Ekim Devrimi 100. yılında yeni devrimleri müjdeliyor!
Aralık 2017 / sayfa 1
özgürlük Ekim Devrimi’nin 100.yılında bugünün toplumsal somut koşullarında devrimin güncelliği için savaşmaya devam ediyoruz!
toplumsal özgürlük facebook.com/ToplumsalOzgurlukPartiGirisimi
twitter.com/toplmsalozgrlk
2 TL / Aralık 2017
Metalde mücadele İrfan KAYGISIZ Metal işkolunda grup toplu sözleşme görüşmeleri başladı. Metal işkolunda SGK’ya kayıtlı yaklaşık 1.5 milyon işçi çalışmakta ve toplu sözleşme görüşmeleri ise 176 işyerinden 120 bin işçiyi ilgilendirmektedir. Sözleşme, sektör için sonuç yarattığı kadar, başka sektörler için de sonuç yaratmaktadır. Devamı 8. sayfada
Halk kendisini savunmalı, umut halkta!
Kıyıdaki Türkiye Perihan KOCA “Olağanüstü” lafzına hakkını teslim eden çok özel bir tarihi yaşıyoruz. Öyle ki; her şeyin ve her anın devinim halinde olduğu, zamanın yitime uğrayıp olağan olanın durağan ritmine çarpıp dağıldığı, bulanıklaştığı, son derece akışkan yeni bir zaman dilimindeyiz. Henüz kimliğine tam kavuşamamış melez bir dönemde, her an renk değiştiren bir geçiş evresindeyiz. Öyle ki; mevcut devlet/iktidar mekanizmaları, otoriterleşme, faşistleşme biçimleri, toplum/ birey ve devrim tanım ve tahlilleri de yeni zamanın akışkanlığı içerisinde alabildiğine farklılaşıyor. Kaosa doğru akıp duran Türkiye’nin ahvali de öyle. Artık eski tanımlar, eski argümanlar, eski yönetme, eyleme, yıkma ve... Devamı 3. sayfada
Egemenlerin bir toplumsal cehennemde yaşamaya mahkum ettiği ve istediği gibi aldatarak koyun gibi güdebileceğini sandıkları halkın, bir adım öne atması ve kendi ihtiyaçlarını savunması gerekiyor. Artık herkesin “Her an her şey olabilir” dediği ve gerçekten de öyle olan bir durumun içindeyiz. Evet, mesela, savaş çıkabilir ya da ekonomik kriz yaşanabilir, değil mi? Bunlar gerçekleşirse kim şaşırır? Peki, başka bir şeye gerek var mı, savaş veya ekonomik kriz, bir toplumun yaşayabileceği en ağır travma değil mi? Toplumsal yaşamı cehenneme çevirecek bu ikisinin yanında duran bir diğer olasılık ise, toplumsal parçalanma! Toplumun birbirine
belirginleşen devlet krizi koşullarında yaşanıyor. Devletin en temel güçleri birbirine güvenmiyor.
Sahte umutlar sönüyor Ama, televizyonlara ve gazetelere bakarsak, gerçekte yaşadığımızdan çok farklı yaşadığımıza ve ilerideki çok daha güzel günlere inanmalıyız. Aylar, günler geçtikçe, medyanın yaydığı sahte umutlar sönüyor ve içine sürüklendiğimiz çok yönlü felaket daha iyi anlaşılabiliyor. Bu gidişe kim dur diyebilir?
Yaklaşan felaket, kaderimiz mi, onu engelleyemez miyiz? Aslına bakılırsa, sadece hükümet güçleri değil, bütün bir sistem çürümüş durumda. Sahiden umut veren ve diktatörlüğe seçenek olabilecek bir sistem gücü de yok! Şimdi, tarih halkı sahneye çağırıyor! Evet, egemenlerin bir toplumsal cehennemde yaşamaya mahkum ettiği ve istediği gibi aldatarak koyun gibi güdebileceğini sandıkları halkın, bir adım öne atması ve kendi ihtiyaçlarını savunması gerekiyor.
“İYİ” Parti
Diriliş mi çürüme mi?
AfD’nin yükselişi
2
5
10
Akşener’in partisinin misyonu, alarm veren sistemi yıkıp yenisini inşa etmek değil, sadece tamir etmek.
İsyanın adı: Helin Gamze ÖZKÖK Münevver, Özgecan, Ceylin, Ceren, Helin ve daha niceleri… Her gün katledilen onlarca kadından sadece biri; Helin Palandöken… İstanbul Aydınlı mahallesinde yaşayan, 17 yaşında bir lise öğrencisi. Lise çıkışında bir erkek tarafından hunharca katledildi.
Erkek şiddeti salgın gibi yayılıyor Erkek şiddeti artık nefes aldırmayan bir hızla yayılıyor ve çoğalıyor. Devamı 13.sayfada
düşman etnik ve inanç kimliklerine ayrışması, çıkışı olmayan bir çıkmazda yaşanacak kabuslara uygun bir zemin olmaz mı? Neoliberal soygun politikalarıyla sürekli daha fazla yoksullaşan emekçiler ve her geçen gün aralarına yenileri katılan işsizlik cehenneminde yananlar, cinayet ve aşağılanma terörü altında ezilen kadınlar, içine sürüklendiğimiz felaketin başka gerçekleri olarak sivriliyor. Üstelik, olup biten her şey, 15 Temmuz sonrasında hızla sivrilip
İdeolojik planda, eğitime, kültüre, sanata yapılan gerici müdahaleler toplumsal çözülmeyi ve çöküşü hızlandırıyor.
Almanya’daki seçimler alternatif bir sosyal cephe oluşturulmasının aciliyetine işaret ediyor.
Erdoğanizm’in yeni eğitim sistemi Erdoğanizm, kaynağını İslam’ın gerici yorumundan alan, sınıf egemenliğine dayalı, sosyolojik doktrin. Hasan DURKAL Eğitim sistemi tarihimiz boyunca bir istikrara kavuşmamış olsa da, en kaotik dönemini şimdilerde yaşıyor. Evet, eğitimde geniş bir dönüşüm sürecinin içerisindeyiz. Bir yandan müfredat değişikliği, bir yandan özel okulların yaygınlaştırılması, bir yandan sürekli değişen sınav sistemleri, bir yandan
değişen yönetmeliklerle önü daha da açılan imam hatip liseleri, eğitimde çok yönlü bir değişim yaşanmasına neden oluyor. Daha çok İslamlaşma ve gericileşme olarak tartışılan bu süreç aslında tek bir kaynaktan (Erdoğan’ın temsil ettiği İslam’dan) beslenmiyor. Bu büyük oranda doğru ve birincil önemde.
Ancak bu dönüşümün bir diğer ekseni neoliberalizmdir. İşin bu boyutunu tartışmaya katmadan yapılan değerlendirme eksik kalacaktır.
Devletin sembolik iktidarı Fransız sosyolog Pierre Bourdieu devletin iktidarının tesis edilmesinde şiddet, ekonomi ve kültürel araçların
tekelleşmesinin yanı sıra, bu düzenin devamlılığını sağlayacak bir “sembolik iktidar”dan da bahseder. Sembolik iktidar, merkezileşen ve tekelleşen kurumlara meşruiyet ve değer verip, onların toplumsal alanda ve kitlelerin zihninde kusursuz bir şekilde işlemesini mümkün kılan iktidar türüdür. Devamı 7. sayfada