3 minute read

iyi şeyler

Next Article
masaüstü

masaüstü

AkyürekElmas Mimarlık Buz Müzesi Projesi ile Avrupa’nın En İyisi Seçildi

Advertisement

Dünyanın sıcak ikliminde gerçekleştirilen ilk buz müzesinin mimari projesini tasarlayarak, uygulayan AkyürekElmas Mimarlık, bu yıl 17.si düzenlenen “2011 Avrupa Gayrimenkul Ödülleri”nde Kamu Hizmet Binaları İç Mimari kategorisinde “Avrupa’nın En İyi Projesi” ödülünü aldı. 23 Eylül 2011’de Londra The Park LaneHotel’de düzenlenen törende ödül plaketlerini alan Türk mimarlar Çağla Akyürek Elmas ve Can Elmas’ın katıldığı “Avrupa Gayrimenkul Ödülleri” uluslararası alanda en yüksek mükemmeliyet standardı sayılıyor. Forum İstanbul içerisinde yer alan Magic Ice – Buz Müzesi projesi dünyada tek ve başka bir örneği yok. Örnek olarak İsveç’teki buzdan otel ve Londra ve birkaç yerde uygulanmış Buz barlar var. Ama ortalama 23 derece bir alışveriş merkezi içerisinde uygulanmış buzdan bir müze daha önce hiç yapılmamıştı. Yarışmanın 2011 jürisinde, Ulusal Gayrimenkul Uzmanları Fed. İcra Kurulu Başkanı Peter BoltonKing, Kraliyet Yeminli Müfettiş ve Müşavirler Enstitüsü (RICS)Başkanı David Dalby, İskoçya Kraliyet Bankası’ndan (RBS) Mike Mcnamara ve Google’ın İngiltere Mali İşler Yöneticisi James Bacon’ın da yer aldığı 80 profesyonel bulunuyor. Yarışmada jüriden en yüksek oyu alan AkyürekElmas Mimarlık Aralık 2011’de bu kez “Dünya’nın en iyisi” olmak için Asya Pasifik, Afrika, Amerika ve Orta Doğu ülkeleri birincileriyle yarışacak.

Proje Künyesi Tasarım: AkyürekElmas Mimarlık Proje Yeri: Forum İstanbul İşveren: LofotenTrading Yapım Tarihi: 2010 Toplam İnşaat Alanı: 1350 m 2 Soğuk Alanlar Mekanik Danışmanı: Mehmet Ertanı Mekanik-Elektrik Proje: Tema Teknik Yükleniciler: Yorum İnşaat-Ata Mimarlık Yangın Danışmanı: Abdurrahman Kılıç

Emre Arolat Architects’e “Geleceğin Projeleri”nden Ödül

EAA-Emre Arolat Architects tarafından tasarlanan Sancaklar Camii ve Antakya Müze-Otel, Dünya Mimarlık Festivali’nde “Geleceğin Projeleri” kategorisinde “Highly Commended” ödülünü aldı. Londra merkezli EMAP Media Group tarafından 2 - 4 Kasım 2011 tarihleri arasında Barcelona’da gerçekleştirilen Dünya Mimarlık Festivali‘nde (World Architecture Festival – WAF) bu yıl farklı kategorilerde dört projeyle yarışan EAA, Sancaklar Camii projesi ile “Geleceğin Projeleri / Kültür Yapıları” kategorisinde, Antakya Müze-Otel ile “Geleceğin Projeleri / Ticari Yapılar” kategorisinde “Highly Commended” ödülüne layık görüldü. Bu yıl 59 ülkeden toplam 704 proje katılımı ile bugüne kadarki en yüksek başvuru sayısına ulaşan Dünya Mimarlık Festivali‘nin ödül töreni 4 Kasım Cuma gecesi Barcelona’da gerçekleşti. Dünya Mimarlık Festivali’nde “Geleceğin Projeleri / Kültür Yapıları” kategorisinde “Highly Commended” ödülü alan Sancaklar Camii projesi, “biçim” üzerinden yürüyen güncel mimari tartışmalardan uzak durup dinsel mekanın özüne odaklanarak, camii tasarımının temel sorunsallarına yanıt arıyor. İstanbul Büyükçekmece Gölü’ne bakan eğimli bir arazide konumlanan cami, bulunduğu eğimin içine yerleşiyor ve gözlerden kayboluyor. Üst avlusundaki parkı çevreleyen yüksek duvarlar, dışardaki karmaşık dünya ile kamusal parkın huzurlu atmosferi arasındaki belirgin sınırı vurguluyor. Parkın içinden geçen eğimli bir patika ile ulaşılan yapı, tezyinattan arınmış brüt malzemelerin kullanıldığı iç mekanıyla insanı bir tür arınmaya davet ediyor. Yapının kıble duvarı boyunca yer alan yarıklar ibadet alanının yönelimini güçlendirirken, güneş ışınlarının iç mekana süzülmesini sağlıyor. Dünya Mimarlık Festivali’nde “Geleceğin Projeleri / Ticari Yapılar” kategorisinde “Highly Commended” ödülü alan Antakya Müze-Otel projesi, Antakya’nın merkezinde St. Pierre Kilisesi’ne yakın konumdaki arazinin sondaj kazılarından çıkan kalıntıları kamusal kullanıma açarak burayı bir müze-otel olarak değerlendirme fikri üzerine kurulu. Kendi yapısal kodlarına sahip yerden bağımsız bir tip haline gelen otel, kalıntıların karakterize ettiği bu alana yerleşirken içe dönüp kompaktlaşmak yerine, barındırdığı programların birbirinden bağımsız hareket edebilen tekil birimler haline gelmesiyle kazı alanının üzerine yayılıyor ve kalıntıları örten koruyucu saçağın altında kendine yer buluyor. Kazı alanının üzerinde dolaşan köprü ve rampalar ile oluşturulan açık alan parkuru, alanı bir arkeolojik park olarak ziyarete açıyor ve kalıntıların yakından görülmesine imkan tanıyor.

This article is from: