SAYI 1 - MART 2011 TEKBİR GİYİM’İN ÜCRETSİZ YAYINIDIR
Yaşam
www.tekbir.com.tr
Esra KARADUMAN
“Stil sahibi olmak isteyenlerin ilk adresi olacağım”
MODA DENİNCE;
PARİS
Cumhurbaşkanı
2011
“Başarımı eşime borçluyum”
İlkbahar - Yaz Modası
Anahtar Parçam
Kıyafetlerinize uygun kombinasyonlar
Abdullah GÜL:
Mustafa KARADUMAN:
“Bizler İslami açıdan bir giyim kültürü oluşturduk”
ORTAKÖY
Yaşam
EDİTÖR’DEN
Tekbir Giyim Tekstil A.Ş. Adına İmtiyaz Sahibi Mustafa KARADUMAN Genel Müdür ve Yönetim Kurulu Üyesi Cafer KARADUMAN Yönetim Yeri Atlas Cad. No: 18 Mahmutbey BAĞCILAR/İSTANBUL Tel: 0212 444 0 393 Faks: 0212 446 43 15 www.tekbir.com.tr Editör Merve MÜCAVİROĞLU Haber Editörü Celal ERBAŞ Moda Editörü Esra KARADUMAN Yapım En Plus Medya Abbasağa Mahallesi Yıldız Cad. No: 53 Nil Apartmanı BEŞİKTAŞ-İSTANBUL Tel: 0212 258 04 94 Faks: 0212 258 85 65 www.enplusmedya.com Baskı SCALA Yeşilce Mah. Girne Cad. Dalgıç Sk. No:3 4. LEVENT İSTANBUL Tel: (0212) 281 62 00 Faks: (0212) 269 07 34 ••• Tekbir Yaşam Dergisi, Tekbir Giyim San. Ve Tic. A.Ş.’nin ücretsiz süreli kurumsal bültenidir. Soru, Görüş ve Talepleriniz İçin: tekbir@tekbirgiyim.com.tr •••
Başlangıçlar
yenilik zamanlarıdır.
2011 İlkbahar sezonunu açarken bir yenilik yapmak istedik ve sizler için bu dergiyi hazırladık. Sektörde bir ilk olan dergimizden, sezona dair bilgilere ulaşabilirsiniz, böylece birbirimizi daha yakından tanıyabiliriz. Bu zamana kadar Batı ülkelerinin “arka bahçesi” olup, kendi çiçeklerimizi yetiştirmekte geç kaldığımız moda sektöründe, ülkemizin hak ettiği yere gelmesi için çaba sarfediliyor. Modanın, ülkelerin tanıtımı için en önemli unsurlardan biri haline geldiği günümüzde, “İstanbul Fashion Week”, Türkiye adına yapılan çalışmaların en önemlileri arasında… Tekbir ailesi olarak düzenlediğimiz defilelerle Avrupa medyasında ses getiriyor, ülke tanıtımımıza destek oluyoruz. Aynı zamanda bu dergi ile, moda sektörüne katkı sağlamak da hedeflerimiz arasında. Okuyacağınız bir dergi, yapacağınız bir yorum bu çabamızı anlamlı hale getirecektir. Biz mutfak ekibi olarak, dergimizin her sayısını takip edecek olan sizleri de, bu takımın bir parçası olarak görüyoruz. Sizin desteğiniz ile en iyisini sunmak için çaba sarf ediyoruz ve elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz. Siz, Mayıs sonuna kadar raflarınızda kalacak olan dergimizi incelerken, biz de Haziran ayında yeni sezonun ürünleriyle sizi tanıştıracak yepyeni ve heyecan dolu bir sayı hazırlıyor olacağız. Yani yakın takipten ayrılmayın! Birazdan sayfaları çevirip sizin için ciddi bir emek ve özenle hazırlanan konuları keşfedeceksiniz. Dergimizin hazırlık aşamasından dağıtım aşamasına kadar emeği geçen herkese ve siz okurlarımıza Tekbir Ailesi adına teşekkürlerimi sunmak istiyorum.
Merve MÜCAVİROĞLU Kurumsal İletişim Müdürü
Reklam Satış Pazarlama En Plus Medya Tekbir Yaşam Dergisi, En Plus Medya tarafından hazırlanıp baskıya sunulmuştur. Dergide yayınlanan tüm yazı ve görseller izinsiz kullanılamaz. Tüm sorumluluk En Plus Medya’ya aittir. Tekbir Giyim, bu dergide yer alan ürünler ve fiyatlarda değişiklik yapma hakkını saklı tutar.
3
Değerli okuyucularımız;
K
endi alanında bir ilki gerçekleştiren dergimizin, sadece bize değil, sektörümüze de ivme kazandırmasını temenni ediyorum. Tekstil sektörü ve moda hakkında sizleri bilgilendirmek amacıyla çıkardığımız bu dergi, inşaallah sizler ve bizler için hayırlara vesile olur.
Tekbir Giyim olarak, her zaman ilkleri yaşamış ve yaşatmış olmanın heyecanı ve mutluluğunu hissediyor, bu konudaki azmimiz için gerekli gücü sizlerden alıyoruz. Tesettür giyimi; basın yayım yoluyla tüm insanlığa duyuran, mağazalar zinciri oluşturan, bu mağazaları kıtalara yayan, dünya basınına tesettürü tanıtan, uluslararası fuarlara katılan, ürettiği ürünlerin materyallerini ve kullanım kılavuzunu dürüstçe tüketicisiyle paylaşan ve tüketici haklarını koruyan bir firma olmanın yanında, tesettür giyimin kurucu markası olmanın gururunu da yaşıyoruz. Tekbir Giyim olarak, Türkiye’de çok önemli bir açığı giderip, tesettürlü hanımların modaya uygun, şık ve zarif giyinmelerine öncülük ettik. Sadece tesettürlü müşterilerimiz için değil çok daha geniş bir yelpazede hedef kitleye ulaştık. Bazen devlet adamlarımızın, Cumhurbaşkanlarımızın İslam ülkelerine ziyaretlerinde, ziyaretçilerden, hosteslere kadar, kıyafet ve eşarp desteği verdik. Birçok dizi ve filme de benzer şekilde destek verdik ve oyuncuları Tekbir’den giydirdik. Tesettür ve aile kavramlarını içeren birçok kitaba, kapak resmi desteği verdik. Bürokrasi ve sanat çevresinden birçok kişinin de Hac ve Umre ziyaretlerinde giymek üzere alacakları kıyafetlere ulaşmalarını sağladık. Tekbir Giyim’in, tesettürün diğer adı olduğunu söylesek, sanırız hak verirsiniz. Tesettüre girmeyi düşünenlerin adresi olduğumuzu her gün görüyoruz. “Kapanırsan seni Tekbir’den giydireceğim” diyen ne çok kişiyle karşılaştık… Benzer şekilde, defilelerimizde ve çeşitli yayınlarda yönetim kurulu başkanımızın söylemlerinden etkilenen birçok değerli kişiyle tanıştık. Etkiledik, etkilendik, ilham kaynağı olduk, ilham kaynağımız oldunuz... Ne mutlu ki, annelere en çok hediye veren marka da yine biz olduk. Türkiye hakkında haber yapan gazetecilerin mutlaka uğradığı önemli duraklardan biri olmaktan, onları fabrikamızda ağırlamaktan gurur duyduk. Avrupa’daki çok sayıda üniversiteden gelen öğretmen ve öğrenciler de fabrikamızı ziyaret ederek, beğeni ve teşekkürlerini yazdıkları mektuplarla ifade ettiler. Dergimizin ilk sayısında bu ilkleri ve başarıları sizler ile paylaşmak istedik, çünkü başta da belirttiğim gibi başarılarımızın ardında sizden aldığımız güç var. Lütfen dergimizi dikkatle inceleyin, beğeni ve iyileştirme önerilerinizi dikkate alacağımıza inanın, değerli görüşlerinizi bizlerle paylaşın. Sizler her şeyin en iyisine layıksınız. Allah’a emanet olun. Şıklığınız ve yüzünüzdeki tebessüm hiç eksik olmasın.
Genel Müdür/ Yönetim Kurulu Üyesi
4
BİZ’DEN
AVRUPA MEDYASININ GÖZÜ TEKBİR’DE
Serdem’in Mutfağı’nda
DEFİLE Esra KARADUMAN
Serdem COŞKUN
Haftasonları, Kanal 7 ekranlarında canlı olarak yayınlanan Serdem’in Mutfağı programına moda tasarımcımız Esra Karaduman davet edildi. Programa katılan Karaduman; Türk ve Dünya modası hakkında bilgi verirken, sezonun renk tonlarını anlattı. İzleyicilerin talebi üzerine, eşarp bağlama şekilleri hakkında bilgi verildi aynı zamanda uygulamalı olarak da eşarp bağlanarak, pratik çözümler gösterildi. 2011 İlkbahar/Yaz koleksiyonu hakkında ipuçları verildi. Birbirinden şık kaban, pardösü, tunik ve takımlar, mankenler eşliğinde sunuldu. Bunların yanı sıra etol ve eşarplar tanıtıldı. Defilenin sonunda zarafetiyle göz dolduran abiyeler gösterildi. Serdem Coşkun ise, sezonun en şık ve en çok tercih edilen elbiselerinden birini giyerek programı kapattı.
İngiliz haber ajansı Reuters; “Türkiye’de değişmekte olan kadın modası ve tüketici tercihleri” başlıklı bir makale için Tekbir Giyim Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Karaduman ile röportaj yapma talebinde bulundu. İngiliz gazeteci Alexandra Hudson, Tekbir Giyim ürünlerini inceledikten sonra modellerimizin modaya uygun olduğunu ve Avrupa standartları doğrultusunda çalıştığımızı söyledi. Ayrıca, Avrupa modasını da yakından takip ettiğimizi vurguladı.
TEKBİR ZDF’DE Alman Devlet 2. Televizyonu ZDF; “İstanbul Kültür Başkenti” projesi kapsamında hazırladığı program kuşağında, moda konusu için tercihini Tekbir Giyim’den yana kullandı. Fabrikamızda çekim yaptıktan sonra, Yönetim Kurulu Başkanımız Mustafa Karaduman ile röportaj yapan ZDF yetkililerine, mağazamızdaki 2011 Kış koleksiyonumuzu tanıttık. Eşarplarımızı çok beğenen ekibe bugünün anısı olarak, ipek eşarplar hediye ettik.
Şükran UYSAL: “Sadece modelleri belirlemek yetmiyor” Tekbir Giyim modelhane sorumlusu Şükran Uysal, dünya modasını yakından takip ettiklerini ve her sezon yüzlerce model ürettiklerini söyledi. Tekbir Giyim, her zaman farklı modelleri ile tesettür giyiminde kendisi ile adeta şıklık yarışına giriyor. Kurum içerisinde düzenlenen trend toplantılarında, Cafer Karaduman eşliğinde yeni sezona büyük bir heyecanla hazırlanıyor. Bu toplantılarda birçok kararın alındığını söyleyen modelhane sorumlusu Şükran Uysal “Yapmış olduğumuz trend toplantılarında, sezon renkleri, kumaşları tespit ediliyor. 4-5 aylık bir süre zarfında tasarlanan modeller, müşteri temsilcilerine yönelik yapılan tanıtımlarda sunulup, üretim için hazır hale getiriliyor. ARGE ekibi, koleksiyon için seçilen modellerin son testlerini, çevresel faktörleri göz önünde bulundurarak tamamlıyor. Avrupa, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki kültürel değişiklikler ürünlere etki ediyor. Arap ülkelerinde de bayilerimiz var. Yurtiçi bayilerimizle birlikte, buralardan da bayi sorumlularımız geliyor. Onlara da ürünlerimizi sunuyoruz ve kendi kültürlerine uygun ürünlerini tercih ediyorlar” şeklinde konuştu. 5
BİZ’DEN
Başımızdaki Sağlık En kaliteli ipek kumaşlar ile üretim yapan Tekbir Giyim, modayı öncü desen ve renklerle donatıyor. Twil, saten, sura ipek ve Hint ipeği gibi kaliteli malzemeleri, tasarımla buluşturarak sezon hazırlıklarını tamamlarken, müşterilerinin sağlığına da hassasiyet gösteriyor. Renklerdeki parlaklığa da önem vererek, insan sağlığı açısından zararlı kimyasal boyar maddelerin problem oluşturmaması için çeşitli testlerden geçirerek kalitesini belgeliyor. 2011 İlkbahar Yaz eşarp koleksiyonunda da hedef, her zaman olduğu gibi, kıyafetlerlerle kombinasyonu sağlamak. Kıyafetlerde tercih edilen pembe, mor, mercan, krem, kahve, lacivert, beyaz ve siyah tonlar ön plana çıkıyor. Renklerin geçişlerindeki ahengi, desenlerin güzelliğiyle buluşturarak, muntazam el dikişi ile muhteşem seramoniyi tamamlıyor. Kullanımının rahat olması için, eşarpların alt köşesine metal logo ekleyerek, eşarpların arkadan görünümünün daha hoş durması sağlanıyor ve Tekbir markalı eşarpları kullananların rüzgarla mücadele etmesine de gerek kalmıyor . Her bütçeye uygun fiyat alternatifleri bulunan Tekbir eşarplarına; eşarp shop, cadde ve AVM’lerin yarı sıra; www.tekbiresarp.com sanal satış mağazasından da ulaşılabiliyor.
ERKEK GİYİMDE ÖNEMLİ ADIMLAR Tekbir mağazalarında erkek giyimin de olması gerektiğine inanılarak, 1995 yılında öncelikle Kayseri ve Konya şubelerinde denemeler yapıldı. Müşterilerin olumlu tepkileri ve talepleri üzerine diğer mağazalarda da erkek giyime adım atıldı. Şu anda 32 şubede ve 20 bayide bulunan erkek giyim bölümü özellikle eşleriyle uyumlu giyinmek isteyen beylerin, kendilerinde yakaladığı kombinasyonu eşlerinde de görmek isteyen bayanların vazgeçilmez durağı haline geldi. Tekbir Giyim, bayan giyimde olduğu gibi erkek giyimde de iddialı bir sezona girerek gömlekten pantolona, takımdan damatlığa, kravat, kemer, kol düğmesi gibi aksesuarlarla bütünleşen ürün yelpazesinde kaliteye önem veren erkek müşterilerine de hizmet vermekte.
6
BİZ’DEN
EĞİTİMLERİMİZ DEVAM EDİYOR
Tekbir Giyim, müşteri memnuniyetini sağlamak ve daha iyi bir hizmet sunmak amacıyla personeli ve yöneticilerine yönelik düzenlediği eğitimleri, aralık vermeden sürdürmeye devam ediyor. Satış temsilcilerinin, firmaya olan adaptasyonu ve müşteri ilişkileri hakkında bilgilendirilmesini sağlamaya yönelik çalışmalar devam ediyor. Bu çalışmalar kapsamında, satış temsilcilerine yönelik eğitimler düzenleyerek maksimum fayda sağlamak hedefleniyor. 2011 yılı eğitim programı kapsamında Topkapı Sosyal Tesisleri ve Florya Sosyal Tesisleri’nde eğitimler verildi. Bunların yanısıra Alanya’da, iki gün süren eğitim ve motivasyon programı düzenlendi. Eğitimcilerden Ahmet Cezmi Göbüt; müşterilerin nasıl karşılanması gerektiğinden bahsetti ve satış temsilcilerinin davranışlarından örneklemeler yaparak konuya açıklık getirdi. Alanya’da organize edilen eğitim ve motivasyon programına; mağaza sorumluları, müdürleri, satış temsilcileri, idari birim yöneticileri, yönetim kadrosu ve ikinci kuşak yönetici adaylarının katıldı. Hem Alanya’nın güzel havasını solundu, hem de NLP, Kişisel Gelişim Uzmanı ve Beyin Dili Uzman Eğitimcisi Ramazan Varol’un bilgilerinden yararlanıldı.
2011 İlkbahar Sezonu Tanıtıldı
Tekbir Giyim, yeni sezon ürünlerini şehirdışı ve yurtdışı bayileri için düzenlediği sezon toplantısında tanıttı. Mahmutbey’deki fabrikada düzenlenen ve iki gün süren bu toplantıda, yüzlerce üründen oluşan etek, gömlek, tunik, pantolon, kaban, pardösü, takım, tunik takım, ferace, abiye ve eşarp koleksiyonu tanıtımı yapıldı. Program sonrasında ise; 1453 Panorama Müzesi gezildi.
AÇILIŞ
Mağazalarını çoğaltan Tekbir Giyim, yakın zamanda açtığı mağazalar zincirine üç yeni mağazasını daha ekledi. Başakşehir Olimpa AVM, Trabzon Varlıbaş Atapark ve Yozgat Nehir AVM’deki mağazaları da hizmete girdi. Kaliteli hizmet anlayışını müşterileri ile buluşturan Tekbir Giyim’in mağaza açılışlarına da ünlü isimler katıldı. Trabzon Varlıbaş Atapark AVM açılışına Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Hayrünnisa Gül katılırken, Olimpa AVM’deki mağaza açılışına Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş katıldı. “Bizleri onurlandıran Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Hayrünnisa Gül’e, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’a, Varlıbaş Atapark AVM, Nehir AVM ve Olimpa AVM yöneticilerine, göstermiş oldukları yakınlıktan dolayı teşekkürlerimizi sunuyoruz.” 7
BİZ’DEN
Planlamacı gözüyle... Planlamacı gözüyle... Etkin bir satın alma için yapılması gerekenler; • Şirketin satın alma politikasına uygun tedarikçiler bulmak. • Satın alma birimlerinin etkinliğinin sağlanması için eğitim vermek. • Yönetim ve diğer birimler ile sürekli istişare yapmak. • Edinilen bilgiler ışığında iyi analiz ve pazarlık yapmak. • Hem bireylere hem de şirkete kazandıracak teşvik programları oluşturarak daha fazla fikir üretilmesini sağlamak. • Fikirlerden oluşan kazançların durumuna göre bireyleri ve katkı sağlayan birimleri ödüllendirmek.
S
atın alma, maaliyet azaltıp uygun fiyatlı ürünler üretip kâr elde etmenin yanı sıra, şirketler için stratejik bir silahtır. Şirketler, stratejilerini takım çalışması ve iyi müzakere edebilme üzerinde yoğunlaştırıp, mevcut elemanları yetiştirerek veya dışarıdan kalifiye eleman bularak kullanmak isterler. Satın alma birimlerinde çalışan kişilerin, diğer birimlerle aynı doğrultuda çalışması ve alınan bilgiler doğrultusunda şirket için en uygun şekilde alım yapması gerekmektedir. Bu duruma uygun bir örnek vermek gerekirse, model çalışması yapan birimin hem mevsime, hem de modaya uygun ürünler hazırlaması beklenir fakat yapılan modellerde kullanılan hammaddenin maaliyet açısından uygun olması için satın alma birimiyle fikir alışverişinde bulunması da gerekmektedir. Birimlerin, satın alma ile istişare etmesi sonucunda elde edilecek kazançları kısaca şöyle sıralayabiliriz; • Hammaddelerin; kaliteli, dayanıklı, sıhhı olması ve doğayla uyumlu olması konusunda dikkatli olunması, • Gerekli hammaddenin uygun şekilde alınabilmesi, • Düzenli üretim planlaması yapılabilmesi, • Sezonunda ürün pazarlayabilmesi, • Mali açıdan kârlı satış yapabilmesi,
8
Hepimizin belirli bir yaşam tarzı bulunmakta olup, arzu ve isteklerimiz sonsuzdur. Fakat arzu ve isteklerimize ulaşabilmemiz için çaba göstermemiz gerekmektedir. Şirketimiz de, müşterilerimizin istek ve arzularına cevap verebilmek için maksimum çaba ve özen göstermektedir. Ürünlerimizde, insan sağlığına ve doğaya zarar vermeyecek doğal elyaf içerikli kumaşlar kullanılmaktadır. Kullanmış olduğumuz kumaşlar üzerinde çeşitli testler yapıldıktan sonra oluşan bilgiler ışığında, içerikleri ürünlerimizin üzerine yazılı bir şekilde müşterilerimize lanse etmekteyiz. Fakat bu yazıların etkili olamadığı durumlar da oluşabilir. Örnek verirsek; yazın siyah, pamuklu ürünlerin renk haslığının az olması, ter karşısında onu savunmasız hale getirir. Nasıl sağlığımızı korumak ve daha uzun ömürlü bir yaşam için birtakım kurallara uyuyor veya uymak zorunda kalıyorsak, giysilerimizin de sağlığı ve uzun ömürlü olmaları için birtakım kurallara uymamız gerekmektedir. Bunu da ürünlerin üzerindeki yazılı kullanım talimatlarına uyarak sağlayabiliriz.
Üretim Planlama Fikret SEZER
TRİKO
www.motiftriko.com.tr
RÖPORTAJ
Mustafa KARADUMAN:
“Bizler İslami açıdan bir giyim kültürü oluşturduk” Tessettür giyiminin öncü kuruluşlarından Tekbir Giyim, sadece Türkiye’de değil, birçok dünya ülkesinde adını duyurmaya devam ediyor.
10
Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Karaduman, Türk tekstilini en iyi şekilde yüceltmek için her ayrıntıyı en ince noktaları ile değerlendirdiklerini söyledi. Mustafa Karaduman, Tekbir Yaşam Dergisi için sorularımızı yanıtladı...
Tekbir Giyim’in kuruluş hikâyesini kısaca özetler misiniz? 1982’de Tekbir Giyim olarak imalata başladık. 1992’de yapmış olduğumuz ilk tesettür defilesi ile iyi bir çıkış yakaladık ve çalışmalarımızı genişlettik. Amacımız; tesettürü bütün dünyanın gündemine getirmekti, bunda başarılı da olduk. Türkiye ve dünyadan birçok televizyon kanalına konu olduk. Hatta Japon medyası, bizim hakkımızda özel bir belgesel dahi hazırladı. Tekbir markası şu anda kendi sektöründe lider konumda. Bu liderliği korumak için neler yapıyorsunuz? Ne gibi projeleriniz var? En son yapılan defilemizi örnek verecek olursak, dünyada en ilgi çeken defilelerden biri oldu. Fakat aynı kreasyonlarla devam ederseniz bir iki yıl içinde gündemden düşersiniz. 1992’den 2011’e kadar, 19 yıllık süreç içerisinde sürekli zirvede kaldıysanız bu sizin kendinizi yenileyerek geliştiğinizi gösterir.2003 yılında Malezya’da 15 İslam ülkesinin katıldığı bir konferans vardı. Bizi de davet etmişlerdi. Orada tasarım alanında 1’incilik ödülü aldık. Bütün dünyada ses getirdi bu ödül. 2008’deki defilemizde dünyada büyük yankı uyandırdık. Vizyon Show da, 29 tane en büyük firmayı toplayarak bir defile yapmış, bizim de defilemiz aynı güne denk gelmişti. Defilelerimiz Milliyet Gazetesi’nde kıyaslanmış, onların defilesine ufak bir yer ayrılırken bizim defilemize kocaman bir yer verilmişti. Bunu İslami gazeteler yapsaydı o kadar önemsenmezdi. Fakat Milliyet’in yapması dikkat çekiciydi. Bu anlamda baktığımızda sürekli piyasayı ve yeni gelişmeleri iyi okuduğumuzu ve hayata geçirdiğimizi görüyoruz. Geçen sene 12-13 tane mağaza açtık. Bu %30 gibi bir büyümeye tekabül ediyor. Önümüzdeki yıl içerisinde Köln’de ve Berlin’de de mağaza açma planımız var, şu anda projeler ve alt yapı çalışmaları hazırlanıyor. Bu şekilde Avrupa ülkelerinde çok daha güçlü bir şekilde söz sahibi olacağız. Ülkenin tekstil anlamında büyümesine katkıda bulunuyorsunuz. Oysa birçok firma Çin’de üretim yaptırıyor. Bunu nasıl yorumluyorsunuz? Sanırım konjektür değişmeye başladı. 2011 yılı içinde %30 ila %60 arasında değişecek olan bir ek vergi yasası geliyor. Bu şekilde Çin, Türkiye’deki cazibesini kaybedecek ve bu maliyet yüküne, nakliye masrafları da eklenince Türkiye daha cazip hale gelmiş olacak. Gelecek olan gümrük yasası ne kadar etkili olacak, bunu zaman gösterecek ama görünen o ki Çin olgusundan kurtulmuş olacağız. Çin’de zaten tasarım adına bir şey yok ve dünya pazarında hala taklitçi konumunda. Ünlü firma ve markaların ürünleri taklit ettirilerek Türkiye pazarında
piyasaya sürülüyor. Biz, Tekbir markası olarak yerli üretimden yanayız. Üretimimizi 17.500 metrekare kapalı alana sahip olan Mahmutbey’deki kendi fabrikamızda gerçekleştiriyoruz. Üretim yaparken nelere dikkat ediyorsunuz? 1 yıl içinde binlerce model üretme şansımız oluyor ve üretiyoruz. Örneğin; 3 yeni model ürettiysek ve o modele talep olmaz ise; yeni kumaşlar ve tasarımlarla yeni ürünler üretiyoruz. İşin önemli kısmı ise; gelecek sezonun ürünlerini hazırlarken mevsimsel koşulları göz önünde bulundurmak ve çok iyi gözlemlemek gerekiyor. Çünkü renklerin tonundan, kumaş çeşitlerine kadar ayrıntılı düşünmek gerekiyor. Bunları gerçekleştirebilmek için çok geniş bir bilgi birikimi ve tecrübeye ihtiyaç var. Bizim de bu anlamda iyi bir ekibimiz var ve zorluk yaşamıyoruz. Tekbir’in dışında ürettiğiniz farklı bir marka var mı? 2 markamız daha var ama Tekbir ön planda. Şuan sa11
dece Tekbir’e ağırlık veriyoruz. Avrupa’ya çıktığınızda tesettür kavramı bilinmiyor. Orada bir “Tekbir” kavramı var. ’’Sana’’ yağının marka olarak ülkemizdeki konumu gibi. Tekbir, tesettür olarak tanınıyor.
rında gençlere, %30-35 olarak da üst sınıfa hitap ediyoruz. Tesettür giyenlerin de marka giyme hakkı olduğunu düşünüyorum ama bu fiyatlarımızı yükseltmiyor. Kendi ölçeğimizde en iyi fiyatları sunuyoruz.
Tasarımlarımız hem kültürümüze hem de inancımıza uygun. Eskiden insanlar tesettür kıyafetlerini terzilerde diktirirdi ama biz markalaşarak bunu bir sektör haline getirdik. Dünyada 1,5 milyar Müslüman var, hedefimiz; Müslümanlar’ın tamamına ulaşmak. Satıştan ziyade tasarımlarımızı bir kültür olarak Müslüman toplumuna yerleştirmek. Bizim tasarımlarımızın, ırksal veya milli noktaları yok. Tamamen evrensel ve bütün dünyayı kucaklayacak şekilde... Geçmişteki tesettür kültürünü günümüz dünyası ile birleştirerek tasarımlar yapıyor ve bunları sunuyoruz. Bunlar geliştikçe zirvede kalacağımıza inanıyorum.
Sivil toplum örgütleri hakkında ne düşünüyorsunuz?
Tasarımlarımızı Cafer Bey, yapmakta. 29 yıllık bilgi birikimi var ve tasarım alanında çok güçlü birisi. Defile tasarımlarımızı da kendisi yapmakta. Bu fırtına dünyada büyük şekilde esmeye devam edecek inşallah. Toplumda sosyal kesimler var. Sosyal kesim olarak kime hitap ediyorsunuz? Ağırlık olarak orta kesime hitap ediyoruz, %15-20 civa12
Ben ASKON’da daha önce Tekstil Sektörü Başkanlığı yaptım, bir dönem de yönetimdeydim. Dolayısıyla sivil toplum kuruluşları ile ön plana çıkmak gerekiyor. Türkiye’de biraz geri kaldı ama İHA’nın Mavi Marmara Gemileri ile sivil toplum örgütlerinin ne kadar önemli olduğu anlaşılmıştır sanırım. Benim de şöyle bir sosyal projem var: Tüm dünyadaki Müslüman iş adamlarının kurduğu bir birlik. Bu birlik siyasi, toplumsal, ticari ve ekonomik anlamda bütün dünyada güç kazanacak. Yaklaşık 10-15 İslam ülkesinin bir araya geldiği bir proje ve yalnız İslam ülkelerinde değil bütün dünyada ses getirecek bir oluşum. Örneğin, Almanya’da çok fazla müslüman nüfus var. Geneli Türk ağırlıklı olsa da diğer Avrupa ülkelerinde de İslam ülkelerinin vatandaşlarının nüfusu yüksek. Bu anlamda, bu proje Avrupa ülkelerini de kapsayacaktır. Uzun vadeli alt yapı çalışmaları ile başarılı olacak, İslam ülkelerinin etkin bir rol oynadığı bir proje olacaktır.
SAĞLIK
Sağlıklı beslenmenin püf noktaları “Kilo alma veya verme, aldığınız kalori ve harcadığınız kalorinin dengesine bağlıdır. Kilo vermek için çoğu zaman sadece aldığınız kaloriyi azaltmanız yeterli olmaz. Aldığınız kaloriyi azaltmanın yanında harcadığınız kaloriyi de artırmalısınız. Harcadığınız kaloriyi artırmanın en etkili yolu; metabolizmanızı harekete geçirmektir” diyen Diyet Uzmanı Çağatay Demir, metabolizmanızı hızlandıracak ve aldığınız kaloriyi gözden geçirmenizi sağlayacak önerilerini şöyle sıralıyor: Öğünlerinizi altıya bölmeye özen gösterin. En erken iki, en geç dört saatte bir yemek yemelisiniz. Bu saat aralığını takip ederek günde üç ana ve üç ara öğün yapmalısınız. Hareketlenmeye başlayın. Haftada sadece üç gün 50 dakika tempolu yürüyerek metabolizmanızı hızlandırabileceğiniz gibi daha fit bir görünüme kavuşabilirsiniz. Vücudunuzun fabrikası niteliğindeki kaslarınızı geliştirin. Haftada üç gün sadece 20 dakika ağırlık çalışarak kas dokunuzu artırabilirsiniz. Günde en az yedi, en fazla sekiz saat uyuyun. Erken yatıp, erken kalkmaya çalışın. Bu önerileri yaparak metabolizmanızı hızlandırabilir ve günlük harcadığınız enerjiyi artırabilirsiniz. Malesef bu da tek başına yeterli değil. Bunun yanında aldığınız kaloriyi
de gözden geçirmeniz gerekiyor. Aşağıdaki önerilere göz atmak, sizin için yararlı olacaktır. • Kendinizi aç bırakmayın. Açlık arttıkça kontrol etmesi güçleşir. Bu nedenle açlığınızın kontrolden çıkmasını önlemek için elinizin altında kuru kayısı bulundurun. Karnınız acıktıkça günde beş taneyi geçmemek kaydıyla kayısı yiyebilirsiniz. • Öğlen ve akşam yemeği arasındaki süreyi azaltmak için öğle yemeğinizi saat 13.00’den önce yememeye çalışın. Öğle yemeğinizde; bir kâse çorba, salata ve yoğurt tüketmek faydalı olacaktır. Bu sizin için en hafif ve doyurucu menü seçeneğidir. • Akşam yemeklerinde kontrolden çıkıp fazla yememek için saat 16.00 civarında küçük, yağsız bir tost veya süt ile 1-2 adet diyet bisküvi tüketebilirsiniz. • Akşam yemeklerinde salata ile birlikte yağsız protein kaynaklarına yer vermeye çalışın. Bunun için en iyi seçenek; dolabınızda haşlanmış tavuk ve hazır ton balığı bulundurmaktır. • Akşam canınız bir şeyler atıştırmak isterse, kestane ve patlamış mısırla birlikte bitki çayları için. Kestane ve mısır konusunda aşırıya kaçmayın. Bir su bardağı patlamış mısır veya bir su badağı kestane yeterli bir ölçüdür.
Pamuklu Kumaşlar Adından da anladığınız gibi doğadan, yani bitkilerden ve hayvanlardan elde edilen liflerdir. Dünyanın en büyük pamuk üreticileri Türkiye, Çin, Rusya, Hindistan, ABD ve Mısır’dır. Dünyanın en önemli tarım ürünlerinden olan pamuk; M.Ö. 3000 yıllarından beri kullanılmaktadır. Pamuklu giysiler, vücuttaki teri emerek vücudun nefes almasını sağlarlar. Oysa sentetik ve naylon karışımı giysiler, derinin solunum yapmasını engelleyerek vücutta çeşitli deri hastalıklarının oluşmasına neden olabilir. Pamuklu dokumalar; genellikle yıkanabilir ve ütülenebilir. Dayanıklı ve aşınmaya karşı dirençli kumaşlardır. Pamuklu kumaş vücuttaki nemi kolayca çeker fakat biriktirmeden düzenli bir şekilde dışarı bırakır ve dolayısıyla kolay kurur. Serinletici etki meydana getirdiği için sıcak havalarda tercih edilen giysi türüdür. Statik elektriklenme problemi yoktur. Tekbir Kumaş Kitapçığı’ndan…
13
RÖPORTAJ
“Stil sahibi olmak isteyenlerin ilk adresi olacağım” Tekbir ailesi ikinci kuşak üyelerinden, Moda Tasarımcısı Esra Karaduman, tesettür giyimde gençlere yönelik farklı tarzda tasarımlar yaptığını ve bu tasarımlarla modern giyinmek isteyen bayanların ilk adresi olacağını belirtti. Günümüzde tesettür giyimin daha modern çizgiler taşıdığını söyleyen Karaduman, “Biz kaliteyi, şıklığı ve rahatlığı Tekbir potasında topladık” dedi.
M
odacı Esra Karaduman, İngiltere’de aldığı moda eğitimini, Türkiye’de tesettür modasına yansıtıyor. Londra’da eğitimini tamamladıktan sonra 2008 yılında Tekbir’in tasarım bölümünde görev alan Karaduman, henüz yeni bir moda tasarımcısı olmasına rağmen başarılı çalışmalara imza atıyor. İşe başladığı ilk günlerde, sadece gençlere yönelik çalışmalar düşündüğünü sonrasında ise; daha geniş bir kitleyi ele alarak tasarımlarına farklı bir boyut kazandırdığını belirtti. TESETTÜRLÜ HANIMLAR ARTIK DAHA ŞIK Tesettür giyim ele alındığında, eskiye kıyasla, hanımların daha şık olduğunu, değişik renkler ve modellerin birbirleriyle daha hoş kombine edilebildiğini kaydeden Karaduman “Günümüz tesettürü, öncesine göre çok daha farklı. Artık insanlarımız daha modern kıyafetlere önem veriyorlar. Tesettür diye ele alırsak; giyim kuşam anlamında tercihler daha geniş boyutlar kazanabiliyor. İnsanlarda ‘tesettürlüyüm, ancak ben de kendi tarzımı oluşturabilirim’ düşüncesinin” yaygınlaştığını belirtti. AVRUPA MODASINI YAKINDAN TAKİP EDİYOR Moda tasarımcısı Esra Karaduman, yurtdışında aldığı eğitim haricinde, sürekli olarak Avrupa’daki moda haftalarını takip ediyor. Parisli hanımların, giyim kuşamdaki asilliğini, Almanya’nın kombin hususundaki hassasiyetini, Londra’nın kendine has, rahat ve bir o kadar da stil sahibi olan tarzını, tesettürlü moda severler için kendi tasarımlarında buluşturuyor. KALİTE EN ÖNEMLİ UNSUR Sadece şıklık değil, kalitenin ve aynı zamanda rahatlığın da kendileri için çok önemli olduğunu vurgulayan Karaduman, “Bugün insanımız sadece şıklık ile yetinmiyor. Kıyafetinin günün modasına uygun, rahat ve bir o kadar da sağlıklı olmasını istiyor. Çünkü giydiğiniz bir kıyafet ile tam anlamıyla bütünleşemezseniz, o kıyafet bir süre
14
sonra şıklıktan çıkar ve rahatsız edici bir durum alabilir. Biz yaptığımız tasarımları üretim aşamasında çok sayıda testlerden geçiriyor ve en doğru kararların ortaya çıkmasını sağlıyoruz” dedi. Firma olarak, her zaman müşteri odaklı çalıştıklarını, müşteri memnuniyetinin kendileri için çok önemli olduğunu da ekleyen Karaduman; “Biz, ürünümüzü; yıkama, ütüleme ve kırışıklık testleri gibi klasik testlerin yanı sıra prova mankenleri üzerinde de test ederek, her şeyden emin olduktan sonra satışa sunuyoruz. Ayrıca üretim sürecinde bizler de kıyafetlerimizi giyerek test ediyor, ARGE çalışmaları ile destekliyoruz. Amacımız; kalitemizden ödün vermeden, üretimlerimize devam ederek tesettür giyimindeki öncülüğümüzü korumaktır.” diyerek sözlerini noktaladı.
Sokaktan Stiller
STİL
Çiğdem - Öğrenci
Sevcan - Reklamcı
YARIŞMA
Kübra - Üniversite Öğrencisi
Size en yakın Tekbir mağazalarında beğendiğiniz stili giyin ve fotoğraflayın. Moda editörümüz ve ekibi tarafından seçilecek olan stillerden, ilk üçe giren yarışmacılara sürpriz hediyelerimiz olacak. Çektiğiniz fotoğrafları, esrakaraduman@tekbir.com.tr adresine yollayabilirsiniz.
Nurhan - Satış Temsilcisi
15
GÜZELLİK
KİŞİYE ÖZEL PARFÜM SEÇİMİ Çiçekli kokular Baharat ve beyaz et tüketenlere tavsiye edilir. Manolya, lavanta, zambak, limon ve yasemin, bu tür kokularda en fazla kullanılan çiçeklerdendir ve en büyük koku ailesi olarak bilinirler. Bu tür parfümleri tercih ediyorsanız, maceraperest bir yapınız var diyebiliriz. Keşfetmeyi, yeni şeyler üretmeyi seviyorsunuz ve ani bir şekilde B planı üretebiliyorsunuz. Bu yüzden taze aromalar olarak tanımlanan çiçek kokuları size çok uygun. Bu parfümlerdeki aromalar çiçek yaprakları, yağ ve tohumlardan elde edilir. Taze, ferah ve hafif bir hissi vardır.
Şipre kokular Şipre 1917’de François Coty tarafından üretilen Chypre adlı parfümden sonra bir koku sınıfı olarak kabul edilmiştir. Bu kokular; genelde buğday tenlilere, kırmızı et tüketimi yapanlara tavsiye edilir. Şipre kokuları tercih ediyorsanız, algılarınız açık olduğu için sosyal hayatın aranan karakterlerinden biri olmalısınız. Bu parfümler; kuvvetli esansların karışımından oluşur, kalıcı ve zengin içeriklidirler.Temel notaları ağaç, meşe yosunu, misk ve paçulidir. Bunlara genelikle çiçek ve meyve notaları eşlik eder. Hızı, hareketi seven ama yine de planlı davranan insanlar için uygundur.
Cildinizi gençleştirici mucizevi bir maske;
Oryantal kokular Sıcak esansların karşımı olan egzotik kokular benim için uygun diyorsanız, muhtemelen liderlik özelliği taşıyan bir yapınız var. Temel notaları misk, vanilya, amber ve değerli ağaçların olduğu bu kokulara, parfümlerde genelikle egzotik çiçek ve baharat notaları eşlik eder. Oryantal kokuları tercih eden biriyseniz, zor şartlar ve gergin ortamlarda diploması sağlayan, yeni projeler üretmeyi seven girişimci bir ruha sahipsiniz. Hobileriniz söz konusu olunca farklı ilgi alanları aramanıza rağmen özel hayatınızda işinize, eşinize ve kendinize sadıksınız.
EŞARP BAKIMI
Bal ve limonla, evde rahatlıkla hazırlayabileceğiniz bir tarif… Bal, cilde yumuşaklık ve parlaklık verir. Cildinizi tazelemek için iki dakikada bal ile bir güzellik maskesi hazırlayabilirsiniz. Malzemeler; 1 çorba kaşığı bal, 1 tatlı kaşığı kadar limon suyu Uygulanışı: Balı ve limonu birbirine karıştırıp göz çevresi hariç tüm yüzünüze ve boynunuza sürün, 15-20 dakika bekledikten sonra yüzünüzü yıkayın. Dikkat: Yüzünüzü asla çok sıcak veya çok soğuk su ile yıkamayın. Ilık suyla yıkamaya özen gösterin. Bunu unutmayın! Güzelliğiniz için cildinize uyguladığınız her şeyi boynunuza da uygulayın. Bunu biliyor muydunuz? Nefes alan gözenekleri açık bir cilt en harika makyaj bazıdır. Temiz bir cildin üzerine ne uygularsanız uygulayın her zaman daha canlı, genç ve duru görünmenizi sağlar. 16
• İpek eşarplar; ılık suda yıkanmalıdır. • Köpürecek kadar eşarp şampuanı kullanılmalı, çitilenmemelidir. • Duruladıktan sonra sıkmadan, düz bir zeminde suyu akıtılmalı, ıslakken ütünün ipek (silk) ayarında, tersten ütülenmelidir. • Ütülerken, eşarbın kenar dikişlerinin sökülmemesine özen gösterilmelidir. ÖNEMLİ: Eşarbınızın daha uzun ömürlü olabilmesi için, doğru şekilde yıkanması çok önemlidir. İpek eşarpların yıkanması için özel olarak üretilen, Tekbir Eşarp Şampuanı’nı tercih edebilirsiniz.
Ferhat PaĹ&#x;a Mahallesi Yeditepe Caddesi No:29/4 Tel (0216) 660 13 00
TEKBİR AVANTAJ KART İLE TAKSİTLİ ALIŞVERİŞLERİNİZDE
TAKSİT
PARA PUAN
PEŞİN ALIŞVERİŞLERİNİZDE
PARA PUAN
RÖPORTAJ
Gül: “Başarımı eşime borçluyum”
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “Siyasete girdiğim ilk yıllarda eşim Hayrünnisa Gül’ün çok büyük desteğini aldım” derken, Hayrünnisa Gül ise; “Biz bir anlaşma yaptık, bu anlaşmamız gereği kendileri siyasette çalışırken, ben de; çocuklarım ve ev işlerini üzerime aldım” dedi.
T
ürkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanlığı makamında, göreve geldiği günden beri gerek ülkede ve gerekse dünya devletleri arasında başarıyla yürütmekte olan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, siyasette elde ettiği bu başarının ve şuan bulunduğu makama gelmesinde en büyük payın eşi Hayrünnisa Gül olduğunu söyledi. Abdullah Gül’ün, milletvekili seçildiği yıllarda, oğlu Mehmet’in henüz daha 20 günlük bir bebek olduğunu söyleyen Hayrünnisa Gül “Biz siyasete girerken bir anlaşma yaptık aramızda. Evin, çocukların her türlü işiyle ben uğraşacaktım, Abdullah Bey siyasette özgür, rahat ve başarılı olacaktı. Ben, görevimi iyi yaptığıma inanıyorum. Gerçekten ilk yıllarda çocuklarımız çok küçüktü, onların en çok bana ihtiyacı olduğu dönemdi, Abdullah Bey
çocukların büyüdüğünü neredeyse göremedi diyebilirim” dedi. GÖBEK ADI CUMHUR Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül, cumhuriyetimizin kuruluş yıldönümü olan 29 Ekim tarihinde dünyaya gelmiş, göbek adını da Cumhur koymuşlar. İşte Cumhurbaşkanlığı konutunda gerçekleştirilen röportajda, bu ilginç tesadüf ile ilgili yanıtların diyaloğu: S: ”Sanatçı doğulur mu, olunur mu?” Cumhurbaşkanı doğulur mu olunur mu? Cumhurbaşkanı: Evet. Kader daha sonra nasıl gelişiyor19
sa o şekilde oluyor bu işler. Kimse öyle doğmaz. Ama sanatçı için katılıyorum. Gerçekten sanatçı ayrı bir yetenek, ayrı bir kabiliyet, isteseniz bile bazen olamayabilirsiniz, çalışıp belli bir noktaya gelebilirsiniz ama iz bırakan sanatçı olmak için doğuştan bazı özelliklerin olması gerek. S: Zaten başka şey için söyleyeceğim, bunu niçin söylediğimi. Doğum hangi tarih? 29 Ekim mi? Cumhurbaşkanı: Doğumum, doğrusu saklanamaz bir gerçek. 29 Ekim evet. S: Onun için sordum doğulur mu, olunur mu?
Kadının kendi kabuğunu aşması ve gayret
Hayrünnisa Gül: Hep beraber kutluyoruz.
etmesi gerektiğini düşünen Hayrunnisa
Cumhurbaşkanı: Kayıtta yazılı değil ama dayılarım, amcalarım o zamandan bana böyle seslenirlerdi. Hatta bazıları yazılı zanneder ama yazılı değil. Arkadaşlarım bazen kendi aramızda konuşurken böyle seslenirlerdi. Ayrıca çok değil ama benim de bazı dergilerde denemelerim falan olmuştur orada bu ismi kullanmışımdır.
GÜL, kadının güçlü olması gerektiğini
SİYASETİN ACIMASIZ YÖNLERİ VAR Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, siyasetin acımasız bir yönü olduğunu ve bu yönün, siyaset yapan insanın ailesini ihmal etmek zorunda bıraktığını söyledi ve sorulara ise şu şekilde yanıt verdi: 20
“Vallahi evdeki yükün büyük bir kısmını, bunu daha önce de söyledim, gerçekten eşim çeker. Yani bu çocukların eğiminden tutun da evin idaresine kadar böyledir. Siyasetin öyle bir acımasız bir yanı var. Eğer bunu hakkıyla yapacaksanız, o zaman evinizi çok ihmal edersiniz ve çocukları çok ihmal edersiniz. Ben de doğrusu bir dönem yani ilk iki dönem çocukların gerçekten nasıl büyüdüğünün farkına varmadım. Daha sonra birden kendime geldim ve ilgilenmeye başladım ama dönem içerisinde Hayrünnisa bu işi üstlendi ve şimdi de hala öyledir.”
vurguladı.
Hayrünnisa Gül: Çocuklar benim en önemli varlığım. Gerçekten onlar küçükken onları ihmal etmediğime inanıyorum. Hep çıtayı yüksek tuttuk. Babası da tabii buna destek oldu. Her zaman onlara; en iyi okullarda, en iyi şekilde okumalarını öğütledim. Onlar da sağ olsun bizi hiçbir zaman üzmedi.
Abdullah Gül: Profesyonel kariyerden gelen bir diplomat değilim. Diplomatlara ayıp olur. Ama tabii ki Dışişleri Bakanı olarak diplomatların başında oldum. Dolayısıyla o siyasetçi kimliğim şüphesiz ki daha ağır basar, ama siyasetçi kimliğimi diplomasiye taşımaya çalıştım. Hayrünnisa Gül: Özel hayatımızdaki önemli değişiklerle siyasi hayattaki önemli değişiklikler hep çakıştı. Ben herhalde o günlerden hissettim bizi zor bir hayatın beklediğini. Belki ondan karşı çıkmışımdır ama şimdi geriye dönüp baktığımda “Tabii ki de iyi ki girmiş” diyorum. Abdullah Gül: Siyasetin belirsizlikleri çoktur. Program yapmanız mümkün değildir. Geceniz gündüzünüz hep birbirine karışmıştır. Cumhurbaşkanlığında günlük meselelerin dışındasınız. Ne yapacaksınız, nereye gideceksiniz ne olacak? Bunlar bazen aylar önceden tespit ediliyor. 2011 yılının Türkiye’ye yenilikler getireceğine inanıyorum. Türk halkına, Türkiye’ye inanıyorum. Belki günlük birçok problemlerimiz var. Şöyle düşünün; günlük meselelere, detaylara baktığınızda işin içinden çıkılmayacak gibi görünür ama şöyle biraz yukarıya çıkıp da tepeden baktığınızda onun büyüklüğünü, ihtişamını ve geleceğini de görürsünüz. Ben Türkiye’nin geleceğini böyle görüyorum. Türkiye demokrasisi, giderek güçlenen, derinleşen Avrupa standartlarını yakalama yolunda önemli gelişmeler sağlamış bir ülke. Biz, problemlerle ilgilenirken bu gücümüzün farkında olmayabiliriz ama dışarıdan, yukarıdan baktığınızda bu güç göz kamaştırıcı bir güçtür ve bunun gideceği yer bellidir. Muasır medeniyetlerin üstüdür, muhakkak böyle olacaktır. Hayrünnisa Gül: Kadının çok güçlü olması gerektiğine inanıyorum. Kadın kendi kabuğunu aşmalı, gayret etmeli diye düşünüyorum. Eğitim konusunda, sosyal hayata katılım konusunda, sivil toplum örgütlerine katılım konusunda, kendilerini evden dışarı çıkarıp, bunları talep edip, ulaşmalarını diliyorum. Böylelikle çocuklarımıza çok güzel bir gelecek vermiş olacaklar. Kaynak: Cumhurbaşkanlığı internet sitesi.
21
ANAHTAR PARÇAM: Etek Tasarım: Esra KARADUMAN
Günün modası, yazın en çıtırı… Günlük kullanım için bu gömlek ile lacivert eteğinizi kombinleyebilir, kombininizi şeker pembesi bir eşarpla tamamlayabilirsiniz Klasiklerden uzak kalarak farklı bir stile sahip olan bu eşarbı tercih edebilirsiniz
Tarzınızı tamamlayacak harika bir eşarp
Pastel tonlarını da içinde barındıran bu eşarp şıklığınızın tamamlayıcısı olacak.
Şehirli bohem bir görünüm için uzun pardösülerinizi uzun eteklerinizle kombinleyebilirsiniz.
İnci düğmeli bu gömlekle çok zarif görüneceksiniz
22
Ofis şıklığı için ya da özel bir yemeğe gitmek için birebir. Altın sarısı düğmeleri ile hem şıklığınızı arttırın hem de modernliğinizi ön plana çıkarın
Ebru bir yaşam biçimidir SANAT
Ebru, kâğıt üzerine, özel yöntemlerle yapılan, geleneksel bir süsleme sanatıdır. Ebru sözcüğüne köken olarak, bulut anlamına gelen Farsça “ebr” sözcüğü gösterilmektedir. Bu sözcükten türetilen ve “bulut gibi” ya da “bulutumsu” anlamına gelen “ebri” sözcüğü Türkçe’de değişerek “ebru” biçimini almıştır. Gerçekten de ebru, bulut izlenimi uyandıran bir görünümdedir. Ebru sözcüğü bir başka görüşe göre “yüzsuyu” anlamına gelen, Farsça “âb-rûy” tamlamasından gelmektedir.
E
bru sanatının ne zaman ve hangi ülkede ortaya çıktığı bilinmemekle birlikte, bu sanatın doğu ülkelerine özgü bir süsleme sanatı olduğu kesindir. Bazı İran kaynaklarında ilk kez Hindistan’da ortaya çıktığı yazılıdır. Hindistan’dan İran’a, oradan da Osmanlılar’a geçmiştir. Gene bazı kaynaklara göre de ebru, Türkistan’daki Buhara kentinde doğmuş ve İran yoluyla Osmanlılar’a geçmiştir. Batıda ebru “Türk Kâğıdı” diye adlandırılır. Ebrunun Yapılışı; Ebrunun yapılışı oldukça zevkli, ama sabır isteyen bir iştir. Önce uygun bir kâğıt seçmek gerekir. Çünkü her kâğıda ebru yapılmaz. Kâğıt, boyayı iyice emecek nitelikte ve dayanıklı olmalıdır. Eskiden hattatlar (güzel yazı ustaları) yazı yazmak için yüzeyine “ahar” denen özel karışımlı (nişasta ve yumurta akı) bir sıvı sürülen ve bu yüzden “aharlı” denilen kâğıt türünü yeğlerlerdi. Ebrucular ise; bu tür kâğıtlar boyayı iyi emmediği için “aharsız” da denen ham kâğıt kullanırlardı. Ebru yapmak için, genellikle dikdörtgen biçiminde, büyükçe ve yayvan bir tekne gerekir. Geven denilen otun gövdesinden elde edilen ve beyaz renkli bir tür zamk olan kitre, belli bir oranda, suyla bir kabın içinde karıştırılır. Kitre yerine salep, keten tohumu, ayva çekirdeği, gazyağı gibi birçok değişik madde de kullanılmaktadır. Kitre ile yapılan bu karışım 12 saat kadar bekletilir ve zaman zaman karıştırılır. Kitre bu süre sonunda erir ve karışım boza kıvamını alır. Daha sonra küçük fincanlarda ebru için boya hazırlanır. Ebru için kullanılacak boya çok ince toz haline getirilmeli ve suda eriyip dağılmayan bitkisel ve kimyasal boyalardan olmamalıdır. Fincanda, su ile iyice karıştırılarak sıvılaştırılan boyalara ayrıca iki kahve kaşığı taze sığır ödü katılır. Bu işlemin amacı; iyice ezilmiş boyanın dibe çökmeden, yüzeyde kalmasını sağlamaktır. Bu biçimde ha-
zırlanan değişik renkteki boyalar özel tekneye boşaltılmış olan boza kıvamındaki sıvının yüzüne serpilir. Yüzeyde birikintiler halinde kalan bu boyalar daha sonra tahta bir çubukla karıştırıldığında ya da yayıldığında şaşırtıcı ve ilginç desenler ortaya çıkar. Ayrıca hazırlayanın isteğine göre belli desenler de elde edilebilir. Bu desenlerin üzerine yatırılan özel kâğıt, 5-10 saniye sonra, iki ucundan tutularak kaydırmadan ve oynatmadan, kitap sayfası açar gibi bir yana doğru kaldırılır. Kâğıdın, boyalı tarafı üste gelecek şekilde uygun bir yere serilerek kurutulur. Böylece ortaya binlerce ayrıntı ve renk taşıyan desenler çıkar. Eğer, bu desenlerin arasına bir yazı ya da herhangi bir çiçek motifi yerleştirilmek istenirse, başka bir yöntem uygulanır. Yazı ya da motif, bir kâğıda yazılır ya da çizilir. Keskin bir araçla kenarları kesilip kalıp çıkartılır ve ebru kâğıdına zayıf bir yapıştırıcı ile yapıştırılır. Kâğıdın, yapıştırılan desenin bulunduğu yüzeyi yukarıda anlatıldığı gibi teknenin içine yatırılır. Elde edilen ebru kuruduktan sonra, hafifçe yapıştırılmış olan bölüm sökülünce yazı ya da motiflerin yerleri boş kalır. Bu yöntem hattat ve ebru ustası Necmeddin Okyay (1883-1976) tarafından bulunduğu için bu yöntemle yapılan ebrulara “Necmettin Ebrusu” denir. Ebrunun “battal ebru”, “taraklı ebru”, “çiçekli ebru” gibi daha birçok türü vardır. Ebru ciltçilikte ve hattatlıkta çok kullanılırdı. Bazen elde edilen ilginç ve güzel desenler bir tablo görünümünde olduğu için bu amaçla da kullanıldığı oldu. Türkiye’de, Hatip Mehmed Efendi (18.yüzyıl), Şeyh Sadık Efendi (19. yüzyıl), Bekir Efendi (20.yüzyıl başları) gibi çok usta ebru sanatçıları yetişmiştir. Bu sanatın Necmeddin Okyay’dan sonra yetişen son ustaları arasında Mustafa Düzgünman (doğumu 1920) ve Niyazi Sayın (doğumu 1927) özellikle anılabilir. 23
Bir yanda asırlık tarihi yapılar, diğer yanda modern kafeler... Diğer yanda yavaş ve telaşsız tarihi dokuya karşılık zamanla yarışan, bir yerlere yetişmeye çalışan insanların hareketliliği… Tam ortada bütün haşmetiyle İstanbul’a tepeden bakan Boğaz Köprüsü, ayaklarını yere ne kadar da sağlam basıyor… Zıt renklerin bir araya gelmesiyle oluşan nefes kesici resimler gibi, Ortaköy de bu zıtlığı zarafetle kucaklıyor…
24
ORTAKÖY
GEZİ
B
ir yanda asırlık tarihi yapılar, diğer yanda modern kafeler... Diğer yanda yavaş ve telaşsız tarihi dokuya karşılık zamanla yarışan, bir yerlere yetişmeye çalışan insanların hareketliliği… Tam ortada bütün haşmetiyle İstanbul’a tepeden bakan Boğaz Köprüsü, ayaklarını yere ne kadar da sağlam basıyor… Zıt renklerin bir araya gelmesiyle oluşan nefes kesici resimler gibi, Ortaköy de bu zıtlığı zarafetle kucaklıyor… Meydanda ilk göze çarpan, semtin simgesi haline gelmiş, barok tarzda inşa edilmiş olan Büyük Mecidiye Camii ya da halkın verdiği ismiyle Ortaköy Camii. Cami, Abdülmecid tarafından 1853’te Mimar Nigoğos Balyan’a yaptırılmış. Boğaziçi’nde eşsiz bir konuma yerleştirilmiş olan bu yapı, bütün selâtin camilerinde olduğu gibi harim ve hünkâr bölümü olmak üzere iki kısımdan oluşuyor. Geniş ve yüksek pencereler, Boğaz’ın değişken ışıklarını caminin içine taşıyacak biçimde düzenlenmiş. Merdivenle çıkılan yapının, tek şerefeli iki minaresi var. Duvarları beyaz kesme taştan yapılmış. Kubbenin pembe mozaikten duvarları ise; ince bir işçiliğin ürünü. Statik açıdan narin bir yapı olan cami, bu yüzden tarihinde üç kez onarımdan geçmiş. Abdülmecid ve Abdülhamid, Cuma namazı için bu camiye gider, sonra ince saltanat kayıklarıyla karşı kıyıdaki Beylerbeyi Sarayı’na veya Küçüksu Kasrı’na geçerlermiş. Entel Pazarı Ortaköy meydanının bu kadar popüler olması ve hafta sonu İstanbullular ile dolup taşması eski semt sakinlerinin rahatını biraz kaçırmış görünüyor. Caminin önünde oturmuş keyif yapan eski bir İstanbul beyefendisiyle sohbetimizden anlıyoruz bunu. Doksanlı yılların başında meydanda tezgâh açarak incik boncuk, el işi ürünler satanları, dönemin ilk açılan özel televizyonu haber yapıyor ve Ortaköy’deki “entel pazarından” bahsediyor. Bu“entel pazarı” ifadesi, büyülü bir deyiş gibi tüm İstanbul’u kendine çekiyor. Tabii ki “entel pazarından” pay almak isteyen diğer satıcıları da... Ardından eski esnaf, dükkânlarını tek tek devrediyor. Semt hem esnaf, hem yerleşim açısından dışarıdan da büyük bir göç alıyor. Eski huzur ve sessizliğin yok olması da Ortaköylüler’i mutsuz ediyor doğal olarak. Meşhur Entel Pazarı’nı biz de turlamaya başlıyoruz. Tezgâhlarda cam işçiliği ürünler, şapkalar, eşarplar, takılar, oyuncaklar, maketler... Kafelerin duvarlarına açılmış tezgâhlar, görsel olarak da uyum içinde sokaklarla. Caminin yan tarafında balık tutanları seyrederken meşhur gezi teknelerinden yükselen “Hemen kalkıyor, 1 saatte Boğaz turu” sesine doğru yöneliyoruz. Boğaz köprüsünün heybetli görüntüsüne doğru yol almaya başlıyor gezi teknesi.
leyen Hatice Sultan’ın yaptırdığı Hatice Sultan Yalısı, Ortaköy’ün ayakta kalmayı başarabilen tek sağlam yalısı. Yalının bugüne dek yıkılmadan var olmasında, 2006 yılına kadar İstanbul Yüzme İhtisas Kulübü olarak kullanılmasının payı büyük. Bugünlerde ise yalı, İstanbul Valiliği’nce turizme açılmış durumda. Tekne turu sonrası, soluğu kumpircilerin yanında alıyoruz. Sıra sıra kumpir ve gözleme dükkânlarının uzandığı alana yaklaştığımızda, kumpirciler tezgâhlarının arkasından bizi çağırmaya başlıyorlar. Ortaköy’e gelip kumpir yemeden dönmek pek mümkün olmuyor. Satıcılar aklınızı çelme konusunda kumpir yapımındaki kadar maharetliler. Kumpircilerin hemen karşısında Mimar Sinan’ın eseri olan Ortaköy Hamamı bulunuyor. Sadrazam Kara Ahmed Paşa’nın kethüdası Hüsrev Kethüda tarafından 1556 yılında yaptırılan hamam, aynı zamanda Ortaköy’deki en eski yapı. Etnik Hoşgörünün Resmi Türk, Rum, Ermeni ve Yahudiler, Ortaköy’de yüzyıllarca birarada dostluk içinde yaşamışlar. İstanbul’un diğer birçok semtinde olduğu gibi Ortaköy’de de cami, kilise, sinagog üçlemesi birarada bulunuyor. Meydan ve Dereboyu Caddesi arasında bir Ermeni Katolik Kilisesi, bir Ermeni Gregoryen kilisesi, iki Rum kilisesi, iki sinagog, iki de camii var. Ortaköy’ün en önemli yapılarından biri de Abdülaziz tarafından Mimar Sarkis Balyan’a 1871’de yaptırılan Çırağan Sarayı. 1910’da yandıktan sonra yıllarca boş ve harabe olarak kalan saray, onarım sonrası, bugün 5 yıldızlı bir sahil oteli olarak hizmet veriyor. Meydanın hemen bitişiğindeki Feriye Saraylar’ı şehzadeler ve Çırağan Sarayı’nda çalışan hizmetkârlar için yapılmış. Şimdiki Galatasaray Üniversitesi ve Kabataş Erkek Lisesi binaları da eskiden birer Feriye Sarayı’ymış.
Yalılar ve Hamamlar Sahilde ilk olarak Esma Sultan Yalısı karşımıza çıkıyor. 1875 yılında Sarkis Balyan tarafından Abdülaziz’in kızı Esma için yaptırılan bu güzel yalının, 1975 yılındaki yangından sonra günümüze sadece dış cephesi kalıyor. Ancak, yapılan restorasyon sonucu, içi camla kaplanarak çok değişik ve modern bir görüntüye kavuşturulan yalı, bugün çeşitli toplantı, konser, düğün ve partilere ev sahipliği yapıyor. Saraydan bağımsız bir yaşamı yeğ25
FIRSAT
TL TL Punto Kaban 36-46 Beden
TL Kayseri İkili Tunik 38-42-46-50 Beden
İlayda Etek 38-48 Beden
26
Güllü İkili Takım 40-46 Beden
TL
119
TL
149
TL
119
49,90 İkra Tunik 38-42-46-50 Beden
Eymir Pardösü 38-48 Beden
Dikmen Pardösü 38-48 Beden
İndirimli ürünlerimiz stoklarla sınırlıdır
Linen Kaban 38 ve 44 Beden
TL
Melen Gömlek 38-44 Beden
Mühür Pardösü 38-48 Beden
49,90
TL
69,90
159
29,90
TL
TL
Uyum Tunik 38-42-46 Beden
129
99,90
29,90
99,90 092009-B Deri Pardösü 38-48 Beden
MMH-A1500012 Deri Pardösü 38-48 Beden
Akva Kaban 38-48 Beden
TL
Bergama Üçlü Takım 38-48 Beden
TL
TL
Defne Pardösü 38-48 Beden
89,90
59,90
TL
149
129
TL
TL
İNDİRİM...
Moda denince PARİS
P
aris deyince aklımıza başta Eyfel Kulesi, Seine Nehri’nin romantik buğulu görüntüsü, Champs Elysée’nin parıldayan ışıkları ve tabii ki“Moda Şehri” kavramı geliyor. Paris, dünyanın önemli moda merkezlerinden biri, aynı zamanda Haute Couture’ün de doğduğu yer, Prêt- A- Porter (hazır giyim) teriminin isim babası. 19. yüzyılın sonu, 20.yüzyılın başından beri Lanvin, Poiret, Vionnet, Chanel, Dior, Balenciaga ya da YSL, Christian Lacroix gibi birçok ismin doğduğu yer. Bu moda evlerinin birçoğunu bugün gezmek mümkün. Bazıları, örneğin; Fondation Yves Saint Laurent, ayrıca faaliyetlerini vakıf şeklinde sürdürerek moda tarihinin günümüze ve geleceğe akmasına da katkıda bulunuyor. Geçmişin, günümüzle ne alakası var derseniz; günümüzde uluslararası nitelik kazanmış “moda alanında” kesinlikle var… Tasarımcılar her milletten... Paris, Londra, Mila-
28
no, Türkiye dışında, Hindistan hatta Güney Afrika’da da “Moda haftaları” düzenleniyor. Bu dünya tasarımcılarının konuştuğu ortak dil, modanın ortak tarihine dayanıyor.” New Look”, “Courrèges beyazı”, “YSL smoking” gibi referanslar herkes için aynı görsel ve sembolik değerleri ifade ediyor, ortak bir baz oluşturuyor. Moda tarihini günlük hayatında yaşamış, görmüş, hissetmiş olmak bir moda tasarımcısı için, “aynı dili konuşuyor olmanın” ilk adımı. Köklere dönmek, tasarım sürecinin vazgeçilmez kaynaklarından biri. Paris’in, çok kültürlü ve alabildiğine zengin sanat ortamının, tasarımcıya ilham kaynağı olduğu yadsınamaz bir gerçek. Modern sanat galerileri, Centre Pompidou, Fondation Cartier gibi merkezler çağdaş sanatın nabzını tutarken, Louvre Müzesi, Musée d’Orsay gibi kurumlar, klasik dönemden beri sanat tarihini anlamamız ve sevmemizde büyük rol oynuyor. Paris, trendlerin, ürünlerin, üreticilerin, alıcıların, satıcıların, her türlü bilgi ve kaynağın bir araya geldiği ve sonra tekrar geldikleri yere dağıldığı dev bir buluşma adresi. Bir nevi enerjinin yoğunlaşma ve tekrar dünyaya dağılma noktası. Yılda iki defa olmak
MODA üzere Paris Moda Haftası, iş bağlantılarının sağlandığı Pret -A- Porter fuarı, sektörün faaliyetinin başlangıç noktası, iplik siparişlerinin geçildiği Expofil fuarı ve sezonun kumaş ve renklerinin belirlendiği, dokuma bağlantılarının yapıldığı Premiere Vision, alanlarında Avrupa’nın en önemli fuarlarını oluşturuyor. Listelerde yer almayan birçok etkinliği de hesaba katarsak; Paris, moda etkinliklerine en çok ev sahipliği yapan şehir. Geleceğin tasarımcılarının daha öğrencilik yıllarında bu dünyayla tanışması, iş dünyasına kendilerini hazırlamaları acısından çok önemli. Moda sektörü; markalar ve tasarımcılardan çok daha geniş kapsamlı. Yan sektörleriyle beraber gerçek bir bilgi birikimi ve uzmanlaşma gerektiriyor. Örneğin: Haute Couture için broderileriyle ünlü Lesage, aksesuar çiçek ve tüyler üreten Lemarié ve diğerleri günümüzde artık bulması oldukça zor olan değişik zanaatların en üst düzey temsilcileri. Chanel bundan bir kaç sene önce içlerinde Lesage’in da bulunduğu dört tedarikçi firmayı satın aldı. Marc Jacobs zamanının yarısını New York ‘ta kendi markası için, diğer yarısını da Paris’te Louis Vuitton’da geçiriyor. İngiliz asıllı John Galliano uzun yıllardır Dior’un kreatif direktörlüğünü yapıyor. Kaliforniya kökenli Rick Owens ise; Avant Guardist markasının yanı sıra, Paris’in en eski ve köklü kürk markalarından biri Revillon’un tasarımlarını da yapıyor. Paris’te enerjik ve genç, yeni bir rüzgâr esiyor. Paris’te okumak işte bu sebeplerden dolayı enteresan. Bir de tabii kendine uygun okulu bulmak önemli. Birçok okul Fransızca dışında eğitim vermezken, Esmod’un moda tasarımı programının ilk yılı İngilizce, geri kalan kısmı Fransızca. Studio Bercot ve Les Ecoles de la Chambre Syndicale de la Couture Parisienne sadece Fransızca eğitim veren okullardan bazıları. Parsons Paris ‘in 4 yıllık programının tamamı İngilizce, bunun 1 yılı, istenirse Parsons New York’ta geçirilebiliniyor. Parsons Paris Moda Tasarım Bölümü’nden geçen sene mezun olan DavidPack bir noktaya daha dikkatimizi çekti ve okul seçiminde, mesleki hedefin önemine değindi. “Örneğin, daha çok kreatif direktör, artistik direktör alanında bir seçim yapılacaksa Parsons Paris ve Studio Bercot bu amaca uygun okullar. Daha teknik alanlarda, (model çıkarma gibi) Esmod ve Les Ecoles de la Chambre Syndicale de la Couture Parisienne enteresan olabilir” diye konuyu detaylandıran David’e göre çok önemli bir nokta da stajlar. Bu alanda eğitim göreceklere mesajı şu şekilde: “Fransızlar tanımadıklarını ya da daha önce beraber çalışmadıklarını işe almıyorlar. Ben, hem daha az tanınmış tasarımcılarda, hem de büyük moda evlerinde staj yaptım. İkisi de moda sektörünün nasıl işlediğini anlamak ve öğrendiklerimi okulda uygulamak için faydalı oldu. İlerde bir
Fransız firmasında çalışabilmek için burada staj yapmış olmak ise çok önemli” diyerek stajın önemini belirtti. Parsons Paris Moda Tasarım Bölüm Başkanı Martina Koehne ise; bize akademik programları hakkında ayrıntılı bilgi verdi.“ Parsons Paris’in moda tasarımı programının esası, bir profesyonel stüdyo çalışmasının okul ortamına uyarlanmasına dayanıyor. Öğrenciler, konsept aşamasından itibaren, çizim, patron çalışması, renk ve kumaş seçimi, ayrıca dikiş, aksesuar gibi üretimin son aşamasına kadar her etabı öğreniyor, 3 yıl süren stüdyo çalışması sonucunda kullanılan malzemeler, tasarım- üretim teknikleri ve tekstil tasarım metotları hakkında deneyim kazanıyor, aynı zamanda kendi kişisel vizyonlarını geliştiriyorlar. Dikkat çeken diğer bir nokta; öğrenciler projelerini, piyasada aktif çalışan tasarımcıların kritiklerine göre geliştiriyor dolayısıyla profesyonel dünyanın gereklerine ve sınırlamalarına uygun, gerçekçi bir yaklaşım kazanıyorlar. Mezuniyetleri için kendi kapsül koleksiyonlarını hazırlayıp, sene sonunda basının ve profesyonellerin bulunduğu bir moda defilesi ile tanıtıyorlar.” şeklinde konuştu. İnsanın geleceğini belirlemeye çalışması, okul ve meslek seçimi ve bunun için yapılan tüm araştırmalar, başvurular tabii ki kolay değil. Ancak şu doğru ki, moda alanında geleceğini hazırlamak isteyenler için Paris her zaman ilginç ve iyi bir seçenek. Dünyanın önde gelen, görsel sanatlar ve tasarım alanında en yüksek standartta Amerikan eğitimini, Avrupa akademik kurumları tarafından tanınarak gerçekleştiren Parsons Paris School of Art& Design, 40’ı aşkın milletten öğrenciye, BFA (Bacheolor of Fine Arts) ve BBA (Bachelor of Business Administration) diplomasi sağlıyor. Gerek New York gerek Paris mezunları arasında Tom Ford, Marc Jacobs gibi tasarımcılar yer alıyor.
29
PRATİK
“Akıllı” CASUAL
Hem gündüz, hem gece... Klasiklerin havasından, spor giysilerin rahatlığından vazgeçemeyenlerin stilidir casual... Canlı renkleri ve aksesuarları kullanmaktan çekinmeyin. Günlük hayatınızda kullandığınız spor bir kıyafeti, akşam yemeğe giderken nasıl kullanabileceğinize dair püf noktalar:
Trend renklerde bayanlar üzerindeki hakimiyetini sürdürmeye devam eden pembe rekli bir tunik, kot bir pantolon... Güne bu şekilde rahat başlayıp, akşam yemeği için ufak tefek değişiklikler ile güne devam edebilirsiniz. İşte tam burada aksesuarlar devreye giriyor. İnci bir kolye, dantelli bir şal, topuklu bir ayakkabı ve klasik bir çanta...
Hazırlayan: Esra KARADUMAN Stil sahibi olmak istiyor fakat bunu nasıl yapacağınızı bilmiyor musunuz? O zaman hemen bize yazın… Sorularınızı mail adresimize iletin, moda editörümüz yanıtlasın: esrakaraduman@tekbir.com.tr 30
速
MARCO BELLINI
MODA
MODA,
DERİN MAVİLERE İNDİ Her sezon, farklı renk ve desenleriyle beğenilere sunulan tasarımlar, 2011 İlkbahar - Yaz kreasyonunda, denizin derinliklerinden aldığı renklerle karşımıza çıkıyor.
M
odacılar; doğanın eşsiz güzelliğinden ilham alarak, 2011 İlkbahar Yaz sezonunun trendlerini belirlediler. Su dünyasını ele alan modacılar, renklerin cazibesini etnik desenlerde kullandılar. 1920’lerin Amerikan ruhundan etkilenen bir moda akımını da göreceğimiz bu sezonda, kreasyonlarda eskinin modernize edilmiş halleri ile karşılaşacağız. Doğal bir görünüm elde eden şehirli tasarımlarda, otantik olduğu kadar ciddi bir görününüm de söz konusu. Günümüze uyarlanan retro tarzı, aynı zamanda romantik bir hava yansıtıyor. Denizin derinliklerindeki mavi, sarı, kırmızı, siyah, beyaz, yeşil, gri, krem, mor, pembe, turuncu, türkuaz, kahverengi, altın sarısı ve mercan rengi yazın bizi saracak olan renkler arasında. Pop-Art etkileri ve retro şıklık ile etnik bir ruh yakalanmaya çalışılıyor. Desenler, 20’lerin ve 50’lerin izlerini
32
taşırken, parlak ve akışkan kumaşların yanı sıra, İskoç kareleri kullanılıyor. Deri kumaşların da var olduğu 2011 yazında kraşlı, pamuklu ve Hint kumaşları da revaçta. Dantelin etkilerinin devam ettiği bu sezon, şifonun hafifliğine, ipeğin zarafeti eşlik ediyor. Bu sezon da, kreasyonlarda kanvas ve denime de yer verilmiş. Etnik desenler, canlı, egzotik desenler, hayvan ve doğa desenlerinin yanı sıra, flu baskılara da yer verilen giysilerde, parıltılı desenler, geometrik, üç boyutlu pop-up tasarımlar, kamuflaj ve balık derisi gibi parıltılı efektler de kullanılıyor. Çiçek desenleri yine yazın en vazgeçilmezi olmayı sürdürecek gibi görünüyor. Modacı Esra KARADUMAN
ŞUBELERİMİZ
KAHRAMANMARAŞ TeL : 0344 223 10 14 - 0344 223 11 14
İZMİR/TORBALI 0232 856 05 46
MERKEZ Atlas Cad. No:18 Mahmutbey – İstanbul Tel : 0212 444 0 393 Fax : 0212 446 43 15
ESKİŞEHİR Tel: 0222 230 03 08
K.MARAŞ/ELBİSTAN Tel:0344 415 25 95
MANİSA Tel: 0236 232 39 51
KARABÜRK Tel:0370 424 22 77
SİVAS Tel. 0346 224 83 59 -92
NİĞDE Tel: 0388 232 68 56
FATİH-CENTER Tel&Fax : 0212 635 70 99
ERZURUM Tel : 0442 213 16 26 – 24
SAFRANBOLU Tel:0370 737 22 76
FATİH – PLAZA Tel : 0212 533 17 79
ELAZIĞ Tel : 0424 212 67 33
KARAMAN Tel:0338 213 27 92
FATİH – MEGA Tel : 0212 621 41 87
DENİZLİ Tel : 0258 242 65 93
MARDİN/NUSAYBİN Tel:0482 415 51 46
BAĞCILAR Tel : 0212 462 42 18
ÇORUM Tel : 0364 224 37 88
MARDİN/MİDYAT Tel:0482 462 45 38
ŞİRİNEVLER Tel : 0212 654 40 91
SAMSUN Tel: 0362 43162 79
MERSİN Tel:0324 336 32 38
KADIKÖY Tel : 0216 449 45 12
AVM ŞUBELERİMİZ
MERSİN/TARSUS Tel:0324 624 00 58
ÜSKÜDAR Tel : 0216 495 81 10
TRABZON ATAPARK AVM Tel : 0462 229 61 58 - 0462 230 61 59
NEVŞEHİR Tel:0384 213 27 70
ÜMRANİYE Tel :0216 521 46 27-28
ADAPAZARI ADAPARK AVM Tel : 0264 242 12 17
OSMANİYE Tel:0328 812 90 20
MALTEPE Tel : 0216 352 85 94 - 95
BURSA KENT MEYDANI AVM Tel : 0224 255 91 34
ORDU Tel:0452 212 12 48
PENDİK Tel :0216 491 91 93
BURSA AS MERKEZ OUTLET Tel : 0224 261 28 48
SAMSUN/BAFRA Tel:0362 532 09 61
BAKIRKÖY Tel : 0212 572 60 95
İSTANBUL 212 AVM Tel : 0212 602 35 15 – 0212 602 35 16
URFA/SİVEREK Tel:0414 552 03 43
HAZNEDAR Tel : 0212 644 77 80
İZMİT N City AVM Tel : 0262 324 61 51
VAN Tel:0432 216 02 58
SULTANBEYLİ Tel : 0216 398 18 83 -84
BAŞAKŞEHİR OLİMPA AVM Tel 0212 488 40 95
YALOVA Tel:0226 811 19 84
BEYLİKDÜZÜ Tel : 0212 875 85 45
YOZGAT NEHİR AVM Tel : 0 354 217 10 56 - 59
ZONGULDAK Tel:0372 252 09 28
ZEYTİNBURNU -EŞARP Tel: (0212) 679 94 99
YURT İÇİ BAYİLERİMİZ
ZONGULDAK/ÇAYCUMA Tel:0372 615 22 12
ZEYTİNBURNU Tel : 0212 546 52 04
ADIYAMAN Tel:0416 214 34 66
YURT DIŞI BAYİLERİMİZ
ANKARA Kızılay Tel &Fax : 0312 435 76 28
ANTALYA/ALANYA Tel:0242 513 67 87
ANKARA Ulus Tel: 0312 309 70 08
ANTALYA/MANAVGAT Tel:0242 746 22 43
KONYA Tel : 0332 353 51 87
BATMAN Tel:0488 213 11 38
KAYSERİ Tel : 0352 222 96 40-41
BİTLİS/TATVAN Tel:0434 827 20 21
ADAPAZARI Tel :0264 281 69 31
BURSA/ORHANGAZİ Tel:0224 573 43 54
İZMİT Tel : 0262 321 29 84
DİYARBAKIR Tel:0412 223 44 66
ADANA Tel&fax: 0322 363 36 17
DİYARBAKIR/BİSMİL Tel:0412 415 02 25
İZMİR Tel : 0232 446 72 12
GİRESUN/BULANCAK Tel:0454 318 50 51
GAZİANTEP -1 Tel : 0342 220 63 17
GÜMÜŞHANE Tel:0456 213 29 91
GAZİANTEP -2 Tel: 0342 230 15 63
HATAY Tel:0326 215 59 39
ANTALYA Tel :0242 243 38 60
IĞDIR Tel:0476 227 22 25
MALATYA Tel :0422 324 24 28-29
ISPARTA Tel:0246 232 37 85
OSMANBEY Baytar Ahmet Sok. No:18-1 Osmanbey İstanbul Tel : 0212 296 90 51 Fax : 0212 296 90 52
34
AZERBAYCAN/BAKÜ 00994 124 080 279 BOSNA HERSEK/SARAYOVA 00387 61161 044 BOSNA HERSEK/ZENİSA 0038 761 452 016 CEZAYİR 00213 770 31 67 90 ÇEÇENİSTAN 0079 288 877 187 FAS/RİBAT 00212 537 673 618 FAS/KAZABILANKA 00212 522 250 103 LÜBNAN 00 96 116 661 00 SUDAN 00249 123 100 900 ÜRDÜN 00962 779 666 666 MISIR 00201 010 008 48 IRAK/SÜLEYMANİYE 00964 770 151 72 56 İNGİLTERE/LONDRA 0044 207 604 3111 MAKEDONYA 00389 754 78 901