AG, okuyucularına A Milli takımın posterini veriyor
Viyana’da zafer gecesi KASIM 2008 YIL: 4 SAYI: 33 November 2008 Jahr: 4 Ausgabe: 33
Kurban Bayramınız kutlu olsun
Irkçılığa kırmızı kart gösterdiler İKİ takım oyuncuları maç öncesi ırkçılığa kırmızı kart gösterdi. Avusturya ve ay yıldızlı ekibimizin kaptanları Andreas Ivanschitz ile Tuncay Şanlı, "Irkçılığa Karşı Birleştik" ifadesinin yer aldığı kol bandıyla maça çıktı. İki takım da sahaya, ellerinde "Irkçılığa Karşı Futbol" ve "Irkçılığa Kırmızı Kart Göster" yazılı pankartlar taşıyan çocuklar eşliğinde adım attı.
4-2’lik zafer gecesinden notlar ve A Milli takım posteri 11 ve 12. sayfalarımızda
Terim’den Adil Elmas’a övgü dolu sözler
Kurban Bayramı 8, 9, 10 ve 11 Aralık’ta. Özel Bayram sayfalarımız 13, ve 15’de...
Milli Takımlar Teknik sorumlusu Fatih Terim maç öncesi yaptığı basın toplantısı sırasında Avusturya Günlüğü’nü inceleme fırsatı buldu, Adil Elmas’ı kutladı, başarılarının devamını temenni etti.
El mi yaman Bey mi?
Kendinize iyi bakın Oryza Force, içeriğindeki doğal karışımlar sayesinde vücudun eksik vitaminlerini tamamlar, enerji depolatır bağışıklık sistemi rahatsızlıkları ile savaşmaya yardımcı olur vitamin takviyesi yaparak protein desteği verir. 3, 9 ve 17. sayfalarda
Fatih Terim
MINGO YOUTALK AWARD: TÜRK 5 BİN € büyümeye
Gurbette başaranların sayısı hergün artıyor Serdal Bucaklı
Herşey iyi bir eğitimle başlıyor, ardından çok çalışmak gerekiyor. Möbelix Mobilya’nın Şube Müdürü Serdal Bucaklı başarıyı böyle tarif ediyor. Sf: 14
Fatih Terim, "Terim kalsın mı, gitsin mi?" anketi yapan TRT'nin canlı yayınına çıkmadı. Milli Takım'ın hocası, "Devletin televizyonu bu anketi yapma hakkına sahip değil" dedi Milli Takımlar Teknik Direktörü Fatih Terim, hazırlık maçlarına konsantrasyonun zor olduğunu ama oyuncularının Avusturya karşısında çok ciddi mücadele ettiğini söyledi. Terim, "Her milli sınav önemlidir. İyi başlamadığımız maçta sonunu çok iyi getirdik. Geride kalmayı sevmiyoruz. Ama gol yemekten de korkmuyoruz. Yemesek iyi olur tabi ki. Arda yokken, Tuncay’ın ne yapacağını merak etmiştim. Güzel goller attı. Onu gerçek yerinde oynatmış olduk. Oyun içinde her oyuncum sistem değişikliğine hemen uyum gösterdi. Artık, olgunluğa erişmiş bir takımız. İspanya önünde el mi yaman, bey mi yaman göreceğiz. Ondan sonra durumumuza bakarız" diye konuştu.
Nilgün Reake
Gelecek baharda (Mayıs 2009) Viyana Ekonomisi Teşvik Fonu ( WWFF) işletme başına 5000 Euro’ya kadar belirlenecek ilk MINGO para ödülünü verecek. Girişimin son iki yılda gerçekleştirilmiş olması ve etkilerinin bugün hala hissedilir olması gerekiyor. Sf: 16
devam ediyor Açılış paketlerini şimdi bütün NiEDERMEYER ve seçkin LIBRO şubelerinde + telefon bayilerinde bulabilirsiniz. Geniş bilgi Sf: 5
Avusturya Günlüğü Gazetesini internetten, www.avusturyagunlugu.com adresinden de okuyabilirsiniz.
EDİTORYAL
AG
KASIM 2008
3
Dostluk maçı, Kurban Bayramı, Avusturya Cumhuriyetinin kuruluş yıldönümü evgili Avusturya Günlüğü dostları, 19 Kasım akşamı Avusturya Milli Takımımız ile Türk Milli Takımımız Ernst Happel Stadında karşılaştı. Karşılaşmanın galibi Türk Milli Takımıydı. Avusturya ile aramızda bir köprü daha inşa edilmiş oldu. Türkiye Cumhuriyeti Viyana Büyükelçisi Selim Yenel’in göreve başladığı günden itibaren dostluk köprüleri kurulmaya devam ediliyor. Büyükelçimiz göreve geldikten sonra Avusturya Türkiye ilişkileri hızlı bir şekilde ilerledi. Teşekkürler Sayın Selim Yenel. Yapmış olduğunuz çalışmalar yıllar boyu meyvesine vermeye devam edecek. Mingo Büronun Hizmetlerini Nilgün Raeke bizlere anlattı. Gerek tel-
S
evizyon yayınlarımızla, gerekse gazetemizde, bu sayımızda da bulabilirsiniz. Nilgün Hanım özellikle yeni iş kurmak isteyenlere iş olanakları geliştirmek isteyenlere danışmanlık hizmeti sunuyor. İs yeri sahipleri, yeni iş kurmak isteyenler mutlaka Nilgün Hanımdan danışmanlık hizmeti almalı… İşçi Odalarının sekizinci kez düzenlendiği Eğitim ve Meslek Bilgilendirme günlerinde gençlerimizle konuştum. Gençlerimizden son yıllara göre azim, istek, arzu ve başarı hırsı gördüm. Hangi gencimizle konuşsam mutlaka ya bir meslek sahibi olmak istediklerini yada üniversite okumak istediklerini söylüyorlar. Bu durum da son derece mutlu oldum.
Haydi gençler başarmamanız için hiç bir neden yok, yeter ki isteyin... Gurbette bayramı yaşamak o kadar zor ki, bu zorluğu sizlerde yaşıyorsunuz. Bayramda Türkiye özlemi çekeceksiniz. Sponsorlarımız bayramda, bayramı sizlere yaşatacaklar, Donau Mobilya bazı ürünlerde yüzde 25 varan indirimler sunarken, You Talk Türk ise bayram boyunca ucuza konuşturup sevdiklerinizle özleminizi doyasıya yaşatacak. Sponsorlarımız ve Avusturya Günlüğü ekibi adına sizlere güzelliklerle dolu mutlu bir bayram diliyorum. İkinci vatanimiz Avusturya Cumhuriyetinin kuruluşunun 90.yıl dönümünü kutluyoruz. Avusturya
Cumhuriyetinin sergisini parlamento binasında görmenizi tavsiye ederim.4 5, 50 yıl önce Avusturya’ya gelmiş büyüklerimizin birlikte bir masada yemek yerken çektirmiş oldukları resim hala ilk gün gibi tazeliğini koruyor. Avusturya bizim ikinci canımız ve vatanimiz oldu. Burada çok şeyler yasandı, yaşanmaya da devam ediyor. Özlemleri, hasretleri, mutlulukları, sevinçleri, paylaştık. Burada yasamaya devam ediyoruz. Avusturya Cumhuriyeti kurulmasaydı hiçbir şeyi belki de yaşamayacaktık. Yayınlarımıza göstermiş olduğunuz ilgiden dolayı teşekkür ediyorum. Her hafta yüz binlerce izleyicimizle buluşuyoruz. Yayınlarımızda ele almamızı istediğiniz konuları telefon
açıp bildiriyorsunuz. Sizlerin sesini Avusturya’dan tüm Dünya’ya ulaştıran biri olarak, yayınlarımızı sizlerin desteğiyle yapmaya Yüce Allah sağlık verdiği sürece devam edeceğim. İzleyicilerimizden ve okuyucularımızdan Reumanplatz’daki büromuza gelip bizi ziyaret edenlere teşekkür ediyorum. Kapımız herkese açık, Avusturya Günlüğü Gazetesi ve Programı sizin sesiniz, sizin gözünüz ve kulağınız.
Adil Elmas
Adil Elmas’ın sunduğu Avusturya Günlüğü Pazar günleri saat 12.15’de KANAL 7 INT’de Türkiye’deki sevdiklerinizle sizi buluşturan You Talk Türk’ün sunduğu Donau Möbel ve Güvenir Market’in katkılarıyla Avusturya Günlüğü sizin dünyaya açılan pencereniz olmayı sürdürüyor.
Kendinize iyi bakın! Oryza Force, içeriğindeki doğal karışımlar sayesinde vücudun eksik vitaminlerini tamamlar, enerji depolatır bağışıklık sistemi rahatsızlıkları ile savaşmaya yardımcı olur vitamin takviyesi yaparak protein desteği verir.
€ 63
● + posta ücreti
Sağlıklı yaşamın sırrı... Oryza Force yorgunluk ve uykusuzluk hallerinin düzelmesine, içeriğindeki doğal karışımlar sayesinde yardımcı olmakta ve vücuda enerji takviyesi yaparak güçlendirme sürecine destek vermektedir. Elmas Media Produktion GmbH Quellenstr.60/1, 1100 Wien /Austria Tel: 01890598415 mobil: 06507748554 www.oryzaforce.com
Tel.: 01890598415
Mobil: 06507748554
4
POLİTİKA
KASIM 2008
AG
3. Viyana Alzheimer günü evgili Viyanalılar ! Tıp imkanları sayesinde Viyanalıların ortalama yaşam süreleri artıyor. 2006 yılında Viyana’da 65 yaşının üzerinde olan insan sayısı 271.000 kadardı. 2020 yılında bu sayının 314.000 olacağı tahmin ediliyor. Ama bununla birlikte bunama hastalıklarının sayısı da artıyor. Zamanımızda Avusturya’da 100.000 insan bunama ve türleri hastası. Bunun 70.000’ i Alzheimer hastası. Alzheimer hastalığında beynin düşünme, hafıza ve konuşma ile ilgili kısımları ve mekansal oryantasyon yeteneğinden sorumlu kısımları etkileniyor. Alzheimer hastalığı 21. yüzyılın en büyük tıbbi sorunlarından birisidir. Viyana bu soruna meydan okuyor. Bu nedenle sizleri Avrupa çapındaki en büyük yaşlılıkta ruhsal sağlık konulu Viyana Rathaus’ta yapılacak bilgilendirme toplantısına davet ediyorum. Önceden önlem, erken teşhis ve optimal tedavi ağırlık noktalarını oluşturuyor bu toplantının. Ve buna ilaveten 3. Viyana Alzheimer gününde tüm bilgileri bir yerden alabileceksiniz.
S
Köksal Toptan Viyana’daydı TBMM Başkanı Köksal Toptan, Avusturya Ulusal Meclis Başkanı Barbara Prammer'in davetlisi olarak 4-6 Kasım 2008 tarihlerinde Avusturya'ya resmi bir ziyaret gerçekleştirdi. TBMM Başkanı Köksal Toptan söz konusu ziyaret kapsamında, Avusturya Ulusal Meclis Başkanı Barbara Prammer ile 5 Kasım 2008 tarihinde Avusturya Parlamentosunda bir araya geldi. TBMM Başkanı Köksal Toptan ayrıca, Avusturyalı Parlamenterlerle de görüştü. TBMM Başkanı Köksal Toptan, Avusturya Cumhurbaşkanı Dr. Heinz Fischer tarafından kabul edildi. Parlamento Başkanı düzeyinde, Türkiye'den son olarak 19-22 Ocak 2004 tarihlerinde dönemin TBMM Başkanı Bülent Arınç, Avusturya'yı ziyaret etmişti. Avusturya'dan Türkiye'ye ise son olarak dönemin Avusturya Ulusal Meclis Başkanı Andreas Khol, 3-5 Ekim 2005 tarihlerinde bir ziyaret gerçekleştirmişti.
Avusturya, Cumhuriyetin doksanıncı yılını kutluyor
Viyana’daki bunama hastaları ve yakınları için kapsamlı teklif Viyana bunama hastaları ve yakınları için geniş bir bakım hizmeti sunuyor. Erken teşhis ve mümkün olduğunca çabuk uygulanan tedavi özellikle önemli. Bugün için hastalı-
ğın tedavisi mümkün değilse de hastalığın ilerleme hızı frenlenebiliyor, belirtileri yumuşatılabiliyor, hasta ve yakınlarının yaşam kaliteleri önemli ölçülerde arttırılabiliyor. Hafıza bozukluklarının erken teşhisi ve açıklanması için Viyana’da Donauspital’deki hafıza klinikleri, Wienerwald’deki bakımevi, AKH hastanesi ve Viyana psiko-sosyal hizmetlerinin geronto-psikiyatri merkezi hizmet veriyor. Bunun ötesinde Alzheimer hastaları için uzmanlaşmış günlük bakım merkezlerinde düzenli olarak hafıza çalışmaları sunuluyor. Viyana psiko-sosyal hizmetleri 01/ 313 30 no.lu telefondan hastalık hakkında ilk bilgileri veriyor. Burada bakım işini üstlenen hasta yakınları da hızlı bir biçimde öneri ve yardım alabiliyor. Viyana gelecek yıldan itibaren bunama hastaları için hizmetlerini genişletecek. 2015 yılına kadar Viyana eyaleti bunama hastalarının özel ihtiyaçlarını karşılayacak dokuz yeni oturma ve bakım evi yaptıracak. Bunun için Viyana eyaleti ayakta ve yatılı tedavi için yaptığı yıllık 681 milyon avroluk harcamasına ilave olarak 350 milyon yatırım yapmış olacak. Viyana’da her ihtiyacı olan bakım evlerinde gelirinden, nereli olduğundan ve cinsiyetinden bağımsız olarak bir yer bulabiliyor. Viyana’da çocukların anne-babalarının bakım masraflarını karşılama sorumluluğu da yok.
3. Wiener Alzheimertag
L
Avusturya’nın geçmişinden bu gününe kadar yaşamış oldukları ve Avusturya’nın AB’ye geçişi ile ilgili sergi 11 Nisan’a kadar sürecek.
Avusturya Hükümeti 12 Kasım’da Cumhuriyetin kuruluşunun 90. yılını kutladı. Kutlamalar dahilinde Viyana Hofburg sarayında Avusturya için bir konser verildi ve aynı zamanda parlamento binasında 1000 m2 lik alanda Avusturya’nın geçmişinden bu gününe kadar yaşamış oldukları, Avusturya Hükümetinin kurulmasında emeği geçen önemli insanlar, Avusturya’nın Avrupa Birliğine geçiş suresi ve bugünkü durumu bir sergi ile tanıtıldı. vusturya’da Cumhuriyetin ilan edilmesinin 90. yılı çeşitli etkinliklerle kutlanıyor. Bu nedenle Avusturya Parlamentosunda bir de sergi açıldı. Avusturya tarihini fotoğraf, tarihi belge ve videolarla zenginleştirilmiş sergisini sizler için gezdik. Bu sergi, bir yıl dönümü sergisi… 12 Kasım 1918’de Almanya-Avusturya Cumhuriyeti kurulmuştu. O tarihe kadar Avusturya bir imparatorluktu. Çek, Slovakya, Macaristan, İtalya’nın bir bölümü, Polonya’nın bir parçası bu imparatorluğa bağlıydı. Daha sonra bu ülkeler bağımsızlıklarını ilan ettikten sonra sınırlar küçülerek bugünkü halini aldı. Sergi o günden bu güne, Avusturya’nın geçirdiği sıkıntıları, güçlükleri ve sevinçleri anlatıyor.
A
Ilk basta Avusturya, Almanya imparatorluğuna ait olacakti. Almanya savaşı kaybettği için Avusturya’nın Almanya İmparatorluğuna girmesi istenmedi. Eskiden Avusturya zor bir konumdaydı ve savaştan dolayı bazı bedellerin ödenmesi gerekiyordu. Fakat
endüstri alanlarının olduğu yerler buna dahil değildi. Avusturyalıylar bu yüzden ilk cumhuriyet içinde problemler yaşadı. Sergide bunlar da görülebiliyor. İkinci cumhuriyet cok daha iyi ko-
numdaydı. Avusturyalılar aslında cumhuriyetin kurulmasını değil , başarılarını kutluyor. Şu anda Avusturyalılar Avusturya’nın bağımsız bir hükümet olmasiıdan dolayı ve burada yaşadıklarından dolayı çok mutlular.
Tarihi bir fotoğraf: 50 yıl önce Avusturya’ya gelen gurbetçilerin, bizlerin babalarımızın ve dedelerimizin ne güç şartlarda yaşadıklarını bu fotoğrafta görmek mümkün.
iebe Wienerinnen und Wiener, Die Lebenserwartung der WienerInnen steigt dank der guten medizinischen Versorgung kontinuierlich an. 2006 waren in Wien 271.000 Menschen über 65 Jahre alt, für 2020 werden 314.000 über 65-jährige prognostiziert. Damit wächst aber auch die Zahl der Demenzerkrankungen. Derzeit leiden in Österreich rund 100.000 Menschen an Formen von Demenz, rund 70.000 davon an Alzheimer. Die Alzheimer-Krankheit befällt jene Teile des Gehirns, die unter anderem für Denkfähigkeit, Gedächtnis, Sprache und räumliches Orientierungsvermögen verantwortlich sind. Alzheimer ist eine der größten medizinischen Herausforderungen des 21. Jahrhunderts. Wien stellt sich dieser Herausforderung. Ich lade Sie daher zur europaweit größten öffentlichen Informationsveranstaltung zum Thema geistige Gesundheit im Alter ins Wiener Rathaus ein. Vorsorge, Früherkennung und optimale Behandlung sind die wichtigsten Punkte, und dazu bekommen Sie beim 3. Wiener Alzheimertag alle Informationen an einem Ort. Umfangreiches Angebot für Demenzkranke und ihre Angehörigen in Wien Wien bietet ein umfangreiches Betreuungsangebot für Demenzkranke und deren Angehörige. Früherkennung und möglichst rasche Behandlung seien besonders wichtig. Obwohl bis heute keine Heilung der Krankheit möglich ist, können
der Krankheitsfortschritt gebremst, die Symptome gemildert und die Lebensqualität von Betroffenen und Angehörigen deutlich erhöht werden. Zur Früherkennung und Abklärung von Gedächtnisstörungen stehen in Wien die Memory-Kliniken im Donauspital, im Pflegehaus Am Wienerwald, im AKH Wien sowie das Gerontopsychiatrische Zentrum des Psychosozialen Diensts Wien zur Verfügung. Überdies gibt es für Alzheimer-PatientInnen spezialisierte Tageszentren in Wien, wo regelmäßige Gedächtnistrainings abgehalten werden. Eine telefonische Erstberatung erhält man beim Psychosozialen Dienst der Stadt Wien unter der Telefonnummer 01/ 313 30. Hier bekommen auch betreuende Angehörige rasch Rat und Hilfe. Die Stadt Wien erweitert in den kommenden Jahren ihr Angebot für an Demenz erkrankte Menschen. Bis 2015 errichtet die Stadt Wien neun neue Wohnund Pflegehäuser, die den besonderen Bedürfnissen von an Demenz erkrankten Menschen Rechnung tragen. Dafür investiert die Stadt Wien über 350 Millionen Euro zusätzlich zu den 681 Millionen Euro, die im Jahr für ambulante und stationäre Pflege ausgegeben werden. In Wien bekommen alle Menschen einen Pflegeplatz, die einen brauchen, unabhängig von Einkommen, Herkunft und Geschlecht. In Wien gibt es auch keinen Regress, damit müssen Kinder nicht für die Kosten für die Pflege und Betreuung der Eltern aufkommen.
POLİTİKA
AG
KASIM 2008
Alev Korun, bizim için parti eşbaşkanı gibi! Bir Türk Avusturya'ya başbakan olabilir mi? Avusturya tarihinde federal meclise giren ilk göçmen milletvekili olan Alev Korun'un yükselişi, "Acaba Başbakan da olabilir mi?" sorusunu akıllara getirdi. Die Presse gazetesinde yazan Oliver Pink, bu konuda tespit ve yorumlarda bulundu. Avusturya'da göçmenlerin politikada daha önce de boy gösterdiğini iddia eden Pink, bu yıl parlamentoya ilk kez bir göçmen seçildiğini hatırlattı. Pink, şöyle devam etti: "Bu göçmen Yeşiller Partisi'nden Ankara doğumlu Alev Korun. Avusturya'da göçmen çocuklarının hiç kariyer yapmadığı söylenemez. Aksine aralarında cumhurbaşkanı, başbakan, başbakan yardımcısı olanlar var. Klestil, Vranitzky, Busek hep Bohemyalı ve Moravyalı ataları anımsatan Çek isimleri. Ayrıca Savunma Bakanı Norbert Darabos da Burgenland eyaletinde yaşayan Hırvat azınlıktan. Kısa süre öncesine kadar Karintiyalı bir Sloven olan Melitta Trunk (SPÖ) Parlamento'da milletvekiliydi. Eyaletler Meclisi'nde ise yine SPÖ'den Ana Blatnik bulunuyor." Her şeye rağmen bir Türk'ün, Sırp'ın, Boşnak ya da Hırvat'ın Avusturya'da başbakan ya da cumhurbaşkanı olmasının bir "ütopya' olduğunu savunan Pink, yazısını şöyle sürdürdü: "Parlamentoda şu sıralar göçmen kökenli tek politikacı, Ankara doğumlu Alev Korun (39). Babasının büyükbabası 20'li yılların başında Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk milletvekillerinden biri olan Korun, Yeşiller'in Eylül 2008'deki kongresinde Kamerunlu Beatrice Achaleke karşısında başarılı olarak, seçimlere katılmaya hak kazanmıştı. Alev Korun henüz dikkatleri üzerine çekmiyor. Barack Obama gibi en üst düzeye gelebilmek için büyük ölçüde karizma sahibi olmak gerekiyor. “
Ülke tarihinde ilk kez Yeşiller Partisi'nin seçilme garantisi olan genel listenin 3. sırasında aday gösterdiği ve seçilerek meslise giren Türk asıllı Alev Korun'a Türkler parti eşbaşkanı gözüyle bakıyor. Alev Korun’un siyasi başarısı hemen hemen Almanya’da Cem Özdemir’in başarısı ile aynı ayarda. Seçim sonrası Alev Korun, "Göçmen kökenli biri olarak meclise girmekten onur duyduğunu" belirtmişti. Korun, “Meclisteki ilk icraatının, Avusturya'da doğan göçmen çocuklarının otomatik olarak vatandaş olmasını sağlayacak yasal düzenlemeyi yapmak olacağını" söylemişti. Korun, anne ve babası Avusturya vatandaşı olmasa da burada doğan çocukların Avusturya vatandaşı olmasını sağlamak istiyor.
A
Alev Korun
Cem Özdemir
Cem Özdemir büyük iş başardı
A
lmanya'nın ilk Türk kökenli Alman Federal Meclis Milletvekili Cem Özdemir, Alman Birlik 90/Yeşiller Partisi'nin ilk eş başkanı olarak seçilerek daha bir ilke imza attı. Erfurt kentinde yapılan kongrede yapılan seçimde Özdemir'e 617 evet oyu çıktı. 46 kişinin çekimser kaldığı oylamada Özdemir'e hayır diyenlerin sayısı 107'de kaldı. Türkiye'den Almanya iş aramak için göç eden bir Türk ailenin çocuğu olan Özdemir, Almanya tarihinde bir siyasi partinin başına geçen ilk göçmen kökenli siyasetçi oldu. 2009 seçimlerine aday gösterilmiyor. Özdemir'in sekiz yıllık bir aradan sonra federal siyasete tekrar dönmesine Yeşiller Partisi Baden Würtenberg eyalet delegeleri geçit vermedi. BadenWürttemberg eyaleti Yeşiller Partisi teşkilatlarından 202 delegenin Ekim ayında katıldığı kongrede altıncı sıra için aday olan Özdemir, partinin radikal kanadına mensup Winne Hermann'a karşı başarılı olamamıştı. Hermann 108 oyla altıncı sıradaki yerini garantilerken, Özdemir sadece 93 delegenin oyunu üzerinde toplayabilmişti. Milletvekili adaylığı partisi tarafından engel-
lenen Özdemir, "hayal kırıklığı yaşasam da mücadeleye devam" kararı aldığını açıklarken, "havlu atmak benim kitabımda yok" diyerek parti başkanlığına aday olacağını açıklamıştı. Cem Özdemir kim? Federal Meclis'e giren ilk Türk milletvekili ve Avrupa Parlamentosu (AP) Alman Yeşiller Partili Milletvekili olan Özdemir, 1965 yılında Almanya'nın Bad Urach kentinde doğdu. Özdemir, üniversitede pedagoji eğitimi alarak parlamentoya girinceye dek eğitimci ve serbest gazeteci olarak çalıştı. Yeşiller Partisi'ne 1981 yılında üye olan Özdemir, 1994'te Federal Meclis'e girdi. 2002 yılında iş seyahatlerinden biriktirdiği uçuş millerini özel seyahatlerinde kullandığı söylentiler sonrasında milletvekili seçilse bile bu görevi kabul etmeyeceğini bildiren Özdemir, aktif siyasete bu anlamda ara verdiğini duyurmuştu. Ancak daha sonra tekrar siyasete geri dönen Özdemir, 2002 yılından bu yana Avrupa Parlamentosu'nda milletvekili olarak Yeşiller'i temsil ediyor. Arjantin uyruklu gazeteci Pia Castro ile evli olan Özdemir, bir kız çocuğu babası.
YOUTALK TÜRK büyüyor P
iyasaya çıkar çıkmaz büyük ilgi ile karşılanan YOUTALK TÜRK, kendisine gösterilen ilgiyi fazlasıyla hak ediyor. Türkiye ile 4 Cente görüşme imkânı veren YouTalk Türk SIM Kartına müşterilerin ilgisi günden güne büyüyor. Kendi alanında en iyisi olma yolunda sağlam adımlarla yürüyen YOUTALK TÜRK kontörleri Niedermeyer Libro, Post, ve Hartlauer şubelerinde ve telefon bayilerinde bulabilirsiniz. Başta Türkiye olmak üzere çok cüzi fiyatlarla telefon etme imkânı sunan YouTalk Türk, Avusturya içinde de tüm hatları 6, 7 cente arama imkânı sunuyor. Yani artık tek SIM kartla hem yurt içi hem de yurtdışını çok ucuz fiyatlarla arayabiliyorsunuz. Avusturya içi tüm şebekelere (sabit hatlar ve mobil hatlar) dakikası sadece 6, 7 Cente görüşmenin yanı sıra aynı tarife ile Türkiye ile sabit hat 4 cent, mobil hatlara 14 cent’e konu-
şulabiliyor. Bütün ülkelere SMS fiyatı ise sadece 9 cent. YOUTALK TÜRK’TE şimdiye kadar olduğu gibi kayıt olmak gerekmiyor, açılış ücreti ve sabit ücret ödenmiyor. YouTalk Türk hakkında gezetemize açıklamalarda bulunan YOUTALK TÜRK kartının bünyesinde yer aldığı MITACS Telekomünikasyon işletmesi yetkilileri: “Youtalk Türk piyasaya çıkmasından bu yana henüz bir yıl geçmemesine rağmen 10.000 müşteri barajını çoktan aşmış durumda. Kullanımının çok kolay ve Türkiye ile sadece 4 centten itibaren görüşülebiliyor olmasından dolayı bilhassa Türk müşterilerinin çok büyük ilgisini çekiyor. Beklentilerimizin üstünde bir taleple karşılaştık. En büyük müşteri kitlesi olan Türk vatandaşlarımızın yanı sıra Balkan ülkeleri kökenli müşterileri de ürünümüze çok rağbet gösteriyorlar. Yabancı ülkelere çok ucuz ve cazip
tarifeler sunan YOUTALK TÜRK, aynı zamanda yurtiçine yönelik ürünleriyle de Avusturya kamuoyunda büyük yankı uyandırıyor.” dedi. YouTalk Türk nasıl kullanılır? Youtalk’ın kullanımı ise çok kolay, çünkü kayıt olmadan, ön numara çevirmeden sim kartını telefona takıp alışık olunduğu gibi numarayı çevirmek yeterli oluyor. YouTalk nereden alınır ve fiyatı ne kadardır? YouTalk açılış paketleri Avusturya genelinde telefon bayilerinde ve kontör ise telefon bayileri artı Post, Libro, Niedermeyer ve Hartlauer şubelerinde bulunuyor. Açılış paketinin değeri sadece 20 Euro ve 10 Euro’luk kontör (Guthaben) bu fiyata dâhildir. Daha geniş bilgi YOUTALK TÜRK`ün internet sitesinden edinilebilir www.youtalk.at.
5
Christian Deutsch
Bizler, şehirdeki insanlar için buradayız
S
PÖ’ nün yeni eyalet sektreteri olarak üç somut hedefim var: Viyana’lılara kent hakkındaki kararlara katılım teklifinde bulunmak; iletişimi güçlendirmek ve oy oranını arttırmak. İnsanları gerçekçi ve sosyal bir politika ile ikna etme konusunda, bakış açımızı daha keskin bir şekilde göstermek ve 2010 yılında yapılacak mahalli seçimlerde Viyana SPÖ’ sünün tepedeki rolünü daha da güçlendirme konularında katkıda bulunmak istiyorum. Politikayı açıklık ve severek sürdürülecek karşılıklı diyaloglarla daha inanılır ve çekici yapmanın önemli bir görev olduğunu düşünüyorum. Bütün bunların merkezinde bütün Viyanalıların huzur içinde birlikte yaşamaları bulunuyor. Şundan herkesin emin olması gerekiyor. Viyana’da kim yardıma ihtiyaç duyarsa bu yardımı alır, çünkü bizim meselemiz güven ve iyimserlik sağlamaktır. Viyana SPÖ’ sünün politik çizgisinde daima insan yatar. Bu nedenle insanları sosyal olarak güvenceye alan be böylelikle iyi bir birlikte yaşama imkan kılan önlemler almak önemlidir. Dayanışma benim için sadece etkileyici bir
sözcük olmayıp hergün yaşanması gereken bir olgudur. Gelirinden, yaşından veya sosyal konumundan bağımsız olarak tüm Viyanalıların hastalık halinde en iyi tıbbi bakımı alacaklarına güven duymalılar. Bir evde oturabilmeyi herkes finansal olarak karşılayabilmeli, ve iş piyasası gerçekçi fırsatlar sunabilmelidir. Bunun dışında en iyi eğitim imkanlarının çocuklara açık olması gerekir. Kentdeki insanlarla daha fazla ve açık diyaloglar içinde de olacağız. Bunu yaparken sadece istekleri ciddiye almıyor aynı zamanda da fikirlerinizi ve önerilerinizi politik çalışmamız içine katıyoruz. Tüm Viyanalıları geleceklerini birlikte şekillendirmeye davet ediyoruz. Viyana SPÖ’ sünün başarı reçetesi halkla daima ilişkide olmaktı ve hala da öyledir. Ve bu sadece seçim mücadelesi zamanlarında değil, aksine sürekli ve çok çeşitli biçimlerde yapılır. Bu uygulamanın daha da geliştirilmesi gerekir çünkü bizler „ burada olduğumuzu“ göstermek istiyoruz. (Almanca aslından çeviren: Cahit Sarıaltın, www.turkisch.co.at)
Wir sind für die Menschen der Stadt da! ls neuer Landesparteisekretär der Wiener SPÖ habe ich drei konkrete Ziele: den WienerInnen das Angebot machen die Stadt mitzugestalten, die Kommunikation zu verstärken und den Stimmenanteil auszubauen. Ich möchte dazu beitragen, die Menschen durch eine sachliche, soziale Politik zu überzeugen, unser Profil noch stärker zu schärfen und die Spitzenposition der Wiener SPÖ bei der Wiener Gemeinderatswahl im Jahr 2010 weiter auszubauen.
A
somit auch ein gutes Zusammenleben ermöglichen. Solidarität ist für mich nicht nur ein Schlagwort, sondern muss täglich gelebt werden. Die Wienerinnen und Wiener müssen sich darauf verlassen können bei Krankheit die beste medizinische Versorgung zu erhalten, unabhängig vom Einkommen, dem Alter oder dem sozialen Status. Wohnen muss für alle leistbar bleiben und der Arbeitsmarkt reale Chancen bieten. Außerdem müssen den Kindern die besten Bildungsmöglichkeiten offen stehen.
Ich sehe es als eine wesentliche Aufgabe Politik durch Offenheit und der Freude am Dialog wieder glaubwürdiger und attraktiver zu machen. Dabei steht das friedliche Zusammenleben aller WienerInnen im Mittelpunkt. Jeder soll sich sicher sein: Wer in Wien Hilfe benötigt, bekommt sie auch. Denn uns geht es darum, Sicherheit zu geben und Zuversicht zu vermitteln.
Auch werden wir noch stärker in einen offenen Dialog mit den Menschen der Stadt treten. Dabei nehmen wir die Anliegen nicht nur ernst, sondern lassen Ihre Ideen und Vorschläge in unsere politische Arbeit miteinfließen. Wir laden alle WienerInnen ein, die Zukunft unserer Stadt mitzugestalten. Das Erfolgsrezept der Wiener SPÖ ist und war es stets, den Kontakt mit der Bevölkerung zu suchen. Und das nicht nur in Zeiten des Wahlkampfes, sondern kontinuierlich und auf vielfältige Weise. Das soll weiter ausgebaut werden, denn wir wollen zeigen: Wir sind da!
Im Mittelpunkt der Politik der Wiener SPÖ steht immer der Mensch. Deshalb ist es wichtig, Maßnahmen zu setzen, die die Menschen sozial absichern und
SATILIK EV
12.Viyana da, 60 metrekare, 2 oda, 2 mutfak, 2 keller 80 bin Euro Tel: 069911320703
6
KASIM 2008
HABER
AG
Viyana eski Belediye Başkanı Zilk’i kaybettik V iyana eski Belediye Başkanı Helmut Zilk kalp yetmezliği nedeniyle vefat etti. Zilk 81 yaşındaydı. Avusturya’nın en etkili politikacılarından biri olarak bilinen Helmut Zilk, Sosyal Demokrat Partisi’nin (SPÖ) de her zaman fikir önderi olarak görüldü. 1950 yılında SPÖ’ye katılan Zilk, siyasete atılmadan önce ilk ve ortaokullarda öğretmen olarak çalışıyordu. Zilk, politika kariyerinden sonra ise, günlük yayınlanan “Kronen Zeitung” gazetesine ombudsmanlık yaptı. Bunun dışında ORF televizyonunda önemli kişilerle söyleşiler yaptığı “Lebenskünstler” ismiyle bir talk show programı hazırladı. Her zaman ulaşılabilir bir politikacı portresi çizen ve halk adamı görüntüsü veren Zilk, 1967-74 yılları arasında ORF’in direktörlüğünü yaptı. 1978’den beri Avusturyalı eski müzik starı Dagmar Koller ile evli olan Zilk, 1984-94 yılları arasında Viyana belediye başkanlığı yaptı. Zilk, Aralık 1993’te evine gönderilen bir paketten çıkan bombayla sol elinden ciddi bir yara almıştı. Zilk’in halefi Michael Häupl, Zilk’in ölümünün ardından yaptığı açıklamada babacan bir dostunu ve akıl hocasını kaybettiğini söyledi.
Beş noktalı entegrasyon programı
E
Helmut Zilk
Alevi kadınlardan resim sergisi V iiyana' da, VAKB Mozaik etkinlik salonunda, Alevi Kültür Birliği (VAKB) Kadınlar Kolu öncülüğünde ''Kadınların Geleceğe Bakışı'' konulu bir resim sergisi açıldı. Göçmen kadınları konu alan resim sergisi Avusturya'lı Fotoğrafçı Thomas Wittmann tarafından hazırlandı. İlk önce kapı komşuları olan göçmen ailelerin ve kadınların resimlerini çekerek onlarla diyaloğu arttıran Wittmann, giderek ilgi alanını genişletti. VAKB Kadınlar Kolu, fotoğrafçı Witmann ile görüşerek göçmen kadınlarla ilgili bir resim sergisi açılması konusunda anlaşarak ona
resimler çektirdiler. Sonuçta Avusturya'da bulunan göçmen kadınlarla ilgili bir sergi açılmış oldu. Konu ile ilgili görüşlerini açıklayan Kadınlar Kolu Başkanı Gülsüm Gülfırat, ''Biz inancımız gereği kadını sadece doğuran ve mutfakta yemek pişiren olarak değil, sosyal yaşamda erkeği ile yan yana ve bir birlerine destek olmaları için çalışıyoruz. Bunun için de kadınlara hem anlatıyor hem de onları daha etkin olmaları için teşvik ediyoruz. Resim görsel bir sanattır. Danteli, örgüyü nakış nakış işleyen bir kadın özendirilirse resim fırçasını da, ameliyat makasını da o denli zarif kullanabilir'' şeklinde konuştu.
Kadınların çoğunlukta olduğu resim sergisini gezenler ziyaretçiler, resimlerde özellikle kendileri ve yakınlarının resimlerini uzun uzun incelediler. VAKB başkanı Kazım Gülfırat'da ''Kadınlar da dahil toplumun tüm katmanlarını kucaklayacak ve onlara daha kapsamlı hitap edecek yeni bir yapılanma dönemine hazırlandıklarını söyleyerek, insan yeteneğinin geniş olduğunu, teşvik edildiği takdirde yetenekli insanların daha da çoğalacağını'' söyledi.
Dr. Elisabeth Hlavac’tan veda yemeği Avusturya Parlamentosunda yaklaşık 20 senedir milletvekilliği yapan ve Avusturya Günlüğü programındaki Parlamentoda Geçen Hafta kösesinde, parlamentonun gündemindeki güncel konular ile bilgiler veren SPÖ Partisi Milletvekili Dr. Elisabeth Hlavac yeni meclisin yemin töreninden bir gün önce, uzun süredir birlikte çalıştığı iş arkadaşlarına, basın mensuplarına ve dostlarına verdiği bir veda yemeği ile aktif siyasetten çekildi. Dr.Elisabeth Hlavac davette bütün dostları ile tek tek ilgilendi ve kendisi ile bu güne kadar çalışan herkesi teşekkür etti.
ntegrasyonun gerçekleşmesi genellikle ilk yıllarda belli olur. Yeni bir yaşam alanı her zaman bir meydan okuma anlamına da gelir. Bazıları için çok bazıları içinse az. Bu meydan okumanın hakkından göçmenlerin kolaylıkla gelebilmesi için Viyana şehri bir çok imkan sunmakta. Şimdi de yeni bir adım attık: „ Start Wien- 5 noktalı entegrasyon programı“ ile yeni göçmenlere ilk günden itibaren dil öğrenme, iş, ev, çocukların eğitimleri gibi konularda eşlik etmek istiyoruz. „ Start Wien“ uzmanlarla herşeyden önce Viyana’daki göçmen birliklerinin işbirliği ile meydana geldi. Bu büyük çaba için hemen yazımın başında teşekkür etmek istiyorum. Herşeyden önce bu birliklerin sayısız fikirleri ve katkıları „ Start Wien“ projesinin uygulanmasına büyük yardımcı oldu. „Start Wien“ somut olarak ne sunuyor ? İnsanlara daha göçmen dairesinde iken ihtiyaçlarına göre hazırlanmış „ Startcoaching“ programı ile eşlik etmeye başlıyoruz. Orada hemen Viyana 300 avro değerinde dil öğrenim çekini içeren „Eğitim pasaportu“ veriliyor. Bunun dışında göçmenlerin Viyana’da yönlerini daha çabuk tayin edebilmeleri için çalışma piyasasından, ev sorununa, sağlık konularından eğitim konularına uzanan sekiz konulu bir „ bilgi modülü“ sunuluyor. Eğitim pasaportuna da işlenen en az üç modülün yerine getirilmesi 300 avro değerindeki Viyana dil öğrenim çekini bozdurmak için şartını oluşturuyor. Eğitim pasaportuna bunun dışında örneğin dil kurslarına veya iş için önemi olan daha başka mesleki eğitim kurslarına katılımlar da işleniyor. Modüllerinden biri üzerinde özellikle durmak istiyorum. Bu modül çok kültürlülüğe ilişkin yanlış anlaşılmaları başından önlemenin işlendiği„ Viyana’ lılar nasıl düşünür ve hareket eder „ başlığını taşıyor.
Bu modülde Viyana’da uzun süredir yaşayan göçmenler eğlenceli bir biçimde Viyana düşünme ve hareket etme tarzına ilişkin tecrübelerini anlatıyorlar. Buna bir örnek: Viyana’da yeni taşınanların kendilerini komşularına takdim etmeleri alışılmış bir şeydir. Göçmenlerin geldiği ülkelerde ise eskiden beri bir yerde oturanların yeni gelenlere bir merhaba deyip onlara hoş geldiniz demeleri normaldir. Peki ne oluyor ? Hiç kimse kimseye kendini takdim etmiyor. Herkes diğerinin kibar olmadığını ve ilişkiye geçmek istemediğini düşünüyor. Ben „ StartWien“ uygulamasının bu bağlamda kentimizde birlikte yaşamaya, iyi komşuluk ilişkilerine büyük katkıda bulunacağına inanıyorum. „ StartWien“ ile yeni göçmenleri Viyana’ya ilişkin beklentilerini, hedeflerini, arzularını yerine getirmeleri için desteklemek istiyoruz. Bunu bir mesaja bağlayalım: Viyana „ göçmenlere“ EVET diyor ve karşılığında Viyana’ya „ EVET“ bekliyor. Bu, hukuki ve toplumsal yapının ve böylelikle de insan ve kadın haklarının kabul edilmesi anlamına geliyor. Kadın hakları benim için kadınlardan sorumlu eyalet bakanı olarak özellikle çalışma yaşamında olmayan ve eğitim sürecine katılmayan kadınlara ulaşabilmek için çok önemli. Hedef bu kadınlara çocuk yuvaları ve okullar üzerinden ulaşabilmek. „ Annem Almanca öğreniyor“ projesi sayesinde buna iyi hazırlıklıyız ve bu konuyu hızlandıracağız. Eyalet kadın bakanı olarak bu kadınların bilinçlenmesi ve güçle donatılması benim için önemli. „ StartWien“ özellikle bu nedenden ötürü uzun süredir Viyana’da yaşayan göçmenlere de açıktır. Son olarak yeni göçmen olsun, uzun süredir Viyana’da yaşıyor olsun herkesi bu hizmetden yararlanmaya davet ediyorum. (Almanca aslından çeviren: Cahit Sarıaltın, www.turkisch.co.at)
Das 5 Punkte Programm zur Integration as Gelingen von Integration entscheidet sich oft in den ersten Jahren. Ein neues Lebensumfeld bedeutet immer auch eine Herausforderung – für manche mehr, für manche weniger. Damit ZuwanderInnen diese Herausforderung leichter und schneller meistern können, stellt die Stadt Wien bereits viele Angebote zur Verfügung. Jetzt haben wir den nächsten Schritt gesetzt: Mit „StartWien“, dem 5 Punkte Programm zur Integration wollen wir NeuzuwanderInnen vom ersten Tag an bei ihrer Integration in Wien aktiv begleiten, was den Spracherwerb betrifft, den Job, die Wohnsituation, die Bildung der Kinder. „StartWien“ ist in enger Zusammenarbeit mit ExpertInnen aber vor allem auch mit den communities der ZuwanderInnen in Wien entstanden. Für dieses große Engagement möchte ich mich gleich zu Beginn sehr herzlich bedanken! Die zahlreichen Ideen und Beiträge gerade aus diesen Organisationen haben enorm viel zur erfolgreichen Umsetzung von „StartWien“ beigetragen.
D
Was bietet nun „StartWien“ konkret an: Wir holen die Menschen zunächst direkt bei der Einwanderungsbehörde ab und zwar mit einem auf die konkreten Bedürfnisse zugeschnittenen Startcoaching. Dort wird auch gleich der Wiener Bildungspass inklusive Sprachgutscheine in der Höhe von 300 Euro ausgegeben. Weiters steht ein breites Angebot an acht Informationsmodulen vom Thema Arbeitsmarkt über Wohnen und Gesundheit bis zu Bildung zur Verfügung, um sich rasch in Wien orientieren zu können. Der Besuch von mindestens drei solcher Modulen, der dann auch im Bildungspass vermerkt wird, ist Voraussetzung, um den Wiener Sprachgutschein einlösen zu können. Im Bildungspass werden außerdem z.B. der Sprachkursbesuch oder andere Aus- und Weiterbildungen, die für den Job wichtig sind, eingetragen. Auf eines der Module möchte ich besonders eingehen. Es trägt den Titel „Wie tickt der Wiener/die Wienerin“, wo es darum geht, interkulturelle Missverständnisse vor vorne herein zu vermeiden. Dort
berichten MigrantInnen, die schon länger in Wien leben auf durchaus humorvolle Weise über ihre eigenen Erfahrungen mit der Mentalität der WienerInnen. Ein Beispiel dazu: In Wien ist es etwa üblich, dass man sich als neuer Mieter/neue Mieterin seinen Nachbarn vorstellt. In vielen Ländern, aus denen ZuwanderInnen kommen, ist es üblich, dass die alt eingesessenen MieterInnen die Neuen begrüßen und sie willkommen heißen. Was passiert? Keiner stellt sich dem anderen vor. Und jeder glaubt, der andere ist unhöflich und will keinen Kontakt. Ich bin jedenfalls davon überzeugt, dass „StartWien“ in diesem Sinne auch einen wesentlicher Beitrag zur Förderung des Zusammenlebens, der guten Nachbarschaft in unserer Stadt leistet. Mit „StartWien“ möchten wir jedenfalls die zugewanderten Menschen umfassend dabei unterstützen, ihre Erwartungen, Ziele und Wünsche, die Sie mit Ihrer Zukunft in Wien verbinden, zu verwirklichen. Eine wichtige Botschaft, die wir damit auch verknüpfen: Wien sagt „JA“ zu Zuwanderung, Wien erwartet sich im Gegenzug aber auch ein „JA“ zu Wien. Das heißt: Anerkennung der Rechts- und Gesellschaftsordnung und damit auch Anerkennung der Menschenrechte und der Frauenrechte. Gerade in Bezug auf letzteres ist es mir auch als Frauenstadrätin ganz wichtig, dass wir die Frauen erreichen, vor allem jene, die nicht im Arbeitsprozess bzw. bildungsfern sind. Ziel ist es, an diese Frauen über die Kindergärten und Schulen heranzukommen. Mit „Mama lernt Deutsch“ sind wir auch hier sehr gut gerüstet und werden das weiter forcieren. Als Frauenstadträtin geht es mir dabei auch darum, das Selbstbewusstsein dieser Frauen zu stärken und sie zu empowern. „StartWien“ ist nicht zuletzt aus diesem Grund auch für jene ZuwanderInnen offen, die schon länger in Wien leben. Ich möchte abschließend alle einladen, egal ob Neuzugewanderte oder schon länger in Wien lebenden ZuwanderInnen, dieses Angebot auch zu nutzen!
HABER
AG
KASIM 2008
7
Hacı adayları kutsal topraklara uçtu
Hacı adaylarını Din Hizmetleri Müşaviri Mehmet Emin Çetin uğurladı.
Selim Yenel’den Öğretmenler Günü kutlaması A vusturya Büyükelçisi Selim Yenel 24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle bir mesaj yayınladı. Yenel’in mesajı şöyle: “Saygıdeğer öğretmenler, Değerli vatandaşlarım, "24 Kasım Öğretmenler Günü"nde Avusturya'da özveriyle görev yapan öğretmenlerimizin öğretmenler gününü kutluyorum. Cumhuriyetimizin ilanından sonra genç Türkiye Cumhuriyeti'nin çağdaş uygarlık düzeyine ulaşması için başlatılan kapsamlı reform sürecinin bel kemiğini eğitim alanındaki reformlar oluşturmuştur. Milli eğitim politikamızın amacı, açık görüşlü, bilimselliği ön plana alan, hoşgörülü, erdemli, güçlü iradeli gençlerin yetiştirilmesi olmuştur. Milli eğitim politikamızın belirlediği amacın gerçekleştirilebilmesi, şüphesiz büyük ölçüde öğretmenlerin fedakarca çalışmalarına bağlıdır. Öğretmen, çocuğu bilgi, karakter ve değerler yönünden şekillendiren, bilgisi, erdemi, laik ve çağdaş düşüncesiyle çevresine örnek olan kişidir. Avusturya'da çeşitli düzeylerde öğrenim gören 30 bin kadar çocuk ve gencimizin yaşadıkları topluma
katkıda bulunan, kanunlara saygılı, hoşgörülü, iyi eğitimli insanlar olarak yetişmelerini istiyoruz. Bu bağlamda, öğretmenlerimize, veliler ve sivil toplum örgütleriyle işbirliği yaparak, Türkiye dışında yetişen çocuklarımızın bir yandan içinde yaşadıkları topluma entegre olmalarına yardımcı olurken, diğer yandan Türkçeyi doğru öğretmek ve milli değer ve kültürünü kazanmalarını sağlama görevi düşmektedir. Bu, şüphesiz çok çaba gerektiren, ancak aynı ölçüde önem taşıyan bir iştir ve öğretmenlerimizin ağır bir sorumluluğu bulunmaktadır. Geleceğimizi emanet ettiğimiz öğretmenlerimizin üstlendikleri büyük sorumluluk doğrultusunda kendilerine düşen görevleri şimdiye kadar olduğu gibi, şimdiden sonra da layıkıyla yerine getireceklerine inanıyoruz. Atatürk öğretmenlere daima güven duymuş ve en önemli hazinelerden biri olarak görmüştür. Bu hazineye hepimizin sahip çıkması gerekir. Bu düşüncelerle, Avusturya'da görev yapan tüm öğretmenlerimizin "24 Kasım Öğretmenler Günü"nü tekrar içtenlikle kutluyor, sağlık, mutluluk ve başarılarının devamını diliyorum.”
Kanal 7 yönetimi, kapatma kararı için açıklama yaptı lman hükümetinin, Kanal 7 INT'in yayın ruhsatını iptal etmesi ve, Kanal7 INT'nin Avrupa yayınlarının Almanya'da kapatılacağı haberleri üzerine açıklama yaptı: Açıklama şöyle: "Alman Eyalet Medya Kurumları Denetim Komisyonu (ZAK) tarafından, Kanal 7 INT’in ülke genelinde yayın ruhsatlarının iptali üzerine yapılan açıklama: Başta Kanal D, Show, Atv ve Star televizyonları olmak üzere Avrupa’ya yayın yapan hiçbir Türk televizyonunun Almanya’dan alınan yayın ruhsatı bulunmuyor. Durum böyle iken Kanal 7, bu ülkeden Avrupa’ya yaptığı yayınlar için 13 Mart 2007’de lisans alan ilk Türk yayın kuruluşu oldu.
A
İptal edilen yayın ruhsatı, Kanal 7 INT’in yayınlarını hiçbir şekilde etkilemeyecek, yayınlarımız, bu karardan sonra da diğer Türk televizyonları konumunda devam edecektir. Hal böyle iken, bugüne kadar Alman yasalarına aykırı hiçbir yayın yapmayan ve bu konuda hiçbir uyarı almayan Kanal 7 INT yayınlarının durdurulması kararı, ilgili Alman makamlarının evrensel hukuk kurallarına aykırı olarak basın özgürlüğünü ihlal ettiklerini ve iyi niyetli bir yaklaşım içerisinde olmadıklarını göstermektedir. Bu konudaki yasal haklarımız sonuna kadar kullanılacaktır. Kamuoyuna saygı ile duyurulur. Kanal 7 Yönetim Kurulu
Hacca gidecekler ve yakınları Viyana Havalimanını Sabahın erken saatlerinde doldurdu. Adil Elmas - Viyana Kısa adı ATİB olan Avusturya Türk İslam Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’nin 903 Hacı adayı kutsal topraklara uçtular. ATIB Hac Organizasyonu ile
hacca gidecekler ve yakınları Viyana Havalimanını Sabahın erken saatlerinde doldurdular. Hacı adaylarını uğurlamaya gelen Din Hizmetleri Müşaviri Mehmet Emin Çetin, "Avusturya dan 903 Hacı adayımızı kutsal
topraklara gönderdik. Bir ay sürecek hac ibadetlerini yerlerine getirecekler. Hacı adaylarımız Bayramdan sonra tekrar dönecekler" dedi. Kafileye Din Görevlisi Erdal Ertorun başkanlık ediyor.
Kurban Bayramınız kutlu olsun
Bay ve bayan genç giyim ● Kotlar ● Ceketler ● Takım elbiseler ● Ayakkabılar ● Kemerler ● Kolyeler ● Saatler ● Yüzükler ● Yelekler ● Damatlıklar ● Kazaklar ● Çantalar ● Kışlık ve yazlık kıyafetler ● Kemerlere isim yazılır
Genç giyimin yeni adresi Tosun 16. Viyana’da
8
KASIM 2008
HABER
AG
Meslek edindirme günlerine büyük ilgi Şimdi işyerlerimizi korumak zorundayız
F
İşçi odaları Başkanı Herbert Tumpel Stadtschulratprasidentin Dr.Sussanne Branstadil ve Türk öğrenciler Davut Ekinci, Selma Erten, Seren Yıldırım, Huriye Akpınar ve Rabiye İlter hatıra fotoğrafı çektirdiler. Avusturya Günlüğü- Viyana
H
Her yıl işçi odaları tarafından Kasım ayında düzenlenen Eğitim ve Meslek edinme günlerine bu yıl da katılım daha çoktu. Viyana İşçi odaları, Ttheresianumgasse 16 numarada sekizinci kez düzenlenen Eğitim ve meslek edinme günlerine katılan Türk öğrencilerle Viyana İsci Odaları Genel Başkanı Herbert Tumpel ile Stadtschulrat
presidentin Mag.Dr. Susanne Branstandil özel olarak ilgilendi, onlarla sohbet ettiler. Davut Ekinci, Selma Erten, Seren Yıldırım, Huriye Akpınar, Rabiye İlter; Herbert Tumpel ve Stadtschulrat presidentinDr.Susanne Branstadil’in kendilerine hangi okula gittiklerini, ne olmak istedidiklerini sorduklarını söylediler. Gençler, “Bu gün burada özellikle çok şey öğrendik, çok yararlı bilgiler aldık" dediler.
Viyana İşçi Odaları Genel Başkanı Herbert Tumpel, 14 ve 15 yaşlarındakiler için yaptıkları bu bilgilendirme günlerinden gurur duyduğunu belirterek şöyle konuştu: “Gençlerin L14 Eğitim ve meslek günlerine ön bilgilerle gelmeleri beni sevindirdi. Çocukların geleceği beni gönülden ilgilendiriyor. Bizler İşçi odaları olarak L14 eğitim ve meslek bilgilendirmesi hizmeti ile buna katkıda bulunuyoruz" dedi.
inans krizi ekonominin çalışanların üretim yaptığı, ticaret ve zanaat işletmelerinde tüketici ihtiyaçlarına yönelik mal ve hizmet üretildiği alanlarını etkilemeye başladı. Bunun tam sonuçlarını şimdiden kestirmek mümkün değil. Şimdi ekonomiyi tekrar canlandırmak ve böylelikle iş yerlerimizi koruyabilmek için her türlü önlemi almak gerekiyor. Çalışanların yükünü onların alım güçlerini desteklemek için hafifletmek zorundayız. Bunun için ivedilikle düşük ve orta gelirli kişilerin ücretlerinin artmasını sağlayacak vergi reformunun yapılmalıdır. Böylelikle insanların cebine yeterli para girer ve onlarda daha fazla harcama yapabilir. Bu hem adildir hem de ekonomiyi canlandırır. Ayrıca kural şudur: kriz zamanlarında devletin yatırım yapması devlet ihalelerininin garantisi için zorunludur. Krizin üretim, ticaret ve zanaat alanlarını etkilemesini engellemek için her şeyi yapmak zorundayız. Bu yüzden acil olarak mesela ağır taşımacalı-
ğın karadan demiryollarına kaydırılması, hastane ve binaların tamir ve bakımı, enerji ve çocuklarımızın iyi eğitimi gibi alanlarda gerekli yatırımların yapılması gerekiyor. Bu önlemler varolan iş yerlerini garanti altına aldığı gibi yeni iş yerlerinin açılmasını da sağlar. Çalışanların becerilerinin aktif olarak teşvik edilmesi de bunu destekler, çünkü kim mesleki olarak daha fazla beceriye sahipse daha fazla iyi bir iş bulma şansına sahip olur. Bunun için de çalışanların mesleki gelişimleri için daha fazla para gerekir. Herşeyden önce yaşı ilerlemiş çalışanlar daha fazla desteklenmelidir. Bir şey daha var önemli olan: vergi verenlerin paraları ile kurtarılan bankalar tekrar işletmelere ve bireylere kredi vermelidir. Bu noktada devlet onları koruması altına almalıdır, çünkü para böylelikle ekonomiye girer ve ekonomiyi döndürür. (Almanca aslından çeviren: Cahit Sarıaltın, www.turkisch.co.at)
Wir müssen jetzt die Arbeitsplätze schützen
D
ie Finanzkrise schlägt auf den Teil der Wirtschaft durch, in der Arbeitnehmerinnen und Arbeitnehmer Waren herstellen und in der wie im Handel oder in Handwerksbetrieben Leistungen für Konsumenten erbracht werden. Die genauen Folgen können wir heute noch gar nicht absehen. Jetzt muss alles unternommen werden, um die Wirtschaft wieder anzukurbeln und so die Arbeitsplätze zu schützen. Wir müssen jetzt die Arbeitnehmer und Arbeitnehmerinnen entlasten, um die Kaufkraft zu stärken. Dazu muss rasch eine Steuerreform kommen, die vor allem die Menschen mit geringen oder mittleren Löhnen und Gehältern entlastet. So bleibt den Leuten wieder genug Geld in der Tasche, und sie können wieder mehr ausgeben. Das ist gerecht, und es kurbelt die Wirtschaft an. Außerdem gilt: In Zeiten der Krise muss der Staat investieren, damit die öffentlichen Aufträge gesichert sind. Wir müssen alles tun, um zu verhindern, dass die Krise auf die Produktion, den Handel und die Handwerksbetriebe durchschlägt. Deshalb muss jetzt
in dringend notwendige Maßnahmen investiert werden, wie zum Beispiel in die Verlagerung des Schwerverkehrs von der Straße auf die Schiene, die Sanierung von Krankenhäusern und Wohnbauten, in Energie und in gute Bildung und Ausbildung für unsere Kinder. Das sichert bestehende und schafft neue Arbeitsplätze. Eine aktive Förderung des Könnens der Arbeitnnehmerinnen und Arbeitnehmer muss das unterstützen: Wer nämlich beruflich mehr kann, hat bessere Chancen auf gute Arbeit. Dazu muss es mehr Geld für die Weiterbildung der Arbeitnehmerinnen und Arbeitnehmer geben. Vor allem ältere Arbeitnehmerinnen und Arbeitnehmer müssen dabei besser unterstützt werden. Und noch etwas ist wichtig: Die Banken, die jetzt mit dem Geld der Steuerzahler gerettet werden, müssen wieder Kredite an die Unternehmen und private Haushalte vergeben. In diesem Punkt muss sie der Staat in die Pflicht nehmen. Denn so kommt Geld in den Wirtschaft – und das hält den Wirtschaftskreislauf am Laufen.
İLANLARINIZ İÇİN Avusturya’dan televizyon reklamlarınız, firma tanıtım filmleriniz, düğün ve özel günleriniz için bir telefon kadar yakınız... Tel.: 0699 194 540 72
AG
SAĞLIK
KASIM 2008
9
Kolesterol ve ilaçsız tedavi Oryza Force, içeriğindeki doğal karışımlar sayesinde vücuda eksik vitaminleri vererek enerji depolanmasına ve bağışıklık sistemi rahatsızlıkları ile savaşmaya yardımcı olur, beslenme eksikliklerinde vitamin takviyesi yaparak protein desteği verir.
İ
İlaçsız tedaviler, yaşam düzeninin değiştirilmesi olarak da tanımlandırılabilir. Yüksek kolesterolün tedavisinde en önemli konu ilaçsız tedavilerdir ve kesinlikle önemsenmesi gerekiyor. Ve ilaçsız tedavi denildiğinde beslenme alışkanlıklarının değiştirilmesi başta geliyor. Beslenme Uzmanı Diyetisyen Fatoş Özcan'ın önerileri: Kolesterol artık halk arasında iyi ve kötü kolesterol olarak biliniyor. Ancak kan değerleri nelerdir sorusunun cevabı çok iyi bilinmiyor. Bununla birlikte, zayıflamak, şekerin düşürülmesi konuları son derece
güncelleşti. Bu açıdan bakılınca öncelikle kolesterolün ne olduğunun bilinmesi gerekiyor. Kolesterol, yağ (lipid) grubundaki moleküllerden birisi ve normalde de kanda belli düzeylerde bulunuyor. Yani sıklıkla zannedildiği gibi kan değeri 0 (sıfır) değil. Normal kan kolesterol sınırı 200 mg'dir. Kolesterol hakkında yanlış bilinenler; Etin, tavuk ve balığın içerdiği kolesterol oranları yanlış biliniyor. Kırmızı etin kolesterol oranı 90, tavuğun 75 , beyinin 2000, mayonezin içinde 110 mg kolesterol bulunuyor.
Çökelekte 7 mg var ve bu nedenle lezzetlendirilerek yenebilir. Olgunlaşmış peynirlerde kolesterol yüksek. Light peynir tercih edilmeli Yumurta yenmeyecek, peynir yenebilir yanlış. Tabağa yemek alınca karbohdidrat, protein, yağ karışmayacak deniyor bunlar ayrılmaz . Vücut enerjisinin yüzde 60'ını karbonhidrattan alıyor. Oryza Force, içeriğindeki doğal karışımlar sayesinde vücuda eksik vitaminleri vererek enerji depolanmasına ve bağışıklık sistemi rahatsızlıkları ile savaşmaya yardımcı olur, beslenme eksikliklerinde vitamin takviyesi yaparak protein desteği verir.
Yaşlanmak yoruyor Yaşınız ilerledikçe daha kolay yorulursunuz. 50 yaş virajını döndüğünüzde enerji kaybı ve yorgunluk neredeyse doğal yol arkadaşınız haline gelir. Yaşlandıkça daha kolay yorulmanız, kolay ve çabuk halsiz
düşmeniz bir ölçüye kadar normaldir. Bunun birçok nedeni var. En önemlisi beden ve ruhun eskisi kadar genç ve güçlü olmamasıdır. 50’li yaşlara vardığınızda ne akciğerleriniz 20’li yaşlardaki kadar rahat oksijen
soluyabilmekte, ne de kalbiniz eskisi kadar güçlü kan pompalayabilmektedir. Ruhunuz da biraz takatsiz, yorgun ve bitkin düşmüştür. Kısacası, yaşlanmanın kendisi zaten bir "yorgunluk yolculuğu" gibidir.
UYKU SORUNLARI BAŞLIYOR Yaşlandıkça daha kolay yorulmanızın önemli nedenlerinden biri uyku sorunlarıdır. Yaş ilerledikçe uyku süresi kısalır. Uyku sık sık bölünür. Daha da önemlisi derin uyku azalır. Bir çalışmaya göre, 30’lu yaşlarda derin uyku süresi 20’li yaşların yarısına iniyor. 20’li yaşlarda toplam uyku süresinin yüzde 20’si derin uykuda geçirilirken, 60’lı yaşlarda bu oran yüzde 5’in altına iniyor. Yaşınız ilerledikçe daha az uyumaya, uykunuzdan kolayca uyanmaya ve geceleri uyumadığınız süreleri telafi etmek için gündüzleri kısa şekerlemeler yapmaya başlıyorsunuz. Kısacası, uyku sorunları yaşlılık yorgunluğunun baş sorumluları arasında gösteriliyor. Oryza Force yorgunluk ve uykusuzluk hallerinin düzelmesine, içeriğindeki doğal karışımlar sayesinde yardımcı olmakta ve vücuda enerji takviyesi yaparak güçlendirme sürecine destek vermektedir.
Vitaminler bize her gün gerekli D
aha önceki bilimsel açıklamalarda ‘‘dengeli beslenmenin sağlık için yeterli’’ olduğu ifade ediliyordu. Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi, 10 yıldan bu yana sürdürülen araştırmalar sonucu, doğurganlık yaşındaki kadınların düzenli olarak folik asit kullanması halinde, beyin özürlü doğumların azalacağını ayrıca bebeklerde bel kemiği aksaklığının büyük ölçüde azalacağını vurguladı. 50 yaş üstündekilerin de sinir sistemlerini rahatlatmak ve kalp krizi, kanser riskini azaltmak için folik asit ve B 12 vitaminlerini kullanmaları istendi. Amerika'nın Sesi Radyosu, Atlanta eyaletindeki Hastalık Kontrol Merkezi Özürlü Doğum ve Gelişim Bozukluğu Hastalıkları Bölümü uzmanlarının şu değerlendirmesini aktardı: ‘‘Dengeli beslenme ile alınan gıdalar, sağlığı korumaya yetmiyor. Geçmişte, dengeli beslenme halinde vitamin haplarının gereksiz olduğu belirtilirdi. Araştırmalar aksini gösterdi. Vitaminler ucuz ve sağlık için gerekli. Yiyeceklerin dışında günde 400 miligram vitamin alınmasının büyük yararı var. Vücudun intiyaç duyduğu vitamini almak için 1 günde aşırı derecede yeşil sebze yenmesi
gerek.’’ Dünyanın önde gelen tıp dergilerinden New England Journal Of Medicine'de yer alan bir yazıda da folik asidin kanda, kalp hastalıkları ve krizine neden olan ‘‘Homosistein’’ isimli maddenin oranını düşürdüğü açıklandı. Kanında bu maddeden fazla bulunanların vitamin almaları önerildi. VİTAMİNLER VE YARARLARI Folik Asit: Alyuvarların yenilenmesini sağlıyor. Koyu yeşil yapraklı seb-
zelerde, başta portakal olmak üzere meyvelerde ve tahıl ürünlerinde bulunuyor. Bir dilim ekmekte 20 mg folik asit bulunuyor. Uzmanlar günde 400 mg folik asit alınmasını öneriyor. B 12 vitamini: Hücrelerdeki genetik yapıyı yeniliyor. Yeterince alınmadığı takdirde kansızlık ve sinir hücrelerinin tahribi söz konusu oluyor. Et, balık ve yumurtada bol miktarda bulunuyor. B 6 vitamini: Protein ve karbonhidratların eritilmesi, metobolizma ve sinir sisteminin düzenli çalışması için
gerekli. Et, balık, tavuk, tahıl ürünleri ve patateste bulunuyor. Bir insanın bunlardan çok miktarda yemesi halinde bile yeterince bu vitaminden alamıyor. Kişilere vitamin takviyesi gerek. Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi, sağlıklı yaşam isteyen herkesin dengeli beslenmenin yanı sıra, ek vitamin almasını önerdi. Bilim adamları, ilk kez her gün vitamin kullanılmasının gerekli olduğunu açıkladılar. Oryza Force, vitamin yönünden
oldukça zengin bir içeriğe sahiptir Almanya Resmi Enstitüsü tarafından test edilerek kalite kontrolünden geçirilip piyasaya sunulmuştur. İçeriğindeki vitamin ve proteinler vücudumuzun eksik olan vitaminlerini ve proteinlerini dengelemekte ve bizi güçlendirmektedir. Yetkililer, hastalıklardan korunabilmek, günlük yaşamın yoğunluğu ve kargaşasından uzaklaşabilmek ve enerji eksikliğinin giderilmesine yardımcı olabilmesi için Oryza Force kullanımının düzenli olarak devam edilmesini öneriyorlar.
Oryza Force, vitamin yönünden oldukça zengin bir içeriğe sahiptir İçeriğindeki vitamin ve proteinler vücudumuzun eksik olan vitaminlerini ve proteinlerini dengeleyip bizi güçlendiriyor.
AG
SPOR
KASIM 2008
11
Viyana’da Türk valsi MAÇTAN NOTLAR ● Avusturya Milli Takımı ile Türkiye arasında oynanan hazırlık maçını 15 bini Türk olmak üzere toplam 23 bin 100 seyirci izledi. Avusturya Futbol Federasyonu olası bir olayı önlemek amacıyla Türk ve Avusturyalı seyircileri ayrı tribünlerde oturttu. ●
Karşılaşma öncesi Türkçe ve Almanca anons yapılırken, Türk taraftarlara Türkçe 'İyi akşamlar' dileyen stat spikeri, polisin maç boyunca tribünleri görüntülü ve sesli olarak izlediğini duyurarak, 'hayati tehlikeye yol açabilecek maddelerin sahaya atılmaması ve tribünlerde kullanılmaması' uyarısında bulundu.
● Türk ve Avusturyalı seyirciler, geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden Avusturya Futbol Federasyonu eski başkanı ve eski ulaştırma bakanı Karl Sekanina ile Viyana Belediyesi eski başkanı Helmut Zilk için bir dakikalık saygı duruşunda bulundu. ● Milli Takımlar Teknik Sorumlusu Fatih Terim, Avusturya maçında stoperde Eren Güngör'e şans verdi. Kayserispor'un genç savunma oyuncusu, Milli formayı ilk kez giydi. Sivassporlu Mehmet Yıldız da sakatlığı nedeniyle kadroya alınmayan Semih Şentürk'ün yerine ilk 11'de sahaya çıktı ancak ikinci yarının hemen başında yerini Halil Altıntop'a bıraktı. ●
Üç gol atarak maçın yıldızı olan Tuncay Şanlı 72. dakikada oyundan alındı. Gurbetçi taraftarlar Tuncay'ı yedek kulübesinden tribünlere çağırarak sevgi gösterisinde bulundu.
Kaptan Tuncay oynadığı güzel futbol ve attığı üç golle geçenin yıldızıydı 2010 Dünya Kupası'na katılmak için eleme maçları oynayan Milli Takımımız, elemelere verilen arayı Avusturya ile oynanan hazırlık maçıyla değerlendirdi. Viyana'nın Ernst-Happel Stadı'nda oynanan mücade-
lede özellikle 2. yarıda çok iyi bir oyun sergileyen Millilerimiz, maçtan 4-2 galip ayrıldı. Millilerimiz'de özellikle Tuncay attığı 3 gol ve oynadığı futbolla yıldızlaştı. Tuncay Şanlı, hat-trick yaparken ay yıldızlı
forma altındaki gol sayısını da 19’a yükseltti. Milli Takım’da 51 golle, en çok gol atan isim Hakan Şükür olurken, onu 21 golle Lefter Küçükandonyadis takip ediyor.
Duran toplara iyi çalışılmış
Türkiye'nin Viyana Büyükelçisi Selim Yenel, Avusturya maçı öncesi Milli Takım onuruna Büyükelçilik konutunda bir resepsiyon verdi. Resepsiyona Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Mahmut Özgener ve beraberindeki heyet katıldı. Avusturya-Türkiye maçı öncesi Milli Takım'a başarı dileklerinde bulunan Büyükelçi Yenel'a, Başkan Özgener bir plaket verdi.
Avusturya Günlüğü ekibi, Adil Elmas, Nuray Emre, Muhammet Sağlam ve İsmail Onay basın tribününde görülüyorlar. Maçı sizin için izlediler...
Milli Takım'ı Avusturya karşısında 2-1 öne geçiren gol, eleme maçında Bosna'ya atılan golün bir kopyasıydı. Bosna karşısında duran toptan arka direğe yapılan ortayı uzun stoper Servet indirmiş; Mevlüt golü atmıştı. Dün ise yine benzer bir orta geldi. Bu kez Gökhan Zan kafayla indirdi, Mevlüt'ün rolünü de Tuncay aldı. Bu iki gol, pozisyonun çalışılmış olduğunu gösterdi. Milli Takım kariyerinde ilk golünü Macaristan'a atan Mehmet Aurelio, ikinci golünü de Avusturya filelerine gönderdi. Futboluyla da İspanya'da aldığı "General" lakabını haklı çıkardı. Türk Milli Takımı, Avusturya'dan tam 20 yıl aradan sonra gol yedi. İki takım arasında 2 Kasım 1988'de oynanan maçı Avusturya 3-2 galip tamamlamıştı. Ondan sonra oynanan üç karşılaşmada da Türkiye rakibini devirirken toplam 9 gol atıp, hiç gol yememişti. Avusturya dün ay-yıldız karşısında 20 yıllık suskunluğunu bozdu ama yenilmekten kurtulamadı. Bu arada Milli Takım'ın çok sorun yaşadığı özel maçlar artık kabus olmaktan çıktı. Ay-yıldızlı ekibimiz, Finlandiya ve Şili'den sonra Avusturya'yı da devirip üçte üç yaptı.
Sahaya çıkan ilk onbir, çok yönlü, oyunun iki tarafını da oynayabilen futbolculardan kuruluydu. Takım oyunu, yardımlaşma mükemmeldi. Enerjik, agresif, rakibi bozan bir futbol oynadık. Futbolcuların da, keyif aldıklarını yüzlerinden okudum. Gökhan Zan da olumlu yönde müthiş bir değişim var. Beşiktaş'ta yaşanan rekabetten etkilenmiş. Tuncay, İngiltere'de futbolunu çok geliştirmiş, savrukluğunu üzerinden atmış. Son iki golü, kendisini yenilemesinin ürünü. Yediğimiz goller rakibin vuruş becerisiydi. Bu galibiyet sevindirici ama Avusturya'nın gücü bizimle eşit değildi; ayrıca eksik kadroyla çıkmışlardı. Mükemmel bir jenerasyona sahibiz. Mart sonuna kadar zamanımız var.
Avusturya Günlüğü’nün okurlarına armağanıdır.
Türk A Milli Futbol takımının 19 Kasım 2008 günü, Viyana’da Avusturya’yı 4-2 yendiği hazırlık maçının ilk onbiri: (Ayakta soldan sağa) Kazım, Gökan Zan, Mehmet Aurello, Mehmet Yıldız, Volkan . (oturanlar, soldan sağa) Eren, Sabri, Ayhan, Hakan, Gökan Gönül ve Tuncay.. Avusturya günlüğü bu maçı dev kadrosu ile takip etti: Adil Elmas, Nuray Emre, Süleyman Gültekin, Fatih Doğan, İsmail Onay ve Muhammet Sağlam.
Kurban Bayramınız kutlu olsun... KASIM 2008 YIL: 4 SAYI: 33
Kurban Bayramı İslam inancında iki önemli dini ritüelin yerine getirildiği kutlu günlerdir. Milyonların insanlığın eşitliği anlayışını pekiştiren, aynı iman, aynı duygu ve aynı hedef doğrultusunda birlikte hareket edebilmenin, kötülüklerle, nefis ve şeytanla yapılan mücadelede başarıya ulaşmanın simgelendiği İslam’ın temel ibadetlerinden biri olan Hac, bu günlerde yerine getirilir. İnsanı Allah’a yaklaştıran ulvi bir ibadet olan kurban’da yine bu kutlu zaman diliminde ifa edilir
Ödek köyünde koç katımı Yalçın Bingöl urbanlık koçların kesime getirilirken süslemek için boyandıklarını zannederdim. Bir pazarlama, süsleme işi gibi değerlendirirdim. Ama tesadüfen karşıma çıkan mütevazi bir internet sitesi benim dünyadan haberim olmadığını ortaya koydu. Meğer koçlar sadece bayramlarda değil, işlevlerini yapmak için de bir damat gibi hazırlanırlarmış…
K
www.odek-koyu.com sitesinde yok yoktu. Buram buram Anadolu kokuyordu Sivas’ın Divrik ilçesine bağlı Ödek Köyü’nün sitesi… Google yardımıyla köyün coğrafi yerini hemen görüyordunuz. Hane sayısını bir çırpıda saymak mümkündü. Site, köyden çok aklı başında kişiler çıktığını da ortaya koyuyordu. Aşıklar, ozanlar şairler vardı. Atatürk başköşedeydi. Aydınlanma platformunda ilerici görüşler sergileniyordu. Hele “Gardaş, sen Sivas’ın neresindensin?” şiiri okunmaya değerdi. Yazan sanki Pir sultan Abdal’ın torunu… İki dörtlük aşağıda, devamını isteyen siteye buyursun: Dur gardaş! Bir selam ver geç, dostuna Yabancı değilsin, bizim eldensin Endamın gururun bize benziyor Yiğidin harman olduğu yerdensin Sivaslısın gardaş tanıdım seni Neredensin söyle gardaş ilçeni? Bilirim ben Sivas'ımdan göçeni Gardaş, sen Sivas’ın neresindensin?
………….. Gelelim “Koç katımı” tabirine. Site de bir ritüel var: Koçların kızışma mevsimi öncesi özel bir bakıma alınması, onların daha sonra sürüye katılmaları, bu sırada damızlık koçların boyanmaları anlatılıyor. Yazıyı Ödek köylülerinden Cengiz Sarıgül kaleme almış. Ayrıca Ödek’in tarihçesini yazan İbrahim Acun’un bölümünde de bu töre yer alıyor. Şimdi sözü Ödek’in çalışmalarıyla beni büyüleyen insanlarına bırakalım: “Köyümüzde, Ağustos ayının 1 ile 10’u arası koçlar sürüden ayrılır. Bu aylar koçların kızgınlaştığı dönemlerdir. Ayrılan koçlar ağıllarda özel bir yerde ya beslenir ya da merada bir çoban eşliğinde otlatılır. Koçların bir ağılda özel olarak beslenmesi daha sağlıklıdır. Çünkü bir koç ne kadar bakımlı ve güçlü olursa, ondan doğacak yeni nesil kuzular da o kadar kaliteli ve sağlıklı olur. Eskiden köyümüzde, bir çoban tutulup, köyün bütün koçları toplanarak beraber otlatılırmış. Ancak günümüzde her sürü sahibi, koçlarını kuzunun içine katarak yayar. Koçlar, Sonbahar ayında, 29 Ekim ile 5 Kasım tarihleri arasında tekrar sürüye katılır. Bu koç katımı öncesinde geleneksel olarak yapılan bazı ritüeller vardır. Bu hazırlıkları kısaca açıklamak gerekir. Koçlar özel olarak hazırlanmış boyalarla rengârenk boyalanır. Bu boyalar ya kök boya ya da kınadan yapılır. Bunun amacı koçların sürünün içinde belli olmasını sağlamaktır. Ayrıca yeni bir başlangıcın ve sağlıklı bir neslin tohumlarının atıldığının inancı ile kutlama olarak da düşünülür. Koç-
Bir Aylevi köyü olan Ödek, Divrik’in batısında 1 850 m. Rakımı olan çevresi dağlarla çevrili yemyeşil bir vadide konuşlanmıştır. İlçeye 25 km. mesafededir. Ödek halkının çok eski çağlardan günümüze kadar yaşatılan zengin örf ve adet, anane, inançlar ve törenleri vardır. Bunların büyük bir kısmı günümüze intikal edebilmiştir. Koç katımı işte bunlardan biridir. Koçlar tören öncesi özenle süslenmektedir. ların boyunlarına elma, mendil veya çok nadir de olsa havlu bağlanır. Burada elma, bolluğu bereketi temsil etmektedir. Mendil ve havlu da sürüyü otlatan çobana hediye olarak düşünülmüştür. Bu hazırlıklardan sonra bir çoban eşliğinde koçlar sürüye katılmaya götürülür. Bu götürme işi adeta bir eğlence veya şölen niteliği kazanır. Koçları götüren çobana bir heybe hazırlanır. Heybeye; kömbe, elma, leblebi, kuru üzüm, havlu, çorap konur. Ayrıca evin büyüğü koçları götüren kişiye bir hediye verir ( para, havlu, çorap vb. ). Koçlar sürüye giderken, koçların üstüne küçük kız çocukları bindirilirmiş. Buradaki amaç ise, doğacak olan kuzuların dişi kuzu olmasını istemektir. Böylelikle sürülerinde bir artış ve bolluk olacağına inanılır. Ancak günümüzde bu gelenek erkek çocuk veya kız çocuk farkı gözetilmeksizin yapılmaktadır, oldukça da azalmıştır. Koçları sürüye götüren çoban, getirdiği heybedeki hediyeleri sürünün çobanına verir. Bu karşılamadan sonra, sürünün çobanı, koçları
sürünün içine bırakır. Daha sonra da koçları getiren kişiyle birlikte sürünün çobanı, kömbeyi ve elmayı yerler. Bunların yanı sıra koç katımından sonra kuzuların doğmasına yakın da ilginç bir olay daha vardır. Köylülerin o zaman ki inancına göre: Şubat ayı içerisinde, 1 – 28 tarihleri arasında, kuzu koyunun karnında canlanır. Bu aya köylüler yelsek ayı derler. Bu ay içerisinde, insanlar evlerinden birbirlerine tuz, ocağı yakmak için ateş, ekmek, yağ, bulgur vb. gibi malzemeleri vermezler. Bunun sebebi de, verilen bu malzemelerin sonuncunda koyunun kuzuyu düşüreceği inancıdır. Kuzunun sağlıklı olmayacağı da düşünülür. Bu ay geçtikten sonra insanlar birbirlerine yardım etmeye devam ederler. Nesillerden beri yaşayan bu gelenek ve adetlerimiz günümüzde de varlığını korumaktadır. İnsanlarımızın büyük şehirlere göçüyle birlikte yöremizdeki sürü sayılarında azalma olmasına rağmen; koç katımı törenleri hala köyümüzde devam ettirilmektedir. Bir toplumda bireyler arası sosyal denge-
nin sağlanmasında (kurulmasında), ritüeller büyük paya sahiptir. Yöremizdeki insanların ortak yönü olan koç katım ritüeli, maddi ve manevi varlığın paylaşımını simgeler ve insanlar arasındaki ortaklığı pekiştirir.” Ve devamını İbrahim Acun’un satırlarıyla okuyalım: “SÜRÜ YIKAMA VE YUĞ KIRKMA : Havaların iyice ısınmasıyla birlikte yağışlar da sona erer. İşte bu esnada, genellikle Haziran-Temmuz aylarında, koyunların ve keçilerin yün ve kılları bir havuz yapılarak sürü bu havuzdan yüzdürülerek geçirilmek suretiyle önce bir güzel yıkanır. Bir veya iki gün sonra da kırpılır. Kırpma için kullanılan alet kırklık ya da gırhlıktır. Özel bir makastır. Yuğ yıkama ve kırpma sırasında çalışanlara itina ile bakılır. Onlara kömbe, helva, börekler yapılır. Emeğe duyulan saygı ve minnetin bir ifadesi olarak onlara hediyeler de verilir. YUĞ YIKAMA : Koyunların gırhılması bitince elde
İbadet olarak kurban özlükte yaklaşmak, Allah’a yakınlaşmaya vesile olan şey anlamlarına gelen kurban, dinî bir terim olarak, ibadet maksadıyla, belirli şartları taşıyan hayvanı usulüne uygun olarak kesmeyi ve bu amaçla kesilen hayvanı ifade eder. İslam literatüründe aksine bir kayıt bulunmadığı sürece kurban veya kurban kesmenin dini hükmü denildiğine kurban bayramında kesilen kurban kastedilmiş olur. Kurban bayramında kesilen kurbana Arapçada udhiyye denir. İnsanlık tarihi boyunca hemen bütün dinlerde kurban uygulaması mevcut olmakla birlikte şekil ve amaç yönüyle aralarında farklılıklar bulunur. Kur’an’da Hz. Adem’in iki oğlunun Allah’a kurban takdim et-
S
tiklerinden söz edilir (el-Maide 5/27); bir başka ayette de ilahî dinlerin hepsinde kurban hükmünün konulduğuna işaret edilir(el-Hac 22/34). Ancak Yahudilik ve Hıristiyanlıkta kurban telakkisi bir hayli değişikliğe uğramış, Hıristiyanlıkta Hz. İsa’nın çarmıha gerildiği ve bunun insanoğlunun asli günahına karşı Baba’nın oğlu Hz. İsa'yı feda etmesi olduğu inanışıyla kurban telakkisi özel bir anlam kazanmıştır. Kurban, gerek fert gerekse toplum açısından çeşitli yararlar taşıyan malî bir ibadettir. Kişi kurban kesmekle Allah'ın emrine boyun eğmiş ve kulluk bilincini koruduğunu canlı bir biçimde ortaya koymuş olur. Müminler her kurban
kesiminde Hz. İbrahim ile oğlu İsmail’in Cenab-ı Hakk'ın buyruğuna mutlak itaat konusunda verdikleri başarılı sınavın hatırasını tazelemiş ve kendilerinin de benzeri bir itaate hazır olduğunu simgesel davranışla göstermiş olmaktadır. Kurban, toplumda kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma ruhunu canlı tutar, sosyal adaletin gerçekleşmesine katkıda bulunur. Özellikle et satın alma imkânı hiç bulunmayan veya çok sınırlı olan yoksulların bulunduğu ortamlarda onun bu rolünü daha belirgin biçimde görmek mümkündür. Zengine malını Allah'ın rızası, yardımlaşma ve başkalarıyla paylaşma yolunda harcama zevk ve alışkanlığını verir.
edilen yapağılar bir dereye götürülerek dere kenarında yıkanır. Yıkama işini genelde kadınlar imece ederek yaparlar. Yuğ yıkama günü öğlen yemeği çok özel hazırlanır. Kömbeler, börekler pişirilir. Helvalar, haşıllar yapılır. YUĞ TARAMA : Yıkanıp kurutulan yuğ yapağıları evlerde taranır. Bunun için yine imece usulü geçerlidir. Kadınlar genişçe bir salonda toplanır ve yünleri tararlar. Taramada güzel yapağı yünler çeşitlerine ve kullanma amaçlarına göre tasnif edilirler. Örneğin, halı, kilim, keçe, yatak, yorgan, çorap, kazak, eldiven örme amaçlı sınıflandırılır. Taramadan ortaya çıkan zibilli artıklara “çöpür” denilir. Çöpürler de başka işlerde değerlendirilmek üzere ayrı tutulur. Yuğ tarayan kadınlara en güzel yiyecek ve içecekler ikram edilir. Genelde kömbeler, börekler pişirilir. Helvalar, haşıllar, tatlılar yapılır. DÜĞÜM YOLLAMA : Yün tarama sırasında bu işi dikkatli yapanlar, diğerlerinden farklı oldukları önlerine çıkan fırsatlarla belli olur. Tarağa takılan ve kısa bir an için fark edilirse yakalanabilen tarakta kalmış bir düğümü fark eden bunu alır saklar. Çünkü, bu düğümün uğuruna inanılır. Bu düğüm bolluk ve bereket demektir. Tutumluluğu simgeler. Aslın düğüm, tüy döken koyunun tüylerinin yolunmasının önüne geçmek için çoban tarafından sağlam köklü yününe düğümlenmek suretiyle kurtarılan parçalardır. Düğümü bulan kadın dilerse bunu çok sevdiği birine göndererek bundaki tılsımı onunla paylaşmak isteyebilir. Anadolu’da çok yaygın olarak örf ve adetlere de yansıyan bu uygulama, aslında “paylaşımcı zihniyetin” açıkça dışa vurumudur. Tıp ki, “çatal çavdar”da olduğu gibi, güzellikler, zenginlikler, iyilikler paylaşıldıkça artacağına inanılır.” Gördünüz mü nereden nereye geldik? İşlevi biten Koç’u adıyoruz, kurban ediyoruz. Divriği’nin Ödek Köyülerine, sonsuz sevgi ve saygı… Herkese iyi bayramlar....
14
KASIM 2008
AG
HABER
Rüya Giyim dualarla açıldı
Herşey iyi bir eğitimle başlıyor, ardından çok çalışmak gerekiyor. Möbelix Mobilya’nın Şube Müdürü Serdal Bucaklı başarıyı böyle tarif ediyor.
Gurbette başaranların sayısı durmadan artıyor Serdal Bucaklı’yı şube müdürü olarak gören Türkler ve diğer milletten insanlar önce şaşırıyor, ardından Türk müşteriler kendisiyle gurur duyuyorlar...
S
Serdal Bucaklı 10.Viyana’da Möbelix Mobilya mağazalar zinciri Şube Müdürü görevini uzun yıllardır başarıyla yürütüyor. Serdal Bucaklı başarısının sırrının çok çalışmak olduğunu ifade ediyor. Bucaklı öğrenimini tamamladıktan sonra Möblix mağazlar zincirinde satıcı olarak göreve başlamış. Zamanla çalışkanlığıyla göze çarpmış ve sonunda Serdal Bucaklı 10. Viyana’daki mağazaya yönetici olarak atanmış. Avusturya Günlüğü’ne konu-
şan Serdal Bucaklı, kendisini şube müdürü olarak gören Türkler ve diğer milletten insanlar şaşırıyor, ardından Türk müşterilerimiz gurur duyuyorlar, diyor. Bucaklı,”Ama bu seviyeye gelinceye kadar hiç kolay olmadı. Bu konuda aileme çok borçluyum. Öncelikle iyi bir eğitim almamı sağladılar. Bana her zaman destek oldular. Gençlerimizin önünde çok büyük imkanlar var. Gençlerimiz bu imkanları isterlerse en iyi bir şekilde kullanabilirler" diye konuşuyor.
Açılış kurdelesini din görevlisi İsmail Bulut, işyeri sahipleri Mehmet Duran Özgan ve Hamza Yıldırım birlikte keserek yaptılar(Üstte) İşyeri sahipleri Mehmet Duran Özgan ve Hamza Yıldırım (yanda) üyalarda görebileceğiniz mağaza “Rüya Giyim Mağazası” dualarla hizmete acildi. Açılış kurdelesini din görevlisi İsmail Bulut, işyeri sahipleri Mehmet Duran Özgan ve Hamza Yıldırım birlikte keserek yaptılar. Açılışa damgasını birbiri ardına gerçekleşen sürprizler vurdu. Sürprizlerin ilki işyeri sahibi Mehmet Duran Özgan’nin amcası Süreyya Tosundan
R
geldi. Tosun yeğenine bir Mecedes hediye etti. Hediyeyi duyan davetliler şaşkınlıklarını gizleyemediler. İkinci sürpriz ise Rüya Giyim Mağazası sahipleri Mehmet Duran Özgan ve Hamza Yıldırım’ım 2,5 yaşındaki küçük yeğeni Muhammet Kaan Avcı’nın birbirinden güzel şarkılar söylemesiydi. Avusturya Günlüğü kamerasını karşısında gören Kaan mikrofonu elin-
den bırakmadı. Mehmet Duran Özgan ve Hamza Yıldırım hazır giyim konusunda iddialı olduklarını vurguladır. İki ortak, “Viyana’nın bir çok yerine yeni şubeler açarak yolumuza devam edeceğiz. Bayan giyiminde müşterilerimiz A’dan Z’ye aradıkları her şeyi burada bulabilecekler. Bu günümüzde bizleri yalnız bırakmayan tüm dostlarımıza sonsuz teşekkürlerimizi iletiyoruz" dediler.
AG
BAYRAM ÖZEL
KASIM 2008
15
Manevi iklimlerden alınan haz:
HAC Hac ibadeti, Hz. Peygamber ve ilk Müslümanların yaşadıkları mekânlarda ifa ediliyor. Dolayısıyla mümin hac esnasında Resûl-i Ekrem’in ve ashabının bulunduğu coğrafi mekânlarla karşılaşmakta, Kur’an’da ‘’Allah’ın koyduğu dinî işaret ve nişanlar olarak tavsif edilen bu yerlerde bulunarak o dönemin mânevî ikliminden nasipleniyor. Peki bu topraklarda ölmek ne anlama geliyor ?
Kutsal topraklarda ölmek H er yıl on binlerce hacı adayımızı Hacca yolluyoruz. Kutsal topraklara yolladığımız yakınlarımızı heyecan içinde uğurlayıp, sevinç içinde dönüşlerini kutluyoruz. Adaylarımızın bir bölümü geri gelemiyor. Onları oralarda defnediyoruz. Çünkü kutsal topraklarda defnedilmek onlar için büyük gurur kaynağı. Bir hacı söyle konuşuyor bu konuda, “Allahım bu ne güzel bir duygudur, güzeller güzelinin değdiği topraklarda yatmak, oralarda yüz sürebilmek. Seneler sonra da olsa onun tenine dokunan
yerlere dokunmak. Rabbim cümlemize bunu nasip etsin. Hiç sanmam ki Müslüman olup da o güzel yerlerde O kutlular kutlusunun soluduğu havayı solumak istemesin. Bu yüzden Rabbim tüm Müslüman kardeşlerime ve bana da oralarda ölüm nasip etsin.” CENNET-İ MUALLA Bazen hacı adayları Suudi yetkililerin hatalarından hayatlarını kaybediyorlar. Suudi yönetimi tazminat ödemiyor. Gerekçeleri de çok anlamlı: "Ölmek onların alnına yazılmış. Burada ölmeseler
Hac’cın fazileti - Hac konusunda hadisler Gücü yetenin, ömründe bir kere, Kâbe’ye gidip, oraya mahsus ibadetleri yapması farzdır. Daha sonra yapılan haclar, nafile olur. Farz olan hacca gitmeye çalışmalıdır! Bir kere farz olan haccı yapmak, yirmi kere Allah yolunda savaş etmekten daha sevaptır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Hac, suyun kirleri temizlediği gibi, günahları yok eder.) [Taberani] Kabul olan hac, kılınmamış namazların, tutulmamış oruçların, verilmemiş zekatların günahlarının affına sebep olmaz. Bunları geciktirme günahlarının affına sebep olur. Kul borçları verilmedikçe veya helalleşilmedikçe ödenmiş olmaz. Kul ve hak borçlarından başka günahlar affedilir. Hadis-i şerifte (Arafat’ta vakfeye durup da günahlarının affedilmediğini zanneden, büyük günaha girmiş olur) buyuruldu. (Hatib) Haccın sahih ve kabul olmasının şartları vardır. Sahih olması için vaktinde hac yapılması lazımdır. Kabul olması içinde haccın sahih olması, o kimsenin itikadı düzgün olması, bid’at ehli olmaması gibi şartları vardır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Bid’at işleyenin, orucu, haccı, cihadı kabul olmaz.) [Deylemi] Haccın kabul olması için, haccın farzlarını, vaciplerini, ve sünnetlerini eksiksiz yapmaya çalışmalı, niyeti düzeltmeli, riya karıştırmamalı, ihlasla hareket etmeli ve helal para ile gitmelidir. Ticareti, dünyalık işleri hac işine karıştırmamalıdır. Borçları varsa ödemeli, hak sahipleriyle helalleşmeli, günahlarına tevbe etmelidir. Bunlara riayet edilerek yapılan hac makbul olur. Hadis-i şeriflerde, (Hac
edin ki muhtaç olmayasınız. Yolculuk edin ki sıhhate kavuşasınız) ve (Hac zenginliğe, zina fakirliğe sebep olur) buyuruldu. (Taberani-Şir’a) Hacca giderken orada ölmekten korkmamalıdır. Hatta hac yolunda ölmeyi ganimet bilmelidir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Hacca giderken veya gelirken ölenin geçmiş günahları af olur. O kimse hesaba çekilmeden azap görmeden Cennete girer.) [İsfehani] Hacca giden, başkalarına sıkıntı vermediği gibi onlardan gelecek sıkıntılara da katlanmalı, yumuşak davranmalıdır. Hadisi şerifte (Yumuşak davranmayan hayır yapmamış olur) buyuruldu. Sert, kırıcı olmaktan da kaçmalıdır. Hadis-i şerifte, (Sertlikten ve çirkin şeyden sakının. Yumuşaklık insanı süsler, çirkinliği giderir) buyuruldu. (Müslim) Hacca gidip gelenin değil, haccı kabul olanın günahları af olur. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Kabul olan bir hac, geçmiş günahları yok eder.) [Beyheki] Birkaç hadis daha: (Haccedip, kötü söz söylemeyen ve doğruluktan ayrılmayan, anasından doğduğu günkü gibi günahsız olur.) [Buhari] (Hacca giderken yolda ölene, kıyamete kadar hac, cihada giderken de ölene, kıyamete kadar cihad sevabı yazılır.) [Ebu Ya’la] (Hac için harcanan mala, Allah yolunda harcanan mala verildiği gibi yediyüz misli sevap verilir.) [Beyheki] (Hacı, fakirleşmez.) [Bezzar] (Hacceden zenginleşir.) [Hakim]
başka bir yerde hastalık veya kaza sonucu nasıl olsa öleceklerdi." Hac’da ölenler Vehhabilik kurallarına göre defnediliyor. Örneğin Hac için görevli gidip, kaldıkları El Hayır Oteli’nde yaşamlarını yitiren iki Türk hemşire Şengül Uzuner ile Handan Kurtuluş daöyle gömüldüler. İki hemşirenin mezarlarının başına, Türkiye’deki mezarlıklar daki gibi açık isimlerinin yazılı olduğu taş konulmadı. Oradaki mezarlıklarda kimin nereye gömülü olduğu bilinemiyor. Hatta belli zamanlarda bu mezar yerleri sürülerek mezarlar tamamen siliniyor. Hac döneminde morglar da sürekli Yetkililer, "Birçok ülkeden özellikle yaşlılar arasında gönüllü olarak Hac’da ölmek için gelenler bulunuyor. Morglarda yer yok" diyorlar.
KABE’DE GENÇ TÜRK YOK 22 yaşında Hac’ca giden Adem Afyonlu internetteki formlardan birine şunları yazmış, “…... Kabe’de çok genç vardı ama bunların hiçbiri Türk değildi. Bizim hacı kafilesiyle karşılaştığımızda bizim bu yaşta hacı olmamıza çok sevindiklerini ve şaşırdıklarını söylediler. İlk başta şaşırmalarına bir anlam verememiştim ancak sonra düşününce ve oradaki Türk hacıları görünce ne demek istediklerini daha iyi anlamıştım. Bizim halkımız hayattan elini ayağını çekince, yaşı da 60’ları geçince aklına hac geliyor. Gerçi bunun altında yatan bir başka nedense; insanımızın hac vazifesini yerine getirince bütün günahlarının sıfırlanacağını zannetmesi (Böylece hacca, ölmeye en yakın zamanda gitmek istiyorlar). Oysa Allah`ın böyle bir taahütü yok. Bir diğer neden de, insanımız hac dönüşü kapanmanın şart olduğunu düşünmesi ve bu nedenle bilhassa kadınlar gençken hacca gitmek istemiyorlar. Bunun da yani kapanmanın da haccı yapıp yapmamayla ilgisi yok.” BEKAROĞLU NE DİYOR? Tanınmış İslami yazarlardan Dr. Ahmet Bekaroğlu bir dostunun hacca
giderken, “Hocam, hacca gidiyorum hakkını helal et, cennete gideyim diye orada ölmeyi de çok arzu ediyorum’ demiş. Hocanın cevabı şöyle olmuş: Kişi, yaratıcının kendisinden istediklerini yerine getirmedi ise, Kabe’nin içerisinde yaşamını noktalaması bile kendisini kurtaramaz. Görevlerini yeterince yapabilen kişi de; nerede ölürse ölsün Yüce Yaratıcı onu gördüğünden cennete gitmesi mümkündür. Yüce Yaratıcı; ‘Alemlerin Rabbı’dır’ (Fatiha,1) ve yeryüzünün her tarafında bizden kulluk görevlerimizi beklemektedir. (...) HAC BİR OKULDUR Bekaroğlu bu konuda şunları da ilave ediyor: “Haccın hayata olumlu yansıması; orada öğrenilenlerin yaşama geçirilmesi ile mümkündür. Yani Hac için Mekke öğrenim yeri, kişinin memleketi de, Hacda öğrendiklerini uygulama yeridir. Ya da şöyle de denebilir: Bir kişi, Hac görevinin kabul olup olmadığını; orada aldığı disiplini memleketinde de devam ettirip ettirmediğinden anlayabilir. Mekke’de yapılan Hac’ta, vücuttan tüy koparılmaması; ölene dek hayatın her döneminde insan gönlü kırılmayacağı ve canlıların öldürülmeyeceği, otların koparılmaması da; yeşilin tahrip edilmeyeceği anlamındadır. Bilinmeli ki; ilim adamı olmak, hafız olmak, ressam olmak, yazar olmak, usta olmak bir sıfattır/özelliktir. Ancak; Hacı diye bir sıfat/özellik yoktur, zira bu; bir görevdir.” Yirminci yüzyılın en büyük düşünürü Muhammed İkbal’e Hac’dan gelen öğrencileri temr/hurma, tespih ve takke getirerek ikram etmişler. Büyük düşünür İkbal’de kendilerine şunları söylemişti: “Evlatlarım sağ olun. Ancak bana; Hz. Peygamber’in ahlakını, Hz. Ebubekir’in cömertliğini, Hz. Ömer’in adaletini, Hz. Osman’ın alçak gönüllüğünü, Hz. Ali’nin cesaretini ve ilmini getirseydiniz çok daha güzel olurdu.” (yb)
Hacca Niyet Etmek Gerek Hacca Niyet Etmek Gerek Telkin İle Ölmek Gerek Hak Mürşide Hizmet Gerek Haccın Özün Bilmek İçin Kabe Mürşit Bilmek Gerek Can İsterse Vermek Gerek Emre Muti Olmak Gerek Haccın Özün Bilmek İçin Kutsal Yere Varmak Gerek Beyti Tavaf Etmek Gerek Sırrı Tevhit Bilmek Gerek Haccın Özün Bilmek İçin Yedi avtı Dönmek Gerek Enfüs Afak Bilmek Gerek Ender Fena Olmak Gerek Haccın Özün Bilmek İçin Efal Hakka Vermek Gerek Sıfat Hakkın Bilmek Gerek Zatı Hakta Ölmek Gerek Haccın Özün Bilmek İçin Sayın Sırrı Rahmet Gerek Safa Merve Koşmak Gerek Üçü Fena Ölmek Gerek Haccın Özün Bilmek İçin Dördü Beka Doğmak Gerek Ene Ente Görmek Gerek Cemül Cemde Birlik Gerek Haccın Özün Bilmek İçin Arafata Çıkmak Gerek Hak Huzura Durmak Gerek Cemi Namaz Kılmak Gerek Haccın Özün Bilmek İçin Müzdelife Kalmak Gerek Taş Toplayıp Saymak Gerek Yedi Makam Bilmek Gerek Haccın Özün Bilmek İçin Minada Taş Atmak Gerek eytan Nefis Bilmek Gerek Mana Eri Olmak Gerek Haccın Özün Bilmek İçin Sabriye Dost Olmak Gerek Mehmet ükür Etmek Gerek Hak Mürşide Hizmet Gerek Haccın Özün Bilmek İçin. Mehmet Gönüllü
16
KASIM 2008
AG
HABER
MINGO AWARD: 5 BİN EURO Gelecek baharda ( Mayıs 2009) Viyana Ekonomisi Teşvik Fonu ( WWFF) işletme başına 5000 avroya kadar belirlenecek ilk MINGO para ödülünü verecek. Bu ödülün amacı Viyana bölgesinde küçük ve çok küçük işletmelerin yeni ve özellikle özgün olan ve bu nedenle diğer işletmeler için örnek oluşturabilecek projelerini ve iş fikirlerini ödüllendirmek. Girişimin son iki yılda gerçekleştirilmiş olması ve etkilerinin bugün hala hissedilir olması gerekiyor. Katılım için aşağıdaki kriterlerden birini yerine getirmeniz yeterli:
masına yönelik yenilikçi yollar bulmak
Nilgün Reake, Mingo’nun etkinliği Mingo Avard’ı Adil Elmas’a anlattı. Mingo ödülüne ilişkin başvuru belgelerini ve daha fazla bilginin www.mingo.at adresinden bulunabileceğini belirtti.
Gönderdiğiniz proje ve fikirlerin değerlendirilmesinde işletme dışı üyelerden oluşan jüri aşağıdaki kriterleri gözetecektir:
Mingo programı çerçevesindeki ●eğitimlere katılmak veya bir Mingo bürosunda kiracı olmak
veya serbest meslek ●sahibiİşletmeci olarak göçmenlik geçmişine
Yenilikçilik- Örnerk ● Özgünlükolabilme özelliği ● Ekonomik yön ve sosyal boyut ● İstihdam Mahalli boyut ● Kalıcılık
sahip olmak
●ler En fazla 25 çalışanı olan işletmekişilik işletmeler ● Tek Yeni meslek sahipleri ● Yeni serbest kurulmuş işletmeler ( ilk ge●lirlerini elde ettikten sonra en fazla üç yıl geçmiş olmalı)
Aşağıdaki konulardan birine veya birkaçına uyan iş geçmişinizi anlatırsanız seviniriz: ve iş sunumu ● Ürün İşin, örneğin yenilikçi, iyileştirmeci, esneklik ve diğer servis hizmeti özellikleri ile piyasadaki diğerlerinden farklılığını göstermesi gerekir. Mal ve hizmet üretimi ve işletme yönetimi İşletme yönetimine ilişkin bir yeniliğin geliştirilmesi ile işletmelerin gündelik iş akışlarının hafifletilmesi. Bu konuda bilgi ve İletişim teknojileri kullanılmamalıdır.
●
● Finansman Başkalarınca da uygulanabilir,
ve bilgi transferi ● Eğitim Eğitim uygulamaları ve bilgi
sermaye oluşturumu için kaynaklar bulmaya veya işletmenin hizmetlerini finanse etmeye yönelik uygulamalar Pazarlama ( Reklam, Marketing, İhracat ) Müşterilerin dikkatini özellikle ilginç ve verimli reklam uygulamaları ile firmaya yöneltmek
transferlerinin ekonomik ve örgütsel olarak yapılabilir bir biçimde düzenlenmiş olması
proje hazırlanması. Dikkate alınacak girişimler işletmecilerin, çalışanların ve yakın çevrelerinin hayat şartlarını iyileştirmeye katkıda bulunacak girişimlerdir.
organizasyonu ve ● İşsosyal yönü
ağı oluşturulması ● İlişkiler ve mahalli girişimler
Mesleki ve özel yaşamı birbirinden ayırmaya yönelik özgün bir
Altyapının örneğin muhasebe ve reklam gibi alanlarda birlikte kullanıl-
●
Tüm kriterler göreceli verim kuralına göre değerlendirilecektir. Bunun anlamı her büyüklükteki işletmenin ve girişim etkisinin eşit şansa sahip olacağıdır, çünkü her işletme ve girişim sahip olduğu imkanlar gözönünde bulundurularak değerlendirilecektir. Mingo ödülüne ilişkin başvuru belgelerini ve daha fazla bilgiyi aşağıdaki homepage’de bulabilirsiniz: www.mingo.at En geç 31 Mart 2009 tarihine kadar başvurularınızı aşağıdaki adrese yapmanızdan memnunluk duyacağız: Europaservice des WWFF Rumuz: MINGO Award Rathausplatz 2, 1010 Wien
AG
Türkiye’nin AB’de işi zor İlerleme raporlarına göre Türkiye'nin yakın vadede Birliğe üye olma ihtimalinin bulunmadığını belirtiyor.
A
HABER
B Komisyonu’nun aday ve üyelik başvurusunda bulunan ülkelere ilişkin ilerleme raporları açıklandı. DW'den Bernd Riegert, yorumunda Türkiye'nin yakın vadede Birliğe üye olma ihtimalinin bulunmadığını belirtiyor. "Avrupa Birliği Komisyonu’nun açıkladığı ilerleme raporları, Brüksel’de aday ülkelerin karnesine olan ilginin gözle görülür bir şekilde azaldığını gösteriyor. Zira Avrupa Birliği, finans piyasalarında ve ekonomide başgösteren krizin ne kadar süreceğini tahmin edemiyor. Avrupa Birliği’nin genişlemesine ilişkin yeni kurallar getirmesi öngörülen Lizbon Antlaşması da tıkanma sürecinde bu-
KASIM 2008 lunuyor. Önümüzdeki yıl yapılacak olan Avrupa Parlamentosu ve yeni komisyon üyelerinin seçimleri ise böyle bir kriz ortamında gerçekleşecek. Lizbon Antlaşması yürürlüğe girmeden yeni bir üyenin kabul edilip, edilmeyeceği 27 Birlik üyesi arasında tartışmalara yol açıyor. Avrupa Birliği Komisyonu Hırvatistan ile üyelik müzakelerinin 2009 yılının sonunda tamamlanacağını tahmin etse de, üyeliğin tam olarak ne zaman gerçekleşeceği bilinmiyor. Avrupa Birliği, üç yıldan bu yana Hırvatistan’ın yanısıra Türkiye ile de müzakereleri sürdürüyor. Ancak Avrupa Birliği temsilcileri, Türkiye ile yapılan görüşmelerde adeta yer-
17
lerinde sayıyorlar. İç politikada yaşanan sorunlar, devlet krizi, Adalet ve Kalkınma Partisi’ne yönelik kapatma davası, Kürtlerle yaşanan çatışma, düşünce ve din özgürlüğünde kısıtlamalar ilerleme raporuna olumsuz olarak yansıdı. Ayrıca Kıbrıs sorunu hala çözülemedi. Diğer yandan Türkiye’nin dış politikada izlediği tutum övgü aldı. Ankara’nın Ortadoğu ve Kafkasya’da gösterdiği çabalar olumlu olarak değerlendirildi. Türkiye'nin ise üyeliğe ancak uzak bir gelecekte kabul edilebileceği şimdiden belli. Belki Türkler de, Balkan ülkelerindeki adaylardan farklı olarak, Avrupa Birliği'ne o kadar da ihtiyaçları olmadığını anlayacaklar."
Avrupa ve Dış İşleri Bakanlığının Homepage’ inde şu bilgileri bulabilirsiniz: ● ● ● ● ● ● ● ● ●
Yurtdışında konsolosluk işlerine ilişkin acil durumlarda öneriler Yurtdışında Avusturya Elçiliklerine ve konsolosluklarına ulaşım bilgileri Pasaport, vize ve vatandaşlık hakkında bilgiler 136 ülke ve bu ülkelere seyahat hakkında güncel bilgiler Yurtdışında yaşayan Avusturya vatandaşları için bilgiler Yurtdışında oy kullanma hakkında yardım Basın bildirileri, fotoğraflar, konuşmalar, söyleşiler Gelişme ve doğu işbirliğine ilişkin bilgiler Avusturya dış kültür politikasının görevleri
Bu kartı yanınızda bulundurmalısınız
Dış İşleri Bakanlığı Dünya çapında hizmetinizde Dış ülkelerde acil durumlarda güvenliğiniz için
Tel: +43- 50 11 50 -44 11 (Tel.: +43-1-90115 -4411)
Sorularınız için Dış İşleri Bakanlığı hizmetinizdedir: Tel.: 0501150-0; e-mail: post@bmeia.gv.at veya doğrudan Homepage üzerinden: www.aussenministerium.at
Avrupa ve Dış İşleri Bakanlığı
18
AG
HABER
KASIM 2008
St. Veit Camii’nin tapusu ATİB’e teslim
Caminin tapusu nihayet 150 bin Euro karşılığı alındı ve törenle ATİB Genel Başkanı ve Avusturya Büyükelçiliği Din Hizmetleri Müşaviri Mehmet Emin Çetin’e teslim edildi
Halil Serin – St. Veit
S ATİB Kadınlar Kolu üyeleri de açılışta hazır bulundu.
t. Veit Ahi Evran Camii’nin tapusu düzenlenen törenle, ATİB Genel Başkanı ve Avusturya Büyükelçiliği Din Hizmetleri Müşaviri Mehmet Emin Çetin’e teslim edildi. Törende St. Veit ATİB Başkanı Sücahattin Umucu, Dr. Nihat Koca ile Avusturya kilisesinden P. Christoph, davetliler ve dernek üyeleri hazır buludu. Yedi yıldır ATİB olarak faaliyet göstermek isteyen Ahi Elvan Camii, 5 yılı aşkın bir süredir tapunun alınması için çaba harcıyordu. Caminin
tapusu nihayet 150 bin Euro karşılığı alındı ve törenle ATİB Genel Başkanı ve Avusturya Büyükelçiliği Din Hizmetleri Müşaviri Mehmet Emin Çetin’e teslim edildi. Tapu bedelinin 100 bin Euro’su peşin olarak verildi. Kalan borcun ödenmesi için de yönetim kurulu tarafından çalışmalara başlandı. Camiin kısa sürede borçtan kurtulması ve daha iyi bir konuma geçmesi bekleniyor. St. Veit ATİB Başkanı Sücahattin Umucu emeği geçen herkese teşekkür etti.
Viyana’da Kuran ziyafeti Viyana İslam Federasyonu (VIF) tarafından her sene düzenlenen Kuran ziyafetinin 6.cısı Austria Center`da düzenlendi. Kuran ziyafetleri ile dünyanın seçkin hafızları kuran aşıkları ile buluşuyor. Kuran ziyafetine yaklasik 4500 izleyici katildi ve salonu dolduran izleyiciler Türkiye`den, Malezya`dan, Iran`dan, Mısır’dan, Avusturya`dan, Suudi Arabistan`dan gelmişlerdi. Hafızların okuduğu asrı şerifleri dinleyip yapılan dualara eşlik ettiler. Programa başta Viyana İslam Federasyonu Başkanı Muhammed Turhan olmak üzere; Avusturya Müftüsü Dr. Ramazan Yıldız, IGMG İrşat Görevlisi Mustafa Mullaoğlu, Viyana Büyük Şehir Parlementeri Rudolf Stickler, Diyanet İşleri Meclis Başkanı Dr. Fuat Sanac, IGMG Hac ve Seyahat İşleri Başkanı Hakkı Çiftçi, Avusturya Diyanet İşleri Başkanı Prof. Anas Schakfeh, Suudi Arabistan Büyükelçisi Mansour Bin Khalid Al Saud, Suudi Arabistan Büyükelçiliği 1.Sekreteri Faısal Al Mandeel, Sudan Büyükelçisi Sayed G.Elamın, Malezya Temsilcisi Mohammed Kmail Abd.ghani, Katar Temsilcisi Ali Khalfan Al Mansouri, Filistinliler Başkanı DI. Hani, TC. Viyana Din Müşaviri Mehmet Emin Çetin, Bratislava Endonezya Büyükelçiliği Temsilcisi Isman Laksmana ve daha birçok sivil toplum kuruluşunun temsilcileri katıldı.
KASIM 2008
19
AB’den meyve ve sebzeye özgürlük AB, Brüksel'deki toplantıda sebze ve meyvelerin biçim ve boyutuyla ilgili sınırlandırmaları kaldırdı. Bundan sonra 10 milimetreden fazla eğik salatalık da AB pazarına girebilecek. Avrupa Birliği, bozuk biçimli sebze ve meyvelere serbest dolaşım izni verdi. Yaklaşık 20 yıldır, yüksek standartta olmayan salatalık ve 25 diğer sebze ve meyvenin Avrupa marketlerine girmesine izin vermeyen kurallar değiştirildi. Sebze meyveye serbest dolaşım Finans krizini kısa süreliğine bir kenara bırakan AB, bugünlerde salatalık başta olmak üzere sebze ve meyvelerin biçim ve boyutlarının ne kadar olması gerektiğini tartışıyor. AB, daha önceleri eğri büğrü salatalıkların ya da biçimi bozuk sebze ve meyvelerin süper marketlerde ya da diğer alışveriş merkezlerinde satılmasına izin vermiyordu. Ancak Brüksel'de yapılan son toplantıda, meyve ve sebzelere özgürlük kararı çıktı. AB marketlerde satılacak ürünlerin boyut, görünüm, ağırlık gibi özelliklerini belirleyen 36 kuraldan, 26'sını oy çoğunluğuyla kaldırdı. Avrupa Komisyonu Sözcüsü Michael Mann, yaptığı açıklamada "Bugün, eğri büğrü salatalık ve yumrulu havuçlar için mutlu bir gün" dedi. 1 Haziran 2009'da yürürlüğe girecek Şu ana kadar Avrupa marketlerinde sadece görünümleri yüksek standartta olan ürünler yer alıyordu. Bundan sonra biçimi bozuk havuçları, yamuk salatalıkları ya da üçte ikiden
azı kabukla kaplı soğanları market arabalarında görmek mümkün olacak. Tabii alınan karara tepki gösterenler de yok değil. Örneğin Avrupa Birliği Dönem Başkanı Fransa, sınırlamaları hafifletmenin fiyatlarda düşüşe yol açacağı bunun da çiftçileri vuracağı uyarısında bulundu.
artık uygulanmayacak" diye konuştu. Salatalık istediği kadar eğilebilecek Oylama sonucu Avrupa marketlerinde serbest dolaşım hakkı kazanan bozuk biçimli meyve- sebzeler arasında kayısı, Brüksel lahanası, patlıcan, salatalık, avokado, havuç, sarımsak, kavun, soğan, ıspanak
Kayısı, Brüksel lahanası, patlıcan, salatalık, avokado, havuç, sarımsak, kavun, soğan, ıspanak ve karpuz artık özgür. AB Tarım Komisyonu Üyesi Mariann Fischer Boel, bu tarz düzenlemelerin AB yerine piyasa düzenleyicilerine bırakılması gerektiğini vurguladı. Boel, yaşanan bu durgunluk döneminde tüketicinin istedikleri şekildeki ürünü seçme hakkına sahip olmaları gerektiğini belirtti. Fransa, İtalya ve İspanya gibi pek çok AB ülkesi temsilcisinin kural değişimi ile ilgili oylamada red oyu verdiği buna karşın çoğunluğu sağlayamadıkları belirtildi. Mann ise "Gelecek yıl 1 Haziran'dan itibaren sebze-meyvelerin şekil ve boyutlarıyla ilgili sınırlamalar, Avrupa Birliği seviyesinde
ve karpuz gibi ürünler yer alıyor. Ancak hala yüksek standartlara sahip olmadan Avrupa raflarına girme hakkı bulunmayan 10 sebze ve meyve var. Kivi, elma, şeftali, armut, çilek, üzüm ve domates gibi ürünler için kurallar hala geçerli. Yürürlükteki kurallar, örneğin pırasaların beyaz kısmının uzunluğunun en az üçte biri kadar olması, salatalığın her 10 santimetrede 10 milimetreden fazla eğilmemesi gibi standartlar getiriyordu. AB genelinde sebze meyve üretiminin yaklaşık yüzde 20'si bu nedenle geri çevriliyordu.
Yusuf Aydın, tüm müşteri ve dostlarının Kurban Bayramını kutlar esenlikler diler...
Yusuf Aydın, eşi ve kardeşi ile birlikte ..
Aydın Restoran açıldı A.Günlüğü- Viyana
V
iyana’nın girişimci iş adamlarından Yusuf Aydın, Viyana sebze ve meyve halinde lokanta açtı. Viyana halinde meyve toptancılığı
sebze yapan
Aydın, Pizzeria Restoran’dan sonra son olarak sebze meyve toptancı halinde Aydın Restoran’ı hizmete açtı. Aydın Restoran’ın sahibi Yusuf Aydın, halde çalışan esnafın çoğunun Türk olmasının kendilerini böyle bir girişimde
bulunmaya sevk ettiğini söyledi. Aydın Restoran’da Avusturyalıların Türk mutfağını tanıma imkanı da bulacağını söyleyen Aydın davetliler ile tek tek ilgilendi.Çok sayıda hal esnafın ve davetlilerin katıldığı açılış renkli geçti.
20
KASIM 2008
YAŞAM
AG
Düğününüz hem yayınlansın, hem de Donau Mobilya’dan 500 Euro’luk hediye çeki kazanın Medine ve Hüseyin Şengül
Sülocan
Ayhan Kekik
Han düğün Sarayında güzel anlardan birisi de Onmaz ve Şengül ailelerinin düğün merasimleriydi. Medine ve Hüseyin Şengül çifti geçtiğimiz hafta sonu yapılan düğün merasimiyle dünya evine girdi. Gelin ve damadın yakınları bu güzel günde düğün sahiplerini yalnız bırakmadı. Avusturya’dan ve Türkiye’den gelen akraba ve dostlar kısa sürede kaynaştılar. Törende yerel sanatçıların söylediği şarkı ve türküler eşliğinde halay çekip dans eden misafirler, hafta içi şehrin getirdiği yorgunluğu eğlenerek giderdiler. Sahne Alan Sülocan ve Ayhan Kekik birbirinden güzel şarkıları davetliler için seslendirdiler.
Zeynep ve Muhammet Kara
Ayşegül ve Murat Yenice Ayşegül ve Murat Yenice çifti Han Düğün Salonunda yapılan muhteşem bir törenle dünya evine girdi. Yaklaşık 7 yıl önce tanışan çift bu arkadaşlıklarını muhteşem bir törenle noktaladılar. Gelin ve damadın yakınları bu güzel günde düğün sahiplerini yalnız bırakmadılar. Makar ve Yenice aileleri, Viyana ve Türkiyeden düğüne katılan yakın akraba ve dostlarıyla bir arada olmanın mutluluğunu paylaştılar.
Gelin ve damadın yakınları bu güzel günde davetlileri salon kapısında karşıladılar. Köşk Düğün Sarayında yapılan bu güzel merasime katılan davetlilerin yoğunluğundan hayli memnun olan Zeynep ve Muhammet Kara, merasim boyunca misafirlerle sohbet ettiler. Törende söylenen şarkılara eşlik eden misafirler, Köşk Düğün Salonun sahnesini boş bırakmadılar.
Mutluluklar
Canan ve İbrahim Yiğitsoy Canan ve İbrahim Yiğitsoy çifti 21. Viyana Mozaik Düğün Salonunda yapılan düğünle dünya evine girdi. X Mobil şirketinin sahibi Murat Koç’un kardeşi İbrahim Yiğitsoy ile Kell Car’ın sahibi Mustafa Özdemi’in kızı Canan Özdemir’in evlilik töreni muhteşemdi. Gelini evinden Hummer Limuzinle alan damat İbrahim Yiğitsoy’un mutluluğu gözlerinden okunuyordu.
Yeni Hareket Gazetesi kurucularından ve DH&Partners Media Group GmbH şirketinin ortaklarından Abdulcelil Akay muhteşem bir düğünle dünya evine girdi. 25 Ekim 2008’de Dilan Düğün Sarayı’nda gerçekleştirilen Abdulcelil Akay - Pınar Uçak çiftinin düğününe çok sayıda iş adamı ve saygın davetli topluluğu katılırken, arkadaşları da onları bu mutlu gününde yalnız bırakmadı. Genç çifti biz de tebrik ediyor, bir ömür boyu mutluluklar diliyoruz.
DÜGÜN ALAYI Düğün Alayı’nın hediyesi Donau Mobilya’dan
500 Euro’luk hediye çeki Songül ve Emrah
Arzu ve Öktem Güneş
Erzincanlı Songül ve Emrah Arslan çifti Köşk Düğün Salonunda gerçekleşen muhteşem bir tören ile dünya evine girdiler. Bu güzel merasime katılan davetlilerin yoğunluğundan hayli memnun olan düğün sahipleri, merasim boyunca misafirlerle sohbet ettiler.
Erzurumlu Arzu ve Güneş Öktem çifti Köşk Düğün Salonunda yapılan muhteşem bir dügünle evlendiler. Gelin ve damadın yakınları bu güzel günde düğün sahiplerini yalnız bırakmadılar. Güneş ve Gümüş aileleri Viyana ve Türkiyeden düğüne katılan yakın akraba ve dostlarıyla bir arada olmanın mutluluğunu paylaştılar. Misafirler yerel sanatçıların söylediği şarkı ve türküler eşliğinda halay çekip dans ettiler..
Kanal 7 İNT’de Avusturya Günlüğü Programında yayınlanmasını istediğiniz özel gün ve geceleriniz, düğünleriniz profesyonel kamera çekimi ile renklenir....
Kendinize iyi bakın!
Oryza Force, içeriğindeki doğal karışımlar sayesinde vücudun eksik vitaminlerini tamamlar, enerji depolatır, bağışıklık sistemi rahatsızlıkları ile savaşmaya yardımcı olur. Vitamin takviyesi yaparak protein desteği verir.
İlaçsız tedaviler, yaşam düzeninin değiştirilmesi olarak da tanımlandırılabilir. Yüksek kolesterolün tedavisinde en önemli konu ilaçsız tedavilerdir ve kesinlikle önemsenmesi gerekiyor. Ve ilaçsız tedavi denildiğinde beslenme alışkanlıklarının değiştirilmesi başta geliyor.
Sağlıklı yaşamın sırrı... Oryza Force yorgunluk ve uykusuzluk hallerinin düzelmesine, içeriğindeki doğal karışımlar sayesinde yardımcı oluyor. Vücuda enerji takviyesi yaparak güçlendirme sürecine destek veriyor.
€ 63
● + posta ücreti
Elmas Media Produktion GmbH Quellenstr.60/1, 1100 Wien Austria Tel: 01890598415 mobil: 06507748554 www.oryzaforce.com
Tel.: 01890598415 mobil: 06507748554
22
YAŞAM
KASIM 2008
AG
Bir Şiir
Ben karıştım... N Ne zaman canım sıkılsa, bunalsam, depresif olsam, kafamdaki sorulara içimdeki cevaplar yetmese hep aklıma çocukluğum ve masum zamanlarım gelir. Hepimiz de depresif zamanlar yaşıyoruzdur ve hepimiz de bu zamanlardan kurtulmak için çıkış yolları arıyoruzdur, benim çıkış yolum nedendir bilinmez hep çocukluğumu düşünmekten geçiyor. Eminim psikolojide bunun bir açıklaması vardır, olacaktır ancak ben bunu eskiye özlem diye adlandırmak istiyorum. Eski, masum, sorgusuz, sualsiz, yalansız, dolansız zamanlara özlem… Koca Amerika başkanını seçerken siyah olmasına karar verdi ya, eskiye özlem duyduğundan mı diye sormadan edemedim, Amerika’nın da mı kafası karışık acaba benim gibi, acaba Amerika’nın da mı canı sıkılıyor, çözüm bulamıyor, ekonomik dalgalanmanın esiri olduğundan mı radikal bir seçim yaptı bu halk ! Hani köle zamanlarının tüccarı olan halk şimdi tüccarlık yaptıkları insan ırkından birini kendilerine başkan seçtiler ya, neye özlem duyduklarından diye sormasam çatlarım. Ayrıca Müslüman bir babanın oğlu olan başkanın göbek adı da Hüseyin… Tesadüfün böylesi, benim babamın gerçek adı Hüseyin, başkan olma özlemim bana yıldızlar kadar uzak ama bu konuyu dipnot aktarmak istememin nedeni babamı da biraz çocukluk zamanlarımdan ele alarak hatırlatmak; Adana’da Çukobirlik iplik fabrikasında fabrika işçisiydi babam, 3 vardiya çalışırdı, annemle evlendikleri yıl, apar topar nikahı yapmışlar ki Almanya’ya işçi alımından faydalanıp gurbete gitmek için, kaderin cilvesi o yıl işçi alımları durmuş ve bizimkiler evlendikleriyle kalmış, sonra da ben dünyaya gelmişim, 1975 yılının ocak ayının 17. günü… Adımı da, Ecevit hükümetinin o yıllarda sonucu Barış ile biten Kıbrıs çıkarmasından almışım, Barış olmuşum Barış antlaşmasıyla… Almanya macerası o yıllarda olamamış ama ben şimdi Almanya’dayım, 70’li yıllarda kalan macerayı
Sabahı doğurdum Acı vardı portakal ağaçlarında Fonda hep aynı şarkı Büyülü parmaklarından fışkırdım dönme dolaplardan seyrettim lunaparkı en yükseğe çıktığımda bilemediklerim yere indiğimde ellerimdeydi Yoğrulmuş, yoğun gecelerin ardından ölümü de doğurdum. Şenlik vardı alman ağaçlarında Fonda en güzel resmin Maviliğinden fışkırdım Boynundan seyrettim dünyayı Yüzüne baktığımda söyleyemediklerim Rüyama girdi Kar vardı penceremden görünen çocuk parkında Bi de ben ve çocukluğum, sabah erkenden
Herausgeber, Geschäftsführer und Chefredakteur ADİL ELMAS chefredaktion@agtv.at Quellenstr.60/2 1100 Wien Tel.: 01 890 59 84 Mobil: 0699 194 540 72 P.b.b.Verlagspostamt 1100 Wien GZ_07Z037574M
Mobil: 0699 194 540 72 Tel. & fax: +43-1-8905984 Linz ve Graz: HALİL SERİN Tel: 0650 323 21 31 office@agtv.at
Voralberg, Tirol ve Salzburg: ONUR GEMİCİ Tel: 0650 329 32 00 office@agtv.at
Freie Mitarbeiter Obama’nın ailesi Washington’a taşınıyor(!)
tamamlamak üzere belki de! Eskiye özlem duymam Almanya’da olmamdan mı yoksa yaşadığım ve anlatmaya çalıştığım karışıklıktan mı bilinmez ancak bildiğim bir şey var ki; babam hayatını çalışmaya verdi, 25 yıl çalıştı, emekli oldu, şimdi huzurlu rahat zamanlarını yaşıyor ve ne aklı karışık ne de çok fazla soruları var çözemediği! Benim yaşadığım dönemdeki yaşam arkadaşlarıma ve çevreme baktığımda sorgulamadan geçmek mümkün değil; “Acaba artık hepimizin mi kafası karışık ?” “Bizim bu karışıklığımız nerden geliyor?” “Amerikalılardan mı ?” “Yoksa onların kafasını da biz mi karıştırdık?” “Sizinde sorduğunuz ama cevap bulamadığınız sorularınız var mı ?” “Ben mi yanılıyorum ?” “Bir sorun yok da ben mi sorun yaratıyorum ?” Siz bana mail yazın, daha fazla karıştırmayalım… Ben karıştım… Selamla, bariskaraoglan@gmail.com
Bir Paylaşım Hep bir yerlere, bir şeylere yetişme telaşındasınız değil mi? Hiç vaktiniz yok, "Fast live", "Fast food", "Fast music", "Fast love"... Dikte ettirilen "yükselen değerler", "in" ler, "out" lar... Buna benzer bir odada, şanslıysanız gökyüzünü görebilen bir pencere ardında bitecek hepsi. Dostluğu klavyelerinde, yaşamı monitörlerinde arayanlar, Size sesleniyorum! Hangi tuş daha etkilidir ki sıcacık bir gülüşten ya da hangi program verebilir bir ağaç gölgesinde uyumanın keyfini? Copypaste yapabilir misiniz dalgaların sahille buluşmasını? İçinizi ısıtan gün ışığını gönderebilir misiniz maille arkadaşlarınıza? Sevgiyi tuşlarla mı yazarsınız? Öpüşmek için hangi tuşlara basmak gerekir?
Yeminli tercüman
Ya da Geri dönüşüm kutusunda saklanabilir mi kaybolan zaman ? Doğayı bilgisayarlarına döşeyenler, neden görmezsiniz bahçedeki akasyanın tomurcuklan dığını… Ve ıslak toprak kokusu var mıdır dosyalarınız arasında ? Koklamak, duymak, dokunmak, yok mu yaşam skalanızda? Bilgi toplumu oldunuz da, duygu toplumu olmanıza megabaytlarınız mı yetmiyor? Müşfik Kenter
Bir Tavsiye Hayatınızın %98'i yolunda gidiyorsa, dikkatinizin %100'ü berbat gidiyor demektir. Hayatınızın %98'inin kötü gittiğini düşünüyor ve enerjinizin %100'ünü iyi giden o %2'ye odaklamışsanız, hayatınızın %100'ü iyi gidiyor demektir...
Matbaa / Druckerei PNÖ Pressehaus Druck- und Verlagsgesellschaft m.b.H. Gutenbergstr. 12 3100 St. Pölten Uluslararası vergi no: ATU63454666
Avusturya’dan televizyon reklamlarınız, firma tanıtım filmleriniz, düğün ve özel günleriniz için bir telefon kadar yakınız. 0699 194 540 72 Gazetemiz, ilanların içeriğinden sorumlu değildir.
Sezai Dağ Gudrunstr. 136 A, 1100 Wien Tel.:943 69 15, Faks 943 69 16 Notdienst 0-24 0699 - 110 490 21
Mag. Cahit SARIALTIN Kurban Bayramınız kutlu olsun...
Halil Serin, Onur Gemici, Nuray Emre, Zeki Şahin, Muhammet Sağlam , İsmail Onay
Camcı Tayfun
. Resmi daire ve mahkemelerde tercümanlık . Evlendirme dairelerinde evlilik işlemleri . Avusturya ve Türkiye’de iş görüşmeleri için ticari tercümanlık . Konferans tercümanlığı . Resmi ve Ticari heyetlere tercüman olarak eşlik etme . Avukat, noter ve doktor görüşmeleri . İş sözleşmelerinin ve her türlü yazılı belgenin Almanca ve Türkçe tasdikli tercümeleri . Güleryüz, Kalite, Güven Viyana Yeminli Mahkeme Tercümanı +43 (0) 699 1958 68 26
IMPRESSUM
Direktverrechnung mit allen Versicherungen Mag. Cahit Sarıaltın
www.glasereitayfun.at
Kurban Bayramınız kutlu olsun...
Sezai Dağ
AG
SAĞLIK
KASIM 2008
23
MEME KANSERİNİ BİLİYORUM VE KORKMUYORUM… Hiç dikkat ettiniz mi son zamanlarda ne çok duyar olduk çevremizden, bazen yakınlarımızdan -meme kanserine yakalanmış!- cümlesini? Gerçekten de meme kanseri kadınlarda görülen en sık kanser türüdür. Aynı zamanda kadınlarda ölüme yol açan en sık ikinci kanserdir. Meme kanseri en sık kadınlarda görülmektedir. Maalesef bugün Amerika’da her dört kadından bir tanesi meme kanserine yakalanma riski taşımakta! Bu özellikle biz kadınlar için oldukça büyük ve korkutucu bir rakam öyle değil mi? Meme kanseri daha çok 40 yaş ve üzeri kadınlarda görülmektedir. Daha erken yaşlarda meme kanserinin görülme oranı düşmektedir. Ancak maalesef bu oran hiçbir zaman sıfır değildir. Meme kanseri tüm korkutucu özelliklerine karşılık erken tanı konulup iyi tedavi edildiğinde kurtulmanın mümkün olabileceği bir kanser türüdür. Aslında elimize gelen şişliklerin çoğu kanser değildir ancak böyle bir şeyle karşılaşan her kadının hemen bir doktora başvurmasını gerektiren çok önemli bir durumdur. Eğer meme kanseri ile ilgili yeterince bilgi sahibi olursak, kendi kendimize ve doktorumuzun yardımı ile yapacağımız kontrollerimize düzenli olarak devam edersek, gerekli kontrol tetkiklerimizi uygun olan sekilde yaptırırsak meme kanserinden korunmamız da mümkün olabilir. Neden her kadında meme kanseri görülmüyor diye bir soru aklımıza geliyor değil mi? Bu soruya en uygun yanıt meme kanserine yakalanmada değiştirebileceğimiz ve de-
H
ğiştiremeyeceğimiz risk faktörleri olmasındandır. Tıpkı kadın olarak doğmamızı değiştiremeyecegimiz ancak meme kanserinden korunmada önemli olan şişmanlığı önleyebileceğimiz yani değiştirebileceğimiz gerçeği gibi… Nedir bu meme kanserine yatkınlık yaratan risk faktörleri? Şimdi hep beraber bunları gözden geçirelim: Kırk yaş ve üzeri olmak, adet görmenin erken yaşa başlaması (12 yaş altında), geç menapoza girmek (55 yaşın üzerinde), ileri yaşta ilk gebelik, tamamlanmış hiç hamileliği olmamak, süt vermemiş olmak, menapoz nedeniyle uzun süreli hormon kullanmış olmak, şişmanlık, alkol kullanmak, daha önceden over, kalın barsak kanseri geçirmiş olmak, genetik olarak bazı değişiklikleri taşıyor olmak (BRCA1 ve/veya BRCA2), birinci derece akrabalarımızdan en az iki veya daha fazla kişide erken yaşta meme kanseri tanısının konulmuş olması, daha önceden meme kanseri geçirmiş olmak, daha önceden memeden yapılan biyopsilerde izlenmesi zorunlu sonuçların çıkması, göğüs duvarına çeşitli nedenlerle yüksek doz radyasyon alınması durumlarını risk faktörleri olarak sayabiliriz. Ailemizde meme kanseri olması bizim daha dikkatli olmamızı gerektirmektedir. Eğer meme kanseri olan yakınımız; annemiz, kızkardeşimiz veya kızımız ise bizim meme kanserine yakalanma riskimiz artmaktadır. Eğer bu yakınlarımız erken yaşta bu hastalığa yakalanmışsa bu risk daha da büyümektedir. Ailesel olarak taşıyabileceğimiz bazı genler de bizde meme kanserine yakalanma riskini artırmaktadır. Bunlar BRCA1 ve BRCA 2 genleri olup bu genleri taşıyanlarda
hayatları boyunca meme kanserine yakalanma riskleri %45-%70 arasında değişmektedir. Gen testleri ancak yeterli doktor kontrolü sonrasında ve yeterince yüksek risk taşıyan aile öyküsü olan kişilere uygulanmaktadır. Östrojen hormonu meme kanserinde önemli rol oynamaktadır. Yapılan araştırmalar son yıllarda uzun süreli hormon içeren ilaçları kullanmanın meme kanserine yol açabileceğini göstermektedirler. Bu özellikle menapoz sonrası uzun süreli hormon takviyesi durumunda risk taşımaktadır. Erken teşhis ve tedavide için yapılan meme taramaları ve düzenli meme muayeneleri ile birlikte düzenli mamografi ve meme ultrasonu gibi tetkiklerimizi yaptırmamız çok önemli. Biz kadınların meme kanserinden korunmak için yapacağımız en önemli şeyler öncelikle sağlıklı bir yapıya sahip olmaya çalışmak ve sağlıklı vücudun hastalıklarla savaşta anahtar rol oynadığını unutmamaktır. Bunun için dengeli beslenmek, vitamin ve mineral eksikliğinden kaçınmak, vitamin ve minerallerden zengin beslenmeye dikkat etmek, kilo almamaya çalışmak, daha çok egzersiz yapmak ve alkol/sigaradan uzak durmak ön şartlardır. Şişmanlığın östrojen hormonunun vücudumuzda yapılmasını artırdığı unutmamalıyız. Mümkün ise menapoz sonrası hormon kullanmamalıyız. Meme kanserinin belirtileri nelerdir sorusuna hcevap arayalım hep birlikte isterseniz şimdi…Her kadın kendi kendine meme muayenesini öğrenmeli ve her ay aksatmadan yapmalıdır. Bu muayeneye 20 yaşından itibaren başlanılmalıdır. İlk kez
20 yaşınızda doktorunuza meme muayenesi için gidiniz ve sonraki zamanlarda kendi kendinize meme muayenesini nasıl yapmanız gerektiğini doktorunuzdan öğrenmelisiniz. Meme muayenesi için en uygun zaman adetin başlangıç gününden itibaren 5-8. günleri gibi görünmektedir çünkü bu günler memenin hormonal etkilere en az maruz kaldığı döneme denk gelmektedir. Eğer adet görmüyor iseniz kişinin kendi için belirlediği bir günde tekrarlanmalıdır. Bu sayede alışkın olunmayan herhangi bir belirtide doktora erken başvurulacagı için meme kanserinin erken teşhisinde ve meme kanserinden korunmada en önemli adım atılmış olacaktır. Meme kanserinin en önemli belirtileri; memede veya koltuk altında memede hiçbir belirti olmaksızın ele gelen şişlik olması ve genellikle bu şişliğin ağrısız olması, meme başından meme başını sıkmaksızın kendiliğinden kanlı veya kahverengi akıntı gelmesi, meme başında içeri çekilme olması, meme derisinde şekil değişikliği olması veya içe çökme-çekilme olması, deride portakal kabuğu görünümü, memede ani gelişen ve kapanmayan yaranın oluşmasıdır. Meme kanserinin erken teşhisinde kendi kendine muayene ve doktor muayenesi sonrasında yapılması gereken ve meme kanseri teşhisinde yardımcı yöntemler mevcuttur. Erken teşhis hayat kurtarıcıdır ve ancak bu tetkikler sonucunda erkenteşhis mümkün olabilmektedir. En önemli tetkik mamografi ve doktor muayenesi olup bunu meme ultrasonografisi ve yüksek riskli seçilmiş hastalarda yapılanmanyetik rezonans görüntüleme
Op. Dr. Şerife Şimşek Genel Cerrahi Uzmanı Meme Kanseri Cerrahisi www.serifesimsek.com izlemektedir. Mammografi meme kanserinin erken teşhisinde ve tedavinin planlanmasında çok önemli bir rol oynamakta ve dolayısı ile hastanın hayatta kalma süresini artırabilmektedir. Erken teşhis için en etkili tek tetkiktir. Buna göre meme kanserinin erken teşhisinde yapmamız gerekenler; 40 yaş ve üzerinde; • Yıllık-2 yıllık mammogram • Yıllık klinik doktor muayenesi • Her ay kendi kendini muayene 20-39 yaş arası • Her üç yılda bir doktor muayenesi • Aylık kendi kendine meme muayenesi Modern mammografi teknikleri sayesinde mammografi sırasında maruz kalınan radyasyonun meme kanseri riskini artırıcı etkisi yoktur. Mammografi sayesinde ele gelmeyen tümör çeşitlerini ve henüz elimize gelmeyen boyutta tümörlere teşhis konulması mümkündür bu nedenle çok değerli bir tetkiktir. Sevgili okuyucular buraya kadar meme kanseri konusunda genel bilgiler edinmeye çalıştık. Gelecek yazımızda meme kanseri ve tedavisi ile ilgili çok önemli bilgileri vermeye devam edeceğiz.
Kurban bayramınızı kutlar, sağlık dolu günler, hayırlı işler dileriz... Zahnarzt
Dr. Serdar Beklen 1040 Wien, Gußhausstrasse 21/13 Tel: 01/505 73 09 Mobil: 0 676/3045279
Kendinize iyi bakın
€ 63 ●
+ posta ücreti
Neilreichgasse 8, 1100 Wien Tel: + 43/1/907 80 80
Tel.: 01890598415 Mobil: 06507748554
24
KASIM 2008
HABER
Gülizar Çoker’in resimleri büyük beğeni topladı Avusturya Günlüğü- Viyana
A
vrupa’nın kültür başkentlerinden Viyana, geçmişte olduğu gibi günümüzde de bir çok sanatçıya ev sahipliği yapıyor. Mimarisi, sokakları kahveleri ve kültürlü insanlarıyla
başta klasik batı müziği olmak üzere, tiyatro edebiyat ve resim sanatına uzun yıllar beşiklik yapmış Viyana. Kültürel iklimi birçok ünlü sanatçıyı bu şehre çekmiş ve hayatlarının önemli bir kısmını bu şehirde geçirmişler. Bunun yanında kendi gayretleriyle Viyana’da kültür ve
Bayram Şöleni Abidin Biter ve Arzu, Bayram Şöleni’nde Viyana’daki sevenleriyle buluşuyor. Şölen, 5 Aralık akşamı 10.Viyana Kral Düğün sarayında Güven Keser’in organizasyonuyla gerçekleşecek. Türkü şöleninde yerel sanatçılar Zeynep Can ve Ateş de sahne alacak.
sanat dünyasında yer edinmeye çalışan amatör sanatçılar da var. 10 yıl önce Viyana’ya gelen Çoker ailesinin hanımefendisi Gülizar Hanım, kendi gayretleriyle resim yapmaya başlamış ve hayatinin geri kalan kısmini bu güzel renkler arasında geçirmeye kararlı.
Gülizar Çoker
AG