ZEKA VE AKIL OYUNLARI “Oyun; çocuğun işidir.”
‘’Çocuklar niçin oyun oynar hiç düşündünüz mü? Yapacak başka işleri olmadığı için mi? Yoksa ayak altında dolanıp anne-babalarını lüzumsuz yere meşgul etmemek için mi? Elbette hayır! Oyun çocuk için gerçek bir ihtiyaçtır ve onun bedensel, psikolojik, sosyal ve zihinsel gelişimi açısından çok önemlidir.’’
Piaget’e göre oyun bir uyumdur. Montaigne oyunu, çocukların en gerçek uğraşıları olarak tanımlamıştır. Montessori oyunu, çocuğun işi olarak nitelendirmiştir. Grass’a göre oyun bir pratiktir.
Oyun çocukların zorunlu değil gönüllü eylemidir. Oyun çocukları fiziksel ve duygusal olarak rahatlattığı için zihinsel olarak da öğrenmeye elverişli bir ortam sağlar.
1903’te Froebel İnsanların Eğitimi adlı kitabında oyunun sembolik parçalarını vurgulamıştır. Oyunun doğasında belirgin bilinçli veya bilinçsiz amaç olduğunu belirtmiştir. Bu yüzden anlamı için oyun incelenebilir. “Çocuklu ğun en üst gelişimi oyundur. Çünkü bu çocu ğun ruhunda neler olduğunu tek başına serbestçe ifadesidir… Çocukların oyunu sadece bir spor değildir, birçok anlamlarla doludur.” (Froebel– 1903 sayfa, 22)
Carol ve Byron, her oyuncağın çocuklar için farklı anlamlar taşıdığını tespit etmiştir. Çalışmalar sırasında yaptıkları oyuncak seçimi ve bu oyuncaklar ile oynama şekilleri yaşadıkları sorunun ortaya çıkmasında ve çözülmesinde büyük rol oynar. Örneğin tabancayla oynayan bir çocuk öfkesini ifade etmeye çalıyor olabilir ya oyuncaklar ile kale, şato yapan bir çocuk yüksek ihtimalle kendini güvende hissetmiyordur ve güvenli bir alana ihtiyaç duyuyordur. Arabalarla oynayan bir çocuk tehlikeli bir yerden uzaklaşmaya çalışıyor ya da maceracı ruhunu ortaya koyuyor olabilir. Evcil hayvan oyuncakları genellikle aile, ilişki, korunma gibi anlamlar taşır.
Oyun neden önemlidir? Oyun çocuğun bilişsel, duygusal ve sosyal gelişimine yardımcı olmaktadır. Çocuklar oyun ile dış dünyayı tanır, hayata dair denemeler yapar, hayal ile gerçeği ayırt edebilmeyi öğrenir. Kısacası hayatla mücadele etmeyi deneyimler. Bu anlamda oyun, çocukların duygu ve düşüncelerini kolaylıkla ifade edebildiği en uygun dildir. Oyun çocukların gelişimine katkıda bulunurken aynı zamanda mutlu eder.
BÜTÜN GÜN dışarıda çalışan karı-koca, küçük kızlarına yaş günü için bir hediye almak üzere oyuncakçı dükkanına girmişlerdi. Kadın, satıcı kıza: “Bakın” dedi. “Kızım bütün gün evde bakıcısıyla kalıyor. Öyle bir oyuncak istiyorum ki ona benim yokluğumu hissettirmesin.” Satıcı kız başını salladı. “Sizi çok iyi anlıyorum hanımefendi” dedi. “Dükkanımız bu bölgenin en zengin çeşide sahip, oyuncakçısıdır. Size istedi ğiniz hemen her türlü oyuncağı verebilirim. Oyuncak ayılar, oyuncak askerler, itfaiyeciler, her türlüsünden oyuncak bebekler... Ancak oyuncak annemiz, oyuncak babamız yok! Hiçbir zaman da olmadı, üzgünüm.”
Oyun, çocuğun fiziksel, zihinsel, dil ve sosyal kapasitesinin gelişmesine fırsat vererek toplum içindeki sosyal rolünün ve kendini diğer bireylerden ayıran özelliklerin farkına varmasını sağlar. Çocuk oyun sırasında kendisini ve çevresiyle ilgili bilgileri ifade etme olanağı bulur.
Oyun, çocuğa kurallara uymayı, sorumluluk almayı, işbirliğini ve diğer insanlara saygılı olmayı öğretir. Ayrıca girişimci olma, tehlikeyi göze alma, karar verme ve problem çözme yeteneğinin gelişmesine yardımcı olan önemli bir unsurdur. Bunların yanı sıra, oyun sırasında çocuğun kendisine güvenini geliştirme, duygusal ve sosyal ihtiyaçlarını karşılamada, kendi kendine yeterli olabilme gibi nitelikler kazandırır.
Çocuklar oyun yoluyla öğrenirler, farklı beceriler geliştirirler. Farklı yaşlarda farklı oyunlar çocuğun ilgi alanına girer. Her oyun, çocuğun gelişim aşamalarında farklı ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik ortaya çıkar. Çocuk, oyun yoluyla kendini ifade eder, kendi deneyimleriyle öğrenir, kendi yeteneklerini anlama ve değerlendirme fırsatı bulur.
Oyunu sadece çocuğu oyalayan, vakit geçirmesini sağlayan bir araç olarak görmek, oyunun çocuğun iç dünyasındaki yeri ve önemini çok aza indirmek anlamına gelir.
Oyun oynamanın çocuğun gelişiminde ve eğitiminde yarattığı etkiler birkaç açıdan değerlendirilebilir. Bu etkilerden biri oyunun çocuğa sağladığı bedensel faydalardır. Çocuk oyun oynarken bedeninde biriken enerjiyi boşaltma fırsatı bulur. Ve bunu toplum tarafından kabul edilen bir yolla yapmış olur. Koşma, atlama, zıplama ve alet kullanımını gerektiren oyunlarda enerji boşaltmanın yanı sıra çocuğun kas sistemi de gelişir.
Oyunun çocuğun gelişiminde yarattığı bir başka etki de çocuğun ruhsal sıkıntılarla baş etmesinde yardımcı olmasıdır. Çocuk, günlük hayatta yaşadığı kaygılarını, korkularını ve sıkıntılarını yetişkinler gibi kelimelerle anlatamaz. Ancak oyun yoluyla onu gerçekten korkutan, kaygılarından, üzen konuları dışa vurur ve bu konularla baş etme yolları geliştirir. Oyunun, hem çocuğa sıkıntılarını dışa vurup rahatlama fırsat sağladığından hem de sıkıntılarıyla baş etme yolları geliştirmesine yardımcı olduğundan, çocuk üzerinde iyileştirici bir etkisi vardır. Bu yüzden çocuğun oyun oynaması, çocu ğun gelişimi için çok faydalı ve yapıcı bir süreçtir. Oyunun bir diğer işlevi de, çocuğun içinden gelen saldırganlık hislerini uygun yollarla ifade etmesine olanak tanımasıdır. Çocuklar bu hislerini oyun yoluyla dışa vurur ve kendilerini rahatlamış hissederler.
Çocuklar oynadıkları nesneler yoluyla zihinsel gelişimlerini ilerletirler. Her yaşta oynamak için seçilen nesneler, o yaşın ihtiyaçlarına göre şekillenir. Çocuklar farklı şekillerde, boyutlarda, renklerde oyun malzemeleriyle oynayarak objelerin anlamını, renklerini, boyutlarını değerlendirmeyi öğrenir. Oyun yoluyla, çocuk çevresini ve hayatı keşfeder.
Çocuk oyun yoluyla gerçek yaşamda kendisini rahatsız eden durumları veya di ğer kişilerle paylaşamadığı olumsuz duyguları ifade edebilir ve bu olayları sembolik olarak oyununa yansıtabilir. Çocuk sadece etkilendiği olayları sergilemekle kalmayıp, aynı zamanda da anlatamadığı kaygılarını dile getirir ve olayı somutlaştırarak kendi istediği bir çözüm yolunu bulmaya çalışır. Bu şekilde de kaygılarından kurtulabilir.
Ayrıca çocuk oyun sırasında mutluluk, acıma, korku, kaygı, sevmek, sevilmek, dostluk, düşmanlık, güven duymak, ayrılık, bağımlılık, bağımsızlık, kin, nefret gibi birçok duygusal tepkiyi de öğrenebilir. Tüm bunlara ek olarak oyun sayesinde duygusal tepkilerini kontrol etmeyi ve denetim altına almayı da başarabilir.
Çocuğa oynamayı men edip devamlı ders çalışmaya zorlamak onun kalbini öldürür, zekasını köreltir ve hayatının neşesini kaçırır. Sonunda çocuk dersten kurtulmak için bir hile düşünür. (lmam-ı Gazali)
“Oynamasını bilmeyen bir çocuk,(bu küçük ihtiyar) hiçbir zaman düşünmesini öğrenmeyecek olan bir büyüktür.” Jean Chateau.
çocuk için oyun onun gelişimin en önemli safhasıdır. Onun oyun esnasında yapmış oldu ğu her davranışın mutlaka bir gerekçesi vardır. Vermiş olduğumuz bir oyuncağı fırlatan bir çocuğa tekrar oyuncağı verdiğimizde yine fırlatıyorsa aslında bize kendi gücünü göstermeye çalışmaktadır. Onlara bağırdığınızda odalarına çekilip oyuncak bebeklerine sizi şikayet edip onlarla dertleşiyorsa unutmayalım ki çocu ğumuz yaşamış olduğu bir çok olayı sizle paylaşmaya çekiniyor demektir.
Sadece oyun mu?
OYUN VE FAYDALARI… Çocuklar oyunlar ile kişilik kazanır oyunla temel davranış becerilirini şekillendirirler. Grup halinde oynanan oyunlar ile kurallara saygı, kendini ifade etme ,çabuk karar verme,arkadaşına yardım etme gibi birçok olumlu davranışı kazanırlar.
Oyunlar yoluyla ruh sağlığı bakımından, sağlıklı ve dengeli bir kişilik kazanır. Çocukluğunda oyun oynayan ,kitap okuyan,arkadaşlık ilişkileri edinen bir kimse ileriki yaşamında da bu alışkanlıklarını sürdürerek dinlenme olanağını bulur ve boş zamanlarında zararlı alışkanlıklar edinmekten korunmuş olur.
Oyun ile çocuğumuzun özellikleri hakkında fikir sahibi oluruz örneğin oyunlarda arkadaşlarına emirler veren onları yönlendiren bir çocuğun liderlik özelliğinin fazla olduğu neticesine varabiliriz. ‘’Bir insanla bir saat oyun oynayarak, onun hakkında onunla bir yıl konuşarak keşfedebileceğinizden daha çok şey keşfedebilirsiniz’’Plato.
Oyunlar ile çocuklar sosyalleşir ve toplumun bir parçası olma yolunda önemli bir adım atmış olurlar. Oyunda kurallara uyan bir çocuk toplum içinde de kurallara uyma davranışını sergilemekte sıkıntı yaşamaz. Oyun ile çocuk kendini ifade etme ve hakkını arama gibi olumlu sosyal özelliklerinin gelişimine katkıda bulunur.
Çocukların IQ sunda 13 puanlık artış
Berkeley üniversitesinde çalışan nörolog Dr. Silvia Bunge, uzun süredir çocukların zekalarının gelişimini anlamaya yönelik çalışmalar yapmaktadır. Birkaç yıldır da bazı beyinlerin diğerlerinden daha iyi çalışmasını sa ğlayan şeyin tam olarak ne olduğunu anlamak için çocukların zekalarını ölçüp beyinlerini taramaktadır. Bu çalışma ona çocukların başarabilecekleri zihinsel süreçlere ve bunların nasıl test edilebileceğine ilişkin benzersiz bir sezgi kazandırdı. Geçen yıl, Bung ve mezun olmuş eski öğrencileri çocukların akıllarını eğitip, eğitemeyeceklerini anlamak için denemeye karar verdiler. Çalışmaları kula ğa oldukça basit gelebilir, fakat sonuçlar alabildi ğince şaşırtıcıydı.
İlk olarak farklı zihinsel işleyişler gerektiren kullanıma hazır kutu oyunları, kart oyunları ve video oyunlarını aradılar. Bu oyunlardan bir bölümü çocukların akıl yürütme yeteneklerini harekete geçirdiği için seçildi. Çünkü bu oyunlar ileriyi görme, planlama, kıyaslamalar ve mantıksal bütünleme gerektirir. Seçilen oyunlar Set, Trafik sıkışıklığı bulmacası Rush Hour, Qwirkle (Domino ve Scrable ın karışımı). Nintendo DS için Picross ve Big Brain Academy oyunlarını seçtiler. Bilgisayar için iki oyun daha seçtiler; birisi Azada diğeri ise Chocolate Fix.
Bunge’nin ekibi oyunları geçmişte devletin yaptığı sınavlarda düşük puanların alındığı Oakland’daki bir ilkokula götürdüler. Araştırmacılar bazı 2., 3. ve 4. sınıflara oyun oynamak için dersten sonra okulda kalmalarını rica ettiler. Çocukların zeka seviyesi (IQ) ortalama 90 civarındaydı ve beyin hızları (zekanın bir alt testi) yüzde birlik dilimde 27. sıraya koydu. Çocukların ailelerinin eğitim düzeyi ise ortalama olarak liseden terktiler. Bu çocuklar her eğitim politikasının hedeflemeyi umduğu ve her sorumluluk duyan liderin onları nasıl geliştireceği hakkında üzerinde düşündüğü çocuklardı.
Haftada iki kere, çocuklar bu oyunlarla 1 saat 15 dakika oynadılar. Her 15 dakikada bir çocuklar beyinlerinin yeni bir şeyle meşgul olmalarını sa ğlamak için yeni bir oyunun bulunduğu masaya geçtiler. (Nörologlar oturumların eğlenceli olmasının önemli oldu ğunu düşünüyorlardı.) Sadece 8 hafta sonra, toplam 20 saatlik oynama süresi sonunda Bunge’nin ekibi çocukların zekalarını yeniden test ettiler. Özellikle çocukların mantıklı düşünme yeteneklerini merak ediyorlardı. Zekayla ilgili klasik teorilere göre, mantıklı düşünme yeteneği hem zekanın temel elemanı hem de değiştirilmesi en zor olanıydı. Allyson Mackey, Bunge’nin çalışmayı denetleyen ö ğrencisi, en fazla 3 – 6 puan arasında bir ilerleme görebilece ğini düşündü.
Bunge, yetişkinlerle yaptığı eğitim çalışmalarından sadece sınırlı bir gelişmenin mümkün oldu ğunu bildiklerini söyledi. Fakat gelişme çok büyüktü. Çocukların mantıklı düşünme puanları, ortalama %32 artmıştı. Bu oran IQ standartları açısından düşünüldüğünde çocukların IQ su ortalama 13 puanlık bir artış göstermişti. Bu artışın de ğerini daha iyi algılamamız açısından şu bilgiyi vermemiz gerekir: bir çocuğun IQ su bütün bir okul yılı süresince normalde 12 puan artar. Bunge ve Mackey çocuklara tam olarak hedeflenen oyunları vererek yalnızca 20 saatlik oyun oynama süresinde bu puanı geçti.
Belki Bunge’nin verilerindeki en önemli bulgu oyunlarla yapılan çalışmaların ihtiyacı en çok olan çocuğa en çok yardımda bulunduğudur. Seviye olarak çocuk ne kadar aşağıdan başladıysa bilişsel gelişimi o kadar hızlı ve fazla oldu. Bu eğitim yoluyla yapılmaya çalışılan faaliyetlerde oldukça nadir görülür. Genellikle en çok faydalananlar zeki çocuklardır ve başlangıçta mücadele eden çocuklar hayli geride kalır. Daha küçük sınıflar, öğretmen eğitimi, özel okullar ve tüm gün programları gibi geniş çaplı eğitim reformlarının milyonlarca dolarlık maliyetleri vardır.
‘’Çocuklarına kendi etnik köken ve kültürlerinden oyuncak bebek sağlayan anne babalar, onlarla kendilerine bakış açısı yönünden daha olumlu duygular paylaşırlar. Sürekli beyaz bebeklerle büyütülen zenci çocuklar büyüdükleri zaman kendi görünümlerini kabullenmekte zorlanırlar. Yani oyuncak psikolojik gelişim kadar etnik köken ve kültürel gelişimde de önemli rol oynar.’’
‘’Oyuncaklar günümüzde çok çeşitlidir. Farklı maddelerden yapılmış, farklı renklerde ve farklı özellikte olabilirler. Ancak en iyi oyuncak, çocuğun tekrar tekrar oynamak isteyeceği ve her defasında ona daha çok oyun ve daha fazla haz veren oyuncaktır. Oyuncak çocukta merak uyandırmalı, kasları çalıştırmalı, girişimciliği ve düş gücünü arttırmalı, çocuğu problem çözmeye yönlendirmelidir’’.
‘’Yeni oyuncak almak çocukları mutlu eder. Ancak önemli olan yeni oyuncak almak değil, elinde olan oyuncakların onun dikkatini çekmesini sağlamaktır. Düzenli bir biçimde dizilmiş ve çocuğun ilgisini çekecek şekilde düzenlenmiş bir oyun odası, onun algı sistemini hep canlı tutacak ve duyularını sistemli ve sürekli bir biçimde uyaracaktır. Ancak bu düzen çocuğun odasındaki özgürlüğünü engellememeli; kendi dünyasını oluşturmasına sınır koymamalıdır.’’
‘’Beraber oyun oynayan anne-baba ve çocuk arasında, günlük aktiviteler dışında birer iletişim oluşur. Anne ve baba, artık çocuk için birer oyun arkadaşıdır. Bu, birbirlerini daha iyi anlamalarını sağlar. Çünkü çocuk, bebeklerini konuştururken aslında kendi dilini kullanmaktadır. Çocuğunu tanımanın dışında oyun, anne ve babaya onu, eğitme olanağıda sağlar.’’ ADÜ Tıp Fakültesi Dergisi 2004; 5(2) : 39 – 42)
Oyun Sırasında Eğiticinin Rolü
‘’Çocuklar arasında bireysel farklılıklar vardır, bazı çocuklar zaman zaman yetişkinin rehberliğine ihtiyaç duyabilir, çocu ğun böyle bir anda eğitimcinin yanında olduğunu düşünmesi onu rahatlatacaktır. Oyun çocuklara deneme yanılma yolu ile problemlerine çözüm getirmelerine yardımcı olur ve çocukların belirli riskleri göze alma deneyimlerini arttırır. Eğitimcinin oyunun çocuğa bu katkıları göz önünde bulundurarak, çocuğa yapacağı rehberliği bir yöntemle belirlemelidir. Eğitimci ne aşırı aktif ne de aşırı pasif, geri planda bir tutum içine girmemelidir. İhtiyacı olduğu anda çocu ğu gerçekten rahatlatacak ve onu bir ileri düzeye götürecek bir rol üstlenmelidir. Ancak çocuğa kendi problemini kendi çözebileceği kadar bir süre tanınması gerekti ği de göz önünde tutulmalıdır.’’
ZEKA OYUNLARI Sizlere öğreteceğimiz oyunlar strateji geliştirme, mantık yürütme, görseluzamsal yetenek, yaratıcılık, dikkat koordinasyon, hafıza-bellek gibi alanları içermektedir. Problem çözme becerileri, sebat etme, genelleme, plan yapma, işbirliği gibi alanlar diğer elişim alanlarıdır.
Bütün bu becerilerin yanında sistemli oynandığında öğrenciler temel düşünme becerilerini de kazanacaktır; akıl yürütme, uzaysal muhakeme, mantık yürütme, üretici düşünme ve birden fazla çözüm bulma gibi. Dolayısı ile öğrenciler yalnızca müfredattaki konuları pekiştiren materyal yerine başta matematik olmak üzere birçok farklı derslerde konuları algılama ve anlamada temelde olması gereken bu becerileri edinerek derslerde motivasyon sağlayacak bakış açısını yakalayabilecekler ve belki de önyargılarını yıkacaklardır.