Avusturya Gunlugu

Page 1

Kadınlar Günü’nü birlikte kutluyoruz Avusturya Günlüğü, 8 Mart Dünya Kadınlar günü muhteşem bir organizasyon gerçekleştiriyor. O günü hem kutlayacağız, hem eğleneceğiz hem de bilgileneceğiz. 11. Viyana Dilan Düğün Salonundaki Dünya Kadınlar Günü programımıza Türkiye’den

Acıbadem Hastanesi doktorlarından Operatör Dr. Şerife Şimşek geliyor. Dr. Şimşek kadınların en sık karşılaştıkları hastalıklarla ilgili bilgiler aktaracak. Kadınlar Gününün koordinatörlüğünü Viyana’da kadınlara yönelik programların mimari Melek Es

yapacak. Program içinde Bloywood Dans Gurubu, Oryantal Darbuka Grubu, Hedef Eğitim Kültür Merkezi Halk Oyunları ekibi yer alacak, tombala çekilecek. Türkiye’nin sevilen seslerinden Latif Doğan sevilen türküleriyle sizinle olacak. (Geniş bilgi 18. sayfamızda)

Gazze’den ayrılan iki Norveçli doktor, olanları 1982’de bizzat tanıklık ettikleri Sabra ve Şatila katliamıyla kıyasladı. Savaş yaralarını tedavide uzman iki doktorun iddiasına göre, İsrail deneme aşamasında ağırlaştırılmış metal patlayıcı (DIME) kullanıyor.

OCAK 2009 YIL: 4 SAYI: 35 Januar 2009 Jahr: 4 Ausgabe: 35 P.b.b. Verlagspostamt 1100 Wien GZ 07Z037574M

İsrail’i şiddetle kınadık Aşırı soğuğa rağmen 3 km. uzunluğundaki yol boyunca sloganlar atarak ilerleyen grup geçtiği güzergahtaki yolu trafiğe kapadı. İçlerinde çok sayıda Avusturyalının da bulunduğu grup “terörist İsrail”, "Çocuk katili İsrail", "Filistin'e özgürlük", "İntifada" sloganları attı. Sf. 10 ve 11’de You Talk Türk bir yaşına bastı. 1. yıl için düzenlenen kampanyada, açılış paketi alanlar 10 Euro kazanıyor. Katılımcılar böylece 20 Euroya 20 kontör alacaklar, açılış pakedini bedavaya getirecekler. Tou Talk Türk’le iligi bilgi 24. sayfamızda..

Muharrem orucu, aşure ve cem Dünyanın diğer ülkelerinde olduğu gibi Avusturya’daki Aleviler de, matem günleri içinde eğlenceden uzak, yas havasında oruçlarını tuttular. Alevi derneklerinde, her akşam oruçlar birlikte açıldı. Matemin sonunda aşure pişirilip dağıtıldı. Viyana, St. Pölten ve Vorarlberg’de cemler tutuldu. Sf. 13’de

Yeni internet sitemiz www.avusturya gunlugu.com’u mutlaka ziyaret ediniz

Özgürlük, sorumluluk ve yeni barış çağı Obama, ABD’nin ilk siyah başkanı olarak ‘Özgürlüğün yeniden doğuşu’ başlıklı tarihi bir konuşma yaptı. ‘Müslüman dünya ile karşılıklı çıkar ve saygı temelinde ileriye doğru yeni yol arıyoruz. Tarihin yanlış tarafında olanlar yumruğunuzu gevşetirseniz size elimizi uzatacağız’ diyen Obama, zengin ulusların sınırları dışındaki acılara ilgisiz kalamayacakları vurgusu yaptı. Amerikalılara sorumluluk çağı, piyasa denetimi mesajı verdi. Sf. 15de

Zeynep Elibol’la gururlandık Kadın ve uyum konularıyla görevli Viyana Eyalet Bakanı Sandra Frauenberger, “Eğitim” dalındaki ödülü Mag. Zeynep Elibol’a verdi. Sf.14

Kendinize iyi bakın Oryza Force, içeriğindeki doğal karışımlar sayesinde vücudun eksik vitaminlerini tamamlar, enerji depolatır. Kahverengi pirinç mucizesinden yararlanın. Sf. 5, 16 ve 17’de

Avusturya Günlüğü Gazetesini internetten, www.avusturyagunlugu.com adresinden de okuyabilirsiniz.




İftiharla sunar

8 MART

KADINLAR GÜNÜ

8 Mart’ı kutlayacağız, eğleneceğiz, bilgileneceğiz

Türkiye’nin sevilen sesi

Latif Doğan

ACIBADEM SAĞLIK GRUBU DOKTORLARINDAN GENEL CERRAHI UZMANI OP. DR. ŞERİFE ŞİMŞEK, 8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜNDE VİYANA'DA SİZLERLE OLACAK. MEME KANSERİ, ERKEN TEŞHİS VE MEME KANSERİNDEN KORUNMA YOLLARIYLA, KADIN HASTALIKLARININ KONU EDİLECEĞİ KONUŞMAYA HEPİNİZİ BEKLİYORUZ.

Bolywood Dans Gurubu

Hazar Mirzo

Pamyra Oryantal Dans

Bolywood Dans Gurubu GANESHA Verein für Begegnun und Integration - Başkan Bayan Amita Luger Ganescha

Hazar Mirzo ve Oryantal Darbuka Grubu, Stüdyo Parmyra Oryendal dans, Hedef Eğitim Kültür Merkezi Halk Oyunları ekibi yerel sanatçılar, sürprizler ve TOMBALA

Koordinatör ve Modaratör Melek Es

11. Viyana Dilan Düğün Salonu 8 Mart 2009 Saat 13.00 Elmas Media GmbH - Quellenstr.60/2 1100 Wien Tel.: 01 890 59 84 Mobil: 0699 194 540 72


EDİTORYAL

AG

OCAK 2009

5

Siz neredeyseniz, biz oradayız! evgili dostlar, Avusturya Günlüğü, Avusturya Türkünün yaşamında büyük yer tutmaya başladı. Nerede Türkleri ilgilendiren bir olay var, biz oradayız. Artık salt bir habercilikle de yetinmekle kalmıyor, haberi oluşturan unsur olmaya da başlıyoruz. Bildiğiniz gibi 8Mart 1857, dünyada ilk kadın direnişinin tarihi. Bu tarih sonradan Birleşmiş Milletler tarafından her yıl 8 Mart, Dünya Kadın Günü olarak kutlanır oldu. Gazeteniz ve Programınız Avusturya Günlüğü olarak, siz değerli kadın okurlarımızı, bu günde hem bilgilendirecek, hem eğlendirecek hem de kutlamanıza vesile olacağız. Ünlü sanatçı Latif Doğan ile coşacağız. Türkiye’den Op. Dr. Şerife Şimşek sizler için geliyor. Biliyorsunuz Dr. Şimşek bizim yazı ailemize katıldı. Her sayıda ondan özellikle kadın okurlarımız için sağlık yazıları alıyoruz. Kendisi sponsorluğunu Oryza Force’nin yaptığı “Sağlıklı Yaşam” sayfamız için yazacak. Dr. Şimşek genel Cerrahi Uzmanı.

S

Özellikle meme kanserleri ve ameliyatları üzerinde uzman bir kişi. Kendisi Acıbadem Hastanelerinde meme cerrahı olarak çalışıyor. Bu toplantımızda da kadınlarımızı meme kanserleri konusunda aydınlatacak. O gecenin diğer sürpriz isimlerini 4. Sayfamızdaki ilanda ve bu konudaki haberimizden okuyabilirsiniz. O gün kadınlarımız Avusturya Günlüğü ekranlarından Türkiye’deki yakınlarına mesajlar yollabilecekler. Gelecek sayımızda bu konuda daha geniş haber vereceğiz. Kadın konusunu bitirirken Zeynep Elibol’u başarılarından dolayı kutluyoruz. Viyana Belediyesinin topluma örnek olan kadınlar için verdiği Viyana Kadın Ödülü, Viyana Belediye Sarayı’nda düzenlenen bir törenle yedinci kez sahiplerini buldu. Kadın sorunlarıyla görevli Viyana Eyalet Bakanı Sandra Frauenberger, “1938 yılını anma” kategorisindeki ödülü Prof. Dr. Ruth Klüger’e, “Eğitim” dalındaki ödülü Mag. Zeynep Elibol’a verdi… Sponsorumuz You Talk Türk birinci yaşını kutluyor. Onlara nice yıllar diliyoruz. You Tolk Türk’ün yaş

günü nedeniyle düzenlediği kampanyadan herkesin yararlanmasını salık veririz. Sponsorumuz Donau Mobilya ile birlikte çalışmalarımız da sürüyor. Donau Mobilya yeni evlenen çiftlere katkılarını sürdürüyor. Önceden haberimiz olduğunda Avrupa Günlüğü ekibi, Donau Mobilyanın 500 Euro’luk hediye çeki ile düğünde yer alıyor. Düğün Alayı sayfamızda çek alan mutlu ailelerin fotoğraflarını görebilirsiniz. Ayrıca Televizyon programımızda düğünden dakikalarca yayın yapıyoruz. Türkiye’deki akraba ve dostlara bir köprü görevi yapıyoruz. Düğünü izlerlerken yüzlerce kilometre ötedekiler de aynı heyecanı yaşıyorlar. Dünya Gazze’de büyük bir trajedi yaşarken, Amerika’da da bir ilki gerçekleştirmenin heyecanı içindeydi. Avusturya Türkü Avrupanın her yerinde olduğu gibi, Viyana’da da İsrail’in gaddarlığını kınadı. Hep bir ağızdan zalimleri telin ettik, İslam dünyasının böyle acılar görmemesi için dua ettik. Obama Amerika birleşik

Devletlerinde bir değişimin simgesi olarak ortaya çıktı. Obama, ABD’nin ilk siyah başkanı olarak ‘Özgürlüğün yeniden doğuşu’ başlıklı tarihi bir konuşma yaptı. ‘Müslüman dünya ile karşılıklı çıkar ve saygı temelinde ileriye doğru yeni yol arıyoruz. Tarihin yanlış tarafında olanlar yumruğunuzu gevşetirseniz size elimizi uzatacağız’ diyen Obama, zengin ulusların sınırları dışındaki acılara ilgisiz kalamayacakları vurgusu yaptı. Amerikalılara sorumluluk çağı, piyasa denetimi mesajı verdi. Bu konuları gazetemiz içinde özel sayfalarında bulacaksınız. Bu sayımızda size bir başka yazarımızın müjdesini vereceğim. Klinik psikolog Mag. Erdal Kayhan bizimle birlikte olacak. Madde ve oyun bağımlılığı konusundaki ilk yazısını zevkle okuyacağınıza eminiz. Eski takvime göre Muharrem ayı da geride kalıyor. 10 Muharrem günü, Alevi kardeşlerimizin matem orucundan çıktıkları gündü. Tüm Avusturya’da, Muharrem Orucu ve Matemi süresince, başta AABF’ye bağlı derneklerde olmak üzere, olanaklar dahilinde bütün Alevi

derneklerinde, her akşam oruçlar birlikte açıldı. Matemin sonunda aşure pişirilip dağıtıldı; Viyana, St. Pölten ve Vorarlberg’de cemler tutuldu. Dünyanın diğer ülkelerinde olduğu gibi Avusturya’daki Aleviler de, matem günleri içinde eğlenceden uzak, yas havasında oruçlarını tuttular. Kerbela’da ölenler anıldı. Ve bir Alevi yazarın dediği bu yıl da Hz. Hüseyin’i anarken onun muhteşem kişiliğinde yeni bir şeyler öğrendik. Gelecek sayıda tekrar buluşmak dileğiyle…

Adil Elmas

Adil Elmas’ın sunduğu Avusturya Günlüğü Pazar günleri 12.15’de Kanal 7 INT’de You Talk Türk ve Donau Möbel‘in sunduğu

Avusturya Günlüğü, sizi Türkiye’deki sevdiklerinizle buluşturup dünyaya açılan pencereniz olmayı sürdürüyor.

Oryza Force mucizesi ile tanışın


6

HABER

OCAK 2009

AG

Turizmde hedef ilk beş

SOSYAL GÜNDEM Sonja Wehsely Viyana Eyaleti Sağlık ve Sosyal İşlerden sorumlu Bakan

Ameliyat başvuru süreleri yönetimi işe yaradı

S

Kültür ve Tanıtma Müşaviri Dr. Tahsin Yılmaz Türkiye’nin 2003 yılında aldığı bir kararla ülkenin her yerini turizme açmaya kararlı olduğunu ve önümüzdeki 10 yıl içerisinde dünyada ilk 5’e girmek için gayret ettiklerini belirtti. Yurt dışındaki Türkleri de tatile beklediğini söyledi.

Ülkenin her köşesinin ayrı bir tatil imkanı sunduğu Türkiye geçen yıl yakaladığı turist sayısını arttırmak niyetinde. Türkiye’yi geçen yıl ziyaret eden turist sayısı 25 milyonun üzerindeydi. Avusturya Günlüğü- Viyana vusturya Büyükelçiliği Kültür ve Tanıtma Müşaviri Dr. Tahsin Yılmaz Türkiye’nin Dünya turizminde ziyaretçi sayısı ve elde ettiği gelir bakımından ilk on arasında yer aldığını söyledi. Türkiye’nin yeni hedefi ise ilk beşe girmek. Doğal zenginlikleri ve tarihi dokusuyla dünyada önemli turizm merkezlerinden olan Türkiye, yurt dışında yapılan fuarlara katılıp yabancı turistlerin dikkatini çekerek hak ettiği yeri almak niyetinde. 2008 yılında Orta Asya’dan Avrupa’ya kadar farklı ülkelerde düzenlenen turizm fuarlarına katılan Türkiye geçtiğimiz günlerde Viyana’da düzenlenen turizm fuarıyla tekrar görücüye çıktı. Stand

A

Dr. Tahsin Yılmaz düzenlemesi ve zengin kataloğuyla Türkiye, bu yıl da tatilcilerin ilgi odağı

olacağa benziyor. Birçok ülkenin yer aldığı turizm fuarında her köşesinin ayrı bir tatil imkanı sunduğu Türkiye geçen yıl yakaladığı turist sayısını arttırmak niyetinde. Türkiye’yi geçen yıl ziyaret eden turist sayısı 25 milyonun üzerindeydi. 2009 yılında yapılacak Avrupa’da farklı yerlerde gerçekleşecek olan fuarlara da katılacak olan Türkiye tatilini Türkiye’de geçirecek olan Türk vatandaşlarına yönelik de hazırlıklarını da tamamlamış durumda. Kültür ve Tanıtma Müşaviri Dr. Tahsin Yılmaz Türkiye’nin 2003 yılında aldığı bir kararla ülkenin her yerini turizme açmaya kararlı olduğunu ve önümüzdeki 10 yıl içerisinde dünyada ilk 5’e girmek için gayret ettiklerini belirtti.

Ege Kültür Merkezi Gençlik Eğlencesi Yunus Koçyiğit çaldığı ve söylediği şarkılarla misafirleri coşturdu. Coşan misafirler bol bol oynayarak eğlencenin tadını çıkardılar. Eğlencede Veli Turan zaman zaman Yunus Koçyiğite sazıyla eşlik etti.

E

Ege Kültür Merkezi’nin geleneksel haline gelen Gençlik eğlencesinin üçüncüsünü geçen yılın son günlerinde, 29 Aralık 2008 de, düzenlendi. Gecenin başlangıcında Ege Kültür Merkezi Başkanının yaptığı konuşma sonrası Gençlik Kolu Başkanları ( Sorumluları) geçen yıl düzenledikleri etkinlikleri bir sunumla misafirlere iletti. 2009

yılında

gençler

için

planlanan projelerde sunum içerisinde tanıtıldı. Ege Kültür Merkezinin ‘Babam Zeybek öğreniyor’ kursuna katılan yetişkin Zeybekler öğrendikleri oyunları sergilediler. Bunu takiben eğlenceye Elifcan söylediği şarkılarla renk katarak misafirlerden alkış topladı. Gecenin ilerleyen saatlerinde Folklor ekibinden üç Efe yeni bir koreografi ile gösteri yaptılar. Yeni gösteri seyirciler tarafından

çok beğeni kazandı. Zeybek gösterisi sonrasında Yunus Koçyiğit çaldığı ve söylediği şarkılarla misafirleri coşturdu. Coşan misfirler bol bol oynayarak eğlencenin tadını çıkardılar. Köşk Düğün Salonunda yapılan Eğlencede Veli Turan zaman zaman Yunus Koçyiğite sazıyla eşlik etti. Gecenin son proğramında Ege Kültür Merkezi’nin başarılı gençlerinden Aykut Ergüden sazıyla misafirlere kısa bir solo konser verdi.

evgili Viyanalılar ! Tam bir yıl önce Viyana hastaneleri yeni elektronik ameliyat başvuru yönetimi tanıtılmıştı. Bir yıl sonra dikkate değer bir bilanço ortaya çıktı. Tüm Viyana hastaneleri artık bu saydam sistemi kullanıyor ve birçok bölümde net bir şekilde başvuru süreleri kısaldı. Tüm Viyana hastanelerinde geçerli temel ilke „ herkes için mükemmel tıbbi hizmet ve insancıllık“ tır. 2008 yılında bel fıtığı ameliyatı için Rudolstiftung hastenesinde 53 gün bekleniyorken, şimdi başvuru tarihinden ameliyata kadar sadece 35 gün bekleniyor. Gersthof ortopedi hastanesinde diz ameliyatı için bekleme süresi yazdan bu yana 91 günden 75 güne düştü. Otto-WagnerHastanesinde kalça ameliyatı bekleme süresi sadece 100 gün. Bekleme süresi yönetimi saydam bir biçimde yapılıyor ve iki veya daha fazla yapılan başvuruları engelleniyor. Doktorlar ne zaman ve neden bir hastayı diğer bir hastadan önce ameliyat listesine alabileceklerini ve hangi

hazırlıkların gerekli olduğunu artık belirleyebiliyorlar. Bilgisayar ile çalışan sistemde başka birini öne almak artık mümkün değil. Ameliyat günü verilmesinin aciliyeti sadece tıbbı ölçülere göre belirleniyor. Acil ve ani durumlar için tabii ki 24 saat tıbbi müdahele imkanı mevcut. Planlanabilen, ani olmayan durumlar için hasta ile birlikte uygun bir ameliyat günü belirlenebiliyor. Hastaların özel istekleri, örneğin yakında yapılacak tatil gibi, dikkate alınabiliyor. Ancak bir çok durumda tıbbi açıdan ameliyatı güvenli bir şekilde yapabilmek içın bir dizi hazırlık yapılmak zorunda. Ameliyat bekleme sürelerinin kısaltılması için diğer bir önlem ameliyat saatlerinin kararlı bir şekilde planlanabilir müdaheler için öğleden sonraya kaydırılması. Hastaneler Birliğinin ameliyat yapan hastanelerinin yüzde 50’ si hem öğleden önce hem de öğleden sonra ameliyat yapıyor. Bu, değişken çalışma süreleri planlaması ile mümkün oluyor. (Almanca aslından çeviren: Cahit Sarıaltın, www.turkisch.co.at)

OP-AnmeldezeitenManagement hat sich bewährt

L

iebe Wienerin, lieber Wiener,

Genau vor einem Jahr wurde das neue elektronische OPAnmeldezeiten-Management der Spitäler der Stadt Wien präsentiert. Ein Jahr danach lässt sich eine beachtliche Bilanz ziehen: Bereits alle Spitäler der Stadt Wien arbeiten mit dem neuen transparenten System, die Anmeldezeiten sind in vielen Fächern deutlich gesunken. In den Spitälern der Stadt Wien gilt: Spitzenmedizin für alle und Menschlichkeit als höchstes Prinzip. Wartete man etwa auf eine Bandscheibenoperation in der Krankenanstalt Rudolfstiftung Ende Juli 2008 noch etwa 53 Tage, sind es jetzt nur noch 35 Tage vom Anmeldezeitpunkt bis zur Operation. Die Anmeldezeit für Knieoperationen im Orthopädischen Krankenhaus Gersthof hat sich seit dem Sommer von 91 auf 75 Tage reduziert. Für eine Hüftoperation im Otto-WagnerSpital braucht es aktuell eine Anmeldezeit von nur 100 Tagen. Das Wartelistenmanagement erfolgt vollkommen transparent und verhindert Doppel- beziehungsweise Mehrfachmeldungen. Den ÄrztInnen ist es damit möglich, festzuhalten, wann und warum sie eine Patientin oder einen Patienten auf die OP-

Terminliste setzen und welche Vorbereitungen notwendig sind. Bevorzugungen durch das computergesteuerte System sind nicht möglich. Die Dringlichkeit der OP-TerminVergabe bestimmen ausschließlich medizinische Kriterien. Für Akutfälle, die immer sofort behandelt werden, steht selbstverständlich eine 24Stunden-Versorgung zur Verfügung. Bei planbaren, nicht akuten Eingriffen wird gemeinsam mit der/dem PatientIn ein passender Termin gesucht. Auf spezielle Wünsche der PatientInnen, etwa wegen eines anstehenden Urlaubs, wird Rücksicht genommen. In vielen Fällen muss aber auch aus medizinischer Sicht eine Menge vorbereitet werden, damit eine Operation sicher durchgeführt werden kann. Eine weitere entscheidende Maßnahme zur Verkürzung der OPAnmeldezeiten ist die kontinuierliche Ausdehnung der Operationszeiten für planbare Eingriffe in den Nachmittag. 50 Prozent aller operierenden Abteilungen im KAV operieren so bereits vormittags als auch nachmittags. Möglich wird das durch flexible Dienstzeiteneinteilungen.

İLANLARINIZ İÇİN Avusturya’dan televizyon reklamlarınız, firma tanıtım filmleriniz, düğün ve özel günleriniz için bir telefon kadar yakınız...

Tel.: 0699 194 540 72


POLİTİKA

AG

OCAK 2009

Winter mahkum oldu

7

SOSYAL DEMOKRAT GÖZÜYLE Christian Deutsch SPÖ Viyana Eyaleti Genel Sekreteri

Kenti birlikte biçimlendirmek iyana SPÖ’sü için halkın isteklerini ciddiye almak ve bunları politik çalışma kapsamına almak doğal bir olgudur. Bizim için önemli olan Viyanalılarla ilişki içinde olmak ve onları dinlemek önemlidir. “ Sizi yalnız bırakmıyoruz ! “ başlıklı ve başarılı bir şekilde sona eren sonbahar kampanyası bu anlamda gerçekleştirildi. Bir şey bu aşamada gayet açık bir şekilde görüldü: Açık diyalog önerimiz Viyanalılar tarafından gayet olumlu bir şekilde karşılandı. Tüm Viyana çapında SPÖ politikacıları binlerce kişisel görüşme yaptı. Buna ek olarak diyalog kartları ile Viyana’nın biçimlendirilmesine ilişkin uyarılar, öneriler ve istekler bildirildi. Vatandaşlar için finans krizine karşı önlemlerinin, sağlık sisteminin ve de yüksek kaliteli oturma ve eğitim imkanlarının garanti altına alınmasının önemli olduğu belirlendi. Bunun devamı olarak mahalle ve tüm Viyana kapsamında soruna uygun çözümleri hayata

V

Seçim afişlerini ve o gün Avusturya gazetelerinde yer alan haberin kupurünü yukarıda görüyorsunuz. Winter, seçim konuşmalarında "Kimsenin dini duygularını yaralamak istemediğini, İslam'da kadın haklarına dikkat çekmek istediğini ve doğruları söylediğini" ileri sürdü.

Hz. Muhammed'e yönelik hakaret içeren söylemi nedeniyle dokunulmazlığı kaldırılarak mahkeme huzuruna çıkarılan aşırı sağcı milletvekili Susanne Winter üç ay tecilli hapis ve 24 bin Euro para cezasına çarptırıldı.

G

raz kenti belediye seçimi dolayısıyla aşırı sağcı Özgürlükçüler Partisinin (FPÖ) düzenlediği toplantıda yaptığı konuşmalarda, İslam dinine ve Hz.

Muhammed'e yönelik hakaret edici sözler sarf eden Susanne Winter, federal savcılığın suç duyurusu üzerine Graz şehir mahkemesinde yargılandı.

Winter, üç ay tecilli hapis ve 24 bin Euro para cezasına mahkum oldu

Federal savcının hazırladığı iddianamede, Winter'in konuşma larında kullandığı ifadelerle "belli bir dini aşağılamak ve halkı başka bir din ve onun kutsal değerlerine karşı kışkırtmak suçu işlediği" belirtildi. Dava hakimi Christoph Lichtenberg, iddianamede sıralanan söz konusu ifadelerle Susanne Winter'in "iki dini topluluk arasında kin ve nefret oluşturduğunun" kesinleştiğine karar verdi. Winter'in avukatlarının "seçim konuşmasındaki ifadelerin sadece radikal İslam'a yönelik kullanıldığı" yolundaki savunmasını ise hakim Lichtenberg inandırıcı bulmadığı için reddetti.Ulusal mecliste dokunulmazlığı kaldırılarak yargılanmasına olanak tanınan aşırı sağcı FPÖ milletvekili Susanne Winter, üç ay tecilli hapis ve 24 bin avro para cezasına mahkum oldu. Mahkeme kararını "şaşkınlıkla" karşıladığını ifade eden Winter, seçim konuşmalarında "kimsenin dini duygularını yaralamak istemediğini, İslam'da kadın haklarına dikkat çekmek istediğini ve doğruları söylediğini" ileri sürdü. Winter, mahkeme kararına karşı temyize gideceğini bildirdi.

geçirilecek. Bazı somut konularda önlemler alındı bile. Viyana Belediye Başkan Yardımcısı Renate Brauner ve Eyalet Bakanı Sonja Wehsely finans krizinden etkilenen kişilerin 050 53 79 900 numaralı telefondan ulaşılabilecekleri bir danışma ve destek servisi kuruldu. Diğer taraftan istekler çoğunlukla yerel konularla ilgiliydi. 14. bölgede birçok diyalog kartı Penzig Waldbad konusuna ilişkindi. Belediye Başkan Yardımcısı Grete Laska bu banyonun tamir edileceğini ve 2009 sonunda belediye banyosu-havuzu olarak faaliyete geçeceğini açıkladı. Viyana hakkındaki diyalog önerimiz çok iyi karşılandı. Bu bir kez daha Viyanalıları şehri biçimlendirme politikaları içine çekmenin ve birlikte yapıcı çözümler bulmanın ne kadar önemli olduğunu kanıtlıyor. Bu durum korku verme, yanlış iddialar öne sürme ve büyük laflar söylemekten başka bir şey sunmayan diğer partilerden bizi önemli ölçüde ayırmaktadır. (Almanca aslından tercüme eden : Cahit Sarıaltın, www. turkisch.co.at )

Gemeinsam die Stadt gestalten ür die Wiener SPÖ ist es eine Selbstverständlichkeit die Anliegen der Bevölkerung ernst zu nehmen und diese in die politische Arbeit einfließen zu lassen. Uns geht es darum mit den Wienerinnen und Wienern in Kontakt zu treten und zuzuhören. Unter diesem Motto stand auch die Herbstkampagne „Wir lassen Sie nicht allein!“, die nun erfolgreich abgeschlossen wurde. Dabei hat sich eines ganz klar gezeigt: Unser Angebot des offenen Dialogs ist von den Wienerinnen und Wiener sehr gut aufgenommen worden. In ganz Wien haben SPÖ-Politikerinnen und Politiker t a u s e n d e persönliche G e s p r ä c h e geführt. Zudem wurden auf Dialogkarten Anregungen, Vorschläge und Wünsche für die Gestaltung Wiens mitgeteilt. Es hat s i c h herausgestellt, dass der Bevölkerung Maßnahmen gegen die Finanzkrise, die Sicherung des

F

Gesundheitssystems, sowie die hohe Qualität bei Wohnen und Bildung ganz besonders wichtig sind. Folglich werden wir sowohl auf Bezirks- als auch auf Wiener Ebene maßgeschneiderte Lösungen umsetzen. In einigen konkreten Fällen wurden bereits entsprechende Maßnahmen gesetzt: So haben Vizebürger meisterin Renate Brauner und Stadträtin Sonja Wehsely unter 050 53 79 900 eine eigene Hotline für Betroffene der Finanzkrise eingerichtet, um diese zu unterstützen. Auf der anderen Seite ging es vielfach auch um sehr regionale Themen: So haben etwa im 14. Bezirk viele der Dialogkarten auf das Penzinger Waldbad Bezug genommen. Hier hat Vizebürgermeisterin Grete Laska bereits klargestellt, dass das Bad saniert und Ende 2009 als städtisch geführtes Bad wieder eröffnet wird. Unser Angebot zum Dialog über Wien ist sehr gerne angenommen worden und beweist einmal mehr, wie wichtig es ist, die Wienerinnen und Wiener in die politische Gestaltung einzubinden und gemeinsam nach konstruktiven Lösungen zu suchen. Das unterscheidet uns ganz deutlich von jenen Parteien, die außer Angstmache, falschen Behauptungen und großen Sprüchen nichts zu bieten haben.

İLANLARINIZ İÇİN Avusturya’dan televizyon reklamlarınız, firma tanıtım filmleriniz, düğün ve özel günleriniz için bir telefon kadar yakınız... Tel.: 0699 194 540 72


8

HABER

OCAK 2009

AG

ATİB’de meslek Okulları tanıtıldı

SANDRA FRAUENBERGER Viyana Eyalet Bakanı

Viyana bir göçmen şehridir

B Avusturya İşçi Sendikaları Birliği ve İşçi Bulma Kurumu Avusturya’da yaşayan göçmen kökenli vatandaşları kendi dillerinde bilgilendirme toplantılarına farklı yerlerde yapmaya devam edecek Avusturya Günlüğü- Viyana

A

vusturya İşçi Sendikaları Birliği, Avusturya İşçi Bulma Kurumu ve ATİB Avusturya’daki meslek okulları üzerine bir bilgilendirme toplantısı düzenledi. ATİB’in Merkez binasında gerçekleşen bilgilendirme toplantısında uzmanlar Avusturya eğitim sisteminde meslek okullarının yerini ve bu okullarda okuyan öğrencilerin sahip olacakları avantajları anlattılar. Toplantıda meslek okulları, çıraklık

eğitimi, lise dengi meslek yüksek okulları, anaokulu ve sosyal pedagoji eğitimi veren okullar katılımcılara tanıtıldı. Katılımcıların çoğu çocuklarına iyi bir gelecek hazırlamak isteyen anne ve babalardı. Çocuklarının ilgi ve yeteneklerini geliştirmek için neler yapabileceklerini öğrenen veliler, çocuklarının bundan sonraki eğitim hayatında onlarla daha yakından ilgileneceklerini söylediler. Toplantıya katılan uzmanlardan Ercüment Aytaç, Türkiye kökenli göçmenlerin okullarda ve iş piyasasında sorunlarla karşılaştığını

ve İşçi Sendikaları Birliğinde bu konuları çözmek için çözümler üretmeye çalıştıklarını ve yapılan bu bilgilendirme toplantılarının Türkiye kökenli göçmenlerin eğitim seviyelerini arttırmak için yapılan çabalardan biri olduğunu belirtti. Avusturya İşçi Sendikaları Birliği ve İşçi Bulma Kurumu Avusturya’da yaşayan göçmen kökenli vatandaşları kendi dillerinde bilgilendirme toplantılarına farklı yerlerde yapmaya devam edecek. Bu toplantılar, eğitimini yapmak istedikleri meslek alanında devam ettirmek isteyenler için önemli bir fırsat.

Katılımcıların çoğu çocuklarına iyi bir gelecek hazırlamak isteyen anne ve babalardı. Çocuklarının ilgi ve yeteneklerini geliştirmek için neler yapabileceklerini öğrenen veliler, çocuklarının bundan sonraki eğitim hayatında onlarla daha yakından ilgileneceklerini söylediler.

Yeni alo yurttaş hizmete girdi +90 312 444 32 01 S

osyal Güvenlik kurumundan yapılan açıklama ile Alo Yurttaş’ın yeni telefonu ve kapsamıbelirtildi. Duyuru şöyle: “Daha önce 458 73 92, 458 73 03, 458 79 18, 458 73 62 ve 458 73 23 telefon hatlarıyla hizmet veren Alo Yurtdanış Bilgi Hattı bundan böyle 444 32 01 telefon hattından hizmetine devam edecek. Hat sesli mesajla karşılama, operatörlere hakkaniyetli dağıtım, operatörlerin tamamı dolu ise sırada bekletme, sırada beklerken müzik eşliğinde alo yurt danış ile ilgili bilgilendirme anonsları yapabilme, operatörleri izleme ve uyarma, tüm görüşmelerin ses kayıt altına alınması ve raporlanması özelliklerini kapsıyor. . Alo yurtdanış Bilgi Hattından, yurtdışında çalışan ve bunlardan yurda dönen sigortalı ve emekliler ile bunların aile bireylerine; . Vatandaşlarımızın yurtdışında geçen sigortalılık süreleri ile yurtdışında ev kadını olarak geçen sürelerin Kurumumuza borçlanma ve

aylık talepleri, . Vatandaşlarımızın yoğun olarak çalıştıkları ülkelerle ikili sosyal güvenlik sözleşmesi yapılması çalışmalarını bu sözleşmeye göre emekli olma şartını yerine getirenlerin aylıklarının Türkiye’ye transferi işlemlerini, . Kurumumuz sigortalılarının aylıkgelir sahiplerinin ve aile bireylerinin ikili sözleşmelerin imkan verdiği hükümler çerçevesinde, akit ülkelerde tedavi görmeleri, . Ülkemizde geçici ve daimi olarak bulunan sözleşmeli ülke sigortalıları ile aylık gelir sahipleri ve bunların hak sahibi ile bireylerinin sağlık yardımları, . Yabancı sigorta kurumlarınca vatandaşlarımıza bağlanan aylıkların ödenmesi, . Kurumumuzca akit ülke vatandaşlarına bağlanan aylıkların akit ülkelere transferi, . Almanya mevzuatı gereğince, Türk sigortalılarına yapılan prim iade işlemleri, . Türkiye-İsviçre sosyal güvenlik

sözleşmesine göre, prim transferi ile malullük, yaşlılık ve ölüm aylıkları, . Yabancı sigorta kurumlarından aylık alanların tıbbi ve idari kontrolleri, . Ülkemiz sosyal güvenlik mevzuatında yer almayan, sosyal güvenlik sözleşmelerinin aile yardımı(çocuk parası), . İkili sosyal güvenlik sözleşme hükümlerine göre mevzuata tabi kalma, konularında hizmet verilmektedir. Alo Yurtdanış Bilgi Hattına mesai saatleri içerisinde; - Ankara’dan : 444 32 01, - Yurtiçinden : 0312) 444 32 01, - Yurtdışından : +9 0 312 444 32 01, no’lu telefon hattından ulaşabilirler. Önemle duyurulur. SOSYAL GÜVENLİK KURUMU SOSYAL SİGORTALAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Yurtdışı Borçlanma Ve Tahsis İşlemleri Daire Başkanlığı)”

Bu nedenle entegrasyonun fırsat eşitliğini ve eşit hakları hedef olarak belirlemesi gerekir. Farklılık düşüncesi anlamında, yani farklılığı fırsat olarak kabul edip kullanma anlamında, farklılığın bütün yaşam alanlarında kendini yansıtması gerekir. Bu herkesin, politikanın, ekonominin ve yüksek oranda medyanın katılması gereken bir mücadeledir. Çünkü yayınlanmış bir düşünce hem positif hem de negatif anlamda burada kuşaklar boyu yaşayanların göç, ve entegrasyon hakkında nasıl bir görüntüye sahip oldukları, buraya göç etmiş insanların da yeni ülkelerini nasıl algıladıkları hakkında katkıda bulunur. Medya bu anlamda şehrimizde sağlıklı yürüyen birlikte yaşamaya önemli katkıda bulunuyor. Buna ek olarak şehir ve vatandaşlarına sunduğu hizmetler hakkındaki bilgiler medya aracılığı ile ulaştırılıyor. Bu bağlamda bir şey gayet açıktır: Bütün vatandaşlara, ama buraya yeni gelmiş ve yeterli derecede Almanca bilmeyen vatandaşlar için de bu bilgilere ulaşmada aynı şanslar verilmelidir. Medya yapısının neredeyse burada yaşayan halkın çeşitliliği oranında çeşitli olması daha da önem kazanır. Viyana ve Viyana şehri politikaları hakkında ana dilde ayrıntılı bilgi veren medya organlarının giderek artması bizleri sevindiriyor. Bu olumludur ve Viyana şehri bu gazete, dergi ve televizyon kanalları ile yoğun bir işbirliği içinde bu duruma katkıda bulunarak sorumluluk almaktadır. Bu sadece

düşünce zenginliği sağlamakla kalmamakta aynı zamanda kökenlerinden bağımsız olarak tüm vatandaşların bu şehrin geleceğine aktif bir biçimde katkıda sağlamalarının koşullarını da güçlendirmektedir. Bu aynı zamanda Viyana şehrinin sayısız bilgilendirme broşürlerini önemli göçmen kesimlerinin ana dilinde yayınlanmasına ve Web sayfalarının ana dilde sunulmasına ilişkin nedenlerden biridir. Medya alanında geçmiş yıllarda bu kadar çok gelişme kaydedilmesine rağmen bu çeşitliliğin Avusturya medyasında örneğin günlük gazetelerde, dergilerde ( redaktör olarak), radyo ve televizyonda yansımasından çok uzaktayız. Bu neden bu kadar önemli bir olgudur ? Göçmen geçmişi olan insanlar model olma özellikleri açışından vazgeçilemez kişilerdir. Bu kişiler önyargıların kalkmasına, göçmenlerin kamuoyunda nasıl görüldükleri olgusuna önemli katkılarda bulunurlar. Bu nedenle genç göçmenlere medya konusuna ilgi göstermeleri çağrısında bulunuyorum. Bu çağrı bu genç insanları desteklemeleri ve onlara şans vermeleri içın Avusturya medyasına da yöneliktir. Bu konuda örnekler mevcuttur. Bu bağlamda hepimiz için şehrimizdeki bu çeşitliliğin her yerde görülmesini arzu ediyorum, çünkü Viyana bu çeşitlilik ve barış içinde yaşama özellikleri ile tanınır. (Almanca aslından çeviren: Cahit Sarıaltın, www.turkisch.co.at)

Wien ist eine Einwanderungs stadt

İ

Integration muss daher die Herstellung von Chanceng leichheit und Gleichberechtigung zum Ziel haben. Im Sinne des Diversitätsgedankes, also Vielfalt als Chancen zu erkennen und zu nutzen, muss sich diese Vielfalt in allen Lebensbereichen widerspiegeln. Das ist eine große Herausforderung, der sich daher alle zu stellen haben: Die Politik, die Wirtschaft und in sehr hohem Maße auch die Medien. Denn die veröffentlichte Meinung leistet im positiven, wie im negativen eine großen Beitrag, welches Bild jene, die schon seit Generationen hier leben mit Zuwanderung, Migration und Integration verbinden und wie zugewanderte Menschen ihre neue Heimat wahrnehmen. Die Medien tragen also ganz wesentlich zu einem funktionierendem Zusammenleben in unserer Stadt bei. Dazu kommt, dass über die Medien wesentliche Information über die Stadt und ihre Leistungen sowie Angebote für die BürgerInnen transportiert werden. Dabei muss eines klar sein: Gleiche Chancen für alle BürgerInnen und damit selbstverständlich auch für jene, die erst vor kurzem zugewandert und noch nicht ausreichend deutsch verstehen, beim Zugang zu diesen Informationen.

Umso wichtiger ist es daher, dass die Medienlandschaft in unserer Stadt mittlerweile fast so vielfältig ist wie die Bevölkerung! Und es ist sehr erfreulich, dass die Zahl der muttersprachigen Medien, die auch ausführlich über Wien und die Wiener Stadtpolitik berichten weiter im Steigen begriffen ist. Das ist gut so und dem trägt Stadt Wien in Form einer intensiven Zusammenarbeit mit

diesen Zeitungen, Magazinen, Fernsehsender auch Rechnung. Denn das stärkt nicht nur die Meinungsvielfalt, sondern schafft auch die Voraussetzung, für die aktive Mitgestaltung aller BürgerInnen unabhängig von ihrer Herkunft an der Zukunft unserer Stadt. Das ist übrigens auch einer der Gründe, warum die Stadt Wien zahlreiche Informationsbroschüren auch in den wichtigsten Sprachen der ZuwanderInnen anbietet bis hin zum mehrsprachigen web – Auftritt. Soviel sich in den letzten Jahren im Kontext Medien - Integration bewegt hat, sind wir aber leider noch entfernt davon, dass sich die Vielfalt gerade auch in österreichischen Medien z.B. auf Seite der RedakteurInnen in Tageszeitungen sowie Magazinen, und auch in Radio und Fernsehen wiederfindet. Warum muss das ein großes, gemeinsames Anliegen sein? Menschen mit Migrationshintergrund in diesen Funktionen sind unverzichtbare role models. Sie tragen ganz entscheidend zum Abbau von Vorurteilen bei und sie tragen dazu bei, wie MigratInnen auch in der bereiten Öffentlichkeit gesehen werden. Ich appelliere daher vor allem an junge MigrantInnen, sich gerade auch für den Medienbereich zu interessieren. Mein Appell richtet sich aber auch an die österreichische Medien, diese jungen Menschen zu fördern und ihnen echte Chancen zu geben! Beispiele dafür gibt es bereits. In diesem Sinne wünsche ich uns allen, dass die Vielfalt in unserer Stadt überall sichtbar wird, denn diese Vielfalt und das friedliche Miteinander sind Markenzeichen Wiens.


HABER

AG

OCAK 2009

Almanya’da gen testi tartışması

İŞÇİ GÖZÜYLE Herbert Tumpel İşçiler Birliği Odası Başkanı

Başta çocuklarını aile birleşimi yoluyla getirmek isteyenler olmak üzere göçmen aileleri etkileyen gen testi yasa tasarısı, Meclis gündemine geliyor. Yasa, göçmenlere ayrımcılık uygulandığı gerekçesiyle tepki çekiyor.

2

008 yılı Ağustos ayından bu yana Almanya'da Federal Meclis'in gündeminde olan "Gen Testi" yasa tasarısı, kişilerin genetik bilgilerini koruma altına alırken, işverenlerin ya da sigorta şirketlerinin, kişilerden genetik yapılarına ilişkin bilgileri talep etmelerini de yasaklıyor. Ancak tasarı, sivil toplum kuruluşları tarafından göçmen kökenlilere aynı derecede koruma sağlamadığı gerekçesiyle eleştiriliyor. Zira 10 yılı aşkın süredir Alman konsoloslukları ve elçililikleri, 41 ülkede aile birleşimi maksadıyla Almanya'ya gelmek isteyenlerden DNA testi talep ediyor. Almanya'da hükümeti eleştiren tutumuyla bilinen Genetik Etiği Ağı (Gen-Etik) yetkilisi Susanne Schultz, Federal Meclis'in yeni yasal girişimini memnuniyetle karşılayanlardan. Schulz, kişilerin genetik bilgilerinin özenle korunması gerektiğini belirtiyor ve genetik bilgilerden faydalanmak isteyen pek çok kurum ve kuruluşun var olduğunu hatırlatıyor. Genetik Etiği Ağı yetkilisi, buna, sigorta şirketlerini ve

işverenleri örnek gösteriyor. Susanne Schulz, Almanya'da gündeme gelen yeni yasa tasarısının göçmen kökenlilere bilinçli olarak ayrımcılık yaptığını söylemeden de edemiyor. Bildunterschrift: Großansicht des Bildes mit der Bildunterschrift: Tasarı, işverenlerin ya da sigorta şirketlerinin, kişilerden genetik yapılarına ilişkin bilgileri talep etmelerini yasaklıyorYasanın amacının, insanların genetik bilgilerinin her durumda korunması sağlamak olduğunu belirten Schulz, "Çalışanların korunması gerekiyor, ayrıca sigorta şirketlerinin de genetik bilgilere erişim hakkı olmamalı. Ancak yasa, yabancılar dairesi yetkililerine, aile birleşimi dolayısıyla vize başvurusunda bulunanlardan genetik bilgilerini talep etme hakkı tanıyor" diyor. "En çok mülteciler etkileniyor" Özetle bu yasa tasarısı, Alman vatandaşlarının genetik bilgilerini korurken, Alman makamlarına göçmenlerin genetik bilgilerine erişim hakkı tanıyor. Yasadan özellikle

çocuklarını aile birleşimi yoluyla Almanya'ya getirmek isteyenler etkileniyor. Alman konsoloslukları, 40'ı aşkın ülkede akrabalığın kanıtlanabilmesi için "gen testi" talep ediyor. "ProAsyl" adlı Alman mültecilere yardım kuruluşunun hukukçusu Marei Pelzer, konuyu mülteciler bakımından şöyle değerlendiriyor: "Özellikle mültecilerin geldiği ülkelerde bu test talep ediliyor. Örneğin Myanmar, Alman makamlarının akrabalık bağını gösteren belgeleri kabul etmeyip, gen testi talep ettiği ülkelerden biri. Bu nedenle ailesini yanına almak isteyenler DNA testi yaptırmaya mecbur bırakılıyor. Bildunterschrift: Großansicht des Bildes mit der Bildunterschrift: Sivil toplum kuruluşları, kişilerin genetik bilgilerinin özenle korunmasını talep ediyorYaptırması çok pahalı olan bu test, mültecilerden talep ediliyor. Basit bir ifadeyle, yasa koyucu, göçmenleri dezavantajlı konuma düşürmek istiyor; biz bu tutumu temel haklar bakımından uygun bulmuyoruz."

BAY VE BAYAN GENÇ GİYİM ● Kotlar ● Ceketler ● Takım elbiseler ● Ayakkabılar ● Kemerler ● Kolyeler ● Saatler ● Yüzükler ● Yelekler ● Damatlıklar ● Kazaklar ● Çantalar ● Kışlık ve yazlık kıyafetler ● Kemerlere isim yazılır Genç giyimin yeni adresi

İş yerlerinin korunabilmesi luslararası banka krizi ekonomik krize yol açtı. İnsanlar iş yerleriyle ilgili endişeli. Bir çok kişi iş yerinde daha fazla iş çıkarma baskısı uygulanacağından korkuyor. Diğer bir kesim işletme ve özel yaşlılık güvencesi konusunda korkulara sahip. Bütün endişeler haklı. Ancak bu korkuların, endişelerin muhakkak gerçekleşmesi gerekmiyor. Bu konularda hükümetin ve Avrupa Birliğinin hızlı ve kararlı bir biçimde harekete geçmesini talep ediyorum. Avusturya’da henüz toplu işten çıkartmalar yok. Ancak önceki yıla oranla İş ve İşçi Bulma Kurumuna 7000 adet daha fazla işten çıkartma ön bildirisi gelmiş durumda. Birçok ödünç işçi asıl firmalarına gönderilmiş durumda. Asıl firmalarda çıkışlarını veriyor bu kişilerin. Buna ilaveten firmalar azalan oranda eleman ihtiyacı bildirmeye başladı. Bu nedenle mutlaka eğitim ve mesleki eğitim alanında yatırımlar yapılmasını istiyorum. Çünkü ancak kalifiye elemanlar ve iyi eğitim almış çıraklar zor çalışma piyasası koşullarında ayakta

U

kalabilme şansına sahipler. Hükümet demiryolu ve yol inşaatlarına yatırım yaparak işletmelerin siparişlerini arttırmak zorunda. Ücret vergileri derhal düşürülürse cüzdanlarında daha fazla para olabilecek çalışanların. Böylelikle daha fazla satın alabilecekler ve ekonomiye hareket verebilecekler. Kişilerin durumu iyiyse ekonominin durumu da iyi olur. Bu işyerlerinin korunması demektir ve içtenlikle istediğim bir durumdur. Avrupa Birliğinin de birşeyler yapması gerekir. İşsizliğe karşı AB çapında programlara ihtiyacımız var. İşsizlik bundan etkilenenlere acı verir ve devlete pahalıya mal olur. Doğrudan ve dolaylı ödemelerle devlet 100.000 işsiz için 4,7 milyar euro ödemek zorunda. Bu nedenle şimdiden işsizliğe karşı para harcamak avantajlı. Böylelikle ileride çıkabilecek yüksek harcamalar engellenebilir. Bunun için İşçi Odaları Başkanı olarak bütün gücümle mücadele edeceğim. (Almanca aslından tercüme eden : Cahit Sarıaltın, www. turkisch.co.at )

Damit die Arbeitsplätze erhalten bleiben ie internationale Banken krise hat eine Wirtschafts krise ausgelöst. Die Menschen sorgen sich um ihren Arbeitsplatz. Viele fürchten mehr Leistungsdruck in den Betrieben. Andere fürchten um ihre betriebliche oder private Altersvorsorge. Sie alle sorgen sich zu Recht. Doch diese Befürchtungen müssen nicht wahr werden. Ich fordere, dass die Bundesregierung und die EU jetzt rasch und entschlossen handeln.

D

Noch gibt es in Österreich keine Massenkündigungen. Aber beim Arbeitsmarktservice sind aktuell um 7.000 Beschäftigte mehr zur Kündigung vorangemeldet als im vergangenen Jahr. Viele Leiharbeiter wurden zurück zu ihren Leihfirmen geschickt. Dort wurden sie dann gekündigt. Außerdem melden die Unternehmen immer weniger offene Stellen. Deshalb fordere ich jetzt unbedingt Investitionen in die Bildung und Ausbildung. Denn nur qualifizierte Arbeitnehmer und gut ausgebildete Lehrlinge haben eine

Chance auf einem schwierigen Arbeitsmarkt zu bestehen. Die Regierung muss durch Investitionen etwa in den Ausbau von Bahn oder Straßen die Auftragslage der Unternehmen verbessern. Und wenn die Lohnsteuern rasch gesenkt werden, haben die Menschen wieder mehr Geld im Börsel, können mehr einkaufen und kurbeln die Wirtschaft wieder an. Geht es den Menschen gut, dann geht es auch der Wirtschaft gut. Und das schützt Arbeitsplätze. Das ist mir ein Herzensanliegen. Auch die EU muss etwas tun. Wir brauchen ein EU-weites Programm gegen die Arbeitslosigkeit. Arbeitslosigkeit schafft Leid für die Betroffenen und ist teuer für den Staat. Mit allen direkten und indirekten Kosten muss der Staat 4,7 Milliarden Euro für 100.000 Arbeitslose zahlen. Deshalb lohnt es sich, jetzt Geld für die Bekämpfung der Arbeitslosigkeit in die Hand zu nehmen. Damit können wir hohe Kosten in der Zukunft vermeiden. Dafür werde ich mich als Arbeiterkammer präsident mit aller Kraft einsetzen.

İLANLARINIZ İÇİN 16. Viyana’da

9

Avusturya’dan televizyon reklamlarınız, firma tanıtım filmleriniz, düğün ve özel günleriniz için bir telefon kadar yakınız... Tel.: 0699 194 540 72


10

OCAK 2009

HABER

AG

Israil, Viyana’da da kınandı

Aşırı soğuğa rağmen 3 km. uzunluğundaki yol boyunca sloganlar atarak ilerleyen grup geçtiği güzergahtaki yolu trafiğe kapadı. İçlerinde çok sayıda Avusturyalının da bulunduğu grup “terörist İsrail”, "çocuk katili İsrail", "Filistin'e özgürlük", "İntifada" sloganları attı.

Amerika Büyükelçiliğinin önünde devem eden protesto gösterileri yapılan konuşmalar ve edilen duaların ardından olaysız dağıldı.Protesto gösterisinin en ilginç yanlarından birisi de gösteriye katılan Yahudilerin olmasıydı. Adil Elmas - Viyana iyana’daki Amerika Büyükelçiliği önünde toplanan göstericiler, İsrail’in Gazze’deki saldırılarını protesto ettiler. İsrail’in Gazze’de işlediği insanlık ayıbına Viyana sokaklarını dolduran binlerce gösterici “dur” dedi. 1948 yılında işgal ettiği Müslüman topraklarında istediği gibi at koşturan İsrail’in 27 Aralık Cumartesi günü başlayan kanlı eylemi bugüne kadar arkasında yüzlerce ölü, binin üzerinde yaralı ve yıkılmış bir şehir ile korkunç bir bilanço bıraktı. Viyana sokaklarını dolduran 5 bin civarında gösterici bu kanlı bilançonun hesabını sormak için yürüdü. Stephan Meydanı’nda toplanan göstericiler önce meydanda slogan attı. Kısa bir süre sonra harekete geçen grup Viyana’nın merkezi olarak sayılan Graben ve

V

Ring’den geçerek Amerikan Büyükelçiliğinin bulunduğu sokağa ulaştı. Aşırı soğuğa rağmen 3 km. uzunluğundaki yol boyunca sloganlar atarak ilerleyen grup geçtiği güzergahtaki yolu trafiğe kapadı. İçlerinde çok sayıda Avusturyalının da bulunduğu grup “terörist İsrail”,

"çocuk katili İsrail", "Filistin'e özgürlük", "İntifada" sloganları attı. Grubun arasında bulunan Yahudiler de atılan sloganlara eşlik etti. Amerika Büyükelçiliğinin önünde devem eden protesto gösterileri yapılan konuşmalar ve edilen duaların ardından olaysız dağıldı. Protesto gösterisinin en ilginç yanlarından birisi de gösteriye katılan Yahudilerin olmasıydı. Şehir meydanından A m e r i k a n Konsolosluğuna kadar slogan atan Yahudilerin yanında Amerikan Konsolosluğunun önünde yapılan konuşmalarda Filistinlilerin davasına destek olan ve yapılan zulme karşı çıkan eşi Filistinli olan bir Yahudi kökenli bayan vardı: Paula Abraham Turani.. Paula Abraham Turani, “Benim eşim Filistinli. Ben Yahudiyim. Bu kanın bir an önce durmasını istiyorum“ dedi.


AG

HABER

OCAK 2009

11

Gazze’de durum içler acısı

Gazze Şeridi Sabra-Şatila gibi!

Kan ve gözyaşının dinmediği Gazze Şeridi'nde yaşayanlar çoluk çocuk, kadın erkek, yaşlısı genci, sivili militanı aynı kapanın içinde kısılmış vaziyette, ayırım gözetmeksizin gelen ""ölüme" isyan ediyor. Gazze'nin en büyük hastanesi Şifa'nın bir doktoru isyanını, "Bu savaşta kural yok... İnanılmaz ve vahşi" sözleriyle dile getiriyor.

Gazze’den ayrılan iki Norveçli doktor, olanları 1982’de bizzat tanıklık ettikleri Sabra ve Şatila katliamıyla kıyasladı. Savaş yaralarını tedavide uzman iki doktorun iddiasına göre, İsrail deneme aşamasında ağırlaştırılmış metal patlayıcı (DIME) kullanıyor. Bir Filistinli doktor ‘Kobaya döndük’ dedi

İ

İsrail’in Gazze saldırılarında ölü sayısı bini geçti. Kurbanların en az 300’ü çocuk, 120’si kadın, yaralı sayısı 4 bin 200’ü aştı. İsrail askerleri bölgeyi bombalamakla kalmadılar, 500 bin nüfuslu Gazze kentinin kalabalık merkezine ilerlemek için dış mahallelerde militanlarla kıran kırana çatıştılar. Sonrada uluslararası camiadan gelen baskı ve Obama’nın yemin töreni öncesi Gazze’yi terkettiler. Şimdi sınırda elleri tetikte bekliyorlar. Gazze’deki Şifa hastanesinde 10 gün çalıştıktan sonra ülkelerine dönen iki Norveçli doktor, ayaklarının tozuyla Oslo havaalanında yaptıkları açıklamada, İsrail saldırısını, 1982’de Lübnan’da yapılan Sabra ve Şatila katliamlarıyla kıyasladı. Filistinli mültecilerin kaldığı Sabra ve Şatila kamplarında İsrail askerlerinin Falanjist milislere geçit verip kenarda izlediği katliamda en az 3 bin 500 kişi öldürülmüştü. O dönemde iki kampta doktor

olarak çalışmış 61 yaşındaki Mads Gilbert ile 58 yaşındaki Erik Fosse, İsrail’i, Gazze’yi, feci biçimde parçalayarak öldüren bir patlayıcı türü dahil olmak üzere yeni silahın deneme laboratuvarına çevirmekle suçladı. “Filistin ve Ortadoğu tarihinde yeni bir kanlı bölüm oluşturan Gazze, maalesef Sabra ve Şatila ile kıyaslanabilir” diyen Gilbert, Şifa’da tedavi ettikleri yaralıların yüzde 90’ının sivil olduğunu söyleyip “Her üç ölüden biri, her iki yaralıdan biri 18 yaşının altında çocuk ya da kadındı” bilgisini verdi. İsrail’in ‘çok iğrenç’ yeni bir silah denediği savını dile getiren Norveçli doktor, şunları söyledi: “Gazze’nin yeni silahların denendiği bir laboratuvar olarak kullanıldığı yönünde çok güçlü bir şüphe var. Henüz deneme aşamasında olan yoğun ağırlaştırılmış metal patlayıcı (Dense İnert Metal Explosive-DIME) kullanıldığının çok net işaretlerini gördük. DIME yeni nesil küçük ama çok güçlü bir patlayıcı, muazzam bir

Hamas ve El fetih birbirlerini yerken İsrail ve Amerike döğüşün galibinin kendileri olduğunu söylüyorlar

güçle infilak ediyor ve gücünü 5-10 metre çapında bir alana yayıyor. Cesetleri paramparça ediyor. Yakınındaki kişilerin uzuvları ampüte oluyor. Doku etten kopuyor. Çoğu vaka hayatta kalamıyor. Şarapnel yaralanması gibi değil. 30 yıldır değişik savaş alanlarında tadevi ettiğim çeşit çeşit yaralanmalardan çok farklı.” Tungsten metalinden Tungsten metalinden üretilen

DIME’nin dört-altı ay içinde ölümcül kanser türlerine yakalanmaya yol açtığını da aktaran Gilbert, İsrail’i bu patlayıcıyı 2006 yazındaki Lübnan saldırısı ve önceki Gazze operasyonlarında da kullanmakla suçlayıp, “İsrail hangi silahları kullandığını açıklamalı ve uluslararası toplum soruşturmalı” dedi. Şifa’daki Filistinli doktorlardan biri de, AA’ya şöyle konuştu: “Amerika’dan yeni silahlar getiriyor ve denemek için bizi kullanıyorlar. Deney farelerine döndük. Bir meslektaşımın evine düşen ve iki çocuğunu yaralayan bombaların parçalarına baktık. Galiba fosfor bombası dedikleri bu. Sürekli yanıyor ve sönmüyor. Suyla söndürmeyi denedik olmadı. Ancak toprakla örtünce söndü.” Avrupa Komisyonu’nun insani yardım sorumlusu Louis Michel de, İsrail’i uluslararası insan hakları hukukunu ihlalle suçladı: “İşgalci bir gücün ilk yükümlülüğü insan hayatını korumak, güvenliğini sağlamak,

beslemek ve gözetmektir. İsrail’in göstere göstere bu yükümlülüklerini yerine getirmemesini kabul edemiyorum. Uzmanların İsrail’in suçlarından oluşturduğu kanıtlar, bu ülkenin Gazze’de uluslararası insan haklarına uymadığını ortaya koyuyor.” Eski Belçika Dışişleri Bakanı Michel, İsrail’in Ortadoğu’nun tek demokratik ülkesi diye nitelenmesine atıfla “Bir demokrasiden geliyorsa bunları kabullenmek daha da zor” dedi. Filistin insan hakları örgütü Mizan evlerinden kaçanların sayısını 91 bin olarak hesapladı. Mezarlıklarda ölü gömecek yer kalmadı. Kızılhaç-Kızılay hareketi, dün İsrail’den ekiplerine tüm engelleri kaldırmasını isteyip “Uluslararası insani hukuk, yaralıları ayrım gözetmeksizin ve gecikmeksizin tahliye edip tedavilerinin sağlanmasını gerektirir” uyarısı yaptı. Günlerdir Refah’ta bekleyen yüzlerce doktordan 40’ı ‘Mısır hükümetinin hiçbir sorumluluğu yoktur’ taahhütnamesi imzalayıp Gazze’ye geçebildi.

Gökten ahtapot bombaları yağdı

B

u görüntüler, akla misket bombalarını getiriyor. Bölgeden bu fotoğrafları geçen Reuters ajansı, bunlara "bomba" ya da "füze" demiyor. İngiliz medyasında resimaltlarında "İsrail, uçaklarından ateşlenen silah sistemleri" yazıyor. Böylelikle her metrekareye ölüm kusuluyor. İsrail'in kullandığı silahlar hakkında herhangi bir açıklama yok. MİSKET BOMBASI NEDİR? Salkım bombası olarak da

adlandırılan misket bombası, “bomba içinde bomba” olarak biliniyor. Hedefe atıldığında ana bomba infilak edince içindeki misket büyüklüğündeki minik bombacıklar dağılarak çevreye saçılıyor ve arka arkaya patlıyor. Etki alanı geniş olduğundan verdiği zaiyat da büyük oluyor. Hem silaha hem insana hem de maddeye karşı etkili. Her bombanın içinde 202 bombacık var. Patladığında her bombacıktan 2 bin şarapnel parçası

çıkabiliyor ve 73 m. yarıçapındaki bir alana etki ediyor. Bombacıklar patlamadan kaldığında kara mayınları kadar tehlikeli olabiliyor. Bu yüzden de güdümlü değil, ‘aptal bomba' kategorisinde sayılıyor. Bu bombaların 10'da biri hiç patlamayabiliyor ve aylar, hatta yıllarca fark edilmeden düştükleri yerlerde üzerilerine basılmayı bekliyor ve siviller, için tehlike oluşturabiliyor. Konvansiyonel olmayan silahlar

kategorisinde yer alan "misket bombaları"nın kullanımı yasak. İsrail'in Gazze üzerine attığı misket bombasına benzer etkileri bulunan bombaların sırrı açıklandı. Daha önce Lübnan'da kullandığı fosfor mermisi yada bilinen adıyla Ahtapot bombaları. Ahtapot bombalarının aslında dünyaca yasaklanmış olan misket bombasından pek de bir farkı yok. Düştüğü yeri adeta yangın yerine çeviren bu mermilerin, kimyasal silah

olduğunu iddia edenler bile var Ahtapot bombası nedir? İsrail hava kuvvetlerine bağlı savaş uçakları, vurulacak hedeflerin yakınına önce beyaz fosfor mermisi atıyor. İsrail’in hedefi aydınlatmak veya gizlemek amacıyla iki yıl önce Lübnan’da da kullandığı mermiler tartışma yaratmıştı. Düştüğü yeri yakan mermilerin kimyasal silah kabul edilip yasaklanması gerektiğini öne sürenler var.



2 OCAK 2009 YIL: 4 SAYI: 35 Januar 2009 Jahr: 4 Ausgabe: 35

Avusturya’da Muharrem Orucu, Aşure ve Cem Kazım Gülfırat

Kerbela Olayı nedir? Kerbela, Hazreti Ali'nin oğlu Hüseyin ve yakınlarının Ebu Vakkas kumandasındaki ordu tarafından sıkıştırılarak öldüğü yerin adıdır. Hüseyin, Muaviye`nin oğlu Yezid'i halife olarak tanımadığı için, Kerbela'da aç ve susuz bırakılmış ve öldürülmüştür. Kelime anlamı; gam ve bela demektir. Kerbela, iyi ile kötünün, zalim ile mazlumun, lanetli ile kutsalın, karanlık ile aydınlığın hesaplaşmasıdır. Hazreti Hüseyin burada kutsallığı, mazlumu, aydınlığı temsil etmektedir. Hazreti Hüseyin hicretin 61. Yılı Aşura günü Kerbela'da şahadete erişti. Hazreti Hüseyin’in Kerbela’da kendisiyle birlikte şehit olan arkadaşları yaygın görüşe göre 72 kişiydi. Kerbela Olayı İslam'da safları netleştirmiştir. Zalime asla biat edilmeyeceğini göstermiştir. Alevilik inancında Kerbela Olayı büyük bir önem taşımaktadır. Aleviler dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar, adları ne olursa olsunlar, Hz. Hüseyin'e bağlıdırlar. Onun için oruç tutarlar, yas tutarlar. Onun çektiği acıları bir nebze de olsa hissetmek için çile çekerler. Aleviler sadece yas tutarak Hazreti Hüseyin'i anmazlar. Aynı zamanda ondan her defasından bir şeyler öğrenirler. Dünya döndükçe, insanlar var oldukça Kerbela unutulmayacak.

Viyana Alevi Kültür Birliği’nin 10 Muharrem günü Birlikte oruç açma davetinde Viyana’daki Türk basını da vardı. Avusturya Günlüğü’nün yanı sıra YolTv, Kanal 7, Radyo Ada Vapuru ve Zaman gazetesi davette yer aldı.

Dünyanın diğer ülkelerinde olduğu gibi Avusturya’daki Aleviler de, matem günleri içinde eğlenceden uzak, yas havasında oruçlarını tuttular. Alevi derneklerinde, her akşam oruçlar birlikte açıldı. Matemin sonunda aşure pişirilip dağıtıldı; Viyana, St. Pölten ve Vorarlberg’de cemler tutuldu.

A

vusturya’da, Muharrem Orucu ve Matemi süresince, başta AABF’ye bağlı derneklerde olmak üzere, olanaklar dahilinde bütün Alevi derneklerinde, her akşam oruçlar birlikte açıldı. Matemin sonunda aşure pişirilip dağıtıldı; Viyana, St. Pölten ve Vorarlberg’de cemler tutuldu. Dünyanın diğer ülkelerinde olduğu gibi Avusturya’daki Aleviler de, matem günleri içinde eğlenceden uzak, yas havasında oruçlarını tuttular. Muharrem sohbetleri düzenleyen, birlikte oruç açan Avusturyalı Alevi kurumlar şunlardı: Avusturya ABF çatısı altındaki derneklerden Viyana Alevi Kültür Birliği, St. Pölten Alevi Kültür Merkezi, Berndorf Pirsultan Abdal Kültür Derneği, Wels Alevi Kültür Merkezi, Tirol Anadolu Alevi Kültür Merkezi ve Vorarlberg Alevi Kültür Merkezi. Çalışmalarını bağımsız yürüten Alevi dernekleri ise şunlar: Viyana’da Muhabbet Kültür Derneği, Evciler Kültür Merkezi ve

Avusturya Alevi Kültür Merkezi; Aşağı Avusturya’da, Ternitz Alevi Kültür Merkezi ve Wiener Neustadt Alevi Kültür Merkezi; Yukarı Avusturya’da Perg Alevi Kültür Merkezi; Tirol eyaletinde Jenbach Alevi Kültür Merkezi ve Kufstein Alevi Kültür Merkezi. Dedeler seferber oldu Hem Avusturya ABF İnanç Kurumu dedeleri, hem de her derneğin görevli dedeleri oruç ve matem boyunca hizmetteydi. Avusturya ABF İnanç Kurumu Başkanı Kazım Akbaba, bu çerçevede, Viyana’dan Avusturya’nın öteki ucu olan Vorarlberg’e ve Aşağı Avusturya’nın kentlerinden Berndorf’a gidip günlerce kaldı. Avusturya ABF İnanç Kurumu Başkan Yardımcısı Ercan Sinci, sadece başkanlığını yaptığı St. Pöten AKM’de değil, (Evciler Kültür Merkezi gibi) komşu kentlerdeki Alevi kurumlarının Muharrem ibadetlerine de katıldı. İnanc Kurumu üyesi dedelerden Ali Cemal Güler Yukarı Avusturya’nın Wels ve Perg kentlerinde; Derviş Gerçek ise

BENİ İMAM HUSEYiN'E GÖNDERİN Yükletin barhanem develer ile Beni İmam Hüseyin’e gönderin Yoldaş olup gitmen yad iller ile Beni İmam Hüseyin’e gönderin Şu illerin bize çektiği perde Beni sen düşürdün onulmaz derde Karar kılıp duramıyom bir yerde Beni İmam Hüseyin’e gönderin

Viyana Alevi Kültür Birliği 10 Muharrem günü iftar düzenleyen derneklerden birisiydi. Verilen iftarın ardından yapılan konuşmalarda aşure gününün önemine dikkat çekildi.

Benim ne davam var şu iller ile Benim davam Hak ehli kullar ile Kerbelâ’ya giden abdallar ile Beni İmam Hüseyin’e gönderin Kutlu günler doğup doğup aşmadan Ceset farıyıp da akıl şaşmadan Dağları kar alıp kırcı düşmeden Beni İmam Hüseyin’e gönderin Pir Sultan Abdal’ım bir hava ile Arşa çıkardılar bin dava ile Kanber’in güttüğü boz deve ile Beni İmam Hüseyin’e gönderin Pir Sultan Abdal

Konuşmalarda birlik ve beraberlik için bu ve benzeri günlerin güzel fırsatlar olduğu vurgulandı. İftar programına çeşitli dernek ve Türk basınından temsilciler katıldı.

Tirol

eyaletinde Muharrem Matemi boyunca ibadet ve sohbetlerde yer aldı. Her bir derneğin görevli dedeleri de aynı hizmet ve etkinlikler için, Muharrem Matemi boyunca, yoğun bir çalışma içinde oldu. Birlikte oruç açma davetleri Alevi derneklerinden bazıları, son yıllarda gelenek haline geldiği üzere, (inanç farkı gözetmeksizin) bulundukları eyaletteki sivil toplum kurumlarının temsilcilerini de ortak oruç açma akşamında bir araya getirdi. 7 Ocak akşamı Viyana AKB’de olduğu gibi, Alevi olmayan ve oruç tutmayanların da bir oruç açma akşamında bir araya getirilmesindeki amaç, farklı inançlar arasındaki diyalog ve hoş görünün altının bir kere daha çizilmesi. Viyana AKB’nin oruç açma akşamında biraraya gelen kurum ve temsilcileri arasında Avusturya ABF’den Genel Başkan M. Ali Çankaya, Azerbaycan Derneği’nden Orhan Çiftçi, Ege Kültür Derneği’nden İlkay Erken, Bürger Forum/ Vatandaşlar Forumu’ndan M. Ali Ateş, SİDER Kültür Derneği’nden Adnan Gülcen, Avrupa Hubyarlılar Birliği’nden Nursel Keleci, Dünya Barış Derneği’nden Elizabeth Cook, Yeşiller Partisi’nden Erdal Kalaycı, St. Alevi Kültür Derneği’nden Başkan Ercan Sinci, Vakıfbank’tan Ali Sıtkı Karatekin, Çok çeşitlilik ve Entegrasyon Dairesi (MA 17) çalışanlarından Aziz Gülüm ve Hüseyin Akbaba, İşçi Odaları-AK çalışanı Kadim Ülker yer aldı. Birlikte oruç açma davetine katılan basın yayın organları ise Yol Tv, Kanal 7, Radyo Ada Vapuru ve Zaman gazetesi oldu. Aşure ve cemlerle tamamlandı 29 Aralık günü başlayan Muharrem Orucu ve Matemi, Berndorf PSAKD’nde olduğu gibi, 10 Ocak günü Aşure’nin pişirilip dağıtılmasıyla tamamlandı. Viyana, St. Pölten ve Vorarlberg başta olmak üzere birçok bölgede cemler de tutuldu. Kaynak: Avusturya Alevi Gençlik topluluğu

Muharrem Ayı ve Aşure Günü "Şehrullahi'l-Muharrem" olarak meşhur olan, yani "Allah'ın ayı Muharrem" olarak bilinen Muharrem ayı, İlahi bereket ve feyzin, Rabbani ihsan ve keremin coştuğu ve bollaştığı bir aydır. Allah'ın ayı, günü ve yılı olmaz, ancak Allah'ın rahmetine ermenin önemli bir fırsatı olduğu için Peygamberimiz tarafından bu şekilde ifade edilmiştir. Âşura Günü ise Muharrem'in 10. günüdür. Âşura Gününün Allah katında ayrı bir yeri vardır. Bugünde Cenâb-ı Hak on peygamberine on çeşit ikramda bulunmuş ve kudsiyetini arttırmıştır. Bu günlerde oruç tutmak çok faziletlidir. Hicrî Senenin ilk ayı olan Muharrem ayının 10. günü Âşura Günüdür. Muharrem ayının diğer aylar arasında ayrı bir yeri olduğu gibi, Âşura Gününün de diğer günler içinde daha mübarek ve bereketli bir konumu bulunmaktadır. Âşura Gününün Allah katında da çok seçkin bir yerinin olduğunu Fecr Sûresinin ikinci âyeti olan "On geceye yemin olsun" ifâdelerinin tefsirinden öğrenmekteyiz. Bazı tefsirlerimizde bu on gecenin Muharrem'in Âşurasine kadar geçen gece olduğu beyan edilmektedir.(1) Cenâb-ı Hak bu gecelere yemin ederek onların kudsiyet ve bereketini bildirmektedir. Bugüne "Âşura" denmesinin sebebi, Muharrem ayının onuncu gününe denk geldiği içindir. Hadis kitaplarında geçtiğine göre ise, bu güne bu ismin verilmesinin hikmeti, o günde Cenâb-ı Hak on peygamberine on değişik ikram ve ihsan ettiği içindir. Bu ikramlar şöyle belirtilmektedir: 1. Allah, Hz. Musa'ya (a.s.) Âşura Gününde bir mucize ihsan etmiş, denizi yararak Firavun ile ordusunu sulara gömmüştür. 2. Hz. Nuh (a.s.) gemisini Cûdi Dağının üzerine Âşura Gününde demirlemiştir. 3. Hz. Yunus (a.s.) balığın karnından Âşura Günü kurtulmuştur. 4. Hz. Âdem'in (a.s.) tevbesi Âşura Günü kabul edilmiştir. 5. Hz. Yusuf kardeşlerinin atmış olduğu kuyudan Âşura Günü çıkarılmıştır. 6. Hz. İsa (a-s.) o gün dünyaya gelmiş ve o gün semâya yükseltilmiştir. 7. Hz. Davud'un (a.s.) tevbesi o gün kabul edilmiştir. 8. Hz. İbrahim'in (a.s.) oğlu Hz. İsmail o gün doğmuştur. 9. Hz. Yakub'un (a.s.), oğlu Hz.Yusuf'un hasretinden dolayı kapanan gözleri o gün görmeye başlamıştır. 10. Hz. Eyyûb (a.s.) hastalığından o gün şifaya kavuşmuştur.(2) Hz. Âişe'nın belirttiğine göre, Kabe'nin örtüsü daha önceleri Âşura gününde değiştirilirdi.


14

HABER

OCAK 2009

AG

Zeynep Elibol’la gururlandık

Uzun yıllar boyunca Avusturya’da Müslümanların farklı alanlarda karşılaştıkları sorunlarda onlara yardımcı olan Elibol, Avusturyalı yetkililer tarafından da dikkate alınan bir isim. Avusturyalılarla çeşitli konularda birlikte çalışan Zeynep Elibol özellikle Türkiye kökenli vatandaşların eğitim seviyesini yükseltmek için çalışmalarına devam ediyor.

Kadın sorunlarıyla görevli Viyana Eyalet Bakanı Sandra Frauenberger, “1938 yılını anma” kategorisindeki ödülü Prof. Dr. Ruth Klüger’e, “Eğitim” dalındaki ödülü Mag. Zeynep Elibol’a verdi. Avusturya Günlüğü- Viyana iyana Belediyesinin topluma örnek olan kadınlar için verdiği Viyana Kadın Ödülü, Viyana Belediye Sarayı’nda düzenlenen bir törenle yedinci kez sahiplerini buldu. Kadın sorunlarıyla görevli Viyana Eyalet Bakanı Sandra Frauenberger, “1938 yılını anma” kategorisindeki ödülü Prof. Dr. Ruth Klüger’e, “Eğitim” dalındaki ödülü Mag. Zeynep Elibol’a verdi. Uzun yıllar boyunca Avusturya’da Müslümanların farklı alanlarda karşılaştıkları sorunlarda onlara yardımcı olan Elibol, Avusturyalı yetkililer tarafından da dikkate alınan bir isim. Avusturyalılarla çeşitli konularda birlikte çalışan Zeynep Elibol özellikle Türkiye kökenli vatandaşların eğitim seviyesini yükseltmek için çalışmalarına devam ediyor. Aldığı ödülden dolayı hayli memnun olduğu belirten Elibol, daha evvel yürüttüğü çalışmaların ve müdiresi olduğu okulun başarısının aldığı ödülde katkısı olduğunu belirtti. Gençlerimizin çok akıllı ve zeki olduğunu belirten Elibol Özgüven eksikliğinin önemli bir problem olduğunu söyledi. Gençlerimize hedef kazandırırsak canla başla çalışacaklarını bildiğini ve bütün gençlerimizde çok büyük bir kapasite olduğunu ve bunların harekete geçirilmesi halinde başarının geleceğini belirtti.

V

Avusturyalılarla çeşitli konularda birlikte çalışan Zeynep Elibol özellikle Türkiye kökenli vatandaşların eğitim seviyesini yükseltmek için çalışmalarına devam ediyor.

Zeynep Elibol, İslam Lisesi’de Matamatik ve din dersi de veriyor. 2002-2003 öğretim yılında faaliyete başlayan İslam Lisesinin müdireliğini yapan Zeynep hanıma öğrenciler de bir sürpriz yaptılar. Okulun öğrenci ve öğretmenleri okullarında sürpriz bir tören düzenleyerek müdire hanımı aldığı ödülden dolayı tebrik ettiler. Yapılan sürprizden hayli memnun olan Elibol öğretmen ve öğrencilerine teşekkür etti. Zeynep Elibol kimdir? 1964 yılında İstanbulda doğdu. İlkokul ve Gymnasium 3. Sınıfı Almanya’da, liseyi İstanbul’da okudu. İstanbul Teknik

İslam Lisesinin müdireliğini yapan Zeynep hanıma öğrenciler de bir sürpriz yaptılar. Okulun öğrenci ve öğretmenleri okullarında bir tören düzenleyerek Elibol’u aldığı ödülden dolayı tebrik ettiler. Elibol öğretmen ve öğrencilerine teşekkür etti.

Üniversitesi Fizik Mühendisliği dalını bitirdi. Mastır eğitimi için 1986’da Viyana’ya geldi. Viyana’da daha sonra Pedagoji okudu ve Magister olarak mezun oldu. Şu sıralar doktora çalışmasını sürdürüyor. Zeynep Elibol İslam Lisesi’nin müdiresi olarak görev yapıyor. Matamatik ve din derslerine de giriyor. Gençlerle yaptığı çalışmaların yanı sıra farklı dinler ve kültürler arası diyalogda da oldukça aktif. Hastanelerde ve hemşirelik okullarında ve bir çok kuruluşta eğitim seminerleri veriyor. Ayrıca Heliks-Helezon Derneğinin başkanlığını yapıp danışmanlık ve medyatör hizmetleri veriyor. Islamische Fachschule Okul 2002/03 öğretim yılında kuruldu. Öğrenciler 8. eğitim yılını tamamladıktan sonra okula kaydını yaptırabiliyor. Öğrenci sayısı 135 ile 145 arasında değişiyor. Okulda eğitim, sağlık mesleklerine yönelik olup dini bilgi vermenin yanı sıra matematik, İngilizce, Almanca, muhasebe, kimya, psikoloji ve pedagoji, çevre eğitimi, Arapça, biyoloji, coğrafya, tarih, müzik, resim, hat sanatı derslerini veriliyor. Üçüncü yıllarında öğrenciler doktor asistanlığı imtihanlarına hazırlanıyorlar ve staj yapmaya başlıyorlar. Mezunlardan bir kısmı muayenelerde çalışıyor. Bir kısım mezun ise ana okullarında ana okul yardımcısı olarak çalışıyor. Yüksekokul ve üniversiteyi hedefleyenler ise 4 dersten sınava girerek üniversitede istedikleri her dalda okuma şansına sahipler. Okul geçen öğretim yılında çevre bilincini geliştirme projeleri kapsamında belediyeden iki , Pilgrimden bir ödül aldı.


HABER

AG

OCAK 2009

15

Özgürlük, sorumluluk ve yeni barış çağı Obama, ABD’nin ilk siyah başkanı olarak ‘Özgürlüğün yeniden doğuşu’ başlıklı tarihi bir konuşma yaptı. ‘Müslüman dünya ile karşılıklı çıkar ve saygı temelinde ileriye doğru yeni yol arıyoruz. Tarihin yanlış tarafında olanlar yumruğunuzu gevşetirseniz size elimizi uzatacağız’ diyen Obama, zengin ulusların sınırları dışındaki acılara ilgisiz kalamayacakları vurgusu yaptı. Amerikalılara sorumluluk çağı, piyasa denetimi mesajı verdi.

A

ABD’de dün ilk siyah başkan olarak yemin eden Barack Obama, ardından yaptığı ilk konuşmada dev sorunlara karşı izleyeceği politikalara ışık tuttu. ‘Özgürlüğün yeniden doğuşu’ başlıklı konuşmasının ana hatları şöyleydi: Fırtına anlarında Amerika sadece üst makamlardakilerin beceri ya da vizyonu sayesinde değil, ama biz halkın atalarımızın idealleri ve kurucu belgelerine sadakati sayesinde devam etmiştir. Bu kuşakla da böyle olacaktır. Bir krizin ortasında olduğumuzu herkes gayet iyi anlıyor. Ulusumuz şiddet ve nefret şebekesine karşı savaşta. Ekonomimiz çok kötü zayıfladı, bu kısmen açgözlülük ve sorumsuzluğun, ama aynı zamanda zorlu tercihler yapıp ulusu yeni bir çağa hazırlamaktaki toplu başarısızlığımızın sonucu. ‘Amerika’yı yeniden yapacağız’ Genç bir ulusuz ama çocukluğu bırakmanın vakti geldi. Tarihimizin daha iyi yüzünü tercih etmenin, kuşaktan kuşağa geçen asil fikri ileriye götürmenin vakti geldi: Tanrı vaat etmiştir ki, herkes eşit ve özgürdür, tümüyle mutlu olma peşinde koşma şansını hak eder. Yolculuğumuz korkaklar, boş vakti çalışmaya tercih edenler, sırf zenginlik ve şöhretin zevklerini isteyenlerin yolu değil. Bugünden itibaren silkinip Amerika’yı yeniden yapmaya başlamalıyız. Ekonomi cesur ve kararlı eyleme çağırıyor, sadece yeni iş yaratmak için değil, büyümenin yeni temellerini atmak için de harekete geçeceğiz. Ticaretimizi besleyip bizi birbirimize bağlayacak yol ve köprüler, elektrik ve dijital şebekeler inşa edeceğiz. Araçlarımızı ve fabrikalarımızı çalıştırmak için güneş, rüzgâr ve bitkilerin enerjisini kullanacağız.

Obama’nın yemin törenine birçok ünlü de katıldı. Aretha Franklin’in şarkı söylediği seremonide, şarkıcı Beyonce ve eşi Jay-Z, ünlü televizyoncu Oprah Winfrey, eski basketbolcu Magic Johnson, Kaliforniya Valisi Arnold Schwarzenegger, oyuncular Dustin Hoffman, Samuel L. Jackson ve John Cusack, yönetmen Steven Spielberg, eski boksör Muhammed Ali, unutulmaz ‘Bir Hayalim Var’ konuşmasıyla Obama’ya da ilham veren ünlü Amerikan yurttaş hakları önderi Martin Luther King Jr.’ın oğlu Martin Luther King III, 2007’de Nobel Barış Ödülü’nü alan eski ABD?Başkan Yardımcısı

Al Gore ve eşi Tipper Gore da vardı.ABD’nin ilk siyah başkanı Barack Obama’nın yemin törenine talep büyüktü. Kongre binasıyla Washington Anıtı arasındaki Ulusal Park’ta (National Hall) 1 milyondan fazla kişi toplandı. Washington kentinin bütün bölgelerinde hem metro hem de kaldırımlar her yönden gelen insanlarla doldu. Tören alayının geçeceği Pennsylvania Caddesi kaldırımları da doldu ve birçok kişi kontrol noktalarını bulamadı. 44. ABD?Başkanı Barack Obama’nın eşi Michelle Obama, Beyaz Saray’a girişinde Küba doğumlu Amerikalı modacı Isabel

‘Zengini kayırmakla refah sürmüyor’ Hedeflerimizin çapını sorgulayanlar var, sistemimizin bu kadar büyük planları kaldırmayacağını söylüyorlar. Hafızaları dar. Bu siniklerin anlayamadığı, altlarındaki zeminin kaydığı, uzun zamandır bizi tüketen çürük siyasi savlarına artık başvurulmadığı... Bugün sorduğumuz soru hükümetin büyük ya da küçük olduğu değil, çalışıp çalışmadığı, ailelerin makul maaşlı iş bulmalarına yardım edip etmediği, onurlu emekliliklerini sağlayıp sağlayamadığı... Yanıtın evet olduğu yerde daha ileriye gideceğiz, hayır olduğu yerde o programları bitireceğiz.

olduğunu biliyoruz. Hıristiyan, Müslüman, Yahudi, Hindu ve inanmayanlardan oluşan bir ulusuz. Ve Amerika yeni barış dönemini başlatmada kendi rolünü oynamalıdır. Müslüman dünyaya şunu söylüyoruz; karşılıklı çıkarlar ve saygı temelinde ileriye doğru yeni bir yol arıyoruz. Yeryüzünde çatışma tohumları ekenler ya da kendi toplumunun hastalıklarından Batı’yı sorumlu tutan liderler şunu bilsin ki, sizin kaderiniz hakkındaki hükmü halkınız verecek. Yolsuzluk ve aldatma ile ya da muhalifleri susturarak iktidara yapışanlar, bilin ki, tarihin yanlış tarafındasınız, fakat yumruğunuzu gevşetirseniz size elimize uzatacağız.

‘Güç kullanmamız yetmiyor’ Onlar salt gücümüzün bizi koruyamadığını anladılar. Gücümüzün sağduyulu kullanılmasıyla büyüdüğünü, güvenliğimizin davamızın haklılığından kaynaklandığını, gücümüzün tevazu ve ihtiyatlı olmayla güçlendiğini biliyordu. Biz bu mirasın koruyucularıyız. Bir kez daha bu ilkelerin rehberliğinde devletler arasında daha fazla işbirliği ve mutabakat için daha çok çaba harcayarak yeni tehditlerle yüzleşebiliriz.

‘Tarlaları geliştirip su getireceğiz’ Yoksullara sesleniyoruz; tarlalarınızı geliştirmek, sularınızın temiz akmasını sağlamak, açlıktan kırılan bedenlere bakmak ve aç zihinleri beslemek için birlikte çalışma sözü veriyoruz. ‘Babama servis yapmayabilirlerdi’ Bugün ortaya koymamız gereken şey yeni bir sorumluluk çağı -her Amerikalı tarafından, kendimize, ulusumuza ve dünyaya karşı gönülsüzce kabul ettiğimiz değil, istekle sarıldığımız görevlerimiz olduğunun kabul edilmesi... Özgürlüğümüzün ve inancımızın, her ırktan ve her inançtan insanın kutlama için bir araya gelebilmesi ve 60 yıldan kısa süre önce babasına belki de yerel bir restoranda servis yapılmayacak bir adamın şu an, en kutsal yemini etmek için karşınızda durabilmesinin anlamı bu. Çocuklarımız ve onların çocukları söylesin ki, sınandığımızda harika bir armağan olan özgürlüğü ilerlettik ve onu gelecek nesillere güven içinde teslim ettik.

‘Ulusumuzda inanmayanlar Irak’ta sorumluluğu halka bırakacağız ve Afganistan’da zor elde edilen barışı güçlendireceğiz. Eski dostlar ve eski düşmanlarla birlikte nükleer tehdidi azaltmak ve küresel ısınma hayaletini defetmek için yorulmadan çalışacağız. Kendi hedeflerine terör ve masum insanları katlederek ulaşmak isteyenlere şunu söylüyoruz; Bize daha fazla dayanamayacaksınız ve biz sizi yeneceğiz. Parçalı mirasımızın zayıf değil güçlü

Toledo’nun tasarladığı mantoyu ve altın gibi parıldayan elbiseyi giydi. 43. Başkan George Bush ve eşi Laura’nın Beyaz Saray önünde eşi Michelle’le birlikte karşıladığı Barack Obama da bu tarihi günde kırmızı kravat, beyaz gömlek ve siyah takım tercih etti. Michelle Obama’nın elbisesini tasarlayan 1961 Küba doğumlu Isabel Toledo, avangard bir modacı olarak tanınıyor. Ünlü tasarımcı, sanatçı Ruben Toledo’yla evli ve New York’ta yaşıyor. ABD’nin yeni first lady’si Michelle Obama, modacılar Narciso Rodriguez, Maria Cornejo ve Chicago’lu Maria Pinto’yu tercih etmesiyle biliniyor.

Zeitgeist Türkiye’de ABD’nin yeni başkanı Obama’nın durumunu en güzel kaleme alan gazeteci Nagehan Alçı oldu. Akşam Gazetesinin dış politika yazarı Alçı durumu “Zeitgeist” kavramı ile değerlendiriyor. “Zamanın ruhu” kavramı eskinin güzelini bugüne taşıyabilmeye yetecek mi? Bunu zaman gösterecek. Aşağıda Alçı’nın yazısından birkaç satırbaşı bulacaksınız. ABD'den dünyaya yayılan 'umut' dalgasını en iyi anlatan kavram bu: Zeitgeist. Yeni Başkan Obama'nın sırrı da bu kavramda gizli, Amerika'nın vaat ettiği değişimin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğinin cevabı da... Zeitgeist, Almanca bir terim. 'Zamanın ruhu' anlamına geliyor. Her ne kadar Hegel'ın kullanıma soktuğu düşünülse de kavramın yaratıcısını bulmak için biraz daha geriye, Johann Gottfried Herder'e gitmek gerek. Bir dönemin değerleri, değişimi ve prensiplerine işaret ediyor zeitgeist. İçinde zamandan yola çıkan farklılaşma ve dönüşüm anlamları var. Kısaca bir dönemin genel nitelikleri olarak tanımlansa da bence 'nitelik' kelimesinin yerine 'hava' kelimesinin kullanılması daha doğru. Bu kavramı son dönemlerde en iyi yorumlayan isim Obama. O, değişimi, içinde yaşadığı dünyanın dönüşüm arzusunu gözlemledi ve bunu dile getirerek toplumun dinamiğinin şifresini çözdü. İnsanlar mevcut sistemde umutlarını yitirmek üzereydiler. Tutku kavramı neredeyse eski Hollywood filmlerinde kalmıştı. Kapitalizmin getirdiği görünmez ama kalın duvarlar herkesi büyük bir çarkın değişmesi zor bir parçası haline getirmişti. Üstüne bir de global politik sistemin güçsüzü ezdiği resim eklenmişti. Kısacası romantik hayallerin hayal olarak kalacağına dair yaygın bir inanç dört bir yanda yeşermişti. Obama bunu gördü ve insanlardaki tutkuyu yeniden yeşertmek için 'değişim' kavramının vazgeçilmez olduğu tespitinde bulundu. Bu tespitle birlikte gelecek vaadini 'farklı bir dünya' olarak inşa etti. Böyle bir vaat doğası gereği romantik özellikler taşıyor. Hayal kurma ve arzulama kavramlarını içeriyor. ABD'nin yeni başkanı işte bu kavramların canlandırılmasının ürünü. O, romantizmi dünyaya yeniden getirerek insanların hayal kurmasını hedefliyor. Bu hedef için de vaatleri kadar çizdiği resmin de önemli olduğunu biliyor. Bu yüzden romantizmin tüm ögelerini görsel olarak kitlelere sunuyor. Karısı Michelle'in beyaz tüllü tuvaleti bu akımın geri döndüğünün en güzel işareti.


16

OCAK 2009

SAĞLIKLI YAŞAM

Dengeli beslenin, ömrünüze ömür katın!

AG

Op. Dr. Şerife Şimşek Genel Cerrahi Uzmanı Meme Kanseri Cerrahisi www.serifesimsek.com

7 Harika besin Amerikan Kanser Araştırmaları Enstitüsü (AICR), vücudu kanser, kalp krizi, Alzheimer ve diyabet gibi ciddi rahatsızlıklara karşı koruyan besinlerin listesini açıkladı. BADEM Her gün, bir çay fincanın yarısını dolduracak miktarda, yani 30 gram badem yemeyi ihmal etmeyin. Omega-3 asitli yağları açısından oldukça zengin bir besin olan badem, kandaki kötü kolesterol (LDL) oranını yüzde 4.4 oranında düşürüyor. Badem böylece damar tıkanıklıklarını önleyerek, dolaşım sisteminin düzenli olarak çalışmasını sağlıyor; kalbi koruyor. KAHVE Günde iki fincan kahve, özellikle orta yaşlardan sonra görülen Parkinson ve Tip-2 diyabete karşı vücudu koruyor. Kahvede bulunan kafein maddesi, diyabete yakalanma riskini yüzde 35 azaltıyor. Ayrıca ağrı kesici özelliği de bulunuyor. Ancak kahveyi mutlaka kalsiyum deposu olan sütle için. Böylece kafeinin kemikleri zayıflatmasını engellemiş olursunuz. TARÇIN Her yemekten sonra içinde bir miktar tarçın bulunan bir tatlı yemeyi unutmayın. Tatlı yemek istemiyorsanız, küçük bir çay kaşığı dolusu tarçını doğrudan suya ekleyerek içebilirsiniz. Tarçın kan şekerini düzenliyor, ayrıca sinir sistemini rahatlatıyor. Öte yandan köri baharatının içinde bulunan Tumerik adlı maddenin eklem iltihabını ve romatizmayı önlediğini unutmayın. PATATES Antioksidanlar yönünden çok zengin. Amerikan Tarım Dairesi'ne göre en yararlı 100 besinler arasında 17. sırada yer alıyor. Akciğer kanseri, diyabet ve kalp krizine karşı koruyor. Ancak patatesi kızartmak yerine, yağsız bir şekilde haşladıktan veya fırında pişirdikten sonra yemeyi tercih edin. SEBZE ÇORBASI Doyurucu ancak kalorisiz bir yiyecek olduğu için özellikle kilo vermek isteyenlerin bir numaralı tercihi. Ayrıca, özellikle sebze çorbası sodyum bakımından zengin. Bir kase sebze çorbasında 500 miligram sodyum bulunuyor. Sodyum, sinir sistemi ve kasların düzenli olarak çalışmasını sağlıyor. Ayrıca vücuttaki sıvı miktarının dengesini düzenliyor. Ancak günde 1500 miligramdan fazla sodyum tansiyon ve kalp rahatsızlıkları konusunda tam bir ters etki yaratıyor. ZEYTİNYAĞI Zeytinyağı kanser riskini azaltıyor. Günde 25 ml. zeytinyağı alanların idrarlarında, hücrelere zarar veren ";8oxodG"; adlı maddenin seviyesinin azaldığını ortaya çıkardı. Zeytinyağı kanserin yanı sıra iyi kolesterol (HDL) oranın artmasını sağlayarak kalbi koruyor, 1 çorba kaşığı zeytinyağında 120 kalori bulunuyor. Bu nedenle günde 6 çorba kaşığını geçmeyin. ÇAY Siyah veya yeşil olsun, çayın her türü kanser riskinin azaltılmasında etkili bir rol oynuyor. Çay, kadınlarda rahim kanserine yakalanma riskini yüzde 50 azaltıyor. Göğüs kanseri içinse bu oran yüzde 60'a kadar çıkıyor. Çay ayrıca Alzheimer ve kalp krizine karşı vücudu koruyor.

Beyaz ekmek, beyaz pirinç yerine, tam buğdaylı ekmek ve kahverengi pirinç tüketin… Tüm vitamin ve mineralleri yüksek oranlarda alın ve sağlıklı ve genç kalma yolunda kendinize yardım edin… Rafine edilmiş gıdalardan şiddetle uzak durun… Unutmayın Hipokrat’ın dediği gibi; “yiyeceğimiz; ilacımız olmalı, ilacımız da yiyeceğimiz…” İnsan hayatının en önemli bölümlerinden birisi BESLENME’dir. Bilinçli bir şekilde beslenme kişiyi günlük hayatta aktif, enerjik ve sağlıklı yapabileceği gibi gelecekte de çok önemli hastalıklardan koruma görevini de üstlenecektir. Hepimiz sağlıklı bir ömür sürmek için esansiyel aminoasitler, karbonhidratlar, esansiyel yağ asitleri, vitamin ve minerallere ihtiyaç duyarız. Beslenme ihtiyacımız ve beslenirken almamız gereken belirli gıda destekleri ise yaşamımızdaki evrelere göre, yaşımıza göre, iş yoğunluğumuz veya stress düzeyimize göre, hamilelik veya ağır hastalık gibi çeşitli faktörlere bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Bazı dönemlerde beslenmemizi içinde bulunduğumuz yaşam koşullarına göre düzenlemek gerekliliği olmaktadır. Çocukluk çağı ile yaşlılık evreleri beslenme açısından çok farklılık göstermektedir mesela… Ancak gereksinim duyulan besin öğelerinin alınmasını sırasında pek çok önemli faktörü göz ardı ettiğimiz ve örneğin çoğu kez eksik veya tam tersi çok yüksek miktarda kalori aldığımızı da yadsıyamayız. Gelişmiş ülkelerde en sık karşılaşılan problemlerin başında aşırı kalori alımına karşılık lifli gıda, meyve, tam tahılların yetersiz alınması gelmektedir. Yanlış beslenme bazen hamilelikte başlamakta, bebek bekleyen anne bebeğinin yeterince gelişemeyeceğini düşünüp çok daha fazla gıda tüketmesi gerektiğine inanmaktadır. Düzenli ve iyi planlanmamış bir diyetle beslenen anneler aşırı kalori ile beslenmeye çalıştıkları için kısa sürede çok fazla kilo almaktadırlar bu da gebelikle ilgili birçok komplikasyona zemin hazırlamaktadır. Oysa genellikle gebe bir anne adayının normal beslenmesine ek olarak 300 kalori/günden daha fazla enerji içeren diyet almaması gerekir. Çocukluğunda kötü beslenen,

aşırı kalori alımına dayalı bir diyet alan çocukta yetişkin hayatında yeme bozuklukları kendini göstermektedir. Adölesan dönemde yani çocukluğu izleyen yaşam sürecinde beslenme bozuklukları çok önem kazanmaktadır çünkü özellikle bu dönemde çoğu adölesan kontrolsüz olarak yüksek miktarlarda yağ, doymuş yağ, sodyum, şeker almakta ve bu tip beslenme nedeniyle obezite, diabet, ve diğer sağlık problemleri baş göstermektedir. Ancak bu kadar yüksek enerji almalarına rağmen adölesanlar maalesef kendileri için gerekli olan örneğin A ve C vitaminleri gibi esansiyel besin öğelerini yeterince alamamakta ve kötü beslenme belirtileri ortaya çıkmaktadır. Aslında bebeklikten başlayan beslenme yanlışlıkları daha önce de bahsettiğimiz gibi yetişkin çağdaki beslenme problemlerinin temelini Oxford üniversitesi, şifalı bitkiler konusunda bir kitap yayınladı. Kitabı normal halkın yanısıra biyologlar, doktorlar, beslenme uzmanları, ve diyetisyenler tarafından da sık sık başvurulacak önemli bir kaynak olarak nitelendiriyor. “Brokoli yiyin kanserden korunun”, “C vitamini ile soğuk algınlığını önleyin” tarzında artık klişeleşmiş sağlık bilgileri yerine hastalıklara doğal ve yan etkisiz çözüm arayanların bu dizimizi ilgiyle okuyacaklarını tahmin ediyoruz. Uzmanlar insanların rahatsızlıkları için doğal çözümlere yönelmesini de tarihin değişik dönemlerinde doktordan medet uman bir hastaya verilen cevapları içeren şu esprili ifadeyle paylaşıyor: MÖ 2000: Hasta mısın, al bu bitkiyi çiğne. 1000: Bitkiyi bırak, dua et geçer. 1850: Dua ile olur mu, al şu iksiri iç. 1940: İksir seni zehirler, al bu ilacı yut. 1985: İlaçla geçmez antibiyotik alman gerek. 2000: Antibiyotik çok zararlı, al bu bitkiyi çiğne!

oluşturmakta aşırı kalori ile beslenme; diette bol sebze, meyve, tam tahıl, kahverengi pirinç gibi güçlü besin desteklerine yer verilmemesi obezite dediğimiz problemleri beraberinde getirmektedir. Obezite varlığı kişilerde kalp hastalıkları, yüksek tansiyon, diabet ve kansere davetiye çıkarmaktadır. Kötü beslenmeden dolayı oluşabilecek hastalıklardan korunabilmek ancak vücudun gereksinim duyduğu tüm besin maddelerinin dengeli olarak alınması ile mümkün olmaktadır. Gelişmiş ülkelerde, hızı artan çalışma koşullarında elbette ki hepimizin beslenme için ayırdığımız zaman ve gösterdiğimiz özen kısıtlanmaktadır. Çoğu kez iki ders arasında, o toplantıdan bu toplantıya giderken, otobüsü kaçırmamak için durakta beklerken karnımızı doyurmaya çalıştığımız zamanlar giderek azalmakta… Eskiden daha çok tahıl, posalı gıda, sebze-meyve, katkı maddesiz gıdalar tüketilirken artık hiç istemediğimiz veya sonradan bağımlısı olarak yaşamımıza devam etmek zorunda bırakıldığımız fast food beslenme ile her gün kendi yaşamımıza kendimiz zarar vermekteyiz hem de ışık hızı ile… Daha çok posalı gıda, daha çok tam tahıl, daha çok kahverengi pirinç ve meyve sebze gibi ürünleri tüketerek bunlar sayesinde vücudumuzun gereksinim duyduğu vitamin, mineral ve diğer beslenme katkılarını almalıyız. En basitinden diyetinizden hani o en tehlikeli üçlünün içinde yer alan beyazı çıkarın … Beyaz ekmek, beyaz pirinç yerine, tam buğdaylı ekmek ve kahverengi pirinç tüketin… Tüm vitamin ve mineralleri yüksek oranlarda alın ve sağlıklı ve genç kalma yolunda kendinize yardım edin… Rafine edilmiş gıdalardan şiddetle uzak durun… Unutmayın Hipokrat’ın dediği gibi; “yiyeceğimiz; ilacımız olmalı, ilacımız da yiyeceğimiz…”


Oryza Force mucizesi ile tanışın


18

YAŞAM

OCAK 2009

AG

Kadınların direnişi! 1977 de, Birleşmiş Milletler genel toplantısında 8 Mart, Dünya Kadın hakları, uluslararası barış günü olarak kabul edildi. Bu kabulün altında iki temel neden açıklandı, Dünya barışının korunması, sosyal gelişim için ve temel insan haklarının kullanılması için kadınlarında eşitlik ve kendilerini geliştirmelerine olnak gereksinimi idi. Kadınlara eşit hakların verilmesinin Dünya barışını güçlendireceği kabul edildi.

K Kadınlar gününü birlikte kutluyoruz Avusturya Günlüğü, 8 Mart Dünya Kadınlar günü muhteşem bir organizasyon gerçekleştiriyor. O günü hem kutlayacağız, hem eğleneceğiz hem de bilgileneceğiz.

11. Viyana Dilan Düğün Salonundaki Dünya Kadınlar Günü programımıza Türkiye’den Acıbadem Hastanesi Genel Cerrahi

adınların erkeklerle eşit haklara sahip olmak yolunda verdiği savaşın temsili başlangıcı 8 Mart 1857 yılında Amerika'nın New York kentinde tekstil sektöründe çalışan yüzlerce kadının düşük ücretlerini, uzun çalışma saatlerini ve insanlık dışı çalışma koşullarını protesto etmek için grevler yapması olarak kabul edilmektedir. Bu olaylardan 52 yıl sonra Danimarka'nın Kophenhag şehrinde düzenlenen Kadın Sosyalist Enternasyonel toplantısında 8 Mart 1857 de New York'ta başlayan, kadınların haklarını kazanılması ve kadınların birlikteliği mücadelesinin her yıl Kadın Günü olarak kutlanmasını kararlaştırdılar. Kadın hakları mücadelesinde 1975 yılı büyük özellik taşıyordu. Uluslararası Kadınlar Yılı olarak kutlandı. Bu yıl etkinlikleri içerisinde Birleşmiş Millteler 8 Mart gününü Dünya Kadın Günü olarak kutlamaya başladı. İki yıl sonra 1977 de, Birleşmiş Milletler genel toplantısında Kadın hakları, uluslararası barış günü olarak kabul edildi. Bu kabulün altında iki temel neden açıklandı, Dünya barışının korunması, sosyal gelişim için ve temel insan haklarının kullanılması için kadınlarında eşitlik ve kendilerini geliştirmelerine olnak gereksinimi idi. Kadınlara eşit hakların verilmesinin Dünya barışını güçlendireceği kabul edildi.

bölümünden operatör Dr. Şerife Şimşek geliyor. Dr. Şimşek kadınların en sık karşılaştıkları hastalıklarla ilgili bilgiler aktaracak. Biliyorsunuz Dr. Şerife Şimşek gazetemizde de sizin için sağlık yazıları yazıyor. Operatör Doktor Şimşek o gün sizlere meme kanseri, erken teşhis, meme kanserinden korunma yollarıyla,

kadın hastalıkları konusunda bilgi verecek. Kadınlar Gününün koordinatörlüğünü Viyana’da kadınlara yönelik programların mimari Melek Es yapacak. Program içinde Bloywood Dans Gurubu, Oryantal Darbuka Grubu, Hedef Eğitim Kültür Merkezi Halk Oyunları ekibi yer alacak, tombala çekilecek. Bolywood Dans Grubunu PADMA ve "GANESHA Begegnung und Integration" derneğinden Bayan Amita Lugger organize ediyor. Grubun ismi Sonor Orientalische Trommelensembe (Arap Oryental darbuka grubu). Türkiye’nin sevilen seslerinden Latif Doğan sevilen türküleriyle sizinle olacak. Bu güzide programımıza Tüm izleyicilerimizi bekliyoruz. Program saat 13 de başlayacak.

Dünya Kadınlar Günü kadınlar açısından çok daha farklı bir gün günümüzde. Kadın haklarının kazanılmasında nerelerden başlandığını ve bugünlere nasıl gelindiğinin hatırırlanması içinde özel bir gün. Bir çok gelişmiş ülkede kadın hakları çok ilerlemeler göstermiş olsada, ülkemizde ve gelişmeke olan ülkelerde kadın hakları ne yazıkki istenen seviyelerden oldukça uzakta. Dünya Kadın Günü dünya kadınları arasında da bir dayanışma ve deneyim değişimi günü. Dünya Kadınlar Günü ülkemiz içinde de kadın haklarının kazanılması, iyileştirilmesi için konunun gündeme gelmesinde de önemli bir gün. Kadın haklarının ülkemizde kullanımı ne yazık ki homejen bir dağılım göstermiyor. Kazanılan deneyimlerin, tüm ülke sathına yayılması için yılda bir gün olsa da Dünya Kadınlar Günü bizim için ayrı bir önem taşıyor. Dünya genelinde kadın haklarında son yıllarda meydana gelen artış dahi bir çok gerçeği değiştirbilecek nitelikte değildir. Dünyadaki en fakir insanların büyük bir çoğunluğu kadın, dünyadaki eğitim almamış insanların büyük çoğunluğu yine kadınlar. Kadınlar bugün ülkemizde de erkeklere göre %25 - 50 oranında daha az ücretle çalıştırılmaktadırlar. Bu gün bir Dünya Kadın Günü olmasını sağlayan tarihteki bazı önemli kilometre taşlarını aşağıda veriyoruz: 1857 New York: kadinlar 12 saatlik günlük çalışma saatine, düşük ücrete karşı yürüyüşler yaptılar. Polis tarafından dağıtıldılar. 1908 New York: 15.000 kadın daha kısa çalışma saati, daha iyi gelir ve oy hakkı için yürüdü. Doğum izni istediler. Kullandıkları slogan "Ekmek ve Gül " idi. Ekmek yaşama güvencesi, karın tokluğunu, gül ise

daha kaliteli yaşamı simgeliyordu. 1909 İlk Kadın Günü 28 Şubat ta kutlandı. Avrupa'daki kadınlar da Şubat ayının son pazar gününü Kadın Günü olarak kutladı. 1910 Clara Zetkin isimli bir Amlan sosyalist kadın, kadın Sosyalist Enternasyonelinde Dünya Kadınlar Günü olmasını önerdi ve kabul edildi. 1911 Kophenag kararından sonra ilk kez 19 Mart ta Avusturya,

Danimarka, Almanya ve İsviçre de kutlandı. Yüz binlerce kadın ve erkek değişik aktiviteler yaptılar. Oy verme, seçme seçilme hakları yanısıra meslek edinme ve mesleki eğitim görme haklarını istediler. Bu kutlamalardan 2 hafta sonra Triangel yangınında 140 kadın öldü. Bu olay Amerika çalışma kurallarını büyük ölçüde etkileyen bir yere sahiptir.

1917 Rus kadınlar " ekmek ve barış" için grev yaptılar. Yaşam koşullarının kötülüğünü protesto ettiler. Bu olay 8 Mart ta olmuştur ve daha sonra bütün Avrupa ülkeleri tarafından da kabul görmüştür. 1977 Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Kadın Hakları ve Dünya Barışı Günü olarak 8 mart'ı kabul etti.

VE KADINLAR Ve kadınlar, bizim kadınlarımız: korkunç ve mübarek elleri, ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle anamız, avradımız, yarimiz ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen ve soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki ve karasabana koşulan ve ağıllarda ışıltısında yere saplı bıçakların oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan kadınlar,, bizim kadınlarımız.. Nazım HİKMET

İLANLARINIZ İÇİN BİZİ ARAYIN Avusturya’dan televizyon reklamlarınız, firma tanıtım filmleriniz, düğün ve özel günleriniz için bir telefon kadar yakınız...

Tel.: 0699 194 540 72


AG

YILBAŞI GEÇESİ

OCAK 2009

19

Avusturya’da yeni yıl coşkusu

Han Düğün Sarayı

Semra Türel ve Kenan

Yeni yıla Viyana’da girmek güzel bir duyguydu.. Adil Elmas -Viyana vusturyalı Türkler yeni yıla sevdikleri sanatçıların sahne aldığı mekanlara giderek girdiler.

A

Viyana’da yeni yıl programı düzenleyenler arasında Türk sanat müziği sanatçısı Semra Türel baş köşedeydi. Cafe Lidon’da Kenan ile birlikte Türk sanat müziği severlere unutulmaz dakikalar yaşattı. Semra

Viyana Belediye Sarayı

Türel, "Sevenlerime çok teşekkür ediyorum. Beni bu günümde yalnız bırakmadıkları için onlara sonsuz minnettarım. Yeni yılda her şey tüm sevenlerimin gönüllerince olsun" dedi. Cafe Lidon’a gelen Türk sanat müziği severler sabahın ilk ışıklarına kadar doyasıya eglendiler. 23.Viyana Han Düğün Sarayı vazgeçilmezleri Sezgin Aydın ve Resul Koçyiğit binin üzerindeki sevenlerine unutamayacakları bir gece yaşattı. Viyana’nın sevilen seslerinden Sezgin Aydın, "Sevenlerimize, dost ve arkadaşlarımıza iyi bir yıl diliyorum" dedi. Han Düğün Sarayında sahne alan Mustafa Seyrek ve Ünsal da yılbaşı gecesinde sevenlerine en güzel parçaları seslendirdi. Viyana’nın sevilen seslerinden Memoli Liman Restoran’da sahne aldı. Memoli’nin seslendirdiği şarkılarla yeni yıla giren sevenleri, “Muhtesem bir gece oldu” dediler. Memoli, "Yeni yılda dostlarıma mutlu ve sağlıklı bir yıl diliyorum. Bu gecede beni yalnız bırakmadıkları için herkese teşekkür ediyorum" dedi. Viyana Belediye Sarayı önünde binlerce kişi sevdikleriyle birlikte yeni yıla girmenin heyecanını yaşadılar. Yeni yıla girerken atılan Havai fişek gösterileri dakikalarca görsel şölene dönüştü. Viyana semaları bir anda yüzlerce havi fişekle muhteşem bir atmosfere dönüştü. Sarayın önüne gelenler arasında Avusturyalı Türkler de vardı. Görsel şölenin ardından eğlenceler sabahın ilk ışılarına kadar sürdü.

Memoli

Sezgin Aydın

Liman

Cafe Lidon


20

YAŞAM

OCAK 2009

AG

Geliyor düğün alayı, herkes çeksin halayı

Avusturya Günlüğü Sponsorlarindan Donau Mobilya, yuva kuran genç çiftleri mutlu günlerinde yalnız birakmiyor. Evlenen çiftlere 500 Euro’luk hediye çeki veriyor. Ayrıntıları Donau Mobilya ve Avusturya Günlüğü’nden öğrenebilirsiniz. Avusturya Günlüğü 4 yılda

yüzlerce çiftin mutluluklarını Türkiye’deki yakınlarıyla paylaştırmaya devam ediyor. Avusturya Günlüğü Programının tekrarını düğün sahipleri ve Türkiye’deki yakınları www.avusturyagunlugu.com izleyebiliyor.

Avusturya Günlüğü’nde özel günlerinizin yayınlanmasını istiyorsaniz 0699 194 540 72 numaralı telefonu arayınız. Ayrıca Donau Mobilya’dan da ayrıntılı bilgi alabilirsiniz. Avusturya Günlüğü olarak tüm genç çiftlerimize ömür boyu mutluluklar diliyoruz.

Yusuf ile Ayşen Yusuf ve Ayşen Azaklı güzel bir törenle dünya evine girdi. Han Düğün Sarayında gerçeklesen düğün törenine Avusturya’nın dışında Türkiye’den de katılım hayli fazlaydı. Genç ciftin yakınları ve dostları düzenlenen evlilik merasiminde sahne alan sanatçıları yalnız bırakmadılar. Düğün merasiminde Ordulular ve Burdurluların ağırlıklı olarak katıldığı düğüne gelen davetliler bir arada olmanın verdiği mutluluğu paylaştılar. Türkiye’de yapılan düğün törenlerinden hiçbir farkın olmadığı gecede folklor ekibi ve sipsi şov hayli ilgi çekti. Azaklı çiftinin evlilik töreninde sahne alan sanatçılar Türk halk müziği ve sanat müziğinden eserleri genç çift için seslendirdiler.

SivasBayburt Sivaslılar ve Bayburtlular güzel bir düğün töreninde bir araya geldiler. Fatma ve Eren Eraslan’ın evlilik törenlerinde uzaktan ve yakından gelen aile dostları keyifli bir düğün yaşadılar. Avusturya’da yasayan Türklerin buluşma yerlerinden biriside düğün törenleri. Uzun süre görüşemeyen arkadaşlar ve aileler düğün törenleri ile bir araya geliyorlar. Eraslan çiftinin evlilik töreni de Avusturya’nın çeşitli bölgelerinden gelen vatandaşlarımız için güzel bir buluşma vesilesi oldu. Sivaslılar ve Bayburtluların ağırlıkta olduğu düğünde davetliler söylenen şarkılara eşlik etti ve sahnede yeni çifti yalnız bırakmadılar.

Mutlulukları yüzlerinden belli Hilal ve Harun Kılıç Köşk Düğün Sarayında gerçekleşen düğün töreni ile yeni bir hayata ilk adımlarını attılar. Avusturya’da yaşayan yakınları ile Türkiye’den düğüne katılanlar ve sevenleri bu vesileyle bir arada olma fırsatı yakaladılar.Törende sahne alan sanatçıların söylediği farklı yörelerden türkülere eşlik eden misafirler, sahnede de düğün sahiplerini yalnız bırakmadılar. Çakıcı ve Kılıç ailelerinin mutlulukları yüzlerinden okunuyordu.

Suna ve Vedat Uluer Hasan Selbiye Mecit

Dilan Düğün Sarayının sahibinin oğlu Hasan Mecit ile Selbiye dünya evine girdiler. Dilan’da düzenlenen görkemli dügüne Türkiye’nin sevilen seslerinden Latif Doğan’in gelmesiyle coşku bir kat daha arttı. Latif Doğan Avusturya Günlüğüne verdiği röportajda genç çiftlere mutluluklar dilerken, Avusturya Günlüğü’nün öneminin Türkiye den daha iyi gördüğünü ve Türkiye’den Avusturya Günlüğü’nü her pazar hiç kaçırmadan izlediğini söyledi. Gecede sahne alan yerel sanatçılar Erdal, Memoli, Ünsal, ve Zeynep Can salondaki davetlilere unutamayacakları dakikalar yaşattılar.

Uluer çiftinin düğün töreni Star Düğün Sarayında gerçekleşti. Suna ve Vedat Uluer çiftinin bu güzel günlerinde aile büyükleri misafirlerle teker teker ilgilendiler. Yöresel sanatçıların sahne aldığı düğün töreninde Uluer ve Çetin çiftinin akraba ve dostları gelin ve damadın heyecanına ortak oldular. Yozgat yöresine ait halk oyunlarını sahnede sergileyen misafirler düğünde ikram edilen içeceklerle serinledi.

Nesrin ve Baki Yılmaz Ordulular ve Düzceliler güzel bir düğün töreninde bir araya geldiler. Nesrin ve Baki Yılmaz’ın evlilik törenlerinde uzaktan ve yakından gelen akraba ve gelen aile dostları Köşk Düğün Salonunu doldurmuşlardı. Yılmaz çiftinin evlilik töreni bir anlamda bir buluşma vesilesi oldu. Davetliler söylenen şarkılara eşlik ettiler. Düğün töreninde sahne alan sanatçıların yanı sıra, Yalçın Temel de Yılmaz çifti için sahnede Karadeniz yöresine ait bir türküyü seslendirdi.

Tuğba ve Davut Bilir Star Düğün Sarayında gerçeklesen törende Tuğba ve Davut Bilir çiftini bu güzel günde yalnız bırakmayan akrabaların yanında Avusturya’nın farklı yerlerinden ve Türkiye’den katılan dostlarda vardı. Hayli coşkulu geçen törende sahne alan sanatçılar söyledikleri şarkılarla misafirlere hoş bir gün geçirttiler. Söylenen şarkılara eşlik eden misafirler sahnede halay çekip yöresel oyunları sergilediler.


HABER

AG

OCAK 2009

21

Graz Gençlik Derneğine ikinci saldırı Çıkan yangın sırasında bazı eşyaların yandı, lokalde büyük ölçüde maddi hasar meydana geldi. Avusturya Günlüğü- Graz

A

Selman Çoraplı

Bilal Yıldız

Konuyla ilgili olarak Graz Türk Gençlik Derneği basın sözcüsü Bilal Yıldız bir basın toplantısı düzenledi. Dernekte toplananlara hitaben yapılan basın açıklamasında şu görüşlere yer verildi: BASIN ACIKLAMASI: Bölücü örgütlerin yoğun olarak yaşadığı Avusturya’nın ikinci büyük kenti olan Graz’da Derneğimiz ikinci defa saldırıya uğramıştır. Saldırıyı yapanların bir an önce yakalanması ve adalet önünde yargılanmasını bekliyoruz. Bizler Türk Milliyetçileri olarak bu oyunlara ve kışkırtmalara asla gelmeyeceğiz. Bu hainler hiç bir zaman amaçlarına ulaşamayacak lardır. Graz’ı kurtarılmış bölge olarak gören bu şer örgütler 2007 yılında Graz Türk Gençlik Derneği olarak

yapmış olduğumuz ve büyük bir katılımla gerçekleşen Terörü protesto mitinginden sonra tahrik ve saldırılarını yoğunlaştırmışlardır. Ancak şunu iyi bilsinler artık Graz’da Türk milliyetçileri var. Graz’da yaşayan vatandaşlarımıza istedikleri gibi baskı, şiddet ve psikolojik sindirme faaliyetlerine rahatça yapamayacaklar. Bizler teşkilat olarak vatandaşlarımıza tahriklere kapılmamalarını, Türk devletini kimsenin yıkamayacağını soğukkanlı olmalarını ve kanunlardan ayrılmamalarını tavsiye etmekteyiz.

Avrupa da yaşayan ve bir ağacın dalları gibi olan Kürt Mehmeti, Yörük Aliyi, Boşnak İsmaili, Laz Kemali, Gürcü Hasanı ve daha nice kolları olan, kökü Türk olan ulu çınarın dimdik ayakta olduğunu ve bu ulu devletin hiç bir zaman yıkılmayacağını, kısacası Türk milletini kimsenin bölüp parçalayamayacağını ifade ediyoruz. İnsanlarımızı politik oyunlara alet etme gayretleri marjinal olarak kalacaktır. Milletimizin tamamı bölücü kışkırtmalara olumlu bakmamaktadır.

Bu bölücü ve terör faaliyetleri cılız ve sönük olarak kalacaktır. Türk devleti ilelebet payidar olacaktır. Unutulmamalıdır ki insanların ömürleri sınırlı devletli devamlılık arz eder. Bizler Türk milleti olarak çok badireler atlattık. Allahın izniyle bu bölücü saldırlar bizleri asla ayrılma ve ayrışmalara götürmeyecektir. Vatandaşlarımıza itidal ve sabır tavsiye ediyorum. 03/01/2009 Bilal Yıldız Graz Türk Gençlik Derneği Basın Sözcüsü

vusturya'nın Graz kentindeki Türk Gençlik Derneğine ikinci kez Molotof kokteylli saldırı düzenlendi. Görgü tanıkları, kimliği belirlenemeyen bir kişinin, sabaha karşı saat 04.00 sularında dernek lokaline bir Molotof kokteyli atarak olay yerinden kaçtığını ifade etti. Avusturyalı bir görgü tanığının ihbarı üzerine olay yerine gelen itfaiye ekibinin yangını söndürdüğünü belirten polis yetkilileri, dernek lokalinde henüz patlamamış dört Molotof kokteyli şişesi bulduklarını bildirdi. Olay sırasında kapalı olan dernek lokalinde can kaybı olmadığını kaydeden yetkililer, çıkan yangın sırasında bazı eşyaların yandığını, lokalde büyük ölçüde maddi hasar meydana geldiğini söyledi. Daha öncede bir saldırıya uğrayan dernek açtığı davadan sonuç alamamıştı. Graz Türk Gençlik derneğinin kapısının herkese açık olduğunu belirten yetkililer yapılan saldırılara bir anlam vermekte zorlanıyor. Gençlik Derneği Başkanı Salman Çoraplı yapılan saldırının Graz’da yaşayan Türklere yönelik bir saldırı olduğunu ve Avusturyalı yetkililerden saldırıyı yapanların yakalanması konusunda gereken hassasiyeti göstermelerini beklediklerini belirtti.

Avrupa’da tek adres: Yusuf Aydın Türkiye ve Dünyanın en iyi sebze ve meyvasını Avrupa’ya ulaştıran isim...

YUSUF AYDIN MARKET Wallensteinstr. 33 20.Viyana AYDIN RESTORAN GrossGrünmarkt C18 TEZGAH Cumartesi günleri 16. Viyana, Brunnen Markt 282-295 SEBZE ve MEYVA TOPTAN SATIŞ Grossmarkt -Inzerdorf C9 103-104 Grossgrünmarkt, Laxenburgerstr. 365/6 A- 1232 Wien Tel.: 0043 1 616 67 24 & 615 10 77Fax.: 0043 1 616 67 24 & 615 11 08 Mobil.: 0664 330 21 02

admin@yusufaydin.at

Obs & Gemüse Imp. Exp.

Yusuf AYDIN Obs & Gemüse Imp. Exp. www.yusufaydin.at admin@yusufaydin.at

www.yusufaydin.at


22

YAŞAM

OCAK 2009

Bir Söz

HAYATA DAİR

Uğrunda ölecek bir şeyi olmayanın uğrunda yaşayacağı bir şey de yoktur.

Barış Karaoğlan bariskaraoglan@gmail.com

Asil olun asil! İ nsanın yaşam dönemlerinin her biri kendine özgü koşullara sahip olsa da, gençliğin bunlar içinde en özeli ve en güzeli olduğunu ifade etmek en doğru yaklaşımdır. 17 Ocak doğum günümdü, 34 yaşıma girdim, yaşlanıyorum diye gençlik yazısı yazıyorum, idare edin… Byron’un “Ey güzel gençlik! Kim sana yeniden dönmek istemez” özdeyişi gençliğin ne denli bir güzellik ettiğine en güzel vurgudur. Gençliği sadece bir yaşam dönemi olarak algılamak, kuşkusuz ki, eksik bir değerlendirme olacaktır. Kişiliğin oluşması sürecini kapsaması, hayallerin en çoğunun ve en güzellerinin kurulabilmesi ve belki de hepsinden önemlisi aşkların en fırtınalısının yaşandığı delikanlılık dönemi olarak gençlik özeldir gerçekten, herkes için ve herkese göre özeldir. Bir de, o çağdayken önemi-güzelliği-özelliği fark edilebilse! Hani bu fark edilemeyişin sorumlu ve sorunlu kuşaklarından geldiğimden biliyorum… Benim kuşağım gerçekten sorunlu bir kuşaktır, arada kalmışlığın en bariz örneği olduğumuzu vurgulamadan edemezdim. Özal gençliği diyorum, 90’larda gençtim ben… Ortalama öğrenim süresinin 3.8 yıl olduğu, bir başka deyişle genel olarak ilkokul dördüncü sınıftan terk bir toplumda üniversite öğrencisi olmak, yani yaklaşık 16 yıl öğrenim görme şansını elde etmiş olmak, herhalde, ayrıcalıklı bir gruba dahil olmaktır. Buna bir de üniversite çağında okullaşma oranının yüzde 10’lar düzeyinde bulunduğu eklenirse bu ayrıcalığın ve şansın büyüklüğü daha da netleşecektir. Ayrıca, hayatımızda hep yeri olacak, hatta yaşam boyu birlikteliğe dönüşebilecek arkadaşlıklar, paylaşımlar, isyanlar, sınav heyecanları, kopya teşkilatları, belalı hocalar, hep geç kalan harçlıklar, yurtlarda kuyruklar, gökten düşen krediler, paylaşılmışlıkların eksik telaşları, yanmayan öğrenci evinin kocaman sobaları. Bir de, bunlar yaşanırken farkında olunabilse... Genç kuşaktan kendimi biraz olsun uzak tutarak sevgili arkadaşlar diye seslenmek istiyorum; hayatınızın en güzel çağındasınız, farkında mısınız? Farkında olun lütfen. Her saniyesini dolu dolu yaşayın, paylaşın

ve değerlendirin. Okuyun, sorun, öğrenin, tartışın ve kendinizi hayatı yaşamaya hazırlayın. Çünkü, hayatınızda yaşama yaptığınız en büyük yatırım dönemidir bu. Üstelik daima artan getiri sağlayan bir dönem. Bu arada sürekli şu soruların cevaplarını da bulmaya çalışın; Ben kimim? Neden varım? Hayatın anlamı nedir? Yaşamın son anına geldiğimde ve dönüp geriye baktığımda neler yapmış olmayı isterim? Ve geride ne bırakmış olmayı isterim? Doğal olarak

Herşey bir hikaye Saat kaç oldu ben aynı şarkıda Aynı melodinin Aynı kemancısı gibiyim! Korkunun ecel terleri Gazze cehenneminin minik yürekleri Tutku çemberinde bir serseri Soğuk bir kış gününde bir ileri bir geri Ben miyim şimdi her suçun her günahın korunası neferi… Saat hala kaç, ben aynıyım Sen sanki bir tarih eseri…

bu sorulara farklı yaşam zamanı dilimlerinde farklı cevaplar verilecektir. Ancak, üniversite öğrenimi döneminin yaşam yolculuğunun bilinçli olması gereken bölümüne başlarkenki son durak olduğu kabul edilirse, bu sorulara kendimizce doğru cevapların verilmesinin önemi ortaya çıkacaktır. Bu sorulara iyi cevaplar verebilmek için bazı önkoşulların sağlanması gerekmektedir. Bu önkoşullardan ilki kendini tanımak, yani uzun ve zorlu iç yolculuğunu

gelmiş. Biz ait olduğumuz yerdeymişiz; farkında olmadan. Gidecek yerimiz yokmuş, birbirimizden başka kimsemiz yokmuş oysa biz nelerin peşindeydik. Arnavut kaldırımlarda izleriniz var hala. Bizim izlerimiz... Güneşe dokunmuştuk kızgın olmadığı bir anda hatırlıyor musunuz? Çok istersem görebiliyorum bazen. Bin bir heyecanla suladığımız hayaller soldu ama yenilerini ısmarladım sizin için. Bugün dikeceğim mor saksılara mor düşlerimizi ...

Yeminli tercüman

olabildiğince objektif bir bakış ile tamamlamaktır. İkincisi her fırsatta okumak, öğrenmek ve bilgi birikimini belirli bir düzeye getirmektir. (Bunun sadece derslere girmekle ve dersi geçmekle mümkün olabileceğini düşünüyorsanız, çok büyük bir yanılgı içindesiniz demektir). Üçüncüsü, iyi bir gözlemci olmak, olayları, insanları, varlıkları, kısacası etrafımızda, ülkemizde, dünyada olup bitenleri fark etmek, değerlendirmektir. Dördüncüsü nedenselliğe dayalı bir açıklama mantığına sahip olabilmektir. Sonuncusu ise yaşamda her zaman ve her boyutta kullanmamız gereken ve bu nedenle de içselleştirilmesi gereken farklı bakış açısıdır... Bunlar yapılabildiğinde hayatınızı gerçekten yaşamaya, bir şeyler başarmaya ve elde etmeye hazırsınız demektir. Çünkü, artık ne istediğinizi ve bunlara nasıl ulaşabileceğinizi biliyorsunuzdur ve yolunuz açıktır. Kendiniz için başlangıçta her şey tamamdır. Peki ya başkaları için... Sizi imkanlarını zorlayarak, çok şeyden fedakarlık ederek okutan, emek veren, çalışan, didinen aileleriniz. Üniversiteye giriş kuyruğunda sıranın kendisine gelmediği, gelemediği ve sizin oturduğunuz sıralarda olmak için her şeylerini verebilecek olan, sizlerin okumasında her şeyleriyle payı olan insanlar. Yoksul ve yoksun insanlar. Tinerci sokak çocukları, alkolikler, bağımlılar… Afrika’da; açlıktan ölmeye doğan çocuklar. Bombaların bas, kurşunların soprano olduğu savaş müzikler dinleyen Irak’lılar, Gazze ölüleri… Genç olmak, idealist olmak demektir arkadaşım. Kendin kadar başkaları için de hayal kurmaktır, istemektir, çalışmaktır, umut etmek, emek vermek, haykırmak, bağırmak, çağırmaktır. Avrupa’dan bakmak kolay belki ama Türkiye’de genç olmak zordur. Ancak, üniversiteli genç olmak daha da zordur. Atatürk’ün gençliğe hitabesini bugünlerde bir kez daha okuyun. Anlayacaksınız, aydın gençler olarak işinizin-işimizin ne kadar zor olduğunu ve ne kadar büyük sorumluluk taşıdığımızı. Muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur. Asil olun asil, asimile değil…

IMPRESSUM Herausgeber, Geschäftsführer und Chefredakteur ADİL ELMAS chefredaktion@agtv.at Quellenstr.60/2 1100 Wien Tel.: 01 890 59 84 Mobil: 0699 194 540 72 P.b.b.Verlagspostamt 1100 Wien GZ_07Z037574M

Mobil: 0699 194 540 72 Tel. & fax: +43-1-8905984 Linz, Salzburg, Graz, Tirol, Voralber: HALİL SERİN Tel: 0650 323 21 31 office@agtv.at

Freie Mitarbeiter Halil Serin, Nuray Emre, Zeki Şahin, Muhammet Sağlam , İsmail Onay Tel: 069911557655

Matbaa / Druckerei PNÖ Pressehaus Druck- und Verlagsgesellschaft m.b.H. Gutenbergstr. 12 3100 St. Pölten Uluslararası vergi no: ATU63454666

Avusturya’dan

televizyon reklamlarınız, firma tanıtım filmleriniz, düğün ve özel günleriniz için bir telefon kadar yakınız. 0699 194 540 72 Gazetemiz, ilanların içeriğinden sorumlu değildir.

Camcı Tayfun

. Resmi daire ve mahkemelerde tercümanlık . Evlendirme dairelerinde evlilik işlemleri . Avusturya ve Türkiye’de iş görüşmeleri için ticari tercümanlık . Konferans tercümanlığı . Resmi ve Ticari heyetlere tercüman olarak eşlik etme . Avukat, noter ve doktor görüşmeleri . İş sözleşmelerinin ve her türlü yazılı belgenin Almanca ve Türkçe tasdikli tercümeleri . Güleryüz, Kalite, Güven

Sezai Dağ Gudrunstr. 136 A, 1100 Wien Tel.:943 69 15, Faks 943 69 16 Notdienst 0-24 0699 - 110 490 21

Mag. Cahit SARIALTIN Viyana Yeminli Mahkeme Tercümanı +43 (0) 699 1958 68 26

Bir Şiir

Bir Paylaşım Farklıydı bizim sevmelerimiz. Farklıydı gülüşlerimiz. Her cümlemizde bir kahkaha saklardık gizli kapaklı. O kahkahalar ki hiç olmadık yerlerde patlayabilirdi. Rüyalarımıza dolunayı eklerdik, ışık niyetine. Tıkanıverirdik bazen hiç susmamamız gereken yerde. Bizdik oyunun kurallarını koyan, bizim kurallarımıza göre yapılmalıydı ne yapılacaksa. Bir gün ait olduğumuz ait olduğumuz yerlere ulaşacağımızı bilirdik, yerimiz neresi ise zamanı gelince bulacaktık. Oysa zaman çoktan

AG

Direktverrechnung mit allen Versicherungen Mag. Cahit Sarıaltın

www.glasereitayfun.at

Sezai Dağ


YAŞAM

AG

OCAK 2009

23

Madde ve oyun bağımlılığı Mag. Erdal KAYHAN Klinischer und Gesundheitspsychologe

H

Birinciliği Mekadon grup. Kazandı. Ödüllerini ATİB Genel Başkanı Mehmet Emin Çetin verdi.

ATİB Halk Merkezinde folklor yarışması Adil Elmas /Viyana

A

vusturya Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneğinin (ATIB) düzenlediği Halk oyunları yarışmasına 12 ülke katıldı. Yarışmanın açılış konuşmasını ATIB Genel Başkanı Mehmet Emin Çetin gerçekleştirirken,

Başkonsolos Sedat Önal da kürsüye davet edildi. Başkonsolos Sedat Önal, "Entegrasyon için önemli bir adim. Bu tür programlar ülkeler arası ilişkileri güçlendiriyor" dedi. Halk Oyunları yarışmasında kıyasıya yarışan gruplar birinci olmak için çabaladılar. Halk oyunları yarışması galibi OKUD

Balkan Folklor gurubu oldu. İkinciliği Türk gurubu alırken üçüncülük Bosnalı grubun oldu. Birinciye 750 Euro, ikinciye 500 Euro, üçüncüye 250 Euro para ödülü verildi. ATIB Genel Başkanı Mehmet Emin Çetin, "Bu tür programlarımıza devam edeceğiz" dedi.

emen, hemen hepimiz, yani keyif verici, sakinleştirici ya da dinçleştirici özellikleri olan maddelerin düzenli kullanımı halinde insanları bağımlı yaptığını duymuş ve bağımlı olan insanları çevremizde görmüşüzdür. Genelde bağımlı olan kişinin iradesinin zayıf olduğu düşünülür. Oysa ki, irade zayıflığı, bağımlılık durumunu ortaya çıkartan esas sebep değildir. Bağımlılık söz konusu olduğunda birçoğumuzun aklına sadece madde kullanımı gelir. Oysa ki maddelerin yaptığı bağımlılığa yol açan ve aynı sınıflandırmaya giren, davranış bağımlılıkları da vardır. Alışveriş ve oyun bağımlılığı gibi. Bağımlılık teşhisinde kullanılan tanı kriterlerini gözden geçirelim. Uyuşturucu bağımlılığı; Uyuşturucu maddenin giderek artan dozda kullanılmasının engellenememesi (Tolerans), Uyuşturucu maddenin alınmaması halinde yoksunluk etkilerinin ortaya çıkması, Yoksunluk etkilerinin tekrar madde kullanımı ile giderilebilmesi ve dolayısı ile irade ve mantık ile önlenemeyen kullanma isteği olması durumudur. Madde kullanımında ki ilk önemli durum, vücudumuzun kullanılan maddeleri uyum sağlamasından dolayı, maddenin bizi ilk seferdeki gibi etkileyebilmesi için daha çok kullanılmasıdır. Yani, sürekli olarak alkol kullanırsak, belirli seferlerden sonra keyif ya da sarhoşluk durumunu yakalayabilmemiz için daha çok alkol almamız gerekir. Bu durum tolerans olarak adlandırılır. Vücudumuzun özelliklede sinir sistemimizin kullanılan maddeye uyumu, yani maddeyi aldığımızda normallik düzeyinde çalışmaya devam edebilmek için kendisini normalleştirmeye çalışması, bu maddelerin olmaması durumunda, yani bundan yoksun kalmamız halinde, yan etkilere sebep olur. Terleme, vücutta ani ısı değişim hissi, iç huzursuzluğu, depresyon, uyku, dikkat ve hafıza sorunları, olamayan sesler duyma ya da görüntüler görme gibi. Yoksunluk

belirtileri bağımlılığın en önemli kriterlerinden biridir çünkü onların ortadan kalkabilmesi için madde kullanımı kaçınılmaz hale gelir. Fiziki bağımlılık ve üzerimizdeki psikolojik baskı, mantık ve irademizi devreden çıkartır. Artık maddeyi biz istediğimizde değil o gerekli gördüğünde almak zorunda kalırız. Elbette bu süreç sadece bir maddenin öylesine kullanılması ile başlamaz. Madde bağımlılığında psikolojik, çevresel ve kişisel sorunlar önemli bir rol oynar. Maddelerin vücut ve psikolojik dünyamızda yarattığı bu etkiyi yaratan ancak herhangi bir madde kullanmadan ortaya çıkan ve aynı bağımlılık kriterlerinin geçerli olduğu bir diğer bağımlılık türü de, oyun bağımlılığıdır, yani para ile oynanan şans oyunlarıdır. Ortada herhangi bir madde olmadığı halde, özellikle yanımızda para olduğu durumlarda içimizde şans oyunlarına gitmek için dayanılmaz bir baskı, bir nevi heyecan oluşur. Mantık ve irademiz bu duruma karşı koymasını engelleler. Ne kadar da dirense dirensin insan kendisini şans oyununun başında bulur ve bütün parası tükenene kadarda oynar. Daha sonradan alınan borçlar, zararları karşılarım beklentisi ile harcanan paralar birleşince borç batağı içinde bulur kendisini. Ailevi problemler, çevre ile yaşanan sorunlar, herkes tarafından artık güvenilmez bir insan haline gelmiş olmak ve her an hissedilen çevrenin kızgınlığı. Belki birçoğumuza inanılmaz gelecek olan bu durum Avusturya`da özellikle erkeklerimiz arasında çok sık karşılaştığımız bir durumdur. Yakın çevrenin özellikle de eşlerin, bağımlı kişiyi bu davranışından tamam ile sorumlu tutması sorunları daha da derinleştirir. Bu gibi durumlarda alınan uzman yardımı çok önemlidir. Hem aile, hem de bağımlı kişi ile yapılan görüşmeler, durumun kötüleşmesini engellemekte ve daha büyük zararların ortaya çıkmamasını sağlamaktadır.

Zahnarzt

Dr. Serdar Beklen Neilreichgasse 8, 1100 Wien Tel: + 43/1/907 80 80

1040 Wien, Gußhausstrasse 21/13 Tel: 01/505 73 09 Mobil: 0 676/3045279



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.