Kadınlar 2012'yi Değerlendirdi
Bir Melek Öldü Melek Karaaslan hayatını kaybetti. Ayrıntılar sayfa 3’te...
"Şiddeti değil boşanmayı engellemeye öncelik veriyorlar" Ayrıntılar sayfa 5’te...
ATLETIZMDE MADALYA 2012 Londra Olimpiyat Oyunları'nda
Kadın Mücadelesinin Bir Yılı
Kadın hakları, 2012'de hem toplumun hem parlamentonun gündemindeydi. Uluslararası feminist toplantılar İstanbul'da gerçekleşti. 2012'ye erkek şiddetiyle mücadele ve kürtaj yasağı
tartışmaları damgasını vurdu.
atletizmde kadınlar 1500 metre finalinde koşan Aslı Çakır Alptekin 1. olarak altın, Gamze Bulut da 2. olarak gümüş madalya kazandı.
Kadın hakları, 2012'de hem toplumun hem parlamentonun Kürtaj tartışmaları medyada da geniş yer buldu. İki ayda 11 gündemindeydi. Bu seneye erkek şiddetiyle mücadele ve bin kürtaj haberi yapıldı. Bunların 7.291 gazete haberi, kürtaj yasağı tartışmaları damgasını vurdu. 2.384'ü köşe yazısı, 3.651'i televizyon haberiydi. bianet, son bir senenin kadın mücadelesi gündemini derledi: 6284 nolu Kanun çıktı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve kadın örgütlerinin 2011'de başlayan çalışmaları, bol tartışmalı da geçse, Mart ayında 6284 nolu "Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun"un çıkmasıyla sonuçlandı.
İRAN’DA KADINLAR ARTIK MÜHENDIS OLAMAYACAK
İran’da kadınların mühendislik, işletme, nükleer fizik, arkeoloji gibi 77 bölümde
"Ailenin Korunması" adıyla çıkartılan Kanun, bir yıldır bu konuda çalışan kadın örgütlerini hayal kırıklığına uğrattı. Aile Mahkemesi hakimleri ve bu yasa kapsamında görevlendirilen savcılar da yasanın uygulanmasında sorunlar yaşandığını belirtti.
Feminist buluşmalar Türkiye'de gerçekleşti Yine de bu kanunun çıkışını takiben olumlu gelişmeler de 2012, aynı zamanda feminist buluşmaların yılı oldu. İstanoldu. bul'da birçok uluslar arası kadın toplantısı gerçekleşti: Adliyede Kadın Hakları Merkezi: İstanbul Adalet SaraAkademisyenler Savaş, Hafıza ve Toplumsal Cinsiyet panelinde buluştu
eğitim alması yasaklandı.
Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Forumu tarafından, Orta Avrupa Üniversitesi (Central European University) ortaklığı ile 22 - 23 Mayıs 2012 tarihlerinde İstanbul'da düzenlenen Savaş, Hafıza ve Toplumsal Cinsiyet konferansı farklı ülkelerden toplumsal cinsiyet konusunda çalışan akademisyenleri biraraya getirdi.
.
Sınır Ötesi Feminist Buluşmalar İstanbul'daydı Amargi'nin düzenlediği Sınır Ötesi Feminist Buluşmalar'da Hindistan, Tunus, Lübnan, İsrail, Filistin, Irak, Irak Kürdistanı, Libya, Kıbrıs, Ermenistan ve Türkiye'den feministler yı'nda, Kadın Hakları Merkezi ve Şiddeti Önleme Bürosu barışçıl feminist politikaları tartıştı. kuruldu. Büroyu kuran İstanbul Barosu, şiddet mağdurlarıFeministler AWID için İstanbul'da buluştu na hukuki yardım sunuyor. Şiddet gören kadına istihdam önceliği: Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı arasında imzalanan protokolle, İşkur'un yürüttüğü toplum yararına çalışma programlarında sığınaklarda kalan ve şiddet mağduru olan kadınlar öncelikli gruplar arasında değerlendirilecek.
12. Uluslararası Kadın Hakları ve Kalkınma Forumu, "Kadın Hakları ve Adaleti Geliştirmek için Ekonomik Gücü Dönüştürmek" temasıyla 19-22 Nisan tarihleri arasında İstanbul'da düzenlendi.
AWİD'in (Kalkınmada Kadın Hakları Derneği) Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlediği foruma dünyanın çeşitli ülkelerinŞiddet uygulayan vekil olamayacak: Anayasa Uzlaşma den 2000 kadar kadın hakları lideri ve bu alanda mücadele Komisyonu milletvekili seçilme yeterliliği maddesine, kadın- veren aktivist katıldı. lara ve çocuklara şiddet uyguladığı mahkeme kararıyla tes- CEDAW'ın 30. yıl kutlamaları İstanbul'daydı pit edilenlerin milletvekili olamayacağını ekledi. CEDAW (Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Binler "benim bedenim benim kararım" dedi. Sözleşmesi) Komitesi'nin 30. Yıl Kutlama Etkinliği İstanBaşbakan Erdoğan'ın ardı ardına gelen "Kürtaj cinayettir" bul'da gerçekleşti. Toplantıda CEDAW'ın 30 yıldır sürdürdüve "Her kürtaj bir Uludere'dir" açıklamalarının ardından ka- ğü çalışmalar ve gelecek 10 yıllık dönemde yapacakları konuşuldu. Uluslararası Cinsiyet Eşitliğinin İnşası Konferansı'nda İsveç-Türkiye deneyimleri Uluslararası Cinsiyet Eşitliğinin İnşası Konferansı'nda politik ve ekonomik katılımda cinsiyet eşitliği tartışıldı. İsveç ve Türkiye deneyimleri konuşuldu. Türkiye'nin ilk kadın haber ajansı kuruldu dınlar "Kürtaj haktır, Uludere katliam" sloganlarıyla sokak- 2012'de Türkiye'nin ilk kadın haber ajansı kuruldu. Diyarbakır merkezli Jin Haber Ajansı (JİNHA), haber müdürünlara döküldü. den muhabirine, kameramanından fotoğrafçısına, sadece Benim Bedenim Benim Kararım, Kürtaj Haktır Karar Kadının kadınlardan oluşuyor. Platformu, Kürtaj Yasaklanamaz imza kampanyasının paralel mücadelesiyle, kadınlar kürtaj haklarını tartışmayacakla- Ayrıca ilk Kürt Kadın Web Gazetesi FeminKurd de yayın rını beyan ettiler ve kürtaj yasağı olasılığının önüne geçildi. hayatına başladı. (ÇT)
Sayfa 8
Türk Tarihinde Kadının Yeri Ökkeş ZORTUK EGE Yerel Kurulu 1
Sayfa 7
KADININ ÖTEKILEŞTIRILMESI Edanur KARAPINAR İstanbul Yerel Kurulu
KADINLAR GÜNÜNDE KADIN
sürekli kavga edince ülkesine dönmeye karar verdi. 3 çocuğunu eşinin yanına bırakan Diyar Bengitay, CİNAYETİ eşyalarını doldurduğu 3 bavulu alarak evden ayrıldı. Gidecek yeri olmayan Diyar Bengitay, ara sıra Pendik'te 3 çocuk annesi bir kadın Dünya Kaçocuklarının tedavisini yaptırmak için gidip-geldiği, dınlar Günü'nün kutlandığı gün, sığındığı hasÖzel Kurtköy Tıp Merkezi'ne geldi.
tanede, eşinin kuzeni tarafından öldürüldü. Yengesine 4 kurşun sıkan Öner Bengitay'ın Elindeki bavullarla hastaneye giren Diyar Bengitay, "Sabahleyin ülkeme gideceğim. Kalacak ve gidecek cebinden akli dengesinin yerinde olmadığına yerim yok. Sabaha kadar girişteki oturma yerinde dair rapor çıktı. kalabilir miyim?" diye izin istediği güvenlik görevliPendik'te 3 çocuk annesi bir kadın, silahla vurula- sinden olur aldı. rak öldürüldü.
rı arasında defalarca tabancanın tetiğine bastı. Vücudunun değişik yerlerine 4 kurşun isabet eden Diyar Bengitay, olduğu yere yığıldı. Aşıra kan kaybeden Diyar Bengitay, doktorların tüm müdahalesine rağmen kurtarılamadı. Personelin haber vermesi üzerine gelen polis ekipleri, hastanenin önünde bekleyen Öner Bengitay'ı silahıyla birlikte yakalayarak gözaltına aldı. Cebinden akli dengesinin yüzde 70 yerinde olmadığına dair rapor çıkan Öner Bengitay, "Bana iftira attığı için öldürdüm" dedi.
Polis, Öner Bengitay'ın yengesinin yerini nasıl öğrendiğini ve cinayeti azmettiren olup olmadığını Olay, Kurtköy Mahallesi, Ankara Caddesi, 137 nuKısa süre sonra hastaneye gelen Öner Bengitay, araştırıyor. marada bulunan Özel Kurtköy Tıp Merkezi'nin içinbelinden çıkardığı silahı koltukta oturan yengesine de saat 02.00 sıralarında meydana geldi. Azerbaydoğrulttu. Öner Bengitay, hastanedekilerin bakışla- http://www.ntvmsnbc.com/id/25328535/ can uyruklu 40 yaşındaki Diyar Bengitay, eşiyle
VİCDANLAR AĞLADI Batman Çayı'nda geçen hafta boğularak öldürülmüş halde cesedi bulunan 15 yaşındaki Hatice D.'nin Diyarbakır 'da 2 kuzeninin tecavüz etmesi sonucu hamile kaldığı ve aile meclisinin aldığı kararla 'töre gereği' öldürüldüğü ortaya çıkan Hatice D.'nin Batman Devlet Hastanesi morgunda bulunan cesedi, bir yakını tarafından bugün alındı. Batman'dan geçen Batman Çayı'nda 17 Aralık tarihinde cesedi bulunan Hatice D.'nin kuzenleri S.D. ve Ö.D.'nin tecavüzüne uğrayıp 4 aylık hamile olduğunun ortaya çıkması ardından polisin yaptığı çalışmada dedesinin azmettirmesiyle 2 amcası tarafından töre gereği aile meclisinin aldığı kararla öldürüldüğü belirlendi. Olayın ardından Hatice D.'nin dedesi R.D., amcaları H.D. ve E.D. tutuklandı. Hatice D.'ye tecavüz ettikleri iddia edilen kuzenler S.D. ve Ö.D.'nin yakalanması için polis çalışmalarını sürdürüyor. Diyarbakır ve Batman Emniyet Müdürlüğü ortak ekipler kururak, bu amaçla çok yönlü araştırmaya başladı. Töre gereği öldürülen Hatice D.'nin cesedi 17 Aralık gününden bu yana Batman Mardin Devlet Hastanesi morgunda duran cesedi, bugün bir yakını tarafından alındı. Adının açıklanmasını istemeyen ve amcası olduğu öğrenilen yakını, cenazenin ambulansa taşınması sırasında gazetecilerin sorularını yanıtsız bıraktı. Hatice D.'nin cenazesi Batman 112 Acil Servis ambulansına konulup Diyarbakır'a götürüldü. Hatice D.'nin cenazesinin Diyarbakır'da toprağa verileceği belirtildi. HATİCE'NİN CENAZESİNİ 20 KADIN KALDIRDI Hatice D.'nin Batman'dan amcası tarafından alınan cenazesi akşam saatlerinde Diyarbakır'a getirildi. İsmi açıklanmayan amca, yeğeninin cenazesini toprağa verilmek üzere Yeniköy Mezarlığı'ndaki camiye bıraktıktan sonra ayrıldı. Burada kılınan cenaze namazına Diyarbakır Sosyal Hizmetler İl Müdürü Oktay Taş ile kentteki kadın derneklerine üye yaklaşık 20 kadın katıldı. Hatice D.'nin cenazesi, namazın ardından omuzlarda taşınarak kepçe ile açılan mazara götürüldü. Hatice, burada kadınların gözyaşları arasında toprağa verildi. Hatice D.'nin ceset torbasıyla gömülmesi ise dikkat çekti. Töre kurbanı Hatice Daşçı'nın cenaze törenine ailesinden hiç kimsenin katılmadığı görüldü. BAKAN ŞAHİN: GÜLDÜNYA'LAR HATİCE'LER OLMASIN DİYE MÜCADELE EDİYORUZ Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, Batman Çayı'nda yaklaşık iki hafta önce cesedi bulunan ve töre cinayetine kurban gittiği belirlenen 15
yaşındaki Hatice Daşlı'nın cenazesini ailesinin almak istemediği iddiasına ilişkin, annenin önce istemediğini belirterek, “Valimizle görüşmüşler, anne gelip kızının cenazesini alacağını söylemiş, biz de takip ediyoruz” dedi. “Genç Fikirler Güçlü Kadınlar” projesinin tanıtımından sonra gazetecilerin sorularını yanıtlayan Şahin, Hatice Daşlı'ya ilişkin bir soru üzerine, konuyla ilgili Batman Valisi Yılmaz Arslan ile görüştüklerini söyledi.
görüşmüş bir kardeşinizim. Kadın konuk evlerinde de bu konuda mağdur olmuş kadınlarımızla görüştüm. Bölgeyi de çok iyi biliyorum. Batman'da araştırmalar yapmıştık. Zaten yaptığımız bu çalışmanın temelinde hedef, bunların olmamasıdır.” "CİNSEL SUÇLAR KONUSUNDA ALT YAPISINI OLUŞTURDUK"
YAPTIRIMLARIN
Koruyucu ve önleyici tedbirlerin bu çalışmalardan geçtiğini aktaran Şahin, kadınları eğiteceklerini, istihdamın içinde tutacaklarını, aile ve iş hayatını “Anne gelip kızımızın cenazesini almıyor. Biz de güçlendirecek alternatif modeller üreteceklerini devlet olarak sahip çıkıyoruz” diyen Şahin, töre ve söyledi. namus cinayetleri konusunda bir dönem komisyon başkanlığı yaptığını ve bu konuda önemli bir rapor Bakan Şahin, “Güldünya'lar, Hatice'ler olmasın diye çıkardıklarını hatırlattı. mücadele ediyoruz ve kanunlarımızı da buna göre düzenliyoruz. En son Adalet Bakanımızla, özellikle Bu raporda, cinayetlerin neden işlendiği ve bu kocinsel suçlar konusunda da önemli yaptırımların nuda ne yapmak gerektiğinin çalışmasını yaptıklaaltyapısını oluşturduk. Bunlar akşamdan sabaha rını anlatan Şahin, TCK'da büyük bir değişim sağladüzelmeyecek ama bunu bir sorun olarak görüp, dıklarını dile getirdi gerekli bütün tedbiri alıp, gerekli takibi yapmamız Bakan Şahin, şunları s ö y l e d i : gerekiyor. Biz Batman ve Diyarbakır valimizle gö“Biz 35 yıl sonra TCK'yı değiştirdik ve değiştirdiği- rüşüyoruz ve devletin onu yalnız bırakmama irademiz maddelerin en önemlisi de, daha önce töre ve sini ortaya koyuyor ve bunları yapanların en yüknamus cinayetlerinde çok büyük indirimler var- sek cezayı alması gerektiğiyle ilgili gerekli yasal dı. Çevre baskısı, anne şöyle dedi, baba böyle de- düzenlemeleri yapıyoruz” diye konuştu. (AA) di... Özellikle azmettirenlerle ilgili hiçbir ceza yokhttp://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx? tu. Orada 86. maddeyi de değiştirdik ve nitelikli aType=RadikalDetayV3&ArticleID=1114254&CategoryID adam öldürmek suçuna çevirdik. Bu çok önemli bir =77 yaptırımdır. Eskiden bunlar çok daha fazla oluyordu ve hiç ceza almadan yasanın da getirdiği indirimlerden de istifade ediyorlardı, birkaç yıl yatıp çıkıyorlardı. Ben cezaevlerinde de çok fazla erkekle
2
BİR MELEK ÖLDÜ
‘Kayınpederi burada bıraktı’ dediler. Ben kardeşimi görünce dayanamadım. Karanlık bir yerde. Yatıyor. Ağrı Devlet Hastanesi'ne geçen hafta babası Tuvalete bırakmışlar. Babama söyledim. Çok üzülve polisler eşliğinde ölmek üzere olarak getiri- düm. Ağladım. Annem perişan, herkes perişan. Ben len Melek Karaaslan hayatını kaybetti. en son 8 ay önce gördüm. O zaman çok normaldi, hafif bir hastalığı vardı. Şimdi hastanede. Sadece 24 yaşındaki Melek Karaaslan, 8 yıl önce evlendiği yatıyor, konuşamıyor. Tüm vücudu yara içineşinin ailesi tarafından 3 ay önce tuvalete kapatıldı. de.”Reis, Melek’in eşinden ve ailesinden şikayetçi Gördüğü şiddet sonucu bir çocuğunu da kaybeden olduklarını da anlattı. ve bu nedenle psikolojik sorunlar yaşayan Melek, kapatıldığı tuvaletten babası ve polisler eşliğinde ÖLÜME TERK EDİLMİŞ… kurtarıldı. Hasteneye getirildiğinde 30 kilogram olan Melek için ağrı Valiliği Sağlık Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı devreye girdi. Ağrı Devlet Hastanesi’nden Ankara ’ya ambulans uçakla sevk edilen Melek, yoğun bakımda bir haftadır verdiği yaşam savaşını kaybetti.
“Kadın, bizim gelin hastaydı. Hanım bakıyordu. Tuvalete götürüp getiriyordu. Tuvaleti geldiğini söylemiyordu. Hastadır, felçtir. Erzurum’a götürdüm. Sonbaharda. İyileşecek dediler. Ha bugün ha ayarın iyileşmedi. Biz de baktık babası emniyete bizi şikayet etmiş. Kızını verdik götürdük, yoksa yine doktora götürecektim.” Kudbettin Karaaslan, Melek’in kardeşi geldiği sırada tuvalette olduğunu, her zaman orada tutmadıklarını belirterek şunları söyledi: “Romatizması vardı. Gittikçe eriyordu. Doktor bile sağlamdır diye rapor verdi. En son sonbaharda götürdük. Yürüyordu. Tuvalete gidiyordu. Ama 15-20 gün içinde eridi bitti. Götürecektik babası bırakmadı. Götürmese bir gün içinde biz de doktora götürecektik.”
