14 minute read

S

Next Article
S

S

BIR AYET

Erkek veya kadın, mümin olarak kim iyi amel işlerse, onu mutlaka güzel bir hayat ile yaşatırız. Ve mükâfatlarını, elbette yapmakta olduklarının en güzeli ile veririz." (Nahl suresi, 16:97)

Advertisement

BIR HADIS

“Kıyâmet gününde mü’min kulun terâzisinde güzel ahlâktan daha ağır bir şey bulunmaz. Allah Teâlâ çirkin hareketler yapan, çirkin sözler söyleyen kimseden nefret eder. (Tirmizî, Birr, 62. H. No: 2002)

Fıkıh Köşesi

M. Hulusi Ünye m.unye@igmg.org

Çeşitli Banka İşlemleri Hakkında Sorular ve Cevaplar

Bir akrabam bir bankada çocukları adına küçük meblağlarda para biriktirmek için konto açtırmak istiyor bu caiz mi?

Genel olarak böyle küçük para biriktirme hesaplarında toplanacak paralara bir faiz yükleme anlaşması durumu söz konusu değildir. Bundan dolayı da böyle hesapların açılmasında bir mahzur yoktur. Ama bu hesaplar açılırken –şayet varsa- banka ile “ben size şu kadar para yatıracağım sizden de şu kadar katkı payı istiyorum” deniliyorsa böyle bir hesap ve akit kattiyetle caiz olmaz, çünkü faiz anlaşması yapılmış olur.

Maaşlarımızın yatırıldığı banka hesaplarımızda giderlerimizin dışında artan paraları bankaların faizli işlemlerde kullanmaması için tamamen boşaltmamız gerekir mi?

Cari hesaplarda var olan paraların çekilmesi de bankada saklanması da caizdir. Çünkü paranın böyle bir kurum dışında muhafazası büyük rizikolar taşımaktadır. Evet bu kurumlar faizli muameleleri de olan işletmelerdir, ama alternatifleri de yoktur. Ne zaman ki, katılımcı bankalarda olduğu alternatif muhafaza kurumları oluşursa oralara bu meblağları taşımak elbette daha uygun olur.

Katılım bankalarının sağlayacağı krediyle ev, araba vb. şeyler almak caiz midir? Çünkü kimi hocalar buna cevaz vermiyorlar.

Katılımcı bankalar ve finans kurumları, kuruluş tüzükleri ve resmî beyanlarıyla faizli akitlerden uzak olduklarını ve faizli hiçbir muameleye girmediklerini ifade etmektedirler. Onlardan temin edilecek finans desteğini de İslam hukukunda olan “Murabaha” alış-verişi çerçevesinde yaptıklarını deklare ediyorlar. Bizim için Müslümanların beyanları ve çalışma tüzükleri yeterli olur. Kaldı ki, birçok katılımcı finans kurumlarının bünyesinde İslam hukuku alanında kendisini yetiştirmiş İslam âlimlerinden oluşan dinî danışma kurulları mevcuttur. Aksini ifade eden hocalarımız olabilir ki, bu kurumların çalışma esaslarına dair bilgilere vakıf olamamışlardır.

Avrupa’daki veya Türkiye'deki katılım bankalarından online olarak yani internet üzerinden altın, gümüş ve döviz alım satımı yapmak caiz midir?

Yukardaki sorunun cevabında da ifade ettiğimiz gibi, katılım bankacılığı yapan bu kurumlar altın ve gümüş ticareti de yapıyorlarsa yine İslam hukukundaki “Sarf akitleri” doğrultusunda yapıyorlardır. Fetvasız bir muamele içinde olduklarına ihtimal vermiyoruz. Dolayısıyla online olarak altın ve gümüş ticareti yapmanızda bir sakınca olmaz.

Zamanı Değerlendirmek Nedir?

Bu yazıda şu soruların cevabını arayacağız: Zaman ne demektir ve zamanı değerlendirmek nasıl olur? Değerli işler yapabilmek için zamanı nasıl kullanmalıyız? Her an ölüm gelebilir düşüncesiyle kendimizi nasıl hesaba çekeriz?

