Zaman Hollanda

Page 1

5 TEMMUZ 2008 ~ YIL: 4 ~ SAYI: 82 ~ HAFTALIK ~ FÝYATI 0,60 €

www.zamanhollanda.nl

oruz ar veriy r k e t e zer istek ü Yoðun

R İ TA A H U OL SILA Y

SI

Dev gemi ilk seferine Rotterdam’dan çýkýyor RÖPORTAJ

Yasin Yaðcý’nýn haberi 4. sayfada

Tatil Özel: Gümrükte ne kadar eþya geçirilebilir?

15 10

Trafik kurallarýna uymak vaciptir

26

Yeþim Salkým: “Geçmiþe baktýðýmda sanatým adýna bir þey üretmediðimi görüyorum”

30

Dört mevsim, beþ öðün meyve!


GÜNDEM

5 TEMMUZ 2008

Ayrýmcýlýk falan yok! Bir fitne filmi vardý hatýrlarsýnýz. Ha geldi ha gelecek diye büyük yaygaralarýn koparýldýðý film. Bu filmin yapýmcýsýnýn tek sermayesi Ýslam karþýtlýðýydý. Bu sayede hem Hollanda’da hem de dünya çapýnda ‘popüler’ oldu. Ýslam dini hakkýndaki pervasýz söylemlerinden dolayý hakkýnda birçok þikayette bulunuldu. Bu þikayetleri el alan Hollanda savcýlýðý çok uzun süren bir incelemenin ardýndan, bu kiþinin ne Fitne filmi ile, ne de Ýslam’la ilgili yaptýðý konuþmalarla ‘ayrýmcýlýk yapmadýðý, toplumu kine ve düþmanlýða sevk etmediði’ hükmüne vardý. Dolayýsýyla cezai müeyyideyi gerektirecek bir þey olmadýðý söylenerek hakkýnda dava açýlmasýna gerek görülmedi. Ýnsan bu konuda, þunu kendi kendine demeden edemiyor. En azýnda buna mahkemeler karar verseydi. Yani savcýlýk en azýndan Hollanda’da yaþayan Müslümanlarýn duygularýna tercüman olsaydý ve bu konuyu mahkemelere intikal ettirerek ‘bir sinyal’ verseydi. Mahkemeler sonrasýnda, kanunlar çerçevesinde bir karar verirdi. Benim kanaatim o ki, Hollanda’da yaþayan Müslümanlarýn büyük çoðunluðu kendilerine resmen ayrýmcýlýk yapýldýðýný düþünüyor. Nasýl düþünmesinler ki, bu adam her fýrsatta Ýslam’ý ve Müslümanlarý rencide edecek þeyler söylüyor. Hollanda toplumu içinde ‘azýnlýk’ konumunda olan Müslümanlar bu kiþi tarafýnda resmen ‘psikolojik’ ve ‘sosyal’ baskýya maruz býrakýlýyor. Ýþin baþka bir yönü ise ‘dengesiz güç’ kullaným meselesi. Bu adam milletvekilliðini de kullanarak, hemen bütün medya organlarýyla büyük çaplý bir baský uyguluyor. Hollanda savcýlýðý dava açmaya bile gerek görmezken, Ürdün’ün baþkenti Amman’da bu kiþi hakkýnda mahkemeye bazý kurumlar ortaklaþa suç duyurusunda bulundu bile. Özetle bu kiþinin söz ve eylemleriyle Müslümanlarý aþaðýladýðý ve nefret tohumlarý saçtýðý belirtildi. Esasen ‘herkes gibi’ bir politikacýnýn da düþünce ve ifade özgürlüðü vardýr ve bu olmalýdýr da. Bu demokrasinin de bir gereðidir. Politikacý söz ve davranýþlarýyla kitleleri iyi ya da kötü yönlendirir. Bunu hangi amaç uðruna yaptýðý bu baðlamda çok önemlidir. Rica ediyorum, kim diyebilir ki bu adam iyi niyetle ve toplumsal barýþ için bunlarý yapýyor. Ýþin insaný ürküten yaný ise bu kiþinin 600 bin oy alabiliyor olmasý. Sanýrým savcýlýðýn bu kararýndan sonra oy oraný artacaktýr. Kitleler þu mesajý almýþtýr: Müslüman azýnlýðý ne kadarda rencide etsen, aþaðýlasan da sana kimse bir þey yapamaz. Acaba diyorum ki bu adam Müslümanlar hakkýndaki söylediklerini ola ki Yahudiler hakkýnda söylemiþ olsaydý nasýl bir durum ortaya çýkardý. Yer yerinden oynar ve büyük bir ihtimalle hapsi boylardý. Mesela adam Müslümanlarla ilgili en basitinden bir Hollanda deyimini kullanarak þunu açýk bir dille söylüyor.‘Ýslam aynen bir diþ aðrýsý gibidir, onun çaresine bakmak lazým’. Hepimiz biliriz ki, diþ çürüdüðü için aðrýr ve müthiþ acý verir. Çaresi ise o çürüyen diþi çektirmektir. Bu ayrýmcýlýk deðil midir? Bu küçümseme deðil midir?

ZAMAN

2

HOLLANDA

Gaziler Günü kutlandý Den Haag’da Ridderzaal’da, Helmond’da City Sporthal’da ve Roermond’da Park Hattem’de Hollandalý gaziler yad edildi. Den Haag’da düzenlenen programa 4000’e yakýn gazi ile hala orduda görev alan askerler iþtirak ettiler. Törenleri 55 bine yakýn kiþi takip etti. Baþbakan Jan Peter Balkenende ve Prens Willem-Alexander da törende hazýr bulundu. Geçen yýl Eindhoven’da ilki gerçekleþtirilen törenlerin bu yýl ikincisi Helmond’da yapýldý. City Sporthal yakýnlarýnda yapýlan ve yüzlerce asker ve gazinin katýldýðý geçit töreni, yaðmurlu

havaya raðmen yoðun ilgi gördü. City Sporthal’de gazilere verilen öðle yemeðine Helmond Belediye Baþkaný Fons Jacobs da katýldý. Fons Jacobs Gaziler Gününün Helmon’da kutlanmasýndan dolayý memnuniyetini dile getirdi. Limburg Eyaletinde ise Gaziler Günü, 300’e yakýn gazi ve yakýnlarýnýn katýlýmýyla Roermond Park Hattem’de kutlandý. Hollanda’da Gaziler Günü 2005’ten bu yana her yýl 29 Haziran tarihinde kutlanýyor. Savunma Bakanlýðýnýn giriþimiyle baþlatýlan ve bir kutlama ve anma töreni mahiyetinde geçen Gaziler Günü, Prens

Bernhard’ýn doðum tarihinin 29 Haziran 1911 olmasý vesilesiyle bu tarihte gerçekleþiyor. Bu yýl olduðu gibi, 29 Haziran’ýn pazar gününe dek gelmesi sebebiyle kutlamalar bir gün önce yapýlabiliyor. Hollanda, NATO bünyesinde oluþturulan ISAF kuvvetlerine dört yýldýr destek veriyor. Bu zaman zarfýnda yaklaþýk 130 bin NATO askeri dönüþümlü olarak Afganistan’da görev yaptý. Hollanda’nýn þu anda ISAF bünyesinde, Afganistan’ýn Uruzgan bölgesinde 1400’e yakýn askeri görev yapýyor. Fazlý Altýntaþ, Eindhoven

Hang 4, 3011 GG Rotterdam Nederland | tel: +31 (0)10 201 37 40 | fax: +31 (0)10 201 37 49

www.timemedia.nl | reklam@timemedia.nl


ZAMAN

3

GÜNDEM

HOLLANDA

5 TEMMUZ 2008

Bakan ter Horst yabancý kökenli iþçileri kaybetmek istemiyor Hollanda bundan kýsa bir zaman önce yabancý kökenli, yüksek eðitimli gençlerin baþlattýðý beyin göçünün, ülke için zararlý olduðunun farkýna vararak sinyal vermiþti. Eðitim sisteminde yabancý kökenlilere karþý kanunlarý hafifletmeye çalýþan Hollanda, ikinci sinyalini ise yabancý kökenli iþçilerin giderek kaybedildiðine dikkat çekerek verdi. Yabancý kökenli insanlarýn resmi görevlerden çabuk ayrýldýklarý, Çeþitlilik Ýdaresi tarafýndan yapýlan araþtýrma sonucunda belirgin bir þekilde ortaya çýktý. Ýçiþleri ve Kraliyet Ýliþkileri Bakaný Guusje ter Horst’un açýkladýðý araþ-

týrma sonucunda, yabancý kökenli memurlarýn büyük çoðunluðunun resmi görevlerden ayrýldýklarý ve bunu düzenli bir iþleri olmadýklarý için yaptýklarý belirtildi. Özellikle yüksek mevkilerde çalýþanlarýn büyük çoðunluðunu Hollandalýlarýn oluþturduðunu ifade eden Bakan, meclise gönderdiði araþtýrma sonuçlarýnýn incelenmesini ve gündeme alýnmasý gerektiðine dikkat çekti. Geçtiðimiz yýllara nazaran hükümetin bu konuda ilerleme kaydettiðini aktaran Bakan ter Horst, “Hükümet ilerleme kaydetti, fakat hala istenilen yerde olmadýðý gibi gidenler hala çok.” açýklamasýný yaptý.

Yabancý kökenli iþçileri kaybetmemek için iþ devamlýlýðý ve terfi imkanlarý tanýnmasý gerektiðini vurgulayan ter Horst, yüksek mevkilerde farklý etnik kökenli kiþilere yer verilmesi gerektiðini belirtti. Hükümetin görev süresi doluncaya kadar en az 50 yabancý kökenli idareci almasý gerektiði þeklinde konuþan Bakan, iþ dünyasýnda da daha fazla çeþitliðinin olmasýný istediðini belirtti. Bakan ter Horst, “Hükümet ve iþverenlerin, yabancý kökenli iþçileri kaybetmemek ve onlarýn yükselmeleri için daha fazla enerji sarfetmeleri gerekiyor.” dedi. Ahmed Hüsrev Uç, Rotterdam

Ýçiþleri ve Kraliyet Ýliþkileri Bakaný Guusje ter Horst

Deventer Din Hizmetleri Ataþesi Dr. Hüseyin Çeliker Hollanda’ya veda etti Deventer Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri Ataþesi olarak görev yapan Dr. Hüseyin Çeliker görev süresinin sona ermesi dolayýsýyla düzenlenen bir veda programýyla Hollanda’ya veda etti. HDV Harderwijk Mehmet Akif Camii konferans salonunda yapýlan veda programýna, Lahey Din Hizmetleri Müþaviri Doç. Dr. Bülent Þenay, T.C. Deventer Baþkonsolosu Kadir Hidayet Eriþ, Rotterdam Din Hizmetleri Ataþesi ve Hollanda Diyanet Vakfý Baþkaný Dr. M. Fevzi Hamurcu, Türk Ýslam Kültür Dernekleri Federasyonu yöneticisi Ayhan Tonca ile çok sayýda din görevlisi, dernek yöneticisi ve cami derneklerinin kadýn ve gençlik kollarý temsilcileri katýldýlar. Veda programý Ýstiklal Marþý ve ardýndan HDV Ede Ulu Camii Din Görevlisi Halil Ýbrahim Öztürk’ün Kur’an-ý Kerim tilavetiyle baþladý. Harderwijk Din Görevlisi Abdullah Boz ve Dernek Yönetim Kurulu Baþkaný Osman Avcý tarafýndan açýlýþ konuþmalarý yapýldý. Çocuk ilahi grubunun söylediði ilahilerle programa devam edildi. Din görevlileri, dernek baþkanlarý, Federasyon ve Diyalog grubu adýna yapýlan konuþmalardan sonra, Din Hizmetleri Müþaviri Doç Dr. Bülent Þenay kürsüye gelerek bir konuþma yaptý. Þenay konuþmasýnda, programýn baþlangýcýnda okunan Bakara Suresi’nin son ayetlerine iþaret ederek; ”Yüce Allah’ýn kullarýna takatinin üzerinde sorumluluk vermeyeceðine, herkesin kabiliyet ve takati kadar sorumlu olduðuna iþaret ederek, Hollanda’da hizmetlerde bulunan ve bugün bu programla Hollanda’ya veda eden Din Hizmetleri Ataþesi Dr. Hüseyin Çeliker’in bu iki ayeti kerimede verilen mesaj gereði takati ölçüsünde tüm gayretiyle hizmet ettiðini” belirtti. Konuþmasýnda ataþe kelimesinin anlamýna da deðinen Din Hizmetleri Müþaviri, ”Ataþe kelimesinin “bir þeye baðlýlýk” anlamýna geldiðini dolayýsýyla Din Hizmetleri Ataþeliðinin de hizmete ve göreve baðlýlýðý ifade ettiðini” vurguladý. T.C. Deventer Baþkonsolosu Kadir Hidayet Eriþ ise;”Din Hizmetleri Ataþesi

A50 otobanýndaki kazada bir kiþi öldü Eindhoven ile Oss arasýndaki A50 otobanýnýn Veghel Noord çýkýþý yakýnlarýnda gerçekleþen kazada bir kiþi öldü. 27 Haziran’da saat 03.45 sýralarýnda yaþanan kazada kimliði belirlenemeyen 44 yaþýndaki Uden’li bir erkek, kullandýðý otomobille bir yük kamyonuna arkadan çarparak öldü. Kamyonun þoförü kazayý yaralanmadan atlattý. Kazanýn hemen ardýndan polis, ambulans, itfaiye ve travma helikopteri olay yerinde hazýr bulundu. Ýtfaiye tarafýndan ceset otomobilden çýkartýldý. Kaza yapan araç, itfaiye istasyonuna çekildi. Polis yetkilileri kazanýn sebebini araþtýrýyor. Kazadan sonra A50 otobaný, Oss istikametine doðru 3-4 saat trafiðe kapalý kaldý. Fazlý Altýntaþ, Veghel

KAMPANYA

299,-

85 parça 12 kiþilik

www.porseleinservies.nl Hemen adrese teslim

Tel.: +31 (0)618474283

Muldur Loodgietersbedrijf

Her türlü kalorifer tessisatý, su tessisatý ve yeni kombi uygun fiyata yapýlýr.

Dr. Hüseyin Çeliker ile çok verimli bir çalýþma dönemi geçirdiklerini, kendisinin çalýþkan bir görevli olduðunu ve mesaisinin çoðunu sorumlu olduðu çalýþma bölgesi derneklerini bizzat ziyaret ederek geçirdiðini, Din Hizmetleri Müþavirinin de belirttiði “takat ve sorumluluk iliþkisi”nin kendisinin bugüne kadar ki hizmet tecrübesi açýsýndan da çok önemli olduðunu düþündüðünü, Çeliker’in görevini hakkýyla yerine getirdiðini belirterek kendisine Türkiye’deki yeni görevinde baþarýlar diledi. Programda son olarak söz alan Din Hizmetleri Ataþesi Dr. Hüseyin Çeliker, veda programýna katýlan herkese teþekkür ederek söze baþladý. Görevi süresince

yaptýðý çalýþmalarý özetleyen Çeliker, bu çalýþmalarýný gerek din görevlileri ve gerekse dernek yöneticilerinin desteðiyle yaptýðýný belirtti. Çeliker ayrýca, baþta T.C. Deventer Baþkonsolosu Kadir Hidayet Eriþ olmak üzere Din Hizmetleri Müþavirliðine, Hollanda Diyanet Vakfýna ve diðer bütün kiþi ve kuruluþlara üç yýl boyunca yürüttüðü Deventer Din Hizmetleri Ataþeliði görevinde verdikleri destekten dolayý teþekkür etti. Deventer Din Hizmetleri Ataþesi Dr. Hüseyin Çeliker 13 Aðustos 2008 tarihi itibariyle Türkiye’deki yeni görevine dönmüþ olacak. Veda programý, hediye takdiminden sonra misafirlere yapýlan ikramla sona erdi. Baki Akdoðan, Harderwijk

Tel: 0641528503 0643029839 muldur@orange.nl


ZAMAN

5 TEMMUZ 2008

4

HOLLANDA

Eurodam’ýn kimliði Tonajý: 86000 ton Maliyeti: 450 milyon Dolar Bandýrasý: Hollanda Uzunluðu: 290 metre Geniþliði: 32 metre 25 cm Yolcu kapasitesi: 2104 Kamara sayýsý: 1052 Sahip olduðu asansör sayýsý: 12 Mürettebat sayýsý: 929 Sahip olduðu restoran: 5 Yüzme havuzu sayýsý: 4

Dev gemi ilk seferine Rotterdam’dan çýkýyor Dünyanýn en büyük gemilerinden birisi olan Eurodam ilk seferine Hollanda’nýn Rotterdam Limaný’ndan baþlayacak. Holland America Line (HAL) þirketine ait yeni yapýlan gemi pazar günü geldiði Rotterdam’da büyük bir ilgi gördü. Limana yaklaþýr yaklaþmaz halkýn büyük bir merakla takip ettiði Eurodam, salý günü Hollanda Kraliçesi Beatrix tarafýndan da ziyaret edildi. Holland America Line þirketi ayný zamanda Rotterdam Limaný’nda düzenlenen etkinlikte 135. kuruluþ yýldönümünü de kutladý. YASÝN YAÐCI

EV - DÜKKAN - OFÝS

KÝRA - ALIM - SATIM DEÐER DEÐER BÝÇME BÝÇME -- ÝPOTEK ÝPOTEK -- KREDÝ KREDÝ -- SÝGORTA SÝGORTA

ken r i n e l " "Ev m! ý l a l o niz þahidi

Goudse Rijweg 400, 3031 CK Rotterdam ^ Tel:010-212 52 97 ^ Fax:010-213 26 10

www.uwmakelaarsite.nl

Çarþamba gününe kadar Rotterdam’da kalacak olacak olan dev gemi daha sonra ise Danimarka’ya doðru denizlerdeki ilk seferine çýkacak. Dev gemiyi görmek için binlerce kiþinin Rotterdam Liman’ýna akýn etmesi, liman alanýný ve çevresini þenlik alanýna dönüþtürdü. Çoluk çocuklarýyla birlikte gelenler gemiyle hatýra fotoðraflarý çektirdiler. Toplam on üç gemiye sahip Holland America Line þirketinin ayný zamanda en büyük gemisi konumunda bulunan Eurodam, kelimenin tam anlamýyla yüzen bir þehir. 86 bin ton aðýrlýðýnda, 285 metre uzunluðundaki geminin yolcu kapasitesi 2 bin 14 ve personeli ise 929. Teknoloji ve lüks adýna aranýlan her þeye sahip olan gemide yolculara 6 yýldýz ayarýnda hizmet verilmekte. 11 katlý gemide bin 22 kabin

ROTTERDAM

bulunmakta ve bunlarýn yaklaþýk yüzde 60’ýndan fazlasý ise balkonlu. Rakiplerine oranla daha lüks imkanlara sahip Eurodam’da kullanýlan malzemelerin hepsi birinci sýnýf. Tüm kabinlerde LCD ekran televizyonlar, DVD oynatýcýlar, masaj baþlý duþlar, kaliteli bornozlar ve lüks nevresim takýmlarý bulunmakta. Bunun yaný sýra gemide kumarhane, yüzme havuzlarý, jakuzi, amfi tiyatro, sauna, güzellik merkezi, gece kulübü, disko, basketbol, voleybol ve golf sahalarý ile tenis kortu, sinema, kütüphane, internet cafe ve çocuklar için oyun alaný gibi imkanlar da mevcut. Ýtalya’da inþa edilen ve yaklaþýk 450 milyon Dolara mal olan Eurodam’ýn yaz aylarýnda daha çok Baltýk ülkelerinde kýþýn ise Karayip ve Kanada bölgelerinde hizmet vermesi bekleniyor.

Foto: Yasin Yaðcý

GÜNDEM


ZAMAN

5

YORUM

HOLLANDA

5 TEMMUZ 2008

Dünya ekonomisi nereye gidiyor? ABD’nin ezici üstünlüðünü görmekteyiz. Þu halde dünyamýz ekonomik zenginlik yönünden birbirine tamamen zýt düþen iki gruba ayrýlmýþtýr. Bugünkü büyüme hýzý %3 olan ABD ve Kanada’nýn 2010 yýlýnda da ayný seviyeyi koruyacaðý; Almanya’nýn ve Ýtalya’nýn bugünkü seviyelerini muhafaza edecekleri ve hatta Japonya’nýn büyüme hýzýný % 8’e çýkaracaðý hesaplanmaktadýr. Yine Çin yýllýk ortalama %5 büyüme hýzýna sahiptir. Þu anda az geliþmiþ ülkeler kategorisindekiler büyüme hýzlarýný artýrarak devam etseler dahi bu gibi ülkeleri yakalamalarý imkansýz görünmektedir. Çünkü mutlak miktarlar açýsýndan deðerlendirildiðinde az geliþmiþ ülkelerin toplamdaki geliþme hýzlarý geliþmiþ ülkelerin yakýnýna bile yaklaþamamaktadýr. Bugün büyük miktarlara varan mutlak fark, halen devam etmekte olan oransal artýþlarla daha da fazlalaþýrsa Kuzey Amerikanýn sana-

sizinkoseniz@zamanhollanda.nl

Kö Siz þe in niz

Ü

lkelerin ortaya koyduðu politikalar ve stratejilerden tutun da, askeri faaliyetlerinden eðitim faaliyetlerine, hatta gazete ve televizyon programlarýna kadar birçok temel konunun ortak paydasýdýr ekonomi… Bu temel paydanýn üzerinde ele alýnan konu ne olursa olsun uygulanan politika ve stratejik planlara göre farklý sonuçlar ortaya çýkmasýna sebep olmaktadýr. Bu yüzden, günümüzün dünya ülkeleri birbirlerinden ekonomik geliþme açýsýndan gittikçe daha belirgin hale gelen farklarla ayrýlmaktadýrlar. Hatta, az geliþmiþ olarak nitelediðimiz ve bu kriterleri iyi uygulayamayan bazý ülkelerde sefillik veya açlýk gibi konularda ciddi bir artýþ görülmektedir. Diðer taraftan, hammadde imkanlarýna, çeþitli üretim tekniklerine, ticari daðýtým ve tüketim usullerine sahip olmada bazý Avrupa ülkelerinin, Rusya, Çin, Japonya ve özellikle

yileþmiþ ülkeleri ve hatta Japonya ve Avustralya, dünyanýn bolluk ve refah ülkeleri, diðer bir deyiþle endüstri üstü ülkeleri konumuna geçeceklerdir. Aslýnda þurasý bir gerçek ki, az geliþmenin sebeplerini oluþturan birçok karmaþýk unsur mevcuttur ve bu unsurlarýn etkisini 20-30 yýllýk kýsa sayýlacak bir zaman zarfý içinde ortadan kaldýrmak imkansýzdýr. Mesela tek kültürlülük geleneði, bencillik ve yöneticiler sýnýfýnýn bilgisizliði, tasarruflarýn yetersizliði ve mevcut tasarruflarýn kötü kullanýmý,

halkýn kötü beslenmesi, yetersiz kuruluþlar, artan nüfus yoðunluðu, radikallik ve hatta iklim þartlarý gibi birçok faktörün etkileþmelerinden ileri gelen az geliþmiþlik sürecinin giderilmesi için yýllar gerekeceði meydandadýr. Bu manada Türkiye gibi geliþmekte olan ülkeler bir taraftan süratli bir þekilde çözümler üretmeli, yapýlan ar-ge çalýþmalarý hemen hayata geçirilmeli, diðer taraftan global ekonomik dalgalanmalar ve faaliyetler çok iyi takip edilerek bu doðrultuda ortaya konulan stratejiler doðrultusunda eylem planlarý belirlenmelidir. Global olumsuz unsurlardan kurtulmadan, ya da o etkileri en aza indirmeden ülke içerisinde uygulanacak ekonomik politikalarýn ayakta kalmasýnýn çok zor olacaðý muhakkaktýr. O halde global getirileri olan projeler üretilmelidir. Bu tür projelerin getirileri bazen çok zaman almaktadýr. Ama gelecek açýsýndan zorunlu-

dur. Mesela Avrupa’da futbol þampiyonalarýnda yüz milyon avrolar havada uçuþurken Asya’da benzeri organizasyonlar yapýlamamaktadýr. Sanayileþmiþ ülkelerin en büyük global getirileri diðer ülkelerdeki lobi unsurlarýdýr. Bunlar yerine göre iþadamý kuruluþlarý, okullar, dernekler, gazeteler, televizyonlar, sanatçýlar vs. olabilir. Bu unsurlar ne kadar güçlü olursa global ekonomik risk o kadar azalacaktýr. Global ekonomik fayda ve getiri de o kadar artacaktýr. Bu þekilde bir ülke kendi ekonomisi oranýnda deðil, fayda ya da gelir saðladýðý ülkenin ekonomisi oranýnda olumlu etkilenecektir. Çünkü bir ülke için % 1’lik ekonomik büyüme dilimi 1 milyar Euro’yu ifade ederken baþka bir ülke için %1’lik bir büyüme 10 milyar Euro’yu, bazýlarý içinse daha fazlasýný ifade etmektedir. Yusuf Avcu, Rotterdam


GÜNDEM

ZAMAN

5 TEMMUZ 2008

6

HOLLANDA

Organ baðýþýný destekleyen Hollandalý gençlerin kafalarý karýþýk Hollandalý gençlerin büyük çoðunluðu, herkesin otomatik olarak organ baðýþlamasý gerektiði fikrini savunurken, atýlmasý gereken adýmlarda izledikleri tutumlar yüzünden kafalarýnýn karýþýk olduðu sonucu ortaya çýktý. Top X’e üye olan 12-24 yaþ arasý yaklaþýk 1600 kiþi arasýnda yapýlan bir araþtýrmaya göre Hollandalý gençlerin yüzde 62’si organ baðýþýný destekleyerek, baðýþçý olmakta hiçbir sakýnca görmediklerini belirttiler. Araþtýrmaya katýlan gençlerin yüzde 60’ý öldükten sonra 1 veya 2 organýný nakil için vermek istediklerini belirtirken, yüzde 33’ü ise aile veya akrabalarýndan herhangi birine bir böbrek verebileceklerini ifade ettiler. Hollanda’da istenildiði takdirde 12 yaþ ve üstü herkes organ ve doku baðýþýný ‘Donorregister’ adlý organ kayýt kurumuna baþvurarak yapabilirken, hangi organ ya da dokularý vereceði konusu tamamen kiþiye býrakýlýyor. Organ baðýþý tercihi aile fertlerine ya da, organ baðýþý yapan kiþinin belirttiði isimlere de býrakýlabiliyor. Ayrýca 0-80 yaþ arasýndaki herkesin baðýþçý olabileceði vurgulanýrken kalp, böbrek, karaciðer, akciðer, pankreas, baðýrsak gibi organlarla birlikte gözün saydam tabakasý, kalp kapakçýklarý, kan damarlarý, deri ve kemik dokularý gibi dokularýn baðýþlanabileceði belirtildi. Baðýþçý olmakta hiçbir sakýnca görmeyen ve çok istekli olan gençlerin yüzde 40’ý ise organ

ZAMAN Daðýtým þikayetleriniz için (Klachten over bezorging)

010-2013747

Hollanda - Wekelijks Nieuws- en Opinieblad Baský adedi ( Oplage): 10.000

Haziran (Juni) 2008 - Nr.: 82

Sahibi ( Uitgever)

Time Media Group

Hang 4, 3011 GG Rotterdam

Tel.: 010-2013744

PB 21028, 3001 AA Rotterdam

Fax: 010-2013749

info@zamanhollanda.nl

www.zamanhollanda.nl

Müdür ( Directeur)

Alaattin Erdal

Genel Yayýn Yönetmeni ( Hoofdredacteur)

Yusuf Alan

Reklam Müdürü ( Advertenties) gsm: +31(0)6 41 362 995

Köksal Yazar yazar@zamanhollanda.nl

Haber merkezi ( Correspondenten)

kayýt formlarýný doldurmadýklarý açýklandý. Gençlerin en önemli gerekçelerinin ise, ‘Ben bu formu daha önce görmedim’ ve ‘Form doldurmaya fýrsatým olmadý’ gibi düþünceleri olduðu tespit edildi. Ayrýca araþtýrmaya katýlan gençler herkesin yeni bir organa hakký olmadýðýný belirtirken, yüzde 33’ü ise organ baðýþý yapmayanlara organ nakli yapýlmamasýný istediler.

Gençlerin yüzde 20’si alkol ve sigara baðýmlýlarýnýn da yeni bir organ hak etmediklerini belirttiler. Araþtýrma sonuçlarýný meclise ileteceðini açýklayan ve yazýlý olarak organ baðýþlayan kiþilerin sistemini yeniden ayarlamak istediðini belirten Halk Saðlýðý, Refah ve Spor Bakaný Ab Klink, bu konuya kamuoyunun dikkatini çekmek istediklerini belirtti. Ahmed Hüsrev Uç, Rotterdam

Basri Doðan-Amsterdam

dogan@zamanhollanda.nl

Yasin Yaðcý-Rotterdam

yagci@zamanhollanda.nl

Temsilciler ( Vertegenwoordigers) Asým S. Mecidhan-Deventer

mecidhan@zamanhollanda.nl

Fazlý Altýntaþ-Eindhoven

altintas@zamanhollanda.nl

Abdulmuttalip Demirci-Amsterdam

demirci@zamanhollanda.nl bolat@zamanhollanda.nl

Kemal Bolat-Noord-Holland Mustafa Balban-Zuid-Holland

balban@zamanhollanda.nl

Ayhan Güleç-Brabant

gulec@zamanhollanda.nl

Daðýtým þikayetleriniz için (Klachten over bezorging): 010-2013747 ISSN: 1871-4722

www.berkboekhandel.nl

Yazar Ali Ersoy tarafýndan, uzun yýllarýn çalýþmasý olarak hazýrlanan Hollandaca-Türkçe Büyük Sözlük, Hollanda’da yayýmlanan benzeri sözlüklerin en büyüðü ve en kapsamlýsýdýr. Yaklaþýk 60.000 kelimeden oluþmaktadýr. Sözlük, günlük konuþulan ve yazý dilinde kullanýlan kelimelerin yanýnda, eðitim, ticari terimler, hukuk, týp ve teknik terimleri de aðýrlýklý içermektedir.

SIEF EXCLU BOEKRK BIJ BE DEL HAN

60.000 woorden K E BER SADEC VÝNDE E KÝTAB LIR SATI

€35,-

Woorden van verschillende wetenschappelijke branche’s nemen een groot plaats in.

Telefoon 010 486 44 22 Berk Boekhandel, Groene Hilledijk 151-C, 3073 AA Rotterdam Tel.:+31(0)10 486 44 22 Fax:+31(0)10 486 14 91


ZAMAN

7

GÜNDEM

HOLLANDA

5 TEMMUZ 2008

Ýþsiz kalan profesörler, kasiyer olarak çalýþmak zorunda kalabilecek Sosyal Ýþler Bakaný Donner’ýn giriþimleriyle iþsizlik ödeneði alanlar, 1 Temmuz’dan itibaren bir yýl içinde iþ bulamazlarsa teklif edilen herhangi bir iþi kabul etmek zorunda kalacak. Daha önceki uygulamaya göre iþsiz kalanlar, ödeneklerini en yüksek maaþý ile ne kadar süre çalýþmýþsa o kadar bir süre alýyordu. Yeni uygulamada en fazla bir yýl ödenek alabilecekler, ancak alacaðý ödeneðin yüzde 70’i yeni baþladýðý iþteki maaþýna eklenebilecek. WW’den iþsizlik ödeneði alan kiþilerin yüzde 70’inin, uygun bir iþ bulsa da ödeneðini devam ettirdiði görüldü. Þu an 100 bin kiþinin iþsizlik ödeneði aldýðý bildirildi. Yeni uygulama ile yüksek öðrenim görenler düþük seviyedeki iþlerde de çalýþabilecekler. Mesela bir profesör bir yýl içinde iþ bulamazsa bir kasiyer veya temizlikçi olarak iþe baþlamak zorunda kalabilir. Hükümetin bu uygulamasýyla iþsizlerin iþ bulmada daha gayretli olacaklarý, ülke çapýnda iþçi arayan firmalarýn eleman sýkýntýsýnýn azalacaðý ve

250 bin kiþinin yeni iþlerde çalýþmasý bekleniyor. Bu iþlerin genellikle sanayi ve tarým alanlardaki düþük seviyeli iþler olduðu belirtiliyor. Sos-

yalist Parti milletvekili Sadet Karabulut, katýldýðý bir radyo programýnda, “Yüksek eðitimli kiþilerin düþük seviyeli iþleri tercih etmeleri, iþ kalite-

sini düþürecektir. Hem iþveren hem de çalýþan için memnuniyetsizlik doðacaktýr.” dedi. Ýþçi sendikalarý da “Kaliteli elemanlarýn kendi seviye-

sinin altýndaki iþlerde çalýþmalarý, ekonomik olarak büyük bir kayýptýr.” açýklamasýný yaptýlar. Fazlý Altýntaþ, Eindhoven

ÝÞ ARAYANLAR HULPMONTEUR en STEIGERBOUW SORUMLULUÐUNU BÝLEN CÝDDÝ MANADA DEVAMLI ÇALIÞMAK PESONELLERÝMÝZDEN BEKLENTÝLERÝMÝZ…

DOLGUN MAAÞ, ÝYÝ ÝMKANLAR MÜKEMMEL ÇALIÞMA ORTAMIDA BÝZÝM HÝZMETÝMÝZ…

VCA

zorunlu VCA alýmýnda yardýmcý olunur infokilicbv@gmail.com Tel.: 010 477 93 24 - Fax: 010 - 477 72 07 - GSM: 0614237813 Groenweegje 138 3111 PB Schiedam

MURADÝYE CAMÝSÝ KARÞISINDA


GÜNDEM

ZAMAN

5 TEMMUZ 2008

8

HOLLANDA

Türkiye, Kyoto Protokolü’nü imzalamaya karar verdi. Þimdi tartýþýlan konu bu imzayla Türkiye’nin ne gibi sorumluluklar üstleneceði. Bilinmesi gereken þu ki, imzayý atmýþ olsa da ülkemizin 2008-2012 dönemi için hiç bir taahhüdü yok.

[

ÖNDER DELÝGÖZ

]

KYOTO PROTOKOLÜ NEDÝR? Türkiye’nin gündemine son birkaç yýlda girmeyi baþarsa da geçmiþi 16 yýl öncesine, küresel ýsýnmanýn önlenmesi için hazýrlanan ilk uluslararasý belge niteliði taþýyan BM Ýklim Deðiþikliði Çerçeve Sözleþmesi’ne dayanýyor. 1992 yýlýnda Rio’da düzenlenen Yeryüzü Zirvesi sýrasýnda imzaya açýlan bu sözleþme 21 Mart 1994’te yürürlüðe girdi. Bu sözleþme, taraf ülkelere sera gazý salýnýmý açýsýndan baðlayýcý bir hüküm taþýmýyordu. Fakat 1997 yýlýnda Japonya’nýn Kyoto kentinde yapýlan toplantýda kabul edilen protokolle taraf ülkelere sera gazý salýnýmý açýsýndan baðlayýcý hükümler getirildi. Protokol, geliþmiþ ülkelerin sera gazý salýnýmlarýný 2008-2012 yýllarý arasýnda 1990’a göre yüzde 5,2 azaltmalarýný öngörüyor. Bu hedef, ülkelere göre deðiþiyor. Örneðin Avrupa Birliði için yüzde 8, Japonya için yüzde 6, ABD için yüzde 7.

SANITAS SAÐLIK MERKEZÝ AÇILDI Ev doktorlarý Ebeler Doðum sonrasý bakýmý

KYOTO SÖZLEÞMESÝ’NÝN GETÝRDÝÐÝ YÜKÜMLÜLÜKLER

Fizik tedavisi Sünnet kliniði (Rotterdam, Utrecht ve Arnhem’de) Sosyal hizmetler Evde bakým Ev doktoru muayenehanemizin kayýtlarý baþlamýþtýr. Bütün birimlerin hizmetlerinden istifade etmek için bize müracaat edebilirsiniz.

Dorpsweg 35 D 3082 LB Rotterdam

Tel.: 010-294 05 95 Fax: 010-294 05 96

www.sanitas.nl info@sanitas.nl

Atmosfere salýnan sera gazý miktarý % 5’e çekilecek. Endüstriden, motorlu taþýtlardan, ýsýtmadan kaynaklanan sera gazý miktarýný azaltmaya yönelik mevzuat yeniden düzenlenecek. Daha az enerji ile ýsýnma. Daha az enerji tüketen araçlarla uzun yol alma. Daha az enerji tüketen teknoloji sistemlerini endüstriye yerleþtirme. Ulaþýmda, çöp depolamada çevrecilik temel ilke olacak. Atmosfere býrakýlan metan ve karbondioksit oranýnýn düþürülmesi için alternatif enerji kaynaklarýna yönelme. Fosil yakýtlar yerine bio-dizel türü yakýt kullanma. Çimento, demir ve kireç fabrikalarý gibi yüksek enerji tüketen iþletmelerde atýk iþlemleri yeniden düzenlenecek. Termik santrallerde daha az karbon çýkaran sistemler, teknolojiler devreye sokulacak. Güneþ enerjisinin önü açýlacak, nükleer enerjide karbon sýfýr olduðu için bu enerji ön plana çýkarýlacak. Fazla yakýt tüketen ve fazla karbon üretenden daha fazla vergi alýnacaktýr.


ZAMAN

P

olitikacýlar, bürokratlar bir yana, halkýn daha çok sivil toplum kuruluþu eylemlerinde, cadde köþelerinde iklim deðiþikliðinin sebep olduðu sorunlarý anlatan gönüllü çevrecilerden duyduðu bir kavram Kyoto Protokolü. Bu protokol, küresel ýsýnma ve iklim deðiþikliði konusunda mücadele etmeyi amaçlayan tek uluslararasý çerçeve. Aslýnda 1992 yýlýnda Brezilya’nýn Rio kentinde düzenlenen Yeryüzü Zirvesi’nde kabul edilen BM Ýklim Deðiþikliði Çerçeve Sözleþmesi’nin 1997’de kabul edilip 2004’te yürürlüðe giren ve taraf ülkeler açýsýndan baðlayýcý hükümler içeren bir alt protokolü denilebilir. Bu protokole imza atan ülkeler, sera etkisine neden olan; yani ýsýyý atmosfere hapseden gazlarýn salýnýmýný azaltma taahhüdü altýna giriyor. Hedef ise 2008-2012 yýllarý arasýndaki dönemde ortaya çýkacak salýnýmý 1990’daki seviyenin altýnda tutabilmek. Yani ülkelerin sera etkisi oluþturan gazlarýn salýnýmýnda ortalama yüzde 5’lik bir azaltmaya gitmesi anlamýna geliyor. Tabii bu rakam, ülkelerin geliþmiþlik düzeyine göre farklýlýk gösteriyor. Örneðin AB ülkelerinin taahhüdü yüzde 8’lik bir azaltma. Bu da endüstriden tarýma, ulaþýmdan enerji kullanýmýna kadar pek çok alanda altyapý dönüþümü gerektiriyor. Bu aþamada protokole imza atacak Türkiye’nin altýna gireceði yükümlülüklerin neler olacaðý veya maliyetinin kaça patlayacaðý merak konusu. Can alýcý konular listesinde ekonominin ilk sýralarda yer aldýðý bir ülke olarak aslýnda kafalarý kurcalayan temel mesele bu. Çünkü 20 ile 150 milyar dolar arasýnda gidip gelen rakamlar telaffuz ediliyor. Ýþin gerçeði, hiç kimse maliyetin ne olacaðýný bilmiyor. Kyoto’yu Amerika geciktirdi Greenpeace Akdeniz temsilcisi Hilal Atýcý, Kyoto Protokolü’nün ortaya çýkýþ sürecini þöyle anlatýyor: “Bakýldý ki gönüllülük esasýna dayalý BM Ýklim Deðiþikliði Çerçeve Sözleþmesi sonucunda devletlerin kendi kendine ‘Ben bir þey yapacaðým’ demesiyle bir yere varýlmýyor. Kyoto, özellikle geliþmiþ ülkelerin belirli taahhütler aldýðý, ‘Ben iklim deðiþikliðiyle mücadele edeceðim, iklimi deðiþtiren gazlarýmý azaltacaðým, 1990’dan sonraki gazlarýmý toplamda yüzde beþ oranda azaltacaðým, eðer bunu yapmazsam yaptýrýmlarýna katlanacaðým’ dediði baðlayýcý bir anlaþma bu.” Protokolün ilginç yanlarýndan biri de 1997’de kabul edilmesine raðmen ancak 2004’te yürürlüðe girebilmesi. Bunun sebebi de sera gazý salýnýmýnýn yüzde 55’ini gerçekleþtiren ülkelerin protokole imza koymasý gerekliliðiydi. Rusya’nýn 2004 yýlýnda protokolü imzalamasýyla bu kota aþýlmýþ oldu. Böylece 2008-2012 yýllarýný kapsayan taahhüt dönemi baþlamýþ oldu. Hilal Atýcý, bu gecikmeyi Amerika’daki cumhuriyetçilerin, özellikle petrol þirketlerinden çok ciddi olarak kazanç saðlayan Bush hükümetinin imzalamamasýna baðlýyor. Greenpeace temsilcisi Atýcý, Kyoto Protokolü kapsamýnda Türkiye’nin yaþadýðý süreci þöyle anlatýyor: “Türkiye, 1992 yýlýnda imzalanmýþ olan iklim deðiþikliði çerçeve sözleþmesini ancak 2004 yýlýnda onayladý. Oldukça geç kaldý bu anlamda. Öncelikle ‘biz geliþmiþ ülkeyiz’ diyerek çok geliþmiþ ülkelerin bulunduðu listeye girmeyi isteyip en sonunda Ek-1 ülkesi olarak kalmaya devam etti ve bu sözleþmeyi imzaladý. Aslýnda Türkiye, geliþmiþlik veya geliþmemiþlik anlamýnda bir kimlik bunalýmý yaþadý, bu anlaþma sürecinde. Düþünün, Kyoto Protokolü yürürlüðe girerken biz kaç yýl önceki anlaþmayý imzalýyoruz.” Hilal Atýcý, Türkiye’nin Kyoto’yu imzalayarak büyük mali yükümlülükler altýna gireceði iddialarýna da tepki gösteriyor. Türkiye’nin 2008-2012 dönemi için hiçbir yükümlülük altýna girmediðini belirtiyor. Yani ülkemiz sera gazý indirimi almak zorunda deðil. “Bunun sebebi ülkemizin müzakere sürecine katýlmamasý.” diyen Atýcý, sözlerini þöyle sürdürüyor: “O dönemde anlaþmayý dahi imzalamamýþ olduðu için kendi sorumluluðunun ne olacaðýna dair belirgin bir durum da yok. Bütün hesaplamalar yapýlmýþ, bütün ülkelere sorumluluklarý verilmiþ. Bu hesaplamalarýn yapýldýðý müzakere sürecinde Türkiye hiç yoktu. Türkiye, o sýrada iklim deðiþikliði diye bir gerçeði bile kabul etmiyordu. Dolayýsýyla milyar dolarlýk maliyet rakamlarý ya uydurma ya da yanlýþ hesap.” Yani, bir OECD ülkesi olduðu için çerçeve sözleþmenin Ek-1 listesinde yer alan Türkiye, sözleþmeyi imzalamak yerine listeden çýkmak için lobi yapmayý tercih etmiþ, ne var ki Ek-1 listesinden çýkarýlmamýþ, ancak 2001 yýlýnda Ek-2 listesinden çýkarýlmýþtý.

