Üsküdar Hasbahçeleri Y R D .
D O Ç .
D R .
D Ü N D A R
A L ‹ K I L I Ç
Atatürk Üniversitesi
‹stanbul, tarih ve kültürün yan›nda esteti¤in ve güzelli¤in bahfledildi¤i yeryüzündeki en flanl› yerlerden biridir. Co¤rafî konumunun ona kazand›rd›¤› güzelliklerin bafl›nda, bugün bile inan›lmaz yap›laflmaya ra¤men öbek öbek kal›nt›lar›na rastlad›¤›m›z bahçeleri gelir. Bahçeler, Osmanl› tarihi boyunca, medeniyet içinde bir de¤er oluflturmufl; fakat kaynaklarda düzenlenmeleri hakk›nda yeterince bilgi verilmemifltir. Haklar›nda bilgiye daha çok minyatürlerde, divânlarda, kroniklerde, seyahatnâmelerde ve baz› arfliv malzemesinde rastlanmaktad›r. Bu kaynaklardaki bilgiler, Osmanl› bahçelerinin nitelik ve özellikleri hakk›nda yeterli olmasa bile afla¤› yukar› bir fikir verebilmektedir. Osmanl› devrinde ‹stanbul’da her ev veya konakta oldu¤u gibi padiflahlara ait saray, kas›r ve köflklerde birer bahçe oldu¤u bilinmektedir. Osmanl› Saray›’ndaki as›l Hasbahçe haricinde, yine padiflahlara tahsis edilen ‹stanbul bahçeleri de vard›, bunlara da “Hasbahçe” denirdi. Hasbahçelerin bak›m› için oluflturulan görevliler “Bostanc› Oca¤›”ndan yetifltirilirdi. Bunlara “Bostanc›yân-› Hassa” denilirdi.1 Osmanl› sultanlar› yo¤un devlet ifllerinden f›rsat buldukça gezip dinlenmek amac›yla “Hadâik-i Hassa” denilen saray bahçelerine giderlerdi.2 ‹stanbul’un “Binifl-i Hümayun” yap›lan bahçeleri tarih boyunca anlat›la gelmifltir. Bunlar içinde Üsküdar’da olanlar› ise en meflhurlar› idi. Üsküdar Bahçesi, Kuleli Bahçesi, Kandilli Bahçesi, Tokat Bahçesi ve Sultaniye Bahçesi bunlardand›r.3 Türkçe bir deyim olan binifl sözcü¤ü, “binmek” fiilinden türetilmifltir.4 Binifl, padiflah›n gezi ya da ziyaret amac›yla saraydan ayr›l›p ‹stanbul civar›nda bir yere gitmesi için kullan›lan bir tabirdir. “Binifl-i Hümayun”, “Binifl-i Saltanat” veya “Teflrif-i Saltanat” denilen geziler küçük fakat gösteriflli olurdu. XVI. yüzy›lda padiflahlar, ‹stanbul çevresindeki av alanlar›na kalabal›k atl› gruplarla gidip dinlenmekteydiler. XVII. yüzy›lda ise padiflahlar, kente daha yak›n mesirelere dinlenmek ve e¤lenmek için günü birlik gidip dönerlerdi. Bu günü
.
Ü S K Ü D A R
S E M P O Z Y U M U
I V
birlik gidip dönmelere de binifl denmifltir.5 Padiflahlar, “Binifl Saltanat Alay›” ile özellikle pazartesi ve perflembe günleri hava aç›ksa, denizden “Saltanat Binifli” yapmak isterlerdi.6 Bayram, selâml›k ve arz günleri d›fl›nda, padiflahlar›n flehir içinde veya d›fl›nda s›k s›k binifl yapmalar› ola¤and›. Binifllerde, resmî törenlerdekine benzer önlemler al›nmaz; bu tür gezilerin bir alay- tören görünümü vermemesine özen gösterilirdi. Yol üzerine asker dizilmesi ve gezinin halka duyurulmas› adet de¤ildi. Bu, oldukça sade bir surette cereyan ederdi. Bununla beraber ne kadar sade olursa olsun yine de birtak›m merasim yap›l›rd›.7 Osmanl› hasbahçeleri yani padiflaha ait bahçeler ‹stanbul d›fl›nda olmakla birlikte a¤›rl›kl› olarak ‹stanbul’da bulunmakta idi. Ekserisi de Bo¤aziçi kenar›nda bulunurdu. Güzellikleri genellikle “‹rem ba¤› gibi” diye tan›mlanan fakat düzenleri hakk›nda bilgi verilmeyen Osmanl› bahçelerinin bafl›nda Osmanl› Saray Bahçeleri gelir.8 Bu saray bahçelerinin Üsküdar’daki en ünlüleri ise flunlard›r:
Üsküdar Saray› (Kavak Saray›) Bahçesi Kavak Saray› da denilen Üsküdar Saray› Bahçesi, önemini Kanunî Sultan Süleyman’›n 1550’lerde ilk yap›s›n› Mimar Sinan’a yapt›rmas›ndan kazanm›flt›r. Bu dönemde Kanunî Sultan Süleyman’›n k›z› Mihrimah Sultan da, Üsküdar’da Sul tan Tepesi denilen yerdeki büyük saray›nda oturuyordu.9 Kanunî Sultan Süleyman’dan sonra II. Selim ve III. Murad, bu saray› esasl› bir surette tamir ettirmifl ve ilaveler yapt›rm›fllard›r. 1634 senesinde, IV. Murad Ba¤dad’›n fethi hat›ras› olmak üzere, Topkap› Saray›’ndaki Ba¤dad Köflkü’nün inflas›ndan evvel, Üsküdar’›n Salacak mevkiindeki bu saraya yeni ilaveler yapt›rm›flt›r. Mezkûr saray› gezmifl olan Du Loir, onu flu surette tasvir eder: “Üsküdar Saray›, ‹stanbul Saray›’ndan sonra saraylar›n en büyü¤ü oldu¤u halde, orada az daire vard›r. Bundan, padiflahlar›n mesirelere gittikleri vakit beraberle rine kalabal›k bir maiyet ve çok kad›n almad›klar› anlafl›l›r. Saray›n bahçeleri odalar gibi süslü de¤ildir. Çiçek tarhlar› yoktur ve orada daha çok sebze cinsinden nebat yetifltirilir. Tezyinat a¤açlar› da yok gibidir. Yaln›z ser vi ve çam a¤açlar› göze çarpar ki, bu cins a¤açlara flehrin her taraf›nda tesadüf edilir.” Üsküdar Saray› ve Bahçesi, Topkap› Saray›’na çok yak›n oldu¤undan, padiflahlar taraf›ndan s›kça tercih edilen yerler aras›ndayd›. Sarayburnu’ndan saltanat kay›¤›na binen padiflah karfl› yakadaki Üsküdar Saray›’na hemen ulafl›rd›. Sultan II. Selim’in hemen her gün küçük kay›klarla Topkap› Saray›’ndan Üsküdar Saray›’na gitti¤ini anlat›rlar. Piri Reis’in haritas›n›n Khalili Collection’da bulunan XVII. yüzy›l kopyas›ndaki ‹stanbul haritas›nda, “Ba¤çehâ-i padiflah der mahrûse-i Üsküdar” fleklinde, Üsküdar Bahçesi belirtilmifltir. Günümüze kadar gelebilmifl birçok gravür ve 426
.
Ü S K Ü D A R
H A S B A H Ç E L E R ‹
Kanuni Sultan Süleyman Üsküdar Saray bahçesinde (Hünername II, TSM H1524, 227b)
427
.
Ü S K Ü D A R
S E M P O Z Y U M U
I V
Kavak Saray›
çeflitli resimlerde kimi çok kubbeli yap›larla birlikte evler aras›nda serpifltirilmifl çok say›da bahçeden bahsedilir.10 Evliya Çelebi de Üsküdar Bahçeleri’ni anlat›rken; “Evsâf-› mesiregâh-› Üsküdar: Evvela her canibi mesiregâh-› teferrücgâhd›r. Amma cümleden padiflahlara mah sus olan ba¤çe-i cennet-âsâlar birer tarik ile seyr olunsa her biri birer temâflâgâh› n›sf-› cihând›r.”11 demektedir. Üsküdar veya di¤er ad›yla Kavak Saray› ve Bahçesi, XVII. as›rdan sonra ra¤betten düflmüfl ve hemen hemen tamam›yla terk edilmifltir. Nihayet III. Selim, 1794 senesinde bu saray› y›kt›rd›. Binan›n mermerleri, k›smen Topkap› Saray›’na nakledilmifl, k›smen de Nizam-› Cedid askeri için yapt›r›lan Selimiye K›fllas› inflas›nda kullan›lm›flt›r.12
Kuleli Bahçesi Bo¤aziçi’nin Anadolu Yakas›’nda Çengelköy ve Vaniköy aras›nda, bugün içerisinde Kuleli Askerî Lisesi’nin bulundu¤u bahçedir. II. Bayezid (1481–1512) ve I. Selim (1512–1520) zaman›nda bu korulu¤un uygun yerlerinde sebze ve çiçek yetifltirilmeye bafllanm›fl ve buraya bostanc›lar için baz› binalar yapt›r›lm›flt›r.13 Bahçeye ismini veren kulenin yapt›r›l›fl›yla ilgili belgede 935–940/ 1528–1533 tarihleri aras›nda, “Karye-i Çengar (Çengelköy) yak›n›nda Mustafa Pafla Ba¤çe 428
.
Ü S K Ü D A R
H A S B A H Ç E L E R ‹
Kuleli Bahçesi’nin bugünkü hâli
si’nde kule-i cedid inflas›” fleklinde, kulenin Kanunî döneminde yap›ld›¤›n› gösteren bilgi vard›r.14 Kanunî Sultan Süleyman’›n ilgi gösterdi¤i ve baz› binalar yapt›rd›¤› Kuleli’de bostanc› odalar›n›n bulundu¤u bilinmektedir. Daha sonraki dönemlerde Sultan II. Mahmud bu odalar›n yerine ahflap bir süvari k›fllas› yapt›rm›fl, 1829 y›l›nda ekler yapt›r›p onartm›flt›r. Sultan Abdülmecid ise yar› kârgir olarak bu k›fllay› yeniden yapt›rm›flt›r. Bina, K›r›m Harbi s›ras›nda hastahane, sonra da okul haline getirilmifltir.15 XVII. yüzy›lda, Bo¤aziçi’nde gezinti yapan Eremya Çelebi, Kule Bahçesi’ni flöyle över: “Kandilli’den ilerideki Kule bahçesi ayn› zamanda büyük bir padiflah köfl küdür. Buraya girip binalar› ve bahçeyi gördükten sonra d›flar› ç›kmak istemezsi niz.”16 Evliya Çelebi de mevcut bilgileri do¤rulayarak, Kule Bahçesi’nin Kuleli denilen yerde oldu¤unu ve Kanunî Sultan Süleyman taraf›ndan imar edildi¤ini ve kule gibi yüksek bir saray yapt›r›ld›¤›n› söyleyerek flöyle ilave eder: “Kule ba¤ çesinde Süleyman Hân evci ayyuka ser çekmifl bir kal’a kulesi misal tokuz kat bir kule-i kasr-› âli itmifltir kim cihân- nümâd›r. Her kat›nda f›sk›yye ve havz-› fevvâ re ve müte’addid hücreler ile mebni bir kasr-› âli olma¤›la Kule Ba¤çesi dirler ve Süleyman Hân bizzât mübarek eliyle dikdi¤i bir servi var kim an› gören flun-› Hu dâ ne idu¤in fehm ider. Böyle bir serv-i sebz-gundur kim bir nihâli hâric de¤ildir. Sübhâne’l–hallak. Bu ba¤çenin gunâ-gûn meyve-i âbdârlar›ndan inciri gayet memdûh-› âlemdir.”17
429
.
Ü S K Ü D A R
S E M P O Z Y U M U
I V
Kitab-› Bahriye’deki ‹stanbul tasvirinden Üsküdar Saray› (Londra-Khalili Collection)
Kandilli Bahçesi Kandilli de XVI. yüzy›ldan itibaren varl›¤› bilinen hasbahçelerdendir. Ad› ilk kez 991/ 1583’ten bafllayarak, Mevacib Defterleri’nde “Ba¤çe-i Kandil” olarak geçer.18 Kandilli, havas› ve suyunun güzelli¤iyle III. Murad’›n dikkatini çekmifl ve onun taraf›ndan burada bir hasbahçe yapt›r›lm›flt›r. Semt ad›n›, bir rivayete göre Göksu deresinden dönen padiflahlar için burada yak›lan bir kandil sebebiyle, bir baflka rivayete göre ise Revan Seferi’nden (1632) döndükten sonra IV. Murad taraf›ndan burada infla ettirilen köflkte fiehzâde Mehmed’in do¤umu üzerine yedi gece kandil donanmas› yap›lmas› sebebiyle alm›flt›r.19 Evliya Çelebi, Seyahatnamesi’nde Kandilli Bahçesi’ni flöyle tarif eder: “Ve bu Hi sar Göksuyu’n›n cenubi karfl›s›nda Ba¤çe-i Has Kandilli; (--) tarihinde Murad-› Hân-› Sâlis binas›d›r. Amma Murad-› Hân-› Rabi’ âb-› hevas›ndan haz idüp dai ma bunda iflret ederdi. Ak›nd›burn›’ndan bir kaya üzre müteaddid kas›rlar ile müzeyyen bir ba¤-› cinând›r. Ensesi kayal› da¤lar olma¤›la ba¤lar› dard›r. Ba¤çe üsdat› ve yüz neferât› vard›r.”20 430
.
Ü S K Ü D A R
H A S B A H Ç E L E R ‹
Kandilli Bahçesi (fiehinflehname, TSM B200, 98b)
431
.
Ü S K Ü D A R
S E M P O Z Y U M U
I V
Karaa¤aç
Eserini Sultan III. Murad için haz›rlam›fl olan Seyyid Lokman, fiehinflâhnâmesi’nde bu bahçenin havuzlar›, f›skiyeleri, serin rüzgâr›, meyve a¤açlar›, gül, sümbül ve yasemin dolu çiçek tarhlar›yla cenneti and›rd›¤›n› söyler.21 Kandilli’de özellikle Ak›nt› Burnu çevresinde yamaçlar denize dik ve kayal›k olarak iner. Bu mevkide, bir kaya üzerinde, set set yükselen laleler ve sümbüller bezenmifl bir bahçeden bahsedilir. Bu bahçeyi Sultan III. Murad düzenletmifl; daha sonra kayal›k yamaç üzerine kas›rlar kurulmufl, bahçe geniflletilmifltir. 1078/ 1667–68 tarihli bir belgeden ö¤renildi¤ine göre, di¤er baz› hasbahçelerle birlikte Kandilli Bahçesi ve içindeki baz› binalar onar›lm›fl; 1704’te de Kandilli Bahçesi kas›r ve köflklerinde bulunan bina ve eflyan›n say›m› yap›lm›flt›r. Bu say›m›n kay›tlar›na göre, bahçede deniz üstünde Fevkani Kurflunlu Kas›r, civar›nda Kubbe Odas›, Kafesli Kas›r, Tahtani fiad›rvanl› Kas›r, Valide Sultan Odas›, Bülbül Köflkü, Cafer Pafla Kasr›, Saydhâne Odas›, Yal› Kasr› ve Bostanc›lar Mescidi gibi binalar vard›. Yine ayn› belgeden bu binalar›n çok de¤erli eflya ile döflenmifl oldu¤u anlafl›lmaktad›r.22 Padiflahlar, Kandilli’deki hasbahçeye baz› defalar, “tebdilen halvet tariki ve lüzu mu kadar bendegân ile gelir, burada e¤lenirlerdi.” Kanunî’den bafllayarak, III. Murad, I. Ahmed, IV. Murad, IV. Mehmed, II. Süleyman, III. Ahmed, I. Mahmud, III. Selim ve II. Mahmud bahçeye, buradaki sahil saray› ve kas›rlara özel ilgi göstermifl olan padiflahlard›r. Kandilli Hasbahçesi, içindeki binalarla birlikte padiflahlara ve çevresine mahsus görünümünü daha I. Mahmud döneminde yitirmeye bafllad›. I. Mahmud buradaki sahil saray›n› onartmakla birlikte baz› bölümleri, özellikle içeride kalan araziyi parselleterek halka da¤›tt› ve bahçe giderek bir Bo¤aziçi köyüne; Kandilli semtine dönüfltü. Kandilli Bahçesi’nin bir bölümünde halen, Kandilli K›z Lisesi bulunmaktad›r.
432
.
