba katmaya n yanlış tutumları bu örgütleri n kan kaybına, dayanışmanın, birliğin bozulmasına yol açıyor. Diğer yandan. örgüt yönetimi ni elde etmeye ve bu yoldan kendini güçlü kılmaya ya da gösterme ye çalışan başkaları, tabanın isteklerini en iyi temsil edecek, geniş kitle tabanına dayanan demokra tik bir yönetimi n oluşturulmasını güçleştiriyorlar.

ww

w.

ne

te w

Demokra tik kitle örgütleri nde yönetim sorunu iki yönlü olarak karşımıza çıkmaktadır: Birincisi yönetimi n, mümkün olduğu kadar en geniş ölçüde kitle tabanına dayanması , onu temsil etmesi ve onun tarafından desteklen mesi; diğeri de yönetimi n uyumlu çalışma yapabilec ek kadrolard an oluşmasıdır . Farklı politik eği­ limlerin bulunduğ u kitle örgütleri nde bunların ikisini de birarada başarmak kolay olmuyor. Özellikle de soldaki bölünmel erin demokratik kitle örgütleri ne yansıdığı ve bu örgütler içinde fraksiyon çekişmelerinin hızlandığı şu dönemde. Aslında, soldaki bölünmel erin ya da farklı politik eğilimlerin bu örgütlere yansıması doğal karşılanmalıdır. Böyle durumlar da, fraksiyon el bir yönetim oluşturma çabalarından kaçınmalı, kitle tabanını e.n geniş ölçüde temsil edebilecek bir demokra tik önetim sağlanın lıdır. Farklı politik çizgilerin , demokra tik kitle örgütü anlayışları temel ilkelerde birbirine ters düşmedikçe , ortak bir yönetim oluşturmaları mümkün dür ve gereklidir . Böylece örgüt yönetimi en geniş kitle tabanının desteğine sahip olabilecektir. Demokra tik kitle örgütü, örgüt içi demokra sinin ve zorunlu tartışma ortamının ötesinde, onun birliğini tehlikeye düşüre­ cek fraksiyon çekişmelerinin alanı haline __gilljniy:ec.eJS..ı..·LL----Ama elbette bu birlik, yukarda da değindiğimiz gibi, demokrat ik kitle örgütünü n amacına, yapısına, çalışma yöntemle rine ilişkin doğru ilkeler üzerinde sağlanmalıdır. Kitle örgütünü gerici bir çizgiye, burjuvaz inin güctümün e sokacak unsurlad a birlik yapılamaz. onlara örgüt yönetimi nde etkinlik verilemez. Bunun gibi. örgütü, niteliğinin ötesinde maceracı platform lara itmek isteyenlere de örgüt yönetimi nde etkinlik verilemez. Böyleleri de·· mokratik birliğin dışında tutulmalıdır. Çünkü her iki halde de örgüt demokra tik hedefleri nden ve asıl işlevinden saptırılmış olacak, kitle tabanından kopacak, dağıimalara uğrayacaktır. Bunun ötesinde, kendi gücüne güvenere k, kendisini fraksiyon çekişmelerine kaptırıp tabanda temsil gücü olan demokra tik 11


ve örgüt yönetim ine tek başına egemen olma çabaları yanlıştır; bunlar örgütün birliğine zarar verir, dayanışmayı · zayıflatır ve sapmacı eğilimlerin güç kazanmasına ı1eden olur. Açıktır ki demokr atik kitle örgütler i parti değildir. Bu örgütler de farklı politik çizgiler, olacaktır. Kendile rinin en tler; doğru, en devrimc i çizgiyi savunduklarını söyleyen sosyalis tarafrmak, elbette, bu örgütler de görüşlerine yaygınlık kazandı onlar, her tarlarını çağaltmak için çaba harcıyacaklar~ır. Ancak . zaman, her konuda mutlaka kendiler i gibi düşünmeyen, düşün­ meleri mümkü n olmayan geniş kitlelerl e birlikte çalışmak z da olduklarını da bir an dahi unutmamalıdırlar Onemli olan, bir ~sosyalist partidek i kadar homoje n olmaya n bu ·kitleyi, faşizme, t ar ı bir saf halinde gericiliğe emperya lizme, sömürü_ye _bilmek, fôriların, güncel ekonom ik hakları dahil, demokr asi özgür/' lük ve sosyalizm yönünde ki mücade lelerini geliştirmektir.

ne

te w

Y

w.

HEVAL KiTABEVi

ww

\

e. co m

unsurları dışarda bırakma

Yeniçarşı

12

N o 43

TATVA N


we .c om

w. ne te

TIP ve So sy ali st Birlik

ww

12 Mar t döne mind en sonr a çoğu kişi, sosy alist hare ketin , ge~en döne mde n edin ilen tecrü be ve hataların verdiği derslerle, bu kez daha sağlam bir teme l üzer inde ve daha derli toplu örgü tlenebileceğini ummuş, Türk iye İşçi Part isini n ayak ta kala bilen kadrolarının da bund a önem li katkısı olacağını düşünmüştü. Gerçi geçe n döne mde TİP de önem li hata lar yapm ıştı. Hare ketin dağınıklığa düşmesinde, sapmalar ın güç kazanmasında Part inin örgüts el ve ideolojik zaaflarının büyü k pı:ı,yı vardı . Anc ak ne de olsa TİP, 10 yıl süre yle -Ki Türk iye'd e bu bir sol part i için oldu kça uzun bir süre dir- tek lega l sosy alist part i olar ak önem li görevler de yapmıŞ ve kitle ler üzer inde küçü msen miye cek bir etk~ bırak­ miştı. TİP'in birkısım kadroları sağa sola serpilmiş ve birçoğu müc adel eden çekilmiş olsa lar da; yeni döne mde örgü tlenm ede rol alab ilece k kadroları da vardı. Anca k yeni döne mde , herk esin de bildiği gibi, gelişmeler özlendiği gibi olmadı. Bir kez, sol maceracı grupların geçe n döne mden pek de ders almadıkları ve aynı müc adel e yönt emle rini sürdürm ek isted ikler i görü lüyo r. Bu grup lar daha ç.ok öğrenci gençlik ve biraz da küçü k burj uva aydınları içind e etkin . Geçe n dönem de boyv eren Mao culu k, bu döne mde daha da olumsuzlaşaral~ 13


1

or. Kuşku­ sürd ürüy or ve karşı-devrimcilere hizm et ediy rüyalarında evliy a suz, maceracı grupların ve hele Maocuların, imci ı nefs etme leri ve doğru devr görmüş gibi; bird enbi re ıslah yoe tlenm örgü alist çizgiye gelm eleri beklenemezdi.. Anc ak sosy irdi. tabil azal i liğin lund a daha tutarlı bir çalışma, onların etkin n gereği gibi ders alma yanl ar, Diğer yand an, geçe n döne mde lar arasında birkısım salt yuka rda sıraladıklarımız değildir. Bun Niha t Sargın başta ve n eski TİP yöne ticile ri de var. Behice Bora in de başında buTİP' olma k üzere, bazı eski TİP yöne ticile ri yeni beri kuruluş döne mi önce sind en lunmaktadırlar. Part inin daha halan döne mde yapı gözl enen odur ki, Bora n ve arkadaşları, eski eski den de geriye talar dan uzaklaşmadıkları gibi, bazı halle rde düşmektedir ler. angi bir özeleŞ­ Bora n ve arkadaşları, geçe n döne me ait herh n anladığı gibi, satiri yapmadılar. Elbe tte özeleştiri, bazılarını değildir . İnsan, öncebah jimnastiği gibi, ikide bir yapılacak şey k part i döne mind e likle hata yapm ama ya bakmalı. Ama, on yıllı yaptığı, ya da katıldı­ Part inin ve bizz at Bora n ve arkadaşlarının siz miydi? ğı hata lar yok muy du, önem lega l sosy alist part isi idi ve TİP, 10 yıl b0yu nca ülke nin tek nasıl oldu da 1968' 1965'lerde tüm solu n desteğini sağlamıştı. Peki ı. Niçi n genç lik üslerde öylesine büyü k bir parç alan may a uğrad olarının herb iri birtünd eki etkinliğini bir anda yitir di? Niçin kadr niçin o kada r gealar yana dağıldı? Sol maceracılık ve diğer sapm ener ek bu soyükl suçu başkalarına lişebildiler? Olan biten in tüm rula ra doğru ceva p veril ebili r mi?. sınıfı ideolojisiyle Gerç ek şu .ki bütü n bunl arda , TİP'in, işçi emnın ve yanlış örgü tlenm e yönt gereği gibi donanmış olmaması haının alar başk arı, lerin in büyü k payı vardı. TİP'in kend i hatal ·. tasına kolaylık sağladı. n ve bugü nkü TİP yöneGeçmiş döne min TİP'nde orta ya çıka n eleştirisi çok daha timi nde de yüze vura n sapmaların, yanlışları ilir. Bu yazıda, öncelikle, «solun bögeniş bir yazının konu su olab soru nund a 'TiP yöne ticile rilünmüşlüğü veya birliği »ile halk lar nin tutu mun a değineceğiz.

ww

w. ne te

we .c om

varlığını

Sold aki Bölü nme ler Üzeıine an bu yana , soBora n ve arkadaşları, yeni TİP'i 'kurduklarınd leniy orlar . Onla ra lun bölünmüşlüğünden sözedenlere fena öfke il eden tek örtems i göre ülke mizd e işçi sınıfının polit jk hare ketin

.14


we .

co m

güt TİP ' tir, ötekile r tabela partile rinden ibaret tir. «TİP en doğru çizgiyi temsil . etmek tedir.)) Eğer öyle ise güzel birşey. Zaten bizim de istedig irniz bu. İşçi sınıfının politik hareke tinin bölünmemiş olması . İşçi sınıfının en bilinç~i, en yiğit üyeler inin ve tüm sosyal istlerin bir örgüt çatısı altında toplanmaları ve bu örgütü n gerçek ten Bilimsel Sosyalizmi.n yolund a yürüm esi.. Ama gerçek ler böyle midir? Ve eğer gerçek ler böyle ise, TİP yöneti cileri neden son zamanla rda daha. sık , sosyal ist hareke tte bölünm e olmadığından sözetm~k gereğini duyuy orlar? Gerek TİP yöneti cilerin in konuş­ malarında, gerek Çark-Başak'ta ve Yürüyüş'te çıkan yazılarda bu konu sürekl i işleniyor. Buna neden gerek duyulu yor acaba? Çünkü TİP yöneti cileri de bunun böyle olmadığının aslında çok iyi farkındalar ..

ww

w.

ne te

Dergim izin 3. sayısında çıkan «SOSYALiST P~RTİLEŞME SORUNUn başlıklı yazıda, soldak i bölünm elerle ilgili olarak saym Behice Boran'ın bazı görüşlerine katılmadığımızı ve sosyal ist birlik için tüm sosyal istlerin çaba harcaması gerektiğini söylemiştik. TİP yöneti cileri bu değerlendirmeyi hoş karşıl amadılar. Özellikle Yürüyüş'te çıkan çeşitli yazılarda, sık sık bu türden görüşlerl e alay ettiler ; «sosya list partile ri çift çift görenl ernden, «sosya list hakem lernden, «sol kenard a oynay anlard ann vs. söz ettiler . Der~ gimize . karşı bir kampanyayı ise daha başından beri yürütt üler. özgür lük Yolu'n un partili ler tarafından okunmaması için büyük çaba göster diler; onun dağıtırnma yardımcı olan üyeler e baskı yaptılar. Açık ideolojik bir eleştiri yönelt medile r ama, alttan al. ta, fis-koslarla, partili kadroları dergiy e karşı şartlandırmaya çalıştılar. Şimdi de, kendil erinde n çok emin gibi, dönüp dönüp , arkalarından gitmey en, hatalarını paylaş mıyan herkes i sosyal ist olmam akla suçladıklarına göre, bu konuy a biz de döneli m ve bu kez görüşlerimizi daha açık seçik söyleyelim. Sayın Boran , Yürüyüş 'ün ilk sayısında çıkan yazısında şöyle diyord u: Birlik denince söz konusu olan işçi sınıfı hareke tinin birliğid ir, soldaki bölünm elerin, grupların değil. İşçi sınıfının bölünm üşlüğü ile solun bölünmüşlüğü , belirli duruml arda birbirin e ilişkin olabilmekle berabe r ,aynı şey değildir. Örneğin bugün işçi sınıfım ızın sendikal hareke ti bölünmüştür . Bu bölünm ede politik anlayış ve çizgi ayırımları görülse de «sol'dak i bölünm eler» içine girmez. Buna karşılık, sol 'daki ideoloj ik ve politik bölünm eler işçi sınıfımızın bölünm esi değ ildir , çün kü işçi sınıfı içinde y eralmıyor. İşç i sınıfını n po-

.15


litik hareketin in bölünmes i gibi bir durum yok. Sol'daki bölünme ler işçi sınıfının iş ç i sınıfına yansıyıp onun içinde yerleşseydi, o zaman sağlan­ birlik Bu çıkardı. ortaya sorunu birliği in politik hareketin maya çalışılır, sağlamaya çalışma sosyalist lerin görevi olurdu.

we .

co m

Bu tür bir yorum, sayın Boran'ın çevresin deki birkısım kişi­ lerin yüreğini rahatlat abilir ve onların omuzun dan, sosyalis t biryükünü liği sağlama yönünd e gösteril mesi gereken bir çabanın oltutarlı de hiç kaldırabilir ama; bu yorum incelendiği zaman madığı, nesnel gerçeğe uygun düşmediği görülür. Sayın Boran <csol'unıı bölünmüşlüğünü kabul ediyor; ama tunda kaygı duyulac ak bir şey görmüy or. Çünkü O'na göre, bu bölünm e işçi sınıfına yansımamıştır, bu sol çekişmelerin tümü de işçi sınıfı hareket inin dışında olup bitmekt edir. Yine O'na göre, işçi sınıfının saflarında da bir sosyalis t _b.i rikim vardır; ama bu birikim bölünm elere uğramamıştır:

sosyalist bir birikim vardır ve bu birikim bö -lünmüş değildir. O kadar değÜdir ki kendisin den saymadığı girişimiere uzak durmaktadır . » «İşçi sınıfımızda

üzere, sayın Boran, işçi sınıfı dışındaki <csolıı ile, duvar gerişçi sınıfı saflarm daki <csosyalist birikimıı arasına bir mektedi r. Bu mümkü n mü? İşçi sınıfına sosyalis t bilincin öncelikle aydınlar tarafından taşındığı; sol yayınlarda, propaga ndada ve örgütlen melerde aydınların etkinliği ve pratikte ki binbir türlü ilişkiler hesaba katılırsa, işçiler içindeki ve dışındaki hareket in birbirin i etkilern emesi düşünülebilir mi? Kaldı ki işçiler içinde yalkanız kendi bilimsel dünya görüşleri değil; sapmala r da etkinlik zanabili r. Nitekim bunun örnekle ri - işçi sınıfının tarihind e çoktur. İşçi sınıfı adına yola çıkan birkısım oportün ist, revizyon ist, sosyal şöven politik örgütler in işçi hareket ini nasıl çıkmazlara, tesşeylerdir. limiyetçiliğe, reformculuğa götürdüğü herkesin bildiği Günümü zde de, örneğin, İngiliz ve Federal Almany a işçileri araemokrat sında etkin olanlar, işçi sınıfı sosyalis tleri değil, sosyal-d ülkede, birçok daha ve da Fransa' lardır. lar ve burjuva reformcu etkin larda sendika de iler syonalc marksis tlerin yanısıra 2. ·enterna çekena yanları nü olabilm ekte, işçilerin az ya da çok bir bölümü bilmekt edirler. Sayın Boran, sözkonu su yazısında · şöyle devam ediyor:

ww

w.

ne te

Görüldüğü ·

verili dünya ve ülke şartlarında işçi sınıfının politik tek doğru, geçerli yol vardır. Geçit verecek, sonuca bir için hareketi odur. Öbür ulaştıracak yol o olduğu için, en sol, en devrimci yol da sapmadır; den hareketin sınıfı işçi ; sözde yolların hepsi çıkmazdır ır. sapmalard sağ de hepsi ede son çözümlem Aslında,

16


ew

e. co

m

Sayın Boran'ın bu sözlerin den, yazısının tümün den ve dah:ı. sonrak i görüşlerinden anlaşılıyor ve biliniyo r ki', o, «bir tek doğru yoln ile, Türkiy e İşçi Partisi 'nin yolunu kasdetm ektedir . Kuşku­ suz, bir ülkede ve belli bir dönemd e, işçi sınıfının politik hareke ti için izlenecek birden çok doğru yol, birden fazla stratej i olamaz. Ayrı ayrı şeyler söyleye n politik örgütle rin tümü de doğru şeyler söylüyo r olamaz lar. Ama bunun tersi pekala mümkü ndür: Tümü · de yanlış şeyler söyleyebilirler, hata yapabi lirler .. Doğru olan yo!' nasıl bilinec ektir? Açıktır ki doğru yol, sonuca götüre n yol, bilimsel sosyali zmin yol u d ur. Ancak, işçi sınıfının bilimsel teorisin i ülke şartlarına doğru bir biçimd e uygula yan ve ona uygun devrim ci örgütle urneyi sağlayan, devrim ci mücade leyi yürüte n politik örgüt toplum u kurtuluşa götüreb ilir. Sol'un birliği ve bölünmüşlü­ ğü ve sosyali st örgütle nmeyle ilgili düğüm noktası da burdadır iş te. Bu nitelik teki örgüt hangis idir? Ya da başka türlü soralım: TİP böylesine bir örgüt müdür ? Sayın Boran bu yazıyı yazdığı sırada henüz TİP kurulm amıştı bile .. O zaman da, daha sonra da ne Boran, ne de arkadaş­ ları, partile rinin niçin bu nitelikl eri taşıdığını açığa kavuşturmuş değiller .

TİP

yöneticileri, Türkiy e toplum unun doğru bir tahlilin i yakadrol ara s unabild iler mi? Şu son bir yıllık deney de gösteri yor ki sayın TİP yönetic ileri bazı demok ratik güçleri n, hem de çok önemli demok ratik güçleri n ya farkında değiller, ya da küçük politik hesaplar~ onları, bu güçleri görüp değerlendirmekten alıko­ yuyor. TİP yönetic ileri, sapma lara karşı ne ölçüde bir ideoloj ik mücadele yürüttü ler veya yürütm ektedir ler? Hangi sapma hakkında geniş, derli toplu bir eleştiri getirild i? Haftalık Yürüyüş dergisi nde çıkan ve çoğu zaman bir dedi-ko du düzeyin de yürütü len satasmalaria , övünm elerle besbelli ki ideolojik mücad ele yürütü lemez. Üstelik de TİP yöneticileri, sapma lara karşı ve birçok sorunu n açıklığa kavuşturulmasında belli bir mücade le yürüte n dergim izi sabote etmekl e uğraşmaktadırlar. TİP yönetic ileri, örgütle nme konusu nda, geçen dönem in hatalarından kurtulmuşlar mıdır? Öyle görünü yor ki, bu konuda da, kadroları devrim ci mücade lede pişirmek ve mücad elenin her b:çimine , değişen şartlara uyum sağlamak yerine, bu dönem i kazasız belasız atlatar ak, rahatç a çalışabilecek demok ratik şartıara ulaşmayı düşünmektedir parti yönetim i. «Burju vazi partim izi hukuken kapatırsa fiilen de kapatmış olurn sözleri nin anlamı, örgüt ve mücade le anlayışının ne olduğunu açıkça gösterm ektedir

ww w

.n

et

pıp

17


ww w

.n

et

ew

e. co

m

bir «işçi sınıfı parBu ve benz er pekçok kon u var ki TİP'in, r, TİP yöne ticil erin in, tisin olar ak niteliğini tartışma kon usu yapa biçi min deki övün mele rini ve başka­ ıdşçi sınıfının tek part isiyi zn, bir boşlukta bırakır. Üste lik böyle larına yöne lttik leri suçlamaları r, soka e ikey tehl sını olma tutu m partileşmenin sağlam bir yo~da . eder r hede a dah oları yeni kısır döng üler yaratır, birkısım kadr bir devr imci örgü t bi: ve · Her poli tik örgü t hata lar yapa bilir z. Ama anca k hata laand a herşeye yete rli ve mük emm el kılınama ve bu yold a bilim i süre kli kılavuz edirını göre bilen ler, aşabilenler yöne ticil erin in geçmiş­ nenl er ilerleyebilirler. Oysa bug ünk ü TİP ve eski alışkanlıklarını ten gere ken ders leri hiç de almadıkları kend ileri ni yeni kısır un sürd ürm ek isted ikle ri görü lüyo r. Bun lojik zayıflık ve hata döng üler içine sokması kaçınılmazdır. İdeo yalnızca disip line salard a ısrar, part illin birliğini koru mak için geniş kitle lerin desteğini karılmaya itec ekti r onları. Örg ütün yönt emle rle, ektir. Ve en önem lisi bu zanması, gelişmesi güçleşec devr imci part isin i oluşturmak fının iddialarının aksi ne ,işçi sını kend ileri için müm kün olmayacaktır. TİP yöne ticil erin i Bug ün sosy alist işçi hare keti ndek i d urum giriş imiere uzak dura nn tekz ip ediyor. «Ke ndis inde n saymadığı atılmış mıdır? sosy alist işçi hare keti TİP'in koliarına alizme yatkın pek 12 Mar t dön emi nin getirdiği dene yler le sosy partileşmenin önem ini çok kişi, ve bu arad a pek çok uyanık işçi, İşçi Part isi'n in on yıl boy unca kavramıştır. üste lik de Türk iye a burd a, hala kend isini kitle ler arasına yayılan bir adı vardı. Şurd nmaktaydı. Büt ün bu part isin e bağlı saya n bir hayl i kadr o bulu ından farklı avantajıara nede nler le de yeni TİP, örgü tlen me açıs n örgü t umu lan cansahi pti. Anc ak bütü n bun lara rağmen nede tüm isteğine rağmen birç ok yerlılığı kazanamadı; yöne ticil erin rbakır örgü tü bile nede ve örneğin Doğu'da örgü tlen eme di? Diya ticil eri bütü n bun lar den işlerliğe kavuşturulamadı? TİP yöne akları­ rıyla hep başkalarını suçlayac karşısında, eski alışkanlıkla alarını kavr ama ya çana dön üp kend ileri ne bakmalı, kend i sapm lışmalıdır lar. iriyl e müc adel e eden Bug ün devr imci işçi hare keti içind e birb ticil eri de çok iyi bilm eksol güçl erin varlığını herh alde TİP yöne ın DİSK içind e düştüğü tedi rler. Bazı TİP kuru cusu sendikacılar bilinçli işçilerin tüm ünü n zor duru mun farkındadırlar. Dem ek ki, en yanılmışlardır. Dem ek . TİP tabanını oluşturacağını düşünürk güçl er de varmış. Deki hesa ba katılması gere ken başka poli tik birik im de sol bölü nme mek ki, işçi hare keti içind eki sosy alist 18


<<Akıllı

'Sol» mu, CHP

e. co

m

lerden etkilenebilirmiş .. Acaba ne zamana kadar TİP yoneticilerl. b_iitün bu gerçekleri görmezlikten gelebilirler?. TİP yöneticileri için, kendi örgütlerini geliştirmek biricik amaç olabilir. Ama bizim için önemli olan Türkiye sosyalist hareketinin sağlıklı , gerçekten bilimsel, gerçekten devrimci bir çizgide gelişmesidir. Olumlu gelişmeleri destekler, hatalara, yanlışlara . karş ı çıkarız. Halkımızın baskı ve sömürüden kurtuluşu için kendimize düşen görevi de yapmaya çalışırız. Bugün sol harekette görülen türlü sapmalara, yanlışlara, eksiklere rağmen içten içe bir berraklaşma, gelişme de var. Artık yanlışları savunmak o kadar kolay değil. Sosyalizmin pekçok sorunu tartışılıyor, açığa kavuşuyor ve kadrolar doğru olanla yanlış olanı birbirinden ayırı­ yorlçı.r . Bütün bunlardan giderek sağlıklı biçi!I1lenmeler doğa­ caktır. Sosyalist birlik, bilimsel sosyalizmin temel ilkeleri, sağlık­ lı çizgisi üstünde oluşacaktır. KuyrukÇuluğu

mu?

.n

et

ew

Son dönemde CHP lideri Ecevit'in ve TİP yöneticilerinin tutumuyla ilgili olarak bazı şeyler netleşmektedir. Bazı konularda her iki parti liderinin söyledikleri birbirine son derece yaklaşıyor. Bu yakınlaşma ileriye dönük olsa elbette sevindirici olurdu. Ama yakınlaşma, halkımızın ırkçı-şöven baskılara karşı ve demokratik hak ve özgürlükler uğrundaki mücadelesini endişeyle karşıla­ ma ve bu konuya ambargo koymaya ilişkin olarak ortaya çıkıyor. Sayın Boran, «Burjuvazinin Hesapları ve TİP » başlıklı yazı·· sında (Çark-Başak, sayı: 5) şöyle ~Uyor:

ww w

«Burjuvazinin ve TİP 'ne karŞı olan diğer çevrelerin hesaplarını bazan bu durumda, Türkiye İşçi Partisi'ne ikili bir taktik uygulanmak istenmektedir. Ya oportünizm, revizyonizm, pasifizm veya provakasyon suçlamalarıyla TİP 'ni işçi s ınıfı içindeki sosyalist potansiyelin ve devrimci aydınların, gençlerin gözünden düşürmek, bu çevrelerde partiyi itibarsız kılmak ; ya da, Parti'yi bu durumdan kurtarmak sos yalistli ği ni, devrimciliği ni k anıtlamak amacıyla hesapsız, · maceracı yollara itelemek. Birinci a lmaşık ta P arti tecrit edilmiş, etkisizleştirilmi ş olacak; ikinci alm aşıkta ise, bur]uvazi ve iktidarı Parti'nin üzerine atılmak ve onu yok etm ek gerel{çesini ele geçirecek. Her ikisinde de burjuvazi ve iktidarı açısından ay nı sonuç elde edilmiş olacalc Parti fiil en , veya hem fiilen, h em hukuken ortadan silinecek.

İşçi sınıfına, gençliğe ve ilerici' aydınlara ilişkin olarak uygulanmaya çalışılan bu taktik, Do ğ u ve Gün eydoğ u bölgesine iliş­ kin olarak da uygplanmak istenmektedir. D iğe r konularda oldu ğu gibi bu bölgen in ekonomik, sosyal geri kalmışlığına ve bölgede dah'i yoğun olarak uygulanan a. n ti-demol~ratik , ırkçı, şöven baskılar a ve

19


ve en geçerli çözümü önerBunun için de bu bölgeni n halk kitleleri nin ve kamuoy unun sempati sini ve güvenin i kazanmıştır. Şimdi , sonuç vermez, maceradaha geri cı görüş ve eğilimler oluşturarak, <<Yeni TİP eski TİP'ten çizgiye düştü» propagandası yapılarak Parti yine benzeri ikilemle karşı karşı bırakılmak isteniyo r. Türlöye İşçi Partisi bu oyuna gelmiye cek, onu boşa çıkarması­ nı bilecekt ir ...

kışkırtmalara TİP doğru teşhisi koymuş

m

miştir.

Boran' a göre, Parti'y e yönelti len «revizyonizm, oportünizm, pasifizm)) suçlamalarıyla., Parti, sosyali st işçilerin, «devrimci)) ektedir ; diğer aydınların ve gençler in gözünd en düşürülmek istenm itilmek yollara yandan da «devrimciliğini ispatıı uğrunda maceracı · istenm ektedir . «Burju vazi ve TİP'ne karşı olan diğer çevreler)) böyle istemiş olabilirler. Parti de bu oyuna gelmem eye çalışır elbette . Eğer Parti revizyonist, oportü nist, pasifis t bir çizgi izlemiyorsa, doğru devrim ci bir çizgi izliyorsa, endişeye yer yoktur ; bu tür suçlamaları göğüs­ lemesin i de bilmelidir. Kimse de bu suçlam alara bakara k Parti'n in ten doğru bir çizmaceracı yöntem ler seçmes ini isteyem ez. Ve gerçek n, devrim ci işçileri bilinçli alar, suçlam gide olan partiyi , böylesine de. mez gençler in ve aydınların gözünd en düşüre «Burju vazinin Parti'n in üstüne atılıp onu yoketm e gerekçe sini ele geçirmesine)) gelince .. Burjuv azi, yalnız maceracı yöntem ler izleyen değil, izlemeyen bir partini n üstüne de atılabilir. Nitekim burjuvazi 12 Mart'ta , TİP'in ve birçok demok ratik kuruluşun üzerine sayılıyor? Ve atıldı. Yoksa TİP o zaman maceracı yollara mı atılmış alınmasaydı, karar acaba 4. Büyük Kongre 'de Kürt sorunu ile ilgili Partini n üstüne atılınıyacak mıydı? O dönem de en sıradan demokrat ik örgütle ri 141. madde den yargılatıp mahku m edenle rin Türkiy e İşçi Partisi ni boş bırakmalarını düşünmek saflık olurdu . Nitekim TİP yönetic ileri de sıkıyönetim mahke melerin de bu maddeden hüküm giydiler. Burjuv azi daha önce de pekçok sosyali st partini n üstüne atılmış ve kapatmıştır. Doğrusu ömrü en uzun olan yiı:;ıe de TİP oldu. an aynı soSayın Boran, her iki halde de, burjuv azi açısınd fiilen hem hem veya «fiilen, in nuçlar a varılacağını, yani Partin' nizm, revizyo parti Yani hukuke n ortada n silineceğini)) söylüyor. silineiçin i oportü nizm ve pasifiz mle suçlanırsa gözden düşeceğ cek; maceracı yöntem leri seçerse bu kez de burjuv azi üstüne atı­ ı? Gölıp onu silecek. O halde partini n silinme mesi için ne yapmal belki ve çiziyor tablo bir k karanlı a rülüyo r ki sayın Boran oldukç yor.. bırakmı yolu ş de farkında olmada n, Parti'y e kurtulu

ww w

.n

et

ew

e. co

Sayın

20


co m

Aslında, pekço k devrim ci deney le de bilini r ki, devrim ci örgütler i fiilen silebilmek burju vazin in başaracağı iş değild ir. Burjuvaz i baskı yapab ilir, zulüm uygul ayabi lir, varol an yasala rı da çiğneyebilir; ama işçi sınıfının ve geniş kitlel erin bilinçlendiği bir ülked e sosya list müca deley i durdu ramaz . Değişen şartla rda, mücndcle değlşik biçim ler altında sürdü rülür. Çünk ü sosya list mücadele burju vazin in izniyle ve gösterdiği çerçeveler içinde yürütülen bir müca dele değildir; buna indirg enem ez.

we .

Sayın Boran'ın «Part i fiilen, veya hem fiilen hem hukuk en ortad an silinir ıı tarzındaki değerlendirmesi, parti ve sosya list mücadele açısından çok yanlış bir anlayışı, yanlış bir değerlendi rmeyi göste rmekt edir. '

ww

w.

ne te

Sayın Boran 'a göre, Parti, Doğu ve Güney doğu bölge sinin ((geri kalmışlığına ve bölgede daha yoğun olarak uygul anan ırk­ çı-şöven haskılara ve kışkırtmalara karşı doğru teşhisi koymuşıı, '<en geçerli çözüm ü göstermiş» ve «bölgenin, halk kitlel erinin ve kcımuoyvnun sempa tisini ve güven ini kazanmıştır.ıı Ama şimdi c1sonuç vermez. maceracı görüş ve eğilimlerıı oluşturan bazıları, '<Yeni TİP'in eski TİP'ten de daha geriye düştüğünüıı söyley erek, partiy i yine etkisizleştirmek veya mace raya itmek istiyo rlar. Eğer Parti, bu sorun la ilgili olarak doğru teşhisi koymuş ve en geçerli çözüm ü göstermişse mesele yoktu r. üsteli k bund an dolavı da kitlel erin güven ini kazandığına göre .. O halde ne diye endişe ediliyor. Maceracılara gelince, onları n da gürül tüleri ne paouç bırakılmaz. Ama gerçe kler böyle midir ? Parti ,bu sorun a gerçekte n doğru teşhisi koymuş mudu r? TİP yönet iciler inin görüş­ lerine katılmayan herke s maceracı mıdır? Yoksa TİP yönet icileri, bu sorun la ilgili olarak , son zama nlard a olums uz, bilime aykı­ rı görüşleri getirmiş ve Ecevi t'in sorun a koyduğu amba rgoya ortak mı olmuşlardır?. :Ve bu neden le de Ecevi t'ten aferin mi almışlardır?. TİP yönet iciler inin ve yandaş basını n, sorun a nasıl baktıklarını göreli m: YÜRÜYÜŞ Dergi sin'in 13 Nisan tarihl i 53. sayısı nda, «Yürüyüş'ün Bir Yılın başlıklı yazıda, bu konud a şöyle deniy or:

Türkiy e'nin doğu ve güneydoğu bölgel erinin geri kalmış yapısı, egeme n sınıfların ideolo jik propagandaları ve 'durum un yanlış çözümlen mesi sonucu ilerici, sosyal ist hareke tin bir kesimi nde bile yanlış yorum lamala ra ve eylem programıarına kayna k olduğu için • YÜRÜYÜŞ bu konud a özerin de özellik le durdu. Sorun un özünü, kapitaliz min, dünya ölçeğinde olduğu kadar ulusal ekonom iler ölçeğinde de eşit olmay an gelişmesinin oluştu rduğu belirtil di. Egeme n

21


da körü kley erek nasıl bir bu eşit olm ayan gelişmeyi dah a ~anıtıarla saptandı. Dout som ı klar sosy o-ek ono mik geriliğe yol açtı bütü n eme kçi sınıf ve halkın kurtuluşunun ğu bölg esin de yaşayan ikte olacağı vurg ubirl adel esiy le verdiği kurtuluş müc sınıfların

tabakaların landı.

·

yanlış şeyler yazmıştır.

co m

erlendirmede," Beh ice BoÖncelikle şunu beli rtel im ki bu değ ken dile ri gibi düşünmeyenıerin ran 'dan farklı ola rak , bu kon uda ekt e, «sosyalist har eke tin bir tüm ü «maceracı» diye nite len mem yor um lam alar nda n ve «eylem kes imi nde bilen orta ya çıkan «yanlış üldüğü mek tedi r. Anc ak Yürü:>:üş, iler i sür prog~amlarından)) söz edil u gibi du:rmamış ve çoğ kez de gibi bu sor unu n üstü nde gereği

gesiz49. sayısında çıkan «Bölgesel Den izyazıda, soru n, salt kap ital lik Kap ital izm in Ürü nüd ür n başlıklı r: iyo den e şöyl edi ldik ten son ra, min eşitsiz gelişme yas asi ile izah

we .

örneğin, Yürüyü ş'ün

ne te

mi de burj uva zini n i ş ini kola yKim ileri nin soru nu ele alış biçi nlar arasındaki ilişkile­ ğin, söm ürün ün insa laştırıyor. Bun lar, örne ğinl bölg eler in bi.rb irini sömüremiyece rin bir türü olduğunu, co ğrafi arın Irkl rlar. diyo ürm esin den söze unu tara k, Batı ' nın Doğu 'y u söm sınıfsal enin ürm söm oysa ldığını, fizy oloj ik açıdan birb irin den ayrı üğü­ de fizy oloj ileri n birb irin i sömürd enle ned bu , ğunu oldu olgu bir yaşme geli iz eşits n nun , kap itali zmi nü söyl üyo rlar. Tem elde ki olgu elin ın flar sını en egem n, n politikaları sası olduğunu ve ırkçı , şöve kulak örtm ede etki n bir sihl h olar de, kap itali zmi n başarısızlığını ışlığının ırkçı­ eydoğunun geri kalm gün ve u lanıldı ğ ını unu tup, Doğ ... ar yorl sürÜ andığını ileri lık ve şövenizmden lcaynakl

olduğu da, Yürüyüş'ün pekçok yazısında r hiç bir kay nak ver ilm eme ktegibi, eleştirilen kişi ve tezi ere dai de coğrafi böl gele rin birb irin i dir. Kimmiş bu, insanların değil söm ürer- Kimmiş fizyolojilerin birb irin i sömürdüğünü söy ley enl rini diğe n ırki zyolojiler?!.n Kimmiş bir düğünü söy leye nler ?. «Fi ­ Doğ . yok ? . . Bu kor:ıuda hiç bir beli rti sömürdüğünü söy leye nler olabul una n yen i bir yön tem rus u çok ilginç! Bu da pol emi kte hay ali sözlerine hüc um etm ek, cak .. Birtakım hayftli düşmanların f.'on derece hoş olmalı. yönledi kler ine güv eni olmayanların Aslında bu yön tem , söy birr; nıyo maya girişrnekten kaçı tem i. Yürüyüş çevresi açık tartış ; rlar söduy la, fis-kosla yür ütm eye çalışıyo takım kişiler, işi ded iko rıyor, ri böy lesi ne bulanıklaştı züm ona tartıştıkları zam an da işle için den çıkılmaz yapıyorlar. kes in doğru biçi mde bakması bek Kuşkusuz, bu sor una , her eirm ~nd çev rele r yanlış değerl lenemez. Birkısım küç ük bur juv a yazıda

ww

w.

Bir kez bu

22

,


müştür. Başka

te we .c om

ler yapabilirler. Biz de, bilimsel olmayan bu tür değerlendirmeler­ le mücadele etmekteyiz. Ancak, acaba Yürüyüş çevresi sorunu doğru bir biçimde mi değerlendirmektedir? Sorunu salt kapitaliz.. min eşitsiz gelişme yasası ile izah mümkün müdür? Bu bölge, daha Türkiye'ye kapitalizm sızmadan çok önce ağır baskı altmda idi. Bölgenin geri- bırakılmasının ilk biçimlenmesi, Şahlarla l"aclişahlar arasında, bölgenin paylaşılmasına yönelik sürekli savaş­ lar sırasında başlar. Bu savaşlar döneminde bölge çok kez ta!an edilmiş, insanlar toplu kırımlardan geçirilmiş; insan gücü, ctoğa, kültür ve sanat eserleri dahil herşey tahribedilmiştir. Cumhuriyet döneminde, bilinen ayaklanmalar , çatışmalar, bitmez tükenmez olaylar nedeniyle bu tahrip, daha da arttırılarak sürdürülkapitalist ülkelerde de geri

kalmış

bölgeler

vardır;

ama

kalmış bölgede mutlaka bir milli sorun yoktur. Örneğin İtalya'nın güneyi de kuzeyine göre son derece geri kalmıştır; ama

her geri

orada

ırkçı-şöven baskılardan

sözedilebilir mi?

Kapitalizm bir sömürü düzenidir ve bu düzende yürütülen da sömürüyü sürdürmek amacına yöneliktir. Kapitalist toplumda işçi sınıfı üzerinde yürütülen baskıların da, başka halklar üzerinde yürütülen baskının da amacı budur. Kuşkusuz her devrimci bunu bilir; dergimizde de bu çokça söylenip yazılmıştır. Ama sömürgeler ve başka halklar üzerindeki milli baskı, salt kapitalizmin eşitsiz gelişme yasasıyla zah edilemez; soruna salt bir bölgesel geri kalmışlık sorunu olan k bakılamaz. ·

ww w. ne

baskı

Kendi ülkesinde ulusal ekonomivi güçlendiren; yol, okul, h,as. tahane gibi temel alt yapı hizmeti rini; burjuva özüyle de olsa kültürü ve sanatı geliştiren kapital zm, sömürgelerde ve bağımlı ülkelerde ekonomiyi, doğal kaynakları, bizzat doğayı, insan gücünü, kültür ve sariatı talan ve tah ip etmiştir. Trkçı-şöven baskılar elbette tem~linde kapitalizmde n kaynaklanır . Ancak bir kez kaynaklanıp bel i bir politikanın aracı haline gelince, giderek bizzat kendileri de oplumsal farkı etkiler, büyütürler. Belli bölgelerde sanayinin y< ğunlaşmasında, bir bölgenin diğerine oranla kalkınmasında elbe te kapitalizmin . eşitsiz geliş­ me yasası belirleyicidir. Ancak egemen sınıfların başka halklara ve ::ilkelerde uyguladığı bilinçli ayırırncı politikanın önemi küçümsenebilir mi? Yürüyüş

kapitalizmin

ve çevresi, sorunu, salt bir bölgesel geri kalmışlık ve eşitsiz gelişme yasasının sonucu gibi göstermekle ne

23


oluşturmuyor.

CHP

te we .c om

bilinçli politikayı deme k istiy orlar ? Bu bir bakıma, bu ayırımcı, ört5>a s etme k gizlemek, egem en sınıflarm zulm ünü, ırkçılığını değil midi r? çıkıyorlar, özKitle ler sömüı:üye, ırkçılığa ve baskıya karşı adet a bund an t egürlü k ve eşit hakl ar istiy orlar . Baylarımız ise, yasasından sözedidirgi n, kitle lere kapi taliz min eşitsiz gelişme baskısına, zulm üların yorla r. Onla ra, «Evet, biz de egem en sınıf n. Bunu n için birne karşıyız. Söm ürü, baskı ve zulü m son bulsu adeta , «Ne yalikte müca dele edeli m,n deme k yok mu?. Kitle lere me yasasının sonu cudu r; sospalım, bu kapi taliz min eşitsiz geliş mi? Sosyalizm geyaliz min kurulacağı günü bekle yin,n dene bilir zulm e karşı müve· linceye kada r da kitle lerin sömü rüye , baskıya sosy alistl erin görecade leler ini geliş tirmek, onlar a yol göste rmek ız için bir soru n vi değil midi r? Ama hayır, bütü n bunl ar bayl arıın Tandoğan

Mit:ingi v;e

Yürüyüş'ün Tavrı

CHP 'nin T ando ğan Mitin gi hakkında söyledikle ticile rinin , demo kri, Yürüyüş ve çevre sinin , özün de de TİP yöne sergi liyor . (Yür ül ratik müca deley i nasıl anladıklarını pek güze yüş, Sayı: 55) şöyle birka ç Bu yazıda, Ecevit, AP ile işbirliği önerdiği için sını enılına dağıt bildi risin in satırla eleştirHip geçiliyor; ama TİP la daüslup e has gellemek istey en bir CHP milletveki line, Yürüyüş' dağıtılacağından, ha geniş yer ayrılıyor. Ve şöyle deniy or: «Bildiri i küçü k bir olay, mitin gi düzenliyenıerin de habe ri vardır. n Belk u CHP mille tonus Sözk .. ama TİP-CHP ilişkileri açısından ilgin ç «Bir İşgü ­ dan ığın vekili, belki de bu dosta ne ilişkileri kavramad zarıı lık yapmıştır ..

ww w. ne

Yürüyüş ' ün

Sonr a ANKA

ajansına ç atılıyor

ve

şöyle

deniy or:

sı adet oldu. YaBüyü k kitle göste rileri nde b asının gaf yapma ANKA 'ya göre mi. n ilişki ine haber bir dırganmıyo r ... İlk i ANKA ' nın -DER katılmışlar­ MEM ve DER TÖBa, ır anıs y nın tinge «16 se ndika dır. >>

haklarını savu. ANKA ' nın Türk iye'de memu rl a rın demo kratik li de ğ il. Anca k önem i ğ sevdi enip n a n derneklerd en h angil erini b eğ adına basın şı rın­ k ilerili lere tekke ye polisi sol adın a ortay a çıkan a bu şekilde aktarılması gasının yapılması ve olayların kamu oyun gerek iyor. Çoğunuzun önem li. ANKA ' cıl ara bir hatırl a tma yapm ak lı» görüp karşı çık­ «zarar ği, ndirdi da «Provakasyorı» olara k nitele nler , reklamını yaptığınız girişe etlere harek ar, atanl tığı sloganları

24


kişilerden

farklı

değil. Bunu artık öğrenmek gerekiyor. Maocu koiyi bildikleri bir hikaye vardır: « Dağları Taşıyan Budala İhtiyar». Şimdi Maocular Türkiye'de kendi önlerindeki aşılmaz dağları taşıyacak «aynı nitelikte» kişiler arıyorlar. Bu oyuna düşüp düşmernek ANKA'cıların bileceği iş. Bizden uyarması.

mandoların

Şu

göz

kırprnaya bakın!

we .

co m

Maoculara vurmak için ne araçlar deniyor ki, siz MEM-DER'den sözediyorsunuz, böylece Maocuların reklamını yapıyorsunuz, Halbuki onlar kimdir biliyor musunuz: ((provokasyonıı dediğiniz, <<zararlııı bulduğunuz sloganları atanlardan farksız .. CHP'nin Tandoğan mitingine katılanlar, «provokasyonıı denen, <;zararlııı diye nitelenen, daha doğrusu ANKA'cıların böyle niteleyecekler i sloganların ne olduğunu anlamışlardır. Bu, Tandoğan mitinginde kullanılan «Halklara Özgürlükıı ve benzeri sloganlardan başkası değil. ANKA'cılar işte bu noktadan uyarılıyor ve Maocular da işte bu yoldan tecrit edilmek isteniyor. Ne devrimcilik ve ne taktik doğrus,u! İşte bunun adına da ideolojik mücadele deniyor. kullanılıyor .. ANKA'cılara

ne te

Yürüyüş'çülerin söyledikleri açıktır. Sanırız ki yanlış bir yorumda bulunup onlara haksızlık yapmadık. Nitekim sözkonusu yazının devamında Yazar İlhami Soysal'a çatar:ken bir kez daha niyetlerini açığa vuruyorlar. İlhami Soysal'ın olayları çarpıttı­ ğını ileri süren Yürüyüş, şöyle diyor:

ww

w.

Burada hatırlatılınası gereken bir nokta var. Türkiye 1965'lerin Türkiyesi değil. İlerici kamuoyu da 1965'lerin kamuoyu değil. Süreç içerisinde parlamento, CHP ve Ecevit gibi kimi «ilerici>> yazarların da geride kalma, ya da harekete (ters) düş me olasılığı mevcut. İlhami Soysal, Vatan'da bunun sıcak örneklerini veriyor. Soysal mitingde CHP, AP işbirliği fikrine şiddetle karşı çıkan yığınlarla, CHP 'yi sola karşı kışkırtan sloganları atanlara nasıl özdeş görebiliyor. Soysal'ın hatırlaması gereken birçok nokta var: Sandığı gibi CHP-AP işbirliği! görüşüne karşı çıkanlar «toplumun en dinamik kesimi» saydığı, sivriliği marifet sayan ufak goşist grupçuklar değil. Çünkü onların böyle konularla ilgileri yok, bu bir. İkincisi ufak goşist ya da maoist grupların ve onları kullanmak isteyen politikacı­ ların CHP içinde çevirdikleri dolaplara Soysal'ın bilerek ya da bilmeyerek alet oluşu üzücü.

Öncelikle

şunu

söyleyelim ki olayları çarpıtan İlhami Soysal kendisidir. Hem de, bizim geçen sayımızda eleş­ tirdiğİrniz bazı yayın organlarından öteye bir çarpıtma. Soysal'ın yazısının büyük bölümünü ise geçen sayımızda vermiştik. Okurlarımız onu bir kez daha okurlarsa, olayların yanısıra bizzat Soysal'ın görüşlerinin nasıl çarpıtıldığını açıkça göreceklerdir. değil, Yürüyüş'ün

25


CHP mitin ginde olup biteni enine -boyu na i tekrarlamayı gerek siz tartıştığımız için bir kez daha aynı şeyler uyla, köbuluy oruz. Şu kadarını söyleyelim ki Yürüyüş bu tutum ılan ve tü bir CHP kuyrukçuluğu yapmaktadır. Mitin gde kullan 'yi soEcevi t'in teplı;:i gösterdiği sloganların adını vermiyor. ((CHP ­ üş'çü Yürüy dan. onlar iyor la karşı kışkırtan slogan lar» diye sözed ın­ aralar ile CHP lar, lerin endişesini anlıyoruz: Ola ki bu slogan Görül üdaki iyi ilişki zedcleyebilir. Ama bu endişeye yer yok. a­ ayırm yor ki sayın Ecevi t de, ((akıllı solcular »ı, ((bölücü»lerden çok emin ya başlamıştır . Yürüyüş 'çüler ve akıl hocaları kendi lerini hissed ebilir ler .. grubu nda r;HP , lideri Ecevi t'in, 27 Nisan 'da Partis inin ortak Boran'ınkilere yakındır. söylediği sözler, şa.'?ılacak derece de sayın , şöy­ Sol kesim in birbir ine dü~ür ülmek istendiğini söyleyen ~cevit le diyor: sayımızda

we .

co m

Geçen

ww

w.

ne te

çevre... Mücad ele alanının sınırını ve kurallarını egeme n çıkar tedir ... . çizmek r partile olan unda durum ı arac l siyasa n onları leri ve e CHP'n in ve . Bu alanın içine ve bir anlam da bozuk düzeni n kalesin ktedirl er . isteme mek hapset ini güçler ratik Türlöye'rı. in bütün demok rak biçıkara ı .. .. Zaman zaman karşımıza sol görünt ülü bazı gruplar k, kalırsa sessiz ında karşıs r zi oyuna getirm ek istiyor lar .... 0 grupla k bölme ülkeyi le, tler anarşis , istlerle komün 'd şte görüyo rsunuz , CHP karşımıza çıkarılan bu .. . . klerdir diyece linde» a h i ğ işbirli isteyen lerle ığımızı ve gibi grupla rla bir olmadığımızı, onlarl a işbirliği yapmad zı sol göılarımı toplant ve da ğumuz koydu · ya.pamıyacağımızı ortaya çalıştığı­ aya korum karşı ine emeler engell rın grupla ı az rünüm lü b yolund a ı kaydığ sağa u, ğ tu kop m ızda da, o zaman , CHP'n in soldan suamak hazırl ortam ilere eleştir bu suçlam alarla, eleştirilerle veya meye çalışacak­ leştir güçsüz ve aya bırakm da durum retiyle bizi güç bilecek durumdayım ki, bizim lardır .... Fatat şunu sevine rek belirte rdan birçoğu da artık bu grupla veya dışımızdaki sol partile rden ve barış çı yöntem lerden irler, mekted göster i oyuna gelmed iklerin n bölücü akımlara karşı, bizim uzal{laşanlara veya ırk ayrımı gözete rden birço ğ u da, gitgide açı­ partile dışımızdtki sol grupla rdan veya ba şlamışlardır. Bu, çok akıla almay durum bir rı ğa kavuştu~·dukla · lıca bir davranıştır.. .. ile bakma k veya demok ratik ü hoşgör bircen e hepsin Bunların cı olmak, biz istesek bile mümhakları veya özgüı;lükleri için yardım değildir .... ün mümk kün değildir. Uygul amada

Ecevit, sol harek etin kendi içinde birbir ine düşürülmek etin birliğini ve dayanış­ istendiğini söyler ken haklıdır. Sol harek göster mesi masını sağlamak da tüm devrim cilerin uğrunda çaba karşı ve gerek en bir görevdir. Faşizme, gericiliğe, empe ryaliz me güçleileri bir demo krasi uğrunda bütün devrim ci ve demo kratik Sayın

26


rin sıkı dayanışma gerçek demokrasi

kurmaları

e. co

m

zorunludur. Şu var ki sayın Ecevit'le taraftarlarının «demokrasi n anlayışı birbirine uymamaktadır. Şu «halklara özgürlük ıı konusu bunun en açık kanıtıdır. Özellikle Doğu'da geniş halk yığınları üzerindeki ırk­ çı-şöven baskılar ve zulüm son bulmadan Türkiye'de ne biçim bir demokrasi gerçekleştirilebilir? Kitlelerin zulme ve baskıya, ırkçı­ lığa karşı mücadelesini, bu en demokratik ve insanca şeyi «ırkçı­ lıkıı diye nitelendiren Ecevit'in demokrasi anlayışı ne biçim bir şeydir? Hiç ba şkasının sırtına binenle, başkasını sırtından indirmek isteyenin tavrı aynı sayılabilir mi?

ew

«Egemen çıkar çevrelerininn ve onların aracı olan partilocin oyununu bozmak da gereklidir. Ama nasıl? Sayın Ecevit, bu oyunun bozulması için, kitlelerin, demokratik hakları uğrunda mücadelelerinde n vazgeçmelerin i istiyor. Kendisi de, tüm egemen sı­ nıf sözcüleri gibi, halkımızın demokratik haklar uğrundaki mücadelesini ccbölücülükn diye niteliyor ve tüm sosyalistleri, pu ccbölücülüğen karşı kendisiyle birleşmeye çağırıyor. Ancak Ecevit'in kar~ı olduğu yalnızca bu . da değildir . « Barışçı yöntemlerden uzaklaşanlar ıı da, afaroz edilenler arasınd adır . İşte böyle bir birleşme istiyor Ecevit.

.n

et

Eğer ccoyunu bozmanın n yolu buysa, «egemen çıkar. çevreleri )) de bundan pekala memnun olacaklardır. Ve bu, oyun bozmak değil , açıkça o oyunun içine düş mek, oyuna gelmektir. Bu, işte «egemen çıkar çevrelerinin ll çizdikleri «mücadele alanının · sınırları ve kuralları )) içinde kalmanın ta kendisidir. Sayın

Ecevit, elbette, bir ölçüde liberal bir burjuva politikacı­ ve onun bu tavrı doğal karşılanmalıdır. O, sıkışık durumlar, da burjuvazinin daha geri hatlarına çekilmekte tereddüt etmeyecektir. Ama sosyalistler politikalarını Ecevit'in istediği sınırlar içinde tespit etmeyi düşünebilirler mi? Ecevit'le dayanışma kurma adına, ondan aferin alma uğruna; demokrasi anlayışlarını onun dil'ediği düzeye indirebilirler mi?

ww w

sıdır

CHP'nin sınırlı da olsa demokratik ve anti-faşist tavrını hiç bir zaman küçümsemedi k. Bunu hep söyledik ve söylüyoruz. CHP'yi öteki burjuva partileriyle aynı kefeye koymuyoruz. Anti-faşist mücadelede ve olabildiği kadarıyla demokrasinin sınırlarını geniş­ letmek için CHP ile dayanışma yolları aranmalıdır. Ancak hiçbir zaman CHP'nin kuyruğuna düşmemeli, işçi sınıfının bağımsız politikasından sapmamalı ve asıl hedefi şaşırmamalıdır. Faşizme ve emperyalizme karşı, demokrasi" ve sosyalizm için mücadelede, sos27


yalistleri n asıl dos tl arı, asıl güvenilec ek güçler, geniş CHP tabanı da dahil olmak üzere geniş emekçi halk yığınlarıdır. Asıl onların1 desteği kazanılmaya çalışılmalıdır.

Mitingin de gördük: Ecevit AP ile işbirliğinden sözsert tepkiyle karşıladılar. Ecevit'in tepki gösbunu etti, kitleler terdiği sloganıara ise kitleler sahip çıktılar.

m

Tandoğan

Ecevit de, (( Bunların ... demokra tik hak ve özgürlükleri için yardımcı olmak, biz istesek bile mümkün değildir,» diyerek, bu isteklerin ırkçılık olmadığını pekala bilmekted ir. Ancak, c<yardımc ı olmakıı bir yana, partisine yöneitHecek eleştirilerin verdiği ürküntüy le o, özellikle bu istekleri tepkiyle karşılamaktadır. Ecevit için doğal sayılabilecek bu davranışı, ((Doğu sorunun hakkında en gerçekçi çözümü önerdikle riyle övünen TİP yöneticile rinde ve Yürüyüş Dergisind e görmek ise hiç hoş değil.

e. co

Aslında

.n

et

ew

Ecevit'in Tandoğan mitingind e yaptığını , TİP yöneticile ri, ı kaMayısta düzenled ikleri Parti gecesinde yaptılar ve işi, geceye tehdit gençleri birkısım olan olumlu tavırlan karşıtılmış, partiye etmeye kadar vardırdılar. Ecevit gibi, TİP yöneticile ri de, kitlelerin ve kadroların, herşeye rağmen kendileri ni izleyeceklerini sanıyorlar ve bunda kesinlikle yanılıyorlar. Biz de Yürüyüş'çülerin şu sözlerine aynen katılıyoruz: C<Türkiye 1965'lerin Türkiyes i değil. ilerici kamuoyu da 1965'lerin kamuoyu değil.» Ama bunu iyi kavramıyanlar sanırız ki bizzat TİP yöneticile ri ve Yürüyüş'ün kendisi. Boran, ((Burjuva zinin şöyle diyor:

Sayın

sında

ww w

Ama hareketin

H;esapları

rizikoları varmış,

ve

TİP» başlıklı yazı­

burjuvazi ve

maşaları

olaylar

Neçıkartır, saldırılar düz~nler, kadroları tırpanlıyabilirmiş! Elbette. bahçegül dikensiz hareketi politik sınıfınin işçi zaman ne rede ve

sinde yürür gibi yürümüştür? Örgüt ve kadrolar mücadele içinde verir. Buryoğrulur , biçimlenir , çelikleşir ve bu arada kurbanlar da enhareketini sosyalist sınıfının işçi zaman her juvazi ve iktidarları gellemek, bastırm ak isteği ve çab as ı içindedirle r. Bunu tam başa­ ramıyorlarsa, güçleri yetmediğindendir.

Bunlar son derece doğru sözler. Ama bunlar, aynı zamanda TİP yöneticile rinin tutumuy la çelişiyor. TİP yöneticile ri, kitlelerin ırkçılığa, şövenizme karşı mücadele lerine sahip çıkacaklarına, CHP ile birlikte bu işe ambargo koymaya kalkışıyorlar. TİP yöneticileri , sorunun kadrolar arasında bilimsel tartışmasından bile kaçınıyar ve bu konuda ilginç bir taJbu yaratıyorlar. Partili kad28


rotarı ,

emekçi kitle leri, işçileri, bu konu da aydınlatmak, devrimci egem en kılmak yerin e; TİP yöneticileri, yuva rlak birta kım sözler söyle mekl e yetin iyor; bu devri mci görevi omu zlam aya ç alış anları ise maceracılıkla suçla maya kalkışıyorlar. Böylece, kit· leler içind e işçi sınıfının . ideolojisini haki m kılma ya, şartlanma­ lari yıkmaya çalışacaklarına varo lan şartlanmaları daha da pekişti­ riyor lar. Hare keti, sosyal-demokratların, daha doğr usu burju vazinin dile di ği çerçevede haps etme ye çalışıyorlar. Sosyalizm adı altında kötü bir örne k sunu yorla r. TİP yöne ticile ri, Ecev it'in kend ilerin e yaptı ğ ı teşekkürler karşısında biraz düşün melidirler. tavrı

Bu

Tavır

Sosyal

e. co m

bir

Şövenizme Götürüı·

w.

ne

te w

Bu konu da· maceracı yönt emle re ne kada r karşı olduğumuzu ve bu tür eğilimlerle müca dele ettiğimizi, tüm devrimci-demokratik çevre ler gibi TİP yöne ticile ri de iyi bilm ekted irler. Biz, hiçbir örgü te, zama n ve mek an şartlarına uym ayan , gerçe kçi olma yan çıkış lar yapmasını, göste ride bulunmasını öner medi k, önermeyiz. Ama bu, kitle lerin müca deles iyle ilgisiz kalm ak anlamına gelmez. Sosyalistler, elbet te küçü k burju va devr imci lerin den çok daha kararlı, çok daha enerj ik biçimde, kitle lerin baskıya, zulm e, ırkçılığa karşı ve demo krati k hak ve özgü rlükl er uğrundaki mücadelelerine sahip çıkarlar; bu müca deley i işçi sınıf ının gene l devrimc i müca dele hede fleriyle birleştirirler; şartl ara uygu n müca dele biçim leri geliştirirler. Hiç kuşku yok ki, emekçiİerin çıkarları birdi r, düşmanları da birdi r. İşçilerin ve tüm emek çiler in birliği, daya nışması uğrunda müca dele edilmeli; Türk iye ölçüs ünde devri mci müca dele bölünmede n, dağıtılmadan, bir bütü n halin de yürü tülm elidi r. İşte bu da t üm halk kitle lerin in sömü rüye , baskıya, zulm e karşı müca deleler ine sahip çıkmaya, onla ra devri mci öncü lük sağlamaya bağlıdır .

1

ww

Kitle lerin haklı müca delel erini ((bölücülük» diye suçlayıp kendi ırkçılıklarını maskelerneye çalışanlarla aynı politikayı güde nler, kitlelere de kadr olara da güve n verem ezler ve ülke ölçüs ünde ne işçilerin, ne de' gene l olara k sosya listle rin, demo krati k güçle rin birliğ ini sağlayamazlar. Böylesine yanlış tavırlar yalnız birliği ve dayanış mayı torpi llem ekle kalm az, o kada r sözü edile n maceracı akımlara da ·güç kazandırır. Leni n, birço k sol sapmanın, işçi hareket indek i opor tünis t günahların cezası olara k ortay a çıktığını söylü yordu. ((Tek do ğru yolu n tems il ettik lerin e herz aman kend ilerin i inandırmış olan TİP yöne ticile ri, ülkem izde ortay a çıkan 29


te w

e. co m

olduğunu da şöy­ bu kada r sapınada kend ileri nin ne derece payı bir araştırsalar şöyle le bir düşünseler ve kend i sapmalarını da çok iyi ederler. yaptıkları birço k Uzu n süre. TİP yöne ticile rinin ve Yürüyüş'ün oyduk. İşçi sınıfının örgü tlenyaniışı eleştirmekten kend imiz i alık , daha çok sol macemesi nin ivedi bir görev olduğu şu dönemde okalarıyla ve hare keti sosy al dem racılıkla. küçü k burj uva sapm ak Anc . ettik e enle rle müc adel ratların kuyruğuna takm ak istey ce dere son hare ketin e görü lüyo r ki, bizz at TİP yöne ticile ri ,de işçi dönü lmes i güç bir yola girm ekte yanlış bir yön göst erme kte ve den uzaklaştırır ve dirle r. Bu, işçi hare ketin i ente rnas yona lizm yöne ticile rinin kensosyal şövenizme götü rür. Bu nede nle de TİP ci kalınamazdı. Sosdi bildi kleri ni okumalarına daha fazla seyir rle müc adel e etme k, yalis t hare keti çıkmaz soka klar a sürü kley enle ertel enem ez bir görevdir. kadroları ve kitle leri uyar mak ı haklı göst erme k için, TİP yöne ticile ri, bugü nkü tavırların racılıkla suçladıkla­ kend i görüşlerinin dışındaki her görü~ü mace yorın da böyle gerektirdiğini söylü rı gibi, işçi sınıfının çıkarların yaptığı konuşmada lar. TİP Genel Başkanı Bora n, Gaz iante p'te şöyle diyo r:

ww

w.

ne

larına bu açıdan ba· Türk iye İşçi Parti si toplu mun bütü n sorun açııilındap baka r lizm sosya kar. Yani işçi sınıfı aç ısından, bilim sel nı, yani tüm amacı ana l, teme etin harek ve bütü n müca delel erde bu in sömü rüden , baskıdan, ezilm ekten , işçi ve emek çi halk kitle lerin gözd en kaçırmaz. Topboria nmak tan kurtulma s ı am a cını bir an bile bu açıdan değerlen­ arı akıml ve et lumd aki bütü n toplu msal harek ve akım, kend i başına ne dirir. Kend i başına ele alınan bir harek et eğer işçi sınıfının ve mütkada r ileric i ve demo krati k görün se dahi, f alan harek etine ters hede lizmi tefik i emek çi kitlel erin sosya bir etki yapıyorsa, o zaleyen engel ayı ulaşm fe düşüyorsa, ana hede ona göre, ona karşı bir man o harek et, bu açıd a n değerlendirilerek kitlel erin harek etini n çi emek efiki tavır alınır. İşçi sınıfının ve mütt nlük korun mazs a, bütü Bu r. şarttı mak koru ini bütünlüğünü ve birliğ . (Yürüyüş, yarar işine bu anca k sömü rücü şöven burju vazin in sayı: 52)

i biz, bu gene l Bu sözlerde birtakım gene l doğrular var. Şimd bilin en düberi en da öted doğruları , TİP yöne ticile rinin bu konu elim : şünce ve tavırları ·ışığında som uta indir sorunlarına işçi sınıfının dünSayın Bora n, topl umu n bütü n emek tedir . Elbe tte. ya görüşü açısından bakılması gereğini söyl r ilerici ve dem okra Anc ak o, «kendi başına n alımnca «ne kada kete ters düşen «hatik görü nse dahin sosy alizm i hede f alan hare reke t ve akımlan neyi kast ediy or?

