YEDPA
3 ayda bir yayınlanır / Mart-Nisan - 2015 / Sayı: 4
HABER YEDPA Ticaret Merkezi Yayını
“YEDPA kümelenmenin gerçekleştiği en güzel alanlardan bir tanesi”
YEDPA bölgesinde büyük bir siyasi ve sosyal güç
“YEDPA’nın en önemli sorunu imar ve iskandır”
02
03
www.ozis.com.tr
AYIN KONUĞU
04
Çok Ürünlü Uzmanlık Valeo’nun genlerinden gelen bir özelliktir Dünyanın önde gelen otomotiv sistemleri tasarımcısı ve sağlayıcılarından biri olan Valeo, tüm dünyada binek araçlar için 14, ağır vasıta için 11 ürün grubu ile hizmetinizdedir. Tüm dünyada 120’den fazla ülkede orijinal ekipmandan yenileme pazarına tüm dağıtım kanallarına hizmet vermektedir.
Valeo, dünyada tüm araç üreticilerinin ortağı olan bir otomotiv tedarikçisidir. Bir teknoloji firması olarak, CO2 salınımının azaltılmasına ve sezgisel sürüşün gelişimine katkıda bulunan yenilikçi ürünler ve sistemler tasarlar. Valeo bünyesinde 123 fabrika, 16 araştırma, 34 geliştirme ve 12 dağıtım merkezi bulunmaktadır. Dünya çapında 29 ülkede 78.600 çalışana sahiptir.
05
BAŞKANDAN
06
BAŞKANDAN
2015’te tapu, imar ve iskan sorununun çözüleceğine inanıyorum
Ü
lkemizde bazı sorunların YEDPA örneğinde olduğu gibi çözüm bulunmama gerekçesi anlaşılır bir durum değildir. Dünyada YEDPA tarzındaki projeler, kümelenmeler kamu tarafından destek görmektedir. Ülkemizin temel sorunlarının nedenlerini burada da görmek mümkündür. 7 yıl önce bu sorunu arkasında düştüğümüz ve haklı gerekçelerimizi YEDPA’nın sağlayacağı yüksek ekonomik ve sosyal katma değeri de iyi anlattığımız takdirde, tüm kurumlardan destek görerek nihai adil bir çözümün ortaya çıkacağını bekliyorduk. Bu süreçte YEDPA Yönetimi olarak tüm kurumlarla oldukça müspet bir ortamda ilişkiler geliştirmiş olmamıza rağmen, süreç kurumlar arası ihtilaflar ve görüş farklılıkları nedeniyle çözümlenememişti. 2015 yılında Ataşehir Belediyesi Başkanı ve Meclisteki tüm siyasi parti belediye meclis üyelerinin bölgedeki sorunun çözümüne yönelik ortaya koymuş oldukları yaklaşımın oldukça memnuniyet vericiydi. Bu yaklaşımlarından dolayı kendilerine teşekkür ediyorum. Ayrıca 2015 yılında bölgemizde tapu imar ve iskân sorunlarının çözümleneceği bir yıl olacağına olan inancım oldukça yükselmiştir. İnsanlık olarak en ilkel problem sayılabilecek açlık sorununu bile hala çözememiş pek çok ekonomik sosyal problemle sürekli mücadele etmekteyiz. Konunun uzmanları problemlerin çözülmesi bir yana bu problemlerin kapsam ve karmaşıklığının arttığı düşünmektedir. Devletin ve özel sektörün ulaşamadığı ya da yetersiz kaldığı alanlarda sosyal veya üçüncü sektör de denilen sivil toplum çalışmalarıyla desteklenmektedir. Maalesef eldeki maddi ve beşeri kaynaklar problemlerin çözümlenmesi için gerekli olanın çok altında kalmaktadır. Durum böyle olunca az kaynakla çok sonuç yaratacak daha girişimci yaklaşımlara ihtiyacımız var. Günümüz dünyasında sosyal girişimcilik olarak adlandırılan bu kavram sivil toplum özel veya kamu sektöründe yürütülen yenilikçi ve sosyal değer yaratan bir faaliyet olarak da tanımlanmaktadır. Problem yerine fırsata odaklanmak verimlilik, finansman, sürdürülebilirlik, performans ölçüm, yönetim, hesap verebilirlik gibi özel sektör kavramları sosyal girişimcilik içinde geçerlidir. En büyük fark sosyal girişim merkezinde bir sosyal amacın olmasıdır. YEDPA otomotiv yedek parça sektörü başta olmak üzere bölge ve ülkemiz için oldukça yüksek katma değer sağlayan ekonomik katkılar ortaya koymaktadır. Ayrıca hem YEDPA içine yönelik hem de çevresine sosyal ve kültürel değer yaratmaktayız. Genel ekonomik ve sektörümüze yönelik konuları yakından takip ediyor, süreçlere katkı sağlamaya çalışıyoruz. Şüphesiz YEDPA olarak bizleri en çok mutlu edecek konu YEDPA’yı da içine alan bölgemizdeki tapu imar ve iskan sorunun çözümlenmesi ve YEDPA arsasında inşatın başlatılması olacaktır. YEDPA sosyal girişimci ruhunu ortaya koymuş bu problemin çözümünde hem düşünce hem aksiyon olarak öncülük etmektedir. Diğer paydaşlarımızdan özellikle Ataşehir Belediyesi ve devamında da İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin gelinen bu noktayı sonuçlandırmasını beklemekteyiz.
07
İÇİNDEKİLER Otomotiv Yedek Parça 10 Valeo; Üretiminde 90 Yıllık Deneyim Yedpa S.S.İstanbul Oto Yedek Parçacıları Toplu İşyeri Yapı Koop. adına İmtiyaz Sahibi Salih Sami Atılgan Yayın Koordinatörü Abdurrahman Çınar Yazı İşleri Müdürü Cengiz Tepebaş YAYIN KURULU Neşet Kaya Mustafa Öz Cengiz Şenyurt Kadir Şağbankalem Mustafa Alemdar Refik Koç Faruk Aykan Fikri Demirkıran Katkı Sağlayanlar Sinan AKAR Erkan AKSOY Yasin Sevinç
12
“YEDPA kümelenmenin gerçekleştiği en güzel alanlardan bir tanesi”
13
Türkiye’nin en büyük Otomotiv Ticaret merkezi
15 17
YEDPA Ticaret Merkezi Genel Kurul İstişare Toplantısı yapıldı
20
“Kaymakamlık olarak YEDPA’nın yanındayız”
21
YEDPA Güneş Enerjisine Geçiş Projesi
22
Yasalaşan 6331 sayılı iş sağlığı ve güvenliği kanunu
“YEDPA’nın en önemli sorunu imar ve iskandır”
Yapım: Ekonomi Ajans Yayıncılık Pazarlama ve Danışmanlık Hizmetleri Adres: Fevzi Paşa Cad. No 2 Sarı Ap.Büro girişi D:6 34750 Küçükbakkalköy – Ataşehir – Istanbul Tel : +90 (0) 216 572 60 69 Faks: +90 (0) 216 576 89 96 e-posta: info@ekonomiajandasi.net a.cinar@ ekonomiajandasi.net Yönetim yeri Mimar Sinan Mh. Üsküdar Cd. No:1 Yedpa Ticaret Merkezi. H Cd. No: 86/87 Ataşehir / İstanbul Telefon: 0216 471 00 20 (5 hat) Faks: 0216 471 13 13 E-Posta: info@yedpa.com.tr 08
23 26
“Amacımız YEDPA’nın parlayan bir yıldız olması”
28
Araç kiralama sektöründe patlama yaşanıyor
32
Otomobil pazarını ticari araç sürüklüyor
YEDPA’DA birlik ve beraberlik var
34 36
MÜSİAD 15. Uluslararası fuarı ile hedef büyüttü
42
Otomotivde işler rayına giriyor
12 soruda işçi-işveren hakkı
09
AYIN KONUĞU
Valeo; Otomotiv Yedek Parça Üretiminde 90 Yıllık Deneyim Valeo, dünyadaki tüm araç üreticilerinin partneri olan bir otomotiv tedarikçisi. Bir teknoloji firması olarak, CO2 emisyonlarının azaltılmasına ve sezgisel sürüşün geliştirilmesine katkıda bulunan yenilikçi ürünler ve sistemler sunuyor.
V
aleo Grup, 2013’te, 12.1 Milyar Euro ciro elde etti ve orijinal ekipman satışlarından gelen gelirinin yüzde 10’undan fazlasını Araştırma ve Geliştirmeye yatırdı. 124 üretim tesisi, 16 araştırma merkezi, 35 geliştirme merkezi ve 12 dağıtım platformu bulunan Valeo, dünyanın dört bir yanında 29 ülkede 77.000 çalışana sahip. Paris Borsası’na kote olan Valeo aynı zamanda CAC 40 endeksine kayıtlı. Dünyanın en büyük otomotiv yedek parça üreticilerinden biri olan Valeo’yu, Türkiye Direktörü Burak Akın ile konuştuk. TÜRKİYE’DE VALEO Valeo olarak Türkiye’deki varlığımız ilk kez 1989 yılında Bursa’da Transtürk Fren-Debriyaj ortaklığı ile başladı. Bugün ise, Valeo Otomotiv Sistemleri A.Ş.’nin Bursa’da ; Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından Haziran 2011 tarihi itibariyle onaylanmış olan bir Ar-Ge Merkezi ve debriyaj, volan, hidrolik transmisyon, alternatör, klima, radyatör-fan ve silecek sistemleri üretimi bulunan 4 fabrikamız var. İstanbul’da bulunan Valeo Servis ile de Türkiye ve Orta Doğu orijinal ve bağımsız yedek parça pazarlarına binek araçlar için 14 ürün grubunda ve ağır vasıta için 8 ürün grubunda yüksek kaliteli hizmet sunuyoruz. Valeo, Türkiye’deki yenileme pazarında da güvenilir bir isim. Garaj operatörleri tarafından iyi bilinen bir marka olmamızın yanı sıra Türkiye’den Mısır’a ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne kadar uzanan müşterilerimize dağıtım platformu ile hizmet veriyoruz. Valeo olarak yenileme pazarındaki stratejimiz;
10
ürün grubu, dağıtım kanalı ve coğrafi/ülke başlıkları altında üç ana unsuru içeren çoklu uzmanlık üzerine odaklanıyor. Çok ürünlü bir uzman olarak özel ihtiyaçlara göre uyarlanmış ve sınıflandırılmış bir servis ağı geliştirdik. Geniş hizmet ağımız ile dünya genelinde profesyoneller ve son kullanıcılar için memnuniyeti en üst seviyeye taşımayı hedefliyoruz. Valeo Türkiye olarak, 2008 yılında 441 olan çalışan sayımızı bin 144’e çıkardık. Bu da Valeo’nun Türkiye’deki hızlı gelişimini kanıtlıyor. VALEO 3 YILDIR EN İYİ İŞVEREN Valeo olarak, İnsan Kaynakları yönetiminde globalde benimsediğimiz “önce insan” değeri ile art arda üçüncü defa “En İyi İşveren” [Top Employer] sertifikasının sahibi olduk. Böylece “insan faktörü, Valeo’nun kalbindedir” politikamızın başarısını uluslararası alanda taçlandırdık. Hollanda merkezli uluslararası bağımsız araştırma şirketi Top Employers (eski adı ile CRF) Enstitüsü her yıl; dünya çapında yenilikçi, çalışanlarına mükemmel koşulları sağlayan, yetenekleri keşfeden ve gelişimini destekleyen tüm seçkin firmaları ödüllendiriyor. Bu çerçevede Valeo olarak, 2012, 2013 ve 2014 yıllarında aldığımız “En İyi İşveren” sertifikası ile insan kaynakları yönetiminde en yüksek standartları sağlayan şirketler arasında yerimizi aldık. Kurum içi çeşitliliğin sağlanması, eşit cinsiyet dağılımı, iş hayatındaki motivasyonun ve daha iyi bir iş-yaşam dengesinin oluşturulmasını destekleyen değerlerimiz ile Türkiye’de üst üste 3. defa bu sertifikayı almaya hak kazanan ilk şirket unvanına sahip olduk.
BURAK AKIN: “İNOVASYON ÖNCELİĞİMİZ” Valeo olarak Ar-Ge programlarımız ile özellikle motorlu araçların CO2 emisyonlarını azaltmak ; sürüş kolaylığını ve keyfini artırmak için yenilikçi teknolojilerin tasarımına odaklanıyoruz. İnovasyona odaklı stratejimiz ile her yıl orijinal ekipman satışlarından gelen gelirin 10%’undan fazlasını araştırma ve geliştirmeye yatırıyoruz. Bu doğrultuda Valeo Türkiye, artık sadece üretim üssü olarak değil, aynı zamanda inovasyonların, yeni buluşların da çıktığı bir firma olarak faaliyetini gerçekleştiriyor. Valeo Grup olarak, 2013’te elde ettiğimiz 12.1 Milyar Euro ciro ve orijinal ekipman satışlarından gelen gelirin 10%’undan fazlasını Araştırma ve Geliştirmeye yatırdık. Valeo, dünyadaki toplam 16 araştırma ve 35 geliştirme merkezindeki 9.400 Ar-Ge çalışanı ile dünyanın lider patent başvuru sahipleri arasında. 2013 yılında 786 yeni patent aldık ve her yıl aldığımız siparişlerin %30’undan fazlasını inovatif ürün ve teknolojilerden elde ediyoruz. Valeo Grup, önümüzdeki 3 yıl içerisinde yılda 1.000 mühendis ve teknisyen işe almayı planlıyor. 2012 ve 2013 yıllarında üst üste iki kez Thomson Reuters Top 100 Global Innovators sıralamasında yer alarak, dünyadaki en yenilikçi 100 şirketi arasına girdik. Bu da Valeo’nun Ar-Ge ve inovasyona verdiği önemi ve bağlılığını yansıtıyor.
üniversite ve 21 ekip katıldı. Nisan ayında yapılan ön eleme sonucu seçilen 20 proje, prototip çalışması için 5.000€ ile finanse edildi. Ekim ayında ise ilk 3’e kalan ekipler, Valeo CEO’su Jacques Aschenbroich başkanlığındaki, Valeo Grup’un üst düzey yöneticilerinin yanı sıra, bilim ve tasarım dünyasının önemli isimlerinin de içinde bulunduğu jüriye projelerini sunacak. Jüri değerlendirmesi sonucunda birinci olan ekibe 2014 Paris Motor Show’da 100.000€ ödül verilecek. Bu yarışmanın ikincisini de önümüzdeki sonbaharda düzenleyeceğiz. Büyük ödül yine 100.000€ olacak. İkinci VIC yarışmasını Ekim ayındaki Paris Motorshow’da duyuracağız ve detayları ilerleyen zamanda üniversiteler ile paylaşacağız.
VALEO GENÇLERİN ÖNÜNÜ AÇIYOR Valeo’nun Ar-Ge stratejisinin temel ilkeleri, yeni teknolojiler yaratmak ve geleceğin araçlarını tasarlamaktır. Yarının otomobilleri, insanı rahatsız edecek kadar çok sayıda sorun ile başa çıkmak zorunda kalacak. Yenilikçilik konusunda öncü bir şirket olarak araştırmalarımızı, daha güvenli, çevre dostu ve daha yüksek enerji verimliliğine sahip mobilite sağlamak için teknolojiler geliştirmeye adadık. Yenilikçilik, Valeo’nun stratejisinin temelini oluşturuyor ve aldığımız toplam siparişlerin üçte biri inovatif, yani yenilikçi ürün ve teknolojilerinden geliyor. Geleceğin teknolojisini hedef alarak ve bu doğrultuda öğrencilere yol göstermek adına 2013 Eylül ayında “Valeo İnovasyon Yarışması”nı düzenledik. Yarışmanın hedefi; dünyanın dört bir yanından mühendislik öğrencilerine geleceğin arabalarını tasarlamaları için fırsat sağlamaktı. Yarışma kapsamında; 2030’un arabalarını daha akıllı ve kolay kullanılabilir hale getirecek ekipmanları bugünden tasarlayan projeler değerlendirildi; Birincilik ödülü 100.000€ olan yarışmaya; Türkiye’den 13
11
HABER
“YEDPA kümelenmenin gerçekleştiği en güzel alanlardan bir tanesi” YEDPA Ticaret Merkezi ziyaret toplasında konuşan İstanbul Ticaret Odası Başkanı İbrahim Çağlar, otomotiv sektörü, YEDPA Ticaret Merkezi’nin önemi, İstanbul Ticaret Odası’nın faaliyetleri gibi konular hakkında önemli bilgiler verdi.
İ
stanbul Ticaret Odası Başkanı İbrahim Çağlar, “Otomotiv sektörün günden güne büyüdüğünü ve 250 bin insanın bu sektörde çalıştığını ve toplumun önemli bir ihtiyacını karşılayan bir sektörün mensuplarısınız. Sektöre baktığımız da sektörün 22 milyar doları aşan ihracatla bunun 9 milyar dolarını otomotiv yan sanayi gerçekleştiriyor. Trafiğe kayıtlı 19 milyon araç var. YEDPA’ya baktığımızda gerçekten kümelenmenin gerçekleştiği en güzel alanlardan bir tanesi. 2 binden fazla işyeri var. Bunun 800’ü tamamen otomotiv içinde olan şirketler. Hep kümelenme diyoruz, bir araya gelin diyoruz, birlikten kuvvet doğar diyoruz. Aynı sektörler aynı alanlarda aynı yerlerde olsun diyoruz. YEDPA bunun en doğru en gerçek örneğidir. YEDPA’yı temeli atıldığı günden beri biliyorum. Bugüne kadar ne zorluklardan geçti hala bir takım aşılamayan tapu sorununun olduğunu biliyorum.
Memleketimizde maalesef bürokrasi alanında bazı sıkıntılı engeller çıkıyor. Bizim temelimiz bir takım sıkıntıların bir an önce ortadan kalkması uluslararası pazarlarda çalışmalarınızın rakipleriniz ile eşit şartlarda olmasını istiyoruz. Gittiğimiz uluslararası pazarlarda fuarlarda insanımızın ne kadar kabiliyetli olduğunu görüyoruz. İstanbul Ticaret Odası olarak bu tür bürokrasi işlerin sektör mensubu temsilcilerimizin önünde engel olmaması için elimizden gelen gayreti göstermekteyiz. Sektörler ile ilgili sıkıntıları elimizden geldiğince spesifik örneklerle dile getiriyoruz. İstanbul Ticaret Odası olarak sektörünüz ile ilgili sıkıntıları gelin beraber çözelim diyoruz. Bu tür konular ile odanızı kullanın. Bu tür sorunlar çözüldüğü zamanda diğer sektörler ve yerler açısından emsal oluyor. Bu tür bürokrasi işlerinin çözümü için elimizden geleni yapacağız çözümü için uğraşacağız” dedi. YEDPA layık olduğu yerde değil Çağlar, “Gelirken içerde dükkanların önünde koliler yapılmış, kamyonlarla sevkiyatlar yapılıyor çok güzel, ama inanıyorum YEDPA layık olduğu yerde değil. Gelin el ele verelim İstanbul Ticaret Odası ile beraber çıtasını biraz daha yükseltelim. Tabi bir takım sıkıntılarımız olabilir ama YEDPA’yı biraz daha hareketlendirmemiz gerekiyor. YEDPA’yı tanıtmak istiyoruz. Örneğin İstanbul Ticaret Odası’na üye hallerimizin tanıtımını yapıyoruz. Fuarlar düzenliyoruz, yurtdışındaki alım heyetlerini buraya getirip onlarla buluşturuyoruz. İstanbul Ticaret Odası’nda iş birliği günleri de yapıyoruz.
12
İstanbul Ticaret Odası bünyesinde alım heyetleri oluşturuyoruz. Örneğin, yurtdışında ki firmaları buraya getirerek buradaki üreticilerimizle buluşturuyoruz ve iyi neticeler alıyoruz. Bunun aynısını YEDPA için de uygulayabiliriz. Alım heyetlerini alıp YEDPA’ya getirebiliriz. İnanın buraya gelenin etkilenmemesi mümkün değil. İnsan YEDPA’ya girdiği zaman büyüleniyor. Belki buradaki esnaflarımız günlük yaşamlarının bir parçası olduğu için farkında olmayabilirler ama burada benim gördüğüm büyük bir potansiyelin var olduğu ve biz bunu değerlendirmek istiyoruz. YEDPA’yı da layık olduğu yere getirmek istiyoruz. Sadece bir iş merkezi olarak değil, bir kimliğin bir karakterin parçası olarak YEDPA‘yı görüyoruz. Bu tür faaliyetleri artırmamız gerektiğini düşünüyorum” şeklinde konuştu. İbrahim Çağlar’ın İstanbul Ticaret Odası’nın yaptığı faaliyetlerden bahsettikten sonara sanayi
sitelerinin sorunları ve otomotiv sektörüne yönelik sorunların dile getirilmesi ile YEDPA Ticaret Merkezi üyelerine dağıtılan İstanbul Ticaret Odası üyesidir plaket dağıtımı ve fotoğraf çekimden sonra toplantı sona erdi.
Türkiye’nin en büyük Otomotiv Ticaret merkezi Salih Sami Atılgan, “YEDPA Ticaret Merkezi bölgesinde çok önemli bir güce sahip. Hem sosyal, hem siyasi hem de ticari anlamda önemli potansiyeli olan YEDPA’nın sorunlarının çözümü için çalışıyoruz” dedi.
İ
stanbul Ticaret Odası Başkanı İbrahim Çağlar’ın ziyaret toplantısının başlangıç konuşmasını yapan YEDPA Ticaret Merkezi Başkanı Salih Sami Atılgan; her zaman birlik beraberlik içinde oldukları ve tüm faaliyetlerine katılan Ataşehir Belediyesi Meclis Başkanı Sadi Özata, İMES Sanayi Sitesi Başkanı ve Milletvekili Adayı Kemal Akar, MODOKO Başkanı İbrahim Ethem Özçelik, Bostancı Oto Sanayi Sitesi Başkanı İrfan Özelçi, Kartal Belediye Başkanı Hüseyin Demirhan, KADOSAN
Başkanı Mustafa Yavuz, OTOMER Başkanı Selman YÜCEL ve İstanbul Ticaret Odasında meclis üyeleri ve YEDPA esnafına katılımlarından dolayı teşekkür etti. Salih Atılgan, YEDPA Ticaret Merkezi, geniş açılımı ile, Oto Yedek Parça Toptan Satıcıları Ticaret Merkezi 1985 yılında ağırlıklı olarak Taksim, Aksaray ve Sirkeci’de faaliyet gösteren yedek parça toptan satıcılarının ortak iradesi ile kurulmuş, 1990’lı yıllarda faaliyete geçmiş, bugün geldiği
13
Ziyaret
nokta itibariyle yüzde 90’ın üstünde bir doluluğa sahip. Ağırlıklı olarak yedek parça toptan ticareti olmakla beraber diğer sektörlere de kapılarını açmış bünyesinde ticari faaliyette bulunan işletmelerin ihtiyaç duyduğu bankalar, kargo şirketleri, nakliye ambar firmaları, posta hizmetleri mali, hukuki ve benzeri müşavirlik hizmetleri gibi tüm hizmet birimlerini bulunduran 1000 araç kapasiteli açık ve kapalı otoparkları olan 10 caddesi ve diğer ticaret merkezlerinden farklı olarak caddelerinde kamyonların dolaşabildiği ve caddeler arasında asansör ve yaya bağlantılarının olduğu Şehir merkezlerine yakın E5 ve TEM otobanlarının kesiştiği Ataşehir ilçe sınırları içinde yer olan oldukça güvenli bir ticaret merkezidir.
14
YEDPA bölgesinde büyük bir siyasi ve sosyal güç YEDPA Ticaret Merkezi, bin 700 ortağı ve 10 bin çalışanı ile bölgesinde büyük bir siyasi ve sosyal güç birliğidir. Ataşehir İlçesinin en büyük ticaret ve yaşam merkezi durumundadır. Ticaret merkezimiz çevresinde bulunan bölge halkı ve sanayi siteleri ile dayanışma içerisinde olarak daha değerli, daha çağdaş ve daha yaşanabilir bir yer olabilmesi amacıyla büyük çaba sarf ederek aynı zamanda büyük bir istihdam kapısı oluşturmuş olduğunu belirtti. Son olarak otomotiv sektörünün oldukça geniş bir alana sahip olduğunu ifade eden Salih Sami Atılgan, “ Ana distribütör firmalar, üreticiler, onlarla bağlantılı iş yapan satıcılar, yetkili servisler yan sanayi işletmelerimiz ve dahi onun ötesinde bizler gibi bağımsız grupları, yedek parçacıları oluşturan bağımsız servisler ve 2. el satıcıları gibi geniş bir yelpazede hareket ediyoruz. Sektörün böylesine kompleks bir yapıda oluşundan bağlantılı olarak da Avrupa Birliği ve ABD başta olmak üzere, bütün gelişmiş ülkelerde sektöre özel uygulamalar ve yasal düzenlemeler yapılmıştır. Türkiye’de, Avrupa Birliği kapsamında 2007 yılından bu yana otomotiv sektöründe, kısaca Blok Muafiyeti olarak adlandırılan Rekabet Kurulu’nun yayınlanmış olduğu tebliğ, yasal bir zorunluluk olarak şu an uygulanmaktadır. Otomotiv sektörü içerisindeki bütün grupların, birbirleriyle olan ilişkilerini düzenleyen, özellikle üretici ve distribütör firmaların ve sigorta şirketlerinin hakim durumlarını kullanarak sektörün tamamını egemenlikleri altına almalarını engellemeye yönelik olarak, diğer rekabet uygulamalarına ek muafiyetler söz konusu olmuştur. YEDPA esnafı olarak bundan şikayetçiyiz” şeklinde konuştu.
YEDPA Ticaret Merkezi Genel Kurul İstişare Toplantısı yapıldı YEDPA Ticaret merkezinin imar iskan soruna yönelik yapılan çalışmalarda YEDPA yönetiminin özverili çalışmaları neticesinde bölgeye yönelik oluşturulan komisyon çalışmaları olumlu sonuçlar vermektedir.
2
9 Nisan 2015 tarihinde düzenlenecek olan YEDPA Genel Kurul ana maddelerinin ve YEDPA’nın sorunlarına yönelik düzenlenen toplantıda birçok YEDPA’lı işadamı katıldı.
Toplantının ana gündem maddelerinin başında YEDPA’nın başlıca sorunlarından olan tapu sorununda kaydedilen ilerleme oldu. YEDPA Başkanı Salih Sami Atılgan, topu sorununda ciddi bir ilerle-
15
HABER me kaydettiklerini, belediye heyeti tarafından oluşturulan komisyon ve yaptıkları üst düzey görüşmeler sonucu ileriki dönemlerde sevindirici bir haber alabileceklerini belirti. Gündemin diğer ana maddelerini YEDPA Ticaret
16
Merkezi’nin günlük yaşantısına yönelik asansörlerdeki faaliyetler, caddelerdeki trafik, çatı tadilatı YEDPA’da sosyal sorumluk, temizlik gibi işletmelerin günlük yaşamanı etkileyen sorunlar ve öneriler hakkında görüşüldü fikir alış verişinde bulunuldu.
“YEDPA’nın en önemli sorunu imar ve iskandır” YEDPA Yönetim kurulu Başkanı Salih Atılgan, en büyük sorunlarının imar ve iskan sorunu olduğunu, bunun çözümü için gerekli tüm çalışmaların devam ettiğini belirtti.
Y
EDPA Yönetim kurulu Başkanı Salih Atılgan, YEDPA Genel Kurulu’nun son dönemlerdeki genel kurullarımız gibi YEDPA’ya yaraşır olgunlukta ve kalitede YEDPA sorun ve çözüm önerilerinin konuşulduğu değerlendirmelerin yapıldığı bir toplantı olduğunu söyledi. YEDPA’nın temel problemi olarak karşımıza gelen tapu, iskan ve mülkiyet ile ilgili konuları oldukça ayrıntılı bir şekilde gündem maddelerimizle bağlantıları olarak, sizlerin de görüş ve düşüncelerini alarak ortaya koymaya çalıştıklarını söyledi. Salih Atılgan, “2013 faaliyet döneminde yapmış olduğumuz faaliyetleri sizinle paylaşmak istiyorum. Bu çalışmaları iki ana başlık altında toplayabiliriz. Biri iskan imar ve mülkiyetle alakalı çalışmalar, diğeri de YEDPA içerisin devam eden günlük faaliyetlerimizin daha verimli olması için yürüttüğümüz çalışmalaradır. YEDPA 128 bin metrekarelik kurulmuş, zamanında proje ile ilgi fizibilite çalışmaları yapılmış, inşaat ruhsatında 1989 da onaylanmış, ana bina 1999 yılında bitmiş, 2000 yılından itibaren dükkanlar dağıtılmaya başlamış, YEDPA içerisinde yüzde 96lık seviyelerde doluluk var. Bu dükkanların bir kısmı asıl amacının dışında depo olarak kullanılmaktadır. Bu süreçler içerisinde alınmış arsalar üzerinde açılmış davalar var. Bununla ilgili kadastro hakiminin verdiği karala, devamında bölgemizde yapılan şuulandırmalar neticesinde YEDPA hisselerinde ciddi bir şekilde azalmalar oldu. O süreçler içerisinde YEDPA eksik hisselerini tamamlamaya yönelik olarak, YEDPA
üzerinde ipotek alacaklıları olan şeklinde alacakları olan kişilerle ilgili ipotek terkin sözleşmesini imzalamış, bu işlemler tapuya kayıt yaptırılamadığından dolayı YEDPA’nın ikinci defa benzer tapu işlemlerini tekrar satın alma durumu doğmuş. Tabi bu kişiler haklarını başkalarına da devretmiş durumdalar. YEDPA’nın bunlarla ilgili açmış olduğu davalar vardı. Bizim dönemimizde AİHM’ye başvurularımız oldu. Tazminat olduğumuz bedeller oldukça düşüktü. YEDPA arsaları başlangıçta 128 bin metrekareyken, şuulandırma ve kesilmiş ortak düzenlemeler sonunda ana binadaki hisse payımız 39 bine kadar gerilemişti. 46 bin metrekareden fazla o tek bina üzerinde alacaklısı oluşturulmuştu. Bu süreçler yaşanmamış olsaydı, o tutarda bir bedeli ödemek durumunda kalacaktık. Bu süreçte YEDPA’nın sorun yaşamamış için, bölgede bulunan bir şirket satın alınmış, bunun üzerine 30 bin metrekareden fazla bir ipotek hissesi olan bir
17
HABER
şirketti. Şuanda gündemde olan yeni bir şuulandırma yapıldığında yaklaşık bizim bu işlemle ilgili 190 bin metrekare civarında bir hisse payı olarak YEDPA’nın katılması söz konusu olacak” şeklinde konuştu. Mevcut şartlarda hem ana binada hem de yukarıdaki arsa paylarına ilaveten bu süreç sonunda 10 bin metrekarenin üzerinde bir ipotek hisse payı bulunduğunu kaydeden Atılgan, “Bu sorun oldukça uzun süredir devam ediyor. Özellikle siyasette yaşanan son dönemlerdeki hareketlilik döneminde bağlantılı olarak Ataşehir ve büyükşehirle yaptığımız girişimler sonuç vermemiş ama takibimiz devam ediyor. YEDPA yönetimi olarak bizim bütün kurumlarla ilişkilerimiz oldukça müspet bir şekilde devam etmektedir. Bu bizim arsamızla alakalı son dönemde aldığımız evraklar var. Çok uzun yazışmalar var. Çok hukuki konular. İsteyen olursa yönetim olarak bu belgeleri üyelerimizle de paylaşabiliriz” ifadesini kullandı. Salih Atılgan, “Daha önceki genel kurullarımızda yaptığımız çalışmalar neticesinde takriben bir milyon 300 bin lira civarında bir bedeli bu 30 bin metrekarelik hisselerin satın alınmasında kullandık ve o 46 bin metrekarelik hisselerin geri alınmasında da YEDPA’nın cebinden herhangi bir bedel çıkmamıştır. Satın almış olduğumuz şirketle ilgili hisseleri hukukçu arkadaşlarımız ve danışmanlarımızla yaptığımız görüşmeler doğrultusunda ana binamız üzerinde mahkeme kararıyla tescil ettirdi. Yani şu an ana bina üzerinde YEDPA tek hak sahibi durumundadır. Bundan sonra yapılacak şuulandırmada da YEDPA bu söz konusu arazi üzerinde tek hak sahibi olmaya devam edecektir. Tabi ki aynı şeyi boş olan araziler için söyleyemeyiz. Şuulandırmayı yapacak olan otoritenin bu araziler üzerinde kendi tasarrufları olacaktır. Ana binamızın dışında yu-
18
karıdaki boş olan arazide de bizim yaklaşık 14 bin metrekarelik tapulu bir hissemiz var. bu konuyla ilgili diğer hissedarlarla birlikte geçmiş dönemlerde yaptığımız görüşmeler neticesinde bu hissemizi Taşyapı firmasına kat karşılığı vermiştik. Bu anlaşma, daha sonra yaşanan ruhsat alımı işlemlerinde yaşanan sorunlardan dolayı gerçekleşememiştir. Bu da bizim en başından beri takip ettiğimiz bir konudur. Bu 14 bin metrekarelik hissemizle ilgili yaşanan mülkiyet sorunu ve bu bölgenin zamanla değer kazanmış olması, bu konuyu yeniden değerlendirmeye almamıza neden olmuştur. Konuyla alakalı farklı görüşler ortaya çıktı. Ruhsat alınmama gerekçesinin makul bedellerle ortaya çıkması tezine karşılık, ana binada ipotek alacaklarından kurtulmak için şuulandırmanın iptal edilmesi sürecinde YEDPA’nın aktif olarak rol alması ve bunun sonucunda da diğer arazilerimizin bundan etkilenmiş olmasından dolayı bu süreci ileride YEDPA’nın menfaati doğrultusunda yeniden değerlendirmemize neden oluyor. Kısacası bu basit bir konu değildir” şeklinde konuştu. 2014 yılında ortaklardan herhangi bir ücret talebinin olmadığını kaydeden Atılgan, “Zaten biz yönetimde kaldığımız süre içerisinde ortaklardan talep ettiğimiz ücret doğalgaz dönüşümüyle ilgili olarak bir milyon 200 bin TL civarında bir para toplamıştık. Bu konu dışında ortaklardan aidat gibi herhangi bir ücret talep etmiyoruz. Bu dönemde böyle bir şey söz konusu olmayacak. YEDPA’nın bu dönemde oluşturduğu gelir kaynaklarıyla 700 bin
liralık gelir vergisi ya da çok büyük olan binamızın bakım onarım masrafları gibi giderleri karşılıyoruz. Bunların başında YEDPA bünyesinde kiraya verdiğimiz alanlar yer alıyor. YEDPA yaklaşık olarak yıl içerisinde 707 bin lira artı KDV gibi bir gelir elde etmeye başladı. Bu kademeli olarak arttı ayrıca kira bedellerinin artmasıyla gelirimiz daha da yükselecektir. Bu kiraya verdiğimiz, otopark alanları olarak yapılmış yerlerdir. Bu yüzden daha sonra tekrar YEDPA’ya geri dönecek yerlerdir. Diğer bir gelir kaynağımız da otopark gelirlerinden elde ettiğimiz bedellerdir. Bu da net bedeller üzerinden 600 bin lira gibi bir rakama ulaşıyor. Bu sene biraz daha düşük oldu. 100 bin liranın üzerinde bir sistem dönüşüm harcaması yaptık. Önümüzdeki dönemlerde buna benzer başka çalışmalar olmayacak. Otopark ücretlerinin artırılması gibi bir düşünceyle hareket edilmemiştir. Kira ücretleri de önümüzdeki dönemlerde enflasyon farkları nispetinde artacaktır. Ayrıca ek gelir kaynaklarımız da söz konusudur. İşletme bütçemize yönelik olarak, güvenlik, yakıt, personel ücretleri, elektrik ve su gibi aidatlar yaklaşık yüzde 70’lik bir kısmını oluşturuyor. Güvenlik konusunda hizmet veren personele ilave bir artış yaptığımızdan dolayı bu kalemde ortalamanın üzerinde bir artış gerçekleşti. İşletme bütçesinde, YEDPA içerisinde yer alan işletmelerden toplanan aidatlarda yaklaşık olarak yüzde dokuzluk bir artış oldu. Doğalgaz konusunda yaptığımız tasarruftan dolayı geçtiğimiz yıl da hatırlayacağınız üzere aidatlarda herhangi bir artış olmamıştı” dedi. Salih Atılgan konuşmasına şöyle devam etti: Bu yıl içinde yaptığımız çalışmalara örnek ola-
rak, doğalgaz dönüşümü gerçekleşmiş ama sistemin iyileşmesine yönelik çalışmalarımız devam etti. Özellikle uç noktalardaki dükkanların daha iyi ısınabilmesinin imkanları araştırıldı. Ayrıca kazan dairesi içerisinde oldukça geniş bir alan iyileştirildi. Asansörlerimiz geçen sene yaşanan bir kazadan dolayı mevcut şartnameye uygun olarak yeniden revize edilmiştir. YEDPA büyük bir iş merkezi olduğundan personel ve yük taşınması konusunda yoğun olarak kullanıldığı için asansörlerimizde sık sık arızalar meydana gelmektedir. Bu dönemde bünyemiz içinde yer alan işletmelerin aidatlarını sanal ortamda ödeyebilmesi için pos ödeme sistemi gündeme gelmiştir. 2013 yılı içerisinde sektörümüzde yaşanan sıkıntılara rağmen başarılı sayılabilecek bir seviyedeki tahsilat yüzdesiyle yolumuza devam ediyoruz. Elbette ki zaman zaman ihtiyacımızı bankadan kredi yoluyla karşıladığımız durumlar olmuştur ama gecikme faizlerinden elde ettiğimiz gelirler bizim ödediğimiz bedellerden daha fazladır yani kısacası bütçeye herhangi bir yük gelmemiştir. Bir diğer faaliyetimiz de bu yıl hizmet vermeye başlayan konferans salonumuzdur. Buradan da ayrıca gelir elde edebiliyoruz. Su ve elektrik gibi sistemlerle alakalı konuları da takip ediyoruz. Kooperatifimiz sonuçta kar amaçlı bir işletme değil ama gelir gider farklılıklarında bütçede 292 bin liralık reel bir bedel ortaya çıkmaktadır. Önem verdiğimiz bir diğer konu da yıl içerisinde üyelerimizle birlikte yaptığımız bilgilendirme ve istişare toplantılarıdır. Aldığımız kararların çoğunda sizlerin bu sayede bilgisi ve katkısı olması sağlanıyor. Son derece açık ve şeffaf bir yönetim ortaya koymaya çalışıyoruz.
19
HABER
“Kaymakamlık olarak YEDPA’nın yanındayız” A
taşehir Kaymakamı Zafer Karamehmetoğlu YEDPA’nın Ataşehir içerisinde istihdama büyük katkı sağlayan, ülkemize büyük katma değer ortaya koyan güzel bir ticari merkezdir olduğunu söyledi. Karamehmetoğlu “Kendi içindeki imar, iskan ve tapu sorunlarıyla ticari hayatını devam ettiriyor. Dileğimiz şu ki, bir sonraki neslin daha rahat edebilmesi adına buradaki mülkiyet ve tapu sorunun bir an önce çözüme ulaştırılmasıdır. İmar-iskan sorunu sadece YEDPA’ya has bir konu değil, tüm bölgenin problemidir. 30 Mart seçimlerinde Ataşehir halkının çözüm istediği en önemli sorun da bu konuydu. YEDPA, bölgede yaşayan insanlarımızın çok önem verdiği bir ticari merkezdir. Dünyada buna benzer
20
ticari merkezlerin böyle bir sorunu yok. Bu sorunun çözüme kavuşturulabilmesi için taraflar da belli aslında… İlçe belediyesinin yapacağı çalışmalar var, Büyükşehir Belediyesi’nin yapacağı çalışmalar var… Burada şu anki kooperatif üyelerinden beklenen çalışmalar var. Aradan yıllar geçmiş. Önümüzdeki süreçte de yönetim, mesaisinin büyük kısmını bu sorunlara ayırmak zorunda kalacaktır. Ben Ataşehir Kaymakamı olarak şunu ifade etmek istiyorum; burada güzel bir birliktelik var. Kooperatif üyeleri birbirini anlayan, bilen, sorunların çözümü noktasında gayret gösteren insanlardan oluşuyor. Bu birlikteliğin devam etmesi halinde bu sorunların çözüleceğine inanıyorum. Hepinizi başarılar diliyorum” dedi.
YEDPA Güneş Enerjisine Geçiş Projesi
S
acit Özerol, bütün dünyada enerji fevkalade önemli bir konudur. Enerjinin temeli ham petrol ve türevleridir. Şimdide nükleer enerji gündeme getirilmektedir. Eğer yeni bir enerji teknolojisi varsa mutlaka kullanmalıyız. Ama şuna dikkat etmemiz lazım. Biz genelde yeni bir teknolojiye geçiş yaparken Avrupalı bize çöpçü gözüyle baktı. Bu geçmişte sahip olunan teknolojilerde böyle oldu. Türkiye Avrupa’nın çöplüğüdür gözüyle baktı. Doğalgaz gelirken de biz uyardık ama kimse sesimizi duymadı. Fakat bu konjonktür içerisinde İstanbul büyükşehir belediye başkanlığına Recep Tayyip Erdoğan geldiğinde beni çağırdı ve dedi ki seni doğalgazın başına getirmek istiyorum. Görüşmelerde sorun yok ama iş finansmana gelince tıkandık kaldık. Finansmana da karışmayacaksınız, o da benim kontrolümde olacak dedim. Ancak o dönemde bazı sebeplerden ötürü bu durum sonuçlanmadı. Şimdi enerji yine gündemde. Ülkemizin bütçesinin en büyük açığı bu enerjiye verilen paralardan kaynaklanıyor. Bunun yanında bizim en büyüğü yapmak gibi bir hasletimiz var. En büyüğü yapmak bazen mesele değil ama hesabını da iyi yapmak gerekir. Hesabımızın da büyük olması lazım. Keşke zamanında doğalgaza geçilirken direk rüzgar ve güneş enerjisine geçilmiş olsaydı. Eğer bunu yapmış olsaydık günümüzde konuşulan birçok konu konuşulmayacak, bütçemiz de bu kadar açık vermeyecekti. Biz diyoruz ki, güneş size fatura göndermez. Bizim yapımıza uygun Belçika’da yapılmış bir çatı sistemi var. Kapasitesi 2.2 MW gücünde bir sistem bu.
Bizim yaptığımız hesaplara göre de bizim çatımızda 30 bin metrekarelik alan var. Bu çatının üzerine kurduğumuz güneş enerjisi yaklaşık 3 MW‘lik bir sistem kurmayı olağan hale getiriyor. Kesin rakamlar olmamakla beraber yaptığımız ön çalışmalarda bizim buradaki enerji ihtiyacımız neredeyse karşılayacak durumda. Ben burada eğer bu binada yapılacaksa asla ve kata mimarisinin güneş enerjisi sitemine uygun ol-
21
HABER masının doğru olduğunu ve buna uygun yapılması gerekiyor. Güney Kore’de bize çok sıcak bakıyorlar. Bu yaptığımız çalışmalar esnasında bu işi nasıl finanse ederiz diye konuştuk. Yap işlet devret modeliyle bu iş mümkün olabilir mi diye araştırdık. Bundan 2 yıl önce bir firmadan teklif almıştık. Önce onlarla konuştuk. Dediler ki biz ilgileniriz ama yap işlet devret modeline sıcak bakmıyorlar. Yerli firmalarımız yap işlet devret modeline sıcak bakmıyorlar. Güneş enerjisiyle ilgili yapılan fuara gittik ve orada yurtdışı firmalarıyla görüşme imkanı yakaladık. Güney Kore, İtalyan, Çin ve Fransız firmaları ilgi duydu. Güneş enerjisi teknolojisi şuanda Çin’den çıkıyor. Her kim ben yapıyorum diyorsa, malzemeyi Çin’den alıyor. Yerli firmalar bu iş için bize malzemeyi vereceklerini ancak gerisine karışmayacaklarını söylediler. Bu dış firmalarla ya-
pılan görüşmelerde hepsi sıcak bakıyor. Güney Kore firması Kore Savaşı dolayısıyla bizleri çok seviyorlar. Bize bu konuda her türlü imkanı sağlayacaklarını belirttiler. Bu Güney Kore firmasıyla görüşmelerimizi sürdüreceğiz. Burada önümüze sertifika sorunu çıkıyor. Maalesef 2014 yılı sertifika kontenjanları dolmuş durumda. Ancak önümüzdeki sene için müracaat yapabileceğiz. Kanunlar gereği 1 MW’nin üzerinde üretim yapacaksak sertifika almak zorundayız. Sertifika almak için önce 1 yıl boyunca buranın güneş verimini ve rüzgar haritasını çıkarmamız lazım. O çalışmadan sonra sertifika verilip verilmeyeceği kararlaştırılıyor. Ruhsatların alınması 1 yıl sürüyor. Ondan sonra tatbikata geçiliyor. Bir yılda o sürüyor. Burada önemli olan en başından doğru hareket ederek en az maliyetle en çok verimi sağlayacağımız siteme geçmek olacak.
Yasalaşan 6331 sayılı iş sağlığı ve güvenliği kanunu YEDPA Ticaret merkezi müdür yardımcısı Erkan Aksoy, yaptıkları iş güvenliği çalışmaları hakkında bilgi verdi.
E
rkan Aksoy, “6331 sayılı iş sağlığı ve güvenliği kanunu yasalaşmasıyla birlikte bazı önemli yükümlükler de doğurmuş oldu. Bu yasa çerçevesinde de bünyesinde sigortalı personel çalıştıran her işyeri kapsam içine alındı ve ağır cezai müeyyideler kondu. Biz yönetim olarak, ortak alanlar, mesul olduğumuz idari ofisler, kazan dairesi ve 110 bin metrekarelik ortak alanlar için, öncelikli olarak risk analizi acil eylem planını yaptırdık. Bunun haricinde kanun gereği yatırım anlamında bazı tedbirler almak zorunda kaldık. Örneğin, 600 adet elektrik panosunun emniyet ve kilit altında alınması, karbondioksit tüplerinin montajı, cadde giriş ve çıkışlarında acil toplanma istasyonlarının oluşturulması, tüm caddelerini giriş-çıkış kör noktalarında ışıklı ışıksız yönlendirme levhalarının yapılması, galerilerde, otoparklarda ışıklı, ışıksız yönlendirme levhalarının hazırlanması, yangın sistemlerinin gözden geçirilerek eksiklerinin tamamlanması sayılabilir. Bu uzun soluklu bir çalışma olacak” şeklinde konuştu. Bütün bu yatırım çalışmalarını yapabilmek için de 200 bin TL’lik bir bütçenin oluşturulması gerektiğini kaydeden Aksoy, “Toplamda rakam büyük görünse
22
de mevcut işyerlerine böldüğümüzde cüzi rakamların ortaya çıktığını göreceksiniz. 26 metrekarelik bir işyeri için 30 TL, 52 metrekare için 80 TL, 90 metrekare için 120 TL, 135 metrekare için 180 TL, 400 metrekare için de 330 TL ödemeler öngörülmektedir. Belirlenen bu ödeneklerin aidatlarla birlikte 10 haziran 2014 tarihinde tahsil edilmesi düşünülmektedir. İnsan hayatının herşeyden önemli olmasından dolayı ilgili konunun onaylanmasını dilerim” dedi.
YEDPA’DA birlik ve beraberlik var Geçtiğimiz dönemlerde gerçekleştirilen YEDPA iftar etkinliğine geniş katılım sağlandı. YEDPA Sosyal Sorumluluk çevresinde çevre insanını unutmamıştır YEDPA Cami tamamı günülü katılımları sonucu olarak yapılmış ülkemizin örnek seçkin gösterile bilecek modern bir mimari ile yapılmış, YEDPA’lılar bu vesile ile kazançlarını bereketlendirmiştir. Sadece cami proje ile kalmamıştır cami bünyesinde aş evi faaliyetleri,112 acil Hızır acil istasyonu ve Rafet Alemdar sağlık ocağı ile esnaf ve çalışanlarının ihtiyaçlarını gidermekle kalmamış çevresinde yaşayan insanlarını da unutmamıştır. Katılanlar: Müftü, Ataşehir İlçe Belediye Meclis Başkanı Kani Atabey, Maltepe Üniversitesi Mimarlık Ve Ta-
sarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Emre Aysu, Maltepe Üniversitesi Dış Ticaret Ve Lojistik Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mehmet Tanyaş. Adalet ve Kalkınma Partisi Ataşehir İlçe Bşkanı Mustafa Naim Yağcı, Cumhuriyet Halk Partisi Kadın Kolları Başkanı Yeşildağ, Milliyetçi Hareket Partisi İstanbul İl Başkan Yardımcısı Hulusi Türker, Milliyetçi Hareket Partisi Ataşehir İlçe Başkanı Oğuz Sarul, Saadet Partisi Ataşehir İlçe Başkanı Numan Yüksel, Barış ve Demokrasi Partisi Ataşehir İlçe Başkanı Ahmet Karaoğlu, Büyük Birlik Partisi Ataşehir İlçe Başkanı Muammer Yiğit. Çeşitli sivil toplum kuruluşları başkanları ve yöneticileri, bölgedeki mahalle muhtarlarının yanı sıra YEDPA üyeleri ve YEDPA’da daha önce yöneticilik yapmış eski yönetim kurulu üyeleri de katıldı.
23
HABER
24
25
HABER
“Amacımız YEDPA’nın parlayan bir yıldız olması” Taksim Forklift’ten Murat Güven, tek isteklerinin ve amaçlarının YEDPA’nın gelişmesi ve sorunlarından arınmış bir şekilde faaliyetlerini sürdürmesi olduğunu belirterek, yapılacak küçük iyileştirmelerle, Türkiye’nin kendi alanında faaliyet gösteren tek iş merkezi olan YEDPA’nın parlayan bir yıldız olacağını söyledi.
1
982 yılında YEDPA’nın kurucu üyelerinden biri olan Muzaffer Demirkaya tarafından Taksim’de kurulan Taksim Otomotiv A.Ş. daha sonra YEDPA’ya geçerek bugüne kadar kendi iş yerinde faaliyetlerini sürdürmekte. Firma yetkilisi Murat Güven, Muzaffer Demirkaya’nın YEDPA kurulurken kendi işinden daha çok YEDPA için çabaladığını,YADPA’nın bugünlere gelmesinde çok büyük emeği olduğunu belirtti. Taksim Forklift & Lojistik Hizmetleri’nin faaliyetleri konusunda bilgiler veren Murat Güven, “Bizim firmamız daha önce Dodge, Desoto ve Fargo kamyon grubunun yedek parça fabrika bayisiydi. 2009’a kadar toptan yedek parça ticareti yapıyordu. O yıldan sonra Dodge fabrikasının kapanmasıyla başka arayışlara girdik. Çin’den cam şişe ithalatı yapıyoruz. Başka ülkelerden farklı ürünler ithal ettik. Bunun dışında yaklaşık 3 yıl evvel forklift kiralama işiyle lojistik sektörüne girdik. Özellikle YEDPA’daki fiziki şartları göz önünde bulundurarak bu sektöre adım attık.
26
YEDPA’da her caddeye kamyon giremiyor. Burada indirme bindirme işleri zaman zaman sıkıntı oluyor. Buraya dünyanın birçok ülkesinden mal gelir. Daha sonra buradan tüm Türkiye ve diğer farklı ülkelere dağıtım yapılır. Dolayısıyla burada bir lojistik sıkıntısı vardı. Burada sadece A caddesine TIR ve tenteli kamyon girebiliyor. Diğer caddelere giremiyor. O yüzden forklift ihtiyacı olduğunu düşündük.Bizden önce YEDPA’da faaliyet gösteren,forklit hizmeti veren bir firma vardı,halen yine faaliyetine devam etmektedir.Biz de yaklaşık üçbuçuk yıldır bu sektörede faaliyet göstererek YEDPA’ya hizmet veriyoruz.Rekabet her zaman kaliteyi de beraberinde getirir.Diğer forklift firmasıyla dostane rekabetimiz YEDPA esnafının daha kaliteli ve hızlı hizmet almasına vesile olmaktadır.Kamyonların caddelere giremediği yerlerde biz devreye girerek yurt içinden ve dışından YEDPA’ya gelen malları işyerlerine taşıyarak,YEDPA içerisindeki malları da dışarıya,kamyonların bulunduğu açık alana taşıyarak iki yönlü
bir hizmet sağlıyoruz.Forklift hizmeti YEDPA için çok önemli ve elzem bir hizmettir.Bu hizmet sayesinde Lojistik açıdan YEDPA projesinin aksayan yönlerini işler hale getiriyoruz” şeklinde konuştu. YEDPA’daki ticaret hacminin yüksek olması en büyük dileğimizdir diyen Güven, “YEDPA esnafının burada rahat etmesi lazım. Onlar burada rahat edecekler ki YEDPA’da ticaret yapmaya devam etsinler.Esnaf YEDPA’da rahat ticaret yapamazsa çeşitli arayışlar içerisine girer,başka yerlere gider.Esnaf giderse de YEDPA biter.YEDPA’da rahat ticaret imkânı bulamayıp taşınan birçok firma var,bunun yanında YEDPA’ya taşınan yeni firmalar da var.YEDPA sürekli bir sirkülasyon halinde’’şeklinde konuştu. Bizim burada İşletmelerimize önereceğimiz bazı şeyler var diyen Güven, “Firmalara gelen mallar dünyanın öbür ucundan o kadar yollar,okyanuslar aşıyor, türlü badireler atlatıyor ve YEDPA’nın kapısına geliyor,boşaltacak alan,yanaşacak rampa bulamıyor. YEDPA’nın kapısında o konteynere sorun çıkmamalı.
Bunun için yapılması gereken öncelikli işlerden biri yolların konteynerlere uygun hale getirilmesdir. 90 derecelik açıyla yapılmış cadde girişleri kamyonların caddelere girmelerine olanak tanımamaktadır.En azından açının 45 - 50 dereceye düşürülmesi gerekir. Böylece kamyonların manevra kabiliyetleri artar. YEDPA inşa edilirken piyasada olan kamyonların boyutları daha küçüktü,manevra yapabiliyordu. Şimdi bu araçlar büyüdükçe büyüdü ve artık buralara sığmaz hale geldi. Bunun yanında havalandırmaların iyi çalışması lazım. Egzoz gazları dibe çöküyor ve havalandırmalar emiş yapmaz ise orada kalıyor. Özellikle 10 numara yağ kullanan bazı araçlar buraya geldiği zaman bıraktıkları egzoz gazı daha tehlikeli ve zararlı oluyor. Yaptığımız araştırmalarda buraya giren kamyonetlerin yarısı bu yağı yakıt olarak kullanıyor. Bu yağın egzozu mazot dumanına göre 10 kat daha zararlı. Bunun için havalandırma sisteminin çok verimli bir şekilde çalışması lazım. 1 saatte bir 20 dakika veya 2 saatte 30 dakika çalıştırarak buradaki sıkıntıyı çözebiliriz. Bizim maksadımız esnafımızın burada rahat etmesi ve dolayısıyla burada kalmasıdır” ifadesinde bulundu.
27
HABER
Araç kiralama sektöründe patlama yaşanıyor Avantajlarının iyice anlaşılmasıyla birlikte Türkiye’de son dönemde araç kiralama sektöründe büyük patlama yaşanıyor. Bu patlama özellikle operasyonel kiralamada, yani şirketlerin kiraladığı araç sayısında yaşanıyor.
2
012 yılında 170 bin adet olan operasyonel kiralama parkı 2013 yılında yüzde 20 artarak 200 bin adedi aşarken, 2014’te ise 220 bine ulaştı. 2012 yılı sonu itibarı ile Türkiye operasyonel kiralama sektörünün aktif değeri ise yaklaşık 6.8 milyar TL’den 2013 yılında 8.2 milyar TL’ye yükseldi. Bu rakamın 2014’te 9 milyar TL’ye yaklaştı. Bu da Türkiye’de her yıl şirketlerin 9 milyar TL’lik kiralık araca bindiğini ortaya koyuyor. Sektörün cirosu ise 4 milyar TL civarında.
GÖZ KAMAŞTIRICI BÜYÜME Tüm Oto Kiralama Kuruluşları Derneği (TOKKDER) Genel Sekreteri Tolga Özgül, sunulan ürünün sadece araçtan ibaret olmayıp; kapsamlı bir operasyonel filo yönetimi paketini de içerdiği daha geniş kitleler tarafından deneyimlenerek benimsendikçe sektörün istikrarlı bir biçimde hacmini büyütmeye devam ettiğini söyledi. 2013 yılından itibaren artık operasyonel kiralama sektörünün daha net ölçümlenebildiğini belirten Özgül, “Bu bilgi çerçevesinde operasyonel kiralama sektörünün son yıllarda sergilediği istikrarlı büyüme çizgisini 2013 yılında da koruyarak yıl sonu itibarıyla yaklaşık 200-207 bin adetlik bir araç parkına ulaştığını düşünüyoruz. 2012 yılında sektörün hacminin yaklaşık 170 bin adet seviyesinde olduğu dikkate alındığında, sektörün 2012 yılına göre yaklaşık yüzde 18-22 seviyesinde göz kamaştırıcı bir büyüme kaydettiğini görüyoruz” dedi. 85 BİN YENİ ARAÇ 2012 yılı sonu itibarı ile Türkiye operasyonel kiralama sektörünün aktif değerinin yaklaşık 6.8 milyar TL seviyesinde olduğunu kaydeden Tolga Özgül, henüz 2013 yılsonu verilerine ilişkin çalışmalar devam ettiği için, şu an için bu konuda net bir söylemde bulunmanın güç olduğunu belirtiyor. Özgül, “2014 yılında ise Türkiye operasyonel kiralama sektörünün yüzde 10 seviyelerinde bir büyüme kaydederek 220 bin adet seviyelerine ulaşacaktır. Bununla birlikte otomotiv pazarın-
28
R
29
HABER dan en büyük pay alan sektörlerin başında gelen Türkiye operasyonel kiralama sektörü, 2014 yılında 80-85 bin adet yeni aracı filosuna dahil edildi” açıklamasını yapıyor. Avrupa’ya kıyasla büyük potansiyel “Sektörün bugün geldiği nokta sahip olduğu potansiyel göz önünde bulundurulduğunda halen oldukça düşük” yorumunu yapan Özgül, “Şöyle ki; Avrupa’da Almanya, İngiltere, Fransa, İtalya gibi gelişmiş pazarlara baktığımızda her bin kişiye düşen binek otomobil sayısının, 500’lü adetlerin üzerinde olduğunu gözlemliyoruz. Buna karşın ülkemizde her bin kişiye düşen binek otomobil sayısı yaklaşık 100-120 adet seviyesinde kalıyor. Bu noktada ülkemizin ekonomik ve coğrafik koşullarını da göz önüne aldığımızda, sektörün ülkemizde ne denli büyük bir gelişim potansiyeline sahip olduğu kolaylıkla öngörülebiliyor” dedi. Avantajları neler Türkiye’de hızla yerleşen operasyonel filo kiralama alışkanlığı şirketlerin filo yönetim yükünün önemli bölümünü üstlenerek, işletmelerin hayatını kolaylaştırıyor. Filo kiralama hizmetini seçen kurumlar; servis, vergi, bakım gibi konularla uğraşmak zorunda kalmadığı gibi, onarımı 24 saati aşan, hasar ve arıza durumlarında ikame araç imkanından, filo yönetimi gibi hizmetlerden de faydalanırken araçların kasko, trafik sigortası ve MTV’si, OGS ve Trafik cezaları takibi
30
ve ödemeleri gibi detaylar filo kiralama firmaları tarafından gerçekleştiriliyor. Bütçelemede büyük kolaylıklar sağlayan filo kiralamada, kira bedelleri düzenli ve sabit bir şekilde gerçekleştirildiği için şirketler nakit akışlarını daha kolay takip edebiliyor. Oyuncu sayısı hızla artıyor Türkiye’de yeni yeni büyüyen operasyonel kiralama sektöründe faaliyet gösteren firma sayısı şimdiden 800’ü bulmuş durumda. Ancak pazarın yüzde 90’ı 15 firma arasında paylaşılıyor. TOKKDER üyelerinden 81’i operasyonel kiralama alanında faaliyette bulunurken, bunların 9 kadarı yabancı veya yabancı ortaklı firmalardan oluşuyor. İlk 10 büyük firma içinde yabancı ortaklığı veya yabancı fon yatırımı olan firmaların oranı yüzde 50 mertebesine ulaştı. Her sene yeni oyuncunun dahil olduğu filo kiralama sektörünün en büyük oyuncularına baktığımız zaman, Intercity, Derindere, Hedef Filo, Teb Arval, Leaseplan, Fleet Corp, ALD gibi şirketler ön plana çıkıyor.Avrupa’da operasyonel kiralama sektörünün büyüme hızının yavaşladığı ve Türkiye’de filo kiralama sektöründe yaşanan istikrarlı büyüme göz önüne aldığında, yabancı yatırımcıların Türkiye filo pazarına yönelmesi bekleniyor. Son dönemlerde artan yabancı ortaklıkların da bu beklentiyi doğruladığını söyleyebiliriz. Sektörde olan uluslararası oyuncular ise Leaseplan, ALD, TEB Arval olarak sıralayabiliriz.
31
HABER
Otomobil pazarını ticari araç sürüklüyor Türkiye’de otomobil pazarı Ocak - Kasım döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 14,23 azalarak 620 bin 692 olarak gerçekleşti. Otomobil pazarının daralma oranı önceki aylara göre azalırken hafif ticari araçlar geçen yılın aynı ayına göre yüzde 38’e yakın arttı.
T
ürkiye’de otomobil pazarı 2014 yılı Ocak-Kasım döneminde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 15, hafif ticari araç pazarı yüzde 10,5 geriledi.
Otomotiv Distribütörleri Derneği’nden (ODD) yapılan açıklamaya göre, Türkiye otomobil ve hafif ticari araç toplam pazarı, 2014 yılı Ocak - Kasım döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 14,23 azalarak 620 bin 692 olarak gerçekleşti. Geçen yıl on bir aylık dönemde toplam pazar 723 bin 660 olmuştu. Otomobil satışları, 2014 yılı Ocak-Kasım döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 15,29 azalarak 477 bin 277’ye geriledi. 2013 yılı on bir aylık dönemde satış 563 bin 456 olarak gerçekleşmişti. Hafif ticari araç pazarı, 2014 yılı on bir aylık dönemde geçen yıla göre yüzde 10,48 azalarak 143 bin
32
415’e geriledi. Geçen yıl satış 160 bin 204 olmuştu. TİCARİ YÜZDE 38’E YAKIN YÜKSELDİ 2014 yılı kasım ayı otomobil ve hafif ticari araç pazarı 80 bin 621’e ulaştı. 79 bin 301 olan 2013 yılı Kasım ayı otomobil ve hafif ticari araç pazar toplamına göre satışlar yüzde 1,66 oranında arttı. Kasım ayında otomobil satışları bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 6,9 azalarak 59 bin 695 olarak gerçekleşti. Hafif ticari araç pazarı kasım ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 37,82 artarak 20 bin 926 seviyesine ulaştı. Bu yılın on bir aylık dönemde, 1600cc altındaki otomobil satışlarında yüzde 14,53, 1600 - 2000cc aralığında motor hacmine sahip otomobil satışlarında yüzde 31,45 ve 2000cc üstü otomobillerde yüzde 6,25 daralma görüldü. Ocak - Kasım döneminde, 85kW altı 21 adet, 121kW üstü ise 16 adet elektrikli otomobil satışı gerçekleşti.
2014 yılı on bir aylık dönemde, otomobil pazarında ortalama emisyon değerlerine göre en yüksek paya yüzde 39,08 oranıyla 100 - 120 gr/km arasındaki otomobiller 186 bin 516 adet ile sahip oldu. Ocak - Kasım döneminde, dizel otomobil satışlarının payı yüzde 61,71’e, otomatik şanzımanlı otomobillerin payı ise yüzde 46,07’ye yükseldi. 2014 yılı Ocak - Kasım döneminde otomobil pazarı segmentinin yüzde 83,82’sini yine vergi oranları düşük olan A, B ve C segmentlerinde yer alan araçlar oluşturdu. Segmentlere göre değerlendirildiğinde, en yüksek satış adetine yüzde 52,15 pay alan C (248 bin 901 adet) segmenti ulaştı. Kasa tiplerine göre değerlendirildiğinde ise, en çok tercih edilen gövde tipi yine Sedan otomobiller (yüzde 47,38 pay, 226 bin 111 adet) oldu. Otomobil ve hafif ticari araç pazarı, 2014 yılı ilk çeyreğinde yüzde 24,46, ikinci çeyreğinde yüzde 25,12 ve üçüncü çeyreğinde yüzde 8,78 daraldı. ODD Genel Koordinatörü Hayri Erce konuya ilişkin açık-
lamasında, bu yılın 11 aylık döneminde otomobil ve hafif ticari araç pazarında yüzde 14,23’lük daralma görüldüğünü belirterek, daralmanın nedenlerini “Kur ve faiz oranlarındaki yükselişler, otomobil ÖTV oranlarındaki artış, BDDK’nın kredi işlemlerine yönelik getirdiği sınırlamalar, büyümede ivme kaybı, özel sektör tüketim ve yatırımlarındaki zayıflık” olarak sıraladı. 2014 yılı otomotiv sektörü toplam pazarının 725 775 bin aralığında gerçekleşeceğini öngördüklerini dile getiren Erce, şunları kaydetti: “2015 Yılında; ABD merkez bankası’nın (Fed) ekonomideki iyileşmeye paralel olarak, politika faiz artırma beklentisi, Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) ekonomik toparlanmayı desteklemek amacıyla parasal genişlemeye devam etme kararı, jeopolitik gelişmeler, TCMB’nin enflasyonla mücadele kararlılığı, cari işlemler açığındaki gelişim, yapısal reformlara ait atılacak adımlar ve içerisinde bulunulan seçim süreci etkili olacaktır. 2015 yılı otomotiv sektörü toplam pazarının 775-825 bin adet aralığında gerçekleşeceği beklenmektedir.”
33
HABER
MÜSİAD 15. Uluslararası 15. MÜSİAD Uluslararası Fuarı, CNR Expo Fuar Merkezi 2. salonda yapılan törenle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıldı.
T
ürkiye ekonomisinin dünyadaki krizlere takılmadan, taarruzlara boyun eğmeden çok ciddi bir değişim sürecinden geçtiğini belirten Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ”Radar sistemi, milli piyade tüfeği, roket sistemi ve bilişim teknolojilerinin bu fuarda ilk kez sergileneceğini büyük bir memnuniyetle öğrendim. Fuara katılan ülkelerin Türkiye’nin gücünü görmelerini, incelemelerini isterim. İstikrarıyla ve güven ortamıyla Türkiye, ticaret ve işbirliği yapmak için eşsiz bir ülkedir” diye konuştu.
Irak, Suriye ve Filistin’deki insanlık dramlarına da değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, zulüm ve adaletsizlik üzerine medeniyet inşa edilemeyeceğini dile getirdi ve batılı ülkeler ile Birleşmiş Milletler teşkilatının olanları görmezden geldiğini söyledi. Erdoğan, “Sadece büyümekten değil, birlikte büyümekten, paylaşarak büyümekten, mazlumların ellerinden tutarak büyümekten yanayız. Bu fuar alternatif bir dünyanın var olduğunu göstermek açısından önemli” dedi.
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “2012 yılında dünyanın ilk 250 müteahhidi arasında 36 Türk vardı. Bugün bu rakam 42 oldu. 12 yılda milli gelir, üç kattan fazla arttı. Uluslararası Para Fonu IMF’ye olan borcumuzu tamamen kapattık. 2023 için başta dış ticaret olmak üzere son derece iddialı ama ulaşılabilir hedeflerimiz olduğunu söyleyebilirim.”
MÜSİAD 12 Gönüllü İşadamıyla Kuruldu MÜSİAD’ın 24 yıl önce 12 gönüllü işadamı tarafından kurulduğunu belirten MÜSİAD Başkanı Nail Olpak, günümüzde Türkiye’de 85 noktada temsilciliğin yanı sıra 63 ülkede 129 irtibat noktası ile küresel bir sivil toplum kuruluşu olarak hizmet verdiklerini söyledi. Bu fuarda “Dünya değiştirilebilir” sloganıyla yol aldıklarına dikkat çeken Olpak, “Modern dünyanın açmazlarını bu salonun içindekiler kıracaktır” dedi.
Türkiye Küresel Ekonominin Parlayan Yıldızı Türkiye’nin bölgenin ve küresel ekonominin parlayan yıldızı olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı, aynı zamanda küresel vicdana seslenen bir ülke olmaktan da taviz vermeyeceklerini ifade etti. Konuşmasında
“İşadamı çalışma hayatında dürüst olmalıdır, ticaretini helalinden yapmalıdır” diyen Olpak, MÜSİAD olarak hakkı ve doğru ticareti göstermek üzere yola çıktıklarını söyledi. “Yeni Türkiye kavramını değerlendiren Olpak, “Yeni Türkiye, siyaset algısından hukuki
34
fuarı ile hedef büyüttü zemine, eğitim metodundan insan tasavvuruna, finansal sisteminden dış politikaya dek etkilediğimiz ve etkilendiğimiz kavramların yeniden ele alınmasıdır. Eski Türkiye’nin miadı dolmuştur. Sosyoloji, bize yeni bir Türkiye dayatmaktadır.” Çözüm sürecine de değinen Olpak, “MÜSİAD olarak geleceğimiz için çözüm sürecine de tarafız” ifadesini kullandı. Kalkınmanın Temel Unsuru Üretim Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, “Bizim ligimizde, bizim ölçeğimizde artık kalkınmanın temel unsuru üretimdir. Üretimin olmadığı, üretim dışı faktörlerin daha baskın olduğu yöntemlerin nasıl duvara tosladığını 2008 krizi ile gördük. Türkiye 2008 krizini teğet geçerek atlattı. O günden bugüne kadar da hükümetimizin en önemli önceliği üretim ve sanayi oldu. Bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’nin de üretiminin lokomotifi KOBİ’lerdir. KOBİ’lerin büyümesi ekonomimizin büyümesi için olmazsa olmazdır” diye konuştu. Işık, “KOBİ’lerimizin Türkiye’nin kendi medeniyet değerleriyle farklı bir kalkınma modeline örnek olmasını önemsiyoruz. Bakanlık olarak özellikle KOSGEB aracılığı ile 186 işletmemize 1 milyon lira destek verdik. İstiyoruz ki KOBİ’lerimiz bu fuar sayesinde yurt dışı girişimcileri ile tanışsın. Bakanlık olarak fuarda 200 metrekarelik bir stantla yer alıyoruz. Savunma sanayisinden, uzay sanayisine dek
KOBİ’lerimizle işbirliği yapmak istiyoruz” dedi. Dış Ticaret Hacmimiz 100 Kat Arttı Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci ise fuara gelmekten son derece mutlu olduğunu söyleyerek, “Geçmişte Türk firmaları dünyada önemli fuarlara katılır ve Türkiye’de böyle fuarlar düzenlenmesi ile ilgili boşluğu dile getirirlerdi. Hamdolsun bugün Türkiye’de dünyanın en önemli fuarlarından birisi yapılır hale geldi. MÜSİAD’ın bu organizasyonu bu anlamda çok önemli” dedi. Türkiye’nin dış ticaret hacmini yaklaşık yüz kat arttırdığını belirten Bakan Zeybekci, “1980 başında 5 milyar dolar bile olmayan dış ticaret hacmini 475 milyar doları aşarak yüz kata yakın artmıştır. Yurt dışında üstlenilen müteahhitlik bedeli 40 milyar dolarken şimdi bu rakam 235 milyar dolara ulaşmış ve Türk inşaat sektörü Çin’den sonra ikinci sıraya yerleşmiştir” dedi. Türkiye’nin dünyanın 17’nci büyük ekonomisi olduğunu belirten Zeybekci, “Küresel ekonomide yavaşlamaya ve bölgemizdeki sorunlara rağmen ekonomik büyüme anlamında gayet başarılı bir performans sergiliyoruz. Türkiye ekonomisi son 19 çeyrekte ortalama 5,8 büyümüştür. Türkiye, birkaç yıl içinde yüksek gelirli ülkeler grubuna katılacaktır” diye konuştu.
35
HABER
12 soruda işçi-işveren hakkı 1- İşveren, büro görevlisini temizlik işinde görevlendirirse, işçinin iş sözleşmesini haklı nedenle fesih hakkı doğar mı? “Dava, kıdem tazminatı ile yıllık izin ücret alacağının tahsili istemine ilişkindir. Somut olayda; her ne kadar taraflar arasındaki iş sözleşmesi ve görev tanımında davacının temizlik işçisi olarak çalışacağı belirtilmiş ise de; davacı işçinin asıl işverene ait işyerinde çalışma süresinin başlangıcından itibaren büro elemanı olarak çalıştırıldığı tanık beyanları ile sabittir. Toplu ya da bireysel iş sözleşmesi, personel yönetmeliği ve benzeri kaynaklar ile işyeri uygulamasından doğan işçi ve işveren ilişkilerinin bütünü, çalışma koşulları olarak değerlendirilmelidir. Kanunda mutlak emredici herhangi bir hüküm bulunmaması şartıyla, çalışma koşullarını belirleyen kaynaklar arasında çatışma olması durumunda, işçinin yararına olan düzenleme ya da uygulamanın, çalışma koşulunu oluşturduğu kabul edilmelidir. Bu durumda somut uyuşmazlık açısından, taraflar arasındaki iş sözleşmesinde belirlenmiş
36
olan çalışma şartı ile işyerindeki fiili uygulamadan kaynaklanan çalışma koşulları arasında çatışma bulunduğundan ve fiili uygulama ile oluşan çalışma koşullarının işçinin yararına olduğu anlaşıldığından, fiili uygulama ile belirlenen görevin geçerli olduğu kabul edilmelidir. İşyerinde, büro görevlisi olarak çalışan davacı işçinin temizlik işinde görevlendirilmesi üzerine, çalışma koşullarında esaslı nitelikte değişiklik yapıldığı gerekçesi ile gerçekleştirdiği feshin haklı nedene dayandığı sabittir. Saptanan bu durum karşısında kıdem tazminatı istemi yönünden davanın kabulü gerekirken reddine karar verilmesi isabetsizdir.” Sonuç, yukarda belirtilen karara göre: 1- İşveren, büro görevlisini temizlik işinde görevlendirirse, işçinin iş sözleşmesini haklı nedenle fesih hakkı doğar. 2- İşçi, bu nedenle iş sözleşmesini feshederse, kıdem tazminatı ile yıllık izin ücret alacağının ödenmesini talep etme hakkına sahip olur.
İşçinin işverene verdiği zararın kıdem tazminatından kesilmesi 2 - İşçinin işverene verdiği zarar, işçinin kıdem tazminatından kesilir mi? İşçinin işverene verdiği zararın, işçinin kıdem tazminatından kesilip kesilemeyeceği hususu, Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin, 23.12.2013 tarih ve E.2011/51398 , K.2013/34435 sayılı Kararında açıklığa kavuşturulmuştur. “Dava, kınama ve ücret kesme cezasının iptali ile kıdem tazminatından yapılan kesintinin davalıdan tahsiline karar verilmesi istemine ilişkindir. Dosya içeriğine göre davacının tedavi görmemesine rağmen, tedavi görür gibi harcırah ve ücret aldığı iddiası ile disiplin soruşturması ile kınama ve yevmiye kesme cezası uygulanmış ve yevmiye kesme cezası dışında raporlu günler için aldığı ücret ve harcırah kıdem tazminatı ve ücretinden yargı kararı olmadan kesilmiştir. Davacının disiplin cezasını gerektiren davranışının kanıtlanması halinde kınama cezası ve TİS hükümlerine göre verilecek yevmiye kesme cezası yerinde olacağından, bu yevmiye kesme cezasının gün olarak hesaplanacak miktarı dışında davacı işçinin yargı kararı olmadan ücretinden ve tazminatından işverenin diğer zararının, kısaca harcırah ve raporlu olunan günler için ödenen ücretin kesilmesi olanağı bulunmamaktadır. Somut uyuşmazlıkta işverenin yevmiye kesme cezası dışında harcırah ve raporlu olunan günler için kıdem tazminatı ile ücretinden yargı kararı olmadan kesinti yapması yasal olmadığından, davacının buna yönelik isteminin kabulü yerine reddi hatalı olmuştur.” Sonuç: İşçinin işverene verdiği zararın, işçinin kıdem tazminatından kesilmesi, yargı kararı olmadan yasal değildir. 3- Toplu işten çıkarmalar geçerli midir? İşletmeniz zarar ediyor; küçülme kararı aldınız. Personel sayınızı azaltmak amacıyla, toplu işten çıkarma uyguladınız. İşten çıkarılan işçiler, iş sözleşmelerinin feshedilmesinin geçerli sebebe dayanmadığını ileri sürerek işe iade davası açtılar. Davada mahkemenin feshin geçerliliği konusunda dikkate alması gereken hususlar, Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 2.10.2013 tarih ve E.2013/23857, K.2013/20559 sayılı Kararında belirtilmiştir. “Dava, feshin geçersizliği ve işe iade istemine ilişkindir. Somut olayda, davacının iş sözleşmesi davalı şirketin bir dönemi büyük zarar ile kapatması, zararın
sonraki yılın ilk çeyreğinde de devam etmesi, şirketin mali yapısındaki olumsuz gidişat ve sağlık sektöründe son zamanlarda yaşanan olumsuz gelişmeler sebebi ile şirket organizasyonunun yeniden yapılandırılarak küçültülmesine karar verilmesi, toplu fesih süreci sonunda tazminatları ödenmek sureti ile feshedilmiştir. Fesih sebebine göre bilirkişi heyeti tarafından yapılan inceleme uyuşmazlığı aydınlatmaya yeterli değildir. Mahkemece aralarında insan kaynakları ile işletme ekonomisi alanlarında uzman olan bilirkişilerin de bulunduğu bilirkişi heyetiyle birlikte davalı işyerinde keşif yapılıp konuyla ilgili bütün kayıt ile belgeler incelenmeli ve işletmesel karar uyarınca istihdam fazlalığının ortaya çıkıp çıkmadığı, işverenin işletmesel kararı tutarlı uygulayıp uygulamadığı, feshin keyfi olup olmadığı ve feshin kaçınılmaz olup olmadığı ile feshe son çare olarak başvurulup başvurulmadığı hususlarında denetime elverişli açık ve ayrıntılı rapor alınmalıdır.” Sonuç: İşletmesel kararla toplu işten çıkarmayı düşünen işverenlerin yukarda belirtilen yargı kararını dikkate almaları önem taşımaktadır. İşçinin diğer işçiye sataşması 4 - İşyerinde işçinin diğer işçiye küfretmek suretiyle sataşması, işverene sataşan işçinin iş sözleşmesini haklı nedenle fesih hakkı verir mi? Diğer bir ifadeyle, sataşan işçi ihbar ve kıdem tazminatı verilmeden işten çıkarılabilir mi? Bu sorunun cevabı, Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 7.10.2013 tarih ve E.2013/8913, K. 2013/16392 sayılı Kararında, açıklanmıştır. “Dava, bir kısım işçilik alacakları istemine ilişkindir. Somut olayda, davacının 27.10.2011 günü işe kaçta geldiği hususu kendisine sorulduğunda “hangi şerefsiz benimle uğraşıyor” diyerek, işverenin diğer işçisine küfretmek suretiyle sataştığı, bu durumda işverenin feshinin 4857 sayılı Yasanın 25/ll fıkrasının (d) bendine
37
HABER iadesine karar verilmesi isabetlidir. Ancak davacı işçiye aylık (yaşlılık aylığı) bağlandığı sabit olduğundan başlatmama tazminatının davacının 6 aylık ücreti tutarında belirlenmesi doğru bulunmamıştır. Bu tazminatın davacının 4 aylık ücreti oranında belirlenmesi dosya içeriğine uygun düşecektir.” Sonuç: İşçinin 4 ile 8 aylık ücret tutarı arasında mahkemece belirlenecek işe başlatmama tazminat miktarını, işçinin yaşlılık aylığı almış olması etkiler. 4 aylık ücret tutarında tazminat tutarına hükmedilir. uygun olduğu ve iş akdi, haklı nedenle işveren tarafından feshedilen işçiye kıdem ve ihbar tazminatı verilemeyeceği göz ardı edilerek mahkemece hatalı gerekçe ile davacının kıdem ve ihbar tazminatı talebinin kabulüne karar verilmiş olması isabetsiz olmuştur.” Sonuç: İşyerinde işçinin diğer işçiye küfretmek suretiyle sataşması, işverene sataşan işçinin iş sözleşmesini haklı nedenle fesih hakkı verir. Diğer bir ifadeyle, sataşan işçi ihbar ve kıdem tazminatı verilmeden işten çıkarılabilir. Yaşlılık aylığı işe başlatmama tazminatını etkiler mi? 5- İşçi geçersiz nedenle işten çıkarılmış ve açtığı işe iade davasını kazanmıştır. Dava süreci içinde kendisine yaşlılık aylığı bağlanmıştır. İşçinin 4 ile 8 aylık ücret tutarı arasında mahkemece belirlenecek işe başlatmama tazminat miktarını, işçinin yaşlılık aylığı almış olması etkiler mi? Bu sorunun cevabını, Yargıtay 7’nci Hukuk Dairesi’nin 24.4.2013 tarih ve E.2013/13110, K.2013/7487 sayılı Kararında bulmak mümkündür. “Davacı, feshin geçersizliğinin tespitine, işe iadesine, işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süre ücreti ve diğer haklara karar verilmesini talep etmiştir. İş güvencesi niteliğindeki işe başlatmama tazminatı işçinin kıdemi, fesih sebebi gibi olgular dikkate alınarak belirlenmelidir. Maddenin en az 4 ve en fazla 8 aylık ücreti tutarındaki tazminat alt ve üst sınırları kural olarak aşılamaz. Davacı işçinin davalıya ait işyerinde yaklaşık 25 yıl çalıştığı, iş sözleşmesinin çalışmalarından verim alınamadığı ve hizmetinden istifade edilemediği gerekçesiyle feshedildiği, işverence gerçekleştirilen feshin geçerli nedene dayanmadığı anlaşıldığından feshin geçersizliğine ve davacının işe
38
Üst düzey yöneticinin fazla çalışma ücreti talep hakkı 6- Üst düzey yöneticinin fazla çalışma ücreti talep hakkı var mıdır? Bu konuda hangi unsurlar belirleyicidir? Üst düzey yöneticinin fazla çalışma ücreti talep hakkının olup olmadığını belirleyici unsurlar, Yargıtay 9’uncu Hukuk Dairesi’nin 21.09.2010 tarih ve E.2010/28798, K.2010/25224 sayılı Kararında gösterilmiştir. Söz konusu karara göre: A- Üst düzey yöneticinin çalışma gün ve saatlerini belirleme hakkının olmaması; Üst düzey yöneticinin çalıştığı yerde ona talimat veren bir başka yönetici ya da şirket ortağı varsa, çalışma gün ve saatlerini kendisinin belirleme hakkından söz edilemeyeceğinden, yasal sınırı aşan çalışması olduğunda fazla çalışma ücreti talep etme hakkını kazanır. B- Üst düzey yöneticinin çalışma gün ve saatlerini belirleme hakkının olması; Üst düzey yöneticinin çalıştığı yerde ona talimat veren bir başka yönetici ya da şirket ortağı yoksa, çalışma gün ve saatlerini kendisinin belirleme hakkı söz konusu olduğundan, fazla çalışma ücreti talep etme hakkı yoktur. Alt işverenin değişmesi kıdem tazminatı hakkı doğurur mu? 7- “Yanında çalıştığım taşeron açılan ihaleyi kaybetti. Yeni taşeronun yanında aynı işe devam ediyorum. Eski taşerondan kıdem tazminatı mı alabilir miyim?” Bu sorunun cevabı, Yargıtay 9’uncu Hukuk Dairesi’nin 19.03.2013 tarih ve E.2013/5587 K.2013/9305 sayılı kararında yer almaktadır.
Söz konusu kararda özetle; “Dava, kıdem tazminatı ile izin ücreti alacaklarının ödetilmesine ilişkindir. Alt işveren işçilerinin alt işverenin işyerinden ayrılmasına rağmen yeni alt işveren yanında aynı şekilde çalışmayı sürdürmeleri halinde, alt işverenler arasında işyeri devrinin kabulü gerekir. Davalı firmanın dava dışından aldığı ihale sona ermiştir. Yeni ihaleyi dava dışı firma almıştır. Davacı tanıklarının beyanları ile davalı işverenin çalışmanın yeni alt işveren yanında kesintisiz olarak sürdüğü yönündeki savunması birlikte değerlendirildiğinde davalı şirket ile dava dışı şirket arasında işyeri devri söz konusu olup, davacının işyerini devralan yeni alt işveren yanında kesintisiz olarak çalışmaya devam ettiği anlaşıldığından feshe bağlı olan kıdem tazminatı ve izin alacağını talep edemez. Davanın reddine karar verilmesi gerekir” denilmektedir. Buna göre; • Aynı işyerinde taşeronların değişmesi işyeri devri sonucunu doğurmaktadır. • İşyerinin devralan yeni taşeronun yanında da kesintisiz çalışmaya devam eden işçinin iş sözleşmesinin feshedilmesi söz konusu olmadığından, kıdem tazminatı talep etmesi mümkün değildir. İstifa dilekçesi baskı mı, karşılıklı anlaşma mı? 8- İşçinin istifa dilekçesini imzaladıktan sonra, baskı ile istifa dilekçesinin alındığını iddia ettiği, iş hayatında çok rastlanan durumdur. İstifa dilekçesinin baskı mı, yoksa karşılıklı anlaşma ile verildiğinin belirlenmesinde kriterler nelerdir? Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 01.04.2013 tarih ve E.2013/1503, K.2013/10619 sayılı Kararı bu konuya ışık tutacak mahiyettedir. Anılan kararda Özetle: “Dava, iş sözleşmesi feshinin geçersizliği ve işe iade istemine ilişkindir. Davalı, davacının kendi el yazısı ile yazmış olduğu istifa dilekçesine istinaden iş akdini kendisinin sona erdirdiğini iddia etmektedir. Mahkeme davanın kabulüne karar vermiştir. Ancak, dosya içeriğine göre davacının iş sözleşmesi işten ayrılma isteğine ilişkin 28.12.2011 tarihli istifa dilekçesine dayanılarak ihbar ve kıdem tazminatlarının ödenmesi suretiyle sonlandırılmıştır. Davacı iş sözleşmesinin sonlandırılmasına esas alınan istifa dilekçesinin baskı ile alındığından dolayı iradenin sakatlandığını yeterli
ve inandırıcı delillerle kanıtlayamamıştır. Öte yandan davacı öğrenim durumu itibariyle imzaladığı istifa dilekçesinin mahiyetini ve doğuracağı sonuçları takdir ve tayin edebilecek durumdadır. Hal böyle olunca iş sözleşmesinin tarafların iradelerinin birleşmesi ile oluşan anlaşma doğrultusunda feshedildiğinin kabulü gerekir. Bu durumda, taraflardan birinin karşı tarafa ilettiği iş sözleşmesinin karşılıklı feshine dair sözleşme yapılmasını içeren açıklamasının ardından diğer tarafın da bunu kabulü ile bozma sözleşmesi (ikale) kurulmuş olacağından davacının iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacağı gözetilmeden yazılı gerekçe ile karar verilmesi hatalı olmuştur” denilmektedir.
Söz konusu karara göre; a - İşçinin iş sözleşmesinin sonlandırılmasına esas alınan istifa dilekçesinin baskı ile alındığından dolayı iradesinin sakatlandığını yeterli ve inandırıcı delillerle kanıtlaması gerekmektedir. b - İşçi öğrenim durumu itibariyle imzaladığı istifa dilekçesinin mahiyetini ve doğuracağı sonuçları takdir ve tayin edebilecek durumda olup olmadığı önem taşımaktadır. c - İhbar ve kıdem tazminatının istifa dilekçesine dayanılarak ödenmesi de anlaşma neticesinde iş sözleşmesinin sonlandırıldığına ilişkin bir kriterdir. Bu itibarla, istifa dilekçesinin tarafların iradelerinin birleşmesi ile oluşan anlaşma doğrultusunda mı yoksa baskı sonucu mu alındığının belirlenmesinde yukarıda belirtilen kriterlerin esas alınması yerinde olacaktır.
39
HABER Maddi zarar yoksa işçi ihbar ve kıdem tazminatı ödenmeden işten çıkarılabilir mi? 9 - İşçinin işverenin güvenini kötüye kullanması, ancak, işverenin bu eylemden dolayı maddi zararının olmaması halinde, işçinin sözleşmesi ihbar ve kıdem tazminatı ödenmeksizin feshedilebilir mi? Bu sorunun cevabı, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 16.01.2012 tarih ve E. 2011/4728, K.2012/11 sayılı Kararında verilmiştir. Söz konusu Kararda özetle: “Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir. İşçinin eleştiri sınırları içinde kalan söz ve davranışları işverene haklı fesih imkanı vermez. Somut olayda; davacı, davalı işyerinde çalışanlar arasında yapılan kampanyada en fazla satışı yapmak amacıyla gerçekte var olmayan siparişler için işyerinden fatura kestirerek daha sonra satış yapmaya çalışmış, satamadığı malzemeleri de kendisi batın almıştır. Olayda işverenin maddi zararı tespit edilememiş, vergi dairesince işyerinden kesilen faturalarla satış noktalarından gelen faturaların karşılaştırılması sırasında faturalar örtüşmeyince olay ortaya çıkmıştır. 4857 sayılı Kanun\’un 25. maddesinin II/e bendi gereğince iş sözleşmesinin haklı sebeple feshedilebilmesi için işverenin maddi zararının doğması gerekmez. Dava konusu olayda davacının davranışının işverenin güvenini kötüye kullanmak niteliğinde olduğu ve haklı sebep oluşturduğu açıktır. Buna rağmen davanın kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir” denilmektedir. Sonuç: İşçinin işverenin güvenini kötüye kullanması, ancak, işverenin bu eylemden dolayı maddi zararının olmaması halinde bile, işçinin sözleşmesi ihbar ve kıdem tazminatı ödenmeksizin feshedilebilir. İş sözleşmesinin işveren açısından çekilmez hale gelmesi 10- İş sözleşmesinin işveren açısından çekilmez hale gelmesi durumunda nasıl bir yol izlenir? Yargıtay 9. Hukuk Dairesi iş sözleşmesinin işveren açısından çekilmez hale gelmesi ile ilgili olarak, bilinmesinde fayda olan bir karar aldı. (14.1.2013 tarih E.2012/22940, K.2013/117) Özetle “Davacı vekili, davalıya ait işyerinde Toplu İş Sözleşmesi kapsamında kabin memuru olarak çalışan ve sözleşmedeki hükümler nedeni ile iş güvencesinden yararlanan davacı işçinin iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini belirterek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini talep
40
etmiştir. Davacı işçinin her yıl rapor aldığı ve 2011 yılında da bir çok kez rahatsızlığı nedeni ile aralıklı da olsa rapor aldığı anlaşılmaktadır. Davacının sık sık rapor alması işyerinde olumsuzluklara yol açmış ve iş ilişkisinin işveren açısından çekilmez hale getirmiştir. İşverenin feshi, davacının yeterliliğinden kaynaklanan geçerli nedene dayandığından, davanın reddi gerekir.” Bu karara göre; 1 - İşçinin sık sık rapor alması işyerinde olumsuzluklara yol açar ve iş ilişkisinin işveren açısından çekilmez hale getirir. 2 - Bu sebeple, işverenin iş sözleşmesini feshi, işçinin yeterliliğinden kaynaklanan geçerli nedene dayanmaktadır. 3 - Bu durumda, işçinin iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini belirterek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesi talebinin mahkeme tarafından reddedilmesi gerekir. İşçinin çalışmaktan kaçınma hakkı 11- İşçinin çalışmaktan kaçınma hakkı var mıdır? 6331 sayılı İş sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 13 Maddesinde, işçinin hangi durumda çalışmaktan kaçınma hakkının olduğu düzenlenmiştir. Ciddi ve yakın tehlike ile karşı karşıya kalan çalışanlar kurula, kurulun bulunmadığı işyerlerinde ise işverene başvurarak durumun tespit edilmesini ve gerekli tedbirlerin alınmasına karar verilmesini talep edebilir. Kurul acilen toplanarak, işveren ise derhâl kararını verir ve durumu tutanakla tespit eder. Karar, çalışana ve çalışan temsilcisine yazılı olarak bildirilir. Kurul veya işverenin çalışanın talebi yönünde karar vermesi hâlinde çalışan, gerekli tedbirler alınıncaya kadar çalışmaktan kaçınabilir. Çalışanların çalışmaktan kaçındığı dönemdeki ücreti ile kanunlardan ve iş sözleşmesinden doğan diğer hakları saklıdır. Çalışanlar ciddi ve yakın tehlikenin önlenemez olduğu durumlarda, yukarda belirtilen kurula ve işverene başvurma usulüne uymaksızın, işyerini veya tehlikeli bölgeyi terk ederek belirlenen güvenli yere gider. Çalışanların bu hareketlerinden dolayı hakları kısıtlanamaz. İş sözleşmesiyle çalışanlar, talep etmelerine rağmen gerekli tedbirlerin alınmadığı durumlarda, tabi oldukları kanun hükümlerine göre iş sözleşmelerini feshedebilir. Ancak, aşağıda belirtildiği üzere, işin durdurulma-
sı halinde, işçinin çalışmaktan kaçınma hakkını düzenleyen 13. Madde hükümleri uygulanmaz. İşyerindeki bina ve eklentilerde, çalışma yöntem ve şekillerinde veya iş ekipmanlarında çalışanlar için hayati tehlike oluşturan bir husus tespit edildiğinde; bu tehlike giderilinceye kadar, hayati tehlikenin niteliği ve bu tehlikeden doğabilecek riskin etkileyebileceği alan ile çalışanlar dikkate alınarak, işyerinin bir bölümünde veya tamamında iş durdurulur. Ayrıca çok tehlikeli sınıfta yer alan maden, metal ve yapı işleri ile tehlikeli kimyasallarla çalışılan işlerin yapıldığı veya büyük endüstriyel kazaların olabileceği işyerlerinde, risk değerlendirmesi yapılmamış olması durumunda iş durdurulur. İş sağlığı ve güvenliği bakımından teftişe yetkili üç iş müfettişinden oluşan heyet, iş sağlığı ve güvenliği bakımından teftişe yetkili iş müfettişinin tespiti üzerine gerekli incelemeleri yaparak, tespit tarihinden itibaren iki gün içerisinde işin durdurulmasına karar verebilir. Ancak tespit edilen hususun acil müdahaleyi gerektirmesi hâlinde; tespiti yapan iş müfettişi, heyet tarafından karar alınıncaya kadar geçerli olmak kaydıyla işi durdurur. Fazla çalışmanın ispatı 12- İşçi ve işveren arasında ihtilaf konularından
biri de fazla çalışma iddiasıdır. Fazla çalışmanın ispat yükü kime aittir? Fazla çalışma nasıl kanıtlanacak? Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin kararlarından alıntılar yapılarak, yukarda belirtilen sorulara cevap vereceğiz. 1 - Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. 2 - İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez. 3 - Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. 4 - Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. 5 - Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. 6 - Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. 7 - İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır. Kaynak: Yargıtay 9.HD 27.1.2011 tarih ve E.2009/1652, K.2011/1044 sayılı Karar. Yargıtay 9.HD 12.7.2011 tarih ve E.2011/1025, K.2011/23562 sayılı Karar.
41
HABER
Otomotivde İşler Rayına Giriyor
E
uler Hermes Baş Ekonomisti Ludovic Subran konuyla ilgili olarak şunları söyledi: “Ekonomik kriz esnasında bozulan global otomotiv sektöründe işler yeniden rayına girmeye başladı. Uzun vadede olumlu beklentiler içindeyiz.”
Türkiye, Avrupa otomotiv satışları sıralamasında 6’ncı ülke Euler Hermes’in değerlendirmelerine göre Türkiye otomotiv pazarı satışlarında 2014 yılının ilk 9 ayında, 2013 yılının aynı dönemine göre %19 daralma gerçekleşti. Daralmanın nedenleri arasında ise 1 Ocak’tan itibaren geçerli olan ÖTV artışı, BDDK’nın taşıt kredilerine getirdiği sınırlamalar ve seçimler öncesinde finansal piyasalarda yaşanan dalgalanmalar bulunuyor. 2014 yılının ilk dokuz ayında pazar toplamı 473.498 olurken, 2013 yılının aynı döneminde bu rakam 586.345 adetti. 2014 yılı, yurtiçi ve yurtdışı piyasalarda yaşanan politik ve ekonomik gelişmeler ile Türkiye için hareketli bir yıl olacak. Euler Hermes Türkiye Genel Müdürü Özlem Özüner; “Avrupa’da ise AB ve Avrupa Serbest Ticaret Birliği (EFTA) ülkeleri toplamına göre otomotiv satışları 2014 yılının Ocak-Ağustos döneminde %6,1 arttı ve 9.854.961 seviyesinde gerçekleşti. 2013 yılının aynı döneminde satışlar 9.286.863 adetti. 2014 yılının Ocak-Ağustos döneminde Türkiye %20,8 daralma ile en fazla küçülen pazar olurken, Avrupa otomotiv satışları sıralamasında 6’ncı ülke konumunda yer aldı. 2014 yılı için endüstri tahminimizi 740 bin adet olarak belirledi. 2015 yılında ise toplam pazarın 810 bin seviyesine ulaşacağını öngörüyoruz” dedi. ABD Çin’e yeniliyor mu? Rapora göre; 2009 yılında dünyanın en büyük araç üreticisi olan Amerika Birleşik Devletleri, tahtını yeni küresel güç olan Çin’e devrediyor.
42
Motor endüstrisi hakkındaki değerlendirmeler, Avrupa sektöründeki durgunluğa ve Brezilya ile Rusya gibi ülkelerdeki düşük araç üretimine rağmen, sektörün toparlanmaya başladığını öngörüyor. Özüner; “Raporumuza göre Almanya, öngörülen yüzde 6’lık büyümesiyle güçlü konumunu koruyor. Almanya’nın araç üretimi 10 yıl önce Fransa’nın iki katıyken bugün 4 katından daha fazla. Pek çok Avrupa ülkesine göre daha dezavantajlı bir başlangıç yapan İspanya’nın ise çift haneli büyüme rakamları elde etmesi bekleniyor” dedi. Fiyatlarda düşüş yaşanabilir Öte yandan, ABD ve İngiltere’de “yeniden endüstrileşme” (reindustrialization) gözlemleniyor. ABD otomotiv endüstrisi; kaybettiği rekabet gücünü geri kazanırken, İngiltere esnek iş gücü piyasası ve giderek cazipleşen kurumsal vergi rejimiyle bir kez daha dünya standartlarında bir araç üreticisi haline geldi. Batılı şirketlerin yönlendirdiği Çin pazarı, çift haneli büyümesini sürdürürse satış fiyatlarının düşürülmesi gerekebilir. Çin’in kırsal kesimlerindeki yeni tüketicilere ulaşılması, üreticilerin sürekli büyümeyi sağlaması açısından önemli olabilir. Yedek parça üreticileri ve tedarikçiler kazançlı çıkacak Subran’a göre kısa vadede en kazançlı çıkacak olanlar büyük yedek parça üreticileri olacak. Pek çok otomotiv üreticisi gelişmekte olan bölgelerde yatırım yaparken tedarikçiler de araç üretimini takip etmek için yüzlerini düşük kapasiteli iç pazardan çevirip büyük uluslararası ortaklıklara döndüler. Bu hareket, 2010’dan beri marjlarını düzenli bir şekilde artırmalarını sağladı. Euler Hermes, önümüzdeki sene için tedarikçilerin marjlarında yüzde 7,5’lik bir artış öngörüyor.
43
HABER
44