THE HALL NEWS
Nº3 MARCH 2020
PHENOMENAL FEMINISM
Nº3 MART 2020
THE OTHER FOUR DAYS DEDICATED TO WOMEN
INTERVIEW WITH COMPOSER DR.EMRE ARACI TOPLUM ATÖLYESiNDE KADINA BiçiLEN YAşAM
TOP 6 INFLUENCIAL WOMEN IN HISTORY
YENİ
iDEAL KADIN
VE GERçEKLER
4
SUMMARY
11 12
3
Hoşgeldiniz
4
Toplum Atolyesinde Kadına Biçilen Yaşam
6
Interview: Dr. Emre Aracı
9
Phenomenal Feminisim
9
Most Influencial Women
12
Bitcoin
14
The Oscars
15
Why The Uk Chose Brexit
17
Gift Guide/ Kadın olmak
18
Reportaj: Ibrahim Özduran
20
Yemek Tarifi: Bonife
22
The Other Four Days Dedicated To Women
23
Ekmek ve Gül
24
Cennet Kapısı Aralanıyor...
25
Being & Becoming
27
Siir The Hall E-News Magazine Editor In Chief Esra Kanbur
20
Editor Dr. Osman Komurcu Website www.thehallnews.com Instagram @the_hall_news Facebook /thehallnews Twitter @the_hall_news
NEWS MAGAZINE
2
YouTube /CorridorTV
EDITORIAL
Hoşgeldiniz! Welcome!
Esra Kanbur Editor-In-Chief Baş Editör
P
EK KIYMETLI, SAYGIDEĞER OKUYUCULARIMIZ. KADIN ANNE OLABILIR, BIR ASTRONOT YADA BIR ŞEF DE. DÜNYANIN BIRÇOK YERINDE MART AYI KADINLAR YA DA ANNELER GÜNÜ OLARAK KUTLANIYOR. OY HAKKI IÇIN SAVAŞAN ILK FEMINISTLERDEN EŞIT ÜCRET KARŞILIĞINDA PARLAMENTODA HAK ARAMAYA KADAR, BIRÇOK ENGELI AŞAN INANILMAZ DERECEDE GÜÇLÜ ANNELER VE CESUR KADINLAR DÜNYANIN TAKDIRINI YINELIYOR. DOĞAL OLARAK BU BAĞLAMDA, BASKIYI AĞIRLIKLI OLARAK ‘KADIN TEMALI ‘ SEÇEREK KADININ TOPLUMDAKI HAK ETTIĞI YERI ALACAK VE ÖZÜNÜ KEŞFEDEBILECEĞI TAKDIR-ANE IÇERIKLER ÜRETMEYE ÇALIŞTIK. TARIHTE KADIN PROTESTOCULARININ EYLEMLERI , EN ETKILI VE GÜÇLÜ KADINLAR HAKKINDA BILGI EDINEBILIRSINIZ. VE YAŞAM TARZI BÖLÜMÜMÜZDE ÖZELLIKLE SIZIN IÇIN SEÇILEN ANNELER GÜNÜ HEDIYE REHBERINDEN DILEDIĞINIZI ALABILIRSINIZ. BAZEN KADIN OLMANIN NE DEMEK OLDUĞUNU TANIMLAMAK ZOR OLABILIR. BIR KADIN OLARAK BU NESILDE VE TOPLUMDA SIKIŞIP KALDIĞIMIZ VE IÇINDE BULUNDUĞUMUZ BAZI BEKLENTILER VE STANDARTLAR OLDUĞUNU SÖYLEYEBILIRIM. ALIŞILA GELMIŞ KALIPLARI KIRAN VE BU SINIRLI SOSYAL ALANIN ÖTESINE ADIM ATANLARI SELAMLAYAN, CINSIYETLERI YÜZÜNDEN DEĞIL, GÜNDEMLERI IÇIN YAŞAYAN VE VAR OLAN BU GÜCÜ KULLANAN KAHRAMANLAR OLUN.
---------------------------------------------------
D
EAR READERS, A WOMAN CAN BE A MOTHER, AN ASTRONAUT OR A CHEF. MARCH CELEBRATES INTERNATIONAL WORLD WOMEN’S DAY AND MOTHER’S DAY. IT REITERATES THE IMPORTANCE AND THE WORLD’S APPRECIATION TOWARDS THE INCREDIBLY STRONG MOTHERS AND BRAVE WOMEN OVERCOMING MANY HURDLES, FROM THE FIRST FEMINISTS FIGHTING FOR RIGHTS TO VOTE, TO STAND IN PARLIAMENT FOR EQUAL PAY. FOLLOWING THIS PATH, NATURALLY, WE DEDICATED THIS EDITION TO EXPLORE THE ESSENCE OF ‘WOMANHOOD,’ AND CREATE A CONTRIBUTION TO THE WELL DESERVED CELEBRATORY TEXTS. READ ABOUT THE ACTS OF WOMAN PROTESTORS OF HISTORY AND THE MOST INFLUENTIAL FEMALE POWER OF OUR GENERATION. AND AS YOU ARE PASSING THROUGH OUR LIFESTYLE SECTION SHOP THROUGH THE MOTHER’S DAY GIFT GUIDE, CHOSEN ESPECIALLY FOR YOU! IT CAN SOMETIMES BE CHALLENGING TO DEFINE WHAT IT MEANS TO BE A WOMAN. BEING A WOMAN IN THIS SOCIETY AND GENERATION, I CAN SAY THAT THERE ARE CERTAIN EXPECTATIONS AND STANDARDS WE ARE BOXED INTO. SALUTING THOSE WHO BREAK THE MOULD AND STEP INTO THE OTHER SIDE OF THIS TIMELESS SOCIAL SPHERE, BE THE HEROES WHO PAVE THE WAY AND USE POWER NOT BECAUSE OF THEIR GENDER, BUT FOR THEIR AGENDA.
NEWS MAGAZINE
3
DR. OSMAN KÖMÜRCÜ - E D I T ÖR
TOPLUM ATÖLYESiNDE KADINA BiçiLEN YAşAM Bu ifade etmek istediğim modern çağ’ da kadın tanımı değil, sadece her coğrafyada var olan kadına karşı değişik inanç ve anlayış bicimlerinin bir yansıması olabilir. Insanların bilinçdışı kollektifine tesir eden zararlı fikirlerin nasıl yerleştiği ve hem kadınların hem de erkeklerin dünya ve yaşam hakkındaki imajlarına nasıl zarar verdiği ile alakalıdır. Belirli kurallarla gelen baskı hepimizi eşit ölçüde ama farklı şekillerde incitir. Örneğin, kadınların hassas olmasını beklemek ve erkekler olarak bunu etrafımızda dillendirdiğimiz zaman, sessizlik ve yetersizlikten muzdarip kalsak da, zaman zaman hepimizin savunmasız olması normaldir. Bu yüzden kültürleşmiş kadın düşmanlığının kendisini nasıl ima ettiğine ve ondan nasıl kurtulabileceğimize biraz bakalım . Bu Misogynism ve misandry gibi, çoğunlukla karşı cinsin korkusuyla beslenir. Kadınlardan nefret eden biri, bir kadının ya da kadın figürlerinin ya da bir kadının fiziksel, zihinsel ve duygusal istismarının olduğu travmatik bir tarihten gelir. Sorun şu ki, bu kültürel inançların bazıları, sözler, şakalar ve duyduğunuz yöresel fıkralar gibi özgürce ve masum görünüyor olmaları bilinçsizce devam ettiriliyor. Bu gibi eğilimleri günümüz dünyasında sadece belirli bir coğrafyayla ilişkilendirmek hakkaniyetli bir bakış açısı olmasa gerek. Mesela tarihsel açıdan bakıldığında Avrupa Devletleri’nin hiç de masum olmadığını görebiliriz. Yinede hepimizin bildiği yaşanmış feci vakalar olsada günümüzde modern gelişmişlik seviyesine yakın bir anlayışın yaşatılma çabasını görmekteyiz. Umulurki doğu coğrafyalarında da bu gibi çabalar artarak kadınlarımız hak ettiği mutlak yaşama hakkını elde edebilir. Yine kadınlar hakkında duyabileceğimiz bazı kültürel gerçeklere baktığımızda: “Adam mı ?” , “Ne kadar güzel: Erkek mi, kız mı?” gibi ifade edilen istem dışı kültürlerinde görebiliriz.
Sorun şu ki, zihniyet sadece kadınların gündelik hayatta değil, aynı zamanda bu ideolojik inanç biçiminde kadının bir alttür olacağı da korunuyor. Bu sorunun devam etmesinde hiç kimse masum değil. Ebeveynler bile. Kendimizi ait hissettiğimiz kültürler ekseninde başkalarıyla özgürce ilişki kurduğumuzu unutmayalım. Bilincimiz sürekli olarak dinler, öğrenir ve kaydeder. Bu nedenle, kadınlar hakkında aşağılayıcı konuştuğumuzda ya da şaka yapıldığında çoğu zaman bu mesaj, hem kadınların hem de erkeklerin bilinçaltında kalır. Daha sonra davranışlarımızda kendini gösterir.
zihnimizi kirleten şeyler vardır ve bu gibi söylemleri hemen hemen bütün dünya Yine, bu şakalar saldırgan bir biçimde kadınların hayal kırıklığı, öfke ve korkusuna sebep oluyor. Cesur ve güçlü bir kadın olarak sinsi bir şakanın size cinsiyetinizi hatırlatarak kendinizi koruyabilmenizi engellemesine müsade etmemelisiniz. Toplumlarda var olan bu yanlış davranış biçimi o kadar güçlü bir şekilde kültürel olarak güçlendiriliyor ki, eşleri olmayan kadınlar bazen kusurlu ve şüpheli olarak görülüyor. Bunu sorunlu bulan veya böyle bir açıklama yapan herkes, ciddi olarak onlara yaklaşmak isteyen birine karşı hayal kırıklığı veya güvensizlik veya fobi olduğunu düşünebilir. Aslında insan beyni ilişkisel bir organdır. NEWS MAGAZINE
4
“
Cesur ve güçlü bir kadın olarak sinsi bir şakanın size cinsiyetinizi hatırlatarak kendinizi koruyabilmenizi engellemesine müsade etmemelisiniz.