30


om

Bugün Türkiye'de birçok kişi, halkımızın ırkçılığa, şöven haskılara karşı tepkilerin i; özgürlük , eşitlik ve hertürlü demokra tik haklar uğrundaki mücadele sini ürküntüy le karşılamaktadır. Burjuvalar, gericiler ve onların kendi görüşlerine şartlandırdığı birçok «aydınn geçinen kişi, kitlelerin bu tavrını ülkeyi ve milleti bölecek birşey gibi görmekte , <<vatan ve millet n adına ona karşı çık­ maktadırlar. Başkasını zincire vuranların ve zincirleri sürdürme k isteyenle rin bu tavrını doğal buluruz. Onlardan merhame t dilenilmez. Ancak işçi sınıfı ve ccmüttefiki emekçi sınıfıar n açısından durum nedir~

ww w. ne

te we

.c

Besbelli ki, ırkçı-şöven baskıya uğrıyanların, milli zulüm görenlerin; üstıerindeki sömürü ve baskı katmerli olanların, bütün bunlara karşı tepkileri haklı, ilerici, demokra tiktir. <<Kendi başı­ nan alındığında bu böyledir ve herhalde kimse de bunun tersini söyleyemez. Peki, işçi sınıfının ve müttefik i emekçi sınıfların çı­ karları açısından soruna bakıldığında, dur~m başka türlü müdür? İşçi sınıfı, Türkiye'd e demokras i ve sosyalizm uğrunda mücadele vermekte dir. Ülkemizde, şu dönemde , sosyalizm için mücadele vermese de, nihai olarak bunu amaçlam asa da, demokra sinin sınır­ larmın genişletilmesinden yana olan; anti-emp eryalist ve anti-laşist bir mücadele veren tüm güçler de işçi sınıfının dostıarıdır. En azından belli demokra pk hedefleri n gerçekleştirilmesi bakımın­ dan. O halde, işçi sınıfına ve onun politik örgütüne düşen, bütün ilerici-de mokratik güçlerle sıkı dayanışma ve güçbirliği oluştur­ maktır.

İşçi sınıfı,

demokrasi ve sosyalizm mücadele sinde egemen sı­ dönemde de egemen sınıfların en gerici, en şöven, en zorba kesimiyle boğuşmaktadır. Şövenizme ve ırkçılığa tepki duyan, demokra tik hakları uğunda mücadele eden halkımızın geniş kitleleri de aynı egemen sınıflara, onların gerici iktidarıarına karşı mücadele etmekted ir. Her iki mücadele nin dayanışması, güçbirliği için nesnel şartlar vardır ve görülüyo r ki çıkarlar da ortaktır. O halde gerek işçi sınıfının, gerek baskıya , ırkçılığa, şöveniz­ me karşı mücadele eden kitlelerin çıkarlarının birbirine ters düı:?­ mesi, birinin diğerinin önüne bir engel gibi dikilmesi sözkonus u olabilir mi? Daha başka bir deyimle, <<kendi başına n demokra tik ve ilerici olan · şövenizll}e ve ırkçılığa karşı mücadele nin, <<İşçi sı­ nıfının ve müttefik lerinin sosyalizm i hedef alann mücadele sine ters düşmesi düşünülebilir mi? Böyle bir şey iddia etmek saçma olur. Ne var ki, Türkiye'n in özel şartıarı hesaba katıldığında, birnıflarla, şu

31


ve sosya lizm için müca deley i doğal ve gerek li ve şövenizme karşı, eşit debulduğu halde ; halkımızın ırkçılığa gereksiz, ya mokr atik hakla r uğrundaki müca deles ini ya tümd en da zamansız bulmaktadır .. çetin müDüny ada halkl arın özgür lükle ri uğrunda verdi kleri , halkımız için cadel eleri her allahın günü gör üp ok udukl arı halde lıkla karşıla­ aşkın ş n, meye böylesine bir çabayı akıllarından geçir ırkçılığa ve · ama yan birtakım şaşkınları birya n a bırak alım; ve kişiler ler b azı sol çevre şövenizme karşı olduklarını söyle yen müca deley i de, ülkem izin «bug ünkü ş artlarında n böylesine bir kişi, dernpkrasİ

.c

«zamansız » bulmaktadırlar.

om

çok

göre, nasıl olsa sosya lizm geldiğinde bu sorun çömüca dele etzülec ektir; o halde , herke se düşen sosya lizm için durmalıdır; sessiz da konu mekt ir. Bazılarına göre halkımız bu i çevre lerin ileric « çünk ü «bu nazik konu » burjuvaziy i ve bir kısım k konu ccnazi ürküt mekt e, raha~ sız etme ktedi r. Gerici güçle r bu eti ezebilirler. Devr imci hareyuıı baha ne edere k devri mci harek lu kılmak­ ketin çıkarı, bu konu da şimdilik sessiz kalmayı zorun tadır .. n, pasiBu görüşlerin tümü de tek yanlı, sorun u kavra maya fist, teslim iyetçi görüş l erdir. yarattığı Sosyalizm gerçe kten geldi ği zama n, kapit alizm in Ama bu, kitle tüm sorun lar gibi bu sor un da elbet te çözül ecekt ir. rını ya da cakla otura lerin, sosyalizm gelinceye kada r yerle rinde i durm udeles Kitle lerin müca oturmaları gerektiğini göste rmez . ce özdüşün yor, durmamalıdır . Sömü rüye karşı , işkenceye karşı, şöven ve ırkçı baskılara karşı; gürlüğüne yöne len b askılara karşı , krati k hakla r için; eşitlik ve iş, ekme k, topra k ve her türlü demo deva m ediyo r .. özgü rlük için kitlel erin müca delesi dörtb ir yand a delel erle bağ­ müca n bu İşçi sınıfı, O'nu n politi k harek eti, bütü ı işçi sınıfının genel çıkarları lantı kurab ilir, kurmalıdır; onlar krasi nin kurulması ve sosdoğrultusunda , ülked e gerçe k bir demo bunu n yolu, yaliz m yönü nde birleş tirebilir, birleş tirmelidir . Ama e katılan deley müca iyle itmes türlü neden lerle, türlü çıkarların ları nasorun bu liz-m kitlel ere. <<Sosyalizm için çalış ın, çünk ü sos:ya te kitElbet ir. atma k değild sıl olsa halle der n gibi soyu t sloga nlar lizsosya ir; leler içind e sosya list düny a görüş ü sürek li işlenmelid ek tek yol min insanlığı kurta racak ve sorunları teme Unde n çözec müca deley e katılan tüm kitolduğ u sürek li anlatılmalıdır . Ama unutulmamalıleleri n, kişilerin sosyalist olmadığ ı , olamıyacağ ı da

ww w. ne

te we

Bazılarına

32


ğıtmakla sonuçlanır.

om

dır. Kapitalist bir topiumda · geniş kitleler, çoğu kez kısa vadeli çı­ . karları, hakları için mücadeley e katılır lar. İşte devrimci mücadele sanatı, tüm bu kitleleri, asgari demokratik bir program çevresinde biraraya toparlamak , birleştirmek, en geniş cepheyi oluş­ turabilmek tir. Emperyaliz min ve tekelciliğin egemen olduğu bir dönemde, egemen sınıflarla başa çıkmak buna bağlıdır. Yakın dönemin görevlerini hesaba katmadan, bu dönemde mücade.leye katılabilecek geniş kitlelere, smıflara, gruplara işçi sınıfının azami programını hedef diye göstermek, cepheyi torpillemek , güçleri da-

te we .c

Onun için diyoruz ki, Türkiye'de devrimci güçler açısından amaç demokratik haJk iılt ~idarının gerçekleştirilmesidir. As'gari program bu hedefe uygun oluşturulm alı ve geniş halk kitlelerinin devrimci mücadelesi bunu gerçekleştirmeye yönelmelidir. yakın

Bu asgari program içinde, ülkenin emperyaliz me bağımlılık -NATO, CENTO gibi gerici paktlarda:J çıkılması, İkili Antlaşmaların feshedilme si, Amerikan üslerinin kaldırılması, yabancı sermayenin kamulaştırılması- ; işbirlikçi , tekelci büyük burjuvazin in egemenliğine son verecek biçimde bankaların , dış ticaretin, büyük işletmelerin, madenierin kamulaştırıl­ ması; toprak devrimi; anti-demok ratik nitelikteki tüm yasa hükümlerinin kaldırılması, böylece geniş emekçi J;:ialk kitleleri için tam bir örgütlenme özgürlüğü sağlanması ; her türlü ırkçı-şöven baskıya , zulme son veriler.e k şu alanda da, yani halklar açısından gerçek bir eşitliğin ve demokratik örgütlenm enin sağlanması. .. Anahatlarıyla böylesine bir program, ülkemizde, işçi sınıfının asgari programı olmalıdır. Ve bu program, aynı zamanda tüm demokratik güçlerin ortak programı olabilir. İşçi sınıfı böylesine bir programla en geniş kitlelerin güç birliğini sağlayabilir, halkın de-. mokratik iktidarını gerçekleştirebilir . Ve ilk elde bu programın hayata geçirilmesi , başarılmasıyladır ki devrimin ileriye doğru sürdürülme si, sosyalizmin inşasına geçilmesi mümkün olur. Görülüyor ki, geniş halk yığınları gibi, halkımızın ırkçı-şöven baskılara, zulme, eşitsizliğe karşı; demokratik hak ve özgürlükle r uğrundaki mücadelesi de böylesine bir programa uygun düşmek­ tedir. Demokrati k hak ve özgürlükle r uğrundaki bu mücadeley i dışarda bırakarak , erteleyerek , bırakınız sosyalizm için güçbirliği sağlamayı; demokrasiy i ya da <CÜlkenin demokratikleştirilmesi n için güçbirliği sağlamak bile mümkün değildir.

ww w

.n e

ilişkilerinden kurtulması

O halde

işçi sınıfının çıkarı ,

kitlelerin milli zulme

karşı

mü33


cadelesi ne ters dir.

düşmemekte,

onunla

güçbirliğini

gerektir mekte-

te we .c

om

Konunu n «nazik»liğine ve burjuva zinin elinde, devrimc i ha· reketi vurmak için bir silah olarak kullanılması konusu na gelince, bu iddia üzerind e de ciddi şekilde durmak gerekir. Burjuva zi, ülkemizde, devrimc i güçleri birbirin den ayırmak, hatta onları birbirin e karşı kullanm ak için eskiden beri türlü oyunlar tezgahlamıştır. Bugün de, sosyalistleri, «Doğu'da olup bitenlere karşvı kışkırtmak için, gericiliğin gedikli ideologo Metin Toker'den, Prof. yaftalı birtakım cdlericilereıı kadar çok kişinin çaba harcadığı gözden kaçmamaktadır. Bunlar, çoğu kez, gazete solcuları» sayfalarında «tehlike çanları» çalmakt a ve «yurtsev er da, «ülkenin bölünmezliğiıı uğrunda, her türlü çekişmeyi bıraka­ rak kendiler iyle birleşmeye çağırmaktadırlar. Bunun tersini de biz.zat o <<bölücü» saydıkları halkın içinde yapmaktadırlar. Doğu'­ da burjuvaların, küçük burjuvaların, toprak sahipler inin kulağı­ na, «Komün ist olmayın da, ötekisi o kadar önemli değil, başınız fazla ağrımaz .. ıı diye fısıldandığı sık sık görülüy or. 12· Mart döneminde de bu oyun, ikili biçimde oynanm aya ve devrimc i güçlerin mücade le birliği parçala nmaya çalışıldı. O halde bu oyuna karşı de iki cephede birden verilmelidir.

bir devrimci, burjuva ziye hoş görünm e çabası içinde deHer sosğilse, onun bu tür sözlerin e kanacak kadar saf olamaz. lemücade n yalist bilir ki, egemen sınıflar, gericiler, işçi sınıfını sine de, ezilen halkların mücade lesine de aynı oranda düşmandır­ lar. Nitekim Doğu'su, Batı'sı ayrılmadan çalıştırılan zindanl arla, belliişlenen cinayetl erle, yapılan işkencelerle, zulümle , baskıyla hern dokuna ına dir bu. Onlar, iktidarlarını tehdit eden, çıkarlar ve çeken yağ şeye karşı hassastırlar. Birtakım <<zinde güçlere» onlarda n da sempati bekleye n birçok <<ilerici küçük burjuva aydı­ 12 Mart dönemin de nasıl hapisha neyi boylam aktan nınınıı , ışık yakkurtulamadıklarını gözlerim izle gördük. Şövenizme yeşil or. sağlamıy yarar de mak, bu tür sözde yurtseve rlik gösteril eri

ww w

.n e

Eğer

Gerici egemen güçler, sosyalis tlerin Doğu'daki ·demokr atik hareket le ve Doğu'daki demokr at hareket in de işçi sınıfı hareketiyle yakın bağlar, iyi ilişkiler kurmasından son derece endişe etmekte haklılar. Çünkü o zaman devrimc i hareket i yenmek çok daha güÇleşecektir. örneğin faşizme özenen herhang i bir donkişot, mak zoDiyarbakır'a, Tunceli 'ye, Ağrı'ya nasıl gireceğini hesapla i tarundadır. Doğu'da herhang i bir kırım macerasına girişmey 34


sarlıyan

herhan gi bir donkişot da, aynı biçimde, Türkiy e işçi sı­ ve tüm devrimci, demok ratik güçleri n tepkisi ni hesapla mak zorundadır. Bu nedenl e de onların istedik leri devrim ci güçleri bölmek, tek düşürmektir. Ancak o zaman onları avlama k konıfının

om

laylaşacaktır.

ew e. c

Devrim ci güçler bu oyuna dikkat etmelid irler . Onlar, demokratik güçlerl e şövenizme batmış birtakım « hassas ıı çevrele ri birbirinde n ayırmalı ve güçbirliğini, anti-de mokrat ik, şöven çevreler- · le değil; hakları için mücade le eden geniş halk yığmları ile kurmalıdırlar. Ancak böyle bir birlik ileriye açık olur ve ancak böyle bir birlik yenilgiye uğratılamaz. Eğer böyle yapılmaz da, kitleler in demok ratik haklar uğrun­ daki mücad elesind en ürkülü r, kitleler e sessiz oturmaları öğütle­ nir; burjuva ziyi kızdırmama pahasına bu konuda ki görevle rden yan çizilirse, işte bu, açık bir teslimiyetçiıik olur. Böyle bir pasifist çizgiye dilşenler kitleler le diyalog kurama zlar, tüm etkinlik lerini yitirirle r. Hareke t içinde maceracı akımlar, hatalar , yanlışlar işte böyle ortaml arda boygös terir, güçlen ir ve korkul an tehlike ler de o zaman ortaya çıkabilir.

ww

w.

ne t

Şunu bir kez daha, altını çizerek tekrarlıyalım: Bölgesel düzeyde ırkçı-şöven ba~kılara, zulme karşı; eşitlik ve her türlü demokrat ik haklar için yürütü len mücade le, ülkemi z şartlarında, Türkiy e'deki genel devrim ci mücad eleden ayrılamaz , tecrit edilemez. Tüm halk kitleler inin kurtuluşu, devrim ci mücade leyi birbirinde n koparm adan, bir bütünl ük ve uyum halinde yürütm eyi gerekli kılmaktadır . Ulusal tecrit politikası kesinli kle yanlıştır ve çıkınaza götürü r. Devrim ci hareke tin bu bütünl üğünü, zorunlu ilişkisini hesaba katmad an girişilecek çabala r ancak halkımıza zararla r verebilir. İşte bütün sorun, bu iki çizgini n ikisini de doğru tanımla ­ maktır . Bir yanda mücade leye kayıtsız kalma, onu omuzla maktan kaçınma, yanlış nitelem e, teslimi yetçilik ve pasifizm. Ki bu sosyal şövenizme varır. Diğer yanda, küçük burjuv a kesiml erin ulusal tecrit politikası, ki bu da maceracılığa varır. Bu ikisind en farklı olan ve doğru olan, bilimse l sosyali zmin yoludu r: zulme karşı etkin mücade le ve tüm ülkeler in işçileriyle ezilen halkların bir-

liği.

TİP yönetic ileri, «İşçi sınıfının ve müttefiki emekçi kitlelerin hareke tinin bütünlüğünü ve birliğini kor umak şarttır,ıı der~ ken yerden göğe kadar haklıdırlar . Ama onlar, bu birliğin hangi

35

'


ew e. c

om

devrimc i ilkeler üzerine ve hangi devrimc i tavra bağlı olarak kuar; rulabileceğini bilmezli kten geliyorl ar. Soruna kayıtsız kalıyorl andaki karşısın sorun bu CHP'nin kayıtsız kalınakla yetinmi yorlar, ti-demo kratik tavrının kuyruğuna takılıyor.lar . Bu tavırlarını iyor)) haklı gösterm ek için, cdşçi sınıfının çıkarları böyle gerektir diyerek, işçi sınıfının çıkarlarına, ideolojisine ve politikasına tümüyle ters gerekçe ler buluyor lar. Bu tutumla işçilerin ve emekçilerin birliği, cctüm ülkeleri n işçileriyle ezilen halkların birliği )) nasıl sağlanabilir?. TİP yönetici lerinin bunu görüp anlamaları için aradan seneleri n geçmesi mi gerekiyor?. Böylesine yanlışlar üstüne İşçi sınıfının örgütü oluşturulabilir mi? Kadrola r bilinçlen dirilmede n, yanlış şartıanmalar yıkılınadan örgüt görece büyüse bile, bu ne derece sağlıklı bir büyüme olur?

yönetici lerinin bu hatalı tutumları, daha doğrusu bu açık sapmaları, bırakalım partinin gelişmesini v'e sosyalis t birliği sağ­ , birçok üyelamasını, bizzat varolan kadroları da tedirgin etmekte yi partinin geleceğine umutsu z kılmaktadır. Unutmamalı ki, işçi şekilde sasınıfının partisi, ancak işçi sınıfının ideolojis ine ciddi örgütlen bir ak sağlıyac uyum şartlara hip çıkılarak ve değişen birlik de t sosyalis Ve abilir. me anlayışını benimsi yerek oluşturul . Builir sağlanab kle ancak sosyaliz min temel ilkelerin de birleşme nun dışında oluşturulan birlikler sağlıklı ve kalıcı olamaz. Ancak bugün, sol saflarda görülen birçok sapmay a, yanlışa, olumsuzluğa rağmen karams ar değiliz. İçten içe ve sağlıklı bir geuzak delişme de vardır ve bu gelişmenin yaniışiara üstün gelmesi üzeilkeleri temel min sosyaliz bilimsel , ğildir. Sosyalis t hareket ededevam ye ilerleme kanalda rinde toplanac ak, sağlam ve gür bir cektir.

ww

w.

ne t

TİP

36


we .c om

Irak'ta Kürdistan Ulusal Birliği Irak Yurtsever Topluluğu'na Katıldı

ne te

6 Mart 1975 t arihin de Irak Baas rejimi ile İran Şahlık rejimi arasında imzala nan Cezay ir Antıaşması'n dan sonra Irak'ta ki Kürt ihtilal i'nin durdurulması ve savaş a son verilm esi üzerin e kurula n Kürdi stan Ulusal Birliği'nin, faşist Baas rejimi ne karşı kavga veren devrim ci güçler in oluşturduğ u Irak Yurtse ver Topluluğu'na

katıldığı açıklanmıştı r.

Irak Yurtsever Topl uluğu , bu konud a yayınladığı bildiride, Kürdi stan Ulusal Birliği'nin Toplul uğa katılmasının sevinçle karşılandığını belirtmiş ve Irak'ta demok ratik bir rejim, Kürdi stan'd a gerçek bir özerklik kurulu ncaya kadar Baas faşizmine karşı kav-

ww w.

ganın sürdürüleceğini bildirmiştir.

ll Şubat 1976 tarihinde Kürtçe ve Arapç a olarak söz konus u bildiri nin çevirisi aşağıda sunulmuştur:

yayınlanan

«Büyük halk kitıelerimiz! eelrak halkımızın emper yalizm in egeme n olduğu dönem e karşı ve birbirl erini izleyen faşist diktat örlük rejiml erine karşı verdi·· ği kavga, bütün aşamalarında kanıtlamıştı r ki, köklü kurtuluş ve Irak Ulusal Demok ratik Devrim i'nin ekono mik, politik, sosyal görevl erinin yerine getiril mesi, Kürt, Arap ve diğer kardeş ulusal azınlıklardan oluşan tüm Irak halkının ulusal birliği ile ve bütün bunla nn bir ilerici yurtse ver cephed e dayanışma içine girmel eriyle mümk ün olabilir. Tüm yurtse ver ve ilerici partile rden, güçler -

37


ww w.

ne te

we .c om

güçden ve kişiliklerden oluşacak bu Cephe, empe ryalis t ve gerici KürIrak ve a kurm Irak bir lere karşı zafer kazan ma, demo kratik miş haJkımızın müdistan'ını özerkliğe kavuşturma yolun da, birleş cadele sini yönet ecekti r. do«Cephe ittifakının kurulmasına olan ulusa l inancımızdan kae bugün n günde layı, Irak Yurts ever Topluluğu, kurulduğu ve güçle ri saflarına eri partil ver yurtse dar, Irak't aki tüm ilerici darbe siyle iktidarı ele katılmaya çağırmış ve, 17 Temm uz 1968 Cunta'yı devirm ek faşist boğan geçire n ve Irak'ı bir kan derya sma si amacıyla, Topirilme yolun da girişilen yurtse ver kavganın gelişt luluk içinde ki roller ini almalarına büyük önem vermiştir. er(<Irak Yurts ever Topluluğu, ayrıca, Arapl ardan ve Kürtl de için ması kurul e'nin Ceph den oluşacak olan ileric i Yurts ever i leşmes gerçek e'nin Ceph önem li çalışmalar yapmış ve özlenen bu halIrak için önem li adımlar a~mıştır. Irak Yurts ever Topluluğu, ryalis t güçle rin ve onlar a kımızı ve onun ilerici güçle rini, empe oyun boyun eğmiş olan faşist Cunta'nın çevirm ek istedi kleri çirkin rempe ü Çünk ıştır. çağırm a ve dolap lara karşı da uyanık olmay Araphem , Cunta yalist güçle r ve onlar a teslim olmuş olan faşist sloga nlalar ve hem de Kürtl er arasında şöven ve soyutlandıncı iliği körük lemey i, özellikle rın yayılmasını teşvik etmey i, aşiretç olarak da Irak Yurts ever Topluluğu'nu oluşturan güçle re ve genel ı tedıklar uygula karşı etlere harek Irak't aki tüm ilerici ve ulusa l ar. adırl rörle bu güçle ri yoket meyi amaçlamakt , gerçekd 7 Temm uz darbe siyle iktida ra gelen faşist Cunta Irak'a ten yurda ve ulusa ihane t eden bir iktidardır. Bu Cunta 6 Mart empe ryalis t güçle rin çıkarları önünd e boyun eğdirdiği gibi, ini ele kesim doğu n arap'ı ihane t Antıaşması ile de iran'a Şattul n vazresme sinden geçirm esi için olana k verdi ve Arabi stan bölge ından yapıs geçti. Ayrıca , Kürt liderliğinin aşiretçi ve uzlaşmacı silahlı da yarar lanar ak, İran gericiliği ile işbirliği yapıp, Kürt bunla rulusa l harek etini ortad an kaldırdı. Faşist Cunta , bütün nun ulusu Arap ve adı soyutı n dan başka, Irak'ı Arap dünyasında çadaki arasın izm siyon ile giriştiği kavga da, özellikle Arap ulusu yanbir de, Cunta şimdi tışmada rol almak tan alıkoydu . Faşist açtığı terör ve yoket me karşı rine güçle ilerici dan ülked eki Arap n da Kürt halkına karşı da kampanyasım sürdü rürke n, bir yanda savaşta sessiz sedasız bir yoket me savaşı açmış bulun makt a ve bu amak uygul ni mleri Kürt yurttaşıara en barba rca yoket me yönte an arınd yurtl ve ta, ayrıca birçok Kütt yurttaşı tutuk lamak ta ! sürme ktedir . 38


<<Öte yanda n,

faşist

rejimi n, her faşist rejim gibi, içine düş­ da, iktida rdakil erin çeşitli kanatıarı aragittikç e tırmanma göster en boğuşmalar­ dır. Bu iç çekişmeler iç boğuşmalar arttıkça, Baas kanlı rejimi nin halkımızın ilkeler ine ve toprakları, karasuları üzerin deki egeme nliğine yaptığı ihanet her gün biraz daha iyi anlaşılmakta, sırıt­ maktadır. Ve faşist Cunta'nın gerek Arapla rarası düzeyd e ve ge· rekse uluslararası planda içine düşmüş olduğu yalnızlık boğazı nı gittikç e sıkmaktadır. «Mücadeleci

we .c om

tüğü çıkınazın bir kanıtı sında meyda na gelen ve

halkımız!

ww w.

ne te

«ilerici güçler! «Ülkenin geçirdiği _bu nazik dönem de ve emper yalist güçler le egeme n faşist Cunta'nın kenetl enip, Irak halkının uzun kavgas ı süresin ce elde etmiş olduğu kazançlarının tümün ü tasfiye etmek amacına yönelmiş oldukları bu nazik dönem de, Irak ulusal birliği sorun u bir kat daha önem kazanmış bulunmaktadır. Arapların ve Kürtle rin birlikt e oluşturacakları bu birliğin sağlam ve ilkeler e dayalı temell er üzerin de kurulması, faşist rejimi n devrilm esini ve bir demok ratik yurtse ver koalis yonun kurulmasını sağlama amacına yöneli k halk kitlele rimizi n özlem lerini gerçekleştirecek biçimde bu ulusal birliği oluşturacak ittifakın çerçev esinin genişle ­ tilmes i, eylemsel dinam izmini n geliştirilmesi de aynı nedenl~rle zorunl u olmuştur. «Kürd istan Ulusal Birliği, Kürt ulusal kurtuluş hareke tinin Irak halkının ulusal hareke tinin bölünm ez bir parçası olduğuna olan inancından ötürü, kurulduğundan bugün e kadar, Kürtle rle Arapla r arasında ortak mücad elenin kurulması gerektiğini belirtmiş ve, halkımızın demok ratik, özgür bir Irak'a kavuşması, bu demok ratik, özgür Irak'ın çerçevesi içinde Kürdistan'ın özerkli ği­ nin gerçekleştirilmesi amacıyla, egeme n faşist rejime karşı kurulmuş olan Yurtse ver Topluluğa girme k konus undak i isteğini açık­

lamıştır.

«Irak' ta meyda na gelen yeni gelişmeler karşısında, Irak Yurtsever Topluluğu ile Kürdi stan Ulusal Birliği bir dizi öneml i siyasal görüşmeler yapmışlardır. Eylemsel dayanışma ve ulusal kardeşlik havasının egeme n olduğu ·bu görüşmeler sonuc unda, Kürdistan Ulusal Birliği de Irak Yurtse ver Topluluğu'na katılmıştır. Topluluğu oluşturan bütün tarafla r, Irak Yurtse ver Topluluğu'­ nun programını ve iç tüzüğünü onaylamışlardır. Bu p~ogram ya-

kında ayrıca açıklanacaktır.

39


ww w.

ne te

we .c om

<<Irak Ulusal Topluluğu, Kürdi stan Ulusal Birliği'nin, Topkatılmış olmasından seluluğun bir tarafı olarak kendi saflarına Kürt ulusal ve ilerici ve Arap vinç duyduğunu belir:tirken, tüm . güçler ini ve kişilerini bu ittifak içinde yerler ini almay a çağırır «Ve Irak Yurtse ver Topluluğu, faşist rejimi devirm ek, demokratik bir Irak Cumh uriyet i'ni kurma k ve bu Cumh uriyet 'in çeryoçevesi, içinde Irak Kürdistanı'nın özerkliğini gerçekleştirmek rimize lundak i kavga da ilerlemeye devam edeceğini halk kitıele taahh üt eder. ll Şubat 1976 Irak Yurtsever Topluluğun

40


om .c te we

Irak Kürdistan'1 Öğrencileri Birliği Irak'taki Kürt ihtilali'nin Sona Ermediğini Aç1klad1

ww w. ne

Irak Kürdistan'ı Öğrencileri Birliği, 6 Mart 1975 tarihinde Irak Baas rejimi ile İran Şahlık rejimi arasında imzalanan «Cezayir Antlaşmasınnın birinci yıldönümü dolayısıyla geçen Mart ayı­ nın 6'sında yayınladığı bildiride, Irak'taki Kürt ihtilali'nin sona ermediğini ve Baas dikta rejimine karşı savaşın sürdürüleceğini açıklamıştır.

«Cezayir Antlaşmasınnın aslında bir 'ihanet Antlaşması' ol~ duğunu belirten Irak _Kürdistan'ı Öğrencileri Birliği, faşist-şöven Baas rejimine karşı girişilen kavgada, Irak'taki Arap demokratik ve devrimci güçleri ile güçbirliği yapacağını ve bu amaçla Kür. distan Öğrencileri Birliği'nin geçen yıl Irak ilerici Öğrencileri Cephesi'ne katıldığını da aynı bildiride açıklamış bulunmaktadır. Söz konusu bildiri Kürtçe ve Arapça olarak yayınlanmıştır. Irak Kürdistan'ı Öğrencileri Birliği tarafından yayınlanan bildirinin Türkçe çevirisi tam metin olarak aşağıda sunulmuştur: «<rak'ın yiğit öğrenci

«Kürt

kitleleri!

halkımızın yiğit evlatları!

«Araplararası

ve

uluslararası

dost

öğrenci

örgütleri! 41


ww w. ne

te we

.c

om

<<Bugün, Irak faşist rejimi ile İran gerici Şahilk rejimi arasın­ da 6 Mart 1975 tarihinde imzalanan ihanet Antıaşması'nın üzerinden bir yıl geçmiş bulunmaktadır. Irak yöneticilerini n ·şöven­ liklerini ve ilkesizliklerini ortaya koyan bu antlaşma, aynı zamanda, propaganda araçları aracılığıyla yayıp durdukları sloganlarının sahteliğini de en parlak biçimde kanıtlamıştır. Bu antıaş­ ma ayrıca, Irak'ı hegemonyası altında tutan bürokratik rejimin gerçek yüzünü ve onun, Kürt ulusal sorununa, Kürt halkının ulusal haklarını Irak C~mhuriyeti çerçevesi içinde gerçekleştire­ cek, demokratik ve banşçı bir çözüm yolu getirmekteki aczini, bebürokratik rejim, ceriksizliğini de ortaya koymuştur. Irak'taki 'balkımızı toptan yoketmek için açtığı ve binlerce seçkin Kürt ve Arap evliUlarının hayatına mal olan sıcak savaşta başarısızlığa uğradıktan sonra, Kürt ihtilali'ni ortadan kaldırmak amacıyla bu kez de gerici antla:;;malara başvurdu. Irak bürokratik rejimi, bu gerici antlaşmalara başvururken , Kürt halkının ve tüm ulusal kurtulu~ hareketl~rinin geleneksel düşmanları olan emperyalistlerden aldığı yalancı vaatıerle Kürt ihtilali'nin kaderini İran gericiliğine bağlayan Kürt Hareketi Liderliği'nin yapısından ve niteliğinden de yararlandı. Irak bürokratik rejimi, söz konusu gerici antlaşmalan yaparken, vatanın bazı değerli parçalarını da İran rejimine bıraktı ve böylece Irak halkının kendi topraldarı ve suları üzerindeki egemenliğinden de taviz verdi; bununla da yetinmeyerek, İr an gericiliğine, yayılma ve genişleme emellerini gerolanağı çekleştirmesi için daha büyük cür'etle harekete geçme bölgenin emperyalizmi verdi. Irak faşist rejimi ayrıca, Amerikan deki nüfuzunu daha da güçlendirmes inde, Arabistan halkının (1) çevresindeki çemberin daha da daraltılmasında, Zufar ihtilali' nin (2) ablukaya alınmasında ve Arap Yarımadası'nın Güney bölgesindeki devrimci oluşumun tasfiyesi amacıyla Yemen Demolçratik Halk Cumhuriyeti' ne (3) !.mrşı tehditlere girişilmesinde de katkıda bulundu.

gerici rejim, bütün bunlardan başka, «Körfez Güvenlik Antlaşmasııı diye adlandırılan antlaşmanın gerçekleşti­ rilmesi için bu sıralarda yürütülen istişarelere ve yapılan hazır­ 4 lıklara da taraflardan biri olarak katılmış bulunmaktadır. ( ) Oysa, «yabancı nüfuzun Basra Körfezi'nden uzaklaştırılması)) iddi·ası ve gerekçesi ile yapılmak istenen bu antlaşma, aslında, bölgedeki ilerici ulusal hareketıeri ezmeyi amaçlamaktadır. «Bağdat'taki

rtlrak faşist rejimi ile İran gerici rejimi, bölge üzerindeki bu siyasal düşlerini gerçekleştirmek amacıyla yaptıkları bu ittifak-

42


lardan

başka,

Kürt halkına karşı giriştikleri baskıda da işbirliği Kürt halkımız bugün Irak'ta, şöven otoritenin kendisine karşı sessiz sedasız açmış olduğu yoketme savaşına uğ­ ramış bulunmaktadır. Onbinlerce Kürt ailesi Kerkük, Hanık1n, Sencar, Şeyhan, Zernar gibi KÜrdistan şehirlerinden Güney'deki Arap bölgelerine sürülmüşlerdir. Güney'de oturanların bir bölümü de zorla Kürdistan'a nakledilerek yerleştirilmişlerdir. Bağdat'­ taki şöven rejim, Kürdistan'ın b~yük bir kesiminde Kürtçe eğitim ve öğretimi de kaldırmış; ayrıca Kürtçe Ö ğretim Müdürlüğü, Kürt Kültür İşleri Müdürlüğü, Kürt Bilim Merkezi gibi Kürt bilimsel ve kültür.el kuruluşlarının faaliyetlerini de dondurmuştur. Kürdistan'la ilgili her alanda araştırmalar yapmak ve bölgenin kalkındırılmasına katkıda bulunmaya muktedir Kürt bilim kadroları yetiştirmek amacıyla kurulmuş olan Süleymaniye Üniversitesi'nin faaliyetleri de yine Bağdat rejimi tarafından dondurulmuştur . Oysa bu üniversiteye kabul edilen Kürt öğrencilerin oranı, zaten yüzde 35'in altındaydı. Buna rağmen o da Bağdat rejiminin tasallutundan kurtulamadı. Bağdat rejimi ayrıca, Kürt öğrencilerini askeri okullara, Polis Fakültesine ve Petrol Enstitüsüne, Tarım Enstitüsüne, Sanayi Enstitüsüne girmekten de yoksun bırakmış; bunlarla kalmayarak öğrencilerimizin burslarını kesmiş, yurt dışına gönderilen heyetiere ve meslek çalışmalarına katılmalarını da yasaklamıştır.

ne te

we .c om

yapmaktadırlar.

«İran'a gelince; Cezayir ihanet Antiaşması'nın imzalanmasından sonra Kürt İhtila.li'nin çökmesi üzerine İran'a gidip orada kalan yiğit peşmergelerimize, İran gerici rejimi tarafından en iğrenç baskılar yapılmaktadır. İran yöneticileri, peşmergeleri uzak

ww w.

bölgelerde ağır işlerde çalışmaya zorlamakta ve emeklerini de en ucuza almaktadırlar. Bununla da yetinmeyen İran gericileri, peşmergeleri, Irak yöneticilerine teslim etmekle sürekli tehdit etmektedirler. İran gerici rejiminin halkımıza karşı giriştiği hoyratça baskı öylesine tırmandırıldı ki halkımızdan 10 emekçi savaşçı barbarca öldürüldü. Bunlara yöneltilen tek suçlama, SAVAK görevlilerinden biriyle sadece «tartışmaya girmiş olmaları n idi. Kürt ihtilali'nin çökmesinden sonra İran'da kalan öğrenci arkadaşları­ mız da, sürekli olarak, ortadan kaldırılmakla ve dağıtılınakla tehdit edilmektedirl er. Gerici Şahhk rejimi, bu öğrenci arkadaş­ ıanınıza İran üniversiteleri nde ve okullarında öğrenimlerini sürdürmeleri için olanak tanımadığı gibi, İran dışına çıkmalarına da izin vermemekted ir. ((18

Şubat

1976 günü,

kuruluşunun

23.

yıldönümünü kutıa-

~3

·


Kürdi stan topraklarını oynamaları için elgasbetmiş olan ve Kürt halkımızın kaderi yle şövenistiere şu ihverişli zamanın gelmiş olduğuna inanan gerici tarda bulunmaktad ır: ((ihtilalimiz sona ermemiştir ve sona ermey ecekti r. ihtilal imiz şe­ hala sürme ktedir . Kavga da canlarını veren binlerc e ölüms üz Tekkar günah ız, halkım Ve hitleri mizin kanları boşa _ akmamıştır. rit Cun tası'nın (5 ) Kaleduze, Gılala ve Halebçe'de yaptığı katliam 6 kı­ şehit bu Cunta'nın, ları hiç bir zaman unutmayacaktır. ( ) Ve sehpa lan kurduğunu idam için şları arkada ve zımız Leyla Kasım C) z. da hiç bir zaman unutmayacağı Kürdistan'ı Öğrencileri Birliği,

we .c om

yan Irak

daha 1961 yılında patlak verbirlik olan ve diği ilk ~ndan itibare n katılarak Kürt ihtilal i ile an köylül erden, işçilerden, devrim ci aydınlardan ve zanaatçılard eleyi mücad silahlı e birlikt ile eri oluşmuş yiğit peşmerge birlikl hende klerde sürdür erek, ulusal onuru muzu ve meşru haklarımızı savun an ve bu uğurda ölümü de hiçe sayan Irak Kürdistanı Öğ­ rencile ri Birli ği, halkımızın kurtuluş u için verilen kavganın güçlü bir destekçisi ve başlıca temel güçler inden biri olmay a devam edecek tir. ((Özellikle Kürt halkına ve genel olarak tüm Irak halkına yaKürt ilerici ve yurtpılan bu baskıların son bulması için, bütün arını korum ak ve varlıkl ulusal kendi sever örgüt ve kişilerinin, ve nazik dönem - 'çetin bu la, meşru haklarını savun mak amacıy ir. Ve bu uluödevd de omuz omuza verere k çalışmaları ulusal bir sal ödev, şövenist rejimi n devrilm esini ve çerçevesi içinde Kürratik bir Irak Cumdistan'ın özerkliğinin gerçekleştirileceği demok ve Arap halkları Kürt için mak huriye tin'in kurulmasını sağla yurtse ver, ilerive nı ılması arasında eylem birliğinin sağlamlaştır tadır. ci güçler in ittifak kurmalarını da zorunl u kılmak

ww w.

ne te

<< Halkımızın kurtuluş savaşına

bu tarihse l zorunluluğa olan inancımızdan ötürü ve Arap- Kürt eylem kardeşliğini somutlaştırmak, Irak öğrenci hareketini güçlen dirme k amacıyla , Irak Kürdistanı Öğrencileri Bir. liği, geçen yıl Irak ilerici Öğrencileri Cephe si'ne katıldı (( İşte

8 Kürdi stan Ulusal Birliği'nin ( ) Irak Yurtse ver katılmanın, kanlı faTopluluğu'na (9) katılmasını kutlar ken, bu demok ratik bir rejişist rejimi n devrilm esini sağl amak ve Irak'ta leştirmek amagerçek asını kurulm min, Kürdi stan da özerkliğin rini, kişipartile ini, güçler cıyla, Irak'ın tüm yurtse ver ve ilerici

((Birliğimiz,

44


lerini içine alacak şekilde Ülkede bir ilerici yurtsev er cephen in kuyolund a önemli bir a:dım olmasını ummaktayız.

rulması

«Yaşasın

Kürt

« Yaşasın

Irak

« Yaşasın

Kürt ve · Arap

halkının

ulusal

kurtulu ş

hareke ti!

halkının kavgası!

« Yaşasın

halklarının

eylem

kardeşliği!

Kürt ulusun un Kürdistan'ın tüm bölgelerinde verdemok rasi ve kurtuluş kavgası!

e. co

diği

Antlaşmasıl

m

«Kahro lsun 6 Mart ihanet

ww w

.n

et

ew

6 Mart 1976 Irak Küı·distan'ı Öğr·<mcileri Birliği »

(1) İran'ın Güney bölgesin de, Arapların oturduğu eyalet. (2) Türkiye 'de «Dofar» şeklinde yazılmaktadır . Doğrusu « Zufandı r. (3) Güney Yemen 'dir . (4) Bu antlaşmanın yapılmasını Şah istemek tedir. (5) Tekrit, Bağdat yakınlarında bulunan bir kasabadır . Baas reJımının başında bulunan El-Bekr ile Saddam Hüseyin Tekrit'l i oldukları, diğer klikleri de tasfiye ettikleri için onların kliğine bu ad verilir. (6) Yalnız Kaleduz e kasabasında yapılan bombardıman sonucun da 130'dan fazla ilkokul öğrencisi can vermiştir . (7) Bağdat Ünivers itesi'nde okuyan Leyla Kasım 1974 'te idam edildi. (8) 1974 yılında Irak Kürdistanı ' nda kurulan yeni siyasal örgüt. (9) Baas faşist rejimine karşı olan devrimc i örgütler in oluşturduğu ittifak.

45


m e. co

AZlNLlKLARlN HAKLARI ve KÜRTLER

ew

Gerar d CHALİAND

ww w

.n

et

Sömü.rge sorun unun aşağı yukarı bir çözüm bulma ya başla­ ülkele rinde bir sorun gimasından bu yana, özellikle Asya- Afrika azınlıklar derek önem kazanmaktadır: Ulusa l hakla rdan yoksu n Kuzey ar, Paştul sorun u: Güne y Sudanlılar, Biafralılar, Beluciler, ve din dil Afrik a Berbe rileri, Avus tralya yerlile ri ve saire ... Etnik , istiyo rlar? Ulusa l haklarına esaslarına dayan an bu tür azınlıklar ne sömü rülme mek, iktisa mek, sahib olmak , kendi kendi lerini yönet k in, di-sosyal kalkınmalarını sağlamak; kısaca başlarına buyru topbir belli arı sanla r olarak yaşamak .. . Bunla rdan bazıları, sınırl getin rak üzerin de çoğunluktadır ama, içinde bulundukları devle tin sınır­ nel nüfus u bakımından azınlıktır. Bazıları ise, bir devle yaşarlar, ık dağın değil, de üstün ı ları içinde , belli bir topra k parças Bunrdır: lmışla bırakı da kaste n dağıtılmışlardır, dağılmak zorun bieğer de, hem lar hem belli bir topra k üstün de topla nmak ve m eğiti rinci istekl eri şimdilik olanaksızsa, hiç değilse, dil, din, geleistiyo rlar. Dil, din ve açısından ulusa l haklarına kavuşmak istek. i Asgar nekle rini korum ak istiyo rlar. kleri Her azınlığın içinde bulunduğu durum un birtakım özelli dan duğun bulun arı koşull olduğundan, her durum un kendi ne özgü zgürnlik-ö çözüm yolları da değişik oluyor. Kimi katışıksız egeme haklarını lük, kimi yalnız özerk lik-m uhtari yet, kimi yalnız ulusa l ilgili, korum ak istem ekted ir. Kend i kendi ni yönet me hakkıyla 2625 ve i tarihl 1970 Ekim 24 Birleşmiş Mille tler Genel Kuru lunun

46


ne te

we .c om

/XXV sayılı kararı gibi birçok uluslararası sözleşmeler var, var ama hepsi de başbakanların ve o başbakanları çıkaran siyasi partilerin doyma k bilmey en sömürü cü işkembelerinde _ yatmaktadır: Özel çelik kasalar içinde. Çağımızın bu siyasi kelleler ine göre inkar ve yalan doğal bir şeydir. Onlara göre, bir azınlığın ulusal hakları için çalışan, başkaldıran, silahı ele alan; ya namuss uz, hırsız, deli veya vatan haini bir komün ist veya din-im an di.!şma­ nı. ırz düşmanı bir haydut , bir katildir . Bulunduğu yerde, sorgusuz sualsiz katli vacipti r. Şu son otuz-kırk yıl içinde çok kanlı, ilkel, bayağı ve pis işler, özgürlü kleri için mücade le eden insanla ra karşı işlendi: Bu genel bağucu kanlı hava içinde bazen anıaşılmaları oldukç a güç, ilginç olaylar ve durum lar da oluştu. Bazı azınlıklar, sömürgeciliğe karşı canlarını dişlerine takarak , uzun, kanlı mücade lelerde n sonra bağımsız devlet kurmayı başardılar. Buna karşılık, yalnız özerkli k ve ulusal haklarının korunmasını isteyen çoğu azınlıkların bu girişimleri zindan la, dipçikle, sürgün le önlendi. Kürt Ulusu bu sonuncu gruptandır. Onbeş milyon u aşkındır. Bugün Birleşmiş Milletierin üyesi olan devletl erin (153 devleti n) üçte birinin nüfusu bu rakamın çok altındadır. Ve bunların çoğunluğu, Kürtle re oranla, ulusal hakları ve özgürlü kleri için daha az kan dökmüştür. Kürtle r 18. yüzyılın başından beri, çağdaş ulusal hak ve özgürlü kleri için politik ve zaman zaman silahlı mücade le vermek tedirler . Buna rağmen herhan gi bir ciddi başanya ulaşamamışlardır. Neden? İran.

Türkiy e ve Suriye' de Kürtle re herhan gi bir ulusal hak Kürtle rin en çok direndi kleri yer Irak'tır. Birinci Dünya Savaşından beri süregel en mücad eleler sonucu varılan anlaşmalara göre, Irak Kürtle rine şu anda resmen özerklik verilmiş­ tir. Ama ne özerklik, ne özerklik! Dışı sizi, içi bizi yakar .. Bu eözümon a özerklik anlaşmasının imzalanışından ve yürürlüğe girişinden sonra, Irak Kürtle rinin durum u, mücade le yıllarında olduğundan daha kötü değilse, kuşkusuz daha iyi de değildir. Çünkü bir kez, düzenli bir biçimd e her ay, belli bir miktar Kürt ailesi, Kürdis tan'dan trene veya kamyo nlara zorla bindiri lip Basra körfezi dolaylarına, Arap köyleri ne getirili p yerleştiriliyor. İkincisi de vadedi len Kürtçe eğitim kağıt üstünd e kalmış. Şimdi Irak Kürdistanı'nda, bırakın Kürtçe eğitimi, Arapça eğitim bile yapılmı­ yor. Mevcu t okullar da şu-bu nedenl e kapatılıyor. Bu Kürt bozgun u, yenilgisi, bir bakıma Genera l Barza,n i'nin bozuk hatalı yönetim inin, yanlış kadro ve dost seçişinin, olayları

ww w.

tanınmamıştır.

47


ww w.

ne te

we .c om

bilir: İran ve geregi gibi degerlendiremeyişin l.n sonu cudu r dene sız blok a ve taraf a, ların CİA'ya kanıp bütü n eski daya nak nokta ajanlarını ri aske sosyalist ülkelere sırt çevirdi. CİA ve SAVAK, çizdikleri ~umandanlarının peşmergeler arasına soktu lar. Kürt ; Tahr an'd an gemüca dele ve geril la savaşı planları bir yana atıldı bozg unlar birbitirile n plan lar harfi yen uygulandı. Uygulandıkça n gözüne girAK'ı V SA ve rini izledi. Barz ani gene. uyanmadı. CİA imci Kürt devr n mek için elind en geleni esirgemedi: Bir kez, bütü e, kimi sürg üne - Bağdat'a veya aydınlarını safdışı etti; kimi haps ın, bazı Kürt Avru pa'ya ... Birçok Kürt kumandanı darılttı; onlar k etti. Ulusal lerle birleşerek karşısında yer almalarını adet a tahri i ünvanını lider i siyas kahr aman , ulusa l müca delen in aske ri ve destekletin aşire yitird i; basit bir aşiret reisi, moll a veya birka ç . Evet , kims e Barz ani'n in Kürt diği basit bir ajan duru mun a düştü i unut amaz . Asla. Ama son safdavasına yapmış olduğu hizm etler Barz ani, Genehada ne yazık, ne yazık ki bizzat Gene ral Mus tafa nda olma farkı de i ral Mus tafa Barz ani'y e ihan et etmiştir . Belk ulusu Kürt iyle. yara k . ilerlemiş yaşının ve kötü çevre sinin etkis bübir eri edikl nun düşmanları bir kez daha , silah la başını yiyem yük Kürt eviadının başını siyasetle yemişlerdir.

Not : Bu 48

yazı

Le Mon de'ta n

alınmıştır.


Devlet Güvenlik Mahkemeleri

co m

Kaldırılmalıdır Anayas~

Mahkem esince iptal edilen Devlet GüvenLik Mahkem eleri'ne bir yıllık süre sonuna yaklaşmaktadır. Ancak MC iktidarı bu mahkemeler i devam ettirmek licin yeni bir yasayı su g-ünlerd e meclisle rden ıre­ cirmeye calısıyor. tanınan

Bu mahkem eler, sıkıyönetim mahlter nelerini n görevler ini sürdürm eir bir devarnı olarak olusturu ldular. Siyasi iktidar, normal mahkem elerin g-örevine giren, birkısım suc sayılan fiiliere bakma görevini , hakimle rini kendisi tayin ettiğ-i bu mahkem elere devretm is bulunuy or. Bundan amac. gerici iktlidarla:rın hosuna gitmeye n düsünce ve davranıs ları cezalandırmaktır. Nitekim bu mahkem eler, görev sınıriarım asarak siyasi uartileri bile yargdarnaktadırlar. İstanbul Devlet Güvenli k Mahkemesi Türkiye Emekci Partisi'n in tüm yönetici leri hakkında 141. maddeye muhale fetten iddiasıyla acılan bir davaya bakmaktadır. Böyle bir davada · mahkıiıniyet partinin kanatılmasıyla sonucla nacaktn . Oysa Anayasa'ya göre bir partiyi kanatm a yetkisli Anayasa Mahkem esi'ne aittir. Böylece, fiili olarak DGM, görev ve yetk,isi dışında olarak bir siyasi partiyi yar-

ne te

we .

amacıyla, onların

ınlamaktadır.

ww

w.

Normal mahkem eler· dıs!ında, olağanüstü nitelikt e Devlet Güvenli lt Mahkem eleri'nin olusturulması, iktidarın normal mahkem elerce güvenslizli2"ini, ve kendisin e babmlıı mahkem eler özlemi icinde olduğ-un u gös-. termekt edir. Niltekim DGM'ni n olusturulına.sı.ndan buyana uekcok hukukcu ve bilim adamı bu malıkernelerin bağ-ımsız ve tarafsız sayılamı ya­ cabnı bircok kez belirttil er. Bu ırörüse bizzat bazı DGM hakimle rinin bile katılması ilginctir . Son olarak İstanbul Barosu Yönetim Kurulu, DGM'ni n yenıiden kurulması girisimi ne karşı cıkarak söyle demekte dir: «DGM'l eri ise siyasal iktid.an. n istemi ile kurulan ve yargıcları yine siyasal iktidan n seci.nııi. ile atanan mahkem eler olac.ak,tır. Yani DGM'le ri bağımsız ve tarafsız yarırıclar önünde yargıla nma haklnnı ortadan kaldı­ racaktır. Bu durum elbette demokr asi ile bağdası nıyacak bir durumd ur. Adım adım temel hak ve özg-ürlü kler boğ"ulaca ktır. E2"er demokr asi fark-· lı görüsler i öne sürebilm e özırürlü2"ü ise. bu özgürlüğün garantis i de bağ-ımsız. ve tarafsız mahkem elerdir. DGM'le rinin yeniden kurulması ise · bazı vatanda: .slar icin bağ-ımsız ve tarafsız mahkem elerde- yargılanma hakkı askıya .alınacak, siyasal iktidarın atadığı yarırırclar, iktidara karSil olan insanları yargılayacaklardır. Böyle bir uygulamanın demokra siyi temelinde n yaralıyaca2"ı acıktır.»

İstanbul Barosu, demokra siye inanmıs herkesi DGM'le rinin yeniden kurulus una karsı göreve cabrmıshr. İstanbul Barosu' nun bu haklı cağ"-. rısına özellikle de hukukcu lar sahiv cıkmalıdır. iktidarı n bu anti-dem okratik ıririsirni enı:-ellenmeli. bosa cıkartılrnalıdır.

49


ZEWACA BE DIL

co m

SANAT- EDEBiYAT

we .

«Zewaca Be Dıln dram e u ba İsmaile Duko hatiye nivisandın. İsmaile Duko niviskarek jı Kurden Sovyetiye ye u lı wır dıji. Ev piyes dı sala 1964' an da, bı tipen kiril lı Rewane hatıye çapkırın. Pışt­ ra, bı tıpen latini ji çap buye. · Bı şeş qewımandın u (bıren mezın) panzde sıfetan (sahne) pekhatiye.

ww

w.

ne te

Ev pırtUk, lı ser zewaca xort u keçeki Kurd r.:.-suto u Zadine- ·- hatiye nıvisandm. Lı ser zewace~ be dıl.. Gava Suto dızewıcinin ew hin sezde sali ye u jı tışten usa be hay e. Zadine rıozde sali ye, mina Suto pıçuk nin e, le dıle we lı xorteki ·dm e, lı Mecit e. Mecit lı leşkeriye ye u çaven Zadine li. r~ya wi ye. Le kes guh na de pıçuktiya Suto u hesren çaven Zadin'. De u baven wan, gundiyen wan, wan bı zore dızewıcinın, tinın cem hev . . Pış­ ti sev avetına sere buke, Suto jı ser :Xeni dıkeve, lınge wi dışke u kul dıbe. Pışti çend rojan, Zadine ji, bı tesiren ewqas buyeren nebaş din dıbe, mala xezure xwe terk dıke. Mecit jı leşkeriye vedıgere, le edi derenge; mırına Zadine dıbine. Niviskar, dıgel drama van du ciwanan, -ku ev dram hin lı pır deran, her usa ji lı wel<ate me xwe nişan dıde- edeten kurdan en kewn u belengaziya wan ji dıde ber çaven me. Pışti Şorışa Ok- . tobre lı nav Kurden Sovyetiye ji hertışt guhari, jiyinek nuh detpekır. Ew jı xızaniye u nezanıye xılasbun, xwendın u bı zare Kurdi ji dıbıstan vebun. Eliyeren ku wek en ve pırtuke da derbas dı­ bın, jı ber çavan wında bun, bun çirok .. Em bıreki jı «Zewaca Be Dılıı, tev lı Tırkiya · we, peşkeşi xwendevanan dıkın.

50


e. co m

GÖNÜLSÜZ EVLİLİK

<<Gönülsüz Evlilik» bir dramdn ve İsmaile Duko tarafından yazılrmştıı·. İsmaile Duko, Sovyet Kürt yazarlarından bill'idıir ve orada yaşamakta~ dır. Bu piyes, ilk kez kiril harfleriyle Erivan'da basıldı. Daha sonra latin harfleriyle de yayınlandı. Altı büyük b~lümden ve onbeş sahneden oluşmak­ tadır.

ww w. ne

te w

Bu k~:ap, bdr Kürt kızla oğlanın, -Suto ile Zadine'nin- evliliği üzerine yazılmıştır. Gönülsüz bir evlıilik üz·eriıne .. Suto'yu evlendirdikleıi zaman o, henüz onüç yaşındadır ve ne olup bil1tiğinin farkında değildir. Zadine ise 19 yaşındadır, Suto gibıi pek küçük sayılmaz; ama o da bir başka delikanlı­ yı, Mecit'i sevmektedir. Mecit askerdedir ve Zadi,. ne onun yolunu gözler. Ama kiıns.e Suto'nun. çocukluğuııa ve Zadine'nin gözyaşiarına aldırınaz ... Anne-babaları, köylüleri, onları zorla evlendirir, biraraya getirirler. Gelinin başına elma atıldık­ tan sonm Suto damdan düşer, ayağı kırılır ve gangren olur. Birbirini izleyen kötü olayiann içinde Zadine delirir ve Suto'ların evini terkeder. Bu arada Mecit askerden döner; ama artık geçıir. Zadine ölür. Yazar, bu iki gencin dramın yanısıra -ki bu dram günümüzde de çok yerde ve bizim ülkemizde hali\ görülmekted,i r- Kürtlerin eski adetlerini, onların perişanlığını gözler önüne sermektedir. Ekıim Devriminden sonra Sovye: Kürtleri için de çok şey değişti, yeni bir hayıat başladı. Onlar yoksulluktan ve bilgıisizlikten kurtuldular; okudular ve l{ürt diliy·l e de okullar açıldı. Bu kitapta geçenIere benzer olaylar artık görünmez oldu, masal oldu .. <<Gönülsüz Evlilik>> piyesinden biır bölümü, Türkçe çevirisiyle birlikt-e okurlanmıza sunuyo-

ruz. 51


e. co m

QEWIMANDINA

Ç~RA

te w

Ber dere Hesen gumıniya def u zırne ye. Ew daweta Suto u Zadine ye. Qiz u xort ketıne govende. Hesen, meriven kal u çend xort lı ber texte rünıştın.e. Xort kılaman dıbejın . Çend jın xwarıne dıkışinın -ber mevana.

ww w. ne

Serdaweti çaxe jı mal der te, vende derdıkeve , Serdaweti xewle beje :

bırazava jı

gq·

je ra

dı­

dıke,

SIFETE EWLiN (YEKEMiN)

BIRAZAVA

~po hCın çı dıkın, lı

he dar ne

derheqa dare na

fıkırın,

me hela

xemılandiye. çı dıkır?

ERFÜT

Le we ew qas wext

BIRAZAVA

Ne defvan

ERFÜT

De weki Cısa ne beje sazbenda, bıla herın dare bıxe­ mılinın Cı zu werın.

BIRAZAVA

Apo, tu beje, tu. ErfCıt dıçe pe mıle ne te bırine.

52

Cı zırnevan

dereng

hatın.

zırnevan dıgıre.

Denge def

Cı zır­


om ew e. c 4. BÖL ÜM

Hasan ' ın evinin önünde def ve zurnanın gümbürtüsü . Bu, Suto ile Zadine 'nin düğünüdür. Kız­ lar ve oğlanlar halay çekiyor lar. Hasan, yaşlılar ve bİrkaç d-elikanlı sofranın çevresi nde oturuy orlar. Birkaç kadın konukl ara yiyecek taşıyorlar.

w. n

et

Düğün organirıatörü evden çıkınca, 'Sağdıç, halay çekenle rden aynlar ak ona doğru gelir:

SA H N E

SAGDIC

ww

Agaçla ilgil i ne diyorsu nuz amca? Biz daha onu süslemedik.

EI~FUT

Bunca

SAGDIC

Davulcu ile

ERFUT

SAGDIC

zamandır

ne

zurnacı

yapıyordunuz

peki?

geç geldiler ama .

Öyleyse çalgıcılara söyle, gidip ağacı süslesi nler ve tez dönsünler. Sen söyle amca, sen. Erfut gidip zurnacının koluna dokunu r, davulun ve zurnanın sesi kesilir.

53


ERFÜT

ce

Bedır, çıra mın,

zCı herın

dare heve ki

bıgerinın

werın.

ra) De bılıv, bırazava. dare hılde. e: Denge defe ku te bırine, Hesen derte ii dıpırs

BEDIR

(Bırazava

HESEN

Kuro, we

çıma

def da

ERFÜT

Bıla herın

dare

bıgerinın,

HESEN

De

xemılandi

ye.

ova Defvan ii zırnevan qeyd eki sıvık le dıxın. Bıraz Ewaıse. dıreq dare dıgıre deste xwe Cı pe ra ji hena jı male ke derte n Cı dıkevıne male ke dın, a ta dar rınd te xemılandın. ErfCıt nezik i keçık dı be:

hatı­ De !:feli keçıka, denge xwe berdın bılizın, heta na defe. şe Rostem dıkeve peşiye Cı dest bı kılama «Nex Mirzo» dıke. Xort lı qiz govende gıran dıkın. temaşe dıke. Şex Celil ber deri da dısekıne Cı çıma sekıni,

Keko,

ŞEX CELi L

Na, pak e, ez

were

jı sıbe

et

ERFÜT

da

hundır.

rCınışti

bum.

De weki usa ne, tekeve govende, me te ne ditiye.

zCı

da reqsa

Na Erfut , Bıla def be paşe. cıxare dı­ ErfCıt dıkeve nıale. Mal da runıştıne Evdi» dıbeje. kışinın. Xorte k kılama «Devreşe

w. n

ERFÜT

om

zCı herın, zCı.

hela he ne

ew e. c

ERFÜT

sekınandıne?

ŞEX CELi L

HESEN

ww

ERFÜT

HESEN ERFÜT

54

Can, can, hay ez qurb ana wi deng i me! eki dm): Tey, tey, (Jı ber deri) Ha hi, ha h!yyyo oo (V teyy .. o

Hay, kuled mala te meri keti. Zor mer bO ye Dewreş, canım. z ii Dengbej deng e xwe he bılınd clıke, Geve tek çend ku!f eten mayi goşt dıkelinın. Kulfe dırıje av le de, sitıle vedro ka ave dıxwaze beri neye ser agır Cı odıke du. Ewana dıkın na kın du a da wınd dı­ bırine. Cımaeta rCırınşti nava du dıbıre, hıbın Xorte ku kılarn dıgot deng e xwe


ERFUT

Bed ir, gozumun ışığı, haydi çabuc ak gidin. ağacı biraz dolaştırın gelin.

BEDiR

(Sağdıc'a

Çalgı

hitaben) Koş Sağdıç, ağacı al. sesi kesilin ce Hasan dışarı çıkar ve sorar:

Hey, niye davulu sustur dunuz ?

ERFUT

Gidi p

HASAN

De tez gidin bari. Davul ve zurna oynak bir hava çalar. Sağdıç ağacı alır ve oynay arak yürür. Ev ev dolaşı r­ lar, ta ki ağaç iyice <:lonanıncaya kadar. ·ErfOt

hala

süslememişler.

ew e. c

a ğacı dolaşt ırsınlar,

om

HASAN

kızlara yaklaşır:

ERFUT

Di haydi kızlar, türkü .söyleyin, linceye kadar.

oynayın;

davul ge-

Rostem öne geçer, « Nexşe Mirzo» türküs ünü söylemeye başlar . Kızlar , oğlanlar halaya dururlar. Şeyh Celil, kapı önünde onları seyreder.

Keko, neye duruy orsun orda, içeri gel.

ŞEYH CELiL

Yo yo, böyle iyi; sabah tan beri oturuy ordum zaten. Madem öyle halaya katıl. Çoktandır senin oyununu seyretmedik.

r::RFUT

ne t

ERFUT

Yo ErfOt, davul gelsin de öyle. ErfOt eve gi rer. Evde oturmuş sigara tüttürü yorlar. Bir gene « Dewreşe Evdi»nin türküs ünü söylüyor.

w.

ŞEYH CELiL

Can . can , hay sesine kurban!

ERFUT

(kapı önünden) ha hi, ha tey, teyyy ...

lıiyyy ...

HASAN

Hay

hay!

