Homtextile - Sayı 81 / Issue 81

Page 1


ÖNSÖZ

PREFACE

20. EVTEKS FUARI

20th EVTEKS FAIR

Değerli misafirlerimiz ve meslektaşlarım, bir başka fuarda tekrar merhaba,

Dear guests and colleagues, greetings from another fair,

Fakat bu MERHABA, bundan öncekilerden farklı. 3-6 Aralık 1992 yılından bu yana, her fuar açılışında, o dönemin başkan ve yönetim kurulu üyeleri yazdıkları yazılarla, sizlere merhaba dediler, hoş geldiniz dediler ve iyi dileklerini sundular. Ve yirminci kez bu sözleri söylemek bize nasip oldu. Bir başka fuarda; EVTEKS 2014, 20. İstanbul Ev Tekstili fuarında, sizlerle birlikte olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Evet, bu yıl fuarımız yirminci kez kapılarını açıyor. Başlangıçtan bu güne, her yıl daha büyüyerek ve bir önceki yıldan çok daha iyi olabilmek amacıyla, tam yirminci kez. 1992 yılında doğan bebek artık büyüdü, bir yetişkin oldu diyebiliriz. Fuarımız, son 10 yılda dünyanın ikinci en büyük ev tekstili fuarı olabilmek başarısına ulaştı. Uluslararası katılımcı ve ziyaretçi oranımızı yükselterek, dünyanın dört bir yanından gelen Ev Tekstili ilgililerinin buluştuğu önemli bir platformu oluşturduk.

However, this greeting differs from the others. The former President and Executive Board members greeted, welcomed you and gave warm wishes for you via their writings since December 3-6, 1992. We got the opportunity to say these words for the twentieth times. We are glad to be together with you in another fair EVTEKS 2014 20th Istanbul Home Textile Exhibition. Our fair opens its door for 20th times this year; exactly 20th times in order to be better than the previous year by growing each year from the beginning. Now the baby born in 1992 grows up and becomes an adult. Our fair achieves to be the second home textile exhibition of the world in the last decade. We created an important platform, in which many Home Textile caring people gather from all over the world, by increasing our international participants and visitors. We are trying to determine the World Home Textile trends as a result of joint work of Turkish Home Textile designers with international precious designers who determine the fashion in Home Textile sector for years. Our fair forges ahead becoming ‘the fashion center of Home Textile’.

Uzun yıllardır, Ev Tekstili sektöründe moda belirleyen uluslararası değerli tasarımcılarla, Türk Ev Tekstili tasarımcılarının ortak çalışmaları sonucu, Dünya Ev Tekstili trendlerinin belirlemeye çalışıyoruz. Fuarımız, “Ev Tekstili dünyasının moda merkezi” olabilmek yolunda hızla ilerliyor.

We provide all participants to bring their products, which are created as a result of labour, information and intensive study having high added value, together with the buyers via top level presentation. Many of these products are the qualified masterpieces formed within the combination of powerful R&D study and innovative ideas.

Tüm katılımcıların, katma değeri yüksek, emek, bilgi ve yoğun bir çalışma sonucu oluşturdukları ürünlerini, çok üst düzey bir sunumla alıcılarla buluşmasını sağladık. Bu ürünlerin pek çoğu, güçlü Ar- ge çalışması ve İnovatif fikirlerin birleşmesi ile oluşmuş, kaliteli eserler.

We experience the honour of hosting our precious guests arriving from the all corners of the world for years.

Yıllardır dünyanın dört bir yönünden gelen değerli konuklarımızı, ev sahipliği yapabilmenin onurunu yaşadık. Ve her şeyden öte, EVTEKS fuarımızı ticari değeri yüksek, olgun bir uluslararası ticari platforma dönüştürdük. Artık, Ev Tekstili ile ilgilenen pek çok profesyonelin ajandasında fuarımız yer alıyor. Bilinmek ve beğenilmek güzel bir duygu, bize bu mutluluğu yaşatanlara teşekkürlerimizi sunuyoruz. Bu yıl da, değerli konuklarımızı 5 gün boyunca misafir edeceğiz. Her katılımcı, en son çalışmalarını sunmak amacıyla, ziyaretçilerin huzuruna çıkacak. Beğenilmek, bu beğeni ve övgüyü satışa döndürebilmek heyecanı ve umuduyla. Değerli konuklarımız, sizleri ülkemizde görmekten, misafir etmekten ve yirminci fuarın övüncünü, birlikte yaşamaktan çok mutluyuz. Umarız daha nice yılları birlikte yaşarız. Hoş geldiniz. Her zaman olduğu gibi, bu fuarda da sizleri mutlu edebilmek için elimizden geleni yapacağız. Uzun yıllardır süre gelen güzel ilişkilerimizin gelecekte daha da güçlenerek, sağlıklı yürüyeceğine inanıyoruz. Sözlerimi, iyi fuarlar dileklerimle tamamlamak istiyorum. Sağlıklı, mutlu günler, hayırlı işler diliyorum.

Yaşar KÜÇÜKÇALIK

Başkan TETSİAD – Türkiye Ev Tekstili Sanayicileri ve İşadamları Derneği

Above all, we turned our EVTEKS fair into a mature international trade platform within a high trade value. Our fair takes place in the agenda of many professionals interesting in Home Textile. Being known and appreciated is a good feeling and we thank to those who make us feel this happiness. We will put our precious guests up for 5 days this year. Each participant will appear before the guests to present their latest studies. In hopes of being appreciated and turn that appreciation and praise into sales... Dear guests, we are quite happy to see and host you in our country and experience the pride of twentieth fair together. We hope to experience many more years together. You are all welcome. We are going to do our best to make you happy as it always has been. We believe that the ongoing good relations between us for years will step up by enhancing in the future. I want to complete my words with good fair wishes. I wish you healthy, happy and nice working days.

Yaşar KÜÇÜKÇALIK

President TETSIAD – Turkish Home Textile Industrialists’ and Businessmen’s Association


İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER

Röportaj: İSO Başkanı Erdal Bahçıvan

EVTEKS 2015 Trendleri

Tarih: Osmanlı Kumaşları

HOMETEXTILE

6

TETSİAD Haberleri

10

18

Türkiye Tüm Pazarlara Ağırlığını Koyuyor.

24

28

Gönen Oya Pazarı

38

BAŞKAN YARDIMCILARI

ÜYELER

Ali Sami AYDIN Zafer KATRANCI

Ufuk Oçak, Erdoğan Baydemir, Mehmet Fatih Dereköylü, Bülent Koçak, Vehbi Akman, Can Tanriverdi, İsmail Ağaoğlu, Remzi Kırayoğlu, Kemal Aydın Ulusal, Aziz Sarı, İrfan Pamuk, Cenk Kemahlı, Mustafa Kösemusul, Cemal Çetinkaya, Murat Zümbülyuva, Faruk Hürdana, Osman Kuman Çağal

GENEL SEKRETER

Türkiye Ev Tekstili Sanayicileri ve İşadamları Derneği Adına Sahibi

Cengiz ÖZMEN

Başkan

MALİ SEKRETER

Yaşar KÜÇÜKÇALIK

Abdülhadi Köseoğlu


46

Portre: Josephine Powell

Organik Tekstilde Başarı Hikayesi

Ev Tekstili Online Alışverişte de Gözde

Yöresel Anadolu Kilimleri

Yaz Yatak Odası Konseptleri

64

100

56

72

Teknoloji Haberleri

144

Denetleme Kurulu

Katkıda Bulunanlar

Türkiye Ev Tekstili Sanayicileri ve İşadamları Derneği

Ali Rıza Hasoğlu, Mehmet Baykent, Şerafettin Demir, Ahmat Serdar, Sütçüoğlu, Halim Usta, Yavuz Demirel

Nihan Yelutaş Tüzel Atilla Bulut Ömür Işık Sezer Köylü Tokgöz

Her hakkı saklıdır. 10.000 Adet basılmıştır. Hometextile Dergisi ücretsiz olarak dağıtılır.

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü

Yayın Türü

Türkiye Ev Tekstili Sanayicileri ve İşadamları Derneği

Haşim Büyükbalcı

Editör

Yaygın, Süreli

Görsel Yönetmen

Erol Barış

Zeynep Esen Sarıkaya Aristo İletişim

Reklam Sorumlusu

Basım Yeri

Buket Tanrıöver

Elma Basım

Adres:

İstanbul Dünya Ticaret Merkezi, A3 Blok Kat: 16 No: 461 Yeşilköy / Bakırköy - İstanbul Tel: +90 212 292 04 04 Faks: +90 212 292 23 04 www.tetsiad.org info@tetsiad.org


KONUK

İTHİB’te Yeniden

İSMAİL GÜLLE DÖNEMİ İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB)’nin geçtiğimiz ay gerçekleşen genel kurulunda yeniden başkan seçilen İsmail Gülle, önümüzdeki dönemde alternatif pazarların geliştirilmesi için yoğun çaba harcayacaklarını söyledi.

İ

stanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği(İTHİB)’nin 22 Nisan 2014 tarihinde yapılan genel kurulunda yeniden başkanlığa seçilen İsmail Gülle, yeni dönem yol haritalarını açıkladı. ArGe ve inovasyona verilen önemin katlanarak artacağına dikkat çeken Gülle, hedef pazarlarında çoğalacağını söyledi. İTHİB’in yeni dönem projelerinden bahsedebilir misiniz? 2014 yılında Türkiye’nin katma değer yaratan bir ülke olduğu algısını yerleştirecek stratejiler içinde olacağız. Katma değerli üretim konusunda hazırlık dönemini bitiren tekstil, gelecek 10 yıl içinde Ar-Ge ve inovasyon patlaması yapacak.

4

HOMETEXTILE

Yeni pazarlara ihracatı artırmayı sürdüreceğiz. Avrupa Birliği ve Rusya gibi halen sektörümüzün en güçlü pazarlarına olan ihracatımızı daha da artırmaya, ayrıca ABD başta olmak üzere Brezilya, Şili ve Kolombiya gibi Güney Amerika ülkelerine de ihracatın canlanmasına önem vereceğiz. Ayrıca Orta Doğu ve Körfez ülkeleri her zaman hedef pazarlarımız olacak. 2013 yılı tekstil sektörü için nasıl bir yıl oldu? 2014’ten beklentileriniz nelerdir? Gerçekleştirdiğimiz fuar etkinlikleri, ticari heyetler ve ikili görüşmelerle Güney Amerika’dan Uzakdoğu’ya alternatif pazarlarda önemli yol kat ettik. Doğrudan tekstil ihracatımız 8,4 milyar dolar oldu. Ev

tekstilindeki yüksek ihracatımızın da katkısıyla sektörümüz, 10 milyar dolarlık dış satım performansını aştı. Türkiye artık tekstilde katma değer, marka, tasarım üzerinden rekabet eden bir ülke durumuna geldi. Son 10 yılda teknik tekstil olarak tabir edilen teknoloji yoğun ürünlerin genel ihracat içindeki payı yüzde 1’lerden yüzde 15’lere kadar yükseldi. Tekstil sektörün öncelikli sorunları ve çözüm önerileriniz nelerdir? Yüksek üretim maliyetleri ve bu durumun yol açtığı haksız rekabet, nitelikli iş gücü yetersizliği gibi konular, sektörümüzün önde gelen sorunları arasında yer alıyor.



RÖPORTAJ

İSO Başkanı Erdal Bahçıvan

TÜRK TEKSTİL SEKTÖRÜNE GÜVENİYOR İstanbul Sanayi Odası(İSO) Başkanı Erdal Bahçıvan, bir şehirde hizmet ve ticaret sektörlerinin tetikleyicisinin üretim sektörü olduğunu, İstanbul ölçeğindeki bir ekonomide sanayiye hak ettiği önem ve yerin verilmemesinin, şehrimiz ve ülkemizin geleceği adına olumlu sonuçlar doğurmayacağını düşünüyor. sergiliyor. Reel sektörün finansman maliyetleri geçtiğimiz yıla göre oldukça arttı ve bu alanda yatırım yapmak zorlaştı. Bu nedenlerden ötürü 2014’te büyümenin bir miktar yavaşlayacağını, sanayi sektörünün önünde de keskin bir virajın bulunduğunu düşünüyoruz. Sürekli değişen küresel rekabet ortamına uyum sağlayabilmek için sanayi sektörümüzün uzun vadeli rekabet unsurlarına yönelmesi ve yüksek katma değerli bir üretim yapısına ulaşması gerektiğine inanıyoruz. Bunun için ileri teknoloji yatırımlarının payını artırmaya, inovasyona ve Ar-Ge faaliyetlerine ağırlık vermeye ihtiyacımız var. Ancak içinde bulunduğumuz koşullarda böylesi bir yapısal dönüşüm için devletin ve politika yapıcıların sanayiciye her anlamda desteğini artırması ve koordinasyon içinde çalışılması büyük önem taşıyor. İstanbul Sanayi Odası’nın yeni proje ve çalışmaları hakkında bilgi verebilir misiniz?

T

ürk sanayisi ve ekonomisi nasıl bir döneme giriyor? İşadamlarımıza ne gibi tavsiyeleriniz var?

2013 yılı dünya ekonomisinde rüzgarın Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin aleyhine döndüğü bir yıl olmuş, gelişmiş ülkelerde toparlanmanın çok zayıf seyretmesi, ihracatımızı olumsuz etkilemişti. Buna rağmen iç tüketimin canlılığı ve kamu yatırımlarındaki artışa bağlı olarak 2013 yılını yüzde 4 büyümeyle kapattık. 2014 yılının ise daha zor bir yıl olacağını düşünüyoruz. Gelişmiş ülkelerde toparlanma taşıdığı tüm risklere rağmen kademeli bir şekilde devam ederken, TL’nin daha rekabetçi seviyelerde olması ihracatçı sektörlerimizi destekliyor. Ancak faizler ve döviz kurlarındaki gelişmelerin ve BDDK tarafından alınan tüketimi kısıtlayıcı önlemlerin yurtiçi talebi olumsuz etkilemesi kaçınılmaz. Enflasyon, hem son aylardaki eğilim, hem de beklentiler açısından kaygı verici bir görünüm

6

HOMETEXTILE

Çalışmalarımızı ve projelerimizi; uzun vadeli bir sanayi vizyonuyla, Türkiye’nin güçlü bir endüstri ülkesi olması hedefiyle

yürütmekteyiz. Bu kapsamda; Üyelerimize daha iyi hizmet vermek amacıyla Yenibosna ve Ümraniye’de Mart ayında birer temsilcilik açtık. Temsilciliklerimizde, oda üyelik müracaatından kapasite raporu talebine kadar birçok konuda hizmet alınabiliyor. İSO üyeleri için yeni OSB’ler oluşturulması ve ıslah OSB girişimlerinin takip ve koordinasyonu amacıyla OSB Geliştirme İhtisas Kurulumuzu oluşturduk. Sanayi-üniversite işbirliği de bizim önem verdiğimiz konular arasında yer alıyor. Üniversite ve sanayi arasında sağlıklı bir iş birliğini kurabilmemiz için İstanbul’daki beş üniversitenin akademisyenleri ile ÜniversiteSanayi İş Birliği Tarama Konferansı’nda bir araya geldik. Önümüzdeki günlerde bu konuda bir platformun kuruluşunu gerçekleştirmek niyetindeyiz. Sanayicimizin nitelikli işgücü ihtiyacının karşılanması amacıyla okullarımız ile sanayimiz arasında bir köprü oluşturarak, mesleki eğitim alanındaki çalışmalarımızın daha da ileriye götürülmesi için İstanbul Sanayi Odası ve İstanbul Sanayi Oda Vakfı’nın temsilcilerinden


RÖPORTAJ

“Türkiye’nin ihracata dayalı büyüme modeline geçiş sürecinde tekstil sektörünün önemli bir payı bulunuyor. Bu gelişmenin temelinde ülkemizin tekstil sektöründe büyük pazarlara coğrafi yakınlığı, güçlü tedarik zinciri ve geniş kalifiye işgücü gibi unsurlar rol oynuyor.” bulması beklenen 14. Çevre Ödüllerimizi de bu yıl “Çevre ve Enerji Ödülleri” olarak vereceğiz. Güncel teknolojiler kullanılarak web sayfamızı yenilerken formatını değiştirerek içeriğini zenginleştirdiğimiz dergimizi de üyelerimize ücretsiz olarak gönderiyoruz. Sanayicimiz için yıllardır büyük bir sorun teşkil etmeye devam eden vize sorununu çözme noktasında önemli bir adım attık. Odamız, üyelerimiz için vize başvurularına aracılık hizmeti vermeye başladı. Öte yandan sanayimizin ihtiyaçlarına yönelik çeşitli kurum ve kuruluşlarla işbirliği çalışmalarını da geliştirerek sürdürmekteyiz. İstanbul Sanayi Odası’nın tekstil ve ev tekstili sektörüne yönelik çalışma ve projelerinden bahsedebilir misiniz? oluşan “Eğitim İhtisas Kurulu”nu hayata geçirmeyi hedefliyoruz. Üyelerimizin küresel rekabet koşullarını daha iyi anlamaları ve küreselleşmenin getirdiği fırsatları yakalamaları adına önemli bir platform olan kongrelerimizin On İkincisini 15 Mayıs Perşembe günü İstanbul Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda gerçekleştireceğiz. Uluslararası politika-küresel ekonomi uzmanı Prof. Francis Fukuyama ve Çin-Hindistan Enstitüsü Kurucu Ortağı Haiyan Wang’ın konuk konuşmacı olarak katılacağı kongremizde, “Türkiye’de Vasatlık ile Yüzleşme” konulu bir panel de düzenleyeceğiz. Sanayimizin inovasyon kapasitesini geliştirmek amacıyla bu yıl üçüncü kez inovasyon ödüllerini verdik. 2014’ün ikinci yarısında sahiplerini

Odamız tarafından, üyelerimizin uluslararası rekabet gücünü artırmak ve yeni pazarlara açılmalarına katkıda bulunmak amacıyla, Ekonomi Bakanlığı tarafından çıkarılan 2010/8 sayılı “Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesinin Desteklenmesi Hakkında Tebliğ” kapsamında, konfeksiyon sektöründe faaliyet gösteren firmaların katılımıyla “İSO Konfeksiyon Sektörü İhracat Projesi”ni Haziran 2011 itibarıyla başlatmıştık. “Konfeksiyon URGE” projemiz kapsamında 15 firmamız çoğu hedef pazarlar olan Irak, Nijerya, Kanada ve İngiltere’ye satış yapma veya sipariş aşamasına gelen görüşmeler yaptı. Bir diğer UR-GE projemize yeni başladık. Konfeksiyon yan sanayi sektöründe faaliyet gösteren 17 firmanın katıldığı “Konfeksiyon Yan

Sanayi UR-GE” projemizde önce ihtiyaç analizi yapılacak ve belirlenen ihtiyaç alanlarına göre eğitimler düzenlenecek, daha sonra seçilen hedef pazarlara heyet ziyareti ve yurtdışından alım heyeti organizasyonları yapılacak. Projenin 3 yıl sürmesi hedefleniyor. Bu iki projemizin dışında tekstil sektörüne yönelik eğitim ve seminerler vermekteyiz. Ayrıca araştırma ve yayınlarımızın yanı sıra üniversitelerde yaptığımız işbirliği çalışmalarımız da mevcuttur. Bu kapsamda, İstanbul Sanayi Odası ile üniversiteler arasında, sanayi-üniversite işbirliğinin geliştirilmesi ve akademik çalışmaların ekonomik kalkınmaya katkısının artırılması amacını taşıyan projelerimiz sonucunda hazırlanan tezlerin sanayimize önemli katkılar verdiğini düşünmekteyiz. Öte yandan Odamızın, 2001 yılından bu yana yürüttüğü “İSO Meslek Komiteleri Sektör Stratejileri Geliştirilmesi Projesi” ile imalat sanayi sektörlerimizin rekabet gücünün geliştirilmesine katkı sağlamayı amaçlıyoruz. Bu bağlamda son olarak hazırlanan “Tekstil İmalatı Sanayi” sektör raporumuzun yakında tanıtımını gerçekleştireceğiz. Gelişmekte olan ülkelerde tekstil sektörünün gelişmeye paralel gerilediği genel bir kaidedir. Türkiye istisna olarak, geliştikçe tekstil sektörü de gelişiyor. Sizce bunun ardındaki sebepler nelerdir? Türkiye’nin ihracata dayalı büyüme modeline geçiş sürecinde tekstil sektörünün önemli bir payı bulunuyor. Bu gelişmenin temelinde

HOMETEXTILE

7


RÖPORTAJ

“İleri teknoloji yatırımlarının payını artırmaya, inovasyona ve Ar-Ge faaliyetlerine ağırlık vermeye ihtiyacımız var. Ancak içinde bulunduğumuz koşullarda böylesi bir yapısal dönüşüm için devletin ve politika yapıcıların sanayiciye her anlamda desteğini artırması ve koordinasyon içinde çalışılması büyük önem taşıyor.”

ülkemizin tekstil sektöründe büyük pazarlara coğrafi yakınlığı, güçlü tedarik zinciri ve geniş kalifiye işgücü gibi unsurlar rol oynuyor. AB ile yapılan gümrük birliği sektörün gelişimine hız kazandırırken, son yıllarda ihracatta sağlanan pazar çeşitlenmesi de sektörün büyümesini önemli ölçüde desteklemiştir. Diğer taraftan Çin ve Hindistan gibi iki küresel aktörün rekabetiyle karşı karşıya kalan Türk tekstil sanayi tasarım, koleksiyon ve moda kapasitesini geliştirerek daha yüksek katma değerli bir yapıya kavuşmuş, markalaşma alanında önemli bir gelişme sağlamış ve kendine özgü rekabet gücü oluşturmuştur. Yurtdışından ithal edilen ve kalitesiz, standart dışı ve sağlıksız ürünlerin iç piyasada dolaşımının son yıllarda artması nedeniyle rekabet koşulları zorlaşsa da, Türkiye’de artan iç talep, sektörün büyümesini besleyen bir diğer etken oldu. Son olarak, gelişmekte olan ülkelerde de değişen tüketim kalıplarına bağlı olarak benzer bir eğilimin bulunması, yakın gelecekte tekstil sektörünün ihracatı potansiyel açısından için önemli bir fırsat yaratıyor. İstanbul’un sanayiden, üretimden uzak durup, finans, eğlence ve kültür şehri olmasını savunanların sayısı bir hayli fazla. Sizce bu talep ne derece mümkün? İstanbul Sanayi Odası (İSO) olarak biz bu konudaki hassasiyetimizi her platformda dile getirirken, Türkiye ekonomisinde üretimin,

8

HOMETEXTILE

sanayinin ana damarlarının bulunduğu İstanbul’un gelecek vizyonunda ne yazık ki sanayinin dışlanmakta olduğunu görüyoruz. İster şehir ister ülke ölçeğinde olsun, istikrarlı bir ekonomi ve sağlıklı bir toplumsal yapının yolu üretimden geçmektedir. Öte yandan, hizmetler ve ticaret sektöründeki büyümenin tetikleyicisi de yine sanayi sektörüdür. Dolayısıyla, İstanbul ölçeğindeki bir ekonomide sanayiye hak ettiği önem ve yerin verilmemesi, şehrimiz ve ülkemizin geleceği adına olumlu sonuçlar doğurmayacaktır. Bunları ifade ederken,

İstanbul’da sanayi hiç değişmeden hep aynı yapıda kalsın gibi bir anlayışa da asla sahip değiliz. Buna çağın gerçekleri ve dinamikleri de izin vermez. Küreselleşme süreci ve bilgi toplumuna bağlı olarak, artık ucuz işgücü ve doğal kaynaklara dayalı rekabet anlayışının yerine; üretim teknolojilerini geliştirme, katma değeri yüksek ürünlerin üretimi ve çevreyle dost bir üretim anlayışı önem kazanmaktadır. İstanbul Sanayi Odası, İstanbul sanayisinin geleceğinin bir devlet politikası çerçevesinde ele alınması gerektiğini düşünmektedir.


Evinize Hoş Geldiniz!

İSTANBUL EV TEKSTİLİ FUARI

facebook.com/homesweethome

instagram.com/homesweethome

twitter.com/homesweethometr

pinterest.com/homesweethometr

blog.homesweethome.com.tr

www.homesweethome.com.tr

EVTEKS ISTANBUL HOME TEXTILE FAIR

CNREXPO 2.Hall 2-D21 May 21-25 Mayıs 2014


SEKTÖR HABER

SULTANHAMAM KİTABI YAYINLANDI

ÖZER BEREKET

Türk tekstil ve ev tekstili sektörlerinin en önemli merkezlerinden Sultanhamam, TETSİAD’ın yayınladığı kitapla hayat buluyor. Tarihi bilgi, belge ve fotoğrafların yanı sıra bölgenin en eski esnaflarının röportajlarının yer aldığı kitap, tarihi gerçeklere ışık tutuyor.

T

ürkiye Ev Tekstili Sanayicileri ve İşadamları Derneği(TETSİAD), çok önemli bir kültür yayınına daha imza attı. Türk ev tekstili sektörünün tarihi merkezi Sultanhamam, özel bir çalışma ile kitaplaştırıldı. Sultanhamam Kitabı için bölgenin en eski esnafları ve Sultanhamam’a mal satan köklü firmaların kurucuları ile röportajlar gerçekleştirildi. Kapsamlı bir arşiv çalışması yapılarak tarihi bilgi, belge ve fotoğraflar tarandı. Ev tekstili tarihine tanıklık eden bu özel semt için hazırlanan kitap, kütüphanelerdeki yerini aldı.

Pek Çok Ünlü İsim Bu Belgeselde Türkiye’nin önde gelen belgesel yapımcılarından ve aynı zamanda akademisyen olan Özer Bereket yönetimindeki ekip aylar süren yoğun bir çalışmanın ardından kitabı hazırladılar. Kitap için bölgenin halen hayatta olan en eski esnafları, bölgede esnaflık yaparken bugün dünyanın en büyük üreticilerinden olmuş sanayiciler ve ülkenin diğer bölgelerinde üretim yaparak Sultanhamamla ticaret yapan tanınmış isimlerle görüşüldü. Mustafa Erdebil, Ali Yazıcıoğlu, İsmet Bilsel, Haçik Taşçı, Recep Tanrıverdi, Yaşar Küçükçalık, Ahmet Nazif Zorlu, Zafer Katrancı, Selim Şimon gibi sektörün önemli işadamları Sultanhamam’ın tarihi, esnaf kültürü hakkında anılarını, görüşlerini paylaştılar.

Esnaf Kültürü ve Hanlar Tarihi yaklaşık 1.700 yıl öncesine dayanan Eminönü Çarşısı’nın en hareketli bölgelerinden olan Sultanhamam, bir süre öncesine kadar tekstil sektörünün en önemli merkeziydi. Sultanhamam yüzyıllara dayanan ahilik kültürünün de etkisiyle güven, dürüstlük gibi kavramlarla özdeşleşti. Yayınlanan bu kitapta esnaf kültürümüzün en güzel anıları da yer alıyor. Ayrıca ticaretin uzun yıllar bel kemiğini oluşturan hanlardaki yaşamdan da unutulmayacak örnekler de kitapta bulunuyor.

10

HOMETEXTILE

SULTANHAMAM


SEKTÖR HABER

WWW.TETSIAD.ORG YEPYENİ YÜZÜ İLE HİZMETE GİRDİ

TETSİAD’ın yenilenen web sitesi www.tetsiad.org , profesyonel bir ekip tarafından titizlikle hazırlandı. Özel bir yazılım ve modern bir tasarım ile yenilenen web sitesi, zengin içeriği ve konforlu kullanımı ile beğeniye sunuldu.

T

ürkiye Ev Tekstili Sanayicileri ve İşadamları Derneği(TETSİAD)’ın resmi web sitesi ve sektörün buluşma noktası www.tetsiad.org yenilendi. Özel olarak hazırlanan yazılımın kullanıldığı yeni web sitesi, modern bir tasarım ile birleştirilerek hizmete sunuldu. Hızlı ulaşım ve pratik kullanım özelliklerinin yanı sıra ferah bir gezinme avantajı da sunan yeni web sitesinde sektörel bilgi paylaşımı da maksimum düzeye çıkartıldı.

Modern ve Pratik Bir Ana Sayfa Yeni www.tetsiad.org’un ana sayfası ziyaretçilere şık bir görüntünün yanı sıra aradığını ilk bakışta görebilme ve hızlı ulaşım sağlıyor. Ana sayfanın açılışında TETSİAD ile ilgili güncel haberlerin olduğu bölüm ziyaretçileri karşılıyor. Bu bölümün hemen yanında ise HOMETEXTILE dergisini online okuyabileceğiniz sistemin linki ve Sultanhamam Belgesi’nin izleyebileceğiniz sayfanın linki yer alıyor. Bu kısmın hemen altında ise EVTEKS

fuarının sayfasına ulaşabileceğiniz bölüm ve derneğimizin yapmış olduğu duyuruların yer aldığı bölüm bulunuyor. Alt menüde bulunan; Meslek Etik Kuralları, Firma Kataloğu, Eğitim ve Seminerler, Kurumsal Anlaşmalar, Sektör İstatistikleri, Sanal Pazaryeri bölümleri ise ziyaretçilerin ilgili alanlara hızlı bir şekilde ulaşmalarını sağlayacak şekilde tasarlandı.

Üyelere Özel Bölüm Zenginleşti TETSİAD üyelerinin kullanıcı adı ve şifre ile giriş yapabilecekleri ‘Üyelere Özel’ bölümde ise; Üyelerin kendi bilgilerini güncelleyebilme, aidat borcu sorgulama ve ödeme sistemi, Sanal Pazaryeri gibi zengin içerikli bölümler yer alıyor. Ayrıca Bilgi Bankası bölümünde ise; Hukuk Köşesi, Sektör İstatistikleri, Dış Ticaret Raporları, Ülke Raporları, Ekonomik Yorumlar, Faydalı Linkler, Endüstriyel Tasarım Raporları, Resmi Gazete Duyuruları bölümleri ile kapsamlı bilgi akışı sağlanıyor.

Sanal Pazaryeri Açıldı Uluslararası boyutta derneğimize ulaşan tüm satın alım taleplerinin yanı sıra, firmaların kendilerinin de ticari ilan yayınlayabildikleri ‘Sanal Pazar’ sektörün ticari potansiyeline yeni bir hareket getirecek.

HOMETEXTILE

11


SEKTÖR HABER

AİLE ŞİRKETLERİNDE KURUMSALLAŞMANIN HARİTASI ÇIKARTILDI İstanbul ve Bursa’da gerçekleştirilen “Aile Şirketlerinin Sürekliliğinde Kurumsal Yönetimin Rolü” toplantıları sektörün üst düzey temsilcileri yoğun ilgi gördü. TETSİAD’ın organize ettiği toplantılarda konusunda uzman kişilerin yaptıkları sunumlar dikkatle izlendi.

T

ürkiye ekonomisinin önemli bir kısmını oluşturan ‘Aile Şirketleri’, Türkiye Ev Tekstili Sanayicileri ve İşadamları Derneği(TETSİAD) tarafından organize edilen sohbet toplantısında masaya yatırıldı. İstanbul ve Bursa’da düzenlenen toplantılarda, sektörü yakından ilgilendiren konular tartışıldı. 1 Mart 2014 tarihinde İstanbul Dedeman Otel’de gerçekleşen ve ev tekstili sektörünün üst düzey temsilcilerinin yoğun ilgi gösterdikleri ‘Aile Şirketlerinin Sürekliliğinde Kurumsal Yönetimin Önemi’ toplantısının açılış konuşmasını yapan TETSİAD Başkanı Yaşar Küçükçalık, geleceğimizin teminatı olan gençlerimize bırakacağımız şirketlerin bir miras değil borç olduğunu vurguladı. Ev tekstili sektöründe de örnek gösterilebilecek köklü aile şirketleri olduğunu söyleyen Küçükçalık, ancak bu şirketlerin de yurt dışındaki diğer örneklerle kıyaslandığında yeni sayılabilecek düzeyde olduğunu, kurumsallaşma ve sürdürülebilirlik kavramlarının çok önemli bir konumda bulunduğunu belirterek toplantıyı düzenlemelerindeki amacı açıkladı.

BURSA’DA DA AİLE ŞİRKETLERİ TARTIŞILDI

İ

lki İstanbul’da gerçekleştirilen ‘Aile Şirketlerinin Sürekliliğinde Kurumsal Yönetimin Önemi’ konulu sohbet toplantısı 5 Nisan 2014 tarihinde Bursa Sheraton Otel’de de gerçekleştirildi. Toplantıya sektörün üst düzey temsilcileri yoğun ilgi gösterdiler.

Uzmanlar Aile Şirketlerini Anlattılar Aile şirketlerinin tüm detaylarıyla ele alındığı toplantıda; Egeli & Co. Kurumsal Destek Hizmetleri A.Ş. Genel Müdürü Dr. Burak Koçer, Petek Saraciye A.Ş. Genel Müdürü Hamdi Saraçkardeşler ve Egeli Yatırım Holding A.Ş. Hukuk İşleri ve Uyum Direktörü Av. Ali Sami Er hazırladıkları sunumları katılımcılara sundular. Sunumların ardından katılımcılar merak ettikleri konuları konuşmacılara sorma imkanı buldular. Böylelikle toplantı sonrası şirket yöneticilerine ‘aile şirketlerinin kurumsallaşması’ konusunda bir yol haritası çizilmiş oldu.

12

HOMETEXTILE



SEKTÖR HABER

FUARLARI ETKİN KULLANMA SEMİNERİ GERÇEKLEŞTİRİLDİ

Ü

yelerinin ve üye firmalarda görev yapan personelin eğitimi için yoğun çaba harcayan TETSİAD, EVTEKS Fuarı öncesi önemli bir eğitim semineri gerçekleştirdi. 6 Mayıs tarihinde, İstanbul Dünya Ticaret Merkezi Ege Salonu’nda gerçekleştirilen “Fuarları Etkin Kullanma ve Stand Görevlileri Geliştirme Eğitimi”, firmaların fuara katılımı öncesi düzenlenmesi takdir topladı.

Fuarlar Daha Verimli Geçebilir Eğitim semineri, uzun yıllar uluslararası fuarcılık deneyimi elde etmiş, eğitmen Deniz Eskier tarafından verildi. Etkin Muhabbetin Önündeki Üç Engel, Ziyaretçilere ve Müşterilere Yaklaşmak, Ziyaretçileri ve Müşterileri Tanımak, Prezentasyonlar ve Demonstrasyonlar, Sohbetin Sona Erdirilmesi, Takip, Beceriyi Pratiğe Dökmek gibi ana başlıklar altında gerçekleştirilen eğitim, firmaların fuarlardan ve stand görevlilerinden maksimum düzeyde verim elde etmesi açısından çok verimli geçti.

Stand Görevlileri Hayati Önem Taşıyor Seminerin odak noktasını oluşturan ‘stand görevlileri’, bazen çok önemsenmese de fuar katılımcıları için hayati önem taşıyor. Firma personeli haricinde yalnızca fuar için görevlendirilen geçici personel ise daha da önemli. Çoğunlukla ilk kez fuar günü tanışılan bu görevliler, hem sizi hem de müşterilerinizi tanımıyorlar. Müşterilerinize söyleyecekleri herhangi bir yanlış cümle sizi zarara uğratabilir. Bu çerçeveden bakıldığında gerçekleştirilen eğitimin önemi daha net ortaya çıkıyor.

BURSA’DA ULUSLARARASI PAZARLAMA YÖNTEMLERİ EĞİTİMİ Bursa’da gerçekleştirilen “Uluslararası Pazarlama Yöntemleri Eğitimi”nin en dikkat çeken bölümlerinden biri de, örnek firma ve pazarlardan yola çıkılarak yapılan araştırmalar oldu. Katılımcıların belirledikleri hedef firma ve pazarlarla ilgili en etkin internet siteleri kullanılarak istihbarat araştırması yapıldı.

2

8 Mart 2014 tarihinde Uludağ İhracatçılar Birliği konferans salonunda, “Uluslararası Pazarlama Yöntemleri Eğitimi” gerçekleştirildi. TETSİAD’ın, üyelerinin ticari faaliyetlerine katkıda bulunmak amacıyla organize ettiği etkinlik, dış ticaret uzmanı Yaman Koç tarafından yönetildi.

Pazar Araştırmada İnternetin Etkin Kullanımı Eğitimin temel konuları arasında; pazar araştırmalarında internetin kullanım yolları, müşteri hakkında istihbarat toplama, hedef firmada

doğru kişiye ulaşma, uluslararası talep arzı takibi konular yer aldı. Eğitmen Yaman Koç, daha önce ve hali hazırda çalıştıkları firma ve sektörlerden örnekler vererek, somut başarıları katılımcılar ile paylaştı.

Örnek Araştırmalar Yapıldı Eğitim en dikkat çeken bölümü ise, örnek firma ve pazarlardan yola çıkılarak yapılan araştırmalar oldu. Katılımcıların belirledikleri hedef firma ve pazarlarla ilgili en etkin internet siteleri kullanılarak istihbarat araştırması yapıldı.

Bilgi Toplamak Artık Daha Kolay Katılımcılara eğitim sunumunun dışında da yararlı bilgiler veren Yaman Koç, dünyanın artık daha şeffaf olduğunu, bir çok ülkenin ve resmi kurumun ticari verileri internet üzerinden paylaştığını ifade ederek, bu bilgilere ulaşabilinecek web sitelerinden örnekler verdi.

14

HOMETEXTILE


TETSİAD ISO9001 KALİTE BELGESİ ALDI TETSİAD ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi Belgesi’ni almaya hak kazandı. Bir süredir çalışmalarını titizlikle yürüten dernek, hizmet kalitesinin standartlaşması için çok önemli bir adım atmış oldu.

Ü

yelerine ve sektöre olan hizmet kalitesini arttırmak amacıyla bir süredir ISO 9001 kalite belgesi çalışmaları yürüten Türkiye Ev Tekstili Sanayicileri ve İşadamları Derneği(TETSİAD), denetimlerini başarıyla geçerek belgeyi almaya hak kazandı. Bir danışmanlık firmasının desteğiyle; kurumsal yapılanma, dokümantasyon gibi çalışmaları titizlikle yürüten TETSİAD, hizmet kalitesinin artması ve standart hale

gelmesi amacıyla kalite belgesini aldı. ISO 9001 belgesinin alınması, bir kuruluşun veya şirketin kurumsallaşma yönünde attığı en önemli adımdır. ISO 9001 belgesi, kuruluşun ürün ve hizmetlerinin uluslararası kabul görmüş bir standarda uygun olarak üretildiğini gösterir. Bu belgeye sahip olmak, sürekli iyileştirmeyi amaç edinmiş, etkin bir Kalite Yönetim Sistemi oluşturmak isteyen tüm kuruluşlar için büyük önem taşımaktadır.

GELECEĞİN EV TEKSTİLİ TASARIMCILARI ÖDÜLLENDİRİLDİ

Z

orlu Tekstil Grubu’nun ev tekstil alanındaki markası TAÇ’ın Türkiye Ev Tekstili Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TETSİAD) işbirliği ile bu yıl 12. kez düzenlediği “Bir De Sen Tasarla Yarışması” sonuçlandı. Yarışmada dereceye girenler, 7 Mayıs Çarşamba günü Zorlu Center Performans Sanatları Merkezi’nde düzenlenen ödül töreni ile açıklandı. Törende para ödüllerinin yanı sıra TETSİAD Özel Ödülü de sahiplerini buldu. Geleceğin ev tekstili tasarımcılarına ilham veren yarışmanın ödül töreninde moderatörlüğü gazeteci ve program yapımcısı Özlem Gürses üstlendi. Törene; Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Zorlu, Bilgi Üniversitesi Akademi Başkanı Levent Erden ve çok sayıda davetli katıldı. 12 yılda yarışmaya toplamda 90’a yakın üniversiteden 3800 eser katıldı. 80’i aşkın öğrenciye Mehmet Zorlu Vakfı Bursu ve 149 ödül verildi. 50’ye yakın tasarım da üretilerek nevresime dönüştürüldü.

HOMETEXTILE

15




TREND

Trendler 2015

HAYAL ET NellyRodi 2015 Evteks Trendleri NellyRodi 2015 Evteks Trends

IMAGINE

D

eneyimlerle dolu bir oyun alanı olan yaşam tarzı bu yıl hayallerini gerçekleştirmek üzere yola çıkıyor. Bu kadar hassas bir sosyo-ekonomik ortamda, hala icat edilecek çok şeyin olduğu fantastik bir dünyaya önem vermek güzel bir his. Hayal gücümüzü yanımıza alarak gerçekliğin kapılarını olumlu bakış açısına ardına kadar açıyoruz. Sürekli dekoratif değişikliklerin yapıldığı ev bir sahneyse, tüketici de yönetmendir. Dekorasyon kendilerini ifade etmede en sevdikleri şey olduğundan tüketicilerimiz kurgusal hayal güçlerinin dizginlerini gevşeterek hayali ve şiirsel hikayeler anlatır. Bastırılamayan derin düşünme ihtiyacı, doğal olarak, hikayeler kurgulama ve destansı maceralar anlatma arzusuyla birleşir. Modern sanatın, mimarinin, tasarımın ve güzel sanatlarla el sanatlarının değerini bilen bu modern güzellik sevdalıları kendi belleklerini, kışkırtıcı tesadüfleri ve birbirine karışmış bilim dallarını araştırarak bizi alır ve uzaklara, keşfedilmemiş diyarlara götürür…

18

HOMETEXTILE

L

ifestyle, as a playground of experimentations, sets out to conquer its dreams this year. In such a fragile socio-economic context, it feels good to be able to look to a fantastical world where everything remains to be invented. With imagination at the helm the gates of reality are opened wide to positivity. Subject to constant decorative changes, the home is a stage and the consumer the director. As decoration is their favorite mode of expression, our consumers give free rein to their fictional flights of fantasy to tell imaginative, poetic stories. The irrepressible need to contemplate, as one might meditate, joins with their desire to weave tales andnarrate epic exploits. These modern aesthetes, who appreciate contemporary art, architecture, design and arts & crafts, explore their memories, provoking encounters and the cross-fertilization of disciplines, to take us far afield and further, towards unexplored lands…


TREND

KUTSAL UYUM

Anahtar Sözcükler

Yarı saydam, Kırılgan, Nadir, Değerli, Kentli, Yedek, Teatral, Rafine, Temel, Aşamalı . Estetik, Sağduyulu

Konsept & İlham Kaynağı Olağandışı ve son derece modern tarzının yanında klasik, zamandan bağımsız kalitesinden de ödün vermeyen bir yaşam alanı. Modern romantizm ve çağdaş yok oluş. Zarafet. Züppe rock n’ roll ile romantik gotik ruh arasında bir yerde. Anahtar Sözcükler Yarı saydam . Kırılgan . Nadir . Değerli . Kentli . Yedek . Teatral . Rafine . Temel . Aşamalı . Estetik . Sağduyulu Renkler & Uyum Duvar ve zeminlerdeki hafif bakır küfü gelip geçici beyaz renklerden oluşan bir paletle örtülür. Cilalı pasteller, toz pembeler ve griler uyum içinde birlikte çiçek açarken karakalem çizgiler veya yaldızlı pirinçle ışığı yakalayan bir gölge ışını bunlarla kontrast oluşturur. Motifler & Baskılar Neoklasik çiçek buketlerinin dijital baskıları. Stilize edilmiş arabesk. Mikro geometri: şeritler, balıksırtları, sekizgenler, çokgenler, dörtgenler, örgüyü ve dokumayı çağrıştıran motifler. Birkaç sinek ve kelebek… Çatlaklı, damarlı deri ya da hayvan postu baskıları. Sedefsi ya da metalik dokunuşlarla canlanan tonsürton motifler. Motiflere işlenen yüce Haute Couture ruhu. Materyaller & Finisaj Hayvan derileri, parçalanmış süetler, soluk renkli doğal deri. Keten, pamuklu, Mısır tarzı pamuk saten, doğal ipekler, perkal. Yanardöner polyester, viskoz. Muslin, şifon, tül, bürümcük, etamin. Patiska ve ip boyaları. Şintz. Lureks ve metaloplastik iplikler. Daimi pililer, kapalı pililer, hafif müflonlu pikeler. Kordonlar, verev kumaşlar ve ışığı geri yansıtan örgülü süsler. Değerli el işlemeleri ve saçaklar.

HOLY HARMONY Concept & Inspirations An extraordinary, boldly contemporary living environment, while paying tribute to classic, timeless quality. Modern romanticism and contemporary evanescence.elegance. Between a dandy rock n’ roll and romantic gothic spirit. Colors& Harmonies A palette of evanescent colored whites suffuses soft patinas across walls and floors. Glazed pastels, powdery pinks and grays blossom together in harmony, with a contrasting ray of shadow catching the light with streaks of charcoal or gilded brass. Motifs & Prints Digital prints of neo-classic flower bouquets. Stylized arabesques. Micro-geometrics: stripes, herringbones, octagons, polygons, tetragons, motifs evoking plaiting and weaving. A few insects and butterflies… Crackled, veiny skin or hide prints. Tone-on-tone motifs enlivened by pearly or metallic touches. A very Haute Couture spirit in the treatment of motifs. Materials & Finishings Hides, split suedes, pale natural leather. Linen, cotton, Egyptian cotton sateen, natural silks, percale. Iridescent polyester, viscose. Muslin, chiffon, tulles, gauzes, etamines. Chambray and yarn-dyes. Chintz. Lurex and metalloplastic yarns. Permanent pleats, blind pleats, lightly quilted boutis.Piping, bias and retroreflective braid trims. Precious embroideries and fringes.

Key Words

Diaphanous, Delicate, Rare, Precious Urban, Spare, Theatrical, Refined, Essential, Staged, Aesthete, Discreet

HOMETEXTILE

19


TREND

LÜKS PATLAMASI

Anahtar Sözcükler

Tarihi . Barok . Gerçeküstü . Yoğun . Estetik . Değerli . Çılgın . Duyusal . Dikkafalı. Duyusal. Rahatsız edici . Teatral . Acayip . İnanılmaz

Konsept & İlham kaynağı Yerleşik geleneklere azimle karşı çıkan bu tüketiciler eşsizliğin ve istisnanın peşindedir. Kent ortamında, onların yaşam alanı benzersiz ve lükstür ve içindeki her şey kusursuz düzenlenmiştir. Kafayı sanata ve mimariye takmış bu insanlar zıtlıklardan keyif alır ve nadir olan şeylerin değerini bilerek antika bir dolabın çekiciliği ile hatları öne çıkaran çağdaş tarzı bir araya getirir. Bu yorulmak bilmez koleksiyoncu sürekli hazine arayışındadır. Renkler & Uyum Renkler kan kırmızıdan, dövme demir karasından ve mercan renklerinden oluşan kesif ve koyu bir zemin üzerinde hem acayip hem güzel bir his oluşturur. Sularda görülen mavi ve yeşil tonları. Soğuk ve sıcak tonlar birbirini yankılayarak metalik fosfor parlaklığıyla eşyanın bütününe aydınlık verir. Motifler & Baskılar Stilize dalgalar, damlacıklar ve ondüleler. İran tarzı, kaşmir, girişik bezeme ve birbirine geçmiş motifler. Şam kumaşları, brokarlar ve çok desenli ve işlemeli jakarlar. Çin ve Japon tarzından ilham almış motifler. Antik botanik çizimler. Lekeler, benekler, hayvan ya da balık derileri ve girişik bezemelerden oluşan şaşırtıcı karışımlar. Duyulara hitap eden, seksi çiçek motifleri: dijital baskı için güller, şakayıklar, nergis zambakları ve laleler (…). Daha çok koyu renk zeminlere işlenmiş şaşırtıcı, değişken motifler. Sedefli, fosforlu parıltı. Materyaller & Finisaj Flanel, janjanlı kadife, pamuk saten ve yanardöner satenler. Dokulu tekstil: Şam kumaşları, brokarlar, şekillendirilmiş jakarlar. Metalik lakeli deriler. Hayvan ve balık derileri (köpekbalığı, somon…). Üst baskılı ve işlemeleri jakarlar. Metalize mücevherli vurgular. Altın veya krom kaplama, rengarenk ve sedefli finisaj. Yanardöner payetler ve Rodoid.

BILING BANG Concept & Inspirations These resolutely iconoclastic consumers seek singularity and the exceptional. In an urban environment, their living space is unique and luxurious, and everything in it perfectly staged. Obsessed by art and architecture, they enjoy contrasts and appreciate all that is rare, marrying a curio cabinet allure with an edgy contemporary style. This tireless collector is on the constant lookout for treasures. Colors & Harmonies On a strong, dark base of blood reds, wroughtiron blacks and coral, colors cultivate a strange beautiful-bizarre feeling. Aquatic gradations of blues and greens. Cool and warm tones echo one another with metallic phosphorescence and lights up the ensemble Motifs & Prints Stylized waves, droplets and undulations. Persian, cashmere, arabesques and intertwining motifs. Damasks, brocades and Jacquards over-printed and embroidered. Chinese and Japanese style motif inspiration. Antique botanical drawings. Surprising mixes of smudges, speckles, animal or fish skins and arabesques. Sensual, voluptuous flower motifs: roses, peonies, amaryllis and tulips (…) for digital prints. Surprising, whimsical motifs mainly treated on dark grounds. Nacre, phosphorescent shine. Materials & Finishings Flannel, shot velvet, cotton sateen and iridescent satins.Textured textiles: damasks, brocades, sculpted Jacquards. Metallic lacquered leathers. Animal and fish skins (shagreen, salmon…). Over-printed and embroidered Jacquards. Metallized jewel highlights and accents. Gold or chrome cladding, opalescent and nacre finishes. Iridescent sequins and Rhodoid.

20

HOMETEXTILE

Key Words

Historic . Baroque . Surrealist . Intense . Aesthetic . Precious . Crazy . Sensual . Heady . Sensual . Disturbing . Theatrical . Bizarre . Incredible


TREND

PARLAK FÜZYON

Anahtar Sözcükler

Egzotik . Kozmopolit . Enerjik . Füzyon . Ritmik . Eğlenceli . Canlı . Optimist. Modern . Yoğun . Frapan . Popüler

Konsept & İlham kaynağı Güneşli turistik mekanları çağrıştırır. Farklı mekan arayışındaki bohem ve kozmopolit tüketiciye dinamizm ve optimizim sunar. Modernleştirilmiş, canlı, son derece çağdaş bir egzotizm bu temanın ambiyansını oluşturur. Basitleştirilmiş, indirgenmiş folklorik ilham kaynakları zarif ve günümüze uygundur. Renkler & Uyum Renkler birbirine karışarak göz kamaştırıcı güneşin sıcağında ısı şoklarına yol açar. Sıcak renklerden soğuk renklere doğrudan geçişlerle, Kaliforniya pembesi ve cazip turuncu ile kobalt mavisi ve mor çarpışır. Neredeyse bej denebilecek bir beyaz fon üzerinde, terakota zemine platin gümüşünün gölgesi düşer. Motifler & Baskılar Zihin açıcı kolajlar ve dijital baskılar. Resimli optik motifler: hedefler, birleşme noktaları, eksenler… Birleşerek parıltılı bir cisim haline gelmiş mini ve maksi motifler. Yayılan ritimler. “Ikat” motifleri ve modern ve geometrik bir havaya sokulmuş etnik mozaikten alınan ilham. Egzotik stilize hayvanlar ve çiçekler. Çok genişletilerek yerleştirilmiş motifler, karaltı ve fırça darbesi efektleri. Materyaller & Finisaj Deriler, bitkisel lifler, geri dönüştürülmüş ipler (keten, rafya, pamuklu, ipek…) ve sentetik malzemeler: cilalı vinil, reçine, köpük altlık. Plastik, naylon ya da plastik ipler ve tüpler. Renkli örülmüş naylon ya da kordondan halı ve kilimler. Resimli pikeler ve düğmeli yastıklar. İkili liflerden yapılarak saçakla tamamlanmış kilimler. Zıt renkli şeritler ve örgülü süsler. Geometrik örgüler ve dokumalar. Makrame. Örgülü hezaren, kamış ve hasır. Saçaklı süsler ve zıt renkli kordon ve şeritler. Geometrik desenlere hacim kazandırılmış da olabilir (kabartma, şekillendirme…). Cesur renklerde lakeli keten ya da cilalı vinil. Kolye uçlarında ve düğmelerde broş cazibesi var.

FLASH FUSION Concept & Inspirations Evoking sunny destinations. Dynamism and optimism for our bohemian, cosmopolitan consumer questing for elsewhere. A modernized, graphic, boldly contemporary exoticism creates the ambiance of this theme. Simplified, pared-down folkloric inspirations are elegant and updated. Colors & Harmonies Colors fuse and provoke thermal shocks in the heat of the dazzling sun. Shifting directly from warm to cool tones, Californian pink and spicy orange collide with cobalt blue and purple. Against a white, almost ecru background, a base of terracotta is refreshed by a shade of platinum silver. Motifs & Prints Psychedelic collages and digital prints. Graphic, optical motifs: targets, vanishing points, axes… Mini and maxi motifs are combined and associated with a flashy solid. Radiating rhythms. “Ikat” motifs and inspiration drawn from ethnic mosaics, modernized and geometricized. Exotic stylized animals and florals. Very enlarged placed motifs, smudge and brushstroke effects. Materials & Finishings Leathers, vegetable fibers, recycled yarns (linen, raffia, cotton, silk…) and synthetic materials: glazed vinyl, resin, foamback. Plastic, nylon or rubber yarns and tubes. Carpets and rugs in colorful plaited nylon or cord. Graphic quilting and button-padding. Sculpted rugs in fiber duos with fringed finishes. Contrast-colored piping and braid trims. Geometric plaiting and weaves. Macramé. Plaited rattan, cane and wicker. Fringed trims and contrast colored braids and piping. Geometrics may also adopt volume (embossing, blistering, sculpting…). Lacquered linen or glazed vinyl in daring colors. Pendants and knobs adopt the allure of brooches.

Key Words

Exotic . Cosmopolitan . Energetic . Fusion . Rhythmical . Convivial . Graphic . Optimist . Modern . Intense . Flamboyant . Popular

HOMETEXTILE

21


TREND

RENGARENK MUTLULUK

Anahtar Sözcükler

Şaşırtıcı . Keşif . Titiz . Karışık olmayan . Frapan . Değişken . Geri dönüştürme. Sanat & El sanatı . Sıradışı . Folklorik . Dinamik . Modern . Füzyon

Konsept & İlham kaynağı Tüketicilerimiz dostane bir gayretle endüstriyel binaları şaşırtıcı bir tarzda restore edip boyayarak onlara yeni bir soluk getiriyor. Bu tür karıştırıp birleştirme meraklıları bir araya gelerek pek olası olmayan tesadüfler yaratıyor. Onlara göre keşfetmek büyülü bir sanat, gelenekleri geri dönüştürüp çalkalayarak yeni ve şiirsel füzyonlar meydana getiriyorlar. Renkler & Uyum Askeri beji, haki ve boz kahverengi tonlarından oluşan özenli bir renk yapısı evrensel indigo mavisi ile dağıtılmış. Neredeyse modası geçmiş canlı tonlar zamanın örtüsünü kaldırırken parlak altın rengiyle yapılan bir dokunuş aydınlık ve frapan bir hava katıyor. Motifler & Baskılar Rahatlama, ritim ve optik etki veren motifler. Renkli yüzeyler ve sırtlar: kareler, baklava desenleri, sekizgenler ve balıksırtları. Kinetik ve optik ruh. Gözü yanıltan küpler, perspektif efektleri. Folklorik referanslar stilize ve basitleştirilmiştir: neo-Fars, neoHintli. Ve tarzlar karıştırılmıştır: Japon mikro motifleri, İskoç tarzı ekoseler, Afrika mumları, Endonezya batikleri… Mini motifler / maksi motifler. Mozaikler. Mikro motifler stilize çiçek desenleriyle de birleştirilmiştir. Eğlenceli kırkyamalar. Gözü yanıltan örgü ve kroşe baskıları. Dijital baskılar. Materyaller & Finisaj Pamuklu, saten, perkal, geri dönüştürülmüş keten, şekillendirilmiş kadife, fitilli kadife ve parçalanmış süet. Şintz ve Jakar. Eskitilmiş ve küçültülmüş damarlı hayvan derisi ve deri. Moher örgüler için kalın dokumalar. Kilimlerde lureks iplik kullanılması. Uyumsuz renklerde ponponlar, friz örgüler, zıtlık sağlayan kordonlar, verev ve örgü süsler. Mobilya ve aksesuarlar için şeritler ve metal tokalar (askeri tarzda). Örgülü ve battaniye dikişli finisaj.

HAPPY HARLEQUIN Concept & Inspirations In a friendly, pop spirit our consumer’s restore and repaint industrial buildings with amazing style, offering them a brand new lease of life. These enthusiasts of mixes and mash-ups compile and combine to create improbable encounters. For them the art of discovering is magical, they recycle and shake up conventions to create fresh, poetic fusions. Colors & Harmonies A rigorous structure of colors based on military beiges, khakis and taupey tones is diverted by a universal indigo blue. Fresh, pop, almost outdated tones dispel the veil of time, while a touch of lacquered gold lends tradition a sunny, flamboyant air. Motifs & Prints Motifs that produce relief, rhythm and optical effects. Colored facets and ridges: squares, diamond patterns, octagons and herringbones. A kinetic and optical spirit. Trompe-l’oeil cubes, perspective effects. Folkloric references are stylized and simplified: neo-Persian, neo-Indian. And styles are mixed: Japanese micro-motifs, Scottish plaids, African waxes, Indonesian batiks… Mini motifs / maxi motifs. Mosaics. Micro motifs are also combined with stylized florals. Amusing patchworks. Trompel’oeil knit and crochet prints. Digital prints. Materials & Finishings Cotton, satin, percale, recycled linen, sculpted velvet, corduroy and split suedes. Chintz and Jacquards. Patinated and shrunken grain hides and leathers. Chunky weaves for mohair plaids. Inclusions of lurex yarns for rugs. Pompoms in mismatching colors, braid friezes, contrasting piping, bias and braid trims. Straps and metal buckles (in a military style) for furniture and accessories. Weave and blanket-stitched finishes.

22

HOMETEXTILE

Key Words

Surprising . Discovery . Rigorous . Uncomplexed . Flamboyant . Whimsical . Recycling . Arts & Crafts . Offbeat . Folkloric . Dynamic . Modern . Fusion


TREND

DOĞA MUCİZESİ

Anahtar Sözcükler

Doğal . Sofistike . Romantik . Duyusal . İlgi uyandıran . Organik . Sıcak . Vahşi . Nazik . Temel . Yedek . Otantik . Rafine

Konsept & İlham kaynağı Sükunet ve bolluk içinde bir mevsim havası ortamı. Tüketicimiz açık alanlara atıfta bulunmayı tercih ediyor. Kırsal alanda ya da dağlarda, ağaçların arasına gizlenmiş veya neredeyse kayalara oyulmuş modern bir dağ evi. Onların evi samimi, sıcak ve sevecen. Tüketicimiz el işlerinin ve zanaatkar keşiflerinin göz önünde olmasını tercih ediyor. Renkler & Uyum Aynı rengin benzer tonlarından oluşan renk paletiyle uyum ve dinginlik aranır. Kahverengiler, bejler, griler ve füme tonlarla doğal pigmentlerin nüansları elde edilir. Biraz bal rengi buna yumuşaklık katarken biraz gümüş rengi de ışık verir. Gözü yoracak hiçbir şey olmamalıdır. Motifler & Baskılar Vahşi ve stilize doğaya, ağaçların, dalların, köklerin ve damarların gölgelerine ve siluetlerine saygı. Bitki stilizasyonları: çimenler ve tomurcuklar. Lekeli veya çizgili bitkiler, rasgele suluboya izleri. Sade çizgilerin ve soyut resimlerin kullanıldığı motifler: dev fırça darbeleri, çizikli, damlalı, batikli ve gölgeli efektler. Üst üste bindirilmiş katmanları andıran dijital baskılar. Organik mozaik ve ritimler. Açık ve koyu renklerin yarattığı zıtlık. Materyaller & Finisaj Çağdaş zanaatkar metotlarıyla işlenmiş harika doğal materyaller. Dokulu görünümlerin önemi. Tekstiller: saten ve perkalin tersine yağlı ve eskitilmiş pamuk, kaynatılmış yün ve yıkanıp geri dönüştürülmüş keten. Mumlu doğal deri. Örülmüş ya da dokunmuş bitkisel lif (sisal, abaka, hasır, saz…). Uzun tüylü kürkler. Viskoz ya da pamuklu lameli mat/ parlak efektler. Jakarlar ve ağaç kabuğundan ilham alan şekillendirme efektleri. Köy tarzı (kaynamış yün, eskitilmiş pamuk…) ve rafine tarz (kristal, inciler) bir arada. Gözü yanıltan ahşap damarları ve düğümler. Kalıplanmış alüminyumdan yapılan kütükler. Ondüle el işleri ve beyaz stabilize çiçekler Yanık, balmumlu ya da parafinli finisaj.

WONDER WILD Concept & Inspirations A seasonal ambiance bathed in serenity and plenitude. Our consumer singles out references to the wide-open spaces. A modern chalet in the country or the mountains nestled among the trees and built almost into the rock. Their home is cozy, warm and tender. Our consumer prefers to give pride of place to manual work and the discoveries of craftsmen. Colors & Harmonies The color palette in a subtle camaieu of shades seeks harmony and serenity. Browns, beiges, grays and smoked tones reproduce the hues of natural pigments. A touch of honey adds softness, while a hint of silver elicits light. Nothing must assail the eye. Motifs & Prints Homage to wild, stylized nature, shadows and silhouettes of trees, branches, stems and veins. Plant stylizations: grasses and buds.Tachist or line-drawn plants, random water-colored markings. Motifs employing sober lines and abstract graphics: giant brushstrokes, scratched, dripped, tie-dyed and shaded effects. Digital prints resembling superposed layers. Organic marbling and rhythms. Light and dark color contrasts. Materials & Finishings Lovely natural materials crafted employing contemporary artisanal methods. Importance of textured aspects. Textiles: oiled or patinated cottons, boiled wools and washed recycled linen in contrast with satins and percales. Waxed natural leathers. Plaited, woven or knitted vegetal fibers (sisal, abaca, wicker, straw…). Long-haired furs. Matte/shiny effects with viscose or cotton lamés. Jacquards and sculpted effects inspired by bark. Mixing rusticity (boiled wool, patinated cotton…) and refinement (crystal, pearls). Trompe-l’oeil of wood veins and knots. Log shapes in molded aluminum. Undulating embroideries. and white stabilized flowers. Burnt, waxed or paraffined finishes.

Anahtar Sözcükler

Natural . Sophisticated . Romantic . Sensual . Intriguing . Organic . Warm . Wild . Gentle . Essential . Spare . Authentic . Refined

HOMETEXTILE

23


İHRACAT

TÜRKİYE TÜM PAZARLARA AĞIRLIĞINI KOYUYOR 2013 yılında ihracatını %13.5 arttıran Türk ev tekstili sektörü, bazı pazarlarda önemli başarılar sağladı. Ukrayna pazarında 2013 yılında ihracatını %39.56 arttıran sektör, son 5 yılın ortalamasına bakıldığında pazarda %214.9’luk büyüme gösterdi. Libya ise %208,11’lik ihracat artışı ile ikinci sırada yer aldı.

ünya ev tekstili sektörünün önemli oyuncularından Türkiye, 2013 yılında hem mevcut pazarlarında büyüme elde etti, hem de bazı pazarlarda büyük atağa geçti. Örneğin Ukrayna pazarında 2013 yılında ihracatını %39.56 arttıran Türk ev tekstili sektörü, son 5 yılın ortalamasına bakıldığında pazarda %214.9’luk büyüme gösterdi. Libya ise %208,11’lik ihracat artışı ile ikinci sırada yer aldı. İstikrarlı bir büyüme pazarı sergileyen Suudi Arabistan ise yine aynı dönemde %148,63’lük büyüme ile dikkat çeken pazarlardan oldu. Bu ülkeyi %136,5’lik büyüme ile Cezayir, %83,04’lik büyüme ile İsrail, %78,5’lik büyüme ile Bulgaristan izledi.

ciddi bir zarar görmeyeceği tahmin ediliyor. 2013 yılında Türkiye’nin bu ülkeye ev tekstili ihracatı %39.56 artmıştı.

Türk firmaları iyi değerlendirdiler. 2011 yılında yarı yarıya gerileyen ihracat rakamı, 2012 yılında %327.8 artış gösterdi.

Libya Çabuk Toparlandı

Cezayir’de İstikrarlı Yükseliş

Çok ciddi bir iç savaş yaşayan Libya, 2010 yılında neredeyse hiç iş yapılamaz noktaya gelmişti. 2011 yılında suların büyük çoğunlukla durulmasıyla yeniden hareketlenen pazarı

Türk ev tekstili sektörünün Cezayir’de olan başarılı girişimleri 2013 yılında da meyvelerini verdi. Bu ülkeye 40 milyon 827 bin dolarlık ihracat gerçekleştiren sektör, 2013 yılını

Türkiye Ev Tekstili İhracatı Yaptığı İlk 20 Ülkenin 2009/2013 Yılları Arası Değişim Sıralaması

2013 Özel Bir Yıl Oldu Türk ev tekstili sektörü için 2013 yılı çok özel bir yıl oldu. İstatistikler, gelişen pazarlar bir yana kemikleşmiş pazarlarda da ciddi ihracat artışları olduğunu gösterdi. Sektörün en büyük pazarı olan Almanya’ya ihracatta 2012 yılına göre %25.06’lık artış gerçekleşti. Benzer şekilde Fransa’ya olan ihracatta %32.25 gibi çarpıcı bir artış meydana geldi.

Ukrayna’da Durum Merakla Bekleniyor Son 5 yılın en büyük sıçrama yapılan pazarı olan Ukrayna, son aylarda yaşadığı siyasi sıkıntılar sebebiyle ihracatçıları tedirgin ediyor. İç savaşın eşiğine gelen ülkeden gelen haberler kötümser olsa da ticari ilişkilerin

24

HOMETEXTILE

Kaynak: TETSİAD


İHRACAT

Türk ev tekstili sektörünün ihracat performansına bölgesel bazda bakıldığında ise yine önemli bir artış görülüyor. 2009-2013 yılları arası ihracat artış ortalamalarına bakıldığında Kuzey Afrika bölgesinin %175.9 gibi önemli bir başarı sağladığı istatistiklere yansıyor.

TÜRKİYE’NİN EV TEKSTİLİNDE EN ÇOK İHRACAT YAPTIĞI İLK 20 ÜLKE İHRACAT ($) 2011

2009

Almanya

505.094.141 577.146.335 697.581.422 474.521.509 593.434.036

14,27

20,87

-31,98

25,06

17,49

Rusya Fdr.

231.578.157 279.789.409 336.455.909 468.177.814 398.671.649

20,82

20,25

39,15

-14,85

72,15

ABD

202.422.234 219.097.406 227.427.985 218.721.577 244.945.415

8,24

3,80

-3,83

11,99

21,01

Fransa

158.690.511 187.900.484 206.409.329 144.255.817 190.783.256

18,41

9,85

-30,11

32,25

20,22

İngiltere

185.559.702 146.736.396 144.447.719 169.467.023 171.307.935

-20,92

-1,56

17,32

1,09

-7,68

İtalya

129.932.857 127.337.481 136.916.711 114.558.031 141.090.731

-2,00

7,52

-16,33

23,16

8,59

Ukrayna

39.936.195

45.251.799

90.111.470

125.758.773

13,31

49,08

33,57

39,56

214,90

Hollanda

83.832.599

105.032.801 120.156.359 95.240.649

108.330.834

25,29

14,40

-20,74

13,74

29,22

Polonya

89.876.493

81.285.515

96.077.744

76.559.704

-9,56

13,71

3,95

-20,31

-14,82

İran

102.070.147 147.561.161 149.229.319 85.656.877

62.679.177

44,57

1,13

-42,60

-26,83

-38,59

Irak

45.065.577

30.063.198

38.722.620

47.530.842

56.994.057

-33,29

28,80

22,75

19,91

26,47

Belçika

54.826.549

55.744.985

58.640.315

50.358.538

49.726.565

1,68

5,19

-14,12

-1,25

-9,30

Libya

15.692.894

18.589.113

9.808.610

90.111.470

48.350.774

18,46

-47,23

327,85

15,21

208,11

Romanya

50.982.754

45.325.942

38.974.268

46.365.822

46.444.596

-11,10

-14,01

18,97

0,17

-8,90

İspanya

60.130.110

52.247.340

52.125.227

39.605.288

45.618.690

-13,11

-0,23

-24,02

15,18

-24,13

İsrail

23.504.431

25.721.045

33.688.256

37.288.079

43.023.647

9,43

30,98

10,69

15,38

83,04

S. Arabistan

17.271.006

18.692.733

27.041.706

37.696.479

42.940.854

8,23

44,66

39,40

13,91

148,63

Bulgaristan

23.982.688

33.866.571

32.861.318

60.636.591

42.809.109

41,21

-2,97

84,52

-29,40

78,50

Avusturya

49.500.204

44.389.400

48.888.845

34.082.118

41.815.238

-10,32

10,14

-30,29

22,69

-15,53

Cezayir

17.263.235

19.471.091

26.784.724

27.251.507

40.827.896

12,79

37,56

1,74

49,82

136,50

67.462.178

92.429.020

2012

2. DERECE ARTAN PAZAR

2013

DEĞİŞİM

ÜLKE

1. DERECE ARTAN PAZAR

2010

DEĞİŞİM

2009/2010 2010/2011 2011/2012 2012/2013 2009/2013

3. DERECE ARTAN PAZAR

Kaynak: TETSİAD

HOMETEXTILE

25


İHRACAT

SON 5 YILA GÖRE BÖLGESEL BAZDA İHRACAT PERFORMANSI Kuzey Afrika Latin Amerika Körfez Ülkeleri Kafkaslar ve Orta Asya Asya-Güneydoğu Asya-Pasifik Orta Afrika Kuzey Amerika Sahraaltı Afrika Kuzey-Orta-Batı-Doğu-Güney Avrupa ve Baltıklar Ortadoğu

DEĞİŞİM 2009/2013 175,9 144,6 132,9 87,3 55,6 47,3 21,5 17,9 12,2 5,6 Kaynak: TETSİAD

%49,8’lik bir ihracat artışıyla tamamladı. Böylelikle son 5 yılın ihracat artış ortalaması %136.5 olarak gerçekleşti.

Suudi Arabistan Önemini Koruyor Arap Yardımadası’nın en büyük ülkelerinden Suudi Arabistan, sektörün önemli bir pazarlarından biri olma özelliğini koruyor. 2013 yılında %13,9 ihracat artışı gerçekleştiren sektör, yine son 5 yılın ihracat ortalamasında %148,6’lık bir artış oranı yakalayarak pazardaki ağırlığını gösterdi.

Kaynak: TETSİAD

Bölgesel Hakimiyet de Artıyor Türk ev tekstili sektörünün ihracat performansına bölgesel bazda bakıldığında ise yine önemli bir artış görülüyor. 2009-2013 yılları arası ihracat artış ortalamalarına bakıldığında Kuzey Afrika bölgesinin %175.9 gibi önemli bir başarı sağladığı istatistiklere yansıyor. Benzer şekilde Latin Amerika’nın da Türk ev tekstili sektörünün öne çıkan pazarlarından biri olduğuna şahit oluyor. %144.6 olan son 5 yılın ortalaması, ihracatçıların yüzünü güldürüyor. Bölgesel çapta başarı sağlanan diğer ülkelerden bazıları ise şöyle sıralanıyor; Körfez Ülkeleri: %132.9, Kafkaslar ve Orta Asya: %87.3, Asya-Güneydoğu Asya-Pasifik: %55.6, Orta Afrika: %47.3.

26

HOMETEXTILE

Kaynak: TETSİAD


EXPORT

TURKISH EXPORT OBTAINED GROWTH IN SEVERAL MARKETS Turkish home textile sector, which increased its exportation at the rate of 13.5% in 2013, achieved great successes in some markets. The Turkish home textile sector, which increased its exportation at the rate of 39.56% in 2013, achieved growth of 214.9% in Ukrainian market when examining average of the last 5 years. Libya was on the second rank with an increase of exportation of 208,11%.

urkey, which is one of the important factors of world home textile, obtained growth in the current markets and started to work on with great purpose and vigor in some markets in 2013. For instance, the Turkish home textile sector, which increased its exportation in the Ukrainian market at the rate of 39.56% in 2013, achieved growth of 214.9% when examining average of the last 5 years. Libya was on the second rank with an increase of exportation of 208,11%. Saudi Arabia that exhibited a consistent growth market was one of the markets attracting attention with a growth of 148,63% in the same period. This country was followed by Algeria with a growth of 136,5%, Israel with a growth of 83,04% and Bulgaria of 78,5%.

2013 was a Special Year 2013 was a very special year for the Turkish home textile sector. Statistics showed that there is serious exportation increased in rooted markets as well as in developed markets. According to 2012, there was an increase of 25.06 in the exportation to Germany which was the biggest market of the sector. Similarly, the exportation to France caused a remarkable increase at the rate of 32.25%.

People are Impatiently

awaiting

the

Situation

The Ukraine, which was the most favorite market of the last 5 years, is disturbing exporters because of political problems that it has experienced in the last months. Although news from this country that is in the verge of civil way, it is expected that commercial relations will not be damaged seriously. Home textile exportation of Turkey to this country increased at the rate of 39.56% in 2013.

America is one of the prominent markets of the Turkish home textile sector. The average of the last 5 years which was at the rate of 144.6% makes the exporters happy. Some of the other countries in which regional success was provided are as follows; Gulf Countries with the rate of 132.9%, Caucasus and Central Asia with the rate of 87.3%, Asia-Southeast Asia-Pacific with the rate of 55.6% and Central Africa with the rate of 47.3%.

Libya Gathered Strength Quickly Libya, which experienced very serious war, had got to the point where it is almost impossible to do business in 2010. With the stagnation in 2011, Turkish companies made the best of the market which was activated again. Exportation figure that was fifty-fifty in 2011 showed increased of 327.8% in 2012.

Regional Dominance is also Increasing When examining exportation performance of the Turkish home textile sector on a regional basis, we see an important increase. When examining exportation increase averages between the years of 2009-2013, the fact that North Africa region achieved an important success of 175.9% reflect to the statistics. Similarly, it witnesses to the fact that Latin

HOMETEXTILE

27


TARİH

OSMANLI’DA TEKSTİL KÜLTÜRÜ VE KUMAŞ SANATI Geniş bir coğrafya ve zengin bir kültürel birlikteliğin olduğu Osmanlı kültüründe, kumaş çeşitleri de o kadar zengindi. Altın, gümüş gibi değerli materyallerin kullanıldığı kumaşlardan, farklı elyafların harmanlanarak kullanıldığı kumaşlara onlarca çeşit kumaş üretilmekteydi. smanlı Dönemi, hem Türkler hem de Anadolu tarihi için tekstil üretimi açısından oldukça zengin ve üretken bir dönemdir. Farklı kültürlerin ve geniş coğrafyanın da etkisiyle bu zengin miras oluşmuştur. Osmanlı tekstil kültürü aslında Selçuklular ile başlar. Selçuklular Anadolu’ya geldiklerinde Bizans dokuma geleneğiyle karşılaşırlar. Türk dokuma sanatıyla bu tarzı birleştirerek geliştirirler. 15. yüzyıl Osmanlısı’nda kumaş üretim ve ticaret merkezi Bursa’dır. Fatih Sultan Mehmet’in kurduğu merkeziyetçilik sistemi kendini tüm sanat dallarında göstererek değişik sanat kollarında ortak üslup ve bezeme motiflerinin egemen olmasını sağlar. Bursa, Edirne, İstanbul esnafının uyması gereken kurallar belirlenerek, kumaşlarda kullanılan ipek, altın ve gümüş tellerin motifleri ve dokumanın bütün evreleri kontrol altına alınır. Dokumalar pamuklu, yünlü, ipekli ve ketendir. Anadolu’da pamuk üretildiği halde ihtiyaca hiçbir zaman yetmemiş ve her zaman Hindistan’dan ithal edilmiştir. Osmanlı zamanında üretilen kumaşlar hala batılı turistlerce köy köy dolaşılarak aranmakta ve yüksek değerlere Avrupa’da satılmaktadır.

İpekçiliğin Önemi Osmanlı döneminde, 15. yüzyıldan itibaren Bursa kenti, İran’dan ithal edilen ham ipeğin ticaret ve sanayi merkezi olmuştur. İpek ticareti hazineye büyük gelir sağladığı için devlet kontrolünde gelişmesi sağlanmış; 1587 tarihinden itibaren Bursa’da koza üretimine başlanmış ve kozacılık teşvik edilmiştir. Dokumada kullanılan altın ve gümüş tel devlet simkeşhanelerinde çekilir, kumaşlar damgalanarak satışa çıkarılmasına izin verilirdi. Kıymetli madenlerin israfını önlemek için seraser, zerbaft gibi kumaşlar saraya ait tezgahlarda belli miktarda dokunmaktaydı. Dönemin modasına uygun kumaş desenleri saray nakkaşhanesinde tasarlandığından, desen ve kompozisyonlarda Osmanlı sanatının üslup bütünlüğü tekrarlanmıştır.

Kumaşa Verilen Değer Osmanlı Sarayı’nda değerli kumaşlar hazine eşyası olarak kullanılmış; yüksek rütbeli devlet memurlarına, yabancı hükümdar

28

HOMETEXTILE

ve elçilere hediye olarak kaftan ve kumaş gönderilmiştir. Kıymetli malzemeden yapılmış başlıca kaftanlık kumaşlar kemha, seraser ve zerbafttır. Kemha’nın çözgüsü ve atkısı ipek, deseni oluşturan takviye atkıları ipek ve gümüş ya da altın klaptandır. Seraser’in çözgüsü ipek, atkısı gümüş veya altın teldir. Osmanlı kumaşları arasında en değerli olan zerbaft ise bazı motifleri altın telle dokunan bir brokar türüdür. 17. yüzyıldan itibaren dokumaların kalitesi azalmış, ekonomik durum bozulmaya başlayınca kıymetli madenlerin kullanımı yasaklanmıştır. III. Selim devrinde, 1758 yılında Üsküdar Ayazma Camii civarında kurulan atölyede kısa süreli de olsa kumaş sanatı canlandırılmaya çalışılmıştır. Dönemin kadın giysilerinde yaygın olarak kullanılan Selimiye ve Savaî kumaşları yollu ve serpme küçük desenlidir. Üsküdar ve Bilecik çatması yastık yüzleri ve döşemelikler ise Türk Rokokosu denilen süsleme üslubundadır. Osmanlı kumaşlarında figür yoktur. Simetrik kompozisyonda geometrik ve nebatî motiflerle baklava şeması hakim olmuştur. Topkapı Sarayı’nda “Osman Bey’e ait” diye saklanmış bohça içinde kaftan bulunmuştur. Bunların zemini beyaz pamuk ipliğinden dokunmuş olup üzerinde koyu sarı renkte, yanlardan iki uzun yaprakla kavranmış iri bir nar motifi ve başka bir dolgu, başlıca dekoru teşkil etmektedir. Fatih Sultan Mehmed’e ait kısa kollu bir kaftan çok ünlüdür. Zemini krem rengidir. Ortalarında geniş ve kırmızı bir dalga şekli, konturlarında kırmızı ve lacivert çizgiler bulunan altın telle dokunmuş dört büyük bulut motifi büyük bir baklava meydana getirir. Bunun ortasında yine altın telle işlenmiş iç içe iki mührü-Süleyman, altında süslü bir vazo içinden çıkan, üstünde iki gül arasında iri bir lale ile bunun içinden çıkan güller bulunmaktadır. Mührün ortası,

etrafına radyal olarak lale ve sümbüller sıralı bir rozetle doldurulmuştur.

Kanun Bile Çıkartıldı On altıncı yy. başlarında kumaşların kalitesi bozulmaya başladığından, bunun önüne geçilmesi için 1502 tarihli “Kanunname-i İhtisab’ı Bursa” adıyla bir kanun çıkarılmıştır. Kanunun maddelerinde kumaşların tel sayısı, boyları, cinsleri detaylı bir şekilde ele alınıp, eksiklikleri ve bozuklukları belirtilmektedir. Bursa’da eksik kumaş ve kadife yapan bin kadar tezgah bulunduğu ve şahitlik için yüz kadar ustanın geldiği de kanunda zikredilmektedir ki bu halı Bursa’da kumaş ve kadife sanatının ne kadar geniş ölçüde yayıldığını göstermeye kafidir. Topkapı Sarayı’nda 1582 tarihli hediye defterinde bir sünnet düğününde hediye edilen kumaşların cinsleri yazılmıştır. Bunlarda Serengi İstanbul, Kutnii Bağdat, Dibayi Şam, Seraseri İstanbul, Çatmai İstanbul, Beneki İstanbul, Şahi Beneki İstanbul, Beneki Bursa, Çatmai Bursa, Keminâyi Bursa, Kemhâyi Hasanpaşa, Kemhâyi Şam, Atlası Sakız, Beneki Amasya, Kutnii Şam, Serengi Bursa, Mukaddemi Şam, Mukaddemi Derviş Paşa, Mukaddemi Hasanpaşa, Kutnii Bursa adları okunmaktadır. Bundan Osmanlı İmparatorluğu’nun bir çok merkezinde çeşitli kumaşlar dokunduğu anlaşılmaktadır. Osmanlı padişahlarının giydikleri elbiseleri bohçalar halinde itina ile saklamak âdet olmuştu. Böylece üzerlerinde etiketleri ile Topkapı Sarayı’nda bulunan bu elbiseler, dünyanın en zengin Türk kumaş ve kadife kolleksiyonu olmuştur. Diğer önemli koleksiyonlar; Londra, Edinburgh, Paris, Lyon ve Stockholm müzelerinde bulunmaktadır.

OSMANLI KUMAŞLARI ÇATMA 15. yüzyılın ikinci yarısında Bursa’da üretilen en önemli kumaş cinsi çatmadır. Bu, çift


babelarts.com

z u r o y ı l a m a h l i Hayatın içinden e f i l m o r f n o i t a r i p s n i g n i t t e g e r a We

www.belette.com.tr

belette@belette.com.tr

YILSAY TEKSTİL SAN. TİC. LTD. ŞTİ. Demirtaş Org. San. Böl. Fesleğen Sk. No:11 Osmangazi / Bursa /TÜRKİYE T: +90.224. 261 09 67 F: +90.224 261 22 04

T: +90.224. 261 09 67 F: +90.224 261 22 04


TARİH

On altıncı yy. başlarında kumaşların kalitesi bozulmaya başladığından, bunun önüne geçilmesi için 1502 tarihli “Kanunname-i İhtisab’ı Bursa” adıyla bir kanun çıkarılmıştır. Kanunun maddelerinde kumaşların tel sayısı, boyları, cinsleri detaylı bir şekilde ele alınıp, eksiklikleri ve bozuklukları belirtilmektedir.

30

HOMETEXTILE



TARİH

KEMHA

zeminli bir kadife cinsidir. Desenler kabartma şeklinde görülür. Çatmanın kadifeden farkı zemine oranla süslemenin, havının (kumaşın tüylü yüzeyi) yüksek oluşudur. Genellikle zeminleri klaptanlı (altın tel) olup desen ipek, iplik ve klaptanla dokunmuştur. Yastık yüzlerinde, at kuşamlarında kullanılır. Bu kumaş, 18 ve 19. yüzyıla kadar üretilmiştir.

Çözgüsü ve atkısı ipek, üzeri hafif tüylü bir kumaştır. Genellikle döşemelik olarak kullanılan kemha dokunduğu yere göre adlandırılırdı. İstanbul Kemhası, Bursa Kemhası gibi. Avrupa’dan getirilenlere kemha-i frengî denirdi.

CANFES Etek içlerini, kol ağızlarını astarlamak için kullanılan ipekli kumaştır.

KUTNU Pamuklu bir kumaştır. Çizgileri genellikle sarıdır ve bu kumaşla daha çok yazlık kaftanlar yapılmıştır.

SAVAİ Üzeri serpme çiçek desenli ipek ve altın tel kullanılarak yapılmaktaydı. 18. yüzyılın ortalarında çıkan bir kumaş türüdür.

ATLAS İnce ipekten sık dokunmuş, düz renkte, sert ve parlak bir kumaştır. Genellikle kırmızı renkte dokunurdu. Atlas, tel adedine ve dokunuşuna göre kıymetlenen bir kumaştır. Padişahlara mahsus giyim eşyaları arasında atlastan kaftanlar dikkati çekecek çoğunluktadır.

SERASER Çözgüsünde ipek, atkısında altın alaşımlı gümüş veya doğrudan doğruya gümüş tel kullanılarak dokunan kumaştır. Osmanlı’nın en itibarlı kumaşı seraserdir. En iyi cinslerinin İstanbul’da, saraya bağlı tezgahlarda, serasercibaşının nezaretinde dokunduğu ve “İstanbul Seraseri” adıyla anıldığı bilinmektedir. Seraser dokuyan tezgahlar daima kontrol altında bulundurulur, üretilen kumaşlar kayıt altına alınır ve kumaşlara hazine damgası vurulurdu.

SERENK XV. yüzyılın ikinci yarısından sonra görülen ve ipekle dokunmuş bu kumaşın motiflerinde sırma ve tel yerine sarı ipek kullanılmıştır. Genellikle zemini güvez renk ve kendinden desenli olup üç renkli dokunmuştur. Çiçeklerindeki katlı çizgiler kumaşa işlenmiş hissini vermektedir. Çiçekli olanına “serenk”, beneklisine “şahbenek”, düz olanına ise “sade serenk” denir.

SELİMİYE Çözgü ve atkısı ipekten olup genellikle boyuna yollu ve küçük çiçeklidir. XVIII. yüzyıldan sonra dokunmaya başlayan ve Üsküdar’da Ayazma Camii civarındaki tezgahlarda imal edilen bu kumaşa Selimiye adı verilmesi, III. Selim devrinde o semtte Selimiye Kışlası’nın yapılışına tekabül etmektedir.

32

HOMETEXTILE

GEZİ Çözgüsü i p e k , atkısı ipek karışığı iplikle sık dokunmuş hareli bir kumaştır. Çözgüye nazaran atkısı birkaç kat ipek ve iplikle karışık ve bir arada dokunduğundan atkılar, ince çözgüler arasında kalın olarak fark edilmektedir. Kumaşın haresi, dokuma işleminden sonra iki kızgın silindir arasında ezmek ve sürtmek suretiyle elde edilir. XVI. yüzyıldan itibaren görülen “gezi”den padişahlara dış kaftanları yapılmıştır.

ÇUHA Çözgü ve atkısı yün yapağıdan iğrilmiş iplikten, havlı ve düz renkte, sade, tok bir kumaştır. XV. yüzyıl ortalarından itibaren en iyi cinsinin, Selanik fethedilinceye kadar Eğin’de dokunduğunu ve bunlardan padişahlara ve şehzadelerine giyim eşyası yapıldığını muhtelif kaynaklardan öğrenmekteyiz.

HATAÎ İpek ve klaptanla dokunmuş sert bir kumaş türüdür. Çözgüsü ham ipekten olup kumaşa istenilen sertlik bununla verilmiştir. Atkısı ise bükümlü iki ipek telli ve bir klaptanlıdır. XVI. yüzyılın ikinci yarısından sonra rastlanan bu kumaştan genelde padişahlara dış kaftanı yapılmıştır.

KADİFE Çözgüsü ve atkısı ipekten olan havlı bir kumaştır. Atkısında klaptan bulunanına “telli kadife” denir. Türk kumaşları arasında kadifeye XV. yüzyıl ortalarından evvel rastlanmaz. Bu zamana kadar bu kumaş ithal edilen ipekle çalışılmaktaydı.

SOF Tiftik yapağısından ince bükülmüş iplikle dokunan düz kumaşa “ham” veya “sof” denir. Dokunan kumaş yıkanıp fırınlandıktan sonra kullanılmıştır. Kumaştaki parlaklık fırınlama ile elde edilmekteydi. Beyaz, siyah ve kırmızı renkleri en çok aranan türleri olup diğer renkleri de mevcuttu. *Klaptan: Eğirme çarkı ile sarılan sırma veya tel ile karışık pamuk iplik.

*

Kaynak: Kültürel Bellek – Türk Kültürü Araştırmaları Merkezi



HISTORY

TEXTILE CULTURE AND FABRIC ART IN OTTOMAN Owning wide geography and rich cultural association, Ottoman culture was rich in fabric types. Tens of fabrics ranging from the fabrics, in which valuable materials are used such as gold and silver, besides fibres had been produced.

he Ottoman Period is quite rich and productive period in terms of textile production for both Turkish and Anatolian history. This rich heritage was created within the effect of various cultures and wide geography. Actually, Ottoman textile culture begins with Seljuks. All phases of patterns of silk, gold and silver wires and the weaving used in fabrics are brought under control by determining the rules binding Bursa, Edirne and Istanbul craftsmen. The weaving is cotton, wool, silky and linen. The cotton could never meet the needs despite its production in Anatolia and imported from India. The fabrics produced in Ottoman period are still being sought by the Western tourists and sold in Europe within high prices.

Importance of Sericulture Bursa has been the trade and industry center of raw silk imported from Iran in Ottoman period since 15th century. The silk trade had been provided to be performed under the control of the state since it procured a giant earning for the Treasure. The cocoon production started in 1587 and the cocoon

34

HOMETEXTILE

production had been incited.

Value of Fabric The valuable fabrics had been used as treasure goods at Ottoman Palace; besides, caftan and fabrics had been sent to top ranking public servants, foreign sovereigns and envoys as gift. The caftan fabrics made of valuable materials are velour, seraser and zerbaft (weaving with gold). The warp and scarf of velour are made of silk and additional scarves forming the pattern are made of silk and silver or gold thread. The warp of seraser is made of silk and its scarf is made of silver or gold wire. The most valuable of Ottoman fabrics, zerbaft, some of whose motifs may be weaved gold wire, is a brocade type.

A Law Enacted Since the quality of the fabrics began to degrade in early 16th century, a law was enacted under the name of ‘Kanunname-i İhtisab’ı Bursa’ dated 1502 to prevent it. The wire figures, sizes and types of the fabrics are discussed in details in the articles of the law and the deficiencies and defects are signified. It is mentioned in the law that there are

about a thousand of benches making deficient fabric and velvet in Bursa and around hundred of masters came for the testimony. It is enough to prove how the fabric and velvet art spreads in Bursa.


“Meet us at Evteks, 2014, May 21-25" "Hall 3 F18"




GELENEK

Kültürümüze oya gibi işlenen bir değer

“GÖNEN OYA PAZARI” Balıkesir’in Gönen ilçesi, geleneksel oya kültürümüzü yaşatan en önemli merkezlerden biri. Her hafta Türkiye’nin bir çok yerinden insanlar Gönen’e gelip Oya Pazarı’nı ziyaret ediyorlar. Pazarın olmadığı diğer günler 7’den 70’e tüm kadınlar evlerinde oya işliyorlar.

zellikle çeyiz sandıklarının olmazsa olmaz parçaları iğne oyalarıdır. El emeği ve göz nuru ile desen desen işlenir oyalar. İğne ile iplik parmaklarda buluşur, ipe atılan düğümlerle ortaya çıkar ürünler. Sabır gerektiren meşakkatli bir iştir. Balıkesir’in Gönen ilçesi, bu zor işi kolaya çevirmiş bir ilçemiz. Öyle ki iğne oyası bu şirin Ege ilçesinin bir simgesi haline gelmiş adeta. Her düğümde yaşanılan bir an’ın işlendiği oyalara, heyecanlar, hüzünler, sıkıntılar, tasalar hatta yapılan dedikodular sinmiş. Sinmiş de, yaşanan an kadar farklı farklı desenler çıkmış ortaya. 7’den 77’ye herkesin elinde, Gönenli olmanın bir nişanı gibi duruyor çeşit çeşit, desen desen oyalar... Sonra da pazarda alıcıları ile buluşuyorlar.

TÜRKİYE’NIN İLK OYA PAZARI Her şey, Gönenli ev kadınlarının boş zamanlarını değerlendirmek amacıyla yaptıkları oya işlerini, ilçenin pazarında tezgah açan bir pazarcıya vermeleriyle başlamış. Pazarcının ünü çevre ilçe ve illere yayıldıkça, kadınlar iş yetiştiremez olmuşlar. Sonra bakmışlar ki, pazarda kendi ürünlerini kendileri satarlarsa daha çok para kazanacaklar, arka arkaya başlamışlar kendileri pazara çıkmaya. Zamanla birbirinden cesaret alan ev kadınları, pazarın sahibi olmuşlar. Bugün

38

HOMETEXTILE

Gönen pazarına gitseniz elinde oya işleri satan yüzlerce kadını görebilirsiniz. Sabahın erken saatlerinde başlayan koşuşturma öğle saatlerinde yerini para kazanmanın haklı gururuna ve mutluluğa bırakıyor.

FARKLI KÜLTÜRLERİN GETİRDİĞİ ZENGİNLİK Gönen’de farklı etnik kökenlerin getirdiği kültürel zenginlik, oyaların ve desenlerin çeşitliliğine de yansımış. Çoğu Balkanlardan gelen göçmenler, yüzlerce yıllık kültürel birikimlerini sonuna kadar yerli halk ile paylaşmışlar. Diğer taraftan oya ile uğraşan herkes kendisinin tasarımcısı olmuş. Her yaştan insan, zihinlerinde oluşturdukları şekilleri tasarlayarak, tamamen kendilerine özgü desenleri ortaya çıkarıyorlar. Kimi zaman bir halı ya da tüldeki desen, ilham kaynağı oluyor. Nitekim, bunun için özel bir zaman ayırıp kafa yoruyorlar. Oya, piyasada ilgi görürse aynı desen yapılmaya devam ediliyor ve pazarda örnekleri çoğalıyor. Gönenli kadınların iğne oyasından para kazanmalarının bir diğer yöntemi ise Belediye’nin düzenlediği “En Güzel İğne Oyası Yarışması”. Her sene festival kapsamında düzenlenen yarışma sonunda, kazananlara verilen ödüllerin yanı sıra yarışmayı kazanarak sergilenen ürün de normalden daha yüksek fiyata satılma imkanı buluyor. Yarışma öncesi tatlı bir rekabet ortamı doğuyor. Katılımcılar

kendi ürettikleri desenleri, oyaları teslim ettikleri tarihe kadar gizliyorlar.

EV EKONOMİSİNE KATKI Gönen’de alışılmışın dışında genellikle kadınlar ev reisi durumunda. En az kocaları kadar eve gelir getiren kadınlar maddi açıdan da kocalarına denk sayılıyorlar. İğne ile işledikleri oyaları yine kendileri pazara götürüp satıyorlar. Gönen’de her evden mutlaka bir kişi oya işleyip satıyor. Yoğun oya üreten bir ailenin oyadan geliri aylık 2.000 TL civarında olabiliyor. Ellerinde vücut bulan bu eserlerle kimi okul harçlığını çıkarıyor, kimi evini geçindiriyor.



GELENEK

Kışın üretip oya stok eden halk, yaz geldiğinde ellerindeki malları toptan satmanın derdine düşüyor. Gönenli kadınlar, normal ev işlerinin dışındaki tüm zamanlarını iğne oyası yaparak geçiriyorlar.

JAPONYA’DAN BİLE MÜŞTERİ VAR Gönenlilere çevre illerden hatta Türkiye’nin diğer illerinden müşterilere satış yapmak yetmemiş. Eski müşterilere kargo ile, otobüsler ile siparişler gönderiliyor. Fakat son zamanlarda pazarlama işini daha da ciddiye almışlar. Örneğin İstanbul’da düzenlenen etkinliklerde bile açtıkları sergiler, tezgahlar ile Gönen oyasını tanıtıyorlar. Gönen oyalarının yurt dışından çok ciddi alıcıları da var. Yıllar önce kurulan ilişkiler, bugün gelişmiş ve üreticileri sevindirici ihracat düzeyine gelmiş. Japonya’dan bile sipariş aldıklarını söyleyen Gönenliler, teknolojinin ilerlemesiyle birlikte tüm dünya ile iletişim halinde olduklarını ve sipariş aldıklarını söylüyorlar. Yurtdışından internetten yollanan desenlerin işlenmesi talebi ise son günlerde çok moda olmuş.

İSİMLERİ DE KENDİLERİ GİBİ GÜZEL Gönen’de yapılan oya çeşitlerinin isimleri de oldukça dikkat çekici. Başlıcaları şöyle; sepette

40

HOMETEXTILE

Gönen Oya Pazarı, o kadar meşhur oldu ki, yabancı turist bile çekiyor. Gönen Belediyesi’nin ve diğer kurum ve kuruluşların yoğun çabalarıyla oya kültürümüze sahip çıkılıyor. İlçenin en işlek noktasında yer alan ‘Oya İşleyen Kadınlar Heykeli’ ve her yıl düzenlenen ‘Gönen Oya Festivali’ bunun en güzel kanıtları.



GELENEK

gül, katlı gül, gelin yelpazesi, kanser oya, gelin tacı, selvi yaprağı, kollu karanfil, kabak çiçeği, zilli maşa, portakal oya, dut oya, horozibiği, zülem kadeh, beşli kiraz, cilveli kiraz, tül işi, kirazlı çarık, dutlu biber, hercai menekşe, sinek oya ve marul oya.

OYA KÜLTÜRÜMÜZ Bugün oyalara, geleneksel özgün anlamlarının dışında yeni, güncel ve farklı işlevsel anlamlar yüklenmektedir. Oyalar, gündelik yaşamın hemen hemen her alanına nüfuz etmektedirler. Giyim kuşamda, aksesuarda, yemek kültürü ile ilgili ürünlerde ve yaşanan iç mekanlarda kendilerine baş köşede yer almaktalar. Boyunları ışıl ışıl süsleyen gerdanlıkları,

Gönen’de alışılmışın dışında genellikle kadınlar ev reisi durumunda. En az kocaları kadar eve gelir getiren kadınlar maddi açıdan da kocalarına denk sayılıyorlar. İğne ile işledikleri oyaları yine kendileri pazara götürüp satıyorlar. 42

HOMETEXTILE

giysileri, bilezik ve çanta gibi aksesuarları, yemek masalarında tabak altına konan servis örtülerini, peçetelikleri bezeyerek, kitap ayracı kılığına bile bürünebilmişler ve böylelikle de “özel”den “genel”e ulaşmayı başarabilmişler, birer “artı değer”e dönüşebilmişlerdir. Dünya literatürüne “Türk Danteli” olarak giren iğne oyalarının çok eskilere dayanan bir geçmişi bulunur. Bazı kaynaklar, iğne oyaları ile yapılan örgülerin XII. yüzyılda Anadolu’dan Balkanlar’a, oradan İtalya yolu ile Avrupa’ya yayıldığını belirtmektedir. Oya sözcüğünün başka dillerde karşılığının bulunmaması, bu sanatın Türklere ait olduğu görüşünü desteklemektedir. Anadolu’nun Balıkesir, Bolu, Bursa, İçel, İnebolu, İzmir, Kastamonu, Konya, Kütahya,

Muğla, Ordu, Rize yörelerinde sıkça görülür. Üç boyutlu yapısı ve başlı başına bir süsleyici olması nedeniyle Türk kadını tarafından çok sevilmiştir. Oya, süslenmek ve süslemek, ayrıca taşıdıkları mesajlarla bir iletişim aracı olarak da kullanılan ve tekniği örgü olan bir el sanatı olarak tanımlanır.



TRADITIOR

A value enlaced to our culture as lace

“GONEN LACE BAZAAR” Gonen district located in Balikesir is one of the most important centers which keeps our traditional lace culture alive. Many people from all corners of Turkey come to Gonen and visit the Lace Bazaar each week. The other days, in which the bazaar is closed, all women in the region enlace in their houses.

he point laces are the indispensable parts of the wedding chests. The handicraft laces are enlaced finely. The needle and fibre meet inside the hands and the products are created within the knots tied on fibres. It requires patience it is a tedious work. Gonen district of Balikesir turns this difficulty into an easy work since the point lace became a symbol of this cute Aegean district. The excitements, sadness, boredoms, sorrow and even rumours left their traces on the laces. Thus, the various patterns came up as well as the experiences. Various laces, which are on the hands of everyone, are the signs of being Gonen residents… Then they meet the customers in the bazaar.

FIRST LACE BAZAAR OF TURKEY It all started with the laces, which were made in order to value the spare times of housewives and given to a stallholder who opened a booth in the bazaar. The women came short of producing since the fame of the stallholder spread to other district and cities. Then they realized that they would earn much more money if they sold their products

44

HOMETEXTILE

on their own and the producers put their products on sale successively. The housewives, who took courage from each other, began to dominate the bazaar in time. You can see hundreds of women selling their laces at Gonen bazaar today. The rush starting early in the morning is replaced by the proper pride and happiness of earning money.

CONTRIBUTION ON HOME ECONOMICS The women generally are the head of household in Gonen which is extraordinary. The women, who earn as much as their husbands, are counted equal to their husbands in terms of financially. They sell the laces enlaced with the needle by themselves. One member of the families in each house certainly enlaces and sells. The income of a family, which works hard, is about TL 2 thousand monthly. Some earn their pocket money and some bring home the bacon thanks to these handiworks coming into existence on their hands. Stocking up laces in winter, the public struggles to sell all their products in summer. The women in Gonen spend all the time by enlacing apart from housework.



PORTRE

Tekstil Kültürümüze Sahip Çıkan Bir Gezgin:

JOSEPHINE POWELL Bizans mozaiklerini araştırmak için ilk kez 1955 yılında Türkiye’ye gelen fakat gördüğü bir Anadolu kilim desenine hayran kalarak Türkiye’yi adım adım dolaşmaya karar veren fotoğrafçı, araştırmacı Josephine Powell, Türkiye’nin tamamını dolaşmasına izin verilen ilk yabancı oldu. Çektiği sayısız fotoğraf ile Türk tekstil tarihine önemli katkılarda bulundu.

1

919 yılında ABD’de de doğan Josephine Powell, Birleşmiş Milletler bünyesi 2. Dünya Savaşı sonrası mültecilerin sorunlarının giderilmesi için çalışmalarda görev aldı. Aynı zamanda profesyonel olarak fotoğrafçılıkla uğraştığı sırada farklı kültürlere olan ilgisini keşfetti. İtalya’nın Roma kentine yeni yerleştiği yıllarda Bizans mozaiklerini araştırmak için 1955 yılında İstanbul’a geldi. Çalışmalarını yürüttüğü sırada gördüğü bir kilim motifine hayran kaldı. Bu hayranlığı O’nu adım adım Anadolu’yu keşfetmesine sürükledi. Türkiye’ye tam olarak yerleşmese de sık sık gidip geldi ve uzun yıllar Türkiye’de yaşadı. Gerek çektiği fotoğraflarla gerekse özellikle kadınlarımızı dokumaya teşvik etmesiyle Türk tekstiline önemli katkılarda bulundu. Binlerce Fotoğraftan Oluşan Bir Miras Bıraktı Powell, Türkiye gezileri sırasında on binlerce kare fotoğraf çekti. Çektiği fotoğraflar Anadolu’daki yaşamın tüm renklerini yansıtıyordu. Köylerde, kasabalarda günlerce konaklayarak gündelik yaşama, üretime, kültüre dair tarihi belgeler oluşturdu. El dokuması bir kilim, ahşap oyma bir süs eşyası gibi materyalleri toplayarak zengin bir kültürel arşiv oluşturdu.

MACERA DOLU BIR HAYAT 1919’da doğan Josephine Powell, Cornell

46

HOMETEXTILE

Üniversitesinden lisans, Columbia Üniversitesinden yüksek lisans dereceleri aldı. 1946-52 yılları arasında Birleşmiş Milletler’in Uluslararası Mülteci Örgütü bünyesinde, 2. Dünya Savaşı mültecilerinin yeniden yerleştirilmesine yardım çalışmalarında görev aldı. Bir Batı Moğolistan aşireti olan Kalmıkların ABD’ye mülteci olarak kabul edilmesi için yürüttüğü çalışmalar o kadar başarılı oldu ki, aşiret ona “Kalmıkların Anası” lakabını verdi. 1952 yılında Roma’ya taşındı ve bu tarihten itibaren serbest fotoğrafçı olarak sayısız geziye çıktı. Başlangıçta sanat ve mimarlığa odaklanırken zamanla insanları konu edinmeyi tercih etti. Afganistan, Pakistan, İran, Türkiye, Kuzey Afrika, İtalya, Yugoslavya, Yunanistan ve Makedonya’da uzun gezilere çıktı. Fotoğrafları yüzlerce kitapta yayımlandı ve bu bölgelerdeki mimari yapıların görsel belgeleri haline geldi.

Bu seyahatlerinde kendisine arkadaşlık etmesi için yanına genellikle bir hayvan, örneğin bir köpek ya da kuş alırdı; bazen de insanlar ona eşlik ederdi. Onlarla birlikte bozkırları aşar, göçebelerle karşılaşır, kasabalara uğrar ve harabeleri fotoğraflardı. Seyahatleri sürdükçe kırsal kesimde rast geldiği nesnelere ilgisi arttı. Bu nesnelerin işlevsel olduğu kadar güzel de olmaları ilgisini çekti. Müzeler için koleksiyon oluşturması istendiğinde ilk toplamasını Pakistan’ın bir köyünde Amsterdam’daki Troppen Müzesi için gerçekleştirdi. Bu deneyimini şöyle aktarmıştı; “Gerçekte neyin daha önemli olduğunu pek bilmediğimden gördüğüm her şeyi topladım. Sadece köydeki ayakkabıları değil, ayakkabıcının son ürünlerini, tezgahını, derilerini, iğnesini, ipliğini, ve sadece ayakkabıcıyı değil, onun ailesini, evini,

Tam bir Anadolu aşığı olan Josephine Powell, karış karış gezdiği Anadolu’nun tüm renklerini objektifine yansıttı. Göçebe hayat tarzını fotoğraflarıyla belgeledi. Bu konularda akademik makaleler kaleme aldı. Anadolu kilimlerini, çuvallarını ve benzeri el ürünlerini toplamaya başladı; Anadolu’nun kırsal bölgelerinde dokumacılığın rolünü ve önemini yansıtan bir koleksiyon oluşturdu.


PORTRE

2007 yılında hayatını kaybeden Powell, 30 bin karelik fotoğraf arşivini ve yüzlerce parçadan oluşan tekstil ürünleri koleksiyonunu Vehbi Koç Vakfı’na bağışladı. Powell’ın mirasına sahip çıkan vakıf, geçtiğimiz yıl özel bir sergiyle sanatçının eserlerini kamuoyu ile paylaştı. ahırını, ahırdaki yeni doğmuş ineğin boynundaki nazarlığı da fotoğrafladım. Müze bu toplama sonucunda çok başarılı bir sergi yaptı ve benzer toplamaları başka ülkelerde de yapmam istendi.”

Türkiye’den Kopamadı Türkiye’ye ilk olarak 1955’te, Bizans mozaiklerini fotoğraflamak için geldi. İlk büyük Türkiye gezisine de o sırada çıktı. Cumhuriyet’in kuruluşundan sonra ülkenin tamamını dolaşmasına izin verilen ilk yabancı oldu. Türk düz dokumalarıyla ilgilenmeye başladı. El sanatları hakkında bilgileri doğrudan doğruya Türk göçebelerinden almak için çalışmaya başladı. Bu objelerin hangi amaçlara hizmet ettiğini, hangi malzemelerden yapıldıklarını ve nasıl geliştirildiklerini anlamaya çalıştı. Anadolu kilimlerini, çuvallarını ve benzeri el ürünlerini toplamaya başladı; Anadolu’nun kırsal bölgelerinde dokumacılığın rolünü ve önemini yansıtan bir koleksiyon oluşturdu. Ayrıca, Türkiye’de doğal boyama sanatının yeniden canlandırılmasına ve Türkiye’nin ilk kadın kooperatifi olan ve halıların otantik desenler ve doğal boyalar kullanarak dokunmasını amaçlayan DOBAG projesinin

(Doğal Boya Araştırma ve Geliştirme Projesi) kurulmasına öncülük etti. “JOSEPHINE’IN GÖRDÜĞÜ” Powell, 2007 yılında öldüğünde ardında çok değerli koleksiyonlar ve fotoğraf arşivleri bıraktı. Anadolu’dan topladığı düz dokuma ve etnografik obje koleksiyonlarını ve tüm fotoğraflarının kopyalarını 2006 yılında Vehbi Koç Vakfı’na bağışladı. 2012 yılında Koç Üniversitesi Anadolu Araştırmaları Merkezi’nde açılan “Josephine’in Gördüğü Sergisi” büyük ilgi gördü. Serginin ardından aynı adla bir kitap yayınlandı.

ANADOLU KİLİMLERİNİ ARAŞTIRDI Bir enstitü Powell’dan, 1970’lerde Anadolu kilimleri, onların nasıl yapıldığı ve nasıl kullanıldığı üzerine küçük bir kitap için araştırma yapmasını istedi. Hangi köylerde kilim bulabileceği araştırması sırasında Kapalıçarşı esnafının verdiği bilgilerin gerçekle uyuşmadığını fark etti. J. Powell’in Türkiye’de Anadolu kilimlerine ilişkin çalışmaları giderek tam zamanını almaya başladı. Köylere ve kamplara giderek, halen dokunmakta ve kullanılmakta olan tüm düz dokuma yaygıları, kolanları ve diğer dokumaları fotoğraflamaya başladı. Araştırma derinleştikçe ilgisi de arttı. O günleri kendisi şöyle anlatmıştı; “Sanat ve mimarlık eserleri çekiminden ayırdığım tüm zamanımı Anadolu kilimleri hakkında bir şeyler öğrenmeye ayırdım ve yağmurlu bir sonbahar öğle sonrasında ilk kez bir göçer çadırı buldum. İçerde bazıları çok güzel dokunmuş kilimler ve düz dokuma yaygılar vardı. Bunu izleyen seyahatlerimde halen göç eden grupları, yeni yerleşmiş göçer topluluklarını ya da pek çok kuşak önce yerleşik düzene geçmiş eski göçer köylerini ziyaret etme ayrıcalığına kavuştum. Beni ve rehberimi çadırlarında ya da evlerinde ağırladılar, cömertçe doyurdular ve sayısız sorularımızı

HOMETEXTILE

47


PORTRE

Dokumacılarla girdiği iletişimi bozmamak amacıyla koleksiyonunu daha çok çarşı esnafından satın alarak oluşturdu. Bugüne değin çoğu küçük kilim parçalarından oluşan, ancak her biri çok etkileyici 150’yi aşkın örnek topladı. yanıtladılar.” Düz dokuma yaygıların sanatsal gücü Powell’ın öyle ilgisini çekmişti ki köy evlerinde, çadırlarda, köy ve kasaba camilerinde bulduğu her kilimin fotoğrafını çekmeye başladı. Bu aşamada henüz büyük camilerde yer alan kilimleri dokuyanların kimliklerini belirleyemese de desenlerin dağılımının aşiretlerin göçleriyle ilintili olduğunu fark etti. Çalışmaları sırasında Powell dokumacı kadınlarla da ilgilenmeye başladı: “Kaydetmeye çalıştığım düz dokuma yaygılar ve dokumacılık dışında arşivimde gündelik işlerini yapan çok sayıda kadın resmi vardır. Bunları çekmemin nedeni; kırsal kadınların yaşamına ilişkin hemen hemen hiçbir şey okumamış olmama karşın, giderek onların ailelerinin refahına ne çok katkıda bulunduklarını anlamam oldu.” Kadınların çalışmalarını ve gündelik yaşamlarını çekerken Powell bir kadın fotoğrafçı olarak ayrıcalıklı konumdaydı. Bu nedenle onları gündelik yaşamları içinde fotoğraflayabildi. Bu belgeler de en az kilim fotoğrafları kadar değerliydi, zira o bu fotoğrafları çektiği sıralarda pek az kişi onları ziyaret etmiş ya da fotoğraflamıştı; “Kırsal kesimde yaşayan kadınların gündelik yaşamı beni zaman zaman kilimlerden daha çok ilgilendirdi. Aileleri için sabah gün ağarmadan işe koyulan kadınların çalışmaları gün batımına dek sürüyordu. Göçer kadınlarıyla birlikteyken, onların sabah 4:30’da işe koyulduğunu, çadırlarını söküp topladıktan sonra, develere yüklediklerini, 11:30’a dek yürüdükten sonra yükü indirip çadırlarını tekrar kurduklarını, öğle yemeğini hazırladıklarını, çocuklarını yıkadıklarını, tüm öğleden sonrayı da ailenin bir hafta boyunca yiyeceği yufka ekmeği açıp pişirmeyle geçirdiklerini gözledim. Göçer kadınlar tüm bu işleri müthiş bir zarafet ve beceriyle yapıyorlardı. Köy kadınlarının işleri de daha az değildi. Zira çadırın gereksinimleri kadar ailenin geçimini sağlayan tarlaların hasadı da aynı oranda enerji ve adanma

48

HOMETEXTILE

gerektiriyordu.” Powell, sadece kırsal kesimdeki yaşamı, kilimleri fotoğraflayıp bu kilimlerin köylerde ve göçer kamplarında nasıl üretildiklerine dair bilgi toplamakla kalmadı, zaman içinde önemli bir kilim koleksiyonu da oluşturdu. Ancak bunları dokumacılardan almamak konusunda çok özenliydi. “Anadolu köylerinden alışveriş etmemeye çalıştım, zira insanlardan bilgi isterken aynı zamanda alışverişe girmek bu atmosferi değiştiriyordu ve bazı insanların tavırlarını etkiliyordu”. Dokumacılarla girdiği iletişimi bozmamak amacıyla koleksiyonunu daha çok çarşı esnafından satın alarak oluşturdu. Bugüne değin çoğu küçük kilim parçalarından oluşan, ancak her biri çok etkileyici 150’yi aşkın örnek topladı. Bu koleksiyondaki parçaların tümü 1870’lerde yerini sentetik boyalara bırakan doğal boyalarla boyanmış parçalardan oluşmaktadır. Bu düz dokuma yaygıların yanı sıra Powell dokumacılıkta kullanılan aletleri, tarımda kullanılan araçları, oymalı kapı, dolap gibi ev içi aksamını ve iki yuvarlak keçe çadırı (Alaçık) da koleksiyonuna ekledi.



PORTRAIT

A Traveller Adopting Our Textile Culture:

JOSEPHINE POWELL Deciding on wandering Turkey step by step since she adored Anatolian rug pattern when she came to Turkey in 1955 for the first time to research the Byzantine mosaics, the photographer and researcher Josephine Powell became the first foreigner who was allowed to wander all over the country. She made significant contribute on Turkish textile history with numerous photos taken by her.

J

osephine Powell, who born in 1919 in U.S., took charge in the studies performed to remove the issues of the refugees after World War II within the body of United Nations. She also discovered her interest in different cultures while she engaged in photography professionally as well. Powell arrived in Istanbul to realize research on Byzantine mosaics in 1955 when she moved in Rome, Italy. He admired a rug pattern while she was conducting her studies. This admiration dragged her to discover Anatolia step by step. She came frequently to Turkey even if she had not completely moved in and lived here for years. She made significant contribution on Turkish textile via her photos. The researcher also incited our women for weaving.

HE COULD NOT ABANDON TURKEY Josephine Powell arrived in Turkey for the first time in 1955 to take the photos of Byzantine mosaics. She went on her first giant trip to Turkey in that period. She became the first foreigner who was allowed to wander all over the country after the establishment of the

republic. She engaged with Turkish flat weaving and started to get information about the handicrafts directly from the nomads from Turkey. She tried to understand the purposes of these objects, what they were made of and the way they were developed. She started to collect Anatolian rugs, sacks and similar products and she create a collection which reflects the role and importance of weaving in rural regions of Anatolia. Moreover, Powell led the establishment of Natural Dye Research and Development Project (DOBAG) which is the first woman cooperative of Turkey and aims to revive the natural dye art in Turkey and provide women to weave the carpets by using authentic patterns and natural dye.

“WHAT JOSEPHINE SAW” Powell left many precious collections and photo archives in 2007 when she died. She donated her flat weaving and ethnographic object collections gathered from Anatolia and also the copies of photos to Vehbi Koc Foundation in 2006. ‘The Exhibition What Josephine Saw’ opened in 2012 at Koc University Research Center for Anatolia attracted great attention 2012. A book was published after the exhibition within the same name.

50

HOMETEXTILE



KISA HABER

İSO, TEKSTİL İMALATI SANAYİ RAPORU AÇIKLANDI İstanbul Sanayi Odası’nda (İSO) tekstil ürünleri imalatını temsil eden meslek komitelerinin katkıları ile oluşturulan “Tekstil Ürünleri İmalatı Sanayi Sektör Raporu” açıklandı.

T

ÜİK verileri baz alınarak hazırlanan rapora göre, Türkiye tekstilde 2012 yılında yaklaşık 11 milyar dolar ihracat ile dünyanın en büyük yedinci ihracatçı ülkesi konumuna yükseldi. Sektörün 2004 yılına kıyasla 2011 yılındaki girişimci, ücretli çalışan, üretim, katma değer ve yatırımlar açısından toplam imalat sanayi içindeki payı ise düşüş gösterdi.

Kemikleşen Pazarlar Oldu İSO Danışmanı Can Fuat Gürlesel’in açıkladığı rapora göre, Türkiye tekstil sektörü 2005 yılında 7,08 milyar dolar olan ihracatını 2012 yılında 11,09 milyar dolara yükselterek dünyanın yedinci büyüğü oldu. Sektör, en çok ihracatı ise Rusya, Almanya, İtalya, ABD ve Suudi Arabistan’a gerçekleştirdi. Bununla birlikte sektörün aynı dönemde Türkiye’nin toplam ihracatından aldığı pay yüzde 9,6’dan yüzde 8,1’e geriledi. Yine aynı dönemde 4,44 milyar dolar olan tekstil ithalatı ise 6,59 milyar dolara yükselirken, toplam ithalat içindeki payı da yüzde 3,8’den yüzde 2,8’e indi.

İmalatta Aynı Başarı Olmadı Tekstil sektörü, 2004 yılından bu yana istihdam ve katma değer yaratmada büyüme

52

HOMETEXTILE

gösterirken, aynı başarıyı toplam imalat sanayi içinden aldığı pay oranında gösteremedi. Buna göre, sektörün 2004 yılında 19 bin 726 olan girişimci sayısı 2011 yılında 23 bin 12 kişiye yükseldi. Aynı dönemde yüzde 2,6 artışla 342 bin 474 kişiye istihdam yaratan, üretim değerini 31,65 milyar TL’den 59,76 milyar TL’ye çıkarma başarısı gösteren sektör, katma değerini ise 7,8 milyar TL’den 11,81 milyar TL’ye çıkardı. Tekstilin Türkiye’nin toplam imalat sanayi içinden aldığı pay ise kayba uğradı. Buna göre tekstil girişimcisinin imalat sanayi içindeki payı 2004 yılında yüzde 7 iken 2001 yılında yüzde 6,9’a düştü. Sektörün ücretli çalışan içindeki payı aynı dönemde yüzde 16’dan yüzde 12’ye, üretim değerindeki payı yüzde 11’den yüzde 9’a, katma değer içindeki payı yüzde 11, 6’dan yüzde 9,2’ye ve yatırımlar içindeki payı yüzde 16,4’ten yüzde 10,7’e düştü. Sektörün üretimi de 2005-2012 yılları arasında yüzde 8 gerileyerek ortalama imalat sanayi üretim büyümesinin altında kaldı. Sektörde 2011 yılındaki yatırım tutarı ise 5,23 milyar TL oldu.

Başkanı Erdal Bahçıvan, tekstil sektörünün Türkiye’nin istihdam ve ihracatı içinde öneminin devam ettiğini, özellikle İstanbul ve havzası için hala büyük önem taşıdığını kaydetti. Tekstilde teknoloji, inovasyon ve Ar-Ge’nin öncelikli konular olması gerektiğinin altını çizen Bahçıvan, “Artık eğitim kalitesi düşük, bilgi birikimi ve Ar-Ge kapasitesi zayıf, inovasyon ve tasarım gücü yetersiz ülkeleri ve sektörleri dünya rekabetinde çok daha zor günler beklediğini bilerek hareket etmeliyiz. Yüksek katma değer yaratamıyoruz, ileri teknoloji üretemiyoruz. Fakat üretemediğimiz teknolojiyi kullanmakla övünüyoruz. Bu en çok da tekstil sektörümüz için geçerlidir ve çok üzücü bir durumdur. Bu nedenle elde etmiş olduğumuz değerleri artık yabancıların makine parkına harcamanın önüne geçecek açılımlar yapabilmeliyiz. Tekstil sektörümüz bu anlamda kendi makinesini üretebilecek teknolojileri yaratabilmelidir” dedi.

Nitelikli Personel Yetersizliği Katma Değer Vurgusu Komite üyeleri, firmalar ve sivil toplum kuruluşları temsilcilerinin katıldığı “Tekstilin Dokunduğu Topraklar” başlıklı toplantının açılış konuşmasını yapan İSO Yönetim Kurulu

Raporun ele alındığı ve sektörün sorunları ile çözüm önerilerinin tartışıldığı oturumda konuşan İSO Meclis Başkan Yardımcısı ve İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği Başkanı İsmail Gülle, üretim ve ihracat



KISA HABER

konusunda nitelikli eleman yetersizliğinin çok büyük bir sorun teşkil ettiğini söyledi. Oturumda İsmail Gülle’nin ardından ilk sözü 7. Grup İplik Sanayii Meslek Komitesi Başkanı Mehmet Adnan Öcalgiray aldı. Öcalgiray, sektörün sorunlarına değinerek makine sektörünün gelişemediğini bu nedenle de ArGe’nin kısıtlı kaldığını söyledi. 8.Grup Dokuma Kumaş Sanayii Meslek Komitesi Üyesi Mehmet Metin Özçelik, teşviklere değindiği konuşmasında “İstanbul’da asgari ücretle çalışan bulamıyoruz. İstihdamda Batılı ülkelerde teşvik var. İstihdamda vergiler düşerse kayıt dışılık da azalacaktır” dedi. 9.Grup Tekstil Terbiye, Baskı, Nakış, Brode, Örme Kumaş ve Triko Giyim Sanayii Meclis Üyesi ve Meslek Komitesi Başkanı M.

54

HOMETEXTILE

Selçuk Sadır, tekstil sektörümüzün kirli bir sanayi olmadığını belirterek “Tekstil, örme, konfeksiyon şehirden uzaklaşmamalı. Sektöre yönelik algıları değiştirmek gerek” dedi. 10.Grup Giyim Dışı Tekstil, Ev Tekstili ve Dokunmamış Ürünler Sanayii Meclis Üyesi ve Meslek Komitesi Başkanı Ali Zafer Şişman, son 10 senede birbirinin kopyası yapılan yatırımların fiyatlara yansıdığını ve aşırı rekabetçi bir ortamın doğrunu söyledi. Özellikle Çin’den Türkiye’ye gelen ithal ürünlerin sektör için önemli bir sorun olduğunu kaydeden Şişman, önlemlerin sektörü yeteri kadar koruyamadığını belirtti. Toplantının son bölümünde tekstil sektörünün sorunları ve çözüm önerileri karşılıklı görüş alışverişi içerisinde değerlendirildi.

İstanbul Sanayi Odası’nda (İSO) tekstil ürünleri imalatını temsil eden meslek komitelerinin katkıları ile oluşturulan “Tekstil Ürünleri İmalatı Sanayi Sektör Raporu” açıklandı. Türkiye tekstil sektörü 2005 yılında 7,08 milyar dolar olan ihracatını 2012 yılında 11,09 milyar dolara yükselterek dünyanın yedinci büyüğü oldu.



ANADOLU DOKUMALARI

ANADOLU’DA KİLİM KÜLTÜRÜ ve BÖLGESEL KİLİM KARAKTERLERİ Kilimler günlük kullanımının dışında barış ve savaş dönemlerinde diğer ülkelerle ilişkileri pekiştirmek adına kral ve kraliçelere, ordu komutanlarına hediye olarak da yollanmıştır. 14. yüzyıl sonlarına doğru bu kilimler Avrupa evlerine, kiliselerine ve şatolarına girmeye başlamıştır.

T

ürk kilim ve halı dokumacılığının Anadolu’daki yayılması ve gelişmesi Selçuklu İmparatorluğu dönemine rastlamaktadır. Dokuma sanatı Anadolu’ya 11. yüzyılın sonları ve 12. yüzyılın başlarına doğru en güçlü dönemini yaşamış olan Selçuklular tarafından tanıtılmıştır. Birçoğu halen belgelenememiş sayısız halı parçasının yanı sıra, Selçuklu kökenli 18 adet halı ve halı parçası bulunmaktadır. Bilinen en eski Selçuklu halıları 13. ve 14. yüzyıllardan kalmadır. Bu halıların 8’i Selçukluların başkenti olan Konya’daki Alaattin Camisi’nde bulunmuştur. Bulunan bu halıların 1220 ile 1250 yılları arasında Selçuklu bölgesinde dokunmuş olduğu bilinmektedir. Diğer bir grup halı kalıntısı ise 1935–1936 yıllarında Fostad’da (eski Kahire) bulunmuştur. Fostad’da bulunmuş bu 7 kilim ve halının 14. yüzyılda Anadolu’da dokunmuş olduğu belgelenmiştir. Bahsettiğimiz bu 18 kilimin ortak tasarım özelliği; kûfi kenarları, 8 uçlu yıldız ve geometrik motifleridir. Orta Asya kökenli Türk kilimleri 14. yüzyıla kadar tüm karakteristik özelliklerini korumuştur. Osmanlıların tüm Anadolu’da kontrolü ele geçirmelerinden sonra motiflerin karakteristik

56

HOMETEXTILE

özellikleri ve ölçülerinde birtakım değişimler olmaya başlamıştır. Kilimler günlük kullanımının dışında barış ve savaş dönemlerinde diğer ülkelerle ilişkileri pekiştirmek adına kral ve kraliçelere, ordu komutanlarına hediye olarak da yollanmıştır. 14. yüzyıl sonlarına doğru bu kilimler Avrupa evlerine, kiliselerine ve şatolarına girmeye başlamıştır. 14-16. yüzyıllar süresince Türk kilim tasarımları Holbein, Lotto, Memling ve Van Eyck gibi Avrupalı birçok ünlü sanatçının resimlerinde yer almıştır. 16. yüzyıl başlarında neredeyse her Avrupalı prensin kendine özel bir koleksiyonu vardı. Viyana’da insanların kilim almasına ise ancak 1671’den sonra izin verilmeye başlanmıştır. Türklerin Viyana’yı terk etmesinden sonra birçok Türk kilimi çadırlar içinde bırakılmıştır. Bu sayede güzel Türk halıları Avrupa halkı tarafından tanınmıştır. Bir süre sonra ise Avrupalı kral ve kraliçeler şatolarını ve saraylarını ziyarete açmışlardır. Bu da Türk kilimlerine olan ilgiyi artırmış ve bu sayede kilimlere olan talep de artmıştır. Bu gelişim süresince Orta Asya’dan Anadolu’nun ovalarına ve kıyı şeritlerine kadar Anadolu kilimleri saflığını ve karakteristik

özelliklerini korumuştur. Türk saray kilimleri Türk egemenliğindeki kaynaklardan esinlenmiş olup Türk standart ve gereksinimlerine göre değişikliklere uğramıştır. Bu süreç içerisinde kilimler Avrupa’da da hak ettikleri yere ulaşmıştır. Hereke, Uşak ve Bergama gibi bölgelerin kilimleri zaman içinde ünlenmiştir. Anadolu kilimlerinin tasarım, renk ve sembolleri inanılmaz bir şekilde zengindir.



ANADOLU KUMAŞLARI

Türklerin Viyana’yı terk etmesinden sonra birçok Türk kilimi çadırlar içinde bırakılmıştır. Bu sayede güzel Türk halıları Avrupa halkı tarafından tanınmıştır. Bir süre sonra ise Avrupalı kral ve kraliçeler şatolarını ve saraylarını ziyarete açmışlardır. Bu da Türk kilimlerine olan ilgiyi artırmış ve bu sayede kilimlere olan talep de artmıştır.

BAZI YÖRESEL KİLİMLERİMİZ ve ÖZELLİKLERİ Fethiye Kilimleri Fethiye kilimleri alışılagelmişin biraz dışında özel motifli olup göbekleri boş, çevresi motiflidir. Bir diğer kompozisyon ise tüm zemini kaplayan, birbirine kanca motifleriyle bağlanmış göbek desenli bordürlerdir. Ana renkler; mavi, kırmızı, kahverengi, yeşil, turuncu, eflatundur. Geniş ve dikdörtgen boyutlardadır.

Kayseri Kilimleri Kayseri kilimleri kaba yünden dokunsa da dokumada kullanılan yün yumuşak ve ipeksidir. Kayseri, ipek kilimin dokunduğu tek bölgedir. İpek dışındakiler, doğal yün rengindedir (beyaz, kahverengi ve gri). Boyuna dokuma tekniği ile dokunur. Bordürleri çiçek ve asma yaprağı motifleriyle bezenmiştir.

Şarköy Kilimleri Şarköy ya da Trakya kilimi olarak bilinen bu kilimler, İslam-Osmanlı etkisi taşır. Bordürleri çiçek ve yaprak desenlidir. Tek parça olarak muhtelif ebatlarda dokunur. En çok görünen renkler, koyu kırmızı, mavi, yeşil, az olarak da sarı ve beyazdır.

arasında mihrap yer alır. İnce yünden dokunur. Parlak kırmızı, açık ve orta tonda yeşil, turuncu, mavi, kahverengi, siyah ve beyaz renkler genellikle kullanılan renklerdir. Bordürlerinde, ana kenar suyuna bağlı muhtelif desenler vardır.

Balıkesir Kilimleri Balıkesir, Yörük kiliminin günümüze kadar en iyi korunduğu yöre olarak tanınır. Genellikle tek parça halinde dokunur. Renkleri geleneksel yün tonlarıdır; koyu kırmızı ve mavi. Az da olsa 1900’lerin son dönemlerinde toprak renkleriyle dokunmuş kilimlere rastlanır.

Mut Kilimleri Mersin’in Mut ilçesi, Toros Dağları’nın güneyinde yer alır. Tipik yörük olan Mut kiliminin çözgüleri, keçi ve at kılından olup çoğunlukla doğal kahverengi yündendir. Altıgen şekilli göbekler birbirine kalın testere dişli motiflerle bağlanır. Boyuna örgü tekniği ile dokunan Mut kilimleri genellikle dar endedir.

Aydın Kilimleri

Eşme kilimlerinin çözgüleri orta kalınlıkta yün ve pamuktandır. Kenarları küçük dolgu motifleri ile bezelidir. Renkler soluk gri, yeşil, pastel kırmızı ve bazen bordürlerde siyahtır. Eşme kilimleri, Batı pazarlarının gözde kilimlerindendir.

Aydın kiliminin en belirgin özelliği karışık motiflerdir. Sekiz köşeli yıldızdan çıkan küçük kanca motifi, göbek veya bordürlerde kullanılır ve bu bölge kilimlerinin ana çizgisini oluşturur. Boyuna örgü tekniği ile dokunur. Renkler, başta kırmızı, mavi, turuncu, kahverengi, yeşil olmak üzere canlı renklerden seçilir. Kırmızı, bazen zemin rengi olarak da kullanılır. Enleri geniştir ve genellikle iki yarımdan oluşur.

Sivas Kilimleri

Malatya Kilimleri

Sivas kilimlerinin çoğu seccade biçimindedir. Farklı kenar desenlerinin

Malatya kilimleri üç veya dört göbek deseni içerir. Altıgen göbek desenleri, kol ve

Eşme Kilimleri

58

HOMETEXTILE



ANADOLU DOKUMALARI

kanca motifleriyle kenarlara bağlanır. Dokuma materyalleri, ipek ve pamuk karıştırılmış ince yündür. Renkler, koyu kahverengi, kırmızı, mavi, yeşil ve beyazdır. Boyuna örgü tekniği çok görülmekle beraber, sade örgü tekniği de kullanılır.

Karabağ Kilimleri Erzurum’un Karabağ yöresinin bu kilimleri, “modern Bessarabian” olarak da adlandırılır. Koyu zeminlidir(siyah veya koyu kahverengi). Çiçek motifleri, kırmızı, pembe ve turuncu olup bordürleri genellikle açık renk ve beyazdır. Duvara asılarak da kullanılır.

Kars Kilimleri Türkiye’nin Rusya sınırında çokça rastlanır. Ana renkler; kahverengi, pembe, turuncu ve beyazdır. Genellikle kalın dokuma olup doğal kahverengi yün çözgülüdür. Ortasında birbirine bağlı göbek desenleri yer alırken kenarları farklı desendedir. Boyuna dokuma tekniği ile dokunur. Kaynak: Milli Eğitim Bakanlığı, El Sanatları Teknolojisi Müdürlüğü

Sivas kilimlerinin çoğu seccade biçimindedir. Farklı kenar desenlerinin arasında mihrap yer alır. İnce yünden dokunur. Parlak kırmızı, açık ve orta tonda yeşil, turuncu, mavi, kahverengi, siyah ve beyaz renkler genellikle kullanılan renklerdir. Bordürlerinde, ana kenar suyuna bağlı muhtelif desenler vardır.

60

HOMETEXTILE


ANATOLIAN WEAVING

RUG CULTURE IN ANATOLIA AND REGIONAL RUG CHARACTERS Turkish rug designs took place on the paintings of many European artists such as Holbein, Lotto, Memling and Van Eyck during 14th and 16th centuries. Almost each European prince had their own special collection in early 16th century. The rugs in Vienna were allowed to be purchased after 1671. Many Turkish rugs were left inside the tents after Turkish abandoned Vienna. By this means, beautiful Turkish carpets have been recognized by European society.

T

he spread and development of Turkish rug and carpet weaving in Anatolia coincide with the Seljuq Empire period. The art of weaving was introduced to Anatolia by the Seljuq dynasty which experienced the most powerful period in late 11th century and early 12th century. Besides numerous carpets, many of which are still non-documented, there are Seljuq rooted 18 carpets and carpet pieces. The oldest Seljuq carpets date back to 13th and 14th centuries. 8 of these carpets were found at Aleaddin Mosque in the capital of Seljuq, Konya. It is known that these carpets were weaved between the years 1220 and 1250 in Seljuq region. Another group of carpet remnants was found in 1935-1936 in Fostad (Old Cairo). These seven rugs and carpets, which had been found in Fostad, were documented to be weaved in 14th century in Anatolia. The

common design feature of mentioned 18 rugs are kufic corners, 8 pointed star and geometric patterns. Middle Asia rooted Turkish rugs protect all their characteristic features until 14th century. The characteristic features of the patterns and their sizes changed in times after Ottomans captured the control in Anatolia. The rugs were sent to kings, queens and also army commanders as a gift in order to reinforce the relations with other countries in peace and war periods apart from daily use. These rugs started to enter into the European houses, churches and castles in late 14th century. Turkish rug designs took place on the paintings of many European artists such as Holbein, Lotto, Memling and Van Eyck during 14th and 16th centuries. Almost each European prince had their own special collection in early 16th century. The rugs in Vienna were allowed to be

purchased after 1671. Many Turkish rugs were left inside the tents after Turkish abandoned Vienna. By this means, beautiful Turkish carpets have been recognized by European society. After a while, European king and queens opened their castles and palaces for visits. Thus, it increased the attraction and demand towards Turkish rugs. The Anatolian rugs protected their purity and characteristic features from Middle Asia to plain and coastline of Anatolia during the development process. Turkish palace rugs were inspired by the resources dominated by Turkish and underwent changes according to Turkish standard and requirements. The rugs acquired its value in Europe during that period. The rugs of the regions such as Hereke, Usak and Bergama became famous in time. The design, colour and symbols of Anatolian rugs are incredibly rich.

Kaynak: Milli Eğitim Bakanlığı, El Sanatları Teknolojisi Müdürü

HOMETEXTILE

61




RÖPORTAJ

ORGANİK EV TEKSTİLİNDE BİR BAŞARI HİKAYESİ “Bebeklerin cildi bizim cildimizden 5 kat daha ince olduğu için konvansiyonel pamuğun ihtiva ettiği kimyasallara karşı ciltleri daha hassas; dolayısı ile bizim en çok ürün sattığımız ürünler bebek havluları, çocuk pançoları ve bornozları.”

O

rganik tekstil alanında çok fazla yazı ve haberler ile karşılaşıyoruz. Sektöre olan ilgi çok ama yüzeysel boyutta kalıyor. Gerçek anlamda organik tekstil markamız çok az. Oldukça zorlu üretim, kontrol süreçleri gerektiren ve tüketici kitlesi henüz zayıf bir alan. Tüketicilerin önemli bir kısmı organik tekstil satın almak istiyor fakat ya fiyatların doğal olarak biraz yüksek olması ya da ürüne olan güvensizlik caydırıcı nedenler olarak karşılarına çıkıyor. Nur Beğen, tekstil sektörüne profesyonel anlamda 2007 yılında atılmış bir girişimci. Bir dergide okuduğu makale ile organik tekstilin aslında nasıl olması gerektiğini araştırmaya başlamış. 1 yıl boyunca pamuk tarlaları, tekstil firmaları dolaşmış. Gerekli altyapıyı oluşturduktan sonra kendi markasını yaratarak bu alanda yol almaya başlamış. Nur Beğen ile bu alana nasıl girdiğini, neler yaptığını, karşılaştığı zorlukları ve hedeflerini konuştuk. Organik ev tekstili markası üretmek nasıl ortaya çıktı? Hangi yollardan geçtiniz? Organik tekstil konusunda çalışmaya 2007 senesinde başladım. Organik tekstil ile tanışmam konvansiyonel pamuğun aslında sandığımız kadar saf ve masum olmadığına dair bir dergide çıkan bir makale okumam ile başladı. Bu makalede pamuk yetiştirirken ne kadar böcek ilacı ve suni gübre kullandığımızı, bir t-shirt üretmek için gereken pamuğu

64

HOMETEXTILE

üretebilmek için toprağa 100 gr böcek ilacı döktüğümüzü öğrendim. Sonuçta bu kimyasallar bir yere kaybolmuyor. Yeraltı sularına karışıyor, topraklarımızı kirletiyor, ilaçlama yapan işçilerin pek çoğu akciğer kanserine yakalanıyor ve en önemlisi de 20 sene sonra bu topraklarda belki de tarım yapılamayacak hale geleceğiz. Bu konuda farkındalığım artıkça, konvansiyonel tekstilde boyahane ve baskı süreçlerinde kullanılan insan sağlığına zarar veren kimyasalları da öğrendim. Cildimiz de bu kimyasalları maalesef emiyor. Organik üretim konusu bana çok heyecan verdi. 2007 senesinde Türkiye’de iç piyasaya yönelik mal yapan çok az marka vardı. Sadece bir kaç bebek tekstili markası vardı. Pek çok firma private-label ürün üreterek ihracat yapıyordu. Aslen endüstri mühendisi olduğum ve hiç bir tekstil geçmişim olmadığı için acentalık yaparak bu işi öğrenmeye karar verdim. İşi öğrenmek için ziyaret ettiğim ilk üreticiler Denizli’deki büyük havlu üreticileri oldu. Bir sene kadar yabancı firmalara mümessillik yaptım. Bu aşamada Denizli’deki bu firmalar bana çok yardımcı oldular. Hem kaliteli mal göndererek müşterilerimi memnun ettim, hem işi öğrenmiş oldum, hem de kendimce bir müşteri kitlesi yaratmış oldum. Müşteri kitlesi büyüdüğü zaman Türkiye’ye de bu

ürünleri satmaya karar verdim. 2008 senesinde OrganicEra markalı organik sertifikalı ilk ev tekstili ürünlerini piyasaya çıkardık. Fiyat ve maliyet açısından diğer ürünlerle arasında nasıl bir fark oluyor? Organik ürünler konvansiyonel ürünlere kıyasla perakende fiyatı olarak %15-20 arasında daha pahalı diyebiliriz. Bunun da sebebi tabi ki maliyetlerdeki farklılıklar. Organik pamuğun tarladaki verimliliği daha az, üretimi daha zor. İşleme sürecinde de organik üretim yapan bütün üreticilerin organik


14 20 y覺s ks M a 10 te 5 CEv - 2 9 / 21 a l l H

2 / C 01 -1 3 0

ks H

al

l9

te Ev


RÖPORTAJ

Organik tekstile bir dergide okuduğu makale ile ilgi duymaya başlayan endüstri mühendisi Nur Beğen, detaylı araştırmalar ve yoğun çalışmalar sonucunda 2008 yılında Türkiye’deki ilk sertifikalı organik ev tekstili markasını kurmuş. sertifikasyon standartlarına uygun üretim yapması gerekiyor. Bunlar da daha pahalı ve zor süreçler. Örnek vermek gerekirse, organik ürünler özel boya kazanlarında sertifikasyonun izin verdiği boyalar ile boyanabiliyor. Bu boyalar ve süreçler de konvansiyonel üretim süreçlerine göre daha pahalı. Organik üretim için bütün üreticiler sertifikasyon firmaları tarafından denetleniyor, bütün alt süreçler kayıt altına alınıyor. Bunun sonucu olarak da ürünün organikliğini ispatlayan özel belgeler düzenleniyor. Bütün bu özel işlemler de doğal olarak perakende fiyatlara yansıyor. Yani organik ürünlerde üreticilerin kar marjları daha yüksek değil, maliyetler yüksek olduğu için bu da perakende fiyatlara yansıyor. Organik tekstil üretmek ve satmak için hangi prosedürleri uygulamak ve nelere dikkat etmek gerekiyor? Bir ürünün “organik” olarak adlandırılması için, yalnız pamuğun değil ürünlerin tedariği aşamasında beraber çalışılan bütün üreticilerin; kumaş tedarikçilerinin, boyahanelerin, baskıcıların da uyguladıkları üretim süreçleri açısından dünyada akredite olmuş sertifikasyon kuruluşları (Control Union/ IMO/ ETKO/CERES) tarafından GOTS standartlarına göre sertifikalandırılmış olması gerekmektedir. Satın aldığınız ürünün bütün üretim süreçleri ile sertifikalı olup olmadığını, ürünün üzerinde mevcut bulunması zorunlu olan sertifikasyon logolarından ve numaralarından anlayabilirsiniz. Kullanılan bu logolar, ürünün sertifikasını onaylayan kuruluşu gösterir ve satın aldığınızı ürünün bütün süreçlerinin organik sertifikalı üreticiler tarafından yapıldığı anlamına gelmektedir. Sadece tekstil ürünleri satın alırken değil, bütün organik ürünleri satın alırken tüketicilerin

66

HOMETEXTILE

ürünlerin üzerinde olması zorunlu olan sertifika kuruluşu logolarına ve sertifikasyon numaralarına bakmalarını öneriyoruz. Bir ürünün gerçekten organik olması için, ürünün organikliğinin kayıt altına alınmış olması gerekiyor. Ürünün üzerinde yer alan logo, satın aldığınız ürünü üreten üreticinin hangi kurum tarafından denetlendiğini ve üreticinin proje numarasını belirtir. Tüketiciler lütfen üzerinde sertifikasyon numarası yer almayan hiçbir ürünü organik olarak değerlendirip satın almasınlar. Hem organik ev tekstilinde hem de diğer organik tekstilde sektörün geleceğini nasıl görüyorsunuz? Teorik olarak organik tekstil sektörünün önünü çok açık görüyorum. Çünkü ihracat için belli bir potansiyel müşteri var, iç piyasadaki müşteriler de bilinçlenmeye başladı. Bundan dolayı talep daha da artmış durumda. Ama pratik anlamda bu ilgi satışlara çok yansımıyor. Bunun 2 sebebi var; Birinci olarak fiyatların yüksek olması ve dövizdeki hızlı artıştan dolayı perakende fiyatlarının daha da artmış

olması. İkinci olarak da; iç piyasada ‘organik’ ürün adını fırsat bilen, sertifikalı ürün satışı yapmayan ve ürünleri sertifikalı olmadığı için düşük fiyatlardan satış yapabilen markaların türemiş olması. İnternette arama yaptığınız zaman aslında organik olmayan ama olduğunu iddia eden pek çok ürün görebilirsiniz. Müşteriler de doğal olarak sertifikasyon konusunda bilinçli olmadıkları için fiyatları bu ürünler ile kıyaslıyorlar. Yani sahte markalar yüzünden, gerçek organik piyasası zarar görüyor. İç piyasada bilincin artmaya devam edeceğini, ama kısa vadede satışlarda çok büyük bir yükselme olmayacağı kanaatindeyim.


*(/ú1 d(<ú= 7(.67ú/ 6$1 9( 7ú& /7' û7ú #IHANGIR -AH 2EÍITPAÍA #AD -EZARL K 3OK .O !MBARL !VC LAR Ë34!."5, 4EL &AKS WWW GELINHOME COM


INTERVIEW

A SUCCESS STORY IN ORGANIC HOME TEXTILE Industrial engineer, Nur Beğen who started to take interest in organic textile with an article she read in a magazine founded the first certificated organic home textile brand in Turkey in 2008 after detailed researches and intense works.

N

ur Beğen is an entrepreneur that started in the textile sector professionally in 2007. She started to research how exactly the organic textile should be after reading an article on a magazine. She traveled in cotton fields and visited textile companies for a year. After preparing the necessary substructure, she started her own brand. We talked with Nur Beğen about how she entered the business, what she did, the struggles she faced and her targets. What is the difference with other products in terms of price and cost? We can say that organic products are 15 to 20 percent more expensive than the traditional products in retail price. The reason for that are the differences in costs. The productivity of organic cotton is low in the field and its production is harder. All the organic producers have to make production in accordance with the organic certification standards in the operation process. These are expensive and hard processes. Meaning that the profit margin of organic producers is not high and

68

HOMETEXTILE

this reflects on the retail prices as the costs are high. Which procedures should be followed and what points should be taken care of to produce and sell organic textile? In order a product to be named “organic”, not only the used cotton but also all the producers that work together in the process of the product supply; fabric suppliers, dyeing plants, stampers must be certified according to GOTS standards by accredited certification institutions (Control Union/ IMO/ ETKO/CERES). You can understand if the product you buy is certified or not by looking at the certification logos and numbers on the product, which are obligatory to be written. These logos show the institution that approved the certificate of the product and it means that all processes of the product you buy are made by the organic certified producers. What do you think about the future of the sector in organic home textile and other organic textiles?

Theoretically, I think the future of organic textile products is very bright. Because there is a certain potential customer for export, the customers in the domestic market also started to become conscious. Therefore, the demand increased. However, in practical terms, this interest is not reflected on the sales so much. There are two reasons for that: first, the prices are high and the retail prices rise due to the rapid increase in the exchange rates. Secondly, there are brands in the domestic market that take advantage of ‘organic’ name and thus, are able to sell their products in low prices as their products are not certificated.



C


C

M

Y

CM

MY

CY CMY

K


DEKORASYON

YAZA ÖZEL YATAK ODASI KONSEPTLERİ Bahar gelince güneş hem bedenimizi hem de ruhumuzu ısıtıyor. Mutluluk hormonlarımız hızla yukarılara tırmanırken, içimizden yaşamsal alanlarımızı değiştirme isteği uyanıyor. Günlük koşuşturmanın sonunda evimizde dinlenip, keyif yapmak istiyoruz. Yatak odalarımız ise bu işe en uygun mekanlardan biri. Sabah alarm sesiyle uyanıp gözümüzü açtığımızda yüzümüzde tebessümün oluşması ve güne enerjik başlamak için yatak odalarımızın dekorasyonu çok önemli. Herkes az çok hoşlandığı, kendisine enerji veren renkleri, konseptleri bilir fakat ipucu vermesi için biz de en güzel yaz konseptlerinden örnekler sunmak istedik.

72

HOMETEXTILE


DEKORASYON

BEDROOM CONCEPTS FOR SUMMER When the spring comes, the sun heats our body and soul. While our happiness hormones are increasing fast, we want to change our living spaces. As a result of daily hassles, we want to rest and have a good time at our house. Our bedrooms are one of the most proper places for this. Decoration of our bedrooms is very important so that we can smile when we wake up and open our eye with alarm sound and start the day energetically. Almost everyone knows the things that they like less and color and concepts that give energy to them, however, we wanted to give examples from the most beautiful summer concepts to give a clue.

DOĞANIN YANSIMASI Doğanın uyanışı ile anlarız baharın ve yazın geldiğini. Rengarenk açan çiçekler, baktığımız her yerde artan yeşillik oranı ve kafamızı kaldırdığımızda ayaklarımızı yerden kesen mavi gök kubbe…Bu güzel resmi, yatak odalarımıza yansıtmak için bolca çiçek desenine ve turkuaz gibi soft pastel renklere ihtiyacımız var. Yastık ve yatak örtülerinin kenarlarında küçük nakış işlemeler de pastoral havayı pekiştirecektir. Son olarak odanızda yazı buram buram yaşamak için çiçek kokulu oda kokularını eksik etmeyin.

REFLECTION OF THE NATURE With awakening of the nature, we understand that the spring and summer come. Colorful flowers, increasing greenery in everywhere we look and blue sphere that knock us off our feet when we raise our head… We need many flower patterns and soft pastel colors such as turquoise to reflect this beautiful picture into our bedrooms. Small needle works by the cushion and bed covers will reinforce pastoral environment. Lastly, always have flower-smelling room odors to live the summer in your room abundantly.

HOMETEXTILE

73


DEKORASYON

BEYAZIN SAFLIĞI Saflığın rengi ‘beyaz’, yatak odaları için çok ideal bir konseptin anahtarı. Hele bir de odanız az güneş alıyorsa ve ferahlıktan hoşlanıyorsanız kesinlikle bu konsepti öneririz. Çarşafları, pikeleri, yatak örtülerini beyaza çevirmek kolay. Fakat mobilyalarınızı beyaz yapmak sezonluk bir tercih olmayabilir. Bu yüzden beyaz renge daha fazla yer açmak için halılarınızı, abajurlarınızı, saksılarınızı ve diğer aksesuarlarınızı beyaz renk ile değiştirebilirsiniz.

PURITY OF WHITE ‘White’ which is the color of purity is a key of very ideal concept for bedrooms. We propose this concept if your room receives less sun and you like relief. It is easy to make sheets, coverlets and bed covers white. However, making your furnitures white may not be a seasonal preference. Thus, you can change your carpets, lampshades, ports and other accessories with white to make more room for white.

74

HOMETEXTILE



DEKORASYON

DEKORASYON

MARINE KONSEPT Mavinin her tonu güzeldir ama ‘buz mavisi’ ve ‘marine mavisi’ bir insana huzur ve dinginliği en iyi şekilde yansıtabilecek renklerin başında geliyor. Denizi, tatili, güneşi yaşattıran mavinin, yaz yatak odalarında mutlaka kullanılması gerekiyor. Beyazla olan uyumu dillere destan. Duvarlarınızı marine mavisine boyadığınızda, geriye kalan tüm eşyaları beyaz yapmanız bile size yetecektir. Hele bir de denizciliği çağrıştıran aksesuarlar (can simidi, denizci düğümleri, balık bibloları vb.) ile odanızı dekore ederseniz, keyif bir yaza “merhaba” demiş olursunuz.

MARINE CONCEPT Each tone of blue is beautiful but ‘ice blue’ and ‘marine blue’ are the most important colors which can reflect peace and quiet for a person in the best way. Blue which makes you live the sea, summer and sun should be absolutely used in the summer bedrooms. Its harmony with white is proverbial. When you paint your walls in marine blue, it will be necessary for you to make your other goods white. And if you decorate your room with accessories which remind you of marine (life buoy, sailor bends, fish knick-knacks and etc.), you will say “hello” to cheerful summer.

76

HOMETEXTILE



DEKORASYON

TROPİKAL RÜYA Tropik adalarda tatil, herkesin rüyalarına giren bir fenomendir. Bakir kumsallar, ahşap evler, daha önce hiç görmediğimiz meyveler, güler yüzlü yerli halk ve daha bir çok ayrıntı ile yaşarız bu hayali. Gelin bu yaz yatak odalarınızı tropikal bir adadaki balayı odanıza çevirelim. Bunun için ilk şart; yatağın köşelerine kurulacak bir ahşap iskelet ve bolca tülün kullanıldığı bir cibinlik hazırlamak. Yaz boyu uçuşan tüller sizi rahatlatacak. Sonrası, orkide benzeri ikliminize uygun tropikal bitkileri çoğaltmak(oksijen kaygınız varsa yapay da olabilir) ve dekorasyonda şekerli tonları biraz daha arttırmak

TROPICAL DREAM Summer at tropical islands is a phenomenon that is included in everyone’s dream. We live this dream with virgin beaches, wooden houses, fruits we had never seen before, cheerful local public and also with many details. Let’s change your bedrooms in honeymoon in a tropical island for this summer. The first condition for this is to prepare a bed net in which wooden frame and plenty of veils to be set up in bedding nooks. The veils flying about will relax you. Increasing orchid-like tropical plants that are suitable for your season (if you have any concern about oxygen, they might be artificial) and sweet tones in the decoration will also relax you.

78

HOMETEXTILE



DEKORASYON

80

HOMETEXTILE

NATUREL AHŞAP

NATURAL WOODEN

MDF veya kaplama malzemeleri ile beğeniye sunulan ahşap ürünler, bizi doğallığın yolundan az çok uzaklaştırıyorlar. Pahalı ağaç olmasına gerek yok, ucuz da olsa doğal kullanım halindeki ahşap mobilyalar yaz ambiansları için çok ideal. Ağaçların doğal dokularını görmek hatta dokunabilmek, günlük yaşamın stresinden uzaklaşmanız için size yardımcı olacaktır. Bu konsepti en iyi tamamlamanızın yolu ise yine natürel görünümlü ve dokulu ev tekstili ürünleri kullanmanızdır.

Wooden products that are offered with MDF or coating materials remove us from the way of naturalness in some degree. You do not have to use expensive trees, wooden furnishings in natural usage are very ideal even if they are cheap. Seeing natural tissues of the trees and even touching will help you to get away from stress of the daily life. The best way for completing this concept is using naturallooking and textured home textile products.



ARAŞTIRMA

EV TEKSTİLİ KONUT SEKTÖRÜNDEN UMUTLU Türkiye’nin nüfus artış oranında çok küçük de olsa bir azalma yaşanıyor. Buna paralel olarak konut satışlarında da düşüş yaşanmasına karşın konut sektörü büyümesini sürdürüyor.Konut stoğunun azaltılması için en büyük umut ise yabancılara olan satışların arttırılması.

D

ünyanın en kazançlı emlak sektörlerinden birine sahip olan Türkiye, 2014 yılına biraz durgun girdi. 2013 yılında büyük sıçrama yapan sektör satışını %.. arttırmıştı. Türkiye genelinde 2013 yılında 1.157.190 konut satış sonucu el değiştirirken, 2012 yılında bu rakam 701.621 olarak gerçekleşmişti. Konut satışlarının ev tekstiline olan katkısı ise oldukça yüksek. 2013 Sıçrama Yılı Oldu Türkiye genelinde 2013 yılında 1.157.190 konut satış sonucu el değiştirdi. Konut satışlarında 2013 yılında, İstanbul 234.789 konut satışı ile en yüksek paya (%20,3) sahip oldu. Satış sayılarına göre İstanbul’u, 137.773 konut satışı (%11,9) ile Ankara, 72.421 konut satışı (%6,3) ile İzmir izledi. En az satış ise 138 konut ile Hakkari’de gerçekleşti. Türkiye genelinde satılan konutların 460.112 tanesi ipotekli, 697.078 tanesi diğer satış türünde gerçekleşti.

Konut Üreticileri Yeni Dönemden Umutlu Konut sektörünün geleceğine ilişkin değerlendirmede bulunan Konut Geliştiricileri ve Yatırımcıları Derneği (Konutder) Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Faruk Çelik, Türk iş adamının Türkiye’deki krizlere alışkın olduğunu, hatta bu krizlere karşı “çeliklendiğini” belirterek, “4-5 yılda bir yaşadığımız bu kriz ortamı kısa vadede sıkıntı oluştursa da uzun vadede hem sektörün hem Türkiye’nin önünü açık” dedi. Çelik, sektörde sadece nüfus artışına bağlı olarak her yıl 600 bin konut ihtiyacının bulunduğunu ifade ederek, «Yurt içindeki bu talep bile uzun vadede iş yapacak potansiyeli bize sağlıyor. Sektörde güven her zaman olacaktır. Uzun vadeli iş yapmayı planlayanlar

Dumankaya İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Dumankaya

için yurt içinde ve yurt dışında ihaleye girmek sektörün ve ülkenin geleceğine olan inancın bir göstergesidir» diye konuştu. “Belirtiler İyiye İşaret” Dumankaya İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Dumankaya, Emlak Konut GYO’nun Zeytinburnu’ndaki arsasına yapılan 4,2 milyar liralık teklife Türkiye’deki gayrimenkul geliştiriciler ve yatırımcıların olumlu baktığını

Yeni Ev Yeni Eşyalar Demek Konut satışları en çok mobilya ve ev tekstili sektörüne ivme kazandırıyor. Özellikle tülperde ürünleri satışı en hızlı gerçekleşen ürünlerin başında geliyor. Sosyolojik araştırmalar tüketicilerin yeni evlerinde yeni eşya sahibi olma isteklerinin bir çok isteğin önünde olduğunu gösteriyor.

H 82

HOMETEXTILE

S


HOME TEXTILE ACCESSORIES

I

ДОМАШНИЙ ТЕКСТИЛЬ И АКСЕССУАРЫ

Sürekli güncellenen web sitemizden yeni ürünlerimizi görebilirsiniz.

I

EV TEKSTİLİ AKSESUARLARI

www.selticaret.com info@selticaret.com


ARAŞTIRMA

Dap Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Ziya Yılmaz

anlatarak, “İhaleye bu rakamın gelmesi sürpriz olmadı. Türk ekonomisi için moral verici gelişmelerden biri oldu. İşadamları Türkiye’ye olumsuz, karamsar, 2001 krizinde olduğu gibi bakmıyor şu anki dönem geçicidir” şeklinde konuştu. Bu tarz ihalelerin daha devam edeceğini dile getiren Dumankaya, şunları aktardı: “Bu tarz projelere girebilmek için bizim de Kuveytli bir şirketle görüşmemiz sürüyor. Yeni arazi satın almalarla ilgili çalışmalarımız devam ediyor. Türkiye’deki kısa vadeli dalgalanmalara bakıp da gelmekten vazgeçen yatırımcı Türkiye’deki potansiyeli görememiş, okuyamamış olur. Türkiye’nin gelecek potansiyeline bakanlar

84

HOMETEXTILE

görüşmelerine devam ediyor.”

“Sektörün Önü Çok Açık» Dap Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Ziya Yılmaz da Emlak Konut GYO’nun ihalesine olan yoğun ilginin Türkiye’nin güven ve istikrar ortamının devam ettiğini gösterdiğini belirterek, bu ihalenin, sektörün ne kadar güçlü olduğunu ortaya koyduğunu kaydetti. Yılmaz, Türkiye’de 6,5 milyon konutun dönüşmesi gerektiğini ve sektörün geleceğinin parlak olduğunu anlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sektörde Emlak Konut’un ihalesindeki gibi



ARAŞTIRMA

büyük ihaleler olacaktır. Ülkemiz büyüyor, milli geliri artıyor, sektörün önü de açık. Kısa vadede durağan dönemler olur, ancak uzun vadede bakıldığında sektör her zaman kazandırıyor. Biz gelişmekte olan bir ülkeyiz. Dünyanın neresinde olursa olsun gelişmekte olan ülkelerde konut sektörüne yatırım yaparsanız kazandırır. Dünya üzerinde konut sektöründe en çok kazandıran ülkelerden biri de Türkiye›dir. Ülkemizin potansiyeli çok yüksek. Özellikle İstanbul’a bakıldığında gelişmekte olan ya da gelişmiş ülkelere baktığınızda bizdeki potansiyel çok fazladır. Onun için yabancılardan talep olacaktır, önemli olan bunları değerlendirip kaçırmamamız gerekiyor.»

Yabancılardan da Büyük İlgi Var Türkiye’de gelişen ve büyüyen gayrimenkul

sektöründen yabancı gerçek kişilerin gayrimenkul edinimlerini kolaylaştırmak amacıyla 2012 yılı mayıs ayında çıkartılan ve kısaca mütekabiliyet yasası olarak bilinen düzenlemenin ardından yabancı ülke vatandaşlarının Türkiye’den gayrimenkul alımlarında artış yaşanmaya başladı. 2012’de toplam 13.495 taşınmaz satılırken, sayı 2013 yılında 21.691’e ulaştı. 2013 yılında en çok mülk edinenler sırasıyla Rusya, Almanya, İngiltere, Norveç ve Azerbaycan vatandaşları oldu. Ortadoğu ve Körfez ülkelerinin yanı sıra ABD, Belçika, Danimarka, Finlandiya, Hollanda, İrlanda, Kazakistan ve Ukrayna vatandaşlarının alımları da artış gösterdi.

Dünyanın neresinde olursa olsun gelişmekte olan ülkelerde konut sektörüne yatırım yaparsanız kazandırır. Dünya üzerinde konut sektöründe en çok kazandıran ülkelerden biri de Türkiye’dir.

86

HOMETEXTILE

Almanlar İkinci Sırada Ruslar Türkiye’de 1.008 arsanın yanı sıra 2.314 konut satın alarak birinci sıraya yerleşirken, Almanlar 1.664 arsa ve 973 konutla ikinci sıraya yerleşti. İngilizler ise 129 arsa ve 1.326 konut satın alarak üçüncü sıraya yerleşti. Raporda, yabancıların en çok taşınmaz satın aldıkları iller ise Mersin, İzmir, Yalova, Bursa, Ankara, Trabzon, Çorum, Sakarya, Tekirdağ ve Gaziantep olarak sıralanıyor. Antalya, Muğla, Aydın ve İstanbul bu illeri takip ediyor.



Nişantaşı Showroom

Vali Konağı Cd No:67, 34367 İstanbul t: (+90 212) 232 52 62

Yıldırım Teks Tekstil

Laleli: Mesihpaşa Cd., Kızıltaş Sk. No.31-3, 34700 Fatih, İstanbul t: (+90 212) 517 50 49 Moskova: Москва Железнодорожный проезд д.9, Moscow t: +7 495 646 60 08 Antalya: Gürsu Mh., 10. Cd., Atatürk Blv., No.217/A-B, Antalya t: (+90 242) 229 38 34

Akcan A.Ş.

Ankara: Plevne Cd., No.84, 06830 Gülveren, Mamak, Ankara t: (+90 312) 363 20 21 (pbx)

CNR EXPO 2014

21-25 MAYIS

HALL 2-D02


www.tivolyohome.com.tr


MAKALE

Dağıtılmış Kapitalizm Çağında

DEĞER YARATMAK-1 “İnovasyonlar, şirketlerin ürün ve hizmet üretimi ve dağıtımlarındaki çerçevenin gelişmesini sağlar. Oysa mutasyon, bu çerçevenin tamamen değişmesi anlamına gelir. İnsanların hayata bakışlarının ve isteklerinin radikal olarak değişmesi, işletmelerin amaçlarında, yöntemlerinde ve ürünlerinde, inovasyonların yerini artık mutasyonun almasına neden olur.” Güventürk Görgülü / İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Görevlisi

H

enry Ford’un Model T’sinden sonra kapitalizm nasıl kitleselleştiyse, günümüz koşullarında da kapitalizm bireyselleşmeye dayalı bir mutasyon geçiriyor. “Kapitalizm pek çok bölümü olan bir kitap. Ve biz bu kitabın yeni bir bölümüne başlıyoruz.” Bu cümle, Harvard Business School İşletme Bölümü eski profesörlerinden Shoshana Zuboff’un Ekim 2010’da uluslararası danışmanlık şirketi McKinsey’in yayını McKinsey Quarterly’de yayınlanan “Dağıtılmış kapitalizm çağında değer yaratmak” başlıklı makalenin ilk satırı... 2010’da kaleme alınan bu makale, kodlarını çözmeye çalıştığımız kapitalizmin, değişen iş modelini anlamakta önemli ipuçları veriyor. Zuboff “dağıtılmış” veya “bölüştürülmüş kapitalizm” olarak Türkçeye çevirebileceğimiz bu kavramı ilk kez 2002’de Jim Maxmin’le birlikte yazdığı “Destek Ekonomisi: Birliktelikler Neden Bireyselliğe Dönüşüyor ve Kapitalizmin Sonraki Bölümü” başlıklı kitapta tarif ettiğini belirtiyor.

Zuboff’a göre her yüzyılda, tüketimin doğasındaki radikal değişimler, mevcut girişimlerin ve iş modellerinin karşılayamadığı yeni tüketim örüntülerinin ortaya çıkmasına neden oluyor. Bu değişimler genellikle insanların çoğunluğunun, eskiden satın alamayacakları ya da almakta güçlük çekecekleri ürünleri talep etmeleriyle başlıyor ve böylelikle ortaya çözülmesi gereken bir “süper bulmaca” çıkıyor. Tıpkı Ford’un Model-T’yi üretmesinden hemen önce otomotiv endüstrisindeki durum veya iPod ve iTunes’un ortaya çıkmasından önce müzik endüstrisindeki durum gibi... Henry Ford, otomobil kullanımını seçkinlere veya zenginlere özgü bir davranış olmaktan çıkartarak, seri üretimle ucuzlatmış ve kitlesel hale getirmişti. Zuboff, şimdilerde ise üretimin seri olmaktan çıkıp bireye özgü hale gelmesine tanık olduğumuzu söylüyor. 20’nci yüzyılda eğitim ve öğrenim olanaklarının keskin bir hızla artmasına, bireysel özgürlükler alanının büyümesine ve bireyin güçlenmesine tanık olduğumuzu söyleyen Zuboff, bireyin sahip olduğu bu güç sayesinde, tüketimin itici gücünün ürün ve hizmetlerden, interaktif

Küçük dükkanların yerini nasıl devasa alışveriş merkezleri ve fabrikalar aldıysa, şimdiki mutasyonda iş modellerinin ölçek ekonomilerinden, yoğunlaşmadan ve merkezi kontrolden uzaklaşmasına neden olacak gibi görünüyor.

90

HOMETEXTILE

teknolojilerin etkinleştirdiği araçlar ve ilişkiler ağına kaydığını belirtiyor ve hemen ekliyor: “Bugünkü ‘Süper Bulmaca’yı artık Amazon. com, Apple, eBay, YouTube ve benzerleri çözüyor.” Shoshana Zuboff, bu değişimin inovasyonlardan kaynaklanan endüstriyel üretimdeki basit bir değişim olmadığını, kapitalizmin kendi içinde mutasyon geçirdiğini düşünüyor. Değişim ve mutasyon arasındaki farkı ise şöyle özetliyor: “İnovasyonlar, şirketlerin ürün ve hizmet üretimi ve dağıtımlarındaki çerçevenin gelişmesini sağlar. Oysa mutasyon, bu çerçevenin tamamen değişmesi anlamına gelir. İnsanların hayata bakışlarının ve isteklerinin radikal olarak değişmesi, işletmelerin amaçlarında, yöntemlerinde ve ürünlerinde, inovasyonların yerini artık mutasyonun almasına neden olur.” Küçük dükkanların yerini nasıl devasa alışveriş merkezleri ve fabrikalar aldıysa, şimdiki mutasyonda iş modellerinin ölçek ekonomilerinden, yoğunlaşmadan ve merkezi kontrolden uzaklaşmasına neden olacak gibi görünüyor. Bu durum elbette büyük fabrikaların



MAKALE

terk edileceği anlamına gelmiyor. Üretim birimleri şimdiye kadar olduğu gibi kaliteyi en uygun maliyetlerle almamızı sağlayacak ve buna ek olarak da üretimlerinin mümkün olduğunca kişiselleştirilebilir olabilmesi için daha çok çalışacak. Evet, bugünün seri üretimi artık çok daha az homojen. Bilgisayardan otomobile, ayakkabıdan konuta kadar pek çok şey artık müşterinin tasarladığı, seçtiği şekilde üretiliyor. Zuboff’a göre bu nedenle pek çok ürün ve hizmet için artık, farklı taleplerle pazara gelen tüketicilerin ihtiyaçlarını doğrudan tatmin etmek üzere değişik sektörlerden şirketlerin aynı amaç ve değerler çevresinde işbirliği içinde çalışmasını sağlayacak, deyim yerindeyse “federatif” yapılar gerekiyor. Ancak günümüzün süper bulmacasının ana parçası olan; “özgün ihtiyaçların maliyetlerinin ciddi ölçüde düşürülerek çözülmesi” pek de o kadar kolay değil. Çünkü ancak teknoloji ve sosyal ağları kullanarak yeni değerler

yaratmakla çözülebilecek bu bulmacayı hayata geçirecek şirketler, geleneksel yapılarını hala büyük ölçüde koruyorlar. Ford Model-T, 20 yüzyılın başında bir otomobilin fiyatını yüzde 60 gibi, o güne dek görülmemiş bir oranda düşürdü. Ancak bu değişim, üretim biçimini dönüştürmekle kalmadı, aynı zamanda geçtiğimiz yüzyıl boyunca refahı yaratan, departmanlaşmış profesyonel bir yönetim sisteminin de önünü açtı. Shoshana Zuboff, bu seri üretim ve kitlesel tüketim sisteminin geçtiğimiz on yıl içinde şimdiye dek ortaya çıkmış en başarılı müzik sistemi kombinasyonu olan iPod ve iTunes tarafından ciddi biçimde saldırıya uğradığını söylüyor. Zira bu iki ürün, dinleyicilerin özgün ihtiyaçlarını odağına alarak müzik tüketimini yeniden şekillendirdi. Müzik endüstrisinin CD’ler gibi fazladan pek çok maliyet unsurunu içeren yapısını by pass ederek dinleyicilerin ihtiyaçlarını göz önüne alan bu model, yalnız

müzik endüstrisi için değil ekonominin tamamı için bireysel ihtiyaçları odağına alan yeni bir tüketim deneyiminin ortaya çıkmasına neden oldu. Bugün Apple’ı ABD’nin en büyük müzik perakendecisi haline getiren bu başarı, Zuboff’un “Dağıtılmış Kapitalizm” adını verdiği sistemin de ilk dalgasını oluşturuyor. “Dağıtılmış veya bölüştürülmüş kapitalizm” kavramı, üretim ve tüketimin giderek adem-i merkezi, dağıtılmış değerlere, dağıtılmış bilgiye, dağıtılmış sosyal ve yönetsel sistemlere bağımlı olması anlamına geliyor. Bu bağımlılığın da elbette dijital teknolojiler, yazılım, internet, mobil erişim, kablosuz ağlar ve bunlarla birlikte gelişen teknolojilerden bağımsız düşünülmesi mümkün değil. Çarpıcı biçimde düşürülen maliyetlerle sunduğu kişiselleştirilmiş ürün ve hizmetlerle değer yaratan kapitalizmin yeni çağının genetik kodlarının beş önemli özelliği bulunuyor. Bu özellikleri de gelecek yazımızda ele alacağız.

“Dağıtılmış veya bölüştürülmüş kapitalizm” kavramı, üretim ve tüketimin giderek adem-i merkezi, dağıtılmış değerlere, dağıtılmış bilgiye, dağıtılmış sosyal ve yönetsel sistemlere bağımlı olması anlamına geliyor. Bu bağımlılığın da elbette dijital teknolojiler, yazılım, internet, mobil erişim, kablosuz ağlar ve bunlarla birlikte gelişen teknolojilerden bağımsız düşünülmesi mümkün değil.

92

HOMETEXTILE



TİCARET

YERLİ ÜRETİME ZARAR VEREN İTHALATA KARŞI NELER YAPILMALI? “Velhasıl yerli üretime zarar veren ithalata karşı çaresiz de değiliz. Bizzat Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Anlaşması’nda konuyla ilgili düzenlemelere, istisnalara yer verilmiş durumda. Amaç bir yandan ithalatta hukuksuzlukların önünü almak, öte yandan ithalat kaynaklı hassasiyetleri gidermek. Gidermeli ki serbest ticaret sisteminin temellerini sarsacak noktaya gelmesinler.” Evren Güldoğan / Promaya Danışmanlık

erkes cennete gitmek ister, ama kimse ölmek istemez. Ne bir filozofa ne de bir edebiyatçıya ait bu ünlü söz. Sahibi Joe Louis namlı Amerikalı bir boksör. Sokaktaki adam profiline yakın birisi anlayacağınız. Haliyle özlü söz statüsüne yükselmiş bu tümcesi birçoğumuz için geçerli. Ev tekstili sanayicilerimiz de buna dahil, zira ithalattan sık sık yakınan bir kitle oluşturuyorlar. Küreselleşmiş bir dünyada yaşamaktan, serbest piyasa ekonomisinin nimetlerinden faydalanmaktan hoşnut muyuz, hoşnutuz. Devletten izin almadan yatırım, kota olmadan dış ticaret yapabiliyoruz. Dünyanın dört bir yanına ihracatımız var. Ama gelin görün ki dünyanın dört bir yanından ithalat da var. İhracat cennet gibi, ithalatsa yerli üreticinin milli pazarını elinden alabiliyor, ölümcül olabiliyor! Amerikalı boksörün dikkat çektiğine benzer, yaman bir çelişki. Zira küreselleşmiş dünyada ithalat ile ihracat bir madalyonun iki yüzü. O madalyonun adı ise serbest ticaret ve başta Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Anlaşması’yla olmak üzere uluslararası kurallara bağlanmış durumda. Bu da ne demek, ölümcül dahi olsa ithalatın keyfi şekilde sınırlandırılması mümkün değil demek. Nitekim bugün biz ithalata engel olsak yarın da bir başkası misillemede bulunup bizim ihracatımıza dur diyebilir. Zaten bahsettiğimiz uluslararası kuralların çıkış noktalarından bir tanesi “ticaret savaşı” şeklinde tabir edilen bu tip durumları önlemek. Velhasıl yerli üretime zarar veren ithalata karşı çaresiz de değiliz. Bizzat Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Anlaşması’nda konuyla ilgili düzenlemelere, istisnalara yer verilmiş durumda. Amaç bir yandan ithalatta hukuksuzlukların önünü almak, öte yandan ithalat kaynaklı hassasiyetleri gidermek. Gidermeli ki serbest ticaret sisteminin

94

HOMETEXTILE

temellerini sarsacak noktaya gelmesinler. Peki, Dünya Ticaret Örgütü kurallarına göre ithalat kaynaklı hassasiyetlere karşı hangi durumlarda, nasıl önlem alınabilir? Gelin, ülkemizde ticaret politikası savunma araçları adıyla anılan bu önlemlere kısaca bakalım.

Dampinge Karşı Önlemler Nam-ı diğer anti-damping önlemleri. Bir malın dış pazarda, iç pazardaki satış fiyatından daha düşük bir fiyatla satılması yoluyla ortaya çıkan fiyat farklılaşmasına damping adı veriliyor. Damping yapmak yasak değil, ancak dampingli ithalat yerli üretime zarar verecek noktaya gelirse anti-damping önlemi alınabiliyor. Söz konusu zararın illaki muhasebe anlamında bir zarar olmasına gerek yok. Yüksek karlılık sahibi bir firma da pekala dampingli ithalattan zarar görüyor olabilir. Dampingli ithalatın miktarında artış olması, yerli üretici üzerinde fiyat baskısı oluşması, yerli üreticinin fiyat

artışı yapamaması ya da maliyetleri sabitken fiyat düşürmek zorunda kalması; pazar payında, satışlarında, karlılığında ve benzeri ekonomik göstergelerinde olumsuzluklar meydana gelmesi bu bağlamda zararın varlığına işaret eden hususlar. Üstelik zarar ortaya çıkmamış, ancak zarar tehdidi belirmiş olsa dahi önlem alınması mümkün. Kuşkusuz ki zarara geçmeden önce dampingin varlığını ortaya koymak gerekiyor. Bu amaçla mümkünse şikayete konu ülkenin iç piyasa satış fiyatlarının, teknik tabiriyle normal değerin saptanması lazım. Diyelim ki bu mümkün değil. Örneğin ihraç edilen ürünün iç piyasada satışı zaten yok ya da Çin Halk Cumhuriyeti gibi piyasa ekonomisi olmayan, dolayısıyla iç piyasa satışları esas alınamayacak bir ülkeden şikayetçiyiz. O halde oluşturulmuş normal değer yöntemine başvurmak, yani menşe ülkedeki üretim maliyetine idari giderler, satış giderleri, genel giderler ve makul bir kar marjı ekleyerek bir rakama ulaşmak



TİCARET

mümkün. Ya da üçüncü ülkelere ihraç fiyatı esas alınacak. Bu üç yöntemden bir tanesine göre normal değer saptandıktan sonra önce ihraç fiyatını tespit ediyoruz, ardından normal değer ile ihraç fiyatını adil olması için gerekli ayarlamaları yaparak fabrika çıkış aşamasında karşılaştırıyoruz. Normal değer daha yüksekse damping var demektir. Dampingi saptadık, zarar da var, üçüncü ve son olarak da bunların arasında illiyeti ya da yeni tabirle nedensellik bağını kurmak gerekiyor. Yani zararın başka bir nedenden, mesela ihracatın düşmesinden değil de dampingten kaynaklandığını göstermek gerekiyor. İyi de kime göstermek? Türkiye’de yerli üretime zarar veren ithalata karşı görevli makam Ekonomi Bakanlığı İthalat Genel Müdürlüğü. Hazırlamış oldukları başvuru formunu eksiksiz şekilde doldurduktan sonra kapılarını çalınacak. Başvuru kabul edilirse aşağı yukarı bir yıl sürecek bir soruşturma süreci başlıyor. Soruşturma sürecinde Ekonomi Bakanlığı yetkilileri hem yerli üreticinin tesislerini ziyaret edip verilen bilgilerin doğrululuğunu teyit ediyor hem de yabancı üreticilerden gelen bilgileri inceliyorlar. Sonuç olarak iddialar kanıtlanırsa dampingi ortadan kaldırmak amacıyla damping oranında bir vergi ihdas ediliyor; anti-damping önlemi dediğimiz işte bu. Önlemlerin süresi beş yıl, bu sürenin sonunda aynı yöntemle hazırlanacak bir başvuru ile soruşturma tekrarlanabilir ve önlemler uzatılabilir. Tabi önlemlerin sonsuza kadar uzaması diye bir şey söz konusu değil. Bir noktada yürürlükten kalkmaları lazım. Fakat 15 yaşını geçen, yerli üreticiler açısından fazlasıyla yeterli olan önlemler var.

96

HOMETEXTILE

Telafi Edici Önlemler Nam-ı diğer anti-sübvansiyon önlemleri. Nitelik açısından anti-dampinge çok benziyor. Nitekim ülkemizde her ikisi de aynı mevzuat kapsamında, ithalatta haksız rekabetin önlenmesi hakkında mevzuat kapsamında düzenlenmekte. Başvuru süreçleri, uygulanma süreleri ve benzeri hususlar da keza aynı. Aradaki fark, telafi edici vergilerin yabancı devletlerin kendi ihracatçılarına verdikleri sübvansiyonlara, yani devlet desteklerine karşı alınması. Ancak tüm devlet desteklerine değil; sadece ihracat performansına bağlı olan ya da belirli bir firma, sektör veya bölgeye verilip ihracatı ciddi şekilde olumlu etkileyen sübvansiyonlara karşı önlem alınması mümkün. Tabi yine zarar oluşması koşuluna bağlı olarak. Türkiye’de bugüne kadar tek bir sübvansiyona karşı önlem alınmış durumda. Önümüzdeki dönemde sayısının artması bekleniyor. Ayrıca hemen belirtelim ki aynı ürüne karşı hem dampinge karşı vergi hem de telafi edici vergi ihdas edilmesi mümkün.

W

Korunma Önlemleri Korunma önlemleri ayırt edici noktası belirli bir menşeye değil, ithalatın tamamına karşı alınmaları. Hemen belirtelim ki Türkiye tarafından 2011 yılında alınan belirli tekstil ve hazır giyim ürünlerinde alınan korunma önlemleri, Dünya Ticaret Örgütü kuralları anlamında korunma önlemi teşkil etmiyor. Aslında bunlar Dünya Ticaret Örgütü’nde bağıtlanmış bulunan tarifelerimiz, yani gümrük vergisi haddelerimiz dahilinde kalmak kaydıyla yapılmış vergi artışları. Bu nedenle sadece gümrük birliği ya da

IND Tel: Fax Adr


INDO A simple is the best

WHEN SOURCING ORGANZA THE ONLY OPTION IS INDOZA

RELIABLE SUPERIOR QUALITY REASONABLE COMPETITIVE PRICE ON CALL DELIVERY FROM STOCK

www.indotekstil.com INDO Tekstil ve Dokuma Sanayi ve Tic. Ltd. Şti. - Factory Tel: +90 224 632 6368 Fax: +90 224 632 6372 Adres: Mustafa Kemalpaşa Organize Sanayi Bölgesi Bursa, TURKEY

INDO Tekstil ve Dokuma Sanayi ve Tic. Ltd. Şti. - Offices Tel: +90 216 432 3058 I +90 533 379 2389 Fax: +90 216 432 3173 Adres: Cumhuriyet Caddesi Tuğlaocağı çıkmazı no 2 34800 Polonezköy / Beykoz, Istanbul, TURKEY


TİCARET

ilave vergi tahsil edilmesinin tercih edildiğini gözlemliyoruz. Önlemlerin süreci üç yıl, gözden geçirme soruşturmalarıyla uzatılması mümkün, ancak sekiz yılın üzerine çıkamazlar. serbest ticaret anlaşması ilişkimiz bulunmayan ülkelere karşı geçerli durumdalar. Normal korunma önlemlerinin alınabilmesi için üç şartın varlığı lazım. Birincisi, ithalatta öngörülemeyen gelişmelerden kaynaklanan mutlak ya da yerli üretime göre nispi artış. Öyle az buz değil, ani ve keskin bir artış şart. İkincisi, ciddi zarar. Buradaki zarar çıtası da anti-dampinge göre daha yüksek. Sonuncusu ise yine nedensellik bağı. Ekonomi Bakanlığı İthalat Genel Müdürlüğü’nün korunma önlemleri için ayrı bir başvuru formu bulunuyor. Korunma önlemleri ilave vergi, ithalat kotası ya da tarife kotası şeklinde olabiliyor. Son yıllarda genelde

98

HOMETEXTILE

Gözetim Uygulamaları İthalatta gözetim uygulanması aslında ithalata karşı alınan bir önlem değil, en azından olmamalı. Gözetim uygulamasının temel amacı bir malın ithalatının yakından izlemeye alınması. Geçmişe dönük olduğu gibi ileriye yönelik olarak yürütülebiliyor. İleri yönelik uygulamalarda önleme tabi malın ithalatı diğer gümrük işlemlerinin yanı sıra Ekonomi Bakanlığı tarafından düzenlenen gözetim belgelerinin arz edilmesini gerektiriyor. Bunun alınması ise bir ton evrak ve iş takibi demek. Dolayısıyla ithalatçılar gözetim belgesi almakla uğraşmak yerine, ithal ettikleri eşyanın kıymetini gözetim belgesi alınmasını

gerektiren eşiğin üstünden beyan etmeyi tercih edebiliyor. Bu da gümrük vergisi ve KDV matrahlarının artışı anlamına geliyor. Bir nevi mini korunma önlemi diyebilirsiniz. Başvuru yapılması da herhangi bir şarta bağlı değil, Ekonomi Bakanlığı’na bir dilekçe yazılması yeterli. Şartlar olgunlaşmışsa gereği yapılacaktır.

Sonuç Yerine Yerli üretime zarar veren ithalata karşı neler yapılabileceğini kısaca inceledik. İthalattan zarar gördüğünü düşünen yerli üreticilerin kendilerine uygun yöntemi seçmesi ve gerekli koşulları sağlayıp sağlamadığını incelemesi gerekiyor. Ancak şunu hiçbir zaman unutmamak lazım ki ithalattan sonsuza kadar korunmak mümkün değil. Ölmeden cennete gitmenin mümkün olmadığı gibi. Uzun dönemli, stratejik planların bu gerçeği dikkate alarak yapılması lazım.


EVTEKS 2014 HALL - 5 / D - 20


TİCARET

EV TEKSTİLİ ONLINE ALIŞVERİŞTE DE GÖZDE Ev ve dekorasyon ürünleri satan e-ticaret web sitelerinin artması, ev tekstili sektörüne farklı bir dinamizm getirdi. Uluslararası bir firmanın son araştırmasına göre kitaptan sonra en çok ev tekstili ürünlerinin internet üzerinden satın alındığı açıklandı.

T

üketicilerin satın almaktan en çok mutlu oldukları ürünler arasında yer alan ev tekstili ürünleri, online alışverişte de hak ettiği konuma ulaştı. Ev ve dekorasyon ürünleri satan alışveriş sitelerinin sayılarının hızla artması bu durumun en somut göstergesi. Diğer popüler alışveriş sitelerinin ‘ev tekstili’ için özel bölümler oluşturmaya başlaması da

bu durumu destekler nitelikte. Ayrıca pazar araştırma firmalarının son dönemde yayınladıkları istatistiklerde de ev tekstili ürünlerinin e-ticarette ne kadar önemli bir noktaya geldiğini gösteriyor. Örneğin uluslararası TNS Global Türkiye firmasının 2013 yılı genelinde kadın tüketiciler üzerinde yaptığı araştırmaya göre tüketicilerin %25.6’sı(yaş ortalamasına göre) ev tekstili

ürünleri satın aldıklarını söyledi. Bu istatistiğe göre ise %37.6 ile kitaptan sonra ev tekstili ürünleri, en çok satın alınan ürün grubu oldu.

En Çok Orta Yaş Satın Alıyor Araştırmanın detaylarına baktığımızda ise; 4555 yaş aralığında bulunan ve online alışveriş yapan kadınların %50’sinin ev tekstili ürünleri satın aldığını görüyor. Bu yaş grubunu %41.7 ile 35-44 yaş aralığındaki kadın tüketiciler takip ediyorlar.

Alışverişe Alışanların Sayısı Artıyor Türkiye, birkaç yıl öncesine kadar ‘interneti çok kullanıp, alışverişi az yapan’ ülkeler sıralamasında üst sıralardaydı. Yapılan araştırmalar ödeme sistemlerine ve web sitelerine olan güvensizliğin bunda en büyük etken olduğunu gösteriyordu. Fakat son yıllarda bu güven sorunu aşıldı ve online alışverişte büyük dönüşüm başladı. Yüksek miktarlarda ciro yapan alışveriş siteleri, cirolarıyla parmak ısırtacak düzeye geldiler. Özellikle hazırgiyim, aksesuar ve dijital ürünler satışı en çok yapılan ürün gruplarından. Kullanıcıların %23’ü İnternetten Alışveriş Yapıyor Uluslar arası bir finans kuruluşunun son yaptığı kapsamlı bir araştırmaya göre internet

İnternet üzerinden hangi ürünleri satın alıyorsunuz? Yaş

18-24

25-29

30-34

35-44

45-55

56-65

48

37,5

54,2

12,5

33,3

Genel

100

HOMETEXTILE

KİTAP

37,6

24,2

EV TEKSTİL

25,6

18,2

8

33,3

41,7

50

0

SPOR MALZ

23,1

27,3

12

29,2

29,2

0

33,3

KÜÇÜK EV ALETLERİ

22,2

9,1

24

25

16,7

62,5

66,7

TATİL REZERV.

21,4

18,2

24

20,8

20,8

25

33,3

BANKACILIK

14,5

15,2

12

16,7

8,3

25

33,3

DVD/VCD/CD

11,1

3

12

20,8

12,5

0

33,3

KIYAFET/ GİYİM

10,3

12,1

24

0

8,3

0

0

MARKET ALIŞVERİŞİ

8,5

9,1

4

8,3

8,3

25

0

BEYAZ EŞYA

7,7

12,1

4

16,7

0

0

0

AYAKKABI

4,3

9,1

0

4,2

0

12,5

0

Kaynak: TNS GLOBAL


Our Experience, Your Success

EVTEKS'14 Hall 11 A 07 Þekerpýnar Mh. Anadolu Cd. Çelik Sk. No:10 41420 Çayýrova-KOCAELÝ-TÜRKÝYE Phone : +90 (262) 658 15 56 Fax : +90 (262) 658 15 57 E-Mail : info@apresan.com.tr

www.apresan.com.tr


TİCARET

Tüketiciler sanal alışverişte ev tekstili ürünleri almayı çok sevdiler. Popüler bir çok alışveriş sitesi ev tekstili ürünleri için geniş bir bölüm açıp, çeşit zenginliğini arttırmaya çalışıyorlar. kullanıcılarının %23’ü internetten alışveriş yapıyor. Ortalama alışveriş yapma oranı ise 2-3 ayda 1 kere. Yaş grubu 35’in üstüne çıkınca internet üzerinden alışveriş yapma oranı 4-6 ayda 1 kereye düşüyor. Sonuçlara ekonomik seviyeye göre bakıldığında, ekonomik seviye düştükçe online alışveriş yapma oranının düştüğü görünüyor. Araştırmaya göre, internet üzerinden alışveriş en fazla Marmara Bölgesi›nde, en az ise Güney Doğu Anadolu Bölgesi›nde yapılıyor.

Denemeden, Görmeden Almak İstemeyenler Oldukça Fazla

‘Fiyat Avantajı’ ve ‘Zaman Tasarrufu’ Tercih Nedeni

Şikayetler Dikkate Alınmalı

Araştırmanın sonuçlarında dikkat çeken bir başka veri ise, tüketicilerin hangi sebeplerden dolayı online alışveriş yaptıkları. Tüketicilerin %67’si fiyat avantajı sağladığını, %35’i zaman tasarrufu sağladığını, %28’i daha çok ürün seçeneği bulunduğunu, %28’i evden çıkmadan alışveriş yapma rahatlığı sağladığını, %25’i eve teslimat yapılmasını internetten alışveriş için tercih nedeni olarak gösteriyorlar. Cinsiyet seçeneklerine göre tercih nedenlerine bakıldığında ise; kadınlar, internet üzerinden alışverişte, ürün seçeneğinin daha fazla olması ve evden çıkmadan alışveriş yapmanın rahatlığını en önemli avantajlar olarak değerlendirirken, erkekler ise ürün ve fiyat karşılaştırma imkanı yüzünden internet alışverişini tercih ettiklerini söylüyor. Online tüketiciler internet üzerinden en çok elektronik eşya/bilgisayar, cep telefonu ve aksesuarları, giysi, yiyecek ve içecek alıyorlar. Kadınlar, erkeklere oranla daha fazla giysi alıyorlar. Erkekler ise kadınlara oranla daha fazla elektronik eşya alıyorlar.

102

HOMETEXTILE

Araştırmada, internet üzerinden alışveriş yapmaya sıcak bakmayanlara nedeni sorulduğunda ise, büyük çoğunluk (%66) görmeden/denemeden ürün almak istememelerini işaret ediyorlar. Katılımcıların %34’ü kişisel bilgilerini vermeyi güvenli bulmadıklarını, %9’u ise teslim edilecek ürünün doğruluğun /kalitesine güvenmediklerini söylüyor.

İnternet üzerinden yapılan alışverişlerde sağlanması istenen hizmetler ve bunların alışverişe etkileri sorulduğunda; online

tüketiciler en önemli etken olarak ürün şikayetlerinin dikkate alınıyor olması (%35), ödeme sorunlarının çözümlenmiş olması (%22), ürün değiştirme/beğenilen ürünün iade kurallarının belirli olması (%20), teslimat sürelerine riayet edilmesi (%11) ve garanti hizmetinin veriliyor olmasını (%9) gösteriyor.

Sitelere Nasıl Ulaşıyorlar? Yapılan araştırmadan çıkan bir başka sonuca göre ise online alışverişçilerin yüzde 59’u alışverişleri esnasında mutlaka Türk sitelerini tercih ediyorlar. Alışveriş yapacakları sitelere ise; arama motorları (%42), arkadaş tavsiyesi (%31) ve medyadaki ilanlar (%15) yoluyla ulaşıyorlar. Online alışverişçilerin yüzde 81’i alışveriş yaptıkları sitede 3D güvenlik olmasının alışveriş kararlarını etkilediğini söylüyor.

ONLINE ALIŞVERİŞLE İLGİLİ ÇARPICI NOKTALAR l 36

milyon internet kullanıcısı ve % 47 internet kullanımı ile dünyada 11. sıradayız. alışveriş yapan kişi sayısı 10 milyona ulaştı. l Mobil abone sayısı 66 milyon, 3G kullanıcı sayısı ise 37 milyon. l 5 binden fazla e-ticaret sitesi bulunuyor. l Kredi kartı kullanım oranı %77, Avrupa’da 2. sıradayız. l Sanal POS sayısında Avrupa’da 1. sıradayız. l İstanbul %31 ile en fazla online alışveriş yapılan kent. l Türkiye’de internetten en çok elektronik ürünler ile tekstil, ayakkabı ve aksesuar satın alınıyor. l 2013 yılında online alışverişte 18 milyar TL harcadık. l Türkiye’de online mağazası olan markaların oranı %49. l En çok alışveriş yapılan saatler öğleden sonraya denk geliyor. l En çok kullanılan ödeme yöntemi ise yüzde 88 ile kredi kartı. l İnternetten


TİCARET

Modern Baharat Yolu Açıldı E-ticarette öncü 2 firmanın ortak yürüttüğü araştırmada açıklanan veriler, küresel ekonominin hala sorunlarla boğuştuğu bu dönemde, şirketler ve ihracatçıların sınır ötesi satış fırsatlarının farkına vararak gelirlerini artırabileceğini ortaya çıkarttı. “Modern Baharat Yolları: Sınır Ötesi Alışverişin Kültürel Etkisi” başlığını taşıyan rapor, altı pazar olan ABD , Birleşik Krallık, Almanya, Avustralya, Çin ve Brezilya’daki sınır ötesi online alışveriş harcama ve davranış modellerini analiz ediyor. Araştırma, bir ilki gerçekleştirerek, tüketicilerin dünyanın farklı yerlerindeki satıcılardan doğrudan alışveriş yaptığı online ticaret koridorlarından oluşan yeni baharat yollarının da haritasını çiziyor. Rapor, şirketler ve ihracatçıların bu multi milyar dolarlık fırsattan faydalanmasını sağlamak için sınır ötesi alışveriş yapan müşteriler ve ödeme tercihleri konusunda olağanüstü bilgileri ortaya koymakta: Analiz edilen 6 pazarda, 94 milyon tüketicinin düzenli olarak yurt dışındaki web sitelerinden alışveriş yapmasıyla, bu yılki toplam sınır ötesi online alışveriş miktarı 105 milyar dolar olacak. Bu rakam, 2018’e kadar, sınır ötesi alışveriş yapanların sayısının 130 milyona ulaşmasıyla

birlikte yaklaşık %200 artarak, 307 milyar dolar seviyesine ulaşacak.

Ürün Tercihi Genişledi Ankete katılanların en çok alışveriş yapmayı tercih ettikleri pazar ABD’li online satıcılar olurken (%45), ABD’yi sırasıyla Birleşik Krallık (%37), Çin (%26), Hong Kong (%25), Kanada (%18), Avustralya (%16) ve Almanya (%14) takip ediyor. Bu 6 pazarda sınır ötesi alışveriş yapanların en çok ürün satın aldıkları kategoriler: giysi, ayakkabı ve aksesuarlar (12,5 milyar $), sağlık ve güzellik ürünleri (7,6 milyar $), kişisel elektronik ürünleri (6 milyar $), bilgisayar donanımı (6 milyar $), mücevher, değerli taşlar ve saatler (5,8 milyar $) ve ev elektroniği (5,4 milyar $) oldu. Tüketicilerin yurtdışındaki satıcılardan online alışveriş yapmayı tercih etmesinin en önemli nedenleri ise: “tasarruf etmek için online alışveriş yapmak” (%80) ve “yerel mağazalarda bulabildiklerinden daha çok çeşit sunulması” (%79) oldu. Sınır ötesi alışveriş yapanlar, yalnızca online indirim aramıyor, aynı zamanda yurtdışı sitelerde yüksek kaliteli, otantik ürünler de arıyor. Güvenlik ve güven alışverişin ana faktörleri; ankete katılan her 10 kişiden 9’u alıcı korumasının kritik olduğunu belirtiyor.

HOMETEXTILE

103




MAKALE

Bir Markaya

İSİM VERMEK Her marka, ilgi görmek, hatırda kalmak, bilinir olmak, müşterinin ilk tercihi olmak için yola çıkar. İyi bir marka ismi bulmak, markalaşmanın en önemli parçalarından biridir. Doğru marka ismi sizi rakipleriniz karşısında maça 1-0 önde başlamanızı sağlar. Murat Şaylan / Pazarlama ve Marka Danışmanı

İ

ster büyük bir kurum olsun ister küçük bir mağaza, ister bir hızlı tüketim ürünü olsun ister bir ara mal, bir ticari varlığa isim vermek hiç kolay değildir ve kolay da olmamalıdır. Ticari varlıklarımıza/değerlere isim verirken genellikle çok düşünmeyiz. Halbuki markalaşmak, sürekli büyümek ve yüzyıllara meydan okuyan bir değer yaratmak istiyorsanız, isim seçerken çok iyi düşünmeniz ve karar vermeniz gerekir. Her marka, ilgi görmek, hatırda kalmak, bilinir olmak, müşterinin ilk tercihi olmak için yola çıkar. İyi bir marka ismi bulmak, markalaşmanın en önemli parçalarından biridir. Doğru marka ismi sizi rakipleriniz karşısında maça 1-0 önde başlamanızı sağlar. “İyi bir marka ismi nasıl olmalıdır” sorusunun literatürdeki cevaplarını aşağıdaki gibi sıralayabiliriz. • Telaffuzu kolay olmalı, kulağa hoş gelmeli,

106

HOMETEXTILE

kolay anlaşılır olmalı, sesli ve sessiz harflerin yan yana gelmesinden oluşmalı, yazılması kolay olmalı. • Bellekte kolaylıkla yer edinebilecek ilginçlikte olmalı, çarpıcı ve dikkat çekici olmalı. • Rakiplerin adlarına benzememeli. Başka sektörden adlara da benzememeli. Nadir olmalı. • Türkçe karakterler içermemeli, az heceli olmalı. • Hiçbir dilde kötü ve ters anlam içermemeli. • Negatif olmamalı. • Tescili ve alan adı müsait olmalı. • Ürünün yararlarını öne süren bir içeriğe veya anlama sahip olmalı, ürünün niteliklerini düşündürmeli, hedef kitlede doğru çağrışım yapmalıdır. • Hedef kitlenin değer yargılarına ters

düşmemelidir. • Kategori ile ilgili olmalı, yapılan işle uyumlu olmalı. Piyasadaki markaları yukarıdaki kriterlere göre puanlandıracak olsak birçoğu sınıfta kalırdı. Elbette, sınıfta kalanların bazılarının bilinirlikte ve satışta başarılı olduklarını görürdük. Bu başarı için çok bedel (sermaye, emek, zaman vb…) ödediklerini de tahmin edebilirsiniz. Doğru marka ismi sizi hedeflerinize daha kolay ulaştıracaktır. Doğru ismi bulmak için, bilinçli firmalar şirket içinde çalışma grupları oluşturmaktadır. Reklam ve halkla ilişkiler ajanslarını çalıştırmaktadırlar. Marka tescil firmalarından öneriler istemektedirler. Marka danışmanlarının görüşlerini almaktadırlar. Bazı firmalar isim önerileri bulmak için çalışanların veya müşterilerin veya halkın katıldığı yarışmalar düzenlemektedir. İsim önerileri getiren yazılımlar bile mevcuttur.



MAKALE

Söz konusu yazılımlara gerekli bilgileri girdiğinizde bir tuşa basarak binlerce isim önerisi alabilmektesiniz. Bu tip yazılımlar marka tescil şirketlerinde mevcuttur. Doğru marka ismi binlerce öneri sayesinde veya ilhamla değil, çok aşamalı ve yaratıcı çalışma süreci sonunda bulunabilir. İsim bulma çalışması yaparken aşağıdaki aşamaları kat ederek yol almanızı tavsiye ediyoruz.

Birinci Aşama Öncelikle isim vereceğiniz ticari değerin; tanımı, müşteriye sunduğu faydası, vizyonu, hedef kitlesi, konumlandırması, kişiliği nedir, net bir şekilde belirleyin. İsim verilecek şeyi (firma, ürün, hizmet…) enine boyuna inceleyin. Fiziksel ve duygusal içeriğini araştırın. Müşterilere ne sattığınızı, ne sunduğunuzu, nasıl faydalı olduğunuzu tekrar tekrar düşünün. Varlık sebebinizi netleştirin.

İkinci Aşama Markaya isim vermeden önce gelecekteki marka mimarinizin şemasını çıkarın. İleride hangi ürünleri üretebilirsiniz, hangi firmaları kurabilirsiniz? Onlara başka bir ad mı vereceksiniz? Alt ürünleriniz/modelleriniz olacak mı? Başka segmentler için de marka yaratacak mısınız? Gelecekte kuracağınız şirketlerin adları ne olabilir? Holdinginize ne ad verirdiniz? Tüm bu ve benzeri sorulara cevaplar üretmeden isim bulmaya kalkışmayın.

Üçüncü Aşama İsim bulmaya çalışmadan önce direkt ve endirekt rakiplerinizin listesini çıkarın. Bu rakiplerin alt, üst ve yan markalarının listesini de çıkarmayı unutmayın. İşinizi tanımlayan kelimeler, kavramlar, söylemler, sloganlar bulun. İşinizle alakalı terimler, kelimeler, kavramlar, cümleler bulun. Bunları bir tahtaya yazın veya post-it’lere yazarak duvara yapıştırın.

Dördüncü Aşama Şimdi isim önerilerinizi liste halinde sıralayın. Hiçbir önerinizi elemeden yazın. Öneriler üzerinde tekrar düşünün ve yeni öneriler bulun. Önemli Not: İsim önerileri listesi oluşturma işini beyin fırtınası, beyin haritalama, yarışma, anket gibi yöntemlerle de yapılabilirsiniz.

Beşinci Aşama Yüzlerce öneri içeren listeyi harf sırasına göre sıralayın. Rakiplerinizi çok andıranları eleyin. Uluslararası uygunluğu olmayanları eleyin. Kalan isim alternatiflerinden fonetik, semantik ve tipografik açılardan uygun olmayanları eleyin. Marka adının ses özellikleri, anlam özellikleri ve yazıya dönüştüğündeki görünüm özellikleri önemlidir.

108

HOMETEXTILE

Altıncı Aşama Kısa listedeki isimlerin tescil durumlarını araştırın (Bu araştırma için www.turkpatent. gov.tr sitesini kullanabilirsiniz). Tescilli olanları eleyin. Kalanların alan adlarını araştırın(.com, .com.tr, .net veya biz adreslerinden en az biri boş olanlar kalsın, diğerlerini eleyin). Elinizde en az 5 isim kalmış olmalı. Önemli Not: 5 isimden daha az kaldıysa, dördüncü aşamaya geri dönün ve yeni isim önerileri bulun. Yedinci Aşama Bu 5 isim için etrafınızdakilerin (yaklaşık 20 kişinin) görüşünü alın ve isim önerilerinizi 3’e indirin. Bu kişiler arasında üst düzey yöneticileriniz de olsun.

Sekizinci Aşama 3 alternatiften birini seçmek için hedef kitlenizin görüşünü alın. Bunun için araştırma şirketi kullanın. Veya siz karar verin. Günümüzde bir numaralı sorun, ticari varlığınız için kullanabileceğiniz bir adın var olup olmadığıdır. Yeryüzündeki şirket sayısı 200 milyon, tescilli marka sayısı 40 milyonun üzerindedir. Sizin aklınıza gelen bir isimin başka bir girişimci tarafından kullanılıyor olması ihtimali çok yüksektir. Standart bir sözlüğün sözcük sayısı yaklaşık 100 bindir. Türkçe, İngilizce, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Latince sözlüklerini üst üste koysanız size 1 milyon kelime ancak sunar. Ki bu sözlüklere sizden önce bakıp bu 1 milyon kelimeyi kullanan epey bir girişimci olduğunu çok rahatlıkla söyleyebilirim. Genelde girişimciler bir markaya isim verirken kendi soyadlarını kullanmayı severler. Şirket ve marka isimlerine aile isimlerinin verilmesi sadece Türkiye’de değil, bütün dünyadaki aile yönetimi ağırlığı olan şirketlerde görülmektedir. Örnek: Disney, Toyota, HP (Hewlett-Packard), Benetton, Koç, Sabancı, Eczacıbaşı. Bana sorarsanız, asla hiçbir ürününüze ve/veya hizmetinize aile adınızı vermeyin. Bu markalama stratejisi sayesinde, söz konusu şirketlerden birini sattığınızda veya kapadığınızda elinizde

kalan şirketleri/markaları olumsuz etkileme ihtimalini ortadan kaldırmış olursunuz. Üstelik aile adını verdiğiniz markayı gelecekte iyi fiyata satamayacağınızı unutmayın. İlk şirkete aile adını vermeniz durumunda dahi, sonradan kurduğunuz şirketlerin adını farklı koymanız daha doğrudur. Tüm şirketleri bir arada toplayan ana şirket (holding) oluşturmaya karar verdiğinizde aile adınızı kullanabilirsiniz. Bu durumda aile adına sahip şirketlerin adlarını değiştirmeniz daha uygun olacaktır. Birden fazla iş kolunda şirkete sahip olmayı amaçlayan bilinçli iş adamları genellikle soyadlarını kurdukları şirketlere ve ürünlere vermezler. Böylece aynı markaya sahip bir sürü şirket ve ürün ortaya çıkmamış olur. Soyadlarını ileride kuracakları “Holding” benzeri ana şirkete saklarlar. Farklı alanlardaki şirketler için birbirinden farklı isimler bulmak Marka Mimarisi açısından uzun vadede daha doğru bir markalama stratejisidir. “İsim vermek için sözlükleri kullanamıyorsak, soyadımızı kullanamıyorsak, markalar için sözcük bulamaz hale gelmemiz uzak değildir” diye düşünüyor olabilirsiniz. Merak etmeyin. Yaratıcı düşünce isim bulma zorluğunun da üstesinden kolayca gelebilmektedir.



MAKALE

DENEYİM EKONOMİSİ Bugün bir marka yönetmek bundan 20 sene öncesine göre çok daha zor. Rekabet çok hızlı ve çok sert. Hiçbir marka dünkü başarısı üzerine yarını garanti altına alma lüksüne sahip değil. İstisnasız bütün markalar her an rakiplerinden daha iyi performans göstermek ve müşterileriyle aralarındaki ilişkiyi sürekli tazeleyerek bu inancı sağlamlaştırmak zorunda. Temel Aksoy / Marka Danışmanı

B

undan yirmi sene önce, iş âleminde sadakat denilince akla müşteri memnuniyeti gelirdi. Bir marka müşterisini tatmin ederse onun sadakatini kazanacağını düşünürdü. Bu sebeple de yatırımlar hep “daha iyi” olmak üzerine, kalite ve performans odaklı yapılırdı. Bugün ise “memnuniyet” hala olmazsa olmaz bir koşul, daha doğrusu bir ön koşul. Mutsuz müşteri bir daha geri gelmiyor; ama mutlu müşterinin de geri geleceğinin herhangi bir garantisi yok. Her kategoride her an pıtrak gibi çoğalan fırsatlar o kadar cazip ki, insanlar isteseler bile kendilerini memnun eden markalara sadık kalamıyorlar. Yıllardır müşterisi olduğumuz, kayda değer bir memnuniyetsizlik de hissetmediğimiz markaları terk edip –nasıl olduğunu fark etmeden- başka bir markanın müşterisi oluyoruz. Bugün bir marka yönetmek bundan 20 sene öncesine göre çok daha zor. Rekabet çok hızlı ve çok sert. Hiçbir marka dünkü başarısı üzerine yarını garanti altına alma lüksüne sahip değil. İstisnasız bütün markalar her an rakiplerinden daha iyi performans göstermek ve müşterileriyle aralarındaki ilişkiyi sürekli tazeleyerek bu inancı sağlamlaştırmak zorunda. İşin zor tarafı, müşteri beklentilerinin çok yükseklere çıkmış olması. Bolluk, rekabeti sertleştirdi; rekabetin artması ise müşterilere verilen değeri yükseltti. Artık “güvenilir” bir marka olmak veya iyi bir “performans” göstermek bile y e t m i y o r . Eskiden bu iki özelliğe sahip olmak bir markanın sadakat yaratması için yeterli

oluyordu ama artık bu özellikler neredeyse her markanın

110

HOMETEXTILE

sunduğu standart özellikler oldu. Rekabet üstünlüğü sağlamak için bugün artık markaların ürün ve hizmet “sağlayıcısı” olmanın ötesine geçip müşterileriyle farklı boyutları içeren ilişkiler kurmaları gerekiyor. Bu çok boyutlu yeni ekonominin adı, “Deneyim Ekonomisi”. Deneyim ekonomisinde markaların önce müşterilerinin hayatta ne yapmak istediklerini anlamaları ve onlara ne sunarak nasıl destek olacaklarını, onların hayattaki amaçlarına nasıl katkıda bulunacaklarını keşfetmeleri gerekiyor. Hepimizin bildiği gibi insanların bir lokantadan beklentileri sadece yemek yemek değildir. Bir ailenin evde yoğurt yemesi sadece sütlü bir gıda ile beslenme isteği değildir. Kullandığımız araba, bizi yalnızca bir yerden diğerine götüren bir araç değildir. Bir kadının pırlanta tek taş istemesinin

arkasında yatan nedenler bir roman yazılacak kadar zengindir. Her insanın hayatta olmak istediği bir insan, varmak istediği bir yer vardır. İşte markaların müşterilerin bu amaçlarını keşfetmeleri ve onlara bu yolculukta yardım edecek çözümler sunmaları gerekir. Meseleye bu açıdan bakan bir girişimci ister “ayakkabıcı” olsun, ister “lokantacı”, müşterilerine ayakkabı veya yemek sunmaktan öteye geçebilir. Hayat tarzlarına uygun en iyi çözümleri sunup onlara anlamlı deneyimler yaşatabilir. Bir markanın müşterilerini anlayıp onların hayatlarında onlara eşlik etmesi, onlara anlamlı deneyimler yaşatması, markayla müşterileri arasında sihirli bir ilişki yaratır. Bir markanın müşteriye değdiği birçok nokta vardır. Bunlar ürün, hizmet, ambalaj, reklam, mağaza, satış görevlisi, satış sonrası hizmet,



MAKALE

Bir markanın müşteriye değdiği birçok nokta vardır. Bunlar ürün, hizmet, ambalaj, reklam, mağaza, satış görevlisi, satış sonrası hizmet, marka liderinin konuşmaları, web sitesi… gibi çok değişik noktalar olabilir. Bütün bu “değme noktalarının” markanın yaşatacağı deneyimi desteklemesi ve birbirleriyle tutarlı olması gerekir. Ancak o zaman marka ve müşteri arasında deneyim odaklı güçlü bir bağ kurulabilir.

marka liderinin konuşmaları, web sitesi… gibi çok değişik noktalar olabilir. Bütün bu “değme noktalarının” markanın yaşatacağı deneyimi desteklemesi ve birbirleriyle tutarlı olması gerekir. Ancak o zaman marka ve müşteri arasında deneyim odaklı güçlü bir bağ kurulabilir. Deneyim, bir insanın satın alma öncesinde markayla ilgili bilgi edinmekle başlayan, alışverişten ve tüketimden sonrasına kadar uzanan zincirin her parçasından elde ettiği değerin toplamıdır. Her temasta yaşanan deneyimler bir süre sonra alışkanlık yaratır. Bugün markaların rekabeti, insanlara katma değeri yüksek çözümler sunma ve onların hayatlarında “özel” bir yer edinme üzerine kurulu bir rekabettir. Bilimsel araştırmalar tercih yaparken beynimizin rasyonel çalışmadığını; duygularımızın çok etkili olduğunu ispatlıyor. Yaşadığımız bir deneyimin bize kendimizi iyi, güçlü, yenilenmiş, ayrıcalıklı, özgür vb. hissettirmesi, bizim bu duyguları tekrar yaşama isteğimizi tetikler. Aynı hisleri yeniden tatmak, yeniden deneyimlemek isteriz. Tekrar eden davranışlarımız alışkanlıklara dönüşür. Alışkanlıklarımızdan zor vazgeçmemizin nedeni işin içinde akıldan öte birçok duygusal bağ olmasıdır. Tatmin edici deneyimlerin kökeninde, birden çok duyu arasında kurulan bağ vardır. Bir deneyim ne kadar çok duyuyu harekete geçirirse etkisi o kadar güçlü olur. Görme, duyma, koku, tat ve hissetme duyularımızın mümkünse hepsini birden harekete geçiren deneyimler her insan için unutulmaz ve kalıcı olur. Bugün bütün ürün ve hizmet kategorileri deneyim ekonomisinin kapsamı içindedir. Ayakkabıdan reçele, hava yolu taşımacılığından hastaneye, bankadan otomobil lastiğine kadar her ürün ve hizmet için deneyim odaklı bir strateji kurgulanabilir. Kar amacı gütmeyen

112

HOMETEXTILE

kurumlardan futbol takımlarına kadar her tür örgüt de deneyim odaklı bir marka stratejisi geliştirebilir. Ekonomiler geliştikçe, her ekonominin içindeki “deneyimsel pay” giderek artacaktır. Peki şirketler kendilerini deneyimsel ekonomiye hazırlamak için ne yapmalılar? Şirketlerin müşterilere anlamlı ve özgün bir deneyim yaşatmak için, söz konusu deneyimin bileşenlerini ortaya çıkarmaları ve her biri üzerine yoğunlaşıp kendilerine özgü bir strateji geliştirmeleri gerekir. Bir ayakkabı ya da bir hazır giyim mağazasına giren bir kadının söz konusu markayla yaşayacağı deneyimin birçok bileşeni vardır: Markanın reklamları, web sitesi, mağazanın vitrini, mağazadaki ses, ışık, koku, ürünlerin nasıl sergilendiği, ürünleri tamamlayan aksesuarlar, satıcıların davranışları, prova odalarının konumu, büyüklüğü, sıra beklenip beklenmediği, ürünlerin çeşidi, malzemesi, modaya uygunluğu, fiyatı, ürün değiştirme ve

iade politikası ve daha niceleri. Bütün bunlar markanın müşterilere değme noktalarıdır. Her biri daha iyi bir deneyim yaşatmak ve rekabetten uzaklaşmak için birer fırsattır. Bugün her ürün kategorisinde müşteriler, yaptıkları alışverişin karşılıklı bir duygu ve anlam transferi olmasını, özgün ve iyi bir deneyim olmasını istiyorlar. Deneyim ekonomisi, markanın müşterilerle buluştuğu her noktada onlara daha yüksek katma değer sunma ve onlarla özgün bağlar kurup onların hayatta yapmak istediklerine katkıda bulunmak üzerine kuruludur. Her geçen gün gelişmiş ekonomilerin içinde deneyim ekonomisinin payı artıyor. İnsanların beklentilerini iyi anlayan girişimciler, mevcut ürün ve hizmetleri birer deneyime dönüştürecekler ve rekabetten farklılaşacaklar. Markaların müşteri sadakatinin azalmasından şikayet etmek yerine, müşterilerine anlamlı ve özgün deneyimler yaşatarak bu deneyimlerin onlarda alışkanlık yaratmasına kafa yormaları gerekiyor. Yeni dönemin parlayan yıldızları bize; farklı, özgün ve anlamlı deneyimler sunan girişimciler olacak.



KÜLTÜR

EHRAM DOKUMALARI DÜNYAYA AÇILIYOR Bayburt yöresine has bir kumaş olan ‘ehram’, ünlü modacıların ellerinde yeniden hayat buldu. Özlem Süer’in öncülük ettiği 9 tasarımcının hazırladıkları ürünler çeşitli noktalarda satışa sunulurken, Bayburtlu kadınların kumaş üretimine destek sağlanması amaçlanıyor.

E

hram ya da ihram adıyla bilinen kumaş, geleneksel Türk dokuma sanatının güzide örneklerinden biridir. Özellikle Bayburt yöresinde olmak üzere, Gümüşhane, Erzurum ve Artvin gibi illerimizde de dokunmaya devam eden ehram, yakın zamana kadar çoğunlukla kadınların örtünmek için yaptıkları örtüler için kullanılırdı. Koyun ve keçi yününden elde edilen liflerle dokunan ehram; seccade, yatak örtüsü gibi ürünler için de kullanılıyordu. Son zamanlarda tasarımcıların ilgi odağı olan bu kumaş, hazırgiyim tasarımlarında da tercih edilmeye başlandı. Bayburt’ta bulunan BAKSI Müzesi, ehrama sahip çıkıyor. Kurslar, atölyeler düzenleyen kurum, şimdi Türkiye’nin ünlü moda tasarımcıları ile yaptığı işbirliğiyle bu kültürel değerimizi dünyaya tanıtıyor.

Bayburt’la Özdeşleşmiş Bir Kültür Evliya Çelebi’nin 17. yy. başlarında ki ziyaretinde Bayburt’tan bahsederken şehirdeki boyahanelerde boyanan yün kilim ve seccadelerin Avrupa’ya kadar gönderildiğinden bahsediyor. Yine Bayburtlu kadınların örtünmek amacıyla yünden çeşitli renk ve motifte, ihram diye tabir edilen bir kumaş dokuduklarını anlatıyor.

114

HOMETEXTILE


KONUK

Dog˘ayı Seviyorum, Pamug˘u Seçiyorum. www.cottonusaturkey.com

HOMETEXTILE

000


KÜLTÜR

Bayburt el sanatlarında ihram önemli bir yer tutar. Yörede ihram veya ehram olarak tabir edilen, tamamen yünden ihram tezgahında dokunmak suretiyle hazırlanan ve Bayburt’ta bayanların örtünmek amacıyla kullandığı yerel giysidir. Eski bir Türk geleneği olan ihram dokuma sanatının tarihi Bayburt’ta eskilere dayanır. Ham maddesi koyun yünü olan ihram genç kızların ve kadınların maharetli ellerinde bir sanat eseri olur ve şekil bulur. İhramda renk çok önemlidir. Genelde beyaz genç kızların, mor, boz orta yaştaki kadınların, mor – siyah ihram ise yaşlı kadınların tercih ettiği ihramlardır. 1,5 x 2 metre ebadında yapılan ihram için temizlenmiş yaklaşık 2,5 kg. koyun yünü gereklidir. Zeminde koyun yününün doğal rengi olan beyaz, kahverengi, siyah ve mor renk kullanılıyor, motiflerde ise beyaz, siyah, lacivert ve yeşil renkler egemen oluyor.

116

HOMETEXTILE

Hem Ev Tekstilinde Hem de Hazırgiyimde Kullanılıyor Günümüzde ihram olayı eskisi kadar fazla kullanılmadığı için asıl görevi olan örtünmenin yanında; yatak örtüsü, modernize edilmiş kadın giysileri ve aksesuarları(yelek, heybe, şal, fular vs. ) kravat gibi amaçlarla da kullanılmaktadır. İhram renklerinin yanı sıra üzerinde bulunan desenlerle adlandırılır. Bunlardan bazıları şöyledir; arı dala ters kondu, pirinç deni, elma şeleği, kar tanesi, çark yıldızı, uçan kuşlar, gordo, mercimekler ve elifler.

Tasarımcılar Ehramı Keşfettiler Bayburt’ta yer alan Baksı Kültür Sanat Vakfı’nın önderliğinde başlatılan bir proje ile 9 tasarımcı ehram kumaşına yeniden hayat veriyor. Moda tasarımcısı Özlem Süer’in önayak olmasıyla Mayıs 2013’te İstanbul’da gerçekleştirilen “Baksı İçin Tasarımlar: 9”

başlıklı proje bu alandaki çalışmaların en yeni ve somut uzantılarından biri oldu. Moda ve tasarım dünyasının önde gelen 9 ismi, ehramı bir malzeme olarak kullandılar ve kendi tasarım stilleri doğrultusunda ona yeni yorumlar kazandırdılar. İpek Arnas, Gülsen Bükülmez, Feride Çelik, Sertaç Delibaş, Didem Aras Goldenberg, Müjde Kotil, İpek Terzi, Burcu Yurdakul, ve Özlem Süer’in tasarımları, 2 Mayıs Perşembe günü Nişantaşı Özlem Süer House’ta ilk kez gösterilecek. Sonrasında, ürünler belirli satış noktalarında satılacak. Tasarımcılar, ehramı çok sayıda üründe kullandılar ve birbirinden ilginç objelere imza attılar. Şimdi artık, köydeki kadınların çalışmalarını devam ettirmelerini ve aile bütçelerine katkıda bulunmalarını sağlamak için üretime süreklilik kazandırmaya çalışıyorlar.

www.beyinisleri.com

Eski bir Türk geleneği olan ihram dokuma sanatının tarihi Bayburt’ta eskilere dayanır. Ham maddesi koyun yünü olan ihram genç kızların ve kadınların maharetli ellerinde bir sanat eseri olur ve şekil bulur. İhramda renk çok önemlidir. Genelde beyaz genç kızların, mor, boz orta yaştaki kadınların, mor – siyah ihram ise yaşlı kadınların tercih ettiği ihramlardır.


www.beyinisleri.com

Hayatınıza yeni bir dokunuş...

2-D13 Haspaş Tekstil Ürünleri Sanayi ve Pazarlama A.Ş

Akçaburgaz Mah. 99. Sokak No:12 Esenyurt - İstanbul / TÜRKİYE Tel: +90 212 886 60 15 (Pbx) Fax: +90 212 886 60 16 E-Mail: info@lilamor.com.tr www.lilamor.com.tr


YÖNETİM

Bir işletmenin başında bulunan ister yatırımcı ortak olsun isterse profesyonel yönetici, işle ilgili bir takım ikilemlerle karşılaşır. Çevre koşulları, şirketin içinde bulunduğu özel durumlar veya liderin kişisel yaklaşım tarzı, lideri sanki bu ikilemlerden birisini seçmeye zorlar veya fiili olarak lider bu ikilemlerden birisini tercih eder. Önemli olan, gidip gelinen iki nokta arasında, içinde bulunulan duruma göre doğru yerde durabilmek ve bütünsel olarak bakıldığında görevinin gerektirdiği dengeyi sağlayabilmektir. Dr. Hüseyin Çırpan / www.butunselliderlik.com

GİRİŞİMCİLERİN YOL HARİTASI - 1 ncelikle girişimcilerin insanlara sağladıkları katkı açısından ne kadar önemli kişiler olduklarının altını çizmek gerekir. Her alanda girişimci olmak toplumsal ilerlemenin motorudur. Değişimin böyle kökten ve hızlı olduğu bir dönemde, gerekli olan en önemli becerinin liderlik olduğunu söyleyebiliriz. Bu gereklilik, son dönemlerde hem iş ortamında hem de toplumda artarak devam eden değişime ayak uydurmaya çalıştıkça daha bariz olarak kendini hissettiriyor. Bu bölümde yalnızca girişimcilerin değil, işletmelerde yönetici konumunda olanların da ihtiyaç duydukları liderlik özellikleri üzerinde duracağız. Konuya girmeden önce bazı kavramları eş anlamlı olarak kullandığımızı belirtmek istiyoruz. Bu yazıda hedef kitlemiz esas olarak işletme sahipleri olmakla birlikte, işletmenin işleyişi üzerinde karar verme yetkisinde olan profesyonelleri de dikkate almak gerekir. Literatürde çok güçlü bir ayrım olmasına karşılık, biz burada girişimci, lider ve yöneticiyi işletmenin geleceği ile ilgili kararlarda etkili üst düzey yetkili anlamında kullanıyoruz.

LİDERLİK NEDİR?

En kestirme tanımla liderlik; bütünsel bir bakış açısı ile pozitif ve kalıcı bir sonuç alabilmektir. Girişimcinin amacı uzun vadede işletmesinin istikrarlı bir şekilde varlığını sürdürmek, karşılaştığı tehditlere karşı korumak, değişen çevre koşullarına uyum sağlamak ve topluma ürün/hizmet sunmaya devam etmektir. Bunları gerçekleştirebilmek kolay bir iş değildir ve aşağıdaki ikilemlerle baş etmeyi gerektirir.

Girişimci Liderin İkilemleri Bir işletmenin başında bulunan ister yatırımcı ortak olsun isterse profesyonel yönetici, işle

118

HOMETEXTILE

ilgili bir takım ikilemlerle karşılaşır. Çevre koşulları, şirketin içinde bulunduğu özel durumlar veya liderin kişisel yaklaşım tarzı, lideri sanki bu ikilemlerden birisini seçmeye zorlar veya fiili olarak lider bu ikilemlerden birisini tercih eder. Önemli olan, gidip gelinen iki nokta arasında, içinde bulunulan duruma göre doğru yerde durabilmek ve bütünsel olarak bakıldığında görevinin gerektirdiği dengeyi sağlayabilmektir. İşletmelerde yaşanan sorunların büyükçe bölümü de bu ikilemleri dengeleyememekle ilgilidir.

1. ikilem: Sonuç mu? – Süreç mi? Sonuca odaklanma, amaca ulaşmayı ifade ederken, sürece odaklanma o amaçlara ulaşırken kaynaklarımızı (para, zaman, iş gücü, malzeme vb.) en ekonomik şekilde kullanmayı ifade ediyor. Diğer bir deyişle, “Sonuç elde etmek doğru işi yapmak, süreç ise işi doğru yapmak” anlamına geliyor. Bu konularla ilgili güzel deyimlerimiz var: “pire için yorgan yakmak”, “balyoz ile ceviz kırmak”, “attığın taş ürküttüğüm kurbağaya değsin” gibi. Amerika’nın en etkili yirmi beş kişisinden biri olarak kabul edilen Stephen Covey’in vermiş olduğu örnek, iki kavram arasındaki ayrımın kolayca anlaşılmasını sağlayacaktır: Bir grup üreticinin vahşi bir ormanda baltalarla kendilerine yol açtıklarını hayal edin. Onlar üreticidir, sorun çözücüdür. Ağaçları keser, ormanın zeminini temizlerler. Yöneticiler onların gerisindedir. Baltaları biler, işlem ve politika konularında el kitapları hazırlar, kas geliştirme programları uygular, kurslar düzenler, geliştirilmiş teknolojiyi işe katıp çalışma programları ve balta sallayanlar için ücretlendirme programları hazırlarlar. Burada lider yönetici, en yüksek ağaca tırmanarak etrafı inceleyen ve sonra da,

“Yanlış ormandayız!” diye bağıran kişidir. İşleri başından aşkın, verimli üreticiler ve yöneticiler genellikle şu cevabı verir: “Kes sesini! İlerliyoruz!”.

2. ikilem: Gelecek mi? – Yarın mı? Bugünü ve yarını düşünmek, ödenecek faturalar, personel maaşları, teslim edilecek işler, sorun çıkaran çalışanlar ile ilgilenmek anlamına geliyor. Geleceği düşünmek ise, yeni ürün ve hizmetlerin neler olacağı, müşteri beklentilerinin nereye evrileceği, teknolojik olarak nelerin değişeceği, rekabetin seyri vb. Sürekli kısa vadeye, bir adım önümüze bakarak yürürsek yolun sonundaki kocaman duvarı göremez ve toslarız, sürekli ileriye, uzun vadeye bakarsak da yolumuzdaki küçük bir taşı fark edemez ve takılır düşeriz.



YÖNETİM

3. ikilem: Kaptanlık Köşkü mü? – Makine Dairesi mi? Girişimcilerin en kronik sorunlarından olan güvensizlik, mükemmeliyetçilik, benden daha iyi yapamaz anlayışı ve bunun sonucunda gelen yetki devredememe durumu, girişimcilerin operasyondan kopamamasına neden olmaktadır. Yönettiğiniz işinizi bir gemi gibi düşünün, makine dairesinde (işin içinde) mi olmalısınız yoksa ufka hâkim olan kaptan köşkünde (işin üstünde) mi? KOBİ sahipleriyle yapmış olduğumuz bir çalışmada katılımcılara Türk girişimcisinin vaktini daha çok nerede geçirdiğini sormuştum. Bir peyzaj işletmesi sahibi Mehmet Salih Bey, “Hocam, biz ne kaptan köşkünde otururuz ne de makine dairesinde. Biz merdiven başında durur, arada bir kafamızı kaldırıp dışarıda ne oluyor diye ufka, arada bir de eğilip içeride işler nasıl gidiyor diye makine dairesine bakarız. Hiç birisini de adam gibi yapmayız” demişti.

4. ikilem: Esneklik mi? – Kontrol mu? Yönettiğiniz işinizi bu sefer de avucunuzdaki bir kelebek gibi düşünün, uçmasın diye avucunuzu sıkıca kapatıyorsunuz (kontrolkatılık) ve kelebek maalesef artık hayatta değil.

Kanat çırpsın, büyüsün ve gelişsin istiyorsunuz avucunuzu açıveriyorsunuz (esneklikyenilikçilik), bu sefer de kelebek uçup gidiyor ve avucunuz boş kalıyor. Koyduğunuz kurallar, yaptığınız görev tanımları, denetimleriniz ve disiplin uygulamalarınız mevcut işinizi korumayı sağlıyor, ancak bunları abartırsanız (avucunuzu sıkıca kapatırsanız) işletmeniz esnekliğini yitiriyor, değişime ayak uyduramıyor, yeniliklere adapte olamıyor, müşterilerin beklentilerine cevap veremiyor ve yavaş yavaş canlılığını yitiriyor. Tam tersi olarak; kurallar koymaz, denetlemez ve serbest bırakırsanız (avucunuzu tamamen açarsanız) işletmeniz söz dinlemez bir hal alıyor ve onu kontrol edemiyor, yönetemez oluyorsunuz. Öyleyse avucunuzdaki kelebeği öyle bir tutmalısınız ki, nefessiz bırakmayacak ve büyüyüp gelişmesine imkân verecek kadar açık, uçup gitmeyecek ve kontrolünüzden çıkmayacak kadar kapalı.

5. ikilem: İş mi? – İnsan mı? Bu ikilem yönetim tarihi hatta insanlık tarihi kadar eskidir. İşe hevesle gelen, işini sahiplenen, motivasyonu yüksek çalışanlara sahip olmanın önemini bir girişimciye anlatmak “tereciye tere satmak” gibi bir

şey olur. İşleri doğru yapmanın yolu, doğru çalışanlara sahip olmaktan geçer. Bu nedenle asırlar öncesinden gelen “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” nasihatı aynen iş dünyası için de geçerlidir.

6. ikilem: Ben kimim? – Ben ne yapıyorum? Günümüzde, girişimcilerin en çok şikayet ettikleri konu kendileri için zaman ayıramadıklarıdır. Ajandaları çok kabarık ve randevu defterleri olması gerekenden fazlasıyla doludur. Sanki lider o işten bu işe savrulmakta ve tabir yerindeyse ajandası veya görevleri tarafından sürüklenmektedir. Oysa kim olduğumuzu bilmek, özümüzle temas halinde olmak bizleri daha güçlü, daha bilinçli ve daha dayanaklı yapacak ve sağa sola savrulmamızı önleyecektir. Bununla birlikte yaptıklarımız, eylemlerimiz ve elde ettiğimiz sonuçlar daha bir anlamlı hale gelecektir. Bu ikilemler yalnız şirket yönetiminde değil aile yönetiminde de vardır ve kaçmak mümkün değildir. Önemli olan “ya o, ya bu” değil “hem o, hem bu” durumunu gerçekleştirebilmektir. Bir sonraki yazımızda ise bu ikilemleri nasıl dengeleyeceğimizi ve ideal girişimci liderin neler yapması gerektiği üzerinde duracağız.

Günümüzde, girişimcilerin en çok şikayet ettikleri konu kendileri için zaman ayıramadıklarıdır. Oysa kim olduğumuzu bilmek, özümüzle temas halinde olmak bizleri daha güçlü, daha bilinçli ve daha dayanaklı yapacak ve sağa sola savrulmamızı önleyecektir. Bununla birlikte yaptıklarımız, eylemlerimiz ve elde ettiğimiz sonuçlar daha bir anlamlı hale gelecektir.

120

HOMETEXTILE





ANALİZ

PATENTLİ ÜRETİME % 50 VERGİ İNDİRİMİ GELİYOR 19 Şubat 2014 tarihinde yürürlüğe giren 6518 sayılı yasanın 82. maddesi, sanayicilerimize önemli bir avantaj sağlıyor. Bundan sonra patentli üretim yapanlar %50 vergi indiriminden faydalanabilecekler. Vergi avantajından faydalanmak isteyen şirketlerin, kanun uygulamasının başlayacağı tarih olan 1 Ocak 2015’e kadar hazırlıklarını tamamlaması gerekiyor.

A

ylardır üzerinde çok konuşulan 83 maddelik Torba Yasa’dan Ar-Ge yapan sanayiciye müjde çıktı. Yeni dönemde patentli üretim yapan şirketlerden yüzde 50 daha az vergi alınacak, teşviklerde patent sahiplerine öncelik sağlanacak.

50’si için kurumlar vergisi ve gelir vergisi alınmayacak.

Yeni düzenlemeye göre patentli üretim yapan şirketlerin yararlanacağı yüzde 50 vergi indiriminden, Ar-Ge çalışması yapmayan, ama patent kiralayan firmalar da yararlanacak.

Patent Kiralayarak Üretim Fırsatı

2015’e Kadar Hazırlıklar Tamamlanmalı 6518 Sayılı Kanun’da yapılan değişiklikle, patentle korunan buluşların ticarileştirilmesi ve üretimi için önemli vergi teşvikleri getiren düzenlemenin 19 Şubat 2014 tarihinde yürürlüğe girmesiyle Türkiye’deki Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerinin ülke ekonomisine katkı yapması yolunda büyük bir adım atıldı. Yeni kanuna göre patent hakkının kiralanması (lisanslanması), devri veya satışı sonucunda elde edilen kazançlar ile patentli buluşun üretime konu olacak şekilde pazarlanması sonucunda elde edilen kazançların yüzde

124

HOMETEXTILE

Vergi avantajından faydalanmak isteyen şirketlerin, kanun uygulamasının başlayacağı tarih olan 1 Ocak 2015’e kadar hazırlıklarını tamamlaması gerekiyor.

Bu düzenlemenin getirdiği vergi avantajının, sadece Ar-Ge yapan şirketler için geçerli olmadığını belirten Destek Patent AR-GE Eğitim Danışmanı Hakan Özcan, kendisine ait patenti olmayan ancak başkasından patent belgesini kiralayarak üretim yapmak isteyen yatırımcı veya girişimcilerin de vergi teşvikinden yararlanabileceğinin altını çiziyor. Hakan Özcan, şirketlerin kiralayarak üretim yapacakları patentli ürünler konusunda araştırma yapmaları ve kiralanmaya (lisan almaya) uygun gördükleri ticari değer taşıyan patentleri bulduktan sonra kiralama (lisanslama) işlemini yapmalarını öneriyor.

Kurumlar Vergisi İstisnasının Kapsamı Türkiye’de gerçekleştirilen araştırma, geliştirme

ve yenilik faaliyetleri ile yazılım faaliyetleri neticesinde ortaya çıkan buluşların vergi kapsamı şu şekilde belirlendi; a) Kiralanması neticesinde elde edilen kazanç ve iratların, b) Devri veya satışı neticesinde elde edilen kazançların, c) Türkiye’de seri üretime tabi tutularak pazarlanmaları halinde elde edilen kazançların, ç) Türkiye’de gerçekleştirilen üretim sürecinde kullanılması sonucu üretilen ürünlerin satışından elde edilen kazançların patentli veya faydalı model belgeli buluşa atfedilen kısmının, %50’si kurumlar vergisinden müstesnadır. Bu istisnanın kapsamına, buluşa yönelik hakların ihlal edilmesi neticesinde elde edilen gelirler ile buluş nedeniyle alınan sigorta veya diğer tazminatların da dahil olacağı hükme bağlandı.

Yararlanmak İçin Hangi Şartlar Gerekiyor? İstisna uygulamasına konu buluşun, söz konusu teşvikten yararlanabilmesi için, 551 sayılı Patent Haklarının Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname kapsamında patent veya faydalı model belgesi verilerek koruma altına alınan buluşlar arasında yer alması ve



ANALİZ

2013 YILINDA TÜRKİYE’DE EN ÇOK PATENT BAŞVURUSU YAPAN 30 FİRMA Başvuru Sahibi

SAYI

ARÇELİK A.Ş.

193

FORD OTOMOTİV SANAYİ A.Ş.

80

TURKCELL TEKNOLOJİ ARAŞTIRMA & A.Ş.

70

BSH EV ALETLERİ SAN. VE . TİC. A.Ş.

65

SANOVEL İLAÇ SANAYİ VE TİCARET A.Ş.

50

TOFAŞ TÜRK OTOMOBİL FABRİKASI A.Ş.

48

NETAŞ TELEKOMİNİKASYON A.Ş.

34

DURMAZLAR MAKİNA SANAYİ E TİCARET A.Ş.

24

ABDİ İBRAHİM İLAÇ SANAYİ VE TİCARET A.Ş.

20

TÜRK TRAKTÖR VE ZİRAAT MAKİNALARI A.Ş.

20t

ARVEN İLAÇ SANAYİ VE TİCARET A.Ş.

16

AVEA İLETİŞİM HİZMETLERİ A.Ş.

16

KORDSA GLOBAL ENDÜSTRİYEL İPLİK VE KORD BEZİ SANAYİ VE TİCARET A.Ş.

16

OTOKAR OTOMOTİV VE SAVUNMA SANAYİ VE TİCARET A.Ş.

16

INDESIT COMPANY BEYAZ EŞYA SANAYİ VE TİCARET A.Ş.

15

ARÇELİK - LG KLİMA SANAYİ VE TİCARET A.Ş.

13

MAN TÜRKİYE A.Ş.

13

ASELSAN ELEKTRONİK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.

12

DOĞALSEN GIDA TARIM ÜRÜNLERİ ORMAN ÜRÜNLERİ AMBALAJ ATIĞI AYIRMA TOPLAMA GERİ DÖNÜŞÜM ENERJİ SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ

12

KADİR KÖYMEN FİLM YAPIMI SİNEMA EKİPMANLARI ÜRETİMİ İTHALAT VE İHRACAT A.Ş.

12

TURAŞ GAZ ARMATÜRLERİ SAN. VE TİC. A.Ş.

12

TUSAŞ SAN. A.Ş.

12

VESTEL ELEKTRONİK SANAYİ VE TİC. A.Ş.

12

OYAK RENAULT OTOMOBİL FABRİKALARI A.Ş. SERANİT GRANİT SERAMİK SAN. VE TİC. A.Ş.

11 11

VESTEL ELEKTRONİK SANAYİ VE TİC. A.Ş.

11

VİKO ELEKTRİK VE ELEKTRONİK ENDÜSTRİSİ SAN. VE TİC. A.Ş.

11

HAS EKMEK GIDA ÜRÜNLERİ SAN. VE TİC. A.Ş.

10

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ

10

SAMET KALIP VE MADENİ EŞYA SANAYİ VE TİC. A.Ş.

10

TÜRKİYE PETROL RAFİNERİLERİ A.Ş.

10

YEDİTEPE ÜNİVERSİTESİ

10

Kaynak: Türk Patent Enstitüsü

buluşa ilişkin incelemeli sistem ile patent veya araştırma raporu sonucunda faydalı model belgesi alınması gerekiyor. Ayrıca ilgili kişilerin, 551 sayılı KHK’nin 2’nci maddesinde belirtilen nitelikleri taşıması ve bu kişilerin patentli veya faydalı model belgeli

126

HOMETEXTILE

buluşu geliştirme yetkisine sahip bulunması şartıyla, patent veya faydalı model belgesinin sahibi ya da patent veya faydalı model belgesi üzerinde tekel niteliğinde özel bir ruhsata sahip olması şart. Son olarak, indirimden yararlanılacak ilk yıl, buluşun oluşturacağı katma değer dikkate alınarak devir veya



ANALİZ

satış halindeki değerinin tespitine yönelik Maliye Bakanlığı tarafından değerleme raporu düzenlenmesi gerekli görüldü. Ayrıca vergi indirimi, patent veya faydalı model belgesinin verildiği tarihten itibaren başlıyor ve ilgili patent veya faydalı model belgesi için sağlanan koruma süresi aşılmamak kaydıyla bu indirimden faydalanılıyor.

Patent ve Faydalı Model Arasındaki Farklar Nelerdir? Faydalı Model, kimyasal maddeler ve usuller hariç patente konu olabilecek teknik gelişmeye sahip bütün ürünler için verilebilir. Yurt içinde özellikle KOBİ’lerimiz ve geliştirmiş oldukları yeni ürünler için daha az maliyetle koruma elde etmek isteyen buluş sahipleri için tavsiye edilebilecek bir sistemdir. Buluşu için Patent ya da faydalı model başvuru sistemlerinden hangisinin seçileceğine başvuru sahibi kendisi karar verir. Faydalı model başvurusu için dikkat edilecek en önemli husus, yeni olmayan ürünler için başvuru yapılmaması gerektiğidir. Yeni olmayan ürünler için başvuru yapılıp faydalı model belgesi alınsa dahi, ürünün yeni olmadığının üçüncü kişilerce ispatlanabilmesi durumunda, mahkeme yolu ile belgenin iptali söz konusudur.

128

HOMETEXTILE

İstisna uygulamasına konu buluşun, söz konusu teşvikten yararlanabilmesi için, 551 sayılı Patent Haklarının Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname kapsamında patent veya faydalı model belgesi verilerek koruma altına alınan buluşlar arasında yer alması ve buluşa ilişkin incelemeli sistem ile patent veya araştırma raporu sonucunda faydalı model belgesi alınması gerekiyor.



MAKALE

Hiper rekabet çağında

“İHRACATIN ÖZEL KUVVETLERİ” Çin 2003-2006 tarihleri arasında 15.000 rekabet istihbarat elemanı eğitti. Her yıl bu alanda yüzlerce makale yazılıyor. Üniversitelerde rekabet istihbarat bölümleri açılmaya başlandı, bazı ülkelerde enstitüler kuruldu. Rekabet istihbarat elemanları derneklerde örgütlendiler, kendi ilkelerini ve meslek yapılarını oluşturdular. Yaman Koç / Dış Ticaret Danışmanı

iper rekabet kavramı 1990’lı yılların başında ortaya atıldı. Bu yaklaşıma göre değişen dünyada, Batılı firmaların stratejik üstünlüklerini sürdürebilmeleri zorlaşıyordu. İlk yapılması gereken hiper rekabetin farkına varmaktı, hemen sonrasında da, bu yoğun rekabete göre konumlanarak daha esnek strateji ve taktikler geliştirmek gerekiyordu. Hiper rekabet artarak devam ediyor, artık yerel kalarak bu olumsuz etkiden kurtulmak mümkün değil. Tam tersine hiper rekabetten kurtulmanın yani rekabet savaşında üstün olabilmenin yolu firma stratejilerini dünya ölçeğinde kurgulamaktan geçmektedir. Bunun için büyük firma olmak gerekmiyor çok küçük firmalar da dünya ölçeğinde stratejiler geliştirebilir ve uygulayabilirler. Önemli olan dünyanın bütününe bakarak, bir firma açısından karlılığın en yüksek olduğu, stratejik olarak üstün olunabilecek yeni pazarların ayrıştırılabilmesi ve bu pazarlara

odaklanılmasıdır. Şu anda dünyanın bir çok ülkesinde yüzlerce firma sizin kalite ve standartlarınızda bir ürün arayışı içindedirler. Bazı ülkelerdeki ithalat pazarı sizin ürününüz bazında yüz milyonlarca dolara ulaşmış olabilir. Belki de ürününüz üzerinde çok ufak değişiklikler yaparak bazı pazarların en çok aranan ürününü yaratabilirsiniz. Dünya üzerinde size uygun bu pazarlar hangileridir? İşte bütün mesele budur. Bu bir “bilgi ve istihbarat meselesidir”. Dünyalı olmanın ilk adımı dünyaya sizin ürününüz açısından bakabilmekten ve dünyayı analiz edebilmekten geçmektedir. Ticari bilginin yapısındaki değişiklikler, dönemimizdeki uluslararası pazarlama yaklaşımını derinden etkilemiştir. Ticari bilgideki dönemimize özgü değişiklikleri aşağıdaki gibi özetleyebiliriz: • Dünya çapında ticari akışları, tek bir ürün bazında, güncel ve istatistiksel olarak görmek mümkün hale geldi. • Bazı ülkeler gümrük kayıtlarını tüm dünyaya açtılar. • Firmalarla ilgili finansal bilgilere ve batan firmaların bilgilerine daha kolay ulaşmak mümkün hale geldi. • Ticari bilgi kaynaklarına erişim kolaylaştı, bilgiyi süzme imkanları arttı ve bilgi indeksleri güçlendi. • İnternet, ticari bilgi açısından ticari bilgi araması yapılabilecek bir alan olarak gelişti ve gelişiyor. • Bilginin “hassaslığı” ve “kesinliği” arttı. • Nitelikli pazar araştırmalarının sayısı ve niteliği arttı. Bilgideki bu değişim uluslararası pazarlamada “nokta atışı” yapma imkanını doğurdu. Bu değişim aynı zamanda kendi “nitelikli

130

HOMETEXTILE

elemanlarını” da yarattı. Bilgiye kısa sürede ulaşabilen, bilgiyi hedef odaklı olarak toplayabilen, süzebilen, yorumlayabilen ve stratejik karar alıcılara istihbarat sağlayan rekabet istihbarat elemanları bu süreç içinde doğdu. Bunlar artık hiper rekabet ortamındaki dünyada, uluslararası pazarlamanın “özel kuvvetleriydiler.” Çin 2003-2006 tarihleri arasında 15.000 rekabet istihbarat elemanı eğitti. Her yıl bu alanda yüzlerce makale yazılıyor. Üniversitelerde rekabet istihbarat bölümleri açılmaya başlandı, bazı ülkelerde enstitüler kuruldu. Rekabet istihbarat elemanları derneklerde örgütlendiler, kendi ilkelerini ve meslek yapılarını oluşturdular. İhracatta rekabet istihbaratının kullanımı ile hiper rekabet ortamındaki dünyada stratejik olarak üstün konuma geçilebilir. Ülkemiz açısından da uluslararası pazarlamanın dayanması gereken temel işte bu ticari bilgi ve istihbarat yaklaşımıdır. Firmalar, dernekler, ticareti geliştirme kuruluşları, üniversiteler ve devlet kurumları yaşadığımız bu hiper rekabet ortamında hızlı ve doğru bir şekilde üzerlerine düşen görevleri yapmalıdırlar. Başka hiçbir kurum görevini yapmasa bile, firmalar açısından bakıldığında, rekabet bilgi ve istihbarat sistemlerinin önemini anlamak, parça parça kullanmaya başlamak ve sistem olarak faydalanmak mümkündür.



MAKALE

Bir rekabet istihbarat elamanı neler yapar? • Firmanın ürünü bazında dünyayı analiz edip karlı pazarları tespit eder. • Olası hedef pazarları ayrıştırarak firmanın başarı sağlayabileceği hedef pazar sayısını firmanın gücüne göre ayarlar. • Hedef pazarlardaki hedef müşteri gruplarını tespit eder. • Hedef pazarlardaki rakip firmaları ve ürünlerini analiz eder. • Pazara giriş strateji ve taktiklerini belirler. • Pazara gidip hedef müşterilerle görüşür. • Anlaşmaları imzalar. • Pazarla ilgili istihbarat raporunu hazırlar

İhracatta rekabet istihbaratının kullanımı ile hiper rekabet ortamındaki dünyada stratejik olarak üstün konuma geçilebilir. Ülkemiz açısından da uluslararası pazarlamanın dayanması gereken temel işte bu ticari bilgi ve istihbarat yaklaşımıdır.

132

HOMETEXTILE

ve geliştirir. • Strateji ve taktikleri belirler. • Yeni pazarları hedefler. • Dünyadaki kendi ürünündeki gelişmeleri ve dinamikleri tespit eder ve raporlar. Hiper rekabet çağının uluslararası pazarlama elamanı bu görevleri yapabilecek olan “özel kuvvetlerdir”. Bu türden eğitimli, yüksek nitelikli ve becerikli kadroların yaratılması süreci ülkemiz firmaları açısından hayati önemdedir. Dış ticaret meslek piramidinde en altta yer alan dış ticaret operasyon elamanları elbette çok önemlidirler ve vazgeçilmezlerdir.

Bunlar gümrük, banka, lojistik işlemlerini yürüten problemleri çözen unsurlardır. Bunların üzerinde uluslararası pazarlama elemanları yer alır. Bunlar uluslararası pazarlama yapma becerilerine sahip elemanlardır ve dünyanın her yerinde gelişen rekabete bağlı olarak önemleri artmaktadır. İhracatın özel kuvvetleri olan dış ticaret istihbarat elemanları ise daha nitelikli ve çağımızın ticaret savaşında başarıyı garantileyen elemanlardır. Nasıl dönemimizde dünya ordularının temel kuvvetleri özel kuvvetlerse ticaret savaşında dış ticaretin özel kuvvetleri de dış ticaret istihbarat elemanlarıdır.



TİCARET

BÜYÜYEN SENETLE SATIŞ, SEKTÖRÜ NASIL ETKİLER? Kredi kartı borçlularının sayısının artması ve son dönemde kredi kartı kullanımının sınırlandırılmasına ilişkin yapılan düzenlemeler, senetle satış yapan mağazaların sayısını ve bu mağazalara olan talebi hızla arttırıyor.

K

redi kartının henüz kullanılmadığı dönemlerde güven üzerine kurulu bir sistemle taksitle alışveriş yapılıyordu. Örneğin beyaz eşya satan mağazalar en güvenli esnaflardan sayılıyorlardı ve çoğu zaman hiçbir işlem yapmadan ihtiyacınız olan ürünü evinize gönderiyorlardı. Kredi kartının kullanımının yaygınlaşması ile senet ya da başka bir yöntemle taksitli satış neredeyse hiç kalmadı. Kredi kartı, taksit için olmazsa olmaz bir araç haline geldi. 2014 yılı Mart ayı verilerine göre Türkiye’de 57.289.670 kredi kartı bulunuyor. Fakat bu rakamın yaklaşık 3.5 milyonu ödenemediği için hukuki takip sürecinde. 4.5 milyon kartın ise yalnızca asgari ödeme tutarı ödenebiliyor.

134

HOMETEXTILE

Dolayısıyla taksitle alışveriş yapmak isteyen ama kredi kartı kullanamayanların sayısı hızla artıyor. Bu da kredi kartsız taksitle satış yapan mağazalara olan talebi arttırıyor.

Çeyiz Mağazalarından Konsept Mağazalara Ev tekstili ve çeyiz ürünleri satan geleneksel mağazalar uzun yıllardır mahallelerimizde taksitle satış yapıyorlar. İhtiyacınız olan bir nevresim takımını, eğer eski müşteriyseniz senet bile yapmadan 6 taksitle satın alabiliyordunuz. Bu çeyiz mağazalarından sıyrılıp büyüyen firmalar, bugün bir çok şubeye ulaşan konsept mağazalara dönüştüler. Çok katlı mağazalarda yalnızca eve dair ürünler değil, cep telefonu, bilgisayar hatta motosiklet gibi ürünler de satılıyor.

Her Gelir Grubuna Hitap Eden Ürünler Çoğunlukla isimlerinin sonunda “AVM” ibaresi bulunun bu konsept mağazalar farklı gelir grubuna yönelik zengin ürün çeşidi sunuyorlar. Farklı fiyat seçenekleri, farklı gelir gruplarına hitap ederken, kredi kartlarında sürekli yeterli bakiye bulundurmak isteyenler de bu mağazaları tercih edebiliyorlar. Fiyatlar ise genellikle piyasa koşullarının üzerinde olsa da dönemsel kampanyalarla fiyatlar normal düzeylere gerileyebiliyor.

Yeni Evlenecekler Yoğun İlgi Gösteriyorlar Yeni evlenecek çiftler masrafların çokluğu nedeniyle taksitle satış yapan mağazaları özellikle tercih ediyorlar. 36 aya kadar vade yapılan alışverişler tüketicileri ödeme



TİCARET

konusunda rahatlatıyor. Bu alışverişlerde ev tekstili ürünleri önemli bir yer tutuyor. Sektörün Öncüsü 80 Mağazaya Ulaştı Halı mağazası olarak hizmet verirken konsept mağazaya dönüşen EVKUR, bugün 150 bin metrekare satış alanı ve Türkiye genelinde 80 mağazasıyla sektörün nasıl bir noktaya ulaştığının en büyük göstergesi. Diğer taraftan tek mağaza ile yıllardır hizmet veren firmalar ise çok yavaş da olsa şubeleşme girişimlerine devam ediyorlar. Merkezi yerlerde çok katlı mağazaların kolay bulunamaması, tüketici istihbarat sisteminin zamana ihtiyacı olan bir sistem olması şubeleşmeyi yavaşlatan nedenler arasında gösteriliyor.

Kredi Kartına Sınır Talebi Arttırdı Çeşitli nedenlerden dolayı kredi kartını hiç kullanamayanlara 1 Şubat 2014 tarihinden itibaren yeni tüketiciler eklendi. Banka Kartları ve Kredi Kartları Hakkında Yönetmelik’te yapılan değişiklikle, kredi kartıyla alışverişe bazı sınırlamalar getirildi. Buna göre, kredi kartları ile gerçekleştirilecek mal ve hizmet alımları ile nakit çekimlerinde taksitlendirme süresi 9 ayı geçemiyor. Mobilya ve beyaz eşya satışlarında taksit sayısı 9 ayla sınırlı tutulurken, kredi kartlarıyla gerçekleştirilen telekomünikasyon ve kuyumla ilgili

136

HOMETEXTILE


21-25 Mayıs Salon: 6 Stand No: F-10 / EVTEKS 2014 - CNR Expo

FABRİKA: Organize Sanayi Bölgesi 1. Cadde İnegöl - Bursa Tel: 0224 714 80 85 / Faks: 0224 714 82 55 MERKEZ: General Ali Rıza Gürcan Cad. Merter İş Merkezi No: 2 Kat: 9 Merter – İSTANBUL Tel: (0212) 481 57 81 (pbx) / Faks: (0212) 481 57 63 KCG Textile Egypt S.A.E: Private Free Zone 3rd Industrial Zone, South A6 10 th of Ramadan, Cairo Egypt Posta Kodu: 44692


TİCARET

harcamalar ile yemek, gıda ve akaryakıt alımlarında ise taksit uygulanamıyor.

Senede Daha Sadığız Dayanıklı Tüketim ve Beyaz Eşya Perakendecileri Derneği Başkanı Şahin Mersin, suistimal edilmediği takdirde senetli satışların ekonomiyi canlandıracağını belirterek “Ancak bu yöntemi öncelikle senetli satış tecrübesi olan eski satıcılar kullanacak. Müşteri risk analizi gerek bu noktada. Genel rakamlara bakıldığında bu tür satışlarda sorunlu müşteri oranı da yüzde 5 civarında. İnsanlar kredi kartına nazaran senet borçlarına daha hassaslar” dedi. Senetli satışlarda da firmaya bağlı olarak 36 aya kadar vade tanınabildiğine de dikkat çeken Mersin şöyle devam etti: “Senetli satışların yüzde 50’ye kadar çıkabileceğini düşünüyorum. Bu tür alışverişleri insanlar çoğunlukla tanıdıklarından yapar. Hastalık ve diğer özel durumlar nedeniyle ödeme yapılamaması durumunda bile esnaf anlayışla karşılar. Hatta genelde gecikme faizi bile uygulamaz. O tamamen firma ile tüketici arasındadır. Ama kredi kartına karşı vatandaş bu kadar hassas değil. Senet yüzde 95 gününde ödenirken kredi kartında borç değil, sadece faiz ödeniyor.”

Beyaz eşyadan mobilyaya, ev tekstilinden çeyiz ürünlerine kadar geniş yelpazede hizmet veren bu mağazaların tüketiciler açısından en büyük avantajı, kefilsiz taksitle satış yapmaları. Dezavantajları ise, fiyatların piyasa ortalamalarının üzerinde olması.

138

HOMETEXTILE



SANAT

GÜNCEL LİF SANATIMIZA BAKIŞ Çağdaş tekstil sanatlarının sergilendiği tekstil disiplinine özgü koleksiyonlara sahip olan bir müzeye henüz sahip değiliz. Avrupa ve dünyanın bir çok ülkesinde çok sayıda geleneksel ve çağdaş tekstil sanatları müzesinin olmasına rağmen ülkemizde henüz mevcut değildir. Ülkemizde bu alandaki en önemli gelişme, Bursa Merinos Tekstil Sanayii Müzesi’nin açılması ve burada tekstil lif sanatı sergilerinin düzenlenmeye başlamasıdır. Doç. Cafer ARSLAN

T

ekstil sanatı, uluslararası literatürde, lif sanatları disiplininde değerlendirilirler. Her toplum, ilkim, kültür ve yaşam felsefesine bağlı olarak, geleneksel ve çağdaş lif uygulamalarını kendine özgü biçimlendirmekte ve çağdaş, özgün, yeni deneysel yaklaşımlar ile zenginleştirmektedir. Tekstil lif sanatları, tekstil tasarım ürünleri için bir kaynak olarak değerlendirilebilir. Tekstil sanatçılarının yenilikçi, deneysel üretimleri, lif sanatının sürekli yenilenmesine katkıda bulunur. Bu üretim süreci, sanatsal özellikler taşıyan teknik ve estetik çalışmalar olduğu için, endüstriyel üretim hedeflenerek gerçekleştirilmez. Sanatçılar, bazen birden fazla teknik ve üretim yönetimini birlikte kullanarak, kimi zaman çaprazlamalara giderek özgün üretim yöntemleri ortaya koyarak, kişisel teknikler geliştirirler. Bu üretim sürecinde asıl hedef, sanatsal yaratıcılıktır. Çağdaş sanat izleyicileri, “ütopik” olmayan, mesajı daha anlaşılır, rafine, tematik anlam

140

HOMETEXTILE

bütünlüğü olan eserlere yönelmektedirler. Çağdaş lif sanatları da, sanatçılarının elinde bu tarz bir ifade biçimi içerisinde, lif özlü plastik sanatlar diline dönüşmektedir. Lif sanatlarının endüstriye dönüştürülme konusu, sanatçıların kişisel tasarruflarındadır. Eserlerinin endüstriyel tasarım ürünlerine dönüştürülmesine izin veren sanatçının hakları telif hakları çerçevesinde korunmalı ve sanatçıya aktarılmalıdır. Ülkemizde, bu konudaki yasal çerçeve, “Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu” ile belirlenmiştir. Lif sanatlarının endüstriye dönüştürülmesi, endüstriyel tasarım ve üretim sürecine yeni kazanımlar getirebilir. Bu alandaki endüstriyel tasarımın, marka kimliği ve tasarımcı imzası olan ürünleri uluslararası piyasada etkileyici ve belirgin rahat hareket eden ürünlere dönüşebilirler. Tekstil sektörü için, ar-ge çalışmalarına yapılan yatırım, geliştireceği yeni ürünler ve tasarımlarının önemi, çağdaş lif sanatlarının tekstil sektörünce algısına bağlı tasarım kazanımlarına yansıyacaktır.

Türkİye’de Çağdaş Lİf Sanatına Bakış Ülkemizdeki lif sanatları üretimi, özellikle akademik çevrelerde bilinçli bir şekilde yapılmaktadır. Akademisyenlerce, akademik aşama ve akademik faaliyet olarak lif sanatı uygulamalarını gerçekleştirmektedir. Bununla birlikte, akademik aşamalarını tamamlayan akademisyenlerin lif sanatı üretimlerine devam etmedikleri görülmektedir. Uluslararası yarışmalı ve davetli tekstil ve lif sanatları sergilerine bakıldığında, son yıllarda katılımların çok sınırlı kaldığı izlenmektedir. Ülkemizde uluslararası alanda bilinirliği olan sanatçılarımız oldukça azdır. Bu alanda yeni gelişmekte olduğumuzu görmekteyiz. Dünyada lif sanatları üzerine düzenlenen Kaunas Bianelleri, Litvanya, Como Mini Tekstil, İtalya sergileri, hâlen devamlılığı olan uluslararası sergilerdir. Türkiye’de büyük heveslerle başlayan, ancak devamlılığı olan uluslararası çağdaş tekstil sanatları sergileri maalesef yoktur. İTKİB ve UİB destekleriyle 2006 yılında gerçekleştirilen


SANAT

“1. İstanbul Tekstil Sanatları Sergileri”nin devamlılığı gerçekleştirilememiştir. 2012 yılında Akdeniz Üniversitesi’nde başlayan “Uluslararası Antalya Moda ve Tekstil Tasarım Bienali” başarılı bir başlangıç yapmasına rağmen devamlığı olamamıştır. Benzer bir durum; 2012 yılında Marmara Üniversitesi bünyesinde gerçekleştirilen; “1.Uluslararası İstanbul Tekstil Sanatı -Tasarımı Sempozyumu” kapsamında düzenlenen uluslararası serginin devamlılığının olmamasıdır. Dolayısıyla Türkiye’de gerçekleştirilen lif sanatı uygulamalarına yurtdışından nasıl algılandığına baktığımızda; ulusal kimliğinin ortak paydada buluştuğunu söylemek henüz mümkün görülmemektedir. Örneğin; Japonya’nın çağdaş lif sanatı uygulamalarında bitkisel lif ve yapısal karakter akla gelmektedir. Batı Avrupa lif sanatlarına baktığımızda geleneksel “Tapestry” duvar halılarına getirilen çağdaş yorumlar akla gelmektedir. Çağdaş tekstil sanatlarının sergilendiği tekstil disiplinine özgü koleksiyonlara sahip olan bir müzeye henüz sahip değiliz. Avrupa ve dünyanın bir çok ülkesinde çok sayıda geleneksel ve çağdaş tekstil sanatları müzesinin olmasına rağmen ülkemizde henüz mevcut değildir. Ülkemizde bu alandaki en önemli gelişme, Bursa Merinos Tekstil Sanayii Müzesi’nin açılması ve burada tekstil lif sanatı sergilerinin düzenlenmeye başlamasıdır.

Bursa Merİnos Tekstİl Sanayİİ Müzesİ ve Tekstİl Lİf Sanatı Sergİlerİ Bursa

Merinos

Tekstil

Sanayii

Müzesi,

Cumhuriyet tarihimizin sembol işletmelerinden olan Merinos Yünlü Müessesesi’nin, müzeye dönüştürülmesiyle 14 Ekim 2011 tarihinde açılmıştır. Merinos Yünlü Müessesesi, Mustafa Kemal Atatürk tarafından 1938 yılında kurulmuştur.(1) Cumhuriyet döneminin ekonomik gelişme ve sanayileşme programının önemli bir aşaması olan ve ülkenin yünlü kumaş ihtiyacını, dönemin modern makine ve teçhizatıyla sağlayan işletme, uzun yıllar faaliyetlerini sürdürmüştür. 1990’lı yılların ortalarında, özelleştirme süreci içerisinde, Sümer Holding bünyesine geçmiş, Merinos Tekstil Sanayii İşletmesi’ne dönüşmüştür. 2000 yılında, Özelleştirme Yüksek Kurulu, tesislerin, öncelikle eğitim, halka açık kültür, sanat, spor ve rekreasyon amaçlı olarak Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne devredilmesine karar vermiştir.(2) Bursa Büyükşehir Belediyesi,

tesislerin müzeye dönüştürülmesi sürecini yürütmüştür. Bugün müzede, Merinos Yünlü Müessesesi’nin, yün elyafının gelişinden başlayarak, ipliğin hazırlanışı, kumaş dokuma, boyama ve terbiye işlemleri ve konfeksiyon ürününe dönüşmesine kadarki üretim süreci, makine parklarının arasında çalışan insanların mizansen canlandırma düzenlemeleriyle izleyicilere sunulmaktadır. Bursa Merinos Tekstil Sanayii Müzesi’nin en önemli özelliklerinden biri, bir salonunun sanat galerisi olarak düzenlenmiş olmasıdır. Müzenin sergi programları, Prof. Dr. Ayten Sürür’ün küratörlüğünde belirlenmektedir. Müzedeki sergiler, Sürür’ün hazırlamış olduğu, 26 Nisan-26 Ağustos 2013 tarihinde düzenlenen “Ustalar ile Lif Sanatı Sergisi”ile başlamış ve devam etmektedir. Bu sergiler, ülkemizin çağdaş tekstil ve lif sanatına önemli katkılar yapmaktadır.

Lİflerİ Görmek ve Hİssetmek Tekstil kumaş yapı içinde yer alan lifleri kolay göremeyiz. Çıplak gözle kolaylıkla algılanabilen liflere, kaba bitkisel sisal yaprak liflerini örnek gösterebiliriz. Sisal lifleri Afrika menşeli olup genellikle halat sanayinde ve yer kaplaması kaba dokumalarda kullanılmaktadır. Sisal lifleri reaktif boyamayla zenginleştirilebilir, renk ve tonalite değerlerinin uygunluğu sebebiyle çalışmalarda tercih edilmektedir. Lif sanatı bilincinin gelişmesine ve yaygınlaşmasına katkıda bulunmaya çalışıyoruz. Çalışmalarımızla, çağdaş lif sanatına deneysel yaklaşımlarla yeni görsel değerler kazandırma eğilimindeyiz. Uygulamalarımda; life özgü, görsel yalın lif anlatım dili ile; iki yaşa kadar çocukların saf masum hallerini; doğal yüz ifadelerinde herhangi bir şeyi gizlemeye gereksinim duymadıkları naif, en doğal yüz anlatımlarıyla kendilerini ifade etmelerini konu alarak yansıtmaktayım.

HOMETEXTILE

140




TEKNOLOJİ

TÜRK BİLİMADAMLARINDAN ISI YAYAN KUMAŞ DEVRİMİ Dokuz Eylül Üniversitesi bünyesindeki Elektronik Malzeme Üretim ve Uygulama Merkezi laboratuvarlarında tamamlanan nanoteknoloji projesiyle dünyanın ilk ısı yayan nanokompozit tekstil malzemesi üretildi. Söz konusu buluş ev tekstili sektörü için de çok kullanışlı bir malzeme olabilir.

T

ürk bilim insanlarının geliştirdiği nanokompozit ısı yayan tekstil maddesi, insanoğlunun ısınma ihtiyacına devrimsel bir çözüm getirdi. Patenti alınan teknolojiyle artık kumaşlar, soba işlevi görecek. Konut ısıtmasından astronot kıyafetlerine, modadan savunma sanayine geniş bir alanda önemli değişiklikler sağlaması beklenen buluşun kullanıldığı ilk ürün ise “portatif sauna” oldu. Kalkınma Bakanlığı desteğiyle Dokuz Eylül Üniversitesi bünyesinde kurulan ve yerli kaynaklardan yüksek katma değerli teknolojiler geliştirmeyi amaçlayan Elektronik Malzeme Üretim ve Uygulama Merkezi (EMUM), yarattığı patentlerle dikkati çekiyor. Nanoteknoloji ve kimya teknolojileri

144

HOMETEXTILE

konusunda dünyada ilk kez geliştirilen çok sayıda buluş için patent alan merkez, ısı yayan nanokompozit film ve tekstil maddeleri geliştirilmesi projesiyle ısınma teknolojisinde devrimsel bir buluşa imza attı. EMUM Müdürü Prof. Dr. Erdal Çelik ve DEÜ Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü Araştırma Görevlisi Dr. Mustafa Erol’un 2007’de başladıkları ısı yayan nanokompozit malzeme geliştirme projesiyle; portatif sauna, konut ve seralar için yerden ısıtma sistemi, kombiler için su ısıtma sistemi, ısı yayan halı ve battaniye gibi ürünler geliştirildi.

Hayatı Kolaylaştıracak İşlevsel Ürünler Isı yayan tekstil malzemesiyle ilgili açıklama yapan Prof. Dr. Çelik, dünyada sayılı bulunan gelişmiş cihazlara sahip merkezde günlük

hayata uygulanabilecek nanoteknoloji projeleri üzerinde çalıştıklarını, metrenin milyarda biri büyüklüğündeki ölçeklerde çalışarak hayatı kolaylaştıracak işlevsel malzemeler geliştirmeyi hedeflediklerini söyledi. Nanoteknolojik müdahaleyle ısı yayan malzemeler geliştirme fikri üzerinde yürüttükleri tartışmalar sırasında nihai ürün olarak portatif bir sauna üretip üretemeyeceklerini görmek üzere proje geliştirdiklerini anlatan Çelik, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın San-Tez Programı kapsamında desteklediği projeyle demir çelik sektöründe metallerin eritildiği kazanlarda kullanılan bir karbon türevi olan grafit malzemesini nano boyutlara uygulamaya çalıştıklarını söyledi.



TEKNOLOJİ

Homojen Bir Isınma Sağladı 6 yıl süren çalışma kapsamında öğüterek nano boyutlara indirgedikleri grafitleri, polimerler vasıtasıyla tekstil ve film malzemelerinin üzerine işlediklerini anlatan Çelik, 12 voltluk elektrikle ısı yayan malzemenin homojen bir ısınma sağladığını ifade etti. Isı yayan tekstil ya da filmin en fazla kaç dereceye ulaşabileceğini önceden belirleyebildiklerini anlatan Çelik, geliştirdikleri malzemenin istendiği gibi kıvrılıp katlanabildiğini, esnetilebildiğini söyledi.

Isı Yayan Battaniye Üretildi Prof. Dr. Çelik, kasik ısıtıcılarda ısınmanın metal rezistanslar aracılığıyla yapılabildiğini, tel üzerinde çok yüksek derecede oluşan sıcaklığın ortama yayılarak ısı oluşturulduğunu, nanokompozit malzemede ise ısınmanın malzemenin tamamında homojen olarak gerçekleştiğini, bunun da klasik sisteme göre daha güvenli ve düşük maliyetli ısınma imkanı sağladığını ifade etti. “Isı teknolojilerinde devrim yaratacak bir teknoloji geliştirdik” diye konuşan Çelik, teknolojiyi kullanarak şu ana kadar portatif sauna, ısı yayan halı ve battaniye ürettiklerini anlattı. Ürettikleri portatif saunayı halen evinde kullandığını söyleyen Çelik, şu açıklamalarda bulundu: “2 metrekarelik nanokompozit filmle kapladığımız yüzeyi kıvırarak silindir bir odacık şeklindeki portatif sauna haline

146

HOMETEXTILE

getirebiliyoruz. Saunanın içinde 75 derecelik bir sıcaklık oluşuyor. Nanokompozit malzemeyle ürettiğimiz diğer bir ürün de ısı yayan halı. Serili olduğu alanda ısı yayan bu malzemeyi konutların yerden ısıtmasında da kullanabiliyoruz. Malzemenin seri üretimi için firmalarla görüşme halindeyiz. Bu ürünün günlük hayatta kullanımı ilk olarak ısı yayan halı, portatif sauna ve küçük boyutlu ısı yayan tekstil ürünleriyle başlayacak. Isı yayan battaniye ve kıyafetler üzerinde iyileştirme çalışmalarımız devam ediyor”.

Isınma Maliyetlerini Düşürecek Dr. Mustafa Erol ise yaptığı açıklamada, ısıya ihtiyaç duyulan her alanda kullanılabilecek bu malzemenin çok ucuz hammaddelerle üretildiğini, diğer ısınma araçlarına göre daha düşük kurulum ve çalıştırma maliyetine sahip olduğunu söyledi. Laboratuvar koşullarında metrekaresi ortalama 100 liralık toplam maliyetle üretilen malzemenin seri üretime geçilmesi halinde çok daha ucuza mal edilebileceğini ifade eden Erol, konutların nanokompozit malzemeyle doğalgaza göre çok daha ucuza ısıtılabileceğini ifade etti. Sistemin giysiler üzerinde denemelerinin devam ettiğini, astronot giysileri, askeri ve sportif kullanım için de geliştirme çalışması yapıldığını ifade eden Erol, “Bu teknoloji yakın gelecekte kış giysilerinde önemli değişiklikleri beraberinde getirecek. Örneğin pille çalışan ısı yayan tekstilden yapılmış giysiler, kışın

üşüme sorununu ortadan kaldırabilecek. Sistemi farklı yönlerde geliştirme noktasında önerilere açığız. Ayrıca tasarım boyutuyla da tekstil firmalarıyla görüşüyoruz” dedi. Türkiye’nin doğal kaynaklarının bulunmadığına ve ısınma için yüksek miktarda ithal enerji kullandığına da dikkati çeken Çelik, bu buluşun Türkiye’nin enerji faturasını da düşürebileceğini öne sürdü.

Proje kapsamında homojen ısı yayan bir battaniye de üretildi. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın üniversite sanayi işbirliğini canlandırmak için yürüttüğü Sanayi Tezleri Programı tarafından desteklenen proje, geçen yıl “En İyi Sanayi Tezi Projesi” seçilmişti.







TEKNOLOJİ

YENİ NESİL DOĞAL, HAM AKUND İPEK Pamuk, keşfedildiğinden beri her zaman için tekstil üretiminde öncü olmuştur. Doğal liflere karşı artan talep ve pamuk kaynağı sınırlaması ile birlikte, pamuğa ikame etmesi amaçlı başka doğal lifler geliştirmek gerekmektedir. Bu bağlamda, ham akund lifin uygulaması, doğal lifler sınıfında nispeten yeni bir üye olarak sayılır. Mükemmel nitelikleri sayesinde muazzam bir gelişim gösteren yeni ekolojik materyallerden biri olmuştur.

S

on zamanlarda doğal lifler, biyo uyumluluk, biyolojik parçalanabilirlik, zehirsizlik, zararsız üretim, işleme ve bolluk nedeniyle çeşitli tekno-ticari uygulamalarla beraber zaferini yeniden kazandılar. Pamuk, keşfedildiğinden beri her zaman için tekstil üretiminde öncü olmuştur. Doğal liflere karşı artan talep ve pamuk kaynağı sınırlaması ile birlikte, pamuğa ikame etmesi amaçlı başka doğal lifler geliştirmek gerekmektedir. Bu bağlamda, ham akund lifin uygulaması, doğal lifler sınıfında nispeten yeni bir üye olarak sayılır. Mükemmel nitelikleri sayesinde muazzam bir gelişim gösteren yeni ekolojik materyallerden biri olmuştur. Calotropis floss

olarak da adlandırılan ham Akund, sarımsı, ince ve boşluklu bir çekirdek liftir. Lifler 2-4 cm uzunluğunda ve 12-42 mikron çapındadır. Bazı bölgelerde ak, mader veya mudra olarak da bilinmektedir. Dokunulduğunda pamuk gibi bir his verir ve ipek gibi güzel bir parlaklığı vardır. Çeşitli araştırmacı ve teknoloji uzmanlarıı, bu lifin tekstil işlemeye uygun olduğunu görmüş ve bu lifleri tekstil üretimi alanında bir materyal olarak kullanmaya başlamıştır. Bu makalede, ham akund lifin karakteristik özellikleri, kökeni, örülme becerisi, mekanik nitelikleri ve nem emilim davranışı gözden geçirilmiş ve raporlanmıştır. Ham Akund, Apocynaceæ ailesi bitkilerinden Calotropis procera ve Calotropis gigantea’dan

Akund elyafın bileşimi ve yapısal parametreleri Elyaf Akund

Çap (m)

Uzunluk (mm)

Selüloz miktarı (%)

Linyin miktarı (%)

20.63

30.36

55.45

16.15

Pamuk

15.35

35.19

93.82

4.62

Kapok

19.28

19.08

43.73

11.36

152

HOMETEXTILE

elde edilir. Bitkiler Güney Asya ve Afrika’ya özgüdür. Doğal yollarla veya tarla sürümü yolu ile büyürler. Calotropis bir funda veya ağaçtır. Küçük, mor uçlu ve merkezinde mor benek bulunan keskin kokulu beyazımsı bir bitkidir. Çiçekler genellikle sineklerle polen yayarlar ve tohumları rüzgar yoluyla dağılır. Tohumun üzerinde bulunan ipeksi beyaz tüyler yastık dolumu sağlar ve geçmişte bunlar mendil, atkı ve kağıt yapımında da kullanılmışlardır. Sapları ise balık oltası için ince ve kenevire benzer bir lif sağlar. Ham Akundun uzunluğu 31-44 mm’dir ve doğrusal yoğunluğu yaklaşık 1 dtex’tir. Çapı ise yaklaşık olarak 12-42 mikrondur. Koruma çeperi pamuksu life yakındır. Yüksek miktarda lignin içerir ve kristallik derecesi yaklaştık %28.92’dir. Lif, içi hava dolu boruya benzeyen ince bir duvarı olan geniş bir oyuk yapısına sahiptir. Yapısının %80’i boşluktur. Yüzeyi, lifler arası çok az sürtünmeye sebep olan bir pürüzsüzlüğe sahiptir. En hafif doğal liftir ve yoğunluğu yaklaşık 0.9 g/cm3 ‘tür. Akund



TEKNOLOJİ

Emme dengesi ve dışarı salma gecikmesi nem miktarı Örnekler Akund

Emme dengesi nem miktarı (%)

Salım dengesi nem miktarı (%)

Nem emme gecikmesi

10.44

12.21

1.77

Pamuk

7.75

8.70

0.95

Kapok

9.86

12.14

2.28

Ham akund, mükemmel nitelikleri sayesinde muazzam bir gelişim gösteren yeni ekolojik materyallerden biri olmuştur. Calotropis floss olarak da adlandırılan ham Akund, sarımsı, ince ve boşluklu bir çekirdek liftir. Lifler 2-4 cm uzunluğunda ve 12-42 mikron çapındadır. lifi tek hücreli bir liftir. Hakkında yayınlanan sınırlı bilgi, lifin yapısının pamuksu life benzer özellikte olduğunu belirtir. Ayrıca, en son yapılan araştırmalar, akündün bilinenden daha iyi mekanik özelliklere sahip olduğunu göstermektedir. Bitkiler Güney Asya ve Afrika’ya özgüdür ve Güney Amerika ve Karayip Adaları’na getirilmiştir. Bitki, Çin’in farklı bölgelerine ve ayrıca Hindistan, Laos, Malezya, Nepal, Pakistan, Sri Lanka, Vietnam, Tayland ve Afrika gibi ülkelere dağıtılmıştır. Bu lifin başlıca pazarı Avusturalya ve Yeni Zelanda’dır. 3.42 Cn/dtex çekme kuvveti akund lifini bükmeye hazır hale getirir, fakat çukur yapısı (yapısının %80’i boşluktur) lifi hafif ve çelimsiz kılmaktadır. Kırılganlığına rağmen işlemesini etkileyen diğer bir önemli parametre ise lifin pürüzsüz yüzeyidir. Bu pürüzsüz yüzey daha çok bükme işlemini etkiler çünkü lifi iplikte tutmak için gerekli lifler arası sürtünme kuvvetini sağlayamaz ve bu yüzden iplik gücüne katkıda bulunur. Pamuk/akund blenderı başarılı bir şekilde 40/60 ve 33/67 karışım oranı ile 18.45 tex eğrilmiştir. Pamuk/akund karışımı kompakt iplik daha az tüylülük göstermiş ve mekanik özellikleri arttırmıştır. Ham Akund döşemelik doldurma olarak kullanılır ve bazen de tohumu pamuksu lifi ile karıştırılır. Tüm pamuk/akund karışımı ipliklerin niteliklerinin kıyafet ve ev

tekstilinin temel gereksinimlerini karşılayacağını kanıtlanmıştır. Kitlesel ölçekte birçok tekstil uygulamasında kullanılabilir fakat yetersizliği sebebiyle kullanılmamaktadır. Kopma direnci ve kopma uzaması kapoktan fazla fakat kapoktan azdır. Kopma direnci yaklaşık 3.42Cn/dtex’tir. Havanın bağıl nem artışıyla, akund lifinin kopma direnci artar ve ilginçtir ki numuneler düşük nemli durumdan (%0) yüksek nemli duruma (%100) kopma direncinde yaklaşık olarak %4.3’lük bir artışa sahiptir. Akund lifinin nem içeriği standart bir durumda %10.44’tür ve nem geri kazanımı pamuktan daha yüksek olan %13.8 oranına sahiptir. Bu lif, emilim dengesindeki nem içeriğinin salınım dengesinde daha az olduğu pamuk ve kapok(yastık pamuğu) ile aynı nem emilim gecikmesine sahiptir. Akund lifinin nem gecikmesi %1.77’dir, bu da pamuk lifinden daha büyük ve kapok lifinden daha küçük bir orandır. Nem emilim ve salınım işlemi boyunca akund lifinin dengelenmesi diğerlerinden daha uzun bir zaman alır ve yine bu lif diğerlerinden daha yüksek eşitlik nem içeriğine sahiptir.

Kaynak: Melliand International(2014-1 S.22,23) Yazar: Subhankar Maity, Himansu Shekhar Mohapatra, Arobindo Chatterjee Dr.B.R. Ambedkar National Institute of Technology, Jalandhar/India 154

HOMETEXTILE



MAKALE

Ev Tekstili Sektöründe İş Sağlığı ve İŞ GÜVENLİĞİ MEVZUATININ UYGULANMASI Bir istatistiğe göre ülkemizdeki işyerlerinin %66’sının “Az Tehlikeli” işyerlerinden oluştuğunu düşündüğümüzde özellikle 1 Temmuz 2016’dan sonra İşyeri Hekimi ve İş Güvenliği Uzmanı yükümlülüğü başlayacak işyerlerinin sayısında ciddi nispette artış olacaktır. Turgut HOLOĞLU / A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı / Turgut.Hologlu@kalibre.com.tr

İ

şyerlerinde üretim ve hizmetin gerçekleştirilmesi süreçlerinde, çalışanların sağlığına, işe ve işyerine zarar verebilecek, farklı nedenlerden kaynaklanan riskleri önlemek ve ortadan kaldırmak için yapılan planlı çalışmalar “İş Sağlığı ve Güvenliği” olarak tanımlanmaktadır. “İş Güvenliği” ile ilgili çalışmalarda potansiyel iş kazalarının önlenmesi hedeflenirken, “İş Sağlığı” çalışmalarında ise işin yapılması sırasında tekrarlanan bir sebeple çalışanlarda oluşabilecek meslek hastalıklarının önlenmesi hedeflenmektedir. Birbiriyle entegre yürütülmesi gereken bu 2 sürecin “İş Sağlığı ve Güvenliği” çatısı altında birlikte ele alınması oldukça önemlidir. Ülkemizde İş Sağlığı ve Güvenliği çalışmaları 4857 Sayılı İş Kanununun ilgili maddelerine bağlı çıkarılan İSG yönetmelikleri çerçevesinde yürütülmekte idi. Günümüzde İSG çalışmaları 30 Haziran 2012’de yayımlanan 6331 sayılı İSG Yasası ve bağlı yönetmelikler çerçevesinde, tüm işyerlerini kapsayacak şekilde aşağıdaki takvime uygun olarak yürütülmeye başlanmıştır; 1 Ocak 2013; 6331 Sayılı İSG Yasasının temel yükümlülükleri (Risk Değerlendirme, Acil Durum Planlama, Çalışan İSG Eğitimleri) tüm işyerleri için yürürlüğe girmiştir. İş Güvenliği Uzmanı, İşyeri Hekimi ve Sağlık Personeli görevlendirme yükümlülüğü, çalışan sayısı 50’nin üzerinde olan tüm işyerleri için yürürlüğe girmiştir. 1 Ocak 2014; İş Güvenliği Uzmanı, İşyeri Hekimi ve Sağlık Personeli görevlendirme yükümlülüğü, çalışan sayısı 50’nin altında olan “Tehlikeli-Çok Tehlikeli” işyerleri için yürürlüğe girmiştir. 1 Temmuz 2016; İş Güvenliği Uzmanı, İşyeri Hekimi ve Sağlık Personeli görevlendirme yükümlülüğü, çalışan sayısı 50’nin altında olan “Az Tehlikeli” işyerleri için yürürlüğe girecektir. Çalışma Bakanlığı’nın istatistiklerine göre işyerlerindeki çalışan sayıları dikkate alındığında Ocak 2014’den önce İşyeri

156

HOMETEXTILE

Hekimi ve İş Güvenliği Uzmanı görevlendirme yükümlülüğü başlayan işyeri sayısı toplam işyerlerinin sadece %2’si iken, kalan %98’inin bu yükümlülüğü ise Ocak 2014 ve Temmuz 2016 tarihlerinden sonra planlanmıştır.

Çalışan sayısı 10 kişinin altı 50 kişinin altı 50 kişinin üstü Toplam

İşyeri Sayısı 1.214.000 182.843 28.147 1.424.990

Yüzde % 85 % 13 %2 % 100

Diğer bir istatistiğe göre ülkemizdeki işyerlerinin %66’sının “Az Tehlikeli” işyerlerinden oluştuğunu düşündüğümüzde özellikle 1 Temmuz 2016’dan sonra İşyeri Hekimi ve İş Güvenliği Uzmanı yükümlülüğü başlayacak işyerlerinin sayısında ciddi nispette artış olacaktır.

Tehlike Sınıfı Az Tehlikeli Tehlikeli Çok Tehlikeli Toplam

İşyeri Sayısı 934.000 260.000 230.000 1.424.000

Yüzde % 66 % 18 % 16 % 100

İşyerlerinde yapılan faaliyetler dikkate alınarak tehlike sınıfları belirlenmiş, “İş Sağlığı ve Güvenliğine İlişkin Tehlike Sınıfları Tebliği” ile tanımlanmış ve yürürlüğe girmiştir. İlgili tebliğe göre işyerleri SGK’da tanımlı oldukları İşkolu koduna (NACE Kodu) göre 3 farklı tehlike sınıfında tanımlanmıştır; Az Tehlikeli İşyerleri; Tekstil ürünlerinin toptan ticareti, perakende ticareti vb. Tehlikeli İşyerleri; Perdelerin ve iç storların imalatı, Battaniye imalatı vb. Çok Tehlikeli İşyerleri; Kuru Temizleme Hizmetleri, İnşaat, Tersane, Maden vb. Ev Tekstili sektöründeki bazı iş kolu kodlarına ait tehlike sınıfları aşağıda verilmiştir;



MAKALE

EV TEKSTİLİ SEKTÖRÜNDEKİ İŞ KOLU KODU ÖRNEKLERİ İşkolu Kodu 13.10 13.20 13.20.21 13.30 13.30.01 13.30.02 13.30.03 13.91 13.91.01 13.92 13.92.01 13.92.02 13.92.03 13.92.05 13.99 13.99.02 13.99.04 46.41 47.51

İş Tanımı Tekstil elyafının hazırlanması ve bükülmesi Dokuma Havlu, şönil, havlu, pelüş, tırtıl ve benzeri ilmeği kesilmemiş dokuma kumaşlar ile tafting kumaş imalatı Tekstil ürünlerinin bitirilmesi Kumaş ve tekstil ürünlerini ağartma ve boyama hizmetleri (giyim eşyası dahil) Tekstil elyaf ve ipliklerini ağartma ve boyama hizmetleri (kasarlama dahil) Kumaş ve tekstil ürünlerine baskı yapılması hizmetleri (giyim eşyası dahil) Örgü (triko) veya tığ işi (kroşe) kumaşların imalatı Örgü ve tığ işi kumaşların imalatı (penye ve havlı kumaşlar ile raschel veya benzeri makineler ile örülen tül, perde, vb. örgü veya tığ ile örülmüş ürünler dahil) Giyim eşyası dışındaki tamamlanmış tekstil ürünlerinin imalatı Yatak örtü takımları, yatak çarşafları, yastık kılıfları, masa örtüsü ile tuvalet ve mutfakta kullanılan örtülerin imalatı (el ve yüz havluları dahil) Yorgan, kuştüyü yorgan, minder, puf, yastık, halı yastık, uyku tulumu vb imalatı Perdelerin ve iç storların, perde veya yatak saçaklarının, farbelalarının ve malzemelerinin imalatı (gipür, tül perde ve kalın perdeler dahil) Battaniye imalatı Başka yerde sınıflandırılmamış diğer tekstillerin imalatı Tül ve diğer ağ kumaşların (dokuma, örgü (triko) veya tığ işi (kroşe) olanlar hariç) imalatı ile oya, dantel ve nakış imalatı (yaka, fisto yaka, lez, aplik, motif, kapitone ürünleri dahil) Tekstil kırpıntısı imalatı (yatak, yorgan, yastık, şilte ve benzeri doldurmak için) Tekstil ürünlerinin toptan ticareti Belirli bir mala tahsis edilmiş mağazalarda tekstil ürünleri perakende ticareti

Tehlike Sınıfı Tehlikeli Tehlikeli Tehlikeli Tehlikeli Tehlikeli Tehlikeli Tehlikeli Tehlikeli Tehlikeli Tehlikeli Tehlikeli Tehlikeli Tehlikeli Tehlikeli Tehlikeli Tehlikeli C

Tehlikeli Az Tehlikeli Az Tehlikeli

M

Y

CM

MY

Başta Risk değerlendirme ve Acil Durum Yönetimiyle ilgili yükümlülükler olmak üzere tüm İSG yükümlülükleri 1 Ocak 2013 itibariyle tüm işyerlerini kapsayacak şekilde yürürlüğe girmiş olup, sadece İş Güvenliği Uzmanı, İşyeri Hekimi ve Diğer Sağlık Personeli görevlendirme yükümlülükleri Tehlike Sınıfı ve Çalışan sayısının 50’nin üstünde veya altında olma durumuna göre ertelenmiştir. İş Güvenliği Uzmanı, İşyeri Hekimi ve Diğer Sağlık Personeli görevlendirmesiyle ilgili

158

HOMETEXTILE

yükümlülük aşağıdaki takvime göre zorunlu hale gelmiştir; İSG mevzuatıyla ilgili İş Güvenliği Uzmanı ve İşyeri Hekimi çalıştırma yükümlülükleri de işyerinin sahip olduğu tehlike sınıfı ve çalışan sayısı dikkate alınarak belirlenmektedir. İşyerleri sahip oldukları tehlike sınıfına ve çalışan sayısına göre aşağıda belirlenen sürelere uygun olarak İSG görevlendirmelerini yapmakla yükümlüdür. Öncelikle işyeri kavramının bilinmesi, İSG yükümlülüklerinin belirlenmesi açısından

önemlidir. Aynı işletmeye ait birden fazla işyeri açılışı yapılabilmektedir. İşletmeler imalat yerleri ile satış yerlerini ayırabilmekte, her bir işyeri için SGK’da farklı bir işyeri bildirgesi ile bildirim yapmaktadır. Aynı işletmenin farklı işyerlerinde yapılan işler farklı olduğunda, İşkolu kodları da farklı olabilmekte, dolayısıyla İSG açısından tehlike sınıfları da farklı olabilmektedir. İşyerlerinde yapılan faaliyetlerin “asıl yapılan iş” dikkate alınarak tehlike sınıfının belirlenmesi

CY

CMY

K


ITSH14_230x330_Hometextile (TETSAD).pdf

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

1

10/4/14

11:13 am


MAKALE

Çalışan

İş Güvenliği Uzmanı / İşyeri Hekimi / Sağlık Personeli Görevlendirme Yükümlülük Başlama Tarihi Az Tehlikeli Tehlikeli Sayısı Çok Tehlikeli

50 ve üzeri 50’nin altı

01.01.2013 01.07.2016

Tehlike Sınıfı Az Tehlikeli

İŞYERİ HEKİMİ ÇALIŞMA SÜRELERİ Kısmi çalışma süresi (En az) Tam çalışma süresi (En az) Tam zamanlı 1 İşyeri Hekimi / 2000 İşçi İşçi başına 4 dak/ay

Tehlikeli

Çok Tehlikeli

01.01.2013 01.01.2014

İşçi başına 6 dak/ay İşçi başına 8 dak/ay

01.01.2013 01.01.2014

Tam zamanlı 1 İşyeri Hekimi / 1500 İşçi Tam zamanlı 1 İşyeri Hekimi / 1000 İşçi

10 kişinin altındaki Az Tehlikeli işyerleri için 25 dak/yıl (Tüm Hekimler bu hizmeti gerçekleştirebilir, İşyeri Hekimliği Belgesi olma şartı bulunmamaktadır). gerekmekte, İSG yükümlülüklerinin “işyerine özel” yerine getirilmesi gerekmektedir. Örneğin merkez adresi farklı olan bir işyerimizin imalatı gerçekleştirdiği tesis veya tesisler farklı, ürünlerini depoladığı tesisler farklı, ürünleri sergilediği ve satışa sunduğu mağazaları farklı birer işyeri olup, İSG açısından ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir. Her bir işyerinin konumu, işyerindeki çalışan sayıları, işyerinde oluşabilecek acil durumlar ve acil durumlara karşı görevlendirilecek ekiplerin büyüklüğü, işyerinde gerçekleştirilen

Tehlike Sınıfı Az Tehlikeli Tehlikeli

Çok Tehlikeli

faaliyetlerden kaynaklanan tehlikeler ve riskler farklılık gösterdiği için alınması gereken tedbirler, acil durum planları ve ekipleri de ayrı ayrı belirlenmeli ve tanımlanmalıdır. İSG mevzuat yükümlülüklerinin yerine getirilmesinde OHSAS 18001 İSG Standardının uygulanması sürecin etkinliğini artıracaktır. Yerel mevzuatın, uluslararası normlarla işyerlerinde entegre uygulanması kurumsallaşma yönünde atılacak önemli bir adım olacaktır. İSG sürecinin işyerinin üretim ve hizmet

DİĞER SAĞLIK PERSONELİ (SAĞLIK MEMURU) ÇALIŞMA SÜRELERİ Kısmi çalışma süresi (En az) Tam çalışma süresi

İşçi başına 6 dak/ay İşçi başına 9 dak/ay İşçi başına 12 dak/ay

10 kişinin altındaki Az Tehlikeli işyerleri için 35 dak/yıl 160

HOMETEXTILE

süreçleriyle de entegre yürütülmesi, işyerindeki organizasyon yapısına uygun görev tanımlarının oluşturulması, kurum içi iletişimin artırılması gerekmektedir. İSG süreçlerinin etkinliği aşağıda verilen PUKÖ (Planla-Uygula-Kontrol Et-Önlem Al) döngüsünün etkin uygulanmasıyla mümkün olabilecektir. PUKÖ döngüsünün sürekli iyileştirme anlayışına göre etkin uygulayan işyerlerinin “Sağlıklı ve Güvenli İşyeri” olması hedeflenmektedir. Sağlıklı ve Güvenli bir yaşam dilerim.

Tam zamanlı İşyeri HHHekiminin çalıştığı işyerlerinde Diğer Sağlık Personeli çalıştırma şartı yoktur.



HUKUK

ÜRÜN GÜVENLİĞİ KAPSAMINDA YENİ YAPTIRIMLAR YOLDA Kanun taslağı, belirtilen sorumlulukların kontrolü, piyasaya arz edilecek veya hizmete sunulacak ürünlerin teknik düzenlemeler ve güvenlik gereklerine uygunluğunun değerlendirilmesi, piyasa gözetimi ve denetimi, ithalat kontrolleri gibi alanlardaki yetki ve sorumluluğu ise, Ürün Güvenliği Üst Kurulu, Piyasa Gözetimi ve Denetimi Kurulu ve Teknik Mevzuat Uyumu Kurulu gibi yeni ihdas edilecek belli kurullara vermektedir.

4

703 sayılı Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun’un yerine geçmek üzere, ürünlerin güvenli ve ilgili teknik düzenlemelere uygun olmasını sağlamak amacıyla, “Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu Taslağı” hazırlanmıştır. Bu taslak, tüm tekstil dünyasını yakından ilgilendirmektedir. Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu Taslağı’nın mevcut düzenlemelere getirmiş oldukları yenilikler ve kanun taslağı kapsamındakilere yüklemiş olduğu yükümlülükler şu şekilde özetlenebilir: 4703 sayılı “Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun”un 10 yıllık uygulaması, özellikle Piyasa Gözetim ve Denetim kurallarının ülkemizde etkin bir şekilde işletilmesinin ve Türk mallarının AB pazarında serbest dolaşımının önündeki engellerin niteliği ve çözümü konusunda ülkemize tecrübe kazandırdığı açık olup, bu doğrultuda, gerek AB mevzuatındaki güncellemeler, gerekse ülkemizin deneyim ve ihtiyaçları göz önüne alınarak bu alanda karşılaşılan sorunların aşılması amacıyla 4703 sayılı kanunun yenilenmesi gerekliliği ortaya çıkmıştır. Genel olarak, dış ticaretin düzenlenmesinde ihtisas gerektiren teknik konuları içeren bu tasarının, dış ticaretin

162

HOMETEXTILE

Av. Alper Tuncer / Albayrak &Arslan Hukuk Bürosu

ulusal ölçekteki muhatapları olan imalatçı, dağıtıcı ve ithalatçılara belli yetki ve sorumluluk yüklediği görülmektedir. Kanun tasarısının 7. maddesinde maddi yükümlülük yükleyen ürün sorumluluğu tazminatına ilişkin olarak, uygun olmayan bir ürünün bir kişinin ölümüne veya yaralanmasına veya bir malın zarar görmesine sebep olması halinde, bu ürünün imalatçısı veya ürün ithal ise ithalatçısının da sorumlu olacağı düzenlenmiştir. Bu madde yeni olup, Avrupa direktifleri ile kanunu uyumlu hale getirmek amaçlanmıştır. Bu maddede sayılı kişilerin tazminat ile sorumlu tutulabilmesi için nedensellik bağı aranmaktadır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun haksız fiillere ilişkin hükümlerine atıf yapılmış, maddi ve manevi tazminat taleplerinin genel hükümlere göre belirleneceği düzenlenmiştir. Diğer yandan; bahsedilen kanun taslağının 8. maddesinde yazılı imalatçının uygunluk değerlendirme işlemlerinden, ürünün taşıyabileceği risklere karşı gereken tedbirlerin alınmasına ilişkin görevlerine kadar yükümlülükleri düzenlenmiştir. 9. maddede yetkili temsilcinin yükümlülükleri düzenlenirken, 10. maddede de ithalatçının sorumluluğuna ilişkin; imalatçının yükümlülüklerini yerine getirmiş olduğunu belgeleme, uygunluk beyanı ve teknik dosyanın bir örneğini muhafaza ve gerektiğinde yetkili kuruluşlara sunma, depolama ve

nakliye koşullarını ürün güvenliği açısından kontrol ve denetleme, gerektiğinde ürünlerinin arzını durdurma ve engelleme, piyasadaki ürünlerini toplatma ve ürünlerini tüketiciden geri çekme, bu konularda yetkili kuruluşlarla işbirliği yapma ve yetkililere gerekli bilgi ve belgeleri sağlama gibi son derece önemli ve dış ticaret bilgisi gerektiren hususlar düzenlenmiştir. Bu taslak kapsamında; bir ürünü kendi isim veya ticari markası altında piyasaya arz eden veya piyasaya arz edilmiş bir ürünü teknik düzenleme koşullarına veya uygulanabildiği durumlarda genel güvenlik gereklerine uygunluğunu etkileyecek şekilde değiştiren ithalatçılar ile dağıtıcılar, bu kanun kapsamında


MİSSEMİLY collection

RYF N

RYF AVRUPA TEKSTİL San. Tic. ve Paz. Ltd. Şti

Ahmet Nafiz Zorlu Sanayi Sitesi 7154 Sk. No:7 Denizli / TÜRKİYE +90 258 372 18 16 +90 258 372 18 24 info@ryfavrupa.com www.ryfavrupa.com

.A .T .F .M .W

www.ryfavrupa.com .W


HUKUK

imalatçı sayılacakları ve 8. maddedeki yükümlülükler ile sorumlu olacakları düzenlenmiştir. Yine taslağın 13. maddesinde; iktisadi işletmeciler, tedarik zincirinde yer alan bir önceki ve bir sonraki iktisadi işletmecinin bilgilerinin kaydının izlenebilirlik prensibi gereği tutulması öngörülmüştür. Uygunluk işaretleri ve belgeleri, uygunluk değerlendirme işlemleri önceki kanuna oranla çok daha ayrıntılı düzenlenmiştir. En önemli değişikliklerden

164

biri, madde metnine Avrupa Birliği’nin (AB), teknik mevzuat uyumu çerçevesinde malların serbest dolaşımının tam anlamıyla sağlanması amacıyla ürünlerin direktiflere uygun olduğunu ve gerekli bütün uygunluk değerlendirme faaliyetlerinden geçtiğini, sağlık, güvenlik ve tüketicinin ve çevrenin korunması gerekliliklerine uygunluğunu gösteren CE (Conformité Européenne) işaretinin özellikle eklenmesidir. Bu durum, bu taslağın AB direktiflerine uyum amacını ortaya koymaktadır. Bahsedilen kanun taslağı, belirtilen sorumlulukların kontrolü, piyasaya arz edilecek veya hizmete sunulacak ürünlerin teknik düzenlemeler ve güvenlik gereklerine uygunluğunun değerlendirilmesi, piyasa gözetimi ve denetimi, ithalat kontrolleri gibi alanlardaki yetki ve sorumluluğu ise, Ürün Güvenliği Üst Kurulu, Piyasa Gözetimi ve Denetimi Kurulu ve Teknik Mevzuat Uyumu Kurulu gibi yeni ihdas edilecek belli kurullara vermektedir. Bu kurullar yalnız operasyonel anlamda faaliyette bulunmayacak aynı zamanda hukuki düzenlemeleri de yapacaklardır. Yetkili kuruluşun denetime ilişkin yetkileri taslağın 16 ila 20. maddelerinde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Piyasa denetimi ve gözetimi yapmaya yetkili kuruluşlar ile bunların görev alanları Bakanlar Kurulu Kararı ile ayrıca belirlenecektir. Yine taslağa, AB direktiflerine uyum kapsamında, ürünün geri çağrılması hususu eklenmiştir. Riskleri önlemede diğer tedbirlerin yetersiz kaldığı veya kalabileceği durumlar için öngörülmüş olup, iktisadi işletmeci (bu taslak kapsamında;

imalatçı, yetkili temsilci, ithalatçı veya dağıtıcı) nihai kullanıncaya mümkünse ürünün geri çağrılmasına yol açan sorunun giderilmesi, ürünün teslim tarihindeki perakende satış değerinin ödenmesi veya eşdeğer teknik düzenlemesine uygun ve güvenli diğer bir ürünle değiştirilmesi seçeneklerinden birini sunacaktır. Masraflar ürünü geri çağıran iktisadi işletmeci tarafından üstlenilir. Son olarak, söz konusu taslakta yazılı maddelere aykırılık halinde 5 bin ila 100 bin TL arasında idari para cezası yaptırımları öngörülmüştür. Gerekli tedbirleri alan ve uygunsuzluğu tamamen gideren iktisadi işletmeciler hakkında işbu idari para cezaları uygulanmamaktadır. AB direktiflerine uyum bağlamında gelen diğer bir madde de gizlilik ve şeffaflık maddesidir. Bu madde ile yetkili kuruluşlara bilgilerin gizliliğinin korunması için gerekli tedbirleri alma sorumluluğu yüklenmiştir. Özetle kanun taslağı AB direktifleri doğrultusunda, duyulan ihtiyaçlar nedeniyle hazırlanmış olup, yürürlükten kaldıracağı 4703 sayılı kanuna nazaran birçok yenilik ve ayrıntı içermektedir. Bunların başında ürün sorumluluğu tazminatı gibi maddi yükümlülükler ve izlenebilirlik ve şeffaflık gibi ilkelerin kanun taslağına eklenmesi gelmektedir. Tekstil sektörü için de büyük önem arz eden, uyulmaması halinde yüksek idari para cezaları ve tazminatlar ile karşılaşılması olası bu yükümlülüklere riayet edilmesi gerekmektedir. Bahsedilen bu kanun henüz taslak aşamasında olduğundan, kendilerini etkileyecek tüm tekstilcilerimiz bu yasal düzenleme henüz yasalaşmadan taslak hakkındaki görüş ve önerilerini TETSİAD ve tüm diğer sivil toplum örgütleri aracılığıyla Ekonomi Bakanlığı ile paylaşmalıdır.

HOMETEXTILE

TAC


TAC Home Textile Dergisi 23x33cm_2.indd 1

4/30/14 2:23 PM


MARKA

“NEDEN İNOVASYON?” “Bulunduğumuz çağın gerektirdiklerine uygun olarak, hedef kitlesine faydalı ürünleri üreterek piyasaya sunmak” anlamına gelen inovatif çalışmalar, pazar paylarının yükselmesinde çok büyük rol oynamaktadır. Bu sebeple inovasyon bilincinin firmalarda oturması ve rekabet savaşında hızlı bir şekilde kullanılması gerekmektedir. Kemal Yamankaradeniz / Destek Patent A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı

Ö

nceki dönemlerde teknolojiyi kullanan firmalar diğerleri karşısında bir adım önde gelmekteyken teknolojinin gelişmesi ve herkes tarafından kolayca ulaşılabilir olması firmaların rakipleri karşısında farklı yöntemler geliştirmelerini gerektirdi. Bu gelişmeler sonucunda rakiplerinin önüne geçmek isteyen firmalar iş modellerinde inovatif çalışmalara öncelik vermeye başladı. Günümüzde “inovasyon” kavramı gittikçe daha fazla kullanılmaktadır. İnovasyon ArGe’yi de içine alan bir sistemdir ve yeniliklerin paraya dönüştürülebilmesini ifade etmektedir. Firmanın kârlı bir şekilde ciro üretip, kazanç sağlayabilmesi temel amaçtır ve rakipler karşısında sağlam durabilmek için kalite ve maliyet yeterli olmamaktadır. Bunların yanında destekleyici unsurlara ihtiyaç duyulmaktadır ki bu unsurların başında Ar-Ge ve İnovasyon gelmektedir. “Bulunduğumuz çağın gerektirdiklerine uygun olarak, hedef kitlesine faydalı ürünleri üreterek piyasaya sunmak” anlamına gelen inovatif çalışmalar, pazar paylarının yükselmesinde

166

HOMETEXTILE

çok büyük rol oynamaktadır. Bu sebeple inovasyon bilincinin firmalarda oturması ve rekabet savaşında hızlı bir şekilde kullanılması gerekmektedir. Diğer ülkelerdeki rakiplerimiz karşısında da söz sahibi olabilmemiz açısından Ar-Ge ve inovasyon konusunda daha bilinçli olmamız ülkemizin ekonomik rekabetinde kolaylık sağlayacaktır. Son yıllarda düzenlenen Ar- Ge, inovasyon etkinliklerinin daha fazla arttırılması bu bakımdan faydalı olacaktır. Yapılacak olan Ar-Ge çalışmalarıyla firmalarımız yeni ürünler geliştirecek, mevcut ürünlerinde iyileştirmeler yaparak katma değer sağlayacak ve yenilik anlamına gelen inovasyon konusunda daha başarılı olacaktır. Yani sürekli olarak Ar-Ge çalışmalarını devam ettirmeleri başarıyı da beraberinde getirecektir. Aynı şekilde alınan patentler ile inovasyonun paralel

olduğunu da unutmamak gerekmektedir. Alınan patent sayısı inovasyon üretiminin ne kadar yapıldığını göstermektedir. Ülkemiz patent üretme ve yeniliğe gidip rekabet üstünlüğü elde etme konusunda çok geride bulunmaktadır. Üretim yapan şirketlerin inovasyon odaklı olması ve ürettikleri yenilikleri patent ile koruması ayakta kalabilmeleri için gerekli olan koşulların başında gelmektedir. Unutulmamalıdır ki, rekabette üstünlük sağlayabilmek ve rekabeti koruyabilmek için yapılması gereken en önemli faaliyet inovasyondur. İnovasyon dikkate alınarak üretilen ürünler, patent hakları ile koruma altına alındıkça görülecektir ki şirketlerin harcadığı emek, para ve zaman kendilerine kâr olarak geri dönecektir.





YARIŞMA

“EV TEKSTİLİ TASARIMINA BÜYÜK KATKI” TETSİAD’ın da sponsor olduğu, Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği (UTİB) tarafından 4’üncüsü düzenlenen Türkiye Ev Tekstili Tasarım Yarışması rekor sayıda başvuru ile sonuçlandı. 530 eserin 31’i, düzenlenen törenle ödüllendirildi. ürkiye Ev Tekstili Sanayicileri ve İşadamları Derneği(TETSİAD)’nin de sponsor olduğu, Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği (UTİB) tarafından 4’üncüsü düzenlenen Türkiye Ev Tekstili Tasarım Yarışması görkemli bir törenle sonuçlandı. UTİB Başkanı İbrahim Burkay’ın ev sahipliğinde, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, TETSİAD Başkanı Yaşar Küçükçalık ve sektör temsilcilerinin katılımıyla gerçekleştirilen törende, banyo, yatak, koltuk ve perde dallarında, öğrenci ve profesyonel ayrı ayrı olmak üzere 31 ödül verildi.

ALARM VE MÜZİK ÇALAN YASTIK Gecenin en büyük ödülü olan “En inovatif ürün” ödülünü “Masalsı Rüya” isimli projesiyle alarm ve müzik çalan yastık ile ışıklı nevresim tasarlayan Arzu Arukaslan kazandı. İnsanların yatakta uyanamama sorunu, karanlıktan korkmaları ve yine yatakta müzik dinlemeyi sevmelerinden yola çıktığını söyleyen Arukaslan, UTİB tarafından 10 bin TL para ödülüne layık görüldü. Tasarım ve İnovasyonun Önemine Vurgu Törende bir konuşma yapan BTSO ve Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği Başkanı

170

HOMETEXTILE

İbrahim Burkay, dünya genelinde yüzde 5 pazar payına sahip olan ev tekstilinin 2013 yılı sonunda 3.1 milyar doların üzerinde ihracat gerçekleştirdiğini belirterek, “Türkiye 2013 hedeflerine tasarım ve inovasyonla ulaşacaktır. Sektörümüzdeki tasarımcıların üstlendiği bu kritik rol sebebiyle UTİB olarak 4. defa Türkiye Ev Tekstili Tasarım Yarışması’nı düzenledik. Bu yarışma ile sektörün rekabet gücünü artırmayı, sektörümüzde yenilikçi ve özgün tasarımcı kimliğinin güçlenmesine yardımcı olmayı amaçladık” dedi. Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi ise yaptığı konuşmada, Türkiye’nin artık ‘Made in Turkey’ dendiğinde markası saklanan bir ülke olmaktan çıktığını söyledi. Türkiye’nin dünyanın tüketim alışkanlıklarını değiştirme noktasında emin adımlarla ilerlediğini ifade eden Bakan Zeybekçi sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye bu sene 152 milyar dolarlık ihracatını eminim yüzde 10’a yakın bir oranda artıracaktır. 166 milyar dolarlar seviyesine çıkaracaktır. Türkiye’nin ihracatının yüzde 10 arttırması ne demek biliyor musunuz? Birim olarak, miktar olarak üretimin yüzde 10 artması demektir. İstihdamın da ona paralel bir şekilde artması demektir. Bu da Türkiye’de refahın, dolayısıyla tüketimin ve yatırımın

artması demektir. Sonuç olarak Türkiye’de büyümenin beklentilerin çok daha üzerinde artması demektir. Şundan emin olun, Türkiye 2023 hedefine doğru çok güçlü bir adımı 2014 yılında atacaktır”.



MAKALE

BULDOZER TİPİ SATICI Başarılı satıcılar, özellikle faydayı vurgulayarak ürünü satarken, ürünün üreticisi firma için en değerli nokta sadece satmak değil, memnun müşteriler yaratmaktır. Uzun vadeli ilişkinin yararını bilen firmalar, sadece satışa değil, “kaliteli satışa” odaklanırlar. Zeki Yüksekbilgili / İstanbul Arel Üniversitesi Öğretim Görevlisi

S

atış ile ilgili yaygın kullanılan tanımlardan biri, ‘bir ihtiyacın doğru olarak tanımlanıp bu ihtiyacı karşılayacak çözümlerin ve müşterinin elde edeceği faydaların doğru bir yaklaşımla sunulması’ şeklindedir. Satış zannedildiği kadar rasyonel bir süreç değildir, bu sebeple satışı sadece standart kalıplar içerisinde değerlendirmek çok da doğru sonuçlar vermez. Buna net örnekler vermek gerekirse; otomobiller alınırken sadece taşımacılık sorununu gidermek için araç satın alınmaz, otomobilin sağlayacağı saygınlık ve imaj, müşterinin yer almak istediği statü de belirleyicidir. Satın almada salt amaç ürüne sahip olmak değildir, genellikle de fayda

172

HOMETEXTILE

üründen daha öne çıkar. Birçok bayan sadece bir makyaj malzemesi satın almaz, güzelliği, bakımı, gençliği ve estetiği satın alırlar, yani temelde satın alınan faydadır. Başarılı satıcılar ürünün kendisi yerine, ürünün alıcısının gereksinimlerine karşılık verip örtüşen faydalarını vurgularlar. Başarılı satıcılar, özellikle faydayı vurgulayarak ürünü satarken, ürünün üreticisi firma için en değerli nokta sadece satmak değil, memnun müşteriler yaratmaktır. Uzun vadeli ilişkinin yararını bilen firmalar, sadece satışa değil, “kaliteli satışa” odaklanırlar. Bu odaklanmanın sebebi ise gayet rasyoneldir; yeni müşteri elde etmek hayli pahalıdır. Yeni müşteriyi elde etmek için müşteriye bir avantaj, bir

kolaylık verilmelidir ki mevcut çalıştığı markayı bıraksın. İşte bu avantajlar ve kolaylıkların hepsi maliyet yaratır. Mevcut müşteriyi elde tutmak ile karşılaştırıldığında, yeni bir müşteri elde etmenin maliyeti yaklaşık beş katıdır. İşte tam da burada problem oluşur; tüm motivasyonu ve geliri satış üzerine kurulmuş olan satıcıyla, müşteri ile uzun vadeli ilişki isteyen firma çatışmaya başlar. Firmalar, özellikle ürünleri ile ilgili iadeler arttığında, ürünleri müşterilerini eskisi kadar tatmin etmediğinde, ürünle ilgili şikâyetler arttığında önce ürün kalitesini sorgular. Ürün kalitesinde bir problem olmadığı anlaşıldığında ise sorgulanması gereken en temel nokta satıcılardır. Özellikle ülkemizde de çok yaygın olarak görülen bu tip satıcılara “buldozer tipi satıcı” denilmektedir. Buldozer tipi satıcıların temel özellikleri, ihtiyaç olmayan durumlarda bile satışı kapatmaları ve ürünü çok fazla abartmaları olarak özetlenebilir. Dolayısıyla, ihtiyaç olmayan ürün satıldığından veya ürün çok fazla abartıldığından, satın alma sonucu üründen kesinlikle memnun olmayan müşteriler geliştirilmiş olur. Doğal olarak müşteriler hem şikâyet eder hem de ürünleri iade etmeye çalışırlar. Mutsuz müşterinin %96’sının asla şikâyet etmediği ama %91’inin alsa bir daha satın almadığını bildiğimiz günümüzde en önemli değerin uzun vadeli ve sık satın alan müşteriler oluşturmak olduğunu tüm firmalar yüksek bedeller ödeyerek öğrendiler. Bu yüzden de belki de hiç konuşmadığımız, hatta konuşmak istemediğimiz bir konuyu gündeme getirmenin zamanı geldi; buldozer tipi satıcılar her zaman satış ekiplerinin içerisinde yer alıyor. Çoğunlukla da bu tip satıcılar en yüksek satış cirolarını gerçekleştiren ‘yıldız satıcılar’ oluyorlar. Bu yüzden sormamız gereken soru şu; en iyi, yıldız satıcılarınızın arasında buldozer tipi satıcı var mı?



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.