İlk gelin aldığımızda da konuşmadığını söyleyen Karaaslan, Melek’in hocaya götürdüklerini şöyle anlattı: “Hocaya götürdük. 4-5 yere götürdük. Ho16 YAŞINDA EVLENDİRİLDİ ca, ‘bu kız 9 yaşındayken korkmuş’ dedi. ‘Keşke Melek Karaaslan, 8 çocuklu ailesinin en büyük 2. babası vermeseydi’ dedi. Biz gezdirdik iyileşmedi. çocuğu. 1988 doğumlu. 8 yıl önce, 16 yaşında evİlk çocuğu öldü. Bizim evde doğurdu öldü. Doktora lendirildi. Ağrı’nın Hamur ilçesinde eşinin ailesiyle götürdük, doktor kurtaramadı. Diğerlerini hastanebirlikte yaşamaya başladı. İddialara göre, eşinden de doğurdu. Hiç dayak olayı olmadı. Hasta olduğu ve ailesinden sürekli şiddet görüyordu. Evliliğinden için kocasını göremiyor. Yatağına 2 senedir gitmi3 yıl sonra ilk çocuğu oldu. Yine dayak yediği bir yordu. Kocası alıp götürüp getiriyordu, yatmıyordu gün dışarı atıldı. Hamile olan genç kadının evin dıMelek’in babası Kasım Levent Türkçe bilmiyor. Reis beraber. Kız kendi istemiyordu. Bilseydik böyle olaşında tek başına doğurduğu çocuk öldü. Melek o cağını diğer 2 çocuğu da dünyaya getirmezdik.” saatten sonra psikolojik bunalıma girdi. Davranışla- aracılığıyla durumu şöyle anlatıyor: “Kız ölüyormuş. Şikayet ettim. Bir ay mı, bir sene mi orada bilmiyorı bozulmaya başlayan Melek, eşinin ailesinden daMelek, geçen hafta Cuma günü Ağrı Devlet Hastaruz. En son 3 – 4 ay önce gördüm. O zaman norha fazla şiddet görmeye başladı. maldi.” Anne Hanım Levent ise, ağlamaktan konu- nesi’nden önce ambulansla Erzurum’a sevk edildi. Ağrı Valiliği, Sağlık Bakanlığı ve Aile ve Sosyal Polişamıyor… AİLE BÜYÜKLERİ ‘NAMUSTUR’ DEYİP GERİ GÖNtikalar Bakanlığı’nın duruma müdahil olmasıyla MeDERDİLER Ağrı Devlet Hastanesi çalışanlarından bir yetkili ise lek, ambulans uçakla Ankara Dışkapı Yıldırım BeyaSonraki yıllar Melek’in 2 çocuğu daha oldu. Ancak zıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edildi. şiddet hiçbir zaman bitmedi. Melek’in babası birkaç şunları söyledi: “Kızı ölüme terk etmişler Direkt Melek hastanenin yoğun bakımında dün kez kızını alıp eve geri götürdü. Ancak ailelerin bü- öldüremedikleri için böyle bir yol seçmişler. Tuva(Çarşamba) saat 15.00 sularında vefat etti. lette tahta bir zeminde yatmış. Kendi tuvaletinin yükleri kızı ‘namustur’ diyerek eşinin evine geri gönderdi. Bu durum en son 6 ay önce yaşandı. Eşi- içinde olduğu için de yaralarını kurt kaplamıştı. Sağlık raporu çıkarıldı. Ailesinin durumu iyi değil. nin evine dönen Melek, gördüğü şiddet karşısında tuvaletini dahi tutamaz hale geldi. Ailesi kızı Melek’i Ailesi bakamayacağını söyledi, bu nedenle sosyal en son 3-4 ay önce görmüş, o saatten sonra da bir hizmetlerde bakılması konusunda raporlar hazırlanıyor. Melek’in eşi ve eşinin babası polis tarafından daha haber alamamıştı. gözaltına alındı. Ancak ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakıldı. Melek’in eşi Ferdi, eşinene babasıİstanbul ’da çalışan Melek’in ağabeyi Reis, Ağrı’ya nın adı ise Kudbetin Karaaslan. Radikal, Ağrı’nın döndü. Ailesinin haber alamadığı Melek’i iki hafta önce görmeye gitti. Melek’in bir düğünde olduğunu dağlarında hayvan otlatan Kudbettin Karaaslan’a ulaştı. Kayınpeder Karaaslan ise iddiaları reddetti: söylediler. Evde 15 dakika kalan Reis, kardeşini tuvalette yatarken buldu. Türkçe konuşmakta zorlanan Reis, Melek için ‘Mahvolmuş’ ifadesini kullanabildi: “Melek’lere gittim. Baktım kapıyı çekmişler. ‘Düğüne gitti’ dediler. 15 dakika oturdum. Kapıyı açtım. Lavaboda gördüm. ‘Neden orada’ diye sordum. ‘Hasta’ dediler. Altına kaçırıyormuş.
KAYINPEDERİ: HASTANEYE SONBAHARDA GÖTÜRDÜM!’ “Ailesi gelmeseydi zaten biz onu hastaneye götürecektik. En son sonbaharda götürdük” diyen kayınpeder Karaaslan durumu şöyle anlattı:
ANNEMİ NEDEN KORUMADINIZ?
Cafiye Kaya ve çocuklarının oturduğu evin çevresinde
Kayseri'de inşaat taşeronu 57 yaşındaki Rafet Kaya, boşanma davası açan, mahkemeden 'ev yaklaşmama' ve 'koruma' kararı aldıran eşi 52 yaşındaki Cafiye Kaya'yı, kadın kıyafeti giyip gittiği evin önünde boğazını keserek öldürdü.
polisin zaman zaman önlem aldığını bilen Rafet Kaya, planı gerçekleştirmek için fırsat kolladı. Polisi atlatmak için kadın pijaması, kadın ayakkabısı, etek ve pardösü giyip başına eşarp takan Rafet Kaya, bugün öğle saatlerinde Cafiye Kaya'nın evinin önüne gelip elinde bıçakla beklemeye başladı.
Olay, merkez Melikgazi İlçesi Esenyurt Mahallesi Bü- Rafet Kaya, saat 13.00 sıralarında evinden çıkan Cafiyükmenderes Caddesi Feslihan Sokak'ta meydana ye Kaya'ya saldırdı. Canını kurtarmak için eve kaçmak geldi. isteyen Cafiye Kaya'yı yakalayan Rafet Kaya, bıçağı defalarca sapladı, boğazını kesti. Çığlıklar atarak yere Evlere temizliği giderek geçimini sağlayan 4 çocuk annesi Cafiye Kaya, kendisine sürekli şiddet uyguladı- yığılan Cafiye Kaya olay yerinde ölürken, Rafet Kaya ğı gerekçesiyle eşi Rafet Kaya'dan boşanmak için Kay- kaçtı. seri 1'inci Aile Mahkemesi'nde dava açtı. Cafiye Kaya'nın cesedi otopsi için morga kaldırılırken, Mahkeme dava görülürken Cafiye Kaya'nın talebi üzerine, Rafet Kaya'ya eşinin ve çocuklarının oturduğu konuta yaklaşmama cezası verdi. Cafiye Kaya, 8 Haziran 2012 günü mahkemeye başvurarak koruma kararı da aldırdı. Bu karara rağmen Rafet Kaya, tehditlerini sürdürünce Cafiye Kaya'nın birkaç kez mahkemeden hapis cezası kararları aldırdı. Rafet Kaya, 6 Temmuz'da 3 gün, 13 Temmuz'da 15 gün ve 4 Eylül'de de 30 gün hapis cezasına çarptırıldı ancak yakalanamadığı için cezalar infaz edilemedi. KADIN
KIYAFETİYLE
GİDİP
Rafet Kaya, polisin takibi sonucu üzerinde kadın kıyafetiyle yakalandı. ANNEMİ
NİYE
KORUMADINIZ?
Olay yerine gelen Cafiye Kaya'nın kızı Filiz Kaya gözyaşı dökerken annesinin cesedini görmek istedi. Filiz Kaya ''Neden hep kadınlar öldürülüyor? Annem niye korunmadı? Kadına şiddet ne zaman son bulacak'' diye tepki gösterdi. http://www.ntvmsnbc.com/id/25380949
ÖLDÜRDÜ
Şu anda cezaevinde bulunması gereken Rafet Kaya'yı polis ararken, o cinayet planını uygulamaya koydu.
3
http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx? aType=RadikalDetayV3&ArticleID=1095239
İRAN’DA KADINLAR ARTIK MÜHENDİS OLAMAYACAK
ve BM’nin İran İnsan Hakları Özel Raportörü Ahmed Şahid’e mektup yazan Ebadi, düzenlemenin asıl amacının İran’da kadın hakları hareketini zayıflatmak olduğunu söyledi.
Ebadi mektubunda, “Bu karar kamu alanındaki varlıklarına tahammül edemediği için kadınları evlere kapatmayı isteyen İslam Cumhuriyeti’nin izlediği politikanın bir parçasıdır. Amaç, kadınları muhalefet etmek ve haklarını talep etmekten vazgeİran Bilim ve Yüksek Eğitim Bakanlığı, ‘mezun olçirmektir” dedi. Karara tepki gösteren bir grup milduklarında iş bulamadıkları’nı öne sürerek 77 liletvekili de bilim ve yüksek eğitim bakanı yardımsans bölümünde kadın öğrencilerin eğitim almasını cısını açıklama yapmak üzere parlamentoya çağıryasakladı. dı.
İran’da kadınların mühendislik, işletme, nükleer fizik, arkeoloji gibi 77 bölümde eğitim alması yasaklandı.
Kontenjanların yüzde 65’ini doldurarak üniversite giriş sınavında daha başarılı olan kadınlara getirilen bu kısıtlama insan hakları savunucularının yanı sıra milletvekillerinin de tepkisini çekti.
YÜZDE 65 İLE KADIN ÖĞRENCİDE BİRİNCİ Bilim ve Yüksek Eğitim Bakanı Kamran Daneşçu
ise sadece erkeklere açık olan bölümlerin üniversitelerde ‘denge’ yaratmak için gerekli olduğunu söyledi. Bakanlık yetkilisi Sayid Abdulfazıl Hassasini ise “Tarım ya da madencilik gibi bazı alanlar kadın doğasına uygun değildir. Geçmişteki deneyimlerimiz kadınların mezun olsalar bile bu alanlarda aktif olarak çalışmadıklarını gösteriyor” ifadesini kullandı. UNESCO’nun verilerine göre, dünyada kadın üniversite mezunlarının erkeklere oranının en yüksek olduğu ülke İran. Son dönemde, normalde erkeklerin çoğunlukta olduğu fizik ve mühendislik gibi alanlarda da kadın öğrenci sayısı artış göstermişti. İran’ın dini liderleri ise evlilik ve doğum oranlarının azaldığını belirterek bu durumdan rahatsız olduklarını dile getiriyorlardı.
Yeni düzenlemeye göre İran’ın 36 üniversitesinde İngiliz edebiyatı, İngilizce tercümanlık otel işletmeciliği, arkeoloji, işletme, bilgisayar bilimi, nükleer fizik, elektrik ve endüstri mühendisliğinin de aralarında bulunduğu 77 lisans bölümü sadece erkek öğrencilere açık olacak. EBADİ BM’YE BAŞVURDU Milliyet gazetesinin haberine göre, İran’ın dört bir yanında çok sayıda yerleşkesi olan Petrol Endüstrisi Üniversitesi artık hiçbir bölümüne kadın öğrenci kabul etmeyeceğini açıkladı. İngiltere’de sürgünde bulunan Nobel Ödüllü İranlı insan hakları savunucusu Şirin Ebadi, karara tepki göstererek Birleşmiş Milletler’e (BM) başvurdu. BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun, İnsan Hakları Yüksek Komiseri Navi Pilay
MEDYA VE KADINA ŞİDDET
MAKEDON KADINLAR GÜNÜ Herkes 8 Mart'ta kutlayadursun, Kadinlar Gunu'nu farkli bir tarihte kutlayan ufak bir guruh var. Bu insanlarin Kadinlar Gunu'nu taclandirma bicimi de takdire sayan, biraz siddet egilimli olsa da. Gelenek belli ki tarihiyle geliyor, Milliyet Gazetesi'nin arsivlerinde 9 Ocak 1963'ten kayitlari var bu gunun. Bu yaziyi yazdigim 9 Ocak 2013 gununde hala gundeme gelebiliyor. Bahsettigim gun, Makedon Kadinlar Gunu, 8 Ocak 1963 senesinin gazetesinde kaydedilen olay, Dogu Makedonya'nin bir koyundeki Yunan gocmeni kadinlarin, turistlerin ilgisini cekmeyi basarmis bir eylemiyle ilgili. 8 Ocak gununde, yani Kadinlar Gunu'nde, erkekler evde kalip yemek pisiriyor, inekleri sagiyor, cocuklarla ilgileniyor. Sayet bir erkek evden disari bir adim atacak gibi olursa, kendisi soguk su ile iyice islatiliyor ve dovuluyor. Yanlis okumadiniz, dovuluyor! Birinci Dunya Savasi'ndan sonra Trakya'dan Yunanistan'a gecmis bu gelenek, gunumuzde hala yasiyor, hem de bizim ulkemizde. Izmir Bornova'da kurulmus Izmir Makedon Gocmenleri Dernegi bu sene Kadinlar Gunu'nu Prof. Dr. Kamil Okyay Sindir'in katilimiyla kutladi. Dernek baskani Sindir'in bu gunle ilgili guzel sozlerini paylasarak yazimi noktaliyor, 8 Mart Dunya Kadinlar Gunu'muzu, 8 Ocak Makedon Kadinlar Gunu'nden kutluyorum!
“Kadınlarımız doğduktan itibaren emekçidir. Kadınlarımız önce annesine, babasına, sonra eşine, çocuklarına olmak üzere yaşamlarının her alanında emek veriyorlar. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün devrimleriyle Türkiye Cumhuriyeti Fransa’dan ve hatta en özgür ülke olan İsviçre’den bile önce kadınına seçme seçilme hakkını verildi. Ancak kadınlarımızın seçme seçilme hakkının olması yetmiyor. Seçip seçilebilmesi için sosyal yaşamda var olmalıdırlar. Ben İzmir’in her yerinden gelen kadınlarımızı bugün burada bir araya getirdikleri için Makedonya Göçmenleri Derneğimize teşekkür ediyorum”
Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aslıhan Polat, "Medyada işsizlik, yoksulluk, eğitimsizlik gibi sosyoekonomik sınıfa ait örnekler kullanılarak şiddet marjinalleştirilmektedir" dedi.
dın programları ne yazık ki daha çok şiddetin yeniden oluşmasında etkili olmaktadır."
"Kadına şiddet 7 yılda yüzde bin 400 oranında arttı"
Dünyada ve Türkiye’de kadınlara yönelik şiddetin her geçen gün arttığına dikkati çeken Doç. Dr. Polat, "Kadına uygulanan şiddet resmi rakamlara göre 7 yılda yüzde bin 400 artış göstermiştir. Bu Doç. Dr. Polat, kadınlara yönelik şiddetin erkekler artışın yanı sıra son yıllarda artan farkındalık neile kadınlar arasındaki eşit olmayan güç ilişkileri- deniyle bu durum aynı zamanda daha görünür nin tarihsel bir göstergesi olduğunu, bu durumun olmuştur" dedi. m e d ya d a ki ka dı n pr og r a ml ar ı yl a de vam ettirildiğini ileri sürdü. Son dönemde yapılan çalışmalar sayesinde artık kadınların daha fazla konuşabildiğini ve yaşadığı Polat, bazı televizyon dizilerinde şiddet içeren olumsuzlukları saklamak yerine anlatarak yardavranışların sergilenmesine bağlı olarak insanla- dım aramaya başladığını belirten Polat, şunları rın şiddete karşı giderek duyarsız hale getirildiğini kaydetti: "Sivil toplum örgütleri kadar resmi kuöne sürerek, şunları söyledi: rumlardaki gelişmelerin katkısı büyüktür. Çok yönlü ve karmaşık bir sorun olan aile içi şiddetin sona erdirilmesi için ülkemizde son dönemde cid"İlk bakışta erkek egemen medyada kadına ayrı- di adımlar atılmaktadır. Ancak bütün dünyacalıklı bir temsil olanağı sunuluyor gibi görünse da varlığını devam ettiren bu durumu değiştirmek de ne yazık ki bu programlar medyanın genelinde için atılması gereken ilk adım kadına yönelik şidvar olan cinsiyetçi anlayışın ötesine geçememiş- det ile kadınların ekonomik, sosyal ve siyasi hatir. Medyada işsizlik, yoksulluk, eğitimsizlik gibi yatta cinsiyetleri nedeniyle karşılaştıkları ayrımcısosyoekonomik sınıfa ait örnekler kullanılarak lığın ve ikinci sınıf konumun arasındaki bağlantışiddet marjinalleştirilmektedir. Kadın programla- nın kurulmasıdır. Yani kadına cinsiyet temelrında aşık koca, işsiz sevgili gibi tanımlamalarla li ayrımcılık uygulanması nedeniyle toplumda kaşiddet meşrulaştırıcı bir dille sunulmaktadır. Ayrı- dınların statüsünün düşük olması kadına yöneca kadının özel hayatının gizliliği ve kişilik hakları lik şiddetin devam etmesinin en temel nedenidir. yeterince korunmamaktadır. Aslında ev içinde http://m2.milliyet.com.tr/News/NewsArticle.aspx?ID=1506826 olanın görünür hale getirilmesini sağlayarak kadına yönelik şiddet konusunda duyarlılık oluşturma ve farkındalık yaratma şansına sahip olan ka-
Damla YAĞMUR
4
KADINLAR 2012’Yİ DEĞERLENDİRDİ Kadın hakları savunucuları ve kadın örgütleri, 2012'nin kadın hakları mücadelesini, en önemli gündem maddelerini bianet'e anlattı. Kadınların yıllık değerlendirmelerinde, tahmin edilebileceği gibi kürtaj yasağı tartışmaları ve erkek şiddeti sorunu öne çıktı.
TARİHİ DEĞİŞTİREN KADINLAR Sappho, bilinen ilk kadın şair olmanın yanı sıra, yazılı bir eser bırakmış ilk kadın. Eflatun, onu tarihin gördüğü en büyük şairler arasında sayıyor. Midilli adasında yaşayan ve ünü çağları aşarak günümüze kadar gelen Sappho, aşkına karşılık bulamayınca kendini Ege sularına bırakarak intihar etmişti. Gerçekten yaşayıp yaşamadığı bilinmez; ama Anadolu tarihinin en önemli kadın figürü hiç şüphesiz Spartalı Helen’ dir. Doğu’ yla Batı’ nın ilk büyük savaşının sebebi Helen, dünyanın en güzel kadınıydı. Truva Prensi Paris, onu Truva’ ya kaçırdı ve on yıl sürecek olan savaş böyle başladı. Truva Savaşı’ nın gerçekliği, Hitit belgelerinden edinilen bilgilerle ispatlanmış durumda; ancak Paris, Hektor, Helen, Aşil gibi karakterlerin ne kadarının gerçek olduğunu bilemiyoruz. Jeanne d’Arc, Doğu Fransa’ da doğmuş bir köylü kızıydı. Yüzyıl Savaşları’ nda şövalye kılığında orduya katıldı ve Fransız ordusunun toparlanmasını sağladı. İngilizlere karşı art arda kazanılan birçok zaferde payı olan Jeanne d’Arc, en sonunda İngilizler tarafından tutuklandı ve sapkınlıkla suçlandı. Kendisine sorulan “Tanrı’ nın inayetinde misin?” sorusu, politik bir tuzaktı. Tanrı’ nın kararını kimse bilemeyeceğinden bu soruya “Evet” cevabını vermek, sapkınlık demekti; öte yandan kişi “Hayır” cevabını verirse kendi sapkınlığını itiraf etmiş olacaktı. Jeanne d’Arc 1431 yılında, 19 yaşındayken, yakılarak ölüme mahkum edildi. Daha sonra tekrar yargılanıp suçsuz bulunan Jeanne d’Arc 1920 yılında Katolik kilisesi tarafından Azize ilan edildi. Eva Perón, tarihe adını bir halkın sevgilisi olarak kazımış ve bir dönem Arjantin halkının umudunun simgesi olmuş bir kadın. Arjantin’ in First Leydisi olmayı başardığında, geldiği yeri ve sosyal sınıfını asla unutmadı ve bu görevini işçi ve kadın hakları için savaşmakta kullandı. Arjantin kadınının seçme ve seçilme hakkına kavuşmasını sağladı. Ülkedeki kadınlara yönelik ilk siyasal partiyi kurdu. Arjantin’ in uluslararası tanınırlığı için de çalışan Evita, 33 yaşında yumurtalık kanserinden ölmeden kısa bir süre önce, Arjantin Meclisi tarafından “Ulusun Ruhanî Lideri” ilan edildi. Dr. Rosalind Franklin 1952 yılında DNA’ nın fotoğrafını çekmeyi başardı. Onun bu başarısı, Dr. Watson ve Dr. Crick’ in DNA molekülünün yapısını 1953 yılında çözmelerini sağladı. Franklin, DNA’ nın yapısı üzerine yaptığı çalışmalar sebebiyle Fizyoloji ve Tıp Dalı’ nda Nobel’ e aday gösterildi; ancak 1958’ de 38 yaşındayken yumurtalık kanseri yüzünden hayatını kaybedince adaylığı düştü ve ödül 1962 yılında Watson, Crick ve Wilkins’ e paylaştırıldı. Çalışmalarında radyasyonla içli dışlı olan ve bu sebepten kansere yakalanan Franklin, bilim için hayatını verenlerden sadece biri. Rosa Parks, ABD’ de siyahların özgürlük hareketinin öncüsü olmuş, devrimci bir isim. 1955 yılında, otobüs sürücüsü, koltuğunu bir beyaza vermesini istediğinde Parks bunu reddetti ve bu yüzden tutuklandı. Siyahların özgürlük savaşının ilk kıvılcımını başlatan bu olay, bugün de dünya insan hakları tarihinin en simgesel anlarından biri olarak kabul ediliyor. 2005’ te öldüğünde, onun anısına Montgomery şehrindeki bütün otobüslerin ön koltuklarına birer siyah kurdele kondu.