ERFUT

Devreş

ww

HASAN

ocağı batasıca yiğit,

(Bir

başkası)

Tey,

zor yiğitmiş , canım. Türkü cü gidere k sesini yükse ltir. Gevez ve diğer bazı kadınlar et kaynatmaktadırlar. Bir kadın kovayl.a kazana su boşaltmak isterk en su ateşin üstüne dökül ür ve duma n çıkar. Dumanı bir türlü önleyemez. Odad akiler duman içinde kalırlar . Türkü söyleyen gene sesini keser. Ba-

55


E qize,

H ESEN

Hesen

dıgırın.

nek ji radıbın, rCıdının, cave xwe jı ciye xwe radıbe.

ew çı du bCı we beri ser me da? (Caven xwe

paqış dıke)

Em çawa

HESEN

Nıtte

teke ser.

GEVEZ

Ncfte

H ESEN

Le xwede

ku

kamba x, dar

binım?

Nava

çıre

şılın,

ve na

kevın.

om

bıkın

GEVEZ

nivi av e, nivi

nıft

e.

(Carke dın dıçe rCıdıne) Gevez, kıteb Cı deftere n SCıto tine bono kuçık vexe. Koço, SCıto Cı cend zaroke n hCır, jı goven de dCır sekmibCın, temaşa dıkırın. Nışkava SCıto ellll dıbine, weki Gevez kıtebeki dıke bın kuçık, e Dıxwaz e. te kıteba dıne jı dest diya xwe dırevin nagı­ kıtaba dıne ii jı bın kuçık derxe, le pe ra hine, kıteb edi dışewıte. Ew lınge xwe erde

ew e. c

xıraw k ı ri.

dıxe Cı dıgri.

Daye, te

SUTO

cıma Cısa kır, cehnıme goşt bıkele,

te

cıma

kıteba mın şewıtand?

SUTO GEVEZ

Cehn ı me

be dawet, ke gotiye dawet e

Ku ro lao, şerme de, xclk te rok i p ı ç Çı k nin i dıgri. (He

dınhere.

bıkın.

Tu xwe ra za-

Ha, ha, jı te ra çı, te cıma şewıtand? ser Jı goven de qiz Cı xort bala xwe dıdıne SCıto, dıde SCıto dıkenın. Rostem dıbine, dıçe denge db ı rine Cı disa dıkeve govend e. Ve care goven dıxe. le » «Bışeri sıvık qeyde leyizın, ı d geri gıran Hela fetteki ne cubun , def Cı zırne te. Bırazova dar rınd xem ı landibCı. Zırnevan ku dıgıhije ciye govende, qeyde «Koceri» le dıxe. ErtCıt lı dare bılınd),

ww

w.

SUTO

Le dCı bıri, derde kıtebe ye. Hela cawa dıgri, hela cawa dı_gri. Kuro tu şerm naki, dawet a te ye.

ne t

JINIKE K

dınhere. eferım bırazova

ra!

ERFÜT

Way,

BIRAZAVA

Kane heyle mala te ava

ROSTEM

Kane heyle mala te ava bCı, te tu qısCır le hıştiye.

56

bCı,

te tu

qısCır

le

hıştiye


zıları kalkar. oturur, gözlerini yerinden kalkar:

HASAN

Ee Kız, nedir bu dumana siler)

GE VEl

Ne

1-JASAN

Biraz gaz döksene. Gazı

odunlar

boğdunuz

Hasan

bizi? (Gözlerini

ıslak, tutuşmuyorlar.

e. co m

GEVEZ

yapalım,

kapatırlar.

nerden getireyim? Çıranın iÇi yarıyarıya gaz, su.

yarıyarıya

Allah kahretsin seni! (Gidip yerine oturur) Gevez, ocağı tutuşturmak için Suto'nun kitap ve defterlerini getirir. Suto, Koço ve birkaç küçük cocuk kenarda durmuş. halay çekenleri seyrediyorlar. Birden Suto, Gevez'in ocağa bir kitap attığını görür. Gelir. diğer bir kitabı annesinin elinden kaçırır. Öteki kitabı da ocaktan çıkarmak ister ,ama yetişemez, kitap yanmış­ tır artık. Ağlayıp tepinmeye başlar.

SUTO

Anne, neye öyle yaptın? Cehennemin dibine, isterse et kaynamasın. Neden kitabımı yaktın?

BiR KADlN

Aptala b9k, kitap ta dert mi? Bak nasıl ağ­ lıyor, bak. Ulan utan be, senin düğününü yapıyo­ ruz.

ww w. ne

te w

HASAN

SUTO

Cehennemin dibine,

düğünmüş;

kim dedi size dü-

ğün yapın .

GEVEZ

Ulan

ayıp,

el sana

bakıyor.

Sen küçük bir çocuk de-

ğilsin, ağlıyorsun.

SUTO

(Sesini yükselterek) Ha, ha, sana ne, sen niye yak-

tın?

Halay çeken kız ve oğlanlar Suto'ya bakar, gülüşürler. Rost.em gidip Suto'yu susturur ve tekrar halaya döner. Bu kez usta oyuncular oynarlar. Oynak bir hava, «Bışeri» çalar. Daha bir tur atmadan davul-zurna da gelir. Sağdıç · ağacı iyi süslemiştir. Zurnacı. halay yerine ulaştığın­ da «Koçeri» havasını çalar. ErfOt ağaca baka-

rak: ERFUT

Yaşa

be

Sağdıç!

57


BIRAZAVA

Xwe re seri ew nin e, seri ew e, weki em lameti derbas bıkın.

ROSTEM

Xwede bext bıde te, çıra mm. Hesen denge def O zırne dıde

şaye sı­

sekınandıne.

nane xwe ter

De geli sazbenda, keremkıne mal. bıxwm, erne herın edi dereng e.

ERFÜT

Ere ere, siwar ki ku ten bıla ben, em nana xwe ter bıxwın, weki herın. Erfut hemOya peştıri kulfeta O zara dıbe tnale. Ew kasa araqe hıltine.

ERFÜT

De

e. co m

HESEN

kase xwe

cımaet,

Dıbe şirqe-şirqe g ı rın.

ERFÜT

ErfOt, destar heye

noşicaniyek

binım?

pek

ww w. ne

Na, ez dıxwazım vexwım noşicaniya sabzenda. (kasa xwe texte dıxe) noşicaniya

Keko, me

ŞEX CELiL

(Jı ciye xwe radıbe, piyale veldıgerın) Na,

wana pek aniye. mıle

wi lı texte dı'keve, çend weke gotına mın.

hıldın

HES EN

Keko, zehmete nebin, tu rOne.

BEDIR

Na keko, noş i caniya yeke da tıkare neke. Cımaet dınhere,

xwe

mın vexwarıne,

çare

dest

tu derheqa ve

şex

tune, kasen

hıltinın:

CIMAET

Keko weke

ŞEX CELiL

Ha,

ERFÜT

De cımaet, mere oxıre. meti herm,

eferım,

Cımaet

58

dadı­

ya

ROSTEM

/

kase xwe

ra) Keko, ez xulame te me, tu . hela keremke, mın, edi . noşicani ne mane. Me noşicaniya . gışka ra vexwariye, nıha em vexw:ın kasa mere oxıre. (Hemlı bı hevra peştıri Şex) :. Bele bele, weki gotına te ye, ErfQt, weki gotına te. (Şei<

ŞEX CELiL

hernCı

te w

ŞEX CELiL

dagırın.

kasan,

gotına

we

te.

sıhet

(Vedıxwın)

be.

kase xwe, em tev vexwın kasa xwede oxır-namOse bıde me, sıla­ s ı larneti ben. hemQ vedıxwın, weke gotma ErfOt Q h ı ldın

Bıla


SAGDIC

Bakalım

ROSTEM

Evin

SAGDIC

O önemli bitirmek.

ROSTEM

Allah bahtını açsın, gözümün nuru . Hasan davul-zurnayı susturur.

şen

ola, hani neyi eksik değil ,

önemli olan,

Calgıcı kardeşler,

güzel. Gidelim

mi?

bı rakmışsın

eğ l encemiz i

ki. selômetle

eve buyrun. geç oldu .

artık,

Ka r nınızı

doyurun bir

Tabi tabi, atlı gelenler gelsin. Karnımızı doyuralım ve gidelim . , EfrOt, önce çocukları ve kadınları ev damına (diğer odaya) gönderir, sonra rakı kadehini .

et ew e. c

ERFUT

beğenecek

om

HASAN

hele Hasan amca da

kaldırır:

ERFUT

Haydi cümleten kôselerinizi doldurun. Ortalığı bardakların şıngırtısı kaplar, herkes ka dehini doldurur.

ŞEYH CELiL : , ErfOt, destur varsa sağl ı ğa kadeh kaldırayım?

ERFUT

(Şeyhe)

Keko, ben senin uşağınım, sen buyur hele; artık o iş tamamlandı, biz herkesin sağlığına içtik. Şimdi uğur yiğidinin şerefine içelim. (Herkes birlikte, şeyhten önce): Evet evet. dediğin gibi ErfOt, dediğin gibi. bana

w. n

ŞEYH CELiL

kalırsa

Yo, ben çalgıcıların sesini tahtaya vurur)

şerefine

içmek istiyorum. (Kô-

Keko, biz

ŞEYH CELiL

(Yerinden doğrulur, kolu sofra tah tasına dokunur, birkaç bardak devrilir) Yo, benim dediğim gibi ka dehinizi kaldırın . .

ww

ROSTEM

onların şerefine

içtik.

HASAN

Keko, sen zahmet etme, otur.

BEDiR

Yo Keko, benim sağfı ğ ıma içtiler, sen bu mesele için düşünme. Cemaat bakar ki Şeyhin elinden kurtulmak için çare yok, herkes kadehini kaldırır :

CEMAAT .

Keko, senin

ŞEYH CELiL

Ha, aferin, hepinize afiyet olsun.

dediğin gibi. (içerler)

59


dertene ber deri. tev dılizın.

qeydekf

sıvık

et ew e. c w. n

ww

dıxe,

Geli siwarno, ke ku te bıla lı hespan siwarbın, em rekevın, edi dereng e. Zırnevan qeyde «cıride» le dıxe. Kulfet O zarok dina xwe dıdıne siwaran, en ku jı merga edi dur dıkevm O dıqelıbın nava nawale, denge def o zırne hedi hedi te bırin.

PEiRD E

60

le

om

ERFÜT

Zırnevan


De cemaat. kaldırın kadehlerinizi, uğur • yiğidinin onuruna içelim. Öyleki tanrı uğur-namus versin bize, selômetle gidelim, selômetle gelelim. Herkes, ErfOt'un dediği gibi içer ve kapının önüne çıkar. Kapıcı aynak bir hava çalar, oynarlar.

ERFUT

Cümle

atlılar,

om

ERFUT

kim gelecekse atına atlasın, yola dügeç oldu. Zurnacı «cirit» havasını çalar. Kadınlar ve çocuklar atlıları seyre çıkarlar. Onlar, çayırlardan uzaklaşıp vadiye karışınca davulun sesi de alçalır. giderek duyulma z olur.

et ew e. c

şelim, artık

ww

w. n

PER D E

61


l<u esle. miren Sıliwan Merw an bun, Neshed sal bere hukımdare Kurda n bun. Dıben

Ferqi n u Amed u dor, Ruhaya jer erde wan bu heya jor.

Hukım dıkırın lı Jı

bu, payite xte wan, cıye bılınd e çave miran ..

Sıliwan deşt

Herw eki

Ferm an dane gund an, şandın çar ali, Her gund ek jı wan ra rojek şuxuli.

HemO gund i, bı zar u zec u jın u meran. Bı tur u keşkere u tevır u beran . deşt

gaz

kırın,

w. n

Xweli kışandın Seray ek mezın

ser

sazkırın.

dor serra st kırın dar u ber, Nav bajer da bılınd dıbu wek gewher.~ Lı

ku gund ek niv roj kem xebıtıye, Ew den ji hin dı bira torne miran da ye ..

Dıben

ww

ber deri leşker, hundır cariye u xulam , Ne dıhat hejmartın ' cotka r O şıvanen wan, Lı

Gund i dıxebıtin, belen gaz u pexw as bun, Ew dı seray an da zadegan u xas bun. · Le wext guha ri, sultan hatın. çun, Pır devle t helişin, devle t çebun 1 Hukımdar

bun mir, mir bun Ev çirok a me lı ser mirek i

62

om

et ew e. c

MiREN SILIWANE

xızan, wısan ..


.c om

SiLVAN BEYLERi

aslı,

we

Derler ki Merva ni lerdir Silvan beyler inin Dokuzyüz yıl önce Kürtle rin hükümdarı .

Hü kmett iler Farki n ve Diyarbakır çevresinde, Urf a'dan aşağı onlarındı, yukarılar hem de. Ba şkentleri onların,

Silvan, düzlük tü, Herne kadar yücele rde ise de beyler in gözü .. saldılar

dört yana, onlara.

.n et e

Buyru k verdil er köylere, Her köy bir gün sü reyle

çalıştı

Tüm köylül er. yaşlı-genç, kız-oğlan, Çuval, keşkere , kürek ve kazmaylan. Topra k taşıdılar, ovayı yaptılar tepe, Bir büyük saray kurdu lar üzerinde.

ww w

Çevresinde yetiştirdiler bağ, bahçe Bir pırlanta gibi yükseldi kent içinde ...

Derler ki bir köy onlara yarıı:n gün az çalışmış, O borcu da beyler in torunları hôlô unutmamış .. Kapıda

askerler, içerde cariye ve uşakları, onların çiftçile ri, çobanları.

Sayılmazdı

Köylü ler çalışırdı, yalınayak ve perişandılar, Onlar saray larda soylu ve handılar.

Ama sultan lar gelip gitti, dönem değişti, Çok devle tler yıkıldı, devle tler gelişti. Hüküm darlar bey oldu, beyler oldu fakir. i şte bu masal öylesi ne bir beye dair ..

63


Demek w ı sa hat, ferman jı dest çO, Le mcil O mılk hin lı bın dest pır bO. O sevran bO caran. ne kem mala miran

piki va, bere gunde n dur, yen nezik; gır O hOr O mOr..

Dıfırotın

Paşi

Ne

zehmet, ne dızanin xebat, miran ra wek cejn O dawat! .

dızanin

Jıyin jı

.c om

Xwarın, vexwarın, geşt

Le rojek hat, edi nema tışte frotın, «Jıyin çı zor e!» bı xwe O xwe ra gotın ..

we

Ne cotkar i kırıbOn ne karker i; Ne senete k zanibOn ne tıcari. HemO marife ten bı deste insan Jı wan dur bO O şerm bO bo wan ..

bOn, le hin nave wan mir bO, Ew nav jı wan ra wek bend O zincir bO.

Xızan

bırçi,

.n et e

Rojeki mirek, lı mal zar O zeç Nav bajer da wek mecnu nan

dıgeri;

hale, bırçıtıye, ter na be bı nave mirtiye ..

Bırçi d,zanın jı Merıv

sere xwe, bıvır gırt çQ jı daran Barek ezıng ani, dani nav ezıngvanan. Kır

Lı wır ku pıran dıkırın O pırın dıfroşın, pırsi,

«Mire

ww w

Yeki je

mın

,.ev bar çend

qurış ın?»

bO erd bı gelışi, mir bıkeve nav! Sere xwe xwarkır, bın denge k zırav: Baştır

Got: «Na bıra, ev ezıng ne bı peran xwe ra bıgre bıbe, ev jı te ra ne .. >>

64

e,

1


Öyle bir an geldi, buyruk gitti elden Ama mal mülk çoktu, kalmıştı eskiden

Sattılar

Sonra

bir yandan, önce uzak köyleri, büyüklü küçüklü ..

yakınları,

Yaşadılar

Yaşam

hiç çalışıp cabalamadan. beyler icin bir düğün bayram!.

birşeyler

et ew e. c

Ama bir gün gelip te kalmayınca satacak «Yaşam da ne zormuş!» diye söylendiler ..

om

Yeme içme, tozma, eğlenme Hiç eksik olmadı beylerin evinde.

Ne çiftciliğe alışıktılar, ne lşciliğe, Bir zenaat ya da ticaret hak getire.

Tüm marifetleri insan elinin Onlara yabancıydı, ayıptı onlar icin.

Yoksul düşmüşlerdi ama adları hölô mirdi, Bu ad onlara bir bağ ve zincirdl. Bir gün, coluk

çocuğu

Carşıda dolaşıyordu

aç beyin biri mecnun gibi;

Aç olan bilir ancak açlık derdini, Beylik adıyla doymaz insanın karnı .. Kararını

w. n

verdi. baltayı alıp gitti ormana, Bir yük odun getirip yıktı oduncular çarşısına.

Orda ki çokları alır, çokları satarlar, Biri sordu: «Mirim, kaça odunlar?»

Daha iyiydi yer

yarılsa,

bey yitse içinde!

Başını, eğdi. incecik · bir sesle:

ww

Dedi, «Yok kardeş, satılık değil onlar, «Al götür kendine, senin olsun odunlar..»

65


et ew e. c

om

Ola yla r- Yor uml ar:

1 May1s ve 16 Haziran

ve Türkiye işçi sınıfı, 5ı yıllık bir dönem boyunca sürdürü len baskı bir dev katıldığı erin aldatma çemberi ni ı Mayıs ı976 günü kırdı. Yüzbinl i gösteriy le İstanbul ' da ı Mayıs ' ı , onurlu bir biçimde kutladı. Devrimc ı Mayıs töreiği düzenled (DİSK) 'nun rasyonu Konfede arı İşçi Sendikal katıldı. nine, işçilerin yanısıra , çok sayıda gençlik ve meslek kuruluşu cadaçılan alana ve Alanı Taksim yaşadı, gün O gün İstanbul tarihi bir marşlarla çın­ ve rla sloganta i devrimc taştı dolup seliyle insan bir deler ladı.

«birlik, mücade le ve dayanışma günü~ nde yapılan bu i, burjuva zinin yıllar boyu, işçi sınıfını uyutma k, gösteris kitle görkeml i onun mücade lesini pasifize etmek ve kendi güctümü ne sokmak uğrunda bir bakıma iflasının il!l.nı yaptığı tüm baskıların, propagandaların da işçi günü olduğunu unutMayısın ı boyu yıllar , sınıflar oldu. Egemen yanturmaya çalıştılar . ı Mayıslarda devrimc i aviarı düzenle diler ; bir cak korkula ı, sabotajc bir , umacı bir dan sosyalis tleri ve bilinçli işçileri Mayısı kıra çıkı­ ı yandan diğer n, çalışırke eye ·gösterm bir yaratık gibi yerlacak, çiçek toplanac ak, piknik yapılacak bir bahar bayramı olarak rı sandıkla larını başardık artık işi leştirmeye çabaladılar. Ve belki de bu sınıfı onlaişçi , biçimde bir dikleri bekleme hiç ki bir dönemd e, ihtimal işçi sınıfı, geleneğ-ine , egerın hesaplarını alt-üst etti. Ve üstelik Türkiye aldıkları , açık faşist azıya men sınıfların anti-dem okratik yolda gemi demokr atik hak ve rı, tırdıkla yoğunlaş en nı bir diktator ya için çabaları sahip çıktı. e dönemd bir leri çiğnedik ca pervasız en kleri özgürlü bir sıkıntı, acı büyük , MC hüküme ti, para babaları ve tüm gericiler bu girişimini DiSK'in onlar Elbette lar. ve öfkeyle bu gösteriy e katlandı buna. yetmedi güçleri ama ; aradılar çareler , ler düşündü engeller neyi onları ve edildiği ifade Uyanık işçi ve aydınların bir elin on parmağıyla kalmıştı geride er döneml ğü çözüldü karakol larda sabahıatmakla işlerin ini keyfi bir biçimde enartık . Yüzbinl erin hazırladığı bir kitle gösteris tagelleme kte yürek isterdi. üstelik bir ı5-ı6 Haziran günlerin in anıları

ww

w. n

İşçi sınıfının

66


om

zeydi ve o günde n buyan a çok daha güçlü bir birikim , gelişme sözko nusuydu . Bütün bu neden lerle, egeme n güçler in, yasak şampiyo'nlarının. baskı ve teröre tilerin iki eli yanlarına düştü ; onlar, 51 yıllık gelene klerinin bozulmasına seyirc i kalma k zorun da kaldıl ar .. Tüm yapabildiklerı, diğer kentle rden İstanbul'a tören için gelenl ere zorluk lar çıkarmak ve göster ileri televi zyond a verme mek oldu. Şaban bey, kendi sini o maka ma getire nlere hizme t yolun da, emekç i halkın bu en büyük kitle gösterisini görme zlikte n geldi, tek görün tü verme di. Gerçe kleri bu denli gizlerneye çalışmanın onlara bir yararı dokun amaz elbett e. Ve ·bu dahi, egemen sınıfların içinde bulunduğu korku yu, telaşı göster mekte dir. Şimdiye

dek İstanbul'un görmediği düzeyde büyük bu kitle gösterisi, ve genel olarak devrim ci ve demo kratik mücad elenin vardığı düzey i de göster mekte dir. Kuşku suz bu biriki m de yıllar boyu yürütülen mücad elenin , verile n kurbanların, çekile n acıların, pekço k ilerici , sosya list kişinin payı vardır . Yine, son derece disipl inli bir biçim de düzenlen en ve başa kadar götürü len bu göster i, DİSK'i n, dörtyü zbini aşan nicel gelişmesinin yanısıra, öneml i nitel bir gelişm eyi de vurgu lamak tadır.

te we

.c

işçi sınıfının

DİSK Genel Başkanı Türkl er, Taksi m alanında yaptığı könuşmada DİSK'in acil isteml erini şöyle sıraladı:

Refer andum hakkı yasalaşmalıdır. Grev hakkına konar i sınırlamalar kaldırılmalıdır.

İşçileri açlığa, sokağa

ww w. ne

-

atmak demek olan lokav t yasaklanmalıdır. Genel grev ve dayanışma grevi hakkı yasalaşmalıd ır. Tüm çalışanlara, grevli ve toplu sözleşmeli sendikalaş ma hakkı tanınmalıdır.

-

Kadın

Tüm

ve genç

çalışanlar

vuşturulmalıdır.

-

-

işçiler

için eşit işe eşit ücret sağlanmalıdır . ve özellikle emekç i köylü ler, sosyal güvenliğe ka-

ücret kaybı ·olmad an, 40 saatli k iş haftası ve yılda ı aylık ücretıı tatil gerçekleştirilmelidir. Ücret ler ve tüm emekç ilerin gelir düzeyi yükse ltilme li, orman ve tarım işçileri için gelir garan tisi sağlanmalıdır.

Konuşmasında faşist 141-142. madd elerin iptalin i, Devle t Güven lik Mahk emele rinin kaldırılmasını isteye n ve (eli kanlı, vatan ve emekçi düşmanı MC iktidarının Anaya sa dışı saltanatına ı> son verilm esi gerek tiğini söyley en Türkl er, emekç ilerin birliği çağrısında bulun arak şöyle dedi:

-

Faşizme karşı,

demok rasi ve özgür lük için birleşelim. sömür ü ve kar düzen i kapita lizme karşı birleşelim. Savaş kışkırtıcısı, yağmacı, halkımızın ve dünya halklarının baş düşmanı emper yalizm e karşı birleş elim . :- Savaşa karşı, dünya barışı için birleşelim . ....:... Bağımsız, sömür üsüz ve demo kratik Türki ye için birleşelim. Aşırı

67


bir ikti ımızdan yan a ve ulus al ileri ci, dem okra tik, eme kçi halk dar için birleşelim. e ve siye düşman teke lci serm ayey Eme kçi halkımıza ve dem okra

-

im. iktidarına karşı birleşel

Bu

birleşmede , dayanışma

için de müc adel e tem el ilke miz

olacaktır .

om

MC

ww w. ne

te we

.c

yanısıra, ın daki bu birl ik ça~rısın Tür kler 'in ı Mayıs kçmuşmasın oluştur­ ~i irli güçb ı zme ve emp erya lizm e karş DİSK için de gide rek, faşi n-Mayıs Nisa 'nin gisi Der K DİS kavranmaktadır. manın öne mi' dah a çok min e öne n irli~ini Sürü yon başlıklı yazıda , güçb sayısında « Gelene~imiz 'in, DİSK kez, aç ışılmaktadır. Der gim izde birk değinilmekte ve bu kon u tart ne disi ken , için ak turm oluş örgü tleri yle güçbirliği diğer dem okra tik kitle a çok dah n, onu ve emiş söyl ni diği ne getireme düşen göre vi gereğince yeri ı Mayıs göst eris i, sotavrını eleştirmiştik. ma koy m eyle yle gücü di ken gerçekleştirildi. Şim­ de e güçbirliği için mut ta, diğer ~emokratik örgü tlerl verd ikle rini görm ek m öne a nun ği soru di de DİSK sözc üler inin güçbirli dev rimbu kon uda , işçi sınıfının güç lü sevi ndir ici bir gelişmedir. Her kes dir. ekte lem bek ' ten cidd i çab alar ci send ikal · örgü tü olan DİSK n yazısında da DİSK Der gisi 'nin sözü geçe Diğer yan dan güçbirliği, lar çerç eves inram prog ut ilke li bir biçm de ve som belirtildiği gibi anc ak -em pery alis t anti ak olar ı şart ri ğinin asga de olur . Şu dön emd e güçbirli inde görüş üzer ri okra tik müc adel e hed efle ve anti-faşist bir saft a ve dem e karlizm erya emp ği, irli nlud ur . Açıktır ki bu güçb birliğine varm ak zoru tik okra dem i, imc devr leri, kitle ve karşı uzlaşmacı f şı tesli miy etçi , faşizme pasi yen ekle salt ken disi ni oylarıyla dest e müc adel eler inde n vazg eçer ek Yin az. olam nda altı ı CHP 'nin kanatlar bir yığın olar ak görm ek iste yen sekt er, mse yen, balt alay an sağ ve sol küçü arı abal ç eki güçbirliği yön ünd sönda usu e zoru nlud ur. Güçbirliği kon opo rtün ist tavırlarla da müc adel züge çen ya~ıda şöyle deni yor: lan örgü tleri n idenda bir tem el ilke, katı « Güçbirliğinin oluşması malarıdır . Orta k koru ı arın lıkl msız bağı oloj ik ben likle rini ve örgü tsel ken di koşulla­ tün a birleşme, bir örgü bir müc adel e programı etrafınd az.~ olam ettir mes i için bir araç rını diğerlerine kab ul İçinde bulu nu bir de~erlendirmedir . Bu, güçbirliği kon usu nda doğr diktatoryanın st faşi açık zmin saldırganlı~ı ve duğumuz dön~mde , faşi güçl er, deokra tik örgü t ve ileri ci poli tik tehd idi karşısında pekç ok dem r. orla nuy bulu ve öne min i kavramış mok rati k güçbirliğinin gereğini

15-1 6 Haz iram n

Altıncı Yıldönümü

: dönümü

anıl­

altıncı yıl ayd a, ı5-ı6 Haz iran Olayları ' nın büy ük işçi direnişidir, en kiye işçi sınıfı tari hind e dı. ı5-ı6 Haz iran , Tür send ikal hakları kı­ n zini uva burj sınıfının , unu tulm az bir olaydır . O, işçi olar ak düz ene karşı tepı olduğu kad ar, bir tüm sıtlama çabalarına karş · kile rini de içer mek te idi. hak ve özg ürkapsadı~ı dem okra tik Bur juva zi, ı961 Anayasasının leri kısıtlamak, rlük özgü ve hak bu du ve lükl erde n süre kli rahatsızlık duy Geçtiğimiz

68


te we .c

om

rafa kaldırmak için sürekli çaba harcadı. Gerçi bfzzat 1961 Anayasası da bir bağış değildi, emekçi halkın, ilerici güçlerin mücadeleleri sonunda kazanılmıştı. ve emekçiler, bu hakları hayata geçirmek için sürekli olarak egemen sınıflarla çekiştiler. İşçiler, grev, toplu sözleşme, sendikalaşma haklarını pratikte hiçe indirmek isteyen patronlara karşı yeni yeni direniş yöntemlerine başvurdular. Bu direnişler, grevler, boykotlar, işgal­ ler içinde işçiler giderek deney kazanıyor, yeni! uyanık, yiğit, mücad'eleci kadrolar oluşuyordu. 1966 yılında, patronların güdümünde Amerikan tipi sendikacılık yapmak isteyen TÜRK-İŞ'e karşı Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) oh.lşturuldu . DİSK'in, işçi sınıfının hak alma mücadelesini kararlı biçimde yürütmesi, grevlerle, toplu sözleşmelerle işçilere daha yüksek ücret ve geniş haklar sağlaması, uzlaşmacı TÜRK-İŞ'in işçi düşmanı yüzünü daha çok açığa çıkarırken ve onun saflarında güvensizliğe, parçalanmaya yolaçarken patronları da telaşa düşürdü . Patronlar, bu gelişimi durdurmanın, ücretleri dondurmanın , sömürüyü yoğunlaştırmanın yollarını aradılar. Devrimci sendikacılık anlayışını kırmak gerekiyordu. Diğer yandan DİSK, işçi sınıfının ekonomik mücadelesinin yanısıra politik mücadeleyi de önemsiyordu. İşte bu nedenle egemen sınıflar harekete geçtiler 274 ve 275 sayılı Yasalarda değişiklik yaparak Devrimci sendikaları, en başta da DİSK'i ortadan kaldırmak istediler. Sarı TÜRK-İŞ'in gönüllü desteği yanında CHP muhalefetinin de desteğini sağlamışlardı.

w. ne

DİSK yöneticileri, bu yasa değişikliklerinin meclislerden geçmemesi için 1970 ilkbaharında hükümeti uyardılar, Cumhurbaşkani ve CHP baş­ kanıyla görüştüler ama bu uyarılar hiçbir yarar sağlamadı ve kanun meclisten geçti. ilerici sendikacılar, uyanık işçiler ve demokrat bilim adamları, işçi sınıfının ve genel olarak devrimci hareketin başına örülmek istenen çorabın farkındaydılar. Bu nedenle işçiler arasında ve devrimci-ilerici çevrelerde tepkiler giderek yoğunlaştı. İstanbul çevresindeki büyük fabrikalarda ilk direnişler kendiliğinden oluşmaya başladı. 500 kadar DİSK temsilcisi İstanbul 'da toplanarak getirilen anti-demokratik yasa değişik­ liğine karşı direniş kararı aldılar. ı 7 Haziran 1970 günü Taksim Alanında bir miting yapılması kararlaştırıldı.

15 Haziran günü büyük işçi hareketleri başgösterdi. istanbul'un deği­ semtlerinde fabrikaları boşaltan onbinlerce işçi yürüyüşe geçti. İzmit'­ te işçilerin yürüyüŞü ve protestoları nedeniyle Ankara-İstanbul asfaltı trafiğe kapandı. Pekçok yerde DİSK'e bağlı işçilerin yürüyüşüne TÜRK - İŞ'e bağlı işyerierindeki işçiler de, kendi sendikalarının uyarılarına kulak asmadan toplu halde katıldılar. Proletarya kadın-erkek, genç-yaşlı yürüyor iktidarın anti-demokratik tutumunu, zulmü ve sömürüyü protesto ediyordu. İktidar ise işçilerin önüne polisi ve askeri çıkararak direnişi kır­ maya çalışıyordu . Ertesi gün protesto hareketine katılan işçilerin sayısı yüzbini buldu. İstanbul yakasında işçiler Taksim alanına doğru yUrüyüşe geçmişken, Anadolu yakasından gelen onbinlerce işçi de Kadıköy tarafın­ da birikmişti. İşçilerin yürüyüşünü durdurmak için köprüler açıldı, vapur seferleri durduruldu. Bunun yanısıra ateş .açıldı, dört işçi öldü ve pekçok-

ww

şik

ları yaralandı.

