7 minute read

Halkan Yasına Saygı ��;�:,f; i ;�::��'.��;-�:::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::��

3- Teröristin tek korkusu ölümdür. O halde bölücülere karşı ölüm cezası uygulanmalıdır.

Aksi halde Mardin'de başlayıp Kars'a kadar sirayet eden terör, korkarım ki bütün yurdu saracaktır.

HALKIN YASINA SAYGI

28 Ekim 1 993

Aylar önce Demirel söylemişti.

Sonra Çiller tekrarladı.

Ş imdi eline mikrofonu geçiren her bakan, avazı çıktığı kadar haykırıp duruyor: - Terörün üstesinden gelebilmemiz için halkın bize destek vermesi lazım!

Ve la hav le vela . . .

Duyan işiten d e eşkıyanın üstüne gitmek isteyen hükumetin elini kolunu bağladığımızı zannedecek.

Halbuki halk, hiç bir cumhuriyet hükumetine terör konusunda Ç iller'e verdiği destek kadar güç vermemiş, hiç bir rnmhuriyet hükumetinin başbakanı da halkı n kendisine verdiği destekten istifade etmek h ususunda Ç i l ler kadar acemilik yapmamıştır.

Eskiden hükumet terörle mücadele tasarısını Meclis' e sevk ettiği zaman bir komünist sendika ülke çapında grevlere gider, kandırılan öğrenciler üniversitelerde eyleme geçer, profesörler cübbelerini giyip palyaçolar gibi sokaklara dökülürken, basında çığlık çığlığa bir Yahudi şamatası kopardı. ..

Ş imdi herkes daha kapsamlı bir terörle mücadele kanununun çıkarılması için hükumete minnetçiler gönderdiği halde ortada henüz bir tasarı dahi yok.

Ama laf çok.

-Eğer bize destek verirseniz . . . Şayet toplumsal mutabakat sağlarsak PKK'nın dersini vermesini biliriz . . . Elbette vermelisiniz.

Vermelisiniz de PKK'yı tepelemek gibi bir iradeye sahip olanlarm idama mahkum edilen eşkıyalarm topunu birden çoktan sallandırması gerekirdi, Diyarbakır h ü kumet Konağı'nm önünde! Sallandırmak istediler de mani mi oldu halk? Eline mendilini, yağlığını alıp, iki gözü iki çeşme, ayaklarına mı kapandı Çiller' in? Geçelim. Bu hükumetin Türkiye 'yi saran eşkıyalık karşısında son derece duyarsız olduğunu ve halkın duygularına da saygılı olmak ihtiyacını duymadığını televizyonlardaki göbek hayaları bile anlatıyor bize. Hangi kanalı çevirsek bir şıkırdım şıkırdım . . . Hangisine baksak çıplak bir dansöz var karşımızda! Ziller, cümbüşler, dümbelekler gırla gidiyor.

Günde 40--50 kişinin Türk oldukları için çoluk - çocuğuyla birlikte öldürülmesi devlet televizyonunun bile umurunda değil. Ötekiler beyaz kadın ticareti yapmakla meşgul. Hangi milyarder dün geceyi kimin eşiyle birlikte geçirdi? Hangi kart zampara, hangi yosmayla neden buluştu. Hangi fahişe, hangi numaradan pazarlanıyor? Bıktık be!

Ailenize, çoluk çocuğunuza saygınız yoksa, halkın yasına saygı duyun biraz. Sadece destek isterken hatırlamayın halkı . . . Tavuk değil bu boğazlananlar . . . İnsan, insan . . .

LİDERLER BİZİ TEMSİL ETMİYOR

29 Ekim 1 993

Her gün mukaddes vatanın bir köşesinde karakollarımız basılır, asil milletimin mağdur ve mazlum insanları ıssız köylerin duvar d iplerinde kurşuna dizilirken bu soykırımdan utanç duyması gerkenlerin yüreksizliğini, kararsızlığını ve şaşkınlığını ibretle izleyin lütfen ...

İzleyin k i Cumhuriyetimi z ' i n 70. yılında içine sürüklendiğimiz hacıiletin bir numaralı faillerini şu kritik günlerde gerçek suratlarıyla tanıyın artık! ..

Ve yalnız tanımakla da kalmayın ... Gün be gün takip edin onları ... Fişleyin .. .İşaretleyin ... Mimleyin! .. Çünkü kimin ne olduğu sulhun sükunetin hüküm sürdüğü günlerde değil, belanın kol gezdiği günlerde belli olur! Belanın bütün melanetiyle Türk'ün mukaddes devletini çökertmek için hücuma geçtiği şu günlerde, memleketin mukadderatını teslim ettiklerimizden biri, teröre nasıl bir çare buldu biliyor musunuz?

Ne verip kurtulmalı, ne vurup kurtulmalıymışız ... Ne yapmalıyıymışız peki?

Sevgiyle yaklaşmalıymışız eşkıyaya ... B u , SHP Genel Başkanı olacak Murat Karayalçın. CHP ( ienel Başkanı da siyasi çözüm istiyor: Yani eşkıyanın dayattığı taleplerden bir kısmını kabul ı·ılcrek özerklik mözerklik verip kurtulmak!

Küçük Özal ise Erzurum katliamının ertesi günü milli ı·icdanla alay edercesine canilere af istedi! ANAP lideri ve B aşbakan dahil ötekilerin de sık sık benzeı ı t ekliflerle k e n dilerini eleverdikler i n i hatırlattıktan sonra Meclis B aşkanı 'nın son toplantısına değinmek istiyoruz.

Cindoruk, 1 0 siyasi partinin genel başkanlarıyla yaptığı toplantıdan sonra diyor ki:

- Parti l iderleri memleketin birliği konusunda mutabakat sağladılar ... Allah, Allaaahhh! Ne sağlayacaklardır ki? Türkiye Cumhuriyeti Devleti ' ni kuran Türkiye B üyük Millet Meclisi 'nin çatısı altında ülkenin bölünmesine mi karar vereceklerdir ki tarihi bir karar olarak açıklanıyor bu malumu ilam?

Gerçek şudur ki, direnen bir tek parti vardır: MHP. Bir tek lider vardır: Türkeş. Bu tabloya bakıp kimse yitirmesin umudunu. Hiçbir hain de umuda kapılmasın

70 yıl önce dünyanın en güçlü ordularının askerlik şerefini iki paralık ederek kurduk biz bu cumhuriyeti.

Türk Devletiyle savaşmak gibi bir çtlgmlığı göze alanlar, liderleri değil, büyük Türk Milleti' n i n kanındaki ve vicdanındaki cevher-i asliyi hesaba dahil etmek zorundadırlar. Çünkü bizi temsil etmiyor bu liderler.

TÜRKİYE'Yİ SAVUNMAK İÇİN ...

2 Aralık 1 993

M H P Genel B aşkanı Alparslan Türkeş, her demecinde, her basın toplantısında, her konferansında Türk M illeti' nin sinsi bir saldırıya uğradığmm altını çizerek, üstüne basa basa ısrarla ve özellikle belirtikten sonra diyor ki:

Türkiye kendini savunmalıdır! Nasıl savunur Türkiye kendini?

zenleyeceğini bir hafta önceden ilan edip, bu baskını, B arzani ve Talabani gibi ne idüğü belirsiz k imselere de bildirerek, eşkıyanın pılısını pırtısını toplayıp tüymesine yardımcı olarak savunamaz!

Apo'nun Şam'daki ikametgahı, kullandığı telefon numaraları, bindiği arabaların plakaları önüne konduğu halde, meşinleşmiş suratında en ufak bir pempelik dahi belirmeden gözümüzün içine baka baka, aranan Ermeni çocuğunun Suriye'de bulunmadığını söyleyebilen Hafız Esat' ı ikna etmek için bitmez tükenmez ziyaretler yapmakla da savunamaz! Nasıl savunur öyleyse! Bana göre şöyle:

B i r T ü r k t i m i , g e c e ya r ı s ı a n i d e n S ur i y e' y e g i r i p , Apo'yu paketler! Sonra getirip atar bu paketi B aşbakan' ın önüne . . . Ermeni çocuğunun ambalaj ı dahi açılmadan, bir paket daha getirilir . . . Sonra bir paket daha . . .

Veya Apo'nun Şam'daki karargahında sebebi belirlenemeyen müthiş bir infilak meydana gelir!

Ya da bir kahraman pilot, Şam'daki adrese pike yapıp işi bitiriverir.

D ü n y a n ı n neres i n de T ü r k i y e' n i n güven l i ğ i n i tehdit eden bir üs, tesis, reaktör, faaliyet vesaire varsa veya tezgahlanıyorsa aynı şekilde berhava edildiği veya bu metod ben i msendiği takdirde Türkiye kendini savunuyor demektir! Tıpkı İsrail'in en az 5 bin kilometre uzaklıktaki Uganda'yı basıp Entebbe'deki rehineleri kurtarması ve Irak atom reaktörünü havaya uçurması gibi . . .

