KAÇAK NAZİLER VE MOSSAD Mahir Cayan Olayı ve Kızıltepe'nin İç Yüzü
T. DOĞAN KARLIBEL Kaçak Naziler ve Mossati Yazar: T. Doğan Karlıbel © T. Doğan Karlıbel / Neden Kitap 1. Baskı / Nisan 2 0 0 6 ISBN: 9 7 5 - 2 5 4 - 1 3 0 - 5
Baskı: Kilim Matbaası
NEDEN KİTAP Yayıncılık Hizmetleri S a n . T i c . Ltd. Şti. Büyükdere Cad. Tevfik Erdönmez S o k . Diker Apt. No: 2 6 / 5 Esentepe/İSTANBÜLTel: 0 2 1 2 2 7 3 2 2 3 4 Fax: 0 2 1 2 2 7 3 2 5 1 9 web: www.nedenkitap.com.tr / e-mail: info@nedenkitap.com
Vıpdprî K İ T A P
Yazar Hakkında 29.11.1967 yılında Ankara'da doğmuştur. 1971 yılın da ailesinin yanına Almanya'ya gitmiştir. Eğitimini ora
İÇİNDEKİLER
da tamamladıktan sonra 1984 yılında Alman Sosyal De mokrat Partisi'nin (SPD) gençlik koluna üye olmuş, Jusos'larda aktif olarak çalışmıştır. 1985 yılında Polon Önsöz
7
Nazilerin yaptığı soykırımlardan çok etkilenmiş ve bu
HİTLERİN YÜKSELİŞİ ve ÇÖKÜŞÜ
9
konuyla ilgilenmeye başlamıştır. 1988 yılında Simon Wi-
ALMANYA'DAKİ AŞIRI SAĞCI GRUPLAR VE PARTİLER
17
esenthal merkezinde çalışan bir arkadaşı vasıtasıyla Na
ALMANYA'DA NAZİLER TÜRKLERİ NEDEN SEVMİYOR?
25
zi karşıtı çalışmalarına başlamıştır. Halen fahri olarak
2000'Lİ YILLARDA EN ÇOK ARANAN KAÇAK NAZİLER
31
bu çalışmaları sürdürüyor.
DÜNYACA TANINMIŞ NAZİ AVCILARI
37
NAZİLERİN ZAMAN ÇİZELGESİ
43
ya'nın Auschwitz kampına yaptığı bir okul ziyaretinde
Ayrıca tercümanlık ve çeviriler yapmaktadır. Al manya, Hollanda, ABD ve İsviçre'de bu çalışmalar üze rine sempozyumlar vermiştir. Bekâr ve İstanbul'da ya şamaktadır.
İSRAİL BAŞKONSOLOSU'NUN ÖLDÜRÜLMESİNDEKİ NAZİ BAĞLANTISI ve MAHİR CAYAN OLAYININ İÇ YÜZÜ
53
EICHMAN OPERASYONU ÖNCESİ
63
EICHMAN OPERASYONU
71
DR. MENGELE GELMEDİ, ÇÜNKÜ O 1978'DE PERU'DA KANO KAZASINDA ÖLMÜŞTÜ
85
İSVİÇRE VE NAZİLER
97
GÜNEY AFRİKADA'Kİ NAZİLER
107
ARAP ALEMİ VE NAZİLER
115
DAVID IRVING VE FRED LEUCHTER
121
AUSCHWITZ BIRKENAU
125
S
KAÇAK NAZİLER VE GLADIA TEŞKİLATI GLADIO'NUN ODESSA'YLA İŞBİRLİĞİ
133
NAZİ SUBAYLARININ KAÇIŞLARI VE TÜRKİYE'DEKİ KAÇAK NAZİLER
139
KURDA TUZAK
149
TÜRK NAZİLERİ VAR MI?
159
TOPLAMA KAMPINDA ÖLEN TÜRKLER
165
Önsöz
Nazizm dediğimiz zaman akla ilk gelen isim Adolf Hit/
leı dir. Ama yalnız Hitler değil, onunla birlikte, başlattığı mü cadelede onun yandaşları ve onun ölümünden sonra bu ide olojiyi devam ettirmek isteyen Alman ve Fransız partileri ve gruplarıdır. 1932'den 1945 yıllarına kadar Neo Nazilerin insan lığa açtıkları zararlar paha biçilemeyecek boyutlardadır. Top lam 55 milyon insan bu süre içersinde bu sistemin ırkçı ve mil liyetçi siyasetinden dolayı hayatından olmuştur. İnsanlar evsiz barksız, sefalet içerisinde yaşamak mecburiyetinde kalmışlar dır. Kimisi babasını, kimisi kardeşini, kimisi her şeyini kaybet miştir. İnsanlık tarihinde görülmemiş bir soykırım Yahudilere ve Çingenelere yapılmıştır. Tam 6 milyon Yahudi öldürülmüş, 700 bine yakın Çingene hayatından olmuştur. Neden? Çünkü kendisini ve ırkını bütün dünya ırklarından üstün gören bir diktatörün yüzünden. Dünya II. Dünya Savaşı'ndan sonra Naziler ve Adolf Hitler yüzünden Doğu-Batı Bloku adı altında ikiye bölünmüş ve 40 se ne soğuk savaşla mücadele etmiştir. Bunların sebeplerini araş tırdığımızda hep Hitler ve adamları yüzünden olduğunu göre ceksiniz. Yalnızca Adolf Hitler değil, onun emir komutasında 6
7
görev almış herkes bu soykırımlar ve insanlık dışı muameleler de suçludurlar. Çoğu harpten sonra Nümberg'te yargılanmış ve asılmışlardır. Bunların dışında daha 10 bine yakın savaş suçlusu bulunmaktaydı. O zamanlar bunlar genellikle ya yakalandılar, veyahut yurtdışına kaçıp orada sahte kimliklerle hayatlarını sürdürdüler. Bu insanların yargı önüne çıkarılıp yargılanmaları
HİTLERİN YÜKSELİŞİ ve ÇÖKÜŞÜ
nı sağlamak bir insanlık görevidir. Daha doğrusu bunları des tekleyenlerin de yataklıktan yargılanmaları gerekmektedir. Be nim son 16 senede fahri şekilde yaptığım ve benim gibi dünya da bulunan 100'e yakın insanın bu kaçak Nazilerle ilgili takibat
Braunau kentinde doğan, babası postacı, annesi ev hanımı
ve soruşturma çalışmalarını anlayabilmenizi, bu kamplardan bi
olan Adolf Hitler'in çocukluğuyla ilgili birkaç fotoğraftan başka
rine gidip orada bu Nazilerin insanlara yaptıkları insanlık dışı
bir şey yoktur. Babasının ölümünden sonra 17 yaşında ailesinin
muameleyi ve onların nasıl katledildiklerini görmenizi isterdim.
reisi olarak Braunou'da hamallık yapmaya başlar. Evine getirdi ği üç beş kuruşla ancak günlük yiyecek giderlerini karşılar. Ab
Avrupa'da ikamet eden birçok Türk vatandaşımız genellik le bu kampları öğrenci yıllarında ziyaret etme imkânını bulmuş lardır. Bu kamplarda sırf Avrupa Yahudileri değil, bizim de va tandaşlarımız öldürülmüştür. Bunların sayısı ortalama 2000'e yakındır. Genellikle Musevi olan vatandaşlarımızdan ölenlerin sayısı -yukarıdaki belirttiğim sayının içinden- 800'e yakındır. Bu insancıklarımız için harpten sonra Alman hükümetinden hiçbir tazminat alınmamış, bunların ailelerine de hiçbir rehabilitasyon yapılmamıştır. Bizim bu insanlarımız için bir anıt yapmamız her medeni devlette olduğu gibi şarttır. Çünkü bu insanların ataları
lası ondan iki yaş büyüktür. Evlenip Salzburg şehrine yerleşir. Hitler'in annesi 18 yaşındayken zatürreeye kapılarak ölür. Onu muayene eden doktorun da Yahudi olduğu tarih kitaplarından bellidir. Adolf o zamanlar ona düşmanlık beslemiştir. Çünkü pa rası olmadığı için annesinin ölümünden onu sorumlu tutar. Ev lerini satarak Viyana'ya gider. Orada güzel sanatlar akademisi ne girmek için müracaatta bulunur. Ama yeteneksiz bir öğrenci olduğu için Yahudi olan hocaları onu okuldan uzaklaştırırlar ve okula girecek olan daha yetenekli öğrenciler olduğundan onla ra öncelik tanırlar.
bu memleket için Çanakkalelerde, Galiçyalarda ve Arap yarıma dasında savaşmışlardır. Hepsi bizim vatandaşımızdır ve bunla
Viyana Güzel Sanatlar Akademisi'nin bütün hocaları Muse
rın haklarını savunmak da bize düşer. Çünkü onların suçsuz ye
vi kökenliydi. Çünkü o zamanlar Avrupa'daki sanat kültürünü
re bu totaliter ve ırkçı sistemde dini, siyasi görüşleri yüzünden
elinde tutanlar Avusturyalı ve Alman Musevileriydi. Tabii ki öğ
öldürülmeleri insanlık dışı bir olaydır.
rencilerin de % 80'i Museviydi. Bu da o zamanın şartlarında Ya hudilerin yalnızca ekonomik anlamda değil, kültürel konularda da üstünlüğünün kanıtıdır. Adolf un Yahudi düşmanlığı o za9
manlarda başlar. Viyana'da bekârlar evinde 8 metrekarelik bir
Adolf Hitler ilk toplantıya katıldığında 30 kişilik bir grup
odada yaşamını sürdürür. Gündüzleri yaptığı ufak yağlıbov
vardı. Tabii komünistlerin toplantılarında hep 500 ile 1000 kişi
resimlerini satarak hayatını finanse etmeye çalışır. Ablasıyla ara
lik seyirci mevcuttur. Burada milliyetçi cephenin oy oranının %
da sırada mektuplaşarak ailevi hasretini giderir, ama ona da an
5'lerde olmasından kaynaklanıyordu. Hitler o akşam bekârlar
nesinin ölümünde yanında olmadığı için çok kızgındır ve ileri
evine döndüğünde, arkadaşına bunların kafasız oldukları ve bu
de bu konuyu ona açıklayacaktır. 1. Dünya Savaşı'nın başlama
politikayla her zaman parlamento dışı kalacaklarını söyler. Esas
sıyla onun hayatında yeni bir dönem başlar. Onun gençlik resmi
devrimin, bütün German halkının birleşerek öncelikli olarak Ya
Viyana meydanında belediye başkanının on binlere yaptığı ko
hudileri, sonra da komünistleri elemine ederek başarılacağmın
nuşmada görülür. Fırsat bu fırsat der ve kendisini askere gönül
kanaatinde bulunur. Ertesi haftaki toplantıda korunma hakkı
lü olarak yazdırır. Onu temel eğitimden sonra birliğiyle birlikte
alarak, ilk konuşmasını yapar. Haf Bran Haus'takiler bunun kim
Fransız cephesine yollarlar. Orada 1917 yılında yaralanır ve as
olduğunu aralarında soruştururlar. Çünkü Adolf, uyuyan, yarı
kerlik hayatı bitmiştir. Yoksulluk, çaresizlik ve harbin mağlubi
sarhoş Bavyerahları yüksek ses tonuyla uyandırmıştır ve onla
yeti Adolf Hitler'i bunalıma sokar, Viyana'ya geri dönerek ora
rın ilgisini çekmeye başlamıştır. Konuşma bittikten sonra parti
da eski mesleğine devam etmekten başka çaresi kalmaz.
başkanı onu çağırarak, onun bu konuşmaları her hafta yapabi
Bir imparatorluk nasıl yıkılmıştı ve bunun sebepleri ve so rumluları kimlerdi? Burada Hitler Yahudileri sorumlu tutar ve bu harbi Yahudilerin tezgâhladığını, bunu yapmalarının sebebi nin de Avrupa ekonomisini ellerine geçirmek olduğunu ileri sü rer. Tabii bu fikirleri başlangıçta Viyana'daki bekârlar evindeki arkadaşlarına da açar ama onlar onu deli olarak görürler, çünkü çoğunun patronu Yahudidir ve Adolf bu fikirlerinden dolayı ev den atılır. Artık sokaklarda yatıp kalkar, onu bu fikirlerinden dolayı Viyana'da hiçbir bekâr evi almaz. Çareyi Almanya'ya gi
leceğini söyler. Hitler de her hafta propagandasını yaparak Haf Brau Haus'u üç ay içinde doldurmuştur. Artık insanlar onu ka pının ve camların dışından dinlemektedir. Çaresiz Almanlar iş sizliğin ve savaşın malubiyetinden Yahudilerin ve Bolşeviklerin sorumlu olduklarına çabucak inanırlar. Bir sene içersinde onba şı Adolf Hitler partinin başına geçer ve bu da siyasi kariyerinin başlangıcı olur. Bavyera'da ihtilalini yapmak ister ve başarısız olur. Tutuklanır ve çok cüzi bir cezayla cezaevine girer. Orada Kavgam kitabını yazar.
derek, Yahudilerin olmadığı, daha doğrusu Yahudilerin söz
Hitler'in cezaevine girmesiyle popülerliği daha da artar.
hakkının az olduğu Münich'e yerleşmekte bulur. Orada yine re
Hapisten çıktıktan sonra yeniden NSDAP partisinin başkanlığı
sim satarak hayatını devam ettirir. Karşı fikirleri orada daha il
na seçilir ve partisi ilk defa 1926 seçimlerinde parlamentoya gi
gi çekmeye başlar ve Münich bekârlar evinden bir arkadaşı onu
rer. Burada da Adolf un stratejisi çok iyi olduğu için 1929 seçim
Haf Brou Haus'taki bir toplantıya çağırır. O zamanlar sağcılar
lerinde parlamentonun % 25'i NSDAP partisindendir. Partinin
Haf Brau Haus'ta buluşurlardı. Komünistlerse Barger Veller'de.
genel felsefesinin işçiden ve köylüden yana olması, oylarının artmasının sebeplerinden biridir. Bu da Adolf Hitler'in kişiliği-
10
.1 1
nin başarısıdır. Kimse düşünemezdi on sene önce Viyana'daki
SSCB öyle bir savaşı yapmak istemektedir. Polonya'nın kuze
bekârlar evinden çıkıp Almanya'nın en başarılı politikacısı ola
yinde Schlesien eyaleti Almanların atalarının yani Prusyalıların
cağını, ama tabii verilen oylar partiye değil de Adolf Hitler'ey-
ana vatanıdır. Buranın ünlü limanı Danzig, Hitler'in ilgi odağı
di. Kendisinin Führer lakabını almasının sebebi zaten buydu.
dır ve bununla ilgili Polonyalılarla masaya oturmak isterler, ya
Yani Adolf Hitler'in kişiliği. Tabii bunlar en çok insanın katledil
ni Hitler aynı Çekoslovakya'daki gibi her şeyi masada bitirmek
diği, 50 milyon insanın öldüğü bir savaşın da başlangıcıydı.
istiyordu. Polonyalılar da hem İngilizlerle hem de Fransızlarla
1932 yılında partisi NSDAP 300 milletvekili ve % 58'lik oyla ik
ortak savunma anlaşması imzalayarak herhangi bir Alman sal
tidarı ele geçirir. İlk yaptığı şey parlamentodan tam desteği ala
dırısında müşterek müdahale etmek için kendilerini diplomatik
rak Hinderburg'un yerini almaktır. Eski kafalarla Almanya'nın
açıdan garantiye almışlardı. Ama karşılarındaki Almanya değil
yürütülmeyeceğim, bunun büyük German imparatorluğuna za
di, Adolf Hitler'di. Hitler Alman halkına Lebens Raum ( sınırsız
rar vereceğini düşünür. Komünistlere Almanya'yı Bolşevikleş-
yaşam) vaat etmişti. Bu da tabii doğuya doğru gidiyordu. Çün
tirmek istedikleri için yasak koyar ve partiyi kapattırıp çoğunu
kü doğu Avrupa'nın Bolşevizmden ve Yahudilikten kurtarılma
tutuklattırır. Yahudilerin bankalardaki mevduatlarına vergi ko
sı Hitler'in öncelikli planıydı. 1939'da Polonya'ya saldırarak 2.
yarak, o paraları maliye bakanlığının kasasına aktarır. Bu da ta
Dünya Savaşı'nı başlatır.
bii Yahudilere yapılan baskıların başlangıcıdır. İleride onlara ti caret yapma yasağı getirir ve Nürnberger Rasengesetse adında, Türkçesi Nürnberg ırk kanunları olan bir kanun çıkarır. Alman ya'da ari ırktan olan Yahudilerle evlenme yasağı koyar. O za manlar Almanya sınırları içersinde 900 bin Yahudi vardır. Bu ka nunlar çıktıktan sonra bunların 200 bini göç eder. 1936 olimpi yatlarında insanlar havada savaş bulutları olduğunu görmezler ama 1938'de bunun ilk belirtileri görülmeye başlar. Avusturya Almanya'yla birleşir ve bir millet olurlar. Hitler Çekoslovak ya'dan Sudenland'ı ister ve bunu İngilizlerin savaş tehditlerini hiçe sayarak alır. Çekler buna hiç karşı çıkmazlar. Çünkü Sudedenland'ta bir milyon Alman yaşamaktadır. İngilizler ve Fran sızların anlaşarak Hitler başka bir Avrupa devletine aynı teca vüzde bulunursa bunun bir savaşın başlangıcı olacağına dair bir ültimatom verirler. Almanlar, 1939'un Mayıs ayında Sovyetler Birliği'yle karşılıklı saldırmama anlaşması yaparlar. O anlık 12
İngiltere ve Fransa, Almanya'ya harp ilan ederek, Polon ya'ya karşı ortaklık anlaşmasını yerine getirirler. Hitler amacına ulaşmıştır. Versail'de yapılan anlaşmaları test ederek Avrupa'yı karanlık ve kanlı bir çağa sürüklemişti. İnsanlık tarihinde görül memiş askeri mekanizmalarla Alman orduları 1939-42 yıllarına kadar bütün Avrupa'ya, Kuzey Afrika'ya ve Rusya'da Stalingrad'a kadar gelmişlerdi. ABD'nin de savaşa girmesi bu denge lerde değişiklik yapmıştır. ABD, Ruslara İran üzerinden silah vererek Rusların Almanları durdurması için Ural'da 18 milyon kişilik büyük bir ordu hazırlamıştı. Hitler'in kurmaylarının ope rasyon (Barbarosa'nın) istihbarat raporlarında, Rusların mevcut 8 milyon askeri olduğunun, 5 milyon da yedek askeri bulundu ğunun raporlarını görebilirsiniz. Buna karşılık olarak Almanlar, orduları üçe bölerek 2,5 milyon piyadeyle Rusya'ya saldırır. 1942 yılma gelindiğinde Ruslar hâlâ pes etmezler ve Almanların elinde 7 milyon Rus askeri esirdir. Buna bir o kadar zayiat ekler13
sek, Alman istihbaratının Rusya'ya saldırmadan önce yaptığı is
vatana girmişlerdi ve Alman şehirleri tek tek düşüyordu. Adolf
tihbaratın yanlış olduğunu Hitler de fark eder, generaller de.
Hitler ve yandaşları da Berlin'deki Hitler'in yani sığınağında
Mareşal Paulus ve 6. ordusu Stalingrad'ta büyük yenilgiye uğ
düşmanı nasıl durdurabileceklerinin arayışındaydılar. İtalyan
rarlar. 360 bin Alman askeri Ruslara esir düşer.
lar Mussoloni'yi asmışlardı. Hitler aynı şeyi kendisinin yaşaya
Hitler bunun gibi yenilgilerin sorumlularının generallerin
bileceği düşüncesini aklından bile geçirmiyordu. Çünkü o hiçbir
de olduğunu seslenişlerinde bağıra bağıra anlatır. Tabii bir on
zaman teslim olma niyetinde değildi ve kader arkadaşlarının da
başının kafasıyla bir mareşalin kafası aynı değildir. Eğer Hitler
aynı görüşte olduğunu biliyordu. 1945 Şubat, Mart aylarında
operasyon Barbarossa'yı başlatmasaydı, harbin bitişi ve galiple
Berlin savunması için iki milyon Alman askeri toplanmıştı. Bu
ri daha değişik olurdu. Ama aynı hataları hep yapıyordu ve bu
nun % 30'u 15-17 yaş arası çocuklardı. % 40 da 60-70 yaş arası
artık saldırı değildi. Almanlar savunmaya geçmişti. Alman şe
yaşlı Alınanlardı. Yani Hitler savaşın son günlerinde ve ayların
hirleri her gün bombalanıyordu. Hitler'in Hava Kuvvetleri Ko
da elindeki son erkekleri bile, vatan, daha doğrusu Berlin sa
mutanı Hermann Göring Hitler'e bir gün şu cümleyi kullanır:
vunmasına kullanacaktır. Hitler çareyi intiharda bulur ve hanı
"Sayın Führer'im, eğer Berlin üzerinde bir düşman uçağı görür
mı Eve Braun'la birlikte kapsül alarak kendilerini zehirlerler.
seniz benim adım Mat olsun." (Mat Almanların bir nevi palya-
Sonra da yaveri tarafından ikisinin de ölüsü yakılır. Çünkü Hit
çosudur.) Tabii The Day, yani Normandi Çıkartması'nda da on
ler Mussolini'nin akıbetine uğramak istemiyordu. Komünistler
başı Adolf en iyi Mareşali Erwin Rummel'i dinlemez miydi?
onun ölüsünü Bolonya'da sokağa asmışlardı. 8 Mayıs 1945, 2.
Rummel'in elinde 500 bin asker, 6000 tank, 3000 adet uçak var
Dünya Savaşı'nın bitişidir ve dünyanın totaliler, ırkçı, faşist gö
dı ama çıkartma nereye yapılacaktı? Hitler hep çıkartmanın İn
rüşlü liderlerinden kurtuluşudur.
giliz adasına en yakın Brüt yarımadasında yapılacağının tezini
Avusturya'nın Braunan kasabasında başlayıp Berlin'deki
sürdürüyordu ve Rummel'e savunma ağırlıklı olarak birliklerin
sığmakta hayatına son veren Adolf Hitler'in hayatı kadar siya
çoğunu orada tutmasını emretti ama Rummel bu büyüklükte
seti de karadır. İnsanlık tarihinde böyle bir insanın bir daha her
bir çıkartmanın ancak Normandi'de yapılabileceğinin kanaatin
hangi bir devletin başına geçmemesi temennimizdir. Asker ve
deydi. Çünkü bütün askeri hareketler bunu gösteriyordu. Ama
sivil olarak altı milyon Yahudi ve bir milyon çingene gaz odala
Hitler ordunun başkumandanı olduğu için onbaşı hatasıyla bu
rında katledilmiştir. Dünya Hitler'in açtığı savaştan sonra doğu
teoriye inanmıyordu.
ve batı olarak kutuplaşmıştır. Bu da bize 40 yıl soğuk savaşı ge
Hitler burada da hayati hatayı yaparak artık total bir sava şa giriyordu. Yani hem Alman halkını hem de Avrupa'yı ateşe atıp savaş alanlarında kaybettiğini sivil halktan çıkarmaya baş lamıştı. 1944'te artık müttefik kuvvetler Almanya'ya yani ana-
14
tirmiştir. İnsanoğlu atom bombasıyla tanışmış ve bunun insan lığa ne zararı olduğunu görmüştür. Gelelim Almanlara. Onlar da bu savaşın verdiği yenilgiyle ikiye bölünerek, 40 yıl boyun ca, dünyada bir millet iki ayrı devlet sistem içinde Berlin'deki utanç duvarıyla yaşamaya başlamışlardır. Batı Almanya suçları-
m kabul ederek savaş borçlarının hepsini öder ve 40 yıl içinde dünyanın yine üçüncü büyük gücü olur. Nazi rejiminin insanlığa getirdiği zararlar bilinen şeyler
ALMANYA'DAKİ AŞIRI SAĞCI GRUPLAR VE PARTİLER
dir. Onun için bu rejimin hâlâ siyasi platformlarda tartışılması anlaşılabilecek bir şey değildir. Çünkü insanoğlunun ikinci bir Hitler vakasına artık hiç tahammülü yoktur ve bu insanlarla ve Nazi rejimi gibi yanlışlarla her zaman mücadele etmek şart tır. Yoksa Hitler'de yapılmış, kolay telafisi olmayan hatalar yi
Cr-ıf DEUTSCHLAND dann EUROPA
ne tekrarlanır. "««tmV'^oİ wl»W»r der An«*ıluB «Mille»»»/*«
SgS«*: Nation^Mtung j I s t die EG u n s e r U n t e r g a n g ?
DVU Deutsche Volks Union (Alman Halk Birliği) Genel Başkanı Dr. Gerhard Frey Almanya'daki en zengin Nazi'dir. Milliyetçi gazetelerin sahibi olan Frey'in partisi şimdi Almanya'daki en güçlü Nazi partilerinden biridir. Kayıtlara gö re 8500 parti üyesi vardır. Ayrıca Adolf Hitler'in Kavgam kitabı nı dünya çapında ve Türkiye'de pazarlama ve satış teşvikini ya ptığı bilinen kişidir. Almanya ve Avrupa'nın birçok ülkesinde yasaklı olan birçok Nazi gruplarının da sponsoru Gerhard Frey'dir. Solingen ve Mölln şehirlerinde Türklere karşı yapılan saldırıları yapan zanlılara cezaevinde maddi destek sağlamıştır. Kendisi dünyada sayılı Türk düşmanlarından biridir. Yayınladı ğı National Zeitung ve Deutsche Wochen Schau gazetelerinde her hafta Türkiye ve Türkler'e karşı yazılar görebilirsiniz. Bu parti nin genel ideolojisi Yahudi ve Türk karşıtıdır. Şimdiye kadar
17
T.C.'de bu parti başkanına veya üyelerine hiçbir adli takibat ya pılmamıştır.
NPD (Alman Milliyetçi Partisi) Nazi partilerinin içinde en eski partidir. Adolf Hitler'in (NSDAP) partisinin savaştan sonra gayrı resmi tek temsilcisidir. Temel ideolojisi, Almanya'yı ve Alman ırkını yabancılardan ve Zionist güçlerden kurtarmak, iktidara gelirlerse Almanya'da ikamet eden bütün yabancıları sınır dışı etmektir. DVU partisiy le de birçok eyalet seçimlerinde ortak ittifak yapmışlardır.
REP Republikana Partisi Baden Wurtemberg, Bremen ve daha dört eyalet parlamen tosuna % 5 barajı aşarak girmişlerdir. Aşırı sağ partilerin içer sinde en demokrat parti olarak kendilerini gösterseler de, parti üyelerinin ve yönetiminden birçok kişinin illegal aktivitelere ka tılmış Nazilerle yoğun şekilde irtibatta oldukları Alman Anaya sayı Koruma Teşkilatı tarafından tespit edilmiştir. Partinin genel başkanı ve kurucusu Franz Schönhuber kendisinin ne kadar Türkleri sevdiğini söylese de son Baden Wurtemberg seçimle rinde anti Türk propagandasıyla % 12 oy almıştır. Franz Schön huber'in Bodrum'da bir villası vardır, kendisi sık sık Türkiye'ye gelerek yıllık iznini burada geçirir.
FAP (Özgürlükçü Alman İşçi Partisi) WK Wiking Jugend (Wiking Gençliği)
Fr2SS.pi ' \/ y
mMm fHIM'I
Sıralan ada üçü cü
;
"
P a r t i ° l a r a k geçer. Her eyalette temsilcilikleri ol masa da 9 eyalette faal
1996'dan beri yasaklı olan bir Neo Nazi partisidir. Parti, başkanlık ve üyelerinin Yahudi mezarlarına yaptıkları saldırı lardan ve Türk lokallerini kundaklamaktan yargılandıkları için 1996 Ağustos ayında yasaklanmıştır. Parti başkanı bu suçlardan sekiz sene hapis cezası almıştır.
dirler. Efsanevi kurucusu ve liderleri Michael Kuhnen ilk Körfez savaşında Irak'a 100 tane Alman lejyoner göndermiştir. Kendisi anti-siyonist tavırlarıyla tanınan bir insandı ama 1992 yılında homoseksüel olduğu ortaya çıktığında partisi dağılma pozisyonuna gelmişti. Michael Kuhnen 1994 yı lında AİDS'ten ölmüştür.
18
NF Nationale Front (Milliyetçi Cephe) 200 üyesi olan ufak bir partidir, bu parti de aynı Wiking Ju gend partisi gibi illegal aktivitelerden dolayı 1999 yıllında kapa tılmıştır. Partinin kapatılma sebeplerinden biri de Dortmund şehrinde bir Türk lokaline yapılan molotof kokteylli saldırıdır. İtfaiyenin çabuk müdahalesi o zamanlar bir faciayı önlemiştir. Çünkü bu saldırı sırasında lokalde, evi olmayan ve o binada ya tıp kalkan 22 tane vatandaşımız vardı. Bunlara sonra Alman hü kümeti tarafından yüklü miktarda tazminatlar ödendi. 19
DFF Deutsche Frauen Front (Alman Kadın Cephesi)
Deutsche Bürgerinisyatife e.v. (Alman Halk Kuruluşu Vemiyeti)
1984 yılında kurulan bir kuruluş tur. Almanya çapında 250 üyesi vardır. Amaçları, Alman kadınlarının yabancı VORWÄRTS INI K A M P F FÜR
DIE EINHEIT DER NATION
Fremde Truppen raus aus *,
na toplamaktır. Yasaklı olan birçok Na
uyruklu erkeklerle evlilik yapmamasını
zi kuruluşlarıyla irtibatta olup, bunla
sağlamaktır. Bununla ilgili birçok yazı
rın siyasi arenada faaliyetlerini sürdür
lar ve aylık yayınlanan bir dergi çıkarı
meleri için çaba harcıyorlarsa da, Al
yorlar. Bu grubun yabancılara ve Türk lere karşı herhangi bir illegal aktiviteleri olmamıştır ama gene
Üyesi 250 olan bu cemiyetin amacı Alman aşırı sağcı grupları bir çatı altı
Deutschland
de anayasayı koruma teşkilatı tarafından her yıl yayınlanan is
man kanunlarına göre Almanya'da si yasi yasaklı olan bir parti veya parti üyesinin bu tip illegal faaliyetlerden
f b s t f a c h UOPO 744 5000 Kâin 80
tihbarat raporlarında bu kuruluş üzerine değerlendirmelere
dolayı yasağı ömür boyu sürer.
rastlayabilirsiniz. Bürger und Bauerninityatife e.v. Neonazizentrum um Ernst Tag (Neonazi grubu Ernst Tag)
(Vatandaş ve Köylü Birlik Cemiyeti)
Ernst Tag ve arkadaşlarının kurduğu bu ufak grubun 70'e yakın sempatizanı vardır. Ernst Tag bulunduğu kasabada Türk
Alman köylülerinin haklarını savunmak amaçlı Bavyera
vatandaşlarına karşı ırkçı tavırlarıyla tanınan bir kişidir. Kendi
eyaletinde kurulan ve kurucuları Bavyeralı köylülerden oluşan
si eski NPD Partisi üyesidir.
bir dernektir. Bu derneğin birçok üyesi de yukarıda belirttiğim partilerde üyedirler.
Neonazikreis um Curt Müller (Nazi grubu Curt Müller) Curt ve Ursula Müller çiftinin kurduğu bir kuruluştur. 80 ila 150'ye yakın sempatizanı olan bu teşkilat Frankfurt'ta Türk ve İsrail bayraklarını yakmalarıyla tanınan insanlardır. Ursula Müller bulunduğu bölgede Türk kadınlarına hakaretten birçok kez yargılanmıştır.
Junge National Demokratlar (Genç Milliyetçi Demokratlar) Almanya'daki bütün Nazi partilerinin gençlik kolları olma dığı için genç milliyetçi demokratlar bir cemiyet altında kurulur ve burada yaptıkları çalışmalar sonunda bu cemiyetin üyeleri geçmek istedikleri partiye üye olurlar. Bu grubun Almanya ça-
21
pında toplam olarak 3500 tane üyesi vardır. Almanya çapında bütün eyaletlerde temsilcilikleri bulunan bu cemiyetin ana sponsoru da Bavyeralı DVU Başkanı Dr. Gerhard Frey'dir. Yurt dışından maddi desteği de Fransız Faşist Partisi lideri Le Pen'den alıyorlar. Bu cemiyet başkanının 2000 yılında yaptığı açıklama Alman kamuoyunda büyük bir yankı yapmıştır.
tartışmalara yol açmıştır. Birçok parlamenter bu konuyla ilgili soru önergeleri vermişlerdir. Çünkü AB'de şu an üye devletlerin Nazi akımlı Fransa, Almanya ve İtalya'daki partilerin temsilci leri AB parlamentosunda birçok milletvekili çıkarmışlardır. Bü tün Nazi partilerinin temel elementleri ve ideolojileri yahudi ve Türk karşıtlığı ile başlamaktadır. Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne alınmaması için bu partiler
WAW Weise Arische Wiederstand
birçok imza kampanyaları başlatmışlardır. Fransa'da bununla
(Beyaz Aria Ayaklanması)
ilgili halk oylamasının sebebi de Fransız Front National Parti
Bu kuruluş 1988 yıllında kurulduktan altı ay sonra yasak
si'nin başkanı Le Pen'in Fransız parlamentosunda yaptığı ko
lanmıştı. Birçok illegal aktivitelerde imzaları vardır. Mölln ve
nuşmadır. Aynı tavrı Almanya'nın Bavyera eyalet başbakanında
Solingen facialarını yapan zanlıların bu kuruluşla irtibatta ol
görebilirsiniz. Bavyera sağın sağı olan birçok partinin merkez
dukları Alman polisi tarafından tespit edilmiştir. 1990-1995 yıl
üstü olarak geçer. 1980-1999 yılları arası Almanya'da Neo Nazi
ları arasında bu kuruluşun üyelerine karşı birçok operasyonlar
lerin yaptığı saldırılarda toplam olarak 27 Türk vatandaşı öldü
düzenlenmiş ve bu şahıslar uzun yıllar cezalar almıştır.
rülmüştür. Aynı gruplar bu süre içersinde toplam 450 kere Türk lere ve Türk derneklerine saldırılar düzenlemişler ve bunlarda sadece 45 kişi yakalanıp cezaevine konulmuştur. Türkiye'de şimdiye kadar bu gruplara karşı hiçbir hukuki takibat yapılma
Genel Değerlendirme
mıştır. Ama Türkiye sınırları içersinde AB üyesi olan bir memle ketin vatandaşına Almanya'da Nazi gruplarının yaptığı saldırı
Yukarıda saydığım partiler ve cemiyetler Almanya'nın en
ların aynısı yapılsa, herhalde kıyametler kopardı.
azılı Nazi partileri ve cemiyetleridir. Bu kuruluşların toplu üye sayıları 100.000 civarındadır. Son Almanya seçimlerinde bu par tiler toplam olarak % 5.5'lik oy almışlardır. 64 milyon seçmen üzerinden ve % 78'lik bir oy kullanma oranından gidersek bu partilere oy veren seçmen sayısının 3 milyona yakın olduğunu görürüz. Ayrıca bir şeyi daha dikkate almak lazım: bu partilerin birçok eyalet seçiminde aldıkları oylar Almanya genelinde % 12'lere geliyor, yani 7 milyon Alman dolaylı yoldan bu partilere oy veriyor. Bu durum, Avrupa Birliği'nde parlamento bazında 22
23
ALMANYA'DA NAZİLER TÜRKLERİ NEDEN SEVMİYOR?
Almanya'da Nazi görüşlü ve aşın sağ görüşlü insanların Türkleri ve Yahudileri sevmemelerinin sebebini Almanlar bile şimdiye kadar anlayamamışlardır. Bu düşmanlığın sebeplerine bs kıldığı zaman 2. Dünya Savaşı'nm öncesinde Yahudi düşmanlığını tetikleyen sebeplerin aynısını şu anki Almanya'da görürsünüz. Çünkü o zamanlarda Alman Musevileri Avrupa'nın en ileri gelen insanlarıydı. Eko nomi onların elindeydi, kültürel faaliyetlerde onların üzerine sanatçı yoktu. Albert Einstein, yazar Berthold Brecht, Thomas Mann, psikolog Sigmund Freud gibi önemli şahsiyetler çıkar mışlardı. Bu insanlar o zamanın Avrupası'nda ve bütün dünya da tanınan kişiliklerdi. Bütün fakültelerde toplam olarak 850 ta ne Yahudi kökenli Alman profesör vardı. Bu insanların hayatla rı Adolf Hitler başa geldikten sonra temelinden değişti ve çoğu toplama kamplarında öldürüldü. Şu anki Almanya'da da bizim vatandaşlarımız artık çöpçü Ali veyahut işçi Mustafa değil de, bir işadamı, sanatçı, usta ba şı, hukukçu gibi meslekleri sürdürüyorlar. 25
1960'larm başlarında ağırlıklı olarak İç Anadolu'dan Al manya'ya işçi olarak giden ilk gurbetçilerimiz o zamanın şartla
Okuma oranı da Almanya'da yaşayan ve oranın vatandaş lığına geçen vatandaşlarımızda yükselmiştir.
rında dil bilmemek ve vasıfsız işçi olmanın zorluklarını çekiyor
1960'h yıllarda Alman üniversitelerinde 1500 Türk öğrenci
lardı. Sonraki jenerasyonlarda bu kademe kademe değişmiştir.
varken, bu 1970'lerde 4 bine, 1980'lerde 6 bine, 1990'larda 12 bi
Nasıl diyeceksiniz?
ne ve 2000'li yıllarda ise 25 bine çıkmıştır. Bu gurur duyacağımız
Bu insanlarımız kendilerini serbest mesleklere atarak, Al manya'da günümüze kadar birçok başarılara vesile olmuşlardır. Şu an Almanya'da serbest meslekle uğraşan 60 bine yakın
bir tablodur. Mesleklerde ise ağırlıklı olarak tıp, hukuk ve mühendislik bölümleri vatandaşlarımız tarafından tercih edilmektedir.
Türk işvereni vardır. Bunların sağladığı istihdam sayısı ise top
Sanat okullarında da durum aynıdır. Şu an Almanya'da do
lam olarak 320 bindir. Yaptıkları cirolar ise AB üyesi ülkelerden
ğup orada sanat okulunu bitirmeyen Türk gençlerine az rastlar
Lüxemburg, Litvanya, Slovenya, Letonya, Kıbrıs Cumhuriyeti,
sınız.
Belçika, Slovakya'dan fazladır; tam tamına 70 milyar eurodur.
Bütün bunlar ırkçı aşırı sağcı Nazilere ve onların yoldaşla
Düşünün, bu devasa ciroların Alman hükümetine kazandırdığı
rına Almanya'nın geleceğini tehdit edecek bir sorun olduğunun
vergileri. Bunların yan sanayilerini de göz önüne alırsak bu
işaretini vermekte. Çünkü şu an Almanya'da yaşayan 2.6 mil
miktara 15 milyar euro daha eklememiz lazım.
yon vatandaşımızın çoğunluğu Alman vatandaşı olmuş ve se
Nazi partilerinin bu devasa finans ve işletme gücüne karşı tavırları da aynı 1930'ların Almanyası'ndaki siyasi zihniyettir. Çünkü onlar bu çıkışa köstek olmak istiyorlar ve bunun son bul ması için bu firmalara karşı önlemler alınmasından yanalar. Se bep olarak da, Made in Germany damgasının arkasında Alman firmalarının olmasını ve bunu Türk kökenli şirketlerin kullan mamasını gösteriyorlar. Sanatta ve kültürel faaliyetlerde de vatandaşlarımız son se
çimlerde oy verme hakkı kazanmışlardır. Birçok Türk kökenli parlamenter Alman federal parlamentosunda, eyalet parlamen tolarında ve AB parlamentosunda Alman milletvekili olarak ve kil olmuşlardır. Bu da tabii birçok aşırı sağcı Almanı ve Nazi partilerini bir Türk kompleksine düşürmüştür. Vatandaşlarımızın Almanya'ya yaptıkları yatırımlar ise son 20 senede 150 milyar euro civarında. Düşünün, 100 bine yakın Türkün orada evi var. Bunun Alman finans sektörüne katkısına hiçbir zaman paha biçilemez.
nelerde çok başarılı oldular. Fatih Akın gibi Türk kökenli bir yö
Almanya'da Tübingen Üniversitesi'nin yaptığı bir araştır
netmenin başarısı, Almanya'da birçok Almanı bile şaşırtmıştı.
mada, 2025 yılında Almanya'da dört milyon Türk kökenli Al
Çünkü uzun zamandır Alman film camiası uluslararası yarış
man vatandaşı olacağı ve 150 bine yakın işverenin 1 milyon in
malarda başarı elde edemiyordu.
sana istihdam sağlayacağına dair sonuca vardılar.
26
27
Almanya'da doğum oranları çok düşük olduğu için Alman
çilerin camilerini de eklersek, vatandaşlarımızın 2000'e yakın
nüfusunun 2025 yılında 75 milyona düşeceğini ve bunun Alman
resmi ve gayri resmi ibadet yerleri vardır. Din özgürlüğü oldu
ekonomisine ileride büyük sorunlar açabileceğini Almanlar da
ğu için orada sorun yaşanmıyor ama birçok Nazi partisinin be
biliyor. Bu soruna şimdiden önlem alınması için, federal hükü
lediye temsilciliklerinde encümenleri var. Bunlar da genellikle
met yeni yabancılar yasasında değişiklik yaparak yurtdışından
bu tip dinsel faaliyetlere karşıdır ve bunun terör gruplarının ve
kalifiye elemanlar getirmeye başladılar.
aşırı radikal dincilerin buluşma noktaları olduğunu her seferin
Irkçı Almanların korktuğu da zaten budur. Çünkü çocuk
de dile getirirler.
üretmeyen bir milletin sonunda yabancı ırklarla eşleşerek ari ır
Anlayacağınız 2000 yıllarının demokrat Almanyasında ya
kın ileride sonunu getireceği kanaatindeler. Onlar için en üstün
şayan vatandaşlarımızın yaşama imkânlarını ve haklarını kısıt
ırk kendi ırklarıdır ve bunu da her zaman ideolojilerinde açıkla
lamak isteyen bu aşırı sağcı Naziler ve partileri, bize ileride de
mışlardır.
çok sorunlar yaşatacaklar. Çünkü bu düşmanlık yavaş yavaş bo
İşsizliğin sebebini de her zaman orada yaşayan vatandaşla
yutlarını aşmaya başlamıştır. Bunu 90'lı yılların ortalarında ya
rımızda bulmuşlardır. Almanya'da aşırı sağ partilerin üyelerine
şadık. Türklerin yaşadıkları yerlerin Naziler tarafından kundak
baktığımızda akademisyen seviyede insan az bulursunuz. Çoğu
lanıp birçok vatandaşımızın öldürülmesi ve birçok Türk kültür
işsiz, işsizlik parasıyla ve sosyal yardımla geçinen insanlardır.
merkezlerine yapılan kalleşçe saldırılar bunun ne boyutlara git
Bu ırkçılık onların bir kompleksi olarak da görünebilir, çünkü
tiğinin göstergesidir.
kendi memleketlerinde bir şey olamamanın ve anti sosyal yaşa
İleride bir Türk kökenli Almanın bakan veya başbakan ol
mın onlara verdiği tutum onları aşırı sağcı Nazilerin önüne atı
ma ihtimalini hiçbir zaman göz ardı etmememiz lazım. Bu in
yor. Bunun büyük bir sorun olduğunu Alman siyasetçiler de bi
sanları her zaman bu tip Nazilerden korumamız da bizim milli
liyorlar ve bu duruma karşı önlemler alınıyor ama bu her za
açıdan menfaatlerimizden biri olmalıdır. Çünkü biz onlara sa
man yeterli olmuyor.
hip çıkarsak, onların ileride yapacağı lobi çalışmalarıyla milleti
Nazi partileri eğer ileride aynı 2. Dünya Savaşı'nın öncesin deki gibi başa gelirlerse, orada yaşayan vatandaşlarımızın ciddi problemleri olacak. Buna bizim siyasetçilerimizin de el atmaları lazım. Dini kültürümüz de birçok Almana ters düşüyor. Hele 11 Eylül olaylarından sonra bu daha da sertleşmeye başladı. Bütün büyük Alman şehirlerinde diyanet işlerimizin camileri vardır. Bunların dışında Kaplancıların, Süleymancıların ve Milli Birlik28
mizin imajının düzeleceği kanaatindeyim.
2000'Lİ YILLARDA EN ÇOK ARANAN KAÇAK NAZİLER Dr. ALBERT HEİM 2000'li yıllarda Nazi savaş suçlusu olarak bilinen iki şahıs vardır. Bunlar dan biri Nr. Alois Brunnur'dur. Şu anki yaşı 93'tür. Diğeri ise Dr. Albert Heim. Bu ünlü doktor da tıpkı Mengele gibi on binlerce insanı öldürmüştür. Bu şahıslar dışında aranan daha birçok kaçak Nazi savaş suçlusu vardır, ama bunlarla ilgili yaşadıklarına dair hiçbir bilgi yoktur. Şunu da göz önüne almak lazım; birço ğunun yaşları 95-100 arası olduğundan bunların muhtemelen ölmüş oldukları kanaatindeyiz. Dr. Albert Heim'in son olarak İspanya'da olduğuna dair belirtiler vardı. Fakat bunların yanlış bilgilendirme olduğu, gerçekte Latin Amerika devleti Urugu ay'da olduğuna dair somut bilgiler vardı. Kimdi bu Dr. Albert Heim? Aynı Dr. Mengele gibi tıp oku muştur. Kendisi şu anki Çek Cumhuriyeti sınırlarında yer alan Mauthausen toplama kampının doktoruydu. Bu kamp çocuk kampı olarak da bilinir. Burada 1941-1944 yılları arasında 72 bin Yahudi kökenli çocuk öldürülmüştür. Albert Heim, Bergen Bel31
sen ve Zurvefalten akıl hastanesinde de görev yapmıştır. Onun yarattığı sistemle, insanları 15 saniyede öldüren metotlar denen di. Bu, kalbe veya damara ufak bir iğneyle enjekte edilen bir tür zehirdi. Bu zehrin deneme aşamasında Albert Heim, kişisel ola rak 1800 kişiyi kobay olarak kullanmış ve bunların ölümlerine sebep olmuştur. Kendisi ne kadar suçsuz olduğunu belirtse de bu suçlardan dolayı gıyabında tutuklanma kararı vardır. Kendisi 2. Dünya Savaşı'ndan sonra İsviçre'ye giderek orada iki sene yaşamıştır ve tıp mesleğini devam ettirmiştir. 1951'de Al manya'ya dönerek Wurtemberg eyaletinde yaşamaya başlamış tır. O ana kadar Nazi savaş suçluları bilgi toplama merkezinde onunla ilgili hiçbir bilgi yoktu. Yani aranmıyordu. Ne zaman ki 1961'de Adolf Eichman operasyonu gerçekleşti, o andan itibaren Almanlar eski dosyaları açtıklarında Albert Heim'in ismine rast larlar ve onunla ilgili arama emri çıkarırlar. Heim 1975'te Baden kasabasından İspanya'ya kaçar. Orada 1999 yılına kadar yaşar. Fakat orada da özgeçmişiyle ilgili araştırmalar başlayınca Latin Amerika'nın Uruguay devletine kaçar. Hâlâ orada yaşamaktadır. Onu orada bulmak için birçok tatbikatlar yapıldı. Daha doğrusu 2006 Ocak ayında Uruguay'ın tropikal ormanlarmdaki köyleri ve kasabaları 12 kişilik Nazi avcısı timi aramıştı ama bu başarısızlık la sonuçlanmıştı. Heim'in bazı ufak kasabalarda iki tane genç refakatçıyla dolaştığına dair bilgiler elde edilmişti ama bu bilgilerin doğruluğuyla ilgili çelişkiler vardı. 12 kişilik Nazi avcısı grubunda bulunan arkadaşlar üç kol dan aramalarını ve tatbikatlarını 20 gün sürdürmüşlerdir. Her grup ikiye ayrılarak 20 günde 80 tane köy ve kasabada yaptık ları tatbikatlarda ne Heim'e rastlamışlar, ne de Heim'le ilgili ye ni bilgiler edinmişlerdi. Albert Heim'in Uruguay'da yaşadığı
32
kesin ama yer tespiti ile ilgili sorunlar yaşanıyor. Yerli halktan yeterli bilgi alınamıyor. Neden dersek, bu adam bulunduğu her yeri gizlice karıştırıyor. PKK gibi bir örgütün türemesi ve bu ör gütün 80'li ve 90'h yıllarda Suriye'de merkezinin bulunması ve bu teşkilatın elindeki silahların çoğunluğunun Almanlar tara fından verilmesi ve bu terör örgütünün içinde 200'e yakın Al manın da bulunması, burada muhtemel olarak Bronner ve Odessa'nın bu teşkilatla işbirliği yaptığını doğruluyor. 1983 yı lında Alman ve ABD basınında Bronner ile ilgili birçok yazı çık tı. Kendisinin Suriye'de olduğu ve Şam'da yaşadığına, onun orada görüldüğüne dair birçok belirtiler vardı ama ona Şam'ın tutumu aynı Öcalan'daki gibiydi. 'Biz bir şey bilmiyoruz!' İsra illiler birçok kez oraya ekip yolladılar ama onlar da onun izine rastlamayarak oradan çekilmek zorunda kaldılar. Bronner şu an 94 yaşında ve dünyada en çok arananlar listesinde 1. sıradadır. Alois Bronner ise harpten sonra Türkiye'ye kaçarak burada bir çok kaçak Nazi gibi yaşamaya başladı. Burada Odessa'nın ba şında yıllarca en kıdemli olarak onların yönetimini aldı ve 197072 yıllarında Suriye'ye kaçtı. Bronner'in suçları neydi? O da 120 bin Yahudinin katliamın dan sorumludur. O ünlü hayvan vagonlarının Macaristan sorumlusuydu. Yani Adolf Eichman'ın iki basamak altındaydı. Kendisi Budapeşte'de 280 kişiyi vagonda yakaladı. O zamanki arkadaşıyla iddiaya girmişti. İddianın amacı Yahudilerin 10 da kikada yakılarak öldürülmesiydi. Araştırmalar daha derinlere gittiğinde, onun Macaristan'daki Yahudi nakliyatlarının baş ak törü olduğu ortaya çıktı. Bu nakliyatlar Macaristan'dan Polon ya'nın Russchwitzine giden nakliyatlardı. Onun Türkiye'den kaçtıktan sonra Suriye'de yaşamasının sebebi de Şam'da Odessa teşkilatının bir üssü bulunuyor. Suriye rejiminin anti İsrail politikasından dolayı onun oradan iade edilemeyeceğini bildiği 33
için Şam'da şu an 30'a yakın eski Nazi olduğu biliniyor ama Şam'ın bunları teyit etmemesi burada bir sorun yaratıyor.
nin bir yaşta oldukları tespit edilmiştir. Gizli bir kilisede onun
İsrailliler, Almanlar ve Fransızlar aracılığıyla Hafız Esad'a
için ayin okunduğu da biliniyordu. Bu en çok aranan SS Nazile-
bu konuyla ilgili bir dosya verseler de, Esad'ın buna sıcak bak
ri 160 bin insanın katili olarak aranıyorlardı. Onların işledikleri
aynı Mengele'deki gibi onun Almanya'da yaşayan aile fertleri
madığı belliydi. Çünkü baş düşmanına Suriye'de bütün kapılar
suçlar insanlık tarihinde görülmemiş bir katliamdır. Bu insanla
açıktı. Suriye gizli servisi onlara sahte kimlikler vermişler ve son
rın yargı önüne çıkarılıp işledikleri sistematik soykırım suçların
20 senede bir Arap gibi yaşamaya başlamışlardı. Bronnerle ilgi
dan yargılanmayıp, normal ölümlerden ölmeleri bir insanlık
resim yok ama onun askeri taraftarlarından şu an nasıl olabile
ayıbıdır.
ceğine dair bilgisayar montajları var. En enteresanı da Bron ner'in 1960-1972 yılları arasında Türkiye'de yaşadığı. Daha doğ rusu Gümüşsuyu'nda Alman Konsolosluğu'nun karşısındaki bir binada, adında sahte bir kimlikle Türkiye'de Alman firmala rına danışmanlık yapıyordu. Etrafındaki insanlar Alovis Bron ner'in gerçek kimliğini bilmiyorlardı ama o zamanlar Alman konsolosluğundaki milli bayramlarda kokteyl partilerinin da vetlilerinden biriydi ve hiç eksik olmazdı. Ona öncelikli olarak konsolosluk mensupları davetiyeler verirlerdi. Bronner genel likle oraya ticari amaçlı kamyonlar ve Alman makine sanayisi nin ürettiği makineleri satardı. Bronner İsrail başkonsolosu Efraim Elrom'un öldürülmesinden sonra Türkiye'yi terk edip Su riye'ye geçmiştir. 1982-83 yıllarında 70 yaşlarında olan Bronner Türkiye'ye tekrar gelerek bir haftalık Urfa ve Gaziantep seya hatlerinde bulunur. Heim bir doktordu. 2005 yılının mart ayında normal bir yol la öldüğü, resmi olmasa da gayri resmi taraflar tarafından bili niyordu. İsrailliler onun mezarını lokalize edip, onun da aynı Mengele gibi bir DNA testiyle bu şahsın Mauthausen kasabı Dr. Albert Heim olup olmadığının tespitine çalışıyorlar. Bunun res mi kanallardan açıklanması sanırım bir iki sene sürer. Çünkü
34
35
DÜNYACA TANINMIŞ NAZI AVCILARI
Nazi avcıları, 2. Dünya Savaşı'ndan sonra kaçak olan Nazileri bulmak için o zamanın ABD ve İngiliz askeri polis teşkilatı nın görevlendirdiği sekiz subaydan oluşuyordu. Onların yaptı ğı tatbikatlarda 1950 yılma kadar 120 tane kaçak Nazi üst düzey subayı yakalanıp yargılanmıştı. 1945 yılında ABD askerleri tara fından Avusturya'nın Mauthausen toplama kampından kurtarı lan Simon Wiesenthal özgürlüğüne kavuştuğu gün tam 45 ki loydu. Onun gibi şanslı olmayan akrabalarının çoğu Hitler'in kasapları tarafından öldürülmüştü.
Simon VViesenthal Kendisi iki ay askeri hastanede kaldıktan sonra 62 kiloyla hastaneden taburcu olur ve Graz şehrine gider. Orada ablasın dan kalma bir evi vardır. Ablası da savaşın başlangıcında Dachau kampında ölmüştür. Kendisi Ukrayna Yahudisi olduğu için Almanca, Rusça ve İngilizceyi çok iyi konuşuyordu. ABD aske ri polisinde tercüman olarak işe başladı ve bu Nazilerle ilgili bö lümde, Rusya'dan gelen Rus Yahudilerinin tercümanlığını yap-
37
fa. 1951 yılında bu bölüm kapanınca, Simon VViesenthal isyanlar
onun 1979 yılında kano kazasında Peru'da öldüğünü duydu
dadır ve bu dosyaların bu kadar çabuk bir zamanda kapanma
ğunda gözleri yaşarmıştı. Çünkü gene yüksek düzeyde bir Na
sından ve ABD'lilerin vurdumduymazlığından şikâyetçidir ve o
zi adalet önünde hesabını vermeden ölmüştü. 90'h yıllarda VVi
zamanın ABD başkanına bu konuyla ilgili bir mektup yazar
esenthal yaşlandığı için merkezi Los Angeles şehrine aldırdı.
ama buna cevap bile alamaz.
Kendisi birçok üniversitede dünya çapında sempozyumlara ka
Yeni kurulmuş İsrail devleti de kendi iç sorunlarıyla uğraş
tılarak yaptığı çalışmalar üzerine kamuoyunu bilgilendiriyor
tığı için bu konuyla o sıralarda pek ilgilenmezler. VViesenthal
du. 2005 yılının Eylül ayında Simon VViesenthal 96 yaşında ha
kendisi bu konuya el atarak o zamanın ABD bölge komutanına
yata gözünü yumdu. Kendisi son 50 yılda 1100'e yakın savaş
bu konuyu açar. Kendisinin özel tatbikatlar yapmak istediğini,
suçlusunu dünyanın çeşitli devletlerinde yakalatarak yargı önü
bunun sebeplerinden birinin kendi ailesinden 89 kişinin bu Na
ne çıkardı. Onun adına 2007 yılında Los Angeles'da bir müze
ziler tarafından öldürülmesi olduğunu ve bu insanlar adına
açılacaktır.
adalet istediğini dile getirir. Komutandan olumlu mesajı alınca çalışmalara başlar ve bir arşiv hazırlar. İlk altı ay içerisinde 12 Nazi savaş suçlusunu yakalattırır. İki sene içersinde Simon Wi~
Serge Klarfeld
esenthal'in ismi hem Naziler tarafından, hem de kamplardan
Fransız olarak tanınan bir hanımefendinin ismidir. Bu ha
kurtulan Yahudiler tarafından tanınan bir isim olur. Simon Wi-
nım, 1967 yılında o zamanın Fransız istihbaratının başkanını 2.
esenthal'in ünü en çok 2.5 milyon Yahudinin katledilmesinde
Dünya Savaşı'nda Nazilerle işbirliği yaptığından ve Paris'teki
masa suçlusu olarak bilinen Adolf Eichman'ın Arjantin'de Mos-
4000 Yahudinin katledilmesinden sorumlu tutuyordu. Ama bu
sad ajanları tarafından kaçırılmasıydı. Bu istihbaratı Mossad'a
nu tam olarak ispatlayamadığı için Fransız istihbaratının şefi
veren adam Simon VViesenthal'dir.
Paponn yargılanamamıştı. 1980'lerin sonunda Klaus Barbi adın da uluslararası aranan bir kaçak Naziyi tutuklattırır ve onun
Treblinka kampının komutanı Franz Stangel'in yakalanma sında da Simon Wiesenthal'den alınan istihbarattan yararlanıl mıştı. Yıllarını kaçak Nazileri yakalamaya adayan bu insan ne den bu kaçakların peşine düşmüştü? Bu soruyu kendisine 1992 yılında Viyana'da sorduğumda bana herkese söylediği şeyi söy ledi: "Adalet olmadan özgürlük de olmaz." Bu sözler beni de bayağı etkilemişti. Kendisinin tek yakalayamadığı ünlü Nazi de
ömür boyu ceza almasını sağlar. Bu yargılama basında dikkati çeker ve dünya medyasında sık sık haberleri çıkan bir kişilik olur. Ama onun amacı eski istihbarat servis şefini yargı önüne çıkarmaktı. Sonunda bunda da başarılı oldu ve istihbarat başka nı müebbet hapse mahkûm oldu. Kendisi şu an yaşlandığı için çalışmalarına devam etmiyor. Fransız üniversitelerinde sem pozyum vererek gençliği Nazizmle ilgili bilgilendiriyor.
Dr. Josef Mengele'ydi, onu hep son dakikada kaçırıyordu ve
39
Jossi Ben Akiva
İki yıl VViesenthal Los Angeles şubesinde çalışır ve 1980 yı
Jossi Ben Akiva eski Şin Bet ajanıdır ve
lında ABD Adalet Bakanlığı'nın Nazi savaş suçluları özel soruş
binbaşı rütbesinden malulen emekliye ayrıl
turma biriminin başına müfettiş olarak atanır. Burada Avustral
mıştır. Ailesi Polonya yahudisidir ve Krakau
ya, Kanada, İngiltere ve diğer ülkelerde saklanan Nazi firarileri
şehrinde 2. Dünya Savaşı'ndan önce emlakçı-
nin kimliğini ortaya çıkarır.
lıkla uğraşmışlardır. Harpte tek Jossi'nin ba
1986 yılında VViesenthal merkezine dönerek, uluslararası
bası sağ kurtulmuş, 122 tane yakın akrabası ve
Nazi suçlularının aranmasını koordine etmek için görevlendiri
dedesi Naziler tarafından gaz odalarında kat
lir.
ledilmiştir. Ben Akiva Tübingen'de ikamet edip Almanya'da birçok eski Nazinin korkulu rüyası olmuştur. Popülaritesinin zirvesi ise benimle birlikte yaptığı çalışmada Alman Emniyet Genel Müdürü Alois Gabriesch'e Mariborn toplama kampında komutan olarak yüzlerce yahudiyi öldürdüğü suçlamasıyla il gili açtırdığımız davaydı. Burada Gabriesch yargılanmıştı, bu çok büyük bir başarıydı o zamanlar. Ben Akiva meslek olarak şu an hâlâ tarihçilik yapıyor ve Tübingen'de yaşıyor. Kendisi
2002 yılında Targum Shlishi Vakfı'nm kurucusu olan arka daşı Aryeh Rubin ile birlikte Nazi savaş suçlularının yakalan ması ve cezalandırılması için bilgi verenlere para ödülü veren bir kampanya olan 'Son Şans Operasyonu'nu başlatır. Zuroff 1994'te Nazi Avcısı adlı bir kitap yazar. Kitabı 1996'da Almancaya çevrilince Almanya'da popülaritesi artar. Efraim Zuroff 1989'dan bu yana VViesenthal merkezinin di rektörü olarak dünya üzerindeki Nazileri izliyor...
evli ve bir çocuk babasıdır.
(Efraim Zuroff) Efraim
Zuroff,
1948
yılında
lABD'de, New York'ta dünyaya gelir. I Zuroff tanınan Nazi avcıları içersinde laile fertlerinden kimseyi kaybetmeyen I tek kişidir. 1978 senesinde Los Angelles'ta Simon Wiesenthal'le tanışır ve lonun yaptığı çalışmalardan etkilenir, I onunla birlikte çalışmaya başlar.
40
41
NAZİLERİN ZAMAN ÇİZELGESİ
(1933) ,30 Ocak - Hitler, NSDAP, DNVP ve çelik miğfer partilerin den oluşan bir koalisyonun başına imparatorluk şansölyesi oluyor.
I Şubat -Devlet başkanı ve millet meclisinin feshedilmesine ilişkin talimat.
22 Şubat - SA. SS. ve çelik miğfere mensup yaklaşık 30.000 yardımcı polisin Prusya'ya yerleştirilmesi.
22 Mart -Toplama kampı Dachau
II Nisan - Goring imparatorluk valisi vekili ve Prusya baş bakanı oldu.
21 Nisan - Rudolf Hess, Hitler'in vekili oldu.
43
2 Mayıs- Özgür sendikaların ortadan kaldırılması, binalar, işletmeler ve İşçiler Bankası SA ve NSBO tarafından işgal edildi.
2 Ağustos - Hindenburg öldü. Hitler, Führer ve şansölye ol du. Orduda yeni başkomutan Hitler üzerine yemin ettirildi.
Karşı gelen yetkililer gözaltına alındı.
11 Eylül - Papazlar acil durum birliği kurularak Protestan
(1935)
kiliseler mücadelesi başlıyor. 16 Eylül - NSDAP'nin özgürlük kongresi imparatorluk va tandaşlık yasası ve Alman kanının ve onurunun korunmasına (1934)
ilişkin yasa (Nürnberg ırk yasaları) çıkarıldı.
20 Nisan - Hitler ülke çapında Gestapo'nun müttefiki olu yor. Reinhard Heydrich de Gestapo'nun yöneticisi konumuna getiriliyor.
13 Aralık - Çocuk nüfusunun desteklenmesine yönelik ola rak SS Lebens Born'un kurulması.
30 Haziran - Ernst Röhm ve çevresindeki SA yönetiminin azledilmesi ve katledilmesi.
(1936)
30 Haziran - Muhafazakâr rejimi eleştirenlere yönelik cina yet aksiyonu.
1 Temmuz - Çok çocuklu yoksul insanlara çocuk zammı ve riliyor.
2 Temmuz - Viktor Cutze, SA'nın yeni kurmay başkanı Hit ler tüm toplama kamplarını Himmler'e bağlıyor. SS özerlik ka zanıyor.
2 Ağustos -Cari von Ossietzky'ye Nobel barış ödülü verili yor. Kendisi 1933'ten beri bir toplama kampında tutuklu bulu nuyor.
3 Temmuz - SA yönetimine ve muhafazakârlara karşı yürü tülen aksiyon bilhassa yasa çıkartılmak suretiyle, devletin nefsi müdafaası olarak yasallaştırılıyor. 44
27 Kasım - Dünyaca ünlü bilim adamı Yahudi kökenli Albert Einstein ABD'ye kaçıyor.
45
1 Ekim - Alman birlikleri Çekoslovakya'ya giriyor ve Avus
(1938)
turya gibi birleşiyor. 13 Mart - Alman birliklerinin Avusturya'ya girişi ve bağlan ma yasası (birleşme yasası)
8 Aralık - Yahudilere karşı kitlesel cinayetler (imparatorluk kristal gecesi) başlıyor.
10 Nisan- Referandum ve büyük Alman millet meclisi seçimi. 8 Aralık - Çingenelerin sistematik olarak saptanması ve kimlikleri bağlamında ele alınmaları ile ilgili Himmer'in genel 11 Nisan- Yahudi işletmelerinin sistematik olarak arileştiril-
gesi.
mesine başlanması. 16 Aralık - Yedi çocuktan fazla çocuğa sahip olan Alman an 30 Nisan - Yahudi koruma kanunu, çocukları çalıştırma ya
nelere verilmek üzere onursal haç ihdas edildi.
sağı konması. (1939) 31 Mayıs - Her tür soysuzlaşmış sanat eserlerinin tazminat sız olarak alıkonmasma ilişkin yasa
3 Haziran - Flosenburg ve Mauthausen toplama kampının kurulması.
13-18 Haziran - Gestapo binlerce anti-sosyal insanı toplama kamplarına götürdü.
3 Eylül - Sudet krizi. Beck çevresindeki yüksek düzeyli su baylar, Hitler'i tutuklamayı planlıyor.
46
6 Şubat - Gestapo Katolik genç erkekler derneğini lağvetti.
25 Mart - 10-18 yaş arasındaki tüm gençlerin Hitler gençli ğine zorunlu olarak katılması.
15 Mayıs - Kadınlara yönelik Ravensbrick toplama kampı açıldı.
1 Eylül - Savaş ilan edilmeksizin Almanya'nın Polonya'ya saldırısı gerçekleşti. II. Dünya Savaşı başladı.
47
3 Eylül - İngilizlerin ve Fransızların Alman imparatorluğu na yönelik savaş ilanı. Savaş sırasında ülke içi güvenliğini sağ lamak amacıyla gestapo karşıtlarını ve sabotajları mahkeme ka rarı olmaksızın da infaz edebileceğine dair gizli genelge.
I Ekim - Yurtdışına göç etme yasağı başlıyor.
14 Ekim - Alman Yahudilerinin doğu Avrupa'daki gettolara nakledilmesi emri verildi.
5 Ekim - Ötenazi aksiyonunun başında Hitler'in yetki yazısı. II Aralık - Hitler ABD'ye savaş ilan etti. (1940) 3 Ağustos - Doğu Avrupa'da çok sayıda Yahudi gettosunun oluşturulması.
(1942) 20 Ocak - Yahudi sorununun nihai çözümüne ilişkin ön lemlerin eşgüdümüyle ilgili VVansee konferansı.
26 Mart - Frankfurt'da, Alfred Rasenberg'in yüksek oku lunda Yahudi sorununun araştırılmasına ilişkin enstitü kuruldu. 28 Mart - Batı Avrupa topraklarından ilk Yahudiler Ausch witz Birkenauer'e naklediliyor. 3 Mart - Yerli halkın göç ettirilmesi ve işgal altındaki bölge lerin Almanlaştırılması maksadıyla doğu genel planı geliştirildi ve Himmler tarafından 12.6.1942 tarihinde imzalandı.
22 Haziran - Almanların Sovyetler Birliği'ne yönelik saldırı sı gereçekleşti. SS komandoları, komünistleri, Yahudileri, çinge
26 Nisan - Hitler en üst düzeydeki yargıç oluyor.
4 Ekim - Gestapo, Kırmızı Şapel adlı direniş organizasyo nunu çökertiyor. Yaklaşık 100 kişi idam ediliyor.
neleri öldürdü. (1943) 28 Ağustos - Psikopat Clemen Graf van Galen, Münste/de ötenazi aleyhine protesto gösterisinde bulundu.
1 Eylül - Almanya'daki Yahudiler sarı yıldız işaretini taşı mak zorunda kalıyorlar.
48
19 Nisan - Varşova gettosunda ayaklanma bastırılıyor.
25 Nisan - Münih'te kaleme alman dindarlar mektubu Al man Yahudilerin yok edilmesini lanetliyor.
49
(1944)
1 Kasım - Himmler Auschwitz'teki gaz katliamlarının sona erdirilmesini emretti.
Kısaltmalar
(1945) DNB 27 Ocak Auschwitz, Sovyet birlikleri tarafından kurtarıldı.
GESTAPO - Gizli Devlet Partisi HJ
- Hitler Gençliği
30 Nisan - Hitler intihar ediyor.
KL
- Toplama Kampı
7 Mayıs - Türkiye Almanya'ya savaş ilan ediyor.
NS
- Nasyonal Sosyalizm, Nasyonal Sosyalistler
NSDAP
- Nasyonal Sosyalist Alman işçileri Partisi
OKW
- Ordu Üst Komutanlığı
SA
- Hücum Bölümü
SD
- Güvenlik Hizmetleri
SS
- Koruma Kıtaları
8 Mayıs - II. Dünya Savaşı bitiyor.
50
- Alman Haber Ajansı
NSDAP'nin ÜYE SAYISI GELİŞİMİ
İSRAİL BAŞKONSOLOSU'NUN ÖLDÜRÜLMESİNDEN NAZİ BAĞLANTISI ve MAHİR CAYAN OLAYININ İÇ Y Ü Z Ü
1925 sonu
27000
1930 Eylül
130000
1933 Ocak
850000
1936 Mayıs
2500000
18 Mayıs 1971 Pazartesi günü Türkiye'deki bütün haber
1939
5300000
ajanslarına ve gazetelere, İsrail Başkonsolosu Efraim Elrom'un
1942
7100000
1945
8500000
kaçırılma olayı bomba gibi düşmüştü. 17 Mayıs'ta İsrail'in İstanbul Başkonsolosu Efraim El rom'un Mahir Çayan'ın önderliğini yaptığı Türkiye Halk Kurtu luş Cephesi adlı yasadışı örgüt tarafından kaçırılması ve örgü tün, tutuklu arkadaşları serbest bırakılmadığı takdirde El rom'un öldürüleceği yolunda açıklama yapması hükümetin tav rının iyice sertleşmesine neden olmuş. Olay üzerine başbakan yardımcısı Sadi Koçaş'm radyoda okuduğu hükümet bildirisin de, Elrom'un derhal serbest bırakılmaması halinde bu eylemi düzenleyen örgütle uzaktan yakından ilişkisi bulunan herkesin tutuklanarak sıkıyönetim komutanlıklarına teslim edileceği, başkonsolos öldürüldüğü takdirde de idam cezası öngörülen geriye yürütmeli yasalar çıkarılacağı açıklandı. Bu arada güvenlik güçleri yaygın bir tutuklama dalgası baş lattı. Türkiye'de ilk defa bir yasadışı örgüt bir yabancı üst düzey diplomatı kaçırmıştı. Efraim Elrom'u kaçırma nedeni olarak da hapiste bulunan arkadaşlarını serbest kalması olduğu söylen53
mistir. Bir erkek Harbiye Radyoevi'ne, Milliyet gazetesine ve
Eli çiçekli genç adam biraz sonra Taksim Meydanı'ndaki otobüs
Türk Haberler Ajansı'na telefon ederek Elrom'un THKP-C tara
duraklarına geldi. Durakta kendi yaşlarında, elinde siyah çantası olan
fından kaçırıldığını bildirdi. Kaçırma eyleminin nedenlerini ve
bir başka gençle selamlaştılar. Sonra ikisi birden duraktan ayrıldılar.
örgütlerinin amaçlarını anlatan bildirileri, bu kurumların önün deki belirli yerlere bıraktıklarını telefonla bildirilmişlerdi. İnsanların ve haber ajanslarının merak konusuydu: hiçbir silahlı eğitim almamış üç kişilik bir örgüt, Mossad ajanlığı yap
Biraz sonra birlikte bir apartmanın girişi önündeydiler. Kapıcı Galip Işık kapıyı açıp bekleyenlere, - Ne istiyorsunuz? diye sordu.
mış ve konusunda her türlü eğitimi almış bir kişiyi kaçırmayı
- Dr. fak Eskenazi'yi görmek istiyoruz.
nasıl başarmıştı?
- Dr. Eskenazi burada yok, İsrail'e gitti.
Yapılan çeşitli araştırmalarda olayı çeşitli kaynak ve örgüt mensupları şöyle anlatıyorlardı:
- Evde kimse yok mu? - Eşi burada. - O zaman eşiyle görüşmek istiyoruz, diyerek içeri girmek istediler.
17 Mayıs 1971 Pazartesi Saatll.OO
Üç kişiydiler. Üçü de düzgün giyinmiş genç insanlardı. Birinin elinde bir buket çiçek, birinin elinde siyah bir çanta vardı. Kapıcı geri çekildi, içeri girdiler. Kapıcı ile birlikte asansöre doğru ilerlediler.
Genç adam çiçekçi dükkânının kapısından girdi. - Dört kırmızı, dört beyaz karanfil istiyorum, dedi adam.
Asansörün yanına geldiklerinde elleri boş olan genç, kapıcının koluna girdi. Kapıcı irkildi. Aynı anda karın boşluğuna bir silahın namlusu nun dayandığını hissetti. Ne oluyor demeye kalmadan, sakin bir ses:
- Buket mi olsun yoksa böyle mi almak istersiniz, dedi çiçekçi.
- Sakın bağırma, sesini çıkarma, dedi.
- Buket olsun.
Ses sakin ama otoriterdi. Kapıcı uysalca başım salladı.
Çiçekçi Ömer Çetin alışılmış hareketlerle süsleyerek jelatine sardı
17 Mayıs Pazartesi günü öğleye doğru Taksim Seyhan apartma
karanfilleri. Ağırdan almadı, acele de etmedi. Pek âdeti değildi, müşte
nına Dr. Eskenazi'yi ziyaret amacıyla değil, İsrail Başkonsolosu Efra-
risine dikkatle bakmadı. Genç bir insandı işte. Kim bilir hangi genç kı
im Elrom'u kaçırmak için gelmişlerdi... Kapıcıdan yandaki dairenin
zın gözlerinde ışıklar yanacaktı biraz sonra.
Kurtuluş Savaşı'nda komutanlık yapmış General Rafet Bele'ye ait ol
Genç adam parayı uzattı, iyi günler diledi, çıkıp gitti. Harbiye İş-
duğunu öğrendiler, kapıyı açtırdılar. îçeridekilere sakin olmalarını, ses
haninın bitişiğindeki çiçekçi dükkânının sahibi en fazla iki saniye son
çıkarmamalarım, kendileriyle problemleri olmadığını anlatarak apart
ra unuttu genç müşterisini.
man girişini kontrol altına aldılar. Sonra dış kapıyı açarak dışarıda bekleyen diğer örgüt militanlarını da içeri aldılar.
54
55
Cevahir, apartmana gelecekleri içeri almak için kapıcı bölmesine
çırılması bir araya getirdi. Mossad ajanı olduğu gerekçesiyle ka
geçerken, Ulaş rehinelerin başında bekledi. Elrom binaya girene kadar
çırılan ve nerede olduğu bilinmeyen Elrom'un bulunması için
kapıyı çalan herkes Rafet Bele'nin evinde beklemeye alındı. Saat
Türk gizli servis yetkilileri ve İsrail'den gelen yedi kişilik en seç
13.30'a doğru Elrom dış kapıda göründü. Kapıcının ziline bastı, kapı
kin Mossad servis görevlileri bir kurtarma operasyonunun üze
açıldı... İçeri girdi, dairesine giden merdivenlere yöneldi. Cevahir elin
rinde çalışıyorlardı ki, 23 Mayıs günü Elrom'un cesedi İstanbul
de silah Elrom'a yaklaşarak, Rafet Bele'nin evine girmesini söyledi.
Nişantaşı'nda bir apartman dairesinde bulundu.
Konsolos direndi. Mahir elindeki silahın kabzasıyla Elrom'un kafasına
Bu olayın ardından silahlı Türk solu ve özellikle de THKP-C
vurarak etkisiz hale getirirken, İngilizce konuşarak Elrom'a durumu
üzerinde "çalışmaya" başlayan Mossad, çok kısa bir süre içinde
özetledi:
bu örgütlerin Lübnan ve İspanya'daki Filistin kamplarındaki si
-Biz
Türkiye
Halk
Kurtuluş
Savaşçılarıyız.
Daha
fazla
direnmeyin ve bizimle gelin!" Elrom'u daireye aldılar. Kolonya ile elini yüzünü ovup kendisi ne gelmesini sağlarlarken, Mahir İngilizce olarak açıklamasına de vam etti. - Amacımız sizi rehin alarak cezaevlerindeki arkadaşlarımızı ser best bıraktırmak. Herkesin el ve ayakları bağlandı, ağızları banttandı. Üstlerine çe
lahlı eğitim notlarından mali kaynaklarına kadar elindeki bütün bilgileri Türk istihbaratına vererek, THKP-C üyelerinin tek tek ya kalanmaları ve hatta öldürülmelerinde büyük rol oynadı. Mos sad'ın göndermiş olduğu seçkin elamanlarının başında bulunan şahıs Zirri Aharoni'ydi. Zirri Aharoni Mossad'ın en seçkin operas yon şeflerindendi. Sportif yapılı olan Aharoni, Uzakdoğu sporla rından judo uzmanıydı. Çok iyi Türkçe, İngilizce ve İspanyolca bi liyordu. Zirri Aharoni o dönemde ayrıca Türkiye masası şefiydi. Türkiye ile ilgili tüm yasadışı örgütler hakkında yetkin bilgiye sa
kidüzen verip Elrom'u battaniye ve Perihan Bele'nin kürk mantosuna
hipti. O dönemde anti Amerikan görüşlü insanlar genelde ya ko
sarıp eşya taşımakta kullanılan bir hurcun içine koydular. Görüntü
münist ya da anarşist olarak fişlenirlerdi.
kuşku uyandırmasın diye rehin aldıkları bir seyyar satıcının bavulunu da alıp hurçla birlikte Ulaş'ın kapıya getirdiği arabaya yerleştirdiler. Bavul bagaja, hurç arabanın arka koltuğuna yerleştirildi. Elrom'un şoförü az ilerde konsolosun binadan çıkmasını bekliyor du. Yanından geçip gittiler.
23 Mayıs günü Elrom'un ölüm haberini alan dönemin dışiş leri bakanlığı sözcüsü, İsrailli arkadaşına telefonda ne söyleye ceğini bilemiyordu. Nasıl oluyordu da Elrom kaçırılmış ve bir kaç gün sonra da öldürülmüştü? O zamanın şartlarına göre, bunu Türkiye'de yapabilecek ne
Bu olay tarihe "Balyoz Harekâtı" olarak geçmişti.
maddi ne de lojistik imkânları mevcut yasadışı bir Türk örgüt
İstihbarat alanındaki ilişkileri "rutin" bir işbirliğine giren
yoktu. Ayrıca var olan çoğu örgütün zihniyetinde, seslerini du
Türkiye ve İsrail görevlilerini 17 Mayıs 1971 tarihinde İsrail'in
yurabilmek için eylemlerinde ya araba yakmak ya da molotof
İstanbul Başkonsolosu Efraim Elrom'un THKP-C tarafından ka-
kokteyli atmak vardı.
56
57
O dönem bir gizli servis yetkilisine göre; yakalandığı za
tıktığını görmesiyle birlikte, Ulaş Bardakçı tarafından tabanca ile atı
man Mahir Cayan ile yapılan özel görüşmede Cayan, Elrom'u
şa başlanılmıştır. Bu durum karşısında polis memuru Reşat Okutan
bir balıkçı teknesinde götürürlerken onu kimin vuracağını Ulaş
ile oda penceresi dışında bulunan diğer görevliler de karşı atışta bu
Bardakçı ile yazı tura atarak belirlediklerini söylemiştir.
lunmaları sonucu, Ulaş Bardakçı, isabet eden 22 kurşun sebebiyle öl
Ve yaptığımız araştırmadan anladığımıza göre, dönemin Emniyet 1. Şube Müdürü Mahmut Dilelir'in kaldığı binada Ulaş Bardakçı kalıyordu.
müş, görevli polis memuru Reşat Okutan ve Tamer Gürbüz hayati tehlike arz edecek biçimde yaralanmışlardır. Görevlilerce mahallinde yapılan tespit ve tahkikte: Ulaş Bardakçı
"Ulaş Bardakçı'nın Arnavutköy Üvez Sokak No. 8/1'deki evde
tarafından çatışmada kullanılan 9 mm. çaplı Smith-Wesson marka ta
gizlendiği tespit edilmesi üzerine, 19 Şubat 1972 günü saat 07.00'de
banca ve 62 adet aynı çaplı mermi, yasaklanmış Marksist-Leninist ki
mezkûr mahalle komiser Muavini Alican Özgenler başkanlığında po
taplar bulunmuştur. Ulaş Bardakçı'nın üzerinde 11853,50 lira, ayrıca
lis memurları Reşat Okutan, Tamer Gürbüz, Tayfun Ergüven, Turan
gizli haberleşmeyi sağlamada kullanılan harfleri ifade eden muayyen
Koçak, Salim Somun ve Habib Gür'den müteşekkil tim gelmiştir. Ev
şekillerden ibaret şifre belgesi bulunarak, güvenlik kuvvetlerince zapt
çevresinde asker ve toplum zabıtası kuvvetlerince çevre emniyeti alın
edilmiştir."
masını müteakip Alican Özgenler, Reşat Okutan, Tamer Gürbüz ve Turan Koçak, Ulaş Bardakçı'nın gizlendiği öğrenilen Lale Arıkdal'a
Bu olaydan bir süre sonra 1. Şube Müdürü öldürülmüş ve cinayeti işleyen bulunamamıştı.
ait daire kapısını çalmışlardır. Elrom'u kimin veya kimlerin kaçırdığı hakkında yukarıda Görevliler, kapıyı açan hale Arıkdal'a evde arama yapacaklarını,
anlatılan olaylar bazı kişi ve kişilerin istedikleri gibi o dönemde
başkaca kimse olup olmadığını sorduklarında, adı geçenin gayet soğuk
yazılı kaynaklara aktardığı ve günümüzde çoğu insanın bildiği
kanlı bir şekilde evde yalnız oturduğunu, başka bir kimse olmadığını
şeylerden ibarettir.
beyan etmesi üzerine tim mensupları derhal eve girerek salon salaman je, bir küçük oda, bir küçük koridor, mutfak ve iki odadan ibaret daire de arama yapmaya başlamışlardır.
Peki nasıl olmuştu da Mahir Cayan ve arkadaşı Ulaş Bar dakçı, tarihe geçecek bu olaylar zinciri içine girmiş veya atılmış lardı?
Komiser muavini Alican Özgenler ve görevli memurlardan ikisi Lale Ankâal'dan gerekli görülen bazı konuları sorarken, polis memu ru Reşat Okutan küçük koridor nihayetindeki odaya girmiş, oda kapı sı soluna düşen köşedeki karyola üzerinde bir erkek ceketinin bulundu ğunu görerek arkadaşlarına burada erkek elbiseleri var diye seslenmiş tir. Bu sırada karyolanın karşısındaki duvara bitişik bulunan gardıro bun ön tarafının açıldığını, bir tabanca namlusunun dışarı doğru uza58
İsrail gizli servisi yetkilileri Elrom'u kaçıran ve öldüren kişi ve kişiler hakkında ayrıntılı bir bilgiye sahiptiler. Bu bilgileri Türk gizli servisi ile paylaşmış ve Mahir Cayan ve arkadaşı Ulaş Bardakçı'nın ölümüne sebep olmuşlardı. Kızıltepe olayında Mahir Cayan'ın yeri ve takibini belirle yip Türk istihbarat güçlerine bildiren kimdi?
59
O dönemi yaşayan Türk istihbarat yetkilisi şöyle anlatıyor du:
de olduklarının tespiti önceden yapılmış ve genelkurmay istih barat başkanlığına bildirilmiştir. Genelkurmay istihbarat daire
"O dönemde biz tespit edilen anti Amerikan yanlılarının oluştur
başkanlığı 25 Mart 1972 yılında Ordu-Fatsa kaymakamını ara
duğu örgütlerin hücre evlerine ait bilgilere ulaşsak dahi operasyon dü
yarak kaymakamlığı açık tutmasını, oraya bir öncü birlik yolla
zenlemek için ne personel ne de araç bulabiliyorduk. Operasyonla ilgi
yacağını ve istihbarat daire başkanlığından yüksek rütbeli bir
li bilgiler zaten onlara ulaşıyor ve o evler terk ediliyordu. Elrom ola
subayın da akşam helikopterle oraya geleceğini bildirmiştir. Fa
yında ise kaçıran kişiler hakkında bilgiler bize çok çabuk geliyor ve
kat bir gün sonra Mahir Cayan ve arkadaşları 26 Mart 1972'de
kimse bilginin yabancı istihbarat kaynaklarından geldiğine dair bir te
üç ingiliz teknisyenini de yanlarına alarak, Tokat ilinin Niksar
ori oluşturamıyordu. Mahir Cayan ve arkadaşı Ulaş Bardakçı'ya yöne
ilçesine bağlı Kızıltepe köyüne kaçmışlardı.
lik düzenlenecek operasyon Türkiye'de ilk defa çok geniş ve kapsamlı
Nasıl oluyordu da Türk güvenlik birimleri 26 Mart'ta ola
yapılan bir operasyon olacaktı ve biz sadece bir maşaydık. Sadece ma
cak bir eylemi 25 Mart'ta, yani bir gün evvel biliyordu da, bu
dalyonun görünen yüzü biz olacaktık.
nun önlemini alamamıştı?
Mahir Cayan, Ulaş Bardakçı ve arkadaşları
Ziri Aharoni ile 1996 yılında Tübingen'de yapmış olduğum
Elrom'u kaçırmalarının ardından İsrail gizli ser
birebir görüşmede, bana Elrom'un kaçırılıp öldürülmesiyle ilgi
visi Mossad tarafından takibe alınmış ve bulun
li olarak şunları söyledi:
dukları yerler her zaman belirlenmişti. Mossad Türkiye'de operasyon yapmayı riskli bulduğun dan dolayı, belirledikleri adresleri Türk güvenlik güçlerine bildirmiş, suçluların yakalanıp yargı lanmalarını ve idam edilmelerini sağlamıştır. Mahir Cayan her zaman grup halinde dolaştı ğından dolayı, Mossad asıl istediği olan onları kendilerinin infaz etme isteklerini yerine getiremedikleri için, Cayan ve arkadaşlarının yakalanmaları ile ilgili Türk emniyet güçlerine istih barat konusunda yardımcı olmuşlardır.
Mossad içinde Elrom öldürüldükten sonra bunu öldürenlere kar şı bir intikam hissi doğmuştu, ama jeopolitik olarak Türkiye'nin konu mu A.B.D ve İsrail'e yakınlığından dolayı gerçekleştirilemiyordu. Biz de bu şahısları takibe alarak bunların tam olarak nerede bulundukları na dair istihbaratı, yakalanıp cezalandırılmaları için Türk istihbarat birimlerine bildirdik. Mahir Cayan ve ekibi Kızıltepe olayı olmadan on gün evvelinden itibaren 12 kişilik bir timin takibatı altındaydı. Ama bir türlü Cayan'ı tek başına kıstıramıyorlardı. Çünkü onu tek bir yer de kıstırsalardı, onu öldürmekten başka çareleri kalmayacaktı. Çünkü bir tek Cayan'ı vurmak o zamanlar Türkiye'de pek fazla yankı yapmaz
Mossad, Mahir Cayan ve grubunu o kadar iyi takip ediyor
dı, ama bütün ekibi kıstırarak havaya uçurmakla birçok insanın tepki
du ki, atacakları her adımı ve giriştikleri tüm yasadışı operas
sini alırlardı. Burada yapılacak tek şey, yerel güvenlik güçleriyle işbir
yonları önceden öğrenebiliyordu. Üç ingiliz teknisyenin kaçırıl
liği yapmaktı. Türk güvenlik güçlerinin bu şahıslarla çatışmaya girip
ma olayında ise, Mahir Cayan ve ekibinin Ordu ili Fatsa ilçesin-
öldürülmesi, olayın yakın bir yerinde olan timimin takibatçıları tara-
60
61
fından bana rapor edilerek bildirilmiştir. Ben de Türk istihbarat teşki latından bununla ilgili olarak operasyon raporunu aldım. Kendilerine minnettarlığımı bildirerek Ankara'da bulunan İsrail büyükelçiliğine gidip Tel Aviv'e kriptolu mesaj yolladım. Bu grubun İspanya ve Filis tin bağlantılarını sonraki aylarda yakalayarak cezalandırdıklarını ve
EICHMAN OPERASYONU ÖNCESİ
Türkiye'deki devrimci ve komünistlere ibret olsun diye bu şahısların öldürüldüğüne dair bilgi verdi. Ayrıca, bu takibatlar sırasında kaçak olan Hans Fichtel adlı SS
Mossad 1951'de İsrail'de kurulmuş gizli bir servisti. Kuru
yarbayının da İstanbul'da izine rastladıklarını ve onun sahte bir Türk
cusu ufak tilki lakaplı, 1,60 boylarında İzzar Harel'di. İzzar Ha-
kimliğiyle İstanbul'da ikamet ettiğini söyledi. Odessa teşkilatında en
rel ilk ekibini 60 kişilik askeri timlerden oluşturmuş ve kurduğu
baş sıralarda olduğu için direkt söylemese de onu İstanbul'da etkisiz
Mossad'ın İsrail devletinin en seçkin özel istihbarat kuvveti ol
hale getirdikleri belliydi. Bunun ne demek olduğunu kendisine sorma
masını sağlamıştı.Kurduğu bu özel kuvvet, Araplara hiç göz aç-
mıştım, çünkü o zamanlar zor duruma düşebilirdi."
tırmamıştı, en ufak olayda veya saldırıda Arapları yok etmek
Elrom'un kim olduğu sadece kayıtlarda gecen ve doğrulu
için çalışıyorlardı.
ğu şüpheli olan bilgilerle o dönemde yazılı ve görsel basında
1990'lı yıllarda Kanadalı bir Yahudi ve eski İsrail ajanı olan
hep yer aldı. Elrom kimdi ve İsrailliler için niye bu kadar önem
Victor Ostrovski'nin çıkardığı Mossad adlı kitap, İsrail'in çıkart
liydi? Mahir Cayan ve Ulaş Bardakçı neden Amerikan, Fransız
tığı mahkeme kararıyla ABD ve Kanada'da yasaklatılmaya. çalı
veya İngiliz başkonsoloslarını değil de, İsrail başkonsolosunu
şılmıştı. Çünkü o kitapta da İsrail'in kuruluşu ve Mossad'ın dü
kaçırmıştı?
zenlediği uluslararası operasyonlar hakkında çeşitli bilgililer ilk
Mossad için Elrom'un öldürülmesine ve katillerin bulun
defa halka sunulmuştu ve bu Mossad'ın geleceği için hiç iyi ol
masına neden bu kadar önem verilmişti ve cinayetin arkasında
mamıştı. Çünkü Mossad'ın gerek Türkiye'de, gerekse diğer ül
ki gizli sırlar ve güçler kimlerdi? İşte bu soruların cevabı Mos
kelerde yaptığı tüm yasal ve yasa dışı operasyonlar anlatılıyor
sad tarihine bakıldığında ve gizli kaynaklar araştırıldığında El
du. Mossad 1952 ve 53 yıllarında İsrail'de Nazi'lerle ilgili bir ko
rom'un gerçek perde arkası katillerinin istemeyerek veya bilme
misyon kurmuştu. Nazi soykırımında görev alan suçluların ya
den Mahir Cayan ve arkadaşı Ulaş Bardakçı olduğunu söyleye
kalanması ve İsrail'de yargılanması amaçlanmıştı. Hazırlanan
biliriz. Bunun arkasında kaçak Nazilerin de olabileceği tezini de
bildirgede Mossad'a tam yetki verilmişti. İzzar Harel bu yetkiyi
yürütmek lazım.
aldıktan sonra Mossad içinde bir bölüm oluşturmuş ve bu bölü mün başına Efraim Elrom getirilmişti. Kurulan bölüm, çalışma larına hemen başladı.
62
63
İlk olarak, Avustralya'nın Graz şehrinde bu konulara vakıf
Almanla ilişkisi olduğunu, bu kişinin eskiden Almanya'da yük
ve hayatını bu konulara adayan, 2005 yılının Eylül ayında 93 ya
sek rütbeli bir subay olduğunu ve şu an Buenos Aires'te bir
şında ölen Simon VViesenthal (baş Nazi avcısı) ile bağlantıya ge
Amerikan firmasında çalıştığını bildirir. Ayrıca mektupta Mar-
çildi. VViesenthal o dönemde Nazilerle ilgili bilgileri topluyor ve
tin'in babasının toplama kamplarında mahkûm sevkıyat sorum
arşivliyordu. Bunu yapmasının nedeni: Kaçak olarak yaşayan
lusu olduğunu ve Almanya'daki soyadlarınm Eichman olduğu
on bin SS Nazi subayı olmasıydı. Bunlar dünyanın dört bir ya
nu da ekler. Mektubu okuyan savcı Bauer hemen bunu kendi
nında yaşıyor, yakalanıp yargılanmamak için sürekli yer değiş
makamlarına iletir. Bu bilgi çok önemlidir ve sızma riski yük
tiriyorlardı. Elrom ve ekibi 1954 yılında bu konuyla ilgili çalış
sektir. Hemen Viyana'da bulunan Simon VViesenthal'i arayarak
malarına daha çok ağırlık vermeye başlamıştı. Dünyanın dört
bilgileri aktarır.
bir yanında yaşayan Musevilerle ilgili toplanan bilgiler aktarı lıp, Nazilerle ilgili olarak Latin Amerika devletleri olan Arjan tin, Brezilya, Peru, Uruguay, Şili gibi ülkeler üst seçilmiş, arama VViesenthal trene binerek Frank
lar o devletlerde yoğunlaştırılmıştı.
furt'a gelir ve Ernst BaueıTe buluşur.
Elrom'a bağlı ekibin bir kısmı Almanya'ya giderek, aranan
Frankfurt'tan o dönemde İsrail'e
listesinde ilk onda olan Nazilerin doktoru olan Dr. Mengele ve
haftada bir uçak kalkardı. VViesent
Adolf Eichman'ın akrabalarını ve aile fertlerini takip altına alıp
hal ondan mektubu ve yapılan araş
sorguluyorlardı. Sorgulama, araştırmalar ve gelen ihbarlar Tel
tırma belgelerini alarak iki günlüğü
Aviv'de bulunan Mossad Akademisi'nde değerlendirilir ve sak
ne Viyana'ya geçme kararı alır. Ko
lanırdı. 1953 ve 1960 yıllarında derlenen bilgiler ve deliller sonu
nuyu hemen Harel'e iletir. Harel bu
cu toplam 35 Nazi subayı yakalanıp yargılanmış, 10'u idam
haber karşısında çok sevinmiştir. O
edilmişti.
da hemen Efraim Elrom'u çağırarak
Bu yakalama ve yargılama olayları İsrailliler için iyi bir ba şarı olarak görülmüyordu. Çünkü yakalanan Naziler, yakalan
(Adolf Eichman, 1906-1962)
ekibi hazırlamasını ve Almanya'dan çok önemli bir konuğunun geleceği
ma listesinin ilk 500'ü içinde son 400'lü sıralarda bulunan SS su
ni bildirir. Tüm Mossad ajanları gelecek olan bu konuğu ve ge
baylarıydı ve Top 10'daki subaylar halen yakalanamamıştı. 1960
tireceği bilgilerin ne olabileceğini heyecan ve merakla Mossad
yılının Kasım ayında Almanya'nın Stuttgart kentinde olan Ernst
genel merkezinde beklemeye başlarlar. İki gün sonra VViesent
Bauer adlı Alman eyalet savcısına, Arjantin Buenos Aires şehrin
hal, Tel Aviv havalimanına iner. Onu karşılamaya İzar Harel'in
den bir mektup gelir. Bu mektubu yazan Musevi kökenli gözle
özel şoförü gider. VViesenthal'i alarak Tel Aviv dışında bulunan
ri görmeyen bir Arjantin vatandaşı, kızının Martin adında bir
Mossad genel merkezine götürür.
64
65
VViesenthal Mossad merkezine geldiğinde onu bina giriş ka
le bir yerde oturmayacağını, onun kaçarken yüzlerce kilo altın
pısında İzar Harel karşılar. İzar Harel ve VViesenthal kısa bir
la kaçacağını tahmin etmektedir ve Eichman'a benzeyen bir er
sohbetten sonra özel bir odaya geçerek, konu hakkında ayrıntı
keğin bu binada ikamet etmediğini, onun tipine benzeyen herhangi
lı bilgi paylaşımına başlarlar. VViesenthal, İzar Harel'e elindeki
bir kişinin de oraya girip çıkmayacağını raporlarında bildirirler.
mektupta yazan kişinin muhtemelen Adolf Eichman'ın olduğu nu söyler ve konuyu kendi ajanlarınca da araştırmasını ister. VViesenthal elinde bulunan mektubun bir örneğini ve araştırma sırasında topladığı bilgi ve kaynaklan İzar Harel'e teslim ettik ten sonra tekrar Frankfurt'a geri döner. Tel-Aviv'de hemen kriz masası oluşturularak istihbarat değerlendirilmesi yapılır. Harel hemen Elrom'a talimat vererek, beş kişilik bir ekiple Arjantin Buenos Aires'e gitmesini emreder. O zamanlar Buenos Aires'e İsrail'den uçak olmadığından, Londra üzerinden aktarmalı uç ması için biletler alınarak iki gün içerisinde Buenos Aires'e git mek için hareket edilir.
Elrom'a geri dönmesi için talimat verilerek İsrail'e ekibiyle dönmesi sağlanır. Elrom gitmeden bilgiyi veren Yahudiye Bu enos Aires İsrail büyükelçiliğinin telefonlarını verir. Eğer kendi sine yeni bilgiler getirirse bu bilgileri Almanlara değil de İsrail lilere vermesini ister. Üç ay sonra Eichman ile ilgili bilgi veren şahıs Buenos Aires'teki İsrail büyükelçiliğini arayarak onunla buluşmak ister. İrtibatçı binbaşı Goldman bu buluşmaya gider ve ne tür yeni bilgiler olduğunu sorar. Adamın diyeceği ilk şey şu olur: Eichman çalıştığı firma tarafından üç aylığına bir maki nenin montajı için Brezilya'nın ikinci büyük şehri Sou Paulo'ya gönderilmiştir. O sırada görevinden yeni döndüğünü, ayrıca
Orada İsrail Büyükelçiliği Askeri Ataşesi ekibi karşılar ve
Eichman'nın yeni isminin Ricardero Clement olarak kayıtlara
onlar için tutulmuş özel bir bina tahsis edilir. Elrom ve ekibi işa
geçtiği ama büyük oğlunun adının Martin Eichman olarak ya
damı sıfatında Buenos Aires'te bulunan bazı firmalarla irtibata
bancılar partisinde kayıtlı olduğunu iletir. Binbaşı Goldman bu
geçerler. Aynı hafta mektubu yazan Yahudiyle buluşup ondan
haberi duyunca sevinçten gözleri yaşarır. 2,5 milyon Yahudi ka
bilgileri alırlar.
tilini belki de yakalama fırsatı yeniden doğmuştur. Binbaşı
Eichman'ın nerede oturduğu ve nerede çalıştığına dair bil
Goldman hemen oradan ayrılarak bu haberi İsrail'de bulunan
giler alınır. Aranan Eichman listede ikinci sırada olduğu için ko
Mossad genel merkezine teleksle iletir. Teleks geldiğinde Tel
nuya çok hassas yaklaşılır. Hata yapmamak için takibatlar Bu
Aviv'de saat gece 2:30'du. Harel evinde uyurken koruması onu
enos Aires Slam bölgesi yani varoşların kaldığı Garibaldi soka
arayarak ona teleks hakkında bilgi verir. Harel hemen giyinerek
ğına, Eichman'ın kaldığından şüphelenilen evin yanma kadar
Mossad genel merkezine gitmek için hazırlanır, evden çıkma
yapılır. Ama ev ev değil, 30 metrekarelik bir baraka yanında
dan Elrom'u arayarak acil toplantı için genel merkeze gelmesini
ufak bir bahçesi olan bir gecekondu konumunda, tuğlalardan
emreder. Harel genel merkeze gelir gelmez teleksi okur, yüzün
yapılmış, ancak hayvanların kalabileceği bir yerdir. Elrom İsra
deki şaşkın ve sert ifade kaybolur, mimiklerde gözle görülür bir
il'e verdiği raporda 2,5 milyon Yahudinin katili Eichman'ın böy-
gevşeme yaşanır. Elrom da genel merkeze girer girmez meraklı ve heyecanlı bir şekilde Harel'in bulunduğu odaya girer. Harel
66
67
sin yüzünde bir sevinç belirtisi görülür. Toplanan deliller de ar
teleksle bildirirler ve Harel durumu Dışişleri Bakanı ve Başbakan'a rapor eder.
tık Eichman'm Buenos Aires'te yaşadığını kanıtlıyordu, çünkü
2,5 milyon Yahudinin gaz odalarında katledilmesinin baş
Eichman'ın eski SS subaylarına ve Almanya'da bulunan tanı
aktörü Adolf Eichman'ın savaş bittikten 16 sene sonra yeri tes
dıklarına gönderdiği mektupların Buenos Aires'ten gönderildi
pit edilmişti. Garibaldi sokak, No: 17'de kurulan tuzağın için
ği belirlenmişti. Artık tüm bilgiler somut olarak Eichman'ın Bu
deydi artık. İsrail'de yapılan toplantıda Harel, Adolf Eichman'ın
enos Aires'te yaşadığının birer ispatıydı.
Kidon timi tarafından infaz edilmesini istiyordu. Dışişleri Baka
gelen teleksi Elrom'a ve diğer Mossad ajanlarına okutur. Herke
Artık sıra Adolf Eichman'ı yakalamaya gelmişti. Bir plan
nı ve Başbakan buna karşı çıkmışlardı. Bunun sebebi ise tüm ka
yapılmış ve Adolf Eichman'ı yakalamak için iki ekip kurulmuş
çak Nazilere ibret olması için savaş suçları mahkemesinde soy
tu. Bu ekipler ve görevleri şunlardı:
kırım suçundan yargılanmasını ve böylelikle diğer kaçak Nazi lerin de korkup Adolf Eichman gibi bir hataya düşerek yakalanmasıydı. İsraillilerin burada istediği şey aslında intikam değildi;
1. EKİP
amaçları Kaçak Nazileri yakalayıp yargı önüne çıkarmaktı.
5 kişiden oluşan Metsada, yani takip timi
Adolf Eichman'ın İsrail'e sağ bir şekilde getirilmesi emri El rom'a teleksle şifrelenmiş bir şekilde bildirilmişti. Elrom, Adolf Eichman'ı paketleyip İsrail'e götürmek üzere kafasında iki plan
2. EKİP 3 kişiden oluşan Kidon, yani infaz timi. Bu timde bir genel cer rahi uzmanı askeri doktor, bir lojistik ve ikamet organizasyon ele manı ve tim komutanı yarbay Efraim Elrom bulunuyordu. Kurulan bu ekipler Londra aktarmalı olarak uçakla Buenos Aires'e giderler. İkinci ekip Buenos Aires'in sakin bir semtinde bahçeli bir ev kiralar. İkinci alternatif olarak adresi gizli bir ev kiralayıp iki de araç satın alırlar. Araçların birine diplomat plakası fCD) takarlar. Üç ay evvelki bırakılan yerden takibata başlarlar ve takibatın ikinci günü Metsada timleri Adolf Eichman'la bir takibatta karşılaşırlar. Bu karşılaşmada Ricardero Clement'in aslında Adolf Eichman olduğunu tespit ederler. Hemen o akşam İsrail'e durumu
68
hazırladı. Elrom'un birinci planı şuydu: üç hafta sonra Buenos Ai res'te İsrail ticaret fuarı vardı. İsrail'den gelecek olan ticari he yetle beş kişilik bir destek timini de getirttirerek Eichman'ı giz lice bir uçağa bindirerek İsrail'e götürecekti. İkinci plan olarak, Eichman'ı Brezilya'ya kaçırarak orada karayoluyla Amerikan üstüne getirip, ABD üzerinden İsrail'e getirme imkânını da göz önüne almışlardı. Tabii yapılan bu ikinci plan biraz riskliydi. Elrom kafasında yaptığı bu iki plan dan ikincisine göre en az riski taşıyan birinci planı seçerek, Eich man'ın İsrail'e götürülmesini sağlayacaktı.
EICHMAN OPERASYONU
Ricardo Clement yani Adolf Eichman'ın evini 24 saat göze tim altına aldılar. Adolf Eichman tipik bir Alman olarak sabah 7.00'da evden çıkar, 8:30'da işyerinde olur, akşam ise 17:45 oto büsüyle evine gelirdi. Duraktan evine 1.8 km'lik yolu sabah ve akşam yürüyordu. Evde üç yaşlarında küçük bir erkek çocuk vardı. Bu çocuk Eichman'ın 1958'de dünyaya gelen oğlu Ricar do idi(Ricardo Eichman 1988 yılında Tübingen Üniversitesi Or tadoğu arkeoloji şefiydi. Halen aynı görevdedir. ). Eichman'ın oğluna kendi kod ismi olan Ricardo'yu vermesinin sebebi, iler de kendi öldüğü zaman Eichman soyadını alması içindi. Eğer kaçak bir yaşam sürmeseydi, oğluna kendi gerçek isim ve soy ismini vermeyi istiyordu. Elrom ve ekibi için artık beklenen gün gelmiştir. Eichman bir perşembe günü her zamanki gibi sabah saat 7:00'da işine git mek üzere evinden çıkar. Eichman işine giderken de Metsada ta kip timi onu işine kadar paketlemek için takip eder. Takip esna sında yolda yol bakım çalışması yapan işçiler nedeniyle, operas yon Eichman'ın iş dönüşüne bırakılmıştır. Çünkü yolda bakım için çalışan işçiler 16:30'da işi bıraktıklarında yol daha sakin ve hava daha karanlık olacaktır. Bu da operasyonun sağlıklı bir şe kilde ilerlemesi için daha elverişlidir. Elrom üst olarak kiralanan 71
villada telsiz başında doktorla birlikle bekler. İsrail'den ticaret
men dışarı çıkarak arkadaşlarına haber verir. 10 veya 15 kişilik
heyetiyle birlikte getirilen destek timi de villa etrafında ellerin
bir grup Ricardo Clement, yani Adolf Eichman'ı aramaya baş
de MP-3 silahlarıyla konuşlanmış olabilecek bütün ihtimallere
larlar. Ama hiçbir ize rastlayamazlar. Garibaldi sokağının sa
karşı bekliyorlardı. Eichman saat 17:00'da otobüse binecek ve
kinlerinden biri Eichman'm bir minibüse zorla sokulup götür
onunla birlikte takip timinde kadın ajan Clara da aynı otobüste
düğünü anlatır. Martin en yakın polis karakoluna giderek ba
olacaktı. Clara bir evvelki durakta Eichman inmeden iner, he
basının kaçırıldığını bildirir. Buenos Aires polisi derhal bütün
men Ziri Aharoni'nin kullandığı arabaya binerek otobüsü taki
ekiplere kaçırılan Ricardo Clement'le ilgili bilgileri geçer. Mar-
be alır. Beş dakika sonra Eichman da her gün indiği durakta
tin'e babası eğer başına bir şey gelir veya bir terslik olursa ara
elinde ufak bir torbayla iner ve yürür. 100 metre ilerde VW mi
yarak yardım alabileceği bir telefon numarası bırakmıştır.
nibüsün önünde bir kadın durur ve çaresiz bir şekilde arabası
Martin polis merkezinden ayrılarak hemen eve gidip, babası
nın bozulduğuna dair belirtiler yaparak Eichman'm dikkatini
nın ona bıraktığı telefon numarasını alarak en yakın telefon
çeker. Minibüsün arkasında iki Kidon elemanı ve Eichman'm
kulübesine gider. Telefonda karşısına çıkan kişi babasının en
geliş yönünden elinde spor çantalı üçüncü Kidon elemanı Eich
eski silah arkadaşlarının, yani kaçak SS subaylarının Latin
man arkasından yürür. Tam Eichman minibüsün yanma geldi
Amerika'da yardım eli uzatan Odessa (Organisation Der Ehe-
ğinde 1,90 boyundaki bir Kidon elemanı Eichman'ı yakalayıp
maliye SS Ofiziere) yetkilisi çıkar ve onlara babasının kaçırıldı
minibüsün içine atar. 2,5 milyon Yahudinin masa katilini yaka
ğına dair bilgi verir.
larlar. Ziri Aharoni de ekibiyle minibüsü takibe alır ve telsizle Elrom'a "SERÇE EVİNE DÖNDÜ" parolasını vererek operasyo nun başarıyla gerçekleştiğini bildirir. Bu esnada Elrom dışarıda bulunan destek timine misafirlerin 15 dakika içinde gelecekleri ne dair işareti verir. Minibüs villanın içinde bulunan garaja gi rer. Hemen Eichman'a sakinleşmesi ve uyuması için iğne yapı lır. Elrom derhal büyükelçiliğe giderek İzzar Harel'e teleks geçe rek Eichman'm yakalandığını bildirir. İsrail'e sapa sağlam geti rilmesi ve operasyonun ikinci planına geçilmesi için emir bekler. Harel ondan, ertesi gün İsrail'den ticaret fuarı için heye getiren EL-AL Havayollarının İsrail'e geri dönen uçağıyla serçeyi yuva ya getirmesini ister. Saat 19:30. Eichman'm hanımı ve oğlu merak ederler. Eich
Odessa'ran o dönemde Latin Amerika'da 1500'e yakın aktif üyesi vardı. Bu üyeler 1960'lı ve 70'li yıllarda CIA tarafından La tin Amerika'da komünistlere karşı silahlı eylemler yaparak Amerikalılara taşeronluk yapmışlardı. Odessa yetkilileri duru mu derhal Latin Amerika'da bulunan üyelere bildirerek hava alanlarını, tren garlarını aratmaya başlattı. Ekip Buenos Aires'de çıkışları tutularak aramalarına devam etti. Odessa yetkilileri Ar jantin polisiyle beraber çevirmeler yaparak aramalara başlamış lardı. Yapılan tüm aramalar cevap vermiyor, Ricardo Clement yani Adolf Eichman bulunamıyordu. Adolf Eichman, 12 saatlik uzun uykusundan olan bitenden habersiz şekilde uyandığında insanlık tarihinde görülmemiş bir katliam yaptığı için cezasını çekme zamanı geldiğini anlar.
man 12 yıldır hep dakik şekilde evine gelirdi. Oğlu Martin he72
73
Sabah olduğunda bütün ekip Buenos Aires'te bulunan rad
Goldman hemen büyükelçiliğe gelerek parayı tamamlar ve İsra
yolarda Adolf Eichman adında bir SS subayının kaçırıldığına
il ve Elrom'a operasyon için yeşil ışık yakar. Birinci tim hemen
dair haberler vermeye başlar ve ortalık bayağı karışır.
polis kıyafetlerini giyerek Eichman'ı havaalanına getirir. Uçağı
Elrom'un içinde Eichman'ı akşamki uçakla İsrail'e götürüp
arama bahanesiyle aynen planlandığı gibi uçağa biner ve pake
götüremeyeceğine dair kaygılar oluşmaya başlamıştı ve bu kay
ti yani Eichman'ı ikinci time yani Elrom'a teslim ederler. Elrom
gıları hissetmekte haklıydı. Çünkü havaalanlarına giren çıkan
ve timi Eichman'ı alarak İsrail'e getirirler. İsrail de Eichman'ın
tüm araçlar çok sıkı şekilde didik didik aranıyordu. Elrom, Eich
gerçek kimliği belirlendikten sonra dünya kamuoyuna ve bası
man'ı İsrail'e götürmek için İsrail Büyükelçiliğinde görevli olan
nına Adolf Eichman'ın yakalandığını ve İsrail'de olduğunu bir
binbaşı Goldmann'm yanına gider. Goldmann'm Arjantin polisi
basın toplantısında bildirirler.
ve askeri çevrelerle arası çok iyiydi. Goldmann'm Arjantin poli
Buenos Aires'te bulunan Odessa mensupları içinde bir hu
siyle o zamanlar rüşvetle yapamayacağı bir şey yoktu. Gold-
zursuzluk başlamıştı. Nasıl olmuştu da SS albayı Adolf Eich
mann ve Elrom İzar Harel'e bir teleks çekerek Buenos Aires em
man'ın yeri Yahudiler tarafından tespit edilmişti. Odessa teşki
niyet müdürüne 50 bin dolar para teklif eder ve onun da bu tek
latı üyeleri bunu gururlarına yediremiyorlardı. Ama diğer Ka
lifi kabul edeceğini çok iyi bildiği için, havaalanına Elrom'u ve
çak SS subaylarının da yeri tespit edilmiş olabileceği ihtimalini
ekibini sokarak İsrail'e dönebileceklerini iletirler. Harel ortalık
göz önünde bulunduruyor ve hemen Arjantin'den çıkarmaları
çok karıştığı için ona temkinli bir şekilde yaklaşmasını, Eich-
gerekiyordu. Dr. Mengele'yi hemen Peru'ya götürmüş ve gü
man'ın ellerinde olduğunu, fakat nerede olduğunu asla söyle
venli bir yerde saklamışlardı.
memesini ister. Goldman'm kurduğu plan şudur: Ajanların hepsi Portekizce ve İspanyolca'yı çok iyi biliyor
Odessa teşkilatı Adolf Eichman'ın kaçırılmasından kim so rumluysa yakalanıp öldürülmesi için ant içerler.
lardı. Onlara polis kimliği vererek uçağı arama süsü verip Eich
1961 yılının Eylül ayında Tel Aviv yüksek mahkemesinde
man'ı uçağa sokacaklardı. İkinci tim de uçakta Eichman'ı teslim
Adolf Eichman'ın yargılanmasına başlanmıştı. Mahkeme salo
ederek İsrail'e götürecekti. İlk tim karayoluyla Brezilya'ya gi
nuna 80'e yakın seçkin seyirci katılmıştı. Dünya basını da bu du
dip, oradan New York'a uçarak aktarmalı olarak İsrail, Tel
ruşmaya büyük ilgi göstermiş, 800 tane basın mensubu mahke
Aviv'e döneceklerdi. Goldmann konuyu müdüre açar. Ona ya
meyi dışarıdan takip etmişti.
pacağı bu yardımın tutulacağını, insanlık namına 2,5 milyon in sanın katilinin yakalanması için katkıda bulunmuş olacağını, karşılığında ise kendisine 50 bin dolar ödeneceğini söyler. Em niyet müdürü ise kendilerine yardım edeceğini, fakat karşılığın da onlardan 100 bin dolar istediğini söyler. Bu durum üzerine
Adolf Eichman davasında mahkeme salonunda onu kaçı ran tim komutanı Efraim Elrom ve yardımcısı Ziri Aharoni de vardır. (Ziri Aharoni, 1996 yılında yazdığı "Ben, Eichman'ı Ka çırdım" adlı kitabında da o davayı anlatmıştır.)
75
74
t
Mahkeme salonunda bulunan diğer bir konuk da Buenos
la ilgili haber ve fotoğraflar yayınlandı. Türkiye'de o zamanlar
Aires'te Tagblatm gazetesi yazan Roberto Kuhnled'tı. Roberto
Amerikan karşıtı hareketler vardı ama İsrail karşıtı haraketler
1941-1945'e kadar Hitler'in propaganda gazetesinde köşe yazarı
yoktu. Çünkü Türkiye'de ne aşırı sağcı-solcu görüşler, ne de ir
olarak çalışmıştı. 1948 yılında Arjantin'e yerleşmiş ve mesleğine
ticai gruplar vardı. Ama 1960 yılından sonra ortaya çıkan ve
burada devam etmişti. Odessa teşkilatıyla çok iyi irtibatı olan
yüzlerce eski Nazi savaş suçlusunun kaçtığı Express hattının
bir adamdır. Mahkeme salonunda çektiği fotoğrafları ileride ka
merkezi İstanbul'da Odessa teşkilatının merkezi vardı. Bu gay
çak Nazilere vererek orada kimlerin mevcut bulunduğunun tes
ri resmi merkezin yeri, İstanbul'daki Alman başkonsolosluğu
pit edilmesinde bilmeyerek yardım etmiş oldu. 1962 Mart ayın
nun karşısındaki ve günümüzde CNN TURK 5N1K programı
da Tel Aviv yüksek mahkemesi Eichman'la ilgili nihai kararı ve
nın sunulduğu binanın yanında bulunan binadır. Bu binada ça
rir. 2,5 milyon Yahudinin katledilmesinde başrol oynayan ve in
lışan elemanlar normal tüccar görünümündeydiler. Gayri resmi
sanlığa karşı işlediği suçlardan dolayı idama mahkûm olmuş,
yaptıkları çalışmalara da devam ediyorlardı. Bunlar İsrail dev
Mayıs 1962'de idam edilmiştir. Elrom ve ekibi İsrail devletinin
letinin ve bunun dış temsilciliklerine karşı yapılabilecek saldırı
verdiği en büyük kahramanlık nişanıyla ödüllendirilmiştir.
planlıyorlardı.
Ödülü İsrail devletinin kurucusu David Bengurion kişisel ola rak vermiştir.
Türkiye'ye atanan İsrail başkonsolosunun özgeçmişini araştırmaya başlamışlardı. İstanbul'da bulunan Odessa örgütü
Odessa yetkilileri bu idam olayından sonra boş durmuyor
nün başında benim yapmış olduğum araştırma sonucu çıkan
du. 1963 Ağustos ayında Buenos Aires Emniyet Müdürü çapraz
isim Alois Bronner'den başka kimse değildi. Çünkü Bronner şu
ateşe tutularak öldürülüyor. Aynı ay Buenos Aires'te bulunan
an 93 yaşında ve Suriye'nin başkenti Şam'da kaçak olarak yaşa
Yahudi sinagoguna bomba konuluyor: 2 ölü 15 yaralı. Yine 1963
maktadır. Kendisi 120 bin Yahudinin gaz odalarında katledilme
yıllında Latin Amerika'da yani Adolf Eichman'm asılmasından
sinin baş sorumlusudur. Yıllarca Türkiye'de yaşayarak Elrom
sonra, birçok Yahudi mahallesine bombalar konuluyor, basında
suikastından sonra Suriye'ye kaçmıştır. Şu an arananlar listesin
anti-semitist yazılar çıkmaya başlıyor ve Yahudi düşmanlığı git
de birinci sıradadır. Bronner Nazi suçlusu olarak Odessa teşki
tikçe artıyordu. Bunları organize eden ise Odessa üyeleriydi.
latı İsrail başkonsolosunun Adolf Eichman davasında çekilen
Mahkeme salonundaki insanların kimlikleri tespit edilmeye ça
fotoğraflar içinde tespit edilmişti. Orada niçin bulunduğuna da
lışılıyordu ama hiçbir başarı sağlanamıyordu. Tespit edilenler
ir tahkikatlar yapmaya başlar. Muhtemel olarak Adolf Eich
de İsrail'de oturuyordu. Odessa'nın araştırma yapamadığı tek
man'm kaçırılması ile ilgili Elrom'un bir parmağı olabileceğine
yerdi İsrail. Elrom ajanlık kariyerini 1965'te bitirerek Dışişleri
dair kanaatler getirmeye başlarlar. Ve onu nasıl cezalandırabile
Bakanlığına geçti. Diplomat olarak o görevde başarılar elde
cekleri hakkında planlar yapmaya başlarlar, çünkü işinin bitir
edip, 1969 yılında Türkiye'ye İstanbul Başkonsolosu olarak
mek istedikleri şahıs İsrail büyük konsolosudur. Herhangi bir
atandı. Türk basınında da Elrom'un konsolos olarak atanmasıy-
sinagog veya rüşvetçi bir memur değildi ve ona yapılacak her-
76
77
hangi bir saldırı da Türkiye'de yaşayan kaçak Nazi subayları için bayağı sorun olabilirdi. Türkiye 2. Dünya Savaşı'nda bağımsız kalarak her iki tara fı da iyi bir diplomasiyle idare etmiştir. Kimse Türkiye'de kaçak Nazilerin yaşayabileceği ihtimalini düşünmemiştir. Çünkü her kes kaçakların Latin Amerika'da olabileceklerine dair ihtimaller yürütüyorlardı. Çünkü Adolf Eichman Arjantin'de yakalanmış
bu ilişkiyle ilgili haber alırsa ortalığın karışma ihtimali büyük tü. Onun için arada hep biraz mesafe bırakılmıştı. Ama Nazi ler de uzun zamandır Yahudilere karşı saldırılarda bulunma mışlardı ve amaçları Führerlerinin bıraktığı Musevi vasiyetini yerine getirmek ve dünya âlemini sistematik olarak yok et mekti. Fakat şu faktörü de göz ardı etmişlerdi: karşılarında ar tık zayıf bir Yahudi dünyası yoktu.
tı. Dr. Mengele'nin de Arjantin'de yaşadığına ve sonrasında kaç
Dört bin yıllık sürgün ve kaçıştan sonra Musa peygamberin
tığına dair bilgi ve kanıtlar vardı. Ama tabii Türkiye'de baş Ya
evlatları kaçtıkları ana vatanlarında huzur içinde yaşamak hak
hudi düşmanı Alois Bronner, Adolf Eichman'm intikamını al
larına sahip olmuşlardı. Onların yüz yıllardır çektikleri haksız
mak ve dünya kamuoyuna biz halen varız demek istiyordu
lıklara ve katliamlara artık baş eğme niyetleri yoktu ve karşıla
Odessa'nın maddi imkânları çok iyiydi, o zaman camilere gide
rına gelebilecek her düşmanlığa karşı koyma imkânına sahipti
rek İsraillilerin Filistin'de neler yaptıklarının ve Müslümanların
ler. Ellerinde çok iyi bir gizli servisle dışarıdan İsrail devletleri
orada Yahudiler tarafından katledildiğinin fetvası verdiriliyor
ve vatandaşlarına gelebilecek her düşmanca saldırıyı önceden
du. Ama Amerikan karşıtı propagandalar yapılmıyordu.
belirleyip önlem alma imkânları vardı. İsrail gizli servisi Mos-
Amerika'nın 1950'de soğuk savaşın bitimine kadar sürdü ğü yeraltı çalışmalarına Adolf Hitler ve adamları 1930'larda başlamışlardı ve tabii Amerikalılar eski düşmanlarının bu ko nuyla ilgili yardımlarına minnettardılar. Bu teşkilatın adını da İtalyanca Gladio koymuşlardı. Gladio'nun görevi, komünizm den istila edilen herhangi bir Nato devletinde gizli bir bütçe ve militan gruplar oluşturarak bir çalışma yapmaktı. Ama tabii bunların görevleri de, savaş olmayan zamanlarda komünist idealistliğini yürüten insanları pasifize etmek ve rejimleri yık
sad dünyanın en küçük gizli servisiydi. 2000 yılında aktif maaş lı 1180 elemanı olan, tabii bunların içinde çaycı, sekreter ve te mizlik elemanlarının da dahil olduğunu hesaba katarsak gerçek elem sayısı 800'leri buluyor. Ama dünya çapında 20 milyon in sanın Mossad'a bilgi verdiğini düşünürsek, bunların içinden de sırf 18 milyonun Yahudi asıllı olduğunu hesaba katarsak, Mossad gibi bir teşkilatın dünyanın dört bir yanında olan olayları Amerikan haber alma servislerinden daha evvel bilmesinin se beplerini anlayabiliyoruz.
maktı. Yani Odessa teşkilatı 1960'tan sonra Amerika Haber Al ma Teşkilatı'yla iç içeydi. Ama aralarında bulunan Nazi men supları dünya çapında insanlığa karşı işledikleri suçlardan do layı CIA ve Pentagon'u bayağı zarara sokuyordu. Çünkü Ame rikan ekonomisini ayakta tutan Yahudi sermayesiydi ve onlar
78
7')
Mahir Cayan bağlantısı
rusu Türkiye'de Nazilerle ilgili bir balta girmemiş orman oldu
Mahir Cayan ve arkadaşları 60' lı yılların ortalarına doğru
ğu ve ekspres hattının içeriğine dair haberler çıkabilirdi.
dünyanın her yerinde gerçekleşen öğrenci hareketlerini Türki
İsrailliler zaten arka kapı saydıkları Türkiye'ye gelerek pa
ye'ye taşıyıp Amerikan karşıtı ruhu Türk camiasında aktifleştir-
ket operasyon yapabilirlerdi. Ve Efraim Elrom kaçırılıyor, yıllar
mek konusunda oldukça
başarılıydılar. Amerika'nın Viet
dan 1971. Emniyet genel müdürlüğünün o zamanki istihbarat
nam'da yaptığı katliamlar onlar için bardağı taşıran son damla
dairesinin adı Önemli İşler Müdürlüğ) konuya el atıyor, tahki
olmuştu. Altı askerin Dolmabahçe sarayında denize dökülmele
kat yapıyor. İstanbul'da yollarda ilk defa çevirmeler oluyor ve
ri ve o zamanın İstanbul valisinin genel talimatıyla eğlence mer
evler basılıyor. Emniyete gelen bir ihbar telefonuyla İstanbul'a
kezlerine ve Taksim meydanına vatandaşlarımızın girmeme ka
gelen İsrail ajanlarının bilgilerini değerlendiren o zamanın
rarı o zamanlar solcusunu da, daha yeni türemeye başlayan sağ
önemli işler müdürü olayın faillerinin anarşist sol çevrelerde
cısını da hareketlendirmiştir. Mahir Çayanlarm o zamanlar işle
aranacağına dair basma belirtiler verir. Ama tabii isimler veya
dikleri suçları şimdiki T.C.K.'ya göre üç sene hapislik cezalardı.
grupların ismini vermez. İki gün sonra Elrom kafasına sıkılmış
Araba yakmalar, adam dövmeler ve bildiri dağıtmalar onların o
kurşunlarla arabanın bagajında bulunur. Gelen bir ihbar telefo
zamanlar yaptığı eylemler ( O zamanın şartlarına göre yıkıcı ve
nuyla arabanın nerede olduğunun tespiti yapılır. Tabii suçlular
anarşist dil ve eylemler) bugünkü Türkiye'mizde, medyadan ta
hem gelen gizemli ihbar telefonlarında verilen hem de Elrom'un
kip ederseniz, İstanbul gibi bir metropolde her gün oluyor. Sa
dostu Ziri Ahara'nm verdiği isimdir. Mahir Cayan ve arkadaşla
nıklar bu tip suçlarda tutuksuz yargılanıyorlar. 1960'larda yapı
rı gerisini ve olayın gidişatını biliyor. Suçlular çalışmada vuru
lan araştırmalara göre Türkiye'de 200-300 kaçak Nazi subayı ya
luyor ve sonra ölüyorlar. Elrom olayı da T.C.'de işlenen birçok
şıyordu.
cinayet gibi kapanıyor.
Bunların hepsi olmasa da 40-50 tanesi Odessa teşkilatında
Gelelim yaptığım araştırmalara... Benim tezim o zamanın
aktif rol almışlardır. Aralarında en kıdemlisi Alosis Bronner'di.
şartlarına göre bu olayın böyle kapanmasına sebep veren unsur
Bronner'e göre Elrom'un Adolf Eichman'm olayında kesinlikle
lara dayanıyor: 1. Odessa teşkilatı 1955'ten 1980'lere kadar Tür
parmağı vardı ve onu bu kaçırma olayıyla ilgili sorumlu tutmak
kiye'de aktifti ve başında Elrom öldürülünceye kadar Alois
istiyordu. Kendi yakın çevrelerinde oluşturduğu bir ekiple El-
Bronner vardı. Adolf Eichman'ın kaçırılmasının arkasından inti
rom'u gece gündüz takip etmeye başladılar. Hangi cafelere git
kam olarak yapılmış, Elrom Odessa teşkilatının vurulacaklar lis
tiğini ve hangi sinemalarda film seyrettiğini öğrendiler. Amaçla
tesinde en baş sıralarında yer almıştır. Elrom'un Mahir Cayan
rı Eichman'ın intikamını almaktı, başka bir şey değil. Kendi öz
ve arkadaşları tarafından öldürülmesi onların da işine gelmişti.
geçmişlerinin Türkiye'de yaşadıkları süre içinde deşifre olma
Anlayacağınız Cayan ve arkadaşları istemeyerek de olsa bir ne
ması gerekiyordu. Çünkü olursa onların peşinde ve daha doğ-
vi bilmeden Nazilere tetikçilik yapmışlardır.
80
8]
Herhalde Elrom'un tam özgeçmişini bilselerdi, bu konu
Gelelim İsraillilere ve Mossad'a. En iyi ajanları öldürülmüş
tarihimizde daha değişik şekilde yerini bulurdu. Elrom'un öl
tü ve İsrail ilk defa zor duruma düşmüştü. Çünkü bir yandan
dürülmesi tabii kaçak Nazileri de zor duruma düşürmüştü.
büyük abisi ABD'nin komünizme karşı desteklediği Odessa teş
1988'de Bronner'in Şam'daki bir arkadaşı, ona Şam'ın İstan
kilatı vardı, bir yandan da kendilerinin ABD ile yaptıkları işbir
bul'dan daha kötü olduğunu, İsrailli yüksek düzeyli bir dip
liği hem komünistlere karşı hem de Araplara karşıydı. Tabii
lomatın öldürülmesi ve bunun organizasyonunda kendisinin
Mossad Elrom'un Alois Bronner ve ekibi tarafından öldürülmek
de dahil olduğunu, bu diplomatın Adolf Eichman'ın kaçırıl
istendiğini biliyordu ama bilmemezliğe geldi, çünkü onlar için
masıyla bağlantısı sebebiyle öldürüldüğünü söylemiştir. Evet,
bu cinayeti Mahir Cayan ve arkadaşlarının yaptığı tezi işlerine
bu açıklamaları yapan şahıs hâlâ Şam'da yaşamaktadır ve yüz
yarıyordu. Türkiye ihbarla yanlış zanlıların yakalanmasına im
binin üzerinde insanın ölümünden sorumlu olan Alouis Bron
kân tanındı ve gizlice Odessa teşkilatının İstanbul'daki ikinci
ner'dir. Bronner ayrıca o zamanki Türk emniyetini yanlış bil
elemanın infazını gerçekleştirdiler. Bronner'in kaçış sebeplerin
gilerle ve sahte ihbarlarla yanlış yere yönlendirdiklerini söy
den biri de buydu. Türkiye'de komünistlere karşı bir hareket ba
lemiştir.
şarısı kazanılmıştı, bu büyük ağabeyleri ABD'nin de işine yarı
Bu ifadelerden şu tezi yürütmek zorunda kalıyorum: Odessa Gladio'nun emri altında Türkiye'deki anti-komünist güçleri paramiliter olarak destekliyordu, bu cinayetin Mahir Cayan ve arkadaşları tarafından yapılmasını da. Ne kadar Cayan'ın arka daşları polise verdikleri ifadelerde olayı onların işlemediğini belirtseler de, ifadelerin o zamanın şartlarında ağır işkence altında alındığına dair kanıtlar vardır. Elrom öldürüldükten sonra Tür kiye'de komünistlere ve devrim görüşlü kişilere karşı aynı Latin Amerika'da yapıldığı gibi gizli bir temizleme operasyonu başla dı ve ilk defa silahlı çatışmalar çıktı. Düşünürsek, Elrom öldü rülmeden evvel emniyet veya Türk istihbaratı sağ-sol eğilimle rini Türkiye'yi bir iç savaşa sürükleyecek pozisyona kadar getir mişti. Bunların hepsi 80 ihtilalinden bir kalemdi, kesildi... 13
yordu. Çünkü o sıralar Türkiye haşhaş ambargosu yüzünden bayağı sıkıntılar yaşıyordu ve direkt olarak ABD'ye bağlıydı. Amerika için de Türkiye stratejik yönden çok yaralı bir devletti. Bu devletle Amerikan karşıtı güçlerin dolaylı yolla yok edilme si herkesin yararmaydı. Ama tabii şunu da söylemek lazım: Mossad, daha doğrusu Elrom'un arkadaşları onun aktif görev den ayrılarak diplomatik ajanlığa geçmesini hiç desteklemedi ler. Onu makamına geçtikten sonra birçok kez aktif göreve ça ğırdılar ama Elrom bunu kabul etmedi. Türkiye'nin zor bir dev let olduğunu ve İstanbul'un yabancı ajan kaynadığını ve onun İstanbul'da çokça sorunla karşılaşabileceğini ve yaptığı aktif gö rev sırasında düşmanları tarafından deşifre olacağını her hafta lık rutin toplantılarda kendisine iletildi ama boşundaydı.
Eylül 1980 yılında ne anarşist vardı, ne de ülkücü; hepsi sanki bir gizemli güçten dur emri almışlardı.
82
83
Sonuç: Efraim Elrom'un öldürülmesi Türkiye'de ve Ortadoğu'da neleri değiştirdi? Bütün anarşist sol görüşlü devrimci güçler ya saklandı. Herkes idam veya ömür boyu hapis aldılar. Mahir Ca
DR. MENGELE GELMEDİ, ÇÜNKÜ O 1978'DE
yan ve arkadaşları öldürüldü, Deniz Gezmiş ve arkadaşları asıl
PERU'DA KANO KAZASINDA ÖLMÜŞTÜ
dı. Türkiye'de ilk defa sağcı milliyetçi cephe ortaya çıktı. Türki ye'ye yapılan haşhaş ambargosu kalktı. Amerika ilk uzun mevzili atom başlıklarını Türkiye'ye getirdi. İsrail'le bazı anlaşmalar yapıldı. Savunma sektöründe Türkiye'de ilk iltica faaliyetleri ve gruplar ortaya çıktı.
Dr. Josef Mengele 1912 yılında Almanya'nın Bavyera eyale tinin 25 bin nüfuslu Günzburg şehrinde doğmuştur. Babası zen gin bir sanayici olarak Günzburg şehrinde Mengele traktör ve römork fabrikasının sahibidir. Oğlunu ileride bu fabrikanın ba
Değerlendirmeyi kitabı okuyan okuyucularımıza bırakıyo
şına geçirmek istediğini bu ufak kasabada herkes bilirdi. Oğlu
rum. Memleketin jeopolitik yönden ne kadar önemli olduğunu,
nun ders notları o kadar iyidir ki, her sene sınıfını birincilikle bi
o zamanki stratejik konumu sebebiyle dış güçler tarafından ka
tirir. Biyoloji dersine yatkınlığıyla bilinen bir öğrenciydi. Herke
rıştırıldığını ve bunun ekonomik yönden nelere mal olduğunu
se tıp okumak istediğini belirterek, bu vesileyle babasının hep
hepimiz biliyoruz...
tepkisini alırdı, çünkü onun ticarete yatkınlığı hiç yoktu ve bu ufak kasabadan da gitmek istiyordu. 1930 yılında Heidelberg tıp akademisine giderek, 1935 yılında birincilikle mezun oldu. Öğrenci yıllarında NSDAP Partisi'nin gençlik koluna üye olmuş ve partide bayağı başarılar kazanmıştı. Sınıf birincisi olduğu için ve parti üyeliğinden dolayı Nürnberg Hastanesi'ne tayin edildi. Nürnberg Hastanesi o zamanlar yeni kurulan SS birlikleri nin mensuplarının gittiği hastaneydi. SS Hitler'in özel birlikle riydi, bu birlik önce 10 bin, 1930'da 100 bin ve 1943'te de 350 bin seviyesine çıkarılmıştı. 1936 yılında SS'lerin başı Heidrich Nürnberg Hastanesi'ne gelerek genel cerrahi kısmında bir hafta yatacaktır. Bu esnada genç, dinamik ve mesleğine vakıf bir dok torla tanışır. Bu doktor Dr. Mengele'dir.
85
Heidrich ona SS doktoru olması için ricada bulunur. Çünkü
1939 yılında Polonya Almanlar tarafından istila edilmiştir.
bu özel birliğin doktorlarının da özel olması gerekmektedir.
Ve Alman ordularını durduracak derecede nizami bir ordu kar
SS'in labora tu varlarında ve deney yerlerinde çok eksikliği vardı
şılarına çıkamıyordu. Birkenau Polonya'nın Çek sınırına yakın
ve Mengele gibi iyi doktorlar da işine yarardı. Ona şu anki ma
bir kasabadır. Bu kasabada Himmler'in ve Heidrich'in SS'leri,
aşının iki katını teklif eden Heidrich, karşısındakinin Mengene
dünyada şimdiye kadar görülmemiş bir toplama kampı yaptır
traktör fabrikasının vârisi olduğunu bilmiyordu. Bunu ileride
dılar. Bu toplama kampı bütün ufak kamplardan toplanan ve ar
öğrenecektir. Mengele, Heidrich'e maaşının şu ankinden fazla
takalan insanların yok edileceği bir yerdi, yani insan mesanesiy-
olmaması şartıyla, onu ne zaman isterse çağırabileceğini söyle
di. 1941'den 1944' ün Aralık ayma kadar toplam olarak 2,6 mil
yip teklifi kabul eder. Heidrich çok duygulanır. 3. Reich'ın böy
yon insan sistematik şekilde katledilmiştir. Himmler buraya baş
le vatansever bir evladını kendi teşkilatında görmek onu duy-
tabip olarak Dachau kampında görevli olan Dr. Mengele'yi ge
gulandırmıştır. Bir ay sonra Bavyera'nın Dachau şehrine, siyasi
tirir. Çünkü Mengele'nin son buluşu, bir tür gazın su ve buhar
suçluların yattığı, Almanya'nın ilk toplama kampına Heid
la karışımında insanların bir dakikada ölmesini sağlayan bir bu
rich'in özel emriyle başhekim olarak atanır.
luştu. Söz ettiğimiz gaz ünlü Ziklon-B gazıdır. Bu gaz başka bir
Dachau kampı insanlara birçok deneylerin yapıldığı insan lık dışı bir kamptı. 1940'ta gaz odaları yapılmış ve 1941'de bu gaz odaları ve krematoryumlar faaliyete geçmiştir. Burada Mengele'nin yapacağı deneyler ileride Alman ordusunun doğuda
Alman biyolog tarafından bulunmuştur. Ve o biyolog tarafından Yahudi kökenli insanlara Dachau kampında denenmiştir. Bu ça lışmanın hızlanması için de doktor Mengele bunu buhar ve su karışımıyla denemiş ve başarılı olmuştur.
yapacağı hareketlerde çok işine yarayacaktır. Mengele ilk kaş
1940 Kasım ayında Almanya ve Almanya'nın istilası altın
mir kamuflajların askerlere giydirilmesi için tıbbi deneyler ya
daki devletlerde bulunan kamplarda 4 milyona yakın Yahudi
parak, bunun -30 derecede insan vücudunu dondurmayacak
bulunmaktadır. Hitler bunların son çözümünü 1941 yılının
kumaş olduğunun tezine varmıştır. Bu, Berlin'deki siyasetçile
Ocak ayındaki konferansta verir ve Himmler'e verilen tam yet
rin ve Hitler'in bu genç doktora dikkatlerini çekmiştir. 1939 yı
kiyle Yahudi sorununu Avrupa ve dünyada kökünden çözmek
lında Hitler Mengele'yi Berlin'e çağırarak ona yılın tıpçısı ödü
ister. Öldürme mekanizması gizli ve delil bırakmayacak şekilde
lünü verir. Ve onu çok özel bir konu için makamına çağırtır. Hit
ister. Dr. Mengele de bu imha mekanizmasına kendi metotlarıy
ler'in bir sorunu vardır: kendisi çocuk yapamadığı için bunu na
la katkıda bulunmaktadır. Mengele'nin uzmanlık dalı ikizler ve
sıl yapabileceğine dair ondan bilgi ve çalışma yapmasını ister.
siyam ikizleri üzerinedir. Ve kadınların altı, yedi ve sekiz ayda
Mengele, şimdiki tıpta tüp bebek dediğimiz sistemi 65 yıl evvel
yapacakları erken doğumlardan doğan çocukların yaşama süre
araştıran ilk tıpçıdır. Latin Amerika'ya kaçtığında, oradaki in
cinin ne kadar olacağına dair çalışmalar yapan bir katildir. Men
sanlara yaptığı çalışma ve deneylerle bu konuyla ilgili tıp litera
gele 2800 kadını zorunlu olarak hamile bıraktırmıştır. Bu insan
türünde de ileride adını duyuracaktır.
ları o zamanlar narkozsuz şekilde bıçak altına yatırarak, birço-
86
87
ğunun daha doğumunu gerçekleştirmeden kanamadan ölmele
yani Nürnberg savaş suçluları mahkemesi başlamadan, Dr.
rine sebep olmuştur. Bu insanlar daha sonra fırınlarda yakılmış
Mengele'nin yaptığı bütün barbarca suçlar üzerine bir dosya ha
lardır. Dr. Mengele'nin yapmış olduğu bu vahşi deneylerden
zırlanmıştı. Ve acilen bu şahsın yakalanması için Bavyera'daki
dolayı, adı kampta "ölüm doktoru" olarak geçmeye başlar.
(MP) askeri polise talimat verilmişti. O zamanlar Mengele aile
Mengele 1940'tan 1944 Kasım ayma kadar
si, Günzburg şehrinde en büyük işveren oldukları için sevilen
toplam olarak 8 bin kişinin ölümünden sorum
bir aileydiler. Tabii bu ailenin vârisinin insanlık suçlarını
ludur. Mengele ünlü Alman ilaç fabrikası Ba-
1960'lardan sonra anlamaya başlarlar. Savaştan bir sene sonrası
yerln ürettiği ilk ilaçları da kampında Yahudi-
na kadar Mengele ismi Günzburg'ta dokunulmaz bir statüdey
lerde dener. Bu ilaçların insan vücudunda ne
di. Amerikalıların Mengele'yi aradıkları şehirde kulaktan kula
tür hastalıklara yol açacağını araştırır. 1944 Ka
ğa dolaşır ve Dr. Mengele'nin kaçmaktan başka şansı kalmamış
sım ayında Kızılordu, Birkenau şehrini istila
tır. O zamanlar yeni kurulan Odessa teşkilatı tarafından önce İs
ettiğinde, kamptaki bir deri bir kemik kalmış insanların resmin-
viçre'ye kaçırılır. Her şey yatıştıktan sonra, Vatikan'ın organize
deki tablodan, burada nasıl bir vahşetin işlendiğinin ve insanlık
ettiği fare hattından İsviçre pasaportuyla ünlü birkaç Nazi'yle
tarihinde görülmemiş katliamın yapıldığının farkına iki üç ay
birlikte Arjantin'e kaçar. Bu onun için tabii zor bir karardı. Al
sonra varır. Sorumlular kampın komutanını ve üst subaylarını
manya'da kalsa asılacağından, Almanya'da başka şehirlerde
1945'in Ocak ayında idama mahkûm ederek asarlar. Geri kalan
kalma şansı yoktu. Çünkü Dr. Mengele'nin fotoğrafı birçok ga
üst düzey sivil bürokratların çoğu tutuklanıp 1946 ve 1947 yılla
zetede çıkmıştı. Arananlar listesinde top 50'de bulunuyordu. O
rında aynı kamp komutanları gibi idam edilirler. Dr. Mengele ve
zamanlar kurulan Yahudi intikam timleri onu buldukları yerde
ekibi Kızılordu kampı basmadan iki gün öncesinde Mengele'in
infaz edeceklerdi. Bu korku da Mengele'yi, istemeyerek de olsa
Bavyera'nm Günzburg şehrine kaçarak saklanırlar. Mengele
hayatının geri kalanını Arjantin'de devam ettirmeye götürecek
Günzburg'ta hiçbir şey olmamış gibi muayenehane açarak ha
tir. Mengele Buanes Aires'e geldikten sonra, 1949 yılında Buenes
yatını sürdürmeye devam eder. Çünkü o sıralar harp bitmek
Aires tabipler odasına kendi ismiyle kayıt yaptırıp muayeneha
üzereydi ve Bavyera da Amerika istilası altındaydı. Mengele
ne açma yetkisini alır.
suçlu olarak bilinmiyordu. 8 Mayıs 1945'te, harbin bitiş tarihin
İspanyolca ve Portekizcesi çok iyidir. Buenes Aires ileri ge
de Mengele için her şey değişecekti. Çünkü müttefik devletleri
lenleriyle kısa sürede dostluklar kurarak, onların aile doktoru
kamplarla ilgili rapor hazırlayarak, bunun sorumlularının yar
olmayı başarır. Herkes onu, Almanya'dan maddi sebeplerle ge
gılanmasında iddianame olarak kullanacaklardı ve kamplarda
lerek, hayatını savaş olmayan bir yerde geçirmek isteyen ve
ki her personeli, şoför dahi olsa yargı önüne çıkaracaklardı. Lis
mesleğini insanlık sağlığına adamış bir tabip olarak tanır. Dr.
teler hazırlanıyor ve hazırlanan listelerde tek bir isim dikkat çe
Mengele Buenes Aires'in zengin muhitlerinde çok güzel bir vil
kiyordu, o da Dr. Mengele ismiydi. 1946'nın ortalarına doğru,
la alarak, her gün şoförüyle ve iki eski SS subayı olan koruma-
88
89
larıyla, evden işe işten eve giden normal bir vatandaş gibi haya
rında çalışma alanında ağırlık üç kişi üzerineydi: 1. Alois Bron-
tım sürdürmeye başlar. 1960 yılında, Buenes Aires Kurier gaze
ner. 2. Dr. Albert Heim. 3. Dr. Mengele. Mengele'yle kişisel ola
tesinde onunla ilgili resimsiz bir yazı çıkar. Yazıda onun savaş
rak işi vardı. Çünkü Christian'm ailesinden 10 kişi Mengele ta
suçlusu arananlar listesinde baş sıralarda olduğu belirtilmekte
rafından öldürülmüştü. Günzburg şehrine giderek Mengele ai
dir.
Ama resim olmadığından, bu adamın buradaki Menge-
lesinin evine kadar girmiş evin gizlice fotoğrafını çekmiştir.
le'yle bir ilgisi olup olmadığı bu yazıyı okuyanların hiç akılları
Kendini mühendis olarak tanıtarak evin bahçıvanıyla diyalog
na gelmez. Buanes Aires'te Adolf Eichman'ın kaçırma operasyo
kurmuştur. Bahçıvan Heinz Loter, 50 yaşındadır ve ailenin 25
nu tamamlandıktan sonra ve Eichman'la ilgili yazılar Arjantin
yıllık bahçıvanıdır.
basınında çıktıktan sonra yerel basın acaba buralarda başka ka çak Naziler var mı? arayışına girmiş ve aranan savaş suçluları nın fotoğraflarını yayınlamıştır. Dr. Mengele'nin nerede bulun duğunu dair bilgiler gelmeye başlar. Dr. Mengele'nin kurduğu iyi dostluklar onun yakalanmasını geçici olarak önler ve kaçma sını sağlar. Çünkü Dr. Mengele büyük paralar yedirerek soluğu Peru'da alır. Orası o zaman kaçak Nazilerin yaşayabileceği en son yerdi.
Chiristian'ı çok sever ve onunla yılda birkaç kez buluşarak yemeğe çıkar. Chiristian'ı bir mühendis olarak bilirdi, ona hay ranlığı o kadar çoktu ki, çalıştığı yerde olan bitenleri hep ona an latırdı. Oldukça geveze bir adamdı. Bir gün Mengele'nin evinde büyük hazırlıklar olduğunu, evin esas büyüğünün yakında eve geleceğini belirtir. Chiristian'da alarm çanları çalar ve ordan ay rıldıktan sonra buluşacağımız gün Mengele dosyasıyla gelir ve bize hepimizin şaşıracağı konuyu açar. Dr. Mengele evine gele
1992'nin ilkbaharında grubumuz Tübingen'de aylık rutin
cektir. Ünlü doktor 80. yaş gününü ailesinin yanında geçirecek
toplantıları yapmak için toplanmıştı. Amacımız, o zaman Bosna
diye çoğumuz bu teze inanmamıştık. Çünkü 80'li yıllarda Men
Hersek'in Zeneza şehrinde kurulanT3oşnak Savaş Suçluları Der
gele'nin ölmüş olacağına dair birçok bilgi Viyana'daki Simon
neği'nin başkanı Yusuf Kuloviç'in adamlarına eğitim vermek
VViesental Enstitüsü'ne gelmişti. Daha doğrusu Mossad, Peru'ya
için hazırladığımız plan üzerine çalışmaktı. Çünkü orada da
ekip yollayarak bunu orada araştırmıştı. Bir de orada Menge-
yüzlerce savaş suçlusu vardı ama bu dernek 1993 yılında çalış
le'ye rastlamıştı. Mengele'nin yaşayıp yaşamadığını bilmiyor
malarını Lahey'de kurulan Savaş Suçları Mahkemesi'ne devret
duk, tabii ki arkadaşımızın yaptığı çalışmayı da hiçe saymıyor
ti. Arkadaşlarımız bilgi toplamada çok başarılıydılar ve birçok
duk. Çünkü onun da bu çalışmalarda bayağı başarısı vardı. İtal
Sırp ve Hırvat savaş suçlusunun yakalanmasında katkıları oldu.
ya'da Erich Ripken'in yakalanıp ömür boyu cezaya çarptırılma
Chiristian şimdi Kanada'da yaşıyor. O zamanlar Baden
sından tutun da, Alois Gabriyesch davasında Chiristian Slovan-
VVürtember parlamentosundan sonra Alman bakanı olan Rezza
ya'nın Maribuna şehrine giderek bir aylık çalışmasında Gabri-
Sehlauch'un danışmanıydı ve bizim grubumuzda bir Kanadalı
yesch'le ilgili yargılanmadaki hayati delili bulan adamdı. Bu
Yahudi olarak da aktif şekilde çalışıyordu. Onun boş zamanla-
yüzden onun bu olayla ilgili getirdiği bilgiyi hepimiz değerlen direrek, müşterek şekilde hareket etmemiz kararına vardık.
90
91
Ben o sıralar narkotik istihbarat daire şefliğinde tercüman olarak çalışıyordum. Buradaki arkadaşlara, emniyette iyi diya logları olan bir kişinin yakınından yardım almamız gerektiğini söyledim. Çünkü tatbikatı yapacağımız yer Bavyera eyaletinde
evi amcamın evinden iki sokak ötedeydi. Uç arkadaşım ve ben bütün gün turist gibi Günzburg'ta dolaşarak fotoğraf çekiyor duk. Günzburg'un eski evleri ve tarihi binaları çoktu.
olduğu için burada sorunlarla karşılaşacağımızın tahminlerini
Mengele'i ailesinin ve bu telefon dinlenmesinde ana bir nu
ve gerekçelerini arkadaşlarıma bildirdim. Benim düşüncelerimi
mara bizim şüphelerimizle ilgili doğruluğu kanıtlamıştı. Son
benimsemişlerdi. VViesbadin'e giderek konuyu emniyet müdü
haftalarda Mengelelerin evi Peru'dan 30-40 defa aranmıştı. Bu
rü arkadaşıma açtım ve ondan takip ve gözetleme için destek is
da bizim düşündüklerimizi doğruluyordu, ama telefon bir kili
tedim. O, savcıdan onayı aldıktan sonra bize ne zaman hareket
senin telefonuydu. Konuşan da yarım yamalak Almancasıyla
edebileceğimizi sordu. Ben de ona 4-5 güne kadar hareket ede
Mengele'nin torunlarıyla görüşüyordu ve en yakın zamanda
ceğimizi, Mengele'nin yaş gününün 10 gün sonra olduğunu, 3-
Günzburg'a geleceğini belirtiyordu. Yani hangi uçakla hangi
4 gün evvel evin etrafında önlem alacağımızı ve bu konunun ke
gün geleceğine dair bilgiler telefon dinlemesinde alınmıştı. Bu
sinlikle yerel polise ve eyalet emniyetine bildirilmemesi gerekti
tarih de Mengele'nin yaş gününden bir gün önceydi. Son arama
ğini ilettim. BKA Alman FBI'ı olarak bilinir. Onların yerel emni
da bir gün sonraydı. Münich havaalanına gelecekti. Münich
yet güçlerine haber vermeden de takip, tahkikat ve operasyon
şehri Günzburg'a 125 km uzaklıktaydı. Bu otobandan bir saatlik
yapma yetkileri vardır. Direkt olarak Alman cumhuriyet başsav
bir yol demekti. Ekhard hemen takip timini ikiye bölerek birin
cısına ve içişleri bakanına bağlıdırlar. Biz de İsviçre, Fransa ve
ci grubu havaalanına yolladı. Eğer Mengele uçakta ise onu ha
Hollanda'daki arkadaşlarımızı çağırarak 40 kişilik bir grup
vaalanında yakalamak çok basitti. Havaalanındaki gümrük me
oluşturduk. İsrail'den de 8 kişi gelmişti. Ayrıca Alman emniye
murlarına ve oradaki mevcut emniyet güçlerine Mengele'nin
tinden 30 kişilik takip timi, 16 kişilik destek tim, 11 kişilik GSG,
yaşlı halini gösteren altı ihtimal fotoğraflar verilir ve uçak hava
9 anti'terör timi, 3 kişilik tam teşekküllü ambulans timi hazırdı.
alanına indiği zaman özel fotoğraflar çekilir ve tifüs ihbarıyla karantinaya alınırdı. Bunu Elhardt organize etmişti, bize sonra
100 kişilik bir grup Mengele için hazırdı. Chiristian, bilgisa
söyledi. Kimlik, pasaport kontrollerindeydi, şüpheli kimse yok
yarda Mengele'nin eski fotoğrafından şu an nasıl olabileceğine
tu ama bir Katolik rahibesi vardı. Bu rahip muhtemelen Men
dair altı çeşit fotoğraf hazırlayarak bütün arkadaşlara dağıttı.
gele'nin torunlarıyla konuşan şahıstı ama bu adam Peru'dan
Günzburg'un beş çıkış yolu vardır. İlk önce bu çıkış yolları kont
kalkıp niye gelmişti? Bu işaretler herkesin kafasında çeşitli yo
rol altına alındı. Mengele'in ailesinin evinin çevresinde, iki hane
rumlara yol açmıştı. Rahip takibe alındı ve umduğumuz gibi
içinde gizlice tuzak kuruldu. Eğer bir ihtimal kaçarsa ikincisin
Mengele'nin torunlarının bulunduğu eve geldi. Evde bayağı bir
den kaçması imkânsızdı. Kimse işi tesadüfe bırakmak niyetinde
hareketlenme vardı. 7-8 tane lüks araba gelmişti. Rahip geldik
değildi. Ben amcamın Günzburg'ta olan evinde kaldım ve cep
ten sonra beklemekten başka çaremiz yoktu. İsrail'den gelen
telefonuyla arkadaşlarla hep irtibattaydım. Mengele ailesinin
ekip bir şeyler sezmeye başlamıştı ve rahibin 100'e yakın fotoğ-
92
93
rafını çektiler. Ama bize yanımızda Almanlar olduğu için bilgi
Almanla ilgili bilgi almak istemişler. Rahip önce tedirgin davra
vermiyorlardı. Haklıydılar. Aynı suçlardan aranan başka bir Na
narak bilgi vermek istememiş. Ama paranın tadı ve kilisenin
zi Dr. Albert Heim'in, 1975 yılında, İsrailliler tarafından Alman
restorasyon olayının başlamasından sonra, onlara bu gizemli
ya'da yaşadığı şehirde takibat yapılmıştı ve bu konu o zamanın
Almanla ilgili bilgi vermeye başlamış. 1965 yılında Dr. Mengele
emniyet güçlerine bildirilerek onun yakalanması için harekete
golleriyle ünlü Leasa bölgesine gelip orada yaşamak niyetinde
geçilmesi istenmişti ama Dr. Albert Heim evinden kaçmamıştı
olduğunu, o zamanki rahibe iletmiş. Ona para almadan burada
ve bir daha hiç bulunamadı. Bu da tabii İsrailliler'de Almanlara
ki insanları muayene edeceğini ve hayatını burada devam ettir
karşı bir güvensizlik yaratmıştı. Çünkü Heim'in arandığını Al
mek istediğini söylemiş. Tabii Mengele kiliseye o zamanın para
man polisinden başka kimse bilmiyordu.İsrailleri anlıyordum,
sıyla da kırk bin Amerikan doları para yardımı yapmış ve kili
ikinci bir hata yapmak istemiyorlardı.
seyi yeniden inşa etmiş. Kendisini Arjantin'de karısından ayrıl
Rahip arabaya binerek havaalanına doğru gitti, uçağına bi
mış, ünlü bir tıpçı olarak tanıtmış. Tabii yanındaki üç refakatçi
nerek Peru'ya geri döndü. Biz bunun ne demek olduğuna dair
si da Mengele'nin yanından hiç ayrılmıyorlarmış. Onlar da be
birbirimize sorular soruyorduk. Ekhard ve ekibi bizden Tübin-
lirli bir zaman sonra yerli halkların kadınlarıyla evlenerek ora
gen'e giderek İsraillilerle bu konunun değerlendirilmesinin ya
da yaşamaya başlamışlar.
pılmasını istedi. Aralarındaki en kıdemli olan 50 yaşlarındaki Is-
Kasaba ufak, bin beş yüz nüfuslu ve 20 km karelik bir çev
sak bize şunu söyledi; "Uçakta bizden iki kişi vardı ayrıca Pe
redeki bütün köylerin bağlı olduğu bir kasabadır. En yakın ilçe
ru'da da bir ekip rahibi bekliyordu," biz şaşırmamıştık. Acaba
150 km uzaklıktadır. Pastar kendisinin o zamanlar daha genç ol
bu konuyu bize neden açmıştı. İsraillilerin bize olan güveni son
duğunu ve bu beyle 1968 yılında tanıştığını söyler. İsrailliler
suzdu, çünkü onların yapamadığı çalışmaları dünyada bizim
gerçek kimliklerini ve ne amaçla burada olduklarını, Tasepin Ja-
gibi 150 kişi yapıyordu. Bu çalışmalardan hiçbir finansal çıkar
sept'in aslında Dr. Mengele olduğunu, Mengele'nin binlerce in
sağlamadan boş zamanımızı kaçak Nazilere ayırmıştık. Bunda
sanın ölümünden sorumlu tutulduğunu ve Papa'mnda bu suç
da son yıllarda bayağı başarılıydık. Issak bize bu konuyla ilgili
ların yargılanmasını desteklediğini anlattıktan sonra Pastar her
alacağı haberleri amirinden sonra bizimle paylaşacağının garan
şeyi anlatmaya başlar. Jasepin daha doğrusu Mengele'nin orada
tisini verdi. Aradan iki ay geçmişti ki, Issak Almanya'ya gelerek
on seneye yakın bir süredir yaşadığım ve 1977 yılının ilkbaha
bize sevinebileceğimiz çok güzel bir haber verdi. Mengele öl
rında yaş gününden bir gün sonra kano gezisindeyken, kano
müştü, inanamadık. Çünkü bunu hiç düşünemiyorduk.
nun kazara devrilmesi sonucu boğularak öldüğünü bildirir. Da
Bize olayı şöyle anlattı: Rahip Peru'ya gittikten sonra Issak bir yolunu bulup rahip le irtibatı kurmuştu. Ana kilisesini restore etme vaadiyle eski bir 94
ha sonra onun arkadaşları tarafından gömüldüğü ve cenazesine 300 yabancının geldiğine dair bilgi verir. Bu yabancıların çoğu nun cenazede askeri üniforma giydiklerini ve Mengele'nin eski silah arkadaşı olduklarım, ama kendisinin buna bir anlam vere95
mediğini söyler. Ayrıca her beş yılda bir Josef in ailesinin daha doğrusu akrabalarının Almanya'ya çağırarak evlerinde ayin yaptığını ve buna karşılık da kilise için her seferinde yüz bin mark aldığını belirtir. Rahip bu adamın ne yaptığını ve ne gibi insanlık dışı suçlar işlediğini tam olarak öğrendiğinde, adama olan saygısı silinmiş gibiydi. Ama ailesi ona bu adamın tam ola
İSVİÇRE VE NAZİLER
rak kim olduğunu neden anlatmamıştı, bunu anlayamıyordu. İsrailliler özel izin alarak mezarı açtırırlar ve Dr. Mengele'den geri kalan kemikleri İsrail'e götürmek için alırlar. Rahibe de yir mi beş bin amerikan doları vererek oradan ayrılırlar. Tel Aviv'deki adli tıp kurumu Mengele'nin kemiklerini araştırmaya başlarlar.
İsviçre, Orta Avrupa'nın ortasında yüzölçümü Türkiye'nin Trakya bölgesi kadar olan ufacık bir devletçik. Çok temiz olma yan bir öz geçmişe sahip İsviçreliler 2. Dünya Savaşı'nda ne ka dar tarafsız kalıp kendilerinin Yahudi soykırımında hiçbir ilişki
Uzmanlar ellerindeki bulguların Mengele'ninkine tıpatıp
lerinin olmadığını söyleseler de, gene de Yahudi altınları skan
uyduğuna kesin kanaat getirdikten sonra konuyu ve raporu
dali ortaya çıktıktan sonra bu tarafsızlığın iki yönlü olduğunu
başbakana sunarlar. Issak Schamir 1992 yılında dünya basınına
ve maddi çıkarlar çerçevesinde yürüdüğü görüldü.
bu bilgileri vererek Mengele'nin 1977 yılında Peru'da geçirdiği bir kano kazasında öldüğünü tüm dünyaya bildirir.
1990 ortalarında Zuricher Hypo bankasında güvenlik görev lisi olarak çalışan Marko Winter aynı zamanda hobi olarak tarih
Mengele'nin cezasını çekmeden ölmesi Christian'ı üzmüştü ama olsun diyordu. Onun ölü haberi bile sakat bıraktığı insan ları rahatlatacak ve 50 sene sonra da bu insan kasaplarının yap tığı suçlar üzerine tartışma yaratacaktı.
le ilgilenmektedir. Birçok eski eseri evinde saklar ve okurdu. Bu alışkanlık boş zamanlarını geçirecek bir hobiydi. Bankanın mü dür yardımcısı çıkarken ona iki tane karton verir. Marko ona bun lar ne efendim diye sorduğunda, müdür ona, 50 yıldan fazla bir süredir arşivde depolanan eski müşterilere ait bilgiler olduğunu ve atmasını söyler. Marko bunları atmak yerine arabasının arka bagajına koyar ve eve götürür, evindeki garaj onun arşividir. Bu kartonlan oraya bırakarak evine çıkar. Marko'nun o kadar çok es ki kitap, defter, notlarla ilgili malzemesi vardır ki, bu kartonları aldıktan ancak dokuz ay sonra bunlara bakma imkânı olur. 1943 yılında Hitler'in ticaret ve sanayi bakanı Albert Speer İsviçre mali bakanıyla Latin Amerika ve Afrika'dan alman mal-
96
larla ilgili İsviçre üzerinden ödeme yapma imkânını araştırır, is
kibat banka tarafından yapılmamış. Marko'nun bir haftalık izni
viçreliler bu tip transferlerde yüklü miktarda komisyonlar al
bittikten sonra bunu bir iki hafta daha uzatır. Müdürüne kendi
dıkları için, bu çalışma sistemi onlara cazip gelir. İsviçre üzerin
sinin evinde tadilat işi yaptığını ve bu sebeple yıllık izninin hep
den Alman vatandaşı olan Yahudilerin İsviçre bankalarında
sini kullanmak istediğini söyler. Marko'nun şu dikkatini çeker:
yüklü miktarda paraları bulunduğuna dair bilgilerin olduğunu
8900 hesabın sahibinin tüm akrabalarının ölmesi veya kaybol
ve bu paraların Yahudiler öldüğü için Almanya'ya transfer ya
ması ihtimalde bir milyonda birdir. Çünkü hesap sahibi ölmüş
pılmasını ister. İsviçreli maliye bakanı buna karşılık 'bunu bir
se birinci, ikinci, veya üçüncü akrabasının adresini vermek mec
araştırmamız lazım' der. Seer bununla ilgili kendilerine bilgi ak
buriyetindedir. Burada bir yanlış olabileceğine dair Marko'nun
tarılacağına dair onu oyalamaya çalışır. Yapılan araştırmalarda
kafasında çelişkiler belirmeye başlar. Müdürüne, son 40 yılda
o zamanın parasıyla 300 milyon Reichs marka bulunmaktadır.
böyle bir sorunun olup olmadığını sormak ister, fakat müdürü
Bu paraların sahipleri son iki yılda hesaplarıyla ilgili hiçbir ak
nün bu konuyla ilgili herhangi bir yanlış anlama fikrini göz
tarma yapmamışlardır. İsviçre kanunlarına göre eğer bir hesap
önüne alarak, konuyu arasının çok iyi olduğu müdürünün sek
ta on sene hiçbir aktivite yoksa o hesabın sahibi aranıp bulunun
reterine sorar. Onun araştırmalarına göre son 40 yılda üç vaka
Eğer bulunmazsa ve ölmüşse, onun en yakın akrabalarına bu
olmuş: müşteri on yıl yok, akrabaları da bulunmamış ve para,
para faiziyle verilir. Makro, bir hafta sonu elindeki kartonları
vatandaşı oldukları devletin büyükelçiliğine verilmiş. Bu kadar
eve çıkararak bakmak, işe yaramayacak şeyleri de atmak iste
basit!
miştir.
Marko hemen eve gider ve yine yeniden belgeleri kurcala
Züricher Hypo Bank iyi geçmişi olan bir bankaydı ve bu
maya başlar. İnanamayacağı bir sonuca varır: 1940-1944 yılları
bankanın mevduatları Türkiye'deki bütün bankalardaki mev
arasında Yahudi kökenli müşterilerinin muhtemelen gaz odala
duatlara eşittir. Az şubesi olan ama çok büyük paraların trans
rında yok edildiği, bunların akrabalarının da aynı işkence ile ya
fer yapıldığı bir bankadır. Ayrıca dünyada 11 şifreli üç banka
şamlarını yitirdikleri ve çalıştığı bankanın bu paraya el koydu
dan biridir. Marko 40-50 sayfa okuduktan sonra dikkatini bir
ğu sonucuna varır. Bunu kime danışacaktır. Bankaya söyleye
şey çeker. İsimlerin hep Goldman, Stern, İsrail vs. olması, yani
mezdi, onu işten atarlardı. Başkasına konuyu açsa vatan haini
Yahudi isimleri olması. O kadar ilgisini çeker ki, bu belgeleri
damgasını yiyebilirdi. Çaresiz şekilde ne yapacağını düşünür.
araştırmak ve okumak için ertesi gün bankayı arayarak bir haf
İnternetten World Lewosel Zendrum'un, yani dünya Yahudi
talık izin ister. Her ismin bir hesap numarası vardır. 1940,41,42,
merkezinin internet adresini bulur ve uzun bir mektupla konu
43, 44 yıllarında her hesaba o zamanın şartlarına göre yüklü
yu onlara açar. Bir hafta sonra ona bir mail gelir: Mailde iki gü
miktarda para yatırılmış, ama on yıldan fazla bir aktivite olma
ne kadar New York'tan üç kişilik bir heyetin geleceği ve onunla
dığı için hesaplar dondurulmuş. Müşterilerin yaşayıp yaşama
bu konu üzerinde konuşacağına dair bilgi verilir. Marko onlara
dığına, veya akrabalarının olup olmadığına dair herhangi bir ta-
bir ön açıklamada bulunur: bu konunun hassasiyetini ve kendi-
98
99
sine olabilecek şeyleri söyler. Eğer bu bilgiler doğruysa mahke
İsviçreliler bu konuyu bir Yahudi komplosu olarak yorum
mede şahitlik edeceğini, sonra da İsviçre'de istenmeyen bir in
larlar ve kendilerinin kimseye hesap verme mecburiyetinde ol
san olabileceğini ve ailesinin de bu konuyla ilgili sorunlar yaşa
madıklarını açık açık dünya kamuoyuna bildirirler. Aşırı sağcı
yabileceğini Amerikalı Yahudilere söyler. Onlar, eğer belgeler
Nazi sempatizanı gruplar ve partilere üye kayıtları o haftalar
doğruysa, ona gelebilecek bütün sorunlarda ona maddi ve ma
patlar. NSF National Schwizi Frant partisinin 900 olan üye sayı
nevi destek sağlayacaklarına, onu Amerika Birleşik Devletle
sı üç hafta içinde 3 binlere fırlar. Sokakta yabancılara karşı ırkçı
ri'ne getirme imkânlarının olduğuna dair hiçbir şüphesi olma
tavırlar çoğalmaya başlar, ama İsviçre katı tavrından vazgeç
masının garantisini verirler ve dosyaları incelemeye başlarlar.
mez. Bu konunun Yahudiler ve Wall Strett'in bir yalanı olduğu,
Bir haftalık incelemeden sonra onlar da Marko'nun kanaatine
isviçre ekonomisine zarar getirmek isteyen gruplar ve insanlar
varıp burada 2. Dünya Savaşı'nda pis işler döndüğünün ve ban
tarafından tezgâhlandığına dair yorumlar yaparlar. New York
kanın bu parayı bile bile iç ettiği sonucuna varırlar.
Musevi cemaatleri açık kartlarla oynayarak, konuyu tam olarak
Ne yapılacak? Bu soru işareti herkesin kafasındaydı. Mar-
Marco'nun isim-soyadıyla ve bu belgelerin hangi bankaya ait
ko'yu Zürich'te bırakarak üç kişi New York'a uçarlar ve orada
olduğuna, bu belgelerin nasıl ellerine geçtiğine dair açıklama
ki hukuk bürolarında bu konuyu konuşurlar. Öncelikli olarak
yaparlar. Marko ve ailesine tehditler gelmeye başlar. Çalıştığı
dünya çapında bu konuyla ilgili bir basın açıklaması yapılarak,
bankadan işine son verilir. Hanımı da işinden atılır. Marco New
bu konuyu dünya kamuoyuna bildirmek gerekir. Eğer İsviçreli
York sınırları içersinde iltica etmeleri için belediye başkanı Go-
ler konuya sıcak bakarsa sorunun çözümü sorun değildi, ama
lani'den destek alır.
tabii tavırları hiçbir şey bilmiyorlarmış gibi olursa, o zaman da
Bir hafta içinde Marco Amerika'ya gelerek bir milli kahra
ha değişik metotlarla bu sorunu çözmek istiyorlardı. CNN In
man olarak karşılanır. Ona hemen dayalı döşeli bir ev ve 100 bin
ternational, NBC ve bütün Amerikan kanalları, Nazi altınları ve
dolar maddi yardımda bulunulur. Ona ve hanımına derhal çalı
İsviçre'deki bankaların 2. Dünya Savaşı ve İsviçre hükümetinin
şabilmeleri için iş imkânı sağlanır. İsviçreliler çok kızgındırlar.
tutumuyla ilgili program yapmaya başladılar. Bomba patlamış
Konunun Museviler tarafından biraz abartıldığını, kendi yap
tı. Dünya Yahudi cemaati başkanı, bu konuyla ilgili İsviçre hü
tıkları araştırmalarda birkaç hesabın sahipleri ve vârisleri bu
kümetinin bir komisyon kurarak, bankalardaki dondurulmuş
lunmadığı için paranın bankalar tarafından kendi hesaplarına
hesapların sahiplerinin ve vârislerinin bulunup faiziyle iade
geçirildiğini söylerler. Ama tabii bu doğru değildi. Toplam 9000
edilmesini ister. Tabii Avrupa basını da bu konuya geniş bir yer
bine yakın hesapla şimdinin parası 5-8 milyar dolar arasında bir
ayırarak kamuoyunda tartışmalar açar. Haftalarca dünyanın
miktardı bu. Museviler konuyu New York belediye meclisine
birçok devletine şirin ve mazlum gözüken, çikolatası, saatleri ve
açıp, Amerika Birleşik Devleti'nin kurulduğundan beri ilk defa
ünlü çakısıyla nam yapan ve dünya sermayesinin % 30'unu tu
bir eyaletin başka bir devlet ticari ambargo koyması konusunu
tan İsviçre'yi konuşur.
meclise getirdiler. Tabii bu sırada İsviçreliler hesapların birkaç 101
değil de, birkaç yüz olduğunun açıklamasını yapıp, New York
talep ettiklerinde, hava trafik müdürlüğü en yakın havaalanı
belediye meclisinin tavrını kınarlar. İsviçre dünya kamuoyuna
Washington'da olan hava limanına onları yönlendirip, uçakları
bir açıklama yaparak kendilerini hiç kimsenin şantajla ve tehdit
nın New York hava limanına inişinin yasak olduğunu bildirir.
le haksız yere karalama haklarının olmadığını söyleyerek konu
Sebebinin de İsviçre'ye koyulan ambargodan kaynaklandığını
nun medyada yeniden alevlenmesine yol açarlar. New York be
söyler. Bu tehdidi kimse varsaymıyordu. Herkese bu, Yahudiler
lediyesi özel bir oturumda % 85 oy birliğiyle İsviçre şehrine am
tarafından organize edilen bir blöf veya komplo olarak görünü
bargo koymaya başlar.
yordu. Tabii ki gerçekleri gördüklerinde ve yaşadıklarında buna bir son vermenin çarelerini aramaya başlamaya koyulmuşlardı. Düşünürsek, İsviçre bankalarının ve ortaklarının sırf New York
Ambargoda şunlar vardır:
şehrinde mevduat olarak 7 milyar dolar nakit paraları bloke ol
1. İsviçre'yle hiçbir mal alımı ve satımı New York eyalet sı
muştu. İsviçreli firmaların borsadaki zararları ilk gün 600 mil
nırları içerisinde yapılmayacak. 2. Hava, kara ve deniz taşımacılığı yasak.
yon dolardı. Buna bankalar ve geçilen mal alımlarını da katar sak, 800 milyon doları buluyordu. Yani bir şehir İsviçre'ye eko nomik savaş açmış ve İsviçre'yi dize getiriyordu. İsviçre'nin bu
3. Bankalar arası transfer ve havaleler yasak. 4. Walt Strett'teki bütün İsviçre asıllı ve ortaklı hisse senet lerine ihtiyatlı tedbir kararı konulması. 5- Bankalardaki İsviçre firmalarının ve İsviçre bankalarına ait paraların ve hesapların dondurulması. 6- İsviçre vatandaşlarının havaalanında ve gemi limanında vizelerinin iptal edilip, giriş yasağının konulması.
konuyu acil şekilde halletmesi gerekiyordu. Yoksa büyük bir ekonomik krizle karşılaşabilirlerdi. Daha doğrusu karşılaşma nın basındaydılar. İsviçre başbakanı ve cumhurbaşkanı konuya el atarak, Amerikalı meslektaşlarına bu konuyu çözmek için Washington'da buluşmalarını istedi. Ambargonun İsviçrelilere beş günlük zararı 1.8 milyar dolardı. Krizin beşinci günü İsviç reliler pes ederek, dünya Musevi cemaatinin şartlarını kabul et tiler.
70 milyon dolarlık bir transferi yapmak isteyen Zurich Zentral bankası çalışanı gözlerine inanamaz. Bilgisayarda hiçbir işlem yapamıyor. Ne havale, ne de oradaki paraları hesaptan hesaba aktaramıyordu. Bu nasıl olurdu? Madeni ve milli geliri 40 bin dolar olan bir devletin Amerika'da artık hiçbir itibarı yok tu ve bir muz cumhuriyeti gibi Londra'daki bankalara yüksek komisyon ödeyerek bu problemi çözme imkânından yararlandı lar. Swiss Air uçakları John F. Kenndy havaalanına iniş için izin
İsviçreliler, dünyadaki bütün devletlerin sayılı gazetelerine hesaplardaki isimlerin yayınlanması için reklam vereceklerdi. Ayrıca dünya Yahudi cemaati merkezine de 5 milyar Amerikan doları verecek ve bu krizi sonlandıracaklardı. Bu para fonlara bölünerek, gaz odalarından kurtulup yaşayan Musevilere bir yardım olarak dağıtılacaktı. Paranın kalan kısmı da bir mevdu at hesabına yatırılarak, Avrupa ve dünyadaki anti semit faaliyet leri sürdüren gruplar içindi. Sonuç olarak küçük ama finans sek103
töründe ve bankacılık sektöründe dev olan İsviçre 2. Dünya Sa
bilgiler çöp yerine Marko gibi bir adamın eline düşerse, belki
vaşı'nda yaptığı hataların bedelini, toplam 11 milyar dolarla ka
dünya kamuoyu daha yeni bilgiler edinir. Bizi bir maçtan dola
patma imkânını bulmuştu. Tabii dünyanın dört bir yanında in
yı barbarlıkla suçlayan İsviçre'nin ne kadar güzel bir özgeçmişi
sanların bu küçük Alp Dağları' ran ortasındaki devlete karşı gös
vardır: Yüksek refahın, kişi başına düşen milli gelirinin 40 bin
terdikleri sempati de minimuma inmişti. Kirli defteri kapatarak
dolar olmasının sebebi saat, çikolata veya kimisine hammadde
ya da para kesesinin ağzını açarak, insanların kafalarından bu
satılması değil de uyuşturucu ve silah kaçakçılarının paralarını
görüşleri atamazlardı. Gelelim, İsviçre'nin tutumuna: 1930-
güzel şekilde saklayarak bundan aldığı kârlarla vergilendirme-
1945'e kadar olan zamanda, Hitler Almanya'nın başına geçtiğin
sidir. Bu vergilerle halkının refah seviyesini en üst düzeyde tu
de, İsviçre'de birçok aydın Avusturya gibi İsviçre'nin de Alman
tan İsviçre'ye 1994-1996 yılları arasında Nazilerle ilgili bir çalış
ya'yla birleşip büyük German imparatorluğunun bir parçası ol
ma yapmaya gidiyordum. Beni sınırda bir terörist, bir uyuşturu
ması hayalleriyle yaşıyordu Alp devleti İsviçre 3 kantondan olu
cu taciri gibi arıyorlardı. 50 kere giriş çıkışım vardı, her seferin
şuyordu 1. Alman kontonu 2. İtalyan kontonu 3. de Fransız kon-
de Türk olduğum için bunu bana yapıyorlardı. Benim ne amaç
tonu. Her kanton kendi dilini konuşur ama okullarda ve resmi
la İsviçre'ye gelip ne gibi çalışmalar yaptığımı öğrendikleri za
dairelerde ana dil Almanca konuşulurdu. İsviçre'nin 1. Dünya
man, Almanya'da ve Amerika Birleşik Devletleri'nde ömür bo
Savaşı'nda tarafsız kalması İsviçrelilerin Almanlar tarafından is
yu oturma ve çalışma iznim olduğu halde, istenmeyen bir insan
tila edilmesini önlemiştir. Bir de Hitler'in işine yarayabilirdi.
olarak İsviçre'ye giriş yasağı verdiler. Bizi barbarlıkla suçlayan
Çünkü Alman silah sanayisi de dışarıya bağımlıydı. Uluslarara
bir millet kendi kirli özgeçmişinden hiçbir şey öğrenmemişti.
sı ticaret o zamanlar Londra veya New York'da İsviçre'den da ha geriydi. Bunu sanayi devletlerinin hepsi biliyordu. Onun için Amerikalıları ve Ruslar da 1945'lerde Almanya'yı istila ettikle rinde İsviçre'ye dokunmamışlardı. Çünkü İsviçreliler harbe hem Almanları, hem de karşı tarafı diplomatik ve ticari açıdan idare ediyordu ve bu faaliyetlerden bayağı mali avantajlar sağ lıyordu. Yani iki tarafın da kirli işlerinin bitirilmesini İsviçre üst leniyordu. Anlayacağınız kanlı paralarla İsviçreli bankalar ve işadamları servetlerine servet katmışlardır. Tabii bu II. Dünya Savaşı'ndan sonra da devam etti. Bankaları, banka gizliliği de dikleri bir kanunla korudular. Yani düşünün, adamların anaya sasında böyle bir kanun var ve bu konuyla ilgili yorum yapmak istemiyorlar. Tabii günün birinde yine bir bankanın deposundan
104
105
GÜNEY AFRİKADA'Kİ NAZİLER
Güney Afrika cumhuriyeti Afrika kıtasının en güneyindeki devlettir. Nüfusu % 20 beyazlardan ve % 80 zencilerden oluşan, milli geliri 12 bin Amerikan doları olan bir devlettir. Alman Halkçı Birliği partisinin başkanı Gerhard Frey'in çıkardığı Nati onal Zeitung ve Deutsche Wochen Schau gazetelerinde her hafta Güney Afrika'yla ilgili seyahat reklamları görebilirsiniz. Bu rek lamlar genellikle orada yaşayan eski Naziler tarafından verilir. Çünkü onlar kendi atalarının memleketlerine gidemedikleri için, memleketlerindeki dayanışmacı arkadaşlarını genellikle oraya çağırırlar. Ağırlıklı olarak Kapstadt ve Johanesburg şehir lerinde toplam 38 bin Alman kökenli Güney Afrikalı yaşamak tadır. Bunların çoğunluğu 1950 yıllarından sonra Güney Afri ka'da ikamet etmeye başlar. Tipik Alman karakteri olarak da di yebilirim ki, en kısa zamanda oraya ayak uydurup entegre olur lar. Siyaset, kültür ve ticari etkinliklerde kendilerini en kısa za manda gösterirler. Apertheid rejiminin en büyük destekçileri dirler. Almanların çoğu bu partiye oylarını verirler. 1950 yılla rında Güney Afrika'ya gelen Almanların çoğunluğu zorunlu şe kilde gelmişlerdir. Çünkü onların kaçacak başka yerleri o za manlar yoktu ve oradaki siyasi sistem Hitler Almanyası'ndaki gibi ırkçılık üzerine kurulmuştu. Onlar için zenciler kendi top-
107
raklarında tutsaktılar ve sıfatsız bir anti sosyal kişiliktiler. 1958-
buna herkes bilerek göz yumuyordu. İçişleri bakanlığının bu
1960 yılları arasında Güney Afrika Halk Cumhuriyeti partisi ku
ayaklanmaları durdurmak için acil müdahale etmesi lazımdı,
rulmuştu. Bu partinin kurucusu Nelson Mandela'ydı.
aksi taktirde orada % 20 olan beyaz vatandaşların artık orada
Mandela Johanesburg'ta 40 bin kişinin katıldığı bir miting
yaşama imkânları kısıtlanacaktı. Çünkü akşamları sokağa çık
yapar ve demokrasinin genel kurallarında eşitlik haklarına ağır
ma yasağı verilmişti, bu da tabii birçok beyazı tedirgin ediyor
lık verir. Kültürel faaliyetlerden zencilerin yararlanmamasının
du. Bakan bir plan hazırlayarak, zencilere bütün hakların veri
bir ırkçı tavır olduğunu dile getirir. Tabii bu beyazların % 100
leceğine dair basına yanlış bilgiler sızdırtıyordu. Paralel şekilde
kolluk görevleri yaptığı bir memlekette düşünülemeyecek bir
bir paramiliter örgüt kurulacaktı ve kısa bir eğitimden sonra bu
istekti. Johanesburg polisi içişleri bakanının talimatı üzeri mitin
örgüt olaylara müdahale edip sorunu kökünden çözecekti.
gi dağıtmak ister ve bunda başarısız olur. Mandela birçok bü
Odessa teşkilatının elemanları hükümetten tam desteği alarak
yük şehirde aynı izlenim sayılarıyla bu tip mitingler organize
Johanesburg'un 350 km dışında bir kamp kurarlar. Bu ekibinin
eder. Güney Afrika hükümeti çaresizdi çünkü polisin elinde bu
ana grubu 720 eski Alman subayından oluşuyordu. Çoğunlukla
tip organizasyonlar için yeterli elamanı yoktu. Bunu değişik me
SS subayları bulunuyordu. Ayrıca 4000 kişilik Güney Afrika be
totlarla çözmenin yollarını arıyorlardı. Mandela'nm siyasi görü
yazlarından oluşan asker ve polislere bu Alman grubu altı aylık
şü o zamanlar Latin Amerika'daki sosyalist halk ayaklanması
bir eğitim verirler. Çölde üç tane Almanya'daki gibi toplama
nın değişik versiyonuydu. O zamanların beyaz liderleri onun
kampı inşa ettirirler, bu kamplara ileride yapılacak tutuklama
görüşleri komünist ideolojisine yakın olduğu için, bunun çaresi
larda ihtiyaç olacaktır. Nelson Mandela ise bütün dünyada sem
ni ABD'de aramak mecburiyetinde kaldılar.
patiyle karşılanan bir kişilik haline gelir. Yalnızca sosyalist dev
SSCB ise Afrika'da birçok sosyalist görüşlü milletlere mad di ve eğitim imkânı tanıyordu. Küba bile 2500 doktor ve subayı çeşitli Afrika devletlerine yollamıştı. ABD yardım karşılığında
letlerden değil, demokrasiyle yönetilen birçok devlet adamın dan destek alır. ABD'de yaşayan zenciler, onu zencilerin kurta rıcısı olarak görürler.
Güney Afrika Cumhuriyeti' nden güney adalarında bir askeri
2. Dünya Savaşı'ndan sonra, dünya çapında, ağırlıklı olarak
üst kurmak için talepte bulundu. Buna Afrikalılar tam destekle
Afrika'da 80'e yakın devletin kurulmasına sebep olur. İnsanlar
rini verdiler ve orada 7500 ABD askerinin konuşlanmasını sağ
ve milletler artık yüzyılların verdiği sömürge ve emperyalist sis
ladılar. ABD dünyanın her yerinde komünistlere savaş açtığı
temlere karşı kendi bağımsızlıklarından başka çare bulamazlar.
için paramiliter eğitimler için elinde yeterince eleman yoktu
Çünkü kapitalist devletlerin bu insanları yüzyıllarca sömürme
ama Latin Amerika'daki Odessa teşkilatının elemanlarının Gü
leri bu insanlarda bu sisteme karşı bir düşmanlık beslemesine
ney Afrika'da birçok bağlantıları olduğunu biliyordu. Onlar
sebep olmuştu. Güney Afrika Cumhuriyeti'nde ise durum deği
orada kaçak oldukları halde sahte kimliklerle yaşıyorlardı ve
şikti, çünkü buradaki tablo tam tersineydi. Burada zenciler nü fusun beşte dördünü oluşturuyordu ve doğal olarak beyazlarla
108
109
aynı hakları olmaması, onların kendi devletlerinde ikinci sınıf
bunun uzun vadede planlanmış bir temizlik olduğunu. Alman
insan olmalarına sebep oluyordu. ABD üstlerini kurmuştu ve
kökenli paramiliter gruplar her yerde zencilere terör estirirler ve
hayatından memnundu.
ilk üç ayın bilançosunda 1000 kişi öldürülür, 7000 kişi tutukla
Düşünsenize, 1860-1864 Abraham Linclon'un başlattığı ba ğımsızlık savaşının sebepleri zencilere uygulanan kölelik siste minin kaldırılmasmdandı. 600 bin ABD'li bu savaşta hayatlarını kaybetmişti ve onun torunları kurulan demokrasilerin ideoloji sini yüz yıl sonra bir başka memlekette çiğniyordu. Çünkü ora da ABD çıkarları vardı ve bu çıkarların savunulması Pentagon'a verilen bir görevdi. Bu çıkarları korumak için eli kanlı insanları taşeron olarak kullanmak Amerikalıların işine yarıyordu ve on ların menfaatlerineydi. Mandela'nın Kapstadt'ta yaptığı en son
nır. Güney Afrika Apertheid rejimi bundan memnundur, tabii ABD de. Ama bu sorunun temelinde Nelson Mandela yattığı için, onun da bir nevi bu ayaklanmalardan dolayı cezalandırıl ması gerekir ve bununla ilgili bir anti anarşist kanunu o zama nın Güney Afrika parlamentosundan geçer. Mandela ve arka daşları tutuklanır. Mandela'ya ömür boyu hapis cezası verilir, arkadaşlarına da. Cezanın sebebi şudur: Anayasal düzeni boz mak ve azınlık olan beyazlara karşı zenci Güney Afrika vatan daşlarını ayaklandırmak.
mitingte 175 bin kişi gelmişti ve ortalık bayağı karışmıştı. Zen
Bu gerekçeyle Nelson Mandela 1990'ların başına kadar ce
ciler artık işe gitmeme boykotlarına başlamışlardı ve beyazlara
zaevinde kaldı. 1960'tan 1980'li yılların ortalarına kadar toplam
karşı ilk saldırılarda aşırı zenci milliyetçileri tarafından organi
olarak Güney Afrika Cumhuriyeti'nde 40 bin kişi öldürülmüş
ze edilmeye başlanmıştı. Beyaz rejim artık zor durumdaydı ve
ve 100 bine yakın kişi uzun seneler siyasi suçlu olarak cezaevin
bu sorunu en kısa zamanda sonuna getirmek istiyordu. Alman
de kalmışlardır. Uluslararası baskılar ve Güney Afrika'ya uygu
subayları tarafından kurulan paramiliter teşkilat hazırdı ve baş
lanan ambargolar sonucu Apertheid rejimi biraz yumuşamaya
bakandan emir bekliyordu.
başlamıştır. En son olarak da Londra'da yapılan Nelson Mande
Güney Afrika bakanlar kurulunun gizli milli güvenlik top lantısında sonunda bu operasyonlar için yeşil ışık yakıldı. Al man destekli timler gruplara ayrılarak öncelikli olarak aşırı sağ cı zenci gruplarında tutuklamalara başladılar. Paralel şekilde bu
la konserinde toplam 300 bin kişinin katılımıyla Mandela'nın serbest bırakılması için yapılan çabalar meyvesini vermiştir ve Mandela 30 yıla yakın mahkûmiyetten sonra özgürlüğüne ka vuşur.
grupların liderlerini yargısız infaz yaptılar. Bir hafta içerisinde
Hayatını barışa adayıp özgürlükler dünyasına adını yazdı
bu gruplara karşı yapılan operasyonlarda 1962 yılında ilk etap
ran bu sembol kişilik, gösterdiği ılımlı tavrıyla da ileride Güney
ta 800 kişi tutuklanmış ve 200'e yakın kişi öldürülmüştü. Man-
Afrika Cumhuriyeti'nin başbakanı olur ve yaptığı çalışmalar
dela bu müdahaleleri protesto etmek için bütün zencilerden işe
dan dolayı Nobel Barış Ödülü'nü alır.
gitmeme boykotu yapmasını ister ve milyonlarca zenci bu çağ
Açılan soruşturmalarda sonuca varılması için Güney Afrika
rıya uyarak bu operasyonu protesto ederler. Ama bilmiyorlardı,
proje grubu kurulur. Bu grubun çalışmaları 60'lı yıllardan 90'lı
110
yıllara kadar kaybolan ve öldürülen insanların akıbetiyle ilgili
lü bir lobiciler. Şu an ortalama 180 bine yakın Alman kökenli
dir. Bu insanlara ne olmuştu? Nerdeydiler ve öldülerse nerede
Güney Afrikalı vardır ve bunların içinde uluslararası aranan
gömülmüşlerdi?
en aşağı 500'e yakın kaçak Nazi bulunmaktadır ve şimdiye
Komisyon her iki tarafa da açık kartlarla oynamaları, bu
kadar bu insanlara orada hiçbir hukuki takibat yapılmamıştır,
nun karşılığında cezadan muaf olacaklarına dair teklifte bulu
insanlar da bu konunun üzerine pek gitmek istemiyorlar, çün
nuyordu. Herkes artık bu kapitalin kapanması için çaba harcı
kü son 30 yılda yaşananlardan sonra burada gene iç savaşa
yordu ve komisyon bunun verilerini iki yıllık çalışmasından
kadar sürebilecek tutumlardan kaçmıyorlar. Bunu da anlayış
sonra almıştı.
la karşılamak normaldir.
Kaçırılan, öldürülen ve işkence gören insanların akıbetleriyle ilgili neticelere varılmıştı ve bu, iki tarafı da memnun etmişti ama insanların anlayamadığı konu şuydu: neden bu kadar ileri gidilmişti o zamanlar. Bu sorunun cevabı ABD hükümetinin araştırma komisyonunda da Pentagon üyelerine sorulmuştu. Onların hazırladığı bir raporda, bu Güney Afrika çalışmasında ilgili dosyalar ABD milli güvenliği açısından ancak 2036 yılında araştırma komisyonuna ve kamuoyuna açıklanacaktı. Bu kıyımların tetikçileri de Güney Afrika yasalarına göre suç işlememiş oluyordu. Onların çoğunluğuna gösterdikleri ba şarılardan dolayı vatandaşlık hakları verilmiş ve orada rahat bir yaşam sürdürmeleri için imkânlar tanınmıştı. Alman National Zeitung ve Deutsche VJochen Zeitung güney Afrika Cumhuriyeti'nde toplam olarak haftalık üç bin adet satılıyor. Bu Almanya'daki satışlardan sonra en çok satılan yerdir. Onun haricinde toplam olarak 7 milyon euro'luk aşırı sağcı basın yayınları ve ki tapları, bayraklar, flamalar ve rozetlerden oluşan ürünlerin yıl lık satımıdır. Bu kaçak Nazilerin Afrika ekonomisine de katkıları bü yüktür. Onların şirketleri toplam olarak 300 bin kişiye istih dam sağlıyor. Kültürel etkinliklerde de çok başarılılar ve güç112
113
ARAP ALEMİ VE NAZİLER
Araplarla Nazilerin bağlılığı ve işbirliği 1940'lara dayanır. Adolf Hitler, dönemin Beyrut müftüsünü Berlin'e davet eder ve ona Kuzey Afrika'da yapacakları saldırıyla ilgili bilgi vererek, ye rel halkın Almanlarla işbirliği yapması için ondan yardım ister. Karşılığında ise ileride istila ettikleri yerlerin genel imamlığını teklif eder. Onun düşündüğü şudur: İmam ve adamları, Çöl Til kisi Mareşal Ervin Rommel'in askerleri için, cephe arkasından İn gilizlere sabotajlar düzenleyeceklerdi, böylece İngilizlere askerle rini orada tutmaları için bir gerekçe verilmiş olacaktı. Bu da tabii Rommel'in işine yarayacaktı, çünkü Mısır'da İngilizlerin 98 bin kişilik bir birliği vardı, ayriyeten Libya'da da 44 bin kişilik bir or duları vardı. Yani Kudüs'te bir ayaklanma olursa, İngilizlerin ora ya en aşağı kolordu seviyesinde bir birlik yollamaları lazımdı. Böylece Mısır'daki birlikler Libya'ya yapılacak bir saldırıya mü dahale edemeyecekti, çünkü Almanların mevcut 85 bin askeri vardı. Bir de 70 bin kişilik İtalyan ordusu vardı. Rommel'in em rinde 2500 tank ve 900 uçaklık bir güç vardı. İmam'm sorunu Ku düs'teki Yahudi nüfusunun çoğalmasıydı. Bu, savaştan önce 185 bindi, savaş başladıktan sonra 350 binlere çıkmıştı. Ve her hafta yeni gemiler geliyordu. Bunlar, Hitler'in soykırımından kaçan Yahudilerdi. Onlar anavatanlarına dönüyorlardı.
115
Hitler Yahudi sorununu kökten çözmek istediğinden, ima ma bunu onlar için yapmasını rica etti. Almanlar Araplara Su udi Arabistan üzerinden silah ve mühimmat yardımı yapmaya başladı. Ayrıca SS paraşütçü birliğinden bir bölük askeri de oraya indirerek, Araplara bu silahların kullanımıyla ilgili eği tim vermeye başladı. Yahudi köylerini basarak Alman destekli katliamlar yapmaya başladılar. İngilizler buna müdahale için 2500 kişilik bir destek tugayı yolladı. Baktılar ki duruma mü
rı alır. Öncelikli hedef, ağır silahları Yemen'den sokarak düşman hatlarında bulunan 1000'e yakın Alman askeri, 40 bin Arap ve Bedeviyle birlikte hem orada bulunan Yahudi halkını yok et mek, hem de İngilizlere hemen arkadan ikinci bir cephe açmak tı. Yani İngiliz birliklerini ikiye bölüp, Rommel'in Mısır'ın El Alamain şehrine yapacağı silahlı saldırıda, İngilizleri zayıflat mayı sağlamaktı. Yahudilerin nüfusu 1942'de 600 bini bulmuştu ve azımsan-
dahalede zorluk çekiyorlar, Kahire'deki merkez komutanlığın
mayacak bir güç olmaya başlamışlardı. Davut peygamberin ço
dan destek isteyip oraya 14 bin kişilik 2. tümenin gelmesinin
cukları artık ezilmiyordu. Onların da silahları vardı ve Arapları
sorunun çözümünde yararlı olacağını bildirdiler. Yakalanan
epey zarara uğratıyorlardı. Çünkü yüzyılların verdiği baskı reji
Arapların elindeki mühimmatın, Alman yapımı olduğunu an
mi, artık Kudüs'teki kutsal topraklarda yoktu. Burada kendi va
ladılar. Hemen merkez komutanlığına telgraf çekerek bunu ra
tanlarının ve namuslarının savunmasını yapıyorlardı. Tabii İn
por ettiler. Mareşal Rommel, Tripolis'i almış, 25 bin İngiliz as
gilizler de onlara el altından silah yardımı yapıyordu. Hatta ve
keri esir düşmüş ve 800 adet İngiliz tankı imha edilmişti. Bu
hatta Yahudilerin içinde 50-60 civarında eski savaş pilotu vardı
Hitler'i bayağı sevindiriyordu, çünkü müftüyle yaptığı anlaş
ve bunlara 40 tane uçak verilerek farklı bir üstünlük sağlanmış
ma meyvelerini vermeye başlamıştı. İngilizlerin Sudan'da 20
tı. Yahudiler ikinci hafta içerisinde 30 bin Arabi ve 600 Alman
bini İngiliz, 70 bini yerli, toplam 90 bin askeri vardı. Adolf Hit
askerini esir almıştı. Bunlar sorgulandıklarında, amaçlarının ne
ler bunları hiç hesaba katmamıştı, çünkü askerlerin Sudan'ın
olduğu ortaya çıkmıştı. Almanlar El Alamain Muharebesi'nde
başkenti Hartum'dan Nil Nehri vasıtasıyla Kahire'ye gelmele
55 bin kayıp verip, bütün tank ve uçaklarını kaybederek, Lib
ri en fazla dört gün alırdı.
ya'nın Tripolis şehrine geri çekilir. Hitler bu yenilgiyi kabul ede
İngilizlerin kafasını asıl karıştıran ise her direnişçi Araptan, Alman mühimmatının çıkmasıydı. Bunlar nereden geliyordu acaba? Bu soruları, İngiliz General Montgomery de kendi ken dine soruyordu. İngilizler güzel bir plan yapıp, Kudüs ve çevre sindeki Yahudi köylerini silahlandırdı. Çünkü insanlar kendile rini savunabilirlerse, onlar da ellerindeki iki tümeni oradan çe kip, Mısır'a doğru yaklaşan Çöl Tilkisi Mareşal Rommel'e karşı kullanabilirdi. Alman istihbaratı, İngilizlerin bu taktiğini öğre nir ve SS paraşütçü birliklerinden 2. taburu oraya yollama kara116
mez ve bunun sebebinin Kudüs'te yaşayan Yahudiler olduğunu dile getirir. İmam'a bununla ilgili bir telgraf yollar ve artık ora daki askeri başarının ancak ve öncelikli olarak orada yaşayan yüz binlerce Yahudinin Avrupa'daki gibi kamplara koyulduk tan sonra gerçekleşebileceğini belirtir. İmam'a SS hava indirme tugayı yollayarak bu temizlikte onlara destek çıkacaklarının va adini verir. SS tugayı gerçekten de iner ama onlar da başarılı olamayıp hezimete uğrar. Tabii müftünün danışmanlığına bir ge neral, 10 albay ve 100 SS subayı verilir. 117
2. Dünya Savaşı'nın bitimiyle Kudüs-Şam-Mısır'da bulu
aşamada bile Ortadoğu'da önemli bir askeri güç meydana getir
nan 2300 Alman askeri personelin görevi de filen bitmişti. Bun
di. Arapların nüfusu İsraillilerin elli misli olmasına rağmen, ka
ların en kısa zamanda silahlarını bırakıp ingilizlere teslim ol
vimler arasındaki sorunlar nedeniyle sürekli çatışıyorlardı.
ması gerekiyordu. Ama çoğu buna razı değildi, çünkü Füh-
Kudüs müftüsü, yanma iki bin adamını alarak Ürdün'e
rerleri ölmüştü ve bir SS yemini vardı: Führer ölünce onun si
kaçtı, çünkü Ürdün birçok Filistinlinin yaşadığı bir krallıktı.
yasi vasiyetini, SS orduları yerine getirecekti. Artık hiçbir şey
1949 yılında Alman ekibinin başındaki yüksek rütbeli subay
eskisi gibi değildi. Onlara mühimmat, araç ve gereç getirecek
lar, Ürdün'de eski müftüyle buluşup, ona direnişini bırakma
ne hava kuvvetleri ne de deniz kuvvetleri kalmıştı. Baş düş
masını, kendisini Yahudi devletini yıkana kadar destekleye
manları Yahudilerin sayısı ise bir milyonu geçmişti. Yahudile
ceklerini söylerler. Bu destekle kurulan grubun adı, herkesin
rin nizami olmayan, ama çok iyi paramiliter eğitim almış 70
bildiği Filistin Kurtuluş Ordusu'dur. Almanlarla ortaklık için
bin askeri vardı. Almanların karşısında 80 uçak, 20 tank ve 180
de olan müftü ise, Filistin devletinin kurulması için, hayatının
zırhlı araçlık çok ciddi bir güç vardı artık. Bununla sabotajlar
45 yılını harcayan Yaser Arafat'ın amcasıdır. Yani PLFN kuru
yaparak mücadele etmek zorunda kaldılar. Almanlar gruplara
cuları, müftüyle işbirliği yapan elli beş eski Alman subayıdır.
ayrılarak, Şam'da gizli bir üs kurarlar. Güney Afrika'dan gizli
Neden diyecekseniz? O zamanki Arapların kafalarında bağım
ce gelen silahları nakledebilmek için de Yemen'de, liman bölü
sızlık diye bir şey yoktu. Onlara bu vaadi verenler, kaçak Na-
münde, kinci bir üs kurarlar. Çekirdek ekipte 400 kişi kalır ve
zilerdi. Bunlarla ancak yerel nüfuslardan destek alarak başa çı
geri kalanlar teslim olur. 300 kaçak Nazi subayı ise Türkiye
kabilirlerdi. Çünkü onların insan gücü Yahudilerden kat kat
üzerinden, 47- 48 yıllarında Şam'a ve Kahire'ye giderler. İpte
fazlaydı ve bunu başarabilirlerdi. Führer'lerinin vasiyetinde
öleceklerine, Ortadoğu'nun sıcağına katlanmak onlara daha
olduğu gibi, Yahudileri dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar
anlamlı geliyordu. Kaçak Nazilerin maddi sıkıntıları yoktu,
bulup yok etmek, onların işiydi. PLFN, kuruluş yıllarında 2-3
paraları değil ama 2-3 ton altınları vardı. Bu da tabii Ortado
bin kişiden oluşan bir gerilla grubuydu. Askeri eğitimin tama
ğu'da en değerli ödeme şekliydi.
mı, Almanlar tarafından vermiştir.
1948 yılında İsrail devleti, birçok devletin onayıyla kurulur. İngilizler karşı çıkar ama İsrailliler, İngiliz valisinin makamını binasıyla birlikte havaya uçurup 270 İngilizi öldürünce, İngiliz lerin oradan tamamıyla geri çekilmekten başka çaresi kalmaz. İsrail devletinin kuruluş yıllarında, Yahudi nüfusu 1,6 milyondu ve gerilla savaşında deneyimli çok iyi bir ordusu vardı. Bunlar en kısa zamanda düzenli birliklere çevrilip, tank ve uçak gibi sa
60'lı yılların sonlarına doğru bu grup dünyanın birçok ye rinde Yahudi merkezlerine ve havayollarına saldırılar düzenle meye başladı. Şam'da bulunan eski Naziler de siyasi etkinlikle ri vasıtasıyla müdahale için baskı yaptılar. Araplar iki bloğa bö lünmüştü. ABD'nin İsrail'le yaptığı stratejik ortaklıktan dolayı, Araplar da SSCB ile ortaklığa başlamıştı. Onların aldığı silah ve sanayi ürünleri Sovyet ekonomisine yıllık ortalama 5 milyar do-
vaş ekipmanlarıyla güçlendirildiler. Böylece yeni kurulduğu 118
119
larlık bir katkı sağlıyordu. Bu da tabii ABD'nin İsrail'e destek vermesinin sebeplerinden biriydi, Dünya Musevi Cemaati'nin merkezinin New York'ta olması da bu desteği güçlendiriyordu. Odessa'nm üyelerinin yaş ortalamaları 80'li 90'lı yıllarda 55-75 yaş arasıydı. Bunlar yaşlarından dolayı Yahudilere karşı
DAVID IRVING VE FRED LEUCHTER
operasyon yeteneklerini yitirdikleri için, müdahale imkânları yoktu. Ama ticari ilişkileri o kadar iyiydi ki, Saddam Hüseyin'in
David Irving ünlü bir İngiliz tarihçidir. Avrupa'da aşırı sağ
yapmak istediği mega topun planlarını, Almanya'dan Irak'a ge
ve Neo Nazi gruplara yakınlığıyla tanınan bir yazardır. Alman
tirerek orada yapılması için çalışmalara başlayıp, ayrıca sinir ga
ya'da birçok sağcı partinin toplantılarında misafir konuşmacı
zı üretimi için Münihli bir profesörü Irak'a çağırarak seri üretim
olarak birçok konuşmalar yapmıştır. Fred Leuchter de bir ABD
için tesis bile kurdular. Bu tesis 1990'daki ilk Çöl Tilkisi Operas
vatandaşı olup mesleği idam uzmanlığıdır. Uzmanlık dalı ise
yonu'nda hava saldırısıyla yok edilmiştir. Almanlar 70, 80 ve
idama mahkûm edilmiş mahkûmları gaz odasında son yolculu
90'lı yıllarda, toplam 150 bin Arap kökenli insana Almanya'da
ğuna yollamaktır. Leuchter, 1977 yılında Florida eyalet yüksek
iltica hakkı vermiştir. Bunların arasında 11 Eylül saldırılarının
mahkemesinin idamların darağacında yapılmasının insan hak
mimarı Muhammet Atta da vardır. Atta, 1994 yılında Alman
larına aykırı olabileceğinin kararını verdikten sonra, bu eyalette
ya'dan iltica hakkı alarak, 1998 yılında Alman vatandaşı olmuş
alternatif infaz metotları üzerinde çalışılmıştı. Burada Fred Le
tur. Hamburg'ta uçuş eğitimi alarak yapacağı saldırının planla
uchter'in hazırladığı bir rapor o zamanın demokratlarından
rını da orada yapmıştır.
olan valinin ilgisini çekmişti. Bu sistemin Florida'da artık idama mahkûm olan mahkûmların infazını gerçekleştirebilecek bir in faz metodu olduğunun kararını eyalet senatosundan aldırır. Le uchter kurduğu ilk gaz odasında maymunlarda deneyler yapa rak, o zamanlar hayvanları koruma derneklerinin tepkisini de almıştı. Fred Leuchter de, David Irving gibi Almanya'da Neo Nazi partilerinde sözü geçen bir bilim adamıydı. Bu iki insanı birbirine çeken konu neydi? Bu konu 1990'larm başında Alman ya'da ve bütün dünyada tepki çeken soykırımı yalanlama konu suydu. Bu tartışmalar günlerce Avrupa kamuoyunda tartışıldı ve ABD'de bulunan Musevi cemaatleri bu konuyla ilgili Alman hükümetini sorumlu tuttular. Onlara bu sorunun çözülmesi için önlemler almaların: bir protestoyla ilettiler. .
120
121
Yahudilere yapılan soykırımı inkâr etmek ve yalanlamak
ğu, kaç kilo oldukları, altın dişlerinin olup olmadığı defterlere
Almanya'da artık bir suçtu. Bu tezi destekleyenler artık Alman
yazılmıştı. Bu defterler 2. Dünya Savaşı bittikten sonra ABD ve
ya'da iki ila yedi sene içersinde yargılanacaktı. Neydi bu ünlü
Rusların eline geçmiştir ve kamplarda kaç insanın katledildiği
Irving ve Leuchter tezi? David Irving tarihçi olarak Alman tari
tespit edilmiştir. David Irving ve Fred Leuchter'e karşı Alman
hi üzerine yaptığı çalışmalarda, 2. Dünya Savaşı'nda Almanlar
ya'da kimse bir suç duyurusu yapmamıştı. Ben ve arkadaşlarım
tarafından öldürülen Yahudi sayısının dünya tarihçilerinin yaz
David Irving'in Pforzheim şehrinde yaptığı bir konuşmayı vi
dığı gibi altı milyon değil de, üç milyon olduğunu ve bu insan
deo kaydına alarak Alman savcılığına suç duyurusu yaptık,
ların çoğunun kamplara götürülürken yollarda hastalıklardan
ama David Irving İngiltere'ye geri dönmüştü. Fred Leuchter ise
öldüklerini savunuyordu. Bunun bir Yahudi yalanı olduğunu,
ABD'ye gitmişti. Bu insanları Almanya'ya getirip yargılanabil-
dünya Musevi cemaatlerinin ve İsrail devletinin Almanlardan
meleri için davet ettik. Irving tamam dedi, ama Leuchter isteme
daha fazla tazminat almaları için böyle bir sahtekârlığı yayarak
di. Çünkü Leuchter'e karşı ABD Musevileri oranın yasalarına
insanlığı kandırdıklarını söylüyordu. Fred Leuchter ise aynı Ir
göre suç duyurusu yaparak onun orada yargılanmasını sağladı
ving gibi gaz odalarında bu kadar Yahudinin üç senelik bir kısa
lar. Irving 1993 yılında Londra'dan uçakla Stutgart havaalanına
dönem içinde öldürülemeyeceğini, bunun bir yalan olduğunu
indiğinde, onu hayatının en büyük sürprizi bekliyordu. Pasa
savundu. Çünkü onun uzmanlık dalı olan gazla insan öldürme
port kontrolüne geldiğinde polis ona burada tutuklanma kararı
metotlarından gidildiğinde, böyle bir mekanizmanın bu kadar
olduğunu söyleyince Irving'in suratı sapsarıydı. Nöbetçi mah
kısa bir süre içersinde gerçekleşemeyeceğine, o zamanın siste
kemeye çıkarılarak tutuklandı ve cezaevine konuldu. Dört haf
miyle ancak 25 sene içersinde böyle bir temizliğin gerçekleşebi
talık bir tutukluluktan sonra avukatları onun kefaletle serbest
leceğine dair fikrini yürütüyordu. Almanya'da bütün Nazi par
bırakılması için bir yüksek mahkemeye başvurdu. Bu da kabul
tileri ayaklanarak sokaklara dökülmüştü. Bu açıklamalardan
edildikten sonra 8000 Mark ve her hafta bulunduğu karakola gi
sonra insanlar bu yalanlara kanarak birçok Yahudi mezarlarını
dip imza atmak şartıyla serbest bırakıldı. Kendisi sonra Ham
geceleri tahrip etmişlerdi. Solcular ise bu Nazi saldırılarına kar
burg'a giderek oradan bir yatla İngiltere'ye kaçtı. Altı ay sonra
şı, Nazilere karşı saldırılar yaparak ortalığı bayağı karıştırmış
Avusturya'ya gelerek orada da aynı tezleri savunarak açıklama
lardı.
lar yaptı ve o zamanın şartlarında Schengen Anlaşması olmadı
Irving'in ve Leuchter'in tezleri insanları doğrulardan saptır maktan başka bir şey değildi. Çünkü dünya tarihçileri bu ko nuyla ilgili 50 yıldan fazla bir süre araştırmalar yapmışlardı ve Hitler ve rejiminin Alman disiplininden dolayı kamplarda öl dürdükleri her insanın kişisel bilgilerini üstelemişlerdi. Kamp larda insanlar ölüme gitmeden önce saçlarının kaç gram oldu122
ğı için Avusturya'ya geldiğinde havaalanında tutuklanmadı. Ama bu sene Avusturya'ya ikinci kez gelmek isterken, onu ha vaalanında o zaman yaptığı konuşma yüzünden tutukladılar ve Avusturya mahkemeleri onu sekiz sene hapis cezasına çarptırdı. Bu cezanın üç senesini çekip Almanya'ya iade edilerek, orada 1993 yılında aldığı cezanın kalanını çekecektir. David Irving
123
yaptığı yalan açıklamalardan dolayı da birçok kez yüksek mik tarda para cezalarına çarptırıldı ve halen bu cezalardan dolayı icralıktır. Kendi evi bile açık artırmayla satılıp borçlarına gitmiş tir. Fred Leuchter de aynı akıbet içersindedir ama o bu konular la ilgili hiçbir ceza yatmamıştır. Bu yalanlardan sonra AB üyesi devletlerden birkaçı soykırım yalan yasasını çıkararak bu tip açıklamaları yapanların yargı önüne çıkarılarak cezalandırılma
AUSCHWITZ BIRKENAU
larını sağlamıştır. Almanya, Avusturya, Bel çika, Çek Cumhuriyeti, Fransa,
Birkenau Polonya'nın Çekoslovak sınırının yakınında olan
isviçre, Litvanya, Polonya ve
ufak bir kasabadır. Bu kasaba adını Hitler'in kurduğu bir kamp
Slovakya'da 'Yahudi Soykırımı
la duyurur. Bu toplama kampı insanlık tarihinde şimdiye kadar
Yok' derseniz yargılanırsınız.
görülmemiş bir katliamın merkeziydi. Burada toplam 2,5-3 mil
David
Irving'e
Alman
ya'da sahip çıkan partiler ise DVU Dr. Gerhard Frey'in parti si, NPD National Demokratlar,
yon insan katledilmiştir. Birkenau neden kuruldu? Bu soruya cevabı tarihçiler bile veremiyor. 1940 yılının Mayıs ayında Ber lin'in Van See gölünde yapılan bir gizli toplantıda bunun ceva bını bulabilirsiniz.
FAP Özgürlükçü İşçi Partisi. Almanya dışı ise Avusturyalı parti FPÖ'dür. Bu partide ken disini liberal olarak tanıtır. Yıl larca genel başkanlığını yapan Jörg Heider büyük bir Türk düşmanıdır. Türklere karşı tavırla rıyla bilinen bir siyasetçidir. Heider'in yaptığı skandal açıklama ise 1994 yılmdaydı. O da şuydu: Avusturya'da yaşayan bütün Türkleri gettolara koymak! Bu açıklamalardan sonra Avustur ya'da Heider'e karşı dava açıldı ve bu davalardan Heider akla narak beraat etti.
Burada verilen karar, Avrupa dahil 11,5 milyon Yahudinin ve bir milyon çingenenin sistematik bir şekilde imha edilmesi dir. Bu yetkiyi Adolf Hitler SS'nin başında olan Himmler'e ver-
124
125
mistir. Himmler SS içinde özel bir birim oluşturarak, bunun adı
yanan Yahudilerin kokusu, yani insan etinin kokusu ortadaki
na da (totenkopf verbende) 'ölü kafatası birliği' adını vererek
vatandaşları bayağı rahatsız etmeye başlamıştı. Daha doğrusu
planlarını hazırlayıp, 1941 Şubat ayma kadar kampın tamam
Alman halkının çoğu bu katliamlardan habersizdi. 1941 Mayıs
lanması için gereken bütün imkânları seferber etmiştir.
ayında ilk insan nakliyeleri gelmeye başladı. İlk etapta iki kişi
Kampın amacı ufak kamplardan oraya trenlerle Yahudileri getirip burada toplu kıyım yapmaktı. Birkenau'ya gidenler
lik imha etme kapasitesi vardı, bunlar genellikle kadın, çocuklar ve yaşlılardı.
kampın nasıl bir şekli olduğunu görmüşlerdir. Toplam 8 duş
O kadar çok günlük nakliye oluyordu ki, gelen sayısı 3-3,5
odası, 80 tane krematoryum tabip deney binası, 5 bin metre ka
bin arasında, imha edilen sayısı da 2 binlerdeydi. Barakalar do
relik ve 120 adet barakaların içi tahtalardan yapılma ranzaların
lup dolup boşalıyordu. İnsanların olan bitenlerden haberleri
dan oluşur. Her yatağa dört insan düşerdi, insanlar açlıktan bir
yoktu ama bir şeyler seziyorlardı. Çünkü giden gelmiyordu. So
deri bir kemik oldukları için, kışın soğuktan etleri tahtaya yapı
rulduğunda da ya kafanıza bir kurşun sıkılıyordu, ya da biraz
şırdı. Yazın da barakalar boşaldıktan sonra yeni gelen mahkûm
iyi niyetli bir SS onların başka kamplara götürüldüğünü söylü
lar bu barakalara yerleştirilirdi.
yordu. Ama gerçek bu değildi. Size görgü tanıklarının anlattık larını aynen yazıyorum. "Kampa ilk geldiğimizde sizin sağlam olup olmadığınıza bakıyorlar. Sağlamsanız sizi ileriki bir zamana ayırıyorlar, çün kü sağlamlara deneyler yapma imkânı oluyor. Eğer yaşlı veya hastaysanız sistem şöyle işliyor: Seksener kişilik gruplara şu de niyor: 'Bu kampa geldiğiniz için önce temizlenmeniz ve bulaşı cı hastalıkları başkalarına kaptırmamanız için saçlarınız sıfıra vurularak, giyimleriniz de yakılarak dezenfekte yapılmanız la zım. Sonra da kampın içindeki çeşitli birimlere dağıtılarak ora da çalışma imkânınız olacak.'
Hitler'in amacı Avrupa'da ona göre parazit olan Yahudi in sanın bu kamplarda kökünü kurutmaktı. Himmler 1941 başla rında kampın tamamlandığını gördüğünde, gizli bir talimat ve rerek bütün imha programının burada yapılması için gereken birimlerine emir verir. Çünkü Münich'in Dachau'daki kampta
126
İnsancıklar zulüm gördükleri öbür kamplardan buranın da ha iyi olduğunun bilincindeydiler. Bu da onlara son aylarda ya şadıkları zulümleri unutturuyordu. O kadar inandırıcı oluyor lardı ki Himmler'in adamları, hepsi kırmızı haç kabuğuyla dola şıyorlardı. Yani insanlara yaşadıkları son dakikalarda bile sahte bir görünüm gösteriyorlardı. Saçlar sıfıra vurulduktan sonra in-
127
sanların giyimleri çıkarılıyor ve çırılçıplak duş odasına koyulu yordu. Zırhlı kapı kapatıldıktan sonra, üç dakika içinde kaynar su veriliyordu. Deliklerden kaynar suyun çıkardığı buhar odayı komple kaplardı. Su verildikten dört dakika sonra bacalardan özel yapılmış borulardan Ziklon-B gazı verilirdi. Bu gaz hava alamayan insancıkları beş dakika içersinde can çekişe çekişe öl dürüyordu. Gazın ardından tesirin gitmesi ortalama bir saat sü rüyordu. Kapılar açıldıktan sonra da özel erkek Yahudi mah kûmları ölen insanların bedenlerini el arabalarına yükleyerek krematoryumlara götürüyorlardı. Burada da ikinci plan devre ye giriyordu: insanlar yakıldıktan sonra kalan kemikleri ayrılı yor, külleri de kampın dışında yerin on metre altına gömülüyor du. İnsanların saçlarından kampta ufak el süpürgeleri veya ayakkabı fırçaları imal ediliyordu. İnsan kemiklerinden de mum veya köpeklerin oynamaları için kemikçikler imal ediliyorlardı. Altın dişli Yahudilerin dişle ri duşa girmeden önce sökülüyor ve gene Yahudi mahkûmlar dan oluşan kuyumcu bölümünde külçelere dökülüyordu. Bura da 1941'den 1944 Aralığına kadar 4-5 ton altın Berlin'deki mer kez bankasına götürülmüştür. 1943 yılından itibaren Himmler kamptaki imha kapasitesini iki veya üç katma çıkarmak ister ve sekiz ay içersinde bu kapa site 1944 Ocak ayından itibaren günlük dört bine çıkarılır. Artık sırf gündüzleri değil, 24 saat ölüm mekanizması yürümeye baş lar. Adolf Hitler ve Himmler bundan çok memnundurlar, hayal leri gerçekleşiyordur. Hitler'e göre bir cihan harbini başlatan, 1920'lerin sonunda dünya ekonomisini batıran ve Almanya'nın harbi kaybetmesinin ve 2. Dünya Savaşı'nm başlamasına sebep olan parazit Yahudileri artık sistematik şekilde yok ediliyordu. Her olumsuz şeyde, bunun arkasında Yahudiler var diyordu.
128
ABD'yi de savaşa sürükleyen anlaşma Hitler'in tezine göre kamplarda sağ kalabilenlerdi: ya tıpçılar ya da temizlik işlerini yapanlar, yani ölü temizlikçiler. Onların barakaları genellikle kampın içindeydi. Kampın öbür mahkûmlarıyla diyaloga geçer lerse hemen vuruluyorlardı. Onların aldığı yemek bile günde tam ekmek ve çorbadan oluşuyordu. Ölüme mahkûm olanlar da 200 gram ekmek ve çamurlu su alırlardı. Kampa seksen kilo gelen bir kadın, ikinci ayında ortalama kırk kiloya düşüyordu. Bu da tabii insan vücudunda yarattığı etkiden dolayı ani kalp durmalarına ve açlıktan ölmelerine sebep oluyordu. Günde or talama beş yüz kişi bu tip vakalardan ölüyordu. Bin beş yüz ki şi olan işçi mahkûmların ortalama günün on altı saati ölü yak mak, kemikleri ayıklamak ve kül gömmekle geçiyordu. Onlarda bile ani ölümler gerçekleşmeye başlamıştı. Tıp bölümünde ünlü Dr. Josef Mengele vardı. Onun da binlerce insanın ölümü ve öl dürülmesine katkısı çoktur. Dışarıya ufak tefek bilgiler sızıyordu ama insanlar bunun bu boyutlarda olduğunu bilmiyorlardı. Ama gerçeği 1944 son baharında bütün dünya öğrenecekti. Çünkü Naziler o kadar bü yük bir sürprizle karşılaşmışlardı ki, karşılarında Kızılordu'yu gördüklerinde. Çünkü onlara gelen istihbaratta onlara karşı güçlü bir savunma sistemi kurulu olduğunu ve bunu geçmele129
rinin en az altı ay süreceği söylenmişti. İstihbarat raporunda he sabı tabii yanlış yapmışlardı ve güneydoğudan gelen on bir Kızılordu'nun Birkenau kasabasına 3 km yakınlıkta olduklarını bilmiyorlardı. Ruslar Birkenau'ya yaklaştıklarında burunlarına gelen yanık kokusunun nedeninin gaz odalarında yeni ölmüş 870 tane çocuk ceseti olduğunu anlarlar. Binlerce insan bir deri bir kemik barakalarda yatıyordu, onlar artık hayatlarının zu lümlerinin yaşamanın çaresizliğinde. Almanlar o kadar disiplinliydiler ki öldürdükleri her insa nın ismini ve kimlik bilgilerini Üstelemişlerdi. Bu listelemeden dolayı öldürülen insanların tam sayısı açığa kavuşacaktır ve hangi kamplardan geldikleri de bu vesileyle tespit edilmiş olur. Rus mareşali ölülerin sayısıyla ilgili raporu görünce inanamaz. Toplu imha edilen insan sayısı 2,7 milyondur. 2,5 milyonu Yahu di, 150 bin Çingene ve 62 milletten 50 bin kişi vardı. Bunların içinde ortalama 487 adet de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı var dı. Hemen Josef Stalin'in emriyle kampta görevli bütün subay lar kurşuna dizilirler. Harp bittikten sonra da 70 kişi daha idam edilir. Hitler dünyayı sırf harbe sürükleyerek insanlığa German ırkının üstünlüğünü ispatlamak için 50 milyon insanın hayatına mal olmuştur. Yalnızca 6 milyon Yahudi değil, bir milyona yakın Çingeneyi de katlederek insanlık tarihinde görülmemiş bir kı yım yapmıştır.
130
Birkenau şehri her sene Nazilerden kurtuluşunu kutlar. Kamplardan şans eseri sağ kurtulan Yahudiler her sene orayı zi yaret ederler. Çektikleri acıları ve uğradıkları haksızlıkları in sanlığa ve yeni nesile aktarmak, totaliter milliyetçiğin insanoğ luna getirdiği zararları, insanları dinlerinden ve yurtlarından et menin ayrılıkçılığını dünyanın birçok yerinde sempozyumlarla anlatmaya çalışırlar. Birkenau insanlık için bir utançtır. Onu yapanlar, onu yap tıranlar ve göz yumanlar tıpkı tetiği çekenler gibi suçludurlar. Ama tabii temennimiz böyle bir soykırımın bir daha hiç gerçek leşmemesi ve böyle bir şeyi yapmak isteyenleri siyasi platform dan silip, onlara gereken cezayı vermek.
131
KAÇAK NAZİLER VE GLADIA TEŞKİLATI GLADIO'NUN ODESSA'YLA İŞBİRLİĞİ
1950 yılında Berlin'deki Spandau cezaevinde, Hitler reji minde bakanlık yapmış 22 ünlü kuvvet komutanlığı ve Hitler'in gizli Serais şefi Van Gehlen vardı. 1950 yılında Kore savaşının başlamasında soğuk savaşın ve dünyanın iki ayrı görüşlü siste me bölünmesinin başlangıçlarıdır. Bir tarafta komünist ve sos yalist sistemi dünya platformuna oturmak isteyen Sovyetler Bir liği, bir yandan da ABD. Kore'deki savaşı bir kuzey-güney sava şı değil de, iki dünya devinin ve üçüncü olan Çin'in Bolşevikle re verdiği destekle bir komünist demokrat savaşına dönmüştür. NATO'nun kurulmasında ABD, İngiltere, Fransa, Kanada, İspanya gibi devletleri kendi tarafına çekmiştir. Anlaşmalar kapsamında bu devletlerden biri SSCB tarafından tecavüze uğ rarsa, bütün topluluk tecavüze uğrayan devletin savunması için elindeki bütün askeri mekanizmayı aktive ederek katkıda bulu nacaktır. Karşı taraf da (Varşova Paktı) anlaşmasında Romanya, Polonya, daha sonra Macaristan, Çekoslovakya ve Yugoslav ya'yı içine alarak, aynı sistemle Nato'nun karşısında bir güç oluşturmuştu. Artık dünya ikiye bölünmüş, bir tarafta ABD-Nato'yla, bir tarafta SSCB-Varşova Paktı devletleriyle birbirlerine ilk darbeyi vurmak için bir sinir savaşı başlamıştır. 133
ABD'de Allen Waren CIA'nm başına geçer. Waren idareyi eline aldıktan sonra artık bildiğiniz CIA ve KGB gizli savaşı da başlar. Waren nasıl bir sistemle Bolşeviklere karşı gizli bir sava şı sürdüreceğine yönelik araştırmalar yapar. Hitler Bolşeviklere yaptığı sistemi kullanmak ister ama bu sistem nasıl bir şeydi bu nu kimden öğrenecektir? Bu stratejisini senatörlere nasıl anlata caktır? Bütün bunlar Allen Waren'i müthiş bir fikre getirir. Ko nuyu başkana açmak için Beyaz Saray'a gider ve burada komü nistlere karşı başka kimseden stratejik olarak destek alamaya caklarını söyler. Spandar'de yatan mahkûmlarla bu konuyla il gili irtibata geçip, onlara ceza indirimi yaparak ABD'yle komü nistlere karşı mücadele başlatmakta yardım ederlerse ceza indi riminden yararlanma şansı verilmesini talep eder. 1
Askeri kamplardan ayrılanlar bir araya gelerek SS'ye almdıklarındaki yemini devamını ettirmek istiyorlardı. Bu yemin şöyledir: SS'ye giren herkes ölene kadar SS üyesidir. Dünyanın neresinde bir SS subayı ve askeri zor duruma düşerse, en yakın olan SS askeri ona bütün imkânlarıyla yardım edecektir. Bunu yapmadığı takdirde vatan hainliğiyle cezalandırılıp hemen kur şuna dizilmesine karar verilir. Ayrıca SS teşkilatının dünyada iki düşmanı vardı: 1. Yahudiler 2. Bolşevikler ve komünistler. SS kavramı müttefik devletler tarafından yasaklandığı için bunun adını eski SS birlikleri yanlıları adında 1946'da yeniden kurmuşlardır. Kısaltması Odessa olan bu teşkilatın 2. Dünya Sa vaşı'ndan sonra neler yaptığını kitabında belirtmiştir. Waren kurmaylarını alarak dosyalarında hangi Nazilerin işine yaraya cağına dair araştırma yapar. Bunların arasında en asil olan ami ral Donitz'ti. 10 yıllık bir cezaya çarptırılmış, en temiz özgeçmi şi olan ve çok eski bir bahriyeli ailenin oğlu olan amiral partiye 1944 yılında üye alınmıştı. Van Gehlen eski askeri istihbarat baş kanıydı ama pis bir geçmişi vardı.
134
Aralarında da tek diplomat olarak Van Papan vardı, eski İs tanbul konsolosuydu. Almanya'nın 1951 Ocak ayında Amiral Donitz askeri göreve çağırılır ve onun komünistlere karşı müca delede destek vermesi durumunda hemen salıverileceğini dair teklifte bulunurlar. Amiral Donitz teklifi hemen kabul eder ve iki gün içerisinde Spandan askeri cezaevinden salıverilir. Ruslar buna bayağı itiraz ederler ama oybirliği 3-1 olduğu için bu itiraz yerini bulmaz. Amiral Donitz ve Van Papan iki hafta içinde Pentogan'a getirilerek orada komünizmde mücadele hangi mevki de hareket edeceklerini ve bir komünist istilasında halkı nasıl ayaklandıracaklarına dair planlar yaparlar. Daha doğrusu böyle bir plan üzerinde çalıştığını, bu planın da Yugoslavya'da baya ğı başarılı olduğunu Almanların Balkan istilasında başarılarının bu planlardan kaynaklandığını eski dosyalardan görebiliyorlar dı. Ama tabii gene de bazı konularda temkinliydiler, çünkü sa vaş biteli daha altı sene olmuştu ve birçok eski Nazi kaçaktı. Ço cuğunun savaş suçlusu olarak aranması devam ediyordu. Amiral Donitz'in planı şuydu: Her Nato üyesi devlet gizli silah depoları oluşturup bu depoları istila anında kullanılmak üzere gizli silahlar konularak her hava şartına uyacak şekilde saklayabilmesi gerekiyordu. Ayrıca tümen veya kolordu seviye sinde personel yetişecek, bu personel devletin maaşlı subay as subaylarında oluşacak, aktif görevleri bittiği zamanda ömürleri nin sonuna kadar bu göreve sadık kalarak sivil hayatlarında kimsenin yaptıkları işle ilgili bilgileri olmayacaktı. Bir paramiliter ordu kurulacak ve komünizm istilası yapılan yerlerde bir ayıklama veya sabotaj eylemler yapılacaktı. Tıpkı general Tilgnun'un Yugoslavya'da yaptığı gibi. Tabii bunu Waren biliyordu. Donizt'e de şu şekilde yapılacağını belirttiler: Bu askerler aynı SS gibi aşırı milliyetçi olacaklar ve bunlara karşı tarafın parayla satın alamayacağı şekilde eğitilecekler. Yani her grup bir hücre halinde çalışacak ve bulunduğu bölgedeki birliklerin olacak. Bir 135
grup öbür grubun ne yaptığını bilmeyecek. Bu fikir Waren'in kafasına yattı. İlgili raporu o zamanki Nato genelgesine iletti. Üye devletler oy kararıyla bu genelgeyi imzaladıktan sonra o zamanki çekirdek üyeyi oluşturan devletler Nato'dan bunun eylemi için talepte bulundular. Allen Waren bu eylem için Van Papan'dan ve Admiral Donitz'ten eğitmenler istedi. Amiral Donitz bunu ancak eski SS eğitmenlerden alacağını, onlardan baş ka da bu konulara vakıf elemanlar olmadığını iletir. ABD için komünizm Adolf Hitler'den daha tehlikeli bir unsurdu. Çünkü SSCB ilk atom bombasını patlatmıştı ve bunu seri şekilde üretmeye başlamıştı. Her hafta buna yenisi ekleni yordu yani ABD tek atom gücü olmaktan çıkıyordu; en büyük düşmanı aynı güce sahip olacaktı. Buna acil şekilde çare bu lunmalıydı. Başkandan alman özel bir izinle bu gizemli teşki latı kurma yetkisini aldı ve bunun kuruluşunda her yöntemi başarıyla bitireceğinin yetkisini verdi. Bu kuruluşun adı ne olacaktı? Pentagon'un araştırmacıları eski Roma'da böyle bir kuruluş olduğunu ve bunun başında Brütüs'ün, yani Cesar'ı öldürten kişinin bulunduğunu bildirdiler. Buna bağlı olarak örgüte Gladio ismini vermeyi teklif ettiler. Tabii bütün Gladio bir merkeze bağlıydı ve gayriresmi adı Gladio, resmi adı da kayıtlarda özel birlikler olarak geçiyordu. Odessa teşkilatı gay riresmi olarak bu ABD özel birimini Nevada Teksas'ta eğitme ye başladılar. Eğitim süreleri bir senelik ilk etaptan sonra dört seneye çıkarıldı. Bu sürede Gladio fiilen 1951'den itibaren Na to seviyesinde faaliyete geçmiştir. 1952 yılında da, özel harp dairesi olarak Türkiye Nato'ya girdikten sonra burada da kurulmuştur. Odessa ve Gladio 60'h yıllarda Latin Amerika'da bayağı aktifti ama Küba'da başarılı olamadılar. Daha doğrusu Domuz Burnu'ndaki çıkartma te şebbüsünde hüsrana uğradılar. Batista'nın kaçmasına ve Fidel
136
Castro'nun, Che Guevara'yla ve devrimci güçlerle rejimi ele almasına yol açtılar. Berlin duvarının yapılmasıyla Küba'nın blok yapılması soğuk savaşı doruğuna getirmişti. İki taraf da düğmeye basma pozisyonuna geldiler ama tabii Keneddy ılımlı politikasıyla Churuçhov'u füzeleri çekmesi için ikna et mişti. Ruslar da buna karşılık, ABD'nin Türkiye'deki füzeleri çekmelerini istemişti. Sonuçta ABD'nin dediği oldu ve Ruslar buna ikna edildi. Buna karşılık Ruslar Çekoslovakya ve Macaristan'da dev rim yaptılar. ABD Avrupa'daki üye sayısını on bire çıkarmıştı. Latin Amerika'da bayağı etkindi. Burada şunu söylemek gere kir: Orada Odessa'nm desteği olmasaydı, ABD Latin Ameri ka'da o kadar başarılı olamazdı. Gladio ve Odessa'nm başarılı olamadığı yerler Afrika ve Arapkir'di. Burada da SSCB'nin ve Küba'nın etkinlikleri yoğundu. Anlayacağınız dünya iki büyük dev arasında pinpon topu gibi oynanıyordu. Burada tek kârlı çı kan da Odessa üyesi eski kaçak Nazilerdi. Bunların 1970'ten sonra ABD güçleriyle yaptıkları çalışmalar artık ABD tarafından benimsenmiyordu. Çünkü İsrail artık Ortadoğu'da bayağı bir güç kazanmıştı. Ayrıca ABD ekonomisinin % 75'i Musevilerin elindeydi. Yahudi katliamlarını da yapan insanlarla ABD gü venlik güçlerinin iş yaptığı ortaya çıkarsa dünyadaki dengeler oldukça bozulurdu. Çünkü sırf ABD değil dünya ekonomisinin % 45'ini ellerinde tutuyorlardı. Konuyu şöyle değerlendirecek olursak, ABD 2. Dünya Sa vaşı' ndan sonra, eli kanlı katilleri sırf milli çıkarlarını korumak için taşeron olarak kullanmıştır. Çünkü ABD ideolojisinde düş manlar Bolşevikler, komünistler ve Yahudilerdi. Bu insanların da düşünebilirsiniz ki binlercesi kaçaktı. 1950-2005 yılları ara sında toplam 150 tanesi yakalanarak cezalarını gördüler. Geri kalanları neredeydi, bunları kim koruyor ve saklıyordu? Bun-
137
lardan kimler çıkar sağlıyordu? Bu soruların tek bir cevabı var dı: ABD ve Pentagon bir kişi veya beş kişi gözden kaçırabilir. Ama yedi bin kişiyi bulamamaları hiç normal değil. Ya da tam bulunacakları sırada büyük bir güç onu oradan sizden önce alı yor, daha güvenli bir yere götürüyor, yeni bir özgeçmiş, yeni bir hayat, yeni bir kimlik veriyorlar.
NAZİ SUBAYLARININ KAÇIŞLARI VE TÜRKİYE'DEKİ KAÇAK NAZİLER
Neden? Komünizmle savaşta, aynı cephede savaşıp, bu mücadelede onlardan en iyi dostluğu gördükleri için, 1992'den 2005 yılına kadar size belirttiğim 150 kişiden 110 tanesi yakalandı. Çünkü ABD'nin Latin Amerika'da artık hiçbir hükmü kalmamıştı. Pa nama'da Noriega'yı devirdiler, Şili'de General Pinochet yargı landı, Venezüella'da Paras halk kahramanı seçildi. Honduras, Bolivya, Kolombiya gibi tüm bu devletlerde, artık ABD'nin sö zü geçmiyordu. Buralarda solcular, daha doğrusu 60'lı yıllardan 90'h yılla rın başına kadar ezilen sosyalist görüşlü solcular, idareyi elleri ne almıştı ve kendi özgeçmişleriyle hesaplaşıyorlardı. Tabii bu rada da, onlara mahkeme salonlarındaki ifadelerinde refakat eden Latin Almanlardan bahsediliyordu. İşkence gören bir mağdur, 1982'de, Şili'nin başkenti Santi ago'daki bir spor salonunda, onları sorgulayan askerlerin ya nındaki sarışın, elli yaşlarında ve Almanca konuşan bir adam dan talimat aldıklarını ve onun verdiği emirlerle kimin sağ ka lıp kimin öldürüleceğine karar verildiğini söyledi. Şili'de, Arjan tin'de ve Peru'da generallerin birbirleriyle Hitler selamıyla selamlaştıklarmı basın kaynaklarından öğrenebilirsiniz. Yani ABD, Latin Amerika'da komünizme karşı mücadelede kaçak Nazileri, daha doğrusu Odessa'yı, kırk yıla yakın kullanmıştır. 1991'den itibaren ise işbirliği sona ermiştir. 138
1945 yılının Ocak ayı Adolf Hitler ve adamları savaşın so nuna geldiklerini anlamışlardı ki, Hitler sekreteri Martin Bor inan'ı, çok gizli bir iş için, gizli bir emirle İsviçre'nin Basel şeh rine yolladı. Tabii Borman'm yanında SS Himmler'in yaveri Hans Lutz da vardı. Bu beylerin amaçları, Alman imparatorlu ğunun çöküşü ve muhtemel bir kapitülasyondan sonra, Sovyet ler Birliği'nin istilası altına girecek yerlerde paramiliter faaliyet leri sürdürebilmek ve Siyonizm ideolojisinin yok edilmesini dı şardan tamamlamak için görüşmeler yapmaktı. Basel'deki Cafe Hof Breu Haus'da Vatikan'ın temsilcisi ve İspanya'nın büyükel çisiyle bir toplantı yapılarak, harbin bitişinden sonra yüksek dü zeyde subayların güvenli bir bölge veya ülkeye geçmeleri için pazarlığa oturuldu. Amaçları, bu yüksek düzeydeki subaylara -ki bunlar genel likle SS subaylarıydı- maddi ve lojistik olanaklar sağlayarak, ye ni bir hayat ve yaşama imkânı sağlamaktı. O kadar çok yüksek rütbeli subay ve bürokrat vardı ki, bun ların sayıları 50 binin üzerindeydi. Bu insanları altı ay içerisinde Almanya'dan çıkarmak ve düşmana yakalanmadan İsviçre sı nırlarına sokmak, bir problemdi. Bu konuda Himmler'in operas139
yon şefi Martin Glück, kod adı Raten Linie (Fare Hattı) olan bu plan için, bir çalışma grubu oluşturdu.
Bütün bu gizli çalışmalar Bormann ve Himmler'in ekipleri tarafından yapılırken, o, zamanın sanayi bakanı Albert Sperde
Bu çalışmalar esnasında yapılan araştırmalarda, bu kadar
gereken maddi imkânların sağlanması için kendi emri altındaki
insanı düşman hatlarından geçirerek, yakalatmadan kaçırmanın
elemanlarına, Alman Merkez Bankası'ndaki depolardan bu ope
büyük bir soruna yol açacağını tespit ettiler. Alternatif arayışlar
rasyon için gerekli külçe altın, elmas ve tarihi eserlerin verilme
içersine giren SS'ler, burada öncelikle İspanya'nın faşist lideri
si talimatını verir. Böylece bunların en kısa zamanda İsviçre'ye
Franco'dan destek talebinde bulundular. Franco, gizli servis şe
geçirilmesi için gereken işlemleri başlatır. İsviçre'de Almanca
fi Roberto Sanchez'e talimat vererek, dostu Adolf Hitler'in sadık
konuşulan kantonda, bu konu ve genel operasyonla ilgili bir ko
elemanlarını İspanya üzerinden ve İspanyol gemileriyle Arjan
muta merkezi kurulur. Bu komuta merkezi, ufak kasabalar tes
tin'e götürme operasyonunu organize etmesini istedi. Ayrıca, bu
pit ederek, buralarda gizli para ve silah depoları kurar.
insanların kalabilecekleri bölgelerde, onlara ev ve iş imkânı ya
Adolf Hitler, savaşın gidişatının Almanya için bir felakete
ratılması için gereken yerel desteğin sağlanması ve onlara Ar
doğru gittiğinin hâlâ farkına varamamıştır. Cephede, silah altın
jantin kimliklerinin verilmesi için de genel bir talimat verdi. Bu,
da 8 milyon Alman askeri vardır ve hâlâ mucize silahların, sa
elbette bir alternatifti ve Franco bunu sadık dostu Hitler için ya
vaşın son haftalarında bile onu kurtaracağını zanneder. Ama
pıyordu. Hitler de İspanya'daki iç savaşta Franco'yu destekle
Doğu'da, Sovyet orduları yirmi milyon, Batı'da da ABD ve İngi
mek için iki tümen yollamıştı ve Franco bu tümenler sayesinde
liz orduları 5 milyon askerle Almanları çember altına almıştı. Bu
ihtilali gerçekleştirmişti. Himmel ve adamları başka alternatifle
çember 3. Reich'in, Hitler'in ve adamlarının etrafında oldukça
ri de değerlendiriyordu. Bu alternatiflerden biri de savaş öncesi
daralmaya başlamıştı.
Türkiye'de, askeri ataşelik yapmış bir albayın loen bir düzine adamımızı Türkiye'ye sokarım' demesiydi. Albayın planı şuy du: Berlin'deki Türk Büyükelçiliği bombalanarak, oradaki seya hat belgeleri ve mühürleri çalınacaktı. Türkiye'ye kaçacak as kerlerin, en kısa zamanda temel Türkçe öğrenmeleri için ise o zamanın Alman dışişlerinden Türkçe sözlükler alınarak, bu in sanlara Türkçe dil eğitimi verildi. Berlin her akşam bombalandı ğı için SS özel birliklerinden bir grup, Potsdam'da bulunan Türk Büyükelçiliği'ne giderek, oradaki kasada saklı olan seyahat bel gelerini alır. Toplam 450 adet seyahat belgesi bulunur. Bu ko nuyla ilgili bilgiler Almanya'nın Ludvigsburg şehrindeki Nazi dokümantasyon Merkezi'nden alınabilir. 140
Amerikan 21. Piyade Tümeni'nin 16. Tabur'u, 8 Ocak 1945 yılında Buchenwald kasabasına girdiğinde, her Alman kasaba sını veya şehrini istila ettiğinde olduğu gibi, burada da kasaba nın önemli yerlerini denetim altına aldı. Ama bu kasaba, öbür Alman kasabaları gibi normal bir kasaba değildir. Bu kasaba, Polonya'nın Birkenau şehrindeki toplama ve imha kampından sonra, en büyük Yahudi toplama kamplarından birisidir. Asker ler kamp kapılarına dayandıklarında, kampın komutanı ve onun SS üyesi elemanları çoktan kaçmıştı. Askerlerin gördüğü manzara pek de iç açıcı değildi. Kampta toplam 3500 kişi bir de ri bir kemik kalmış, açlık ve sefalet içerisinde ölüme terk edil-
141
mislerdi. Taburun doktoru derhal burayı karantinaya alır ve ge
yakın SS subayı, bu şekilde kaçıyordu. Her kaçış noktasına Al
reken tıbbi müdahaleleri yapmaya başlar. Bu kampla ilgili ABD
manlarca bir kod adı verilmişti. Bunlar şöyle sıralanmıştı:
Genelkurmay Başkanlığı'na derhal bilgi verilir. Ardından da denetlemeciler hemen gelip durumu kendileri de görmek isterler. Emirlerin verildiği hafta Bergen Belsen, Teresian Stadt ve Dachau şehirlerinde de benzer kamplar bulunur. Amerikalılar yavaş yavaş Hitler rejiminin azınlıklara, daha doğrusu Yahudi lere karşı tutumunun ne denli barbarca olduğu gerçeğine ina nırlar. Müttefik Kuvvet Komutanlığı üç ay içerisinde, yani sava şın bitişine kadar, benzeri kamplardan toplam 48 tane tespit eder. Bu kamplar, ABD ve diğer müttefik devletler ve hatta bü tün dünya basınında günlerce ve haftalarca manşet olmuştu.
1. Raten Linie (Fare Hattı): Bu İsviçre üzerinden ve Va tikan destekli bir hattı. Bu hattan kaçanlar, genellikle Latin Amerika'ya gitmişti. 2. Franco Hattı: Ünlü İspanyol faşist lider Franco'nun adından alınmadır. İsviçre, İtalya, oradan da gemilerle İs panya'ya geçilerek, burada kısa bir süre mola verildikten sonra İspanyol bandıralı gemilerle Latin Amerika'ya gidil miştir.
Dünya artık totaliter ve ırkçı bir milletin, insanlık tarihinde ben
3. Exprès Hattı: Bu hat ise ismini ünlü Orient Exp
zeri olmayan bir katliamı niçin yaptığının cevabını arıyordu.
ress'ten almıştır. İsviçre üzerinden iki kaçış yolu izlenmiş
Suçluların, daha doğrusu kampların komutanlarının ve yetkili
tir. Bunlardan ilki, trenle düşman hatlarından geçip İstan
lerinin izleri, bütün Avrupa'da aranmaya başlamıştı. Nazilerin
bul'a varmak. Öbür kaçış noktası ise yine İsviçre üzerinden
kaçmaktan başka çareleri kalmamıştı.
İtalya'ya geçilerek, Brindisi limanından gemiyle İstanbul'a varmak.
isviçre sınırına paralel olan Singen kasabasında, savaşın son günlerinde bayağı bir hareketlilik vardı. Yüksek rütbeli SS su bayları, kasabanın her yerinde göze batıyorlardı, çünkü sınırın
Albay Hofmann'm grubunun birçoğu, üç aylık Türkçe eği
öbür tarafında toplam 500 bin Alman subayı ve sivil bürokrat
timden sonra ellerindeki Türk pasaportlarıyla, kendilerini Türk
toplanmıştı. Bunların hepsi onlara verilecek sahte kimlik ve pa
Ermenisi olarak tanıtarak İsviçre'deki Türk Büyükelçiliği'ne sı
saportları, daha doğrusu kendilerini idam sehpasından kurta
ğınmak ister. Dönemin büyükelçilik personeli bu seyahat belge
rıp, hayatlarını yeni gidecekleri yere hazırlayacak kaderlerini
lerinin, Berlin Büyükelçiliğimiz tarafından verildiğinin tespitini
bekliyorlardı. İlk 250 kişi Haziran 1945'te Vatikan üzerinden, İs
yapar. Onları önce elçilik binasında sorgulayarak Türkiye'ye
viçre pasaportuyla, İtalya'nın Brindisi şehrindeki limandan, Ar
gitmekteki nedenlerini olumlu bulduktan sonra, kendilerine İs
jantin bandıralı bir gemiyle Buenos Aires'e yola çıktılar. Bu ilk
viçre ve İtalya'daki seyahatlerinde herhangi bir sorun çıkmama
giden grubun içinde, sonradan İsrailliler tarafından kaçırılıp
sı için birer belge verir. Bunun nedeniyse, o sıralarda İtalya'nın
idama mahkûm edilen Adolf Eichman da vardır. Her gün 200'e
ABD istilası altında olmasıydı. Almanlar dikkat çekmemek için
142
143
beş kişilik gruplara ayrılarak, akrabaymış gibi ve tek tük Türk
toplam olarak 12 kilo altın verilir. Amaç, ekonomik olarak rahat
çeleriyle Brindisi kasabasına, kendi maddi imkânlarıyla intikal
larını garantilemektir. Christopf Schmidt, 1965 yılında Alman
ederler. O sıralarda İstanbul'dan İtalya'ya, haftada bir gemi kal
ya'ya dönerek orada yargılanır. Kısa bir süre cezaevinde yattık
kardı ve bu gemide genellikle tütün ve gıda mamulleri bulunur
tan sonra tahliye olur ve hayatının kalan kısmını, 1989 yılında
du. O dönemde Gümüşsuyu'ndaki Alman Konsolosluğu'nda
ölene dek Nürnberg şehrinde geçirir. Jochen Gonser ise 1984 yıl
bayağı bir hareketlilik vardı, bunu ABD ve İngiliz askeri istihba
lında Çanakkale'de kanserden ölür ve Almanya'nın Padeborn
rat kaynaklarından tespit edebilirsiniz. Çünkü ABD ve İngiltere
şehrine gömülür. Bunların dışında daha birçok Alman kökenli
tarafından, Alman Konsolosluğu'nun karşısındaki blokta, Al
SS subayı Türkiye'de yaşamış ve esas kimliklerini deşifre etme
manların Türkiye'deki aktivitelerini takip edecek üsler kurul
den hayatlarını ölene dek burada sürdürmüştür.
muştu. Bu ofisler, dikkat çekmemek için, gayrimüslimlerin
Tabii bu kaçak Nazilerden, birçok vatandaşımız da maddi
üzerlerine kurulan şirketlerdi. Bu şirketler kanuni ticari faaliyet
kazanç sağlamıştır. Bunlar genellikle Malatya esnafmdandır.
lerde bulunduğu için yerel makamların dikkatini çekmiyordu.
Malatya, Suriye sınırına yakın olduğundan, bu kaçakları Suri
Savaş bitmişti ama konsoloslukta görev yapan diplomatlar ve
ye'ye geçirmek daha kolaydı. Bu bilgiler Alman NS arşivlerin
ataşeler görevlerini hâlâ Nazi hiyerarşisine göre yerine getiri
den de alınabilir. O arşivlerde, Türkiye'yle ilgi çok kısa bir bel
yordu. Bu diplomatlar, Türkiye'ye kaçan vatandaşlarına -ki
ge birikimi var, ama bu belgelerin şimdiye kadar Türkiye'de ka
bunlar genellikle yüksek düzeydeki SS subaylarıydı- İstan
muoyuna sunulmaması herhalde bizim bu konuya ilgimizin ol-
bul'da rahatlıkla yaşayabilecekleri ikametleri sağlamakla görev
mamasmdandır. Bu namı diğer işadamlarımız, 1946'dan 1971
lendirilmişti. Toplam 22 nakliyatta, 300'e yakın SS subayı, 1946
yılına kadar o zamanın parasıyla toplam 900 bin Amerikan do
yılma kadar İstanbul'a getirilmişti. Buradan da, Türkiye'nin çe
ları kazanç sağladılar.
şitli yerlerine dağıtılmışlardı. Birçoğu da Gümüşsuyu'ndaki Al man Konsolosluğunun arkasındaki tünelden, Tophane'ye indi rilip, oradan da kayıklarla Üsküdar'a getirilmiş ve ardından da ünlü Selmanıpak Caddesi üzerinden Malatya'ya ve sonra da yolculuğun son durağı olan Suriye'nin başkenti Şam'a ulaştırıl mışlardı.
Bilinen bir başka konu da, 40'a yakın subayın, Almanya'da ve İsrail'de onları bekleyen cezalardan kaçmak için Türkiye'de kalıp, ellerinde olan altınla, ticarete atıldığıdır. Bunlar genellikle Alman makine sanayisinin makinelerini pazarlıyorlardı. Hepsi nin kültür seviyesi yüksekti ve zamanla da çok iyi Türkçe konu şur oldular. Onlar artık bizim içimizde birer Türk gibi yaşama
Albay Hofmann ve grubu, Gümüşsüyü ve çevresinde odak
ya başlamıştı. Beyoğlu sosyetesinde, genellikle gayrimüslimler
lanmıştı ve gelecek talimatları bekliyorlardı. Bunlardan Yüzbaşı
den oluşan bir burjuva takımının içinde, onlara da esas özgeç
Christopf Schmidt ve Jochen Gonser, gruptan ayrılmak isterler,
mişlerini bilmeden bir yer verilmişti. Burada tabii bizim yetkili
çünkü akrabaları Çanakkale'de yaşamaktadır. Oradaki hayata
lerimizde de biraz vurdumduymazlık var, çünkü bu konuya bi-
daha rahat entegre olabilme ihtimalini düşünürler. Kendilerine 144
145
raz vakıf olan kişiler bununla ilgili araştırmalar yapsaydı, o za
Oteli'nde görüşmeler yapması, cemevlerinin ileri gelenlerini
man bu insanların gerçek kimlikleri ortaya çıkardı. Çünkü ar
konsolosluğa çağırıp onların da Kürtler gibi bir azınlık oldukla
şivlerimizden aldığım bilgilere göre, 1948'den 1951 yılma kadar,
rını ve Alman hükümetinin, gayri resmi de olsa onları destekle
Almanya ve Avusturya'dan Türkiye'ye gelen bekâr Alman ha
diğinin söylenmesi gibi konular nedeniyle Türkiye'de son yüz
nım sayısı 280'dir. Bunların soyadlarına ve geldikleri Alman
yılda temiz bir kimliği yoktur. Bergama Madenleri projesinin bir
ikametlerine baktığımız zaman, bu ikametlerde oturan hanımla
Alman istihbaratı tarafından koordine edildiğini herkes biliyor.
rın eşlerinin, genellikle yüksek düzeyde SS subayları olduğu ve
Burada kendimizde şu soruyu sormalıyız: Diplomatik amaçla
hepsinin savaşta kayıp olduklarını tespit edebilirsiniz. Daha de
Türkiye'de bulunan Alman diplomatlarının, bizim iç sorunları
tayına girdiğimizde, bunların hepsinin savaş suçlusu olarak
mızla ilgilenmeleri ya dikkatsizliğimizden kaynaklanıyor veya
arandığının tespitini yapabilirsiniz. Bu hanımlar Türkiye'ye ge
bu konular üzerinde Almanlarla polemiğe girmek istemiyoruz.
lerek, eski kocalarının yeni kimlikleriyle yeniden evlenip, Al
Ahmet Taner Kışlalı'nm, Bergama üzerine yazdığı kitabın bası
manya'da yarıda bıraktıkları hayatlarını, burada sürdürmeye
mından kısa bir süre sonra öldürülmesi, herhalde Türkiye'de
devam etmişlerdir.
kimsenin dikkatini çekmemişti ki; bununla ilgili herhangi bir ta
O dönemde Alman Konsolosluğu da vatandaşlarını bu ko nuda kasıtlı olarak oldukça desteklemiştir. Bizim güvenlik güç lerimiz ve siyasetçilerimiz ise muhtemelen II. Dünya Savaşı'nda sürdürdüğümüz tarafsız politikayı, harpten sonra da devam et tirmiştir. Çünkü bu kaçak Nazilerle ilgili Cumhuriyet tarihimiz de hiçbir araştırma yapılmamış ve bununla ilgili hiçbir basın ku ruluşumuzda herhangi bir haber çıkmamıştır. Alman Konsolos luk mensupları bu konu hakkında, birçok kez yazılı olarak baş vurduğum halde, benimle görüşme talebimi reddettiler. Sebebi ni bilmiyorum ama bu tavrın, konsolosluk mensuplarının bu konuya vakıf olmamalarından da kaynaklanabileceği ihtimalini
kibat yapılmamıştır. Cinayetten bir hafta önce, Almanya'dan GSG. 9 anti terör timlerinden l.Tim BND, Alman gizli servisi ko mutası altında buraya getirilmişti. Bu timin Türkiye'ye ne amaç la geldiği de meçhuldür, ama bilinen şu ki, bu timin gittiği her yerde, ya bir terörist ölü olarak bulunuyor ya da anti Alman propagandası yapan bir kişi kayboluyor veya öldürülüyor. Ka çak Nazilerin birçoğu ölmüştür. Ama onların bıraktığı ideoloji, dünyanın birçok ülkesinde hâlâ gençler tarafından hayal edili yor. Bu insanların çoğu, yaptıklarıyla kalmış ve cezalarını çek meden ölmüştür. Ama barbarlık sıfatının en üst düzeylerinde yer almışlardır.
göz ardı etmiyorum. Alman basınının ise bu konuya ilgisi daha büyüktü, çünkü onların elinde bu konuyla ilgili daha detaylı bilgiler vardı. Ama gene de Alman Konsolosluğu'nun, kaçak Nazilere destekleme si, konsolosluk mensuplarının PKK gibi terör örgütleriyle Etap
146
147
KURDA TUZAK
Yıl 1994. Aylardan Ocak. Tübingen'de her zaman buluştu ğumuz kafede oturuyorduk. Haftalık rutin konularda lası, Franku ve ben bilgi takası yapıyorduk. Hatırladığıma göre, o gün bütün Alman gazetelerinde Solingen faciasının karar günü ol duğu yazıyordu. Beş suçsuz Türk vatandaşını yakan canilerin, ne kadar ceza alacaklarına dair fikir yürütüyorduk. Kararı duy duğumuzda hepimiz şoke olduk, çünkü beş insanın hayatına karşılık kesilen ceza, sadece sekiz seneydi. Hepimiz, eski Nazi ler ve SS subayları ile uğraşırken, modern Naziler insanları kat lediyor ve cüzi cezalarla yargılanıyordu. Buna inanamıyorduk. Bu konuyla ilgili araştırma yapmaya karar verdik ve Solingen Dosyası'nın fotokopisini, maktullerin avukatları tarafından bize yollanmasını istedik. Dosyayı araştırdığımız süreçte hep aynı telefon numarasına rastlıyorduk. Bu telefon Münich şehrinin yakınındaki Dachau kasabasında bir birahanenin telefonuydu. Zanlıların olayı gerçekleştirmeden bir ay önce ve gerçekleştir dikten bir gün sonra, bu numarayı aradıklarını tespit ettik. Tabii Alman polisi de bu araştırmayı yapmıştı. Alman polisinin tespi tine göre, bu lokal genellikle DVU Partisi üyelerinin sık sık ge lip yemek yedikleri bir yerdi. Şahısların olay zamanında uyuş turucu ve alkol almaları ve yakalandıklarında suçlarını kabul
149
edip pişmanlık duymaları, Alman polisi ve savcıları tarafından,
Mesleği ise matbaacılıktı. Haftalık bir milliyetçi gazete çı
dosyanın kapanıp mahkemeye şevki için yeterliydi. Ayrıca Al
kartıyor, aşırı sağcıların yayınladığı kitapları basıyor ve dünya
man polisi bu araştırmada, cinayet dosyalarında yapılan rutin
çapında pazarlıyordu. Düşündüğümüz şey partiyi kapattırmak
araştırmaları yapmamıştı. Dikkatimizi çeken konulardan bir di
tı. Bunun için somut deliller gerekiyordu. Alman federal savcı
ğeri ise, baş zanlının hesabında son üç ayda gerçekleşen hare
sına giderek konuyu açtık, ona hukuk dışı sistemle bu konuyu
ketlerdi. Münich'teki Dresdner Bank'tan, altı havalede, toplam
aydınlatabileceğimizi söyledik, tabii aldığımız hayır yanıtıyla
4.000 Alman Markı şahsın hesabına aktarılmıştı. Bu havaleleri
ümitlerimiz kırıldı. Bu kez Tübingen'de hukuk profesörü olan
yapan kişinin, Dachau'daki birahaneyi sık sık ziyaret ediyor ol
Prof. Dr. Hans Birkenmaier aracılığıyla ikna etmeye çalıştık ama
ması da dikkat çekiciydi. Ama bu durumun araştırılması Alman
somut deliller istediğini ve bunlar olmadan cevabının hep hayır
makamları tarafından yapılmamıştı.
olacağını söyledi. Böylece ne yapmalıyız diye düşünürken, ar
Arkadaşlarımla, gerekirse tüm imkânlarımızı seferber ede rek, bu olayı açığa çıkarma kararı aldık. Dachau kasabasındaki birahaneye müşteri gibi girip takılmaya başladık. Üç gün sonra DVU partisinin Dachau temsilcileri yemeğe geldiler. Gizlice fo toğraflarını çektik ve Tübingen'deki merkezimizde bunları de ğerlendirmeye aldık. Manfred Lutz denen şahıs dikkatimizi çekti. Çünkü partinin genel merkez yönetim kurulundaydı. Araştırmamızı daha da derinleştirdik. Lutz'un anti Türk ve Ya hudi propagandasından iki kere para cezası aldığını öğrendik. Genel başkan Dr. Gerhard Frey'in en iyi adamlarmdandı. Parti nin birçok pis işlerini halleden adamdı. Daha doğrusu, Rus fa şistlerinden Jirinovski'yi sahte belgelerle Almanya'ya sokan ki şiydi. Sık sık Moskova ve Paris gezileri düzenliyordu. Fransa'da
kadaşım Barbara güzel bir fikir ortaya attı. Frey ve Lutz'u suça teşvik edecektik ve suç unsurları tamamlandığı zaman savcıya gidip suçüstü yakalanmalarını sağlayacaktık. Benim fikrimse Türk makamlarının bu konuyla ilgili çalışma yapmasını sağla maktı. Yani Frey'in Türkiye'de yargılanmasını sağlamak. Türk Ceza Kanunu'nda böyle bir imkân vardı, tabii Frey ve Lutz'un bu olaylarla ilgilerinin olduğuna dair delilleri, Türk makamları na sunmamız gerekliydi. Ertesi gün hemen uçağa atlayıp Anka ra'ya uçtum. İsmini açıklayamayacağım bir üst düzey istihbarat yetkilisiyle bu konuyu konuştum. Onunla bu sorunu nasıl çöze bileceğimize dair fikirler yürütmeye çalıştık, çünkü o sıralar Türkiye'de Necmettin Erbakan'ın başbakanlığında bir yönetim vardı.
da Front National partisinin başkanı Le Pen'le diyalogları çok
Ben bir plan önerdim. İstanbul'da bir antisiyonizm sempoz
iyiydi. Bu üç milletten oluşan partilerin amacı, devletlerine to
yumu düzenleyecektik. Bu hayali sempozyuma o dönemdeki
taliter rejim getirip bütün yabancıları yok etmekti.
yönetimin birkaç milletvekilini de davet edecektik. Sincan Bele
Lutz'un mal varlığı da oldukça fazlaydı. Bankalarda iki mil yon Mark'a yakın nakit, Münich'te altı daire, üç dükkân ve Dachau'da 2.500 metrekare üzerinde 450 metrekarelik villa...
diye Başkanı'nı konuşmacı, Almanya'dan da DVU Partisi Baş kanı Dr. Gerhard Frey'i de konulu konuşmacı olarak davet ede rek onun buradaki antisiyonizm platformuna destek çıkması için bu konuşmayı yapmasını rica edecektik. Tabii amacımız
150
151
başkaydı. Frey'in ve Lutz'un Türkiye'ye girip burada yargılan
daha dikkatli olmaya başlamıştı. İdeolojik dostu ve FAP Parti
malarını sağlamak.
si'nin başkanı Michael Kuhnen için bütün tıbbi yardımlar geç
Parti günlerinde, Frey'in Türkiye'yle ilgili eleştirilerini ve
gelmişti ve onu AİDS virüsü öldürmüştü. Yossi'ye göre bu gizli
sözlerini Kıbrıs Rum kesimi başkanı bile söylemişti. Almanlar
bir Mossad operasyonuydu. İsraillilerin ikinci bir Adolf Hitler'e
Frey'e fazla destek çıkmazlardı, anti Yahudi ve anti Türk teşki
tahammülü yoktu. Onun için bu sorunu kökten yok etmek isti
latlarının baş finansörünün içeride olması, Alman hükümetini
yorlardı.
resmi olmasa da gayri resmi olarak rahatlatırdı, çünkü Frey, dü
Salı günü istihbaratçı arkadaşımla Hilton Oteli'nin kafesin
şünce özgürlüğünden dolayı bu konularla ilgili Almanya'da
de buluştuk. Bana yürekli bir Türk savcısının olaya sıcak baktı
yargılanamıyordu. Plan çok güzeldi ve istihbaratçı arkadaşımın
ğını, Frey Lutz'u T C . sınırlarına ayak bastıktan sonra tutuklata
çok hoşuna gitti. "Tanıdığım bir savcıyla konuşmam gerek," de
bileceğin! söyledi. Sevinçten havalara uçuyordum. Hemen cep
di. Daha sonra buluşmak üzere ayrıldık. Uçakla İstanbul'a gi
telefonuyla Almanya'yı arayıp sevinçli haberi verdim. Arkada
derken, Almanya'ya göndereceğim raporumu hazırladım. İs
şım bunun mali boyutunu bizim organize etmemizi söyledi,
tanbul'da da evimden Yossi'yi arayarak, durumla ilgili bir ön ra
çünkü bununla ilgili bir ödenek alamayacağını dile getirdi. An
por verdim. Ondan olayın mali boyutlarını ayarlamasını rica et
laşmamız şöyleydi: Frey ve adamları TC'ye geldiğinde arkada
tim. Çünkü salon tutulacak, afişler basılacak ve olayın yerel ba
şım ve adamları olaya el koyacaklardı. Çok güzel koordine
sında yer alması için birkaç gazeteciye para verilerek antisiyo-
olunması gereken bir organizasyondu. Ben kendisinden ayrıl
nizm platformunun alt yapısı hazırlanacaktı. Yossi bunun prob
dıktan sonra ertesi gün için salon ve matbaa işlerini ayarlamak
lem olmayacağını söyleyerek, gerekli bütçeyi en yakın zamanda
üzere Karaköy'e geçtim ve işlerimi hallettikten sonra, aynı gün
bildirmemi istedi.
Almanya'ya uçtum. Tübingen'de Hollanda, Fransa, Avustralya
Günün yorgunluğunu atmak için ünlü Bulgurlu Hama
ve Almanya'daki Nazi avcılığı yapan arkadaşlarla bütün hafta
mı' na gittim. Almanya'da böyle bir şey olmadığından, bana en
sonu kriz toplantısı yaptık. 20 kişilik grupta herkesin fikirlerini
teresan geldi. Azizi Hüdayi Hz.'nin yattığı taşa yatıp keselen
dinleyerek ortak kararlar aldık:
dim. Bir yandan kafamda, ya planı gerçekleştiremezsek diye so
1. Ben Türkiye'ye gidip antisemit olan Sincan Belediye Baş
ru işaretleri oluştu. Çünkü karşımızdaki adam çok akıllı ve her
kanı'nı bu yapılacak sempozyum için Frey'e yollayacağımız da
şeyi önceden araştırarak ön tahkikatlar yapan bir adamdı. Aynı
vetiyeye imzasının atılmasına ikna edecektim.
zamanda 24 saat boyunca dört korumayla dolaşan ve İsrail giz li servisi MOSSAD'm namlusunda olan bir adamdı. Ama koru maları sorun çıkartıyordu. Ona 1990 yılında hastanede Aids vi rüsünü enjekte etmek istemişlerdi. Olay patladıktan sonra adam
152
2. Türkiye'deki antisemit akımın, Almanya'daki 1935-1938 arası Yahudi karşıtı akıma benzediğini gösteren bir videokaset hazırlanıp, davetiyeyle birlikte Frey'e yollanacaktı. Onu ancak böyle bir somut altyapıyla Türkiye'ye çekme imkânımız vardı.
153
Öncelikle, Almanya'da böyle çalışmalar yaptığıma dair
yakın bir zamanda iktidara geleceklerini, sonra da ABD ve İsra
belgeler hazırlamam gerekiyordu. Sincan Belediye Başkanı'yla
il politikalarında radikal bir değişiklik yapacaklarına dair bilgi
görüştüğümde, karşısına Almanya'da yetişmiş bir Türk Na
ler verdi. Kendisine böyle bir sempozyumda konuşma yapabil
zi'si olarak yaptığım antisiyonist çalışmalarımla ilgili bilgiler
me imkânını tanıdığım için bana teşekkür etti. Ayrıca Frey gibi
verecek ve bu çalışmalarda, Yahudileri kötüleyerek onların Al
bir Alman siyasetçiyle tanışmanın ve onunla aynı antisiyonist
manya'nın bölünmesindeki asıl unsur olduklarını kendisine
ideolojide olmalarının, ona ileride de avantajlar sağlayacağına
açıklayacaktım. O adamı inandırmak mecburiyetindeydim.
dair görüşlerinden bahsetti.
Bayrampaşa'daki bir matbaayla anlaştım. Kendimle ilgili ha
3 saatlik buluşmadan ve bir öğle yemeğinden sonra amacı
berlerin yer aldığı, hayali bir Alman gazetesi düzenledim. Bas
ma ulaşmıştım ve bundan da çok memnundum. Başkandan izin
kılar çok güzel çıkmıştı ve insanları bu baskılarla inandırabilir
isteyerek kalktım ve Ankara Kızılay'da telefonu teslim ettim. Ve
dik. Bütün işlemler bittikten sonra Ankara'ya uçmak için hava
aynı gün İstanbul'a uçarak, konuyu Almanya'ya rapor ettim.
alanında bilet baktım.
Rapor fakslandıktan sonra Almanya'daki arkadaşlar her şeyin
Direkt uçuşlar olmadığı için İstanbul üzerinden Ankara'ya
planlı gitmesinden memnundu. En başta Yossi beni arayarak er
aktarmalı uçtum. Hilton Oteli'nde iki gün kalarak randevu tale
tesi gün Türkiye'ye geleceğini bildirdi. Onu havaalanından al
bim kabul edildikten sonra, istihbarattaki arkadaşımla buluş
dıktan sonra otele gittik ve akşam yemeğinde konuyla ilgili fikir
tum. Görüşmeye giderken bana vereceği telefonu yanımda gö
alışverişi yaptık. Bana hemen afişleri hazırlatıp, en kısa zaman
türmemi istedi. Ben de ona bunun bir problem olmayacağını
da Almanya'ya geri dönmemi söyledi. Ben de ona bunun daha
söyledim. Amacının ne olduğunu sormama gerek yoktu, çünkü
bir hafta süreceğini söyledim. Yossi'nin İstanbul'a ilk gelişi de
anlayabiliyordum. Başkan irticai bir faaliyette bulunuyordu ve
ğildi. Sanırım son 30 senede birçok kez gelmiştir. Bana hep an
bu dinleme sistemi de o zamanlar istihbaratta ilk kez kullanılan
latırdı. "Her şey güzel de, bir tek tuvaletler çok pis" derdi.
bir sistemdi. Ertesi gün, Özel Harekât'tan bir komiser ve polis
Şimdi sıra Frey'i ikna etmeye geliyordu ve bu da çok zordu.
memurunun refakatiyle Sincan'a gittik. Arkamızda ise destek ti
Kurda tuzak kurmuştuk ama kapana sıkışacak mıydı? Bu bir so
mi vardı. Komiser, acil bir durumla karşılaşırsam, telefona bas
ru işaretiydi bizim için. Bunun için İstanbul'da irtibat telefonla
mamı söyledi.
rı olan bir ofis ve sekreter organize ettim. Bu da maliyetleri artı
Sincan belediye binasına geldiğimde, belediyenin zabıta
rıyordu. Finansörlerimiz genellikle zengin Musevi işadamlarıy-
müdürü beni kapıda karşıladı. Ön odada birkaç dakika durduk
dı, tabii onlar da başarı görmek istiyorlardı. Referanslarımız çok
tan sonra başkanla tanıştım. Ona İstanbul'da yapmak istediğim
iyi olduğu için, bu konuda hiçbir zaman problem yaşamadık.
antisiyonist sempozyumdan ve Almanya'da yaptığım antisemit
Ama bir defasında 150 bin marklık harcırahı olan bir Nazi
çalışmalardan bahsettim. Başkanın gözleri birden açıldı ve bana
operasyonunda, bütün olay fos çıkınca bayağı bir tartışma ko-
154
155
nusu olmuştuk ve o zamanlar birçok konuda suçlanmıştık. He pimizin bu konularla ilgili çok iyi bir özgeçmişi olduğundan, finansörlerimiz bunu pek dikkate almamıştı. Yaptığımız tahkikat ların hepsinin başarılı olacağına dair bir mecburiyet yoktu. Ge nellikle beş ihbarın birinde başarılı olunuyordu. Bu da bizim için elbette iyi bir referanstı.
Sabahleyin erken kalkıp yapacağım ziyaretle ilgili kafamda olan sorulara cevap aradım. Şoför beni 09.00'da alarak Münich'in yan kasabalarından birine götürdü. Orası Frey'in gazete lerinin basıldığı yerdi. Binaya girdikten sonra üç kat çıktık ve beni Frey'in danışmanı Bay Sturkel karşıladı. Dr. Gerhard Frey'le buluştuktan sonra ona Türkiye'de yapmak istediğimiz antisiyonist konferansla ilgili bilgiler verdim ve kendisinin bu
Bir hafta sonra Almanya'ya dönerek hazırlık yaptık. Sıra Frey ve Lutz'taydı. Özel sekreterini arayarak randevu aldım. İs tanbul'dan geleceğimi söyledim. Bu konuyla ilgili kartvizitim hazırdı. Sekreteri bana ancak on gün sonrası için bir randevu ve rebileceğini iletti. Ben de İstanbul'dan geliyormuş gibi önce Frankfurt'tan İstanbul'a bilet ayarladım, sonra da İstanbul-Münich uçağında yer ayırtarak, oyunun son aktörüyle buluşmak üzere İstanbul'a gittim. Havaalanında Türk istihbaratından olan arkadaşımla buluştum ve ondan gereken hazırlıkları yapmasını istedim. Bana her şeyin hazır olduğunu ve benden haber bekle diğini söyledi. Yolculuğumun böyle dolaylı yoldan olmasının sebebi de Frey'in adamlarının beni havaalanından almasıydı. Bir de eğer onlar herhangi bir şeyden şüphe duyarlarsa yapacakları tahki katta benim İstanbul'dan gelmediğimi tespit edebilirlerdi.
konferansta misafir konuşmacı olarak davetli olacağını ilettim. Türkiye'de onun görüşüne yakın, geniş bir kitlenin olduğunu söyleyip, onun ideolojik fikirlerine Türkiye'de birçok kişinin destek çıkacağına dair yorumlar yaptım. Frey bana bunu hemen kabul ettiğini ve Türkiye'yi ve Türkleri çok sevdiğini söyledi. Bu kelimeleri duyduğumda kendime inanamadım, çünkü adam yüzüme bakarak bana bariz bir şekilde yalan söylüyordu. Bana son çıkardığı kitabını hediye edip gazetelerinin son baskılarını da vererek, yaptığım çalışmalarda başarılar diledi. İstanbul'da yapmak istediğimiz sempozyuma katılacağını belirtti. Ben de kendisine gösterdiği ilgiden dolayı teşekkür ederek yanından ayrıldım. Ertesi gün İstanbul'a uçarak arkadaşlarla buluşup durum de ğerlendirmesi yapük ve Frey'in Türkiye'de yargılanabilmesi için gereken gazete kupürleri ve video kayıtlarının en kısa zamanda
Akşam saat sekizde, Münich havaalanına indim. Pasaport
Türkiye'ye getirilmesi gerektiğine karar verdik. Almanya'ya uça
kontrolünden geçtikten sonra beni 1.90 boylarında, yapılı iki ki
rak onları hemen hazırladık ve kargoyla Türkiye'ye yolladık.
şi aldı ve iyi bir otele götürdüler. Onlarla akşam yemeği yedik
Beklemekten başka çaremiz yoktu. Arkadaşlarla bütün ihtimalle
ten sonra odama çıktım ve İstanbul'daki telefonumuzu arayıp
ri düşündük ve olabilecek herhangi bir problemde bunun nasıl
herhangi bir mesaj var mı diye sordum. Çünkü Yossi'yle ancak
aşılacağına dair fikir yürüttük. Türkiye'deki irtibat telefonunu
oradan irtibat kuruyorduk. Bunun nedeni acil durumlarda onun
cep telefonuma yönlendirdim. Sturkel, aradan bir hafta geçtikten
müdahale edebilmesini sağlamaktı. Buna ek olarak oradaki tele
sonra beni arayarak, Türkiye'deki organizasyonla ilgili herhangi
fonu Tübingen'deki merkezimize yönlendiriyorduk.
bir değişiklik olup olmadığını sordu. Ben de değişiklik yok de157
dim. Aradan bir ay geçti ve Frey Moskova'ya gitti. Onu ünlü Rus faşisti Jirinovski karşılayacaktı, ama Frey havaalanında sorun ya şıyordu. Onu Rusya'ya almıyorlardı. Bunun sebebi de İsraillilerin Ruslardan, onu ülkelerine sokmama ricasında bulunmasıydı. Frey de inatçı bir şekilde girmek için direnmiş, ama iki gün sonra Rus makamları tarafından sınır dışı edilmişti.
TÜRK NAZİLERİ VAR MI?
Frey Almanya'ya döndükten sonra, çıkardığı gazetede Ya hudilere ve Siyonistlere vurdu savurdu ve böyle rezaletlere ma ruz kalmamak için 1994 yılındaki tüm yurtdışı aktivitelerini ip tal etti. Tübingen'de hepimiz şoktaydık. Böyle bir şeyi hiç bek lemiyorduk.
Neo Nazi veya Türk Nazileri var mı derken, Avrupa'da ika met eden vatandaşlarımızın çoğu genellikle oradaki ülkü ocak larını veya MHP'yi Nazilere yakın ya da onların sempatizanı
Sturkel İstanbul'daki telefonlarımızı arayarak orada yapıla
olarak görür. Ama aşağıdaki satırlarımı okuduğunuz zaman ve
cak sempozyuma katılamayacağını ve buna çok üzüldüğünü di
yaptığım araştırmaların sonuçlarına bakıldığında, bunun orada
le getirdi. 64 yaşındaki kurt yine kaçmıştı ve biz bir şey yapamı-
ki vatandaşlarımız tarafından yanlış anlaşılan bir fikir olduğu
yorduk. Yossi bu konuyla ilgili olarak bir hafta içerisinde daha
nu göreceksiniz. Çünkü Avrupa'daki sol ve sağ görüşlü partiler
detaylı bilgiler edineceğini söyledi.
genellikle iç içedir ve hiçbir zaman ideolojilerinde karşılıklı isti
Ertesi hafta Tübingen'de buluşarak Frey'in Moskova'da ne
şare olmadan herhangi bir konuda yalnız hareket etmezler. Tür
ler yaşadığını öğrendik. Frey Moskova Havaalanı'nda İsrailliler
kiye'deki bütün sol partiler, son 35 senede, yurtdışından 15 mil
tarafından tartaklanmış ve ona gözdağı verilmişti. Daha doğru
yon Amerikan dolarına yakın para yardımı almışlardır. Bunlar
su Alman Konsolosluğu'nun irtibat memuru havaalanında ol
genellikle Alman, Fransız ve İsveç sosyal demokrat vakıfların
duğu için, ona daha kötü muamele yapılamamıştı, ama onun
dan verilmiştir. Bu, partilerin oy oranlarına göre verilir ve genel
Almanya'da sürdürdüğü antisemit faaliyetlerinden dolayı kara
likle Sosyalist Enternasyonal teşkilatında üye olan partiler önce
listede olduğu İsrailliler tarafından kendisine iletilmişti. Kısaca
likli olarak seçilir. Geri kalanlar ise bölgesel olarak yerel ve sol
ayağını denk alması ve bir dahaki sefere kendisine bu kadar na
görüşlü partilerdir. Bunlar genellikle sosyal demokrasiye yakm
zik davranılmayacağma dair bir ihtar çekilmişti. Onun yurtdışı
partilerdir. Sağcı partiler de aynı solcular gibi, ağırlıklı olarak
seyahatlerini niye iptal ettiğini de böylece anlıyorduk.
Alman CDU Partisi'nin vakfından, yani Hıristiyan Demokrat
Frey bu olaydan sonra akıllandı mı? Hayır! Tam tersine da ha saldırgan açıklamalar yapmaya başladı ve gerçek yüzünü in sanlara gösterdi. 158
Partisi'nin vakfından yardım almıştır. Bu 'Konrad Adenauer Stieftung' isimli vakıf, 1965 yılında kurulmuş ve AB üyesi ülkeler ve AB'ye üye olacak ve bu statüyü almış ülkelerdeki, genellikle
159
sağcı akımlara -demokratik partiler olmak şartıyla- para yardı
rin çoğunluğu Hıristiyan'dır. En önemli unsur da, bunu söyle
mı yapmıştır. Bu ve bunun gibi Fransa ve italya'da bulunan va
mek mecburiyetindeyim, bizim milliyetçilerimiz veya onların
kıflar son 35 senede Türkiye'deki sağcı demokrat partilere 35
yandaşları ki bunlar MHP, BBP veya ülkü ocakları mensupları
Milyon Amerikan doları para yardımı yapmıştır. MHP'ye gelin
dır, hiçbir Almanın veya Fransızm yaptığı gibi geceleyin uyu
ce onların da ideolojik olarak Avrupa'daki aşırı sağcı partilerle
yan insanları molotofkokteyli ile yakmaz. Bu bizim kültürel ter
diyalogları son 25 senede oluşmuştur ve onlarla komünizmle
biyemize uymaz. Tabii aşırı sağcılık Türkiye'de de kendisini
mücadelede her zaman fikir alışverişleri yapmıştır. Öte yandan
gösteriyor. Bilindiği gibi bazı vatandaşlarımızın Fener Rum Pat-
hiçbir konuda ortak işbirliğine gitmemiştir.
rikhanesi'ne gidip orada protestolar yapıp ortalığı karıştırmala
Alman Anayasayı Koruma Teşkilatı'nın (Alman iç istihba
rı ve bunun da yurtdışındaki basında manşetlere taşınması, Or
rat servisi) yıllık istihbarat raporlarında, MHP ve Almanya'daki
han Pamuk davasında yine sağın radikal kısmındaki vatandaş
ülkü ocaklarının faaliyetlerinin aşırı sağa yakınlığıyla bilinmesi
larımızın Orhan Pamuk'u ve yanındakileri tartaklaması, Heybe-
ne rağmen, Almanya'da veya herhangi bir AB üyesi ülkede hiç
liada Ruhban Okulu'yla ilgili basında yapılan eleştiriler, bizim
bir şiddet olayına karışmadığı yer almaktadır. Bu konudaki bil
ve Türkiye'deki ılımlı sağcıların imajını yurtdışında bayağı ze
gileri iç istihbarat raporlarında bulabilirsiniz. Buna ek olarak bu
delemiştir. Çünkü protesto ettiğimiz insanlar, hepimiz gibi T C .
kuruluşların Alman, Fransız, italyan ve Danimarkalı aşırı sağcı
vatandaşıdır. Türkiye'deki aşırı sağın bu konuda kendisini daha
ırkçı partilerle fikir ayırımında olduğunu da görebiliriz. Neden?
ılımlı ve demokrat göstermemesi durumunda, Avrupa'daki aşı
Almanya ve öbür AB üyesi ülkelerde son 15 senede Yahudilere
rı sağcı ve ırkçı partilerden bir farkı olmayacaktır. Şunu da söy
ve onların mekânlarına yapıkn saldırılar genellikle Alman ve
lemek isterim: Burada da yine MHP veya BBP'nin içine sızmış
Fransız Neo Nazileri tarafından yapılmıştır. Bu tip saldırıları,
olabilecek dış kaynaklı ajan provokatörlerin parmağı olduğu
Avrupa'daki bütün ülkü ocakları da kınamıştır. Çünkü bu tip
kanaatindeyim, çünkü son 25 senelik siyasi çalışmalarında, bu
kincilik veya ırkçılık, onların ideolojik felsefelerine ve manifes
partiler, ne Rum Patrikhanesi, ne de Ermeni ve diğer azınlıkları
tolarına uymamaktadır. Düşünün Türkiye'de MHP'nin en çok
mız üzerinde faaliyetler yapmıştır. Ama son yıllarda, Abdullah
oy aldığı zamanlarda bile hiçbir azınlık gruba ne saldırı olmuş
Öcalan'm yakalanıp PKK terörünün duraklamasının ardından,
tur, ne de herhangi bir antisemit veya ırkçı miting... MHP veya
bazı güçler bir mekanizmayı faaliyete geçirerek, halkımızın mil
Avrupa'daki ülkü ocakları, Alman, Fransız ve italyan aşırı sağcı
liyetçi görüşlü kitlesini kışkırtıp burada suni bir sorun çıkararak
partilerinde şimdiye kadar hiçbir para yardımı da almamıştır ve
bizim AB'ye girmemize köstek olmak istemektedir.
bunu da her zaman reddetmiştir.
2. Dünya Savaşı'ndan önce Hitler bıyığı İstanbul'da ve di
Türk milliyetçileriyle Avrupa'daki milliyetçileri ayıran te
ğer büyük şehirlerimizde sık sık moda olan bir bıyık türüydü.
mel konu da ayrı kültür ve dinden olmalarıdır. Avrupa'dakile-
Bu tip bıyıkların moda olmasının sebebi, vatandaşlarımızın Adolf Hitler'e karşı olan sempatisinden değil de, bizim İngiliz-
160
161
leri sevmememizdendi. Çünkü o dönemde herkes, Hitler'i, İngi lizleri dize getirecek bir kişilik olarak görüyordu. Tabii bizim ba zı siyasetçilerimiz de, Hitler'in orduları sınırlarımıza dayandı ğında, onunla beraber savaşıp, Osmanlı İmparatorluğu'nda kaybettiğimiz eski Misak-ı Milli sınırlarımıza kavuşmanın haya liyle yaşıyordu. İsmet İnönü'nün, iki tarafı da idare etme diplo masisi, bizim 2. Dünya Savaşı'na girmeden, savaşı atlatmamıza imkân sağladı. Ama Balkanlarda yaşayan bazı Türk kökenliler, Almanlarla işbirliği yaparak savaştan nasiplerini almıştır. Bun ların en ünlüsü ise Bosnalı Türk Taburu'dur. Bu tabur 660 kişi lik Bosnalı Türklerden oluşan bir birlikti ve 2. Dünya Savaşı'nda Hitler rejimi için savaştı. Bunların çoğu Doğu Cephesi'nde öldü, geri kalanı da esir düştü. Rusların elinde olanlar genellikle Sibir ya'da kürek cezalarına çarptırılıp, oradaki uzun mahkûmiyet ten sonra memleketlerine dönebilmiştir. Batı'da olan tutsaklar da ABD güçlerine "biz Türküz" diyerek serbest kalmıştır. Bu in sanlar, 60'lı ve 70Ti yıllarda, Alman hükümetinden emekli ma aşı almaya başlamıştır. 2000'li yıllarda Türkiye'deki vatandaşlarımızda Hitler'e ve
dırlar. Bu insanların amaçları ya halkı kışkırtıp yeni bir düşman yaratmak, ya da şimdiki istikrarımızı bozmaktır. Bu tip şirketler ve kurumlar AB'de genellikle ya ırkçılıktan yargılanıyor, ya da kara listeye almıyor. Eğer Türk şirketleriyle ilgili böylesi bir ra por ABD'deki yetkililere veya AB üyesi devletlerin yetkililerine verilirse, bu insanların çıkar amaçlı sürdürdüğü ticari ilişkiler, herhalde oradaki Musevi cemaatlerinin protestosundan dolayı son bulurdu. Yeni Aktüel dergisinin editörü Murat Yalnız'ın bir habe rinde, Türkiye'deki bazı gençlerin Adolf Hitler ve onun kitabı Kavgam'a olan sempatileriyle ilgili bir haber okumuştum. Bu haberle, gençlerimizin nasıl yanlış yola sürüklendiğine dair bazı sorular beni çelişkiye düşürdü. Acaba bu gençler bir istis na mı, yoksa bizim gençliğimiz böyle uçuk siyasi görüşlere çok mu yakındı? Burada görev, Milli Eğitim Bakanlığı'na dü şüyor. Okullarda 2. Dünya Savaşı'nda yapılan soykırımla ilgi li özel dersler verilmeli. Aynı sorun 1991 yılında Slovakya Cumhuriyeti'nde de vardı. Oradaki okullarda verilen özel dersler Hitler ve totaliter rejiminin insanlığa getirdiği zararlar
onun totaliter rejimine yönelik bir sempati doğmaya başlamıştır.
ve böyle bir sistemin Birleşik Avrupa'da yerinin olamayacağı
Bunun, mevcut siyasi partilerin Yahudilere karşı olan antipatisi
na dair konulan içeriyordu. Bu eğilimdeki gençlerimize mü
ve Filistin meselesini desteklemelerinden kaynaklandığını dü
dahale edilmezse, ileride ciddi bir sorun olabilirler. Basında
şünüyorum. Enteresan olansa, bu partilerin yöneticilerinin ve
da bu sorunla ilgili yazıların sık sık çıkması lazım ki, bu sorun
üyelerinin birçoğunun ticari ortakları, genellikle ABD Yahudile
gündem dışı kalmasın.
ri, Avrupa Yahudileri veya Arap sermayesinde ve şirketlerinde hissedar olan Yahudilerdir. ABD ve İsrail karşıtı oldukları halde hepsinin ABD'de Green Kartları ve oturma müsaadeleri vardır. Şunu demek istiyorum: Giydikleri iç çamaşır bile ABD veya Ya hudi etiketlidir ve yaşadıkları saltanat hayatı, Yahudi sermayesiyledir. Ama iş siyasete geldiğinde hepsi ABD ve İsrail karşıtı162
Türkiye'de Nazi ruhunu yaratmak veya ayakta tutmak is teyen insanlar, genellikle dini gruplarda veya partilerde aktif görev alan kişilerdir. Bu insanlar, kendilerini dışarıya yönelik; vatansever, dindar, milliyetçi ve işadamı olarak gösterirler. Ama gerçek şudur ki, bunların çoğu gayrimeşru yollardan
163
servetlerini edinmiş veyahut Yahudi sermayeleriyle ortaklı çalışmalardan paralarını kazanmıştır. Çoğunun çocukları, alt
TOPLAMA KAMPINDA ÖLEN TÜRKLER
larında ABD yapımı ciplerle ve askere gitmeme çabası içinde, yurtdışında ikamet ederek bedelli askerlikten yararlanmışlar
Auschwitz Birkenau
580
Duchou
40
telerine, Türkiye'den, son iki senede altı milyon kez girildiği
Bergen Belsen
120
ne dair raporları vardır. Bu sitelere girenlerin genellikle İstan
Buchenwald
80
Teresienstadt
200
zarar gördü ki, bunun ikinci kez tekrarlanmaması için bütün
Mauthausen
60
medeni devletler, kendi emniyet veya istihbarat servislerinde
Sachsenlausen
100
Flosenburg
23
Mariborn
12
Krukau
150
Warschauer Gethosu
80
15. Ayrı Doğu Bloklardaki Kamplar
155
dır. Alman ve ABD istihbarat kaynaklarının, gözetimi altında bulunan Alman asıllı Neo Nazi parti ve grupların internet si
bul'daki dini partilere yakınlığı olan ilçelerimizden olduğuna dair raporlar vardır. İnsanlık, bu Neo Nazizmden o kadar çok
bununla ilgili bir birim oluşturmuşlardır.
TÜRK KÖKENLİ OLUP SONRADAN VATANDAŞLIK DEĞİŞTİRENLER
164
Aushwitz Birkend
180
Duchou
22
Bergen Belsen
38
Sachsenhausen
15
15. Ayrı Doğu Bloklardaki Kamplar
80
165
Bir önceki sayfada belirttiğim gibi kamplarda 1939-1945 arası toplam olarak 1600 TC vatandaşı ve 335 de yabancı devle tin vatandaşlığına geçmiş ama türk kökenli olan insanlar Nazi ler tarafından öldürülmüştür. Toplu olarak sayarsak 1935 vatan daşımızı harbe girmediğimiz halde Hitlerin kasapları tarafın dan elimine edilmiş ve biz bu vatandaşlarımız için ne tazminat talebinde bulunmuşuz, ne de bu katliamlardan sorumlu şahısla rı İsrailliler gibi paket yapıp burada yargı önüne çıkarmışız. Bu vatandaşlarımız ve aile fertleri içinde herhangi bir tazminat bile bulunmamışız. Çok iç karartıcı bir durum. Çünkü 480 bin nü fuslu olan Hollanda'nın eski kolonisi Surinam bile 1960-80 ara ları Alman hükümetinden Hollanda istilasında ölen 38 vatanda şı için yüksek miktarda tazminatlar almıştır. Yetkililerimizin neden bu konuya el atmadığını hâlâ anla yamadım. Çünkü Almanlar bu tip talepler gelmediği sürece, herhangi bir açıklama yapmıyorlar ve tazminatta ödemiyor lar.
166