Turk Journal www.turkjournal.com
February, 2014
HER KADIN KENDİ AĞACINI TANIR Bejan Matur
İngİltere’de Türk kökenlİ mİlletvekİlİ adayı TURHAN ÖZEN
Kebap ödüllerİ sahİplerİnİ buldu MüZİK : Babutsa İngİltere’de hayal kırıklığına uğradı
AtlasJet Londra’dan yenİden uçma hazırlığında
Prens William askerlİğe veda ettİ, artık çİftçİlİk yapacak
Turk Journal
İÇİNDEKİLER 15
24
8 18 BRİTANYA
10
22
SEÇİM
İŞ DÜNYASI
23 OTOMOTİV
PRENS WILLIAM Askerliğe Veda Etti artık Çiftçilik Yapacak
8
MAYIS SEÇİMLERİ Mayıs’ta yerel seçim ve ‘Biz’im adaylar
14-15
Marmarabirlik’in leziz zeytinleri artık Tesco raflarında
22
Yeni Nesil Mercedes-Benz C-Serisi piyasada
26-27
EKONOMI Kemer Sıkma Politikaları Kraliçe’ye uzandı.
10
TURHAN OZEN İngiltere’de Türk kökenli milletvekili adayı
15
JEST CATERING Çok ortaklı örnek girişim
23
Londra’ya Karsan tasarımı siyah taksiler geliyor
28-29
MET POLICE Polis olmak için illa uzun boylu olmak gerekmiyormuş
12
ALİGÜL ÖZBEK ‘Bir şey olmak için değil, birşeyler yapmak için’ aday
16
KEBAB AWARDS Kebap ödülleri sahiplerini buldu
24-25
SEYAHAT ATLASJET AtlasJet Londra’dan yeniden uçma hazırlığında
SÖYLEŞİ BEJAN MATUR
Turk Journal TURK JOURNAL February 2014 Issue Number:1 4
18-20
Executve Director Taner Yıldırımcı
Assistant Editor Hussain Kaya
Executive Editor İlhan Gökalp
Director Of Photograpy Bülent Vedat Balta
Managing Editor Mustafa Köker
Multimedia Editor Hasan Doğan
Art Director Berna Sarıkaya
Photograpy Editor Ali Haydar Yeşilyurt
3o
Turk Journal
44
45 40
42 SAĞLIK
GÜZELLİK Güzelliğin sırrı yumurtada gizli
40-41
Dr. TAHSİN BİLGİNER Her aile sağlıklı beslenme planı yapmalı
32
MÜZİK
Dr. FATOŞ ÖRER Sağlık Turizmi ne demektir?
33
BABUTSA Babutsa Soner İngiltere’de hayal kırıklığına uğradı
42-43
Komedyenler akıl hastası mı?
34
AYSEL YILMAZ Aysel Yılmaz ilk albüm için stüdyoya girdi
44-45
BEDÜK Bedük albüm çıkardı, tanıtımı Sezen yaptı
45
ESTETİK FITNESS Uykuda zayıflamak mümkün mü?
36-47
ESTE HAIR Stoke Newington’da hizmette
38-39
Printed at The Guardian Print Centre
And a general big thank you to everybody who may have contributed and/or helped with any aspect of the publication of Turk Journal
Please Visit Our Website www.turkjournal.com Contact us info@turkjournal.com
49
32 TEKNOLOJİ
SPOTLIGHT
iPhone daha ince bir tasarımla geliyor
48
Akıllı ama riskli!
48
Google’dan çığır açacak buluş
49
HUKUK Av.HANDAN ÖZBEK Ticari Değer ve Demirbaş Sözleşmesi
February 2014 TURKJOURNAL TURK JOURNAL LTD Registered in England and Wales, Company No:[8882451] 596 GREEN LANES LONDON N13 5RY UNITED KINGDOM TEL:0208 882 8500
50
52
AYSEL ENGÜZEKLI İşyeri sahiplerine Engüzekli’den tavsiyeler
GÜNCEL Büyükelçi Ünal Çeviköz Londra’ya veda ediyor
54
Başkonsolos Yorulmazlar göreve başladı
54
No part of this magazine may be reproduced, stored in a retrieval system or transmitted in any form or by any means without the permission of TurkJournal. All prices, figures and currencies correct at the time of going to press, but subject to change
.
5
Turk Journal
Editör’den
Mustafa KÖKER Merhabalar, Sizleri yeni bir dergi ile buluşturmanın mutluluğunu yaşadığımızı belirterek ‘Merhaba’ diyoruz.
Her biri kendi alanında mesleğini en iyi şekilde yerine getiren gazetecilerin bir girişimi.
Aslında bir dergi demek eksik kalır. Turk Journal, İngilizce ve Türkçe iki ayrı derginin yanısıra, internet yayınlarıyla ‘multi-medya’ yayın yapan bir medya yayın grubu .
İlhan Gökalp ve Taner Yıldırımcı’nin idari ve yönetim sorumluluğunu üstlendiği Turk Journal’ın basılı ve interaktif tasarımları Berna Sarıkaya’nın eseri.
Teknolojinin getirdikleri arasında toplumlara yansıyan tarafıyla, internet medyasının yükseldiği ve basılı yayınlara ilginin sürekli azaldığı bir süreç yaşıyor medya sektörü.
İngilizce derginin editöryal yoğunluğunu genç gazeteci arkadaşımız Hüseyin Kaya, Türkçe dergiyi ise bu satırları kaleme alan Mustafa Köker yürütecek. Ali Haydar Yeşilyurt fotoğraflarıyla katkıda bulunurken, görüntülü yayınlar Bülent Vedat Balta tarafından sizlere ulaştırılacak.
Turk Journal yayın grubu olarak bu gelişmeleri dikkate alarak yola çıkıyoruz. Farklı etnik toplumların buluştuğu ve hatta çok uzak olmayan bir zamanda İngiliz toplumun azınlığa düşeceği varsayılan Londra’da iki dilde, teknolojinin getirdiklerinden yararlanarak gerçekleştirdiğimiz bu buluşmanın uzun soluklu olmasını hedefliyoruz.
Bu kadro önümüzdeki dönemde daha da genişleyerek büyüyecek. Özellikle interaktif yayınlarda görüntülü haber ve söyleşileri yürütecek olan arkadaşlarımızdan da bahsetmeden geçmeyelim. Her iş alanında başlangıçlar zor olur.
Turk Journal, Londra’nın nüfus yapısı gibi renk li olacak; İş, çalışma hayatı, sosyal ve siyasette olan bitenlerden seçilenleri dergi sayfalarında bulacaksınız. Dergiye sığmayanlar ise internet sayfalarımızda yer bulacak. Aynı şekilde yapılan söyleşiller de görüntülü olarak internet sayfalarımızda yerini alacak.
Turk Journal’ın dergi olarak ilk sayısı da öyle oldu. Birkaç aylık bir hazırlığın ardından sizlere ulaştı. Elinizde tuttuğunuz derginin bir başlangıç olduğunu, siz okurlarımızın da katkı ve destekleriyle gelişip, zenginleşeceğinin sözünü verelim. Tekrar görüşmek üzere... Merhabalar.
Turk Journal çekirdek bir kadro tarafından hazırlanıyor.
7
Prens William askerlİğe veda ettİ, artık çİftçİlİk yapacak Ordudaki görevinden geçen yıl Eylül ayında ayrılan Prens William, önümüzdeki yıl çiftçiliğe başlıyor.
P
BRITANYA
rens,Cambridge Üniversitesi’nde tarım konusunda eğitim aldı. Böylelikle 31 yaşındaki William, babası Galler Prensi Charles kral olduğunda, kraliyet ailesinin özel mülkiyeti olan Cornwall Düklüğü’nü yönetmek için gerekli olan bilgi ve donanımı elde etmeyi amaçlıyor. Kraliyet Hava Kuvvetleri’nin yedek yüzbaşısı iken Cambridge Üniversitesi’nin Tarım Ekonomisi Bölümü’ne kaydolan Prens William’ın öğrenciliği de tartışmaları beraberinde getirdi.
ASKERLİKTEN AYRILACAĞINI AÇIKLAMIŞTI Cambridge Dükü William geçen Eylül ayında askerlikten ayrılacağını açıklamıştı. Prens, yedi yılı aşkın süredir İngiliz Kraliyet Hava Kuvvetleri’nde arama-kurtarma pilotu olarak çalışıyordu. Kensington Sarayı’ndan yapılan açıklamaya göre, Prens William bundan böyle eşi Cambridge Düşesi Kate Middleton’la birlikte Kraliyet Ailesi’nin vazifeleri ve hayır işleriyle ilgilenecek. Prens William’ın özellikle çevre ve nesli tükenmekte olan türlerle ilgili olarak çalışmalarda bulunması bekleniyor. Ayrıca, çocuklar ile gençlere, gazilere ve halen orduda hizmet veren askerlere yönelik yardım faaliyetlerine destek vermeyi de sürdüreceği belirtiliyor.
ÜNİVERSİTE TORPİLİ ELEŞTİRİLERE NEDEN OLDU Prens William’ın çiftçilik için cambridge Üniversitesi’ne kaydedilmesi eleştirilere neden oldu. Toplam 10 haftalık eğitim programında haftada 18 ile 20 saat arası, tarım, çiftlikler ve çiftçilik konularında ders gören Prens’in cambridge Üniversitesi’nde eğitim alacak formasyona sahip olmadığı gerekçesiyle tepki gördü. Ailelere yönelik ‘parentdish.co.uk’ adlı internet sitesinde yer alan haberde, Cambridge Üniversitesi’nin kendi koyduğu kuralların dışına çıkarak Prens William’a ayrıcalık tanıması
8
diğer öğrencileri rahatsız etti. Öğrenciler, Prens William’ın Cambridge Üniversitesi’nde eğitim alması için A Level sonuçları yeterli olmadığı halde ayrıcalıklı davranıldığı için rahatsızlıklarını dile getirdiler. Üniversite gazetesinde yer alan haberde, bir öğrencinin Cambridge Üniversitesi’ne girebilmesi için A level sınavlarında en az bir ‘A*’ (yıldız) ve 2 ‘A’ alması gerekirken, Prens William’ın mevcut sınav sonuçlarının bu üniversiteye girmesinin mümkün olmadığı bilgisine yeraldı. Prens William’ın mevcut A Level Sınav sonuçları ile Cambridge Üniversitesi’ne girme hakkı olmadığı halde Cambridge Üniversite’nin kendi koyduğu kuralları çiğnediği de kaydedildi. Tarım kursunu Mart ayında tamamlayacak olan Prens William’a herhangi bir diploma verilmeyeceği ve aldığı özel eğitimin ücretini ödeyeceği açıklandı. A Level kurs ve sınavı sonrası St. Andrews Üniversitesi’nde Coğrafya eğitimi alan Prens William’ın bu üniversiteden de 2: 1 sonuçlu bir diploması da bulunduğu belirtildi. Cambridge Üniversitesi öğrencileri, Prens William’ı ayrıcalık tanınmasını kendilerine hakaret olarak yorumladılar. Prens William’ın Cambridge Üniversitesi’nde özel ziraat eğitimini alarak, babası Prens Charles Kraliyet tahtına geçtiğinde ‘Duchy of Cornwall’ görevine geleceği için tarım ve çiftçilik ile ilgili geliştirdiği belirtildi. Prens William’ın, geçen yıl Kraliyet Hava Kuvvetleri RAF’taki Arama ve Kurtarma Pilotluğunu bırakarak askerlikten ayrıldığı açıklanmıştı. Haberde, Prens’in gelecek yıl ise eşi Kate ile birlikte Kraliyet’in Yardım Kuruluşlarına odaklanacağının altı çizildi. Prens William, Nisan ayı içerisinde eşi Cambridge Düşesi Kate ve oğlu Prens George ile Yeni Zelanda ile Avusturalya’yı ziyaret edecek.
9
10
Kemer Sıkma uygulamaları Kralİçe’ye uzandı Koalisyon hükümetinin finans krizi ile başlayan ve ‘tasarruf önlemleri’ ile devam eden süreci Kraliyet ailesinin harcamalarına kadar uzandı.
K
amu kurumları ve sosyal yardımlarla başlayan tasarruf önlemleri dar ve orta gelirli kesimleri daha da fakirleştirirken, Kraliyet ailesinin harcamaları da sorgulanmaya başlandı. Ocak ayı ortasında İngiliz Parlamentosu’nun Kamu Hesapları Komitesi, Kraliyet Ailesine “gelirlerini arttır, kemerleri sık” çağrısı yaptı. Kamu Hesapları Komitesi’nin raporuna göre İngiliz Kraliyet Ailesi ülkeye çok pahalıya mal oluyor. Komite, Kraliyet bütçesini eleştirerek, “daha fazla gelir edinip, daha az harcama yapılması” çağrısında bulundu. Sözkonusu raporda Kraliyet’in çok az gelir getirdiği ve harcamalarda hesaplı davranmadığı eleştirisi öne çıktı. Özellikle de eskimiş olan saraylardaki enerji giderlerinin kamuya aşırı derecede yüksek olduğuna dikkat çekilen raporda, Maliye Bakanlığı’nın Kraliçe II. Elizabeth’i yeterince denetlemediği eleştirileri öne çıktı. Kraliyet Ailesi halen vergi gelirlerinden yılda yaklaşık 37 milyon euroluk temel ödenek alıyor. Bu miktarın dışında özel amaçlar için devletten ek para da talep edebilen Kraliyet’in, kendi gelir kaynakları da bulunuyor. Hükümetin 2012 yılında yürürlüğe koyduğu bu sistem Maliye Bakanlığı’nın denetimi altında.
de bu” diye konuştu. Raporda Kraliyet Ailesi gelirlerini artırmak için çok daha fazla çaba göstermeye çağrıldı. Bu doğrultuda Buckingham Sarayı’nın daha sık ziyaretçilere açılması önerildi. Buckingham Sarayı şimdiye kadar yılda ziyaretçilere açık olduğu 78 günde sadece yaklaşık 500 bin ziyaretçi çekti.. Komite Başkanı Hodge, Londra Kulesi’ni örnek vererek, buraya her yıl 2 milyon ziyaretçinin akın ettiğini belirtti. Kraliçe’nin finans danışmanlarının “sağlıklı bir bütçe hazırlamakta başarısısız olduğunu” iddia edilen raporda, Buckingham Sarayı’nda ve Windsor Kalesi’nde restorasyon çalışmalarının yapılabilmesi için 50 milyon sterline ihtiyaç olduğunu belirtildi. Bu gibi harcamaların yapılabilmesi için “Kraliçe’nin sarayda olmadığı dönemlerde Buckingham Sarayı’nın tamamen turistlere açılmasını” istendi.
YENİ KAYNAK ARAYIŞI Buckingham Sarayı’nın kapıları yaz dönemlerinde 1993 yılından bu yana turistlere açıldığı halde, Avam Kamarası’nda Kraliçe’nin maddi durumunu tartışan milletvekilleri Saray’ın bazı bölümlerinin ticari amaçla kiralanmasının da ekstra gelir elde etmek için uygun bir yöntem olacağını hatırlattılar.
‘TASARRUF POTANSİYELİ BÜYÜK’
GEÇİM ZORLUĞU ÇEKİYOR!
Parlamento Kamu Hesapları Komitesi Başkanı Margaret Hodge, harcamalarda “çok büyük bir tasarruf potansiyeli” olduğunu belirterek, “Geçen bütçe döneminde saray bütçesini 2.3 milyon pound cıvarında aşmış ve rekor derecede azalıp bir milyon pounda gerileyen sermaye rezervlerini kullanmak zorunda kalmıştı. Sarayların ihmal edilmesinin bir nedeni
Parlamentodan gelen “kemer sıkma” direktifine rağmen Buckingham Sarayı internetten Kraliçe’nin yeni bir hizmetli aradığını duyurdu. Saray yetkilileri yeni hizmetlinin yılda sadece 14 bin sterlin kazanacağını, ancak sarayda yaşayıp tüm yemeklerini de burada yiyebileceğini belirtirken, Kraliçe’nin aslında geçim sıkıntısı çektiği ima edildi.
11
Polİs olmak İçİn İlla uzun boylu olmak gerekmİyormuş
İ
ngiltere’nin en uzun ve en kısa boylu polis memurları açıklandı. En kısa boylu Robin Port ile en uzun Martyn Evans arasında tam 54 santim fark var.
Robin Port 1.52 metre ile en kısa, Martyn Evans ise 2.06 metre ile en kısa ve en uzun polis görevlileri. Metropolitan Polis teşkilatı geçtiğimiz günlerde Martyn Evans ile en kısa kadın polisini bir araya getirdi. Ellie Murphy 1.52 metrelik boyuyla en uzun meslektaşı yanında minicik kaldı. Polis örgütünün en kısa erkek mensubu, bu zamana kadar boyunun kısalığıyla ilgili her türlü şakayı duymuş. 1.52 metreye polis botları sayesinde ulaşabilen Port, bu konuda dalga geçebilmenin daha önemli olduğunu öğrenmiş. 29 yaşındaki polis memuru birliğe katıldığından itibaren bir ay içinde 17 tutuklama yapmış. Yani bu eski askerin suçlularla savaşmaya hazır olduğu çok açık. Kendine güvendiğini, zaten dövüş sanatlarında da eğitimi olduğunu belirten Port, artık yapılan hiçbir şakanın onun için yeni olmadığını söylüyor. Ona göre insanlar biriyle dalga geçmek istediğinde zaten bir yolunu bulabiliyorlar. İster çok uzun, ister çok kısa, ister kızıl saçlı, ister gözlüklü olsun.
12
Kısa veya uzun polislerin tek amacı suçlularla savaşmak ve onları adalete teslim etmek.
13
Suna Hürman, İşçi Partisi
Ayfer Orhan, İşçi Partisi
Mayıs’ta yerel seçİm ve ‘Bİz’İm adaylar İngiltere’de siyasi partiler önümüzdeki yıl Mayıs ayında yapılacak yerel seçimler için çalışmalarını yoğunlaştırdı. Seçimlerde, aralarında 32 Londra belediyesinin de bulunduğu ülke çapında 160 yerel idare ve 4 bin 161 meclis üyesi belirlenecek.
Ali Bakır, İşçi Partisi
14
Abdullah Okuyucu, Liberal Demokrat Parti
Edinilen bilgilere göre, 22 Mayıs 2014 günü yapılması beklenen seçimler için adaylarını belirleme süreçlerini devam ettiren partilerden iktidardaki Muhafazakar Parti ve koalisyon ortağı Liberal Demokrat Parti adaylarını merkezi yoklama ile seçerken İşçi Partisi’nde ise yerel teşkilatlardaki üyeler belirleyici oluyor. Belediye meclislerine girmeyi hedefleyen Türkiye ve Kıbrıslı politikacılar da seçim yarışına katılıyorlar. Londra’nın Islington, Haringey, Hackney ve Enfield bölgelerinde toplumumuzun ağırlıkla yöneldiği İşçi Partisi’nden birçok Türkiye ve Kıbrıslı aday seçimlere katılacak.
Belediye meclislerine girmeyi hedefleyen Türkiye ve Kıbrıslı politikacılar da seçim yarışına katılıyorlar. Londra’nın Islington, Haringey, Hackney ve Enfield bölgelerinde toplumumuzun ağırlıkla yöneldiği İşçi Partisi’nden birçok Türkiye ve Kıbrıslı aday seçimlere katılacak.
ABDULLAH OKUYUCULİBERAL DEMOKRAT PARTİ ADAYI Samsunlu Türk işadamı Abdullah Okuyucu, Mayıs ayında İngiltere’de yapılacak yerel seçimlerde Sutton Wallington Beddington South bölgesinden belediye meclisi üyeliği için aday oldu. İngiltere’de restaurant işletmeciliği yapan Türk işadamı Abdullah Okuyucu, Mayıs ayında yapılacak yerel seçimlerde Sutton Wallington Beddington South bölgesinden belediye meclisi üyeliği için aday oldu. Aslen Samsun’un Kavak ilçesine bağlı Seyitali Köyü doğumlu olan Okuyucu, 1989 yılında Uludağ Üniversitesi Balıkesir Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Fakültesi’nden mezun oldu. 1989 Eylül ayında İngiltere’ye gelerek iş hayatına atılan Okuyucu, restaurant, toptan gıda, deri giyim ve aksesuarları ile seyahat acentalığı işletmeciliği yaptı. Halen Güney Londra’nın Sutton bölgesindeki Wallington’da Express Pizza ve kebap restaurantı işleten Okuyucu, Liberal Demokrat Parti’den siyasete atılarak, yerel yönetimde görev almak için aday oldu.
‘BİZ’DEN ADAYLAR İŞÇİ PARTİSİ’NE YÖNELİYOR
Zeynep Kepez de İşçi Partisi’nin Mayıs seçimlerinde yarışacak adayları arasına girdiler.
Hackney’den İşçi Partisi’nden seçimlere katılacak olan 57 adaydan üçü Türkiye kökenli. Feryal Demirci Hoxton E & Shoreditch’ten, Deniz Oğuzkanlı Leadbridge’den ve M. Can Özsen de London Fields’tan aday olacak.
Islington’da da İşçi Partisi’nden Nurullah Turan’da İşçi Partisi’nin adayı olarak seçilme başarısı gösterirken Camden Belediyesi meclis üyesi Meriç Apak’ın da yeniden seçilmesi güçlü bir ihtimal olarak görülüyor.
Haringey’de ise İşçi Partisi’nin adayları arasında beş Türkiye kökenli ve Kıbrıslı Türk bulunuyor. Emine İbrahim Harringay’de, Peray Ahmet Noel Park’ta, Makbule Güneş Tottenham Green’de, Ali Demirci Bounds Green’de ve Ali Gül Özbek de St. Ann’de aday olacaklar.
Enfield’de uzun yıllardır Muhafazakar Parti listelerinden meclis üyesi seçilen Doğan Delman yeniden aday gösterilirken, Ertan Hürer’in de bu dönem de aday gösterilmesine kesin gözü ile bakılıyor. Liberal Demokrat Parti listelerinden ise toplumumuzdan henüz kesinleşmiş aday bulunmuyor. Partisinin Avrupa Parlamentosu milletvekili adayı olan ve Liberal Demokrat Parti Türkiye Dostları Grubu Başkanı Turhan Özen, Türkiye kökenli ve Kıbrıslı Türk adaylara açık olduklarını vurgularken, özellikle gençlere aday olmaları çağrısında bulundu.
Daha kesinleşmemiş bilgilere göre Enfield’de halen meclis üyesi olan Yasemin Brett, Ahmet Öykener, Ali Bakır, Ahmet Karahasan, Ayfer Orhan ve Alev Cazımoğlu yeniden aday olurken, Nesimi Erbil, Güney Doğan, Turgut Esendağlı, Haydar Ulus, Suna Hürman ve Adeline
İngİltere’de Türk kökenlİ mİlletvekİlİ adayı İngiltere’de koalisyon hükümetinin küçük ortağı Liberal Demokrat Parti ilk defa Türk kökenli bir politikacıyı gelecek yıl yapılacak genel seçimlerde milletvekili adayı gösterdi. Nick Clegg liderliğindeki Liberal Demokrat Parti’nin bu yıl Mayıs ayında yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimlerinde Londra’dan milletvekili adayı olan Dr. Turhan Özen, 2015 yılı Mayıs ayında yapılması beklenen genel seçimlerde de Londra’nın Tottenham bölgesinden İngiliz parlamentosu için aday gösterdi. Turhan Özen’in seçim bölgesini halen İngiliz Parlamentosu’nda İşçi Partisi Milletvekili David Lammy temsil ediyor. Londra’nın en fakir bölgelerinden biri olarak bilinen ve etnik kökeni farklı toplumların yaşadığı Tottenham’da siyahi nufus ağırlığı dikkat çekiyor.
Turhan Özen
İngiltere siyasetinde etkili olan Turhan Özen, Avrupalı Liberal Demokratlar Kongresi’nde de aktif faaliyetleriyle tanınıyor. Aslen Elazığ doğumlu olan Özen, İstanbul’da büyüdü. Yaşamını 17 yıldan bu yana İngiltere’de sürdüren Özen, yaklaşık 7 yıldan buyana aktif siyaset yapıyor. Liberal Demokrat Parti, Turhan Özen’in yanısıra, Lordlar Kamarası’nın tek Türk kökenli üyesi Meral Hüseyin Ece ve Mayıs ayında yapılacak yerel seçimlerde Sutton Wallington Beddington South bölgesinden belediye meclis üyeliği için aday gösterilen Abdullah Okuyucu aktif siyaset yapıyor. Geçmiş yıllarda İşçi Partisi Ayfer Orhan’ı, Muhafazakar Parti de Ertan Hürer’i milletvekili adayı göstermiş ancak her iki Türk kökenli siyasetçi parlamentoya girememişti.
15
Alİ Gül Özbek, ‘Bİr şey olmak İçİn değİl, bİrşeyler yapmak İçİn’ aday Eczacı Ali Gül Özbek, Londra’nın Haringey Belediye Meclis üyeliği için St. Ann’s Bölgesi’nde İşçi Partisi adayı olarak seçimlere girecek
Ali Gül Özbek, Mayıs ayında yapılması beklenen yerel seçimlerde İşçi Partisi’nden, daha once Nilgün Canver’in temsil ettiği St. Anns bölgesinden Haringey Belediye Meclisi’nin 58 üyesi arasında yeralmak için mücadele edecek.
anlattı. Haringey’in, dünyanın en çok dilinin konuşulduğu farklı kültürleri barındıran bir bölge olduğuna işaret eden Özbek, “gelecek ne gösterir bilemem ama hedefim içinden yetiştiğim toplumu her alanda temsil etmek hedefim.
Türkiye’den, İnönü Üniversitesi Kimya Bölümü mezunu olan ve İngitere’de de Eczacılık okuduğunu hatırlatan Özbek, üniversite eğitimine başlarken toplumla iç içe olabileceği bölüm okumayı seçtiğini ve ardından da Haringey’de açtığı eczane ile Ali Gül Özbek, “Bölgemizde Türkiyeli nüfus yoğunlukta. Halka hizmet verdiğini kaydetti.
Yerel meclisten başlıyorum, şartlar uygun olursa merkezi parlamento veya Avrupa Parlamentosu’nda da olmayı tabii ki arzu ederim” diyerek uzun soluklu bir yola çıktığının altını çizdi.
Yaptığı işin sadece ilaç satmak olmadığının altını çazen Özbek, “sürekli olarak halkla iç içeyim. Bütün İngiltere genelinde içerisinde özel doktoru olan tek eczane ve gece saat 12.00’ye kadar açık olan 4 eczaneden biriyiz. Bunu şunun için anlatıyorum; Hem topluma hizmet veriyorum, hem mesleğimi yapıyorum. Yerel yönetimde toplumun sesi olmak için aday oldum. Bölge sakinleri ve belediye arasında bir köprü olmak istiyorum. Onların sorunlarını belediyeye taşımak ve çözüm üretmek istiyorum. Bir esnaf olarak yalnız bizim toplum değil bölgedeki farklı etkin kökenli toplumların da şikayetlerini, bir eczacı olarak da sağlık ve sosyal sorunlarını bildiğimi düşünüyorum” diye konuştu. Sol kültürden gelen bir aile mensubu olduğu için İngiltere siyesetinde İşçi Partisi’ni seçtiğini ve son 5 yıldır parti üyesi olduğunu anlatan Özbek, aktif siyasete, karar mercilerinde bizzat görev almak amacıyla girdiğini
16
ALİ GÜL ÖZBEK KİMDİR?
Kahraman Maraş Elbistan doğumlu. Türkiye’de İnönü Üniversitesi Kimya Fakültesini, İngiltere’de Porsmouth Eczacılık Fakültesini bitirdi. 1992’den buyana Londra’da yaşıyor. Hastane ve eczanelerde çalıştı. 2007’de Med Chem Eczanesi’ni açtı.
BİR ŞEY OLMAK İÇİN DEĞİL, BİR ŞEYLER YAPMAK İÇİN
ALACAĞIM MAAŞI OKUL VE SAĞLIĞA BAĞIŞLAYACAĞIM
Ali Gül Özbek, aktif siyesette, ‘Bir şey olmak için değil, bir şeyler yapmak’ amacında olduğunu anlatırken, şöhret gibi bir gayesi olmadığını ifade etti.
Ali Gül Özbek, seçimlerde Haringey Belediye Meclisine seçilmesi halinde alacağı maaşı ilk yıl okullara, ikinci yıl sağlık hizmetlerine üçüncü yıl ise hayır kurumlarına bağışlayacağını açıkladı.
Türkiye ve Kıbrıs kökenli toplumun içine kapanık bir hayat yaşamaması gerektiğini, her alanda ve platformda temsil edilmesinin önemine işaret eden Özbek gençlere seslenirken, “gençlerimiz öncelikle kendilerini iyi yetiştirmeliler ve öz kültürlerine sahip çıkmalılar. Ayrıca bulundukları ülkenin her merciinde temsil edilmeliler. Temsil etmediğimiz ve temsil edilmediğmiz karar mevkilerinde görev almadığımız sürece mevcut başarılarımız bir anlam ifade etmiyor” şeklinde konuştu.
Ali Gül Özbek’in yanısıra, Haringey bölgesinde Türkiye ve Kıbrıs kökenli diğer adaylar ve seçim çevreleri şöyle: Makbula Güneş, Tottenham; Ali Demirci, Bounds Green; Peray Ahmet, Wood Green & Alexandra Palace ve Emine İbrahim, Harringay.
BEJAN MATUR
SÖYLEŞİ
“İnsan bir kez yer değiştirmekle, bağlı olduğu ilk yerin manasını açıyor. Sanki ana rahminde bizi taşıyan bir bağ gibi doğduğumuz topraklara manen bağlıyız hep. Yer yer zayıflasa da o görünmez bağ hep var.”
Türk Journal, bu ilk sayısında Bejan Matur’u kapak yaptı. Şairliğinin yanısıra yazılarıyla sosyal konulara getirdiği yeni bakış açısı, göçmenlik olgusu gibi hemen herkesin yüreğinde kırıntısı bulunan konuları konuştuk... Yurtdışında da bulunduğu için, göç ve göçmen sorunlarına uzak olmayan Matur, gurbetin insanlar üzerindeki yakıcılığına en yalın ifade eden bir fikir insanı aynı zamanda... İşte Bejan Matur’a yönelttiğimiz sorular ve cevapları: -Uzun süreler yurtdışında bulunmuş bir şair/yazar olarak göç olgusu üzerine ne tür izlenimleriniz oldu? Bir göçmen için, biz Türkiyeliler için anayurt ne ifade eder? Bazan şöyle düşüyorum; yaşanan tüm bu göçler, koloni tarihinin gecikmiş bir intikamı gibi! Öyle ya, yüzyıllarca toprağını işgal ettiğiniz, kaynaklarını sömürdüğünüz, dilinizi zorla dayattığınız toplumların insanları kuşaklar boyunca karşı konulamaz bir yer değiştirme eğilimi içinde oluyorlar. Kendilerinden alınanlarla zenginleşen batı rüya geleceğin mekanı oluyor! Fakat bugün görüyoruz ki, göçmenlerin yarattığı sorunlar Batı dünyasının kabusu haline geldi. Ve şu an batı dünyası o kabusla baş etmek kaderini yaşıyor... Anadolu’dan Avrupa’ya göçün sebepleri diğer kıtalardan gelenlerden farklı olsa da sonuçları çoğunlukla benzer.
18
Göçün doğasından kaynaklanan kaçınılmaz
benzerlikler bunlar. Çünkü en nihayetinde bir insan toprağından kopmuş olmakla tıpkı bir bitki gibi kök sancısı çekmeye başlıyor. ‘Nereye aitim?’ sorusu insanoğlunun her daim aklını meşgul eden can yakıcı bir soru. İnsan bir kez yer değiştirmekle, bağlı olduğu ilk yerin manasını açıyor. Sanki ana rahminde bizi taşıyan bir bağ gibi doğduğumuz topraklara manen bağlıyız hep. Yer yer zayıflasa da o görünmez bağ hep var. Gündüz hayatımızda değilse gece yastığa başımızı koyduğumuzda rüyada sızan o geçmiş yaşantı mekanı, çocukluğun, gençliğin coğrafyası, değerleri biz istesek de bizden uzaklaşmaz; görünmez bir güç olarak kararlarımıza yön verir. Üstelik Anadolu insanı gibi dış dünya ve yabacılarla ilişkisi cılız kalmış olanların memleket hasreti daha yakıcı bir hasret olabiliyor. Bunu daha iyi anlamak için Türkçe’deki gurbet ve sıla kavramlarına bakmak yeterli... Başka dillerde bu kadar duygusal ağırlığı olan ifadeler bulmak zordur. Bana hep eski imparatorluk olmanın, geniş bir coğrafyada seyrediyor olmanın yarattığı kayboluş melankolisi gibi gelir bu... Onca mesafe kat ettiği halde köklere bu kadar bağlılık, dış dünyayı gurbet gibi acıyla yüklü bir kavramla tarif etmek... Daha doğrusu hissedilen acıyı gurbet kelimesine yüklemek ve kuşaklar boyunca öyle anılmasını sağlamak. Tüm bunlar, coğrafyanın kader olduğuna inanan biri olarak kendi insanımız üzerine düşündürüyor beni...Başkalarıyla ilişkide, başka hayatlara bakışta ne kadar keşfe açık olduğumuz bu duygularla ilgili hep. Korkularımız ve ne kadar güvenli hissettiğimizle. Kavafis’in meşhur dizesi, ‘Nereye gidersen git ardından gelecektir bu şehir’i, İskenderiye için yazdığı söylenir ya hep, bana kalırsa Kavafis İstanbul göçmeni bir
ailenin çocuğu olarak doğduğundan, o geriye dönüş melankolisi içindeydi. Tabii daha çarpıcı örnek Ermeni diasporasıdır. Anadolu’dan sürgünlerinin yüzüncü yılı yaklaşırken, uzaklarda doğan sonraki kuşaklar bile atalarından devraldıkları Anadolu hasretiyle bakıyorlar geriye. Saroyan’ın California’da doğan bir Ermeni olarak Bitlis’e yaptığı yolculuk başka neyle açıklanır. Buna benzer onlarca örnek verilebilir. Neticede memleket sadece bir coğrafya ve barınılan yer değil, insanın maneviyat örgütlenmesini, anlam dünyasını belirleyen ögelerin mekanıdır. Oradan ne kadar uzağa giderseniz gidin dönersiniz. ‘İnsanın dönüp döneceği yerdir çocukluğu...’ diye yazmıştım bir şiirde. Çocukluktaki memleket aslında ana rahmi demek. Chagal kendisini anlattığı bir belgeselde ‘Herkes doğduğu odayı anlatır...’ diyordu. Doğduğumuz oda ülkemizdir aynı zamanda ve ona bağlılığımız zaman zaman azalsa da kopmaz. -Anadoludaki kadınlarımızın durumlarıyla (eğitim eşitliği, ekonomik eşitlik, girişimcilik) Britanya’daki Anadolu’dan gelmiş kadınlarımızın durumlarını hiç kıyasladınız mı? Ben bir toplumu anlamak istediğimde öncelikle kadınlarına bakarım. Kadınlar o toplumun hayatında nerede duruyorlar, ne kadar aktifler, eğitimde, siyasette, sanatta, ekonomide ne kadar belirleyici pozisyondalar? Bunu samimiyetle merak edip baktığınızda orada hep halı altına süpürülmüş gerçekler görürsünüz. Kadın mevzuu aslında o halı altına süpürülen konuların çoğunluğu demek. Görülmek istenmeyen, görülse de çözümü ağır ve zor ilerleyen sorunlar. Üstelik bu durum, yüzyılı aşkındır toplumsal eşitlik mücadelesiyle bilinen gelişmiş toplumlarda bile tam karşılığını bulabilmiş değil. Bilinen pek çok sebeple kadın gücünün yaratıcı güce dönüşmesi arzu edildiği ölçüde olamıyor henüz. Bir defa istatistiklerin dünya genelinde gösterdiği şu gerçek var; kadınlar erkeklere kıyasla daha yoksul. Daha yoksul olmanın yarattığı güç kaybı kadınları devamla hayatın kıyısında tutuyor. Fakat bu gerçeğin çarpıcı biçimde kırıldığı alanlardan biri göç. Anadolu’dan Avrupa’ya göç eden kadınlara baktığımda şunu görüyorum: Geride bırakılan hayatın geleneksel, baskıcı aile kodları içinde, kendi emeğine dayalı bir değer üretmesine müsaade edilmeyen kadınlar, artık bir göçmen olmanın gerekleriyle sokağa çıkmak, çalışmak, üretmek zorunda kalıyorlar. Dışarısıyla kurulan ilişkinin değişimi beraberinde ruhsal, sosyal pek çok değişimi getiriyor. Dışarda kazanılan birey oluş, evde de talep edilmeye başlanıyor. O sebeple göç ve entegrasyon konusunun odaklandığı yer aile mevzuu ve kadının değişimi oluyor daha çok. Ben göçün, kadınları geride bıraktıkları hayatla kıyaslandığında daha güçlendirdiğini, erkekleri ise daha negatif etkilediğini düşünüyorum. -2011 de yayınlanan Dağın Ardına Bakmak hikaye-roportaj kitabınız çok ses getirdi. Bir nevi ilk defa şiirin sularından uzaklaştınız. Yazi hayatınızda roman ya da hikaye türüne yüz vermeyi düşündünüz mü? Dağın Ardına Bakmak kitabım yayımladığında İsrail’de yaşayan Prof. Ofra Bengio’dan bir mektup aldım. Ofra, tarih profesörlüğü dışında şiire meraklı, Türkçe’ye oldukça hakim biri. Daha önce şiirlerimi kendi diline çevirip Haretz gazetesinin edebiyat ekinde yayımlamıştı. Mektubunda özetle; ‘Dağın Ardına Bakmak’ kitabını okuduktan sonra şiirimi daha iyi anladığını söylüyordu. Kitapta kullandığım dil ve ucundan da olsa açtığım hikayeler, yazdığım şiirin bir alt metni gibi gelmiş ona. Onun sözünü ettiği ilişki el-
bette var. Şiirde başından bu yana o gizli derdin tercümanı olmaya çalışıyordum. Kederli bir yer anlatıyordum, kaybedilmiş bir ülke ve o ülkenin arayışı. Tabii bunu edebiyatın ölçüleri içinde yapıyordum. Çünkü en nihayetinde kalıcı edebiyat insanlığın büyük hikayesinde ortak olan acının, yani yersiz yurtsuz oluşumuzun kavranmasıyla mümkün olur. Aslında tasavvuf da, dinler de, mitoloji de o arayışa bir anlam kazandırmanın, açıklamanın birer aracıdır. Yani en derinde bir yurt özlemi ve o yurdun muhayyel oluşudur insanın meselesi. Odysseus’un geri dönüş hikayesi gibi... Dinmeyen bir hasret ve acıyla alınmakta olan yol, yani bir kavim yürüyüşü... Hal böyle olunca, o gizli derdi anlatmanın en yoğun formu olan şiirde bile daha uzun soluklu, nehir akışında satırlar yazıyorken buluyorsunuz kendinizi. 32 sayfaya yayılan şiir yazmak başka nasıl açıklanır? Yani o taşan duyguyu bir forma hapsetmek her zaman mümkün değil. O sebeple düzyazıya da meyledişim çok zor olmadı. Zaten düzyazıyla ilişkim gazete yazılarıyla da başlamış değil. Çok erken yaşlarımdan itibaren günlük tutan biri olarak zaten aşinayım düzyazıya. Ayrıca geçmişte sinema için düşünülmüş birkaç hikaye demesi de karalamıştım. Tamamlanmak için bir köşede sihirli dokunuşu bekliyorlar. Yazı yolculuğum kim bilir daha hangi vadilere, bozkırlara çağırır beni! Yazıya güvenirseniz o mükemmel bir rehberdir. Onun şifasını, ruhu toparlayan gücünü tecrübe etmiş biri olarak, kelimelerin hizmetinde olmak tek arzuladığım şey. Sonrasını bugüne kadar hiç hesap etmedim, bundan sonra da edeceğimi zannetmiyorum. Gelen iyidir... -Alain ‘Düşünmek için durmak lazımdır’ der. Siz ise şiirlerinizi kainatin ritmine ayak uydurarak, hareket halinde geldiğini ifade etmiştiniz. İçinizdeki buyurgan sesle, toprağın sesinin uyuştuğunu ve kelimelere döküldüğünü de. O ‘an’dan bahsedebilir misiniz? Şiir bana ancak vecd halinde gelir. O haldeyken duygunuzla, kainatın ritmine kapı aralar ve o akışa izin verirseniz şiir sizin olur. Başlangıçta müzik gibi duyuyorum şiiri. Kelime yoktur orada. Bir uğultu ve ses anaforu... O anafordan kıyaya çıkmak ancak kelimelerin dizimiyle mümkün oluyor. Kalem ve defterim yanımdaysa duyduğum sesi kelimeye dönüştürüyorum hızla. Ancak o anın akışını yakalarsam şiir oluyor. Yoksa uçup gider, beklemez. O tür anlarda, kendimi doğadan sesleri toparlayıp notaya dönüştüren bir müzisyen gibi hissediyorum. Rüzgar, notaya yani kelimeye dönüşüyor, baktığınız her şey müziğini sunuyor size. Her taş bir kelime oluyor... Evet hareket halinde olmak bana şiiri getiriyor; çünkü şiirin kaynağı kainatın derinlerinde, yıldızların akışında, bizim dışımızdaki büyük bir gerçeğin döngüsünde. O döngüye biraz olsun yaklaşmak ancak o ritmi kavrayışla mümkün. O ritme yaklaşmakla. Alain bunu durarak yapıyormuş, bir başkası dans ederek yapar... Yani kanımızın damarda akışını duymak aslında şiir. Anish Kapoor’dan dinlemiştim; Rilke gençken aldığı anatomi dersinde bir kafatası üzerinde çalışırken, kafatasındaki kemiklerin birleştiği anın müziğini merak edermiş! İşte şiir ezel ve ebed arasındaki o saliseyi sonsuz kılan duyuşu hisseden kalplere misafir oluyor ancak...
övgüler dizenler, kolay okunan ritmi yüksek bir şiir olduğunu teslim edenler vs... Ama benim için asıl şaşırtıcı olan kitapta yer verdiğim dinsel metaforların yarattığı etkiydi. Kendilerini seküler olarak tarif edenler, şiirin onları davet ettiği dünyaya hep mesafeli kalmış okurlar olarak, karşı konulmaz bir cezbeye kapılmanın şaşkınlığını yaşayıp, o etkinin güzelliğini teslim ederek takdirlerini belirttiler. Geçenlerde Hindistan’ın Jaipur şehrindeki edebiyat festivalinde şiirlerimi dinleyen Amerikalı bir akademisyen, benzer biçimde, dinsel metaforların modern şiirde kullanımının batıda demode, klişe söyleyişin ötesine geçmediği için sakınılan bir şey olduğunu, ama benim şiirimde yepyeni bir atmosfer kurulduğunu, Tanrı’yla konuşmanın, dinsel metaforların daha kişisel, ontolojik bir seviyeden yapıldığını, bunun da şiirde bir yenilik olduğunu söyledi. Aslında benzer tepkileri İbrahim kitabımın İnglizce çevirisine gelen yorumlardan da biliyorum. ‘Kişisel ontoloji, kişisel mitoloji,’ tanımları o kitapta karşılığı olan yorumlar.
-İbrahimin Beni Terketmesi adlı son şiir kitabınız fazlasıyla mistik ögeler içeriyor. Bu kitapta İslam dininin yaşlandığı ögeler ayakları yere sağlam basacak şekilde aktarılmış. İslam mistisizmi yalnızca metaforik olarak mı ilginizi çekiyor?
Tabii kendisini dindar olarak tarif eden, dini hikayeleri daha yakından bilen okurların ilgisi çok daha şaşırtıcı oldu benim için; çünkü dini bilip bilmediğimi merak ediyorlardı. Bu merakın onlara sordurduğu en makbul soru, ‘Tasavvufla hiç ilgilendiniz mi?’ şeklindeydi.
İbrahim kitabına aldığım tepkiler diğerlerinden farklıydı; ‘Şiirde bir olgunluk durağı,’ olarak yorumlayanlar oldu, kitabın kendi iç bütünlüğüne
Onlara şu cevabı verdim hep; ben dini bilmiyorum, tasavvufu da bilmem. Dinde yeri olan bütün o sembollerin şiire geçmesi tamamen anlattığım o vecd halinin neticesi. Benim dışımdaki büyük bir hakikatin bana görünme
biçimi... Orada elbette seçim var, ama ilk aşamada değil. Şiirin ilk geldiği zamanda değil, sonrasında üzerinde az da olsa çalıştım. Bir heykelci gibi elimdeki mermeri yontup içindeki ideal formu bulmaya gayret ettim. Kelime eklemedim, ama eksilttim, lüzumsuz bulduğum çoğu dizeyi çıkardım. Ama şunu söylemem gerekir; İbrahim kitabı benim üzerinde en az çalıştığım kitaptır. Nerdeyse tamamlanmış halde geldi çünkü. O şiir için ‘Hanif bir şiir’ tanımı yapanlar oldu. Hanif kavramı elbette iltifattır. Umarım o seviyeden de olsa varlığı anlama çabam bir karşılık buluyordur... -Şiirde kendinize üstad kabul ettiğiniz şairler var mıdır? Bejan Matur hangi türküleri hangi şarkıları sever? Bana göre şiir ancak müzikle açıklanabilir... Müziğe yatkın bir yaradılışım olduğu için belki şiir
yazıyorum. Bu ruh haliyle kainatın sesini, yıldızların sesini, rüzgarın sesini müzik gibi duyarım hep. Belki de o sebeple tutkuyla müziğe bağlıyım.müzik ayırmam. Müzik dinlerken yaptığım en net ayrım; iyi mizik, kötü müzik ayrımı. İyi olan her müziğe yer var ruhumda... Tamamen ruh halime bağlı olarak dinlediklerim değişiyor. Klasik müzikten folklora her şeyi dinlerim. Dünya müziklerine, son dönemin trendlerine kulağım bir düzeyde aşina, fakat çok küçük yaşlarımdan itibaren klasik müzik dinlemeye alıştığım için en uzun süre dinlediğim eserler daha katmanlı, senfonik çalışmalar oluyor. Şiirde ustalara gelince; bir derginin mutfağında büyümedim ben. Ustam diyeceğim, el vermiş bir şair de olmadı. Aslında hep biraz yalnız ve yabandım. Şiiri ağıt gibi görüyordum ve o kadar acı veren bir deneyimdi ki onunla sosyalleşmek bana acımı başkalarına göstermek gibi geliyordu. O sebeple hep biraz çekingendim. O yalnızlık içinde şiire dair ne varsa büyük bir iştahla bulup
okuyordum. Sadece Türkçe’de yazılan şiiri değil, başka dillerden tercüme edilen şairleri, poetikalarını büyük bir merakla bulur okurdum. O okumaların neticesi bende nasıl bir etki yarattı bilemem, ama şunu biliyorum; şiire yatkın biri doğru metinlerle buluşmadan yolunu kolay bulamayabilir. Tabii burada da seçimlerimizi neyin oluşturduğu mevzuu gündeme geliyor. Hangi şiire meylettiğimiz, hangi şairleri seçtiğimiz de bizi anlatan bir durum aslında. Sanıyorum benim şiirde esas aldığım duyarlık şu; varlık sorusunu sormak, felsefenin ve dinlerin de konusu olan varlığımızın manasına dair merak ve idrak... O kozmik duyumu hissettiren şairler dikkatimi çekti başından itibaren. Ustalarım onlardır. -Political activist yanınız şiirde kullandığınız temaları etkilediği görülüyor. Bejan Matur şiirinin bir görevi var mıdır? Şiirinizin toplumsal olayları trajedileri yansıtması gerektiğini düşünuyor musunuz? Sanatta politik olmak, politik terminoloji ile konuşmak değildir. Bazen tam tersine politik, güncel kavramlara, metaforlara boğduğunuz bir metin son derece apolitik olabiliyor! Bunun şair ve okuru için büyük bir tuzak olduğunu düşünüyorum. Aslında bu bütün sanat dalları için geçerli. Sanatın amacı nedir? Cevaplanması gereken asıl soru bu! Bana kalırsa sanat, insan ruhunda derinden bir dönüşüm, aşkınlık sağlayabiliyorsa gerçektir. Aksi apolitik olana, kitch’e girer. Sanat, insanı sezgileriyle öngördüğü fakat sınırlarını bilemediği o görünmez hakikate yaklaştırır. Bunu yapmayıp güncel, ayartıcı kolaylıklara meylediyorsa hiç bir zaman arzu ettiği dönüşümü sağlayamaz. Hatta tam tersi sahte, uyuşturucu bir etkiyle izleyicinin, okurun duygusunu dejenere eder. Ben başından itibaren şiirin konusunun, insan ruhunun derinlerinde yol alan daha büyük bir hakikat olduğunu hissediyordum. İnsanlığın ortak büyük hikayesiyle buluşacak şiirler yazmaya gayret ederken, doğduğum toprakların kederli sesini şiire taşımak bir tercihten çok bir kader gibiydi benim için. Çünkü modern tarih sahnesine henüz çıkmamış, doğmamış bir topluluğun içinden geliyordum, o doğum sancısı her yönüyle ruh dünyanızı biçimlendiriyor. Şiirin bir görevi var mıdır? Bunu böyle düşünmedim hiç, ama şiirin insan ruhunu yansıtan büyük bir ayna olma görevi muhakkak var. Şiir insan ruhunun kalesi çünkü... İnsanı yok etmek çabalarının en uç görünümlerine baktığınızda hep şiirsel bir duyuş vardır. Çünkü orada insanoğlu tüm yıkıcılığı ve zalimliğiyle yer yüzünden çekilmiştir. Yeryüzüyle tanrı arasında oluşan o insansız alandaki tanrısal fısıldayış, bir ağıt olarak duyulur... O şiirdir... İnsanı yeniden yeryüzüne çağırmanın, insanı hatırlamanın aracıdır şiir. Bugün bakın savaş alanlarına, yıkılan kentlerin görüntülerine, bir kıyamet duygusu var çoğunda. Tanrı’nın tek başına ölülerin başında nefes aldığı koca bir boşluk... Şiir bunları anlatmak için var. Ama bilinen dilin, güncel tartışmaların, zalimlerin kim olduğunun önemi yok. Mazlumun isimsiz sesi olmalıdır şiir...
Bejan Matur’un yayınlanmış kitapları Rüzgar Dolu Konaklar 1996 (Metis) / 2011 (Timaş) Tanrı Görmesin Harflerimi 1999 (Metis) / 2011 (Timaş) Ayın Büyüttüğü Oğullar 2002 (Metis) / 2011 (Timaş) Onun Çölünde 2002 (Metis) / 2011 (Timaş) In The Temple of a Patient God 2004 (ARC, UK) Winddurchwehte Herrenhauser 2006 (PHI, Louxemburg) İbrahim’in Beni Terketmesi 2008 (Metis) / 2011 (Timaş) Doğunun Kapısı Diyarbakır 2009 (Timaş) Kader Denizi 2009 (Timaş) Dağın Ardına Bakmak 2010 (Timaş) Windhowl trough the mansions 2011 (Chinese University Press) How Abraham Abandoned Me 2012 (ARC, UK) Al Seu Desert 2012 (LaBreu Edicions, Barcelona)
20
Aldığı Ödüller Orhon Murat Arıburnu 1997 Halil Kocagöz 1997
Marmarabİrlİk’İn lezİz zeytİnlerİ artık Tesco raflarında Türkiye’nin zeytin ve zeytinyağı alanında son iki yıldır ihracat şampiyonu olan Marmarabirlik, dünyanın en büyük üçüncü perakendecisi ve İngiltere’nin en büyük marketler zinciri Tesco’nun, 230 şubesinde ve internet portalında, ürünlerini satışına başladı.
İŞ DÜNYASI
Distribütörlüğünü Aytaç Foods’un yaptığı İngiltere’de zeytin ürünleri ile etnik pazarın dışına çıkan Marmarabirlik, dış pazarlardaki açılımını sürdürüyor. Yönetim Kurulu Başkanı Hidamet Asa, beraberinde Pazarlama ve Satış Müdür Yardımcıları Özgür Ercan ve Arda Veysel Harman, kısa süre önce Londra’da Tesco yetkilileri ile biraraya geldi. Aytaç Foods Yönetim Kurulu Başkanı Recep Ercan ve Pazarlama Koordinatörü Serkan Deyer’in de hazır bulunduğu görüşmede, Tesco’da satışa sunulacak Marmarabirlik ürünle ile ilgili son düzenlemeler konuşuldu. Marmarabirlik Yönetim Kurulu Başkanı Hidamet Asa görüşme sonrası yaptığı değerlendirmede, son dönemde gerçekleştirdikleri ihracat atılımıyla bulundukları ülke sayısını 43’e yükselttiklerini söyledi. Asa, Marmarabirlik Yönetim Kurulu Başkanı Hidamet Asa (ortada) Aytaç Foods Direktörü Recep Ercan (soldan ikinci) Marmayeni dönemde etnik pazar dışında rabirlik Pazarlama Satış Müdür Yardımcıları Özgür Ercan (sağdan ikinci) Arda Veysel Harman (sol başta)ve Aytaç Pazarlama kalan tüketici profilini hedefledikler- Koordinatörü Serkan Deyer (sağ başta) ini, Tesco işbirliğinin bu anlamda özel bir önem taşıdığını ifade etti.
“
Dünyaya yayılan bayi ağının daha etkin çalışmasını sağlamak amacıyla uluslararası fuarlarda boy göstermenin yanısıra, Marmarabirlik, 25 milyon $’a ulaşan ihracatıyla bayrağımızı yurt dışı pazarlarda dalgalandırıyor
Amaçlarının İngilizlere tat ve aromatik özellikleriyle benzersiz olan Güney Marmara zeytinini tanıtmak ve yüksek kaliteli ürünlerle kanalda kalıcı olmak olduğunu, bu amaçla market içerisinde yer alan özel stant- larda tattırma çalışmalarının planlandığını belirten Asa, “Birlik olarak 2013 yılında gerçekleştirdiğimiz 30 bin ton ambalajlı ürün satışıyla sektöründe rakipsiz bir noktadayız. Yurt genelinde 81 ilde tüketicilerle buluşan Marmarabirlik, 43 ülkede gerçekleştirdiği satışla zeytin ve zeytinyağı sektöründe milli temsilcimiz haline geldi. Marmarabirlik’in yeni pazarlar üzerindeki çalışmaları diğer sektörlere de örnek oluyor.
“
Marmarabirlik’in dünya pazarında bulunurluğun yanı sıra ürün gamını her gün geliştirdiğinin altını çizen Hidamet Asa, Marmarabirlik, ARGE yatırımlarıyla farklı pazarlara hitap eden yeni ürünleri portföyüne dâhil ettiğini kaydetti.
İngiltere pazarında istikrarlı bir büyümeyi hedeflediklerini belirten Asa sözlerini, “Marmarabirlik olarak, Tesco ile geliştireceğimiz işbirliği sonrasında milyonlarca yeni İngiliz tüketiciye ulaşarak bu pazardaki gücünü arttırmayı amaçlıyoruz.
Yeni dönemde uluslararası pazarlarda etnik grubun dışında kalan tüketici profilinin beğenisini kazanmayı hedefliyoruz. Önümüzdeki yıl dünya çapında tanınmış market zincirlerinin raflarına ürünlerini taşımayı amaçlıyoruz. Bu çerçevede İsviçre Dünyaya yayılan bayi ve Avusturya’da Kopp, Penny ve son olarak ağının daha etkin çalışmasını İngiltere’de Tesco ile işbirliği yaparak, yakın sağlamak amacıyla uluslararası fuarlarda boy göstermenin yanısıra, Marmarabirlik, geleceğin en büyük pazarlarından Rusya’nın 25 milyon $’a ulaşan ihracatıyla bayrağımızı önemli satış kanallarında 2014 yılından itiyurt dışı pazarlarda dalgalandırıyor” diye baren iddialı olarak varlığını hissettirmeyi planlıyoruz” diye tamamladı. konuştu.
22
Yönetim Kurulu Başkanı HIDAMET ASA
Çok ortaklı örnek gİrİşİm: Jest Catering
Londra merkezli Türkiye kökenli ilk çok ortaklı gıda şirketi kurularak hizmet vermeye başladı. İngiltere’deki Ihlaralılar’ın girişimi ile kurulan Jest Fast Food Catering, cafe ve restorantların ihtiyaçlarını karşılayan sektörde kendine yeni bir alan açtı. Firma 65 ortak ile yola çıktı. Nihai hedefinde Aksaray’da fabrika kurmak da var. İngiltere’de yerleşik Ihlaralılar biraraya gelerek çok ortaklı fast food şirketi kurdu. Londra merkezli olarak kurulan Jest Fast Food Catering Limited şirketine kuruluşundan itibaren 65 ortak 3 bin sterlin hisse bedelini ödeyerek ortak oldu. Bir kooparatifleşme girişimi olarak çalışmaları iki buçuk yıl önce başlayan firmanın alt yapısı aynı yörenin insanlarını biraraya getirmek amacıyla kurulan ‘Ihlaralılar Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’ ile başladı. Geçen yılın Kasım ayında kurulan ve Kasım ayı sonunda fiilen hizmet vermeye başlayan Jest Fast Food Catering şirketi, çoğunluğunu ortaklari ile Aksaray bölgesi cafe ve restorant işletmecilerinin oluşturduğu 100’ün üzerindeki firmaya servis sunmaya başladı.
İngiltere genelinde önemli bir sektör haline gelen ve çoğunluğunu Türkiye ve Kıbrıs’tan gelerek bu ülkeye yerleşen Türklerin oluşturduğu cafe ve restorantlara ürün tedariki sağlamayı amaçlayan Jest’in yönetimi Ali Kuşsan, Nafiz Kaya, Oktay Topçu ve Fevzi Güngör’den oluştu. İngiltere’deki Türkiye kökenli çok ortaklı ilk firmanın Menejerleri Ali Kuşsan ve Nafiz Kaya, başlangıçta Londra’dan Dover bölgesine kadar bir bölgede dağıtım yapmaya başlayan Jest Catering’in, kısa sürede Cambridge bölgesini de dağıtım alanı içine aldığını ifade ettiler. Hedeflerinin, İngiltere genelinde Türkiye ve Kıbrıs kökenli girişimcilerin işletmeciliğini yaptığı bin civarındaki Cafe & Restaurant’a servis vermek olduğunu belirten Kuşsan ve Kaya, şirketin alt yapısının gelişmesine paralel olarak müşteri po-
Soldan Sağa; Ali Kuşsan, Fevzi Güngör ve Nafiz Kaya
tansiyeli ve dağıtım ağını genişleteceğini kaydettiler.
JEST’İN NİHAİ HEDEFİ BÜYÜK Jest Catering’in henüz birkaç aylık mazisine rağmen kısa zamanda servis ağını istikrarlı bir şekilde genişlettiğine işaret eden firma yöneticileri, “ortaklarımız ve Aksaraylı hemşehrilerimize Jest’e destek vererek gelişmesine şans tanımalarını istiyoruz. Lütfen 40 günlük Jest’i, 40 yıllık şirketlerle kıyaslamayın. Firma geliştikçe fiyatlarıyla ve servis kalitesiyle bu sektördeki diğer firmalarla rekabet edebilen seviyeye gelecek. Jest’i gelişme sürecinde destek verirseniz hem firmamız gelişir hem de ürünlerimizi Türkiye’de kuracağımız fabrikalardan sağlayabiliriz” diyerek ileriye dönük hedeflerinin büyük olduğuna dikkat çektiler.
AKSARAY’DA CHIPS VE SU FABRİKASI Firma yönecileri İngiltere’de catering sektöründe hizmet vermek üzere kurulan çok ortaklı Jest Catering’in amacının sadece bu ülke ili sınırlı olmadığını hatırlatarak, “müşteri potansiyeli ve dağıtım ağını geliştirirken, öncelikli olarak kendi depomuzu kuracağız. Ardından da ürün tedarikinde maliyetleri düşürecek projelerimiz hazır. Bunları ortaklarımızla paylaşıyoruz. Ortaklarımız ve yeni müşterilerimizin temel ihtiyaç ürünlerinin başında gelen chips (kızartmalık patates) ve suyu memleketimiz olan Aksaray’da kuracağımız kendi fabrikalarımızda üretmek geliyor” şeklinde konuştular. İngiltere’de yaklaşık 50 yıllık mazisi olan Aksaraylıların ilk defa böyle çok ortaklı bir yapılanma gerçekleştirmesinin önemli bir adım olduğunu vurgulayan firma yöneticileri, mevcut ortaklarının yanısıra bu ülkedeki Aksaraylıların Jest Catering’e vereceği destek ile Türkiye’de yapılacak yatırım ve istihdam gibi çok yönlü bir kazanç sağlanacağını sözlerine eklediler.
Kebap ödüllerİ sahİplerİnİ buldu
İbrahim Doğuş
Son iki yıldan bu yana Londra’da düzenlenen ve on kategorudi verilen ‘British Kebap Awards’ sahiplerini buldu. Kervan Gökyüzü Restaurant ile ünlü Türk kebapçısı Kazım Akkuş, İbrahim Uzun ve Sait Uzun tarafından bundan 4 ay önce Doğu Londra’da hizmete giren Commercial Road Efes Restaurant, “En iyi yeni kebap restoranı” ödüllerine layık görüldü. Londra’nın en lüks otellerinden Sheraton Park Lane Hotel’de düzenlenen ödül töreninin sunuculuğunu ‘T Vine’ dergisinin Türk editörü İpek Özerim üstlendi. Birçok milletvekili ve belediye meclis üyesinin bulunduğu törene yaklaşık dört yüz davetli katıldı.
10 KATEGORİDE ÖDÜL VERİLDİ ‘British Kebap Awards’ adı altında 10 kategoride verilen ödüller 15 jüri üyesi tarafından birçok kıstasa bakılarak seçildi. Kazananlar, restoranın işletilmesine, müşteri görüşlerine, temizlik standartlarına ve yemeğin kalitesine bakılarak belirlendi. Yıllık cirosu 2.2 milyar steline ulaşan kebap sektörü, İngiltere’nın en popüler yiyeceklerinden biri haline gelirken, İngiltere’de ilk kez 1966 yılında piyasaya giren döner kebap ise halen Fish & Chips’lerden restoranlara kadar 17 bin dolayında işletmede tüketicilerin beğenisine sunuluyor. Ülke genelinde her gün 1 milyon 300 bin porsiyon döner tüketildiği tahmin ediliyor. İngiltere’in en büyük online takeaway sitesi justeat.co.uk sponsorluğunda gerçekleşen törende
24
İbrahim Doğuş, British Kebap& Retail Awards organizasyon komitesi Başkanı Mustafa Topkaya, Muhafazakar Milletvekili Nadim Zahawi ve İşçi Partisi Milletvekili Keith Vaz konuşma yaptı. Törende milletvekilleri Robert Halfon, Toby Perkins, Jonathan Reynolds, Baroness Floella Benjamin, Croydon Belediye Başkanı Yvette Hopley gibi birçok siyasetçi hazır bulundu.
KEBAP SEKTÖRÜNE ÖVGÜ Organizasyon sorumlusu olarak ödül töreninde konuşan İşçi partisi Milletvekili adayı İbrahim Doğuş, katılanlara teşekkür ederek, Türkiye kökenli toplumun önderliğinde gelişen endüstriye destek vermekten çok memnun olduğunu söyledi. Mustaf a Topkaya da konuşmasında, kebap hakkında İngiltere’de yaygın olan algıyı
değiştirmeyi amaçladıklarını ifade etti. Kebabın sadece etten ibaret olmadığını, kendi başına bir kültür olduğunu ve kebabı İngiltere’ye o kültür çapında tanıtmak istediğini kaydeden Topkaya, kebabın sağlıklı ve besleyici bir yemek olduğuna ve geçen yıllar içerisinde İngiltere’nin önde gelen yemeklerinden biri haline geldiğinin altını çizdi. Muhafazakar milletvekili Nadim Zahawi ise yaptığı konuşmada ülke ekonomisine önemli oranda katkıda bulunan kebap endüstrisinin tanıtılmasında rol oynamaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. İşçi Partisi milletvekili Vaz da, İngiltere’deki ilk Müslüman milletvekillerinden olduğuna vurgu yaptı, ülkeye ilk geldiğinde kebap endüstrisinin bu şekilde temsil ediliyor olmasından dolayı sevinçi olduğunu kaydetti.
BU YILIN KAZANANLAR LİSTESİ En iyi yeni kebap restoranı: Kervan Gökyüzü: 183 High Road, Wood Green. N22 6BA Efes Restaurant: 230 Commercial Road, London. E1 2NB Just Eat en iyi paket servis restoranı Mozz Restaurant: 887 Green Lanes. N21 2QS Yılın en iyi genç restoran sahibi Mazlum ve Serdar Demir kardeşler, Skewd Kitchen, 12 Cockfosters parade. EN4 0BX Yılın en iyi şefi Ali Dirik: Mangal 2 Restaurant, 4 Stoke Newington Rd. N16 8BH Endüstride yılın en iyi işletmesi Quick Cut: 73 Thurlstone Road, Penistone, Sheffield. S36 9EF Kebap endüstrisine katkıda üstün katkıda bulunan işletmeler Vatan Catering:Mill Mead Road Unit 37-43 Mill Mead Industrial Centre. N17 9QU Tees Ltd: Efes House, Unit 65, Cromwell Industrial Estate, Staffa Rd. E10 7QZ Efes Navstar Ltd: 76 Kilbirnie Street, Glasgow. En ekonomik restoran Likya Ocakbaşı Restaurant: 68- 70 Golders Green Rd. NW11 8LN Londra dışında en iyi paket servis kebap dükkanı Best Kebap: 5 West St, Southend on Sea, Essex. SS2 6HH Londra’da en iyi paket servis kebap dükkanı The Best Turkish Kebap: 25 Stoke Newington Rd. N16 8BT Charcoal Grill: 12 Chase Side, Southgate, London. N14 5PA Müşteri memnuniyeti Capital Restaurant: 271 Fore St, London. N9 0PD Kazan Restaurant: 93- 94 Wilton Road, Victoria. SW1V 1DW
25
Yenİ Nesİl MercedesBenz C-Serİsİ pİyasada Dünyada satış rekorları kıran Mercedes-Benz C-Serisi’nin yeni nesli ünlü R&B sanatçısı Kelly Rowland’ın sahne aldığı görkemli bir show ile tanıtıldı.
OTOMOTIV
Mercedes-Benz C-Serisi, en yüksek satış hacmine ulaşan model olması nedeni ile “Mercedes-Benz” için özel bir önem taşıyor. CSerisi’nin 2007 yılında piyasaya sürülen bir önceki versiyonu tüm dünyada bugüne kadar 2,4 milyon adedin üzerinde satıldı. Yeni nesil C-Serisi ise, daha dinamik hatlar ve karakteristik çizgileri ile bir çok teknolojik yeniliği bir arada sunuyor. Yeni C-Serisi, yalın ancak heyecan verici dış ve birinci sınıf iç mekan tasarımıyla yenilikçi bir yaklaşım sunuyor. Yandan bakıldığında uzun kaput, geriye alınmış yolcu kabini ve kısa konsollar C-Serisi’nin klasik ve dengeli Mercedes-Benz sedan yapısını tanımlıyor. Yeni C-Serisi’nin modern görünüme sahip geniş ve lüks iç mekanı duygulara hitap eden sadelikle dinamik sportifliği mükemmel bir şekilde harmanlayarak uçak seyahatlerinde ekonomi sınıfından birinci sınıfa geçilmiş hissi yaratıyor. Yeni C-Serisi’nde üç farklı tasarım konsepti sunuluyor; Avantgarde, Exclusive ve AMG. Bu seçenekler kullanıcılara araçlarını daha fazla kişiselleştirme imkanı sağlıyor. AVANTGARDE tasarım konsepti, aracın sportif sedan özelliğini ön plana çıkarırken, EXCLUSIVE tasarım konsepti incelikli tasarıma ve modern lükse vurgu yapıyor. C-Serisi’nin AMG tasarım konsepti ise araca tamamen sportif bir karakter kazandırıyor. Yeni C-Serisi’nde aracın önündeki Mercedes-Benz yıldızı sportif görünüm isteyenler için radyatör ızgarası üzerinde ya da modern klasik tasarımı tercih edenler için aracın kaputu üzerinde olmak üzere iki farklı şekilde yerleştirilebiliyor.
Yeni nesil C-Serisi’nde sunulan önemli bir yenilik de aracın orta konsolünde yer alan “dokunmatik kumanda” (touch pad). Bu bölüm, akıllı telefonlarda olduğu gibi parmak hareketleriyle tüm ana ünitelerin oldukça pratik bir şekilde kullanılmasını ve çalışmasını sağlıyor. Aynı zamanda bu bölümde harfler, rakamlar ve özel karakterler herhangi bir dilde el yazısıyla girildiğinde dahi eksiksiz olarak algılanabiliyor. Önemli bilgileri doğrudan ön panelde sürücünün görüş alanında görüntüleyen „sanal gösterge paneli (HUD)” de yeni C-Serisi’nde sunulan bir başka yenilik. Aracın sunduğu teknolojik sistem, araç hızı, hız limiti, navigasyon sistemi bilgileri ve DISTRONIC PLUS mesajlarını da ekrana aktarıyor. Yeni C-Serisi’nde tamamen yenilenen bilgieğlence sistemi dokunmatik çalışma özelliğinin yanı sıra tüm fonksiyonları hızlı bir şekilde gösteren etkileyici animasyonlar ve görsel efektlere sahip. Yeni C-Serisi’nde klima sistemi de tamamen yenilendi ve performans, verimlilik, hava ve kontrol kalitesi tamamen artırıldı. Yeni C-Serisi „Akıllı Sürüş“ konseptinin bir parçası olarak yeni E ve S-Serisi araçlarda sunulan üstün teknolojik sistemler ile konfor ve güvenliği daha da üst seviyelere taşıyor. Destek sistemleri en son radar, kamera ve sensör teknolojilerine dayanıyor ve yakın sürüş, yorgunluk, karanlık gibi kaza nedenlerine sebep olan öğeleri hedef alıyor. Yeni geliştirilen destek sistemlerinin bazıları sadece uyarırken bazıları tehlikeli durumlarda sürücüye müdahale de edebiliyor;
“Ağırlığı100 kilogram azaltılarak hafiflik sıralamasında segmentinin lideri konumunda bulunan yeni C-Serisi, tümü ECO start/stop fonksiyonuna sahip ve Euro 6 emisyonu standartlarındaki güçlü ve verimli benzinli ve dizel motorları ile bir önceki versiyonuna kıyasla % 20’ye varan bir yakıt tasarrufu sağlıyor. “ 26
27
Londra’ya Karsan tasarımı sİyah taksİler gelİyor İlk kez 2010 yılında New York Şehri için Concept V1 taksi konseptini sıfırdan tasarlayan ve bugüne kadar aracı geliştirmeye devam eden Karsan, Londra için de ‘black cab’ tasarımı yaptı. Londra için tasarlanan taksiler kısa süre önce Büyükşehir Belediye Başkanı Boris Johnson’un beğenisine sunuldu.
Karsan’ın Londra için yeniden tasarladığı sağdan direksiyonlu elektrikli taksi konfigürasyonunu, üç farklı model çalışmasıyla birlikte Londra’da düzenlenen “Zero Emissions London Taxi Launch Event/ Sıfır Emisyonlu Londra Taksisi Tanıtım Organizasyonu”nda Belediye Başkanı Boris Johnson tarafından da denendi. Karsan’ın yanısıra iki farklı firmanın daha taksi konseptlerini sergilediği organizasyonda Karsan’ın Concept V1 taksi prototipi Londra Belediye Başkanı Boris Johnson ve organizasyona katılan taksiciler tarafından büyük beğeniyle karşılandı.
Organizasyona Karsan adına Yönetim Kurulu Başkanı İnan Kıraç, Başkan Vekili Claude Nahum, Murahhas Aza Jan Nahum, CEO Murat Selek ve Hexagon Studio Genel Müdürü Tolga Doğancıoğlu katıldı. Londra için tasarlanan siyah taksilerli ilgili bilgi veren Karsan CEO’su Murat Selek, “Concept V1 platformunu, Londra’nın tarihi mirasına sadık kalarak, Karsan’ın tecrübeli Ar&Ge şirketi Hexagon Studio ve Londra’nın prestijli tasarım okullarından Royal College of Art ile işbirliği
içerisinde geliştirdik. Titizlikle yürüttüğümüz bu araştırma sürecinde, Karsan’ın mühendislik ve üretim uzmanlığı detaylı tasarım süreci ile birleşti. Concept V1, sadece yolcuların değil tüm gününü araç içinde geçiren sürücülerin ihtiyaçlarını karşılamayı hedefleyen bir araç olarak tasarlandı. Sıfır emisyona sahip son jenerasyon elektrik motorlu bir araç olarak geliştirilen Concept V1, aynı zamanda Londra taksilerinde aranan sekiz metre içinde dönebilme şartına uygun ve arka tekerlekleri de bu yarıçapın dahi altında dönebilecek şekilde tasarlanmıştır” şeklinde konuştu.
Londra’dan Londra için – By London for London… Karsan ve tasarım ve mühendislik şirketi Hexagon Studio’nun, Londra için tasarladığı yeni model taksi konseptini Londra’nın prestijli tasarım şirketi Royal College of Art (RCA) ile birlikte geliştirmek üzere yola koyulduğunu hatırlatan Selek, Karsan’ın tamamen yenilenen Concept V1 aracının, eşsiz tasarım temaları ile
28
sadece İngiltere’nin tarihi mirası üzerine kurulu değil aynı zamanda bir dizi farklı yenilikler içerdiğini; Yürüyen 1/1 prototipin yanısıra sergilenen üç farklı ¼ model bugüne kadar gerçekleştirilen kullanıcı araştırmalarının önemli noktalarını içerdiğini kaydetti.
Sıfır Emisyon
Bisikletliler ve yayalar için güvenli
Sürücülere özel
Concept V1’in aynı zamanda, farklı türde motorlarla kullanılabilecek şekilde tasarlandığının altını çizen Murat Selek, Elektrikli ve içten yanmalı motor gibi alternatif motor seçeneği sunan modern güç aktarma organı teknolojileri sayesinde Concept V1, engelli erişimi özelliğine ve geniş iç mekanına rağmen düşük seviye karbon ayak izine sahip
Karsan’ın Yeni Concept V1’in en yenilikçi yönlerinden biri de diğer yol kullanıcıları ile iletişim içerisinde olması. Aracın arkasında yer alan patentli sinyalizasyon sistemi ile yolcu kapıları açılırken bisikletliler, yayalar ve diğer araçların uyarılması da sağlanıyor.
Tasarım Araştırma ekibi, taksi sürücülerinin çalışma ortamlarını geliştirebilmek için sürücülerle röportajlar gerçekleştirdiler. Bu araştırmalar sonucunda, aracın yolcu bölmesinden ayrılan ön kısmının tamamı, uzun vardiya saatleri boyunca sürücülerin farklı ihtiyaçlarını karşılamaya ayrılmıştır. Bu alan, son teknoloji ürünü araçların, saklama bölmelerinin, geniş bir çalışma alanının bulunduğu modern, verimli ve konforlu bir çalışma istasyonu görevi görür. Birçok Londra taksi sürücüsünün 65 yaşın üzerinde olması ve genellikle tüm çalışma gününü araçlarında geçirmesi araçlarda konfor unsurunu öne çıkarıyor. Standart donanım olarak sunulan otobüs koltuğu tipi, süspansiyonlu, tam ayarlanabilir bir sürücü koltuğu, sürücü için iyi bir destek sağlıyor.
olduğunun altını çizdi.
Kısaca Karsan 1966 yılında kurulan Karsan Otomotiv Sanayii ve Ticaret A.Ş., 1979-1998 yılları arasında Koç Grubu çatısı altında faaliyet göstermiş, 1998’de İnan Kıraç’ın çoğunluk hisselerini almasıyla birlikte Kıraça Holding bünyesine dahil olmuştur. 1981 yılından itibaren %100 yerel sermayeyle ticari araç üreten bir firmadır. Renault Trucks’ın Premium ve Lander modellerini, Peugeot Partner, Citroën Berlingo, Karsan JEST, Hyundai Truck HD Serisi ve BredaMenarinibus marka otobüs modellerini üreten Karsan, 2002 yılından itibaren Türkiye otomotiv endüstrisinde tek bir fabrikada çok markalı üretim yaklaşımını benimseyen bağımsız tek firmadır. Karsan ayrıca, 2009 yılından bu yana
Karsan, Hyundai Truck ve BredaMenarinibus markalarının yurt içi ve yurt dışı pazarlama, satış ve satış sonrası faaliyetlerini Karsan Pazarlama çatısı altında sürdürmektedir. Karsan’da 1000’in üzerinde kişi çalışmaktadır. İSO’nun (İstanbul Sanayi Odası) yaptığı araştırmaya göre 2012 yılı “Türkiye’nin En Büyük 500 Sanayi Kuruluşu” sıralamasında 151. sırada yer almaktadır. Halka açık bir Şirket olan ve Borsa İstanbul’da işlem gören Karsan’ın Merkezi Kayıt Kuruluşu A.Ş. (MKK) kayıtlarındaki fiili dolaşımdaki pay oranı 2013 Kasım ayı itibariyle %33.38’dir.
Concept V1, engebeli caddelerin ve zorlu ortamların neden olduğu aşınma ve yıpranmaya karşı olağanüstü derecede dayanıklıdır. Özel olarak üretilen şasi panelleri, herhangi bir hasar durumunda zahmetsizce ve ekonomik bir biçimde değiştirilebilir; değiştirme işlemi sıradan taksi şasilerine kıyasla çok daha hızlı, maliyetleri ise önemli ölçüde daha düşüktür; onarımdan kaynaklanan çalışmama süresi kısalır ve ilgili maliyetler düşer.
Kısaca Hexagon Studio Kıraça Holding ve Hexagon Danışmanlık iştirakiyle 2005 yılında kurulan, %100 yerli sermayeli Hexagon Studio, otomotiv, savunma sanayii ve denizcilik sektörlerindeki ana/yan sanayi kuruluşlarına tasarım ve mühendislik hizmeti sunmaktadır.
29
SEYAHAT
AtlasJet Londra’dan yenİden uçma hazırlığında Londra-İstanbul-Ercan seferlerini 2 Mayıs’ta başlatmaya hazırlanan AtlasJet, Luton havalimanından kalkacak.
H
avayolu taşımacılığında İstanbul – Londra hattında rekabet daha da artıyor. Halen İstanbul’a düzenli seferler yapan THY, British Airways, Pegasus ve Virjin’den sonra AtlasJet’te İstanbul üzerinden Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne düzenli uçmaya hazırlanıyor. 2013 yılı Ocak ayında Londra seferlerini durduran AtlasJet, bu hattı 2 mayıs’tan itibaren yeniden açıyor.
30
AtlasJet Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ersoy, Londra uçuşlarını organize etmesi için
Mustafa Ebgü’yü bizzat görevlendirdi. Mayıs ayından itibaren Londra – İstanbul seferlerini başlangıçta haftada bir gün olarak planlayan AtlasJet’in tatil sezonuyla birlikte Haziran ayından itibaren sefer sayısını artıracağı belirtildi. AtlasJet’in Londra’dan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Ercan havalimanı seferlerini İstanbul üzerinden yapması bu hatta rekabeti de artıracak. AtlasJet’in öncelikli olarak KKTC’ye gidecek yolcuları hedef aldığı belirtiliyor.
İNDİRİMLİ FİYATLARLA BAŞLIYOR AtlasJet’in Londra’dan yeniden sefer başlatması, İngiltere’deki seyahat ecantalarını heyecanlandırdı. Alternatif yeni bir hattın açılması beraberinde rekabeti de getirirken, Seyahat acentaları AtlasJet’in ekonomik promosyon fiyatlarını müşterilerine duyurmaya başladılar. Londra’nın en köklü seyahat acentalarından biri olan Diplomat Travel müşterileri için hazırladığı tanıtımlarda, AtlasJet’in 2 Mayıs tarihinden itibaren Londra seferlerini başlatacağını belirterek, İstanbul’a 175, Kıbrıs’a ve Türkiye’ye 275 sterlinden Haziran Temmuz ve Ağustos sezon biletlerinin satışa sunulduğunu duyurdu. Halen THY Londra’dan Heathrow ve Gatwick havalimanlarından uçuyor, Pegasus ise Stansted havalimanından seferlerini sürdürüyor. AtlasJet’in de daha önce uçtuğu Stansted havalimanı yerine yeni dönemde Luton havalimanından uçması bekleniyor.
Her aİle sağlıklı beslenme planı yapmalı
SAĞLIK
İngiltere Kıbrıslı Türk Hekimler Birliği Başkanı Dr. Tahsin Bilginer, insanların daha sağlıklı bir hayat sürdürmeleri için beslenme konusunda uyarılarda bulundu. Dr. Bilginer, aile içinde diğer alışkanlıklar gibi yeme içme ve beslenmenin de çocuğun yetişmesinde önemli rol oynayacağına işaret etti.
Y
eni bir yıla başlarken her ferdin kendi hayatıyla ilgili önüne hedefler koyması gerektiğini hatırlatan Bilginer, sağlıklı bir yıl ve mutlu bir hayat sürdürmek için kilo ve obeziteden uzak tutacak beslenme tavsiye etti.
Sağlıklı yaşam için beden kitle endeksinin önemli olduğunu ve fazla kilolardan uzak durmanın hayati önem taşıdığına işaret eden Dr. Bilginer, “fazla kilo insan sağlığına şeker, tansiyon, kalp rahatsızlığı; eklemlerde kireçlenme ve romatizma gibi rahatsızlıkarın sebebi oluyor. Özellikle dizkapağı ve omurgada oluşacak ciddi rahatsızlıklar hayatı zehir ediyor” diyerek herkesin 2014 yılı boyunca kendine beslenme planı oluşturması gerektiğini ifade etti.
SAĞLIKLI BESLENME İÇİN KARAR ZAMANI Tahsin Bilginer
Dünya’da bir milyar insanın açlık çektiğini, 5 yaş altı 11 milyon çocuğun ise açlık nedeniyle öldüğüne dikkat çeken Bilginer, planlı beslenmenin kişinin kendi sağlığının yanısıra, dünyada açlık çekenlerin beslenmesi anlamına da geleceğini kaydetti. Her insanın diyet yapmasının kendi sağlığı ile doğrudan ilişkili olduğunu belirten Bilginer, “Et, yağ, şeker, tuz, alkol ve tüm unlu gıdaların azaltılması gerekiyor. Balık, tavuk, sebze ve meyve tercihi, hem kilo kontrolünü sağlayacak, hem de, tansiyon, kolestrol , kalp ve damar hastalıklarını önleyecek. Ayrıca günümüzen kabusu haline gelen kanser tehdidini de azaltacak. Sağlıklı ve daha aktif bir hayat sürdürmek için, beslenmenizde yapacağınız düzenlemeyi, egzersizlerle birleştirmek sizi daha sağlıklı hale getirecek” şeklinde konuştu
SAĞLIKSIZ BESLENME TÜM AİLEYİ ETKİLER 32
İnsanların belli dönemlerde hayatını düzenleme ihtiyacı hissettiğini, yeni bir yıla girilmesinin de vesile olabileceği bu dönemlerden biri olduğunun altını çizen Dr. Tahsin Bilginer sözlerini, “Ailenizin beslenmesiyle ilgili alacağınız sağlığınızla ilgili güzel bir karar, ve aldığınız bu kararı uygulayarak, hem kendinizi hem de örnek olacağınız çocuklarınıza daha sağlıklı bir hayat hazırlayacaksınız. Çocuklarınıza terbiye, eğitim, ahlak öğütleri verirken, sağlıklı beslenmelerinin önemini de anlatmalısınız. Unutmayalım ki, beslenmesine dikkat etmeyip kilolu anne babaların sağlıksız beslenmeleri, aynı ortamda benzeri beslenme nedeniyle çocukları da olumsuz etkilemekte. Yeni bir yılın başında alacağınız beslenme kararı çocuklarınızın sağlıklı yetişmesini de etkilecek bir karar olacak” diye tamamladı.
Sağlık Turİzmİ ne demektİr? Dr. Fatoş ÖRER Merhaba , Malumunuz subat ayı bodur ay.”Mart’ın yarısı kış, yarısı yaz” demiş eskiler.Yüzümüzü yaza dönmüşken tatil planları da başladı.Hatta uçak bilet rezervasyonlarının yapıldığına bile tanık oluyorum. Gurbettekinin tatili de memlekette oluyor haliyle. Memleket demişken de Türkiye’nin Sağlık Turizminde iddiali ve buna en müsait ülkelerden biri olduğunu hatırlatmak istedim sizlere.
Peki nedir Sağlik Turizmi ? Kişilerin;sağlığına kavuşmak ya da sağlıklarını güçlü kılmak için ikamet ettiği ülkeden başka bir ülkeye tedavi amaçla gitmesine Sağlık Turizmi denir. Bu amaçla yolculuk yapan kisiye de Sağlık Turisti. Sağlık turizmi denince akla sadece hastanelerde tedavi gelmemelidir.Sağlıklı yaşam sunan her türlü hizmeti saglik turizmi icinde kabul etmek gerekmekle birlikte Sağlık Turizmi uc ana başlıkta değerlendirilmektedir. 1. Tıp Turizmi (Hastanelerde tedavi ve ameliyat vb. işlemler) 2. Termal Turizm (Termal Tesislerde rehabilitasyon ve dinlenme vb. hizmetler) 3. Yaşlı ve Engelli Turizmi (Geriatrik tedavi merkezi veya yaylalarda sosyal aktivitelerle birlikte uzun süreli konaklamalar) Sağlık turizmini ortaya cikaran temel sebepleri maddeler halinde soyle siralayabiliriz : 1.Yüksek teknolojili sağlık hizmetleri ve profesyonel insan kaynaklarının azlığı veya yokluğu, 2.Tedaviyle birlikte tatil yapma arzusu,
3.Kendi ülkelerinde saglik hizmetlerinin daha pahalı olması, 4.Cok daha kaliteli sağlık hizmeti almak istegi 5.Kronik hastaların, yaşlıların ve engellilerin başka ortamlara gitme ve tedavi olma isteklerinin oluşması. Sonuç olarak sağlık turizmi çok çeşitli olup bir çok sebebi de içinde barındırmaktadır. Temel sebep daha iyi imkanlarda farklı bir ülkede sağlığını tekrar elde etme cabasidir.
Türkiye’de Sağlık Turizmi Ülkemizde 42 adet JCI ile akredite olmuş uluslararası standartlarda sağlık kuruluşu mevcuttur. Başta üniversite hastaneleri olmak üzere kamu ve ozeldeki pek cok hastane dünyadaki en yüksek teknoloji ile donatılmıştır. Türkiye’de birçok hastanede onkolojik tedaviler, kardiyovoskiler cerrahi, ortopedi, beyin cerrahisi, çocuk cerrahisi, estetik cerrahi, göz ve dişte ileri teknolojili sağlık hizmetleri verilmektedir. Yine bu hastanelerde Cyberknife, robotic cerrahi,kemik iliği ve diger organ transplantasyonlari yapılabilmektedir. Özellikle bazı hastaneler, uzun yıllardır hizmet veren hastaneler olup binlerce ameliyat yapmış çok birikimli ve tecrübeli sağlık kuruluşlaridır. Bunun yanı sıra diger özel ve kamu hastaneleri teknolojik donanım ve fiziki şartlarıyla batı ülkelerini aratmayacak hatta bazilarindan daha iyi bir yapıdadırlar. Ayrıca termal turizm olarak kaynak açısından dünyada yedinci Avrupa’da birinci sıradayız. Sonuç olarak ülkenin iklimini, tabiat güzelliklerini, tarihi ve kültürel bölgelerini hastanelerimizdeki batı standartlarındaki sağlık hizmetlerini, termal tesislerin varligini hesaba katarak tatil planlarını yapmakta fayda var diyorum.1-1,5 ay gibi sürelerle Turkiye’ye tatile gidecek olanların özellikle ameliyatla çözülmesi gereken ertelenmiş sağlık sorunlarına kolaylıkla care bulabileceklerini bilmelerini istiyorum. Ve mutlaka öneriyorum... Hiç değilse bir “check-up” yaptırıp kendinize iyilik edin... Kalın Sağlıcakla.....
33
Komedyenler akıl hastası mı? Oxford Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada, komedyenlerin aşırı hallerde akıl hastalığı kategorisine girebilecek pek çok özelliğe sahip olduklarını ortaya çıkardı. Oxford Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma, komedyenlerin, diğer birçok üretici insan gibi, psikozla bağlantılı kişilik tipleri olduğu, bu yüzden insanları eğlendirebildiği sonucunu ortaya koyuyor. Komedyenlerin aşırı hallerde akıl hastalığı kategorisine girebilecek pek çok özelliğe sahip olduğu belirtiliyor. Bu kişilerin alışılmadık şekilde yüksek seviyede dışa dönük ya da içe kapanık oldukları belirtiliyor. Araştırma ekibi, mizah için gereken unsurların psikozlu insanların özelliklerine benzer olduğunu belirtiyor. Sanatta ve bilimde yaratıcılığın zihinsel hastalıklarla bağlantısı olduğu düşüncesi, yıllardır tartışılan bir konu. Bununla birlikte komedyenlerin, sağlıklı anlamda, bu tür psikozlarla (şizofreni ve bipolar bozuklukta görülebilen kuruntu ve sanrı) bağlantılı özelliklere sahip olup olmadıkları konusunda çok fazla araştırma yapılmamıştı. Araştırma Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere ve Avustralya’dan 119’u kadın 404’ü erkek 523 komedyenle yapıldı. Komedyenlerden, internet üzerinden sağlıklı insanlardaki psikotik özellikleri değerlendirmek için hazırlanan bazı soruları yanıtlamaları istendi. Sorularda sıradışı deneyimler (telepati ve doğaüstü olaylara inanma), idrak etmede dağınıklık (dikkatin dağılması ve bazı düşüncelere odaklanmada zorluk), zevk alamama ve fevri uyumsuzluğa odaklanıldı. Bu soruları 364 oyuncu ve yaratıcılık gerektirmeyen işlerde çalışan 831 kişi de yanıtladı. Araştırma sonunda her kategoride bu özelliklerin en fazla komedyenlerde görüldüğü ortaya çıktı.
“ 34
Oxford Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma, komedyenlerin, diğer birçok üretici insan gibi, psikozla bağlantılı kişilik tipleri olduğu, bu yüzden insanları eğlendirebildiği sonucunu ortaya koyuyor.
“
Uykuda zayıflamak mümkün mü? “Uyurken büyüme hormonunun yükselmesi yaşlanma sürecinin gecikmesini sağlıyor”
Uyku insan vücudu için çok önemlidir. Dolaşım ve metabolizma hızı yavaşlar. Çünkü vücut uykuda kendini onarır, hücrelerde oluşan metabolik artıklar temizlenir, vücut yenileyici hormonlar olan melatonin ve büyüme hormonu uykuda yükselir. O nedenle kaliteli uyku çok önemlidir. Uykunun kalitesini belirleyen en önemli etmenlerden bir tanesi, deliksiz ve kesintisiz olmasıdır. İkinci önemli durum ise sessiz ve karanlık bir ortamda uykunun sürdürülmesidir. Sessiz ve karanlık ortam özellikle melatonin hormonun yeteri kadar salgılanması için önemlidir.
ESTETİK
“Uykuda kilo vermek için aç uyuyun” Deliksiz ve kesintisiz uyku için de her ne kadar sessizlik ve karanlık önemli ise de kişinin solunum yollarında bir problem olmaması da gereklidir. Solunum yollarındaki darlıklar ve FAZLA KİLO, yeteri kadar nefes alamamaya, bu da uykuda horlama, “obstriktif sleep apne” dediğimiz “uykuda solunum durması”na neden olur. Bu durum vücudun yeteri kadar oksijenlenememesine, hücre içindeki serbest radikallerin yeteri kadar temizlenememesine yol açar. Aynı zamanda gece yeteri kadar uyumama gün içinde enerji yetersizliğine, halsizliğe, ara ara gelen uyku nöbetlerine neden olur. Kaliteli uyku ve uykuda kilo vermenin en önemli yollarından biri, aç uyumaktır. Akşam yemeğinden sonra hiçbir şey yememek uyku sırasında büyüme hormonunun daha çok salgılanmasına yol açar. Büyüme hormonunun yükselmesi hem metabolizmanın hızlanmasını hem de yaşlanma sürecinin gecikmesini sağlar. Bu durumda uyurken bile kilo verebilmek mümkün oluyor. Ayrıca akşam yemeğinden sonra özellikle meyve yememeye özen göstermek gerekir. Çünkü meyvelerin şeker oranı çok yüksek ve akşam meyve yediğinizde vücutta insülin hormonu daha çok salgılanıyor. Bu durum yağlanma sürecini hızlandırıyor.
“Gündüz uyumayın” O zaman kaliteli uyku insan vücudu için en az su, oksijen kadar gereklidir. Bunun için; Gündüz uykusuna asla yatmayın. Gündüz ve akşam çok fazla çay-kahve tüketmeyin. Akşam yemeğinden sonra meyve yemeyin. Akşam yemeğinden 2 saat sonra yapacağınız yarım saatlik bir tempolu yürüyüş sabaha kadar yağ yakmanızı sağlar, uykuda daha çok zayıflamınızı sağlar. Yatağa aç karnına gidin. Uygun yatak (kanape değil), uygun ortam, sessizlik, ışıksızlık sağlayın. Yaşlanmamak için, daha enerjik yaşamak için ve daha kaliteli bir uyku için muhakkak fazla kilolardan kurtulun
36
“
Kaliteli uyku ve uykuda kilo vermenin en önemli yollarından biri, aç uyumaktır. Akşam yemeğinden sonra hiçbir şey yememek uyku sırasında büyüme hormonunun daha çok salgılanmasına yol açar. Büyüme hormonunun yükselmesi hem metabolizmanın hızlanmasını hem de yaşlanma sürecinin gecikmesini sağlar. Bu durumda uyurken bile kilo verebilmek mümkün oluyor.
“
37
Este Hair, Stoke Newington’dA hİzmette Londra’nın seçkin Laser ve Güzellik Salonu Este Hair, Stoke Newington’da yeni şubesini hizmete açarken, ‘Sevgililer Günü’ için bir de indirimli kampanya başlattı. Şubat ayı boyunca sürecek yeni kampanya ile, bütün vücut lazeri sadece 299 sterline yapılacak. 38
Lazer ve Güzellik Salonu Este Hair, dördüncü şubesini Stoke Newington’da açtı. Hafta başından itibaren Stoke Newington Karakolu yanındadi, “171 Stoke Newington Road N16 8BP” adresinde hizmete giren yeni şubede klasik güzellik bakımının yanısıra ozon, PRP tedavisi, lazerle diş beyazlatma gibi hizmetleri de verecek. İşletmeciliğini Gönül Ceylan ile Saniye Ünal’ın üstlendiği Este Hair’in “Kaliteli hizmet ve uygun fiyat profesyonel hizmet” sloganı ile hizmet veren yeni şubesinde bakım ve kontroller doktor ve hemşire gözetiminde yapıldığı açıklandı. Saniye Unal
Gönül Ceylan
YENİ ŞUBE, SEVGİLİLER GÜNÜ İNDİRİMİ Este Hair işletmecileri, yaklaşan ‘Sevgililer Günü’ için özel kampanya başlattıklarını açıkladılar. Şubat ayı boyunca bütün vücut lazerin yalnızca 299 sterline indirilğini belirten Este Hair yöneticileri, bütün müşterilerinin bu kampanyadan yararlanabileceklerinin altını çizdiler.
İŞTE ESTE HAIR’IN DİĞER HİZMETLERİ: Este Hair’den konuyla ilgili yapılan açıklamada, kampanyasının sadece lazer indirimi ile sınırlığı olmadığına dikkat çekilerek, “Hayır! Bitmedi! EsteHair bünyesine katmış olduğu 4’ncü şubesinin açılışı ve segililer günü özel şubat kampanyasına diş beyazlatma ve cilt bakımını da kattı. Lazer ile diş beyazlatma yalnızca 49 sterlin, cilt bakımı ise yalnızca 25 sterlin. Bu özel fiyatlardan yararlanmak isteyen müşterilerimizin aşağıda ayrıntıları verilen EsteHair şubelerine gitmeleri yeterlidir...” denildi. Lazer epilasyon konusunda etkin çözümler üretildiğini belirten Este Hair yöneticileri, “Biz uzman profesyonel kadro ile son derece hijyen ortamda itina ile hizmet sunmaktayız. Her müşteri bizim için özeldir. EsteHair’in büyümesinin tek nedeni müşteri memnuniyetidir. Bizim için en büyük referans müşterilerimizdir” diye konuştular. Este Hair’in hizmet ve servisleri hakkında detaylı bilgiye www.estehair.co.uk internet adresinden edinilebileceği gibi, Londra’nın farklı bölgelerindeki diğer şubelerle de temas kurularak alınabilecek.
OZON TERAPİ VE OZON SAUNA • Kasları gevşetir • Eklem ağrıları ve kas rahatsızlıklarını iyileştirir • Hormon ve enzim üretimini normale döndürür • Daha temiz, yumuşak ve gençleşmiş cilt sağlar • Beyin fonksiyonlarını ve hafızayı kuvvetlendirir • Depresyon ve anksiyetiyeyi ferahlatıcı etkisi vardır • Adrenalini okside ederek genel bir bakinlik sağlar • Deri kan dolaşımını sağlayarak cilt yenilenmesini sağlar • Ciltte, sıkı ve pürüzsüz bir görünüm sağlar
PRP SAÇ UYGULAMASI PRP Saç tedavisi olumsuz koşullardan dolayı meydana gelen saç dökülmesi, yağlanma, kepeklenme gibi problemleri, kişinin kendi kanında mevcut olan onarıcı maddelerin saçlı bölgeye transfer edilmesiyle yok etme seansına dayanır. Kanda yer alan ve büyüme faktörü (growth factor) olarak adlandırdığımız bu onarıcı ve yapılandırıcı malzemeler, ayrıştırılıp saçlı deriye mezoterapi ve napaj yöntemi ile enjekte edilir.
PRP CİLT YENİLEME PRP Cilt Tedavileri yüz, boyun ve dekolte bölgelerinde uygulanır. Ciltteki sarkma, lekelenme ve gözaltı kırışıklıkları gibi oluşumların tedavisinde sıklıkla kullanılmakta. Ayrıca akne izleri, kol altı ve bacak kırışıklıkları, el bölgesindeki çatlamalar ile kırışıklıklar için de uygulanır. Bu ve diğer servisleri almak için haftanın her günü saat 10-19 arasında açık olan Lazer ve Güzellik Salonu Este Hair’in şubeleri şöyle: - Este Hair Stoke Newington: 171 Stoke Newington Road N16 8BP Tel:020 7254 4588) - Este Hair Enfield: 562 Hertford Road, EN3 5SU (020 8805 5844) - Este Hair Edmonton: 592 Hertford Rd. N9 8AH Edmonton (020 8804 5550) - Este Hair Hackney: 21 Well St. E9 7QX (020 8525 0909)
39
Güzellİğİn sırrı yumurtada gİzlİ Dermatoloji Uzmanı Dr. Vildan Şengöz, kış mevsiminde cildin kurumadan, sağlıklı kalabilmesi için günde bir adet yumurta tüketilmesini öneriyor.. Dermatoloji Uzmanı Dr. Vildan Şengöz, kış mevsiminde cildin kurumadan, sağlıklı kalabilmesi için günde bir adet yumurta tüketilmesini öneriyor. Bunun yanında günde 8 bardak su içilmesini tavsiye eden Şengöz, ceviz başta olmak üzere badem, Antep fıstığı ve fındık tüketerek sağlıklı bir cilde sahip olunabileceğini söylüyor. Yazın, güneşin etkisiyle tahrip olmuş cildin üzerine bir de kış soğuğu ve nemli havası eklenince hassasiyetler, pullanmalar, kaşıntılar daha belirgin hale geliyor. Dermatoloji Uzmanı Dr. Vildan Şengöz, cildin kışın daha iyi nasıl korunabileceği hakkında bilgiler verdi. Dr. Vildan Şengöz, bir dermatoloğa danışmadan ya da mağazaya gidip krem almadan önce belli başlı düzenlemelerle problemin giderilebileceğine dikkat çekti. Yenilen, içilen gıdalara dikkat etmek gerektiğini ifade eden Şengöz, kuruyemiş ve meyvelerle öğünleri zenginleştirmenin önemine değindi. Şengöz, “Su içmek çok önemli. Günde en az 8 bardak su içilmeli. Kahve, çay ve diğer meyve sularını buna dahil etmiyoruz. Suyu, yudum yudum bir dikişte olmayacak şekilde almak gerekiyor.” diye konuştu.
Dermatoloji Uzmanı Dr. Vildan Şengöz
40
“Bir bardak çay veya kahve içildiği zaman onu telafi etmek için 2 bardak su içilmesini tavsiye ediyoruz.” Beslenmede mümkün olduğunca mevsim meyve ve sebzelerinin tüketilmesini öneren Şengöz, hormonsuz gıdaların tercih edilmesini istiyor. Ceviz ve badem başta olmak üzere fındık, Antep fıstığı gibi gıdaların cildi beslediğini kaydeden Şengöz, “Bu konuda çok sevdiğim bir gıda yumurtadır. Yumurtanın sarısı ve beyazı günde bir defayı geçmemek şartıyla cildin iyileşmesi, saçların güçlenmesi için önerdiğimiz gıdaların başında gelir. Çay, kahve tüketimine kışın dikkat etmek gerekiyor. Bunların idrar söktürücü etkisi olduğu için vücuttan sıvı kaybına neden oluyor. Bir bardak çay veya kahve içildiği zaman onu telafi etmek için 2 bardak su içilmesini tavsiye ediyoruz.” şeklinde konuştu. Kışın bulunulan ortamların klima, soba, elektrikli cihazlarla ısıtıldığı için havada kuruma meydana geldiğine dikkat çeken Şengöz, nemi dengelemek için nem cihazı ya da soba veya kaloriferin üzerine konulacak ıslak bezin faydalı olduğunu kaydetti. Şengöz, tahriş olmuş ciltler için kullanılan kremler konusunda, kişinin cilt yapısının önemli olduğunu söyledi. Hassas, yağlı, kuru, aknelenmeye meyilli ciltler için farklı ürün kullanılması gerektiğini ifade eden Şengöz, “Eczaneye ya da markete gidip herhangi bir ürün satın alındığında akneye meyilli ciltte tıkaçların oluşmasına, kuru ciltte gözeneklerin kapanıp kara noktaların oluşmasına neden olabiliriz. Özellikle atopit-dermatik dediğimiz hassas ciltlerde rastgele ürün kullanılması egzama dediğimiz yaralara, kaşıntılara, kızarıklıklara varacak şekilde kötü sonuçlara yol açabilir. Mümkün olduğunca hassas, kuru, yağlı cilt ibarelerine dikkat etmek gerekir.” dedi. Kullanılacak krem konusunda iyi bir bilgiye sahip olunmadığında bir dermatologa gidilmesini öneren Şengöz, “Dermatoloji doktorları, sadece hastaları tedavi etmez. Aynı zamanda günlük hayatta kullanmamız gereken temizleyici ürünleri, tonikleri, kremleri sizin cildinize özel olacak şekilde düzenlemeyi de bilirler. Bu konuda destek almakta fayda vardır.” tavsiyelerinde bulundu.
“
Dermatoloji doktorları, sadece hastaları tedavi etmez. Aynı zamanda günlük hayatta kullanmamız gereken temizleyici ürünleri, tonikleri, kremleri sizin cildinize özel olacak şekilde düzenlemeyi de bilirler. Bu konuda destek almakta fayda vardır.
“
41
Babutsa Soner İngİltere’de hayal kırıklığına uğradı
MÜZİK
Soner Tursoy, Peri Aziz ve Ali Sönmez’in olusturdugu Babutsa Grubu ilk albüm ile büyük bir çıkışa imza atarken, Soner Tursoy İngiltere’de hayal kırıklığı yaşadığını ifade etti. Tursoy, Avrupa ülkelerinde müzige daha fazla ilgi gösterildigini belirterek elestirilerde bulundu.
42
BABUTSA
Ç
ıkardıkları ‘Babutsa’ albümü ile Türkiye, Kıbrıs ve Avrupa’da büyük bir çıkış yakalayan, Peri Aziz, Ali Sönmez ve Soner Tursoy üçlüsünden, albümün aranjörlüğünü de yapan Soner müzikle ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. Müzik hayatında 30 yılı geride bırakan Soner Tursoy ile Londra’daki kendine ait stüdyoda konuştuk. Teknolojideki gelişmelerin müziğe olumlu ve olumsuz yansımaları olduğuna işaret eden Soner, “sanatçılara teknolojideki gelişmelerin büyük katkısı oldu. Albüm satışlarını bitirdi ama konserler ve özel programlar alanında olumlu katkıları oldu” dedi. Yeni teknolojinin müzisyen ve stüdyoların işini daha da kolaylaştığını belirten soner, “es-
kiden sanatçı albümü yapacak olan kuruluşa bizzat gidip kayıt yaptırması gerekiyordu. Ama artık günümüzde özel transfer dosyaları ile Londra’da kaydedilen sesleri internet üzerinden transfer edip, Amerika ya da İstanbul’da albüm yapılabiliyor. Bu müzisyenler için çok büyük bir gelişme. Bu arada şöhret olmak veya albüm çıkarmak için İMÇ plakçılar çarşısı önünde yeni sesler artık sıraya girmiyor. Yenilikler, internet, televizyon ve diğer iletişim araçları böyle de bir değişim getirdi” diye konuştu. Albüm çıkarmadan önce İngiltere ve Kıbrıs’ta yakından tanındıkları ancak Babutsa albümü ile birlikte Türkiye ve Avrupa’nın hemen her ülkesinde büyük bir müziksever kitleye ulaştıklarını anlatan Soner Tursoy, özellikle Avrupa ülkelerinde büyük ilgi gördüklerini kaydetti.
İNGİLTERE’DE TÜRKÇE MÜZİĞİN KIYMETİ BİLİNMİYOR Müzik hayatının büyük bir kısmı Londra’da geçtiğinin altını çizen Soner, “son yıllarda Londra’da Türkçe eğlence hayatı 20 sene öncesinden daha kötü. Türkçe söyleyen sanatçıların en çok zorlandığı ülke malesef İngiltere. Bu, İngiltere’deki Türklerin eğlence hayatının olmadığını gösteriyor aynı zamanda. Sahne alacak müzikli mekan kalmadı gibi bir durumla karşı karşıyayız. Biz Babutsa olarak Almanya’da 50’ye yakın konser verdik. Ayrıca İsveç, İsviçre, Norveç, Hollanda, Avusturya gibi ülkelerde büyük ilgi gören konserlere çıktık. Bu ülkelerle kıyasladığımızda en kötüsü İngiltere diyebilirim. Londra’da sadece Cyprus Meze Bar Restaurant ile Cyprus Garden gibi iki müzikli mekan kaldı” diyerek İngiltere’de Türkçe müziğe gösterilen ilgisizliğin altını çizdi. Sahne hayatının yanısıra kendi stüdyosunda sanatçılara hizmet verdiğini, aranjörlük yaptığını bildiren Soner Tursoy, Babutsa projesine üç kişi başladıklarını, ancak şu anda Ali Sönmez ve kendisi olmak üzere iki kişi olarak devam ettiklerini sözlerine ekledi.
43
Aysel Yılmaz İlk albüm İçİn stüdyoya gİrdİ Londra’daki müzikli mekanların sevilen sesleri arasında yerini alan Aysel Yılmaz ilk albümü için stüdyoya girdi. Yılmaz’ın ilk albümü, fantazi Türk Sanat Müziği eserlerinden oluşacak.
İzmir’de Karşıyaka Türk Sanat Müziği Korosu’nda amatörce başlayan müzik hayatını Londra’da Türk Sanat Müziği Korosu’nda devam ettiren Aysel Yılmaz, üç yıla yakın süredir fasıl ve solo yaptığı programlarla yaptığı çıkışı albüm ile taçlandırma hazırlığında. Son üç yıldan bu yana profesyonel olarak Türk Sanat Müziği icra eden Yılmaz, Türk Sanat Müziği tutkusunu kalıcı hale getirmeyi amaçladığı ilk albüm için kısa süre önce stüdyoya girdi. Babutsa Gurubu’ndan Soner Tursoy’un aranjörlüğünde çalışan Yılmaz, albümü ilkbaharda çıkarmayı hedefliyor.
44
Kendisine, Türk Sanat Müziğini
geniş kitlelere sevdirmek gibi bir de misyon yükleyen sanatçı, “sesimi dinleyip tanıyan müzikseverlerden gelen talepler üzerine bir albüm yapmaya karar verdim. Çok yoğun bir şekilde çalışmalarımı sürdürüyorum. Tamamen tanıtım amaçlı olacak ilk albümde, Türk Sanat Müziği sevenlere güzel bir eser vermek istiyorum. Ağırlıkla sanat müziği
eserlerinden oluşacak albüm, farklı müzik severlerin beklentilerini de dikkate alıp, fantazi ve nostalji şarkılarından seçkisi olacak ” dedi.
İnsanlarla iletişim kurmada müziğin çok önemli yeri olduğunu belirten Aysel Yılmaz, “Hayatını İngiltere’de sürdüren Türkiye ve Kıbrıs kökenli vatandaşlarımız müziği ve eğlenmeyi çok seviyor. Türk Sanat Müziği sevenlere güÜlkelerinden uzakta, farklı kültürleri olan bir memlekette yaşayan zel bir eser vermek istiyorum. bizim insanlarımıza Türk Sanat Ağırlıkla sanat müziği eserlerMüziği zevkini yaşatmak benim inden oluşacak albüm, farklı için çok güzel bir duygu. Bu duygu yoğunluğunu sahnede yaşıyor olmüzik severlerin beklentilerini sam da, insanların müzik raflarında de dikkate alıp, fantazi ve nostalji küçük bir yerim olması bu albümle şarkılarından seçkisi olacak mümkün olacak” şeklinde konuştu.
“
“
ENGELLİLER İÇİN GÖNÜLLÜ ÖĞRETMEN Aysel Aysel Yılmaz, Yılmaz, müzik müzik ile ile insanların insanların yüreğine yüreğine hitabederken, hitabederken, engellilere engellilere öğretmenlik öğretmenlik yapan yapan gönüllü gönüllü bir bir yeryüzü yeryüzü meleği meleği aynı aynı zamanda. zamanda. Sahne Sahne ve ve müzik müzik hayatının hayatının yanısıra, yanısıra, 11 11 sene sene önce önce Otizm Otizm teşhisi teşhisi konan konan oğlunun oğlunun ihtiyaçlarını ihtiyaçlarını öğrenebilmek öğrenebilmek ve ve ona ona yardımcı yardımcı olmak olmak için için aldığı aldığı 22 senelik senelik eğitim eğitim sonunda sonunda Özel Özel Eğitim Eğitim Öğretmeni Öğretmeni (SEN) (SEN) olarak olarak haftada haftada iki iki gün gün engelli engelli erişkin erişkin çocuklara çocuklara eğitim eğitim veriyor. veriyor. Müziği Müziği kendisi kendisi için için de de bir bir “terapi” “terapi” olarak olarak gördüğüne gördüğüne işaret işaret eden eden Aysel Aysel Yılmaz Yılmaz sözlersözlerini, ini, “oğlum “oğlum ve ve gönüllü gönüllü öğretmenlikten öğretmenlikten kalan kalan zamanımda zamanımda müzikle müzikle uğraşıyorum. uğraşıyorum. Türk Türk Sanat Sanat Müziği Müziği bana bana huzur huzur veren, veren, nefes nefes almak, almak, yemek yemek içmek içmek gibi gibi bir bir tür tür terapi terapi aynı aynı zamanda. zamanda. Beni Beni bu bu müzik müzik yolculuğumda yolculuğumda yalnız yalnız bırakmayan bırakmayan sevenlerime, sevenlerime, dostlarıma dostlarıma müteşekkirim” müteşekkirim” diye diye tamamladı. tamamladı.
45
Bedük albüm çıkardı, tanıtımı Sezen yaptı Pop müziğin sevilen seslerinden Bedük kısa sure önce tamamı Türkçe şarkılardan oluşan yeni albümü ON ile hayranlarının karşısına çıktı.
Bedük’ün müzik kariyerindeki 10. yılında çıkardığı Türkçe album, müzikseverler kadar sanatçılardan da büyük ilgi gördü. Bedük’ün albümüne son övgü ise Sezen Aksu’dan geldi. Türkiye’deki dans müziğinin tek ismi Bedük 2004 yılında çıkardığı ilk albümünden sonra müzik kariyerindeki 10. yılında çıkardığı tamamı Türkçe olan yeni albümü ON ile tüm dikkatleri yine üzerine çekti. Türk Pop Müziğinin Minik Serçesi Sezen Aksu da resmi web sitesi sezenaksu.com.tr üzerinden sevenleriyle Bedük’ün albüm kapak görselini paylaşarak meslektaşına destek verdi. Sezen Aksu’nun resmi Facebook sayfasından da paylaşılan iletide Minik Serçe, hayranlarına “Naçizane Tavsiyemdir “Bedük’ün Türkçe albümü (On) şahane! Hararetle tavsiye ederim...” diyerek seslendi.
46
Türkiye ve Dünya’dan en güncel teknoloji ve bilim haberlerini bu bolümümüzde bulabilirsiniz.
iPhone daha İnce bİr tasarımla gelİyor
TEKNOLOJI
Apple’ın satışa sunulması planlanan yeni iPhone’un iskeleti şekillenmeye başladı. Apple’ın bu yıl satışa sunulması planlanan yeni iPhone’un iskeleti ilk kez ortaya çıktı. Fotoğraf gerçekse hem en geniş hem de çok ince bir iPhone’la ilk kez karşılaşacağız. Apple’a yakınlığıyla bilinen teknoloji blogu 9to5Mac’te yayınlanan bir fotoğraf yeni iPhone’la ilgili çarpıcı ipuçları veriyor.
Teknoloji & Yenilikler
iPhone 5S’ye nazaran çok daha ince bir tasarıma sahip olduğu göze çarpan yeni iPhone’un çok daha geniş bir ekrana sahip olduğu da dikkatlerden kaçmıyor. Eğer bu fotoğraf gerçekten yeni iPhone’a aitse en geniş iPhone’la bu yıl karşılaşacağız denebilir. Sitede yer alan bir diğer çarpıcı bilgi ise yeni iPhone’un çıkış tarihiyle ilgili. Dünya iPhone 6’yı veya iPhone Air’i eylül ayında beklerken cihazın mayıs ayında satışa sunulma ihtimali bulunuyor.
Akıllı ama rİsklİ!
İnternetin nimetlerinden yararlanan akıllı televizyon, buzdolabı, klima gibi araçlar yaygınlaştıkça internetin baş belası olan spambotların da hedefine giriyorlar. Bu araçlar her ne kadar internet üzerinden bir çok kontrolü gerçekleştirmenize olanak tanısa da, akıllı oldukları bunlarınvirüslerden korunaklı oldukları anlamına gelmiyor. Bu konuda bir spambot raporu hazırlayan güvenlik firması Proofpoint bu dönemde gerçekleşen spambot saldırılarının 750 bininin yaklaşık 100 bin akıllı cihazdan gönderildiğine dikkat çekti. Bu cihazlar arasında multimedya cihazları, akıllı televizyonlar ve hatta akıllı buz dolapları bile var. Elbette akıllı buzdolabından veya televizyonundan gönderilen bu botların cihaz sahibine ne zararı dokunabilir ki denilebilir. Elbette bir tehlike arz edecektir, çünkü evinizin ağına kattığınız her cihaz diğer cihazlarınızla, telefonlarınızla ve bilgisayarlarınızla iletişim halinde olacak, ağınızı sürekli dinleyecektir. Bu da bilgisayar ve telefonunuzda yapacağınız her türlü işlemin riske atılması demektir. Teknolojinin gelişimini takip ederken, bazı konularda dikkatli olmak gerekiyor, özellikle akıllı cihazların çoğalması ile birlikte cihazların teknik detaylarını daha iyi öğrenmekte fayda var. Mesela kullandıkları işletim sistemlerinden, sağladıkları internet güvenliksistemlerine kadar bir çok konuda bilgi sahibi olmadan bu cihazları evinizde bulundurmanız ufak da olsa bir risk barındırır.
48
Google’dan çığır açacak buluş Google, günde birçok kez parmaklarından kan almak zorunda kalan milyonlarca diyabet hastasının yaşamlarında çığır açacak lenslerin, beş yıllık bir süre içinde piyasaya çıkacağını açıkladı. Minicik bir glikoz sensörü ile kablosuz verici içeren kontak lensler, sürücüsüz araba ve internet bağlantılı gözlüğü de tasarlayan Google X laboratuvarında 18 ay süren çalışmalar sonucu geliştirildi. Glikoz seviyesini ölçen kontak lens fikri, ilk kez birkaç yıl önce Washington Üniversitesi araştırmacıları tarafından ileri sürülmüştü. Araştırmayı yöneten Brian Otis, “Projemizi,akademik ortamda ancak belirli bir seviyeye kadar getirebildik. Ancak projemizi gerçekleştirme şansınıbize Google verdi” dedi. Google’un Silikon Vadisi’ndeki merkezinde tanıtılan lenste, içlerinde on binlerce minyatürvericinin bulunduğu iki parlak zerrecik yer alıyor. Lens, aynı zamanda bir de saç inceliğindeanten içeriyor. Otis, “Biliyorum çok da bir şeye benzemiyor ama her şeyi bu kadar küçük ölçeklerdeyapmak, çılgınca bir çaba gerektirdi” dedi. Amerika Diyabet Derneği Başkanı Dwight Holing, bilim adamlarının diyabet hastalarına yardımcı olmak için gösterdiği çabalardan son derece mutlu olduklarını ancak piyasayasürülecek cihazların doğru ve zamanında bilgi vermesi gerektiğine dikkati çekti. Dünyada kan şekerlerini kontrol altında tutmak için insülin kullanmak zorunda olan 382 milyon diyabet hastası olduğu sanılıyor. Merkezi Hollanda’da bulunan NovioSense ve İsrail’deki OrSense gibi başka şirketler de iğnesiz glikoz ölçüm sistemleri geliştirmeye çalışıyor. Söz konusu glikoz sistemleri piyasasının, yıl sonuna kadar 16 milyar dolara ulaşması bekleniyor.
49
HUKUK
Avukat Handan ÖZBEK Stanley Goldman Solicitor
Tİcarİ Değer ve Demİrbaş Sözleşmesİ 1. İş yeri alım satımında eğer boş bir dükkan alınmıyorsa, var olan bir işletme alınıyorsa bu durumda mülk sahibinin izniyle yapılan lease devri yetersizdir. 2. Satan şahıs avukatına gittiğinde muhasebecisinin yönlendirmesiyle lease devri için üç tane fiyat belirlemesi gerekir. Biri Ticari Değer için diğeri Lease için ve sonuncusuda demirbaş için. 3. Var olan işletmenin bir ticari değeri vardır ve bunun için de satan şahıs bir mikdar para, (peremium) talep eder. Bunada hava parası denir. 4. Dolayısıyla Ticari değeri olan bir işletmeninde alan şahıs adına transfer olması gerekir. 5. Bunu satacının muhasebecisi dükkanın geliri ile bağlantılı bir şekilde ayarlaması gerekir. Eğer dükkanın geliri ticari değeri yüksek ve ticari değer satımı bunla orantılı değilse ileride satan kişinin batması söz konusu olduğunda mali müşavirlik normal fiyatın altında satılan
50
bir dükkanın araşdirmasına girebilir satan kişinin alacaklıları adına. Neden olduğu fiyattan düşeğe satıldı diye. 6. Ticari değeri transfer edilmeyip sadece lease transferi olduğu takdirde satan şahıs her zaman dükkanın ticari değeri için alan şahısa dava açıp ticari değeri için bir anlaşma olmadığını ve ticari değerini satmadığını bunun için para talep etiğini idda edebilir. 7. Ticari değer contratının yapılması bu durumda şartdır. 8. Ticari değer kontratı dükkanın hangi a) isim altında çalışıdığını, b) satılan işletmenin ticari değerinin tamamıyla satan kiseye ait olduğunu c) ticari değer için ne kadar para verildiğini d) işletmenin alan kişinin üstüne geçmeden var olan borçlarını ve alacaklarının satan kişiye ait olduğunu e) Ve en önemlisi satan şahısın belirli bir süre
ve belirli sınırlar içiresin de (2km) aynı işi yapıp rekabet yaratamaz diye kısıtlamalar koyulur. 9. Bu ticari değer için yapılan contract aynı zamanda demirbaş listesi içinde yapılır. Demirbaşın bir listesi yapılır 10. Fiyatı belirlenir ve bu doğrultuda bir contract hazırlanır. 11. Satıcı bu kontraçta demirbaşın sadece kendisine ait olduğunu ve hiç bir şahısın veya kampanyanın üstünde hakkı olmadığını belirtir ve bu demirbaşı alıcıya transfer ettiğini belirler. 12. Aynı şekilde bu kontrat olmadığı takdire transferi belirleyen satıcı daha sonraki aşamalarda demirbaşı geri alma hakkına sahibdir çünkü demirbaş hiç bir şekilde alıcıya transfer olmamışdir. Lease transferi yapmak ile işlem bitmiyor lease transferi o dükkanı yapdiğiniz iş için kullanma hakkınızı belirler.
İşyerİ sahİplerİne Engüzeklİ’den tavsİyeler
SPOTLIGHT
ADA Associates Yöneticisi Aysel Engüzekli, işyeri sahiplerine seslenerek, muhasebe, personel çalıştırma ve iş anlaşmaları gibi konularda zorluk yaşamamak için daha hassas olmalarını hatırlattı. Hükümetin son birkaç yıldan bu yana vergi toplama ve artırma amaçlı olarak yeni düzenlemeler yaptığına işaret eden Engüzekli, bu düzenlemeler konusunda işyeri sahip ve yöneticilerinin sürekli olarak bağlı bulundukları muhasebe firması ile temasta olmalarını istedi. ADA Associates Yöneticisi Aysel Engüzekli
SORU VE SORUNLAR İÇİN BURADAYIZ HAYAT STANDARDI TAKİBE ALINDI Hükümetin, finans krizini aşmak amacıyla sürdürdüğü tasarruf tedbirleri kapsamında eleman çalıştırmadan, yaşam standardına kadar çok sıkı önlemler alıdığının altını çizen Engüzekli, işletmelerin arzu etmedikleri durumlarla karşılaşmamalari için Edmonton’da Hertford Road uzerinde bulunan Ada Muhasebe ile temasa geçmeleri halinde her türlü bilgi paylaşımı ve hizmetin verileceğini kaydetti. ADA Associates olarak 21 yıla yakın birikim ve tecrübe ile hizmet sunduklarını belirten Aysel Engüzekli, verdikleri hizmetleri şöyle sıraladı: - Yıllık kazanç bildirimleri.
Aysel Engüzekli, İngiltere’de iş kuran ve sürdüren girişimcilerin, yasa ve mevzuatlardan kaynaklanan değişiklikler ile yeni düzenlemeler hakkında bütün mükellefleri bilgilendirmek ve bu gibi nedenlerden dolayı olumsuz durumlar yaşamalarını arzu etmediklerini belirterek, “bütün bu servisleri vermek bizim görevimiz. Bu sorumlulukla yirmi yıla aşkın süredir bu konuda Londra’nın Edmonton bölgesinde hizmet veriyoruz. Vatandaşların ilgi alanımıza giren konularda beklentilerine karşılık vermek, sorunlarını çözmek, sorularına cevap vermek için buradayız. Her türlü bilgi edinme ve sorunları için bizi Tel:020 8819 8212 Mob:07956898736 numaralı telefonlardan bize ulaşabilirler. Ayrıca ada.associates@hotmail.co.uk email adresimizden bize yazabilecekleri gibi, “578 Hertford road Edmonton N9 8AH” adresindeki firmamızı ziyaret edebilirler” şeklinde konuştu.
- Kişisel veya ortaklık hesapları. - İşyeri kurma ve kapatmalar. - Şirket kurma aşamasında gerekli kayıtların yapılması ve tüm işlemler. VAT kayıtları ve 3 aylık bildirimler. -Tax araştırmaları işlemleri. Yıllık gelir hazırlama; Maaş bordrolarının düzenlenmesi ve bunların Tax Ofise bildirimleri. -Defter tutma. -İş anlaşmaları ve iş planlarının yapılması. -Ankara Anlaşması dosyalarının hazırlanması; İngiltere ve Türkiye’den başvurular. -Bütün bunlarla birlikte her türlü muhasebe işlemleri.
52
ADA ASSOCIATES
Company No: 05949387
ACCOUNTANTS & TAX CONSULTANTS
Büyükelçİ Ünal Çevİköz Londra’ya veda edİyor Dışişleri Bakanlığı, aralarından Washington ve Londra’nın da bulunduğu toplam 12 başkentteki büyükelçisini değiştirme kararı aldı. Dışişleri Bakanlığı Ahmet Davutoğlu, büyükelçilere yeni görevlerini bizzat kendi tebliğ etti. Londra Büyükelçisi Ünal Çeviköz’ün yerine MİT Müsteşar yardımcısı Abdurrahman Bilgiç atandı. Dışişleri’nden yapılan son atamalar çerçevesinde Türkiye’nin Washington Büyükelçiliği’ne Tokyo Büyükelçisi Serdar Kılıç atandı. Kılıç, daha önce MGK Genel Sekreteri olarak görev yapıyordu. Atamalarda dikkat çeken bir diğer isim ise MİT Müsteşar Yardımcısı Abdurrahman Bilgiç oldu. Bilgiç, Türkiye’nin yeni Londra Büyükelçisi oldu. Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun Büyükelçi Bilgiç’e tebligatı yaparken, ‘’Kurumunuza tekrar hoş geldiniz, hayırlı olsun’’ dediği ifade edildi. Büyükelçiler kararnamesine göre eski Kahire Büyükelçisi Hüseyin Avni Botsalı, Mısır’dan alınarak UNESCO Daimi Temsilciliği görevine getirildi. Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun tebligatı sırasında Büyükelçi Botsalı’nın eşine bugüne kadar zor bölgelerde görev yaptıkları için teşekkür ederek ‘daha rahat’ bir misyona gittikleri müjdesini verdi. Serdar Kılıç’tan boşalan Tokyo Büyükelçiliği’ne getirilen Ahmet Bülent Meriç’in Japon asıllı eşi Aylin Meriç’e ‘’Sizi memleketinize gönderiyoruz. Eşiniz Tokyo Büyükelçimiz oluyor, hayırlı olsun’’ dediği kaydedildi.
GÜNCEL
Ahmet Davutoğlu’nun yakın mesai arkadaşlarından Prag Büyükelçisi Cihad Erginay, Bosna Hersek’e tayin olurken, Hakkı Akil Paris Büyükelçiliği’ne atandı. Mehmet Tuğrul İsviçre’ye, Aydan Yamancan Litvanya’ya, Ahmet Necati Bigalı Çek Cumhuriyeti’ne, Esra Demir Fildişi Sahili’ne, Hikmet Renan Şekeroğlu Mali’ye, Mehmet Bilir de Moritanya’ya atandı. Dışişleri kaynakları son bakanlık tasarrufunun şuan için resmiyet kazanmadığını, söz konusu ülkelerden alınacak ‘olur’dan sonra işleme konacağını bildirdi. Büyükelçi Ünal Çeviköz’ün yaz ortasına kadar Londra’da görevini sürdürmesi bekleniyor.
Ünal Çeviköz Fotoğraf: Ali Haydar Yeşilyurt
Başkonsolos Yorulmazlar göreve başladı Türkiye’nin Londra Başkonsolosluğu görevine atanan Emirhan Yorulmazlar hafta başında fiilen görevine başladı. Emirhan Yorulmazlar, Ağustos 2012’den bu yana Türkiye’nin Washington Büyükelçiliği’nde siyasi danışman olarak görev yapıyordu. Johns Hopkins Üniversitesi’nin Uluslararası İlişkiler Dış Politika Enstitüsü üyesi olan Yorulmazlar, daha önce de Harvard Üniversitesi’nin Weatherhead Centre for International Affairs üyesiydi. Yorulmazlar, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun ekibinde Yardımcı Özel Danışman ve Özel Kalem Müdür Yardımcılığı görevlerinde bulundu. 2005 ile 2009 yıllarında İran’daki Türkiye Büyükelçiliği’nde görev yapan Yorulmazlar, Boğaziçi Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler eğitimi aldı. Yüksek lisansını London School of Economics’te Avrupa Politikaları üzerine yapan Emirhan Yorulmazlar, Davutoğlu’nun en güvendiği diplomatlardan birisi olarak biliniyor.
FAHRİ BAŞKONSOLOSLAR DA GÖREVE BAŞLIYOR Türkiye Cumhuriyeti’nin Belfast ve Cardiff fahri konsoloslukları için de atamalar Cumhurbaşkanı’nın imzasından geçerek onaylandı. Belfast Fahri Konsolosluğu’na Robert David Stewart Campbell olarak atanırken, Charles Robert Vincent Norris ise Cardiff Fahri Konsolosu oldu.
54
Emirhan Yorulmazlar
Fahri konsoloslar için Büyükelçilik rezidansında tanışma resepsiyonu verildi.