İçindekiler Ekibimizle Tanışın! Hayal Edin...
TURUNCU Sayı: 3 Ekim 2012
sayfa 4
sayfa 12
Tıp Eğitimiyle İlgilenmek
sayfa 13
Küresel Sağlık ve Tıp Öğrencilerinin Bakışı Sağlık Turizmi
sayfa 16
Bir Tıp Öğrencisinden Daha Fazlası Sahibi
Türkiye’nin Sağlık Davası
sayfa 18
sayfa 20
Halk Sağlığı Ve Sağlık Politikalarına Etkisi Röportaj: Doç.Dr. Mustafa Necmi İlhan Türk Tıp Öğrencileri Uluslararası Birliği (TurkMSIC)
Genel Yayın Yönetmeni ve Editör Almıla Kanat
Yayın Ekibi Alper Güven Sinem Laçin Ceren Bilgün Tuğberk Arslan İpek Dilsiz
Tasarım ve Uygulama Oğuz Bölük
Baskı Yeri ve Tarihi
Madde Bağımlılığı
sayfa 22 sayfa 22
sayfa 27
Ben bir çocuk tanıdım! Benimle Oynar mısın?
sayfa 28 sayfa 29
Güneydoğu’da Sağlık Hizmeti Sunmak SCOPH’un Bilimsel Yapılanması SCOPH Stratejik Planı Diyabet
sayfa 30
sayfa 32
sayfa 35
sayfa 36
Kan Bağışı
sayfa 40
Organ Bağışı
sayfa 43
Halk Sağlığı Alanında Diğer Çalışmalarımız Oyuncak Ayı Hastanesi
Bağırsak Kanserine Dur De! Kalbin Senin Ellerinde
sayfa 53
sayfa 56
sayfa 58
Meme Kanserini Fark Et! SCOPH Yaz Okulu
sayfa 46
sayfa 50
Güneydoğu Anadolu Sağlık Turnesi
sayfa 60
sayfa 62
Akıllı Besin Anne Sütü SHUAEZ
sayfa 14
sayfa 64
sayfa 66
Yerel Kurullarımız
sayfa 69-93
3
Ekibimizle Tanışın! Karşınızda bu dergiyi hazırlayan ekip
Merhaba! TurkMSIC (Türk Tıp Öğrencileri Uluslararası Birliği) bilimsel araştırma değişimi, staj değişimi, üreme sağlığı, insan hakları ve tıp eğitimi dışında halk sağlığıyla da ilgilenerek Halk Sağlığı Alt Komitesi-SCOPH(Standing Comitte on Public Health) adı altında çalışmalar yapmaktadır. Elinizdeki bu dergi; halk sağlığı alanında bir çok yazı ve yaptığımız çalışmaları barındıran ve bir avuç insanın büyük emeğiyle oluşturulmuş, geleceğin hekimleri olarak sizlere halk sağlığına dair bir bakış açısı ve bilgi kazandıracak bir dergidir. Dergiye içerik gönderen her yazar, yazısında sizlerin kendine dair bir şeyler bulmasını umarak kaleme aldı; sizlerin okuması ve yararlanması için araştırdı, toparladı ve düzenledi.
at
Almıla Kan Editör
4
Bu dergi için; işin perde arkasında yer alan ancak en büyük emeklerden birini veren tüm dizgi ve tasarımdan sorumlu Oğuz Bölük’e, proje yazılarının tamamlanması için çırpınan Ceren Bilgün ve Tuğberk Aslan’a, yerel kurul sayfaları ve etkinlikler kısımları için içerik peşinde koşan Sinem Laçin ve Alper Güven’e, tıp fakültesi öğrencilerine halk sağlığına bakış açısı kazandırmak için ve deneyimleri örnek teşkil etsin diyerek röportaj hazırlayan İpek Dilsiz’e ve online toplantılara katılarak görüşlerini bildirip dergiye katkıda bulunan SCOPH Basın Yayın 2012 ekibinin diğer tüm üyelerine teşekkür ediyorum. Bu dergiden en iyi şekilde faydalanmanız dileğiyle...
Alpe
Oğuz Bölük
ulama Tasarım ve Uyg
Sinem Laçin
Yerel Kuru r Güven l Sayfaları Sorumlusu
Yerel Kurul S ayfaları Soru mlusu
Aslan Tuğberk mlusu
arı Soru Proje Yazıl
Bilgün Cereznıları Sorumlusu
a Proje Y
İpek Dilsiz
Röportaj Sorumlusu
5
TurkMSIC SCOPH İletişim Kanalları Yahoo E-Posta Grubu
health.groups.yahoo.com/group/turkmsic_scoph
Facebook Grubu
facebook.com/groups/142786109115485
Twitter Hesabı
twitter.com/turkmsic_scoph
Flickr Hesabı
flickr.com/photos/turkmsic-scoph
Dergide Geçen Kısaltmalar ve Anlamları
6
Kısaltma
Açılımı
Anlamı
SCOPH
Standing Committee on Public Health
Halk Sağlığı Alt Çalışma Komitesi
NPO
National Officer on Public Health
Ulusal Halk Sağlığı Direktörü
LPO
Local Officer on Public Health
Yerel Halk Sağlığı Direktörü
SCOME
Standing Committee on Medical Education
Tıp Eğitimi Alt Çalışma Komitesi
SCOPE
Standing Committee on Professional Exchange
Staj Değişimi Alt Çalışma Komitesi
SCORA
Standing Committee on Reproductive Health including AIDS
Üreme Sağlığı ve HIV/ AIDS Alt Çalışma Komitesi
SCORE
Standing Committee on Research Exchange
Araştırma Değişimi Alt Çalışma Komitesi
SCORP
Standing Committee On Human Rights And Peace
İnsan Hakları ve Barış Alt Çalışma Komitesi
IFMSA
International Federation of Medical Students’ Associations
Uluslararası Tıp Öğrencileri Birlikleri Federasyonu
EMSA
European Medical Students’ Association
Avrupa Tıp Öğrencileri Birliği
YK
Yerel Kurul
Değerli TurkMSIC Ailesi, Sevgili Halk Sağlığı Gönüllüleri, Türkiye’nin dört bir yanındaki tıp fakültesi öğrencilerinin hayallerini, emeklerini, çalışmalarını sundukları bu değerli yayınımızı okumadan önce hepinize merhaba demek isterim. Bundan 61 sene önce bir kaç tıp fakültesi öğrencisinin bir araya gelerek, bir tıp fakültesi öğrencisinden daha fazlayız diye düşünerek, kendilerini geliştirme ve topluma yararlı iyi hekimler olabilme arzusu organizasyonumuzun ilk tohumlarının atılmasını sağlamıştır. Aradan geçen onca yılın ardından, amaçlanan ve arzulanan hep aynı oldu şüphesiz: iyi hekimler olabilmek. Bu ortak paydada bir araya gelen tıp fakültesi öğrencileri, hem kendilerini geliştirerek hem de topluma faydalı çalışmalar sergileyerek organizasyonumuzu var ettiler ve 61 yıl önce hayalinin kurulduğu bir TurkMSIC tan daha da ötesi olduk. Dünya üzerinde Birleşmiş Milletler ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından resmi olarak tanınan tek öğrenci topluluğu olan IFMSA’in kurulduğu yıldan bu yana asil üyesi olan TurkMSIC, gerek bu özelliği sayesinde gerekse Türkiye’deki en geniş çaplı tıp öğrenci çalışmalarını sergileyerek en büyük temsiliyete sahip olan tıp öğrenci topluluğu olmasıyla topluma yararlı hekimler yetiştirmede öncü bir organizasyon konumuna erişmiştir. Tıp eğitimi, yurtdışı değişimleri, insan hakları, üreme sağlığı ve halk sağlığı konularında söz söyleyebilme ve bu alanlarda çeşitli çalışmalar yürütebilme imkanını ülkemizin bir çok tıp fakültesi öğrencisine sunabilmektedir. Halk Sağlığı alt komitemiz ise günümüzün dünya sağlık sorunlarına dair akranlarını bilgilendiren, çeşitli projeler üreterek toplumu bilinçlendiren ve farkındalık yaratan gönüllerimiz sayesinde kocaman bir aile olmuştur. Yoğun ders temposuna rağmen büyük özveriler sergileyen değerli üyelerimiz sayesinde, henüz bir hekim adayıyken bağırsak kanserine dur diyebilmekteyiz, sigaranın zararları hakkında halkı bilinçlendirmekteyiz; diyabet, tüberküloz, KOAH, anne sütü ve daha bir çok konuda çalışmalar sergileyerek hayallerini gerçekleştirip topluma yararlı olmak isteyen bir çok hekim adaylarına zengin bir platform sunabilmekteyiz. TurkMSIC SCOPH ailesine bu değerli çalışmaları için sonsuz teşekkürlerimi sunar, birbirinden değerli bir çok hayalin meyvelerinin sunulduğu dergimizi keyifle okumanızı dilerim. Sevgiler,
Selin Bulut
TurkMSIC Yönetim Kurulu Başkanı 2011–2012
7
Sevgili SCOPH Gönüllüleri, Turuncu Dergisi aracılığıyla sizlere merhaba demekten büyük bir onur duymaktayım. Çünkü Halk Sağlığı, önemini büyük bir şekilde koruyarak her yerde bizimledir. Ve sizler bu önemi koruyarak ve geliştirebilecek kişilersiniz. Bu bir görev, uygulama ya da zorunluluk değil; insanların en kıymetli hazineleri olan sağlıklarını korumalarını sağlamak gibi çok asil bir görevi amaç edinmiş uğraşıdır. Her zaman aklımızda olması gereken şey; bir hekim olarak görevimizin sadece hastamızı iyileştirmek olduğu değil aynı zamanda sağlık koruyuculuğunu da üstlenmemiz gerektiğidir. Sağlığı korumak en az düzeltmek kadar önemlidir. Bu da tam olarak koruculuğun yerini yani ana görevlerimizi çizen çerçevenin içine dahil olduğunu gösteriyor. Sağlığın teşviki ve geliştirilmesi için yapılan eğitimler, kampanyalar, projeler ve daha pek çok uygulama; insanlara nasıl kendi beden ve zihin sağlığının tedavisini, farklı durumlarda nasıl başa çıkacaklarını ve bir birlerine nasıl yardım edeceklerini öğretmek için yapılmaktadır. Hangi düzeyde çalıştığımızın, sokakta tansiyon ölçümü yapmak ya da dünya örgütleri ile yeni projeler geliştirmek, hiçbir önemi yoktur. Yaptığımız her çalışma çok değerli ve gereklidir. Yapılan her çalışma ile gerçekten bir fark yaratabiliriz. Bizler farklı kültür ve olanaklara sahip olarak dünyanın farklı yerlerinde yaşıyor olsak da, SCOPH gerçek bir ailedir. Bizler hiç karşılaşmamış, kişisel olarak konuşmamış ya da maillerin sonunda yazan isimlerin kim olduğunu bilmiyor olabiliriz. Fakat IFMSA ruhunu içimizde hep yaşatarak bazen birbirimizi tanımadan ilham aldığımız büyük bir takımız. İşte bu bizim en büyük gücümüzdür. Bu yüzden bir şey sormak ya da destek istemekten asla çekinmeyiniz. Turuncu dolu sevgilerle…
Kitti Horváth
IFMSA Halk SAğlığı Direktörü 2012–2013
8
Merhabalar Turuncu’nun değerli okuyucuları; Sizlere hafızamda yer etmiş iki anımı anlatmak istiyorum böylece SCOPH( Halk Sağlığı Alt Komitesi)’un ve biricik dergimiz Turuncu’nun bizim için ne denli önemli olduğunu sizlere bir parça dahi olsa aktarabilirim. İlk anım bir ekim genel kurulu SCOPH ayrılmış oturumundan. Seçimler yapıldı yeni NPO’muz belirlendi ve son gün ayrılmış oturumunda vedalaşırken eski NPO muz bir konuşma yaptı gözleri yaşararak; bu sıcak aileden biri olmanın ne kadar mutlu edici olduğunu, ayrılmanın da bir o kadar üzücü olduğunu anlattı ve bu ailenin birer bireyi olarak ne kadar şanslı olduğumuzu... İşte buydu SCOPH ayrılmış oturumu bittiğinde içimizde filizlenen üzüntünün sebebi. Biz gerçekten turuncu bir sıcaklıkla sarmalanmış bir aile olmuştuk. Belki halk sağlığı bilinci ile aynı yolda aynı amaca ulaşmak için yürümektendi bu sıcaklık, belki birlikte geçirdiğimiz saatlerden ötürüydü, belki de bizim yüreklerimiz o kadar büyüktü ki hepimize yetecek sevgimiz ve sabrımız vardı ya da tüm belkilerin mükemmel bir karışımıydı bu sıcaklığın sebebi. Sonuçta SCOPH; halk sağlığı adına bir şeyler yapmanın, kişisel gelişimin, doktorluğa ilk adımların, büyük, samimi, bilinçli bir ailenin üyesi olmanın kapılarını aralıyordu bize. Bu aileyi, halk sağlığını sevmek ne kadar kolaysa ayrılmak da o kadar zordu işte. İkinci anım-tam olarak anı da denemez aslında- ilk turuncuyu okurken hissettiklerimdi. Bizim diyerek sahiplendiğimiz ailenin, bizim diyerek sahiplendiğimiz aktivite projelerin yanında şimdi bizim diyerek sahiplendiğim bir dergimiz vardı :) Bizi anlatan, bizim rengimizden ismini almış, görünürlük gibi bazı sorunlarımızı çözecek olan, bin bir emekle hazırlanmış bizim dergimiz: TURUNCU. Bin bir emekle hazırlanmıştı ilk turuncu tıpkı elinizde tuttuğunuz bu dergi gibi... NPO’suz geçen bir dönemin ardından olur mu olmaz mı diye düşündük, kalitesinden ödün vermek istemedik basım tarihini erteledik, basın yayın ekibimiz dur durak bilmeden çalıştı, SCOPH gönüllüleri içini doldurdu, bastırıldı derken; yine bin bir emekle, göz nuru alın teriyle, sevgimiz sıcaklığımızla bir Turuncu’yu daha sizlerle buluşturduk. Bu güzel buluşmanın gerçekleşmesinde başrolü oynayan basın yayın ekibimize özellikle Alper Güven, Ceren Bilgün, Oğuz Bölük, Sinem Laçin ve Tuğberk Arslan’a; basın yayın ekibizden sorumlu değerli asistanım Almıla Kanat’a; yönetim kurulumuza ve sponsorumuza teşekkür ederim. Ve tabi ki halk sağlığı bilinciyle yorulman büyük bir azimle çalışan tüm SCOPH gönüllülerine, dergimizi okuyarak bizleri onurlandıran sizlere sonsuz teşekkürler. Nice aktiviteler, projeler, çalışmalarla hayalimizdeki SCOPH’a, daha sağlıklı bireylere; daha sağlıklı bir topluma ulaşmak umuduyla Keyifli okumalar,
Bahar Aktaş
TurkMSIC Ulusal Halk Sağlığı Direktörü
9
TurkMSIC nedir? Türk Tıp Öğrencileri Uluslararası Birliği (Turkish Medical Students’ International Committee; TurkMSIC) Türkiye’deki tıp öğrencileri arasında oluşturulmuş; bağımsız, siyasi olmayan, kar amacı gütmeyen en büyük ve en köklü kuruluştur. 1952 yılında kurulan TurkMSIC, üye fakülteleri ile Türkiye’deki 30.000 tıp fakültesi öğrencisini temsil etmekle birlikte, uluslararası çapta ise kurulduğu yıldan beri üyesi olduğu IFMSA(Uluslararası Tıp Öğrencileri Birliği Federasyonu) dâhilinde 120 ülke içinde Türkiye’yi temsil etmektedir. TurkMSIC; Türkiye’deki tıp fakültesi öğrencileri için ve tıp fakültesi öğrencileri tarafından yürütülen, tamamen gönüllülük esas alınarak çalışan bir organizasyondur. Birleşmiş Milletler ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından resmi olarak tanınan Türkiye’deki ilk ve tek tıp öğrencileri forumudur.
Özdeğerlerimiz »» Öğrenci Dostu.
»» Ufuk Açan,
»» Girişimci,
»» Öncü,
»» Kişisel Gelişim Odaklı,
»» Yaratıcı,
»» Eğlenceli,
Misyonumuz “Geleceğin hekimlerine küresel sağlık alanında geniş bir bakış açısı sağlamaktır. TurkMSIC, tıp öğrencilerinin insani değerlerini yükselterek, geleceğin sorumluluk sahibi hekimlerinin şekillenmesine katkıda bulunmaya çalışır.”
Amacımız »» Tıp öğrencilerini, bilgi ve becerileni toplum yararına kullanmaya teşvik etmek, »» Türkiye’deki tıp öğrencilerinin bireysel ve toplumsal, sağlık, eğitim ve bilim konularında tartışmaları için bir forum oluşturmak, bu tartışmalardan çözümlere varmak ve bu çözümleri toplum yararına kullanmaya teşvik etmek, »» Projeler ve ders dışı eğitimlerin yanı sıra, tıp öğrencileri için profesyonel ve bilimsel değişimlerin yapılmasını sağlayarak; onların diğer kültürlere, toplumlara ve onların sağlık sorunlarına duyarlı ol-
10
malarını sağlamak, değişim programları vasıtasıyla tıp fakültesi öğrencilerinin yabancı dillerini geliştirmeye katkı sağlamak ve onların farklı ülkelerdeki sağlık sistemleriyle ilgili farkındalıklarını arttırmak, »» Üyeler, diğer tıp öğrencileri toplulukları, ulusal ve uluslararası kuruluşlar arasında bağlantıyı sağlayarak, topluma en çok yararı sağlama amacıyla onları beraber çalışmaya teşvik etmek, »» Türkiye’deki tüm tıp fakültelerini temsil edebilmektir.
Etkinliklerimiz ve Alt Komitelerimiz TurkMSIC, üyesi bulunan tüm tıp fakültelerinde halk sağlığı, tıp eğitimi, insan hakları ve barış, üreme sağlığı HIV/AIDS alt dallarında tıp fakültesi öğrencilerinin hayatlarının en yaratıcı döneminde projeler üreterek ufkunu genişletmeyi amaçlar. TurkMSIC ayrıca yurt dışı staj ve proje değişimleri programları ile her sene 300’den fazla tıp fakültesi öğrencisinin global enformasyon düzeyini arttırmak için girişimlerde bulunur.
SCOME, tıp öğrencilerinin aldığı eğitimle ilgili eleştirilerinde ve geliştirilmesini istediği konularda “bir şey yapmalı” diyen taraftan “bir şey yapan” tarafa geçmesini sağlamayı amaçlar. Tıp Eğitimi ile alakalı bir çok ulusal ve uluslararası kuruluşlarla işbirliği içinde olup tüm tıp öğrencilerinin dilek ve düşüncelerini ilgili birimlere yansıtmaya çalışır.
SCOPE, tıp fakültesi arasında işbirliği sağlama, kültürel anlayış geliştirme ve farklı kültürlere toleransın arttırılmasını kendisine misyon olarak belirlemiştir. Bu değişim programı öğrencilere sunduğu eşsiz eğitici ve kültürel deneyimin yanı sıra medikal özgeçmişlerine de benzersiz bir sayfa ekler.
SCOPH halk sağlığı açısından önemli konularda yerel/ulusal/uluslararası aktiviteler ve projeler yapmak için çalışır. Geleceğin hekimleri olan tıp fakültesi öğrencilerinin mezuniyet öncesinde halka ve öğrencilere yönelik çalışmalar yürütmesine ve duyarlı davranışlar oluşturulmasına olanak sağlar. Ulusal ve uluslararası düzeyde önemli olan sağlık sorunları hakkında bilgilendirmeler yaparak halka sağlık eğitimi verir.
SCORA’nın hedefi ulusal ve uluslararası düzeyde üreme sağlığı ve AIDS konusundaki aktiviteleri koordine ve teşvik etmek, desteklemek ve geliştirmektir. Aktivitelere eğitimsel, toplum temelli kampanyalar, AIDS ve üreme sağlığı hakkında koruyucu programlar dahildir. SCORA; UNFPA, UNICEF, UNAIDS, WHO gibi çalışmalarında üreme sağlığı üzerinde yoğunlaşan kuruluşlarla sıkı ortak ilişki içerisindedir.
SCORE’nin amacı; Türkiye’deki tıp fakültelerinin çekirdek müfredatında olmayan, sadece teorik olarak sunulan bilim insanı yetiştirme, araştırma etiği, bilim felsefesi, literatür zemini geliştirme, aydınlatılmış onam alma, rapor yayın sunumu gibi edinimleri öğrenciye kazandırma fırsatı sağlamaktır.
SCORP; geleceğin sağlık çalışanları olacak tıp fakültesi öğrencilerinin, küresel bir bakış açısıyla, sağlıkta eşitlik, insan hakları ihlallerinin ve çatışmalarının önlenmesi için bilgi, beceri ve tutum sahibi olmalarını sağlayarak; yoksullar, göçmenler, mülteciler ve insan hakları konusunda savunmasız insanlar gibi sağlık hakkı ihlallerine uğrayan insanların sağlık durumlarının düzeltilmesi ve güçlendirilmesi için çalışabilmesine imkan sağlar.
11
Hayal Edin... Dünyayı daha yaşanılası kılmak istiyorsunuz. İşe en yakınınızdan, kendi ülkenizden başlayacaksınız. “Ama nasıl?” diye soruyorsunuz kendinize ve dönüp elinizde neler var bakıyorsunuz; gençsiniz, hekim adaylarısınız, isteklisiniz. “O halde bu güçlü yanlarımı kullanmalıyım” diyorsunuz: “Kendim gibi genç hekim adaylarıyla çalışmalıyım; ülkeme ve dünyaya daha iyi hekimler kazandırmalıyım, henüz amfi sıralarındayken halkıma faydalı olmalı, sosyal sorumluluğun anlamını öğrenmeliyim”. Ve bu sözlerle başlıyor birliğimizin varoluş serüveni... Hülya Şahin
TurkMSIC Hacettepe
61 yıl önce iyi ki birileri yukarıdaki cümleleri kurmuş ve bu yolu açmış bizler için. Ülkemize ve dünyaya “iyi” hekimler kazandırmaya, tıp fakültesi öğrencilerine gönüllülüğü ve sosyal sorumluluğu aşılamaya başlamış birliğimiz. Bu yolda tıp fakültesi öğrencilerinin tüm ilgi alanlarında çalışmalar yapılmış, yapılıyor. İlgi alanları zamanında Uluslararası Tıp Öğrenci Birlikleri Federasyonu’nca öylesine özenli seçilmiş ki, bugün hala geçerlilikleri sürüyor. En eski ilgi alanlarından biri olan halk sağlığı kapsamında da dünyanın dört bir yanındaki hekim adayları -sizler gibi- etkinlikler düzenliyor yıllardır. Dünya değiştikçe üzerinde çalışılan başlıklar değişse de, özü aynı kalıyor: İnsana özgü bir değer olan “gönüllülük”. Günümüzün popüler tanımıyla “gönüllü”nün, sahip olduğu güç, zaman, bilgi, yetenek ve deneyim özelliklerinden en az birini sivil toplum kuruluşunun olağan veya proje bazındaki çalışmaları için sunabilecek durumda olan ve bunun karşılığında parasal kazanç beklentisi taşımayan kişi olduğunu söy-
12
leyebiliriz. Bu tanımda adı geçtiği üzere gönüllü kişiler, çoğu zaman, bireysel olarak çalışmak yerine -en yüksek verimle daha kalıcı izler bırakmak için- birliğimiz gibi sivil toplum kuruluşlarında çalışmayı seçiyor. Ne de olsa “gönüllülük”, evrim teorisinde dahi değinildiği üzere, toplumu birlikte değiştirmeye dayalı bir iş. Sivil toplum hareketlerini bugün kendi tarihlerinin zirvesine ulaştıran da, aynı anlayışla “bir” iken “birlik” olmaktan başkası değil. Benzer şekilde genç hekim adaylarını “gönüllü” olarak bir araya getiren ve halk sağlığına dair etkinlikler üretmelerini sağlayan bu bilinç, birliğimizin de hala en güçlü yanını oluşturuyor. Burada unutmamamız gereken; gönüllüğün barındırdığı amatör ruhun, günümüz dünyasının vazgeçilmezi olan profesyonellikle harmanlanmadıkça hedefe ulaşmadan yetersiz kalacağıdır. Halk sağlığı alanında profesyonel yaklaşım; etkinliklerinizi özenle seçerek amaca yönelik ve stratejik bir şekilde kurgulamanızı, analizleriniz neticesinde 5N 1K sorularını yanıtlamanızı, kendinizi ve ekibinizi iyi tanımanızı, küçük çaplı yerel çalışmaları bir plan dâhilinde bir araya getirerek çok sesli kampanyalar yaratmanızı ve son olarak, etkinliğin öncesinde-sırasında-sonrasında yapılanları en somut ve bilimsel verilerle
değerlendirmenizi gerektirir. Tüm bunları ifade eden anahtar terim “proje odaklı yaklaşım” olacaktır. Son söz: Siz halk sağlığı mimarlarına, temelini “gönüllülük” ile attığınız ve sonraki katları “proje odaklı” yükselttiğiniz göz alıcı bir halk sağlığı gökdeleni dilerim. Öyle ki, bu gökdelen yıllar sonra dahi hayranlıkla izlenecektir.
Tıp Eğitimiyle İlgilenmek Tıp eğitimini nitelikli hale getirmek için tıp öğrencileri olarak bizlerin rolü tahmin ettiğimizden fazla. Geleceğin doktorları olarak bu anlamda sorumluluk almak çok önemli. Daha fazla sorgulayarak, merak duyarak ve araştırarak tıp eğitimini ve dolayısıyla toplum sağlığını geliştirebiliriz. Eren Halaç
TurkMSIC Akdeniz
Tıp öğrencileri olarak toplum sağlığını geliştirmek için uzun bir eğitim döneminden geçiyoruz. Konu her şeyin başı sağlık olunca alınan eğitimin nitelikli olması da kaçınılmaz. Tıp eğitiminin daha nitelikli olması için dünyada ve Türkiye’de birçok araştırma yapılıp farklı yaklaşımlar, farklı yöntemler uygulanıyor. Uzun yıllar klasik eğitim modeli uygulandıktan sonra probleme dayalı öğrenimin uygulanması da bir bakıma bunun göstergesi. Toplum sağlığını geliştirecek geleceğin doktorları olarak aldığımız eğitimi en iyi şekilde bilme ve geliştirme sorumluluğuna sahibiz. Koruyucu hekimliğin, tıp etiğinin, sosyal bilimlerin tıp eğitiminde daha fazla rol almasını istiyorsak araştırmalar yapmanın, tıp eğitimiyle ilgili dünyadaki ve Türkiye’deki kuruluşları yakından tanımanın önemli olduğunu düşünüyorum.
Bu anlamda sizlere iki örnekten bahsetmek isterim. Birincisi, Türkiye’de, tıp eğitiminin geliştirilmesine yönelik bilgi, deneyim ve uygulamaların ulusal ve uluslararası alanda paylaşılarak işbirliği geliştirilmesi amacıyla 1999 yılında kurulmuş olan Tıp Eğitimini Geliştirme Derneği (TEGED). TEGED, her iki yılda bir Ulusal Tıp Eğitimi Kongresi ve Tıp Eğitimi Sempozyumu yaparak, tıp fakültelerindeki farklı tıp eğitimi uygulamaları, e-öğrenme, müfredat, bilimsel araştırma gibi konularda bilgi paylaşımını, iletişimi arttırmaktadır. Ayrıca Kasım 2005’ten beri TEGED bünyesinde çıkarılan Tıp Eğitimi Dünyası Dergisi ile tıp eğitimindeki güncel gelişmeler takip edilebilir. Tıp eğitimini daha iyi hale getirebilmek için uluslararası alanda çalışan kuruluşların başında ise Association for Medical Education in Europe(AMEE) gelmekte. 1972 yılında Avrupa merkezli olarak kurulup bugün uluslararası alanda önemli bir yere sahiptir. Her yıl Avrupa şehirlerinden birinde ger-
çekleştirilen konferansları ile sürekli tıp eğitimi, mezuniyet öncesi ve sonrası, öğrenme yaklaşımları, yeni uygulamalar gibi konularda sağlıkla ilgili tüm fakültelerin işbirliğini ve iletişimini arttırmakta ve temelde toplum sağlığını iyiye götürmek için çalışmalar yürütmektedir. Konferanslarda poster ve e-poster sunumları, genel oturumlar, sözlü sunum ve araştırmalar ile workshop ve kurslar bulunmaktadır. AMEE de yıl içerisinde çıkardığı rehberler ve Medical Teacher dergisi ile dünyadaki tıp eğitimi gelişmeleri hakkında güncel bilgiler sunmaktadır. TEGED’in düzenlediği kongre ve sempozyumlara, AMEE’nin düzenlediği konferanslara katılmak, tıp eğitimi ve halk sağlığına etkileri konularında araştırmalar yapıp sunmak, tıp eğitiminin öznesi olan biz tıp öğrencileri için kendi eğitimimizi geliştirmek anlamında çok değerlidir. “Bir tıp öğrencisinden fazlası” olan felsefemizi bu şekilde gerçeğe dönüştürelim.
13
Küresel Sağlık ve Tıp Öğrencilerinin Bakışı Son yıllarda büyük bir ilgi gören küresel sağlık (global health), tıp fakültesi öğrencilerinin de katılımıyla zenginleşmektedir. Siz sevgili turuncu okurlarımız ile bu konuyu paylaşmak ve Türk Tıp Öğrencilerinin konu hakkında ilgisini çekmek amacıyla bu yazıyı SCOPH Bilimsel Ekibi olarak kaleme alıyoruz. Lale Özcan
TurkMSIC Ege
Sinem Laçin
TurkMSIC Bezmialem
Mesut Aslan
TurkMSIC Akdeniz
Küresel sağlık; dünya nüfusunun sağlığını kapsayarak farklı ulusların sağlığa bakış açıları ve kaygılarından üstündür. Temel olarak; ulusal sınırları aşan, küresel politik ve ekonomik etkiye sahip sağlık sorunları vurgulanmaktadır. Başka bir kaynağa göre ‘sağlığın geliştirilmesi ve dünya çapında tüm insanlar için sağlıkta eşitliği sağlamak için çalışma, araştırma ve uygulama alanıdır’. Varılmak istenen nokta ise dünya çapındaki sağlığın
14
iyileştirilmesi, gelişmişlik farklarından doğan eşitsizliği gidermek ve ulusal düzeyde önemsenmeyen küresel tehditlere karşı dünya sağlığını korumaya yönelik çözümler geliştirmektir. Bugünlerde küresel sağlık ile ilgilenen tıp öğrencisi sayısı artmaktadır ve artan bu öğrenciler seçtikleri klinik ve araştırma konularında seyahat etmektedirler. Yapılan çalışmalarda eğitime gidenlerin gelecekte yoksul insanları daha çok önemseyeceklerini ve yurt dışında geçirdikleri zamanın bir sonucu olarak, odak noktalarını kişiye özel tıptan genel tıpa çevireceklerini, uluslararası alanda çalışan öğrencilerin gönüllülük, insancıllık ve halk sağlığı gibi konulara olan ilgi-
sinin artacağını anlatıyor. (1) Amerika da yapılan bir araştırmada(2) Tıp öğrencilerinin gelecekteki küresel sağlık hekimliği yönündeki tecrübeleri, küresel sağlığa bakış açıları , bu konuya dair gözlemleri ve yaşadıkları deneyimler anlatılmıştır. ‘Mark Stoltenberg, Guatemala’ da ki uluslararası hizmet seyahatinin ortasındayken hastalarla yaşadığı ilişkileri - örneğin onlara bazen bir kaç paket Tylenol verebildiklerinde bile yüzlerindeki minnet dolu gülümsemeleri- ve çok zor şartlar altında bu hizmetleri sunabilmenin güçlüklerini anlatmıştır. Orada bu yaşadıklarına karşın ba-
şındaki ilgililere, birlikte başka bir ülkeye bu çeşitte hizmet götürmeye yönelik teklifini sunduğunda eğitmeninin de bundan büyük mutluluk duyduğunu dile getirmiş. Böylelikle, Guatemala da küresel sağlık hizmetine ilk girişini bu şekilde yapan Mark artık ikinci seyahatine hazırlanmaya başlamıştır. 2 yıldır toplum yararına çalışan Peace Corps görevlileriyle bir hafta çalışma fırsatı bulmuştur. Çalıştığı bu kişilerin, inanılmaz iletişim yeteneklerini ve toplumla iletişim becerilerini gördüğünde; Küresel Sağlığı gelecekteki kariyerinin bir parçası haline getirecekse bu kısa dönemde yaşadığı deneyimlerin çok daha ötesinde bilgi ve donanıma ihtiyacı olduğunu fark etmiştir. Bu anlamda, okuluna geri döndüğü zaman, yeni açılmış hizmet ve küresel sağlık merkezinde dekanlarıyla birlikte çalışmaya karar vermiş.’
Başka bir araştırma da (3) ise MacMaster Üniversitesi’nde tıp öğrencisi olan Avita Sooknanan yaşadığı tecrübeyi şu şekilde anlatmıştır. ‘Seçmeli dersimi Dünya Sağlık Örgütü Üreme Sağlığı ve Araştırma Bölümü’nde tamamlama şansını elde etmiştim. Bu sayede sağlığın sosyal belirleyicilerini ve farklı kökenden gelen insanlarla multidisipliner bir ekip çalışmasının nasıl yapılacağını öğrendim. Bu tarz projelerde çalışmak; sağlık bakanlığı, halk sağılığı uzmanları ve sivil toplum örgütlerinin sağlık politikaları ve önceliklerini belirlenme aşamasında niçin ortak çalışması gerektiğini anlamamı sağladı.’
Kaynakça •
• •
Short-Term Global Health Research Projects by US Medical Students: Ethical Challenges for Partnerships Global health and service learning: lessons learned at US medical schools Medical students reach out for Global health
Küresel sağlık çalışmalarının önemini yitiren ‘koruyucu hekimliğin’ önemini tekrardan hatırlatması dileğiyle…
15
Sağlık Turizmi Sağlık Turizmi; kısaca tedavi amacı ile yapılan seyahatlerdir. Başka bir ifadeyle, sağlık turizmi, fizik tedavi ve rehabilitasyon gereksinimi olanlarla birlikte uluslararası hasta potansiyelini kullanarak sağlık kuruluşlarının büyümesine olanak sağlayan turizm türüdür. Alper Güven
TurkMSIC Osmangazi
Pek çok ülkenin ortak paydası; Sağlık Turizmi… Sağlık Turizmi küresel ölçekte sloganlarla ifade edilme dönemini gerilerde bırakıyor artık ve yeni küresel oluşumların merkezinde konuşlanmaya başlıyor. Küresel ölçekte kültürel, ekonomik, sosyal ve sağlık alanında ciddi fay hattı kırılmalarının yaşandığı, yeni dünya düzenlerinin oluşmaya başladığı günümüzde Türkiye’nin bölgesinde ve dünyada meydana gelen bu değişimlere bigâne kalması düşünülemez. Sağlık turizmini de kapsayan sağlıkta genel değişim ve dönüşüm devletlerin siyasi, kültürel, sosyal, istihdam, mali yapı ve sosyal güvenlik gibi makro politikalarından ayrı düşünülemeyecek kadar birbirine bağlı ve iç içe geçmiş temel ve stratejik konuların başında gelmektedir. Bu değişim ve dö-
16
nüşümün temel öğelerinden birini oluşturan sağlık turizmi sanıldığının aksine oldukça fazla alan ve disiplinle ilintili ve ilgili bulunmakta. Ulus devletlerin kendi öz varoluş gerekçelerinden sapmadan esnek davranarak kendi yüksek çıkarları temelinde başka ülkelerle siyasi, kültürel ve ekonomik işbirliğine yönelmesi kaçınılmaz bir durum olarak zuhur ettiği gibi sağlık turizmi alanında da benzer işbirlikleri kaçınılmaz bir gerçeklik olarak önümüze çıkmakta. Ülkemizin sahip olduğu hastane ve sağlık kurumlarının gelişmiş ve ileri teknolojiyle donatılmış altyapı ve yetişmiş doktor ve sağlık elemanları gibi nitelikli insan kaynaklarına sahip olması Türkiye’nin medikal turizmde dünya sıralamasında ilk 5’e girmesini mümkün kılabilecek asli unsurlardır. Elinizdeki bu mütevazı araştırmanın birinci bölümünü oluşturan “ Medikal Turizm ” araştırmasında, sağlık turizminde dünyada şu anda önde giden Hindistan, Tayland, Malezya, Singapur ve Almanya gibi ülkelerin aslında Türkiye’den altya-
pı ve sağlık elemanı açısından çok ileri olmasından değil özel sektör ve devlet kurumlarının birlikte çalışarak ortak politika ve stratejiler geliştirme becerilerini göstermelerinden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle artık küresel bir seyir takip eden ve pek çok ülkenin ortak paydası olmaya başlayan sağlık turizminde bu işbirliğini gerçekleştirme ve artı değer oluşturma sırası artık güzel ülkemiz Türkiye’de diye düşünüyorum. Drs. Cemal Yılmaz Sağlık Turizmi Danışmanı Sağlık turizmi nereden bakılırsa bakılsın önüne geçilemeyecek ve geçilmemesi de gereken bir olgu olarak karşımıza çıkmakta. Ülkeler arasında işbirliği ve ortaklıkların artması, bireyin sınır ötesi seyahat özgürlük ve imkânının artması, sınırların daha kolay aşılması ve vize gibi bunu önleyici engellerin azalması, sağlık turizminin ülkelerin gelirlerinde ciddi artışlara sebep olması, gezi ve tatil turizminin bı-
raktığı gelirlerin kişi başına sağlık turizminden elde edilen gelirlere oranla çok düşük kalması pek çok ülkenin sağlık turizmini bir politika olarak ele almasına ve bu alanda ciddi yatırımlar yapmaya yönelmesine sebep olmuştur. Sağlık turizminde başı çeken ülkeler arasında Hindistan, Almanya, Malezya, Singapur, Amerika Birleşik Devletleri ve Tayland’ı sayabiliriz. Bu ülkeler kamu ve özel sektör paydaşları olarak birlikte işbirliğine yönelmiş, ülkeleri yararına artı değer oluşturarak politika ve alt yapılarını buna göre kurgulamışlardır. Örneğin Almanya, 11 Eylül saldırılarından sonra yeni bir destinasyon arayan özellikle zengin körfez ülkelerinden gelen hastalara kucak açarak ABD’den boşalan yeri doldurmayı başarmıştır. Sessiz sedasız yürüyen Almanya, Kuveyt başta olmak üzere diğer zengin Arapları ülkesine çekmekte ve bu guruba sağlık hizmetleri sunmakta epey yol almış bulunmakta. Aynı şekilde, sağlık turizminde dünya genelinde birinciliğini koruyan Hindistan 2012 yılının sonunda 1 milyonu aşkın sağlık turisti sayısına ulaşmayı hedeflemektedir.
Sağlık turizminin ülke için riskleri Sağlık turizmi iki tarafı keskin bir bıçak görüntüsü vermekte; bir yanda ülke ekonomisine sağlayacağı mali ve istihdamla birlikte siyasi ve sağlık altyapısının gelişmesine olan katkılarının yanı sıra ülke içerisinde bir takım dengesizliklerin de oluşumuna sebebiyet vermesi söz konusu olabilmekte. Tayland’da olduğu gibi nitelikli doktor ve sağlık personelinin kamudan daha fazla kazandıkları özel hastane ve diğer sağlık kuruluşlarını tercih etmeleri nedeniyle kamu hastanelerinde nitelikli doktor ve sağlık personeli sorunu ortaya çıkarabilmekte. Diğer yanda özel hastanelerin daha yüksek ücretler ödeyen yabancı hastalara öncelik vermesi sonu-
cunda yerli hastaların ikinci sınıf hasta muamelesi görmesi ancak kapasite fazlalığı ortaya çıkma ve yatakların boşalmasından sonra yerli hastaların tedavi edilmesi ve yabancılara öncelik verilmesi gibi başka riskleri de beraberinde getirme ve ülke içerisinde sosyal huzursuzluk ortaya çıkmasına sebep olma gibi durumlarla karşı karşıya kalınabilir.
Sağlık Turizmiyle İlgili Bazı Tanımlar Medikal Turizm Sağlık Turizmi gerek ülkemizde gerekse uluslar arası alanda pek çok şekilde tanımlanmakta, çoğu zaman sağlık turizmi ile medikal turizm eş anlamlı olarak kullanılmakta. Diğer yandan medikal turizmin de uluslar arası düzlemde tek bir tanımı bulunmamakla birlikte genel kabul gören yaklaşımlara göre medikal turizmden turistin iyilik halinin gelişmesi için yapılan tıbbi işlem ya da etkinlik anlaşılmakta (TRAM 2006). “ Hastalığın iyileştirilmesi” durumunun tıbbi chek-up, sağlık taraması, diş tedavisi, kalp ameliyatı, protezler, kanser tedavisi, nöroşirurji, transplantasyonlar ve nitelikli tıbbi müdahaleleri gerektiren diğer işlemleri içerdiği belirtilmekte. Sağlık turizmine talep boyutu ile bakıldığında çok değişik ziyaretçi tipleri ile karşılaşmak mümkündür ve bu ziyaretçilerin amaçları yukarıdaki kategorilerden birine girebilir. Ancak, sektöre olan talebin genel talep sınıflaması açısından Eric Cohen farklı bir sınıflama yapmıştır. Cohen’e (2006) göre; sağlık turizmi pazarı açısından turistler ya da ziyaretçiler 5 temel kategoride gruplandırılabilir1. Bunlar; Yalnızca turist: Ziyaret ettikleri ülkede herhangi bir tıp hizmetinden yararlanmayan turistler ya da ziyaretçilerdir.
Tatilde tedavi edilen turist: Seyahati sırasındaki rahatsızlanma ya da kaza nedeni ile tıp hizmeti ve tedavi alan turistlerdir. Tatil ve tedavi amaçlı turistler: Bu turistler ziyaret ettikleri ülke ya da bölgeye tam anlamı ile tıbbi nedenlerle gitmezler. Ancak ziyaret ettikleri bölgede bazı rahatsızlıkları için tedavi olanakları olması tercih nedenidir. Diğer bir deyimle tatilde tedavi amaçlı turistlerdir. Tatil yapan hastalar: Bu ziyaretçiler esasen bir bölgeye tedavi amaçlı giderler, ancak iyileştikten sonra, ya da tedavi sonrası gittikleri bölgede tatil de yapan ziyaretçilerdir. Yalnızca hastalar: Bu gruptaki medikal turistlerin bir bölgeye gidiş amaçları yalnızca o bölgede tedavi olmak ya da operasyon geçirmektir. Tatil gibi bir amaçları yoktur. Yaygın olarak sağlık turizmi tanımı medikal turizmden ibaret olarak algılanmakta ancak bu yanlış bir yaklaşım olup başlıbaşına bir tartışma konusudur. Çünkü sağlık turizminin diğer kollarını oluşturan Termal, SPA-Wellness ve İleri Yaş ve Engelli Turizm türleri büyük oranda göz ardı edilmekte ve ikinci sınıf muamelesi görmektedir.
Termal ve SPA-Wellness Turizmi Günümüzde turizm türleri amaca, talebe ve insanların zevk ve hobilerine göre çok çeşitlilik göstererek değişken alanlardaki yeniliklerle giderek zenginleşirken, sağlık turizmi de zinde kalmayı bir yaşam biçimi haline getirmiş, ruh ve beden güzelliğine önem veren çağdaş insanlara da hizmet vermeye başlamıştır. Sağlık turizmi; Klimatizm (temiz havadan yararlanma),
17
Termalizm (kaplıca)
Ülke
Toplam Nüfus
Engelli Oranı
Engelli Sayısı
Üvalizm (meyve-sebze kür tedavisi) gibi belirtilen biçimlerin doğmasına da yol açmıştır.
Türkiye
73.722.000
% 12
8.846.640
İngiltere
61.838.154
% 13
8.038.960
Avusturya
8.364.095
% 20,9
1.748.095
İleri Yaş ve Engelli Turizmi
İsveç
9.302.123
% 12,1
1.125.556
Norveç Tablo 1
4.827.038
% 17
820.596
Türkiye İstatistik Kurumu 2010 verilerine göre 73.722.000 olan Türkiye nüfusunun yarısını 29 yaş altında olanlar oluştururken 65 yaş ve üzeri olanların sayısı ise hiçte azımsanamayacak bir sayı olan 5,5 milyona ulaşmış bulunmakta. Buna 50-64 yaş gurubuna dahil olan 9,5 milyon civarındaki ileri yaşlı sınıflandırmasına girenleri eklersek ortaya 14,7 milyon civarında (50 yaş ve üstü) müthiş bir sayı ile karşılaşırız. Durum böyle olunca da ileri yaş ve engelli turizmini arka plana atarak en az 15 milyonluk bir nüfusu hiçe saymış oluyoruz. Türkiye’deki
engellilerin
toplam
nüfusa oranı ise % 12 civarında. Bir diğer ifadeyle ülkemizde 9 milyon civarında engelli ve özürlü insan bulunmaktadır. Aynı şekilde yurtdışında milyonlarca engelli ve özürlü bir gurupla karşı karşıya bulunuyoruz. Aşağıdaki şekilde bazı ülkelerdeki engelli nüfus oranı karşılaştırmasını görüyoruz;
larının olduğunu düşünerek hareket edersek ülkemiz için gerek Avrupa’da gerekse Ortadoğu, Balkan ve diğer komşu ülkelerde büyük bir sağlık turisti potansiyelinin bulunduğunu görürüz.
Tablo 1’den de anlaşılacağı üzere engelli ve özürlüler toplum içerisinde ciddi oran ve sayılara erişmiş olup onların da diğer toplum kesitleri gibi seyahat etme, gezme, eğlenme ve tedavi görme ihtiyaç-
Bir Tıp Öğrencisinden Daha Fazlası Dr.Saadettin Kılıçkap Cumhuriyet Üniversitesi
Alptekin Acar
TurkMSIC Cumhuriyet
Işıl Kamberoğlu TurkMSIC Yeditepe
TurkMSIC Gönüllüleri olarak 60 senedir bu sloganı kullanıyoruz. Bu slogan doğrultusunda TurkMSIC bizlerin uluslararası temsiliyet, ülke içi temsiliyet ve ülkemize katkı sağlayacak projeleri yapmamızı
18
Begüm Çalım
TurkMSIC Cerrahpaşa
Hazal Dursun
TurkMSIC Dokuz Eylül
Hülya Şahin
TurkMSIC Hacettepe
sağlayarak diğer tıp fakültesi öğrencilerinden bir adım öne çıkmamızı sağlamaktadır. Tıp fakültesi öğrencisi olduğumuzda söylendiği gibi rol model olmak, öncü olmakla birlikte iyileştirici yönümüz ve
Almıla Kanat TurkMSIC Gazi
Ahmet Çınkı
TurkMSIC Cumhuriyet
en önemlisi bilim insanı olma yönümüz de önemlidir. Temsil ettiğimiz öğrenci camiasının yürüttüğü projelerde sosyal faydanın yanı sıra bilimsel faydanın da olması elzemdir. İşte bu sebepten dolayı
gerçekleştirdiğimiz birçok projenin bilimsel nitelik kazanması gerekmektedir. Projelerimizde bunu uygulamaya geçirdiğimiz takdirde, birçok bilimsel çalışmada görev almış ve öğrencilik hayatımız bittiğinde yaptığımız çalışmalarla geleceğe yatırım yapmış olacağız. Bu sistem oturduğu takdirde hem tıp fakültesi öğrencilerinden topluluğumuza gelen talep artacak hem de TurkMSIC kökenli akademisyenler yetişip önemli kademelerde bizleri temsil edecekler. Kim bilir belki ileride sağlık sistemlerine yön verecek bir lobi olma ihtimalimizde doğacak…
Çınkı, Almıla Kanat’a ,bildirimizi İngilizceye çeviren ve ileride iyi bir hekim olacağına inancım tam olan Işıl Kamberoğlu’na, bilimsel alanda birçok çalışmaya imza atacağına inandığım Mesut Aslan’a, çalışmamızı destekleyen ve bu tarz çalışmaların önünü açan TurkMSIC Başkanı Selin Bulut’a çok teşekkür ederim. TurkMSIC’in geleceğin bilim insanları için öğrenim yuvası haline gelmesi arzusuyla çalışmalarımızın devamlılık arz edeceğini belirtmekten gurur duyuyorum. Tüm TurkMSIC gönüllülerinin bu çalışmalara katkıda bulunmasını gönülden rica ederim…
TurkMSIC Gönüllüleri olarak bilimsellikte öncü olmak amacıyla geçtiğimiz iki sene içerisinde bir takım çalışmalarda bulunduk. Cumhuriyet Üniversitesi Medikal Onkoloji Anabilim dalı başkanı Doç. Dr. Saadettin Kılıçkap danışmanlığında; Sivas, İstanbul, Ankara ve İzmir’de toplam 963 sağlıklı birey üzerinde “Kanserde Farkındalık” adlı çalışmamızı gerçekleştirdik. Çalışmamız için İnsan-Etik Kurulunda yaptığımız başvurunun kabulünden sonra kanser bilinirliği hakkında olan anket formumuzu kanser olmayan bireylerle birebir görüşerek tamamladık. Çalışmamızdan elde ettiğimiz verileri SPSS programı yardımıyla değerlendirdik. Ortaya çıkan sonuçlar 21-25 Mart 2012 tarihinde Antalya’da düzenlenen 4. Onkoloji Kongresinde poster olarak sunuldu. Böylece bu tarz bir kongrede TurkMSIC ilk defa bilimsel anlamda temsil edilmiş oldu. Bu bildirimizi makale olarak yayınlamak üzere yaptığımız hazırlıklar devam etmektedir. Böylece TurkMSIC adına bir ilke daha imza atarak bilimsel alandaki iddiamızı göstermiş olacağız.
SAĞLIKLI BİREYLERİN KAN-
Bu çalışmada bize koordinatörlük eden değerli Hocam Sayın Saadettin Kılıçkap’a, beraber planladığımız değerli dostum Hülya Şahin’e, çalışma arkadaşlarım Begüm Çalım, Hazal Dursun, Ahmet
SER KONUSUNDAKİ DÜZEYLERİ
BİLGİ
ALPTEKİN ACAR 1, BEGÜM ÇALIM 2, HÜLYA ŞAHİN 3, HAZAL DURSUN 4, AHMET ÇINKI 1, ALMİLA KANAT 5, SAADETTİN KILIÇKAP 6 »» 1 »» 2 »» 3 »» 4 »» 5 »» 6
CÜTF DÖNEM4 CERRAHPAŞA DÖNEM3 HACETTEPE DÖNEM4 DOKUZ EYLÜL DÖNEM3 GAZİ DÖNEM2 CÜTF TIBBİ ONKOLOJİ
Amaç: Amaç sağlıklı bireylerin kanser hakkındaki bilgi düzeylerini ölçmek ve kanser hakkında bilgilendirme, tanı ve tarama konusunda yapılacak çalışmalara zemin hazırlamaktır.
me alışkanlıklarının, %75’i bakteri-virüslerin ve %64’ü obezitenin kanser nedeni olduğunu düşünmekteydi. Katılımcıların %44’ü hekim ve bitkisel yöntemlerle tedavi edilmesi gerektiği düşüncesindeydi. Bireylerin %88’i tanı alırsa hekimin herşeyi açıkça anlatmasını istemekteydi. Çoğunluk kanser olursa sevdiklerinin üzülmesinden endişe duymaktaydı (%48). Tarama yaptıranların oranı %12 iken, yaptırmayanların %26’sı taramayı nerede yaptıracağını bilmemekteydi. %16’sı tanı almaktan korktuğu için tarama yaptırmayacağını ifade etti. Yüzde 70 olgu kanser hakkındaki bilgilerinin yetersiz olduğunu düşünmekteydi. En sık televizyon (%63), gazete (%36) ve internet (%30) yoluyla bilgilenilmekteydi. %86 birey kanser hakkında hekim tarafından bilgilendirilmek istemekteydi. Bireylerin %74’ü kanser taraması yaptırmak istediğini ifade ederken, %86’sı KETEM hakkında bilgiye sahip değildi.
Sonuç: Sağlıklı bireylerin kanser konusundaki bilgi düzeyleri düşük olup, sağlıklı bireylerin bilgilendirme ve tarama programlarına yönlendirilmesi için çalışma yapılmalıdır.
Gereç ve Yöntem: TURKMSIC öğrencileri tarafından farklı illerdeki sağlıklı bireylere hazırlanan anket formu dolduruldu.
Bulgular: 4 farklı ilde yaş ortalaması 34±14 olan %54’ü erkek 936 sağlıklı birey değerlendirildi. Katılımcıların %93’ü sigaranın, %78’i alkolün, %82’si cep telefonlarının, %89’u baz istasyonlarının, %83’ü beslen-
19
Türkiye’nin Sağlık Davası Bahadır Kılıç
TurkMSIC Mersin
Büyük düşünür Nurettin Topçu, “Türkiye’nin Maarif Davası” adlı kitabında milletlerin medeniyet oluşturması sürecinde eğitimin ne ölçüde mühim bir yön arz ettiğini bilen birisi olarak entelektüel düzeydeki sorunlarımızın, buhranlı siyasi hayatımızın kültür ve eğitim yaşamına nasıl yansıdığını konu alıyordu. Oysa bu ülkenin devirlerden diyarlardan gelip nihai çözüme ulaştırılamayan bir büyük meselesi daha vardı: Sağlık Davası! Aslına bakılırsa bu yalnız bizim ülkemizin, adına türküler yakılan Türkiye’nin sorunu da değildi. Son yüzyıl içerisinde hemen her ülkenin ekonomik ve dolayısıyla siyasi gündemleri bu meseleyle çakışmıştı. Üstelik bunlara dünyanın egemenliğini üstlenmeye çalışan, adına “süper devlet” sıfatı yakıştırılanlar da dahildi; zira sağlık davası, istisna kabul etmiyordu. Dünyanın her yerinde her zaman tutunacak bir dalı, hasta edecek bir canı vardı; tıpkı bir hekimin dünyanın her yerinde çalışabildiği gibi. Öyle ki, aşkı Milena’ya yazdığı mektuplarla edebiyat fenomeni olan yazar Kafka ile bahçesine çıkıp boğazın derinliğinde erguvanları seyre daldığımız Dolmabahçe
20
Sarayı’nın, Vakıf Gureba’nın yaptırılması emrini veren Devlet-i Ali’nin hükümdarı Sultan Abdülmecit aynı dertten, tüberkülozdan muzdaripti ve bu, ikisinin de sebebi oldu.
Sağlık Hizmetlerinin Yaygınlaştırılması Tüm dünya hükümetleri için sağlıkta doğru terim olan “sağlık hizmetlerinin yaygınlaştırılması” konusu farklı yönelimlerle aşılmaya çalışılmıştır. Ülkelerin içinde bulunduğu tarihsel ve toplumsal farklılıklar, onları kendilerine uygun metotlar aramaya sevk etmiştir ve bu mesele yani “sağlık hizmetlerinin yaygınlaştırılması” sorunu, değişme kabul etmeyecek biçimde vatandaşların hükümetlere karşı bakışını belirleyip “seçmen davranışları” açısından ana unsurlardan biri olmuştur. İşaret edilecek ülke yönetimleri liberal, muhafazakar, şoven ve hatta sosyalist görüşü benimseler dahi bu kural değişmemiştir. Birkaç örnek üzerinden gidecek olursak durum netliğe kavuşacaktır. Şöyle ki: Sosyalist çevrelerde Küba Deneyimi olarak adlandırılan 1959 Küba Devrimi öncesi, ülkede 6 bin hekim, 20 hastane ve 1 tıp fakültesi varken ortalama yaşam süresi 55 idi. Şu günlerde ülke; 21 tıp fakültesi, 219 hastane ile ortalama yaşam süresini 76’ya yükseltmiştir. Anne ölümleri, kronik hastalıklar,
kalp hastalıkları, kanser, böbrek hastalıkları gibi birçok etkenden kaynaklanan ölümler nisbi olarak azaltılmıştır. Bu durum geçen on yıllar içinde teknoloji gelişimi ve bilgi artışıyla olağan kabul edilebilecek olsa da ülke, halen bebek ölümleri açısından kendi bölgesinde(Orta ve Latin Amerika) en iyi durumdadır(binde 35). Birçok etkenden dolayı ölümler azaltılmasına rağmen diyabet ve şiddete bağlı nedenlerden dolayı ölüm oranlarında artış olması, bahsi geçen sağlık atılımının pek de “sağlıklı” olmadığını gösterir niteliktedir. Tüm bu olumlu ve olumsuz verilere karşın hastane, doktor sayılarının arttırılması kısacası sağlık hizmetlerinin yaygınlaştırılması, zaman içinde halkın Küba Devrimi’ni içselleştirmesine olanak sağlamıştır. 2008 yılı başkanlık seçimlerinde yalnız Amerikalılara değil tüm dünyaya “Change!”(Değişim) nidalarıyla kendini gösteren ve nihayetinde seçilen 44. Amerikan Başkanı Barack Obama, iktidara geldikten sonra en büyük “değişim” atılımını dış politikanın ardından sağlık alanında yaptı. Tahmin edebileceğiniz üzere devlet harcamalarının kısılmasını öngören bu sisteme “Obamacare” adı verildi ve etkili bir propaganda hareketiyle reformun çökmekte olan “Amerikan Rüyası”na yeni bir soluk getireceği ilan edildi. Obamacare, sağlık
sistemini bireysel sigorta üzerine kurmuş olan Amerika’da 50 milyona yakın yeni Amerikalının özel sağlık sigortasına katılımını zorunlu kılıyordu, bu ise bütçeyi 130 milyar dolar rahatlatacaktı. Reform, Kongre’den sancılı bir şekilde geçmesinin ardından davalık olduğu Amerikan Yüksek Mahkemesi’nden 2 yılı aşkın bir süre sonra geçti, üstelik yalnızca 1 oy farkla. Her ne olursa olsun Yüksek Mahkeme’den onay almış bir kararla itibar kazanan, Kennedy’den Jimmy Carter’a, Clinton’a kadar son 60 yıldır tüm başkanların hayali olan sağlık reformu sayesinde sağlık hizmetlerinin yaygınlaştırılması mevzusu halledilmiş oldu ve Obamacare, önümüzdeki kasım ayında yapılacak seçimler için mevcut başkanın halen en büyük kozu durumunda.
mış net bir sağlık politikası yoktu; yalnız bahsi geçen kurumlar vakıf müessesi gibi çalıştığından vatandaşların sağlık hizmetlerine ulaşımı ücretsizdi. Cumhuriyet döneminde temel taşra teşkilatlanmasını sağlık ocakları üzerinden yürüten ve genişleten Türkiye’de sağlık hizmetlerinin yaygınlaştırılması konusunda son 15 yıldır gelinen durum da yeterince çalkantılı olarak nitelendirilebilir. 57. Hükümet döneminde doktorların gece mesaisi yaparak poliklinik hizmeti verecek olması tıp çevrelerinde eleştirilse de yaygınlaştırılmaya yönelik bir adımdı. Sonraki üç hükümet(58-59-60) döneminde Sağlık Bakanlığı bütçesi 3.9 milyar TL’den 14 milyar TL’ye çıkartıldı. Bu zaman içinde 509 yeni hastane ve ek binası inşa
Benimsenmiş Sağlık Modelleri Dünya sağlık sistemleri üzerine mevcut olan 3 büyük sistem; yani vatandaşların bireysel sigortalarını yaptırdığı özel sektörün tartışma kabul etmez biçimde üstün olduğu serbest piyasa modeli, vatandaşların ödeme yapmadan koruyucu ve tedaviye yönelik tüm sağlık hizmetlerinin devlet tarafından sağlanıp özel sektöre yer verilmeyen sosyalist model ve Almanya merkezli olup çoğu Avrupa ülkesinde gözlenen kamu ve özel sektörün bir arada bulunduğu, prim giderleriyle her bireyin zorunlu asgari hastalık sigortası yaptırdığı karma model(Bismarck Modeli) adıyla anılan sistemlerin hepsi bir bütün halinde kendi yapılarına uygun biçimde yaygınlaştırmayı esas almıştır. Türkiye daha çok karma sistemde görünse de zaman içinde sosyalist ve serbest piyasa modellerinin etkileri çokça hissedildiği için karma modelden daha karmaşık bir yapıda bulunmaktadır. Aslında hiçbir modeli birebir alıp ona benzememiz de beklenemez; zira her ülkenin kendine özel şartları dolayısıyla mühim olan ülke koşulları gözeten bir sistemi çözümleyip uygulamaya koymaktır. Sağlık örgütlenmesini Darüşşifalar, Bimaristanlar şeklinde oluşturan Osmanlıda ülke geneline yayıl-
edilmesi, devlet ve SSK hastanelerinin birleştirilip Sağlık Bakanlığı bünyesinde Emekli Sandığı, SSK, Bağ-Kur’a bağlı tüm vatandaşlara hizmet veriyor olması, sağlık karnelerinden vazgeçilip TC kimlik numaralarıyla işlem yapılabiliyor olması gibi uygulamalar hep bir bütün halinde sağlık hizmetlerinin yaygınlaştırılmasına yönelik bir çalışmayı işaret etmektedir.
ratacağı da öngörülebilir bir gerçek olarak konumunu korumakta. Yeni sistemde karşılaşılacak olan yaygınlaştırma sorunlarını çözmek için de kanunen “diploma alınan her durum için ayrı ayrı” zorunlu devlet hizmeti yükümlülüğüne tabi tutulan ülkenin yeni hekimleri bu sorunu çözmekle görevlendirilmiştir. Esasen 2002’de iktidara gelen partinin halk nezdinde pozitif manada yer edinmesine aracı olup yıllar içinde iktidarını perçinleştirmesinde önemli rol oynayan sağlık hizmetlerinin yaygınlaştırılması uygulamasının; bu zamanda devleti küçültme, harcamaları kısma politikası dolayısıyla yeni bir şekle büründüğü görülmektedir. Genişletmenin, yaygınlaştırmanın tüm dünyada seçmen davranışlarını ve dolayısıyla hükümetleri etkilediğini söylemiştik, halen denenmekte olan bu yeni tarzın Türkiye’de ne gibi bir karşılığının olacağı ise merak konusu. Geçirilen ve gelinen durum ne olursa olsun ülke vatandaşlarının sağlık davranışlarını hesaplayıp Türkiye’nin Sağlık Davası’nı çözecek olan bir hükümetin Türkiye’nin dünya üzerindeki nihai duruşuna da yön vereceği kesindir.
Daha sonraları; artan nüfus, sürekli gelen talep ve yüksek harcama giderleri sebebiyle büyük şehirlerde 5000 kişiye bir aile hekimi uygulaması ve dev bölge hastaneleriyle bu durum çözülme çabasındadır. Aslında dev yapılar, yalnız sağlık alanında değil Adalet ve Milli Eğitim Bakanlığı bünyelerinde de kurulmakta, küçük yerleşim bölgelerindeki mahkemeler dev adliye saraylarına nakledilmekte, öğretmenler norm kadro fazlası olmaları nedeniyle yine büyük yerleşim bölgelerine iletilmektedir. Dev, sınırlı yapılarla harcamaları kısmak mümkün; yalnız bu yapının halkın hizmetlere ulaşımını kesintiye uğ-
21
Halk Sağlığı Ve Sağlık Politikalarına Etkisi Doç.Dr. Mustafa Necmi İlhan, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı AD
Neden halk sağlığında uzmanlaştığı, Türkiye’de halk sağlığı araştırmalarının sağlık politikaları üzerinde etkileri ve bu etkinin nasıl olması gerektiği, halk sağlığının tıp eğitimdeki konumu; ayrıca halk sağlığı dışındaki uzmanlıklarda koruyucu hekimliğin yeri ve wwkendi çalışmaları hakkında bilgi almak için Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı AD’da Doç.Dr. Mustafa Necmi İlhan ile bir röportaj yaptık. İpek Dilsiz
TurkMSIC Gazi
-Neden halk sağlığını tercih ettiniz?
Tıbbı bildiğimiz gibi temel, cerrahi ve dahili bilimler olarak üç grupta değerlendiriyoruz. Halk sağlığına bakınca tıbbın temel tıp bölümlerinden birisi gibi gözükmekle birlikte, aslında biz dahili bilimlerin öğretim üyesiyiz. Ama bana sorarsanız, halk sağlığı aslında sosyal tıp alanı . Biz hastalıkları yalnızca tanı, tedavi ya da korunma olarak değerlendirmiyoruz, ya da insanları kapıdan girdiği zaman sadece
22
hasta olarak görmüyoruz; aslında hastanın sosyal güvencesine, gelir düzeyine, eğitim düzeyine göre de yaşadığı çevresi ile birlikte kişiyi değerlendiriyoruz. Örneğin şimdi Almıla’nın sinüzitiyle eğitimi çok düşük bir insanın sinüziti bir olabilir mi acaba? Daha çabuk geçer mi ? Ya da çevrelerine bulaştığında aynı riskleri oluşturur mu ? Oluşturmaz. Her kişinin sağlık sorunu o kişinin sosyokültürel ve ekonomik çevresi ile doğrudan ilişkilidir. Halk Sağlıkçı olarak insanları bütün çevresiyle birlikte değerlendirmeyi amaçlıyoruz ve temel olarak alanımıza baktığınızda, aslında organize çabalarla toplumun sağlık sorunlarını tanımak, sağlık sorun-
larının nedenlerini bulmak, çözüm üretmek ve ürettiğimiz çözümleri sürekli test ederek değiştirme amaçlarını güdüyoruz. Bu bizim için oldukça ana yaklaşımımız ve sağlık sorunlarının çözümünde oldukça önemli. Bu algoritma olarak ifade ettiğim yaklaşım bir yöntem bilimi tanımlıyor ve o da bizim temel alanlarımızdan epidemiyoloji. İnsan şunu görüyor, hekimliğe ilk başladığınız zaman bir hastayı tedavi etmek, bir insanın baş ağrısını geçirmek, bir çocuğun ateşini düşürmek bizim için çok çok mutluluk kaynağı. Biraz süreç ilerledikçe aslında toplumu da tedavi edebileceğinizi ve o sağlık sorunlarından
koruyabileceğinizi görüyorsunuz, işte halk sağlığı bu açıdan güzel bir alan. Tabi her ne kadar klinikten uzak gibi gözükseniz de eş zamanlı olarak sahada klinisyen olarak çalışmanızın önünde hiçbir engel yok halk sağlığında. Pek çok halk sağlıkçı arkadaşımız da sahada uzman hekim olarak çalışıp toplumun sağlık sorunlarını tedavi ediyor. Ama örneğin bir kolera salgını oldu diyelim, biz bu salgında kişilerin tedavisinde değil de; en başta salgının önlenmesi olmak üzere, salgında çevrenin ve kişilerin korunması gibi alanlarda yoğunlaşıyoruz. Bu yaklaşım da benim bakışıma uyduğu için açıkçası halk sağlığını seçtim. Halk sağlığı aslında biraz kalecilik gibi, yaptığınız çok fazla ortaya çıkmasa da, ortaya çıktığı zamanda insanlar fazlasıyla memnun olabiliyorlar. Bu açıdan düşünürsek örneğin çiçek hastalığının yok edilmesi, aslında halk sağlığının büyük katkısıyla olmuştur. Klinikteki arkadaşlarımız hastalıkların tanısında, tedavisinde çok büyük çabalar sarf ediyorlar. Ama onlar için biz; işte şurada, şu kanserler daha fazla görülüyor, şurada şu hastalıklar daha fazla görülüyor diyerek ve risk etmenlerini ortaya koyarak yol gösterici oluyoruz. Bu yüzden de açıkçası biraz da kendi fakültemin öğrencisi olarak, Gazi’de aldığım halk sağlığı eğitiminde bunları gözleyince halk sağlığında çalışmaya karar verdim. Hekimler olarak “mecburi hizmet olmasın, engellerimiz var sıkıntılarımız var gitmek istemiyoruz” diyoruz ama sahaya gitmek, toplumu görmek bence çok önemli. Her hekim bence hayatının bir döneminde, bir süre birinci basamak sağlık kuruluşlarında sahada çalışması gerek. Halk sağlığında buna “toplumu tanıma” diyoruz. Yani, kapıdan giren adama bakıyoruz, evine bakıyoruz, sosyoekonomik düzeyine ve yaşadığı ortama göre değerlendirmelerde bulunuyoruz. Örneğin tuvaleti acaba bu dönemde bile hala kanalizasyona mı bağlı
yoksa kapalı bir şey mi bunu bile görmek çok önemli bir şey. Nitekim ben 94-95 yıllarında mezun oldum, bu dönemde Yozgat’a gitmiştim mecburi hizmetle ve SSK dispanserinde görevlendirilmiştim o zaman. Orada şunu gözlemlemiştim, gelen insan sigortalı ve ailesine gelen bir gelir var; ama 40 küsür derece ateşi olan bir çocukta, yani çocuğunu hastaneye götürmezse yaşamını tehdit edecek durumda olan bir kadının “kocam eve gelsin de servis parası versin öyle gideyim” dediğini gözlemledim. Bu tür olguları gördüğünüz zaman diyorsunuz ki hakikaten yapılacak tek şey klinikte hastayı tedavi etmek değil. Bir de klinikte hastayı tedaviyi çok istekli pek çok iyi meslektaşımız var. Klinikteki arkadaşlar onu tedavi ederken, toplumu da belki koruyabilir miyiz diye düşünmek gerekli kanımca. Bu tür deneyimler beni halk sağlığına itti.
-Türkiye’de halk sağlığı araş-
tırmalarının sağlık politikaları üzerinde etkileri ve bu etkinin nasıl olması gerektiği konusunda ne düşünüyorsunuz ? Sağlık araştırmalarını da toplumsal ve klinik olarak iki grupta değerlendiriyoruz. Sağlık araştırmaları deyince örneğin, bilimsel olarak düşündüğümüzde, epidemiyolojiden yola çıkacak olursak bir sağlık sorunu tanımlamak halk sağlığının temel ilgi alanlarından birisi. Örneğin Türkiye’de en önemli sağlık sorunu ne olabilir, ne dersiniz? İpek: Kanser, hipertansiyon? Almıla: Diyabet? - Doğru tespitleriniz var ama biraz eksik kalmış gibi. Sık görülen, sık öldüren, sık sakat bırakan, iş gücü kaybı yapan sorunlar önemli sağlık sorunları, değil mi? Mesela diyabet dediniz, ya da hipertansiyon. Neden bunları dediniz, sık görüldüğünü düşündünüz büyük olasılıkla. Peki burada üç tane hekimiz, sıklıktan aynı şeyi mi anladık, örneğin yüzde kaç?
İpek: Yüzde 20-30 olabilir Almıla: Yüzde 10-20 olabilir - Ben de mesela yüzde 10 ya da 50 desem, işte sıklıkta bile çok uzlaşmıyoruz. Sağlık sorunun hangisi olduğundan tutun, ne sıklıkta görüldüğüne, nedenlerinde ve çözüm önerilerinde bile hekimler farklı farklı düşünebilir. Bu yüzden sağlık sorununu tanımlamak ve çözüm üretmek gerekiyor. Şu anda ülkemizde sağlık sorunları için politikaya bakarsak özellikle kronik hastalıklara biraz yönelmiş durumdayız; obezite, hipertansiyon, diyabet kontrolleri, kendi alanım olan meslek hastalıklarının kontrolü. Neden? Demek ki bu sağlık sorunları daha başat hale gelmiş, sık görülür, öldürür, skat bırakır daha da önemlisi önlenebilir hale gelmiş. Tanımlamışız, nedenlerini bulmuşuz, çözüm üretmeye çalışıyoruz. Örneğin obezite aslında bir hastalıktan çok bir çok sağlık sorununun; kardiyovasküler hastalıklar, hipertansiyon, diyabet vs nedenlerinden biridir. Bakın, sağlık sorununun nedenini bulmuşuz, egzersiz yapın diyerek çözüm üretiyoruz. Sağlık Bakanlığının da egzersiz/hareket politikası var, destekliyor, televizyonlarda da kamu spotu olarak görüyorsunuz. Peki yeter mi? Yetmez. Neden? Üretilen politikanın sonuçlarını ve çıktılarını izlemek gerekir. Acaba bu kamu spotları, bu kadar egzersizi sağlıyor mu, başarılı mı değil mi? Ya da gerçekten obesiteden korunmada egzersiz yeterli mi ? Almıla / İpek: Galiba bir süre sonra kamu spotları ters etki yapabiliyor. -Değil mi? Bir de aşina oluyoruz deyim yerindeyse. Aslında epidemiyoloji ve biyoistatistik bizim işimizin temelini oluşturuyor. Bakalım alınan önlemler ve uygulanan politikalar amacımıza ulaşmamızı sağlayacak mı sağlamayacak mı? Ve bu ulaşma durumunu sayılarla matematiksel anlamda ölçebiliyor muyuz ?
23
Ülkemizde biliyorsunuz 1965’de nüfus planlamasıyla ilgili bir kanun çıkarak kürtaj dışındaki aile planlaması yöntemleri serbest bırakıldı. 1983’den sonra kürtaj da serbest bırakıldı. Bu çok tartışmalı bir konu ama, o zamanki nüfus politikası gereksinimlerimiz açısından acaba doğum kontrol yöntemlerinin çok kullanılması mı yoksa kürtajın çok kullanılması mı nüfusun artışında belli bir azalmaya gitti, işte bunu ortaya koymak ve ona göre politika belirlemek gerekli. Bunları epidemiyoloji ve halk sağlığı öğretimizle ortaya koyabiliriz. 2011 yılında Sağlık Bakanlığı adına asistanlarımla birlikte yaptığımız ve Türkiye örnekleminde ilk kez antibiyotiklerin toplumda ne sıklıkta kullanıldığını, kendi kendine veya hekimler tarafından mı reçetelendiğini ve bunda etkili faktörleri ortaya koymayı amaçlayan bir araştırma gerçekleştirdik. Bu çalışmanın sonuçlarına göre Sağlık Bakanlığı antibiyotiğe ve daha bir çok ilaca (antigribal, antiasit gibi) ilişkin kontrol yöntemleri geliştirmeye başladı, mevcut akılcı ilaç kullanımı projesini daha da kapsamlı hale getirdi. Çünkü gereksiz ilaç kullanımı direnç gelişiminin yanında, ekonomik açıdan da ciddi zararı var; ücretin SGKdan alınıp alınmamasının önemi yok, kişinin cebinden de çıksa, yerli veya yabancı ürün de olsa sonuçta bir kaynak harcaması yapılmış oluyor. Ancak sonuçta biz bilim insanıyız; halk sağlıkçı olarak belli şeyleri ortaya koyuyoruz, ama bazı konular ülke politikasına tam olarak istediğiniz ölçüde ve zamanda giremiyor. Örneğin meslek hastalıklarından bahsetmek gerekirse bugün Türkiye’de ortalama yıllık 500 ile 1000 kadar kişiye meslek hastalığı tanısını koyuyoruz. Oysa ki olması gereken sayı en az 40000 kişi, yani her tanı koyduğumuz bir kişi başına 40 ya da 80 kişiye daha meslek hastalığı tanısı koyulmalı. Biz bunu yıllardır söylüyoruz, daha yeni yeni
24
devletin çeşitli mekanizmalarının algılamasında etkili olabiliyor. Bunun aslında siyasetle de çok ilgisi yok, devlet biz hekimler kadar hızlı hareket etmiyor. 2012 haziran ayında çıkan yeni İş Sağlığı ve Güvenliği Yasasına göre tüm çalışanlar meslek hastalıkları kapsamında olacak. Bu çok önemli bir gelişme ve yıllardır savunduğunuz konunun kanun olarak çıkması insanı inanılmaz mutlu ediyor. Düşünsenize, bir madende çalışan birinin elbette riskleri var, peki bir hekimin yok mu? Örneğin bizim hepatit olma riskimizle bankada çalışan birinin riski bir midir? Artık gecikmeli de olsa tüm çalışanlar yaptıkları işlerden kaynaklanan hastalıklardan korunmak için bir işyeri hekimine kayıtlı olacak ve hastalandıklarında da tazminat alabilecek. Sevgili meslektaşlarım, örneğin, bir yere tıp fakültesi ve hastane açılıyor; acaba Türkiye’de bu kadar çok tıp fakültesine ihtiyaç var mı, yoksa birinci basamak hizmetlerin geliştirilmesine mi ihtiyaç var? Ya da Türkiye’nin ne kadar hekim ihtiyacı var? Bunların hepsini aslında sayılarla ortaya koymak bizim öğretimizde yer alan, iyi bildiğimiz ve çok da iyi yorumlayabileceğimiz konular. Çok kabaca bir hesap yapmak gerekirse, ülkemizde birinci basamakta aile hekimliği uygulaması temel politikayı oluşturuyor, öncelik veriliyor, 3000 kişiye 1 tane aile hekimi olarak hesaplanıyor, kabaca 25 000 aile hekimine ihtiyacımız var. Bugün Türkiye’de yaklaşık 120 000 hekimimiz var, bunların 25 000i aile hekimi olarak görev yapıyorsa geriye kaldı 100000 hekimimiz, bunların da 60000-70000 kadarı uzman hekim. Geri kalan pratisyen hekim meslektaşlarımız. Bu kadar uzman hekim Türkiye’ye yeter mi kaygısı taşınıyor kimi mecralarda, bu kadar uzman hekim Türkiye’ye kesinlikle yeter. İnsanlar hep şöyle düşünüyor 75 milyon hastaya, 60 bin uzman hekim yeter mi? 75 milyon hasta yok ama ülkede, 75 milyon insan var. Bir insanın sağlık hizmeti gereksinimi, ortalama po-
liklinik başvurusu yılda 10 kez olsa bile bu gereksinim karşılanıyor. Türkiye’de hekim sayısı yetersiz değil ama uygun dağılmıyor diye elbette söyleyebiliriz. Kimi yerlerde uzman hekim fazlalılığı varken kimi yerde azlığı var, kimi yerde hekim fazlalığı varken kimi yerde azlığı var. Bunu rakamlarla ortaya koymak gerekiyor, bizim işimiz de bu ve sonuçta nesnel ve akılcı çözümler üretiyoruz. Mesela Türkiye’de hekimin az olmasını bir sorun, az sayıda tıp öğrencisi alınıyor olmasını da bunun nedeni, çözümü de yurtdışından hekim getirmek olarak değerlendirenler olabilir? O zaman da şunu sormak gerekiyor, dışarıdan getirdiğimiz hekim sağlık hizmetini ne kadar iyi veriyor? Bunu ölçmemiz, kıyaslamamız gerekiyor, denklik almak yeterli değil ki. Bakın yukarıda sıraladığım pek çok konuda olduğu gibi uygulanan politikayı da mutlaka ölçmek ve her konuda etki değerlendirmesi yapmamız ve ona göre değişen gereksinimlere göre yeniden şekillendirme yapmamız gerekiyor.
-Tıp eğitiminde koruyucu hekimlik ne kadar yer alıyor ?
Tıp eğitiminde bizim fakültemiz hakikaten bu konuda öncü, 88-89 dan beri yani kabaca 25 yıla yakın bir süredir mecburi hizmetler dışında buradayım ve fakültemizde giderek halk sağlığı önemli bir yer kazanıyor, bunun için bugüne kadarki tüm yöneticilere de teşekkür etmek gerekiyor. Dönem 1’de 3 komitede Halk Sağlığı dersleri ve uygulamaları mevcut, öncelikle hastalık sağlık kavramı ne, toplumda sağlık nedir, toplum sağlık sorunları nasıl tanınır ve nasıl ölçülür bunu öğretiyoruz. Çünkü dönem 1’de hemen temel bilimlerle yüzleşen öğrenci biraz sıkılıyor, yoruluyor kanımca, o yüzden farklı bakış açısı kazandırmaya çalışıyoruz, insanı değil toplumu da tedavi edebileceklerini söylüyoruz genç hekimlere. Dönem 2’de doğrudan dersimiz yok, ancak PDÖ senaryolarında
mutlaka bizden görüş alarak koruyucu hekimliğe yer veriliyor. Dönem 3’te bağımsız bir komite olmak çok güzel bir, bütünleşik bakış açısı sağlamaya çalışıyoruz, halk sağlığının tüm alanlarından açılım sağlıyoruz, ben bu aşamada temel çalışma alanlarım olan İş Sağlığı, Sağlık Ekonomisi, Toplum Ruh Sağlığı ve Madde Bağımlılığı alanlarına yoğunlaşıyorum. Dönem 3 öğrencilerimiz hem hastalıkları,
lar oradaki işçileri görerek toplumu tanıyorlar. Üçüncü gün meslek hastalıkları hastanesine gidiyorlar, 4.gün de İş Sağlığı ev Güvenliği Merkezine. Stj.Hekimlerimiz şunu anlıyor; her yer Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi gibi değil, daha küçük imkanlı hastaneler de var, burada ne hizmetler veriliyor, ne gibi meslek hastalıkları var bunları görüyorlar. Yüzde 90’ı stajdan çok memnun olmakla beraber, “biz
ama 6 ay, 1 yıl, 5 yılda sonuçları görürüz. Mesela meslek hastalıklarının 10 yıllık sürede daha fazla tanı alması ve sonra da ikinci 10 yılda bu hastalıkların daha az görülmesi bizi çok mutlu eder.
hem koruyucu hekimliği görüyor hem de biraz nefes alma imkanı oluyor temel tıp ve klinikler arasında. Fakültemizde Dönem 5’te iki tane de Halk Sağlığı stajımız var; koordinatörlüğünü yaptığım, “İş Sağlığı ve İşyeri Hekimliği Stajı” bunlardan birisi. Bu staj Türkiye’de başka hiçbir tıp fakültesinde Dönem 5’de ayrı bir staj olarak yok. Öğrencinin sahaya gitmesini sağlıyoruz, bir gün teorik olarak ders anlatıyoruz bölümde, ikinci gün fabrikada birinci basamak sağlık kuruluşuna gidiyorlar işyeri hekimi ve işyeri ortak sağlık güvenlik birimini görüyorlar, Ostim’e gidiyor-
halk sağlıkçı oluruz ya da olmayız, ama şunu öğrendik; insanlar mesleklerinden dolayı hasta olabiliyorlar.” diyorlar. Bu bizim için çok önemli bir şey. Mesela göğüs hastalıkları uzmanımız pnömokonyozu çok rahat tedavi edebilir. Ama esas sorun meslek hastalığı olabileceğini düşünüp bildirim yapmak ve sorunu kaynağında önlemek. Bildirim yapılmazsa işçiler yine kötü koşullarda çalışmaya devam ederler. İşte biz bunları saptayıp bunlara yönelik koruyucu yöntemler geliştirmeye çalışmalıyız. Bizim çalışmalarımız uzun soluklu çalışmalar, sonucunu hemen almayız
dece bizim yaptığımız bir şey değil, her dal için geçerli. Gerek pratisyen hekim, gerek aile hekimi, gerek diğer uzmanlar için. Kardiyoloji, fizik tedavi, kulak burun boğaz, kadın doğum gibi birbirinden farklı pek çok dalda da geçerli. Fizik tedavi hekimi uygun duruş pozisyonlarını söylese hastalıkların maliyeti çok azalabilir. Enfeksiyon hastalıkları koruyucu hekimliğin en iyi uygulanabileceği alanlardan birisidir. Aile planlaması da bir koruyucu sağlık hizmetidir örneğin. Pek çok hekim arkadaşımız da bu konuda çok bilinçli. Klinik ve temel bilimlerdeki akademisyenlerle yaptığımız araş-
-Uzman hekimlikte de koruyucu hekimliğin yeri var mıdır?
Aslında koruyucu sağlık hizmeti sa-
25
iş, araştıracak konu söz konusu oluyor. Zaman zaman mesleğimiz hak ettiğinden daha kötü sunulsa da, önümüze engeller konsa da bir hekimin pek çok durumu aşabileceğini düşünüyorum. Bunun için de gerek hekim olmaktan kaynaklanan mental yetkinliklerimize, gerekse çok çalışmamıza güvenmemiz gerekiyor.
-Bize vakit ayırdığınız ve der-
gimizde röportajınız için şans verdiğiniz için teşekkürler hocam.
tırmalarda da ilaçların ya da tedavi yöntemlerinin etkisinin ötesinde, artık koruyucu yöntemler, risk etmenlerini de ortaya koymaya çalışıyoruz. Genetikçilerden tutun beyin cerrahlarına kadar birlikte çalışıyor, birlikte üretiyoruz,, bu bizim için çok önemli. Bence bu konuda Türkiye son 10-20 yılda çok önemli adımlar atıyor, artık daha çok yayın bu nedenle çıkıyor diye düşünüyorum. Multidisipliner çalışmalar başarıya daha çabuk ve daha doğru biçimde ulaşıyor, kendi yayınlarıma bakıyorum, bugün 100’ü geçkin yayınlarımın yarısı ya klinisyen ya da temel tıpçı arkadaşlarla. Sonuçta artık tüm hekimler toplum sağlığına, koruyucu hekimliğe verilecek önemin çok daha fazla farkında diye düşünüyorum, öte yandan dünyada da 1990’lardan sonra giderek artan sıklıkta benzer bir eğilim mevcut.
Merkezi toplantılarına İçişleri Bakanlığı adına 4 yıldır uzman olarak katılıyorum. Bu yıl haziran ayında ilk kez ülke genelinde 81 ilde yaptığımız ulusal madde bağımlılığı araştırmamızı sundum, pek çok kongreye katılsam da, ülkemizi temsilen uluslararası bir kurumda kürsüde olmak beni çok onurlandırdı. Bunun yanında etik kurul üyesiyim ve klinik araştırmaları değerlendirip uygulanabilirliği için onay veriyoruz. Bir de Sosyal güvenlik kurumunda bir görevim var orada da tıbbi ve ekonomik değerlendirme komisyonunda ilaçların tıbbi eşdeğerlikleri ve farmakoekonomik özelliklerine göre geri ödenmesi üzerinde çalışıyoruz. Bu majör işlerimin dışında, elbette başta tıp öğrencilerimiz ve asistanlarımız olmak üzere ciddi bir eğitim yüküm de var, ama beni hiç yormuyor. -Tıp Fakültesi öğrencileri ola-
-Şu andaki çalışmalarınız ne- rak bize söylemek istediklerilerdir?
niz nelerdir?
Temel ilgi alanlarındaki bazı çalışmalarımı paylaşayım; Kalkınma Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Özel İhtisas Komisyonu Başkanıyım, Türkiye’nin 10. kalkınma planında İş Sağlığı ve Güvenliği konusunu klamu kumları, işçi ve işveren sendikaları ve diğer paydaşlarla birlikte hazırlıyoruz, Ayrıca Avrupa Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme
Hekim olmak bence çok güzel bir durum. İnsana pek çok şeyi yapabilecek analitik düşünme kapasitesi ve kudret veriyor. Başlı başına bir yeterlilik. Bunun yanında bir alanda yoğunlaşmak istiyorsanız elbette o alanı iyi bilmek ve çok çalışmak gerekli. Kendinize daha niş, daha az çalışılmış alanlar seçerseniz çok daha fazla yapacak
26
Ben teşekkür ediyorum, sizlerle, genç hekimlerle birlikte olmak deneyimlerimi paylaşmaktan çok memnun oldum, tüm arkadaşlarımız için başta bilimsel araştırma olmak üzere her konuda desteğe hazır olduğumu, kapımın sizlere her zaman açık olduğunu ifade etmek isterim.
Madde Bağımlılığı *Can sıkıntısı Emre Gündoğan TurkMSIC Kırıkkale
Madde bağımlılığı güncel ve güncelliği her daim koruyacak sorunlardan biri olarak önümüzde durmaktadır. Bir çok insan bu yüzden hayatlarını kaybetmekte ve ülkemiz çok ciddi zararlara uğramaktadır. “Madde Bağımlılığı” nı tanımlayacak olursak belirli bir
*Dikkat çekme
*Ruhsal sorunlar *Haz arayışı *Sorunlarla başa çıkma çabası Bunların arasında en sık maddeye başlama sebepleri; Merak, belli bir gruba dahil olma isteği, kendilerinin yeterince olgunlaştıklarını düşünmeleridir. Bağımlı kişilerde aşağıdaki durumlar gözlenebilir.
• Her hangi bir uyuşturucu uyarıcı madde ile tanışma 13–15 yaş arasındadır. • 16 yaş ve üstü ergenlerin %17,2’si hayatları boyunca en az bir kere esrar kullanmışlardır. • Uçucu madde kullanan ergenlerin %13,2’si ilk uçucu maddeyi ilk defa 13–15 yaş ve öncesinde kullanmışlardır.
• Madde kullanımını kontrol etmekte güçlük çekme, • Giderek kullanılan maddenin dozunu artırma,
dozda alındığı zaman kişinin sinir sistemine etki ederek akli, fiziki ve psikolojik dengesini bozan, bağımlılık yaratan, toplum içerisinde sosyal ve iktisadi çöküntüler meydana getiren maddelerin kullanımıdır. Birleşmiş Milletler Madde Kontrol Programı’nın 2005’te açıklanan verilerine göre dünyada 200 milyon kişi yani 15-64 yaş arası dünya nüfusunun %5’i son bir yıl içinde yasa dışı madde kullanmıştır. Dünya nüfusunun %30’unun sigara, yarısının alkol, %4’ünün esrar kullandığı tahmin edilmektedir. İnsanların neden bağımlılık yapan maddeler kullandığına bakarsak şu sebepleri sayabiliriz:
• Zarar vermesine rağmen madde kullanmaya devam etme, • Aile, iş ve çevre ilişkilerinde bozulma, • Başarısız bırakma girişimleri, • Bıraktığı zaman ruhsal ya da fiziksel yoksunluk belirtilerinin ortaya çıkması (huzursuzluk, uykusuzluk vb.) gözlenebilir. Yüksek boyutlardaki uyuşturucu kullanımı yüksek oranda şiddet ve suç, HIV/AIDS hastalıklarına yakalanma oranının yüksekliği, sosyal yapıda çökme gibi problemleri de beraberinde getirmiştir.
• Ecstasy kullanan ergenlerin %9,8’si ilk defa 13–15 yaşında kullanmışlardır. Verilerde incelendiğinde de anlaşılabileceği gibi madde bağımlılığı büyük bir sorun olmaya devam etmektedir. Madde bağımlılığını önlemek için gençler spora, kültürel ve sanatsal faaliyetlere yöneltilmeli, toplum bu maddelerin zararları konusunda bilinçlendirilmelidir. Son olarak madde kullanan kişiler dışlanmamalı ,anlaşılmaya çalışılmalıdır.
Yapılan son araştırmalardaki oranlar gösteriyor ki;
27
Ben bir çocuk tanıdım! Sıcacık Gülümsemeleriyle İçlerimizi Isıtan Çocuklar... Sinem Laçin
TurkMSIC Bezmialem
Hepimiz şu an bizde varolan iyi ya da kötü alışkanlıklarımızın çoğunu; şüphesizki çocukluk çağımızda kazanmışızdır ve alışkanlıklarımız yıllar geçse de tam anlamıyla değiştiremediklerimizdendir çoğu kez.
Doktorluğu seçtiğimizde hayat boyu okumayı, eğitim almayı ve kendimizi her anlamda geliştirmeyi de seçmişiz demektir. Toplumun her bireyine karşı, rol-model olmayı seçmişiz demektir. Bu bağlamda, bazı sorumluluklarımızın olduğunu kabul etmeden geçemeyiz, geçmemeliyiz!
Bu noktada; başta aileden başlayarak, hayat boyu her alanda aldığımız eğitimler, daha da önem kazanıyor. Eğitim aslında herşeyin değişebilirliğinin tek kanıtı!
Öğrendiklerimizi, aktarabilmek de en büyük sorumluluklarımızdandır bana göre tabi yaşadığımız toplumda var olan yanlışları gerçekten düzeltebilmek, eksiklikleri giderebilmek adına elimizden geleni yapmak istiyorsak.
Küçükken bizim de hayallerimiz olmuştur elbette, mesela ben kendimi bildim bileli doktor olmayı istemişimdir nedendir bilmem bana sorduklarında başka hiç bir meslek düşünmemişimdir belki de o zamanlar doktorluğu bir meslek olarak bile görmemişimdir. Bir hayat tarzı, dünyaya karşı bir bakış açısı... O zamanlar istediğim tek şey ilerde, büyüdüğümde insanlara yardımcı olabilmek, hayatlarını kurtarabilmek ama her anlamda, elimden geldiğince.
Biz bu yaz, Türk Tabipleri Birliği’ nin projesiyle güzel bir çalışmaya imza attık bu anlamda. Gönüllü arkadaşlarımızla birlikte Halk Evi’ ndeki çocuklarımızın sağlık eğitmenleri olduk. Çocuklara; onların anlayabileceği bir dilde ve düzeyde, sağlıklı beslenme, tuvalet temizliği ve hijyen kuralları, bulaşıcı hastalıklar ve korunma yolları, vücudumuzu tanıyalım, ve doğru el yıkama başlıklı eğitimler verdik ve bu eğitimleri çok güzel hazırlanmış sunumlarla ve çizgi filmlerle de destekledik.
28
Herbir çocuğun eğitime aç ve istekli gözlerle bize bakıyor olmaları, gülen gözleriyle tebessüm ediyor olmaları, günün sonundaki tatlı yorgunluğumuzu almaya yetmişti bile.. Eğitim sonrası onlarla vakit geçirebilmek, şarkılarını dinlemek ve onlara eşlik edebilmek içimdeki çocuğun hala nefes aldığını hissettiren paha biçilemez bir duyguydu. Şunu rahatlıkla söyleyebilirimki ben daha çok şey öğrenmiş oldum o sevgi dolu yüreklerden, öylesine içten sarılırlarken, hiç bırakmamacasına gerçekten değerli birşeyler yapabildiğimizi hissettim ve bu beni çok mutlu etti. Ve bir karar verdim, yaptığımız bu çalışma bir mevsim olmamalı, aksine dört mevsim sürmeli. Daha da gelişerek, kendini yenileyerek, gücüne güç katarak. Bu projeyi anlamlandıracak çocuklarımızla birlikte, buna değer diyecek yol arkadaşlarımla birlikte... Şimdi diyebiliyorum ki; Ben bir çocuk tanımış oldum, Gelin birlikte daha nicelerini tanıyalım!
Benimle Oynar mısın? Mertcan Tomrukçu TurkMSIC Karaelmas
Önünden defalarca geçtiğiniz halde kendini fark ettirmeyecek kadar sessizce yükselen heybetli duvarları ile içinde dizginlenemeyen bir coşkuyu barındıran sükunetin hüküm sürdüğü kocaman bahçesi olan bir okulun oyun oynarken attığı çığlıklarını duyamadığınız, insanların yüz yüze konuşmaktan çekindiği şu günlerde konuşurken yüzüne bakmadığınız zaman sinirlenen ve dünya üzerinde var olan bütün duyguları bir sanatçı edası ile bedenleri, elleri veya mimikleri ile anlatabilen öğrencilerinin misafiri idik bir hafta boyunca. Zonguldak’ta öğrenciyseniz, her gün en az bir kez önünden geçersiniz Uzun Mehmet İşitme Engelliler İlköğretim Okulu’nun. Bu rutin içerisinde nadir zamanlarda dikkatinizi çeker bahçesinde sessizlik içinde oynayan öğrenciler, çoğu zamansa zaten üniversiteli olmanın telaşına kapılmış hiç fark etmeden hızlı adımlarla önünden geçersiniz. “Evladım sessiz ol, konuşma.” sözlerini duyabilecek kadar yakından bakma cesaretiniz doğduğundaysa hayatınızın en büyük derslerinden birine hazırlıklı olmalısınız. TurkMSIC Karaelmas için tesadüfler ile başlayan bir etkinlik : “Benimle oynar mısın?”. Bambaşka bir etkinlik için okul müdürü ile konuşmaya gittiğimizde farkına vardık o heybetli duvarların. Yıllardır önümüzde dikilip duruyormuş ama biz içerisindeki hikâyeleri okumayı aklımıza bile getirmemişiz.
Okulun kapısından içeri adım attığımızda sekiz dokuz yaşlarında iki öğrenci karşıladı bizi. Bir şeyler sormaya çalıştılar ama biz anlamadık, tek diyebildiğimiz şey ise “Müdür” oldu. Elimizden tutup Müdür Bey’in odasına kadar çıkardılar ve iki fedai gibi arkasına geçtiler. Sonradan öğrendik ki Müdür Bey odasının kapısını asla kapatmaz, bütün öğrencilerin odasına girip çıkmasına izin verirmiş. Biz öğrencilerin annelerini sorduk “Ayşegül Tiyatroda” etkinliğimiz için, aldığımız cevap ise hayallerimizin yıkılmasına neden oldu. Çünkü; öğrencilerin büyük bir çoğunluğu yatılı kalıyormuş okulda. Biz istediği oyuncağı elde edememiş bir çocuğun hayal kırıklığı ile okuldan çıkarken aynı iki öğrenci, okulun kapısına kadar uğurladı bizi. Sonrasında iyi ki yapmışız dediğimiz bir harekette bulunarak tam okulun demir kapısından çıkarken arkamızı döndük ve o zaman gördük bize el salladıklarını bütün masumiyetleri ile o sessizliğin içerisinde “Yine gelin, bu sefer oyun da oynarız hep birlikte.” dercesine.
ğimiz uygun bir hafta içi takımlar halinde misafiri olduk Uzun Mehmet İşitme Engelliler İlköğretim Okulu’nun. En heyecanlı takım pazartesi gününün takımı idi şüphesiz. Ne ile karşılabileceklerinden bir haber, yanlarına pastel boyaları ve resim kağıtlarını alarak gittiler akşam 6’da. İki saatin nasıl geçtiğini ve ne kadar yorulduklarını anlamadan ayrıldılar oyun arkadaşlarından yanından. Takip eden günlerde her akşam 6 ile 8 saatleri arasında birer takım olmak üzere oyun oynamak için misafir olmaya devam ettik. Kimi zaman parmak boyaları ile kumaş boyadık, kimi zaman balonlarla çocukluğumuzu yaşadık; oyuncağımız ne olursa olsun, her gün yeni edindiğimiz arkadaşlarımızın sevgisi ile geçen iki saat yaşadık bir hafta boyunca.
Tekrar gitmeliydik öyle de yaptık, hem de bu sefer sadece oyun oynamak için. Etkinliğimizin adına da bu yüzden “Benimle oynar mısın?” dedik. İlk olarak yasal gereklilikleri hallettik ki oyun sırasında kimse mızıkçılık yapmasın ya da oyunun en heyecanlı yerinde erkenden eve çağrılmayalım. Gerekli izinleri alıp oyun malzemelerimizi de hallettikten sonra yapılması gereken tek şey, gidip zamanın mefhumuna aldırmadan oyunun tadını çıkarmaktı.
TurkMSIC Karaelmas sizi de yeni arkadaşlar edinmeye ve oyun oynamaya davet ediyor.
O demir kapıya gelen her takım ise istemsizce arkasını döndü ve her seferinde bütün masumiyetleri ile el sallayarak “Yine gelin, bu sefer başka oyun oynarız hep birlikte.” diyen yeni arkadaşlarını gördü o sessizliğin içerisinde.
Hangi şehirde olursanız olun, orada da heybetli duvarların arkasına saklanmış fark edilmeyi bekleyen sessizliklerin sahipleri var ve size sesleniyorlar: “Bizimle oynar mısın?”