9

HOLLANDA

GÜNDEM

5 TEMMUZ 2008

Sözleþmeye imza atmadýðý için Kyoto görüþmelerinde aktif olarak müzakerelere katýlmayan, bu yüzden de Ek-B’ye girmediði için protokol dýþý kalan Türkiye, bu þekilde Kyoto Protokolü’ne taraf olmamýþ ve herhangi bir yükümlülük altýna girmemiþtir. Hilal Atýcý, Türkiye’nin Kyoto’yu imzalayarak yaptýðý en önemli iþi ise þu ifadelerle dile getiriyor: Ýklim deðiþikliðine, çevre duyarlýlýðýnýn gerekliliðine dikkat çekmek için mücadele veren sivil “ABD’yi yalnýz býrakarak toplum kuruluþlarýnýn baþýnda gelen Greenpeace üyeleri, Türkiye’nin Kyoto Protokolü’nü Ek-1 listesi içerisinde ABD imzalamasýný geç ama iyi bir geliþme olarak deðerlendiriyor. dýþýnda Kyoto’yu imzalamayan ülke kalmadý. Sade2012’den sonraki dönemde müzakerelere artýk herkes biliyor ki önümüzdeki dört yýlce Türkiye ve ABD vardý çünkü imzalamakatýlma hakký saðladýðýmýzý belirten Atýcý, dan sonra Türkiye, iklim deðiþikliðiyle ilgiyan. ABD’nin yürüttüðü yanlýþ politikanýn dört senelik zaman zarfýnda iklim deðiþikli birtakým sorumluluklar alacak. sslktk yalnýzlaþtýrýlarak yüzüne vurulmasý gerekiliðiyle ilgili altyapýsal dönüþümü saðlamak Enerji, tarým ve endüstri sisteminde birtayordu. Türkiye, bu anlamda bir katký saðiçin zaman dilimi belirlenmesinin önemli kým deðiþiklikler yapmak zorunda, sera ladý. Artýk suç ortaklýðýndan muaf oldu bir artýlardan biri olduðunu vurguluyor. “Yani gazý salýnýmlarýný indirmek için.” diyor. anlamda.” Bu anlaþmayý imzalayarak


HAFTANIN DUASI Yüceler yücesi Allah'ýmýz! Sen'den bize nezdindeki nurlardan bir nur göndermeni ve onunla zâhir-bâtýn bütün hislerimizi nurlandýrmaný, gönüllerimizi aðyar ve masiva karanlýklarýndan arýndýrmaný ve yürüyeceðimiz yollarý, insanlýða en mümtaz rehber olarak seçip vazifelendirdiðin habibin Muhammed Mustafa'nýn nuruyla ýþýklandýrmaný diliyoruz. Efendimiz Hazreti Muhammed'e salât u selam ederek bunlarý Senden dileniyoruz... www.fgulen.com

ZAMAN HOLLANDA - 5 TEMMUZ 2008

1 Trafik kurallarýna uymak bir Müslüman olarak bizim görevlerimizdendir. Hatta trafik kurallarýna uymanýn vâcip olduðunu söylemek bile mümkündür.

2 Trafikte belirtilen hýz limitlerine uymak vâciptir. Aþýrý hýz sonucunda ölümlü bir kaza meydana gelmiþse bu, cinâyet hükmünde deðerlendirilebilir.

3 'Baþkasýna zarar verici her fiilden kaçýnmasý mümkün iken kaçýnmayan ve ihmâlkâr davranýp ihtiyatý elden býrakan kiþi o iþin sonucundan sorumlu tutulur.'

Trafik

kurallarýna uymak vaciptir

Ülkemizde pek çok trafik kazasý meydana gelmekte ve her sene binlerce insanýmýz bu kazalarda hayatýný kaybetmektedir. Trafik kazalarýnýn bu denli fazla olmasýnýn maddî-manevî pek çok sebebi var: Eðitimsizlik, ceza sisteminin yetersizliði, altyapý eksikliði, alkol, uykusuzluk, aþýrý hýz, sorumsuzluk, günah ve hata inancýnýn olmayýþý ve macera hissi.. gibi þeyler bunlarýn baþýnda gelir.

Ýnsanýn asýl Bir grup müfessirin, Hz. Âdem'in yeryüzünde, farklý bir buudda, diðer bir grup ise öteki âlemdeki cennette yaratýldýðý þeklinde mütalaada bulunmuþlardýr. Hz. Âdem yeryüzünde yaratýldý diyenler, kendi görüþlerine delil olarak, "Sizi yerden yarattýk. Yine oraya iade edeceðiz ve oradan tekrar çýkaracaðýz." (Tâhâ Sûresi, 20/55) ayetini gösterirler. Diðerleri ise, "Birbirinize düþman olarak aþaðýya inin" (Bakara Sûresi, 2/36) ayet-i kerimesinden hareketle, masum insanlarýn yaþadýðý bir yer olmasý itibariyle, cennetin dünyamýzdan baþka bir yerde olmasý nokta-i nazarýndan meseleyi ele almýþ ve Tâhâ Sûresi'ndeki ayeti þöyle yorumlamýþlardýr: Ýnsanýn mahiyeti arzdan (yeryüzünden) alýnmýþtýr. Ama Hz. Âdem cennette yaratýlmýþtýr. Ýnsan ölüp topraða dönecek ve daha sonra tekrar diriltilecektir. Buhari, Müslim ve Ahmed Hanbel'in Müsned'inde yer alan bazý ahadi hadislerde Hz. Âdem'in cennette yaratýldýðýna dair bir hayli rivayet bulunuyor. Ancak bana, Hz. Âdem'in


SÖZÜN ÖZÜ Zaman zaman tökezlemek, ara sýra sürçmek, yer yer devrilmek ve bazen þeytana aldanýp bir günah çukuruna düþmek nebîler haricinde her insan için söz konusudur. Ne var ki, iyiliðe kilitlenmiþ bir yiðit, daha günaha kapaklandýðý ilk anda seccadesine koþar, cürmüne hiç hayat hakký tanýmaz, onu hemen tevbe ile boðar ve en kýsa sürede namaz, oruç, sadaka, iman hizmetine müteallik meþguliyetler gibi salih ameller vesilesiyle günah kirlerinden arýnýr.

T

rafik kurallarýna uymak bir vatandaþ olarak, ondan önce de bir Müslüman olarak bizim görevlerimizdendir. Hatta meseleye fýkhî açýdan yaklaþacak olursak, trafik kurallarýna uymanýn vâcip olduðunu bile söylemek mümkündür. Çünkü bu kurallar, uzun deneme ve araþtýrmalar sonucu elde edilen, üzerinde neredeyse bütün dünyanýn ittifak ettiði 'iki kere iki dört eder' katiyetinde olmasa da yine de bir kesinlik ifade eden kurallardýr. Meselâ, trafik kurallarýna sebep olan âmillerin baþýnda aþýrý hýz gelmektedir. Bu açýdan þehir içi ve þehir dýþýnda belirtilen hýz limitlerine uymanýn vâcip olduðunu söyleyebiliriz. Dolayýsýyla, hýz limiti aþýlýp bunun sonucunda ölümlü bir kaza meydana gelmiþse bu kaza, cinâyet hükmünde deðerlendirilebilir. Ýslam fýkhýnda buna þibh-i amd/kasta benzeyen öldürme denir. Þibh-i amd; -fukahânýn farklý içtihatlarý mahfuz- öldürme maksadýyla deðil de þöyle-böyle ölüme sebebiyet verme demektir. Ebû Hanife'ye göre, þibh-i amd, masum bir insaný, silah yerine geçmeyen bir þey ile vurup öldürmeye denir. Aðýr bir þey kullanarak öldürmek de ayný kategoriye girer. Ölüme sebep olan âletleri âlimler; kesici olan, kesici olmayan veya aðýr olan diye farklý türlere ayýrmýþlardýr. Ebû Hanîfe'ye göre demir ve o manada olan aðýr bir þeyle iþlenen cinayet þibh-i amddir. Yani kullanýlan aðýr âlet öldürücü nitelikte deðilse cinâyet þibh-i amd kabul edilir. Bu yaklaþýmlar, âlimlerin kendi dönemleri itibarýyla yaptýklarý deneme ve içtihatlarý neticesinde ortaya çýkan tespitlere dayanýr. Bu prensipler açýsýndan trafik kazalarýna bakýlacak olursa, bazýlarýný 'amd'e, bazýlarýný 'þibh-i amd'e bazýlarýný da hataya sokabiliriz ki, bunlarýn hepsinde de cana kýyma söz konusudur. Bu hususta dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta da emniyet kemeri meselesidir. Yolculuk esnasýnda emniyet kemeri takmak da sebeplere riayet noktasýnda vacip seviyesinde bir zarurettir. Çünkü bu konudaki ihmalin bedeli çok defa canlar verilerek ödenmektedir. Þerit ihlali, kul hakký ihlalidir

vataný cennettir dünyanýn dýþýnda baþka bir cennette yaratýlmýþ olmasý görüþü daha kuvvetli gelmektedir. Menþeimizin orasý olmasý, vicdanýmýzda oranýn arzusunu duymamýz ve ebedi bir yurt arzumuz da bunu teyid etmektedir. Ayrýca bu meseleyi teyid eden þöyle bir hadis de vardýr: Hz. Musa ile Hz. Âdem, bizatihi vücutlarýyla karþýlaþtýðý ve selamlaþtýklarýnda, ulu'l-azm bir peygamber olan Hz. Musa kemal-i hikmet ve kelam-ý hikmetle Hz. Âdem'e, "Allah seni mahlukat arasýndan seçti ve müstesna bir varlýk olarak yarattý. Sen ise, insanlarý cennetten çýkardýn." der. Bunun üzerine Hz. Âdem ona þöyle cevap verir: "Ya Musa! Sen kelimullahsýn. Allah seninle konuþuyor. Allah, beni yaratmadan kýrk bin sene evvel cennetten çýkacaðýmý yazmýþ ve tespit etmiþti. Allah'ýn yazdýðý bu yazýya ben nasýl karþý gelebilirdim!" Bu hadise ve konuþma Hz. Âdem'in, dünyanýn dýþýnda farklý bir cennette yaratýldýðýný göstermektedir.

FASILDAN FASILA

Ýslam fýkhýnýn özünde bulunan bir baþka

prensip de þudur: 'Baþkasýna zarar verici her fiilden kaçýnmasý mümkün iken kaçýnmayan ve ihmâlkâr davranýp ihtiyatý elden býrakan kiþi o iþin sonucundan sorumlu tutulur.' Trafik kazalarýna bu açýdan da bakýldýðýnda ne þekilde olursa olsun, kazaya sebebiyet verenlerin sorumlu olduðunu söylemek mümkündür. Trafik cezalarýnýn, geliþmiþ ülkelerdeki cezalara kýyasla düþük olmasý da kazalara davetiye çýkaran baþka bir husus olarak görülmektedir. Bu sebeple ülkemizdeki ceza sistemi yeniden gözden geçirilmeli ve cezalar caydýrýcý olacak þekilde düzenlenmelidir. Bir diðer tedbir de ihbar müessesesinin hayata geçirilmesidir. Geliþmiþ ülkelerin çoðunda kurallarýn çiðnendiðini görenler onu yetkililere haber verirler. Meselenin maddî boyutunun yanýnda bir de manevî boyutu vardýr. Yolculuklarda kul hakkýna riayet de oldukça önemlidir. Eðer araba kullanmak durumunda kalsaydým, herhalde kimsenin þeridini ihlal etmez ve yolda yan yana yürüdüðümüz insanlarý deðiþik þekillerde taciz etmezdim. Çünkü bu ciddi bir kul hakký ihlalidir. Þeridini ihlal ettiðiniz, önüne geçip yolunu aldýðýnýz insanýn yetiþmesi gereken önemli bir toplantýsý, ya da acilen hastaneye yetiþtirmesi gereken bir hastasý olabilir. Bütün bunlar olmasa bile yine de birinin hakký olan yolda önüne geçmek kul hakkýný ihlaldir. Yani þerit ihlali kul hakký ihlalidir. Ayrýca, yolculuklara sevap kazanma niyeti ile çýkýlsa dahi; gösteriþ içinde yolculuða çýkma, koltuða kurulma ve hýz limitini aþma gibi þeyler Allah'ýn sevmediði ve mümine yakýþmayan tavýrlardýr. Cihan fethetmeye gidilse bile, þevk ü târâb içinde deðil, 'Allah'ýn rýzasýna muvâfýk mý?' diye hüzün içerisinde, riyâ, gurur ve bencillikten uzak olma mülahazalarýyla gidilmelidir. Mümin, temkîn ve dikkat insanýdýr. Kulluk yolunun, gâfilâne hallere, çalýma, gurura ve gösteriþe tahammülü yoktur. Ne var ki zamanýmýzdaki trafik kazalarýný görünce, hak ve hakikat adýna söylenen þeylerin fayda vermediði, þeytanýn sözünün daha fazla dinlendiði görülmektedir.

Ýllustrasyon: Cem Kýzýltuð

BU SAYFA, M. FETHULLAH GÜLEN HOCAEFENDÝ’NÝN SOHBET VE YAZILARI ESAS ALINARAK HAZIRLANMAKTADIR

ÝKÝNÝDÝ SOHBETLERÝ

www.herkul.com

HÝS DÜNYASI

Güneþ doðacak Ey mâyesi nûrla yoðrulmuþ millet! Hele diþini sýk az daha sabret! Aman, sönmesin sînendeki himmet! Son duraðýn "devlet-i ebed müddet"... Hiç durma yürü ki, yollarda gözler! Durmuþ þehit baban yolunu gözler Geril, koþ! Seni bekliyor pürüzler Þahlan ki sevinsin kederli yüzler..! Belli, dâvâ büyük yollar da uzun; Ne gam! Yolcusu olmuþsun Sonsuz'un! Kutlu Rehber bu yolda kýlavuzun; Lâfý mý olur artýk, karýn-buzun..! Nasýl olsa bir gün güneþ doðacak; Çevreye yeniden nûrlar yaðacak; Dað-dere, ova-oba bucak bucak, Iþýk gelip karanlýðý boðacak... M. Fethullah Gülen


RÖPORTAJ

5 TEMMUZ 2008

ZAMAN

12

HOLLANDA

“Son 20 yýldýr bu davalarýn içindeyim. Ýlk defa bu kadar kýrýcý bir durumla karþý karþýya kaldým çünkü deðiþiklik herhangi bir memuriyet yapma ile ilgili deðil sadece kýzlarýn üniversiteye girebilmeleri ile ilgiliydi. Aslýnda iptal edilen, insanlar arasýndaki eþitlik. Ýptal edilen eþitlik üzerinden yargýçlarýn insanlarýn eþit olmadýðýný düþündüðünü görüyoruz. Bu üzücü.”

ÞEMSÝNUR ÖZDEMÝR

A

nayasa Mahkemesi’nin ‘herkesin kanunlar önünde eþit olduðunu’ düzenleyen ve üniversitelerde uygulanan baþörtüsü yasaklarýný ortadan kaldýrmayý hedefleyen anayasa deðiþikliðini, hukuk ihlali yaparak iptal etmesi hâlâ tartýþýlýyor. Avukat yazar Sibel Eraslan ile evrensel hukuk normlarý ve devlet sistemimiz üzerinden yapýlan yorumlarýn ötesinde konuya doðrudan tecrübeler üzerinden bakmaya çalýþtýk. Anayasa Mahkemesi kararý açýklandýðý gün, sað gözündeki kýlcal damarlarýn patladýðýný söyleyen Eraslan, yasaklara karþý mücadele veren öðrencilerin her þeye raðmen kararlý ve ümitli olduklarýný anlatýyor.