Tesirli, seri v e caydırıcı savunma budur!

Ama kendinizi çenenizle savunmaya kalkarsanız, değil

sınırdaki karakolu, örneklerini önceki yıllarda yaşadığımız gibi Anadol u ' nun ortasındaki cephane depolarını dahi koruyamazsınız.

SURİYE'YE İNANMAYIN

1 1 Aralık 1 993

Şam hükumetinin, Apo'nun Suriye'de olmadığı ve Suriye sınırlan içinde barınmasına da asla izin verilmeyeceği açıklamasının ardından kaç gün geçti? - Bir hafta geçmedi. B ir hafta geçmedi ama, Abdullah Öcalan' ın B ekaa'da olduğunu tespit eden video kasetleri ve fotoğraflar bu yedi günlük zaman zarfında getirilip kondu sayın Demirel'in önüne! . . . Şimdi Cumhurbaşkanlığı'nın, Başbakanlığın, Genelkurmay B aşkanlığı'nın ve İçişleri Bakanlığı'nın ilgili servisleri, hiç şaşırmadan, hayret etmeden, tıpkı tahmin ettikleri, bekledikleri umdukları gibi sahtekarlığın bu son belgeselini inceliyorlardır. Anlaşılan Hafız Esat, daha önce de defalarca yaptığı gibi, Amerikan Dışişleri B akan ı ' nın ziyareti öncesinde bir kaç PKK'lıyı tutuklayıp içeri tıkmış. Abdullah Öcalan' ı Bekaa'ya doğru uğurlarken de ayıp olmasın diye kardeşi Cemil Esat'ı refakatçı olarak yanına katmıştır. Çünkü Türk İstihbarat elemanlarının tespit ettiği video kasetlerde ve fotoğraflarda Apo ile Cemil Esat yanyana görülmektedir. -

B iz, yıllardan beri şahit olduğumuz bu ikiyüzlülüğün devam edeceğine inanıyoruz. Çünkü bir tek Suriye' li yetkilinin dahi samimiyetine inanmadığımız gibi, Hafız Esat'ın Apo gibi bir kozu da karşılığını almadan gözden çıkaracağını zannetmiyoruz. Bu koz, tahmin edeceğiniz gibi, giderek petrolden daha

önemli bir kritik madde haline gelen sudur.

Ancak, Suriye'nin suya ihtiyacı, Hafız Esat'ın iddia ettiği gibi, ciddi boyutlarda değildir. Suriye, elektrik ve su rezervleri bakımından kendine yeterli olduğu, önümüzdeki yıllar için de ciddi hazırlıklar yaptığı halde Esat' ın sık sık elektrik kesintilerine başvurması politik amaçlıdır. Çünkü 1987'de Rus yardımıyla inşa edilen 8 bin megawathk Fırat Barajı ' n ı n sekiz ü nitesinden ancak ikisi çalıştırılmakta, diğer altı ü nite hiçbir teknik sorun bulunmadığı halde devre dışı bırakılmaktadır. Kaldı ki Suriye hükumeti, Japon ve Çin şirketleri ile yeni enerji istasyonları kurmak için sözleşmeler imzalamıştır. M i t s u b i s h i ş i rketi Humus ' ta yeni bir barajın inşaatına başlamak üzeredir. Ülkesinde giderek güç kaybeden Hafız Esat, canlı tutmağa çalıştığı sun' i su sorunu ile dikkatleri iç politikadan dış politikaya kaydırmak amacını gütmektedir. Esat, bizzat güçlendirdiği Askeri İ s ti h barat Teşkilatı' m kendi k o n trolünden çıktığı için dağıtmak zorunda kalmış, bu casus şebekesinin başındaki General Ali Duba ve İç Güvenlikten Sorumlu Muhammet Nazif'in görevlerine son verilmiştir. Ş u anda Yunanlılar ve Güney Kıbrıshlar' la birlikte işlettiği uyuşturucu şebekesinden milyonlarca dolarhk .. servet edinen Esat' ı n kardeşi Rıfat'la oğlu Basil arasındaki ciddi �ir iktidar m ücadelesi yaşanmaktadır. B i zc e b i l inmeyen, Cemil' i n kimin hesabına çalıştığıdır. Görüldüğü gibi Hafız Esat, bütün diktatörler gibi, koltuğuna tutunabilmek için bir dış tehdit ihdas etmek mecburiyetini duymuş, ülkede 8-1 0 saatlik elektrik kesintileri uygulamak yolunu seçmiştir. Esat, ölünceye veya devrilinceye kadar bu rolü oynamaya devam edecektir.

This article is from: