2 minute read
Riske Girmeden Başarı Kazanılamaz
Türkiye, halkının Kıbrıs sorununu milli bir dava olarak benimsemesi ve Sayın Rauf Denktaş' ın çelikleşmiş iradesi sayesinde, şimdiye kadar bu kararları elinin tersiyle itip, yoluna devam etmesini bilmiştir ama önümüzdeki yıllar, bugüne kadar karşılaşmadığımız yeni tuzaklara gebedir.
Kıbrıs, eğer önümüzdeki yıllarda Avrupa Birliği' ne kabul edilirse, Yunanistan'ın ilhak emelleri de otomatik olarak gerçekleşmiş olacaktır.
B iz, bir süre önce bu tehlikeye işaret ederek Hatay modelinin Kıbrıs 'ta da uygulanmasını istemiştik. Daha sonra arkadaş ı m ı z Mehmet Koca, Lefkoşe ' ye giderek bu teklifi S ay ı n Denktaş' a iletti. B i z Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti' nin, Türkiye ile bütünleşmesi için halk oylamasına gidilmesini ve kararın Cumhuriyet Meclisi 'nce onaylanmasını istemiştik. Denktaş, halk oylamasına dahi ihtiyaç duyulmadığını, birleşmek kararının Cumhuriyet Meclisi tarafından alınabileceğini açıkladı.
Ş imdi Türkiye'nin adımı bekleniyor. Sayın Çiller 'in bu konuda alacağı bir karar, Kıbrıs sorununun kökünden çözümlenmesine yetecek, adayı Yunanistan' a yamamak isteyen B atı 'ya da şiddetli bir şamar olacaktır.
RİSKE GİRMEDEN B A Ş A RI KAZANILAMAZ
2 3 Tenınıu::. 1 994
Türkiye, 20. yıldönümünü kutladığımız çıkarma harekatıyla Kıbrıs sorununu temelinden çözmüştür. B u 20 y ı l boyunca insanlar sokakta avlanmam ı ş tır. K u rşuna dizilrrterİıi ştir. Gözü o yulan, kulağı kesilen olmamıştır. Evler basılıp, çoluk çocuk yaylım ateşine verilmemiş, ırza,
nam u s a tecavüz eden çıkmamıştır.
Halk, Kıbrıs'ta Türk egemenliğinin fiilen sona erdiği 1878' den sonra ilk defa can ve mal güvenliğinden emin olarak yaşamaya başlamış ve nihayet insan haklarına riayeti ve çok partili rejimi esas alan demokratik bir devlet kurulmuştur.
Yani Kıbrıs'ta, Bosna-Hersek gibi, Filistin gibi, Azerbaycan gibi B irleşmiş Milletler ' in gündemini meşgul edecek bir mesele yoktur. Fakat buna rağmen B irleşmiş M illetler d e , Demokrasi Cephesi de Kıbrı s ' ı rahat bırakmamış ve ihdas ettikleri Kıbrıs sorununun varlığına ve hatta vehametine Türkiye ' y i bile inandırmışlardır. Ve 20 yıl gibi koca bir zamanı iki toplumlu, iki bölgeli bir federasyon istemekle geçirmiştir Türkiye . . . Fakat bir taraftan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti' nin tanınmasını isterken, bir taraftan da federasyon tezini ben imsemesi veya benimser görünmesi, 20 yıl boyunca Türk d ı ş p o l i t i k a s ı n ı n en d r a m a t i k çeli ş k i s i n i o l u ş t u r m u ş ve KKTC'den feragat edilebileceği izleniminin uyanmasına sebep olmuştur.
Türkiye, iki bölgeli, iki toplumlu federasyona gerçekten inanmış mıdır, yoksa bir münasip zamanda meseleyi çözümlemek için vakit mi kazanmak istemiştir, bilinmez. Ama bu federasyon nakaratı her ne maksatla tekrarlanmış olursa olsun, artık yolun sonuna gelinmiştir.
Çünkü Grek, Latin, Hıristiyan temellerinde bütünleşen Batı dünyası, Kıbrıs' ın Avrupa Birliği'ne alınacağını açıklamış, üstelik bu kararı da Türkiye'nin burnunun dibindeki bir Yunan adasında alarak Rumla r ' ı n intikam hislerini tatmin etmeye çalışmıştır.