SÝBEL ERASLAN bir araya geldik. 300 civarýnda insan vardý. Daha ciddi bir destek beklerdik açýkçasý. Avukat yazar Sibel Eraslan yasaklara karþý mücadele veren öðrencilerin her þeye raðmen kararlý ve ümitli olduklarýný anlatýyor. deðiþiklik herhangi bir memuriyet yapma ile ilgili deðil sadece kýzlarýn üniversiteye girebilmeleri ile ilgiliydi. Aslýnda iptal edilen, insanlar arasýndaki eþitlik. Ýptal edilen eþitlik üzerinden yargýçlarýn insanlarýn eþit olmadýðýný düþündüðünü görüyoruz. Bu üzücü. Yargýcýna güvenmeyecekse insan kime güvenecek? Karar açýklandýðý gün sað gözümdeki kýlcal damarlar patladý. Ne yapmak istiyoruz biz? Okumak, meslek sahibi olmak, çalýþmak, eþiyle gittiði otelden atýlmamak, lokantadan çýkarýlmamak, oðlunun ya da kýzýnýn diploma törenini seyretmek... Baþka? Ne istiyoruz da hakkýmýzda yüksek mahkemeler kararlar çýkartýyor söyler misiniz? Ha, sizi bu þekilde görmek istemiyoruz deniyorsa, bu baþka bir þeydir. Zaten iþ gelip buraya dayanmýþtýr, pervasýz bir faþizmle karþý karþýyayýz demektir. Sizce bundan sonra ne olacak?

Anayasa Mahkemesi’nin Meclis’te yapýlan bir anayasa düzenlemesini iptal kararý konusunda bir hukukçu olarak ne düþünüyorsunuz? Anayasa bizzat Anayasa Mahkemesi tarafýndan ihlal edildi. Çünkü anayasa deðiþikliðini ancak þeklen denetleyebilir fakat esastan bir incelemeye geçmiþtir. Kuvvetler ayrýlýðý ilkesine göre iþleyen bir devlet idaremiz var. Burada fiili olarak yasamanýn ihlal edildiðini görüyoruz. Yargý hem yasamanýn hem yürütmenin yerine geçiyor, hukuk devleti ilkesi yerle bir ediliyor. Çok açýkça bir hürmetsizlik var. Bu, insanlarýn yere ayak basmasýyla ilgili bir þey. Eðitim alma, düþünme ve ifade etme hakký yaþama hakkýnýn doðal uzantýsýdýr. Yaþlarý 17-22 arasýnda olan genç kýzlarýn üniversiteye giremeyeceklerini söylediðinizde onlarýn yeryüzünde kapladýklarý alanla ilgili bir giriþiminiz oluyor. Bu, hukuk dýþý olduðu kadar insan sevmezliðe de dayalý. Kararý duyunca ne hissettiniz? Son 20 yýldýr bu davalarýn içindeyim. Ýlk defa bu kadar kýrýcý bir durumla karþý karþýya kaldým; çünkü

Foto: Selman Eþtürkler

ÝDEALÝZMDEN SIYRILIYOR, DÜNYEVÝLEÞME ÝLE ÝMTÝHANDAN GEÇÝYORUZ

Yasamanýn iptal edilmesi demek, milletvekillerinin ciddiye alýnmamasý demektir. Temsil kabiliyetinin yok sayýlmasý, halk egemenliðinin sýfýrlanmasýdýr. Bence Meclis tutsak þu halde. AK Parti’nin sine-i millete gitmeyi ciddi olarak gündeme aldýðýný düþünüyorum. Tabii çok ciddi anayasa deðiþiklikleri de yapýlmalý... Yasaklara karþý mücadele eden baþörtülü genç kýz ve kadýnlarda iptal kararý bir ümitsizlik, kýrgýnlýk oluþturdu mu? Bu nereye baktýðýnýzla ilgili. ‘Dünya dedikleri bir gölgeliktir’ diyen bir ilahiyle büyüdük. Fakat bundan biraz uzaklaþtýk. Dünyevileþme çok ciddi darbeler açtý üzerimizde. Sadece bu dünya içinde düþünürsek onu uhrevi bir felsefe olmaktan çýkarýyor, kanatlarýný çekiyorsunuz bir yerde. Halbuki bu tamamen dinî bir iþtir. Baþýný örten bir insan dinî bir niyetle baþlangýç yapmýþtýr. Ve bunun sonucunda da dünyada muhakkak baþarý, destek, beðeni olacak diye bir þey yoktur. Peygamberlerin, sahabelerin veya bütün idealistlerin hayatý ortada. Biraz idealizmden sýyrýlýyor, aþýrý

dünyevileþme ile bir imtihandan geçiyoruz. Bir yanda yasaklamaya yönelik baskýlar var. Bir taraftan da kendimizi tamamen dünyaya endekslemek gibi baþka bir iç baský var. Hem dýþtan hem içten iki dalganýn arasýnda kalan gençler zaman zaman kendilerini güçsüz hissedebiliyor. Ama ben yine de onlarýn bizden daha güçlü olduklarýný düþünüyorum. Buluþtuðum liseli, üniversiteli gençleri çok kararlý ve ümitli görüyorum. Hayatýn sonu deðil, açýlacak kapýlar mutlaka vardýr, gibi bir güven mi var? Elbette. Bir kere Türkiye’de okuyamayan öðrenciler artýk yeryüzüne daðýlmýþ durumda. Ýster sanat ister bilimsel noktada olsun kariyerine devam etmek isteyen bir þekilde yolunu buluyor. Hayatýn önüne kimse engel koyamaz. 20 yýl önce 30 kiþiydik. Þimdi 30 binlerce var. Kimse durdurulduðu yerde kalmýyor. Herkes yaþadýklarýyla kendini büyütüyor. Ayný zamanda toplumsal bilinç denilen þey de bizim þahitliklerimizle beraber büyüyor. Bunlar unutulmayacak þeyler. Yeter ki kazaným olsun, derin bir kedere dönüþmesin. Toplumsal barýþa ve daha iyi yaþanýlýr bir Türkiye’ye bir adým olsun bu tanýklýklarýmýz. Son yýllarda yasaða karþý eylemler neden yapýlmadý? Muhafazakar partilerin iktidara taþýnmasý süreciyle birlikte zayýflayan bir tepki gücü var. Ýktidardaki muhafazakârlarýn da aile hayatlarýnda bize benzeyen hikâyeler olduðunu biliyoruz. Ve onlara bilinç altýndan bir güven duyuyoruz. Muhakkak bizim kederlerimize kulak vereceklerdir diye bir öngörümüz var. Ve bu öngörü zayýflatýyor ve tepkisizliði getiriyor. Çünkü bizim adýmýza nasýl olsa birileri mücadele eder, bu iþi yapar diye düþünmeye çok teþne bir milletiz. Hak arama bilincimiz yok. Bu sadece halk kesiminde deðil, haksýzlýklarý yaþayan kiþilerin de hak arama bilinci yok. Anayasa Mahkemesi kararýný açýkladýktan sonra Saraçhane’de

Ayrýmcýlýklardan dolayý yýlgýnlýk gösterip baþýný açmaya karar veren örnekleri daha sýk duyar olduk. Bu yaþýmdan baktýðým zaman yýlgýnlýðý da insani buluyorum. Çünkü dünyanýn hiçbir yerinde yaþanmayan bir ayrýmcýlýk bu. Üniversitede ve kamusal alanýn her yerinde yaþanan bir yasak var. Velisiniz ve okula gidip çocuðunuzu alamýyorsunuz. Böyle ilkokullar var. Keza dýþarýda örtülü olduðu için yargýlandý bir öðretmen. Bu tabii ki büyük bir baský. Cumhurbaþkaný’mýzýn, Baþbakan’ýmýzýn eþinin nezdinde protokol krizlerinde yaþadýðýmýz þeyleri biliyorsunuz. Ha-

yatýn her alanýnda bu ayrýmcýlýðý, sevgisizliði, hürmetsizliði yaþýyoruz. Baþörtüsü mücadelesini çok dirayetle vermiþ arkadaþlarýmýn üniversite çaðýndaki kýzlarýnýn baþörtülü olmadýðýný görüyorum; çünkü annelerinin ne yaþadýðýný gördüler o çocuklar. Oðullarým üniversitenin kapýsýndan içeri sokulmadýðýmý gördü. Çocuklarým bunu seyretmek istemiyor, ‘Lütfen gidelim anne’ diye aðlayýp belime sarýlýyorlardý. Onlar daha fazla üzülmesin diye devam ettirmedim. Bütün bu birikmiþ anýlarla üniversite yaþýna gelmiþ bir çocuk, baþörtüsünü bir yük görebilir, korku hissedebilir. Ama tabii ki 50 yaþýna gelmiþ insanlarýn biraz daha akýllý, dirençli, sorumluluk bilinciyle hareket etmesi gerekir diye düþünüyorum.

“Kuþ ölür, sen uçuþu hatýrla!” Eski Ýstanbul Büyükþehir Belediye Baþkaný Ali Müfit Gürtuna’nýn eþi Reyhan Gürtuna’ya bir gazetede yayýnlanan röportajýndan sonra Gerçek Hayat dergisinde ‘Reyhan Ablama’ diye baþlayan açýk bir mektup yazdýnýz. Reyhan Haným’la nasýl bir yakýnlýðýnýz vardý? Baþýný açma kararý sizi nasýl etkiledi? Baþörtüsü gönül, irade ve ruh iþidir bence. Hiçbir ibadetin zor altýnda yapýlmasý doðru bulunmaz. Ama her ibadetin de kendine has zorluklarý vardýr. Namazýn da, orucun da veya her þart altýnda doðruyu söylemenin, yoksulun hakkýný gözetmenin, infakýn da nefse aðýr gelen yönleri vardýr elbette. Ama tüm bunlar bize aðýr geliyor diye terk etmek olmaz. Ýnsanlarý yargýlamak deðil bizim iþimiz. Reyhan Haným’la ilgili yazýmý da yargýlama amacýyla deðil, zaten okunduðunda anlaþýlacaðý üzere, çok sevdiðim bir arkadaþýma yazdýðým mektup olarak kaleme almýþtým. Onunla aramda böyle bir hukuk var, bugün bir hak mücadelesi içindeysem, bu bilinci tevarüs ettiðim kiþilerden birisine, niçin yorulduðunu sormak gibi bir þey bu, hadi yorulma, üzülme ve devam et demek... Ben o yazýyý her satýrýna gözyaþý dökerek kaleme aldým. Herkesin kiþisel bir kýssasý var. Benim üzüldüðüm konu; Reyhan Gürtuna üzerinden, zaten neredeyse tüm varoluþ haklarý kýsýtlanmýþ tesettürlü kiþilere fatura çýkarmaktýr. Ama kiþilerle kaim bir þey deðil yürüdüðümüz yol. Zaten hepimiz gelip geçiciyiz. Füruð’un söylediði gibi: “Kuþ ölür, sen uçuþu hatýrla!” Yazý yayýnlandýktan sonra Reyhan Gürtuna sizi aradý mý? Aradý, konuþtuk. Sadece baþýný açtýðýný ama itikadi düþüncelerinin sapasaðlam durduðunu zikretti. Hatta telefonda konuþurken ikimiz de ikindi namazlarýmýzý henüz kýlmamýþtýk, ben de birazdan kýlacaðým, dedi. Eski günlerden, arkadaþlardan söz ettik. Okuduðu kitaplardan, Hint felsefesi ve tasavvuftan bahsetti. Öyle zannediyorum ki Yaþar Nuri Özturk Bey de kendisi için epey etkileyici olmuþ. Ayse Arman’ýn yazýlý sorularýna verdiði yazýlý cevaplarý da yolladý bana. Gazetede yazýlanlar ile onun verdiði cevaplar arasýnda daðlar kadar fark var ve fakat bu konuda açýklama yapmamaya dair söz verdim kendisine.


13

RÖPORTAJ

HOLLANDA

5 TEMMUZ 2008

Çalýþmalarý 80 seçkin ilim adamý sürdürüyor Bu proje bir Türkiye projesidir. Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý, Türkiye’deki bütün ilâhiyat fakültelerindeki hadis birikimini harekete geçirmeyi amaçladý. Biz bu çalýþmayý bir ekip olarak gerçekleþtiriyoruz. Ondokuz Mayýs Üniversitesi Ýlâhiyat Fakültesi Öðretim Üyesi Prof. Dr. Yavuz Ünal, projenin koordinatörlüðünü yürütüyor. Diyanet Ýþleri Baþkan Yardýmcýsý ve Ankara Üniversitesi Ýlâhiyat Fakültesi Öðretim üyelerinden Prof. Dr. Mehmet Emin Özafþar, süresi dolan Din Ýþleri Yüksek Kurulu’nun üyesi Prof. Dr. Ýsmail Hakký Ünal, Türkiye Diyanet Vakfý Yayýn Kurulu Üyesi Prof. Dr. Bünyamin Erul yer alýyor. Projenin birinci derecede sorumluluðunu bu kadro üstlendi. Ayrýca projenin süreli elemanlarý, genç akademisyen kadrosu, hadisleri bilgisayar ortamýna aktaran, tasnifleri yapan, hocalarla yazýþmalarý saðlayan, ön okumalarý gerçekleþtiren kardeþlerimiz de çalýþmada yer aldý. Onlar bu çalýþmanýn görünmeyen kahramanlarýdýr. Hepsine müteþekkirim.

MEHMET GÖRMEZ

Dinimizin reforma ihtiyacý yok, ama dindarlýðýmýzýn ýslaha ihtiyacý var Tüm dünyanýn yakýndan ilgilendiði Hadis çalýþmalarý titiz bir çalýþmayla devam ediyor. Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý’nýn yürüttüðü proje henüz bitmeden, tartýþmalara neden oldu. Prof. Dr. Mehmet Görmez, “Yapýlanlar bir reform ya da ayýklama çabasý deðil, Ýslam’ýn mesajýný daha iyi anlama gayreti olarak deðerlendirilmeli.” diyor.

