2 minute read
Kervan Yürür
la temaslar yapmasını sağladığı Talabani, PKK'nın verdiği destek sayesinde Erbil' i işgal etmiş, Apo devreye girinceye kadar, kendisini sürekli hırpalayan B arzani'ye seçimler hakkında tebligatta bulunmuştur.
Bu tebligata göre Kuzey Irak Parlamentosu Talabani ve Barza n i ' n i n peşmergelerinden oluşacak, bir adet milletvekilliği de, ya Türkler'e ya Araplara verilecektir.
Adam parlamento aritmetiğini bile tespit ettiği halde Mümtaz Soysal zamanında "ben burada iken sana seçim yap
tırmam" diyen Türk Dışişleri B akanlığı 'ndan protesto yollu bir öksürük dahi yükselmemiştir!
Avrupa ise sürgünde bir Kürt parlamentosunu oluşturmakla meşguldür.
Son derece dinamik ve uyanık olması gereken bir bakanlık koltuğunda, paçamızı saran yangını dahi farketmeyen bir hayaletin oturması Türkiye için büyük talihsizliktir .
... KERVAN YÜRÜR
2 8 Mart 1 995
Harekatın ilk günlerinde Ankara' ya ü şü ş erek " Kuzey lrak'ta ölen bir tek sivilin fotoğrafı Batı basınında yayınlandığı gün işiniz bitikti r ! O zaman Gümrük B i rliği' n i falan
unutun" tehdidinde bulunan Alman Dışişleri B akanı Klaus Kinkel, eğer ağzı bumu kırılmış, kolu kanadı alçı kalıplar içinde koltuk değneklerine yaslanarak, memleketine dönmek zorunda bırakılsaydı, ne Hollanda B aşbakanı Türkiye'ye dikleşebilirdi, ne de bir başka küstah!
Çiller'in "Gümrük B irliği'ne ya gireceğiz, ya gireceğiz"
gafını Türkiye'ye karşı bir şantaj vasıtası olarak kullanan Hollanda Başbakanı'na göre, "Operasyon devam ederse, Türkiye Gümrük Birliği çerçevesinde her türlü işbirliğinin üzerine
çizgi çekmiş olurmuş. Eğer biri ısrarla insan haklarını ihlal ediyorsa, insan haklarına çok önem veren bir uluslararası kuruluşa dahil olmayı beklememeliymiş." Gümrük Birliği 'ne girmenin milli iradeyi Batı'nın ipoteği
altına sokmak demek olduğuna dair iddiamızı, bu tehdit ve bu şantajdan daha çarpıcı bir biçimde hiç bir olay açıklayamazdı. Viskiyi daha ucuza içmek, daha az para ödeyerek Avrupa malı arabalara kurulmak için bu asil milleti, bin yıllık düşmanlarına kul etmeye çalışanları, itle çuvala girilmeyeceği yolunda )>i1 kez daha uyararak, insan hakları palavrasına dönmek istiyorum.
Eğer Batı dünyası aynı şiddetli tepkiyi B osna Hersek'te, Azerbaycan'da, Çeçenistan, Kıbrıs ve Filisti'nde yıllardan beri boğazlanan masum Müslümanlar için de göstermiş olsaydı hassasiyetlerinin insani sebeplerden kaynaklandığını düşünebilirdik. Ama daha fazla Müslüman'ın katledilmesi için Sırp'a, Rum'a, Ermeni ve Yahudi'ye destek verenlerin, insani duygularla hareket ettiklerine inanmak için sersem olmak gerekir!
Kaldı ki bugün küstahça seslerini yükselten bu ülkeler, Türk müdahalesinden önce B arzani ve Talabani kuvvetlerinin katlettiği yüzlerce sivili görmezden gelmiş, Saddam' ın zulmünden kaçıp Türkiye 'ye sığınan 300 bin Kürd 'e de bir dilim ekmeği bile çok görmüşlerdir. O halde Batı'nın ortalığı velveleye vermesinin sebebi, insani duygular değil, Türkiye'nin elini kolunu bağlamak arzusudur.
Türkiye Batının şarlatanlarını tatmin etmek zorunda değildir. Temin etmemiz gereken şey, halkımızın can ve mal güvenliği ile sınırlarımızın geçilmezliğidir!