Tanis Ankara Gazetesi Sayı - 76

Page 1

“Toyota dünyanın en Çoban Fuarı’nın bünyesinde büyük markası” ‘Kırsal Hizmetler Fuarı’

“ANADOLU YETIŞTIRICILER, CANLI HAYVAN VE ÇOBAN FUARI”

Çobanlık ve çiftçilik mesleklerinin öneminin vurgulandığı fuarda birçok stant açılırken paneller düzenlendi ve çiftçilerin sorunları için çözüm arandı.

Sakarya tesislerinde Corolla, Verso ve C-HR modellerini üreten Toyota, 65 binlere ulaştı.

TÜRKİYE’NİN dört bir yanından gelen çobanları ve çiftçileri Ankara’da buluşturan fuarın bünyesinde Kırsal Hizmetler Fuarı da yapıldı. Fuara katılan Kırsal Hizmetler ve Jeotermal Kaynaklar Dairesi Başkanı Özgür Güven; Tanış ANKARA’ya konuştu. Güven; Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin fuarın ana sponsoru olduğunu söyledi. SAYFA 7’DE

ANKARA Toyota Plaza Efe sahibi Efkan Efe, Tanış ANKARA’ya otomobil piyasası ve Toyota modelleri hakkında bilgi verdi. Efe, “Ankara’da 35 yıllık otomotiv sektöründe faaliyet gösteren bir grup şirketiyiz. 2012 yılında grup şirketlerine ayrıldık. Şu an sadece Toyota ile çalışmaya devam ediyoruz” dedi. 8’DE

A. KENAN TANRIKULU

ANKARAGÜCÜ

“İşsizlik insanları suça sürüklüyor”

Genç yıldızlarını seçiyor

TÜRKİYE’DE işsizlik probleminin büyük bir sorun olduğunu dile getiren Sanayi ve Ticaret Eski Bakanı ve MHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Kenan Tanrıkulu, işsizlik probleminin en önemlisinin genç işsizlik olduğunu belirtirken iş aramaktan vazgeçen işsizlerin de bu sorunun içerisine koyulduğunda işsizliğin yüzde 21’i bulduğunu söyledi. 10’DA

Ankaragücü geleceğin yıldız adaylarını seçmeye hazırlanıyor. 11’DE

www.aygrupmimarlik.com

YIL : 4 SAYI: 76

31 MAYIS 2017 ÇARŞAMBA

15 GÜNLÜK GAZETE

MİMARLIK MÜH.İNŞ.SAN.TİC.LTD.ŞTİ.

FIYATI:1 TL

0(312) 666 75 53 - info@aygrupmimarlik.com

CHP YALOVA MİLLETVEKİLİ MUHARREM İNCE ÇARPICI AÇIKLAMALARDA BULUNDU

MS hastası Fatma hayatını kitaplaştırdı

YARGIYA GÜVENDE

SORUN VAR! AK Parti kongresinin yapılmasının ardından ülkede erken seçim olacağını düşünen CHP’liler parti kurultayı için çalışmaya girecekler mi? Erken seçim olursa CHP’nin yol haritası ne olacak?

6 yıl önce beyin tümörü teşhisi konulan 27 yaşındaki Fatma Demirci, aynı zamanda bir Multipl Skleroz (MS) hastası. Yaşam mücadelesinden vazgeçmeyen Demirci, yaşadıklarını kitaplaştırdı. 3’TE

“Çiftçisini bilinçlendiren büyükşehir belediyesi” ANKARA Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in eşi Nevin Gökçek ‘Anadolu Yetiştiriciler, Canlı Hayvan ve Çoban Fuarı’na katılarak değerlendirmelerde bulundu. ‘Ankara Büyükşehir Belediyesi zaten organik olma yolunda bir numara’ diye düşündüğünü söyleyen Gökçek, “Çiftçisini bilinçlendiren tek belediye” diye konuştu. 6’DA

ANKARA’NIN MUHTARLARI

“EN CIDDI SORUN YARGI”

O

HAL halinde referanduma gidilmesini ise İnce, şu sözlerle değerlendirdi: “2002 yılında yönetime geldiklerinde biz sıkıyönetimi, OHAL’i kaldırdık diye övünüyorlardı. Birkaç ilde kaldırmışlardı şimdi ise 81 ilde var. Kanun hükmünde kararname ile bir ülke yönetiliyor, bu olacak bir iş değil. Hiç kimsenin can, mal, iş güvenliği yok. ‘Koydum seni kapının önüne yargı yolun kapalı’ anlayışı var. Orta Çağ zihniyetiyle yönetiliyoruz. Yargıya güven kalmadı. Yargı teslim olmuş.”

“FETÖ’YE IHANET KAVGA ÇIKARTTI”

B

en nasıl ki yargıya güvenmiyorsam halk da bu konuda aynı düşünüyor diyen İnce, “Türkiye’de yargının kendisi de yargıya güvenmiyor. Hâkim kalmadı piyasada, yargı FETÖ’ye teslim edilirken kim yönetiyordu. Ortaklaşa yaptılar. FETÖ bu cumhuriyete ihanet ederken AK Parti ile ortaktı. Ne zaman ki AK Parti FETÖ’ye ihanet etti o zaman kavga çıktı. Kardeşler arasında miras kavgası gibi bir durum. Ama en kötü durumda olan kurumda yargıdır” diye belirtti.

Ankara balı dünya markası olacak

Tüm Türkiye’nin tuz ihtiyacını karşılıyoruz

SELÇUK SOLMAZ’IN RÖPORTAJI 7’DE

Birçok milli hayvan ırkının yer aldığı fuarda, Türkiye’nin dört bir tarafından gelen çobanların beraberinde getirdikleri hayvanlar ziyaretçilerden yoğun ilgi gördü.

Cumhuriyet tarihinde ilk Anadolu Çoban Fuarı’na katılan TÜDKİYEB Genel Başkanı Nihat Çelik fuarın, çoban isminin geçtiği ilk fuar olduğunu dile getirdi.

RAŞİT ÖZDEMİR 6’DA

Ankara ‘Anadolu Çoban Fuarı’na ev sahipliği yaptı

Çubuk Belediye Başkanı Tuncay Acehan, marka olan Çubuk turşusunu ve Agat taşının özelliklerini Tanış ANKARA’ya anlattı. 6’DA

7

2

Şehirlerin üslubu

GÖKÇEHÜYÜK

YOK OLDU

ESKİ yerleşmelerden olan Gökçehüyük Mahallesi muhtarı Nihat Mermeci, Tanış ANKARA’ya mahallenin tarihi hakkında bilgi vererek, mahalle sınırında bulunan bir hüyük olduğunu ve tarihinin Eski Tunç Çağı’na dayandığını söyledi. Mermerci, “Hüyük Kuzey-güney istikametinde 102 m doğu-batıda 100 m yüksekliği 10 m’dir. SAYFA 5’TE

ESKİÇÖTE Köyü’nde okul bulunmadığı için 30 öğrenci eğitim almak için her gün 18 km mesafe de bulunan Akkuzulu Mahallesi’ne gitmek zorunda kalıyor. Eskiçöte Köyü, 1463 yılı öncesi iskân gören ve eski yerleşim yerlerinden olan köylerden biridir. Eskiçöte Köyü Çubuk ilçesine bağlıyken, Yeniçöte Köyü’nün Kalecik ilçesine bağlanarak ayrılmış. SAYFA 5’TE

GAZi 90 YAŞINDA

Gazi Üniversitesi 90’ıncı yaşını kutladı

Bulgaristan’da doğup Türkiye’ye yerleşen ve ülkeye sayısız şampiyonluk sevinci yaşatan halterci Halil Mutlu, antrenörü yüzünden hayatının nasıl olumsuz yönde değiştiğini anlattı.

3

Mehmet Sönmezoğlu

Oruç ve takva

TÜRK sporuna adını altın harflerle yazdıran ve 3 kez Olimpiyat Şampiyonu, 5 kez Dünya Şampiyonu, 9 kez Avrupa Şampiyonu olan halterci Halil Mutlu, Tanış ANKARA’ya samimi açıklamalarda bulundu. 11’DE

Kale’de keçecilik yaşatılıyor KEÇE, M.Ö. 3. yüzyıldan başlayarak, Orta Asya’da göçlerin yaşanmasında önemli bir yer tutarken teknolojinin gelişmesiyle günümüzde unutulmaya yüz tutmuş el sanatlarından biri olarak anılıyor. HABER SAYFA 9’DA

GAZİ Üniversitesi 90, G.Ü. İletişim Fakültesi 50’inci yaşlarını törenle kutladı. 1926 yılında, Atatürk’ün önderliğinde kurulan “Orta Muallim Mektebi ve Terbiye Enstitüsü” Gazi Üniversitesi’nin temelini oluşturan eğitim-öğretim kurumu olarak anılıyor. 3’TE

BÜLENT KORKMAZ’IN RÖPORTAJI SAYFA 6’DA

Eyüp Sanay

ESKIÇÖTE’DE TARIHI KALINTILAR

“Türk sporu için kendimi feda ettim”

SEDA KAYNAK’IN HABERI 2’DE

Çubuk turşusu ve Agat tanıtıldı

EN ESKİ YERLEŞİM YERLERİNDEN:

Sebze-meyve fiyatları düştü

Bereket ayı Ramazan

Ramazan Ayı’nın gelmesiyle birlikte, meyve ve sebze fiyatları düştü. 9’DA

9

Özkan Ertekin

İş kazaları

Beypazarı Belediye Başkanı

Tuncer Kaplan 4


2

31 MAYIS 2017 ÇARŞAMBA

WhatsApp

iHBAR HATTIMIZ 0532 710 12 91

www.tanisgazetesi.com.tr

İNCE: KAYBEDEN TÜRKİYE OLACAK AK Parti kongresinin yapılmasının ardından ülkede erken seçim olacağını düşünen CHP’liler parti kurultayı için çalışmaya girecekler mi? Erken seçim olursa CHP’nin yol haritası ne olacak?

S

Tanış

HABER

sokaklara çıkıp protesto etmenin çok doğru on dönemde siyasetteki gelişmelebir iş olduğunu düşünüyorum. Bu anayari ve referandum sonrasındaki CHP tavrını Tanış ANKARA’ya değersal bir hak bundan kaçınılmamalı ama lendiren CHP Yalova Milletvekili şiddete başvurmamak koşuluyla. DiktaMuharrem İnce, önemli açıklamalarda buluntörler şiddeti çok sever. Siz şiddete başdu. 16 Nisan referandumunda sürecin doğru vurduğunuz zaman diktatörün elinde 10 yönetildiğini ama sonucun doğru yönetilkat daha fazla şiddet vardır ve sizi ezer. mediğini belirten İnce, “Yani seçim günü Sokaklara çıkıldığında mizahla çıkılmasaat 16.10’da AK Parti’nin temsilcisi dileklı. Mizah için zeka gerekli. Diktatörlerçe verdiği zaman 30 civarında vilayetlerde de de zeka olmadığını onun için mizahSeda Kaynak la sokaklara çıkılırsa çok daha iyi bir iş sayım başlamıştı. Yüksek Seçim Kurumu (YSK) 16.45’te mühürsüz oylar geçerli olacak diye yapılacağını her zaman söylemişimdir” diyerek karar verdi. O anda CHP temsilcilerinin haberi olu- merak edilen soruyu böyle cevapladı. yor ama süreci iyi yönetemediler. Sandık başındaki “SÖYLEMİMİZİ DEĞİŞTİRMEMİZ LAZIM” CHP temsilcilerine YSK böyle bir karar aldı diye Genel başkan adayı olduğu takdirde parti içeribildirdi fakat bununla kalındı bir adım atılmadı. CHP, bunu tutanak altına alın deseydi bugün farklı sinde desteklenme konusunda düşüncelerini söyleyen bir Türkiye’deydik. Tutanak altına alınmış olsaydı İnce, “CHP’de işlerin iyi gitmediğini düşünüyorum. belgelenmiş olacaktı. Tutanakla kaç tane mühürsüz 2019’da olacak bir seçimde ‘bu sefer yeneceğiz, bu oy olduğu bilinecekti” diyerek CHP’nin referandum sefer olacak’ bunu bana birisi ispatlasın ben iddialarımdan vazgeçerim” diyerek sözlerini şöyle sürdürsonuçlarında yanlış davrandığını söyledi. dü: “Var mı buna inanan? Siyaset bir ikna ve iddia “YSK ELİYLE HAKSIZLIK YAPILDI” işidir. Ortada böyle bir iddia var mı? Peki ikna gücü Referandum sonuçlarında hile olduğunu belir- var mı? Tabi ki yok. Böyle bir olasılık var mı? Yok. ten İnce, “YSK eliyle haksızlık olduğunu söylemek O zaman dili değiştirmek lazım. Söylemi, kadrolabaşka şey hukuki yoldan mücadele etmek başka bir rı değiştirmek lazım. Yani artık polemik değil bilgi şey, önüne bakmak başka bir şey. İkisi birden yapıla- olması lazım. İkna gücünün yüksek olması, uzlaşım bilir. Hem mahkemelerde hem de dilekçelerle müca- olması lazım. Artık %30’luk bir CHP iş yapmaz. Bize dele edersiniz. Hem de sokaklarda gelecek için ne %50+1 lazım. Onun için büyük şemsiyeyi kurmak olacak bunlarında planını yapabilirsiniz. Bu birisine gerekiyor. Bu şemsiyenin altında sosyalistler, ülküengel değil. Ama sadece mahkeme önlerinde dilek- cüler, aleviler, sünniler, hepsi birlikte olacak. Bunu çe ile hak arayan bir parti olmamalıyız. Bir yandan yeni kadro, yeni dil, yeni bir söylemle başarabiliriz hukuk mücadelesini yaparken diğer yandan 2019’da diye düşünüyorum.” neler olacak, nasıl aday belirleyeceğiz bunu da tartıİnce, erken seçim olma olasılığının olduğunu bunşalım. 2017 Kasım’da erken seçim olursa neler ola- dan dolayı Ocak 2018’de yapılacak kurultay toplancak bunları da tartışalım” diye konuştu. tısının daha erkene çekilmesi gerektiğini belirterek: “Önümüzde yeni bir dönem ve bir cumhurbaşka“CHP’DE BU OLAY BİR ÇATIRDAMA DEĞİL” nı seçimi var. AK Parti yeni döneme göre tüzüğünü Referandum sonrasında CHP Lideri Kemal değiştirdi. Genel başkanını seçti. Şimdi bizim olağan Kılıçdaroğlu sakin kalınması gerektiğini söyler- kurultayımız Ocak 2018’de, seçimler ise 2019’de yapıken İnce’nin sokaklara çıkılması yönündeki çağrı- lacak. Fakat erken bir seçim olursa onun için CHP sı çatırdama olduğu yorumunun yapılmasına neden toplanıp buna kendini ayarlaması lazım. Kurultay olmuştu. İnce’den çatırdama yorumuna yanıt geldi: delegeleri partinin en üst üyeleridir onları uyardım. “CHP’de bu olay bir çatırdama değil. Her yiğidin Önlem alın dedim ama dinletemedim. Olağan kurulbir yoğurt yeme tarzı vardır. Şiddete başvurmadan tayı beklemekten başka çare yok” dedi.

“Türkiye’nin en ciddi sorunu yargıdır” OHAL halinde referanduma gidilmesini ise İnce, şu sözlerle değerlendirdi: “2002 yılında yönetime geldiklerinde biz sıkıyönetimi, OHAL’i kaldırdık diye övünüyorlardı. Birkaç ilde kaldırmışlardı şimdi ise 81 ilde var. Kanun hükmünde kararname ile bir ülke yönetiliyor, bu olacak bir iş değil. Hiç kimsenin can, mal, iş güvenliği yok. ‘Koydum seni kapının önüne yargı yolun kapalı’ anlayışı var. Orta Çağ zihniyetiyle yönetiliyoruz. Yargıya güven kalmadı. Yargı teslim olmuş. Danıştay Başkanının söylediği ‘güçler ayrılığı derinleşmiş’ bu referandumdan sonra herhâlde 1071 Malazgirt Zafe-

ri’nden bu yana bu topraklarda yargı ve hukuk anlamında en kötü sözdür. Kendisi de bunun böyle olmadığını biliyor. Tehdit mi edildiler, zengin mi edildiler bilemiyorum. Şu anda Türkiye’nin en ciddi problemi yargıdır. Böyle giderse kimse avukat tutmayıp hakim tutacak.” TÜRKIYE’DE yargı çökmüş durumda diyen İnce, YSK’sı, Danıştay’ı, Anayasa Mahkemesi bunlara güvenmenin bir mantığının kalmadığını fakat bunlara rağmen teslim olmayıp mücadele etmeye devam edeceklerini ve daha da büyük önlemler alacaklarını dile getirdi.

“FETÖ’ye ihanet kavga çıkarttı” BEN nasıl ki yargıya güvenmiyorsam halk da bu konuda aynı düşünüyor diyen İnce, “Türkiye’de yargının kendisi de yargıya güvenmiyor. Hâkim kalmadı piyasada, yargı FETÖ’ye teslim edilirken kim yönetiyordu. Ortaklaşa yaptılar. FETÖ bu cumhuriyete ihanet ederken AK Parti ile ortaktı. Ne zaman ki AK Parti FETÖ’ye ihanet etti o zaman kavga çıktı. Kardeşler arasında miras kavgası gibi bir durum. Ama en kötü durumda olan kurumda yargıdır” diye belirtti. İNCE, partili cumhurbaşkanı demek, partili yargı demek olduğuna dikkat çekerek sözlerini şöyle sonlandırdı: “Partili başkomutan demek Cumhurbaşkanı demek. Aynı zamanda ordunun başı değil mi? Partili yargı, partili başkomutan, partili yürütme, partili yasama; her şey bir kişinin elinde. Bu aslında bir kişinin elinde olan yetki var ya en büyük kötülük aslında o bir kişiyedir. Bunu da zaman içerisinde göreceğiz. Ben bu sistemin yürüme şansını görmüyorum. Bu eninde sonunda bir yerden patlayacak ve eski sisteme döneceğiz. Bir kişinin Anayasa, Danıştay, Yargıtay, Genelkurmay, Ordu başkanı olması dahilinde bu sistemin yürümeyeceği anlamı çıkıyor. Kaybeden yine Türkiye olacak. Batı’ya olan saygınlığımızı bitirdi.”

Şehirlerin üslubu Prof. Dr. Eyyüp Sanay bir yeri vardır. Türkiye’de isimleHer şehrin kendine ait bir üslu- rin kökü mü kesildi! Şehitlerimiz bu vardır. Ankara farklıdır, İstan- var, gazilerimiz, ünlü sanatkârlarıbul farklıdır, Paris farklıdır, New mız, yazarlarımız, iş adamlarımız, York farklıdır. Her biri kendi tarih- esnafımız, siyaset adamlarımız var. leri içinde ayrı bir görünüm kazan- Bunlar dururken, duyulunca veya mıştır. Bu sebeple şehirlerin insan- okununca insanda hiçbir heyecan lar üzerinde bıraktıkları imajlar da uyandırmayan ve anlam taşımayan farklı farklıdır. rakamları kullanmak niye!? Tarih Bütün şehirler yaşaşuuru geçmişi yaşatmakdıkları tarih süreci içeritır. Bu da ancak tarihten sinde bir özellik kazanır. günümüze intikal eden Meselâ Ankara zihinlerher türlü değere sahip de Atatürk’ü, Seymenleçıkmakla olur ve oluşur. ri, Ankara kalesini, Hacı Daha önce de, bugün Bayramı, Heykeli çağrışde yapılan bu tür icraattırır. İstanbul ise Bizans’ı, lar birer katliamdır. GeçFatih Sultan Mehmet’i, mişe saygısızlıktır. Aynı Eyüp Sultan’ı, Ayasofya’yı, zamanda o isimlere ve Sultan Ahmet meydanıeserlere saygısızlık oldunı, Süleymaniye’yi, Gala- Prof. Dr. Eyyüp Sanay ğu gibi o isimleri koyan ta kulesini, Boğaz köprüve o eserleri yapan kişisünü çağrıştırır. Viyana, Berlin, lere de hakarettir. Amsterdam, Kahire denince de Şehirlerin ortalarında yükseoraların önemli cadde ve binaları len gökdelenlerle unutulmasın ki akla gelir. Kudüs Hz. Musa’yı, Hz. göğe ulaşılamaz. Sadece iş adamİsa’yı ve Hz. Muhammed’i hatırla- larına para kazandırılır. Şehirler çirtır. Çünkü orası Yahudiliğin, Hıris- kinleştirilir ve çevrede bir görüntiyanlığın ve İslâm’ın kutsal mekâ- tü kirliliği oluşturulur. İstanbul’a nıdır. Kısacası her şehir, zihinlerde gelen yerli veya yabancı gezginler, kendi özelliği ile canlanır. İstanbul’un gökdelenlerini mi seyŞehirler devletlerden çok daha rediyor? Yoksa Ayasofya’yı, Sultan fazla ömürlüdürler. Bergama top- Ahmet’i, Eyüp Sultan’ı, İstanbul’un raklarında kurulmuş devletler yok tarihi yapılarının bulunduğu semtolup gitmişlerdir. Fakat o, Berga- leri mi görmek istiyor! Ankara’ya, ma harabeleriyle hala yaşamak- Diyarbakır’a, Urfa’ya, İzmir’e veya tadır. İnsanlar görmek için, dün- her hangi başka bir şehre giden yanın her tarafından Bergama’ya yerli veya yabancı gezginler gitgelmektedir. İstanbul surlarının, tiği yerlere damgasını vuran bina Ankara kalesinin, ilk ustaları ve bu ve eserler ile onların bulunduğu şehirlerin kurucu devletleri çoktan yerleri görmek isterler. Yapılar ne unutulmuştur. Ama surlar da, kale kadar devasa olursa olsun tarihî de hala yaşamaktadır. Dolayısıy- ve estetik değeri olmayan her türlü la onların bağrında yattığı şehir- yapı veya çevre onların ilgisinin ler de hala hayatiyetlerini sürdür- dışındadır. mektedirler. Sözgelimi Selçuklu ve OsmanGünümüz şehir plâncıları ve lılardan kalan Ankara Hacettemimarları da, önceki ustalarının pe evleri, Kastamonu Safranbolu, veya üstatlarının eserleri gibi kalı- Ankara Beypazarı veya ülkemizin cı eserler verme gayreti ve tasası diğer yerlerindeki evler ve yerleşim içinde olurlarsa, eserleri ve kolla- alanları genç kuşak şehir mimarlarına teslim ettikleri şehirler uzun rına ve Belediye Başkanlarına bir ömürlü olurlar ve yaşamlarını sür- çıkış yolu gösterebilir. Eskinin zaradürürler. Umarız öyledir. Meslekle- fet ve güzelliğini günümüz çağdaş rine aşk ve şevkle sarılanlar uzun malzeme anlayışıyla buluşturarak ömürlü eserler verirler ve o eserler daha çok insan merkezli çevreyşehre damgasını vurarak şehirle- le barışık ergonomik evler, binarin üsluplarını, kimliklerini oluştu- lar, parklar inşa edebilirler ve şehir rur. Bunun tasasında olmayanlar plancıları şehirleri ona göre plângünü kurtarırlar sadece. layabilirler. Sanki Ankara’nın başka bir İnsan, tarih boyu kendini ve yerinde boş arazi yokmuş gibi, vak- çevresini aşmaya çalışmıştır. Bunun tiyle bugünkü Hacettepe Üniversi- için çevresinde insanı aşan ve belki tesinin bulunduğu yerdeki parklar büyüleyen sıhrî eserler yapmıştır. ve çevresindeki tarihî doku yok edil- Hatta bu düşünce ve anlayış, onu miş, insanın geçmişle bağı kopa- çevresini daha güzel ve düzenli hale rılmış ve oraya ait hatıraları yok getirmeye sevk etmiştir. Düşünen edilmiştir. Bu bir cinayettir ve bu varlık, konuşan varlık, akıllı varlık cinayet ülkemizin pek çok yerin- gibi vasıflarla nitelendirilen insan, de işlenmiştir. Son zamanlarda, diğer bütün canlılardan bu özelliAnkara’da sokak adları atılarak ği ile ayrılır. Değerler oluşturmasokaklar numaralandırılıyor. Bu sı onu “ahseni takvim” yapmıştır. başka şehirlerde de var mı, bil- İnsandan başka hiçbir canlı varmiyorum. Oysa böyle bir şey her lık, yaşadığı mekânı ve çevresini şeyden önce insan hafızasına ters- düzenleme, güzelleştirme ve bayıntir. Çünkü insan, aklında isimle- dır yapma çabası içinde olmamıştır. ri rakamlardan daha kolay tutar. “Aslan yatağından belli olur” sözü Öte yandan bu isimlerin bir geç- ismiyle müsemma olan hayvan mişi ve insanların hafızalarında için değil, İNSAN için söylenmiştir.

YAHŞi MiMARLIK MÜŞAViRLiK iNŞAAT EMLAK SANAYi VE TiCARET LTD. ŞTi.

www.tanisgazetesi.com.tr

Yayın Türü: Yerel Süreli Yayın 31 MAYIS 2017 ÇARŞAMBA Yıl: 4 Sayı: 76

İmtiyaz Sahibi Sonnur Hakbilen Genel Yayın Yönetmeni Prof. Dr. Eyüp Sanay Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Sonnur Hakbilen Haber Merkezi Muhabir: Havva Dölen Muhabir: Gülnur Taş Beypazarı Muhabiri: Göksu Ağıllı Muhabir: Alperen Emektar Reklam Müdürü Seda Kaynak Görsel Yönetmen Kaan Şahin İdari Merkez Yeniçağ Mahallesi Ragıp Tüzün Cad. No:130/1 Yenimahalle - Ankara Tel: 0312 327 27 00

0312 278 01 40

SATILIK VE KiRALIK DÜKKANLAR

tanisgazetesi@gmail.com BASKI İhlas Gazetecilik A.Ş. Saracaklar Mah. 57 Cad. No:21/A Akyurt - Ankara Tel: 0312. 351 83 10


www.tanisgazetesi.com.tr

Ramazan ayına mahsus ibaOruç, mü’minler için bir detlerden biri olan oruç, bizi takva eğitimidir, zira oruç insatakvaya ulaştıran en önemli na nefsanî arzularını dizginledinî görevlerimizdendir. Oruç, meyi ve günahlara karşı dirençMedine’de hicretten bir buçuk li olmayı öğretir. Ancak orucun yıl sonra Şaban ayının onuncu insanı takvaya ulaştırabilmesi ve günü farz kılınmış olup, Hz. günahlardan arınPeygamber (s.a.s.)’in bilmaya vesile olabildirdiği İslam’ın beş esasınmesi için hadis-i dan biridir. (Buharî, İman, şeriflerde ifade edil34; Müslim, İman, 8) diği şekilde inanaOruç, Arapça’da savm rak ve mükâfatını kelimesi ile ifade edilmekAllah’tan bekleyetedir. Savm, “bir şeyden rek, yani samimi bir uzak durmak, bir şeye karşı niyetle tutulması kendini tutmak, engelleşarttır. Ayrıca oruçmek” anlamına gelmektan beklenen asıl Mehmet tedir. Orucun dinimizdeki neticeyi elde edeanlamı ise; ibadet niyetiy- Sönmezoğlu bilmek için yemele imsak vaktinden iftar den içmeden, cinvaktine kadar yeme, içme ve sel isteklerden uzak kalmanın cinsel ilişkiden uzak durmaktır. yanında yalandan, dedikoduOrucun farziyetini bildiren dan, kötü söz söylemekten, başayet-i kerimede şöyle buyrul- kalarına sataşmaktan ve zarar maktadır: “Ey iman edenler! vermekten de sakınmak gerekir. Oruç sizden önce gelip geçmiş Peygamber Efendimiz (s.a.s.), ümmetlere farz kılındığı gibi size “Oruç bir kalkandır; sakın, oruçde farz kılındı. Umulur ki takva- luyken, cahillik edip de kötü ya ulaşırsınız.” (Bakara, 2/183) söz söylemeyin. Birisi size sataAyetin son kısmında geçen, şacak veya dalaşacak olursa, “Umulur ki takvaya ulaşırsınız” ‘ben oruçluyum, ben oruçluşeklindeki ifade orucun gayesi- yum’ deyin” (Buharî, Savm, 9; ni bildirmektedir. “Ey insanlar, Müslim, Sıyâm, 30) sözleriyle sizi ve sizden öncekileri yaratan orucun, sadece yeme, içme vb. Rabbinize ibadet edin ki takva şeylerden uzak kalmak olmadısahibi olasınız” (Bakara, 2/21) ğını, ayrıca kötü söz ve davraayet-i kerimesinde belirtildiği nışlardan da sakınmak gerektiüzere insanlara, Allah’a ibadet ve ğini açık bir dille ifade etmiştir. taatte bulunarak takvalı olmaları Orucun bu özelliğinin yanınemredilmiştir. Bu manada dinin da onu diğer ibadetlerden farkemir ve yasaklarının en başta lı kılan başka yönleri de bulungelen gayesinin insanı takvaya maktadır. Bunlardan biri orucun ulaştırmak olduğunu söyleyebi- sadece Allah için yapılan bir liriz. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de, ibadet olması, yani riya ve gös“Allah katında, en değerli ola- teriş karışması pek mümkün nınız, en çok takva sahibi ola- olmayan bir ibadet olmasıdır. nınızdır” (Hucurât, 49/13) buy- Çünkü orucun başka ibadetler rulmak suretiyle takva, Allah’a gibi anlaşılmasını sağlayan bir yakınlığın ölçüsü olarak göste- şekli ve görüntüsü yoktur. Oruç rilmektedir. tutan kimse söylemediği süreTakva; Allah’ın çizdiği sınır- ce dışarıdan bakanların onun ları aşma korkusuyla bu sınırla- oruç tuttuğunu bilmesi ve anlara yaklaşmamak, Allah’tan kor- ması mümkün değildir. karak nefsin kötü arzularından Orucun bir diğer özelliği de ve günahlardan sakınmaktır. mükâfatının önceden bilinmeyip Daha kısa bir ifadeyle takva, yalnızca Allah tarafından takAllah’a ve O’nun buyrukları- dir edilecek olmasıdır. Bir iyilina karşı kalpte bulunan derin ğe on katından yedi yüz misline hassasiyettir. kadar sevap verildiği bilinmesine Yüce Allah’ın emir ve yasak- karşın orucun sevabı bu miktaları insanların dünya ve ahiret rın tamamen dışında ve üstünmutluluğunu sağlamaya yönelik- dedir. Nitekim bir kutsî hadiste tir. Dinimizin güzel görüp yapıl- şöyle buyrulmuştur: “Allah (c.c.) masını istediği şeyler de fert ve buyurdu ki: Âdemoğlunun her toplum için çok büyük fayda- ameli kendisi içindir, yalnız oruç lar, çirkin sayıp da yasakladı- hariç. Çünkü o, benim içindir. ğı şeyler de ise büyük zararlar Onun mükâfatını da ben verebulunmaktadır. ceğim.” (Buhari, Savm, 2, 9) Sonsuz merhamet sahibi Oruç hakkında, “O, benim içinolan Cenâb-ı Hak, kullarının dir” buyrulmuş olması oruca zorluğunu dilemez. (Bakara, özel bir önem verildiğinin gös2/185) Oruç gibi insan nefsi- tergesidir. ne zor gelen bir ibadetle kulHülasa; oruç, Allah’ın emrilarını mükellef tutması onların ne boyun eğerek O’na kulluk iyiliğini istediği içindir. Çünkü zevkini tattıran, Allah katında oruç, insanın nefsinin hâkimi- büyük değeri olan bir ibadet ve yetini kırarak takvaya ulaşma- nefsin tuzaklarına karşı en etkisını sağlayan en etkili ibadettir. li bir mücadele yoludur.

iHBAR HATTIMIZ 0532 710 12 91

MS HASTASI FATMA HAYATINI KITAPLAŞTIRDI

6 yıl önce beyin tümörü teşhisi konulan 27 yaşındaki Fatma Demirci, aynı zamanda bir Multipl Skleroz (MS) hastası. Yaşam mücadelesinden vazgeçmeyen Demirci, yaşadıklarını kitaplaştırdı.

M

addi ve manevi pek çok sıkıntılarla mücadele olur hem de maddi gelirim olur diye işe girmek istedim. Açıederek hayata tutunan Fatma Demirci, Tanış köğretime devam ederken çevremdekilerin yardımı yaşadığı zorlukları ve verdiği mücadesayesinde bir yerde çalışmaya başladım. Ders çalıleyi Tanış ANKARA’ya anlattı. İmkânşırken gözlerimde rahatsızlıklar oluyordu. Sakarsızlıklarla birlikte hastalıkla mücadeleden vazgeçya’daki doktorlar da bununla ilgili bir teşhis koyameyen 21 yaşında iken beyin tümörü teşhisi konulan madı. Ankara’ya tedavi olmaya geldiğimde bunun Demirci, tedavi için Sakarya’dan Ankara’ya geldi. bir MS atağı olduğu ortaya çıktı. Bu atakları hasarAnkara’ya geldikten sonra yapılan tetkikler sonusız atlatmak mümkün değil ve benim de gözümde cunda MS hastası olduğunu da öğrendi. Ömür boyu hasarları kaldı. Bu şekilde hem tedavi oldum hem sürecek tedavilere başlandı. Geçirdiği tedavi süreciderslerimi geçerek diplomamı aldım” diye konuştu. ni Demirci şöyle aktardı: “6 ay önce bir atak yaşadım “HASTA HALDE ÇALIŞMAYA BAŞLADIM” ve koruyucu tedavilerim artırıldı. Bununla birlikte tedavi En büyük destekçisinin annesi olduğuna değinen Demirmasrafları da artmaya başladı. Beyin tümörü ve MS hasci, “Ailemin hiçbir sosyal güvencesi yoktu. Annem hastatalıklarına rağmen yükseköğrenimini tamamladım. Liselığımın her aşamasında en büyük destekçim oldu. Hiçbir yi birincilikle bitirdim. Üniversiteye maddi imkansızlıklar sosyal güvencimiz yoktu ve yeşil kartım sayesinde tedanedeniyle gidememiştim. Okumayı çok istiyordum. Daha vi olabiliyordum. Ankara’da Hacettepe Üniversitesi Hassonra açıköğretimde ön lisans okumaya başladım.” tanesi’nde tedavi olmam için sigortalı olmam gerekiyordu. OKUMAKTAN HİÇ VAZGEÇMEDİ Yeşil kartlı olarak kabul etmiyorlardı. Bir yandan hastalıkla uğraşırken bir yandan da eğitiİlaçların maliyeti de çok yüksek oluyordu. MS hastalımini tamamlamak için mücadele verdiğini belirten Demir- ğı teşhisi konmadan iki ay önce çevremdekilerin destekleri ci, “Eğitimim başlamadan önce beyin tümörü teşhisi kon- ile Sakarya’da bir işe girdim. Sigortam olunca en azından muştu. Hiçbir zaman ümitsizliğe kapılmadım. Okuluma ilaçları alma ve üniversite hastanelerinde tedavi olabilme devam ettim. Sigortam olursa hem tedavi görmem kolay imkanı buldum” ifadelerini kullandı.

“En büyük hayalim memur olmak” KITAP okumayı çok sevdiğini belirten Demirci, “Yazdığım kitap ile tedavi masraflarına destek bulmaya çalışıyorum. Yaşadığım tüm zorluklara göğüs gerdim, asla pes etmedim. Hem işe girip çalıştım, hem de açıktan önlisans ve lisans eğitimlerimi tamamladım. Çocukluğumdan beri kitap okumayı çok severim. Hayat hikayelerini okumayı çok seviyorum. Benim yaşadıklarım ‘Aşılayıcı Ümit Rüzgarı’

TABELA TOTEM

adını verdiğim kitabı yazmama neden oldu. Kitabımı okuyanlardan çok güzel geri dönüşler alıyorum” dedi. Hastalara tavsiyelerde bulunan Demirci, tedaviyi kesinlikle reddetmemeli ve çaresini aramaları gerektiğini, hastalıklarda maddi, manevi desteğin çok önemli olduğuna dikkat çekti. Demirci, “En büyük hayalim memur olmak. E-KPPS’e girdim fakat atama olmadığı için bu sene ter-

cih yapamadım. Şu anda %40 engelli statüsündeyim. Taşeron bir firmada çalışıyorum ve aldığım maaş ilaç masraflarıma bile yetmiyor. Bu konuda bana yardımcı olmalarını istiyorum. Devletimiz bu tür hastalara gereken desteği vermeli ve onların işlerini kolaylaştırmalı. Ben de aldığım destekle yaşam mücadeleme devam edip diğer hastalara örnek olmak istiyorum” diye sözlerini noktaladı.

Gazi Üniversitesi 90’ıncı yaşını kutladı Gazi Üniversitesi 90, Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi 50’inci yaşlarını törenle kutladı. 1926 yılında, Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde kurulan “Orta Muallim Mektebi ve Terbiye Enstitüsü” Gazi Üniversitesi’nin temelini oluşturan eğitim-öğretim kurumu olarak anılıyor.

GAZİ Üniversitesi’nin ve Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin kuruluş yıl dönümleri dolayısıyla geçtiğimiz günlerde fakültede bir kutlama etkinliği gerçekleştirildi. İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ersin Özarslan’ın yürüttüğü “Geçmişten Günümüze Gazi İletişim” adlı sohbet yapıldı. Sohbete, geçmişte İletişim Fakültesi’nde çeşitli görevlerde bulunan Gazi Basın Yayın Yüksek Okulu Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Eyüp Sanay, Gazi Basın Yayın Yüksek Okulu Müdür Yardımcısı ve İletişim Fakültesi Eski Dekanı Prof. Dr. Alemdar Yalçın ve Gazi Basın Yayın Yüksek Okulu Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hayrani Altuntaş katıldı.

www.mimreklam.com.tr DİJİTAL BASKI

3

HABER

Oruç ve takva

WhatsApp

31 MAYIS 2017 ÇARŞAMBA

DİJİTAL MATBAA

SANATSAL ÇERÇEVE

Zübeyde Hanım Mahallesi (Büyük Sanayi 1. Cadde) Sebze Bahçeleri Caddesi No: 103/8 İskitler - Ankara Tel: + 90 312 384 00 85 bilgi@mimreklam.com.tr

“GÜZİDE KURUMLARDAN BİRİ” Açılış konuşmasını Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ersin Özarslan yaptı. Özarslan, İletişim Fakültesi’nin 1970’den günümüze mezunlar verdiğini, iletişim dalında ülkemize çok ciddi hizmet veren güzide eğitim ve öğretim kurumlarından biri olduğuna işaret etti. Özarslan, “Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi üç bölümden oluşuyor: Gazetecilik, Halkla İlişkiler ve Tanıtım, Radyo Televizyon ve Sinema bölümlerinde eğitim – öğretim veriliyor. Fakülte içerisinde çeşitli derslerde mesleki becerileri öğretiliyor. Fakültede toplam 1157 öğrenci bulunuyor” diye ifade etti.

“İlim sahibi olmaktan çekinmeyin” GAZI Basın Yayın Yüksek Okulu Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Eyüp Sanay, 18 yıl Gazi Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu’nda görev yaptığını söyleyerek, “Okumanız gerekiyor her şeyi okuyun. Önünüze hangi kitap geliyorsa okuyun. Korkmayın. Okumaktan ilim sahibi ve bilgi sahibi olmaktan çekinmeyin. Bilgi insanı kötü yola götürmez, bilmemek götürür” dedi.


İlçelerden Haberler

31 MAYIS 2017 ÇARŞAMBA

www.tanisgazetesi.com.tr

ANKARA

4 Konuk Başkan

Tuncer Kaplan Beypazarı Belediye Başkanı

İ

Bereket ayı Ramazan

radeleri merhametle eğiten ve özgürleştiren oruç ibadetinin yerine getirildiği evrensel mesajını anlamak ve içselleştirmek üzere Kur’an-ı Kerim’in daha çok okunduğu, insani ve ahlaki erdemlerin daha güçlü bir şekilde hayata yansıdığı, sosyal yardımlaşmanın ve paylaşmanın arttığı, birlik ve beraberlik ruhunun canlandığı müstesna bir zaman dilimi olan ramazan ayına erişmenin hazzını yaşıyoruz. Maddi ve manevi sayısız güzelliklerin yaşandığı ramazan ayı; eskimez öğüt ve çağrısıyla her dönem insanlığı aydınlatan, rehberliğiyle insanlığı mutluluğa ve huzura götüren, taşıdığı değer ve anlamlar, getirdiği ahlak ve erdem ilkeleriyle daima taze ve yeni kalan Kur’an’ın indirildiği bir aydır. Asırlardır din ile bağını koparmadan sürdüren ve onu hayatına rehber edinen milletimiz, Ramazan Ayı’nın esenliğini, insanlığı mutluluğa erdiren manevi atmosferini nefislerinde, ailelerinde ve toplumlarında yaşamış ve yaşatmış, sevinçleri ve üzüntülerini birlikte paylaşmış, sofralarını ve gönüllerini muhtaçlara açmış, ramazan ayını sadece dinî değil, sosyal ve kültürel hayatları için de canlı bir dönem haline getirmişlerdir. Ayrıca ramazan ayı, zekâtların ve sadakaların verildiği bir aydır. İnsanlar genelde bu ayda daha fazla hayır ve hasenat işlemeye, fakir ve fukarayı düşünmeye çalışırlar. Zaten insan açısından duygu boyutu önemli bir zihin halidir. Gün boyu oruç tutan insan, komşularını, akrabalarını, fakirleri ve yoksulları en çok böyle zamanlarda hatırlar. O nedenle ramazan ayı bir anlamda hayır ayı olarak da düşünülebilir. Bir başka ifadeyle ramazan ayı, en çok hayır ve yardımların yapıldığı aydır. Bu yönüyle de toplumu ayakta tutan en temel dinamiklerden birlik, uzlaşma, bütünleşme, yardımlaşma ve barışın sağlanmasında vazgeçilemez bir rol oynar. Fert ve toplum olarak merhamete, sevgi ve saygıya ve birbirimizi anlamaya muhtaç olduğumuz günümüzde, ramazan ayının insanların yalnız kendi dünyalarında, kendi hanelerinde, kendi sofralarında yaşadıkları bir neşe olarak kalmaması, güzelliklerin yoksullarla, yetimlerle, kimsesizlerle ve yüreği yaralı insanlarla paylaşıldığı bir ay olması dileğiyle ramazan ayınızı tebrik ediyor, ülkemiz ve bütün insanlık için hayırlar getirmesini Cenab-ı Hakk’tan niyaz ediyorum.

ÖĞRENCİLER İÇİN MESLEK FUARI AÇILDI

Etimesgut ilçesindeki öğrencilere mesleki ve teknik eğitimi alanları hakkında farkındalık oluşturmak amacı ile Mesleki ve Teknik Eğitimi Tanıtma ve Yöneltme Fuarı, öğrenci ve velilerin yoğun ilgisi ile gerçekleştirildi.

F

uara; Etimesgut Kaymakamı Fuat Gürel, İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı İhsan Yalçınkaya, İlçe Milli Eğitim Müdürü Ayfer Yıldırım, Şube Müdürü Engin Erel, Mesleki ve Teknik Eğitimi Tanıtım Yöneltme İl Koordinatör ve temsilcileri, sektör temsilcileri, okul müdürleri, öğretmen ve çok sayıda öğrenci katıldı. Güvercinlik Şehit Hasan Gülhan Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Okul Müdürü Lütfü Küçükinanç açış konuşmasında fuara ev sahipliği yapmaktan onur duyduklarını ifade etti.

MESLEK LİSESİ MEMLEKET MESELESİ İlçe Milli Eğitim Müdürü Ayfer Yıldırım yaptığı konuşmada, “Meslek lisesi memleket meselesi” sloganıyla yola çıkarak düzenledikleri bu fuarın 8. sınıfı bitirecek öğrencilerin meslek liseleri-

ni bir arada görmelerine fırsat tanımak, öğrencilere meslek alanlarını tanıtarak onların kendi ilgi ve kabiliyetlerine uygun meslek seçimlerinde yol gösterici olmak, ilçedeki meslek eğitimini istenilen seviyeye getirebilmek olduğunu belirtti. Meslek liselerinin ve meslek seçiminin önemine değinen Yıldırım, öğrencilere seslenerek meslek liseli olmanın ayrıcalık olduğunu vurguladı. Yıldırım, “Sizler geleceğin teminatı olarak hem ülkemiz hem de kendi adınıza en uygun mesleği seçeceğinize hiçbir şüphemiz yok. Bizler sadece yol göstericiler olarak her zaman arkanızda olacağız. Geleneksel hale getirdiğimiz bu faaliyeti eğitim kapsamındaki okullarımızın fırsat, imkân ve avantajları hakkında bilgi sahibi olarak, verimli şekilde geçirmenizi diliyorum.” dedi.