MEHMET RIFAT YEÐEN

P

ek çok ilim adamý ile birlikte “Konulu Hadis Projesi” baþlýðý altýnda bir çalýþma yürüttüðünüzü artýk bütün dünya biliyor ve konuþuyor. Yakýn zamanlarda Sabah gazetesinde bu çalýþmanýzla ilgili bir haber yer aldý. Ancak bu haber, projeyle ilgili soru iþaretlerine de neden oldu... Bu çalýþmayý yürüten hiçbir hocamýz, yaptýðý iþin bu derece medyaya düþmesini istemez. Þahsen medyada yer almasýndan deðil, medyada ele alýnýþ tarzýndan müþtekî olduðumuzu ifade edebilirim. Medyamýzýn ciddi, derinlikli konularý ele alýrken özellikle dinî konularda bilgi altyapýsý ve donanýmý bakýmýndan seviyesinin tartýþýlýr düzeyde olduðunu görmek gerçekten üzücü. Reyting kaygýsýyla haberin doðruluðunu ve olayýn içeriðini deðerlendirmeden medyaya taþýmak, toplumu bilgilendirmek deðil, gerçeði çarpýtmaktýr. Dinî konular ise çarpýtýldýðýnda toplumun inanç ve moral deðerleri, dolayýsýyla temel dinamikleri bundan zarar görür. Batý medyasý çalýþmanýzý ýlýmlý Ýslâm projesinin bir tezahürü ya da dinde reform olarak niteledi. Bu ifadeleri nasýl deðerlendiriyorsunuz? Bu, belirli bir dinin tarihi ve kültürü içinden baþka bir dinin olgularýný, kavram ve kuramlarýný anlama çabasýndan kaynaklanýyor olsa gerek. Batý-Hýristiyan muhayyilesinde bir ‘insan peygamber’ tasavvuru yoktur. Bu sebeple tarih boyunca, baþta sünnet ve hadis olmak üzere

Peygamber’imizle ilgili her bilgi, tartýþma konusu olmuþtur. Peygamber’imizin her sözü, her davranýþý, günlük hayatý, aile yaþantýsý, onlarý hep þaþýrtmýþtýr. Reform kelimesine neden bu kadar tepki gösteriyorsunuz? ‘Reform’ kavramý dinler tarihinde en þaibeli kavramlardan biridir. Bu yüzden Ýslâm kelimesi ile birlikte kullanmamak gerekir. Zira Ýslâm’ýn bilgi kaynaklarý, bu bilgi kaynaklarýný anlamamýzý saðlayacak metodoloji saðlamdýr, deforme olmaz. Deforme olan bizim algýmýz, anlamamýz ve yorumlarýmýzdýr. Sadece reform deðil, Ýslâm geleneði içinde kullanýlan tecdit, ýslah, ihya gibi kavramlar için de ayný hassasiyeti göstermek gerekir. Ünlü bir Ýslâm bilgininin ifadesiyle; “Ýslâm eskimedi ki yenileyip tecdit edelim; Ýslâm hastalanmadý ki ýslah edip iyileþtirelim; Ýslâm hâþâ ölmedi ki ihya edip diriltelim!” Ancak bizim dindarlýðýmýzýn, din algýmýzýn, anlam ve yorumlarýmýzýn hem tecdide, hem ýslaha hem de ihyaya ihtiyacý var. Bu projenin Ýslâm dünyasýnda da çokça tartýþýldýðýný biliyoruz. Orada bu projeniz nasýl yer aldý? O muhitlerde de bilgi aktarýmýnýn asgarî þartlarýna riayet edilmedi. Haberin kaynaðý araþtýrýlmadan üzerine çok yorum yapýldý. Oysa Kur’an-ý Kerim, bilginiz olmayan konular üzerinde durmayýn diyor. Ýslâm Peygamberi de, “Kiþiye her iþittiðini anlatmak yalan olarak yeter.” buyurmuþ. Bizim açýklamalarýmýzý Arapçaya çevirdikten sonra özür dileyenler oldu. En son Mekke’de katýldýðým bir uluslararasý toplantýda çalýþmamýzý izah edince pek çok insan, “Yüz senedir gecikmiþ bir iþi yapýyorsunuz.” dedi. Burada yaptýðýmýz iþleri doðru ve yeterince tanýtamadýðýmýzý kabul etmemiz gerekiyor. Ýslâm dünyasýndaki olumsuz yaklaþýmlarýn diðer bir sebebi bu. Sayýn Görmez, þimdi asýl merak edilen konuya gelelim. Bu çalýþmanýn amacý nedir? Çalýþmanýz Türki-

ye’ye ve Ýslâm dünyasýna neler getirecek? Pakistanlý þair ve filozof Muhammed Ýkbal der ki; “Ýslâm Peygamberi daima eski dünya ile yeni dünya arasýnda bir yerde durur. O, getirdiði mesajýn kaynaðý bakýmýndan eski dünyaya, getirdiði mesajýn ruhu bakýmýndan da yeni dünyaya aittir.” Asýl amacýmýz bu mesajýn ruhunu asrýn idrakine, sade anlaþýlýr bir dille, bir yöntemle anlatabilmek. Tabiî ki tevfîk Cenab-ý Hak’tandýr. Çaðýmýzýn ve toplumumuzun Hz. Peygamber’in mesajýný doðru anlamaya belki her zamankinden daha çok ihtiyacý var. Biz, bu mesajý bu çalýþmayla bugünün diline, bugünün anlayýþýna aktarmaya çalýþýyoruz. Bu mesaj zamanla ve mekânla kayýtlý deðildir. Gelecekte bizim çalýþmamýzýn eksikliklerini tamamlayan, onu geliþtiren çalýþmalar olacaktýr elbette. Biz de zaten gördüðümüz eksiklikleri gidermek için böyle bir yola girdik. Ýslâm kültür tarihi kesintisiz bir zincir gibidir. Biz, düne bir halka eklemeye çalýþýyoruz. Gelecek nesiller de bize eklenecek. Böylece bu zincir kýyamete dek uzayýp gidecek. Ýnsanlýða rahmet olarak gönderilen bir Elçi’nin mesajýný, teknik tartýþmalarýn gölgesinden çýkarmak ve anlaþýlabilir bir dil ile çaðýmýzýn insanýna sunmak, yani O’nu ulaþýlabilir ve anlaþýlabilir kýlmak en büyük kazaným olacaktýr. Bütün rivayetlerin bir araya getirilmesi ve elektronik ortam-

da kullanýma açýk bir arþivin oluþturulmasý da farklý alanlarda yapýlacak çalýþmalar için biralt yapý saðlayacaktýr. Çok seçkin 80 kadar alimin emeði var bu projede. Bu çalýþmada adýmýn öne çýkmasý tamamen konumumla ilgili. Yoksa benden çok daha fazla emek veren hocalarýmýz var. Bu çalýþmanýn diðer hadis kitaplarýndan farký nedir? Her þeyden önce hadis külliyatýnýn neredeyse tamamýný ihtiva eden zengin bir veri tabanýnýn elektronik ortamda oluþmasý baþlý baþýna büyük bir emek... Hadislerin muhtevalarýný dikkate alarak yeni bir konu tasnifinin yapýlmýþ olmasý, her rivayetin bütün tariklerini toplayarak nerede, niçin, kime, ne sebeple, nasýl söylendiðini tespit ederek doðru yoruma hazýr hâle getirmek yapýlan önemli bir iþ. Her konudaki bütün hadisleri bütünlüklü yorumlamak, baþka bir ifadeyle resmin bütün karelerini yerli yerine yerleþtirmek suretiyle okuyucuya sunmak bu çalýþmanýn önemli bir özelliði olacak. Her konuda en kapsamlý üç dört hadisi seçerek konu baþlýðý altýna serlevha olarak yerleþtirmek ve asýl önemli olan husus, bir konudaki bütün hadislerin muhtevasýný dikkate alarak bilimsel bir yorum metodolojisi ile þerh etmektir. Son olarak bu çalýþmanýn dili ve üslûbu da özgün olacaktýr. Bilginin ele alýnýþý, þerh edilmesi, yorumlanmasý aþamalarýnda, bilimsel, akademik kurallardan taviz vermemekle birlikte dili ve üslubu deneme ve tahkiye dili olacak, herkesin anlamasý saðlanacaktýr. Bütün bunlar hedefimizdir. Ancak ne derece baþarýlý olacaðýmýzý Allah bilir. Bu çalýþmayý geçmiþteki benzerleriyle kýyaslarsak... Hadis bilginlerimiz sevgili Peygamber’imizin mirasýný kitlelere anlatabilmek için her biri þaheser denilebilecek eserler ortaya koydular. Sayýsýz tasnif çeþitleri ortaya çýktý. Konulu ve metodik olarak Ýbn-i Hibban adlý hadis bilgini, 4 konu ve 400 ilke üzerine 15-20 ciltlik bir eser ortaya koymuþtur. Cizreli Ýbnü’l Esir, Ýslâm’ýn temel kavramlarý üzerine 12 ciltlik bir eser kaleme

almýþtýr. Bunlar muhteþem çalýþmalar. Bizim çalýþmamýzý onlarla kýyaslamak yanlýþ olur. Yapmaya çalýþtýðýmýz, bazý gecikmeleri telâfi etmektir. Meclis kararýyla Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý tarafýndan hazýrlanan Tecrid-i Sarih dahi 50-60 yýl hepimize kaynaklýk vazifesi görmüþtür. Hem Babanzade Ahmet Naim’e hem de Kâmil Miras’a medyun-u þükranýz. Allah, her ikisine de rahmet etsin. Hadis seçerken kriterleriniz nelerdir, hangi kaynaklarý esas alýyorsunuz? Biz hadis seçmiyoruz. Ayýklama tabiri bize ait deðildir. Biz hadisleri Kur’an-ý Kerim ayetleri ile birlikte, Ýslâm’ýn evrensel ilke ve esaslarý ýþýðýnda, onlarýn bütünlüðüne riayet ederek anlamaya ve anlatmaya çalýþýyoruz. Bu bütünlüðe uymayan rivayetler hakkýnda hadis bilginlerimizin raporlarýný dikkate alýyoruz. Kaynaklarýmýz ise bütün temel hadis kaynaklarýdýr. Uydurma hadis gibi laflarýn da sonunu getirecek bir çalýþmadýr bu. Herkes bu hadislerin sýhhatine güvenebilir. 200 bin hadisin 20 bine indirileceði söylendi. Bu doðru mu? 200 bin hadis 20 bin hadise inecek haberi bazý medya kuruluþlarýnýn “Bu sene hac mevsimi Kurban Bayramý’na denk geldi!” türünden gülünç haberlerine benzer. Medyanýn din konusunda cehaletini açýk eden bir ifade. Ýlimde az çok behresi olan hiç kimse böyle demez. Bu çalýþma ne zaman tamamlanacak? Takdir edersiniz ki bu tür çok yazarlý akademik çalýþmalar için zaman tayin etmek her zaman yanýltýcýdýr. Bazen bir madde için aylarca emek veriliyor. Ancak 2009 baþlarýnda tamamlamayý umuyoruz. Tamamlandýðýnda en büyük hadis arþivini ilim adamlarýnýn ve halkýmýzýn hizmetine sunmuþ olacaðýz. Baþka dillere çevirmeyi düþünüyor musunuz? Bittikten sonra hocalarýmýzla birlikte kalbimiz mutmain olursa, en az üç dile, Arapçaya, Ýngilizceye ve Rusçaya çevirmek istiyoruz.

Foto: Tarýk Öztürk

ZAMAN


ÝNTERNET

ZAMAN

5 TEMMUZ 2008

14

HOLLANDA

Her maili açmayýn, oltaya gelmeyin! Virüslerin yayýlma yollarýnýn baþýnda e-posta ortamý geliyor. Tanýmadýmýz kiþilerden týklamamýz için merak uyandýrýcý cümlelerle süslenen epostalar, bilgisayarýnýzýn sonunu getirebilir. Ýnternet ve bilgisayar olduðu müddetçe virüs belasýndan kurtulmak zor. Her gelen e-postayý açmama ve süslü linklere tiklamama gibi bazý basit kurallara uyun yeter.

MEHMET SAKÝN

B

ilgisayar ve internet kullanýcýsýysanýz, posta kutunuza gün içerisinde onlarca e-posta geliyor olmalý. Bir de bazý sitelerden ücretsiz program indirmek, bazý web sitelerine üye olmak gibi iþlemler yaparken e-posta adresini verdiyseniz kurtuluþunuz zor. Çünkü e-posta adresiniz -tabiri yerindeyse- artýk ayaða düþmüþ demektir. Böylece bazýlarý haraç-mezat onu satarken, bazýlarý da satýn aldýðý adrese günü birlik e-posta göndermeye baþlýyor. Bunlarýn her birine sizinle ilgili olup olmadýðýna bakýp, okuyup silmeniz bir vakit alýyor. Biliþim güvenliðinde uzman kiþiler, bu durumla baþa çýkabilmenin en önemli adýmý olarak, tanýnmayan kiþilerden gelen e-postalarýn bakýlmadan silinmesi yolunu tavsiye ediyor. Çünkü merak edilerek bakýlan e-posta çoðu zaman vakit çaldýðý gibi, maddi olarak da kayba uðranmasýna neden oluyor. Bunlarýn baþýnda da Türkçesine oltalama dediðimiz phishing geliyor. Güvenlik alanýnda faaliyet gösteren kuruluþlarýn verilerine göre, þirketlerin bilgi ve iletiþim aðlarýnýn güvenliðini saðlama yolunda önemli mesafe kaydetmesine raðmen bireysel kullanýcýlarýn henüz istenen bilinç düzeyine eriþmediðini ortaya koyuluyor. Kiþiye gelen e-posta üzerine tuzaða düþme olayý, yani oltalama hâlâ yaygýn bir yol. Güvenlik, network, sistem yönetimi ve þirket içi uyumluluk üzerine faaliyet gösteren CA’nýn Türkiye Genel Müdürü Çetin Uygun, “Bir bankanýn sistemine girmenin çok zor olmasýna raðmen, o bankanýn müþterilerine ‘bilgilerinizi güncelliyoruz, lütfen aþaðýdaki kutucuklarý doldurup siz de güncelleyin’ diye bir e-posta gönderildiðinde anýnda kullanýcý adý, hesap nosu ve þifre gibi bilgiler giriliyor. Böylece bankanýn içine giremeyen hýrsýz, müþterisinden anahtar almýþ gibi oluyor. Bunun için eðitim ve bilinçlenme þart. Ýnsanlarýn bir okul bitirmesi, internet kullanýmýnda eðitimli olduklarý anla-

mýna gelmiyor. Bilgisayar ve internet kullanýyorsa bunun da eðitimini almasý gerekiyor. Tanýdýðým son derece eðitimli birçok kiþi bile dikkat etmeden bilgilerini giriyor ve büyük paralar kaybediyorlar.” diyor. Bundan 10 yýl önce virüs, 5 yýl önce de phishing (oltalama) yöntemi ile hesaplarý boþaltanlar yoktu. Her gün yeni tehditler ortaya çýkýyor. CA gibi þirketler ise ürettikleri programlarla kullanýcýya gelen e-postanýn gerçekten bankadan gelip gelmediðini kontrol edip, bankadan gönderilmemiþse sisteme sokulmamasýný saðlýyor. Böylece virüsler, truva atlarý, oltalama saldýrýlarý dýþarýda tutuluyor.

Çetin Uygun, bankalara tek noktadan saldýrýldýðý için tehdit görülüp açýk kapýlarýn anýnda kapatýldýðýný söylüyor. Böylece hýrsýza girilecek kapý kalmýyor. O zaman sanal hýrsýz kendine son kullanýcýyý hedef olarak seçiyor. Bankanýn bir kapýsýndan giremezken, kurnaz bir þekilde, on binlerce müþterisinde bulunan anahtar isteniliyor. Genel e-postadaki web sitesinin görüntüsü de bankanýnki ile çok benzer olduðu için müþterilerden birkaçý bu tuzaða düþünce hýrsýz içeri adýmýný atmýþ oluyor. Hýrsýzlar kiþilerin bilgilerini çalmak için birçok yol deniyor. E-postalar ve web sitelerine virüs bulaþtýrmak da bu yön-

temlerden bazýlarý. Kendini eposta aracýlýðý ile adres defterindeki kiþilere gönderenler var. Sonuçta kiþisel bilgiler çalýnýyor. Bunlarý önlemenin en önemli yöntemi ise internet güvenlik programlarý kullanmak. Çünkü bilgisini kötü yolda kullanan çok kiþi var. Paranýn yaný sýra iþ gücü, bilgisayar altyapýsýnda meydana gelen problemler de var. Eðer böyle güvensiz bir ortam varsa, kullanýcýnýn da kendisini en iyi þekilde korumasý lazým. Ýnternette yabancý kiþilerle konuþmamalý, iyi bilinmeyen sitelere girilmemeli. CA Türkiye Genel Müdürü Uygun, internetin devletler gibi sýnýrý olmadýðý için suistimale açýk bir

ortam olduðunu belirtiyor. Uygun, bunu þöyle açýklýyor: “Ýnsanlar vizesiz sýnýrdan geçemiyor ama kuþ gribi sýnýr tanýmadan her yere yayýlabiliyor. Ýnternet de sýnýrsýz olduðu için istediði yere yayýlabiliyor. Bir saldýrýnýn veya virüsün nereden geldiðini artýk biliyoruz ama bunu öðrendiðimizde iþ iþten geçmiþ olabiliyor.” CA’nýn son zamanlarda kullanýma sunduðu Security Suit içerisinde antivirüs, antispam, ebeveyn kontrolü ve güvenlik duvarý var. CA Türkiye, aylýk 1 YTL ücretle antivirüs, saldýrýlara karþý koyan hizmeti hayata geçirecek bir sistem üzerine çalýþýyor.


ZAMAN

15

TATÝL ÖZEL

HOLLANDA

5 TEMMUZ 2008

TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL

Vizenizi zamanýnda alýn!... Sýnýrda alýnma olasýlýðý bulunmasýna karþýn yetkiler ve uzmanlar, vizelerin seyahate çýkmadan önce ikamet edilen yerdeki ilgili konsolosluklardan alýnmasýný tavsiye ediyorlar. Vize alýmý genelde zor ve zaman aldýðý için zamanýnda müracaat edilmelidir. Vize, gidiþ-dönüþ yani çift transit alýnmalýdýr. Türkiye’ye seyahat eden vatandaþlarýmýzýn güzergahlarý üzerindeki ülkelere iliþkin vize durumu özetle aþaðýda sunulmaktadýr. 895 ve 896 sayýlý kararlar 1. Avrupa Birliði Konseyi ve Avrupa Parlamentosu, Avrupa Birliði sýnýrlarýndan geçiþler konusunda birtakým kolaylýklar öngören 895 ve 896 sayýlý kararlarý 14 Haziran 2006 tarihinde kabul etmiþ ve söz konusu kararlar 10 Temmuz 2006 tarihinde yürürlüðe girmiþtir. (Danimarka'nýn söz konusu kararlara iliþkin tutumu netlik kazanmamýþtýr.) 2. Bu kararlardan 895 sayýlý karar, Schengen düzenlemelerine taraf ülkeler ile Avrupa Birliðine 1 Mayýs 2004 tarihinde üye olan ülkelerden geçerli vize ya da ikamet izni olan üçüncü ülke vatandaþlarý için AB'nin yeni üyelerinden (bu karara taraf olmalarý halinde) transit geçiþlerde 5 gün süreyle vize muafiyeti öngörmektedir. 896 sayýlý karar ise Ýsviçre ve Lihtenþtayn'da yasal oturma izni olan üçüncü ülke vatandaþlarýnýn Schengen'e taraf ülkelerden ve AB'nin yeni üye ülkelerinden (kararý kabul etmeleri halinde) yine 5 güne kadar transit geçiþlerde vizeden muaf tutulmalarýný hükme baðlamaktadýr. 3. Söz konusu kararlara AB'nin yeni üyelerinden Çek Cumhuriyeti, Letonya, Macaristan, Polonya, Slovakya ve Slovenya taraf olduklarýný açýklamýþtýr. Bu çerçevede, durumlarý aþaðýdaki koþullardan birine uyan vatandaþlarýmýzýn adý geçen ülkelerin ulusal vizelerine ihtiyaç duymaksýzýn bu ülkelerden azami 5 gün zarfýnda transit geçmeleri mümkündür: Schengen düzenlemelerine taraf ülkeler (Almanya, Avusturya, Belçika, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, Ýspanya, Ýsveç, Ýtalya, Ýzlanda, Lüksemburg, Norveç, Portekiz,Yunanistan ve Malta) tarafýndan düzenlenen geçerli vize veya ikamet iznine sahip olmak. Avrupa Birliði’nin yeni üye ülkeleri (Çek cumhuriyeti, Estonya, Letonya, Litvanya, Macaristan, Malta, Polonya,

Yurtdýþý çýkýþ harcýndan muafiyet için kaþe uygulamasýna son verildi Türkiye Cumhuriyeti pasaportuyla yurtdýþýna çýkýþ yapanlardan alýnan 15 YTL tutarýndaki harçtan muafiyet için gerekli kaþe uygulamasýna son verildiði açýklandý. Konuyla ilgili olarak bir açýklama yapan Rotterdam Baþkonsolosluðu, Maliye Bakanlýðýnýn, yurtdýþýnda oturma izin belgelerini çýkýþ noktasýndaki görevlilere ibraz eden kiþilerden, baþkaca bir belge veya kaþe talep edilmeksizin çýkýþ harcý alýnmayacaðý yönünde karar aldýðýný bildirdi. Ayrýca, pasaportlarýnda "iþçidir", "iþçi ailesidir", "iþçi çocuðudur" veya "süresiz / .............tarihleri arasýnda yurtdýþýnda oturma ve/veya çalýþma izni bulunmaktadýr." þeklinde baþkonsolosluklarca tatbik edilmiþ kaþe bulunan kiþilerden de oturma izin belgelerinin ibrazý aranmadan çýkýþ harcý tahsil edilmeyeceði de belirtildi.

Pasaport en az 6 ay geçerli olmalý Seyahat edeceklerin pasaport ve nüfus cüzdanlarýný yanlarýnda bulundurmalarý gerekir. 16 yaþýndan küçüklerin ayrý pasaport sahibi olmalarý þart deðildir. Bu gibiler, anne ya da babanýn pasaportunda kayýtlý olarak seyahat edebilirler. Pasaportun ve pasaporttaki alýnan oturma izin süresinin en az 6 ay daha geçerli olmasýna dikkat edilmelidir. Yurt dýþýnda ikamet etmekte olan 16 yaþýndan küçük çocuklarýn geri dönüþte sorunla karþýlaþmamalarý için sahip olduklarý ya da kayýtlý bulunduklarý pasaporta, kendileri için oturma izni alýnmýþ olmasý gerekir.

Slovakya, Slovenya) tarafýndan verilen geçerli vize ya da ikamet iznine sahip olmak. Ýsviçre ve Lihtenþtayn tarafýndan düzenlenen geçerli ikamet iznine sahip olmak. Bulgaristan üzerinden transit geçiþ mümkün "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Ýle Bulgaristan Cumhuri-

yeti Hükümeti Arasýnda 10 Mart 1993 tarihinde Sofya'da imzalanan Vize Anlaþmasýnýn Tadiline Ýliþkin Anlaþma" 10 Mayýs 2007 tarihinde yürürlüðe girmiþtir. Bu itibarla, anlaþma hükümleri uyarýnca, herhangi bir AB ülkesi vizesi veya Schengen vizesi sahibi veya AB/Schengen ülkeleri ile

Ýsviçre ve Lihtenþtayn'da ikamet izni bulunan umuma mahsus pasaport sahibi vatandaþlar, Bulgaristan üzerinden 5 güne kadar vizesiz transit geçiþ yapabileceklerdir. Sýrbistan ve Karadað Sýrbistan-Karadað Bakanlar Konseyi, 3 Ekim 2003 tarihinde aldýðý bir kararla, AB

üyesi ülkeler ile Ýsviçre'de yasal ikameti bulunan Türk vatandaþlarýna yönelik transit vize mecburiyetini kaldýrmýþtýr. Bu karar çerçevesinde, söz konusu vatandaþlarýmýz, beþ gün içinde ülkeden ayrýlmak þartýyla Sýrbistan-Karadað'dan vizeye ihtiyaç olmaksýzýn transit geçebilmektedirler.


TATÝL ÖZEL

ZAMAN

5 TEMMUZ 2008

16

HOLLANDA

TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZ

D

iðer yerlerde olduðu gibi Türkiye’ye giriþ yapan ve ayrýlan her türlü eþya, araç ve þahýs gümrük görevlileri tarafýndan, kanunlar çerçevesinde aramaya tabi tutulabilir. Türkiye Gümrük Bölgesine giriþte, kara, hava ve deniz giriþ kapýlarýnda, yolcu salonlarýndan geçen veya eþya geçiren kiþiler, duruma göre kýrmýzý veya yeþil renkli gümrük hatlarýndan birinden geçmek zorundadýrlar. Bu suretle gümrük beyaný yapýlmýþ sayýlýr. Bu hatlardan herhangi birinin kullanýlmasý, Türkiye’ye ithali yasak veya izne tabi eþya sokulabileceði anlamýný taþýmaz. Kýrmýzý veya yeþil hatlarýn kullanýmý sýrasýnda her zaman Gümrük Görevlileri tarafýndan beyanda bulunulmasý talep edilebilir. Dolayýsýyla yanýnda ülkeye sokulmasý yasak veya izne tabi veya kiþisel hakkýndan fazla eþya sokan birisi para veya hapis cezasý ile cezalandýrýlabilir. Yanýnýzda gümrüðe tabi eþyanýz yoksa, giriþte Yeþil Hattý kullanmak suretiyle bu þekilde beyanda bulunmuþ olursunuz. Bu durumda, eþyanýzýn gümrük haklarýnýzý aþmadýðýndan (ticari mahiyette olmadýðýndan) ve Türkiye’ye ithali yasak veya izne tabi eþya olmadýðýndan emin olmanýz gereklidir. Eðer yanýnýzda gümrüðe tabi eþyanýz var ise veya eþyanýz için herhangi bir beyanda bulunup bulunulmamasý konusunda tereddütte iseniz, Kýrmýzý Hattý kullanmanýz gerekmektedir. Burada ilgili gümrük memuruna gerekli beyanda bulunulduktan sonra eþyaya iliþkin ödenmesi gereken vergiler hesaplanacak ve tahsil edilecektir. Türkiye’de bulunacaðýnýz süre içerisinde kullanmak üzere yanýnýzda getirdiðiniz seyahat eþyanýz, beraberinizde ülkemizden çýkarýlacak olsa bile gümrük memuruna beyan edilmesi gerekmektedir. Bu tür eþya ülke içinde býrakýlamaz. Eþya içinde deðerli sayýlabilecek olanlar (1 adet bilgisayar vb.) için, çýkýþýnýzda yanýnýzda olup olmadýðýnýn kontrolü amacýyla, sizden sözlü beyan formu doldurmanýz istenebilir.

Gümrükte ne kadar Gümrük vergileri ödenmeden getirilecek eþya 1-Yolcularýn beraberlerinde ya da yolcudan iki ay önce veya altý ay sonraki süreler içerisinde gelen, kendi kullanýmlarýna

mahsus, gayri ticari nitelikteki kullanýlmýþ veya kullanýlmamýþ þahsi eþya, 2-Yolcular tarafýndan beraberlerinde getirilip ithal edilen ticari miktarda olmayan, kiþinin þahsýna ve ailesinin kullanýmýna

mahsus hediye edilmek üzere getirilen toplam gerçek kýymeti her bir yolcu için 300 Euro’yu geçmeyen eþya (15 yaþýndan küçükler için bu deðer 145 Euro’dur) gümrük vergilerinden muaftýr.

Ayrýca, yolcularýn beraberlerinde getirecekleri ve Türkiye’ye giriþ yapacaklarý sýnýr kapýsý ve hava limanlarýnda bulunan maðazalardan alacaklarý aþaðýda limitleri belirtilen eþya da gümrük vergilerinden muaftýr. (Tütün

AVUSTURYA

BULGARÝSTAN

ÇEK CUMHURÝYETÝ

HIRVATÝSTAN

ÝTALYA

T.C. VÝYANA BÜYÜKELÇÝLÝÐÝ

T.C. SOFYA BÜYÜKELÇÝLÝÐÝ

T.C. PRAG BÜYÜKELÇÝLÝÐÝ

T.C. ZAGREB BÜYÜKELÇÝLÝÐÝ

T.C. ROMA BÜYÜKELÇÝLÝÐÝ

Adres : PRINZ EUGEN STR. 40 1040 VÝYANA, AVUSTURYA Tel : 0043 1 5057338 0043 1 5050427 0043 1 5041285

Adres: BOULEVARD VASSIL LEVSKI NO:80 1000 SOFYA, BULGARÝSTAN Tel : 00 359 2 9355500

Adres : NA ORECHOVCE 69 162 00 PRAG, ÇEK CUMHURÝYETÝ Tel : 00420 224311402 00420 224311403

Adres : MASARYKOVA 3/2 10000 ZAGREP HIRVATISTAN Tel : 00 385 1 485 52 00

Adres : VIA PALESTRO 28, 00185 ROMA, ÝTALYA Tel : 00 39 06 446 99 32, 00 39 06 446 99 33, 00 39 06 444 15 37

BULGARÝSTAN BÜYÜKELÇÝLÝÐÝ

ÇEK BÜYÜKELÇÝLÝÐÝ

AVUSTURYA BÜYÜKELÇÝLÝÐÝ

Adres : Duinroosweg 9, 2597 KJ Den Haag Tel : 070-3503051 Fax : 070-3584688 Web: http://www.embassy-bulgaria.nl

Adres : Paleisstraat 4, 2514 JA Den Haag Tel : 070-3130031 Fax : 070-3563349

Adres : Amaliastraat 16, 2514 JC Den Haag Tel : 070-3623638 Fax : 070-3623195

Adres : Van Alkemadelaan 342, 2597 AS Den Haag Tel : 070-3245470/3282132 Fax : 070-3282066

HIRVATÝSTAN BÜYÜKELÇÝLÝÐÝ

ÝTALYA BÜYÜKELÇÝLÝÐÝ Adres : Alexanderstraat 12,2514 JL Den Haag Tel :070-3021030 Fax :070-3614932 Website : http://www.italy.nl


