. . . IYI KITAP
Aralik 2011 Sayi 34 . . Ücretsizdir
www.iyikitap.net
. . . . Aylik Okul Öncesi, Çocuk ve Gençlik Kitaplari Gazetesi
İşte karşınızda Dedektif Bol Bel… Çocuk ve yetişkin edebiyatı alanında eserler veren Aşkın Güngör’den çocuklar için yeni bir fantastik macera dizisi: Gizemli Şeyler Dedektifi Bol Bel’in İnanılmaz Serüvenleri. Bu komik dedektifin ilk macerası Sözcük Korsanı yayımlandı. Üstelik gerisi de yolda…
Gizemli Şeyler Dedektifi Bol Bel’in İnanılmaz Serüvenleri, Sözcük Korsanı adlı kitabınız, bir gün insanların sözcüklerin ağızlarından çıkma biçimine hükmedemediklerini fark etmeleriyle başlıyor. Herkes kendisinin ne demek istediğini biliyor ama kimse kimsenin ne dediğini anlamıyor. Ortak sözcükler ortadan kaybolunca, herkesin anlamı üzerinde anlaştığı sözcüklerden oluşan sözel dil de yok oluyor. Bu anlamıyla, çağımızın devrim geçiren iletişim biçimlerine bir göndermeniz var sanki. İletişim araçlarının hiç olmadığı kadar çeşitlendiği, yoğun olduğu ve kullanıldığı bir çağda iletişimsizliğe farklı bir cepheden, aslında çok temelden, insanın daha sözel konuşmayı keşfetmediği çağdaki durumun andıran bir yerden yaklaşıyorsunuz.
İyi Kitap’ta bu ay... Nihayet aralık ayına girdik. Kışın ilk ayı... Küçükken kızıma dediğim gibi, kış denen üç dilimlik elmanın ilk dilimini yemeye başladık. Bu ayın sonunda koca bir yılı devirip yeni bir yıla gireceğiz; yepyeni umutlar ve planlarla… Yeni yıl coşkusunu konu edinen altı kitaplık bir dosya hazırladık size. Hem bu kitapları hem de tanıttığımız diğerlerini, vereceğiniz yılbaşı hediyeleri için seçenekler arasında değerlendirebilirsiniz belki. Hele kişiye uygun olanı seçilebilirse, kitap güzel ve anlamlı bir hediyedir ne de olsa. Birkaç aydır, aramıza katılan yeni yazarlarımızı buradan selamlamamıştık. Bu vesileyle Melek Özlem Sezer’e, Sennur Sezer’e ve Şadiye Narin’e hoş geldiniz diyoruz. Hepinize mutluluk, sevgi ve barış dolu bir 2012 dileğiyle…
İletişimsizlik temasına böyle bir kurgu çerçevesinde yaklaşmak nereden aklınıza geldi? Aslını ararsanız Dedektif Bol Bel de, Sözcük Korsanı adlı ilk serüveni de zihnimin yeni yaratısı değil. Çok uzun zaman aklımın odalarında dinlendiler, demlendiler, olgunlaştılar. Diyeceğim o ki, Bol Bel’in ilk serüveninde yaşanan iletişim sorunu son dönemdeki teknolojik karmaşaya değil, çok daha ötelerdeki başka bir soruna odaklanmıştı: Kişinin kendinden başkasının söylediklerine sağır kalmasına. Kabul ediyorum, teknolojinin dallanıp budaklanması ve iletişim gereçlerinin çoğalması insanlar arasındaki mesafenin azalacağına artmasına neden oldu. Ama çocukluğumun geçtiği seksenli yıllarda, yani ülkemizde teknoloji bu denli yaygınlaşmamışken ve
kablolu telefonlar bile ancak belli başlı birkaç evde varken bile, insanların iletişimi pırıl pırıl değildi. Kişi duymak istediğini duyar, istemediğine kulaklarını bilinçli olarak kapardı. Yani genel kanının aksini savunuyorum ben: Teknoloji insanların arasını açmadı, sadece bahane oldu. Dolayısıyla, Sözcük Korsanı’nın temelinde teknolojinin neden olduğu iletişim sorunları var gibi görünse de gerçekte insanlığın başka bir zaafı daha ön planda: bencillik. Ama tabii ondan önce, sevgisizlik. Sözcük bozulmaları sonrasında aynı cümleyi herkesin farklı biçimde söylemesi, birebir aynı şeyi söyleyenlerin bile birbirini anlamaması ve tabii temiz kalan tek sözcüğün “Sevgi” olması buna işaret ediyor biraz da. En azından, yazarken yapmaya çalıştığım buydu.