Zaman, içinde bulunduğumuz andır. Geçmiş zaman elimizden çıktı, ibret alalım. Gelecek zaman henüz elimizde değil, hazırlıklı olalım. Esas zaman, içinde bulunduğumuz andır. Değerlendirmemiz gereken zaman, sorumlu olduğumuz ve içinde ebedî cenneti barındıran kısa ve değerli olan anlardan oluşan ömrümüzdür. Allah, Kur’an’da dünya ömrümüzü bugün, sonsuz olan cennet hayatını ise yarın diye isimlendirmiştir.

Ayette, “Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve herkes, yarına (ahirete) ne hazırladığına baksın. Allah’tan korkun, çünkü Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.”¹ Bu ayet insanın dünyada, dünya için değil, ahiret için var edildiğini ve ahirete yatırım için görevli olduğunu ortaya koymaktadır. Bugün, yarın içindir. Bugünden yarın kazanıldığına göre, günlerimizi iyi değerlendirmeliyiz. Yolcu olduğunu idrak eden kişinin hedefinin ahiret olması kaçınılmazdır. Hem ahirete mani olan dünyaya önem vermemek hem de ölüme hazırlıklı olmak gerekir.

HESAP SORULMADAN ÖNCE NEFSİNİ HESABA ÇEK!

Elmalılı Hamdi Yazır’ın “Hak Dini Kur’an Dili” adlı tefsirinde bu ayete dair çok kıymetli yorumlar bulunmaktadır. “Ey Allah’a, resulüne ve ahiret gününe inanıp iman şerefi ile müşerref olmuş bütün müminler! Hep Allah’tan korkun. Nifaktan, münafıklardan, küfürden, kâfirlerden, zulümden, zalimlerden ve şeytanın şeytanlığıyla o kötü akıbete düşmekten sakınıp Allah’ın korumasına sığının. Her işinizde O’nun emir ve nehyini tutarak azabından korunun ve her nefis yarın için, yani kıyamet günü için ne hazırlamış, Allah’a ne takdim etmiş olduğuna baksın. Hesap sorulmadan önce nefsini muhasebeye çekip kendi hesabına nazar etsin.”

“Ey iman edenler! Rükû edin, secde edin. Rabbiniz’e kulluk edin ve hayır işleyiniz ki kurtuluşa eresiniz.”

Kıyamet gününe yarın denilmesinin iki anlamı olduğu ifade edilmiştir. Birincisi yarının dünden yakın olması itibariyle kıyamet yarın olacakmış gibi telakki edilerek çalışmaya teşvik edilmesidir. İkincisi de Rahmân suresinde geçtiği üzere Allah katında zamanın, birisi teklif zamanı olan dünya devri, diğeri de ceza ve mükâfat zamanı olan ahiret devri olmak üzere iki günden ibaret olduğuna işarettir. Buna göre bugün dünya, yarın ahiret demektir. Ayette ayrıca, insanın her gün korunmak için yarına faydalı olacak ne iş yaptığını düşünmesinin gerekli olduğu da hatırlatılmaktadır. Allah’tan korkun! Bu cümle dış anlamı itibariyle öncekini tekit etmek için tekrar edilmiştir. Allah sevgisiyle emir ve vazifelerin yerine getirilmesi gerekir. Allah korkusuyla yasaklanan şeylerden ve fenalıklardan sakınılması farklılık arz etmektedir. Allah’tan korkun da kötülük yapmayın. Zira Allah, her ne yaparsanız haberdardır. Yarın ona göre ceza veya mükâfat verecektir.

KIYMETİMİZİN FARKINDA OLALIM

Zamanı değerlendirmek değerli işler yapmakla olur. Kıymetli ve değer verilen bir varlık olduğumuzu bilmek için bu kıymetin farkında olmak gerekir. Değerli olduğumuzun ispatı her şeyin bizim için yaratılmasıdır. Ayette, “Allah’ın, göklerde ve yerdeki (nice varlık ve imkânları) sizin emrinize verdiğini, nimetlerini açık ve gizli olarak size bolca ihsan ettiğini görmediniz mi? Yine de, insanlar içinde bilgisi, rehberi ve aydınlatıcı bir kitabı yokken Allah hakkında tartışan kimseler vardır.”² Her şey insan için, insan da Allah’a kulluk için yaratılmıştır. Bütün planlamalar da buna göre yapılmalıdır. Kulluk için bir kulluk programı, bu program için bir planlama, bu planın uygulanması için de bilgi, rehber ve aydınlatıcı bir kitaba ihtiyaç vardır. Bilgi, vahiydir. Rehber, davasında ve şahsiyetinde açığı olmayan masum, kâmil ve en mükemmel insan Hz. Muhammed (s.a.v.)’dir. Aydınlatıcı bir kitap insan için lazım olan her şeyin ve bütün problemlerinin çözümünün bulunduğu kitaptır. Bu da kıyamete kadar gelecek bütün insanlar için akıllara ve ruhlara şifa kaynağı olan Kur’an’dır.

DÜNYA VE AHİRETTE FAYDALI OLACAK İŞLERLE MEŞGULİYET

Zamanı değerlendirmek için dünya ve ahirette bizi kurtaracak işleri yapmamız gerekir. Bu husus âyet-i kerîmede şöyle ifade edilir: “Ey iman edenler! Rükû edin, secde edin. Rabbiniz’e kulluk edin ve hayır işleyiniz ki kurtuluşa eresiniz.”³ Hakka karşı kulluk, başında namaz olan ibadet ve ibadet hükmündeki taatlerdir. Halka karşı görev ise hayır yapmak ve hayırlı olmaktır. Herkes, gücü ve kabiliyeti nispetinde kurtulabileceğini umduğu bir hayrı yapmalıdır. Mümin, her gün sadaka niyetiyle imana ve sünnete uygun, ihlaslı ameller diyebileceğimiz hayırlar, iyilikler ve güzellikler yapmalıdır.

Hakk’a kulluk ve halka insanlık yapabilmek için ömrümüzü ve zamanımızı planlamamız gerekir. Müminin ahlakı, Allah’ın ahlakıdır. Mümin, daima Allah’ın ahlakıyla ahlaklanmaya çalışmalıdır. Allah’ın ilk yarattığı şey kalemdir. Kaderi tespit için kalemi yaratmıştır. Bu konuda Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Allah’ın yarattığı şeyin ilki kalemdir. (Allah kaleme): ‘Yaz!’ buyurdu. (Kalem): ‘Ne yazayım?’ dedi. (Allah): ‘Kaderi yaz; olanı ve ebede dek olacak her şeyi yaz!’ buyurdu.”4 Diğer bir hadiste de, Allah’ın gökleri ve yerleri, yani kâinatı yaratmadan elli bin sene önce yaratılacak her şeyin kaderini belirlemiş olduğu belirtilir.5

1. 2. 3. 4. 5. Haşr suresi, 59:18 Lokmân suresi, 31:20 Hac suresi, 22:77 Tirmizî, Kader, 17 Tirmizî, Kader, 18

“Tartışmanın Amacı, Bir Konuda Bilinmeyenin Ortaya Çıkması ve Hikmetinin Anlaşılmasıdır”

“Sakın ha, bir sözü duyup beğenmeyen, sonra da sahibini lekelemek için o sözü insanlar arasında söyleyip yayan eden kimselerden olma. Zira o özellikteki kimseler ‘söylenen sözün belki benim bilmediğim bir yönü vardır, arkadaşıma sorayım, herhalde bunu kasdetmediği hâlde söyleyiverdi, benim için gerekli olan dikkatli olmak, arkadaşımı kötülememek, sözünü niçin söylediği anlaşılıncaya kadar onu lekeleyecek bir şey söylememektir.’ diye düşünmezler."

İLHAN BİLGÜ

Evet uzun bir başlık oldu. Baştan söyleyeyim ki, başlıktaki bu ifadeler bana ait değildir. Başlığın sahibi İslami kelâm mezheplerinden Mâturîdîliğin kurucusu İmam Mâturîdî hazretleridir.

Birkaç ay öncesinden başladığımız ama bir türlü sırasını getiremediğimiz temel ıstılahlarımızdan bazılarının nasıl da Müslümanları aşağılama, suçlu gösterme, kendi dinlerine küfrettirme aracına dönüştürüldüğünü göstermek istediğimiz meseleye gelemedik.

Ama, inşaallah oraya da geleceğiz. Geleceğiz gelmesine de, arada bazı meseleleri konuşmadan, yazmadan da olmuyor işte.

Aslında bu hep de böyle olmuş. Eğer sizin anlatmak istediğinizi anlamak istemeyen, anlayabilecek duruma gediklerinde de çarpıtmak isteyen birisine ne deseniz, sonuç hüsran olur. Lakin bizim amacımız hüsrana boyun eğmek değildir. Bunun için de, muhataplarımızın üstünlük taslamalarına, iktidar ve güç sahibi olmalarına rağmen biz yine de hakkı izhar etme gayretimizden vaz eçmeyeceğiz.

Maalesef bu karakterde olan Müslümanlar da var. Ve bu Müslümanlar sadece kendilerini değil, diğer tüm Müslümanları da utandırıyorlar. Başlığımızın sahibi İmam Mâturîdî, bu anlamda her türlü delile saçma bir delille cevap vermekte olan bir gruba karşı kısa ve öz bir savunma yapar. Ama ne var ki, İmam Mâturîdî’nin o muhatapları dahi bugün bizim muhataplarımızdan daha namuslu ve daha insaflıdır. Burada İmam Mâturîdî ile o ilgili grubun tartışmasını aktarmayacağım. Fakat, tartışmanın sonunda Mâturîdî hazretleri şu meşhur ifadesini de söylemekten geri çekinmez.

Der ki İmam: “Ne var ki, sözü edilen gruplarla fikir tartışmasında bulunmak boşuna çaba sarfetmektir. Çünkü tartışmanın amacı, bir konuda gizli kalmış hususların ortaya çıkması, bilinmesi ve bu konudaki hikmetin boyutlarının anlaşılması için araştırma yapmaktır.”¹

Bakar mısınız şu alçak gönüllülüğe ve ama kendindeki güvene? İmam, tartışılan konuda ortaya çıkacak bir mesele varsa tartışalım. Tartışmanın sonucu da bu konuda bir hikmet ortaya koymak olsun der.

YOLUMUZ HİKMETİ ÇIKARMA YOLUDUR

İşte bunun içindir ki, biz de İmam'ın yolunda bir adım dahi olsa gidebilmek için bazı ön izahatları yapma ihtiyacı duyuyoruz. Muhataplarımız başka yolu seçse de bizim yolumuz her zaman hikmetin ortaya çıkması yolu olarak kalacaktır. Konu buraya gemişken yine İmam Mâturîdî’nin de imamı olan, Baş İmam, İmam-ı Azam Ebû Hanîfe ve öğrencisi Ebû Mukâtil arasında geçen bir müzakereyi nakletmek istiyorum. Bu müzakere, hassaten ama hassaten, Müslümanlar arasında tartışmanın nasıl olması gerektiğini ortaya koyması bakımından müthiş bir temsil ve misal olarak önümüzde durmaktadır.

İmam ve talebesi arasındaki konuşma iman üzerinedir ki, bu konuda uzun uzun konuşulmaz ve “inanmak” yeterlidir ya! Ama, talebe Ebû Mukâtil, İmam’dan imanı tafsılatlarıyla yani detaylarıyla öğrenmek ister. İmam başlar anlatmaya: “Îman; tasdik, marifet, yakîn, ikrar ve İslamdır. İnsanlar tasdik konusunda üç hâlde bulunurlar. Bir kısmı Allah'ı ve Allah'tan gelen şeyleri kalb ve lisan ile tasdik ederler. Bir kısmı da kalb ile tasdik eder, lisan ile yalanlar.”

Talebe Ebû Mukâtil, İmam’a talebe olarak kendisinin cevabını bulamadığı bir meseleyi gündeme getirdiğini söyledikten sonra İmam’dan “insanın bu üç hâlini” açıklamasını ister. İmam şöyle cevap verir: “1- Allah'ı ve Allah katından gelen şeyleri kalb ve lisanı ile tasdik eden kimse Allah katında ve insanlar yanında mümindir. 2- Lisanıyla tasdik, kalbi ile tekzib eden kimse, Allah katında kâfır, insanlara göre ise mümin olur. Çünkü insanlar onun kalbinde olanı bilmezler. İkrar ve şehadetinden dolayı onu mümin diye isimlendirmeleri gerekir. Zîra kalbdekini öğrenme külfetine girme durumu yoktur. 3- Bir kısım kimseler de, Allah katında mü'min, insanlara göre kâfır olur. Bu, imanini gizleme durumunda, lisanı ile küfür izhar etmiş kimsenin hâlidir, imanini gizlemek için böyle yaptığını bilmeyen kimse, onu kâfır olarak isimlendirir. Fakat o kimse Allah katında mü'mindir.” “Ne var ki, sözü edilen gruplarla fikir tartışmasında bulunmak boşuna çaba sarfetmektir. Çünkü tartışmanın amacı, bir konuda gizli kalmış hususların ortaya çıkması, bilinmesi ve bu konudaki hikmetin boyutlarının anlaşılması için araştırma yapmaktır.”

İşte asıl mesele şimdi başlamaktadır. Talebe Ebû Mukâtil, İmam’a şöyle itiraz etme cüretinde bulunur: “Tamam, siz hakkı açıkladınız da. Lakin, görüyorum ki sözlerinizde imani; tasdik, marifet, ikrar, İslam ve yakîn şeklinde çoğaltmış oldunuz!?”

FETVA KONUSUNDA ACELE ETME!

Buna karşılık İmam, bugün de her bir Müslüman’ın dikkatle ders alması gereken şu cevabını verir:

“Allah iyiliğini versin. Acele etme, fetva konusunda daha ağır ol. Sana bahsettiğim şeylerden beğenmediklerin olursa, eğer ihlaslı isen, bana açıklamasını sor. Nice insanlar vardır ki, bir sözü ilk işittikleri zaman beğenmezler, fakat açıklaması yapıldığı zaman memnun olurlar. Sakın ha, bir sözü duyup beğenmeyen, sonra da sahibini lekelemek için o sözü insanlar arasında söyleyip yayan eden kimselerden olma. Zira o özellikteki kimseler ‘söylenen sözün belki benim bilmediğim bir yönü vardır, arkadaşıma sorayım, herhalde bunu kasdetmediği halde söyleyiverdi, benim için gerekli olan dikkatli olmak, arkadaşımı kötülememek, sözünü niçin söylediği anlaşılıncaya kadar onu lekeleyecek bir şey söylememektir.’ diye düşünmezler."

Talebe ile İmam arasındaki müzakere burada bitmez; talebe mutî’ (itaat eden) bir karaktere sahip olmasına rağmen anlamak için sorusunu, dolayısıyla, itirazını sürdürür: “Söylediğinizi öğrendim, anladım. Ben talebe olduğum için kusurumu bağışlayın. Fakat belirttiğiniz tasdik, marifet, ikrar, İslam ve yakînin size göre mevkii ve tefsiri nedir? Bunu da açıklayın!”

İmam bu ya, bir talebesinin kendisine böyle sorular sormasına kızar mı dersiniz? Aksine, o bu sorulardan memnun olur ve başlar anlatmaya:

“Bunlar birbirinden farklı ve fakat hepsi de bir manaya, iman manasına gelen kelimelerdir. Allah Teâlâ'nın Rabb olduğunun ikrarı tasdiki, kesin inancı ve kesin bilgisidir. Bütün bunlar, muhtelif lafızlar olmalarına rağmen manaları birdir. Mesela, bir kimseye, ey insan, ey adam veya ey filanca denmesi gibi. Söyleyen kimse, bu kelimelerle aynı manayi kastettiği hâlde muhtelif isimlerle çağırmış olmaktadır.”²

Evet gördüğünüz ve dahi okuduğunuz gibi asıl konuya gelebilmek için daha nice yolları aşıp öyle varmamız gerekiyor. Onun içindir ki şu an istilahlar mesesini yine erteliyoruz.

Ama sakin ola ki, İmam-ı Azam Ebû Hanîfe ve öğrencisi Ebû Mukâtil’in müzakere usulünü terketmeyelim. Yanlış söylediysek bile, o yanlışı düzelteni tebrik edelim. Yanlışımızı bir başka yanlış ile beslemeyelim.