Yapılan icat ve tasarımlar görenleri şaşırttı PROGRAMDA Etimesgut Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencilerinin hazırladıkları “Anadolu Ateşi” halk oyunları gösterisi davetlilerden büyük alkış aldı. Güvercinlik Şehit Hasan Gülhan Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde üretilen yerli yapım otomobillerin gösterilerinin ardından Etimesgut Kaymakamı Fuat Gürel ile İlçe Milli Eğitim Müdürü Ayfer Yıldırım, “Güvercin” adlı otomo-

bili test ettiler. Otomobil gösterilerinin ardından program, Etimesgut ilçesi bünyesinde bulunan mesleki ve teknik anadolu liselerinin alan tanıtım stantlarının yer aldığı serginin açılışı ile devam etti. Stantlarda yer alan tanıtımları sektör-öğretmen-öğrenci iş birliği içerisinde gerçekleştirildi. Protokol üyelerinin alan tanıtım stantlarını gezmelerinin ardından program sona erdi.

İşletmeciler için bilgilendirme paneli ANKARA İl Koordinatörlüğü’nce ‘Bilgilendirme Paneli’ düzenlendi. Panelin konukları arasında Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Bülent Korkmaz, Beypazarı, Pursaklar, Haymana, Keçiören, Gölbaşı, Kazan, Kızılcahamam Tarım İlçe Müdürleri, Beypazarı Ziraat Odası Başkanı, Beypazarı Bostancılar Kooperatifi Başkanı, Ankara İl Koordinatörlüğü’ne başvuru yapmış uzmanların projeleri değerlendirilmiş ve sözleşme imzalamaya hak kazanmış 26 proje sahibi ve çeşitli sivil toplum kuruluşları ayrıca yatırım yapmayı planlayan potansiyel yatırımcılar panelde yer aldı. Panelin açılış Konuşması Ankara İl Koordinatörü ve Destek Hizmetleri Genel

Koordinatör Vekili Ülkü Altundiş Yıldız tarafından yapıldı. Yıldız, “IPARD-I programında destek almış ve hali hazırda AB standartlarında kurulmuş işletmeleri görmenin mutluluğunu yaşadığını bunun bir ekip işi olduğunu emeği geçen bütün çalışma arkadaşlarıma teşekkür ederim” diye konuştu. Yıldız, Finansal anlaşmanın imzalanması ile IPARD II I. Çağrı sözleşmelerinin imzalanacağını belirtti.

Temsili sözleşme sahiplerine verildi

GIDA Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Bülent Korkmaz ise konuşmasında Tarım Bakanlığı’nın vermiş olduğu desteklerden bahsetti. Ankara İl Koordinatörlüğü’nün Genel Tanıtım Sunumu Ankara İl Koordinatörlüğü, Proje Başvuru Yönetimi Birim Amiri Ahmet Bircan Şahin tarafından yapıldı. Programda sözleşme imzalamaya hak kazanmış başvuru sahipleri sahneye davet edilerek, temsili sözleşmeleri takdim edildi.

KOÇAK PEYZAJ

Zengin ve yeşil bahçe www.kocakpezay.com.tr

ANKARA SERA VE SHOWROOM İVEDİK CAD. NO:427 YENİMAHALLE - ANKARA TEL: 0 312 334 55 82 FAKS: 0312 334 85 80

Adresi: ASO 1.Organize Sanayi Bölgesi Oğuz Caddesi No: 44 Sincan/Ankara Tel: +90 312 267 11 00 Faks: +90 312 267 33 44 GSM: +90 541 428 10 23 www.parkkentmobilyalari.com

Mamak’ta Ramazan hazırlığı MAMAK Belediyesi ekipleri ilçede bulunan cami ve mescitlerin temizliğini tamamlayarak ramazan ayına hazır hale getirdi. Mamaklıların huzur içinde bir ramazan ayı geçirmeleri için her ayrıntıyı düşündüklerini kaydeden Mamak Belediye Başkanı Mesut Akgül; “Mamak’ta bulunan cami ve mescitler sürekli olarak ekiplerimiz tarafından temizleniyor. Özellikle ramazan huzur içerisinde yaşanması gereken bir ay. Bizde bu konuda üzerimize düşen bütün görevleri büyük bir özveriyle tamamlıyoruz” dedi.

Temizlik hassasiyeti ÇALIŞMALARLA ilgili açıklama yapan Mesut Akgül, ibadethanelerin temiz olması konusunda hassas davrandıklarını belirterek, halkın namaz kıldığı kutsal yerlerin temiz ve sağlıklı kalması için ekiplerimiz yoğun bir şekilde çalışacak. Ramazan ayı boyunca devam edecek temizlik çalışmaları çerçevesinde camilerdeki halılar otomatik halı yıkama makinesi ve deterjanlı suyla yıkanırken, pencereler, kapılar, camlar ve duvarlarda büyük bir titizlikle silinecek” diye konuştu.


Ankara’nın Muhtarları 31 MAYIS 2017 ÇARŞAMBA

www.tanisgazetesi.com.tr

ANKARA

5

Ankara’nın en eski yerleşim yerlerinden: Gökçehüyük Ankara’nın Gölbaşı İlçesi’ne bağlı eski yerleşmelerden olan Gökçehüyük Mahallesi’nde Eski Tunç Çağı’ndan kalma “Çerkez Höyük” bulunurken az miktarda M.Ö. 2000’e ait tarihi yapılar bulunuyor.

“MAHALLEMİZDE KÜLTÜR MOZAİĞİ VAR” 1961 yılına kadar Çerkezhüyük adı ile bilindiğini söyleyen Mermerci, “27 Mayıs 1960 ihtilalinden sonra kurulan ihtilal hükümeti olan Milli Birlik Komitesi Hükümeti tarafından yani devlet eliyle ismi değiştirilerek bugün ki adını almış. 1896 yılında Kafkasya’dan göç eden Çerkez’ler tarafından kurulmuş. 1936 yılında Bulgaristan’dan göç eden muhacirler ve Roman-

ya’dan önce Ankara Polatlı’ya daha sonra da Polatlı’dan buraya göç eden tatarlar mahallede bir kültür mozaiği, ortak yaşam oluşturmakta” ifadelerini kullandı. Mermerci, mahalle nüfusu yaklaşık bin kişiden oluştuğunu Ankara 36 km, Gölbaşı’na 16 km uzaklıkta bulunduğunu, mahallede yaşayanların geçimini emekli ve tarımla uğraşanlardan oluştuğunu dile getirdi.

“PARK VE SPOR KOMPLEKSİ İSTİYORUZ” Mahallede elektrik sorunu olduğundan söz eden Mermerci, “Sürekli elektrik kesintileri yaşıyoruz. Bunun sebebi ise elektrik hattının eski olması. Ana hattın yenilenmesi gerekiyor” dedi ve şunları ekledi: “Dernek olarak kullandığımız bir binayı aynı zamanda muhtarlık binası olarak kullanıyoruz. Mahallemizde ortaokul mevcut, çevre mahallelerden buraya taşımalı sistemle öğrenciler geliyor. Mahallemizde sağlık ocağımız da doktorumuz da var. Tek isteğimiz mahallemize park alanı ve spor kompleksi yapılması.”

Tanış HABER

E

ski yerleşmelerden olan Gökçehüyük Mahallesi muhtarı Nihat Mermeci, Tanış ANKARA’ya mahallenin tarihi hakkında bilgi vererek, mahalle sınırında bulunan bir hüyük olduğunu ve tarihinin Eski Tunç Çağı’na dayandığını söyledi. Mermerci, “Hüyük Kuzey-güney istikametinde 102 m doğu-batıda 100 m yüksekliği 10 m’dir. Eteğinde taş temel izleri görülmektedir. Derlenen çanak-çömlek parçalarının çoğu Eski Tunç Çağı’na ait olduğu biliniyor. Ayrıca köyün 3 km kadar güneydoğusunda bir hüyük daha bulunuyor” diye ekledi.

Tarım nedeniyle tarihi kalıntılar yok oldu Çubuk’a 18 km, Ankara’ya ise 60 km uzaklıkta olan Eskiçöte Köyü’nde okul bulunmadığı için 30 öğrenci eğitim almak için her gün 18 km mesafesinde bulunan Akkuzulu Mahallesi’ne gitmek zorunda kalıyor.

Bütün ihtiyaçlarımızı kendi çabalarımızla karşılıyoruz Kızılcahamam’a 27 km olan Gebeler Mahallesi ihtiyaçlarını kendi çabalarıyla karşılamaya çalışıyor. Kış aylarında mahallede 12 hane bulunurken yaz aylarında bu sayı artıyor. MAHALLEDE yaşayanların köken olarak farklılık gösterdiğini kaydeden Gebeler Mahalle muhtarı Şeref Ayyıldız, Tanış ANKARA’ya, şunları aktardı: “Hicri 1248 miladi 1828 yıllarında yıllarından itibaren resmi nüfus kütüğü yazılmaya başlanmış olup yaklaşık 16 sülale bulunduğu kaydedilmiş. Bunlardan Kalaycıoğulları Trabzon Sürmene taraflarından, Tahtacıgillerin Beypazarı taraflarından, Pepeoğullarının Adapazarı tarafından ve Ali kethüdaoğullarının Üycekten göçtükleri söyleniyor.” Mahalle de nüfus olarak 80 seçmen bulunurken birkaç çocuk olduğunu belirten Ayyıldız, “Okulumuz ve sağlık ocağımız bulunmuyor. Nüfus az olduğu için ne doktor veriyorlar ne de öğretmen çocuklar taşımalı eğitimle okuyorlar. Kızılcahamam’a 27 km olup acil hastamız olduğunda ambulans çağırıyoruz” diye söyledi.

“Tarihi 1828 yıllarına dayanıyor” AYYILDIZ, “Gebeler Mahallesi adını yaşlılarımızın söylediği kadarıyla isim kökeni olarak Kabeler’den söylene söylene bu hale gelmiştir. Mahalle derneğimizin yaptığı araştırmalar Osmanlının arşivlerine fazla inilmediğinden 1828 yıllarına kadar dayanmakta. Bu tarihten öncesi hakkında pek bilgi bulunma-

dığını söyleyerek bütün ihtiyaçları kendi çabalarıyla karşıladıklarını belirtti. Ayyıldız, sözlerini sonlandırmadan önce eskiden tarımla uğraşan kişi sayısının çok olduğunu fakat şu anda tarımın öldüğünü bunun sebebinin ise ekilen ürünlerin maliyeti karışılmadığını sözlerine ekledi. Haber: Havva Dölen

ESKİÇÖTE Köyü, 1463 yılı öncesi iskân gören ve eski yerleşim yerlerinden olan köylerden biri. Eskiçöte Köyü Çubuk ilçesine bağlıyken, Yeniçöte Köyü’nün Kalecik ilçesine bağlanarak ayrılmış.Ankara’nın Çubuk ilçesine bağlı Eskiçöte Köyü’nün muhtarı Bilal Kök, Tanış ANKARA’ya mahallesinden bahsetti. Köylerinde sağlık ocağı ve sağlık hizmetlerinin olduğunu söyleyen Kök, eğitim sıkıntısını şu sözler ile ifade etti: “Köy nüfusu yaz aylarına yaklaşılması nedeniyle 250’nin üzerine çıkıyor, bu sayı kış aylarında ise 180-200 arasına geriliyor. Köyde okul yok, 30 öğrenci taşımalı sistem ile eğitim görüyor ve her gün 18 km yol kat ederek Akkuzulu Mahallesi’nde bulunan okula gidiyor. Öğrencimiz az olduğu için de okulumuz açılamıyor.” Köy sakinlerinin Türkmenlerden oluştuğunu anlatan Kök, köye bulunan dernek binasının muhtarlık ofisi olarak kullanıldığını mahalle sakinlerinin geçimini hayvancılık ve çiftçilik yaparak sağladığını anlattı.

Eski çağlardan yaşam izleri KÖK; “İçme suyumuzu şebekeden sağlıyoruz ama sulama suyumuzda sorun var, onu da çözmek için gelip baktılar. Çözülmesini bekliyoruz” diyerek köydeki sorunlardan anlattı. Eskiçöte Köyü’nün 1 buçuk km doğusunda Kale Tepe bulunduğunu buranın Roma ve Bizans döneminden kalmış olduğunun rivayet edildiğini belirten Kök, “Kale Tepe isimli tepe üzerinde kale ve yerleşim izleri buldular ama tarım faaliyetleri nedeniyle yapı taşı kalmamış. Tepe üzerinde seramik bir alan bulundu ve buralarda eskiden insanların yaşamış olabileceği söylendi. Seramiklerin büyüklüğüne göre yerleşimin dağıldığı düşünülüyormuş. Köyümüzün eski yerleşim yeri olduğu bu bulunanlar ile kanıtlandı” diyerek sözlerini sonlandırdı. Haber: Gülnur Taş


6

31 MAYIS 2017 ÇARŞAMBA

HABER HAVVA DÖLEN

WhatsApp

iHBAR HATTIMIZ 0532 710 12 91

www.tanisgazetesi.com.tr

GÜLNUR TAŞ

ANKARA ‘ANADOLU ÇOBAN FUARI’NA EV SAHIPLIĞI YAPTI Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin ana sponsorluğunda düzenlenen “Anadolu Yetiştiriciler, Canlı Hayvan ve Çoban Fuarı” Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi.

S

ponsorluğunu Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı ‘Anadolu Yetiştiriciler, Canlı Hayvan ve Çoban Fuarı’nın açılışı, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in katılımıyla Atatürk Kültür Merkezi’nde yapıldı. Hem büyükbaş hem de küçükbaş birçok milli hayvan ırkı fuarda yer aldı. Ankara Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Bülent Korkmaz, ‘Anadolu Çoban Fuarı’ ile ilgili Tanış ANKARA’ya açıklamalarda bulundu.

“TARIMIN DA BAŞKENTİ” Canlı Hayvan ve Çoban Fuarı’nı değerlendiren Ankara Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Bülent Korkmaz, “Türkiye’nin ilk Çoban Fuarı gerçekleştirildi. Kırsal alanda yaşayan üreticilerimizin ürünlerini sergiledikleri çiftçilerimizin ve kırsal alanda çobanlık mesleğini icra eden kişilerin burada kent insanları ile bütünleşti. Mesleğini anlatabildiği sektörde son gelişmeleri burada gördüğü âdete şenlik havasında geçen bir fuar oldu” dedi. Korkmaz, büyükşehir belediyesinin çok büyük bir katkısı olduğunu, küçükbaş yetiştiriciliği merkez birliğini ve Ankara Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü olarak burada bir stant açtıklarını ve çocukların gözüyle gıda güvenliğinde bir etkinlik alanı

Birçok milli hayvan ırkının yer aldığı fuarda, Türkiye’nin dört bir tarafından gelen çobanların beraberinde getirdikleri hayvanlar ziyaretçilerden yoğun ilgi gördü.

oluşturduklarını anlattı.

