TARGET

Page 1

Te k n o p a r k A r - G e v e Te k n o l o j i D e r g i s i

Sayı 01 - Ocak 2019

TÜRK SIVIL HAVACILIĞINDA

GÖKBEY DÖNEMI

SAVUNMA SANAYII BAŞKANI PROF. DR. iSMAiL DEMiR

TÜRK SAVUNMA SANAYII ‘ŞAMPIYONLAR LIGI’NIN EŞIĞINDE



BAŞYAZI TEKNOPARK İSTANBUL’DA HEYECANINIZI KAYBETMIYORSUNUZ eni başlangıçlar büyük heyecanları içinde barındırır. Zamanla heyecan azalıp, hayat rutin akışına döner. Heyecanınızı kaybettiğiniz an ise, konuşulacak fazla bir şey kalmaz geriye. Bu nedenle heyecanımızı korumak ve canlı tutmak, uzaklara yelken açmanın olmazsa olmazıdır. Doğru rüzgâr esmeye başladığında da; sizi gitmek TEKNOPARK İSTANBUL istediğiniz yere, belki çok daha ötesine alır götürür. GENEL MÜDÜRÜ Ben de Teknopark İstanbul’daki görevime aynı büyük heyecanla başladım. Teknoparkımız bünyesindeki firmaları tanıdıkça, ortaya BILAL TOPÇU çıkardıkları projeleri gördükçe heyecanım da artmaya devam ediyor. Milli projeleri ve genç girişimcilerin azmini görünce, en çok da bir vatandaş olarak heyecan duyuyorum. Teknopark İstanbul, Türkiye’yi Ar-Ge ve yeni teknolojiler alanında bir adım ileri taşımak için fikir üretiyor, proje geliştiriyor. Savunma Sanayii Başkanlığı’nın öncülüğünde oluşturulan bu ekosistem; inanan, hayallerinin peşinden koşan, belirlenen hedeflere ulaşmak için gayret eden yetişmiş mühendis ve akademisyenlerimizle, sanayimizi ve iş adamlarımızı bir araya getiriyor. Sadece savunma sanayii Teknopark İstanbul, stratejik teknolojilerde özelinde değil, havacılık, uzay sanayii, denizcilik, enerji, üretim yapan, katma değer üreten ve ilklere sağlık, ileri elektronik, ileri imza atan firmalara ev sahipliği yaparak milli malzeme ve endüstriyel yazılım alanında da çok sayıda sanayinin yükselmesine katkı sağlıyor. başarı hikâyeleri yazılıyor. Teknopark İstanbul, stratejik teknolojilerde üretim yapan, katma değer üreten ve ilklere imza atan firmalara ev sahipliği yaparak, milli sanayinin yükselmesine katkı sağlıyor. Bu nedenle heyecanımı her gün artıran böyle bir ortamda görev yaptığım için kendimi çok şanslı hissediyorum. Ülkemiz için stratejik projelerin yürütüldüğü bu ekosistemin, üzerimize büyük bir sorumluluk yüklediğinin de farkındayım. Teknopark İstanbul ekibi olarak bizlerin, firmalarımızın ihtiyaç duyduğu her an ve her konuda yardımcı olmaya hazır olduğumuzu buradan tekrar belirtmek isterim. Ve yenilenen dergimiz… Ayrı bir heyecan vesilesi oldu bizim için. Yeni ismi, tasarımı ve içeriği ile Teknoparkımızda yazılan başarı hikâyelerini, firmalarımızın yarattığı katma değeri daha güçlü yansıtsın istedik. Her bir okurumuzun da başarı hikâyelerini okurken heyecan duymasını hedefledik. Yeni bir yıl da yeni bir başlangıç demek. Heyecanınızı kaybetmeyeceğiniz, sağlıklı ve mutlu bir yıl dilerim.

Y


06 20 22 28 32 34 40 42

TEKNOPARK'TAN

HABERLER

SSB HABERLER

SAVUNMA SANAYII IHRACATI 2 MILYAR DOLARI AŞTI MİLLİ SAVUNMA HAMLESİNDE İKİ DEV ADIM KÜLLİYE’DE SAVUNMA ZİRVESİ GÖKBEY HAZIR, YERLI MOTOR DA GELIYOR RÖPORTAJ

TEKNOPARK İSTANBUL GENEL MÜDÜRÜ BILAL TOPÇU LENS

ZAHA PROJESI TANITILDI ATAK’IN PRESTIJI SINIRLARI AŞTI

48 54 60 66 70

MERCEK

TÜRKIYE, SAVUNMA SANAYISINDE KÜRESEL GÜÇ OLMA YOLUNDA TEKNOLOJIDE KADIN

TEKNOLOJIDE KADIN ISTIHDAMI ARTIYOR GÜNDEM

PAKISTAN, MILLI TEKNOLOJILERIMIZI SEVDI TEŞVİK

HISER DESTEKLERI DENIZCILIK KÜMELENMESI ILE BAŞLIYOR İYİ FİKİR

YERLİ NAMLU TEMİZLEME KÖPÜĞÜ ÜRETİLDİ


TEKNOPARK İSTANBUL A.Ş. ADINA İMTIYAZ SAHIBI Bilal TOPÇU YAYIN KURULU Cem DURAN, Gülşah TOPÇUER NALÇACI, Serra ISSIZ İLETIŞIM SANAYI MAH. TEKNOPARK BULVARI NO:1/9A 34906 PENDIK/İSTANBUL, TÜRKİYE +90 216 999 70 00 www.teknoparkistanbul.com.tr info@teknoparkistanbul.com.tr

YAYINA HAZIRLIK GENEL YAYIN YÖNETMENI Selda YEŞİLTAŞ SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Murat ERDOĞAN GÖRSEL YÖNETMEN Fatih HANÇER EDITÖR Peri ERBUL FOTOĞRAF EDİTÖRÜ Merve ARSLAN REKLAM VE KURUMSAL SATIŞ Suat YEŞİLTAŞ İLETIŞIM RUMELI CADDESI RUMELI PASAJI YUNUS APT. NO: 45 KAT: 3 NIŞANTAŞI - ŞIŞLI / İSTANBUL +90 212 236 00 50 www.viyamedya.com, viya@viyamedya.com BASKI ŞAN OFSET www.sanofset.com Hamidiye Mah. Anadolu Cad. No:50 Kağıthane/İstanbul Tel: 0212 289 24 24, info@sanofset.com


T E K N O PA R K ' TA N

“TEKNOPARK İSTANBUL SAVUNMA SANAYISININ ATILIMINA KATKI SAĞLAYACAK” Teknopark İstanbul’u ziyaret eden Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir, Teknopark İstanbul ve hinterlandının sanayi ve teknoloji alanında önemli işlere imza atabilecek bir yapılanmanın nüvesini teşkil ettiğini söyledi. eknopark İstanbul ile Türk Motor Bakım Merkezi'ne (TEC) bir ziyaret gerçekleştiren Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir, Teknopark İstanbul'da yer alan şirketlerde incelemelerde bulundu. Teknopark İstanbul Genel Müdürü Bilal Topçu'nun eşlik ettiği Başkan Demir, bölgenin önemine vurgu yaparak, önemli açıklamalarda bulundu: "Teknopark İstanbul'da savunma sanayisi esaslı oluşturduğumuz yapılanmalar ve şirketler ile teknolojilerin altyapısını oluşturacağız. Burası, savunma sanayisinin atılımına katkı sağlayacak. Bor teknolojileriyle ilgili kurduğumuz bir şirketin burada yapılanması olacak. Yine önde gelen savunma sanayii şirketlerimiz HAVELSAN, ASELSAN, TUSAŞ, ROKETSAN burada yapılanmaya devam edecek. Onlar da başka bir itici güç olacak diye bekliyoruz. Yapılacak toplantı ve sergi merkezi, civarda oluşan ve yapılacak oteller, üniversite ve şirketlerle birlikte çekici bir yer olacak. Zaten şu anda da onlarca şirketin sırada olması buranın çekiciliğini gösteriyor." Teknolojinin itici gücünün savunma sanayisi olduğunun altını çizen Başkan Demir şöyle devam etti: “Bu civarda havacılık yatırımları, sanayileşme, üniversite yapılanmaları devam ediyor.

T

6

280

TEKNOPARK İSTANBUL’DA BULUNAN AR-GE FIRMA SAYISI

4500

AR-GE MÜHENDISI

Burası gerçekten sanayi ve teknoloji alanında önemli işlere imza atabilecek bir yapılanmanın nüvesini teşkil ediyor. Burayı savunma ve havacılık esaslı organize etmeye çalışıyoruz. Şirketler genelde bu alanlarda faaliyet gösteriyor. Girişimciler ile devlet burada buluşuyor. Şu anda teknoparkta iki etap bitti ve çok sayıda şirket başvuru yaptı. İnşallah üçüncü etabı da yakında başlatacağız.” Teknopark İstanbul’un bugün önemli bir noktaya ulaşmış olsa da, daha iyi olmasını beklediklerini ifade eden Başkan Demir, savunma sanayisinde Ankara merkezli bir yapılanmanın ağırlıkta olduğunu belirterek, Teknopark İstanbul’un, Ankara'da olmayan


TEKNOPARK İSTANBUL YENI ÜRÜNLERI ILE HIGH TECH PORT BY MÜSİAD’A KATILDI

gemicilik ve denizcilik sektörlerinde de ciddi katkı sağlayacağına vurgu yaptı. Başkan Demir, Teknopark İstanbul sayesinde savunma sanayisinin İstanbul'daki sanayi tecrübelerinden ve buradaki beyin gücünden yararlanacağını söyledi.

HEDEF; BIN FIRMA, 30 BIN AR-GE PERSONELI

Teknopark İstanbul’un önemine vurgu yapan bazı bilgileri basın mensuplarıyla paylaşan Teknopark İstanbul Genel Müdürü Bilal Topçu, teknoparkta bulunan 280 Ar-Ge firmasının 4 bin 500 kişiye istihdam sağladığını söyledi. Teknopark İstanbul'un 210 bin metrekare alanda bin 350 milli projeye ev sahipliği yaptığını dile getiren Topçu, "Proje tamamlandığında 1 milyon metrekare kapalı alanda, 1000 firmaya 30 bin Ar-Ge personeline ulaşacak ve yıllık 10 milyar dolar katma değer sağlayacaktır" diye konuştu.

Prof. Dr. İsmail Demir: Teknopark İstanbul'da savunma sanayisi esaslı oluşturduğumuz yapılanmalar ve şirketler ile teknolojilerin altyapısını oluşturacağız.

MÜSİAD tarafından bu yıl dördüncüsü gerçekleştirilen High Tech Port by MÜSİAD, 21 Kasım Çarşamba Günü CNR Expo Fuar Merkezi’nde gerçekleşti. Bu sene “Milli Atılım” teması ile gerçekleşen fuar, geçtiğimiz senelerde olduğu gibi bu sene de dünyanın pek çok ülkesinden üst düzey askeri delegasyonu kara, hava, deniz savunma sistemlerinde ileri teknoloji üreten öncü kuruluşlarla bir araya getirdi. Türkiye’nin en konsept pazar geliştirme projesi olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın himayesinde MÜSİAD ve Savunma Sanayii Müsteşarlığı iş birliği ile organize edilen High Tech Port by MÜSİAD, bu sene KKTC, Kosova, Rusya, Özbekistan, Slovakya, Romanya, Fas, Tunus, Cezayir, Nijerya, Güney Afrika, Nijer, Katar, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Kuveyt, Umman, Ürdün, Brezilya, Şili, Kolombiya, Endonezya, Malezya, Pakistan, Azerbaycan, Gürcistan, Ukrayna, Hırvatistan, Arnavutluk, Kanada, Afganistan, Kazakistan ülke delegasyonlarını ağırladı. Türkiye’nin önde gelen savunma ve havacılık şirketlerinin yer aldığı ileri teknoloji fuarında Teknopark İstanbul da standıyla yer aldı. Savunma Sanayii Başkanı Sn. Prof. Dr. İsmail Demir, standı ziyaret ederek Teknopark İstanbul Genel Müdürü Bilal Topçu’dan bilgi aldı. Demir, Teknopark girişimcilerinin projeleri ve ürünleri ile yakından ilgilendi. Standı, Prof. Dr. İsmail Demir’in yanı sıra pek çok delegasyon ve katılımcı ziyaret etti.

7


T E K N O PA R K ' TA N

TEKNOPARK İSTANBUL İLE TUNUS TEKNOPARKLARI ARASINDA İŞ BIRLIĞI ANLAŞMASI İMZALANDI

3. MMG AR-GE İNOVASYON ZIRVESI

Teknopark İstanbul Heyeti, 9 Aralık - 13 Aralık tarihleri arasında gerçekleştirdiği Tunus Programında Elgazala ve Sousse Teknoparkları ile karşılıklı iyi niyet ve iş birliği anlaşmaları imzaladı. İki ülke arasında yatırım yapmak isteyen firmalara kolaylıkların sağlanmasına yönelik anlaşmalarda, özellikle savunma sanayii projelerinde

iş birliği hedeflendi. Savunma Sanayii Başkanlığı’ndan Fatih Yakıcı’nın da yer aldığı heyetteki CTECH Bilişim Teknolojileri A.Ş., Pavo Tasarım Üretim Elektronik A.Ş., Fematek Araştırma ve Teknoloji A.Ş. yöneticileri ile teknoparklarda yer alan firmalar arasında 30’un üzerinde toplantı gerçekleştirildi.

TEKNOPARK İSTANBUL 2. ETAP BINALARINA ULUSAL MIMARLIK ÖDÜLÜ!

TEKNOPARK İSTANBUL İLE İRAN TEKNOPARKLARI ARASINDA İŞ BIRLIĞI

Teknopark İstanbul 2. Etap “Yönetim ve Ar-Ge Binası”, TMMOB Mimar Odası tarafından verilen “Ulusal Mimarlık Ödülleri” yapı kategorisinde ödüle layık görüldü.

5. TGB KOORDINASYON TOPLANTISI

2018 yılında Batı Akdeniz Teknokent ev sahipliğinde 5-9 Kasım'da beşincisi gerçekleştirilen Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Koordinasyon Toplantısı’na Teknopark İstanbul’u temsilen Genel Müdür Bilal Topçu, Genel Müdür Yardımcısı Dr. Cem Duran ve Ar-Ge Faaliyetleri İzleme Müdürü Serhan Yıldız katıldı.

8

Teknopark İstanbul’un sponsorları arasında yer aldığı 3. MMG Ar-Ge ve İnovasyon Zirvesi 17-18 Ekim tarihlerinde İstanbul Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde gerçekleşti. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’in katıldığı zirvede Türkiye’nin yerlileşmesine ve yerli yeniliklerine vurgu yapıldı. Zirvede, Ar-Ge tabanlı yerel kalkınmanın önündeki engellerin giderilmesi gibi birçok konu gündeme taşındı. Teknopark İstanbul Genel Müdürü Bilal Topçu’nun da yer aldığı etkinlikte iki gün boyunca 14 oturumda toplam 60 konuşmacı yer aldı ve birçok ikili görüşme gerçekleştirildi.

İslam İşbirliği Teşkilatı’nın (OIC) bilim ve teknoloji komitesi olan COMSTECH tarafından desteklenen Techmart 2018 Fuarı 23-27 Aralık 2918 tarihleri arasında gerçekleştirildi. İstanbul Teknopark olarak INSTP Inter Islamic Network on Science and Technology Parks'ın davetlisi olarak fuara katılım sağladık. Fuar, İran ve Türkiye'deki teknopark firmaları arasında iş birliği geliştirilmesi amacıyla gerçekleştirildi.İran Bilim ve Teknolojiden sorumlu Cumhurbaşkanlığı Yardımcılığı Vekili Prof. Dr. Alireza Daliri ve Iran Nanotechnology Innovation Council (INIC) başkanı Dr. Saeid Serkar teknopark heyetlerini ziyaret ederek teknoparklar arası işbirliği imkanlarını değerlendirdi.


BOEING, TEKNOPARK İSTANBUL’A INDI! Boeing, Türkiye'deki ilk mühendislik ve teknoloji merkezini Teknopark İstanbul’da açtı. Boeing'in, Türkiye’yi üretim üssü ve teknoloji ortağı olarak gördüğü için bu yatırımı yaptığı belirtildi.

oeing ile Türkiye arasındaki teknoloji iş birliğinin daha fazla geliştirilmesi anlamında ilk adım, Boeing’in Türkiye'deki ilk mühendislik ve teknoloji merkezi açılarak atıldı. Boeing Teknoloji Günü ve Boeing Türkiye Mühendislik ve Teknoloji Merkezi açılış töreni, Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir, Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Mehmet Fatih Kacır, Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Ömer Fatih Sayan ve Boeing Türkiye Genel Müdürü ve Ülke Temsilcisi Ayşem Sargın’ın katılımıyla düzenlendi. Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, açılış töreninde yaptığı

B

konuşmada, Türkiye'nin Boeing'in üretim süreçlerinde daha geniş bir yelpazeyle yer almak istediğinin altını çizerek, “Boeing Türkiye Mühendislik ve Teknoloji Merkezi bence bunun bir işareti. Türkiye, sırf alt yüklenici olarak kullanılan, tedarik zincirine bir imalatçı olan, fiyat avantajı sağladıkça da imal edebilir bir ülkenin ötesinde olmalı" dedi. İsmail Demir, Boeing'in Türkiye'de kurduğu tesisle önemli bir adım attığını, buna karşılık Türk havacılık şirketlerinin de söz konusu merkezle çalışabilecek mühendislik kümelenme faaliyeti içinde olması gerektiğini söyledi. Törende konuşan Bakan yardımcıları da Türkiye’nin milli

teknolojilerde ve havacılık sanayisinde geldiği seviyelere vurgu yaptı.

“TÜRKİYE, BOEING'İN STRATEJİK BÜYÜME ÜLKELERİ ARASINDA” Açılışta yaptığı konuşmasında Türkiye'nin, Boeing'in stratejik büyüme ülkeleri arasında yer aldığının altını çizen Boeing Türkiye Genel Müdürü ve Ülke Temsilcisi Ayşem Sargın da "Boeing'in bir üretim üssü ve teknoloji ortağı olarak gördüğü Türkiye'nin, küresel havacılık sektörüne daha büyük katkılarda bulunma potansiyeli olduğuna inanıyoruz" dedi. Boeing International Başkanı Marc Allen de video mesajla davetlilere hitap ederken, merkezin açılışından duyduğu heyecanı dile getirdi.

9


T E K N O PA R K ' TA N

GIRIŞIMCILIĞI, RANA SANYAL’A IKI ÖDÜL GETIRDI RS Research kurucusu Prof. Dr. Rana Sanyal, "Tümörde Aktifleşen Hedefli Ön İlaç Geliştirme Çalışmaları" ile “Türkiye'nin Gelecek Vaat Eden Kadın Girişimcisi” ödülüne layık görüldü.

ürkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması’nda “Türkiye'nin Gelecek Vaat Eden Kadın Girişimcisi” ödülüne layık görülen RS Research kurucusu Prof. Dr. Rana Sanyal, ’Tümörde Aktifleşen Hedefli Ön İlaç Geliştirme Çalışmaları’’ nedeniyle TÜBİTAK, TTGV ve TÜSİAD tarafından oluşturulan ‘Teknoloji Ödülleri’nde de ödüllendirildi. Garanti Bankası’nın, Ekonomist Dergisi ve Türkiye Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER) iş birliğiyle bu sene 12.’sini düzenlediği Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması’nın kazananları, düzenlenen tören ile açıklandı. Bu yılki yarışmada "Türkiye’nin Kadın

T

10

Girişimcisi", "Türkiye’nin Yöresinde Fark Yaratan Kadın Girişimcisi", "Türkiye’nin Gelecek Vaat Eden Kadın Girişimcisi" ve "Türkiye’nin Kadın Sosyal Girişimcisi" ödülleri sahiplerini buldu. Prof. Dr. Rana Sanyal'ın kurucusu olduğu RS Araştırma Eğitim ve Danışmanlık İlaç Sanayii Ticaret A.Ş., TÜBİTAK, TTGV ve TÜSİAD tarafından organize edilen 13’üncü Teknoloji Ödülleri yarışmasında da Mikro Ölçekli Firma – Süreç Kategorisi’nde ‘’Tümörde Aktifleşen Hedefli Ön İlaç Geliştirme Çalışmaları’’ nedeniyle ödüle layık görüldü.

ARAŞTIRMASI BIR ILKE DE IMZA ATMIŞTI

Geleceğe güvenle bakan kadınlardan oluşan güçlü ve büyük bir platforma dönüşen yarışmada, RS Research kurucusu

Rana Sanyal “Türkiye’nin Gelecek Vaat Eden Kadın Girişimcisi” seçildi. 2015 yılında araştırma laboratuvarlarında geliştirilen çalışmaların insanlara ulaşmasını sağlayacak ortamı oluşturmak için RS Research’ü kuran Sanyal, ürettiği ilaçları doğrudan kanserli hücreleri hedefleyecek şekilde paketleyip, hedefe ulaşana kadar da paketin açılmamasını amaçlıyor. Prof. Dr. Sanyal, Boğaziçi Üniversitesi'nde kurduğu iki araştırma laboratuvarında kanser hücrelerini hedefleyen moleküller üzerinde çalışıyor. Türkiye'de yeni ilaç geliştirmenin çok zor olduğu algısını yıkmaya çalışan Sanyal, akademiden girişimciliğe doğru yol alarak, hayatın her alanında kadınların lider olabileceğini gösterecek bir örnek oluyor. Halen öğretim üyeliği ve bölüm başkanlığı görevlerini yapan Sanyal, portföyünde bulunan tümörü hedefleyen “akıllı” ilaçları 2019 yılından itibaren klinik faza taşımayı ve Türkiye'de bir ilki gerçekleştirmeyi amaçlıyor. Söz konusu araştırma ile Avrupa Yatırım Fonu (EIF) olan teknoloji temelli risk sermayesi fonu ACT Venture Partners’dan 2017’de 1.1 Milyon Euro, 2018’de ise 900 bin euro tutarında yatırım alan RS Research, Türkiye'de ilaç alanında ilk defa bir risk sermayesi fonundan yatırım almıştı. Araştırmalarına Teknopark İstanbul’da devam eden Sanyal, "Teknopark'taki kliniğe taşındığımız için çok heyecanlıyız. Burası araştırmanın insana geçtiği yerde arada kalan son adım. Burayı başardığımız zaman artık buradan hastalara ilaçlarını ulaştırabileceğiz" diyor.


MERCEDES AMG HIBRID MOTOR ILE GÜÇ KAZANDI

Otomotiv sektörünün önde gelen mühendislik şirketlerinden FEV ve otomotiv tedarikçisi SEG Automotive’in geliştirdiği yeni konsept araç A48V; FEV Grup tarafından geliştirilen 48V “mild” hibrid araç, SEG Automotive’in BRM (Boost Recuperation Machine) cihazı ile Mercedes AMG A45’te bulunan elektrik kompresörünü bir araya getiriyor. Hibrid teknolojisi, klasik güç aktarma sistemindeki verimi artırırken BRM cihazı, klasik 12V şarj dinamosu ile değiştiriliyor. Çok az bir maliyete sebep olan BRM cihazı, fren enerji geri kazanımı, elektrikli tork desteği, yük noktası optimizasyonu

ve pürüzsüz motor start/stop gibi hibrit fonksiyonlarına olanak tanıyor. Böylece artan elektrik gücü ile beraber güvenlik özellikleri devreye alınabiliyor. Tüm süreç boyunca BRM Cihazı CO2 emisyonunu düşürüyor. Konspt araç A48V, performans, verim ve konforu artırmak için 48V BRM ile elektrik kompresörünü kullanıyor. Aynı zamanda 48V BRM, hem motorun cevap verme süresini artırıyor hem de yakıt tüketimini azaltıyor. Gelişmiş bir motor cevap süresi ve daha kuvvetli bir hızlanma elde edilmesini sağlıyor; bu da düşük devirlerde veya kalkışlarda özellikle hissediliyor.

ÖNGÜRÜLÜ SÜZÜLME VE GERI KAZANIM

Kamera tabanlı sensor sistemi önündeki aracı belirliyor. Sürücünün ayağını gaz pedalından çekmesi ile birlikte tahmin algoritması, yaptığı hesaplama sonucunda süzülme moduna geçilmesine veya takip mesafesini korumak için yavaşlamaya karar verebiliyor. BRM otomatik olarak yavaşlama oranını belirleyip mekanik fren sisteminin kullanılmasına gerek bırakmıyor.

GIMBAL VE SINEMA EKIPMANLARINDA YERLI TEKNOLOJI 2015 yılında, gimbal ve sinema ekipmanları üzerine çözümler üretmek için kurulan yerli Trexo İnovasyon’un yeni ürünü Trexo Arc, stabil, akılcı ve hareketli kamera görüntüleri kaydetmeye imkân tanıyor. 3,5 yıl içinde geliştirilen ürün, temelde üç eksenli bir gimbal. Kameranın üzerine takıldıktan sonra yeniden çıkarmadan çantaya girebiliyor ve tekrar ayar gerektirmeden çantadan çıkardıktan sonra çalışmaya hazır oluyor. Trexo Arc’ın 3

eksende bulunan motorları hiçbir kısıtlama olmadan 360 derece dönebiliyor. DSLR fotoğraf makineleri için geliştirilen ürün, 10 saate kadar çekim, yüz takibi, altı kiloya kadar kamera taşıma ve timelapse video çekimi gibi özelliklere sahip. Trexo İnovasyon şimdilerde, Ar-Ge çalışmalarına devam eden firma, daha küçük bir gimbal modeli ve hareket tekrarı sağlayan bir hareket kontrol sistemi üzerinde çalışıyor.

11


T E K N O PA R K ' TA N

TEA NETWORKS VE APPSILON’DAN HORIZON 2020 SME PHASE 1 BAŞARISI Kablosuz ağlar konusunda uzmanlaşmış ve yapay zeka gelişimleri üzerinde çalışmalar yapan TEA Networks (Technological Endeavors for Advancement) ve yapay elmas üreten APPSİLON firması ile beraber Avrupa Birliği Horizon 2020 Hibe Programı kapsamında “SME Instruments Phase 1” desteği almayı başarmışlardır. TEA’nin hibe desteği almasını sağlayan yenilikçi çözümü kapsamlı, donanımsal ve gerçek zamanlı yapay zeka odaklı ağ yönetimi sağlayan bulut yazılım modülleri içeren

HELLO TOMORROW TÜRKIYE’NIN KAZANAN GIRIŞIMLERI BELIRLENDI

12

TEApot, ev wifi ağlarının tahmini bakımını ve proaktif kontrolünü kolaylaştırır. Yüksek teknoloji ile laboratuvarda elmas üreten Appsilon mücevherat sektörünün çok ötesinde, savunma sanayinde de ihtiyaç duyulan bir üretime sahip. Elmasın dünyanın en sert, ısıyı en iyi ileten malzemesi olması sebebiyle süper materyal olarak adlandırılıyor. Savunma ve uzay sanayiinde önemli kullanım alanlarının yanı sıra quantum bilgisayarlar gibi ileri teknolojilerde de yer alıyor.

11 Aralık Salı günü Zorlu PSM’de gerçekleşen Hello Tomorrow Türkiye Finalleri, “Enerji & Çevre”, “Sağlık & Biyoteknoloji”, “Endüstri & Yeni Materyaller” ile “Veri & Yapay Zeka” olmak üzere 4 ana daldaki finalist girişimcileri bir araya getirdi. 60’tan fazla TTO, kuluçka ve hızlandırma merkezi ile ekosistem partneri olan Hello Tomorrow’un 12 finalisti arasından; “Enerji ve Çevre” kategorisinde NanoMatTR, “Sağlık ve Biyoteknoloji” kategorisinde Interact Medical Technologies, “Endüstri ve Yeni Materyaller” kategorisinde B-PREG ve “Veri ve Yapay Zeka” kategorisinde ise TAZI.AI (TAZI Bilişim) birinci oldu. Ödül alan girişimler, 14 ve 15 Mart 2019 tarihlerinde, Paris’te gerçekleşecek olan yatırım gününe ve global zirveye katılarak, 200’den fazla uluslararası yatırımcı ile bir araya gelecek.

KAZANAN FIRMALARIN GIRIŞIMLER:

NanoMaTR: Sabancı Üniversitesi öğretim üyeleri ve Inovent A.Ş. ortaklığında kurulan NaoMaTR, yüksek teknoloji katkı maddeleri ve fonksiyonel kaplamalar üzerinde çalışıyor. Interact Medikal Teknolojileri A.Ş. Şirket, fizik tedavi egzersizlerini robotik dış iskelet sistemleri ile uygulayarak, tedavilerin yoğunluğunu, erişilebilirliğini ve etkinliğini artırmayı hedefliyor. Sürekli veri toplayarak yapay zeka sayesinde kanıta dayalı ve kişisel tedavi yöntemleri sunuyor. B-PREG: Ulaştırma sektöründe karbon emisyonunu azaltmayı hedefleyen B-PREG, araçların iç panellerinin üretiminde kullanılan malzemeleri kendi kompozitleri ile değiştirerek, araon yakıt tasarrufu yapmasını ve enerji tüketimi sayesinde karbon ayak izini azaltmayı planlıyor. TAZI.AI: Veriden ve insandan, sürekli öğrenen Automated Machine Learning ürünü geliştiriyor.


TEKNOLOJI TABANLI GIRIŞIMLERE 100 MILYON TL Girişim Sermayesi Destekleme Programı kapsamında desteklenmesine karar verilen 10 fonun, beş yıl içinde 1.8 milyar liralık kaynak oluşturması bekleniyor. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, erken aşama teknoloji tabanlı girişimlere yönelik Girişim Sermayesi Destekleme Programı’na yapılan başvuruların değerlendirme sonuçlarını açıkladı. Buna göre, program kapsamında toplam 23 kuruluşun katıldığı 10 fonun desteklenmesi kararı alındı. TÜBİTAK’ın 100 milyon liralık bütçe ayırdığı

program ile hayata geçecek fonların, beş yıl içinde 1.8 milyar liralık kaynak oluşturması bekleniyor. Program kapsamında fonlara katılacak teknoloji geliştirme bölgeleri (TGB), teknoloji transfer ofisleri (TTO) ve araştırma alt yapılarından yaklaşık 112 milyon lira ilave kaynak bekleniyor. Ayrıca, ilk aşamada üçüncü taraf

ulusal ve uluslararası kurumsal ve bireysel özel yatırımcılardan yaklaşık 750 milyon lira ek kaynak geleceği tahmin ediliyor. Yurt içi ve yurt dışından getirilecek bu kaynaklarla oluşturulacak fonlar, beş yıl içinde Türkiye’de yerleşik start up’lara yatırım yapacak ve bu girişimleri büyüterek, ticarileştirilmelerini sağlayacak.

CTECH’TEN MILLI TEKNOLOJIYE BIR KATKI DAHA Teknopark İstanbul’da faaliyet gösteren CTech, milli teknolojilere yeni bir imza daha attı. İHA’ların uydu kontrolü için geliştirilen yerli modemin ardından, anten de yerlileştirildi. Milli insansız hava araçlarının (İHA) uydu kontrolü için geliştirilen yerli modemin ardından anten de yerlileştirildi. Anka-S’nin yakın zamanda yerli uydu terminalleriyle görev yapması planlanıyor. CTech, Türkiye’de geliştirilen İHA’lar başta olmak üzere hem ulusal hem de uluslararası düzeydeki diğer askeri ve sivil hava araçlarında kullanılmak üzere hava uydu terminali geliştirmek için bir süredir çalışıyor. Şirket, yerli olarak geliştirdiği uydu haberleşme anteni ve

modemi çalışmalarında sona geldi. Uydu terminalinin bileşenleri modem ve anten, yerli olarak tasarlanıp üretildi. Son olarak antenin laboratuvar testleri tamamlandı ve ürün sahaya çıktı. Çalışmalarda elde edilen başarı dolayısıyla TUSAŞ bundan sonraki ‘Anka’larda yurt dışından uydu terminali tedarik etmek yerine, yerli tedarikçiyle çalışma niyetine girdi. TUSAŞ ile ‘Anka’larda yerli uydu terminali kullanımına yönelik anlaşma yapıldı.

13


T E K N O PA R K ' TA N

Yerli biOnay KIMLIK SAHTECILIĞININ ÖNÜNE GEÇECEK Teknopark İstanbul firmalarından Elektronik Güvenlik Altyapısı A.Ş. (EGA), Türkiye’nin yüzde 100 yerli ilk mobil kart erişim cihazını geliştirdi.

eknopark İstanbul firmalarından EGA tarafından geliştirilen biOnay cihazı, kamudan özel sektöre kimlik doğrulamanın gerekli olduğu tüm işlemlerde güvenliği sağlamak ve kurumlara uçtan uca anahtar çözümler sunmak için Türk mühendisler tarafından geliştirildi. biOnay, kimlik sahteciliğinin önüne geçmenin yanı sıra kurumlardaki mükerrer yatırımları önleyerek ve tek bir kullanıcı deneyimiyle 80 milyona her yerde pratik bir kimlik doğrulama sistemi sunacak. Bugüne kadar her kurumun

T

14

kendi kimlik doğrulama sistemine yatırım yaptığını belirten biOnay Kurucu Ortağı Ümit Yaşar Usta, bu durumun özellikle kamuda önemli bir harcama kalemi haline geldiğini vurguladı ve biOnay’ın bu probleme sunduğu çözümü anlattı: “Standart nitelikte olmayan ve milyonlarca lira yatırımla geliştirilen kimlik doğrulama çözümleri, birkaç yıl sonra yenilenmek zorunda kaldı. biOnay olarak bu noktada yeni çipli e-Kimlik kartlarının dijital entegrasyonunu sağlayarak, kurumlar ve vatandaşlar için pratik, modern ve güvenli bir kullanıcı deneyimi sunmayı hedefliyoruz. Mevcut harcama kalemleri göz önünde bulundurulduğunda, biOnay gibi standart

bir çözümün kamu kurumlarında altı kata kadar tasarruf sağlayacağına inanıyoruz.”

ÜÇ FAKTÖR KIMLIK DOĞRULAMA ILE ONAYINIZ GÜVENDE!

Uzun bir değerlendirme ve zorlu testler sonucunda Ortak Kriterler (CC) EAL4+ seviyesinde güvenlik sertifikasını almayı başaran biOnay, yeni çipli kartlarda yer alan parmak izi, dijital fotoğraf, PIN ve dijital sertifika unsurlarını kullanarak, üç faktör kimlik doğrulama gerçekleştirebilecek. Kimlik kartının yetkili kurum tarafından verilip verilmediğini, kişiye ait olup olmadığını tespit eden cihazlarda, kimlik doğrulamayı yapan görevlinin de kimliği eş zamanlı olarak kontrol edilecek. Cihazın yetkisiz ya da manipüle edilmiş olmadığının ispatı için de biOnay cihazının ekranında kart sahibine sadece kendisinin bildiği ve çipte yer alan kişisel bir mesaj gösterilecek. İlgili mesaj ancak kart sahibi tarafından onaylandıktan sonra işlem devam edebilecek. “biOnay kullanan işyerleri, kimlik sahteciliğinin önüne geçerken şahısların mağduriyetlerini engelleyebilecek ve maddi kayıpları azaltacak” diyen Usta; işlem hızıyla verimin artacağına, güvenlik önlemleri sayesinde itibarın güçleneceğine ve sunulan uçtan uca yazılım hizmeti sayesinde verilerin güvenli bir ortamda saklanacağına dikkat çekti. Ümit Yaşar Usta, “Şimdiye kadar 30 milyona yakın çipli kart dağıtıldı ve her ay bu sayıya 1 milyon daha ekleniyor. Vatandaş yeni e-kimlik çağına hazır, sıra kurumlarda” diyerek seri üretime hazır olduklarının bilgisini verdi.



K A P TA N KÖ Ş K Ü

SAVUNMA SANAYII BAŞKANI PROF. DR. İSMAIL DEMIR

TÜRK SAVUNMA SANAYii

‘ŞAMPiYONLAR LiGi’NiN EŞIĞINDE

16


aklaşık 75 milyar dolar finansal değeri olan, 600’ün üzerinde proje yürüten Savunma Sanayii Başkanlığı, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ihtiyaç duyduğu savunma araçlarının milli teknolojilerle karşılanması noktasında önemli rol oynamasının yanında yerli şirketlerin dünya pazarına açılmasında öncülük ediyor. Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir, 2018 yılını 2 milyar dolar ihracat ile kapatan Türk savunma sanayiinin, “Yüksek nitelikli platform satışlarına başlıyoruz. Bu durum, Türk savunma sanayiini deyim yerindeyse, savunmanın “şampiyonlar ligi”ne sokacak bir eşiktir” diyor. 2014 yılından bu yana Savunma Sanayii’nin Kaptanlığını yapan Prof. Dr. İsmail Demir ile savunma sanayiinin hızlı büyümesini ve Teknopark İstanbul’un rolünü konuştuk.

Y

Teknopark İstanbul’un, milli teknolojilerin üretilmesi konusundaki rolünü ve etkinliğini nasıl değerlendiriyorsunuz? Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın vizyonuyla hayata geçen İleri Teknoloji Endüstri Parkı ve Havaalanı Projesi'nin (İTEP) bir parçası olan Teknopark İstanbul, sanayii ve teknoloji alanında önemli işlere imza atabilecek bir yapılanmanın nüvesini teşkil ediyor. Ağırlıklı olarak savunma ve havacılık esaslı organize etmeye çalıştığımız Teknopark İstanbul’da girişimcilerle devletin buluşmasına şahit oluyoruz. İnşallah Teknopark’ın üçüncü etabını da yakında başlatacağız. Teknopark İstanbul, havalimanı, toplantı ve sergi merkezi, otel, üniversite ve şirketlerle birlikte daha çekici bir yer olacak. Teknolojinin itici gücü savunma sanayiidir. Onun için Teknopark İstanbul’da savunma sanayii esaslı oluşturduğumuz yapılanmalar ve şirketlerle, teknolojinin birçok alanında Türkiye'de hizmet verebilecek, sivil sektöre de açılabilecek farklı teknolojilerin alt yapısını oluşturacağız. Burası, savunma sanayiisinin atılımına katkı sağlayacak. Bor teknolojileriyle

Türkiye’nin yüksek nitelikli platform satışlarına başladığının altını çizen Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir, bu durumun küresel savunma sanayii pazarında Türkiye’yi ‘şampiyonlar ligi’ne sokacak bir eşik olduğunu vurguluyor.

ilgili kurduğumuz bir şirketin de Teknopark’ta yapılanması olacak. Yine önde gelen savunma sanayii şirketlerimiz HAVELSAN, ASELSAN, TUSAŞ, ROKETSAN burada yapılanmaya devam edecek. Onlar da başka bir itici güç olacak. Savunma sanayii genel anlamda Ankara merkezli bir yapılanmada bulunuyor. Ancak İstanbul'dan Tekirdağ ve Kocaeli'ye kadar olan geniş bir sanayiileşme coğrafyası, Teknopark İstanbul’un bir avantajıdır. Teknopark İstanbul ayrıca Ankara'da olmayan gemicilik ve denizcilik sektörlerine de ciddi katkı sağlayacaktır. Savunma sanayiinde Türkiye, küresel pazarda nasıl bir güce ulaştı sizce, hangi ülkeler ile rekabet ediyor? Küresel pazarda alt sistem, elektronik sistemler ve kara araçları konusunda hatırı

sayılır bir paya ulaştığımız söylenebilir. Sözgelimi, kara araçlarımız Afrika, Asya ve Avrupa’da çeşitli ülkelerde başarıyla bayrağımızı dalgalandırıyor. Elektronik ve haberleşme söz konusu olduğunda, Amerika kıtasını da buraya ilave edebiliriz. Ancak son dönemin farkı, yüksek nitelikli platform satışlarına başlıyor olmamızdır. Bu durum, Türk savunma sanayiini deyim yerindeyse, savunmanın “şampiyonlar ligi”ne sokacak bir eşiktir. ATAK’ın Pakistan envanterine kazandırılmış olması tarihi bir gelişmedir. Yine bugünlerde bir başka ülkeye daha ihracatıyla ilgili görüşmeleri sürdürmekteyiz. Platform satışları yarattığı küresel prestijin yanında; bünyesindeki silah sistemi, aviyonik ve elektronik sistemler vb. sayısız ürünün de doğal satışını sağlaması sayesinde, tüm savunma ekosistemini besleyen bir yöne haizdir.

17


K A P TA N KÖ Ş K Ü SSB çatısı altında şu anda ortalama toplam kaç proje devam ediyor? Projelerin finansal büyüklüğü nedir? Başkanlığımızda halihazırda silahlı kuvvetlerimiz, güvenlik güçlerimiz ve ilgili diğer ihtiyaç makamları için yürütmekte olduğumuz 600’ün üzerinde proje bulunuyor. Bunların bütçesel büyüklüğü yaklaşık 75 milyar dolar.

Teknopark İstanbul’da savunma sanayii esaslı oluşturduğumuz yapılanmalar ve şirketlerle teknolojinin birçok alanında Türkiye'de hizmet verebilecek, sivil sektöre de açılabilecek farklı teknolojilerin altyapısını oluşturacağız.

18

Savunma sanayii ihracatında artış devam ediyor. 2018 sonu için ihracat beklentisi karşılandı mı? Ne kadarklık bir artış sağlandı? 15 yıl önce 250 milyon dolar savunma sanayii ihracatımız vardı. 2017 yılını 1,8 milyar dolarla kapatmıştık. 2018’de 2 milyar doları geçecerek rekora imza attık. Milgem projesinin dördüncü gemisi de yakında hizmete girecek, proje kapsamında kaç gemi daha yapılacak? Son gemilerde yerli sanayii katkı oranı hangi seviyeye ulaştı? MİLGEM Projesi kapsamında bugüne kadar ADA Sınıfı Korvet olarak TCG HEYBELİADA, TCG BÜYÜKADA ve TCG BURGAZADA olmak üzere Deniz Kuvvetleri Komutanlığı hizmetine üç gemi alınmış durumda. Dördüncü Gemi olan TCG KINALIADA’yı önümüzdeki yıl hizmete almayı hedefliyoruz. Projenin devam gemileri yapılan tasarım değişiklikleri ile İ Sınıfı Fırkateyn olarak inşa edilecek olup, ilk aşamada bu kapsamda dört fırkateyn inşa etmeyi hedefliyoruz. Bunlardan ilki olan TCG İSTANBUL’un inşa süreci başlatıldı. Diğer fırkateynler için ise planlama çalışmalarına devam edilmekte olup, önümüzdeki dönemde onların da inşa süreçlerini başlatacağız. Ülkemizin ilk


Başkanlığınız, 2019 yılında hangi projelerle daha çok gündemde olacak? Hangi araçlarla tanışacağız veya hangi projeleri tartışıyor olacağız? Cumhurbaşkanımızın 100’er günlük periyotlar halinde açıkladığı icraat programlarında savunma sanayii projelerimiz öne çıkıyor. Yeni açıklanan ikinci 100 günlük planda da çok önemli projelerin başlangıcını veya teslimatlarını yapıyor olacağız. Bu kapsamda yeni kara ve hava araçlarının alımı, yeni mühimmat tedariği, modernizasyonların yanında, Geliştirilmiş Atak Helikopteri Projesi sözleşmesinin imzalanması, MİLGEM İ Sınıfı Fırkateyin sözleşmesinin imzalanması, Özel Maksatlı Taktik Tekerlekli Zırhlı Araçlar Projesi sözleşmesinin imzalanması, Kombine Çoklu Mini Uydu Geliştirme Projesinin ihale edilmesi, Satıhtan satıha orta menzilli seyir füzesi çalışmalarına başlanması, Akıncı İHA projesinin sözleşmesinin imzalanması gibi çok önemli projelerimiz olacak. Bunların yanında ileri teknolojiye dair projelerimizde de önemli bazı aşamaların gerçekleştiğini göreceğiz. Mikro sistemdeki bazı insansız hava araçlarımızı görebileceksiniz. Takım veya sürü mantığı ile hareket edebilen bir otonom sistem görebileceksiniz. Otonom veya uzaktan kumandalı sistem ile çalışan insansız kara ve deniz araçlarımızın lansmanını görebileceksiniz. Dron ve İHA’lara karşı savunma sistemlerimizde daha etkin tedbirlerimizi görebileceksiniz. Elektromanyetik top, lazer silahlar gibi konularda, biraz daha ilerlediğimizi görebileceksiniz.

600 PROJE Savunma Sanayii Başkanlığı, 600’ün üzerinde proje yürütüyor

75

MILYAR DOLAR

milli savaş gemisi olma özelliğine sahip MİLGEM ADA Sınıfı Korvetlerde özellikle platform destek sistemleri, sualtı akustiği, savaş sistemleri ve elektronik harp gibi konularda Başkanlığımız tarafından 50’yi aşkın Türk Savunma Sanayiisi firmasının katılımı ile yerli ve milli çözümler kullanılmış olup, bu konuda sanayiimizde ve yan sanayiimizde çok önemli altyapılar kazandırılmıştır. Bu firmalarımızın ürünleri ve hizmetleri ile proje kapsamındaki yerli sanayii katkısı yüzde 65 seviyesine ulaşmıştır. Başta STM, Aselsan ve Havelsan olmak üzere bugün MİLGEM’de görev alan firmalarımızın ürünleri dünya pazarında da yer bulmakta ve önemli ihracat faaliyetleri gerçekleştirilmektedir.

Savunma Sanayii Başkanlığı’nın yürüttüğü projelerin bütçesel büyüklüğü

19


SSB HABERLER

SAVUNMA SANAYii iHRACATI

2 MiLYAR DOLARI AŞTI avunma Sanayii Başkanlığı, 2023 için belirlediği ihracat hedeflerine bir adım daha yaklaştı. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre, savunma ve havacılık sektörünün 2018 yılının son çeyreğinde aylık bazda 200 milyon doların üstünde ihracat gerçekleştirerek, yılı tüm zamanların en büyük ihracat gelirine imza atarak kapattı. Türk savunma ve havacılık sanayiinin ihracatı, yıllık bazda artışını sürdürüyor. 2011 yılında yaklaşık 884 milyon dolar olan sektörün ihracat geliri, 2017 yılında 1,74 milyar dolara ulaştı. Savunma ve havacılık sanayiinin ihracatındaki artış, yapılan sözleşmelerle 2018 yılında da artmaya devam etti. Sektörün 2018 yılı ihracat geliri, 2 milyar doları aştı. Böylece,

S

savunma ve havacılık sanayii, tüm zamanların en yüksek ihracatına ulaştı.

İHRACATIN ÜÇTE BIRI ABD’YE AIT

Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerine göre; savunma ve havacılık sanayiisinin söz konusu dönemde en fazla ihracat yaptığı ülke ABD oldu. ABD'ye yapılan ihracatın ekonomik karşılığı 726 milyon doları buldu. ABD’yi 226 milyon dolarla Almanya ve 153 milyon 516 bin dolarla Umman izledi. Bu ülkelerin ardından 83 milyon dolarla Katar, 75 milyon dolarla Hollanda, 72 milyon dolarla Hindistan, 63 milyon dolarla Azerbaycan, 53 milyon dolarla İngiltere, 51,5 milyon dolarla Polonya ve 46 milyon dolarla Fransa geldi. Hindistan ve Polonya dışında ilk 10'da yer alan ülkelerde ihracat rakamı geçen yıla göre arttı. En dikkat çekici artış Umman, Hollanda ve Katar'da yaşandı. Umman'a

Savunma ve havacılık sanayii ihracatı, 2018 yılını 2 milyar doların üstünde kapatarak tüm zamanların en yüksek ihracat gelirine imza attı. Savunma ve havacılık sanayii ihracatı, bir önceki yıla göre yüzde 17.1 artarak 2.053 milyar dolara ulaştı. 20


2018’de en fazla savunma sanayii ihracatı Amerika Birleşik Devletleri’ne yapılırken, yıllık bazda Umman, Hollanda ve Katar’a yapılan ihracat artışı dikkat çekti. geçen yıl 13 milyon 377 bin dolarlık ihracat yapılırken, bu yıl rakam 153 milyon 373 bin dolara çıktı. Hollanda’ya yapılan ihracatta ise yıllık bazda yüzde 454’lük artış olurken, Katar’a ihracat yüzde 240 arttı.

YENI SÖZLEŞMELERLE IHRACAT ARTACAK

Pakistan başta olmak üzere savunma ve havacılık sanayiisinde ihracata yönelik olarak 2018 yılında yapılan anlaşmalar, ihracatın artacağını gösteriyor. Türk savunma sanayiisi firmalarının Katar'daki Doha Uluslararası Deniz Savunma Fuarı ve Konferansı'nda (DIMDEX 2018) imzaladıkları sözleşmelerin ekonomik büyüklüğü yaklaşık 800 milyon doları buldu.

21


SSB HABERLER

MİLLİ SAVUNMA HAMLESİNDE İKİ DEV ADIM Türkiye’nin en büyük askeri gemisi TCG Anadolu’nun inşası ile Milli Muharip Uçak Projesi’nde çalışmalar hız kazandı. TCG Anadolu’nun teslimi tahmin edilenden bir yıl erkene çekilirken, milli savaş uçağı için de rüzgar tünellerinin inşasına başlandı. Türk Hava Kuvvetleri’nin ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla geliştirilen Milli Muharip Uçak rüzgar tüneli testlerinden geçmeye başladı. Bu testler sayesinde uçağın konfigürasyonuna son şekli verilecek. Milli Muharip Uçak Projesi kapsamında ilk etapta altı geliştirme hava aracı üretilecek. Ardından eklenecek yeni araçlardan sonra 2033 yılında seri üretime geçilecek. Silahın seri üretim aşamasına kadar 400 adet siparişi öngörülüyor. Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TUSAŞ) Genel Müdürü Temel Kotil, hızlı bir şekilde sonlandırmayı hedeflediklerini belirttiği projenin son durumuna ilişkin, “BAE Systems ile teknik iş birliği içindeyiz. Şirketin yaklaşık 70 personeli burada çalışıyor. Bu iş birliği basit bir mühendislik hizmeti satın alımı değil. Teknolojik olarak da bir araya gelmiş durumdayız. Bu uçak için rüzgar tünelleri yapıyoruz, büyük laboratuvarlar kuruyoruz. Milli Muharip Uçak ağırlıkla

kompozit olacak. Kompozit için şu anda 200 milyon dolarlık bir inşaat devam ediyor. Kompozitte TUSAŞ’ı dünyadaki kapasitenin yüzde 2’sine getirmek istiyoruz ki, uçağı kolay yapalım” diye konuştu.

YÜZEN ORDU BIR YIL ERKEN TESLIM

“Yüzen Ordu” olarak adlandırılan çok maksatlı amfibi hücum gemisi (LHD) TCG Anadolu’nun inşasına yönelik açıklamalarda bulunan Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, TCG Anadolu’nun bakım hangarları ve havuzu ile Türkiye’nin

AMBULANS KİRPİLER GÖREVE HAZIR

22

küresel güç olma yönündeki iddiasını hayata geçireceğini belirterek, “Kabiliyet olarak içinde çıkarma gemileri, çıkarma gemilerinin üzerinde tankları taşıyabilecek ve uçuş platformu olarak kullanılacak, üst güvertesinde de helikopterlerin inişkalkış yapabileceği ve gerektiğinde de dikine iniş-kalkış yapabilen uçakların inip-kalkabileceği bir uçuş güvertemiz de var. Şu anda, 2020’nin son çeyreğinde geminin teslimini gerçekleştirmek üzere planlamalar, çalışmalar, tedarik süreçleri devam ediyor” diye konuştu.

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ihtiyaçları doğrultusunda üretilen zırhlı ambulanslar, TSK’ya teslim edildi. TSK envanterine ilk kez giren araçlar, mayına karşı dayanıklı ve pusuya karşı etkin koruma sağlıyor. Savunma Sanayii Bakanlığı (SSB), Cumhurbaşkanlığı 100 Günlük Eylem Planı çerçevesinde TSK’ya 400’ün üzerinde zırhlı araç teslim etti. Yeni nesil “Kirpi” araçları da kapsayan bu araçların içinde 290’dan fazla “Kirpi 2” ve 30’dan fazla “Kirpi 2 Ambulans” da bulunuyor. Kirpi 2’ler TSK envanterine ilk kez girmiş oldu. Ayrıca “Kirpi 1”, zırhlı komuta kontrol araçları, zırhlı kamyonet ve binek araçlarıyla zırhlı mini ekskavatorler de TSK’ya teslim edildi.


ASELSAN’IN MODÜLLERİ UZAY TESTLERİNİ BAŞARIYLA TAMAMLADI ASELSAN'ın TSK'nın uydu haberleşmesine yönelik ihtiyaçlarına cevap vermek için geliştirdiği Mikrodalga Modülleri, 397 günlük uzay yolculuğunun ardından dünyaya geri getirildi ve incelemeye alındı. SELSAN’ın, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin uydu haberleşmesine yönelik ihtiyaçlarına cevap vermek amacıyla geliştirdiği “Mikrodalga Modülleri”, uzay testlerini başarıyla tamamladı. ASELSAN tarafından geliştirilen Mikrodalga Modülleri, 9 Aralık 2016’da Japonya’dan fırlatılarak ISS’ye yollanmıştı. ISS’de bir sene boyunca doğrudan uzay şartlarına maruz kalacak şekilde 13 Nisan 2017’de test düzeneğine yerleştirilen modüller, 15 Mayıs 2018’de dünyaya geri getirildi. Modüller, 397 günlük uzay yolculuğunun ardından, 31 Ekim’de Japonya Havacılık ve Uzay Keşif Ajansı (JAXA) yetkilileri tarafından Türk yetkililere teslim edildi ve incelenmek üzere Türkiye'ye geri getirildi. İnceleme sonucunda elde edilecek bilgiler ışığında uzayda kullanılacak malzemeler üretilecek. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Cahit Turan, söz konusu çalışmanın gerek Türkiye gerekse ASELSAN açısından bu alanda yapılacak yeni projelere önemli katkılar sağlayacağını belirterek, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) tarafından geliştirilen uydu teknolojilerinde kullanılacak, kendini çok yönlü onarabilen nano kompozit malzemelerin de Uluslararası Uzay İstasyonu'ndaki KIBO modülüne başarıyla gönderildiğini ve testlere

A

başlandığını da sözlerine ekledi. Türkiye Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile Japonya Eğitim, Kültür, Spor, Bilim ve Teknoloji Bakanlığı ve Uzay Politikası Bakanlığı arasında, 2010 yılında, "Uzay ve Havacılık Alanında İş Birliği Mutabakat Zaptı" imzalandı. Bu zapt kapsamında Japonya'dan Havacılık ve Uzay Teknolojileri Genel Müdürlüğü (JAXA) ve Türkiye'den ASELSAN arasında 2016 yılında bir sözleşme imzalanarak testin gerçekleştirilmesi için çalışmalara başlandı.

23


SSB HABERLER

ALTAY TANKI İÇİN İMZALAR ATILDI Savunma Sanayii Başkanlığı'nda imzalanan Altay Seri Üretim Sözleşmesi'ne göre 250 adet Altay ana muharebe tankının üretimi gerçekleştirilecek. ürkiye yerli tank Altay’ın üretimindeki ortak sayısını artırıyor. Altay Seri Üretim Sözleşmesi, Savunma Sanayii Başkanlığı'nda (SSB) düzenlenen törenle imzalandı. Törene, Savunma Sanayii Başkanı Demir'in yanı sıra BMC Yönetim Kurulu Başkanı Ethem Sancak ve şirketin Yönetim Kurulu Üyesi Talip Öztürk, ASELSAN Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Haluk Görgün, Roketsan Genel Müdürü Selçuk Yaşar ile Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu Genel Müdür Vekili Mehmet Ünal katıldı. Yapılan anlaşma doğrultusunda 250 adet Altay ana muharebe tankının üretimi gerçekleştirilecek. İlk Altay tankının 18 ay sonra Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na teslim edilmesi kararlaştırıldı. Altay, 120 milimetrelik tank topu, modern atış kontrol sistemi, geliştirilmiş beka yeteneği, lazer güdümlü tank topu ateşleme yeteneği gibi birçok teknik özelliğe de sahip olacak. Ayrıca ilk etapta 40 adet gerçekleştirilecek üretime ek olarak “İnsansız Altay Tankı”nın üretiminin yapılacağı da duyuruldu.

T

ALTAY EN İYI TEKNOLOJILERLE DONATILACAK

Savunma Sanayii Müsteşarı Prof. Dr. İsmail Demir törende yaptığı konuşmada, Altay’ın savunma sanayiinde kilometre taşı olduğunu ifade ederek, tankın en modern teknolojilere sahip olması için her şeyin

24

yapılacağının altını çizdi. Türkiye ve SSB olarak motor konusunda çok kararlı olduklarına işaret eden Demir, zırhlı araç, insansız hava aracı, seyir füzesi, tank, uçak motoru gibi motor zincirinde çeşitli projelerin başladığını söyleyerek, Türkiye’nin dışa bağımlılıktan bir an

önce kurtulması gerektiğinin altını çizdi. İnsansız tanklara ilişkin çalışmalara da değinen Demir, "BMC sadece tank değil, zırhlı araç da üretiyor. Orta sınıftaki zırhlı araçların bazılarını uzaktan kumandalı, bazılarını insansız yapma çalışmaları var, onları da bekliyoruz” dedi.


ATAK’IN AÇTIĞI KAPIDAN ANKA GİRECEK Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TUSAŞ), hava platformlarında Pakistan’a T129 Atak Taarruz ve Taktik Keşif Helikopteri ihracatıyla yakaladığı başarıya Anka’yı da eklemek istiyor. TUSAŞ, Pakistan'ın Karaçi kentinde düzenlenen 10. IDEAS Uluslararası Savunma Fuarı ve Semineri'ne Atak, insansız hava aracı Anka-S, Hürkuş'un silahlı versiyonu Hürkuş-C, T625 Genel Maksat Helikopteri, Milli Muharip Uçak ve Türksat 6A maketleriyle katılarak ürünlerini tanıttı. Standı, Pakistan’ın yanı sıra Malezya, Irak, İran, Ürdün gibi devletlerin üst düzey siyasi ve askeri yetkilileri ziyaret etti. Pakistan’daki temasları değerlendiren TUSAŞ Kurumsal Pazarlama ve İletişim Başkanı Tamer Özmen, fuarda gördükleri

YERLİ SAVUNMANIN PAKİSTAN ÇIKARMASI Bu yıl Pakistan’a 4 MİLGEM ve 30 Atak helikopteri ihracatı için imza atan Türk Savunma Sanayii, Pakistan’ın Karaçi kentinde bu yıl 10’uncusu düzenlenen IDEAS Uluslararası Savunma Fuarı ve Semineri’ne Milli Savunma Bakan Yardımcısı Muhsin Dere 25 firma ile katılım sağladı. Dere, iki ülke arasında savunma sanayisinde yürütülen çalışmalara ilişkin değerlendirmede bulundu. 27-30 Kasım tarihlerinde gerçekleştirilen seminer, dünyanın birçok ülkesinden savunma sanayisi temsilcisi ve üst düzey resmi delegasyonu bir araya getirdi. Türk Milli Pavilyonu için fuarda 750 bin metrekarelik bir alan ayrıldı. Fuara IDEAS'ta Türkiye'den Aksa Run Flat (Tekcan), ASELSAN, ASFAT A.Ş., Ata Silah Sanayii, BMC, CES İleri Kompozit, Garanti Giyim, GİRSAN, GM

Savunma, HAVELSAN, MİLSOFT, MKEK, Nero Endüstri, Nurol Makina, OSSA, REPKON, ROKETSAN, Sarsılmaz, SDT, STM Savunma Teknolojileri Mühendislik ve Ticaret A.Ş., TAIS, TİSAŞ, TRANSVARO, Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TUSAŞ) ile Yonca Onuk katılım gösterdi.

ilgiden memnun kaldıklarını ifade etti. Pakistan’a, 30 Atak Helikopteri ihracatıyla alakalı sürecin devam ettiğini hatırlatan Özmen, Anka’ya yönelik de ciddi bir ilginin olduğuna dikkat çekti. Atak’ın ardından Anka’nın da ihracatını hedeflediklerini dile getiren Özmen, “Anka'nın son dönemde görev aldığı sınır ötesi operasyonlardaki başarısı, potansiyel müşteri ülkeler tarafından da görüldü ve bu da ilgiyi beraberinde getirdi. Bir yıl içinde en az bir müşteriye ihracat kapsamında Anka teslimatına başlamayı hedefliyoruz. Bu anlamda Pakistan, Bangladeş, Malezya, Endonezya aday ülkeler” dedi.

Türk savunma sanayisi temsilcileri, fuar esnasında Pakistan başta olmak üzere, bölge ülkeleri ve Afrika ülkelerinin silahlı kuvvetlerine yönelik pazarlama ve satış gerçekleştirdi. Fuarda, Türk savunma sanayisi firmaları tarafından üretilen zırhlı araç platformları, insanlı/insansız çeşitli hava araçları, deniz sistemleri, silah sistemleri, elektronik sistemler, mühimmatlar, simülatörler, askeri tekstil ürünleri, lojistik destek ürünleri ve savunma hizmetleri tanıtıldı. Türk resmi delegasyonunca başta ev sahibi ülke Pakistan makamları olmak üzere, katılımcı ülke delegasyonlarıyla görüşmeler gerçekleştirildi. Pakistan Cumhurbaşkanı Alvi, Türk savunma sanayii firmalarını ziyaret ederek, TUSAŞ yetkililerinden Atak helikopteri ile ilgili bilgi aldı. Alvi'ye, TUSAŞ standında T129 Atak Taarruz ve Taktik Keşif Helikopteri'nin maketi hediye edildi.

25


SSB HABERLER

TÜRKİYE HAVACILIKTA ÖNEMLİ KONUMDA 22 ülkeden 100’ün üzerinde uzmanı ve sektörün önde gelen isimlerini bir araya getiren ISATECH'te, Türkiye'nin hava sanayisi konuşuldu.

ebze Teknik Üniversitesi (GTÜ) ve Sürdürülebilir Havacılık Derneği (SARES) iş birliğiyle düzenlenen “Uluslararası Uçak Teknolojileri, Bakım, Onarım, Revizyon ve Havacılık Operasyonları Sempozyumu” (ISATECH), 22 ülkeden 100’ün üzerinde uzmanı ve sektörün önde gelen isimlerini bir araya getirdi. Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir'in davetli konuşmacı olarak katıldığı Sempozyuma, Çin Halk Cumhuriyeti'nden HNA Grup, MyTechnic, Türk Hava Yolları (THY), THY Teknik, GE Havacılık, TEI, Esri Türkiye, Başarsoft, Heliplat, TAV, Air ACT gibi firmaların üst düzey yöneticileri katıldı.

G

TÜRKIYE’DE ASKERI VE SIVIL HAVACILIK GELIŞME GÖSTERIYOR

Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir, yaptığı konuşmada, havacılık bakım ve onarım alanında Türkiye'nin önemli bir yer almaya başladığını belirterek, “Bu konuda kullanılan teknolojiler, oluşturulan verimlilik ve planlama unsurları hızla devreye girmeye başladı” dedi. Demir, açıklamasında, havacılığın hem askeri hem de sivil anlamda Türkiye'de gelişen bir alan olduğunu da dile getirdi. Demir, İstanbul Havalimanı'nın açılmasının, Türk Hava Yolları'ndaki (THY) büyümenin, Türkiye'nin havacılık alanı ve teknolojilerinde yaptığı

26

çeşitli atılımların ve gelişmelerin Türkiye’nin bu alanda daha takip edilmesi gerektiğini sağladığını söyledi. Tasarım, geliştirme ve imalat konularının yanı sıra havacılıkta yeni teknolojilerin takibinin yapılmasının

önemi olduğunu belirten Demir, konuşmasına şöyle devam etti: “Bir ürünü ilk alış faaliyetinizden çok daha fazlasını, onun ömür boyu desteklenmesi ve işler halde tutulmasına harcandığını düşünürsek, bu konuda da bağımlılığınız ne kadar az olursa o kadar etkin bir işletim yapabilirsiniz. Bütün bunların tartışıldığı yeni teknolojilerin konuşulduğu yeni uygulamaların hayata geçirildiği ve bu anlamda klasik uygulamaların mükemmel uygulanması yanında yeni teknolojilerin hayata geçirilerek fark oluşturulması gerekiyor.” Savunma sanayiinde yerlilik ve millilik iddiasının güçlenerek devam ettiğini ifade eden Demir, kaynakların etkin kullanılarak, katma değeri en fazla olan alana yatırım yapılması gerektiğini ve bu alanda dünyada en iyi olmaya çalışılması gerektiğini söyleyerek sözlerini tamamladı.


İKINCI 100 GÜNLÜK EYLEM PLANI’NDA SAVUNMA SANAYII İMZASI İkinci 100 Günlük Eylem Planı’nda Savunma Sanayii’nin hayata geçireceği 50’den fazla proje bulunuyor. Beş adet Bayraktar TB2 İHA/SİHA ve iki adet Anka-S teslimatının yapılması planlanırken, beşinci MİLGEM projesi için sözleşme imzalanacak. umhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 13 Aralık’ta Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde, "İkinci 100 Günlük Eylem Planı"nda yer alan, yaklaşık 24 milyar liralık 454 eylemden öne çıkanları açıkladı. Eylem planında yer alan Savunma Sanayii Başkanlığı bünyesinde hayata geçecek projeler dikkat çekti. Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklanan İkinci 100 Günlük Eylem Planı’nda, Savunma Sanayii Başkanlığı’nın hayata geçireceği 52 proje bulunuyor. Altay tankının motor sisteminin geliştirilmesi projesine başlandığı bilgisini veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, geliştirilmiş Atak projesinin sözleşmesinin imzalanacağını, MİLGEM projesinde beşinci firkateyn sözleşmesinin imzalanacağını ve F35 projesinin inşaat faaliyetlerinin tamamlanacağını açıkladı. Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir de sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlarda, hayata geçirilecek bazı önemli projeleri şöyle sıraladı: “Fırat M60T projesinde yedi araç daha modernize edilerek, modernize edilen araç sayısı 146’ya çıkarılacak. 415 adet ilave SOM mühimmatını envantere kazandırmak için sözleşme imzalayacağız. Bora silah sistemi ve Bora füze projesi kapsamında son kafileyi teslim etmeyi hedefliyoruz. Beş adet ilave

Bayraktar TB2 İHA/SİHA teslimatı yapmayı hedefliyoruz. İki adet ilave operatif İHA (Anka-S) teslimatı yapılmasını planlıyoruz. 40 bini aşkın ilave MPT-76'nın sözleşmeye bağlanmasını hedefliyoruz.

C

EYDEP KAPSAMINDA FIRMA SAYISI ARTIRILACAK

MILLI TEKNOLOJILER IÇIN 274 MILYON TL

İkinci 100 Günlük Eylem Planı’nda, milli teknolojilere verilen desteklerin devam edeceği vurgulandı. Yerli ve milli üretim için ileri teknoloji alanlarında girişimcilere 165 milyon liralık destek sağlandığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ar-Ge merkezlerinin sayısını yüzde 10, tasarım merkezlerinin sayısını yüzde 8 arttırdıklarını belirterek yerli ve milli üretim için KOBİ'lere 274 milyon liralık destek verileceğini açıkladı.

Savunma Sanayii Başkanlığı’nın açıkladığı eylem planları arasında öne çıkan bazı projeler ise şunlar oldu: “Özel Maksatlı Taktik Tekerlekli Zırhlı Araçlar (ÖMTTZA) Projesi sözleşmesi imzalanacak. Zırhlı araç projeleri kapsamında farklı tiplerde toplam 255 araç teslimatı yapılacak. UMTAS Projesi kapsamında 200 adet Mini Akıllı Mühimmat (MAM) teslimatı yapılacak. Satıhtan Satha Güdümlü Mermi (ATMACA) Projesi kapsamında seri üretim faaliyetlerine başlanacak. F-16 Uçakları için Milli Aktif Elektronik Taramalı Faz Dizili Radar (AESA Burun Radarı) geliştirme çalışmalarına başlanacak. Çeşitli tiplerde ilave en az 60 adet hassas güdüm kiti teslim edilecek. En az 18 bin adet Özgün Yerli Tabanca METE teslim edilecek. 125 adet tüfek tipi Drone/Mini İHA karıştırıcı sistem teslimatı yapılarak, süratli devriye botu teslimatlarına başlanacak. ATAK Taarruz ve Taktik Keşif Helikopteri Projesi kapsamında iki adet helikopter teslimatı yapılacak. Endüstriyel Yetkinlik Değerlendirme ve Destekleme Programı (EYDEP) kapsamında 30 yerli firma değerlendirilecek ve destek programlarına başlanan firma sayısı 110'un üstüne çıkarılacak.

27


SSB HABERLER

KÜLLİYE’DE SAVUNMA ZİRVESİ Cumhurbaşkanlığı himayesinde, Savunma Sanayii Başkanlığı tarafından ilk kez düzenlenen "Türk Savunma Sanayii Zirvesi" sona erdi. Türkiye’nin küresel güç olması adına yapılması gerekenlerin vurgulandığı zirvede, sektörün sivil ve askeri yetkilileri aynı çatıda altında bir araya geldi.

umhurbaşkanlığı Kongre ve Kongre Kültür Merkezi’nde, Savunma Sanayii Başkanlığı öncülüğünde bu yıl ilk kez düzenlenen Türk Savunma Sanayii Zirvesi, “Küresel Güç Türkiye” ve “Vizyoner Genç” konseptleri ile T.C. Cumhurbaşkanlığı himayesinde gerçekleştirildi. 12-13 Aralık 2018 tarihinde yapılan zirve, ilgili bakanları, üst düzey sektör temsilcilerini, kamu yetkililerini ve binlerce üniversite öğrencisini bir araya getirdi. Zirvede, sektörün ihtiyaçları, yeni projeler, insan kaynağı gibi konular önde gelen temsilcilerle ele alındı. Zirve’de ilgili bakanlar ve alanın-

C

28

da üst düzey isimler konuşmacı olarak yer aldı ve savunmanın bugününe ve geleceğine ışık tuttu. Küresel Güç Vizyonu esas alınarak tasarlanan Türk Savunma Sanayii Zirvesi’nde Türkiye’nin savunma sanayisinin; ulaşım, haberleşme, enerji, sağlık ve benzeri alanlardaki yetkinlik, koruma seviyesi, savunma kabiliyeti ve yerli üretim ile alakalı bilgiler ve içerikler ziyaretçilerle paylaşıldı. Vizyoner Genç Programı kapsamında ise, savunma sanayii için nitelikli insan kaynağı temininin sürdürülebilir olması ve üniversite öğrencilerinin yerli ve milli üretim farkındalığı bilincine ulaşması için atılacak olan adımlar ve sunulacak fırsatlar ile ilgili sunumlar gerçekleştirildi.

SAVUNMANIN AKTÖRLERI BIR ARADAYDI

Sektörde rol üstlenen sivil ve askeri yetkilileri aynı çatı altında toplayan Savunma Sanayii Zirvesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, ASELSAN Yönetim Kurulu Başkanı, Genel Müdürü Haluk Görgün, Türk Havacılık, Uzay Sanayii (TUSAŞ) Genel Müdürü Temel Kotil ve TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal gibi isimleri ağırladı. Zirvede ayrıca TUSAŞ tarafından geliştirilen ve ilk uçuşunu başarıyla gerçekleştiren T625 Genel Maksat Helikopteri’ni uçuran pilotlar


da gençlerle bir araya geldi. Pilotlar Arif Ateş ve Gökhan Virlan “Hayallerin Ötesinde Kariyer” başlıklı sunumda gençlerle deneyimlerini paylaştı. Sektörde bugüne dek en geniş katılımlı buluşmalardan birine imza atan Savunma Sanayii Zirvesi’nin açılış konuşmasını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan gerçekleştirdi.

“SAVUNMA SANAYIINDE GELIŞEMEZSENIZ ÖZGÜRLÜĞÜNÜZÜ GARANTI ALTINA ALMAZSINIZ”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, zirvede yaptığı konuşmada, savunmanın önemine ve son 16 yılda yapılan atılımlara dikkat çekerek, “Sadece doğal kaynağa veya ticarete dayalı paranızın olması, savunma sanayinde belirli bir seviyeye ulaşamamışsanız özgürlüğünüzü garanti altına almanızı asla sağlamaz” dedi. Türkiye'nin savunma sanayiine yönelik çalışmalarını değerlendiren Erdoğan, şunları kaydetti: “Bugüne kadar yaptıklarımızı ısınma, alıştırma, egzersiz hareketleri olarak görüyoruz. İnşallah, bundan sonra koşmaya çok daha farklı bir şekilde devam edeceğiz. Savunma sanayii alanında proje bedeli 60 milyar doları bulan 650 kalem işi takip ediyoruz. Atak helikopterini çok daha güçlü hale getireceğiz. Milli muharip uçağımızı geliştirme yönünde kesintisiz bir çaba içindeyiz.” Türkiye’nin İHA ve SİHA üretiminde geldiği noktanın önemini vurgulayan Erdoğan, bu iki üretimde özel sektörün çabalarını, girişimini ve desteğini takdir ettiğini belirtti ve “Çok daha güçlüsünü yapacaklar” diyerek güvenini dile getirdi.

“ÇOK ACIL OLMAYAN HIÇBIR ÜRÜN İTHAL EDILMESIN”

Erdoğan konuşmasına şöyle devam etti: “Çok acil olmayan hiçbir ürünün, malzemenin yurt dışından ithal edilmemesinin talimatını buradan tüm kurumlarımıza bir kez daha veriyorum. Türkiye, savunma sanayiindeki tüm stratejik ihtiyaçlarını kendisi geliştirebilir, üretebilir hale gelene kadar durmayacağız, çalışacağız. Kasırga, Bora, Som gibi füzelerimiz seri üretim aşamasına gelirken, daha yeni modellerle ilgili çalışmalarımız da sürüyor. O da daha uzun menzilli olanlarını yapmak, bunların üretimlerine geçmek. Bu alanda önemli bir adımı da inşallah uzun menzilli füzeler-

le atıyoruz, atacağız. Deneme atışlarının tamamlandığı bu proje Türkiye'yi bir üst lige taşıyacak." Erdoğan yerli ve milli imkânlarla yapılan genel maksat helikopterinin adını “Gökbey” olarak açıkladı.

SIRADA SAVUNMA SANAYII ŞURASI VAR

Çok acil olmayan hiçbir ürünün, malzemenin yurt dışından ithal edilmemesinin talimatını buradan tüm kurumlarımıza bir kez daha veriyorum. Türkiye, savunma sanayiindeki tüm stratejik ihtiyaçlarını kendisi geliştirebilir.

“Küresel Güç Türkiye” başlıklı zirveyi ilk kez gerçekleştirdiklerini ifade eden Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir ise yaptığı konuşmada, Türkiye'nin geldiği konum itibarıyla küresel güç olmanın gerekliliklerini yerine getirmesi gerektiğini belirterek, “Zirve ile savunma sanayisi konusunda yeni bir dönemdeyiz, yapılanmadayız, mesajı verildi. Burada küresel güç Türkiye vizyonunu destekleyecek çok kuvvetli, etkin, Türkiye'nin bütün kaynaklarını harekete geçirebilecek ve insan kaynağının iyi yetiştirilmesi, teknoloji, bilim gibi konuların ihmal edilmediği kuvvetli bir temel üzerine kurulması gerekiyordu” dedi. Vizyoner Genç başlığı ile devam eden zirvenin ikinci gününde Türkiye’nin çeşitli yerlerinden 2 bin 500 öğrenci ağırladıklarını söyleyen Demir, konuşmasına şöyle devam etti: “Bunun başarılı olduğunu umuyorum. Genç arkadaşlarımızdan aldığımız geri bildirimler olumlu, gerçekten çok büyük bir heyecan yarattı. Cumhurbaşkanımızın ismini verdiği tamamen milli tasarım, yerli helikopterimizin sahneye çıkması büyük bir heyecan doğurdu. Çünkü Türkiye, projenin başında söz verdiği gibi tam 5 yılda söz verilen gün ve saatte

29


SSB HABERLER

helikopteri uçurarak sözünü yerine getirdi. Faaliyetimiz bir ürünle de taçlanmış oldu.” İsmail Demir, gelecek yıl bir şurayla Türkiye'nin çok uzun soluklu savunma sanayisi stratejilerini sağlık, haberleşme, iletişim, ulaşım, enerji gibi sektörlerle geniş kapsamlı ele almak istediklerini belirtti.

GÖKBEY ISMINI ERDOĞAN SEÇTI

Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, Türk Savunma Sanayii Zirvesi ve Gökbey helikopterine ilişkin hedefleri değerlendirdi. Helikopterin isminin Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından verildiğini belirten Demir, “Bu halkımızı gururlandıran, bir anlamda özgüvenimizi artıran, projelerin zamanında yapılmasına ilişkin de bir mesaj oldu” dedi. Demir, Gökbey'in seri üretim takvimine ilişkin de bilgiler verdi. Helikopterin seri üretiminin 2021 sonunda başlayacağının ifade edildiğini ancak Erdoğan'ın bu süreyi biraz uzun bulduğunu belirten Demir, şöyle konuştu: “Biz bunu 2021 başı olarak alıyoruz. Bir hava aracının kalifikasyon süreci gerçekten çok dikkatli yürütülmeli. Helikopterimiz hazır ve buna motoru da hazırlıyoruz. Prototip helikopterimizin motoru, Atak'ta kullandığımız motorun aynısı ancak motoru hazırlanıyor. TEI'de bu helikopterimize yönelik motor hazırlıkları devam ediyor, motorumuz ateşlendi, test ortamında çalışıyor şu anda. Onun da kalifikasyon ve test süreçleri devam edecek. İnşallah helikopterimizin seri üretim aşaması geldiğinde kendi yerli motorumuzla uçuracağız.”

"MILLI SAVUNMA SANAYII ÖNCELIĞIMIZ"

Cumhurbaşkanlığı Kabinesi'nin ikinci 100 günlük icraat programında yer alan savunma sanayisi projelerine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Demir, şunları kaydetti: “Yeni programda çeşitli füzelerimizin atışları, Akıncı İHA'nın sözleşmesinin imzalanması, Ulak baz istasyonlarının yaygınlaştırılması, muhtelif teslimatlar, helikopter ve mühimmat teslimatları, bazı kalifikasyon süreçlerinin devamı gibi çok sayıda maddelerimiz var.” Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Türk Savunma Sanayii Zirvesi'nde yaptığı konuşmada, Sanayi olmadan ekonomik güçten bahsedilemediği gibi, savunma sanayisi olmadan da ekonomik

30

ve siyasi bağımsızlıktan bahsedilemeyeceğini ifade ederek, yerli ve milli savunma sanayisini tesis etmenin her zaman öncelikli alanlarından olduğunu söyledi. Savunma sanayisinde yerli ve milli teknolojilerin geliştirilmesi adına çok çalıştıklarını vurgulayan Varank, stratejiden özgün tasarıma, altyapı kurulumundan teknoloji geliştirmeye, nihai üründen ticarileşmeye kadar her aşamada tam bağımsız Türk savunma sanayii oluşturmak istediklerini dile getirdi.

Gelecek yıl yapmayı planladığımız bir şurayla, Türkiye'nin çok uzun soluklu savunma sanayii stratejilerini, sağlık, haberleşme, iletişim, ulaşım ve enerji gibi ileri teknolojiye sahip sektörler ile geniş kapsamlı ele almak istiyoruz.

YERLILIK ORANI YÜZDE 65’IN ÜZERINDE

Türkiye’nin en büyük hazinesinin gençler olduğunun altını çizen Bakan Varank, bin 59 Ar-Ge merkezine destek sağladıklarını, genç girişimciliği hem KOSGEB hem de TÜBİTAK kanalıyla desteklediklerini ve tüm girişimcilere gerekli desteği sunmaya hazır olduklarını bildirdi. Savunma sanayisindeki yerlilik oranının yüzde 65'in üzerinde olduğunu anımsatan Varank, “16 senede, savunma sektöründe 700 yerli patent başvurusu yapıldı. Bunun yüzde 63'ü son beş yılda gerçekleşti. Tabii ki bunlarla yetinmeyeceğiz. Kamu ve özel sektördeki tüm paydaşlarımızla yakın iş birliği içinde çalışmaya devam edecek, geliştirdiğimiz ürün ve teknolojilerle pek çok ülkenin gıptayla takip ettiği yeniliklere de imza atacağız” değerlendirmesinde bulundu. Türk Uzay Ajansının kurulduğunu anımsatarak, "Ülkemizin artık bir uzay ajansı var. 20 yıllık rüyamız gerçek oldu” ifadesini kullanan Varank, uzay teknolojileriyle ilgili politika ve stratejileri belirleyecek bu ajansın rekabetçi sanayiye de zemin hazırlayacağını dile getirdi.



SSB HABERLER

GÖKBEY HAZIR, YERLI MOTOR DA GELIYOR... Türkiye'nin genel maksat helikopter ihtiyacını karşılayacak T625 helikopteri gökyüzünde Gökbey adıyla süzülecek. Yerli motorla donatılacak olan Gökbey’in seri üretimine 2021’de başlanacak.

ürkiye'nin genel maksat helikopter ihtiyaçlarının özgün bir platformla karşılanması amacıyla geliştirilen T625 helikopterine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın isteğiyle Gökbey adı verildi. TUSAŞ tarafından yerli imkanlarla geliştirilip üretilen Gökbey, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ve diğer

T

32

ihtiyaç sahibi makamların genel maksat helikopteri ihtiyaçlarını karşılayacak. Gökbey projesi, Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) ile Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TUSAŞ) arasında Özgün Helikopter Programı Sözleşmesi imzalanarak, 6 Eylül 2013'te başlamıştı. Program kapsamında, tasarım, geliştirme, üretim, test ve doğrulama, kalifikasyon, sivil/askeri sertifikasyon ve teknik veri paketlerinin oluşturulması faaliyetleri devam

ederken, helikopterin erken ilk uçuşu 6 Eylül 2018'de başarıyla gerçekleştirildi. Geliştirme aşamasında yaklaşık iki yıl boyunca bir dizi yer ve uçuş testine tabi tutulacak. Askeri ve sivil kullanıcıların ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik geliştirilen Gökbey ile personel nakliyesi, pilot eğitimi, arama kurtarma, iç güvenlik, sınır güvenliği, ambulans, VIP taşıma, ormancılık, yangınla mücadele, kıyı ötesi taşıma ve arama kurtarma görevleri icra edilebilecek.


T625'e özel olarak transmisyon, iniş takımı, güç aktarma organı, helikopter gövdesi, yazılım ve donanım, elektronik sistemler, paller geliştirildi.

ALT SISTEMLER YURT IÇINDE ÜRETILDI

Proje kapsamında tüm alt sistemlerin tasarımı yurt içinde gerçekleştirildi. Diğer sistemlerin de seri üretim dönemini destekleyecek şekilde milli imkan ve kabiliyetler kullanılarak üretilmesi hedefleniyor. Projenin ana yüklenicisi TUSAŞ, helikopterin gövdesini, rotor sistemini ve güç aktarma sistemini tasarlayarak üretti. T625'in aviyonik, haberleşme sistemi, seyrüsefer sistemi, yapısal bütünlük ve kullanım takip sistemi, sistem entegrasyon ve gösterim sistemi, elektronik harp sistemi bileşenlerinde ise ASELSAN'ın imzası bulunuyor. ASELSAN, ayrıca gösterge ve kayıt sisteminde de sorumluluk üstlendi. Türk savunma ve havacılık sanayisi, Atak helikopteriyle aviyonik sistemler, silah sistemleri, helikopter gövdesi, pal, haberleşme sistemleri tasarlama ve üretme, entegrasyon, lojistik destek, eğitim, işletme, tanıtım, pazarlama konularında pek çok kazanım elde etti. Bunların en kritik olanlarından biri de helikopterin performansını, kabiliyetini doğrudan etkileyen transmisyon geliştirilmesi oldu. Türkiye, sahip olduğu teknolojiyle kendi transmisyonunu yapmayı başardı.

YERLİ MOTOR DA GELİYOR

Gökbey için yerli motor geliştirilmesine yönelik çalışmalar da yoğun şekilde sürüyor. Motor geliştirme projesinde, sistemin kalbini oluşturan çekirdek motorun ön prototip imalatı tamamlandı ve ilk

ateşleme başarıyla gerçekleştirildi. Proje kapsamında bir yandan Türkiye'de gaz türbinli motor tasarım, geliştirme ve test altyapıları oluşturulurken, diğer yandan helikoptere entegre edilecek 1400 shp gücünde, tip sertifikası alınmış, özgün ve milli motor, TUSAŞ Motor Sanayii A.Ş. tarafından geliştiriliyor. Motorun prototipinin bir yıl sonunda

çalıştırılması hedefleniyor. Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, Gökbey'in 2021 başında yerli motorla seri üretime geçeceğini belirterek, "Seri üretim takvimini 2021 başı olarak alıyoruz. Helikopterimiz hazır ve buna motoru da hazırlıyoruz. Helikopterimizi seri üretim aşaması geldiğinde yerli motorumuzla uçuracağız" açıklamasını yaptı.

33


R Ö P O R TA J

2019 TEKNOPARK iSTANBUL’UN FARKINDALIĞINI ARTIRACAĞI BIR YIL OLACAK

34


ürk savunma sanayisinde bugüne kadar çok sayıda projeye ev sahipliği yapan Teknopark İstanbul, gelecek dönemde de adından daha çok söz ettireceğe benziyor. “Teknopark İstanbul markasını 2019 yılında inşallah, daha güçlü hale getireceğiz”, diyen Genel Müdür Bilal Topçu ile yeni dönemde izleyecekleri yol haritasını ve Teknopark İstanbul’un ülke sanayisi için önemini konuştuk.

T

Göreve başlamadan kafanızda nasıl bir teknopark vardı. Geldikten sonra nasıl bir tablo ile karşılaştınız? Kısa süredeki düşüncelerinizi öğrenmek isteriz. Teknopark İstanbul’a gelmeden önce, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakan Danışmanı olarak iki yıl Ankara’da iyi bir bürokrasi tecrübem oldu. Öncesinde de özel sektör tecrübelerimiz olmuştu. Teknopark modelini, üniversite yıllarında duymaya başlamıştık. Teknoparklar ile ilgili kaba bir bilgiye sahiptim ve Türkiye’nin stratejik sektörlerde ve ileri teknolojide daha büyük rol alması için önemli oluşumlar olduğunu düşünüyordum. Geçirdiğim kısa süre içerisinde Teknopark İstanbul’un önemini daha çok anladım. Bulunduğumuz bölgede 13 milyon metrekarelik bir alan, Ar-Ge ve teknoloji faaliyetleri için ayrılmış. Endüstri parkının içinde bulunan Teknopark İstanbul ise 3 milyon metrekarelik alana sahip. Savunma Sanayii Başkanlığı öncülüğünde üniversite, akademisyenler, girişimciler, sanayiciler ve iş insanlarını, bir araya getiren, kaliteli iş gücü ve yeni mezun mühendislerini özetle İstanbul’un birçok değerini birleştirmek için güzel bir kampüs oluşturulmuş olduğunu gördüm. Çok önemli başarı hikayelerinin yazıldığı ve yazılmaya devam edildiği böyle bir ekosistemde görev yapmaktan onur duyuyorum. Teknoloji üssü olarak planlanan Teknopark İstanbul bölge ve ülke için nasıl bir rol üstleniyor? Teknopark İstanbul, ağırlıklı olarak savunma sanayii projelerinin yürütüldüğü bir yapı. Teknoparkımızı ziyaret eden Savunma Sanayii Başkanı

Eylül 2018’de Teknopark İstanbul Genel Müdürü olarak göreve başlayan Bilal Topçu, yeni yılda izleyecekleri yol haritasını şöyle açıklıyor: “Yeni yıl ile birlikte üniversitesanayi ve kamu iş birliğini artırarak daha verimli çıktıların alınacağı bir dönem başlatmak istiyoruz.”

Prof. Dr. İsmail Demir, basına verdiği demeçte Teknoparkımızı savunma sanayinin ikinci adresi olarak gördüğünü bir kez daha yineledi. Vakıf şirketleri başta olmak üzere savunma sanayisi şirketleri ağırlıklı olarak Ankara’da konuşlanmıştı ve İstanbul’un yetişmiş mühendisleri, Ankara’ya gidip çalışmak istemiyor. Dünyanın en uzak ülkelerine gitmesine karşın Ankara’ya çalışmak için gitmiyordu. Teknoparkımız ile amaçlananlardan biri de, bölgede yetişmiş beyin gücünü savunma sanayisinde değerlendirebilmekti. Bir diğer amaç da Trakya’dan Kocaeli’ye kadar hatta otomotiv sektörünün yoğun olduğu Bursa’yı da içine alarak, Marmara Bölgesi’ndeki sanayinin de savunma sanayi ile entegrasyonunu sağlamaktı. Böylelikle bölgedeki sanayinin tecrübesi savunma sanayisine transfer edilebilecekti. Örneğin otomotiv çok da uzak olmayan bir sektör ve birçok teknolojisi savunma sanayine hızlıca entegre edilebilecek bir sektör. İstanbul’daki üniversiteler ile de iş birliklerinin geliştirilmesi ve yetişen mühendislerin de savunma sanayisinde değerlendirilmesi amaçlananlardan biriydi. İstanbul’da bulunan ve yurt dışına açılan fakat savunma sanayisine uzak kalan sanayicimizin tecrübelerinin de savunma sanayiine transferi de amaçlananlardan biriydi. Teknopark İstanbul, tüm bunları bir araya getiren güzel bir ekosistem olarak öne çıkıyor.

Burada bulunan başta Aselsan, Roketsan, TAİ gibi vakıf şirketlerimiz, savunma sanayisinden direkt proje alabildikleri için burada kendi ekosistemlerini de oluşturarak, çoklu ilişki başlatmışlar. Bin 250 yerli proje yapılmış ve yapılmaya devam ediyor. Bunların içinde milletimizin göğsünü kabartan projelerin Ar-Ge çalışmaları burada yapılmış ve yapılmaya devam ediyor. Teknopark İstanbul, fiziksel olarak da büyümesini sürdürüyor. Projelerde hangi aşamada, 2019’da yeni etaplar devreye girecek mi? Bir milyon metrekareden inşaatı tamamlanan 210 bin metrekare kapalı alan var. Şu an kampüs içerisinde 280 firma ve 4 bin 500 Ar-Ge çalışanı bulunuyor ve kampüsümüz yüzde 100 dolu. 2019’da 30 bin metrekare bir binayı tamamlamayı düşünüyoruz. Orta vadede ise 3. etap inşaatlarıyla 100 bin metrekare daha alan ilave etme planımız var. Talepler olduğu için yeni alanlara ihtiyaç var. Kampüsümüz sosyal imkanları, fiziki şartları, ödüllü binaları, peyzajı, sosyal tesisleri, yüzme havuzları ve tenis kortlarıyla tercih edilebilir özelliklere sahip. Teknopark İstanbul dışında bölgede ciddi yatırım yapan teknoloji kuruluşları da var. Bölge, bu anlamda bir cazibe merkezi olabilir mi? Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız, tersine beyin göçünün belki bir

35


R Ö P O R TA J

başlangıcı olabilecek yeni teşvikler açıkladı. Şehir merkezinden çok uzak olmayan bu bölge, siteleri ve villalarıyla yurt dışından gelen insanların da yaşam olarak tercih edebileceği bir yer diye düşünüyorum. Bizim kampüsümüz dışında TÜBİTAK gibi diğer kurumların da bölgede yatırımları bulunuyor. Bölgedeki diğer oluşumların ve kampüsümüzün sosyal imkanlarının bir cazibe merkezi oluşturduğuna inanıyorum. Bizim ana hedeflerimizden biri de bu konuda öncü olmak. Hedefiniz beyin göçünün önüne geçmek mi? Sadece Teknopark İstanbul olarak çok iddialı olabilir fakat bölge bazında düşünüldüğünde mümkün olabilecek bir şey. Çalışma koşulları, ortam, esnek çalışma şartları gibi yurt dışında sunulan imkanları biz de sunabiliriz. Savunma sanayii alanında birçok teknolojiyi artık kendi imkanlarımız ile Türkiye’de yapabiliyoruz. Bir dönüşüm başladı, Teknopark İstanbul olarak bizler de üzerimize düşen görevi eksiksiz yerine getirmek istiyoruz. Kalifiye Türk mühendisleri ülkede

36

tutmanın ötesinde batı ve doğu ülkelerindeki beyinlerin Türkiye’yi tercih etmelerini sağlamaya çalışacağız. İstedikleri çalışma koşullarına ve güçlü firmalara sahip olduğumuzu anlatmaya bu yıl da devam edeceğiz. Savunma sanayii dışında Teknopark İstanbul’u farklı kılan hangi özellikleri var? Teknoparklar denilince genelde daha çok yazılım şirketlerinin olduğu yapılar akla geliyor ve teknoparklar genelde üniversitelere bağlı oluyor. Teknopark İstanbul, biraz daha farklı konumlandırılmış. SSB ve İstanbul Ticaret Üniversitesi ortaklığı ile kurulmuştur. Bu da bize avantajlar sağlıyor. Kampüsümüzde ona yakın üniversitenin ofisi var. Projeleri bütün üniversiteler ile çalışıp geliştirebiliyoruz. Savunma sanayii dışında, uzay ve havacılık, gemi inşa ağırlıklı olmak üzere denizcilik, enerji, ileri malzeme, ileri elektronik ve sağlık kampüs içindeki diğer odak sektörlerimiz. Kuluçka merkezimizde "Biyoküp" diye sağlığa ayırdığımız özel bir alanımız var. Savunma ve uzay sanayii, denizcilik ve sağlık endüstrisine yönelik

kümelenmelere ev sahipliği yapıyoruz. En büyük farklarımızdan biri de, Teknopark'ımızın, devlete ulaşmanın en kolay yolu olarak görülmesi. Savunma Sanayii Başkanlığı’nın kendi yeri olduğu için buradaki projeleri çok yakından takip ediyorlar. Bu nedenle firmalar yeni ofislerin açılmasını bekliyor. Göreve gelmenizin ardından kurumsal yenilikler olduğunu görüyoruz. Yeni yıl ve gelecek dönem için nasıl bir yol haritası hazırladınız? Bugüne kadar görev yapan yöneticilerimizin çok büyük emekleri oldu. Fiziksel yapının yanında önemli bir ekosistem ve modern bir kampüs kuruldu. İnşaatlar aynı hızda devam edecektir fakat bundan sonra oluşturulan standartların korunması ve verimliliğin artırılması biraz daha öne çıkacak. Yeni yıl ile birlikte üniversite, sanayi ve kamu iş birliğini sağlayıp, nasıl daha verimli çıktılar alabiliriz diye fikirler üretilen ve çalışmalar yürütülen bir dönem başlatmak istiyoruz. Yapmak istediğimiz, kamusuyla, sanayicisiyle, çalışanıyla, akademisyeniyle dört taraflı bu köprüyü kurarak iletişimi ve bilgi paylaşımını artırarak projeleri daha ilerilere taşımak. 2018’in son çeyreğinde yapmış olduğumuz


280 Ar-Ge firmasının 4500 Ar-Ge personeliyle 1250 projenin yürütüldüğü teknoparkımızı, kamu kuruluşları, sanayicisi, mühendisleri ve akademisyenleriyle dört taraflı bir köprü kurarak, iletişimi ve bilgi paylaşımını artırarak daha da ileriye taşımak hedefindeyiz.

ziyaretler ve teknoparklar ile imzaladığımız anlaşmalar ile yurt dışı iş birliklerini artırmaya devam edeceğiz. Yurt dışı programlarımıza firmalarımızı dahil etmek amacındayız. Şu ana kadar yaptığımız yurt dışı ziyaretlerinde beraber gittiğimiz firmalar B2B görüşmeler yapma imkanı buldu. Oldukça verimli geçti. Bu ziyaretler yeni yılda da artacak. Daha fazla kurumsal çalışmalarla dolduracağımız, taleplere cevap verebilmek adına ofis inşaatlarının devam edeceği, ev sahipliği yaptığımız firmalara daha iyi hizmet vermek adına yerli ve yabancı yatırımcıların buradaki projelere ulaşması noktasında adımların atılacağı bir yıl olacak. Teknopark İstanbul markasını 2019 yılında inşallah daha güçlü hale getireceğiz. 2019 yılı bizim biraz daha farkındalığımızı artıracağımız bir yıl olacak diyebiliriz. Logolarımızda küçük değişiklikler yapıldı. Ajanslar ile yaptığımız sözleşmeler ile yazılı, görsel ve sosyal medyada daha fazla yer almak istiyoruz. Gençler başta olmak üzere tüm ülkeye Teknopark İstanbul’u biraz daha iyi anlatmak adına adımlar attık. Bu anlamda dergimiz de yeni bir isim, içerik ve tasarım ile başlangıç yapmış olacak.

“TEKNOPARK İSTANBUL ÖZEL PROJELERE EV SAHIPLIĞI YAPIYOR” Göreve başladıktan sonra çok büyük projeler kadar dikkatini çeken çok ilginç projelerin de olduğunu söyleyen Teknopark İstanbul Genel Müdürü Bilal Topçu,“Burada ülkemiz için stratejik öneme sahip projeler geliştirilmektedir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne yapılan su boru hattı projesi de burada yapılmış. Yüzer enerji gemilerin projeleri bizim kampüsümüzde yapılmış. MİLGEM projelerinin birçok çalışması burada yapıldı ve yapılmaya devam ediyor. Kuluçkadan başlamış, ciddi yatırım almış ve yerli radar üreten firmamız var. Su altı sonarlar

üreten firmalarımız mevcut. Dünyada yapay elmas üreten altı firmadan biri olan Apsilon da bizim kampüsümüzde. Focus dediğimiz lazer optik çalışmalar yapan firmalarımız var. Lazer işaretlemede çok başarılı ve ihracat yapıyorlar. Savunma sanayimizin bütün güç ve transmisyon proje ve Ar-Ge çalışmaları burada yapılıyor. Son olarak Boeing, Türkiye’de ilk mühendislik ve teknoloji merkezini Teknopark İstanbul’da açtı. Havacılıkta birçok firmaya daha ev sahipliği yapmaya yönelik çalışmalar yürütüyoruz.”

37


GÖRÜŞ

SIBER GÜVENLIĞE GENEL BIR BAKIŞ Siber güvenlik iletişim ağları, bilgisayarlar, programlar ve verileri her türlü saldırı, hasar veya izinsiz erişimlerden koruyacak teknoloji, proses ve uygulamalardır. orbes verilerine gore 2015 yılında siber güvenlik pazarı global ölçekte 75 milyar dolara ulaşmıştır ve bunun 2020 yılında 170 milyar doları geçeceği öngörülmektedir. Siber güvenlik iletişim ağları, bilgisayarlar, programlar ve verileri her türlü saldırı, hasar veya izinsiz erişimlerden koruyacak teknoloji, proses ve uygulamalardır. Siber güvenlik denildiğinde; uygulama güvenliği, bilgi güvenliği, ağ güvenliği, yöneylem güvenliği, ve son kullanıcı eğitimleri olmak üzere geniş kapsamlı bir sistem kastedilmektedir. Bugün siber güvenlik porblemleri o denli hızlı cereyan etmektedir ki siber güvenlik önlemlerinin sürekli gözlem ve hızlı reaksiyon kabiliyetine sahip olması kaçınılmazdır. Bunun yanında Nesnelerin İnterneti ve Bulut Bilişim gibi ortamların ürettiği farklı yapı, hız ve hacimdeki veri blokları gitgide Büyük Veri Analizi ve Açık Veri Platformlarını kaçınılmaz hale getirmektedir ki bu ortamlarda güvenlik çok daha karmaşık bir problem oluşturmaktadır. Öte yandan yakın zamanda gündeme gelen ve önemi her geçen gün artan Kişisel Verinin Korunması kavramı ve ilgili yasal düzenlemeler, kişi mahremiyetinin korunması ve bu konu ile ilgili güvenlik önlemlerinin de yeniden ve yeni yöntemler ile tartışılmasını mecbur kılmaktadır. Önümüzdeki yıllarda bu alanda araştırmaların daha da yoğunlaşacağı düşünülmektedir. Özellikle Veri Sızıntıları göz önüne

F

38

Prof. Dr. Abdül Halim Zaim İstanbul Ticaret Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölüm Başkanı ve Fen Bilimleri Enstitüsü Siber Güvenlik Anabilim Dalı Başkanı

alındığında kişisel verinin korunması, üzerinde ciddi düşünülmesi gereken bir alan teşkil etmektedir. Unutulmamalıdır ki en ciddi zarar en savunmasız olduğumuz yerden yapılan saldırılardan gelmektedir ki bilişim dünyasında buna veri sızıntısı tabiri verilmektedir. Bu alanda geliştirilmiş olan anomaly tespit yöntemleri nesnelerin interneti, büyük veri ve bulut ortamları göz önüne alınarak yeniden ele alınmalı ve alınacaktır. Son olarak Siber Güvenlik alanında en etkin savunma yöntemi bireylerin bu konuda bilinçlenmesidir ki bu da ancak bu konuda üniversitemizdeki Siber Güvenlik Yüksek Lisans programında da olduğu gibi ileri seviye eğitimlerin yaygınlaştırılması ile mümkün olacaktır.



LENS

ZAHA PROJESi TANITILDI Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın ihtiyacını karşılamak için geliştirilen Zırhlı Amfibi Hücum Araçları (ZAHA) konsepti, ilk defa Endonezya’daki Indo Defence Fuarı'nda tanıtıldı. ZAHA, FNSS tarafından geliştiriliyor.

ZAHA için sözleşme, SSB ile FNSS arasında 7 Mart 2017 tarihinde imzalandı.

FNSS, proje kapsamında 23 adet personel taşıyıcı, 2 adet komuta kontrol aracı ve 2 adet kurtarma aracı olmak üzere, toplam 27 adet araç teslim edecek.

ZAHA'lar, birliklerin kıyıya güvenli şekilde çıkarılmasını sağlayacak. Karaya çıktıktan sonra ise zırhlı personel taşıyıcı olarak görev yapacak.

ZAHA’lar, havuzlu çıkarma gemilerinden denize iniyor ve yüksek süratle gemi-kıyı intikalini yaparak birliklerin, en kısa zamanda karaya çıkmasını sağlıyor.

ZAHA’ların çift doğalı araçlar olarak, hem denizde hem de karada üstün performans göstermeleri gerekiyor.

40


Dünyada çok az sayıda ülke, bu tür araçları envanterinde bulunduruyor.

TEKNIK ÖZELLIKLERI Uzunluk: 8,3 metre Genişlik: 3,3 metre

Azami Deniz Hızı: 7 knot 15 deniz mili mesafeden deniz piyadelerini karaya intikal ettirebilecek. Denizde kendini düzeltebilme kabiliyeti olacak ve 2,5 metrelik dalgalarla baş edebilecek. Azami 300 kilometre menzile erişebilecek olan platform, 12,7 milimetre makineli tüfek ve 40 milimetre bombaatar ile teçhiz edilmiş uzaktan kumandalı silah istasyonuna sahip olacak. Benzerlerine göre araç, içerisinde daha fazla personel taşıyabilecek, balistik ve mayın korumada yüksek seviyeye sahip olacak.

41


LENS

ATAK’IN

PRESTiJi SINIRLARI AŞTI Milli bir proje olan ve 2014 yılında Türk Silahlı Kuvvetleri’nde göreve başlayan Atak Taarruz ve Taktik Keşif Helikopteri, yakın zamanda Pakistan Savunma Sanayii’nde görev almaya başlayacak.

TESLIM EDILEN: 40 ADET

Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş. (TUSAŞ/TAI) tarafından geliştirilerek üretilen ve 2014 yılından itibaren teslim edilmeye başlayan T129 ATAK Taarruz ve Taktik Keşif Helikopteri'nin sayısı 40’a ulaştı.

ATAK, YERLI IMKANLARLA ÜRETILEN SILAH VE GÜÇ SISTEMLERINE SAHIP

ATAK’ın silahları arasında, Lazer güdümlü Cirit füzesi ve uzun menzili Mızrak tanksavar füzesi var.

42

T-129 ATAK, 5 palli ana rotor, güçlü motoru, yeni nesil hedef tespit sistemi, entegre kask sistemi, etkin ve özgün silah teknolojisi, sayısal kokpit mimarisi, görev bilgisayarları ile gelişmiş uçuş ve atış kontrol sistemleriyle öne çıkıyor.


Azami Seyir Hızı

281km/sa

HOGE (TOP)

4221m

Tırmanma Oranı

13.26m/sn

Dikey Tırmanma Oranı

7.3m/sn

Görev Tavanı

4572m

Menzil (Std. Tank)

537km

Havada Kalış

3 saat

TEKNİK ÖZELLİKLER

PERFORMANS

MOTOR 2 x Turboshaft Engines LHTEC-CTS800•4A Kalkış Gücü 2 x1024 kw 2 x 1.373 shp Uzunluk

14.54m

Yükseklik

3.40m

Ana Rotor Çapı

11.90m

Genişlik

3.49m

Azami Kalkış Ağırlığı

5065kg

Yakıt Tankı*

762kg

Mürettebat

2 Tandem

Aynı anda

8 ADET

güdümlü anti-tank füzesi UMTAS,

12 ADET

güdümlü CİRİT,

2 ADET

STINGER,

ATAK, ÖNLÜ ARKALI KOKPIT DIZAYNIYLA DIKKATI ÇEKIYOR 360 DERECE manevra gücüne sahip

274 KILOMETRE

ATAK helikopterinde gece-gündüz termal görüş ve hedefleme sistemi ile avcı kaska montajlanmış nişangah sistemi bulunuyor.

kalabiliyor

519 KILOMETRE

menzile ulaşabiliyor

kadar

70 MM

Helikopterde milli kriptolama yeteneğine sahip haberleşme sistemleri, sayısal video kayıt sistemi ve sayısal harita uygulamaları da bulunuyor.

güdümsüz roket

500 ADET mühimmat kapasiteli

hıza ulaşabiliyor

3 SAAT HAVADA

76 ADETE

Helikopterin baş tarafında bulunan AselFLIR300T Gündüz ve Gece Görüntüleme Sistemi 360° dönebilmekte, yaklaşık 20 km’ye kadar mesafedeki hedefleri tespit, 10 km’ye kadar mesafedeki hedefleri ise teşhis edebilmektedir.

20 MM TOP ile görev yapabiliyor.

43


İTO HABERLER

500 STARTUPS İSTANBUL ORTAĞI ENIS HULLI:

YATIRIMDA EN ÖNEMLI UNSUR EKIP 500 Startups ortaklarından Enis Hulli, "Projenin pazarına göre isteklerimiz değişiyor ama görmek istediğimiz en önemli nokta, projeyi ve pazarı iyi anlayarak, hangi adımları atacağımızı bilmemiz” diyor. tartups 500 İstanbul ortaklarından Enis Hulli, BTM girişimcileri ile deneyimlerini paylaştı. Türk girişim ekosistemini yetiştirmeyi ve büyütmeyi, yetenekli girişimcilere Silikon Vadisi ile entegre başarılı işletmeler kurma konusunda yardım etmeyi hedefleyen Hulli, söyleşide girişimcilere takım çalışmasının öneminden bahsetti. İyi bir takımın her şeyi değiştirebileceğini belirten Hulli, projenin kötü gitmesi, yeni bir pazara açılması durumunda da projeyi yönetip yükseltecek olanın yine ekip olduğunu kaydetti. Yatırım aşamasında da kendileri için takımın tek önemli unsur olduğunu söyleyen Hulli, yatırımı takım için yapıyoruz ya da takımdan dolayı vazgeçiyoruz diyerek sözlerine devam etti. Hulli, girişimcilerin en fazla merak ettikleri konuların başında yatırım aşamasında nelere dikkat edilmesi gerektiği konusunun olduğunu belirterek, “Pazar ve ürüne bakış açımız girişimciler ile aynı olmalı. Projenin pazarına göre isteklerimiz değişiyor ama görmek istediğimiz en önemli nokta, projeyi ve pazarı iyi bilerek, hangi adımları atacağınızı bize anlatabiliyor olmanız lazım” dedi.

S

44

TÜRKIYE PAZARI VE TÜRK ISTIHDAMI ÖNEMLI

Girişimcilere proje geliştirme noktasında da tavsiyeler veren Hulli, kullanılan teknoloji ve istihdam anlamında Türkiye’de kalmaları

gerektiğini fakat ciro anlamında globale mutlaka açılmalarını önerdi. Globale açılmak isteyen girişimcilerin ekiplerinde mutlaka bir yabancı çalışana yer vermeleri gerektiğini söyleyen Hulli, ekip içi eğitimlerin de olumlu bir etki yarattığını belirtti. Yatırımcıların girişimcilere kazandıracağı iki unsurun para ve network oluşturma olduğunu söyleyen Enis Hulli, özellikle kurumsal hayattan istifa edip girişimcilik ekosistemine dahil olan kişilerin, en az 18 aylık bir süreci hayatlarını devam ettirebilme anlamında planlamaları gerektiğinin önemli olduğunu da vurguladı.


“MUCIT GIRIŞIMCI”YE KANADA’DAN BÜYÜK ÖDÜL Kanada başta olmak üzere tüm ülkelerden gelen icat sahibi mucitlerin kendilerini ve projelerini tanıtmaları amacı ile düzenlenen “Toronto International Society Of Innovation & Advanced Skills (TISIAS)” etkinliği 1 Ekim’de Kanada’nın Toronto kentinde gerçekleşti. Organizasyonda buluş sahipleri, öğrenciler, araştırmacılar ve girişimciler için hem ulusal hem de uluslararası sektörlerden oluşan buluş sergisi, eğitim semineri ve ödül töreni gerçekleştirildi. Tüm kategorilerde birbirinden farklı fikirlere sahip olan mucitler, TISIAS programları sayesinde farklı bir grup katılımcıyla ağ alışverişi yapabilme imkanına sahip oldu. Organizasyonla aynı anda, Dünya İcat Federasyonu ve Dünya Fikir Mülkiyetleri Federasyonu’nun her yıl gerçekleştirdiği ‘I-Can’ yarışmasında, bu sene 42 ülkeden 326 proje başvurarak, 15 dalda yarışma fırsatı elde etti. Temmuz ayında BTM ve TÜMMİAD ortaklığında yapılan “Mucit Girişimci” programının mucitlerinden Selva Sadıkoğlu Seyhan, “Chape” projesi ile “Tekstil Tasarımı” dalında altın

madalya almaya hak kazandı. Ayrıca “En İyi Girişimci Kadın” diplomasını da almaya layık görülen Seyhan, ülkemize bu ödülle döndüğü için çok mutlu olduğunu dile getirdi. Chape projesi; özel kalıp ve kumaşlarla hazırlanarak moda, inanç, hastalık, sağlık, gelenek gibi ihtiyaçlar düşünülerek, başın tamamını kapatan ve terlemeyi önleyen özel bir teknikle tasarlanan baş giysilerini kapsıyor.

BTM SAHNE’NIN DÖRDÜNCÜSÜ GERÇEKLEŞTI İstanbul Ticaret Odası (İTO) tarafından girişimciliği teşvik etmek amacıyla kurulan Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi (BTM) BTM Sahne’nin dördüncüsünü 22 Kasım 2018 tarihinde BTM Fulya Yerleşkesi’nde gerçekleştirdi. 12 hafta süren eğitimde “II. Güçlendirilmiş Hızlandırma Kampı”nın ardından sekiz girişimci projelerini İTO üyesi yatırımcılara anlatırken, 18 BTM girişimcisi de etkinlik kapsamında stant açarak projelerini tanıtma fırsatı buldu.

BTM Direktörü İbrahim Elbaşı, konuyla alakalı yaptığı değerlendirmede, çalışan yatırımcılara destek sunmaya devam edeceklerini belirterek startup’ların bir yatırım aracı olması adına vesile olmaya devam edecekleri açıklamasında bulundu. Yeni bir projeyi daha hayata geçirmeye hazırlandıkları vurgusunda bulunan Elbaşı, yeni projenin; eğitim, mentörlük, yatırımcı eşleştirmeleri gibi faaliyetleri kapsayacağını ve 16 hafta süreceğini belirtti.

BTM SAHNE’DE SUNUM YAPAN PROJELER:

• E.F.E. –Sibel Altınöz • Kumbaravan – Şivan Adalı • Digime3D - Derya Kavarna • Öğrenci Kariyeri – Olcay Aksoy • Bonarego – Aslı Yılmaz • Yolda – Serkan Üçpınar • Tıkla Kutla – Murat Tepe • Lifount – Şafak Öktem

45


İTO HABERLER

DÜNYA PAZARLAMA ZIRVESI YOĞUN KATILIMA SAHNE OLDU

ünya Pazarlama Zirvesi (World Marketing Summit-WMS), İstanbul’da ilk kez İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) ev sahipliğinde Haliç Kongre Merkezi’nde yapıldı. 4 Aralık Salı günü gerçekleşen zirveye oldukça yoğun bir katılım oldu. Yoğun ilgi nedeniyle ek salonların açıldığı zirvede 4 bin kişi konuşmacıları dinleme şansı buldu, zirve web üzerinden de canlı olarak yayınlandı. Açılış konuşmasını İTO Başkanı Şekib Avdagiç’in yaptığı zirvenin en ilgi çeken ismi, “modern pazarlamanın duayeni” olarak anılan ve WMS’nin de kurucularından olan dünyaca ünlü yönetim ve pazarlama gurusu Prof. Dr. Philip Kotler’di. Kotler yaptığı konuşmada hem iş dünyası hem de çalışanlar için

D

46

önemli mesajlar verdi. “Türkiye’nin güçlü markaları olan bir ülke olmasını istiyoruz. Bazı ülkeler, özellikle İtalya, bunu başardı. İstanbul’a geldiğimde havalimanında birçok İtalyan markası gördüm. Bu, Çin’deki bir havalimanı da olabilirdi. Sizin de dünya havalimanlarında, yanından geçerken görebileceğimiz, Türk markalarınız olmalı” diyen Kotler, Türkiye’nin dünyanın en iyi ülkelerinden biri olabilmesi için bir amaç belirlemesi gerektiğini ve şirketlerin markalar yaratmak adına eğitimi desteklemesi gerektiğini vurguladı.

HEDEF İLK 100 OLMALI

İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekib Avdagiç, “En iyi ürüne sahip olsanız bile, onu insanlara anlatacak, onunla bir değer kazanacaklarına inandıracak pazarlama yaklaşımınız yoksa aslında siz o ürüne

sahip değilsinizdir. Değerlerinizi bir marka olarak zihinlere yerleştirecek olan şey pazarlama sanatıdır. İşte, İstanbul bunu, yüzlerce yıldır değil, binlerce yıldır başarıyla yapıyor” diyerek İstanbul’un hem doğuda hem batıda önemli bir marka olduğunu vurguladı. Amaçlarının, her sektörden yeni markaların çıkmasını sağlamak olduğunu vurgulayan Avdagiç, “Türkiye’yi başarıyla temsil eden birçok markamız var. Ama biz bu markaların zirvelerde olmasını istiyoruz. Bize göre Türkiye’nin artık dünyanın ilk 500 şirketi arasında değil, ilk 100 şirketi arasında da markaları olmalı” dedi. Pazarlamanın, dijitalleşmeden radikal bir şekilde etkilendiğini belirten Avdagiç, son 20 yılda konvansiyonel sanayinin yeni bir marka çıkaramadığına işaret etti. Avdagiç bu sebeple pazarlamanın kendisini değişimlere göre yeniden inşa etmeye mecbur olduğunu söyledi.


TEKNOLOJIK GIRIŞIMCILIK PROJESI BAŞLIYOR TİCARET TTO’nun ‘Ticaret Kuluçka’da Teknolojik Girişimciliğin Geliştirilmesi Projesi’, İSTKA’nın 2018 Yılı Mali Destek Programı kapsamında desteklenmeye değer bulundu. İstanbul Ticaret Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi’nin (TİCARET TTO) mevcut kuluçka merkezinde teknoloji girişimciliği odaklı girişimci adaylarına yönelik yeni bir proje başlıyor. İSTKA destekli “Ticaret Kuluçka’da Teknolojik Girişimciliğin Geliştirilmesi Projesi” ile girişimci ve girişimci adaylarına eğitim, danışmanlık ve mentorluk hizmetleri verilecek, yatırımcılarla buluşmaları sağlanacak. Proje kapsamında ABD ile İstanbul arasında girişimcilik köprüsü kurulacak. ABD’li girişimciler ile TİCARET TTO’daki girişimciler arasında know-how ve tecrübe paylaşımı

Kompozit Sanayicileri Derneği, 11 Aralık Salı günü Cemile Sultan Korusu’nda bir toplantı düzenledi. Türk Kompozit 2019 Fuarı ve Kompozit 2019 Zirvesi ile ilgili tanıtımın yapıldığı toplantıda, güncel ekonomik konular ile 2019 beklentileri ele alındı. Toplantıda konuşan İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Şekib Avdagiç, küresel piyasalar ve son ekonomik gelişmelere ilişkin bilgi paylaşımının yanı sıra Kompozit Sanayicileri Derneği Başkanı sıfatıyla da sektörün genel durumu ve 2019 yılı beklentileri hakkında ayrıntılı açıklamalarda bulundu. Ekonomi gündemine ilişkin değerlendirmelerinde Yeni Ekonomi Programı, Enflasyonla Topyekün Mücadele Programı ve ilave tedbirlerin başarılı olduğuna ve bu süreçte İTO olarak aktif rol aldıklarına vurgu yapan Avdagiç, “Reel sektörün sıkıntılarını, beklentilerini, somut önerilerle hükümet yetkililerine ilettik” şeklinde konuştu. Avdagiç, 100 milyon TL’nin

sağlanacak, personel eğitimi ve bilgi transferi faaliyetlerine zemin hazırlanacak. Proje kapsamında ön kuluçka merkezinde endüstriyel tasarım ve sanal gerçeklik tematik alanlarına yönelik nitelikli girişimciliği destekleyecek 20 kişilik Tasarım Eğitim Laboratuvarı kurulacak. 40 kişiye 3D Max ve Solidwoks tasarım eğitimi verilecek. Tasarım laboratuvarı, tasarım programlarını kullanmak isteyen herkese açık olacak. Ticaret Kuluçka’da yerleşik 10 girişimci New York‘tan gelecek mentorden 15 saatlik mentorluk hizmeti alacak. Başarılı olan yerleşik girişimcilerden bir kişi, New York’a bir haftalık girişimcilik eğitimine gönderilecek. 12 ay sürecek proje İstanbul Ticaret Odası’nın ortaklığında ve Beba Innovation & Entrepreneurship Foundation (Newyork) iştiraki ile yürütülecek.

İTO YÖNETIM KURULU BAŞKANI ŞEKIB AVDAGIÇ

iŞ DÜNYASI FiNANSA DAHA KOLAY ULAŞMALI”

üzerinde borcu olanlara getirilen banka yapılandırma imkânının, KOBİ’lere de tanınmasını isteyen İTO’ya; Türkiye Bankalar Birliği’nin, bankalara önemli bir tavsiye kararı yayınlayarak cevap verdiğini dile getirdi. İş dünyasının en önemli konusunun nakit olduğuna dikkat çeken Şekib Avdagiç, “İş dünyasının finansa ulaşma konusunda ciddi sıkıntısı var. KDV ve başka mekanizmalar ile piyasanın rahatlatılmasını düşünüyoruz. En önemlisi krediye, paraya ulaşmak için mutlaka bir kanal açılması” dedi.

47


MERCEK

TÜRKiYE SAVUNMA SANAYiSiNDE KÜRESEL GÜÇ OLMA YOLUNDA Milli imkanlarla yapılmış uçak gemileri, korvetler, insansız savaş uçakları, akıllı silahlar ve daha fazlası... Türk savunma sanayisinde yürütülen yüzlerce proje, Türkiye’nin Cumhuriyetin 100. yıl dönümünde ulaşacağı küresel büyüklüğe ışık tutuyor.

48


49


MERCEK avunma, havacılık ve uzay sanayii, dünya pazarında şirketlerden çok devletlerin rekabet ettiği bir endüstri olarak öne çıkıyor. Türkiye de Savunma Sanayii Başkanlığı öncülüğünde son 15 yılda yaptığı yatırımlar ve izlediği stratejiyle devler ligine girmeye çalışıyor. “Savunma sanayisinde şampiyonlar liginin eşiğindeyiz” diyor Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir ve Türkiye’nin yüksek nitelikli platform üretebilecek ve satabilecek yetkinliğe ulaştığını söylüyor. Türkiye’yi, Cumhuriyet’in 100. yıl dönümü olan 2023’te savunma sanayisinde mutlak bağımsızlığa ulaşarak, teknoloji ihraç eden bir ülke konumuna getirmek için yatırımlar ve projeler aralıksız devam ediyor. Savunma Sanayii Başkanlığı öncülüğünde 75 milyar dolar finansal değeri olan 600’ün üzerinde proje bulunuyor. SSB’nin 2023 hedeflerinde savunma sanayisinde dışa bağımlılığı bitirmek, ihracatı arttırmak ve savunma sektöründe direkt ve dolaylı istihdamı, 35 binden 100 binin üzerine çıkarmak var. 15 yıl önce 2023 hedeflerine ulaşmak

S

için başlatılan projelerle savunma sanayinin cirosu milyon dolarlardan bugün 6 milyar doların üstüne çıkarıldı. 15 yıl önce ALTAY, ANKA, ATAK, BAYRAKTAR, HÜRKUŞ ve MİLGEM gibi projelerle başlatılan milli üretim hamleleriyle savunma sanayisindeki yerlilik oranı yüzde 20’den yüzde 65 seviyesine kadar çıkarıldı. Yüzlerce firma, ekosisteme dahil edildi. Böylelikle, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ihtiyaç duyduğu kara, deniz, hava, silah ve radar sistemleri yerli firmalardan tedarik edilmeye başlandı. Kara araçlarında en dikkat çeken projelerin başında Altay Tankı geliyor. İki adet prototipi üretilerek testleri başarıyla geçen Altay tankının seri üretim sözleşmesi, Kasım 2018’de Savunma Sanayii Başkanlığı ile BMC arasında imzalandı. 250 adet üretilecek tankın ilki 18 ay sonra TSK’ya teslim edilecek. Son dönemde açıklanan projeler ve tanıtımı yapılan hava araçları, Türkiye’nin hava sanayisinde yüksek irtifada uçtuğunu gösteriyor. Atak helikopterinin ardından özgün tasarıma sahip genel maksat helikopter Gökbey’in hazır olduğu, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Savunma Sanayii Zirvesi’nde açıklandı. Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TUSAŞ)

ISMAIL DEMIR

Türkiye artık yüksek nitelikli platform üretebilecek ve satabilecek yetkinliğe ulaştı.

TÜRKİYE'NİN GÖZÜ UZAYDA 2023 yılına kadar milli haberleşme ve keşif gözlem uyduları, Türksat 6A ve Göktürk yenileme projeleri geliştirilecek.

50


tarafından geliştirilen helikopterler 2021’de yerli motorlarla üretilmeye başlayacak. 2023 hedefleri arasında “müttefik ülkelere ihracat arttırılacak” başlığında öncülüğü, Atak helikopteri yapıyor. 30 adet Atak helikopterin satışı için Pakistan ile yapılan sözleşme tek kalemde savunma sanayinin en büyük ihracatı olarak kabul ediliyor.

TEMEL KOTIL: HEDEFIMIZ 10 YILDA 10 MILYAR DOLAR

TEMEL KOTIL

Türk Havacılık ve Uzay Sanayii olarak hedeflerimiz arasında 10 yıl içerisinde 10 milyar doları yakalamak var.

“Türk Havacılık ve Uzay Sanayii olarak hedeflerimiz arasında 10 yıl içerisinde 10 milyar doları yakalamak var” diyor Türk Havacılık ve Uzay Sanayii Genel Müdürü Temel Kotil ve ekliyor: “Projelerimiz arasında yeni adı ile 'GÖKBEY' helikopterimiz, 'HÜRJET', 'MMU' ve geliştirilmiş ATAK projemiz ile inşallah şirketimizin adından söz ettirmeye devam edeceğiz.” Milli Muharip Uçak projesinin ağırlıkla kompozit bir yapıdan oluşacağı için 200 milyon dolarlık bir yatırım yaptıklarını açıklayan Temel Kotil, kompozitte TUSAŞ’ı dünyadaki kapasitenin yüzde 2’sine getirmek istediklerini belirtiyor. Milli savaş uçağının ilk uçuşunu, 2023 yılında yapması hedefleniyor. Proje planlandığı gibi gitmesi halinde Türkiye'nin, ABD, Rusya ve Çin'den sonra 5. nesil bir

muharip uçağı üretebilecek altyapı ve teknolojiye sahip bir ülke olması bekleniyor. MMU’nun 2030 yılından itibaren Türk Hava Kuvvetleri'nde aktif olarak kullanılmaya başlanması ve görev süreleri kademeli olarak sona erecek F-16 uçaklarının yerini alması öngörülüyor.

“BUNDAN SONRA KOŞMAYA DEVAM EDECEĞIZ”

Temel Kotil, Türkiye’nin savunma ve havacılık sanayisinde 2023 yılında ulaşacağı noktayı şöyle tanımlıyor: “Yaklaşık 15 yıl önce var olan yerlilik yüzdesi, yüzde 20’lerdeyken, bugün Türk Savunma Sanayii, yüzde 65 yerli ve milli bir çehreye bürünmüştür. Dünyanın en büyük ekonomisi arasında yer alan ve yapacağı yatırımlar ile bu yükselişini daha da yukarıya çekeceğine inanıyorum. Bunlara ek olarak, sektör cirosunun 6 milyar doların üzerinde ve proje sayısının 610’un üzerinde olduğu Türk savunma sanayii, tüm stratejik ihtiyaçlarını kendisi üretebilir konuma gelecektir. Savunma sanayii özelinde proje bedeli 75 milyar doları bulan 650 kalem iş takip ediliyor. Cumhurbaşkanımızın da belirttiği gibi bugüne kadar yapılanları ısınma, alıştırma ve egzersiz hareketleri olarak görüyoruz. Bundan sonra koşmaya devam edeceğiz.”

51


MERCEK TCG ANADOLU ILE DENIZLERDE KÜRESEL GÜÇ OLUNACAK

Deniz araçlarında ise tamamlanan ve inşası devam eden Türkiye’yi devler ligine sokacak projeler bulunuyor. MİLGEM projesi her anlamda deniz araçlarına öncülük yapıyor. Üç gemi Deniz Kuvvetleri’ne teslim edildi, dördüncü geminin donanımı devam ediyor. Açıklanan ikinci 100 Günlük Eylem Planı’nda beşinci geminin sözleşmesinin de imzalanacağı açıklandı. Ayrıca geçen yıl Pakistan ile dört adet MİLGEM inşası için anlaşma imzalandı. Sedef Tersanesi’nde inşası devam eden Çok Maksatlı Amfibi Hücum Gemisi TCG Anadolu tamamlandığında ise Türk Silahlı Kuvvetleri’nin envanterinde yer alan en büyük deniz platformu olacak. Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, 2021’de teslimi planlanan TCG Anadolu ile Türkiye’nin denizlerde küresel güç olmasının önünün açılacağını söylüyor. Başkan Demir, Türkiye’nin böyle bir ürünü inşa edip, ihraç etme şansına da sahip olacağının altını çiziyor.

“İLK 100’DE DAHA ÇOK YERLI ŞIRKET OLMALI”

Savunma Sanayii Başkanlığı dışında savunma sanayisinde faaliyet gösteren özel şirketlerin de 2023 hedefleri dikkat çekiyor. Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, Hedef 2023 Büyük Türkiye Zirvesi’nde yaptığı konuşmasında "Türkiye'de, şu an dünyada ilk 100'e giren 4 adet savunma sanayii şirketimiz var ama bu ilk 100'ün artık sadece ciroda değil, etkinlikte, ihracatta, karlılıkta da olmasını bekliyoruz. Bunlara yeni yapıların katılmasını, daha da önemlisi bu şirketlerimizin, çok geniş bir ekosistemde girişimcilerimizin önünü açan, katkıda bulunmak isteyenlerin önünü açan, destek

İNSANSIZ SAVAŞ UÇAKLARI 2023’TE GELIYOR

Geliştirdiği İHA (insansız Hava Aracı) ve SİHA (İnsansız Silahlı Hava Aracı)’lar ile ithalatın önüne geçen Baykar, insansız savaş uçağını 2023 öncesi, 1.5 ton yük taşıyabilen daha stratejik görevler yapan insansız hava aracını da 2019'da uçurmaya hazırlanıyor. Böylelikle insansız milli savaş uçakları, 2023’e kadar TSK’nın envanterine girmiş olacak.

52

veren, yol gösteren yapıya bürünmelerini bekliyoruz. Biz de başkanlık olarak bu konuda destek programlarımızı artırmaya çalışıyoruz” diyerek şirketlere hedef gösterdi.

MURAT İKINCI: BEŞ YIL IÇINDE ILK 50’YE GIRMEYI HEDEFLIYORUZ

MİLGEM projesine katkıları ve Pakistan’a yaptığı Denizde İkmal Gemisi ihracat ile dikkatleri üzerine çeken STM Savunma Teknolojileri, dünyanın en büyük ilk 100 savunma şirketi arasında bulunuyor. STM Genel Müdürü Murat İkinci, beş yıl içinde dünyanın en büyük 100 savunma firması arasında ilk 50'nin içinde yer almayı hedeflediklerini söylüyor. “Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı‘nın Savunma Sanayii için çizdiği 2023 vizyonu ve Savunma Sanayii Başkanlığı’nın öncülüğünde 25 milyar dolarlık ihracat hedefine ulaşmak için kritik teknolojiye sahip dünyada rekabetçi ürün, sistem ve hizmetler geliştiriyoruz” diyen İkinci, şöyle devam ediyor: “Türkiye'nin son 15 yılda yaptığı milli teknoloji atılımı ile özgün ürünlerimiz ortaya çıktı. Ancak bunların yurt dışına satışı yapılmadan teknolojik sürdürülebilir bir büyümeden bahsedemeyiz. Türkiye'nin ihracat kapasitesinin arttırılması için ciddi bir çaba içerisindeyiz. STM olarak hem özgün ve yenilikçi çözümlerimizle Türkiye’nin ihtiyaçlarını gözeterek milli teknoloji hamlesine destek vermek hem

MURAT IKINCI

İhracatın cirodaki payını %50’ye çıkararak, beş yıl içinde dünyanın ilk 50 savunma firması arasında yer almayı hedefliyoruz.


de ihracat adımlarımızla global bir oyuncu olmayı hedefliyoruz. Pakistan'a ihraç ettiğimiz Denizde İkmal Gemisi ile beraber yaklaşık 20 Türk firması da bizimle beraber ihracat gerçekleştirdi. Toplam ciromuzda yüzde 15 paya sahip ihracatımızı da yüzde 50 seviyesine çıkarmak istiyoruz."

BILAL TOPÇU: ODAĞIMIZDA SAVUNMA SANAYII VAR

BILAL TOPÇU

Teknopark İstanbul, tüm etaplar tamamlandığında bin firma, 30 bin Ar-Ge personeline ulaşacak ve yıllık 10 milyar dolar katma değer sağlayacak.

ÇOK MAKSATLI AMFIBI HÜCUM GEMISI

TCG Anadolu tamamlandığında ise Türk Silahlı Kuvvetleri’nin envanterinde yer alan en büyük deniz platformu olacak.

Teknopark İstanbul Genel Müdürü Bilal Topçu da, Savunma Sanayii’nin 2023 hedeflerinde teknoparklarının önemli bir rol üstlendiğini belirterek, odaklarına savunma sanayisi, havacılık ve uzay, denizcilik gibi alanları aldıklarını söylüyor. Teknopark İstanbul'un 210 bin metrekare alanda bin 350 milli projeye ev sahipliği yaptığını dile getiren Topçu, "Proje tamamlandığında 1 milyon metrekare kapalı alanda, bin firmaya 30 bin Ar-Ge personeline ulaşacak ve yıllık 10 milyar dolar katma değer sağlayacaktır" diyor. Topçu, Teknopark İstanbul'da yer alan şirketlerin 78 milyon dolar ihracat gerçekleştirdiğini kaydederek, burada bulunan 280 Ar-Ge firmasının 4 bin 500 istihdam sağladığını söyledi.

ULAŞILMAK ISTENEN DIĞER YETKINLIKLER

2023 hedeflerinde, kritik malzeme ve sistemlerde dışa bağımlılığın tamamen bitirilmesi, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni ve güvenlik güçlerini özgün ürünlerle muharebe alanında üstün kılacak sistemlerle donatılması planlanıyor. Muhabere ortamında elektronik harp alanında mutlak üstünlük sağlayacak sistemleri milli olarak geliştirmek amacıyla, ileri teknolojili radar sistemleri, yönlendirilebilir enerji silahları (lazer, elektromanyetik silahlar, kinetik enerji, vb.), karıştırma, yönlendirme ve yanıltma sistemleri geliştirilecek. Milli hava savunma sistemine sahip olunması amacıyla alçak, orta, uzun menzilli ve anti balistik milli hava savunma sistemleri geliştirilecek. Türkiye’nin uzaya kendi sistemlerini gönderme kabiliyeti geliştirilecek. Milli haberleşme ve keşif gözlem uyduları, “Türksat 6A” ve “Göktürk yenileme” projeleri geliştirilecek. Tüm kara, hava ve deniz platformlarında güç ve aktarma sitemleri milli olarak geliştirilecek. Bu kapsamda, turbo-jet, turboprop, turbo-şaft, pistonlu, elektrikli motorları ve güç aktarım organları milli olarak geliştirilecek.

75

MILYAR DOLAR Savunma Sanayii Başkanlığı’nın yürüttüğü projelerin finansal değeri

600+ Yürütülen proje sayısı

6

MILYAR DOLAR Savunma sanayisinin pazar büyüklüğü

2

MILYAR DOLAR 2018 yılı savunma sanayii ihracatı

25

MILYAR DOLAR 2023 savunma sanayii ihracat hedefi

4

Dünyanın ilk 100 savunma sanayii şirketi içinde yer alan Türk firması sayısı

100 BIN

Savunma sanayiinde 2023’te hedeflenen istihdam

53


TEKNOLOJIDE KADIN

TEKNOLOJiDE KADIN ISTIHDAMI ARTIYOR Şirketlerde Ar-Ge kültürünün gelişmesi, Endüstri 4.0 gibi dijital dönüşümler, teknoloji sektöründe kadın istihdamına olumlu yansıyor. Kadınların Ar-Ge alanına iş başvuruları bir yılda beş kat arttı. Teknoloji şirketleri ise kadın istihdamını artırmak için çeşitli kampanyalar yürütüyor. Yapılan bir araştırma ise teknoloji sektöründeki kadın çalışanların memnuniyet oranlarının tüm sektörlerden daha yüksek olduğunu gösteriyor. 54


eknoloji sektörü, tüm dünyada erkekler ile özdeşleştirilen bir sektör olarak kabul edilir. “Oysa ilk yazılımcılar kadındı” diyor TÜBİSAD Yönetim Kurulu Başkanı Kübra Erman Karaca, Deloitte iş birliği ile hazırladıkları “Teknoloji Sektöründe Kadın” raporunda kaleme aldığı makalesinde. Bilgisayarların ilk yıllarında donanım erkeklerin, yazılım ise kadınların sorumluluğundaydı. Karaca, zaman içinde dengenin bozulma nedenini ise şöyle açıklıyor: “Dengeli giden bu durum 1980’lerde kişisel bilgisayarların evlere girmeye başlamasıyla erkeklerin lehine bozulmaya başladı. Tüm dünyada kadınları neredeyse sektör dışına iten neden ise oldukça enteresandı. PC’ler erkek çocuk oyunları için tasarlanmış elektronik bir oyuncak olarak piyasaya sürüldü. Bu dönemden sonra kadınların teknolojiye olan ilgisi giderek azaldı.” Yapılan araştırmalar, 1980’lerde bilgisayar mühendisliği bölümünü seçen kadın oranının yüzde 38 iken bunun son yıllarda yüzde 18’e düştüğünü gösteriyor. Yakın zamanda yapılan bir başka araştırma ise Amerika’da mühendislerin sadece yüzde 14’ü, bilgi işlem çalışanlarının ise sadece yüzde 25’inin kadın çalışanlardan oluştuğunu gösteriyor. Avrupa istatistik kurumu Eurostat tarafından 2014 yılında yapılan bir araştırma da, Türkiye’de kadın bilişim uzmanlarının toplam çalışanlara oranının yüzde 15’in altında yer aldığını, AB ortalamasının ise sadece yüzde 20 seviyesinde olduğunu söylüyor.

T

Siber güvenlik, teknoloji sektöründe kadın istihdamının artırılması anlamında büyük potansiyel taşıyor.

ilgisinin arttığını doğruluyor. Ar-Ge Mühendisi olmak isteyen kadınlar tarafından bu bölüme 2016’da 20 binden fazla iş başvurusu yapılırken, 2017’de başvuru sayısı beş katına çıkarak 106 bini aşkın başvuru gerçekleşmiş.

KADIN ÇALIŞANLAR TEKNOLOJIYI SEVIYOR

Deloitte Türkiye ve Türkiye Bilişim Sanayicileri Derneği (TÜBİSAD) iş birliği ile hazırlanan ve Eylül 2018’de yayımlanan “Teknoloji Sektöründe Kadın” araştırması, kadınların sektördeki memnuniyetini de ortaya koyuyor.

Araştırmamızın bulgularına göre, teknoloji sektörüne emek veren beyaz yakalı kadınların yüzde 85’inin bu sektörde olmaktan memnun olduğunu vurgulayan Deloitte; bu oranın diğer sektörlerde yaptıkları araştırmalarda ortaya çıkan memnuniyet oranlarından oldukça yüksek olduğunun altını çiziyor. Teknoloji camiasına emek veren her iki kadından biri yönetici olmayı hedeflerken, her on kadından sekizi ise bu yolda önünü açık görüyor. Kendi kızını da teknoloji sektörüne yönlendirecek kadınların oranı ise yüzde 92 seviyesinde.

AR-GE IŞ BAŞVURULARI BEŞ KAT ARTTI

Teknolojinin her sektörde kullanılmaya başlaması, Şirketlerde Ar-Ge kültürünün önem kazanması ve Endüstri 4.0 gibi dijital dönüşümler, ibreyi kadınların lehine döndürmeye başladı. Beyaz yaka başta olmak üzere kadınların teknoloji sektöründeki istihdamı ve sektördeki kadınların memnuniyeti dikkat çekiyor. Türkiye’nin en büyük online istihdam platformlarından biri olan Kariyer.net’in 2018 yılında açıkladığı veriler, kadınların mühendislik ve Ar-Ge alanlarına olan

55


TEKNOLOJIDE KADIN

SIBER GÜVENLIK KADINLARA FIRSAT SUNUYOR

Teknoloji sektöründe kadın istihdamına yönelik çeşitli kurumlar tarafından yapılan araştırmalarda, teknoloji sektöründe orta ve üst düzey kadın yöneticilerin oranı yüzde 20 seviyesindeyken, sektördeki kadın liderlerin oranı sadece yüzde 11. Türkiye İstatistik Kurumu’nun sektörlere yönelik istihdam dağılımı mevcut değil. Fakat teknolojinin de dahil olduğu sanayi alanında kadın istihdamının yüzde 19 olduğu düşünüldüğünde, Türkiye’deki ortalamanın dünya ortalamasının çok altında olduğu görülüyor. Ancak, bu oranın ne kadarının teknolojiyi yansıttığına dair net bir veri mevcut değil. Birleşmiş Milletler, teknoloji sektöründe kadın erkek dengesinin 2030 yılına kadar kurulabileceğini belirtiyor. Dijitalleşme ve siber güvenlik kadın istihdamı için büyük potansiyel taşıyor. Kasım 2018’de SheLeadsTech etkinliğini düzenleyerek teknoloji sektöründeki kadın istihdamına dikkat çeken ISACA İstanbul, siber güvenlik alanında 2022 itibariyle 1.8 milyon istihdam açığı oluşacağının altını

56

çizerek, şu an siber güvenlikte çalışan kadınların oranının sadece yüzde 11 olduğunu vurguluyor. Siber güvenliğe daha çok kadının yönlendirilmesi ile hem teknolojide çalışan kadın sayısının artacağı hem de bu açığın kapanmasına yardımcı olacağı belirtiliyor.

ŞIRKETLER KADIN ISTIHDAMINI ARTIRACAK

Bu alandaki eksikliği gören teknoloji şirketleri, kadın istihdamını artırmak için çeşitli kampanyalar yürütüyor. GE, 2017 yılında açıkladığı bir istihdam kampanyası ile 2020 yılına kadar 20 bin kadın çalışanı teknik rollerde istihdam ederek, kadın erkek eşitliğini dengelemeye çalışacağını vurgulamıştı. Türkiye’nin nitelikli kadın istihdamına önemli katkılar sunan Netaş’ta kadın mühendislerin oranı yüzde 27 seviyesinde yer alırken, Ar-Ge merkezindeki kadın yöneticilerin oranı ise yüzde 31 seviyesinde. Çalışanları arasında kadın mühendis oranı şirket genelinde yüzde 21, Ar-Ge’de ise yüzde 35’e ulaşan Siemens Türkiye ise hem Türkiye’de hem de dünya genelinde ortalamaların üstünde bir profil çiziyor.

Deloitte Türkiye ve TÜBİSAD iş birliği ile hazırlanan Teknoloji Sektöründe Kadın Araştırması'nda, savunma ve uzay sanayii, yüzde 1 ile kadın istihdamının en düşük olduğu sektörlerin başında geliyor.



MILLI TEKNOLOJILER

Savunma sanayisinin ihtiyaç duyduğu elektrik motorlarını tasarlayıp yerli imkanlarla üreten Femsan, sektörün bu anlamdaki dışa bağımlılığını bitirdi. Endüstriyel ürünlerde ihracat hacimlerinin hızla büyümekte olduğunu ifade eden Femsan Elektrik Motorları Genel Müdürü Melih Turan İpekçi, yakın zamanda savunma sanayisi ürünlerinde de ihracata başlayacaklarının bilgisini verdi.

MELIH TURAN İPEKÇI

ELEKTRiK MOTORLARINDA DIŞA BAĞIMLILIĞI BiTiRDi iHRACATA BAŞLAYACAK 58


otorlu araçlardan ileri teknoloji ve en büyük katma değer motor sistemlerinde bulunuyor. 30 yıl önce bunu gören Femsan, elektik motorlarında uzmanlaşmaya gitti ve zaman içinde elektrik motorları tasarlayıp, üreten bir firma haline geldi. 15 yıl önce savunma sanayisinin ihtiyaç duyduğu ve ithal edilen elektrik motorlarının yerli imkanlarla üretilmesi amacıyla Ar-Ge projelerine başlayan Femsan, bu yerlileştirme projeleri için sarf ettiği tüm çaba ve emeklerin karşılığını almaya başladı. “2017 yılında fırçasız doğru akım motorlarının seri üretimine başlayarak sektörü dışa bağımlılıktan kurtardık” diyor, Melih Turan İpekçi ve Femsan’ın ürettiği Oluksuz Fırçasız DC Motorların, Türk savunma ve havacılık sanayisinin ihtiyacını karşılayan yerli özgün ürünler arasına girdiğini söylüyor.

M

6 AR-GE PROJESI DEVAM EDIYOR

Femsan’ın son 15 yıldır savunma ve havacılık sanayisine yönelik ürünler ürettiğini söyleyen İpekçi, Femsan’ın, sektöre yönelik ilk ürünlerinin, Fırçalı Doğru Akım (DC) Motorları olduğunu hatırlatarak şöyle devam ediyor: “Türkiye’de binlerce silah platformunda kullanılan oluksuz fırçasız DC motorlar, yakın zamana kadar, yurt dışından ithal ediliyordu. 2014 yılında, Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) ile ROKETSAN arasında imzalanan bir sözleşme ile Teknoloji Kazanım Yükümlülüğü (TKY) kapsamındaki bir alt projesinde, oluksuz fırçasız DC motorlar ailesi geliştirmek üzere Femsan tercih edildi. Femsan, ürün ailesini, herhangi bir tersine mühendislik yapmadan, özgün bir şekilde ortaya çıkarttı. Zaman içerisinde farklı motor tipleri, çözüm yelpazemize dahil oldu. Bunlar arasında; Sabit Mıknatıslı (Permanent Magnet – PM) Motorlar, AC Senkron Servo Motorlar ve uçak alternatörleri de yer alıyor. Femsan’ın Oluksuz Fırçasız DC Motor Ailesi, şimdilik, 25 mm ile 40 mm arasındaki çaplarda üretiliyor.” Femsan’ın, savunma sanayisini dışa

“Femsan’ın ürünleri; makineli tüfek platformlarında, taretlerde, radarlarda, magazinlerde, sabitleyicilerde ve diğer pek çok döner ve lineer sistemde kullanılıyor.”

bağımlılıktan kurtarmak için araştırma yapan ve ürün geliştiren bir firma olduğunu söyleyen İpekçi, üç Ar-Ge projesinin tamamlandığını ve altı projenin de devam ettiği bilgisini verdi. Femsan, bünyesindeki 20 kişilik MOTEK Ar-Ge firması ile elektromekanik ve mekatronik alanında, ürün ve hizmetler üretebiliyor. Şirketin toplam çalışan sayısı ise 160.

FEMSAN ELEKTRIKLI MOTORLARIN KULLANILDIĞI ALANLAR

Uçak, füze ve insansız hava aracı gibi platformlardaki kontrol yüzeylerinin hareket ettirilmesinde, Radar ve elektro-optik algılayıcılar gibi sistemlerin yönlendirme alt sistemlerinde, Uzaktan komutalı silah istasyonlarında ve hareketi kapsayan, benzeri tüm sistemlerde kullanılıyor. Oluksuz fırçasız elektrik motorları da özellikle düşük hacim ve düşük ağırlığın ön planda olduğu; roket, füze ve insansız hava aracı gibi uygulamalarda öne çıkıyor.

“TEKNOPARK İSTANBUL BÜYÜK KAZANIMLAR SAĞLIYOR”

“Teknopark İstanbul’da yer almanın çok büyük kazanımları olduğunu düşünüyorum. Yazılım ve Ar-Ge faaliyetlerinden elde edilen kazançların, kurumlar ve gelirler vergisinden muaf tutulması, projelerde çalışan personelin ücretlerinin her türlü vergiden muaf tutulması, farklı firmaların aynı eko sistemde bir araya gelerek bir sinerji yakalamasına imkan tanıyor.”

59


GÜNDEM

PAKISTAN, MILLI TEKNOLOJILERIMIZI SEVDI avunma sanayii aracı üreten ülkeler için en önemli pazarlardan biri olan Pakistan’ın radarında, Türkiye’nin ürettiği savunma sanayii araçları var. Denizde ikmal gemisiyle başlayan süreç, MİLGEM ve Atak ile devam ediyor. Pakistan’ın Türkiye’den karakol botu ve arama kurtarma gibi yeni talepleri de bulunuyor. Türkiye’nin uzun yıllardır yakın siyasi ilişkiler içinde olduğu Pakistan ile ticari ilişkileri, tarihinin en önemli dönemini yaşıyor. Sadece 610 milyon dolar civarında olan iki ülke arasındaki dış ticaret hacmi, yakın zamanda Türkiye lehine üç beş kat artacağa benziyor. Türk savunma sanayisinin tek kalemdeki en büyük ihracat projelerinden biri olan ve 2018 yılının Ekim ayında teslim edilen "Pakistan Denizde İkmal Gemisi (PNFT)", yapılan sözleşmelerden sadece biri. Pakistan Denizde İkmal Gemisi Projesi, 22 Ocak 2013'te Çin ile girilen rekabet sonucu kazanılarak sözleşmeye bağlanmıştı. İlk sac kesimi 27 Kasım 2013'te gerçekleştirilen gemi, 19 Ağustos 2016'da dönemin Pakistan Başbakanı Navaz Şerif'in katıldığı törenle denize indirilmişti. STM'nin ana yüklenici olarak görev yaptığı projede, geminin tasarımı Pakistan Deniz Kuvvetleri’nin harekat ihtiyaçlarına istinaden gerçekleştirildi. Tasarımıyla sınıfında bir ilk olan geminin dizayn faaliyetleri ise Türkiye'de yürütüldü. Askeri gemi inşası alanında Pakistan ile Türkiye arasında bir ilk olan proje ve iş birliği, MİLGEM korvetlerinin inşasıyla devam edecek.

S

60

MİLGEM IHRACATI PAKISTAN ILE BAŞLIYOR

MİLGEM ihracatı, iki ülke arasında savunma sanayisi anlamında iş birliklerini daha çok artıracak. Dört adet MİLGEM korvetinin, teknoloji transferi ve ortak üretimi de kapsayacak şekilde satışını konu alan sözleşme, Askeri Fabrika ve Tersane İşletme Anonim Şirketi (ASFAT A.Ş.) ile Pakistan Savunma Üretim Bakanlığı arasında, 5 Temmuz’da, İslamabad’da imzalandı. Milyar dolarlık bir sözleşme olan MİLGEM projesi ile birlikte, daha çok sayıda Türk firması, alt sistem ve yardımcı ekipmanlarla, mevcut iş birliğinin bir parçası olabilecek. Çünkü sözleşme kapsamında iki korvetin inşası İstanbul Tersanesi’nde, kalan iki gemi ise Karaçi tersanesinde inşa edilecek. Son gemi, Pakistan’ın Maritime Technologies Complex (MTC) kurumunun da katılımıyla ortak olarak tasarlanacak. Böylece Türk mühendis ve tasarımcılar, proje kapsamında Pakistan Deniz Kuvvetleri’ne gemi inşa ve tasarım kabiliyeti kazandırmış olacak. Proje için dizayn ve alt dizayn ekipleri, alt yüklenici seçimlerinin büyük ölçüde sonuçlandığı belirtildi.

Pakistan ile yapılan askeri gemi ve helikopter satışını içeren anlaşmalar, 350 milyon dolar olan ihracat gelirini, kısa vadede ikiye uzun vadede beşe katlayacak.


Askeri gemi inşası alanında Pakistan ile Türkiye arasında bir ilk olan Denizde İkmal Gemisi Projesi ve iş birliği, MİLGEM korvetlerinin inşasıyla devam edecek.

61


GÜNDEM İlk etapta İstanbul ve Karaçi'de inşa edilecek birer korvet, 2023'te Pakistan Deniz Kuvvetleri envanterine katılacak. Diğer iki gemi ise 2024'te envantere girecek. Üretim süreci ilk gemide 54 ay, ikinci gemide 60 ay, üçüncü gemide 66 ay, son gemide ise 72 ay sürecek.

30 ADET ATAK HAVALANMAK IÇIN LISANS BEKLIYOR

Deniz araçlarıyla başlayan askeri araç ihracatı, yerli üretim olan 30 adet T129 tipi ATAK helikopteri satışı ile devam etti. TUSAŞ ile Pakistan Savunma Üretim Bakanlığı arasında Temmuz ayında 30 Atak helikopteri satışına yönelik sözleşme imzalandı. Pakistan, ATAK helikopterleri beş yıl içerisinde periyodik olarak teslim alacak. İlk ihracatın başlaması için ihracat lisansının çıkması bekleniyor. TUSAŞ bu satışın yanı sıra lojistik, yedek parça, eğitim ve mühimmat anlamında geniş bir sözleşme paketi üzerinde uzlaşma sağladı. Toplam proje değerinin 1.5 milyar dolar olduğu belirtiliyor. İhracatı gerçekleştirdiğinde en büyük ihracat rekoru ATAK helikopteri ile egale edilmiş olacak.

İLK DENIZALTI MÜHENDISLIK IHRACATI

Pakistan Denizde İkmal Gemisi’nin yüklenicisi olan STM, 2016 yılında Pakistan Savunma Üretim Bakanlığı’nın açtığı denizaltı modernizasyon ihalesini, denizaltıyı yapan Fransız firmaya karşı kazanarak önemli bir başarıya da imza atmıştı. Bir gemi için yapılan sözleşmeye, bir yıl sonra ikinci geminin modernizasyonu da dahil edildi. Pakistan, Agosta 90B sınıfı üç denizaltının modernizasyonunu yaptıracak. Pakistan’daki yerel bir tersanede yapılacağı projede, ilk denizaltı 2020’de teslim edilecek. Diğer denizaltıların ise bir yıl ara ile modernize edilmesi planlanıyor. Proje kapsamında ilk defa denizaltı tasarım ve mühendislik hizmeti ihracatı yapılacak. Modernizasyon faaliyetleri kapsamında denizaltı gemisinin tüm sonar süiti, periskop sistemleri, komuta kontrol sistemiyle radar ve elektronik destek sistemleri değiştirilecek. Ayrıca proje çerçevesinde HAVELSAN ve ASELSAN'ın sistemleri de ihraç edilmiş olacak.

62

YENI PROJELER YOLDA

Kasım ayında Pakistan'ın Karaçi kentinde düzenlenen 2018 IDEAS Uluslararası Savunma Fuarı’nda yapılan görüşmeler, Pakistan ile Türkiye arasında savunma sanayii alanında iş birliklerinin artarak devam edeceğini gösterdi. Türkiye 25 firma ile fuara en fazla katılım sağlayan ülke oldu. Fuara katılan ve görüşmelerde bulunan Milli Savunma Bakan Yardımcısı Muhsin Dere, füze teknolojileri, bazı mühimmatların

menzilinin artırılması, uçak projeleri gibi alanlarda birlikte çalışmak için görüşmeler yaptıklarını açıkladı. Fuarda ayrıca Pakistan makamlarınca ASFAT'tan iki adet karakol botu talebinde bulunuldu. Özel sektörden alınarak ASFAT tarafından hazırlanan finansal ve teknik teklif, Pakistan makamlarına sunuldu. Fuarda yapılan görüşmelerde Pakistanlı yetkililer ayrıca arama-kurtarma gemisi konusundaki ihtiyaçlarını da dile getirdi.


UZUNLUK

99 m

GENIŞLIK

14.40 m DRAFT

3.59 m DEPLASMAN

2000 ton HIZ

29 knot GÜÇ

2 adet

MTU 16V595TE90 dizel ve 1 adet LM2500 gaz türbini

Kasım ayında Pakistan'ın Karaçi kentinde düzenlenen 2018 IDEAS Uluslararası Savunma Fuarı’nda yapılan görüşmeler, Pakistan ile Türkiye arasında savunma sanayii alanında iş birliklerinin artarak devam edeceğini gösterdi.

Silah Donanımı

8 adet Harpoon Blok II SSM BB, 1 adet 76 mm OtoMelara top, 1 adet 21 gözenekli RAM PDMS, 2 adet 324 mm ikiz tüplü torpido sistemi, 2 adet 12.7 mm STAMP dengeleyici makineli tüfek platformu, 1 adet S-70B Seahawk silah sistemleri

63


ÇEVRECI TEKNOLOJILER

YEŞIL VE SÜRDÜRÜLEBILIR TEKNOPARK Büyümesini ve gelişimini sürdüren Teknopark İstanbul, tüm etaplarda, çevreyi ve enerji verimliliğini ön planda tutarak tasarım ve inşaat çalışmalarına devam ediyor.

çüncü kuşak teknopark yönetim modeliyle gelişimini sürdüren Teknopark İstanbul, bugün 280 nitelikli Ar-Ge firması, 4 bin 500 Ar-Ge personeli ve yıllık 70 milyon dolar ihracatı ile teknoparklar arasındaki farkını gösteriyor. Teknopark İstanbul’u farklı kılan bir diğer özelliği ise tasarım ve inşaat süreçlerinin LEED Gold ölçütlerine uyumlu sürdürülmesi. LEED Enerjı̇ Verı̇ mlı̇ lı̇ ğı̇ Sertı̇ fı̇ kasyonu’na

Ü

64

sahip olan Teknopark İstanbul, yapılaşmanın çevreye verdiği olumsuz etkileri önleyecek, karbon salınımlarını azaltacak ve operasyonel maliyetleri en aza indirecek şekilde tasarlanmış ve inşa edilmiş. Otoparkların yer altında ve katlı yapılarda tesis edilmesi ile yer üstünde yüzde 80 yeşil alanın muhafaza edilmesi sağlandı. Kampüs yerleşim ve yapıların çevre etkileri konusunda alınan kararlar bağımsız bir Mimari Danışma Kurulu (MDK) tarafından değerlendirilirken, gerektiğinde Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) kurulu tarafından da değerlendirilebiliyor.

Teknopark İstanbul’un, bilim insanları, sanayiciler ve genç girişimcilerin buluştuğu hızla gelişen bir cazibe merkezi olmasının yanında, tersine beyin göçü merkezi hüviyetine sahip olduğu kabul ediliyor. Son beş yıl içerisinde teknik altyapı, peyzaj ve kurumsal çalışmalarını tamamlamış olan Teknopark İstanbul’da gelen taleplere cevap verebilmek için yakın zamanda üçüncü etap inşaatına başlanması planlanıyor. Teknopark İstanbul, tüm gelişimi tamamladığında bin firma ve 30 bin Ar-Ge personeli ile ‘Yeşil ve Sürdürülebilir Teknopark’ olmayı hedefliyor.


ETKİN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Kampüs, güneş panelleri ile yenilenebilir enerji üretimi ve kojenerasyon merkezi ile etkin enerji üretimi sağlayabiliyor. Sistem tarafından üretilen sıcak su sosyal tesis ve havuz kullanımında değerlendirilirken, biyolojik su arıtma tesisi ile rezervuar ve peyzaj sulamada gri su kullanılabiliyor. Yerleşke genelinde tehlikeli ve tehlikesiz atık yönetimi ve geri dönüşümü, pil geri dönüşüm üniteleri bulunuyor. Bisiklet yolları ve ortak kullanıma sunulan bisikletler ile karbon salınımı azaltılırken, sokak hayvanlarına karşı sorumluluklar da yerine getiriliyor.

TEKNOPARK İSTANBUL’DA ENERJI VERIMLILIĞI:

Enerji ve su tasarrufu Atıkların azaltılması İç mekan hava kalitesinin artırılması Bina kullanıcısının rahatının ve veriminin artırılması ile çalışan sağlığının korunması Düşük işletme ve bakım maliyetleri % 30 daha az enerji tüketimi Islak bölgelerde fotoselli batarya, tasarruflu rezervuar sistemleri vb. kullanımlar ile % 50’ye yakın su tasarrufu Peyzaj alanlarında % 50 su tasarrufu

KOJENERASYON MERKEZI ILE ENERJI KAYBI ENGELLENIYOR

Kampüsün Kojenerasyon Merkezı̇ ile; tek bir sistemden eş zamanlı olarak elektrik ve/veya mekanik güç ile kullanılabilir ısı üretilmektedir. Elektrik ve ısı enerjisinin bir tekil ısı kaynağından elde edilmektedir. Kojenerasyon sisteminde elektrik üretimi sırasında ortaya çıkan ısı, eşanjörler yardımıyla çeşitli ısı ihtiyaçları için değerlendirilmektedir. Gaz ile çalışan CHP (Combined Heat and Power) sistemlerinde elektrik ve ısının eş zamanlı üretilmesi ile yüzde 80-90 değerinde verimliliğe ulaşılmaktadır.

65


TEŞVİK

HiSER DESTEKLERi DENiZCiLiK KÜMELENMESi iLE BAŞLIYOR

66


“HİSER Projesi Desteği kapsamında yıllık destek miktarı bir milyon TL’yi buluyor ve geri ödemesiz olarak firmalara yüzde 75'e varan oranda hibe veriliyor.”

icaret Bakanlığı’nın Hizmet Sektörlerinin Rekabetçiliğinin Geliştirilmesi Desteği (HİSER), aynı sektördeki firmaları bir araya getirerek, bulundukları sektörler, bölgeler ve ülke adına katma değer yaratmasına öncülük ediyor. Teknopark İstanbul'da kümelenme projeleriyle, firmaların iş birliklerine ve sinerji yaratmalarına öncülük ediyor. Tuzla Tersaneler Bölgesi’nde yapılmakta olan ve gemi ihracatının yüzde 90’ından fazlasını gerçekleştiren tersaneler, ürettikleri gemilerin tasarımlarını ve mühendislik hizmetlerini Teknopark İstanbul firmalarından karşılıyor. Teknopark İstanbul çatısı altında bir araya gelen ve 2017 yılında "Denizcilik Kümelenmesi"ni kuran seçkin 20 firma, HİSER teşviklerinden yararlanabilmek için çalışmalarını sürdürüyor. Denizcilik Kümelenmesi’nin 2017 yılında HİSER kapsamında Ticaret Bakanlığı’na sunduğu projesi ön onay almayı başarmıştı. Denizcilik Kümelenmesi, HİSER Projesi'ne ait ilk toplantısını 2018 yılında gerçekleştirdi. Kümenin amaç ve hedefleri; gemi, yat tasarım, mühendislik, yazılım ve donanım işlerinde üyeler arasında iş birliğini sağlamak, birlikte hareket etmek ve nihayetinde doğrudan ihracatı artırmak.

T

HİSER PROJESI DESTEĞI’NDE 1 MILYON TL TEŞVIK VERILIYOR

Ticaret Bakanlığı'nın hizmet sektöründe faaliyet gösteren firmalara yönelik olarak verdiği bir destek olan HİSER projesi, şirketler arasındaki iş birliklerini artırmayı hedefleyen bir program. HİSER desteklerinden yararlanabilmek için en az 10 şirketin bir araya gelerek kümelenme oluşturması ve bir HİSER projesi yazması gerekiyor. Proje kapsamındaki faaliyetler "Döviz Kazandırıcı Hizmet" olarak kabul edilmekte olup, yazılacak proje sonrasında geri ödemesiz olarak firmalara yüzde 75'e

67


TEŞVİK varan oranda hibe ve projeler kapsamında veriliyor. Proje kapsamında yılda bir milyon TL’ye kadar destek verilebiliyor.

İHTIYAÇ ANALIZI ILE SÜREÇ BAŞLIYOR

HİSER Projesi’nin ilk aşaması olan ihtiyaç analizi faaliyeti kapsamında, yararlanıcıların rekabet güçlerinin ve ihracat kapasitelerinin geliştirilmesini teminen şirket/kurum/ kuruluş, sektör, pazar analizi, vb. incelemeler yapılarak yararlanıcıların ihracat potansiyeli belirlenir, proje iş planı ve ihracat stratejisi hazırlanır ve projenin yol haritası oluşturulur. İhtiyaç analizi kapsamında rapor bedelinin yanı sıra faaliyet organizasyon giderleri (yer kirası, ilgili teknik araç ve gereçlerin kira giderleri, afiş-broşür giderleri, tercümanlık vb.) desteklenir.

İKI UZMAN ISTIHDAMI DESTEK KAPSAMINDA

HİSER Projesi’nin kümelenme anlayışı temelinde planlanması ile proje faaliyetlerinin organizasyonuna ve koordine edilmesine yönelik olarak iş birliği kuruluşları tarafından istihdam edilen en fazla iki uzman personelin istihdam giderleri proje süresince desteklenir. Eğitim ve danışmanlık faaliyeti kapsamında, eğitim ve/veya danışmanlık gideri ve faaliyet organizasyon giderleri desteklenir.

YURT IÇI VE YURT DIŞI DESTEK KAPSAMI

İş birliği kuruluşunca düzenlenen yurt dışı ve yurt içi tanıtım organizasyonu kapsamında her bir organizasyonun aşağıda belirtilen giderleri desteklenir. Yurt dışı pazarlama faaliyetlerinde bir yararlanıcıdan ve iş birliği kuruluşundan en fazla iki temsilcinin; yurt içi tanıtım organizasyonunda ise davetli yabancı şirket/ kuruluştan en fazla iki temsilcinin uluslararası ve/veya şehirlerarası ulaşımda kullanılan ekonomi sınıfı uçak, tren, gemi, otobüs bileti ile transfer giderleri, Yurt dışı pazarlama faaliyetlerinde bir yararlanıcıdan ve iş birliği kuruluşundan en fazla iki temsilcinin; yurt içi tanıtım organizasyonunda ise davetli yabancı şirket/ kuruluştan en fazla iki temsilcinin kişi başına günlük 150 ABD Doları’nı geçmemek kaydıyla oda ve kahvaltı giderleri, Tercümanlık giderleri, Seminer, konferans, toplantı ve ikili görüşme organizasyon giderleri.

68

PROJENİN AMACI:

Ortak ihtiyaç analizi, Ortak öğrenme (eğitim ve danışmanlık) Ortak pazarlama (tanıtım, marka, ticaret heyeti, eşleştirme) gibi ihracata yönelik eylem ve faaliyetlerinin desteklenmesi

İHTİYAÇ ANALİZİ SÜREÇLERİ

Proje Hazırlık Evresi Ortak Vizyon Oluşturma Evresi Makro & Mikro Rekabetçilik Analizleri Sektördeki Trendler Firma Analizleri Yurt dışı Pazar Fırsatları Proje Yol Haritası (3 Yıllık Stratejik Planlama)


%75 DA ORANIN HIBE

ORGANI Z A SY GIDERLE ON RI

VE TANITIM A M PAZARLA I GIDERLER

U LA Ş I M GIDERLER I

KO G I D N A K LA ERL MA ERI

VE TIM LIK EĞ I I Ş M A N E R I N L DA I D E R G

HiSER

DESTEK KAPSAMI

Artı Mühendislik İnşaat Taahhüt Gemi San. Tic. Ltd. Şti.

DENIZCILIK KÜMELENMESI’NDE YER ALAN FIRMALAR

Asartech Ar-Ge Tasarım Mühendislik Ltd. Şti Delta Denizcilik Mühendislik ve Bilgisayar San. ve Tic. A.Ş. Teknopark İstanbul Şubesi Figes Fizik ve Geometride Bilgisayar Simülasyonu Hizmet Ticaret A.Ş. Hidroteknik Yat Gemi Deniz Yapıları Tasarım Teknolojileri San. ve Tic. Ltd. Şti. Imarine Deniz Tek. Arş. San. Tic. Ltd. Şti. Kuasar Marin Mühendislik A.Ş. Matesis Denizcilik Danışmanlık Gözetim ve Mühendislik San. ve Tic. Ltd. Şti OBSS Bilişim Bilgisayar Hizmetleri Dan. San. Tic. Ltd. Şti. Sadtek Elektronik San. ve Tic. Ltd. Şti. Teknopark İstanbul Şubesi Seft Gemi İnşaa Sanayii Mühendislik Ltd. Şti. Sonitus Mühendislik Danışmanlık Ltd. Şti. Soyaslan Denizcilik San. ve Tic. Ltd. Şti. Yaltes Elektronik ve Bilgi Sistemleri Üretim ve Ticaret A.Ş. Micromarin Yazılım Bilişim Hizmetleri Web Tas. Ltd. Şti. Ayden Marıne Yazılım Gemi Mühendisliği San. ve Tic. Ltd. Şti. Hakan Otomasyon ve Enerji Teknolojileri San. Tic. A.Ş. Fematek Marine Teknoloji San. ve Tic. A.Ş. Gelişimpark Eğitim Bilişim ve Danışmanlık Ltd. Şti. Vegatek Mühendislik Danışmanlık Makine San. ve Tic. Ltd. Şti.

69


İYİ FİKİR

YERLI NAMLU TEMIZLEME KÖPÜĞÜ ILE DÜNYA ORDULARININ SILAHLARINI TEMIZLEMEK ISTIYORLAR

NAZMI ÖZTÜRK

70

ÇAĞLAYAN GÜN


imya sanayiinde tecrübeli iki girişimci; özel bir tutkal için bir araya geldiklerinde, küçük ama ordu için çok değerli bir üründe, ülkenin dışa bağımlı olduğunu gördüler. Yerli imkanlarla bu ürünü üretebilir miyiz, diyerek araştırmaya başladılar ve kısa sürede formülü üretime dökerek ticari bir ürün haline getirdiler. Yaptıkları testler ve kullanıcı görüşlerine dayanarak piyasada mevcut olan tüm markalardan daha kaliteli ve etkili namlu temizleme köpüğü ürettiklerini belirtiyorlar. Teknopark İstanbul’da çalışmalarına devam eden BNC Kimya Ltd. kurucu ortakları Nazmi Öztürk ve Çağlayan Gün ile ürünün ortaya çıkış hikâyesini ve silah bakımında namlu temizleme köpüğünün önemini konuştuk.

K

Neden namlu temizleme köpüğü diyerek fikir ve projenin başına dönmek istiyorum. NÖ: Son yıllarda genelde yazılıma bir yönelme var. Yazılım projelerine de daha fazla destek veriliyor. Fakat kimya ve metalürji alanında da yerli ürünleri geliştirmemiz gerekiyor. Gelişmiş ülkelerin imalat sanayileri incelendiğinde gelişmiş bir kimya sanayiine sahip oldukları görülebilir. Kimya sanayii, ülkeler için gelişmişliğin bir ölçüsü olarak değerlendiriliyor. İTÜ Kimya Yüksek Mühendisliği’nden mezunum. Çok önemli şirketlerde bilgi ve tecrübe kazanma imkânım oldu. Çağlayan Bey’in kimya sektöründe değerli ve önemli tecrübesi bulunuyor. Çağlayan Bey siz de mi kimya kökenlisiniz? ÇG: Ben, İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi’nden mezun oldum. Ailemizin yarım asırlık bir kimya şirketi vardı. Babam ve ağabeyim kimya mühendisi ve ben de yaklaşık 25 yıldır kimya sektörünün içinde araştırma, geliştirme ve üretim yapıyorum. Aile şirketi olarak Türkiye’de kimya sektöründe birçok ürünü ilk olarak biz geliştirip ürettik. Araştırmayı ve yeni ürün geliştirmeyi seviyoruz. Yerli

MKE, TSK ve EGM gibi kurumları dışa bağımlılıktan kurtarmak için piyasadaki ürünlerden daha iyisini formüle ederek namlu temizleme köpüğü üreten BNC Kimya Ltd. kurucu ortakları Nazmi Öztürk ve Çağlayan Gün, MKE ve TSK’nın envanterine girmenin, ürünü geliştirip üretmekten daha zor olduğunu dile getiriyorlar. Ürünü dünya ordularına satmak için distribütörlük görüşmeleri başladı.

namlu temizleme köpüğü de böyle bir arayışın ürünü diyebiliriz. Nazmi Bey ile başka bir proje için bir araya gelmiştik fakat Nazmi Bey, Türkiye’de namlu temizleme köpüğüne ihtiyaç olduğuna dair bir bilgi almıştı. Bununla ilgili iç ve dış pazarda bir araştırma yaptık. Türkiye’de ithal ürünler kullanıldığını gördük. Sivillere yiv ve setli tabanca ve tüfek satışının serbest olduğu ABD, bu tip ürünler için en büyük pazar. Türkiye’deki kamu kurumlarında Finlandiya menşeli bir ürün kullanılıyor. Av malzemeleri satan şirketlerde ise ABD menşeili ürünler satılıyor. Niş ve zor bir pazar mı? Uçak yapmaya başlayan bir ülke bu üründe neden dışa bağımlı kaldı? NÖ: Biz de bu sorularla yola çıktık. Kullanılan ürünlerin içeriklerini

inceledik. Namlu dışında silahların diğer aksamlarına da zarar vermeyecek, çok özel, rakiplerinden ayrışan bir formül geliştirmeyi hedefledik. Kokusuyla kullanıcıları rahatsız etmeyecek ve eldivensiz kullanıldığında da tene zarar vermeyecek bir ürün olmasına dikkat ettik. Amonyak gibi metal yüzeylerde karıncalanma ve paslanmaya neden olan bileşenleri hemen eledik. Ayrıca; suni deri, plastik ve ahşap parçalara zarar vermeyen bileşenleri seçtik ve formülümüzün temeli olarak dikkate aldık. Kullanıcıların yaşadıkları sorunları dinledik ve benzer sorunlar yaratmayacak bir ürün için çalıştık. Yaptığımız araştırma, geliştirme ve formül denemeleri sonucunda hedeflediğimiz ürünü elde ettik. Projeye Mart 2018’de başladık ve şu ana kadar ülkemizin önde gelen saygın silah üreticisi firmalarına satışlar gerçekleştirdik. Şu an piyasada kullanılan tüm ürünlerden daha yüksek performansa sahip bir ürün elde ettiğimizi söyleyebiliriz. Ek olarak, daha uygun fiyatla daha çok namlu temizlenebiliyor. Bunu testlerini yaptığımız tüm kurumlarda tespit ettik. Ayrıca bizim ürünleri test eden kurumlar da bunu söylüyor. ÇG: Kale Kalıp, Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu (MKE) gibi kullanıcıların görüşleri de bunu

71


İYİ FİKİR doğruluyor. İlk aşamada, poligonlara giderek testler yaptık. Uzun yıllardır temizleyemedikleri silahların namlularını temizledik ve namlular bakır, kurşun ve barut atıklarından kurtulup tertemiz olunca çok şaşırdılar. Ayrıca plastik aksam üzerinde birikmiş ve temizlenemeyen barut kaynaklı karbon kalıntılarını da temizledik. Daha sonra daha ağır silahların kullanıldığı MKE’ye gittik. Gözle görülür bariz bir fark söz konusuydu. Kale Kalıp, 13 bin atıştan sonra hasarlanan bir namluda da bu ürünü denemiş ve onları da temizleyince bize çok kısa zaman içinde sipariş verdi. Ayrıca bize ürünümüzün üstünlüğünü gösteren bir test raporunu, İngilizce ve Türkçe referans mektubu ile verdiler. Sarsılmaz firması da 10 adet temin etti. İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı bir birimde görüşmeler ve denemeler yaptık. En az 5/6 silahın (tabanca ve tüfek) temizliğini yaptık. Oldukça memnun kaldılar. Çok sayıda numune vermiştik, onlar bitince sipariş vermelerini umuyoruz.

formül, namlu içindeki ana kirlilik kaynağı olan bakırla hemen reaksiyona girmekte ve köpük 90 dakika sonra bile çökmediği için namlu içini tümüyle sarmakta ve rakiplerinden üstün bir temizleme performansı sağlamaktadır. Silahın diğer aksamlarına zarar vermemesi de ürünümüzü rakiplerinden farklı kılan bir diğer çok önemli özelliğidir. Kokusu da temizleme işlemini yapanları rahatsız etmemektedir. Formülü geliştirirken, kullanıcıların mevcut ürünlerde sorun yaşadığı tüm olumsuzlukları bertaraf etmeye çok dikkat ettik.

Bu tür ürünler için ürününün standartlarını belirleyen ve sertifika veren kurumlar var mı? ÇG: Bu iş için bir sertifikasyon yok. Bir tek, Amerikan ordusuna ürün sattığını tahmin ettiğimiz bir firmanın ürünü için hazırlanmış standart var. O standart birebir o ürünü tanımlıyor. Ürüne çok güvendiğimiz için güvenilir bir kurumdan belge almak istiyoruz. TSE’de böyle bir standart, henüz yok. Özel testler için TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi ile görüşeceğiz.

başladık. Amerika en büyük hedef pazarımız olmakla birlikte dünya genelindeki ordulara satmak ve ülkemize döviz girdisi sağlamak istiyoruz. Tabii ki önceliğimiz; MKE’nin yabancı bir markanın namlu temizleme köpüğünün yerine bizim yerli ürünlerimizi kullanması için gerekli çalışmaları tamamlamak. Sonrasında; Türk Silahlı Kuvvetleri’nin çeşitli kademelerine gidip görüşmeler yapacağız. Savunma Sanayii Başkanlığı’nın da bu konuda bizi desteklemesi için Teknopark İstanbul Yönetimi’nden destek rica edeceğiz.

Ürünün iç ve dış pazarı ile ilgili istatistiki bilgi var mı? NÖ: Maalesef, bu konuda net bilgiler elde edemedik. Genelde bu ürünleri ordular kullandığı için net veriler yok. Türkiye’nin yıllık satın alımıyla ilgili de hiç bir kurumdan net bilgi alamadık. Hangi kurum kaç adet kullanıyor, biz bilmiyoruz. Bizim tahminlerimize göre 30 bin ile 40 bin arası bir tüketim söz konusu. Bunun da tamamına yakını sanırım ithal ediliyor. Yurt dışında satışlar için distribütörlerle ciddi görüşmelere

Geliştirdiğiniz yerli ürünü, piyasadaki ürünlerden farklı kılan ne gibi özellikleri var? NÖ: Her açıdan avantajlı bir ürün. Piyasada namlu temizliğine uygun olmayan ürünler de mevcut ve maalesef kullanılıyor. Dediğim gibi bu ürünlerin bir sertifikasyonu olmadığı için kullanıcıların da çok fazla bilgisi olmuyor. Bugün hâlâ yağ ve solvent karışımı ya da namlu malzemesine zarar veren fosforik asit-su karışımları ile silah temizliği yapılıyor. Geliştirdiğimiz ve ürettiğimiz

72

Türkiye’deki kurumların yerli ürüne ilgisi nasıl? ÇG: Ürünü beğenen ve destekleyen birkaç kurum var. Ürünün sağladığı faydaları göstermek için yoğun bir tanıtım süreci içindeyiz. Biz, çok kısa bir sürede projeyi ve formülü geliştirip ticari değeri olan somut bir ürüne dönüştürdük. Projenin kısa sürede bu noktaya gelme süresinin nedeni her ikimizin de teknik ve ticari bir geçmişe sahip olmasıdır. Nerede, ne zaman, nasıl adım atabileceğimizi biliyorduk. Henüz yeni bir ürün. Piyasadaki ürünlerle ile kıyaslamalar yapıldıkça farkı daha çok anlaşılacak. Daha uygun fiyatlara, daha kaliteli ve silahlara zarar vermeyen yerli bir ürün geliştirdik. Kurumların bunun farkında olması için tanıtımlar ve denemeler yapıyoruz. Kıyaslama ile aradaki farkı rahatlıkla görebiliyorlar. Teknopark İstanbul Kuluçka Merkezi’nde bu ürünü geliştirmek için mi yoksa yeni projeler üzerinde mi çalışıyorsunuz? NÖ: Burada; hem mevcut ürünümüzün pazarlanma faaliyetleri hem de yeni ürünlerin geliştirilmesi için çalışıyoruz. Bu ürünleri geliştirirken Teknopark içindeki bazı firmalardan çok fazla yardım alacağımızı düşünüyoruz. Buradaki ekosistemin bize büyük katkısı olacağının farkındayız. Yönlendirmeleriyle bize destek oluyorlar, bu nedenle Teknopark İstanbul bizim için önemli bir kurum ve yeni projelerimizi de burada devam ettirmek istiyoruz.


FiRMA LiSTESi

8 SEKTÖR 280 FIRMA FİRMA LİSTESİNE QR KODU OKUTARAK ERİŞEBİLŞİRSİNİZ

www.teknoparkistanbul.com.tr


GELECEĞIN TEKNOLOJILERI

UÇAN ARABALAR YOLA ÇIKMAYA

HAZIR

74


Geleceğin ulaşım aracı olarak bahsedilen uçan arabalar, düşünülenden çok daha yakın bir tarihte yolcularını taşımaya başlayacak. Firmaların peşi sıra duyurduğu bu araçlar için öngörülen tarih ise beş yıl sonrası. ayatımıza 1960’lı yıllarda giren çizgi film Jetgiller’den bu yana uçan araba vaatleri köşeyi döndü ama tüm potansiyeline rağmen bu araçları hayata geçirmek için yarım asır beklendi. Elbette, geçmişte, uçan arabalar inşa etmek için bir kısmı başarılı olmak üzere girişimlerde bulunuldu ama bunların hepsi ticari başarısızlıklar olarak Kayıtlara geçti. Yapılan girişimlerde ne farklı model bir uçak ne de pratik bir araba üretilebildi. Kaldı ki, pistlerin eksikliği bu pratiklerin sorun yaşamasında temel rol oynadı. O nedenle de yakın bir tarihe kadar uçan arabalar, zengin hayali ve hobisi olarak kaldı. Bundan 20-25 sene öncesinde teknoloji yavaş ilerliyor diyorduk, şimdi ise teknoloji hız kesmiyor ve düzenleyiciler geç kalıyor. 5-10 sene içinde kişisel bir uçan araba alma fikri gündelik yaşamın bir parçası

H

olacak. Gelişen otonom teknolojisi ve elektrikle çalışan drone gelişimindeki ilerlemelerle beraber bugünlerde uçan arabalara çok fazla yatırım yapılıyor. Ulaşımda geleceğin sahibi olacak uçan arabalar için otomobil, havacılık ve teknoloji sektörleri gibi yerleşik endüstrileri kapsayan şirketler projelerini peşi sıra duyuruyor. Bu yeni araçlar, sektörler arasındaki ilişkileri ve ortaklıkları da geliştirmeye başladı. Pek çok firma iş birliklerine imza atmaya ya da startup’lara yatırım yapmaya başladı bile. Örneği Audi ve Airbus, 2018’in Kasım ayında gerçekleşen Drone Week’te ortak oto-taksi hizmetlerini tanıttılar. Forbes, projenin bir hava uçağı ile modüler bir elektrikli otomobili bir araya getirdiğini yazmıştı. Konuyla alakalı açıklama yapan Audi, uçan taksilerin yola çıktığına ikna olduğunu belirtmişti. Uçan arabalar, birçok yolcu uçağı konseptinden sadece biri ve hepsinin temelini oluşturan teknoloji, elektrik rotorlarına güç vermek için yeterli enerji yoğunluğu sağlayabilen pil

75


GELECEĞIN TEKNOLOJILERI teknolojisidir. Bu da dikey kalkışinişi (VTOL) mümkün kılmak ve yolcu uçağının kullanışlı bir taşıma şekli olması için yeterli uçuş süresi sağlamak için gerekli. Dolayısıyla, teknolojik parçalar zaten yolcu uçağının, nakliye geleceğimizin muhtemel bir parçası haline gelmesi için bir araya gelmişti (elektrikli araçlarda gösterilen başarı ve drone teknolojisi sayesinde). Buna ek olarak, büyük şirketleri heyecanlandıran sosyal sürücüye ihtiyaç vardı; onu da yoğunlaşan kentsel ortamlar ve kara taşımacılığının gittikçe kötüleşen ve sıkışan durumu sağladı. Uçan araçları alternatif haline getiren bir başka konu ise düşük maliyetleri: Düşük bakım maliyeti, sınırlı özel altyapı ihtiyacı, daha az enerji maliyeti (fosil yakıt ile kıyaslandığında) ve ücret tasarrufu. Ayrıca ilk etapta pilotlu olsalar dahi, pilotsuz olarak geliştirilmeye çalışılıyorlar. Elbette üstesinden gelinmesi gereken önemli engeller de var. NASA ve diğer kuruluşlar tarafından geliştirilme aşamasında olsalar da havadan çarpmaları önlemek için “duy-kaç”ı sağlayacak ekipmanların olması gerekiyor. Bunun ötesinde kapsamlı düzenlemelerin tam anlamıyla düzenlenmesi uçan araçlar kadar hızlı olmayacak. Uzun süredir gündemde olan otonom araçlar için bile düzenlemelerin yapılamamış olması üçüncü bir boyutta hareket edecek olan araçlar için süreci kolay kılmayacaktır. Bu teknolojinin bir diğer zorluğunun ise sosyal direniş olacağı düşünülüyor. Pek çok kişi insanların pilotsuz bir uçağa binecek kadar teknolojiye güvenmeyeceğini düşünüyor. Özerk otomobilde yaşanacak bir teknik sorun kişinin kontrolü ele alabilmesine olanak sağlıyor, peki pilotsuz bir uçakta kaçış planı ne olacak? Tüm bu soru/nlar, kitleleri yoğun kentsel ortamlarda hareket ettirmenin en sürdürülebilir yolunun uçan arabalar olduğu gerçeğini baltalıyor ancak şüphe yok ki, teknolojik ve düzenleyici konular çözüme ulaşacak. Bazıları firmaların hızlarının hükümetleri ve gerekli kişileri de hızlanmaya teşvik edeceğine inanıyor. Yoksa, firmaların ve startup’ların “beş yıl” inancı başka türlü açıklanamaz.

76

UÇAN TAKSI DÖNEMI BAŞLIYOR

Fütürist yazar Gihan Perera, “Önümüzdeki beş sene içinde uçan arabaları kesinlikle göreceğiz. Sadece düzenleyicileri bekliyoruz” diyor. Gerçekten de uçan arabaların yaygın olarak görülmesi beş sene gibi kısa bir uzaklıkta duruyor. Yolcu taşımacılığı konusunda getirdiği hizmetlerle adından söz ettiren UBER, uçan taksi hizmetlerine başlıyor ve bunun için kendine beş pilot bölge seçmiş: Japonya, Fransa, Hindistan, Avustralya ve Brezilya. UBER, bu ülkelerin nüfusu 2 milyondan fazla ve havalimanlarına yakın olan şehirlerinde (Avustralya’da Melbourne ve Sidney, Fransa’da Paris, Hindistan’da Mumbai, Bangalore ve Delhi, Japonya’da Tokyo, Brezilya’da Rio de Janeiro ve Sao Paulo) çalışmalara başladı ve 2023 yılına kadar düzenlemenin bitmesi ve ücretli uçuşların başlaması hesaplanıyor. Avustralya’da hava trafiğini kontrol eden devlet kuruluşu CASA’nın sözcüsü Peter Gibson, uçan taksi uygulamasının başlaması için herhangi bir engel bulunmadığını ve yapılan planların son derece güvenilir olduğunu söylüyor. Uçan arabalarla alakalı çalışmaların oldukça ciddiye alındığı ve sağlam altyapı düzenlemelerinin devam ettiği Japonya’da UBER’in uçan araba projesinde 21 Japon şirketi çalışacak. UBER, bu ülkelerde uygulayacağı benzeri bir sistemi 2020 yılında ABD’de başlatmak için NASA (Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi) ile de anlaşmaya varmıştı. UBER ile birlikte, otomotivin değişiminde adı sık duyulan firmalardan biri de dünyanın en büyük uçak

üreticilerinden olan Airbus. 2030 yılında dünya nüfusunun yüzde 60’ının şehirlerde yaşayacağını öngören firma, kentsel sıkışıklığa üç ayrı çözüm sunuyor. Çözümlerin hepsi de gökyüzünde. Airbus’un üç aşamalı planında; tek veya çift kişilik dikey yükselebilen araç, kargo taşımacılığı yapan drone’lar ve dikey yükselebilen otobüsler. Tek pilotlu “Vahana” isimli konsept aracının geliştirilmesi aşamasında çalışmalarına devam eden Airbus firmasının Genel Müdürü Rodin Lyasoff, bir uçan araba için ihtiyaç duyulan tüm teknolojilere sahip olduklarını belirterek “10 yıldan kısa bir sürede, milyonlarca insanın kentsel yolculuğunda devrim yaratacak ürünlerimiz var” diyor.

2020 OLIMPIYATLARI’NIN ATEŞINI UÇAN ARABA YAKACAK

UBER ve Airbus’un öne çıktığı öne çıktığı uçan otomobil geliştirme yarışına Toyota ve Volvo gibi araba markaları da ciddi yatırımlarla katılmış durumda. Toyota destekli bir startup olan Cartivator, 2020 yılında Tokyo’da gerçekleşecek olan Olimpiyatlar için bir araç geliştirdi ve bu araç, Olimpiyat Ateşi’ni yakmakla görevlendirilecek. Cartivator mühendisleri, şu anda aracı daha geliştirip dünyanın en küçük elektrikli uçan aracı haline getirmeye çalışıyor böylece araç, şehrin en küçük bölgelerinde dahi rahatlıkla kullanılabilecek. Firma, uçan aracın halka satışına 2025 yılında başlamayı planlıyor.

ASTON MARTIN LÜKSÜ YÜKSELTIYOR

Pratik hava taşımacılığı konusunda doğal olarak en fazla yatırım ve en hızlı


Gelişen otonom teknolojisi ve elektrikle çalışan drone gelişimindeki ilerlemelerle beraber bugünlerde uçan arabalara çok fazla yatırım yapılıyor. Ulaşımda geleceğin sahibi olacak uçan arabalar için şirketler projelerini peşi sıra duyuruyor.

ataklar otomotiv firmalarından geliyor. Bunlardan biri de Aston Martin. İngiliz Aston Martin’in Volante Vision adını verdiği uçan modeli 2018’in Temmuz ayında görücüye çıkarılmıştı. Otonom teknolojiye sahip yeni konseptin tasarımcısı Marek Reichman, sanat ve teknolojinin birleşimini temsil eden lüks bir araç yarattıklarını ifade edip, bu yeni konseptte de Aston Martin modellerini şekillendiren tasarım, mühendislik ve şıklığa aynı oranda sadık kaldıklarını söylüyor. Üç kişi kapasiteli araç, hibrit güç sistemi ile çalışıyor ve piyasaya sürülen hemen tüm uçan araçlar gibi dikey kalkış-iniş (VTOL) yeteneğine sahip. İsrail havacılık şirketi Urban Aeronautics de son birkaç yıldır VTOL araçların geliştirilmesi konusunda faaliyetlerde bulunuyor. Şirket, çalışmalarını şu anda askeri alana yönelik gerçekleştirse de 2017 yılında tanıtımını yaptığı CityHawk’ın sivil hayatta kullanıma uygun hale getirilmesini planlıyor. Başlangıçta tek pilot ile çalışacak olan araç, gerekli

düzenlemelerden sonra otomatik pilota devredilecek. Sıfır karbon emisyonu ile çalışacak olan araçta yakıt olarak 700 bar basınçlı sıvı hidrojen kullanılacak. İlerleyen aşamalarda ise yakıt hücreleri veya elektrik motorları kaldırılarak, motoru hidrojenin beslediği bir sisteme geçilecek. Volvo’yu bünyesinde barındıran Geely, 2017 yılında uçan otomobil üreten Terrafugia firmasını bünyesine kattığını açıkladıktan sonra bu alanda çalışmalara başlamıştı. Terrafugia, hem karada hem havada hareket edebilen hibrit Transition isimli aracını Gelly’den gelen finansman ile piyasaya daha hızlı sürebilmek için çalışıyor. Üç kilometre yüksekliğe ulaşabilen uçan otomobil, saatte 160 kilometre hızla 640 kilometre yol alabiliyor. Alman havacılığının önemli isimlerinden Lilium Aviation, uçan araba hayallerini hayata geçirmek için Çin’in dev holding şirketi Tercent gibi yüksek profilli yatırımcılarının desteğini çekmiş durumda. Şirket ilk VTOL aracını 2017 yılında hayata geçirdi. Lilium, şimdilerde ise beş kişilik bir araç üzerinde çalışıyor. Birçok şirketin kıyasıya rekabet içinde olduğu uçan araba sektöründe rekabete son zamanlarda pek çok startup firması da dahil olmaya başladı. Bunlardan bir tanesi Kanada merkezli Opener. Firma, BlackFly adını verdiği uçan arabasını, 2018’in ortalarında görücüye çıkardı. Saatte 100 kilometre hız yaparak 40 kilometre yol alabilen BlackFly, tek yolcu kapasiteli ve basit bir joyistik ile kontrol ediliyor. Sürüş için bir eğitime ihtiyaç duyulsa da bir pilot lisansı gerektirmiyor.

77


FUARLAR

TÜRK SAVUNMA SANAYII GÖVDE GÖSTERISINE HAZIRLANIYOR 2018 yılını 2 milyar dolar ihracat ile kapatan Türk savunma ve havacılık sanayii, uluslararası üst düzey katılımın çok yüksek olduğu IDEF 2019 fuarında gövde gösterisi yapacak. Teknopark İstanbul'da fuarda yer alarak teknoparkta geliştirilen yerli teknolojilerin tanıtımına katkı sağlayacak. DEF 2019, 14’üncü Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı, Milli Savunma Bakanlığı ev sahipliğinde, Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı yönetim ve sorumluluğunda, 30 Nisan-3 Mayıs 2019 tarihleri arasında TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecek. IDEF 2019’un geçmiş yıllarda olduğu gibi onlarca ülke başkanı ve genel kurmay başkanları başta olmak üzere üst düzey katılıma ev sahipliği yapması bekleniyor. 2017 yılında düzenlenen IDEF’17 fuarını 67 ülke ve 2 uluslararası kuruluştan 133 heyet, 637 heyet üyesi ziyaret etmişti. 50 ülkeden 503’ü yabancı, 317’si yerli olmak üzere toplam 820 firma ve firma temsilciliğine ev sahipliği yapan fuar, 116 ülkeden 60 bin 754 yerli, 5 bin 028 yabancı olmak üzere toplam 65 bin 782 kişi tarafından ziyaret edilmişti. Bu yıl daha yüksek katılımın beklendiği IDEF’19’da Türk savunma ve havacılık sanayii, yeni teknolojileri ve savunma araçları ile gövde gösterisi yapmaya hazırlanıyor. Teknopark fuar süresince yerli ve yabancı ziyaretçilere devam eden projelerinin tanıtımını yaparak, yatırımcıların ve müşterilerin firmalara ulaşımına katkı sağlayacak.

I

78




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.