SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK VE EŞİTLİK: HERKES İÇİN DAHA İYİ BİR GELECEK* *Shahid Najam, BM Türkiye Mukim Koordinatörü ve UNDP Türkiye Mukim Temsilcisi 2011 İnsani Gelişme Raporu, son on yıllara bakıldığında insani gelişme alanında son derece önemli bir ilerleme olduğunu gösteriyor. Ancak elde edilen bütün başarılara rağmen, asrın ortalarına kadar iklim değişikliğini yavaşlatmak, çevre konusunda meydana gelebilecek hasarı engellemek ve milletler arasındaki eşitsizlikleri azaltmak için cesur adımlar atılmazsa, dünyanın en yoksul ülkelerinde insani gelişme sekteye uğrayacak, kötüye gidecek ya da tersine dönecektir. İnsani Gelişme Raporu (İGR), sürdürülebilir ve eşitlikçi ilerlemenin karşısındaki engeller göz önünde bulundurularak hazırlanmıştır. Rapor, çevrenin bozulmasından kaynaklanan olumsuzlukların, özellikle dezavantajlı konumda bulunan insanların maruz kaldığı eşitsizlikleri artırdığını ve insani gelişme konusunda karşılaşılan eşitsizliklerin çevreyi olumsuz yönde etkilediğini ortak bir bakış açısıyla yansıtmaktadır. Rapor aynı zamanda, çevrenin bozulmasına yol açan faktörlerin insani gelişmeyi aile düzeyinde de pek çok yönden olumsuz olarak etkilediğini vurgulamaktadır. Bu nedenle bizler, sürdürülebilir ve eşitlikçi ilerlemeyi teşvik etmenin yöntemlerine dikkat çekmekteyiz. Sürdürülebilirlik konusuyla ilgilenmekteyiz çünkü gelecek nesiller de bugünün insanlarıyla en azından aynı olanaklardan yararlanmalılar. Kavram ve gelişimi İnsani Gelişme Raporu‟nun fikir babaları, önde gelen diğer fikir sahipleriyle birlikte çalışarak raporu geliştiren Pakistanlı Mahbub ül Hak ile yakın arkadaşı, aynı zamanda çalışma arkadaşı olan Hintli Amartya Sen‟dir. Yarattıkları kavram, yalnızca 20 yılı aşkın süredir İnsani Gelişme Raporları‟nın hazırlanmasında rehberlik etmekle kalmamış, aynı zamanda 600‟den fazla Ulusal İnsani Gelişme Raporu ile UNDP‟nin bölgesel ofisleri tarafından desteklenen pek çok bölgesel raporun da hazırlanmasına öncülük etmiştir. Sözü edilen bu ulusal raporların tamamı, hangi ülkenin raporuysa araştırması o ülkede yapılmış, yazılmış ve basılmıştır ve bu ülkelerin arasında Türkiye de vardır.1 1990 yılında yayımlanan ilk rapor “İnsanlar, bir ulusun gerçek zenginliğidir” ibaresiyle başlamaktadır. Burada, 18. yüzyıl İskoç düşünürü Adam Smith‟in “Ulusların Zenginliği” (The Wealth of Nations) kitabına açıkça gönderme yapılmaktadır. Bu cümle ile başlayan raporlar dizisi, insani gelişme konusundaki düşüncelere yeni bir yaklaşım sunmak için etkin bir rol oynamaya başlamıştır. Rapor, insani gelişmeyi „insanların seçeneklerini artıran‟ bir süreç olarak tanımlamıştır. Sağlıklı olmak, eğitimli olmak ve iyi bir yaşam kalitesine sahip olmak gibi özgürlüklere vurguda bulunmuştur. İlk raporda insani gelişme tanımına şu cümleyle devam edilmektedir: “Ek seçenekler, insan hakları ve Adam Smith‟in „toplum içine çıkmaktan utanç duymadan insanların arasına karışma kabiliyeti‟ olarak tanımladığı, öz saygıyla desteklenmiş siyasi özgürlükleri içermektedir.” 20 yıl sonra, rapor, kavramı edinilmiş bilgi ve tecrübenin verdiği avantajla yeniden incelenmiş ve insani gelişmenin ne kadar önemli olduğu sonucuna bir kez daha varılmıştır. 1
Türkiye‟de şu ana kadar yayımlanan tüm Ulusal İnsani Gelişme Raporları için bkz. bit.ly/insanigelisme
1