ÇİFTÇİLERE 203 MİLYON TL HİBE 2000’e yakın çilek fidesi de bu etkinliğe katılan çocuklara dağıtıldı. Ankara’nın esasında tam olarak bir tarım kenti ve aynı zamanda da tarımında başkenti olduğunun altını çizen Korkmaz şunları aktardı: “Haritada görüldüğü gibi 22 ürün üretiminde Türkiye’de ilk 3 sırada yer alıyor. Burada amaç kırsalda yaşayan üretim yapan çiftçilerimizin yalnız olmadığını üretimlerinin her aşmalarında Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve müdürlüğümüzün ve büyükşehir belediyesinin her zaman yanlarında olduklarını ifade etmek istiyorum. Bu etkinlik hem üreticiyi hem de tüketiciyi bir araya getiren anlamlı bir organizasyon oldu.” Genç çiftçilere destekler verildiğini hatırlatan Korkmaz, “Son dönemlerde tarımsal nüfus gençleşiyor. Genç çiftçilerin desteklenmesi gibi bir takım projelerde teşvikler yapılıyor. Ankara’nın da dâhil olduğu bir proje kapsamında buradaki genç çiftçilerimiz destekleniyor” diyerek devam etti: “2016 yılında Ankara’da ki çiftçilere 203 milyon TL hibe desteği verildi. Bunun ile birlikte alanda istihdamın artması için birlikler, dernekler kuruluyor. Bir takım kooperatifler bir araya gelerek onlarda ciddi desteklemeler yapılyor.”

Çubuk turşusu ve Agat taşı tanıtıldı Çoban Furarı’nda Çubuk’u temsil eden ürünlerle ilgili stant açıldı. Çubuk Belediye Başkanı Tuncay Acehan, marka olan Çubuk turşusunu ve Agat taşının özelliklerini Tanış ANKARA’ya anlattı. ACEHAN, Ankara Büyükşehir Belediyesi Kırsal Kalkınma Daire Başkanlığı’nın açmış olduğu fuara biz de Çubuk Belediyesi olarak katıldık. Çubuk’u temsil eden turşu çeşitlerini Ankaralılara ve şehir dışından gelen misafirlerimize tanıtmak için buradayız. Aynı zamanda volkanik taşımız olan Agat taşını tanıtmak üzere stant açmış bulunuyoruz” diye açıkladı.

Tüm Türkiye’nin tuz ihtiyacını karşılıyoruz ANKARA’NIN öncü ilçelerinden olan Şereflikoçhisar, tuz üretiminde Türkiye’nin ilk sıralarında yer alıyor. Şereflikoçhisar Belediye Başkan Yardımcısı Raşit Özdemir, ilçesinde olan faaliyetler hakkında bilgi verdi. Tarım ve hayvancılık alanında önde gelen Ankara ilçelerinden bir tanesi olan Şereflikoçhisar’ın Belediye Başkan Yardımcısı Raşit Özdemir; “Hububat alanında Konya Ovası’na bağlı geniş bir arazimiz var. Şeker pancarı, arpa, buğday ve hububat tarzı ürünlerimizin kaliteli bir şekilde dağıtımı gerçekleştiriliyor. İlçemizin yerli kavunu da çok ünlü bir kavundur. Hacıbekir kavunu diye bilinen bu kavunu tescillendirmek için bir projemiz var. Kavunumuzu tescillenmiş bir şekilde pazara sunmak istiyoruz” dedi.

DÜNYAYA TUZ ÜRETİMİ Şereflikoçhisar’daki fabrikaların Türkiye’nin ve dünyanın tuz ihtiyacını karşıladığını ifade eden Özdemir; “İlçemizde şu an iki tane firma var ve yıllık 3 milyon ton civa-

rında tuz üretimi yapıyor. Özelleştirmeyle beraber iki firma var ama şirket olarak 20’ye yakın üretim yapan tuz firması da var. Türkiye çapında farklı sektörlere bu tuzların dağıtımları yapılıyor. Mesela tuzlar, arıtma tesislerinde de kullanılıyor. Yine temizlik sektöründe deterjanlarda ve plastik yapımında da tuz kullanılıyor. İlçemizde bu sektörlerin de ihtiyacını karşılayacak kapasitede tuz ürerimi gerçekleştiriliyor” diye ifade etti.

SERTİFİKALI ÜRÜNLER Tuz üretiminde öncü olmasının yanı sıra kaliteli hububat yetiştirilen ilçede çiftçiler hibe ve desteklerden de yararlanıyor. Ürünlerin sertifikalı olduğunu söyleyen Özdemir; “Sertifikalı ürünlerimizi istenilen bölgelere ziraat odaları aracılığıyla gönderiyoruz. Bizim ilçemizde yetiştirdiğimiz arpa, buğday ve nohut ürünleri % 80 oranında sertifikalı. Bu sertifikalı ürünlerimiz ise her geçen gün yaygınlaşıyor” şeklinde konuştu.

“AGAT TAŞINI DÜNYAYA TANITACAĞIZ” Çubuk’un hızla büyüyen ilçelerinden bir tanesi konumunda olduğunu belirten Acehan, “Şu anda nüfus büyüklüğü bakımından 8. sıradayız. Çubuk için bir tarım ve hayvancılık, iki turizm, üç Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nin

Çubuk turşusu bir marka haline geldi ÇUBUK turşusunun dünya ölçeğinde bir marka olduğunu vurgulayan Acehan,”Uluslararası alanda coğrafi işaretli ürünler arasına girmek için başvurularımızı yaptık. Dolayısıyla Çubuk halkının üretmiş olduğu ürünleri tanıtmak için burada-

yız. 1950’li yıllardan beri turşu denince ilk akla gelen yer Çubuk oluyor. Yapılan fuarlarla önce Ankara çevresine daha sonra Türkiye geneline ün saldı. Bundan sonra turşunun yanına Agat taşını da ekleyeceğiz” diye belirtti.

“Çiftçisini bilinçlendiren tek belediye” ANKARA Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in eşi Nevin Gökçek ‘Anadolu Yetiştiriciler, Canlı Hayvan ve Çoban Fuarı’na katılarak değerlendirmelerde bulundu. ‘Ankara Büyükşehir Belediyesi zaten organik olma yolunda bir numara’ diye düşündüğünü söyleyen Gökçek, “Çiftçisini bilinçlendiren tek belediye. Herkes bilinçli olarak beslenmeyi ve yaşamayı öğreniyor. Dışarıda satılan ‘organik ürünler’ dedinilen ürünlerin %1’i organik.

Çiftçilere hem eğitim hem de denetim ÖZDEMIR, “Yakın bölgelerden tohum ve destek isteyen çiftçilerimiz daha çok internet üzerinden firmalarımıza ulaşıyorlar. Bu firmalarımız önce gerekli tanıtımlarını yapıyor ve daha sonrasında bölgelere ziyaretler gerçekleştirerek hem ilçemizi hem de ilçemizin ürünlerini tanıtıyorlar. Sadece tarım alanında değil

hayvancılık ile ilgili olarak da bu tanıtımlar gerçekleştiriliyor. Son yıllarda ilçe tarım müdürlüğümüz önderliğinde başlatılan çalışmada çiftçilerimizi bu konuda bilgilendirmek için eğitimler veriliyor. İlçe tarım müdürlüğümüz bu konuda hem eğitim hem de denetim yapıyor” diyerek sözlerini sonlandırdı.

bölümlerinin oluşundan dolayı önemli” diyerek konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Bizde bunları desteklemek amacıyla kalkınma ajansı ile birlikte Agat taşı ve turşu ile ilgili fizibilite çalışmaları yaptık. Bununla alakalı işletme ve üretim çalışmalarımız devam ediyor. Agat taşı işleme tesisini kurduk ve üretmiş olduğumuz yüzük, kolye ve diğer takı türlerini dünyaya tanıtmayı amaçlıyoruz. Burada çıkan Agat taşı, fiziksel olarak çizgili ve çubuklu taş olarak geçiyor. Dünyada taş koleksiyoncularının bulundurmak istedikleri taşlar arasında.”

Fuarda bilinçli beslenme öğretiliyor ALINAN ürünlerin hepsi katkı maddeli, içilen sütün faydalı olmama nedeninin katkı maddelerinden dolayı olduğunu dile getiren Gökçek, “Çünkü bir sütün ömrü bir ay bilemedin iki ay ve bu endişe verici bir durum. Burada bilinçli olarak beslenmenin öğretildiği ve yaşandığı tabiat ortamı var. Arıdan, balıkçı-

dan, keçiden, domatesten, biberden hepsini içene alan bir fuar burası. Üreticimiz kendisine destek verildiğini hissettiği için gayretli. Toplu işletmeyi gerçek anlamda öğrenmiş oluyorlar. Herkesten gördüklerini değil bilinçli olarak öğrendiklerini yapıyorlar, bu da çok önemli” diye ifade etti.

Sadece aldatmaca asıl önemli olan çiftçinin bilinçlendirilmesi ve bu fuarda Türkiye’nin dört bir yanından gelen çiftçi kardeşlerimiz var” diye konuştu. Fuarda keçinin, koyunun, oğlağın ne kadar önemli olduğunu insan sağlığı için nelere faydalı olduğunu öğrendiklerini belirten Gökçek, oğlak ve keçi etinin bayanları zayıflattığını ve bunun bilinçli olarak yapıldığını sindirim sisteminde bir problem yaşanmadığını söyledi.


www.tanisgazetesi.com.tr

HABER HAVVA DÖLEN

GÜLNUR TAŞ

WhatsApp

iHBAR HATTIMIZ 0532 710 12 91

31 MAYIS 2017 ÇARŞAMBA

7

CUMHURIYET TARIHINDE ILK Anadolu Çoban Fuarı’na katılan TÜDKİYEB Genel Başkanı Nihat Çelik fuarın, çoban isminin geçtiği ilk fuar olduğunu dile getirdi.

Ankara balı dünya markası olacak ÇOBAN Fuarı’nda küçükbaş ve büyükbaş hayvanların yanında bal üreticilerin stantları da yer aldı. Arıcılar Birliği Başkanı Selçuk Solmaz, Ankara’da yetişen balın bütün Türkiye’de hatta dünyada bir marka haline getirmek için çalıştıklarını söyledi. Solmaz, “Ankara balı çok kıymetli ve bu kıymeti Ankara bölgesinde yetişen ballı bitkiler ve çiçekler veriyor. Ankara balı, kendine özgü rayiha lezzet oluşmasından dolayı kıymetli ballar arasında. Bizde tekrar Ankara balını üretip bir dünya markası haline getirmek için elimizden geleni yapıyoruz” diye konuştu.

80 farklı alanda kullanılıyor BUTIK tarzı üretim yapan ve bunu alıp tüketici ile buluşturan firmalardan olduklarını ifade eden Solmaz, “Butik derken de bu bölgede ve Türkiye genelinde yetişen balları sözleşmeli arıcılarımıza ürettiriyoruz. Ege’nin çam balını, güneyin narenciye balını, doğunun kır çiçek balını, Ankara’nın çiçek ballarını ve Karadeniz’in kestane ballarını sözleşmeli üreticilerimizle üretip Türkiye genelinde dağıtımını ve organizasyonunu yapıyoruz” diyerek şunları bildirdi: “Her balın insanda yararı farklı oluyor. Tabi ki arı ürünleri sadece bal değil, arı sütü, polen, propolis bunlarda gerek alternatif tıp gerek destek tıpta ve insanların gelişmesinde kişilerin enerji ihtiyaçlarını karşılamada sağlık alanında faydalı. Kozmetikten tutun sağlık alanına kadar 80 farklı alanda 500’e yakında farklı amaçlarda da arı ürünleri kullanılıyor.”

81 İLDEN 736 ZİRAAT ODASI KATILDI

T

ürkiye Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Merkez Birliği Genel Başkanı Nihat Çelik ise fuar hakkında şunları kaydetti: “Tarım ve hayvancılık alanında zaman zaman ülkemizin değişik yerlerinde bu tür fuarlar yapılıyor. Daha sade, doğal, amacına uygun ve daha kapasiteli fuarların ülkemizde yapıldığını görmek ve bunun canlı şahidi olmak bizi çok mutlu ediyor. Sonuç itibari ile çoban isminin geçtiği ilk fuar bu cumhuriyet tarihinde bir ilk. Dolayısı ile TÜDKİYEB olarak isminde çoban adı geçen bir fuara ev sahipliği yapmak, bu fuarın Ankara’da olması ve çobanlarımızı başkentlilerle tanıştırmak bizim için artı mutluluk verici bir tablo. Bu tür fuarların önemi çok büyük, çoban isminin geçmesi de kamuoyu aracılığı ile çobanın önemini öne çıkarmak, çobanlığın zorluklarını anlatmak, gerçekten kutsal denilecek bir görev olduğunu vurgulamaktır.”

“KEÇİ VE KOYUN ETİ ZAYIFLATIYOR” Türkiye’nin dünyada coğrafi yapı bakımından önde gelen ülkeler arasında olduğuna dikkat çeken Çelik, “Dört iklimin yaşandığı, küçük ve büyükbaş hayvancılık coğrafyası olarak sadece İç Anadolu değil çok zengin bir meraya sahibiz. Merada karnını doyuran beslenebilen ve hiçbir ek gideri olmayan, kimyasal yemlerle beslenmeyen tek hayvan türü koyun ve keçidir. Koyun ve keçiden elde edilen etin yüzde yüz organik sağlıklı etler olduğunu söyleyebiliriz. Yağı dahi zararsız, aksine

vücuda faydalıdır. Zayıflamaya bile yardımcı olduğunu söyleyebiliriz” diyerek keçi ve koyun etinin yenmesi gerektiğini söyledi. Tarım ve hayvancılık nereye gidiyor bu anlamda bir analiz yapmamız gerekirse diyen Çelik, İnsanlar bu sektörü desteklemeli ayrıca tarımın ve hayvancılığın önemi ülkemiz için çok büyük. Tarımsal anlamda hayvancılıkta güçlenmemiz demek ülkemizin güçlenmesi demektir” şeklinde konuştu.

“ARACI DEĞIL ÜRETICI KAZANMALI” Kırmızı et ithalatına başlandığını bu açığın ise küçükbaş hayvancılığın geliştirilmesi ile kapatılabileceğini ve aracıların aradan çıkartılması gerektiğini söyleyen Çelik, bu durumun yetiştirici ve tüketiciye zarar verdiğini, kazananın aracılar olduğunu, bu dengenin ise yetkililer tarafından yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini vurguladı. Çelik, “Bu ülkenin sigortası küçükbaş hayvancılıktır. Niye derseniz köyde kırsalda yaşayan insanların geçim kaynağı hayvancılık ve tarımdır. Bunu yapamadığı zaman metropollere göç ediyor. Türkiye’de 260 bin işletmemiz var aileleriyle birlikte ciddi bir sayı bu sektörden geçimini sağlıyor” diye konuşarak şunları anlattı: “Birliklerin kurulması ile birlikte fiyatlar yine de deşiklik gösteriyor. Bugün 23 TL karkas eti olarak yetiştiriciden 22 liraya alınan bir et, tezgahlarda 45 TL’ye hatta 50-55 TL’ye satılmamalıdır. Bu fiyat değişikliğine yetkililer tarafından el konulmalıdır”

Gelişmiş ülkeler gibi modern üretim KIRSAL Kalkınma Daire Başkanlıklarına her yıl devlet tarafından %10 bütçe verildiğini kaydeden Çelik, bu bütçenin amacına uygun kullanılması gerektiğini, bazı büyükşehir kapsamında olan illerde ki küçükbaş hayvancılğa yeterince önem verilmediğini söyleyerek konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı: “Bizim arzumuz yurt dışındaki gibi modern işletmelerimizin olmasıdır. Avrupa bizi örnek alsın, bizimde modern işletmelerimiz çoğalsın, işletmelerimizde mezbahanelerde karantina ve sağım ünitesi de olsun çoban evi, yem yeri, araç gereç yeri ve sahasında olsun.”

Çoban Fuarı’nın bünyesinde ‘Kırsal Hizmetler Fuarı’

Çiftçiler Tandoğan Meydanı’nda buluştu TÜRKİYE’NİN 81 ilinden 736 ziraat odasının katılımıyla Ankara Tandoğan Meydanı’nda buluştular. Tandoğan Meydanı adeta çiftçi meydanı gibi oldu. Sevcan ORHAN konseri ile başlayan program yaklaşık 2 saat sürdü. Daha sonra Ziraat Odaları Genel Başkanı Şemsi Bayraktar’ın katılımıyla devam etti.

“ÜRETMEK ILE SORUNU YOK” Bayraktar, yaptığı konuşmalarda, “Dünyada modası geçmeyen tek şey tarımdır, otomobil olmadan yaşayabilirsiniz ama gıdasız asla yaşayamazsınız” gibi örnekler verdi. Bayraktar, “Türkiye’de çiftçiler her türlü

zorluğa ve yüksek fiyatlara rağmen üretmeye devam ediyor. Çiftçinin üretmekle sorunu yok. Yeter ki çiftçimize devlet destek versin. Destek olunursa dış ülkelerle yarışabiliriz destek olmayınca çiftçimizin yarışacak gücü ve imkanı yok. Bizim ülkemizde çiftçinin kıymeti bilinmiyor. Çiftçimiz 1 liraya sattığını tüketici 5 liraya yiyor” ifadelerini kullandı. 81 vilayetten gelen çiftçiler çeşitli pankartlar açtılar. ‘Aracı değil üretici kazansın’ ‘Çiftçi ürettikçe Türkiye Güçlenir’ ‘Toprak boşta çiftçi borçta kalmasın’ ‘Mazot ve gübreye destek verin’ gibi cümleler yazan pankartlar açıldı.

“Devlet çiftçiyi desteklemeli” ZIRAAT Odası Başkanı Salih Çelikbaş açıklamasında: “Çiftçimize destek verilirse çiftçimizin yapamayacağı yoktur. Çiftçimize devletin en büyük yapacağı çiftçinin can damarı olan mazot ve gübreye destek vermesidir. Devletimiz çiftçinin sorunlarıyla yeteri kadar ilgilenmiyor. Çiftçiye destek olunduğunda ithal eden ülke değil ihraç eden ülke konumuna geliriz” dedi.

Çobanlık ve çiftçilik mesleklerinin öneminin vurgulandığı fuarda birçok stant açılırken paneller düzenlendi ve çiftçilerin sorunları için çözüm arandı. TÜRKİYE’NİN dört bir yanından gelen çobanları ve çiftçileri Ankara’da buluşturan fuarın bünyesinde Kırsal Hizmetler Fuarı da yapıldı. Fuara katılan Kırsal Hizmetler ve Jeotermal Kaynaklar Dairesi Başkanı Özgür Güven; Tanış ANKARA’ya konuştu. Özgür Güven; “Ankara Büyükşehir Belediyesi olarak fuarın ana sponsoru olduk. Çoban Fuarı fikri doğrudan çobanlarımızdan geldi ve bu fuar aslında çobanlarımızın talebiydi. Çoban Fuarı’nda küçükbaş ve büyükbaş olmak üzere ülkemize özgü çiftlik hayvanlarını sergiledik. Ayrıca meşhur çoban köpeklerimizden Akbaş ve Kangal köpeklerimizi de bu fuarda sergileme fırsatı yakaladık” diyerek çoban fuarı hakkında değerlendirme yaptı.

TÜRKİYE’NİN İLK SÜTMATİĞİ ANKARA’DA Etin, sütün veya peynirin doğrudan bir fabrikadan çıkmadığını bu ürünlerin birileri tarafından emek harcanarak yetiştirildiğini göster-

mek istediklerini söyleyen Güven: “Ankaralılar fuar sayesinde bu emek sahipleri ile tanışma fırsatı buldular. Ayrıca bu fuar ile çobanlık ve çiftçilik mesleğinin vatandaşın gözündeki değerini arttırmayı da amaçladık. Fuar kapsamında düzenlediğimiz panellerle kırsal alanlarda yaşanan sorunları masaya yatırdık. Kırmızı et ve çiğ süt üzerine konuştuk ve Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi öğrencilerinin bu konu hakkında ki fikirlerini değerlendirdik. Türkiye’nin ilk sütmatik satışını Ankara Büyükşehir Belediyesi bünyesinde gerçekleştireceğiz” diye belirterek Ankaralılara sütmatiğin müjdesini verdi. İlki Beypazarı’nda düzenlenen kırkım şampiyonasının ikincisi; Çoban Fuarı’nda yapıldı. Kırkıma çok önem verdiklerini söyleyen Güven; “Fuar kapsamında kırkım şampiyonası gerçekleştirdik. Kaliteli tiftik ve yün elde etmek için yetiştiricilerimizi makine ile kırkıma özendirmeye çalışıyoruz” dedi.


8

31 MAYIS 2017 ÇARŞAMBA

WhatsApp

iHBAR HATTIMIZ 0532 710 12 91

www.tanisgazetesi.com.tr

“TOYOTA DÜNYANIN EN BÜYÜK MARKASI”

Sakarya tesislerinde Corolla, Verso ve C-HR modellerini üreten Toyota, Türkiye’de yılın ilk üç ayındaki ihracatını yüzde 300 gibi bir oranda arttırarak 65 bin 548 adede ulaştı.

“İkinci el araçlarda garanti”

EFE TOYOTA YÖNETIM KURULU BAŞKANI EFKAN EFE

A

NKARA Toyota Plaza Efe sahibi Efkan Efe, Tanış ANKARA’ya otomobil piyasası ve Toyota modelleri hakkında bilgi verdi. Efe, “Ankara’da 35 yıllık otomotiv sektöründe faaliyet gösteren bir grup şirketiyiz. 2012 yılında grup şirketlerine ayrıldık. Şu an sadece Toyota ile çalışmaya devam ediyoruz” dedi. Toyota dünyanın en büyük markası ve dünyada 78 tane ayrı üretim fabrikası olan en büyük teknolojik devi konumunda olduğuTanış nu söyleyen Efe, Toyota’nın yakalamış olduğu başarıyı şu sözlerle aktardı: “Toyota’nın Avrupa’da 4 tane fabrikası var. Bu 4 fabrika İngiltere, Fransa, Çekoslovakya ve Türkiye Adapazarı fabrikası. 1994 yılından itibaren Adapazarı fabrikası üst üste her yıl sorunsuz araç üretimi ve kendi içerisindeki üreSonnur Hakbilen timde birinciliği elde etti. Bunun nedeni de zamanında üretim ve sorunsuz montaj.”

HABER

“TOYOTA Efe’den alınan her aracın arkasında duruyoruz. Sıfır araç satışlarımızı desteklemek amacı ile kurduğumuz ikinci el satış ağımızda bayi garantisi vererek kullanıcıya sunuyoruz” diyen Efe, “Bize gelen araçları en az 40 ile 50 noktadan değerlendirerek alıyoruz ve bunları raporluyoruz. Müşterimize de bu raporları sunarak aracın satışını yapıyoruz. Bayi olarak amacımız sıfır otomobilleri pazara sunmak ama istiyoruz ki müşterilerimiz çok fazla zorlanmadan tek bir çatı altında tüm işlemlerini halledebilsin. Bu anlamda her model ve yaşta aracı ekspertiz yapmak şartı ile değerlendirmeye alıyoruz” ifadelerini kullandı.

“YERLİ ÜRETİM DESTEKLENMELİ”

DÜNYANIN TEKNOLOJİK DEVİ EFE, “Toyota’nın şu an mevcut fabrikasında Kasım 2016’ya kadar 2 tane farklı ürün bizde üretilip Avrupa, Kuzey Afrika ve Sovyetler Birliği tarafına olan ihracatı Adapazarı fabrikasından Corrola ve Verso modeli ile yapıyorduk. 2016’da şu anda dünyada da çok yüksek adette sıra yazan Coupe Suv segmentinde C-HR diye bir aracımız çıktı” dedi ve araç ile ilgili konuşmaya devam etti: “Bu aracın üretimini dünyada Japon’ya bir de Adapazarı yapıyor. Bundan dolayı da Adapazarı’ndaki fabrikada 155 bin adetlik üretim bir anda 300 bin adete çıktı. 2017 yılında da bu 300 bin adetle kapanacak. 2018 yılında kapasite artırımıyla bu yukarıya doğru tırmanmaya devam edecek.”

“Araçlarımızın yüzde 60’lık bölümü yerli üretim”

Hybrid geleceğin araç teknolojisi EFE, “Şu an bahsettiğimiz araç ve ihracata büyük destek vermiş C-HR modeli; bunun açılımı da hem yüksek bir hatcback, hem hızlı bir crossover, hem de coupe tarzı verilmiş bir yüksek otomobil olarak tanımlanıyor. Suv tipi bir araç binek otomobil ile jeep arasında bir araç kişiye özel kendini farklı hissetmek isteyen sürücüye hitap ediyor. Aracın iki versiyonu var ve en önemlisi de bu iki versiyonda Türkiye’de üretiliyor. Bir versiyonu Hybrid sistem olan model. Bu teknolojiden bahsedecek olursak, Hybrid geleceğin teknolojisi diye tanımlayabiliriz” şeklinde konuştu. Toyota Hybrid C-HR modeli hem benzinli hem de elektrikli kullanılabilen ve bu elektrik kullanımını kendisi üretiyor diyen Efe, herhangi bir şarj olma batarya bitmesi söz konusu olmadığını, sürücüsüne bu anlamda büyük bir konfor sağladığını, bir de standart olarak sadece benzinli seçeneği

ile üretilen C-HR modeli olduğunu ve her iki modelinde Türkiye’de üretildiğini belirtti. Efe, ayrıca Avrupa ülkeleri ve Amerika gibi ülkelerden yoğun olarak gelen bir Hybrid otomobil isteğinin olduğunu bu anlamda da Toyota üretimi ve ihracatı ülkelerin talepleri doğrultusunda katlanarak artığını söyledi.

GEBZE Toyota fabrikasında 3 model araç üretimi yapılmakta olduğunu kaydeden Efe, “Corolla, Verso ve C-HR dışındaki modellerimizin ithalatları diğer ülkelerden yapılıyor. Aynı zamanda Toyota global bir marka olduğu için hangi ülkede satışı yapılırsa yapılsın yedek parça sıkıntısı yaşanmaz. Bir Japon markası olan Toyota kıtalar arası üsler kurmuş durumdadır. Biz bir Japon markasıyız ama Japonya’ya bağlı değiliz, biz Avrupa’ya bağlıyız” diyerek şunlara dikkat çekti: “Tiemi Toyota Avrupa demektir. Bu merkez Belçika’da, doğal olarak da araçlarımızın üretimi Avrupa standartlarına göre

yapılmaktadır. Motor, emisyon ve tüm ölçümler Avrupa standartlarına göre yapılır. Ayrıca Türkiye’de üretilen araçların yüzde 60’lık bir bölümü yerli sanayi kullanılarak yapılıyor. Geri kalan yüzde kırklık bölümü ise Japonya’dan geliyor.” YEDEK parça sıkıntısı olmadığının altını çizen Efe, “Nereden gelirse gelsin araçlar Avrupa kullanıcısı için yapılan araçlardır. Fabrika yedek parça depolarında bunların çoğu parçasını stoklandırmıştır fabrikamızın elinde bulunmasa dahi Belçika’daki Toyota üssümüzden Hotline kargo ile 1,5 günde temin edebiliyoruz” diye kaydetti.

EFE, “Toyota dışında birçok marka bugün, Türkiye pazarında üretim üslerini kurmuş durumda. Gönlümden geçen bunların daha çok olması. Neden derseniz bu üretim tesisleri sayesinde Türkiye’nin iç pazarında da ciddi sirkülasyonlar görülmekte. Yan sanayi diye adlandırdığımız yerli üretim parçaların üretim artışı iç piyasada ciddi hareketlere neden olmakta” diye bildirdi. Efe, şunları aktardı: “Bununla birlikte fabrikalar birçok insana istihdam sağlamakta. Hangi marka olursa olsun Türkiye pazarına girmek isteyen bir marka olduğunda devletimizin özel teşviklerle arsa konusunda, vergi konusunda daha çok teşvikte bulunmalarını istiyorum.”

Avrupa’nın en büyük plazası TOYOTA Efe Plaza, Avrupa’nın en büyük plazası konumunda toplam kapalı alanı 24000 m2 ve bunun 15000 m2 servis stok sahası olarak hizmet verildiğini, geriye kalanı ise satış ve ikinci el araç satışları için yapıldığı bir yatırım olarak değerlendiren Efe, tesis olarak tam kapasite hizmet verildiğini ve Toyota markası olarak en büyük özelliğinin eğitimli personel çalıştırmak olduğunu vurguladı. Efe, “Kişi hangi birimde çalışırsa çalışsın oto-

motiv sektöründen gelen biri dahi olsa bölge müdürleri tarafından fabrika gözetiminde yeniden bir eğitimden geçiriliyor. Markamızda her aracın eğitimi satış ve servis dahil olmak üzere her personele tek tek veriliyor. Toyota’da yenilikler ve gelişimler bitmediği için çalışanlarımızında eğitimleri hiç bir zaman bitmiyor. Markanın tam anlamlı eğitim süreci bir personel için çeşitli aralıklarla iki yıl kadar sürüyor” diye ekledi.

www.gulkardeslerpeysaj.com

GÜL KARDEŞLER PEYZAJ

www.dogantel.com.tr

HAF. TAAH. İNŞ. NAK. TUR. PET. OTO. TİC. LTD. ŞTİ

1200 sokak No: 87 Ostim - Ankara Tel: 0 312 354 10 33 Faks: 0312 354 57 08 /dogantelorgu

/dogantelorgu

0 312 215 09 40


31 MAYIS 2017 ÇARŞAMBA

Esnaf Konuşuyor ANKARA

Keçe, M.Ö. 3. yüzyıldan başlayarak, Orta Asya’da göçlerin yaşanmasında önemli bir yer tutarken teknolojinin gelişmesiyle günümüzde unutulmaya yüz tutmuş el sanatlarından biri olarak anılıyor. Sonrasında arkadaşlar farklı alanları da öğrenmeye başladılar; gümüş, mine, takı birleştirme, örgü, dikiş var.”

“Kaybolmaya yüz tutmuş sanatlarımıza sahip çıkmalıyız”

“KEÇE YAPIMI ZOR BİR SANAT” Keçe yapımının zorluklarından bahseden Banu Hanım, “Keçe yapımı zorlayıcı bir sanattır. Keçe, yün, kıl ya da pamuğun ıslak ortamda çiğnenip dövülerek liflerinin birbirine kaynaşmasıyla elde edilen ve örtü, yaygı, çadır, giysi yapımında kullanılan kaba kumaştır. Keçe geçmişten beri kullanım alanlarının genişliği nedeniyle, yaşamın içinde olan bir malzemedir: Sergi, çadır, yük, at, eyer, havut (deve), sedir, yolluk, yorgan, yastık, namazlık, yatak ve minder keçeleri geçmişte çadır ve evlerde kullanılmıştır” dedi. Banu Hanım, keçe sanatının kaybolmaması için uğraştıklarını, kaybolmaya yüz tutmuş geleneksel sanatları yapıp müşterilerin ilgisini çekmeye çalıştıklarını, keçenin günümüzde lüks bir malzeme olarak görüldüğünü hâlbuki insanın doğaya tutunmasını sağladığını söyledi.

Tanış HABER

O

rta Asya’dan beri Türkler tarafından yapılan keçecilik kaybolmaya yüz tutmuş Türk sanatlarından biri olarak karşımıza çıkıyor. Gelişen teknoloji ve yeni iş kolları karşısında sona eren meslekler arasında yerini alan keçecilik, Ankara Kalesi’nde bulunan Atelye Akeka yaşatılmaya çalışılıyor. Atelye Akeka işletmecilerinden Banu Hanım, Tanış ANKARA’ya keçe sanatının inceliklerini ve bu sanatın yaşatılması için çalışmalar yaptıklarını anlattı. Keçe işine nasıl başladıklarından bahseden Banu Hanım, “2 arkadaş bu işe 10 yıl önce Ankara Kalesi’nde başladık. Daha sonrasında bu işi öğrenmek isteyenler ekibimize katıldı. Üretim kooperatifiyiz ama meslek edindirme korporatifi değiliz. Hepimiz emekliyiz ve evde oturmayarak üretim yaparak evimize katkı sağlıyoruz. Şimdi 9 arkadaş ile birlikte burayı işletiyoruz” dedi ve şöyle devam etti: “Geleneksel keçe ile çalışmalarımıza başladık. Keçeden giysi, şapka, çanta gibi ürünler üretiyoruz.

“Ankara Kalesi’ne bakım yapılmalı” ANKARA Kalesi’ne turist gelmediği için işlerinin durgun olduğuna dikkat çeken Banu Hanım, “Kale çevresi bakımdan geçirilmeli. Bakım ile birlikte buraya turistlerin getirilmesi gerekiyor. En çok zorlandığımız konu turist rehberlerinin kaleyi gezmelerine ve dükkanlarda alışveriş yapmalarına izin vermemeleri” şeklinde konuştu. TURIST rehberleri komisyonla çalıştıkları için küçük mağazalardan komisyon toplamak işlerine gelmedikleri için Ankara’da hiçbir turisti tutamadıklarını dile getiren Banu Hanım, kalede bulu-

“Merinos koyunun yetiştirilmesi lazım” BANU Hanım, eski dönemlerde keçenin kullanım alanı geniş olduğunu, onun için keçe çok önemli konumdayken şimdi ise kullanım alanı dar olduğunu hatırlattı. Keçenin az bilenen özelliklerinden bahseden Banu Hanım, “Kışın serin yazın ise sıcak tutar. Kendi yalıtım malzemesini içinde barındırdığı için yazında sıcak tutma özelliği bulunuyor. Börtü ve böcekten korunmak için çobanlarda keçeyi kullanıyorlar” diye ifade etti. Keçe-

nin gelişmesi için neler yapılması gerektiğine değinen Banu Hanım, “Türkiye’de artık merinos kuzusu yetiştirilmediği için keçe yünü Yeni Zelanda’dan getiriliyor. Devlet bu konuda hayvancılığa teşvik etmeli ve geliştirmeli. Ayrıca keçe içinde merinos koyununun yetiştirilmesini yaygınlaştırmalı” diyerek keçe sanatının yaşatılması için neler yapılması gerektiğini söyledi.

nan Anadolu Medeniyetler Müzesi’ni gezdirip Kapadokya’ya veya Antalya’ya götürdüklerini, turist çekebilmek için kalenin elden geçirilmesi gerektiğini kaydederek, “Kalenin güvenliğinin sağlanması, geç saatlere kadar gelenlerin burada durması, aydınlatma sisteminin genişletilmesi lazım. Belli saatten sonra burası tenhalaştığı için kötü alışkanlıkları olan insanlarda buraya geliyor. Kale esnafı çoğu zaman siftahsız dükkânlarını kapatmak durumunda kalıyor” diyerek konuşmasını noktaladı.

İş kazaları İşçinin işini yaparken fakat işyeri dışında iş kazasına uğraması da tazminat istemine neden olabilecek iş kazası sayılır. İş kazaları işverenin işçiyi gözetme borcunun bir neticesidir diyebiliriz. İşverenin işçiyi gözetme borcu kapsamına işverenin işyerinde iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin tüm önlemleri alma borcu da girmektedir. Bu kapsamda işverenler işyerinde her türlü önlemi almalı, araç ve gereçleri eksiksiz olarak bulundurmalı ve kontrollerini yapmalıdır. İşçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusundaki tüm önlemlere uymalıdırlar. Hizmet akdiyle veya kendi adına ve hesabına bağımsız çalışan sigortalıların tabi olduğu kısa vadeli sigorta hükümleri iş kazasının tanımı, bildirilmesi ve Özkan Ertekin soruşturulması 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 13. maddesinde düzenlenmiştir. Madde uyarınca, sigortalı işyerinde bulunuyor iken ortaya çıkan ve sigortalı çalışanı o anda veya daha sonradan bedensel veya ruhsal olarak engelli hale getiren olaylar, iş kazası olarak adlandırılır. İşçi işverenin yürütmekte olduğu iş için sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa, bu iş nedeniyle ortaya çıkan ve işçiyi o anda veya daha sonra bedensel ya da ruhsal engelli halle getiren olaylar iş kazası olarak adlandırılır. İşçi işverene başlı olarak çalışıyorsa ve bu iş nedeniyle görevli olduğu işyeri dışında başka bir yere gönderilmişse asıl işini yapmaksızın geçen zamanda ortaya çıkan ve işçiyi o anda veya daha sonra bedensel ya da ruhsal engelli halle getiren olaylar iş kazası olarak adlandırılır.Sigortalı çalışan emziren kadın çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanda ortaya çıkan ve işçiyi o anda veya daha sonra bedensel ya da ruhsal engelli halle getiren olaylar iş kazası olarak adlandırılır. İşçiye işveren tarafından araç verilmiş ve bu araçla işe gidiş gelişi sırasında ortaya çıkan ve işçiyi o anda veya daha sonra bedensel ya da ruhsal engelli halle getiren olaylar iş kazası olarak adlandırılır.

Hukuk

ANKARA KALESI’NDE KEÇECILIK YAŞATILIYOR

9

Ramazan geldi sebzemeyve fiyatları düştü Ramazan Ayı’nın gelmesiyle birlikte daha çok yerli ürünün piyasaya girmesi, meyve ve sebze fiyatlarını geçen aya göre yarı yarıya düşürdü. Geçtiğimiz ay kilosu 9 liradan satılan domates 2,5 liraya indi.

RAMAZAN başlarken iftar ve sahur yemekleri için alışverişlerini yapan Ankaralılar Ulus Hali’ni yoğunlaştırdı. Sebzeden ete, kahvaltılıktan baharata kadar tüm gıda ürünlerinin bir arada satıldığı Ulus Hali’ndeki esnafların da yüzü güldü. Ulus Hali esnaflarından Yıldırım Çelik, sebze ve meyve fiyatlarındaki son gelişmeler hakkında Tanış ANKARA’ya bilgi verdi.

EN UCUZU ULUS HALİ Çelik, “35 senedir Ulus Hali’nde meyve- sebze satışını yapıyoruz. Fiyatlar kesinlikle ucuz. Şu anda ucuzluk bakımında rekor domateste. Ramazan Ayı’nın gelmesiyle fiyatlarda düştü. Meyve fiyatlarında da önceki aya göre ciddi bir düşüş yaşandı. Erik ve çileğin kilogram fiyatı 6, şeftalinin 7, elmanın 5 liraya kadar düştü. İşlerimiz güzel bu konuda memnunuz. Ankara’nın en ucuz yeri Ulus Hali konumunda. Marketlerdeki fiyatlarla karşılaştırdığınız zaman bu farkı daha da iyi bir şekilde görüyorsunuz” diyerek fiyatların uygun olduğunu söyledi. Ulus Hali’nin merkezi bir yer olduğu için herkesin gelip

rahatlıkla alışverişini yapabildiğini belirten Çelik, müşterilerin alışverişte ucuz ürün almaya dikkat ederken satıcıların ise kaliteye dikkat ettiklerini aktardı.

“ARACILARIN OLMASI ŞART” Çelik, tarladan sofraya gelene kadar fiyatların bu kadar artması normal olduğunu dile getirerek şunları kaydetti: “Köyden Antalya pazarına oradan da bize ulaşıyor. Bu domatesten 4-5 kişi ekmek yiyor, bunu düşünen yok. Köylü ekiyor, ürünü hasat ediyor sonrasında oradan pazara gelmesi için arabayla Ankara toptancılar haline geliyor. Oradan da bizim tezgahlara geliyor. Şu anda piyasa en uygunu. Bu çarkın dönmesi için aracılarında olması lazım ki adamlarda para kazanabilsin.” Geçtiğimiz günlerde Melih Gökçek, el yakan sebze meyve fiyatları konusunda esnafı uyararak “Tanzim satışa başlarım” demişti Gökçek’e cevap veren Çelik, “Gökçek aracıları çıkarmak istiyor peki o aracılar ne yiyecek. Bunu düşünen yok” diyerek tepki gösterdi.

Fiyatları çok ucuz ve yüksek kaliteli Zor işlerin çözümü var Eti Mh. G.M.K Blv. 72/8 Çankaya - ANKARA TEL : 0.312 315 0 312 FAX : 0.312 315 0 311 GSM : 0.533 375 44 35 safa@safahafriyat.com www.safahafriyat.com

ULUS Hali esnaflarından olan Şahin Karakaya ise sebze-meyve fiyatlarını şöyle değerlendirdi: “45 senedir Ulus Hali’nde satış yapmaktayım. Yaz aylarının gelmesiyle halde fiyatlar ucuz ve kaliteli. Şimdi her şey bilinçli yapılıyor. Tarlada domatesin kilosu 50 diyorlar. Buraya kadar kaç tane el değişiyor ve aracılarda kar ediyor. Şimdi domates 2 buçuk lira birkaç gün önce 7-8 liraydı. Adam 7 lira aldığı ürünü 10 liraya satar tabi. Meyveler soğuk vurduğu halde kaliteli ürünler satabiliyoruz.” HABER: HAVVA DÖLEN


10

www.tanisgazetesi.com.tr

31 MAYIS 2017 ÇARŞAMBA

“İŞSİZLİK İNSANLARI SUÇA SÜRÜKLÜYOR” Son yıllarda giderek artan işsizlik rakamları adeta rekor kırdı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından Aralık ayında yüzde 12.7 olarak açıklanan işsizlik rakamları 2017’nin ocak ayında yüzde 13’e çıktı. Genç işsizlik oranı ise giderek artıyor.

Irak Türkmenleri yardım bekliyor Tanış

T

ürkiye’de işsizlik probleminin büyük bir sorun olduğunu dile getiren Sanayi ve Ticaret Eski Bakanı ve MHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Kenan Tanrıkulu, işsizlik probleminin en önemlisinin genç işsizlik olduğunu belirtirken iş aramaktan vazgeçen işsizlerin de bu sorunun içerisine koyulduğunda işsizliğin yüzde 21’i bulduğunu söyledi. Tanrıkulu: “Türkiye’de büyük bir işsizlik problemi yaşıyoruz. Bu problemin en önemlisi ise genç işsizlik. Resmi işsizlik rakamları yüzde 13.4 ama buna bir de iş aramaktan vazgeçenleri koyduğunuz zaman yüzde 21’i buluyor. Yaklaşık 7.1 milyon işsiz sayısı var. Bunların içerisinde en önemlisi yüzde 24.5 ile genç işsizlik. Bu işsizlerin bir çoğu üniversite mezunu veyahut beyaz yakalı dediğimiz kişilerden oluşuyor” dedi.

ÜCRET EŞİTSİZLİĞİ VAR! Kadın çalışan ile erkek çalışan arasında ücret eşitsizliğinin olduğunu ifade eden Tan-

rıkulu: “İşsizliği kategorize ettiğimiz zaman genç kadın işsizlerin oranının daha çok olduğunu görüyoruz. Erkek ve kadın arasında her alanda olduğu gibi bu alanda da eşitsizlik var. Aynı işi yapsa dahi ücret konusunda farklılık var. Genç işsizliğin içinde üniversiteli genç kadın işsizlerin oranı yüzde 28’leri buluyor. Bir de burada istatistiklerde gizli kalan ‘ne okuyan ne çalışan’ kategorisi var. Bu kategoriyi İktisadi İş Birliği Kalkınma Teşkilatı yeni hesaplamaya başladı. Türkiye’deki işsizlik böyle baktığımız zaman yüzde 30’ları buluyor” diye konuştu.

İŞSİZLİĞİ SAKLIYORUZ! Türkiye’de her yere lise açar gibi üniversite açıldığını söyleyen Tanrıkulu, bu sayede işsizlik rakamlarının sakladığını belirtti. Tanrıkulu: “Her il nerdeyse ilçe de üniversite kuruldu. Üniversiteler açılıyor ama bu üni-

versitelerin kalitesini tartışmıyoruz. Eğitimde ne olduğumuz PISA değerlerine baktığımız zaman ortaya çıkıyor. Bir de asıl mesele biz bu insanları okulda tutarak işsizliği bastırıyoruz. İşsizlik rakamının saklanmasının bir sebebi de bu. Çocuk okuldan mezun oluyor iş yok. Ya da askere gitmemek için gidiyor bir okula kayıt oluyor ve askerliği geciktiriyor” diyerek genç işsizliğin büyük bir sorun olduğunu bir kez daha vurguladı.

IŞSIZLIK SUÇA SÜRÜKLÜYOR Tanrıkulu genç işsizliğin üzerinde ciddi durulmasını gerektiğini dile getiriyor ve bu sorunun toplumda iki tane yaraya yol açtığını söylüyor. Tanrıkulu, bu yaralardan birinin terör olduğunu belirtirken: “Çocuk çalışmaz ve iş bulamazsa teröre bulaşıyor. Diğeri de kayıt dışılığın getirdiği ya merdiven altı üretim ya da bir takım illegal yollar oluyor ve çocuğu suçlara itmiş oluyorsunuz! Bu iki sorun bir toplumsal yarayı da kanatıyor ve arkası geliyor” ifadelerini kullandı.