Okul müdürü ile karşılıklı belirledi-
29
Güneydoğu’da Sağlık Hizmeti Sunmak Diyarbakır’da etkinlikler yaptık; ne gibi zorluklarla karşılaştık, neler yüzümüzü güldürdü, nelere üzüldük, neden yorulduk, nasıl eğlendik Alper Güven
TurkMSIC Osmangazi
Diyarbakıra ilk adım... Uzun bir yolculuktan sonra neredeyse hepimiz Diyarbakıra hatta Güneydoğuya ilk defa ayak bastık. Daha önce gelenlerimiz olsa da böyle bir amaç için hepimiz ilk defa geliyorduk. Amacımız sadece SAĞLIKtı. İş Başı... Otele yerleştik, dinlendik, hazırlandık... Sonra önlüklerimizi giydik, tansiyon aletlerimizi, glukometrelerimizi, lansetleri, pamukları... aldık. Kaldığımız otele oldukça yakın olan Ulucaminin yanındaki boş alana gidip kurduk çadırlarımızı. Burası oldukça merkezi bir yer Diyarbakırda, yani ölçümler için verimli bir yer. İki tane çadır kurduk. Bir tanesinde yalnızca kan şekeri ölçümü yapıldı; çünkü kan şekeri ölçümü yapılırken mümkün olduğu ka-
30
dar geniş alana ihtiyacımız oluyor. Diğerinde ise tansiyon ölçümüyle birlikte meme kanseri ve kişisel meme muayenesi eğitimi verildi. Gün boyu oldukça fazla ölçüm yaptık, bir taraftan da anket aldık. İşte en fazla zorlandığımız kısım da burası. Kürtçe. Bize gelen bir çok insanın Türkçe bilmiyor olması , bizde de sadece 2 kişinin Kürtçe biliyor olması anketler konusunda bizi zor durumda bıraktı. Kimi zaman çevredeki çocuklardan, kimi zaman diğer teyzenin Türkçe biliyor olmasından faydalandık. Bir şekilde üstesinden geldik. Ancak dikkatimi çeken bi nokta var. Gelen insanlar bize kim olduğumuzu, görevimizi ve bu hizmetin ücretli olup olmadığını sormadılar. Halbuki kendi yerelimde yaptığımız etkinliklerde sıkça karşılaştığımız sorular bunlar. Oradaki teyzeler amcalar hiç soru sormadan ölçümlerini yaptırıp Allah Razı Olsun Yavrum dediler sadece. Yani demem o ki bize güvenleri tamdı ya da beyaz önlüğe. Ama kimi zaman ona yeni iğne taktınmı? deyip parmağını kaçıranlar da olmadı değil. Olduk-
ça yorucu bir ilk günün ardından Diyarbakırın harika lezzetlerinden bir ziyafet çektik ve günü bitirdik yavaş yavaş. İkinci gün erken başladı, sabah çok erken kalkıp kahvaltıdan hemen sonra çadırlara gittik. Biz çadırlara giderken başka bir ekip de Oyuncak Ayı Hastanesi etkinliği altında okullara yardım dağıtmaya gitti. Bu etkinlik sırasında çadırda ölçüm yapıyordum bu yüzden etkinlikle ilgili yazımı Ecem Dönmez ve Alparslan Saylar ile ayrı ayrı yaptığım kısa röportajlar ışığında tamamladım, ikisine de teşekkür ediyorum ve onların ağzından anlatmaya başlıyorum. Çocuklar bizim etkinlik yaptığımız okullardaki çocuklara göre oldukça alçak gönüllü ve daha sıcakkanlı. Ayrıca erkek çocuklarına daha fazla imkan verildiği göze çarpıyor. Ne kadar acı ki erkek çocuklarının baba olmak istemesine karşın kız çocukları anne olmayı istemiyor. Dikkatimi çeken bir şey daha; onlara verdiğimiz oyuncak, boya ve defterleri geri alacak mısınız diye sordular
sürekli. Kendi ağzımdan anlatmaya devam edebilirim, çadırlara dönüyoruz. Bu sefer daha profesyoneldik sanırım. Daha koordine çalıştık ve daha fazla ölçüm yaptık. Bugün Cumaydı, Diyarbakırda Cuma ne demek? Namaz demek. Namaz ne demek? Kalabalık demek. Bir de Diyarbakır’da Şafi mezhebinden olanlar fazla olunca abdestli gelen erkekler abdestlerini bozduğu için kızlara dokundurtmadı o yüzden o saatlerde tüm iş biz erkeklere kaldı. Saat 12.00 gibi ortalık biraz sakinledi, namaz vakti yaklaşıyordu. Fakat bu sakinlik bir buçuk saat sonraki kalabalığın habericisiydi
aslında. Büyük bir kalabalık namazdan çıkacak ve çadırlara doluşacaktı. Namaz sonrasındaki 2 saatlik periyot bizi çok yordu. O gün çadırları biraz daha erken terk ettik. Proje koordinatörü İdris Taş bir Diyarbakırlı olarak bize şehir turu attırdı. Sonra yine harika bir akşam yemeğinden sonra ikinci günü de tamamladık. Üçüncü gün Hasankeyf-MidyatMardin rotasında güzel bi gezi planlanmıştı bizim için. Görmeyenler için şiddetle tavsiye ediyorum, Hasankeyfi sular altında kalmadan önce en azından bir kere görün. Dönüşte Diyarbakırdaki meşhur Gazi Köşkü’nde eğlenceli bir gece geçirdikten sonra otelde dördüncü günün planını yaptık. Dördüncü gün çevre köylere gruplar halinde gidilecek, ölçümlere ve yardımlara oralarda devam edilecekti.
Dördüncü günün doğal olarak sadece kendimle ilgili kısmını anlatabileceğim. Biz yaklaşık 10 kişilik bir grup halinde Kocaköye gittik. Oraya vardığımızda insanlar çoktan hazırdı. Bizi çok iyi karşıladılar. Ölçümlerimizi rahat yapmamız için Kuran kursunun bir sınıfını hazırlamışlar. Ancak yanlış bilgilendirilmiş olacaklar ki insanlar her birimizi farklı bölümlerin uzman doktorları sanıyordu. Ellerinde yeşil kartları, ilaçları, tahlil sonuçlarıyla bizi bekliyorlardı. Bu karışıklığı hallettikten sonra içeri geçip malzemelerimizi hazırladık, hemen ardından ölçümlere başladık. Orada çok daha düzenli ve hızlı ilerledik. Ancak dil problemi burada da bizimleydi. Çünkü neredeyse kimse Türkçe bilmiyordu. Sağolsun çaycı bize bu konuda çok yardımcı oldu. Ama yetmedi, en sonunda bize gerekli bazı kelimeleri öğrendik. Aç mısın?, Tok musun? gibi. İşimizi bitirdikten sonra muhtar bey bizi evine götürdü, orda bizi hazır bir sofra bekliyordu. Şunu söylemeliyim ki gerçekten çok misafirperverler. O insanlar için ne kadar önemli olduğumuz her hallerinden belliydi, bize her konuda yadım ettiler çok iyi davrandılar. Kocaköyden döndüğümüzde turne bizim için istemeyerek de olsa bitmişti. Ertesi günün sabahı uçakla geri döndük.
yükprojeler için eksileriyle ders alınacak artılarıyla da örnek alınacak bir proje oldu TurkMSIC için. Yazımın son bölümünü teşekkür için ayırdım. Proje Koordinatörü İdris Taşa, Proje Takımı; Volkan Oğline, Semih Aka, Mehmet Salih Öztürke, Yavuz Selim Atana ve diğer tüm katılımcılara teşekkür ederim.
Bu turne bana ne mi kattı? TurkMSIC 2. Sağlık Turnesi bana en başta yeni ve bambaşka bir kültürü tanıma, içinde olma fırsatı verdi. Onlara yardım edebilme, ellerinden tutabilme fırsatı. Sonra her etkinliğimizdeki gibi yepyeni arkadaşlıklar. Tabi yine bir çok SCOPH etkinliğimizde olduğu gibi saha çalışması imkanı. Bir dahaki sağlık turnesinin daha TURUNCU olmasını diliyorum. Peki TurkMSICa ne kattı bu turne? Öncelikle yepyeni üyeler kazandı bu turneden sonra TurkMSIC. İleride yapılacak bü-
31
SCOPH’un Bilimsel Yapılanması İlk etkinliğimdi; Antalya’nın Kovanlık köyünde diyabet taraması… Etkinlik boyunca taramanın yanında anket uygulayarak verileri kaydettik. Peki neden anket yapıyorduk ve bu anket sonuçları ile ne yapacaktık? Sizce? Mesut Aslan
TurkMSIC Akdeniz
SCOPH’un son 10 yıllık geçmişine baktığımızda; İlk aşama, Halk Sağlığı adına bir şeyler yapmaktı. Bunu, yahoo mail gruplarındaki raporlara baktığımızda görebiliyoruz. Temel olarak çalışmalarımız belirli halk sağlığı konularında farkındalık aktiviteleri ile devam etmekteydi. Süreç boyunca farklı, ilgi çekici ve günübirlik aktiviteler yapılarak insanlara ulaşıldı. Bunu takip eden çalışmalarımız ise artık bir üst boyuta geçerek proje halini aldı. Artık yıl içerisinde düzenli aralıklarla ölçümler, anketler, taramalar vs. yaparak çalışmalara devam edildi. Yaklaşık 8 yılı kapsayan bu süreçte hep eksik kalan bir şey vardı! Neydi eksik olan yanımız? En çok sevdiğimiz konu olan diya-
32
beti ele alalım. Etkinliğimizi planladık, hazırlıkları tamamladık ve gün sonunda 1000 kişinin ölçümünü yaparak anketleri toparladık. Bunları daha sonrasında ne yapıyoruz? Muhtemelen kulüp odasına bırakıp sene sonunda da odayı boşaltmak için çöpe atıyoruz. Bu durum sadece kendi yaptığım etkinliklerde değil, maalesef ki ülke çapında yaptığımız bütün etkinliklerde geçerliydi. Türkiye genelinde pek çok şehirde yapılanmamızın avantajını kullanıp neden bir istatistik çıkartmıyoruz? Yılsonu faaliyet raporumuza ‘ Bu yıl yaptığımız taramalar sonucunda Marmara Bölgesinin diyabet risk gruplarını belirledik. Konu ile ilgili makalemiz Ek-1’de yer almaktadır. ‘ şeklinde bir madde eklemeye ne dersiniz? Eminim ki hepimizin cevabı EVET olur.
ilk etkinliğim olan diyabet taramasındaki anketleri bu sefer çöpe atmadık. Bütün etkinlik çıktılarını birleştirmeye çalıştık. İstediğimiz sonucu gene alamadık ama eksik kalan yanımızı bulduk! Bir tıp fakültesi öğrencisinin yapması gereken şey ; ‘BİLİM’! Halk sağlığı ve bilimi düşündüğümüzde takibi yapacağımız şey; epidemiyolojik çalışmalardır. Epidemiyoloji; halk sağlığını iyileştirmek için kullanılan araçlardan birisidir. Neden bu aracı SCOPH içerisine dahil etmeyelim ki? O dönemin Halk Sağlığı gönüllüleri olarak TurkMSIC 59.Nisan Genel Kurulu SCOPH ayrılmış oturumunda bir adım atarak; genel bir stratejik plan hazırlayıp konu başlıklarından birisini de ‘BİLİMSELLİK’ olarak belirledik. Elbette ki bu sadece başlangıçtı.
Ama başlamakta başarmanın yarısıydı!
Tüm yıl boyunca yapmış olduğumuz sağlık savunuculuğunu kanıta dönüştürmek, bir tıp fakültesi öğrencisi olmamız için yeterli ola-
caktır. Şunu hayal edin; ‘ SCOPH ayrılmış oturumunda yaptığımız araştırmaların makale sunumlarını gerçekleştiriyoruz.’ Büyük resmi ise TurkMSICSCOPH’un kendi yapacağı çalışmalar için sağlık politikaları üretmesidir.
Önemli not: Bu makalenin herhangi bir bilimsel niteliği olmayıp tartışma bölümünün dışındaki yerlerde yazılanlar gerçeği yansıtmamakta ve tamamiyle hayal ürünüdür.
3.SCOPH YAZ OKULU KATILIMCILARININ BKİ(BEDEN KİTLE ENDEKSİ)’LERİNİN BİR GARİP ANKET İLE İLİŞKİLENDİRİLMESİ 3.SCOPH YAZ OKULU KATILIMCILARI
ÖZET SCOPH Yaz Okulu katılımcılarında makale yazımı hakkında farkındalık oluşturmak. Etkinliğe 31 kişi katılım göstermiş olup grubumuz homojen bir dağılım göstermekte ve herkes SCOPH sever J Anahtar Kelimeler : SCOPH, Yaz Okulu, Bir garip anket, Oğuz Seçkin
Giriş: SCOPH ; TurkMSIC içersinde pek çok ilklere imza atmış olup yakın zamanda bağımsızlığı ilan etme yolunda emin adımlarla ilerleyen, şimdilik bir alt komite olma özelliğiyle birlikte tamamıyla halk yararına çalışan, 2,5 günde bir etkinlik yapan amele topluluğudur. (1) SCOPH Yaz Okulu; bütün bir yıl yaptığımız ameleliklere doymayıp daha nitelikli bir uzman amele yetiştirmek üzere her yıl düzenlenen toplama kampıdır.( bakınız zekalıyım amma amele olmak istiyoruz çünkü beyin bedava ) (2 ) Ekmek arası köfte yemek yerine parmak arası terlik yemenin tercih edildiği ve çikolata ile öpüşmenin aynı hazzı verebildiği iddaa edilen balonlar ülkesi. (3, 4) Yaz sıcağı yetmezmiş gibi bir de Can’ın bakışlarının kavurduğu melekler cenneti. (4) Önceki yıllarda serinlemek için hortum kullanılırken, doğa ananın yardımıyla bu sene buna gerek kalmadı. (5)
Kim bilir bu süreç belki sandığımızdan da yakındır. Bilimsel bir SCOPH’u makaleleriyle Turuncu’da sunmak dileğiyle...
TurkMSIC’ta en başarılı vampir oyunlarının oynandığı girişim. Gözlerin Metin ve Ümitcan’ın aşklarını simgeleyen renkli gömlekleri aradığı 3.Scoph yaz okulunda yeni aşklar beklenmektedir.(6)
Yöntem ve Gereçler: Araştırma tanımlayıcı tipte olup herhangi bir tümevarım sağlamamaktadır. Yaz okulu öncesinde google dökümanda hazırlanan ‘Bir Garip Anket’ facebook üzerinden yayınlanarak katılımcıların doldurulması sağlanmıştır. Eksik kalanlar yaz okulunda tamamlanmıştır. Eğitim programının 1.Gününde yer alan bilimsellik kısmında katılımcıların boy, kilo, tansiyonları ölçülmüş BKİ’leri hesaplanmıştır. Sonrasında SPSS’e aktarılarak veriler çıkarılmıştır.
Bulgular: TurkMSIC 19 Mayıs Yerel Kurulu ev sahipliğinde gerçekleştirilen 3. SCOPH yaz okulu programı NPO muz Bahar Aktaş, Girişim Koordinatörümüz Oğuz Seçkin ve NPO Asistanlarımız Almıla Kanat, Meriç Yıldız ve Mesut Aslan tarafından hazırlanmıştır. Eğitmenlerimiz Çağatay Tunca, Gürkan Umut Ay ve Eren Halaç’ın katılımıyla 7 farklı başlıkta eğitim verilmiştir. Yaz okuluna 14 farklı yerel kuruludan toplamda 39 kişi katılmıştır. Anket 31 katılımcımıza uygulanmış olup, 20 kadın 11 erkekten oluşmaktadır. Katılımcılarımız arasında en çok 2. Sınıf öğrencileri (%35,5 ) bulunmakta olup, boy oranları şekildeki gibidir. ( şekil 1.1 ) Frequency Percent Valid
bodur tavuk her daim piliç :P eh işte standart büyüksün abi Total
4
12,9
Valid Percent 12,9
13 9 5 31
41,9 29,0 16,1 100,0
41,9 29,0 16,1 100,0
Cumulative Percent 12,9 54,8 83,9 100,0
Şekil 1.1
33
Katılımcı profilini değerlendirdiğimizde 16 kişi ( % 51,6 ) önceden ya da şimdi yerel kurul yöneticisi , 13 kişi ( % 41,9 ) 2 etkinlikten fazla görev almış ve 2 kişi ( %6,5) de 1-2 etkinlikte görev almış olup aramızda alakasız kendini bilmez kişiler yoktur. Bki gruplarımıza baktığımızda ( şekil 1.2 ) 4 kişi ( %12,9 ) zafiyet geçirmekte olup 5 kişi de (%16,1) kilolarıyla oldukça dikkat çekmektedir. Kilolulardan 2.si Mesut Aslan olup 1.nin kim olduğu bellidirJ Kilolu katılımcıların oranının bu denli düşük olması yaz okulu katılımcılarının göz zevki dikkate alınarak belirlendiğinin en çarpıcı kanıtıdır. Gossip box tan çıkan bilgiler doğrultusunda aramızda zafiyet geçiripte 4 sınıf olan kişinin ganosu 3.5 tur. Bu kadar kilonun nereye gittiği anlaşılmıştır. Bki ve en duyuru yolu ilişkilendirildiğinde; Kilolu olanların %60’ı sosyal medyanın %40 ı ise sms ile duyuru yolunun en ideal duyuru yolu olduğunu dile getirmişlerdir. Burdan çıkaracağımız sonuç ise kilolu arkadaşların kilolarıyla barışık olduğu ve kilo kaybını önlemek için bu yolu tercih ettikleridir. Boy grupları ve duyuru yolunu incelediğimizde bodur tavuk her daim piliçler amfilerde duyuru yapmaktan kaçındığı ortaya çıkmıştır. BKİgrup
Valid
Frequency
Percent
Valid Percent
Cumulative Percents
zayıf
4
12,9
12,9
12,9
normal
22
71,0
71,0
83,9
kilolu
5
16,1
16,1
100,0
Total
31
100,0
100,0
Tartışma: SCOPH Yaz Okulu; SCOPH gönüllerini daha nitelikli kılmak, yeni projeler üretmek, gönüllülere halk sağlığı bilinci aşılamak, yıl içinde yorulan SCOPH ekibini motive etmek adına her yıl yaz aylarında düzenlenen 4 günlük bir kamptır. Yaz okulunu programı halk sağlığı alt komitesi ve gönüllülerin ihtiyaçlarına göre her yıl farklı içeriklerle belirlenir. Bu yıl 3.sünü gerçekleştirdiğimiz yaz okulunun ana teması ‘Stratejik plan ve takım kurma’ idi. Alınan eğitimler sayesinde yerel kurulların bir yıl boyunca halk sağlığı çalışmalarını yürütecek bir ekip oluşturmaları hedeflenmiştir. Takım kurma basamakları, takım içi motivasyon, zaman yönetimi, fon bulma ve liderlik başlıklarına değinilerek bir LPO’nun ihtiyaç duyduğunu her nokta aydınlatılmıştır.
34
Eğitimlerin dışında, 2010-2011 dönemi çalışmalarımızın en önemli çıktısı olan 2011-2013 SCOPH Stratejik Planı yeni dönem SCOPH takımına anlatılmıştır. Planın oluşum aşamasında yer almadıkları için Stratejik planı anlamakta zorluk çekilmekteydi. Bunu aşmak için her bir basamak teker teker anlatılmıştır. SCOPH’un vizyonu, misyonu, amaç ve hedeflerinin üzerinde durularak ideal SCOPH’a ulaşmak için neler yapılabileceğini stratejik planımıza göre aktardık. Bu sayede bütün soru işaretleri giderilmiştir. Bunun yanı sıra Stratejik Plan çerçevesinde bir yıl boyunca neler yapıldığını, SP’nin ne kadar işe yaradığını araştırmak üzere bir Değerlendirme Ekibi’nin kurulmasına zemin hazırlanmıştır. Yaz okulunu biraz daha eğlenceli hale getirmek ve somut bir örnek ile yaptığımız çalışmalardan ne gibi çıktı elde edebileceğimizi anlatmak üzere bir etkinlik simülasyonu gerçekleştirilmiştir. Etkinlik uygulamasından sonra 5 farklı makale dağıtılarak, bilimsel bir makalenin nasıl yazıldığı konusunda kısa bir sunum gerçekleştirilmiştir. Verilerin bilimsel bir çıktı niteliğine sahip olması için hangi aşamalardan geçtiği üzerinde durularak SCOPH SP’nin bilimsellik kısmına vurgu yapılmıştır. Bu makalenin yazılma amacı SCOPH bünyesinde yaptığımız çalışmalardan nasıl bilimsel veri elde ediliri somutlaştırmaktı. Kaynakça: 1. Almıla’nın sunumu 2. www.turkmsıc.net 3.gossip box, 4.Gürkan’ın eğitimi 5.Oğuz’un fotoğraf albümleri 6.Yaşanmışlıklar
SCOPH Stratejik Planı Hiç sokaktayken durup “nereye gidiyordum?” diye düşündüğünüz oldu mu? Peki, hiç bu sorunun cevabını veremediğiniz oldu mu? Metin Yeşiltepe TurkMSIC Akdeniz
T
urkMSIC Halk Sağlığı Alt Komitesinde ilk çalışmaya başladığımda “nereye gidiyoruz?” dedim. Önce kendime sordum. Sonra da başkalarına… Fark ettiğim şey şuydu: herkesin bu soruya bir cevabı vardı ve diğer herkesin aynı fikirde olduğunu düşünüyordu. Başlarda çok sorun etmedim ben de kendi cevabımı doğru kabul ettim ve çalışmaya devam ettim. Kendi fakültemde hep kendi düşündüğüm gibi anlattım, tanıttım çalışmalarımızı. Sonra projelerde çalışmaya ve diğer fakültelerdeki halk sağlığı gönüllüleriyle birlikte çalışmaya başladıkça bu durum sorun yaratmaya başladı. Bana göre önemli olan olabildiğince fazla fakülteye ulaşarak projeler yapmakken, birlikte çalıştıklarıma göre önemli olan az fakültede ama daha çok öğrenciye ulaşmaktı. Bazı zamanlarda ben olabildiğince profesyonel yardım alınması gerektiğini düşünürken diğerleri her şeyi bizim yapmamızın bizi geliştireceğine inanıyordu. Çok uzun tartışmalar yaşıyorduk ve sonunda belki de kimseyi memnun etmeyen kararlar alıyorduk ya da onların istediği gibi karar almadık diye aramızdan ayrılanlar oluyordu. Bir otobüsün içindeydik fakat herkes farklı bir yerlere, farklı yollardan gitmeyi planlıyordu. Bu nedenle de otobüsten sık sık inenler
oluyordu ve yeni gelenler de yine otobüsün onların düşündüğü yere gideceğini düşündüğü sürece kalıyordu. Dışardan baktığınızda da bir sağa bir sola dönen, sık sık da nereye gidileceği konusunda tartışmalar yapılan bu otobüsten inmek yerine direksiyona geçmeye karar verdim. Ve halk sağlığı alt komitesi ulusal direktörü oldum. Elbette direksiyona geçip otobüsü istediğim yere sürmedim. Ve bir yol haritamız olması gerektiğine herkesi inandırmaya çalıştım. Ve göreve geldikten 6 ay sonra, 59. TurkMSIC Nisan Genel Kurul toplantısında, bir Halk Sağlığı Alt Komitesi Stratejik Planı oluşturulmasına oybirliği ile karar verildi. Bu bile benim için oldukça büyük bir başarıydı. Bireyselliğin oldukça popüler olduğu günümüz dünyasında farklı fakültelerden, farklı düşüncelerden kişiler topluluğun çıkarlarını kendi çıkarları üstünde tutacaklarına ve daha ileriye gidebilmek için birlikte çalışmaları gerektiğine karar almıştı. Bu işe en az benim kadar inanan gönüllülerden oluşan bir ekip yaz ayları boyunca TurkMSIC’i, alt komiteleri ve özellikle de halk sağlığı alt komitesini enine boyuna tartışıp bir yerlere oturtmaya çalıştı. İlk olarak gidilmek istenen yer konusunda karar kılındı. Başlangıçta herkes için farklı şeyleri barındırması gereken bu yer artık ortak bir hayal olmuştu. Bu da yeterliydi benim için aslında. Otobüsümüzün önüne varılacak yeri bir tabelaya yazdık! Ve artık yolu seçmek
kalmıştı. Oldukça yaratıcı çözümler sunan ve hayallerinde halk sağlığı alt komitesini defalarca o yollardan geçirip başarıya ulaştıran stratejik planlama ekibimiz üzerine düşen sorumluluğu başarıyla yerine getirmiş oldu. Böylelikle direksiyonda olmak endişe yerine keyif vermeye başladı. Aradan geçen zamanda otobüsümüzün ne kadar yol aldığını anlamaya çalışırken aklıma halk sağlığı alt komitesi ulusal direktörlüğüne aday olurken “TurkMSIC’e bilimsellik getirmeyi istiyorum” dediğim geldi. Ben dahil hiç kimse bu fikrin bu kadar sahipleneceğini düşünmemiştir. Belki de stratejik planın en somut başarısı bu alanda gerçekleşti. Ve bu başarının sahibi ne ben ne bu stratejik planı oluşturan ekip ne de bir başkası. Bu başarının sahibi şüphesiz ki halk sağlığı gönüllüleridir, stratejik planı sahiplenen ve gereklerini yerine getiren gönüllülerimizdir. Fakat yapılacaklar burada bitmiyor sürekli bir gözden geçirme ile hedeflenenlerin hangilerinin gerçekleştiği ve gerçekleştirilemeyenlerin alternatif yollarının bulunması gerekmektedir ki ilerleme ve gelişme devam etsin. Aksi takdirde otobüsün tabelasında yazan yere asla ulaşılamaz. Ümidim; halk sağlığı alt komitesini ileriye taşıdığı gösterilen bir stratejik plan belki de herkesin dikkatini çekerek zaman içerisinde TurkMSIC ve hatta diğer alt komiteler için de bir prototip olur.
35
Diyabet TurkMSIC Halk Sağlığı Alt Komitesi, diyabet için ne yapıyor? Ülkemizde halk sağlığı açısından büyük bir sorunlardan biri olan diyabet hakkında TurkMSIC SCOPH tarafından bir çok çalışmalar, etkinlikler ve yürüyüşler yapılmaktadır. Amacımız insanların diyabet hakkında risk faktörleri, tanı yöntemleri, diyet, egzersiz hakkında bilgilenmesi ve diyabet ile yaşamayı öğrenmeleridir. Ama bundan önce esas amacımız, hekim adayları olarak bizlerin halkımızı bu kadar çok ilgiilendiren konuda farkındalık kazanması ve insanları etkilemesi için temel halk sağlığı bilinci ve diyabet hakkında bilgi edinmesini sağlamaktır. TurkMSIC Acıbadem, İstanbul Maltepe Meydanında çağımızın çok görülen hastalıklarından diyabet ve yüksek tansiyona dikkat çekmek için kan şekeri ve tansiyon ölçümü yaptı ve bu hastalıklar hakkında neler bilinip neler bilinmediğini görmek amaçlı anketimizle birlikte bilgilendirdi.Kimler bu hastalıkta risk grubunda olabileceği ve bunlara dikkat edilmesi gerektiği vurgulandı. 500’e yakın kişiye şeker
36
ve tansiyon ölçümü yapıldı. TurkMSIC Adnan Menderes, Forum AVM de diyabet konusunda bilgilendirme yapmak, doğru bilinen yanlışların farkına varılmasını sağlamak, değerleri normal sınırlar dışında olan bireyleri gerekli yerlere yönlendirmek amacıyla broşür dağıtımı, boy-kilo ve kan şekeri ölçümü yaptı. Ayrıca katılımcıların diyabet hakkında ne kadar bilinçli olduklarını incelemek amacıyla da bir anket çalışması yaptı. Etkinlik 80 katılımcı, gönüllü 10 arkadaşımız ve 2 hocamızla gerçekleşti. TurkMSIC Akdeniz, Senenin son etkinliğinde 30 kişilik bir ekiple Doyran Köyü’ne gidip orda şeker ve tansiyon ölçtü.200 kişinin şekerini ve tansiyonunu ölçüp bunların bilgilerini anketle birlikte kaydetti. TurkMSIC Bezmialem, TurkMSIC Bezmialem in ikinci etkinliğini, Bezmialem Tıp Fakültesi Hastanesi nde, yaklaşık 400 kişinin şekerini ve tansiyonunu ölçerek, verileri kayıt altına alabilmek, yapılan yanlışları ve eksiklikleri de gösterebil-
mek amaçlı standımıza katılan her bir kişiye anket uygulayarak, diyabet gazeteleri eşliğinde gerekli bilgilendirmeleri yaparak, şeker ve tansiyon değerleri normal sınırlar dışında seyreden kişileri doğru yerlere yönlendirerek; etkinliği, amacına uygun bir şekilde gerçekleştirdi. TurkMSIC Cerrahpaşa, Uzun bir hazırlık dönemi gerektiren bir etkinlikti. Çünkü her yerel kurulun kendi strip ve glukometresini bulması gerekiyordu. Birçok yeri sponsorluk için aradık. Ve istediğimiz kadar strip , glukometre verecek ve tanınmış bir firma olan Roche’ un bize geri dönmesi bizi mutlu etti. Kızılay ile iletişime geçip Taksim Meydanı Metro girişinde etkinliğimizi gerçekleştirmek için izin aldık. Etkinlik öncesi ekibimizi bilgilendirmek için ‘Diyabet Eğitimi’ yaptık. Ve etkinliğimizde gün boyunca 60 arkadaşımız çalıştı, 1200 ölçüm yaptık, bunların 900 ünü ankete geçtik ve anketleri değerlendirdik. Etkinliğimiz sırasında gizli şekeri olabileceğini düşündüğümüz kişileri doktora gitmeleri
için yönlendirdik. Gün sonunda başarılı bir etkinlik yapmış olmanın huzuru vardı. TurkMSIC Cumhuriyet, Sivas Süleyman Çanka çarşısında halkımızı diyabet hakkında bilgilendirmek adına Kan şekeri ölçümü yaptı. Halkın çok yoğun ilgisi oldu. Diyabet hakkında sorulan tüm sorulara cevaplar verildi. Diyabet Vakfı ile beraber yapılan bu etkinlikte Sivas ili ‘yaş- cinsiyet –kilo-boy’ ile diyabetin ilişkilendirilmesi adına istatistiksel bir veri oluştu. Etkinlik tüm gün boyunca 782 kişiye ulaştı. TurkMSIC Ege, yaklaşık 30 kişilik gönüllü arkadaşımız ile alsancak kıbrıs şehitleri caddesinde toplam 5 saat süren çalışma yapıldı ve toplam 700 kişinin kan şekeri ölçüldü, ayrıca ölçüm yapılan kişilere broşür dağıtıldıve kilo-boy-vki-bel çevresi- ve ailesinde diyabet olup olmadığına dair geniş çaplı bir anket uygulaması yapıldı ve anketin sonuçları hocalarımız ile değerlendirildi. Bu etkinlik ile hem mesleki beceri ve bilgilerimiz geliştirildi hem de bir çok insan bilinçlenmiş oldu.
nenin çeşitli yerlerinde 65 gönüllü tarafından standlar kurularak hastalara şeker ölçümü yapıldı. Bir yandan da IDF(International Diabetes Foundation) tarafından önerilen “Tip 2 Diyabet Risk Anketi” hastalara uygulanarak bu çalışma okulumuz Fizyoloji A.B.D. yardımıyla bilimsel bir veri haline getirildi. Etkinlik sonunda 920 hastaya ulaşıldı. Ayrıca dikkat çekmek amacıyla TurkMSIC üyeleriyle mavi halka oluşturuldu ve bir yürüyüş gerçekleştirildi.
da bilgilendirme yapıldı. Ardından Süha Ahmet Aktaş, Semra Selime Uçar ve Doğancan Çeneli’nin yardımlarıyla Tuğrul Beyan tarafından koordine edilen etkinlikte Medtronic Medical’in sağladığı stripler İzmit’in iki büyük alışveriş merkezi olan Ncity ve Dolphin AVM’deki stantlarda kullanıldı. Aynı zamanda tansiyon ölçümü ve anket uygulaması da yapılan etkinlikte dönüşümlü bir şekilde 70 gönüllümüz görev alarak yaklaşık 700 katılımcıya ulaşıldı.
TurkMSIC Gazi Türkiye Diyabet Vakfı ile 20 Kasım 2011de düzen-
TurkMSIC Kırıkkale, TurkMSIC Kırıkkale YK olarak bu seneki ilk et-
TurkMSIC Osmangazi, 1718 Aralık’ta Kanatlı Alışveriş
ledikleri, Hacettepe, Kırıkkale, Başkent ve Ankara Yerel Kurullarının da katılımını sağlandığı Diyabet Yürüyüşü’nde egzersizin kan şekerini düzenlemede ne kadar önemli olduğunu vurgulamak için Lozan Parkı’nda mavi balonlardan yapılmış diyabet halkasını taşıyarak 5000 adım attılar. Ayrıca bu yürüyüş International Diabetes Foundation’ın başlattığı bir kampanya olan Global Diabetes Walk’a da dahil olmuştur.
kinliğimiz 14 Kasım 2011 tarihinde Cumhuriyet Meydanı’nda gerçekleştirildi. 10 gönüllü arkadaşımızla beraber 350si kayıtlı yaklaşık 500 vatandaşımızın kan şekeri ölçüldü. Açlık ve tokluk olmak üzere yaptığımız ölçümler sonrası kan glikoz düzeyi sınır değerlerde olan vatandaşlarımız hastaneye yönlendirildi.
Merkezi’nde 105 üyenin katılımıyla 1900 gibi rekor bir sayıya ulaştık. Hepsinin kan şekerini ölçtük, anket aldık ve gerek broşürlerle gerek sözlü olarak bilinçlendirdik. Etkinliğimize hocalarımız da katılarak bize destek oldu. Amacımıza fazlasıyla ulaştık. Ayrıca yeni üyelerimiz bu etkinlikle yeni olmaktan çıkarak artık TurkMSIC Osmangazi’nin bir parçası oldu.
TurkMSIC İstanbul, Eğitimcilerden diyabet konusunda seminer alınarak işe başlandı, ardından hasta-
TurkMSIC Kocaeli, Geçen yıl şehirde büyük dikkat çekerek yerel basında büyük yer bulan DDG etkinliği bu yıl da benzer şekilde gerçekleştirildi. Öncelikle tüm fakülteye açık bir şekilde kan şekeri ve tansiyon ölçüm eğitimi ile diyabet konusun-
TurkMSIC Trakya, Halka diyabet, hipertansiyon ve obezite hakkında bilgi vermek,normal değerleri öğretmek,kendilerinin bu değerler içinde olup olmadığını saptayıp
37
normal değerler içinde olmayanları gerekli sağlık kuruluşlarına yönlendirerek; sağlıklı vatandaşları korurken,risk grubunda veya hasta olanlar için gerekenlerin yapılması konusunda yönlendirdi. Aynı zamanda ölçülen değerleri kaydederek Edirne’nin kan şekeri, tansiyon ve BKİ değerleri hakkında istatistik çıkararak hem şehrin genel durumu hakkında fikir sahibi olup hem de çalışmayı daha bilimsel bir hale getirmeyi amaçladı. Sponsorlarla görüşüp gerekli materyali temin etti. 50 gönüllü öğrenciye Kardiyoloji Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr.Fatih Özçelik tarafından etkinlikten önce diyabet hipertansiyon ve
destekleri ile gerçekleştirdik. Bu etkinlik çerçevesinde okulumuzda çok değerli hocaların sunumları ile gerçekleştirilen konferansın yanı sıra Cepa ve Kentpark gibi büyük iki alışveriş merkezinde hem Böbrek Günü tanıtımı hem de tansiyon ve şeker ölçümü yapılmıştır. Ayrıca bu etkinlik kapsamı altında toplumu bilgilendirmek ve bilinçlendirmek amacıyla broşür dağıtımı da yapılmıştır.
obezite konusunda oldukça faydalı bir eğitim verildi. Yoğun ilgi gören stantlarında gönüllü doktor adayları Edirne Merkez’de bir gün boyunca 1000 kişinin değerlerini kaydetti, gerekli yönlendirmeleri yapıp halkı bilgilendirdi. Etkinliğe basın da ilgi gösterdi. Anadolu Ajansı, Edirne TV ve çeşitli yerel gazetelerden gelen muhabirler tarafından etkinlik görüntülendi, halkın bu çalışma hakkındaki beğenileri kaydedildi, yerelkuruldaki etkinlik koordinatörleriyle röportaj yapıldı. Koordinatörler hem projenin Türkiye genelinde uygulanışı hem de yerelkurulun yaptıkları hakkında bilgi verdi. Gün sonunda hem halk hem de gönüllüler bu etkinlikten oldukça mutluydu.
öğrencilerinin,hocaların ve özellikle hizmetli/çalışan grubu vatandaşların bir arada bulunduğu üniversite kampüsüydü.Standa gelen genç, yaşlı,kadın,erkek;etkinliği merak edip gelen ve uygulamalara katıldılar ve burada Yeditepe YK gönüllüleri onların kontrollerini yapmak amacıyla onların tansiyonlarını ve sekerlerini ölçtü.Yoğun istek alan ve 2 güne yayılan bu etkinlikte 750 kişiye ulaştı ve bunun 400 ü diyabet şeker ölçümüydü.Bu konuda görev alan arkadaşlar ;özellikle 1 ve 2. sınıftaki tıp öğrencileri için yararlı bir deneyim oldu. Ayrıca sadece seker ve tansiyon olcumu yapılmayıp, yüksek tansiyon ve diyabet konusunda da gelen vatandaşlara TurkMSIC broşürleri ile bu konuda onlar bilinçlendirdi.
TurkMSIC Ufuk, Dünya Böbrek Günü etkinliğimizi okulumuz nefroloji Profesörü Ayla San’ın büyük
38
TurkMSIC Yeditepe, Bu sene içinde SCOPH kapsamında yaptıkları öteki proje ise Kızılay işbirliğiyle olan seker ve tansiyon ölçümüydü. Bunun için seçtiği yerse;üniversite
TurkMSIC Akdeniz Çağımızın hastalıkları arasında olan diyabet has-
talığını anlatıp risk faktörlerine değinerek çözüm yollarını tartıştı. Sunuma 70 kişi katılmıştı. Sunum günü; ‘Diyabetin simgesi nedir?’ sorusunu bir çok arkadaşına sorarak tıp öğrencilerinde farkındalık yaratmaya çalıştı. Verilen cevapları kamera kaydına aldı. Sunum sonrasında bu sorunun cevabını yanıtlayarak; mavi balon ve kağıtlardan kocaman bir mavi halka oluşturdu. Kamera kayıtları ve mavi halkasının fotoğrafı ile dikkat çekici bir video hazırladı.
39
Kan Bağışı Kan bağışının önemini ve yararları nelerdir? İnsanları teşvik etmek için neler yapmalı? Her yıl binlerce insan, bir kaza ya da hastalık sonucunda kan bulamadığı için hayatını kaybediyor. Buna karşılık yapılan araştırmalar, yaklaşık 72 milyon insanın yaşadığı Türkiye’de yıllık kan bağış oranının, nüfusun %1′i kadar olduğunu gösteriyor. Oysaki kan bağışı, kan bekleyen binlerce insanın hayatını kurtarmanın yanı sıra, bağış yapan kişinin sağlığını da olumlu yönde etkiliyor. Yılda üç kez kan bağışı yapılabilir. Sağlıklı kişilerin yılda en az 2 kez bağışı yapmasıyla ülke ihtiyacı karşılanabilmektedir. Ancak düzenli olarak kan bağışlayan kişi sayısı çok azdır. Hayatları boyunca kan ve kan ürünlerini almak zorunda olan hemofili ve talesemi hastaları sizlerin kan bağışınızı bekliyor. Yenidoğan ve kanın değişmesi için çok taze kana ihtiyacı olan bebekler sizin kanınızı bekliyor. Ağır böbrek hastalarının yaşamlarını sürdürebilmeleri için kan ve kan ürünlerine ihtiyaçları var. Kan yapılamayan tek ilaçtır. Bir
40
gün siz de kan ve ürünlerine gereksinim duyabilirsiniz.
Tüberküloz (Tedavinin sağlanmasından 5 yıl sonra kan verebilirler)
18 ve 65 yaş arası olan sağlıklı bulaşıcı hastalığı veya riski olmayan 50 kg üzerinde kişiler kan bağışlayabilirler. Ancak kan veremeyecek kişiler de vardır, bunlar:
Diabet (İlaç kullanmayan veya ilaç kullandığı halde kan şekeri regüle edilmiş olanlar kan verebilir)
Hepatit B (Hiçbir zaman kan veremezler) Hepatit C (Hiçbir zaman kan veremezler) veremezler) Sıtma (Tedavinin sağlanmasından 3 yıl sonradan itibaren kan verebilirler) Frengi geçiren hastalar iyileşmeden 1 yıl sonra kan verebilirler. Creutzfeldt-Jacob hastalığı olanlar hiçbir zaman kan veremez. Chagas Hastalığı ( Alınan kan sadece fraksinasyon amaçlı kullanılabilir)
Anemi (Anemi teşhisi konmuş kişiler kan bağışçısı olamazlar) Gebeler kan veremez. Doğum veya gebeliğin sonlan(dırıl)masından 6 hafta sonra kan verebilirler. Koroner kalp hastalığı angina pektoris ciddi kardiyak aritmi serebrovasküler hastalıklar arteriyal tromboz veya rekküren venöz trombozu olan kişiler kan veremezler. Allerji ( Astım hastaları kan veremez. Polen allerjisi olanlar ise sadece allerjileri oldukları dönemde kan veremezler.) Otoimmün hastalığı olanlar kan veremezler. Kanama diatezi (Kanama eğilimi) olanlar ömür boyu kan veremezler.
Bronşit (Kronik bronşit hastaları kan veremez) Kronik nefrit ve pyelonefritli hastalar kan veremez. Akut glomerulonefrit geçirmiş olanlar ise iyileşmeden 5 yıl sonra bağış yapabilir. Malign (Habis) hastalığı olanlar gönüllü donör olarak kabul edilmezler. Brusella almış olanlar tam iyileşmeyi takiben iki sene sonra kan bağışı gönüllüsü olabilirler. Epilepsi hastaları kan veremezler. Osteomyelit geçirmiş hastalar tam düzelmeden 5 yıl sonra kan verebilirler. Cerrahi: Büyük ameliyatlardan sonra 6 ay boyunca kan bağışı alınmaz.Mide rezeksiyonu geçirenler ise hiçbir zaman donör olamazlar. Transfüzyon: Kan veya kan ürünü alan donörler 1 yıl boyunca kan veremezler. Attenüe virus aşısı yapılmış olanlar 3 hafta kan veremez.( Su çiçeği sarı humma kızamık kızamıkçık oral polio kabakulak) Ölü bakteri aşısı olanlar 5 gün donör olamazlar.( Kolera tifo antrax) İnaktif virus aşısı ve toxoid alanlar ise 3 gün kan veremezler ( Polio-
injeksiyon influenza rabies difteri tetanoz) Sadece kan bağışı yaptığınız kişinin hayatını kurtarmakla kalmayıp, bundan siz de yarar görürsünüz. Nasıl mı? Kemik iliğinin yağlanmasını önleyip, kan yapımı canlı tutulur.
Verilen kanın yerine, anında vücuttan genç hücreler dolaşımına katıldığı için, bağışçı daha dinç ve canlı olur. Kandaki yüksek yağ oranı düşer. Kan bağışı kalp krizi ihtimalini %90 azaltır. Kan bağışlayan kişide baş ağrısı, stres, yüksek tansiyon, yorgunluk gibi rahatsızlıkların giderilmesinde çok büyük katkısı olur.
Etkinliğe katılım 10 kişiydi BEZMİALEM, Kızılay işbirliğinde Bezmialem Vakıf Üniversitesi Kampüsü nde, hazırlanan steril bir ortamda gönüllü ve kan vermeye elverişli yaklaşık 40 kişiden kan alımını sağladı. Kan veren kişilerin sağlık durumları kontrol edildi. Alınan kanlarla bir çok kişinin yarasını sardı ve bu kampanyanın sağlıklı bir şekilde amacına ulaşmasını sağladı.
TurkMSIC Halk Sağlığı Alt Komitesi olarak, bu bilgilere sahip olan gönüllü tıp fakültesi öğrencileriy-
KOCAELİ, Hastanelerinin kan bankası ile gerçekleştirilen kan bağışı etkinliğinde iki gün boyunca açık duran stantta duyuru yapılarak kan bağışında bulunmak isteyenlere randevu verildi. Sonraki iki gün boyunca da bu kişilerin bağış işlemini sorunsuz bir şekilde gerçekleştirmesi sağlandı. Etkinlik ile kan
le çoğu zaman Kızılay işbirliği ile stand çalışmaları yapıp insanları bilinçlendirerek kan bağışı sayısını artırmayı amaçlamaktayız.
bankasına iki gün içinde bir yılda yapılan toplam bağıştan daha fazla kan bağışı yapıldı. Etkinlik İshak Yıldız tarafından koordine edildi.
AKDENİZ, Hastanesinin Kan Merkezi ile ortaklaşa gerçekleştirdiği etkinlikte tıp öğrencilerini örnek bir davranış sergilemek üzere kan bağışında bulunmaya davet etti.
OSMANGAZİ, 10-14 Ekim tarihleri arasında Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Hastanesi Kan Merkezinde yapılan etkinlik öncesinde, etkinlik içinde yer alan üyelerimize
Kan bağışçısı her kan verdiğinde: AIDS , Hepatit B , Hepatit C , Sifiliz Kan grubu taramasından ücretsiz olarak yararlanmış olur.
41
YILDIRIM BEYAZIT, Etlik Yerleşkesi’nde standlar kurdu. Üniversite öğrencilerine kan bağışının önemini anlattı,bilgiler verdi.Bu etkinlik çok sayıda öğrencinin ilgisini çekti.13-14 Mart 2012 tarihleri arası süren etkinlikte 150 ünite kan bağışı oldu.. kan bağışının önemi anlatıldı ve teşvik edildi. Daha sonra yapılacak bağışlar saat saat ve gün gün düzenlendi. 105 kişi kan vermek için başvurdu ve 75 kişi yapılan testler sonucunda kan vererek 75 ünite kan bağışı sağlandı. Ayrıca ilk etkinlik olması sebebiyle yeni üyeler motive edildi.
UFUK, Herkesçe bilinen öneminden dolayı Kızılay Haftası’nda kısaca Kızılay’ı tanıtan ve kan bağışının önemini vurgulayan bir proje gerçekleştirildi. Bu projede asıl amaç insanları kan bağışı hakkında bilinçlendirmek ve kan bağışı yapmaya yönlendirmekti.
SÜLEYMAN DEMİREL, Kan bağışının hem toplumsal hem kişisel önemi büyük.Bu sebeple tıp fakültesi öğrencileri arasında gerçekleşen etkinlikte öğrencileri kan vermeye teşvik etti ve düzenli kan verme alışkanlığını yaygınlaştırmayı planladı. 3-4 ayda bir turkmsic kan verme günü etkinliği düzenleyerek bunu daha da canlı hale getirmeye çalıştı.
ULUDAĞ, genel kuruldan döndükleri ilk haftada yaptığıkları, iki senedir düzenli olarak gerçekleştirdikleri “Kan Bağışı” etkinliği oldu. Temel bilimler binasında üniversite kan merkeziyle birlikte kurdukları düzenekte tıp öğrencilerini daha duyarlı bireyler olmaya davet ettiler. TurkMSIC vizyonlarını yansıtan bir etkinlik oldu.
42
Organ Bağışı Birer hekim adayı olarak, organ bağışı konusunda insanları bilgilendirmek ve bağışlamalarını sağlamak için bilmemiz, yapmamız gerekenler nedir? Tedavisi sadece organ ve doku nakli ile mümkün olan hastalıklar, tüm dünyanın olduğu gibi, ülkemizin de en önemli sağlık sorunlarının başında yer alıyor. Türkiye’de, organ ve doku nakli bekleyen hastaların sayısı her geçen gün artıyor. Özellikle kalp ve karaciğer nakli bekleyen hastalar, uygun organ bulunamaması nedeniyle hayatlarını kısa süre içinde kaybediyorlar. Ülkemizde organ bağışları henüz istenilen seviyeye ulaşamadığı için organ bağışının yaygınlaştırılması gereklidir. Her ne kadar henüz öğrenci olsak da, bir çok ortamda ve bir çok şekilde insanlara bu konuda yol gösterici olabiliriz; ama öncelikle bizim organ bağışı konusunda gerekli bilgileri ve insanların hangi önyargılara sahip olduğunu bilmemiz gerekiyor. 2238 sayılı yasaya göre on sekiz yaşından büyük ve akli dengesi yerinde olan herkes organlarının tamamını veya bir bölümünü bağışlayabilir.
2238 Sayılı “Organ Ve Doku Alınması, Saklanması, Aşılanması Ve Nakli Hakkındaki Kanun” a göre ; Madde 14 - Bir kimse sağlığında vücudunun tamamını veya dokularını, tedavi, teşhis ve bilimsel amaçlar için bıraktığını resmi veya yazılı bir vasiyetle belirtmemiş veya bu konudaki isteğini iki tanık huzurunda açıklamamış ise sırayla eşi, reşit çocukları,ana veya babası veya kardeşlerinden birisinin; bunlar yoksa yanında bulunan herhangi bir yakınının muvafakatiyle ölüden organ ve doku alınabilir. Aksine bir vasiyet veya beyan yoksa, kornea gibi ceset üzerinde bir değişiklik yapmayan dokular alınabilir. Ölü, sağlığında kendisinden ölümünden sonra organ veya doku alınmasına karşı olduğunu belirtmişse organ ve doku alınamaz. Nakil yapılabilen organ ve dokular; böbrek, karaciğer, kalp, akciğer, pankreas, ince bağırsak, kalp kapağı, kornea, kemik iliği ve deridir. Organlarınızı bağışlamak istiyor-
sanız, iki şahit huzurunda organ bağışı belgesini imzalamanız ve yanınızda bağış kartı taşımanız yeterlidir. Organ bağışı kartlarını elde edebileceğiniz yerler: »» İl Sağlık Müdürlüğü Bölge Koordinasyon Merkezi, »» Toplum Sağlığı Merkezleri, »» Devlet ve Ünivesite Hastanelerinden
Organ bağışı yapmaktan vazgeçtiğiniz anda kartı yanınızda taşımayı kesmeli ve kayıtlı olduğu merkeze bunu bildirmesi yeterlidir.
İNSANLARIN ORGAN BAĞIŞI HAKKINDAKİ NELER?
ÖNYARGILARI
“Bedenimin paramparça olmasını istemiyorum” Hangi organlarınızı bağışlayacağınızı siz belirliyorsunuz, sadece iç organlarınızdan uygun olanları bağışlarsanız nakil yapıldıktan sonra deri tekrar dikilerek vücut bütünlüğünüz korunur.
43
“Hastane görevlileri organlarımı bağışladığımı öğrendiğinde hayatımı kurtarmak için çok çaba göstermezler.” Acil bir durumda sizden sorumlu olan doktorun sizin sağlık sorununuzun girdiği alanla ilgisi vardır, organ nakliyle herhangi bir ilgisi yoktur. Ayrıca sadece sizin hayatınızı kurtarmaya odaklanır, başkasınınkini değil.
bir hekkim yeterli değildir. Ülkemizde tanıyı esas olarak 4 branştan; nöroloji, nöroşirurji, anestezi ve kardiyoloji uzmanlarından oluşan beyin ölümü tespit kurulu koyar. Bu tanının konması, kişi için geri dönüşü olmayan bir ölüm sürecinin başladığı anlamına gelir.
“Organ bağışı yapmanın dinen uygun olduğuna inanmıyorum”
“Organ bağışı yaptığım için belki de gerçekten ölmeden belgelerim imzalanacak. Yıllar sonra da olsa komadan çıkma ihtimalim var ya da belki de
Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu, 6/3/1980 tarih ve 396 sayılı kararı ile organ naklinin caiz olduğunu bildirmiştir.
gerçekten bitkisel hayatta değilimdir?”
Bu kararla; organ bağışı insanın insana yapabileceği en büyük yardım olarak nitelendirilmekte ve “organınızı vereceğiniz kişi yaptığı iyilik ve fenalıklardan kendisi sorumludur” denilmektedir. Kur’an-ı Kerim’de de “ Her kim de birini (hayatını kurtararak) yaşatırsa sanki bütün insanları yaşatmıştır.” beyan olunmuştur.(Maide Suresi, Ayet 32)
Organ sadece beyin ölümü gerçekleşmiş insanlarlandan alınır ve beyin ölümü ile koma veya bitkisel hayat farklı kavramlardır. Bitkisel hayatta hastanın solunumu devam eder, bazı durumlarda iyileşme şansları vardır; derin koma da aynı şekildedir ve tıp bu insanları ölü kabul etmez. Ancak beyin ölümünde kişi beyin fonksiyonlarını geri dönüşümsüz olarak kaybetmiştir;hasta solunum cihazına bağlı olmadan kendi kendine solunum yapamaz ve yapılan tüm tıbbi tedavi ve makine desteğin rağmen kısa süre içinde tüm organlar işlevini yitirir.Yani beyin ölümü gerçekleşmiş kişiler, artık tıbben ölüdürler. Ayrıca beyin ölümü tanısıı çin tek
44
TurkMSIC Halk Sağlığı Alt Komitesi gönüllüleri olarak; insanlara gerekli bilgileri vererek bu önyargılarını yıkmaya çalışmak, organ bağışı sayısının ülkemizde giderek artmasını sağlamak için temel çalışma yöntemimiz. Bu sebeple her sene farklı yerlerde ve farklı tarihlerde tıp fakültesi öğrencileri tarafından stand etkinlikleri düzenlenmektedir.
UFUK: Günümüz hekimleri organ bağışının yetersiz olduğunu vurgulamakta ve insanları organ bağışına yönlendirmeye çalışmaktadır. Geleceğin hekimleri olarak bu gaye altında birleşerek bir farkındalık yaratmak amacıyla Organ Bağışı Haftası’nda hastanelerinde hastaları ve hasta yakınlarına organ bağışı hakkında bilgi verildi. Böylece organ bağışına karşı olan tabuyu bir nebze de olsa halkı bilinçlendirerek yıkmaya çalışıldı. TRAKYA, Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Çarşı’sında TÜTF Nefroloji ABD Organ Bağışı koordinatörü Naciye SAYGI’nın da
yardımlarıyla gerçekleştirdiği 30 katılımcıyla hazırlanan broşürleri dağıtıp insanlara organ bağışının önemini ve bir gün hepimizin buna ihtiyacı olabileceğini hatırlattı, yanlış bilinenleri düzelterek halkın bu konudaki ön yargılarını yıkmak için çabaladı ve ilk etkinlikte 90,ikinci etkinlikte 57,üçüncü etkinlikte 69 kişiden organ bağışı topladı. Kipa Alışveriş Merkezi’nde gerçekleştirdiği etkinlikte de yine broşürler dağıtıp bilgilendirmeler yaparak 42 kişiden organ bağışı toplayarak toplamda 258 kişiye belki de umut ışığı yakarken, çok daha fazla kişiye de bu konunun önemini hatırlatıp, organ bağışı üzerine düşünmesini ve bu konu hakkındaki önyargılarını yıkması gerektiğini gösterdi. OSMANGAZİ, 17-18 Mart’ta Kanatlı Alışveriş Merkezi’nde 40 katılımcıyla yapıtığıkları etkinlikte insan-
lara organ bağışı hakkında sohbet havasında uzun uzun bilgilendirme yapıldı. İl Sağlık Müdürlüğü kendilerine 200 adet organ bağışı kartı verdi, kartları 2. Günün ortasında tükendiği için günün geri kalanında sadece bilgilendirme ve broşür dağıtımı yaptıkları halde ilgi yüksekti. KOÇ, Okulun Öğrenci Merkezi’nde stand açtı. Organ Bağışı hakkında bilgilendirici broşür dağıttı, yanlış bilinen bilgileri düzeltti, organlarını bağışlamak isteyen kişilere formları doldurtup organ bağışı kartlarını verdi. Gün sonunda 200den fazla kişiyi bilgilendirdi, 80 tane de Or-
gan Bağışı aldı. KOCAELİ, Doğancan Çeneli tarafından düzenlenen etkinlikte hastanenin organ bağışı koordinatörü Dr. Şebnem Efendi katılımcıların konu ile ilgili sorularını cevapladı. Filmler gösterimleriyle des-teklenen sunumla duyarlılık artırılmaya çalışıldı ve organ bağışında bulunmak isteyenler gün boyunca açık duran stantta bunu gerçekleştirebildi. GAZİANTEP, Sankopark AVM ‘de organ bağışı ile ilgili insanlarımızı bilinçlendirmek,farkındalık yaratmak amacıyla etkinlik düzenledi. Organ bağışına karşı olanların nedenlerini araştırdı.Gün boyu süren etkinlikte 95 ‘e yakın kişiyi organ bağışına ikna etmeyi başardı. CELAL BAYAR, Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi kampüsünde ki-
şiler üzerinde farkındalık yaratmak için bilgilendirme yaptı ve bilgilendirmenin sonunda bağışta bulunmak isteyenlerin gerekli evrakları doldurdu. Günün sonunda 280 bağış topladı ve 280’den fazla kişi üzerinde farkındalık yarattı. ADNAN MENDERES, etkinlikleri, 18 gönüllü arkadaşla Adnan Menderes Üniversite Hastanesi’nde oldu. Organ bağışı hakkında yeterli bilgisi olmayan, çekinceleri ve soruları olan katılımcıların bilgilenmesi amacıyla broşür dağıtımı oldu. Ayrıca organ bağışlamak isteyenlerin kayıtlarını yaptı, gün boyunca 24 kişiye ulaştı.
olanların organ bağışı formlarını doldurması sağlandı. AKDENİZ, Akdeniz Üniversitesi Prof.Dr. Tuncer Karpuzoğlu Organ Nakli Merkezi’nin desteğiyle 27 kişilik bir ekiple gerçekleştirdiği etkinlikle cana can katmayı sağladı ve 96 organ bağışı ve 200 anket toplayıp halkın bu konudaki yanlış bilgilerini giderdi.
ACIBADEM, Organ bağışı broşürleri ile organ bağışı ile bilinen yargılar kırılmaya çalışıldı ve organ bağışının nasıl yararlarının olduğu anlatıldı.Tüm gün boyunca 50 organ bağışı yapıldı. ABANT İZZET BAYSAL, Abant İzzet Baysal Üniversitesi kampüsü aktivite merkezinde 2 kasım 2011 tarihinde saat 10 da başlayarak gerçekleştirildi.Yerel kurulumuzdan 5 gönüllümüz stand da organ bağışının önemi ve gerekliliği hakkında bilgilendirmede bulundu.100 adet organ bagışı kartı doldurularak etkinlik başarıyla tamamlandı.Etkinlikte amaç üniversite arkadaşlarımızın organ bağışı konusunda bilinçlendirilmesi ve bağışçı sayısının artırılmasıydı.Gerekli bilgilendirme gönüllülerimiz tarafından standlarda birebir anlatımla yapıldı ve ardından organ bağışına gönüllü
45
Halk Sağlığı Alanında Diğer Çalışmalarımız TurkMSIC Halk Sağlığı Alt Komitesi olarak bu dönemde yaptığımız diğer çalışmalar TIP ÖĞRENCİLERİNDE RUH SAĞLIĞI SÖYLEŞİSİ TurkMSIC Akdeniz ‘Normal insan’ nasıl olmalı sorusuna cevap arayarak; ruh sağlığı üzerine, Prof.Dr. Taha KARAMAN ile tıp fakültesi öğrencilerine yönelik bir söyleşi gerçekleştirdi. Söyleşi sonunda normal insanı tanımlayamadı. Çünkü her insan farklıdır ve farklılıklara göre normallik değişir, sonucuna
vardı.
ETKİNLİK YAPMA VE SAVUNUCULUK EĞİTİMİ
TurkMSIC Akdeniz Etkinliklerinin daha nitelikli olması ve daha fazla tıp öğrencisinin halk sağlığı konusunda çalışmalara katılmasını sağlamak amacıyla Eren HALAÇ ve Metin YEŞİLTEPE eğitmenliğinde çok verimli geçen 18 kişilik bir eğitim düzenledi. Eğitim sonrasında çalışma planı oluşturarak etkinlik ekiplerini belirledi. Yerel kurulunun SCOPH takımı ile yapılan etkinlikler daha nitelikli hale geldi. TurkMSIC Ankara SCOPH Etkinlik Birimi yerelde daha planlı ve organize etkinlikler düzenlemek için kuruldu.Başka bir amacı ise yerel kurul dışındaki öğrencilerin etkinliklerden daha rahat kolay haber-
46
dar olmaları ve etkinliklere katılımlarını sağlamaktı. İlk toplantıya katılım yaklaşık 20 kişi oldu ve sayı 90 kişiye ulaştı.
nüllüler annelere ve anne adaylarına eğitim verdiler. Diğer gönüllüler de şeker ve tansiyon ölçümlerini ve Snellen testini gerçekleştirdiler.
TurkMSIC Çukurova Kalbin Senin Ellerinde projesi saha çalışmasına hazırlık olarak tansiyon ölçümünü öğretmek amacıyla 1. sınıf gönüllülerimize yönelik gerçekleşti. Balcalı Hastanesi acil servis eğitim odasında 15 katılımcı ve 2 gönül-
Sokak Lambası Projesi: TurkMSIC Ankara 29 Nisan tarihinde Bilkent Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen Sokak Lambası projesine destek olmak amacıyla yaşları 10-12 arasında değişen yaklaşık 30 çocuğa çeşitli konularda eğiti-
lü hemşire ile yaklaşık 2 saatlik bir çalışma sonucunda hedefine ulaştı.
mi verilmiştir. Bu eğitimler: Temel Temizlik, Diş Temizliği(Ardından flor uygulaması) ve Sigarasız Yaşam Eğitimi’dir.Eğitimlerin ardından Snellen Testi uygulanmış ve gerekli durumda bilgilendirmeler yapılmıştır.
BİLKENT ÜNİVERSİTESİ PROJELERİ
Güneş Köyden Doğuyor Projesi: TurkMSIC Ankara İlk olarak 11 Aralık günü Bilkent Üniversitesi’ndeki birlikte gerçekleştirilen Güneş Köyden Doğuyor Projesi kapsamındaki yılın ilk ama genelde ikinci Sağlık Taraması etkinliği Ankara’nın Kazan ilçesinin İmrendi Köyü’nde gerçekleştirildi. Yereldeki koordinatör Nilay Korgal’la organize edilen bu etkinlikte Snellen testi, şeker ve tansiyon ölçümü gerçekleştirildi. İkinci sağlık taraması ise 7 Nisan Cumartesi günü aynı proje kapsamında etkinliğini Güneydere, Konya’da gerçekleştirildi. Bu tarama etkinliğinde ise Akıllı Besin Anne Sütü eğitimine katılmış gö-
KANINDA HAYAT VAR! TurkMSIC Ankara “Kanında Hayat Var!” Kemik İliği Hakkında Bilgilendirme Etkinliği: Etkinlik eğitim ve stand çalışmasından oluşmaktadır. İlk olarak Ankara Üniversitesi Akraba Dışı Doku Ve Kordon Kanı Bankası sorumlusu Prof.Dr. Meral Beksaç tarafından standda görev alacak ve bilgi almak isteyen öğrencilere eğitim verilmiştir. Daha sonra Ankara Üniversitesi Şenlik Alanı’nda 13 Mayıs günü stand açılmış ve insanlar bilgilendirilmiştir.Sosyal medya ve basında çokça
ilgi çeken bu konuda üniversite öğrencileri bilgilendirilmiş ve gönüllü olmaya teşvik edilmiştir.
8 MART GÜNÜ
DÜNYA
BÖBREK
TurkMSIC Bezmialem 8 Mart’da, Bezmialem Tıp Fakültesi Hastanesi ndeki polikiliniklerde ve ana binadaki hastalara anket çalışması yaptı, yaklaşık 200 kişiye ulaştı ve hayati öneme sahip olan bu konuda farkındalık yaratmaya çalıştı.
OBEZİTE VE CERRAHİ TEDAVİSİ SEMİNERİ
TurkMSIC Bezmialem Çok değerli hocamız Doç. Dr Halil Coşkun tarafından; Bezmialem Tıp Fakültedi Dekanlık Konferans Salonu nda; bir hastasından gelen, hocamız sayesinde yeni bir yaşama yelken açış öyküsünü konu alan mektubuyla başladı. Başarılı ameliyatları sonucu ideal kilolarına ulaşan bir çok hastasının ve bir çok kişinin katılımıyla, başından sonuna dikkatle dinlenen bir seminer gerçekleştirdi. Çağımızın hastalığı olan obeziteye, nedenlerine, günümüzdeki tedavi yöntemlerine değindi ve yaşanmış hasta hikalerinin, bizzat kendi ağızlarından anlatımına sahne oldu ve hocamızın hastalarından gelen çiçeklerle son buldu.
GÖNÜLLÜ EĞİTMENLİK TurkMSIC Bezmialem Ağustos Ayı nda; Bahçelievler Hal Evi ve Esen-
yurt Halk Evi nde gerçekleşti. Çocuklara; sağlıklı beslenme, temizlik ve hijyen kuralları, vücudumuzu ve organlarımızı tanıyalım başlıklı eğitimler verdi, çocuklar oldukça ilgili gösterdi ve katılım sağladı, iki günde yaklaşık 40 çocuğa ulaştı herbirine el yıkama eğitimleri verdi. Gün sonunda tatlı bir yorgunluk bıraksa da her anına değdi.
LÖSEMİ TurkMSIC Çukurova 10 Mayıs 2012’de Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlık binasının giriş katında yaptı. İlik donörlüğüne dikkat çekmek, etkinlik sırasında
doldurulan defterle ve çekilen fotoğraflarla lösemi hastası Gizem Çınar’a manevi destek ve moral vermek istedi. Ayrıca Gizem Çınar’ın tedavisine maddi destek de sağlamak istedi. Yiyecek ve içecek satışından, müzik sisteminden vs. sorumlu 20 aktif üye ve satışı yapılan çeşitli ürünleri bağışlayan yaklaşık 30 öğrencinin de katkısıyla hedefine ulaştı. Tüm gün süren etkinlikte 400 kişiye ulaştı. Toplanan 2800 TL bağışı lösemi hastası Gizem’e gönderdi. Daha sonra da TurkMSIC Çukurova yerel kurulu adına başkan ve gönüllü asistanlarıyla hastanede lösemi hastası Gizemi ziyaret etti. TurkMSIC Kırıkkale TurkMSIC Kırıkkale gönüllüleri proje kapsamında LÖSEV’li yetkilileri üniversitemize davet etti. Mühendislik Fakültesi Anafartalar Salonu’nda gerçekle-
şen LÖSEV tanıtımına diğer fakültelerden yaklaşık 300 arkadaşımız katıldı. Tanıtım sonrası LÖSEV için gönüllü olmak isteyen arkadaşlarımız yetkililere isimlerini yazdırarak mail yoluyla başvurularını gerçekleştirdi. Projeden hemen sonra Lösemili çocuklara yardım amacıyla LÖSEV’in bünyesinde gönüllülerin ve lösemili çocukların yakınları tarafından yapılan eşyalar kampüsümüzde iki ayrı standa satışa çıkarıldı. Elimize ulaşan 2koli 2 gün gibi kısa bir sürede satıldı ve elde ettiğimiz gelir LÖSEV hesabına yatırıldı.
ÇOCUK ESİRGEME KURUMU
ZİYARETİ TurkMSIC Ege Çocuk esirgeme ziyareti: aramıza yeni katılan 1. Sınıf gönüllülerin kendi çabası ile yapılan bir etkinlikti. Arkadaşlarımız hem bir etkinliğin nasıl planlandığı ve uygulandığı konusunda deneyim kazanıldı hem de çocukları küçük hediyelerimiz ve oyunlarımızla mutlu ettiler.
HUZUREVİ ZİYARETİ TurkMSIC Süleyman Demirel Huzurevinde yaşayan büyüklerimizi ziyaret etti ve sevindirdi.Onlarla güzel sohbetlerde bulundu.
VİTAMİN
B12 KONFERANS
İLE
İLGİLİ
TurkMSIC Ufuk Bu konferans okulumuz hocaları tarafından yapıldı
47
ve bu etkinliğin öğrenci ayağını biz oluşturduk. Bu konferansta B12 vitamini ve önemi ile ilgili yeterince bilgilendik. Bu konferans sonrasında bunu bir eğitim olarak düşünen bizler bilgilerimizi okulumuz hastanesinde hasta ve hasta yakınları ile paylaşarak yanlış ve eksik bilinenleri doğru bilgiye çevrildi.
tim Vakfı’na ziyarete giderek gerçekleştirildi. Etkinlik duyarlı hekim adayları olarak farkındalıkları tazelendi ve bazı gerçekler hatırlandı. Hocanın “farklı eğitim görmesi gereken çocuklar” diye nitelendirdiği çocuklarla etkinlik düzenlemek fakültelerine ve TurkMSIC’e yeni bir anlayış getirdi diye düşünüyorlar.
