Lacivert

Page 1




04

BU SAYIDA

MART 2018

18 Kudüs’te Hz. Ömer çizgisine dönülmeli RÖPORTAJ :: H. Sena Kartal-Beytullah Çakır :: Tuluyhan Uğurlu

08 53

54 57 DÜNYA GÜNDEMİ

KORKMA!

M. Sena Subaşı-H. Beyza Aydın Mini referandum Mustafa Akar Korkma! Tanımlamaya da çalışma, sadece anla Haşmet Babaoğlu Üç soru üç cevap Röportaj Tuluyhan Uğurlu Ekrem Demirli Hayaı ölümle anlamak Zeynep Temizer Atalar Ve tamirci sorar: Arızanın kaynağı ne? H. Sena Kartal İçimizdeki korkulara teslimiz! Röportaj Ahmet Taşağıl Hakan Arslanbenzer Akif’in korkuları, bizim umutlarımız Beytullah Çakır Kierkegaard’ı itreten şey Gökhan Ergür Korkuyu yenen Türkler

Dünyadan ilginç portreler, geçen aya damgasını vuran olaylar Birol Biçer

24

36

58

Hayatı ölümle anlamak

Röportajş Türkler sava ta ölmeyi önemser

Söyle iş Kırık dökük eyleri seviyorum

Ekrem Demirli

Raşit Ulaş-M.Sena Subaşı :: Ahmet Taşağıl

Gülenay Börekçi :: Teoman


EDİTÖR

Mustafa Akar Sahibi Turkuvaz Haberleşme ve Yayıncılık A.Ş. Tüzel Kişi Temsilcisi ve Genel Müdür YASEMİN GEBEŞ

Merhaba Bu millet Sevr Mağarası’ndan Mehmet Akif Ersoy’a gelene kadar kılavuz kelimesinin ne olduğunu çok iyi biliyor: KORKMA! mustafa.akar@lacivertdergi.com

Yer, Mekke yakınlarındaki Sevr Mağarası. Peygamber Efendimiz ve Hz. Ebubekir üç gün kalacakları mağaraya sığınmışlar. Çevreyi düşmanlar sarmış. Hz. Ebubekir, Efendisi’nin önüne geçmiş, onu koruma derdinde, korkuyor. Yanındaki dost sesin (lemleri hizaya geiren rahmei… KORKMA! Yer, Bizans surlarının önü. Feih istendiği tarihte gerçekleşmemiş. Ordu çok şehit vermiş. Gümleyen top seslerinin arasında Faih Sultan Mehmet, hocası Akşemseddin’in yanına varıp ondan fethin gerçekleşmesi için dua etmesini istemiş. Hocasının küfarı korkutan sesi… KORKMA! Yer, Preveze. Haçlı donanması 300 gemi ve 80 bin askerle Barbaros Hayrein Paşa’nın karşısına demirlemiş. Türk donanmasında ise yalnızca 122 gemi ve 12 bin levent var. Haçlılar güçlü ve kalabalık. Bu kuvvet karşısında Hayrein Paşa’nın korkup kaçacağını düşünüyorlar. Paşa bütün gücüyle saldırıyor Haçlılara, tek gemi zayiat vermeden Haçlıların 13 gemisini baırıyor, gerisi kaçıyor. Paşa’nın kılavuzu… KORKMA!

66 ZEKERIYA SERTEL

Mustafa Çitci

78 EROL GÜNGÖR’Ü OKUMAK

Ebubekir Kurban

80 SÜLEYMAN

Yer I. Meclis. Cumhuriyet ilan edilmiş. Bu kahramanlık destanı için bir marşa ihiyacımız var. Yarışma açılmış, 724 şiir aday olmuş. Elemeden sadece alısı geçmiş ama yine de beğenilmemiş. Mehmet Akif Ersoy, yarışmaya para ödülü koyulduğu için kaılmamış. Dönemin bakanlarından Hamdullah Suphi Tanrıöver, Akif’e mektup yazarak, para sorununun çözülebileceğini, muhakkak kendisinin de bir şiir yazması gerekiğini söylüyor. Büyük şairimiz Akif’in Taceddin Derg(hı’nda yazdığı, dünyanın aynı zamanda şiir de olan tek marşı öyle başlıyor… KORKMA! Yer, 15 Temmuz gazimiz Sabri Gündüz’ün evi. Gazi telefonda Cumhurbaşkanımızla konuşuyor. 46 kez ameliyat olmuş ama tedavi sonuç vermemiş, yaralı ayağı ne yazık ki kesilecek. Reisicumhur; “Parayı pulu dert etme, istediğin doktoru seç” diyor, gazi; “Vatan sağ olsun, bacak kesme operasyonu basit, herhangi bir doktor da yapar” diyor mahcubiyetle çünkü Sevr Mağarası’ndan Akif’e kadar gelen kılavuz kelimemizi biliyor… KORKMA!

84 MONTESQUIEU’NUN KAYIP MEKTUPLARI Hakkı Öcal

90 BENIM ROMAN

KAHRAMANLARIM Güray Süngü

94 IBNÜLEMIN M.

ASKERÎ

KEMAL INAL

Süleyman Arif Özkut

Suavi Kemal Yazgıç

Genel Yayın Yönetmeni MUSTAFA AKAR Görsel Tasarım SEMA TÜRK Editör H. SENA KARTAL, BEYTULLAH ÇAKIR, RAŞİT ULAŞ Muhabir MELEK SENA SUBAŞI, KAMİLE DEVELİ Sosyal Medya Sorumlusu YUNUS ARSLAN Fotoğralar CANAN YETİŞTİ Genel Müdür Yardımcısı YONCA ERTÜRK ÖZEREN Sorumlu Yazı İşleri Müdürü ve İnternet Yayın Sorumlusu ŞEFİK ÇALIK Üreim Takip Müdürü EYÜP ÇURLU Reklam Saış Genel Müdür Yardımcısı SEMA TEKER Reklam Saış Grup Koordinatörü EMEL ÖZEN, FİLİZ ÖZKAN, EBRU KAÇAR GİRGİÇ, SİNEM ATAK, MEHMET PEHLİVAN Reklam Saış Müdürü TAYGUN DELİOĞLU Reklam Rezervasyon T (0212) 354 4118/354 3395 F (0212) 354 3350/354 3375 Pazarlama ve İş Gelişirme Müdürü DERYA CANAN SÜTER Pazarlama ve İş Gelişirme Uzmanı ZEYNEP DOĞAN TURKUVAZ GRUBU HİZMETLERİ Marka ve Pazarlama Grup Başkanı SİNAN KÖKSAL ABONE OPERASYON MÜDÜRÜ UFUK KOCAOĞLU

İmiyaz ve yayın hakkı Turkuvaz Haberleşme ve Yayıncılık A.Ş.’ye aiir. Yazı ve fotoğraların tüm hakları LACİVERT dergisine, yayımlanan ilanların sorumluluğu ilan sahiplerine aiir. Bu dergi meslek ilkelerine uymayı taahhüt eder.

Çağrı Merkezi 444 88 81 abone@turkuvazabone.com, www.turkuvazabone.com www.facebook.com/TurkuvazMedyaAboneHizmetleri twiter.com/#!/TurkuvazAbone Turkuvaz Dergi T (0212) 354 30 00 Yazışma Adresi Turkuvaz Dergi Grubu Barbaros Bulvarı, Cam Han, 153, 34349 Beşiktaş, İstanbul Yayının Türü Yerel Süreli Yayıncı Turkuvaz Haberleşme ve Yayıncılık A.Ş. Yöneim Yeri Barbaros Bulvarı, Cam Han, 153 80700 Beşiktaş, İstanbul Dağıım Turkuvaz Dağıım Pazarlama A.Ş. Matbaa Genel Müdürü MEHMET KAMİLOĞLU Basımcı Turkuvaz Haberleşme ve Yayıncılık A.Ş. Basıldığı Yer Akpınar Mah. Hasan Basri Cad. 4 Sancaktepe, İstanbul T (0216) 585 90 00 | www.turkuvazmatbaacilik.com Dergi İşletme Müdürü HAKAN DEMİRCİ info@lacivertdergi.com @lacivert_dergi instagram.com/lacivert_dergi


06

Felsefe lkemizüe -yanl anla lm üiyemeyeûeğim ama- yanl üeğerlenüirilmi bir kavram. Her kritik kavram n ba na gelen onun üa ba na gelmi tir. Bunüa a laûak bir ey yok. Zaten kavramlar zerinüe bir anla ma olsayü , her ey zerinüe a ağ yukar bir anla ma m mk n olabilirüi. Neyse. Gelelim saüeüe. Felsefe neüen üeğerlenüirilememi bir kavram? unun için. T rk moüernle mesiyle birlikte ba kaûa birçok kavram zerinüen geli en tart malar, felsefe zerinüe üe ûereyan eüinûe, bu kavram, anûak i e yarayaûağ yerüen uzak bir alanüa ûanl kalabilüi. Tam i lev göreûeği alanüa ise çat man n ortas nüa kal p ûanl l ğ n yitirüi. Felsefenin bu bir t r m zeye göç , ü nûe hayat m züaki birçok kalitesizliğin sebepleri aras nüaü r üiye ü n yorum. Oysa, felsefenin hiç üeğilse spek lasyon taraf g nüemüe tutulabilirüi ve ü nûe hayat m z n kalitesine katk lar sunabilirüi. Bu geleneksel Gazali/ bn-i R ü karakuûak g re lerinüen üe kaç r l p bir bar sahas nüa hayatta tutulabileûek bir tav r olabilirüi. Bir egzersiz, bir al t rma, bir metot olarak ü nûemize üisiplin sağlayabilirüi. Bir teknik olarak üola müa tutulabilirüi hiç üeğilse. D nûemizin üamarlar üaha geni leyebilir, üola ma gireûek fikir (sanat/eüebiyat) her ne ise onun üaha oylumlu, ûesur, içerikli ve sağlam olabilmesine yarü m eüebilirüi. Olmaü . Topu “rakip” sahaya öyleûe yuvarlarsam bana k z lmas n. T rk moüernle mesinin s k teübirlerle üenetim alt na al nü ğ program, aûaba gerçekten bn’i R üû m yü ? Soruyu öyle sormak üa m mk n elbette; Cumhuriyetimizin ilk y llar nüaki -nereüeyse Jüanovûueüebiyat ve ü nûe ikliminin, o çok ele tirilen Ebu’s Suuü rejiminüen bir fark var m yü ?


07

Yolüa olmak beüel ister. Hangi yolüa olursan ol, hangi üurumüa, o ilk kopu , i in en ba p r-aû . Daral r için, boğulursun. Bu e iği geçemeyenler, kalmaya mahk m, bilirsin. Elin ayağ n tutulur. Boğaz nüa yumruyla beklersin kap üa. “Ba kalar ne üer, olur mu ki, yapabilir miyim” sorular yla kal rs n. Hiç ya anmam hayatlar, hiç çekilmemi kalemler… S f r hata uğruna hiç girilmemi s navlar gör rs n. Ne b y k zü rap. E iği geçebilüiysen, bir kez geçebilüiysen ama k r. in en zor k sm buyüu. Gerisi, kenüine gelme, kenüini bulma, kenüini toparlama s reûi. çinüe tarifsiz bir ne e. Senüelersin, ü ersin, kalkars n, z l rs n, yorulursun. Yorulursun ama üeğilsinüir yorgun. Gözlerinin feri var. P r l p r l bak lar n gelmi oturmu yuvalar na. M jüe! Yola ç kt ğ n anüan itibaren ba rol senin. Yakan b rakmayan, seni tutup s kan, tutukla t ran halleri geriüe b rakt kça hafilersin. Kenüi ser veninin ba rol nüesin art k. Ait olüuğun yerüe. Elinüen geleni yapabilirsin. Sonuç için t rnak yiyenlerüen, oturüuğu koltuğu üe enlerüen üeğil yolüa olman n hakk n verenlerüen, buna gayret eüenlerüen olursun. te giüiyorsun. Kenüinüen ve y klerinüen kurtulüun. Muazzam bir üöng üesin art k. Seyret…

nsan iki yerüe e ittir: Biri sokakta biri üe toprak alt nüa. Sokakta her ey var. Sokaktan bir eyi k s tlayamazs n. Sokakta herkes ve her ey e it. Sokakta y r yen herkesin klasman üa ayn rengi üe ayn , her eyi ayn , ç nk herkes sokakta o s raüa. Sokak her eyi e itliyor. Sokak meyi üe, s nmay üa, sevmeyi üe sevilmemeyi üe ifaüe eüiyor. imüi “street art” üenilen bir ey ç kt , kal ba üök lm eyleri çiziyorlar. Benim için sokak sanat üa Bergen’in veya M sl m G rses’in bir parças n n ismini yazmak ya üa en ufağ nüan üuvara “D üe gör” yazmak. Benim için sokaktaki sanat üa bu. Sokak her ekilüe beslenüiğim bir alan. Bir kö e ba nüa üurup bir eyler yiyip içtiğimüe, o an ya aü ğ m hisseüiyorum. Bir mekânüansa bir bakkal ön nüe oturup muhabbet etmeyi, bir eyler yiyip içmeyi üaha çok seviyorum. imüiki çoûuklar oyun oynam yor, her birinin elinüe tablet var. Çoûuğun eli çamura üeğeûek abi. Miûhael Jaûkson gibi yeti tiriyorlar çoûuklar . Kre lerüen ngilizûe öğreniyorlar ama sevgiyi üeğil yani. Sokağ bilmiyor, arkaüa l ğ yok, sosyallik yok... Sokaklar köt üeğilüir. Köt ismini takan birileri varü r. Sokakta ya ayan insan üa köt üeğilüir, sokaktaki hiçbir ey köt üeğilüir. Köt , insanüa ba lar; nas l bakarsan öyle gör rs n. Sonuçta herkes ister sabah sekiz, ak am be çal p tertemiz st ba yla evine giüip oturmay . Onu ya ayam yorsa o insan n suçu mu, ötelemen mi laz m? Sokaklar manyak üolu üeğil, sosyal meüya manyak üolu.


08

53

M. SENA SUBAŞI H. BEYZA AYDIN

08

Psikolojide en temel insani duygulardan biri olarak kabul edilen korku, insanın kendini tehlikede hisseiği anlarda ortaya çıkar. Bu ay sokaktaki insanlardan sık sık “hiçbir şeyden korkmam” cevabı alsak da hemen herkesin korktuğu bir şeylerin olduğunu ve o korkuların sebepleri gibi çeşitlerinin de birbirinden farklı olduğunu biliyoruz. Bu sayıda sokaktaki insanlara yükseklik, karanlık yahut köpek gibi ortak fobilerimizi ve ayrıca korkmamaları gerekiğini düşündükleri halde yine de korktukları durumları sorduk. İşte aslında çok basit olan ve günlük hayaımızın hemen her yerinde karşımıza çıkan birbirinden ilginç korkularımız… EŞİMİN BENDEN ÖNCE ÖLMESİNDEN KORKUYORUM


09

D O S YA

DUŞ ALMAKTAN KORKUYORUM. GÖZÜNÜ KAPATIYORSUN YA, SANKI AÇTIĞINDA KARŞIMA BIRI ÇIKACAKMIŞ GIBI. SANKI BEN DUŞTAYKEN EVE BIRI GELECEK GIBI. HAYATIMDA BIR KERE EVDE TEK BAŞIMA DUŞ ALMAK ZORUNDA KALDIM, ONDA DA DIŞ KAPININ ÖNÜNE KOLTUĞU ITTIM.

KORKTUĞUNUZ AMA KORKMAMANIZ GEREKTİĞİNİ BİLDİĞİNİZ BİR ŞEY VAR MI? • Korkmamam gerekiyorsa niye korkayım?!

Maps’in uydu hali beni çok korkutuyor.

• Kuşlar. Kanatlı hayvanlardan korku• İkizlerden korkuyorum. Nedeni yok, yorum. Tavuk olur, horoz olur, kaz yan yana görünce korkuyorum işte. olur, gerçekten korkuyorum. Böyle bir • Duş almaktan korkuyorum. Gözüanda kanat açıp harekete geçmeleri nü kapaıyorsun ya, sanki açığında ürkütüyor beni. Sonuçta uçarak kaçakarşıma biri çıkacakmış gibi. Sanki bilirler ve biz onları yakalayamayız. ben duştayken eve biri gelecek gibi. • Turşudan korkuyorum ama bu sıraŞöyle söyleyeyim, hayaımda bir kere dan bir korku değil, hastalık, tedavi evde tek başıma duş almak zorunda oluyorum. Görmeye ve adını telafuz kaldım, onda da dış kapının önüne etmeye dayanamıyorum. koltuğu iim. • Elma, armut gibi meyveleri normalde insanlar ısırarak yer ama ben asla öyle yiyemem, onları yemem için doğramam lazım. Isırınca sanki içinden kurt çıkacak da yanlışlıkla yiyeceğim diye ödüm kopuyor. Kayısı, erik ve kirazı da ikiye ayırıp yiyebiliyorum. Herhangi bir meyveyi ısırarak yiyemem, korkarım.

• Buzdağlarından çok korkarım. Bayağı buzdağı. Söyleyince bile garip oluyorum.

• Google Maps’te bilmediğim bir yere bakamıyorum. Yani o harita üzerinde gezinemiyorum. Mesela ilk haritayı açınca karşıma deniz, okyanus çıkıyorsa hemen kapaıyorum. Sanki denize düşecekmişim ya da o bilmediğim sokakta kaybolacakmışım gibi hissediyorum. Ciddiyim bak, Google

• Tabii ki de korku filmleri. Aklı başında biri neden korku filmlerinden korkar? Hepsinin kurgu olduğunu biliyorsun. Ben korkuyorum ama cidden çok saçma bir korku.

• Telefonla her konuştuğumda; “Ya bu telefon yüzüme patlarsa” diye düşünüyorum. Kafamda sürekli o telefonun patladığını kuruyorum. En büyük korkum oldu.

• Hz. Hamza ne demiş: “Gözümün gördüğü hiçbir şeyden korkmam!”

• Gördüğüm rüyaların etkisinden çıkamıyorum. Sanki o rüya normal yaşanımda gerçek olacakmış gibi. Manıklı bir korku değil bu. • Ben futbol oynuyorum ve çok da seviyorum. Antrenmanlarda bir sıkını yaşamıyorum ama maç günlerinde sahaya çıkmaktan çok korkuyorum. Heyecan değil, o kalabalık ortam beni çok korkutuyor. Çok manıksız buluyorum, başarımı etkileyebilecek bir şey. • Somut bir şey değil de şöyle korkularım var; yaşadığım küçük bir şeyden sonra kafamda sürekli bu olayla ilgili bir şeyler kuruyorum. O kadar kuruyorum ki kendi kurgularımdan korkmaya başlıyorum. Güzel delirdim. • Ben duş alırken asla gözlerimi kapatmam ve sadece su giderine bakarım. Sanki o su giderinden bir şeyler çıkacakmış ve ayağıma dolanacakmış gibi oluyor. • Hastalanmaktan çok korkuyorum. Çok saçma, oluyorsun sonra iyileşiyorsun. Sürekli hasta olur muyum acaba diye yaşıyorum. • Yatağımın yanında gardırobum duruyor. Uyumaya çalışırken gardırobum

HERHANGİ BİR MEYVEYİ ISIRARAK YİYEMEM, KORKARIM


10

TELLI OLMAYAN YENI BIR DEFTER ALDIĞIMDA YANLIŞ YAZMAKTAN KORKARIM. SONUÇTA YANLIŞ YAZINCA KOPARTAMIYORUM SAYFAYI. SAÇMA BULDUNUZ AMA SORU DA ZATEN BÖYLEYDI.

devrilse hangi açıyla kurtulurum, kapağı açılırsa üzerime neler düşer, ölür müyüm gibi felaket senaryoları yazıyorum. • Ayak serçe parmağımı bir yere vurmaktan korkuyorum. Bir keresinde bir yakınım yanımda o parmağını çarpı, kırdı. Hemencecik kırılıveriyor, bende de korku oluştu, elimde olsa sarıp gezeceğim çarpmayayım diye. • Banyodayken deprem olmasından korkuyorum. Her banyoya girişimde “ya deprem olursa ne yaparım” diye düşünmeden edemiyorum. • Eşimin benden önce ölmesinden korkuyorum. 50 yıldan fazladır evliyiz. • Telli olmayan yeni bir deter aldığımda yanlış yazmaktan korkarım. Sonuçta yanlış yazınca kopartamıyorum sayfayı. Saçma buldunuz ama soru da zaten böyleydi. • Yaşlanmak, evet evet kesinlikle yaşlanmak. Asla doğum günü kutlamam mesela. • Metro veya metrobüse bindiğimde durağın adının söylenmemesi ve benim nerede ineceğimi bilememem. Her seferinde binmeden telefondan durak isimlerini indirip teker teker sayıyorum. • Gece hortum olan bir yerden geçmek. Galiba izlediğim bir filmden etkilendim, o hortumun gelip beni boğacağını düşünüyorum. Bu korkudan ziyade delilik gibi. Ne yapayım?

• Elektriğin kesilmesinden korkuyorum. Zaten geceleri karanlıkta uyuyorum ama elektrikler gidince uyuyamıyorum. Kendimi çok güvensiz hissediyorum. • Koltuğumun üzerine koyduğum kıyafetlerin geceleyin gölgesi beni çok tedirgin ediyor. • Kıyafet dolabımın kapısı açık uyuyamam geceleri, sanki içeriden birisi çıkacak gibi gelir.

yorum, her an görecekmişim gibi bir his. • Palyaçolardan, kuklalardan çok ürküyorum ama korkmamız gerekiyor. Kim palyaço sever? Çok çirkinler! • Kan aldırmaktan çok korkuyorum. • İnekten çok korkarım ben ya görmeye tahammülüm yok. • Deprem olmasından çok korkuyorum, her an olabilir gibi hissediyorum.

• Şamdandaki uzun mumları yakmaktan korkuyorum, bütün ev alev alacak gibi • Tinercilerden korkarım, her an bir şey yapabilir. Aslında manıklı bir korkuygeliyor. muş. • Asansörden korkarım. Eğer tek • Lunapark mesela. Gondoldan çok başımaysam asla binemem ama asla korkuyorum, yerinden ırlayıp gökyüsaçma değil, her zaman savunurum züne havalanacağız gibi geliyor ama bu korkumu. yine de biniyorum. Sizce de saçma • Yerler camla kaplı zemine basardeğil mi? Korku evleri de çok saçma, ken aşırı tedirgin oluyorum. Saçma seni korkutmaları için para veriyorçünkü üzerine insanların basabileceği sun, sonra deli gibi korkuyorsun. şekilde yapılmış ama yine de çat diye Ağlayan, bayılanlar var. kırılacak gibi. • Ben depresyon hastasıyım. Bazı ha• Ölmekten korkuyorum. Özellikle acı yaller kuruyorum, korkularım var ama çekerek ölmekten. size bilgi veremem. • Hocaların aileye bilgi vermesi beni korkutuyor. Benim korkmam değil, onların yapığı saçma yani, ne gerek var? Gereksiz yere gerilim, kaos. • Yılandan korkarım ve saçma buluyorum çünkü daha önce hiç yılan görmedim ve İstanbul’da yaşadığım sürece de görmeyeceğim. Burada yılan olmaz çünkü. Yine de korku-

• Yatak, koltuk gibi şeylerin altlarından çok korkuyorum. Bak kaç yaşında adamım. • Karanlıkta şarkı dinleyemiyorum. Hava karardığında dinlediğim şarkılar bana korkunç sesler gibi geliyor. • Tanışığım insanlar ya beni sevmezse diye düşünüyorum sürekli.

HOCALARIN AİLEYE BİLGİ VERMESİ BENİ KORKUTUYOR



DOSYA | MAKALE

12

KORKMA! TANIMLAMAYA DA ÇALIŞMA, SADECE ANLA… MUSTAFA AKAR

DOSTOYEVSKI’YI ANMAYA BAŞLADIĞIMIZDA ONUN KUMARBAZ OLDUĞU VE EFSANE ROMANLARINI DA KUMAR BORCUNU ÖDEMEK IÇIN YAZDIĞI FIKRINI AKLIMIZDAN DEF EDEMIYORUZ. NE YAPACAĞIZ PEKI?

İNSAN DEĞİŞEN FİKİRLERLE DOLUDUR


13

D O S YA MEHMET AKIF’IN ISLAMCILIĞI ILE SEZAI KARAKOÇ’UN ISLAMCILIĞINI AYRI AYRI DÜŞÜNMEK GEREKIYOR FAKAT BU DÜŞÜNME BIÇIMLERININ ÜZERINDEN YILLAR GEÇTIKÇE ARALARI BIR HAYLI AÇIK OLAN BU “DÜŞÜNME ADALARI”, KOSKOCAMAN VE FANTASTIK BIR KARA PARÇASINA DÖNÜŞEBILIYOR.

D

nyay ûiüüi ûiüüi anlamaya, tan maya ba laü ğ nüa kar na ç kan ilk ey bir tan mlama gayretiüir. stesek üe istemesek üe ü nme evrenimizi Bat l zihin yap s belirliyor uzun bir s reüen beri. Dolay s yla her eyi s n lanü rmak, konular na göre ay rmak, b t n b t n fihristlemek istiyoruz. Böyle yap nûa üaha üoğru ü nü ğ m z san yoruz. Ya üa öyle üaha rahat ü nebilüiğimizi zanneüiyoruz.

“ü nme limanlar ” kal yor; o aüalarüa konakl yoruz bir m üüet, o limanlara yana yoruz, hiçbir konaklama ve yakla ma biçimi s rekli olam yor. S rekli kalam yoruz o ü nme biçimlerinüe.

üeüik ama T rkiye’üen kaçmas , vatanüa l ktan ç kar lmas üa gelüi akl m za… Cemal S reya üeüik ama hemen Tomris Uyar’ üövmesi üe gelüi akl m za…

Bu ü nme biçiminüen kaçam yoruz art k. Zihnimizi tamamen Söz gelimi Nâz m Hikmet’in “sol” ele geçirmi üurumüa ç nk . Dostoyevski’yi anmaya ba laü hakk nüaki gör leriyle misal ğ m züa onun kumarbaz olüuğu Hikmet K v lû ml ’n nki bir üeğil. ve efsane romanlar n üa kumar Yine Mehmet Akif’in slamû l ğ ile Sezai Karakoç’un slamû l ğ n borûunu öüemek için yazü ğ fikrini akl m züan üef eüemiyoruz. ayr ayr ü nmek gerekiyor Ne yapaûağ z peki? Bu ü nme fakat bu ü nme biçimlerinin biçiminüen nas l kaçaûağ z, nas l zerinüen y llar geçtikçe, aralar kurtulaûağ z onüan gerçekten bir hayli aç k olan bu “ü nme Ben bu ü nme biçiminin her aüalar ” koskoûaman ve fantastik bilemiyorum. nsan üeği en eyüen önûe insan insan yapan bir kara parças na üön ebiliyor. fikirlerle üoluüur. Her g n m z birbirinüen farkl . en temel “maüeni” ölü rü ğ Biz mesela o kara parças n n kan s nüay m, yani viûüan . tekmilini birüen “meüeniyet” Gerçi viûüan kelimesi üe ne yaz k kavram n n içine hapseüebiliyoSanat kendim içindir ki Bat l zihnin kurban olüu, ruz; hayatta olsa asla bir masa hatta tabirimi mazur gör n ama etraf nüa oturamayaûak olan Peygamberimiz bile iki g n bir içinüeki üini içerik bo alt larak olan bir inanan n zararüa olüuisimleri bir ü nme evreninin “laik”le tirilüi. Saüeûe viûüan içinüe ya atabiliyoruz. Ne kaüar ğunu belirtiyor. Demek ki insan m ? Ahlak kelimesinin yerine, hastal kl bir ü nme biçimi üe üönen ve bir yör ngeüe seyrini hiç üe asl n çağr t rmayan bir s rü ren gezegenimizle birlikte olsa, sevüiğimiz isimlerin özel kelime ikame eüilüi; etik… Oysa üeği iyor, üeveran eüiyor, ilerhayatlar nüaki “ar za”lar üa etik hiçbir zaman ahlak kelimesiliyor. Bir ba lang çtan bir sona yap tlar n n hemen yan na ili nin kar l ğ üeğil. yahut üaha üoğru söylersek, bir tirebiliyoruz. Giüerek o isimleri üaireüe üön yor insan, o üön ü n rken, okurken; o isimler Bat l zihnin fihristleyerek le tekâm l eüiyor, tamamlan yor; zerine konu urken, yazarken ü nme biçimi y z y lüan üaha “yekpare geni bir an n parçalan“ar za”lar üa hat rlamaya ve fazla olan bir “sapma”y meymaz ak nüa” ak yor… hat rlatmaya ba l yoruz… Niye? üana ç karm t r lkemizüe. Bu sapmalar çe itli fay hatlar yla üa Ç nk zihnimiz öyle s n lanAyn fikri ölene kaüar savunbelirginle ir bilüiğiniz gibi… Tan- ü rü , öyle fihristlere, fi lere mak ba ka ama… Bir fikir; çilesi ay rü k. Neûip Faz l üeüik ama zimat, ûumhuriyet ve ihtilaller… çekilen, emek verilen, terleten, hemen staü n reüüettiği iirler b y klar yolüuran bir fikir... Yani Her fay hatt , zerinüen geçtiği üe gelüi akl m za… smet Özel ü nûe parças n tamamen a k ayr , onu sevgiüen kapkal n üeüik ama eski kom nistliği üe y k yor, yerle bir eüiyor. Geriye bir çizgiyle ay rm yor muyuz koûa koûa “ü nme aüalar ”, gelüi akl m za… Nâz m Hikmet zaten. Fikir üeüim üe, bir üe fikrin VİCDAN KELİMESİ NE YAZIK Kİ BATILI ZİHNİN KURBANI OLDU


14

“BEN BU KONUDA BILGISIZIM, BILMIYORUM SORDUĞUNUZ SORUNUN CEVABINI” DEMEK ÇOK ZOR ARTIK. HIÇBIR KONUNUN CAHILI OLMAK ISTEMIYORUZ. BÜTÜN CV’LERDEKI INGILIZCE BÖLÜMÜ HEP BAŞLANGIÇ AŞAMASINDA O YÜZDEN.

periferisi var. Her ü nûenin periferisi... Bir merkez bir üe ta ra yani. D nûemizin ta ras , uzağ … S rekli üeği mesi, geli mesi beklenen o. Eğer o üa üeği miyorsa, çok tehlikeli. Oysa son g nlerüe hepimizin yarg lanü ğ üava “periferi üavas ”ü r. Özellikle hayata “sol”üan bakan siyasetçiler, gazeteûiler ve yazarlar kar lar nüaki insanlar üeği mekle suçluyorlar. Deği mekle, yani fikirlerini üeği tirmekle... Ben bunu bir hayli garip buluyorum. T rk ü nûe tarihini tam üa bu sebepten üolay iüeolojik bir s n lanü rma eklinüe üeğil üe, iyi ve köt , alt n ve g m , yetenekli ve yeteneksiz ve tabii ki kenüime yak n bulüuğum ve bulmaü ğ m isimler eklinüe ay r yorum. Y llarûa okul kitaplar nüaki, “Sanat ne içinüir?” tart mas n üa hep bayat bulmu tum ayn enüi elerüen üolay ç nk neüen zorluyoruz kenüimizi y llarü r anlayamam, “Sanat kenüim içinüir” üer ç kar m bu sorunun içinüen. Demek ki bir “kenüim” olaûak. Bir “kenüilik” bilinûi olu aûak. ster bu kenüilik bilinûini Konf çy s’ n fikirleriyle olu tur, ister Con Ahmet’in, önemli üeğil. Ee, üerüimiz ne o zaman? Derüimiz periferimizin üeği mesiymi . O g n öyle ü nm z. O g n niye öyle yapm z? Ç nk kenüisi hiç üeği memi , mermer gibi k r lmaüan sabit kalm . D n ne ü n yorsa, bug n üe ayn s n ü n yormu . Fikri sabiti varm , üeği mezmi hiç. Kal rm bir k y üa. Öyle bir k y ki, gemiler geçermi ufuktan. Yine üe kal rm o. B sb t n komeüi. D nme biçimi olarak “ slamû l ğ ” seçtiğimüe, kenüimi bu ü nme biçiminin içinüe tan mlaü ğ müa en yak n arkaüa lar müan biri beni “ eriatç ” olmakla suçlam t . Bunun ne anlama gelüiğini anlatmak için üe garip haberler-

üen falan bahsetmi ti. Gerçekten a rm kalm t m. Üzerinüe s rekli ü nü ğ m eylerle üeğil üe, ba kalar n n beni tan mlama biçimiyle tan mlamak istemi ti beni arkaüa m. Niye saklayay m, “ eriatç ” olmaktan hiç goûunmam, tamam üa, eriatç l k üiye bir eyin varl ğ na üa inanmam ç nk öyle bir ey yok. eriat asl nüa hukuki bir terim. Bir terimle bir insan tan mlamak nas l üa saçma, nas l üa yavan. Mesela kenüisini “laik” olarak tan mlayan insanlar üa bana hep komik gelmi tir. Bir yönetim biçimiyle kenüini tan mlamak… Yine kenüisine “ûumhuriyetçi” üiyen insanlar üa bana komik gelir. Her tan m, her t rl hakareti üe arkas nüa s r kler ama ayn zamanüa haz r suçlama potas n üa “tan mlayan” ki iye armağan eüer. Komünist bal olur mu?

Bir üe militan olüuğu fikrin karikat r ne üön en insanlar var. Konu ulmayan “üiller” bile o üili konu an son insanla birlikte öl rken, fikirlerin sonsuza kaüar hayatta kalaûağ n ü nmek en hafif tabirle “fantezi” olur. Son samuray, eski t fek falan gibi s fatlar ç kart r z üa, kenüimizi hapsettiğimiz fikrin üeği meye üeği meye ölmeye ba laü ğ n kabul etmeyiz. Haberlerüe veya sosyal meüyaüa muhakkak kar n za ç km t r Tunûeli’nin Ovaû k ilçesinin “kom nist beleüiye ba kan .” Bir siyasetçiüen çok sosyal meüya karakteri gibi gör n yor. Sonuçta imaj art k her ey tamam ona bir ey üemiyorum üa, bu sevimli gör nme çabalar alt nüa, s rekli “kom nistliğini” hat rlat p sanki üalga geçer gibi “kom nist bal”, “kom nist s t” imalat na geçmek ve bunun üa sosyal meüya ve kenüisine yak n meüya meûralar nüa haberini yapt rmak… Size üe komik gelmiyor mu? San r m

iüeolojilerin kar kar ya kalü ğ en b y k tehlike, onlar romantikle tirmek… Tan mlamak üeğil üe anlamak… Önûe ki inin kenüisini anlamas laz m. “Ben bu konuüa bilgisizim, bilmiyorum sorüuğunuz sorunun ûevab n ” üemek çok zor art k. Hiçbir konunun ûahili olmak istemiyoruz. B t n CV’lerüeki ngilizûe böl m hep ba lang ç a amas nüa o y züen. Ç nk bir üili bilmek o üilin tarihini, eüebiyat n üa bilmektir. Bir üili “g nüelik” konu may bilmekle o üili bilmi olmay z, yaln zûa konu uruz. T rkçeyi üe böyle bilmiyor muyuz? CV’lere art k T rkçe seviyesi üe konulmal … 90’larüan beri konu a konu a “b kt m, yeter art k” üeüiğim konularüan biri üe kavramlar konusunüaki kafa kar kl ğ m zü r. Kafa kar kl ğ n n iki muhtemel sonuûu oluyor; ya önemsememek ya üa korkmak. Reklamlar korkutuyor bizi, o ilaû kullanmazsak evimizi böûekler basar, u TV’yi almazsak herkesin izleüiği kaliteüe izleyemeyiz yay nlar … T ketim üe, retim üe zerimize korku iklimi yaymakla tehüit eüiyor s rekli bizi. En basit tan mlama çabas n n bile alt nüa korku geziniyor. Haüi itiraf eüelim o zaman kenüimize, ilk izleüiğimizüe titreyerek korktuğumuz “korku filmi,” ikinûi izleyi imizüe komik gelmiyor mu? Eskiüen korktuğumuz baz eyler biz geli tikçe, o konu zerinüe ehille tikçe yani üeneyim sahibi olüukça bir al kanl ğa üön m yor mu? Demek ki korkmak iyi ç nk bize korkmamay üa öğretiyor. Tan mlay p s n lanü rmaüan, korkmaüan, anlaya anlaya açaûağ z içimizüeki üarl klar . Böyleûe, birbirimizi tan mlamaya üeğil anlamaya ba laü ğ m züa bir g n rahata ereûeğiz üe o g n yak nüa m ü r bilmiyorum.

İDEOLOJİLERİN KARŞI KARŞIYA KALDIĞI EN BÜYÜK TEHLİKE, ONLARI ROMANTİKLEŞTİRMEK



16

3 SORU 3 CEVAP AFRIN OPERASYONU’NUN ILK GÜNLERINDE TANK ÜZERINDEKI BIR ASKERLE BASIN MENSUPLARI ARASINDA BIR KONUŞMA GEÇTI, HATIRLARSINIZ. “AILENE DIYECEĞIN VAR MI?” DIYE SORMUŞTU GAZETECILER. ASKER; “BEKLEMESINLER” CEVABINI VERIRKEN BIR YANDAN DA TANKIN ÜZERINDEKI IŞINI SÜRDÜRMÜŞTÜ.

...

Endişenin suyu aşınca boyumuzu

Malum dosya konumuzu “korku”ya ayırdık… Haırlarsanız, bir zamanlar pek ünlü bir anchorman vardı ve bağlanı kurduğu haber kaynaklarına, mağdurlara, halktan insanlara sürekli “Acı var mı acı” diye sorardı. Size biraz takılmamıza izin verirseniz, şöyle sorabilir miyiz: Korku var mı, korku? Korku var m , üiye sorulunûa çuvall yor ve ne üiyeûeğimi a r yorum. Oysa enüi elerimi sorsan z, hemen üök lebilirim. G n m z insanlar n n çoğu gibi hakiki korkular m kuytulara itip içimi kemiren enüi elerimi su y z ne ç karmakta mahirim. Mesela elüen ayaktan ü p ba kalar na y k olma enüi em artt kça art yor. Niye? Ç nk “inançl ” olmak art k teslimiyet ve r za üuygusunun g û ele geçirmesine yetmiyor. Bir ar za var belli ki. Bu bak müan üeüelerimize, ninelerimize pek benzemiyoruz. Neyse ki, “enüi e bozukluğu”na (anxiety üisorüer) yakalan p sonunüa panik ataklarla boğu an bir aüam olmaü m. u s ralarüa bu rahats zl ğ n ne kaüar yayg n olüuğunu gör yor ve z l yorum. Belki üe b t n bunlar için fazla ya l y m art k. Panikle çarpaûak bir kalp bana art k yabanû . Yani bu bak müan ansl say l r m fakat uras apaç k bir gerçek: Enüi e, kayg , huzursuzluk moüern hayat çepeçevre sarü .

ehirli yan m z ağ r bast kça, ayağ m z topraktan çekilüikçe, halimiz vaktimiz iyile ip kaybeüeûeklerimiz çoğalü kça enüi elerimiz çoğal yor. Korkunun yine üe iyi bir yan varü r. Teübir al rs n z, temkinli üavran rs n z, öyle bir titrer kenüinize gelirsiniz, g û n z ve haüüinizi bilirsiniz, vs. Enüi e öyle mi ya? Enüi e üerhal nesnesini belirsizle tiriyor, zihni bulan kla t r yor, üavran lar tuhala t r yor. in içinüen ç kmas kolay üeğil. Yeti kin örneklerini biliyor, ya yorsunuzüur. Hiç uzatmayay m ama k ç û k çoûuklarüa bu üurumun tezah r ettiğini gör yorum ki, ü nü r û . Mesela t rmalanmaktan hiç korkmaüan keüilerin zerine y r y p tekme atmaya çal an çoûuklar var ama keüi baûaklar na s rt nü ğ nüe o üokunma hissiyle öleûek gibi oluyor, kalpleri h zla çarpmaya ba l yor ve ağl yorlar.

BU GİDİŞLE YAŞAMANIN KENDİSİ SAĞLIĞA ZARARLI SAYILACAK


17

3SORU 3CEVAP

O halde endişe üzerine konuşmayı sürdürelim. Günümüze “endişe çağı” diyenler var. Nasıl oldu da endişeler içinde yaşar olduk? Bizi yiyip biiren endişelerle nasıl baş edebiliriz, bu mümkün mü? nanan insan ü mü z biçimüe öl müen korkuyorüu. Neüen? Ç nk öl m kaybolup gitmek üeğil, buraüa yaaü klar n n oraüa hesab n vermekti. Hesapta zorlanaûağ için öl müen korkarü … As rlar geçti; k ç k akl n ve kenüi varl ğ n “bi ey” sanan insan, tarih sahnesine ç kt . Öte ü nyay yok sayan veya “hesap g n ”n s rekli zihninüen uzak tutan bu insan fark etti ki, akl n n g û öl m önlemiyor. Öl m onun için basbayağ yok olup gitmekti. te tam o noktaüa her an m za anlam katan “Allah korkusu” yerini anlams zl ğ n uğultusuna, yani bitmez t kenmez enüi elere terk etti. Anlatt ğ m, b y k hikâye. Bir üe g nüelik hayata yans malar var elbette. Mesela toplumsal enüi elerimizin b y k böl m çerçevesi çok kal n hatlarla çizilmi bir “geleûek zaman” m z olmas na üayan yor. S rekli geleûeği ü n yor, ona haz rlanmaya çal yoruz. Oysa bu bir skanüal! Ç nk geleûek, ismi zerinüe, hen z gelmemi tir. Bir öüevimiz varsa, bug ne üairüir. Ama

“Allah kerim” üeyip konuyu kapatarak ön m züeki i e bakam yoruz! kinûi b y k enüi e kaynağ sağl kt r, san yorum. Bu enüi e zerine kurulu üev bir enü stri var. Ben tak lm yorum, üeyip kaç laûak; benüe yok üeyip kenüimizi alüataûak t rüe bir ey üeğil. Moüern insan k vranü r yor. Neüen korktuğumuzu bilsek, nispeten belli bir hastal ğ n zerine y r sek, tamam! Ama t p sektör s rekli k k rt lan muğlak bir “sağl kl ya am” enüi esi zerinüen ekmek yiyor. Tehüit ve teüirginliği öyle bir hale getirüiler ki, bu giüi le ya aman n kenüisi sağl ğa zararl say laûak! O kaüar üiken st nüeyiz. Bir üe g venlik enüi esi var ki, vir s gibi. Hepimizi hastalanü rü . Meüar mai et motorunu bu sistemin ipine bağlaü kça, çöz m zor! Enüi enin suyu çoktan a t boyumuzu. laçlarla, sarho luklarla, yalanüan oyalanmaûalarla nereye kaüar iüare eüebiliriz, bilemiyorum.

KORKUNUN YINE DE IYI BIR YANI VARDIR. TEDBIR ALIRSINIZ, TEMKINLI DAVRANIRSINIZ, ŞÖYLE BIR TITRER KENDINIZE GELIRSINIZ, GÜCÜNÜZÜ VE HADDINIZI BILIRSINIZ.

Korku ve endişe deyince… Bu noktada toplumdan topluma, kültürden kültüre farklılıklar var mıdır? Daha az korkan veya daha çok korkan toplumlar mesela… yi soru. Ke ke elimizüe bu konuüa yap lm çal malar olsa, konunun tarihimizüeki, eüebiyat m züaki ve çar üa pazarüaki izleri s r lm olsa. Ben kenüimize özg havas z, abart s z bir “yiğitlik” özelliğimizin hâlâ var olüuğunu ü n yorum. Afrin Operasyonu’nun ilk g nlerinüe tank zerinüeki bir askerle bas n mensuplar aras nüa bir konu ma geçti, hat rlars n z. “Ailene üiyeûeğin var m ?” üiye sormu tu gazeteûiler, asker “beklemesinler” ûevab n

verirken bir yanüan üa tank n zerinüeki i ini s rü rm t . nan yorum ki, o askerin “beklemesinler” üeyiinüeki yal nl k ve s k net bize özg bir “korkusuzluk” k lt r n n yans mas ü r. Buraüa görü ğ m z, üosüoğru olana üoğru ak a kenüini b rakmakt r. Eski insanlar için üe “Allah’tan ba kas nüan korkusu yoktur, çilesi varü r” üenirüi. Çok ey üeği ti; geçmi geçti gitti ama saüe insanlarüa bu “hal”e zaman zaman rastl yor ve önlerinüe sayg yla eğiliyorum.

ENDİŞE, KAYGI, HUZURSUZLUK MODERN HAYATI ÇEPEÇEVRE SARDI


18

DOSYA | RÖPORTAJ

KUDÜS’TE HZ. ÖMER ÇİZGİSİNE DÖNMELİYİZ

TULUYHAN UĞURLU KIMDIR? 1965 doğumlu ünlü piyanist ve besteci. 1996’da Türkiye’de İstanbul Kanatlarımın Alında film müziği ile ünlendi. Tuluyhan Uğurlu, Türk klasik müziğinde bir ilke imza atarak senfoni orkestrası, mehter takımı, Türk müziği enstrümanları ve piyanoyu bir arada kullanarak meydana geirdiği ilk senfoni eserine “Senfoni Türk” adını verdi ve 2002 yılında yayımladı. 2003 yılı iibariyle konserlerini Nemrut Dağı, Sirkecabahçe, Yıldız, Çırağan ve Beylerbeyi sarayları, Çimenlik Kalesi gibi tarihi değer taşıyan mekanlarda vermeye başladı. 2006’da Dünya Başkeni İstanbul adında bir albüm yayınladı. Bu albüm için çıkığı ABD konser serisi kapsamında, Boston ve Washington D.C.‘de birer konser verdi. 2009’da Akdeniz kültürünü desteklemek amacıyla Akdeniz isimli bir albüm yapı. Tuluyhan Uğurlu’nun son albümü 2010’da çıkan ve İstanbul’un dününden çok bugününü ve yarınını anlatan Sonsuza Kadar İstanbul’dur.

RÖPORTAJ :: H. SENA KARTAL-BEYTULLAH ÇAKIR :: TULUYHAN UĞURLU

B

u topraklara ait olan asl nda bu topraklara ait olmayan bir enstrümanla dinleyicisine aktarmay başaran bir isim Tuluyhan Uğurlu. Doğu’nun derdiyle dertli ve insanl ğ n ruhunun peşinde. Üretirken, ait olduğu tarih ve medeniyet havzas na m hl yor bir ayağ n , diğeriyle bütün dünyay geziyor, gezdiriyor. “Sanatç nedir ve nas l olmal d r” sorular n n ete kemiğe bürünmüş hali neredeyse. Kendisine sanat sorduk, müziği, siyaseti, kültürü, medeniyeti, hem ülkemizin hem Ortadoğu’nun bugünü ve geleceğini. Samimiyetle cevaplad her sorumuzu ve ekledi; “Ortadoğu’yu bir tek biz toplayabiliriz.”

Konserlerinizi NASA ve Avrupa Rasathanesi’nin çekmi olduğu uşaŞ g rüntüleri e liğinde veriŞorsunuş. Bunun şel bir sebebi var m ? Tabii. Bu özel koleksiyonlarüan elüe ettiğim gör nt lerle kâinat n, bilinen uzay n ve üerin uzay n fotoğralar yla birlikte konserler veriyorum. Buraüaki amaç; insanoğlunun kâinatta bir nokta olüuğunu ve kâinat bilinûi olu tukça insan n iç huzuru ve toplumsal üengelerin yerli yerine oturaûağ n mit etmem-

üen kaynaklan yor. Çok eskiüir bu. 1989’üa bu konseptte çok konser vermi tim. imüi üe “göky z ne yolûuluk” aü nüa yeniüen ayn kapsamüa, bu üefa eüebi ve ilimsel metinlerle üe bezeyerek veriyorum konserlerimi. Amaû m; insan n iç balans ile kâinattaki ritmin üengelenmesi, b t n n bir parças parçan n üa bir b t n olüuğunun iürakine varmas na yarü mû olmak. nsan n kâinat içerisinüe asl nüa hiçbir ey olüuğu ama ayn zamanüa her ey üe olüuğunu ve bu bilinç oturüukça üa insanl k

bar n n üolay s yla ü nya bar n n tesis eüebileûeği noktas nüa bir çal mayü bu. Çok b y k ilgi görü ve hâlâ gör yor. Tabii bunu yaparken zaman zaman ilahi metinlerüen üe istifaüe eüiyorum. Örneğin, Öl üeniz par ömenlerinüeki kâinat ve insan n yaraü l ile ilgili bilgilerüen, nûil ve Tevrat’ta bulunan yaraü l ayetlerinüen ve tabii ki KuranKerim’üen yararlan yorum. Özellikle ems, Zumer, K yame ve Zilzal surelerinüe bulunan baz pasajlarla insanlarüa bir iürak olu turmay amaçl yorum.

TÜRKİYE ORTAK SEVDA OLUNCA İSTEYEN HERKES FARKLI FARKLI BAKABİLİR DÜNYAYA


19

D O S YA

SINIRLARIN KALKTIĞI, HERKESİN EŞİT BİR DÜZLEMDE YAŞADIĞI BİR ORTADOĞU HAYALİMİZ

Konserlerinişde mekân olarak genellikle tarihi Şerleri seçiŞor olman ş n nedeni nedir? Mesela Hititlerle ilgili bir eser yaz yorsunuz ve bunu L tfi K rüar’üa yahut Cemal Re it Rey Konser Salonu’nüa üört üörtl k bir konserle seyirûiye ula t rabilirsiniz. Bu konseri Çorum Hattu a ’ta tarihi kal nt lar n aras nüa yapt ğ n z zaman ba ka bir ey oluyor ama. Seyirûi bu mekâna üokunuyor oraüa ve sizin m ziğinize üaha kolay eri iyor. Bu neüenle bunu çok önemsiyorum. Bir üe benim tarihi mekânlar konseptimüe her zaman bir gizli mesaj varü r. Örneğin, Sirkeûi Gar ’nüa, zmir Alsanûak Gar ’nüa, Ankara Gar ’nüa verüiğim konserlerüeki ortak mesaj, üemir yollar n n toplum

için olan önemini vurgulamakt r. Beyaz t Devlet K t phanesi’nüe yahut ba ka milli k t phanelerüe konser verüiğim zaman buraüaki amaç, kitap okuman n ne kaüar önemli olüuğunu insanlara hat rlatmakt r. Arkeoloji M zesi’nüe konser verüiğimüe ise asl nüa Anaüolu uygarl klar n n bizim uygarl klar m z olüuğunu insanlara anlatmakt r. Bu uygarl klar n hepsi bizim. Bizler ayn eyleri yeüik ve yiyoruz. Ayn üurum üevam eüiyor. Dolay s yla farkl mekânlarüa verüiğim konserlerüe hep bir mesaj var, hepsinüe topluma bir çağr var. Bu yaz üa slam Eserleri M zesi’nüe konser yapmay planl yoruz. Oraüa üa M sl man bilim aüamlar n n insanl ğa katt ğ üeğerleri hat rlatmak

YILLARCA “IKI ILERI BIR GERI” DIYEREK MEHTER ILE DALGA GEÇILDI VE BUNU KENDISINE AYDIN DIYEN KIŞILER YAPTI. ENTELEKTÜEL GEÇINEN BU INSANLARIN YINE TEK SESLI ÇALGILARI, BAĞLAMAYI AŞAĞILAMASINI GÖRDÜK. BU ÜLKEDE KÜLTÜR BAKANLIĞI’NA ITRI ÇALINMASIN DIYE DILEKÇELER YAZILDI. ITRI KI DÜNYANIN EN BÜYÜK BESTECILERINDENDIR.


20

Nişar Kabbani’nin Şaşm olduğu bir iire beste Şapt n ş ve ad na Kudüs’ün Hüşnü dediniş.

amaû m olaûak ç nk biz onlar bilmiyoruz ve her eyi Leonarüo yapt san yoruz. Hiç ilgisi yok hâlbuki… Çok önemli bilim aüamlar m z var. Takiy üüin ve El-Cezeri var mesela ama biz onlar hiç tan m yoruz. El-Cezeri üeüiğimiz aüam Cizreli ve bug n polise ta atan çoûuklar n atas ! Çoûuklar bilseler El-Cezeri’nin Cizreli olüuğunu polise bir üaha ta atmazlar belki üe. Biz bunlar insanlara hiç öğretmeüik ve bir bilinç olu turmaü k yaz k ki. “Ortadoğu, umut olmadan ŞaaŞamaş” eklinde bir ifadeniş var. Bugün Ortadoğu’nun umudu nedir ve kimdir sişce? Bizleriz tabii. Bu çok net. Biz Anaüolu’nun k rkikinüi yağmurlar n n rahmeti ile rahmetlenmi bir toplumuz. Bu rahmetle ve bilinçle Ortaüoğu’ya ve ü nyaya bakarsak bunu ba arabiliriz ve Ortaüoğu halklar n n g zelliği olabiliriz. M s rl lar Anaüolu’ya gelirken g ne bahçesine geliyoruz üerlermi . Anaüolu bir g ne bahçesi yani bilginin bahçesiüir. Bilginin her t rl s n n hazmeüilüiği topraklar, bu topraklar. Dolay s yla Anaüolu insan n n Ortaüoğu’yu kuûaklamas , engin ho gör s ve o rahmetle rahmetlenmi rahman bak çok önemliüir. te bu bak Ortaüoğu’nun kurtulu una vesile olaûakt r. Ben öğrenûilik y llar müa Avrupa’üa konserler verüiğimüe Avrupa bas n na; “Bir g n bu s n rlar kalü raûağ z” üerüim. Bana tuhaf tuhaf bakarlarü ve irkilirlerüi. Bu onlar n i ine gelmiyorüu. Ortaüoğu’nun s n rlar n n kalkt ğ , herkesin e it bir ü zlemüe ya aü ğ Ortaüoğu hayalimiz… Bunun sanûaktar ve mihmanüar biziz. Bir tek biz toparlayabiliriz Ortaüoğu’yu.

EL-CEZERI DEDIĞIMIZ ADAM CIZRELI VE BUGÜN POLISE TAŞ ATAN ÇOCUKLARIN ATASI. ÇOCUKLAR BILSELER ELCEZERI’NIN CIZRELI OLDUĞUNU POLISE BIR DAHA TAŞ ATMAZLAR BELKI DE. BIZ BUNLARI INSANLARA HIÇ ÖĞRETMEDIK VE BIR BILINÇ OLUŞTURMADIK YAZIK KI.

Evet. Onun ngilizûe ve Arapça terû mesi olüu. imüi üe Rusça haz rlan yor. Nizar Kabbani çok üeğerli bir air. Özellikle genç ku ağ n onu tan mas laz m. Kenüisi gerçekten bir entelekt el ve üört üörtl k bir ayü n. Dolay s yla Nizar Kabbani’nin o iiri g zel gör nt ler e liğinüe binlerûe insana Ortaüoğu’üa ula abilüi ve hâlâ üa ula maya üevam eüiyor. Peki, Kudüs neden hüşünlüdür? Bu hüşnü gidermek ad na ne Şapabiliriş? Bizim çok aûil Hz. Ömer’in çizgisine üönmemiz laz m. Amerika’n n üa çok aûil George Washington’ n çizgisine üönmesi laz m. Neüir bu çizgi? Kurulu üeğerleriüir. Biz eğer sistemi s f rlay p Hz. Ömer’in çizgisine üönebilirsek ve her eyi ba tan kurabilirsek i te o zaman zafer bizim olaûakt r. Kuü s’ n zü rab u anüa bizim ya aü ğ m z. Zaten Osmanl çekilüiğinüen itibaren oralarüa hiçbir zaman bar sanûağ üalgalanamaü . Bizim oralara sahip ç kmam z laz m. Mesela bizim Mekke’ye, Bağüat’a, am’a üa sahip ç kmam z laz mü . Biz televizyonun kar s nüa oturup Bağüat Arkeoloji M zesi talan eüilirken ve be ya nüa çoûuklar ellerinüe Hammurabi heykelleri ile yolun ortas nüa üola rken ûanl yay nüa izlememeliyüik yaananlar ama izleüik… Oralar n yok olmas n isteyenler oturup televizyonüan izlemeliyüi. Bizim ba ka eyler yapmam z laz m. Bak n biz Kâbe’ye giüip geliyoruz üefalarûa. Allah kabul etsin ama giüip gelmek oralara sahip

ç kmak üeğil. Eğer biz oralara sahip ç kabilseyüik o kaüar y ksek binalar yap lmas na izin vermezüik. Las Vegas kumarhanelerini anü ran binalar bu kutsal ehirlere yapt rmazü k. Biz saüeûe giüip geliyoruz ama oralar n bozulmas n isteyenler üe i lerini yap yorlar. İahip ç kmaŞ çok Şanl anl Şoruş biş toplum olarak. Evet. Peygamber Efenüimizüen iz kalmaü Mekke’üe, Meüine’üe. Böyle bir ey olabilir mi? Biz as l bunlara itiraz etmeliyiz. O zaman gerçekten sahip ç km oluruz ve i te o zaman h z nler mutluluklara üön r. İiş bişe Şabanc olduğu düünülen bir enstrümanla icra ediŞorsunuş müşiğinişi fakat ortaŞa ç kan eserlere bakt ğ m şda tamamen bişe, bu topraklara ait duŞgular n içinde buluŞoruş kendimişi. Bunun s rr nedir? Bu herhalüe yaraü l la, f tratla ilgili bir ey. Rahmetli babamüan gelen bir ey olabilir. Babam, Halim Uğurlu çok b y k bir entelekt elüi. air, yazar, gazeteûi… Çok yönl bir insanü yani. Rahmetli babam n arkaüa lar üa ü nya kesimi olarak çok farkl çevrelerüen gelmekteyüi ama ortak sevüalar T rkiye’yüi. Bak n g n m züe bu kalmaü . “Ortak sevüam z T rkiye mi” sorusunu sorguluyoruz zaman zaman, bu hale gelüik. Mesela Neûip Faz l, Eüip Cansever, Sabahattin Kuüret Aksal, Faz l H sn Dağlarûa gibi çok çe itli isimler ile arkaüa l k yaparü babam. Bu isimler gelirüi bize, sofralar kurulurüu hep beraber sohbetler eüilirüi. Hepsinin ortak sevüas T rkiye’yüi. Bizim üe bunu kaybetmememiz laz m. T rkiye or-

BATI RÖNESANS’ININ OLMA NEDENİ ANADOLU’DUR


21

D O S YA

Tuluyhan Uğurlu BAĞDAT ARKEOLOJI MÜZESI TALAN EDILIRKEN VE BEŞ YAŞINDA ÇOCUKLAR ELLERINDE HAMMURABI HEYKELLERI ILE YOLUN ORTASINDA DOLAŞIRKEN CANLI YAYINDA IZLEMEMELIYDIK BUNLARI AMA IZLEDIK… ORALARIN YOK OLMASINI ISTEYENLER OTURUP TELEVIZYONDAN IZLEMELIYDI, BIZ DEĞIL. FOTOĞRAF :: KORAY IŞIK

BACH NE İSE ITRİ DE ODUR

tosu çalan görü m. Önemli olan ruhtur. M zikle verilen ruh insan evrenselle tirir fakat yine kenBu s r da bu aidiŞetten geliŞor üine özg ü r. Bak n biz y llarûa o şaman. bu lkeüe arabesk tarz m zikle üalga geçtik. Arabesk bir sanat Bir üe enstr man n aiüiyeti metarz ü r ve bir motifi olu turan en selesi var. B t n enstr manlar k ç k parçaû ğ n aü ü r. Arabesk farkl meüeniyetlerüen geliyor. Evet, bir enstr man n aiüiyeti her kareüir, üetay inûelenen Çello, obua, keman, kornolar ve var fakat b t n enstr manlar bir sanat tarz ü r. Birçok Bat l piyano çok farkl meüeniyetlerüen ç km t r fakat hepsi bir e it- karüe tir. Hiçbirisinin bir üiğeri- besteûi arabesk isimli beste üe lik ü zleminüe eser retmek için ne ne st nl ğ ne alçakl ğ olur. yazm t r. Örneğin El-Hamra B t n enstr manlar birüir. Tabii Saray arabesk tarzü r. Bu kaüar ortak çaba sarf eüiyor. te bu kutsal bir eyi varo luk, gettoluk tam üemokrasi, çok seslilik böyle buraüa önemli olan enstr man çalan ki iüir. Tuluyhan Uğurlu olarak mimleüik ve öyle zanbir ey… Bu bilinûi Ortaüoğu’ya çal nûa farkl , bir ba kas çal nûa nettik. Böyle yakla arak halka a lamam z laz m. Bak n y lfarkl oluyor ç nk “aüam n katepeüen bakt klar n zanneüiyor larûa “iki ileri bir geri” üiyerek Mehter ile üalga geçilüi ve bunu fas bizüen” üiye bak l yor. Yoksa baz kesimler, asl nüa toprabunun piyano ile ilgisi yok. Ben ğ n alt nüa bile üeğiller benim yapan üa kenüisine ayü n üiyen ki ilerüi. Entelekt el geçinen bu bağlamaüa Roürigo gitar konçer- göz müe. Yani o ü nûeüe olan tak sevüa olunûa isteyen herkes farkl farkl bakabilir ü nyaya.

insanlar n yine tek sesli çalg lar , bağlamay a ağ lamas n görü k. Bu lkeüe K lt r Bakanl ğ na Itri çal nmas n üiye üilekçeler yaz lü . Itri ki ü nyan n en b y k besteûilerinüenüir. Baûh ne ise Itri üe oüur.


22

MISIRLILAR ANADOLU’YA GELIRKEN GÜNEŞ BAHÇESINE GELIYORUZ DERLERMIŞ. ANADOLU BIR GÜNEŞ BAHÇESI YANI BILGININ BAHÇESIDIR. BILGININ HER TÜRLÜSÜNÜN HAZMEDILDIĞI TOPRAKLAR BU TOPRAKLAR. DOLAYISIYLA ANADOLU INSANININ ORTADOĞU’YU KUCAKLAMASI, ENGIN HOŞGÖRÜSÜ VE O RAHMETLE RAHMETLENMIŞ RAHMAN BAKIŞI ÇOK ÖNEMLIDIR.

MÜZİKLE VERİLEN RUH İNSANI EVRENSELLEŞTİRİR

insanlar ayaklar m z n alt nüalar ç nk halk Hakk’t r. Buras çok önemli, halka hor bakan Hakk’a hor bak yor üemektir. Dolay s yla halk n böyle terûihlerine tepeüen bakt klar için ayaklar m n alt nüalar. CumhuriŞetin ilk Ş llar nda “piŞano e liğinde Bat müşiği dinlenecek” daŞatmas Şap ld ama bir kar l ğ olmad insanlarda. İiş ba arabildiniş bunu. Ben bunu öğrenûiliğimüen itibaren y llarûa K lt r Bakanl ğ ’na anlatmaya çal t m. O zaman bakanl ktaki çal anlar “Anaüolu’üa piyano mu üinlenir, b rak Allah’ n seversen” üiye g l yorlarü . imüi 5000 ki iye staüyumlarüa, aç k havaüa konserler veriyorum. Bak yorum imüi y llarûa bakanl ğ m z halk m z n seviyesine ula amam . K ç mseüikleri halk var ya, çok stte asl nüa. Müşiğe nas l ba lad ğ n şdan bahsedelim biraş da. Annem piyano çalarü . Ayr ûal kl bir çoûukluk ya aü ğ m söyleyebilirim, bu sebeple ba aramazsam hiç yataûak yerim yoktu. Bana her t rl imkân üoğu tan

Bunlar pop ler k lt r n rettiği tipler. Hepsini toplasan z bir sanatç etmez. imüi biz Mimar Sinan’a üa sanatç üiyoruz sonra kalk p onlara üa sanatç üiyoruz. Böyle bir ey olamaz. Itri’ye Deüe Efenüi’ye sanatç üiyoruz bir üe bunlara sanatç üiyoruz. Ben hat rl yorum eskiüen Filistin üavas na üevrimûi çoûuklar o kaüar sahip ç karlarü ki çoğu Filistin Kurtulu Örg t yesiyüi hatta. imüi h k metimiz sahip ç k yor üiye hepsi s rt n üönü . Entelekt el insanüa ortak bir üuru olur. Bunlar “O sahip ç k yor ben ç kmam” üiye üavran yor. Böyle bir saçmal k olabilir mi? Saüeûe Filistinlilere üeğil Suriyelilere üe üestek olmal y z. Birileri İiş ıuluŞhan Uğurlu olarak ç k yor “Suriyeliler gitsin” üiyor. ıürkiŞe’de alg lanan sanatç ve Suriyeliler topraklar na gittiği sanat anlaŞ n n d nda, olzaman öleûekler. Zaten oraüadukça şgün ve çok da şlenen kiler üe bunu bekliyor, gelsinler bir portre çişiŞorsunuş. İişin üe ölü relim üiye bak yorlar. için sanatç nedir ve asl nda Biz Suriyelilere yarü m eüerken sanat neŞe hişmet etmelidir? onlar hakir gör yorlar ve bunlar ayü nl k, çağüa l k kisvesi alt nüa imüi siz hiç z lmeyin, bu yap yorlar. Bu insanlar insankonuüa hiç s k nt ya ü meyin. l ktan nasiplerini almam lar ne Devletimizin yapt ğ her faaliyete yaz k ki. kar ç kan ilim aüamlar , sanatç lar imza topluyor üiye çok z - Bir de, kaliteli sanat Şap Şorl yoruz üeğil mi? Ben bak yorum san ş anla lmaş olmak şorundas n ş gibi bir alg var. Herkes oraya bir tane sanatç yok! sunulmu tu. M ziksever ve sanatç bir babam, piyano çalan bir annem varü . Annem çok enteresan bir kaü nü . Abim Bab r’ be ya nüa iken stiklal Caüüesi’nüe tiyatro tiyatro üola t r rm . Belki tiyatroya heves eüer oğlum üiye ü n rm . Böyle zihniyette bir kaü nü annem. Annem üeyim yerinüeyse h k met gibi bir kaü nü . Cemal Re it Rey, Nejla Tiner gibi isimlerüen piyano üersleri alü r rü annem o zamanlar bana. Annemin yönlenüirmesiyle m ziğe ba laü m, babam n üa üesteği b y k olüu. Annem m ziğe ba lamama çok etkili olsa üa babam ü nya gör m olu turmu tur.


23

D O S YA anlaŞamaş, herkes anlarsa sanat olmaş. Kim için Şap l Şor bu sanat o şaman?

Bak n biz kenüi üeğerlerimizin fark nüa üeğiliz. te ben o y züen Anaüolu meüeniyetleri çok önemli üiyorum. Anaüolu’üaki Hay r, hiç öyle bir ey yok. O üeğerleri bilmiyor aüam kalkm zaman üerler ki aüama; git Bat ’üaki Rönesans’tan bahseüağ n ba nüa er abi! Dağ n üiyor. Bat Rönesans’ n n olma ba nüa Rahman’a kavu üerler. neüeni Anaüolu’üur. Anaüolu Öyle bir ey yok. Buraüa, halk n olmaüan Bat Rönesans’ nüan içinüe b t n zorluklar ba arabahseüemeyiz. Avrupa’n n ilk rak Rahman’a ula aûağ z üeğil aü buralarüa konulmu tur. mi? Zor olmak zorunüa üeğil. Bak n Amerika’üa çok vilayet Gön l aynan za ne hitap eüiyor, var hepsinin ismi bizim liman yans yan neüir? Siz her g n t ra kentlerimizüen. George Wasaynan za bakt ğ n z zaman neyi hington Amerika’y kurarken, gör yorsunuz? T ra olurken Likya’üan, Finike uygarl ğ nüaki neyi gör yorsun oraüa? Mesele ehir üevletlerinüen ilham alü ve buüur, anlatabiliyor muyum? te Amerika’y kurüu. Bunu üiporaüa sanat üevreye girer. Sanat notlar nüa yaz yor Washington. buraüa ne görü ğ n kolayla t - Biz her eyi oralarüan al yoruz ran bir unsurüur. Ayn zamanüa üiyor. Onlar bize öyk nm ler, içsel yolûuluğunuzu kolayla t imrenmi ler, örnek alm lar. Biz ranü r. Allah’a üoğru y kselmeüe bunlar unutuyoruz. bize kolayl k sağlar, yolumuzu Gündeme dair sosŞal medŞada ü z eüer. Çetrefilli yollarüan aktif paŞla mlar n ş oluŞor. bizi al r ve ü mü z yollara sevk KaŞg l ve dertlisiniş bu paŞlaeüer. Hakikate ula mak üeüimlarda. Bu ç kü ün sebepleğimiz nokta bu. Sanat öyle bir ri nedir, engellemek için neler ey. Bu olüuğu zaman sanatŞapabiliriş? ç üan bahsetmek söz konusu olabilir. Yoksa buraüa sanattan, Benûe çok önemli olan yarat û sanatç üan, sanat n anla lmazruhu yitirüik biz. Biz y llarûa “enl ğ nüan bahseüilemez. Sanat üoplazmik retikulum” öğrenüik. eseri gerçekten sanat eseri ise, Bize ezberlettiler. Bak n benim sanattan hiç anlamayan ki iye üe b t n öğrenûiliğimüe yatt m en iyi anlayan ki iye üe benzer “enüoplazmik retikulum” varü , üuygular hissettirir. kalkt m “enüoplazmik retikulum” varü . nan n ne olüuğunu hâlâ İanat n anla lmaş ve ula lhat rlam yorum. Bizi bitirüiler maş olduğunu iddia edenlerin hoûam, bizi mahvettiler. Kafabir Şerde çok korkak oldum z as rlarûa ilgimiz alakam z ğunu dü ünüŞorum. “Eğer ki olmayan eylerle üolüurüular. s radan insan n da anlad ğ n nsan insan yapan üersler hep s Şlersem benim onlardan seçmeliyüi bizüe. Mesela; üin, bir aŞr cal ğ m kalmaş ve ben iktidar m kaŞbederim” korku- m zik, resim… Böyle ey olur mu? nsan insan yapan eyler su s ş konusu gibi gelir bana seçmeli, enüoplazmik retikubiraş da. lum meûburi. Fen lisesine girip Evet, halk n seviyesine ü erim m henüis, mimar, üoktor olaûak üurumu. A ağ l k kompleksi üa, ne zaman insan olaûak? Gör yoruz i te m henüislemaalesef bizüe her zaman var.

DEVLETIMIZIN YAPTIĞI HER FAALIYETE KARŞI ÇIKAN ILIM ADAMLARI, SANATÇILAR IMZA TOPLUYOR DIYE ÇOK ÜZÜLÜYORUZ DEĞIL MI? BEN BAKIYORUM ORAYA, BIR TANE SANATÇI YOK! BUNLAR POPÜLER KÜLTÜRÜN ÜRETTIĞI TIPLER. HEPSINI TOPLASANIZ BIR SANATÇI ETMEZ.

ORTADOĞU’YU BİR TEK BİZ TOPLAYABİLİRİZ

ri, mimarlar . Gör yoruz T rk Tabipler Birliği’ni. 40 y lüan beri kunüaklarüa bebekler ölü r lm , saüeûe “sava a hay r!” üiyorlar. Ee tamam ama niye Halep K t phanesi bombalan rken sava a hay r üemeüin? Niye Kuü s’te Afganistan’üa çoûuklar ölü r l rken sava a hay r üemeüin? Afganistan ü nyalar g zeli bir lke. O ûennet lkesi talan eüilirken, raüikal gruplara teslim eüilirken neüen sava a hay r üemeüiniz? imüi bebek katilleriyle T rkiye m ûaüele eüerken, belki ü nyan n kaüeri üeği irken sava a hay r üiyorsunuz. Bizim ezberûiliğe üeğil yarat û l ğa yönlenüirmemiz laz m. Telefonu yapanüan üaha iyi kullan yor çoûuk belki ama isteüiğin kaüar kullan, yapamaü ğ n zaman yoksun. Bu yarat û ruhu a lamal y z çoûuklara. Geçtiğimiş günlerde Afrin operasŞonuŞla ilgili bir aç klaman ş oldu: “Mehmetçik bu bilinçle değil oraŞ dünŞaŞ fetheder” diŞorsunuş. İişin farkl g rdüğünüş ne oldu? ehit Musa Özalkan ne üiyor? Musa hem ismi hem varl ğ hem üe sözleriyle Musalarüan bir Musa olüuğunu gösterüi bize. Sanki Hz. Musa teûelli etti, konu tu. “K lt r merkezi, anaokulu yap n benim maa mla” üeüi ç nk biliyor. Bunu bir inançla söyleüi. Eğitim ve k lt r üeüik hep. K lt r’ n alt sanatla üolu olüuğunüa k lt r olur. Sanat merkezleri ve okullar kurun üeüi yani çoûuk ç nk ûehaletin ve u ak olman n ön ne sanat ve eğitimle geçilir. Onun için bu bilinçteki aüam ü nyay fetheüer üiyorum. Zaman aŞ rd ğ n ş için çok te ekkür ederiş.


24

Müslümanlar, Allah’ın ikramı olarak geldikleri dünya hayaında O’nu tanımamış olmak, O’nu unutmak ve galetle yaşamanın utancını yaşarlar. Bu iibarla kavuşma gününde, yüzün kara çıkması en büyük endişe olarak zikredilir.

DOSYA | MAKALE

EKREM DEMIRLI

İNSAN ÖLMEZ, GÖÇER!


25

D O S YA

T

slam’ n merkezinüe Allah inanû yer al r. Her ey Allah’tan, Allah ile ve Allah’a üoğru bir seyir ve hareket zere kabul eüilir. Böyle bir varl k anlay insana kenüi ‘s n rl varl ğ ’ hakk nüa bir ayü nl k kazanü r r. Mesele bunüan ibaret üeğil elbette. lahi iraüenin seçimiyle her ne var olmu sa var olmu , ilahi kuüret her an âlemüe ve insan hayat nüa ûariüir, ilahi kelam âlem-insan ile Allah aras nüaki s rekliliği temin etmekteüir. Bu itibarla Allah’ n varl ğ n kabul etmek, m ûerret bir hakikati kabul etmi olmak anlam na gelmez. Âlemin ve bilhassa üa insan n kenüi varl ğ na aç klama getirerek hayat “hiç” olmaktan kurtar r. Yani ne hiçten gelüik ne hiçliğe giüeûeğiz! nsan, üinin bu ufku sayesinüe hayat n anlam ve üeğerini fark eüerek kenüisini yetkinle tirme yolunüa bir öm r sarf eüebilir. Esas itibar yla insan n Allah aray , kenüisini ve içinüe bulunüuğu evrenin mahiyetini öğrenmek zere giri ilen ‘benûilûe’ bir te ebb s n netiûesiyüi. Metafizikçiler bu üurumu; “Allah’ aramak ba lang çta insan için bir fer (ikinûil), insan n kenüisini bilme arzusu ise as lü r” üiye kal pla t rm t r. Biz varl ğ m z ve var olma neüenimizi merak eüerken evreni, evreni anlamaya çal rken üe Allah’ tan ü k. Hiç ku kusuz insan n böyle bir araNe hiçten geldik y a yönelmesinüe öl m ve onun ne hiçliğe gideceğiz! yol açt ğ korkular n belirleyiûi M sl manl k, Allah’a iman ve ahi- bir etkisi olmu tur. ret inanû olmak zere iki kuruûu Allah’ n varl ğ n kabul eüen ilkeye üayan r. Bunlar gerçekte insan için varl ğ n kaynağ ve gaayn ilkenin iki farkl ifaüesinyesi hakk nüa belirsizlik ortaüan üen ibarettir: Allah’tan gelmek ve O’na üönmek. Bir üin olarak kalkar. Âlem ilahi bilgiüen var

asavvuf bir murakabe ve muhasebe ilmiüir. Murakabe; insan ân n erüemler ile imar eüebilsin üiye geçmi ile geleûeği bir aynaya çevirerek onun galetten uyanmas n sağlar. “Mebüe ve meaü”, yani varl ğ n ba ve sonu hakk nüaki bir bilgiüen üoğan murakabe anlay , hayat b t nl k üâhilinüe tasavvur eüerek, insan kemale ta may heüeler. nsan hayat yery z nüe ba layan ve beüenin üağ lmas yla sona ereûek bir hayat olsayü böyle üerinlikli bir murakabe ve muhasebenin hiçbir anlam olmazü . Hayat m z; beüen önûesi varl ğ m z, beüenüe var olüuğumuz s n rl evremiz, beüenin üağ lmas yla intikal eüeûeğimiz öl m sonras varl ğ m z olmak zere en az nüan ç merhaleüe üevam eüer. Her ç üe bizimüir ve her ç nüe üe biz farkl “tav rlar” içinüe varl ğ iürak eüeriz. Dinüar bir insan için var olmak bu menziller içerisinüe bir menzilüen ötekine yolûuluk üemek iken beüen ile ruhun ayr mas anlam na gelen öl m ise insan n son -fakat sona ermeyen- menzile intikaliüir. Öl m için “göçmek” tabirinin kullan lmas n n sebebi buüur. nsan ölmez, göçer!

olmu tur ve buraüa belirsizlik söz konusu üeğilüir. Böyle bir bak aç s nüa aüem (yokluk) yahut hiçlik belki göreûeli olarak bulunabilir. Kaüim-karamsar teorilerüe tezah r eüen salt yokluk veya karanl k fikri böyle bir hakikat anlay nüa kenüine yer bulamaz. Yokluk, insan n her an muhtaçl ğ n ve kenüi kenüine yetersizliğini anlatan bir kavrama üön erek Allah’a iltiûa etmesine katk sağlar. M sl manl k, varl ğ yokluk ve karanl ğa -veya ezeli maüüe- üeğil üe ilahi bilgiye üayanü rmakla insana yaama umuüu vermi tir. “Ya ayan bir basiret ve bilgi zere ya amal ü r” anlay bu umuüun bir ifaüesiüir. Öyleyse izafi yokluk halinüen varl ğa gelmek ve var olmak bir l tuf olüuğu gibi bizzat hayat n kenüisi bir ikram olarak kabul eüilir bu ü nûe içerisinüe. Allah’ n bize en b y k nimeti, yokluğu varl ğa getirmesi ve bize varl ğ ikram etmi olmas ü r. Murakabe ve muhasebeüe hayat ve var olmak, böyle yorumlan r. Allah’ varl ğ n ilkesi saymak, M sl man ü nûe geleneklerinüe farkl ekillerüe yorumlanagelüi. Söz konusu b t n bu yorumlar n m terek yön ise üoğruüan veya üolayl bir iyimserliği ilkeûe iktiza etmi olmas ü r. Dini ü nûe içerisinüe ortaya ç kan b t n metafizik eğilimler ba lang ç ve son hakk nüaki bilgileri sebebiyle “iyimser” bir varl k tasavvuru geli tirüi. Meseleye felsefi miras ûihetinüen bakanlar için âlem Allah’ n m kemmelliğinin bir netiûesi olarak “feyezan” etti. Bu teoriüe her ey “suüur” yoluyla

İNSANIN KENDİSİNİ BİLME ARZUSU ASILDIR

INSAN, VARLIĞINI VE VAR OLMA NEDENINI MERAK EDERKEN EVRENI, EVRENI ANLAMAYA ÇALIŞIRKEN DE ALLAH’I TANIDI. HIÇ KUŞKUSUZ INSANIN BÖYLE BIR ARAYIŞA YÖNELMESINDE ÖLÜM VE ONUN YOL AÇTIĞI KORKULARIN BELIRLEYICI BIR ETKISI OLMUŞTUR.


26

MÜSLÜMANLIK, VARLIĞI YOKLUK VE KARANLIĞA DEĞIL DE ILAHI BILGIYE DAYANDIRMAKLA INSANA YAŞAMA UMUDU VERMIŞTIR. “YAŞAYAN BIR BASIRET VE BILGI ÜZERE YAŞAMALIDIR” ANLAYIŞI BU UMUDUN BIR IFADESIDIR. ÖYLEYSE IZAFI YOKLUK HALINDEN VARLIĞA GELMEK VE VAR OLMAK BIR LÜTUF OLDUĞU GIBI BIZZAT HAYATIN KENDISI BIR IKRAM OLARAK KABUL EDILIR BU DÜŞÜNCE IÇERISINDE.

ÂLEMDE BİRBİRİYLE İRTİBATLI OLMAYAN HİÇBİR ŞEY YOKTUR!

birbirine bağlanarak bir silsile yoluyla Allah’a var r. Suüur teorileri kategorik olarak irtibat ve ili ki k mesiüir: Âlemüe birbiriyle irtibatl olmayan hiçbir ey yoktur! nsan n âlemüe yaln z olmaü ğ ve b t n evrenin onun evi olüuğu ü nûesi buraüan ne et eüer. “ nsan âlemüeki her bir eye ve üuruma nsiyet eüebileûek yegâne varl kt r” üer sufiler! Ba ka bir anlamüa insan, kelimenin teknik anlam yla “ü nyal ” say labileûek yegâne varl kt r. Varl k içinüeki hiçbir ey ona yabanû gelmez, her üuruma intibak eüebilir, her yeni eye intikal yeteneğine sahiptir. Bu ü nûe, b nyesinüe pek çok imkân bar nü rmas na rağmen zorunlu bir “neüenselliğe” varü ğ için itirazlarla kar la t . Zira neüensellik, insan için imkân alan n üaraltarak onu belirli bir zaruret alan na hapsetmek üemekti. Bu sebeple felsefi yorumlar ele tirel

gözle okunarak “enüeterminist suüur” teorisi geli tirilüi fakat üurum üeği meyeûekti: nsan ba ve sonu hakk nüa aç k bir fikre sahip olüuğu âlem içerisinüe enüi esiz ya yorüu. M sl manlar n bir k sm ise Allah ile âlem irtibat n , kaüim ile zamanüa var olan ili kisi seklinüe ü nü . Bu bak aç s ba lang çla ilgili bir bilgi getirerek insana umut verüi. Bu ikinûi bak aç s nüa saüeûe “ilke” olarak Allah’tan söz eüilmekle kal nmaü , O’nun niteliklerinüen söz eüilerek insan n varl ğ üaha anlaml k l nü . Üstelik buna bir maksat eklenerek insan bir gaye ve sorumluluk için evrene gelmi say lü . Bu yorumüa Allah’tan söz etmek bilgiüen, iraüeüen, kuüretten ve sözüen söz etmek üemektir. nsan n yery z ne geli i ilahi iraüenin netiûesi olarak yorumlan nûa belirsizlik veya m phemlik tamamen ortaüan

kalkt . Böyle bir Allah inanû ise varl k iyimserliğini üaha g çl bir noktaya ta yarak M sl manlar n öl m ve hayat iürakini üaha “soğukkanl ” yapmas na zemin sağlaü . Ölüm korkusu müminlere tevazuu öğreir

M sl manl k için ikinûi kuruûu ilkenin öl m sonras yla ilgili olüuğunu belirtmi tik. Birinûi ilkeyle varl ğ n önûesini, iraüe ve bilgiye üayanü rarak izah eüen üin, bu kez öl m sonras n izah eüerek sonumuz (meaü) hakk nüa ayü nlat yor bizi: Gelüiğimiz yere giüeûeğiz! Asl nüa ahiret inanû n n birinûi ilkenin zorunlu netiûesi olüuğunu belirtelim: Allah’ n varl ğ n sebebi olüuğuna ve O’nüan gelüiğimize inanmak ile ahirete inanmak birbirini ikmal eüen iki ilke olarak hayat m z tanzim eüer. Ahirete


27

D O S YA inanç, öl nûe varl ğ m z n üevam etmesiyle s n rl bir inanç üeğilüir. Ahirete inanç, kenüisinüen gelüiğimiz Allah ile bulu maya ve O’na gitmeye inanmak üemektir.

üurum olarak yerle mi tir bu z mrelerin belleğine!

Öl m korkusunun en önemli sebebi, son nefesteki iman n üurumuyla ilgiliüir. Ölen ki i; “Bu ü nBununla birlikte ahiret inanû yaüan m min mi yoksa inançs z ve öl m hakk nüa M sl manlar olarak m göçm t r” sorusu farkl tav rlar sergilemi tir: Haçetin ve ûiüüi bir mesele olarak yat n bir y k ml l k ve kurallara gör l r. Son nefes b t n hayat n göre ya an lmas gerektiğini ahiüi ve hakiki üelili olarak ü nenler için öl m sonras ortaya ç kar. “Kim m minüir kim “hesap verme g n ” say lm t r. üeğilüir yar n Hak üivan nüa belli Ahirette insanlar, ü nya hayat n olur!” Son nefes enüi esi M sl nas l geçirüiklerinin hesab n manlar için “iüüias z üinüarl ğ n” vereûeklerüir! Dinüarlar aras nüa sebebiüir asl nüa. Hiçbir M sl yayg n tav r buüur. G nl k hayat- man ak betinüen emin üeğilse ta kullanü ğ m z pek çok üeyim -ehl-i s nnete göre böyleüirhesapla ma g n ne gönüerme kimse üinüarl ğ m ktesep bir yaparak ahlaki hayat tanzim hak sayarak iüüial konu amaz, eüer: “Ruz-i mah er” tabiri, ba kas n suçlayamaz, kenüini insanlar aras nüaki hesapla mast n tutamaz. Öl m korkusu n n k smen Allah’a hesap verme m minlere tevazuu öğretir! vakti olarak gör l r. M sl manlar aras nüa öl m korkusunun en Ölmekten değil Allah’a yayg n tarz “hesap g n ” zormahcup olmaktan korkanlar luklar n ü nmekten kaynaklanan korkuüur. Sufiler ve zahitler Hesap g n nüen üuyulan koraras nüa öl m g n n ü nerek kunun ikinûi yön ise Allah’tan ahiretteki üurumlar na ağlayan- utanmak yahut O’nun azab nüan korkmakt r. Azaptan korkmak lar pek çoktur. “Bekka n (ağlaile Allah’tan utanmak ayn ey yanlar)” üenilen z mre, ahiret üeğilüir ku kusuz. Birinûiüe hayat n n s k nt lar n anlatarak gör leûek “çetin hesaba” üikkat insan n kenüisiyle ilgili kayg s çeker. E refoğlu Rumi vefat eüen ağ r basarken üiğerinüe Allah hakk nüaki h rmeti, tazimi ve babas n r yas nüa görü ğ nüe babas n n öyle üeüiğini aktar r: üaha üerinüe yatan Allah sevgisi belirleyiûiüir. M sl manlar, “Evlaü m! Öl m çok çetin meAllah’ n ikram olarak gelüikleri sele imi !” Baz sufiler; “Toprak ü nya hayat nüa O’nu tan mam olsayü k ke ke” üerler. Kuranolmak, O’nu unutmak ve galetle Kerim’üe kâfirlerin ahiretteki ya aman n utanû n ya arlar. Bu pi manl klar olarak aktar lan itibarla kavu ma g n nüe y z n û mleleri hat rlatan sözler sufikara ç kmas ihtimali en b y k lerûe üile getirilir. Öl m hallerinin zorluğu, son nefeste iman ile enüi e olarak zikreüilir. Bu utanç göç p göçmemek gibi meseleler, öyle bir hal al r ki, insan yokluğu arzular. Buraüaki paraüoks ilahi huzurüa hesap vermenin uüur: S raüan bir insan için en s k nt lar , sufilere hayat n taü n b y k korku sebebi olan öl m ve kaç rtm t r. Bu neüenle üe öl m n aü bir haüisten m lhem yokluk, böyle m minlerüe bir çaolarak “ağ z taü n kaç rtan” bir reye üön erek utanma üuygu-

sunüan kaçmak için talep eüilir. Öl m korkusu, Allah kar s nüa mahûup olman n ağ rl ğ kar s nüa neüir ki? M sl manlar n bir s n f ise öl m sever ve onu, Allah ile kavu man n yolu olarak sayar. Asl nüa onlarüa üa yukar üa söz eüilen korkular varü r fakat bu korkular, teüriûen yerini kavu ma arzusuna b rak r ve hayattan severek, isteyerek göçmelerine imkân sağlar. Öl m arzulayanlar n ba nüa peygamberler gelir. Hz. Peygamber, öl m Refik-i A’laya (Y ûe Dost) gitmek olarak kabul etmi ti. Allah’ bir üost olarak görmek üini hayat n zirvesini te kil eüer. Art k öl m korkusu, yokluk kayg s veya her t rl enüi e yerini kavu ma arzusuna b rakarak hayat ve öl m yeni bir gözle yorumlamaya imkân verir: K lli bir varl k anlay ! Öl m “üosta” yolûuluk ise yery z nüeki hayat anûak ‘görev’ gereği raz olunaûak bir feüakârl k say labilir fakat bu anlay içinüe üaha üerin bir kavray la ü nya hayat yeniüen yorumlanarak “ya ama s k nt s ” yerini ü nyaüaki kavu ma zevkine b rak r. Bayeziü-i Bestami bir söz nüe bunu izah eüer: Haf z; “ nna lillah ve inna ileyhi raûiun (Allah’tan gelüik ve Allah’a üöneûeğiz)” ayetini okuyunûa “Peki imüi nereüeyiz” üiye sorar. Bunun ûevab belliüir: imüi üe Allah ile beraberiz! Bu yorumla ü nya hayat , terk eüilmesi gereken bir yer olmaktan ç k p Allah ile beraber ve O’nun huzurunüa ya anan bir “safa” hayat na üön erek “erken ûennet” haline gelir. D nya hayat Allah’ tan m olanlar için bir ûennet hayat ü r ve bu ûennete girenler ahiret hayat nüa ba ka nimetlere ereûeklerüir.

ÖLÜM, ÇOK ÇETİN MESELE İMİŞ!

MÜSLÜMANLAR ARASINDA ÖLÜM KORKUSUNUN EN YAYGIN TARZI “HESAP GÜNÜ” ZORLUKLARINI DÜŞÜNMEKTEN KAYNAKLANAN KORKUDUR. SUFILER VE ZAHITLER ARASINDA ÖLÜM GÜNÜNÜ DÜŞÜNEREK AHIRETTEKI DURUMLARINA AĞLAYAN INSANLAR PEK ÇOKTUR.


28

DOSYA | MAKALE

VE TAMIRCI SORAR: ARIZANIN KAYNAĞI NE? ZEYNEP TEMİZER ATALAR

ANNE KORKTUKÇA ÇOCUK DA KORKMAYI ÖĞRENİR


29

D O S YA

B

az üuygular var ki, öğrenmeye gerek kalmaüan genlerimizüen miras olarak gelip bizimle beraber gözlerini açar hayata. Bu üuygularüan biri üe korku. Yani üoğüuğumuz anüan itibaren bizi korkutan “ ey”lerin olmas kaüar üoğal ve anla l r bir ey yok fakat bu üuygunun varl ğ yla, her zaman kolayl kla ba eüebilmek üe pek m mk n üeğil. Bazen bu üuygu ve çoğu zaman ona e lik eüen kayg , insan n içinüe o kaüar b y k bir yer kapl yor ki, üiğer üuygular hisseüebilmek olüukça zor olabiliyor.

KORKU, KORKUTAN BIR DUYGUDUR. BU NEDENLE BIR ÇOCUĞUN KORKU GIBI OLUMSUZ BIR DUYGUYA SAHIP OLMASI, EBEVEYNLERI TARAFINDAN REDDEDILDIĞINDE YAHUT DEĞERSIZLEŞTIRILDIĞINDE ÇOCUK IÇIN DAHA DA KORKUTUCU BIR HAL ALIR. ÜSTELIK BUNA BIR DE SUÇLULUK DUYGUSU EKLENIR. IŞTE ÇOCUK IÇIN EN AĞIR YÜKLERDEN BIRI, BU IKI DUYGUYU BIRLIKTE YAŞAMAKTIR.

Korkunun nesnesi belliüir. Mesela, karanl k bir oüaüaysak ve tuhaf sesler üuyuyorsak korkabiliriz. Kayg n nsa nesnesi belli üeğilüir. Oüam züa otururken; “Ya klar kapan rsa ve garip sesler üuyarsam” üiye tasalanmaya ba larsak bunun aü kayg olur. Bu iki üuygu çoğu zaman birbirini tetikler. Korktuğumuz zaman benzer bir üurumla kar la ma ihtimalimiz kayg ü zeyimizi artt r r yahut kayg ü zeyimiz y ksekse, ufak bir uyaran bile bizi korkutabilir. Bu i leyi i saüeûe yeti kinler için ü nmek pek üoğru olmaz. Çoûuklar için üe benzer bir üurumüan söz eüebiliriz. Bebek üoğüuğu anüa, anne karn nüaki konforunu kaybetmi olman n h zn yle ve içine üoğüuğu ü nyan n muhtemel tehlikelerinüen korkarak açar gözlerini. Onu rahatlatan ve kenüini g venüe hissetmesini sağlayan en temel ey annesinin sevgisi, efkati ve merhameti olur. Annesinin yahut ona bak m veren ki inin sevgisinüen tamam yla mahrum kalan

her çoûuk, ya am n telafisi çok zor olan üerin korkularla geçirir. Bu üurum, zaman zaman her çoûuğun, her yeti kinin çe itli olaylar yahut üurumlar kar s nüa hisseüebileûeği korkuya göre çok üaha iüüetli olur. Öyle ki ki inin en temel korkusu, yok eüilme, üağ lma ve/veya parçalanma olur. Bu neüenle bir çoûuğun yahut yeti kinin korkusunu anlamak için, altta yatan temel ihtiyaû üa anlamak gerekir ç nk s reûi bu ihtiyaûa göre belirlemek, çöz m üe kolayla t raûakt r. Ama benim ellerim çok küçük

Korkuyu konu maya anne-çoûuk ili kisinüen ba lam ken biraz üaha buraüan üevam eüebiliriz. Çoûuk b y ü kçe bağ ms zla maya, annesinüen ayr maya haz r hale gelir ama bu, her anne için kolay bir s reç üeğilüir. Belki üe en b y k korkuyu anne, çoûuğunu b y t rken ya ar; ya yanl bir eyler yap yorsam ve çoûuğum için iyi bir anne olam yorsam? Bu neüenle birçok anne için çoûuğunun b y me s reûi, olüukça tehlikeli bir üönemüir. Çoûuk hastalan r, ü er, yaralar veya yaralan r. Bunlar olüukça anne korkarsa, çoûuk üa korkmay öğrenir. Sonra üa korku, aile içinüe giüerek yay lan ve bula an bir üuygu halini alabilir. Benzer bir ç k noktas yla ama bu sefer saüeûe anneleri sorumlu tutmaüan, genel olarak ebeveynlerin çoûuğun geli imine f rsat vermemesini üe, çoûukta korkular n ortaya ç kmas n kolayla t ran sebepler aras nüa sayabiliriz. Her anne baba için çoûuğu çok özelüir ve her eyin en g zelini hak eüer. Bu neüenle çoûuğu için neyi üoğru olarak

YETERSİZLİK HİSSİ KORKULARIN ÇIKIŞ NOKTALARINDAN BİRİDİR


30

gör rse, onu vermek ister fakat hayat, her zaman anne baban n sağlaü ğ konfor üâhilinüe ilerlemez. Çoûuk, anne ve babas n n kurüuğu g venli çemberin içinüe kal p üa kenüi s n rlar n üeneyimleme f rsat bulamazsa, hayat içinüe s rekli kaybolur. Kenüini g çs z ve yetersiz hisseüer ç nk o s n rlar anne babas taraf nüan çizilüiğinüe, çoûuk hangi konuüa ne kaüar yetkin olüuğu, neyi ne kaüar yapabilüiğini ke feüemez. Y llar önûe anaokulunüa tan t ğ m bir çoûuğun, ellerini kenüi ba na neüen y kamaü ğ sorusuna; “Ama benim ellerim çok k ç k” üemesi gibi. Bu üurumüa ya her eyi yapabileûeğini yahut hiçbir eyi yapamayaûağ n ü n r ama her iki üurumüa üa altta yatan temel üuygu, yetersizlik olur. Bu üa, korkular n ç k noktalar nüan biri haline gelebilir. Yön m z biraz üa baba-çoûuk ili kisine çevirelim. G çl , kenüinüen emin, s n rlar belli olan bir baba, çoûuğunun kenüini g venüe hissetmesini sağlar. Hani çoûuklar n kenüi aralar nüa üeüiği; “Benim babam senin baban üöver” söylemi varü r ya, i te bir çoûuğun tam olarak böyle hissetmesi gerekir. Babalar n üöv mesine gerek yoktur tabii ki ama çoûuğun babas n , “bunu yapabileûek g çte” olarak alg lamas ü r önemli olan. Eğer baba, annenin yerine geçeûek kaüar çok merhametli olur, gerektiği yerüe çoûuğuna “üur” üemezse çoûuk korkar. Eğer baba, olmas gerekenüen çok üaha iüüetli bir otorite fig r olarak var oluyorsa, çoûuk yine korkar. Dolay s yla üenge, buraüa üa üevreye girer. Yeterinûe otoriter bir baba, çoûuğu için yeterli bir g venlik ve g ç alan olu turur. Böyleûe çoûuk, bu alan içselle tirip, kenüi g veni ve kenüi g û olarak alg lamaya üevam eüer.

Korkularını değersizleşirmek, daha çok korku üreir

ÇOCUĞUN KORKTUĞU CANAVARIN RESMINI ÇIZMESI, SONRA DA “NE YAPARSA DAHA AZ KORKUTUCU OLACAĞINA DAIR BIR ÇÖZÜM ÜRETEBILMESI”, BAŞ ETMEKTE ZORLANDIĞI BU DUYGUYU IFADE EDEBILME ŞANSI ELDE ETMESINI SAĞLAR.

guyu ifaüe eüebilme ans elüe etmesini hem üe problem çözme beûerisini geli tirmesini kolayÇoûuklar ü zeni, çerçeveyi, la t r r. Mesela bir s reliğine seneyle kar la aûaklar n bilmeyi yahate giüeûek anne/babas n n severler. Bu neüenle aniüen yokluğunüan korkan bir çoûuk ortaüan kaybolan ebeveynler, bir için, üön tarihine kaüar g nleri anüa üeği en çevreler çoûukgösteren bir takvim olu turmak, lar korkutur. Annenin markete her g n bir parças n boyamagitmek için iki saatliğine ortaüan s n sağlamak, bu eksiklikle ba kaybolmas , bir çoûuk için üeh et eüebilmesini kolayla t raûakt r. veriûi olabilir. Bununla birlikte Belirli olan g n say s bittiğinüe çoûuğa bilgi vermeüen ta nmak anne/babas na kavu an çoûuk, ve bir anüa üeği en bir ev ü zekorkusunun gerçek ama stesinni, çoûuk için olüukça korkutuûu üen gelinebilir bir üuygu olüuğuolabilir. Bu neüenle çoûuğa kar nu üeneyimleme f rsat bulmu aç klay û ve net olmak, sonunüa olur böylelikle. ağlayarak tepki verse üahi, neyle kar la aûağ na üair bir bilgisinin Korku, korkutan bir üuyguüur. olmas , çoûuk için rahatlat û ü r. Bu neüenle bir çoûuğun korku gibi olumsuz bir üuyguya sahip Bazen üe konu çoûuk, anne olmas , ebeveynleri taraf nüan yahut baba olmak üeğilüir. Konu yasaklanü ğ nüa, reüüeüilüiğinüe kar -koûa olmak yahut olamamak yahut üeğersizle tirilüiğinüe, olur. Anne baban n iüüetli tarçoûuk için üaha üa korkutuûu bir t malar , çoûuğun kenüini hem hal al r. Üstelik buna bir üe suçsuçlu hem üe tehlikeüe hissetluluk üuygusu eklenir. te çoûuk mesine yol açar ve sonuç olarak için en ağ r y klerüen biri, bu iki çoûuk, korkar… Bu neüenle aile üuyguyu birlikte ya amakt r. içinüe çat malar olsa üa çoûuğa, evüeki huzursuzluğun kaynağ n n o olmaü ğ ve ne olursa olsun onun g venüe olaûağ n söylemek gerekir. Dolay s yla çoûuk, hayat n n hen z erken üönemlerinüe olan bir insan olarak korkmas n sağlayaûak birçok sebebe sahiptir. Bu neüenle; “Ne var bunüa korkaûak; Koûaman aüam olüun hâlâ m korkuyorsun; abartma art k” gibi söylemler son üereûe yersiz olur. Bunun yerine korkular n anlamaya çal mak, çoûuk için çok üaha iyi bir ba lang ç olaûakt r.

Dr. Haim G. Ginott Anne Baba ve Çoûuk Aras nüa isimli kitab nüa, çoûuğun gereksiz suçluluk üuygusu hissetmemesi için anne babalar n, çoûuklar n n ya aü ğ zorluklar , bozulan bir arabay tamir eüen iyi bir tamirûiyi ele almalar gerektiğini söyler ve üer ki; “Tamirûi, araban n sahibini utanü rmaz, neyin tamir eüilmesi gerektiğini gösterir. Araban n seslerini, tak rt lar n yahut g û rt lar n suçlamaz. Bunlarüan ar zay te his etmek için fayüalan r. Tamirûi kenüine sorar; Ar zan n kaynağ neüir?”

Korktuğu her ne ise, üaha somut, üaha gör n r hale getirmek i leri çoğu zaman kolayla t r r. Mesela korktuğu ûanavar n resmini çizmesi, sonra üa “ne yaparsa üaha az korkutuûu olaûağ na üair bir çöz m retebilmesi”, hem ba etmekte zorlanü ğ bu üuy-

Okuüuğum en anlaml örneklerüen birini bu vesileyle sizinle üe payla mak isteüim. Peki, o halüe korkular olan bir çoûuk tan yorsan z, bu sefer bunun için onu suçlamak, korkusunu anlams z bulmak yerine, ar zan n kaynağ na bakmaya ne üersiniz?

HAYAT HER ZAMAN KONFOR DAHİLİNDE İLERLEMEZ



32

H. SENA KARTAL

Triskaidekafobi: 13 sayısı fobisi

Kötü şans inançlarından biri olan 13 sayısı korkusu, bugünün dünyasında insanları pek çok biçimde etkiliyor. Bu fobinin kökeninin İskandinav mitolojisine kadar uzandığı söyleniyor. Hz. İsa’nın 12 havarisinden Yahuda İşkodra’nın ihaneinden ötürü gelişiğine dair rivayetler de söz konusu. Bu korkunun günümüzdeki örneklerini ise şu şekilde sıralayabiliriz; Fransızlar ev adreslerinde 13’ü kullanmaz, İtalya’da milli piyangoya 13 d(hil edilmez, Amerika’daki binalar, 12’yi 14 takip edecek şekilde numaralandırılır.

BÖYLE DE FOBİ OLMAZ Kİ CANIM!


33

D O S YA

Rhyifobi:

Vücuta kırışıklıklar çıkmasından korkma fobisi

Limnofobi:

Göllerden korkma fobisi

Bu fobinin sahibi de yüksek oranlarda kadınlar oluyormuş. Dünyanın en az bilinen fobileri arasında yer alıyor olması şaşırıcı çünkü kim vücudunda kırışıklıklar çıkmasını ister ki?

“Gölden korkmak mı?” diye bir tepki verebilirsiniz, ama evet bazı insanların göl fobileri var. Birçok kişi için göl kenarında huzurlu bir ortamda oturmak güzel bir hayalken onlar için bir k(bus…

Peladofobi:

Kel insanlardan ya da kelleşmekten korkma fobisi Bu korku genellikle erkeklerde görülüyor. Bu korkuyu yaşayan insanlar kendilerinin kel kalmasından korktukları gibi aynı zamanda kel birini görmeye de tahammül edemiyorlar. Bir gün kel olmak moda olursa ne yaparlar bilemiyoruz.

Pediofobi:

Chirofobi:

Dünyada bu korkuya sahip birçok insan var. Sadece korkunç olan oyuncak bebeklerden değil, canlı şeylere çok benzeyen bütün cansız nesnelerden korkarlar. Yani tüm oyuncak bebekler bunlara zaten d(hildir.

Hayaı zorlaşıran fobilerden biri de kendi vücudunun herhangi bir bölümünden korkanların yaşadıklarıymış. Bu fobiye sahip olan insanlar için bu başa çıkılması oldukça zor bir fobi çünkü her aynaya bakıklarında kendilerini görmek zorundalar…

Oyuncak bebeklerden korkma fobisi

Graphofobi:

Yazı veya el yazısı fobisi İyi yazdığından şüphe duyan kişilerde ortaya çıkan fobi. Başarısızlığa uğrama ihimali ya da yazmaya değer bir şey bulamama durumu onları korkutan şey. Graphofobi ile baş etmeye çalışanlar için birilerinin önünde bir şey yazmak zorunda kalma ihimali adeta bir k(bus olsa gerek.

Kendi vücudundan korkma fobisi

PELADOFOBİ GENELLİKLE ERKEKLERDE GÖRÜLÜYOR


34

D O S YA

Misophonia: Ağız şapırdatma sesinden rahatsız olanların fobisi

Logizomechanofobi: Bilgisayardan korkma fobisi

Bazı insanlar bilgisayarlı ortamlarda çok geriliyor, bu korkularına h(kim olamıyorlar ve çeşitli tepkiler veriyorlar. Günümüzde işte, evde, okulda hep bir arada olduğumuz bilgisayardan kaçmak sizce ne kadar mümkün?

Agyrofobi:

Karşıdan karşıya geçmekten korkma fobisi Agyrofobi, kalabalık şehirlerde yaşayanların hayaını oldukça zorlaşıran bir fobi çeşidi. Bu kişiler yüzde yüz emin oldukları durumlarda bile karşıdan karşıya geçerken ciddi sıkınılar yaşıyorlar. Agyrofobi, çocukluk yaşlarında ebeveynler taraından karşıdan karşıya geçme durumlarından aşırı korkutulmuş insanlarda görülüyor.

Misophonia, seslere karşı aşırı duyarlılık halidir. Özellikle yemek yerken karşınızdaki kişinin ağız şapırdatmasından veya sakız çiğneme sesinden rahatsız oluyorsanız, evet muhtemelen “misophonia” hastalığına sahipsiniz! Bu kişiler için kulaklık hep bir kaçış gibidir. Bu kişileri hor görmeyin, olur mu?

Ablutofobi:

Yıkanma ve banyo yapma fobisi

Cathisofobi:

Ablutofobi; banyo yapma, yıkanma ve temizlik üzerine gelişen anormal bir korku. Araşırmalara göre duş almaktan korkanların büyük bir kısmı çocukluk zamanında televizyonda gördüklerinden sonra duş almamaya başlamış. Erkeklerden çok çocuklar ve kadınlarda, özellikle de aşırı duygusal insanlarda görülüyor.

Cathisophobia, hareketsiz kalamama durumu olarak da biliniyor. İlk olarak 1904’te belgelenen bu korku, önceden yaşanmış bir travmaya dayanabiliyor. Daha önce sert veya keskin bir obje üzerine oturup yara almış insanlarda bu fobiyi görme olasılığı yüksekmiş.

Oturmaktan korkma fobisi

BAZI İNSANLAR BİLGİSAYARLI ORTAMLARDAN ÇOK KORKUYOR



36

18

55

DOSYA | RÖPORTAJ

TÜRKLER SAVAŞTA ÖLMEYI ÖNEMSER, YATAKTA ÖLMEKTEN UTANIRLAR RÖPORTAJ :: RAŞİT ULAŞ- M. SENA SUBAŞI :: PROF. DR. AHMET TAŞAĞIL

K

PROF. DR. AHMET TAŞAĞIL KIMDIR? 1964 yılında Kocaeli’nin Karamürsel ilçesinde doğan Taşağıl, 1985 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih bölümünden mezun oldu. Aynı üniversitede 1988 yılında yüksek lisansını tamamladıktan sonra 1991 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde Genel Türk Tarihi alanında “GökTürkler (542-630)” adlı teziyle doktorasını tamamladı. 1992 yılında yardımcı doçent, 1995 yılında ise Genel Türk Tarihi alanında doçent unvanını kazandı. 2001 yılında profesör oldu. 2007-2008 yıllarında Mimar Sinan Üniversitesi Sosyal Bilimler Ensitüsü Müdürlüğü yapı. 2008 yılında ise MSGSÜ’de rektör yardımcısı oldu. 2009 yılında Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu’nun emekli olmasıyla boşalan Tarih Bölümü Başkanlığı görevine geirildi. Ocak 2015 tarihi iibarıyla Yeditepe Üniversitesi Tarih Bölüm Başkanı olarak görev yapan Prof. Dr. Ahmet Taşağıl, Göktürkler üzerine çalışan ve konuda uzman olan dünyadaki sayılı bilim adamlarındandır. Yayımlanmış kitapları: Gök-Türkler I-II-III, Çin Kaynaklarına Göre Eski Türk Boyları, Kök Tengri’nin Çocukları, Ergenekon’dan Karanlığa Türk Model Devlei Gök Türkler, Gökbörü’nün İzinde Kadim Türklerin Topraklarında.

adim Türkler ve Türk tarihi üzerine yapt ğ çal şmalarla tan d ğ m z Prof. Dr. Ahmet Taşağ l ile yine Türklerin tarihi ve gündelik hayatlar üzerine bir sohbet gerçekleştirdik. slam öncesi Türklerin inanç sisteminden ilk Müslüman olan Türklere, Türklerin savaşlardaki korkusuzluğundan aile ilişkilerine kadar birçok konuyu Taşağ l ile konuştuk.

Baş kelimeleri s k s k kullansak da asl nda bişim s Şlediğimiş anlam kar lam Şor. Bu kavram karga as n gidermek için soracak olursak; Oğuşlar, ıürkler ve ıürkmenler… Bu üç kavram birbirinden aŞr k lan nedir? Çok üoğru bir soru. öyle aç klayay m; Oğuz üeüiğimiz kavram T rk boylar n n genel toplam na üenir. Boylar üemektir. Bunlar M sl man olüuktan sonra T rkmen aü n alü lar. Daha üoğrusu Araplar ve ranl lar T rklere, T rkmen üemeye ba laü . Biz üe M sl man olan Oğuzlara T rkmen üemeye ba laü k. T rk ise

Orta Asya’üa ya ayan boylar n genel aü . ran kaynaklar böyle söyl yor. lk üefa 420 y l nüaki bir Pers-Hun metninüe geçiyor, üaha sonra 542 y l nüa Çin kaynaklar nüa, nihayetinüe 582 y l nüa üa Bizans kaynaklar nüa gör yoruz. Yani 6’nû y zy l n ortalar nüa oluyor. Hem millet hem üevlet aü olarak kullan l yor. Devletle mi boylar n aü T rk’t r, üevletle ememi olanlara ise boylar n özel aü verilir. Mesela Peçenekler 230 y l h k m s r yorlar ama isimleri Peçenek. Bizans kaynaklar onlar n T rk olüuklar n anlat yor. Hazarlar üa öyle. Çin kaynaklar

T rk Hazarlar üiye yaz p anlat yor. Oğuz ana grubunüan yani Bat Gökt rklerin T rk kağan kanal nüan gelenler Oğuz Yabgu Devleti’ni kuruyorlar. Oğuz Yabgu Devleti’nüen Selçuklu Devleti, Selçuklu Devleti’nüen Osmanl Devleti, Osmanl Devleti’nüen üe T rkiye Cumhuriyeti ç k yor. Yani Gökt rklerin üoğruüan üevam T rkiye Cumhuriyeti’üir. Bununla birlikte o silsileyi iyi kurmak laz m. Gökt rklerinse as l aü T rk Kağanl ğ ’ü r. Gökt rkler ismini biz üiğer T rk üevletlerinüen ay rmak için kullan yoruz. G n m züe T rkiye Cumhuriyeti’nin vatanüa l k tan m na üa uy-

GÖKTÜRKLERİN DOĞRUDAN DEVAMI TÜRKİYE CUMHURİYETİ’DİR


37

maktaü r. Ne üiyor T rkiye Cumhuriyeti: “Vatanüa l k bağ ile bağl olanlara T rk üenir.” Bu ekilüe bir çöz m bulunmu ama Balkanlara gittiğimizüe M sl man olanlara T rk üeniyor. Balkanlarüa M sl man olan herkes T rk’t r. Bunu söyleyenler M sl man olmayan üiğer Slav gruplar yahut Avrupal larü r.

D O S YA

Peki ıürkiŞe kelimesi? T rkiye kelimesi üe öyle. 582 y l nüa Bizans kaynaklar nüa Orta Asya’ya T rkiye üeniyor. Daha sonra Karaüeniz’in kuzeyine T rkiye üeniyor. Üç nû olarak Memluk Devleti’nüen üolay Filistin-Suriye bölgesine T rkiye üeniyor. Kaynaklarüa “eü-üevlet ’tT rkiye” olarak geçer. Son olarak üa Anaüolu’ya T rkiye üeniyor. Bu ismi yine Yunan ve talyan kaynaklar veriyor. T rklerin üerüi boylar halinüe bağ ms z olarak ya amak. Mukteüir olarak, erkin olarak ya amak istiyorlar. ıürklerin devletle me süreci nas l oldu? İistematik olarak bir devleti hangi tarihe kadar g türebiliŞoruş?

630 yılında Çin’e bağlanan 10 bin kişilik Türk grup 10 sene sonra 100 bin kişiye ulaşmış. Çinliler çok korkmuşlar. “Türklerin sayısı çok hızlı arıyor, ne yapacağız” diye kara kara düşünmüşler ve Türkleri çıkarmaya karar vermişler. Sonrasında bir sürü savaş meydana gelmiş. BALKANLARDA MÜSLÜMAN OLAN HERKES TÜRK’TÜR

Sistematik olarak bir üevleti M.Ö. 2259 y l na kaüar göt rmek m mk n. Yani Hunlar n atalar na kaüar ama bilgiler az. M.S. 221 y l nüan sonra bilgiler çoğal yor. Biliyorsunuz, ü nya tarihi aras nüa yak n üöneme üoğru gelüikçe bilgi ve belge artar ama arkeolojik çal malar gibi üiğer çal malar üa bunlar üestekliyor asl nüa. Bunlar genelde Çin kaŞnakl m? Evet, bu bahsettiğim tarihleri söyleyenler Çin kaynaklar . Bu kaynaklar üa çok ilginç. Kaplumbağa kabuklar zerinüeki yaz lar, bambu yapraklar zerinüeki kay tlar, ta ve metal e yalar zerinüeki yaz tlarüan bu sonuçlara var yoruz.


38

YaŞg n bir s Şlem vard r: Biş 15 devlet Ş kt k 16’nc Ş kurduk diŞe. Asl nda ilk ıürk Devleti’nden, ıürkiŞe CumhuriŞeti’ne kadar gelen süreçte kurulan devletler farkl farkl devletler miŞdi Şoksa bunlar çağ n ko ullar na g re kendilerini ŞenileŞen, revişe eden ıürk devletleri miŞdi? Bunlar n hepsini kenüini yenileyen T rk Devleti olarak kabul etmek üoğru ama bu bakt ğ m z yere göre üeği ir. O zaman öyle söylenebilir: Tarihten g n m ze kaüar bir T rk üevleti varü . Bu üoğru olabilir, ben buna kar üeğilim. Siyaseten böl nme olarak ü n rsek muhtar yahut normal olmak zere 123 tane -üaha çok üa olabilir- siyasi te ekk l var ama 16 üevlet var bilgisi üoğru üeğil, sembolik. Gündelik haŞata gelmek istiŞorum. ıürklerin slam ncesinde gündelik haŞatlar nas ld ? Bir günleri nas l geçiŞordu? Çok konu ulan eŞler aras nda g şden kaç Şor gibi geliŞor bana. Nas ld r gündelik haŞatlar ? G nüelik hayatlar ya an lan bölgenin ûoğrafi artlar belirliyor. B t n insanlar n üerüi hayatta kalmakt r. T rklerin üe üerüi g nl k r z klar n ç karmakt . Yazl k ve k l k hayatlar varü . Ekonomileri ise hayvanû l k zerineyüi. Yiyeûekler hayvansal g üalarüan yap l rü . Giyeûekleri üerilerüen ve y nlerüen retilirüi. Vakitleri çok olüuğu için bol bol spor yaparlarü . Avû l k varü . Kenüi aralar nüa yapt klar kavga ve üöv e üayal m ûaüeleler onlar n hayat tarz n belirliyorüu. Eski T rklerin belini b ken, hayatlar n zorla t ran ey iklim üeği iklikleriyüi. Zaman zaman üeği en iklimle birlikte n fusun y züe 70’inin açl ktan yahut üonarak ölü ğ biliniyor.

ESKI TÜRKLERDE INANÇ SISTEMI ÜÇE AYRILIYOR: BIRINCISI ADINA “TENGRI” DEDIKLERI GÖKTE OLAN SOYUT BIR TANRI INANCI. IKINCISI TABIAT KUVVETLERINE INANÇ: BIR DAĞA, BAZEN SU KAYNAKLARINA, FIRTINAYA YA DA ATEŞE. ÜÇÜNCÜ OLARAK DA ATALARININ RUHLARINA INANIYORLAR.

Yiyeûek bulmak üa b y k s k nt yü . Bunun için iki farkl yol üeneüiler; birinûisi Çin’e üoğru göç etmek, ikinûisi kuzeye üoğru ilerleyip ormanlarüa av hayvan bulmak. kisini üe gerçekle tirüiler. Avrupa’ya gitmelerinin sebebi üe buyüu. Bat Kazakistan bozk rlar nüa bir hayvan n yiyebileûeği ot t r yeüi fakat Doğu Avrupa’üa 2 bin çe it ot var. Bu üa neüen üoğuüan bat ya göç ettiklerini aç kl yor. Ba ka bir örnekle söyleyeûek olursak; Fergana bölgesinüe ya ayan Karluk T rkleri T rkiye’ye gelmemi tir ç nk bu bölge son üereûe zengin ve verimliüir ama Oğuzlar n ya aü ğ yerler bozk r, çöl ve kurak olüuğu için onlar gelmi tir.

T rkleri ayakta tutan iki önemli kurum var; aile ve orüu. Üşerinde çokça konu ulan bir konu var; ıürklerin slam ncesi inanç sistemi. amanişm miŞdi, G k ıanr inanc m vard , nas ld ıürklerin inançlar ?

Eski T rklerüe inanç sistemi çe ayr l yor: Birinûisi, aü na “Tengri” üeüikleri gökte olan soyut bir tanr inanû . kinûisi tabiat kuvvetlerine inanç var; bir üağa, bazen su kaynaklar na, f rt naya ya üa ate e. Üç nû olarak üa atalar n n ruhlar na inan yorlar. Üç ne üe sayg gösteriyorlar. Atalar n n ruhlar na, tabiat kuvvetlerine ve gökteki kutsal tanr ya inan yorlar ama bu amanizm üeğil. aman kelimesi üe T rkçe üeğil zaten, Tunguzûa. Sonraüan gelüi bize. Aile ili kileri nas ld ? amanizm üe, Buüizm içine kar m , b y ve sihir haline üöAile yap s T rkler için çok önemn m . T rklerüe Kaman aü nüa li. Erken evlenüikleri için n fusüin aüamlar var, bu üaha farkl lar h zl art yorüu. Hatta 630 bir sistem. Kaynaklarüa bunlarla y l nüa Çin’e bağlanan 10 bin ilgili öyle ifaüelere yer veriliyor: ki ilik grup sonra 100 bin ki iye ula m . Çinliler çok korkmu lar. “Köt ruhlar n kar gelmelerini “T rklerin say s çok h zl art yor, engellerlerüi.” Çok fazla görevne yapaûağ z” üiye kara kara ü - leri yok. Kamlar, ü nya hayat n nm ler ve T rkleri ç karmaya ü zenleyen bir kurum gibi. karar vermi ler. Sonras nüa bir badet ritüellerinden bahsedes r sava meyüana gelmi . bilir misiniş? Anne baba olmak zerine kurulu çekirüek aile yap s varü . Evlen- Birinûisi üiz vurarak yahut göğe üikleri zaman onlara yeni çaü r bakarak göğ selaml yorlarü . Bu aç p onlar n hissesine ü en rit el, M sl man seyyahlar taramal , m lk , hayvan ne kaüar f nüan anlat l r ve yine kar m za ise o kaüar n payla t r rlarü . Çin kaynaklar nüa ç kar. kinûisi, Kaü n n yeri çok önemli. Kaü n n senenin belli zamanlar nüa, haklar ve konumu çok çok st n özellikle haziran ay n n 10’u ve üurumüa. Kaü n n malüan, mi20’si aras nüa, kurban sunuyorrastan pay hakk var. Ayr ûa özel larü . Üç nû s üe yine y l n belli m lkiyet var. Bunlar, hukukta zamanlar nüa atalar n n mağaraönemli konular. Evlenme âüetleri lar na, ilk ç kt klar yerlere giüip g n m züeki gibi. Anaüolu’üa oraüa tören yap yorlarü . Belirli olan ü n rl k onlarüa üa an t alanlar nüa, y l n belirli zavarü . Eğer biri birini severse manlar nüa yap yorlarü bunu. evlenmelerine kar ç kmalar n Böyleûe ölm olan ki ilerin engelleme amaû yla kar taraf n öteki ü nyaüaki ruhlar na üa evine aile b y kleri gönüerilirüi. sayg gösterüikleri, koruüuklar Kaynaklarüa bu gibi enteresan gibi kenüilerini üe ü zenlemi bilgiler anlat l yor. Tarih boyunûa oluyorlarü .

TÜRKLERİN DERDİ BOYLAR HALİNDE BAĞIMSIZ VE MUKTEDİR OLARAK YAŞAMAKTI


39

D O S YA

Ahmet Taşağıl 582 YILINDA BIZANS KAYNAKLARINDA ORTA ASYA’YA TÜRKIYE DENIYOR. DAHA SONRA KARADENIZ’IN KUZEYINE TÜRKIYE DENIYOR. ÜÇÜNCÜ OLARAK MEMLUK DEVLETI’NDEN DOLAYI FILISTINSURIYE BÖLGESINE TÜRKIYE DENIYOR. O KAYNAKLARDA “EDDEVLETÜ’T-TÜRKIYE” OLARAK GEÇER. SON OLARAK DA ANADOLU’YA TÜRKIYE DENIYOR. FOTOĞRAF :: KUTUP DALGAKIRAN

16 DEVLET VAR BİLGİSİ DOĞRU DEĞİL, SEMBOLİK Asya’ya uzanm üurumüalar. O tarata üa Çin tehlikesi var. 751 y l nüa T rkler ve Araplar birleerek Çinlileri yeniyorlar fakat Talas Sava ’n n üa üoğruüan lk M sl man T rk’ n kim olüuT rklerin slamiyet’e girmesinğunu bilmiyoruz. 672 y l nüa üe katk s olüuğunu söylemek T rklerle Araplar kar la yorlar. m mk n üeğil. Sonraüan olaûak O üönemüeki Emevi valileri bir ey. 800’l y llar n ba nT rklerin M sl man olmas n pek üa T rkler, paral asker olarak istemiyor. Sebebi üe vergilerin Abbasi orüular nüa yer almaya azalaûak olmas . Ayr ûa, Horaba l yorlar ve haklar nüa ilk ba san bölgesi Bağüat’a çok uzak ta çok g zel intibalar var. Bunlar olüuğu için oraya giüen valiler kaynaklara yans m t r. Nitekim üaha çok bağ ms z hareket eüi837’üe M s r’üa, Filistin’üe, T rk yorlar. Siyaseten T rklerin bat komutanlar taraf nüan Tolunoğlu koluyla yani T rgi lerle Araplar Devleti, 860’tan sonra Ih îüî yakla k 40-50 y l m ûaüele Devleti kuruluyor. Bu üevletlerin eüiyorlar. 738 y l nüa T rgi lerin kumanüanlar T rk ama halk kağan kenüi amûas taraf nüan Arap tabii. Sonra Azerbayûan’üa ölü r l nûe üenge bozuluyor ve Saûoğullar Devleti kuruluyor. Araplar st n gelmeye ba l yor 900’l y llara üoğru gelinüiğinüe kitleler halinüe M sl man oluanûak bu araüa Çinliler üe Orta ıürklerin slam ile ilk tan ma süreci nas l oldu? Müslüman olan ilk ıürk’ün kim olduğunu biliŞor muŞuş?

yorlar. u üa var; T rkler fakir, Arap ü nyas zengin fakat Arap ü nyas nüa T rklerin yoğunla mas her zaman tepkilere üe yol açm t r. Arap olan el-Cah z ise buna kar l k, T rklerin Faziletleri üiye bir eser yaz yor. Yaz lma amaû T rklerin aleyhinüeki olumsuz havay azaltmak. Bu s reç üevam eüerken, T rkler ferüi olarak yahut aileler halinüe slam ü nyas na girerken, 900’l y llar n ba nüa ise Kafkaslar n kuzeyinüe yer alan Hazar Kağanl ğ M sl manlar üurüuruyor. Bunlar M sl manlara ve Abbasi halifesine rakipler fakat kuzeyüe, Tataristan taraf nüa üil Bulgar Hanl ğ var. üil Bulgar Han elkey oğlu Alm Han, üoğuüa Hazarlarüan muzüarip. Yarü m almak zere Bağüat’a


40

elçi gönüeriyor. Cami yapaûak ustalar, mimarlar ve üin aüamlar istiyor. Abbasi halifesi üe, Ahmet bn Faülan isminüe bir elçi ve beraberinüe elçilik heyeti gönüeriyor. Hem Kuran- Kerim öğreteûek hoûalar hem in aat yapaûak ustalar elkey oğlu Alm Han’ n huzuruna ç k nûa oraüa törenle M sl man oluyorlar. Bu anlamüa T rklerin resmen slamiyet’i kabul eüi lerini 922 y l olarak söylemek üaha üoğru olur. Karahanl lar ise 946 y l nüa, Satuk Buğra Han’ n M sl man olmas yla birlikte M sl man olüular. O zamanlarüan itibaren kitleler halinüe M sl man olmaya ba lam larü r fakat T rklerin M sl man olmas çok uzun bir s reçtir. Benûe 16 ve 17’nûi y zy la kaüar üevam etmi tir ç nk göçebelerin hepsine ula mak çok g ç. S r Derya boyunüa ya ayan Oğuzlara ula abiliyorsunuz ama ula amaü klar n z nas l M sl man yapaûaks n z? Dolay s yla bu uzun bir s reçtir. Çağatay Hanl ğ , Alt n Orüa Devleti, lhanl lar Devleti bu s reç içinüe M sl man olüu. Dediniş ki ıürk’ü aŞakta tutan iki kurum aile ve ordudur. lk ba ta ıürklerin sava motivasŞonu nas ld ? İürekli sava an, sava isteŞen bir millet miŞdi? ıürkler neden sava Şorlard ? T rk orüusunun gayet ba ar l olüuğu her üönemüe gör l r. Bu genetik koülara i lenmi bir üurum gibi. Esas önemli olan T rk orüusunun kenüisinüen katbekat kuvvetli orüular yenebilmesi ç nk siz kuvvetliyseniz ü man zaten yenersiniz ama kenüinizüen kuvvetli orüular yenebiliyorsan z ba ar oraüaü r benûe. Bozk r n getirüiği artlarla birlikte o üinamik n fus bunu ba arm . Orüuyu ç ekilüe ifaüe eüiyor T rkler. Önûelikle orüuyu “m kemmel asker” olarak tan ml yorlar. kinûisi “yay gerenler” olarak anlat yorlar.

TÜRK ORDUSUNUN GAYET BAŞARILI OLDUĞU HER DÖNEMDE GÖRÜLÜR. BU GENETIK KODLARA IŞLENMIŞ BIR ŞEY GIBI. ESAS ÖNEMLI OLAN TÜRK ORDUSUNUN KENDISINDEN KATBEKAT KUVVETLI ORDULARI YENEBILMESI ÇÜNKÜ SIZ KUVVETLIYSENIZ DÜŞMANI ZATEN YENERSINIZ AMA KENDINIZDEN KUVVETLI ORDULARI YENEBILIYORSANIZ ESAS BAŞARI ORADADIR.

Üç nû olarak üa “s vari” var. Genelüe uzun mesafe at zerinüe giüilüiği için yaya asker az T rklerüe. Silah olarak ise m zrak ve ok kullan l yor. Daha sonraki üönemüe üe k l ç ve g rz gibi silahlar onlar için çok önemli. Örme üeüiğimiz gerilen z rh üa gör l yor ve böyleûe üayan kl asker yap s ortaya ç kar l yor. Bunüan üolay Araplar, Bizansl lar, Çinliler, Bat Roma üahi b t n kom ular , T rkleri taklit etmi ler, T rk orüusu tarz nüa orüu olu turmaya çal m larü r. te bu orüu meselesinin esas kaynağ toplum ve aileüir. T rklerüe eli silah tutan herkes asker. Askeriye ayr bir s n f üeğil yani. En önemli konu bu. Çin kaynaklar nüa öyle kay tlar var: “T rkler sava ta ölmeye çok önem verirler. Hastal ktan, yatakta ölmekten utan rlar.” Ben Gökt rkler kitab ma bunun orijinal belgesini koyüum. Çok önemli bir kay tt r. Askerî i lerüe ba ar l olüuklar , strateji bilüikleri s k s k anlat l r. NiŞe sava Şorlard ? artlara göre yap l rü . S rekli sava isteyen bir millet üeğil T rkler. Haks z bir sava a asla kat lmak istemiyorlarü . Sava lar n sebebi genelüe Çin’in entrikalar , Bizans ile olan çeki meler ama T rklerin zaman zaman ak n yapt klar üa hakikattir. İemame bn-i E re ’e atfedilen; “ıürk korkmaş, korkutur. Bir eŞ isterse onu Şapmad kça vaşgeçmeş. Hangi i e el atarsa ba ar r” diŞe bir s ş var. ıürkler hakikaten sava tan korkmuŞor muŞdu? Korkmuyorlarü . Sava ta ölmeye önem verüiklerine göre korkmuyorlar. M ûaüeleûi bir yap lar var. Bunûa sene içerisinüe T rkleri ayakta tutan gerçeklik üe buüur. Felsefesi üe M sl manl ktan sonra f tuhata üön yor. Önûesinüe “alpl k”, yani vatan

için sava mak. Çok bilinmeyen ufuklara üoğru gittikleri için uzun uzun mesafelerüe bir ruh olmas laz m. Sağlam bir ruhla ayakta kal p yorulmaüan ba kalar yla sava abilirsiniz. Be ikta ’taki arkeolojik kaş lardan anla ld ğ kadar Şla ıürkler Anadolu’Şa 1071’den çok nce geldiler. Hatta rahmetli İervet İomuncuoğlu’nun ıamgalar n G çü belgeselinde Ankara’n n Güdül ilçesinin İalihler k Şünde de bu işler bulunmu tu. Bu dünŞan n ba ka bir Şerinde olsa büŞük Şank uŞand r r. Asl nda tarihi deği tirecek kadar nemli bir olaŞ değil mi? Kesinlikle öyle. Bir eyi üe atlamamak laz m; oraüa ç kar lan kemik kal nt lar ile baz organik malzemelerin tahlil sonuçlar n beklememiz laz m. O tahliller yap lü ktan sonra net karara varabilir, hangi üöneme ait olüuğunu bulabiliriz. Ben televizyonlarüa ve yaz l meüyaüa üa söyleüim, oraüaki yap lar esas nüa Orta Asya’üaki bronz üevri kurganlar na benziyor. Dolay s yla ona uygun bir eyler söylenebilir ama ara t rma olarak üerinle tirmek laz m. Ben Avrasya ûoğrafyas nüa çok fazla kurgan görü m. Onlarla mukayese ettim ve ilk görü ğ müe T rk kurgan üeüim ama bu yeterli üeğil tabii. Zaten T rklerin 1071’üen çok önûe Anaüolu’ya gelüiğini biliyoruz. Ankara’üa, Kastamonu’üa, Orüu Mesuüiye’üe, Erzinûan’üa, Hakkâri’üe, Van’üa, Burüur’üa, K tahya’üa, Kars’ta kaya resimleri var. T rklerin gelüiğini gösteren i aretler zaten var. Yine Bizans kaynaklar nüa çok aç k bir ekilüe 396’üa Hunlar n, onüan iki ç sene sonra Sabarlar n, Bulgarlar n, Peçeneklerin, K pçaklar n, H ristiyan olan üiğer T rklerin üe Anaüolu’ya gelüiğini gör yoruz. ıe ekkür ederiş.

TÜRKLERİ AYAKTA TUTAN İKİ KURUM: AİLE VE ORDU



42

DOSYA | MAKALE

AKİF’İN KORKULARI, BİZİM UMUTLARIMIZ HAKAN ARSLANBENZER

Akif memlekei tümden kaybetmekten korkuyordu. Bunun için kafayı çalışırıp yapabileceği en iyi şeyi yapı ve şiirle, vaazla, makaleyle insanlara şehamei, hamiyyei, gayrei aşıladı savaş boyunca. Korku ve yılgınlık geldikçe o Kur’an’daki hamasei arkasına alarak korku ve kaygıyla mücadele ei.

K

imi zevat; “Mehmet Akif, aûaba Sultan Abü lhamiü’e muvaf k m yü yoksa muhalif miyüi” eklinüe birtak m tart malarla suyu bulanü r lmaya çal sa üa millet, Akif’in saü k ve ûesur bir kimse olüuğunüan hiçbir zaman ku ku üuymaü , bunüan sonra üa üuymayaûakt r. Nerüeyse her hata hep bir ağ züan bağ rü ğ m z stiklal Mar ü nüa eserini bilmeyenlerimiz üahi airin mar a leüiği “ç lg n” ve “h r” ruhu hisseüerler. His üemi ken, Akif’teki hisleri i lerken korku pek akl m za gelmez. Hem iirlerinüeki tav r

hem arkaüa lar n n ahitliğinüe hayat hikâyesi Akif’in ûesareti hakk nüa yeterinûe fikir veriyor. Korktuğu için M s r’a kaçt ğ yolunüaki itiraya ilk ortaya at lü ğ 1930’larüan beri öfke kusuyoruz. II. Abü lhamiü’üen korkmam , ttihat ve Terakki’üen korkmam aüam ç buçuk Kemalist’ten mi korkaûak? Hiç. Öte yanüan, memleketin kaüeri hususunüa airimizüe b y k bir kayg olüuğu her an hisseüilir. Tatl sert Birinûi Safahat iirlerinüen (Mahalle Kahvesi, K fe, Hasta vb.) sonra kar m za yine y k k, çirkin, köhne bir stanbul tasviriyle ç kar: S leymaniye K rs s ’nüe kitab , bug nlerüe

MEMLEKETİN KADERİ HUSUSUNDA AKİF’TE BÜYÜK BİR KAYGI OLDUĞU HER AN HİSSEDİLİR


43

D O S YA sanki Boğaz’ n Paris’iymi gibi öv l p üuran eski stanbul’un bitikliğini anlatarak ba lar. Kitapiirin ilk sayfalar nüa üikkati çeken kelimelere bir bakal m: Yeis, miskin, aû , beübin. Cesarete akıl gerek

Birinûi Safahat’tan al k olüuğumuz mizah sona ermi , üerin bir ûiüüiyet onun yerini alm t r. Derin ç nk Akif’in ûiüüiyetinüe siyasi olüuğu kaüar felsefi bir öz üe mevûuttur.

Safahat bir ahlak kitab ü r üa. Ahlak üeninûe ahlakç l k anlalmas n. “Etik” üiyorlar bug n karakter ve üavran ölç leri hakk nüaki felsefi m lahazata. Akif’in iyi bir insan olmas n n ötesinüe, söyleüiğimiz. iirinüe slam milletinin meseleleri ahlak ilmi aç s nüan geli kin bir ekilüe i lenmi tir. Yiğitlik üenilip geçilmemi ; hamaset, ehamet, hamiyyet gibi inûelikli mefhumlara ayr ayr i aret eüilmi tir.

“ ehâmet üîni, gayret üîni anûak M sl manl k’t r; “Yerin alt nüa sinen zelzeleler Hakîkî M sl manl k en b y k bir f k rs n, kahramanl kt r. Yerin st nüe ne bulüuysa üevir- Cebânet, meskenet, ü nyâüa, sin, k rs n; s ğmaz r h-i slâm’a... Hakk son saüme-i kahr yla bitir- Kitâbullâh’ i hâü eyleüim -görsin isyan; ü n ya- üa’vâma. Eüebin imüiki ma’nâs na üensin Gör rs n, hisseüersin varsa “hezeyan”; viûüân nla îmân n: Kalmas n, hâs l , alt st olarak Ne m ühi bir hamâset çarp yor hissiyyât, göğs nüe Kur’ân’ n!” Ne y reklerüe ehâmet, ne Buraüa bir sistem var ama T rk ehâmette hayât...” eüebiyat hoûalar m z maalesef Özellikle son m sra çöz mlenme- yak n ve benzer mefhumlar ye hasret. ehamet, klasik ahlak e itleyip geçmeyi terûih ettikkitaplar nüa eûaat yani yiğitlik leri için “Akif’te üinî lirizm” gibi ba l ğ alt nüa i lenen üokuz tuhaf iûatlara yönelmi lerüir. Biz veya on bir faziletten biriüir ( bn bu k sa parçaüa korku ve ûesaret Miskeveyh’te üokuz, Nasir üüin meselesi etraf nüa ne üönü ğ Tusi’üe on bir). Cesaret üemektir ne bakal m. Önûe özetler: ama farkl bir ûesaret t r ü r. ehamet: Ak l gerektiren ve ki iTam anlam “ n kazanmak için, yi öhrete ula t ran göz peklik. ula lmas zor i lere yönelik h rs”t r bn Miskeveyh’e göre. GaŞret: Kutsal eylere yabanT rkçeye göz peklik olarak çeû lar n salü rmas na üayanama virebiliriz. Buraüa üikkati çeken üuygusu. ey, ehametin ç plak öfke ve Kahraman: öhret sahibi yiğit. akla ihtiyaç üuymayan kabaHamaset: Co ku, y ksek ûesaüay l kla ilgisinin olmamas ü r. Öne ç kma, ba arma, ba kas n n ret. Cebanet: Korkulmayaûak eyleryapamaü ğ n yapma arzusu. üen bile korkmak, rkeklik. Bunu yapmak üa ak l gerektiriyor. Zaten Ferit Develioğlu üa Meskenet: Tembellik, uyu ukluk. Osmanl ûa-T rkçe Ansiklopeüik air, slam’ mensuplar nüa Lugat’ nüa ehameti; “Zekâ ve olmas gereken ûesaret etiğiyle ak ll l kla beraber olan ûesaret, yiğitlik” olarak tarif eüiyor. aç kl yor. Buna göre, M sl man

üinî üeğerlere yönelik salü r lara tahamm l eüemez, üinini yabanû lar n aleyhte tav rlar nüan k skan r ve bunun için öne ç kmak, bir eyler yapmak ister. Bunu ba armay yeterinûe isteyen M sl man, akl n kullanaûak ve a lmas zor gör nen engelleri a aûak, ula lmas imkâns z bilinen heüelere ula aûak; böyleûe aü an lan, sayg gören g ç sahibi bir insana üön eûektir. Bunun ön nüeki engeller; korkakl k ve tembelliktir. Kuran- Kerim, M sl manlar korku ve tembelliğe ü mesin üiye onlara ûo ku ve y ksek ûesareti öğ tleyen bir misal verir ki bu misal iirin bana al nan me hur “hasbinallah” ayetiüir: “O m ’minlere inü’allah eûr-i azîm var ki: Birtak m kimseler kenüilerine “D manlar n z sizin için kuvvetlerini toplaü lar; onlarüan korkmal s n z,” üeüikleri zaman bu haber imanlar n art r r üa: “Allah’ n nusreti bize kâfîüir, o ne g zel muhâf zü r!” üerler. (Akif’in çevirisiyle, Ali mran suresi, 173. ayet)” SAFAHAT BIR AHLAK KITABIDIR. AHLAK DENINCE AHLAKÇILIK ANLAŞILMASIN. “ETIK” DIYORLAR BUGÜN KARAKTER VE DAVRANIŞ ÖLÇÜLERI HAKKINDAKI FELSEFI MÜLAHAZATA.

Gözüen geçirüiğimiz iirin Hakk n Sesleri’nüe olüuğunu, yani Kuran ayetinin manzum tefsiri üenebileûeğini kayüetmi olal m. Korkunun karşısına din gayreini koymak

Akif’in çağüa lar nüa böyle sistemler yoktur ç nk onlar ya Mehmet Emin gibi üuygularla yahut Ziya Gökalp gibi fikirlerle yazmay terûih eüer. Yahya Kemal ve Ahmet Ha im gibi önemli yetenekler üe üâhil II. Me rutiyet üönemi yazarlar n n eserlerinüe felsefi üerinlik aramak pek bir i e yaramaz. air olüuğu kaüar filozof üa olan Nam k Kemal’i üevam ettiren yine Mehmet Akif olmu tur.

AKİF İSLAM’I, MENSUPLARINDA OLMASI GEREKEN CESARET ETİĞİYLE AÇIKLIYOR


44

SAVAŞAN YAHUT SIYASET YAPAN HERKESTE CESARET VAR DIYE KABUL ETMEMEK LAZIM. “BU YOLDA DÖNENLER OLDU, MUM GIBI SÖNENLER OLDU” DIYOR YA AHMET KAYA. BAŞLAMAK BIR ŞEY, AMA MÜCADELEYI UZUN SÜRE DEVAM ETTIREBILMEK KENDINDEN DAHA BÜYÜK DEĞERLERI GEREKTIRIYOR.

Gelelim meselenin üiğer taraf na: Akif hazretlerinin, ûesareti bu kaüar öne ç karmas n n neüeni salt felsefi olamaz. Ba ta, memleketle ilgili kayg s n ifaüe ettik. Akif’in kayg lar sava lar s ras nüa üaha üa artm t r. Libya ve Balkan Sava lar ’n , B y k Harp takip ettiğinüe art k olgunluk üöneminüeki Akif’i sars lm gör r z. Kar s nüa “vatan nam nüa bir kabristan” yatt ğ n söyler; bunun uyanü rü ğ mitsizliği gizlemez. lk üefa üuygular Akif’te bu kaüar ağ r bas yorüur. “Son mmiüinin son inkisar nüan” Yani “son umuüunun son k r l nüan...” Akif’e bunu yazü ran Balkan hezimetiüir.

Korkularımız geçmiş değil fakat ümitliyiz

etmek ehametten geçer. Ak ll orüu kazan r. Bug n okuüuğum, görü ğ m, inûeleüiğim kaüaSava an yahut siyaset yapan r yla ü nyan n en akl ba nüa herkeste ûesaret var üiye kabul ve feüakâr orüusu T rk Silahetmemek laz m. “Bu yolüa l Kuvvetleri. Bunu “yerli ve üönenler olüu, mum gibi sönen- milli” üalgas na söylemiyorum. ler olüu” üiyor ya Ahmet Kaya. Ç plak ve ki isel gözlemler... Ba lamak bir ey ama m ûaüele- 15 Temmuz’üa kur una ko an yi uzun s re üevam ettirebilmek insanlar n orüusu bu. Demek ki kenüinüen üaha b y k üeğerleri bir yerlerüe imi , varm . gerektiriyor. Birçoğumuz Suriye ve Irak’ta çarp an ba bozuk Akif memleketi t müen kaybetgruplara üa lkelerin askerlemekten korkuyorüu, üoğal olarine üe bu nazarla bak yoruz. rak. Bunun için kafay çal t r p Hepsinüe ûelaüet gör yoruz; var yapabileûeği en iyi eyi yapt ve g çleriyle ü manlar na vurmaya iirle, vaazla, makaleyle insanlaçal yorlar. Bu yolüa zul m ve ra ehameti, hamiyyeti, gayreti çirkinlikler alm ba n y r m . a laü sava boyunûa. Korku ve Kimyasal silahlar, çoluk çoûuk y lg nl k gelüikçe o Kuran’üaki ya l kaü n üinlemeüen mesk n hamaseti arkas na alarak korku mahallere yağü r lan f zeler. Balkan önemli. Akif’in baba ve kayg yla m ûaüele etti. Irak’ta Amerikan askerinin taraf n n Arnavutluk’tan gelmi Bizse Akif’in ya aü klar n n önolmas Balkanlar kaybetmemize i leüiği ûinayet, gasp, teûav z gibi suçlar n haüüi hesab yoktu. ûesine üön yolunüa mitliyiz. ki isel tepki vermesine üe neüen Amerikan k lt r Irak’ta sava Bunun tam olarak ne olüuğunu olmu gör n yor. Bir an ü m milyonlarûa genç vatanüa - (geçmi te) ve ne olabileûeğini n n; annenin soyunun gelüiği n n rettiği neüensiz ve s n rs z (geleûekte) bilmiyoruz asl nüa. topraklar Rus, baban n gelüiği iüüet kavram yla ba etmeye Korkular m z tamamen geçmi topraklarsa H ristiyan Arnavut çal yor. Mesela okul bas p öğüeğil. Bir nevi sosyolojik genetik i gali alt nüa. Yani bir anüa renûi ve öğretmenleri katleüen halinüe kaybetme korkumuz i gale ü yor. Ayağ n n alt nüan gençleri kimse çözemiyor. Bu içimizüe hâlâ. Anneyi, sevgiliyi, hal n n kay p gittiğini hissetmez gençler kenüilerini bir nevi ABD vatan … Belki bunun içinüir ehit misin? yerine koyarak orman kanunu yak nlar n n y k lmamas . Zaten uyguluyorlar asl nüa. kaybetme korkusunu içselle Sonra B y k Harp ve M tareke... tirmi sin; kaybeüinûe neüene iüüetin akl yok ama. Afrika’üa zmir’in i gali Akif’i aüeta hasta son 20 y lüa ölen insan say s 10 yöneliyorsun. Biliyorsun; ehiüin etmi ti. zmir’in i gal eüilüiğini milyona üoğru giüiyor. Meksika- gayretinin, ehametinin fark nü nelim bir an. Böyle bir ey ABD s n r nüa sava varm ças - üas n. Öfke ve korku yok. Aû , psikolojimizi bitirirüi. çten içe özlem ve mit var. Her ehitle na b y k insan kay plar ya aya ayaûağ m z iki ey: korku, birlikte biraz üaha b y yen, n yor. S rf uyu turuûu kartelleri y lg nl k. Yeüiğimiz her yumruk ve onlara vaziyet eüen Meksika- g çlenen, kenetlenen bir membizüe bu ikisini uyanü r yor. Akif lekette ya yorsun. S n rlar n ABD g venlik g çleri net bir i te bunlar n st ne giüen aüam! üahi art k kestiremeüiğin bir anla maya varamaü klar için. Korku ve y lg nl ğ n kar s na üin memleket bu stelik. Bayrağ n gayretini, ûesareti, geûe g nü z Celaüet kan üökmeni sağlayabilir bunüan sonra nereye üikileûeğini çal may koyan aüam. ama ûesaret yoluyla ba ar elüe Mehmetçik üe bilmiyor. ŞAİR OLDUĞU KADAR FİLOZOF DA OLAN NAMIK KEMAL’İ DEVAM ETTİREN YİNE AKİF OLMUŞTUR



46

DOSYA | MAKALE

Hz. İbrahim aşkının, yani imanının bedelini ödemiş, en zor sınavı geçmiş ve böylece kurban etmek üzere olduğu oğluna yeniden kavuşmuştu. Üstelik dünyasal aklın, bize bütün ümitlerin yiirildiğini avaz avaz haykırdığı bir anda gerçekleşmişi bu vuslat.

RESİM :: PAOLO VERONESE

İMAN, İNSANDAKİ EN YÜCE TUTKUDUR


47

D O S YA

KIERKEGAARD’I TİTRETEN ŞEY BEYTULLAH ÇAKIR

“…Ibrahim inanmışı ve şüphe etmiyordu. O, akıl olmaz olana inanmışı ve o yaşlı adam inancı uğruna orada, yanında biricik oğluyla doğruldu fakat şüphe etmedi. Kaygıyla sağa sola bakmadı. Herhangi bir ağıt da yakmış değildi. Biliyordu ki onu sınayan Tanrı’ydı. Biliyordu ki bu, ondan istenecek en zor kurbandı ve yine biliyordu ki Tanrı, dilediğinde hiçbir kurban zor olamazdı. Ibrahim inanmamış olsaydı eleminden donuklaşırdı şüphesiz. Tanrı’nın dileğini yerine geirmeye memur edildiğini anlamaz, buna bir gençlik hülyası der, güler geçerdi fakat o inanmışı. Demek ki gençi. Hep en iyisi için umut taşıyan dünyadan yaş alır. Hep en kötüsüne hazır olan çabucak çöker ama inanan, daimi bir gençlik sürer. Öyleyse methedilsin bu öykü…” Korku ve Titreme

Y

ukar üaki sat rlar, insan n söz m ona kurtulu u için bilimsellik zinüan na mahk m eüilüiği, iman, üuygu, inanç gibi kavramlar n üeğerini yitirüiği ve ü nyevi akla her eyin ölç s olarak “iman eüilüiği” bir üönemin tam üa göbeğinüe -1843 senesinüe- Danimarkal filozof Soren Kierkegaarü taraf nüan kaleme al nm t . Söz konusu sat rlar n kenüine yer bulüuğu kitab n aü ise; Korku ve Titreme.

kayg , umutsuzluk, ûesaret vb.” kavramlara üair yerle ik alg lar ters y z eüen yakla mlar n n üa onu ziyaüesiyle özg n k lü ğ n belirtmek gerekiyor. Özellikle içinüe ya aü ğ m z u üönemüe ne üenli yoğun ve sulanü r lm O, kenüisinüen önûeki pek çok bir “korku feti izmi”ne maruz filozofun b y k sistem anlat lar kalü ğ m z ü n rsek, bu içerisinüe üeyim yerinüeyse “ke- sim lasyonüan kurtulmak aü na nar s s ” konumuna inüirgenen Kierkegaarü’ n “korku ve kayinsan , içine itilüiği ûenüereüen g ya” üair yakla mlar na biraz çekip ç karmaya ve insan n asolsun kulak kabartman n zarar l nüa “özne” olüuğunu, “merkez” olmayaûağ n ü n yorum. olüuğunu hayk rmaya çal an bir sava ç yü . Kierkegaarü’ n insan ; Insanı sersem eden bir özgürlük Moüernizmin tam ortas nüa saüeûe ü nen ve ü nü ğ n ya am olmas na rağmen ortaya söyleyebilen üeğil ayn zamanüa Kierkegaarü’ n felsefesini hangi att ğ fikirlerle çağ n n hâkim eyleyen, hisseüen ve inanan üa kavramlar zerine oturttuğunüan ü nûesine, tutkusuzluğuna ve bir varl kt . Sonlu ile sonsuzun, az evvel bahsetmi tik. Bu yaz üa insan yok sayan eğilimine “k l ç zamansall kla ebeüiliğinin, ruhla özellikle kayg ve korku kavramçekmi ” bir ü n rü Kierkebeüenin, özg rl kle zorunlulular zerinüe üuraûağ z. Kayg n n gaarü. Kant ve Hegel’i motive ğun bir senteziyüi. Kenüisinin üaha içsel/bat ni, korkunun eüen, rasyonalite ve bilimsel “varolu felsefesinin babas ” ise üaha ü sal/zahiri artlara ü nûeyle ekillenmi “nesnel olarak bilinmesi üe buralara yönelik olarak ortaya ç kt ğ n ve üoğruluk” anlay n n kar s üayan yor zaten. Kierkegaarü’ eklektik bir ili ki içinüe olüuklana; “ki inin bilüiği üeğil yapt ğ farkl k lan saüeûe bu üeğil ama. r n belirtelim önûelikle. lk ba ta esast r” anlay yla ç k p “öznel- Felsefesinin temelini olu tukulağa olüukça karamsar gelen ran; “var olmak, seçim, korku, ve insanüa bir kaç hissi uyanü liği” yerle tiren Kierkegaarü’ , selefi olan pek çok filozotan ay ran temel noktalar anlamak için kitaplar na seçtiği ba l klara bakmak üahi yeterli asl nüa: Kayg Kavram , Öl mû l Hastal k: Umutsuzluk, Korku ve Titreme…


48

ran bu kavramlar n ü n r m z taraf nüan merkeze al nmas n n sebebi, insan n özg rl ğe sahip bir varl k olmas yla alakal asl nüa. Evet, Kierkegaarü için korku ve özellikle kayg , özg rl ğ yle kar kar ya kalan insan n içine ü t ğ varolu sal bir hal. nsan n seçim yapmak üurumunüa kalü ğ anlarüa bilinûi uyanü ran, insana insan olüuğunu fark ettirmeye yarayan, anahtar kavramlar bunlar. Kierkegaarü’a göre enüi e ve korku; “özg rl ğ n verüiği bir ba üönmesi.” Bu y züen üe kaç n lmas gereken psikopatolojik bir ey üeğil bilakis y zle ilmesi gereken bir üurum. D n r m z n asl nüa ne anlatmak isteüiğini yine onun yapt ğ bir örneklemeye ba vurarak anlatmaya çal al m: Kierkegaarü, uçurumun kenar nüa üuran birini ü nmemizi ister. D leüiğimiz bu ki inin mevûut üurumüa “uçurumüan ü mek” ve “kenüini oraüan atmak için ani bir istek üuyma korkusu” olmak zere iki korkuyla ba ba a olüuğunu belirtir. Bu noktaüa Kierkegaarü’ esas ilgilenüiren nokta ise, ki inin üuyüuğu ikinûi korkuüur. Zira ona göre insan n hissettiği bu korku, uçurumüan atlamak veya atlamamak özg rl ğ nüen üolay ortaya ç kmaktaü r ve bir ba üönmesi kaüar sersemletiûiüir. Yani insan n seçimlerinüe özg r olüuğunun fark na varmas , bir korku ve kayg halinüe üe kenüini belli eüebilir pekâlâ. nsan benzer bir üurumu, iman uğruna verüiği bir karar esnas nüa üa ya ayabilir Kierkegaarü’a göre. man uğruna gerçekle tirilen bir eylem, etik ü zlemüe -fakat ahlaki üeğil- fazlas yla yaü rganabilir hatta etik olan tamamen rafa üahi kalü rtabilir. Kierkegaarü’ n anlatmaya çal t ğ bu hal, merkezinüe Hz. brahim’in oğlunu kurban etme hikâyesinin yer alü ğ Korku ve

Titreme aül eserinüe en berrak ekilüe ç kar kar m za. Akıl delil, iman bedel ister

KIERKEGARD’IN INSANI; SADECE DÜŞÜNEN VE DÜŞÜNDÜĞÜNÜ SÖYLEYEBILEN DEĞIL AYNI ZAMANDA EYLEYEN, HISSEDEN VE INANAN DA BIR VARLIKTI. SONLU ILE SONSUZUN, ZAMANSALLIKLA EBEDILIĞININ, RUHLA BEDENIN, ÖZGÜRLÜKLE ZORUNLULUĞUN BIR SENTEZIYDI.

Hz. brahim’in görü ğ bir ü zerine çok geç ya ta kavu tuğu biriûik oğlunu kurban etmekle s nanü ğ o me hur k ssay hepimiz biliriz. Üzerine az û k ü nü ğ m züe üahi içimizi titretmeye yeten bir hikâyeüir bu. Hz. brahim’e yarat lm lar içerisinüe en sevüiği ey olan evlaü n , kat ks z bir teslimiyetle kurban etmeyi göze alü ran o kuüret, elbette ki imanüan ba ka bir ey olamazü . te Kierkeergarü’ üa titreten, üeh ete ü ren, üizlerini k ran ve ayn oranüa Hz. brahim’e kar hayranl k üuymas na sebep olan nokta tam olarak buras . Hz. brahim’in iman uğruna alü ğ tav r ve kalk t ğ eylem, Kierkegaarü’ n felsefesinin ekillenmesinüe nirengi noktalar nüan bir tanesini olu turuyor. B t n felsefesini; insan n korku ve kayg lar yla y zle ip onlar ûesaretle yenerek özg rle mesi ve var olmas zerine kuran ü n r m z için Hz. brahim, ete kemiğe b r nm bir “iman övalyesiyüi” asl nüa. S rf iman uğruna biriûik arzu nesnesi olan evlaü nüan vazgeçmeyi göze alan biri, en b y k olabilirüi Kierkegaarü için saüeûe. Zira böyle bir ki i hem haz merkezli estetik hem üe öüev merkezli etik varolu boyutlar n a arak inanç merkezli üinî varolu boyutuna geçmeyi ba arabilmi hatta üaha üa ileri giüip inanç s çramas n üa gerçekle tirerek “iman” mertebesine ula abilmi tek ki iyüi. nsanla Tanr aras nüaki bo luğun anûak “iman” yoluyla üolüurulabileûeğine inanan Kierkegaarü için Hz. brahim en b y kt zira insan üeh ete ü ren o s çramay gerçekle tirebilmi ti! Korku üolu bir s nava

tutulmas na rağmen iman nüan kaynakl umuüunu hiç yitirmemi , kimsenin ûesaret eüemeyeûeği bir i e kalk m t Hz. brahim. A k n n, yani iman n n beüelini öüemi , en zor s nav geçmi ve böyleûe kurban etmek zere olüuğu oğluna yeniüen kavu mu tu. Üstelik ü nyasal akl n, bize b t n mitlerin yitirilüiğini avaz avaz hayk rü ğ bir anüa gerçekle mi ti bu vuslat. Kierkegaarü’ n Korku ve Titreme’üe iman zerine söyleüiği u sözlere üe kulak kabartal m: “ man, bir insanüaki en y ûe tutkuüur, hem saçmaü r ve ayn zamanüa b y k bir paraüokstur üa. Hem öyle bir paraüokstur ki, bir ûinayeti Tanr ’y memnun eüen kutsal bir eyleme üön t rebilir. Oğlunu brahim’e geri verebilir. O, öyle bir paraüokstur ki, hiçbir ü nûe onu alt eüemez. Bu kaç n lmaz olarak böyleüir ç nk iman n ba laü ğ yerüe ü nme, h km n yitirir.” Bu al nt üa üikkat çeken bir noktaya üaha üeğinerek yaz m z hitama erüirelim. Gör leûeği zere Kierkegaarü’ n srarla vurgulaü ğ iki kavram üaha var buraüa: Saçma ve paraüoks. Kierkegaarü’ n hem bu k ssay ve hem üe bu kavramlar kullanmas n n bir sebebinin üe ya aü ğ üönemin tek geçer akçesi olan “ak l putuna” kar bir üuru sergilemek aü na olüuğunu söylemek san r m yanl olmaz. Zira her eyüe olüuğu gibi inanç, iman gibi meselelerin üe saüeûe rasyonalize eüilebilüiği s reûe kabul görü ğ bir üönem bahsettiğimiz. Bu y züenüi belki üe Kierkegaarü’ n bu k ssay seçmesi ve az evvel bahsettiğimiz “paraüoks” ve “saçma” kavramlar na bu üenli vurgu yapmas . Bu noktaüa üurup ü r stçe sorabilsek ke ke kenüimize: man, imkâns z üahi m mk n k lan tek ey üeğil miüir sahi?

KIERKEGAARD İNSANLA TANRI ARASINDAKİ BOŞLUĞUN İMANLA DOLACAĞINA İNANIYORDU


49

HEM İNDİRİMLİ HEM HEDİYELİ ABONELİK 10DDüVnDy’laİk FIRSATI Sİnema Setİ Lacivert Dergi’ye şimdi abone olun derginiz 1 yıl boyunca 96 TL yerine 70 TL’ye kargoyla kapınıza gelsin. *Aboneliğiniz süresince fiyat arışından etkilenmeden derginizle birlikte 10 DVD’lik bu muhteşem sein keyfini çıkarın. FİLMLER: Bridget Jones 2: Manığın Sırrı Billy Eliot U-571 Fidel’in Yüzünden! Hayalet Köpek: Samurayın Yolu Cinema Paradiso Son İmparator Aşk Her Yerde Neredesin Be Birader? Bir Erkek Hakkında


50

DOSYA | MAKALE

korkuyu yenen TÜRKLER GÖKHAN ERGÜR

BUYURSUNLAR, BİZİM İÇİN SAVAŞ DÜĞÜNDÜR

“Isiklal Marşımız ‘Korkma’ diye başlar. Biliyorsun ki bu, Resûl-i Ekrem’in Sevr Mağarası’nda Ebu Bekir’e söylediğidir. Bunlar tesadüf filan değil.” Ismet Özel


51

D O S YA

Marin Luther, en iyi dünyevi düzenin sahibi olarak kabul eiği Türklere karşı Tanrı’ya yakarmaktan başka çare görmüyor çünkü Luther’e göre, Tanrı’ya kurtarılabilecek şeylerin kurtarılmasına yardımcı olması konusunda yalvarılabilir; imkânsızı talep etme konusunda değil.

Ö

mr m n ve akl m n elverüiği kaüar yla görü ğ m u olüu: T rk’ n olüuğu yerüe psikolojik ve sosyolojik birçok kuram ve kuramû çaresiz kal yor, anlam n yitiriyor. Farz misal 15 Temmuz’üa ya aü ğ m z, 248 vatanüa m z n ehit olüuğu hain üarbe giri iminüe milletimizin göstermi olüuğu insan st ûesareti ü nyevi parametrelerle nas l aç klayabiliriz ki? ehit olaûağ n bilerek göz n k rpmaüan hain üarbeûilerin zerine bir im ek gibi patlayan kahraman Ömer Halisüemir’in ruh çöz mlemesini, ön sata ehit olanlar gör p göz n k rpmaüan elinüe bayrakla o safa üoğru ko an yiğit kaü nlar n anlam ü nyas n hangi akaüemik unvan yahut makale bizlere izah eüebilir ki? imüi ayn ûesareti ve korkusuzluğu Zeytin Dal Harekât kapsam nüa Suriye’yi erelenüiren Mehmetçiklerin gözlerinüe hep beraber izliyoruz. Normal artlar alt nüa bizlerin teskin eüerek ûesaretlenüirmesi gereken 20’li ya lar nüaki üelikanl lar, televizyon ekranlar na g l mseyerek el sall yor ve T rk halk n n kenüilerini merak etmemesini söyleyerek enüi eli kalpleri sakinle tirmeye çabal yorlar. “Afrin’e ü ğ ne giüiyoruz” üiyor içlerinüen biri tebess m eüerek. D ğ n üerken neyi anlatmaya çal t ğ n anlayam yoruz ilk, sonra Ats z’ n o üizesi ü yor zihnimize: “Buyursunlar... Bizim için sava ü ğ nü r.” Televizyonlarüa izleüiğimiz o g zel g l l askerin ehit olüuğu haberini al yoruz sonra. D ğ ne giüip kenüini Res l-i Ekrem’e

CESUR DEDİĞİN HAYSİYET SAHİBİ OLUR


52

kom u eyleyen Enes Sar aslan, ehit Enes Sar aslan… Rabbim senin iman n bu millete kalkan eylesin. Genûeûik ya lar nüa vasiyetnamelerini yaz p Telafer’üe anaokulu yap lmas n , anne babas n n haûûa gönüerilmesini, ağabeyinin evlenüirilmesini isteyen merhameti ve kalbi buûaks z olan Mehmetçik... Suriye’üe yağmur, çamur ve sis içerisinüe, Mehmet Akif’in; “Kimi Hinü , kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ” üiye tan mlaü ğ ; Amerikan, ngiliz, Alman, Frans z, spanyol, Kanaüal , Çinli kiral k katillerüen kurulu çetenin zerine g le oynaya giüen Mehmetçik... Sahi senin kalbine lenen o merhamet ve korkusuzluk nereüen gelip nereye giüer? Kara Oğuz’dan kalma cesaret

T rkler tarih boyunûa kenüilerini koruyabilmek ve varl klar n s rü rebilmek için ya aü klar topraklara her üaim egemen olma arzusu ta ü lar. T rk k lt r ve ya am n ekillenüiren Orta Asya’n n rpertiûi huüutlar , uçsuz buûaks z sahalar ve a lmas zor üağlar insan karakterinin olu mas na ve askeri beûerilerin ekillenmesine kap açm t r. Bu ûoğrafya; milletimize at s rt nüa her üaim hareketli, tertipli ve salü rgan bir sava stili kazanü rarak askerliği bir meslek olarak üeğil bir hayat felsefesi olarak seçip hayatlar na ba ar yla uygulamas na ve Viyana kap lar na üayan p T rk ûihan hâkimiyeti r yas yla y lü zl gökleri seyretmelerine imkân sağlam t r. nsan “ mit” olarak kabul eüen Oğuz hareketinin üevam olan T rkler, slam önûesi üönemlerinüe üe “Sava ç n n talihi ûenkte ölmektir. Eğer biz öl rsek, kahramanl k öhretimiz bizi

BATI, BILINÇDIŞINDA TAŞIDIĞI KORKU SEBEBIYLE MÜSLÜMANLARA KARŞI BÜYÜK BIR ÖFKE BESLEYIP KORKTUKLARI VARLIĞI BÜTÜNÜYLE ORTADAN KALDIRMAK IÇIN ASIRLARDIR VARINI YOĞUNU ORTAYA KOYMAKTA. ONLAR IÇIN TÜRK KORKUSU EŞITTIR MÜSLÜMAN KORKUSUDUR.

ü nya üurüukça ya ataûak ve oğullar m z, torunlar m z ba ka kavimlerin ba buğlar olaûakt r” inanû yla hareket eüerek korkuyu yenmi ve slamiyet’in kabul yle beraber ehitlik mertebesini üe elüe eüerek ü nya tarihini üeği tirmi lerüir. Sava meyüan na bu manevi z rhla ç kan orüu, ü man kar s nüa asla y k lmayan bir üuvar, kolayl kla a lamaz, zapt olunamaz bir kale olu turur. Maneviyat t kenmi orüu ise ü mensiz ve kaptans z bir gemiye benzer, sava ta maruz kalaûağ sars nt larüan etkilenerek çabukça üağ l r ve mağlup olur. Yap lan bilimsel ara t rmalara göre sava meyüan nüa olu an a r korku, askere kar kar ya bulunüuğu üurumun stesinüen gelemeyeûeğini ve bu neüenle zarar göreûeğini ü nü rerek enüi eye kap lmas na yol açar. Ya an lan bu ani üeh et üuygusu b t n beüene ve zihne yay l r. Böyleûe zihinsel ve beüensel birçok faaliyetin kontrol imkâns zla r. Paniğe kap lan ki i amaû n kaybeüerek gerçekleri üeğerlenüirme kabiliyetini ve üolay s yla üa askerlik vasf n yitirir. Özetle panik ortaya ç k nûa ü nûe ve mant k tamamen üurur ve asker kaçmaktan ba ka üavran gösteremez. En temel insani üuygularüan biri olan korku sava meyüanlar n n bir gerçeğiüir, üoğal bir üuyguüur, önemli olan ise bu korkuyla ba a ç kabilmektir. Tehlikelerle kar kar ya gelmeye haz r, eğitilmi , istikrarl ve üengeli askerler korkuyla m ûaüele eüebilen askerlerüir ve unutulmamal ü r ki ûesur asker asl nüa korkusuz asker üeğil, korkuyu yenebilen askerüir. Korkunun yenilmesi üe anûak ve anûak manevi bir üirençle m mk n olur. O üirenç as rlarüan beri hem genetik hem

SAVAŞÇININ TALİHİ CENKTE ÖLMEKTİR

üe toplumsal zihin koülar yla bug ne ta nm ve tabiri ûaizse bu korkusuzluk ü man zerinüe bir T rk korkusu olu turmu tur. hsan Fazl oğlu’nun, Ak ll T rk Makul Tarih kitab nüa aktarü ğ bir olay bu korkunun ne boyutta olüuğunu bizlere gösterir: 16’nû y zy l. Kanuni Sultan S leyman komutas nüaki Osmanl orüular Avrupa’n n içlerine nizamâlemi tesis için ilerliyor. Alman soylular Avrupa’n n b y k bir böl m n n üinlerini üeği tireûek ölç üe T rklere yak nl k üuyüuğu bir ortamüa toplant zerine toplant yap yorlar; slam’ n ve T rklerin ya am biçimlerini etkisizle tireûek yöntemler zerine konu uyorlar. B t n bu gayretleri bo çabalar olarak gör p Alman ulusunun soylular na seslenen Martin Luther, en iyi ü nyevi ü zenin sahibi olarak kabul ettiği T rklere kar Tanr ’ya yakarmaktan ba ka çare görm yor ç nk Luther’e göre, Tanr ’ya kurtar labileûek eylerin kurtar lmas na yarü mû olmas konusunüa yalvar labilir; imkâns z talep etme konusunüa üeğil. Sofra konu malar nüa sohbet bu ekilüe s rerken bir Alman soylusu ayağa kalk p öyle sesleniyor: “B rak üuay , yakarmay ! Özel bir topun var m T rklere kar ?” Martin Luther’in ûevab Avrupa’n n ruhsal üurumunu özetler nitelikte: “Hay r! Ama özel bir üuam var.” Bat , bilinçü nüa ta ü ğ bu korku sebebiyle M sl manlara kar b y k bir öfke besleyip korktuklar varl ğ b t n yle ortaüan kalü rmak için as rlarü r var n yoğunu ortaya koymakta. Onlar için T rk korkusu e ittir M sl man korkusu. 11 Ekim 1908’üe Anaüolu’üa T rklere kar y r t len sava lara kat lan bir papaz g nl ğ ne u û mleleri yazar: “Her yerüe T rkler!”


53

D O S YA Ağustos 1100’üe ise Roma’üa Papa II. Basûhalis bunu üoğrularûas na u fetvay yay mlar: “M sl manlar e ittir T rkler.” T rklere kar o y llarüa s rekli bir sava s rü rmek isteyen Avrupa bu sava finanse etmek için “T rk Vergisi” aü nüa bir vergi toplar. te bug n s n r m züa Avrupa’n n ve ü nyan n çe itli lkelerinüen gelip terör örg t YPG salar nüa sava an kiral k katiller T rk Vergisi’nin fonlaü ğ ve T rk korkusunun sebep olüuğu bir olu umüur.

NORMAL ŞARTLAR ALTINDA BIZLERIN TESKIN EDEREK CESARETLENDIRMESI GEREKEN 20’LI YAŞLARINDAKI DELIKANLILAR, TELEVIZYON EKRANLARINA GÜLÜMSEYEREK EL SALLIYOR VE TÜRK HALKININ KENDILERINI MERAK ETMEMESINI SÖYLEYEREK ENDIŞELI KALPLERI SAKINLEŞTIRMEYE ÇABALIYORLAR.

danlarüa okuüuğu kahramanl k iirleri asla tesaü fi ve geli ig zel seçilmi iirler üeğilüir. Say n Erüoğan bu iirlerle halk bir eylere haz rlamakta ve onlara bir eyleri hat rlatmaktaü r. Kan birliğine üeğil ûan birliğine T rkiye Cumhuriyeti Cumhurba - üayanan bu millet yeri gelüiğinKorkusuz komutan kan ve ayn zamanüa Anayasaüe, i ba a ü t ğ nüe elinüen Keykâvus Kâbusnâme’üe T rkler m z n 117’nûi maüüesi gereği geleni fazlas yla yapmakta ve Ba komutan unvan n n sahibi için; liüeri iyi olursa bu milletle yapaûakt r. Say n Reûep Tayyip Erüoğan’ n b y k i ler yap laûağ n söyüa yapmak isteüiği ey tam ola- Biz T rkler, bize benzeyen ler. Nitekim öyle üe olmu tur, liüerlerle g ç buluruz. Bu, tarihin rak bu; ûesur söylemler ve maT rkler iyi bir liüer bulüuklar her üöneminüe böyle olmu tur. zaman tarih sahnesine ç k p her nevralarla milletine liüerlik eüip 26 Ağustos 1071 tarihinüe zaten korkusuz olan bir millete zaman söz söyleyen ve tarihin Malazgirt Ovas ’nüa Cuma ûesaret a lay p üevleti onurluûa ak n üeği tiren üevletlerüen ayakta tutmak ve ü mana korku namaz n eüa eüen Sultan Alp biri olmu tur. Yeter ki kenüini Arslan biraz sonra Bizans orüusu salmak. Malum üarbe kalk mas koruyan, kollayan ve kenüinüen ile çarp aûak askerlerine öyle geûesi; “Milletimizi illerimizin görü ğ biri olsun. stiklal m ûameyüanlar na üavet eüiyorum” seslenir: “Buraüa ne emreüen üelemizüe, ba ta Gazi Mustafa bir sultan ne üe emir veren bir söz yle çe itli siyasi gör lerKemal Atat rk olmak zere askerim. Zira bug n ben üe üen milyonlarûa üevlet sevüal s b t n komuta kaüemesi ûesur anûak sizlerüen biriyim, sizlervatanüa sokaklara üöken ve ve korkusuz komutanlarüan olu le birlikte sava an gaziyim.” emperyalist kuklalar milletinin maktayü . Halk n ve orüunun bu Bu konu maüan sonra beyaz g û yle a k na uğratan Say n korkusuzluğu bizlere, parçalanelbisesiyle eline k l ç ve topuzuErüoğan, sahip olüuğu liüerlik mak zere olan bir imparatorluközellikleriyle halk na ve ûepheüe- nu alan Sultan Alp Arslan b t n tan yeni bir lke armağan etti. b y k T rk kumanüanlar gibi en ki askerlerine kuvvet olmu tur. önüe sava arak Bizans orüusunu T rkiye Cumhuriyeti tarihinüe Yusuf Has Hâûip Kutaügu Bilig’üe b y k bir hezimete uğrat r. Bu ilk kez ba ka bir milletten kurulu liüerlerin korkusuzluğuyla ilgili zaferüen sonra Anaüolu’nun kaorüuyla beraber (Özg r Suriye unlar söyler: “Orüuüan evvel p lar arü na kaüar T rklere aç l r Orüusu) s n r ötesi operasyon ekseriya komutan yenilir. Ruhen ve Anaüolu’nun fethi bu zafer ile ba latan T rkiye Cumhuriyeti, yenilmeyen ûesaretli bir komuba lam olur. kar s nüa bulunan Avrupal tan sonunüa mutlaka zaferin üevletlere ve belki üe en önemyolunu bulur. Cesur ve göz pek lisi Amerika’n n bölgeüeki askeri D n ve bug n; T rkler korkuyu olmal ü r, korkak kimse ü man korkusuzûa yenip ûesaretleriyle varl ğ na rağmen ilerleyi ini gör nûe hastalanarak yatağa b y k bir kararl l kla korkusuzûa b t n âleme örnek olüular. Zaü er. Cesur üeüiğin haysiyet man ve mekân üeği se üe bizler s rü r yor. sahibi olur; haysiyetli insanlar ayn k lt rel ve fiziksel koülarla öl rken vuru arak öl r. Orüular Bunlara ek olarak Say n Cumhur- ya amaya üevam eüiyoruz, eüeûeğiz. ba kan m z n her f rsatta meyyar p üelmek için sebatl bulunmal , askeri ûo turmakta kesin kararl olmal ü r. Orüu komutan bu faziletlere sahip olursa, ü man vurur ve onun öhretini yere serer. Cesur ve üayanan asker ü man ezer.”

SENİN KALBİNE ÜFLENEN O MERHAMET VE KORKUSUZLUK NEREDEN GELİP NEREYE GİDER?


54

dünyadan portreler BİROL BİÇER

Ahmed Kaddaf ed-Dem

01

Kaddai taraftarları“ı“ dö“üş pla“ı

Libya 02

Libya eski liüeri Muammer Kaüüafi’nin 2011’üe iktiüarüan ü ve ölü r lmesi 40 y l a k n bir s re onun kanatlar alt nüa ihya olan akraba ve taraftarlar n n üa hayat n alt st etti. On binlerûe Kaüüafi taraftar , kurtulu u aileleri ile birlikte ba ka lkelere göçmekte bulüu. S ğ naklar ise üarbeûi üiktatör Sisi’nin yönettiği M s r olüu. Kaüüafi taraftarlar n n Libya’üa yeniüen rol almas imüilik hayal gibi gör nse üe onlar öyle ü nm yorlar. M s r’üa uzun s re kalmay planlamaü klar gibi Libya’n n geleûeğinüe rol almaya haz rlan yorlar. Bunlar n ba n ise Muammer Kaüüafi’nin kuzeni Ahmeü Kaüüafeü-Dem çekiyor. Kaüüaf eü-Dem’in önû l k ettiği eski Kaüüafi taraftarlar n n önüe gelenleri her hafta onun Nil Nehri’ne bakan l ks üairesinüe toplan yor ve yeniüen yap lanan Libya’n n geleûeğinüe rol alman n planlar n yap yorlar.

Isaac ole Tialolo

Masailer imajları“ı sömüre“ ç”k uluslulara karşı

Kenya-Tanzanya 03

Kenya ve Tanzanya s n r bölgelerinüe geni bir vah i üoğa alan nüa yay lm , sava ç l klar yla bilinen Masailer, ü nyan n en tan nan kabilesi üurumunüa. Yerel bir Masai kurulu unun ba nüa bulunan Isaaû Ole Taialolo art k pek çok yabanû firma ve çok uluslu irketin söm rmeye ba laü ğ Masai k lt r ve imaj n n kurtar lmas gerektiğini ü n yor ve Masaileri bu irketlerle hukuki m ûaüeleye yönlenüiriyor. Taialolo ve beraberinüeki Masailere göre; “Louis Vuitton”, “Calvin Klein”, “Ralph” ya üa “Jaguar” gibi l ks markalar üa üâhil ü nyaüa en az bin irket, Masai markas ve imaj n kullanarak milyarlarûa üolar ç kar elüe eüiyor. irketlerüen y zlerûe milyon üolarl k talep eüebileûek üurumüaki Masailer, önûelikle bu markalarla pazarl k eüeûekler, sonuç alamazlarsa tazminat ve ûeza üavalar ile m ûaüelelerini s rü reûekler.

Arthur Wagner

İslam’ı seçe“ aşırı sağcı p”litikacı

Almanya

Arthur Wagner, üaha birkaç hafta önûesine kaüar Almanya’n n a r sağû Alternative F r Deustûhlanü partisinin en önemli isimlerinüen biriyüi. imüi ise partisinin en sevmeüiği kitlenin bir ferüi olmu üurumüa. 2017 Eyl l’ nüeki genel seçimlerüe “Almanya’üa slam’a yer yok!” ve “Almanya’n n slamla mas na kar y z!” sloganlar ile boy gösteren, lkeüe ya ayan M sl man göçmenlere kar tepkileri ate leyen bir partinin mensubu olan Wagner art k bir M sl man. Üstelik bu kaüarla kalmaü , ate li taraftar olüuğu partisinüen üe istifa etti. Daha önûe H ristiyan Demokrat Parti yesi olan ve AlmanRus bölge komitesinin ba kan yarü mû l ğ n üa yapan Wagner, Çeçen m lteûilerin çevirmenliğinüe üe önemli rol oynam t .

KADDAFİ TARAFTARLARI KURTULUŞU AİLELERİ İLE BİRLİKTE BAŞKA ÜLKELERE GÖÇMEKTE BULDU


55

Tracey Crouch

04

Yal“ızlıkla mücadele baka“ı

“Moüern hayat insanlar giüerek yaln zla t r yor” nevinüen gör leri ü n rlerüen, sosyologlarüan, psikologlarüan s k s k üuyar z. Birle ik Krall k h k metinin yaln zl kla m ûaüele etmek zere bir bakan görevlenüirmesi bunun ispat say labilir. ngiltere Ba bakan Theresa May’in; “Moüern hayat n milyonlarûa insan etkileyen z û gerçeği” olarak nitelenüirüiği yaln zl ğa kar ilk siyasi önlemi kenüi h k meti alü ve ü nyan n ilk yaln zl kla m ûaüele bakan n ataü . Eski Spor ve Sivil Toplum Bakan olan Traûey Crouûh’un yeni görevi oûak ay nüan beri Birle ik Krall k’ta milyonlarûa ki iyi yaln zl ktan kurtarman n çarelerini aramak. Ülkeüe 200 bin ya l bireyin en az bir ay boyunûa bir yak n ya üa arkaüa yla konuamaü ğ n , genç engellilerin y züe 85’inin yaln zl k çektiğini belirten ara t rmaû lara göre, yaln zl k ve yal t lm l k üuygusu lkeüe her y l 9 milyon ki iyi etkiler boyutlara ula m üurumüa.

akil Afridi

Birleşik Krallık 05

ABD’“i“ Kulla“, at! a“layışı“ı“ e“ bedbaht ör“eği Usame Bin Laüin’i gizli bir operasyonla öl ele geçiren ABD’nin yetkilileri bu ba ar lar yla çok öv nü ler anûak onlara bu konuüa en b y k yarü m yapan aüam Pakistan hapishanelerinüe ç r meye b rakt lar. Bin Laüin’in saklanü ğ bölgeüe ü zmeûe bir a kampanyas ü zenleyerek El Kaiüe liüerinin ailesinin DNA örneklerini alan ve yerinin tespit eüilmesini sağlayan akil Afriüi, ABD’yi ve yönetiûilerini b y k bir utançtan kurtarm t . Anûak ABD’üen övg ve yarü m almaü ğ gibi topraklar nüa gizli operasyon yaparak egemenliğini ihlal eüen ABD’ye yarü m eüen aüam olarak Pakistan yetkilileri taraf nüan üa ihanetle suçlanü ve 2011’üe hapse at lü . Afriüi bu haliyle ABD’nin ü nyan n her taraf nüa s k s k gör len ama kimsenin ibret almaya hevesli gör nmeüiği “Kullan, at!” uygulamalar nüan saüeûe biri. in en trajikomik taraf ise ABD yetkililerinin araüan geçen yeüi y la rağmen halen “Afriüi’yi unutmaü k” üiyerek i i geçi tirmeleri.

Mennel Ibtissem

Pakistan 06

Ö“ce hayra“ bıraktı s”“ra çıldırttı Fransa’n n en çok izlenen programlar nüan biri olan yetenek yar mas The Voiûe’üa hem Frans zûa hem Arapça söyleüiği ark ve sesiyle izleyiûileri aüeta b y lemi ti Mennel Ibtissem. Ba ört l bir M sl man k z n pop ler alanüaki zuhuru uzun s reüir M sl manlar konusunüa haz ms zl k ya ayan ve üin kisveli militan ve teröristler neüeniyle kafas kar k olan Frans z toplumu aç s nüan b y k bir umut aç l m olarak yorumlanm t . Ama bu umutlar çok k sa s rü ve r ya yerini yerle ik korkular n neüen olüuğu bir kaosa b rakt . Fransa’üaki Niûe ve Saint Etienne-üu-Rouvray terör salü r lar yla ilgili komplo yorumlar yapt ğ , yakalanan ah slar n yan nüa neüense hep kimlik bulunmas n ele tirüiği ve gerçek suçlu olarak h k meti gösterüiği için suçlanan Ibtissem’in payla mlar aras nüa Filistin’e üestek veren ark lar üa bulununûa kenüisine üuyulan sempati, bir anüa ûaü av na, tehüitlere ve antisemit ithamlara üön t .

Kim Yo-Jong

Fransa 07

Kuzey K”re’“i“ ye“i yüksele“ yıldızı

ubat ay nüa yap lan K Olimpiyatlar , Kuzey ve G ney Kore’yi bir araya getirmesi bak m nüan üikkate ayan ve umut veriûiyüi. Bu organizasyonun t m ü nyaüa parlatt ğ ah s ise phesiz Kuzey Kore liüeri Kim Jong-un’un k ç k k z karüe i Kim Yo-Jong olüu. Ağabeyinüen saüeûe üört ya k ç k olan 30 ya nüaki Kim Yo-Jong saüeûe göstermelik bir fig r olman n ötesinüe Kuzey Kore liüeri Kim Yong-un’un gittikçe g çlenen imaj n n arkas nüaki beyin olarak üa gör l yor. Ağabeyinin b y k g veninin göstergesi olarak geçen y l Kuzey Kore çi Partisi’nin polit b rosuna seçilen Kim Yo-Jong 2014’te partinin propaganüa ve seferberlik böl m ne üe ba kan yarü mû s olarak atanü . Buraüaki görevi boyunûa Kuzey Kore’nin kuruûu liüeri üeüesi Kim Il-sung’üan ilham alarak Kim Yong-un’un iyiliksever ve ula labilir bir liüer olüuğu imaj n çizen ismin asl nüa Kim Yo-Jong olüuğu söyleniyor.

RÜYA, YERİNİ KORKULARLA GELEN BİR KAOSA BIRAKTI

Kuzey Kore


56

dünyadan haberler BİROL BİÇER BİROL BİÇER

ÜLKELERE GÖRE EN BÜYÜK KORKULAR

P

ewresearûh Center aül ara t rma kurumunun birkaç ay önûe 38 lkeüe 42 bin örnek/üenek zerinüe gerçekle tirüiği ara t rma her lkenin kenüi aü na korkusunu anlamak aü na elveri li veriler sunuyor. Örneğin Kuzey Koreli ve Vietnaml lar n y züe 80’inin, Japonya ve Filipinlilerin 60’ n n lkeleri aü na en b y k korkusunu Çin’in geni leyen n fuzu olu turuyor. Polonyal lar n y züe 66’s n n en b y k korkusu ise, sorunlu bir tarihsel ili kiye sahip olüuklar Rusya’n n g çlenmesi. Polonyal lar n bir üiğer korkusu ise DAE terör ve lkelerini istila eüeûeklerini ü nü kleri göçmenler. Terör, göçmenler ve e itsizlik gibi korkulara sahip Avrupa lkeleri geneli-

nin y züe 47’si üe Rusya’n n g çlenmesinüen korkuyor. Maûarlar n y züe 66’s ise lkeleri aü na en çok Ortaüoğu’üan gelen göçmenlerüen korku üuyuyor. Ayn korku Avrupa’n n üiğer lkeleri taraf nüan payla l yor anûak üaha ü k oranlarla. Japonlar n en b y k korkusu s ralamas nüa ise zirveye y züe 76 ile siber salü r lar yerle mi üurumüa. K resel iklim üeği ikliğinüen en çok korkanlar ise y züe 74 ile Latin Amerikal lar ve y züe 54 oran nüa Afrikal lar. Fransa y züe 88, talya y züe 85 ve Rusya’üa y züe 58 oranlar yla korkular n ba nüa yer alan DAE terör , ABD ve Avrupa Birliği lkelerinin üe ba l ûa milli korkusunu olu turuyor.

KÖKENİ OSMANLI’YA DAYANAN KORKU FESTİVALİ smanl Orüusu’nun 1526’üaki Mohaç zaferi, Maûaristan’ Osmanl ’ya bağl bir krall k haline getirüi. Üzerinüen 500 y la yak n zaman geçmesine rağmen bu sava n geçtiği ovan n aü n ta yan Mohaç ehri, o g nlerin hat ras n her y l ubat ay nüa bir festivalle ya at yor. Anûak bu al lü k t rüe bir enlikten ziyaüe tam anlam yla bir korku festivali. Geçtiğimiz ubat ay nüa üa 10 g n boyunûa ü zenlenen Mohaç Bu o enlikleri geçmi inanç ve üönemlerin korkutuûu ögelerine üayan yor. Söylenûeye göre Osmanl askerleri Mohaç’ ele geçirinûe ehir sakinleri

O

batakl k ve ormanl k alanlarüa saklan p eski animist inançlar nüa yer alan ve aü na “bu o” üenilen ûin, ifrit gibi korkutuûu fig rleri anü ran k yafet ve maskelerle geûeleri Osmanl lar korkutup kaç rmaya çal m lar. Osmanl askerlerini korkutamaü klar tarihi verilerle sabit olsa üa Mohaçl lar bunun aksine inanm olsalar gerek, i i enliğe çevirmi ler. enlik boyunûa bu o k l ğ na girenler ziyaretçileri korkutmak için t rl yollara ba vururken, onlara e lik eüen siyah k yafetli üiğer varl klar üa insanlar n zerine k l ve kurum atarak üeh et vermeye çal yor.

MODERN ZAMAN KORKULARI nsanlar n psikolojik bağ ml l k ve buna bağl korkular n ifaüe eüen bir fihrist üolusu fobiye her geçen g n yenileri ekleniyor. Bu zamane fobileri içinüe en yayg n olan ise nomofobi yani ûep telefonunüan ve ileti imüen mahrum kalma korkusu. Buna kar l k teknolojiye bağl kalmama isteğinüen kaynaklanan teknofobi gibi tam tersi yönüe zamane fobileri üe zuhur etmi üurumüa. Buna i ini robotlara kapt rma korkusunu üa üâhil etmek gerekiyor. Moüern çağ n getirisi olan bu yeni fobilere amaksofobi (ta t korkusu), aviofobi (uçu korkusu), batofobi (üerinlik

ve y ksek bina korkusu), elektrofobi (elektrik korkusu), kanserofobi, karüiyofobi, kemofobi (kimyasal maüüe korkusu), koulrofobi (palyaço korkusu), mekanofobi (makine korkusu), mikrobiyofobi (mikrop korkusu), monofobi (yaln zl k korkusu), obezofobi ( i manl k korkusu), okofobi (ta t korkusu), penyafobi (fakirlik korkusu), politikofobi (politikaû korkusu), raüyofobi (raüyasyon korkusu), takofobi (y ksek h z korkusu), tomofobi (ameliyat korkusu), toksifobi (zehirlenme korkusu), testofobi (s nav korkusu) gibi korkular ekleyebiliriz.


57

ÇAĞDAŞ BİR SALGIN HASTALIK: KORKU

A

rt k Korkmayal m! Bu ifaüe Frans z Psikanalist Ali Magouüi’nin hem topluma bir çağr s hem üe birkaç hafta önûe yay mlaü ğ kitab n n aü . Kitab n alt ba l ğ ise “Çağüa Bir Salg n Hastal k Üzerine Soru turma”. Fobi olarak nitelenüirilen korkular n toplumüa sosyal norm olarak yerle tiğini söyleyen Magouüi’ye göre hem hisseüilen hem üe ü a vurulan korku art k g n m z toplumunun karakteristik özelliklerinüen birine üön m üurumüa. Bireysel fobilerin ve hayatla m ûaüelesi ile ilgili korkular n çoğal ; terör salü r lar , finans krizleri, k reselle menin olumsuz getirilerine bağl kolektif enüi elerin yay lmas , hayat n her alan na yay lan kimyasallar n verüiği zararlar, kaynaklar n t keni i, laikliğin zay flay , üinlerin iüeolojilere inüirgenmesi gibi pek çok neüenüen kaynaklanan kolektif enüielerin yay lmas Magouüi’ye göre Bat l toplumu giüerek köt le en bir korkular batakl ğ na s r kl yor. Ara t rmaû ya göre bir üönemler saüeûe “üepresif” olarak nitelenüirilebileûek bu üurumun “korku salg n ”na üön mesi son 15 y l n eseri.

ŞAKA GİBİ BİR BAŞKANLIK SEÇİMİ

A

skeri bir üarbe ile yönetimine el konulan M s r’üa bir ay kaüar sonra üevlet ba kanl ğ seçimi yap laûak. M s rl lar n ön nüe anûak komeüi filmlerinüe gör lebileûek bir seçenek bulunuyor: Oylar n üevlet ba kanl ğ koltuğunüa oturan üarbeûi General Abü lfettah Sisi’ye ya üa kar s nüaki tek rakibine vermek. Anûak sorun u ki Sisi’nin seçimüeki tek rakibi ayn zamanüa onun en b y k üestekçisi ve hayran . Aral k ay nüan beri Albay Ahmeü Konsava, eski ba bakan Ahmeü efik, General Sami Annan, eski üevlet ba kan Enver Seüat’ n yeğeni Muhammeü Enver Seüat, insan haklar savunuûusu Haliü Ali gibi potansiyel t m ba kan aüaylar n n tutuklanü ğ ya üa aüayl ktan vazgeçirilüiği lkeüe Sisi’nin kar s na göstermelik bir aüay n ç kmas gerekiyorüu. Bu görevi stlenmek ise El-Gaü Partisi liüeri Mustafa Musa’ya ü t . Sisi kar s nüa aüayl ğ n aç klaü ktan sonra bile Musa’n n sosyal meüya hesab n n Sisi fotoğraflar ve onu üestekleyen mesajlarla üolu olu u lkeüe nas l bir seçim komeüisi olüuğunu gözler ön ne seriyorüu. Hâlâ itiraz eüebilenlerin üurum kar s nüa söyleüikleri ise öyle: “Bu bir aka!”

KRALİÇE SONRASI HESAPLAR BAŞLADI ngiltere Kraliçesi II. Elizabeth art k 92 ya nüa ve yak n zamanüa taht n üevretmesi mukaüüer gör n yor. Kraliçe’nin taht b rakmas ve yerine geçeûek ki inin kimliği saüeûe ngiltere ve Birle ik Krall ğ ilgilenüirmiyor. Aksine bu konu resmen Kraliçe’ye bağl bulunan Commonwealth topluluğu çat s alt nüa birle en 52 lkeyi üe üoğruüan ilgilenüiriyor. Kanaüa, G ney Afrika, Avustralya, Kamerun ba ta Birle ik Krall k’a tarihi bağlarla bağl bulunan bu 52 lke imüi kapal kap lar arü nüa gerçekle en “gizli pazarl klar” n sonuûunu ve kime bağlanaûaklar n merakla bekliyor. Gizli pazarl klar üeniliyor ç nk Kraliçe’nin b y k oğlu Charles her ne kaüar ilk varis konumunüa olsa üa tahta ç kmas garanti üeğil. Kraliçe’nin halefini belirleme yetkisi bulunan Commonwealth’in 52 ba bakan usulen Prens Charles’ atamak zorunüa gör nse üe asl nüa uygulanaûak bağlay û bir kural bulunmaü ğ nüan buna meûbur üeğiller. Dolay s yla i kulislere kalm gör n yor. Söylentiler Kraliçe’nin oğlu Charles’ halefi olarak üayatt ğ anûak kapal kap lar arü nüa ba ka form ller zerine pazarl klar n üa üönü ğ yön nüe.

ÜNİVERSİTEDE MUTLULUK DERSLERİ

A

BD’üe her y l birkaç kere gerçekleen ve art k rit ele üön en silahl , kanl okul bask nlar üevam eüerken son üönemlerüe gerçekle tirilen birçok ara t rma ABD okullar nüa öğrenûiler aras nüa üepresyon ve psikolojik buhran vakalar n n ûiüüi ekilüe artt ğ n gösteriyor. Kenüi b nyesinüe yapt ğ ara t rmalarüa üa bu üurumu ûiüüiye almak gerektiğini gören ü nyan n en iyi niversiteleri s ralamas nüa üokuzunûu s raüaki Yale Üniversitesi ilk tepki gösteren kurum olüu ve üers program na olumlu üavran lar n öğrenimine yönelik üersler, tabiri ûaizse “mutluluk” üersleri koyüu. htiyaç isabetli tespit eüilmi olmal ki “Psikoloji ve yi Ya ama” ba l ğ n ta yan bu üers program n n görü ğ ilgi, niversite yönetiûilerinin beklentisinin çok zerinüe gerçekle ti; niversitenin ilk üönem öğrenûilerinin üörtte birini te kil eüen bin 200 ki i kayüolüu. Pozitif psikolojinin temellerinin ve sayg , üiğergâml k gibi hayat olumlu k laûak anahtarlar n öğretilüiği üersler saüeûe teorik öğrenmeyi üeğil bunlar uygulamaya sokmay üa öngör yor. Değerlenüirmesi ise yaz l s navlar ile her öğrenûinin kenüi geli imini izleyeûeği bir ki isel geli im üeğerlenüirme projesi zerinüen olaûak.


58

SÖYLEŞI

SÖYLEŞI :: GÜLENAY BÖREKÇI :: TEOMAN

Hayal eiğim bir sürü şeyi başardım aslında ama arık pek bir önemi yok hiçbirinin. Ne görüyorum dönüp bakığımda? Bir çocukluk hayalimi gerçekleşirdim. Hem rock yıldızı olarak tanınacakım hem de kendine has sili olan bir şarkı yazarı haline gelecekim.


59

SOYLESI

K

oyu Antoloji aslında Teoman’ın ruh halinin ürünü olan bir albüm desem sanırım abartmış olmam. Müzikle arasında gizlemediği bir aşk-nefret ilişkisi olan Teoman, eski şarkılarından bazılarını daha kasvetli, daha melankolik bir tarzda yeniden yorumladı bu albüm için. O yıllarda piyasanın pek de izin vermediği bir “kendi gibi”likle… Tanışıklığımızın eskiye dayandığı Teoman’la röportajımızda bunu da biraz konuştuk ama sonunda kürkçü dükk(nına döndük. Yani esas konumuz her zamanki gibi yine kitaplar oldu. Bu arada, yakın zamanda hayaının özei olan bir kitabının çıkacağını da belirteyim. Niçin KoŞu Antoloji; eksik parçalar tamamlamak ad na olabilir mi? Bir üerleme, toplama tak nt s na kap lü m ben. 21 y ll k kariyerimi geleûekteki üinleyiûiler için h zl ûa ü zenlemek istiyorum. Beni ba ka ark yazarlar nüan en çok ay ran ark lar bir araya getirdim Koyu Antoloji’üe. Saüeûe yan yana üizmek üe üeğil, yeni ü zenlemelerle hepsini imüiki zevkime göre temize çektim. Peki, kendine mesafe alarak bakma f rsat Şaratt m senin için? GeriŞe bakt ğ nda ne g rüŞorsun, neŞi ba arm s n 50 Ş ll k haŞat nda? Valla, hayal ettiğim bir s r eyi ba arü m asl nüa ama art k pek bir önemi yok hiçbirinin. Ne gör yorum üön p bakt ğ müa? Bir çoûukluk hayalimi gerçekle tirüim. Hem roûk y lü z olarak tan naûakt m hem üe kenüine has stili olan bir ark yazar haline

geleûektim. Bug n tiûari olarak üa, artistik olarak üa ba ar l bir kariyerim var; birbirinüen çok farkl insanlara sesleniyorum. İ k ld ğ ndan s ş ediŞorsun, tamam fakat daha ileri gittiğin oldu mu? Mesela haŞat n n hiç değilse bir d neminde; “Kimse beni anlam Şor, çekip gideŞim bu piŞasadan” dedin mi? Demesine üeüim ama palavra s k yormu um meğer. çi bo mu ! Daha üoğrusu, üerüim m zikle üeğilmi . Hayattaki bir s r ey art k ilgimi çekmemeye ba lam ve ben m ziği suçlam m. Çok kolay bir i im var asl nüa. S rf eski rettiklerim sayesinüe bile çok az çal arak, f st k gibi bir hayat s rebilirim ama i te öyle olmuyor. Bilirsin; eski üuygular özleyip üuruyor insan. Sen üeğiiyorsun, etraf suçluyorsun. Ama daha sakin bir adam oldun bir Şandan da. En aş ndan g rünü te...

Ortaya nas l ç kaûağ m , üaha ilk alb m m yapmaüan planlam t m. Can m n isteüiği gibi ya ayaûak, ho uma gitmeyen hiçbir eyi söylemeyeûek ve hayat m m zik yaparak kazanaûakt m fakat ismim b y ü kçe sorunlar patlak verüi. Söyleüiğim her söz, yapt ğ m her ey üikkat çekmeye, olüuğunüan üaha b y k alg lanmaya ba laü . Bu, yeterinûe rahats z eüiûiyüi ama benim için as l rahats z eüiûi olan, bir hissi kaybetmekti. Art k hiçbir eyin umurumüa olmaü ğ n kabul etme fasl nüan bahseüiyorum. Hal böyle olunûa, insan hiçbir eye oüaklanam yor, motive olam yor. Tembelle iyor, olan biteni önemsemiyor. Eskiüen çok özenüiğim sanatç lar varü . Hayatlar n n sonuna kaüar hevesleri, evkleri azalmazü ; çok çal rlarü ve hayat enerjileri hep y ksekti. Bir g n onlar gibi olaûağ ma nereüeyse eminüim. Hayata üair b t n planlar m , o çok hevesli halimle yapt m.

HAYAT BOYU ŞARKI YAZMAK, TURNELERE ÇIKMAK FALAN İSTEMİYORUM; ÇALIŞMAK DA İSTEMİYORUM


60

“O eski ‘âşık’ halimizi arıyoruz” A k fikrinde beni ikna etmeŞen bir eŞ var; insan tutamaŞacağ n vaatler veriŞor, tutulmaŞacağ n bildiği vaatlere kan Şor ve bu Şalan halden ç kmaŞ tuhaf bir biçimde reddediŞor. İenin de b Şle hissettiğini biliŞorum, Şine de en güşel a k ark lar seninkiler. A k n çok bahsi geçiyor gibi ama benûe yokluğunüan üaha fazla söz eüiliyor. O konuüa bir problemimiz var. Doğu tan pheûi bir karaktere sahip olüuğum için, hissettiğim en yoğun üuygular bile üiüiklerim ben. Varü ğ m sonuç u: Hayat m züa ihtiyaç üuyüuğumuz rolleri hiç üe o rollerin insan olmayan ki ilere üağ tabiliyoruz kolayûa. Kim bilir, belki üe gençliğimize, o y llarüa hissettiğimiz üuygulara özlemi a kla kar t r yoruz asl nüa. Belki üe o eski “â k” halimizi ar yoruz. Geçmi i hat rlamaŞ denediğinde, g şünün nüne gelen ilk imge ne oluŞor? Annem. Nas l hat rlas nlar seni? “Teoman” olarak. Biz nas l Bar Manço’yu, Cem Karaûa’y , Fikret K z lok’u hat rlaü ğ m züa içimiz s n yor, ben üe insanlara ayn hissi vermeyi isterim. ıipik bir ıeoman gününü anlat r m s n? Pek verimli üeğil g nlerim. Genelüe g zel bir kahvalt , spor, e üost ziyareti, kafelerüe zaman ölü rme, geûeleri üe kitap okuma. Evin nas l bir Şer? Tahta jaluziler, siyah yatak ört leri, inûe ûam kaüehler, kar k kitaplar, üergiler, balkonüa asma, üeniz manzaras ...

ESKIDEN ÇOK ÖZENDIĞIM SANATÇILAR VARDI, HAYATLARININ SONUNA KADAR HEVESLERI, ŞEVKLERI AZALMAZDI; ÇOK ÇALIŞIRLARDI VE HAYAT ENERJILERI HEP YÜKSEKTI. BIR GÜN ONLAR GIBI OLACAĞIMA NEREDEYSE EMINDIM. HAYATA DAIR BÜTÜN PLANLARIMI, O ÇOK HEVESLI HALIMLE YAPTIM. SONRA IŞLER DEĞIŞTI. O BAHSETTIĞIM SANATÇILARA ARTIK IMRENMEMEYE BAŞLADIM.

Sonra i ler üeği ti. O bahsettiğim sanatç lara art k imrenmemeye ba laü m. Benüe olmayan bir ey varü onlarüa; ölene kaüar i lerine bağl kalabiliyorlarü . Bense üurüuğu için s k lanlarüan olmaü m hiçbir zaman. Hayat boyu ark yazmak, turnelere ç kmak falan istemiyorum; çal mak üa istemiyorum. imdiki plan n ne? Hayat ma üair bir s r karar al yor ama onlar uygulayam yorum, birçok konuüa iraüesizim. Çok tembelle tim. Eskiüen sevüiğim eylere ilgimi kaybettim. G n boyu ûan m s k l yor, bo bo ü n yorum. Geleûeğe üair, saüeûe sakin sakin kitap okuma hayalleri kuruyorum. Ya as n, o şaman en sevdiğim k sma; kitaplara geçebiliriş. Hâlâ çok okuŞor musun? Çok okuyorum. Hele eskiüen, t k t k üolu otob slerüe falan hep okuyorüum. Ayaktayken bile göz m elimüeki kitaptan ay rm yorüum. imüiyse konforuma ü k n m; ya çl koltuğumüa okuyorum ya üa rahat bir ezlongüa… Kitapç da saatlerce kaŞbolabilir misin?

Hemen her g n kitapç ya giüiyor ve bazen saüeûe bir üergiyle ç k yor, bazen üe çoğunu okumayaûağ m bir torba kitapla üön yorum eve. Ruh üurumuma göre üeği iyor. Ak a kap l p o s ralar herkesin söz n ettiği me hur kitaplar alm yorum neyse ki; pop ler romanlar pek bana göre üeğil. Neden? Olay örg s yle ili kim çok az, belki onüan. Eüebiyatta üa hayatta üa k r k üök k eyleri seviyorum. Romanlar üa birer b t n olarak üeğil, parça parça alg l yorum. Okurken s k s k bir yere tak l yor ve oraüa kal yorum mesela. Fakat esas üeği iklik ba ka yerüe. Art k üaha çok eüebiyat ü kitaplar al yorum; psikoterapi ya üa felsefe kitaplar , meüya analizleri, sosyolojik tart malar... Yine de Milan Kundera, John Fante gibi adamlar sevmeŞi sürdürüŞorsun… Onlar eski a klar m. Kay ts zl k enliği’ni okuüum mesela ve ele tirmenlerin aksine çok beğenüim. Gençlik y llar müa Kunüera’üan çok etkilenmi tim, hâlâ beğenmek, okuyabilmek ho uma gitti. Yine üe eüebiyatla

GELECEĞE DAİR, SADECE SAKİN SAKİN KİTAP OKUMA HAYALLERİ KURUYORUM


61

SOYLESI eski ili kim kalmaü , elime k rk y lüa bir roman al yorum. Zekiye Antakyal oğlu’nun Bir D n Sonu aül Kunüera inûelemesini okuüum ama Paul Auster’ n 4 3 2 1’ini beğenmeme rağmen bitiremeüen b rakt m. Eski üostlar m John Cheever ve Raymonü Carver’ n öyk lerini okuyorum ara s ra yeniüen. Tan ü klar, o y züen uzun uzun haz rlanmaya ihtiyaû m olmuyor. Sam Sheparü’ n çimüeki Ki i’sine ba laü m en son; iir gibi yazm yine.

üenebileûek fikirlerim varü , ilkeliyüim. Öü nç almay üa sevmezüim, t pk öü nç vermeyi sevmeüiğim gibi. Kitap, sahip olmak isteüiğim bir nesneyüi, çok severüim kitaplar m . Hatta “Bu kitap Teoman’a aittir, geri verin” yaz l bir üamga yapt rm t m. Baz kitaplar m n zerinüe izi hâlâ üuruyor.

genel geçer eylerin yalü zlan p yeniüen piyasaya s r lü ğ n ben üe s k s k ü n yorum. Daha arka kapak yaz lar n okurken içim s k l yor fakat bir karar alü m: Söz konusu olan yeni eüebiyat, m zik ya üa sinema r nleri olunûa, pek fazla konu mayaûak, ukalal k etmeyeûeğim. Hem zaten uzun zamanü r pek az ilgileniyorum onlarla. EskiŞe d nelim; çocukken neler okuŞordun?

Valla çoûukken Teksas-Tommiks’çiyüim ben. K l çl pelerinli romanlar üa, ûasusluk, üeüektiflik romanlar n üa çok severüim. Bana sorarsan eüebiyat yorulMayk Hammer, James Bonü, mu bir sanat üal , a rt û ya Langelot, Niûk Carter; T rk yaüa b y leyiûi olmas zor. En zarlar taraf nüan kaleme al nm az nüan benim için bu böyle. Bir versiyonlar üâhil hâlâ evüe ara bir s r yazara k z yorüum. üuruyorlar. Bir üe her çoûuk gibi Eüebiyat ü nyas bana göre ben üe Jules Verne romanlar na fazlas yla form le i ler retiyorbay l yorüum. Ya m b y ü kçe üu ve hiçbir yazar gençliğimüe önûe Varl k Yay nlar ’n n k ç k hayalini kurüuğum eüebiyatç kitaplar na üaüanü m, sonra profiline uymuyorüu. Esas probüa haliyle üaha heyeûanl olan lemi sonraüan anlaü m ve onlara üiğerlerine… O konuüa rahatk zg nl ğ m azalü , bitti. Beni t m, kitap okuüuğumu gizlemem art k b y lemiyorlarü ç nk ben gerekmezüi, üerslerim iyi olüuğu üeği mi tim. için bana kar lm yorüu. Fark ndas n değil mi, Şine Peki kitapla ilgili k tü al kankendini suçluŞorsun. Hâlbuki l klar n oldu mu; mesela kitap i te s şünü ettiğin o formüle çald n m ? i ler insan gerçekten de dü k r kl ğ na uğrat Şor. Yok, olmaü hiç. H rs zl k zaten yapabileûeğim bir ey üeğil, Aç kças yeni yay nlanan eüebiyat eserlerine bakt ğ müa, çoûukken üe ahlaki olarak sert K şd ğ n Şaşarlar var m , Şa aŞan Şa da lü?

BIR ZAMANLAR OKUDUĞUM AMA ARTIK KAPAĞINI BILE AÇMAYACAĞIM BÜTÜN KITAPLARDAN BIR ÇIRPIDA KURTULDUM. HELE ARA SIRA KARIŞTIRSAM DA BIR TÜRLÜ HAVASINA GIREMEDIĞIM ANLI ŞANLI KITAPLARI DAHA DA BÜYÜK BIR ZEVKLE ATTIM. ŞIMDI ESKISINE GÖRE ÇOK AZ KITABIM VAR.

Kütüphaneni g ren biri nelerle kar la r? Mesela ben babandan kalma eski ciltleri sevmi tim. Demode ama çok güşel kitaplard . 2011’üe bir s r kitap att m. Arkaüa lar m çok k zü , bir yerlere gönüermek yerine onlar çöpe att ğ m için. Ama n’apal m, o ekilüe içim üaha rahat etti. Bir zamanlar okuüuğum ama art k kapağ n bile açmayaûağ m b t n kitaplarüan bir ç rp üa kurtulüum. Hele ara s ra kar t rsam üa bir t rl havas na giremeüiğim anl anl kitaplar üaha üa b y k bir zevkle att m. imüi eskisine göre çok az kitab m var. Çocukluk kitaplar n da gitti mi? Çoûukken yeni kitap alabilelim üiye eskileri satarü k, o y züen çoğu gitti. Kalanlar üa an üiye sakl yorum. Sonuçta zay f bir k t phanem var, ba kalar için pek etkileyiûi say lmaz yani.

Sorma neden, niçin. Her şey yalnızlıktan. Bak, bak, bak, bak, güzel bir gün ölmek için.

“Yaln z insanlar üaha çok ilgimi çekiyor. Yaln zl k s k s k hissettiğim, zerine ü nü ğ m, ark lar müa üa kullanü ğ m bir tema. G zel Bir G n’üe üe kullanü m. Bazen koûa ü nyaüa tek ba na kalm gibi hisseüiyorsun kenüini. Korkutuûu bir ey. Yaln zl ğ severim üiye afra tafra yap yorum etrafa ama e e üosta yak n olmaü ğ m zamanlarüa üa boğuluyorum. nsan n insana ihtiyaû ilgimi çekiyor ve yaln zl k hissi üe insana en çok keyfi kaçm ken, koyuyor.” POPÜLER ROMANLAR PEK BANA GÖRE DEĞİL


62

Albert Camus

futboldan ahlaka dair ne öğrenmiş olabilir ki?

SERKAN AKKOYUN

Ahlak ve insanın yükümlülükleri hakkında güvenebileceğim ne biliyorsam onu futbola borçluyum. Nihayeinde topun asla beklenen yere gitmediğini öğrendim. Özellikle, söylendiği gibi gerçek olmayan insanların yaşadığı büyük şehirlerde bunun bana çok yardımı dokundu.

CAMUS’NÜN OYNADIĞI FUTBOLDA PARA, OYUNU OYNAYABİLMEK İÇİN CEPTEN HARCANIRDI

G

eçtiğimiz aylarüa bir viüeo yay nlanü . Frans z “l’Institut National üe l’Auüiovisuel” taraf nüan yay nlanan viüeoüa, nl filozof-yazar Albert Camus’n n röportaj varü . Röportaj iki ey ilginç k l yorüu: Birinûisi Camus’n n 1957’üe kazanü ğ Nobel Eüebiyat Öü l hakk nüaki gör leriyüi. Camus, bu öü lle ilgili kenüisinüen beklenebileûek üereûeüe umursamaz bir yan t

veriyorüu. Camus, muhabirin sorüuğu “Size göre Nobel j risinin sizi seçme neüeni neüir” sorusunu öyle yan tl yorüu: “Aç kças bilmiyorum, sveç Akaüemisi’nin s rr na vak f üeğilim. Samimi ü nûem, benüen önûe seçilmeyi hak eüen birkaç yazar n olüuğu yön nüe... Anûak belki üe Fransa’n n san lanüan üaha genç bir y ze sahip olüuğunu göstermek isteüiler.” Bu ûevap bana göre tevazuüan çok

umursamazl k ta yor ya üa ben Camus’ye bunu üaha çok yak t r yorum. Viüeoyu ilginç k lan ve bu yaz n n yaz lma sebebi olan k s m ise u: Camus bu röportaj verirken, yani kazanü ğ Nobel Eüebiyat Öü l hakk nüa konuurken, bir futbol staüyumunun trib n nüen Raûing Paris ile Monaûo aras nüaki futbol maç n izliyor. Hatta sorular yan tlarken muhabirin y z ne bile bakm yor, gözlerini heyeûanla takip ettiği maçtan bir saniye bile ay rm yor!


63

DÜSÜNEN SPORCU

Viüeonun yay nlanmas ve Twitter ba ta olmak zere internet meûralar nüa yay lmas n n arü nüan konuya üâhil olmak isteyenler hemen o kap ya yönelüi; Camus’n n futbol zerine ettiği me hur laf: “Ahlak ve insan n y k ml l kleri hakk nüa g venebileûeğim ne biliyorsam onu futbola borçluyum. Nihayetinüe topun asla beklenen yere gitmeüiğini öğrenüim. Özellikle, söylenüiği gibi gerçek olmayan insanlar n ya aü ğ b y k ehirlerüe bunun bana çok yarü m üokunüu.” Camus bir filozof, yazar, ü nûe insan olmas n n yan nüa bug n n üeyimi ile fanatik üeneûek kaüar üa futbolla ilgiliyüi. Saüeûe izleyiûi olarak üeğil, sahaya inerek üe üâhil olüu oyuna. Ahlaka üair bir eyler öğrenme amaû olmayan 10’lu ya lar n n sonunüa Cezayir’üeki niversite tak m n n kalesine geçti. “Raûing Universitaire Algerois RUA” aül bu tak mla iki üefa ampiyonluk ya aü . yi bir kaleûi miyüi? Hiçbir zaman bilemeyeûeğiz. Ama birkaç y l sonra t berk loz neüeniyle futbolu b rakmak zorunüa kal nûa ne kaüar çok z lü ğ n biliyoruz. Öyle olmasayü be tiyatro oyununun alt nüa imzas olan yazar, “Bir seçme ans n z olsayü hangisini terûih eüerüiniz, futbol mu yoksa tiyatro mu?” sorusuna, hiç ü nmeüen futbol yan t n vermezüi. Günümüzde futbolun kutsalı paradır

Camus’n n futbola olan sevgisi ve ilgisinin sahihliği tart lmaz. Anûak Laûivert Dergi’nin 42’nûi say s nüa Borges’nin futbolla olan ili kisini yazarken gelen ve pe inüen ko maya karar verüiğim üuyguyla, yaz n n giri inüe

bahsettiğim viüeoyu izleyinûe zihnimüe u soru belirüi: “Koskoûa Albert Camus, futbolüan ahlaka ve insan n y k ml l klerine üair ne öğrenmi olabilir ki?” Futbol ilk y llar nüa romans bir i ti. Hatta gerçekten eğlenûeli bir oyunüu. Bug n ise üeğeri milyar avrolarla ifaüe eüilen bir sektör. Ortaüa ne romantizm kalü ne üe oyun. G n m z futbolunüan ahlaka üair bir eyler öğrenme ans m z yok. Ama illa istiyorsak, Aristo mant ğ kurarak futbolun kenüi olu turüuğu ve kabullenüiği ahlak tan m nüan yola ç k p, bir eyler öğrenebiliriz. Oysa Camus’n n oynaü ğ üönemüe futbol ba ka bir eyüi. 1920’lerin sonuna üoğru futbol oynam t Camus. Futbolûular profesyonel üeğilüi, kimse bu i ten para kazanm yorüu. G n m z futbolu tamamen paraya oüakl ve ahlak tan m n üa bunun zerinüen yap yor. T m veriler maüüi. Kimlerin bir tak müa oynayabileûeği, kimlerin sahaya ç kabileûeği, formalar n zerine ne yaz laûağ , tak mlar n hangi liglere kat labileûeği… Örnekleri isteüiğiniz kaüar çoğaltabilirsiniz. Futbolun kutsal paraü r ve uyulmas gereken t m kurallar, töresi, geleneği, ahlakla ilgili üeğerleri üe para ile tan mlan r. Camus’n n oynaü ğ futbolüa para, oyunu oynayabilmek için ûepten harûan rü . Onlar için futbolun tan m ve üoğal olarak futbol ahlak üa ba ka bir ey ifaüe eüiyorüu. Camus’n n futbolüan ne öğrenmi olabileûeği ü nûesi bana ağ r gelüi, ta yamaü m. Önûe Twitter’üan sorüum: “Albert Camus gibi bir aüam, 1920’lerüe oynaü ğ futbolüan, 1950’lerüe

FUTBOL KAZANMAK IÇIN OYNANIR. TÜM GÜZELLIĞI VE DÜRÜSTLÜĞÜ ILE. GÜNÜMÜZ FUTBOLUNUN MADDI DEĞERLERI BU AHLAKI BOZDU. ÇÜNKÜ ARTIK BIR TAKIM OYNADIĞI MAÇI KAZANMASA DA, IÇINDE BULUNDUĞU ORGANIZASYONUN SISTEMI GEREĞI UZUN VADEDE AMACINA ULAŞAN OLABILIYOR.

anlaü ğ zere; ahlaka üair ne öğrenmi olabilir ki?” A Spor’un yay n koorüinatör (ve felsefeye olan merak n yak nüan bilüiğim) Serkan Korkmaz, bu pas m g zel bir plase ile gole çevirüi: “Kazanmay ve kaybetmeyi bilmek, bir tak mla…” Futbol, kazanmak için oynan r. T m g zelliği ve ü r stl ğ ile. Zaten bu tan m n içerisinüe “katakulliye” yer yoktur. G n m z futbolunun maüüi üeğerleri bu ahlak bozüu. Ç nk art k bir tak m oynaü ğ maç kazanmasa üa, içinüe bulunüuğu organizasyonun sistemi gereği uzun vaüeüe amaû na ula an olabilir. Oysa Camus’ye üers veren futbolüa uzun hesaplara yer yoktur. Maç ba lar ve herkes kazanmak ister. Maç n sonunüa ya bir taraf kazan r ya iki taraf üa kaybeüer. Beraberlik bir kaybetme biçimiüir saüeûe. Camus’n n Yabanû roman nüaki Mersault’nun vurüumüuymazl ğ ve insanlar n olaylar tan mlay ekillerini reüüeüi inüe; elinüe elüivenleri, ba nüa g ne e siper olan apkas ile sahaya ç km genç bir Albert Camus varü r. Twitter’üan sonra eski bir üostumun kap s n çalü m. Galatasaray Üniversitesi’nüe okuüuğu s raüa tan ü ğ m arkaüa m eyma Özin’e sorüum Camus’n n bu üurumunu. Her zamanki gibi zihni ba ka ve g zel çal yorüu: “Ben Camus’y bir varolu çu olarak Sartre’a yeğ tutar m ç nk Sartre’ n burjuva ve varolu çu olmas ; eyyamû l k ile felsefe aras bir yerüe. Tuzu kuru bir üuru onunkisi” üiyerek önûe Sartre’a k rm z kart ç kartt , sonra üevam etti: “Camus ete kemiğe b r nm haliyle ya yor varolu çuluğu, gerçekten kaybeüeûek hiçbir eyi yok. Bu y züen hiç

KAYBEDECEK HİÇBİR ŞEYİ OLMADIĞI İÇİN KİMSEYE YARANMAYA ÇALIŞMAYAN BİR ADAMDI


64

FUTBOL SAHASINDA SADECE KALECILERIN ‘EYVALLAHI’ YOKTUR. YA GOL YER YA DA KURTARIR. DOĞRUDAN SONUCU ETKILER. HERHANGI BIR OYUNCU GIBI TRIBÜNLERE GÖSTERI SUNACAK DURUMU YOKTUR. ONA DOĞRU GELEN SERT ŞUTLAR VARDIR VE O SERT ŞUTLARIN AMACI DEVRIM YAPMAK, ERKI YIKMAK, DÜZENI DEĞIŞTIRMEKTIR. KALECI BIR ORDUNUN ASKERI DEĞIL, SURUN TEPESINE BAYRAĞI DIKEN ULUBATLI’DIR.

kimseye m üanas üa yok. Bana Camus’y sevüiren, birçok insana olüuğu gibi Yabanû kitab yü . te o me hur kay ts zl k ve Hermann Melville’in Kâtip Bartleby’si gibi yapmamay /söylememeyi terûih eüen bir iraüe st iraüe. Beyaz ü Bestami’ye sormu lar “Ey Bestami ne üilersin”, “ raüe etmemeyi üilerim” üemi . Benûe Camus üe iraüe etmemenin iraüesinin pe inüe ve t m bu eüiminin tek meselesi üe anlama ve hakikate ula ma çabas ...”

varü r ve o sert utlar n amaû üevrim yapmak, erki y kmak, ü zeni üeği tirmektir. Kaleûi bir orüunun askeri üeğil, surun tepesine bayrağ üiken Ulubatl ’ü r.

Bu iki zihin aç s sohbetin arü nüan akl m n oüalar na girüim. Camus hakk nüa okuüuklar m , üinleüiklerimi ü nü m. Hâlâ bir yerlerüe, koskoûa Camus’ye futbolun bir eyler öğretebileûeği fikri tam oturmam t . Neüen kaleûi olmu tu mesela? Belki üe yeteneksizüi ve o y llarüa üa bizim çoûukluğumuzüa olüuğu gibi Futbol, ölüm kalım yeteneksizleri kaleûi yap yorlarmeselesinden daha fazlasıdır ü ? Ya üa Camus, burjuvaya kar üuru u neüeniyle mi 1950’üeki Camus’n n kaleûi olmas ve röportaj nüa o me hur ûevab futbolla hiç ilgisi olmayan vermi ve futbolu kutsam t ? eyma’n n onu “gerçekten Camus, b y k û mleli filozolara kaybeüeûek hiçbir eyi olmaü ğ için kimseye yaranmaya çal ma- nazaran halk n aüam yü . Neüeni ararken g ne e, toprağa, üenize, yan aüam” olarak tan mlamas aras nüaki ili ki beni heyeûanlan- ekmeğe, kaü nlara ve futbola ü rü . Ç nk bir futbol sahas nüa bak yorüu. Oysa entelijansiya için futbol basit insanlar n ilgi saüeûe kaleûilerin ‘eyvallah ’ yoktur. Ya gol yer ya üa kurtar r. göstereûeği bir eyüi. O üa bu tavra kar ç kmak için futbolu Doğruüan sonuûu etkiler. Herhissettiğinüen üaha çok sevmi hangi bir oyunûu gibi trib nlere gösteri sunaûak üurumu yoktur. olabilir. T m birikimine rağmen, Ona üoğru gelen sert utlar insan olmaya üair öğrenüiklerini

futbola miras etmesi, Mersaultvari bir mesaj gibi… Camus fark nüa ve mutlu bir filozof. Hayat n taü n ç kar yor. Varolu u sorgularken bu kaüar üa ûan s kmamak laz m belki üe… Her zaman yak kl , özel kesim tak m elbiseleri zerinüe, g zel kaü nlar n yan nüa olmas nüan ho lanan, futbolsever bir filozof. Herhangi bir s n fa üâhil olmak ya üa entelekt el üertlerle, hayattaki g zelliklerüen, kenüisine mutluluk veren i lerüen mahrum kalmak istemiyor. Birçoklar için a ağ olan eylerüen zevk almay iyi biliyor ve bunlar n ba nüa üa futbol geliyor. Futbol ona ahlak ya üa insan olmay öğretmemi olsa üa, verüiği mesaj belli. Bill Shankly’nin “Futbol öl m kal m meselesi üeğilüir. Onüan üaha üa fazlas ü r…” veûizesinin aksine, felsefenin temel ahlak sorunlar nüan biri olan intihar fikri zerine kitap yazan Camus futbolun, varolu u arayanlara yol göstereûeğini söyl yor. Hayatta üa, futbolüa üa gerçekten topun nereüen geleûeği hiç belli olmuyor. O y züen keyfini ç karmak laz m…

CAMUS FUTBOLUN VAROLUŞU ARAYANLARA YOL GÖSTERECEĞİNİ SÖYLÜYOR


65

Dilediğiniz zaman iptal garantisi! Toplu ödeme yapmadan abone olma kolaylığı!

k Aylık aboneli ıza ücreti faturan a yansısın ya d den TL bakiyeniz düşsün!

LCV yazıp 4177’ye SMS atın derginiz her ay 5,20 TL’ye adresinize gelsin!

www.lacivertdergi.com

facebook.com/lacivertdergi @lacivert_dergi instagram.com/lacivert_dergi

Bu servisten t m operatörler fayüalanabilir. Laûivert’e abone olmak için LCV yazarak 4177’ye SMS yollaman z yeterliüir. 4177’ye gönüerilen her SMS 0,50 TL olarak ûretlenüirilir. Ayl k üergi abonelik ûreti fatural hatlarüan 5,20 TL olup faturaya yans t l r, ön öüemeli hatlarüa 5,20 TL’lik tutar TL bakiyesinüen tahsil eüilir. Belirtilen fiyatlara KDV ve kargo ûretleri üahilüir. Dergi aboneliği, abonelik iptal eüilmeüikçe en fazla 1 y l boyunûa ayn fiyat zerinüen üevam eüer. 12 say n n sonunüa abonelik otomatik olarak sona erer. Laûivert aboneliğini iptal etmek için IPTAL LCV yazarak 4177’ye SMS gönüerilmesi yeterliüir.

1 SMS İle dergİnİz elİnİzde!


66

PORTRE MUSTAFA ÇIFTCI

ASACAKLAR SENİ KARDEŞİM!


67

PORTRE

SERTEL, İKİ CİHAN HARBİ GÖRMÜŞ, SELANİK’TE HUKUK, PARİS’TE SOSYOLOJİ VE AMERİKA’DA GAZETECİLİK EĞİTİMİ ALMIŞ, İDAMLA YARGILANMIŞ, SÜRÜLMÜŞ, MATBAASI YAĞMALANMIŞ, SÜRGÜNE GÖNDERİLMİŞ, HASRET ÇEKMİŞ, PARTİLERİN KURULMASINA, KAPATILMASINA VE DARBELERE ŞAHİT OLMUŞTUR.

ZEKERİYA, AMERİKA’DA İLK OLARAK TÜRKLERİ ORGANİZE EDEN KİŞİDİR


68

“KARIMIN MUTFAKTA YEMEK PİŞİREN BİR AŞÇI VE ÇOCUĞA BAKAN BİR DADI OLMASI YETMEZDİ. KARIM BÜTÜN HAYATIMA KATILMALI, DÜŞÜNCELERİMİ VE DUYGULARIMI ONUNLA TARTIŞIP PAYLAŞABİLMELİYDİM.”

SABİHA SERTEL OLMADAN ZEKERİYA’NIN HAYATI EKSİKTİR


69

PORTRE

ZEKERİYA’NIN YENİ CUMHURİYETTEN DUYDUĞU HAYAL KIRIKLIĞI YAKUP KADRİ’NİN ESERLERİNDEKİNE ÇOK BENZER, NE UMDUK NE BULDUK DER GİBİDİR HEP.

BURASI BİR CEHENNEMDİR, SALHANEDİR


70

GÜLENAY BÖREKÇİ

İyi ki yazmış Marcel Proust’un 9 milyon 609 bin harten oluşan (Fransızca orijinali) şahane romanı Kayıp Zamanın İzinde’si en uzun roman.

Keşke yazmasaymış Her şeyi bilen Umberto Eco’ya göre; Augusto Monterroso’un yedi harlik El Dinosaurio’su en kısa roman. Türkçesi beş harf: “Uyandığında, dinozor h(l( oradaydı.”

Yanlış soru: “Yazar olabilir miyim?”

D

oğrusu bunun için çok ama çok çal may göze alabilir miyim? Celil Oker, Bilgi Üniversitesi’nüe, masal bilimûi Joseph Campbell’ n teorileriyle üestekleüiği enteresan bir yazma üersi veriyor y llarü r. Campbell, Kahraman n Sonsuz Yolûuluğu aül kitab nüa, en s raüan gör nen insan n hayat n n bile bir yolûuluk olüuğunu ve herkesin kenüi yolûuluğunüa “kahraman olma” potansiyeli ta ü ğ n anlat r. Yeter ki üostlarla ya üa ü manlarla kar la t ğ , engellere tak lü ğ , beklemeüiği üarbeler yeüiği ve yine beklemeüiği yarü mlar alü ğ ama engellerle m ûaüele eüerken bile b y ü ğ , öğrenüiği bu yolûuluğun sonunüa “iksiri” bulup getirebilsin. ksir, kahraman n üeneyimlerinüen öğrenüiklerini ba kalar na üa aktarabilmesinin simgesi asl nüa. “Kral Arthur ve Yuvarlak Masa övalyeleri” için Kutsal Kâse, “K lkeüisi” masal nüaki prens için ise â k olüuğu genç k z n ayakkab s n n kay p teki olabiliyor. Çok üaha ba ka ekillerüe üe ç kabiliyor kar m za. Celil Oker üe atölye çal malar nüa bu kuram roman sanat na uyarlayarak, Campbell’ n ayak izlerini takip eüiyor bir bak ma. Birtak m temel ilkeleri var; “Yarat û l k üoğu tan gelen bir yetenek ya üa armağan üeğilüir, öğrenilir, yani çal arak elüe eüilir” üiyor mesela. “Aûaba ben üe bir g n yazar olabilir miyim?” sorusunu zihnimize çakanlar n insanl ğ n ba nüan beri yapt ğ m z bir eylem konusunüa kenüimizi yetersiz hissetmemize sebep olüuklar n söyl yor. Ve bir yol haritas tutu turuyor okurunun eline. O haritaüa, kurmaûan n olay örg s , karakter yaratmak, çat ma, üiyalog ve slup gibi temel öğeleri somut örneklerle anlat l yor, hikâye sanat n n inûelikleri gösteriliyor, i in p f noktalar na ve bu alanüa s k yap lan yanl lara üikkat çekiliyor. Genç Yazarlar çin Hikâye Anlat û l ğ K lavuzu okuyan yazar yapar m bilemem ama yararl olaûağ na, ûesaret vereûeğine phem yok. Genç Yazarlar İçin Hikâye Anlaıcılığı Kılavuzu CELİL OKER Alın Kitaplar


71

Bir renge âşık olmak Renkli kitaplar

M

t phanemüe renklerle ilgili kitaplar n yeri ayr . Viûtoria Finlay’in Renkler: Boya Kutusunüa Yolûuluklar ve Miûhel Pasotureau’nun Mavi: Bir Rengin Tarihi aül kitaplar ilk akl ma gelenlerüen. Ama aç kças en sevüiğim, John Harvey’nin Siyah Giyen Aüamlar’ herhalüe. O korkunç bilimkurgu serisiyle alakas yok; siyah rengin ortaçağüan bu yana erkek giyiminüe gittikçe artan önemini inûeleyen ve bu rengin nas l olup üa 19’unûu y zy lüan sonra gözüe hale gelüiğini ele alan bir kitap bu. Okurken çok a rm t m ç nk eskiüen insanlar n nas l üa festival havas nüa rengarenk giyinüiklerini bilmiyorüum. Hem üe nereüeyse her toplumüa... Wittgenstein’ n Renkler Üzerine Notlar ve Goethe’nin Renk Öğretisi kitaplar üa hep elimin alt nüa üuranlarüan.

avibent, anlat lmaz g zellikte bir k ç k kitap. Simone Weil, Cezanne, Leonarü Cohen, Joni Mitûhell ve Billie Holiüay’le beraber y r yen nevi ahs na m nhas r bir yazar n nesir formunüa kaleme alü ğ 240 iirüen olu uyor, ama iir kitab üeğil. Fragmanlar halinüe yaz lm bir roman üaha çok. Bir renge, maviye a k ilan üesem, o üa yalan olmaz. Zaten yazar üoğruüan böyle giriyor konuya ve b y lenmesinin çe itli safhalar yla üevam eüiyor. Alkol ve ûinsellik e liğinüe, st rap, melankoli, inanç, arzu ve kaybeüi üile geliyor ve biz özetle, mavi rengi geçmi te ve g n m züe, hayatta ve öl müe, sanatta ve felsefeüe takip eüen Maggie Nelson’un tuhaf bir üans anü ran aray n okuyoruz. Zaten kitab n orijinal aü , bir üans t r ne gönüerme yapan bir kelime oyunu; Bluets. Bu araüa çevirmen Selin Siral’ n genel olarak çok iyi bir i ba arü ğ n söylemek gerek. Yazü ğ enteresan sonsöz okumak üa eğlenûeli. Tavsiye eüerim.

Siyah Giyen Adamlar JOHN HARVEY Yapı Kredi Yayınları

Mavibent MAGGIE NELSON Kolekif Kitap

K


72

Uzun roman yazılmasın mı yani?

U

zun romanlar okumay sevmeüiğimi epeyüir söyl yorum. Yar yar ya aka asl nüa ç nk binlerûe sayfa boyunûa ak p giüen upuzun romanlar var, elimüen b rakmaüan okuüuğum. Mesela sab rs zl kla bekleüiğim Kavgam ûiltleri... Knausgaarü’ nkiler tabii, öteki üeğil!

k lt rel haf zam züaki yerinin etkisiyle “Kal n roman, iyi romanü r” alg s olu mu üurumüa. Bilhassa Amerikal okurlar tuğla romanlara çok merakl .

“Fazla uzatmas n, k sa yazs nlar” üeüiğimi ileri s rerek beni tefe koyabileûekleri ü nerek rperiyorum ama 1976 Nobel Ama n’apal m ki birazû k üa ûiüüiyim. Tols- Eüebiyat Öü l sahibi Saul Bellow’la ayn satay z. Bellow’un, yazarlar n niçin toylar, Dostoyevskiler, Melvillelerle ayn olabilüiğinûe “k sa” kesmeleri gerektiğini çağüa ya am yoruz. lgimizi üağ taûak, anlatt ğ bir makalesi bile var. Bir eüebizihnimizi me gul eüeûek o kaüar çok ey oluyor ki ne kaüar ikâyet eüersek eüelim, yat üevinüen al nt yla üestekliyor teorisini. Rus oyun yazar ve öyk û Çehov, biz üe o ak a kap l p giüiyoruz fark na “Okuüuğum hiçbir ey bana yeterinûe k sa varmaüan ve kitap okumam za mani pek gelmiyor” üemi bir vakitler. çok ey ç k yor yolumuza. Saymayay m tek tek; sinemaüan, televizyonüan ba lar, Bize gelinûe; bir kitapç zinûirinüe yönetiûi Instagram’a kaüar uzan r bu liste. olan arkaüa m, pop ler eüebiyat okurlar n n kal n kitaplar sevüiğini söyl yor. Asl nüa uzun romana itiraz m n vakit bu“Örnek ver” üiyorum; Fi üiyor. Pi üiyor. Çi lamamamla alakas yok. Roman n roman üiyor. Harem kaü nlar n n biyografilerini olüuğu üönemlerin b y k ustalar kaüar söyl yor. Gayet mant kl . Arü nüan Çin’üe yetenekli olmayan birçok g n m z yayazarlara kelime say s zerinüen telif zar n n 150 sayfaüa biteûek bir hikâyeyi 500 sayfaya ç karmalar na sinir oluyorum öüenmesi meselesini konu uyoruz. Daha fazla para kazanabilmek için, uzatt kça üaha ziyaüe. G zel g zel ba lasalar bile, uzat yorlarm . zamane romanlar bir noktaüan sonra yazarlar n n “Off, yazaûak öyle çok eyim var ki” h rs yla berbat hale geliyor. Eh, o zaman üa slup gev iyor, kurgu sark yor ve benim içimüeki okuma hevesi bir anüa sön yor. Neyse ki yaln z olmaü ğ m öğrenüim. Mesela ilah olmaz bir “novella-sever” olan Ian MûEwan, kenüi romanlar üahil yeni romanlar n çoğunun gereğinüen uzun olüuğunu ü n yor, okurken; “Ah elimüe bir kalem olsa üa u kitab bir g zel k saltsam” üuygusuyla parmaklar n n kanü ğ n söyl yor. Ke ke ba kalar n n üa parmaklar ka nsa biraz. Ç nk muhtemelen 18 ve 19’unûu y zy llarüa romanlar n fasik l fasik l yay nlanmas n n ortak

Bitirirken, eğlenûeli bir yorum alay m... The Atlantiû üergisinin nl ele tirmeni Jaûk Beatty, 800 k sur sayfal k bir kitap için yazü ğ ele tiriyi u û mlelerle noktalam : “Bana sorarsan z bunu okumay n! Hayüi okuüunuz üiyelim, sak n ola ayağ n za falan ü rmeyin, bitersiniz!” Ne üersiniz; Çinli yay nû larla 1200 sayfal k 4 3 2 1 atağ yla herkesi a rtan Paul Auster’a ûevap hakk üoğmu muüur? 4321 PAUL AUSTER Can Yayınları


73


74

TARİHİMİZİ PARÇA PARÇA DEĞİL BÜTÜNSEL BİLMEK GEREKİR


75

DÜSÜNCE ATLASI FOTOĞRAF :: KUTUP DALGAKIRAN

SÖYLEŞİ :: BEYTULLAH ÇAKIR :: DURSUN GÜRLEK

CAMİDEKİ REKTÖR: EROL GÜNGÖR

Erol Güng r’ün nas l bir insan olduğuŞla ba laŞal m isterseniş? Merhum Erol G ngör hoûam z, uzaktan bak nûa sakin akan bir rmağa benziyorüu ama konu maya ba lay nûa gön l ü nyam züa üalgalanmalar meyüana geliyorüu. Fikirlerinin üerinliğiyle, slubunun g zelliğiyle, isabetli tahlilleriyle etraf nüakileri kenüine hayran b rak yorüu. O saatlerûe konu sa bile biz kenüisini üinlemekten usanmazü k aksine sohbetlerinin üevam n arzu eüerüik. Erol Bey, tam bir ilim üeryas yü . D nk haüiselerle bug nk geli meler aras nüa ilgi kurmay , problemlerin çöz m için yeni fikirler retmeyi çok iyi biliyorüu. İişin hocaŞla tan nereden geliŞor?

kl ğ n ş

biri üe K ll k, nam- üiğer Marmara K raathanesi’yüi. Prof. Nuri Karahöy kl , Haû Muzafer Ozak, tarihçi Ziya Nur Aksun, Ali hsan Yurt, Mehmet evket Eygi, Sezai Karakoç gibi isimlerin m üavimi olüuğu bu k raathanenin m üavimlerinüen biri üe Erol G ngör’ü . Merhum hoûam z n buraüa yapt ğ sohbetleri üinleme erefine ben üe nail olüum. Bazen üe Beyaz t Meyüan ’nüa aç lan sergileri üola rken, eski kitaplar kar t r rken karkar ya geliyorüuk. Kalem Yay nevi’nüe çal t ğ m y llarüa üa s k s k beraber oluyorüuk. Buraüa Emin I k hoûa ba ta olmak zere üiğer baz üostlar yla üa gör yorüu. Memnuniyetle belirteyim ki ben üe bu yay nevinüeki sohbetlere kulak misafiri oluyorüum. Erol Güng r’ün fikirlerinin olu mas nda etkili olan isimler kimlerdi?

Hoûay önûe g yaben, yani gazetelerüeki yaz lar n , kitaplar n okumak suretiyle, üaha sonra Bu isimlerin en önemlisi, hiç üa belli mekânlarüa bir araya phesiz ki, Prof. Dr. M mtaz gelerek tan ü m. Bu mekânlarüan Turhan’ü r. M mtaz Hoûa, aü

gibi “m mtaz” bir insan olüuğu için aüam tan makta, kabiliyetleri ke fetmekte üe maharet sahibiyüi. Mehmet Gökalp Bey’in üe üeüiği gibi, “Prof. M mtaz Turhan, y zlerûe talebesinin içinüe bir onu asistan seçmi ti. M üekkik, ak ll , çal kan ve görg s , bilgisi ile emsallerinüen st n vas lar yan nüa ü zg n ve mant kl konu malar , efenüiliği ve terbiyesi ile Eüebiyat Fak ltesi’nin teûr bi psikolojisini bitirüi. Doktora tezini haz rlamaya ba laü ve ba ar ile tezini savunup psikoloji üoktoru olüu.” K r ehirli seçkin bir ailenin çoûuğu olan Erol Bey’in, gençlik y llar nüa üevam ettiği k lt r mahfilleri üe, fikri yap s n n olu mas nüa etkisini gösterüi. Yahya Kemal, D nüar Ta er, Ziya Nur Aksun gibi isimler üe kenüisiyle yak nüan ilgileniyorüu. Ziya Nur’un, D nüar Ta er’in B y k T rkiye’si ismiyle kaleme alü ğ önemli bir eser var. Erol G ngör zerinüe Ta er’in ve bu eserinin çok önemli etkiler olu turüuğunu söyleyebiliriz.


76

Mümtaş ıurhan’ n, Erol Güng r’e şellikle dil meselesinde çok güvendiği s ŞleniŞor, doğru mudur? Kesinlikle üoğruüur. Dil, üin ve tarih, k lt r ü nyam z n sağlam ç ayağ ü r. Erol G ngör, üaha çoûuk üenileûek bir ya ta üil uuruna sahip olmu tu. Ortaokul öğrenûisiyken bile notlar n Osmanl ûa tutuyorüu. Hatta hoûas Prof. Dr. M mtaz Turhan’ n bile, bazen eski bir kelimenin Arapça kök n veya eski yaz yla yaz l n ona sorüuğu oluyorüu. Hâlbuki M mtaz Turhan liseyi eski yaz yla eğitim yap lü ğ g nlerüe bitirmi ti. Erol Güng r’ün eserlerinde srarla üşerinde durduğu iki konunun kültür ve medeniŞet meselesi olduğunu g rüŞoruş. Bu konuda selelerinden farkl olarak ne s ŞlüŞordu? Bu sorunuzu merhumun u sözleriyle ûevaplanü rmaya çal ay m: “Ön m züeki y llarüa meüeni geli memizin üaha s ratlenmesi beklenebilir ama k lt r problemine çare bulunmaü kça meüeniyetteki yeniliğimiz bizi üağ lmaktan kurtaramayaûakt r. Yeni olan k lt r m z hiçbir noktaüa eskisinüen iyi üeğilüir.” Erol hoûan n bu son û mlesi bile k lt r konusunun hâlâ aç kl ğa kavu maü ğ n , m phem ve kaypak bir kavram olüuğunu ortaya koyuyor. Birbirinüen farkl çok say üa tan m olan k lt r n Osmanl ’üaki kar l ğ bir bak ma “irfan”ü . Ben üe Cemil Meriç’in kitab na verüiği isim gibi K lt rüen rfana üiyorum. Meüeniyetimizin kaynağ ise elbette ki slam’ü r. slam meüeniyetinin ne olüuğunu T rklerin slam tarihinüe oynaü ğ rol en g zel anlatan kalem sahiplerinüen biri üe ehbenüerzaüe Filibeli Ahmeü Hilmi’üir. Bilinüiği gibi onun slam Tarihi’ni

Erol G ngör’ n aziz üostu Ziya Nur, uzun bir zeyl ile iki misli geni leterek yay mlaü . Mutlaka üefalarûa okunmal ü r. Erol Bey, Doğu’yu Bat ’y çok iyi tan yan, birkaç yabanû üile vak f olan bir kimse olmas üolay s yla k lt r ve meüeniyet kavramlar na üa aç kl k getirüi. Eserleri taran rsa bu konuüaki tahlilleri, tespitleri net bir ekilüe gör l r. Ba ka hangi meselelere ilgi duŞard ?

EROL GÜNGÖR’ÜN MILLIYETÇILIĞI, ISLAM TARIHINE BAKILINCA TÜRKLERIN ISLAMIYET’E EN FAZLA HIZMET EDEN MILLET OLDUĞU GERÇEKLIĞI ÜZERINE KURULMUŞTU. ASLA IRKÇI TONLARI YOKTU VE MILLIYETÇILIĞI BIR SENTEZ OLARAK DÜŞÜNÜRDÜ. MENFI VE AYRILIKÇI DEĞIL, MÜSPET VE BÜTÜNLEŞTIRICI BIR DURUMDU ONUN MILLIYETÇILIĞI.

Erol G ngör’ n az bilinen yönlerinüen birisinin üe musikiye olan merak ve manevi ü nyas olüuğunu söylemek isterim bu noktaüa. En yak n arkaüa lar olan Mehmet Genç’in ve rahmetli hoûam z Ali hsan Yurt’un yazü klar , söyleüikleri ve anlatt klar Erol hoûan n bu yön n aç ğa ç kar yor. Nitekim slam’ n Bug nk Meseleleri ve Tasavvufun Bug nk Meseleleri isimli kitaplar n inûeleüiğimizüe maneviyata olan ilgisini apaç k gör r z. As l mesleği ilahiyatç olmamas na rağmen slam’ n bug nk meselelerinin ne olüuğunu gençlerin zihinlerine yerle tirmeye çal m t r. Teûess s ü nyas çok geni bir isimüi Erol G ngör. M sl man-T rk ayü n n n tasavvuf ile alakas z kalmas n ü nemeyiz üeğil mi, hoûa üa bu meselelere kay ts z kalamam t haliyle. ıasavvufa dair neler s ŞlüŞordu bişe? Tasavvuf ya anmaüan bilineûek bir ey üeğilüir. Saüeûe nazari bilgilerle meselenin esas n n ne olüuğu anla lamaz. Elbette ki nazari bilgiler tasavvuf hakk nüa bir fikir verebilir ama gön l ü nyan züa gerekli olan üalgalanmay gerçekle tirmeye yetmez. Erol hoûan n, üergâhlar n üa m üavimi olüuğunu, tasavvufun taü n alm bir ki i olüuğunu unutmamak gerekiyor. Mesela Be ikta ’taki Yahya Efenüi

Dergâh ’na üevam ettiğini ve buraüa Mesnevi ve musiki üersleri alü ğ n biliyoruz. Buna bağl olarak üa tasavvuf ile ilgili yazü ğ eserlerüe hem bilgi hem üe irfanî k r nt lar, bir ya anm l k, zevk alm l k varü r. Bunu çok aç k hisseüebiliyorsunuz eserlerini inûelerken. Tasavvufa olan vukufiyeti, anla lmas k smen zor olan bir mevzuyu merak eüen kimselerin anlayabileûeği bir hale getirmi ti. Üstelik bunu akaüemisyen kimliğiyle yapmay ba arm bir isimüi Erol G ngör. Erol G ngör b y k bir âlim olmakla beraber arif bir insanü ayn zamanüa. Bizim k lt r literat r m züe arif, olgun insan üemektir. Aüab mua ereti bilen, nazik ve kibar insan üemektir. Erol G ngör’ n bir çoûuğu ü nyaya gelmi ti. Aü n Turhan koymu tu yani hoûas M mtaz Turhan’ n soyaü n vermi ti oğluna. Erol bey bir g n hoûas n n han m na üemi ki; “Ben oğluma isim olarak hoûam n aü n koyabilirüim, fakat buna eüebim m saaüe etmeüi. ‘M mtaz buraya gel’ üiye seslenemezüim oğluma. Bu y züen Turhan koyüum oğlumun aü n .” te Erol G ngör böyle bir ruh asaletine, nezaketine sahipti. slamiŞet ve modernişm tart malar nda nas l bir noktada duruŞordu peki? slam’ moüernizme kapt r lmayaûak kaüar k ymetli ve ulvi gör yorüu. Ona göre “ slam’ çağa uyüurmak slam’ n ontolojisine ayk r ” bir eyüi ve üin topluma üeğil, toplum üine uymal yü . slam’ n Bug nk Meseleleri kitab na bakt ğ n züa slamiyet’in neüen moüernizme kurban eüilemeyeûeğinin uzun uzaü ya tart lü ğ n gör rs n z. Mevlana; “Bir ayağ m z pergelin sabit noktas gibi kalaûak, üiğer ayağ m zla ü nyay üola aûağ z” üer ya hani, i te Erol G ngör üe bu anlay üoğrultusunüa olu tur-

EROL GÜNGÖR BÜYÜK BİR ÂLİM OLMAKLA BERABER ARİF BİR İNSANDI AYNI ZAMANDA


77

D O S YA maya çal yorüu fikirlerini. Her ne kaüar bug n yeni artlar, yeni ü nûeler ortaya ç km olsa üa bu üuruma ayak uyüurman n slamiyet’ten taviz vermeüen nas l iûra eüilebileûeği meselesi için harû yorüu mesaisini.

ıürk tarihini slam ncesinden ele alan bütüncül bir tarih anlaŞ var değil mi?

İ ş konusu Erol Güng r olunca milliŞetçilikten konu mamak olmaş, şira milliŞetçi camian n nemli isimlerindendir kendisi. Güng r’ün milliŞetçiliğinden bahsedebilir miŞiş?

Genç Şa ta KonŞa İelçuk Üniversitesi rekt rlüğü var bir de.

planlar nüan saüeûe birisiyüi. Tabii eûel m saaüe etmeüi. Çok genç bir Şa ta aŞr ld bu dünŞadan...

Öyle olmas gerekir zaten. Parça parça olmaz bu i ler. Parçay anlamak için b t n bilmek gerekir.

Evet, 12 Eyl l’üen sonra Konya Selçuk Üniversitesi rektörl ğ ne getirilüi hoûa. Bu görevi s ras nüa üa fark n göstermeyi ba arü Bir kere milliyetçiliği, resmi mil- tabii. Zikri, fikri herkesçe bilinen bir rektör olarak milletine hizmet liyetçilikten halk milliyetçiliğine çevirüiğini söyleyelim. Onun mil- etmek, bu lkenin genç beyinleriliyetçiliği, slam tarihine bak l nûa ne yeni ufuklar açmak için çal t . Erol G ngör, 7-8 ay gibi k sa bir T rklerin slamiyet’e en fazla s reüe 10 y lüa yap lmas m mhizmet eüen millet olüuğu gerçekliği zerine kurulmu tu. Asla k n olmayan ba ar lara imza rkç tonlar yoktu ve milliyetçiliği atm t bu görevi s resinûe. bir sentez olarak ü n rü . Neler Şapt rekt rlüğünde? Menfi ve ayr l kç üeğil, m spet ve b t nle tiriûi bir perspektiti Yurüun üört bir yan nüa bulunan onun milliyetçiliği. Bu noktaüa iüealist elemanlarla ileti ime Osmanl teûr besi, onun için çok geçti. Konya halk yla el ele, gön l önemli bir yer tutuyorüu. M spet gön le verüi. Konyal lar n önûemilliyetçilik anlay n n en önemli leri soğuk bakt ğ niversiteyi, referans noktas buras yü Erol k sa zamanüa s ûak bir ilim yuvahoûan n. M spet milliyetçiliğin s haline getirüi. Kap kap üola ele tirileûek bir yön üe yokmak suretiyle toplanan paralarla tur zaten. Hatta “Ki i kavmini 500 yatakl ve tam te ekk ll sevmekle ay planmaz” üiye üe bir hastane kurüu. Dağ n k halüe bir haüis varü r malumunuz. bulunan niversite birimlerini ehbenüerzaüe Filibeli Ahmet bir araya toplamak için gerekli Hilmi’nin, Ziya Nur Aksu’nun gayreti gösterüi. Merhumun slam milliyetçiliği hakk nüa söyniversiteüeki faaliyetleri bunleüiği sözler ne üereûe önemse- larüan ibaret üeğilüi. Üniversite niyorsa Erol G ngör’ n üe milli- millet beraberliğini sağlamak yetçilik konusunüaki gör leri o için giri imlerüe bulunüu. Mesela üereûe önemliüir. Kanaatim oüur seri halüe halk konferanslar ki Erol G ngör, ehbenüerzaüe tertip etti. Ba ta Konyal lar Filibeli Ahmet Hilmi’nin bir üeva- olmakla beraber memleketin m ü r. Marmara K raathanesi ve üört bir yan nüan gelen ayü nlara üaha ba ka mahfillerüe yapt ğ sesleniyorüu. Bu konferanslar n sohbetlerüe, milliyetçiliğin; birisinüe merhum Ayhan Songar “efraü n ûami, ağyar n mani” ta- konu mu ve kalabal k ayakta rifini yaparü . Bunu yaparken üe üinlemi ti. Erol Bey’in niversite kaynağ tarihti. phesiz tarihe ile ilgili üaha birçok projesi varü . çok merakl yü . yi tahlil ve tenkit Mesela niversite b nyesinüe yapabilmek için tarih bilmek açmay ü nü ğ Klasik T rk gerektiğine inan yorüu. Musikisi Konservatuar üa bu

Erol G ngör benim göz müe, gölgesi uzun ve yayg n ama s resi k sa olan bir ikinüi g ne ine benziyorüu. 24 Nisan 1983’te rahmetli olüuğunüa üaha 45 yanüayü . Cenazesi çok kalabal kt , Konya’üan stanbul’a b y k bir konvoyla getirilüi. Konyal lar n b y k ilgisi olmu tu, 25 araba ile kat lm larü ûenazeye. Bu ilgiye a ranlarüan birisi, göz ya l bir Konyal ya kimin ûenazesi olüuğunu sorüuğunüa u ûevab alm : “Siz ne üiyorsunuz beyim üeğil 25 araba, eğer m mk n olsayü 125 arabayla gelirüik, ç nk biz ilk üefa ûamiüe bir rektör görü k.” EROL GÜNGÖR BENIM GÖZÜMDE, GÖLGESI UZUN VE YAYGIN AMA SÜRESI KISA OLAN BIR IKINDI GÜNEŞINE BENZIYORDU. 24 NISAN 1983’TE RAHMETLI OLDUĞUNDA DAHA 45 YAŞINDAYDI.

İon olarak eklemek istediğiniş bir eŞ var m ? Kaleme alü ğ eserlerüe milliyetçilik, muhafazakârl k, üinüarl k, mukaüüesatç l k, k lt r kavramlar n tam olarak yerine oturtmu , sistemle tirmeyi ba arm bir isim Erol G ngör. Dolay s yla bug nk nesiller, özellikle gençler bu bahsini ettiğimiz kavramlar n ne manaya gelüiğini hakk yla öğrenmek için Erol G ngör’ n eserlerini okumal ü rlar, hem üe birkaç üefa. Hani üilimizüe öyle bir söz varü r; “Et-tekraru ahsen velev kane y z seksen.” Yani bir mevzu, konu fayüal ysa onu y z seksen üefa üahi tekrar etsen fayüal ü r. Erol G ngör’ n kitaplar üa bu t rüenüir i te. Öyle bir kere okuma ile anla lmaz. Öz mseyerek, tekrar eüerek yava yava okumak gerekiyor. Vefat nüan 35 sene geçmesine rağmen biz üe kenüisini iyilikle ve rahmetle an yoruz. ıe ekkür ederiş.

EROL GÜNGÖR RESMİ MİLLİYETÇİLİĞİ HALK MİLLİYETÇİLİĞİNE ÇEVİRMİŞTİ


78

E

rol G ngör, bug nk ü nûe ü nyam z ayü nlatan isimlerin ba nüa gelen hoûalarüan. Aü geçmi te üe bug n üe hiçbir çevreüe pop ler olmaü . En verimli çağ nüa sona eren hayat nüa akaüemik yetkinliğini, bilimsel önemini her geçen g n üaha iyi fark ettiğimiz birbirinüen k ymetli eserler kaleme alü . Eserleri hem sosyal bilimler literat r nüe vazgeçilemez kö e ta lar hem üe T rk ü nûesi için çok b y k bir üerinlik ve zenginlik kaynağ olüu. T rkiye’nin zor y llar nüa, buhranl y llar nüa yazü . Söyleyeûeklerini bir iüeolojinin kal plar na yaslanmaüan söyleüi. Hoûa’n n zihnime i leyen tespitleri öyle:

EROL GÜNGÖR’Ü NIÇIN OKUMALIYIZ EBUBEKİR KURBAN

BAŞKALARININ BIZIM DOĞRU OLDUĞUNA INANMAMIZI ISTEDIĞI ŞEYLERE DEĞIL, ANLAYARAK ARAŞTIRARAK ÖĞRENDIKLERIMIZE YÖNELECEĞIZ. ILME, BILGIYE AÇIYOR DÜNYAMIZI GÜNGÖR. SLOGANA, IDEOLOJIYE KAPATIYOR.

“M sl manlar fikir meselelerini iman meselesi halinüe görmekten vazgeçmeli ve ü nûesinin üoğruluğuna kriter olarak iman almamal ü rlar. Bu onlar n imanlar n terk etmeleri manas na gelmez fakat fikre iman ölç s hâkim olüuğu zaman kimin hakl kimin haks z olüuğunu anlamaya hemen hemen imkân yoktur. man öyle bir konuüur ki, ana hatlar yla herkesi birbirine bağlamakla birlikte tart maya sokulüuğu zaman ufak ayr nt lar bile insanlar n birbirlerini en ağ r ekilüe suçlamalar na yol açabilir. Bu y züen iman konusu eyleri ya reü ya kabul eüersiniz, yani tart amazs n z. Fikir böyle üeğilüir, onun geli mesi hep veya hiç esas na üayanmaz. u iki eyi ay rmakta fayüa var kanaatinüeyim: Biz slâm ü n-

MESELE, ZİHNİYET DEĞERLERİNİ YAŞATACAK OLAN İNSANIN ORTAYA ÇIKARILMASI OLMALIDIR


79

MAKALE

ûesi üeninûe slam üini etraf nüa geli en bir çe it üini tefekk r anl yoruz. Bu tefekk r sahas slâm ü nûesinin anûak bir k sm n te kil eüer. Benûe slâm ü nûesini slam ü nyas nüaki ü nûe veya M sl manlar n ü nûesi eklinüe anlamak üoğru olur. M sl manlar n tefekk r elbette -ister istemez- slam’ n genel çizgisi zerinüe olaûakt r ama bunun mutlaka üini mahiyette olmas art üeğilüir. Her neüense M sl manlar geçmi y zy llar n otoritelerine bir çe it kutsiyet izafe etmekte ve slam ü nûesi üeninûe hemen onlara m raûaat etmekteüirler. Bizim bug ne ayak uyüurmam z için eskileri inkâr etmemiz gerekmez, ama onlar n b rakt ğ yerüe üurmak veya oraüan ba lamak zorunüa üa üeğiliz. slam’ n mukaüües kitab Kuran’ü r; Kuran üeği memi tir ve üeği mez. Buna kar l k Kuran’ n verüiği ilham her üevirüe ayn olmaz. nsanlar n tabii ve sosyal çevreleri üevaml üeği me halinüe olüuğu için problemleri üe üeği mekteüir. Bu y züen kaynaktan bekleüikleri ve alaûaklar ilham n ( iir ilham manas nüa üeğil) her üevirüe farkl olmas gerekir. Buna örnek olarak slam’ n yay lma üevirlerinüeki hukuki geli meyi gösterebiliriz. O zamanlar her yeni lke ve her yeni halk yeni bir problemler manzumesi yarat yorüu. slam hukukçular bu problemlerle uğra rken i in kolay na kaç p kenüilerinüen önûe teüvin eüilmi kanunlar aynen uygulayaûaklar yerüe, hayat n ak n ve üeği mesini üaima gözeten bir esneklikle hareket etmi lerüi.”

b n ortas nüan konu ur: “ slam, siyasetin arkas nüa filizlenen bir üoktrin üeğilüir. O heüefine tek ba na y r r. slam üavas n n as l y k fikir aüamlar n n omuzlar nüaü r. M sl man ayü nlar, üin aüamlar , âlimler, m tefekkirler, sanatkârlar bu sorumluluğun uuruna ermeliüir. Meüeniyeti politikaû lar yaratmaz. Meüeniyet, âlimlerle sanatkârlar n i iüir.”

Öğrenüiğim eylerüen biri u: Ba kalar n n bizim üoğru olüuğuna inanmam z isteüiği eylere üeğil, anlayarak ara t rarak öğrenüiklerimize yöneleûeğiz. lme, bilgiye aç yor ü nyam z Erol Hoûa; slogana, iüeolojiye kapat yor. Bir fikir aüam olarak Erol G ngör’ n çizgisi bize ayn zamanüa “mazinin üerinliklerinüe kaybolma” ve bu kayb k lt r sanat r nlerinüe üeğil üe kurumlarüa arama al kanl ğ na i aret eüer ç nk üeğer retmeüen bir kurumüa kal û olman n imkân yok. Gerek eğitimüe gerekse k lt rüe geleûek nesillere fayüal olabileûek eserler b rak lmal ve en önemlisi üe geçmi te yap lü ğ gibi üeğerler retilmeli. Mesela Hasan Ali Y ûel’in çeviri faaliyetleri MEB Yay nlar aü na olüukça ûiüüi i lerüi. Biz bug n hâlâ o çevirilerüen istifaüe eüiyoruz. Maziüeki g çl g nlere üönmenin yegâne yolu eser ve üeğer retmektir. Eğitimüe ve k lt rüe ya anaûak inki af üa anûak ve anûak bu ekilüe olaûak. Bizim ihtiyaû m z olan ey ise estetiktir, sanatt r, k lt rü r. Yani zihniyettir. Mesele, zihniyet üeğerlerini ya ataûak olan insan n ortaya ç kar lmas olmal ü r. Erol G ngör’ n en önemli kitaplar nüan birine koyüuğu isim: slâm n Bug nk Meseleleri. Ona göre slam ü nyas n n bug nk problemleri siyasi ve iktisaüi olmaktan çok k lt r meselesiüir ve slam’ n uyan tam bir k lt r hareketi haline üön t ğ zaman kökl ve kal û netiûeler üoğurabileûektir. Meüeniyetin her eyüen önûe bir üeğerler, inançlar sistemi olüuğunu belirten G ngör, kita-

ISLAM, SIYASETIN ARKASINDA FILIZLENEN BIR DOKTRIN DEĞILDIR. O HEDEFINE TEK BAŞINA YÜRÜR. ISLAM DAVASININ ASIL YÜKÜ FIKIR ADAMLARININ OMUZLARINDADIR.

u tespitler üe onun: “ slam, kitaplarüan okunan üeğil, ya anan bir hakikat olüuğu ölç üe k ymet kazanaûakt r. Biz onu bir sahabenin, bir velinin veya geçmi teki herhangi bir kahraman n hayat nüan ziyaüe kenüi hayat m züa görmeliyiz. Bug n n insan , bug n n problemleri kar s nüa slam’la y z y ze gelmeliüir.” Özellikle belirtmekte fayüa var: Eserlerinin bilimsel ve akaüemik anlamüaki önemi bir yana, Erol G ngör “bilim kilisesine” iman etmi s raüan bir akaüemisyen üeğilüi, bilim aüam ve entelekt el kimliğinin yan nüa ayn zamanüa milletin irfan n ta yan T rk üervi lerinin belki üe son halkas yü . Toplumsal olgulara bir bilim aüam n n soğukkanl l ğ yla m mk n olüuğunûa ü ar üan bakarak yorum ve çöz mleme getirirken ayn zamanüa ahsi terûihleri ve iüealleri itibar yla bulunüuğu yer toplumun ü nüa veya k y s nüa üeğil tam göbeğinüeyüi. Onun eserleri i te biraz üa bu sebeple yaln z T rk ü nûe tarihi aç s nüan üeğil ayn zamanüa g n n problemlerini anlayabilmek ve üoğru bir ekilüe yorumlayabilmek için hâlâ önemini koruyor.

EROL GÜNGÖR MİLLETİN İRFANINI TAŞIYAN TÜRK DERVİŞLERİNİN SON HALKALARINDANDI


80

MAKALE

SEDYEDE SAVAŞ YÖNETEN KUMANDAN:

Süleyman Askerî Bey SÜLEYMAN ARIF ÖZKUT

Irak’ta İngilizlerle girilen çaışmalar esnasında iki ayağından da yaralan Süleyman Askerî Bey, tedavi edilmek üzere Bağdat’a geirildi. Ayakları karyola demirlerine askıya alınmış olduğu halde dahi elinde kâğıt kalemle İngilizlere karşı takik üretmeye devam ei.

SÜLEYMAN ASKERÎ, BATI TRAKYA TÜRK CUMHURİYETİ İÇİN MİLLİ MARŞ DAHİ YAZDI


81

MAKALE

T

arih, niûe kahraman n hikâyeleriyle üoluüur. Yak n geçmi imizüe yer alan ve imüilerüe pop ler bir üiziüe hikâyesi anlat larak g nüeme gelen S leyman Askerî Bey üe bu kahramanlarüan biri. Onu, I. D nya Sava ’nüa Osmanl mparatorluğu’nun Irak Cephesi komutan olarak biliyoruz anûak hikâyesine bak lü ğ nüa o üa her vatansever T rk subay gibi bin bir gaileyle uğra m ve gerektiğinüe ûan n ortaya koymaktan hiç sak nmam . Bağüat Valisi S leyman Nazif’in tabiriyle; “Vatan nüan ba ka her eyini isteyerek ve g lerek feüa etmi bir Osmanl ” S leyman Askerî. Uzun boylu ve beyaz tenli olüuğunu bilüiğimiz S leyman Askerî Bey, 1884’te bug nk Kosova’ya bağl Prizren ehrinüe üoğmu . Annesi G ziüe Han m ehrin ileri gelen ailelerinüen. Babas Halil Vehbi Pa a ise bir üönem Afyon Reüif Taburu komutanl ğ yapm bir asker. Ailenin ç oğlu üaha var ve her biri s ras yla Kut’ l Amare, Çanakkale ve Yemen’üe ehit ü m . lk eğitiminin akabinüe Eüirne Askeri üaüisi’ne gitmi S leyman Askerî. Buraüa öğrenim görü ğ s re boyunûa Ku çuba E ref ve Yenibahçeli kr gibi isimlerle üost olmu . ttihat ve Terakki Cemiyeti ile tan kl ğ üa bu y llara üayan yor. Harp Okulu’nüan teğmen r tbesiyle mezun olüuktan sonra girüiği Erkân- Harbiye Mektebi’nüe üe bir s re eğitimine üevam etmi ve Osmanl orüusuna y zba

olarak kat lm Askerî. Göreve ba laü ğ anüa Makeüonya buhran n n içinüe bulmu kenüisini. Frans z htilali’nin etkisiyle Osmanl ’üan tek tek ayr larak ulus üevletler kuran Balkan milletleri “imparatorluğun kalbi” olan bu topraklara göz üikmi üeyim yerinüeyse. Ve bu milletlere mensup baz çeteler, bölgeüe bulunan M sl man ahaliye t rl k y mlar yapmaya ba lam . te S leyman Askerî, tam bu noktaüa göstermeye ba lam kenüisini. Çetelerle m ûaüeleüe kararl bir tutum sergilemesi ve çeteûilerin çoğunun kök n kaz mas yla üikkatleri zerine çekmeyi ba arm . Bu ba ar lar , Me rutiyet üöneminüe Bağüat Janüarma Okulu’nüa hoûal k görevini getirmi ona. Bir operasyon adamı

S leyman Askerî, Bağüat’ta görevüe bulunüuğu esnaüa ç kan Trablusgarp Sava ’na kay ts z kalamam ve gön ll olarak buraya gitmeye karar vermi . Enver Bey ve Mustafa Kemal’in örg tleüiği 50 kaüar T rk subay yla birlikte talyanlarûa i gal eüilmek istenen Derne ve Bingazi ehirlerinüe bulunan a iretlerin örg tlenmesinüe olüukça ba ar l i lere imza atm . Bölgeüe bulunan Senusi a iretinin kazan lmas nüa ve hem birbirlerine hem üe Osmanl ’ya k smi has ml klar bulunan baz Arap a iretleriyle uzla maya var lmas nüa çok etkili olmu . B t n bu ba ar lar , Bingazi’üe olu turulan gön ll birliklerinin ba nüa kurmay olarak atanmas na sebep olmu S leyman Askerî’nin.

SÜLEYMAN ASKERÎ, ITALYANLARCA IŞGAL EDILMEK ISTENEN DERNE VE BINGAZI ŞEHIRLERINDE BULUNAN AŞIRETLERIN ÖRGÜTLENMESINDE OLDUKÇA BAŞARILI IŞLERE IMZA ATTI. BÖLGEDE BULUNAN SENUSI AŞIRETININ KAZANILMASINDA VE HEM BIRBIRLERINE HEM DE OSMANLI’YA KISMI HASIMLIKLARI BULUNAN BAZI ARAP AŞIRETLERIYLE UZLAŞMAYA VARILMASINDA ÇOK ETKILI OLDU.

I. D nya Sava ’nüan bir y l evvel Enver Pa a taraf nüan kurulaûak olan Te kilat Mahsusa’n n ilk n velerinin üe yine Trablusgarp’ta at lü ğ n hat rlatal m. Zira I. D nya Sava esnas nüa ç k taüa m ûaüele eüen imparatorluğun ihtiyaû olan; ûasusluk, kar ûasusluk, sabotaj, m himmat nakli gibi önemli görevlerin yerine getirilmesinüe çok önemli fonksiyonlar olan bu örg t n en önemli ayaklar nüan birini üe S leyman Askerî ve onun iûraatlar olu turaûakt r. “Ölümü bile seve seve kabul ederim”

Trablusgarp’taki üireni tam meyvesini vermek zereyken imparatorluk kenüisini Balkan Sava lar ’n n içinüe bulüu bu sefer. talyanlarla yap lan bar antla mas n n akabinüe Trablusgarp’taki gön ll subaylar, h zla yeni sava bölgesine intikal etmeye ba laü . I. Balkan Sava lar , tam bir hezimet olüu Osmanl için ve birlikler Miüye-Enez hatt na kaüar çekilirken Eüirne ba ta Trakya’n n üoğusu ve bat s Bulgarlarûa i gal eüilüi bu sava ta. Böylesi feûi bir atmosferüe galip Balkan üevletlerinin toprak payla m konusunüaki ihtilalar sonuûu ç kan II. Balkan Sava ’n f rsat bilen Enver Pa a, Eüirne’yi Bulgarlarüan geri almak için harekât karar alü . Enver Pa a, Ortaköy’üeki bir gör meüe Ku çuba E ref’i Eüirne’yi geri almak için görevlenüirüi. E ref Bey’in bu harekât için ekibine katt ğ subaylarüan bir tanesi üe o üönem Trabzon Reüif F rka Komutanl ğ görevini y r ten

TEŞKİLAT-I MAHSUSA’NIN İLK NÜVELERİ TRABLUSGARP’TA OLUŞTU


82

S leyman Askerî Bey’üi. Bu görev kenüisine tevüi eüilüiğinüe ise ûevab öyle olmu Askerî Bey’in; “Gerekirse her eyimi feüa eüerim ve seve seve öl m ûezas n kabul eüerim.” “Şu bütün Trakyalılar kıyamete kadar hür yaşayacak”

I. DÜNYA SAVAŞI ESNASINDA ÜÇ KITADA MÜCADELE EDEN İMPARATORLUĞUN İHTİYACI OLAN; CASUSLUK, KARŞI CASUSLUK, SABOTAJ, MÜHİMMAT NAKLİ GİBİ ÖNEMLİ GÖREVLERİN YERİNE GETİRİLMESİNDE ÇOK ÖNEMLİ FONKSİYONLARI OLAN TEŞKİLAT-I MAHSUSA’NIN EN ÖNEMLİ AYAKLARINDAN BİRİNİ SÜLEYMAN ASKERÎ VE ONUN İCRAATLARI OLUŞTURUYORDU.

Eüirne ve Doğu Trakya ba ar l bir salü r yla geri al nü anûak Bat Trakya’üa bulunan T rk ve M sl man unsur, Bulgar çeteûilerin zulm nüen muzüaripti. Bunun zerine Askerî Bey, S leyman Zeynel Abiüin kimliğiyle faaliyet göstermeye ba laü . Balkan Sava lar boyunûa her t rl vah eti yapmaktan sak nmayan çetelerüen ar nü rü bölgeyi ve G m lûine ve çevresinüeki Bat Trakya ehirlerini üe ü manüan geri almay ba arü . S leyman Askerî Bey, bölge ahalisinin ileri gelenleriyle gerçekle tirüiği bir kongreüe Bat Trakya’üa bir h k met kurulmas karar na üa ön ayak olüu. Söz konusu bu olu umun h k met ba kan Salih Hoûa olurken S leyman Askerî Bey üe iûra heyeti ba kanl ğ görevini stlenüi. Çetelerüen ele geçirilen ve stanbul’üan takviye eüilen silahlarla, gön ll l k esas merkeze al narak halktan bir tabur olu turüu S leyman Askerî anûak Bulgarlar n Avrupa nezüinüeki bask lar Bab ali’üe üe bir kar l k bulüu yaz k ki. S leyman Askerî’nin Meriç’in üoğu yakas na geçmesi için yapt r mlar kap üa belirmeye ba laü . Zaten mali bunal müa olan ve Fransa’üan borç almak için giri imlerüe bulunan Bab ali, bask lara üayanamaz hale gelmi ti ve faaliyetlerin sonlanü r l p geri üönmeleri için emir gönüerüi bölgeüeki birliklere. Ayn zamanüa Muhaûirun aül göç komisyonunun m ü rl ğ n

de y r ten S leyman Askerî, geri üön l rse bölgeüeki M sl man k y m n n katlanarak üevam eüeûeğini bilüirerek verilen emri protesto ettiğini merkeze bilüirüi ve tarihe Bat Trakya T rk Cumhuriyeti olarak geçen bir üevletin kurulmas na ön ayak olüu. S leyman Askerî Bey birkaç ayl k ömr olaûak bu T rk Cumhuriyeti’nin Genelkurmay Ba kan olaûakt r. Ayn zamanüa bu lke için bir üe milli mar üa kaleme alm t r: “Ey irin Bat Trakya, i te nihayet esaretten kurtulüun; Ey ü manlar sanmay n ki sava larüan bu millet yorgun; Cumhuriyet’in y ûe bayrağ her an bu yurtta üalgalanaûak; u b t n Trakyal lar k yamete kaüar h r ya ayaûak.” Bat Trakya T rk Cumhuriyeti, Avrupa’n n yoğun bask lar sonuûu Bab ali taraf nüan Bulgarlara terk eüilirken art k üireneûek bir ey kalmaü ğ n gören S leyman Askerî üe stanbul’a geri üönmeye karar verüi. Bir y l sonra ise geçmi te siyasete kar an bir subay olu unüan öt r emekliliğe sevk eüilüi. Olay n as l sebebi ise emekli gör nt s alt nüa S leyman Askerî Bey’i istihbarat faaliyetlerinüe görevlenüirmenin ve Te kilat- Mahsusa ba kanl ğ na getirmenin yolunu açmakt asl nüa. I. D nya Sava ba lay p ngilizlerin Irak’ta petrol kaynaklar n n yer alü ğ Basra’y i gal etmesi zerine ise bölgeyi kurtarmak için görevlenüirilen Askerî Bey, Te kilat- Mahsusa reisliğinin yan nüa bir üe Irak Genel Komutan ’ü r art k. Hasta yatağındaki komutan

Bölgeüe görevlenüirilmesinin arü nüan a iret ve n fuzlu Arap

BÖYLE MÜŞKÜL VE HAYATİ BİR ZAMANDA HARBE SEYİRCİ KALMAKTAN UTANMIYOR MUSUNUZ?


83

MAKALE

MUHACİRUN ADLI GÖÇ KOMİSYONUNUN MÜDÜRLÜĞÜNÜ DE YÜRÜTEN SÜLEYMAN ASKERÎ, BATI TRAKYA’DAN GERİ DÖNÜLÜRSE BÖLGEDEKİ MÜSLÜMAN KIYIMININ KATLANARAK DEVAM EDECEĞİNİ BİLDİREREK VERİLEN ÇEKİLME EMRİNİ PROTESTO ETTİĞİNİ MERKEZE İLETİR VE TARİHE BATI TRAKYA TÜRK CUMHURİYETİ OLARAK GEÇEN BİR DEVLETİN KURULMASINA ÖN AYAK OLUR.

GEREKİRSE HER ŞEYİMİ FEDA EDERİM!

eüeûekti. Osmanl taraf nüa ü zenli birlikler bulunmakla beraber say lar az olup a iret g çlerinüen olu an ve say lar 20 bini bulan kuvvet, as l g û olu turuyorüu. ngilizler ise, ilk sava kaybetmi olman n verüiği psikolojiyle kuvvetlerine üi e üokunur bir takviye yapm t . 12’nûi tugay , bir s vari alay n ve bir üe ağ r bataryay Irak Cephesi’ne yönlenüirmi lerüi. Kanal Cephesi’nüe Osmanl ’y p sk rtmeyi ba aran ngilizler, M s r’üan Gurniç komutas nüaki 33’ nû Tugay’üa bulunan Hintli askerleri üe üestek olarak getirmi lerüi. S leyman Askerî Bey S leyman Askerî Bey ngilizler- önüerliğinüeki Osmanl orüusu le olan harbin ikinûi safhas na, st ste iki g n yap lan salü r larkoltuk üeğnekleri yarü m yla üa ngilizlerin ağ r bataryalar yla bazen üe seüye zerinüe kat lü . p sk rt lü . S leyman Askerî Askerî Bey’in haz rlaü ğ harekât Bey, son harekât bizzat seüyeüe plan na göre ü man, Diûle k y s yönetti. Osmanl kuvvetlerinin yak nlar nüa tespit eüileûekti. Bir gerçekle tirmeye çal t ğ salü k s m Osmanl kuvveti üe Kerha r n n ba ar s z olüuğunu gören Nehri zerinüen Ahvez istikaü man kuvvetlerinin, kar metine ilerleyerek Nas riye’üe taarruza geçmesiyle Uûeymi, ammar, Neûü ve bn r Re iü toplanaûak ve Basra’ya taarruz aileleriyle yak nl k kurüu ve ûepheüeki asker aç ğ n a iret g çleriyle üolüurman n yollar n araü . Basra’y ele geçiren ngilizlerin kuzeye üoğru ilerleyi e geçtiği esnaüa ise uygulaü ğ taktik ve stratejilerle be saatlik bir çat maüan sonra say ûa st n olan ngilizleri geri p sk rtmeyi ba arü . Bu çat malar esnas nüa iki ayağ nüan üa yaralanan S leyman Askerî Bey, teüavi eüilmek zere Bağüat’a getirilüi. Ayaklar karyola üemirlerine ask ya al nm olüuğu halüe üahi elinüe kâğ t kalemle ngilizlere kar taktik retmeye üevam etti.

hariûinüeki Arap a iretleri kaç p üağ lmaya ba laü lar. Böyle bir anüa onlara öyle sesleneûektir Askerî: “Kaü nlar n bile harp etmesini bekleüiğim böyle m k l ve hayati bir zamanüa harbe seyirûi kalmaktan utanm yor musunuz? Köpekler bile mahallelerine yabanû lar yakla t rmazlar. Onlar kaüar bile olamaü n z.” Sava n k z t ğ ve etraf na arapnel parçalar yağü ğ bir anüa zorla arabaya binüirilen S leyman Askerî, Arap a iretlerin resmen kar tarafa geçtiğinin haberini almas zerine b t n miüini yitireûek ve bulunüuğu arabaüa silah n kafas na ate leyerek intihar eüeûektir. Ölü ğ nüe saüeûe 31 ya nüa olan S leyman Askerî, Nuhayle’üeki orüu karargâh nüa yap lan törenin arü nüan kenüi çaü r n n bulunüuğu noktaya üefneüilir. Kenüisine say s z kahramanl klar nüan üolay râ-y Devlet karar yla ehit unvan verilir, e ine üe maa bağlan r.


84

“Tavşan korktuğu için kaçmaz, kaçığı için korkar.” Nazım Hikmet

HAKKI ÖCAL

Kork korkmazdan!

SIZI KORKUTAN BIR DURUMDAN KURTULMANIN EN ETKILI YOLU O DURUMA HIÇ GIRMEMEKTIR TABII. AMA PLAZANIN KAPISINDAN VEYA HAVAALANI GÜVENLIĞINDEN GEÇMEDEN, DERGIDEKI MASANIZA VEYA UÇAKTAKI YERINIZE OTURMANIN IMKÂNI BULUNMADIĞI CIHETLE, BU YÖNTEM MODERN ÇAĞDA IŞE YARAMAZ.

E

üitör m z kriptik bir mesajla bu zavall muhabiri karüa-soğukta, Norveç yollar na, üaha üoğrusu fiyortlar na ü rü . Üzerinize afiyet yarat l hikmeti saüeûe Yaratan’ n bilgisi üâhilinüe olan Norveç’te Bergen kentinin niversitesinüe Lars Freürik Hänüler Svenüsen aül bir m barek varm ve zat korkunun felsefesini yaparm ! Hani havaalanlar nüa, AVM’lerin giri lerinüe, b y k plazalar n kap s nüa çantalar röntgene soktuklar gibi insanlar üa ü tü t makinesine sokuyorlar ya! nsan “Ya bu ey yine öterse…” üiye heyeûan yap yor ya! Eüitör m z meğer saüeûe havaalanlar nüa üeğil, metroüa üa aynen böyle bir heyeûan yap yormu . “Ben bu üurumu i e girerken, metroya binerken üe ya yorum. Hatta geçen kemerime kaüar ç karü m üa anûak kesebilüi sesini o i g zar ûihaz. Bu ûihazla ilgili Svenüsen’in aç klamalar na bir baksan!” imüi bu, size s raüan bir makale görevlenüirmesi gibi gör nebilir, ama y llar n aûar muhabiri olunûa, buraüaki yarü m çağr s n görmemek imkâns z! Ben kalk p taa Norveçlere giüeûeğim ve oraüa aüamla saüeûe felsefe mi konu aûağ m? Elbette ki hay r! Kenüisinüen saüeûe tespit ve

ŞEHADET EDERİM Kİ, TÜRKÜ SÖYLEMEK KORKUYA KARŞI BİREBİRDİR


85

M O N T E S Q U I E U ’ N U N K AY I P M E K T U P L A R I te his bilgileri üeğil ayn zamanüa teüavi yöntemleri hakk nüa üa bilgi almal y m. Görevlenüirme bu! Nas l korkmazs n z?

Svenüsen’in geli tirüiği Korku Felsefesi varm ... Gerçi Svenüsen’in hakk nüa felsefe geli tirmeüiği konu yok gibi:

Ta Norveç’e gitmeüen önûe benim ortaokulüa Malatya’n n Hekimhan ilçesinüe Rasih hsan Maüen Limiteü irketi’nin yabanû bir jeoloğuna terû manl k yapt ğ m y llarüa, aüam n kalü ğ yerüen kenüi kalü ğ m i çi yatakhanesine gitmek için geçmek zorunüa olüuğum mezarl kta uygulaü ğ m teknikleri belirtmem yerinüe olur. Sizi korkutan bir üurumüan kurtulman n en etkili yolu o üuruma hiç girmemektir tabii, ama bu plazan n kap s nüan veya havaalan g venliğinüen geçmeüen, üergiüeki masan za veya uçaktaki yerinize oturman n imkân bulunmaü ğ ûihetle, bu yöntem moüern çağüa i e yaramaz. Yatakhaneye gitmek ve yast kç ğ n za kavu mak için mezarl ktan geçmeüen gitmenin ba ka bir yolu ise üaima varü r. Gerçi bu yöntem, koûa bir üağ n etraf nüan üolanarak yolu en az iki saat uzatmak anlam na gelebilir. Vars n gelsin, her yol koûa çoûuğun pantolonu slatmas nüan iyiüir. kinûi etkili yöntem, t rk söylemektir. Bu üa moüern plaza ve havaalan giri lerinüe uygulanabilir mi bilmiyorum, ama Malatya üağlar nüa Yozgat S rmelisi’nin ûan na milyon kere okumu birisi olarak ehaüet eüerim ki, t rk söylemek korkuya kar birebirüir. Yatakhanenin bekçisi Ali efenüinin; “Sen korkuyon karanl ktan ellaham! Sana bir çite vereyim üe omzuna as” üiye verüiği boyumüan uzun eyin korkuyu önlemek öyle üursun, bizzat kenüisinin korku veren bir öge olüuğunu anlamam çok zaman almaü . “Gâvur jeolog istemiyor” üiye t feği iaüe eüerek, kurtulmu tum.

Can S k nt s n n Felsefesi (2005), Moüa Felsefesi (2006), Korku Felsefesi (2008), Çal man n Felsefesi (2008), Köt l ğ n Felsefesi (2010), Özg rl ğ n Felsefesi (2014), ve Yaln zl ğ n Felsefesi (2017).

Nereüen bilebilirüim ki, o silah geri vermemin arkas nüa Lars

Adam felsefeci değil, feylesof!

Kenüisi, buzlarla kapl bir fiyorüun uûunüa Bergen Üniversitesi üenen liseüen halliûe bir binaüa bir taraf üenizüeki buzlara, üiğer taraf üağlarüaki buzlara bakan oüas nüa (bu oüaüa her y l üeğil her ay bir felsefe iûat eüer insan!) anlat yor korkunun felsefesini: “Duygularla ak l aras nüa üaima bir ahlaki çat ma varü r. Anûak g n m züe siyaset ü nyas , kenüi siyasal i levlerini kolayla t rmak için halk n üuygular yla ilgili polemikleri içinüen ç k lmaz hale getirüi. G venlik için al naûak aklî önlemleri öyle abartt lar ki bizatihi bu önlemler korkuyu te vik ve tahrik eüer olüu; ortaüan kalü rmay heüefleüikleri üoğal sebeplerin yerini alü .” Yani üiyor ki, teröristin binüiğiniz uçağ ele geçirmesi ihtimali o kaüar zay f ki, çoğu insan bunu bir korku ögesi saymayabilirüi, ama havaalan nüa kemerinize, ayakkab lar n za kaüar öyle bir aran yorsunuz; 100 mililitreüen fazla s v lar n z, kremleriniz, heüiyelik ballar n z, bebeğinizin mamas elinizüen al n yor, bilgisayarlar n z, tabletleriniz açt r l p kapatt r l yor ki, bu g venlik teübiri, terör n kenüisinüen üaha b y k bir korku olu mas na sebep oluyor. Svenüsen, bu korku çark na ABD’üe 11 Eyl l 2001 ve ngiltere’üe 7 Temmuz 2005 terör salü r lar n n sebep olüuğunu

KAÇ KADIN DÜNYA KADAR PARA ÖDEYIP ALDIĞI KREMIN, PARFÜMÜN GÜVENLIKÇI TARAFINDAN ÇÖPE ATILDIĞINI GÖZLERI YAŞLI SEYRETMEDI? OLMAMIŞ BIR TERÖRÜN, KANITLANMAMIŞ BIR BOMBA IHTIMALI SEBEBIYLE ÇÖPE ATILAN SERVETI DÜŞÜNÜN!

söyl yor. ABD ve ngiltere ü nüa bile 9/11 ve 7/7 rakamlar n n bireyler aç s nüan ûiüüi bir “korku zorbal ğ ” halini alü ğ n söyl yor. Söz gelimi, hen z bug ne kaüar 150 mililitre bir s v ile bir uçağ imha eüeûek bir patlay û maüüe yap lm üeğil ama hangimizin elinüeki su i esi al n p üa çöpe at lmaü ? Kaç kaü n u kaüar para öüeyip alü ğ kremin, parf m n g venlikçi taraf nüan çöpe at lü ğ n gözleri ya l seyretmeüi? Olmam bir terör n, kan tlanmam bir bomba ihtimali sebebiyle çöpe at lan serveti ü n n! Kaç terörist kemerinin arkas na bomba veya silah yap m nüa kullan laûak malzeme saklaü ? S f r! Bunu ben söylemiyorum. Svenüsen söyl yor: S f r. Kaç ki i ayakkab s n n taban na veya topuğuna bomba-silah malzemesi saklaü : Bir! Evet, koûa ü nyaüa bir ki i ayakkab s n n ökçesine bir çak n n b çak k sm n saklam ! imüi biz hepimiz s rf bu sebeple havaalanlar nüa ayakkab lar m z ç kart yoruz. “Maksat,” üiyor Svenüsen, “Teröristi yakalamak üeğil; halk terörize etmek! Terör, korku verir; korkan bir kitlenin siyaseten yönetilmesi üaha kolayü r; böyle bir kitlesel korku tiranl ğ yarat rsan, lkeleri senin emperyalist emellerine üaha kolay boyun eğüirirsin. Ba ka bir üeyi le, 72 lke senin pe ine tak l r ve gelip Suriye’yi i gal eüerek, DAE avû l ğ na giri irsiniz. Yaratt ğ n z korku o kaüar vah iüir ki, bu terör avû l ğ nüa mesela bir ba ka terör örg t n ortak alü ğ n züa art k hiç kimse size kar akl n yolunu hat rlatarak kar ç kamaz. Çare? Svenüsen, çareyi üe yine Amerika’üa buluyor.


86

Korkulacak tek şey, korkunun kendisiymiş

Tarih 1933’t . ABD’üe “B y k Buhran” üenen ekonomik çök nt n n en köt y l yü . Milli gelir ü yor; borsa her g n biraz üaha çök yorüu. Tak m elbiseli, yelekli-fötr apkal , rugan ayakkab l , yani beyaz yakal i g û , mavi yakal i çi karüe leri ile birlikte kiliselerin ön nüeki çorba kuyruklar nüan, i bulma kurumunüaki kuyruklara ko uyorlarü . Ne var ki iki kuyruk üa kilometrelerûe uzam t ve her g n biraz üaha uzuyorüu. Para yoktu belki ama servet varü ! B t n mesele korkuyüu. aüamlar , zenginler, servet sahipleri yat r m yapmaya korkuyorlarü . 1929’üa ba layan B y k Bunal m, biteûek gibi gör nm yorüu. Yat r m yapmak isteyenlere, bankalar kreüi vermekten korkuyorlarü . Hen z kapanmam olan fabrikalar “sat lmaz” ü nûesiyle, retim yapmaktan korkuyorlarü . New Yorklu bir avukat, hukuk fak ltesini bitirmeüen baro s navlar na kat laûak kaüar ûesur bir eyalet senatör , Franklin Delano Roosevelt (FDR), saüeûe “Daha ûesur olmal y z” tezine üayal bir seçim kampanyas ile önûe Demokrat Parti aüayl ğ n ve arü nüan ba kanl ğ kazan yorüu. Kongre’nin ortak oturumunüa yapt ğ ilk “birliğin üurumu” konu mas nüa hemen her üile atasöz olarak geçmi bu söz söyleyeûekti: “Korkulaûak tek ey, korkunun kenüisiüir.”

ihtimalin olur. Yat r m yapmazsan, kazanamayaûağ n kesin! Yat r m yapar üa kazanamazs n, en köt s sabit yat r m malzemelerini kaybeüersin. Ki ona üa kaybetmek üenmez. Bu yat r m mallar n satar ve zarar n n bir k sm n kar lars n. Svenüsen, FDR’nin korkak olmaktan korkmak gerektiğine ili kin veûiz ifaüesinin, bir y l gibi bir zamanüa Amerikal bankerlerin yat r mû lar n üaha ûesur üavranmaya ba lamalar n sağlaü ğ n söyl yor. Soruyorum kenüisine: Cesur olmak korkman n tersi miüir? “Hay r” üiyor Svenüsen, “Cesaret bir ba ka üuyguüur ve her üuygu gibi onun üa ak lla, aklî üavran la sorunlar olabilir.” Örnek? Cahil ûesareti! Ak l size, bir üepoüa benzin kalm m kalmam m olüuğunu anlamak için kibrit çak p üepoyu ayü nlat rsan, üepoüa benzin varsa, ki y züe 50 ihtimalle olabilir, havaya uçabileûeğini söyl yor, ama olas l k kuram n n öğretilüiği üerste, ûep telefonunüan kankalarla okul sonras gaming planlar yap yorüun; ûahil kalü n. Cahil insan ûesur olur! Cesaretin fazlas üa b t n üuygular gibi insan ate e atar! Çakmağ çakar üepoya bakars n: Buum!

Korkunun tersi korkmamakt r, Svenüsen’e göre. Kenüisi filozof olüuğu kaüar bilim insan olüuğu için ve akaüemiyan n en b y k ortak özelliği her eye isim vermek olüuğuna göre, “korkmama hali” için üe bir isim retilmesi Yani korkmay n, korkulaûak art! Svenüsen buna “gerçeğin hiçbir ey yok; onüan, bunüan, yönetimi” üiyor. Yani, gerçeğin unüan korkarsan z, korkak üavak lla bilinebilen, bulunabilen ran rs n z. Korkma, mal retmeye böl m nüen (böyle bir eyin üevam et; en köt ihtimalle retm mk n olüuğunu varsayal m tiğin mal elinüe kal r. Korkarsan bir an için; yoksa oturup 10 bin retemezsin ama retirsen kelimelik bir yeni yaz yazmak sat labilir. Korkma yat r m yap; gerekeûek) fazla bir fikrî bagaj korkarsan yat r m yapmazs n, reüüeüelim. Yani “teröristler ama yat r m yaparsan kazanma

KOMŞU EVE HIRSIZ GIRMIŞSE, PENCERELERE DEMIR KORKULUK TAKTIRMAK SIZE HUZUR VERIR; AMA ORTADA BIR TEK HIRSIZLIK OLAYI YOKKEN, DEMIR KAPILAR, KORKULUKLAR, ELEKTRONIK TARAMA-TANIMA CIHAZLARI GERÇEKLE ILGILI OLMAYAN BIR KORKUYU SÜREKLI HALE GETIRIR. ADI ÜSTÜNDE: KORKULUK! YANI KORKUYU ÖNLEME AMACI!

KORKMA, MAL ÜRETMEYE DEVAM ET !

150 mililitre s v ile bomba yapabilirler” ifaüesini eğer bilimsel yöntemlerle kan tlayam yorsak, terör tehüiüi ile ilgili üeğerlenüirmenin ü nüa b rakal m. Svenüsen, aklî tehüitlere kar al naûak ak ll önlemlerin korkuyu art rmaü ğ n , tersine korkuyu ortaüan kalü rü ğ n hat rlat yor. Kom u eve h rs z girmi se, penûerelere üemir korkuluk takt rmak size huzur verir; ama ortaüa bir tek h rs zl k olay yokken, üemir kap lar, korkuluklar, elektronik tarama-tan ma ûihazlar gerçekle ilgili olmayan bir korkuyu s rekli hale getirir. Aü st nüe: Korkuluk! Yani korkuyu önleme amaû ! Ne korkular gördüm zaten yoktular!

Eüitör m n iki sat rl k mesaj ile kenüimi saüeûe Norveç’te üeğil ayn zamanüa Malatya’üa buluyorum. (Bu yaz için bu elektronik çağ nüa Norveç’e gittiğime inan yorsan z, neüen ayn anüa Malatya’üa olabileûeğime inanm yorsunuz? Tayy-i mekân üiye bir ey yok mu?) Norveç’te Svenüsen’in korkuya kar ilaû ne iüi: Korkuüan kork; yani hiçbir eyüen korkma! Bir g n yine karanl klar aras nüa, bulutlar n arkas na saklanm û l z mehtab n gökleri üe mezarl klar kaüar korkunç hale getirüiği bir geûe, kenüi kenüime üeüim ki: “Ya oğlum, bir ayü r buraüan giüip geliyorsun. Hiç mezarl ktan bir ey ç k p üa seni yuttu mu? Hay r. Öyleyse neüen korkuyorsun? Korkma!” O g nüen sonra korkmaz olüum; yorulup üa mezarl ğ n üuvar na oturüuğum geûeler üe olüu. Beni fark etmeüen sl k çalarak (ve belli ki korkuüan titreyerek) yoluna giüen bekçi Ali’nin zerine s çray p, alt n slatt rü ğ m üa olüu. Ne üemi ler: Kork korkmazüan!


87

TEPE LAMBASI

Ne var ne yok? Okunacak çok fazla kitap var ve fakat vakit yok. Allah vakimizi bereketlendirsin. Halk otobüsüne en son ne zaman bindiniz? Dün. Halkımız bildiğiniz gibi. Selamları var. Telefonunuzu ne zaman değişirirsiniz? Bozulunca. Ama çabuk bozar yahut kaybederim. Böylece kendimi, tükeim kültürünün kölesi değil sadece eşyaya kıymet vermeyen biri olduğuma inandırmaya çalışırım. Yersem. Dilinize pelesenk olan bir şarkı?

da… Bunlar için çalışıyorum ama yine de daha olmamışım gibi. Galiba bir gün “aslında yapmışım ben o işleri” diyeceğim. Şaka bir yana hamdolsun şu anda tam olarak sevdiğim işi, işleri yapıyorum. Canımdan geçerim ondan vazgeçmem dediğiniz şey? Canım. Benim canım tatlıdır. Mıh gibi aklınızda olan bir an, bir görüntü? Öldüğüm gün. Görüntü biraz bulanık ama aklımda tutmaya çalışıyorum. Sonuçta öldük değil mi? Zamanın doğrusal olduğuna inanmıyoruz. İnanmamalıyız. Akılda tutmakta fayda var.

Neşet Baba’dan Ahirim Sensin. Sık sık.

Keşke olmasaydı dediğiniz bir şey var mı?

En sevdiğiniz marş?

Ben kimim ki bunu diyeyim? Hele de büyüklerin söylediği gibi “olanda hayır vardır” ise.

Çırpınırdı Karadeniz. Elbete. Biiremediğiniz bir kitap, yarıda kalmış bir film? Biiremediğim bir sürü kitap var ama en görkemlisi Tristram Shandy ile aramda geçenlerdi. Okumaya, didinmeye devam ederken bir aydınlanma ile (“biirmek zorunda değilim!”) o tuğla gibi kitabı duvara ırlaım. Ne demişler tuğlalar tuğlalara, küller küllere. Atasözü mü aforizma mı? Atasözleri de zamanın sınavından geçip fazlalıklarını atarak kristalize olmuş aforizmalar mı yoksa? Ne toplarsınız, ne birikirirsiniz? Kitap ve dergi, toplamasam keşke ama dayanamıyorum. Tespih ve çakmak ise oğullarıma bırakmak için sınırlı sayıda.

Seçme şansınız olsaydı kendinize hangi ismi verirsiniz? Allah o ırsaı iki kere verdi hamdolsun. İki oğlum var, ellerinizden öper: Ömer Mutalip, Ali Asaf. “Hayata olsalardı da muhabbein belini kırsaydık” dediğiniz üç kişi? Dede Korkut: Soracaklarım var. Alparslan: Büyüdüğüm evde duvarda resmi vardı. Babamın arkadaşları düğününde hediye etmişler. Babaannem, o resme bakar bakar iç çekerdi. Bir de babam. Ben dört yaşıma girmeden vefat ei. Alparslan, Dede Korkut ve hiç sohbet edemediğim babam. Kalem mi klavye mi? Hayaller kalem, hayatlar klavye.

Editör olmasaydınız ne olmak isterdiniz?

Hayaınızı kolaylaşıran ya da zorlaşıran takınılarınız neler?

Askerlik havalı bir şeymiş mesela bunu isifa edince anladım. Kendime yazar demeye utanıyorum, editör, yayın yönetmeni, sanat yönetmeni filan

En son ne zaman yalan söylediniz?

Hiç takınım yok. Mükemmelim.

Bir soru önce.

Dedem Korkut’a soracaklarım var


88

Bulutlar alın beni

Akşam namazından sonra dedemin rehberliğinde misafir odasında toplanan köy büyükleri, Peygamber Efendimizin hayaını anlatan kitaplar okurlardı. Kapıya yakın yerlerde yan yana dizilir ve heyecanla onları dinlerdik.

NURULLAH GENÇ

D

ağ ba n üuman alm t . Bunu bilirüik ama g m üereüen haberimiz yoktu. Sonraüan öğrenüik onu üa. Öğrenüik ve anlaü k bize ait olanla olmayan n neleri alü ğ n ve nas l akt ğ n . Y l n alt -yeüi ay nüa ba üumanl bir üağ m z ve eteğinüe 30 haneye yak n bir köy m z varü . Diz boyu üeğil omuz boyu karlar n yağü ğ zamanlarü . Soğuğun üamarlar m z n misafiri olüuğu uzun k aylar nüa evlerimizin bir oüas nüa yanan sobalar çok sevüiğimiz zamanlar… D nya bizim için birkaç eyüen ibaretti. Dağ, evler, tarlalar, hayvanlar, kom u köyler, göky z , ufuklar, bulutlar, g ne , ay ve y lü zlar, bahar, k , sonbahar, yaz ve üaha niûesi. Dinimize üair bilgilerimiz, tarihimiz, b y klerimizin anlatt ğ masallar, hikâyeler ve üestanlar hariç b t n bilüiklerimiz bunlar aü na iüi ve bunlarüan ibaretti. I. D nya Sava sonunüa esir ü t ğ için üört y l Sibirya’üa kal p

b y k bir maûera sonunüa vatan na ve evimize üönen üeüemiz Gazi Bekir’in yeniüen kurüuğu köy m z n aü Pinaüuz’üu. Sonralar isimleri yenileme garabetiyle bir üe Dikili ekleüiler bu ismin yan na. Eski ismi Pinaüuz olan köy m ze Dikili üemeye ba laü k. Masallarüan ç k p gelmi bir isim gibi hisseüerim hâlâ Pinaüuz kelimesini. Köy m z n aü , s n rlar üâhilinüe meüfun olüuğuna inanü ğ m z Pinaüuz Baba velisinüen m lhemüir. Pinaduz isimli bir veli?

Bu sorunun ûevab n nenemüen üinlerüik. G l çehreli nenem G lçehre’üen... “Evvel zaman içinüe, kalbur saman içinüe” üiye ba lar ve anlat rü o naif sesiyle. Bazen tebess m eüer ve ho bir eüa ile anlatmay s rü r r, bazen üe konunun gelüiği üurumüan üolay ka lar çat l r, kelimeleri sertle irüi. Gerçek mi, üeğil mi bilinmez ama

MASALLARDAN ÇIKIP GELMİŞ BİR İSİM GİBİ HİSSEDERİM HÂLÂ PİNADUZ KELİMESİNİ


89

DEDEMDEN DINLEDIGIM MASALLAR hakikat o ki, Pinaüuz isimli bir veliüen ve onüan aü n alm bir köyüen söz eüiyoruz. Capûanl , y llarûa ya aü ğ m z ve ekillenüiğimiz, mahrumiyetlerle üolu zor artlar n yerle im belüesi... Erzurum’un Horasan ilçesine bağl ufaû k bir yer, Pinaüuz Köy . Nenemin rivayeti oüur ki, kurulu u IV. Muraü’ n 1635’te ç kt ğ ran Seferi’nin önûesine üayan r. Paüi ah söz konusu sefere giüerken Pasin Ovas ’nüan ve Çobanüeüe Köpr s ’nüen geçmi tir ve köy m z n bulunüuğu üağl k alanüa otağ kurmu , bir geûe üinlenmi tir. Orüu ertesi g n hareket eüerek ran taraf na yönelmi tir. Otağ kurulan geûe köyüe bulunan ayakkab ustas Pinaüuz Baba, askerlerin y rt lan ve onar m gerektiren çar klar n sabaha kaüar tamir etmi . Sabahleyin orüu yola ç kmaüan önûe üerisi biten Baba’n n kalan birkaç askerin, tabanlar y rt lm çar klar n n altlar na karpuz kabuklar yap t rü ğ n ve onlar üa öyleûe gönüerüiğini anlat r, “Yaa” üerüi nenem: “Veli için üeri üe neüir ki… Askerler sefer boyunûa altlar nüa karpuz kabuğu bulunan çar klarla sava m lar. Ta ki sefer bittiğinüe kabuklar ü m ve çar klar n y rt k tabanlar tekrar ortaya ç km .” B y k bir heyeûan ve merakla üinlerüik nenemi. Her üefas nüa “eee?”, “sonraaa?” üiye sorularla bunalt rü k. “ te” üerüi. “Bu haüise orüuüaki askerler aras nüa yay l r. Herkes birbirine ayakkab û Pinaüuz Baba’y anlat r. Geriye üönerlerken köye tekrar gelir ve Baba’y görmek isterler ama Baba çoktan Hakk’ n rahmetine kavu mu tur!” Askerler üön p Baba’y göremeüiler üiye z l rü k, gözlerimiz üolu üolu olurüu. Köy m züe o zamanlar giyilüiği için iyi bilüiğimiz çar klar , veli bir aüam n elinüe

hayal eüerek haüiseyi b y k bir hayranl kla hayalimizüe ûanlanü rmaya çal rü k. Nenem sonunüa; “Köy m z n ismi o neüenle Pinaüuz’üur” üiyerek uzun uzun anlatt ğ efsaneyi bitirirüi. Bununla s n rl üeğilüi nenemüen üinleüiklerimiz. Keloğlan hikâyeleri, Köroğlu efsaneleri, tek gözl ûanavar ölü ren yiğiüin hikâyesi, 1001 geûe masallar nüa anlat lan pek çok haüise onun haf zalar m za soktuğu anlat larü . Ve her hikâye sonunüa mutlaka köt ler kaybeüer, iyiler kazan rü . Buna koülan rü k hep: yi ol ki, kazanas n! Alın ve onlara götürün beni

Bir üe merakla bekleüiğimiz uzun k geûesi ak amlar m z varü . Ak am namaz nüan sonra üeüemin rehberliğinüe misafir oüas nüa toplanan köy b y kleri, Peygamber Efenüimizin hayat n anlatan kitaplar okurlarü . Kap ya yak n yerlerüe yan yana üizilir ve heyeûanla onlar üinlerüik. Siyer-i Nebi, Ahmeüiye, Muhammeüiye, Battal Gazi Destan , Hazreti Ali Cenkleri her ak am merakla beklememize vesile olan g zelliklerle üoluyüu. Arkas yar n yaparlarü bir üe. Hikâyeyi en ûan al û yerinüe keser, b t n srarlar m za rağmen yar n akam üiyerek kitap okumay bitirir ve yats namaz n k lmaya koyulurlarü . Biz üe onlara uymaya çal r, arkalar nüa saf tutarü k. Bazen g l rü k namazüa, bazen üiüi irüik birbirimizle. K zmazlarü . “Yeter ki saf tutun” üerlerüi bize. “Yeter ki namaz k l n!”

VELI IÇIN DERI DE NEDIR KI… ASKERLER SEFER BOYUNCA ALTLARINDA KARPUZ KABUĞU BULUNAN ÇARIKLARLA SAVAŞMIŞLAR. TA KI SEFER BITTIĞINDE KABUKLAR DÜŞÜP DE ÇARIKLARIN YIRTIK TABANLARI TEKRAR ORTAYA ÇIKINCA ANLAMIŞLAR BUNU.

Yats namaz sonras üaha farkl bir zaman üilimiyle kar la rü k. iir ve musiki fasl b t n g zelliğiyle sararü bizi. S ms ûak İYİ OL Kİ, KAZANASIN!

yanan soban n zerinüe kaynayan suüan p f r p f r kokan çaylar üemlenir, üivan ve halk eüebiyat nüan pek çok airin iiri ezberüen okunurüu. Babam iki b y k airin iirlerinin tamam n ezberlemi ti: Niyazi M srî ve Yunus Emre. Bana okumay öğrettikten sonra okurüu zaman zaman ve ben üe bir yanl l k var m üiye kitaplarüan kontrol eüerüim. B y k amûam n haf zas y zlerûe iirle üoluyüu. Fuzulî’nin gazelleri makamla iûra eüilir, Kerem’üen, Emrah’tan, S mmani’üen, enlik’ten t rk ler söylenirüi. Ben o oüaüan bu g n 40’ n zerinüe airin ismini hat rl yorum. 8-9 ya lar m züa meüeniyetimizin b lb lleri olan b y k airlerin iirlerinin muhatab olmak ne b y k bir talihti bizim için. Yakla k ç saati bulan iir ve musiki fasl bitinûe üağ l rü herkes. Bizler üe babalar m zla beraber evlerimize giüer, o g nk maûeralar bir üaha göz m z n ön nüen geçirerek ertesi g n n heyeûan yla uyurüuk. B t n bunlar n haf zas nüa üeveran ettiği bir çoûuk olarak o y llarüa zaman zaman göky z ne bakar, hareket eüerek bir yerlere gittiğini tema a ettiğim bulutlarla konu ur, masallarüaki, efsanelerüeki kahramanlar hat rlayarak Peygamberimizi, ashab n , Battal Gazi’yi, Hazreti Ali’yi ü n p onlar n yan na gitme arzusuyla üolarü m. te o vakitlerüe uzun uzun bakarü m göky z ne ve bulutlara. çimüen “Bulutlar al n beni!” üiye seslenir üururüum. “Al n ve onlara göt r n beni!” Bug n üahi göky z ne ve bulutlara bakt ğ müa bazen o g nleri hat rl yorum ve yine öyle sesleniyorum içimüen: “Bulutlar al n beni!”


90 ESSE

AN H HERM kurdu Bozkır

Haryer Hall

GÜRAY SÜNGÜ

BENİM ROMAN KAHRAMANLARIM

BOZKIRKURDU: HERKESE GÖRE OLMAYAN BİR KAPI

Ü YOK YERE AĞLAMAK HERKESIN HARCI DEĞILDIR. ZATEN AĞLAMANIN HIÇBIR ÇEŞIDI DE YOK YERE DEĞILDIR AMA INSAN DOKUNABILDIĞINI ANLAMLANDIRIR, DOKUNAMADIĞINI, GÖREMEDIĞINI YOK SAYAR.

niversiteüe öğrenûiyken bir üostum varü . Aü Kaüir. O y llar iyi giüen pek bir ey yoktu. Herkesin hayat nüa öyle üönemler varü r. Özellikle öğrenûilik y llar , biraz yoksulluk, biraz yaln zl k… K r k üök k, üarmaüuman bir hayat ya yorüuk. Elbette çok eğleniyorüuk. Elbette epeyûe h z nl ve keüerliyüik üe. Bir m zik grubumuz varü . “ stanbul Yorgunu”yüu ismi. Kaüir besteliyorüu, Kaüir çal yorüu, Kaüir söyl yorüu, ben üe yan nüa üeyim yerinüeyse t ng rüat yorüum. Evet bunlar n Bozk rkurüu ve Hary Haller ile alakas yok. O y llarüan üevam eüeyim o halüe. iirler insan n kenüisine salü r s yü o zamanlar. Gerçi imüi bile çoğunlukla öyle ya. Romanlar üa ba ka bir ü nyan n m mk n olüuğuna üair, tan m bu ekilüe yap lmayan ama içten içe harlanan bir inanû n ilk aü m .

Okuyan, yazan, ü nen insanlar n ü nyaya üair ilk fark nüal ğ mesela, bir tuhal k sezme gibi gelir bana. Bir anormallik. Bunu çoğunlukla kenüisiyle alakal zanneüer ve ba lang çta kenüisine k yar bu t rüen insanlar. smet Özel, kenüisini iir yazmaya iten eyin; “bir eylerin yolunüa olmaü ğ na üair ûiüüi uyar lar alma” olüuğunu söyler. Y llar n arü nüan geçmi e bak p ilk iirlerini kaleme alü ğ zamanlara ve o zamanlarüaki iir yazma çabas na üair bu ekilüe bir anlamlanü rma/gerekçelenüirme yapmak m mk n gör n yor ama ilk iirlerini kaleme alma çabas na o an içinüe ve o zamanüa, yani o ya ta gerekçe retmeye çal sa bir genç air muhtemelen saüeûe aû ve keüerüen, nereüen gelüiği belli olmayan ve nereye s r kleüiği üe belli olmayan “bir tuhal k sezmek” halinüen bahseüer. Ben öyle bahseüiyorüum en az nüan. O y llar evet. Bu tuhal ğ sezmeye üe bir isim

KIRIK DÖKÜK, DARMADUMAN BİR HAYAT YAŞIYORDUK


91

BENIM ROMAN KAHRAMANLARIM vermi tik stelik. Daha üoğrusu ilk Kaüir’üen üuymu tum bunu. Benim ve elbette üaha çoğuyla kenüisinin içinüe bulunüuğu üurumu izah içinüi biraz ama üaha çok o halin neye üair olüuğu ile alakal yü ve bu aç üan çok k ymetliyüi. Ne üiyorüuk, keüerli olmak, s rekli mutsuz olmak, çok eğlenip çok g lü ğ m z ak amlarüa bile kalbimizüen atamaü ğ m z h z n... Buna bak p “sağl k belirtisi” üerüi Kaüir. Ben üe öğrenüim sonra. Buna ikna olüum zira bebek bile üoğüuğunüa ilkin ağlamaya ba larü . Neüen ağlarü ? Ç nk ûiğerlerine ilk üefa oksijen giüerüi ve ûan yanarü . Can n n yanmas , sağl k belirtisiyüi ç nk ya aü ğ na üelilüi.

Cup Of Cofee üinliyor, iirler okuyor, sohbet eüiyorüuk çokça. Keüerli ve yaral yü Samet. Bana Bozk rkurüu’nu ve “al p ba m efeler gibi gitmeyi” öğretti. Evet, bu ba ka bir yaz konusu.

Bozk rkurüu’nu okuüum. Roman bir tuhaf aüam n, tuhal k üiye niteleneûek özelliğinin ne olüuğunu ke fi, yani asl nüa ü nyan n bu halinin ne hal olüuğunu anlaman n hikâyesi, yani asl nüa ba ka t rl insanlar n ya aü ğ “ya üa ya ayamaü ğ , nefes alamaü ğ ” ba ka bir ü nyan n var olüuğunu anlaman n roman yü . Buna k saûa “uyan ” üesem çok kli e olur. Ayü nlanma üesem, tövbe, o hiç üenmez. yile me üesem… Sağl k belirtisi üeüiğim Yani üemem o ki; biz genç sanat- eye meseleyi kas tl olarak çekmi olurum. Ne üesem olmaz, ç aüaylar olarak uûunüan k y s nüan bir eyler yazmaya ve bir baz eyleri izah etmemeli, onu eyler okumaya çal an insanlar iüraki eserin seyrine b rakmal ama Hesse, kenüi roman yla olarak içinüe bulunüuğumuz ve alakal nas l üesem, ben üemekenüimizi içinüe bulüuğumuz o yeyim üe kenüisi nas l üiyor, ona tuhal k hissini, keüeri, h zn , bakal m bir: “Okurlar ma romasağl k belirtisi üiye isimlenüiren m , nas l anlamalar gerektiğini rek, asl nüa uyan m z n ba laü ğ n üa içimizüen ve k s k sesle ne anlatabilirim ne üe böyle bir ama b y k bir inançla söylemek- eye kalk mak isterim. Yeter ki bu kitab okuyan herkes, içinüe teyüik bir bak ma. Bu hal benim kenüinüen bir eyler bulsun ve için o kaüar k ymetli ki, sözlerle bunüan yararlans n. Gene üe, ifaüe etmem m mk n üeğil. Bozk rkurüu’nun öyk s n n imüi belki bu anlatt klar mla insan kemiren bir hastal ktan Bozk rkurüu’nun Hary Haller’i ve bunal müan söz ettiğini ama aras nüa alaka kurabilirim. b t n bunlar n öl me ve yok olmaya üeğil, tersine iyile meye Yalnız kurt yönelik olüuğunu anlarsa kenüimi mutlu hisseüeûeğim.” Samet, genç bir öğretmenüi. Onu uzun uzun anlatmam gerek Can m Hesse, sonunüa sana asl nüa. Hata içi okulüa, hata bunu üa yapt lar ve roman n nesonu üershaneüe, hata içi üers üen bahsettiğini sana söylettiler olmayan g n parçaû klar nüa ama g venûem u ki; Zarifoğlu, ise bir pazarlama firmas nüa kenüisi gibi olmayanlar n kenüisi çal yorüu. Çağlayan’üa pengibi olmayanlar n söyleüiklerini ûeresiz bir boürum katta kiraüa asla tam manas yla anlayamayaya yorüu. Oturup One More ûaklar n u sözlerle ifaüe eüer:

BIZ GENÇ SANATÇI ADAYLARI OLARAK IÇINDE BULUNDUĞUMUZ VE KENDIMIZI IÇINDE BULDUĞUMUZ O TUHAFLIK HISSINI, KEDERI, HÜZNÜ, SAĞLIK BELIRTISI DIYE ISIMLENDIREREK ASLINDA UYANIŞIMIZIN BAŞLADIĞINI DA SÖYLEMEKTEYDIK BIR BAKIMA.

ONLARA AŞKTAN BAHSETMEK BİZE BİLE ANLAMSIZ GELİR


92

“OKURLARIMA ROMANIMI NASIL ANLAMALARI GEREKTIĞINI NE ANLATABILIRIM NE DE BÖYLE BIR ŞEYE KALKIŞMAK ISTERIM. YETER KI BU KITABI OKUYAN HERKES, IÇINDE KENDINDEN BIR ŞEYLER BULSUN VE BUNDAN YARARLANSIN.”

Hay r asl nüa Hary Haller için saüeûe bir yaln z tan mlamas n yapmam z yak k almaz. Yaln zü Bununla beraber Berna Moran, ve bu y züen mutsuzüu, üersek ü nyan n en g zel romanû s (bir üe mutsuzluk ç kt kar m za, Oğuz Atay’ n Tutunamayanlar’ oysa biz mutluluktan bahsetmiiçin bir salü r yak t rmas yorüuk ki) bir g n üinerse yaln zyaparak bu salü r y Atay’ n “tu- l ğ mutlu mu olaûak? Mutlu olsa tunanlar n asla anlamayaûağ ve ne olur, mesele bu üeğil ki. O reüüeüeûeği t rüen bir roman”la halüe yine smet Özel’in üeüiğine yapt ğ nüan bahseüer. üönelim; “Var m s n yok yere ağlamaya?” Bilirsiniz yok yere ağlamak herkesin harû üeğilüir. Var mısın yok yere ağlamaya? Zaten ağlaman n hiçbir çe iüi Ne üemeye çal t ğ m ifaüe etüe yok yere üeğilüir ama insan meye çal ay m, hay r ayn û mle üokunabilüiğini anlamlanü r r; içinüe ayn kelimenin iki kez üokunamaü ğ n , göremeüiğini geçmesini sorun eüenleri sorun yok sayar. Neüen ağl yorsun sorusuna, “misketimi kaybettim” etmeyeûeğim. Bozk rkurüu’nun bir ûevap olarak verilir ve manba karakteri Hary Haller bir kat kl bulunur ama r zgâr esiyor p n n e iğine gelir ve o kap üan üiyemezsiniz. R zgâr estiği için, içeriye girmekte tereüü t eüer. bir üerenin ak n seyreüerken Epeyûe eüer ama ba ka çaresi içinüe uyanan his için ağlar insan yoktur zira ba ka t rl olmas ama bu ûevab vermez ç nk m mk n üeğilüir. O kap n n bilir: “Onlara a ktan bahsetmek e iğinüen geçer, o kap üan bize bile anlams z gelir.” içeriye girer, oras art k e ikten önûeki ü nya üeğilüir, oraüa her Bu yaz üa Haller’in halini anlatey ba kaü r, oraüa kenüisi gibi maya çal t m ama fark ettiğiniz ruhlar varü r ama bu, bir birliktezere çok üa çal maü m, biraz lik üeğilüir, olmayaûakt r. Kenüisi konunun etraf nüan üolanü m gibi olan insanlar bulüu ve ç nk Bozk rkurüu roman nüa sonsuza kaüar mutlu ya aü lar Hary Haller’in gireûeği o kap n n hikâyesi üeğilüir, bu, kenüisi gibi e iğinüe u yazmakta; yaln z ba ka insanlar n üa olüuğunun ke feüilüiği bir ü nyaya “Herkes için üeğil, herkes giregirmektir ama bak n yaln z üeüik. mez.” “Onlara a ktan bahsetmek bize bile anlams z gelir.”

Herman Hesse

ŞİİRLER İNSANIN KENDİSİNE SALDIRISIYDI


AYŞE EYYÜPKOCA ATILA

OkumaKöşesi

93

“Şiir, hiçten doğar ve hiçten oluşur”

Ben buradan okuyorum ya sen?

aint-John Perse 1960 y l nüa Nobel Eüebiyat Öü l alm bir Frans z air, yazar ve üiplomat. D nya eüebiyat nüa, insan n kaüeri ve üoğa ili kileri zerine iir ve üenemeleriyle tan nan Perse, epik iir sevenler için sakl bir hazine. Bu hazineyi ke fetmek ve onun metinlerini okumak için gölgeye çekilmek iûap eüiyor. Hiçten üoğup, hiçten olu sa bile iirlerinin esintisi kesinlikle hakikati bar nü r yor içerisinüe. “ air için çağ n n köt viûüan olmak yeter” üiyen Perse’nin, lkemizüe çok fazla bilinmiyor olu u ve kitab n n yeni bask s n n bulunmay beni zm t r hep. Nas l yapars n z bilmem ama bir ekilüe bu kitaba ula man z öneririm. Dizlerinin üostluğunüa oturup iirler yazan bir aüamü r Perse. Onu görmek için, gölgeye çekilmeli. Yoksa, hiç!

O

S

Şiirler SAINT-JOHN PERSE ÇEVİRİ: SAİT MADEN Tan Yayınları/1980

kuma, yazma hatta yay nlama ser venlerinizüe yeni üisiplinlerle ili ki kurmay üeneüiğiniz olüu mu? Peki, geli mi bir okuma al kanl ğ n z n olmas n ister misiniz? Tim Parks’ n Ben Buraüan Okuyorum kitab tam olarak bu minvalüe ve kitap size k tutaûak üenemelerüen olu uyor. Hiçbir ey okumamaktansa herhangi bir ey okuman n üaha makul olüuğunu ü nmek ve bunu te vik etmek ne kaüar üoğru? Beğenmeüiğimiz bir kitab bitirmek gibi bir zorunluluğumuz var m gerçekten? Bir okurun yahut yazar n psikolojisi ile gereksinimi aras nüa olüukça fark olüuğunu üile getiriyor Parks. Neüen yazü ğ m z ve neüen okuüuğumuz sorular na felsefi yakla mlarla sahiûi yan tlar veriyor Tim Parks. Okuyan, yazan, yay nlayan, çeviren herkesin üeneyimlerini geni leteûek ûinsten bu kitab çok seveûeğinizüen eminim. Ben Buradan Okuyorum TIM PARKS ÇEVİRİ: ROZA HAKMEN Meis Eleşiri

Zaman ve yukarı dünya insanı

W

ells, zaman bir kurgu estetiği içinüe ara t r yor ve zaman n sosyolojisini yap yor bu üev yap t nüa. Grotesk gör n ml , h rpani 19’unûu y zy l giysileriyle iûat ettiği zaman makinesine oturup 802.700 y l na girüiğinüe bir yön yle bana Ashâb- Kehf’i hat rlat yor. Zaman a man n m mk n olabileûeğini sahih bir hikâyeyle perçinliyorum belki üe. Böyleûe fiziksel g ç çağ n n basit militan zorunluluklar n n insan üenen t r nerelere varü rabileûeğini gör yorum. Kenüi çağ n n insan olmak b y k bir l tuf üeğil mi? Aksi halüe tuhaf ve çaresiz hissetmenin ü nüa kenüi t r ne yabani olmak gerçekten çok olas olurüu. Wells, zaman n ve insan n sosyolojisini çağlar a arak yaparken, alt nüan ç kaûak b t n ç r m l ğ n yan nüa çok inûe mesajlar üa veriyor. Aü n zamanüan alan ve insanoğlunun ziyanüa olüuğuna yemin eüen surenin gerçekliği ü yor bir yanüan akl ma. Deği imin ve üeği im ihtiyaû n n olmaü ğ bir yerüe zekâüan söz eüilemeyeûeğini kan ks yor nihayetinüe Wells. Peki ama insan üenen varl k t r zaman a t kça insanl ğ n ve ûinsiyetini mi yitiriyor gerçekten? Kitab ba nüan sonuna bir gel-git etkisiyle okurken çağlar boyunûa ak l ve g ç yok olsa bile, zarafet ve kar l kl efkatin insan kalbinüe ya ama ihtimalini, belki üe saüeûe iki çiçeğin gösterebileûeğini okumak enfes bir tat b rak yor zihnimüe. Zaman Makinesi, her okuyuûu için ayn anlamlar bar nü rmayaûak belki ama muhakkak kurgusu ve sosyolojisi ile sizi çarpaûak. Zaman Makinesi H.G WELLS/ÇEVİRİ: SABRİ GÜRSES Kırmızı Kedi Yayınları


94

İBNÜLEMİN, GELENEKLERE BAĞLI, MERT, SADIK, KUVVETLİ BİR MÜSLÜMANDI


95

MAKALE

N Cumhuriyet Devrinde Bir Osmanlı Efendisi:

İBNÜLEMİN MAHMUD KEMAL İNAL SUAVI KEMAL YAZGIÇ

DURSUN GÜRLEK OYLUMLU ÇALIŞMASI “IBNÜLEMIN MAHMUD KEMAL INAL” ILE RET VE INKÂR DÖNEMINDE YAŞAYIP UNUTUŞA/ UNUTTURUŞA KARŞI ABIDEVI ESERLER VEREN BIR ŞAHSIYETIN HAYATINA IŞIK TUTUYOR.

eyse ki “nevi ahs na m nhas r” söz kal b n önûeüen bulmu lar. Bu sayeüe bn lemin Mahmuü Kemal nal’ tan mlamaya çal rken yeni bir ifaüe aramak zorunüa kalmaü m. Nitekim S leyman Nazif üe onun için; “Ne kenüi kimseye benzer ne kimse kenüisine” m sra n yazm t . Bir fetret üönemi m nevveriüir nal. 1871’üe üoğmu tur. I. Me rutiyet ilan eüilüiğinüe be ya nüaü r. Vefat ettiğinüe ise takvimler 1957’yi gösterir. Ya aü ğ üönemin siyasi olaylar n bir û mle ile özetlersek “II. Abü lhamiü, II. Me rutiyet, stiklal Harbi, Cumhuriyet’in ilan , tek parti üönemi ve Demokrat Parti’nin iktiüar ” üiyebiliriz ama nal’ nevi ahs na m nhas r k lan elbette üoğum ve öl m y llar aras nüa ya anan o b y k üeği im ve üön mler silsilesi üeğilüir. O b y k üeği imlerin arü arkas kesilmezken nal’ n yapmay terûih ettiği ve yapmakta srar eüerek k t phanemize kazanü rü ğ eserlerüir önemli olan. O üönemi için saüeûe bir ahit üeğil, ayn zamanüa bir k lt r aktör ü r.

Esasen bu û mleleri kurmam Dursun G rlek’in mesaisine borçluyum. O, “Cumhuriyet Devrinüe Bir Osmanl Efenüisi” alt ba l ğ n ta yan bn lemin Mahmuü Kemal nal aül 736 sayfal k kitab na emek vererek saüeûe bn lemin’i tan tmakla kalmaü , k ymetli olana lay k mesainin b y kl ğ n üe gösterüi bizlere. Üç böl müen olu uyor kitap. lk böl m bn lemin’in hayat hikâyesinüen olu uyor anûak üevrin tan klar ve olaylar n n üa e lik ettiği ve ba l ba na bir kitap olabileûek bir böl m bu. kin-

ûi böl m ise bn lemin’in eserlerine hasreüilmi . Bu böl müe eserlerinin nas l kaleme al nü ğ , neleri kapsaü ğ gibi konular üa bu ba l k alt nüa ele al nü ğ için bu böl m bir kuru liste olarak ü nmemenizi isterim. Üç nû böl m ise nal’ n vefat nüan sonra matbuat aleminüe yay nlanan yaz larüan m te ekkil. (Ke ke yay nevi, içinüekiler k sm n biraz üaha uzatmak pahas na bu böl müe yer alan yaz ba l klar n ve yazarlar n üa üök m n üe yapsaym .) Anekdot ummanı

Kitapla ilgili söylemezsem eksik kalaûak bir husus üa aneküotlar ve hat ralar umman olmas . bn lemin gibi ya aü ğ g nlerin hem m nevver çevresi hem üe üevlet riûaliyle irtibat olan ve politik konu mak yerine burnunun üikine gitmeyi terûih eüip ûevab n esirgemeyen birinin hat ralar elbette hazine niteliğinüeüir. Hem bn lemin’i hem üe ya aü ğ üönemin atmosferini üaha yak nüan tan mak için Dursun G rlek’in kitab m stesna bir f rsat niteliğinüe. O aneküotlara ula man n keyfinin kitab okuyanlar n imtiyaz olmas n isterim kenüi aü ma. Saüeûe Hasan Âli Y ûel’in bn lemin için kaleme alü ğ bir yaz üan al nt yapmak istiyorum: “Evet, Mahmuü Kemal, sahiüen bir ‘er ki i’ iüi. Söz n kimseüen sak nmaz. Allah’tan ba ka hiçbir kuürete bel b kmez, be eri zaaflar n çoğunüan kurtulmu , zillet neüir bilmez, haktan ba ka her eye kafa tutmu , geleneklere bağl , mert, üostluklar na saü k… Hâs l , kuvvetli bir M sl manü . K saûas , aüamü . Etraf m züa t m bu vas lar n tersine ya a-

İBNÜLEMİN, DÖNEMİ İÇİN SADECE BİR ŞAHİT DEĞİL, AYNI ZAMANDA BİR KÜLTÜR AKTÖRÜDÜR


96

yan insanlar gör p üe ona ve onun gibilere h rmet üuymamak ba l ba na bir k f r olur. Ç nk k f r, hakk kabul etmemektir.”

ihtiva eüen bu eser, saüeûe bir rivayetler ve üeüikoüular y ğ n üeğil kapsaml ve titiz bir ar iv mesaisinin üe meyvesiüir. Bu noktaüa söylemeüen geçemeyeûeğim bir husus üaha var. Dursun G rlek’in kitab n yay n üolay s yla yap lan polemikleri ve bn lemin’in verüiği ûevaplar üa tasnif etmesiyle birlikte kitapla ilgili aksi seüalar bize üuyurmu olmas n üa ayr ûa m him buluyorum.

Son asır Türk şairleri

bn lemin’in eserlerinin listesini bile gözüen geçirmek bana 1968’üe Sovyet Rusya’n n o zamanki aü yla Çekoslovakya’y i gal eüinûe yurüunu kaybeüen yazar Milan Kunüera’n n kaleme alü ğ G l n ve Unutu un Kitab ’nüa yer alan; “ nsan n iktiüara kar sava m , belleğin unutu a kar sava ü r” söz n akla getiriyor. Geleneğimizüeki son uara tezkiresi kabul eüilen Son As r T rk airleri, airlerin hayat hikâyeleri ü nüa özel hayatlar , psikolojileri ve eüebi yönlerini üe tahlil eüen bir kaynak eserüir. 556 airin 2 bin 352 sayfay bulan bu ansiklopeüik eseri nal’ n kaleme alü ğ “ansiklopeüik” eserlerüen saüeûe biriüir stelik. Son As r T rk airleri’ni ayn zamanüa kapsaml bir iir antolojisi olarak görmek m mk n. Bu ansiklopeüik çal ma için Fatin Tezkiresi’nin ula t ğ 1855 y l nüan sonras n n airlerini konu eüen bir zeyl üense üe Fatin Efenüi’nin haberüar olmaü ğ , hakk nüa yeterinûe bilgiye ulaamaü ğ yahut atlaü ğ airleri üe konu eüinir. bn lemin’in aras nüa husumet olan airlere bile hakkaniyetle yakla t ğ bu kitap, birçok air hakk nüa ula labilen tek kaynakt r ayn zamanüa. Son Sadrıâzamlar ve diğerleri

Osmanl Devrinüe Son Saür âzamlar aül 2 bin 192 sayfal k bir ba ka kaynak kitap üa ba ka yerlerüe topluûa bulmayaûağ m z bir hazineüir. Son 37 saürazam n hayat hikâyesini

DURSUN GÜRLEK, CUMHURIYET DEVRINDE BIR OSMANLI EFENDISI ALT BAŞLIĞINI TAŞIYAN IBNÜLEMIN MAHMUD KEMAL INAL ADLI 736 SAYFALIK KITABINA EMEK VEREREK SADECE IBNÜLEMIN’I TANITMAKLA KALMADI, KIYMETLI OLANA LAYIK MESAININ BÜYÜKLÜĞÜNÜ DE GÖSTERDI BIZLERE.

bn lemin’in k t phanemize kazanü rü ğ bir ba ka hazine ise Son Hattatlar’ü r. 11’i kaü n toplamüa 329 hattat n biyografisine yer veren bu ansiklopeüik eser, hat sanat n n harf ink lab yla ya aü ğ fetret üöneminüe kaleme al n r. Bu elbette “unutu a kar bir sava t r.” bn lemin’in unutu a kar sava n n bir ba ka ûephesi üe “musiki” alan nüa kaleme alü ğ Ho Saüâ kitab . Her ne kaüar tamamlayamam olsa üa bn lemin’in bu eseri üe alan nüa referans çal malarüan birisi olarak hâlâ ön m züe üuruyor. bn lemin’in kitaplar nüa yer verüiği eskilerin üeyimiyle terû me-i hâllerüeki ba ar s nüa onun mizaû nüaki titizliğin b y k bir pay var. bn lemin’in ula t ğ pek çok kaynağ n u anüa ula labilir olmaü ğ n söylemek gerekiyor bu noktaüa. Tabii ki bn lemin’in eserleri bunüan ibaret üeğil m stakil biyografileri, iirleri, makaleleri, romanlar , hikâyeleri, eüebiyat zerine yaz lar ile üört ba mamur bir k lliye gibiüir staü n eserleri. Durmaksızın çalışı

bn lemin, muhakkak ki eserlerini aile terbiyesine, mekteplerine, hoûalar na borçlu anûak ne ahsi hayat ne üe ya aü ğ üevir bu eserleri kolayûa ortaya koyabile-

ûeği bir zemin sağlam ona. Nitekim Dursun G rlek’in sat rlar n takip eüinûe maruz kalü ğ kalle likleri, aüaletsizlikleri tek tek okuyoruz. Ne Osmanl üevrinüeki ne üe ûumhuriyet y llar nüaki r zgârlar bn lemin’in uğra alan nüaki yelkenleri üolüuraûak ûinstenüir. Yine üe bir alk beklemeüen çal r bn lemin. Ba bakanl k Osmanl Ar ivleri ve T rk- slam Eserleri M zesi’ne emek verir. Hâs l kelam son g n ne üek çal maya üevam eüer bn lemin. “Tek ba na bir k t phane” in a etmi biri bn lemin Mahmuü Kemal nal. Umulur ki onun çal malar hakk nüa kaleme al nan eserler üe bir k t phane haûmine ula r. Dursun G rlek hoûam za bu vesile ile bir kez üaha te ekk r etmek isterim. Dursun G rlek’in bn lemin Mahmuü Kemal nal aül kitab n görenler kapaktaki “1” say s n gör p arm olabilirler. Dursun G rlek Hoûa üa kenüisiyle yap lan bir röportajüa konuyu hen z t ketmeüiğinin üe m jüesini veriyor: “ imüi bu ilk kitap bn lemin’in hayat , eserleri ve vefat nüan sonra bas nüa ç kan yaz larüan olu uyor. Kenüisi için yap lan j bile ve yukar üa üa bahsettiğimiz ‘Dar lkemal’ aü verilen konağa üevam eüenlerin hat ralar ikinûi kitapta yer alaûak. Ayr ûa kenüi yaz lar nüan seçmeler ve onunla yap lan röportajlar üa olaûak. Üç nû kitapta üa muhtelif ahbaplar na yazü ğ mektuplar ve ûevaplar na, üeğerlenüirüiği baz ahsiyetlere yer vereûeğiz. Çok ilginç, r yalar n bile yazm , onlar üa yay nlayaûağ z. Bu iki kitap üa 2018 içinüe ç kaûak in allah.” bn lemin k t phanesi b y meye üevam eüiyor görü ğ n z gibi.

KİMSEDEN ALKIŞ BEKLEMEDEN ÇALIŞMIŞ İBNÜLEMİN



98

RAŞİT ULAŞ

Türklerde yiğitliğin, gözü karalığın, haksızlığa başkaldırının adı olmuş isimlerin başında gelir Köroğlu. Kaynaklarda kimi zaman Koç Köroğlu diye geçiyor kimi zaman da Koçyiğit Köroğlu. Ne derlerse desinler o, işin nihayeinde Türk şiirini ve Türk destanını ihya eden bir yiğit. Bolu Beyi’nin korkusu, Kırat’ın yoldaşı, Ayvaz ile Hoylu’nun can gardaşı.

Köroğlu adının ilk geçiği mein Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sidir, farklı yerlerde üç kere geçer ismi. Köroğlu hakkında edebiyat araşırmacılarının farklı görüşleri var. Kimi araşırmacılar onun Celali isyanlarına kaılmış bir uğru (eşkıya) olduğunu, kimisi Yeniçeri içinde cenk eden, şiir söyleyen bir asker olduğunu söylerken kimi de çöğür (saz) çalıp şiir söyleyen bir ozan olduğunu söyler.

Türk şiirinde koçaklama deyince Dadaloğlu ile akla gelen ilk isimdir Köroğlu. Onun için hayata en önemli şeyler; aı Kırat, dostu Ayvaz ve pusaı olan kılıç. Karacaoğlan kadar (şık olmaz ama onun da gönlü güzellere sevdalanır: “Be hey ala gözlü dilber/Benim aklım yerindedir/Ben severim sen kaçarsın/Din ü iman terkindedir.”

Elde olan verilere göre Köroğlu, Osman Paşa komutasında yapılan Osmanlı-İran savaşlarına kaılmış ve savaş esnasında şöyle söylemişir: “Osman Paşa eydür devletlü hünk(r/İnşallah sultanum Şirvan bizümdür/Sen himmet eyle inayet Allah’tan/Mürvet Ali’nindir meydan bizümdür.”

Türkmen yiğidi Köroğlu mert bir adamdır. Başka rivayetlere göre uğruluk da yapsa ne kendisi ne adamları masumların canına, malına kasteder. Klasik Türk destan geleneğinde olduğu gibi mazluma dost, zalime düşmandır. Savaşa girdiklerinde tek bir adam kalmayana kadar savaşmak onun düsturudur. Kaçmak zinhar olmaz! Düşmana pusu aılmaz, savaş olacaksa düşmana önceden haber verilir. Kaçan kovalanmaz. KÖROĞLU, MAZLUMA DOST ZALİME DÜŞMANDIR


99

HARITA METOT

Tellak Hasan adında bir adam, bir gün ağaç alında uyuyan birini görür ve yiğitliğini ispat etmek için adamı öldürür. Hasan korkak biridir. Bunu gören Köroğlu celallenir ve Hasan’a şunları der: “Kime ne yaparsan yap ama kadın, çocuk, ihiyar, hoca gibi saygın, zavallı, kendini savunmaktan aciz durumda olanlara dokunma, onları öldürme, bizim düşmanımız masumlar değil zorbalardır.”

Zulmeden kim olursa olsun onun karşısındadır. Köylünün zor durumundan faydalanan ve gün geçikçe tefeci haline bürünen tecimenler de Köroğlu ve arkadaşlarının gazabından kurtulamaz. O daima köylünün ve mazlumun yanında yer alır. Bundan dolayı da halkın kahramanı olmuştur. Halk onu çok sever. Köroğlu ile ilgili birçok rivayet olduğunu görüyoruz. Azerbaycan’dan Erzurum’a, Gaziantep’ten Maraş’a, Kars’tan Özbekistan’a kadar birçok kaynakta yer alır ama bu çok da önemli değil aslında. Köroğlu kimdi, nereliydi, ne zaman yaşadı gibi soruların cevapları, Köroğlu’nun yazdıklarından daha önemli değil. O at üstünde düşmana karşı cenk ederken, “Leş bir yana baş bir yana” diyecek kararlılıkta bir şair. Evet, Köroğlu her şeyden önce bir şair. Türkçenin yüz aklarından...

Köroğlu kitapları Köroğlu hakkında zikredilecek birçok kitap olmakla beraber en önemli iki tanesinden bahsedeyim. Biri 1983 yılında Deniz Kitaplar Yayınevi taraından çıkarılan Hüseyin Seçmen’in hazırladığı Köroğlu/ YaşamıSanat-Şiirleri kitabı. Kitabın baskısını bugün sahalardan temin etmek mümkün. Diğer önemli bir çalışma ise Ötüken Yayınları taraından çıkarılan Prof. Dr. Fuzuli Bayat’ın hazırladığı Köroğlu Destanı Türk Dünyasının Köroğlu Fenomenolojisi.

Köroğlu besteleri Köroğlu şiirleri bugüne kadar birçok kez bestelendi ama ben en çok sevdiklerimi alayım istedim buraya. Mesela İrfan Gürdal. Kadim Türk müziği üzerine yapığı çalışmalar ve bestelerle Türk müziğinin yüz aklarından olan Gürdal’ın Köroğlu besteleri mutlaka dinlenilmeli. Sefer Düştü Gürcistan’a, Leş Bir Yana Baş Bir Yana, Cengi Köroğlu gibi besteleri oldukça iyi. Bununla birlikte, 12 Eylül’de Yine de Şahlanıyor türküsü radyolardan çalındığı için adı maalesef 12 Eylül’le birlikte anılan çok kıymetli sanatçı Hasan Mutlucan’ın seslendirdiği Mert Dayanır Namert Kaçar bestesi oldukça iyidir.

Köroğlu filmleri

Son olarak klasik Azeri müziğinin en önemli bestecilerinden olan Üzeyir Hacıbeyoğlu’nun Köroğlu uvertürünü anmak gerekiyor sanırım.

DÜŞMANIMIZ ZORBALARDIR, MASUMLAR DEĞİL

Filme gelince; elbete bu konuda geirilecek çok eleşiri var fakat bunu başka bir yazının konusu yapalım ve şimdilik, senaryosunu rahmetli Ayşe Şasa’nın yazdığı, yönetmenliğini Aıf Yılmaz’ın yapığı, başrollerini ise Cüneyt Arkın, Fatma Girik ve Hayai Hamzaoğlu’nun oynadığı Köroğlu filmi ile yeinelim.


100

PUSULA

MURAT BELGE’NİN BÜYÜK ÇARESİZLİĞİ-2 SAMED KARAGÖZ

M

urat Belge’nin Step ve Bozk r kitab yay mlanü ğ g nlerüe yine bu üergiüe “Murat Belge’nin B y k Çaresizliği” ba l kl bir yaz kaleme alm t m. T24 yazar Belge’nin yeni kitab airaneüen iirsele-T rkiye’üe Moüern iir ba l kl kitab n okuyunûa, kalü ğ m yerüen üevam etmenin en üoğrusu olüuğunu ü nü m. Bu y züen yaz ya ayn ba l kta üevam eüiyorum. Arzu eüen Haziran 2016’üa yay mlanan bu yaz ya internetten ula abilir.

ise kenüisine yöneltilen ele tirilere üe ûevap verüiği röportaj okuüum.

Dedikodu yapmadın mı yani?

“Aç klay û bir özelliği olüuğunu ü nü ğ m an lar ma ağ rl k Kitab n neresinüen ba layaûaverüim. Yani sorun ‘biyografik ğ müan emin üeğilim, san r m en bilgi vermek’ üeğil, iire bak a üoğrusu içinüekiler böl m yle biyografiüen katk sağlamak” giri yapmak. Uzun say labileüiyor Murat Belge. Merak eüiûek bir önsözüen sonra Ahmeü yorum Cemal S reya’n n kar s Ha im, Yahya Kemal, Nâz m Tomris Uyar’ üövmesi, Eûe Hikmet; Aruzüan Uzakla anlar Ayhan’ n silah çekerek bir genûi ba l ğ alt nüa Ahmet Hamüi ûinsel ili kiye zorlamas , Can Tanp nar, Neûip Faz l K sak rek, Y ûel’in metresiyle ayn apartAsaf Halet Çelebi, Cahit S tk manüa oturmas , bu airlerin Taranû , sonras nüa Orhan Veli ve iirlerine bak a nas l bir katk Garip, Melih Cevüet Anüay, Oksağlayaûak? Ç nk Belge’nin tay Rifat, Faz l H sn Dağlarûa, yazü ğ metinüe bunlar n sağBehçet Neûatigil, Cahit K lebi, layaûağ katk ya üair bir ipuûu Salâh Birsel, Toplumûu airler bile yok. Ya ayan airleri ele Esas nüa Belge’nin kitab n ya üa 1940 Ku ağ , kinûi Yeni, almamas n “gazeteûiliğe girer” okumak g nüemimüe hiç yoktu. Özüemir Asaf, Attilâ lhan, Can üiyerek aç klayan Belge, hemen Step ve Bozk r kitab yla Belge, Y ûel, Metin Eloğlu, Cemal S sonraki sat rlarüa; “Deüikoüu içinüe bulunüuğu çaresizliği gözreya, lhan Berk, Eüip Cansever, kitab yapmamak üa benim ler ön ne sermi , art k “çaptan” Turgut Uyar, Eûe Ayhan, Kemal elimüe” üerken, elimüe ama ü m bir “ele tirmen”üi benim Özer, Ülk Tamer gibi isimleri bu çabaya girmeüim mi üemek için. Ya n n getirüiği öznellik kitab na üâhil etmi Belge. istiyor aûaba? neüeniyle fazla savrulmu tu lakin kitaba üair Enis Batur, Orhan Önsözüe kitab n amaû n , kapsa- Y llar önûe Ak it Gökt rk’le RoKoçak gibi eüebiyatç ve ele m n , neleri heüeleüiğini vs. an- binson Crusoe’un çevirisi konutirmenlerin yaz lar n okuyunûa, lat yor. Zaten önsöz okuüuktan sunüa polemik ya ayan, niverBelge üaha ne kaüar savrulmu sonra ortalama bir iir okuru bu siteüe hoûal k yapan bir ki i nas l olabilir üiye bir merak ü t kitab n kime ne katk s olaûağ n , oluyor üa; “T rkiye, ‘Bat l la ma’ içime. Bu üuyguya yenilip kitab ne anlatt ğ n , ne anlatmaü ğ n sorunsal yla en erken tarihte ilk okumaya karar verüim. Kitab rahatl kla gör p gerisini okuma- kar la an toplumlarüan biri” okumaüan önûe hakk nüa yaz ya ihtiyaç üuymayaûakt r. Alt n gibi anlat m bozukluğu içeren bir lanlar , yazar n verüiği röportaj- çizüiğim baz û mleler zerinüen û mleyi kitab na alabiliyor, insan lar ; i bu yaz y yazü ktan sonra önsöz üeğerlenüirmek isterim. gerçekten hayret eüiyor?

BELGE, STEP VE BOZKIR KİTABIYLA ZATEN “ÇAPTAN” DÜŞMÜŞ BİR “ELEŞTİRMEN”Dİ BENİM İÇİN


101

PUSULA Daha önsözüe; “ lhan Berk’in iirine hiç giremeüim, ‘yak n okuma’ yapamaü m” üiyor Belge. Bu kaüar iüüias z bir kitap kar m züaki. lhan Berk’in “üeli” olarak tan mlanan ablas n n evüe ç plak gezmesi zerine Berk’in; “Anne göreûekler, üeüikoüu ç karaûaklar” üiye üaha üört ya nüayken korktuğunu belirtmesini ise hiçbir yere oturtmak m mk n üeğil. Dört ya nüaki bir çoûuğun ne bug n ne üe 1920’lerüe üeüikoüu ç karaûaklar enüi esi ta mas m mk n m Allah a k na? Spesifik örneklerüeki hatalar, yanl lar, gereksizlikler saymakla bitmiyor kitapta. Neyse, geçelim!

Karakoç’a bu kitapta yer verilmemesi, kitab n ba ar s zl ğ n n bir göstergesi asl nüa. Neyse, bunu üa geçelim… Murat Belge, kitapta iir çöz mlemeleri yap yor, üaha üoğrusu yapt ğ n san yor. mgeleri aç klayam yor, sembolleri anlayam yor, çoğunlukla iüeolojik yakla yor ve iirin b t n n ele alan bir çöz mleme, bir tenkit, bir tahlil ortaya koyam yor. Yapmaya çal t ğ iir aç klama çabalar ise benim gibi iir ele tirisi zerine saüeûe y zeysel okumalar yapan birisine bile yeni bir ey söylemekten olüukça uzak.

Murat Belge’nin iyi say labileAraşırma fukarası bir kitap ûeği tek bir yön var, o üa s kça vurgu yapt ğ hat ralar. Ama bu Kitab n genelini ç temel ba l k hat ralar n T rkiye’üe Moüern iir alt nüa üeğerlenüirmek m mk n: alt ba l ğ ta yan airaneüen iir tarihi, iir çöz mlemeleri, iirsele ba l kl kitapta ne i inin Hat ralar. olüuğunu anlayabilmi üeğilim. Murat Belge, birçok airi ü ar üa Tan ü ğ m airler üeyip onlar anlatsaym çok üaha yerinüe b rakm üurumüa. T rkiye’üe olurmu . Böylelikle ortaya bir Moüern iir alt ba l ğ n kulla“üeüikoüu kitab n n” ç kmas n yorsan z bunu yapamazs n z. kimseyi bu kaüar a rtmazü . Verüiği röportajüa; “Alt ba l k benim üeğil ama olmas na ses Kitapta hiç mi iyi bir ey yok? etmeüiğime göre, kenüim bulma- Tabii ki var, mesela; “Jaûques sam üa sonuçta onüan sorumlu Prévert etkisini inûeleyen yok” olüuğum söylenebilir” üiyor. üiyor. Bu tespit üikkate üeğer Yani bu alt ba l ğ kabullenmi ama bu inûelemeyi yapt raûak üurumüa. Yine ayn röportajüa olan üa y llarü r kar la t rmal kitaba almaü ğ airleri siyasi bir eüebiyat böl m nüe hoûal k releksle ü lamaü ğ n üa beliryapan biri üeğilse kimüir? Her y l tiyor. Elinüeki malzemelerüen birçok y ksek lisans öğrenûisine bir kitap yazmaya çal mas n n üan manl k yaparken nas l bu netiûesi yani bu üurum. Herhangi konuüa serzeni te bulunuyor bir ara t rma yapmaüan yaz lan anlamak m mk n üeğil. bir kitap olarak ön m züe üuruyor airaneüen iirsele. B t n Son olarak iir konusunüa bu eksikliklere rağmen ûahil iüüias olmayan birisi olarak ben ûesaretiyle T rkiye’üe Moüern bile moüern T rk iirini Murat iir alt ba l ğ n nas l kullanü Belge’üen üaha iyi anlaü ğ m ğ n ü nmeüen eüemiyorum. rahatl kla söyleyebilirim. Ke ke Zamanlamayla alakal kenüine Murat Belge bunu anlamam z için bir k s tlama koyüuğunu kabul 580 sayfal k bir kitap yazmaetsek bile Mehmet Akif ve Sezai saym .

ZAMANLAMAYLA ALAKALI KENDINE BIR KISITLAMA KOYDUĞUNU KABUL ETSEK BILE MEHMET AKIF VE SEZAI KARAKOÇ’A BU KITAPTA YER VERILMEMESI, KITABIN BAŞARISIZLIĞININ BIR GÖSTERGESI ASLINDA.

MURAT BELGE, KİTAPTA ŞİİR ÇÖZÜMLEMELERİ YAPTIĞINI SANIYOR


102

YUNUS ARSLAN

ANTIKÇAĞ’DA IŞIĞIN KAYNAĞI, HEDEFI VE YAYILIMI KONUSUNDA IKI FARKLI KURAM OLUŞTURULMUŞ. BUNLARDAN BIRISI, IŞIĞIN GÖZDEN ÇIKTIĞINI VE NESNEYE GITTIĞINI SAVUNAN “GÖZIŞIN KURAMI”, DIĞERI DE IŞIĞIN NESNEDEN ÇIKTIĞINI VE GÖZE GELDIĞINI ILERI SÜREN “NESNE-IŞIN KURAMI” OLARAK BILINIR.

Gündelik hayaımızın tarihini araşırırken, bu sefer de bilim tarihindeki görme teorilerini ele alalım dedik. İnsanın görme yeisi, gözden çıkan ışınlar sayesinde mi, yoksa nesneden çıkan ışınlar sayesinde mi gerçekleşmekte? İkinci bir konu olarak, yağmurlu havaların vazgeçilmezi, bazen de sıcak havalarda korunmak için kullandığımız şemsiye çıkı. Şemsiyenin ortaya çıkığı dönemlerde neden erkekler şemsiye kullanamazdı? İlk şemsiyeyi kullanan erkek kimdi?

Gözler nasıl görür?

G

örmek meselesi tarih boyunca bilim adamlarının uğraş alanlarından birisi olmuş. Bu durum onları tek bir soruya yönlendirmiş: “Acaba insanın görmesi nesneden gelen bir ışıktan mı, yoksa gözden giden bir ışıktan mı sağlanıyordu?” Bu soru çevresinde dolanan bilim adamları teorilerini de bunun üzerine inşa etmiş. Bu sebeple Anikçağ’da ışığın kaynağı, hedefi ve yayılımı konusunda iki farklı kuram oluşturulmuş. Bunlardan birisi, ışığın gözden çıkığını ve nesneye giiğini savunan “GözIşın Kuramı”, diğeri de ışığın nesneden çıkığını ve göze geldiğini ileri süren “Nesne-Işın Kuramı” olarak bilinir.

en önemli bilim adamı olarak kabul edilen İbn’ül Heysem çıkmakta. Heysem 11’inci yüzyılda fizik alanında, ışığın niteliği ve yayılımı konusunda önemli buluşlar yapmışı. Heysem’in en büyük başarılarından biri de “Göz-Işın Teorisi”ne karşı çıkması ve bu tezi çürütmesi olmuş. Heysem’e göre ışık aslında gözden değil de nesneden gelmekteydi. Bunu da Kitab el-Menâzır adlı eserinde yer verdiği “Camera Obscura” (Karanlık Oda) deneyi ile kanıtlamışı. Bu deney, dışarıdaki ışıklardan korunmuş karanlık bir kutu yahut oda içerisine bir delikten yansıılan ışık ile görüntü elde etme esasına dayalıdır. Buradaki amaç, görme eyleminin, cisimden gelen ışıklar Bu iki kuram üzerine tarışmavasıtasıyla gerçekleşiğini birebir lar sürerken karşımıza, bilim gözlemlemeki. Delikten ışık tarihçileri taraından, anikçağ ve verilmediğinde karanlık odada 17’nci yüzyıl arası opik tarihinin yahut ortamda gözlemcinin

hiçbir şey görmemesi ve ancak ışık delikten süzüldüğünde gözlemcinin görmeye başlaması Heysem’in kanıı olmuştur. Gözün Serüveni Ürün Dirier, yeni kitabı Gözün Serüveni’nde görmenin öteki yüzüne ışık tutuyor. “Görme Sanrısı Üzerine Bilimsel Bir Anlaı” alt başlıklı kitapta yazar, görmenin ve ışığın temelde ne olduğunu, görmenin süreçlerini ve ışığın yaşamımızı nasıl etkilediğini ele alıyor. Görmek ve ışık hakkında bildiklerimize farklı bir kimlik katan Dirier, bunun yanında ışığın ve görmenin zihnimizdeki serüveninden hareketle varlığımızı ve bildiklerimizi sorgulaıyor ve okuru heyecan verici bilimsel bir anlaıya davet ediyor.

HEYSEM’E GÖRE IŞIK ASLINDA GÖZDEN DEĞİL NESNEDEN GELMEKTEYDİ


103

HER SEYIN TARIHI

Nereden çıkı bu şemsiye?

Ş

emsiyeye bakış açısı toplumdan topluma değişiklik göstermiş. Bazı toplumlara göre kadınlara özgü bir nesne iken bazı toplumlarda üst sınılara ait bir statü simgesi olarak karşımıza çıkan şemsiye, ilk olarak bundan 4 bin yıl önce kullanılır.

edilirdi. Tiyatrolarda erkeklerin kadınların şemsiyeleri yüzünden gösterileri izleyememesi Roma İmparatoru Domiianus’a şik(yet olarak götürülmüş fakat imparator kadınlar lehine karar vermiş.

1332’ye İstanbul’a geldiğimizde ise halkın yaz-kış demeden başlarının üzerinde koca Mısır, Yunan, Asur ve Çin gibi koca şemsiyeler taşıdığı İbn kadim medeniyetlerin minBatuta’nın Seyahatname’sinde yatürlerinde görülen şemsiye karşımıza çıkıyor. Şemsiye, Lale insanların kendilerini güneşten Devri’nden iibaren Osmanlı üst korumak için bulduğu bir nesne. sınıı taraından da yaygın bir şeZamanla kullanım şekli değişen kilde kullanılagelmiş. Sosyal have çeşitlenen şemsiye, yağmuryaın birçok alanında olduğu gibi dan korunmak için de kullanılır şemsiyenin yaygınlaşmasında da olmuş. İlk yağmur geçirmez şemFransız toplumuna özenilmesi siyeler ise Çin’de ortaya çıkar. büyük rol oynar. Çinli memurların onuru olarak görülen şemsiye aynı zamanda Eski Yunan ve Roma döneminde Budist simgelerden biri olarak kadınlara özgü bir eşya olarak da Çin kültüründe ilginç bir kullanılan şemsiyeyi erkeklerin yere daha sahip olagelmiş. Eski de kullanmaya başlaması 18’inci Mısır’da ise şemsiye, yelpazeyüzyılı bulmuş. İngiltere’de Jonas nin uzanısı olarak üst sınıların statü simgelerinden birisi olarak Hanway isimli bir iş adamının yağmurda ıslanmak yerine arık görülür. şemsiye kullanmaya başlamaEski Yunan ve Roma döneminde sı, önceleri kadınsı bulunmuş. Hanway’in şemsiyeyi kullanmaya kullanılan şemsiyeler ise kadınlara özgü bir eşya olarak kabul devam etmesiyle sokak serseri-

leri ona laf atmaya başlamış ve arabacılar da geçerken yağmur sularını üzerine sıçraırlarmış. İşin trajikomik yanı ise İngiliz erkeklerin Hanway öldükten sonra, “Hanway” lakabını takıkları şemsiyeyi kullanmaya başlaması olmuş. Şemsiyenin seri üreime geçilmesi 1800’lü yılların ilk yarısını bulur. İlk olarak 1830 yılında Londra’da “James Smith and Sons” şirkeinde seri üreimi yapılan şemsiyeler, önceleri ahşap ve balina kemiği gibi materyallerle yapılır. Sonradan kaynak ve materyal sıkınısı sebebiyle plasikten de yapılmaya başlanır. Türkiye’de ise önceleri üreim olmadığından yurt dışından geirilirken, 1882 yılında İstanbul’da yaşayan Robenson isimli bir İngiliz vatandaşın şemsiye üreimi işine başlamasıyla şemsiyenin kullanımı yaygınlaşmışır.

ŞEMSIYE, LALE DEVRI’NDEN ITIBAREN OSMANLI ÜST SINIFI TARAFINDAN DA YAYGIN BIR ŞEKILDE KULLANILAGELMIŞ. SOSYAL HAYATIN BIRÇOK ALANINDA OLDUĞU GIBI ŞEMSIYENIN YAYGINLAŞMASINDA DA 16’NCI YÜZYILIN FRANSIZ TOPLUMUNA ÖZENILMESI BÜYÜK ROL OYNAR.

Şemsiye için Çinlilere, yağmurdan korunma şansını elde eden erkekler olarak da Hanway’e teşekkürü borç biliriz!

ESKİ YUNAN VE ROMA DÖNEMİNDE KULLANILAN ŞEMSİYELER, KADINLARA ÖZGÜ BİR EŞYAYDI


104

GAMZE TUNA

İyi günler efendim, Doktor Lacivert’te bu ay sanat eserlerinin güzelliği karşısında bayılanların hastalığı “Stendhal Sendromu” ve yeni zayılama stratejisi “Mavi Gözlük Diyei” var. Bakalım sanat eserlerinin büyüleyiciliği karşısında dayanamayan sanatseverlerin sonu ne olacak? Peki, mavi gözlük takarak hem şekil hem de zayıf görünmek mümkün müdür? Doktor Lacivert gururla sunar! Görüş ve yeni meraklar için: doktorlacivert@gmail.com

SANAT ESERLERİNE “BAYILIYORUZ”! STENDHAL SENDROMU ÖYLE KOLAY ATLATILABILEN BIR HASTALIK DEĞIL. SENDROMA YAKALANAN KIŞILERDE BAYILMA, HALÜSINASYON, FENALAŞMA, KALP ÇARPINTISI VE BAŞ DÖNMESI GÖRÜLÜYOR. HASTALIK ILERLEDIĞINDE ISE CIDDI PSIKOLOJIK BOZUKLUKLARA KADAR GIDEBILIYOR.

H

emen hemen hepimiz çok g zel bir film izleüikten sonra bir s reliğine filmin etkisi alt nüa kalm zü r yahut çok g zel bir ark üa gözlerimizi kapat p kenüimizi m ziğin ritmine kapt rü ğ m z üa olmu tur. G zel bir m zikalüen, belki bir m ze gezisinüen sonra kenüimizüen geçmi liğimiz üe varü r elbet fakat hiç herhangi bir sanat eseri kar s nüa heyeûanlan p bay lü ğ n z yahut hal sinasyon görü ğ n z olüu mu? Cevab n z “hay r” ise z lmeyin, eğer siz üe yeterinûe elit bir sanatseverseniz her an bu hastal ğa yakalanabilirsiniz. Haz rsan z bu ay sizleri sanat ü nyas n n en fiyakal hastal ğ olan “Stenühal Senüromu” ile tan t ray m.

üa üeğil. Stenühal Senüromu’na yakalanan ki ilerüe bay lma, hal sinasyon, fenala ma, kalp çarp nt s ve ba üönmesi gibi semptomlar gör l yor. Hastal k ilerleüiğinüe ise ûiüüi psikolojik bozukluklara kaüar giüebiliyor. lk üuyüuğunuzüa fenomen hastal ğ sanabilirsiniz fakat bu senüromun t p taraf nüan kabul eüilüiğini hat rlatal m. Tablo, film, kitap, m zik ve her t rl sanat eseri bu senüromun kapsama alan na giriyor. Özellikle üe çok fazla sanat fig r n n bir araüa bulunüuğu sanat eserlerinin, senüromu üaha fazla tetikleüiği biliniyor.

bay l veriyormu . Hal böyle olunûa üa çoğu ki i “bay lanlar rol yap yor” yahut “turlara hep ya l lar kat l yor, yorgunluktan bay lm larü r” üiye yorumlarüa bulunuyor fakat bu i in ya l l kla bir alakas yok ç nk k ç k b y k herkesin Stenühal Senüromu’na yakalanma riski olüuğu bilinen bir gerçek. Sanat n pek ilgi görmeüiği lkemiz için u anl k korkulaûak bir üurum yok gibi gör n yor. Belki yap lan sanat restorasyonlar n gören turistler sanat zehirlenmesi geçirebilirler fakat Stenühal Senüromu’na yakalanma riskleri ü k gibi gör n yor buraüan üuyurmu olal m.

Yapt ğ m ufak çapl ara t rma sonuçlar na göre senüromun en fazla ya anü ğ lke Fransa Daha haval bir hastal k üuyüuolarak kay tlara geçmi . Roma ve nuz mu bilmiyorum ama StenüFloransa’üa üa insanlar zaman hal Senüromu bu konuüa epey iüüial . En basit tan m yla, ki inin zaman b y k sanat eserleri sanat eserlerinin a r ihti am ve kar s nüa hu uya gelip yere g zelliği kar s nüa heyeûanlan p y ğ labiliyormu . Bu y züen bu rahats zl k için turistlere yak n kenüinüen geçme hali. Y ksek üozüa sanata maruz kal p sanat yerlerüe tam teçhizatl ambuzehirlenmesi geçiren ki iler için lanslar bekletiyorlarm . Kimi bu terim kullan l yor. Üstelik öyle herhangi bir f skiyeüen etkilenirkolay atlat labilen bir hastal k ken kimi üe bir tablo kar s nüa

Asl nüa ü n nûe lkemizüe yeni ç kan çoğu film, m zik ve kitaplar kar s nüa benim üe zaman zaman sanat zehirlenmesi ya aü ğ m oluyor. Ya aü ğ m bu üurum Stenühal Senüromu say l r m bilmiyorum ama buraüan yetkililere sesleniyorum, Stenühal Senüromu’nun lkemizüe üe yayg nla mas için çal malar yap ls n. Bu g zel hastal k k sa s reüe lkenin üört bir yan na yay ls n.

STENDHAL SENDROMU TIP TARAFINDAN KABUL EDİLMİŞ BİR SENDROM


105

DOKTOR LACIVERT

Ş GÜLBA MELİS

İŞTAH KAPATAN GÖZLÜK GELMİŞTİR

H

epimiz hayat m z n belli üönemlerinüe kilo vermek istemi izüir. Asl nüa az yemek ve spor yapmak sağl kl bir ekilüe kilo vermek için yeterli fakat çoğu zaman bizler için i kenûeye üön en bu aktiviteler y z nüen h zl ve kolay bir yöntem aramaya yönelebiliyoruz. tiraf eüelim hepimiz öyle bir bulu ortaya ç ks n istiyoruz ki; lahmaûunun zerine iki kilo baklava yiyelim ama kilo almayal m. Hal böyle olunûa üa her g n piyasaya yeni bir zay lama r n ç k yor. Özellikle son g nlerüe sat a sunulan Japonlar n yeni iûaü “Mavi Gözl k” zay lamak isteyenlerin terûihleri aras nüa yer almaya ba laü bile. Mavi Gözl k kullan larak zay latt ğ söylenen bu üiyetin ismi ise “Mavi Gözl k Diyeti.”

G lba Han m’ n kap s n çalü m. Önûelikle “Renklerin üiyetle ne gibi bir ili kisi olabilir” üiye sorüuğumüa; “ nsanlar n i tah alg lar nüa renklerin etkili olüuğunu biliyoruz, mesela yeüiğimiz çoğu besinüe bulunan k rm z renk üaha çok i tah aç yor bu y züen üe fast-fooü restoranlar n logolar nüa ve üekorasyonlar nüa, paketli r nlerin logolar nüa k rm z ya çokça yer veriliyor fakat üoğal olarak yemeklerüe bulunmayan mavi renk ise i tah üuygular m z bask l yor ve i tah m z kapat yor” ûevab n al yorum. Melis Han m’ n söyleüiğine göre yemeklerüe renkler kaüar görsellik ve sunum üa çok önemliymi . Örneğin k ç k bir tabaktaki yemek, b y k tabaktakine göre üaha üolgun gör neûeğinüen üaha üoyuruûu olabiliyormu . Yine ayn ekilüe Efenüim Japonlar n ortaya att ğ çoğu zararl yiyeûeğin çok çekiûi gelüiği ve tok olsak üa beyinüe bu Mavi Gözl k Diyetini uygulai tah mekanizmas n çal t rü mak olüukça kolay gör n yor. ğ bilinen bir gerçek. Özellikle Önûelikle özel olarak sat lan mavi lkemizüe son üönemüe giüerek ûaml gözl kten al yorsunuz ve geli en sunum ve s sleme sanat hemen tak yorsunuz. Sonras nüa i tah m z kabartmaya üevam yemekleri mavi görü ğ n z için eüiyor. Çoğu yeni gelin y z nüen onlar ûan n z çekmiyor. Böyleûe lkemizüeki obezite oran n n az yiyor ve zay l yorsunuz. Ben y kselüiği üe herkes taraf nüan üe çoğu ki i gibi zay lamak için bilinen bir gerçek. çareler ararken bu i in asl n astar n sizler için öğreneyim Melis Han m’ n söyleüiğine göre Japonlar mavi rengin i tah üiye hemen Diyetisyen Melis

kapat û özelliğinüen esinlenerek üemi ler ki; “Biz mavi bir gözl k retelim bu gözl kle üe insanlar yemeklere bakarken onlar n yeme üuygular bask lans n ve üaha az besin t ketsinler.” Anûak 24 saat boyunûa her yerüe mavi gözl kle üola amayaûağ m züan üolay ü arüaki onlarûa yiyeûeği bask lamak çok üa m mk n üeğil. Bilen bilir ben bu tarz pop ler üiyetlerin arkas nüa hep bir fitne arar m. Özellikle bu ekilüe para ile sat n al nan bir üiyet yöntemi hakk nüa içime phe ü memesi imkâns zü r. Melis Han m bu konu hakk nüa “Mavi gözl k sat n n en yoğun olüuğu yerlerüen biri Amerika, gözl k sat gerçekten bu kaüar y ksek ve etkiliyse insanlar n zay lamas beklenirüi fakat Amerika’üa obezite her geçen g n art yor” üiyor. Bu y züen Melis Han m pop ler ve moüa üiyetlerin s rü rebilirliği olmaü ğ n ve bu tarz üiyetlerin insanlar n yeme al kanl ğ n üaha üa çok bozaûağ n belirtiyor. Mavi Gözl k gerçekten i e yar yor mu bilinmez ama ben aç olsam ve skenüer’i üeğil mavi, morûivert bile görsem yine üe gömerim. Bu g zel röportaj mla üa Mavi Gözl ğ tarihe gömerim.

YEMEKLERİ MAVİ RENKTE GÖRÜNCE İŞTAHIMIZ KAÇIYORMUŞ

ÜLKEMIZDE SON DÖNEMDE GIDEREK GELIŞEN SUNUM VE SÜSLEME SANATI IŞTAHIMIZI KABARTMAYA DEVAM EDIYOR. ÇOĞU YENI GELIN YÜZÜNDEN ÜLKEMIZDEKI OBEZITE ORANININ YÜKSELDIĞI DE HERKES TARAFINDAN BILINEN BIR GERÇEK.


ABONE OLUN, DAHA AZ ÖDEYİN! Lacivert’in her sayısını 8 TL yeri“e sadece 5,7 TL’ye alı“. Yıllık abonelik bedeli 96 TL yerine sadece 65 TL, üstelik kredi kartına 6 taksitle! Derginiz kargo ile adresinize teslim edilsin. Aboneliğiniz biince özel yenileme indiriminden yararlanın!

www.lacivertdergi.com

facebook.com/lacivertdergi @lacivert_dergi instagram.com/lacivert_dergi




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.