3 minute read

Karayalçın'ın Misafirleri Türkiye'ye Sokulmadı

çıkarılan genel af kanunu �apsamı içine bile alınmamışlardır. Çünkü bizimkilerin ne kafalarında Türklük vardır, ne gönüllerinde ...

KARAYALÇIN'IN MİSAFİRLERİ TÜRKİYE'YE SOKULMAD I !

2 0 Aralık 1 994 Özal'ın peydahladığı, bildiği yanıldığına yetmeyen şu ünlem sıskası İnönü'nün besleyip büyüttüğü Güneydoğu meselesi, yine bir S H P 'linin ve hatta b ir tüzel kişilik olarak bizzat SHP'nin yüzünden sosyalist enternasyonale havale ediliverdi. Yani aralıksız on yıldan beri, kim burnunu Türkiye' nin içişlerine sokuyor veya sokmak için fırsat kollayıp duruyorsa, Güneydoğu sorunu da onlara ihale edilerek, kendi irademizle çözmemiz gereken bir hayati meseleye milletlerarası bir boyut kazandırmış olduk. Türk Devleti 'nin başkentinde, üç gün boyunca devam eden toplantılarda kimin ne konuştuğunu bilmiyoruz. Kimin hangi edepsizliğin mümessili olduğunu, hangi serserinin Türkiye 'yi kaç parsele ayırdığını da bilmiyoruz. Çünkü ondan fazla ülkenin temsilcileriyle kürtçülük suçundan polisin takibe aldığı bölücülükten sabıkalı Türk düşmanlarının ve parlamentodan kapı dış:ırı edilen bazı eski DEP milletvekillerinin Türkiye'ye mey(l:ı!ı okurcasına katıldıkları bu toplantıya bir tek basın mensubu d .ılıı alınmamıştır! Toplantıyı takip etmekle görevli polisler de alınmamıştır! Ama çeşitli Ortadoğu ülkelerinden gelen bölücü örgüt temsiki leriyle, Tarık Ziya Ekinci , Feridun Yazar, S ırrı Sakık, Fehmi Işıklar vesaire gibi adamlara özel surette davetiye göndermekte de herhangi bir sakınca görülmemiştir.

sma kapatılıyor ve görevli emniyet mensuplarmm da konuşmaları takip etmesine izin verilmiyorsa içeride bir dolap döndürülüyor demektir!

ruz. Bu dolabın ne olduğunu tahmin etmekle beraber bilmiyo-

Ama kafamızı karıştıran başka şeyler de var:

Murat Karayalçın, Budapeşte'deki sosyalist enternasyonal toplantısına katıldığında Dışişleri Bakanı değildi. Fakat Dışişleri Bakanı olacağını biliyordu. Ankara'da bir Kürt zirvesinin yapılması da Murat Karay alçın ' ın girişimiyle B udapeşte 'de kararlaştırılmıştı.

Karayalçın Ankara'ya gelince, Dışişleri Bakanı oldu ve bir daha da Kürt zirvesi konusunda ağzını açmadı. O devreden çıktı. Vahit Suiçmez girdi.

SHP Genel Başkan Yardımcısı olacak bu zat, şimdi diyor ki: " B u toplantının A nkara' d a yapılmasını 'B udapeşte' de ben teklif ettim. Onlar da kabul ettiler. Yani fikir bawlsı benim."

Böylesine önemli bir meselede toplantı teklif etmek, Genel Başkan dururken, yardımcısına düşmez. Etse de mutlak surette Genel B aşkan ' ın onayını almış olması gerekir. Yani Karayalçın işin içindedir.

Fakat Karayalçın' ı n davet ettiği Barzani ve Talabani gibi adamların Türkiye'ye girmeleri devlet tarafından önlenmiştir.

Karayalçın' ın toplantıya katılması da önlenmiştir.

Yani Karayalçı:ı' a devletin itimadı yoktur! Ama adam çekilip gitmesi ihsas edildiği halde hala B akan.

BİR MEÇHUL KADIN

24 Aralık 1 994

Ş imdi her sorumsuz ağızın bir kemik gibi geveleyip durduğu kültürel haklar meselesi bütün istihbarat raporlarında şöyle değerlendirilmiştir: - Kültürel hakların temini. bölücülerin ulaşmak istedikleri i lk merhaledir! Bu gerçek, seçmen ayartmaya, adam kandırmaya asla ve katiyyen tenezzül etmeyen ve esasen oya moya da ihtiyaç duymayan, yani seçim endişesi taşımadan Türk Devleti'nin bekasını sağlamak kararındaki her yetkilinin de ortak kanaatidir. Genelkurmay' ın da fikri budur. B ölücülerin hangi aşamalardan geçerek Güneydoğu ' y u Türkiye'den koparmak istedikleri Sayın Çiller' e B aşbakan olduğu günlerde Genelkurmay B aşkanlığı 'nda verilen bir birifingle anlatılmış, böylece Amerikalarda ve Boğaz sahillerinde el bebek, g i.i l bebek büyüyüp, Türkiye'nin sorunlarından h abersiz olarak Başbakanlık koltuğuna oturtulan vitrin güzeli, beliinın çapı hakkında bilgilendirilmiştir. Bu birifingde de kültürel hakların bölücülerin ulaşmak istedikleri ilk merhale olduğu yüzüne karşı söylenmiştir B aş

bakan' ın . . .

Ama Çiller, Genelkurmay'dan çıktıktan sonra, öyle bir ni

y�t beyanında bulunmuştur ki, şok geçirmiştir bütün Türkiye!

Bölücülere, kürtçc eğitim ve kürtçe televizyon vadeden,

yani kültürel hakların verileceği taahhüdünde bulunan sayın Çiller, daha sonra bir de Bask Modeli konusundaki açıklamalarıyla milliyetçi öfkelerin hedefi haline gelmiştir.

Sonra bol miktarda bayrak ve ezan ögeleriyle takviye edilen milliyetçilik söylemlerine başvurarak affettirmeye çalışmıştır kendini. Adalar'a çıkmaktan bahsedip, Yunanistan' a "Düş-

This article is from: