Yelpaze İstanbul Dergisi Eylül 2016-143.Sayı

Page 1

SAYI: 143 AYLIK ALIŞVERİŞ VE YAŞAM DERGİS

İ

İSTANBUL YIL: 14 • 01 EYLÜL 2016

“HİÇBİR”

DARBE GİRİŞİMİNE VE TERÖRE

BOYUN

EĞMEYECEĞİZ!

bahcesehir.web.tv iphone

İstanbul ve Bahçeşehir’den en güncel haberler www.yelpazeistanbul.com'da

yelpazeistanbul

yelpazeistanbul

yayında!



1

Yelpaze İstanbul / 01Eylül 2016




4

Yelpaze İstanbul / 01Eylül 2016


Yelpaze İstanbul / 01Eylül 2016


6

“HİÇBİR” DARBE GİRİŞİMİNE VE TERÖRE BOYUN EĞMEYECEĞİZ! UĞUR BARIŞ KARABULUT

ubk@yelpazeistanbul.com

Ü

lkemiz düne kadar dışarıda düşmanlarını biliyorken, 15 Temmuz gecesi yaşadıklarımızla adaletten emniyete, eğitimden iş dünyasına, spordan sanata 40 yıl boyunca sinsice devletin içine sızmış, haince yuvalanmış bir örgütle karşı karşıya gelmiştir. En acısı da bu örgüt mensupları; Şanlı, Şerefli Türk askerimizin içinde de kök salmıştır. O gecenin başlangıcı kara bir leke, ancak darbe girişiminin devamında halkımızın tek vücut gösterdiği direniş tarihe altın harflerle yazılmış bir destandır. Ülkenin bölünmez bütünlüğü uğruna birlik olan, canı pahasına bedenini ortaya koyan tüm şehitlerimize allahtan rahmet diliyoruz. Gazilerimizin vücutlarında taşıdıkları izler birer onur nişanıdır.

Ülkemiz bu acıları hak etmiyor! Teröre neredeyse hergün can veriyoruz. Hangi mezhep, dil,din, ırktan olursa olsun binlerce yurttaşımız, kalleşçe, haince gerçekleşen terör eylemleri sonrası bugün aramızda değiller. Onlar ve onlardan 40 yıl önceden beri teröre kurban verdiğimiz şehitler, sönen ocaklar, gözü yaşlı anneler hiç bitmedi... Onca evde yas, acı bekleyiş, umut bekleyen yaralılar... Aklımıza gelen cümleler son kırk yıldır gelenlerle hep aynı! Ülkemizde ne yazık ki YASLAR ve sonrası tekrar edenler kronikleşti... O yüzden kelimeler cümleye dönüşmek istemiyor artık. Ne söylense az gelecek çünkü! Konuştuklarımız O a`nı, saniyeyi, dakikayı, kimilerine göre de sadece günü avutacak... Korun düştüğü ocaklar yine yanacak! Ölenlerin ardından yine “ Kader, nasip, takdiri ilahi, ölenlere rahmet, acılı aileye başsağlığı, lanetliyorum, lanetliyoruz, kınadık, kınadılar, kınayacaklar, kınamadılar denilecek... Haberlerde şehit cenazesi verilirken asker, sivil vatandaş denilip yeni evlenmişti, tezkeresine 3 gün vardı, nişanlıydı, son ko-

nuşmamızda hissetmişti, şehidin çocuğu bir aylıktı denilecek. Şehit evinde yas olacak, eş dost akraba ziyarete gelecek, yine haberlerde “şehit anası-babası-kardeşi-eşi-çocuğunun gözü yaşlı” diyecek. Ve sonra bir sonraki acı günü bekleyecek tüm ülke!

UYAN ÜLKEM! Hain darbe girişimi ve sonrasında yapılan açıklamalar, gözaltına alınanlar, devlet kurumlarının içinde pas tutmuş yapıları idrak ettikçe, sağduyu ile objektif kriterlerle durumumuzu tahlil ettikçe, travmanın büyüklüğünü görüyoruz, görmeye de devam edeceğiz. İçimize öyle bir ekonomik, sosyal, kültürel ve psikolojik virüs bulaştı ki kırk yıldır, hislerimizi, inançlarımızı, milli duygularımızı, kardeşliğimizi, adalete güvenimizi, sevgimizi, saygımızı, eğitimimizi, kültürümüzü, ahlaki normlarımızı sorgular, yargılar olduk. En acısı “ Ateş Ocağa Düşmeden” bilmez olduk acıyı... Ve ülkemizde GÜLMEYİ unuttuk! Bahanemiz hazır, bu yaşadıklarımıza bunca seneler bizi yönetenler sebep oldu! Artık ne iktidar savaşı, ne muhalefetin çaresiz kısır döngüsü merhem değil yaşadıklarımıza. Vatanımın, milletimin, bayrağımın dik durması; Bizlerin ve evlatlarımızın yaşaması için bu vatana canını feda edenleri bizler içselleştirmedikçe; Ülkemizin havasını suyunu, taşını toprağını, hakkını, hukukunu, adaletini, vicdanını savunanları savunmadığımız, arkalarında durmadığımız sürece, çare olmaz yaşadığımız acıların son bulması!

Bir çıkış yolu var; O da BİZ olursak! Üzülerek görüyoruz ki; yaşadığımız acılar arttıkça ve arkası kesilmedikçe bir sonraki acıyı daha çabuk kabulleniyor, acıyı rutinleştiriyor ve ne yazık ki daha kolay sindiriyoruz! Şehitlerimizi, yaşadığımız hukuksuzlukları, adalete olan güvensizliğimizi,

Yelpaze Yayıncılık, Organizasyon İnş.Tur.Ltd. Şti. Adına İmtiyaz Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Uğur Barış Karabulut ubk@yelpazeistanbul.com

Yayın Türü Süreli Aylık Yerel Yayın Reklam ve Rezervasyon Tel : 0212 669 83 86 Gsm: 0533 551 87 17

Editörler Nihal Ergenç, Yasemin A. Karaman Rashid, Baskı Av. Kayhan Selek Şan Ofset Matbaacılık San. Tic. Ltd. Şti. Hamidiye Mah. Anadolu Cad. No:50 Katkıda Bulunanlar Kağıthane/ İST Caner İlhan Tel: 0212 289 24 24 Protokol Dağıtım Aras Kargo Basım Tarihi: Eylül 2016

Yelpaze İstanbul / 01Eylül 2016

talan edilen birlik beraberliğimizi hiçe sayarak yaşamaya devam etmek istiyoruz. Acılarla baş başa kalana kadar, batının doğudan, doğunun batıdan, kuzeyin güneyden haberi yok! Haberi olanlar çaresizce bir kurtarıcı bekliyor! Kurtarıcının birliğimiz olduğunu unutup, ancak sabırla, emekle ve büyük inançla hedefimize ulaşabileceğimizi unutuyoruz. Eğer ülkemizde hukuktan adalete, eğitimden sanata, siyasetten uygulanan politikalara kadar yaşadığımız bu “AKIL TUTULMALARINA” son vermez, topyekün 78 milyon BİZ olmayı başaramazsak, yaşadığımız acılar son bulmayacak. Ve bizler çocuklarımıza miras olarak karamsar bir vatan bırakmış olacağız. Bu ülkede yaşayan, bu ülkeye evim, ocağım vatanım diyen; zengininden fakirine, profesöründen çiftçisine, sanatçısından sporcusuna, askerinden savcısına, kadınından erkeğine, çocuğundan yaşlısına, inananından inanmayanına hepimiz bu uğurda can veren vatan evlatları adına vefa borçlusuyuz. Artık üzerimizdeki ölü toprağını silkelemeliyiz. Futbol takımı tutar gibi siyasi parti taraftarlığı yapmayı bırakıp, ülkemizde yaşananlara çareyi yalnızca siyasilerden, yalnızca sivil toplum kuruluşlarından, yalnızca muhalefetten ya da iktidardan beklemeye son vermeliyiz. Ortak ülke menfaatlerinde birleştiğimiz, kısır çekişmeleri bir kenara bırakıp, yol açanların yoluna yoldaş olmalı, elimizi taşın altına koymalı, koyanları sonuna kadar desteklemeliyiz. İyi ve kötü günde topyekün vatan evlatları sözde değil ÖZDE bir olduğumuzu cümle aleme göstermeliyiz. Yol göstericimiz MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ten ilham alarak yeni bir AYDINLIK YOLU BİRLİKTE kurmalıyız.

Yayına Hazırlık Yelpaze İstanbul Bahçeşehir 1. Kısım Mah. Bülbül Cad. Badem 08 Villa 02 Bahçeşehir-İstanbul Tel: 0212 669 83 86 Tel/Faks: 0212 669 16 50

okuyucularımıza kişiye özel adrese

Sayın Okurlarımızın Dikkatine; Yelpaze İstanbul, Bahçeşehir, Ispartakule, Ardıçlı, Esenkent, Boğazköy halkına ve İstanbul genelinde küçük ve orta ölçekli işletmelerin yöneticilerine ayda bir “ücretsiz” olarak dağıtılır. Bundan böyle talep eden

iade edilmez. Yayınlanan yazıların

teslim gönderilerde sağlayacağız. Adrese teslim taleplerinizde yalnızca dergi ücreti tahsil edilmektedir. Yelpaze İstanbul 5 TL’dir. Gönderilen yazılar yayınlansın veya yayınlanmasın sorumluluğu yazı sahibine, reklamların sorumluluğu reklam verenlere aittir. aze İstanbul’da yayınlanan yazı ve fotoğraflar kaynak gösterilerek kullanılabilinir.


OYUNCAKLAR ÜLKESi ÇOCUK TiYATROSU AKBATI’DA!

24 EYLÜL CUMARTESİ SAAT 14.00 Akbatı’nın 5. yılını kutluyoruz, çocuklarımıza harika bir eğlence armağan ediyoruz!

Bu eğlenceli etkinliğe tüm çocukları bekliyoruz. akbati.com 212 397 70 70


8

İSTANBUL

Kanal İstanbul ‘Güzergahı’nda Sona Gelindi Ulaştırma Bakanı Arslan, Kanal İstanbul için güzergah belirleme çalışmalarında son aşamaya gelindiğini duyurdu.

Ulaştırma Bakanı Ahmet Arslan, darbe girişimi sonrası hiçbir projede takvim değişikliği olmadığını belirtti. Arslan, Kanal İstanbul’un güzergahında son aşamaya gelindiğini ancak yüzde 100 netleşmeden açıklanmayacağını söyledi. Ulaştırma Bakanı Ahmet Arslan, NTV’de gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Arslan’ın açıklamalarından satır başları şöyle: “3 Katlı İstanbul Tüneli’nde ihale 1 yıl içinde” 15 Temmuz darbe girişimi sonrası hiçbir projede takvim değişikliği olmadı. 3 katlı Büyük İstanbul Tüneli projesi 6,5 milyon insanın yolculuk yaptığı diğer raylı sistemlerle ve karayoluyla entengre olacak. TEM’den başlayan tünel otomobilleri getirecek. Bu projeyi çok önemsiyoruz. En son sondajlarının yapılması ve yap işlet devret modeliyle ilgili şartnamenin hazırlanması için müşavirlik ihalesine çıktık. Gelen tekliflerde üç firma teknik yeterlilik aldı. Dün itibariyle üç firmadan mali teklifleri aldık. Firmaya karar verildi, işe başlanacak. İtalya, İspanya ve Türkiye’den üç firma başvurdu. Yüksel Proje ihaleyi kazandı. 1 yıl içinde üç katlı tünelin yapım ihalesine çıkacağız. Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün iki özelliği var. Büyük ağır kamyonların İstanbul trafiğine girmeden kuzeyden geçmesi. Aynı zamanda demiryolu da barındıracak. Bağlantı yolları da var. “Avrasya Tüneli 20 Aralık’ta açılıyor” Avrasya tünelinde takvim değişikliği yok. Sultanahmet ve civarı tarihi yarımadadaki en aza indirecek bir proje. Anadolu Yakası’ndan vatandaşlar Karacaahmet Mezarlığı’nın oradan girecek. Yakın zamanda otomobille karşıdan karşıya geçilecek hale geliyor. 20 Aralık’ta da işletmeye açacağız. Tarihi yarımadanın yükünü alacak.

Yelpaze İstanbul / 01Eylül 2016

Havalimanlarına şehit ismi verilecek mi? 15 Temmuz gecesi şehit olanların hepsi bir yere verilecek. Havalimanları için de talepler var. Bunları değerlendireceğiz. “Varlık fonu projelerin hızını artıracak” Mevcut projelerin finansmanında sıkıntı yok. Varlık fonuyla birlikte diğer fonların da kurulması mümkün hale gelecek. Uzun soluklu kredi aldığınız zaman kredi kuruluşları riski dikkate alarak ilave maliyetler bindiriyor. Varlık fonuyla bunu teminat altına alınca riskin azalması sağlanacak, maliyet artmayacak. Ulaştırmada büyük projeleri daha hızlı ve kolay fonlama imkanı yaratacak. Projelerin hızını artıracak. “Osmangazi’den günde ortalama 20 bin araç geçiyor” Osmangazi Köprüsü’yle birlikte 58 kilometrelik kısmı açtık. Köprüde verdiğimiz garanti 40 bindir. Bu büyüklükteki projelerde siz hiçbir para koymadan 6,5 milyar dolarlık yatırımı yaptırıyorsanız burada verilmesi gereken garantiler var. Köprüden başlangıçta beklediğimiz trafik 15 bin idi. Şu an ortalama günde 20 bin araç geçiyor. Bu beklediğimizin de üzerindedir. Sene sonu

Bursa’ya kadar olan yolu açtığımızda otoyolun tamamı bittiğinde araç trafiği artacak. Biz garanti rakamını da aşacağız. “1915 Çanakkale Köprüsü’nde ilk kazma 2017’de” Kuzey Marmara otoyolunun da ihalelerini yaptık. Bunun dışında öncelikli projemiz 1915 Çanakkale Köprüsü. Bu yıl ihaleye çıkarak önümüzdeki yıl kazmayı vurmak istiyoruz. “Kanal İstanbul güzergahında son aşamadayız” Kanal İstanbul projesiyle ilgili alternatif güzergah çalıştık. Bütün güzergahlardı sanki o olacak gibi en ince ayrıntısına kadar çalışıyoruz. Spekülasyon oluşmaması için güzergahı yüzde 100 netleştirmeden açıklamak istemiyoruz. Güzergahta çalışmalar son aşamaya geldi. Projeyi yapacağımız finansal yöntemi çalışıyoruz. Onu da bitirme aşamasındayız. Bunun sonrasında ihale süreci başlayacak. Projede takvim ortaya koymak yanıltabilir. Yıl sonuna kadar ihale sürecini başlatabilirsek 1,5-2 yıl içinde yol almış oluruz.


9

Bu Güzergahta Arsa Fiyatları

2 ila 4 Kat Arttı Türkiye’nin mega projesi Kanal İstanbul’u, Yeni Havalimanı Projesi ve 3. Boğaz Köprüsü’nün bağlantı yolu ile inşaatı sürmekte olan Kuzey Marmara Otoyolu Projesi’nin sağladığı entegre ulaşım ağıyla değerlendiren EVA Gayrimenkul Değerleme, Kanal İstanbul güzergahında arsa fiyatlarının son bir yılda geometrik artış kaydettiğini belirliyor. EVA Gayrimenkul Değerleme Genel Müdür Yardımcısı Zuhal Balsarı, İstanbul Avrupa yakasında hayata geçirilmesi planlanan Kanal İstanbul projesinin, Karadeniz ile Marmara Denizi arasında yaklaşık 43 kilometre uzunluğunda bir yapay su kanalı projesi olduğunu, büyük gemilerin de geçebileceği şekilde tasarlanan, 400 metre genişliğe ve 25 metre derinliğe sahip olan Kanal İstanbul’un yıl sonuna kadar ihale edilmesinin planlandığını belirtiyor. Mega bir proje olan Kanal İstanbul’un Marmara Denizi ile birleştiği noktada 2023 yılına kadar iki yeni kentten birinin kurulmasının planlandığını ifade eden Balsarı, kanalla birlikte İstanbul Boğazı’nın tanker trafiğine tümüyle kapanacağını ve İstanbul’da iki yeni yarımada ile yeni bir adanın oluşturulacağını kaydediyor. 500 bin nüfuslu iki şehir kurulacak Kanal İstanbul için yasal düzenleme yapılırken çevreye hassasiyetin üst düzeyde tutulduğunu ifade eden Balsarı, proje kapsamında 500 bin nüfuslu iki şehrin yapılmasının planlandığını söylüyor. İki bölümde ele alınan projede kanal ve etrafında oluşturulacak şehrin ayrı ayrı konumlandırılmasının, kongre, festival, fuar, otel, spor tesislerinin de Kanal İstanbul ile birlikte faaliyete geçirilmesinin düşünüldüğünü belirten Balsarı, kanal üstünde altı köprünün inşa edilmesi, kanal çevresine projelendirilecek binaların ise en fazla altı kat olarak inşa edilmesinin öngörüldüğünü ifade ediyor. Balsarı, ülke ekonomisine yük getirmeyecek şekilde ‘yap-işlet-devret’ yöntemi ve konsorsiyum aracılığıyla gerçekleştirilmesi düşünülen proje kapsamında, kanal işletmeciliği konusunda dünyada uzun bir geçmişe ve köklü deneyime sahip ülkelerden Panama’nın projeye destek vermesinin gündemde olduğunu dile getiriyor. İşbirliği platformu kurulmasını içeren anlaşmanın 27 Haziran’da Panama’nın başkenti Panama City’de imzalandığını belirtiyor. Projenin hangi aşamada olduğuna dair Balsarı şu bilgiyi veriyor: “İstanbul’un kuzey bölgesinde Arnavutköy’le Küçükçekmece Gölü arasında inşa edilmesi planlanan Kanal İstanbul’un güzergâhında yer alan 38.500

hektarlık alanla ilgili plan yapma yetkisi, 2015 Şubat ayında, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Mekansal Planlama Genel Müdürlüğü ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı (İBB) ve Başkanlığın iştiraki Boğaziçi İnşaat Müşavirlik A.Ş (BİMTAŞ) arasında yapılan protokolle, Bakanlık’tan İstanbul Büyük Şehir Belediyesi’ne devredildi. Söz konusu alan, Bakanlar Kurulu Kararları uyarınca, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından “6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun” kapsamında “Rezerv Yapı Alanı” olarak belirlenmiştir. Ayrıca 3194 Sayılı İmar Kanunu’nun 5., 11. ve 18. Maddelerinde getirilen düzenlemeler yoluyla Kanal İstanbul Projesi’nin yasal tanımı yapılmış, Hazine ve özel idareye ait alanların imar planı kararıyla Kanal İstanbul için kullanılabilmesinin, Kanal İstanbul için gerekli arazilerin düzenleme ortaklık payı olarak bedelsiz elde edilmesinin önü açılmıştır.” Geçiş güzergahında arsa fiyatları katlandı Balsarı, Kanal İstanbul projesinin yapılmasına ilişkin proje süreci netleştikçe geçiş güzergahı olarak belirtilen Küçükçekmece - Başakşehir - Arnavutköy hattında arsa fiyatlarının son bir yılda iki ila dört kat oranında artış gösterdiğini belirtiyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Küçükçekmece Gölü ile Sazlıdere Barajı arasında kalan Küçükçekmece’ye bağlı Altınşehir ile Başakşehir’e bağlı Güvercintepe ve Şahintepe mahallelerini rezerv alanı ilan ettiğini söyleyen Balsarı, bu mahallelerdeki bazı bölgelerde istimlak ve kamulaştırma çalışmalarının gündemde olduğunu ifade ediyor. Avrupa Yakası Proje Alanı kapsamında inşaatı devam eden Yeni Havalimanı Projesi ve 3. Boğaz Köprüsü’nün bağlantı yolu ile inşaatı sürmekte olan Kuzey Marmara Otoyolu Projesi bu bölgenin önemli projeleri. Bu potansiyel özellikle bölgedeki yatırımları yoğunlaştırıyor. Kayabaşı ile Bahçeşehir arasındaki Deliklikaya’da 200-300 dönümlük bir arazi üzerinde Organize Sanayi Bölgesi inşa ediliyor. Bahçeşehir, Esenyurt, Başakşehir, Küçükçekmece ve Arnavutköy’de yeni projeler ve alınan ev sayısı her geçen gün

artış gösteriyor. Özellikle Arnavutköy ilçesinin Bolluca, Haraççı, Boğazköy, Boyalık, Yeniköy ve Taşoluk mahalleleriyle Başakşehir ilçesinin Kayabaşı, Bahçeşehir ve Ziya Gökalp mahallelerine yatırımcı taleplerinin oldukça arttığı gözleniyor. Özellikle Kayabaşı’nın Kanal İstanbul Projesi ile birlikte İstanbul’un yeni yerleşim merkezi olması bekleniyor. 3. Havaalanı’nın tamamlamasıyla birlikte İstanbul’un her yerine ulaşacak bir metro ağı da bu bölgede ciddi bir potansiyel oluşturacak. Bununla birlikte, Kuzey Marmara Otoyolu, köprü bağlantıları hariç tamamlanmış durumda. Tayakadın ve Bolluca’dan Kuzey Marmara Otoyolu’na çıkışlar verildi.” Değerlenme henüz başlangıç aşamasında Kanal İstanbul projesine genel bir perspektifte bakıldığında, projenin “bölgesel analizler” dahilinde büyük bir gelişim ve değişimin başlangıç aşamasında olduğunu belirten Balsarı, proje kapsamında yapılacak değişim-dönüşümlerin, İstanbul 1. Bölge olarak adlandırılan merkez alandaki yoğunlaşmanın, üst ölçek plan ilkeleri kapsamında öngörülen alt merkez oluşumlarını destekleyici nitelikte olduğunu söylüyor. Üst ölçek planlarla İstanbul’un Doğu-Batı aksında yaygın bir gelişme göstermesinin desteklendiğini belirten Balsarı, proje doğrultusunda güncel arz talep dengelerine bakıldığında, Boğaziçi’nin de etki alanında olduğu merkez bölgede baskılanan taleplere alternatif bir yönlendirmenin olacağını kaydediyor. Balsarı, Kanal İstanbul projesinin yarattığı dinamiklerin, bölgedeki gerek arsa ve arazi deposuna yönelik talebi arttırmak, gerekse bölgeye yönlendirilecek nüfusa yönelik hizmet sektöründeki ihtiyacın artmasına destek verecek nitelikte olduğunu belirtiyor. Proje kapsamındaki alanların belirli ölçüde işaret edilmesinin yanında net bir güzergahın henüz çizilmemiş olmasının bölgedeki talebin maksimum düzeye ulaşmasını engellediğini ifade eden Balsarı, detayların belirgin hale gelmesiyle gerek arsa ve arazi sahiplerinin gerekse proje yatırım kararlarını bölgeye yönlendirmiş yatırımcıların yakın gelecekte beklentilerini üst düzeyde karşılayabileceklerini de sözlerine ekliyor.

Yelpaze İstanbul / 01Eylül 2016


10

İSTANBUL

Taksim’e Paralı Girişler mi Başlayacak? Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Ahmet Davutoğlu’nun başbakanlığı döneminde gündeme gelen kent merkezlerine araç girişinden ücret alınması önerisini yeniden gündeme getirdi.

Hürriyet’ten Aysel Alp’in haberine göre, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın, ilgili bakanlıklarla birlikte üzerinde çalıştığı belediye gelirlerinin artırılmasına yönelik taslakta, büyükşehirlerde trafiğin azaltılması için ana merkezlere girişten para alınması önerildi. Şehir içi trafik cezalarının belediyelerce kesilmesi, taksiler dahil özel sektör tarafından yapılan taşımadaki elektronik bilet gelirlerinden belediyelere pay verilmesi istendi. Ahmet Davutoğlu’nun başbakanlığı döneminde açıkladığı öncelikli dönüşüm programında da yer alan kent merkezlerine araç girişinden ücret alınması önerisi, belediye gelirlerine ilişkin çalışmada “ücretli yol-ana merkezlere ücretli geçiş” başlığı altında şöyle yer aldı: Dünyadaki örnekler “Dünyadaki metropollerde bazı yol veya tüneller ile kentin trafik yoğunluğu olan

bölgelerine araç giriş veya geçişlerinin ücretlendirilmek suretiyle kent içi trafiğinin rahatlatılmaya çalışıldığı görülmektedir. Bu uygulamanın ülkemizde özellikle büyükşehirlerde trafik yoğunluğunun azaltılmasına katkı sağlayacağı değerlendirilmektedir. Şehir içinde mevcut güzergâhlara alternatif yapılacak yeni yol, tünel, köprüler ile kentin trafik yoğunluğu olan merkezlerine araç giriş ve geçişlerinin meclis kararı ile ücretlendirilmesi.” Cezayı zabıta kessin Trafik yetkisinin belediyelere devrinin de istendiği çalışmada, şu öneriler de dikkat çekti: “Büyükşehir ve il belediyelerine duran trafik ile ilgili ceza kesme ve araç çekme yetkisi verilmesi. Hareketli trafik ile ilgili trafik akışına müdahale edilmeksizin elektronik sistem ile ceza kesme yetkisi verilmesi.”

Tabelada ‘c’ varsa paralı Londra’da uygulanan ‘congestion charge’ (tıkanıklık ücreti) sisteminde para ile girilecek bölgeler kırmızı ‘C’ harfi ile gösteriliyor. Şehir merkezine giren araçlar 8 sterlinden (yaklaşık 20 lira) başlayan ücretler ödüyor. İşte Chelsea Bridge üzerindeki bu tabela, kent merkezindeki ünlü Sloane Square’in paralı olduğunu gösteriyor. New YorK’ta Manhattan adasında ise hafta içi 06:0018:00 saatleri arasında 86. sokağının aşağısına giren otomobillerden 8, büyük araçlardan ise 10 dolar alınacağı açıklandı. Bölgede yaşayan ya da çalışanlara ait otomobiller için ise günlük tarifenin 4 dolar olarak belirlendiği ifade edildi. Belediyeye taksi payı Toplu taşımada kullanılan (kamu-özel) bütün araçlarda elektronik bilet kullanılmasının zorunlu hale getirilmesi önerisinin de yer aldığı taslakta şunlar dikkat çekiyor: “ Özel sektör tarafından (taksi dahil) yapılan toplu taşımadaki elektronik bilet gelirlerinden belli bir oranda belediyelere pay verilmesi. Toplu taşımadaki vergilendirmenin elektronik bilet üzerinden yüzde 5 oranında götürü usulde yapılması. Belediye taşınmazlarının kira süresinin 29 yıla çıkarılabilsin. Havalimanı-şehiriçi yolcu taşıma yetkisi belediyelere verilsin. Taksi ve minibüslere çalışma ruhsatını belediyeler versin. Gıda denetimleri yeniden belediyelere devredilsin.”

Büyük İstanbul Otogarı’nın Tahliyesi İstendi İBB, Avrasya Terminal İşletmeleri Şirketi’nden Büyük İstanbul Otogarı’nı tahliye etmesini istedi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), sözleşmeye aykırı davrandığı gerekçesiyle, işletmeci firma olan Avrasya Terminal İşletmeleri Şirketi’nden Büyük İstanbul Otogarı’nı tahliye etmesini talep etti. İBB tarafından 9 Ağustos 2016 tarihinde İstanbul 17. noterliği aracılığıyla Avrasya Terminal İşletmeleri Şirketi’ne gönderilen tahliye tebli-

Yelpaze İstanbul / 01Eylül 2016

gatında, “Yolcu taşıma işleri yapan şirketlerin kullandığı iş yerleri ile otogar hizmetlerinden yararlanacak kişilerin bu hizmetten yararlanırken kullandıkları otoparkların hukuki durumları birbirinden farklıdır. Sözleşmede tanınan hak çerçevesinde otogarı yapacak olan işletme hakkı devredilecek ve kiralanacak yerler arasında otoparklar bulunmamaktadır.” ifadeleri yer aldı.

Tebligatta, uyarılara rağmen vatandaşlardan otopark ücreti alınması nedeniyle Büyük İstanbul Otogarı’nın işletmecisi olan Avrasya Terminal İşletmeleri ile İBB arasında 2019’a kadar devam eden sözleşmenin fesh edildiği belirtilerek,15 gün içinde işletmeci firmanın otogarı tahliye etmesi istendi.


11

3. Havalimanı Projesi Arsa Fiyatlarını Uçurdu Cumhuriyet tarihinin en büyük yatırımlarından biri olan ve 76 milyon 500 bin metrekarelik inşaat alanını kapsayan 3. havalimanı projesinin ilk etabının 2018 yılında hizmete açılması hedefleniyor. Karadeniz sahiline Terkos gölüne yakın Arnavutköy-Göktürk-Çatalca kavşağında 7700 hektar alanlık Akpınar ve Yeniköy köyleri arasına yapılacak havaalanı ile değerlenecek bölgeye ilgi yüksek. Son 2 yılda özellikle Arnavutköy ve Çatalca ilçelerine olan ilgi ve bu ilgiye bağlı olarak artan fiyatları değerlendiren Keller Williams Türkiye Ülke Direktörü Emre Erol; “Havalimanı çalışmaları sürerken bir yandan da raylı sistem bağlantı projesinde gerekli adımlar atılmaya başlandı. Proje bedeli toplam 4 milyar 845 milyon 600 bin TL olarak açıklanan ve 13 istasyondan oluşan metro hattı ile kent merkeziyle 3. havalimanı arasında ulaşım 30 dakika gibi kısa bir süreye inecek. Toplu ulaşım ağının gelişmesine paralel olarak bölgedeki fiyatlar da artacak. 3. havalimanı projesi konuşulmaya başlanmadan önce bölgede metrekaresi 80 TL’den alıcı bulan arsa fiyatları bugün 250-300 TL’ye kadar çıkıyor. Şuan için ilgili bölgelerde yatırımcılar konuttan çok arsalarla ilgileniyor. Arnavutköy’de Tayakadın, Yeniköy, Durusu Gölü ve Karaburun mevkilerinde yüzde 30 ila 50 oranında artış söz konusu. Çatalca da değerlenen ilçelerden. Geçtiğimiz Ekim ayında

metrekare fiyatları 1.500 TL civarında seyrederken şuan 2 bin TL’ye kadar yükseldi. Bu yükselişlerin devamı da muhtemel, talep artacak ve İstanbul genişlemeye devam edecek. ” dedi. 4 milyon kişi göç edecek 3. havalimanı projesi çevresinin tapuda şu an tarla olarak geçtiğine dikkat çeken Emre Erol; “Havaalanı 76 milyon 500 bin metrekarelik bir alana inşa ediliyor ve projenin çevresinde bulunan bölgelerin zamanla imara açılması planlanıyor. İmar izinlerinin alınması beklenen 325 bin dönümlük arazi üzerine kurulacak yeni şehirlere 4 milyon kişinin ikamet etmesi bekleniyor. Bölgede sadece konut değil, otel, ofis, alışveriş merkezi, sanayi ve lojistik yatırımları da yer alacak. Suudi Arabistan, Lübnan, Katar ve Kuveyt’ten gelen yabancı yatırımcıların bölgeyle yakından ilgilendiğini söyleyebiliriz.” dedi.

Kadir Topbaş: Topçu Kışlası’nı Yapacağız İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, bir mimar olarak ön yargılı duruşu kabul edemediğini söyleyerek, Topçu Kışlası’nı yapacaklarını ifade etti. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Taksim Meydanı ile ilgili olarak; Osmanlı döneminde Topçu Kışlası’nın olduğunu, bir mimar olarak ön yargılı duruşu kabul edemediğini ifade ederek, şunları kaydetti: “Taksim Topçu Kışlası’nı yapacağız. Cumhurbaşkanımız zaten net söylüyor. Fonksiyon olarak sanat galerisi düşünüyoruz. Onun için çok fazla ağaç kaldırılmıyor. O ağaçlar çok eski değil. Sanat galerisinin altında iç ve dışa bakan kafeler düşünüyoruz. İnsanların Şanzelize’ye gittiği gibi gelip orada kafelerde de geç saatlere kadar oturduğu gibi bir sanat galerisi olabilir. Bunun proje çalışmaları devam ediyor. Altında otoparkı da olacak. Bununla ilgili kurul kararları vardı. Mahkeme kararları da yapılabileceği yönünde netleşti. Sayın Cumhurbaşkanımız da bu eserin yapılmasının doğru olacağını söyledi. Kentin kültürüne hizmet edecek.” Taksim AKM’de her şeyin bir arada yapıldığını ve bunun yanlış olduğunu ileri süren Topbaş, “Sayın Cumhurbaşkanımız söylüyor. Orada İstanbul Büyükşehir Belediyemize ait otoparkı da katarak, mimarlarımızın güzel projesiyle bir opera binasının hayata geçmesi lazım. Yıllardan beri bu şekilde duruyor. Muhsin Ertuğrul Sahnesi’ne de karşı çıkıldı. Yaptık, şu anda mükemmel bir tiyatro salonu olarak hizmet veriyor.”

Kabataş Meydan Projesi’nin İstanbul için çok önemli olduğunu savunan Topbaş, bu konuya ilişkin ise şunları kaydetti: “Demokrasi nöbetleri biter bitmez inşaat başlayacak. Kabataş çok güzel bir yer olacak. Orada baraka tarzındaki vapur iskelelerine sahip çıkıyorlar. Tenekeden yapılmış basit yapılar. Trafikten şikayet ediliyorsa, Kabataş bir düğüm noktasıysa bunlar yapılacak. Net söylüyorum, ne gerekiyorsa yapacağız.” Topbaş ayrıca yeni ulaşım projeleri kapsamında Tarihi Yarımada’da elektrikli otobüslerin çalışacağını bildirdi.

Yelpaze İstanbul / 01Eylül 2016


12

İSTANBUL

Kuleli Askeri Lisesi binasının bundan sonraki işlevi ne olacak? 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında OHAL kararnamesiyle kapatılan ve Boğaziçi’nin Çengelköy ile Vaniköy arasındaki sahilinde bulunan Kuleli Askeri Lisesi’nin hayatına nasıl devam edeceği yeni bir tartışma konusu. Boğazın en önemli noktasında yer alan ve İstanbul’un siluetinde önemli yer tutan yaklaşık 200 yıllık askeri okul binasının gelecekteki kullanımı ile ilgili değerlendirme yapan Mimarlar Odası Büyükkent Şube Sekreteri Ali Hacıalioğlu, “Kuleli, Heybeliada, Yeşilköy gibi askeri okullar eğitim yapılarıdır. Bu yapılar eğitim yapısı olarak devam etmelidir” dedi. “YİNE OKUL OLARAK KULLANILMALI” Kentsel yapıların fonksiyonuyla bir bütünlük sağladığını belirten Hacıalioğlu, yine Anadolu yakasında bulunan ve Kuleli Askeri Lisesi gibi kentin simgesel yapılarından biri olan Haydarpaşa Garı’nı örnek gösterdi. Bu tür yapıların kent hafızasında önemli bir yere sahip olduğunu hatırlatan Hacıalioğlu, “Kent içindeki bu yapılar adeta kentin biblolarıdır. Fonksiyonu ile bütünleşmiş yapılardır” dedi. Kuleli’nin okul olarak yoluna devam etmesi gerektiğini savunan Hacıalioğlu, “Hükümetin eğitim sistemindeki değişikliğe ilişkin kararı eğitim yapılarını niçin tartışmalı hale getirsin” diye konuştu. “ASKERİ ALANLAR YENİ RANT ALANLARI OLARAK GÖRÜLMEMELİ” Kent dışına taşınması planlanan askeri alanların kamusal alan olduğunun altını çizen Hacıalioğlu, “Askeri alanların kamusal alan olduğunu unutmadan, yeniden kamusal alan olarak kullanılması ilkesini benimsemeliyiz. Buraların rant tesislerine dönüştürülmemesi gerekir” dedi. “ÖZGÜRLÜK MEKANI OLARAK KULLANILMALI” Kuleli Askeri Lisesi’nin gelecekteki işlevine ilişkin fikirlerini sunan mimar Korhan Gümüş, “Bu tip kamu alanları geçmişte insanları disiplin altına almak için kullanılıyordu. Bugün ise özgürlük mekanları olabilirler. İstanbul’daki bütün askeri alanlar deneysel fikirlere, özellikle genç nüfusunun eğitim ve deneyimle ilgili ihtiyaçlarını karşılayacak zeminler oluşturulabilir” dedi. Bahsettiği modeli ‘sabit’ bir mekan olarak kurgulamadığını anlatan Gümüş, “Bu mekanlar şiddetten arındırılmış, özgürce konuşulabilen, tartışılabilen, İstanbul’un en önemli özgürlük mekanları olmalı.

Yelpaze İstanbul / 01Eylül 2016

Burada şehrin nasıl yenileneceği, nasıl gelişeceği tartışılabilmeli” dedi. Gümüş, fonksiyonu değişen ve adeta sanat üretim mekanları haline gelen Yugoslavya’daki askeri alanları ve savaş gemilerinin toplanma yeri olan Venedik Tersanesi(Arselane)’yi örnek gösterdi. “KULELİ’Yİ ANIT YAPI GİBİ DEĞERLENDİRMELİYİZ” Kuleli Askeri Lisesi’nin bir hafıza mekanı olduğunun altını çizen Gümüş, “Kuleli Boğaz’ın profilini oluşturan şahane bir anıt yapı. Bu yapıyı bir otel olarak düşünmemek lazım. Bu yapıya hak ettiği değeri vererek, tam bir anıt gibi değerlendirmeliyiz. Sadece ‘koruyalım’ demek yeterli olmaz. Orası bir hafıza mekanı. Mimari yarışmalar açarak, dört dörtlük bir restorasyon yapmak gerekir. O da yaratıcı bir çabayla olur” dedi. Gümüş askeri alanların kamusal özelliğinin korunmasına ilişkin yeni bir kamusal yönetim anlayışının geliştirilmesi gerektiğini ifade ederek “Şehirdeki ormanları koruyamıyoruz. Kültür mirası bölgeleri koruyamıyoruz. Bugüne kadar askeri mantıkla şehrin içindeki yeşil alanlar korundu. Ancak yine aynı mantıkla devam edersek ormanların başına gelenler askeri alanların da başına gelecektir” uyarısında bulundu. “KULELİ DEMOKRASİ MÜZESİ OLMALI” Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Başkanı Başaran Ulusoy ise Kuleli Askeri Lisesi’nin demokrasi müzesi olarak kullanılması önerisinde bulundu. Yaklaşık 20 yıl önce askeri alanların şehir içinden çıkarılması önerisi sunduklarını söyleyen Ulusoy, “Kuleli’nin çok güzel bir demokrasi müzesi olmasını isterim. Demok-

rasi müzesi Yassıada’da kurulacaktı. Bence Yassıada mevsim ve yanaşma bakımından zorluklar içeren bir yer” dedi. Ulusoy, bir diğer öneri olarak da binanın hem müze hem de otel fonksiyonunu içinde barındıran bir özellik taşıyabileceğini söyledi. 15 Temmuz’da yaşananların gelecek nesillere anlatılması gerektiğini vurgulayan Ulusoy “Hem otel hem müze olarak da kullanılabilir. Kurtuluş Savaşı’nda atlattığımız badire neyse bu da öyle bir badiredir. Yaralarımızın sarılması ve atlattığımız olayın büyüklüğünü gelecek nesillere iletmek lazım” diye konuştu. KULELİ ASKERİ LİSESİ’NİN TARİHİ 1845’E DAYANIYOR İstanbul Ansiklopedisi’nde Kuleli Askeri Lisesi hakkında Kenan Sayacı’nın kaleme aldığı metne göre okulun temeli 1845’te atıldı. 1872 yılında Kuleli Askeri İdadisi olarak anılmaya başlayan Kuleli Kışlası bu binada 2 yıl kalabildi. 18771878 Osmanlı-Rus Savaşı sebebiyle hastaneye dönüştürülen kışla, faaliyetlerine Pangaltı’ndaki Mekteb-i Harbiye binasında devam etti. 1913 sonunda yeniden kendi kışlasına döndü. İstanbul’un 16 Mart 1920’de İtilaf Devletlerince işgal edilmesi üzerine, İngilizler tarafından depo ve transit ambarı olarak kullanılmak üzere boşaltıldı ve Ermeni Eytam mektebi (Ermeni Yetimleri Okulu) olarak Ermenilere verildi. 1923’te tekrar Kuleli Kışlasına dönüştürüldü. Tevhid-i Tedrisat Kanunuyla 19241925’te Kuleli Lisesi adıyla Milli eğitim Bakanlığına bağlanarak sivil lise haline getirilen okul 1925’te tekrar eski statüsüne döndürüldü ve bu tarihten itibaren Kuleli Askeri Lisesi almıştır.

Ezgi ÇAPA/İstanbul, (DHA)-


13

Yelpaze İstanbul / 01Eylül 2016


14

İSTANBUL

“Londra’daki Bir Yapının Taklidini

İstanbul için Düşünmek Doğru Değil”

Üsküdar’daki Harem Otogarı’nın yerine yapılması planlandığı iddia edilen dev dönme dolap, siluet tartışmasını tekrar gündeme getirdi. Avrupa’nın 135 metre ile en yüksek dönme dolabını geride bırakacak 165 metrelik ‘İstanbul Eye’ için uzmanlar değerlendirmelerde bulundu.

Habertürk’ten Nagehan Alan’ın haberine göre, bir süredir Üsküdar Harem Otogarı’nın kaldırılacağı konuşuluyordu. Fakat yerine ne yapılacağı konusunda belirsizlik vardı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB ) Harem Otogarı yerine London Eye gibi bir dönme dolap yapacağı söylentisi bir siluet tartışmasını daha başlattı. Konu hakkında kendilerine ulaştığımız İBB yetkilileri açıklama yapmazken, kulislerde projenin onaylandığı konuşuluyor. Üsküdar Belediyesi ise henüz kendilerine proje ile ilgili bir bilgi gelmediğini söylüyor. Peki Avrupa’nın 135 metre ile en yüksek dönme dolabını geride bırakacak 165 metrelik ‘İstanbul Eye’ için uzmanlar ne diyor? Siluetin bozulmaması için hangi alternatif yerleri öneriyor? İşte uzmanların o görüşleri... “Filoların yeri uygun” Mimar Mühendis Ahmet Vefik Alp: Anadolu yakası üvey evlat. Buraya iyileştirme gerekiyor. Dünyanın en güzel yerleri; Boğaz’ın

Yelpaze İstanbul / 01Eylül 2016

girişi Kız Kulesi, karşıda Haliç ve tarihi yarımadanın silueti arkada Selimiye Cami, tarihi Haydarpaşa Lisesi, İngiliz Mezarlığı, Haydarpaşa Garı... Bunlar muhteşem yapılar. Harem Otogarı ile gümrük ve konteyner limanı, filolar, vinçler, bir çirkinlikler dizisi. Bunların hepsi temizlenmeli. Bu siluete engel konuşlanacak bir büyük dönme dolap projesi yukarıda saydığım tarihi silueti bozmayacak konum ve ölçekte tasarlanmalıdır. Bu yapıların her biri İstanbul simgesi. Silueti perdelememeli. Bunun için ise önerim Haydarpaşa GATA Askeri Hastanesi’nin altında filoların bulunduğu yer en uygun yer, siluete zarar vermez. Harem Otogarı’na konuşlanırsa Selimiye Camii kapanacak. Önerim filoların olduğu Kadıköy tarafı. “Gerekli bir proje değil” TMMOB Şehir Plancıları Odası-Akif Burak Atlar: Bir kente ilgiyi artırmak, o kente bir simge kazandırmak için bu tip cazibe merkezleri düşünülebilir. Ancak söz konusu

kent İstanbul ise iki kere düşünmek gerekir. İstanbul’un tarihi, kültürel ve doğal güzellikleri ve birçok değerli simgesi var. Londra’daki bir yapının taklidini İstanbul için, üstelik tarihi kent siluetini doğrudan olumsuz yönde etkileyecek bir bölge olan Harem kıyısı için düşünmek doğru değil. Ben şu an projenin gerekliliğini sorgular durumdayım ve gerekli olduğunu da düşünmüyorum. “Hareme değil, lunaparka” Mimar Mücella Yapıcı: Her türlü kararın çok dikkatli alınması lazım. İstanbul’a akıldaki her proje nakşedilemez. İstanbul ipek bir kumaştır, her tarafına teğeller atılamaz. Karşıda tarihi yarımada var. Kız Kulesi’yle birlikte en güzel siluetinden bahsediyorsunuz kentin. Pera, Galata karşıda, Üsküdar ile birlikte. Olamaz öyle bir şey. Olimpiyatlarda Haydarpaşa Garı’na 70 bin kişilik stat yapmayı düşünmüşlerdi. Bunlar proje değil. Kâbus. Yeri Harem değil bunun, lunapak.


15

Kadir Topbaş İstanbul’a dair yeni projeleri açıkladı TVNET Televizyonu’nda canlı yayın konuğu olan Başkan Kadir Topbaş, yeni projelerle İstanbul’un ekonomik ve istihdam açısından daha da güçleneceğini söyledi. ULAŞIMA ZAM OLMAYACAK İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, TVNET Televizyonu’na konuştu. İstanbul’daki toplu taşımayı vatandaşların meydanlardaki demokrasi nöbetine rahat ulaşması için 16 Temmuz’dan itibaren ücretsiz yapıklarını ve bu uygulamanın 31 Temmuz’a kadar devam edeceğini hatırlatan Başkan Kadir Topbaş, minibüs ve dolmuş esnafının bir mağduriyetinin oluştuğunu söyledi. Kadir Topbaş, “Meydanlara geliş ve gidişlerin rahat bir şekilde devam etmesi için acaba toplu taşımayı 20.00 – 06.00 arasında ücretsiz yapsak nasıl olur diye düşündük. Arkadaşlarımız bunu çalışıyorlar. Çünkü ekonomik hareket devam etmeli. O minibüsçü de ekmek alacak. Dengeleri doğru tutmamız gerekiyor. Bir aile reisi gibi bütün dengeleri gözetmek zorundayız” diye konuştu. Sosyal medyada ücretsiz taşımanın ardından zam yapılacağına dair iddialar olduğuna dikkat çeken Başkan Topbaş, “Asla zam yapılmayacak. Milletin kaynakları, milletin parası” dedi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin darbe girişimindeki zararıyla ilgili bir hesap yapmadıklarını, çünkü Türkiye’nin kazandığını vurgulayan Topbaş, şöyle konuştu; “İstanbullulara özellikle teşekkür ediyorum. Bu kadar meydanlarda caddelerde nöbet tutuyorlar. Ama hiçbir kamu malına zarar vermiyorlar. Biz de vatandaşlarımıza yemek, su gibi lojistik destek veriyoruz.” İstanbul’a 16.3 milyar liralık daha yatırım yapmaya hazırlandıklarını açıklayan Topbaş, devam eden yatırımların sadece işçilik parası olarak her ay kent ekonomisine 480 milyar lira soktuklarını ve projelerin hız kesmeden devam edeceğini kaydetti. YENİ PROJELERLE TAKSİM YAŞAYAN BİR YER OLACAK Taksim’e yapılacak Topçu Kışlası’nı bir inatlaşma sebebi olarak görmemek gerektiğini, koruma kurulu ve mahkeme kararlarının ortada olduğunu dile getiren Topbaş, eserin sanat galerisi, müze ve alt kısmının kafe olarak hizmet verebileceğini söyledi. “Taksim şu anda yaşamıyor, sadece transit geçiş noktası. Taksim insanların fazlaca gitmeyi arzu ettiği bir yer de değil. Burası müze tarzı bir

sanat galerisi ve kafeleriyle çok daha modernleşmeye doğru gidebilir” diyen Topbaş, bölgenin daha aktif hale getirilmesi gerektiğini söyledi. Taksim’de yangın geçiren AKM’de her şeyin birden yapılmaya çalışıldığına işaret eden Topbaş, orada güzel bir opera binasının da yapılacağını belirtti. Mete Caddesi’nde trafiğin yeraltına alınacağını, Taksim’in yaşanılan, insanların gelmek istediği bir meydana dönüşeceğini ifade etti. Taksim’e yapılacak caminin projesinin de tamamlanmak üzere olduğuna dikkat çeken Topbaş, “Caminin yeri koruma kurulundan onaylandı. Bölgenin koruma amaçlı imar planlarında da var. Yasal süreçleri tamamlandı. O bölgede camiye ihtiyaç var, yapılacak. İnsanlar maalesef şu anda barakada ibadetlerini yapmaya çalışıyor. Taksim’de barakadan bir cami var. İnsanlar Cuma namazını dışarda kılıyor yaz kış, Hoş değil” ifadesini kullandı. ÇAMLICA CAMİ VE ÇEVRESİ BULUŞMA NOKTASI OLACAK Demokratik rejimlerde mümkün mertebe insanları bir araya getiren mekanlar yapılmasının önemli olduğunu vurgulayan Topbaş, sembol bir nokta olan Çamlıca Cami’nin bu mutabakatı yaşatacak yerlerden biri olacağını söyledi. Çok daha fazla para harcanarak daha az kullanılan stadyumlar yapıldığına dikkat çeken Topbaş, sözlerini şöyle sürdürdü; “Yılda 52 haftayı ve Ramazan ayının 30 gününü koyarsanız, bu kadar büyük bir talebi sokaklar-

da koli kağıdının üzerinde namaz kıldıramazsınız. Doğru değil, böyle camiler bu yönüyle de gerekli. Çamlıca Caminin çevresinde kentsel dönüşüm yapılacak. Çevre Şehircilik Bakanımız ve Üsküdar Belediye Başkanımız ile bölgeyi gezdik, çalışma başlıyor. Çamlıca’ya ulaşım için viyadükler yapacaktık. Ancak doğal sit alanı olduğu için dikkat edilmesi gerekiyor. Arazide problem yapabilir. Kamulaştırma istimlak bedelleri de fazla. Bu nedenle oraya bir tünel çalışması başlattık, devam ediyor. Ancak tünel de yetemeyeceği için Çamlıca’ya metro yapıyoruz. Metrobüs ve metro hatlarına entegre bu hatla insanlar, bir mutabakatı ve inançlarını orada yaşayabilecekler. Daha önce açıkladığımız teleferik sisteminin üzerinde tartıştığımız noktalar var, şu anda bekliyor. Yine Çamlıca Cami’nin yanına büyük bir park yaparak Gazi Çengelköy Parkı ismini vereceğiz.” 3. HAVALİMANI İSTANBUL EKONOMİSİNİ GÜÇLENDİRECEK Topbaş, 3. Havalimanının ekonomik olarak İstanbul ve Türkiye için çok önemli bir destinasyon merkezi ve dünyanın odak noktası olacağını belirterek, “3. Havalimanı yanına yapılacak kongre ve fuar alanları ve yeni lojistik merkezleriyle birlikte İstanbul’un ne kadar önemli bir kent olduğunu tüm dünyaya gösterecek. Kent merkezinin baskısını biraz kuzeye kaydıracak. İstanbul’un merkezine ulaşım metrolarla sağlanacağı için ulaşım açısından hiçbir problem olmayacak. Türkiye’de fert başına düşen milli gelirden çok daha fazlası İstanbullulara düşmüş olacak. İstanbul istihdam ve ekonomik olarak daha da güçlenmiş olacak” diye konuştu.

Yelpaze İstanbul / 01Eylül 2016


16

İSTANBUL

Trafiğe Tarihi Çözüm: Beylerbeyi Sarayı Tüneli Trafiğe Açılıyor Üsküdar Belediyesi, Üsküdar- Beylerbeyi hattındaki sahil trafiğini rahatlatmak için yaklaşık 40 yıllık sorunu çözüyor. 1970’li yıllardan bu yana trafiğe kapalı olan Beylerbeyi Sarayı Tüneli yeniden ulaşım hizmetine açılıyor. Tünelin yeniden hizmete açılmasıyla birlikte trafik dolayısıyla 1 buçuk saati bulan Üsküdar-Beylerbeyi-Çengelköy hattı sahil yolculuğunun 15 dakikaya düşmesi hedefleniyor...

Üsküdar’ın incisi Beylerbeyi Sarayı’nın altında bulunan ve 1970’li yıllara kadar Üsküdar ile Beylerbeyi sahil yolunu birbirine bağlayan bir tünel olarak kullanılan Beylerbeyi Sarayı Tüneli, müze ve sergi olarak kullanımının ardından tekrardan sahil trafiğini rahatlatmak amacıyla hizmete açılıyor. Tarihi doku muhafaza edilmiş 2.90 cm yüksekliğindeki Tünel’in ulaşıma yeniden açılması sırasında yapılan çalışmalarda ise orijinal dokusu muhafaza edildi. Tünel’in tarihi yapısına zarar verecek hiçbir çalışma yapılmamasına özenle hassasiyet gösterildi. 1970’li yıllardan sonra müze ve sergi salonu olarak kullanılmıştı Kadim medeniyetin beldesi Üsküdar’ın incisi Beylerbeyi Sarayı’ndaki Set Bahçeleri’nin altından geçen Tünel’in, 1970’li yıllardan önceki işlevi yeniden canlandırılıyor. Tünel, 1970’li yıllara kadar kıyı yolunun işlevini sürdürmesini sağlarken, aynı zamanda yüksek duvarların ötesi ile Beylerbeyi Sarayı’ndaki set bahçelerin bağlantısını da kurmaktaydı. 1970’li yıllarda ulaşıma kapatılan Beylerbeyi Sarayı Tüneli, bu tarihten sonra müze ve sergi salonu olarak kullanılmıştı. 70’li yıllara kadar karayolu tüneli olarak kullanılıyordu Sultan II. Mahmud tarafından 1829–1832 yılları arasında yaptırılan Beylerbeyi Sarayı Tüneli, 1970’li yıllara kadar Üsküdar’ı Beylerbeyi semtine bağlayan bir karayolu olarak kullanılmıştı. Üsküdar Belediyesi

Yelpaze İstanbul / 01Eylül 2016


YAŞAM

Denizle iç içe bir yaşam aylık sadece

2 bin 870 TL

Sektörün en çok kazandıran inşaat firmalarından Keleşoğlu Holding, ülke ekonomisine katkı sağlamak hedefiyle yüzde 25 peşinat ile 120 ay için faizi yüzde 0,70’e düşürerek aylık sadece 2 bin 870 TL’den başlayan fiyatlarla sunduğu Denizİstanbul projesinde denizle iç içe bir yaşam vaat ediyor. İstanbul’un en hızlı gelişen bölgesi Yakuplu’da yeşil ile mavinin buluştuğu bir ortamda hayata geçen Denizİstanbul sahil kasabası, hem yatırım hem de oturum amaçlı ev sahibi olmak isteyenlere dikkate değer bir fırsat sunuyor. Hayata geçirdiği birçok sembol projede yatırım avantajının yanında ödeme kolaylıklarıyla da sektörde fark yaratan Keleşoğlu Holding, denize nazır inşa ettiği projesi Denizİstanbul’da, %25 peşinat - 120 ay - %0,70 veya %25 peşinat - 60 ay - %0,42 faiz oranları ile iki farklı ödeme seçeneği sunuyor. Aylık 2 bin 870 TL’den başlayan çok avantajlı fiyatlarla sektöre yeni bir ivme kazandıran Keleşoğlu Holding, Eylül ayı sonuna kadar stoklarla sınırlı bu kampanyası ile yerli ve yabancı birçok yatırımcının da yoğun ilgisi ile karşılaşıyor. 4 bin 619 adet konut ve 330 adet villadan oluşan, 135 bin metrekare akarsu yüzeyi ve kişi başına düşen ortalama 15 metrekare yeşil alanı ile ferah bir yaşam vaat eden Denizİstanbul’un, anahtar teslimde bugünkü değerine oranla %40-60 civarında prim yapacağı tahmin ediliyor. Keleşoğlu Holding Yönetim Kurulu Üyesi Dursun Keleş, “Sayın Cumhurbaşkanı’mızın çağrısı üzerine faiz indiriminin psikolojik sınırın altına inmesi sektörde olumlu bir hava yarattı. Ancak, bankaların kredi faizleri konusunda daha esnek olmalarını bekliyoruz. Hükümetimizin destek ve teşvikleri aşikar fakat gayrimenkul alımının yapılacağı şu dönemlerde bankalar regülasyonlarını tekrar gözden geçirmeli. Bankaları, ülkeye güvenmeye ve gayrimenkul sektörünü mortgage faiz oranları ile daha da desteklemeye davet ediyorum. Emlak Konut’un gündeme getirdiği indirim oranlarının, uzun bir aradan sonra tarihi nitelikte olduğunu belirtebilirim. Bu oranları finans sektörü ile yakalamanın maliyeti, 100 bin TL kredi için kuruma 15-18 bin TL arasında bir maliyet yaratıyor. Rekabet şartlarından

dolayı uygulamaya konulan faiz oranlarının finans sektörü tarafından desteklenmemesi durumunda sürecin kalıcı olması imkansız. Finans kuruluşları için maliyetler yüksek kalabilir fakat gayrimenkul sektöründe tek maliyet paranın maliyeti değildir. Betonundan demirine, kapısından penceresine sayıları iki yüzleri bulan inşaat girdileri var.

Dursun Keleş Keleşoğlu Holding Yönetim Kurulu Üyesi

Darbe girişimi sonrasında dövize bağlı değişen değerler ve artan maliyetler aşikar. Bu etki, ince ve kaba inşaat sürecinde veya temelleri yeni atılan projelerde farklı işliyor. Önümüzdeki üç ila altı aylık süre içerisinde değişen inşaat maliyetlerinden dolayı, zorunlu fiyat artışlarını görebiliriz. Dolasıyla, yatırım ve yaşam için önemli fırsatların sunulduğu şu dönemde gayrimenkul alımında bugünün koşullarının değerlendirilmesi gerekiyor” dedi. 2015 yılında TMSF üzerinden Eston Yapı’yı tüm borçlarıyla satın alan Keleşoğlu Holding, Eston’un Kalyon Evleri’nde başlattığı inşaat sürecini tamamladı. Denizİstanbul’da Ağustos ayı sonunda daire teslimlerine başlanmasıyla yaşam da başladı. Toplamda 108 bin metrekare alan üzerine konumlanmış Kalyon Evleri’nde 1+1, 2+1, 3+1 daireler ile ikiz, kent ve müstakil villalar da yer alıyor. West İstanbul Marina’ya komşu olan Kalyon Evleri, Denizİstanbul proje genelinde hayata geçecek okul, hastane, alışveriş merkezi ve otel gibi ünitelerin de merkezinde yer alıyor.

Yelpaze İstanbul / 01Eylül 2016

17


18

Bahçeşehirliler Derneği’nden Haberler

Gölette kepçeler

yüreklerde en derine saplanıyor! Bahçeşehir’de düzenlenen onlarca eylem, farkındalık etkinlikleri, açılan davalar... Hepsi geride kaldı. Bir avuç direnen gönüllü, hukuk mücadelesi sonuçlanmadan başlayan hafriyat çalışmalarına isyan ediyor. Bir tarafta halkın çığlığına sessiz kalan kamu erki, bir tarafta olup biteni sessizce izleyen büyük çoğunluk... Bu sayımızda “Gölet Özel Dosyası” ile Bahçeşehir’in 90’lı yıllarda kuruluşu ile Örnek Uydu Kentten, 2013 yılında başlayan ve bugünlere ulaşan süreci tüm ayrıntılarıyla gözler önüne sereceğiz. Bahçeşehir Uydu Kent Projesi olarak 90’lı yıllarda planlandı Bahçeşehir, 1980’li yıllarda planlanarak 07.11.1989 yılında yapımına başlanmış, o dönem Türkiye’nin (GAP) Güneydoğu Anadolu Projesi’nden sonraki en büyük projesi olarak gerçekleştirilmiştir. Proje kapsamında 4.703.000 m2’lik bir alanda 6 etap halinde 15.400 konut planlanmış ve ilk 2 etabı Emlak Bankası, Süzer Holding, Mesa Mesken, Nurol İnşaat ve Emlak Pazarlama Proje Yönetimi ve Servis A.Ş tarafından yaklaşık 6.000 konut olarak altyapısıyla beraber tamamlanmıştır. Bahçeşehir’in planlaması Atölye 70-Prof.Dr.Hüseyin Kaptan tarafından yapılmış; ilk etaplar tamamlandığında bile en fazla %15 kapasiteyle çalışan şehir altyapısı hazırlanmış; sosyal donatıları da evlerle paralel olarak bitirilmiştir.

Yelpaze İstanbul / 01Eylül 2016

Bahçeşehir Projesi 1996 yılında Birleşmiş Milletler Habitat II Konferansı çerçevesinde, “Kurumsal Uygulamalar ve Projeler” ödülüne, 1997 yılında da Kanada’da “Yeni Kentsel Yerleşim Anlayışı” ödülüne, 2001

yılında Avrupa Çevre Diploma, 2005 yılında da Avrupa Şeref Bayrağı ödülleriyle ödüllendirilmiştir. Bahçeşehir Uydu Kenti Emlak Bankası tarafın-


19

dan satışa çıkarıldığında gerek yazılı tanıtım materyalleri ve gerekse o dönemin TV reklamlarında doğayla baş başa yeşili vaat etmiştir. Projede kişi başına 12 m² yeşil alan düşmekteydi. Ayrıca ağaçlandırmanın devamlılığını sağlamak için de 40.000 m²’lik bir alan fidanlık olarak kullanılacaktır denilmiştir. O yıllarda Gölet ve çevresine yönelik planlar ve halka yapılan tanıtımlar Bu dönemde tanıtım materyallerinde Gölet bölgesine özel sunumlarda “350.000 m2’lik alanı kapsayan kültür ve doğa parkımız, her çeşit bitkinin bulunduğu Japon Bahçesi, 25.000 m2’lik üç ayrı seviyeli Göleti, seraları, anfi tiyatrosu, çim ve halı spor sahaları, çay bahçeleri, atlı spor, golf (şuan ticari alana dönüşen bölge 607/10 parsel) ve doğa parkı kulüpleri ile Türkiye’nin en büyük ve en zengin doğa parkı” yine aynı tanıtımda Gölet çevresinde 2 farklı noktada açık-kapalı otopark olduğu belirtilmiştir. Bahsi geçen donatılar yalnızca Gölet’e dair sunumlar olup, Bahçeşehir genelinde de daha birçok sosyal donatı alanı da 21 Eylül 1996 yılında Gölette düzenlenen Güz Festivali tanıtım broşürlerinde de açıkça belirtilmiştir.

Tanıtım broşürleri haricinde bu gerçeği yansıtan O dönemde İmtiyaz Sahipliğini Mustafa Süzer’in yaptığı “BAHÇEŞEHİR” dergilerinin birçoğunda da bu taahhütleri görmek mümkün. İşte Bahçeşehir’den ilk ev alanların isyanı bu günlerden başlıyor... Bahçeşehir’den 90’lı yıllarda mülk edinenler, bırakın İstanbul’u Türkiye’de eşi benzeri olmadığı söylenen “Bahçeşehir Uydu Kent Projesi’nden” ev alma sebebini bu vaatler, sunumlar, taahhütlere istinaden yatırım yaptıklarını, sırf bu donatı alanları yüzünden, aldıkları konutlara o dönem İstanbul’da en pahalı konut metrekare fiyatlarının da ötesinde 2 misli bedel ödediklerini belirtiyorlar. Bugün gelinen noktada Bahçeşehir’de konut fiyatları bırakın o yıllardaki fiyatını tam tersine yarı bedellerine düşmüş durumda. Bu gerçeği İstanbul’da o yıllarda farklı semtlerde konut fiyatlarının bugün geldiği artış ile, bugünün Bahçeşehir konut fiyatlarının geldiği kıyaslamayla da açıkça görmek mümkün. İşte bu yüzdende bölge haklı olarak güvendikleri devlet kurumlarının, özel inşaat şirketlerinin ve sonrasında Bahçeşehir ve Başakşehir Belediyesi dönemlerinde yaşadıkları haksızlıkları kabullenemiyor, haklarının gasp edildiğini düşünerek isyan ediyorlar. Gölette ilk plan değişikliği 2013 yılında yapılmış ancak BADER’in öncülüğünde bölge halkının destekleriyle planlar iptal edilmişti Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 18/04/2013 Tarih ve 6011 Sayılı Olur’ları ile onaylanan “İstanbul İli, Başakşehir İlçesi, Bahçeşehir Gölet Alanı ile Pazar Alanına Ait 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı ve 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı değişikliği ” talebi ile ilk girişim sağlandı. Bu dönemde

Yelpaze İstanbul / 01Eylül 2016


20

Bahçeşehirliler Derneği’nden Haberler

planlar askıya çıkar çıkmaz Bahçeşehirliler Derneği (BADER) Bahçeşehir halkına değişiklik hakkında bilgi vermek üzere acil toplantı çağrısı yaptı. BADER merkezinde konusunda uzman Şehir Planlamacıları, Harita Mühendisleri ve Mimarların yanı sıra site yönetimleri, bölge halkı bir araya geldi. Tüm detaylarıyla masaya yatırılan planların yalnızca Gölette değil, Göletin karşı yamaçlarını Pazartürk’ü kapsadığı görüldü. Bu planların geçmesi dahilinde yalnızca Gölet ve karşı yamaçlarında 7.000- 8.000 konut üretileceği belirtiliyordu. Ancak katılımcıları korkutan sadece bu planlar değil, bu planlar uygulandıktan sonra Bahçeşehir’de özelikle villa adalarında da ileride yüksek katlı konut projeleri oluşabileceği endişesi de doğrulanmış oluyordu. Toplantıda alınan ortak karar planların iptaline dair halkın genelini bilgilendirmek, bu planlara dair halkın düşüncesi adına referandum gerçekleştirmek ve itiraz süresi sonuna kadar olabildiğince itiraz dilekçesini Çevre ve Şehircilik Bakanlığına iletmek yönünde gelişti. BADER Yönetim Kurulu ve üyeleri gerek basın yayın, tanıtım broşürleri, sms ve daha birçok mecrayla halkı BAHÇEŞEHİR’in yok edilmesine karşın “DİREN BAHÇEŞEHİR” kampanyasını meşakkatle yürüttü. Bölge halkı yıllardır bıkıp usandığı inşaat faaliyetlerine direnç gösterdi. Bu kampanyanın başlangıç tarihi 25 Nisan’dı. 4000’e varan itiraz dilekçesi Çevre Şehircilik Bakanlığı’na teslim edildi, gerçekleşen referandumla Gölette İmar İstemiyoruz diyen 5000 HAYIR oyuna ulaşıldı. Aradan geçen süreç içerisinde 27 Mayıs akşamı Taksim’de tüm Türkiye’nin yakından takip ettiği Gezi Parkı

Yelpaze İstanbul / 01Eylül 2016

Protestoları başladı. Geziyle birlikte bölge halkının bu haklı direncine ulusal basınında desteğini arttırdı. Bahçeşehir’de yaşanan Gölet davası ulusal basında “Gezi Ruhu Bahçeşehir’de” denilerek duyuruldu. Onlarca haber, onlarca yürüyüş, onlarca gece Bahçeşehir KC önünde “Bahçeşehir’de Betona Hayır Nöbeti” sonuç getirdi. TOKİ İstanbul Daire Başkanı Ali Seydi Karaoğlu ve Çevre Şehircilik Bakanlığı İstanbul İl Müdürü Ahmet Ayyıldız BADER’i merkezinde ziyaret etti. Bu toplantıya dernek yönetimi adına Dernek Başkanı Uğur Barış Karabulut ve 2.Başkan Nihat Emeksiz katıldı. Dernek yöneticileri haklılıklarını bir kez daha bu toplantıda belgeleriyle aktardılar. Sonunda Ahmet Ayyıldız’ın dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ı

arayarak dernek başkanını görüştürmesi, Bayraktar’ın sağduyulu yaklaşımı ile planlar iptal edildi. Bahçeşehir ve Gölet’in Kurtuluş Belgesi! Bahçeşehirliler Derneğine atfen; “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 18/04/2013 Tarih ve 6011 Sayılı Olur’ları ile onaylanan “ İstanbul İli, Başakşehir İlçesi, Bahçeşehir Gölet Alanı ile Pazar Alanına Ait 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı ve 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı değişikliği, yoğun itirazlar üzerine Bakanlık Makamı’nın 12/06/2013 Tarih ve 8750 Sayılı Olur’ları ile iptal edilmiştir.” Bu iptal belgesiyle Bahçeşehir’i yaşanmaz hala sokacak, Gölet’i yerle bir edecek 7.000-8000 konutun yapımına dur denildi. Bahçeşehir’de 2.plan değişikliği talebi Plan iptalinin üzerinden geçen birbuçuk ay gibi kısa bir sürenin ardından, 31/7/2013 Tarih ve 12735 Sayılı Bakanlık Makamı Olur’u ile yeniden onaylandı. Bugün ticari alana dönüştürülen özelikle 607/10 parsel rekreasyon alanı olma özeliğini bu planlarda koruyordu. Bahçeşehirliler Derneği 2.kez süreci davaya götürdü. Bahçeşehir Gölet Alanı ile Pazar Alanına İlişkin Uygulama İmar Planı değişikliği işleminin öncelikle yürütmesinin durdurulması istemli İPTAL DAVASI açtı. Bu dava dilekçesinde Gölet’e dair itiraz bölümünde “607 ada 2,5 ve 6 parseller tamamen ve 8,9 ve 10 parseller de kısmen rekreasyon alanında kalmakta olup, gölet ve çevresindeki ağaçlarla kaplı yeşil alanla birlikte


21

golf sahası olarak tanımlanan alanı da kapsayan alandır. Toplam 167.278,00 m2’lik bu alana E=0.05 ve hmax=6.50m koşullarıyla 8.364,00 m2 ek yapılaşma getirilmiştir.” denildi. İtiraz dilekçesinde ayrıca “YAPILAN PLAN DEĞİŞİKLİKLERİ ŞEHİRCİLİK İLKELERİNE, PLANLAMA ESASLARINA VE KAMU YARARINA AÇIKÇA AYKIRI OLUP İPTALİ GEREKMEKTEDİR.” vurgusu yapıldı. BADERİ’in açtığı bu davaya mahkeme “dava açma ehliyeti” olmadığı yönünde gerekçe belirterek RED kararı verdi. RED kararı üzerine BADER itiraz ederek davayı üst mahkemeye taşıdı. Bu dava devam etmektedir. Başakşehir Belediyesi’nin Gölet ihalesi ve Sonrası Gölet bölgesinde “607 ada 2,5 ve 6 parseller tamamen ve 8,9 ve 10 parselleri” Başakşehir Belediyesi “Gölet’i 5 kat Bü-

yütüyoruz” diyerek arsa sahibi Mesa-Nurol şirketinden 70 milyona 2015 yılında satın aldı. Ancak kısa bir süre sonra 7 Mart 2015 tarihinde Başakşehir Meclis toplantısında “Gölet’in Hasılat Paylaşımı ile Satışı” yönünde muhalefet partisi meclis üyelerinin tamamının ret oyuna karşın satışı yönünde karar alındı. İhale 22 Nisan 2015 tarihinde gerçekleşti. İhale Makro İnşaat ile Atmaca Grup arasında geçti. En yüksek teklif Atmaca tarafından verildi. 103 milyon liralık teklif ile ihale teknik olarak tamamlanmış oldu. BADER bu gelişme karşısında daha önce dernek adına açtıkları davayı, bu kez yönetim kurulu üyeleri, Gölet Gönüllüleri ve Bahçeşehir’de mülk sahipleriyle birlikte tekrar mahkemeye taşıdı. 6.İdare mahkemesinde 2015/1675 Esas no ile açılan dava dilekçesinde “Davalı İdare Savunma Dilekçesi ile de aydınlandığı üzere yargılama konusu kararın hukuka aykırı olması ve idari işlemin uygulanması durumunda telafisi güç zararların doğacağı açık olduğundan yeniden ele alınarak YÜRÜTMENİN DURDURULMASINA, Kanuna aykırı dava konusu

22/04/2015 Tarihli Başakşehir Belediyesi 607 Ada 2-5-6-8-9-10 Sayılı Parsellerin İmar Hakkı Kullanılarak Hasılat Paylaşımı Yöntemiyle Satılması İşi İhalesi İşleminin İPTALİNE” vurgu yapıldı. Bugün geldiğimiz noktada açılan davaların bir kısmı ret olmuş Danıştaya taşınmış, bir kısmı ise halen sürmekte. Ancak dava sonuçlanmamasına, kesin karara bağlanmamasına rağmen, 10 Ağustos 2016 tarihinde kepçeler Gölet’e girdi ve hafriyat çalışmaları başlatıldı. Bölge halkı hukuk savaşının yanısıra yaşadıklarını haklarının gaspı olarak görerek direnmeye devam ediyorlar. Başakşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal 25 Nisan 2015 tarihinde Habertürk Gazetesi’ne verdiği röportajın bir kesitinde şunları söylüyordu. “ Bu arazi özel mülk olarak kaldığında imara açılma riski hep vardı. Biz de şimdiye kadar vatandaşın kullanamadığı, tel örgülerle çevrili bu alanı 70 milyon lira ödeyerek aldık ve ardından da buranın kamunun kullanımına açılması için bir rekreasyon projesi geliştirdik. Bu proje hayata geçtiğinde, vatandaşın yürüyüş yapabileceği parkurlar, bisiklet yolları, spor sahaları olacak. 230 dönümlük bir rekreasyon alanı var bunun yüzde beşlik kısmı 11 bin 500 metrekare bu alanı satarak buranın maliyetini karşılarız diye hesaplayıp yola çıktık. Şu an satıldı denen hadise bu. Yapılaşma, sadece yüzde 5’lik kısma yani 11 bin 500 metrekarelik alana yapılacak. Burada da tek katı geçmeyecek restoran, kafe ve işyeri olacak. Kasamızda para olsa da 11 bin 500 metrekarelik alanı biz yaptırsak dahi işletmesini kendimiz yapmak yerine kiralamanın daha doğru olduğunu düşünüyoruz.”

Yelpaze İstanbul / 01Eylül 2016


22

Bahçeşehirliler Derneği’nden Haberler

‘Halkın iradesine kulak tıkamak darbeciliktir!’ 10.08.2016- Bahçeşehir Bahçeşehir Gölet bölgesinde rekreasyon alanının imara açılması ve özel şirkete devri sonrası derneğimiz yönetim kurulu üyeleri ve duyarlı bölge halkı yaşanan bu gelişmeyi yaklaşık 1,5 yıl öncesinde mahkemeye taşımıştı. Ancak bugün itibariyle mahkeme kararları sonuçlanmadan Gölet’e ilk hançer saplandı, dozerler ilk kepçeyi vurdu. Süren davaların bir kısmı 6.İdare Mahkemesinde bir kısmı da Danıştay’da halen kesin bir sonuca bağlanmamıştır. Ancak buna rağmen ihaleyi alan işletme sanki çıkacak sonucun lehlerine olacağını biliyorcasına çalışmalarına başladılar. Önce inşaat alanın çevresini panolarla çevirdiler, bugün itibariyle de (10.08.2016) şantiye konteynerlerini yerleştirerek inşaatı başlatan ilk kepçeyi vurdular. Bahsi geçen Gölet alanı kamuya kazandırılmak üzere 1,5 yıl evvel Başakşehir Belediyesince alınmış ve yine Başakşehir Belediyesi’nin Mecliste aldığı kararla özel bir şirkete ticari alan yapılmak üzere ihale edilmiş ve satılmıştı. Ancak bu alan Habitat Ödüllü Bahçeşehir’e ve Bahçeşehirlilere Uydu Kent projesi kurulurken golf sahası olarak pazarlanmıştır. Yine bahsi geçen alan rekreasyon alanı olup bu alanda yapılacak donatılar kamunun menfaati gözetilerek uygulama yapılabilir. Oysa özel bir inşaat şirketi tarafından alınan parsellerde 11.500 m2 alan içerisinde 130 ticari dükkan üreteceğini ve bu bağlamda satışını gerçekleştireceğini biliyoruz. Bahçeşehir çevresinde astıkları reklam panoları ve satış ofislerinden de bu gerçeği beyan etmektedirler. Ülkemizin Olağan üstü bir dönemden geçtiği şu günlerde, “hukuk, adalet, dayanışma” konusunda eskisinden daha çok ihtiyaç hasıl olmuşken, yangından mal kaçırırcasına bu dayatmacı uygulamaya start verilmiştir. Mahkeme sonuçları kesin karara bağlanmaksızın başlatılan bu proje yetkililerce durdurulmazsa kamu vicdanında çok büyük hasara neden olacaktır. Bölge halkımızın ne ile karşılaşacağı, projenin nasıl bir uygulama olacağı, Göletin kullanım haklarının ileride ne tür sorunlar yaratacağı konusunda onlarca soru işareti varken, bu faaliyetlerin hız kazanmasına hukuk ve çevrecilik kriterleri üzerinden de hiçbir anlam verilememektedir. Yetkili mahkemeleri, kamu vicdanına hasar veren ve onarılması güç sorunlar doğuran bu yaşananlar adına göreve çağırıyoruz. Mahkemeye taşınan itirazlarımızın ana başlıkları * 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ve 644 sayılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında KHK hükümleri ruhuna aykırıdır. • Gölet bölgesinde ihtiyaçtan fazla ticari alan mevcuttur. Bu mevcut ticari alanlarda doluluk oranı çok düşüktür ve birçoğu işlemez haldedir. • Kamusal kullanılan alanları yok etmekte ve ferahlığı bozmaktadır. • Bahçeşehir Uydu Kent Projesinin kuruluş felsefesine aykırı olmakla birlikte bölge halkına vaat edilen amacın dışında kullanıma açılmıştır. • Jeolojik açıdan sakıncalı alüvyon ve taşkın riski olan alanlardaki yapılaşmaları da gerekli önlemleri almaksızın artırmaktadır. Önlemli alanlar mülkiyet sınırında doğrusal olarak sona ermektedir. Bu durum doğal değildir. • Yoğunluk artırıcı ve donatı alanlarını azaltıcı niteliktedir. Plan bütünlüğünü bozmaktadır. • Bahçeşehir’e telafisi mümkün olmayan zararlar vermektedir.

Yelpaze İstanbul / 01Eylül 2016

CHP’li Eren Erdem, Bahçeşehir Gölet alanının yağmalanmasına karşı basın açıklaması düzenledi. CHP İstanbul Milletvekili ve Parti Meclisi Üyesi Eren Erdem, CHP Başakşehir İlçe Başkanlığı, Bahçeşehirliler Derneği (BADER), Bahçeşehir Gölet Gönüllüleri ve Bahçeşehir Rotary Kulübü katılımıyla Bahçeşehir Gölet alanında, Gölete dair BADER’in açtığı davaların sonucu dahi belli olmadan başlayan inşaat faaliyetlerine karşı basın açıklaması düzenledi. İLÇE BAŞKANI ÖZGÜR KARABAT: BAHÇEŞEHİR HALKININ BURAYA DAHA FAZLA SAHİP ÇIKMASI GEREKİYOR İlçe Başkanı Özgür Karabat, “Burada 230 bin metrekarelik inşaat gerçekleştirilecek. Buranın finansal destekçileri kimdir, bunları da araştırmak gerekir. Başakşehir Belediye Başkanı’nın tavrı da araştırılmalı; Başkan her zaman zorlaştıran, geri dönülemez sonuçlar yaratan bir tavırla olaya yaklaştı. Davalar iptal edildiğinde tüm partililere mesaj atıp buradaki mücadeleyi üstlenip burada yaşananları o gün zafer olarak yorumlamıştı, bugün burada inşaatın yapılmasını da zafer olarak yorumlayıp sahipleniyor mu? Belediye başkanı istese bu süreci geri döndürebilir. Bahçeşehir halkının da tabi buraya daha fazla sahip çıkması gerekiyor.” dedi. BADER BAŞKANI UĞUR BARIŞ KARABULUT: DAVALAR SÜRMESİNE RAĞMEN İNŞAAT BAŞLATILDI! BADER Başkanı Uğur Barış Karabulut konuya ilişkin “Sürecin en başından beri ne yazık ki üst düzeyde sadece Eren Erdem ve Ali Şeker derneğimizi ziyaret etti. 2013 yılında burada bir katliam söz konusuydu. Bahçeşehir planları gölet değil, pazar alanlarıyla da ilgiliydi. Toplamda 7-8 bin civarlı konut imarı söz konusuydu. Bizler site yönetimleri ve bölge halkıyla toplantılar yaparak hemen kamuoyunu bilgilendirdik ve referandum kararı aldık. 5000 bin hayır kararını Çevre ve Şehircilik Bakanlığına ilettik. Bize gelen 12.06.2013 tarihli bakanlık yanıtında itirazlarımız haklı bulunmuş ve planlar iptal edilmişti; ancak daha sonra yeni bir plan yapılarak gölet alanı ticari alana dönüştürüldü. Biz bu sürece de itiraz ederek hemen dava sürecini başlatmamıza ve davalar sürmesine rağmen inşaat başlatıldı ve kepçeler vuruldu.” dedi. Karabulut konuşmasında ayrıca


23

“10 Ağustos 2016 tarihinde göllete başlayan inşaat uygulaması geri dönüşü olmayan bir sürece doğru ilerliyor. Hukuk mücadelesi ise yaptık, birçok gönüllü arkadaşlarımızla Gölette onlarca bilgilendirme ve farkındalık etkinliği düzenledik, ancak geldiğimiz noktada her şey aleyhimize seyrediyor. Derneğimizi her defasında siyaset yapmakla suçluyorlar. Bu etkinliği CHP değil de, Ak Parti ya da MHP yapsaydı biz yine burada olurduk. Artık insanların vicdanlarına sesleniyorum ve buradan tarihe not düşüyorum. Bahçeşehirliler Derneğine sahip çıkmazsanız ilerleyen günlerde çok daha büyük inşaat projeleriyle karşılaşıyor olacaksınız. Tüm bu direnişe rağmen hala halkın olan bu kamu alanına yapılanları vicdanlara soruyoruz. Bizler Yön-Aş döneminde Bahçeşehir’den ev satın almış insanlarız. Bize vaat edilen kent içinde 350 bin metrekarelik Kültür Doğa Parkı Gölet var. Burada benim, çocuğumun, çocuklarımızın hakları var. Gölet için açtığımız davaların bilirkişi raporlarında haklılığımız tescillenmişken bu raporların göz ardı edilmesini kabullenemiyoruz. Daha fazla ne yapabiliriz ki? Ülkemiz çok yakın bir zamanda büyük bir felaketin eşiğinden döndü, birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde, OHAL uygulaması olan bir ülkede kepçelerin Gölete inmesi, buradaki hak sahiplerine yapılmış bir darbedir.” dedi. MEHMET GÜMÜŞ: MADEM EGEMENLİK MİLLETİN, O ZAMAN MİLLETİ DİNLEYİN! Gölet gönüllülerinden Dr. Mehmet Gümüş gölet parkın doğasını ve ekolojisini koruma mücadelesi verdiklerini belirterek “Bize buranın vaat edilen güzellikleri elimizden alınıyor. Biz burada demokrasi ve hukuk mücadelesi altında en az 10 etkinlik yaptık, ulusal medyaya olayı yansıttık. Tüm bu hukuksal mücadelelere rağmen 10 Ağustos’ta kepçe vuruldu, inşaat başlıyor. Bu sorun lokal bir sorun değil, tüm Türkiye’nin sorunu. Madem egemenlik kayıtsız şartsız milletindir, o zaman milleti dinleyin.” dedi.

GÜNNAR: 30 AĞUSTOS’U GÖLET ÇEVRESİNDE KUTLAYALIM! Rotary Kulübü Başkanı Rana Günnar ise Bahçeşehir’de yaşanan hukuksuzluğa karşı farkındalık yaratmak adına çalışmalarını sürdürdüklerini ve ADD, BADER ve Rotary’nin de içinde bulunduğu STK’larla 30 Ağustos’u Gölet çevresinde halka açık kutlayabileceklerini belirtti. ERDEM: HALKIN ÖZGÜR İRADESİNE KULAK TIKAMAK DARBECİLİKTİR! Konuşmasında gölet alanının yağmalanmasına karşı sessiz kalan siyasi partileri eleştiren Erdem, “Demokrasi mitinglerinde bu hassasiyeti gösteren siyasi partilerin, aynı hassasiyeti bir başka demokrasi tecellisi olan halkın kendi yaşam alanına sahip çıkma iradesine karşı da göstermesini temenni ederdim. Ama demokrasiden sadece kendi çıkarlarımızı koruma anlamını çıkaracaksak öyle bir demokrasi yoktur. 15 Temmuz’dan beri bu ülkede eksikleriyle gedikleriyle bir uzlaşma zemini vardır. Fetullahçılar 15 Temmuz akşamı halkın iradesine karşı bir darbe yapmaya kalkışmıştır; bugünse burada da halkın iradesine rağmen bu işi yapmaya çalışanların Fetullahçılardan farkı yoktur. Eğer kriterimiz halkın özgür ve bağımsız iradesiyse, o zaman halkın sesine kulak verin. Burada referandumlar yapılmış, halka sorulmuş, halk buna ‘yeşil istiyoruz, bahçemizi

istiyoruz’ diye yanıt vermiş. Ama ‘ben işime geleni ranta açarım, işime geleni ranta açarım’ derseniz bunun adı demokrasi değil, faşizmdir, darbeciliktir.” dedi. CHP’Lİ ERDEM’DEN BELEDİYE BAŞKANINA: HALKIN İRADESİNİ YOK ETMEYE ÇALIŞAN FETÖCÜLER GİBİ DAVRANMA! Belediye başkanına göletin yağmalanmasının durdurulması için çağrı yapan Erdem, konuya ilişkin “Biz parti olarak bu konuyu önemsiyoruz. Ben Sn. Ali Şeker’le birlikte Gölet meselesini öteden beri takip ediyorum, konuyla ilgili önergeler verdik, konuyu parlamentoda dile getirdik. İlçe başkanımız da bu konuda önemli bir hassasiyet içerisindedir. Biz sorunların konuşularak çözülmesinden yanayız. Burada referandum yapılmış, imza toplanmış, 5000 kişi hayır oyu vermiş. Buranın korunması için derhal karar almak zorundalar. Biz CHP olarak, ilçe başkanımızla, milletvekillerimizle bu işin bütün hukuki ayağını takip edeceğiz. Ben buradan Başakşehir Belediye Başkanına sesleniyorum: Halkın sesine kulak ver, halkın iradesini yok etmeye çalışan Fetullahçı gladyo gibi davranma. Biz demokrasi eşitlik özgürlük, eşit yaşam alanları istiyoruz. Bu sese kulak tıkamak, demokrasiye milli iradeye, halk iradesine savaş açmasıdır düşmanlıktır.” dedi. Gerçek Gündem

Yelpaze İstanbul / 01Eylül 2016


24

Bahçeşehirliler Derneği’nden Haberler

Bahçeşehir’in Ritmik Cimnastik Perileri Türkiye’yi gururla temsil etti İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından 10 ülkeden 130 genç sporcunun katılımıyla gerçekleştirilen 8. İstanbul Rhythmics Cup 2016 sona erdi.

Geçtiğimiz hafta İstanbul Büyükşehir Belediyesi Gençlik ve Spor Müdürlüğü koordinasyonunda gerçekleştirilen 8. İstanbul Rhythmics Cup 2016’dan Performans Ritmik Cimnastik Spor Kulübü 4 ayrı dereceyle döndü. 24-26 Haziran 2016 tarihlerinde Burhan Felek Spor Kompleksi 50. Yıl Spor Salonu’nda gerçekleştirilen organizasyona Türkiye, Ukrayna, Gürcistan, İngiltere, Rusya, Slovakya, Moldova, Fransa, Hollanda ve Almanya olmak üzere toplam 10 ülkeden 28 antrenör ve 130 sporcu katıldı. 3 gün boyunca minikler, küçükler, yıldızlar, gençler ve büyükler olmak üzere farklı kategorilerde düzenlenen turnuvada dereceye giren sporculara, tören eşliğinde madalya ve kupaları takdim edildi. Oldukça iddialı geçen yarışmada Performans Ritmik Cimnastik Kulübü’nden minikler kategorisinde serbest serisi ile Ebru Zorbozan (2009) 5., küçükler kategorisinde serbest ve çember serisi ile Safiye Pancar (2006), Naz Çoban (2007) 4.; yıldızlar kategorisinde çember ve top serisi ile Beste Kaya (2004) 3. olarak Türkiye’yi gururla temsil etti. Ödül töreninin ardından ritmik cimnastikte birçok kez milli olan kulübün baş antrenörü Hilal Arabacı, “Bu uluslar arası yarışmalar, sporcularımızın ufkunu genişletiyor ve motivasyonlarını arttırıyor. Yoğun bir antrenman temposu içinde olan sporcularımızın ileride daha büyük başarılara imza atacağı inancını taşıyorum. Kulübümüz adına 5 sporcumuzun yarıştığı bu turnuvaya, önümüzdeki yıllarda daha fazla sporcu ile katılmayı hedefliyoruz.” dedi.

Yelpaze İstanbul / 01Eylül 2016


25

Nazlı&Hasan Çiftinin Mutlu Günü Yaşanan darbe girişimi nedeniyle 16 Temmuz akşamı gerçekleşecek nikahları ertelenen Nazlı&Hasan çifti, 25 Temmuz’da Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç’in kıydığı nikahla dünya evine girdi. Bahçeköy Bahar Country’de açık havada çok sayıda davetlinin katıldığı gecede konuklar, yeni çiftlerin mutluluklarını paylaşarak bir nebzede olsa acı günlerin üzerine mutlu anlar yaşadılar. Uzun yıllardır ailesiyle Bahçeşehir’de yaşayan, BADER Geçmiş Dönem Başkanlarından Erdal Samur’un kızıyla nikah alanına yürürken yaşadığı duygulu anlar gözlerden kaçmadı. Yeni evli çiftimizi tebrik ediyor, mutlu, sağlıklı bir ömür diliyoruz. Yelpaze İstanbul Ailesi

Bahçeşehir’in Gururu Yolun açık olsun... Uzun yıllardır ailesiyle Bahçeşehir’de yaşayan star ışığı her geçen gün artarak devam eden, Yelpaze İstanbul Kültür Sanat Merkezi’nde Şan Eğitimi alan Rabia Tunçbilek’e müzik hayatında başarılı adımlar dileriz. İlk adımını çok güçlü atan Rabia bizlerin ve Bahçeşehir’in gururu oldu.

Yelpaze İstanbul / 01Eylül 2016


26

Halka rağmen, halka karşı... Milli irade ! Olur mu? Olur tabii ki… HİLAL ERBAKAN

Mimar

Çünkü; “milli irade” dönemseldir, seçimden seçime yurttaşların temayüllerine göre farklı farklı şekillenir fani bedenimiz gibi.

T

DK ya göre millî irade; “Ulusça kullanılan ve hiçbir gücün etkileyemeyeceği kuvvet” demek aslında. TBMM‘nin üzerinde de 95 yıldır “Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir” yazar. Şunu söyler bize; “Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir. Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır. Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz.” Yani “milli egemenlik” in formu değişmez, iktidara ne biçim bir hükümet gelirse gelsin, özünü korur, Türkiye’nin tınıdır (varolan her şeyin temeli, özü olarak kabul edilen cisimsel olmayan varlık, maddi olmayan gerçeklik) Milli Egemenlik. Bir nevi, ölümsüz ruhumuz gibi.

Yelpaze İstanbul / 01Eylül 2016

Ey Cumhurbaşkanı, sana ve himayende tuttuğun vekillerine sesleniyorum… (!) Millete, milliyete zarar veren milli irade mi olur? O olsa olsa cehaletin milli iradeyi boyunduruk altına almasıdır. Bu nedenle 24 milyonun 57 milyona hükmetmesi milli iradeye nasıl aykırıysa milletin kendi eliyle kendisine zarar veren her adımı da aslında milli iradeye aykırıdır. “Milli irade siz değilsiniz beyefendiler. Bu milletin iradesi oy sayısı ile ölçülmüyor. Demokrasi oy oranının diktası değildir.” Soruyorum şimdi sizlere, ““milli çıkarın temsil tekelini elde etmek, kimin çıkarınadır?” Etten kemikten yurttaşların şuurlu ya da şuursuz vücuda getirdikleri milli irade, milli egemenliğini bozuma uğratmakla tehdit ederse, tasfiye edilmelidir.

Beden terkedilir, tarihten önce var olan, tarihten sonra da var olmaya devam edecek tın kendine daha misafirperver bir beden bulmalıdır. Son nokta; Dengir Mir Mehmet Firat’ın yaptığı bir açıklamada kullandığı şu cümle beni çok rahatsız etti . “Herkes milli iradeye ram olmak durumundadır..!” Bu cümle ile AKP demokrasi anlayışının dünyada olduğu gibi azınlığın haklarını savunmak değil de çoğunluğun diktatoryası olduğunu resmen ve alenen ilan etmiştir. Burada atlanılmaması gereken bir husus da “ram olmak (boyun eğmek)” kelimeleridir. Ancak onların atladığı bir husus var; “Ben ezelden beridir hür yasadım hür yaşarım hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım.”


27

Yelpaze İstanbul / 01Eylül 2016


28

HAKKINIZ VAR

Olağanüstü Hal Rejimi

AV. Fuat Ekİn

Avukat / fuat@ekin.av.tr

Ülkemizde yaşanan darbe teşebbüsü sonrası 20.07.2016 tarihinde Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu Kararı’ yla yurt genelinde 3 ay süreli olağanüstü hal ilanı kararı alınmıştır. Köşemizin başlığı ile çelişki içermekle birlikte, bu konuda kısa bir bilgilendirme ve hafıza tazelemenin yerinde olacağı kanısındayım.

O

HAL kararını alma yetkisi, Anayasa’ nın Cumhurbaşkanı’ nın “ Görev Ve Yetkileri “ başlıklı 104. Maddesi ile “Başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu kararıyla sıkıyönetim veya olağanüstü hal ilân etmek ve kanun hükmünde kararname çıkarmak “ şeklinde düzenlenmiştir. Olağanüstü haller yine Anayasa’ ya göre yalnızca tabii afet, tehlikeli salgın hastalıklar veya ağır ekonomik bunalım halleri ve Anayasa ile kurulan hür demokrasi düzenini veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik yaygın şiddet hareketlerine ait ciddî belirtilerin ortaya çıkması veya şiddet olayları sebebiyle kamu düzeninin ciddî şekilde bozulması halleri için öngörülmüştür. Bu gibi hallerde olağanüstü hal ilânına karar verilmesi durumunda, bu karar Resmî Gazetede yayımlanır ve hemen Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına sunulur. Türkiye Büyük Millet Meclisi tatilde ise derhal toplantıya çağırılır. Meclis, olağanüstü hal süresini değiştirebilir. Bakanlar Kurulu’ nun istemi üzerine, her defasında dört ayı geçmemek üzere, süreyi uzatabilir veya olağanüstü hali kaldırabilir. Yine 119. Madde uyarınca ilân edilen olağanüstü hallerde vatandaşlar için getirilecek para, mal ve çalışma yükümlülükleri ile olağanüstü hallerin her türü için ayrı ayrı geçerli olmak üzere, Anayasanın 15. Maddesindeki ilkeler doğrultusunda temel hak ve hürriyetlerin nasıl sınırlanacağı veya nasıl durdurulacağı, halin gerektirdiği tedbirlerin nasıl ve ne suretle alınacağı, kamu hizmeti görevlilerine ne gibi yetkiler verileceği, görevlilerin durumlarında ne gibi değişiklikler yapılacağı ve olağanüstü yönetim usulleri, Olağanüstü Hal

Yelpaze İstanbul / 01Eylül 2016

Kanununda düzenlenir. Olağanüstü hal süresince, Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda, kanun hükmünde kararnameler çıkarabilir. Bu kararnameler, Resmî Gazetede yayımlanır ve aynı gün Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına sunulur; bunların Meclisçe onaylanmasına ilişkin süre ve usul, İçtüzükte belirlenir. Anayasa’ nın 91. Maddesi ile belirlenen Bakanlar Kurulu’ nun Kanun Hükmünde Kararname çıkarma yetkisi olağanüstü hal ilanı durumunda en geniş çerçevede Anayasa’ nın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümünde yer alan siyasî haklar ve ödevler kısmını dahi kapsayabilmektedir. Yine Anayasa’ nın 148. Maddesi uyarınca “ olağanüstü hallerde, sıkıyönetim ve savaş hallerinde çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin şekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla, Anayasa Mahkemesinde dava açılamaz “. Ayrıca 125. Madde uyarınca olağanüstü hallerde millî güvenlik, kamu düzeni, genel sağlık nedenleri ile yürütmenin durdurulması kararı verilmesi de sınırlanabilmektedir. Kişi hürriyeti yönünden Anayasa’ nın 19. Maddesi ile belirlenen “Yakalanan veya tutuklanan kişi, tutulma yerine en yakın mahkemeye gönderilmesi için gerekli süre hariç en geç kırk sekiz saat ve toplu olarak işlenen suçlarda en çok dört gün içinde hâkim önüne çıkarılır. Kimse, bu süreler geçtikten sonra hâkim kararı olmaksızın hürriyetinden yoksun bırakılamaz “ şeklindeki kısıtlama yine madde metni devamında belirtildiği gibi “ Bu süreler

olağanüstü hal, sıkıyönetim ve savaş hallerinde uzatılabilir “. Bir başka uygulama ise, Anayasa’ nın 18. Maddesi’nde güvence altına alınan “Hiç kimse zorla çalıştırılamaz. Angarya yasaktır “ temel hakkı, maddenin devamındaki istisna ile “olağanüstü hallerde vatandaşlardan istenecek hizmetler; ülke ihtiyaçlarının zorunlu kıldığı alanlarda öngörülen vatandaşlık ödevi niteliğindeki beden ve fikir çalışmaları, zorla çalıştırma sayılmaz “ şeklinde sınırlanmaktadır. Temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasının durdurulması hususunda 15. Madde “Savaş, seferberlik, sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde, milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlâl edilmemek kaydıyla, durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için Anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Ancak en tartışmalı ve keyfiyete en açık madde ise kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı başlıklı 17. Maddesi ile düzenlenmiştir. Buna göre: “ Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir. Meşru müdafaa hali, yakalama ve tutuklama kararlarının yerine getirilmesi, bir tutuklu veya hükümlünün kaçmasının önlenmesi, bir ayaklanma veya isyanın bastırılması, sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde yetkili merciin verdiği emirlerin uygulanması sırasında silah kullanılmasına kanunun cevaz verdiği zorunlu durumlarda meydana gelen öldürme fiilleri, birinci fıkra hükmü dışındadır. “


YAŞAM

(ÇİD) Çeviri İşletmeleri Derneği’nden toplumsal çağrı 15 Temmuz gecesi yaşanan “FETÖ”darbe girişimi sonrası ülke genelinde uzun zaman hasret olduğumuz birlik ve dayanışma çağrılarına bir yenisi daha eklendi. (ÇİD) Çeviri İşletmeleri Derneği 05 Ağustos 2016 tarihinde Taksim Titanic City Otel’de düzenlediği basın açıklaması ile Türkiye’de sivil toplum kuruluşlarının darbe girişimine olan hassasiyetini gözler önüne seren örnek bir çalışmaya imza attı. ÇİD “ Ses Ver Türkiye” sloganıyla başlattığı kampanya ile toplumsal seferberliğe çağrıda bulundu. Çeviri İşletmeleri Derneğinin öncülüğünde başlatılan seferberlik “Ses Ver Türkiye” adını taşıyor ve dünya kamuoyunu doğru bilgilendirme amacına hizmet ediyor. FETÖ çetesinin milli egemenliğimize karşı giriştiği terör saldırısını başarıyla bertaraf eden Türk halkı ikinci bir seferberliğe başlıyor!

Dünyadaki herkesi kendi ana dilinde bilgilendirmeyi hedefleyen seferberlik projesi için Çeviri İşletmeleri Derneği tarafından 32 dilde hazırlanan bilgi mektubu ve video kliplerinde Türkiye’de ekonomik ve sosyal yaşamın herhangi bir kesinti olmadan normal seyrinde devam ettiği anlatılıyor ve dünya kamuoyunun Türk iş insanlarıyla ilişkilerinde herhangi bir kaygı unsuru taşımaması gerektiği vurgulanıyor. 5 Ağustos 2016 tarihinde İstanbul’da düzenlenen basın toplantısında konuşan Çeviri İşletmeleri Derneği Başkanı Rafet Saltık, “Yaşadığımız ulusal terör eylemi hepimizi derinden sarsmış bulunmaktadır. Ülkemizin bağımsızlığına, ulusumuzun yüksek iradesine ve demokratik parlamenter sitemimize yönelik bir saldırı girişimi olan bu eylemin ilk etkilerinin bertaraf edilmiş olması teselli noktamızdır. Türk halkı tüm dünyaya eşsiz bir demokrasi dersi vermiştir. Buna karşın, “görevimiz bitti!” diyemeyiz. Şimdi ikinci bir görev bizi bekliyor.” dedi. Darbe girişimin olumsuz etkilerinin uzun vadeye ve dünya coğrafyasına yayılma ihtimali üzerinde duran Rafet Saltık, konuşmasında özellikle yabancı basın ve yayın organlarında ülkemiz hakkında yapılan olumsuz yorumlara dikkat çekerek, Türkiye’ye çağrıda bulundu. “Ortaya konan ulusal terör eylemini bertaraf etmiş olmamız yeterli değildir. Türkiye olarak şimdi de ikinci bir savaşı başarmak zorundayız. Bu savaş, ülke imajımızın zedelenmesine engel olma savaşıdır. Gelin,

tanıdığımız tüm yabancıları bilgilendirelim. Dünyadaki herkese onların ana diliyle hitap edelim ve ülkemizin gerçek durumunu anlatalım. Her vatandaşımız yurt dışında tanıdığı bir vatandaşa onun ana dilinde bir mektup gönderirse Türkiye’den 79 milyon mektup gidecektir.” Çeviri İşletmeleri Derneği (ÇİD) tarafından hazırlanan mektup ve video klipler Türkiye’de ekonomik ve sosyal yaşamın normal şekilde sürmekte olduğunu anlatılıyor. 32 dünya diline tercüme edilen mektup ve video klipler http://www.cid.org.tr adresli ÇİD web sitesinden indirilebiliyor. Edirne’den Ardahan’a ülkemizdeki her vatandaşı, kamu ve özel her kurumu, tüm sivil toplum kuruluşlarını seferberliğe davet eden ÇİD, herkesin söz konusu mektup ve video kliplerini kendi adıyla göndermelerini öneriyor. İşte paylaşılması istenen O mektubun Türkçe metni;

Değerli İş Ortağımız, İzlediğiniz üzere, 15 Temmuz gecesi ülkemizde demokratik parlamenter düzeni yıkma amacını taşıyan bir “darbe” teşebbüsü yaşandı. Türkiye’den çok uzakta olmanıza rağmen, inanıyorum ki, yaşananlar sizleri de endişeye sevk etmiştir. Ancak tüm dünya kamuoyunda demokrasi adına endişe uyandıran çağdışı girişim, halkın iradesi sayesinde sonuçsuz kalmıştır.

Siz dostlarımızın demokratik sistemi koşulsuz desteklediğinizi biliyoruz. Demokrasinin ülkemizde sarsılmaz şekilde genel bir tavır olarak sürmesi bizim tek idealimizdir. Türkiye tüm dünya toplumlarıyla barış, anlayış ve uzlaşı içinde bir yaşamı sürdürmeyi isteyen, tüm kültürlere ve çağdaş değerlere saygı duyan insanların ülkesidir. Demokrasi mücadelemizde yanımızda olmanızı ve bize güven duymanızı bekliyoruz.

Ülke içinde yaşanan karışıklık yerini kısa sürede yeniden güven ve sükûnete bırakmış, hatta 18 Temmuz Pazartesi günü herkes işinin başına gelmiş ve hayat tamamen normale dönmüştür.

Türkiye her alanda dev projelerle büyümeye ve kalkınmaya devam etmektedir.

Türk halkının demokrasiye sahip çıkarak darbe teşebbüsünü engellemiş olması, aynı zamanda tüm dünya uluslarıyla olan diyaloğumuzu pekiştirecek bir adımdır. Ticari uygulamalarımızda, alışverişlerimizde, bankacılık sisteminde, seyahat özgürlüğünde, insan haklarında ve yaşamın her alanında en küçük bir kesinti yoktur.

Bu güne kadar sürdürdüğünüz ve bundan sonra sürdüreceğinize inandığımız işbirliği ve güven için teşekkür ediyoruz. Saygılarımızla

Yelpaze İstanbul / 01Eylül 2016

29


30

Bahçeşehirliler Derneği’nden konusunda uzman eğitmenler eşliğinde

“BADER Eğitim Merkezi”

açılıyor... Sınırlı sayıda başvuru ve ön kayıt için hemen arayın;

(0212) 669 61 61

Bahçeşehirliler Derneği (BADER) Eğitim Merkezi Bahçeşehir 1. Kısım Mah. Bülbül Cad. Badem 08 Villa 02 www.bahcesehirliler.org

/bahcesehirlilerdernegi

• Tüm branşlarda katılımcılar yıl sonunda halkın katılımına açık düzenlenecek bir etkinlikte hünerlerini sergileme fırsatı bulacaktır. • Tüm branşlarda eğitim süresini tamamlayan katılımcılara, konusunda birbirinden uzman eğitmenlerimizin imzası ile derneğimizin hazırladığı “Başarı Katılım Belgesi” düzenlenecektir. Yelpaze İstanbul / 01Eylül 2016


31

BİLGİSAYAR EĞİTİMİ • Office Programları (Word, Excel, Power Point..) • Grafik Tasarım (Photoshop- Illustrator) • Sosyal Medya Yönetimi

SATRANÇ

GÜZEL SANATLARA HAZIRLIK VE RESİM

KARİKATÜR

8-12 Yaş Karikatür Eğitimi

• Resim (Hobi Amaçlı) • Resim (Desen+ Yağlı Boya Çalışmaları) • Çocuk Resim Grubu • Güzel Sanatlara Hazırlık • Anne-Çocuk & Baba- Çocuk Etkinliği (Workshop)

Başlangıç düzeyinde satranç eğitimi (İleri düzey katılımcılar isterlerse salonumuzu müsabaka amaçlı kullanabilirler.)

EL SANATLARI VE TAKI TASARIM

TİYATRO

• Yetişkinler için takı tasarım • Çocuklar için el becerileri ve tasarım • Oyuncak yapımı

Yetişkin ve Çocuklar İçin (+7 Yaş) Tiyatro (Yıl sonunda eğitmen ve katılımcıların birlikte yazacakları bir senaryo profesyonel bir salonda sahnelenecektir.)

MODA TASARIM

SERAMİK

EBRU

TEZHİP

GELENEKSEL VE MODERN DANSLAR

KORO ÇALIŞMASI

• Harmandalı • Sirtaki

BADER Türk Sanat Müziği Korosu (Yıl içerisinde bahar aylarında profesyonel bir salonda konser düzenlenecektir.)

Yelpaze İstanbul / 01Eylül 2016


32

EĞİTİM

Deniz Katoğlu Özel Anaokulu Bahçeşehir’de hizmetinizde...

Ülkemizde okul öncesi eğitim birkaç yıldır teşvik edilse de ebeveynler bazen çocuklarının kendilerini bir köşeye “ atılmış “, yalnız veya korumasız bırakılmış hissine kapılabileceği endişesiyle çocuklarını kreşe veya anaokuluna vermekte kararsız kalabiliyor. Ancak çocuğun sosyal davranışlar edinmesi, kişilik gelişiminin desteklenmesi, çocukların birbiriyle-birbirinden öğrenmesi ve hedefli eğitim ile yeteneklerinin geliştirilmesi için anaokulu büyük önem taşımaktadır. Avrupa ve özellikle Almanya’da okul öncesi eğitim mecburiyeti mevcut olmasa da 3 yaş altı çocukların anaokullarına gönderilme oranı %35! Avrupa’daki çocuklara bakıldığında genel olarak işlerini kendi başlarına yapmaya çalışma becerilerinin ve buna bağlı yüksek özgüvenlerinin dışında bilgi, sanat ve kültür birikimlerinin de çok farklı olduğunu görebiliriz. Bunun nedeni de ezbere dayalı olmayan eğitim sistemlerinin öncelikle tüm kültürel ve bireysel farklılıklara saygılı ve hoşgörülü olarak, özgür düşünebilme, yaratıcılık ve araştırma yeteneklerini yükseltmesidir. Ezbere dayalı ve test odaklı sistemler ise çocukların farklı ( bilim, kültür, sanat, spor vs. ) alanlara eğilmelerine fazla zaman bırakmazken bunların bir kısmını okul öncesi eğitim sürecinde çocuklara fark ettirmeden – oyun içinde - verebilmek, meraklandırmak, tanıtmak mümkün. Peki İyi bir anaokulundan beklentiniz ne olmalı ? Ebeveynler çocuklarına anaokulu ararken en önemli faktörler tabiî ki güvenlik, hijyen, yeterli ve ferah alan, güvenli araç-gereç kalitesi, huzurlu ve mutlu bir ortam olmalı. Sonrasında ise kendilerini sorgulamalılar. Anaokulundan beklentileri, istekleri nedir? İstenilen çocuğun

Yelpaze İstanbul / 01Eylül 2016

günün belli birkaç saati sadece bakım amaçlı bir yere “ park edilmesi “ ve orada “ oyalanması “ olmamalı. Anaokullarının, ziyaret edilip incelenmesi, karşılaştırılması ve vizyonlarının kendilerine uygunluğunun araştırılması gerekir. Okul öncesi eğitim yaşlarında çocukların algıları çok açık ve fark etmeden çok şeyi - oyun içerisinde - alma yetenekleri bulunmakta. Bu zamanlarını boşa harcamamak gerekir! Deneyimli kadromuzla hizmetinizdeyiz… Çocukların anaokulunda geçirdikleri zamanı daha iyi değerlendirmeyi ve bu konuda fark yaratmayı amaçlayan Özgür Sönmez, geçtiğimiz Haziran ayında yurtdışındaki eğitmenlik ve okul kuruculuk deneyimlerini Deniz Katoğlu Bale ve Müzik okulu kurucusu Deniz Katoğlu ve Müdire Elifser Taşan’ın kurumsal deneyimleriyle birleştirip Bahçeşehir’de Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı Deniz Katoğlu Özel Anaokulu’nu açtı. Deniz Katoğlu Özel Anaokulu eğitim donanımı ve fiziki yapısı hakkında... 600 m2 kapalı alanı ve doğal oyun parklı 400 m2’lk ferah bahçesi bulunan Deniz Katoğlu Özel Anaokulu’nda ferah derslikleri dışında drama sahnesi, büyük bir etkinlik sınıfı ve

beden eğitimi salonu da dikkat çekiyor. Okulun araç gereçleri mümkün olduğu kadar doğal ve sağlıklı tutulmuş, birçok araç gereç ve oyuncak özel yaptırılmış veya yurtdışından getirtilmiş, tüm eğitim malzemeleri özenle, düşünerek seçilmiştir. Anaokulunun vizyonunun merkezinde öncelikle aile-eğitmen-çocuk işbirliği ile çocuklara bağımsız hareket etmeyi ( kendi işlerini yapmayı ) öğretip buna bağlı yüksek özgüven sağlamak bulunurken, özel araç gereç ile sorgulama ve araştırma meraklarını körüklemesi yatmaktadır. Çeşitli hikayeler, bilimsel deneyler, ünlü müzisyen ve ressamların hayat ve eserlerinden kesitlerle bilim, kültür ve sanat birikimi sağlamak da önemli bir temel taşı oluşturuyor. Ayrıca özel spor ve drama dersleriyle çocukların bedensel, duygusal ve yaratıcılık gelişimlerinin desteklenmesi amaçlanıyor. Özgür Sönmez yabancı lisanın ders saati yerine konuşan kuklalar aracılığıyla öğrenilmesini ve bu şekilde daha iyi algılanmasını hedeflemektedir. Kendisi ve tüm Deniz Katoğlu Özel Anaokulu eğitim ekibi şimdiden velilerle el ele çocukları yenilikçi ve yaratıcı bir biçimde hayata hazırlamanın heyecanını yaşıyor.


33

Yelpaze İstanbul / 01Eylül 2016


34

/Travelogueress

/ travelogueress

/ Travelogueress

Ana k atedra l

Bir Güney Amerika Macerası

6. Bölüm

V

ücut sistemimiz yüksekliğe artık alıştı. Derin derin nefes alabiliyoruz ama ne olursa olsun, normalinden daha çabuk yoruluyoruz. Dün Cusco’ya ilk varışımızda eşimin kalp atışları dakikada 60’a, benim de 50’ye düşmüştü. Bu sabah kahvaltıda da yerel tatları deneme şansımız oldu. And peyniri (biraz Erzurum peynirini andırıyor), papaya, ananas ve karpuzdan oluşan meyve salatası üzerine konulabilinen “quinoa” ve “kiwidna” gibi tahıllar… Oldukça lezzetliydi.

Cusco

Bugün Pazartesi olduğu için sokaklar düne göre çok daha kalabalık. Yerel çocuklar ve bebekler inanılmaz tatlı. Herhalde güneş, rüzgar ve yüksek dağ hayatından dolayı bazılarının yanakları kırmızıdan öte, neredeyse yara olmuş. Ancak bugün 7–8 yaşlarındaki yerel bir oğlanı, bir elinde lolipop, diğer elinde 20-30’lu yaşlarında sarışın beyaz bir adamla gördük ve eşimle ben bunu çok şüpheli bulduk. Ne yapabilirim diye düşünüp duruyorum o görüntüden beri. Polis görseydim o sırada söylemeli miydim? O adamın o çocuğu evlatlık edindiğini sanmıyorum ve çok rahatsızım, moralim çok bozuldu.

Sabah saatlerini bölgesel ve İnka tarihini sergileyen müzelerde geçirdik. İnkalar 16’ıncı y.y.’a kadar Akdeniz çevresindeki ve Asya’daki medeniyetlerden çok gerilermiş anlaşılan. Oldukça izolelermiş, bu nedenle kendi primitife yakın hayatlarını koruyabilmişler sömürgeci İspanyollar gelene kadar. Koka yapraklarını çiğnemek veya yemek yükseklik hastalığına iyi gelirmiş. Ben de öğlen koka yapraklı, buzlu, limonlu çay içtim. Çok hoştu. Eşimle avokadolu sandviç yedik. Tropik meyve ve sebzeleri tatmak çok hoşuma gidiyor.

Yelpaze İstanbul / 01Eylül 2016

Aksam üstu Cusco Ana Meydanı

Peru nüfusunun %25’i aşırı fakirlik sınırının altında yaşıyormuş. 90’lı yıllarda ülke terörizmden oldukça çekmiş ve bu daha da fakirleşmelerine sebep olmuş. Peru’nun diğer birçok Güney Amerika ülkesi gibi koloniyal İspanya’nın çok etkisinde olduğunu zannederdim. Yerel ve eski kültür, gelenek ve inançların hala çoğul bir şekilde devam ettiğini görmek beni şaşırttı. Kalbimi kıran, kanatan da oldu. Cusco’nun sokakları yüzlerce cins ya da cins olmayan köpeklerle dolu. Sorduğum bir kişi bunların sokak köpekleri olduğunu, kimsenin bunlara yemek vermediğini ve sevilmediklerini söyledi. Sorduğum bir başka kişi, her evin 3–4 köpeği olduğunu ve bu köpeklerin beslendiğini söyledi. Neye inanacağımı şaşırdım. Elimde olsa hepsini toplar Londra’ya eve götürürüm. Çok güzeller. Öğleden sonra ilk gezimiz katedrale oldu. Bu katedral İspanyol işgalciler tarafından eski bir İnka tapınağı yerine inşa edilmiş. Burada iki resmi lisan var: İspanyolca ve bugün hala konuşulan İnka lisanı „Quechua.“ Cusco İnka İmparatorluğu’nun dini başkentiymiş, zamanında burada 300 tapınak varmış. Peru’daki ilk insan topluluğunun geçmişi M.Ö. 16000 yıl geriye


35

uma P a d n uvarı d k a Tapın gidiyormuş. İnkalar sadece Peru’dan geçmiş birçok medeniyetin en sonuncusuymuş ve Amerika kıtasındaki en büyük imparatorluklarmış. Sınırları Kolombiya’nın güneyinden Arjantin’e kadar genişmiş. Ama bu genişlik 95 yıl sürmüş ve İspanyol işgalcilerin gelmesi ve Avrupa’dan 60 yeni hastalık getirmelerinin yardımıyla son bulmuş. Bu bölgede at, fil, deve gibi hayvanlar olmadığından (lamalar taşıma ve ulaşım için kullanılmıyor) tüm yolları ve tapınakları elleriyle, insan gücüyle inşa etmişler, üstelik köle kavramları olmasa da (herkes maaş alırmış). Altın İnkalar için güneş tanrılarını, gümüş de ay tanrılarını ifade ettiği için bunları tapınaklarında ve süslemelerinde kullanırlarmış ama bunları değerli maden veya para olarak görmezlermiş. İspanyolların anlayışı elbette çok farklıydı. Altın ve gümüş için bu medeniyeti yok etmiş, insanlarını da soykırıma uğratmışlar. Tabii bir yandan da dinlerini sözde bu kafirlere getirmek istemişler ama bugün açıkça söylenen burada takip edilen ve tarihte öğretilen dinin Katolik dini değil, Katolik dini ile İnka çok tanrılı dinin karışımı. Bugün bile süregelen bir durum bu. Şehrin ana katedralinde bile dekorasyon ve tablolardan bu kolayca anlaşılıyor. Dinen önemli günlerde, köylüler katedrale (eski tapınaklarına) gelip, hala tanrılarına hediyelerini sunuyorlarmış. İspanyollar da bu toprakları ve insanları sömürgeleri altında tutup, kontrol edebilmek için, dinlerini bu şekilde bozmaya göz yummuşlar. Sonraki durağımız, şehir içindeki İnka güneş tapınağı oldu. Burada İnkalar’ın depremlere karşı geliştirdikleri teknikleri görmek mümkün oldu. Mimari ve mühen-

Alt

ın p lak a

dislik bakımından belki yeterince gelişmişlerdi ama kanımızca, sabah müzelerde gördüğümüz eserlerden anladığımız kadarıyla sanat ve zanaat bakımından zamanlarındaki diğer medeniyetlerden oldukça gerilerdi. Üstelik bir alfabe de geliştirmemişler. Bunun yerine halatlara renklerle kodlar işlerlermiş. İletişim şekilleri buymuş. Bu arada pumaya çok önem verir, bu hayvanı kutsal sayarlarmış çünkü bu dünyadaki hayatı temsil ettiğini düşünürlermiş. Sonra şehrin tepelerine çıktık, 4200 m. yüksekliğe. Artık bu yükseklikleri halledebildikten sonra Klimanjaro’yu bile tırmanabiliriz herhalde. Yerlilerin bu yükseklikten dolayı kanlarındaki alyuvar seviyeleri çok yüksekmiş. Bu nedenle kırmızı et ve kırmızı sebze ve meyve yememeleri gerekiyormuş çünkü bu kanlarını kalınlaştırıyor, yerlileri öldürebiliyormuş. Bu yüzden tavuk, domuz ve Gine domuzu yerlermiş. And Dağları’nın adı etimolojik olarak „Anden“den gelirmiş yani setler. Tüm ülke setlerden oluşuyor. Şehrin tepelerine çıkınca bunları görmek mümkün oldu tabii; lamalar, alpakalar ve köyler de dahil. Lamalar ve farklı türleri inanılmaz güzel ve sevimli hayvanlar. Köyleri görmek çok ilginçti. Her köy evinin duvarları hala İnka tanrıları ile dekore edilmiş. 20 yıl öncesi-

ne kadar hala tanrılar için hayvan, küçük çocuk ve bekar erkek kurban ediyorlarmış. Bugün hala hayvan kurban ediyor olabilirler. İnsanları kurban ederken bıçak kullanmazlarmış. İnsanları uyuşturuyor, sonra karlı dağlarda donmaya bırakıyorlarmış! Dağlarda tapınakları, kurban kesilen altarları ve mağaraları gördük. Su tapınağına birkaç gün oruç tuttuktan yani ruhlarını temizledikten sonra vaftiz olmaya giderlermiş. Günümüzdeki dinlerden bu konuda pek farklı değil yani. Ama genel olarak, mühendislik açısından bu tapınakların inşaatı akıllı olabilse de, pek sanatsal ya da etkileyici bir özellik taşımıyorlar; özellikle, örneğin eski Akdeniz medeniyetleriyle karşılaştırıldığında.

Müzede heykel

Siz de seyahat anılarınızı paylaşmak ve özellikle yazılarınızda gezilerinizde gözlemlediğiniz çocuk, hayvan, kadın, yaşlı hakları, çevre ve yaşam sorunlarını dile getirmekle ilgileniyorsanız, uluslararası alanda uyguladığımız GET HEARD (Sesini Duyur) Projesi’ne katılmanızı öneririz. Daha fazla bilgi için aşağıdaki linki ziyaret edebilir ya da contact@travelogueress.com ‘a yazabilirsiniz. Gezi yazılarımın tümü yeni web sayfam www.travelogueress.com adresinden ulaşabilirsiniz.

Yelpaze İstanbul / 01Eylül 2016


36

EĞİTİM

Okulsuz Eğitim Veren

Bir Öğretmen Annenin Notları Okulsuz eğitim dendiği vakit herkes bu konuya ilgi ve sempati ile yaklaşıyor ama öte yandan kimse gerçekten ne yapması gerektiğini bilmiyor. Belki de en doğrusu hiçbir şey yapmamak. Tıpkı bu annenin bize aktardığı gibi…

K

üçük bir kızken daha okuldaki ilk günümde kararımı vermiş ve eve gelir gelmez anneme ve babama ‘büyüyünce öğretmen olacağım’ demiştim. Bu hedefimden hiç şaşmadım ve öğretmen oldum. Hem normal sınıf derslerinde hem de eğitim sürecinde terapi ve desteğe daha fazla ihtiyaç duyan öğrenciler için açılan terapi sınıflarında öğretmenlik yaptım. Fakat tecrübelerim sonunda anladım ki mevcut eğitim sistemi pek çok çocuk için oldukça yetersiz kalıyordu. Böylece işi bırakarak 5 oğlumu evimizde okulsuz eğitim metodu ile yetiştirmeye başladım. Tam anlamıyla okulsuz metoduyla. Mutfak masası etrafında oturup tahtada ders anlatmak filan yoktu. Oturup onlara okuma yazmayı, sayı saymayı öğretmedim. Hatta herhangi bir şekilde bunları kendi başıma planlamadım bile. Bunun yerine günlerini nasıl geçirmek istediklerine kendileri karar verdiler. Derede tavşan avlamak, elektronik aletler yapmak veya enstrüman çalmak gibi. Yaptığım şey sadece çocukların öğrenmeyi içten gelen bir şekilde sevdiklerine dair içgüdülerimi

Yelpaze İstanbul / 01Eylül 2016

dinlemek ve buna güvenmekti. İlgi duydukları konularda ilerleyebilmeleri için gerekli yönlendirmeyi, maddi kaynak ve araç-gereçleri onlara sağladım. Bilgisayarımız yoktu. En büyük oğlum Joel (33) 14 yaşına kadar bilgisayar görmedi ama şu an bilgi teknolojileri alanında doktorası bitmiş durumda. İlk üniversite diplomasını aldığında 18 yaşındaydı, şu an Google şirketinde çalışıyor. Tüm çocuklarım mutlu sağlıklı ve başarılı yetişkinler oldular. İki numaram Dion’un (31) Sosyal Hizmetler diploması var ve yetim çocuklarla ilgileniyor. Tali (25) konservatuvarda modern müzik eğitimi aldı. Liam (20) ise bir nalbant oldu. Bir atın ayağına sadece on saniye bakıp ona en uygun nalı yapabilen inanılmaz yetenekli bir nalbant. Erik (18) de abisi gibi konservatuvara gitmek istiyor. Bazı insanlar çocuklarım için kurduğum hayalleri soruyorlar. Ben oğullarımın sadece heyecan duymalarını istedim. Kendi hayatlarına dair heyecan duymalarını… Öğretmenlikle ilgili hayal kırıklıklarım işe ilk girdiğimde başlamıştı. Birinci sınıfları okuturken tüm desteğime

ve ilgime rağmen altı ay boyunca her gün ama her gün ağlayan minik bir kız öğrencim vardı. İki yıl sonra okulun terapi merkezinde çalışmaya başladığımda bu küçük kız oradaydı ve o denli travmatize olmuştu ki ne okuyup yazabiliyor, ne de akademik herhangi bir konuda ilerleyebiliyordu. Okulumuzun bulunduğu bölgeden sorumlu müfettişle birlikte okula gidip gelirken ona bir gün şu soruyu sordum: – “5-6 yaşına gelmiş pek çok çocuğun okula henüz hazır olmadıklarını düşünüyorum. Kendi çocuklarımı okula göndermesem ne olur sizce?” – “Ne olacak, hiçbir şey” dedi. – “Sen bir öğretmensin. Başka insanların 30 çocuğuna öğretmenlik yapıp da kendi çocuklarını eğitemeyeceğini kim söyleyebilir?” O zamanlar tek amacım çocuklarımı sınıf eğitimine hazır olduklarını düşünene kadar evde tutmaktı. Metot olarak da klasik öğretim metodu kullanırım diyordum. Ki bu yöntem büyük oğlumda çok da işe yaramıştı. Akademik düşünebilen ve “bana beş taş verebilir misin” veya “altı adet çubuk say” dendiğinde cevap veren bir çocuk. Ancak ailem genişledi ve


37 diğer oğullarım dünyaya geldiklerinde böyle şeylerle ilgilenmiyorlardı bile. Mesela Dion için küçük evler inşa etmek bir tutkuydu. Tali ise henüz konuşamazken şarkı söyleyebiliyordu! Asla bir dakika yerinde oturmaz bütün gün enstrüman çalardı. Okulda çocukların 20 dakikalık sürelerle öğrendiklerini öğrenmiştim ama benim çocuklarım bir şeye ilgi duyduklarında altı aydan önce onu bırakmak istemiyorlardı. Zamanla üniversitede öğrendiklerimin hepsini bir kenara bıraktım ve onları gözlemlemeye, hangi konuda heyecanlandıklarını bulmaya ve o yolda onlara yardımcı olacağını düşündüğüm şeyleri onlara sağlamaya çalıştım. Bazen müzik dersleri aldırdım bazen elektronik aletler aldım. Tüm eğitimci rolüm buydu. Biraz büyüyünce teknik ve ileri düzeyde dersler (TAFE) aldılar. Uzaktan Eğitim programlarına katıldılar. Bunların hepsi gerekli ihtiyaçlar oluştuğunda ve onlar istediği zamanlarda yapıldı. Bir okul müfettişi ile bir psikolog düzenli olarak ziyaretimize geliyorlardı. Ve kendisi de bir öğretmen olan eşim, Alan, da bana çok destek oldu. Çeşitli oyun ve spor kulüplerine ve kilise gruplarına üye olmamıza ve birçok arkadaşı olmasına rağmen oğlum 8 yaşına geldiğinde sosyal bazı aktivitelerden geri kaldığı düşüncesiyle kendisi okula gitmek istediğini söyledi. Okula başladığında gördük ki oğlumuz akademik açıdan yaşıtlarından iki yıl ötede ve okuldaki herkese kibar davranan bir çocuktu. Bir yıl boyunca devam eden akran baskısı, alaylar, aşağılamalar sebebiyle okulu bıraktı. Hala hayatının en berbat yılı olduğunu söyler. Diğer çocuklarımdan hiçbiri okulu denemek bile istemediler. Uzaktan eğitim ve teknik eğitim hocaları çocuklarımın konuları nasıl olup da böyle güzel öğrenebildiklerine çok şaşırıyorlardı. İtiraf etmeliyim ki bunu dile getirmeleri beni inanılmaz motive ediyordu. 14 yaşındayken Joel yazılıma temel, oldukça teknik bir konu olan Ayrık Matematik denilen bir ders alıyordu. Eve geldiğinde çalışmalarına bakıp “tüm bu şeyleri nasıl öğreniyorsun” derdim. Anlamadığı bir konu olduğunda sınıfta bilenlere sorduğunu ve onların ona açıkladığını söylerdi. Üniversitede tüm matematik derslerinde sınıfta başı çekti. Bizim eğitim sistemimiz tamamen okuma-yazma üzerine kurulu. Ama benim çocuklarımdan hiçbiri erken yaşlarda öğrenmedi okuma yazmayı. Joel yedi yaşındaydı, altı ay içinde her şeyi okuyabiliyordu. Tali 12’sinde öğrendi. Dali ise imla kurallarına göre yazmayı ancak bir yetişkin olduğunda becerebilmişti. O sırada diploma alabilmek için uğraşıyordu. Hazır olmadıkları bir şeyi onlara öğretmeye çalışmak

koca bir duvara toslamak gibi bir şey. Liam’de disleksi vardı ve fakat görsel öğrenmede çok başarılıydı. Kendisinin diğer çocuklara göre görsel yönden çok daha avantajlı olduğunu düşünüyor. Yetenekli bir at binicisi olan oğlum Erik, yabani atını çok iyi bir şekilde eğitmeyi öğrendi. o kadar ki arkasında durup kamçısını şaklatsa bile at hareket etmiyor. Elbette çocuklarımı yetiştirme yöntemim nedeniyle çok fazla eleştiriye maruz kaldım. İnsanlar okulsuz eğitim gören çocukların işsiz filan kalacaklarını, zira gerçek hayatta yapmak istediğin mesleği seçme şansın olmadığını ve illa ki patronun size söylediklerini yapmak zorunda olduğunuzu düşünüyorlar. Ancak aslında gerçek hayatta siz de işveren olabilirsiniz ya da kendi işinizi de kurabilirsiniz. Niçin çocuklara daha akademik konuları öğretmediğim konusunda da eleştiriler alıyorum. Ancak düşündüm ki belki de öğrettiğim o yabancı dili ya da anlatmaya çalıştığım trigonometriyi ilerde hiç kullanmayacak. Öte yandan evi temizlemek, yemek pişirebilmek, söküklerini dikmek ve alışveriş yapmak: işte hayata atıldık-

larında bunlara kesinlikle ihtiyaç duyacaklar. Ki oğullarım bu becerilerin hepsini çok erken yaşta edindiler. Evet, okulsuz eğitim her aileye uymayabilir. Bunun için anne-babanın çocuklarıyla birlikte olmaktan keyif alması gerekiyor. Sorgulayan bir zihne sahip olmak ve sıradışı bir hayat sürdürmek istemeleri de. Oğullarım benim tutkularımdan çok şey öğrendiler. Eminim okula gitselerdi terapi sınıflarındaki çocuklar gibi olacaklardı. Ve bu onların kendilerine olan güvenlerini azaltıp gelecek başarılarını da baltalayabilirdi. Çocukların nasıl öğrendiklerine dair pek çok kitap var ancak ben gerçekten bunun nasıl olduğunu kimsenin bilebildiğini düşünmüyorum.İnandığım tek şey şu ki, tamamen farklı ihtiyaçlara ve ilgi alanlarına sahip 30 çocuğu aynı sınıfa koyup, hepsinin aynı şekilde öğrenmelerini bekleyemezsiniz. Çeviri: Zekiye Baykul Okulsuz Eğitim Anneleri

Yelpaze İstanbul / 01Eylül 2016


38

EĞİTİM

9

Anaokulu Seçiminde

Altın Kural

Anne babalar okul öncesi eğitim kurumlarını seçerken nelere dikkat etmeliler? Kültür Koleji Anaokulları Rehberlik Servisi; ailelere anaokulu seçme konusunda yol göstermek amacıyla okul seçimindeki 9 önemli kriteri açıkladı:

Kural 1

Kurum kültürüne sahip, belirli ilkeleri olan ekip çalışması yapılan, alanında “marka” olmuş, köklü ve güvenilir bir okulun seçimi, aynı tarzda eğitimin ileride de sürdürülebilmesi açısından gereklidir.

Kural 2

Seçeceğiniz anaokulunun, sizin aile tutumlarınızla uyumlu bir eğitim tarzını uygulaması ve çocuğunuza uygun olması son derece önemlidir.

Yelpaze İstanbul / 01Eylül 2016

Kural 3

Anaokulunun eğitim felsefesi, ”çocuk merkezli” olması önemlidir. Her çocuğun, benzersiz, kendine özgü ”özgün” bir birey olduğu ilkesinden hareketle çocukların yaş ve kişilik özelliklerine göre bir eğitim uygulanması beklenmelidir.

Kural 4

Sonucu alınmamış, kontrolsüz, belirsiz, aşırı iddialı eğitim tarzlarını benimsemiş okulların uygulama sonuçlarının görülmeden tercih edilmemesi doğru olur.


Kural 5

Her şeyden önce anaokulunun gerekli hijyen temizlik ve sağlık kurallarına uygun olması, çocuğunuzun sık hastalanmaması bakımından önemlidir.

Kural 6

Küçük çocukların bulunduğu anaokullarında gerekli güvenlik önlemlerinin de baştan alınmış olması gereklidir. Giriş çıkışların kontrol altında tutulması ve yabancıların girememesi önem taşır.

Kural 7

Anaokulunda sağlanan eğitim ortamının, çocuğunuza uygun olması, çocuğu kabullenen sevgi dolu bir yaklaşımın yanı sıra, yaş gruplarına göre önceden planlanan eğitim hedeflerine ulaşacak sistemli bir programın uygulanıyor olması önemlidir.

Kural 8

Anaokulları, boş zaman geçirme yerleri değil, en hızlı ve kalıcı öğrenmenin gerçekleştiği aynı zamanda çocuğun eğitildiği, hayata hazırlandığı son derece önemli kurumlardır.

Kural 9

Yukarda sıralanan noktalara dikkat ederek seçeceğiniz bir anaokulu çocuğunuza vereceğiniz en değerli hediye olacaktır.

Eğitimler 17 Eylül’de başlıyor Güzel Sanatlar Fakültelerine Hazırlık Programı

Haftaiçi ve Haftasonu programlarımız vardır.

Hobi Grubu

Seviyenize göre desen dersleriyle başlar ve sonrasında tüm teknikler anlatılır.

Stencil Atölyesi

Anne/Çocuk- Baba Çocuk katılabileceğiniz saatlik atölye çalışmasıdır

Çocuk Grubu

Yıl sonunda çocuğunuz kendi yazıp çizdiği bir kitabı oluyor.

Her yıl tüm gruplarımızın katıldığı Atölye sergimiz düzenlenir. Kayıt yaptıran kursiyerlerimize kayıt için getirdiği başka bir kursiyer olduğu takdirde özel indirim uygulaması yapılacaktır. Ahmet Taner Kışlalı Bulv. Funda 06 B: 27 Blok Bahçeşehir/İstanbul Gsm: 0506 912 45 40 E-Mail: mutlu.dolek@gmail.com

w w w. m u t l u d o l e k . c o m


40

TEKNOLOJİ

Gelecekte

ulaşım

nasıl olacak?

Bir yandan sürücüsüz otomobillere, yeni motor tiplerine, akıllı şehir altyapılarına doğru ilerlerken, diğer yandan taşıt sahipliği kavramını da ortadan kaldırabilecek gelişmeler yaşanıyor. Birçok endüstrinin gelişimde rol sahibi olduğu bu gelişim düzlemini yakından inceledik. Danışmanlık ve denetleme şirketi Deloitte’in de bu konuda ciddi bir raporu bulunuyor. Rapora göre, geleceğin ulaşımını iki ana başlk altında, toplam dört konuda incelemek mümkün: Taşıt kontrolünün sürücüde ya da otonom olduğu durumlar ile taşıt sahipliğinin şahıslarda ya da kurumlarda olduğu durumlar. Firma, bu dört durumun birbirini etkilemeden bir arada varolabileceğini, ancak belirli senaryoların ağırlık kazanabileceğini belirtiyorlar. Bu durum, özellikle iş dünyasını ilgilendiriyor, çünkü şirketlerin kendi yapılarını ve hazırlıklarını bu dört duruma göre de yapması gerekiyor. Dört gelecek senaryosunun ortaya çıkaracağı tüketicilerin çoğunluk olmaları ise 5 ilâ 15 yıl arasında zaman alacak.

Akıllı şehir ve iletişim sistemleriyle konuya dahil olan Siemens’in hazırladığı bir rapor, 2010 yılından başlayarak 2050’ye kadar çeşitli senaryo ve tahminleri içeriyor. 2010 yılında içten yanmalı motorları kullanan taşıtlarla dolu olan dünyamız için hibrit taşıtlar yüzde 0,1 oranıyla niş bir sektörden öteye geçemiyordu. Bugün hibrit taşıtları duymayan kalmadı, ancak henüz ana akım olduklarını da söyleyemeyiz. Siemens’e göre 2020 yılında toplam otomobil satışlarının yüzde 20’sinden fazlasını hibrit motorlular oluşturacak. Elektrik ve hidrojen kullanan taşıtlar, yenilenebilir elektrik nesli üzerinde bir etki yaratmaya başlayacak. Yıl 2030’a geldiğinde, tüm ulaşım sektö-

Yelpaze İstanbul / 01Eylül 2016

rünün yüzde 20’ye yakını elektrikli ya da hidrojen bazlı motorlar kullanacak. Bu da elektrik üretiminin artışına dönük bir ihtiyacı beraberinde getirecek. Hibrit motorlar ise tüm taşıtların yüzde 30’unda bulunacak. Siemens’in raporu, 2030’dan 2050’ye kadar olan bir süreye dönük de tahminlerde bulunuyor. Tüm kara ulaşımının elektrikli ya da hidrojenli sisteme geçeceğini belirten rapor, hava taşımacılığının fosil ya da sentetik fosil yakıtları kullanacağını, dünyadaki enerji üretiminin büyük bölümünün yenilenebilir bazlı olacağı, yollardaki taşıtların ise sera gazı oluşturmayacağını işaret ediyor. Bir diğer tahmin ise büyük şehirler arasında da yüksek hızlı tren ağları kurulacağı yönünde. Dört farklı gelecek alternatifi

Deloitte’in hesaplamasına göre bugünkü taşıtların ortalama masrafı kilometre başına 0,6 dolara denk geliyor. Bunun içerisinde amortisman, finansman, sigorta ve yakıtın yanı sıra, sürücünün zamanı da bulunuyor. Rapor, yukarıda belirtilen dört gelecek senaryosunun da maliyetlerini gösteriyor. Buna göre, paylaşımlı sistem olgunlaştığında maliyet 0,39 dolara düşüyor. Bu senaryoda bir sürücü tutmak maliyeti yükseltirken, diğer maliyetler düşüyor. Sürücüsüz bir otomobile sahip olmak, hesaplamayı sürücü zamanı ve verimlilik açısından karmaşıklaştırıyor, ancak tahmine göre kilometre başına 0,28 dolar maliyet çıkıyor. Hem sürücüsüz hem de paylaşımlı otomobillerin olacağı bir gelecek ise tek kişilik yolculuklarda maliyeti 0,19 dolarla kilometre başına üçte birine indiriyor. Bizi bu geleceğe ulaştıracak teknolojilere


41

baktığımızda, trendler üç başlıkta toplanıyor. Bunların başında bağlanabilirlik geliyor. Uber, biTaksi gibi hizmetler akıllı telefondan birkaç dokunuşla taşıt kiralayabilmemizi sağlıyor. Yandex haritaları ise canlı trafik bilgisi alarak en hızlı rotayı bulmamızı sağlıyor. Bunlar da hayatımızı oldukça kolaylaştıran teknolojiler. Sürücüsüz otomobiller trafik yoğunluğunu ve kazaları azaltacak Google’ın 2012’de yol testlerine başladığı sürücüsüz trafik, o günden beri dünya genelinde haberlere konu oluyor. ABD’deki bazı eyaletler otonom taşıtların test ve satışını onaylayan kanunları da bir bir geçirmeye başladı. Google, bu otomobili 2020’de piyasaya sürmek istiyor. Kısa süre önce, Tesla’nın Model S otomobilleri için hazırlanan bir cihaz yazılımı, elleri direksiyondan çekmemek kaydıyla bunu devreye aldı. Test videolarını internette bulmak mümkün. Şimdilik, otoyolda şerit değiştirmeden gidebilen Model S’ler park işini de otomatiğe bağlamış durumda. Bunun için cihazın

ön ve arkasındaki kameralar ve dört bir yanındaki algılayıcılar kullanılıyor. Bir önceki trend olan taşıtlar arası haberleşme ve şehir altyapılarına eklenecek algılayıcı ve haberleşme devreleri de, otomobillerin bir kaza anında yol kenarındaki bir vericiden bilgi alarak rota ayarlamasını, hatta daha büyük bir sistemin tüm otoların rotasını ayarlayarak onlara rota çizebilmesinin mümkün olduğu bir gelecek de uzak değil. Birbiriyle iletişim kuran otomobiller, en azından otomobiller arası kaza oranını sıfıra indirirken, trafiğin de büyük veri işleyen sunucuların anlık yönlendirmeleriyle eşit dağıtıldığı şehirler de uzak değil. Değişen yakıtlar çevreyi daha az kirletecek Dünya dev bir iklim değişiminin başlangıcını yaşarken, ülkeler, eyaletler, şehirler ve hatta kasabalar bile gaz emisyonu hedefleri belirliyorlar. Ulusal politikalar kadar şirketlerin geliştireceği motorlar ve bunları kullanan taşıtların fiyatı gibi birçok değişken olsa da, herkesin hedefi daha çevreci taşıtlara yönelmek.

Elektrikli araçlar için kablosuz şarj yapabilen park alanları az da olsa kullanılıyordu, Güney Kore bir adım ileriye giderek hareket halindeki otobüslerin aynı anda şarj olabilmesi için şehir içi yolların belli şeritlerine özel bir kablolama döşeme projesini başlattı. Benzer bir fikir de otomobiller için mevcut. İngiltere, yaklaşık bir yıl içinde elektromanyetik şeritlerle üzerinde giden ve uyumlu taşıtları şarj edebilen bir otoyol şeridini test etmeye başlayacak. Gelecek için bir başka çözüm de otomobilleri satın almak yerine, o an yakın olduğumuz herhangi bir taşıta (bu bir toplu taşıma aracı olduğu gibi, bisiklet, motosiklet ya da otomobil de olabilir) erişim sağlayan şehir kartları da çözüm olabilir. Bu sayede hem daha az yakıt tüketirken birçok maliyetten de kurtuluş sağlanabilir. Biraz uçmaya ne dersiniz? Ulaşımın geleceği sadece anlattığımız gelişmelerle sınırlı değil. Biraz bilim kurgu da hayatımıza dahil olabilir. Martin Aircraft adlı şirketin CEO’su Peter Coker, sırt

Yelpaze İstanbul / 01Eylül 2016


42

TEKNOLOJİ

roketi (jetpack) adı verilen ve şimdilik çılgın sayılabilecek bir projeyi hayalden gerçeğe dönüştürmeyi hedefliyor. Yaklaşık 150 bin dolarla gelecek senenin ikinci yarısında satışa çıkacak olan sırt roketi, 2011’deki ilk test uçuşunda yerden 1000 metre yükseğe çıkmayı başardı. Paris Havacılık Fuarı’nda tanıtılan gelişmiş prototip olan P12 ise 200 beygir gücündeki petrol yakıtlı bir motorla çalışıyor ve saatte 74 kilometre hızla 30 dakika havada kalabiliyor. 120 kilo taşıyabilen sırt roketi, sadece heyecan arayanları ilgilendirmiyor. Birçok evin çatısından kalkarak, benzer konumlara inebilecek durumdaki taşıt, acil durumlarda kurtarma amacıyla helikoptere alternatif

Tek taşıtla ister bireysel ister toplu taşıma Next adı verilen kapsül ise farklı konseptlerin harmanından oluşmuş bir taşıma alternatifi olarak dikkat çekiyor. Bu elektrikli kapsüller tek başına hareket edebildiği gibi, bir araya gelerek de toplu taşıma benzeri bir hâle gelebiliyor. Firmanın kurucusu endüstriyel tasarımcı ve mühendis olan Tommasa Gecchelin, şehir içi kısa yolculuklar için gelecekte bu tip bir cihazın tercih edilebileceğini düşünüyor.

1 Hyperloop SPACEX ve Tesla Motors’un patronu Elon Musk’ın Hyperloop adı verilen karada tüplü ulaşım projesi 2016’da start alıyor. Amerika California’da hayata geçirilecek olan proje ile saatte 900 kilometre hızla ulaşım sağlanacak. Sistem birbirlerinden 100 veya 200 metre mesafede bulunan sütunlar ile bağlanan neredeyse yerçekimsiz tüplerde vakum teknolojisiyle ilerleyecek kapsüllere dayanıyor. Güneş panelleri ve rüzgâr türbinlerinden sağlanacak enerji sayesinde yakıt maliyetinin de çok az olacağı söylenen proje, hava, deniz, kara ve demiryollarının ardından beşinci ulaşım biçimi olacak.

Yelpaze İstanbul / 01Eylül 2016

Gechhelin’in düşüncesinin bir parçası da bunun ticarî amaçla kullanılması. Şehir içindeki ufak boyutlu paketlerin taşınması için Next’in ideal olduğunu düşünüyor. Her biri 2,7 metre uzunluğunda olan ve 10 kişiye kadar (6 oturarak, 4 ayakta) kapasitesi olan kapsüller, bir otobüs ya da trenin aksine birbirine eklenen modüller gerektiğinde (rota gereği) ayrılarak herkesin kendi yoluna gitmesini de sağlıyor. Ancak arada güçlerin birleşmesi enerji tüketimini azaltmayı ve trafik oluşturmamasını sağlıyor. Next’in planlanan seri üretim tarihi ise 2020 olarak belirtiliyor.

olarak kullanılabilir. Dikey kalkış ve inişin bu anlamda faydası olacağını düşünen şirket yetkilileri, güvenlik için de kompozit yapılı bir sürücü kabini ve balistik paraşüt sistemini de taşıta dahil etmişler.

Toplu taşımanın geleceği Trenler sanayi devrimini gerçek anlamda başlatan makineler ve ulaşımda da yeni

3

2 Hipersonik jetler 2040’larda gökyüzünde görmeye başlayacağımız hipersonik jetler ilk başta halkın değil, süper zenginlerin ulaşım aracı olacak gibi duruyor. ABD Patent Ofisi şimdiden Londora’dan New York’a 1 saatte gitmeye sağlayacak bir jetin patentini onayladı.

Uçan arabalar Geçen yıl tanıtılan uçan araba modeli Aeromobil 3.0 yakın gelecekte Jetgiller’de olduğu gibi seyahat edebileceğimiz umutlarını artırmıştı. Ancak Pearson’a göre yakında daha sık göremeye başlayabileceğimiz uçan arabaların çok tercih edilen bir ulaşım aracı haline gelmesi güvenlik endişeleri nedeniyle biraz zaman alabilir.


43

bir devrim başlatacak potansiyele sahipler. Yalnız, geleceğin sistemlerinde ray ve vagon imajını bir kenara kaldırmak gerekiyor. Maglev (manyetizmle havada kalan) trenler, bir süredir Tokyo ve Şangay’da yolcu taşıyorlar. Kore, Maglev hattını yapmaya başlarken, Çin de ikincisi için kolları sıvadı bile. Manyetik bir alan üstünde çok düşük bir sürtünme kuvvetine maruz kaldıkları için tükettikleri enerji de dizel ve elektrikli trenlere göre çok düşük ve 500 km/sa hıza ulaşabiliyorlar. Toplu taşıma için Maglev’in de ötesine geçecek, daha farklı hayalleri olanlar da var. Sürücüsüz otomobil fikrini ticarî olarak ilk gerçekleştiren Tesla’nın kurucusu Elon Musk, bir başka fikriyle de geleceğe ışık tutuyor.

Yüksek hızlı bir treni andıran Hyperloop hakkındaki planlarını açıkladıktan iki sene sonra, Musk Güney Kaliforniya’da bir test pisti açacağını ve burada prototipleri deneyeceklerini duyurdu. Saatte 1300 km’ye varan hıza erişebilecek bu güneş enerjili sistem, bir kondüktör olmadan gidebilecek. Hyperloop adlı şirketinin başındaki Dirk Ahlborn ile düşük basınçlı bir ortamda ve yüksek irtifada kurmayı hayal ettikleri sistem, vakum benzeri bir yapı ile bahsedilen hızdaki hareketi sağlayacak. Bu yapının bir özelliği de düşük enerji tüketmesi.

güvenlik ve stabilite testlerinden geçecek. 360 kişilik bir ekibin çalıştığı şirket, 2018 yılında açılış hedefliyor.

Seneye Quay Valley adlı bölgede 8 kilometrelik bir test alanı kurulacak ve başta bu hızlara erişilemese de, kapsül prototipleri

İşte Tech Insider sitesine göre 2045 yılında görebileceğimiz 6 heyecan verici ulaşım teknolojisi

30 Yıl Sonra Nasıl Seyahat Edeceğiz? İşte Ulaşımın Geleceğine Dair 6 Heyecan Verici Tahmin Ulaşım teknolojiden en çok yararlanılan ama en az değişen alanlardan biri: Günümüzde kullandığımız pek çok taşıt yüzyıllardır kullanılan araçların gelişmiş hali. Ancak önümüzdeki 30 yıl içinde ulaşımda çok daha hızlı bir değişim bekleniyor.

4 5

6

Sürücüsüz kapsüller

5. Uzay istasyonu gökdelenler

6. Penceresiz uçaklar

Pearson’ın en heyecan verici tahminlerinden biri de “sürücüsüz kapsüller”. Fütürolojiste göre, yakında telefonlarımızla kontrol edebileceğimiz ucuz çelikten yapılmış kutularla seyahat mümkün olacak.

2045 yılına geldiğimizde gökyüzüne mümkün olduğunca yakın uzay istasyonları yapmak isteyen uzay bilimciler süper uzun binalar inşa edebilirler.

Uçakların önümüzdeki 30 yıl boyunca çok daha hızlı gelişeceğini söyleyen Pearson’a göre, daha hızlı olmalarını sağlamak içi yeni uçaklara pencere koyulmayabilir.

Böylece uzaya gitmek de daha verimli hale gelebilir.

Yelpaze İstanbul / 01Eylül 2016


44

TEKNOLOJİ

Teknoloji geleceğin insanını yaratıyor Farklı bilim dallarını ve bilişimi birleştiren akımlar, yirmi yıl içinde hastalık nedir bilmeyen insanları, yapay zekanın entegre olduğu vücutları ve sonunda çok daha uzun bir ömrü ortaya çıkartmayı hedefliyor.

Bilim dünyası bilişimle elele vererek birçok gelişmeyi hızlandırıyor. Bundan kısa bir süre önce sinir hücreleriyle iletişime geçebilen yapay sinir hücreleri üretildi. İnsan organları ise üç boyutlu yazıcılarda ve laboratuvar şartlarında üretilebiliyor. Diğer yanda yapay zeka ve robotların gelişimiyle ilgili her geçen gün bir yenilikle karşılaşıyoruz. Vücuda yerleştirilen çipler ise basit işlevleri kontrol etmek bir yana, kronik hastalıkları önleyecek özellikler kazanıyorlar. Kaliforniya’da 60’lı yıllarda ortaya çıkan Transhümanizm, gelişen teknolojilerle insanın doğasını, hatta ölümlü olma durumunu değiştirmek istiyor. Transhümanizm’e göre nanoteknoloji, biyoteknoloji, bilişim teknolojisi ve bilişsel bilim bir arada ilerleyecek. Bunun sonucunda gerçeklik simülasyonu yaratma, yapay zekayla insan zekasını birleştiren süper zekayı gerçekleme ve insan vücudunu dondurarak gelecekte çözebilme gibi teknolojileri konuşmaya başlayacağız.

Yapay zeka 15 yıl sonra beynimizde Doksanlı yıllarda yayımladığı kitaplarında yaptığı gelecek tahminlerinin büyük bölümü gerçekleşen Ray Kurzweil ise Singularity adlı bir akımın öncülüğünü yapıyor. Google’ın Mühendislik Bölümü’nün başına getirdiği Kurzweil’in yeni tahminlerinin başında yapay zeka geliyor.

insan vücudunun eş bir robot kopyasını yaparak uzaktan yönetilebilmesini hedefliyor. Projenin diğer üç aşaması ise şöyle: 2025’e kadar beynin ve anıların bu avatara aktarılabilmesi, 2035’te insan kişiliğinin tamamen aktarılması, 2045’te ise insana ait tüm özellikleri bir holograma kopyalayarak insanı fiziksel formdan çıkarmayı hedefliyor. Ünlü matematikçi Alan Turing’in adıyla anılan Turing Testi’nin geçileceğini (geçen yıl başarılı olan Turing Testi hakkında tartışmalar sürüyor) ve yapay zekanın 2023 yılında insandan ayırt edilemeyeceğini iddia eden Kurzweil, 2030’da insan beyninin bir kısmının yapay zekayla birleşeceğini, 2040’ta ise büyük bölümün yapay zekadan ibaret olacağını iddia ediyor. 30 yıl sonra insan yerine hologram olacağız Gelelim projelere… Rusya’nın genç milyarderlerinden Dimitry Iytskov’un başlattığı Avatar 2045 adlı proje, 2020 yılına kadar

Yelpaze İstanbul / 01Eylül 2016

Beyin kopyalama işiyle tek ilgilenen şirketler değil. ABD, Japonya ve Çin’de yıllardır benzer çalışmalar var. Avrupa Birliği de yapay bir beyin yaratmayı hedefleyen Human Brain Project’e 1 milyar Euro yatırım yaptı. İlk sonuçların 2023’te alınması hedefleniyor. Kronik hastalıklar bitiyor İnternetin ilk hâlini Arpanet adıyla geliştiren kurum olan DARPA’nın (ABD Savunma Bakanlığı’na bağlı Defansif İleri Araştırma Projeleri Ajansı) yeni projeleri de tüyleri diken diken edecek nitelikte. ElectRx, sinir sistemine doğrudan yerleştiri-


45

len implantlarla kireçlenme, posttravmatik stres bozukluğu, Crohn hastalığı ve depresyonun ilaçsız tedavisini amaçlıyor. Bir diğer çalışma ise bugüne kadar bir oyun kartı destesi büyüklüğünde olan implantları, 1 santimetrekareden küçük boyuta düşürecek. Böylece basit operasyonlarla doğrudan sinire eklenmeleri mümün olacak. Bu implantlar, düzenli olarak sinir iletilerini dinleyerek, gönderilerde düzenleme yapabilecek. Hastalıkları yapay zeka tedavi edecek Hormonları, sinirleri ve birçok vücüt işlevini kontrol edebilecek implantlar, diyabet, çeşitli kalp hastalıkları, sinirsel hastalıklar, birçok kronik hastalığı yönetilebilir hâle getirecek. Duyma ve görme engellerini de ortadan kaldırılabilecek bu çiplerin internete bağlanabilmesi, vücut işlevlerimizin tek bir noktada toplanarak yeni hastalıkların sürekli gözlem altında tutulmasını ve tanınabilmesini kolaylaştıracak. Geleceğin tedavi yöntemlerini ise yapay zekaya bırakarak, tedavi simülasyonları denemek ve doğru tedavinin insan denek olmadan bulunmasını sağlamak da sağlık alanında bizi rahatlatacak.

KEŞFEDİLECEK

YENİ BİR DÜNYA! SEVGİ, PAYLAŞIM, SICAKLIK…

Anaokulumuzda temel amacımız çocuklarımızın zihinsel, duygusal, sosyal, fiziksel gelişimini destekleyen programlar yardımıyla ön yeterlilik kazandırarak ilköğretime hazırlamaktır. ‘En iyi öğrenme; yaparak, yaşayarak öğrenmedir’ diyor ve Gems Eğitim Programı ve Değerler Eğitimi ile en üst seviyedeki eğitimimizi çocuklarımıza sunuyoruz. Okulumuzda uyguladığımız programlar, çocukların kendilerini ifade etmelerine, bağımsız hareket etme becerisi kazanmalarına ve aktif öğrenme ortamı sağlayarak bilgi, yaşantı ve beceri edinmelerine olanak tanıyacak şekilde Uzm. kadro yöneticimiz Doç. D.r Esin DİBEK ve UZM. Klinik Psikolog Derya ŞENEL tarafından düzenlenmiştir. ATATÜRK İlke ve İnkilaplarına bağlı; Ahlaki, Kültürel, Millet, Vatan, Bayrak sevgisine bağlı eğitim anlayışımızla IQ KİDS ANAOKULU olarak sizlerleyiz…

PROGRAMLARIMIZ • GEMS EĞİTİM PROGRAMI • MONTESSORİ • DEĞERLER EĞİTİMİ • SENSORY TİME

Matrix’teki Neo gibi bilgiler beynimize yüklenebilecek DARPA’nın RAM adlı projesi, hafıza kayıplarını beyne yerleştirilen bir çipte saklanan anılar ile önlemeyi hedefliyor. Doğru sinirleri uyararak öğrenmeyi kolaylaştıran çip, insanın reaksiyon süresini de düşürecek. Proje, mükemmel bir asker yaratma hedefi taşıdığı için biraz korkutucu gözükse de, Matrix filminde Neo’nun Kung-Fu öğrendiği sahneyi de akla getiriyor.

• AKIL OYUNLARI • İNGİLİZCE • AİLE DANIŞMANLIĞI • ÖĞRENCİ KOÇLUĞU

BRANŞLARIMIZ DANS: LEVENT KÖKSAL (TÜRKİYE DANS SPORLARI FEDERASYONU BAŞKANI) YARATICI DRAMA: NEYLAN ÖZGÜLE (OYUNCU VE MÜZİSYEN) JİMNASTİK: EKREM SOYLU (UZM. FİZYOTERAPİST) MÜZİK VE ORFF: HAMLE ÖZÇARIKÇI (MÜZİSYEN) SATRANÇ: CEBRAİL AKKEL (PSİKOLOG)

BAHÇEŞEHİR 1. KISIM DALGIÇKUŞU CAD. DEFNE: 5 VİLLA: 4 BAHÇEŞEHİR / İSTANBUL

TELEFON 0212 05 61 Yelpaze İstanbul 608 / 01Eylül 2016


46

Kalp Damar Sağlığı İçin Alınması Gereken Önlemler PROF.DR. OSMAN ERK

osmanerk@yelpazeistanbul.com

Damar sağlığı, damarlar içinde dolaşan kanın normal olması organların sağlığı için son derece önemlidir. Damarlar organları oksijen, vitamin, mineral ve diğer önemli besinleri sağlayarak organların normal çalışmasını düzenlerler.

D

amarların iç yüzeyini kaplayan endotel adı verilen hücreler topluluğu günümüzde artık bir endokrin organ gibi kabul edilmektedir. Endotel hücreleri kan ile doku arasında bir bariyer görevi yapmak dışında birçok hormon gibi etki gösteren kimyasal bileşikleri salgılarlar. Bu bileşikler içinde en çok bilinen nitrik oksit (NO) damarların genişlemesini ayarlar, damarların içinde dolaşan kanın akışkanlığını sağlar. Endotel hücreleri son derece hassas ve kırılgandır. Pek çok neden endotel üzerine toksik etki gösterebilir. Bu nedenlerin bilinmesi ve risk faktörlerine karşı önlem alınması zorunludur. Beyin damarlarının daralması unutkanlık, demans, felçlere yol açarken, kalp damarlarının tıkanması kalp krizine ve kalp yetersizliğine neden olur. Bunların dışında böbrek damarlarının tıkanması hipertansiyona ve böbrek yetersizliğine, cinsel bölge damarlarının daralması impotansa neden olur. Kişinin damar sağlığı ne kadar genç ise kişi o kadar gençtir. Kişi endoteli kadar sağlıklıdır. Yüksek kolesterol, hipertansiyon, sigara içilmesi, beslenmede antioksidan eksikliği, serbest radikal fazlalığı, kanın pıhtılaşmasına neden olan homosistein yüksekliği endotel üzerine toksik etkilidir. Bunlardan sakınılması gerekir. Kalp damar sağlığının önemi nedir? Kalp krizi ve inme gibi hastalıklar en sık ölüm nedenlerinden biridir. Bu tür hastalıklar aynı zamanda erken ölümlerin de en sık nedenidir. Kalp damar hastalıklarını meydana getiren birçok risk faktörü vardır. Bu faktörlerin bilinmesi ve gerekli önlemlerin alınması son derece önemlidir. İyi hekim hastalığı önler. Kötü hekim hastalığı tedavi etmeye çalışır. Hastalıklarla uğraşmak yerine koruyucu önlemler alarak hastalıkları önlemek çok daha kolay ve masrafsızdır. Kalp damar hastalığı için bilinen risk faktörleri nelerdir? Yaş, ailede kalp damar hastalığının var olması, şeker hastalığı, stres, şişmanlık, hipertansiyon, kolesterol yüksekliği (LDL yüksekliği, HDL düşüklüğü), fazla alkol, kontrolsüz doğum kontrol hapı kullanma (özellikle sigara ile birlikte), erken

Yelpaze İstanbul / 01Eylül 2016

menopoz, hareketsizlik en önemli risk faktörleridir. Bu faktörlerin neredeyse hepsi ise kötü beslenme alışkanlıkları sonucu ortaya çıkar. Kalp damar hastalıklarının beslenmeyle olan ilintisi nedir? Kalp damar hastalıkları çocukluk döneminde başlamaktadır. Bu dönemdeki kötü beslenme alışkanlıkları özellikle doymuş ve trans yağ, işlenmiş toksik gıdalar, früktozdan zengin mısır şurubundan yapılmış market ve fırın ürünleri, aşırı tuz ve az lif tüketimi ile ilişkilidir. Stres ve hareketsizlik bu kötü beslenme alışkanlıklarının etkilerini daha da arttırmaktadır. Kalp damar hastalıklarından korunma çocukluk döneminde başlayıp bütün yaşam boyunca devam ettirmesi gereken bir yaşam tarzı ile mümkündür. Çocukluk dönemindeki kötü beslenme şartları kalp damar hastalıkları yanı sıra erişkin kanserlerinin de en önemli nedenidir. Kalp damar hastalıkların trans yağların önemi nedir? Trans yağlar bitkisel yağların aşırı ısıtılması ve hidrojenizasyonu ile ortaya çıkan işlenmiş içinde trans yağ ve diğer kanserojen bileşikleri var olduğu yağlardır. Trans yağlar kalp damar sistemini en fazla tehdit eden faktörlerden biridir. Çocukluk döneminde trans yağlardan zengin bir beslenme kalp krizine ve felçlere yol açmaktadır. Her hangi bir nedenle vefat eden çocuklar üzerinde yapılan otopsi çalışmalarında trans yağların damarlar üzerindeki bu kötü etkileri bilimsel olarak gösterilmiştir. Trans yağlar tüm dünyada yasaklanmaya başlanmıştır. Trans yağlar her yerde hazır ve nazırdır. Kızartma yağları, margarinler, ambalajlı market ürünleri, ambalajsız pastane ve fırın ürünleri trans yağlarla doludur. Kalp damar sağlığı için beslenme düzeni nasıl olmalıdır? Bitkisel ürünlerle dengeli bir beslenme kalp damar sağlığı için koruyucudur. Başta yeşil yapraklı sebzeler olmak üzere her türlü sebze sınırsız olarak tüketilebilir. Bunun dışında gün-

de 4-5 porsiyon meyve mutlaka tüketilmelidir. Sebze ve meyvelerden zengin bir beslenme düzeni bol miktarda antioksidan, antikanserojen mikro besin ve lif sağlar. Bunların dışında fazla olmamak üzere kuruyemişler (ceviz, badem, fındık, fıstık), kuru baklagiller ve çok az miktarda (günde 3 dilim) tam tahıllı ekmek sağlıklıdır. Bu beslenme düzeni %20 kadar sağlıklı yağ içerir. Hayvansal ürünler (et, süt, peynir, krema, dondurma, tereyağı, salam, sosis, sucuk) diyette az miktarda yer almalıdır. Hayvansal ürünlerde var olan doymuş yağ, kolesterol, yağda eriyen toksinler sağlığa zarar verebilir. Kalp damar sağlığı için mutlaka yasaklanması gereken besinler nelerdir? Kızartma yağlarından mutlaka sakınılmalıdır. Yemekler mümkünse haşlama, buğulama, ızgarada pişirme şeklinde olmalıdır. Kızartma yapılacaksa düşük ısı ve zeytinyağı tercih edilmelidir. Fast food yiyecek satan yerlerde, otellerde, tatil köylerinde, büyük restoranlarda kızartma yağı ile hazırlanmamış yiyecekler yemeye dikkat edilmelidir. Kızartma yağları toksiktir ve tıpkı sigara gibi bol miktarda kanserojen bileşik içerir. Beslenme alışkanlığında ilk terk edilmesi gereken kızartma yağlardır. Marketlerden alışveriş yapıldığı zaman etiketler mutlaka okunulmalıdır. Kalorisi; doymuş yağ, trans yağ, glüten, früktoz şurubu içerip içermediği kontrol edilmelidir. Fabrikalarda ve tezgahlarda imal edilen, yapay, ambalajlı, üzerinde son kullanma tarihi olan gıdalar değil; doğal pazarlarda satılan sebze ve meyveler tercih edilmelidir. Kalp damar sağlığı için diğer önemli faktörler nelerdir? Normal bir kişide tansiyon 120/80mm/Hg’yi geçmemelidir. Yine aynı şekilde insülin direnci ile yakın alakası olan bel çevresi ölçümü kadınlarda 80, erkeklerde 94 cm’i geçmemelidir. Sigara endotele en fazla zarar veren kötü alışkanlıklardan biridir. Bunun dışında günde 30-45 dk sürecek tempolu bir yürüyüş, yüzme gibi fiziksel aktivitelerde damar sağlığı için son derece önemlidir.


47

Bahçeşehir’de 17.yılımda “ Kişiye Özgü Öğretim Modeliyle” yetiştirdiğim öğrencilerimin başarılarına tanıklık ediyorum... İletişim: 0532 240 34 16

Matematik

(İlk ve Orta Öğretim)

İlköğretim Etüt

HÜLYA ÖĞRETMEN

(Tüm derslerde okul derslerine takviye)

Bursluluk Sınavlarına Hazırlık

( Tüm özel okulların sınavları)

• Birebir Özel Dersler • Grup Dersleri Yelpaze İstanbul / 01Eylül 2016


48

KÜLTÜR

İstanbul’da Hiçbir Ücret Ödemeden Gezip Sanata Doyabileceğiniz

13 Harika

Müze

İstanbul, sanatseverler için gerçek bir hazine. Ama bu hazineyi değerlendiremeyen arkadaşlarımızdan sıkça duyduğumuz bir şey var; “İstanbul’da sadece parası olan gezebiliyor.” Ve biz de bu söyleme kesinlikle katılıyoruz.

1. Salt Galata, Salt Beyoğlu Salt, 2011 yılından beri kar amacı gütmeyen bir sergi mekanı olması için kuruldu. Önce Beyoğlu, ardından da Galata’yı faaliyete sokan Salt’a ne zaman uğrarsanız uğrayın (aradaki boşluklara rastlamadığınız sürece) size muhteşem etkileyicilikte bir sergi sunar. İstanbul’un kalbi Karaköy’de bulunan Salt Galata’nın müthiş mimarisinden büyülenirken, diğer yandan mevcut sergileri görebilir, eskiden Beyoğlu’nda yaptığınız gibi Robinson Crusoe 389’u yeni mekanında gezebilir, alt katındaki Osmanlı Bankası Müzesi’ni dolaşabilirsiniz. Salt Beyoğlu ise şu anda mimari düzenlemeler nedeniyle bir süreliğine kapalı olsa da, merakla geri dönüşünü bekliyoruz.

Yelpaze İstanbul / 01Eylül 2016

Yine de bu güzelim kentin nimetlerinden yararlanmak istedikten sonra, para harcamadan yapabilecekleriniz çok da kısıtlı değil. Mesela, cebinize yalnızca akbilinizi koyup her bir karışı kültür kokan bu kentte tüm gün sanatsal bir gezi yapabilirsiniz. Parasız gezdiğiniz günleri en keyifli şekilde değerlendirebilmeniz için size 13 seçenekli bir ücretsiz müze rehberi hazırladık.

3. Türkiye İş Bankası Müzesi, Eminönü Türkiye İş Bankası Müzesi, Pazartesileri, bayramlarının ilk günleri ve 1 Ocak günü dışında her gün 10:00-18:00 saatleri arasında ziyarete açık. 2007’den beri hizmet veren müze, İş Bankası’nın kuruluşu, geliştirdikleri ve tarihine dair pek çok eser barındırıyor. 2. Sait Faik Abasıyanık Müzesi, Burgazada Burgazada’nın Sait Faik’e yazdırdığı o naif sözcüklerin kaynağını merak ederseniz buradaki müzeye dönüştürülmüş muhteşem evini ziyaret edebilirsiniz. Yazarın giysileri, notları, ve anılarına dair pek çok detaya tanıklık edebileceğiniz müzeye keyifli bir vapur yolculuğu ile ulaşacak olmanız da işin ekstra güzelliklerinden.


49

4. Sirkeci Garı Müzesi, Sirkeci, Fatih İstanbul Demiryolu Müzesi olarak da geçen müze, 2005 yılında Srikeci Garı’nda açıldı. Müzede TCDD’nin geçmişte kullandığı demiryolu aletleri ve haberleşme araçları, fotoğraflar ve daha birçok eşya sergileniyor. Pazar, Pazartesi ve resmi tatiller dışında her gün 09.00-12.30 ve 13.00-17.00 saatleri arasında mzüeyi gezebiliyorsunuz.

5. Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Müzesi, Bakırköy Listedeki belki en ilginç müzelerden biri Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi bünyesindeki bu müze. 2008 yılından beri hizmet veren Müze, tarih boyunca hastane içinde kullanılan tıbbi veya kişisel malzemeler, teşhis ve tedavi aletleri gibi pek çok ilgi çekici eser bulunduruyor.

6. Cumhuriyet Eğitim Müzesi, Sultanahmet, Fatih Cumartesi ve Pazar günleri hariç her gün açık olan Cumhuriyet Eğitim Müzesi 1998 yılında açıldı. Cumhuriyet dönemi Türk Eğitim tarihine ışık tutan müzenin girişi de ücretsiz ve kesinlikle görmeye değer.

DOĞRU ADRES - SORUNSUZ TESLİMAT GÜVENİLİR TEMİZLİK

• İPEK • ÇİN • NEPAL • DECO • YÖRÜK

• ŞAGE • KİLİM • BATTANİYE • YORGAN • MİLAS

• STEP • BÜNYAN • ANTİK • LADİK

Halılarınız El Değmeden En Son Teknoloji İle Yıkanır, Kurutulur, Evinizden Alınıp, Evinize Steril Ambalajda Teslim Edilir.

HER TÜRLÜ HALIFLEKS - KOLTUK YIKANIR YERİNDE HALIFLEKS YIKANIR HALI KENARLARINA OVERLOK YAPILIR

(0212) 876 63 22

(0535) 206 41 38

Yakuplu Merkez Mah. 46. Sk. No:32 Beylikdüzü, İstanbul Yelpaze İstanbul / 01Eylül 2016


50

KÜLTÜR

7. İstanbul Modern Sanat Müzesi, Karaköy Sadece perşembe günlerinde olmak üzere İstanbul Modern’de sergilenen tüm sürekli eserleri ve güncel sergileri ücretsiz gezebiliyorsunuz. Ayrıca perşembe günleri saat 17.00’de yine ücretsiz yapılan Türkçe rehberli turlara da rezervasyon yaptırma şartıyla katılabiliyorsunuz.

9. Pera Müzesi, Tepebaşı, Beyoğlu Pera Müzesi yalnızca cuma günleri 18.00-22.00 saatleri arasında ücretsiz ziyaret edilebiliyor. İş yeriniz çok uzakta değilse çıkışta yapılabilecek en iyi aktivitelerden biri olabilir. Diğer günlerde normal şartlarda 20 TL ücreti olan Pera Müzesine, çarşamba günleri öğrenciler, engelliler, her engellinin bir refakatçisi ve 12 yaş altındaki çocuklar ücretsiz girebiliyor.

Yelpaze İstanbul / 01Eylül 2016

8 Sakıp Sabancı Müzesi, Emirgan Belirli bir günü ücretsiz yapan özel müzelerden biri de Sakıp Sabancı Müzesi. Bu güzel Atlı Köşk’e çarşamba günleri giriş ücretsiz. Emirgan’da mükemmel bir konuma sahip olan müzeye ulaşana kadar boğazın kenarında yürüyüş yaparak İstanbul’un keyfini de çıkarabilirsiniz.

10. Klasik Otomobil Müzesi, İkitelli, Başakşehir İkitelli’de müze olduğunu duymak şaşırtıcı gelebilir. Genelde fabrikalarına alışkın olduğumuz İkitelli’de muhteşem bir Klasik Otomobil Müzesi var ve girişi tamamen ücretsiz olan bu müze, Türkiye’nin ilk otomobil müzesi aynı zamanda. 1920-1970 yılları arası döneme ait 50 adet otomobil sergilenen müze yalnızca cumartesi ve pazar günleri 10.00-17.00 saatleri arasında açık.


51

RINIZI VİDEOLA İN GÖNDER

nbul.com elpazeista y @ tv ir h bahcese

M

LI PAYLAŞA

11. Galatasaray Müzesi, Galata, Beyoğlu Özellikle de futbolla yakından ilgilenen herkes Galatasaray Müzesini görmeli. Ali Sami Yen tarafından ilk olarak 1911 yılında Kalamış’a kurulmuş olan müze, 2000’li yıllarda Galatasaray Lisesi’nin içine taşındı. Müzede tam 2000 tane kupa görebilirsiniz. Pazartesileri hariç her gün 10:00-18:00 saatleri arasında ziyaret edilebiliyor.

12. Orhan Kemal Müzesi, Cihangir, Beyoğlu Cihangir’e kadar gidip de Orhan Kemal’i ziyaret etmeden olmaz, olmamalı. Yazarın hayatına ve kalemine dair pek çok ipucu ve eşya barındıran müzeye de giriş ücretsiz. Müze hafta içleri 10.00-19.00 saatleri arasında açık.

13. İstanbul Deniz Müzesi, Beşiktaş / Öğrenciler için Yetişkinler için 6,5 TL giriş ücreti alınan Beşiktaş’ın kalbindeki İstanbul Deniz Müzesine öğrencilerin girişi ücretsiz. Hala öğrenciyseniz hemen gidip görmenizi öneriyoruz. Ama öğrenci değilseniz ve yanınızda birkaç lira varsa yine ziyaret edebilirsiniz. Müze pazartesi günleri, yılbaşı ve dini bayramların ilk günü hariç her gün açık.

facebook/bahcesehirtv

twitter/bahcesehirtv

www.bahcesehir.web.tv

Yayın Stüdyosu

Bahçeşehir 1. Kısım Mah. Bülbül Cad. Badem 08 Villa 02 Bahçeşehir-İstanbul Tel: 0212 669 83 86 E-Mail: bahcesehirtv@yelpazeistanbul.com Yelpaze İstanbul / 01Eylül 2016


52

DEKORASYON

Odaların rengi

modunuzu değiştiriyor RSG İç Mimarlık Yönetici Ortağı İç Mimar Didem Güven, bazen destekleyici, bazen ise stratejik sebeplerle iç mekan tasarımlarındaki renklerin, insan üzerindeki psikolojik etkilerine göre seçildiğini söylüyor.

Evinizin bir odasında huzurlu vakit geçirirken, diğer odasına girmek bile istemiyor, bir arkadaşınızın evinden hemen kalkmak isterken bir diğerinde saatlerce oturmak istiyor, gittiğiniz bir mekanda tatmadığınız her şeyi yemek isterken, başka bir mekanda yiyeceğiniz varsa bile yiyemiyor olabilirsiniz. Peki bu değişken psikolojinin sebebinin etrafınızdaki renklerden kaynaklandığını hiç düşündünüz mü? Genel olarak konut, hastane ve otellerde dinlendirici özelliklerinden faydalanırken, restoran, sosyal mekanlar ve mağazalarda daha dikkat çekici renkler, çalışma ortamlarında, güven veren, odak artıran ve kurumsal kimliği destekleyici tonlar tercih edildiğini söyleyen ödüllü İç Mimar Didem Güven renklerin iç mekanlarda kullanıma dair sırları paylaşıyor… Evlilik Teklifinizi Yeşil Rengin Kullanıldığı Bir Mekanda Yapmakta Fayda Var… Yeşil; gözleri dinlendiren ve huzur veren bir renk olduğu için heyecan duygusunu azaltıyor.

Yelpaze İstanbul / 01Eylül 2016

Açık tonları ise daha duygusal atmosferler için tercih ediliyor. Sonsuz bir tinsellik ve barışıklık duygusu da yarattığı için evlerde bol miktarda yeşil bitkiler bulundurulması tavsiye eden RSG İç Mimarlık Yönetici Ortağı İç Mimar Didem Güven diğer yandan ofislerde kullanılan yeşil rengin güven verici bir izlenim bıraktığını hatırlatıyor. Diyete Başlayacaksanız Mutfağınızı Maviye Boyamak İyi Bir Fikir Olabilir… Yeme içgüdüsünü engelleyen bir renk olduğu için yemek odalarında ve mekanlarında pek kullanılmayan mavinin koyu tonları, ofis ve ev ortamlarında ciddiyeti göstermek amacıyla sıkça tercih ediliyor. Çocuk odalarında turuncu veya sarı gibi uyarıcı renkler yerine mavi kullanıldığında ise sakinleştirici bir etki yaratıyor. Açık mavi renk mekansal ferahlık sağlarken, koyu mavi renk ise serinlik veren bir etki yaratıyor diyen İç Mimar Didem Güven mavinin geniş alanlarda kullanımında ise kasvetli bir görüntü verebileceğini hatırlatıyor.

Ofiste Pembe Kullanmayın… Pembe, romantizm ve daha olumlu bir yaşamı düşlemenin rengidir; iyi niyet temennisi olarak özel organizasyonlarda tercih edilecek doğru bir renk iken hassas etkisi sebebiyle ofislerde ve çalışma ortamlarında kullanılmaması gerekir. Sevgi, şefkat, incelik duygularını uyandırırken, insan duygularını hassaslaştırdığı için “güçlü” bir ofis yaratmak istiyorsanız pembeden uzak durun. Siyah Konsantrasyonu Artırır Siyah renk matemi çağrıştırsa da ölçülü kullanıldığında dekorasyonda zarafetin işaretidir. Yoğun bir enerjiye sahip olduğu için tek renk olarak kullanıldığında aşırılıkları dengeler. Aynı zamanda, gücü, soyluluğu, ağırbaşlılığı, hırsı ve tutkuyu ifade eder. Siyahın parlak renklerle çok iyi bir kontrast oluşturacağını söyleyen RSG İç Mimarlık Yönetici Ortağı Didem Güven, ofiste diğer renklerle doğru kullanarak siyahın konsantrasyonu artırabileceğini vurguluyor.


53

Özel günleriniz hiç bu kadar “ÖZEL” olmamıştı...

Garden&Cıty tüm kutlama ve anma günlerinizde Bahçeşehir ve Boğazköy’de sunduğu 2 farklı villa konsepti ile unutulmaz anlarınızı paylaşıyor. İster bizlerin önerdiği, ister sizlerle birlikte belirleyeceğimiz, süsleme, etkinlik programları ve menülerle çok özel anlarınıza ev sahipliği yapıyoruz. Doğum Günleri, Evlilik Yıl Dönümleri, Kına, Nişan Merasimleri ve hatta hatta Kadınlara Özel Toplantılar, Kalabalık Aile Yemekleri için size özel adresiniz... Ayrıca her iki mekanımız bahçeli olup gün içerisinde kafe hizmeti de sunmaktadır...

Bahçeşehir Adresi Bülbül Cad. Badem 08 Villa 02 Bahçeşehir

Boğazköy Adresi Anadolu Caddesi, Bahçeşehir 2. Kısım Mahallesi, 34488 Boğazköy

T:(0212) 607 26 27 • 0532 352 97 10 Yelpaze İstanbul / 01Eylül 2016


54

DEKORASYON

Didem Güven RSG İç Mimarlık

Bitirmek İstediğiniz Bir Sunumunuz Varsa Bilgisayar Fonunuz Sarı Olmasın… Sarı renk dikkat çekiciliği ve ayırt edebilme özelliklerinden ötürü, güvenlikle ilgili birçok alanda kullanılıyor. Az ışıklı, geniş ve kapalı ortamlar için de ideal bir renk olarak tercih ediliyor. Ofislerde ve çalışma odalarında ise verimli çalışmayı destekleyici özelliği ile bilinmesine rağmen sarı renkte doğru tonun çok önemli olduğuna işaret eden İç Mimar Didem Güven; parlak sarının beyni ve gözü yoracağını söyleyerek, sarıyı doğru tonda ve az miktarda kullanırsanız sıcaklık ve aydınlık hissini yakalayabileceğinizi belirtiyor. Evlerinize Genişlik Katmak için Beyazı Tercih Edin… Beyaz özellikle hastaneler gibi sağlık ve

hijyenin önemli olduğu mekanlarda tercih edilen ilk renk. Bunun yanı sıra istikrarı ve devamlılığı da temsil ettiği için beyaz rengin kullanıldığı ofisler daha güven veriyor. Gözleri dinlendiriyor ve mekanı gerçek boyutlarından daha büyük gösteriyor. Işığın seçilen beyazın tonunu etkilediğini dile getiren İç Mimar Didem Güven ilginç bir detay paylaşıyor: ”Kuzeye bakan bir odada kreme yakın tonu tercih etmeniz gerekirken, güneşli bir odada ise griye yakın beyaz kullanmalısınız.” Sohbeti Artırmak için Turuncu Kullanın… Turuncu; başkalarına karşı nezaketi ve saygıyı vurguladığı gibi sosyal etkileşimleri de artırıyor. Dolayısıyla ortak kullanım alanları -konutlarda salon, TV odası, mutfak- turuncu renk

için en uygun ortamlar oluyor. İnsanların algısını en kolay etkileyen renklerden biri olarak bulunduğu grubu sayıca çok gösterir diyen İç Mimar Didem Güven, turuncuyu anlatırken küçük bir sır veriyor: “Eğer bir arada durduğunda, olduğundan çok daha fazla sayıda ve sık görülmesini istediğiniz dekorasyon ürünleri varsa onlar turuncu seçilebilir.” Yemeğinizin Tabaklarda Kalmasını İstemiyorsanız Kırmızıyı Kullanın… Kırmızı; enerji, vurgu ve sıcaklık verici özellikleriyle biliniyor. Fastfood kurumsal kimliklerinde, restoranlarda, yemek odalarında ve servis takımlarında iştah artırıcı özelliği sebebiyle tercih ediliyor. Kırmızının insanların dikkatini hemen çektiğini belirten RSG İç Mimarlık Yönetici Ortağı Didem Güven, evinizde, ofisinizde, iş yerlerinde, herhangi bir iç mekanda dikkatleri üzerine çekmek istediğiniz bir obje var ise arka fonunu kırmızıya boyamanızı, kırmızı bir çerçeve kullanmanızı ya da kendisini kırmızı seçmenizi tavsiye ediyor. Doğadaki Kadar Rahatlık Hissi Yaratmak için Kahverengi ve Beji Tercih Edin Kahverengi insan hareketini hızlandırdığı için özellikle fastfood restoranlarının iç mekanlarında kullanılıyor. Sosyal dengeyi ve toplum içinde rahatlığı sağlayan renkler olarak ev dekorasyonunda da sıkça kullanılan kahverengi ve bej, özellikle zeminde kullanıldığında toprağı hatırlattığı için onun yarattığı güvenlik duygusunu ve rahatlık hissini veriyor.

Yelpaze İstanbul / 01Eylül 2016


Nöbetçi Eczaneler 3. Cadde Eczanesi

608 00 26

Armağan Eczanesi

669 93 00

Bahçeşehir Aydın Eczanesi

608 00 37

Bahçeşehir Eczanesi

669 34 34

Boğazköy Eczanesi

607 06 07

Defne Eczanesi

669 96 59

Deniz Eczanesi

672 43 03

Derman Eczanesi

605 02 13

Dilek Öz Eczanesi

669 70 10

Eczane Akbatı

397 01 17

Eczane Filiz

672 01 03

Elit Eczanesi

672 33 32

Elvin Eczanesi

669 18 27

Güngör Eczanesi

672 33 30

Kent Eczanesi

596 55 53

Şehir Eczanesi

Şelale Eczanesi Su Eczanesi Yıldız Eczanesi

Bundan böyle gıdadan eğitime, güzellikten sağlığa sektörel telefon rehberimizde sizde yerinizi alın... Detaylı bilgi için; (0212) 669 83 86

Servis Tel

669 59 51

Oksijen Eczanesi

669 09 11 669 97 97

607 000 8 0544 221 36 21

Teknik sorunların çözümünde tek adres!

669 44 66 608 17 27

ETÜT MERKEZLERİ YELPAZE İSTANBUL SANAT MERKEZİ 669 16 50 KAFE/RESTORANT/GIDA/PAKET SERVİS BAHÇEŞEHİR PROFİTEROL 669 73 45 MİE PASTANESİ 669 05 89 EMLAKÇILAR ARDA EMLAK (22. YIL) 669 21 32 İrtibat Cengiz Yılmaz 0532 213 77 53 SU SERVİSİ GÜMÜŞ SU 444 78 44 KORUSU 669 00 13 - 672 20 30 TAŞDELEN SU 669 1 669 HİZMET SEKTÖRÜ /ELEKTRİK/SU TESİSAT BAHÇEŞEHİR ELEKTRONİK 669 00 25 SAĞLIK/GÜZELLİK MERKEZLERİ POLA FITNESS CENTER 669 00 25 GİYİM ARZU YETİŞ KOCATEPE Haute Couture (Gelinlik - Abiye) 0539 456 03 00 HALI YIKAMA Mis Köpük Halı Yıkama 853 95 24 VETERİNER&PET SHOP BOĞAZKÖY VETERİNER KLİNİĞİ 607 09 39 GÜNER VETERİNER SAĞLIK MERKEZİ 608 0 432 GÜNER PET 0532 266 14 91 SPRADON VETERİNER KLİNİĞİ 0532 646 14 31 İŞLETME REHBERİ AKYOL DANIŞMANLIK TERCÜME&BİLİŞİM 249 99 97 AKSİGORTA Gürsoylar Sigorta 596 41 33 AJANS YELPAZE 669 83 86

672 94 01

İstanbul Eczanesi Mavi Eczane

BAHÇEŞEHİR SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI BAHÇEŞEHİRLİLER DERNEĞİ (BADER) 669 61 61 BAHÇEŞEHİR ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ 672 70 16 BAHÇEŞEHİR Ç.Y.D.D. 672 01 05 BOĞAZKÖYLÜLER DERNEĞİ (BODER) 607 13 77 BAHÇEŞEHİR ÖNEMLİ TELEFONLAR YELPAZE İSTANBUL HABER AJANSI (YİHA) 669 83 86 AİLE HEKİMLİĞİ 444 06 69 ALO AMBULANS 669 55 66 BAHÇEŞEHİR SU-ARITMA 669 38 62 BAHÇEŞEHİR GAZ DAĞITIM A.Ş. 669 00 03 1.KISIM MUHTARLIĞI 669 62 10 2.KISIM MUHTARLIĞI 669 80 25 ZABITA KARAKOLU 669 37 07 BARINAK 669 47 29 BAŞAKŞEHİR BELEDİYESİ 444 0 669 PTT 669 16 00 İTFAİYE 669 31 37- 669 38 60 SAĞLIK OCAĞI 669 63 60 TAKSİ 669 63 60 ESENKENT ÖNEMLİ TELEFONLAR ESENYURT BELEDİYESİ 596 30 00 ISI DAĞITIM 672 16 13 KENT YÖNETİMİ 672 11 62 TAKSİ 672 62 72 EĞİTİM KURUMLARI BAHÇEŞEHİR KOLEJİ 669 51 77 TAY SÜRÜCÜ KURSU 669 84 04 ÖZEL DERS VERENLER ARDA ÇANKAYA 0532 777 83 38 NERİMAN GÜNEŞDOĞDU 0542 832 17 25

607 08 10

Elektrik Arıza & Onarım Bilgisayar Laptop Tamir & Onarım

Ay içerisinde nöbetçi çizelgelerinde değişiklik olduğundan dolayı güncel liste için www.ieo.org.tr adresinden bilgi edinebilirsiniz.

Bahçeşehir 2.Kısım Mh. Yürüyüş Yolu Cad. No: 56 -1 Bahçeşehir/İst • www.mertyapibilisim.com

KİLİT ÇİLİNGİR Bekir Usta

7/24et Hizm

15 yılı aşkın

Bahçeşehir'de tecrübeli İngilizce Öğretmeninden, uygun ücretli

Grup Dersleri ve Özel Dersler verilir.

İletişim : 0533 310 74 27

(0212) 669 1907-1905 - 0532 265 44 21 3. Cadde E Blok AVM Kat:1 No:28 - Bahçeşehir

• Çilingir Hizmetimiz gündüz 40 TL gece 50 TL • Çilingir ve Otomatik Kapı Kilitleri, • Her Türlü Elektrik ve Arıza, • Plan Proje ve Uygulama, • Parmak izi kapı sistemleri montajı...

KALE ÖZEL KİLİT SERVİSİ


56

76D

146T

BAHÇEŞEHİR-TAKSİM (ÇİFT KATLI)

Gidiş-Dönüş sefer süresi: 180 dakika KITA İND. hattır bahçeşehir Kalkış İŞ GÜNÜ C.TESİ 05:00 05:30 05:15 05:50 05:30 06:10 05:45 06:25 06:00 06:40 06:10 06:55 06:20 07:05 06:30 07:15 06:40 07:30 06:50 07:45 07:00 07:55 07:15 08:10 07:30 08:25 07:45 08:40 08:00 08:55 08:15 09:10 08:30 09:25 08:45 09:40 09:00 09:55 09:15 10:10 09:30 10:25 09:45 10:40 10:00 10:55 10:15 11:10 10:30 11:25 10:45 11:40 11:00 11:55 11:15 12:10 11:30 12:25 11:45 12:40 12:00 12:55 12:15 13:10 12:30 13:25 12:45 13:40 13:00 13:55 13:15 14:10 13:30 14:25 13:45 14:40 14:00 14:55 14:15 15:10 14:30 15:25 14:45 15:40 15:00 15:55 15:15 16:10 15:30 16:25 15:45 16:40 16:00 16:55 16:15 17:10 16:30 17:25 16:45 17:40 17:00 17:55 17:15 18:10 17:30 18:25 17:45 18:40 18:00 18:55 18:15 19:10 18:30 19:30 18:45 19:50 19:00 20:10 19:15 20:30 19:30 20:50 19:50 21:10 20:10 21:30 20:30 21:50 20:50 22:10 21:10 21:30 21:55

PAZAR 06:00 06:25 06:50 07:10 07:30 07:45 08:00 08:15 08:30 08:45 09:00 09:15 09:30 09:45 10:00 10:15 10:30 10:45 11:00 11:15 11:30 11:45 12:00 12:15 12:30 12:45 13:00 13:15 13:30 13:45 14:00 14:15 14:30 14:45 15:00 15:15 15:30 15:45 16:00 16:15 16:30 16:45 17:00 17:15 17:30 17:45 18:00 18:15 18:30 18:45 19:00 19:15 19:30 19:50 20:10 20:30 20:50 21:10 21:30 21:55

taRLABAŞI Kalkış İŞ GÜNÜ C.TESİ 19:15 19:45 19:30 20:00 19:45 20:15 20:00 20:30 20:15 20:45 20:30 21:00 20:45 21:15 21:15 21:30 21:30 21:45 21:50 22:00 22:10 22:15 22:30 22:30 22:50 22:50 23:10 23:10 23:30 23:30 23:50 23:50 00:15

PAZAR 19:15 19:30 19:45 20:00 20:15 20:30 21:00 21:15 21:30 21:50 22:10 22:30 22:50 23:10 23:30 23:50

Not: Otolar Avcılar Yanyola Girmez, E-5 Yolundan Gider. Kırmızı Servisler ÖHO (Özel Halk Otobüsü) servisidir.

BOĞAZKÖY MH.-BAHÇEŞEHİR-YENİKAPI Gidiş-Dönüş sefer süresi: 155 dakika

BOĞAZKÖY Kalkış İŞ GÜNÜ C.TESİ

YENİKAPI Kalkış İŞ GÜNÜ C.TESİ

PAZAR

E - 58

ESENKENT BAHÇEŞEHİR - BAKIRKÖY

Gidiş-Dönüş sefer süresi: 100 dakika KITA İND. hattır İŞ GÜNÜ C.TESİ PAZAR 06:15 06:15 07:00 06:35 06:35 07:30 07:00 07:00 08:00 07:15 07:15 08:30 07:45 07:45 09:00 08:15 08:15 09:30 08:45 08:45 10:00 09:15 09:15 10:30 09:45 09:45 11:00 10:15 10:15 11:30 10:45 10:45 12:00 11:15 11:15 12:30 11:45 11:45 13:00 12:15 12:15 13:30 12:40 12:40 14:00 13:05 13:05 14:30 13:30 13:30 15:00 14:00 14:00 15:30 14:25 14:25 16:00 14:50 14:50 16:30 15:15 15:15 17:00 15:40 15:40 17:30 16:05 16:05 18:00 16:30 16:30 18:30 17:00 17:00 19:00 17:25 17:25 19:30 17:50 17:50 20:00 18:15 18:15 20:35 18:45 18:45 21:10 19:15 19:15 19:45 19:45 20:15 20:15 20:45 20:45 21:15 21:15

PAZAR

06:10 06:10 06:30 05:25 05:25 05:30 06:30 06:30 06:50 05:35 05:35 05:50 06:50 06:50 07:10 05:55 06:00 06:10 07:20 07:10 07:30 06:05 06:10 06:30 07:40 07:35 07:50 06:15 06:20 06:50 07:50 07:50 08:10 06:30 06:30 07:10 08:15 08:10 08:30 06:40 06:40 07:30 08:35 08:30 08:50 06:50 06:55 07:50 08:45 08:50 09:10 07:00 07:10 08:10 08:55 09:05 09:30 07:10 07:25 08:30 09:10 09:20 09:50 07:25 07:40 08:45 09:25 09:35 10:10 07:40 08:00 09:00 09:35 09:50 10:25 08:00 08:20 09:15 09:50 10:05 10:40 08:20 08:40 09:30 10:05 10:25 10:55 08:40 09:00 09:45 10:25 10:40 11:10 09:00 09:25 10:00 10:40 10:55 11:25 09:25 09:45 10:15 10:55 11:20 11:40 09:40 10:05 10:30 11:20 11:40 11:55 09:55 10:25 10:45 11:35 12:00 12:10 10:15 10:45 11:00 11:50 12:20 12:25 10:30 11:00 11:15 12:10 12:40 12:40 10:45 11:15 11:30 12:25 12:55 12:55 11:00 11:30 11:50 12:40 13:10 13:10 12:55 13:25 13:30 11:15 11:45 12:05 13:10 13:40 13:45 11:30 12:00 12:20 13:20 13:55 14:00 11:45 12:15 12:35 13:40 14:10 14:15 12:00 12:30 12:50 13:55 14:25 14:30 12:15 12:50 13:05 14:10 14:40 14:45 12:30 13:15 13:20 14:25 15:00 15:00 12:45 13:35 13:35 14:40 15:20 15:15 13:05 13:50 13:50 15:00 15:40 15:30 13:20 14:10 14:05 15:15 16:00 15:45 13:35 14:25 14:20 15:30 16:20 16:00 13:55 14:40 14:35 15:50 16:40 16:15 14:10 14:55 14:50 16:05 16:55 16:35 14:25 15:10 15:15 16:20 17:20 17:00 14:40 15:30 15:30 16:40 17:35 17:20 14:55 15:45 15:45 16:55 17:50 17:40 17:20 18:05 18:00 15:10 16:00 16:00 17:35 18:20 18:20 15:30 16:15 16:20 17:50 18:35 18:40 15:45 16:30 16:40 18:05 18:55 19:00 16:00 16:50 17:00 18:20 19:10 19:20 16:15 17:05 17:20 18:35 19:30 19:40 16:30 17:20 17:40 18:55 19:50 20:00 16:50 17:40 18:00 19:10 20:10 20:20 17:05 18:00 18:20 19:25 20:30 20:40 17:20 18:20 18:40 19:45 20:45 21:00 17:40 18:40 19:00 20:00 21:00 21:20 17:55 19:00 19:20 20:15 21:20 21:40 18:10 19:20 19:40 20:30 22:00 22:00 18:25 19:40 20:00 20:45 22:20 22:20 18:40 20:00 20:20 21:00 22:40 22:40 19:00 20:20 20:40 21:20 23:00 23:00 19:20 20:40 21:00 21:40 23:20 23:20 19:40 21:00 21:20 22:00 23:45 23:45 20:00 21:20 21:45 22:20 00:10 00:10 20:20 21:40 22:10 22:40 20:40 22:00 23:00 21:00 23:20 23:45 21:20 00:10 21:40 22:00 Not: Kırmızı Servisler ÖHO (Özel Halk Otobüsü) servisidir.

E - 57 ESENKENT Kalkış

146

BAKIRKÖY Kalkış İŞ GÜNÜ C.TESİ 07:40 08:20 08:45 09:10 09:35 10:00 10:30 11:00 11:30 12:00 12:30 12:55 13:20 13:45 14:10 14:35 15:00 15:30 15:55 16:20 16:45 17:10 17:35 18:00 18:30 18:55 19:20 19:45 20:15 20:45 21:15 21:45 22:15 22:45

07:40 08:20 08:45 09:10 09:35 10:00 10:30 11:00 11:30 12:00 12:30 12:55 13:20 13:45 14:10 14:35 15:00 15:30 15:55 16:20 16:45 17:10 17:35 18:00 18:30 18:55 19:20 19:45 20:15 20:45 21:15 21:45 22:15 22:45

PAZAR 08:40 09:10 09:40 10:10 10:40 11:10 11:40 12:10 12:40 13:10 13:40 14:10 14:40 15:10 15:40 16:10 16:40 17:10 17:40 18:10 18:40 19:10 19:40 20:10 20:40 21:10 21:40 22:10 22:40

Not: Kırmızı Servisler ÖHO (Özel Halk Otobüsü) servisidir.

ESENKENT BAHÇEŞEHİR - MECİDİYEKÖY

Gidiş-Dönüş sefer süresi: 100 dakika EKSPRES hattır ESENKENT Kalkış İŞ GÜNÜ C.TESİ 05:50 06:05 06:30 06:45 07:10 07:35 08:20 09:00 09:40 10:25 11:05 11:40 12:15 12:45 13:15 13:50 14:25 15:00 15:35 16:10 16:45 17:20 17:55 18:30 19:05 19:40 20:15

06:00 06:15 06:40 06:55 07:20 07:45 08:30 09:10 09:50 10:30 11:05 11:40 12:15 12:45 13:15 13:50 14:25 15:00 15:35 16:10 16:45 17:20 17:55 18:30 19:05 19:40 20:15

PAZAR 07:00 08:00 08:50 09:40 10:30 11:20 12:10 13:00 13:45 14:30 15:15 16:00 16:45 17:30 18:15 19:00 19:45 20:30

MECİDİYEKÖY-M.BUS Kalkış İŞ GÜNÜ C.TESİ 07:00 07:35 08:10 08:45 09:20 09:55 10:30 11:05 11:40 12:20 13:00 13:35 14:10 14:45 15:20 15:55 16:30 17:05 17:40 18:15 18:50 19:25 20:00 20:35 21:10 21:45 22:10

07:10 07:45 08:20 08:55 09:30 10:05 10:40 11:15 11:50 12:25 13:00 13:35 14:10 14:45 15:20 15:55 16:30 17:05 17:40 18:15 18:50 19:25 20:00 20:35 21:10 21:45 22:10

Not: Kırmızı Servisler ÖHO (Özel Halk Otobüsü) servisidir.

PAZAR 09:30 10:30 11:20 12:10 13:00 13:50 14:30 15:10 15:50 16:30 17:10 17:50 18:30 19:10 19:50 20:30 21:15 22:00

76E

BOĞAZKÖY MH.-BAHÇEŞEHİR-BAKIRKÖY Gidiş-Dönüş sefer süresi: 150 dakika

BOĞAZKÖY EVLERİ Kalkış İŞ GÜNÜ C.TESİ 04:50 05:00 05:07 05:14 05:21 05:28 05:34 05:44 05:50 05:56 06:02 06:08 06:14 06:20 06:26 06:32 06:42 06:48 06:54 07:04 07:10 07:16 07:22 07:32 07:38 07:46 08:02 08:10 08:20 08:30 08:45 08:55 09:05 09:15 09:25 09:35 09:45 09:55 10:05 10:15 10:25 10:35 10:45 10:55 11:05 11:15 11:25 11:35 11:45 12:00 12:15 12:30 12:40 12:50 13:00 13:10 13:20 13:30 13:40 13:50 14:00 14:10 14:20 14:30 14:40 14:50 15:00 15:10 15:20 15:30 15:45 15:55 16:05 16:15 16:25 16:35 16:45 17:00 17:10 17:20 17:30 17:40 17:50 18:00 18:10 18:20 18:30 18:40 18:50 19:00 19:15 19:30 19:45 20:00 20:15 20:30 20:45 21:00 21:15 21:30 21:45 22:00 22:15

05:10 05:19 05:28 05:37 05:46 05:54 06:02 06:10 06:20 06:30 06:40 06:50 07:00 07:10 07:20 07:30 07:40 07:50 08:00 08:10 08:20 08:30 08:40 08:50 09:00 09:10 09:20 09:30 09:40 09:50 10:00 10:15 10:30 10:40 10:50 11:00 11:10 11:20 11:30 11:40 11:50 12:00 12:10 12:20 12:30 12:40 12:50 13:00 13:15 13:30 13:45 14:00 14:10 14:20 14:30 14:40 14:50 15:00 15:10 15:20 15:30 15:40 15:50 16:00 16:10 16:20 16:40 16:50 17:00 17:10 17:20 17:30 17:40 17:50 18:00 18:10 18:20 18:30 18:40 18:50 19:00 19:10 19:20 19:30 19:40 19:50 20:00 20:15 20:30 20:45 21:00 21:15 21:30 21:50 22:10 22:30

PAZAR 05:30 05:45 06:00 06:10 06:20 06:30 06:40 06:50 07:00 07:10 07:20 07:30 07:40 07:50 08:00 08:10 08:20 08:30 08:40 08:50 09:00 09:10 09:20 09:30 09:40 09:50 10:00 10:10 10:20 10:30 10:40 10:50 11:05 11:20 11:30 11:40 11:50 12:00 12:10 12:20 12:30 12:40 12:50 13:00 13:10 13:20 13:30 13:40 13:50 14:00 14:10 14:20 14:30 14:40 14:50 15:00 15:10 15:20 15:30 15:40 15:50 16:00 16:10 16:20 16:30 16:40 16:50 17:00 17:10 17:20 17:30 17:40 17:50 18:00 18:10 18:20 18:35 18:50 19:00 19:10 19:20 19:30 19:40 19:50 20:00 20:10 20:20 20:30 20:40 20:50 21:00 21:10 21:20 21:30 21:45 22:00 22:15 22:30 22:45

BAKIRKÖY Kalkış İŞ GÜNÜ C.TESİ 06:00 06:10 06:20 06:30 06:38 06:46 06:54 07:10 07:18 07:26 07:34 07:42 07:50 07:58 08:06 08:14 08:26 08:34 08:42 08:54 09:02 09:10 09:18 09:30 09:40 09:50 10:00 10:10 10:20 10:30 10:40 10:50 11:00 11:10 11:20 11:30 11:40 11:50 12:00 12:10 12:20 12:30 12:40 12:50 13:00 13:10 13:20 13:30 13:40 13:55 14:05 14:20 14:30 14:45 14:55 15:10 15:20 15:35 15:45 15:55 16:05 16:15 16:25 16:35 16:45 16:55 17:05 17:15 17:25 17:35 17:45 17:55 18:05 18:15 18:24 18:32 18:40 18:50 19:00 19:10 19:20 19:30 19:40 19:50 20:00 20:10 20:20 20:30 20:40 20:50 21:00 21:10 21:20 21:30 21:40 21:55 22:10 22:25 22:40 22:55 23:10 23:25 23:40

PAZAR

06:30 06:37 06:44 06:51 07:00 07:15 07:30 07:40 07:50 08:00 08:10 08:20 08:30 08:40 08:50 09:00 09:10 09:20 09:30 09:40 09:50 10:00 10:10 10:20 10:30 10:45 11:00 11:10 11:20 11:30 11:45 12:00 12:10 12:20 12:30 12:40 12:50 13:00 13:10 13:20 13:30 13:40 13:50 14:00 14:15 14:30 14:40 14:50 15:00 15:15 15:30 15:40 15:50 16:00 16:10 16:20 16:30 16:40 16:50 17:00 17:10 17:20 17:30 17:45 17:55 18:10 18:20 18:30 18:40 18:50 19:00 19:10 19:20 19:30 19:40 19:50 20:00 20:10 20:20 20:30 20:40 20:50 21:00 21:10 21:20 21:30 21:40 21:50 22:00 22:10 22:20 22:35 22:50 23:10 23:30 23:50

Not: Kırmızı Servisler ÖHO (Özel Halk Otobüsü) servisidir.

Yelpaze İstanbul / 01Eylül 2016 NOT: Otobüs saatleri, İETT’nin resmi yayınlarından, dergimiz baskıya girmeden önceki son haliyle alınmaktadır.

07:00 07:10 07:20 07:30 07:40 07:50 08:00 08:10 08:20 08:30 08:45 09:00 09:15 09:30 09:40 09:50 10:00 10:10 10:20 10:30 10:40 10:50 11:00 11:10 11:20 11:30 11:40 11:50 12:00 12:10 12:20 12:30 12:45 13:00 13:15 13:30 13:40 13:50 14:00 14:10 14:20 14:30 14:40 14:50 15:00 15:10 15:20 15:30 15:40 15:50 16:00 16:10 16:20 16:30 16:40 16:50 17:00 17:10 17:20 17:30 17:40 17:50 18:00 18:10 18:20 18:30 18:40 18:50 19:00 19:10 19:20 19:30 19:40 19:50 20:00 20:10 20:20 20:30 20:40 20:50 21:00 21:10 21:20 21:30 21:40 21:50 22:00 22:10 22:20 22:30 22:40 22:55 23:10 23:20 23:30 23:40 23:50 24:00

ESENKENT BAHÇEŞEHİR-TAKSİM (EKSPRES)

Gidiş-Dönüş sefer süresi: 150 dakika KITA İND. hattır ESENKENT Kalkış İŞ GÜNÜ C.TESİ 05:50 06:10 06:20 06:45 06:55 07:10 07:25 07:45 08:05 08:20 08:45 09:15 09:45 10:10 10:35 11:00 11:25 11:50 12:15 12:40 13:05 13:30 13:55 14:20 14:45 15:10 15:35 16:00 16:25 16:50 17:15 17:40 18:05 18:30 19:00 19:30 20:00 20:30 21:00

05:50 06:10 06:20 06:45 06:55 07:10 07:25 07:45 08:05 08:20 08:45 09:15 09:45 10:10 10:35 11:00 11:25 11:50 12:15 12:40 13:05 13:30 13:55 14:20 14:45 15:10 15:35 16:00 16:25 16:50 17:15 17:40 18:05 18:30 19:00 19:30 20:00 20:30 21:00

PAZAR 07:00 07:30 08:00 08:30 09:00 09:30 10:00 10:30 11:00 11:30 12:00 12:25 12:50 13:15 13:40 14:05 14:30 14:55 15:20 15:45 16:00 16:35 18:00 18:30 19:00 19:30 20:00 20:30 21:00 21:30

TAKSİM Kalkış İŞ GÜNÜ C.TESİ 19:00 19:25 19:50 20:15 20:40 21:05 21:30 22:00 22:30 23:00

19:00 19:25 19:50 20:15 20:40 21:05 21:30 22:00 22:30 23:00

PAZAR 19:30 20:00 21:00 21:30 22:00 22:30 23:00

Not: Kırmızı Servisler ÖHO (Özel Halk Otobüsü) servisidir.

MK15 BOĞAZKÖY-BAHÇEŞEHİR-OLİMPİYATKÖY METRO Gidiş-Dönüş sefer süresi: 120 dakika

BOĞAZKÖY SONDURAK Kalkış OLİMPİYATKÖY METRO Kalkış İŞ GÜNÜ C.TESİ

PAZAR

İŞ GÜNÜ C.TESİ

PAZAR

06:00

06:00

07:00

06:50

06:50

07:50

06:30

06:35

08:40

07:30

07:30

09:30

07:10

07:10

09:30

08:00

08:00

10:20

07:45

07:45

10:20

08:50

08:50

11:10

08:30

08:20

11:10

09:40

09:35

12:00

09:00

09:00

12:00

11:10

11:10

12v:50

10:00

10:00

12:50

12:00

12:00

13:40

10:50

10:50

13:40

13:30

13:30

14:30

12:15

12:15

14:30

15:50

15:50

15:20

13:10

13:10

15:20

16:50

16:50

16:10

14:40

14:40

16:10

18:00

18:00

17:00

17:00

17:00

17:00

18:30

18:30

17:50

18:00

18:00

17:50

19:10

19:10

18:40

19:10

19:10

18:40

20:20

20:20

19:30

19:40

19:40

19:30

20:45

20:50

20:20

20:10

20:10

20:20

22:25

22:25

21:10

21:40

21:40

21:10

00:20

00:20

23:10

23:20

23:10

22:10 00:25




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.