Yüksek Sesler 4. Sayi

Page 1

Yaşam Dolu Anılar

2

3

Anlamını Bilmeyenlere

1 Çok Ağladık

3 Çay Tadında

1

Sergimizi Görmeliydiniz

Eğitim Semineri

2

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı Rize’de yağmur nedeni ile ertelenen Okulumuz Bahçesinde Kutladık 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı 24 Nisan 2013 Çarşamba günü düzenlenen etkinliklerle kutlandı.

Şehir merkezindeki okullarda 24 Nisan 2013 Çarşamba günü gerçekleştirilen kutlamaların ana merkezi Kurtuluş İlköğretim Okulu oldu. Okul bahçesinde gerçekleştirilen kutlamaları Rize Valisi Nurullah Çakır, Rize Garnizon Komutanı Kıdemli Albay İsmet Cansaran, Rize Belediye Başkan Yardımcısı Osman Karavin ve çok sayıda kişi izledi. Kutlama alanına gelen Rize Valisi Nurullah Çakır, çocukların bayramını tebrik ederek çocuklara sevgisini ellerini öperek gösterdi. Alışılmışın dışındaki kutlama etkinliklerinde çocuklar; palyaço gösterileri, müzik etkinlikleri ile gönüllerince eğlenerek coştular. Burada kısa bir konuşma yapan Rize Valisi Nurullah Çakır, “Bize

bugünleri armağan eden şehit ve gazilerimizi bir kez daha minnet ile saygı ile anıyorum. Silahlı kuvvetlerimize teşekkür ediyorum. Geleceğimizin teminatı çocuklarımızı gözlerinden öpü-

yorum. Hepinizin bayramı kutlu olsun” dedi. Program sonunda öğrenciler, öğretmenler ve diğer katılımcıların okul bahçesinde oynadıkları horonla sona erdi.

Kurtuluş’tan Dev Konser Ah Şu Gençler,“Ah Şu Gençler!” Dedirtti

23 Nisan Ulusal Egemenlik Bayramı’nın hemen ardından Kurtuluş İlköğretim Okulu öğrencileri büyük bir etkinliği daha imza attılar. İsmail Kahraman Kültür Merkezinde gerçekleştirilen konser programında dinleyiciler tüm türkü ve şarkılara eşlik ettiler. Okulumuz müzik öğretmenlerinden Elif KÖSE yönetimindeki Türk Halk Müziği Korosu birbirinden eşsiz türküler eşliğinde izleyicilere harika bir gece yaşattılar. Anadolu’nun dört bir yanından çalınan ezgiler dinleyenleri başka diyarlara götürdü. Program Okulumuz müzik öğretmeni Nazlı AR yönetimindeki Popüler Müzik Topluluğu seslendirdiği birbirinden güzel pop şarkıları ile devam etti. Özenle seçilmiş olan şarkılar salondaki herkeste büyük bir coşku yarattı.

Öğrenci korosunun ardından öğretmenlerimizden oluşan koro da birbirinden eşsiz türküler seslendirerek izleyicilerden büyük alkış aldı. Bu arada kendi çaldığı kemanı ile herkesi büyüleyen 1. sınıf öğrencimiz Bestenaz KAYA program sonunda Sayın Valimiz Nurullah ÇAKIR’ın isteğini kırmayarak bir kez daha sahneye çıkarak büyük beğeni topladı. Program sonunda Sayın Valimiz Nurullah ÇAKIR yaptığı açıklamada Yunus Emre Haftası’na denk gelen bu etkinliğe katılmaktan duyduğu mutluluğu dile getirdi. Sayın Valimiz beraberinde müzik gecemize katılan İl Millî Eğitim Müdürümüz Saffet YILDIRIM ve Millî Eğitim Müdür Yardımcımız Mustafa KALENDER ile birlikte programda görev alan tüm öğrenci ve öğretmenleri tebrik edip çiçek takdim ettiler.

16 Mayıs 2013 Perşembe günü Rize Kültür Müdürlüğü Binası Küçük Salon’da “Ah Şu Gençler!” adlı komedi tiyatro oyunu sahneye konuldu. Okulumuz Türkçe Öğretmeni Banu ARSLAN KAYA’nın dönem başında plânlayıp beş ay sürdürdüğü çalışma sonunda öğrenci arkadaşlarımız, sadece oyunu sahnelemeyi değil, kendi yaşamlarında kişiler arası iletişimi üst düzeye çıkaracak olumlu davranışlar da kazandıklarını gösterdiler. Oyun sonunda düşüncelerini aldığımız Türkçe Öğretmeni Banu ARSLAN KAYA, “Öğrencilerimizin sosyalleşmesi ve kişiler arası iletişimi üst düzeye çıkarabilmek amacıyla ders saatleri dışında zor koşullarda plânlayıp hazırladığı-

mız bu çalışmayı, bu akşam burada başarıyla sunabildiysek ne mutlu bize. Çalışmaya katılan öğrencilerime, yardım ve desteklerini esirgemeyen Okul Müdürümüz Adil UZUN’a, Müdür Yardımcılarımız Nazım RAKICI’ya, Hüseyin TURAN’a, Şule CIVGAZ KAZANCIOĞLU’na, okulumuz öğretmenlerinden Resul KUL’a, Türkçe Öğretmenimiz Mehmet TURAN’a, bilişim alanındaki yardımlarından ötürü Bilişim Teknolojileri öğretmenimiz Adem TÜRK’e, Teknoloji Tasarım Öğretmenimiz Asuman BİLGİN YURDAÖZ, öğrenci velilerimize ve şu anda ismi aklıma gelmeyen birçok kişiye teşekkürü bir borç bilirim.” dedi.

Resim Sergimizi Görmeliydiniz... ŞİİR DİNLETİSİNDE ÇOK AĞLADIK

09 Mayıs 2013 Perşembe günü saat 19.00’da Rize Kültür Merkezinde Okulumuz Türkçe Öğretmenlerinden Ömer Faruk BAŞAR yönetiminde okulumuz öğrenci ve öğretmen katılımıyla düzenlenen şiir dinletisi sergilendi. Şiir dinletisini hazırlayan okulumuz Türkçe Öğretmeni Ömer Faruk BAŞAR’la yapılan söyleşi de: “Değerli Şiir Dostları, edebiyatımızda açılmış, koklanmayı bekleyen binlerce şairin şiiri var. Âcizane bizler bu şiir bahçesinin çiçeklerinden toplayıp bir kısmını sizlere sergileyebildik. Maksadımız, öğrencilerimizin öz güven kazanmalarını sağlamak, yeteneklerini ortaya çıkarmak, onları geliştirmek, estetik zevk kazandırmak ve dinleyicilerimize şiiri sevdirmek, onları farklı duygu iklimlerine götürmek güzel anlar yaşatmaktır. Dinletimize hazırlık sürecinde çok titiz

davrandık, değişik şiirler denedik. Öğrencilerimizin ses rengine, yaşına uygun, farklı renk ve duygularda şiirler seçtik. Okulumuz öğretmenlerinin fikirlerinden faydalanarak şiirimizi besledik. Şiirlere canlandırmalar katarak şiiri tamamen hayatın içine soktuk. İstedik ki şiir, değişik hayatlardan değişik kareler olsun her kesimden insanı kucaklasın. Çalışmalarımız sırasında çok eğlenceli vakit geçirdik. Vaktin nasıl akıp geçtiğini hiç anlayamadık. Tabi ki öğrencilerimizin başarısız olduğu anlar, öğrencilerimizin zorluklarla da karşılaştık; ama yılmadık umudumuzu gücümüzü kaybetmedik. Başarılı bir şiir dinletisi için sadece şiirin güzel okunması yetmiyor, şiire uygun dramanın, kostümlerin, şiirlere uygun müziklerin seçimi tabi ki iyi bir motivasyon ve sizi destekleyen, size her konuda yardımcı olan insanların varlığı. Aylarca yüreklerini ortaya koyarak şiir dinletisini sergileyen Aleyna MEMİŞOĞLU, Şule GÜNGÖR, Fatma Gül ÇELİK, Emirhan MEMİŞOĞLU, Erhan SELAMET, Doğa İHTİYAR, Nisanur ÇAKIR, Damla ALBAYRAK, Nurşah ÖZGENÇ, Çağla GÜNDEŞ, Eslem AVLUK, Beste Naz KAYA Eslem ÇELİK, Duygu KÖSOĞLU, İlayda YILMAZ, Murat BİRİNCİ, Ercan İPEK, Serkan KAMİLOĞLU, Aleyna AK-

GÜN ‘e; bizleri kırmayıp çalışmalarımıza katılan şiir okuyan saygı değer Öğretmenlerimiz Asuman Bilgin YURDAÖZ, Nur KIDIK ve Şirin ÇORUH’a; çalışmalarımıza katılan, desteklerini esirgemeyen Ayşe KAYACI, Veysel USTA, Sevil GENÇ, Ali YILMAZ, Âdem TÜRK, Resul KUL öğretmenlerimize, dekor ve kostümlerimizin bulunmasında çok emeği geçen velimiz Zinnet MEMİŞOĞLU, Pınar GÜNDEŞ, Meltem BAKIR’a; hiçbir yardım, desteğini esirgemeyen sürekli varlıklarını yanımızda hissettiren Okul Müdürümüz Adil UZUN’a, Müdür Yardımcılarımız Şaban ALAN, Hüseyin TURAN, Şule Cıvgaz KAZANCIOĞLU’na teşekkür ediyor bu güzel dinletiyi sergileyen arkadaşlarımıza göstermiş oldukları özverili çalışmalarından dolayı teşekkür ediyorum. Hayatınız şiir kadar güzel, apak olsun.” dedi. Çalışmayı hazırlayan öğretmenlerimize emeklerinden ötürü teşekkür ederiz.

16 Mayıs 2013 Perşembe günü Kültür Merkezi Sergi Salonu’nda okulumuz Görsel Sanatlar Öğretmeni Nur GIDIK’ın okulumuz öğrencileriyle 2012–2013 eğitim – öğretim yılında yapmış oldukları çalışmalar sergilendi. Çok sayıda çalışmanın bulunduğu sergi birçok kişi tarafından gezilerek büyük beğeni topladı. Sergiyi düzenleyen Görsel Sanatlar Öğretmenimiz Nur GIDIK’tan sergiyle ilgili düşüncelerini aldık. Görsel Sanatlar Öğretmenimiz Nur GIDIK, “2012–2013 eğitim-öğretim yılında on beş öğrencimizle ders saatleri dışında resim çalışması yaptık. Öğrencilerle resim üzerine çalışmak gerçekten çok farklı ve çok güzeldi. Öğrencilerin resme olan sevgisi ve pozitif enerjileri sayesinde çok keyifli bir yıl geçirdik. Öğrenciler bu süreç içinde sadece bir şey üretmekle kalmadılar, yüreklerindeki inanılmaz güzellikleri de tablolarına yansıttılar. Resim, görsel bir dildir. O nedenle bir çocuk eline kâğıt, kalem aldığından itibaren bir şeyler anlatmaya çalışır. Öğrencilerimiz de bu süreç içerisinde resmi daha çok sevmeye ve daha çok çalışmaya başladılar. Yeni fikirler geliştirerek hayal dünyalarına yeni ufuklar katmayı, doğayı ve çevrelerini daha iyi gözlemlemeyi başardılar. Amacım, resim yaparken öğrenciye

‘Böyle olmaz.’ yerine, ‘Sen çok yaratıcısın, senin yaptığın resim çok kıymetli.’ mesajını vermekti. Çünkü her yanlış müdahale öğrencinin ‘Ben resim yapamıyorum.’ mesajını almasına ve bir adım geri gitmesine neden olabilirdi. Bu nedenle bu süreç içerisinde öğren-

cilerime doğru rehberlik yapmaya çalıştık. 26 Nisan 2012’de de öğrencilerimizin büyük bir özveriyle ve titizlikle hazırlamış oldukları eserleri İsmail Kahraman Kültür Merkezi’nde sanatseverlerin beğenisine sunduk. Bizi destekleyen Okul Müdürümüz Adil UZUN’a, idarecilerimize, değerli öğretmenlerimize ve emeği geçen öğrencilerimize teşekkür ederim.”dedi.


2

7-19 Yaş Aile Eğitimi Semineri

Okul Kermesimize İlgi Yüksekti

Okul Aile Birliğimizin katkıları ile okulumuz yararına 05-09 Mart tarihleri arasında Cumhuriyet Caddesi Medine Han altında gıda ve mefruşat kermesi düzenlendi. Konu ile ilgili duygu ve düşüncelerini aldığımız Kurtuluş İlk ve Ortaokulu Okul Aile Birliği Başkanı Hülya Yılmaz, “Okulumuz her şeyin en iyisini hak ediyor. Keşke elimizden farklı bir şeyler gelse de yapabilseydik. Okul Aile Birliği’nde görev paylaşımı yaptığımız diğer arkadaşlarım ve kermese destek veren okulumuz velilerine çok teşekkür ediyorum. Bu etkinlikte severek ve isteyerek yanımızda olup bizleri yalnız bırakmadılar. Okulumuza küçük de olsa bir katkı yapabildiysek ne mutlu bizlere. İnşallah farklı etkinlikler düzenleyerek okulumuza katkılarımız devem edecek.” dedi.

İnsanlar neden çilli olur?

Bazı kimselerin niçin çilli olduğunu gereği gibi açıklayabilmek için, önce cilde renk veren şeyin esasını öğrenmeliyiz. İnsan cildinin (derisinin) belirli bir rengi almasındaki en önemli unsur, değişik ırklardan kişilerde melanin miktarındaki farklılıktır. Başka türlü söylemek gerekirse, melanin miktarının farklılığı insanlarda derinin başka başka renklerde olması bakımından en önemli rolü oynar. Hayatın ilkel, alt tabakadan örneklerinde, kertenkelelerin ve belirli bazı balıkların renk değiştirebilmeleri melanin sayesinde olur. Buna karşılık, melanin insanlarda sadece tenin rengini belirlemekle kalmaz. Uzun süre güneş altında kalmanın çok zararlı etkilerine karşı da koruyucu görevi ve işlevi (fonksiyonu) vardır. Melanin, epiderminin en alt tabakası boyunca yayılmış özel hücreler tarafından üretilir. Bildiğimiz gibi. Epidermi derimizin ince dış kesimidir. Melanin üreten özel hücreler “melanosif” ler diye adlandırılır. Bütün bu açıklamalardan sonra, şimdi “çil” in ne olduğu sorusuna gelmiş bulunuyoruz. Çil, söz konusu hücrelerin, yani melanositlerin belirli kesim ve noktalarda yoğun bir şekilde guruplaşmış bulunmasının sonucudur. Zaten çillerin sarımsı kahverengi olması da bu nedenledir. Melanin pigmentleri (renk verici maude) sarımsı

kahverengidir. Burada karşımıza başka bir soru çıkıyor. Neden bazı insanlar çillidir de, çoğunluk çilli değildir? Bunun cevabını soyaçekim’de aramak gerekir. Bizim çilli ya da çilsiz olmamız, anne ve babalarımızın durumlarıyla, görünüşleriyle belirlenen bir şeydir. İnsanlardaki çillerin rengi (aslında onların yapısındaki melanin rengi), altın renginden koyu kahverengine kadar değişiklikler gösterebilir. Bu durum, söz konusu kimsenin cildinin güneşe ve ısıya maruz kalmasının derecesiyle ilgilidir. Güneş ışınları çillerin rengini, koyulaştırmaktan başka, yeni melanin oluşumuna da zemin hazırlar. Bir başka deyişle, güneş ışığı yeni ve bol melanin yaratır. Melanin miktarı yoğunlaştıkça cildin renginin koyulaşacağı da tabii bir şeydir, İşte bu nedenle, tropik bölgelerde devamlı ve şiddetli güneş ışınlarına maruz kalanların tenlerinin rengi koyudur. Beyaz tenli kimseler yaz aylarında “güneş altında yanmakla”,gerçekte melanin’in çoğalması sonucu esmerleşmektedirler. Aynı şekilde, kapalı yerlerde uygulanan ultra-violet ışınları da tenin güneş altında kalmışçasına yanıp esmerleşmesini sağlayacaktır. Özetlemek gerekirse, farklı miktarlarda olmak suretiyle insanın cildinin rengini belirleyen melanin aynı zamanda bazı insanlardaki “çil” lerin de nedeni ve kaynağıdır.

YAŞAM DOLU ANILAR

Suya dalıverirken hadi sen de gel çoban, derenin kenarına Salla bacaklarını kokla ilkbaharını. Oysa bilemezler ki iç dünya âlemini; Zil sesi çınlar durur yaşamın kıyısında Ne istersiniz benden, ey yaşanmış anılar? Reçel, ekmek, lokum mu? Gelsene uslu çocuk, otursana yanıma. Bir roman okumuştum “Köprü Altı Çocuğu” Onu yaşadım bir an, feyiz aldım yaşamdan. Oh, be yaşam öyküsü! Var olan nedir bunda, el salla uslu çocuk? Elveda de yıllara, merhaba özgür çocuk, Merhaba özgür insan! Ne istediniz benden yaşam dolu anılar?

KURTULUŞ ORTAOKULU KÜLTÜR-SANAT-HABER BÜLTENİ

Kurtuluş Ortaokulu Adına Sahibi: Adil UZUN

vurgulayarak, gerçekleştirilecek bundan sonraki eğitimlere de her türlü desteğe hazır olduğunu belirtti. Törende eğitimle ilgili görüşlerini paylaşan ebeveynler, eğitimin kendilerine olumlu yönde pek çok katkısı olduğunu, eşleri ve çocuklarıyla ilişkilerinin güçlendiğini, çocuklarına karşı daha duyarlı olduklarını ve sorunlarını daha kolay çözebildiklerini belirterek, eğitime katılmalarından dolayı mutluluklarını ifade ettiler. Törenlerin ardından kursiyerlerin hazırladığı ikramlar misafirlere sunuldu.

Emine YAZAR isimli velimizin seminerle ilgili yazdığı şiir

Helal et hakkını yorduysak seni, Eninde sonunda adam etti bizi, Sende sakın unutma bizi Teşekkürler hocam, teşekkürler sana

TEŞEKKÜRLER HOCAM

Selim Bey’dir bizim önderimiz, Birbirine kenetlendi ellerimiz, Sayende mutlu birer anneyiz Teşekkürler hocam, teşekkürler sana Sevgi dolu bir yüreğin var, Saygın, hoşgörün dağlar kadar Seviyoruz seni dünyalar kadar Teşekkürler hocam, teşekkürler sana Kimine kardeş, kimine evlat oldun, Hepimizin derdine ortak oldun, Halimizi hatırımızı tek tek sordun, Teşekkürler hocam, teşekkürler sana

DONDURMA YERKEN DİKKAT!.. Uzmanlar, sade ve meyveli dondurmaların tercih edilmesini tavsiye ediyor. Hepimizin çok sevdiği dondurmanın mevsimi geldi. Ancak dikkat! Küçük büyük herkesin damak tadına uygun dondurmadaki şeker ve karbonhidrat oranları, obeziteye zemin hazırlayabilir. Peki, kalori oranları değişen dondurma, nasıl tüketilmeli, nelere dikkat etmeli?

Bir vuruşta indirdim ağacıma, dalıma; Giden üst gövdem oldu yapraklarım dalımda. Ne istediniz benden yaşam dolu anılar? Kırgın olacak ne var, uslu çocuk olduysan? Varlık içinde yokluk Çoban Çeşmesi olsa Ne güzel alemdesin varsın konuşmasınlar. Zenginliğin alâsı hayvanlar otlağında; Dere kenarlarında adım atan mandalar.

Okulumuz Rehber Öğretmenleri Şirin CORUH ve Selim DÖNMEZ tarafından yürütülen, Rize Halk Eğitim Merkezi işbirliğiyle gerçekleştirilen “7-19 Yaş Aile Eğitimi Programı” ikinci dönem çalışmaları tamamlandı. Bu dönem yapılan eğitimlerin sertifika törenleri okul kütüphanesinde gerçekleştirilerek, katılan ebeveynlere halk eğitim tarafından hazırlanan katılım belgeleri verildi. Okul Müdürü Adil UZUN da katılan ebeveynlere katılımlarından dolayı teşekkür ederek velilerin bu eğitim konusundaki görüşlerinin olumlu olmasının okulumuz adına önemini

İşte dondurmanın püf noktaları... Tadıyla damak, çeşitleriyle göz zevkine hitap eden dondurma, yaz aylarının vazgeçilmezi. Türkiye’deki dondurmalarda şeker oranı bazı iddiaların aksine Avrupa ülkelerine göre farklılık göstermiyor. Amerika’dakilere göre ise daha düşük. Ancak, çeşidi artıkça, şeker ve karbonhidrat oranları sorun olabiliyor. Şu an kurabiyeleyi fıstıklı dondurmalar, çok fazla çeşit var. Bu çeşitlilik şeker oranının da artmasına neden oluyor, çünkü daha tatlı oluyor, fıstıklı çikolatalarda özellikle yağ oranının daha arttığını görüyoruz. Daha çok, sade ve meyve dondurmaları tercih edilmesi gerekiyor. Yoğun kalori içeren dondurmalar, çağın hastalığı obezite ve bunun getirdiği kalp, damar ve şeker hastalıklarına zemin hazırlayabilir. Karbonhidrat %30’un Altında Olmalı Normalde şerbetli tatlılara göre dondurma, sütlü tatlılar tercih ediliyor fakat obezite, çağın hastalığı. Çocuklar her gün en az bir tane dondurmayı tüketmek istiyorlar. O yüzden şeker oranını biraz azaltmak obezite oranını da azaltmak anlamına gelecektir. Bizim için yüzde 30 ve altındaysa karbonhidrat oranı, daha ideal anlamına geliyor. Sağlık sorunu yaşanmaması için dondurmayı üreten ve satanlar kadar tüketenlere de büyük görev düşüyor. Dondurmayı Şekli Ele Veriyor Eğer şekil bozukluğu ve buz kristalleri varsa bu bozulduğu anlamına geliyor. O yüzden ambalajı açılmamış, kristalleşmemiş dondurmaları tercih etmeliyiz.

YAZI İŞLERİ:

Rabia YILDIRIM- Afranur SOYKAN Nesrin İPEK - Ecem FETTAHOĞLU Edanur DİLSİZ - Fatma Betül MANDEV Samet KAMİLOĞLU - Şeydanur ALKAN Betül DELİBALTA

Bazen ergen, bazen çocuk olduk, Artık gerçekten doğruyu bulduk, Biz galiba yeni baştan doğduk, Teşekkürler hocam, teşekkürler sana Gel, sende katıl bu eğitime Götür bilgilerini, gittiğin yere, Bundan sonra sırtın gelmez hiç yere, Teşekkürler hocam, teşekkürler sana Ne öğrendin diye soruyorlar bana Anlatıyorum öğrendiklerimi her yana Helal olsun, seni doğurana, Teşekkürler hocam, teşekkürler sana

TÜRK BÜYÜKLERİNİ TANIYALIM “Bugünden geru divanda, dergâhta, bergahta, mecliste ve meydanda Türkçeden başka dil kullanılmayacaktır.” 13 Mayıs 1277

Karamanoğulları’nın ikinci Beyi Kerim’üd-din Karaman’ın oğludur. Doğum tarihi belli olmayıp ölümü 1280’dır. Mehmet Bey askeri ve idari yönden bilgili bir devlet adamı idi. Bilim adamlarını etrafına toplayıp onlara büyük önem vermiştir. XIII. yüzyıl ortalarında Selçuklular, edebi dil olarak farsçayı, devlet işlerinde Arapçayı kullanırlardı. Halk ise öz dilleri olan Türkçeyi kullanıyordu.Mehmet Bey millet olarak birlikte yaşamanın ilk şartı olan dil birliğinin sağlanmasının gerekliliğine inanıyordu. Bu birliği gerçekleştirmek için Toroslar üzerinde yaşayan bütün Türkmen boylarını çevresinde toplayarak bir ordu oluşturdu.

Üzerine gönderilen Selçuklu ve Moğol kuvvetlerini büyük bir yenilgiye uğratarak Konya’ya girdi. Burada yaşayan Selçuklu Türkleri Karamanoğulları ile birlik oldular. Kısa zamanda Konya vilayeti ve bazı çevre iller Karamanoğulları’nın hâkimiyeti altına girdi. Daha sonra Selçuklu Sultanı İzzettin Keykavus’un oğlu Gıyaseddin Siyavuş’u başa geçiren Mehmet Bey’in kendisi de vezir oldu. İlk önceleri Moğol baskısına başarı ile karşı koymasına birçok kere galip gelmesine rağmen, daha sonraki çarpışmaların birinde iki kardeşi ile beraber şehit düşmüştür. İdareciliği sırasında Türkçeyi resmi dil olarak ilan eden fermanını vermiştir. Bu fermanda “Bugünden sonra divanda, dergâhta ve bargâhta, mecliste ve meydanda Türkçeden başka dil kullanılmayacaktır.” diyerek siyasi ve askeri bir zafer değil aynı zamanda kültürel bir zafer kazanmıştır.


3

“Erdem” Sözcüğünün Anlamını Bilmeyenlere

Bir hikâye okumuştum yıllar önce “Renklerin Ustası”. Büyük bir ressam yetiştirdiği öğrencilerinden Raciv’in aşırı ısrarı sonucunda kendi resim okulunu açması için ona el veriyordu. Ancak büyük ustanın bir şartı vardı: Son kez öğrencisi olan Raciv’i, sınavdan geçirecekti. Çok güzel bir resim yaparak; onu alıp şehrin en işlek caddesine götürüp asmasını, yanına da kalem koyup “Bu resimde hatalı gördüğünüz yere ‘X’ işareti koyunuz.” diye de bir yazı asmasını söyler. Öğrenci Raciv, ustasına “Tamam” diyip ustasının istediğini aynen uygular. Bir gün sonra olanları görmek için resmi koyduğu yere gittiğinde o güzelim resmin her tarafının “X” işareti ile dolu olduğunu görür ve morali çok bozulur. Tabloyu oradan alıp büyük ustanın yanına gider, olanları anlatır. Ustası üzülmemesini, şimdi ilkinden güzel olmayan bir tablo daha yapıp aynı yere götürmesini, bu sefer yanına fırça ile boya koyup “Resimde gördüğünüz hataları düzeltiniz.” diye bir yazı asmasını söyler. Raciv ustasının söylediklerini yapar, bir gün sonra olanları görmek için geldiğinde tabloda hiçbir düzeltme yapılmadığını görür, sevinir. Ama bir yandan da “Önceki tablo bundan daha güzeldi ama işaretlenmedik yer kalmamıştı.” diye de üzülür. Ustasının yanına dönen Raciv, ustasından son dersini

aldığının farkında değildir aslında. Usta: “Raciv, sen de gördün ki insanlar bilgi sahibi olsun ya da olmasın eleştirmeye gelince en ağır şekilde eleştirebilirler ancak iş yapmaya gelince herkes bundan kaçar. Çünkü eleştirmek herkesin harcı, yapmaksa sadece ustaların. Hayatta her zaman seni eleştirenler, yerden yere vuranlar, kötüleUmut KAYA yenler çıkabilir. Bunlar, moralini Türkçe Öğretmeni asla bozmasın. Aksine daha bir güçlü olmalısın. Çünkü onların elinden senin başarabildiklerin gelmediğinden sadece konuşurlar. Ağzı olan konuşur.”der ve böylece son dersini de Raciv’ e verdikten sonra artık kendine resim okulu açabileceğini söyler. Yapmak, başarabilmek bir erdemse; başaranı başarısından ötürü tebrik etmek daha büyük bir erdemdir. Sözüm “Erdem” sözcüğünün anlamını bilmeyip eleştirenlere... Umut KAYA- Türkçe Öğretmeni

Hayal Rüyam

Şu anda yatmadan önce her zaman yaptığım gibi kitap okuyorum 15 dakika sonra uyuyacağım. Salona gidip annemi, babamı ve kardeşimi öpüp odama, uyumaya gittim. Rüyamda; Aya çıkıyorum; evet, bu bir gerçek, uçarak aya çıkıyorum. Yıldızlar, kutup yıldızları ve samanyolu bana el sallıyorlardı. Rüyamda gördüğüm şeylerin hepsi benim gerçek bir hayalimdi. Amacıma ulaşmak için başarmam, başarmam için de sabırlı olmam gerekiyordu. Ve sonunda önümde görkemle ışıldayan ayı gördüm.

Ay bana gülümsedi. Uyandığımda sabah olmuştu. Bu rüyanın devamını görmek için uyumaya çalıştım. Fakat annemin “Kızım, hadi kahvaltı hazır; okula geç kalacaksın.” diye seslenmesinden sonra bir daha asla uyuyamazdım. Kahvaltı yaparken anneme rüyamda ne gördüğümü heyecanla anlattım. Annemi: Senin ay´ı görmeni merak ettiğini biliyorum. Ama sakın kararından vazgeçme, dedi. Annemin bu sözünü asla unutmayacağım...

Tembel İsmail

Gökçebelen Köyü’nde Serkan ile İsmail isminde iki samimi arkadaş yaşıyormuş. Bu arkadaşlardan Serkan, çok çalışkan, dürüst ve saygılı bir çocukmuş. İsmail ise tam aksine tembel, çok yalan söyleyen ve haylaz bir çocukmuş. İsmail’in bu haline Serkan çok üzülüyormuş. Çünkü onu gerçekten çok seviyormuş. Her seferinde söylediği yalanlar yüzünden, yaptığı yaramazlıklardan dolayı onu uyarıyor ve yapmamasını söylüyormuş. Bir gün Türkçe öğretmeni: “Yarın defterlerinizi getirin. Eksik mi tam mı, tertipli mi düzenli mi kontrol edip performans notlarınızı vereceğim”‘ demiş. Bunu duyan İsmail heyecanlanmış. Çün-

kü defteri çok eksikmiş. İsmail Serkan’a:”‘Bugün defterini bana verir misin, eksiklerimi tamamlayacağım”’ demiş. Akşam İsmail, yemeğini bile doğru dürüst yememiş ve eksiklerini tamamlamaya başlamış. Ama ne çare… Yazıyor, yazıyor bitmiyormuş. Eli ayağına dolaşmış. Ne yapacağını şaşırmış. Sonunda pes etmiş ve bırakmış. Ertesi gün bütün gerçekleri öğretmenine söylemiş ve özür dilemiş. Öğretmeni, İsmail’in dürüst davranmasını takdir etmiş. Bir kereliğine onu affetmiş. İsmail’e bu olay büyük bir ders olmuş. Bundan sonra ödevlerini günü gününe yapmış ve hiç yalan söylememiş.

2 RESİM ARASINDAKİ 7 FARKI BULUN

Sıcak Bir Çay Tadında

Kurtuluş Ortaokulu ilimizde sadece başarıları ile adından söz ettirmiyor. Öğretmenleri arasındaki arkadaşlık, birlik ve beraberlik de görenleri gıpta ettiriyor. Öğretmen ve idarecilerimiz uzun teneffüs saatlerinde kahvaltı keyfi

yaparken eğitim-öğretimle ilgili bilgi alış verişlerini de böylece sıkıcı olmayan bir ortamda sıcak bir çay tadında yapıyorlar. İyi ki varsınız öğretmenlerimiz.

Nesrin İPEK 7/D

BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ? Bir Hamam böceği kafası koptuktan sonra açlıktan ölmeden dokuz gün yaşayabiliyor. Ay Işığı filmindeki oyuncuların sözleşmesinde; çekimler başlamadan 1 ay öncesinden itibaren güneşte uzun süre kalmama yasağı vardı. 1 insan uyurken 400 kere şekil değiştirir. 1 litre kullanılmış motor yağı 1000 ton içme suyunu ve 15 kişinin bir yıllık su ihtiyacını kirletir. 1 saat boyunca kulaklıkla bir şey dinlemek kulaktaki bakteri sayısını % 700 arttırır. 10 g’lık sümüklü böcek,1 kg’lık yükü çekebilir. 13 Kasım 1972’de Almanya’nın kuzeyinde kasırga koptu. Tesir alanı 110 bin hektar. Saatte 180 km hız.50 milyon ağaç yerle bir oldu. Ama 37 hayvan ölüsü vardı. Bir gün önce geyikler, dağ keçileri, yaban domuzu kaçışıyormuş. 13 rakamının uğursuz olarak bilinmesi nedeniyle ABD’de birçok otelde 13. katta oda bulunmaz. 13 sadece yahudi ve hristiyanlar için uğursuz biz Türkler ve Müslümanlar için ugurlu (dinimizde uğur diye bişey yoktur) peygamber efendimizin dogum tarihi toplamı ,istanbulun fethinin yıl toplamı bunları vermktedir bi daha düşünün bize değil onlar için uğursuz . 1707 - 1782 arasında yaşamış bir Rus kadının; 16 ikiz, 7 üçüz ve 4 dördüzü, 1725 - 1765 arasında dünyaya getirdiği belirlendi. 18 Şubat 1979 yılında sahra çölüne kar yağmıştı. 1896 ve 1900 yılları arasında Rusya’da 15.000 kilometreyi aşkın demir yolu inşa edilmiştir.dersimiz. 1960 yılında Amerikada bir grup öğrenci PDP-1 adlı bir bilgisayar oyunu yazmış. Ve bu oyunu tam 200.000 dolara satmışlar. 1980 yılında çok kuvvetli bir fırtına İtalya’da yaşayan Vittorio Luise’nin arabasını bir nehre kadar uçurdu. Camı kırmayı başaran Vittorio fırtınaya karşı yüzerek kıyıya ulaştı ve o anda fırtınanın kopardığı bir ağacın üzerine düşmesi nedeniyle öldü. 1986’da İtalyan Reinhold Messner dünyanın 8.000 metreden yüksek 14 dağına da tırmanan ilk kişi olmuştur. 1994 Dünya Kupası’nda Bulgaristan futbol takımının 11 oyuncusunun hepsinin isminin sonu “OV” ile bitiyordu.

Fıkra Zamanı Tanisana

??

BİLMECE BİLDİRMECE…

1-Bize ait olduğu halde başkalarının kullandığı şey nedir? 2-Kolu var, bacağı yok, Dikdörtgeni var, karesi yok. 3-Heyecanlanınca büyüyen organımız hangisidir? 4-Servis yapıldığı halde yenmeyen şey nedir? 5-2 doğru parçası ile bir simiti kaç parçaya bölebilirsiniz? 6-İnsan ne yiyince üzülür? 7-En çok hap nerede satılır? 8-Okuryazar olmayan zenciye ne denir? 9-Mantarlar niçin şemsiye şeklindedir? 10-En temiz böcek hangisidir? 11-Anne kırkayağın en çok yorulduğu gün hangisidir? 12-Adam saçını ıslatmadan şampuanlamış, neden? 13-Bir elmayı yerken kurt bulmaktan daha kötü olan nedir? 14-Bir kamyon, bir peygamber, bir şehrimiz hangi kelimedir? 15-Düşünen file ne denir? 16-Yürür yürür iz etmez, Hızlı gitse toz etmez. Cevaplar: 1-Adımız 2-Kapı 3-Gözbebeğimiz 4-Tenis Topu 5-5 6-Kazık 7-Ağrı 8-Kara Cahil 9-Yağmurlu yerlerde yetiştikleri için 10-Hamamböceği 11-Çocuklarının ayaklarını yıkadığı gün 12-Çünkü kuru saçlar için yazıyormuş 13-Yarım Kurt 14-Manisa 15-Filozof 16-Gemi

?

HAMSİLİ PİLAV

Malzemeler 1 kg hamsi 2 çorba kaşığı kuşüzümü 3 soğan 2 çorba kaşığı dolmalık fıstık (çam fıstığı) 1 çay bardağı zeytinyağı 2 su bardağı pirinç (yarım saat önceden ılık suda bekletilmiş) 4 su bardağı sıcak su 2 çorba kaşığı tereyağı Tuz, karabiber YAPILIŞI Hamsinin kılçıklarını, baş ve kuyruk kısmını ayıklayın. İyice yıkayıp süzün. Kuşüzümünün sapını çöpünü ayıklayıp ılık suda ıslatın. Soğanları incecik kıyın. Fıstık ve bir tutam tuzla beraber zeytinyağında altın sarısı renk alana kadar kavuran. Pirinci yıkayıp süzün. Soğanla birlikte 3-4 dakika kavurun. Daha sonra 4 su bardağı sıcak su ilave edin. Kuşüzümü, tuz, karabiber katın. Bir kez karıştırıp tencerenin kapağını kapatın. Önce harlı ateşte kaynamaya bırakın. Kaynayınca hemen ateşi kısın. Pilav suyunu tam çekmeden ateşten alın. Fırını 220 ( derecede ısıtın. Orta boy bir tepsiyi tereyağı ile yağlayın. Tepsinin tabanına ve kenarlarına, açılmış hamsileri sırt tarafı tepsiye gelecek şekilde düzgünce dizin. Pilavı üzerine dökün, kaşığın tersiyle üstünü düzleyin Tepsinin kenarındaki hamsileri pilavın üzerine doğru kapatın. Onun da üzerine biçimli bir şekilde kalan hamsiyi hafif üst üste bindirerek ve sırt kısmı üstte kalacak şekilde yerleştirin. Sıcak fırının orta rafında 40 dakika pişirin. Geniş bir tepsiye ters çevirerek sıcak servis yapın. NOT: Bu pilavı tavaya hazırlayarak ocak ateşi üzerinde de pişirebilirsiniz. Tavada hazırlarsanız hamsileri mısır ununa buladıktan sonra dizmeniz gerekir.

Biyoloji dersi sınavı için sınıftaki öğrenciler çok sıkı çalışmış. Tutulan notlar ezberlenmiş. Öğrenciler sınavın yapılacağı gün okula gitmişler, bir de bakmışlar, ortada kâğıt kalem yok sadece sıra sıra mikroskoplar var. Öğretmen; - “Bu mikroskop lam’larında bir böceğin bacağı bulunmaktadır. Biyoloji sınavınız mikroskop lamlarındaki böcek bacağından böceğin hangi tür olduğunu tanımak” Doğal olarak hemen itirazlar olmuş; ama itirazlar nafile, öğretmen kararından vazgeçmemiş. Öğrenciler mikroskoplarına geçmiş, ama uzun uğraşlara rağmen böceği tanıyamıyorlar. En sonunda öğrencinin biri bu duruma dayanamamış, kapıyı çarpıp dışarı çıkmış. Öğretmen arkasından seslenmiş; - “Sen kimsin, kapıyı çarpıp çıkıyorsun?” Kapı hafifçe aralanmış ve sonrasında kapı aralığından bir bacak uzanmış ve şöyle ses gelmiş: - “Tanısana hadi tanısana kim olduğumu…”


4

Okulumuz Fenmatya Sınavında Ödülleri Topladı

ÖĞRENCİLERİMİZi HER AY ÖDÜLLENDİRİYORUZ

Kurtuluş İlk ve Ortaokulu bünyesinde eğitim ve öğretim gören öğrenciler; Akademik başarı, kültürel faaliyetlere katılım ve örnek davranışlar alanlarında okul ödüllendirme komisyonu tarafından değerlendirilerek Rize genelinde yapılan, Fen ve Matematik alanında soruların sorulduğu “Fenmatya” sınavına giren öğrencilerimiz her dalda ödül alarak okulumuzu başarıyla temsil ettiler. Tüm öğrencilerimizi, onları bu yarışmaya hazırlayan okulumuz matematik ve fen teknoloji dersi öğretmenlerimize teşekkür eder, başarılarının devamını dileriz. “Fenmatya” yarışmasında dereceye giren öğrencilerimiz: 1. olan öğrencimiz: Habib ÇOLAK (7-C) 2. olan öğrencimiz: Ulaş UZUNHASANOĞLU (8-F) 3. olan öğrencimiz: Hazel GENÇ (7-C) Mansiyon ödülü alan öğrencimiz: Hamza GENÇ (7-C) Bilim Ödülü alan öğrencimiz: Halil İbrahim TAYLAN

Halk Oyunları Ekibimiz İl Birincisi Oldu İlimizde yapılan kulüpler halk oyunları yarışmasında okulumuz ekibi 1. olmuştur. Halk oyunları ekibimiz 6-7 Nisan tarihleri arasında Giresun´da yapılacak olan Türkiye Halk Oyunları yarışmasında minikler kategorisinde ilimizi temsil etmeye hak kazandı Giresun ilinde yapılan bölge yarışmasında 3. oldular ama Türkiye yarı finaline gidemediler. Öğrencilerimize bundan sonraki halk oyunları yarışmalarında başarılar dileriz.

her ayın on beşinde ödüllendirilmekteler. Yapılan bu çalışmanın, öğrencilerin özellikle davranış ve akademik açıdan olumlu davranışlar sergilemeleri konusunda motive edici bir rol oynadığı tespit edilmiştir.

“23 Nisan” Konulu Resim Yarışmasında 1. lik ve 3. lük Aldık

Okulumuz 4/A sınıfı öğrencilerinden Berat TİMURCİOĞLU “23 Nisan” konulu resim yarışmasında il birincisi, okulumuz 1/C sınıfı öğrencilerinden Eslem AVLUK ise aynı yarışmada il üçüncüsü olmuşlardır. Küçük öğrencilerimizi bu büyük başarılarından ötürü tebrik eder, bundan sonraki eğitim-öğretim hayatlarında başarılarının artarak devam etmesini dileriz.

Eslem AVLUK - 1/C

Yıldız Erkekler Basketbol Takımımız Bölge Şampiyonu oldu

Kale Marketin Düzenlediği “Rize” Konulu Resim Yarışmasında Öğrencimiz Melike LEZGİOĞLU 3. Oldu

22-24 Şubat 2013’te Artvin ilinde yapılan Yıldız Erkekler Okul Sporları Basketbol Bölge Turnuvası Şampiyonasında okulumuz basketbol takımı grubundaki rakiplerini mağlup ederek bölge şampiyonu oldu.

Kale marketin düzenlediği “Rize” konulu resim yarışmasında öğrencimiz 8. Sınıf öğrencilerimizden Melike LEZGİOĞLU 3. Oldu. Öğrencimize başarılarının devamını dileriz

Öğrencimiz Elif Naz BEKTAŞ Resim Yarışmasında İl 2’ncisi Oldu İş Kur Genel Müdürlüğü’nün 3 ve 4. sınıflar arasında düzenlediği “Annemin de İşi Olsun” konulu resim yarışmasında il 2’ncisi olan 4/B sınıfı öğrencimiz Elif Naz BEKTAŞ 14 Ocak 2013’te Dedeman Otel’de düzenlenen törenle ödülünü aldı. Öğrencimizi tebrik ediyoruz.

22-24 Şubat 2013’te Artvin ilinde yapılan Yıldız Erkekler Okul Sporları Basketbol Bölge Turnuvası Şampiyonasında okulumuz basketbol takımı grubundaki rakiplerini mağlup ederek bölge şampiyonu oldu. 22-24 Şubat 2013 tarihlerinde Artvin ilinde yapılan Yıldız Erkekler Okul Sporları Basketbol

Bölge Turnuvası Şampiyonası´nda okulumuz basketbol takımı grubundaki Ağrı Alparslan Ortaokulu´nu 51-28 yendi. Grubumuzdaki final müsabakasında da Erzurum Aziziye Koleji´ni 97-38 mağlup ederek bölge şampiyonu olmuştur. Basketbol takımımız 7-10 Mart tarihlerinde Sinop’ta yapılan Türkiye yarı finallerine katılarak Türkiye 24’üncüsü olmuştur.

Şiirde Berra Bağdatlı’dan Okulumuza 1. ve 2.’lik “Mehmet Akif Ersoy ve İstiklâl Marşı” konulu şiir yarışmasında 8/C Sınıfı öğrencilerimizden Berra BAĞDATLI şiir dalında İl birincisi olmuştur.

MARŞIM BİZE HEDİYE Milleti kurtuluşa erdirendi Türk ruhu; Hakk’ı, hakikati barındıran buluttu. Yağmur olup yağınca hüzünler unutuldu; Kaderi üstümüzden silip atan onurdu. Olanı saklamakta, acıyı haykırmakta; Bir milletin nabzını ebediyen tutmakta. Namusunu, varını şanıyla parlatmakta; Destanıyla tarihi, geleceğe sunmakta. Yazmıştı ecdadımız silinmez kalemiyle; Vatan, millet, Sakarya coşmuştu gür sesiyle; Sıkılan boğazlara hayat veren nefesle, Yankılandı dillerde geçmişten geleceğe.

Yazmak için yaşamak, bir de onun bilgisi; “Allah, Allah!” bağıran kahramanlık öyküsü, Kalbine düşmüş bir kez vatanımın sevgisi; Anlatmaya kâfidir, kifayetsiz gerisi. Beş yüz lira mükâfat, vermişlerdi “hak” diye; “Milletimin malıdır.” verin onu garibe. Destanlar yazmak için dönüp bakın geriye, Millî şairimizden marşım bize hediye

“Şehitler ve Çanakkale” konulu şiir yarışmasında 8/C Sınıfı öğrencilerimizden Berra BAĞDATLI şiir dalında İl ikincisi olmuştur.

ŞEHİTLERİ HİÇ BİTMEZ Düşmanlar gemileri göndermişler boğaza Milletim kükreyince korkar oldu hafaza Sevda doluydu yürek bükülür mü bu bilek Mehmetimin gönlünde şehitlikte tek dilek Sevda kolay bellenmez yüreklere gömülmez “Vatan” dendi mi kimse anasını dinlemez Şehitliği şan sayıp kınalarla süslenir İnsan düşmanlarına elbet böyle bilenir. Vatanın kutsiyeti atasından gelmekte Ay yıldızın uğruna dünyasından geçmekte Şehitlik müjdelenmiş vatanı savunana Kefensiz yatan oldum beni ağlama ana

Yedi düvel gelmişti vatandan ayırmaya Güzel topraklarımı ateşten kavurmaya Yer gök inledi durdu; Allah bize buyurdu Cennetinden bir parça şehidime duyurdu. Kimler istemezdi ki cenette yaşamayı Sevdasıyla bahtiyar ömrünce uyumayı Hakk yolunda yürüyen acıyı elbet bilmez Bu vatanın kaderi şehitleri hiç bitmez.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.