Son yıllarda Irak’ta yaşanan olaylar nedeniyle zulüm gören Türkmenlerin sesi olmaya ve sıkıntılarını gidermeye çalışan Türkmeneli İşbirliği ve Kültür Vakfı’nın çalışmaları hız kesmeden devam ediyor. 1996 yılından günümüze kadar resmi ve aktif bir biçimde faaliyetlerine devam eden Türkmeneli İşbirliği ve Kültür Vakfı, Irak’ta özellikle insani yardım ve ekonomi alanlarında görevini yürütüyor. Ayrıca vakıf; eğitim, kültür, sanat ve diğer alanlarda da Türkmenlere maddi ve manevi desteğini sürdürmeye devam ediyor. Türkmeneli İşbirliği ve Kültür Vakfı Başkanı Fatih Türkcan, Tanış ANKARA’ya önemli açıklamalarda bulundu. İlk etapta vakfın faaliyetlerinden bahseden Türkcan; “Başta Irak olmak üzere Ortadoğu, Orta Asya ve Balkan ülkelerinde yaşayan Türkmen toplulukların ve diğer azınlıkların kültürel, eğitim ve diğer azınlık hakları için çalışmalarda bulunuyoruz, konu-

Öğrenciler üniversitelerde tecrübe kazanmalı

İş yerlerinin deneyimli eleman istemesinden dolayı mezun olan çocukların açıkta kaldığını söyleyen Tanrıkulu, üniversitelerin sıklaştırılması yerine KOBİ şeklinde kendi işletmelerini açıp mezun gençleri o işletmelerde çalıştırırak tecrübe kazandırsa ve topluma o şekilde gönderse daha sağlıklı olacağını belirtti ve “ Biz devlet planlama teşkilatında çalışırken üniversite ve sanayi iş birliği diye bir laf dolaştı. Organize sanayi bölgelerinin içinde KOSGEB ve diğer kuruluşlar bir takım çıraklık eğitim merkezleri açtı. Mesela TOBB, Ankara’da bir üniversite kurdu. Toplantılar da mekatronik bölümü açılması

yu uluslararası platform ve mahfillere taşıyarak buralarda destek arıyoruz. Irak’ta tedavisi mümkün olmayan ve T.C. Sağlık Bakanlığı aracılığıyla Türkiye’ye getirilen hastaların tedavi ile ilaç giderlerini karşılıyoruz” dedi.

ÖĞRENCİLERE DESTEK

Öğrencilerin sorunlarını gidermeye çalıştıklarını açıklayan Türkcan; “Mali durumu iyi olmayan öğrencilerin ders araçlarını temin edip; üniversite, yurt harçları vb. giderleri karşılıyoruz. Ayrıca, Irak’ta Türkçe eğitim veren okullarda okutulması planlanan ders kitaplarının Arapça’dan Türkçe’ye tercüme, dil-bilimsel denetim, grafik tasarımı ve basım hizmetleri yapılırken öğrencilerin bu imkanlardan yararlanmasına vesile oluyoruz. Irak’ta Türkmen kuruluşları tarafından yürütülen eğitim, sağlık ve diğer hizmetlerin koordinasyonu sağlıyoruz. Türkmen kültür ve sanatının tanıtımı ve yaygınlaştırılması amacıyla çeşitli kültürel ve sanatsal etkinlikler düzenleyerek ve mali anlamda da destek olmaya çalışıyoruz” diyerek eğitime verdikleri önemin yanı sıra kültür ve sanata da önem verdiklerini ifade etti.

TBB ile yardım protokolü

konuşuldu. Buradan mezun olan öğrenciler makine mühendisi mi olacak yoksa elektrik mühendisi mi? Daha o belli değil. Mekatroniğin odası bile yok. Bu bölüm açılana kadar 2 yıllık okullarda tekniker-teknisyen denilen elemanları yetiştirmek daha iyi olur. Çoğu iş yeri mühendis değil ara eleman istiyor. Girişimcilerin en önemli oluşumu TOBB bile bunu yapamadıktan sonra diğer üniversiteler de yapamaz. Yıllardır hep konuşulan ve olması gereken şey bu ve hiç de zor değil. Sanayi yanı başınızda gider sorarsınız ‘Nasıl eleman isteniyor?’ diye. Ama kimse bunlarla uğraşmıyor” diyerek sözlerini sonlandırdı.

TÜRKMENELI İşbirliği ve Kültür Vakfı’nın mali imkanları doğrultusunda şu aşamada sadece Irak’ta yaşanan üzücü olaylar nedeniyle Türkiye’ye sığınan Irak Türkmenlerine yardım edildiğini ve hizmet verildiğini söyleyen Türkcan, “Türkiye Barolar Birliği ile 2015 yılında imzalanan yardım protokolü gereği, Irak’ta kurulan mülteci kampında yaşayan yardıma muhtaç bin 480 aileye bir defaya mahsus gıda ve temizlik malzemesi yardımında bulunuldu. Yardım malze-

meleri Irak’tan temin edildi ve ailelere dağıtımı yapıldı” şeklinde konuştu. Türkcan, Türkmenlerin çekmiş olduğu sıkıntıları Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yakından izlemekte olduğunu ve çözüme ulaştırmaya çalıştırdığını söylerken, Suriye’nin Türkmen Dağı Bölgesi’ne sığınan Irak Türkmenlerinin Türkiye’ye geçişi veya kurulan kamplara yerleştirilmesi amacıyla gerekli girişimlerde bulunulduğunu belirtti. HABER: GÜLNUR TAŞ

BUGSAŞ

AŞTi ANKARAY ANKARA METROSU TELEFERiK Başkent Ulaşım ve Doğalgaz Hizmetleri Proje Taahhüt ve Ticaret Anonim Şirketi

Düz Kare Kesimli Andezit

Andezit Yağmur Oluğu

Andezit Bordür

Silimli Kare Kesimli Granit Granit Yağmur Oluğu

Granit Bordür

Atalarımızdan aldık bu mirası www.şaşmazlarmadencilik.com.tr - info@sasmazlarmadencilik.com.tr


David Konarski, Ziraat Bankası ile anlaştı KADROSUNU her geçen gün güçlendiren Ziraat Bankası, Polonya Milli takımının pasör çaprazı Dawid Konarski ile anlaştı.Son olarak Polonya Liginin şampiyonu ZAKSA’da forma giyen 1,98 cm boyundaki oyuncu önümüzdeki sezon Ziraat Bankası Spor Kulübünün başarısı için mücadele edecek. Yapmış olduğu Bartosz Kurek transferi ile hem Avrupa’da hem de Türkiye’de ses getiren Ziraat Bankası Spor Kulübü bir diğer Polonyalı yıldız Dawid Konarski’yi renklerine bağlayarak kadrosunu güçlendirdi.

31 MAYIS 2017 ÇARŞAMBA

11

Mutlu: Türk sporu için kendimi feda ettim Bulgaristan’da doğup Türkiye’ye yerleşen ve daha sonrasında ülkeye sayısız şampiyonluk sevinci yaşatan halterci Halil Mutlu, antrenörü yüzünden hayatının nasıl bir anda olumsuz yönde değiştiğini anlattı. “ANTRENÖRLERİM DOPİNG VERMİŞLER”

Kariyeri boyunca kabullenemediği tek şeyin, 2005 yılındaki Avrupa Şampiyonası’nda dopingli çıkması olduğunu söyleyen Mutlu, ‘’Ben doping kullanmış olsaydım, kabullenirdim. Avrupa Şampiyonası’ndan önce antrenörlerim bana yasaklı madde vermişler ama ben bunu bilmiyordum. Devletin bana çalışmak için gönderdikleri antrenörlere itiraz etmedim, böyle olacağını bilemezdim. Doping aldığımı anlayamadım. Başka bir sebepten dolayı kilo aldığımı düşündüm. Vücudumda ekstra durumlar olduğunu anlayamadım” dedi ve şöyle devam etti: “Olimpiyatlar da dahil her şey gitti elimden. 2 sene uzak kaldım. Kimlere gittim yardım için ama destek gelmedi. Kendi başıma mücadele ettim.” Doping konusunda itirazlarda bulunduğunu belirten Mutlu, ‘’Ama bu konuda maalesef soruşturma yapılmadı. Bu bir söylenti bile olsa Tanış araştırılması gerekirdi. Daha sonra bir şeyler yapıldı ama bu farklı bir soruşturmaydı. Benimle ilgili hiç bir soruşturma yapılmadı. Demek ki birileri birilerini koruyor. Ben yalan söylüyorsam benim hakkımda soruşturma yapsalardı’’ diye konuştu.

HABER

T

ürk sporuna adını altın harflerle yazdıran ve 3 kez Olimpiyat Şampiyonu, 5 kez Dünya Şampiyonu, 9 kez Avrupa Şampiyonu olan halterci Halil Mutlu, Tanış ANKARA’ya samimi açıklamalarda bulundu. Haltere 10 yaşında Bulgaristan’da başlayan Halil Mutlu spora başlama serüvenini şu sözlerle dile getirdi: “Çocukluğumda hayvan güderek aileme yardım ederdim. Ailem işleri aksatacağımı düşünerek haltere başlamamı istemedi. Çok tepkiliydiler ama ben onları dinlemedim. İlk yıllarda çok zorluk çektim. Halter çok ağır bir spor olduğu ve ailemden, arkadaşlarımdan uzak kaldığım için birçok kez bırakmak istedim. Evden ayrılırken babam ‘İstedin, gidiyorsun ama geri dönmeyeceksin. Bu işi yapacaksan tam yap, sonuna kadar yap’ demişti. Yüzüm tutmadığı için eve geri dönemedim. Halteri bırakamadım.’’ Mutlu, Türkiye’ye gelmenin aklından bile geçmediğini ve 1992 yılında Türkiye’ye gelerek, başarılı bir sporcu olmasını buna bağladığını söyledi. 25 yıllık spor hayatı boyunca bir sporcunun görebileceği olumlu olumsuz her şeyi yaşadığını kaydeden Mutlu, ‘’Başarı gibi başarısızlığı da kabul etmek zorundasınız. Başarısızlığı bilmeyen, başarıyı anlamaz ve elinden çok çabuk kaçırır’’ diye konuştu.

“Dünün sempatizanları bugünün düşmanları oldu”

HALİL MUTLU’ DAN

ÇARPICI AÇIKLAMALAR

“Seçimlerden dolayı sporu bıraktım” MUTLU, 2008 yılında aktif sporu bırakmasının sebebini şunları kaydetti: “Avrupa’da hiç kimseyi mahcup etmem. Dünyada da en kötü şartlarda madalyam garantidir ama Avrupa’da yolum açıktır. Ben sporu podyumda bırakmak istedim ama kısmet olmadı.” Halter Federasyonu Genel Kurulu’nda, başkan adaylarından Uğur Güner’i destekleyen Mutlu, camianın, tercihini mevcut başkan Hasan Akkuş’tan yana kullandığını aktararak, ‘’Özerk federasyonun yaptığı seçim şeklini protesto etmek için sporu bıraktım. Yani Türk sporu için kendimi feda ettim’’ diye belirtti.

Federasyon başkanları siyaset için makam sahibi olmak istememeli diyen Mutlu, koltuk kaygısı olmadığı alanların yaratıldığı zaman Türk sporunun kazanmış olacağını söyledi. MUTLU, “Başkaları siyaset gücü olmadan beni başkan seçecekse ben başkan olurum dedim. Kişilerle örgütlerle bir yerlere gelmektense gelmemeyi tercih ettim. Dünün sempatizanları bugünün düşmanları oldu. Onlarla aynı konuma gelmek istemiyorum” diye ekledi. Şu an gelecekle ilgili belirsizlikler yaşadığını ve ne yapacağına karar vermediğini kaydeden Mutlu, “Hala antrenmanlara gidiyorum. Spordan kopabilmiş değilim. Sporun içinde yönetici olarak kalmak istiyorum. Bir fırsat yakalarsam değerlendireceğim” dedi.

Mutlu sözlerine sonlandırmadan önce iyi sporcuların nasıl yetişeceğine dair düşüncelerini şu sözlerle söyledi: “Sporcular güvenilir ortamlarda değil ve federasyon başkanlarının özellikle buna dikkat etmeleri gerekiyor. Genç arkadaşlara güvenilir bir ortam oluşturulsun. Korkmadan ürkmeden sporlarını yapsınlar. Huzursuz ve güvensiz bir ortam var. Sadece halterde değil tüm branşlarda antrenör seçimlerinde daha dikkatli olmak lazım. Huzurlu bir ortamda sporcu, hem hocası adına hem ülkesi adına elinden gelen mücadeleyi verir.”

Ankaragücü genç yıldızlarını seçiyor Türk Futbolu’na birbirinden yetenekli sayısız yıldızlar kazandıran kulüp, geleceğin yıldız adaylarını seçecek. 03 Haziran 2017 tarihinde başlayıp, 08 Haziran 2017 tarihinde sona erecek seçmelere, yurt içi ve yurt dışından belirtilen koşulları sağlayan tüm sporcular katılabilecekler. 1998-2005 yılları arası doğumlu sporcuları kapsayan seçmeler: 03 Haziran 2017 tarihinde başlayıp 08 Haziran 2017 tarihinde sona erecektir. Seçme-

lere katılabilmek için futbolcu adaylarının aşağıda belirtilen tarih ve saatte, istenilen belgelerle birlikte saat 08:30’da Tandoğan Tesisleri’mizde hazır bulunmaları gerekiyor. Ayrıca seçmeler katılacak futbolcu adaylarının spor malzemelerini de (forma,şort,krampon,kaleci eldiveni) yanlarında getirmesi gerekmektedir.

SEÇME TARiHLERi 03 Haziran 2017 saat : 08:30’da 2004/2005 doğumlu sporcular. 04 Haziran 2017 saat : 08:30’da 2003 doğumlu sporcular. 05 Haziran 2017 saat : 08:30’da 2002 doğumlu sporcular. 06 Haziran 2017 saat : 08:30’da 2001 doğumlu sporcular. 07HAZIRAN 2017 saat : 08:30’da 2000/1999 doğumlu sporcular. 08 Haziran 2017 saat : 08:30’da 1998 doğumlu sporcular

METROMALL / ANKARA

“Alumen Yapı Sistemleri bilgi ve teknolojiye, insan kaynaklarına ve yeni yönetim sistemlerine yatırım yapar.”

ALUMEN MİMARİ CEPHE SİSTEMLERİ ALÜMİNYUM METAL İNŞ. SAN. VE TİC. A.Ş. OFİS Şirinyalı Mah. İsmet Gökşen Cad. No:107/6 Muratpaşa / ANTALYA T: +90 242.312 18 45 F: +90 242.312 18 47 FABRİKA Yenigöl Mahallesi Defne Sokak No:9 Muratpaşa / Antalya www.alumenyapi.com



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.