2 minute read
Türkiye'de Türkçe konuşur
eyaletlere bölmek gibi çılgınca bir tasarının, bırakın basını ve komuoyunu, Türkiye B üyük Millet Meclisi'nden bile gizlenerek kapalı kapılar ardında görüşülmesi milli hayatımız bakımından endişelerimizin artmasına sebep olmaktadır. Kim ne yapmak istiyorsa açıklamak ve tartışmak zorundadır. Aksi halde Türk Milleti, bu eyalet meselesine, Amerikan pasaportluların gizli operasyonu olarak bakacaktır!
TÜRKİYE'DE TÜRKÇE KONUŞUR!
1 9 Ekim 1 993
A N A P mil letvekill e ri Ş adi Pehivanoğlu v e H ü seyin Özalp'ın bir basın toplantısı düzenleyerek "Milli m utabakat h ü k u meti" teklifini ortaya attıkları saatlerde, ANAP Genel B aşkanı Mesut Yılmaz, B ask modeline karşı çıkmakla beraber, bölgede eğitimin kürtçe yapılabileceğini söylüyor ve devletin Türkçe bilmeyen vatandaşa tercüman tutmak gibi bir mükellefiyetinin olduğu ifade ediyordu.
Yani kendini Türk hissetmeyen vatandaşlarımızın özerk bir parlamentoya ve özerk bir hükumete sahip olmaları milli birliğimiz bakımından sakıncalı bulunduğu halde, okullarda kürtçe eğitim yapılmasının ANAP liderine göre h iç bir mahzuru yoktur!
Bu talebe göre, Türk devleti okulları inşa etmeli, okullarda kürtçe eğitim yapacak öğretmenleri yetiştirmeli, kürtçe ders kitaplarını basmalı veya basılmasına izin vermeli sonra da bu okullardan mezun olacak gençler sayesinde vatanın ve milletin bölünmezliğini sağlamalıydı!
Teröre karşı milli mutabakat hükumetinin kurulmasını isteyen sayın Pehlivanoğlu ' yla sayın Özalp, eğer kürtçe eğitim konusunda genel başkanlarıyla aynı tehlikeli fikirleri paylaşıyorlarsa Cenab-ı Hakk ' ın bizi böyle bir hükumetten korumasını di-
leriz. Değillerse her iki milletvekiline de bir tek sorumuz olacak:
- Ne işiniz var ANAP'ta?
Terör, bir milli mutabakat hükumetini zaruri kılacak boyutlara ulaştıysa ve genel başkanınız olacak zat da PKK' nın dört aşamalı planından ilkinin kabul edilmesi anlamına gelecek
bir teklifle meydanlarda dolaşıyorsa o partide ne işiniz var sizin?
Geçelim . . .
Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde, yani takribi 922 yıllık bir tarih kesitinde kürtçeye ve kürtçe eğitime her hangi bir yasak getirilmediği halde bir tek kürtçe broşür dahi yazılamamıştır!
B ölücülükse, bazı cahiller ve rejim düşmanlarının iddialarının aksine o zaman da vardır . . . Pusular, baskınlar, köyleri ateşe verip, devlete karşı diklenmeler o zaman da vardır . . .
A m a herhangi bir kısıtlama olmadığı halde bir tek kürtçe kitap yoktur ortada . . .
Çünkü kürtçe diye bir dil yoktur !
K ü r t diye b i r millet de yoktur!
ANAP ' ın ilk genel başkanı nasıl şive ve bölge farklılıklarını sömürüp kürtleri bizden ayırmaya kalktıysa, üçüncüsü de bu zorla imal edilmek istenen millete bir dil uydurmak derdine düşmüştür.
Unutulmamalıdır ki Türkiye ile hesaplaşmak isteyen muhtelif devletlerin gizli servislerince yönetilen kürdoloji enstitüleri de aynı amacın peşindedir.
Tercüman meselesine gelince . . . Olmayan dilin tercümanı da olmaz!
Bu bir!