2 minute read

Bir Gün Mutlaka

Mehmet de, millet de silahın milliyetine pek önem vermemiştir çünkü. Başka önem vermedikleri de vardır Mehmet' le milletin . . . Mesela, Türkiye'nin iç işlerine müdahale vesilesi olarak

kullanılıyorsa, insan haklarına da, bu iddiayı diline dolayanlara da pek önem vermez! Avrupa Topluluğu 'na önem vermez. NATO'ya, Helsinki senedine, AGİK sürecine, Paris Şart ı ' na da önem vermez. Ve hatta çok baş ağrıtırsa demokrasiye falan da önem vermez Mehmet' le millet!

Kutsal Türk Devleti, varlığını bu senetlere, süreçlere, şartlara, antlaşmalara borçlu olmadığı gibi, bekasını da bu milletlerarası sahtekarlık belgelerine bağlamamıştır.

Sonsuza kadar riayet etmeye yemin ettiğimiz bir tek şart vardır bizim: - Türk topraklarından bir tek milimetrekare bile koparttırmadan albayrağın altında dimdik yaşamak!

Başka ıvır zıvıra aklımız da yetmez, yetsin de istemeyiz.

B İ R GÜN MUTLAKA ...

3 1 Ocak 1 992 Sanki demokrasi, Türk evladının Türk vatanı üzerindeki egemenliğini başkalarına devrediyormuş gibi, sanki hukukun üstünlüğü Türk'ün hakkını gözardı ediyormuş gibi ve sanki insan hakları Türkoğl u ' n u kapsamı içine almıyormuş

gibi, bütün bu kavramları, mutlaka ama mutlaka Türk M i lleti aleyhinde yorumlayarak bölücülüğü tahrik ve teşvik e<lenler Anayasa Mahkemesi' nden beklenen cevabı aldılar işte! . . Beklenen şamarı yediler! Anayasa Mahkemesi ' nin, Türkiye B irleşik Komünist Par-

tisi ' n in kapatılmasına ilişkin gerekçeli kararı, demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları ilkelerine sığınarak, Türk topraklarında, Türk egemenliğine kısmen veya tamamen son vermenin planlarını yapanlarla basit siyasi çıkarları uğruna onlara kavuk sallayanların acı akibetlerini de ihtar etmektedir. Bu akibet, izbe bir hapishane koğuşunda çürümek midir, idam mangasının önünde sıraya dizilmek midir, yoksa yağlı bir ilmiğin ucuna takılmak mıdır, onu ben bilmem.

Bildiğim şudur ki devlet, bölücülüğe izin vermeyecek, er veya geç, ama bir gün mutlaka haini ezecektir.

Şu satırlar, Anayasa Mahkemesi 'nin gerekçeli kararından alınmıştır: Dosta düşmana karşı hep beraber ve yüksek sesle lütfen: " ... tarihin çok uzun bir gelişme süreci içinde gerçekleştiği, kaynaşma ve bütünleşmeye dayanan Türk Ulusu gerçeği ve olgusuna karşı, ayrıcalığa, bölücülüğe ve sonuçta yok olmaya yolaçacak davranışl a r ı insan hakları kapsamında görmek imkansızdır."

B i r yüksek mahkemenin, bölücülüğün önüne dağ gibi dikilmesi demektir bu ! . . Ye karar, yalnız bu paragraftan da ibaret değildir. Dosta düşmana karşı hep beraber ve yüksek sesle lütfen: "Anayasa' daki millet bütünlüğü ilkesinden uzaklaşıp, Türk ve Kürt u lusları ayrımına gidilmek istendiği anlaşılmakta d ı r. T ü r k i y e C u m h u riyeti Devle t i 'n d e b i rd e n fazla ulus olamaz. Türk ulusu içinde değişik kökenli bireyler olsa da hepsi Türk yurttaşıdır. Tarihi bir gerçek olan Türk Milleti olgusu yerine, ırkçılığa dayanan ayrılıkları ve Türk vat andaşlığı niteliğini değiştiren iddialar dinlenemez."

This article is from: