Transfer Merkezi Futbol Dergisi
TRANSFER MERKEZİ Aylık Futbol Dergisi Yıl: 1 Sayı: 7 Tarih: Mart/Nisan 2014 Ücretsiz olarak yayınlanmaktadır. TransferMerkez.com 0555 499 99 99 İmtiyaz Sahibi Çetin KUZU / Ali KARAKAŞ Genel Yayın Yönetmeni Çetin KUZU Genel Koordinatör Hüseyin KARABACAK Sayfa Tasarımı Alper KAYA Yazı İşleri Sorumlusu Canan AKARCA KUZU Röportaj Sorumlusu Oğuzhan ARSLAN Başyazar Yiğit Can ERTUNÇ Yazarlar Namet ATEŞ, Erkan ADAY Alper KAYA, Muhammed EKTİ Orhun ALİCİKOĞLU, Serdar SOYLU Emin ÖRNEK, Haydar BULACA Yakup ATEŞ, Ümit ŞENGÜN Özgün Çağlar ÖZTÜRK
Mart-Nisan 2014
4 | Brezilyalı Profesyoneller ve İlginç Hikayeleri - Yiğit Can Ertunç 10 | Scout Raporu: Victor Andrade - Serdar Soylu 11 | Avrupa Liglerinden 10 Genç Yetenek - Muhammed Ekti 15 | Amatör Lig’de Bir Peri Masalı: Dedebaşı SK - Erkan Aday 20 | Scout Raporu: Omar Abdulrahman - Serdar Soylu 21 | Bu Kadro Dünya Kupası’nda Olsaydı - Orhun Alicikoğlu 23 | Nostalji: İki Puanla Değişen Kariyer - Alper Kaya 24 | Konya’nın Altın Çocukları - Hüseyin Karabacak 28 | Farklı Bir Teknik Direktör: Mehmet Ak - Emin Örnek 32 | Scout Raporu: Hüseyin Yılmaz & Kaan Güdü - Yakup Ateş, Ali Karakaş 33 | PTT 1. Lig Panoraması - Namet Ateş 36 | Dünya Derbileri - Haydar Bulaca 42 | A Klasman Dışı Avrupalılar - Erkan Aday 52| Tescilli Oyuncu Fabrikası: Feyenoord - Yiğit Can Ertunç 59| İstanbul’un Güzide Semt Takımları - Özgün Çağlar Öztürk 63| Alt Liglerden Süper Lig’e - Hüseyin Karabacak 8 | Erkan Sözeri Röportajı - Oğuzhan Arslan 16 | Muhammet Yürükuslu Röportajı - Hüseyin Karabacak 30 | Gökhan Karadeniz Röportajı - Oğuzhan Arslan 40 | Nurcan Çelik Röportajı - Ümit Şengün 44 | Milan Mitrovic Röportajı - Oğuzhan Arslan 50 | Ahmet Şahbaz Röportajı - Ali Karakaş Oğuzhan Arslan 56 | Ali Üstünel Röportajı - Harun Yapar 19 | Unutulmaz Spiker Sözleri - Ümit Şengün 29 | Film ve Kitap Önerisi - Ümit Şengün 48 | Sosyal Diyet: Zaferi Kutlarken Dikkat! - Canan Akarca Kuzu
Transfer Merkezi Futbol Dergisi
Mart-Nisan 2014
Bu ayki yazımda, zamanında taşınma raddesine kadar geldiğim Brezilya'nın, sporcularının profesyonel yaşamlarına dair ilgimi çeken ve ilginizi çekebileceğini düşündüğüm bazı bildiklerimi aktarmaya gayret edeceğim. Bildikleriniz de olacaktır, hep beraber hatırlamış oluruz. Olaylara bakış açılarındaki duygusal etmenler, bütün örneklerin ortak noktası olacak.
MaitreEcossais
BREZİLYALI PROFESYONELLER VE İLGİNÇ HİKAYELERİ
Yiğit Can ERTUNÇ
ARAŞTIRMA
José Roberto Gama de Oliveira (Bebeto) ve Beşik Sallama Hareketi 94' Amerika dendiğinde bütün futbolseverlerin aklında kalan en aşina karelerden biridir şüphesiz, Brezilya'nın Hollanda'ya karşı verdiği mücadelede takımın 2. golünü atan Bebeto, o günlerde (7.7.1994) Dünya'ya gözlerini açan oğlu Mattheus'a ithafen yaşadığı gol sevinciyle izleyen herkesin kalbine dokunmuştur. Mattheus, bugün 20 yaşında ve ülketakımlarından Flamengo'da forma giyiyor. Her geçen gün pozitif ivmeyle yükseliş gösteren bir kariyer inşa etmekte. Daha sonra bu kutlama bir fenomene dönüşmüş ve yeni evlat sahibi olmuş her futbolcunun, gol sevincindeki zürriyet bildirisi haline gelmiştir.
David Luiz & Thiago Silva Dostluğu Pozisyonları itibariyle nadiren yaşadıkları gol sevinçlerinde, birilerini işaret eder tarzda parmaklarını havaya kaldırışları bende hep en amiyane tabirle "Acaba tribünde bacıları veya zevceleri mi var da jest yapıyorlar" tarzında magazinel bir merak uyandırırdı, cevabı bulduğumda duygulanmamak imkansız oldu. Bunu anlatmak için kelimeleri zorlamayacağım, fotoğraf yeterli olacaktır! Sözde mezara kadar olmayan dostluklar da varmış, evet.
4
si
Transfer Merkezi Futbol Dergisi
Mart-Nisan 2014
Adriano Leite & Babasının Kaybı Ertesinde Mumla Aranan Eski Günleri Adriano, 2004'ün sonuna gelinirken bir trajediyle sarsılır. En büyük destekçisi olan babası Almir, henüz 44 yaşındayken kalp krizinden hayatını kaybetmiştir. Baba - Oğul ilişkisini, her çocuğun gıpta edeceği bir düzeyde tatmış olan Adriano için babası Almir, en büyük motivasyon kaynağıdır, hatta sadece onu mutlu etmek için oynadığını deklare ettiği açıklamaları da olmuştur zaman zaman. Bu kaybın ertesindeki sezonunu, resmi maçlarda 40 gol atarak tamamlayan Adriano, acısını daha fazla erteleyemez ve bu erteleme sürecindeki birikmişliğin neticesi olarak alkol bağımlılığı kapısını çalar. Çok kısa bir sürede göstermiş olduğu performansla "İmparator" lakabına layık görülen Adriano, hızla kilo alır ve disiplin zaafiyetleri göstermeye başlar. Futbola dair tüm hırslarını bir anda kaybettiğini dile getiren Adriano'nun dünyası bir anda, hızlı arabalarla yapılan ekstrem denemeler, hayat kadınları ve alkol ekseninde dönmeye başlamıştır. Kulübü Inter, bu duruma her ne kadar hassasiyetle yaklaşıp Adriano'ya yardımcı olmaya çalışmışsa da, Adriano'nun kendisine faydası yokken profesyonel bir fayda sağlayabilmesi mümkün olmamıştır, gemileri yaktığı aşikardır ve ülkesine dönüşünün ardından hepimizi "Acaba bir gün tekrar.." dedirten sürece sokmuştur. Oynadığı dönemde büyük hayranıydım. Artık 32 yaşında, hırslanamayacak kadar tok ve vazgeçmiş görüntüsünden birşey kaybetmiş değil, maalesef.
2013'ün son çeyreğinde , Diego Costa, ülkesi Brezilya'da düzenlenecek Dünya Kupası için aldığı Milli Takım davetini reddettiğinde bir anda gündeme oturmuştu. Çoğu turnuvanın favorisi olmaya aşina olan Brezilya ve o kültürde yetişmiş insanlar da bu duruma ne tepki vereceklerini şaşırmış olacaklar ki, Diego Costa aleyhine, biraz da abartılı bir kontra-propaganda başlattılar. Ayrıca, Brezilya Futbol Federasyonu, Adalet Bakanlığına başvurarak Diego Costa'nın vatandaşlıktan atılmasını istedi. Benim fikrim, Diego Costa'nın aidiyet hissinin ona değer verilen yere ait olduğu, yani İspanya'ya. Bu kararın tamamen duygusal olduğunu düşünüyorum, kinayesiz ve gerçek manasıyla. Brezilya Milli Takımı Hukuk İşleri Direktörü Carlos Eugenio Lopes, "Hiç kuşkumuz yok ki Costa baskı altında İspanya Milli Takımı'nı seçti, tercihi tamamen ekonomiktir. Biz de buna karşılık önlemlerimizi alacağız" sözlerini sarfettiğinde gülmüştüm; ne ekonomisiymiş o? Yerli olunca daha fazla para kazanması durumu İspanya'da geçerli değil. Duygusal ve reaktif açıklamaların her ülkede mevcut olabileceğini de görmüş olduk böylece. Birkaç kez gittiğim Brezilya'da gözüme en çok çarpan şeylerden biri aşırı milliyetçi olduklarıydı, o nedenle bunların hiçbirine şaşırmıyorum.
ARAŞTIRMA
Diego Costa ve Reddettiği Milli Takım Daveti
Dünya Kupası'na istinaden verilen billboard ilanlarından tutun, turnuvayı anımsatan herhangi en ufak bir şeyde hep Diego Costa üzerinden göndermeler yapılarak reklamlar yapılmaya başlandı. Mesela bu, Ceará Motor isimli Brezilyalı otomotiv firmasının reklamı. Yazının türkçe çevirisi “Diego Costa’nın aksine, bu araba Brezilyalıları gururlandırıyor.” Kampanyanın radyo için hazırlanan reklamı ise daha trajedik. Brezilyalı bir futbol spikerinin ağzından dinlediğimiz Dünya Kupası Finali maçında Brezilya, İspanya’yı 1-0 yenmektedir. Son dakikada Brezilya aleyhine bir penaltı çalınır, topun başına Diego Costa gelir ve penaltıyı kaçırır. Dünya Kupası'nı kazanan Brezilya adına spiker şöyle bağırmaktadır: “Chupa, Diego Costa!” Yani, ayıptır söylemesi, şöyle birşey oluyor : “Diego Costa, bu da sana ... ”
5
Transfer Merkezi Futbol Dergisi
Mart-Nisan 2014
İki Efsane Dövüşçünün Kontratlarındaki Enteresan Madde Bu isimler, Mauricio 'Shogun' Rua ve Wanderlei 'Wand' Silva, yani ikisi de artık emeklilik yaşlarına gelmiş fakat yakın geçmişte efsane olmuş dövüşçüler. MMA (Karma Dövüş Sanatları) müsabakalarına ilgili olanlar isimlere yabancılık çekmeyecektir. Rua ve Silva'nın arkadaşlıkları çocukluk dönemlerinden bu yana süregelen bir arkadaşlık. Tıpkı David Luiz ve Thiago Silva örneğinde olduğu gibi.
ARAŞTIRMA
Hem Rua hem Silva, kariyerlerine başlarken de, en iyi dönemlerinde de, en kötü dönemlerinde de, her türlü reyting kaygısından hevesli sponsoru ve menajeri refüze ederek ömürleri boyunca birbirleriyle müsabaka yapmalarının talep edilmesinin söz konusu dahi olmayacağına dair kontratlarını yenilemekteydiler ve halen sürdürmekteler. İkisi de aynı siklette ve aynı organizasyonda yıllardır bir çok rakiple karşı karşıya geldiler ama bir kez olsun maç yapmışlıkları vaki değil, hatta bu yönde cazip bir teklif veya herhangi bir ısrara bile müsamaha göstermediler, bir kez bile. Bir düşünsenize, filmlere konu olmuş bir klişenin gerçek olduğunu. Yani adamların reddettiği durumun ne denli büyük bir reklam gelirine ve hasılata karşı konulan tavır olduğunu söylemeye çalışıyorum. Bugüne kadar Serena Williams & Venus Williams maçlarına karşı duyulan heyecanı bir kaç katıyla çarpmak lazım, işin içinde dövüş ve iki tane efsane var. Böyle birşey olmadı ve olmayacak. İkisine de büyük saygı duyuyorum.
Alex De Souza, Fenerbahçe’den Ayrılışı ve Eşiyle Tanışma Hikayesi Brezilya’nın varoşlarından gelen Alex ve Suriye asıllı zengin bir ailenin kızı olan Daianne'in hikayesi, Türk filmi tadında. Tanıştıklarında Alex, Coritiba kulübünün bir futbolcusu, Daianne’in babası da o kulübün başkanıydı. Ayrıca Alex'in babası da başkanın şirketlerinden birinde çalışan bir işçiydi. Bu durum Alex'i daha iyi olmaya motive ederek, taraflı tarafsız hepimizin gönlünde taht kuran Alex haline getirmiş yani, Daianne sağolsun diyebiliyorum. Hikaye aslında uzun, ama burada noktalayıp Fenerbahçe'den gönderilişine geçmek istiyorum. Gönderilişindeki yakışıksızlığı hala yediremem, türkî ihtiraslara kurban edildiği görüşündeyim. Küçük gündemlere sahip insanların, böyle gündelik ihtiraslarına karşı koyabilen otoriteler, o gün de otoriter kalabilseydi keşke diye düşünüyorum halen, keşke başkan da o küçüklüğe alet olmasaydı, neyse uzatmak istemiyorum, sinirleniyorum. Bir Galatasaraylı olarak, her yabancı Alex gibi olsa diyebiliyorum. Efendiliğiyle, yıllarca koruduğu ve geliştirdiği aile babası imajıyla, bence içimizden biridir Alex. Diliyorum ki bir gün, Alex'in Fenerbahçe teknik direktörlüğü bahsi, bir Fenerbahçe başkan adayının seçim vaadi olacaktır.
6
Transfer Merkezi Futbol Dergisi
Mart-Nisan 2014
Ronaldo ve Kronik Diz Sakatlığının Perde Arkası Bu bahsi sona sakladım, çünkü bütün örneklerdeki duygusallık ortaklığından muaf ve daha spekülatif bir hikaye. Yazının başında da bahsettiğim gibi, 2010 yılında Brezilya'ya taşınmayı ciddi ciddi düşünüyordum, bir muhtemel evlilik münasebeti söz konusuydu. Sık aralıklarla birkaç defa Brezilya'ya gittim geldim ve tesadüfen de olsa enteresan bir bilgi edinmiştim. Ronaldo, kariyerinin başında bir seçim yapmış, bu seçim Brezilya'da üç aşağı beş yukarı bilinse de Dünya'da pek bilinmiyor sanıyorum, yıllardır gazete, dergi takip ederim ulusal/yabancı, hiçbir yerde rastlamadım, varsa da tekrara düştüğümden dolayı peşinen özür dilerim. Ronaldo henüz 17-18 yaşlarındayken, Cruzeiro kulüp doktoru diyemiyorum çünkü akıl hocası hüviyetindeki dışarıdan bir tanıdık doktor muydu acaba diyorum bir yandan, tam hatırlayamıyorum kusura bakmayın, o doktoruyla bir ihtimalin olabilirliğini ölçüp biçmişler, o mevzu da hikayeyi başlatıyor. Ronaldo, bacaklarının çok güçlü olması için uğraşıyormuş o günlerde ve bu doktoru, ona çok riskli bir öneriyle gelmiş. Prematüre doğan buffaloların anatomik gelişimini tamamlaması amaçlı veterinerlerce kullanılan bir ilaç varmış, hayvanların erken doğumdan mütevellit güçsüz bacaklara sahip olmaları yürüyüşlerine engel teşkil ettiğinden, bu ilaç ekseriyetle baldır bölgesini güçlendiren nitelikteymiş. Ronaldo en ufak bir tereddüt dahi göstermeden hemen bu ilaca başlamak istemiş fakat doktoru onu uyarmış ve ilacın insandaki etkilerini kestiremeyeceklerini ve haliyle, bacakları insani gelişimden fazlasına tabi olacağı için, sahip olacağı kariyerin ne kadar süreceğini öngöremediğini, işine mi yarar yoksa zarar mı verir paradoksuna kuşkuyla yaklaştığını dile getirmiş ve bu acabalar üzerine müzakere etmişler. Ronaldo'nun yaşadığı sakatlıklara bakarsak, dizlerinin baldırlarını taşıyamadığını görüyorum en sokaktaki insan gözüyle bile baktığımda. Bu duyduklarımı değerlendirdiğimde çok olabilir bulmuştum bu durumu ve Ronaldo'nun kariyeri de nitekim, uzun sürmedi. Brezilya'da bu durumu bilen ve konuştuğum birkaç kişi hikayenin olabilirliğini yüksek buluyordu ve ben de ikna olmuştum açıkçası, sizlerle de paylaşmak istedim, doğrudur yanlıştır.
7
Transfer Merkezi Futbol Dergisi
Mart-Nisan 2014
TRANSFER MERKEZİ RÖPORTAJLARI:
arslan_oguzhan
“ERKAN SÖZERİ”
Oğuzhan ARSLAN
RÖPORTAJ
Transfer Merkezi, transfer yasağına rağmen PTT 1. Lig’de zirveyi zorlayan Orduspor’un teknik direktörü Erkan Sözeri ile Orduspor'u ve Türk futbolunu konuştu.
Merhabalar hocam, yeniler sizi başarılı bir hoca olarak tanıyor ancak sizin teknik direktörlüğün öncesinde uzun ve başarılı futbolculuk kariyeriniz var. Futbola nasıl başladınız, hangi takımlarda oynadınız kısaca anlatır mısınız? Öncelikle tüm okucularımıza merhabalar. Futbola Ankara'da Sitespor kulübünde başladım. Sırasıyla Hacettepe, Gaziantepspor, Trabzonspor, Gençlerbirliği, Fenerbahçe ve son olarak da Göztepe takımlarında futbol oynadım. Kırıkkalespor ile başlayan teknik adamlık serüveniniz şu anda PTT 1. Lig'in iddialı ekiplerinden Orduspor'da devam ediyor. Teknik direktörlük kariyerinizden de kısaca bahseder misiniz? Sizin de dediğiniz gibi teknik adamlık serüvenime Kırıkkalespor'da başladım. Devamında Şanlıurfaspor, Türk Telekom, İskenderun Demir Çelik, Fethiyespor ve şu anda da görev aldığım Orduspor'da teknik adam olarak görev yaptım.
8
Orduspor'a gelecek olursak; küme düşen bir takımı devraldınız ve şu anda ligde gayet iyi bir konumdasınız. Sonradan gelen transfer yasağına ve bazı imkansızlıklara rağmen bunu başarmak çok kolay değildi. Sene başında burada olmayı bekliyor muydunuz? Sezon öncesi kurduğumuz takımın sahada her şeyini verecek bir takım olmasını planlıyorduk ve oyuncuranlarımızla da konuştuğumuzda insanların bize saygı duyacağı bir takım olmamız gerektiğini anlatıyordum. Ligin iyi takımlarından biriyiz ve ligdeki takımların bizden çekindiğini biliyoruz. Umarım sezon bitiminde Orduspor olarak ligi iyi bir konumda bitiririz. Geçmiş yıllardan gelen borçlardan dolayı Orduspor transfer yasağı aldı. Rakipleriniz bu devre arası transfer yaparken siz maalesef transfer yapamadınız. Bu konu hakkında neler düşünüyorsunuz? Transfer yasağının bir bakımdan avantajlı bir bakımdan dezavantajlı olduğunu düşünüyorum. Avantajlı yönü oyuncularımızı bırakmadık ve aramıza farklı oyuncular katılmadı. Ligin bu periyoduna kadar takımdaki arkadaşlık ve dostluk ortamını çok iyi sağladık. Dezavantaj açısından bakacak olursak, kadro derinliği açısından yorucu lig periyodunda 2-3 takviye daha yapabilirdik.
Transfer Merkezi Futbol Dergisi
Mart-Nisan 2014
Orduspor’un altyapıda akademik liglere girmemesi, taraftarınızın da tepkisini çekiyor. Bu konuda neler düşünüyorsunuz? Bu konu teknik nedenlerle alakalı, idari bir konu. Ancak alt yapımız çeşitli kategorilerde yer alıyor. Karadeniz futbolu altyapı açısından son zamanlarda yükselişte fakat Orduspor’un beklenen atılımları yapamadığını görüyoruz. Sizin bu eleştirelere yaklaşımınız nasıl? Ordu futbol şehridir. Hem yarışmacı takım olup, hem de genç oyuncu yetiştirmek kolay değil ama şunu bildirmek isterim ki alt yapıdan formayı kazanan olursa alır oynatırım. Genç oyunculara şans vermekten çekinmem. Ordu halkını ve şehrini nasıl yorumluyorsunuz? Orduspor’a taraftarın desteği nasıl görüyorsunuz? İnanılmaz özveri gösteren bir taraftarımız olduğunu düşünüyorum. Bu da sorumluluğumuzu daha çok arttırıyor. Ordu deplasmanları rakiplerimiz için zor diyebilirim. Taraftarımızın gücünü hissettiğimizde daha pozitif futbol oynuyoruz ve futbolcularımın futbollarına yansıyor. Taraftarımıza sizin aracılığınızla teşekkür etmek istiyorum, ligin sonuna kadar tribünleri doldurmaya devam etmelerini arzuluyorum.
Benim gerçekleştirdiğim röportajlarda, oyuncu ağabeylerimle, kardeşlerimle konuştuğumda sizin ‘’Futbolculara arkadaş gibi yaklaştığınız ve futbolcular tarafından çok sevildiğiniz’’ kanısına vardım. Sizi ne zaman Süper Lig platformunda görebilceğiz? Benim hedefim ekonomiden önce Süper Lig ve daha ötesinde çalışmaktır. Oyuncularımla iletişim bağlarını iyi kurmayı ve onlarla arkadaş gibi olmayı düşünen bir teknik adamım. Başarılı olmak için de bu şart bence. Teknik direktör olarak belki de çok yoruluyoruz ama işimiz bu. Umarım kariyerimdeki bu yükselişi devam ettirmeye başarırım.
RÖPORTAJ
Geçtiğimiz günlerde Fatih Terim hocamızın katkılarıyla planlanarak devreye alınan “PTT 1. Lig Karması” hakkında düşünceleriniz nelerdir? Süper Lig’de yabancı sayısı fazla iken milli takımımız oyuncu bulma bakımından sıkıntı çekiyor. PTT 1. Lig’de üst ligleri hakeden çok oyuncu var, bu uygulama sayesinde oyuncular kendilerini bir platformda kanıtlama şansını yakaladılar. Sayın Fatih Hocamızın yaklaşımını destekliyorum ve tebrik ediyorum.
Bu keyifli sohbet ve bize zaman ayırdığınız için teşekkürler, son olarak sizin okucularınıza iletmek istediğiniz bir şey var mı? Transfer Merkezi Dergisi sporseverler için çok güzel bir dergi. Türkiye’de alt liglere önem verilmiyor, dergiyi incelediğimde alt liglerin ve spor dünyasının bilinmedik yüzlerini okuyucularınıza çok güzel yansıttığınızı gördüm. Sizin gibi genç jenerasyonun böyle çalışmalarda yer almasını biz futbol adamlarını mutlu ediyor. Aynı çizgiden ilerleminizi tavsiye ediyorum. Tüm okuyucularımıza bizi okudukları için teşekkür ederim.
9
Transfer Merkezi Futbol Dergisi
Mart-Nisan 2014
SCOUT RAPORU:
Brezilya’nın Santos kulübünde forma giyen genç yetenek Victor Andrade, Brezilya basını ve onu seyredenler tarafından yeni Neymar olarak adlandırsa da pozisyon ve yetenek baz alındığında bunun pek doğru olmadığı anlaşılabilir.
SerdarSoylu_
VICTOR ANDRADE (SANTOS)
Serdar SOYLU
Victor Andrade Brezilya’nın Aracaju şehrinde 30.09.1995 tarihinde dünyaya geldi. Her Brezilyalı çocuk gibi o da büyükleri gibi bir futbolcu olmak istiyordu. 12 yaşına geldiğinde Benfica tarafından keşfedilen fakat beğenilmeyen Andrade, kısa bir süre sonra Santos kulübünün dikkatini çekti ve oyuncuya yapılan teklifin kabul görmesiyle Andrade artık Santos’un oyuncusu olmuştu. Yaş grupları olan U13’ü 21 golle, U21’i ise 13 golle gol kralı olarak tamamladı. Bu kadar başarılı bir dönem geçiren Andrade ile Avrupa devleri ilgilenmeye başladılar. Santos Avrupa devlerinin ilgisi üzerine oyuncu ile yeni sözleşme imzalayıp sözleşmesine 50M € serbest kalır maddesini koydular. Andrade ilk olarak 2012 yılında Fluminense karşısında Alan Kardec’in yerine oyuna dahil olarak Santos formasını giymeyi başardı. Victor Andrade oynadığı 22 karşılaşmayı 3 golle tamamladı. Andrade oynadığı 22 karşılaşmada bazen sol kanat, sağ kanat ve bazen de forvet mevkisinde şans buldu. Oynadığı karşılaşmalarda top tekniği, pozisyon takibi, çevikliği ve çabukluğu ile göz doldurmayı başardı. Victor Andrade daha çok sol kanat ve forvet mevkisinde forma giyerken, oynadığı dakikalarda top tekniği ve top kontrolü ile göz doldururken, her genç yetenek gibi topla çok fazla zaman geçirmesiyle bariz bir bencillik örneği sergiledi. Topla buluştuğu dakikalarda takım arkadaşlarına pozisyon yaratmaya çalışan Victor, top sürüş tekniği ile göz doldurmayı başardı. Topsuz alanda ise zaman zaman doğru koşular yapmayı başardı. Victor’un belki de en büyük özelliği zihinsel olarak yenilgiyi kabullenmeyen ve takım arkadaşlarına liderlik yapma yapısına sahip olması. Bu özelliği onu daha da değerli kılıyor. Yaşına rağmen sahada gösterdiği liderlik gerçekten görülmeye değer. Victor Andrade’nin fiziksel olarak güçsüz olması ve boyunun 1.71 cm olması nedeniyle şu an Premier Lig gibi bir ligde forma giymesi zor olsa da şu an 18 yaşında olduğu gerçeği onun bu açıklarını kapatmasını sağlayacak zamanı olduğunu gösteriyor. Victor Andrade’nin Neymar’dan önce Barcelona tarafından izlendiğini bilmekle beraber oyuncunun bir çok Avrupa devi tarafından takip edildiğini de duyuyoruz. Son olarak Brezilya liginin yapısı ve oyun anlayışının da göz ardı edilmesi doğru olmaz. Brezilya futbolunda başarılı olmuş her oyuncunun Avrupa futboluna uyum sağlaması beklenemez bu nedenle serbest kalma maddesi dışında önerilebilecek daha makul bir fiyata oyuncunun transferi gerçekleşebilir. Oyuncunun Santos ile sözleşmesi 2014 sezonun sonunda sona erecek. Oyuncunun sözleşme görüşmesinde önceliğinin Santos olacağını belirtmesine rağmen birçok Avrupa devinin oyuncunun aklını çelmesini bekliyorum.
10
Transfer Merkezi Futbol Dergisi
Mart-Nisan 2014
AVRUPA LİGLERİNDEN
Genç futbolculara ülkemizde ne kadar değer verildiğini (!) biliyoruz. Diğer büyük futbol ülkeleriyle bu konuda yarışamıyoruz bile. Oysaki genç futbolcular, çoğu büyük ligde takımlarında kilit rolü üstlenen konumda ya da takımının rotasyonunda önemli yere sahip olabiliyor. Çünkü onlara değer veriliyor, güveniliyor. Biz de ise genç oyunculara "belki ileride işimize yarar kulübede beklesin" mantığıyla yaklaşılıyor.
MuhammedEkti
10GENÇ YETENEK Muhammed EKTİ
Yazımızın konusuna gelecek olursak; Avrupa liglerinde takımlarıında kilit rolü üstlenen 20 yaş altı 10 yetenekli futbolcuyu sizlere tanıtacağız. Bu oyuncuları seçerken, oyuncunun takımındaki rolü, mevkiisindeki oyuncusu durumu, potansiyeli ve takıma verdiği katkıyı kriter olarak belirledik. Şunu da belirtmekte fayda var, bu tip futbolcular 10 kişiyle sınırlı değil tabi ki ancak biz yazıyı daha fazla uzatmak yerine belirlediğimiz kriterlere göre en etkili 10 oyuncuyu seçmeye çalıştık. Keyifli okumalar...
MATTHIAS GINTER Freiburg / 19.01.1994 Bundesliga'da istediği sonuçları alamayarak ligde kalma mücadelesi veren Freiburg’un altın çocuğu Ginter. Futbola önce SV March daha sonra Freiburg altyapısına geçerek önce Freiburg U17 takımına, daha sonra 17 yaşına basmadan U19 takımına yükseldi. Burada yeteneğinin daha çok farkına varılmış olmalı ki birçok pozisyonda başarıyla görev aldı. 2012’nin başında Freiburg ile profesyonel sözleşme imzaladı. Profesyonel olduğu sezonda 3 mevkide (ön libero, stoper, ofansif orta saha) denenerek tam 13 Bundesliga maçında forma giydi ve gayet başarılı bir performans gösterdi. 2. sezonunda sakatlığının dışında neredeyse tüm maçlarda forma giydi ve yerini iyice sağlamlaştırdı. Zaman zaman forvet arkası olarak bile oynadı. Bu sezon şu ana dek 33 resmi maçta görev aldı. Takımın en önemli oyuncusu olarak göze çarpmakta. Ginter’in en önemli özelliği başta da belirttiğimiz gibi çok yönlü bir oyuncu olması. Stoper, ön libero ve ofansif orta saha pozisyonlarında oynayarak hepsinden kendisine bir şeyler katmış bir isim. Fiziği gayet iyi. Yer tutma konusunda sıkıntısı yok, birebirlerde etkili bir isim. Top ayağına yakışıyor desek abartmış olmayız. Defanstan oyun kurma konusunda da hiç fena değil. Gelecekte Alman futbolunun önemli defans oyuncularından biri olması muhtemel. 2012 yılında U18 kategorisinde Fritz Walter Madalyası’nı kazanan genç oyuncu Freiburg resmi maçlarında en genç gol atan isim. Ginter için transfer dedikoduları da erkenden başlamış durumda. Arsenal, Borussia Dortmund ve Atletico Madrid’in Ginter’i izlediği biliniyor.
11
Transfer Merkezi Futbol Dergisi
Mart-Nisan 2014
ARAŞTIRMA
TIMO WERNER Stuttgart / 06.03.1996 Kötü giden Stuttgart’ın ayakta kalan birkaç isminden biri. Henüz bu sene A Takıma çıkmasına rağmen bu kadar etkili olması bunu daha da değerli kılıyor. Futbola Stuttgart altyapısında başlayan Timo Werner, basamakları hızla tırmanarak U17’den itibaren 2.5 senede A takıma çıktı. Özellikle U19 takımı döneminde milli maçlar dahil oynadığı 41 maçta 43 gol atıp 9 asist yaparak herkesin dikkatini çekiyordu. Almanya U19 milli takımında da oynayan Werner, bu sezon Stuttgart formasıyla 23 maça çıkıp 4 gol attı, 4 asist yaptı. En önemli özelliği topla ve topsuz inanılmaz hızlı olması. Boş alan bulduğunda durdurulması epey zor. Oyun esnasında hareket eğilimine sahip ve kendine boş alanlar yaratıyor. Hücum bölgesinde her iki kanatta ve forvette sırıtmadan forma giyebilir. Sağ ayağı daha iyi olmakla beraber her iki ayağını da kullanması hanesine yazılan diğer önemli artısı. Henüz 18 yaşını doldurmayan genç yetenek gelişimine devam ederse futbol dünyasında unutulmazlar arasına girebilecek potansiyele sahip.
ROSS BARKLEY Everton / 05.12.1993 İngilizlerin yeni Lampard/Gerrard karışımı yeteneği. Futbola Everton’ın altyapısında başladı. Önce U18 sonra U21 takımında oynadı. 2011-12 sezonunda profesyonel oldu. İlk sezonunda sadece 6 maçta forma giymekle beraber sezonun genelinde Reserve Lig takımında oynadı.2012-13 sezonunda önce Sheffield Wednesday, daha sonra Leeds United’a kiralandı. Buralarda gösterdiği başarılı performansla gelecek sezon için takımın önemli parçası olacağını gösterdi bir nevi. Bu sezona geldiğimizde ise gerek pozisyonunda öne çıkan teknik özellikleri gerek mücadeleci yapısıyla takımın en önemli parçası oldu. Everton’da pozisyonunda neredeyse tek olması da takımın kilit oyuncusu olmasını sağladı. Bu sezon oynadığı 28 maçta 5 gol attı. Artılarına gelecek olursak; öncelikle orta sahanın her bölgesinde değerlendirilebilecek özel bir oyuncu. Fiziğinin gayet iyi olduğunu söylemek mümkün, mücadele gücü yüksek. Genç yaşına rağmen Everton orta sahasında sorumluluk almaktan vazgeçmiyor. Yeteneğini top ayağına geldiğinde daha çok anlıyorsunuz, harika bir top tekniği var. Chelsea’nin genç oyuncuyu uzun zamandır takip ettiği, antrenmanlarına bile scout gönderdiği iddiaları var.
12
Transfer Merkezi Futbol Dergisi
Mart-Nisan 2014
LUKE SHAW Southampton / 12.07.1995
Yaşından büyük oynayan Southampton’ın yeni Gareth Bale’i. Shaw, futbola başlamak için başvurduğu Chelsea’nin geliştirme merkezi tarafından kabul edilmeyince 8 yaşında Southampton Futbol Akademisi'nde futbola başladı. Henüz 17 yaşında U21 takımında forma giyerek ne kadar iyi futbolcu olacağını genç yaşta gösteren Shaw, 2012’nin sonlarına doğru Southampton ile profesyonel sözleşme imzaladı. Profesyonel olmasının ardından hemen ilk 11'de oynamaya başlayarak o sezon 25 Premier Lig maçında forma giydi. Bu sezon ise takımın en önemli parçası konumunda olan genç yetenek şu ana kadar 23 resmi maça çıkmış durumda. Southampton, Shaw olmadığında onun yerini dolduracak bir oyuncuya henüz sahip değil. Gareth Bale’ın Southampton alt yapısından yetişmesinden dolayı taraftarlar Shaw'a "Yeni Gareth Bale" diyorlar, pek haksız da değiller. Gerek hücumsal yetenekleri, gerek atletik oluşu nedeniyle Bale'e oldukça benziyor. Sayısal anlamda skora katkı yapamasa da yaptığı bindirmeler ve taşıdığı toplarla tehlike yaratıyor.
SUSO Almeira / 19.11.1993
Altyapı dehası Belçika’nın forvetteki yeni ürünü. Altyapıda Brussels, Anderlecht takımlarının forması giydikten sonra Standart Liege'e transfer olan Batshuayi, önce U21 forması giydi ve 2011 yazında A takıma yükseldi. 18 maçta 6 gol atarken daha ilk sezonundan iyi bir golcü olacağının sinyallerini vermişti. İkinci sezonunda daha çok oynamaya başladı ve ligde 7 gol kaydetti ancak asıl patlamayı bu sezon yaptı ve ligde oynadığı 25 maçta 17 gol atıp 3 asist yaparak takımının ligde attığı 54 gole büyük katkısı oldu. Listeye girmesinin nedeni takımının skor yükünü çekmesi ve taraftarların şampiyonluk yolunda en çok güvendiği isimlerin başını çekmesi. Ceza sahasındaki etkinliği şapka çıkartılacak cinsten. Topu aldığında kaleye direkt gidebiliyor, birbirde güçlü ve etkili bir oyuncu. Pressle kaptığı toplarla da tehlike yaratabiliyor.. Hız ve tekniğe gelecek olursak bu konuda da fena değil. Kongo asıllı golcü ile Arsenal’in ciddi şekilde ilgilendiği ve Borussia Dortmund’un da radarında olduğu söyleniyor.
Kimilerine göre yeni David Silva, kimilerine göre yeni Juan Mata. Bu listeye girmesinin nedeni Almeira’nın ligde attığı 24 golün 10’unda direkt etki sahibi olması ve takımda değişilmez oyuncu konumunda olmasıdır. Futbola Cadiz’de başladıktan sonra burada yeteneğini belli ederek -iddialara göre Real Madrid’in ısrarla istediğioyuncu Rafa Benitez’in etkisiyle Liverpool transfer olarak U21 takımında forma giymeye başladı. 2012 yazında A takıma yükseldi ve o sezon 14 Premier Lig maçında forma giydi. Fizik olarak İngiltere futboluna ayak uyduramadı ve bu sezon başında Almeira’ya kiralandı. Almeira'da takımın en önemli parçası olan Suso, bu sezon oynadığı 22 maçta 2 gol atıp 8 asist yaptı.
ARAŞTIRMA
MICHY BATSHUAYI Standart Liege / 02.10.1993
Hücuma dönük her iki kanatta ve forvet arkasında oynayabilen Suso, İspanya gibi pasa dayalı futbol oynanan bir lige direkt ayak uydurmuş durumda çünkü gerçekten harika bir pas yeteneği var. Çok iyi bir tekniği var ama topla oynamayı çok sevmesi bazen zararlı olabiliyor. Atmaktan çok attırmayı seven bir yapısı var. Özgüveni oldukça yüksek, sahada kendini belli ediyor. Fiziğini biraz daha geliştirirse Liverpool ve Premier Lig'de de başarılı olmaması için hiçbir neden yok.
13
ARAŞTIRMA
Transfer Merkezi Futbol Dergisi
14
Mart-Nisan 2014
EMRE CAN Bayer Leverkusen / 12.01.1994
DOMENICO BERARDI Sassuolo / 01.08.1994
Futbola Eintracht Frankfurt takımında başlayan genç yetenek 2009 yılında Bayer Münih’e transfer oldu. Almanların yeni Ballack’ı 2011 yılında Bayer Münih’in 2. takımına yükseldiğinde takımın en genç oyuncularının başında geliyordu. 2012 yazında başarılı futbolunun ödülünü aldı ve A takıma çıktı. Bayer Münih şampiyonluğu garantiledikten sonra şans buldu ve başarılı maçlar oynadı. Bu sezon başında Bayer Leverkusen ile 2017’ye kadar sözleşme imzaladı ama sözleşmede Bayer Münih’in istediği zaman geri alma opsiyonu var. 26 resmi maçta 2 gol attı. Bu listeye girmesinin nedeni takımında bir çok bölgede kullanılması ve oynadığı her pozisyonda başarılı maçlar çıkarması. En önemli artısı kuşkusuz çok yönlü olması. Bayer Leverkusen hocası Sami Hyypia onu bir çok pozisyonda (sol bek, ön libero, ofansif orta ve sağ kanat) kullandı ve başarılı maçlar çıkardı. Oyunun çift yönünü gerçekten iyi oynuyor. Defansif özellikleri daha yatkın olsa da tekniği de fena değil. Hamle gücü gayet iyi. Sorumluluk bincine sahip bir oyuncu ve liderlik vasfı da var. Fritz Walter Madalyası’na da sahip olan Emre Can, 2011’de Türklerin başını çektiği Alman U17 Milli takımının kaptanlığını yapmıştı.
Milan tarihinin unutamayacağı isim. Futbola Cosenza altyapısında başladı daha sonra Sassuolo’nun alt yapısına geçti. 2012 yazında profesyonel sözleşmeye imza atarak A takıma çıktı. İlk sezonunda 11 gol atıp 6 asist yaptı ve Sassuolo’nun Serie A‘ya çıkmasında büyük rol oynadı. Başarılı performansı büyük kulüplerin gözünden kaçmadı ve 2013 yazında Juventus’a satıldı. Sezon başı yine Sassuolo’ya kiralandı. Bu sezon Sassuolo’nun ligde attığı 23 golün 18’ine direkt etki yaptı ve Sassuolo’nun en iyisi olduğu için listemize girdi. Hücum bölgesinin her yerinde oynayabilmesi önemli bir artısı. Sol ayaklı olması da hanesine artı olarak geçiyor. Ceza sahası içinde etkili. Boş bulduğu alanları iyi değerlendiriyor. Duran toplarda tehlike yaratabiliyor. Eksikleri de var tabi; fiziğini bir tık daha ileri götürmesi lazım, aynı şekilde hava toplarında da daha etkili olması gerek. Seria A’da en genç gol atan ikinci isim (ilk isim Silvio Piola) olan Berardi, Milan’a bir maçta en çok gol atan ilk isim olmayı da başarmış bir oyuncu.
RAHEEM STERLING Liverpool / 08.12.1994 İngilizlerin çok şey beklediği yetenek, futbola QPR altyapısında başladı ve 2010’un başlarında Liverpool’a transfer oldu. Sırasıyla U18 ve U21 takımlarında oynadıktan sonra 2012 yazında A takıma alındı. Bu sezon harika çıkış yakalayan Liverpool’un sisteminde hücumsal anlamda önemli oyuncularından biri. Bu sezon 26 maçta forma giydi, 6 gol ve 6 asisti var. Sağ kanat orijinli olmasına rağmen her iki kanatta da oynayabiliyor. Topla hızlı bir oyuncu, kısa bir oyuncu olmasına rağmen vücudunu ve çevikliğini iyi kullanıyor. Top tekniği çok çok iyi olmasa da şuan yeterli seviyede. Bileklerine hakim, birebirde etkili bir oyuncu. Eksiklerine gelince pozisyon bilgisinin zayıflığı ve bencilliği söylenebilir. Bu yanlarını geliştirirse yıldız olabilecek potansiyele sahip. Tabi ki saha dışında uslu durması da şart.
LUCAS PIAZON Vitesse / 20.01.1994 Brezilyalıların hem tip hem de oyun tarzı bakımından yeni Kaka’sı. Futbola Coritiba’da başladıktan sonra Atletico Paranaense B takımına geçti. Turnuvada gösterdiği performans ile beğenilince Sao Paulo kendisine teklif yaptı ve Sao Paulo B takımına geçti. 2012 başında 7.5 milyon Euro’ya Chelsea’ye transfer oldu. İlk sezonunda Reserve Lig’de oynadı. 2013’un başında Malaga’ya kiralandı ve 11 maçta şans buldu. 2013 yazında tekrar Chelsea’ye dönen Piazon, bu kez de Vitesse’ye kiralandı. Brezilyalı oyuncu beklenen patlamayı burada yaptı ve 22 maçta 11 gol atıp 8 asist yaparak takımının en önemli parçası oldu. Öncelikle bu yaşta birçok futbol ülkesinin havasını solumuş olması büyük avantaj. Vitesse’nin sol kanadında oynaması karşın orijin olarak ofansif orta saha. Saha görüşünün harika olduğunun belirtmekte fayda var. Topla oynamayı seven, ayaklarına hakim bir oyuncu. Paslarıyla arkadaşlarının pozisyona sokuyor. Son vuruşları da ortalamanın üstünde.
Transfer Merkezi Futbol Dergisi
Mart-Nisan 2014
AMATÖR LİG’DE BİR PERİ MASALI: DEDEBAŞI SK İzmir 1.Amatör Lig'de sezon geçtiğimiz ay oynanan 4 final maçıyla sona erdi. Bayraklı Belediyesi destekli Ceyhan Altınyıldız, Asrın Grup destekli Küçük Çiğli Yenimahalle'nin yanı sıra Alaçatıspor Süper Amatör Lig'e çıkan takımlar oldu. Fakat içlerinde bir takım vardı ki, gerçek bir mucizeye imza attı. Karşıyaka'daki Anadolu Caddesi üzerinde, kulübün adını taşıyan büfe dışında hiçbir geliri olmayan, her şeyin para olmadığını kanıtlayan 11 yürekli aslanla tarih yazdılar. Evet, o takımın adı Dedebaşı Spor Kulübü!
Erkan ADAY
Yaklaşık 15.000'lik nüfusa sahip bu şirin mahallenin futbol takımı 1960'lı yıllarda Vatanspor adıyla kurulmuş ve 1971'de şimdiki adını almış. 1980'lere kadar gayrifedere olarak mücadelesine sürdüren Dedebaşı'nın federe yapıya kavuşması 1980'leri buluyor. Yeşil-kırmızıya tapılan Karşıyaka’da sarı-kırmızılı renklere sahip tek kulüp olmaları da bir diğer ayrıcalıkları... Mahallenin çoğunluğu Makedon göçmenlerinden oluşuyor; hâliyle de Makedonya bayrağındaki sarı ve kırmızı forma rengi olmuş. Kulübün başkanlığını, kendisiyle ara ara görüştüğüm, Peyami Özvatan yapıyor. Vakti zamanında İzmir Büyükşehir'i finalde yenerek 1.amatöre çıkmış ve dönemin belediye başkanı Burhan Özfatura'nın elinden şampiyonluk kupası almışlıkları var. Geçmiş yıllarda Örnekköyspor ile oynadıkları müsabakalar, Karşıyaka'nın en önemli derbilerinden biriydi. Takımın en bilinen taraftarı "Kunfu" lakaplı Günay. Yıllardan beri 1.Amatör Küme'de mücadele eden sarı-kırmızılı ekip son iki sezonda ligi üçüncü sırada tamamlamayı başarıyordu. Karşıyaka ekibi en önemlisi başarısını 2000 yılında gerçekleştirmiş ve İzmir elemelerine katılmaya hak kazanmıştı; lâkin 3.lig terfilerine gidecek maddi güç olmayınca son maçlarında iddiasız Derikonur'a (şimdiki adı Gaziemir Onurspor) kaybetmişler ve köylerine geri dönmüşlerdi. Mevlüt Arslan'ı A takımın başına getiren ve alt yapıdaki oyuncuları A takıma alarak sezona başlayan sarı-kırmızılı ekip 8 takımın mücadele ettiği 3.Grup'ta 14 maçta 11 galibiyet 2 beraberlik elde etti. İkili averajda Ceyhan Altınyıldız'ın gerisinde kaldıkları için ligi ikinci sırada tamamladılar. Zaten sarı-kırmızılılar, ligde kaybettikleri 7 puanın 5'ini Ceyhan karşısında kaybetmişler. Grubu ikinci sırada tamamladığı için ön eleme maçı oynamak zorunda kalan Dedebaşı, ilk maçta 6.Grup ikincisi Çamdisipor ile Gaziemir'de karşılaştılar ve play-off 'ların en farklı galibiyetine imza atarak sahadan 11-2 galip ayrıldılar. Bu tarihi farkı attıkları Çamdibispor'un geçen sene Süper Amatör Lig'den düştüğünü de hatırlatalım. İkinci turda 7.Grup'u lider tamamlayan Yapıcıoğlu'nu son saniyede kazanılan penaltı golüyle geçen Karşıyaka temsilcisi finalde geçen sene Süper Amatör'den düşen diğer ekiple eşleşti: Karabağlarspor. Narlıdere Ali Artuner'de oynanan maçın ilk yarısını 1-0 geride tamamlayan sarı-kırmızılar, 51.dakikada Levent'in ayağından bulduğu golle maçı uzatmaya taşıdılar. Maçın kırılma anı 114.dakikada yaşandı ve Karabağlarspor penaltı atışı kazandı. Siyah-beyazlıların en iyi oyuncusu olan 10 numaralı futbolcu topu sağa yolladı; fakat kaleci Erdi gole geçit vermedi. Derken iki dakika sonra sağdan gelen ortada topla buluşan İlbey, voleyle topu Karabağlar ağlarına yolluyordu. Geçen sene final niteliğindeki Torbalı Çaybaşıspor maçını 3-2 kaybederek küme düşen ve tekrar bu lige dönmek isteyen Karabağsporlu futbolcular yıkılıyordu adeta... Mahallesine şampiyon olarak gelen sarı-kırmızılılar, esnaf dükkânından hallice kulüp binasının önünde Balkan havasıyla şampiyonluk kutlaması yaptılar. Futbolun endüstriyelleştiği, mahalle kültürünün yok olmaya yüz tuttuğu bu dönemde bu mucizeyi gerçekleştiren, gerçek bir aile olmayı başaran ve Süper Amatör'e çıkmak için ciddi paralar harcayan takımların yapamadığını yapan Dedebaşıspor'un şampiyonluğunu yürekten kutluyor, inancını hiçbir zaman kaybetmeyen Mevlüt Hoca'ya ve 11 yürekli aslanına helal olsun demekten kendimi alamıyorum.
15
Transfer Merkezi Futbol Dergisi
Mart-Nisan 2014
TRANSFER MERKEZİ RÖPORTAJLARI:
Transfer Merkezi Dergisi, Konyaspor’dan Anadolu Selçukluspor’a kiralanan; geçtiğimiz sezon Torku Konyaspor ile şampiyonluk tadan 22 yaşındaki sol bek Muhammet Yürükuslu ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdi.
turkligleri
“MUHAMMET YÜRÜKUSLU”
RÖPORTAJ
Hüseyin KARABACAK
Merhabalar Muhammet. Futbol hayatına nasıl başladın? Merhabalar. Futbola 9 yaşındayken başladım. Babam eskiden amatör takımda futbolcuydu. Babam beni arkadaşlarıyla oynayacağı bir halı saha maçına götürdü. Babamın arkadaşları beni cesaretimden dolayı çok beğendi ve babama ‘’Bu çocuğu gönder gitsin bir takıma, topçu olsun.’’ demişlerdi. Babamın amatör takımdan arkadaşı Yusuf Selek o zamanlar Konyaspor yönetimindeydi. Babam beni ona götürdü ve onun sayesinde Konyaspor alt yapısına girdim. O zaman başladı ve Allah nasip etti bugüne kadar Konyaspor formasını terlettik ve şimdi de Anadolu Selçukluspor’dayız. İnşallah bundan sonrası da hayırlı olur. Geçen sezon Torku Konyaspor ile şampiyonluk yaşadınız. Bu süreci bize anlatır mısın? Bir sezon önce transfer yasağımız vardı ve geçen sezona başlarken transfer tahtamız açılmıştı. Aramıza karakter olarak, insanlık olarak iyi ağabeylerimiz, arkadaşlarımız katılmıştı. Hüsnü Hoca’yla başlangıç yapmıştık ama işler istediğimiz gibi gitmedi ve sonra Uğur Hoca’nın gelmesiyle takım bir hava yakaladı. 14. sıradaydık ve Tavşanlı maçına deplasmana gitmiştik. Bu maç bizim kırılma maçımızdı. Oradan 3 puan çıkardıktan sonra ard arda gelen galibiyetler takımımızı havaya soktu. Takımdaki arkadaşlık on numaraydı. Maddi açıdan sıkıntılar yaşasak da, takımdaki birlik maddiyatı düşünmemizi ikinci plana attı. İdmandan çıkıyorduk birlikte sinemaya gidiyorduk ,yemeğe gidiyorduk, aynı evde toplanıp oturuyorduk. Bunların sonucunda şampiyonluk gelecekti. Yönetim sahip çıktı, taraftar sahip çıktı. Allah da nasip etti çok güzel bir şampiyonluk yaşadık. Sezon başında Uğur Tütüneker tarafından kadroda düşünülmediğin söylendi. Sezon başı seninle ilgilenenler oldu, devre arasında ilgilenenler oldu ve en sonunda Anadolu Selçukluspor'a kiralık olarak geldin. Bu süreci bizlere anlatır mısın? Benim öncelikle amacım Konyaspor’da kalmaktı. Ben genç bir oyuncuyum ve mücadele etmeyi seviyorum. Süper Lig’de kendimi göstereceğimi düşünmüştüm. Uğur Hoca beni takımda düşünmediğini söyledi ve bu söylediği dönem de transferin son günleriydi. Çoğu takım sol bek transferini yapmıştı. Devre arası da transferim kulübümün isteği doğrultusunda olmadı. Çünkü takımlar bonservisimle istedi. Kiralık olarak almak istemediler. Benim de önümüzdeki seneyi düşünmem lazımdı ve maç eksiğimi gidermek için Anadolu Selçukluspor’u seçtim.
16
Transfer Merkezi Futbol Dergisi
Mart-Nisan 2014
İlk futbolculuk zamanlarına dönelim biraz da. İlk kazandığın para ile ne yaptın? A takıma ilk defa 2009’da çıkmıştım. O zamanlar takım kazanınca prim almaya başlıyorduk. İlk aldığım parayla dışarıdan yemek yaptırıp aileme yemek götürmüştüm. İki kardeşime harçlık verdim ve o paraya çok sevdiğim bir saat aldım. Saat maddi açıdan çok büyük bir saat değil ama bendeki değeri çok büyük. Hala kullanıyorum.
Puan durumuna baktığımızda bu sezon Anadolu Selçukluspor ile hedefiniz ligi en üst sıralarda bitirmek olacak diye düşünüyorum. Sence durum nedir? Bu sezon takım için ve bireysel hedefin nedir? Ben Anadolu Selçukluspor’u sezon başından beri takip ediyordum. Takımın tek sorunu gol atamamasıydı. Vedat Bora, Ramazan Durdu gibi çok iyi orta sahaları vardı. Forvette Yaser var ve tüm yük onun omuzlarındaydı. İkinci yarı buraya geldik, elimizden gelen katkıyı sağlayacağız. Ama güçlü takımlar var tabii ki, PTT 1.Lig ayarında takımlar kuruyorlar. Mesela; Hatayspor, Yeni Malatyaspor ve Göztepe. İlk hedefimiz düşmemek diyebilirim. Düşme hattından uzaklaşıp ligi gelebildiğimiz en iyi noktada bitirmek istiyoruz. Benim açımdan ise ilk yarı boş geçti. Hedeflerim var ve bu hedeflere maça çıkarak ulaşırsınız ancak. Anadolu Selçukluspor’da güzel maçlar çıkararak hedeflerime ulaşmak istiyorum.
RÖPORTAJ
2010-2011 sezonunda Denizli Belediyespor macerası yaşamışsın. Bize o macerayı anlatabilir misin? 2009-2010 sezonunda ben Konyaspor A takım kadrosundaydım. Ziya hoca ile şampiyonluk yaşadık. O zaman sol bekte Basem Abbas ve Ramazan Kahya gibi isimler vardı ve Ziya hoca bana, bu sene forma şansı bulma ihtimalimin zor olduğunu ve bir yerlere gidip tecrübe kazanmamı önerdi. O sene Denizli Belediyespor’un tesadüfen aramasıyla Denizli Belediyespor’a kiralandım. İlk defa Konya’dan o zaman ayrıldım. Oraya gittiğimde sıcakkanlı arkadaşlıklar oluştu. Orada 24 maç oynadık ve şampiyonluk yaşadık. Playoffları Murat Akın ağabeyim gibi benim de sevdiğim söylenebilir. 3 defa play-off 'tan şampiyonluk yaşadım. Murat Akın kadar usta değiliz tabii. (Gülüşmeler)
2.Lig’de Kırmızı grup ve Beyaz grup arasındaki ne gibi farklar var sence? Bence Kırmızı Grup'ta camia olarak büyük takımların ve paranın daha çok harcandığı kulüplerin olması, Beyaz Grup'ta ise tecrübeli takımların olmasıdır aradaki farklar.
17
Transfer Merkezi Futbol Dergisi
Mart-Nisan 2014
RÖPORTAJ
Konyaspor ve Anadolu Selçukluspor gibi Konya’nın 2 profesyonel takımında da forma giyen bir isimsin. Geçen sezondan beri bu iki takımdan birçok futbolcuyla görüşüyorum ve özellikle Anadolu Selçukluspor’da oynayan oyuncuların genel sıkıntısı taraftarın maçlara gelmemesi. Konyaspor’da ise gayet güzel bir taraftar potansiyeli var. Bu konu hakkında neler söylemek istersin? Konya halkı futbolu sever. İdmanyurdu, Endüstri zamanlarını eskilerden dinliyoruz ve biliyoruz. Bu konuda bence özeleştiri yapmamız lazım. Takım düşmemeye oynarsa taraftar gelmez. Geçen sezon Konyaspor’da ilk haftalarda az seyirciye oynarken, galibiyetler geldiğinde stat doldu taştı. Bu Konya için değil Türkiye’nin genel sorunu. Seyirci olayı başarıya endeksli. Biz ne kadar başarılı olursak arkamızdaki taraftar gücü o kadar fazla olur. Her maçımıza gelen taraftar gruplarına da sizin aracılığınızla teşekkür etmek isterim. Konyaspor alt yapısında sizin jenerasyonunuz gerçekten çok iyiydi. O jenerasyonu bizlere anlatır mısın? O jenerasyonla biz Türkiye dördüncüsü olmuştuk. PAF takımda beraber oynadığımız o zamanda A takımımız şampiyon oldu. Salih Eken ve Mesut Erçetin o takımın mimarlarıdır. 3-4 senemiz birlikte geçti ve o sezon adımızdan söz ettirdik. O sezon bizim takım arkadaşlarımıza sürekli transfer teklifi geliyordu. Sonra transfer yasağı geldi ve A takıma gittik. Orada kendimizi bol bol gösterme fırsatımız oldu. O transfer yasağı belki de Konyaspor için hayırlı oldu. Birçok genç oyuncuyla yeniden Süper Lig’e çıktık ve bu jenerasyon hala Konya’da futbol hayatına devam ediyor. Karşılıklı oynadığın futbolcular içinde seni en çok zorlayan kim oldu? Hurşut Meriç. Hızlı Tren turnuvası olmuştu bir dönem. Osman hoca beni uyarmıştı Hurşut konusunda. Maça çıktık ilk 10 dakikada 2 tane bacak arası yedim. Bilekleri çok iyi. Hurşut abi hızlı, çabuk ve yetenekli. Bir de Dimitrov. Geçen sene Samsun maçlarında beni bayağı zorlamıştı. Bildiğim kadarıyla eski oyuncunuz Neca ile sık sık görüşüyorsun. Geçenlerde twitterda bir fotoğrafa rastladım. Neca’nın sendeki yeri nasıldır? Neca ile abi-kardeş gibiyiz. Devre arasında Ankara ve İstanbul’daki dostlarını görmek için gelmişti. Beni görmek için Konya’ya da hızlı trenle geldi ve az da olsa görüşebildik. Neca mükemmel bir profesyonel. Geçen sezon oda arkadaşımdı. İdmanlara beraber gidip geliyorduk. Neca ile şöyle de bir anım var. Geçen sezon Eskişehir’de Manisa ile karşılaşacağımız play-off finalinden önceki gece beni büyük bir heyecan sardı. Uyku tutmadı, zaman geçmiyordu. Benim bu telaşlı ve panik halimi gören Neca benimle uzun uzun konuştu ve bu maçın sonunda ölüm olmadığını, sakin olmam gerektiğini ve şampiyonluğu kazandıktan sonra yapacağımız kutlamaları düşünmem gerektiğini söyleyerek beni sakinleştirdi ve uyuyabildim. Gerçekten çok büyük bir oyuncu Neca. Bu sorumuz da futbol dışı olsun. Sence futbolcular sosyal medyayı kullanmalı mı? Kesinlikle kullanmalı. Taraftarla oyuncuların arasında iletişimi sağlıyor sosyal medya. Bu yönü de oldukça güzel. Sevgi-saygı çerçevesi içinde kullanıldığı takdirde yararlı olabileceği düşüncesindeyim. TransferMerkez sitemiz ve dergimizi takip ettiğini biliyoruz. Dergimiz ve sitemiz hakkındaki yorumlarını almak isteriz? Sitenizi ve derginizi takip ediyorum ve en çok beğendiğim özelliğiniz doğru haberler yapmanız. Bazen kendimle ilgili bile haberleri ilk sizden öğrendiğim oluyor. Site yazarları olarak samimi yaklaştığınız için de hepinize teşekkürler.
18
Transfer Merkezi Futbol Dergisi
Mart-Nisan 2014
İzlediğimiz maçlarda, oyuncuların yaptıkları dışında bazen spikerlerin unutulmaz sözleri ve tarihi gafları da dikkatimizi çekmiş, akıllarda yer etmiştir. Bu yazımızda İlker Yasin, Ümit Aktan, Ercan Taner, Orhan Ayhan gibi bir çok ünlü spikerin sözlerini sizler için bir araya topladık, umarım beğenirsiniz...
İlker Yasin
Giovinco41
UNUTULMAZ SPİKER SÖZLERİ
(Galatasaray-PSG) - Yapma ama Hayrettin, daha kadroları saymadım. (Bursaspor-Denizlispor) Ümit ŞENGÜN - Sevgili seyirciler, Bursaspor’un 5 maçta 2 mağlubiyet ve 3 yenilgisi bulunuyor. (Fenerbahçe-Chelsea) - Top Kazım Kazım'da, evet karşısında John Terry. Aslında John Terry iyi bir defans değil Kazım'ın orayı biraz zorlaması lazım.
Ümit Aktan
Ertem Şener
(Manchester United-Beşiktaş) - Rüştü, Rüştü her yerinden öpüyorum Rüştü. (Bir Galatasaray maçı) - Hakan vurursa gol olur, vuruyoooor, aut
EKSTRA
(Fenerbahçe-Bursaspor) - O topu gol yapmak için hiçbir şey yapmaya gerek yok. Orada ağaç olsa, top çarpsa gol olur. (Grasshopers-Galatasaray) - Gollerimizi Hagi ile Arif attı sayın seyirciler.Bu tablo bana büyük Türk bestecisi Hacı Arif bey'i hatırlatıyor nedense. (Manchester United-Galatasaray) - Şımaykıl değil bütün maykıllar gelse o topu oradan alamaz! (Arif ’in uzaklardan attığı gol sonrası) (Ukrayna-Türkiye) - Evet sayın seyirciler hakem Ukraynalı oyuncuyu maçtan sonra evlat edinecekmiş gibi davranıyor.
Sabri Ugan (Galatasay-Milan)
- Capone’in vuruşu ve top direğin ah üstünden dışarı gidiyor sayın seyirciler. Resmen ah üstü bu, az üstü değil sayın seyirciler.”
Abidin Aydoğdu (Danimarka-Fransa)
- Evet Zidan'dan fantastik hareketler...(Zidane koşarken topa basıp düşmüştür)
Orhan Ayhan (Galatasaray-Monaco)
-Prekazi geliyooooor vuruyoooooor ohhhhhaa be Prekazi bu ne beee!
Levent Özçelik (İngiltere-Türkiye)
- Evet sayın seyirciler, dakika 81 ve İngilizler 1-0 önde (biraz bekler) yine öndeler..
Orhun Alicikoğlu (Zwolle-Roda)
- Mustafa Saymak'ın bu maçtaki şutlarını "saymak" lazım.
Melih Gümüşbıçak (Fenerbahçe-Beşiktaş)
- Yusuf döktürüyor sayın seyirciler, Beşiktaş tribünlerinden "Yusuf Yusuf " sesleri geliyor.
19
Transfer Merkezi Futbol Dergisi
Mart-Nisan 2014
SCOUT RAPORU:
SerdarSoylu_
OMAR ABDULRAHMAN (AL-AIN) Suudi Arabistan’ın Riadh şehrinde 20 Eylül 1991 yılında dünyaya gelen Omar, daha 9 yaşında Arabistan liginin önemli takımlarından Al-Hilal ile seçmelere katılır. 2000-2005 yılları arasında Al-Hilal’de forma giyen Omar, daha sonra Al-Ain takımına Serdar SOYLU transfer olur. 2007-2008 yılları arasında Al-Ain ile genç takımda başarılı bir şekilde performans gösteren Omar, daha sonra A takıma yükselir. 2008 yılından günümüze kadar Al-Ain forması giyen Omar, 71 karşılaşmada 22 gol atarken 39 asist yapmayı başarır. Omar, daha çocukluk döneminde geçirdiği iki önemli sakatlığa rağmen performansını artırmayı başarmış bir isim. Oyuncunun çapraz bağları 2 defa kopmuş ve sahalardan uzun süre uzak kalmıştır. 2007 yılından beri Milli takımın alt yaş kategorilerinde forma giyen Omar bu maçlarda 4 gol 13 asist yapmayı başarmıştır. Oyuncu şuan için FIFA tarafından "En yetenekli Asyalı genç oyuncu" olarak görülmekle beraber Arap yarımadasının ise en iyi futbolcusu kabul edilmektedir. Bu denli bir üne kısa sürede kavuşan Omar için taraftarlar Amoory lakabını takmışlardır. Omar’ın göstermiş olduğu bu büyük çıkış, Avrupa’nın devleri tarafından dikkatle izlenilmiş ve özellikle Arap ve Afrika pazarının yeni güçlü ekibi Manchester City, oyuncuyu Haziran 2012’de denemelere çağırmıştır. Omar City ile çıktığı denemelerde beğenilse de oyuncunun çalışma izni alamamasından ötürü bu transfer gerçekleşmemiştir. Bu tarihten daha sonra Arsenal oyuncu ile ilgilense de kulübün başkanı oyuncusu ile ciddi şekilde ilgilenmeyecek herhangi bir takımın teklifini kabul etmeyeceklerini açıklamasıyla transferi yine gerçekleşmemiştir. Omar, Avrupa’nın birçok önemli kulübü tarafından izlenmekle beraber Arap liginin kalitesinin sorgulanması oyuncuya yatırımı zorlayan etkenlerin başında gelmekte. Omar’ın sahadaki performansını değerlendirmeye geçecek olursak; karşımızda gerçekten inanılmaz yeteneğe sahip bir genç ismi görmekteyiz. Omar, yetenek kavramının sözlükteki anlamını teşkil etmekte. Gerçekte sol açık mevkiinde oynamakla beraber ofansif orta saha ve sağ açıkta da görev alabilmektedir. Top ile buluştuğunda topun sürekli onda olmasını isteyeceğiniz bir yeteneğe sahip olan oyuncu; top tekniği, oyun görüşü, top sürme, pozisyon takibi, topsuz alan hareketlenme ve yaratıcılıkta gerçekten üst düzeyde. Topu ayağına her aldığında yapacağı hamlenin sonrasını hesaplayan oyuncu sık sık ver-kaç deneyerek rakibe zor anlar yaşatıyor. Takım arkadaşları için doğru pozisyonu yaratmakta zorluk çekmeyen Omar, bitirici pasları ile skora her daim etki etmekte. Sol ayağını mükemmel kullanan oyuncu bir nevi zayıf olan sağ ayağını ise gayet iyi bir şekilde kullanıyor. Günümüzde oyun tarzının David Silva’ya benzettiğim oyuncu, Silva’ya oranla daha yetenekli gözükmekte. Sihirli bir sol ayağa sahip olan oyuncunun yaşına göre ağır başlı olmasıyla beraber zaman zaman bencilce hareketler yapabiliyor. Yaşının getirisi olan tecrübesizliği nedeniyle topla çok fazla süre geçiren oyuncunun, bazen gereksiz zorlama ve gereksiz paslar ile takımın dengesini bozabildiğini görüyoruz. Bazı eksiklikleri olmakla beraber, bunların zamanla ve eğitimle düzene sokulabileceğini düşünüyorum. Çünkü Omar geçirdiği iki önemli sakatlığa rağmen sürekli kendini geliştiren bir yapıya sahip. Oyuncunun özellikle Arap yarımadasında top koşturmak istemeyip Avrupa’da gerçek futbolu oynamak istemesinden ötürü kendisinin ne kadar hedefinin yüksek tuttuğunu görebilmekteyiz. Oyuncunun şu an için tahmini bonservis bedeli 2 milyon Euro olmakla beraber, uygun şartlar oluştuğunda daha ucuz bir fiyata da alınabilir. Omar’ın BAE liginde gösterdiği performans ile göz kamaştırdığını görüyoruz ancak onun daha farklı bir ligde, yeteneklerinin sınanabileceği bir arenada top koşturmamasından ötürü akıllarda soru işareti bırakıyor. Oyuncunun değeri karşılandığı takdirde ülkemizde forma giyebileceğini de söylemekte fayda var.
20
Transfer Merkezi Futbol Dergisi
Mart-Nisan 2014
orhunalicikoglu
BU KADRO DÜNYA KUPASI’NDA OLSAYDI
Dünya üzerinde maça doğrudan etki edebilecek, maç kazandırabilecek belki de tek kaleci…2004 yılında Rennes’ten Batı Londra’ya gelen Petr Cech, Cudicini’den aldığı kaleci kazağını uzunca bir süre daha kimselere kaptırmayacak gibi.. Chelsea’nın son 10 yılda kazandığı kupalarda çok büyük emeği olan Çek eldiveni Brezilya’da izleyemeyeceğiz.
Neven Subotic (Sırbistan)
Uzun boy, güçlü fizik, hava toplarına hakimiyet ve pas kabiliyeti… Kısacası bir stoperde olması gereken bütün özellikleri fazlasıyla barındıran Subotic, Sırp futbolunun Vidic ve Ivanovic’ten sonra dünya futbolunda isim yapmış savunmacılardan biri. Bu sene yaşadığı sakatlıkla sahalardan uzunca bir süre uzak kalacak. 25 yaşındaki oyuncuyu Sırbistan’ın grubunu Hırvatistan’ın ardından üçüncü sırada bitirmesinden dolayı savunmadaki o malum hayati müdahalelerini bu yaz göremeyeceğiz.
Branislav Ivanovic (Sırbistan)
ARAŞTIRMA
Petr Cech (Çek Cumhuriyeti)
SAVUNMA
KALECİ
Orhun ALİCİKOĞLU
Brezilya’da düzenlenecek Dünya Kupası yaklaşıyor. Bu yaz futbolun kalbi Güney Amerika’da atacak. Gruplar belirlendi, büyük heyecana geri sayım başladı. Brezilya’ya gidecek olan kadroları üç aşağı beş yukarı belli gibi… Ama bazı oyuncular var ki, onlar ülkelerinin turnuvaya katılamamasından dolayı Brezilya’da yer alamayacak. Biz de o oyunculardan bir 11 hazırladık.
Chelsea’nin duvar gibi adamlarından biri o… Branislav Ivanovic stoper olarak geldiği Chelsea’de ilk yıl hiç oynamamıştı. Kimilerine göre yanlış bir transferdi ancak o sabYerlere göklere sığdırılamayan yırtıcı retti 2008 yılında sırtına formayı geçirdi. 2009’dan itibaren bir sol bek… Son yıllarda sol bek sıise o artık stoperden dönen bir sağ bekti. Çalışkanlık ve kıntısı çeken dünya futboluna ilaç gibi istikrar özelliğini fazlasıyla hak eden Sırbistan’ın kaptanı gelmiş alıp başını giden, hangi formay- Ivanovic de bu yaz yok. la olur bilinmez ama efsane olmaya hazırlanan bir yetenek… Alaba’nın tek Daniel Agger tezavantajı kabul edecektir ki ülke(Danimarka) si… Birçok futbolsever Avustralya’nın Belçika’nın yakaladığı jenerasyona Cesareti ve yüreğiyle her takıma lazım dedirten Daniel benzer bir havuza sahip olmasını Agger de bu yaz yok. Danimarka’nın gruplarda "en kötü umuyordur. ikinci" olması dolayısıyla elendi.
David Alaba (Avusturya)
21
ORTA ALAN
Transfer Merkezi Futbol Dergisi
Marek Hamsik (Slovakya)
Henrikh Mkhitaryan (Ermenistan)
Napoli’nin dünya yıldızı da Brezilya’da olmayacak yıldızlar kervanına katıldı. Yaratıcı hücum futbolu zekasıyla parmak ısırtan 27 yaşındaki oyuncuyu 2018 Dünya Kupası’nda görmek dileğiyle…
Bazı futbolcular vardır futbol ülkesinden çıkar yıldız olur. Bazı futbolcular vardır dünya futbolunda söz sahibi olmayan ülkelerden çıkıp yıldızlar kervanına katılır. Henrikh olağanüstü yeteneklere sahip bir oyuncu ama ülkesi Ermenistan’ın kısa vadede Dünya Kupası’na katılma ihtimali yok denecek kadar en az. Kimbilir belki bir gün bir mucize olur...
Gareth Bale (Galler) Az önce Mkhitaryan için söylediklerimizi aşağı yukarı dünyanın en pahalısı için de söylesek hata etmiş olmayız. Uğruna en çok para ödenen oyuncususunuz ve belki de uzunca süre bu unvanı koruyacaksınız ama Dünya Kupası’nda mücadele etmek kaf dağının ardında gözükecek. Lionel Messi’nin efsane olması için Dünya Kupası kazanması şart’ deniliyor. O bile kimilerine göre ‘efsane olamamışken, Gareth Bale Dünya Kupası’nı kendi kariyeri açısından nasıl değerlendirirdi bilinmez.
Zlatan Ibrahimovic (İsveç) Baraj maçları olarak hayatımda izlediğim en heyecanlı, en gergin, sonucu ne olursa olsun üzüleceğim bir sonuç çıkacağını bildiğim maçlardı. İsveç-Portekiz eşleşmesi en adaletsiz eşleşme olarak akıllarda kalacaktır. Lionel Messi ve Cristiano Ronaldo’dan sonra takımına en çok puan kazandıran oyuncu unvanına sahip İsveç’in gözbebeği İbrahimovic, Brezilya’da olmayacak olan en kariyerli oyuncu olarak dikkat çekiyor.
Arda Turan (Türkiye) Bu yazıyı okuyanlar ve bu tercihi görenler duygusal yaklaşılmış diyebilir elbet ancak bu listeyi bir İngiliz yapsa Arda’yı koyar mı derseniz bence koyar. Kolay değil neredeyse son 10 yıldır ligi domine eden Barcelona ve Real Madrid’in tahtını sallandıran Atletico’nun 10 numarasıdır o. Simeone’nin oluşturduğu sistemde en önemli parçalarından olan Arda Turan ve biz bu Dünya Kupası’nı da evde izleyeceğiz.
FORVET
ARAŞTIRMA
Mart-Nisan 2014
Radamel Falcao (Kolombiya) Şu bir gerçek ki Dünya Kolombiya’yı Dünya Kupası’nda görmeyi özledi. Hikayeleriyle olaylarıyla, oyunlarıyla Kolombiya Dünya Kupası’nda hep bulunmalı. Kadro bakımından da grupta rakiplerine oranla bir adım önde olarak görüyordum ta ki Falcao sakatlanana kadar… Falcaolu Kolombiya’yı merak ediyordum. Şimdi ise Falcao’suz Kolombiya’nın neler yapacağını… İlk 11’i tamamladık. Bu kadronun piyasa değeri 200 milyon Euro civarında… Böyle bir kadro Dünya Kupası’nda ne yapar, cevabı sizde… Ancak şu unutulmamalı. Biz sadece bir 11 yaptık. Lewandowski ve Aaron Ramsey başta olmak üzere birkaç oyuncu da bu yaz takım arkadaşlarını televizyondan takip edecek. Ne diyelim, üst seviyedeki oyuncuların Dünya Kupası görmesi dileğiyle…
22
Transfer Merkezi Futbol Dergisi
Mart-Nisan 2014
İKİ PUANLA DEĞİŞEN KARİYER
alper_kaya
NOSTALJİ: Koray Avcı, Türk futbolunun son on yılını yakından takip etmiş herkesin adını en azından bir kez de olsa duymuşluğunun garantisinin olduğu ender futbolculardan birisi. Son olarak Şanlıurfaspor forması giydi ve futbolu bir yılı aşkın Alper KAYA süre önce bıraktı. Geride ise istikrarla inşa edilmiş bir kariyer bıraktı. Türk Telekom’la (o dönemki adıyla PTT) 1997 yılında profesyonelliğe adımını atan Koray sırasıyla Batman Petrolspor, Çaykur Rizespor (3,5 sezon), Beşiktaş (2,5 sezon), Manisaspor (yarım sezon), Gençlerbirliği, Kasımpaşa, Çaykur Rizespor ve Şanlıurfaspor formalarını giydi. ÜÇÜNCÜ SEZONUNDA ŞAMPİYON PTT ile başarılı bir sezon geçiren Koray, aynı grupta mücadele ettikleri Batman Petrolspor’a transfer olur bir sezon sonrasında. Sonrasında gene 2. Lig’de mücadele eden Çaykur Rizespor’a transfer olan Koray bu sezonda şampiyonluk tadarak profesyonellikteki üçüncü senesinde şampiyon olmayı başarır. Sonraki iki yılda Süper Lig’de sırasıyla 9. ve 16. sırayı görür. Bir sonraki sezonda ise Rizespor formasıyla liderin iki puan gerisinde ligi bitirerek tekrar Süper Lig’e dönen Koray, 2003-04 sezonunda iki puanla kümede kalmanın sevincini yaşayacaktır. Sezon içinde attığı tek golü Diyarbakır deplasmanında 82. dakikada atan Koray, belki de kümede kalan Rizespor’un bir senesini kurtarmış olacaktır böylece… DERBİLERİN GOLCÜSÜ 2004-05 sezonu devre arasında ilk devreyi 6. sırada bitiren Rizespor’dan, ligi beşinci sırada bitiren puandaşı Beşiktaş’a transfer olur. Bu sezonda ise ligi dördüncü sırada tamamlayacak olan Beşiktaş’ın kalecisiz 4-3 kazandığı Fenerbahçe derbisinde galibiyeti getiren dördüncü golünü atacaktır. 2005-06 sezonunda Beşiktaş ile 54 puan toplayarak ligi üçüncü sırada, 2006-07 sezonunda ise gene Beşiktaş ile 61 puan toplayarak ligi ikinci sırada bitirir Koray Avcı. 2007-08 sezonunda ilk devrede 10 galibiyet alan Beşiktaş’ın tüm galibiyetlerinde sahada olmasına rağmen devre arasında Vestel Manisaspor’a transfer olur. Kırmızı beyazlı takımda ikinci devrede altı maçta forma şansı bulur. 2008-09 sezonunda Gençlerbirliği formasını giyen Koray, bu takımda da tek golünü derbide atacaktır. Gençlerbirliği’nin Hacettepe’yi 3-1 yendiği ve o sezonki son galibiyeti olan, üçlü averajla kümede kalmasını sağlayan maçta takımının üçüncü golüne imza atar. SON ŞAMPİYONLUĞU 2. LİG’DE 2009-10 sezonunda Süper Ligi 41 puanla 11. Sırada bitiren Kasımpaşa forması giyen Koray Avcı; uzun yıllar forma giydiği Çaykur Rizespor’la 1. Lig’de play off oynadığı 2010-2011 sezonu sonunda yıllar sonra 2. Lig’e inmiştir. Yeni adresi Şanlıurfaspor’la ilk sezonunda 75 puan toplayarak şampiyon olur. 2012-2013 sezonuna iyi başlamasına rağmen olaylı 1461 Trabzonspor maçında aldığı cezalarla kariyerine noktayı koyar. Toplamda 8 farklı takımda üç kez küme yükselme, iki kez de az puan farkıyla kümede kalma sevinci yaşayan Koray Avcı, şüphesiz son dönemin en istikrarlı defans oyuncularından birisiydi. Türkiye standartlarında tüm kariyeri boyunca sadece bir kez küme düşmüş olması bile başlı başına takdire şayan bir durum olsa gerek. 2003-04 sezonunda iki puanla kümede kalmasa bu kadar renkli bir kariyeri olur muydu; bu da merak konusu
23
Transfer Merkezi Futbol Dergisi
Mart-Nisan 2014
turkligleri
KONYA’NIN ALTIN ÇOCUKLARI
Hüseyin KARABACAK
ARAŞTIRMA
Ülkemizde alt yapı denildiğinde son yıllarda aklan gelen ilk kulüpler Bucaspor ve Altınordu oluyor çünkü son dönemde Türk futboluna kazandırdıkları oyuncular ya da altyapı sistemleri sayesinde insanların hafızasında yer edindiler. Alt yapısı sağlam olan takımlar güçlüdür, sadece kısa vadede değil uzun vadede de güçlü olacaktır. Ankaragücü, Konyaspor, Kocaelispor, Sakaryaspor gibi takımlarımızın son yıllarda genç oyunculardan kurulu takımlarla oynadığını ve alt yapıdan kaliteli oyuncular çıkardığını gördük. Ancak bu tercihten çok bir zorunluluktu çünkü bu kulüplere baktığımızda hep maddi problemlerle boğuştuklarını görüyoruz. Geçenlerde Devrim Çetin abimin tweetlerinde rastladım. Ankaragücü’nün geçen sene transfer yasağı varken PTT 1.Lig’de gençlerle onurlu bir mücadele verdiği TFF 2.Lig’de transfer tahtası açılınca bu gençlere fazla forma şansı verilmemesini anlatıyordu. Düşündüğümüzde ne kadar da doğru? Genç oyuncuların Türk futboluna kazandırılması için illaki transfer yasağının gelmesini mi beklemek lazım? Bugün Kocaelispor ve Sakaryaspor 3.Lig’de kendi gençleriyle maçlara çıkıyor. Neden? Çünkü maddi sıkıntılar var. Maddi sıkıntıları bu kadar yaşayana kadar o zamanki gençlere biraz şans verilseydi acaba bugün aynı sıkıntıları yaşar mıydı bu iki çınar? Bu yazımızın konusu transfer yasağı gelmesinden sonra Konyaspor'da yaşanlar ve alt yapıdan gelen genç oyunculara şans verilmesiyle yaşanan başarılar. 2009/10 sezonunu sonunda Ziya Doğan ile Süper Lig'e çıkma başarısı gösteren Konyaspor, 2010/11 sezonunda yapılan yanlış hamlelerle yeniden küme düştü. Konyaspor’un düşmesinden sonra gelen transfer yasağı herkesin "Konyaspor artık bitti" düşüncesine kapılmasına neden olmuştu. Takımda tutulan birkaç tecrübeli isim ve alt yapıdan profesyonel edilen gençlerle yola devam edecek olan Konyaspor’a şehirde 2-3 bi kişi sahip çıkıyor ama onlar da Konyaspor’un hazin sonunun geleceği günü korkuyla bekliyorlardı. İş adamlarının ve halkın önemli kısmının sırtını döndüğü Konyaspor, ligin sonunda play-off 'a girme becerisi gösterse de Kasımpaşa’ya elenerek Süper Lig iddiasını sürdüremedi. Gençlerin bu başarısı ayakta alkışlanırken, Konyaspor belki Süper Lig’i kaçırdı ama geleceğini garanti altına almış oldu. 2012/13 sezonu başlarken şehrin ikinci takımı Konya Şekerspor adını değiştirerek "Anadolu Selçukluspor" oldu ve Konyaspor’un pilot takımı olarak seçildi. Konyaspor da bu anlaşmadan kazanç sağladı ve takımın adı "Torku Konyaspor" olarak değişti. Konyaspor'un Anadolu Selçukluspor’dan aldığı genç oyuncularla kendi genç oyuncularının karıştırılmasıyla Konyaspor geleceğini garantiye aldı. Yani transfer yasağı Konyaspor için hayırlı oldu desek yeridir. Bu yazımızda alt yapıdan yetişip Konyaspor'da forma şansı bulan ya da bonservisi Konyaspor’da olan "Konya'nın Altın Çocukları"nı sizlere tanıtmak istiyoruz.
24
Transfer Merkezi Futbol Dergisi
Mart-Nisan 2014
Selim Ay
Ahmet Sabri Fener
Abdulkerim Bardakçı
1994 yılında Konya'nın Meram ilçesinde dünyaya gelen Abdülkerim, 2009 yılında Konyaspor alt yapısına transfer edilen oyunculardan biriydi. 2011/12 sezonuna başlarken profesyonel yapılan Abdulkerim, transfer yasağından dolayı forma şansı bulan isimlerden. Henüz 19 yaşındaki oyuncu 20 defa PTT 1.Lig karşılaşmasına çıktı. Milli takımımızın alt yaş kategorilerinin de dikkatini çeken Abdülkerim, 28 defa milli formayı giydi. Sol ayağını iyi kullanan oyuncu devre arasında Konyaspor’un pilot takımı Anadolu Selçukluspor’a kiralandı. 1,90'lık oyuncu hem stoper hem de sol bek mevkiilerinde oynayabiliyor. Pozisyonları riske atmaması, fiziğini iyi kullanması, hava hakimiyeti oyuncunun artı özellikleriyken, sol bek oynadığında ağır kalması oyuncunun negatif özelliği. Stoper de çok daha iyi oynadığı aşikar. Abdulkerim 2017 Mayıs sonuna kadar Konyaspor’un oyuncusu.
1991 Antalya doğumlu Selim, 2008 yılında Kepez Belediyespor'dan Konyaspor alt yapısına transfer edildi. Transfer yasağı geldikten sonra profesyonel yapılan Selim, son iki sezondaki performansıyla göz doldurdu. Özellikle geçen sezonki performansıyla üç büyüklerinde dikkatini çeken 22 yaşındaki oyuncu Konyaspor ile yola devam dedi. Bonservisi 2016’ya kadar Torku Konyaspor’da olan Selim, mücadeleci ve özgüveni yüksek bir oyuncu. Özgüveni zaman zaman hatalar yapmasına yol açsa yerinde müdahaleleriyle dikkat çekiyor. Bu sezon Süper Lig’de ilk defa oynama şansı bulan genç stoper, bu şansı iyi değerlendirdi ve takımın vazgeçilmez isimlerinden biri olmayı başardı.
ARAŞTIRMA
Futbola forvet olarak başlayan Ahmet Sabri, hocalarının yönlendirmesiyle kaleci oldu. 1992 Konya doğumlu olan Ahmet Sabri, Konya Şekerspor alt yapısından yetişti ve geçen sezonu Anadolu Selçukluspor’da geçirdi. Geçen sezon Anadolu Selçukluspor’un as kalecisiyken sezon başında Torku Konyaspor’a transfer edilen file bekçisi, 2018 Mayıs sonuna kadar Torku Konyaspor’un oyuncusu oldu. Şu anda takımda 3. kaleci konumunda olan Ahmet Sabri, ilerleyen yıllarda Konyaspor’un kalesini koruyabilecek bir isim. Ahmet Sabri’nin kendisine örnek aldığı kaleciler Türkiye’den Volkan Demirel, yurt dışından Casillas.
25
Transfer Merkezi Futbol Dergisi
Mart-Nisan 2014
Tolga Ünlü 1989 Almanya doğumlu gurbetçi futbolcu, 2010-2011 sezonunda Konyaspor alt yapısına transfer oldu ve aynı yıl içinde profesyonel yapıldı. 2 sezonda 55 maça çıkan Tolga ofansif özelikleri daha fazla olan bir sağ bek. Tekniği ve fiziği çok iyi olan oyuncu sezon başında yedek otururken Ali Turan’ın sakatlanmasıyla formayı aldı ve bu performansıyla bir daha geri verecek gibi görünmüyor. Yazıda ele aldığımız isimlerin en büyükleri, 22-23 yaşında olsa da gösterdiği performansla Konyaspor formasını uzun yıllar taşıyabilecek potansiyele sahip olduğunu gösteriyor. Tolga, 2015 Mayıs sonuna kadar Torku Konyaspor’un oyuncusu.
ARAŞTIRMA
Muhammet Yürükuslu 1991 doğumlu genç sol bek Muhammet ile dergimizin bu sayısında okuduğunuz röportajda kendi mevkisinde Türkiye’den Caner Erkin’i, yurt dışından Philipp Lahm’ı örnek aldığını söylemişti. 2009 yılında profesyonel yapılan Muhammet, 2010-11 sezonunu 3.Lig takımlarından Denizli Belediyespor’da kiralık geçirdi. 45 defa PTT 1.Lig maçına çıkan sol bek oyuncusu, bu sezonun ilk devresinde forma şansı bulamadı ve devre arası Anadolu Selçukluspor’a kiralandı. 22 yaşındaki oyuncu mücadelesiyle, azmiyle herkesin takımında görmek istediği isimlerden. Maç eksiğini kapattığı takdirde seneye PTT 1.Lig takımlarında oynayıp kendini ispatlayabileceğini düşünüyorum. Muhammet, 2016 Mayıs sonuna kadar Torku Konyaspor’un oyuncusu.
İshak Çakmak Anadolu Selçukluspor’dan Konyaspor’a gelen isimlerden birisi İshak. İshak, Anadolu Selçukluspor’da henüz 14 yaşındayken profesyonel oldu. 1992 doğumlu oyuncu ön libero mevkiinde görev yapıyor. Bu genç yaşına rağmen maç tecrübesi bir hayli fazla olan İshak, 115 defa TFF 2. Lig maçına çıkma başarısı gösterdi. 24 defa da PTT 1.Lig maçına çıkan oyuncu bu sezon genelde oyuna sonradan dahil oluyor. Özellikle uzaktan sert şutlarıyla tehlike yaratabilen İshak’ın negatif özelliği ise bazen yaptığı top kayıpları. İshak 2015 Mayıs sonuna kadar Torku Konyaspor’un oyuncusu.
26
Transfer Merkezi Futbol Dergisi
Mart-Nisan 2014
İsmail Güven Konyaspor’un alt yapıdan profesyonel yaptığı oyunculardan birisi de İsmail, 2012 Ocak ayında Konyaspor tarafından profesyonel yapıldı. 1994 doğumlu oyuncu orta sahada oynuyor. Konyaspor formasıyla 49 defa A2 maçına çıktı. 21 kez milli takımımızın alt yaş kategorilerine davet edilen oyuncu bu sezon devre arasında tecrübe kazanması için Anadolu Selçukluspor’a kiralandı. Hem defansa hem ofansa katkı sağlamasıyla dikkat çeken oyuncunun negatif özelliği bazen topu ayağında fazla tutması.
Recep Aydın 1990 Çanakkele doğumlu olan genç yetenek, henüz 16 yaşında Konyaspor altyapısına transfer olmuş ve 2008 Ağustos ayında profesyonel yapılmıştı. İstanbulspor ve İnegölspor gibi takımlarda kiralık oynayan Recep, transfer yasağının geldiği sezon kendini Konyaspor’da gösterme performansı yakaladı. 3.Lig ve 2.Lig'de bir çok maça çıkan oyuncu, PTT 1.Lig’de oynadığı 67 maçta 10 gol atma başarısı gösterdi. Forvet arkasında oynayan Recep, topun geleceği yeri iyi sezmesi ve bitiriciliğiyle dikkatleri çekiyor. Maç tecrübesi onun diğer genç arkadaşlarına oranla biraz daha rahat oynamasına neden oluyor. Bu sezonda Konyaspor’un bir çok maçında forma giyen Recep, Galatasaray’a ve Fenerbahçe’ye attığı gollerle dikkat çekti. Sezon başı Trabzonspor ile ismi anılan oyuncu oldukça başarılı olacağa benziyor. Ünlü spor yazarı Uğur Meleke’nin Franz Beckenbauer’e benzettiği oyuncu, 2016 sonuna kadar Torku Konyaspor’un futbolcusu.
1992 doğumlu genç yetenek, bu jenerasyonun içinde en çok beklentiye sebep olan isimlerden birisi. 2008 yılında Konya Şekerspor’da profesyonel yapılan Ömer Ali, küçük yaşlardan beri 3 büyükler ve diğer Süper Lig takımlarının gündeminde. Özellikle Fenerbahçe ile her sene ismi anılan oyuncu, İshak ile birlikte 20122013 sezonunun başında Torku Konyaspor’a transfer edildi. TFF 2.Lig’de 92 maça çıkan Ömer Ali bu ligde 18 gol atarken, PTT 1.Lig’de 32 maçta 2 gol atma başarısı gösterdi. 46 defa milli takımımızın alt yaş kategorilerine davet edilen Ömer Ali, şu anda U-21 takımımızın oyuncusu. Bu sezon henüz beklenen performansı sergileyemeyen Ömer Ali’den, Konyaspor taraftarı hala çok umutlu. Tekniği ve hızı gayet iyi olan oyuncunun bitiriciliği biraz zayıf. Bu özelliğini de geliştirdiği takdirde A milli takımımız iyi bir sağ açık kazanabilir. 2015 Mayıs sonuna kadar Torku Konyaspor takımının oyuncusu olan Ömer Ali, Arda Turan ve David Villa’yı kendisine örnek alıyor.
Ali Dere
ARAŞTIRMA
Ömer Ali Şahiner
Ömer Ali gibi taraftarın çok şeyler beklediği bir diğer isim de Ali Dere. 2009 yılında profesyonel yapılan 1992 doğumlu oyuncu, çok genç yaşta formayı kaptı. 18 yaşındayken 20 defa Süper Lig maçına çıkmış bir oyuncu olan Ali, 67 kez de PTT 1.Lig karşılaşmasında görev aldı. Geçen sezon bir ameliyat geçiren oyuncu o ameliyattan sonra sıkıntılar yaşadı. Şu anda kiralık olarak Fethiyespor’da oynayan Ali Dere, burada yavaş yavaş kendini buluyor. 21 yaşındaki oyuncu takımının çoğu maçında forma şansı buldu ve teknik heyetin gözüne girmeyi başardı. 17 kez milli olan Ali Dere, Ömer Ali’nin sol açık versiyonu. Artıları hızı ve tekniği, eksisi ise skora katkısı. Onu da aşarsa çok iyi bir oyuncu olacağı kesin. Ali Dere, 2016 Mayıs sonuna kadar Torku Konyaspor’un futbolcusu. Konyaspor’un gençlerini sizler için "Konya’nın Altın Çocukları’’ başlığı altında tanıtmayı çalıştık. Umarım artık her takım böyle genç yeteneklerimize şans verir ve bunun için "transfer yasağı" gibi zorunluluklar olmasını beklemez
27
Transfer Merkezi Futbol Dergisi
Mart-Nisan 2014
Geçtiğimiz ay, Payas Belediye 1975 takımında teknik direktörlük görevine genç isim Mehmet Ak getirildi. Mehmet Hoca yaşına rağmen futbolumuz için güzel işler yapıyor. Tarzı ve tavırlarıyla dikkat çeken Mehmet Ak, gelecek yıllar için çok büyük bir antrenör olacağının da sinyallerini veriyor.
RNEKEmin
FARKLI BİR TEKNİK DİREKTÖR PROFİLİ: MEHMET AK
Emin ÖRNEK 1982 yılında Trabzon’un Of ilçesinde doğan Mehmet Ak, 2006 yılında Ankara Üniversitesi Beden Eğitimi bölümünü birincilikle bitirdi ve ardından Konya Selçuk Üniversitesi Antrenman Bilimleri bölümünü de başarı ile tamamladı. 23 yaşındayken Şekerspor’da antrenörlük hayatına başlayan genç isim, 2008 yılında Rasim Kara ile birlikte Azerbaycan’ın Karabag Agdam takımına gitti. Yarım sezon Rasim Hoca'nın yardımcılığını yapan Mehmet Ak, Rasim Kara'nın oradan ayrılmasıyla Türkiye’ye döndü ve Galatasaray’da Gençlik Gelişim Antrenörü görevi üstlendi. Mehmet Hoca, gelen teklif üzerine yeniden Azerbaycan'a Karabağ takımınına giderken bu kez teknik direktörlük görevi üstlendi. O yıl Azerbaycan Kupası'nı kazandıktan sonra tekrar Türkiye’ye dönen Mehmet Ak, Bursa Nilüferspor ve Ankara Demirspor’da teknik direktör olarak görev yaptı. 2010-11 sezonunda birçok Azeri kulübünden teklif alan Mehmet Hoca tekrar Azerbaycan’a dönerek Neftchi Bakü takımıyla anlaştı ve çok başarılı bir sezon geçirdi. 2010-11 sezonunda Neftchi takımıyla şampiyonluk yaşayan Mehmet Ak, Şampiyonlar Ligi’ne katılmaya da hak kazandı. Türkiye Futbol Antrenörleri Derneği’nin hazırladığı "15 Yaş Altı Futbol Eğitim Kılavuzu" adlı kitapta büyük pay sahibi olan Mehmet Ak, aynı zamanda TRT Avaz’da futbol yorumculuğu da yaptı. Son 2 yılda İsviçre ve Almanya’da antrenörlük eğitimleri alan Mehmet Ak, geçtiğimiz hafta Payas Belediye 1975 Spor'un başına getirildi. Ülkemizde genç antrenörler ve teknik adamlara maalesef güvenilmiyor ve şans verilmiyor ama görüyoruz ki Mehmet Ak, ona güvenenleri hiç yanıltmamış ve genç yaşına rağmen oldukça başarılı bir geçmişe sahip olmayı başarmış bir isim. Dileriz bu büyük kulüplerimize örnek olur ve liglerimizde genç teknik adamlarımızı daha sık görürüz.
28
FİLM ÖNERİSİ
Mart-Nisan 2014
Giovinco41
Transfer Merkezi Futbol Dergisi
Ümit ŞENGÜN
THE DAMNED UNITED (Bhaag Milkha Bhaag) Vizyon Tarihi: 12 Haziran 2013 Yapım Yılı/Yeri: 2013/Hindistan Türü: Dram, Spor, Biyografi Süre: 188 dakika IMDB Puanı: 8.5 Yönetmen: Rakeysh Omprakash Mehra Senaryo: Prasoon Joshi Oyuncular: Farhan Akhtar, Japtej Singh, Sonam Kapoor, Rebecca Breeds, Pavan Malhotra, Divya Dutta, Rebecca Breeds, Art Malik. Film Özeti Film "Uçan Sih (The Flying Sikh)" olarak bilinen dünyaca ünlü Hintli atlet Milkha Singh'in hayatını konu alıyor. Filmde, 1947'de Hindistan ve Pakistan bağımsızlıklarını kazanıp birbirinden ayrılınca, Pakistan'dan çok acı hatıralarla Hindistan'a gitmek zorunda kalan Milkha Singh'in zorluklarla dolu hayatını ve nasıl şampiyonluklar yaşayan bir 400 metre koşucusu olduğunu bizlere gösteriyor.
KİTAP ÖNERİSİ FUTBOLUN BECERİKSİZLERİ ANSİKLOPEDİSİ Alman liginin en çok kovulan teknik direktörü kim? 1995’te lig birincisi olup, 1996’da küme düşen takım hangisi? Hangi futbolcu, 1976 Avrupa kupasının finalinde, sonucu belirleyen penaltıyı havaya dikti? Maç yapmadan kendini sakatlayanlar, yıldız diye alınıp takımın elinde patlayan oyuncular ve daha fazlası. Tüm beceriksiz topçular bu değerli kitapta… Kitabın yazarı Christian Eichler kimdir? 1959 yılında, Almanya’nın Wanne-Eichel kentinde doğdu. Kicker, Die Welt, Well am Sontog gibi dergilerde spor muhabiri olarak çalışıtı. 1989 yılından bu yana ise Frankfurter Allgomeice Zeitung gazetesinde spor editörlüğü yapıyor. İthaki Yayınları / Futbol Kültürü Kitapları
29
Transfer Merkezi Futbol Dergisi
Mart-Nisan 2014
TRANSFER MERKEZİ RÖPORTAJLARI:
Transfer Merkezi Dergisi, 2.Lig'de şampiyonluk mücadelesi yapan Altınordu'nun yetenekli oyuncusu Gökhan Karadeniz ile röportaj yaptı. Bu sezon oynadığı 19 maçta 14 gol atma başarısı gösteren 23 yaşındaki oyuncu, forvetin arkasında görev yapıyor ancak sağ açık, sol açık ve forvet pozisyonlarında da oynayayabiliyor.
RÖPORTAJ
Merhabalar Gökhan Karadeniz, bizlere futbola başlama öykünü anlatır mısın? Tüm okucularımıza merhabalar, futbola ilkokuldan itibaren okul turnuvalarında oynayıp daha sonra arkadaşlarımın ısrarıyla amatör bir kulüp olan Karacabeyspor'da başladım. Altyapıdan, Altınordu'ya kadar uzanan kariyerinde sana en çok kimlerin katkısı oldu? Buralara gelmende hangi hocaların emeği büyüktür? Birçok hoca sayabilirim, hepsini gercekten çok seviyorum ama Ali Çoban, Burhanettin Toprak, Ergün Işık, Çağdaş Çavuş benim için çok farklı yerleri olan insanlardır. Geçtiğimiz yıllarda Bursa Nilüferspor'da 19 gol atma başarısını göstermiş bir isimsin. Devamında Aydınspor'a transferin gerçekleşti ve şampiyonluk yaşama başarısını yakaladın. Bu yükselişini ve başarını neye borçlusun? Kendime ilk önce bir hedef koydum ve bunu gerceklestirmek için inanmak , çok çalısmak gerekiyor. Bunun bilincinde bir sporcuyum profosyonel bi hayatım var yaşantımla maça hazırlanmamla kendime iyi bakmamla alakalı tabi ki, her şey bunu iyi yaptığımı ve karşılığını aldığımı gösteriyor. Bu başarılarımın devamımın gelmesini umuyorum. Sezon başında Spor Toto 2. Lig’in şampiyonluk adaylarından Altınordu Spor Kulübü’ne transferin gerçekleşti. Transferin arka yüzünü okuyucularımıza aktarır mısın? Takım ve kendi adına hedefleriniz neler?
30
arslan_oguzhan
“GÖKHAN KARADENİZ”
Oğuzhan ARSLAN
Altınordu hedefi olan futbolcuların kulübüdür. Öncelikle bu amaç doğrultusunda transferim gercekleşti diyebilirim. Takımımızın hedefi çok açık, sezon sonu şampiyon olup PTT 1. Lig’de yer almak istiyoruz. Ben de göstereceğim performansla hedefim olan Süper Lig’e adım atmak, kalıcı bir futbolcu olmak istiyorum. Ligin ilk yarısında takımın performansı ve kendi performansın hakkında neler düşünüyorsun? Lige çok iyi hazırlandık ve güzel de bir başlangıç yaptık. Genç bir takımız, hırslı ve kaybetmeyi asla sevmeyen bi takımız, bu çok önemli. Takım arkadaşlarımı gerçekten yürekten tebrik ediyorum. Futbol takım oyunudur, buna ayak uydurduğum benimsediğim için başarılı olduğumu düşünüyorum. Sezon başında düşündüğüm performansı sergiliyorum diyebilirim. Altınordu formasıyla 17 maçta 12 gol atma başarısını gösterdikten sonra, Milli Takım 2.Lig Karması’na davet edildin. Herhangi bir kategorideki Milli Takım’ın formasını ilk kez giyiyorsun. Ay-yıldızlı formayı giymek sana neler hissettiriyor?
Transfer Merkezi Futbol Dergisi
Mart-Nisan 2014
Milli takım ortamı bambaşka bir duygu, atmosfer gurur verici tabi ki. Sonuçta o kadar futbolcu arasından seçilip oraya gitmek kolay iş değil ama şuna inanıyorum ki inşallah o milli formayı giyip Türk Milli Takımı’nı en güzel şekilde temsil edeceğim.
Şu anda futbol kariyerine devam ettiğin Altınordu, önümüzdeki yıllarda Türk futbolu adından sıkça söz ettirecek gibi gözüküyor. Büyük bir alt yapı oluşumu içinde olan İzmir’in köklü kulüblerinden Altınordu’nun faaliyetleri hakkında düşüncelerin neler? Altınordu hedefi yüksek kişilerden kurulan, sporcuların gelişimini sağlayan, hayat felsefesini degiştiren, disiplinli muazzam bir kulüp. Özellikle alt yapısıyla örnek alınması gereken bir takım. Önümüzdeki yıllarda Türk futboluna birçok genç ve yetenekli oyuncu kazandıracağını düşünüyorum. Birlikte oynadığın oyuncular arasında en çok etkilendiğin oyuncular kimler Hangi takım arkadaşın için “Bu adam çok iyi oyuncu” diyebilirsin? Birçok takımda oynadım; çok kaliteli futbolcu arkadaşlarım oldu, hepsinin farklı özellikleri var. Nilüferspor’da birlikte oynadığım Erman Erten, Hatayspor’da Barış Yardımcı ve şu an Altınordu forması giyen Halil İbrahim Tuna isimlerini sayabilirim.
RÖPORTAJ
Devre arasında Bursaspor’un seni transfer etmek için girişimlerde bulunduğunu, birçok Süper Lig takımının transfer listesinde yer aldığını biliyoruz.Transfer dedikoduların hakkında neler demek istersin? Süper Lig’e transfer olmak her futbolcuya nasip olmaz ve bu teklifler çok güzel... Bu konu hakkında kararı vercek olan kulübümdür, saygı duyarım.
Geçmişte futbolda iyi para kazanan birçok oyuncunun, futbolu bıraktıktan sonra zor durumlara düştüğünü görüyoruz. Günümüz oyuncuları bu konuda daha dikkatli davranıyor. Sen kazandığın parayı nasıl değerlendiriyorsun? Ben gayrimenkul üzerine değerlendiriyorum. Geçmişte yaşananların hepsi bize birer örnek ve onlardan ders almalıyız. Bu keyifli sohbet ve bize zaman ayırdığın için teşekkürler. Son olarak senin okuyucularımıza iletmek istediğin bir şey var mı? Beni dinledikleri için herkese çok teşekkür ediyorum. Sitenizi ve derginizi takip ediyorum, başarılı işlere imza atıyorsunuz. Sizlere de yayın hayatınızda başarılar diliyorum.
31
Transfer Merkezi Futbol Dergisi
Mart-Nisan 2014
SCOUT RAPORU:
HÜSEYİN YILMAZ yakup_ates
3 Mart 1993 Zonguldak doğumlu olan Hüseyin Yılmaz, futbola memleketinin takımı Karadonspor alt yapısında başladıktan sonra 2010'da Kasımpaşa'ya transfer oldu. Yakup ATEŞ İlk sezonunda U18 Ligi'nde 24 maça çıkan Hüseyin, 3 gol atarken 1 tane de A2 maçına çıktı. Ertesi sezon A2 takımda forma giymeye başlayan genç oyuncu 2011-22 sezonunda 26 maçta Kasımpaşa forması giydi. Geçen sezon başında Zonguldak Kömürspor'a transfer olan genç yetenek, bu sezon ise 14 maçta 5 gol atarken sergilediği futbolla herkesi kendisine hayran bırakıyor. Takımı Zonguldak Kömürspor'da grubunda zirvede.
KAAN GÜDÜ
akrksmng
HÜSEYİN YILMAZ & KAAN GÜDÜ 1995 doğumlu Kaan, orta sahanın ortasında defansif ve ofansif olarak oynayabiliyor. Futbola Galatasaray altyapısıAli KARAKAŞ nda başlayan Kaan, daha sonra Damlaspor ve Fenerbahçe alt yapılarında da forma giymiş ve bu sezon başında Karagümrük ile 3 yıllık sözleşme imzalamıştı.
Sol ayağını tabiri caizse raket gibi kullanıyor. Oyunu çok iyi yönlendiriyor, top hakimiyeti çok iyi. Özgüveni Hüseyin, soyadından da anlayabileceğimiz gibi gerçek- yüksek seviyede. ten kolay kolay yılmayan, savaşçı yapısı olan bir genç Maç içinde topu yetenek. Üçlü orta sahanın solunda oynayan Hüseyin, bir kanattan diğer müthiş bir sol ayağa sahip. Oyun bilgisi, topa olan haki- kanada yönlendimiyeti ve zekasıyla oyunu çok iyi yönlendiriyor. Kıvrak- rip oyunu rahatlığı ve müthiş tekniği ile Kömürspor'un bütün ataklarını latabiliyor. Toplu yöneten isim olan Hüseyin attığı müthiş goller dışında ve topsuz oyunda aynı zamanda savunmaya verdiği destekle de takım oyu- mücadele gücü yüksek, doğru pozisyon almanu ve yardımlaşmanın çok güzel bir örneğini sergiliyor. sını biliyor. Eksik yönlerine gelecek olursak; ilk Eksilerine gelince; oyun içerisinde bazen topla çok fazla toplardan sonra ikinci hamleyi yapamıyor oluşu oynaması ve topu ayağında geç çıkarmasını sayabiliriz. bir handikap. Yani takım arkadaşına verdiği pasın Bunun dışında bindirmelerdeki eksikliğini de çalışarak devamında kendisini oyunun içine atamıyor. kapatabilir. Bu eksiklerini de giderdiği takdirde Türk Göze batan tek eksiği bu. Bu yönünü de geliştirirfutboluna çok büyük bir yetenek geliyor diyebiliriz. Hü- se bence üst liglerin iyi bir oyuncusu olur. Henüz seyin kendisi gibi Zonguldak çıkışlı Tümer Metin gibi 18 yaşında ve çalışırsa tüm eksiklerini rahatlıkla büyük bir yıldız olabilecek mi hep birlikte göreceğiz. kapatabilir.
32
Zonguldak Kömürspor teknik direktörü Cahit Terzi hocama da Hüseyin Yılmaz gibi genç oyunculara sürekli ilk 11'de şans verdiği için teşekkür ve tebrik etmek gerek. Türk futbolunun böyle hocalara ihtiyacı var. Bölgesel Amatör Lig'de olsa bile stadı tıka basa doldurarak maçın sonuna kadar destek veren cefakar Zonguldak taraftarına da ayrı bir parantez açmak gerek. Takımı şampiyonluk yolunda müthiş bir şekilde ateşliyor ve takımı çok iyi motive ediyorlar.
Kaan Güdü'nün de alt yapısında forma giydiği Damlaspor, altyapıda İstanbul'un futbolcu fabrikası gibidir, bunu da belirtmekte fayda var. Son olarak Karagümrük taraftarına da tebrikler, takımlarına her maçta çok iyi destek veriyorlar.
Transfer Merkezi Futbol Dergisi
Mart-Nisan 2014
UEFA A LİSANSLI ANTRENÖR NAMET ATEŞ’İN KALEMİNDEN
nametates
“PTT 1. LİG PANORAMASI”
PTT 1. LİG SON DÜZLÜKTE
Namet ATEŞ
Süper Lig’de bulunan takımlar ekonomik olarak artık geçmişe nazaran daha iyi durumdalar ve bu güç onları, ligde oynayabilecek düzeyde hazır oyunculara yönlendiriyor. Gençlik gelişim takımlarına çok fazla yatırım yapmadan dışarda oyuncu transfer etmeyi tercih ediyorlar. Yeteri kadar yatırım yapmadıkları içinde gençlik gelişim ligleri en iyi olan takımlardan bile yaşını dolduran oyuncular kendi A takımlarında oynama şansı bulamıyorlar. Bu oyuncuların yönlendikleri ilk lig olan PTT 1.Lig bu takımlardan gelen oyuncuların çokluğu ile dikkat çekiyor. Özellikle Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş, Trabzonspor ve Gençlerbirliği bu kulüplerin başında yer almaktadır. Türk futbolunun yeniden yapılanması için yapılan çalışmalar kapsamında PTT 1.Lig maçları gözlem altına alındı ve göze batan oyuncular ön kampa çağrıldı. Son milli maçlar ile birlikte neredeyse tüm milli takımlara oyuncu gönderen bir lig oldu. PTT 1.Lig’in gelirleri ile giderleri arasında uçurum fazla ve yönetimler yeterli kaynağı sağlamakta problem çekiyorlar. 19 takımlı ligde ekonomik sıkıntı yaşamayan takım sayısı sadece sekiz. On dokuz takımlı ligde 11 takımın ekonomik sıkıntı yaşayarak lige devam ettiğini belirtmek lazım. Bu takımların içinde oyuncuların alacaklarından öte, personel maaşları ödenmeyen ve yeterli koşullarda barınma ve beslenme imkanları sağlayamayan kulüplerde mevcut. Bu tabloları ortaya koymadan puan durumuna göre kulüpleri değerlendirmek haksızlık olacaktır. Bununla beraber kötü gidişi teknik direktör değişikliğine bağlayıp işin içinden çıkmaya çalışanlara; ilk 7 sırada bulunan takımların içinde sadece Mersin İdman Yurdu’nun geçtiğimiz haftalarda değişikliğe gittiğini belirtmekte fayda vardır.
33
PTT 1. LİG PANORAMASI
Transfer Merkezi Futbol Dergisi
İki belediye destekli takım Ankaraspor ve İstanbul BBSK takımları istikrarlı bir şekilde hedeflerine yürüyorlar. Ekonomik rahatlıkları, güçlü prim destekleri, kadro zenginlikleri ve olmayan seyirci baskısı bu takımları son haftaya kadar üst sıralarda tutacaktır. Ligin asıl liderleri Orduspor ve Balıkesirspor takibi bırakmadan birer maç eksikle şampiyonluğa yürüyen takımlar. Mersin İdman Yurdu yaşadığı ekonomik sorunlardan sonra Hakan Kutlu ile yollarını ayırdı ve Yılmaz Vural ile anlaşma sağladı. Böyle bir değişikliğin etkili olması için sorunun ortadan kaldırılması gerekiyordu ve oyunculara ödeme yapılarak hocanın kulübe güçle gelmesini sağladılar. Kalan 9 maçta en iyi sonuçları alıp ilk ikiyi son ana kadar kovalayacaklardır. Kadro kalitesi ve derinliği buna en müsait takımlardan biridir. Samsunspor 16.haftada sahasında Orduspor’a yenildikten sonra bir daha mağlubiyet yüzü görmedi ve 12 haftada aldığı 8 galibiyet, 4 beraberlik ile 28 puan topladı ve inanılmaz bir çıkış sergiledi. İlk iki ile arada puan farkı var ama bir maçları eksik olduğunu ve fikstürlerinin buna çok müsait olduğunu belirtmekte fayda var. Manisaspor istikrarsız sonuçlar alınca önce ilk ikinin, ardından da ilk altının uzağında kalmaya başladı. Üstte yer alan takımların başarılı sonuçlarına ayak uyduramadı ve düşüşe girdi. İlk altı için yoluna devam edecektir, fakat belli bir istikrar yakalamasında fayda var çünkü oyunsal anlamda da ilk yarı gösterdikleri performansın uzağındalar. Bucaspor genç kadrosu ile ligden çabuk kopan takım oldu. Düşme hattına 11 puan ve ilk altıya 10 puan uzakta kalan takım, istikrarsız sonuçlar alıyor ve bunun nedeni maç tecrübesi fazla olan oyuncu eksikliği ve kadronun yeterince geniş olmamasıdır. Ligde büyük hayal kırıklığı yaşayan takımlardan olan Şanlıurfaspor, aldığı kötü sonuçlar ile düşme hattının içinde buldu kendisini bir anda. Dördüncü teknik direktör ile yollarına devam ediyorlar ve düşüşün devam etmesi durumunda kalan maçlar güçlü taraftar desteğine rağmen sıkıntılı geçecektir. Karşıyaka takımının Yusuf Hoca ile kazandığı ivme maalesef kadronun yetersizliğine takılıp kaldı. Kazandıkları maçlar düşme hattının dışına çıkmasına yetmedi. Şimdiye kadar az forma şansı bulan oyuncular artık daha fazla şans bulacaktır, bunun yanında savunmada yaşadıkları problemler puan kaybetmelerinin temel nedenini oluşturuyor. Adana Demirspor kötü gidişe dur demek için kulübü yakından tanıyan Ercan Albay ile anlaştı, fakat Ercan Hoca ilk maçı Mersin İY ile deplasmanda oynamak zorunda kaldı ve Mersin takımında birçok pozitif gelişme bu maça denk geldi. Kalan maçları üst sırada ve alt sırada yer alan takımlar o yüzden maçları kolay geçmeyecektir. Tekden Denizlispor düşme hattı içinde olan takımların içinde istikrarsız sonuçlar alan takımlardan ve oyuncu performansları değişkenlik göstermektedir. Tekden Denizlispor kalan maçlarını düşme hattında yarıştığı rakipleri ile oynayacak. Alacağı sonuçlar direk sıralamadı ki yerine etki edecektir. Adanaspor oynadığı futbol ve gösterdiği performans ile düşme hattında ikinci devre özellikle Fethiyespor ile birlikte en iyi iki takımdan biridir. Kaleci Güney’in performansı savunma ile hücum hattının performansı Adanaspor’u farklı kılıyor. Orta alanda Marko’nun performansı ve Fatih Şen’in duran toplardaki etkinliği hücum hattına katkı sağlıyor.
34
Mart-Nisan 2014
Transfer Merkezi Futbol Dergisi
Mart-Nisan 2014
G.Antep BŞB.Spor ligde umduğu yerde olmayan takımlardan biri. Bu hayal kırıklığı teknik direktör değişikliklerine yansıdı ve Hasan Özer ile de yollar ayrıldı ve yardımcıları Mehmet Polat ile Bülent Bölükbaşı bu görevi devraldı. Deplasmanda aldıkları Urfa galibiyeti takıma moral sağlasa da hücum hattındaki kısırlıklarından dolayı ligin geri kalanını zorlu geçirtecektir. Fethiyespor oynadığı futbol ve gösterdiği direnç ile ligin alt sıralarına birçok takımı çekti. Fakat kendisi bir türlü bu girdaptan çıkamadı, bunun nedeni en iyi olduğu dönemde dahi aldığı beraberliklerin fazlalığı. Bu oyunlarını sürdürmeye devam edeceklerdir fakat son haftaya kadar ligin alt kısmı çok netleşmeyeceğinden bu çemberin içinde yer almaya devam edeceklerdir.
1461 Trabzon ikinci devre ile büyük bir düşüş sergiledi ve her hafta sıralamada aşağılara düşerek son dördün içine kadar geldi. Ankaraspor mağlubiyeti ile Ayhan Hoca istifa etti. Sınırlı kadroları ile iyi mücadele etmelerine rağmen düşmenin en büyük adayı oldular. TKİ Tavşanlı Linyitspor kümede kalma mücadelesinde en tecrübeli takım ve bu tecrübesini son haftalarda tekrardan konuşturmaya başladı ve aldığı galibiyetler ile ligde kalma mücadelesinin içine birçok takımı çekti. Kahramanmaraşspor ligde umudu kalmayan ilk takım oldu. Buna rağmen gösterdikleri performans ve oynadıkları oyun birçok futbol severin takdirini kazanıyor. Taraftarı, oyuncuları ve teknik ekibi ile her maça aynı ciddiyette hazırlanıp çıktıkları için kendilerini tebrik ediyoruz.
PTT 1. LİG PANORAMASI
Boluspor 3. teknik direktör değişikliği gerçekleştiren takımlarımızdan oldu. Engin Hoca’nın gelişi ile Ankaraspor galibiyeti, Ş.Urfaspor ile içerde aldığı beraberlik ve deplasmanda Adanaspor mağlubiyetini yaşadılar. Boluspor santrfor eksikliği hisseden takımlarımızdan biri. Bununla beraber elindeki kanat oyuncularını etkili kullandığı maçlarda puan çıkardığını görüyoruz.
PTT 1.Lig, Türkiye liglerinin en heyecanlı ligi ve bu lige ilgi gün geçtikçe artıyor ve birçok futbol sever ligi izlemeye çekiyor. Kalan maçlarda heyecan artarken gerginliklerin ve stresin fazla olacağını belirtip tüm takımların fairplay içinde oynamaya devam edeceğini biliyoruz.
35
Transfer Merkezi Futbol Dergisi
Mart-Nisan 2014
HaydarBULACA
DÜNYA DERBİLERİ
ARAŞTIRMA
Haydar BULACA
Dünya futbolunda derbi maçların yeri çok farklı, çoğu zaman bir maçtan çok daha fazlası. Şehir kulüplerinin mücadelesinde daha çok politik ve dinsel çekişmeler etkili oluyor. İskoçya’da Rangers ve Celtic’in maçlarında Katolik-Protestan çekişmesi yaşanırken İtalya’da Roma-Lazio derbileri sağ-sol çatışmasına sahne oluyor. Futbolda rekabet duygusunun kültürlere göre farklılık oluşturması çeşitli sorunları da beraberinde getiriyor. Mesela İskoçya’da futbol rekabeti dinsel çekişmelerin yansıması olurken bu durum İspanya’da etnik farklılık şekliyle kendini gösteriyor.
BOCA JUNIORS - RIVER PLATE SuperClasico olarak bilinen Arjantin'in iki ünlü kulübünün arasındaki rekabet, dünyanın en büyük üç derbisi arasında gösteriliyor. İki takım arasındaki rekabetin temel nedeni için "zengin-fakir çatışması" diyebiliriz. 1905 yılında kurulan iki kulüpten Boca fakir mahallelerin, River Plate ise zengin kesimin taraftarlarının desteklediği bir kulüp.
36
Transfer Merkezi Futbol Dergisi
Mart-Nisan 2014
CELTIC - GLASGOW RANGERS İki İskoç ekibinden 1888 yılında kurulan Celtic katolik azınlığı, 1873 yılında kurulan Rangers ise proteston çoğunluğu temsil ediyor. İki kulüp arasındaki mezhep ayrılığı rekabetin asıl nedeni. Dünyanın en eski rekabetinin olduğu kulüplerin başında gelen iki ekipten biri olan Celtic'in adı zaten anlam olarak keltleri ifade eder. Keltler de İskoçya'nın yerli halkıdır ve katolik mezhepindendirler. Rangers ise protestandır ve İngilizler'in takımıdır.
FENERBAHÇE - GALATASARAY
GÖZTEPE - KARŞIYAKA
ARAŞTIRMA
Fenerbahçe ve Galatasaray, Türk futbolunun iki büyük çınarı. Biri 1905, diğeri 1907 yılında kuruldu ve 100 yılı aşkın süredir bu iki takımın maçları ilgiyle izleniyor. Mekteb-i Sultani kökenli olan Galatasaray batı değerleriyle eğitim veren bir okulun takımı olduğu için kurulduğu zamanlarda rakibi kadar halka inememişti. Fenerbahçe ise halka daha yakın ve halkın takımı olarak biliniyordu ancak günümüzde bu kulüpler arasındaki bu temel farklılık büyük oranda ortadan kalktı. Her kesimden insanın desteklediği, Türkiye’nin her yerinde taraftarı bulunan bu kulüpler arasında ortadan kalkmayan tek şey ebedi rekabet gibi görünüyor. Aynı zamanda Türkiye’nin en çok taraftara sahip iki takımı olan Galatasaray ve Fenerbahçe, sürekli şampiyonluk mücadelesi içinde olmalarıyla da rekabeti kızıştırıyorlar. Her zaman için üst düzey performansların sergilendiği ve gerilimlerin yaşandığı Fenerbahçe-Galatasaray derbisi, dünyanın en büyük 3 derbisinden biri olarak kabul ediliyor.
İzmir derbisi olarak kabul edilen Karşıyaka-Göztepe arasındaki maçlar her zaman olaylı geçmiştir ancak siyasi ya da sosyo-kültürel bir ayrımdan kaynaklanan bir rekabet değildir. İzmir’in Göztepe ve Karşıyaka semtlerinin futbol kulüpleri arasındaki mücadeleden kaynaklanır. Göztepe; ‘Göz Göz’ ve ‘Tam 35’, Karşıyaka ise ‘Kaf Sin Kaf ’ ve ‘35,5’ sloganlarını kullanır. 1980 yılında 2.Lig’de mücadele eden Göztepe ve Karşıyaka takımları arasında İzmir Atatürk Stadı’na oynanan maçı 80.000 taraftar izlemiş ve bir 2.Lig maçındaki en yüksek taraftar sayısı olmuştur.
37
Transfer Merkezi Futbol Dergisi
Mart-Nisan 2014
PANATHINAIKOS - OLYMPIAKOS Panathinaikos ve Olympiakos arasındaki ezeli rekabet, yaklaşık yüz yıldır her geçen gün artarak devam ediyor. Atina'da bu iki takım arasında oynanan birçok maçta ortalık karışıyor. Bugün bu iki takım Yunanistan'daki iki ayrı sosyal kesimi temsil ediyor. Panathinaikos taraftarları daha çok zengin, Olympiakos taraftarları ise fakir kesimden oluşuyor. Bu derbi ve büyük rekabet sadece futbolda değil başta basketbol olmak üzere voleybol, sutopu gibi birçok branşta da devam ediyor.
KIZILYILDIZ - PARTIZAN En güçlü kent içi rekabet Belgrad'ın Kızılyıldız'ı ile Partizan arasındaki rekabette yaşandığı söylenebilir. Sırplar aralarındaki ölesiye rekabetten dolayı bu derbiyi "Ölümsüz Derbi" olarak adlandırır. 2. Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanyası işgali altında kalan Sırbistan'da faşist güçlere karşı örgütlenen gençler tarafından 4 Mart 1945'de Kızılyıldız kurulur. Kızılyıldız halk takımı olarak taraftar toplar. 4 Ekim 1945'de ise Mihver Devletleri'ne karşı savaşan Yugoslav Halk Ordusu'nun mensupları tarafından Partizan Belgrad kurulur. Kızılyıldız halkın, Partizan ise adından da anlaşılabileceği gibi ordunun takımı olarak ön plana çıkar. Savaş sonrası güçlenen Sosyalist rejim Yugoslavya'yı da etkisi altına alır. Bu rejim sırasında iki kulüp de milliyetçi Sırp kimliklerini ön plana çıkarır. Bu takımların maçları bugün de büyük ilgi toplarken, maçlarda ve maç öncesi/sonrasında birçok istenmeyen olaya da sahne oluyor.
ARAŞTIRMA
ROMA - LAZIO İkisi de Roma ekibi ikisi de Serie A'da mücadele ediyor. Lazio, İtalyan Ordusu mensupları tarafından kurulmuştur, ezeli rakibi göçmenlerin takımı olarak bilinen Roma'dır. İki kulüp arasındaki siyasi görüş ayrılığı rekabeti kine dönüştürmüştür. Romalılar daha demokrat, solcu, Laziolular ise ırkçı ve Mussolini yanlısıdır. Roma'yı göçmenler ve halkın çoğunluğu, Lazio ise aşırı sağcılar ve faşistler destekler. Bu nedenle iki takım arasında geçen maçlar İtalya'da ve dünyada ilgiyle izlenir ve genellikle taraftarlar ara+ EL CLASICO BARCELONA - REAL MADRID KONTENJANI Aynı şehrin takımı olmadıkları için her ne kadar gerçek bir derbi olmasa da İspanyollar'ın tabiriyle El Clasico, dünyada en çok ilgi gören kulüp müsabakası ve her yıl tüm dünyada sonucu merakla beklenen bir karşılaşma. Birçok insana göre kraliyet "güç" cumhuriyet "özgürlük" anlamına gelir ancak İspanya´da durum biraz farklı. "Kraliyet" Real Madrid ile "Cumhuriyet" ise Barcelona ile özdeşleşmiş durumda. İspanya'da kraliyet takımı Real Madrid ile Katalonya´nın sembolü Barcelona arasında 1 asırdan fazladır süre gelen bir çekişme yaşanıyor yıllardan beri her iki takım da birbirlerine üstünlük sağlamak için elinden gelen her şeyi yapıyor.
38
Transfer Merkezi Futbol Dergisi
Mart-Nisan 2014
BABALAR VE OÄžULLARI
Transfer Merkezi Futbol Dergisi
Mart-Nisan 2014
TRANSFER MERKEZİ RÖPORTAJLARI:
KKTC'deki ambargo nedeniyle Türkiye Kadınlar 2.Ligi'nde mücadele eden Kıbrıs takımı Akdeniz Nurçelikspor'un hem başkanı hem futbolcusu olan Nurcan Çelik ile yaptığımız keyifli röportajla sizleri başbaşa bırakıyoruz.
Giovinco41
“NURCAN ÇELİK”
Ümit ŞENGÜN
Nurcan Çelik kimdir? Bize kısaca kendinizden bahseder misiniz? 1994 yılında futbola başladım. Sırasıyla; Bursaspor, Gemlikspor, Yalıspor, Dostlukspor, Zeytinburnuspor ve Milli Takım’da forma giydim. Şu an ise kendi kulübüm Akdeniz Nurçelikspor’da hem başkan hem oyuncu olarak görev alıyorum.
RÖPORTAJ
Futbola başlama hikayeniz nasıl gelişti? Galatasaray’da bir oyuncuya platonik şekilde aşık olmam ile futbola başladım. O dönem Galatasaray’da forma giyen Kosecki adlı oyuncuya hayranlığım ile kendimi bir anda futbolun içinde buldum. Maç sırasında futbolcularla komik diyaloglar yaşıyor musunuz? Çok fazla komik diyalog yaşıyoruz. Sinirlendiğim zaman oyunculara kötü söz söylemek yerine onlara kızgın bir şekilde “prenseslerim” diyorum onlarda bunun anlamı bildiği için ne demek istediğimi çok iyi anlıyorlar. Hem başkan, hem futbolcu olmanız ülkemizde pek rastlanmayan ilginç bir durum. Bunun artıları ve eksileri neler sizce? İdari kısmı gerçekten zor. Bizim ülkemizin bayan futboluna yaklaşımı maalesef çok da sıcak değil. Örnek veriyorum; 13-14 yaşında bir yetenek yakalıyorsun ama kulübün bütçesi belli bir oranda olduğundan o çocuğu kulübüme dahil edemiyorum. O yüzden yetenekli oyuncuları alabilmek için ciddi bir ekonomik güce ihtiyaç var. Ailenin de takımın da ekonomik imkanı olamadığından oyuncu gelişimini tamamlayamıyor. Avrupa’ya göre baz alırsak orada sporcular 18 yaşına kadar destek alırken bizim ülkemizde maalesef öyle bir durum söz konusu değil. Kısaca ya aile destekleyecek ya da kulüp. Aksi takdirde gelecek adına iyi oyuncusu yetişmesi şu an için çok zor. Kadın futbolundan beklentileriniz neler? Kadın futbolundan beklentilerim; eğer sporcu, sporcu kişiliğini ahlaki değerlerin arkasında tutarsa beklentilerim çok büyük. Şu an gözlemlediğim gibi giderse bayan futbolunun pek gelişeceğini düşünmüyorum.
40
Transfer Merkezi Futbol Dergisi
Mart-Nisan 2014
Kadınların futbola daha çok dahil edilmesi ve kadın futbolunun gelişmesi için nasıl hamleler yapılmalı sizce? Öncelikle çok güzel idoller seçilmelidir. Kulüplerin yanı sıra federasyonun ciddi atılımlar gerçekleştirmeli ve oyuncuları spora çekmelidir. Amerika ve Almanya bayan futbolunda en başarılı ülkelerin başında geliyor. Daha önce de nitelendirdiğim gibi ekonomi çok önemli. O ülkelerdeki oyuncular istediği gibi spor yapma alanı bulurken bizim ülkemizde maalesef yeterince spor yapacak alanlar yok. Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş gibi ekonomisi iyi olan ekiplerin bayan futboluna destek olması ile bayan futbolunun daha da gelişeceğine inanıyorum.
Akdeniz ile İstanbul Nurçelikspor’un birleşme hikayesini bizlere anlatır mısınız? 2010 yılında kendi adıma İstanbul Nurçelikspor’u kurdum. Akabinde ilk kurduğum sezon direkt lige katılmak yerine bir hazırlık dönemi geçirdik. O sırada bende Akdeniz Spor Birliği'nde forma giyiyordum. Oradaki yetenekli oyuncuları nasıl kazanırız diye düşündük ve oradaki oyuncuları buraya almaya karar verdik. KKTC'de ambargo olduğu için Türkiye Ligi'ne giremediler. Biz de kulüpleri birleştirerek Akdeniz Nurçelikspor adıyla mücadele etmeye başladık.
Saha içinde rakiplere karşı tutumunuz nasıl? Öncelikle kendi oyuncularımın rakiplere karşı hal ve hareketleri düzgün olmalıdır. Onun haricinde rakiplerimi en iyi şekilde ağırlarım. Kazansam da kaybetsem de çok büyük bir tepki vermem, rakibi tebrik etmeyi bilirim.
RÖPORTAJ
Takım olarak hedefleriniz neler? Hedefimiz her zaman liderlik olmuştur. Her zaman elimdeki kadroya bakarak en iyisini yapmaya çalışırım. Genç takım olsun, Yıldız Takım olsun, A Takım olsun tüm kategorilerde şampiyonluk isterim. Üst lige çıktığımızda ise ortada sürünen bir ekip olmak yerine orada da şampiyonluğa oynamak için çalışacağız.
Futbolun dışında kalan boş zamanlarınızda neler yaparsınız? 2008 yılında başlayan bir kanser sürecim oldu. Bu sürecim tedavi ile geçti. O süreci genellikle dinlenerek, yatarak geçirmek zorunda kaldım.Yeni ay ile birlikte tedavim bitti ve kendime lisans çıkardım. Bundan sonraki süreçte de oynamayı düşünüyorum. Hem kaleciyim, hem oyuncu, hem başkanım, hem de malzemeci. Onun dışında bol bol gezerim.Yeni yerler yeni mekanlar keşfetmeyi severim. Son olarak sizin iletmek istediğiniz bir şey var mı? Doğru bir idol seçilirse kadın futbolunun gelişeceği inancındayım. Kadın futbolunun bir yere gelmesi için oyuncu dişiliğini kaybetmeden işini en iyi şekilde yapmalıdır. Bu röportajda emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Sizlere de basın hayatınızda başarılar diliyorum.
41
ARAŞTIRMA
Transfer Merkezi Futbol Dergisi
A KLASMAN DIŞI AVRUPALILAR Erkan ADAY “Kupa 2” olarak adlandırılan UEFA Avrupa Ligi’nde geçtiğimiz ay oynanan karşılaşmalarla son 16 turuna kalan takımlar belli olurken; temsilcimiz Trabzonspor, Galatasaray tarafından Şampiyonlar Ligi’nin dışına itilen Juventus’a her iki maçta da 2-0 ile teslim olunca Avrupa defterini kapadı. 2013’ün Temmuz ayında başlayan, 53 ülkeden yaklaşık 200’e yakın takımın mücadele ettiği kupada kendi ülkelerinin en üst liglerinde yer almayan dört takım bulunuyordu: IL Hødd, FC Pasching, FC Vaduz ve Wigan Athletic.
FC VADUZ İçlerinde en erken mesaiyi Liechtenstein takımı olmasına karşın İsviçre 2.Ligi'nde oynayan FC Vaduz yaptı. Son 20 yılda 17 kez Liechtenstein Kupası'nı götüren Residenzler, ilk öneleme turunda Gürcistan'ın Chikhura Sachkhere takımıyla eşleşti. Tiflis'ten 0-0'lık beraberlikle dönen kırmızı-beyazlılar, rövanşta Jigauri'nin golüne Sutter'le karşılık verebilince deplasman kuralı nedeniyle daha ilk turdan kupaya veda etti.
42
Mart-Nisan 2014
Transfer Merkezi Futbol Dergisi
Mart-Nisan 2014
IL Hødd
FC Pasching Avusturya'nın 3. kademesi olan Regionalliga Mitte'yi 2.sırada tamamlayıp 2.Lig hayallerine nokta koyan FC Pasching, Avusturya Kupası'nda adeta destan yazıyordu: Rapid Wien, Red Bull Salzburg gibi ülkenin güçlü kulüplerini tek tek alt eden yeşil-siyahlılar, finalde Avusturya Bundesliga şampiyonu Austria Wien'le 30 Mayıs 2013 akşamı Ernst Happel'de karşılaşıyor ve rakibini Sobkova'nın 47.dakikada attığı golle yenerek hem büyük bir sürprize imza atıyor hem de rakibine duble yapma olanağı tanımıyordu. UEFA'ya, grup aşamasının bir önceki turu olan Play-Off 'tan başlayan Orta Avrupa ekibi, Portekiz temsilcisi Estoril'e her iki karşılaşmada da teslim oluyor ve kupaya veda ediyordu: Deplasmanda 2-0, içeride 2-1.
ARAŞTIRMA
Norveç 2.Ligi olan Adeccoliga'da mücadele eden IL Hødd, 2012'nin Kasım ayında sona eren 2012-2013 sezonunda gol averajıyla kümede kalmasına karşın, tarihinin en parlak sezonunu geçirdi: Norveç Kupası'nda Arna Bjornar (1-0), Sarpsborg 08 (2-1) ve Asker'i (70) eleyen mavi-beyazlılar, çeyrek finalde Elitserien (Norveç'in en üst ligi) takımlarından Haugesund karşısında iki kere öne geçmesine karşın üstünlüğünü koruyamaz; 120 dakikası 2-2 biten mücadeleyi penaltılarla 5-4 kazan Hødd, yarı finalde de Brann Bergen'i 3-1 ile geçer. Finalde Tromsø'yle karşılaşan mavi-beyazlılar, rakibi karşısında 62.dakikada Kjell Rune Sellin ile öne geçer; fakat Senegalli Saliou Ciss maçı uzatmalara taşır. Uzatmalar da eşitliği bozmaya yetmeyince seri penatılara geçilir.Atışlar sonucu rakibini 4-2 yenen Hødd, tarihinde ilk defa Norveç kupasını müzesine götürür ve UEFA'ya ikinci ön elemeden başla hakkı elde eder. Aktobe ile eşleşen Vikingler, ilk raundu Standal'ın 28.dakikada attığı golle kazansa da Kazakistan'daki rövanşta Davydov'un gollerine engel olamayınca sahadan 2-0 yenik ayrılarak kupaya vede edecekti.
Wigan Athletic Arap sermayesiyle yeniden iddialı bir takım hâline gelen Manchester City ile FA Cup finalinde karşılaşan Wigan Athletic, karşılaşmanın 81.dakikada oyuna giren Ben Watson'un son dakikadaki golüyle tarihinde ilk defa bu kupayı müzesine götürmeyi başarmış ve Avrupa biletini almıştı; fakat bu karşılaşmadan 4 gün sonra Emirates'te konuk oldukları Arsenal'e 4-1 yenilince 2006'dan beri mücadele ettikleri Premier League'e bitime bir hafta kala veda ettiler. Diğer rakiplerine nazaran grup aşamasından mücadelelerine başlayan mavi-beyazlılar; Rubin Kazan (Rusya), Maribor Branik (Slovenya) ve Zulte Waregem (Belçika) ile D Grubu'nda mücadele ettiler. Oynadıkları 6 karşılaşmada 1 galibiyet 2 beraberlik alıp son sıradan Avrupa'ya veda ettiler.
43
Transfer Merkezi Futbol Dergisi
Mart-Nisan 2014
TRANSFER MERKEZİ RÖPORTAJLARI:
Transfer Merkezi Dergisi, Mersin İdman Yurdu'nun 25 yaşındaki Sırp stoperi Milan Mitrovic ile Türk futbolunu ve Mersin İdman Yurdu'nun hedeflerini konuştu.
arslan_oguzhan
“MILAN MITROVIC”
RÖPORTAJ
Oğuzhan ARSLAN
Merhabalar Milan Mitrovic bizlere futbola başlama öykünü anlatır mısın? Çok küçük yaşta, daha yürümeyi yeni öğrendiğim yaşlarda ailem tarafından verilen bir futbol topuyla futbola merakım başladı. Ancak ailem futbol oynamam konusuna çok sıcak bakmıyorlardı, okumama yönelik gelişmemi istiyorlardı. Fakat futbola olan sevgim bunun önüne geçti. Devamında futbola daha çok bağlandım ve futbol oynamaya devam ettim. Sırbıstan’da futbola başlayan Mitrovic, futbol geçmişiyle ilgili neler anlatabilir bize? Ben Sırbıstan da yaşadığım Kupkurne köyünün futbol takımında başladım, genç yaşlarda Sırbıstan Genç milli takımından davet almıştım. Menajerler beni küçük yaşlarda takip ediyorlardı ve 13 yaşında beni Zemun’a götürdüler. Zemun’da ilerleyen senelerde A takıma çıkma başarısını gösterdim. 8 sene Zemun’da oynadıktan sonra Rad’a transfer oldum. 2,5 yıl Rad kulübünde futbol oynadım, Rad takımında UEFA Kupası’nda forma şansı buldum, Rad kulübünden sonra şu anda formasını giydiğim Mersin İdman Yurdu takımına transfer oldum. Sırbıstan’da genç milli takımr ve olimpik milli takımlarda başarılı bir şekilde forma giydim. Mersin İdman Yurdu’na transferin nasıl gerçekleşti? Başka takımların da sana ilgisi var mıydı? Benim Türkiye’ye transferimden önce girişimde bulunan önemli takımlar vardı fakat benimle ilgilenen en ciddi kulüp Mersin İdman Yurdu’ydu. Giray Bulak hoca beni Sırbıstan’da çıplak gözle izlemiş ve beğenmiş, bana da teklifte bulunmuştu. Ben de olumlu yanıt verdim, inanın transferim 10 dakikadan kısa sürede bitti. Geçen sezon devre arasında Mersin’e transfer oldun ancak takım kötü durumdaydı, sezon sonu da küme düştünüz. Geçen sezon yaşadıklarını bir de senin ağzından dinleyelim? Ben Mersin İdman Yurdu’na transfer olduğumda takım çok kötü durumdaydı. Türk futbolu benim için tanıdık değildi ve daha önce takip etme fırsatım olmamıştı. Oynadığım sezon içerisinde takım olarak sonuncu olsak bile kaliteli isimlerimiz vardı ve Türk futbolunun ne kadar kaliteli bir lig olduğunu oynadığım kısa sürede anladım. Sahalara çıktığımızda çoğu maçta tribünler doluyordu ve iyi atmosferler önünde oynuyorduk. Kısa sürede takımıma alıştım ve geçen sezon takımda arkadaşlık üst düzeydeydi.
44
Transfer Merkezi Futbol Dergisi
Mart-Nisan 2014 Geçen sezon takımın küme düşse de senin gösterdiğin başarılı performans bazı takımların ilgisini çekti ve çeşitli teklifler aldın ancak sen takımda kalmayı seçtin. Mersin İdman Yurdu'yla devam etmendeki nedenleri bizlere anlatır mısın? Benim şu anki tek isteğim tekrardan Mersin İdman Yurdu formasıyla Süper Lig'de yer almak. Takım olarak küme düşsek de ciddi transferler yaptık ve kaliteli bir kadro oluşturduk. Mersin şehrini seviyorum, takımda kalmamın en önemli etkenlerinden biri bu. Umarım Mersin İdman Yurdu forması altında kendi adıma ve takım adına başarılı işlere imza atarız.
RÖPORTAJ
Bu sezon PTT 1.Lig'in az gol yiyen takımlarından biri konumundasınız. Bu başarıda senin de payın büyük elbette. Ahmet Şahin, Ali Tandoğan, partnerin Efe ve Anıl Karaeer defans dörtlüsüyle belki de bu ligin üstünde bir defans dörtlüsü tanımını yapabiliriz. Kale ve defans hattınız hakkında sen neler düşünüyorsun? Sizin de saydığınız isimler gerçekten tecrübeli ve bu lig için fazlasıyla iyi oyuncular. Ali Tandoğan için bir şey söylememe bile gerek yok, kendini Süper Lig'de fazlasıyla kanıtlamış bir isim. Ahmet Şahin de çok tecrübeli bir kaleci ve geldiği günden beri bizim için sigorta görevini üstleniyor. Biz için sadece kale ve defans hattında değil takım olarak başarılıyız bence, bu başarıda herkesin payı büyük. Defanstaki partnerim Efe Özarslan gerçekten çok iyi bir oyuncu ve çok iyi bir insan. Geldiğim günden itibaren bana her konuda yardımcı oluyor.
Ülkemizde Süper Lig’de ve PTT 1.Lig’de birçok Slav kökenli oyuncu izliyoruz. Senin ülkemizde görüştüğün oyuncular var mı? Hemen hemen hepsiyle görüşme fırsatım oluyor. Kahramanmaraşspor’un yeni transferi Branko, Manisaspor’dan Perovic ve Goran Causic, Sivasspor’dan ayrılan Borjan ve daha sayamadığım birçok oyuncuyla tanışıklığım var, zaman zaman görüşüyoruz.
45
Transfer Merkezi Futbol Dergisi
Mart-Nisan 2014
Tüm dünyada ilgiyle izlenen Partizan-Kızılyıldız derbisini biz de fırsat bulduça TV ekranlarından ve sosyal medyadan takip ediyoruz. Bu dünya çapındaki derbiyi bir de senin ağzın dinlemek isteriz? Bizim ülkemizde tüm oyuncular o derbinin havasını yaşamak ister, bu derbi bir maçtan çok daha fazlasıdır. Ülke olarak insanlar büyük bir heyecanla bu maçı bekler. Çıplak gözle de izleme fırsatım oldu, inanılmaz ateşli ve heyecanlı bir derbi yorumunu yapabilirim. Bir yıldan uzun süredir ülkemizde yaşıyorsun. Türk insanı, gelenekleri ve Türk yemekleriyle ilgili düşüncelerini öğrenmek isteriz? Gerçeği söylememi isterseniz ilk geldiğimde Mersin şehrini ve nasıl bir yer olduğunu bilmiyordum ama burada yaşamaya başladıkltan sonra Mersin’in çok güzel bir şehir olduğunu gördüm. Hayran kaldığımı belirtmek isterim. Türk mutfağını çok seviyorum, biraz bizim yemeklerimize de benziyor zaten çok lezzetli yemekler var.
RÖPORTAJ
Hem Sırbistan'da hem burada oynamış bir oyuncu olarak iki ligi ve oynanan futbolu karşılaştırabilir misin? Süper Lig'de daha yumuşak bir futbol oynanıyor fakat PTT 1.Lig'de çok sert futbol oynanıyor. Her iki lige de kendi adıma alıştım. Türk futbolunun Sırp futbolundan daha sert ve fizik güce dayalı olduğunu düşünüyorum. Benim Türkiye'de hayran olduğum bir nokta ise Türk insanının taraftarı olduğu takım hangi ligde yer alırsa alsın sonuna kadar desteklemesidir. Futbol dışında hayatında neler var? Nelerden hoşlanırsın, boş zamanlarında neler yaparsın? Çok bağlı olduğum bir şey yok ama rallileri seyretmeyi seviyorum. Oyuncak helikopterle oynamak hobilerimin arasında diyebilirim . Zaman zaman Mersin'de dışarı çıkıp cafe ve restoranlarda oturmayı seviyorum.
Bu keyifli sohbet ve bize zaman ayırdığın için teşekkürler. Son olarak senin okuyucularımıza iletmek istediğin bir şey var mı? Röportaj için ben sizlere teşekkür ediyorum. Mersin İdman Yurdu taraftarından bizlere desteklerini kesmemelerini istiyorum. Çünkü onlar için sahada elimizden geleni yapıyoruz ve yapmaya da devam edeceğiz. Herkese selamlar. Not: Röportajda Milan Mitrovic'in tercümanlığını yapan sevgili Kadir Reşiti'ye teşekkürlerimizi sunuyoruz.
46
Transfer Merkezi Futbol Dergisi
Mart-Nisan 2014
BABALAR VE OÄžULLARI
Transfer Merkezi Futbol Dergisi
Mart-Nisan 2014
Sosyal Diyet:
CananAkarca
ZAFERİ KUTLARKEN DİKKAT!
Canan Akarca KUZU
Birçok karşılaşmanın ardından gelen zafer sevinci ile gerek taraftarlar gerekse oyuncular bir araya gelip o günün keyfini çıkarmak ister. Bu kutlamalarda karşılaşmanın sonlanmasının ve alınan galibiyetin verdiği rahatlık ile deyimi yerindeyse bir bayram sevinci yaşanır. Fakat bu bayram sevincini her bayramda da olduğu gibi sadece midelerimizi sevindirmek olarak görmek olumsuz sonuçlar doğuracaktır. Hem ortama ayak uydurup, sosyal yaşamınızdan vazgeçmeyip hem de diyetinize sadık kalmayı nasıl başaracaksınız? Akşam katılacağınız ziyafeti düşünerek güne kahvaltısız başlama gibi bir hataya asla düşmeyin. Çünkü günün en önemli öğünü kuşkusuz “kahvaltı”dır. Adı üstünde kahve-altı. Yani kahve dahi içmeden bir şeyler yenilmesi gerektiğini anlatmak için türetilmiş bir kelimedir. Aç gidilen bol kalorili, tatlı ürünler servis edilen bu tarz kutlama ve davetler tüm savunma mekanizmanızı yıktığı için şekerli ürünlerden uzak durmaya çalışın çünkü asıl düşmanımız yağ değil, şekerdir. Eğer tatlılara bir türlü karşı koyamıyorsanız bir tabağa tatmak istediklerinizden küçük parçalar alın. Alkol tüketilecekse sarhoşluğun azaltılması için farklı yöntemler uygulanabilir. Bunlardan biri mümkünse içki içmeye başlanmadan önce bir bardak süt veya bir fincan zeytinyağı içilmesidir. Eğer elinizde içki olmadan duramıyorsanız şarap ve soda karışımı ya da sadece soda sizin için en uygun olanıdır.
48
Transfer Merkezi Futbol Dergisi
Mart-Nisan 2014
Büyük bardaklarda içi buzla dolu içkiler de idealdir; çünkü içme süreniz uzar. Böylece mümkün olduğunca az içki içmiş olursunuz. Tek tip içkiyle yetinilmeli; hammaddesi üzüm ve tahıl olan içkiler birbirlerine karıştırılmamalıdır. Gün içinde bol miktarda su tüketilmelidir. Alkol ile çoğu kişi su tüketmeyi tercih etmeyeceği için (ki alkol alırken ara ara su tüketilmelidir) günlük almanız gereken su miktarını dengelemeniz önemlidir. İçkiyle kuruyemiş gibi tuzlu gıdaların tüketilmesi lezzetli olmasının yanı sıra tıbbi öneme de sahiptir. Yüksek düzeyde potasyum içeren bira ve şarap kısa sürede çok tüketildiğinde vücudun sodyum-potasyum dengesini bozar. Kramp ve kalp spazmına neden olabilecek bu dengesizliği küçük bir miktar tuzlu leblebi bile engelleyebilecek sodyuma sahiptir.
49
Transfer Merkezi Futbol Dergisi
Mart-Nisan 2014
TRANSFER MERKEZİ RÖPORTAJLARI:
akrksmng
arslan_oguzhan
“AHMET ŞAHBAZ”
Ali KARAKAŞ
Oğuzhan ARSLAN
RÖPORTAJ
Transfer Merkezi Dergisi, Sivasspor’un ara transfer döneminde Silivrispor’dan transfer ettiği genç stoper Ahmet Şahbaz ile geçmişini, hedeflerini ve gelecek planlarını konuştu. Merhabalar Ahmet Şahbaz, bizlere futbola başlama öykünü kısaca anlatır mısın? Merhabalar, futbola Kahramanmaraşspor’da başladım. Maraş’ta bir yaz günü tesadüfen ilgimi çeken futbol elemelerine katılmaya karar vermemle bu macera başlamış oldu. Elemeleri kazanıp Kahramanmaraş Belediyespor’un alt yapısında oynamaya başladım. 3 sezon alt kategorilerinde oynadıktan sonra Kahramanmaraşspor’un PAF takımına transfer oldum. 2 yıl orada da oynadıktan sonra profesyonel futbol hayatım başlamış oldu. Alt yapılardan Süper Lig’e uzanan kariyerinde sana en çok kimlerin katkısı oldu. Buralara gelmende hangi hocaların daha çok rolü var sence? Birçok hocayla çalışma fırsatım oldu, çalıştığım her hocadan birşeyler öğrendim. Onları daima dinledim, onlar da bana yardımcı oldu. İsim vermemi isterseniz, Erdal İşkar, Alaaddin Demirözü, Ahmet Özen, Kadir Ardıç hocalarımın futbol bilgim ve gelişimim açısından bana katkıları çok büyüktür. Futbola başladığın dönemde, futbol senin için ne anlama geliyordu? Sadece bir oyun mu yoksa gelecekte sana rahat bir hayat sağlayacak bir meslek olarak mı görmüştün? Futbola başlamadan önce de futbola karşı büyük bir tutkum vardı. Günümün büyük bölümünü futbolla geçirirdim. Futbola başladığımda kendime hedef koymuştum ve bu hedef doğrultusunda hep çalıştım, bundan sonra da çalışmaya devam edeceğim. Futbol benim hayatımın bir parçası diyebilirim.
50
Profesyonel futbol yaşamına Kahramanmaraşspor takımında başlamışsın ve devamında sırasıyla Beylerbeyi, Arsinspor ve Silivrispor takımlarında oynadıktan sonra Süper Lig'in başarılı ekiplerinden Sivasspor'a transfer oldun. Sivasspor'a transferin nasıl gerçekleşti? Ben Arsinspor'dan ayrıldıktan sonra Silivrispor'la anlaştım ve orada çok güzel bir dönem yaşadım. İyi bir sezon geçiriyorduk ve Türkiye Kupası'nda Ümraniyespor ve Tepecikspor'u eleme başarısını gösterdikten sonra Sivasspor'la eşleşme şansını yakalamıştık. Sivasspor karşısında kendi adıma ve takım olarak iyi performans sergileyerek oynamıştık. İyi oynadığımı düşünüyordum fakat Sivasspor gibi büyük bir camiaya gelmek aklımdan geçmemişti. Devamında devre arasına yakın sayın Murat Erdoğan'la görüştükten sonra teklifi mutlulukla kabul ettim. Her iki kulübün de anlaşmasının ardından Sivasspor'a imza attım. Burada olmaktan son derece gururlu ve mutluyum.
Transfer Merkezi Futbol Dergisi
Kırmızı-beyazlı takıma transferindeki en önemli isimlerden biri dünya futbolunun sayılı yıldızlarından biri olan Roberto Carlos olduğunu biliyoruz. Genç hocayla ikili ilişkilerinizi ve Sivasspor’a geldiğin günden itibaren izlenimlerini okuyucularımıza aktarır mısın? Roberto Carlos gibi bir dünya yıldızını televizyonda izlerken bile insan heyecanlanıyor. Onunla çalışmak benim için çok büyük bir gurur. Roberto Hocam bana eksik olduğunu düşündüğü yönlerimi söylüyor ve bunun üzerinde yoğunlaşmamı istiyor. Roberto Carlos’la aynı ortamda çalışmanın yaşattığı duyguları kelimelerle anlatamam. Milli takımlar ve kulüp takımlarımızda yerli stoperlerin eksikleri konusunda sıkça eleştiriler yapılıyor. Bir stoper olarak bu durumu nasıl yorumluyorsun? Stoper mevkiinde sıkıntılar yaşadığımızı biliyoruz ama her şey bizim elimizde aslında. Alt yapı bakımından eksiklerimiz var, öncelikle bu eksiklerimiz kapanırsa önemli isimlerin yetişeceğini düşünüyorum. Alt liglerde çok yetenekli isimlerin olduğunu düşünüyorum. Bu sorunun çözümü alt yapılarda ve eğitimde gizli bence.
Fatih Terim’le birlikte başlayan reform sürecinde A Millî Takım’da oynayabileceğini düşünüyor musun? Milli takımla ilgili kendi adına düşüncelerin neler? Her Türk oyuncunun milli takım hayalleri vardır. Benim de ay-yıldızlı formayı giyme konusundaki isteğim oldukça fazla. Ama öncelikle hedefim Sivasspor'da başarılı olmak. Devamında yaşayacağımız başarının milli takım kapısını aralayacağını düşünüyorum. Eğer çağrılırsak milli formayı gururla taşırım. Umarım bu temennilerim gerçekleşir. Bazı oyuncular sahadaki varlıklarıyla bile takımlarına artı değer katabiliyor, takım arkadaşlarını rahatlatabiliyor. Sivasspor'da bu tip bir oyuncu var mı sana göre? Sivasspor'da çok yetenekli oyuncular var, oynayan oynamayan herkes kaliteli isimler. Ancak birkaç isim vermem gerekirse Burhan Eşer, Manuel Da Costa, Aatif Chahechouhe ve Adem Koçak diyebilirim. Futbolun dışındaki hayatında neler var? Saha dışındaki Ahmet nasıl bir insan? Sezon bittiği zaman ailemin yanına gidiyorum, hem özlem giderip hem dinleniyorum. Ama tatilde de olsak spor vazgeçilmezimdir. TransferMerkez sitemizi ve dergimizi takip ettiğini biliyoruz. Bizimle ilgili yorumlarını almak isteriz? Transfer Merkez Dergisi gerçekten çok değerli bir dergi, herkesin okumasını tavsiye ediyorum; gerçekleştirdiğimiz röportaj için de teşekkürlerimi sunuyorum. Çalışma hayatınızda başarılar.
RÖPORTAJ
Alt liglerden Süper Lig platformuna transfer olmak kolay bir şey değil, özellikle 3.Lig'den Süper Lig'e transfer yok denecek kadar az ama sen bunu başardın. Alt liglerde oynayan bir oyuncuyken bir anda kendini burada bulmak nasıl bir duygu? 3. Lig'den gelip bir anda dünya çapındaki bir ligde forma şansı bulmanın benim için büyük bir şans olduğunu düşünüyorum. Futbolda belirlediğiniz bir hedef doğrultusunda yılmadan çalışırsanız ve şansınız da yanınızda olursa iyi işlere imza atabilirsiniz. Ben bu yerlere gelebilmek için çok çalıştım, hocalarımı ve büyüklerimin öğütlerini dikkate aldım ve buralara kadar gelmeyi başardım. Dipnot olarak eklemek istediğim bir başka konu ise 3 . Lig çok yetenekli futbolcuları barındırıyor, bunları yetkililerin gözardı etmemesini öneriyorum.
Mart-Nisan 2014
51
Transfer Merkezi Futbol Dergisi
Mart-Nisan 2014
ARAŞTIRMA
Hollanda'da, "Rinus Michels Award" dedikleri, Hollanda'daki futbol antrenörleri tarafından her yıl oylanarak neticelenen ve benim de size "Altyapılara İade-i İtibar" olarak çevirebileceğim bir ünvan/ödül mevcut. Neden ismi "Dennis Bergkamp" değil de "Rinus Michels" derseniz eğer, FIFA'nın 1999 yılında Hollandalı teknik adam Rinus Michels'i "Yüzyılın Antrenörü" seçmesinden mütevellit bu isim uygun görülmüş.
MaitreEcossais
TESCİLLİ OYUNCU FABRİKASI: FEYENOORD
Yiğit Can ERTUNÇ
Konu oyuncu yetiştirmek ve gelişim sürecini doğru yönlendirmek olduğunda, Hollanda ekiplerinin ipi göğüslüyor olduğu halihazırda dünyaca aşikar. Kimdir bu işin alem-i cihanı dendiğinde eminim hepimiz "Ajax tabi canım" deriz. Evet, hak geçmesin, Ajax bu işte bir mihenk taşıdır ve senelerce bu işe demirbaşlık edişine istinaden gördüğü itibar halen çok büyük. Lakin bir süredir, Hollanda'da bu meşrebe bayrağını dikmiş bir kulüp süregelmekte: Feyenoord. Yanlış hatırlamıyorsam bir 6-7 yıl olmuştur, Feyenoord bir lig maçında rakibinden 8 gol yemişti. 10 da olabilir tam hatırlamıyorum, sanıyorum o olayın gönül kırıklığı, onları yeni bir cephe inşasına sevk etmiş olacak ki altyapıya yönelmişler. Velhasıl, bu yukarıda bahsettiğim ödüle tam 4 yıldır ardarda layık görülmekteler. Ne kadar önemli bir iş yaptıklarını halen herhangi bir cümleyle hissettiremediysem bir kez de net bir cümleyle ifade edeyim; Bu çok büyük bir olay. Feyenoord'un "Varkenoord" isimli akademisi, önce menajer, sonra teknik danışmanlık yaparak kulüp ikonu haline gelen Wim Jansen tarafından ele alınışından itibaren epey yol kat etti denebilir. Bu yol katedişe son ivmesini kazandıran isim olarak da 2011'den bu yana Feyenoord'u çalıştıran Ronald Koeman'dan bahsedebiliriz. Feyenoord halen maçlarına, onbirinde ortalama 7 altyapı ürünü oyuncuyla çıkıyor. Varkenoord'un meyve veren bir ağaca dönüştüğünden bahsetmek güç değil. Feyenoord takımı için ailecek oynuyorlar dahi denebilir, her oyuncu birbirini küçük yaşlardan itibaren tanıyan ve sağlam dostluklara sahip isimler. Zaten bu aşinalığın güçlü bağlara dönüşmüyor olması enteresan olurdu. Bu ortamın yarattığı, performanslarıyla en dikkat çeken iki isim, Koeman'ın iki büyük projesi haline dönüşüverdi. Bu isimler ikisi de şuan 19 yaşında olan Tonny Trindade de Vilhena ve Jean-Paul Boetius. Boetius, kanat oyuncusu ve Vilhena da ortasaha dinamosu.
52
Transfer Merkezi Futbol Dergisi
Mart-Nisan 2014
Manchester City tarafından alınıp PSV'ye kiralanan stoper Karim Rekik varken altyapı ürünü mükemmel bir altılı söz konusuydu. Bruno Martins Indi, Stefan de Vrij ve Jordy Clasie'nin Boetius ve Vilhena'ya eşlik edişleri ile. Şuan 5'li olarak devam etmekteler, tıpkı Real Madrid'in meşhur "Quinta del Buitre" olarak adlandırılan, mükemmel bir beşlinin takımın iskeletini oluşturduğu dönemlerindeki gibi. Feyenoord'ta omurga diyeceğimiz isim Vilhena ve yazıyı Vilhena üzerinde sadeleştireceğim. Real bahsi geçmişken, Vilhena, Real'in o dönemdeki Emilio Butragueño'suna tekabül ediyor, eklemek istedim.
Maç başına 33.4 başarılı pası var, sezonun bugüne kadarki kısmında 17 tane gollük pası oldu ve bunların 4'ü asiste dönüşebildi. Geçtiğimiz sezon ligde gol sevinci yaşayan en genç Feyenoordlu olarak kulüp tarihine geçti. Hem de 2 gol atarak ve bu rekor Feyenoord'ta 31 yıldır kırılamıyordu, Henk Duut'a aitti. Bu sezon, 18 maçta toplam 33 şut attı, 2 gol buldu. Son golü de 19 Ocak'ta oynanan ve 5-2 kazandıkları Utrecht karşılaşmasında.
ARAŞTIRMA
Vilhena, bizim büyümüş de küçülmüş diyeceğimiz bir oyun zekasına sahip olan, 1.75 boyunda Angola asıllı bir Hollandalı. Hem doğuştan yetenekli, hem de çok büyük bir özveriyle yeteneklerini geliştiriyor diyebiliriz.Box-to-Box rolündeki orta saha kavramı, dilimize dinamo olarak çevriliyor fakat her nedense dinamo dendiğinde bana defansif yönü daha iyi oyuncu çağrışımı yapıyor, o nedenle ben ofansı da defansı kadar iyi olan oyunculara transistör diyorum. Herşeyi orta üst seviyede yapabilen orta saha oyuncusu yani. Duran top kullanabilen, top kapma becerisine vakıf, pas alışverişini koordine edebilen, topla kaleye dik hareketlenen, şut tehdidi bulunan ortasahalar. Vilhena'nın güçlü ayağı sol ayağı fakat sağ ayağı da en az sol ayağı kadar iyi. Biraz istatistiklerinden bahsedelim.
53
Transfer Merkezi Futbol Dergisi
Mart-Nisan 2014
Oyuncunun azmi ve istikrarı hiçbir şekilde yaşını belli etmiyor diyebilirim. Yukarıda bahsettiğim yakın/takım arkadaşı Boetius'a onun stilini kime benzettiği sorulduğunda "Steven Gerrard" olarak yanıtlamış, sebep olarak da defansif olarak boğayı, ofansif olarak da sincabı andırdığı gibi bir yanıt vermiş. Hollanda'daki bazı mecralar, biraz da milliyetçilik desteğiyle onu Davids'e benzetmekte ısrarcı, buna sebep olarak da oyuncunun maç başına 2.3 oranla top kapması ve 1.4 oranla kritik defansif müdahalede bulunuşundan bahsedebiliriz. Oyuncunun bu çok yönlü repertuarı, önce Hollanda'nın U21 antrenörü Cor Pot'un dikkatini çekti ve onu yazınki Avrupa Şampiyonası kadrosuna dahil etti. Fakat daha da önemlisi, görevini Dünya Kupası gruplarında Guus Hiddink'e devredecek olan Louis Van Gaal onu elemelerde A Milli takıma dahil etti fakat oyuncu forma şansı bulamadı. Hiddink'in ondan faydalanacağına Hollanda basını kesin gözle bakıyor.
ARAŞTIRMA
Oyuncu, bütün medya ondan bahsetmesine rağmen henüz hiçbir şımarıklık belirtisi göstermiş değil, tamamen işine bakıyor ve her geçen gün oyununa yeni birşeyler katarak ve var olanları da geliştirerek ilerliyor. Benzetildiği Davids veya Gerrard değil de hocası Koeman'a biraz hayranlık duyduğu bilgisi mevcut ama idol almak boyutunda değil.
54
Transfer Merkezi Futbol Dergisi
Mart-Nisan 2014
2012'deki U17 şampiyonluğunda da katkısı çok büyük olan oyuncu, Almanya'yı yendikleri penaltı vuruşlarında son penaltıyı kullanan isimdi ve henüz Feyenoord ile A takım tecrübesi de yaşamamıştı. 2012 Ocak ayına gelindiğinde, taraflı tarafsız herkes onun Dünya Yıldızı olacağından bahsetmeye başlamıştı, yerel basınları ve başka takımların da taraftar grupları dahil olmak üzere. Oyuncunun tek kulüp adamı olarak kariyerini Feyenoord'ta sonlandırması ihtimali çok düşük gözüküyor çünkü onunla ilgilenenler her geçen gün artmakla birlikte, geçmişte bu ilgilerden en aleni olarak yaşananlar Juventus'un ve Arsenal'in girişimleriydi. Oyuncu, o transfer girişimlerinin yaşandığı dönemde menajeri Mino Raiola ile yollarını ayırma kararı alarak "Stellar Group Limited" menajerlik şirketiyle çalışmaya başladı ve halen onlarla yoluna devam etmekte. Şirketin oyuncuyla ilgili görüşleri "Ömürlük Projemiz" kapsamında. Feyenoord şuan liglerinde 4. konumda, 1999 yılında yaşadıkları şampiyonluğu tekrar yaşayabilmeleri biraz hayal gibi gözükse de, durum matematiksel olarak hayale dönüşmeden Koeman'ın pes etmesi söz konusu değil, onun bu hırçın ve mücadeleci ruhunu da sahada hakkıyle taşıyan yegane isim Vilhena gibi gözüküyor. İstatistikler için whoscored.com'dan faydalandım, vaktini ayırıp okuyan herkese teşekkürler.
ARAŞTIRMA 55
Transfer Merkezi Futbol Dergisi
Mart-Nisan 2014
TRANSFER MERKEZİ RÖPORTAJLARI:
RÖPORTAJ
Avrupa'da oynanan futbol müsabakalarında stadyumlara ve karşılaşmanın oynandığı zemine hep imrenerek bakmışızdır. Büyüyen futbol ekonomimizle birlikte zamanla stadyumlarımız istenilen seviyeye gelmeye başladı. fakat hala olması gerekenden kötü durumdayız. Milyon dolarlık transferler yapıyoruz ama aynı özeni sahalarımıza ve zeminlerine göstermiyoruz maalesef. Bu konuda en başarılı stadyum ise şüphesiz Kadir Has Stadyumu... Biz de Kadir Has Stadyumu'nun işletiminden sorumlu Kayseri Büyükşehir Belediyesi Spor A.Ş. Genel Müdürü Ali Üstünel ile keyifli bir sohbet yaptık.
Merhabalar Ali Bey, sizi kısaca tanıyalım? 1967 yılında Sivas'ın Gemerek ilçesinde dünyaya geldim. Aslen Yugoslavya göçmeniyiz. Boşnak bir aileden geliyorum. 1984 yılında Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nda Hava Astsubay olarak görev yapmaya başladım. Bu sürede Sosyal Tesis Yöneticiliği ve Protokol konusunda uzun ve kısa süreli bir çok görevde bulundum. 2009 yılında emekli olduktan sonra yine aynı yıl içerisinde Kadir Has Stadyumu'nda "İdari Koordinatör" olarak göreve başlayıp 2010 yılı Haziran ayından itibaren Kayseri Büyükşehir Belediyesi Spor A.Ş. Genel Müdürü olarak görev yapmaya devam etmekteyim. Evliyim ve iki çocuk babasıyım. Asker kökenli birisi olarak futbolla, sporla tanışmanız bu göreve başlamanız nasıl gerçekleşti? Her Türk delikanlısı gibi futbola ilgiliydim. Kayseri’de ve İstanbul’da 1.Amatör kümede, ayrıca askeri görevim esnasında Havagücü takımlarında futbol oynadım. Bu göreve başlamamda ise yöneticilik vasıflarımın katkısı olduğunu düşünüyorum. Kadir Has Stadyumu son dönemlerde ulusal ve uluslararası alanda bir çok organizasyona ev sahipliği yaptı. Bunun sebebi nedir?
56
harunyapar13
“ALİ ÜSTÜNEL”
Harun YAPAR
Kadir Has Stadyumu, Arena konseptinde yapılan Türkiye'deki ilk stadyum. Bunun yanı sıra çalışanlarımızın sorumluluk anlayışı, teknik, idari ve alt yapı olarak FIFA ve UEFA standartlarında Türkiye'deki en modern stadyum olmamızın da katkısı oldukça fazla. Ayrıca Türkiye Futbol Federasyonu nezdinde Kayseri Büyükşehir Belediyesi'nin işletmecilik anlayışı da pozitif değerlendirildi. Birçok organizasyona ev sahipliği yapmamızda bu sebepler şüphesiz etkili olmuştur. Kadir Has Stadyumu’nda her hafta maç yapılmasına rağmen zemin problemi yaşanmıyor. Bunun sırrını bizlere açıklar mısınız? İlk iki sezon zeminle ilgili sıkıntılar yaşadık. Zemin probleminin çözümüne yönelik yurt dışına giderek zemin problemlerini yerinde görme fırsatı bulduk. Almanya, Hollanda, Belçika gibi yerlerde gözlemler yaptık. Yaptığımız çalışmalar neticesinde, iklim şartları yönünden olumsuz hava koşullarına sahip olmamıza rağmen ve çim ithalatı gerçekleştirmeden Kadir Has Stadyumu’nda her hafta bir futbol müsabakası oynatabiliyoruz. U20 Dünya Kupası Kayseri Şehir Sorumlusu olarak görev yaptınız. Bu süreçten ve U20 Dünya Kupası’ndan bahseder misiniz?
Transfer Merkezi Futbol Dergisi
Mart-Nisan 2014
U-20 Dünya Kupası’nın Kayseri ilinde başarı ile gerçekleşmesi için elimizden geleni yaptık ve kendi sorumluluklarımızı yerine getirdik. FIFA delegasyonu ve Sepp Blatter olmak üzere Türkiye'de övgüyü hak eden ilk şehir Kayseri oldu. Sıkıntı diyebileceğimiz tek şey tribünlere yeteri kadar seyircinin gelmemesiydi. Bunun sebebinin de TFF'nin satış stratejisinin yeterli düzeyde olmayışı olduğunu düşünüyorum.
Erciyesspor ise Süper Lig'de deneyimsiz ve zafiyetleri olan bir takım. Sezon başında iyi transferler yapmış olmalarına rağmen yaşanan uyum sorunu nedeni ile henüz istenilen performansı gösteremedi. Ama kalan 14 haftada alınabilecek 42 puan var takımlarımızın yüksek azim ve performans ile bizi üzmeyeceklerini düşünüyorum.
RÖPORTAJ
Kayseri'nin Süper Lig'de 2 takımı var. Bir futbolsever olarak Kayserispor ve Erciyesspor'un kötü gidişinin nedenlerini neye bağlıyorsunuz? Bu sezon İstanbul'un dışından Süper Lig'de birden fazla takımla temsil edilen tek şehir Kayseri. Kayserispor çok büyük şanssızlıklar yaşadı. Yönetimin de hataları vardır elbette ama oynanan 20 karşılaşmanın çoğunda sonuca direkt etki edebilecek bariz hakem hataları olduğunu düşünüyorum.
57
Transfer Merkezi Futbol Dergisi
Mart-Nisan 2014
Transfer Merkezi Futbol Dergisi
Mart-Nisan 2014
İSTANBUL’UN GÜZİDE SEMT TAKIMLARI caglarzb94
İstanbul 17 milyon insanın yaşadığı kocaman bir şehir. Dışarıdan ışıltılı parıl parıl ama içine girdiğinde acımasız, her türlü güzel ve kötü şeyleri görüp yaşayabileceğiniz şehir. İstanbul’un aşığı çoktur dışarıdan, tabii başka önemli bir aşk daha vardır İstanbul’da doğup büyüyenler için: ‘"Semt Aşkı". Semt kavramı biraz farklıdır semt; sıcaklık demektir, aidiyet demektir, arkadaşlık demektir, sevda demektir semt… Tabi bana göre bu semt Özgün Ç. ÖZTÜRK aşkı konusun da semt takımlarının apayrı bir yeri vardır. Yaşadığın yeri simgeler tüm semt takımı galibiyetinde çılgınlar gibi sevinir, mağlubiyetine olsun be haftaya alırız dersin.. Ama küme düşüşte sanırım bunun bir tarifi yok… Semt takımı derken bazıları bir sadece bir semti bazıları ilçeyi temsil eden takımlar elbette ama hepsi bizim için güzel birer semt takımı. İster misiniz şöyle İstanbul’un semtlerin de arka sokakların da biraz gezintiye çıkalım hepsini gezemesek de gezdiğimiz kadarını gezelim diğerleri hakkında dipnotlar geçelim. Anıları olanlara biraz tebessüm oluşsun. Benden size bir ufak tavsiye daha yanınıza bir peçete alın belki gözleriniz dolar…
Zeytinburnu’ndan başlayalım bu tura. İlk sırayı ben de doğup büyüdüğüm yer Zeytinburnu’na ve Zeytinburnuspor’a ayırayım çok yüksek müsaadenizle. Zeytinburnuspor 1953 yılında Zeytinburnu’nda kurulmuştur. 1989-1991, 1993-1995, 1996-1997 yılları arasında da 3 kere Süper Lig’de mücadele etmiştir. Her ne kadar bu yıllar da hep ligde tutunma çabasında olsa da bu onurlu bir mücadeledir. Her türlü maddi İmkansızlıklara rağmen direnmiştir Zeytinburnuspor ve arkasında duran cefakar taraftarı. Şu anda İstanbul 1. Amatör Ligi’nde devam etse de mücadelesine belli mi olur belki yeniden gelir eskiden bulunduğu yerlere. Lacivert ve beyaz yeniden coşkulu bir şekilde dalgalanır emektar Zeytinburnu Stadyumu’nda. Bu arada stadyum demişken Zeytinburnuspor Stadyumu 16.000 kişilik bir stadyumdur. Semt takımlarına göre büyük bir stada sahiptir Zeytinburnu. İlçenin tam göbeğinde gömmeli bir yapısı vardır. Şu an çok eski de olsa hala ihtişamını korumaktadır. Birçok semt takımı gibi Zeytinburnuspor'un da lokali bir çay bahçesiydi daha sonra Zeytinburnuspor 1965 yılında Mithatpaşaspor ile birleşerek federe bir kulüp olmuştur. Zeytinburnuspor’un iki tane de gururu vardır. Tüm Türkiye tanır onları, hatta Dünya tanır; Arif Erdem ve Emre Belözoğlu… İkisi de gururudur bu semtin. Dolaylı yoldan da olsa Avrupa ve dünyada temsil etmişlerdir semtlerini. Onları uzun uzun anlatmaya gerek yok zaten kim olduklarını herkes biliyor ne kadar vefalı olduklarını da. Zeytinburnu’ndan ayrılmadan önce bir de tatlı rekabetlere değinelim. Bu tarz rekabetler bazen istemediğimiz gibi olsa da umarım bir gün sadece futbolun konuştuğu kavganın olmadığı günleri de görürüz. Karagümrük ile Zeytinburnu maçları çok çetin geçer birbirine yakın olan bu semtlerin bazen dostane tavırları olsa da birbirlerine istenmeyen olaylar da olmuyor değil. Umarım bu rekabet yine, yeni ve yeniden daha üst klasmanlarda devam eder…
ARAŞTIRMA
ZEYTİNBURNUSPOR
59
Transfer Merkezi Futbol Dergisi
Mart-Nisan 2014
ARAŞTIRMA
SARIYER İstanbul’un en kuzeyine gidip yine Lacivert ve beyazın aşkından devam edelim. İçinizden işte Sarıyer dediğinizi duyar gibiyim. 1940 yılında kurulan güzide kulübümüz Sarıyer, öne çıkan bir semt takımlarından biridir. Süper Lig’de başarılı olduğu dönemler olmuştur. 1982-1994 ve 1996-1997 yılları arasında Süper Ligde mücadele etmiş ve birçok önemli futbolcunun forma giydiği bir takım olmuştur. Şu anda mücadelesini 2.Lig'de veriyor olsa da taraftarları bir gün yeniden Süper Lig’e çıkacaklarına inanıyor. Sarıyer deyince eskilere baya bir gittiniz biliyorum. Sarıyer’in 3 büyüklere kök söktürdüğü dönemler gözlerinizde canlanmıştır diye tahmin ediyorum. Sarıyer maçlarını Yusuf Ziya Öniş Stadı’nda oynamaktadır. 10.000 kişilik kapasiteye sahip olan bu stadın adını aldığı Yusuf Ziya Öniş’e bir parantez açmak istiyorum. Yusuf Ziya Öniş, 1892 yılında İstanbul’da doğmuştur, Galatasaray Lisesi mezunudur. Tahsilinin ardından İsviçre’ye gitmiş Servette kulübü ve Galatasaray’da futbol oynamıştır. 1922-1924 yılları arasında Galatasaray’ın maddi olarak en zor zamanlarında başkanlık rolünü üstlenmiştir. Ayrıca 1922’de kurulan Türkiye Futbol Federasyonu'nun ilk başkanıdır. 1950-1952 yıllarında tekrardan Galatasaray başkanlığı yapmış, ömrünün son yıllarını Sarıyer’e ayırmış ve adı ilçedeki stada verilmiştir. Biraz da Sarıyer’in formasını giyen efsanelerden bahsedelim, kimler geldi kimler geçti kulüpten; Cemil Turan, Rıdvan Dilmen, Selçuk Yula, Tarık Hodziç, Yaşar Duran, Erdal Keser, Sinan Engin, Erdi Demir, Metin Mert, Garo Hamamcıoğlu, Cem Pamiroğlu, Erdoğan Arıca, Smail Spalic ve daha niceleri Sarıyer’in ekmeğini yemiş suyunu içmiştir. Belli mi olur Sarıyer yine bir gün Süper Lig'e dönerler belki ama dönmeseler bile taraftarı hiçbir zaman yalnız bırakmaz Sarıyer’i, hani derler ya sokakta oynasa kaldırımdan desteklerler…
VEFA Vefa Spor Kulübü, 1908 yılında temeli atılmış 106 yıllı koca çınar… Şu anda Amatör Lig’de olsalar da kimseler yokken en üst ligdeydi onlar. Yeşili ayrı beyazı ayrı güzel olan güzel Vefa. 1958-1963 ve 1965-1974 yılları arasında bugünün Süper Lig’in de oynamış olan Vefa’nın geniş bir taraftar profili vardı geçmiş yıllarda. 1959 yılında Milli Lig kurulana kadar 3 kere İstanbul Ligi’nde 3. olmuştur. Bir zamanlar İstanbul’da büyük takımlar Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş diye sayılırken bir de Vefa’yı iliştiriverirlermiş, öyle duyduk biz büyüklerimizden. Daha sonraları tabi endüstriyel futbola yenilmiş ve zengin kulüplerle baş edememiştir Vefa. Maçlarını 8.000 kişilik Vefa Stadyumu’nda oynamayan Vefa Spor Kulübü, önemli maçlarda bugün bile hınca hınç dolu tribünlere oynamaktadır.
60
Transfer Merkezi Futbol Dergisi
Mart-Nisan 2014
KARAGÜMRÜK Fatih’ten devam edelim o zaman “Fatih’in Torunları”na uğrayalım. Karagümrük SK, 1926 yılında kurulmuş İstanbul’un güzide kulüplerinden biridir. Önce renklerin hikayesinden gireyim mevzuya, kırmızı ve siyahın hikayesinden. Bilirsiniz İstanbul, cumhuriyetin ilk yıllarında yangınlarla mücadele etmiş ve bu sorundan çok çekmiştir. O dönemde yangına en müsait yapılar Karagümrük’teydi ama dönemin tulumbacıları o kadar başarılıydı ki onlara ithafen verildi bu renkler Karagümrük takımına. Kırmızının alevi, siyahın dumanı misali… 1958-1963 ve 1983-1984 yılları arasında Süper Lig maceraları da vardır Karagümrük’ün, hatta son çıktıklarında şampiyon olarak çıkmışlardı.
ARAŞTIRMA
Şimdilerde 3. Ligde mücadelesine devam eden Karagümrük, geçmişte birçok önemli ismin formasını giydiği bir takımdır. Benim aklıma ilk gelen isim Karagümrük tarihinin en çok gol atan oyuncusu Hakkı’dır, “Baba Hakkı”… Hakkı Yeten, Beşiktaş’a gitmeden önce semtinin takımı Karagümrük’ün formasını terletmiş ve kulüp tarihine adını altın harflerle yazdırmıştır. Müjdat Gezen’in babası Necdet Gezen, eski hakem Ahmet Çakar’ın babası Dr. Mustafa Çakar, gazeteci Asaf Ayçıl ve Hakkı Yeten’den sonra Karagümrük takımının en çok gol atan ikinci oyuncusu Albay Rıza Erseven gibi birçok ünlü ismin takımı olmuştur. Ayrıca çok uzaklarda bir takıma ismini ve renklerini vermiştir Karagümrük. Yozgat’ta Yimpaş Yozgatspor 2 yıl (1959-1961) Karagümrük adıyla mücadele etmiştir. Karagümrük maçlarını aynı ilçenin takımı olan Vefa ile ortak kullandıkları 8.000 kişilik emektar Vefa Stadı’nda oynar ve her maç tribünleri doldururlar. Karagümük’ün cefakâr taraftarı takımlarını hiç yalnız bırakmaz. Tabii rekabetsiz olmaz bu işler, tadı tuzudur. Karagümrük’ün en büyük rakipleri Kasımpaşa ve Zeytinburnu’dur. Özellikle Kasımpaşa – Karagümrük çok eskilere dayanan bir derbidir. Kulüpler en çok hasılatı bu maçlardan toplar ama en çok kavga da bu maçlarda çıkar. İki kulüp en son geçtiğimiz yıl Türkiye Kupası’da karşılaştı. 3.Lig ekibi Karagümrük, bir Süper Lig takımı olan Kasımpaşa karşısında son ana kadar savaşmış ama 3-2 mağlup olmaktan kurtulamamıştı.
TAKSİMSPOR
Umarım turdan keyif alıyorsunuzdur. Taksim’e doğru gidelim; Taksimspor’dan bahsedelim biraz. 1940 yılında kurulan bu kulübümüz, Galatasaray’dan ayrılan Ateş-Güneş, Nor Şişli ve Kale kulüplerinin bir araya gelmesiyle kurulan güzel semt takımı. Taksimspor’un bir diğer özelliği Ermeni yurttaşlarımızla özdeşleşen bir kulüp olmasıdır. Tarihte Ermeni Cemaati ile yakın ilişkilerde bulunan bu kulübümüz, bünyesinde Türk sporcuları da barındırıyordu. Şu an Amatör Lig’de mücadelesine devam eden Taksimspor, günümüzde ona destek verenlerin çabalarıyla ayakta durmaya çalışmaktadır. Maçlarını 4 bin kişilik Feriköy Stadı’nda oynayan Taksimspor, geçmişte çok ünlü bir futbolcunun futbola başladığı takımdır. Türk futbolunun “Ordinaryüs”ü ve Fenerbahçe’nin simge ismi Lefter Küçükandonyadis. Büyükada’nın dar sokaklarında top koşturmaya başlayan Lefter, sarı–kırmızılı Taksimspor’da futbola adım atmıştı. Hatta yaşı oynamaya müsaade etmediği için yaşı büyültülerek takıma alınmıştır. Daha sonra 4 yıl Diyarbakır’da vatani görevini yapar Lefter, orada Ordu Milli takımında gollerine devam eder. Askerlik dönüşü ise özdeşleşeceği Fenerbahçe’ye gelen efsane isim, yıllarca bu takımın formasını giyecek ve adını tarihe altın harflerle yazdıracaktır. Geçtiğimiz yıllarda bir saldırı sonucu hayatını kaybeden Agos Gazetesi genel yayın yönetmeni Hrant Dink de bir dönem Taksimspor’un formasını giymiştir.
61
Transfer Merkezi Futbol Dergisi
Mart-Nisan 2014
KASIMPAŞASPOR Yine Beyoğlu’ndayız. Lacivert ve Beyaz’ın hikâyesinden devam edelim. 93 yıllık tarihiyle önemli bir yere sahip olan Kasımpaşa, şu ana kadar bahsettiğimiz takımlar içerisinde en iyi durumda olan semt kulübümüz. 1959-1964, 2007-2008, 2009-2011 dönemlerinden sonra 2012’den beri Süper Lig’de mücadele eden Kasımpaşa’nın tarihi de çok eskilere dayanmaktadır. 1921 yılında kurulduktan sonra aynı semtin takımı Altıntuğ ile birleşen Kasımpaşa, 1942 yılına kadar Altıntuğ adıyla mücadele etmiştir. 1961-62 yılında ligi 5. olarak bitirerek tarihinin en önemli başarısını yaşamıştır. Son birkaç yılda yaptığı yatırımlarla oldukça güçlü bir takım kimliğine bürünen Kasımpaşa ligde üst sıraları zorlarken, Süper Lig’de 3 büyükler dışındaki tek İstanbul takımıdır. Kasımpaşa, maçlarını 15.000 kişilik Recep Tayip Erdoğan Stadyumu’nda oynamaktadır. Bu stadyum bana göre İstanbul’un en güzel yerlerinden biri olan Beyoğlu’nda, Taksim’e çıkmadan Kasımpaşa’da bulunur. Gömmeli yapısı ve deniz manzarasıyla eşsiz güzelliğe sahip olan bir stadyumdur. Güzel günler yaşadığı kadar geçmişte buhranlı günler de geçiren kulüp 3.Lig’e kadar düşmüş ancak taraftarının da desteğiyle şu an bulunduğu hak ettiği yere geri dönmeyi başarmıştır.
ARAŞTIRMA
PENDİKSPOR Bu sefer karşıya doğru gidelim biraz, Pendik tarafına doğru uzanalım. Pendikspor’un tarihi 1927 yılına dayanmaktadır. Pendik Gençlerbirliği adıyla kurulan kırmızı-beyazlı kulüp, 1950’den sonra Pendikspor adını almış ve kuruluş tarihi olarak 1950 yılını kabul etmiştir. Pendikspor, tarihinde hiç Süper Lig’de mücadele etmemiş ancak 1950 yılı öncesi Pendik Gençlebirliği adıyla dönemin güçlü takımları Fenerbahçe, Beşiktaş ve Vefa’yı mağlup etme başarısı göstermiştir. Pendikspor’un 1999 yılında Fenerbahçe’yi mağlup ederek kupadan elediği tarihi maç hala hafızalarda yerini korumaktadır. Bugün mücadelesine 2. Lig’de devam eden Pendikspor, gelecek için daha iyi yerde olmak için planlar yapıyor. Maçlarını 2.500 kişilik Pendik Stadyumu’nda oynayan Pendikspor, çoğu maçını dolu tribünlere oynuyor. Özellikle Kartalspor ile aralarında büyük bir rekabet olduğunu da eklemekte fayda var.
KARTALSPOR Yine Anadolu yakasından devam edelim, Pendikspor'un ezeli rakibi Kartalspor’u anlatalım. Futbolun, Kartal’da çok sevilen bir spor dalı olmasıyla beraber Kartal’ın ileri gelenleri bir futbol kulübü kurmaya karar verir. Ali Örs, Mustafa Gürsel, İsmail Perin, Nevzat Bozkurt ve Haluk Akan, 18 Ağustos 1949'da Kartal rıhtımında bulunan Bahar Aile Gazinosu'nda ilk kongreyi gerçekleştirirler ve Kartal Gençlik Kulübü'nü kurarlar. Kartal Gençlik Kulübü’nün ilk Başkanı Ali Örs olur. İşte böyle başlar bordo ile beyazın hikayesi.. Kartalspor’un maçı varsa Kartal’da hayat durur, hele bu takım ezeli rakip, ebedi dost olan Pendikspor ise her şey çok daha farklı olur. Kartalspor maçlarını 7.000 kişilik Kartal Stadı’’nda oynamaktadır. Kartalspor’a yürekten gönül veren taraftarları her maç ellerinden geldiğince destek verirler, doldurmaya çalışırlar bu şirin stadyumu. Tarihi boyunca hiç Süper Lig yüzü görmeyen Kartalspor, PTT 1.Lig’den 2.Lig’e düşmüştür. Kartalspor'un ilginç bir özelliği de geçtiğimiz sezona kadar hiç küme düşmemiş bir takım olmalarıdır. Kartal tam bir futbol okuludur! Süper Lig’de mücadele etmeseler de Kartal’dan yetişen ya da bir dönem formasını giymiş birçok ünlü futbolcu Süper Lig’de oynamıştır. Volkan Demirel, Egemen Korkmaz, Servet Çetin, Semih Kaya, Ender Alkan, Adem Sarı, Murat Bölükbaşı, Emrah Eren bunlardan sadece birkaçıdır. Alt yapıya ve genç oyunculara bu kadar değer veren bu güzide kulübümüzü umarız bir gün Süper Lig’de de görürüz. Kartal rıhtımından ufak ufak ayrılarak yazımıza son vermek istiyorum yüksek müsaadenizle.
62
Transfer Merkezi Futbol Dergisi
Mart-Nisan 2014
turkligleri
ALT LİGLERDEN SÜPER LİG’E
Hüseyin KARABACAK
2013-2014 sezonunda ara transferde, yabancı kontenjanından ve yerli oyuncuların değerlerinin yüksek olmasından dolayı Süper Lig takımları alt liglerdeki oyunculara yöneldiler. Liderlik savaşı verenler de, kümede kalma uğraşları verenler de alt liglerden oyuncuları kadrolarına kattılar. Biz de alt liglerden üst liglere giden oyuncuları PTT 1.Lig, TFF 2.Lig ve TFF 3.Lig olarak üç başlık halinde sizlere hatırlatmak istiyoruz.
Umut Gündoğan (Galatasaray): Bucaspor’dan transfer edildi. Ofansif orta saha oyuncusu henüz 23 yaşında. Hızı ve dikine oynaması önemli özelliği. 600.000 Euro ve Anıl Dilaver karşılığında transfer edilerek 4,5 yıllık sözleşme imzalandı. Oğuzhan Kayar (Galatasaray): Manisaspor’dan transfer edildi. 18 yaşındaki ofansif orta saha oyuncusu bu sezon Manisaspor ile sadece 4 maça çıktı. Geleceğe yatırım amacıyla 2.250.000 TL karşılığında alınan oyuncu, 4,5 yıllığına kendisini Galatasaraylı yapan sözleşmeye imzasını attı.
ARAŞTIRMA
PTT 1. LİG
Bekir Yılmaz (Bursaspor): Manisaspor’dan transfer edildi. Orta sahanın ortasında forma giyiyor, 25 yaşında. Yaklaşık 1.000.000 TL bonservis ücreti karşılığında Bursaspor’a transfer oldu. Ozan Evrim Özenç (Antalyaspor): Denizlispor’dan transfer edilen genç kaleci oldukça yetenekli. 21 yaşındaki file bekçisi milli takımımızın alt yaş kategorilerinde de forma giyiyor. 45 defa milli takıma çağrılan oyuncu, Antalyaspor için gelecek adına iyi bir transfer oldu. Oyuncu 3,5 yıllığına Antalyaspor’da.
63
Transfer Merkezi Futbol Dergisi
Mart-Nisan 2014
Raheem Lawal (Eskişehirspor): Adana Demirspor’un geçen sezon ülkemize getirdiği oyuncu devre arasında Mersin İdman Yurdu’na transfer olmuştu. Bu devre arası da kulübüyle sözleşmesini fesheden 23 yaşındaki oyuncu fiziğiyle, tekniğiyle Süper Lig takımlarının dikkatini çekti. Real Betis'in de gündemine giren Lawal 230 bin Euro bonservis karşılığında Eskişehirspor'a transfer oldu. Ön liberoda ve orta sahanın ortasında çift yönlü oynayabilen oyuncu dikine oynamasıyla ve hızıyla tanınıyor.
ARAŞTIRMA
Mustafa Akbaş (Trabzonspor): 1990 doğumlu stoper bu sezon 1461 Trabzonspor ile bir çok maça çıktı. Trabzonspor defansına alternatif bir isim olarak transfer edilen oyuncu ilerleyen maçlarda forma şansı bulabilir. Genç oyuncunun Trabzonspor'la 2018 sonuna kadar sözleşmesi var. Gökhan Alsan (Trabzonspor): Trabzonspor’un 1461’den transfer ettiği bir diğer oyuncu da Gökhan oldu. Gökhan orta sahanın ortasında oynuyor. Bu sezon 4 gole 2 asiste imza attı. Orta sahada ilerleyen zamanlarda formayı kapabilecek yeteneğe sahip olduğunu düşünüyorum. Yaşı henüz 23. Sercan Hacıoğlu (Gaziantepspor): Beşiktaş alt yapısından çıkan genç kaleci ilk devreyi Şanlıurfaspor’da geçirdi. 21 yaşındaki genç file bekçisi Urfa’da forma şansı bulamadı. Devre arası Şanlıurfaspor ile yollarının ayrılmasından sonra Gaziantepspor’a transfer oldu. Transferinde Sergen Yalçın'ın Beşiktaş yıllarından tanıyor olmasının payı büyük gibi görünüyor. Büyük ihtimalle takımın 3. kalecisi olarak görev alacak. Birol Hikmet (Gaziantepspor): Bu sezon ilk devreyi Adana Demirspor’da geçiren tecrübeli oyuncu devre arası yollarını ayırdı. Konyaspor ile de adı anılan oyuncu, sezon sonuna kadar Gaziantepspor’da oynayacak. Mahmut Bezgin (Sivasspor): Sezona Mersin İdman Yurdu’nda başlayan kaleci, ilk yarıda çoğu maçta ilk 11 çıktı. Parasını alamadığından dolayı sözleşmesini tek taraflı fesh ettikten sonra Sivasspor’un yolunu tuttu. Sivasspor’un kaleci Borjan ile yollarını ayırmasından sonra Mahmut’un takviye edilmesi, 2. kaleci olarak düşünüldüğünü gösteriyor.
64
Transfer Merkezi Futbol Dergisi
Mart-Nisan 2014
Spor Toto 2.Lig Ethem Ercan Pülgir (Bursaspor): Bursaspor’un Kartalspor’dan transferi Ethem, henüz 21 yaşında. Genç stoper oyuncusu bir çok kez Milli formamızı taşıdı. Onurcan Piri (Bursaspor): Giresunspor’dan takıma takviye edilen 1994 doğumlu genç kaleci oldukça yetenekli bir isim. 2017 Mayıs sonuna kadar sözleşme imzalayan Onurcan, 23 kez milli takımımızın alt yaş kategorilerinde kaleyi korudu. Bursaspor için gelecek adına gayet başarılı bir hamle oldu diyebiliriz. Yakup Ramazan Zorlu (Kayseri Erciyesspor): 1991 doğumlu genç oyuncu Giresunspor’dan transfer edildi. Forvet mevkiisinde oynayan oyuncu bu sezon 8 maça çıktı ve gol atamadı. Mehmet Gürkan Öztürk (Çaykur Rizespor): Aydınspor 1923'ten transfer edildi. 24 yaşındaki oyuncu bu sezon ligde 17 maça çıktı ve 4 gole imza attı. Forvette oynayan oyuncu büyük olasılıkla yedek bekleyecek.
ARAŞTIRMA
Spor Toto 3.Lig
Ahmet Şahbaz (Sivasspor): Ahmet, stoper mevkiinde oynuyor. 22 yaşındaki oyuncu Sivasspor’un Silivrispor ile oynadığı Türkiye Kupası maçında Sivasspor’un ilgisini çekmeyi başardı ve transfer edildi. Alternatif olabilecek bir isim. Abdurrahman Kuyucu (Antalyaspor): İskenderunspor 1967’den transfer edilen gurbetçi oyuncu, kariyerinde 74 defa 3.Lig maçına çıkmış ve 9 gol atmış. Abdurahman’ın transferinde ilginç bir dipnot var. PFDK, Hatayspor’un 2008’de lisans çıkardığı Abdurrahman'a sahtecilik suçuyla 6 ay futboldan men cezası vermişti. Abdurrahman, bu cezadan sonra Antalyaspor’a imza attı.
Bu listedeki futbolculardan AHMET ŞAHBAZ ile dergimizin yaptığı röportajı 50. sayfada bulabilirsiniz!
65
BABALAR VE OĞULLARI