5 minute read

Tekno Gündem

Next Article
Tekno Girişim

Tekno Girişim

Dark – Kara Madde

FİZİK VE KUANTUM MEKANİK

Advertisement

Üniversite yıllarımda elektronik mühendisliği öğrenimimi sürdürürken hami (tutor) hocam Prof. Cooper ısrarla beni Fizik temel bilimini anlamaya yönlendirmişti. Önceleri yüzümü gözümü buruşturmuş olsam da fizik meraklısı olduğumu kesinlikle hatırlıyorum. Üzerimde mühendisliğin ağırlığını hissederek kıvrandığımı, ikilemde kaldığımı da belirtmek isterim. Süregelen bir hayranlıkla adlarını sayabildiğim yüzlerce ilim insanı arasında Max Planck, Erwin Schrödinger, Werner Heisenberg, Albert Einstein, Steven Hawking ve üniversitemizde bulunmuş Alan Turing, Ernest Rutherford, Niels Bohr… Bir yanım klasik fizik, kuantum mekanik ile baskın diğer yanım ise mühendislik öğrenimini tamamlayıp ülkeme dönmek üzere beni zorlamaktaydı. Sanırım öğrenmeye çalıştığım kuantum teorisi çakışıklık (super position) ölçülene kadar aynı anda çoklu durumda bulunabilme, içimde yaşıyordu. Benim durumumda ölçüm yapılması ile birlikte dalga denklemi (wave function) mühendislik olarak benim gerçeğim (reality) ile buluşuyordu (collapse). Suat Baysan

FIRSATLAR VE YOL AYRIMLARI

Mühendislik ile kenetlenmiş, teknolojinin kopmayan takipçisi olarak yola çıkışımın ardından üzerime düşeni eksiksiz yerine getirmenin mücadelesi ile iş yaşamımı sürdürdüm. Zaman içinde dönüşen çağ ile birlikte karşınıza çıkan fırsatlar sizi yollarınızın çatallaştığı kavşaklarda farklı yönlere doğru yöneltebiliyor. İpek yolu üzerindeki kervansaraylarda duraksadığınız ve daha gün ağarmadan yükünüzü taşımak üzere hareket edeceğiniz an, sizi uyaran yönetsel konuların sorumluluğunun farkındalığı…

Yönetim bilimine ilgi, örgütsel yapıların mükemmelliği ile mimarisinin sanatsal yaklaşımı yeni ilgi alanım oluvermişti.

FİZİK BİR YAŞAM BİÇİMİ

Oysa ki, içimde yer alan fizik aşkı hiç dinmedi, evrenin devasa boyutundan, elektronun madde ile enerji arasına sıkışmasının gizemine kadar geniş yelpazedeki okyanusta derinlere inmeden su altı dalış yapma alışkanlığımı geliştiriyordum diyebilirim. Bilim insanlarına yetişmek, hatta kavramaya cüret etmek ile başa çıkabileceğimi düşünmüyorum. Yeniliğe anlam verebilmek, basite indirgemek, anlatabilmek ve anlaşılmasına öncülük edebilmek, üstesinden gelmek istediğim, ısrarla şekillendirdiğim yaşam anlayışım haline dönüştü.

DARK VE FİZİK

DARK dizisini tuhaf bulabilirsiniz. Dört aile arasında yaşanan karmaşık ilişkiler, üstelik zaman içinde geçmiş ve geleceğe akıl erdirilemez seyahat ile daha da çapraşık hale gelen sorunlar… Konunun dayandırıldığı doyumsuz, büyüleyici somut fizik ekseni ile nasıl ilişkilendirildiğini olabildiğince aydınlatmaya çalışmak sanırım seyir lezzetini kabartacaktır. Dark ile fizik arasında bağlantı kurmaya çalışırken dizinin bir bilim kurgu olduğunu aklımızdan çıkarmadan, somut matematiksel açıklamalar ile bağdaşmadığını unutmayalım.

KARA MADDENİN YAPISI

Astrofizik bilim insanları evrenimizde gözlemlenebilen toplam maddenin %85 oranında kara maddeden oluştuğunu açıklamaktadırlar. Araştırmaların yoğun olarak icra edildiği günümüzdeki kara maddenin yapısı ve içeriği gizemini koruması ve incelemelerin iğne ile kuyu kazmak misali uzun yıllar süreceği öngörülmektedir. Nasıl oluyor da göremediğimiz, bilmediğimiz kara maddenin varlığından

1687 yılında yerçekimi yasası kanıtlanmıştır

haberdar olabiliyoruz, farkına varabiliyoruz? Madem ki Dark’tan söz ediyoruz, öyleyse yüzyıllar öncesine sıçrayalım mı?

KARA MADDE DÜNYAMIZA ULAŞAN IŞIK HUZMELERİNİ BÜKEBİLMEKTE

Isaac Newton başına düşen elma ile tanımladığı yerçekiminin varlığını matematiksel formüller ile kanıtlamıştır. Newton yasaları ve bulgularını 1687 yılında Principia Mathematica yayınında açıklamıştır. Ancak her türlü bilimsel gerçeğe dayanan bildiri iki kütle üzerinde karşılıklı etkili olan kuvvetin tanımını aydınlatamamıştır. Einstein özel görecelik kuramını uzun süre emek vererek geliştirmiş ve 1915 yılında ilk kez Göttingen Üniversitesi’nde yer çekimini de (gravity) kapsayan genel görecelik teorisini beyan etmiştir. Evrenin zaman/mekân dokusunda kütlesel varlıkların (Yıldız, Güneş…) ağırları ile orantılı bir eğim oluşturmalarının yer

çekimini yarattığı anlaşılmıştır (havada gerili duran bir çarşaf üzerine konulan bir basketbol topunun yarattığı etki gibi). Eğimin kütlelerin birbirlerine yaklaşmasının, ötesinde ışığı ve zamanı da büktüğünü ve eğdiğini de teorik olarak ispatlayabilmiştir. Işığın bükülmesinin gözlemsel, deneysel doğrulanması, 29 Mayıs 1919 yılında tam güneş tutulmasını izleyen Arthur Eddington tarafından gerçekleştirilmiştir. Kara madde varlığı nedeniyle evrenden dünyamıza ulaşan ışık huzmeleri bükülmekte ve eğilmektedir. Kara madde ile ilgili daha birçok kanıt bulunmakla birlikte öncelikli olarak çekim kuvveti (gravitational lensing) üzerinde durmak daha doğru olacaktır.

KARA MADDE VE ZAMAN MAKİNESİ

Dark dizisi, Winden kasabasında kurulu nükleer santralin enerji üretimi sonrasında elde edilen atığın kara madde olduğu üzerine kurgulanmış. Kara maddenin yanlışlıkla tetiklenmesi neticesinde sürekli tekrar eden

bir yaşam çevrimi içinde ve felaket ile sonuçlanmaktadır. Kara madde ile çalışabilen zaman makinesinin keşfi ile birlikte gizemin ne denli arttığını izleyebilirsiniz.

GERÇEKLİĞE DAYANDIRILIYOR

Dizinin mükemmelliğini yansıtan diğer bir bilimsel gerçek Max Planck’ın 1900 yılında gerçekleştirdiği araştırma bulgularına dayandırılmaya çalışılmasıdır. Isıtılan bir maddenin yaydığı elektromanyetik dalganın frekansının tatbik edilen ısı ile doğru orantılı arttığı bilinen bir gerçektir. Planck kendisinin dahi şaşırarak gözlemlediği deneyinde, maddeye ısının uygulanması ile birlikte elektromanyetik dalganın yaydığı foton ışınımının yüksek frekanslara erişmesi, belirli bir eşikten sonra görülür ışık olması ve ultraviyole bandından sonra ise ışınımın kesintiye uğraması… Fizik dünyasında ultraviyole felaketi olarak geçen buluş sonucunda, Planck foton titreşiminin süreklilik oluşturmadığını ve paketler halinde kesintili olarak

Fizik yaşamın kendisidir

yayıldıklarını kanıtlamıştır. Yayılan paketlere de kuanta adını vermiştir. Planck, sabiti fotonların atomdan ayrıldığı enerji frekansı ve seviyesi olarak tanımlayabilmiştir (1.626x10-35joule saniye). Yadırganması oldukça kolay, içimize sindirilmesi nerdeyse imkânsız bir doğa ilişkisi ile karşı karşıya kalıyoruz. Işık kuantalar yani paketler şeklinde gönderildiği, alındığı gerçeğinden yola çıkarsak, yaşamın ta kendisinin de sürekli akmadığı çerçeveler halinde kesintili ilerlediğini de kabul ediyoruz.

ÖZÜNDE KUANTUM FİZİĞİ VAR

Tekrar diziye dönersek saatçi ustası yaşadığı talihsiz kazayı düzeltebilmek için zaman makinesi icat etmek üzere kolları sıvamaktadır. Özünde kuantum fiziği olan, ancak kesinlikle hiçbir şekilde kanıtlanmamış, düşünce seviyesine bile erişememiş çerçevelerden iki farklı evreni yanlışlıkla türetir. İlki ile birlikte üç evren eş zamanlı süregelen yolculukları ve yaşanan felaket ile aynı şekilde kesintiye uğramaya devam eder. Her

çevrim süresince, buluşlar ve icatlar neticesinde üç evren arasında mekân geçişini keşfederler.

GEÇMİŞ VE GELECEK YOLCULUĞU

Winden mağaraları zaman, mekân ve evren geçişlerini kolaylaştırmak üzere tamamlanır. Ancak harabeye dönüşün önüne geçebilmek için geçmiş ve gelecek yolculuğu yapan oyuncular

kendi gençlik ve yaşlılık halleri ile buluşarak bilgi aktarmaya çalışırlar. Sonsuz, defalarca tekrarlanan çevrim felaketi ve yeniden başlangıç serüveninde küçük bir farklılığın olduğu öğrenilir (loop hole).

SEYREDİLMEYE DEĞER BİR ESER

Kuantum fiziği, kara madde, bilimsel araştırma, çapraşık aile ilişkileri ile gizemli bir algılama yaratılarak

Evrenimizde gözlemlenebilen toplam maddenin %85 oranı kara maddeden oluşuyor

seyredilmeye değer bir eser karşımıza çıkıyor. Bilimsel gerçekler ile örtüşmemesine rağmen, büyülü yaklaşımı ile araştırma safhasında olan ve merakımızı zorlayan konulara dokunarak düşüncemizin ışık gibi bükülmesini sağlıyor. Neden olmasın dedirtircesine izlenecek muhteşem bir bilim kurgu, öykü ve hikâye olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.

This article is from: