Ritim Dergisi

Page 1

Gen癟lik-Edebiyat Dergisi Nisan 2011 Say覺: 1

www.rizeticaretlisesi.k12.tr


EDİTÖRDEN...........................................................2 KİTAP TANITIMI Elif ġAFAK AġK…………………………………………………………………………………………...3 FİLM TANITIMI SĠYAH KUĞU………………………………….…………………………………………………………..….5 BİLGİ KAPSÜLÜ Halkla ĠliĢkiler Sözlüğü………………………………….………………………………………………6 Mucitler ve Ġcat Öyküleri………………………………………….....................................7 Deyimler…………………………………………………………………………………….……………………..8 Ġki Dirhem Bir Çekirdek………………………………………….…………………………8 Karaman‟ın Koyunu Sonra Çıkar Oyunu……………………………………………9 Hayvanlar Alemi……………………………………………………………………………………………..10 Teknoloji Dünyası………………………………………………… ………………………………….… ..11 Blu-ray Diskler-Tek kullanımlık USB bellek.....................................11 Doğru bilinen yanlıĢlar……………………………………………………………………………….….12 Rekorlar…………………………………………………………………………………………………….……..13 Farklı Ülkelerden Ġlginç Yasaklar……..……...……………………………………….………15 EDEBİYAT Bir AyrılıĢ Hikayesi Nazım HĠKMET…………………………………………………………16 Anı(Zeynep MemiĢoğlu)…….………………………………………………………………………….17 Küçük istavritin Öyküsü..……………………………………………………………………..………18 Yorgun. ……………………………………………………………………………………………………..…….19 Fabl…………………..……………………………………….…………………………………………….……….20 SERBEST VURUŞ Felsefi YaklaĢım……………….……….……………………………………………………………...….22 Tek kelime yeter……………………………………………………………………………………..……23 AlkıĢ…………………………………..…………………………………………………………………….………24 Nisan 1 Özel…………………………………………………………………………………………………….25

1


EDİTÖRDEN Sevgili Okurlar; yeni bir heyecanla hepinize merhaba diyoruz. Dergimizin adını koyarken hem okulumuzu anımsatsın, hem de gençliğe göndermede bulunsun istedik. Bu sebeple okulumuzun isminden RTM’yi alıp, biraz hareket katarak dergimizin ismini RiTiM koyduk. Rize Ticaret Meslek Lisesi Halkla İlişkiler ve Organizasyon Hizmetleri Alanı öğrencilerinin çıkaracağı Ritim Dergisi’ni gençlerimizin sanal ortamda daha fazla zaman geçirmeleri sebebiyle e-dergi olarak tasarladık. Dergimizde herkesin sıkılmadan okuyabileceği, ilginizi çekebileceğini düşündüğümüz konulara yer vermeye çalıştık. Her sayıda; Film Tanıtımı, Kitap Tanıtımı, Bilgi Kapsülü, Edebiyat, ve Serbest Vuruş köşeleri yer alacaktır. Aylık olarak çıkarmaya devam etmeyi düşündüğümüz dergimiz için ayrıca facebook’da bir grup oluşturduk, dergimizle ilgili görüş ve önerilerinizi bizlere oradan iletebilirsiniz. Sizden gelen talepler doğrultusunda her geçen sayıda daha fazla güzelliği paylaşmak dileğiyle.

Ritmi takip edin… Arzı KALENDER Halkla ilişkiler Ve Organizasyon Hizmetleri Alan şefi

2


ELİF ŞAFAK'IN HAYATI 1971 yılında Strasbourg‟da doğdu. ODTÜ Uluslararası ĠliĢkiler Bölümü‟nü bitirdi. Yüksek lisansını aynı üniversitede Kadın ÇalıĢmaları Bölümü‟nde yaptı. Elif ġafak, Pinhan ile 1998 Mevlana Büyük Ödülü‟nü kazandı. Halen Ġstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası ĠliĢkiler Bölümü‟nde araĢtırma görevlisidir ve ODTÜ Siyaset Bilimi Bölümü‟nde doktorasını sürdürmektedir. Elif ġafak Bilgi Üniversitesi‟nde araĢtırma görevlisidir.

ESERLERİ

Kem Gözlere Anadolu (1994) Pinhan (1997) ġehrin Aynaları (1999) Mahrem (2000) Bit Palas (2007) Araf (2007) BeĢpeĢe (2007) Med Cezir () Baba ve Piç (2007) Siyah Süt (2208) AĢk (2009) Kâğıt Helva (2007) Firarperest (2011) ''Bundan uzun zaman önceydi. Bir roman düĢtü gönlüme. AĢk ġeriatı. Yazmaya cesaret edemedim. Dilim lal oldu, kalemimin ucu kör. Kırk fırın ekmek yemeye yolladım kendimi. Dünyayı dolaĢtım. Ġnsanlar tanıdım, hikâyeler topladım. Üzerinden çok bahar geçti. Fırınlarda ekmek kalmadı; ben hâlâ ham, hâlâ aĢkta bir çocuk gibi toy… Kâinatın da tıpkı bizimki gibi nazenin bir kalbi ve düzenli bir kalp atıĢı var. Seneler var ki nereye gidersem gideyim o sesi dinledim. Her bir insanı Yaradan‟ın emaneti saklı bir cevher addedip, anlattıklarına kulak verdim. Dinlemeyi sevdim. Cümleleri, kelimeleri ve harfleri… Oysa bana bu kitabı yazdıran Ģey som sessizlik oldu.

YAZARIN “AŞK” HAKKINDAKİ YORUMLARI

* "Ben AĢk'ı yazarken bir hayal kurdum ve onu anlattım" * ġems ile ilgili 'ġems'i biz böyle bilmiyorduk, hiç bilmiyormuĢuz' diyen çok... ġems gölgede kalmıĢ gibi... Aslında Mevlana ile ġems birbirlerini tamamlıyor, adeta et ve tırnak gibiler. AteĢ ve su kadar da birbirlerinden farklılar"

3


ROMANIN İÇİNDEN Beşinci kural: Aklın kimyası ile aĢkın kimyası baĢkadır. Akıl temkinlidir. Korka korka atar adımlarını. "Aman sakın kendini" diye tembihler. Halbuki aĢk öyle mi? Onun tek dediği : "Bırak kendini ko gitsin!" Akıl kolay kolay yıkılmaz. AĢk ise kendini yıpratır, harap düĢer. Halbuki hazineler ve defineler yıkıntılar arasında olur. Ne varsa harap bir kalpte var! Altıncı kural: ġu dünyada ki çatıĢma, önyargı, ve husumetlerin çoğu dilden kaynaklanır. Sen sen ol kelimelere fazla takılma. AĢk diyarında dil zaten hükmünü yitirir. AĢk dilsiz olur. Dokuzuncu kural: Sabretmek öylece durup beklemek değil, ileri görüĢlü olmak demektir. Sabır nedir? Dikene bakıp gülü, geceye bakıp gündüzü tahayyül edebilmektir. Allah aĢıkları sabrı gülbeĢeker gibi tatlı tatlı emer, hazmeder. Ve bilirler ki; gökte ki ayın hilalden dolunaya varması için zaman gerekir. On dördüncü kural: Hakk'ın karĢına çıkardığı değiĢimlere direnmek yerine, teslim ol. Bırak hayat sana rağmen değil, seninle beraber aksın."Düzenim bozulur, hayatım alt üst olur" diye endiĢelenme. Nereden biliyorsun hayatının altının üstünden daha iyi olmayacağını? On yedinci kural: Esas kirlilik, dıĢta değil içte, kisvede değil kalpte olur. Onun dıĢında ki her lekene kadar kötü görünürse görünsün, yıkandı mı temizlenir, suyla arınır. Yıkamakla çıkmayan tek pislik kalplerde yağ bağlamıĢ, haset ve art niyettir. Otuz üçüncü kural: Bu dünyada herkes bir Ģey olmaya çalıĢırken sen HĠÇ ol! Menzilin yokluk olsun. Ġnsanın çömlekten farkı olmamalı. Nasıl ki çömleği tutan dıĢında ki biçim değil içinde ki boĢluk ise, insanı ayakta tutan da benlik zannı değil hiçlik bilincidir. Otuz yedinci kural: Allah kılı kırk yarar titizlikle çalıĢan bir saat ustasıdır. O kadar dakiktir ki sayesinde her Ģey tam zamanında olur. Ne bir saniye erken, ne bir saniye geç. Her insan için bir aĢık olma zamanı vardır; bir de ölmek zamanı. Otuz sekizinci kural: YaĢadığım hayatı değiĢtirmeye, kendimi dönüĢtürmeye hazır mıyım ? Diye sormak için hiçbir zaman geç değil. Kaç yaĢında olursak olalım, baĢımızdan ne geçmiĢ olursa olsun, tamamen yenilenmek mümkün. Tek bir gün bile öncekinin tıpatıp tekrarıysa, yazık! Her an her nefeste yenilenmeli. Yepyeni bir yaĢama doğmak için ölmeden önce ölmeli. Kırkıncı kural: AĢksız geçen bir ömür beyhude yaĢanmıĢtır. Acaba ilahi aĢk peĢinde mi koĢmalıyım, yoksa dünyevi, semavi ya da cismani diye sorma! Ayrımlar ayrımları doğurur. AġK'ın hiçbir sıfat ve tamlamaya ihtiyacı yoktur. BaĢlı baĢına bir dünyadır aĢk.Ya tam ortasındasındır,merkezinde ya da dıĢındasındır, hasretinde... ġems-i Tebrizi

Hazırlayanlar: Tuğçe YILDIZ-Saadet ERDUĞAN

4


Orjinal Adı: Black Swan Yönetmen: Darren Aronofsky Oyuncular: Natalie Portman, Mila Kunis, Winona Ryder, Vincent Cassel, Barbara Hershey, Senaryo: Mark Heyman Andres Heinz Görüntü Yönetmeni: Matthew Libatique Müzik: Clint Mansell Tür: Dram Süre: 108 dk. Dağıtım: Tiglon Film Yapım: 2010 İngiltere-ABD

Filmin Konusu: Çok yetenekli bir balerin olan Nina annesi Erica ile yaşamaktadır. Oyun yönetmeni Thomas Kuğu Gölü’nün baş balerini Beth’yi değiştirmeye karar verir ve ilk tercihi de Nina’dır. Balenin Beyaz Kuğu ile Siyah Kuğuyu aynı anda canlandırabilecek birine ihtiyacı vardır. Nina’nın yeni rakibi Thomas’ı etkilemeyi başarmıştır. İki genç dansçı arasındaki rekabet garip bir arkadaşlığa dönüşürken Nina’nın karanlık tarafı da ortaya çıkmaya başlar. Natalia PORTMAN bu film ile yılın en iyi kadın oyuncusu seçildi. SİYAH KUĞU FİLMİNİN ALDIĞI ÖDÜLLER: En iyi film: “Black Swan” En iyi yönetmen: Darren Aronofsky “Black Swan” En iyi kadın oyuncu: Natalie Portman “Black Swan” VİZYONDAKİ FİLMLER: Çınar Ağacı Kolpaçino Bomba 72. Koğuş Siyah Kuğu Ya Sonra Aşk Tesadüfleri Sever Hazırlayan: Berna ALAÇ

5


Koveraj; bir kitle iletiĢim aracının, belirli yörede izlenme ya da dinlenme sayısıdır.

Tiraj; Gazete, kitap, dergi vb.nin bir basılıĢındaki baskı sayısı. Catering; yiyecek içecek sağlama, ikram servisi yapma Bülten; kuruluĢ yayınları içinde en basit ve yayınlanması en kolay olan formattır. Gazetelerden daha küçük boyutlarda ve daha az sayfada olan bültenlerin en önemli özelliği; yayınlanma kolaylığı ve maliyetinin düĢük olmasıdır.

Depliyan; el ilanlarının daha geliĢmiĢ, cazip resimlerle süslenmiĢ ve değiĢik Ģekillerde katlanmıĢ olanıdır. Ürünün kalitesi, kullanılıĢı, faydaları hakkında verdiği bilgileri resimlerle, renklerle daha canlı ve daha ilgi çekici hale getirir. En önemli özelliği katlanıĢ Ģekillerindeki orijinalliktir.

6


KURŞUN KALEM:

Sınavda stres yaptığımız zaman arkasını kemirdiğimiz kurĢun kalemi bugün bildiğimiz ve çubuk Ģekline getiren kiĢi Fransız kimyacı NĠCOLAS CONTE‟dir. Kil ve grafit karıĢımını yakıp tahtadan silindir çubuklar içine yerleĢtirerek, “Alın size kurĢun kalem yaptım.”demiĢtir. 1795 yılında da bu icadının patentini almıĢtır. KurĢun kalemlerin ilk seri üretimi ise ilk kez 1861 yılında New York‟ta bu iĢin fabrikasını kuran Eberhard Faber tarafından yapılmıĢtır.

BLUE JEANS:

Hepimizin bildiği üzere bir pantolon çeĢidi olan bu icat, her kesimden insanın rahatlığı sebebiyle tercih ettiği bir giysidir. Zengininden yoksuluna herkes bir defa üstüne geçirmiĢtir. Zaten bu kadar tutulmasının nedeni de bu olmuĢtur. Bu pantolonu ilk kez 1873 yılında maden ve petrol iĢçileri için Levi Strauss adlı kiĢi tasarlanmıĢtır. TasarlayıĢ o tasarlayıĢ. Halen giyilmektedir.

ALIŞVERİŞ ARABASI:

Dünyada en çok kullanılan araba türüymüĢ. Ġlk kim bulmuĢ? Sylvan Goldman diye birisi. 1936‟da icat ettiği bu araba zaman içinde marketlerin vazgeçilemez malzemelerinden birisi olmuĢ. Oklahoma City‟de bir manav sahibi olan Goldman, müĢteri memnuniyetini göz önünde bulundurarak, hani alıĢveriĢ yapan kiĢiler torbaları taĢıyarak yorulmasınlar diye bir sepeti üç tekerlekli bir alete bağlamıĢ. Gerek ilk olmanın yaydığı cazibe ve meraktan, gerekse müĢterilerin hakikaten rahatça alıĢveriĢ yapabilmelerine olanak sağladığından Goldman‟ın manavı insanlarla dolmuĢ taĢmıĢ. MüĢteri sayısı gün geçtikçe artmıĢ. Bunu üzerine bu akıllı manav, yakın arkadaĢı Fred Young‟la beraber bu arabayı yeniden tasarlayıp bugün kullanıldığı Ģekline sokmuĢ bundan sonra eĢinizle, dostunuzla market alıĢveriĢine gittiğinizde, alıĢveriĢ arabasını kullanırken bu bilgileri anlatıp havanızı basabilirsiniz

Hazırlayan: Senem BĠBEROĞLU

7


Dergimizin bu bölümünde günlük hayatta sürekli kullandığımız deyimlerin anlamlarının nereden geldiğini İskender PALA‟nın „İki Dirhem Bir Çekirdek‟ adlı kitabından alıntılarla sizlere aktaracağız.

İKİ DİRHEM BİR ÇEKİRDEK Giyim kuĢamına özen göstermiĢ, Ģık ve süslü kıyafetleriyle dikkat çeken insanlar hakkında sık sık “iki dirhem bir çekirdek” sözü kullanılır. Bu yakıĢtırma, ağırlık ölçüsü olarak okkanın kullanıldığı eski devirlerden kalmadır. Belki biliyorsunuz, bir okka, bugünkü ölçülerle 1283 gram tutar. Okkanın dört yüzde birine, dirhem adı verilir. (ġimdiki gram ile aynı birim olduğunu sanarak gram diyecek yerde dirhem denilmesi hatalıdır.) Dirhem, daha ziyade hassas teraziler için kullanılan bir ölçüdür. Ancak sarflar, dirhemden daha hassas ölçümler için bir ağırlık birimi daha kullanırlar. Buna çekirdek denir ki toplam, 5 santigram karĢılığıdır. Eski devirlerin en kıymetli parası olan bir Osmanlı altını, toplam iki dirhem ve bir çekirdek ağırlığa sahiptir. Bu durumda süslenmiĢ kimselere, iki dirhem bir çekirdek yakıĢtırmasında bulananlar, mecaz yoluyla onlara altın demiĢ olurlar ki bizce pek zarif bir nüktedir.

8


KARAMAN‟IN KOYUNU ġair Necati Bey bir beytinde,

DemiĢti öldürem seni ferah bu tiğ-ı hıĢm ile Diriga ahdine durmaz, sanasın Karamanlıdır

O sevgili bir gün demiĢti ki: -Ġçin ferah olsun, iĢte seni Ģu gamze kılıcımla öldüreceğim, Yazık, yazık ki bu ahdinde durmuyor; sanırsın ki Karamanlıdır. der. Burada sözünde durmayan sevgilinin, Karamanlı olarak gösterilmesindeki ince nükteyi anlamak için önce Ģu satırları okuyalım: Hadise II. Murat ile Karamanoğlu Mehmet Bey arasında geçer. II. Murat, bir sulh muhaveresi için huzurunda bulunan Karamanoğlu hükümdarından, bundan böyle Osmanlı ile iyi geçineceğine dair söz ister. Karamanoğlu elinin kalbinin üstüne vurarak birkaç defa yemin eder: -Bu can bu tende bulunduğu müddetçe, soyumdan bir daha size muhalefet olunmayacaktır. Oysa çok geçmeden Karamanoğlu yine Osmanlı‟ya karĢı ordu tedarikine baĢlayacaktır. Çünkü o yemini ettiği sırada cübbesinin göğüs cebinde, yani tam da eliyle vurduğu yerde bir güvercin saklıdır ve huzurdan ayrılır ayrılmaz güvercini uçurup, -ĠĢte bu can bu tenden ayrıldı, yeminin hükmü kalmadı, diye parlak zekası ile övünecektir. Eskiden dilimizde, verilen sözde durulmadığı zamanlarda söylenen „Karamanoğlu gibi, akĢam verdiğin sabah alır.‟ Yahut „Karaman bahĢiĢi gibi‟ diye iki söz var imiĢ, Meğer bu sözlerin ortaya çıkması için Karamanoğullarının birkaç ahd-Ģikenliği vuku bulmuĢmuĢ. Rivayete göre Ģair Karamanlı Nizami, zaman zaman Karamanoğlu Mehmet Bey‟in meclisine katılır, Ģiirler okur, caizeler alırmıĢ. Bir defasında yine sohbetler edilmiĢ, Ģiirler okunmuĢ, bu arada Nizami de Mehmet Bey için uzunca bir kaside inĢat eylemiĢ. Mehmet, biraz da çakırkeyf dinlediği bu kasideyi çok beğenip Ģaire Ģöyle demiĢ; -Sana caize olarak falanca filanca köylerin mahsulatın bağıĢladım, helal olsun. Elbette ki Ģair o geceyi sevinçle geçirir ve ertesi gün bu ihsanını fermanını almak üzere huzura çıkar. Ancak Mehmet Bey, akĢamki cömertliğini unutmuĢ görünür ve Ģairi baĢından savmak üzere bir kese akçe uzatıp, -Canım Ģair, der, ben akĢam esrikli ile, aklım baĢımda olmayarak bir halt yemiĢim, sen Ģimdilik Ģununla iktifa eyle. Nizami kendini kaybeder ve cevabı yapıĢtırır: HaĢa sultanım, akĢam yediğiniz gülbeĢeker idi; asıl haltı Ģimdi yediniz. Ġmdi, dilimizdeki „Karaman‟ın koyunu sonra çıkar oyunu‟ sözü daha bir anlam kazanıyor. Anlattığımız Karamanoğulları ile Ģimdiki Karaman halkının, seciye yönünden artık bir alakası olmadığını düĢünüyoruz. -

Hazırlayan: Melike SAN

9


Hazırlayan: Şüheda ŞALCIOĞLU

20


BLU-RAY DİSC

Blu-ray Disc olarak da bilinen yeni nesil optik disk biçimidir.Blu-ray Disc Association adı altında geliĢtirdikleri yeni

TEK KULLANIMLIK USB BELLEK

ĠĢte kağıt gibi koparılabilen USB bellekler…

format özellikle yeni nesil yüksek

Kullanıldıktan sonra çöpe atılabilen

çözünürlüklü (HD) videoların tek bir

telefonlardan sonra, kullanıldıktan sonra

diskte saklanabilmesinde yardımcı

atılabilen flash bellekler de piyasaya

olurken aynı zamanda çok büyük

çıkmaya hazırlanıyor. “Flashkus” isimli bu

miktarda veri depolamaya da yardımcı

bellek henüz yalnızca bir konsept ancak

oluyor. Tek tabakalı bir Blu-ray disk

üretim aĢamasına geçerse birçok alanda

25 GB’lık kapasitesi ile iki saatten

kullanılabilir. Tek Kullanımlık USB bellek

fazla HDTV kalitesinde görüntü veya on

Flashkus, Alexei Lyapunov ve Lena

üç saat civarında standart çözünürlüklü

Ehrlich’in tasarımından Art Lebedev

görüntü saklayabiliyor. Çift tabakalı

Stüdyo’da ortaya çıkıyor. Oldukça ucuz

biçimi ise 50 GB veri depolama her bir

olması düĢünülen bu ürün bir kartın

katmanda 25 GB veri ile ileride veri

üstünde geliĢtiriliyor ve kullanıcılar

kapatisesi 100-200 GB seviyelerinde

istedikleri zaman kağıt yırtar gibi bu

olabilmesi planlanmaktadır.

kartın bir kısmını koparıp

Blu-ray ileride kolayca geniĢletilebilsin diye ayrıca çoklu-katman desteği de barındırıyor. Hazırlayan: BüĢra ÇAVUġOĞLU

kullanıyor.ArkadaĢlarınıza film, müzik gibi dosyaları vermek için kullanabileceğiniz bu ürün, tasarımcılara göre disketlerden bile daha çok kullanıcıya ulaĢabilir.

21


Otobanda tamam ama, şehir içinde emniyet kemeri takılmayabilir! Yanlış! Emniyet kemeri hayat kurtaran en önemli güvenlik gerecidir. 50 km/s hızda meydana gelen bir çarpışmada otonun içindekiler emniyet kemeri takmadıkları takdirde, 4 katlı bir binadan aşağı düşmeyle eşit şok yaşar. Bir şey konuşurken nazar değmesin diye tahtaya vurmak gerekir! Bu kızıl derililerin tahta içinde kötü ruh olduğuna inandıkları için yaptıkları bir hareketti. Bunu yapmayın artık! ! ! Balığın yanında yoğurt yememek gerekir! Bilinenin aksine balık tazeyse yoğurtla birlikte yenilmesinde sakınca yok. Zehirlenmenin sebebi yoğurt değil, balığın içinde bulunan 'histamin' proteini. Bu madde yoğurtta da olduğundan, birlikte yenildiğinde vücuttaki 'histamin' miktarı artabiliyor ve alerjik durumu olan kişilerde kızarıklığa ya da kaşıntıya neden olabiliyor. Balığınızın tazeliğine güveniyorsanız, yoğurtla birlikte tüketmenizin hiçbir sakıncası yok. Pekmeze yoğurt veya süt eklemek çok faydalıdır! Genellikle anneler faydalı olduğunu düşündüğü için çocuklarına yedirdikleri pekmeze yoğurt veya süt katar ya da tam tersi süte pekmez ekler. Hâlbuki sütün içinde bulunan kalsiyum, pekmezde bulunan demirin emilimini azaltıyor. Demir, C vitamini ile birlikte tüketildiğinde emilim artıyor ve C vitamini demirin vücutta daha iyi kullanılmasını sağlıyor. Bu sebeple pekmez, süt yerine portakal suyu ile karıştırılırsa çok daha faydalı olacaktır. Et yemekleri yanında ayran içilmelidir! Et yemeklerinin yanında ayran içmek vazgeçilmez geleneklerimizdendir. Fakat et ve ayranı ya da yoğurdu bir arada tüketmemek gerekiyor. Etteki demirin emilimini, ayrandaki kalsiyum azaltıyor. Eğer et yemeklerini de C vitamini ile birlikte yerseniz emilim artacaktır. Mesela et yemeğinin yanına, içinde maydanoz ve biber olan bol limonlu bir salata hazırlayabilirsiniz. Böylece C vitamini açısından zengin olan maydanoz, biber ve limon sayesinde etteki demirden maksimum fayda sağlarsınız. Saçları uçlarından sık sık kestirmek daha hızlı uzamasını sağlar! Saçlar kestirseniz de kestirmeseniz de yaklaşık olarak 1,5 cm uzar. Saçlar yazın belki daha çok uzayabilir ama bunun makasla değil hormonlarla ilgisi vardır. Saçlarınızı uçlarından aldırmak sadece daha iyi bir görünüm sağlar.

Hazırlayan: Şahadet YAZAR

22


HERKESİ ŞAŞIRTAN KULAKLAR! Geronimo adlı tavşan dev kulaklarıyla görenleri hayrete düşürüyor. Kulaklarını bir uçtan diğerine ölçtüğünde 75 cm. geliyor. Bu da gerçek bir rekor. Geronimo'nun kulakları bazen başına dert açıyor. Örneğin; yemeğini yerken kulaklarını pisletmemek için büyük çaba harcıyor. Ama bu kulaklar bazen de işine yarıyor. Sevilmek istediğinde kulaklarından birini ağzına alıyor ve etrafta hoplamaya başlıyor. Bu sevimli görüntüye kim karşı koyabilir ki!

ARABA

ALTINDA

KALAN

ADAM!

John Evans, bir insanın başında taşıyabileceği en ağır otomobili dengeli bir şekilde taşıma rekorunun sahibi. Bu başarısını kalın ve güçlü boynuna borçlu. Evans‟ın boynunun genişliği 61 cm. Bu da, normal bir insanın boyun genişliğinden 20,5 cm. daha fazla. Bu güçlü adam rekoru şöyle kırmış: 160 kilogramlık bir araba bir vinç yardımıyla kaldırılmış ve Evans‟ın başının üzerine yerleştirilmiş. Evans da arabayı başında dengede tutmayı başarmış.

23


EN UZUN SAKAL! Shamsher Singh bir kulede kapalı kalsa, sakalını bir ip gibi kullanarak onu kurtarmak mümkün olabilir. Çenesinden ucuna kadar ölçüldüğünde, sakalının uzunluğu 1,83 metreyi buluyor. Bu, bir insanın bugüne kadar sahip olduğu en uzun sakal. Rekoru onaylamak için dört doktor çalıştı. İyi ki sakal daha uzun değildi; o zaman sakalın boyunu ölçmek için Singh‟e bir oda dolusu doktor gerekirdi!

Ayak tırnakların 23 cm uzunluğunda olsa yürümekte zorluk çeker miydin? Büyük olasılıkla evet. Ama Louise Hollis böyle bir zorluk yaşamıyor. Dünyanın en uzun ayak tırnaklarına sahip olan Louise Hollis, ayak tırnaklarını korumak için parmaklarını açıkta bırakan yüksek topuklu terlikler giyiyor. Hollis‟in ailesi haftada iki gün ayak tırnaklarına bakım yapmak için yardıma geliyor. Bu tırnaklar için her hafta bir şişeden fazla oje harcanıyor..

Hazırlayan: Kübra PEÇE

24


Mutlaka okuyun, gülmekten kırılacaksınız…

 Metroda sakız çiğneyen tutuklanır. Singapur  Araba kullandığınız zaman gömlek giymek zorundasınız. Tayland  Pazar günleri pembe pantolon giymek yasaktır. Avustralya-Victorio  Patikada sağ elinin üzerinde amuda kalkarak yürümek yasaktır. Avustralya  Pazar günü çamaĢır asmak yasaktır. Ġsviçre  St. Croix‟te bayanların kırmızı renk giymeleri yasaktır. Wisconsin  Kadınların diĢlerini takma yaptırmadan önce kocalarından yazılı izin almaları gerekmektedir. Vermont  Baskasının ineğinden süt sağmak yasaktır. Texas  Kementle balık tutmak yasaktır. Tennessee  Buzdolabının kapısı açıkken önünde uyumak yasaklanmıĢtır. Pennsylvania  Ayakkabıyla uyumak yasaktır. Oklahoma  Waterlo‟da berberlerin sabah 7-aksam 7 arası soğan yemeleri yasaktır. Nebraska  Rumford‟da isçinin malsahibini ısırması yasaktır. Maine

Hazırlayan: Gülcan ġAFAK

25


Haz覺rlayan: K羹bra KAZDAL

26


Güzel bir ilkbahar günüydü. Okulumuzda veli toplantısı vardı. Biz de arkadaĢımla ailelerimizin toplantıdan çıkmasını bekliyorduk. O sırada arkadaĢıma: -Hadi boĢ duracağımıza, kim daha çok ülke biliyor yarıĢması yapalım, dedim. Ve oynamaya baĢladık. O ülkeyi soruyor, ben haritada gösteriyordum. Ben soruyordum o gösteriyordu. Biz böyle oynamaya devam ederken; Yakup Hoca yanımıza gelerek, ne yaptığımızı sordu. Ben de boĢ zamanlarını iyi değerlendiren öğrenci edasıyla; -Kim daha çok ülke biliyor yarıĢması yapıyorduk, dedim. Yakup hoca: -Sizi izleyebilir miyim? dedi. Biz de; -Tabi ki hocam ne demek, buyrun dedik. Her neyse, biz devam ettik. Ġsviçre, Hollanda, Beyaz Rusya, diye. Ben sorunca o, o sorunca ben cevaplıyordum. O sırada Yakup Hoca bölerek, -Neden hep kolay ülkeler seçiyorsunuz? dedi ve hiç isimlerini duymadığımız ülkeleri takılmadan hızlı hızlı sıralamaya baĢladı. Ağzımız bir karıĢ açık kaldı. Dayanamadım: -Yakup Hocam böyle ülkeler de mi var? Yakup Hoca: -Tabi var, hatta dedi ve saymaya devam etti, hiç abartısız odasına gidene kadar bütün ülkeleri saydı. Odası biraz daha uzak olsa, ülkelerin baĢkentlerini bırakın, Ģehirlerini bile tek tek sayacağından korktum... Biz de arkasından ĢaĢkınlıkla bakakaldık. O gittikten sonra; -Herhalde eskiden coğrafya öğretmeniydi, yoksa nasıl sayabilir ki o kadar ülkeyi resmen kapak etti bizi hocaya rezil olduk. Biz hava atalım derken hoca bize havasını attı gitti diye yarım saat hocanın arkasından konuĢtuk. Artık hakkını helal eder umarım. O gün, eve gittiğimde ilk iĢim; bütün ülkeleri yazıp ezberlemek oldu. Aradan bir buçuk yıl geçmesine rağmen hala ezberlemeye devam ediyorum. O günden sonra nerde bir ülke ismi duysam bu anım aklıma geliyor ve Yakup hocamı gıptayla yadediyorum.

Hazırlayan: Zeynep MEMĠġOĞLU

27


KÜÇÜK İSTAVRİTİN ÖYKÜSÜ Küçük istavrit, yiyecek bir şey sanıp hızla atıldı çapariye önce müthiş bir acı duydu dudağında gümbür gümbür oldu yüreği, sonra hızla çekildi yukarıya... Aslında hep merak etmişti denizlerin üstünü neye benzerdi acep gökyüzü. Bir yanda büyük bir merak, bir yanda ölüm korkusu. "Dudağı yarıklar" denir, şanslıdır onlar, hani görüpte gökyüzünü, insanı, oltadan son anda kurtulanlar. Ne çare balıkçının parmakları hoyratça kavradı onu küçük istavrit anladı; yolun sonu. Koca denizlere sığmazdı yüreği. Oysa, şimdi yüzerken küçücük yeşil leğende, cansız uzanıvermiş dostlarına değiyordu minik yüzgeci. İnsanlar gelip geçtiler önünden, bir kedi yalanarak baktı gözünün içine yavaşça karardı dünya, başı da dönüyordu. Son bir kez düşündü derin maviyi, beyaz mercanı, bir de yeşil yosunu. İşte tam o anda eğilip aldım onu. Yürüdüm deniz kenarına bir öpücük kondurdum başına, iki damla gözyaşından ibaret sade bir törenle, saldım denizin sularına. Bir an öylece baka-kaldı Sonra sevinçle dibe daldı. Gitti tüm kederimi söküp atarak, teşekkürü de ihmal etmemişti. Bir kaç değerli pulunu Elime, avuçlarıma bırakarak. Balıkçı ve kedi şaşkın baktılar yüzüme. Sorar gibiydiler, neden yaptın bunu, niye? "Bir gün dedim, bulursam kendimi yeşil leğendeki küçük istavrit kadar çaresiz, son ana kadar hep bir umudum olsun diye..."

28

Serdar Sıralar


YORGUN Beynimin en derinlerinden gelen çığlıklar, Ah o çığlıklar! Gönül yorgunuyum. Matem ve sitem dolu içim. Burnuma dek hüzne boğulmuşçasına, Çırpınıyorum. Kendime gelemiyorum yine de Avazım çıktığı kadar susuyorum! Sustukça Boğuluyorum Düştükçe düşüyorum Yeniliyorum… Beynimin akışı ruhumun bütünü Dolmuş taşacak kıvamda… Yine de avaz avaz susuyorum. Çünkü bir başımayım Yalnızım… Kalabalıklar ortasında yapayalnız! Kocaman yürekler var burada! Küçücük sevgiyi bile taşıyamayacak…

Şeyma KOÇAL

19


SALYANGOZ VE EVİ Salyangozları bilir misiniz? Onlar da tıpkı kaplumbağalar gibi evlerini sırtlarında taşırlar. Bir zamanlar, evini sırtında taşımaktan hoşlanmayan sevimsiz bir salyangoz yaşarmış. Üstelik evinin rengi de hiç hoşuna gitmezmiş. Bizim salyangoz, kelebek ve uğurböceğini çok severmiş. Arada bir onlarla dertleşir, sırtında taşıdığı evi onlara şikayet edermiş. ‘Ah keşke!’ dermiş. ‘Evimi sırtımda taşımak zorunda olmasaydım. Hadi taşıyorum, bari sizin ki gibi bol desenli ve renkli olsaydı.’ Kelebek ve uğur böceği bir gün salyangoza; - ‘Sevgili arkadaşımız!’ demişler. ‘Hani evim renkli olsun diyorsun ya, biz çaresini bulduk. Ressam olan bir tırtıl var. Seni ona götürürsek eğer, evini rengarenk boyar.’ Salyangoz buna çok sevinmiş.”Ne duruyoruz! Hemen gidelim.” demiş. Böylece düşmüşler yola. Tırtılın kapısını çalmışlar. Gelen misafirleri dinleyen tırtıl, boyalarını ve fırçasını alıp çalışmaya başlamış. Sonunda salyangozun evine çok güzel desenler çizmiş. Salyangoz yeni görüntüsünü beğenmiş beğenmesine ama yine de evinin sırtında olması onu çok üzüyormuş. Dönüş yolculuğunda üç arkadaş şiddetli bir yağmura yakalanmış. Kelebek ve uğurböceği öyle ıslanmışlar ki, sele kapılmaktan zor kurtulmuşlar. Oysa salyangoz hemencecik evinin içine girmiş. Yağmur dinip de evinden dışarı çıkınca, arkadaşlarının perişan halini görüp üzülmüş. Sonra da kendi kendine şöyle düşünmüş: ‘İyi ki saklanabileceğim bir evim var. Rengi olmasa da, beni yağmurdan koruyor ya.” Sevimli salyangoz bu olaydan sonra bir daha hiç üzülmemiş.

20


TİLKİ İLE KEDİ

Tilki ile kedi sohbet ediyorlarmış. Tilki durmadan ne kadar hilekâr ve kurnaz olduğunu anlatıyormuş. Söylediğine göre düşmanları onu alt edemezmiş çünkü onlardan kurtulacak bir sürü oyun ve hile bilirmiş. Kedi biraz da utanarak; -Ben fazla oyun bilmem ki!” demiş. ”Düşmanlarımın elinden kurtulmak için bir tek yol bilirim, o da kaçmaktır.” Tilki; ‘Kedi kardeş!’ demiş, ‘Ben her tehlike karşısında başımın çaresine bakabilirim ama senin durumuna üzülüyorum. Korkarım bir gün düşmanların seni çabuk alt edecek.’ Az sonra bir sürü tazının bağrışmalarını duymuşlar. Bir avcı topluluğuna ait olan bu köpekler, bütün hızlarıyla kendilerine doğru koşuyormuş. Kedi hemen, yanındaki bir ağacın dallarına sıçrayarak en üstteki bir yaprak kümesinin içine saklanmış. Tilki ise; ‘Acaba şu hileyi mi yapsam, yoksa bu hileyi mi?” diye düşünmeye başlamış. Çünkü o kadar çok hile biliyormuş ki, hangisini uygulamasının daha doğru olacağına karar veremiyormuş. Tam birisini uygulayacakmış ki, tazılar etrafını çevirip tilkinin işini bitirivermişler. Bütün olanları yukarıdan seyreden kedi, çok hile bilmediğine şükretmiş.

Hazırlayanlar: Esra YILDIRIM-Şadiye AKAR

21


Bu yazıdan sonra felsefeyi daha çok seveceksiniz;)

Klasik Tepki: Sıraya geç kardeĢim. Neoklasik Tepki: ġeker kardeĢim sıraya geçiver. Sürrealist Tepki: Sallandıracaksın bunlardan ikisini Kızılay‟da bak bi daha yapabiliyorlar mı? Romantik Tepki: Beyefendi galiba sırayı görmediniz. Naturalist Tepki: Sırana geç. Modern Tepki: Efendim insanımız eğitimsiz, halbuki Avrupa‟da böyle mi? Post-Modern Tepki: Sırana geç lan ayı! Uzlaşımcı: Acelesi olmasa öne geçmezdi; üzmeyin garibi. Devrimci: Alt yapı sorunları çözülmeden halkımız sıraya geçmez. Devrim olunca herkes hizaya gelecek. Kaderci: 2 dakika fazla beklesek kıyamet mi kopar? Kısmetse hepimizin iĢi görülür. Felsefeci(septik-kuşkucu): Ön ve arka kavramları görecelidir. O tarafın ön taraf olduğuna kim karar verdi? Öne geçtiğini zanneden aslında arkaya geçmiĢ olabilir. Kant‟cı: Efendim algılanmayan Ģeyler Yok demektir. Bakmayın o tarafa, adam yok olur. Kötümser varoluşçu: Herkes bir gün ölecek. Onurlu bir Ģekilde bekleyin. Bir gün o adamda ölecek. İyimser varoluşçu: Sıkmayın canınızı Ģuanın tadını çıkarmaya çalıĢın. Bakın ne güzel hayattasınız ve birileri önünüze geçebiliyor. Hümanist: Ġnsanlık bir bütündür. Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için. Dolayısıyla birimiz öne geçince aslında hepimiz öne geçmiĢ oluyoruz.

Hazırlayan: Tülay AKPINAR

22


ArkadaĢlarımıza 10 kelime söyledik. Bu kelimeleri duyduklarında akıllarına ilk gelen kelimeyi sorduk. ĠĢte cevapları;

EREN ÖZDEMİR KOPYA ADALET BİLGİSAYAR ALIŞVERİŞ MERKEZİ SINIF TÜRK BEYİN ÜNİVERSİTE OKUL YAZILI KAĞIDI ARKADAŞ KİTAP BOŞ DERS CESUR DERS ZİL

KOPYA ADALET BİLGİSAYAR ALIŞVERİŞ MERKEZİ SINIF TÜRK BEYİN ÜNİVERSİTE OKUL YAZILI KAĞIDI ARKADAŞ KİTAP BOŞ DERS CESUR DERS ZİL

: : : : : : : : : : : : : : : :

YANLIŞ HUKUK PC KIZLAR 9/A CESUR BELLEK KAMPÜS BİLGİ KOPYA ÇEVRE SİLAH EĞLENCE HIRÇIN SIKICI ÖNEMLİ

EDANUR YAZICI ZARARLI DOĞRULUK SANAL KIYAFET 9/B YİĞİT ZEKA SERBEST KABUS KORKUNÇ DOST BİLGİ SEVİNÇ ÖNDER EĞİTİM KURTULUŞ

ŞAFAK YILDIZ KÖTÜ HUKUK FACEBOOK İLGİ ALANIM EVİM ATATÜRK CEVİZ 18 YAŞ RTML DOLU ELVAN SIKICI KOPKOP BEN SAĞLIK ÖLÜM

İSMAİL ALİCİKOĞLU EDANUR BULUT

YUSUF CİVELEK

: : : : : : : : : : : : : : : :

ONSUZ OLMAZ BİRİ BENİ Mİ ÇAĞIRDI? KARIŞTIRMAKLA BİTMEZ OFF NAZARLIĞIM ANLATMAKLA BİTMEZ HAFIZA KURTULUŞ KIZLAR KOPYA KARDEŞLİK ODUN HAYAT ERKAN ABİ BAŞ AĞRISI RAHATIM

BEŞ HAK TEKNOLOJİ ZAMAN KAYBI AHIR MİLLET ÖZÜRLÜ 4 YILIK RTML SIFIR DOST SAÇMA EĞLENCE KORKAK ÖĞRENMEK MUTLULUK

HAYAT ÇİZGİM GEREKSİZ OYUN ZEVKLİ O NEE MÜSLÜMAN ARADA GEREKLİ LİSE BİTİMİ DERS STRES DOST BİLGİ SERBEST BEN OKUL ÖZGÜRLÜK

Hazırlayanlar: Ceren HACIBEKİROĞLU Melek EMİR

23


*Katıldığı yarıĢmada sonuncu olup bir daha ki yarıĢmada birinci olacağım diye kendini avutan sporcu için alkış… *Doğumda karısına destek olacağım diye „doğumhaneye girip bayılan‟ ĢaĢkın baba için alkış… *Tam televizyonun karĢısına kurulmuĢ filmin baĢlamasını bekleyen kızın ‟Kalk kızım bugün maç var‟ diyen babasına alkış… * „Hocam lavaboya gidebilir miyim?‟ diye sınıftan çıkıp sonra kantine inip bir güzel karnını doyuran ve sonrada öğretmenine „hocam tuvalette kaldığım için geç kaldım.‟diyen öğrenci için alkış… *Anneler gününde annesine topuklu terlik alıp sonrada o terlikle dayak yiyip „Bu terlikleri nerden buldun hangi akıllı aldı sana!‟ diyen genç için alkış… *‟Bugün dükkânda ben duracağım‟ deyip bütün malları bedavadan satan „hesapsız genç‟ için alkış… *Tam boĢ ders rahatladık dedikten sonra derse girip ders boyu nasihat veren ve rahatlığımızı bozan hoca için alkış… *Kırmızı ıĢıkta fren yerine gaza basan gözü kör sürücü için alkış… *ArkadaĢına bakıp kopya çeken ve öğretmeni gelince „hocam boynum tutuldu onun için böyle bakıyorum‟ diyen öğrenci için alkış… *Gece sevdiği kız yerine kızın annesini kaçıran gözü kara genç için alkış… *Uyurgezerim deyip mutfaktaki bütün yemekleri yiyen obur bey için alkış… *Hakla iliĢkiler bölümü sınıfındaki sabırlı tek erkek öğrenci için alkıĢ…

Hazırlayanlar: Mihriban ÖZEN-Buket USTA

24


Nisan 1 Ģakaları nasıl doğdu? Her ne kadar Roma Ġmparatoru Julius Caesar (Sezar) milattan önce 46 yılında takvimin baĢlangıcını Ocak ayı olarak ilan ettiyse de, 16. yüzyılın ortalarına kadar Avrupa'da yeni yıl geleneksel olarak, bahar aylarının baĢlangıç tarihi olarak da kabul edilen, Mart ayının 25'inde baĢlardı. 1564 yılında Fransa Kralı IX. Charles, takvimi değiĢtirerek yıl baĢlangıcını Ocak ayının birinci gününe aldı. O zamanki iletiĢim Ģartlarında bazı insanların bundan haberi olmadı, bazıları ise bu kararı protesto etmek amacıyla eski adetlerine devam ettiler. l Nisan'da partiler düzenlediler, birbirlerine hediyeler verdiler. Diğerleri ise bunları Nisan aptalları olarak nitelendirip bu güne 'Bütün Aptalların Günü' adını verdiler. Bu günde diğerlerine sürpriz hediyeler verdiler, yapılmayacak bir partiye davet ettiler, gerçek olması mümkün olmayan haberler ürettiler. Yıllar sonra takvimin ayları yerine oturup, Ocak ayının yılın ilk ayı olmasına alıĢılınca, Fransızlar l Nisan gününü kendi kültürlerinin bir parçası olarak görmeye baĢladılar. Adeti gittikçe süsleyerek, zenginleĢtirerek ve yaygınlaĢtırarak devam ettirdiler. Bu adetin Ġngiltere'ye ulaĢması yaklaĢık iki yüzyıl sürdü, oradan da Amerika'ya ve bütün dünyaya yayıldı. l Nisan Ģakalarının sembolünün 'Nisan Balığı' olmasının nedeni ise Mart ayının sonlarına doğru, GüneĢ'in Balık Burcu'nu terk ediyor olmasıdır.

Kaynak: http://www.bakterim.net/genel-kultur/85934-1-nisan-sakasinin-kokeni-nerden-gelir.html

25


26


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.