Üsküdar’da Zaman Perspektifi ‹çinde ‹nsan ve Kültür Dinamizmi P R O F .
D R .
S A M ‹
fi E N E R
Sakarya Üniversitesi
Girifl Üsküdar, y›llar›n zaman program› içerisinde geliflen ve belirli bir kültür ve insan tipini oluflturan ‹stanbul’un en müstesna bölgelerinden biri. Bu ilçe, ‹stanbul ismi ile belki de en fazla dile getirilen ve onun gerçek bir parças› olabilmifl nadide bir eser gibi tarihe not düflmüfl ve ba¤r›nda onbinlerce önemli olay› saklayan esrarl› ve o ölçüde güzel bir hat›ralar yuma¤›n› oluflturmufltu. Selçuklu ve Osmanl› dönemi ile birlikte bu müstesna köfle, hac kafilelerinin de hareket noktas› olmufl ve Kâbe ile bir ünsiyet kurulmufltur. Daha sonra, Üsküdar’›n bir Kâbe topra¤› say›lmas›na kadar, bu manevî iklimin bir parças› kabul edilmesi ve ad›na “Belde-i Tayyibe” (Güzel Belde) denmesi de bir baflka özelli¤i. Kâbe’ye giden selam›n peygamber-idi flan›m›n davetine icabetin ilk ad›m›d›r. Üsküdar Kâbe topra¤›na ulafl›lan ilk nokta olarak kabul edilmifltir. Bu nedenle, Anadolu’dan Avrupa’ya sefere ç›km›fl herkes, peygamberiyle ayn› toprakta yatmak için Anadolu’ya gömülmeyi vasiyet etmifltir. Böyle bir mânevî düflünce, hem Osmanl› Türk insan›n› ve hem de onun bir nevi mâneviyat bahfletti¤i Üsküdar’›, daha anlaml› ve esrarl› bir mevkiye sokmaktayd›.1 Osmanl› Devleti zaman›nda Üsküdar’›n ticarî bir kavflak noktas›nda bulundu¤unu, Suriye, Mezopotamya ve Asya’n›n di¤er yerlerinden gelen tüccarlar›n toplanma yeri oldu¤unu, birçok yerel üretimleri gerçeklefltirdi¤ini, çeflitli milletlerden insanlar›n bir arada yaflad›¤›n›, zengin ve mamur bir yap›ya kavufltu¤unu ve bir kent olarak alg›land›¤›n› görüyoruz. ‹stanbul’un fethinden sonra Osmanl› ordular› Anadolu’ya buradan hareket ederdi. Padiflah ve serdarlar›n ota¤› burada kurulurdu. Hükümdar, muhteflem bir törenle Topkap› Saray›’ndan hareket ederek Üsküdar’a geçerdi. Önünde alay
.
Ü S K Ü D A R
S E M P O Z Y U M U
I V
Karacaahmed Mezarl›¤› (Bir Ulu Rüyay› Görenler fiehri Üsküdar, s. 264)
sancaklar›n›n dalgaland›¤› ota¤da bir kaç gün oturduktan ve seferî kuvvetlerin resm-i geçidini seyrettikten sonra ordu ile hareket ederdi. Osmanl› ordusu, Haydarpafla Sahras›’nda toplan›r ve hareket edece¤i zaman, büyük kazanlarda, Gaziler Helvas› denilen nefis bir helva piflirilerek askerlere da¤›t›l›rd›. Sefer dönüflü, ordu zafer kazanm›flsa, bu helva yine piflirilirdi.2 Bir zamanlar Osmanl› merkez yönetimine uzak; fakat memleketin yak›n bir taflras› olan bu belde; müstesna mevkisi, yeflil dekoru ve a¤açl›kl› tepeleri ile herkesin ilgisini çeken bir özelli¤e sahipti. Bu yüzden, padiflahlar›n ve yüksek rütbeli devlet adamlar›n›n belki de ilk yazl›k köflkleri, av bölgeleri Üsküdar’da kurulmufltu. Ayr›ca, bölge sebze ve ba¤l›klar, meyva bahçeleri aç›s›ndan önemli bir flöhrete sahipti. Üsküdar’›n yeflili, k›r ve dinlenme yeri olma özelli¤ini daha çok uzun y›llar devam ettirdi¤ini, Üsküdarl› bir ilim ve gönül adam›ndan dinliyoruz: “Her taraf, a¤açlar aras›nda kaybolan ahflap evler ve konaklarla doluydu. ‘Çocuklu¤umun Üsküdar’›nda hat›rlad›¤›m tek betonarme bina, fiemsipafla (Kuflkonmaz) Camii yan›ndaki ‘reji’ binas› denilen, ‹nhisarlar ‹daresi’nin (Tekel’in) tütün iflleme binas› ve deposu idi; kesin bilemiyorum ama, belki Ömer Kenan Eczahanesi de betonarmeydi. 32
.