1. İmam Mâturîdî, Kitâbu’t Tevhîd, s. 221222. Tahkik: Prof. Dr. Bekir Topaloğlu, Dr. Muhammed Aruçı. İrşad Yayınları, İstanbul, 2001 2. El-Âlim ve'l-Müteallim, s. 13-14. Tahkik: Zahid El Kevserî, el Mektebetu’l Hancî, 1368.

Çarpık Dişlere Telsiz Çözüm

Dişlerindeki yerleşim bozukluğu nedeniyle birçok insan fotoğraflarda gülmekten kaçınır veya ellerini ağızına götürerek güler. Yamuk veya çapraşık dişler için tek çözümün diş telleri olduğunu düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz.

Günümüzde gelişen teknoloji ve tıp sayesinde diş tellerinin ve braketlerin yerini şeffaf plaklar aldı. Ortodonti Uzmanı Doktor Emire Aybüke Erdur şeffaf plak uygulamasının, diş teli tedavisine oranla daha zahmetsiz olduğuna dikkati çekti.

DİŞ ÇAPRAŞIKLIĞINA ŞEFFAF PLAK UYGULAMASI

Dişlerdeki yerleşim bozukluğu birçok insanda hem işlevsel açıdan hem de görsel açıdan sorun oluşturmaktadır. Diş hekimlerinin sıkça karşılaştığı bir problem olan diş bozuklukları veya yamuk, çapraşık dişler basit ortodontik müdahalelerle tedavi edilebilmektedir. Günümüzde gelişen teknoloji ve tıp sayesinde şeffaf plak yöntemi, yamuk ve çapraşık dişlerde uygulanmaktadır. Hastaları diş teli zahmetinden kurtaran şeffaf plaklar hakkında bilgi veren Doktor Emire Aybüke Erdur, uygulamanın görünüm açısından daha estetik, temizlenebilir, bakteriyel birikimin daha düşük olduğu ve eklentilerinin olmadığını belirtti.

DİŞ TELİNE ORANLA DAHA ESTETİK GÖRÜNÜM SAĞLIYOR

Özellikle pratik kullanımı ve sökülüp takılabilmesiyle hastaya kolaylık sağlayan şeffaf plak uygulaması, diş teline oranla daha estetik görünümü sayesinde üst yaş gurubu tarafından daha çok tercih edilmeye başlandığını söyleyen Erdur, diş eğriliklerinin giderilmesinde uygulanan şeffaf plak tedavisinin, vatandaşın "diş teli" olarak adlandırdığı braketlerle yapılan geleneksel tedaviye yeni boyut kazandırdığını belirtti.

ŞEFFAF PLAKLARIN KOLAY KULLANIMI

Şeffaf plak tedavisinin hastanelerde de uygulanmaya başlandığını ifade eden Erdur, "Şeffaf plak tedavisini tercih eden hastanın diş ölçüleri alındıktan sonra üç

‘‘Şeffaf plaklar, görünüm açısından daha estetik, temizlenebilir, bakteriyel birikimin daha düşük olduğu ve eklentilerinin olmadığı bir kullanım aracıdır.”

boyutlu bilgisayar ortamına aktarılıyor. Dişlerin en son alacağı pozisyon belirleniyor. Ardından hastaya kullanacağı şeffaf plakları veriyoruz. Hasta yemek yerken bu plakları çıkarıp dişlerini rahat şekilde fırçalama fırsatı buluyor." diye konuştu.

DİŞ TELİ TEDAVİSİNDEN DAHA AVANTAJLI

Erdur, bu uygulamanın devlet hastanelerinde, özel hastanelere oranla daha ucuz yapıldığını belirtti. Şeffaf plak tedavisinin, diş teli tedavisinden daha avantajlı olduğunu dile getiren Erdur, şöyle devam etti: "Şeffaf plaklar, görünüm açısından daha estetik, temizlenebilir, bakteriyel birikimin daha düşük olduğu ve eklentilerinin olmadığı bir kullanım aracıdır. Braketlerde özellikle yemek artığının kalması diş eti hastalığına, diş çürümelerinin başlangıcına yol açabiliyor. Ancak şeffaf plaklarda böyle durumlar söz konusu olmadığı için hastalar hem sosyal hayatına hem de günlük yaşantısına daha rahat devam edebiliyor. Bu nedenle hastaların hem estetik kaygıları olmuyor hem de tedavi süreci daha rahat ilerliyor."

TEDAVİ SÜRECİ KISA VE ZAHMETSİZ

Erdur, braketlerle yapılan tedavi sürecinin hastanın ortalama 1,5 yılını aldığını vurgulayarak, şunları kaydetti: "Bu nedenle bazı hastalar sabır gösteremeyerek tedaviyi tamamlayamıyor. Ancak şeffaf plaklarla yapılan tedavi süreci biraz daha kısa. Özellikle erişkin hastalar, braket yerine şeffaf plakları daha çok tercih ediyor. Braketle diş tedavisi olan hastaların ayda bir doktoruna kontrole gelmesi gerekiyor. Gelemediği süreçte tedavi sürecinde aksamalar oluyor. Özellikle pandemi sürecinde hastaların tedavilerinde aksamalar oldu. Ancak şeffaf plak tercih eden hastaların bu süreçteki tedavilerinde aksama olmadı."

İsim

İdris Açar Gülbahar Tezel Hasan Sevinç Muedin Vejseli Zeynel Tezgel Amza Ismailov Hasan Özçiçek Esse Erdem Maruf Gökalp Sami Titiz Haci Hüseyin Gürz Faik Aslan İsmail Yalçın Mevlüt Çiçek Rahmi Kiraz Roushain Shaikh Salim Imre Hasan Yamaç Dursun Yılmaz Memetali Betsaktsi Turan Cam Müslüm Ermicik Vefat tarihi

01.01.2021 01.01.2021 02.01.2021 03.01.2021 03.01.2021 04.01.2021 02.01.2021 04.01.2021 05.01.2021 05.01.2021 06.01.2021 06.01.2021 07.01.2021 08.01.2021 07.01.2021 08.01.2021 08.01.2021 07.01.2021 08.01.2021 08.01.2021 09.01.2021 09.01.2021 Bölge ve şubesi

Berlin /Wedding-A.h K. Bavyera /Ansbach Württemberg /Nurtingen Düsseldorf /Neuss Hessen /Wetzlar Hessen /Giesen Arlberg /Womp(Schwaz) Hessen /Rüsselsheim Köln /K-Kalk Viyana /W-Sultan Ahmet K. Ruhr /Detmold Berlin /Neuköln-Gop Viyana /W-Ridvan G. Bavyera /Wasserburg Hamburg /Lübeck Hannover /Garbsen R.N.Saar /Mannheim Berlin /Kreuzberg-Me R.N.Saar /Lu-Alem`Iislam Köln /Bergneustadt Freiburg-Donau /Freiburg Hamburg /Hh - Altona İsim

Zümrüt Demirova Ramazan Kahya Ali Çelik Suna Küçükkaya Ali Rıza Yılmaz Ayşe Kurt Pempe Kantar Ali Ali Khalil Husein Baajour Alie Ali Emine Kacak Fatma Aksoyak Hatice Atık Hatun Akdağ İlhami Danışkan İsmail Çeliktaş Nazmi Kini Sabiha Yıldızlar Salihe Tepebaş Seyyid Ali Cimiç Tülay Tülü Vefat tarihi

10.01.2021 11.01.2021 11.01.2021 11.01.2021 12.01.2021 12.01.2021 13.01.2021 13.01.2021 13.01.2021 03.01.2021 12.01.2021 04.01.2021 10.01.2021 10.01.2021 09.01.2021 13.01.2021 01.01.2021 12.01.2021 06.01.2021 06.01.2021 14.01.2021 Bölge ve şubesi

Hessen /Offenbach Linz /Hallein Hessen /Offenbach Berlin /Kreuzberg-Me Ruhr-A /Neuenrade Köln /Neuwied K. Ruhr /Osnabrück Hessen /Höcst Odenwald Hamburg /Hamburg Merkez Köln /Aachen Ruhr-A /Recklinghausen G. Bavyera /München- Merkez Württemberg /Müchlacker Bremen /B-Tenever İsviçre /Solothurn Hamburg /Hh - Schnelsen G. Bavyera /M-Berg Am Laim Köln /K-Mülheim Hessen /Hanau Ruhr-A /Herne2 G. Bavyera /Ausburg-Cagri

This article is from: