4 minute read
Bir Palavracıya-1
B İ R PALAVRACIYA - 1
1 9 Kasım 1 994
Aslında Şeyh Sait isyanı, devrimlere karşı Müslüman halkın tepkisinin ifadesiymiş . . . Ve ı a hav le veıa . . .
Yani adam utanmadan asi dedesini, Müslümanlar adına Atatürk'e haddini bildirmeye kalkan bir kahraman ve hatta bir İslam mücahidi olarak takdim ediyor. . Hem de nereden biliyor musunuz? Her akşam huşu içinde Ku' ran-ı Kerim dinlediğimiz Huzur Televizyonu'ndan! TGRT böyle bir programa nasıl alet oldu, kendisini kürtçülük davasının gizli lideri olarak kabul eden o palavracının suratına tarihi belgeleri niçin çarpmadı veya çarpacak bir uzmanını neden konuşturmadı, bilemiyoruz. Ama şunun bilinmesini isteriz ki Atatürk'e saldırmak için Şeyh Sait'in torununa sarılmak ne ahlakla bağdaşır, ne dinle! İsyan meselesine gelince . . . İngiltere Musul petrol bölgesine sahip olabilmek için 1 9 . yüzyıl boyunca sürekli olarak kürtleri Türkiye'ye karşı örgütlemeye çalışmıştır. Tıpkı bugün olduğu gibi, İstiklal Savaşı yıllarında da ya büyük bir Kürdistan kurdurarak veya birkaç kukla kürt devletçiğinin teşekkülünü sağlayarak, bölgeyi kontrol altına almayı planlamış, bunun için de bazı a�iret liderlerini elde etmiştir. Fakat aşiret reislerinin birbirleriyle ihtilaflı olması sebebiyle liderliğe, dini nüfuz sahibi bir şeyhin getirilmesi uygun görülmüştür. B akınız Mr. Hohler 'den Sir F. Tilley'e gönderilen 2 1 Temmuz 1 9 1 9 tarihli İngiliz gizli belgesinde kürtlerin bir alet olarak kullanılacağı nasıl anlatılmaktadır. " . . . Noel b i r Kürt Lawre n c e ' i olabil i r. Mezopotamya şimdi bizim olacağına göre, ona bir Kürt devleti kurdurup,
kuzey dağlarım böylece koruyabiliriz. Abdülkadir ve onun gibilerle konuştum. Kürdistan'a gidip tesirlerini kullanmalarını istedim. Onlara tesir edebilmek için biz de Türkler'e hile yapıyoruz diye belki beş defa tekrarlamak mecburiyetinde kaldım. Mamafi kürtlere fazla itimat edilmez. Majestenin hükumetinin amacı Türkler ' i azami derecede zayıflatmak olduğuna göre, kürtleri harekete geçirmek fena b i r plan değildir." İngiltere bu planı son olarak Musul vilayetinin, yani Kuzey Irak'ın kaderini tayin edecek olan halk oylamasından önce başlatmıştı. Amacı Türkiye 'nin siyasi istikrarsızlık içinde çırpındığını Doğu' da kanın gövdeyi götürdüğünü propaganda ederek, Musul halkının İngiliz idaresini tercih etmesini sağlamaktı. Gizli Azadi teşkilatının başlattığı bu isyanda Şeyh Sait'in rolünü ve bu ayaklanmanın Türkiye'ye neye malolduğunu pazartesi günü anlatacağız.
BİR PALAVRACIYA-2
2 1 Kasım 1 994
Lozan'da, kısaca Musul dediğimiz Kuzey Irak'ı, Türk topraklarına katmaya muvaffak olamamıştık. B ilahare İstanbul' da toplanan Türk-İngiliz konferansında da olumlu bir sonuç alınamayınca, sorunun, bugünkü B irleşmiş Milletler' in nüvesini oluşturan Cemiyet-i Akvam'a götürülmesi kararlaştırıldı. Cemiyet-i Akvam, milletlerarası bir komisyonun denetiminde Musul'da bir oylama yapacak ve halk kendi kaderini bizzat kendisi tayin edecekti. - Ya Türkiye'yi tercih ederse? B u , Musul petrol bölgesinin İngilizler' in elinden çıkması demektir.
İngiltere bu ihtimale karşı, imparatorluk zamanından beri elde etmiş olduğu beyler ve ağalar vasıtasıyla Doğu 'da isyan hazırlığına başlamıştı bile . . . Ağalar ve beyler aşiret rekabeti yüzünden liderlikte anlaşamayınca, Şeyh Sait, Azadi teşkilatına çekiliverdi ve örgütün 1 924 yılı kongresinde de önplana fırlatıldı.
1 924 kongresinde isyanın bir yıl sonra başlatılmasına karar verilmişti. Bu bi.r yıl içinde bazı aşiret reisleri, şeyhler ve seyitlerle daha temas kuruldu. Atatürk devrimlerinden rahatsız olan Türklere çengel atıldı. Gürcista n ' a bir heyet gönderilerek, Ruslar'la da temasa geçildi. Hasım aşiret liderleri şeyhlerin önünde yemin ettirilerek, barıştırıldı.
Belki de hükumetin, örgütün önemli adamlarından Bitlis'li Yusuf Ziya ile Cıbran' l ı Halit'i tutuklaması, Çan'da toplanan
1 925 kongresinin moral bozukluğu içinde başlamasına sebep oldu. Şeyh Sait, doğan tereddütleri bertaraf etmek için, artık geri dönüş zamanının geçtiğini ve isyanın planlandığı şekilde devam etmesi gerektiği konusunda etkili bir konuşma yaptı.
Kongreden sonra Şeyh Sait, toplantıya katılmayan Lice, Hani, Piran ve Palu bölgelerine gitti. Tereddütleri ortadan kaldırdı. Vazgeçenleri ikna etti. Hazırlıkları gözden geçirdi. Hani'de Hacı Salih'in evinde kalan Şeyh Sait, Tarikanlı Reşit Ağa, Kör Hüseyin Ağa, Eyüpoğlu Zülfi Ağa, Piran'dan öğretmen Fahri, Şeyh Sait' i n kardeşi Abdurrahim ve Mihri Hamit ' le gizli bir toplantı yaparak, ayaklanma tarihini tespit etti: 2 1 Mart 1 92 5 .
Ayaklanmanın diğer hazırlıkları ve teferruatı bu köşenin hacmini aşar.
İsyan başlamış, yayılmış ve tabii ki bastırılmıştır.
Türkiye'den kaçmayı başaran bazı elebaşılar ise, İ ngilizlerin Ravandiz Kaymakamlığı'nda aracı olarak kullandı-
ğı Seyit Taha tarafından İngiltere'nin Irak Fevkalade Komiser Muavini Edmons'a birer kahraman olarak takdim edilmiş ve İngiliz himayesine alınmıştır.
İPOTEKLİ KAFALAR
30 Kasım 1 994
Murat Karayalçın, Başbakan Çiller' in kulağına eğilmiş diyor ki: "- İngilizceniz çok iyi. Fotoğraf etkiniz çok k u vvetli. Üstelik özelleştirme yasasını çıkarmış bir hükumetin başkanısınız. C l i n ton ve öteki l iderler sizi d inleyecek. Onların karşısına demokrasi a y ı p l a r ı n ı kal d ırmış b i r h ü k umetin Başkam olarak çıkın! "
Yani? Yani Terörle Mücadele Kanunu'nu el çabukluğuyla çıkarıp B udapeşte' ye öyle gidin.
B izim demokrasinin bazı ayıplarının olduğu doğrudur. Fakat saksafoncu Clinton ile, herbiri bizim eşkıyalardan birine sevdalı olan Batı 'nın diğer liderlerine beğendirmek için kanun çıkarmak çok daha ayıptır!
Çünkü Türkiye B ü yük M i l let Meclisi, B atıya yaranmak için kurulmadığı gibi, ipliklerini Saraybosna pazarında satışa çıkaran Clinton, M itterrand, Major vesaire gibi adamların ipe sapa gelmez taleplerini tasdik makamı da değildir.
Kanun, eğer ihtiyaç varsa ve mutlaka Türk Parlamentosu' nun biçimlendirdiği şekilde çıkmalıdır.
Bunun aksi düşünülüyorsa, o kafa ipotek altında demektir. Eğer o ipotekli kafalar olmasaydı, Türk Devleti' nin çözüm beklenen son derece acil sorunları yüzüstü bırakılıp, Büyük Türk Milleti' ni ve özellikle Devlet Güvenlik Mahke-