Ü S K Ü D A R ’ D A ‹ N S A N
Z A M A N P E R S P E K T ‹ F ‹ ‹ Ç ‹ N D E V E K Ü L T Ü R D ‹ N A M ‹ Z M ‹
Bülbülderesi ve Çavuflderesi vadilerindeki büyük bostanlar›n yeflilli¤i göz alabildi¤ine uzan›r giderdi. Bu bostanlar›n bilhassa marullar›, k›v›rc›k salatalar›, lahanalar›, p›rasalar› ve ›spanaklar› pek lezzetliydi. Bu vadilere isimlerini vermifl olan derelere herhalde en az bir ya da iki as›r önce kurmufl gitmifller, fakat isimleri yadigar kalm›flt›. Çocuklu¤umda Çavuflderesi vadisinde üstü aç›k bir la¤›m akmaktayd›. Tanzimat dönemi adamlar› Çaml›ca’y› çok sever ve buran›n bay›nd›rl›¤› için çal›fl›rlard›. Büyük Çaml›ca, K›s›kl›, Küçük Çaml›ca, memba sular› ve bu sular›n›n tad› ve güzelli¤i ile gönülleri kendine çekerdi.”3 Üsküdar ve birçok yer, tarih fluuru ve geçmifl sayg›s› olmayan kifli ve kurumlar›n ihmali ve düflüncesizli¤i ile birçok de¤erini, zaman›n ve iklimin y›prat›c› etkisi ile bir bir kaybetme talihsizli¤ine u¤rad›. Bu konuda, bir araflt›rmac›n›n flahidli¤ini dinleyelim: “Bu arada, bir aç›k hava müzesi olan Karacaahmet Mezarl›¤›’n›n mevcut adalar›n› tarad›m. Topra¤a gömülü olanlar hariç bütün flâhideleri okudum. Baz› fleyh flâhidelerinin resimlerini çekmek icab etti. Fakat ne yaz›k ki, yar›dan fazlas›n›n yok edildi¤ini hayretle gördüm ve çok üzüldüm.”4
Tarih’te Üsküdar Tarih, zaman fleridi içerisinde akarak; geçmiflin bilgilerini insanl›¤›n emrine sunarak, gelece¤e daha iyi uzanabilmelerine imkân verir. Tarih, zaman ile kendini bu uzun yolculu¤a haz›rlar. ‹nsan ve kültürün birbirine muhtaç olmas› gibi; tarih de zamana ihtiyaç duyar ve olaylar›n mukayesesini yaparak insanl›¤›n tüm büyük ideal ve aray›fllar›n›n destan›n› yazar. Üsküdar, yedi da¤›n dere ve tepesi üzerine kurulmufl, dokuzbin kadar ba¤›, bahçeli, yal›l› evler ve di¤er imaretlerle süslü büyük bir flehirdir. As›l ismi Eskidar’d›r ki, meflhur bir yanl›fl olarak Üsküdar derler. Üsküdar denilmesinin sebebi de Seyid Battal Gazi’nin Üsküdar bahçesi yan›nda Harunü’r-Reflid’in çad›r› önünde yapt›rarak oturdu¤u yerlerdir. Üsküdar, mukaddes bir belde olup bütün Anadolu, Arap, Acem, Hind, Sind ülkelerinin geçididir. Bu bak›mdan liman› gayet büyük bir flehirdir. Bizansl›lar döneminde, önemli bir ticaret ve konaklama merkezi olan Üsküdar, çeflitli zamanlarda büyük ülkelerin istilas›na ve ya¤mas›na u¤ram›flt›r. Araplar›n birçok defa kuflatma girifliminde bulundu¤u Kostantinapolis’te karadan ve denizden gelen müslüman askerlerin ilk hedefi ve karargah› Üsküdar olmufltur. Abbasilerden Harun Reflid, halife olmadan Üsküdar önlerine gelmifl ve her y›l burada kalm›flt›r. Halife Harun Reflid daha sonra, çok büyük bir ordu ile ‹stanbul’u kuflatm›flt›r. Kaynaklar, Seyyid Battal Gazi’nin Üsküdar’da K›z Kulesi’nin karfl›s›ndaki tepede konaklay›p, ba¤ ve bahçeler yetifltirdi¤i tarihî kay›tlardan bilinmektedir. Battal Gazi’nin Üsküdar’›n herhangi bir yerinde ya¤ma ve y›kma yapmad›¤› dikkati çekmektedir. Yine Daniflmendlilerden Turasan Bey’in Üsküdar’a kadar geldi¤ini, Alemda¤›’nda bir kale yapt›rd›¤›n› ve Bizansl›lar’la çarp›fl›rken kalesinin önünde flehid düfltü¤ünü yazmaktad›r. Sultan Turasan, Anadolu’nun fethinde 33
.
Ü S K Ü D A R
S E M P O Z Y U M U
I V
kahramanl›klar›yla tan›nm›fl bir kumandand›r ve halk muhayyilesinde, bir fleyh, bir veli olarak derin izler b›rakm›flt›r. ‹brahim Hakk› Konyal›’ya göre, Alemdar Türbesi, Üsküdar’›n Alemdar köyünde, Alemdar tepesinde idi. Halk öteden beri buna Alemdar Baba Türbesi diyordu. Nezirler yap›l›r, kurbanlar kesilirdi. Buras› ayn› zamanda Üsküdar’›n bir mesiresi ve avla¤›yd›.5 Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde Battal Gazi’nin Üsküdar için, “Ya ‹lahi, buray› Muhammed ümmetine nasib et ki, mamur olsun.” diye dua etti¤i zikredilmektedir. Bu olaydan anlafl›l›yor ki, Türk-‹slâm medeniyetinin en önemli özelliklerinden biri de, yerleflim yerlerinin imar edilmesi ve yaflanabilir bir niteli¤e kavuflturulmas›d›r. Bu dua, bize müslüman Türk medeniyet anlay›fl›n›n çok önemli bir hedefine iflaret etmektedir. O da, müslümanlar›n bir yere sahip olduklar› zaman; oray› imar edip, insanlar›n yaflay›fllar›na en uygun hale getirme çabas›na girmifl olmalar›d›r. Nitekim, Üsküdar’›n daha sonraki y›llar›nda bu duan›n iste¤in ötesinde bir yaflama tarz›n› nas›l da bu mekâna yans›t›lm›fl oldu¤unu görebiliyoruz. Sultan Orhan’›n 1348’de kay›npederi ‹mparator 6. ‹onnes’i ziyaret etmek için Üsküdar’a geldi¤i ve ailesiyle beraber flimdiki K›z Kulesi’ne hâkim bir noktaya büyük bir ota¤ kurdu¤u bilinmektedir.6 Osmanl› kurumlar›n›n, birbirleriyle dayan›flma ve iflbirli¤i etmifl oldu¤unu bir medeniyet idraki olarak aç›klamak yanl›fl olmayacakt›r. Nitekim, bir dinî kurum olan tekkelerin, devletin yay›lma, kültürleflme ve güvenlik alan›nda da önemli bir rol üstlendi¤ini çokça görebilmek mümkündür. Bir fütüvvet yolu ve terbiyevî bir esnaf kurulufl olan Ahiler, o dönemlerde Osmanl›lar’›n gözcülük görevini yerine getiriyorlard›. Gözcü Baba Tekkesi’nin fleyhine, resmen Bizans’› gözetlemek vazifesi verilmiflti. Bugünkü Göztepe mevkiinin isminin Gözcü Baba’dan geldi¤i söylenmektedir. Fatih devrinde Üsküdar’›n yeniden kuruldu¤u söylenebilir. Salacak’ta kendi ad›yla an›lan bir mescid yapt›rm›fl ve Üsküdar’›n ilk mahallesi ortaya ç›km›flt›r. Üsküdar bu zamana kadar bir asra yak›n Türk kontrolünde bulunmas›na ra¤men, daimi bir yerleflim gerçekleflememifltir. Fatih Sultan, Üsküdar’a Anadolu’dan Türk halk› getirerek buraya yerlefltirmifltir. Bizansl›lar zaman›nda s›n›rl› ve sönük bir kasaba olan Üsküdar, bir Krizepolis olmaktan ç›km›fl, camileri ve saraylar›yla ‹stanbul’un karfl›s›nda ona benzer bir karakter alm›fl k›y›dan Çaml›ca tepelerine kadar uzay›p yükselmifltir. Üsküdar’›n hicrî onikinci as›rda, ‹stanbul’un dört önemli kad›l›klar›ndan biri oldu¤unu, baz› devlet fermanlar›ndan anlamak mümkündür. Böylece Üsküdar’›n idari bölümlemenin önemli birimlerden birini teflkil etti¤i görülmektedir. Çeflitli sosyal, hukuki ve idari fermanlarda; ‹stanbul, Galata, Haslar ve Üsküdar kad›l›klar› zikredilmektedir.7 Üsküdar’›n bakkal, ekmekci, arpac› ve nailbendler ve di¤er meslekleri taraf›ndan yap›lan müracaat ile, avâr›z-› dîvâniye ve tekâlif-i örfiyeden muafiyetleri, Osmanl› ordular›n›n konaklamas› esnas›nda askerin ihtiyaçlar›n› karfl›lamalar› dolay›s›yla kabul edildi¤ine dair ferman, kendilerine vergilerden muafiyet tafl›d›klar›na dair belge verilmesiyle bilinmektedir. Bu durum Üsküdar esnaf›n›n 34
.
Ü S K Ü D A R ’ D A ‹ N S A N
Z A M A N P E R S P E K T ‹ F ‹ ‹ Ç ‹ N D E V E K Ü L T Ü R D ‹ N A M ‹ Z M ‹
Üsküdar Meydan›’n›n hareketli günlerinden biri (Bir Ulu Rüyay› Görenler fiehri Üsküdar, s. 202)
özel bir görev yapt›¤›n› gösteren ve Üsküdar’›n bir s›n›r beldesi rolünü oynad›¤›na iflaret olmaktad›r.
Üsküdar’da Sosyal Hayat Üsküdar; zaman›n muhteflem dekoru içerisinde tarihin flahitli¤i ile, insan›n en büyük hedefi ve maceras› olan kültür haz›rlama çabalar›n›n en fazla yo¤un oldu¤u Anadolu’nun, çok de¤erli bir mekân›d›r. Burada kültür güzel insanlar›n sadece hayat hikâyesini anlatmaz; ayn› zamanda onlar›n destans› ifl ve eylemlerine ait kurumlar› ve hat›ralar› içinde bar›nd›r›r. Üsküdar’da yerleflen halk›n sosyal ve etnik kökeni, di¤er flehirlere benzemekte ve Osmanl› devletinin siyasi ve sosyal dokusunun ana örneklerini bünyesinde toplamaktad›r: “fiehirde yetmifl mahalle ‹slâm, onbir mahalle Rum ve Ermeni, bir de Yahudi mahallesi vard›r. Frenk yoktur. fiehrin etraf›nda kale dahi yoktur. fiehir ahalisinin fleyhülislâm taraf›ndan tayin olunan hâkimi beflyüz akçe payesiyle getirilen mollad›r ki, yüz adam› ile hükümet eder. Bütün eyaleti köylerdir. Befl nâibi vard›r. 35
.
