SERBEST KÜRSÜ
Ahid Özcan YILDIRIM ozcanyildirim@tevhiddergisi.net
“Eeee Nedim” dedi. “Menfaat köşelerinde kurulan dostluklar çile yokuşunda son bulur.” Kendi hayatında sahte dostluklarla karşılaştığında yinelediği kendi sözüydü.
Z
ümrüt ve annesi hastanenin bekleme bölümüne geçmişti. Nedim de kayıt için hasta kabul bölümüne ilerledi ağır adımlarla. Beklemeye başladı bankonun önünde. Tarifi zor karmaşık duygular içerisindeydi. Zümrüt’üne baktı. Etrafı ne de güzel ve masumca seyrediyordu. Sadece görüntü vardı, ses yoktu ona. Süzüyordu şefkatli gözlerle. Dayanır mıydı baba yüreği. Doldu gözleri. Tüm kalbiyle dua ediyordu ona.
“Buyrun efendim!” sözüyle kendine gelmişti. Sıra ondaydı. Verdi Zümrüt’ün kimliğini. Kayıt işlemindeki rutin soruları yanıtlamaya başlamıştı. Kesik, kısık sesiyle. Elini bankoya dayamış, başı lobiye dönük. Eşinin “Ne oldu!” dercesine işaretine her şeyin yolunda olduğunu ifade eden ima ile karşılık vermişti. Kayıt işlemi yapan kadının kullandığı klavyenin sesi içinde şiddetli bir eko oluşturuyordu. Gözlerini yer yer kapatıp dua ediyordu. Böyle bir duyguyu ilk defa yaşıyordu. Hayatının bir dönüm notasıydı şu an. Şimdi ücreti isteyecek ve biz de tıpış tıpış döneceğiz, diyordu. Nasıl döneceğiz,
28