YELKENSİZ Şiir Dergisi Kasım-Aralık-Ocak 2018-2019 / Yıl: 6 / Sayı: 22 Ederi: 10 TL
İletişim: yelkensizdergi@mail.com.tr yelkensizdergi@gmail.com Facebook: www.facebook.com/yelkensizdergi Twitter, İnstagram, Youtube: Yelkensiz Dergi
Furkan Çirkin Fatih Ceylan Yiğit Ergün Tugay Yazıcı Fuat Eren Uğur Akkaş
Cağaloğlu, 2018
Yelkensiz Dergi
4
YONTUK RUTİN II Furkan Çirkin
Yelkensiz Dergi
Ortalık günlük mü? – güneşlikti, ortaya çıktım Kendi varlığımı izledim: Seraplı varoluş Kendi varlığımdan şüphelendim: Dekartlı varoluş (Oysa senin varlığın da yokluğun da hep kesindir) / Çünkü hiçbir şeye inanmayan birini kandıramazsın
İçi boş denizlerde sonsuz kere boğuldum Kumdan hamaklara uzandım ve yavaşça uyandım Yani boğuldum ve binlerce yılık uykumdan uyandım (Yani boğuldum ve binlerce kere uykumdan uyandım) / Çünkü aslında uyumayan birini uyandıramazsın
Memeleri tomurcuklanmış yaşıt kızları geçtim Ardıma dönüp bakmadım ve hepsini aklıma resmettim Gözlerim: ressam, aklım: tuval ve dönüp bakmadıklarım: nü (Nü! Bilirsin, hayali bir resimdir) / Çünkü hiçbir gerçeği tüm çıplaklığıyla resmedemezsin
5
Yelkensiz Dergi
6
KIZIL MAVİ Furkan Çirkin
Yelkensiz Dergi
‘‘Yer delen beton, firavun betonu Gök delen beton, babil betonu’’ Dedi sayın şair / Zaten kalp de bir beton türüdür. -Sert, donuk ve soğuk; ama asla kırılgan değil-
‘‘Yer altı karanlık, zifiri karanlık Gök üstü karanlık, alaca karanlık’’ Dedi sayın şair / Zaten kalp de bir karanlık türüdür. -Kararan ve daha da kararan, ama asla aydınlanan değil-
Sonra ‘‘hayır’’ dedi sayın şair ‘‘hayır’’ dedi ‘‘Yer beton değil toprak, gök beton değil bulut’’ Diye de ekledi / Yer de gök ha allahlık Karanlık değil, kızıl mavi İnsanca yaşayıp insanca ölebilmek gibi yani
7
Yelkensiz Dergi
8
AVUKUAT Fatih Ceylan
Yelkensiz Dergi
ne çok yumruk var yüzümde ne çok tükürük, ne çok bıçak var vücudumu eylemsizleştirmeyi amaçlayan, ne çok bıçak paslı bunları paslandıran ne? ne! birine güvendiğimde bu coğrafyayı sislendiren
kimsesiz bir çocuğun yumruğu dört kere sıkılıdır dünyaya dikleştiğinde, şöyle bir yüreklendiğinde dünyaya dikleneceğim diye sırtı yerden sekiz metre uzaktır kimsesiz bir çocuğun
cesaret, bu coğrafyada umutla yaşamak eylemine koyduğum ad
9
Yelkensiz Dergi
ağlayamıyorum bundandır mahallemizdeki kilise müslümanlığa yorulur, gülümsemeler samimiyetsizliğe, yargı adaletsizliğe yorulur yollar da iktidara, ben de yorulurum o paslı bıçaklara “vücudumda sizlik bir şey yok” demeğe
dostum yorulmaz öyle bir savurur, öyle ağır çekimde savurur ki yumruğunu o yumruğun yüzüme çok yakışacağını düşünürüm
yalnız olmadığını savunan yetişkinin çok zamanı olmuştur yüzüne yiyeceği yumruğu seçmeye, yalnız değilim diyenin mahkemesi adaletin değil çoğunluğun dediğine göre sonuçlanmıştır
10
Yelkensiz Dergi
işte tam bu coğrafyada cesaret, o bıçakları paslandıranın ne olduğunu öğrenmeye kalkışmak
durmakla varıyorum ait olduğum yere, bir şeyleri sonlandırmanın hüznü kapıma bir şeylere başlamanın heyecanını getiriyor, gitmekle kalmak arasına serilmiş yer yatağımda öyle bir uyku çekiyorum ki ne dost dürtse uyanırım ne de bıçağını saplasa dünya
ağlayamıyorum bundandır şeyhlerim hristiyanlığı savunur, kimsesiz bir çocuğa savurduğum tekme ve yalnızlığıyla yüzleşemeyen yetişkine çektiğim hasssiktir ağlayamayışımın yanına kâr kalır
11
Yelkensiz Dergi
cesaret, capon kaleye havadan çekilmiş şut
uyudum da büyüdüm anne yine senin sözünden çıkmadım, akşam ezanından sonra evlerine dönmeyenlerin elleri bıçaklıydı inandım, evde top oynarken çektiğim şutla devrilen saksının içindeki tohumu top saksıya giderken düşündüğüm ihtimallerin bana verdiği korkuyla büyüttüm
ne garip! bunca sessizliğe gömülmüşken incecik bir sesle dirildim ne garip! o biçim korkakken cesarete getirdiğim tanım, bir mermiyken sevmediğim namlu yahut sığmadığım namlu ne garip!
12
Yelkensiz Dergi
ama ağlayamıyorum bundandır birkaç tane daha dini olay gerçekleşir, şeyhler falan, yeniden alfabeyi öğretir yüzün falan aynen bu devrin şairi olabilmek için birkaç sikindirik dize daha yazsam iyi olur şeyhhhhim
cesaret, “siktirin lan, gidin başka yerde oynayın patlatmayayım topunuzu” diye bağıran komşu
13
Yelkensiz Dergi
14
BULMACALARDAKİ FOTOĞRAFLARA KAŞ-BIYIK Fatih Ceylan
Yelkensiz Dergi
bir yanlışım varsa güzeltin çünkü çirkin bir sözün bana yakışmayacağını söylerdi ilkokulda birkaç öğretmenim
yastığa kafamı koyduğumda yapmadığım ödev için sabah ne yalan söylediğimi düşündüğüm zamanlara götürecek bir araç tayin etse bilim
kulaklığım kavgalara karışsa da bari onu çözmeye çalışsam, işte öğrencisi olduğum fakülteyi sisteme doğrultuyorum yine de zaman geçmiyor
ütülü gömleğimi taşıyan bedenimin iç kırışıklıklarına kendimi terzi diye ele verdim
turist çekmiyorum çünkü güçlü devletler gibi vurdum kırdım yok eğer silah üretiyor olsaydım bana yüksek lisans yapmaya gelirdiler ki ben tutmasını dahi bilmem: gez/göz/ bir de şu arpa
15
Yelkensiz Dergi
karamsar olmayacağım diye sıka sıka bıktırdım dişlerimi damağımdan yatağımın altı dolu ceset torbası, pazar günlerim boyna paranoya, asansöre binip evimin katına geldiğimde beni elinde silahla bekleyen biri yoksa keyfim yerinde bu ceset torbasını giyip çıksam sokağa layığını bulmuş diye dedikodu çıkarır mahalleli, onlara kalsa kıyamet zaten koptu kopacak ama karamsar olmayacağım diye televizyonumu 3. kattan atmıştım ben arabama binip kontağı çevirmemle edeceğim infilaktan etmeyeceğim şikayet bu müsvedde yaşamdan ölüm diye kitap yayımlar bu çağ, geride kalanların okuyup okuyamadıklarıyla ilgilenmez birini öldürüp sonra bir sokağa adını verebilecek güce sahip olanların kaptıkları alkışla kapansın perde, sahne bitsin
16
Yelkensiz Dergi
17
FUCK BUDDY Yiğit Ergün
Yelkensiz Dergi
Bağrışma, elektronik, kokain, para geriyor geceyi jartiyerden bir çarmıha kırılmasın diye çok kurcalanmayan ayna aşkın kıtalararası hali sokuyorum kafamı kilidi paslanmış umutlara belki sen, evet ya da; düşüyorum gecenin alacalığında
korku: insanın her daim ilk tulumu bir koridora sıkışan kabus ‘’sen acıya bağımlısın, cevapsız sorulara gömülüp kalmışsın’’ diyorsun bana beyaz tüylerden konforlu tahtın güç zannettiğin korkaklığın saldırıyorum boynuna
18
Yelkensiz Dergi
sen de bekliyorsun pencerende benim gibi mektup kuşlarını saçların hep böyle kısa mıydı? ilk ne zaman başladın ağlamaya? İstanbul’un neresindeyiz, adın neydi? bağışla alkolden hepsi
kaç renk vardı gökkuşağında? benden önce kimler yattı bu yatakta? günahın esareti, saflığın muhalefeti nerden başlamalı, hangi limana yanaşmalı şimdi?
göbeğindeki piercing dün gece rüyama girdi ben haplıydım, sen hüzünlü dilimi ısırdım, ağlamak geldi ağlamadım, hatırlamıyorum gerisini hey çıkarcı güzellik, hey arsız dilruba keşfetmenin keyfi öyle mi? belki zor, çıplak belki ya da siktir et hepsini
körler ülkesine geri dönmeliyim
19
Yelkensiz Dergi
20
KOORDİNATSIZ FİRAVUNLAŞMA Tugay Yazıcı
Yelkensiz Dergi
Birikiyor damağımda güneşin külü Saçlarımda puhu kuşu gizli Sarmal bir yörünge dengesinde sarıyorum satır aralarını Kaç yerimden firavunlaştım bilemiyorum Gıcırtılı fotoğraflardan savrulan çürük zaman kokusu Zamanaşımına uğrayan mesafeler dirseği Kaç yerimden ilikledi beni bilemiyorum Tarifsiz eklendim dünyaya çatlaklarıma atlas dikiyorum Fokurduyorum niye neden niçin sorularında Flamingolar fularsızlaşmışlar Aynalar yontmuş ölümü Kaç yerimden firavunlaşıyorum aynalar hatırlatıyor ölümü Flamingolar fularsızmışlar Ölçüyorum dantel aralarını ve koordinatsızlık Dar açı intiharlar firarı aktarılıyorum aktarılıyorum Kaç yerimden pekişen fularsız firavunlaşmalar firavunlaşıyor Galiba devrik cümlelerin altında bir yerdeyim…
21
Yelkensiz Dergi
22
KİRAZ AĞACINA KONDUĞUNDA DÖKÜLENLER Fuat Eren
1.
göçüyor imge kuş kılığında eşses sakince gür gür
2.
dokun yaprağa ağır aksak bir tutam güzün kuytusu
3.
sözler esiyor tende ipek uğultu taze serenat
4.
çok sesli solo mahrem derinlerde sığ ruhlara duhul
4,5.
doğuyor oğlu . .
Yelkensiz Dergi
23
BUTİK ZEVKLERİN ARASINDA Uğur Akkaş
Melodinin içinde yazıyorum bunları şimdi ben, sen, yadımda ve yanımda kopuyor tarihin sayfaları; ağustosun sonu, şu bardaklar ki dolu mu dolu. Ruhiyetim diyorum, sanki ruhiyetim bir türlü tınılara kapılmış gidiyor ki nasıl? Hem de nasıl! Ürkek ve narin kalanların hatırında, hatrında mesela; suların sesi dinginliğin hışırtılarında mesela; mutlu bir aile tablosunun hemen yanıbaşında.
Yelkensiz Dergi
Bir iç çekmek kalıyordur sanki hayata orada, burnunda tüten şeylerdir olan havada; işte, şöyle, böyle; bir şekilde betimlenir bir daha bütün parçalar seninle ve öylesine de olsa yerine geçerler sanki hiç kopmamışçasına ve yine sanki hiç, düşmemişcesine. Düşünürsün işte; zamanı bükercesine.. Melodinin içinde yazıyorum ben bunları butik zevklerin arasında, tadında bir yerlerde incelikli bir yel değiyor burada perdelerin uçlarına ve sukût bir akşam vaktinde tüm konuşmalar. Yazmak şimdi, bana bu tınılar kadar gerçekte yazmak, içinden kurtulamamışların buharında, sıkkınlığında, burukluğunda.. * Güz’dür bu herhalde, baksana yine bize doğru yaklaşmakta..
24
Yelkensiz Dergi
25
PORNO Attila İlhan
boy pos tamam ağzı bütün diş tevatür bir kadın bol memeli hayli genç kız dudağı çiğnemiş çok erkek ağzına girmiş dili yüksekkaldırım’da fahişeymiş şaşı mustafa’nın yalancısıyım
hüneri dört kişiyle sevişmekmiş ikisi kadın olacak ince belli yok canım yoksulluktan düşmemiş yaradılışı kahpe ruhu işveli galiba hiç kimse baş edememiş şaşı mustafa’nın yalancısıyım
gözlüklü bir velet aklını çelmiş şiir meraklısı biraz fakülteli artık sabah akşam yolunu gözlemiş mübarek kadın değil sanki gözyaşı seli gelince sanki oğlunu severmiş şaşı musfata’nın yalancısıyım
anlayamadım gitti bu ne biçim iş bre bunlardan hangisi deli hangisi hangisinin kanına girmiş kim kimin neresine kilitli bu filmi kim yazmış kim çevirmiş şaşı mustafa’nın yalkancısıyım
Yelkensiz Dergi
26
MAARİF KOLEJİ Seyhan Erözçelik
Annenler, yazlıkta. Biz, yaz tatilindeyiz. Senin odanda. (Nedense salonda değiliz. Ortalığı dağıtmayalım, di mi!)
Senin odanda, senin yatağında. Ağustosa karşı perdeleri örtmüşüz. On beşi, yeni devirmişiz. Di mi?
Leonard’ı seviyoruz, dinliyoruz, deliler gibi. Şarap içiyoruz. Suçlular gibi. Di mi?
(Suç ne ki? Sen ağlıyorsun. Neye ağlıyorsun? Ben ağlamıyordum, hatırlıyor musun? Yatılılar, gizli ağlar.
Yelkensiz Dergi
27
yatılılar, hatırlamaz. Galiba, biz, hatırlarız. Biz, ağlarız. Di mi!)
On beşi yeni devirmişiz. Öpüşüyoruz, devriliyoruz. Geçmişe de, perdeleri örttük şimdi. Di mi?
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
NÜ Cemal Süreya
Önü Kapalıçarşı; Arkası Mısırçarşısı.
Yelkensiz Dergi
28
Yelkensiz Dergi
29