HPV AŞISI HAKKINDA BİLGİ- TurkMSIC Bezmialem Avcılar MeyLENDİRME
TurkMSIC Ufuk Nisan ayında okulumuzda HPV aşısı ile ilgili bir kampanya programı oldu. Biz de topluluk olarak böyle bir girişimden önce insanları bilgilendirmemiz ge-
rektiğini düşündük ve kampanyayı yapanlardan bizlere bir konferans vermelerini rica ettik. Bu konferansın asıl amacı bu aşının rahim ağzı kanserine engelleyici etkisiydi ve bizlere fazlasıyla yararlı olduğuna inanıyoruz. Konferansın hemen akabinde de broşürler hazırlayarak bu bilgilerimizi okulumuz hastanesinde ilgilenenler ile paylaşıldı. HPV’nin güncel bir konu olması bizi bu konuda yeni projeler üretmeye itti.
Zihinsel Engelli ve Otizmli Çocukları Ziyaret
TurkMSIC Uludağ tarafından gönüllüleri tarafından “Otizmli bir hastamız olmayacağını veya anlaşmanın zor olduğunu nereden biliyoruz ki?” sloganıyla yola çıkarak psikiyatri anabilim dalından hocalarımızla Otistik Çocuklar Eği-
48
danı nda; zihinsel engelli çocukların kendi elleriyle yaptıkları çalışmaların da yer aldığı kermese katıldı. Orada bulunan tüm eşyaların satılmasına katkıda bulundu, keyifli bir gün geçirdi. Öğretmenleriyle iletişime geçildi, yaptıkşarı
çalışmalar ve sonrasında yapılabileceklerle ilgili olarak bilgi alındı.
DOWN SENDORUMLU ÇOCUKLAR
TurkMSIC Yeditepe gönüllüleri tarafından Scoph’a da uygun bir etkinlik olmasıyla birlikte,Scorp ekibinin gerçekleştirdiği ve tüm yerel ekibin katılım sağladığı bu etkinlikte Mecidiyeköy’de 2011 yılında belediyenin de katkılarıyla hizmete giren,down sendromlu çocukları topluma kazandırma projesi olan ve Down sendromlu çocukların çalıştığı,ailelerinin yemekleri yaptığı dünyanın en sıcak ve sevgi dolu ortamını barındırdan DOWN CAFE’ye bir Pazar günü güzel bir brunch’a gidildi.Yaklaşık 30 kişiyle 3 saat boyunca lezzetli yemekler yendi,sohbetler edildi ve son olarak da tüm katılımcıların önceden
ellerini boyaya batırarak oluşturulan tabloyu mekana hediye etti. Günün sonunda aileler,çocuklar ve gönüllüler çok mutluydu. TurkMSIC Bezmialem Fatih te bulunan, Down Sendromlu bireyleri baz alan vakfı ziyaret etti, vakfın kurucu üyelerinden biri olan Erdal Özkan ile görüştü, daha iyi bir şekilde nasıl iletişim kurabileceğini anlamak amaçlı; oradaki çocukların eğitim seyanslarını gözlemledi, çocuklarla ve aileleriyle yakın temas kurdu. Yeni dünyalar keşfedebilme, az da olsa dünyalarını ve dünyalarımızı renklendirerek geliştirme adına görüşmelerin devam
ettireleceği yönünde kararlar aldı.
SİGARASIZ YAŞAM TurkMSIC Acıbadem: Sigara alışkanlığı birçok hastalığa sebep olan en zararlı alışkanlıklardan biridir ve erken yaşta sigaraya başlamak hem bağımlılık yaratmada hemde uzun vadeli birçok sağlık sorununa yol açmaktadır.Ülkemizde de erken yaşta sigaraya başlama oranı giderek artmaktadır ve Sigarasız Yaşam Projesi eğitmen eğitimi ile yerel kurulumuzdan eğitmen Özgün Yağmur 26 ilköğretim öğrencisine sigaranın zararları ve sigara kullanımının ne tür sonuçlara yol açıcağı hakkında bilgi verdi. TurkMSIC Ankara 10-12 Mart tarihleri arasında Ankara Yerel Kurulu ev sahipliğinde 8.Tütün Kontrolü Eğitici Eğitimi Ankara Üniversitesi
Tıp Fakültesi Morfoloji Binası’nda gerçekleştirildi. Sigarasız Yaşama İlk Adım Eğitimleri’ni verebilecek ve Sigarasız Yaşam Kampanyası etkinliklerinde öncü olup yerel kurullarda bilgilendirmeler yapabilecek gönüllülerin yetiştirilmesi amaçlanmaktaydı. Bunun için belirtilen tarihler arasında çeşitli yerel kurullardan seçilen 24 kişi Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Morfoloji Binası’nda 2 günlük eğitim almışlar ve 3. gün de Yasemin Karakaya İ.Ö.’de ilk eğitimlerini vermişlerdir. Sonuç olarak Sigarasız Yaşam Projesi 24 eğitmen kazanmış, Ankara Yerel Kurulu üyeleri organizasyon tecrübesi kazanmış ve pek çok ortaokul öğrencisi sigaranın zararları konusunda bilgilendirilmiştir. TurkMSIC Süleyman Demirel Tütün Kontrolü Eğitimi: Sigara özellikle gençler arasında büyük bir tehlike.İlkokul öğrencilerinin bu tehlikenin farkına varmasını sağlamak amacıyla Bahçelievler İlköğretim Okulu’nda 50 öğrenciye tütün kontrolü eğitimi verdi.
HASTANEDE YATAN ÇOCUKLAR İÇİN YILBAŞI PARTİSİ
TurkMSIC Acıbadem tarafından 14 Ocak günü Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk kliniğinin hematoloji ve endokroloji bölümünde çocukların hastanede gülüp eğlenmeleri ve hastanede geçirdikleri anlara değişik renkli bir an katmak için bir parti yapıldı. Palyaço, melek, superman, pamuk prenses ve noel baba kostümleri ile sihirbazlık gösterileri partide yer aldı.Yılbaşına özel hediyeler dağıtarak gönüllülerimizle birlikte resimler yapılıp konuşup şarkılar söylendi. TurkMSIC Kocaeli yılbaşı yaklaşırken bu dönemi hastanede geçirmek zorunda kalan çocuklara biraz moral vermek istedi. Nur Doğruyol, Güray Durmaz ve Melih Gönen tarafından Pediatri ve Endokrinoloji servislerinde palyaçolarla, oyunlarla gerçekleştirilen mini parti herkesin beğenisini topladı. Hasta bir çocuğun tıp fakültesi öğrenci olduğumuzu öğrenen velisi bu beğeni-sini şu şekilde dile getiriyordu:
“Aferin çocuklar, hep böyle duyarlı olun.” TurkMSIC Kırıkkale, Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Pediatri servisinde yatan minik arkadaşları için 30 Aralık günü bir yılbaşı partisi düzenledi. Palyaço ile birlikte aldığıkları hediyeler oda oda dolaşılarak minik kardeşlere ve ailelerine verildi. Kendi dertlerini bir gün bile olsa unutmalarını sağlamak amacıyla yaptığıkları etkinlik oynadıkları oyunlarla son buldu. TurkMSIC Ege yaklaşık 35 gönüllü ile çok güzel bir yılbaşı partisi düzenlediler. Hastanede yatan tüm çocuklara(yaklaşık 100-120 çocuk) ulaşıldı ve noel baba-prensesler tarafından hediyeler verildi, oyunlar oynandı. TurkMSIC Süleyman Demirel, Yılbaşını hastanede tedavi görerek geçirmek durumunda olan çocuklara moral vermek amacıyla üniversite hastanemizin pediatri servisi ziyaret etti. Bir anlığına da olsa hastaların hastanede olduğunu unutturulmaya çalışarak çeşitli oyunlar oynadı. TurkMSIC Uludağ olarak birinci dönemlerini 22 Ocak’ta “Bursa Lösemili Çocuklar Derneği(LÖDER)” ve TOG’la birlikte çalıştıkları yılbaşı eğlencesiyle kapattılar. Hasta çocuklara destek oldukları ve moral verdikleri partiyi Holiday Inn Kampüs Otel’de hazırladılar. Eğlenmeleri için canlı müzik, dans gösterileri, palyaçolar getirdik ve boyama aktiviteleri hazırladılar.
çocuklarımızın neşelenmesi için bir odamız süslendi, pastalar getirildi, hediyeler verildi, oyunlar oynatıldı. Çocuklarla birlikte çok keyifli bir gün geçti. TurkMSIC Ufuk Çocuklarımızı da Mutlu Edelim adı altında yılbaşında bir proje gerçekleştirildi. Amaç çocukların büyük bir kısmının hastane ve doktorlara karşı olan fobilerini bir nebze de olsa azaltmaya çalışmak ve yılbaşında çocukları mutlu etmekti. Proje kapsamında hastanemizin pediatri bölümünde yatan hastamız olmadığı için çocuk acil bölümüne yarım gün boyunca gelen tüm çocuklara minik minik hediyeler dağıldı. Çocuklarımız da mutlu oldu. CERRAHPAŞA, SCOPH, SCORA ve SCORP un ortak etkinliği olan ‘Kadınlar Günü’ etkinliğimizdi. Etkinliğimizi yine Kızılay’ ın desteğiyle Beşiktaş Meydanı’ nda gerçekleştirdik. Kadınlarda sık görülen kanserlerden meme ve cervix kanserini, korunma yollarını anlattık. KKMM nedir , nasıl yapılır konularında bilgi verdik. Bunların dışında kadına şiddet temasını da işledik. Onlara karanfiller, el temizleme jelleri dağıttık. Ayrıca çadırımızda ‘Erkeklik İstisnai Bir Durumdur’ sergisini açtık. Gün sonunda iskele meydanında yaptığımız canlandırmalarla halkın ilgisini çektik, onlara sosyal mesaj verdik. Başarılı bir etkinlikti. Bunların yanında yanımıza Kızılay’ın kurduğu bir diğer çadırda kan bağışı alındı. Yüzlerce kişiye ulaştık.
TurkMSIC Cerrahpaşa, yeni yılda onkoloji de yatan çocuklar için yeni yıl partisi yaptı. Bu partiyi yaparken onkoloji hocalarıyla çalıştı. Erkenden gidip salonu süslediler. Sonra çocuklarla birlikte şarkılar söylediler, dans ettiler, hediyeler verdiler… Onların gözündeki ışıltıyı görmek her şeye değerdi. TurkMSIC Cumhuriyet Cumhuriyet üniversitesi tıp fakültesi hastanesinde 31 aralık tarihinde pediatri servisinde yatmakta olan çocuklarımızla yılbaşı etkinliği yaptı. Hasta
49
Oyuncak Ayı Hastanesi Çocukların doktor korkusu mu? Biz bunu yenebiliriz!
Hazal Dursun
Proje Koordinatörü
Oyuncak Ayı Hastanesi; çocukların doktor korkularını yenmeye yönelik, çocukların ebeveyn rolü oynadıkları bir projedir. Çocuklar Oyuncak Ayı Hastanesi’ne hasta ayıcıklarını getirirler ve ayıcık doktorları da ayıcıkları iyileştirir. Böylece çocuklar, doktorların can acıtmak için değil iyileştirmek amacında olduklarını anlarlar. Amacımız 3 ile 8 yaş arası çocukların doktor korkularını yenmelerini sağlamak, hastanenin düşündük-
50
leri gibi korkutucu bir yer olmadığını gösterip bu konuda bakış açılarını değiştirmek, tıbbi işlemlerin ürkütücü olmadığını göstermek, insan vücuduyla ilgili temel bilgiler vererek hem eğlendirici hem öğretici bir etkinlik yapmaktır. Proje dahilinde önce Çocuklara Yaklaşım konulu eğitim alınarak; yıl içinde Oyuncak Ayı Hastanesi etkinliği Türkiye’nin pek çok yerinde, yuva ya da açık alan gibi yerlerde uygulanmaktadır. 2012 yılı Oyuncak Ayı Hastanesi etkinliklerimizde 21 tıp fakültesinin katılımıyla 2128 çocuğa ulaşılmıştır.
Projemiz 2011-2012 döneminin henüz başlarında 24.11.2011 tarihinde Süleyman Demirel Yerel Kurulu tarafından 7 katılımcıyla ve 130 çocukla gerçekleştirildi. Canan Eryiğit eğlenceli ve amacına ulaşan bir etkinlik olduğunu belirtiyor. Daha sonra 14 Aralık 2011 tarihinde Yeditepe YK projemizi başarıyla devam ettirdi. 29 Aralık 2011 tarihinde Kırıkkale YK tarafından Kırıkkale Sosyal Hizmetler yuvasında 15 gönüllü ve 22 çocukla etkinlik gerçekleştirildi. 5 Ocak 2012 tarihinde Kocaeli YK tarafından Düş Bahçesi
Proje Bilgileri Orjinal Adı Teddy Bear Hospital Başladığı Yıl : 2008
Anaokulu’nda 23 gönüllü ve 225 çocukla etkinlik gerçekleştirildi. 14 Şubat 2012 tarihince Kocaeli YK tarafından . 3 farklı okulda aynı anda gerçekleştirilen etkinliklerde 3 ekip halinde (Karıncalar, Papağanlar ve Kelebekler) 52 gönüllü ve 267 çocukla etkinlik gerçekleştirildi. Oğuz Bölük böylece tam 77 gönüllüyle 492 çocuğun oyuncaklarını iyileştirdiklerini ve çok güzel geri bildirimler aldıklarını söyledi. 12 Ocak 2012 tarihinde Trakya YK tarafından Edirne Şirin Çocuk Yuvası’nda 20 gönüllü ve 100 çocukla etkinlik gerçekleştirildi. 28 Şubat 2012 tarihinde İstanbul YK tarafından Fatih Engin Sever Anaokulu’nda 30 gönüllü ve 100 çocukla etkinlik gerçekleş-
tirildi. İstanbul YK’dan Özge Şahin çocuklarla beraber çok eğlenceli ve öğretici bir etkinlik gerçekleştirdiklerini vurguluyor. 5 Mart 2012 tarihinde Selçuklu YK tarafından Ted Konya Kolejinde 22 gönüllü ve 45 çocukla etkinlik gerçekleştirildi. 12 Mart 2012 tarihinde Cerrahpaşa YK tarafından Özel Esayan Ermeni Anaokulu ‘nda (Taksim) 8 gönüllü ve 50 çocukla etkinlik gerçekleştirildi. 16 Mart 2012 tarihinde Süleyman Demirel YK tarafından Süleyman Demirel Üniversitesi Anaokulu’nda 9 gönüllü, 1 danışman öğretim üyesi ve 100çocukla etkinlik gerçekleştirildi. 3-5 Nisan 2012 tarihinde Koç YK tarafından Sarıyer Çiçekli Bahçe Yuvası’nda ve Sarı-
Katılımcılar »» Acıbadem YK »» Adnan Menderes YK »» Bezmialem YK »» Cerrahpaşa YK »» Çukurova YK »» Ege YK »» Erciyes YK »» Gazi YK »» Gaziantep YK »» İstanbul YK »» İstanbul Bilim YK »» Hacettepe YK »» Kocaeli YK »» Kırıkkale YK »» Koç YK »» Mersin YK »» Ondokuz Mayıs YK »» Selçuklu YK »» Süleyman Demirel »» Trakya YK »» Uludağ YK »» Yeditepe YK
yer Doğa Anaokulu’nda 15 gönüllü ve 120 çocukla etkinlik gerçekleştirildi. 8 Nisan 2012 tarihinde Gazi YK tarafından Gökkuşağı Eçem Vakfı Anaokulları’nda 40 çocukla etkinlik gerçekleştirildi. Almıla Kanat etkinlikleriyle ilgili şunları bizlere iletiyor : “Çocuklarla iletişimimiz gözlemleyebildiğim kadarıyla projenin amacına ulaşmasını sağlayacak kadar iyiydi. çocuklara doktorların amacının iğne yapmak/can acıtmak değil, iyileştirmek olduğunu, o yüzden bazen iğne yapmak zorunda kaldığını ve daha bir sürü
51
leştirilmiştir.
şeyi sağlıklı olarak telkin ettiğimizi düşünüyorum. Hatta bir katılımcı arkadaşımız “çocuk korkumu yendim” dedi, yani proje aslında doktorların çocuk korkusunu yenmek için de işe yarıyormuş.” 14 Nisan 2012 tarihinde Erciyes YK tarafından Boydak Anaokulu’nda 23 gönüllü ve 80 çocukla etkinlik gerçekleştirildi.17 Nisan 2012 tarihinde Ondokuz Mayıs YK tarafından Samsun Özel Ezgililer Anaokulunda 24 gönüllü ve 49 çocukla etkinlik gerçekleştirildi.25 Nisan 2012 tarihinde Ege YK tarafından Ege Üniversitesi Anaokulu’nda 11 gönüllü ve 70 çocukla etkinlik gerçekleştirildi.
4 Mayıs 2012 tarihinde İstanbul Bilim YK tarafından Beşiktaş İstek Vakfı Atanur Oğuz Anaokulu’nda 28 gönüllü ve 90 çocukla etkinlik gerçekleştirildi. Koordinatörleri her iki taraf adına da, hem yararlı hem de eğlenceli bir gün geçirdiklerini söylüyor. 9 Mayıs 2012 tarihinde Uludağ YK tarafından Uludağ Üniversitesi Kreş ve Anaokulu’nda 52 gönüllü ve 148 çocukla etkinlik gerçekleştirildi. Ecem Ertürk etkinlikleri ile ilgili şunları belirtiyor : “Sonuç olarak tüm hasta ayılar iyileşti ve etkinlik sonunda tüm çocuklar doktor olmak istiyordu. Onlara böyle bir bakış açısı kazandırabilmek ve amacımıza ulaşmış olmak bizi çok mutlu etti.” 9 Mayıs 2012 tarihinde Adnan Menderes YK tarafından Papatya kreşinde 12 gönüllü ve 21 katılımcıyla etkinlik gerçekleştirildi. 14 Mayıs 2012 tarihinde Hacettepe YK tarafından Çokören Satılmış Yılmaz İlköğretim Okulu’nda 42 öğrenci ve 23 çocukla etkinlik gerçekleştirildi. 23 Mayıs 2012 tarihinde Çukurova YK tarafından Abdullah Cem Turhan Anaokulu’nda 26 gönüllü ve 89 çocukla etkinlik gerçekleştirildi. 24 Mayıs 2012 tarihinde Bezmialem YK tarafından Florya Saadet Yuva ‘da 80 çocukla etkinlik gerçekleştirildi. Projemiz daha önce de Bezmialem YK tarafından ilk etkinlikleri olarak başarıyla gerçek-
52
Mayıs 2012 tarihinde Mersin YK tarafından Pinokyo Anaokulu(15 gönüllü ve 30 çocukla) ve Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde (20 gönüllü ve40 çocukla) etkinlik gerçekleştirildi. Gaziantep YK tarafından 6 gönüllü ve 25 çocukla etkinlik gerçekleştirildi. 31 Mayıs 2012 tarihinde Acıbadem YK tarafından Özel Leydi Çocuk Yuvası’nda 8 gönüllü ve 50 çocukla etkinlik gerçekleştirildi. Projemiz gittikçe artan bir ilgiyle devam etmekte ve çocukların kalbini fethetmektedir.
Güneydoğu Anadolu Sağlık Turnesi HEP beraber olalım, DUVARları yıkalım! Volkan Oğlin
Proje Koordinatörü
Sağlık Turnesi 2 yıldır başarıyla uygulanan son 1 yılda ulusal proje olmaya hak kazanmış ,TurkMSIC ‘in en gözde projeleri arasında kendine yer bulmuş , sınırları kaldıran , ön yargıları yıkmayı başaran , buzdağının görünmeyen kısmını görünür hale getiren , bir tıp öğrencisinden daha fazlasının fazlası dedirten eşsiz bir projedir . 2 yıldır projede yer almaktayım ve geçen bu yıllarda kendime yeni bir ben katacak kadar deneyime, anlayışa büründüm diyebilirim . Diğer bölüm arkadaşlarıma da bu duyguları yaşamalarında ön ayak olmak olayın ayrı bir mutluluk duyduğum yönüydü.
“Güneydoğu Anadolu Sağlık Turnesi 1 ’’ den bahsedecek olursak ; üniversite hayatımın ilk yılında bir hazırlık öğrencisi sıfatıyla katılımcı olarak yer aldığım unutulmaz bir 5 gün yaşadığım , o zamanda ve hala bana “fevkaladenin fevkinde ’’ gelen ilk Sağlık Turnesi deneyimimdi. Sağlık Turnesi’nin ilk yılında Antep, Urfa ve Mardin ilk şanslı illerimizdi. Güzel bir 29 Mart 2011 sabahında Antep’te karşılandık ve projemiz Antep’in çok güzel bir restoranında Antep ‘e özgü “acısı ve yüze verdiği kırmızılıkta ’’ özgünlük taşıyan Beyran içerek ve çok lezzetli Katmer tatlısı yiyerek startımızı verdi. Turnenin ilk yılında Yeditepe YK ‘ a tarafından kurulan ekibe buradan da bir kez daha teşekkürlerimi iletmek istiyorum harika hazırlandıklarından ve özverilerinden dolayı... Yaklaşık 60 kişilik bir öğrenci
topluluğuyduk ve 7-8 ‘erlik takımlara ayrılarak farklı farklı köylere eş zamanlı olarak gitti , bazı takımlar Kızılay işbirliğiyle şehir meydanlarında kurulan çadırlarda şeker , tansiyon ölçümlerini gerçekleştirdi ve çocukların doktor korkularını yenmelerini sağlamaya yönelik olan “Oyuncak Ayı Proje’’ sini gerçekleştirdik ayrıca tabi yanımızda küçük hediyelerimiz de vardı. “Sadece çalıştınız mı arkadaş?” sözlerine hitaben ; evet yalnızca çalışmadık yaklaşık saat 5 gibi çalışmalarımızı bitirerek bölgeyi daha iyi tanımaya , bölge halkının o sıcaklığını daha yerinde hissetmeye yönelik Antep , Urfa ve Mardin’in tarifi edilemez tarihi yerlerini, doğal güzelliklerini görme ve tanıma şansımız oldu. Antep’in meşhur baklavasını tatmak, Urfa’da
53
Proje Bilgileri Başladığı Yıl : 2011 Katılımcılar »» TurkMSIC Acıbadem »» TurkMSIC Akdeniz »» TurkMSIC Cerrahpaşa »» TurkMSIC Cumhuriyet »» TurkMSIC Dokuz Eylül »» TurkMSIC Hacettepe »» TurkMSIC Karaelmas »» TurkMSIC Kocaeli »» TurkMSIC Marmara »» TurkMSIC Osmangazi »» TurkMSIC Yeditepe Destekçiler »» Yeditepe Üniversitesi , »» Türk Kızılayı , »» İstek Vakfı Okulları »» İstanbul Üsküdar Belediyesi , »» İstanbul Çekmeköy Belediyesi , »» İstanbul Ümraniye Belediyesi »» GaziAntep Büyükşehir Belediyesi »» ŞanlıUrfa Belediyesi »» Sanko Holding »» Roche A.Ş , »» Şölen Çikolataları »» Faber Castell –Adel »» Coca Cola »» Bilkom Bilişim A.Ş »» Yeditepe Sosyal Destek Klubü »» Yeditepe Sinema Klubü , »» Fİ-MA , »» Fatih Kırtasiyecilik
Balıklıgöl’ü görmek ve hikâyesini dinlemek ve Mardin’de güzel bir mekânın terasında kahvelerimizi yudumlarken Mezopotamya’nın çarşaf gibi ayaklarımızın altında serilmesini izlemek bizim için harika duygular, yaşayamayanlar için de kıskançlık hissi yaratan güzelliklerdi. Projeyi başarılı bir şekilde tamamladığımız 4 Nisan günü projeyi bitirmenin mutluluğun, hüznünü, yorgunluğunu karmaşık olarak
54
yaşadığımız zaman artık evlere dönme vaktiydi. “Sağlı Turnesi 2” de zorluklarla mücadele etmek ve onları alt etmenin mutluluğu ile bendeki yerini almış bulunmakta. Projenin 2. yılında proje takımında yer almak benim için büyük bir mutluluk olmuştu. Projemizi 2.yılında Diyarbakır ‘da gerçekleştirmeyi ayrıca Hasankeyf ve Mardin’e geziler düzenlemeyi planladık. 10 Mayıs 2012 gündoğumunda Diyarbakır’ da başlayan projemiz ilkinde bahsettiğim yol ve yöntemler ile gerçekleşti. Sizleri imrendireceğim ama Diyarbakır’ ı çok yerinde hissettiren eşsiz hanlarında kahvaltı etmek , lokantalarındaki “et kültürü” nü damağımızda hissetmek , şehri çevreleyen meşhur surları her an görmek ve gezdikçe o gizemi iliklerde duymak , Mardin ‘nin meşhur konaklarında bulunmak ve sular altında kalacak olan gördüğümde daha da fark ettiğim değer olan Hasankeyf’i keşfetmek hayatta yaşanması gereken yaşanmışlıklar oldu bizim için. 14 Mayıs ‘da projemizi bitirdiğimizde benim de bittiğmi itiraf ediyorum . Sağlık Turnesinden, yapıldığı yerlerden, gezilerden bahsettikten sonra birazda yaşadığımız hislere , deneyimlere geçiş yapmak istiyorum. Aklıma ilk gelenler ve orada
ilginç olarak algıladıklarım; 70 yaşlarında olan birçok amcanın, teyzenin ilk defa şeker ölçümü yapmalarıydı veya şimdi de şekerini ölçüyüm dediğim amcanın kolunu açmasıydı. Ne yazık ki bu durum bölgedeki bilincin ne düzeyde tutulduğunun göstergesi ve koruyucu hekimliğe yönelmek isteyen ülkemizde bu sisteme ne kadar hazır olduğumuzun net görünümüdür. Çocuklara gelecek olursak, onların gözlerindeki o ışığı görmek , bizim için ufak hediyeler olarak nitelendirilen şeylerin onlar için neler ifade ettiğini hissetmek anlatılmaz yaşanır dediğimiz cinsten hissiyatlardı .Okullara ilk gittiğimizde bizi iğneci doktor ağabeyler ablalar geldi diye tüm okula duyurmaları ,herkesin çevremizi sarması çocukluğun o masum yüzünü hatırlatıcı cinstendi. Hep güzel şeylerden bahsettik benim için birkaç üzüntü verici ayrıntıyı da paylaşmak istiyorum sizinle ;katılımcı olarak başvuruları aldığımız dönemde biz geleceğin hekimlerinin de( muhtemelen birçoğumuzun hayattaki duraklarımızdan olacak ) bölgeye karşı büyük önyargılarının olduğunu gördüm ve elbette bu durum tamamen bizden kaynaklı önyargılar değil , maalesef ülke genelindeki kalıplaşmış
önyargılar; ama bu kalıpları sorgulamadan kabullenmek , aşmak için adım atma zahmetinde bulunmamak tamamen bizim suçumuz ve tembelliğimizdir. Ve şunu da belirtmek istiyorum ; birkaç başvurudaki “ırkçı ’’ söylemler ‘ bu kadar da olur mu’ dedirten cinstendi. Biliyorum bunlar çok özel konular ama ifade edilmesi gereken , kendi içimizde tartışıp beyin fırtınası yapmamızı gerektiren durumlar bana göre. Size bide bölge halkının meşhur misafirperverliğinden bahsetmek istiyorum. Geçen yıl katılımcılarımızdan olan Osmangazi YK ‘ dan Alper arkadaşımızın daha önceki yayında bahsettiği muhtarın evine daveti , yöresel yemek ikramları , sıcak ve samimi davranışlar ile her yerde karşılaştık. (İkramları geri çevirdiğimizde üzülen ve alınan etkileyici bir kültüre sahip insanlardı) . Urfa’da 10 kişi toplanıp gece dışarı çıktığımızda 2-3 gibi bizi kendi özel arabalarıyla otelimize bırakan ve en azından benzin parasını ödemek istediğimizi söylediğimizde de paradan daha önemli şeylerin olduğunu bize hatırlatan 2 mekan sahibinin bize söylediği cümleyi size aktarmak istiyorum. “ Gittiğiniz yerlerde bizi insanlara gördüğünüz sıcaklıkla anlatın bu bize yeter ’’ bu cümle artık önyargılara
mı sitem, yanlış algılara mı kararı siz verin artık. Daha söyleyecek çok sözüm anlatacak binlerce duygum var ama yazım uzamış uzayacağı kadar fark ettiğim kadarıyla . Son olarak daha önceki proje koordinatörüm sevgili İdris Taş ‘a , takım arkadaşlarım ; Yavuz Selim Atan ‘a , Semih ak ‘a , Salih Öztürk ‘e , Lale Özcan’a, Bahadır Kılıç’a ve Emre Gündoğan ‘a , katılımcı arkadaşlarımıza , destekçi hocalarımıza ve proje sponsorlarımıza sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Harika bir Sağlık Turnesi yılı geçireceğimiz sözünü de buradan vermek istiyorum. Sağlıcakla kalın!
55
Bağırsak Kanserine Dur De! Kolon kanserinden değil, geç kalmış olmaktan korkun! Begüm Çalım
Proje Koordinatörü
GLOBOCAN 2008 verilerine göre kolon kanseri dünyada en sık görülen ve en çok öldüren 3. kanser tipidir. Kolay belirti vermediği için genellikle geç evrelerde tespit edilmekte ve geç kalındığı için ciddi sonuçlar doğurmaktadır. Yılda 1 milyondan fazla kişiye kolon kanseri tanısı konmakta ve yaklaşık 600 bin kişi her sene hayatını kaybetmektedir. Sağlık Bakanlığı’nın yayınladığı 1998 istatistiklerine göre de Türkiye’de kolon kanseri erkeklerde üçüncü, kadınlarda ikinci sıklıkta rastlanan kanser çeşididir. Yine Sağlık Bakanlığı’nın 2003 yılında hastanede yatan hasta lis-
56
tesine göre yaptığı araştırmada kolon kanseri üçüncü sıklıkta yer almaktadır. Bu rakamlar oldukça ürkütücü olmasına karşın hastalıkla ilgili iki noktanın iyi bilinmesi gerekir: 1. Kolon kanseri en kolay önlenebilen kanserlerden biridir. 2. Kolon kanseri erken teşhis edilirse tedavi şansı %100 lere varmaktadır. Türkiye’de Sağlık Bakanlığı kolon kanserini önleme konusundaki çalışmalarına yeni başlamıştır. Kolon kanseri taramaları ülkemizde yeni yeni gündeme gelmektedir. Konuyla ilgili çalışmalar yapan vakıflar ve dernekler bulunsa da, kolon kanseri konusunda gerekli bilinç toplumumuzda henüz oluşmamıştır.
Birçok insan bırakın kolon kanserinden nasıl korunacaklarını bilmeyi, kolon kanserinin ne olduğunu bile bilmemektedirler. Artan fast-food tüketimine bağlı olarak kolon kanserine yakalanma sıklığı giderek artmaktadır. Proje kapsamında, insanlara sağlıklı beslenme alışkanlığı kazandırılarak birçok insanın kanser olması önlenebilir. Hastalık insanlara tanıtılarak ve insanlar taramalara yönlendirilerek hastalığın erken teşhisi sağlanabilir ve birçok insanın hayatı kurtulabilir. Amacımız bu kadar kolay önlenebilen bir kanserden bu kadar çok kişinin hayatını kaybetmesine “DUR!” demektir.
Neler Yaptık? Ağustos 2010’da İzmir’de proje
Proje Bilgileri Başladığı Yıl : 2010
Tanıtım Videomuzdan Bir Görünüm – http://youtu.be/f1rRYjNptq4
çalışma grubuna “KOLON KANSERİ KLİNİK SEYRİ, TANI ve TEDAVİ YÖNTEMLERİ” ve “KOLON KANSERİNDEN KORUNMA YOLLARI, KALSİYUM ve FOLİK ASİT’İN KORUNMADAKİ ROLÜ” konulu eğitim verdik. Aralık 2010’da Cerrahpaşa Yerel Kurulu ev sahipliğinde “Bağırsak Kanserine Dur De Eğitici Eğitimi” düzenledik. Eğitici eğitimine katılan kişiler kendi yerel kurullarındaki proje takımına eğitim verdiler
1000 kişiyi bilgilendirdik. 29 Aralık 2011’de Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde etkinlik yaptık. Yaklaşık 300 kişiyi bilgilendirdik. Proje takımı ile birlikte projenin tanıtım filmini çektik. Filmi sosyal medyada paylaştık ve projenin tanıtımına katkı sağladık. Şu linkten tanıtım filmine ulaşabilirsiniz: http://youtu.be/f1rRYjNptq4
59. Ekim Genel Kurulu ve 1. Turk-
15 Mart 2012’de Mersin Forum Alışveriş Merkezi’nde etkinlik yaptık. Yaklaşık 500 kişiyi bilgilendirdik.
Bağırsak Kanserine Dur De Eğitici Eğitimi - Cerrahpaşa
Mersin Forum AVM’deki Etkinliğimizden
MSIC Sempozyumu’nda projemizi tanıttık. 2010 Katolonya-Euregme’de projemizi uluslar arası alanda tanıttık. 18 Aralık 2011’de Ankara Antares AVM’de etkinlik yaptık. Yaklaşık
15 Mart 2012’de Bursa Nilüfer Carrefour’de etkinlik yaptık. Yaklaşık 250 kişiyi bilgilendirdik. 1 Nisan 2012’de İstanbul Metro City’de etkinlik yaptık. Yaklaşık 400 kişiyi bilgilendirdik.
Katılımcılar »» TurkMSIC Acıbadem »» TurkMSIC Ankara »» TurkMSIC Bezmi Alem »» TurkMSIC Bilim »» TurkMSIC Cerrahpaşa »» TurkMSIC Cumhuriyet »» TurkMSIC Dokuz Eylül »» TurkMSIC Erciyes »» TurkMSIC Gazi »» TurkMSIC Kırıkkale »» TurkMSIC Kocaeli »» TurkMSIC Koç »» TurkMSIC Mersin »» TurkMSIC On Dokuz Mayıs »» TurkMSIC Trakya »» TurkMSIC Uludağ Destekçiler »» Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Dairesi
25 Mart 2012’de Kırıkkale Makro AVM’de etkinlik yaptık. Yaklaşık 150 kişiyi bilgilendirdik. 15 Nisan 2012’de Kozyatağı Acıbadem Hastanesi’nde etkinlik yaptık. Yaklaşık 170 kişiyi bilgilendirdik.
Etkinliklerimiz basında yer aldı bit.ly/NxFHHj
18 Nisan 2012’de Bezmi Alem Tıp Fakültesi Hastanesi’nde etkinlik yaptık. Yaklaşık 200 kişiyi bilgilendirdik.
57
Kalbin Senin Ellerinde Kalbine Sahip Çık! Özlem Kaleoğlu Proje Koordinatörü
Dünya’daki 1 numaralı ölüm sebebinin kalp ve damar hastalıkları olduğunu biliyor muydunuz? 2008 yılında 17.8 milyon insanın hayatına mal olan bu hastalıklara dur demezsek, 2030 yılında 26 milyon insanın daha kalbi ellerinden kayıp gidecek. Biz de gönüllü ve bilinçli tıp fakültesi öğrencileri olarak durumun ciddiyetini kavradık ve bu projemizle kalp sağlığı ve sağlıklı yaşam konusunda farkındalığı arttırmayı hedefliyoruz. Halka açık mekanlarda yaptığımız etkinlikler sonucu tansiyon ölçüp, kalp damar sağlığı hakkında kısa bilgilendirmeler yapıp tehlikeli gördüğümüz
58
durumlarda vatandaşları doktora yönlendiriyoruz. Etkinlik sırasında doldurduğumuz formlar ülkemizin kalp sağlığı hhakkında büyük bir veri tabanı oluşturacak niteliktedir. Bu sene projemize biilimsellik de kazandırmak adına bu veriler büyük önem taşımaktadır. Bu sene İstanbul Yerel Kurulu’nun vapurda yaptığı etkinlikle TurkMSIC tarihinde bir ilke imza atılmıştır. Denizde yapılan ilk projemiz bir çok haber kanalında yayınlanmış, basının ilgisi de oldukça sevindirici olmuşur. Kızılay ve Şehir Hatları işbirliğiyle, 18 Aralık Cuma günü, 100 İTF gönüllü öğrencisinin katılımıyla hem Beşiktaş-Kadıköy vapurunda hem de Taksim Meydanında “Kalbin Senin Ellerinde” projemiz kapsamında hipertansiyon hakkında bilgilendirme yapıp, 3 saat içerisinde700 broşür dağıtılmış ve 600
kişinin tansiyonu ölçülmüştür. Bu etkinliğe basının ilgisi oldukça yüksekti. HaberTürk, Milliyet, Türkiye Gazetesi’nde; radyoların haber turlarında, bir kaç televizyon kanalında ve sayısız haber sitesinde fakültemizi gururla temsil ettik. Etkinlik sırasında da vatandaşlardan aldığımız “Maşallah, sizden bir değil bin tane olsun”, “Ülkenin sizin gibi evlatlara ihtiyacı var” gibi tepkilerle bir TurkMSIC’li olmanın gururunu yaşadık. Özellikle taramalarımızın etkinlik başına 500 kişinin üzerinde gerçekleşmesi hedefimize daha da yaklaştığımızın kanıtıdır. üyeleri olarak farkındalık yarattık, yaratacağız. Projemize bu güne kadar katkı sağlayan diğer yerel kurullar ve yerel koordinaörleerine de tek tek teşekkürlerimi iletiyorum.
Proje ekibimizin de tekrar toplanmasıyla kalp sağlığı konusunda vatandaşlarımıza doktor olamadan da sağlayabileceğimiz yararın sınırı olmadığının bilinciyle projemizi geliştirmek için çok çalışıyoruz. Kalbin Senin Ellerinde Proje Asistanları Ece Bahçeci, Elif Soysal, Emre Gündoğan, Gizem Ay, Mehmet Aktaş, Oğuz Seçkin, Özge Akyürek ve Yusuf Akay’la yep yeni bir döneme TurkMSIC’in “Gold Plus Projesi” olma adına başlamış bulunmaktayız.
Proje Bilgileri Başladığı Yıl : 2009 Katılımcılar »» TurkMSIC Akdeniz »» TurkMSIC Dokuz Eylül »» TurkMSIC İstanbul »» TurkMSIC İstanbul Bilim »» TurkMSIC Uludağ »» TurkMSIC Adnan Menderes Destekçiler »» Türk Kalp Vakfı
Çok yakında Kalbin Senin Ellerinde ekibinden biri kapınızı çalabilir. O zamana kadar kalbiniz bizimle olsun…
59
Meme Kanserini Fark Et! Kendi doktorunuz olun ve meme kanserini fark edin
Ruken Demirkol Proje Koordinatörü
Türkiye’de, önemli bir halk sağlığı sorunu olan meme kanseri, %24’lük oranla kadınlarda en sık rastlanan 10 kanser türü arasında ilk sıradadır. Kadınlar kadar sık olmasa da meme kanseri erkeklerde de görülmektedir.Son yıllarda tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de meme kanseri görülme yaşının oldukça genç yaşlara kayması, sorunun önemini daha da artırmaktadır. Yapılan taramaların etkili olması,
60
yani “meme kanseri mortalitesinin yüzde otuz düşürülmesi” şeklindeki amaca ulaşılabilmesi için, hedef nüfusun yüzde yetmişten fazlasının taramaya katılmış olması gerektiği göz önüne alınmasına rağmen destek uygulamalara etkin bir şekilde yer verilemediğinden ve hedef kitlede gerekli bilinç ve bilgi sağlanamadığından çalışmalar yetersiz kalmaktadır. Konunun önemini irdelemek ve toplumda bir bilinç yaratmak üzere medya ve diğer iletişim araçları etkin kullanılmamakta, hedef kitle doğru yönlendirilememektedir. Oysa ki erken teşhis edildiği zaman meme kanseri tedavisindeki başarı %95 lere ulaşmaktadır. Erken teşhisin
en pratik yöntemi ise her ay düzenli olarak kendi kendine meme muayenesi yapmaktır .Biz de sosyal sorumluluk bilinci ile geleceğin hekimleri olarak sessiz kalmak istemedik ve ‘’Meme Kanserini Fark Et ! ’’ projesini geliştirdik. “Meme Kanserini Fark Et!” projesi büyük bir bütçeye ihtiyaç duymadan, daha önceden eğitim almış gönüllülerle birlikte, halka açık, istenilen her yerde yapılabilecek, esnek bir projedir. Partnerlerden sağlanan ya da kendi bastığımız broşürlerle, katılımcı-
etkinliği gerçekleştirdi. 8 Mart 2012 ‘de Dünya Kadınlar Günü için Ufuk Yerel Kurulu etkinliği geçekleştirdi. 15 Mart 2012’de Mersin Yerel Kurulu etkinliği gerçekleştirdi lara kendi kendine meme muayenesinin ve mamografinin önemini anlatarak farkındalığı arttırmak. Böylece meme kanserinin tehlikeli boyuta ulaşmasını erken teşhisle önlemiş olacağız.
8 Mart 2012 Dünya Kadınlar Günü’nde Erciyes Yerel Kurulu Gevher Nesibe Hastanesi’nde 12 TurkMSIC gönüllüsüyle etkinliği gerçekleştirdi ve 300 kişiye ulaştılar.
Unutmayın Meme Kanserinin erken tanısında EN ETKİN ARAÇ KENDİ ELLERİNİZDİR. Bizim yapmamız gerekense ulaştığımız insanlara bunu anlatmak. Bu sayede meme
İstanbul Bilim Üniversitesi Aday Yerel Kurulu biz 8 Mart Dünya Kadınlar Günü sebebiyle 10 Mart 2012 günü Cevahir Alışveriş Merkezi’nde saat 11.00 ve 20.00 arası etkinliği
7 Mayıs 2011 ‘de Taksim Meydanı’nda 11.00-18.00 arası Cerrahpaşa Yerel Kurulu 70 TurkMSIC gönüllüsü ile etkinliği gerçekleştirdi.500 kişiye ulaştılar. Katılan tüm yerel kurullar çeşitli yerlerde stantlar açarak katılan insanlara maketler üzerinden kendi kendine meme muayenesi yapmayı öğretti. Meme kanseri ve erken teşhis yöntemleri hakkında bilgi vererek, hazırladığımız broşürleri dağıtarak farkındalık ve bilgi düzeyinin artmasını sağladılar. 1.TurkMSIC Sempozyumu-Ankara ‘da proje tanıtımı için sunum ve poster sunumu yapıldı.
kanserinden ölüm oranlarının azalmasında biz de katkıda bulunmuş olacağız.
gerçekleştirdi.37 gönüllü katılımcı ile her yaştan ve cinsten ortalama 860 kişiye ulaştılar.
1o-14 Mayıs 2012 Sağlık Turnesi’nde proje uygulanarak 500 kadına meme muayenesi öğretildi.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü için Ankara Yerel Kurulu 8 Mart 2012 ‘de Kızılay, Sakarya Caddesi’nde etkinliği gerçekleştirdi.
Meme kanseri bilgilendirme broşürü ve kendi kendine meme muayenesi broşürü hazırlandı.
8 Mart 2012 ‘de Dünya Kadınlar Günü için Cumhuriyet Yerel Kurulu
61
SCOPH Yaz Okulu Klasik bir söz olacak belki ama tamda bu durumu anlatmaya yönelik olduğunu düşündüğüm için SYO anlatılmaz yaşanır diyorum. Mutlaka her SCOPH Gönüllüsünün tecrübe etmesi gereken bir deneyimdir SCOPH Yaz Okulu (SYO) Oğuz Seçkin
Proje Koordinatörü
Merhaba sevgili TurkMSIC ve SCOPH’un turuncu kalpli gönülüleri. Bu gün sizlere samimi bir yazı yazıyorum. Baştan uyarıyorum ki soğuk ciddi bir yazı beklemeyin üstteki selam cümlesinin altında. Sizlere gözbebeğimiz SCOPH Yaz Okulu’ndan bahsedeceğim. Bu nedenle de sizleri kendi zaman tünelim de bir yolculuğa çıkaracağım. Kemerlerinizi bağlayın :P
62
Bundan yaklaşık 2 yıl önceydi. O zamanlar gençtik tabi. LPO asistanıydım. Bir mail gördüm. Şöyle diyordu. ‘TurkMSIC ve SCOPH u daha yakından tanımak, Yapacağınız aktivitelerde ve TurkMSIC içinde aldığınız görevlerde sizlere yardımcı olacak bilgi, beceri ve tutumları kazanmak, Eğitimler almak, Yaratıcılığınızı kullanmak, Proje oluşturmak ve bir proje takımında bulunmak, Motive olup SCOPH da daha aktif rol almak, Tüm bunları yaparken de deniz, kum, güneş ve eğlencenin tadına doymak istiyorsanız haydi SCOPH Yaz Okulu’na.’ Yani anlayacağınız tam SCOPH Yaz Okulu’nu tarif ediyordu. Mailin sahibini de tahmin
edersiniz. SCOPH’un biricik annesi NPO’muz Bahar. Evet dedim bu mailin ardından. Tam benim yani bir LPO’nun ihtiyacı olacak şeyler. Hiç beklemeden başvurdum. Harika bir SCOPH Yaz Okulu’nun ardından gerçekten donanımlı olarak ayrıldığımı hissettim. Bir LPO’nun ve her şeyden önce bir TurkMSIC gönüllüsünün ihtiyacı olan hemen hemen her şeyi almıştım çünkü. Artık bana bu edindiğim donanımı kullanması kalmıştı. Ve şimdi bu donanımı kullanarak SCOPH’a en fazla yararı sağlayan SCOPH Yaz Okulu’nun koordinatörü olarak karşınızdayım. Sadece ben kanıtlamadım SCOPH Yaz Okulu’nun yararını. Tüm SCOPH Yaz Okul-
etmemezlik olmaz. Başta SCOPH’u buralara taşıyan sevgili NPO’muz Bahar’a, onun asistanlarına ve bu yazıyı okumanızı sağlayan editörümüz Almıla’ya çok teşekkür ederim. Az kalsın unutuyordum bu yazıyı okuduğunuz için size de teşekkür ederim. Son olarak sözlerimi 3. SCOPH Yaz Okulu katılımcılarından sevgili Sinem’in cümleleriyle bitiriyorum.
larından sonra katılımcılarımız TurkMSIC ve SCOPH’a yararlı olabilecekleri ve oldukları pek çok göreve geldiler. Birkaç örnek: Çağatay Tunca(Sigarasız Yaşam), Mesut Aslan(SHUAEZ) ,Ruken Demirkol ( Meme Kanserini Fark Et) veeeee Bahar Aktaş(NPO) :P … Zaman tünelimiz de biraz daha ilerleyip 3. SCOPH Yaz Okulu’na gelmeye ne dersiniz? Yazıda kaptan pilot ben olduğuma göre itiraz
etmeye hakkınız yok sanırım :P Ya da yazının bu kısmında inebilirsiniz :D :D Evet ne diyordum 3. SCOPH Yaz Okulu. Öncesi biraz sorunlu geçti. Ancak oraya girmeyeceğim. Sizlere harika ve dopdolu geçen bir yaz okulu dönemini anlatacağım.3. SCOPH Yaz Okulu’nda neler yapmadık ki? Eğitimler, planlar, oyunlar, tiyatrolar, projeler… İnanmaya-
caksınız ama makale bile yazdık. Makalemizi Turuncunun bir sayfasında bulabileceğinizi umuyorum. Bu sene ki sloganımız ‘Öğrenirken eğlenmek, eğlenirken öğrenmek ‘ti. Bunu başta katılımcılarımız sayesinde fazlasıyla başardık. (Her yerde belirtiyorum. Burada belirtmemek olmaz. 3. SCOPH Yaz Okulu katılımcıları TurkMSIC içindeki gelmiş geçmiş en iyi katılımcılardı. ) Öncelikle harika eğitmenlerden harika eğitimler aldık. Sonra
‘Klasik bir söz olacak belki ama tamda bu durumu anlatmaya yönelik olduğunu düşündüğüm için SYO anlatılmaz yaşanır diyorum. Mutlaka her SCOPH Gönüllüsünün tecrübe etmesi gereken bir deneyimdir SCOPH Yaz Okulu (SYO)’
stratejik planımızı değerlendirdik. Bilimselliğin üzerine eğildik. Gündüz çalıştık gece eğlendik. Gece uyusak da uyumasak da herkes tam saatin de eğitim yerlerinde ki yerlerini aldı. Son gün aldığımız tüm eğitimleri birer simülasyonla değerlendirdik. Kısacası her şeyi yaptık. Artık top katılımcılarımızda. Onlar zaten aranızda. Fark edeceksiniz ;) Yazımın sonuna doğru gelirken birkaç kişiye de teşekkür
63
Akıllı Besin Anne Sütü toplumda anne sütünün ve doğru emzirme teknikleri hakkında farkındalık oluşturmak üzere Akıllı Besin Anne Sütü projesini hayata geçirdik. Mesut Aslan
Proje Koordinatörü
Beslenme bir çocuğun sağlıklı büyüme ve gelişmesinde en temel faktörler arasındadır. Anne sütü bebeğin gereksinim duyduğu besin maddelerini uygun miktarda
64
ve kalitede içermesi, ayrıca enfeksiyonlara karşı koruyucu özellikleri nedeniyle yaşamın ilk anlarından itibaren verilmesi gereken tek fizyolojik bebek besinidir. Yeterli süre ve miktarda verilen anne sütü ile birlikte, zamanında uygun ek gıda başlanması ve çeşitlendirilerek devam edilmesi temel çocuk gelişimi
açısından son derece önemlidir.Bu konuda yapılan hatalı ve bilinçsiz uygulamaların olumsuz etkileri yalnız çocukluk çağında değil, yaşamın bütün dönemlerinde kendisini göstermektedir. Yapılan araştırmalar göstermiştir ki ; anne ve anne adaylarının konu hakkında bilgi ve tutumları yeterli düzeyde
Proje Bilgileri Başladığı Yıl : 2011
değildir. İşte tüm bu sebeplerden dolayı, toplumda anne sütünün ve doğru emzirme teknikleri hakkında farkındalık oluşturmak üzere Akıllı Besin Anne Sütü projesini hayata geçirdik. TurkMSIC Akdeniz Yerel Kurulu tarafından başlatılan projemiz şu an TurkMSIC resmi projeleri arasında yer almaktadır. Proje kapsamında bugüne kadar Acıbadem, Akdeniz,
rak projeyi desteklemektedir. Projemiz uluslarası alanda da ses getirmekte ve Uluslararası Tıp Öğrenci Birlikleri Federasyonu (IFMSA)’na ait “Feed wtih Love” isimli projeyle ortak çalışmalar yürüterek TurkMSIC ve Türkiye’nin uluslararası alanda temsiliyetini sağlamaktadır.
Katılımcılar »» TurkMSIC Acıbadem »» TurkMSIC Akdeniz »» TurkMSIC Ankara »» TurkMSIC Dokuz Eylül »» TurkMSIC Ege »» TurkMSIC Gazi »» TurkMSIC İstanbul »» TurkMSIC Mersin »» TurkMSIC Kırıkkale »» TurkMSIC Koç »» TurkMSIC Osmangazi »» TurkMSIC Süleyman Demirel »» TurkMSIC Ufuk »» TurkMSIC Uludağ Destekçiler »» Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü
Gelecek planlarımız arasında 1-7 Ekim Dünya Emzirme Haftası’nda tüm TurkMSIC gönüllüleri ile birlikte etkinlikler düzenlemek ve www. akillibesinannesütü.com web sayfası üzerinden daha geniş kitleleri bilgilendirmek de bulunmaktadır.
Ankara, Dokuz Eylül, Ege, İstanbul ve Süleyman Demirel yerel kurullarında yapılan 8 farklı etkinlikle yaklaşık 300 tıp fakültesi öğrencisinin konu hakkında eğitim alması ve halkımızdan yaklaşık 1000 kişinin bilgilenmesi sağlanmıştır. Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nde öğretim görevlisi olan Yrd.Doç. Dr.Sevtap VELİPAŞAOĞU GÜNEY de projemizin danışma hocası ola-
65
SHUAEZ Sağlık Hakları Ulusal Akran Eğitimi Zinciri Mesut Aslan
Proje Koordinatörü
Geleceğin hekimleri olan genç tıp fakültesi öğrencilerinin mesleklerini uygularken insan hakları başta olmak üzere, hasta haklarını göz ederek sağlıkta eşitlikçi ve haklara saygılı bir tutum izlemeleri; mesleğini en güzel şekilde uygulayabilmek için kendi haklarının da farkında olmalarının gerekliliği bugün herkesçe kabul edilmektedir. Bu gerekçelerle hem donanımlı gençler kazanmak, hem de bu kişilere eğitmenlik becerileri kazandırarak; verecekleri yaygınlaştırma eğitim-
66
lerinde bu kazanımı çarpan etkisiyle arttırmak için Sağlık Hakları Ulusal Akran Eğitimi Zinciri projesi geliştirilmiştir. Proje kapsamında bugüne kadar TurkMSIC Trakya (28 Şubat-1 Mart 2009) ve TurkMSIC Cerrahpaşa (19-21 Mart 2011) yerel kurullarının ev sahipliğinde iki eğitmen eğitimi düzenleyerek 51 tane Sağlık Hakları Eğitmeni yetiştirdik. Akdeniz, Ankara, Başkent, Bezmialem,Cerrahpaşa, Erciyes, Gazi, Hacettepe, Mersin, Selçuklu, Süleyman Demirel, Trakya ve Karaelmas yerel kurullarında kimisi yerel kimisi ulusal çapta katılımcıya sahip yaklaşık 35 farklı yaygın-
laştırma eğitimleri verilmiştir. Projemiz, TurkMSIC’ın pek çok alanda temsiliyetini sağlamış olup güncel konusu ile dikkat çekmektedir. 13.Ulusal Halk Sağlığı Kongresi’nde Sağlık Eğitimi / Sağlığın Geliştirilmesi konu başlığı altında bildiri şeklinde de yer almıştır. Proje; Türk Tabipleri Birliği, Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Eğitimi Anabilim Dalı,Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı, Hasta ve Hasta Yakını Hakları Derneği tarafından desteklenmektedir.
Proje Bilgileri Başladığı Yıl : 2009
Proje kapsamında yapılan çalışmalar neticesinde TurkMSIC ; Hasta ve Hasta Yakını Derneği’nin (HAYAD) 9.Hizmet Plaketleri(2011) jüri özel ödülünü almaya layık görülmüştür. Bu ödülle projemizin amacına ulaştığını bir kez daha görmenin haklı gururunu yaşamaktayız. Sadece ulusal çapta değil aynı zamanda uluslararası alanda da TurkMSIC’ın temsiliyetine katkı sağlamıştır. Bu zamana kadar, üyesi olduğumuz Uluslararası Tıp Öğrenci Birlikleri Federasyonu(IFMSA)’nun Endonezya (Mart 2011), Danimarka (Ağustos 2011), Gana ( Mart 2012), Hindistan(Ağustos 2012) genel kurullarında proje fuarında yer almış ve sunumu gerçekleştirilmiştir. Bunun yanı sıra İspanya( 2011)’da gerçekleştirilen IFMSA Avrupa Bölge Toplantısı proje fuarında da yer almıştır.
TurkMSIC’e bilimsel bir makale kazandırmaktır.
Katılımcılar »» TurkMSIC Acıbadem »» TurkMSIC Akdeniz »» TurkMSIC Ankara »» TurkMSIC Başkent »» TurkMSIC Bezmialem »» TurkMSIC Cerrahpaşa »» TurkMSIC,Ege »» TurkMSIC Erciyes »» TurkMSIC Gazi »» TurkMSIC Gaziosmanpaşa »» TurkMSIC Osmangazi »» TurkMSIC Hacettepe »» TurkMSIC İstanbul »» TurkMSIC Kırıkkale »» TurkMSIC Mersin »» TurkMSIC Selçuklu »» TurkMSIC Süleyman Demirel »» TurkMSIC Trakya »» TurkMSIC Ufuk »» TurkMSIC Uludağ »» TurkMSIC Yıldırım Beyazıt
Yeni dönem çalışmalarımız içerisinde en çok önem verdiğimiz hedefimiz ise ‘Akran Eğitimi Modeli ile Tıp Fakültesi Öğrencilerinin Sağlık Hakları Konusundaki Farkındalık Düzeyinin Arttırılması ve Eğitim Etkinliğinin Değerlendirilmesi’ isimli araştırmamızı hayata geçirerek
67
68
TURUNCU
Yerel Kurullar覺m覺z
69
Biz bu yola çıkarken, bir şeyleri yoktan var etmeye çalışırken yanımızda olup, bize destek olanlar şüphesiz ki teşekkürün en büyüğünü hakediyorlar.Çünkü moral ve motivasyon bir işe başlarken inanç kadar gerekli olgulardır insana . Onlar ki her tökezleyip düştüğümüzde bizi yeniden hatta bazen daha da güçlü bir şekilde ayağa kalkmamızı sağlar. Bu noktada en büyük teşekkürü; Bu yolda bize rehber olan, ışık tutan, ve yol gösteren Sevgili danışman hocamız Prof.Dr Erhan AYŞAN a borçluyuz. Her ihtiyacımız olduğunda bizim yanımızda olan kıymetli hocamız Doç.Dr Halil COŞKUN a sonsuz teşekkürlerimizi de bir borç biliriz. Tabi ki Tıp Fakültesi Dekanımız Prof.Dr Ömer GÖKTEKİN e ihtiyacımız olduğunda bize dekanlık konferans salonunun kapılarını açtığı için ve bizim yapmakta olduğumuz çalışmalarımızı desteklediği için çok teşekkür ederiz. Yerelimde her türlü desteğini bizden esirgemeyen Sevgili Başkanımız Beyza ARPACI ve Başkan Yardımcımız Enes DİK e, Tüm yönetici arkadaşlarıma, değerli TurkMSIC gönüllülerimize, yaklaşık bir yıl boyunca gösterdikleri çalışma azimlerinden, birlik ve beraberlik içerisinde keyifle çalışabilme güzelliğini ve özverililiğini gösterebildikleri için sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Son olarak, Halk Sağlığı Ulusal Direktörümüz Sevgili Bahar AKTAŞ a, çok değerli asistanları Almıla KANAT, Mesut ASLAN ve Meriç YILDIZ a; çalışma azimleriyle bizlere en büyük örnek oldukları ve her konuda bize destek oldukları için çok teşekkür ederim. SCOPH; çalışkan halk sağlığı gönüllüleriyle,yaratıcı projeleriyle, Turuncusuyla kocaman bir aile ve ben bu sıcacık ailenin bir parçası olduğum için çok mutluyum. Umuyorum ve inanıyorumki bu aile daha birçok çalışkan, azimli SCOPH sevdalıları kazanacaktır ve birlik içerisinde daima güzel işlere imza atacaktır.Üretken tavrımız hep bu şekilde devam etsin! Turuncu Sevgilerle... Sinem Laçin, LPO
70
Göreve geldiğimizde üstümüzdeki sorumluluk çok fazlaydı ve Turkmsic ailesine katıldığımızda işimizin ve yapmamız gerekenlerin ne kadar yararlı ve etkili çalışmalar olacaklarının farkındaydık. Yarı dönemde SCOPH alt komitesinde göreve geldiğimizde bireysel anlamda tecrübesizdik tedirginlik ancak bize her anımızda yardımlarını esirgemeyen, en zor zamanlarımızda bizlere fiziki yardımlarda da bulunan bir yerelimiz vardı ki bu sayede moralimiz, motivasyonumuz ve çalışmalara olan açlığımız daima ileri düzeydeydi. Bu yolumuzda başta en büyük teşekkürü; bizlere yol gösteren,deneyimlerini ve iş bağlantılarını bizlerden sakınmadan yardımlarda bulunan değerli hocamız Doç. Dr. Gülderen Yanıkkaya Demirel’e,Doç. Dr. Hülya Akan’a, Yard. Doç. Dr. Arzu Akalın’a sonsuz teşekkürlerimizi bir borç biliriz. Halk sağlığı yerel direktörlüğündeki görevime ilk geldiğimde çok eksiğim vardı. Bu yolda benim her zaman yanımda olan, artık kardeşim olarak saydığım çalışkan ve yardımseverliğiyle yaptığı özverilerle bende yeri bambaşka olan sevgili başkanımız Işıl Kamberoğlu’na, SCOPH hakkındaki tecrübesi ve pratik zekâsıyla, her daim anahtar oyuncu konumundaki şu anki mali koordinatörümüz Derya Kaya’ya, etkinlikler aşamasında motive etme gücü ve halk sağlığı etkinlikleri hazırlıklarında eğitimlerde her türlü yardımlarıyla yanımızda olan Arsen Güngör’e bana ve ekibime gösterdikleri çabadan dolayı çok teşekkür ediyorum. Son olarak, Halk Sağlığı Ulusal Direktörümüz Sevgili annemiz Bahar Aktaş’a, çok değerli asistanları dünya iyisi melekleri Almıla Kanat’a, Meriç Yıldız’a ve dedemiz Mesut Aslan’a her konuda vermiş oldukları destek, moral,motivasyon,gösterdikleri dostluk,kard eşlik,sıcakkanlılıklarından dolayı sonsuz teşekkürlerimi huzurlarınızda sunuyorum. Onların bu çabalarıyla TurkMSIC SCOPH çok iyi yerlere gelecektir bundan eminim. Bu uğurda benimle beraber cefa çeken, her türlü acılara katlanan ama sonunda da amaçlara ulaşmışlığın getirdiği mutluluğu birlikte yaşadığım yol arkadaşlarım Dilara Ömer ve Ayça Doğancan’a çok ama çok teşekkür ediyorum. Tuğberk Arslan, LPO
71
Senenin başında LPO olarak yapmak istediğim çok şey vardı. Neyse ki şanslıydım. Bana yardımcı olmak isteyen bir sürü insan vardı. Kendimize Kocaeli SCOPH Ekibi dedik. Herkes bir etkinliğin koordinatörlüğünü üstlendi ve çalışmaya başladık. Onlar bana yardımcı oldu demekten çok benim onlara yardımcı olduğumu söylemek daha doğru geliyor. Çünkü ilk dönem bittiğinde iki haftada bir etkinlik düzenlemiş olduğumuzu fark ettik. Tüm bunlara tek başıma yetişemezdim. Ayağının tozuyla ilk etkinliğimiz Kan Bağışı kampanyamızı düzenleyen İshak Yıldız’a; Organ Bağışı Haftası’nda fakültemizde bu konuya dikkat çeken Doğancan Çeneli’ye; kendisi strip temin ederek tüm Kocaeli’nin kan şekerini ölçüp diyabet konusunda farkındalık sağlayan Tuğrul Beyan ile ona yardımcı olan Süha Aktaş ve Semra Uçar’a; yılbaşını hastanemizde geçirmek zorunda kalan çocuklara moral olarak çok güzel bir parti düzenleyen Nur Doğruyol ile yardımcıları Güray Durmaz, Melih Gönen, Kıvanç Özen ve Ahmet Kirazoğlu’na; Kocaeli’deki yüzlerce çocuğun oyuncaklarının iyileştirilmesini sağlayan etkinlikleri düzenleyen Banuçiçek Taç, Merve Güder, Manya Necefli, Hande Dede ve Merve Pekel’e; düzenlediği konferans ile kolon kanseri konusunda bilgilenmemizi sağlayan Ceren Bilgün’e; LPO’luğu asistanlığını yaparak öğrendiğim, bu yıl da bize her türlü destek olan Sümeyye Kanbay’a; etkinliklerimizde bize yardımcı olan hocalarımız Dr. Birsen Mutlu’ya, Dr. Şebnem Efendi’ye, Dr. Oktay Yirmibeşoğlu’na ve halk sağlığını geliştirmek adına yaptığımız bu etkinliklerde esas görevi üstlenen fakültemizdeki halk sağlığı gönüllülerimize çok ama çok teşekkür ediyorum. Bu yıl da Kocaeli SCOPH’a dolu dolu bir yıl geçirteceğine inandığım yeni LPO’muz Ceren Bilgün’e de bol şans ve başarılar diliyorum. Oğuz Bölük, LPO
72
Öncelikle, fakültemizin açıldığı ilk sene, en başından beri TurkMSIC’te bizi en iyi yerlere getirmeye çalışan, hiç yoktan bir tıp kulübü yaratan ve bunu devam ettirmek için uğraşan başkanımız Erol Can BAYRAKTAR’a teşekkür etmek istiyorum. Ayrıca eğitimlerimizi doğru yerden almamızı sağlayan, biz her yardım istediğimizde yanımızda olan Dr. Erdal AKSOY’a, Doç. Dr. Evren KELEŞ’e ve dekanımız Prof. Dr. Şevket RUACAN’a teşekkürü borç bilirim. Bizim bu mercilerle iletişim kurmamızda yardımcı olan Sermin KARAKALE’ye de teşekkürler. Onun dışında, hepimiz için yepyeni bir kavram olan SCOPH’a alışmama yardımcı olan Sinan BULUT’a, ve diğer asistanlarım Merve KARABÖRK ve Duygu CENGİZ’e teşekkür ederim. Ama en büyük teşekkürlerden birini ise SCOPH’un olmazsa olmazı, bizimle etkinliklerde en az bizim kadar çalışan Koç Üniversitesi SCOPH gönüllüleri hak ediyor. Son olarak da bize her konuda yardımcı olan başkanımız Bahar AKTAŞ’a, ve bizimle her zaman ilgilenen Meriç YILDIZ’a teşekkür etmek istiyorum. 2 Sene önce başladığımız TurkMSIC yolculuğumuzda sayenizde buraya kadar geldik ve çok daha ileriye gideceğiz. Elif Soysal, LPO
73
Öncelikle bizden desteklerini eksik etmeyen, her zaman yanımızda olan ve bize yol gösteren değerli danışman hocamız Ahmet Hakan Haliloğlu ve dekanımız Prof. Dr. Emin Tekeli’ye sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Ayrıca yaptığımız etkinliklerde verdikleri eğitimlerle bize yardımcı olan hocalarımıza destekleri ve yardımları için çok teşekkür ediyorum. TurkMSIC’i üniversitemize kazandıran, bizi motive eden ve bize örnek olan başkanımız Şermin Tekin ve yardımcısı Dilan Ünsal’a ve tüm diğer yönetimdeki arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum. Tamamen gönüllülerden oluşmuş, çalışkan, üretken ve farkındalık yaratmaya çalışan bir toplulukla; herkese hitap edebilen, sınır tanımayan, böylesine yararlı ve güzel projelerde yer almak benim için çok gurur verici bir durum. Bu fırsatı bize sunan sevgili SCOPH ailesinin bir üyesi olmaktan dolayı çok mutluyum. Sevim Ecem Ünlü, LPO
74
Her şeyden önce şunu belirtmek isterimki ,türlü türlü zorluklara , hatta ve hatta imkansızlıklara rağmen; insanlarımız için birşeyler yapmak , yapmaya çalışmak gerçekten paha biçilmez bir mutluluk. Umarım önümüzdeki yıl çok daha büyük ve çok daha güzel etkinliklere imza atacağız. Etkinliklerde bizi yalnız bırakmayan tüm arkadaşlarıma ,bizleri heveslendiren ve desteklerini esirgemeyen Prof.Dr.Ahmet Arslan hocamıza ve beni LPO seçen kıymetli yerelime çok çok teşekkür ederim. Ali Kafadar, LPO
75
Tıp okumak benim için insanın kendini adaması gereken bir meslek olmuştur gözümde. Sabretmek, denemek, bazen cesur olmak, hastaya cesaret vermek ve onu doğru yönlendirmek. Bize o beyaz önlük giyme törenlerinde önlüklerimizi giydiğimiz anda belki hissetmeye başlarız aslında durumun ne kadar ciddi olduğunu. Eğer gerçekten seviyorsak okuduğumuz mesleği, 6 sene uzun bile gelir bize çabucak olsun, bitsin isteriz. TurkMSIC ise benim gözümde alternatiftir. Doktor olmadan doktor olmanın hazzını yaşamaktır. İnsanlığa az da olsa fayda sağlayıp huzuru bulmaktır. Herşey yaz tatilinde TurkMSIC’i duymam ve araştırmamla başladı aslında. Araştırdıkça beni içine çeken bu organizasyonun en güzel yanıysa insanlara yardım etmemizi ve onları bilgilendirmemizi- bilinçlendirmemizi sağlayan SCOPH oldu. Fakülte açılıp kulübün tanıtım standı kurulduğunda hemen kaydımı yaptırıp SCOPH’ta çalışmak istiyorum dedim ve o günden beri bir SCOPH Gönüllüsü olarak insanları bilinçlendirmeyi severek yaptım. Kulüp içerisindeki ilk yılın LPO Asistanlığı ile, ikinci yılım ise severek yaptığım LPO’luk göreviyle geçti. Bu süreç içerisinde pek çok etkinliğin organizasyonuna yardım ettim, pek çok etkinliği organize ettim. Bu sayede hem yaptığımız etkinlikler hakkında bilgilendirme-bilinçlendirmeye yetecek kadar bilgi sahibi oldum hem de organizasyon becerileri, grup yönetimi, iletişim becerileri, zamanlama gibi pek çok konuda kendimi geliştirdim. Asistanlarımla takım halinde çalışmayı öğrendim ve bence iyi yönde değiştim. Gelelim ne kadar teşekkür etsem azdır dediğim insanlara. En başta sevgili asistanlarım - nam-ı diğer çocuklarım- Mustafa Kemal, Mine ve Mehmet’e, başta başkanımız Zihni Mert olmak üzere bana her zaman tam destek olan Ankara Yerel Kurulu’ma, bana handover veren Almıla’ya, bütün SCOPH gönüllüleri’nin nezdinde NPO’muz Bahar’a ve asistanları Mesut, Meriç ve tekrar Almıla’ya teşekkürler! Gamze Demirel, LPO
76
Herkese merhaba! Ben Ege YK’dan Gökçe. 3. Sınıf oldum ve tıp fakültesine geldiğimden beri SCOPH’un içindeyim. İlk sene asistan olarak ve geçen sene lpo olarak. Ben çok şanslı bir lpo’yum. Çünkü biz çok büyük bir grubuz ve herkes çok istekli. Görev dağılımı ile etkinliklerimiz çok daha kolay ve etkin yapabiliyoruz. Bilgi paylaşımları ile etkinliklerimize yenilikler katıyoruz ve kendimiz hep birlikte geliştiriyoruz hep beraber yoruluyoruz. Kısaca buradan bana çok büyük güç veren ve destek olan yerel kurulumdaki tüm aktif üyelerimize ve asistanlarıma çok çok teşekkür ederim. ayrıca bize her zaman örnek olan ve her şartta desteklerini esirgemeyen npo ve asistanlarına da sonsuz teşekkür etmeyi borç bilirim. Herkese ege’den kucak dolusu sevgiler... Gökçe Yılmaz, LPO
77
TurkMSIC Osmangazi’ye dahil olduğum andan beri kendimi ait hissettiğim yerdi SCOPH. Onlarca etkinlik yaptık ve bu etkinliklerde bize sürekli destek olan tüzel ve özel bir sürü kişi sayabilirim. Etkinlilerde her zaman destekçimiz olan Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Dekanlığına ve kulübümüzün danışman öğretim üyesi Prof. Dr. Özkan Alataş’a teşekkürü borç bilirim. Bunların yanında etkinliklerin planlanmasında ve uygulanması sürecinde her türlü görevi layıkıyla yerine getiren bütün üyelerimize de teşekkür ederim. Yerel Kurulumuz’a TuBaKa2’yı kazandırarak benim ve diğer üyelerin kendini geliştirmesi için ortam hazırlayan eski başkanımız Alparslan Saylar’a ayrıca teşekkür etmeliyim. Eskişehir’deki etkinliklerimizde bize her türlü sponsorluğu ve materyali sağlamada yardımcı olan Kanatlı AVM’ye de teşekkür ediyorum. Son olarak bana her adımımda rehberlik edip arkamda olan başkanımız Batuhan Karaulus’a gönülden teşekkür ederim. Alper Güven, LPO
78
Çok yeni bir yerel kuruluz ve okulumuzun ilk LPO’su olduğum için görevime alışmaya çalışıyorum. Tecrübe ve handover eksiğim olmasına rağmen siz değerli TURUNCU ailemin verdiği destekler sayesinde kısa sürede birçok yeni şey öğrendim, yardımlarınız için sizlere çok teşekkür ediyorum. Her yönden her şekilde TURKMSIC’le ilgili bilgiler toplayıp hem yerel kurul üyelerimiz arasında bilgi alışverişi yapıyoruz hem de TURKMSIC’i fakültemize tanıtmak için elimizden geldiğince bilgilerimizi diğer arkadaşlarımızla paylaşıyoruz. Henüz bölüme geçmiş olan öğrenciler olarak bizlere desteklerini, yardımlarını esirgemeyen, yol gösteren ve bizleri motive eden rektörümüz Prof. Dr. Metin Doğan’a, dekanımız Prof. Dr. Selami Akkuş’a, dekan yardımcımız Gülnur GÜLER’e,Yrd. Doç. Dr. Ender ŞİMŞEK’e ve Doç. Dr. Sinan CANAN’a ve yerel kurulumuzda bana desteklerini esirgemeyen tüm arkadaşlarıma teşekkürlerimi sunuyorum. Ayrıca,sevgili NPO’muz Bahar AKTAŞ’a,çok değerli NPO yardımcılarımız Almıla Kanat’a, Mesut ASLAN’a ve Meriç Yıldız’a, her türlü konuda yardımlarını esirgemeyen diğer yerel kurullardaki LPO arkadaşlarıma da teşekkür ediyorum. Önümüzdeki dönemde yapacağımız etkinliklerimizle yerel kurulumuz daha aktif olacak. Hiçbir zaman bulunduğumuz yerle yaptığımız şeylerle yetinmeyip üzerine koyacağımıza inancım tam.SCOPH ailesinde bulunmaktan dolayı çok mutlu olduğumu belirtmek isterim. Hep TURUNCU sıcaklığıyla kalın. Yasin Erol, LPO
79
TurkMSIC Acıbadem olarak daha yeni olarak başlasakda bu zamana kadar birçok etkinlikler düzenledik yeni fikirlerimizle birçok etkinlik düzenlemeye devam ediceğiz.Bu etkinliklerimiz boyunca bizlere kapılarını açmış olan Maltepe Belediyesine, Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesine, Acıbadem Kozyatağı Hastanesine ve Leydi Çocuk Yuvası yetkililerine teşekkür ediyorum.Ayrıca etkinliklerde bizlere eğitimleri ile birçok konu hakkında bilgilendirip halk sağlığını iyileştirmede birçok tavsiyelerde bulunan hocalarımıza çok teşekkür ediyorum.Ama bu etkinlikleri gerçekleştirmede en büyük payı olan TurkMSIC Acıbadem SCOPH gönüllülerine, her türlü katkılarından dolayı çok teşekkür ediyorum.Helen Keller’ında söylediği gibi “Yalnızken çok az şey yapabiliriz; ama birlikte çok şey”.Bizler tek başımıza belki birkaç adım ilerleyebiliriz ama birlikte birçok yeni fikirle ve yardımla ancak büyük adımlar atabiliyoruz.Bunuda sağlayan bütün gayretleriyle birşeyler yapmaya çalışan SCOPH olarak daha nice yeni projelere, bilgi dağıtan etkinliklere ve yardımlaşma, dostluk adına adımlarımızı atmak dileğiyle... Birsen Aygör, LPO
80
Öncelikle bizden desteklerini eksik etmeyen, her zaman yanımızda olan ve bize yol gösteren değerli danışman hocamız Prof. Dr. Gökhan ERPEK ve dekanımız Prof. Dr. Abdulvahit YÜKSELEN’e sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Ayrıca yaptığımız etkinliklerde verdikleri eğitimlerle bize yardımcı olan hocalarımıza destekleri ve yardımları için çok teşekkür ediyorum. TurkMSIC’i üniversitemize kazandıran, bizi motive eden ve bize örnek olan eski başkanımız Oğuzhan DEMİREL ve yardımcısı Burçin ÇAKAN’a ve tüm diğer yönetimdeki arkadaşlarıma çok teşekkürler. Yaptığımız etkinliklerde; her zaman bize destek olan başkanımız Alican İŞCAN’a, yönetim kurulumuza ve yerel kurulumuzdaki arkadaşlarıma ayrıca yerelimde; SCOPH için emek vermiş tüm arkadaşlarıma gösterdikleri çalışma azimlerinden, etkinliklere olan ilgi ve alakalarından ve etkinliklerimizi keyifli hale getirmelerinden ötürü çok teşekkür ediyorum. Halk Sağlığı Ulusal Direktörü Bahar AKTAŞ’a, değerli asistanlarına ve SCOPH ailesindeki herkese bizlere vermiş oldukları destek ve yardımlarından ötürü teşekkürlerimi sunuyorum. Tamamen gönüllülerden oluşmuş, çalışkan, üretken ve farkındalık yaratmaya çalışan bir toplulukla; herkese hitap edebilen, sınır tanımayan, böylesine yararlı ve güzel projelerde yer almak benim için çok gurur verici bir durum. Bu fırsatı bize sunan sevgili SCOPH ailesinin bir üyesi olmaktan dolayı çok mutluyum. Gülce Gel, LPO
81
Öncelikle bizden desteklerini eksik etmeyen, her zaman yanımızda olan ve bize yol gösteren değerli danışman hocamız Prof. Dr. Gökhan ERPEK ve dekanımız Prof. Dr. Abdulvahit YÜKSELEN’e sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Ayrıca yaptığımız etkinliklerde verdikleri eğitimlerle bize yardımcı olan hocalarımıza destekleri ve yardımları için çok teşekkür ediyorum. TurkMSIC’i üniversitemize kazandıran, bizi motive eden ve bize örnek olan eski başkanımız Oğuzhan DEMİREL ve yardımcısı Burçin ÇAKAN’a ve tüm diğer yönetimdeki arkadaşlarıma çok teşekkürler. Yaptığımız etkinliklerde; her zaman bize destek olan başkanımız Alican İŞCAN’a, yönetim kurulumuza ve yerel kurulumuzdaki arkadaşlarıma ayrıca yerelimde; SCOPH için emek vermiş tüm arkadaşlarıma gösterdikleri çalışma azimlerinden, etkinliklere olan ilgi ve alakalarından ve etkinliklerimizi keyifli hale getirmelerinden ötürü çok teşekkür ediyorum. Halk Sağlığı Ulusal Direktörü Bahar AKTAŞ’a, değerli asistanlarına ve SCOPH ailesindeki herkese bizlere vermiş oldukları destek ve yardımlarından ötürü teşekkürlerimi sunuyorum. Tamamen gönüllülerden oluşmuş, çalışkan, üretken ve farkındalık yaratmaya çalışan bir toplulukla; herkese hitap edebilen, sınır tanımayan, böylesine yararlı ve güzel projelerde yer almak benim için çok gurur verici bir durum. Bu fırsatı bize sunan sevgili SCOPH ailesinin bir üyesi olmaktan dolayı çok mutluyum. Özge Kafalı, LPO
82
TurkMSIC bir tıp öğrencisinden daha fazlası olmak demek. Yani aldığın eğitimi ne amaçla aldığının daha çok farkına varabilmek demek ve daha sosyal bir öğrenci olabilmek demek. Bu yüzden bu ailenin içindeyim ve bu sayede bir sürü değerli insan tanımış oldum teşekkürlerimi hak eden. Öncelikle kulübümüzün danışman hocası olan yoğun işleri arasında bizlere vakit ayıran yaptığımız işin öneminin farkında olup bizleri yüreklendiren değerli hocamız Doç Dr Saadettin Kılıçkap’a teşekkür ediyorum. Fakülte dekanımız Prof Dr Gökhan Köylüoğlu’na teşekkür ediyorum. Sürekli odasını işgal ettiğimiz kahrımızı çeken çok değerli dekan yardımcımız Doç Dr Hilmi Ataseven’e çok teşekkür ediyorum. Sevgili hocamız Yard. Doç Dr Selma Çetinkaya’ya teşekkür ediyorum. Kardeş Yerel kurulun Erciyes Yk’nın Başkanı Çağatay Tunca’ya teşekkür ediyorum. Değerli Ulusal Denetim Kurulu üyemiz Mehmet Alptekin Acar’a Turkmsic’in bir tıp öğrencisine kattıklarını yaşayarak gösterip bize örnek olduğu için ve her türlü desteğini bizden esirgemediği için teşekkür ediyorum. Başkanımız Ahmet Hamit Çınkı’ya bizi tecrübeleriyle aydınlattığı için ve yerel kurulumuzun devamlılığı için gösterdiği çabadan dolayı teşekkür ediyorum. Sıra geldi yerelimizi neredeyse sıfırdan var eden, birlikte beyin fırtınaları yaptığımız, heyecanla koşturduğumuz bazen düşsek de beraber kalktığımız ekibimize. ;İbrahim Keloğlu, Bahattin Paslı, Berfu Bayraktar, İbrahim Çağrı Şanlı, Mert Başbuğa’ya teşekkür ediyorum. Yine ekibimizden Scoph Scora kardeşliği yaptığımız birbirimizin etkinliklerine hep beraber koşturduğumuz arkadaşım Pelin Ürküt’e çok teşekkür ediyorum. Halk Sağlığı ulusal direktörümüz Bahar Aktaş’a ve asistanlarına özellikle her türlü soruma cevap vermeye çalışan Almıla Kanat’a teşekkür etmek istiyorum. Ve gerçekten doğama en uygun mesleği seçtiğimin farkına varmamı ve insanlara yardım etmenin hazzına daha yolun başındayken varabilmemi sağlayan Scoph’un bu turuncu sıcaklığın içinde olmanın mutluluğunu yaşıyorum. Merve Çakmak, LPO
83
Bizden önce yerel kurulumuzdan ayrılan üyelerimizden ve komite başkanlarımızdan sonra en durgun dönemini geçiren Çukurova YK’da tüm gayretiyle bir kıvılcım yaratarak yeniden hareket kazanmamızı sağlayan başkanımız Tuğba AKÇAOĞLU’na en samimi şekilde teşekkür etmek istiyorum öncelikle. Ardından oluşumumuza ve etkinliklerimize desteğini eksik etmeyen, etkinliklerimizde malzeme ihtiyaçlarımızı karşılamaktan çekinmeyen sevgili öğretim görevlimiz Doç. Dr. Neslihan BOYAN’a; güler yüzü ve içtenliğiyle birçok konuda bize yardımcı olan Işın OĞULATA’ya biz önümüzdeki engelleri aşarken yardımlarından dolayı çok teşekkürler. Biz Kalbin Senin Ellerinde etkinliğini gerçekleştirirken en az bizim kadar içten ve en az bizim kadar yorularak yanımızda olan hemşiremiz Gülnaz ŞAHİN’e en az kendisi kadar içten teşekkürlerimi sunuyorum. Ve yine bu etkinlikte bize materyal desteğinde bulunarak bizi çok büyük dertlerden kurtaran Şule ÖZÜLKÜ’ye de teşekkür ederim. Ayrıca Sibel DUYMAZ’a duyarlılığından ve desteklerinden dolayı çok teşekkürler. Destekleri ve sorulara usanmadan cevap vererek ilk defa yaptığımız bu etkinlikleri gerçekleştirmemizde çok büyük payı olan Hazal DURSUN ve Esma Cansu ÇEVİK’e; NPO’muz Bahar AKTAŞ’a ve asistanlarına teşekkür etmek istiyorum. Son olarak yorulduğumuz kadar eğlendiğimiz etkinlikleri gerçekleştiren TurkMSIC Çukurova ailesine sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Sizler olmadan yaptığımız etkinlikleri gerçekleştirmemiz imkansız. Y. Kaan Akgök, LPO
84
Sadece gönüllülerden oluşan bu toplulukta yapılan etkinlikler kadar destekleyen insanların da önemi büyüktür. Yaptığım ve katıldığım her etkinlikte beni motive eden ve destekleyen yerel kurulumuz genel sekreteri Selin UYSAL, başkan yardımcıları Mert SAKARYA ve Gizem KAHRAMAN’a teşekkür ederim. Danışman hocamız Dr.Halil Aşcı’ya ilgisi ve emeğinden dolayı teşekkür ederim. SCOPH’a hareket katan, motivasyonu hep yüksek tutan ve görevini en iyi şekilde yerine getiren NPO ve NPO ASİSTANLARINA çok teşekkür ederim. Son olarak toplumu bilinçlendirmeyi görev edinmiş ve bu uğurda emek harcayan, TURUNCU bir çatı altında toplanmış siz gönüllü scophseverlere çok teşekkür ederim... Canan Eryiğit, LPO
85
Sevgili TURUNCU ailem , nisan ayında aniden lpo olmama ve bu süreçten önce yarım dönemlik asistanlığımda yeterli handover’ı alamadığım için, sudan çıkmış balık gibi hissetmeme rağmen beni yalnız bırakmadığınız ve her soru ve sorunumda yardımcı olmaya çalıştığınız için öncelikle size kocaammmaaaannnn teşekkür etmek istiyorum.Biz yeni bir yerel kurul olduğumuz için TurkMSIC’ i üniversitemizde yeterince tanıtmak, amacını ve yöntemlerini anlatmak için elimizden geleni yapıyor ve daha aktif bir yerel kurul olmak için çaba gösteriyoruz.Gerek scoph aktivitelerimizde gerek diğer alt kurul aktivitelerimizde bize yardımcı olan yol gösteren dekanımız Prof. Dr. Hasan KOÇOĞLU dekan yardımcılarımız Prof. Dr. Kenan GÜMÜŞTEKİN ve Doç.Dr. Fahrettin TALAY’ a bize aktivitelerimizde motivasyon ve fikirleriyle yanımızda olan destek veren Yrd.Dç.Dr. Aysu KIYAN’a, yerel kurul başkanımız Salih Buğra BAŞ’a , tüm yönetici arkadaşlarıma, her zaman destek olan adını sayamadığım değerli birçok yerel kurul üyemize teşekkür ederim. En başta turuncu aileme teşekkür ederek başlamış olsam da, sevgili NPO’muz Bahar AKTAŞ ve her türlü konuda yardımcı olmaya çalışan çok çalışkan ve değerli biricik NPO yardımcılarımız Almıla KANAT ve Mesut ASLAN’a da özel olarak teşekkür etmek gerektiğini düşünüyorum. Tüm bu değerli insanların desteği ve turuncu ailemin sıcaklığıyla daha başarılı ve daha aktif, tupturuncu bir dönem geçirmeyi diliyorum :) Scoph ailesinin bir parçası olmanın mutluluğuyla herkese turuncu günler! M. Ecem Albayrak, LPO
86
Zor ve sıkıntılı bir yola çıktığımın farkındaydım.Kolay değildi bu yolda adım atmak.Lakin bende kolay pes edecek değildim.Çalışmanın ve azmin gücüne inanıyordum.Bazı zamanlar kendimi kötü hissetsem de içimdeki ışık her zaman önümü aydınlatıyordu.Ne zaman o ışığı takip etsem beni doğru yola ulaştırdı.Bu ışık SCOPH’un ışığıydı.Beni ben yapan ışık.Turunculuğu ve mutluluğu hiç eksilmeyen ve her daim bir umut var eden. Şimdi dönüp bakıyorumda bazı şeyleri iyi ki yapmışım.İyi ki TurkMSICın içindeyim.Ne mutlu ki yanımda bana güvenen ,yorulduğumda elini uzatan ekip arkadaşlarım var.Hepinizi seviyorum ve onları anmadan ve onlara teşekkür etmeden olmayacağını düşünüyorum.Bu sebeple En başta TurkMSIC yönetim kuruluna,danışman hocamız ,eskimeyen bir TurkMSIC gönüllüsü olan Doç.Dr sayın Tutku Soyer’e,başkanımız Emre Gündoğan’a ve onun nezdinde tüm yerel kuruluma teşekkür ediyorum.Sizler olmasaydınız gerçekten bazı şeyler hiç olmazdı. Son olarak beni hiç yalnız bırakmayan sevgili NPOmuz,turuncuların turuncusu Bahara,sevgili asistanları Almıla Kanat,Mesut Aslan ve Meriç Yıldıza özel olarak teşekkür ediyorum.Sizlerle tanışmak ve iş yapmak benim için büyük bir gurur kaynağı. Hep birlikte çok daha güzel işler başarabilmek dileğiyle. Aziz Kaan Yalabak, LPO
87
Tıp Fakültesine girdiğim ilk yılımda Halk Sağlığı alanında LPO asistanı olarak çalışmalar yapma ve o dönemki NPOmuz Metin Yeşiltepe sayesinde bir çok deneyim kazanma fırsatı bulduğum için öncelikle TurkMSIC Gazi Yerel Kurulu’na, sonra da kendisine çok teşekkür ederim. İkinci yılımda LPO olarak, asistanlarım Nagehan Öcal ve İpek Dilsiz ile birlikte güzel bir dönem geçirdik; bazen işin içinden çıkamadık, bazen toplantı ya da çalışma yapmak için derslerimizden fedakârlık ettik, bazen de güzel şeyler başarmanın mutluluğuna hep birlikte vardık. Bizi özellikle diyabet etkinliği konusunda ortak çalışma yapma imkanı bulduğumuz Türkiye Diyabet Vakfı’nın Ankara Şubesi Başkanı Prof. Dr. İlhan Yetkin’e; Halk Sağlığı AD’dan ne zaman hangi konuda yardım ve danışmanlık istesek bizi geri çevirmeyen Doç Dr. Mustafa Necmi İlhan’a; TurkMSIC Gazi olarak dekanlık nezdindeki danışman hocamız Prof. Dr. Zafer Güney’e yardımlarından ve yol göstericiliğinden dolayı çok teşekkür ederiz. Bir tıp fakültesi öğrencisi olarak yaptığımız çalışmalarda hocalarımızdan destek görmenin bizi ne kadar güçlendirdiğinin farkındayız. Ayrıca, şimdiki NPOmuz Bahar Aktaş’a bana gerçekten çok fazla deneyim kazandıran NPO asistanlığı süreci yaşattığı için minnettarım. Ekip arkadaşlarım diğer asistanlar Mesut Aslan’a ve Meriç Yıldız’a da teşekkür ederim. Bu benim LPO olarak son yazım, yeni dönemde artık SCOPH’ta Gazi’yi LPO İpek Dilsiz temsil edecek. Artık TurkMSIC Gazi’nin başkanı olarak devam edeceğim bu süreçte, bana harika anılar ve deneyimler kazandıran yerel kuruluma borcumu en iyi şekilde ödeyeceğime inanıyorum. Turuncunun sıcağını en güzel şekilde hissettiren SCOPH! Seni çok seviyorum ve de çok özleyeceğim:) Almıla Kanat, LPO
88
En zor iştir insanın fikirlerini değiştirmek, dönüştürmek, anlattıklarının uygulamaya geçmesini sağlamak. Bu süreçte sabretmek, moralini yüksek tutmak. Belki tek başımıza olduğumuzda sonucun olumsuz olacağını düşünüp anlatmaktan hatta bazen düşünmekten bile kaçarız. Ancak birlikte olduğumuzda, takım olduğumuzda biliriz ki yalnız değiliz, tek rahatsız olan biz değiliz. Bunun için öncelikle Turkmsic gibi bir platformu kurarak bizleri bir araya getiren, birlikte oldukça daha güçlü fikirler ve moralimizin oluşmasına zemin hazırlayan Turkmsic kurucularına ve Turkmsic’in kuruluşundan bu yana gelişmesi için emek harcayan Turkmsic gönüllülerine sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Yerel kurullarımız bizim evimiz yuvamızdır. Yuvalarımızda donanır öyle hayata atılırız. Benim Turkmsic’ı sevmemi, SCOPH’ a yönlenmemi sağlayan, güler yüzüyle ve verdiği handoverla benim kendimi güçlü hissetmemde temel faktör olan ve desteklerini hiçbir zaman esirgemeyen , hayatın her aşamasında yanımda olduklarını bildiğim Cansu UÇAR ve Murat AYDIN‘ a teşekkür ediyorum. Takım olarak çıkıyoruz yola. Birlikte yapıyoruz çalışmalarımızı, her zaman fiziki olmasa bile manevi olarak hissediyoruz ekibin enerjisini, desteğini. Bazen fikir ayrılıklarına düşüyoruz, tartışıyoruz kopanlar oluyor aramızdan ayrılanlar, yeni gelenler… Her şeye rağmen tüm Turkmsic Cerrahpaşa gönüllülerine sonsuz teşekkürler. Yeni fikirlere hep destek veren, tartışmaktan korkmayan ve enerjisini her zaman hissettiğimiz başkanımız Halit Onur YAPICI’ ya ve tüm yönetim kuruluna teşekkür ederim. Ayrıca klüp içi destekleri yanında arkadaşlıklarıyla da her zaman motivasyon kaynağım olan Fatih ÇOBAN, Aysu AKIN, Merve GÖKBUGET, Vildan VEKİLOĞLU ve Selin Naz ERDEM’ e teşekkürler. Tabi ki bu süreçte gözümü kırpmadan güveneceğim, dostlarım, iş arkadaşlarım, yavrularım… (Onları tek bir vasıfa sığdırmak hiçbir zaman mümkün olmadı) Gökhan PERÇİNOĞLU ve Gizem TOYDEMİR’e sonsuz teşekkürler. Desteğini ve ciddiyetini hep hissettiğimiz danışman hocamız Prof. Dr. Tunaya KALKAN’a; izin işlerimizde bize kolaylık sağlayan, okuldan alabileceğimiz ihtiyaçları elinden geldiğince karşılanmasını sağlayan hastane müdürümüz Şakir AYBİRDİ’ ye teşekkürler. Tabi ki eğitimlerimize katılan, etkinliklerimizde danışmanlığını esirgemeyen tüm hocalarımıza ve sponsorlarımı-
za teşekkür ederim. Tüm saha çalışmalarımızda bize sonsuz destek veren ve anne şevkati gösteren Kızılay İstiklal Şube Başkanı Nejla ÖZSOY’a teşekkürler. SCOPH tüm Turkmsıc’ ın içinde bambaşka, sımsıcak ve çok çalışkan. Burada çalışmak apayrı ve çok keyif verici. Bu ekibin arasında yer aldığım için çok şanslıyım. Hep desteğini hissettiğim, samimiyetine ve fikirlerine inandığım sevgili ulusal direktörümüz Bahar AKTAŞ’ a; onun çok değerli biricik asistanları Mesut ASLAN, Meriç YILDIZ ve Almıla KANAT’ a bu turuncu hayatı daha da sıcak, daha büyük ve sonsuz kıldıkları için çok teşekkürler. Ayrıca tüm SCOPH gönüllülerine sonsuz teşekkürler. İnanarak başladık, ve inandığımız için çalıştık. Anlattık, dinledik, değerlendirdik… bazen sonuç alamamaktan şikayet ettik bazen başarılarımızı haykırdık hep anlattık yaptıklarımızı ….. Ama beni en mutlu eden kısım ne yaparsak yapalım daha iyisini yapabileceğimize olan inancımızı hiç kaybetmemiz. TEŞEKKÜRLER Ezgi Emre, LPO
89
Bu aileye katıldığım ilk günden beri, olaylara karşı bakış açım, dünya görüşüm ve yeteneklerim inanılmaz derecede gelişti. TurkMSIC felsefesini, SCOPH’un enerjisi ile birleştirerek kendime katmış olduklarım, hekimlik hayatım boyunca beni her zaman bir adım önde tutmaya yetecektir. Bayrağı teslim aldığımda her anlamıyla donanımlı bir Halk Sağlığı Direktörü idim.Bu bir gelenekti, eskiden al, üstüne bir şeyler kat, yeniye teslim et. Bir seneliğine bana emanet edilen Akdeniz Yerel Kurulunun SCOPH’unu gözüm kapalı yeni Halk Sağlığı Direktörü’müze teslim ettim. Bayrağın hep ileriye taşınması dileğiyle… Tabiki bu süreçte tek başıma değildim. İlk teşekkür edeceğim kişi, hiç şüphesiz ki; SCOPH içerisinde beni parlatan, her daim destekleyen sevgili LPO’m Ayşe Çağla Şahin’dir. Bana büyük düşünmeyi öğrettikleri için Metin Yeşiltepe ve Bahar Aktaş’a, her daim bana inanan ve destek olan Aslıhan Kara, Remzi Can Çakır ve Eren Halaç’a, benim görünmeyen kahramanım Leyla Yıldız’a, yaratıcılığı ile projeme renk katan Özge Özkan’a ve motivasyonum düştüğümde beni motive eden sevgili TurkMSIC Akdeniz Yürütme Kurulu ve TurkMSIC Akdeniz SCOPH takımına ne kadar teşekkür etsem azdır! Sene içerisindeki yaptığımız çalışmalarda bizleri yalnız bırakmayan Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanımız Prof.Dr.Oktay Dinç’e , eski dekan yardımcımız Prof.Dr. Gülay Özbilim’e, yeni dekan yardımcımız Doç. Dr.Erol Gürpınar’a, hiçbir zaman için bizi kırmayan fakülte sekreterimiz Levent Erkekli’ye, bizleri cesaretlendiren ve adeta danışmanlık yapan Doç.Dr.Yeşim Şenol ve Doç.Dr.Nigar Keleş’e, güler yüzleriyle bizleri motive eden öğrenci işlerinden Gülderen BİLGİÇ, Yusuf ÜLGER, Ömer AKIN, Aslahan SOMUNCUOĞLU’na, destek hizmetlerinden Ümmühan KONGU, Ayhan ATILGAN, Yaşar ATEŞ’e sonsuz teşekkürler. Mesut Aslan, LPO
90
TurkMSIC’e Halk Sağlığı Alt Komitesi içinde başlamak benim için hep bir gurur kaynağı olmuştur. Bir tıp öğrencisinin olarak bu kadar vizyon sahibi çalışmaları başka hiçbir öğrenci platformunda göremeyecek olması da SCOPH’un değerini açık bir şekilde gösteriyor. TurkMSIC Uludağ olarak birçok etkinlik düzenledik, çok çalıştık. Amacımız her zaman yeniliklere açık olmak ve halk sağlığında farkındalık yaratmak oldu. Öncelikle yerel kurul olarak geçirdiğimiz dönem boyunca desteklerini eksik etmeyen Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı’na, danışman hocamız Prof. Dr. Cengiz Gebitekin’e, danışman hocamız gibi bizim yanımızda olan Prof. Dr. Vahide Savcı’ya ve Uludağ Üniversitesi Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanlığı’na teşekkürlerimizi sunarız. Halk Sağlığı Alt Komitesi’nin turuncu sıcaklığını sağlayan sevgili Halk Sağlığı Ulusal Direktörümüz Bahar AKTAŞ’a, takım arkadaşlarım Mesut ASLAN ve Almıla KANAT’a, hem halk sağlığı alt komitesi yerel direktörlüğü hem başkanlık görevimi birlikte yapmamın zorluğunu bana hiç hissettirmeyen bütün Uludağ Yerel Kurulu yöneticilerine, son olarak etkinliklerimizi hayallerimiz doğrultusunda gerçekleştirmemizi sağlayan en büyük teşekkürü hak eden yerel kurulumuzun benzersiz üyelerine çok teşekkür ederim. İnanıyorum ki SCOPH gerek yerel kurulumda yeni lpo’muz Ecem ERTÜRK’ün, gerekse ulusal çalışmalarımızda siz değerli SCOPHçularla ilerlemeye devam edecek ve hak ettiği yeri hep koruyacaktır. Turuncu sıcaklığındaki ailemize çalışmalarında başarılar diliyorum. Meriç Yıldız, LPO
91
Bizler, hiçbir çıkar gözetmeksizin, gönüllü olarak başladığımız ve devam ettirdiğimiz bu misyonu bu kadar güzel yapabiliyorsak; elbette ki bu, yanımızda olup bizden desteklerini esirgemeyenlerin sayesindedir. Şimdi onlara teşekkür etmenin zamanıdır. Öncelikle bize bu yolda karşılaştığımız her engelde imdadımıza koşan danışman hocamız Prof. Dr. Fatih ÖZÇELİK ‘e teşekkürlerin en güzelini borçluyuz. Tabi ki 2011-2012 yılı Fakülte Dekanımız Prof. Dr. Murat DİKMENGİL ‘ e bize her türlü etkinliğimizde dekanlık salonlarını konferans salonlarını sonuna kadar açık tuttuğu için teşekkür ediyorum. Belediye ve Hastane çalışanlarımıza ilgilerinden dolayı teşekkür etmek istiyorum buradan. Yerel kurul başkanım sevgili Barçın BARI’ya, bütün yönetici arkadaşlarıma ve özellikle bu sene bütün etkinliklerde bana canla başla yardım eden ortaklarım , asistanlarım, Hanife YILMAZ ve Gurur NAR ‘a teşekkürü bir borç bilirim. Bütün etkinliklerde bizi yalnız bırakmayan TurkMSIC gönüllülerini sene içinde tüm özverileriyle çalışıp ellerinden geleni yaptıkları için onlara kocaman teşekkür ediyorum. Son olarak da Halk Sağlığı Ulusal Direktörümüz Sevgili Bahar Aktaş’a , birbirinden değerli asistanlarına her konuda vermiş oldukları desteklerinden ötürü çok çok teşekkür ediyorum. Bu teşekkürlerin benim için özel bir anlamı daha var bu sene LPO sıfatıyla gelecegim belki de son genel kurulum. Önümüzdeki dönemde LPO olacak asistanıma şimdiden etkinlik dolu haftalar, aylar, yıllar diliyorum. Biliyorum ki o benden daha iyi bir LPO olacak ve SCOPH’u hiçbir zaman dillerden düşmeyecek etkinliklerle anılan bir alt komite olmasını sağlayacak. Bu sıcak ailenin en sıcak fertlerinden biri olacak. SCOPH’un dan…
turuncusu hiç eksik olmasın hayatınız-
Alican Özüağ, LPO
92
93
94