"Şiddeti değil boşanmayı engellemeye öncelik veri- kadar zor olabilir ki? O zaman da ister istemez yorlar" siyasi iktidar ve yargı bu duruma göz yummakta beis görmüyor diye düşünüyoruz. Filiz Karakuş, Sosyalist Feminist Kolektif: 2012 kadınlar üzerindeki baskı ve şiddetin arttığı bir yıl- "Uludere-kürtaj benzetmesi 'bu kadar da olmaz' dı. Aynı zamanda da mücadelenin güçlendiği, kadedirtti" zanım yılı oldu. AKP iktidarı "kadın değil aile, kadın Sosyalist Kadın Meclisleri: 2012 yılına girerken ancak aile içinde var" zihniyetini 2012 yılında her yaşanan Roboski katliamı, SKM ve kadın örgütleripolitikasında uyguladı. Üstelik bu politikasını kanin de gündemi haline geldi. Erdoğan'ın "Uludere dınların çıkarını düşünüyoruz, iddiasıyla sürdürdü. katliamsa, kürtaj da katliamdır" sözü bu kadar da 8 Mart'ta çıkan erkek şiddetine karşı yasadaki kimi olmaz dedirten olay oldu. Bu sözün arkasından olumlu yaptırımlar kadınların mücadelesiyle formükürtaj ve sezaryen yasağına dair hükümetin tartışle edildi. Uludere katliamını kürtajla özdeşleştirme maları, arkasından gelişen doğum sırasındaki kave Başbakan'ın "kürtaj cinayettir" söylemi kadınladın ölümleri eksenli gelişme temel gündemimiz rın mücadelesiyle boşa çıkarıldı. oldu. 2012 yılı kadınlar için; AKP hükümetinin cinAncak önümüzde çok zorlu günler var. Kadınları siyetçi, ırkçı, milliyetçi politikaları nedeniyle artan aileye, kocaya mahkum eden patriarkal sistem kadına dönük şiddet, tecavüz, kadın ölümlerinin AKP iktidarında güçlenerek sürdürülüyor. Eğitimde yükseliş yaşadığı bir yıldı. 4+4+4 sistemi, ilköğretimde kılık kıyafet serbestliHükümetin, cinsiyetçi politikalarına karşı örgütlü, ği uygulamaları, eşitsizliği pekiştiren uygulamalar politik kadınların yürüttüğü mücadeleye hükümetin aynı zamanda. 2003'den beri varlığını sürdüren saldırıları, tutuklamalar, gözaltı vb yıldırıma politiMüftülüğe bağlı Aile irşat büroları hızla sayısını kasına karşı birleşik, örgütlü kadın mücadelesinin arttırıp, boşanmaları engellemek, kadınlara erkek de geliştiği, güçlendiği bir yıl olması da kadın harebaskısı karşısında itidal tavsiye etmek için çalışmaketinin kazanım hanesine yazılan bir artıydı. larını sürdürüyor. Aile Bakanlığı, her yıl yüzlerce Kadına dönük şiddet uygulayanların ağırlaştırılmış kadının boşanmak istediği için öldürüldüğünü yok sayarak, şiddeti değil boşanmayı engellemeye ön- hapis cezası alması da yine bu birleşik bir kadın celik veriliyor. 2013'ün ilk aylarında Meclis günde- mücadelesinin ortak kazanımı olarak belirtmek mine gelecek kürtaj yasası da yine kadınları kuluç- gerekir. Eskişehir'de Öznur Uluişiden adlı çocuğa ka olarak gören, kürtajı fiilen yasaklamayı hedefle- tecavüz edip öldüren H.K. adlı katilin ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alması, Filiz Akboğa'yı öldüryen bir yasa. Kadınların önümüzdeki süreçte devmeye teşebbüs eden eski koca C.K.'nin on yıl ceza let eliyle, kocanın da desteğini alarak kürtajdan vazgeçmeleri için ikna sürecine tabi olması ise baş- alması kadın mücadelesinin ortak kazanımı olarak görülmeli. lı başına şiddet. Kadınlara kreş yardımı, doğum izninin uzatılması gibi yasal değişiklik önerileriyle "Kadın bakanlığı, Aile bakanlığı oldu" bakım hizmetleri kadınlara sabitlenmeye devam Şahika Yüksel, Türkiye Psikiyatri Derneği: Bence ettiriliyor. Bunun ücretli çalışmadaki karşılığı ise 2012'nin en önemli kadın hakları gündemleri kürtaj ucuz-güvencesiz işler. Kadınların istihdama katılve sezaryene kadının kendisinin değil devletin kamaları politikalarında da merkeze aile yaşamını rar verecek olması ve kadın bakanlığının kaldırılıp riske atmamak hedefleniyor. Aile Bakanlığı olmasıydı. Dolayısıyla 2012 yılı kadınların aileye, aile içinde "Muktedire mahrumiyetin bol yıldızlı senesi oldu" erkeğe mahkum edilmeye çalıştığı yıl oldu. 2013 yılı "Aile yıkılmayacak kale değil. Aile dışında haÜlkühan Zekioğlu, Medyanın Cinsiyeti programı yat var" ütopyamızı daha yüksek sesle dillendireyapımcısı (Nor Radyo): Şüphesiz, 2012'i de, milceğimiz bir yıl olacak. yonlarca yıldır devam eden "muktedire mahkumi"İstenmeyen gebelik 'ilahi lütuf' değil, kadının çile- yet"in bol yıldızlı senelerinden biri olarak tarihteki yerini aldı. Hatıramdan çıkartmaya bir an bile müsidir" saade etmeyeceğim en önemli gündem; Başbakan Hülya Uğur Tanrıöver, MEDİZ: 2012'nin en önemli Recep Tayyip Erdoğan'ın, gerilla cenazelerine katıkadın hakları gündemi kadınların doğurganlıklarını lan ve o gençlerin anneleri olan kadınlara ve tabii denetleme hakkının kısıtlanmasına yönelik girişimBDP'li kadın milletvekillerine "Kadın değil, taş kalpli ler ile kadın cinayetleri ve şiddetti. cani" demiş olmasıdır. Bu sözleri sarf ettiği yerin, İlkini "kürtaj"ın resmi söylem ve kurumlar tarafın- evlatları ve kocaları "zorunlu askerlik yolunda ya dan suç kapsamına alınması olarak da özetleyebili- da intihar süsü verilerek ölen/öldürülen" kadınların bir araya getirildiği bir konferans olmuş olması ve riz. Gebeliği, özellikle de "istenmeyen" gebeliği, o kadınların yakalarına "kutsal ana" apoletlerinin erkeklerin tasarrufu ve çoğunlukla açık ya da gizli takılması, buna maruz kalmış olmaları durumun tecavüz, zorlama gibi şeylere maruz kadınların daha da vahim olduğunun resmiydi aslında. "Onlar çilesi (ya da en iyi olasılıkla, cinsel bilgiden mahrum bırakılmış kadınların maruz kaldıkları çok ciddi bırakın anayı, kadın değil" diyen Başbakan'ı, ailenin sürekliliğinden sorumlu bakan Fatma Şahin bir sorun) olarak değil de "ilahi" bir lütuf olarak gören mantığın, yasal kısıtlama ve daha da önem- avuçları patlarcasına alkışlıyordu. Aynı partinin başka bir "kutsal kadın"ı Ayşenur Bahçekapılı da o lisi kurumsal takip, caydırma-bezdirme taktikleri ile kadın bedenleri üzerinde de diktatörlük kurması saatlerde, Roboskili annelerin "Katil kim?" sorusuen vahim gelişmelerden biri bence. Ailemde yaşa- na "Tepemi attırmayın, beni sinirlendiriyorsunuz..." diye cevap veriyordu. dığım için biliyorum; gebe kadınlar aile hekimleri ve sağlık merkezleri tarafından "taciz" düzeyinde Kadınlar olarak; cebinde nüfus cüzdanını taşıdığıtakip edebiliyorlar. Öyle ki en istenen gebelikte mız ülke tarafından, "Kimin anası" olduğumuz sobile kadınları isyana sürükleyen bir denetim/ rusuna maruz kaldığımız, "Asker doğuran analar" gözetim mekanizması kurulmuş durumda. Bu arave "PKK'li doğuran caniler" olarak bizzat Başbakan da şu "ilahi lütuf"a da değinmeden edemeyecetarafından ikiye bölündüğümüz bir yıl oldu, hayırlı ğim : inançlı kişiler bu yaklaşımı sorgulasalar çok olsun. Oğlan doğuran ile kız doğuran arasında ay"hayırlı" olur bence. Zira hiçbir ilahi inanç, yaratıcı rım yapılan çağdan bu yana geldiğimiz nokta, sizce gücün neden bazı kadınları böyle feci bir biçimde de şahane değil mi? (ÇT) (istenmeyen gebelik gibi feci bir durum) cezalandıracağını açıklayamaz, eğer samimi ise tabii. Kadın cinayetlerinde gelince, ah-vah dışında somut bir şey yok ortada. Katillerin, tecavüzcülerin "sıfır tolerans"la yargılanacağı bir sistemi oturtmak ne
5
http://bianet.org/bianet/toplumsal-cinsiyet/143209-kadinlar-2012yidegerlendirdi
KADINA ŞİDDET TİYATRO İLE ANLATILACAK Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik ProgramlarıBaşkanlığı tarafından desteklenen Almanya ortaklı ''Demo Caravan: Genç Demokrasi Her Yerde'' projesi kapsamında 3 İngilizce öğretmeni 2 dilde sergileyecekleri tiyatro oyunuyla kadına karşı şiddete dikkati çekecek.
kentinde yaşayan farklı milliyet ve kültürlerin barış içinde yaşaması ve bunun bir rol model haline gelmesi düşüncesi olduğunu vurguladı. Coğrafi engellerden dolayı köyden dışarı çıkmayan vatandaşlar için bu projeyi gerçekleştirdiklerini anlatan Özgentürk, ''Köylerinden hiç çıkamadıkları için demokrasi, hak, hukuk sözcüklerine yabancı kalabilen gençler bulunuyor. Tam bu noktada projemiz, sanatın değiştirici dönüştürücü yönünü kullanarak bu köylere bizzat giderek çeşitli etkinliklerle gençlerin temsili demokrasi mekanizmalarına katılımını gerçekleştirecek'' diye konuştu.
mutluluk duyduklarını, ayrıca öğretmenlerinin böyle bir projede yer almasının öğrencileri açısından da örnek alınması anlamında önemli olduğunu söyledi. Oyunun yönetmeni Önder Özcan da, Dario Fo'nun yazdığı eserde İtalya'da yaşamış hem siyasi anlamda, hem de sadece kadın olduğu için fizyolojik, psikolojik işkence görmüş, taciz ve tecavüze uğramış kadınların sorunlarının ele alındığını vurguladı.
Özcan, 9 parçadan oluşan oyunun 3 parçasını sahneleyeceklerini belirterek, ''Profesyonel oyuncu Adana- Proje Koordinatörü Dilay Yatkın Özgentürk, olmayanlarla çalışmanın avantajları ve dezavantajprojelerinin Hatay ve Adana'da iki ayaklı olarak Hatay'da kuracakları karavanın 4 köyü gezeceğini ları var. Amatör oyuncuların yüreğinde, bazı oyungerçekleştiğini, projeyi, Almanya'nın Berlin kentin- kaydeden Özgentürk, ''Her köyde demokrasiye culardaki gibi kalıplaşmış duygular yok. Ham, candeki tek Türk tiyatrosu olan''Turkisches Theater dayalı sunumlar, tiyatro oyunları gerçekleştirilecek. lı, etkileyici duyguları var. Yeter ki iyi motive olBerlin'' ve Amateurtheater Phönix e.V dernekleri ile En önemlisi halk hikayelerinden oluşan kısa filmler sunlar, sahnede çok verimli olacaklarına inanıyoHatay'dan Antakya Sanat Topluluğu ve Adana'dan yapılacak'' dedi. rum'' dedi. Bilfen Ortaokulu AB Proje Kulübü'nün ortaklaşa yürüttüğünü belirtti. Oyuncular Özgentürk, kadın sorunu üzerine odaklanan bir proje yürüttüklerini vurgulayarak, ''Bilindiği üzere Türkiye ve dünyada istatistiklere baktığınızda kadına yönelik şiddet çok çarpıcı boyutlarda. Haberlerde bu konuyla çok sık karşılaşıyoruz. Kadın olarak günlük hayatımızda da ezilmelere, şiddete, tacize maruz kalıyoruz. Aslında konuya bu nedenle tercih ettik'' dedi.
Oyunculardan Vildan Bozgüney Şendur da daha önce aktif olarak tiyatro oyununda bulunmadıklarını, ancak, hep tiyatroda yer almayı istediğini belirterek, şunları kaydetti:
''Bu proje, karşıma çıktığında bunun iyi bir fırsat olduğunu düşündüm. Üstelik projenin en önemli noktası kadına karşı şiddete dikkati çekmeyi amaçlamasıdır. Dünyanın her yerinde her gün yüzlerce, Kadın monologlarından oluşan bir tiyatro oyunu binlerce kadın şiddete maruz kalıyor. Ben oyunun hazırlayarak, Berlin'de sahneleyeceklerini anlatan provalarında şiddeti hissediyorum. Oyunda bile ben Özgentürk, yazar Dario Fo'nun Kadın Oyunları adlı bu kadar hissedebiliyorsam, gerçekten yaşayanlar eserindeki 3 parçayı sahneye koyacaklarını bildirdi. ne durumda bunu hayal bile edemiyorum. Bu açıÖzgentürk, kendisi gibi İngilizce öğretmeni olan 2 dan daha da mutluyum. Bir amaca ulaşabilirsem arkadaşıyla sahneleyecekleri oyun için çalışmaları ne mutlu bana. Çalışmalar da keyifli geçiyor. Tabii sürdürdüklerini, sanatsal anlamda da yeni bir şey ki zorlukları var ama, biz amacımıza ulaşabilirsek deneyerek, monologların arasına dans tiyatrosu bu zorlukları unutacağız.'' yerleştirmeye çalıştıklarını söyledi. Diğer oyuncu Fatma Şentürk ise projenin konusuDaha fazla görselliğin ön plana çıkacağı oyunun ilk nun kendisine çok cazip geldiğini belirterek, ''Konu gösteriminin 27 Ocak'ta Berlin'de gerçekleşeceğini oldukça gündemde ve maalesef ülkemizde 3. sayfa anlatan Özgentürk, ''Dünya çapında etki getirmeye haberlerinde çokça yer alan bir konu. Sahneye çıkçalışacağız. İki dilde sahneleyeceğimiz oyunla kadı- mak ayrı bir keyif ve heyecan. Heyecanla 27 Ocak'ı na karşı şiddeti, kadın demokrasisini gözler önüne bekliyoruz. Yaklaşık 2 aydır çalışmalar devam edisermeye çalışacağız'' dedi. yor'' diye konuştu. Projenin çıkış noktası: Hatay Özgentürk, projenin esas çıkış noktasının Hatay
Bilfen Ortaokulu İngilizce Bölüm Başkanı Nihal Barut Pelin ise okul olarak kadının sorununa dikkatleri çekmeye çalışan bu projeye destek vermekten
http://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=387602&kn=7&ka=4&kb=7
2012 Londra Olimpiyat Oyunları'nda atletizmde kadınlar 1500 metre finalinde koşan Aslı Çakır Alptekin 1. olarak altın, Gamze Bulut da 2. olarak gümüş madalya kazandı.
Bu iki madalyaya tekvandodan gelen gümüşte katıldı ve Türkiye'nin aldığı madalya sayısı 5'e çıktı. 2 altın, 2 gümüş, 1 bronz. Atletizm’de Türk Olimpiyat tarihinde ilk altınmadalya, gümüşle beraber geldi. Kadınlar 1500 metrede yarışan iki milli atlet Aslı Çakır Alptekin ve Gamze Bulut, ilk iki sırayı alarak unutulmaz bir başarıya imza attılar. 4:10.23’lük derecesiyle ilk sırayı alan 26 yaşındaki Aslı Çakır, bu yıl Helsinki’de düzenlenen Avrupa Şampiyonası’nda elde ettiğialtın madalyanın ardından yine çok önemli bir başarıya imza attı. Aslı Çakır Alptekin’i takip eden 1992 doğumlu Gamze Bulut, 4:10.40’lık derecesiyle gümüş madalyanın sahibi oldu. 1500 metrede duble yapan iki milli atletimizin yanında, Bahreynli Maryam Yusuf Jamal bronz madalyayı alarak podyumu tamamladı. Atina 2004’te gümüş madalyayı kazanan tecrübeli Rus atlet Tatyana Tomashova ise 4:10.90’lık derecesiyle dördüncü sırada kaldı.
6
‘KADIN MAĞDURİYETİNDE SİNEMANIN ETKİSİ BÜYÜK’ 2. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali'nin 'Toplumsal cinsiyet eşitliği bir yalan mı?' başlıklı oturumuna katılan Atilla Dorsay, kadın mağduriyetinde sinemanın etkisinin büyük olduğunu belirtti. İSTANBUL - 2. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali'nden yapılan açıklamaya göre, İstanbul Üniversitesi ile Başakşehir Belediyesi işbirliğiyle düzenlenen 2. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali'nin ''Toplumsal cinsiyet eşitliği bir yalan mı '' başlıklı oturumuna katılan Atilla Dorsay, burada yaptığı konuşmada, kadın temasını en çok kullanan yönetmenlerin Lütfi Akad, Metin Erksan ve Halit Refiğ olduğunu aktardı. Dorsay, Yeşilçam'ın kadının naif ve mahzun durumunu topluma yansıtırken, kötü olan kadınların bile her şeye rağmen seyirciler tarafından sevildiğine dikkati çekti. Bu filmlerin kadına gerçekten yararı olup olmadığının tartışmalı olduğunu savunan Dorsay, şu değerBengi Semerci Enstitüsü Kurucusu Prof. Dr. Bengi lendirmelerde bulundu: Semerci de ''çocuk gelin'' teriminin yanlış olduğunu kaydederek, ''Çocuğun gelini olmaz. Erken yaşta ''80-90'lı yıllardaki seks filmleri, kadını özgürleştir- evlendirilmiş çocuk olur. Eğer 'çocuk gelin' dersek miş midir, yoksa onu bir obje haline mi getirmiştir çocuğun erken evlenebileceğini kabul etmiş oluruz'' Henüz belli değil. Ancak bu filmlere nasıl izin veril- ifadelerini kullandı. diği, hala araştırılıyor. Kadın mağduriyetinde sinemanın etkisi büyüktür.''
Prof. Dr. Dilek Cindoğlu ise boşanma oranının binde 2'den binde 4'e çıktığına dikkati çekerek, kadın-
KADININ ÖTEKİLEŞTİRİLMESİ
sıdır, bu canlı gizemi çözecek anahtardır. Çocuk kadını tamamlar…onsuz kadın eksik kalır.’’ Dr. J.B. Fonssagrives tarafından söylenmiş bu söz erkeğin ‘’Kadın, erkeğin ürünü- anneliğe ve kadına bakış açısını çok güzel açıklıyor. dür. Tanrı dişiyi Annelik konusundaki bu bilinmezlik erkeği yarattı ve erkek daha önce de söylediğimiz gibi iki şekilde davrankadını oluşturdu; maya itiyor. Birinci durumda bu olayı mucizevi bir kadın dolayısıyla şey olarak görüp özellikle erkek çocukları anneleriuygarlığın bir ne aşırı bir saygı ve bağlılık duyuyorlar. Toplumuürünüdür, yapay muzda da bunun örneklerini hepimiz görüyoruz. bir yapıtYetişkin bir birey olduktan sonra bile annenin vertır.’’(1855). Bu diği rahatlık ve huzura duyulan özlem devam edisöz ne yazık ki dünyaca ünlü bir yazar ve dönemiyor, anne ne derse o oluyor, asla sözünden çıkılmınin en aydın insanlarından birisi olan Gustave Flayor… Efsaneler ve masallarda anlatılan kahramanubert’e ait. Yine de söylendiği tarihi göz önünde lık timsali erkekler bile anneye olan saygı ve düşbulundurarak bazılarımız 150 senede çok yol katekünlüklerini sürekli dile getiriyorlar. Bunun birinci dildiğini, hala böyle düşünen erkekler olsa bile eğisebebi çıkılan kahramanlık yolculuğunda çocuğunu tim almış herhangi birinin böyle bir düşünce yapısı korumak amacıyla onun gitmesini istemeyen anne olmadığını savunabilir. Ki bunun doğruluk payı da figürü sayesinde bu yolculuğun bin bir güçlükle vardır. Geçtiğimiz yüzyıl kadın hakları açısından elde edilmiş bir utku haline dönüşmesidir. İkinci gerçekten çok büyük birçok gelişmeye sahne oldu: sebebi ise kahraman dahi olsa herkesin eve dönüşseçme-seçilme hakkı, çalışma hakkı, vs. Peki ama te sıcak bir kucağa ihtiyacının olması ve annenin kadın-erkek eşitliğinin tamamen elde edildiğini de ne olursa olsun bu kucaklık görevini her zaman söyleyebilir miyiz? yerine getireceğidir. Aynı durumu güncel hayatta 2011 yılında Fransa’da yapılan bir araştırma- da erkeği evlenme ya da evden taşınma sürecinde ya göre aynı niteliklere sahip kadın ve erkek çalı- görüyoruz. Oğluna karşı sahiplenme duygusuyla şanlar arasında 9-10% civarında bir ücret farklılığı hareket eden anne onu bırakmak istemiyor. Böyle var. Bu verinin yukarıdaki soruya net bir cevap bir durumda kalan oğul için evlenmek ya da evden oluşturduğunu düşünüyorum. 2011 yılında dahi bu ayrılmak gerçekleştirilmiş bir kahramanlığa dönüeşitliği sağlayamamamızın sebeplerinin ne olduğu şüyor. Ve anne her zamanki gibi bir geri dönüş sanırım bu noktada en önemli soru haline geliyor. durumunda kollarını açmış evladını bekler durumÜnlü Fransız filozof Simone de Beauvoir’a göre bu da oluyor. fark temelde kadının erkek gözünden farklı bir tür, Aşağılanma şeklinde yaşanan ötekileştirme öteki varlık olarak görülmesi. Bu ötekileştirmenin ise daha çok kadının erkeğe karanlık görünen biyoaltında ise biyolojik ve psikolojik farkların karşı lojik özelliklerinden kaynaklanıyor. Bu özelliklerin tarafça anlaşılamaması yatıyor. Bu süreç temelde başında ise adet görme ve kadınlık organı geliyor. iki şekilde yürüyor: ilahlaştırma veya aşağılama. Adet gören kadın yüzyıllar boyu kirli, lanetli ve güBu konuyu en iyi şekilde somutlaştırmak için nahkar olarak zihinlerde yer ediyor. Bazı kültürleranne kavramı üzerinden yürümenin çok yararlı de böyle günlerde yemek yapmasına izin verilmezolacağını düşünüyorum. Çünkü kadınla erkek ara- ken, yemeğin bereketsiz olacağı gerekçesiyle, bazı sındaki en büyük farklılık kadının anne olmasını toplumlar daha da ileri giderek bu günlerde kadını sağlayan anatomik yapılanması ve anne-çocuk bir odaya kapatıp dışarı çıkmasına izin vermiyorlar. arasındaki muhteşem psikolojik bağdır. Erkekler ‘’Bu kanla temas eden ekinler filizlenmez, şarap için bu durum son derece bilinemez, mucizevi ve sirkeleşir, ot sararır, ağaçlar meyvelerini yitirir, karanlık kalmaktadır. Bu farklılığın bu kadar ön demir paslanır ve bakır oksitlenir. Bunu yutan köplana çıkmasından dolayı kadınlar annelik faktörü pek kudurur. Ne demirle ne de suyla eriyen asfaltlı olmadan düşünülemezler, hatta bazı erkeklere gö- zamk bile bu kanla pislenirse çözülür.’’(Sevillalı re kadın bile sayılmazlar: ‘’Kadınlık, anneliğin için- Aziz Isidorus). Doğum ve annelik bazı erkeklerin de yer alır ve kaldı ki annelik, kadınlığın alfabesi- gözünde kadını ilahlaştırırken, bazıları kadını sadedir; kadın sağlığının ve duygularının nirengi nokta- ce anneye indirgeyerek onu çocuk doğurmaya ya-
7
ların yüzde 15'inin cinsel şiddet gördüğünü ve şiddet gören kadınların hepsinin boşanması halinde, oranın çok artacağını açıkladı. Kadına karşı şiddetin yeni söylemlerle çözülebileceğini belirten Cindoğlu, bu söylemlerin, kadın-erkek eşitliğini ve kadının birey olduğunu vurgulayan söylemler olması gerektiğini bildirdi. http://www.ntvmsnbc.com/id/25385652
rayan bir araç olarak görürler. Jules Michelet gibi ateşli bir demokrasi taraftarı bile kadını erkeğe eşit görmeyip şu tüyler ürperten açıklamayı yapar: ‘Erkek bir beyindir, kadınsa döl yatağı.’’ Anneliği bir kenara bırakıp kadına bir eş ya da sevgili gözüyle baktığımızda ise yine cinselliğe bağlı olarak kadın bedeni ve cinsel organının erkeğin kadını aşağı görmesine sebep olduğunu söyleyebiliriz. Bunun sebebi ise kadın bedeniyle birlikte erkeğin kendi zaaflarının farkına varması, kendini kontrolsüz ve hakimiyetsiz hissetmesidir. Ayrıca kadın cinsel organı doğum yaparak erkeğe hayat verirken aynı zamanda ona sonu ölüme giden bir yolculuk vermiş olur. Bu yüzden erkek bilinç altında kadını ölümle eşleştirir. Bu da erkeğin kadın vücudundan korkmasına ve onu zaman zaman iğrenç olarak tanımlamasına sebep olmuştur. Bir bilim adamı, doğabilimci Linné bile çalışmalarında iğrenç bir şey diyerek kadın organını es geçmiştir. Sonuç olarak diyebiliriz ki kadın-erkek eşitliğinin sağlanması için önce algıların temelindeki sorun ortadan kaldırılmalıdır. Bunun için de kadın ve erkeğin birbirlerini her açıdan anlamaya çalışmaları lazımdır. Bu sorun ancak karşı tarafı öteki olarak değil sadece bazı farklılıklara sahip ama yine de bizimle aynı tür varlık olarak görmeyle aşılabilir. Bu yüzden hem cinsel eğitim hem de insanın kişilik olarak kendini geliştirmesi en büyük anahtarlardır.
1*Efsane ve masallar esasında oluşturulduğu toplumun özelliklerini gösterdiği için bizim yaptığımız günlük gözlemlerden çok daha kesin bilgiler verdiklerini söyleyebiliriz.
EDANUR KARAPINAR İstanbul Yerel Kurulu
MEME KANSERİNİ FARK ET!
Şiddeti Engellemek İçin Erkeklere 10 Öneri ABD'li cinsiyetçilik karşıtı aktivist Jackson Katz, erkeklere toplumsal cinsiyet temelli şiddetle mücadeleye nasıl katkı sunabileceklerini anlatıyor. 1Cinsel şiddete her yaştan, sosyoekonomik, ırksal ve etnik kökenlerden erkekleri içeren bir erkek sorunuymuş gibi yaklaş. Erkekleri sadece olası saldırganlar olarak değil, şiddete engel olabilecek güçlü görgü tanıkları olarak gör. 2- Eğer kardeşin, sınıf arkadaşın ya da takım arkadaşın bir kadını taciz ediyorsa ya da kadınlara genel olarak saygısız ve kötü davranıyorsa- kafanı başka tarafa çevirme. Onunla bu konu hakkında konuşmayı dene. Yardım almasını tavsiye et. Bu konuda ne yapacağını bilmiyorsan, bir arkadaşınıza, bir ebeveyne, bir profesöre veya bir danışmana danış. SAKIN SESSİZ KALMA! 3- Kendini eleştirebilecek kadar cesaretin olsun. Kendi yaklaşımlarını sorgula. Yaptığın veya söylediğin bir şey başkalarına zarar vererek sonuçlanıyorsa savunmaya geçme. Davranışların ve hareketlerinin kasıtlı olmasa da cinsiyetçiliği ve şiddeti nasıl sürdürdüğünü anlamak için çaba harca ve değiştirmeye çalış. 4- Eğer tanıdığın bir kadının tacize veya şiddete maruz kaldığını düşünüyorsan, kibarca yardıma ihtiyacı olup, olmadığını sor. 5- Eğer kadınlara duygusal, psikolojik, fiziksel ya da cinsel taciz uyguluyorsan, ya da geçmişte uygulamışsan, HEMEN profesyonel yardıma başvur. 6- Toplumsal cinsiyet temelli şiddetin her türlü biçimini sona erdirmek için çalışan kadınlarla işbirliği içinde ol. Kadın örgütlerinin çalışmalarını destekle. Mitinglere ve diğer kamu etkinliklerine katıl. STK'ların tecavüz kriz merkezleri ve kötü durumdaki kadın sığınakları için bağış toplanmasına yardım et. Eğer bir takım, dernek ya da başka örgütlere dahilsen, farkındalık yaratmak için etkinlik düzenle. 7- Homofobiye karşı ses çıkar. LGBT bireylere karşı ayrımcılığın ve şiddetin yanlış olduğunu ifade et. Bu istismarın da cinsiyetçilikle doğrudan bağlantısı vardır. (Örneğin cinsiyetçiliğe karşı sesini yükselten erkeklerin genellikle cinsel yönelimi sorgulanır. Bu davranışı kırmak için daha çok erkeğin cinsiyetçiliğe karşı çıkması gerekiyor. ) 8- Çokkültürlü erkeklik, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve toplumsal cinsiyet temelli şiddetin nedenlerinin sorgulandığı programlara, derslere katıl, filmler izle, makale ve kitaplar oku. Sosyal baskıların erkek ve kadın bireyler arasındaki çatışmaları nasıl etkilediği hakkında kendini ve etrafındakileri eğit.
Birçoğumuzun bildiği gibi Meme Kanseri, kanser türleri arasında, hayati risk ve önem derecesi açısından ilk sıralarda yer almaktadır ve kadın-erkek her yaştan insanın dikkat etmesi gereken sosyo-kültürel bir halk sağlığı konusudur.! Bugün; Meme Kanseri, insan hayatındaki yeri ve önemini bilimsel araştırmalar sonucu ortaya çıkan sayısal verilerlerle de kanıtlamaktadır. Ve çalışmalar göstermiştir ki; Meme Kanseri, %24'lük oranla kadınlarda en sık rastlanan 10 kanser türü arasında ilk sıradadır. Bu da kadınlarda meme kanserini önleyici çalışmaların önemini açık bir şekilde ortaya koymaktadır.
hisle tanısında da, bir o kadar meme kanserine yakalanmış insanın, kanseri yenip, hayatlarına yeniden, daha güçlü ellerle sarılmalarına olanak sağlamaktadır. Kanser; birçok insanın, kelime anlamı olarak bile tek başına hayata küsmelerine ve yaşamdan soğumalarına neden olurken, erken teşhisle hayata tekrardan dönebilecekleri bilincinin insanlarda uyandırılması da, bu uğurda çalışan, gönül veren herkesin en büyük mutluluğu olmuştur. Şüphesiz ki; biz tıp fakültesi öğrencileri de, sağlığımızla böylesine ilişkili bir halk sağlığı konusunda, geleceğin hekimleri olma yolunda sağlam adımlarla ilerlerken, kayıtsız kalamazdık ve kalmadıkta.!
dır. Şu unutulmamalıdır ki, teknolojiyle böylesine iç içe yaşadığımız bir dünyada her insan meme kanserine yakalanabilir ama önemli olan, bu durumu erken farkedip, tedaviye olanak vermektir. Bunun için özellikle 40 yaş üzerindeki kadınlarda yılda bir kez veya iki yılda bir kez , erken teşhis açısından önem arzeden mamografi çekilmelidir. Mamografi, 50 yaş üzerindeki kadınlarda ise her yıl bir defa yaptırılmalıdır. Böylece erken teşhisle ölüm riskinin % 95' lere kadar azaltıldığı da yapılan çalışmalarda kaydedilmiştir.
Meme Kanseri Projesi; kendisine destek veren kuruluşlarla da birlikte tüm bu bilgilerden yola çıkarak halkı bilgilendirmeyi, böylesine önemli bir kanser türü hakkında insanlarda Bizler önce öğrendik sonra da öğgereken bilincin uyandırılmasını rendiklerimizi; kadın- erkek, gençamaçlamaktadır ve bu bağlamda yaşlı her yaştan insanlara aktardık. Peki kadınlarda bu derece hayati halka açık yerlerde stantlar açarak; öneme sahip meme kanseri, erkek- Şunu biliyorduk ki; Meme Kanseri' meme kanseriyle ilgili baştan sona ni fark etmedeki en etkin araç kenlerde ne derece önemlidir? tüm bilgileri içerecek, ayrıntılı ve di ellerimizdir. Bu anlamda da elle özenli hazırlanmış broşürleriyle inAslına bakılırsa, meme kanserinin meme muayenesini, doğru bir şekilerkeklerde görülme sıklığı kadınlara sanları görsel ve sözlü bir şekilde de insanlara öğretmek gerekmektebilgilendirmektedir. Çeşitli etkinlikoranla daha düşük olsada, öldürücü dir ve burada dikkat edilmesi gerelerde de, önceden eğitim almış göolma ihtimali, erkeklerde daha yükken en önemli nokta, meme çevresektir. Bu başta şaşırtıcı gibi gözüknüllülerle birlikte, elle meme muasinde muayene yapılırken ele gelen yenesinin nasıl yapılabileceği konuse de; meme kanserinin genetik ve normalden ya da her zamankinden sunda uygulamalı eğitimler vermekçevresel faktörlerle ilişkili olması; farklı büyüklükte, çeşitte kitle ve her bireye, bulunduğu çevresel kotedir. Ve Meme Kanserinin simgesi kistlerin bölgede gözükmesidir. Veya haline gelmiş materyallerle de, tüm şulların ve genetik etkenlerin farklı da meme başı yapısının renginde dünyaya bu konuda birlik olduğuyüzdelerde etki edeceğini düşündümeydana gelen değişiklilker, iki meğümüzde, bu çok ta olası bir ihtimal muzun mesajını vermektedir..! me arasında meydana gelen simetri olarak karşımıza çıkmaktadır. farklılıkları, meme cilt dokusunda Proje Koordinatörü :Ruken Demirkol meydana gelen değişmeler; yine Meme Kanseri her ne kadar erken teşhis edilmediğinde, yüksek oranda bizlerde meme kanseri olabileceğiSinem Laçin kayıplara neden olsa da; erken teş- nin belirtileri arasında yer almakta-
TÜRK TARİHİNDE KADININ bugünkü gibi kanun önünde eşitti. Toplumda tek eşlilik prensibine YERİ
bağlıydı. Ev eşlerin ortak malıydı. Ben size bundan seneler seneler Namus ve iffete çok önem verilir, öncesi nerden baksanız bir iki bin aksi durumlarda büyük cezalar üç bin sene öncesinin kadınına bir uygulanırdı. örnek vereceğim. Orhun yazıtlarında bile kadınlardan Ata binen, kılıcını kuşanan, bozkır- saygı ile bahsedilir. Bilinen geleda at koşturan yeri geldiğinde ül- neklerde de Türk toplumunda kakesini yönetendi. Ülkenin başında dın ve erkeğin eşitliği izlenmekte“Kağan” vardı ardında “Hatun”. dir. İkinci isimdi kurultayda, seferlerde 1923’de Cumhuriyet’in ilanından obanın birinci ismiydi. sonra Atatürk’ün hedeflediği çağBir buyruk yayınlansa: “Hatun ve daş medeniyetler seviyesine çıkHakan buyuruyor ki” diye başlardı. mak için yapılan reformlar ile 8. Bir örneğini de edebiyatın o güzel Yüzyıldan sonra değeri göz ardına destanlarından verecek olursak atılan Türk Kadınına; 3 Mart 1924 Salur Kazan Destanında; Düşman- te “Tevhid-i Tedrisat” kanunu ile lara esir düşen oğlu ve zor durum- karma sınıflarda eğitim getirilmişdaki Salur Kazan’ı kurtarmak için tir. 1935’te yüzde 90’ı okuma yaz“boyu uzun Burla Hatun kırk ince ma bilmezken 1990 yılında bu belli kızı alır, kara kılıcını kuşanır, oran %22’ye düşürülmüştür. 17 kara atına binerek Oğlunu ve Salur Şubat 1926 ‘da kabul edilen Türk Medeni Kanunu ile yasal haklara Kazanı esaretten kurtarır.” sahip olmuşlardır. Siyaset alanında O dönemde kadın ve erkek aynı ise 1923 yılında “Kadınlar Halk
Fırkası” ile başlayan 1930 da Belediye Seçimleri, 1933’te muhtarlık ve ihtiyar heyeti ve 1934’te mebusluk yolu açılmıştır. Anlatılması gereken nice gelişmeler daha var ama satırlara sığacağını düşünmüyorum. Türk Kadını tarihin ilk sayfalarındaki önemi ve değerini bugünde korumaktadır. Arada geçen olaylar sonrası Cumhuriyetin getirdiği özgürlük ortamında daha da ileri gidecektir.
Ökkeş ZORTUK Ege Yerel Kurulu
9- Cinsiyetçiliği finanse etme. Kadınları cinsel yönden aşağılayıcı bir şekilde tasvir eden hiçbir dergiyi satın alma, web sitesine girme. Medyadaki cinsiyetçiliği protesto et.
KADIN BURADA MART 2013
10- Genç erkeklere, kadınları aşağılayan bir tavır takınmadan nasıl erkek olunabildiği konusunda akıl hocalığı yap. Cinsiyetçilik karşıtı erkeklere yönelik toplumsal cinsiyet temelli şiddeti önleme etkinliklerinde çalışmak için gönüllü ol. (ÇT) * Bu öneriler, ABD'li cinsiyetçilik karşıtı aktivist Jackson Katz tarafından hazırlandı. Pixel Project'in web sitesinde yayınlanan bu yazıyı Berfun Çağinli bianet için Türkçeye çevirdi.
“Kadınlar Günü Gazetesi TurkMSIC Resmi Projesidir" "Türk Tıp Öğrencileri Uluslararası Birliği" Turkish Medical Students International Committee
TurkMSIC Adına Resmi Proje Koordinatörü: Mehmet Başat TEPE Tasarım: Ökkeş ZORTUK 8