SPORTİF HİKÂYELER - 4
Kaledeki Prens Nursel Çetin
Ç izer: Duygu Cigal
SPORTİF HİKÂYELER - 4
Kaledeki Prens
Yayın Yönetmeni Özlem Tortop Akkaya Başeditör Yunus Bekir Yurdakul Yazar Nursel Çetin Çizer Duygu Cigal Grafik Tasar›m Ahmet Duman - Fatma Yılmaz Baskı Özden Ofset Matbaacılık ve Ambalaj San. Koll. Şti. İZMİR / 20.04.2012 ISBN: 978 - 605 - 4634 - 04 - 0 SERTİFİKA NO: 12172 © Her hakkı saklıdır ve Top Yayıncılık Pazarlama Sanayi ve Ticaret Limitet Şirketi’ne aittir. Yazıları ve resimleri başka bir esere aynen veya değiştirilerek alınamaz ve yayımlanamaz. Bandrol Uygulamasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 5. maddesinin ikinci fıkrası çerçevesinde bandrol taşıması zorunlu değildir. Top Yayıncılık Pazarlama Sanayi ve Ticaret Limitet Şirketi Dr. Faik Muhittin Adam Cad. Nu. : 38/Z-1 Konak İZMİR - www.top.com.tr Telefon: 90.232.4257963 Belgegeçer: 90.232.4459112
Ben bir kraldım. Sahaların kralıydım. Hem mahalle maçlarında hem de bilgisayardaki futbol oyunlarında bir numaraydım. Mahalle maçı dediysem, öyle sokak aralarında oynanan maçlar gelmesin aklınıza. Babam villamızın bahçesine bir saha yaptırdı. Tribünleri bile var. Bazen babam ve bahçıvanımız Kemal amcayla tek kale maç yapıyoruz. Bazen de bahçe duvarından bizi seyreden çocukları içeri davet ediyoruz. İşte o maçlarda bir kral olduğumu herkes görüyor. Öyle güzel paslar atıyorum, öyle güzel aldatmacalar yapıyorum ki… Kendimle gurur duyuyorum. Annem bile “Aferin benim küçük prensim.” diyor. Hemen düzeltiyorum: “Prens değil anneciğim. Ben bir Kralım!” 3
Çocuklar bahçemize geldiğinde hemen takımları kuruyorum. Oyuncuların hangi mevkide oynayacaklarına hep ben karar veriyorum: “Sen ilerde oynayacaksın, sen savunmada kal, sen de kaledesin.” Bazı çocuklar buna karşı çıkmaya çalışsa da onları hemen uyarıyorum: “Sözümü dinlemeyen, oyun sonunda dağıtılacak pastalardan yiyemez!” Hemen susup dediklerimi yapıyorlar. Pastaya kim dayanabilir ki? 4
Son zamanlarda çocuklar buraya gelmek istemiyorlar. Sokak aralarındaki tozlu yollarda oynamayı tercih ediyorlar. Onları hiç anlamıyorum. Belki de çok iyi oynadığım için beni kıskanıyorlardır. Yoksa pastaları mı beğenmiyorlar? Gelmezlerse gelmesinler. Ben nasıl olsa futbol okuluna gideceğim. Bu da bir çeşit kurs aslında. Babam, çok iyi bir kulübe kaydımı yaptırdı bile… Öğretmenimizin verdiği ödev için kurs izlenimlerimi anlatacağım. Bu çok eğlenceli olacak. Ne kadar iyi bir oyuncu olduğumu herkes öğrenecek. 5
İşte kursun ilk günü, sahada toplandık. Çalıştırıcı, düdüğünü çalarak bizi sıraya soktu. Önce kendisini tanıttı sonra bizlerle tanıştı. Sonra da futbolun nasıl bir spor olduğunu anlatmaya başladı. Takım olmanın öneminden, başarmak için neler yapmamız gerektiğinden falan söz etti. Çalıştırıcının anlattıklarını dinlemek istemiyorum. Bir an önce ne kadar iyi oynadığımı göstermek istiyorum. 6
Sonunda antrenman başlıyor. Isınmak için sahanın etrafında koşuyoruz. Sonra çimde jimnastik hareketleri yapıyoruz. Gruptaki iki çocuk gözüme takılıyor. Bunlar villanın bahçesine gelen çocuklar. Burada ne işleri var, anlayamıyorum. Topa nasıl vuracaklarını bile bilmiyorlar. Ben de bu yüzden bahçede onlara hep top toplama görevi vermiştim. Ters ters bakıyorlar bana. Elimi kaldırıp diklenerek soruyorum: “Ne bakıyorsunuz?” Düz saçlı olan bana doğru gelip burnuma kadar sokuluyor: 7
“Burası villanın bahçesine benzemez.” Ben tam bir şey söyleyecekken çalıştırıcı bizi birbirimizden uzaklaştırıyor. Düdüğünü çalıyor. Hepimiz karşısında toplanıyoruz. “Can ve Orkun hemen tokalaşarak barışın.” diyor. Demek adı Orkun… Zorlanarak birbirimizin elini sıkıyoruz. Ama aramızda barış falan olmuyor. Sonra görüşürüz, der gibi bakışıyoruz. Antrenmanın bu bölümünde hızlı koşular, karşılıklı sıçramalar yapıyoruz. Orkun’un yanındaki çocuk her defasında bana çarpıyor. Ama çalıştırıcı ikimizi birden uyarıyor: “Can, Murat daha dikkatli olun.”
8
Top kullanmadan yaptığımız bu çalışmalardan çabucak sıkılıyorum. Çalıştırıcıya gidip “Ne zaman futbol oynamaya başlayacağız?” diye soruyorum. Çalıştırıcı: “Yorulduysan biraz kenarda oturabilirsin.” diyor. İstediğim şeyin olmaması canımı sıkıyor. Asık suratla çalışmaya geri dönüyorum. Orkun ve Murat alaylı bakışlarla beni süzüyor. Murat arkamdan sesleniyor: “Ne çabuk yoruldun sahaların kralı!” Diğer çocuklar gülmeye başlıyor. Hemen cevabı yapıştırıyorum: “Demek sahaların kralı olduğumu biliyorsun. O zaman sizler de kralın uşakları olmalısınız.”
9
SPORTİF HİKÂYELER
Bir grup çocuğun yıllık ödevi, herhangi bir spor dalını tanımak ve tanıtmaktır. Her biri farklı bir spor dalında çalışmalar yaparlar. Ama bakın başlarına neler gelir...
yeler Sportif Hikâ
Takımı 1 - Jimnastik i Maması 2 - Buzlu Ked ki Çinli Çocuk 3 - Havuzda i Prens 4 - K a le d e k ğretmeni 5 - Kayak Ö ı uk Madalyas 6 - Sonuncul