”
Evli olsun ya da olmasın, çiftler arasında olsun ya da olmasın ilişki kurmaya, bağ kurmaya, anlamlı ilişkiler kurmaya hazırdır. Kadınlar ve erkekler hepimizin buna ihtiyacı var. Ve gerçek şu ki, evlenmek istemeyen çok sayıda öfkeli kadınlar ve erkekler var. Ve çokça dillendirilen ‘ Kadın sadece evde anne olmalı’… Bu inanca göre kadın bir nesne gibi bir yaşamı ve seçenekleri değil, bir yeri ve amacı olmalı. Sorun şu ki: bu tür bir söylem normal olanı patolojikleştirir ve zihinsel sağlığa birçok açıdan zararlı olan nesne kadınların konumunu zayıflatır. Doğrusu bu senin hayatın, senin seçimin, kimseye borçlu değilsin, anne olabileceğini ya da olmak istememeni sen belirlersin. Seçeneklerin var, istediğin gibi hareket edebilirsin, seçebilirsin ve hayatına kimin ve neden müdahale edeceğini sen belirlemelisin.
D NEWS MAGAZINE
5
INTERVIEW ILHAN GOKALPFEATURE WRITER
D
r. Emre Aracı A composer, a conductor and a musicologist. He is someone who loves to highlight not the differences between cultures but rather the important points of overlap. In this case, Aracı has had his own orchestra play for the first time some of the classical Western compositions that originated from the Ottoman era. The Hall News had the opportunity to talk about music, life and work with this musician, who answered many of The Hall’s questions. Aracı has lived in England since 1987, and received his undergraduate and graduate degrees from the Edinburgh University Faculty of Music. He carried on his academic work on the tradition of European music within the Ottoman Empire at the Skilliter Centre for Ottoman Studies at Cambridge University.
IT IS NOT ALWAYS THE WARRIORS WHO WIND UP WRITING HISTORY
His writings on the Ottoman era and the musical identity of modern Turkey were published in many local and foreign publications. Aracı also produced CDs, such as “European Music from the Ottoman Palace” (2000), “War and Peace: Crimea 1853-56” (2002), “Portraits of Sultans in the Bosphorus Moonlight” (2004) and “From Istanbul to London” (2005). At the same time, he also wrote articles, among them “Ahmed Adnan Saygun -- the Musical Bridge between East and West” (2001), “Donizetti Pasha -- the Ottoman Palace’s Italian Maestro” (2006), “The Naum Theater-Italian Opera in 19th Century Istanbul” (2010) and “On the Trail of Lost Voices” (2011). How did Emre Aracı’s adventures in music really begin? Ever since I was a child, I had a great interest in Western classical music. NEWS MAGAZINE
6
As I got older I saw that in fact that was simply a natural part of who I was. I was so deeply impressed by Beethoven’s Fifth Symphony when I listened to it as a child. I realized after listening to it that I was very interested in this sort of repertoire. Even today, I really cannot listen to any other sort of music. I did not attend the conservatory in Turkey, but when I was around 10 years old, I became a member of the Turkish Philharmonic Association, and it was then that I began regularly attending concerts at the Atatürk Cultural Center. I was definitely the youngest member of this group. And it must have been when I was a child that I developed the dream of becoming a conductor, as I saved my association membership card in the event that it ever happened. Many years later, I wound up leading the İstanbul State Orchestra in the same cultural center.
I
t was such an exciting concert for me. During that very same concert, I had that original subscription card with me in my pocket. In fact, these sorts of small symbolic messages have throughout my life been factors that I have felt in my work and in my own art, and which have shaped me and guided me. None of us really knows what is going to happen to us in life. And so throughout my life I have always tried to take meaning from these small sorts of symbols, and to set targets for myself in this future we are unable to see. In fact, one should really try to see more clearly these small sorts of nuances that pertain to our lives. So does your interest in classical music derive from your family? Well, my family did love music, but there was really no one else who was as interested in and selective about classical music as I was. My older brother played the piano. There is no doubt that my own familiarity with Western classical music could be attributed to my family; or example, they would take us to the ballet. and various concerts. I was just a child when I became familiar with these arenas of the arts. At the time, many families would push their offspring towards studying disciplines that they, rather than the student
himself, wanted. But my father, who has since passed away, showed a great deal of tolerance on this front, and when I suddenly began leaning towards a career that involved Western classical music during my university years, he never once withheld support from me. What was it that pushed you towards an interest in the European music of the Ottomans? I love all that is classical, not only in music but also in literature and architecture. … So when my own interest in history was combined with values connected to my own country, the era of the Ottomans became very interesting to me. And since I was already interested in Western music, I started pursuing the question of how this style of music arrived in our country. During the years of the formation of the republic, great steps were taken towards the institutionalization of this music here. We are talking about a legacy, and what they did was to take that legacy and advance it by building upon it. For example, the theme of my doctorate at Edinburgh University was the life and works on Adnan Saygun. What I really want to do is to highlight the points at which our country overlaps with European music. I began to really take an NEWS MAGAZINE
7
interest in the European music played during the Ottoman era when I was a student in Edinburgh. When I was a student, the Turkish ambassador to Britain at the time, Özdem Sanberk, paid a visit to Edinburgh, when I had an orchestra at the university. And at the concert he attended some of the Western-style works of the Ottoman pashas were played for the first time ever by an orchestra. Sanberk was so pleased by this that I wound up being invited to London. And so we gave two concerts at the ambassador’s residence there in London, more than a decade ago, and thus the way was cleared forward on this matter. Everyone has a different definition of what music is; what is it for you? Well, really applying an essential definition to everything is very difficult for me. … One of the best aspects of art is this: I have no family or children; I will leave nothing like that behind. But what I will leave behind is these works, which are like seeds of my interest in certain values in which I believe. I often discover writers from previous forgotten eras, and the messages that they give in their writing still maintain such freshness. And what you can do is take those great things they are passing on and place more on top of it, and continue on your way.
And so I am simply trying to reach people who are similar in spirit to me, but who lived at different times, and to save those values and messages from being lost and thus add meaning to my own life. I try to find meaning in my own life by doing this. Would you talk a bit about the musical ties between Turkey and England? How do these shape your own life? In both a philosophical and an aesthetic sense, I tend to live more in the 19th century. Turkey may be a piece of Europe, but there is no doubt that music in these two countries is different in a traditional sense. I take great pleasure from examining and highlighting the points wherein our cultures do not separate, but rather overlap. And even in this land, I do not feel disconnected from the values of my country. Aracı’s latest book combines music, history, art and melancholy In Naum Theater as well as some of your other works you seem to pursue some forgotten details. Yes, it is true, details are very important. As it is, I believe the real strength of true research lies in the details. What’s more, I have always gone in pursuit of those small details in my life; for those who can appreciate them, they give a certain sense of autonomy. … In my book about the Naum Theater, I wrote about the magnificent style of Italian opera brought to the city of İstanbul by Sultan Abdülmecid, as well as the general biography of the theater itself. Would you please talk a bit about your latest book, “On the Trail of Lost Voices”? Yes, let us call that my latest child. There are so many different elements to this book. There is the multi-voiced style of Ottoman music, the homes of European composers, there are palaces, chateaux, London streets, İstanbul, Vienna, Paris, Venice and Malta. There are some very different topics brought together under the same roof, as well as notes I have taken over the years on concert trips and concerts themselves. In other words, it is not all about just Ottoman music but about a number of topics in which I am active and interested. Could we call it a book that combines music with history?
Yes, art, music, history, our own past, aesthetics and a bit of melancholy. In fact, perhaps melancholy over some lost values. It is really not a memoir or a set of memories, but there is a memoir style at work in some of the writings. It is a book that is full of stories which will appeal to people who have sought out some of Turkey’s values in other cultures. And as I clarify in the foreword to the book, by following the call of our inner voices, it is basically a journey It is not always the warriors who wind up writing history
NEWS MAGAZINE
8
ACTIVISM
ESRA KANBUR
PHENOMENAL
T
he misconception of feminism is very common, ‘man-haters,’ is an unworthy association that has created a moral panic amongst society. It is important to acknowledge, this movement was born due to the absence of women’s rights, it was essential for growth. It resembles a period where gender equality did not exist and women were seen as inferior to men. If feminism did not exist, the world, as we know it today would have been unrecognisable. Those who do not respect this movement and the meaning behind it are split into two possible groups, those who are in denial and those who are unaware of the need. There have been many texts on the era of the rise of the women that took place within the 20th century, where women did not have the right to vote. This was due to the belief that you had to be a functioning and contributing member of society to have a say in government matters, therefore women being mothers, maids and wives did not have a stance besides standing behind a man, lingering in his shadow. There was also a time in history where working-class men were not allowed to vote either, this is when the need of oppositional parties surfaced to allow them to engage in freedom of speech. Emmeline Pankhurst was the leader of Suffragettes in the UK; she had led her sisters in the military in hopes to gain the female vote. The members believed in peaceful protests, nonetheless, this was not always the case when officials tried to break the peace. There are many stories where women were assaulted and treated disrespectfully, all in the name of silencing them and some even ending up prisoners of conscience. Women were finally given the right to vote in 1918.
Since the initial frontiers, there have been many notable rebellions that have continued the torch race, lighting a brighter path for generations to come. A historical day where twenty-five thousand Icelandic women had a ‘day off’ to march the streets of their capital in 1975. The majority of the country’s female population did not go to work or do any house chores, even strayed from childcare. As a result, five years on Iceland welcomed their first female president. Every year on the same day women still recreate the actions of their protests, on a more tamed level of leaving work before the end of day. The pay gap still remains, however as many would describe, the protest was an ‘eye opener’ for rooms of improvement. Abortion has been a controversial topic for decades, especially in religious groups and far right political parties. Polish women and doctors “in crime” were threatened to be sentenced up to five years of imprisonment aborting their fetus. In 2016 Protests of abortion took place, it was said that this protest was inspired by Iceland’s boycott. They also took to leaving their jobs and classes, putting on their black outfits and hitting the streets to join the march. A few days after this hand in hand struggle the lawmakers had voted against the ban. Radical feminism perspective is a sub concept, this approach believes the male superiority should be eliminated from society, challenge the concept of gender roles and seek the distinction of the gender differentiation. In the 21st century, the struggles of women oppression remains a problem, the hashtag Me Too movement was a statement that helped victims of sexual abuse to come forward even years after the event. It made women realise they were not alone, even celebrities and middle class females were sharing their stories, letting those hurt know they were not alone, they had been through it too. From emotional invasion to financial negligence, in 2020 there is still a 16% basic salary pay gap. This is allegedly due to the woman’s possibility of bearing a child and taking maternity leave. A dystopia recollects where women are made to choose between having a 16% basic increase in their salary in exchange for their fertility. Signing away their superhuman abilities for sold time, careers and an ostensible equality. Certainly, a man can still have a child without carrying one, surely it is an inhumane option to make this unequal trade.
NEWS MAGAZINE
9
NEWS MAGAZINE
10
Most Influential Women 1 Rosa Parks: We start our wonderful list with Rosa Parks; you may have come across this name in collaboration with Black History Month. Rosa had stood up when she was told to sit down, by doing the complete opposite! 1955, the year when Civil Rights Movement would be challenged during a bus ride. The destination: rights for all! Rosa had refused to give up her seat during a time when ‘coloured’ people had to for the white people. Her bravery still speaks volumes today.
4
J.K Rowling: You cannot mention this name and not think of Harry Potter. Rowling came from a divorce, single parenthood and poverty. She had an idea as she was commuting on a train, and this idea would change her world and the world of her readers forever. Her work will live on long after her name, the legendary magically books and film adaptations gave us hope to dream.
This list provides the means to remind us that even during a time where women were seen as wallpaper, they broke out of the prison they were forced into. Becoming a motivation for both women and men all over the world, and still respected and announced today.
2
3
Mother Teresa: A Roman Catholic nun, who dedicated her life to better the lives of those in poverty and need. Her travels took her to spend most of her life in India on missions for charity, where soup kitchen and orphanages benefited most from her services. Her actions saved and changed many lives.
Jane Austen: The lady who wrote the most romantic novels of her time, the film adaptations of her stories still live today. Her life on the other hand filled with tragic and despair. However this did not echo a shadow onto her talents and imagination. She showed us how a lady and a gentleman should be, and how love is not always fair, but how it is important to love nonetheless.
6
5 Malala Yousafzai: 17 year old, Nobel Prize winner. How is that possible? Shot in head the head for wanting to go to school, surviving and using her voice for women’s right for education all over the world, that’s how. Her courage to speak up and take ownership of her life and future places her on this list, and many lists as she is truly one of the most influential females of the 21st century.
NEWS MAGAZINE
11
Greta thunberg: her sign reads “Skolstrejk For Klimatet” which means school strike for climate change in her native language. She held this sign up, giving up her education because she believed there was no point in going to school if she there is no future- That’s how serious he condition of the world is in. now she holds up this sign with a crowd behind her, metaphorically and literally. Her famous speech at the UN, Donald trump’s comments and her persistence create ‘generation Greta’ teaching us a lesson outside of a classroom.
Giderek daha popüler bir finansal araçtır, ancak herkes bu kripto para biriminin temellerini anlamayabilir.Bu makale, Bitcoin’in ne olduğu da dahil olmak üzere Bitcoin hakkında her şeyi açıklayacak ve yeni başlayanların Bitcoin ile ilgili sorularını yanıtlamayı hedefliyor. Bitcoin nasıl çalışır? Bitcoin nasıl satın alınır? Bitcoin bir Risk midir? En basit soru ile başlayalım: Bitcoin nedir? Bitcoin anlamı ne? Bitcoin dijital bir para birimi veya “kripto para birimi” dir, çünkü altyapısındaki işlemleri güvence altına almak için ayrı bir şifreleme teknolojisi kullanır, bu aslında “blockchain” olarak da bilinen dağıtılmış bir çevrimiçi veritabanıdır. Giderek daha popüler bir finansal araçtır, ancak herkes bu kripto para biriminin temellerini anlamayabilir.Bu makale, Bitcoin’in ne olduğu da dahil olmak üzere Bitcoin hakkında her şeyi açıklayacak ve yeni başlayanların Bitcoin ile ilgili sorularını yanıtlamayı hedefliyor. Bitcoin nasıl çalışır? Bitcoin nasıl satın alınır? Bitcoin bir Risk midir? En basit soru ile başlayalım: Bitcoin nedir? Bitcoin anlamı ne? Bitcoin dijital bir para birimi veya “kripto para birimi” dir, çünkü altyapısındaki işlemleri güvence altına almak için ayrı bir şifreleme teknolojisi kullanır, bu aslında “blockchain” olarak da bilinen dağıtılmış bir çevrimiçi veritabanıdır.
Bitcoin
Bitcoin Kısaltması Nedir? Bitcoin kısaltması sadece BTC’dir. Bitcoin’i ABD doları - BTC USD veya Euro - Bitcoin Euro’ya karşı takas / ticaret yapabilirsiniz. Bitcoin Nasıl Çalışır? Bitcoin, bir bankadan veya merkezi bir ödeme işlemcisine gerek kalmadan, bir şirketten diğerine doğrudan ödeme yapma imkanı sunar. Sistem işlemleri doğrudan kullanıcıların dijital cüzdanları arasında gerçekleşir ve blockchain teknolojisi kullanılarak doğrulanır. İşlemler, cüzdanın sahibinden geldiğini kanıtlayan benzersiz özel anahtarlarla dijital bir imza taşır. Bitcoin - Blockchain Teknolojisi Nedir? Blockchain teknolojisi, daha önce yürütülen tüm Bitcoin işlemlerinin merkezi olmayan bir genel kaydıdır. Bir dizi işlem veritabanının “blok” adı verilen bir birimini oluşturur ve bu blokların her biri bir önceki blok hakkında bilgi içerir ve aynı zamanda her bir işlem bir önceki işlem hakkında bilgi tutar. Bu şekilde, blok ödemelerin tam şeffaflığına izin verir. Bitcoin sanal para birimi için mevcut NEWS MAGAZINE
12
altyapı, herkesin erişebileceği finansal verileri tamamen şeffaf bir şekilde saklamak için, herhangi bir kişiye veya kuruma ait olmayan bir açık kaynak koduyla işbirliği içinde geliştirilmiş, devrim niteliğinde bir yöntem getirmiştir. Blockchain bakımı, işlemleri kontrol eden ve bunları “bloklar” zincirine ekleyen milyonlarca bilgisayarın. kolektif gücü kullanılarak yapılır.Toplu olarak doğrulanan işlemler değiştirilemez veya silinemez, bu nedenle tüm Bitcoin ödemeleri nihai ve şüphesizdir. Bitcoin’i kim icat etti ve Bitcoin ne zaman ortaya çıktı? Yatırım ortamında Bitcoin’in, buluşunu 31 Ekim 2008’de “Bitcoin: bir elektronik ödeme sistemi” adlı bir araştırma belgesinde bir kripto para birimi posta listesinde yayınlayan Satoshi Nakamoto tarafından oluşturulduğu düşünülmektedir”.Daha ilginç olanı, adının muhtemelen anonim veya Bitcoin’i tasarlayan birkaç araştırmacı tarafından kullanılan bir takma ad olmasıdır. 2016 yılında Avustralyalı girişimci Craig Wright, Bitcoin topluluğunun önde gelen üyeleri tarafından yaygın olarak kabul edilen bir iddia olan “Bay Bitcoin” i ilan etti. Bitcoin Tarihi.
Bitcoin’in finansal geçmişi, birisinin ilk pizza aldığı ve Bitcoin’de ödediği 22 Mayıs’ta 2010’da ortaya çıktı.Pizza işlemin en önemli parçası - kripto para birimi oldu. Tüketim 10.000 Bitcoin’e mal oldu ve bu sanal para ilk kez gerçek dünyada bir şey satın almak için kullanıldı. Bugün, Bitcoin hayranları her yıl Bitcoin Pizza Günü’nü kutluyor.O zamandan beri işler çok yol kat etti. Bitcoin kullanımı ve değeri arttı. O zamanlar 10,000 Bitcoin’e mal olan böyle bir akşam yemeği, bugün yaklaşık 20 milyon dolara mal olacak! Mart 2017’de, bir Bitcoin’in fiyatı ilk kez bir ons altın fiyatını aştı. O zamandan beri tırmanmaya devam ediyor ve hala bir ons altın fiyatının çok üstünde. Bitcoin ile Ne Satın Alabilirsiniz? Bitcoin kullanarak satın alabileceğiniz birçok şey var - bir pizzadan çok daha fazlası! Bugün Bitcoin’i ödeme aracı olarak kabul eden daha birçok yer var. www.coindesk.com ‘a göre, 2015’ten bu yana, Bitcoin’i ödeme aracı olarak kabul eden tüccar sayısı patladı. Birçoğu e-ticaret sitesidir, ancak giderek artan sayıda sokak mağazası BTC’yi kabul etmektedir. Liste sürekli büyüyor, bu nedenle tam anlamıyla sahip olduğunuz Bitcoin’i. (nerede olduğunuza bağlı olarak)
aşağıdaki gibi harcayabilirsiniz: Bazı mağazalarda alışveriş yapmak için; Bitcoin ile video oyunları satın almak için; BTC cinsinden hediye kartları yapabilirsiniz; Bitcoin ile ödenen seyahat; Bitcoin ile belirli yiyecekleri satın almak; Bitcoin’e finansal yatırımlar. Çoğu Bitcoin ödeme işlemcisi, ödeme sırasında bir Bitcoin adresi ve ödeme tutarını temsil eden bir QR kodu sağlayacaktır. QR kodları çok uygundur, akıllı telefonunuzdaki Bitcoin uygulamasıyla ödeme yapmayı çok kolay hale getirir. QR kodunu taramanız yeterlidir, böylece uygulama otomatik olarak alıcının Bitcoin adresini ve ödeme için talep edilen miktarı doldurabilir. İşlemi kabul ettikten sonra ödeme kesinleşecektir. Bitcoin’i Para Birimi Olarak Tanıyan Ülkeler Bitcoin’in yasal statüsü ülkeden ülkeye değişmektedir, ancak BTC’yi kabul eden ülkelerin listesi sürekli bir genişleme fenomeni yaşamıştır. Bitcoin, ABD doları veya euro gibi diğer tanınmış para birimlerinin aksine herhangi bir rak çalışır. merkez bankasından bağımsız ola Ayrıca, Bitcoin ağının başka bir merkezi noktası veya benzersiz NEWS MAGAZINE
13
yöneticisi yoktur, bu da kripto para birimini merkezi olmayan bir dijital para birimine dönüştürür. Bitcoin’in temel değeri Bitcoin madenciliği tarafından üretilir ve elektrik ve ilgili donanımın maliyetiyle yakından bağlantılıdır, değerinin geri kalanı sınırlı miktar, yavaş üretim süreci ve artan Bitcoin talebi ile belirlenir. Bitcoin, çeşitli mal ve hizmetler satın alabileceğiniz değerli bir ödeme yöntemi olarak dünyaya yayılıyor. Bitcoin Yasal mı? Yönetmelikler ülkeden ülkeye değişmektedir. Japonya’nın Bitcoin’i resmi olarak bir para birimi olarak tanıdığı bir zamanda, diğer ülkelerde bu kripto para birimi ile ilgili hala belirli bir mevzuat yoktur. Ancak, blockchain teknolojilerinin hızla yayılması ve kripto para birimi ikliminin büyümesi koşuluyla, ulusal finansal düzenleyicilerin BTC para birimi ve diğer sanal para birimleri ile giderek daha fazla ilgilenmesini bekleyebilirsiniz. Bitcoin Ticareti. Bitcoin, genellikle fiyatların % 10’u aştığı durumların oldukça yaygın olduğu ve hem Bitcoin yatırımlarını hem de ticareti riskli hale getiren günlük fiyat dalgalanmalarıyla değişken bir varlıktır.
OSCARS
Halk arasında Oscar olarak bilinen Amerikan Film Akademi Ödülleri, Amerikan Film Akademisi (AMPAS) tarafından film alanında her yıl verilen 24 ödüllü bir grubu temsil ediyor. Akademi’nin merkezi Amerika Birleşik Devletleri’nin Los Angeles kentindedir. 2002’de kuruluşun 6.000’den fazla üyesi vardı, yapımcılar, yönetmenler, aktörler ve resim yayıncıları, ses sanatçıları ve diğerleri gibi çeşitli film uzmanlıklarındaki tüm profesyoneller. Gayri resmi olarak Oscar olarak bilinen aynı heykelin altın çocuklarından oluşan ödüller, 24 farklı kategoriye, film endüstrisindeki çeşitli sanatsal ve teknik başarılar için, önceki yılın mükemmelliğini tanıyarak verildi. Ödülün resmi adı, popüler adı Oscar olmasına rağmen, Merit Academy Ödülü’dür. Eller göğüs seviyesinde sıkılmış, stilize bir adamı temsil eden heykelciği, ilk önce heykeltıraş George Stanley tarafından Cedric Gibbons tarafından yapılan bir çizimden sonra yaratıldı; Hollywood Roosevelt Otel’de Douglas Fairbanks tarafından oldu. İlk televizyon töreni 1953’te yapıldı ve şu anda 200’den fazla ülkede yayınlanıyor. Oscar, eşdeğerleri, televizyonda Emmy, tiyatroda Tony ve müzikte Grammy ile modellenen en eski ödül törenidir. Tarihi: Bir film rolünde elindeki bıçağın altı tarafı (o zaman verilen kategorilerin sayısı) bir kılıcı olan boş bir adamı temsil eden heykelcik Oscar’a denir. 16 Mayıs 1929’da Hollywood Roosevelt Otel’de yapılan ilk Akademi Ödülleri töreni yapılmıştır.
Filmin Los Angeles’ta gösterilmesinden dolayı Charles Chaplin, 1952’de Eleştiri: çekilmiş bir film olan Limelight filmi Ödüller, birçok ulusal gruptan ve için 1973 En İyi Film Müziği dalını ka- “yedinci gerçek sanatın” koruyucuzandı. larından, bu ödüllerin sadece büyük Amerikan yapımları için tasarlanKazananlar iki aşamada seçilir. İlk dığını ve reklamın sanattan daha fazla aşamada, Oscar’a beş aday gösteri- ödüllendirildiğini iddia eden birçok lir. Bu adaylık Akademinin adaylarla eleştirmen tarafından ele alındı. Ayrıaynı uzmanlık alanlarına ait üyeleri ca 2001 yılında yapılan törene kadar tarafından yapılır. Böylece, aktörler en iyi aktör kategorisinde en iyi iki aktörleri, senaristleri - senaryo yazar- aktörün aday gösterildiği ve en iyi aklarını vb. Bunun yerine, her katego- tris kategorisinde analistlerin az şansriden kazanan uzmanlık alanından la kredilendirdiği tek bir renk aktris, bağımsız olarak Akademi’nin tüm ama sonunda akademi, Eğitim Günü üyeleri tarafından seçilir. Oylar gizli- için renk aktörü Denzel Washington’a dir, böylece Akademi üyelerinin hiç- ve Sevginin Gücü (Monster’s Ball) için biri sonuçları önceden bilmez. Seçim, aday gösterilen tek renk aktris Halle oyların merkezileştirilmesinden so- Berry’ye şaşırtıcı bir şekilde iki ödül rumlu saygın bir muhasebe denetim verdi. Birçoğu, sadece ırkçı tartışmafirması tarafından gerçekleştirilir. Her ları azaltmanın bir örgütün stratejisi kategorideki adayların bulunduğu ve olduğuna inanıyor. kazananın ismiyle mühürlenen zarEn çok kupayı kazanan filmler: fın açıldığı törene kadar kazananların Titanik isimleri bilinmemektedir. Yüzüklerin Efendisi: Kralın Dönüşü Ben-Hur Oscar seçimi kumar dünyasını Batı Bölgesinden Hikaye çeşitlendirdi ve casinoların seçimine İngilizce hasta önceden belirlenmiş sonuç üzerine Gigi bir bahis ekledi. Son İmparator Kategoriler: Ödüllü kategoriler Rüzgarın kanatlarında zaman içinde bazı değişiklikler geçirBuradan sonsuza dek di. Şu anda en önemlileri şunlardır: En çok aday gösterilen filmler: En iyi film, En iyi yönetmen, En İyi Titanik Erkek Oyuncu, En İyi Kadın Oyuncu, Her şey Eva hakkında En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu, En İyi La la Land Yardımcı Kadın Oyuncu, En iyi oriRüzgarın kanatlarında jinal senaryo, En iyi uyarlanmış seBuradan sonsuzluk içinde naryo, En iyi resim, En iyi montaj, En Aşık Shakespeare iyi film müziği, En iyi orijinal şarkı, Forrest Gump En iyi dekorasyonlar, En iyi kostümler, Chicago En iyi makyaj, En iyi ses, En iyi ses düMary Poppins zenleme, En iyi görsel efektler, En İyi Virginia Wolf’tan kim korkuyor? Yabancı Film, En iyi animasyon filmi, Yüzüklerin Efendisi: Yüzük KarEn iyi montaj, En İyi Belgesel Film, deşliği En iyi kısa belgesel görüntüleri, En İyi Kısa Film, En iyi kısa animasyon filmi, 2020 Oscar Adaylıkları: En iyi ses karışımı. Bu yılki Oscar sunucusu, bir Özel ödüller kez daha sunum yapamayacak. 9 Şubat’ta Los Angeles’ta gerçekleşecek. Gençlik Akademisi Ödülü - 1934- Adaylıklar Issa Rae ve John Cho tara1960 arası fından açıklandı. Onursal veya özel ödül - 1928’den Batman’ın en büyük düşmanı itibaren hakkında çizgi roman kökenli bir Irving G. Thalberg Anıt Ödülü - 1938 hikaye olan Todd Phillips’in “Joker”, Jean Hersholt Ödülü 92. Akademi Ödülleri’nde en iyi resim, Gordon E. Sawyer Ödülü Phillips için en iyi yönetmen ve JoaÖzel değerler için Oscar quin Phoenix için en iyi aktör de dahil olmak üzere 11 Oscar adayı oldu. NEWS MAGAZINE
14
DOINA GAVRILOV
Why did the UK choose Brexit?
Since the appearance of the European Communities, the United Kingdom was in doubt whether to join them or not. The desire to be a leading power, as it always has, pushed the UK to sustain the formation of EFTA (an organization composed of Norway, Liechtenstein, Iceland, and Switzerland), where it could have a decisional power. EFTA was meant to be a rival organization to compete with the European Communities, but it became nothing more than an international organization where the national states put their political interests ahead of the economic advantages. Meanwhile, the European Communities were moving forward, gaining economic advantages and recovering after World War II. Between 1950 and 1960, the European Communities started to offer great economic opportunities to their members: a large common market and the four freedoms (free movement of persons, capital, goods, and labour). In return, the states gave a part of their decisional power to the European Communities that made policies and regulations for the whole community to reach higher standards of living. Step by step, the members of the European Communities strengthened to better economies. This aspect pushed the United Kingdom to start a dialogue with the Communities in 1961 and to join them in 1973 together with the Republic of Ireland and Denmark. Since this moment, the UK had permanent doubts about remaining in the Union.
UK referendums for EU exit In 1975 the UK organized its first referendum on staying in the European Communities. The votes registered 67.23% on staying and 32.77% on leaving. Forty-one years later, the same referendum was organized to decide on staying or leaving the EU, but the results were different: 48,11% voted to stay and 51,89% to leave. The results of this last referendum caused the Brexit. How does Brexit affect the UK and the EU citizens? Although initiated and debated largely at the political level, the main impact of Brexit is on citizens. That is why it comes with a transition period, which gives the UK and EU citizens time to adapt to the new regulations. After this transition period comes the real impact: The UK citizens will not be able to live and work in the EU- each citizen will have to conform to the immigration rules of the country he lives or works in; the working qualifications of the citizens willing to work in the EU will be checked; for movement in the EU the citizens will need passports, will pass through verification procedures and register with local authorities; to drive in the EU, they may need a green card for their car; for the consumers, the variety of products may be reduced, and the prices for the import products may increase. The EU citizens will have similar difficulties: to remain in the UK they will have to apply for a new legal status; to travel in the UK, the EU citizens will need passports and will pass through the verification procedures too; some of the UK products may disappear from the common market, the prices of other products may increase, depending on the commercial agreements, etc. (Institute for Government, 2020). In the end, both the EU and UK citizens will deal with changes that will affect their lives as citizens, consumers, and tourists. Thus, if the impact of Brexit is so negative on the citizens, why has the UK continued the ‘divorce’? NEWS MAGAZINE
15
The reasons the UK chose leaving: One of the reasons the UK wanted to leave the EU is the difference between the member contribution and the received funds. The UK has always been one of the greatest contributors to the EU budget. In 2018, it was the second contributor after Germany. Since 2003, the UK net contribution raised from 3.6 to 8.6 million pounds in 2013. The problems appeared when the UK registered more financial losses than revenues from European funds. In 2017 it was followed only by Germany in this financial loss. At the same time, Poland was the most advantaged country and gained a lot more money than its member contribution. Thus, the financial aspect was one of the first government reasons to organize the referendum. Besides the financial contribution, there are the treaty obligations which compelled the UK to apply the EU policies and to comply with its decisions. The UK had no power to change these according to its needs except through alliances in the EU Council and European Parliament. Moreover, because it was not a member of the Eurozone, the United Kingdom had no decision-making power. This was a sensitive subject, as the monetary union decisions had an impact on all the EU economies despite the different currencies. The waves of migration were another reason why Britain wanted Brexit. The migrants were looking for a better life and chose the UK for welfare benefits. Thus, we conclude that Brexit was not about the citizens but the decision-making power of the United Kingdom. The struggle between the advantages of the common market and the reaffirmation as an international power highlighted the state’s interest in political power first and then in its citizens. The UK separation from the EU does not guarantee a better life for the citizens; on the contrary, at this moment it complicates their lives while ensuring the freedom of the British political power that follows no rules other than its own.
NEWS MAGAZINE
16
LIFESTYLE
K adın olmak
TOP 4 GIFT GUIDE MOTHER’S DAY JUST AROUND THE CORNER! IF YOU ARE THINKING OF WHAT PRECIOUS GIFT TO GIVE THE PERSON WHO GAVE YOU LIFE OR RAISED YOU, VIEW THE AMAZING TOP 5 GIFTS YOU CAN GET THIS MONTH!
Dünya’da kadın olmak kadın-
AY Ş E G Ü L AYA R
lara biçilmiş en meşakkatli meslektir. Aslında kadına dair yazılanlar ile yazılması gerekenler birbirinden çok farklı mecralarda maalesef. Kadınlığını
1. Floral Personalized Trio of Planters. By Letteroom. £19 annelikle taçlandırmış olanlar Good things come in threes! Flowers are for a week but follower pots baş tacı yapılması gerekirken, are for ever, floral trio with the letters M, U, M spells out the special lady’s name. Mum’s who especially enjoy gardening, spending time outdoors and admiring nature will appreciate a thoughtful gift like this. gördükleri değer sorgulan-
ması gereken bir durumdur. Bir toplumun gelişmişliğini kadınlara vermiş olduğu değer ile ölçebiliriz. Toplumda
2. Personalized Metal Photo Keying, by Create Gift Love £29 Opting for a personalized gift is always a safe option, that personal kadınlar eziliyor ikinci sınıf touch shows you have gone the extra mile to show Mum’s how special vatandaş muamelesi görüyorsa they are and what they mean to you. This gift is ideal as keying is one of the only things (besides mobiles and cards!) that people actually carry with them everywhere. So, your love will be in her pocket. The beige o toplumun uygar bir millet color is timeless and chic, looks elegant and glam.
olma seviyesini asla yakalayamaz. Eğitim seviyesi düşük
gelişmemiş olan toplumlarda kadın sosyal hayattan dışlanmış, mağdur, şiddet ve baskı 3. Mum on the Run Tote Bag, by So close £11.95 How about captions bag to let the world know who’s the mum? It feels good to advertise the grand title and wear it with pride. It is a light and ile susturulmaya çalışılmıştır. inexpensive gift that will provide space for mum’s to put their essentials Günümüzde kadınlara dair, yasinto. alarda verilmiş olan haklar dahi kadını koruyamamaktadır. Ataerkil bir felsefi zihne sahip kişiler yetiştirdiğimiz sürece bu durum 4. Metallic Personalized Favorite Song Sound Wave Print, by maalesef böyle devam edecek ve Yve Print Co. £30 Music lovers will really appreciate this gift, the song or melody that reminds your mum of a special memory with you. She can display it on kadınlar hep ikinci sınıf statüsünde the wall for all visitors to see and be pridful of the gift her bundle of joy kalacaklardır. now all grown up has bought her. NEWS MAGAZINE
17
Bu bakış açısından kurtulmak için evlatlarımızı yetiştirirken kadın ile erkek arasında cinsiyetten kaynaklanan bir ayrımın söz konusu olmadığı bilinci ile yetiştirmek ve bunu günlük ev yaşantımızda uygulamakla işe başlamalıyız Bizler ebeveynler olarak kız ya da erkek çocuklarımıza eşit mesafede yaklaşıp aynı haklara sahip oldukları bilincini aşılamalıyız. Hem birey hem de toplum olarak kadına, anneye ne kadar değer verirsek o kadar gelişir ve medeni bir toplum haline geliriz. Çünkü mutlu kadınlar mutlu annelerin başaramayacağı hiçbir şey yoktur.
Q & A
ibrahim özduran
KIBRIS
SES
S A N ATCISI
Kendinizden kısaca bahsedermisiniz?
Askerlik dönüşü sanata devam ettim. 1999’ da Türk sanat müziği dalında Kıbrıs (1.) birinciliğim vardır. 1974’ de Limasol Ağrotur Ingiliz üssünde ’74’ Cd çalışmam “o tam bir Kıbrıslıdır” adı altındaydı. savaşı sırasında dünyaya geldim. İlk kez bir Kıbrıslı sanatçı Kıbrıslı bestecilere ait Göçmen olarak Kuzey’ de önce Çatalköy 12 eserlik Cd , hatta o zamanlar kasetti . 2014’ de ardından Mağusa’ya bağlı Incirli köyüne geldik. ise Türkiye’de Seyhan müzik etiketli bir Cd yaptım. Çocukluğum ve gençliğim burada geçti. İlkokul’u Nisan Ünsal, Gökhan Tepe, Ahmet Selçuk İlkan, burada okudum. Ortaokul ve lise yıllarım Adnan Fırat Besteleri ve Arap Ali ağıtı “mağusa Mağusa’da geçti. Lise sonrası konservatuara limanı” türküsünü de cd’ ye aldım. Aynı zamanda gitmek istedim fakat babam sanatçı olmamı 3 klip yaptım. Youtube kanalları ve Kral tv’ de istemedi. Bende onun istediği bölümlere tamamen kendi imkanlarımla sponsor almadan gitmedim ve o yüzden askere gitmek zorunda yaptım. Zor ama başarınca zevkli bir uğraş. kaldım.
Müzik kariyerinize ne zaman başladınız?
Müzik dünyasında idolunuz var mi, Kim?
A. Müzik kariyerime askere gitmeden okul balosunda arkadaşlarımın ısrarları üzerine sahne almayla başladım.
Müzik dünyasında bir idol olmak istediğim ben!
Hayatınız da en gurur verici ve özel an hangisidir ? En özel an sahnede duyduğum alkışlar..
NEWS MAGAZINE
18
Ş
arkılarınız arasında en çok Şu an neler yapmaktasınız? arkılarınız arasında en çok beğendiğiniz hangisi, ve neden?
Şarkılar arasında en çok türk müziği ve türküleri seviyorum. Çünkü onlar gerçek yaşanmışlıkların eserledir. Onları olmak o kişilerin yaşadıkları sesinizle duygularınızla bir başkalarına aktarmak büyük bir zevk. Sanat bu olsa gerek.
Şu an kendime ait köyde bir restoranda çalışıyorum. Kültürel yemekleri yapıp tanıtım olmasına yardımcı oluyorum. Kendi mekanımda şarkılarımı okuyorum.
Gelecekten beklentileriniz ve yeni projeler var mi?
Gelecekte dünyada barış, huzur istiyorum. Her Kıbrıs’ı nasıl tanımlarsınız, siz de canlı yaşamak için geldiği bu dünyada, bu sınırlı olan yeri ve degeri nedir? sürede en güzel şekilde yaşamasını diliyorum... Kıbrıs iklim ve konumuyla ada şekliyle dünyada Sokaklar’ da insanlar, hayvanlar olmasın! Kimse çok özel bir yer. 45 yıldır ateşkesin olduğu bir ada ölmesin... yaşamak çok güzel. Her anın tadını olmadan dünyaya açık barışa örnek olsa daha mutlu çıkaralım. olurdum.. Adayı çok seviyorum. Kalıcı eserler yaratalım. Geçmiştekilerin bize bıraktıkları gibi... Ilginiz için sonsuz teşekkürler. Kıbrısın şu an ki ekonomik, sosyal ve Yolu düşeni kaktüslerimle dizayn edilmiş otantik ticari durumu hakkında gözlemleriniz Kıbrıs incirli son durak meyhane & restaurant nelerdir? adına bekliyorum. Ekonomi ve ticaret yok denecek kadar az. Geçim şartları zor durumda. Avrupa’nın ve dünyanın Amazon.co.uk/eskidendi uyguladığı ambargolar yüzünden Türkiye’nin Instagram: yardımlarıyla ayakta durmaya çalışıyoruz. Bu @ibrahimozduran ambargo bir şekilde kalkmalı! Bize mal satıp paramızı alan dünya, bizim malımızı alacaklarında ülkeyi tanımıyorlar... Bu büyük haksızlık. NEWS MAGAZINE
19
ŞEF- K üB R A K A N B U R
YEMEK TARIFI
Demi glace sos bir çok et yemeğine yakıştığı gibi bonfile ette de bir harika! Knorun hazır sosuna ilave ile kendimizin ilave ettiği sebzelerle oluşturduğumuz sebzeli sosu demi glace sos ile birleştirdikten sonra lezzet maksimum seviyede. Eti ağır ateşte pişirdikten sonra et lokum kıvamına
DEMI GLACE SOSLU BONFILE
geldiğini söleyebilirim. Banket, düğün yemekleri ve birçok özel yemeklerde sofraların baş yıldızı olmuştur.
Mazemeler Et sosu: 10 kişilik Et Sosu 300 gr soya
Yapılışı
1 havuç
1. 2. 3. 4.
1 soğan 2adet sarımsak 3 adet defne yaprağı 2 kg Dana bodigo Demi glace sos (Knor) 150 gr tereyağı 100 gr un
Etler kalın parça doğranır, sinirleri alınır. Havuç, sarımsak , soğan sotelenir. Et ilave edilir sotelemeye devam edilir. 300 gr soya 2 Lt et suyu ilave edilip 2 saat kısık ateşte ağır, ağır pişirilir. (etin suyu üstünü geçmiyecek kadar ilave edilmeli..) 5. Et pişince tencereden çıkarılır. Tencerede kalan sebzeli su blender dan geçirilir. 6. Un tereyağında kavrulur. 7. Blender dan geçirilen sos suyu ilave edilir. Kaynadıktan sonra krema ilave edilir, karıştırılır daha sonra etin üzerine servis edilir.
200 gr krema
NEWS MAGAZINE
20
NEWS MAGAZINE
21
C R I S T I N A E K ŞI O G L U
T H E O T H E R F O U R D AY S D E D I C AT E D T O W O M E N TODAY, MARCH IS CONSIDERED A WOMAN’S MONTH - INTERNATIONAL WOMEN’S DAY, MEME DAY, AND MOTHER’S DAY. BUT IN SOME CULTURES, SUCH AS THE ROMANIAN ONE, SEVERAL DAYS WERE CELEBRATING THE WOMAN. MARCEL LUTIC IS A ROMANIAN ETHNOGRAPHER WHO RESEARCHED AND TOLD ABOUT ROMANIAN ARCHAIC TRADITIONS RELATED TO THE CELEBRATION OF WOMEN. IN THE BELOW ARTICLE WE WILL PRESENT FIVE OF THE MOST COMMON AND KNOWN CELEBRATIONS ABOUT WOMEN S DAY IN ROMANIAN TRADITION.
2.
1.
“The Godmothership of Women” is one of the most archaic Romanian customs. This is also known as the “Women’s Torso” It means the integration of newly married women among older women. The tradition is to wash young women with water from the river. This custom is still preserved today in Pantelimon commune, near Bucharest. Here, young women gathered in the homes of previously married women and spend the day alone, without men, until late in the morning. On this day, women forget about day-to-day worries and problems, leaving the care of the children, the preparation of the food, the watering of the cattle to by men or the mother-in-law. After they go to the well washed, the women go dancing and snacking until midnight.
NEWS MAGAZINE
22
The Test of Ropotin falls on the third Tuesday after Easter and is said to be the only day of the year when only married women were allowed to process the clay to give birth to the “tests” and cover the mouths of stoves and ovens. During or at the end of the work, the women ate chosen dishes and drank wine, sprinkling the teas, to be plentiful and lucky in each one’s home. Probably also in connection with this party, the Romanian tradition considers this day as a women’s holiday. Women from the Oltenia area (South-West Romania), but also those from the Muntenia area (Center of Romania), once attached great importance to each activity in the household, so that every Tuesday, starting with the first after Easter, they would gather and make up the tarts needed for baking bread, cake and corn for the whole year. The custom was practised exclusively by women, only on Tuesdays, hence the name of the Ropotin (on Tuesday) of the head. The women of the nation came together, kneading the clay well with water and snails, from which they modelled turtles (the tassel - as they used to call it in Oltenia), giving them the shape of bells, like shell turtles (hence the name). head). Once melded, they were finished with fine clay, so that they would not crack due to the fire and the jar, and then put them to dry on the sheets of lipstick. Therefore, until the Tuesday before Isapas (Ascension of the Lord), in each village were prepared teas, the work being completed with the honour of the wine teas, which went only with good food.
3.
The proclamation or the Feast of Hair was held on the 1st of October. On this day, the “saint” Procoava often endured the girls’ prayer, giving them the most beautiful hair, thus helping them find their bear a little earlier. The first day of Brumărel, as it is known in October in the popular tradition, was dedicated, in ancient times, to an almost unknown saint: Saint Procoava, the one who gives beautiful and attractive hair to the young unmarried. Also, on this day, the organized celebration of the Orthodox Church, the Blessing of the Virgin Mary. Therefore, the Feast of Proceedings is also considered the Feast of Hair. Moreover, everywhere in the Romanian area, the celebration of Procoavas was considered one of the women. About the original saint Procoava believed that God had sanctified him among the first, giving him the task of covering the earth with the first layer of snow. According to popular belief, the virgins who lacked hair worshipped her with great godliness for her day to cover their heads with hair, thus becoming more pleasing to the poor people who paid no attention to them. The young people believed that in this way the bear would come faster, and they would marry.
4.
Holy Friday was once the most important divinity of women, the married ones being under her direct protection. Therefore, on no Friday of the year, including October 14 (by Saint Parascheva), women were not allowed to roast, wash clothes or make bread. Unfortunately, few of these traditions are preserved. The popular imaginary describes Saint Friday as an old and merciful old man who lives towards midnight, a kind of Earth Mum, a protector of wild animals, women and children. It appears in many of the fairy tales and stories of the Romanians dressed in white, with a staff in their hand, often full of wounds, because some unbelieving women work on her birthday. Respected by fasting and non-work, invoked in prayers and enchantments, Saint Friday is considered a protective and good deity only if you respect the prohibitions imposed. Otherwise, it becomes vindictive and terrible: “Friday, who sews his mouth, who sheds his mats, who smashes an egg lies lying in his house, who cuts his nails and puts thorns on the path he descends, who gets hand washing has no part of the cage, who so much fire and so much flame from under the boiler in which it is to boil in hell ... “(Th. D. Sperantia -” Answers to the pagan holiday questionnaire “). The same terrifying image of Holy Friday, recorded by Th. D. Sperantia in the research done in Muntenia, we find it also in the story of an old woman from Maramures, collected by the ethnologist Pamfil Biltiu: “We do not work on any Friday of the week. It is not spilt. Yes, I didn’t know, and I gave in and I set fire to the oven and I bled clothes, which was not loose. At night I dreamed that a strong man came to me and still wanted to get me He had some fingers in his hand. He had so many fingers in his hand. He was a big dick and a black daddy huck, like hell. I, for fear, told an old woman, who said: No, that’s a sign. You’ve been shown not to work another Friday. “ In Romanian culture and tradition, the day of March 8 is both mother’s and woman’s day. For this reason, in this article, we have chosen to talk about the once highly practised traditions related to women, which are still preserved today in certain areas of Romania. NEWS MAGAZINE
23
OYA KANBUR
E K M E K V E G ŰL
ŰÇŰNCŰ ULUSLARARASI KADINLAR KONFERD Ű N YA D A K I K A D I N L A R , K O N U M U , D Ű Z E Y I A Y N I A N S I M O S K O VA’ D A T O P L A N D I . I K I N C I D Ű N YA YA D A F A R K L I K I M S E L E R Y Ű Z D E Y Ű Z A Y N I S AVA Ş I Y I L L A R I N D A , K A D I N K U T L A M A G Ű N Ű D Ű Ş Ű N C E Y E S A H I P L E R M I ? K O N U YA H A K I M K E YA S A K L A N M I Ş . A B D ’ D E 1 9 6 0 D A Y E N I L E N S I M A Z I N L I K D A D I R . M U H A Z A FA K Â R L A R D A I M A D I . A LT M I Ş A LT I S E N E S O N R A 1 6 A R A L I K Ç O Ğ U L C U K A L A R A K A I L E G E L E N E Ğ I N E H Ű R M E T, 1977’DE ISE BM, (BIRLEŞMIŞ MILLETLER) 8 T O P R A Ğ I N D A B Ű Y Ű D Ű Ğ Ű AT A L A R I N A B A Ğ L I L I K , M A R T ’ I “ D Ű N YA K A D I N L A R G Ű N Ű ” O L A R A K KOCASINA AŞKI ILE KILITLENMIŞ, ÇOCUĞUNA KABUL ETTI.OSMANLI DEVLETI DÖNEMINDE, Ő D Ű L K A Z A N D I R M A G AY R E T I Y L E K E N D I L E R 8 M A RT I L K D E FA 1 9 2 1 ’ D E K O M Ű N I S T D I Y E INI FEDA ETMIŞLERDIR. BIR DE SUSTURULMA E N D I Ş E S I N E A L D I R M A YA N D AVA S I N A S A H I P Ç I K A - A D L A N D I R I L M I Ş K A D I N L A R B I R B A Ğ E V I N D E T O P L A N T I YA P I P K A D I N Ő N C Ű L Ű Ğ Ű N D E T O P L C A K L A R VA R . D Ű N YA K A D I N L A R G Ű N Ű Ö Z G E Ç M I Ş I N E B A K A L I M . . A N M I Ş E R K E K L E R E N U T U K L A R AT I L M I Ş . 1 9 7 5 ’ 1 8 5 7 S E N E S I N D E N E W Y O R K A B D ’ D E B U L U N A N B I R D E K A D I N D E R N E K Ű Y E L E R I TA R A F I N D A N A N F A B R I K A D A T E K S T I L I Ş C I S I K A D I N L A R I N G Ű N D E O NK A R A V E I S T A N B U L ’ D A 4 0 0 - 5 0 0 K A D A R K A D I N TOPLANMIŞ, A L T I S A AT , H A F T A D A Y E T M I Ş B E Ş S A AT T E N K U T L A M A YA P M I Ş L A R D I R . E L L I D Ő R T S E N E UZUN IŞÇILIK KARŞILIĞI SONRA GECIKMELI GŐSTERIYE 12 EYLÜL MAAŞLARI SADECE BEŞ A S K E R I D Ö N E M I T E K R A R YA S A K G E T I R M I Ş . D O L A R D I . A Y N I I Ş I YA P I P P A N K A R T A Ç I P G I R I Ş I M E K AT I L A N K A D I N L A R ERKEK ÇALIŞANLARDAN G Ő Z A LT I N A A L I N M I Ş . N E R E D E K A D I N L A R ? DAHA AZ GELIR KAZANIMI K A D I N A A I T D U R U Ş , D A YAT M A C I Z I H N I Y E T K A D I N D A YA N I Ş M A S I N I KARŞISINDA YOK OLUŞA MAHKÛM EDILIYOR.
GETIRDI. BUNUNLA BIRLIKTE GREV HAKKI VE GELIR EŞITLIĞI IÇIN PROTESTO G Ő S T E R I L E R I B A Ş L AT I L D I . B I R D E “ YA N G I N ” H I K Â Y E S I N D E N K E S I T L E R VA R . P R O T E S T O , G R E V, E Ş I T G E L I R V E Ç A L I Ş M A S A AT L E R I N I N D Ű Ş Ű R Ű L M E S I N E K A R Ş I , F A B R I K A I Ş Ç I L E R I N I K O L AY K O N T R O L E D E B I L M E K , H I R S I Z L I K Ő N L E M I N E Ç A R E O L A R A K D O K U Z K AT L I BINADA SADECE BIR ASANSŐR VE MERDIVENLER KULLANILIYORMUŞ. SŐNMEMIŞ BIR SIGARA IZMARITININ TEKSTIL ŰRŰNLERINI ALEVLENDIRMES I I L E YA N G I N Ç I K M I Ş . Y Ű Z Y I R M I D O K U Z K A D I N YA N A R A K C A N V E R M I Ş . A Z I N L I Ğ I E R K E K O L A N , SENDIKALI ERKEK EMEKÇILER ILE YIRMI DOKUZ K A D I N VA R M I Ş . D A N I M A R K A’ D A K I K A D I N I Ş Ç I B I R L I K L E R ININ BIRLEŞIMI SONUCU, KALABALIK KITLE HAREKETINI OLUŞTURDU. IKINCI ULUSLARARASI T O P L A N T I 1 9 1 0 ’ D A A L M A N YA S O S YA L D E M O K R AT PA RT I Ő N C Ű L E R I N D E N C L A R A Z E T K I N I S I M L I K A D I N , 8 M A R T ’ I N “ I N T E R N AT I O N A L E R F R A U E N T A G ” - ( I N T E R N AT I O N A L W O M A N ’ S D A Y- D Ű N YA K A D I N L A R G Ű N Ű ) O L M A S I N I Ő N E R D I . 1 9 M A RT 1 9 1 1 ’ D E I S E I L K D E F A D Ü N YA K A D I N L A R G Ű N Ű OLARAK KUTLANDI. ILK ZAMANLARDA BELLI B I R TA R I H K O N U L M A D I . I L K B A H A R AY L A R I N D A A N I L I Y O R D U . D A H A S O N R A 8 M A RT 1 9 2 1 ’ D E KARAR KILINDI.
H A YAT H A K K I K A D I N V E ERKEKLERE EŞIT VERILMIŞ ISE, KADIN ILE E R K E K A R A S I N D A K I AY R I M C I L I K , C I N S I Y E T FA R K L I L I Ğ I N I N G E T I R D I Ğ I Ű S T Ű N L Ű K GŰNŰMŰZDE DEĞIŞMIŞ GŐRŰNŰYOR. ŐRNEĞIN İ N G I LT E R E K R A L I Ç E S I I K I N C I E L I Z A B E T H V E B A Ş B A K A N L I K YA P M I Ş ( İ R O N L A D Y ) L A K A P L I M A R G A R E T T H AT C H E R . T Ű R K I Y E ’ D E I S E B A Ş B A K A N L I K YA P M I Ş T A N S U Ç I L L E R . YA Z A R , EĞITIMCI, AKTŐR, EĞLENCE VE ÇEŞITLI IŞ ALANLARINDA KADINLARIN YERI AZINSANM A YA C A K B O Y U T T A Y Ű K S E L M I Ş O L M A K L A BIRLIKTE GELIR DENGESIZLIĞININ DE OLDU Ğ U D I K K AT Ç E K I Y O R S A D A K A D I N V E E R K E K A R A S I N D A K I FA R K L I L I K G E R Ç E K C I D E Ğ I L D I R . ÜLKE YÖNETIMLERINDE AĞIRLIKLI OLARAK E R K E K S I YA S I L E R VA R O L D U Ğ U M Ü D D E T Ç E K A D I N H A K L A R I N I N S AV U N U C U L A R I YA S A L P R O S E D Ü R L E R I O L U Ş T U R M A K T A Y E T E R L I G A YRET GÖSTEREMEMEKTEDIR. S Ő Z Ű M O N A K A D I N I N S I RT I N D A N S O PAY I , K A R N I N D A N S I PAY I E K S I K E T M E Y E C E K Z I H NIYETI YETIŞTIREN DE KADINLAR. İNSANCA KADIN VE ERKEK EŞITLIĞINE SAHIP OLMAK ISTIYORUZ. BEŞ YŰZ SENE ŐNCE KRAL (8. H E N R Y ) , K A D I N L A R I E R K E K Ç O C U K D Ű N YA’ YA GETIREMIYOR DIYEREK ONLARI GIYOTINLE Ő L D Ű RT Ű Y O R D U . O D Ő N E M K A PA N D I . K A D I N A Ş I D D E T U Y G U L A M A K , H O Ş G Ő R Ű L E M E Z . KADINLAR, EVE EKMEK VE GŰL GETIREN ERKEK SEVIYOR. BUNDAN BAŞKA YETIŞTIRILMEKLE ILGILI PROBLEMLERI ÇŐZELIM. ÇAĞ AT L A YA L I M , H U Z U R D A Ğ I T A L I M .
NEWS MAGAZINE
24
KEVIN PEACE
CENNET KAPISI ARALANIYOR… Hep aklımı kurcalamıştır. Hz.Havva neden o yasak elmayı Hz.Adem`in yemesine vesile oldu? Çünkü kadınlar olaylara ve durumlara daha mantıklı yaklaşırlar kanaatindeyim. Erkekler kadınlara oranla daha çok duygularıyla hareket ederler. Tabiki bu olayın sonucunda insanoğlunun varlığı vuku buldu. Belki de sebepler dairesinde olması gereken bir vaka idi. Kadının başlangıçtan günümüze dek karşılaştığı zorluklar göz önüne alınacak olursa hayatın her noktasındasında bir iz bıraktığı aşikârdır. Hayattaki en büyük izi de bizleri dünyaya getirerek dünyanın güzelleşmesine ve renklenmesine sebep olmuşlardır. Insanlar olarak birbirimize olan tutum ve davranışlarımız değişkenlik gösterebiliyor iken bir tek anne duygusu taşıyan insanlardaki fedakârlığın zirve boyutu tasvir edilemeyecek kadar engin bir noktada. Peki onu bu kadar değerli ve kıymetli kılan annelik duygusu nasıl hissettiriyordur acaba . Insanın ana rahminden başlayan hayat yolculuğunun her anında kimi zamanvarlığıile kimi zaman duası ile yanında oluyor ve duyguların belkide en üstünü olan annelik duygusu ile cennet kapısının aralanmasına vesile oluyor. İlişkilerde çiftler arasında her zaman olan tartışmalar da çoğu zaman nazlı tarafın kadın olmasına karşın çocuğu ile olan ilişkilerde ise anneler hep nazı çeken taraf olur. Bu engin şefkati ve sevgiyi nasıl tasvir edebiliriz ve bunu anlatmaya hangi kelimeler kifayet gelir?
Kalpleri her zaman çocukları ile beraber atan hatta onların duygularını kendi his dünyalarında misli ile yaşamalarını nasıl anlatabilirim. Su dünyanın her türlü debdebesine rağmen her zaman içindeki umut ışığı ile yolları aydınlatan bu yüce gönüllü engin ruhlu varlıkların değerini nasıl tanımlayabiliriz . Peki onların bu güzel kalpleri layıkıyla değer bulabiliyor mu ? Kimi zaman horlanan kimi zaman dışlanan hatta şiddete ve tacize maruz kalmaları içimizde kanayan bir yara. Cenneti dahi bu naçiz varlıkların ayakları altına seren Allah (c.c) bu kadar değerlerinin üstünlüğüne dikkat çekerken, bizler onlara ne kadar farkındalıkla bir hayat sunuyoruz.Cahiliye devri hala devam ediyor. Illa bir tufan bir kıyamet habercisi bir vaka mı vuku bulmalı. Erkek egemen coğrafyalarda yaşanılan bu hoş olmayan durumları kadınların hatta annelerin kendi ruh halini nasıl tarumar etmiştir anlamak ve anlatmak mümkün değil. Toplum bilincini bu konuda eğitmenin ne kadar önem kazandığı aşikârdır. Umarım kadınların ve annelerimizin değerlerinin daha iyi anlaşıldığı, sevginin ve saygının hakim olduğu bir gelecek inşa edilmesine ön ayak olabiliriz. Onların gül kokulu tenlerine sarılarak bir cennet esintisini ruhumuzun en derin dehlizlerinde hissederek hayatımızın en değerli varlıkları olduklarını bir kere daha aklımıza sokalım. Bu vesile ile tüm dünya kadınlarının 8 Mart Kadınlar Gününü kutlarım. Sevgilerimle… NEWS MAGAZINE
25
BEING
&
Yet we’re more likely to exhaust ourselves trying to fit into a minuscule, uncomfortable box of limited, prescribed potential than to fight to break out of it and flourish into ourselves constantly.
NADIA LAZA
Ding! Ding! Ding! You’d have to know what a strenuous fight with a reminder or the morning alarm feels like. A legion of dreams have been taken down abruptly and the dawn of a new day or event has crept up. Ah, reminders… Deep wounds severed by time, time and time again. Ah, time… There are moments when it seems to stop. And then there are moments when we wish we could grab onto the clock’s hands and hold them in between our fingers, struggling to balance their ticking movement or to prolong it. Other times we wish the clock’s hands would follow the same circuit but in the opposite direction. Some other times we give it such a personal reading, in an avid or impatient manner. We do not value life as we should… not until we are hit by the realization that the only remaining distance between life and death is measured in seconds. And perhaps we do not even get to measure time anymore, for it seems to incomprehensibly leave us behind gasping for air. Alienation insidiously profiles itself into our lives, and we slowly depart farther and farther away from ourselves. The rupture goes bigger, separating us from the people around us, straining us from our families, from nature, from our work and all dimensions of existence. We are running away from the responsibility of being and becoming ourselves, burdened by all the fixes, solutions and ready-made moulds that society pushes us to fit in.
It might be because we innately know that a journey to oneself lasts an entire lifetime, not because the final destination is impossible to reach – there is no such final, ultimate destination – but because it all begins within, it all stems from the inside and keeps expanding into existence as we march, tread, gallop, run, rush, limp, climb up and fall down, go in and out, sprightly, slowly, tenuously, vibrantly… continuously. The chosen flow of words might suggest the insinuation of a recipe for self-awareness, one as gentle as the title suggests. Yet this is not a recipe. My gentle reminder wishes to soothe a restless mind and heart, not to alarm or to put anyone on a time-mission: cling on to your family. The meaning of a family is personal to everyone, so I’ll let you define that and cast roles. Your family has been guiding you with its love and light in a world that seemed to be a frightening nebulous and now that you’ve embarked on discovering the nebulous within, you might use some of that love and light again. We all know that beneath the cloak of family there lies a mosaic of unbridled differences, but the mosaic holds still, cemented by love, giving way to a unique experience. Writing about my family has me struggling with
NEWS MAGAZINE
26
B
BECOMING
Gratitude is what’s overwhelming me, in a paradoxically light way, dense, yet porous. A few droplets of joy race across my face, lighting up memory lane. Think about your family and notice that perhaps you don’t see much of it with the mind’s eye, but you will feel most of what it has naturally brought into your world: love, light, kindness, warmth, peace, inspiration, support, against all odds and wounds that at times seemed irreconcilable. This is my gentle reminder: practice elasticity of thought and feeling. The most untrodden path is the one leading to oneself. Dare to always take that path and be reminded that the same love that offers support is the love that fuels evolution, demanding it naturally, not forcibly… love not only interested in one just being ‘who one is’, but in supporting one to become ‘who one might be’. You are wholesome, at the same time with being in the making. If you dare go within, and if you feel as if you might be falling into a bottomless pit, remember, there is no rootless man, for any man has a mother. Mother eludes this verse, and any verse I could have poured out of my heart on paper – it calls for the unexpressed, the unbounded that you must decipher solely by heart. Decipher it and act upon it. Be honest, kind and forgiving – it will make all the difference. Embrace time and hold hands with it. Undrape. Do it now. NEWS MAGAZINE
27
şIIR GULSUM BOLUK
Vuslatı Olmayan Hasret Tanıdık değil bana artık yüzün görmüyor gözlerim fazlasını ileri gidemiyorum bir adım daha bitişim başlıyor senden geri Yine bir uçurum var ucunda sonra geliyorlar bakmaya tutunamayanlar senin kolunda düşüşüm başlıyor senden geri Solgun kalıyor siyah artık daha koyusunu arıyorum bulamıyorum renkleri buluşum başlıyor senden geri
NEWS MAGAZINE
28
Ayaklarım sallanıyor boşlukta uzanıp kalıyorum ucunda yapamıyorum yine bir şey kalışım başlıyor senden geri Düşlerim kabusa dönüyor sadece görüyoruz ikimizde görüp de bakamamak gibi görüşüm başlıyor senden geri Hızla gittiğim halde bitmiyor yollar ekleniyor ömrüme yine yoruluyorum gitmekten artık gidişim başlıyor senden geri Böyle olmayacak sevdiğim özlemek kavuşmaktan güzel geliyor kal orada sadece vuslatı olmayan hasreti hasretimizle bağladığımız karaları aka boyayanları izleyelim imkansızın doğurduğu aşktan geldik sadece oraya gideceğiz
NEWS MAGAZINE
29
THE HALL NEWS MARCH 2020 CREDITS EDITOR IN CHEIF & DIGITAL DESIGNER ESRA KANBUR EDITOR DR. OSMAN KOMURCU FEATURES WRITER ILHAN GOKALP FEATURES WRITER CRISTINA EKSIOGLU FOOD FEATURE KUBRA KANBUR COLUMNIST KEVIN PEACE COLUMNIST NADIA LAZA FEATURE WRITER GAVRILOV DOINA POET GULSIM BOLUK The Hall E-News Magazine has made a constant care to make sure that content is accurate on the date of publication. The views expressed in the articles reflect the author(s) opinions and do not necessarily are the views of the publisher and editor. The published material, adverts, editorials and all other content is published in a good faith. The Hall E-News Magazine cannot guarantee and accepts no liability for any loss or damage of any kind caused by this website and errors and for the accuracy of claims made by the advertisers. All rights reserved and nothing can be partially or in whole be reprinted or reproduced without a written consent.
NEWS MAGAZINE
30
NEWS MAGAZINE
31