Ü S K Ü D A R
S E M P O Z Y U M U
I V
Üsküdar ahalisi birkaç s›n›ft›r. Bir s›n›f›, askerî s›n›f›n ayan ve eflraf›d›r ki, çeflitli k›ymetli kumafllar giyerler. Bir s›n›f› ulema ve salihlerdir. Bir s›n›f› fakirli¤e kanaat etmifl, Kisudar Mahmut Efendi fukaralar›d›r ki, pekçoktur. Bir f›rkas› gemiciler, kay›kç›lar, bir f›rkas› sanat ehlidir. Bu s›n›f›n elbiseleri iktidarlar›na göre kapama, dolama, feracedir. Bu halk›n ço¤u Anadolu taraf›ndan gelme ve lisanlar› Türk’tür. ‹çlerinde ehl-i dil, fasih, beli¤, bilgin ve flairleri vard›r.”8 Üsküdar, bafllang›çta müslümanlar›n az oldu¤u bir insan mozayi¤ine sahiptir. Bu durum, flehirdeki müslüman Türkler’i daha hassas, daha tutarl› bir kültürel duyarl›l›k içerisine sokmufl olabilir. Nüfus, zaman içinde müslümanlar›n ço¤al›p hâkim hale gelmesine yol açar. Fakat, flehrin müslüman olmayan di¤er kesimleri de, tabii bir kültürleflme ile bu büyük kitleye yaflay›fl uyumu göstermekte tereddüt etmez. Üsküdar, her ne hikmet ise büyük ilim ve gönül insanlar›n›n yerleflti¤i ve hizmetlerini sundu¤u büyük bir ârifler toplulu¤unu bünyesine alm›flt›r. Bu durum, bura halk›n›n da yaflay›fl, tutum ve iliflkiler düzenine önemli ölçüde flekil vermesine ve kültürün dinî ve ahlâkî motifini belirgin bir flekilde biçimlendirmesine yol açm›flt›r. Afla¤›daki fliir, Üsküdar’›n çok farkl› yönlerini ortaya koymakta, bu beldedeki manevî ve ahlâkî faziletlerin büyüklü¤ünü ve güzelli¤ini ortaya koymaktad›r. Ayr›ca, Üsküdar’›n tabiî ve mimari yerleflim itibariyle de nadide bir mekân özelli¤ine sahip oldu¤u anlat›lmaktad›r: Her zâir bu mekânda manevî bir zevk tadar S›rl› evliyaullah beldesidir Üsküdar, Pek çok ulvi vasfa da gizlice olmufl medar, Hakiki ehl-i hâlin makam›d›r Üsküdar. Üç “Sinan Camii”ni hangi ilçe hamildir? Bu, Üsküdar’a mahsus vedia-i cemildir. Bunca konak ve yal› baflka nerde bulunur? Bu medeniyet ancak Üsküdar’da korunur. Adab-› muafleret buradan etti intiflar, Burada otururdu flâir, edip, müsteflar. Türk, Ermeni, Yahudi, Acem ve Rum ahali Muhabbetle yaflard› Üsküdari bir hali.9 Gerçekten de Üsküdar, k›sa zamanda tabiî güzellikleri, bereketli meyva ve sebze bahçeleriyle, denizle bütünleflmifl kimli¤i ile özellikle zengin, asil ve yüksek rütbeli devlet görevlilerinin topland›¤› üst bir tabakan›n mekân› oluvermifltir. Dolay›s›yla böyle bir mekân›n zevk ve ihtiyaçlar›, Üsküdar’› çok k›sa bir zamanda önemli bir kültür ve sanat merkezi haline getirivermifltir. fiehrin din ve mâne36
.
Ü S K Ü D A R ’ D A ‹ N S A N
Z A M A N P E R S P E K T ‹ F ‹ ‹ Ç ‹ N D E V E K Ü L T Ü R D ‹ N A M ‹ Z M ‹
viyat aç›s›ndan yo¤un bir bölge olmas›n› Üsküdar’›n ‹slamlaflt›r›lmas› ile ilgili dönemdeki siyasi ve kültürel yat›r›mlara ba¤lamak mümkündür. Atlar› bak›ml›, faytonlar temiz ve fayton sürücüsü efendi, dürüst. Üsküdar’›n o berrak ‹stanbul flivesi var. Kuflatm›fl insanlar› nezaketin tülbendi. Bahsedilen bir bak›fl gönüllerde deprenifl kalplerde flimflek çak›fl... Tarihçiler y›llarca Balkan boylar›nda flehit düflmüfl askerlerin gömülmek üzere kay›klarla Sarayburnu’ndan Üsküdar sahillerine tafl›nd›klar›n› naklederler. Mütevaz› Anadolu kültürü ‹stanbul’dan önce Üsküdar’a yerleflmifl. O gün bugün mekân› buras› olmufl. Üsküdar’a gelen Miss Pardoe Üsküdar için “Kalabal›k tepelerin üstündeki taht›na kurulmufl olan ayaklar›n›n dibinde k›y›lar› saraylarla bezeli bo¤az›n gümüssu sular› akan ‘flehirlerin melikesi’ önümdeydi iflte.” der.10 Eski Üsküdar’a yetiflmifl olanlar o günleri anlat›rken adeta canl› bir varl›ktan söz ederler. Bu flehrin ruhu, endam›, duygular›, kaprisleri, sesi, rengi, tad› vard›r. Uygunsuz bir davran›fl gördü¤ünde size küsebilir. Mübarek sabahlarda sevinçlidir. Yaln›zlarla sohbet eder, yoksullara sahipsizlere kol kanat olur. Kelimeler içinde bu flehri en iyi “tevazu ve huzur” ifade ediyor. Gösterifl yok. Komfluluk, yard›mlaflma, iyilik, güzellik, fedakârl›k, samimiyet gibi geleneksel insanl›k erdemleri öne ç›k›yor. Bir de bunlar s›rr›n› anlayana açan bir perde ile gizlenmifltir. Hayrettir! O devirde Üsküdar esnaf›n›n teraziyi hiç dengelememek gibi tuhaf bir âdeti vard›. Manav Hasan Efendi amca da ne tartarsa da tarts›n, tart›lan kefenin kefesi daima a¤›r basard›. Tart›lan ister patl›can, ister domates, ister p›rasa, ister kereviz olsun, terazi tam dengelenmifl iken tart›lan tarafa bunlardan bir adet daha art›r›l›rd›. Ç›plak et, tart›ld›ktan sonra ambalajlan›rd›. Esnaf haramdan korkar, bunun içinde “Betim bereketimdir” diyerek müflteriye daima bir nebze mal tutard›.11 Dostluk, komfluluk münasebetleri kuvvetliydi. Millet akflam yeme¤inden sonra eflini dostunu ziyarete giderdi. Üsküdar ve civar› asl›nda bir su beldesiydi. Küçük Çaml›ca sular› ile Tomruk suyu pek sevilirdi. Üsküdar’›n hali vakti yerinde sakinlerinin mahdut bir bölümü, yazlar› sayfiyeye tafl›n›rlard›. Üsküdar’›n itinin, kopu¤unun, serserisinin, meczubunun dahi bu beldeye mahsus bir edebi ve nezaketi vard›. Önemli bölümü esrarkefl olan bal›kç›lar›n ve bofl gezenin bofl kalfas› tabir edilen kimselerin yurdu, Balaban semtiydi. Bitirim tak›m› bir han›m›, mevcudiyetleri dolay›s›yla daha rahats›z etmemek için ya yan sokaklara çekilirdi, ya da sigaralar›n› söndürerek veyahut da hiç de¤ilse arkalar›na saklayarak edeben soka¤a yan dönerlerdi. Bugün Üsküdar’›n tarihteki kimli¤inin, maddî/araçsal yans›mas› olan mekân alg›s›, tasar›m ve inflas› kendisini yeniden üreterek dönüfltürememifl, bireysel ihtiyaçlar› karfl›layan ev, konak-sokak tasar›m ve inflas› büyük oranda kaybolmufl, toplumsal ihtiyaçlar› karfl›layan ortak mekânlar› ise sosyolojik fonksiyonu olmayan seyirlik eserler olarak bir kenara at›lm›fl veya ortadan kald›r›lm›flt›r.12 Altunizade’de, K›s›kl›’da, K. Çaml›ca’da, Ac›badem’de dolafl›rken gördü¤ümüz, bahçesinde evcil hayvanlar›n beslendi¤i, meyve a¤açlar› ve çeflitli çiçeklerle bezeli, cumbal› ya da cumbas›z ahflap evler ve konaklar bir yaflam biçiminin, bir 37
.
Ü S K Ü D A R
S E M P O Z Y U M U
I V
dünya anlay›fl›n›n ürünleriydiler. Yaz›k ki, çok k›sa zamanda tüm bu yaflam biçimi ve onun görüntüleri gözlerimizin önünden silinip gitti. Ahflap konaklardan çok az›, çevresindeki do¤al dokusunu tamamen kaybetmifl bir flekilde, betonarme içerikleri ve ahflap görüntüleriyle yenilenmifl olarak kendini günümüze tafl›yabildi.13
Kültür ve Medeniyet Eserleri Bir toplumun kültür ve medeniyeti, ortaya koydu¤u yaflama felsefesi ve bu yaflama tarz›n› sürekli k›lan sosyal, hukuki ve fizikî eserleri ile gösterebilme imkân›na sahip olur. Üsküdar, gerçekten de sosyal dokusu, tarihî kimli¤i ve çok yönlü sosyal müesseseleri ile, büyük bir medeniyetin zengin miras›na sahip olan ender yerlerinden biridir. Aradan çok uzun bir dönem geçmesine ve birçok eseri yok etmesine ra¤men; tarihî eserler, yüksek bir hayat anlay›fl›n›n ve devlet organizasyonunun varl›¤›n› gösterebilmektedir. Eserden müessire ve o müessirlerin anlay›fl›na ulaflmak mümkün olabilir. Üsküdar medeniyet eserleri bak›m›ndan ‹stanbul’un en zengin ve çeflitlilik gösteren bir ilçesidir. Buradaki cami, türbe, çeflme, hamam, kervansaray, tekke ve benzeri tarihî eseri saymak böyle bir çal›flman›n içine s›¤mayacak derecede imkâns›zd›r. Ama zengin bir sosyal hayat›n izlerini sürmek aç›s›ndan farkl› fonksiyonlar tafl›yan kurumlar› ve onlar›n rollerini k›saca ele almak gerekiyor.
Miskinler Tekkesi Cadde üzerinde flehir d›fl›nda bir tekkedir. Bütün miskinler burada kal›p sadakalarla geçinirler. fiehir içinde bir miskin haber al›nsa derhal aman vermeyip tekkelerine getirirler. ‹sterse ayan ve eflraftan olsun, hiç dinlemezler. Ellerinde padiflah emriyle cebren al›p evine götürürler. Çünkü cüzzam illeti bulafl›c›d›r diye flehir içinde durmak yasakt›r. O yüzden her flehrin d›fl›nda ayr›ca miskinhâneler vard›r ki, miskinler (cüzzaml›lar) kimse aras›na kar›flmay›p ayr›ca bulunurlar. Halk›n merhametini çekmek için bu müesseseye dinî bir vas›f verilmifl ve bu cihetten tekke denmifltir. Resmî ve hususî tasavvuf tekkeleriyle bir alâkas› yoktur. Miskinler tekkesi, bir bak›ma hastane fonksiyonunu yerine getiren; önemli ve gerekli bir kurum olarak toplumsal ihtiyaçlara cevap veren bir kurum olarak tarihî ve sosyal ve sa¤l›k hizmetine yönelik rolünü yerine getirmifltir.14
Kervansaraylar Misafirperverlik ve misafire ikram anlay›fl›, ‹slâm kültürünün yerlefltirdi¤i bir anlay›fl olup sosyal bir dayan›flma kurumu olabilecek genifllik ve fonksiyona 38
.
Ü S K Ü D A R ’ D A ‹ N S A N
Z A M A N P E R S P E K T ‹ F ‹ ‹ Ç ‹ N D E V E K Ü L T Ü R D ‹ N A M ‹ Z M ‹
Mimar Sinan'›n yapt›¤› Çarfl› Hamam›’n›n bugünkü hâli
ulaflm›flt›r. Kervansaraylar, bu misafirperverli¤in, uluslar aras› ve ulusal boyutlardaki kurumlar›d›r. Evliya Çelebi, Üsküdar’da onbir kadar misafirhane bulundu¤unu belirttikten sonra “Birisi iskele bafl›ndaki camiin iki taraf›nda, deniz k›y›s›nda yüzer ocakl›, yüzer tavla at al›r kervansarayd›r ki, güya sa¤lam bir kaledir. Bafltan bafla kurflun ile kapl›d›r ki, gelip gidene minnetsiz evdir. Mihrimah Sultan hayrat›d›r.” demektedir.15 Misafirhane ismiyle de bilinen kervansaray, bimarhane ve imaret binalar›yla, Ba¤larbafl› Caddesi aras›nda uzanan büyük bir yap›d›r. Kervansaray, ‹slâm medeniyetinin yolcuya ve yolda kalan kimsenin zorluklar›n› gidermek üzere gelifltirilmifl; bu hizmeti yürütürken de, imkân› olmayan insan› da düflünerek, bu gibi insanlardan ücret almayarak sosyal bir anlay›fl› ortaya koymufltur.
Aziz Mahmud Hüdâyî Külliyesi Üsküdar’›n müstesna ilim, gönül ve kültür sembollerinden Aziz Mahmud Hüdâyî Hazretleri; hizmet felsefesi ve anlay›fl› ile büyük bir kurumsal yap› oluflturmas› aç›s›ndan örnek bir külliye halinde fonksiyon görmüfltür. Cami, imâret, türbe, kütüphane, hünkâr mahfili, çeflme, dervifl hücreleri, fleyh evi, f›r›n ve muhtemelen bir hamamdan oluflan bu güzel külliye, Üsküdar’›n yüksek bir semtinde yap›lm›flt›r. Onbin metre karelik çok genifl bir alana yay›lan bu manzumeye, Hüdâyî Mahmud ve Aziz Mahmud sokaklar›na aç›lan avlu kap›lar›ndan girilir. Aziz Mahmud Hüdâyî külliyesi, tasavvuf ile ilmin; hizmet ile e¤itimin; bilgi ile mânân›n kaynaflt›¤› bir hizmet gelene¤ini ortaya koymakta ve günümüze 39
.
Ü S K Ü D A R
S E M P O Z Y U M U
I V
yönelik, çok yönlü bir yaflama felsefesinin hassas ölçülerini sunmaktad›r. Ayn› zamanda, sivil insiyatif anlayafl›n›n güçlü¤ünü ortaya koymaktad›r.
Gülfem Hatun ‹mâreti Evliya Çelebi Seyahatname’sinde, Mihrimah Sultan imareti ile Orta Valide imareti dedi¤i bu imaretten bahsederken flöyle demektedir: “‹skele bafl›ndad›r. Ay ve sene, sabah ve akflam, gelene gidene, saraylarda oturanlara hergün iki defa birer bak›r tepsi ile bir tas bu¤day çorbas›, birer ekmek ve her gece birer mum ve her at bafl›na bir yem sadakas› vard›r. Üç günden fazla misafir kalana vermezler. Vakfedenin flart› böyledir. Orta Valide imâreti de bu tertip üzere olup Cuma gecesi zerdesi, pilâv› vard›r ki, fakire, yafll›ya ve gence boldur. Cemi hademeleri olan 800 adam gelip muayyen r›z›klar›n› al›rlar. Büyük bir vak›ft›r.”16 Kanuni Sultan Süleyman’›n cariyelerinden Gülfem Hatun, bir servet b›rakt›. Y›ll›k geliri, 250.000 riyal alt›n› buluyordu. Bununla beraber eli s›k› bir kimse de¤ildi. Çevresindeki insanlar›n pek ço¤una yard›m ederdi. Her y›l Recep ay›nda, k›yafet de¤ifltirerek hapishaneleri dolafl›r, katillerin d›fl›nda bütün mahkumlar› sevindirirdi. Bu yüzden ölümüne üzülenlerin say›s› pek çoktu. Bir halk rivayetine göre, Gülfem Hatun, Sultan Süleyman’›n en be¤endi¤i cariyesi imifl. Birçok geceler onu yan›na al›rm›fl. Yine bir gün nöbet s›ras› kendisine geldi¤inde, nöbetini para karfl›lar›nda baflka bir cariyeye satm›fl, çünkü yapt›rd›¤› camiinin yap›m›na para lâz›m imifl. Sultan Süleyman’›n onu cezaland›rmas›n›n arkas›ndan, hastalan›p vefat etmifl. Gülfem Hatun’un zengin bir kad›n oldu¤u yukar› da söylenmiflti Bunu, Manisa muhasebe kay›tlar›ndan anl›yoruz. Defterdeki kay›tlardan; bu flehirde, Göktafll› ve Çaprazlar mahallelerine yapt›rd›¤› iki çeflme ve bir mektep için ‹stanbul’da vak›f dükkânlar; Üsküdar’daki cami için de Manisa’da 30 dükkân vakfetti¤i anlafl›lmaktad›r. Topluma ve düflkünlere yard›m ve koruma gelene¤i, o kadar tabiî bir davran›fl ve eylem haline gelmifltir ki; bir padiflah cariyesinin bile, en az birkaç tane ciddi eser yapt›r›p; bu kurumlar›n devam›n› sa¤layacak bir vak›f gelirini de haz›rlay›p yapt›¤› hizmeti ölümsüzlefltirdi¤ini hayret ve hayranl›kla görebiliyoruz.
Hamam Hamamlar, Türk-‹slâm temizlik gelene¤inin, sosyal ve kurumsal plandaki önemli örneklerindendir. Hamamlar, çeflitli hizmet alanlar›na yönelik infla edilmifllerdir. Üsküdar’da bu özellikte olan hamamlar› görebilmek mümkün olmufltur. Kuzguncuk Hamam› kuzgunlara, Eski Valide Hamam› yolculara, Orta Valide Hamam› gariplere, Kösem Valide Hamam› köselere, Arslan A¤a Hamam› avc›lara, Kasapbafl› Hamam› kasaplara, Hac› Pafla Hamam› hac›lara, Türbedar Hamam› mezarc›lara ve Kad›köy Hamam› ba¤c›lara aitti. 40
.
Ü S K Ü D A R ’ D A ‹ N S A N
Z A M A N P E R S P E K T ‹ F ‹ ‹ Ç ‹ N D E V E K Ü L T Ü R D ‹ N A M ‹ Z M ‹
Eski Üsküdar’dan bir kesit
Hamamlar›n bu çeflitlili¤i, hayata gerçekçi bir flekilde bakabilen ve insan ihtiyaç ve kültürünün özelliklerini dikkate alarak, bir grubun di¤erinden rahats›z olmamas›n› sa¤lamay› ihmal etmeyen derin ve ince bir düflüncenin varl›¤›n› ortaya koymaktad›r.
Menzilhane Menzilhane, konak mevkii anlam›nda kullan›lan bir deyimdir. Üsküdar menzilhaneler aç›s›ndan da zengin bir yerdir. Posta iflini gören Tatarlar, konak yeri vazifesi gören menzilhanelere inerler, orada geceledikleri gibi atlar›n› da orada bulunan atlarla de¤ifltirerek yollar›na devam ederlerdi. Menzilhane, bir nevi gizlilik ve özel ilgi ve ihtimam isteyen bir hizmetin; kendisine has nitelikte bir konaklama ve hizmet anlay›fl›na cevap vermesinin örne¤ini teflkil etmektedir.
Sebil Yol manas›na sebl’den türetilen sebil, yollar üzerinde, gelip geçenlerin su içmeleri için yap›lan binalard›r ki, pencerelerinde daimi surette su dolu maflrabalar 41
.
Ü S K Ü D A R
S E M P O Z Y U M U
I V
bulundurulurdu. Da¤›t›lan sudan para al›nmazd›. Bu binalara sebilhâne de denirdi. Suyu olmayan sebillerin içinde bulunan kuyudan çekilen sular da¤›t›ld›¤› gibi mermerden veya topraktan yap›lm›fl küplere sakalarla getirtilen sular da¤›t›l›rd›. Baz› sebillerde kandil, bayram ve cuma günleri ve geceleri de bal ve flekerden yap›lm›fl flerbet verilmesi hayrat sahiplerinin vakfiyelerinde yaz›l›d›r.
Bimarhâne Bimar, Farsça hasta demektir. Bu halk dilinde timar olmufl ve müesseseye de bimarhâne denmifltir. ‹stanbul’da Tanzimat’a kadar 49 bimarhâne yap›lm›flt›r. Darü’fl-flifa ismiyle de bilinen bimarhânelerde genifl bir memur ve doktor kadrosu vard›. Fatih Vakfiyesi’nden ö¤rendi¤imize göre, bimarhânelerde çeflitli görevliler vazife görürlerdi. Buralarda yaln›z müslümanlara de¤il, her din ve mezhepten kimselere bak›l›rd›. Bu doktorlar için de böyle idi. Vakfiyelerden, haftada belli günlerde ayakta ve evlerinde tedavi olunmak isteyen halka bu müesseselerden paras›z ilaç verildi¤ini ö¤reniyoruz. Bimarhânede hizmet alma olay›nda; din ve ›rk gözetilmemesi; ‹slâm kültürünün baflka dinden olanlara sayg› ve de¤erini gösteren önemli bir vasf›d›r. Bu yaklafl›m Avrupal›lar’›n en az beflyüz y›l sonra gündeme getirdikleri bir olay olmas› bak›m›ndan dikkate de¤er bir olay olarak belirtilebilir.17
Tekke Halk› e¤iten ve bilgi sunan tekkeler, kiflisel geliflim ve toplumsal birlik ve beraberlik ile kitlesel e¤itim, halkla iliflkiler ve çevrenin tan›t›m› için son derece önemli roller oynayarak, toplumun huzur ve kültürel etkinli¤inde büyük organizasyonlara imkân sa¤lam›fllard›r. Üsküdar’da bulunan Özbekler Tekkesi, ‹stiklâl Savafl›’nda önemli ve stratejik bir görev yerine getirerek büyük bir toplumsal fayda ve hizmeti rolü üstlenmifltir. Özbekler Tekkesi fleyhi Atâ Efendi, ‹stiklâl Savafl›’n›n gizli kalan mücahidlerinden biri, Türklü¤ün hakiki bir mürflidi idi. Tekkesi de o günlerin millet fedaîlerini Ankara’ya ulaflt›ran nurlu yollardan birinin ilk u¤ra¤› ve gizli s›¤›na¤› idi. Milli Mücadele’ye katk› yapan en önemli güzergah, ‹stanbul-‹zmit-Geyve-Adapazar› yoluydu.18 “Buras›, Türkistan’dan gelen birtak›m sanat sahibi, her vechile temiz ve dürüst insanlar›n toplaflt›klar› bir yerdi. Ahilerde oldu¤u gibi ekserisi sanat sahibi olan bu insanlar kazand›klar› paran›n bir k›sm›n› mensub olduklar› bu mahfile getirirler, en samimi ba¤larla birbirlerine karfl› sonsuz sevgi ve dostluk içinde Yesevî tarikatine ait âyinlerini yaparlard›.” Üsküdar›m›za ‹slâm ve Türk kültürünün mührünü basan insan merkezli e¤itim üniteleri olan Celveti tekkeleri, tarihte önemli hizmetler sunmufllard›r. Gerek Aziz Mahmud Hüdâyî’nin hayat›nda ve gerekse daha sonraki devirlerde Celve42
.
Ü S K Ü D A R ’ D A ‹ N S A N
Z A M A N P E R S P E K T ‹ F ‹ ‹ Ç ‹ N D E V E K Ü L T Ü R D ‹ N A M ‹ Z M ‹
Özbekler Tekkesi
tiyye’nin en çok yay›ld›¤› yerlerin bafl›nda gelen ‹stanbul’da celveti meflihat› vaz’olunan otuz kadar tekke tesbit edebildik. Bunlardan onsekizi Üsküdar’da, onbiri ‹stanbul sur içinde, di¤erleri sur d›fl›ndaki k›s›mlardad›r.
Sonuç Üsküdar’daki tarih, gelenek ve sosyal hayat›n çeflitli sahneleriyle k›sa bir süre de bir araya gelmek, geçmiflten gelece¤e uzanan bu zaman yolculu¤unda, nelere sahip iken hangi noktalara geldi¤imiz konusunda ciddi bir muhasebe yapma imkân›n› bize vermektedir. Dün ve bugünün mukayesesi bize hangi de¤erlerimizin bizi mutlu ve huzurlu bir hayat› yaflatabildi¤i bilgisini verebilmektedir.Veya, neleri kaybetmifl olman›n s›k›nt›s›n› yaflad›¤›m›z› bize hat›rlatmaktad›r. Bir gönül ve ilim erbab›’n›n geçmiflteki hat›ralar›na bak›p da, o mutlu tablodan uzaklafl›lm›fl olman›n üzüntüsünü ifade edifline kulak verelim: “Üsküdar lehçeleriyle, fliveleriyle flahsiyetimi kal›ba sokmufl olan o ince düflünceli dostlar, ahbaplar; insana ait oldu¤u tarihin asaletini ve medeniyetin güzelli¤ini idrak ettiren o müstesna mekânlar; insan› ailesine, komflular›na ve milletine muhabbetle rabde ten o güzelim örf ve adetler, muameleler, an’aneler! Nerelerdesiniz ?”19 43
.
Ü S K Ü D A R
S E M P O Z Y U M U
I V
Türk halk› geçmiflten bugüne kadar varl›¤›n› sürdüren Türk medeniyetinin, ruhunu ve kaynaklar›n›, Üsküdar’›n geçmifl hayat›nda derinlemesine ve yak›ndan keflfedebilecek bir y›¤›n insan, olay ve eser ile görebilir. Eserden sanatç›ya; olaydan temel fikre uzanan bu zaman yolculu¤u, düflünen ve ibret alabilenler için çok önemli bilgi kayna¤› olabilir. Bu kayna¤› ve hat›ralar y›¤›n›n› küçümsemeden, onlardan faydalanmay› bilmek ve yar›nlara daha güçlü uzanabilme imkân›na sahibiz.
D‹PNOTLAR 1
Mehmet Nermi Haskan, Yüzy›llar Boyunca Üsküdar, ‹stanbul 2002.
2
a.g.e., s. 9.
3
Ahmet Yüksel Özemre, Çocuklu¤umun ve Gençli¤imin Üsküdar›, ‹stanbul 1996, s.223.
4
M.N. Haskan, a.g.e., s. 12.
5
R.K.Uçkun, Daniflmendâmeye göre Üsküdar Fatihi Alemdar Baba, Üsküdar Sempozyumu II.
6
M.N. Haskan, a.g.e., s. 16.
7
Ahmet Refik,11.Asr-› Hicrîde ‹stanbul Hayat› (1592-1688), ‹stanbul 1988, s.35.
8
Evliya Çelebi Seyahatnamesi, s. 273.
9
A.Yüksel Özemre, ‹stanbul fiiirleri-Yaz›lar›, ‹stanbul 2003, s.33.
10
N.fiahin-M.fiahin, “Seyyahlara göre Üsküdar’da Sosyo-Ekonomik Yap› Özellikleri”, Üsküdar Sempozyumu II, II, 319.
11
A.Y.Özemre. a.g.yaz›, s. 222.
12
Mahmut Karaman, “Üsküdar’›n Türkiye Kimli¤i”, Üsküdar Sempozyumu I, I, 220.
13
‹.Hakk› Kurtulufl, Dünden Bugüne Ba¤larbafl›, Altunizade ve K›s›kl›’daki Kültür Miras›m›z, s.382.
14
Haskan, a.g.e., s. 14.
15
Evliya Çelebi Seyahatnamesi, Dan›flman Türkçesi zikr. Haskan, a.g.e., s. 273.
16
H.K.Y›lmaz, “Üsküdar Celveti Tekkeleri”, Üsküdar Sempozyumu I, I, 181.
17
Evliya Çelebi, a.g.e., s. 274.
18
M. N. Haskan, a.g.e., s. 12.
19
Süleyman Beyo¤lu, “Milli Mücadele ve Özbekler Tekkesi”, Üsküdar Sempozyumu I, I, 207.
20
A.Y.Özemre, a.g.y., s. 228.
44
.