Rölöve Restorasyon Dersi İçin Sunum

Page 1

-

Hazırlayanlar Harun Güray YAYLA Tuna Bayram EKİZ Mehmet AKGÜL Hazırlamayan Göksu Baş


Diğer Sayfalarda Göreceğimiz Konular Yakın Çevre Verileri Yapım Tarihi

Dönemi Yapının Türü ve İşlevsel Analizi Yapının Üslubu – Mimari Özellikleri

Mimarın Yaşamı ve Diğer Eserleri


Mihrimah Sultan Camii, Bir Diğer Adıyla Eskilerin Dilinde İskele Camii Olarakta Söylenmektedir. İstanbul İlinin Üsküdar İlçesinde Bulunmaktadır. Camiinin Yapılış Amacı Kanuni Sultan Süleyman’ın Hürrem Sultan’dan Olan Kızı Mihrimah Sultan İçin Yaptığı Bir Camiidir. Açılış Yılı :

1548

İnşaata Başlama Yılı :

1540

Kubbe Sayısı :

5

Kubbe Çapı ( Dış ) :

Ana Kubbe’nin Çapı 11.40m’dir.

Minare Sayısı :

2

- Mihr-î Mah: Güneş ve Ay Manasına Gelmektedir.


Sinan’ın Erken Dönem Eserlerindendir. Kubbesi Üç Yanından Yarım Kubbelerle Desteklenmiştir Ama Ön Cephede Yarım Kubbe Yoktur. Nisan ve Mayıs Aylarında Bayezid Yangın Kulesinden veya O Bölgedeki Yüksek Bir Noktadan Mihrimah Sultan Camii’ne Doğru Bakıldığında; Sabah Gün Doğumunda Mihrimah Sultan Camii’nin İki Minaresi Arasından Güneşin Doğulu ve Akşam Gün Batımında İse ( Hicri Takvime Göre Ayın 14’ünde ) Ayın Doğuşu İzlenebilmektedir. Aynı Kuleden Batı Ufkuna Edirne Kapı İstikametine Doğru Bakılır İse; Mihrimah Sultan Edirne Kapı Külliyesi’nde de, Sabah Ayın Akşamda Güneşin Batışı İzlenebilmektedir.


Padişah biricik kızını Rüstem paşa ile evlendirir Sinan evlidir ve 50 yaşındadır ama bilinen odur ki Mihrimah Sultan’a deliler gibi aşıktır. Mimar Sinan o derece derin bir tutku ile aşık olduğu Mihrimah Sultan’a kavuşamamıştır fakat o’na olan aşkını olanca güzelliğiyle sanatına yansıtmıştır. İstanbul’un en güzel yerlerinden birine Üsküdar’a Mihrimah Sultan adına bir cami yapması istenir kendisinden. 1540 yılında inşa etmeye başladığı cami’yi 1548 yılında tamamlar. Cami inşa edilirken bir yandan kendi aşkını anlatır hiç şüphesiz ve eserine sanki “eteklerini giymiş bir kadın” siluetini verir ayrıca cami için mimari olarak esinlendiği örnek aldığı yer ise bir başka aşka kutsal bir aşka adanmış bir şaheserdir ; Ayasofya.


Bahsi geçen bu cami 2 Minareli olup padişah fermanı ile yaptırılan bir eserdir ama Sinan’ın söyleyecekleri bununla bitmemiş olacak ki bu eserden 14 yıl sonra o güne kadar ilk defa padişah fermanı olmaksızın Edirnekapı da surların yakınına pek kimsenin ilgilenmediği ıssız yalnız ama İstanbul’ un en yüksek tepesi olan bir yere sanki aşkının gizli ıssız ve yalnızlığını ama bir o kadar büyüklüğünü haykırmak istermişçesine ikinci bir eser yapmaya koyulur.


Mihrimah Sultan’a ithafen. Derler ki; cami Mihrimah sultanın o duru gösterişsiz ve bir o kadar asil güzelliğine istinaden küçücüktür ve sadece 38m bir minareye sahiptir. Bir adet incecik kubbesinin üzerindeki 161 pencere ise iç güzelliğinin ne kadar aydınlık ve berrak olduğunu temsil eder bu sayede gün ışığının her köşede adeta dans ettiği kadınsı edalı. ( o tarihte bu açıklıktaki ve bu kalınlıktaki bir kubbeye o kadar pencere dünya üzerinde sadece Mimar Sinan tarafından yapılabilirdi ) cami içindeki pandatiflerde ve minare kenarlarındaki upuzun işlemelerde de Mihrimah Sultan’ın o çok güzel ayak topuklarını döven upuzun saçları tasvir edilmiştir.

Ve yine denir ki Mihrimah Sultan’ın statüsü iki minareli cami yaptırmaya yetmesine rağmen yalnızlığını simgelemesi anlamında tek minareli yapılmıştır bu cami.


Ama Sinan aşkını öyle sihirli bir tılsımla mühürlemiştir ki bu sırra şaşırmamak o sevdaların naifliğine imrenmemek elde değil. Sinan Usta’nın aşkının vesikasıdır sanki iki caminin de yeri özenle seçilmiştir. Güneşin doğum ve batım yerleri tespit edilerek yapılmış camilerdir. Edirnekapı’daki Mihrimah Sultan Camii’ni aynı anda görebileceğiniz bir yer tespit edin. Günbatımında ( elbette yılın sadece bir gününde ki o gün 21 Mart gece ile günün birbirine eşit olarak kavuştuğu gündür daha enteresanı o gün Mihrimah Sultan’ın doğum günüdür ) göreceğiniz muhteşem manzara şudur: Edirnekapı Camii’nin tek minaresinin arkasından güneş batarken Üsküdar’daki caminin minareleri arasından ay doğmaktadır! “Bu nasıl bir hesaplama bu nasıl bir estetik anlayışıdır!”


Osmanlıdan günümüze Türk mimarlık tarihinin en büyük Mimarı Mimar Sinan ( Koca Sinan’da denir ) Yavuz Sultan Selim ’in, o zamana kadar Rumeli’de yapılan devşirme toplanması işinin Anadolu ‘dada yapılmasını istemesi üzerine, devşirme olarak Kayseri’den alınıp 1512 ‘de İstanbul’a getirildi ve Yeniçeri Acemi oğlanlar ocağına girdi. Köyünde, kulübeler, ahırlar, su yolları yaparak deneyim kazanmış olduğundan Acemi oğlanlar bir zanaat öğretmenleri kuralına uyarak, çağın iyi mimarları yanında çalıştı. Çıraklık döneminden sonra Yeniçeri ortalarından birine girdi. ( 1514 ) Yavuz Sultan Selim’in İran ve 1517’deki Mısır seferlerine atlı sekban olarak katıldı; böylece İran ve Mısır ‘da ki mimarlık yapılarını inceleme olanağı buldu. Kanuni Sultan Süleyman döneminde, Belgrad ( 1521 )ve Rodos ( 1522 )seferlerine katılan Mimar Sinan1526 Mohaç seferinden sonra da ordu cephane sorumlusu görevine yükseldi. Irak seferinden sonra yaya başılık rütbesine, daha sonrada ordu zemberekçi başılığına ( cephane sorumlusu ) yükseldi.


1534’teki Irakeyn seferinden sonra düzenlenen İran seferi ( 1535 ) sırasında Van gölü üstünde askeri ulaşımı sağlayacak gemilerin yapımında gösterdiği yararlılık üzerine Haseki rütbesini aldı. Reis-i Mimar an -ı Dergah-ı Ali ( Yüksek Dergah Mimarları Başkanı ) görevine geldi ( 1536 ). 1538’deki Kara Boğdan( Moldovya ) seferinde Prut ırmağı üstünde kısa zamanda kurduğu köprü, padişahın beğenisini kazandı. Yeniçeri ordusunda bir savaş eri olarak değil, istihkam işlerinin yöneticisi ve tasarlayıcısı olarak çalışan Mimar Sinan‘ın ilk yapıtı olarak Halep’teki Hüsreviye Camisi ( 15361537 ) kabul edilmektedir. İstanbul’da ki Şehzade Camisi’dir ( 1543-1548 ).


Ancak Mimar Sinan’ın baş yapıtı olarak , 1557’ de tamamlandığı Süleymaniye Camisi kabul edilmektedir. Bu caminin başarısı nedeniyle Mimar Sinan’a ‘ ulu, yüce ’ anlamındaki ‘ Koca ‘ sanı verilmiştir. Bütün yaşamı boyunca İstanbul, Edirne, Ankara, Kayseri, Erzurum, Manisa, Bolu, Çorum, Kütahya vb. Anadolu kentleriyle Halep, Şam, Budin ,Rusçuk gibi Osmanlı topraklarında suyolları, çeşmeler, camiler, külliyeler, medreseler, yaparak ülkeyi barındırır bir duruma getiren Mimar Sinan Edirne’deki Selimiye Camisini 85 yaşında yaptı.


Sultan Murat III. döneminde Mekke’nin onarımı için Hicaz’a gönderildi. Mimar Sinan son yapıtlarından biri olan Kasımpaşa’daki Kaptanıderya Piyale Paşa Camisi’nde ( 1573 ) eski Ulucamiler in planına dönüş yaparak kuruluş döneminin özellikleriyle, uzun mimarlık yaşamı boyunca edindiği deneyimlerin bireşimini yapmıştır. Mimar Sinan’ın türbesi, Süleymaniye külliyesinde bulunan yalın yapıdır.


MİMARLIK ANLAYIŞI

Mimar Sinan, Osmanlı mimarlığında klasik dönem denen dönemin başlıca yaratıcısı, bir başka deyişle, okul kurmuş bir sanatçıdır. Yapıtlarında, güzellik ve işlev kavramlarını birleştirerek, mühendislik tekniğinin yaratıcılığı ,sanatçı beğenisiyle birleştirip özgün yapılar ortaya koymuştur. Ancak bu yapıtlarda işlevi, estetiğin ardına gizleyen bir sanatçı anlayışı egemendir. Böylece, plastik değerleri ön plana çıkarmış özellikle , yaptığı binalarda genişlik duygusu yaratmak amacıyla kare, altıgen ve sekizgen planlar kullanmıştır. Bu binalardaki birbirleriyle uyumlu olarak kullanılan mimarlık öğeleri, bir görkem duygusu yaratacak biçimde düzenlenmiştir. kubbeyi taşıyan payelerin ince görünmesini sağlamak üzere hücre ve panolar kullanmış, sütun başlıklarını mukarnaslarla süslenmiştir. Ancak süslemede de işlevin gözardı olmasını engelleyecek bir anlayışı uygulamıştır.



Eldeki kaynaklara göre, Mimar Sinan pek azı onarım olmak üzere çok sayıda cami,mescit,medrese,darülkurra,türbe,imaret,darüşşifa,suke meri,köprü,kervansaray,saray,mahzen,hamam yapmış, verimli bir mimardır. Kendisinden önceki Ayas, Hayrettin gibi mimarlardan yararlanan Mimar Sinan’ın klasik dönem olarak adlandırılan mimarlık anlayışı Ayas, Şecca, Acem Ali, Küçük Sinan, Davut Ağa, Ahmet Ağa ,Kemalettin, Yusuf Mehmet Ağa, Süleyman Ağa Muslihittin, Hüseyin Çavuş, Hacı Hasan, İbrahim gibi mimarlar tarafından sürdürülmüştür.



Restorasyon

Birbirinden eşsiz tarihî eserleriyle bir açık hava müzesini andıran İstanbul'da, Osmanlı'nın Mimar Sinan dönemini yansıtan camilerden biri olan ve Üsküdar ile adı adeta özdeşleşen Mihrimah Sultan Camii, Üsküdar Belediyesi'nin desteğiyle İstanbul Vakıflar 2. Bölge Müdürlüğü tarafından restore ediliyor. Kanuni Sultan Süleyman ile Hürrem Sultan'ın tek kızı olan ve Osmanlı sarayında kadınlar saltanatını başlatan isimlerin başında gelen Mihrimah Sultan tarafından Mimar Sinan'a yaptırılan ve 1548 yılında tamamlanan külliyede yapılacak yenileme çalışmaları 2 yıl sürecek.



Restorasyon kapsamında ilk olarak cami dış cephesindeki taş doku üzerinde temizlik çalışması yapılacak. Camide söveler, demir parmaklıklar, kapılar ve pencerelerin bakımı yapılırken, saçaklar, kubbeler ve kurşun örtüleri ile alemler onarılacak ve bunlara koruma malzemesi uygulanacak. Avlu döşemeleri, kemer ve sütunlar ile merdivenlere bakım yapılırken mermer kitabelere altın varak ile düzeltmeler yapılacak. Külliyenin hazire alanı ve şadırvanı elden geçirilerek zemin sağlamlaştırılması da gerçekleştirilecek. Restorasyon süresince cami iç mekân duvarlarında kalemişlerinin bakımı, korunması, tamamlanması ile mermer mihrap ve minberin temizlik ve bakımları yapılacak. Mihrap ve minber kitabeleri üzerine altın varak ile yazı yazılırken iç mekânın ahşap aksam ve kaplamaları ile merdiven korkulukları elden geçirilecek. Caminin minare taş dokusu, korkulukları, alemleri, külahları ve kurşun örtü kaplamaları yenilenirken şerefelerin temizlik ve bakımı da sağlanacak. Yapılan çalışma kapsamında son olarak cami süslemeleri aslına uygun olarak yenilenecek.






















Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.