Ü S K Ü D A R
H A S B A H Ç E L E R ‹
Çubuklu Bahçesi Çubuklu isminin nereden geldi¤i hususunda farkl› rivayetler olsa da, buraya ayr› bir ün katt›¤› bellidir. Burada yap›lan çubuk lülelerinden ya da II. Bayezid’in o¤lu flehzade Selim’e söyledi¤i “K›z›lc›k Çubu¤u” menk›besinden olsa gerek buraya Çubuklu ismi verilmifltir.23 Osmanl› padiflahlar› bu bölgeden av yeri olarak yararlanm›fllard›r. Nitekim Eremya Çelebi; “Çubuklu padiflah bahçesidir. Buran›n meyve ve sebze yetifltiren bostan›na bostanc›lar nezaret eder”24 diye yazar. 150.000 metre karelik alana yay›lm›fl Çubuklu Korusu, ayn› zamanda Bo¤aziçi’nin sevilen bir mesiresiydi. Çubuklu ayn› ismi tafl›yan suyu ile de ün yapm›flt›r. Buradaki bahçelerin ne zaman yap›ld›¤› kesinlik kazanmamakla beraber, Baflbakanl›k Osmanl› Arflivi’ndeki Mevacib Defterleri’nde “Ba¤çe-i Çubuklu” olarak isminin geçmesi III. Murad’dan sonraki bir tarihte varl›¤›n› göstermektedir. Baharda bülbülleriyle ün yapan Çubuklu, III. Ahmed zaman›nda (1703–1730) imar edilmifl, Nevflehirli Damat ‹brahim Pafla buraya büyük bir havuz ve güzel bir çeflme yapt›rm›fl, ayr›ca çevresine ve dere boyuna ç›nar a¤açlar› dikilmifltir. Bundan sonra Çubuklu Mesiresi “ Feyzâbâd” ismini alm›fl, havuz ve ulu ç›narlar›n alt› ra¤bet görmüfltür.25 Bo¤aziçi’nin çeflitli yerlerindeki Bostanc› Ocaklar›’ndan birisi de burada kurulmufltur. Fakat XVIII. yüzy›l›n ortalar›nda Çubuklu, Hasbahçe olmaktan ç›karak köy haline gelmifl ve buraya insanlar yerleflmifltir. Yine burada Keçecizâde ‹zzet Molla’n›n yapt›rd›¤› bir çeflme ile Sultan Abdülmecid devri Maliye Naz›rlar›ndan R›fat Pafla’n›n kurdu¤u bir mahalle vard›r. R›fat Pafla, eski Feyzâbad Kasr› olan yal›s›n›n s›rt›ndaki genifl koruyu yapma göletler, kaskadkar, havuzlar ve heykellerle Avrupa tarz›nda düzenletmifl, deniz k›y›s›nda da çocuklar› için befl yal› yapt›rm›flt›r. Ayr›ca semti flenlendirmek için halka bedava arsa da¤›t›p bir köyün oluflmas›n› sa¤lam›flt›r.26 Sahilden üst k›s›mdaki tepede ise M›s›r Hidivi Abbas Hilmi Pafla’n›n (Hidiv Kasr› denilen) bir köflkü vard›r.
Tokad Bahçesi Evliya Çelebi Tokad Bahçesi’nin kuruluflunu, 1458 y›l›nda Tokad Kalesi’nin al›n›fl›na, dolay›s›yla Fatih Sultan Mehmed’e ba¤lar. Fatih Sultan Mehmed’in Beykoz ‹skelesi’nden içeri do¤ru bin ad›m uzakl›kta olan bu yerde avlanmaktayken, Mahmud Pafla’n›n Tokad Kalesi’ni fethetti¤i haberi geldi¤inde, sevinçle “Tiz flu mahalde bir ba¤çe yap›l›p ismine Tokad Ba¤çesi densin ve avlanan vahfli hayvan lar› korumak için etraflar›na bir Tokad çiti gibi çitler çekilsin.” buyurdu¤unu, buraya tek katl› bir köflk, büyük bir havuz ve seyretmeye de¤er bir flad›rvan yapt›rd›¤›n› anlat›r. Bu büyük köflkteki havuzun f›skiyesinden hâlâ adam boynu 433
.
Ü S K Ü D A R
S E M P O Z Y U M U
I V
kal›nl›¤›nda suyun havaya f›rlay›p, ta yukar›daki kubbede bulunan alt›n tasa vuruflunu tasvir eder. Bahçe ustas› ve yüz adet bostanc› neferi bulundu¤unu, orman içinde bir hamam›n ve çeflitli odalar›n yer ald›¤›n›, padiflahlar›n burada sürek av› yapt›klar›n›, bütün hayvanlar› s›k›flt›r›p seyrettiklerini yazar. Evliya Çelebi ayr›ca, Sultan IV. Murad’›n buraya s›kça geldi¤ini, bu tatl› yerden çok hoflland›¤›n› ve padiflah›n burada e¤lendi¤ini, buran›n meydan›nda gezip, çimenli¤inde de cirit oynad›¤›n› anlat›r.27 Eremya Çelebi ise padiflahlar›n av yeri olan Tokad Bahçesi’ni Kanunî Sultan Süleyman’›n çok sevdi¤ini söyler.28 Gallant 1673’ teki an›lar›nda, hizmetinde bulundu¤u Frans›z elçisinin Beykoz ‹skelesi denen yere de gitti¤inden söz eder ve buray› flöyle anlat›r: “Gayet latif bir yerdir ve oldukça dar bir ovada gölgeleri in san› dinlenmeye davet eden mefle a¤açlar›, ç›narlar, serviler, diflbudak a¤açlar›, ›hlamur a¤açlar›, karaa¤açlar ve daha baflka a¤açlar görülür. ‹ri ve genifl dall› bir ›hlamur a¤ac›n›n yak›n›nda ve gayet güzel bir çay›r, nihayetinde ise bir çeflmeden kol kal›nl›¤›nda bir su akt›¤› görülüyordu.” Beykoz Hünkâr ‹skelesi’nde 1833 y›l›nda Ruslarla M›s›r’a karfl› imzalanan ittifak›n an›s›na Servi Burnu’nda bir kitâbeli tafl dikilmifltir. Daha sonra M›s›r Valisi Mehmed Ali Pafla, Osmanl›larla siyasal iliflkilerini düzeltince bu sütunu unutturacak daha büyük bir an›t yapmak istemifl, Beykoz’da padiflah için bir kas›r infla ettirmek üzere izin al›nca Beykoz Kasr›’n› yapt›rm›flt›r. Kas›rdan denize kadar inen park ve korusu büyük bir özenle düzenlenmifltir. Burada daha önceki dönemlere ait herhangi bir yap› kalmam›flt›r.29
Sultaniye Bahçesi Beykoz’dan daha ileride, deniz k›y›s›nda sekiz yüz haneli ba¤ ve bahçelerle süslü, camii ve hamam› olan Ba¤çe-i Sultaniyye, Evliya Çelebi’ye göre Sultan II. Bayezid taraf›ndan yapt›r›lm›flt›r. Evliya Çelebi, bir bahçe üstad›yla yetmifl bahçe neferi taraf›ndan bak›lan bahçede çok yüksek serviler ve Sultan II. Bayezid zaman›ndan kalma son derece güzel nak›fll› bir bina oldu¤undan söz eder. Di¤er birçok kaynakta ise, buras›n›n Kanunî Sultan Süleyman taraf›ndan yapt›r›lm›fl oldu¤u bildirilir. Arfliv kay›tlar›nda ilk kez Kanunî dönemine ait belgelerin olmas› bu tezi kuvvetlendirmektedir. Kanunî Sultan Süleyman’›n burada Safevî elçisini ve Venedikli diplomatlar› kabul etti¤i bilinir.30 Frense- Caneye ve arkadafllar› 1573 y›l›nda Anadolu yakas›nda dolafl›rken Kanunî Sultan Süleyman’›n hasbahçelerinden Beykoz yak›n›nda, deniz kenar›ndaki Sultaniyye’yi de gezmifllerdi. Yazar, a¤açlar›n yo¤un oldu¤u bir tepenin ete¤inde yer alan Sultaniyye Kasr› ve bu bahçeyle ilgili gördüklerini flöyle anlat›r: “Ka raya ç›kt›k… Denizin ortas›nda yükselen, küçük, nefis bir yer; Venedik’in özüne benzerli¤i ve t›ls›m› karfl›s›nda mest olmufltuk. Orada uzun bir süre oyalanarak mavi, sar› ve k›rm›z› çiçekler toplad›k. O kadar güzellerdi ki, çiçekleri, zarif ve sa d›k bir sevgiliden böylesine güzel bir hediye almaktan mutluluk duyacak birisine 434
.
Ü S K Ü D A R
H A S B A H Ç E L E R ‹
Küçüksu Mesiresi
vermekten büyük zevk al›rd›k. Türklerin çiçekleri ne kadar sevdi¤ini, onlar› elle rinde tutarken ya da türbanlar›n›n k›vr›mlar› aras›nda s›k›flt›r›rken adeta kutsal bir fley gibi davranmalar›n› hayal bile etmek zordur. Ve padiflah, di¤erlerinden daha çok hofluna giden bir a¤aç bulunca, hemen gölgesinde her türden ve koku dan çiçekler eker. Ve bahçelerde öylesine bir çeflitlilik vard›r ki, elinizi uzatman›z akla gelen her tondan kar›fl›k bir buket toplaman›z için yeterli olacakt›r. Sultan yaln›z yürüdü¤ü için dar olan yollar›n hepsinin kenarlar›nda, hayranl›k uyand› ran yüksek serviler dizilmifl. Bunun arkas›nda, baflta padiflah›n sürekli mücadele etti¤i yaban domuzlar› olmak üzere, her türlü av hayvanlar›yla dolu da¤ ve or manlar var.”31 Evliya Çelebi, Sultan III. Murad zaman›nda Özdemiro¤lu Osman Pafla’n›n ‹ran seferinden zaferle döndü¤ünde Sultaniye Bahçesi’nde deniz kenar›nda padiflah için çok süslü bir kas›r yapt›rd›¤›n› anlat›r.32 Eremya Çelebi de, burada padiflahlar›n ava ç›kt›¤›n› ve Kanunî Sultan Süleyman’›n buray› çok sevdi¤ini yazar.33
Göksu ve Küçüksu Bahçeleri Âlem Da¤›’ndan gelen sularla beslenip oluflan ve Anadoluhisar›’n›n hemen yan›ndan denize ulaflan Göksu ve Küçüksu, içinden geçtikleri çay›rlara da kendi adlar›n› vermifltir. Bunlar K⤛thane benzeri mesire yerleridir. Bu nehirlerde kay›klarla gezilir, k›rlar›nda da keyif yap›l›rd›.34 435
.
Ü S K Ü D A R
S E M P O Z Y U M U
I V
Beylerbeyi Saray›
Eremya Çelebi’ye göre; Sultan IV. Murad “Gümüfl Servi” olarak adland›rd›¤› bu yeri düzleterek tanzim ettirmifltir. Bu yerlerin arka taraflar›nda çok nefis gül bahçeleri ve güzel konaklar vard›r.35 Evliya Çelebi ise, Göksu Deresi’nin iki taraf›n›n ba¤la kapl› oldu¤unu, bu ba¤lara Hal›c›zâde Bahçeleri dendi¤ini söyledikten sonra flöyle anlat›r: “Havas› güzel olup k›rk bin adet ba¤lar›nda binlerce mak sureler, binlerce mutfak ve odalar›, sanatlar› köflklerinde nice bin f›skiye ve ha vuzlar› heykellerle süslenmifl sudaklar ba¤lar›d›r ki, yeryüzünde Konya’n›n Me ram’›, Malatya’n›n Aspozus’u, Marafl’›n Deride Ba¤›, gönül alan Tebriz’in Cihân flâh H›yaban›, cennet benzeri fiam’›n mesire ba¤lar›, Rumeli’de Peçoy-› dilçuy Si remin Baruthanesi, ‹stanbul’un Göksu’yu ve K⤛thane’si ve bu K›r›m diyar›n›n Sudak ba¤›…”36 Küçüksu Köflkü’nü ibtida Mahmud-› Evvel için Sadrazam Devâtdâr Mehmed Pafla sekiz yüz zirâ’ arsa üzerine bina ve cânib-i cenûbîsinde kâin da¤dan su getirtip, havuzlar, f›skiyeler ve selsebiller infla ettirmifltir. Muahharen Selim-i Sâlis ve Mahmud-› Sânî tamir ettirmifllerdir.37 Sultan III. Selim, Küçüksu civar›n› çok sevmifl, ahflap kasr›n çevresindeki çay›r›n k›y›ya yak›n bir kesiminde büyük bir namazgâh sofas› ile mermerden dört cepheli zarif bir meydan çeflmesini annesi Mihriflah Valide Sultan ad›na 1221’de (1806) yapt›rm›flt›r.38 Küçüksu Kasr›’n›n flimdiki binas›n› ise yeniden, Sultan Abdülmecid Hân infla ettirmifltir. Göksu ve Küçüksu, Bo¤aziçi’nin en muteber mesiresidir. Hatta seyir yerlerinin 436
.
Ü S K Ü D A R
H A S B A H Ç E L E R ‹
Bâb›âlisi’dir derler. Yevm-i mahsus Cuma günleri idi. Rumeli cihetinde ikamet eden sultanlar, vüzera ve vükelâ haremleri hususî arabalar› için Anadolu cihetinde birer mahal tedarikine mecbur olurlard›. Cuma günleri Anadolu taraf›na kay›klarla geçerler badehu arabalar›na râkiben geflt ü güzâr ederlerdi.39 Osmanl› kültürünün bir parças› olan hasbahçeler, günümüz mimari, mimari süsleme ve bahçe peyzaj›ndaki de¤iflim- geliflimi etkileyen en önemli kültür dokular›m›zdand›r. Osmanl› Sultanlar›, avlanmak, e¤lenmek ve dinlenmek amac›yla ‹stanbul Bo¤az›’nda uygun yerlerde bahçeler yapt›rm›fllard›r. Bu bahçelerde, meyve a¤açlar›, çiçekler ve sebzeler yetifltirilirdi. Ayr›ca bu bahçelerin etraf›nda padiflahlara ait kas›rlar ve köflkler bulunurdu. Hasbahçelere ait bu araziler zamanla insanlar›n yaflam alanlar›n› oluflturan mekânlar olmufltur. ‹stanbul’un fethinden hemen sonra padiflahlar›n önem verdi¤i Hasbahçeler XVII. yüzy›ldan itibaren daha da önemsenmifl XVIII. ve XIX. yüzy›llarda nerdeyse vazgeçilmezler aras›nda yer alm›flt›r. Bu dönem padiflahlar›nda, bahçelere ve çiçeklere tutku daha çok artm›fl, yabanc› bahç›van uzmanlar getirterek has bahçeleri düzenletmifllerdir. De¤iflik iklim ve topraklara uyum sa¤layabilen Türklerin, Osmanl› medeniyeti ile oluflturdu¤u bahçeler, tan›flt›klar› kültürlerde oldu¤u gibi ço¤u zaman yaln›zca çiçekli zevk ve sefa bahçeleri olmam›fl, ayn› zamanda yaflad›klar› kentin nefes ald›¤› çok özel mekânlar› haline dönüflmüfltür.
D‹PNOTLAR 1
Mehmet Zeki Pakal›n, Osmanl› Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlü¤ü I, ‹stanbul 1993, s. 239; ‹smail Hakk› Uzunçarfl›l›, Osmanl› Devletinin Saray Teflkilât›, Ankara 1988, s. 465.
2
Midhat Serto¤lu, ‹stanbul Sohbetleri, ‹stanbul 1992, s. 80.
3
Dündar Alik›l›ç, ‹mparatorluk Seremonisi, ‹stanbul 2004, s.187.
4
fiemseddin Sami, Kâmus-› Türki, ‹stanbul 1317, s. 335.
5
Eremya Çelebi Kömürciyan, XVII. As›rda ‹stanbul, ‹stanbul 1998, s. 134.
6
Çuhadar Haf›z H›z›r ‹lyas A¤a, Tarih-i Enderun, ‹stanbul 1987, s. 59.
7
Ali Seydi Bey, Teflrifât ve Teflkilât›m›z, ‹stanbul (?), s. 97–98.
8
Nurhan Atasoy, Osmanl› Bahçeleri ve Hasbahçeler, ‹stanbul 2005, s. 11.
9 10 11
a.g.e., s. 144. a.g.e., s. 146–147. Evliya Çelebi Seyahatnamesi (haz. Orhan fiaik Gökyay), ‹stanbul 1996, I, 204.
12
Eremya Çelebi Kömürciyan, a.g.e., s. 285.
13
Tülin Çoruhlu, “Kuleli Bahçesi” Dünden Bugüne ‹stanbul Ansiklopedisi, ‹stanbul 1994, V, 117–118.
14
Baflbakanl›k Osmanl› Arflivi, MAD 55, s.159.
15
M. Tayyib Gökbilgin, “Bo¤aziçi”, D‹A, ‹stanbul 1992, VI, 260.
16
Eremya Çelebi Kömürciyan, a.g.e., s. 47.
17
Evliya Çelebi Seyahatnamesi, s. 200.
18
Dünden Bugüne ‹stanbul Ansiklopedisi, “Kandilli Bahçesi” , ‹stanbul 2003, IV, 410.
19
M. Tayyib Gökbilgin, “Bo¤aziçi”, D‹A, ‹stanbul 1992, VI, 259.
437
.
Ü S K Ü D A R
20
S E M P O Z Y U M U
I V
Evliya Çelebi Seyahatnamesi, s. 200.
21
Topkap› Saray› Müzesi B 200, 98b.
22
Dünden Bugüne ‹stanbul Ansiklopedisi, a.g.m., s. 410.
23
Erdem Yücel, “Çubuklu” Dünden Bugüne ‹stanbul Ansiklopedisi, ‹stanbul 1994, II, 534.
24
Eremya Çelebi Kömürciyan, a.g.e., s. 46.
25
Erdem Yücel, a.g.m., s. 534.
26
Nurhan Atasoy, a.g.e., s. 153.
27
Evliya Çelebi Seyahatnamesi, s.199.
28
Eremya Çelebi Kömürciyan, a.g.e., s. 46.
29
Nurhan Atasoy, a.g.e., s. 154.
30
Nurhan Atasoy, a.g.e., s. 154.
31
a.g.e., s. 155.
32
Evliya Çelebi Seyahatnamesi, s. 198.
33
Nurhan Atasoy, a.g.e., s. 155.
34
a.g.e., s. 50.
35
Eremya Çelebi Kömürciyan, a.g.e., s. 47.
36
Evliya Çelebi Seyahatnamesi, s. 200.
37
Bal›khane Naz›r› Ali R›za Bey, Eski Zamanlarda ‹stanbul Hayat›, ‹stanbul 2001, s. 125.
38
Semavi Eyice, “Küçüksu Kasr›” D‹A, Ankara 2002, XXIV, 530.
39
Bal›khane Naz›r› Ali R›za Bey, a.g.e., s. 124.
438
.