Olan bitenden burjuvazi paniğe kapılmıştı. Sıkıyönetim ilan edildi, sendika yöneticileri ve yüzlerce önde gelen işçi militam

direnişe katılan

69


onlara karşı işkenceye başvuruldu. Patranlar bundan yararlanarak pekçok işçinin işine son verdiler. Kısa bir sürede beşbin işçi işten atıldı. Burjuva basını olayları « kızıl ihtilal provasıı> diye niteledi ve sert tedbirler istedi. Ancak bütün öfkelerine ve sert tedbirlere rağmen egemen sınıflar işçi sınıfının gücünü de anlamışlardı , canları istediğ i zaman yasa değiştirmekle ve kendi koydukları yasaları diledikleri gibi çiğnemekle iş bitmiyordu. İşçi sınıfı ve tüm devrimciler 15-16 Hazirandan önemli deneyler kazandılar . Patronların ve onların iktidarının gerçek yüzü emekçilerin gözleri önüne serildi. İşçi sınıfının gücü ve birlikte hareketin önemini bir kez daha kavradılar . 15-16 Haziranı , bilindiği gibi 12 Mart dönemi izledr. Bu baskı döneminde de burjuva iktidarı , devrimci sendikaları çökertmek, uyanık ve yiğit işçileri yıldırmak için elinden geleni yaptı, ama başaramadı. DİSK ilk kurulduğundan 30.000 işçiyi kapsıyordu , 1970'te sayı 70.000 dolaylarında idi, şimdi ise sayı 400.000'i aşmıştır . Sarı TÜRK-İŞ ise erimeye devam etmektedir. Diğer yandan devrimci işçi hareketi nitel bakımdan da belli bir gelişme göstermiştir. Bugün işçi sınıfımız ı Mayıs ' ı en görkemli ve en disiplinli biçimde kutlayabilmekt edir ağır baskı şartlarına rağmen. ·Yine işçi sınıfı hareketindeki bu gelişmenin yanısıra, genel olarak sömürülen, baskı gören halk kitlelerinin devrimci ve demokratik yöndeki mücadele&! de 1970'lere oranla önemli boyutlara ulaşmıştır . Sömürülen kitleler kendi demokratik örgütlerinde toplanıp bir güçbirliği platformu oluşturmaya çalışırlarken, özellikle doğuda , halkımız , zulme ve baskıya karşı mücadelesini hızlandırmaktadır . Burası faşistler için tekin olmayan bir yer haline gelmiştir. 1976 Türkiyesinde faşizme özenenieri en çok ürküten, işte kitlelerin bu gelişen mücadelesidir. Açık faşist bir diktatoryanın önündeki en büyük duvar odur. Varolan baskı ve zulüm ortamına son verecek ve toplumu demokratik bir geleceğe ulaştıracak olan da bu güçtür.

w. ne

te we .c

om

tutuklandı

AGRI'DA NELER OLUYOR? Yaratanlar Gerici

Olayları

olaylaHer şey, MC iktidarının, gerici-faşizan çevson derece relerin, bu çevrede, sistemli bir şekilde olaylar yaratgöstığını , teröre başvurduğunu Geçen

sayımızda

Ağrı

ww

rınaan kısaca sözetmiştik .

70

Güçlerdir

termektedir. Amaç bellfdir : Bölgedeki ilerici-demokra tik yöndeki gelişmeyi durdurmak. MC iktidadürının ve uşaklarının bölgesel zeydeki tertip ve provakasyonları açık seçik görülüyor.

Hürriyet Gazetesi Neyin

Bir süre önce, Hürriyet Gazesözümona anarşik olayların kaynağını ertaya koyma ve chalkla birlikte bu olayların önünü alma» iddiasıyla , valilerden alındı­ ğını söylediği «raporlar» yayınlatesı,

Faşizan

Peşinde

Rapor diye yayınlanan bu tek tümüyle TÖB-DER'i, diğer demokratik örgütleri ve solcuları sorumlusu göstermeye olayların bozkurtları, kalkışan ve eli kanlı onların arkasındaki güçleri ; cinadı.

yanlı,


kışkırtıcıları­

himaye edicilerini temize çıkarmaya çalışan safsatalarla neyin amaçlandığı açık­ tır. Hürriyet Gazetesi, para ·babalarının bu ünlü gazetesi, kendi sı­ nıfına hizmet etmektedir.

onların

asıl

te we

Herkes·· Hürriyet Gazetesinin neyle geçindiğini, milyonları nasıl kazandığını bilir. Karısını öldüren adamın ,evden kaçan kızın resimleri arda basılır . O'nun sayfaları cinayet ve çıplak kadın resim leriyle süslüdür. Hürriyet'in sermayesi halkımızın kanıyla beslenir ; onun acıma duygularını, zayıf yanlarını sömürerek şişer. Ve bu gazete, son derece sistemli, bilinçli bir şekilde, yığınların dikkatini sorunlarından;

işsiz­

likten, açlıktan, topraksızlıktan ve bunun .gibi binbir sorundan başka tarafa çevirmek, onları bu tür zabıta olaylarıyla cgaripliklerle» oyalamak için elinden geleni yapar. Hürriyet, ülkemizde kitlelerin beynini yıkıyan gazetelerin başında geırr .

ww w. ne

Hürriyet Gaze~esi, 12 Mart öncesinde, 12 Mart döneminde ve sonrasında , «Anarşb reklamı yapan gazetelerin de ön safındaydı. Elleri kelepçeli, yüzü-gözü dayak ve işkenceden şişmiş « azılı anarşistlerin » resimlerin!, onların kanlı cesetlerini çokça bastı ve bu tür resim ve haber onun tiraj ını arttırdıkça ·arttırdı. Hürriyet bu tür olaylardan neden rahatsız olsun? Tersine böyle olaylar onun için bulunmaz malzemedir, kar kaynağı­ dır. Ama bunun yanısıra Hürriyet, yalnlz para kazanmakla duramaz; o, bu düzeni savunmak, haklıları haksız. suçluları da suçsuz göstermek zorundadır. Bu da onun ve diğer para babalarının çıkarınadır. Hiç

kuşkusuz,

tesi, Türkiye'de anarş~ çıkaranla­ adam vuranların, ortalığı ka- . na-dumana boğanların, resimlerini bastı ğı o gencecik solcular olmadığını biliyor. Kimlerin bu olayları ter tiplediğini, cinayet şebeke­ lerini, bu şebekeleri besleyenleri, terör estirenled, çok iyi biliyor. Hürriyet Gazetesi, Demirel ve · c :Saşbuğ :. ların perde önünde ve ar- . kasında neler yaptıklarını, cÜlkü Ocaklarını, polisin tavrını da çok iyi biliyor. Biliyor ama, doğruları yazamaz, yazmak işine gelmez. O, halkı aldatmak zorundadır . Para babalarının düzeni bunu gerektiriyor. Bu da bir savaştır. Solcular halkı bilinçlendiri rken, onlar uyutmak zorundadırlar .. rın,

om

saldırıların

nı, pHl.nlayıcılarını ,

.c

yetlerin,

Hürriyet Gaze-

Ama bu oyun ebedi

oynanamı­

yacaktır . Halkımıza şırınga

edilen onun uyanışının önü alınamıyor. Paranın gücü de, tirajı milyonu bulan Hürriyet Gazetesinin gücü de nisbidir, geçicidir. Bu güç dünyanın birçok yerinde toplumların kurtuluşunu önlemeye yetmedi ve geriye kalanında da yetmeyecekt ir. Halkı aldatanlar, onları yalanlarla oyalamak isteyenler, halkın kanıy­ la, acılarıyla beslenenler birgün bunun hesabını vereceklerdi r. tüm

uyuşturuculara rağmen ,

Ne Ağrı olayları, ne de Türkiye'nin ·dört-bir yanındaki olayların niteli ği , Hürriyet Gazetesinin ve onun kaynaklandığı aj an r-:ı.­ porlarının belirttiği gibi de~ild!r. Herşey y ı ğınların gözü önünde olup bitiyor. Olayları tersyüz etmeye çalışanların çabası boşunadır . Bugün ülkenin her yanında iş­ çilere, öğretmenlere , gençlere, bütün ilerici insanlara ve emekçi halka karşı amansızca bir saldırı yürütülüyor. Para babalarının, toprak ağalarının, büyücülerin, zorbaların düzenini ayakta tut-

71


Öğretmen okullarının kurul ıış

olan 16 Martta, MHP Ülkü Ocaklı Öğretmen Okulu müdürü ve yardl.1llcısının çıka­ çabalarıyla, Ağrı'da olaylar rıldı. Müdür ve yardımcısı, o gün nedeniy le düzenle nen eğlence gecesini, bir bozkurt gecesine çevirmek için herşeyi yapmışlardı. Gecede Halk Oyunları Ağrı ekibini, <>:Kürtler defolun ), <>:Türkiye'yi size zindan edeceğiz), «Doğudan defolum gibi sözlerle sahnede n çı­ karmay a kalkıştılar. Kafkas Oyunları ekibi çıkınca da, «Türkle r geliyor, Türkler geliyor ... ) tarzında haykırarak kitleleri tahrik ettiler. Kafkas oyun ekibinin bozkurt lu bayrak çıkarmalarını halkın yuhalaması üzerine, «Kürtle r, komünistler bayrağı yuhalıyon diye haykırarak polis çağırdılar. Geceyi Izlemekte olan 60 kadar kız öğren­ ci ,ite-kalkıla, otobüsle re dolduru lup emniyet e götürüld üler; ayrıca okul öğretmenlerinden Neşet Işık, Mehme t Durak, Sevim Demirel ,

yıldönümü

Günün de

Çıkanlan

Olayla r

Vasfiye Ergün, Necla Kazan, Emine Kebapçı; halktan ve öğrenci­ lerden birçok kişi gözaltına alın­ dılar.

müdürü Osman Rifat Dış­ nay ve Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Nuri Korkma z, olayları bir Kürt-Az eri çatışmasına çevirme k için eldenge leni yapmışlardı. Ancak bu tertipler i boşa çıkartıldı. Gözaltına alınanlar serbest bıra­ kıldılar. Tutukla nan öğretmen Neşet Işık ise ilk duruşmada serbest Irkçı

okul

Türkyılmaz, yardımcısı

ww w. ne

te we

yanlısı,

lım:

om

Öğretmen Okullannın Kuruluş

sürdürü len aralıksız olaydan birkaçm a baka-

Ağrı'da, yığınla

.c

mak, kitleler üzerinde ki sömürü yü ve boyunduruğu sürdürm ek için aman~ızca bir saldırı. MC iktidarı, varolan yasaları da bir kenara itmiş, elini kana bulamış.

bırakıldı.

Faşist m1litanl ar, ve onları himaye edenler Taşlıçay ilçesind e de hal.kı Kürt-Az eri diye birbirin e düşürmeye çabaladılar. Ancak yanyana, kardeşçe yaşıyan emekçi kitleler ve aydınlar, bu tür oyunlar a gelmedi ler ve tahrikle ri boşa çı­ kardılar. Burada da kışkırtmalar ve baskılar. Cephe Hüküm etinin buraya yerleştirdiği bazı partizan yönetici ler tarafından yürütül mektedi r.

AK-DE R'e Ve TÖB-D ER'e Dinarn it Atılıyor

15

N~san

1976 gecesi

Ağrı

Kül-

tür Derneği ile TÖB-DE R şubeleri­ ne patlayıcı madde atılarak tahribedildL Daha sonra ise, buraya dinarnit attıkları bildirile n üç kişi, Hamur kasabası yakınlarında, anarşist sanılarak (mah1m olduğu üzere dinarnit H solcular a anarşist denip, dinamit li sağcılara «emniyet kuvvetl erinin yardımcısı'> denmektedi r .. ) jandarm alar tarafın­ dan yakalandılar. Çantalarında

72

mumlu kendir, dinarnit lokumu, muşta ve kurt baltası gibi şeyler bulundu . önce görevsizlik kararıy­ la Diyarbakır · Devlet Güvenli k Mahkem esine gönderil diler. Sonra tekrar Ağrı'ya iade edildiler ; daha sonra ise ilk celsede beraat ettiler! Bu arada birtakım yerel gericiler, feodalle r, kitlelerd eki uyanı­ ityakalı şın verdiği tedirgin likle, faşistlerin paraleli ne düşerek, ile-


üzerine bir hat çekerek, «biz namuslu insanlar! .. » diye nutuk atmaktan geri kalmadı.. Ve 30-40 kişilik bir ekip halinde «Anti-komünizm ve Türklük için» yürüyüş yaptılar .. geçmişi

we .c om

ricileri sindirrnek ve onlara karşı tedbir almak için bir toplantı düzenlediler. Bu toplantıda, Türkçe konuşmayı beceremiyen biri «biz Türkler ...» diye nutuk atarker.. biı b a şkası da herkesin bildiği allevi

Kıyımlar, Baskılar ..

Ağrı

Ülkü- Ocaklarını basıp tahrip ettiğiniz ileri sürülmektedir ... Müfettişler, İlk öğretim müfettişlerinden Kazım Ceylan, Alaattın Gürsoy, Fevzi Topçuoğlu , Alim Başaran ve Recep Naş ' a da şöyle sorular sordular : ı. Federe devlet kurmak için çalışmalar yaptığınız ve öğretimin Kürtçe olmasını savunduğunuz, 2. TÖB-DER'e üye olmaları için öğretmeniere baskı yaptığınız , üye olmay!ınlara karşı kötü dav4.

eşyalarını

randığınız, mağdur

ettiğiniz,

ww w. ne

te

Ağrı'da özellikle ilerici öğret­ menler ve öğrenciler üzerindeki k ıyım ve baskılar ise aylardır, aralıksız bit biçimde sürdürülmektedir. Öğretmen Lisesi öğretmenle­ rinden Seher Genç, Tülin Ayyıldız, Suzan Yüksel, Ünsal üresin, Necmi Demirtaş , Gü.lay Altuğ, Etem Sayar başka yerlere sürgün edildiler. Sonra bunları öğretmen Mehmet Durak ve başkaları izler'l i Ortaokul Sekreteri Ali Cücü'nün görevine son verildi. Ağrı'ya soruşturma için gelen sakanlık müfettişleri', Ağrı Naci Gökçe Lisesi Müdürü İsmet ömeroğlu'na, «Okulda kızılları barın­ dırdığına .. federe Kürt devleti kurmak isteyenlerle çalıştığına, Ülkü Ocaklarına kayıtlı Celal Taner ve Yavuz Selim B!l.ydar adlı öğrenci­ lere baskı yaptığına » dair sorular sormuşlardır .

Bakanlık müfettişleri, İsa

çit, Mustafa Aslan, Ahmet

Ge-

Bayın­

dır, İsmet Yılmaz adlı öğretmenle­

re ise

şu soruları sormuşlarcj.ır :

Derslerde Kürtçe propaganda yaptığınız, teksir edilmiş Kürtçe marşlar asttığınız ve öğrencile­ re ezberlettiğiniz, 2. Atatürk ve diğer Türk büyüklerine hakaret ettiğiniz, 3. Biz burada Kürt devleti kuracağız, kuracağımız devletin kanunlarına karşı gelenler halk mahkemelerinde yargılanarak cezalandırılacaktır ve cezalarını çekeceklerdir, dediğiniz ve bu sözleri öğrencilere söylettiğiniz, ı.

_ 3. Çeşitli zamanlarda bildiriler dağıttı ğınız, bildiriler bastığı­ nız ve bizzat dağıttığınz tespit edilmiştir. . . Gerekli savunmanızı

yapınız.

12 Martta, jandarma ekipleri köyünde öğretmen Veedi Gökçe'nin evine, yasaklanan sol yayın basıp bulundurduğu iddiasıyla ve arama kararı göstermeden girmiş , evi didik didik etBalıksuyu

miş,

birşey bulamamıştır .

Ağrı

merkezinde Nuri Kayalar ait Çağdaş Kitabevi, sol

adlı şahsa

yayınlar sattığından dolayı çeşitli

baskı ve tehditlere uğramış, bu nedenle kitabevini kapamak zorunda kalmıştır.

AK-DER üyelerinden Erdal evi aranmış, birkaç TSİP afişi, AK-DER pankartı ve dağı­ tılmış bildiri bulunmuş; Erdal Kutıay emniyet müdürlüğüne götürülmüş, 24 saat sürekli işkenceKutlay'ın

73


«Kür t devle ti istiyoruz ~ ifade sinin altı r imzalatıldıktan ve istene n isimle ril­ suçlandırıldıktan sonra salıve miş .. Daha sonra ise baskılar diğer derne k yönet iciler i üzeri nde sür-

ye tabi kurm ak

tutulmuş,

we .c om

dürülmüştür .

çekle r de böylece sıntıyor . Kamu oyun un . nıı.sıl aldatılmak istendiği ı ~t­ a çıktır. Kitle ler işsizliğe, pahal karş i tıaskıya ğ a, açhğa , binbi r müca dele ederk en; iş , ekme k, w p rak ve demo kratik hakla r isterken cuıların karşısına bu suçla malarla çıkılıyor. Emni yete alınan insanla ra işkence zoruy la «Kür t devleti kurm ak istiyo ruz» tarzında ajanların, sözler imzalatıhyor ; nlarının, düşma halk n, muhb irleri soyguncuların benze r düzm ece itbühamları birara ya getiri liyor ve edelill n» ülüğü tün bunla r « bölüc ö, şeyler ece düzm Bu r. ri oluyo nemli gizli raporları oluşturuluyor, maka mlara sunul uyor. yükse k «Devl etin ve mille tin güvenliği» için esas alınıyor ve bunla r üstü ne «vata n kurta ran» nutuk lar · çe · lciliyor.. Halk da bu acılı nutuk · !arda n, öcü hikay elerin den korku ya kapılacak ve onların ardında ı · istedi klerin e he koşacak, onların .. ek diyec

ww w. ne

te

Diyad in'de d·e benze r baskılar sürdü rülme ktedi r. Bura da, sıkıyö - · netim dönem t tescil li muhb irleri n in, Ülkü Ocakllların ifade lerine başvurularak TÖB- DER şube baş ­ fe- · kanı Kena n Aras ' ın Diyad in'de istedi ak kurm ti devle dere Kürt yapğ i (!), okuld a Kürtç e eğitim ve tığı, halkı isyan a teşvik ettiği, Aras n Kena şeyle rü benze r birsü suçla nmak istenm ekted ir. Ağrı'da Ülkü Ocak hlar, tehdi t ve baskıyla bazı görev lileri, Üll~ü Oc aklarına kayde tmek tedirl er. öri ne ğ in Milli Eğitim Müdü rü Necm r Müdü m Eğiti Milli Yazıcıoğlu ve ve yardımcısı Sabri Aslan , baskı tehdi Uer neden iyle bu derne ğ e kaydo lmak zorun da kaldıklarını s öyl"mişlerdir. Birkısım yönet iciler ve tarafsız olması gerek en zabıta kötüy e görev lerini mens...Lpları , güçarını Ocakl Ülkü kulla narak lendir mek, etkin kılmak için büyük çabal ar göştermektedirle~

. Ağrı ve çevre sinde bu ve buna benze r p ekçok olay sürüp gelme ktedir. Ve bu olayların hiç de Hürriyet Gaze tesini n ı>ahte raporları­ na uymadığı açıktır . Benz er olaylar Türki ye'ni n her yanında tck· rar !anmaktadır. Bu bölge de yaratılan olay ve tertip ierin bazı özelli kleri de va r . örneğin, · şu «fede re Kürt devle tiı> ile ilgili olanl ar .. Sık sık i'şbilir VE: işbirlikçi bazı gazet elerin sütun bayla bazı ve eden l intika larına a:.1 rın dudaklarından eksik olına:v «kürt çülüb ve «ülke yi bölme ça ge:.-b a ları ~ iddiasının altındaki

74

İyi ama bütün bu düzm ecele rle bugü n Türki ye'de kitlel eri almüm kün müdü r'i datm ak artık ran Hızla uyan an ve alanları doldu yuları dolma bu yüzbi nler bütün tarlar mı? Uyan an geniş halk kitlel eri kimle rin ırkçı olduğunu biliyo rlar artık . ırkçı odur ki bir itin soyun ve tedir etmek dan geldiğini iddia bunu kabul etmey enier e baskı yapmaktadır . Irkçı odur ki başkaları­ nde nın dili, kültü rü, sanatı üzeri eşit a onlar ve r ktadı baskı yapma hakla r tanımaya razı olma makt aırk­ dır . Haklarını i'steye n kitlel er kim mak, çılıkla , bölüc ülükl e suçla . ir değild nane senin yutacağı Türki ye ölçüs ünde emek çi halk üzeri nde baskı ve zulüm yürüt enler, bu soygu n düzen ini sürdü rmek isteye nler, emek çi halkın cephe si-


Ve bu tür oyunlar, baskılar haklı mücadeles ini, devrimci direnişini kırmaya yetmez, . yetmiyece kitr. Onlar, ne kadar çabalasala r da halkımızın içinde kendilerin e ciddi bir taban bulamıyacaklardır. Faşist örgütlere taban tutturmak için onlara yctpı­ lan kuvvet şırıngaları boşa gidiyor

halkımızın

öfkesini, tepkisini

Egemen

sınıflar,

halkımızın

düşmanları,

m

12 Mart döneminde bu tür baskıları Tunceli'de de çokdenediler ve hala da deniyorlar . Orada da arkalarından giden, kendilerin e yaltaklık eden, «devrimcileri bize verin onları linç edelim» di'yen 30-40 kadar işbirlik­ çiyi, uşağı, çağını doldurmuş feodalizm döküntüsü nü bulabiliyo rlardı. Ama bu çabalar ters sonuç verdi. Sonunda kendileri de uşak­ ları da kitlelerden tümüyle tecrit oldular. Ve Tunceli halkının onlara, onların politik ötgütlerin e verdiği ders herkesin malümudu r. Zorbalar, bu tutumlarıyla her yerde kendilerin e aynı akibeti hazır­ lıyorlar. Uyanan insanları zorla sindirrnek isteyenleri n vay haline!

te we

halkımızın

ve

çoğaltıyor.

.c o

ni bölmek için bizzat ırkçılık yapı­ yor, kitleleri karşı karşı:ya getirmek istiyorlar. İşte Ağrı ve KarS çevresinde Kürt-Azer i çatışması yaratmaya çalışan egemen sınıf­ lar, onların uşakları, beslemeleri.. Emekçi halkımız bunu anlıyor ve bu oyunları boşa çıkaracaktır. Egemen sınıfların zulmüne, emperyalizme ve faşizme, ırkçı-şöven haskılara karşı mücadele cephesi bölünmeye cektir. Zulme karşı bir tek saf halinde yürünecek tir.

GAZIANTEP OLAYLARI YA DA BIR BARDAK SUDAK i FlRTlNA .. ,

ww w. ne

Haziran ayının ilk günlerinde, Milli Güvenlik Kurulu'nu n toplantısının arefesinde , Cumhurbaşkanı ' nın «pantürk·izm ve panislamizmı> tipinde çağdışı hareketlerin olumsuzluğuna dikkati çektiği bir sırada, Türkiye kamuoyuna heyecan verici bir senaryo daha sunuldu.

İlk işaret, pehlivan ve ramazan teftikalarıyla l!ıeyin yıkamak­ ta ünlü Tercüman Gazetesi tar~­ fından verildi:· Maocu ve marksist akımlar Türkiye'de bir ihtilılle Jaazırlanıyorlardı; ülke on federatif cumhuriye te ayrılacaktı! Tercüman, Alman İçişleri Bakanlığı 'nın bir raporunda n sözediyor, bu amaçla Almanya'd a oluşturulmuş üslerin, örgütlerin sayısını veriyor

ve hatta müstakbel federe cı.ımhu­ riyetlerin haritasını bile yayımlı­ yordu.. Bunun hemen arkasından Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi savcısının aynı paralelde bir açıklaması TRT kanalıyla kamuoyuna sunuluyor du .. Bu sayın savcı nedense, şimdiye kadar savcıla­ rın bu tür açıklamalarda bulunması gelenek değilken, bu işi kendine görev bilmiş ve herhalde, «vatanın ve milletin'> büyük çıkarları için harekete geçmişti.. Derken Gaziantep 'te silahlar patlak verdi.

Olay 8 Hazirar-ı. güriü başla­ ve 9 Haziran güıaü, radyo, «çatışma halen ' devam etmektedir,» diyordu.. Radyo·-tele vizyon ve babıali basınının tecrübeli, mıştı

75


altında

oyulmuş

mağaralara,

aıt­

ww w. ne

tan birbirin e geçilen evlere ,otomatik silahla ra, el bomb a larına , «sol yayın ve bildiril ere», «hücre nin başına » ve diğer merkez lerle ilişkisine dair heyeca n verici, sürükleyi ci pekçok şey furya halinde kamuo yuna sunulu yordu. Bunun yanısıra , başta vatan ve milleti n büyük koruyucuları Demire l, Türkeş, Erbaka n ve onun sayın İçişle­ ri Bakanı , Feyzioğlu , gerici bası­ nın tecrübe li kaleml eri koro halinde seslerin i yükselt tiler: Vatan ve milletim izi bölmek isteyen hainlerde n, güvenl ik kuvveti erimize el kaldıran gafiller den, vatanın içinde bulunduğu tehlike lerden uzun uzun sözettil er ; «devlet imiz güçlüd ür, bütün bunlar la başa çı­ kacaktır, » dediler . Ancak bütün bu gök gürültü leri, şimşekler , seller geçip gittik-

76

ten, sular duruld uktan sonra görülen manza ra ilginçti . Zırhlı arabalarla , yakılıp yıkılan, altı üstüne getirile n evden iki kişinin cesedi

ç ıkmıştı yalnızca. Yeraltı mağara­ yuvalarının da larının , köstebe k

.c o

m

bir hikaye olduğu anlaşıldı. Sözkonusu ev bir zemin kat ve badrumda n ibaretti . İçişleri! Bakanı da burayı görünc e, kendin i tutarnı­ yarak aynı şeyi ifade etmişti. Ünlü silah deposu, otomat ik silahla r, bomba lar yerine ve nerdeys e yurt taşların kafasında yaratılan havan topları , roketat arlar imajının sonrasında iki tüfek ve birkaç molotof kokteyl i bulunduğu nihaye t ortaya çıkmış bulunu yor. Sağ ele ge ç irildiği söylene n -böyle bir yerden insan nasıl sağ çıkabilir o da ayrı mesele ya- iki-üç kişinin ise neyin nesi oldukları ve gerçekt e nerede yakalandıkları elbet ortaya çıkacak . Bütün bunlar dan sonra kısa ­ ca söylene cek şudur : Olaylar olduğundan çok başka biçimd e gösterilmiş ve kitleler aldatılmıştır. Gerçi Türkiy e egemen sınıfla­ rı , onların dilr olan babıali basını ve onların bir boraza n haline getirdikle ri Şaban TRT'si bu tür senaryola r, korkulu kurt hikayel eri üretme kte ve kendi politik amaçtecrübe liları için kullanm akta dirler. Bunun bellekl erden silinmeyen en iyi örnekle ri ise 12 Mart dönem inde görüldü . Örneğin ünlü «Sabot aj Davası » unutulmadı. Marma ra gemisin i batıran , opera binasını yakan ve boğaz köprüs ünü uçurma k isteyen «sabota j » örgütü sanıklarının nasıl işkenceler­ den geçirild ikleri, suçlarının kenettirildiği (!) ve dilerine itiraf bütün bunların reklamının TRT 'de ve babıali basınında yapıldığ;ı hatırl ardadır. Daha sonra ise, uzun zaman işkence gören, sakatla nan, hücrele rde, hapisle rde kalan

te we

renkli sayfaları, olayları yurttaş­ lara, büyük bir görev aşkıyla C!) yansıtıyorlardı. ve ayrıntılarıyla Yeraltına üslenmiş Türkiy e Halk Kurtuluş Ordusu militanlarından , siiah deposu haline getirilmiş evlerden sözediliyor, zırhlı arabala r hareke te geçiyor, polisler , jandar malar ve başka yurttaşlar vurulu yor; ama üs hala düşmüyordu. Söz konusu çetin çatışma , Beşparmak Dağları'na karşı yürütü len bir çı­ kartına harekatı, ya da 1920'ler de Fransızlara karşı yürütü len ünlü Antep direnişi değildi elbette .. Ama başedilmesi güç çetin bir direniştı bu da .. Antep Valisi, 'Emniyet Müdür ü ve görev aşkı içindek i ilgililer, mı<habirler , diğe::- tüm ekabira n takımı , bir elbirliği içın­ de zafer için mücade le etmekt eydiler. Neyse ki ikinci günün sonunda «<perasyon'> başarılı bir biçimde sona erdi ve zafer ilan edildi! Üç şehit verilmiş , üç de « anarşist» öldürülmüştü .. İş bununl a bitmed i tabi. Yer-


suçsuz oldukları anberaat ettiler. Yapılan tümüyle bir tertipti kamuoyunu aldatmak, sıkıyönetim uygulamalarına , baskılara, gerekçe hazırlamak için yapılmıştı. Şimdi .benzer senaryolar pazırlanıyor ve kitleleri aldatmak için kullanılıyor . Peki bu baylar halk kitlelerini her dolmayı yutacak kadar enayi mi sanıyorlar? Ama rejisörlerin elbette tecrübesi vardır, onlar da kitlelerin psikolojisini bilirler. Kitleler, düşünün ki, Ceymis Bond'un, maceralarının, Agata Kristi'nin hikayelerini n düşsel olduğunu , insanlar tarafından hayal gücüyle yaratıldığını bilirler ; ama yine de her macerayı okurken, ya da izlerken heyecan duyarlar, kendilerini kaptırırlar .. Olaylar öylesine abartılmıştır ki, Adana Devlet Güvenlik Mahkemesinin savcıları bile, olayla~ın fazla abartıldığını söylemek gere-

sirnde tartışmalara yol açan «gizli rapon bir rastlantı değildir . Gericiliğin yurtiçi ve yurtdışı akıl hocalan, CHP'yi kendi solundan ayırmak, CHP ile radikal sol, sosyalist kesim arasındaki nisbeten iyi ilişkileri ve sınırlı da olsa dayanış­ ınayı ortadan kaldırmak istemektedirler. Böylece hem bizzat CHP içinde ileriye doğru bir gelişim önlenebileceği gibi, hem de sosyalist, devrimci hareketi ezmek kolaylaşacaktır. Gericilerin ve onLarın açık-gizli örgütlerinın bu iş­ te CHP içindeki işbirlikçi kesimden yararlandığı açıktıı:. CHP'nin içinde, onu bir AP'ye dönüştür­ mek isteyenlerin sayısı az değil­ dir. Güvercinli, «ozan ruhlu ~ Ecevit'de son dönemde, burjuvaziye güven vermek işinde oldukça ileri gitmiş bulunuyor. Öyleki sayın Ecevit, kitlelerin demokratik özlemlerine, haklı mücadelele~ine, kimi' zaman açıkça karşı çıkmak­ tan çekinmiyor. İşte bu, tam da emperyalizm in ve . yerli ortakları­ nın düzenledikle ri oyuna düşmek onların zaferine yardımcı olmaktan, bizzat kendi'si de gericileş­ mekten ' başka birşey değildir. Gericilerin saldırılarına, tahriklerine, tertıplerine, suçlamalarına karşı takınılacak tavır ürkme, geri çekilme ve kendini masum gösterme olamaz. Belaları başkalarının başına yıkma ve kurbanlar vermeye hazır olma da olamaz. Emperyalist ve faşist güçlerin saldırılarına karşı etkili yol kararlı biçimde direnme, ilerici-demokratik safları sıkıaştırma ve emekçi halkın, kitlelerin gücüne güvenmedir. örneğin, . şu son Gaziantep olayında ve benzerlerind e ,gericiLer, faşistler bir bardak suda fırtı­ na koparıyorlar . Ancak bir de meselenin diğer yüzüne bakalım: Komando diye nitelenen besleme

om

insanların

ne te

we

.c

bu

laşıldı ,

ğini duymuşlardır.

w.

ww

ir

Antep'te Nuri Pazarbaşı semtinde ~ıstırılan kişilerin daha önceden izlendiği şimdi anlaşılmış ve basında yazılmıştır . Demek ki MC iktidarı kendi baskı planları­ na, politik amaçlarına uygun olarak olaylar düzenlemekt e, tertipler yaratmakta ve bundan yararlanmaya çalışmaktadır. Zaten son birbuçuk yıldır ki bu türden tertipler birbirini izlemektedir . Ter- . cüman Gazetesinin yayını , ve onu izleyen olaylar dizisi bir rastla~tı değildir. Gerici çevrelerin, faşizm yanlılarının, emperyalizm e bağım­ lı gizli' açık örgütlerin amaçları bellidir. MC iktidarı ve onun arkasındaki . gerici çevreler, son dönemde bazı yeni yöntemlere baş­ vurmaktadırlar. Bu yöntemin, kanımızca temel özelliği, sol ve ilerici safları bölmektir. CHP içinde ortaya çıkan ve bu partide ve genel olarak sol ke-

n


açık-gizli

mücadele ye hazırlanmakta idiler. Neden bu ülkede sorumlu yerlerde oturan ya da babıalinin yalancı, çığırtkan basınından bir kişi çıkıp da bundan sözetmedr, karşı çıkmadı. Bugün de aynı besleme tayfası hergün kanlı olaylar çıkarmakta ve cinayet işlemektedir. Kentin ortasındaki yurtlarda , mahallel erde gece-gün düz silah talimleri yapon~ara maktadır. Neden yasalar uygulanmıyor? Bu tedhiş örgütü açık açık lerayı sanat ederken ve buna karşı hiç bir tedbir alınmaz­ ken, tam tersine bu tedhiş örgütü teşvik ve himaye edilirken , bu sorumluları

çıkıp

nasıl

we

işin

baş­

suçlayab ilirler? yönKuşkusuz, kişisel terör temleri yanlıştır ve bu yöntemle rle devrim yapılamaz. Ancak, uzun bir zaman var ki ilerici-de vrimci gençlik bu tür yöntemle rden kaçınmaktadır. örneğin şu son iki -üç yılda, sol gençlik arasında görülen çeşitli' sapmala ra ve yanlış rağmen. anlayışıarına devrim kesimigençliğin hemen hiç bir nin, 12 Mart öncesind e görülen düş­ bazı hatalı, aceleci çıkışlara terTam tedir. görülmek i medikler sine burjuvaz i, onun açık gizli saldırgan örgütleri , ajanları, gençliği' bu noktaya çekmeye çalışmak­ tadır. Ama bugün saldınlar yalnızca sağdan gelmekte dir. Terör ve

Sağ saldırganlığa

ww

w.

ne te

kalarını

yaratan sağın besleme tedörgütleri dir. O halde, gericilerin tertipleri , yaygaraları karşı­ kendini sında paniğe kapılmak, masum gösterme biçimind e bir pasif savunma ya g~çmek son derece yanlış bir tavırdır. Kuşkusuz, sol saflarda görülen hertürlü sapma, her türlü yanlış eleştirilecektir. Devrimci hareketin başarısı, sağ­ lıklı doğru bir çizgide gelişmesi için zorunlud ur bu. Ama bu eleştiri, burjuvaz inin suçlamaları, yaygaraları nedeniyle , ona hesap vermek için yapılamaz. Açıktır ki ülkedeki anarşinin, kanlı olayların suçlusu sağın saldırgan örgütleri dir. Suçlular, katiller, hırsızlar, vurguncu lar, halk düşmanları bel. lidir. Onlar teşhir edilmeli ve ürkmeden, yılınadan kitlelere gösterilmelidi rler. anarşi

hiş

om

yıllardır silahlı

.c

bozkurtla r, kamplard a

mayalım,

saflarımızı

karşı

yıl­

sıkılaştıra­

güçlendi relım ve mücadele mizi lim. Bugün artık sağın oyunları, tertipleri açık biçimde sırıtıyor, aldatamıyor . kimseyi kolaylıkla tayfası fena cinayet ve u Vurgunc gerekenl er sıkışmıştır; Ürkmesi devrimci ler, emekçi halkımız değil, onlardır. Zaten emekçi halkımızın açlıktan.

işsizlikten,

pahalıllıktan,

zulüm ve baskıdan; kısacası «zincirle rinden başka yi.t irecek birşeyi yoktur; ama kazanacağı koskoca bir dünya var.~ hastalıktan.

« Anayasa'yı ihlal Eden Bir iktidar»

MC iktfdarını oluşturanlar ve onların en başında da Demirel, Anayasa'dan şikayetlerine devam ediyor. Gerçi 1961 Anayasası 12 Mart döneminde iki kez budandı, ilerici, emekçi halktan yana birçok hükmü tanın­ maz hale getirildi; ama bu yetmiyor . Anlaşılıyor ki bu yapılanlar bay Demirel'e ve ortaklarına az geliyor. Onlar tümden Anayasa Mahkem esinin, gibi gördükDanıştay'ın denetimi nden ve hala kendileri ne bir ayakbağı onu tümgaliba ve k kurtulma en hükmünd birçok leri Anayasa'nın diğer

78


den rafa kaldırmak istiyor lar. Demir el' açık açık, «bu anayas ayla memle ket idare edilmez,'> diyor. Ama idare ediyor da. Nasıl ettiğin i de hepim iz görüyo ruz. Bay Demir el ve ortakları, şu anda Anayasa 'yı bir kez daha diledik leri gibi değiştirmek olanağına sahip değiller ; ama kolayını bulmuşlar, Anaya sa'ya aldırmadan, Danıştay kararl arına da aldırmadan bildikleri ni yapıyorlar . Anayasayı açık açık ç iğniyorlar .

we .c om

işler öyle bir düzeye vardı ki, Bay Demir el ve ortaklarının Anayasa'yı ihlal ettikle ri, bizza:t bir yüksek mahke menin , Danıştay'nı başkanı tarafından açık açık belirtil di. Damştay Başkam Sayın İsmail Hakkı Ülgen, DanıŞtay ' ın kur.uluşunun 108'inc i yıldönümünde Ankar a'da yaptığı konuş­ mada, Danıştay kararlarını uygula mayan Demir el'in ve diğer iktida r ortaklarının Anayasa'yı ihlal suçunu işlediğini söyled i. Kuşkusuz bı.i öteden beri h,erkesin bildiği birşeydir. Anaya sa, yürütm enin hiçbir işleminin yargı deneti mi dışında bırakılamıyacağını söylem ekte ve Danıştay kararl arının yerine getiril mesini bir zorunl uluk saymaktadır. Danıştay Başkanı Sayıli Ülgen, Demir el'in, «Ben Danıştay kararlarını yerine getirem em, getirirse m Anayasa'yı ihlal etmiş olurum , tehir edecek ıcra yoktur orta yerde, çünkü icra yapİlmış, bitmiştir,» ve «Mecli slerin üzerin de Anaya sa Mahkemes i, hüküm etin üzerin de Danıştay olamaz ,» biçimi ndeki sözleri ni eleş­ tirerek şöyle demişti :

ne te

« Danıştay ' ın 'yürütm eyi durdu rma ve iptal kararlarının yerine getirildiği takdird~ mi Ana~asa'nın ihlal edilmiş olacağı, yoksa Anayasa ve yasala r hüküm lerine rağmen yerine getirilmediği takdir de mi Anayasa ' nın ihlal edilmiş olacağı hususu ndaki bir tartışma olanaksızdır .

«Binae naleyh , ·'Danıştay kararlarını yerine getirir sem Anaya sa'ihlal etmiş olurum ' şeklindeki bir görüşün hukuk a, Anaya sa ve yasa hüküm lerine ve Anayasa'nın , 'Anaya sa hüküm leri, yasam a, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve kişileri bağlayan ·temel hukuk . kurallarıdır ' diyen B'inci madde sindek i ilkeye ve 'yürütme görevi , kanun lar çerçev esinde (. .. ) Bakan lar Kurulu tarafından yerine getirili r,' diyen 6'ncı madde si hükmü ne göre değer­ lendiri lmesin i yüksek · takdirl erinize arzediyorum .:ı> Ama bütün bu haklı , doğru hukuk i gerekç eler Demir el için ne önem taşır ki! O, kendin ce Anayasa'yı da, diğer yasalar ı da yorum lamakta ve bir hukuk bilgini edasıyla, «Danıştay kararl arını uygula rsam Anayasa'yı ihlal etmiş olurum ,» dlyebi lmekte dir.. insanın böyle bir mantık karşısında küçük dilini yutması pekala mümk ündür ama, Bay Demlrel'i tanıyanlar için bir sürpriz sayılamaz bu. Bay Demir el kendis ini Anaya sa bilginl erinin de, bizzat Anayasa'nın da, Danışt ay ' ın da, Yargı­ tay'ın da yerine koyuy or ; karar veriyo r ve yürütü yor. Hukuk açısından, bu iş olmadı diyenl ere, O, Nasred dln Hoca rahatlığıyla, «ben yaptım old.u ,:ı> diyor. Bay Demir el, açıkça, 14. Lul gibi, «devle t benim !» demek tedir; bunun başka izahı va mı? .

ww w.

. Sayın Ülgen, konuşmasında, Danıştay kararlarını uygula mayanların, bunda n dolayı doğacak zararl ardan kişisel olark sorum lu olacakları gibi, sorumluluğun aynı zaman da cezai ve siyası olduğunu ve bunun , suçlu79


n böyle olabileceğini «Yüce Divan:Pa götürebileceğini söyledi. Bunu sayı ihlAl suçuAnaya rler. ktedi bilme da elbet Bay Demi rel ve ortakları ada mahk emele riYassı « t bizza eği ebUec götür r kada nun insanı nerey e biraz da bunu bilmiş olnim sonuçlarından çok iyi bilinm ekted ir. Ve ki tüm kavga lara, çekfş­ rında arala arı, makt an dolayı , Demi rel ve ortakl birleşiyorlar, iktida r kole rmed sürdü ığı ortakl en meler e, hır-güre rağm arda olma k hesap veriktid orlar. tuğunu terke tmek ten fena halde ürküy müm künd ür. Belki de geçiş şak yumu meyi gecik tirebi lir. Belki ilerde bir is Bond vari senar yolar , hiç . gidilm eyebi lir .. Kanlı olayl ar, tertip ler, Ceym Talih leri yaver gider de güçle ri sıkıyönetim çağrıları bunu göste riyor. açık faşist dikta bütün bu canbir yetse, seÇim meçim i rafa kaldıracak .. sıkıcı şeylere son vereb ilir ikması son derec e önem lidir, MC Sayın Danıştay Başkanınin konuş kasuz kuşku Hiç ir. gibid ı karar et trdarı hakkında verilmiş bir mahk ümiy ortak lar verm iyorla r mı? . Demi rel ve rarları da zaten aynı sayın yargıç otuk olara ş da~a da huzurları kaçmı ları, bund an böyle koltuklarında, ekgetirm dile ünü görüş in rabile cekle rdir; Çünk ü bir yükse k mahk emen lakulak i sözler dair ne ettiği ihlal yı ' tedir. Demi rel iktidarının Anayasa ır onların. acakt kaçır arını uykul , tır rında sürek li çınlayacak arı yalnız Danıstay Ama iş bunu nla bitmi yor. Bay Demi rel ve ortakl elen iş­ dolayı değil; ülkem izde süreg kararlarını uygulamadıklarından r altedbi karşı etlere cinay ı kence olaylarından, birbir ini izleye n silahl ten, · hima yeteşvik , aktan yumm göz ara mam aktan, hattA bu kanlı olayl sorum lu tutula bilirl er. Anacilikt en dolayı da Anayasa 'yı ihlal suçuy la amaz . Ama Demi rel iktidarı yasa' ya göre kimse ye eziye t ve işkence yapıl . Türki ye Barol ar Birliği tir gelmiş e halin dönem inde işkence bir gelen ek ini duydu . İstanbul Babu konu da bir araştırma komi syonu kurm ak gereğ düzen ledile r. Gün yoküşü rosu avukatları bu neden le bir prote sto yürüy leri, resim leri yansı­ haber ların insan ş tur ki gazet elere işkence görmü , hatta ölen insan lar var. masın. Bund an dolayı sakat kalan cBaşbuğ:Punun nered e Birbi rini izleye n siyas i cinay et olaylarının ir. bellid ise ğı taşıdı luluk oturduğu, kimin le ortak sorum yasaları da çokta n beri Bay Demi rel ve ortak lari Anayasa'yı da diğer Demi rel ve ortak Bay ir. birya na itmiş, çiğnedikleri }{adar çiğnemişlerd r bugü n gayOnla r. mıştı kalma rı hakla larının yasad an filan sözetm eye hesabını verm ekn bunu n bugü Ve . ırlar rimeşru bir iktida r durumundad ı dirhe m dirhe m verec eketn kaçm abilse ler bile, gün gelecek bu hesab lerdir .

ww w.

ne te

we .c om

ları

Pan türk izm ve Panislamizm ...

ki sonun da Cumhurbaşkanı kratik kuruluşlar, iledemo Aslında, gerek ülen ve katill eri neöldür sıra peşi i rici yazar lar, gerek çocukları birbir s bilm ekted ir- bir türlü yakal anma yan de~se -aslında neden ini herke başvurmuşlar, ya da uyarı­ anne- babal ar, Cumhurbaşkanına birço k kez a karşı tavır almasını tutum şı bu yasadı cı çağrılarda bulun arak onun ,

Başbuğ hazretlerı işleri o Koru türk'ü n bile sabrı taştı.

80

düzeye

vardırdı


istemişlerdi. Bir Ülkücül er -Akıncılar yarışması biçimin e· dönüştü rü­ Ien 19 Mayıs kutlama törenler inin arkasından Korutür k, yaptığı konuş­ mada, »Pantii.rkizm ve Panislam izm» ttiründe ki çağdışı eğilimiere karşı dikkati çekti. Cumhurbaşkanının bu uyarısı, Bay Türkeş'le Erbakan'ı oldukça rahatsız etti. öteyand an, «bilim adamı» ünvanı taşıdıkları halde, bilimi bilimliğine pişman edecek kadar çağın dışında kalmış birtakı m adamla r da bu demeçte n rahatsız oldular ve Korutür k'ün bu konuşma ­ Aslında

Bay

dırgan, çağdışı

ve partisin i

om

sına karşı tavır aldılar.

Türkeş 'in

ve partisin in güttüğü «Pantür klzm» ırkçı, salgörüşü ve eylem olarak çoktan beri Türkeş'i dışına düşürmüş bulunuy or.

bir dünya

yasaların

Yıllar

var ki Bay Türkeş, herkesin gözleri önünde komand o kampla adam yetiştirmekte ve bunları saldırı amacıyla kullanm ak için hazırlanmakta idi. Bay Türkeş'in «kolluk kuvvetl erine yardımc ı» ilan ettiği ve silahlı olduklarını birçok kez itiraf ettiği bu besleme bozkurt tayfası , şimdi açık açık cinayetl erini icra etmekte , sokakta , d~rsa­ nede polisin gözü önünde adam kurşunlamakta, sonra da ellerini kollarını rahat sallayıp çekip gitmekt edirler. Bay Türkeş, edavada n döneni vurum biçimin de yazılı ölüm buyrukları vermek ten çekinme mektedl r. Ülkü Ocaklarının ve MHP gençlik kollarının, yani Türkeş ' in «bizim çocuklar:. dediği, bu adam öldürme k, okul basmak ve benzer işler için yetiştirilmiş örgütler in önde gelen birçok yönetici si, başkanları , adam i:Hdürmek suçlarından birçok kez sanık, hatta mahküm olmuşlardır. Acaba bütün bunlar varolan yasalarl a bağdaşıyor mu? Ve bütün bunlar şu ülkede artık dağdaki çobanın bile bildiği şeyler değil ml? Öyleyse nasıl oluyor da bütün bunlar olurken Bay Türkeş, Demirel. Erbakan ve Feyzioğlu başkalarını yasaları çiğnemekle suçlayab iliyorlar , yasalarda n sözedeb illyorlar ?

ne t

ew e. c

rında silahlı

Kapatılmalıdır

:

w.

MHP

Başbuğ

ww

hazretle ri , ortaklarının ve herkesin gözleri önünde mariret lerini icra ederken ve hizzat Bay Demirel de gerçekle ri gözardı edip, olan bitende n başkalarını suçlama ya devam ederken , nasıl olduysa, MHP 'nin Almany a teşkilatını kapatması için Yargıtay Başsavcılığı Anayasa Mahkemesin e başvurdu. Savcılığın bu başvurması, MHP'ni n dernekl er yasasına aykırı hareket ederek Almany a'da . parti şubeleri oluşturması nedeniyle yapılmıştır. Ancak MHP'ni n yasalara aykırı durumu bundan mı ibaretti r?

Varolan yasalara göre hiçbir siyasi parti askeri eğitim yaptıramaz. MHP, komand o kamplarını yıllar boyu düzenliy erek ve buralar da , sila.hlı eğitim _yaptırarak açıkça yasalara aykırı hareket etmiştir. Varolan yasalara göre ırkçılık suçtur. Oysa MHP ve lideri yıllardır ırkçı bir ideolojiy e açıkça sahip çıkmışlardır ve onu' savunmaktadırlar. Ancak onlar bunun ötesinde ırkçılığı eyleme de dönüştürmüşlerdir. Nlte-

81


tipik faşi'st-ırkçı faaliy etler kim MHP 'nin Alma nya'd aki faaliy etleri nin ve Alma n İçişleri Baka n iş edilm t tespi da olduğu Alma n makamlarınca yardımcısı tarafından

açıklanmıştır.

ne t

ew e. c

om

cinay etleri n, saldırganlığın, Bugü n ülkemizde, birbi rini izley en siyas r olünd eki genç lik örgüt lerid ir. Bozanarşinin yürüt ücüle ri MHP 'nin kontr r. «Başbuğ, hazre tleri bu saldır- , mudu malü kurtların mari fetle ri herke sin ve savunmaktadır. Birço k okul ganla ra açıkça sahip çıkmıştır ve onları r. lmişti getiri e halin depo su yurt bu besle rnele rin işgali altındadır, silah yapıl­ leri taliro silah göre göre Ve bural arda, kentl erin göbeğinde, göz inde, her ler, Devl et Güve nlik Mahk emes maktadır. Öyleki, besle me faşist üzeri eri emel arkadaşlarının tahli ye edilm nasılsa tutuklanmış bulu nan r işi kada ak sıkac sililh , acak ne, mahk eme salon unda prote stoda bulun ileri götürmüşlerdir. da başka ceza yasalarına Bütü n bu filler in siyas i parti ler yasasına demo krasi düşmanı bir ışı, yasad yle da ters düŞtüğü açıktır. MHP tümü partinir,ı., salt Alma nya'd aki örgü t halin e dönüşmüştür . Bu duru mda bir ler ki. Böyl esine bir parti faörgü tlerin i kapamasını istern ek neyi çözüm sol düsü ncen in ağır şekilde rlü aliye tlerin i sürdü rdükç e, Türk iye, hertü cenin değil, aynı zama ndüşün sağ türlü her z cezalandırıldığı, ama yalnı ,işkence dahil serbe st bırakıl­ da her türlü sağ fiilin de terör , cinay et suz, biz bunu n «muc ip seKuşku edece ktir. dığı bir ülke olma kta deva m huku kun da gene l nitel ide, tin devle da bebin b biliri z. Sınıflı toplu mlar ri koruduğu ve kimle re nasıl davrandığı ği, bu çarkın nasıl işlediği, kimle demo krasi den, yasa dan filan meçh ulüm üz değil. Ama hakta n, huku ktan, gözü önün e serrn ek varol an erin kitlel kleri çok sözed ilen ülkem izde gerçe demo krasi den yana olan heryasal ar açısından da olsa, emek çi halkt an, nmak da yapılması gerek en bir görev dlr. şeyi savu nmak , öneri lerde bulu değiştirmese de kitle lerin gerBu çaba lar. MHP açısından fazla birşey ktır. çekl'eri daha iyi kavr amal arma yardımcı olaca

w.

TRT işgali ve « Gobbels Radyosu» ...

ww

düze nlend i. TÜTED, TÜM 13 Hazi ran'd a Ankar~'da ilginç bir forum r İş Sendikası'nın düzenl~diği -DER, TMMOB ve DİS;K ' e bağlı Yeni Habe TRT 'nin duru mu ve yasında forum un konu su. Anay asa ve yasa lar karşı yın uygulaması idi. amada, TRT yöne timin Foru munu düze nleye nler adına yapılan açıkl başlayan yasadışı işlemler, de, özellikle de Karataş'ın gelişinden sonra prog raml ar, kanu nsuz yoln edile TRT' yi faşistleştirme çabaları, alt-ü st ve belge ler verilm ekte, kanıt tek tek ilgili larla işe\ alınan 400 elem anla deniy ordu: TRT 'nin iç duru mu sergi lenm ekte idi. Şöyle inden de koyu bir bocVat an Ceph esi uygulamasını da aşan, eskis üstel ik hiçbi r döiştir. geçilm sına razan radyo ve televizyon uygulama açıkça ve göz göre göre glnemd e rastl anma yan bir huku k dışılık içine k merc iierin ce de TRT yöne timi gayrimeşruluğu yetki li huku rilmiştir.

82


faşist

belgelenen çevrelerin,

bir

işgalci kliğin

eline

düşmüştür.

Bu durum, egemen

işlerine gelmediği zaman kendi koydukları kuralları da rahatlıkla çiğnediklerine en belirgin örnektir. Rahatlıkla denebilir ki ülkemiz koşulları 1930 yılları Almanyası'nın koşullarından hiç de farklı değildir.

Bir kitle iletişim aracı olarak TRT, faşist baskıları misliyle halka sıtması amacıyla bir Gobbels Radyosu haline getirilmek üzeredir.» «Artık

yan-

om

bu gidişe dur demek, buna karşı etkin bir demokratik kitle kurmak tüm yurtseverleri n, tüm namuslu kalem ve söz sahiplerinin baş görevi olmalıdır ... ~

barajı

Açıklamada,

iterek,

dışardan

herşeyi

teslim

işgalci Karataş'ın, sağladığı

ettiğine

dair

e. c

«MC'nin TRT'deki 'elegeçirme' ve 'tek yanlı yönlendirme ' hareketi, genel politikasının bir uzantısıdır. önemini algıladıkları için bu kurum da yoğun bir faaliyet içindedirler. Yasaları çiğneyerek elde tuttukları bu kurumu, kullanabildi kleri kadar kullanma hesabı içindedirler . ~ programcı

ve denetçileri bir kenara MHP'li adamlarına nasıl örnek verilmektedi r.

« danışman ~ sayısız

dediği

«Kısacası,

dınlatmak

için

tirmiştir.~

et ew

işgalci Karataş kliği, örneğin, faşizmi eleştıren nitelikteki «Daha Dündü» adlı belgesel diziyi, savaşa karşı olan «Gökler Kararmasın » adlı program önerisin\, « Çağımızı Yaratanlan adli programı yayma sokmaz veya yayından kaldırırken, « başbuğ » lu, « Albay,lı, «bozkurblu programlar oluşturmuştur . Açıklamada şöyle deniyor: Karataş

değil,

yönetimi, bugün televizyonu, halkı eğitmek, ayiçin kullanılan bir araç haline ge-

ilkelleştirmek

w. n

Açıklamaya göre, karamsar nitelikte program yapılmasın , haber verilmesin gerekçesiyle, kitlelerin, yurt ve dünya sorunları hakkında uyarılması, aydınlatılması engellenmek te, beyin yıkamaya çalışılmaktadır .

Muhalefet sözcülerinin hükümeti eleştıren söz ve demeçler! ya hiç ya da çarpıtılmaktadır . Hele yurt dışındaki işçilere hitaben yapılan radyo yayınlarında, dşçilerimizi huzursuz etmeyelim» gerekçesiyle, «hükümet aleyhinde» veya «karamsan sayılacak hiç bir haber verilmemekt edir. İşçilerden yurt gerçeklerini saklamaya yönelik bu güdümlü yayın, daha şimdiden yurt dışındaki işçiler arasında pek çok protesto mektubunun Karataş işgali altındaki TRT'ye gönderilmP.sine neden olmuştur.

ww

yansıtılmamakta,

TRT'nin içinde yaratılan karışıklık, kadroların ve programların altüst edilmesi; TRT gibi son derece önemli bir iletişim aracını ortaçağ karanlığının ve faşist ernellerin aracı haline getirme çabaları, böylece JJu açıklamayla daha da açığa kavuşmuştur. işgalci Karataş kliği, yasaları, kuralları, çağdaş yayın anlayışını, sanat ölçülerini bir yana iterek bildiği yolda ilerlemekted ir. Ve bu durumda, bir devlet kurumunu zorla lşg<ıl etmiş, zora dayanarak elde tutan insanlar durumundadırlar. Bunu, MC iktidarının kendilerine sağladığı yasa dışı destekle yaptıkları açıktır . Bu durum da Anayasayı ihlaldir, TCK'nun 146. maddesine giren bir fiil oluş­

turmaktadır.

83


om

Ve nitekim bunun böyle olduğunu, gerek TRT personeli', gerek foruma katılan ünlü hukukçular açıkça belirtmişlerdir. Forum'da konuşan Anayasa Mahkemesi eski başkanı Muhittin Taylan, Prof. Uğur Alacakaptan, Uğur Mumcu, Prof. Muammer Aksoy, 1-'rof. Mümtaz Soysal, Sosyalist Parti Genel Başkanı Aybar, Karataş kliğinin durumunun bir zoraki işgal olduğunu ve bunun hükümet açısından açıkça Anayasa'yı lhlal olduğunu, yüce-divanlık bir suç teşkil ettiğini belirtmişlerdir. Foruma TSİP Genel Başkanı Ahmet Kaçmaz, DİSK Genel Sekreteri Mehmet Karaca, Birlik Partisinden Başkan Yardımcısı Dursun Bilal, Tabii Senatör Ahmet Yıldız ve daha başka demokratik örgütlerin sözcüleri katılmış ve konuşmuşlardır.

e. c

Bu forum, işgalci Karataş ve kliğ ini fena ürkütmüşe benzemektedir. Bu nedenle alelacele, TRT Genel Danışma Kurulu toplantıya çağrıldı. TRT'de ilerici ve demokratik nitelikteki büyük personel kitlesi, Kurum'un uyanık emekçi kitlesi bu kötü gidişe büyük tepki duymaktadır . Daha doğrusu TRT kaynamaktadır.

et ew

Öyle görünüyor ki, MC iktidarının başında bulunan Demirel-Türkeş ve ötekilerle, Karataş kliği, birbirlerine, Anayasa'yı ihlal yolunda bir hayli yardımcı ve destek olmaktadırlar! Bu gidişin, kendileri açısından çok ilginç bir sonu olabilir .. Hele bir Turan macerasına çıkmış .olanların ise daha şimdiden belli olmuştur.

varacağı

Edip

Karahan'ı

Edip Karahan, henüz genç sabir yaşta, beklenmeyen bir anda, geçirdiği kalp krizi sonucu

w. n

yılacak

aramızdan ayrıldı.

ww

Karahan Derik'te doğmuştu . Orta öğrenimini bitirdikten sonra İstanbul Edebiyat ve Hukuk Fakültelerine devam etti. Öğrenim hayatını düzenli sürdüremedi, uzun zaman ara verdi. Son olarak, hukuk fakültesinden kalan tek dersini vermek üzere İstanbul 'a gitmişti.

Karahan, daha 1950'lerde İs­ tanbul'da okuduğu yıllarda sosyalist harekete ilgi duydu. 1962-63 arkadaşlarıyla yılında, bir kısım birlikte DİCLE-FffiAT adında onbeş günlük bir gazete çıkardı, bu

84

akıbetinin

ner,eye

Yitirdik :

gazetenin

salıipliğini

müdürlüğünü

1964 Bakanı

ve sorumlu

yaptı .

yılında,

CHP'li

Hıfzı Oğuz

İçişleri

Bekata'nın,

sansasyon yaratan bir coperasyonu ı> sonucunda, Kürt devleti kurmaya çalışınakla suçlanan 23 kişinin arasında tutuklandı. Bir yı­ la yakın tutuklu kaldı. 1966

yılında

Diyarbakır'da

Mitinginde yaptığı konuşma nedeniyle Cumhurbaşka­ nı Sunay'a hakaretten on ay ceza aldı, Diyarbakır cezaevinde yattı . yapılan

Doğu

12 Mart döneminde, sıkıyö­ netim ilanının ardından tutukland, Devrimci Doğu Kültür Ocak.: ları davasında yargılandı, bir yıl tutuklu kaldı. Hakkında ikinci kez

1


kararı

çıktığında Yurt ve aftan sonra döndü. Diyarbakır sıkıyönetim tutukevinde bulunduğu sürede, tutuklular onu koğuş kıdemlisi, daha doğru­ su «Divan Başkanı ~ yaptılar. Edip Karahan sempatik, esprili konuşan,

yargılama

davranan bir

sırasında

insandı.

yiğitçe

Daha önce-

leri de birçok kez tutuklanmış olmasına ve içinde bulundu~u güç maddi koşullara ra~men en küçük bir yılgınlık göstermedi. Oldukça erken bir ölümü üzüntü yarattı. dost ve arkadaşlarına dileriz.

zamanda Ailesine, başsağlığı

.c om

tutuklama

dışına çıkti

HAPISTEKI DEVRIMCILER ÜZERINDE BASKILARA SON VERILSIN Yasaklanmamış kitapların,

dergi ve gazetelerin içeriye sokulmaması, ya da toplanması, yasalann açıkça

çiğnenmesidir. Avukatların

w.

ne te we

Son zamanlarda siyasi tutuklu ve hükümlüler üzerindeki baskılar da yoğunlaştırılmış bulunuyor. Adana Cezaevinde, artan baskılar, bazı tutukluları !alakaya yatıracak kadar ileriye vardırılmıştı. Bu nedenle Adana cezaevinde olaylar çıktı, ve birçok tutuklu yaralandı. Olayların ertesinde ise baskılar daha da arttırılmıştır. 7 tutuklu Niğde ve Kayseri cezaevIerine sürülmüş, birçok tutuklu ise hücrelere konmuştur. Bu olayları protesto için açlık grevi yapan 17 siyasi tutuklunun yakınla­ rıyla ve avukatlarıyla görüşmele­ rine izin verilmemektedi r. Cezaevi müdürü, müvekkilleriyle görüş­ mek isteyen bazı avukatlara, hakaret etmiş, onları kovmuştur. Bu nedenle avukatlar, yasa tanıma­ yan müdürü savcılı~a şikayet et-

mişlerdir.

ww

Ni~de Cezaevindeki tutuklular da bu olayları protesto için üç günlük açlık grevine gittiler. Ancak baskılar bununla kalmıyor. Cezaevlerindeki pekçok kanunsuz uygulama ise . dışarıya yansımıyor. Birçok cezaevinde ve bu arada Ankara Merkez Ceza ve Tutukevinde, siyasi tutukluların kitapları, defterleri toplanmakta, okumalarına, hatta savunmalarını hazırla­ malarına imkan verilmemektedi r.

bu yöndeki

başvurmaları

sonuçsuz Hukukçular Derneği, bu yasadışı tutumun terkedilmesi için Adalet Bakanlığına kalmıştır.

Çağdaş

başvurdu.

Tutuklu ve hükümlll kişinin ve hele o bir siyasi tutuklu Ise, okumasının bile · engellenmesi, varolan yasaları blle çl~nemakten öte, gayri Insanı bir davranıştır, llkel bir tavırdır. Ancak, siyasi tutukluları !alakaya yatıracak kadar azgınlaşan ve müvekkilleriyle görüşmek isteyen avukatıara hakaret edecek, onları kovacak kadar küstahlaşan kişilerden InsanIık ve uygarlık adına ne bekıe­ nir ki. Ne var ki, bu tür uygulamalara karşı içerdeki devrimciler yalnız bırakılmamalı, bu olayların üstüne gidilmeli, açı~a çıkarılma­ lı ve engellenmelidir . Suç işleyen hiç kimse şunu aklından çıkarmasın ki, bu suçların hesabı kendilerinden mutlaka sorulacaktır. · Her çıkışın bir iniş! de vardır . Siyasi tutuklu ve hükümlülere karşı yürütülen baskılara son verilsin!

85


SURUÇ OLA YLARlN IN DURUŞMASI DEVAM EDİYOR Altınsoy adında

ayında

şi tutuklandı.

Cenaze töreni için önceden izin alınmıştı. Fevzi'nin cenaze törenine katılmak için Suruç halkı­ nın

yanısıra,

Diyarbakır'dan,

sı­

ne te we

diğer verek'ten, Viranşehir'den, ç.evre kasabalard an ve Ankara-ts tanbul'dan pekçok insan gelmişti. Uzun zaman var ki katillerin değil , ölü sahiplerin in peşine düşen MC iktidarı halkın bu ilgisine ve ölüsüne sahip çıkmasına . faşizmi lanetlemes ine, zulmü protesto etmesine katlanamadı; kitlelerin üzerine polis ve jandarma gönderdi, ve aralarında ortaokul öğren­ cilerinin, öğretmenlerın, gençlerin

ve. işçilerin bulunduğu pekçok insan gözaltına alındı, halk üzerinde terör estirildi. Gerici MC iktidarının Suruç halkına karşı ve genel olarak bölge halkına karşı bu kadar sert Uzun davranması sebepsiz değil. bir zamandan beri iktidarın resmi ve yarı-resmi sözcüleri, bu bölgede terörü yoğunlaştırmanın gerekçelerin i hazırlıyorlar, kamuoyunu oluşturmaya çalışıyorlardı. vatan ve millet bölücülüğüne dair her allahın günü atılan heyecanlı rüznutukların, estirilen korku garlarının amacı budur. Suruç olaylarıyla ilgili' davaya Diyarbakır Devlet GÜvenlik Mahkemesince bakılmaktadır . Bir süre önce sanıklardan 47'si serbest

.c om

bir genç Ankara'da , komandolar tarafından kendisine pusu kurularak cadde ortasında öldürülmüştü. Fevzi'nin katilleri, mutat olduğu üzere yakalanınadı ama; onun toprağa verildiği gün Suruç'ta, mezarlıktan dönen halkın üstüne polis ve jandarma gönderildi, olaylar çıkarıldı ve 93 ki·Fevzi

Mayıs

Köylüler

w.

ww

ları tutuklu olarak sürdürülm ektedir. Sanıkiara yöneltilen suçlar arasında, Fevzi'nin, isminin altına, Cigerxwin 'in Kürtçe bir şiirinden birkaç mısra bulunan bir fotoğra­ fını yakalarma takmak da vardır.

Birleşince

Bingöl'ün Merkez ve Kiği ilçelerine bağlı, eKaren diye nitelenen bölgedeki dokuz köyün muhtarları , önceleri birçok kez, yollarının açılması nedeniyle ilgililere başvurmalarına rağmen bir sonuç alamamışlardı. Bunun üzerine köy muhtarları Bingöl Valiliğine baş­ vurarak, yollarının ulaşıma açıl­ maması nedeniyle, bir protesto yürüyüşü düzenledik lerini ve 16 Mabölgesinde n ll yıs ·günü Karer merkezine kadar yürüyeceklerını bildirdiler. Tertıp komitesi çalışmalarına başladı. Yoksul köylüler, çevredeki devrimcile rin de desteğiyle bir ttık

86

bırakıldı, diğerlerinin yargıla,nma­

Yol Aç1ld1 ...

yumruk halinde birleştiler. Bu gelişmeleri ve güçlü bir kitle tabanının oluştuğunu gören Vali ve diğer yöneticiler , yürüyüşe bir gün kala, tüm güçlerini seferber ederek, bu grup köy yolunu ulaşıma açtılar . Yol ulaşıma açılınca yürüyüş de gereksiz oldu. Karer köylülerin in bu haklı yapmaları, direnişi ve güçbirliği n kitlelerini halk sömürülen ezilen birliğinin ve gücünün ne olduğu­ nu bir kez daha gösterdi. Haklar, salt dilekçeler vermekle ve yalvarhakları ınakla alınmaz. Kitleler ve özgürlükleri uğrunda birleşmeli ve mücadele etmelidirle r.


Gecesi Nedeniyle

Açıldı

15 Ocak 1975 gecesi Ankara Atatürk Spor Salonunda düzenlenen Hakkari Gecesi nedeniyle Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesinde dava açılmış bulunmaktadır. Hakkari ,Kültür ve Sosyal Dayanışma Derneği Yönetim Kurulu üyeleri A. Harnit Geylani, Hazım Kılıç, Abdullah Oktay, Gıyasettin Keskin ve Mehmet Necip Zeydan, ile diğer iki kişi hakkında (Vahit Eyüp Sabri Kont) Başaran ve açılan da va da halen H azım Kılıç ile Eyüp Sabri Kont tutuklu olarak yargılanmaktadırlar. Sanık­ lar, cMilli duyguları zayıflatmak, yok etmek ve Kürtçülük amacıy­ la cemiyet kurmak,) ve bu amaçla cpropaganda yapmak»la suçı anmaktadır lar.

ne te we

Ankara'da, 21 Mart tarihinde yayma başlıyan Rızgari (Kurtuluş) yapan adlı Türkçe-Kürtçe yayın aylık dergi, ikinci sayısından sonra yayınma ara vermek zorunda kaldı. Rızgari'nin ilk sayısı çıkışının hemen ertesinde toplandı ve sorumlu müdür Mehmet Uzun tutuklandı. İkinci sayının da toplanması üzerine, bir basın toplantısı yapan derginin sahibi Ruşen Aslan, anti-demokratik baskıları anlattı ve karşılaştıkları güç koşullar karsısında yayma bir süre ara verdiklerini belirtti. Mehmet Uzun'un tutukluluk pali halen devam et' mektedir.

Hakk~ri

Dava

.c om

RIZGARİ

KOMAL Yayınevi sahibi Orh-an Kotan Tutukland~

ww

w.

Kornal Yayınevi sahibi Orhan Katan, «19. Yüzyılda Kürdistan üzerinde Mücadele, adlı, Sovyet Bilim adamlarından Halfin ta ranedeniyle fından yazılmış kitap halen tutuklu bulunmaktadır. Kotan'ın, TCK'nun 142/3. maddesine muhalefetle, yan~ «milli duyguları zayıflatıcı propaganda yapmakla, suçlanmaktadır.

TutuklantJı

Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcılığınca, Ankara Devrimci-Demokratik Kültür Derneği'nin kurucuları hakkında kovuş­

turma açılmış ve bir kısım kurucular tu~uklanmıştır. Halen Ankara Kapalı Cezaevinde bu nedenle on kişi (Mustafa Nuri Aksakal, İkram Delen, Rüştü Mütevellizade, Ahmet Göksu, Mehmet Şahin, Rifat İlhan Bülent Şahin, Harnit Geylani, Hazım Kılıç ve E. Sabri Kop.t) tutuklu bulunmaktadırlar.

Türkeş'in Doğu

Erzurum, Kars, Iğ­ ve Ağrı'yı;ı. düzenlediği cDoğu seferb son derece ilginç geçti ve Bay Türkeş'in uçakla Erzuruın'a gidip dönmesiyle sonuçlandı. O, İçişleri Bakanlığının, Türkeş'in

dır, Doğut~y<lzıt

DDKD Kuruculan

Seferi

«güvenlik garanti vermemesi üzerine bununla yetindi .. Başbuğ'un, komandoların çöplüğü olarak nitelenen Erzurum'da karşılanışı ise çoğu kişinin ve her-

daha Herisi

hakkında

bakımından»

87


hiç olteşkilatı ve

kendisinın

ummadığı, beklemediği şekilde

şöyle

bağırdı:

«Nasıl

bir

iktidar

ı

olacaksın,

kar-

kişisin!.~

w.

daş,

ww

18 Haziran akşamı Başbuğ'ım onuruna, Erzurum lokantaların­ dan birinde verilen yemekte, masasında 10-12 kişilik bir grup vardı. Çevre masadaki koruyucu polislerle birlikte sayı 20'ye ulaşıyor­ du. Lokantanın kapısı önünde tomsonlu güvenlik kuvvetleri ve sayıları yine 30-40 civarında, yaş­ ları 13-20 arasında bozkurtlar .. Programa göre, Başbuğ Erztı.- · rum'a dönecek ve 21 Haziran pazartesi günü uçakla Ankara'ya dö-

88

Cuma günü, Erzurum'dan Ankara'ya kalkacak uçağın yolcuları bindiler ve uçak tam havalanacakken, 15 yolcu uçaktan indirildi, yerlerine Türkeş ve 14 arkadaşı bindirildi. İnen yolcular öfkelendiler, söylendiler, «hastamız, acele işimiz vardı, nasıl bizi indirdiler,, dediler. Başbuğ bekleme sa.lonundayken aynı 30-40 kişilik boz kurt takımı onu marşlarla teşyi ediyordu. Ancak ne gariptir ki bu bozkurtlar marşları da iyi bilmiyorlardı. Onların marşları bile karmakarışık etmeleri yolcular, onları uğurlamaya gelenler ve personel arasında gülüŞmelere neden oldu. Bunu farkeden Başbuğ öfkelendi, bozkurUara işaret ederek, «kesin! ı> dedi.

ne te we

du. · MHP E~zurum cümle bozkurt taifesi, Başbuğ'un gelişinden çok önce, adeta dev bir gösteriye hazırlanmıştı. Taksi şo­ förlerine, bozkurt bayrağı takmaları için biner lira para teklif e.dilmişti. Ancak bu karlı teklife evet diyenierin sayısı onu aşma­ dı. Taksi şoförlerinin büyük kesimi, beşer bin lira verilse bile bozkurt bayrağı takmıyacakları~ı söylediler. Başbuğ'un gelişinde, oluşturulan 20-25 taksilik konvaya katılanların çoğu dışardan, Rize, Trabzon ve Ankara'dan gelenlerdi. Tüm gürültü patırtıya rağmen 1.8 Haziran günü Erzurum Cumhuriyet Alanında ancak iki bin civarında bir kalabalık toplanabildi. Başbuğ konuştuğu zaman kendisini alkışlıyanlarsa, yaşları 13-20 arasında değişen 40-50 kişilik bir gruptan ibaretti. Dinleylcilerin büyük kesimi hiç de sempati ile dinIemiyorlar ve yer yer herhal 'le Başbuğ'un hiç hoşlanmıyacağı sözler mırıldanıyorlardı. Bir ara, Baş­ buğ'un «iktidar olacağız!" di; e yüksek perdeden konuşmasına dayanamıyan bir yaşlı Erzurumlu

necekti; uçak biletleri pazartesi için önceden hazırlanmıştı. Hat~.a bu nedenle örneğin, AP'den seçimi kazanıp sonradan MHP'ye geçen Iğdır Belediye Başkanı, Baş­ buğ'un geleceğini üç gün öncesinden beri belediye operalarıyla ilan edip durmuştu. Ancak Erzurum karşılamasının ihtişamı (!) nedeniyle mi, yoksa başka nedenle mi, program iptal edildi. Daha sonra ise, İçişleri Bakanlığı'nın daha Herisi için güvenlik bakımından garanti veremediği, söylendi..

.c om

halde en çok da

Doğu seferinin bu hazin sonu, elbette son derece ibret vericidir. Hele, Erzurum gibf, komandoların k:Üesi sanılan bir yerde, Başbuğ'un karşılaştığı durum. Kuşkusuz Türkeş'in Erzurum'a gelmesi son derece yararlı oldu, böylece onun kitleler arasındaki gerçek gücünün ne olup ne olmadığı anlaşıldı. Aslında bu, Erzurum'da bir balonun sönüşü oldu. Onun, ha.la şişkin göründüğü diğer bazı yerlerde sönüŞü de çok sürmeyecektir.


CHP GIZLI RAPORU

CHP yönet~cilerinin garip bir huyu var. MC iktidarı, yani karşı­ karşılarında

olması

ew e. c

tarındakiler,

dan kaldırmak, yani kendisine iktidar yolunu açmak için yapıyor. Ama kesinlikle yanılıyor. CHP, kendisine iktidar yolunu açabilecek şeyin kitlelerin deste~i oldu~unu unutabilir mi? Yoksa o bu kir.! e deste~ini cep te keklik mi sanıyor?. Kitleler bütün bu kaypaklıklrı.rı görecek kadar uyanmışlardır ülkemizde. Faşist, daha gerici güçlere karşı CHP'ye destek sağlayan veya en azından oy veren çoğu insan, sermayenin güveninil sa~la­ mak isteyen CHP'nin bu oyunları­ nın ·anlamnıı çok iyi kavramaktadır. Hiç kuşku yok ki bütün bunlarla CHP bindiği dalı kesmektedir.

om

MC iktidarına karşı ciddi bir muhalefet yapacağına, parti içi klik kavgalarına tutuşan ve son zamanlarda bir de sol güçlerle uğ­ raşmaya başlayan CHP, geçti~i­ miz günlerde yayınlanan bir «Gizli Rapoula bir kez daha karıştı. Gel'lçlik kollarınnı hazırladığı rapor devrimci ve demokratik çevrelerde sert tepkilerle karşılandı.

Emperyalist mihraklar, büyük sermaye çevreleri, CHP'yi, AP'leş­ tirmek, en azından CHP ile sosyalist ve tutarlı demokratik güçlerin dayanışmasını engellemek, ilerici güçleri tek düşürüp kolayca ezmek için türlü yöntemlere başvu­ ruyorlar. Bu gizli rapor olayı da sinsice . düzenlenmiş böyle bir girişimdir. CHP içindeki nisbeten tutarlı demokratik güçler bu cyunlara dikkat etmeli, emperyalistlerin ve işbirlikçilerinin, faşist­ lerin tertiplerine karşı mücadele

et

gerekenler yasaları çi~nedikçe, gerici güçler saldırganlık yaptıkça CHP savunmaya geçiyor ve kendi kendini masum gösterme yarışına girişiyor. Saldırganlıkları dünya alemin gözü önünde cereyan edenlere karşı bu hesap verme alışkan­ lığı şaşırtıcıdır. Bu alışkanlıkla parti, gericilerin oyunlarını, kanlı işlerini sergiliyeceğine, onları yl~itçe itharn edeceğine, kendi örgütünü ve kendisine umut ba~la­ yan kitleleri bir pasifliğe, yılgın­ lığa itiyor.

ww w. n

Ama CHP'nin yaptı~ı bununla kalmıyor. O, ırkçıların, gericilerin saldırılarına karşı bu kendini masum gösterme yarışında bir de dev'r imci ve demokratik güçl~ri suçlamaya kalkışıyar zaman zaman herhalde böyle yapmakla belaları kendinden uzaklaştırabile­ ceğini sanıyor. Ecevit'in solun çeşitli kesimlerine karşı it):ıamkar, hatta saldırgan bir tavır takın­ ması, ve hele son zamanlarda ortaya çıkan bu «gizli rapon hikayesi bunun son ve önemli' örnekleridir.

CHP bütün bunları, aklısıra sermaye çevrelerinin gönlünü hoş etmek, ırkçı-tutucu güçlerin CHP iktidarına karşı endişesini orta-

etmelidirl~r.

Nitekim gizli rapor meselesi son· CHP Parti Meclisinde de sert tartışmalara konu oldu. Bazı üyeler yapılanı polisiye bir hareket olarak suçladılar. Yöneticiler, bu olayı geçiştirmeye çalışırken, raporun · kahramanı gençlik kolları başkani, yaptığı konuşmadan dolayı Partiı Meclisi üyesi Bingöl temsilcisi Zeki Atsız'a saldırmaya kalkıştı. Bu çirkin olayı gören bir CHP milletvekili, «siz önce gld!n komandolarla kavga etmesini öğ­ renin de ondan sonra bir parti

89


saldırmaya

kalkı­

Bir sıkıyönetim savcısı a~zıyla sol partileri, yayın organlarını, sendikaları ve dernekle ri suçlayan «gizli raporı>, ilerici, devrimci çevrelerd e sert eleştirilere uğ ­ radı . Bu arada, halen tutuklu bulunan, bazı Ankara Devrimci -Demokratik Kültür Derneği (DDKD) yönetici ve kurucuları, basma verdikleri bir açıklamada, raporun gerçekdışı bilgilerf kapsadı~ını ; bu yanhş ya da kasıtlı bilgilerle derneklerini n suçlanm ak istendiğini bildirerek olayı protesto ettiler. DDKD Eski

Başkanı.

Taşar'm Açıklaması:

1975 Ekim ayının sonuna de:k Ankara Devrimc i-Demok ratik Kültür Derneği'nin başkanlığını yapan Ali Taşar, CHP Gençlik Kolları Başkanlığının « gizli ~ diye anı­ lan craponuy la ilgili olarak aşa­

«CHP Gençlik Kollarınının « raporu ~yla , diye anılan masoncu , teokratik , Makkarti ci, ırkçı ve işbirlikçi MC iktidarınm korosuna ispiyoncu ve hayali blr ses daha eklendi. (Şunu vurgulamakta yarar var : Bu ses, sosyal demokra t CHP içinde geric~ kes!min sesidir. Tüm CHP'liler buna ortak edilemez. Kaldı ki bu raporla, CHP'nin üst kesimind eki b a zı unsurlar bile jurnallenmiştir.) Objektif olarak, bu ses, tırmanış içindeki MC patentli iktidarın tekerleğine yağ sürerek faşist tırman­ ınayı hızlandırmak istemekt edir.

ww w. n 90

iddiaaksine, iddialar tüm gelince lara DDKD, tüzüğünde de belirtildiği gibi, «evrense l insan hakları bildirgesind eki haklara dayalı demokrasin in, tüm kurum ve kuraldemokra si için .. .:. larıyla işleyen dernekle r yasasızia göre ve bu düzeyde mücadele veren devrimci -de· mokratik bir demekti r. Bu, Türkieder : ye pratiğinde neyi ifade degerçek karşı Tüm haskılara mokrasi için mücadele yi, MC iktiDerneğimiz hakkındaki

1

darı tarafından işçi sınıfına karşı yoğunlaştırılan sınıfsal baskı, de-

mokratik ve yurtsever kuruluşlara ve kişilere karşı faşist baskı ve Do-. uygulağu ' da halkımız üzerinde re karcinayetle ırkçı ve nan baskı şı ve de hak eşitliği ve kardeşlik temeli üzerinde Türkiye' nin demokratikleştirilmesi uğrunda, yasal-demo kratik platform da uğraş veren bir dernektir .

et

ğıdaki açıklamayı yapmıştır :

« gizli~

rüşteyiz.

ew e. c

ceşitli

Ali

Devrimci ve demokra t kuruve kişiler, hayal ürünü suçlamaları ,reddeder ek, anti-faşist, anti-emper yalist mücadele yolu üzerinde kurulan tuzakların bir bir yıkıldığını ve bu tuzağın da aşıl a ­ cağını, gerçek demokra si için verilen mücadele nin engel tanımı­ yacağını belirttile r. Biz de bu göluş

om

meclisi üyesine şın~ dedi.

Yine derneğimiz ; emperyal izme, sömürgeciliğe, faşizme .ve feodalizme karşı demokratikleşmeyi diyalekti k bir bütün içinde görür. Hiçbir ispiyoncu güç, işçi sını­ hareketiy le Doğu ' da halkımı'Zin demokra tik yurtseve r muhalefe tinin dostluk ve birliğini bozamaz.


Lübnan Halkmin Dram1 Sürüyor Emperyalizmin, ulusların doğal gelişme, birleşme ve ayrışımına göre de kendi çıkarlarına göre parça parça böldüğü, Ortadoğu'da Lübnan halkının bir türlü temel bir çözüme ulaşmayan dramı sürüyor. Son bir buçuk yılda bu ;ilke yeniden ve daha büyük çapta bir kan deryasına dönüştü. Silah seslerd, barut kokusu, açlık ve · yıkıntı insan hayatına bir alışk~nlık gibi yerleşti.

om

değil

e. c

Lübnan sorununu, içerde başlıca iki unsur etkiliyor: Bu ülkeye göre son derece büyük, karmaşık bir etnik farklılık ve dengesiz ekonomik ve sosyal yapı, yani sınıflar arasındaki uçurum. Diğer yandan çeşitli uluslararası güçler, Lübnan sorununa yönelik güçlü dış etkenleri oluşturu­ yor ve bu etkenler, kıimi zaman iç etkenlerd~ de daha. baskın çıkıyor, sorunun çözümünü güçleştiriyor.

et ew

içerde çeşitli etnik gruplar içinde eskiden beri süregelen bir sürtüş­ me var. Diğer yandan ekonomik güç Hıristiyan azınlıkta toplanmış. Bu zengin Hıdstiyan azınlık, yoksul Müslüman çoğunluğun yanısıra, yoksul Hıristiyanları da eziyor, sömürüyor. Devlet aygıtında ve sosyal hayatta da etkıin, ayrıcalıklı bir durumda. Lübnan'a sığınmış olan Filistin'li mültecile·r 'in varlığı, bu egemen sınıflar için önemli bir sorun oluş­ turuyor. Filistinlilerle İsrail arasındaki çatışma yüzünden, İsrail zaman zaman Lübnan'a askeri müdahalelerde bulunuyor. Lübnan'daki mutlu azınlık bu durumdan tedirgin, İsraillilerle işbirliği içinde. Filistiniller yüzünden başının ağrımasını isteinlyor, onları ülkede çıkarmak için fırsat arıyor. Üstelik onların ülkede bulunuşu, Lübnan emekçi halkının mücadelesinin artmasına da etki ediyor. Yine bu mutlu azınl'ı.k, ticaret ve turizm ü<>tüne kurulu ekonomdk yapı nedeniyle Batılı emperyalist ülkelere de bağıınlı durumda.

ww

w. n

Suriye, eskiden beri, yani Fransızların bu bölgeden çekilip Suriye ve Lübnan devletlerinin oluşumunun sağlandığı günden beri, Suriye ve Lübnan arasındaki sınıiriarın suni olduğunu; birtakım oyunlada Suriye'nin denize açık ve en verinıli topraklarının Lübnan'a bıırakıldığını söylemekte ve bu sı.nırlara itiraz etmektedir. Bu iki ülke arasında birçok bakını­ dan (tarihi, kültürel, ekonomik) sıkı ilişki vardır ve bu nedenle Suriye Lübnan'daki olaylarla herzaman yakından ilgileniyor ve kimi zaman da mücadele ediyor. İsrail ise diğer yanda pusuda bekliyor. O da «kendi gü, 1 ·venliği» iddiasıyla Lübnan'da olup bitenlere seyirci kalınıyor. Gerek Filistin sorunu, gerekse kendi aralanndaki türlü sorunlar, çekişmeler nedeniyle öteki Arap ülkeleri de Lübnan sorununda kayıtsız kalmıyorlar. Yine dünya ölçüsünde emperyalizm ve ilerici güçler arasındaki mücadele Lübnan sorununa da kuvvetle yansıyor ve bu sorunu uluslararası bir duruma getiriyor. Son aylarda Lübnan'daki Iç savaşta «solcu müslümanlarnın ağır basgörüldü. Kuşkusuz, bu savaşı Müslüman-Hıristiyan çatışması gibi göstermek yanlıştır:. Nitekim Cuınlıurbaşkanlığı seçimi sırasında solcu Müslümanlada ilerici Hıristiyanların birlik oluşturduklan ve aynı adayı destekledikleri görüldü. Faşist bir örgüt olan Falanj Partisi ve taraftarları güç durumda kalmışlardı; kesin bir yenilgiye uğratılmak üzereydiler. tıiklan

91


w. n

et ew

e. c

om

Suriye'nin müdahales i işte böyle bir anda oldu. Suriye birliklerin in Lübnan'a girmesiyle Falanjistle r dahil, gerici unsurlar rahat bir soluk Suriye biraldılar. Bu kez dç savaş Filistinlile r ve ·solcu müslüman lar ile likleri ve onların · örgütledik leri El-Saika arasında yürütüldü. Diğer Arap ülkelerinin de araya girmesiyle Haziran sonlannda bir ateşkes sağlan­ gücü, ateş­ mış bulunuyor . Lübnan'a Arap ülkelerind en gelen bir barış ir çekilecekt. kademe kademe birlikleri Suriye ve edecek gözcülük kese Ancak Lübnan'da ateşkesdn ne ölçüde sürebileceği ve dUT'Umun ilerde ne gibi gelişmeler göstereceği bilinemez. Suriye hükümeti, İsrail'in herhangi bir müdahales ini önlemek ve Lübnan'da iç savaşı durdurma k için müdahale ettiğini söylüyor. Ancak Lübnan'da ki ilerici güçlerle ve Filistinlile rle Suriye birlikleri arasında oldukça kanlı çatışmalara yolaçan bu müdahalen in, salt bu amaçla olduğu tartışma götürür. Lübnan sorunu gerçekten de oldukça karmaşık bir sorundur. Hızlı dir. Ancak değişmeler içinde güçler dengesi, taraflar sık sık değişmekte halkının içiş­ Lübnan güçlerin gerici ve st emperyali çözümü, sorunun bu lerine karışınamasına ve bu ülkede emekçi halktan yana demokrati k bir rejimin kurulmasına bağlıdır. Bu ülkede ekonomdk gücü küçük bir azın­ ettiklık elinde tuttukça, büyük halk çoğunluğu üzerinde sömürü devam çe; devlet aygıtı ve diğer kurumlar emekçi halkın isteklerine ve ülkelerin etnik gerçeğine uygun biçimde demokrati k bir yapıya kavuşturulmadık­ ça olayiann sürmesi, ilerde yeni kanlı olayların başgöstermesi kaçınıl-· kendisidir. mazdır. Bütün bunları sağlıyacak olan da Lübnan halkının ve sorunak karışınam içişlerine O halde yapılınası gereken bu ülkenin r. bırakmaktı kendisine halkm. bu Iarın çözümünü sağ­ Diğer yandan Filistin sorununun çözümü de bu bölgede barışın ilyakından bulmasıyla son lanma~ı ve birçok uluslararası sürtüşmenin siyonist Filistin'de , dö~eddkçe na topraklan kendi halkı gilidir. Filistin sayişgaliıne son verilmedik çe ve bu halkın kendi kaderini tayin hakkm.a mümkün kapanması ocağının gı gösterilme dikçe Ortadoğu'da bir savaş değildir.

Güney Afrika'da

lrkçı Vahşet

Son günlerde Güney Afrika Cumhuriy etinde, yönetimi elde tutan beyaz azınlık, zenci halka karşı toplu cinayetler e girişti. Zenci göstericilere acımasızca ateş açıldı ve bu nedenle şu ana kadar yüzlerce kihükümet, şinin öldüğü, binlercesin in de yaralandığı bilinmekte dir. Irkçı zencilerin çoğunlukta olduğu bazı üniversitel eri kapattı. Yerli halk, ırkçı beyaz azınlığın bu cinayetler ini prot~sto için bazı binaları ateşe verdi · ve mağazaları yağma etti. ·

ww

ırkçı

Bilindiği

üzere bu ülkede büyük zenci

çoğunluk

hiçbir hakka sahip

yerli bulunmamaktadır. Sömürgeci olarak bu ülkeye taşınan beyazlar, halk üzerinde kurdukları kölelik zincirlerin i dünyanın gözleri önünde Gazepervasızca sürdürmek tedirler. Beyaz azınhk dişine kadar silahlıdır.

92


zencilerin direnişlerini bastırmak için, erkeklerin yanısıra ve bu nedenle silah eğitimi yapan Güney Afrikalı beyaz kadınların, «dişi bondların~ resimleri yansır. İşin garibi ırkçı azın­ lık, bu ış için birçok da zenci polis ve askerden yararlanmaktadır. Son olaylarda, zenci halka ateş eden zenc~ polislerin gazetelerde çıkan resimleri, bu halkın içinde bulunduğu acıklı durumu açıkça göstermektedir. Sömürgeci yöntemler böyledir ve ne yazık ki her ülkede kendi halkına ihanet edebilen, satılık alçakların sayısı az değildir. elere

sık sık,

.c om

savaşmaya hazırlanan

Komşu Angola'da bağımsızlık hareketinin zafere ulaşmasından sonra Güney Afrika Cumhuriyetinde zenci halkın özgürlük mücadeles~ de hızlanmaya başladı. Zaten bunu bildiği içindir ki ırkçı azınlık, Angola halkının zafere ulaşmaması için büyük çaba gösterdi, bu ülkede gericileri ve sömürgecileri destekledi, hatta son dönemde Angola'ya askeri bi'r likler soktu.

ww w. n

et ew e

Güney Afrika Cumhuriyeti'nin eli kanlı başbakanı Worster, şu günlerde Federal Almanya'da Alman devlet adamlarıyla ve ABD Dışişle~i Bakanı Kissinger'le görüşmektedir. Gerek Alman yöneticilerinin, gerekse .Kissinger'in, artık çağımız koşullarında yürümesi mümkün olmayan bu yönetim biçimini değiştirmesi, zenci halka da haklar tanıması için Worster'e baskı yapacakları ,. söyleniyor . Ancak ABD ve Alman emperyalistlerinin bu konuda samimi olmaları düşünülemez. Kuşkusuz onlar, Afrika halklarının nefretini çoğaltmamak, bu ülkelerle sömürü ilişkilerini ilerde de sürdürebilmek için Afrika'da bazı rötuşlar yapmaya, artık çık­ ınaza gi'rmiş diktatörlükleri yumuşatmaya çalışabilirler. Ancak, unutmamak gerekir ki Güney Afrika'daki diktatörlük de Rodezya 'daki de onların destekleriyle ayakta durmaktadır. Emperyalistler sürekli 1k111 oynuyorlar. Bir yandan, zenci halka da haklar verilmesinden yana görünürken, diğer yandan ırkçı diktatörlükleri açıkça veya el altından silahlandırmaya devam ederek, onlara madd~ destek sağlıyarak ayakta tutuyorlar. Bu nedenle, Afrika'daki son ırkçı diktatörlüklerin yıkılınası da emperyalistlerin yardımı ve ırkçıların bağışıyla değil, yerli halkın mücadelesi ve dünya ilerici ve devrimci güçlerinin desteğiyle olacaktır.

93


SO RU N 2 -

HELSiNKi KONFERANSI Tutanaklar ve Nihai Belge

25 TL

DAVRANIŞLARIMIZIN KÖKENi

et ew e

1-

.c om

ya y1 nla r1

30 TL

Dr. Serol Teber

3 - BUGÜNKÜ PORTEKiZDE SINIFLAR SAVAŞI Barbara Schilling 4 -

12.50 TL

işçi SlNlFI SENDiKALAR ve 15/ 16 HAZiRAN

Olaylar - Nedenleri - Davalar Belgeler - Anılar - Yorumlar Turgen Arınır - Sırrı Öztürk

50 TL

ww w. n

5 - iSVEÇ iSVEÇ DEDiKLERi Mahmut

8 TL

Baksı

SORUN YAYlNLARI PK 231 AKSARAY/İst.

TAN - KİT AB EVİ

İlericilerin, Yurtsever lerin, Sosyalistl erin

Hizmetin dedir ADRES :TAN KİTABEVİ

Güres Cad. SİİRT


om

DiliTIR

e. c

BLIGDEV

SECME LER • <CDimitır

te w

Blagoev, onun öğrenci ve izleyicileri olan bizlere, ve bütün zengin, mükemmel savaşçı yaşantı­ sıyla şunları sağlık verdi: Sürekli olarak ve kesinlikle ilke sahibi olalım; son nefesimize kadar işçi sınıfına ve onun tarihi görevine bağlı kalalım; Marksizme düşman olan bütün yalancı teorisyenlere karşı uzlaşmaz bir biçimde hareket edelim; kişisel olan her şeyimizi partinin çıkarlarına verelim; partinlıi savaşçı birliğini; disiplinini, paklığını ve onurunu gözbebeğimiz gibi koruyalım.ıı örneği

ww w.

ne

kendi

Georgi DİMİTROF

((Partimizin yönetimi başında seçkin Marksist, enternasyonalist Dimitır Blagoev-Dedo'nun bulunması, Partimiz için çok büyük bir şanstı ... Başta Dimitır Blagoev ve tüm yöneticileri ile Partimiz, Komünist Enternasyonal'in kurucularından biri oldu, Komünist Partisi adını aldı ve emekçileri geniş bir şekilde Bulgaristan'da sosyalist devrime doğru hazırlamaya yöneldi.» Todor JİVKOV 22,5 Lira

!temeli yayınlar

Fevzi' Çakmak Sok. ıo;4- Ankara P.K. ı02 Kızılay


ww w.

ne

te w

e. c

om

KEMAL SURKAY

Q;zgürlii lı-

yayı~

yolu

Sanlı

Han 105- 214· _ ANKARA

.Yenişehir

Ödemeli gönderııtr

.


ww te w

ne

w. e. c

om


ihniwrl路

~~'Y~!iik

yolu

ww

w.

ne

te w

e. c

om

aythyas谋 dergi

10 Lira


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.