ZAMAN

17

TATÝL ÖZEL

HOLLANDA

5 TEMMUZ 2008

ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL

rýda belirtilen deðerleri aþmasý halinde muafiyet yalnýzca toplam deðeri 300 Euro veya 145 Euro tutarýndaki kýsma uygulanýr. Vergileri ödenmek suretiyle posta yoluyla veya yolcu beraberinde ithal edilen eþya Yabancý bir ülkeden posta veya hýzlý kargo taþýmacýlýðý yoluyla gönderilen, ya da 18 ve daha yukarý yaþtaki yolcularýn beraberlerinde veya kendilerinden iki ay önce veya altý ay sonraki süreler içerisinde gelen; ticari miktar ve mahiyet arz etmeyen, karþýlýðýnda alýcý tarafýndan herhangi bir ödeme yapýlmamýþ olan ve her bir sevkýyat ya da yolcu baþýna kýymeti 1500 Euro’yu geçmeyen hediyelik eþyanýn kýymeti üzerinden %10 oranýnda sabit oranlý vergi tahsil edilir. Eþyanýn toplam veya tek baþýna kýymetinin 1500 Euro’yu aþmasý halinde ise, söz konusu eþyanýn ithalinde ödenmesi gereken vergiler, yürürlükte bulunan ithalat rejimi vergi oranlarý üzerinden tahakkuk ve tahsil edilir. Yolcu beraberinde bulundurulabilecek Türk Lirasý, döviz ve ziynet eþyasý:

r eþya geçirilebilir? ürünleri ile alkol ve alkollü içecekler için belirlenen muafiyet, 18 yaþýn altýndaki yolcular için uygulanmaz); a) Tütün ürünleri: Sigaralar 200 adet ve

Her biri 3 gr. dan aðýr olmayan purolardan 50 adet ve Puro 10 adet v Kýyýlmýþ tütün (200 yaprak sigara kaðýdý ile) 200 gr. ya da Pipo tütünü 200 gr Aðýz tütünü 200 gr

Tömbeki 200 gr Enfiye 50 gr

c) Yolcularýn kiþisel ihtiyaçlarýný karþýlayacak miktarda týbbi malzeme

b) En fazla 120 ml.lik þiþeler içinde beþ adet kolonya, lavanta, parfüm, esans veya losyon

NOT: Ýki ya da daha fazla kalemden oluþan eþyanýn yolcu baþýna toplam kýymetinin yuka-

Yolcular, sýnýrsýz miktarda Türk parasýný ve dövizi beraberlerinde Türkiye'ye getirebilirler. Yolcular en çok 5.000.-ABD Dolarý karþýlýðý Türk parasýný veya 5000.-ABD Dolarý veya eþiti efektifi yurt dýþýna çýkarabilirler. Dýþarýda yerleþik kiþiler ile yurt dýþýnda çalýþan Türk uyruklu kiþiler, yurda giriþlerinde beyan etmiþ olmak, Türkiye’de yerleþik kiþiler ise bankalardan döviz satýn aldýklarýný belgelemek kaydýyla 5.000.- ABD Dolarý veya eþitini aþan miktardaki efektifi beraberlerinde yurt dýþýna çýkarabilirler. Bankalar vasýtasý ile yurt dýþýna Türk parasý ve döviz transferi serbesttir. Yolcular, beraberlerindeki kendilerine ait deðeri 15.000.ABD Dolarýný aþmayan ve ticari amaç taþýmayan ziynet eþyasý niteliðinde kýymetli madenlerden ve taþlardan yapýlmýþ eþyayý yurda getirebilirler ve yurt dýþýna çýkarabilirler. Daha fazla deðerdeki ziynet eþyasýnýn yurt dýþýna çýkarýlmasý, giriþte beyan edilmiþ olmasýna veya Türkiye'den satýn alýnmýþ olduðunu belgelemek þartýna baðlýdýr.

MACARÝSTAN

MAKEDONYA

SIRBÝSTAN KARADAÐ

SLOVENYA

YUNANÝSTAN

T.C. BUDAPEÞTE BÜYÜKELÇÝLÝÐÝ

T.C. ÜSKÜP BÜYÜKELÇÝLÝÐÝ

T.C. BELGRAD BÜYÜKELÇÝLÝÐÝ

Adres : UL.SLAVEJ PLANINABB 1000 ÜSKÜP, MAKEDONYA Tel : 00 389-2 311 32 70 00 389-2 311 21 73

Adres : KURUNSKA 1 11000 BELGRAD, SIRBÝSTAN KARADAÐ Tel : 00 381 11 333 24 00

T.C. LJUBLJANA BÜYÜKELÇÝLÝÐÝ

T.C. ATÝNA BÜYÜKELÇÝLÝÐÝ

Adres : ANDRASSY UT. 123 1062 BUDAPEÞTE, MACARÝSTAN Tel : 00 36-1 344 50 25 (5 hat)

MAKEDONYA BÜYÜKELÇÝLÝÐÝ

SIRBÝSTAN BÜYÜKELÇÝLÝÐÝ

Adres : Laan van Meerdervoort 50c, 2517 AM Den Haag Tel : 070-4274464 Fax : 070-4274469

Adres : Gr. Hertoginnelaan 30,2517 EG Den Haag Tel : 070-3636800 070-3632397 Fax : 070-3602421

MACARÝSTAN BÜYÜKELÇÝLÝÐÝ Adres : Hogeweg 14, 2585 JD Den Haag Tel : 070-3500941/404 Fax :070-3521749 Web : http://www.hungarianembassy.nl

Adres : LIVARSKA 4 1000 LJUBLJANA, SLOVENYA Tel : 00 386-1 236 41 50 00 386-1 236 41 51 SLOVENYA BÜYÜKELÇÝLÝÐÝ Adres : Anna Paulownastraat 11,2518BA Den Haag Tel : 070-3108690 / 070-3108691 Fax : 070-3626608

Adres : VASSILEOS GHEORGIOU B'8 10674 ATÝNA, YUNANÝSTAN Tel : 00 30 210 726 30 00 YUNANÝSTAN BÜYÜKELÇÝLÝÐÝ Adres : Amaliastraat 1, 2514 JC Den Haag Tel : 070-3638700 Fax :070-3563040


TATÝL ÖZEL

ZAMAN

14 HAZÝRAN 2008

18

HOLLANDA

TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL TATÝL ÖZEL

Araçlarda bidon içerisinde benzin bulundurmayýn Yola çýkmadan evvel sürücü belgesi, ruhsat ve Uluslararasý Yeþil Sigorta Kartýnýn mutlaka temin edilmesi gerekli. Yol üzerindeki bazý ülkeler sürücü belgesi olarak “Uluslararasý Ehliyet”i þart koþmakta ve bunu ibraz edemeyenlere para cezasý kesmektedirler. Dolayýsýyla sürücü belgesinin yanýnda uluslararasý ehliyetin alýnmasý da yararlý olacaktýr. Ayrýca, seyahat öncesinde kýsa süreli kasko ve yolcu kaza sigortasý yaptýrýlmasý da uzmanlarca tavsiye edilmekte. Öte yandan Uluslararasý Yeþil Sigorta Kartýnýn Hýrvatistan ve Slovenya için geçerli olabilmesi, bu hususun kartta belirtilmiþ olmasýna baðlýdýr. Gözle görülür önemli hasarlarla sonuçlanan kazalarda, karþý taraf olmasa bile, polise müracaatla Hasar Tespit Raporu düzenlettirilmelidir. Aksi takdirde, ülke içindeki veya çýkýþ gümrüðündeki kontrollerde suçlanma ya da engellenme mümkün olabilecektir. Kaza halinde trafik polisini bekleyip kaza raporunu yerinde hazýrlatmak lazýmdýr.

Aracýnýzýn Türkiye’ye giriþi için Triptik yaptýrmak þart deðildir. Bunun için sýnýr kapýlarýnda Taþýt Giriþ-Çýkýþ Formu doldurmak yeterlidir. Ancak aracýn

ruhsatý size ait deðilse sahibinden vekalet alýnmasý gerekir. Dikkat edilmesi gerekli önemli bir husus da araçta bidon içerisinde benzin bulun-

durulmamasýdýr. Birçok ülkeye benzin sokmak yasaktýr. Bunun mümkün olduðu birkaç ülkede ise miktar sýnýrlamasý vardýr. Dolayýsýyla araçta bidon ile ben-

zin bulundurmak yerine aracýn deposunu her zaman dolu tutmak ve kaliteli, güvenli benzin için, büyük kentlerde ikmal yapmak en doðrusudur.

Bunlarý sakýn unutmayýn!.. Vizenin sýnýrda alýnma olanaðý olsa bile seyahate çýkmadan önce yol güzergahýnýz üzerindeki ülkelerin Hollanda’daki büyükelçiliklerinden veya konsolosluklarýndan mutlaka bilgi alýnýz. Vizeyi gidiþ – dönüþ, yani çift transit þeklinde alýnýz.

Çaðrý Merkezi Türkiye’ye seyahat edecek vatandaþlara bilgi vermek ve yolda karþýlaþabilecekleri sorunlarýn çözümünde yardýmcý olmak amacýyla oluþturulan Çaðrý Merkezi, her gün 09:00-18:00 saatleri arasýnda hizmet vermekte. Çaðrý Merkezi’nin telefon numarasý þu þekilde: 0090-312-2922929

Sýnýr kapýlarýndaki aþýrý yoðunluða dikkat Bulgaristan üzerinden karayoluyla seyahat edecek vatandaþlarýn Kapýkule sýnýr kapýsýnda devam eden yeniden yapýlanma çalýþmalarýný göz önünde bulundurmalarýnda yarar var. Konuyla ilgili olarak bir açýklamada bulunan Gümrük Müsteþarlýðý, bu sýnýr kapýsýnda devam eden inþaat çalýþmalarýndan dolayý vatandaþlara farklý alternatiflere yönelmelerini tavsiye etti. Müsteþarlýðýn açýklamasýnda þu konulara dikkat çekildi:

“Devam eden inþaat çalýþmalarýndan dolayý 15 Haziran- 30 Aðustos 2008 tarihleri arasýnda, yurtdýþýnda ikamet edipte yýllýk izinlerini Türkiye’de geçirmek üzere karayolu ile seyahat edecek olan vatandaþlarýmýzýn, ülkeye giriþ ve çýkýþlarýnda trafik sýkýþýklýklarýna neden olmalarýný önlemek amacýyla Bulgaristan-Hamzabeyli ve Dereköy veya Yunanistan-Ýpsala Gümrük Kapýlarýný güzergah olarak kullanmalarý talep edilmekte.”

Ýletiþim bilgileri ALO GÜMRÜK Hattý Telefon numarasý: 00 90 312 306 8193 ALO GÜMRÜK Hattý Faks numarasý: 00 90 312 306 89 25 veya 45 Kapýkule Gümrük Müdürlüðü Tel: 0090 284 238 20 54 0090 284 238 20 25 Fax: 0090 284 238 24 48 E-mail: edngumbm@gumruk.gov.tr Hamzabeyli Gümrük Müdürlüðü Tel: 00 90 284 213 74 73

Seyahate çýkmadan önce pasaportlarýnýzýn geçerlilik süresini mutlaka kontrol ediniz. Pasaportlarýnýzýn son kullanma tarihinin bitmesine en az altý ay olmalý. Pasaportunuzun refakat hanesinde kayýtlý çocuklarýnýza Türkiye’de yeni pasaport çýkarttýðýnýz taktirde, Türkiye’den dönüþte geçeceðiniz ülkeler için yeni pasaport aldýðýnýz çocuklarýnýza mutlaka yeniden vize alýnýz. Çocuklarýnýz için oturum kartýný mutlaka temin ediniz veya kendi oturum kartlarýnýza çocuklarýnýzý da kaydettiriniz.

Dereköy Gümrük Müdürlüðü Tel: 0090 288 244 40 55 Ýpsala Gümrük Müdürlüðü Tel: 0090 284 616 11 02

Pasaportlarýnýzýn yaný sýra, oturma ve çalýþma izinlerini gösteren belgeleri mutlaka yanýnýzda bulundurunuz.


ZAMAN

19

KÜLTÜR

HOLLANDA

5 TEMMUZ 2008

Koleksiyon tutkusu ne hayal ne sýnýr tanýyor. Herkes bir þekilde ilgi duyduðu bir þeyleri biriktiriyor. Genç tasarýmcý Lütfi Büyüktopbaþ ve eþi Pýnar Haným da baykuþ biblolarýna merak sarmýþ. Çeþitli ülkelerden aldýklarý özellikli baykuþlar, uðursuz sayýlan bu hayvanlarýn aksine onlara uður getirmiþ.

H. SALÝH ZENGÝN

B

ir þeyi biriktirmek, saklamak ve onu koleksiyona dönüþtürmek birçok insanýn hobisi. Para, peçete, pul koleksiyonu yapanlar artýk vaka-i adiyeden sayýlýyor desek yeridir. Bu iþi öylesine abartanlar var ki boþ parfüm þiþelerinden, takma diþlerden, diþ tellerinden, gözlüklerden, forumlardan, arabalardan, CD'lerden, bilgisayarlardan ve dikiþ yüzüklerinden kendisine koleksiyon düzüyorlar. Hatta bazýsý iþi daha da ileri götürüyor. Mesela Adana'da emekli bir diþ teknisyeni 500'e yakýn kuþ, sürüngen ve yýrtýcý hayvanýn iç organlarýný çýkartýp samanla doldurarak kendisine koleksiyon yaparken Sinop'ta bir oto lastik tamircisi araç lastiklerinden çýkarttýðý çeþitli cisimleri biriktirerek, iþyerinde hazýrladýðý panoda sergiliyor. Teknolojik geliþmeye paralel olarak yakýnda MSN koleksiyonu, ifade ve avatar koleksiyonu yapanlara rastlarsak þaþýrmayacaðýz galiba. Ýri gözleri, "bilgece" bakýþlarý ve sessiz duruþuyla kuþlar âleminin ilginç canlýlarýndan olan baykuþlar da bazý koleksiyoncularýn ilgi alanýna giriyor. Genç tasarýmcý Lütfi Büyüktopbaþ da koleksiyon tercihini baykuþtan yana kullanan bir kiþi.

Lütfi Büyüktopbaþ ve eþi Pýnar Haným

2000 yýlýnda Mimar Sinan Üniversitesi Restorasyon Bölümü'nde, ardýndan da 2003 yýlýnda ayný üniversitenin iç mimarlýk bölümünde okumaya baþlayan Büyüktopbaþ, içine düþen baykuþ sevdasýný bir koleksiyona dönüþtürmeyi baþarmýþ. Bunun sebebini ise þöyle açýklýyor: "Bizim ünversitenin logosu baykuþ. Baykuþ gece detayý iyi gören bir hayvan. Okulda verilen eðitim sýrasýnda bize verilen ödevleri genelde gece yapmak zorunda kalýyorduk. Haliyle mahallede gece ýþýðý açýk olan tek ev sizinki oluyor. Bunu baykuþla paralel düþününce gece detayý daha iyi görüp çalýþýyoruz." Ýþin felsefik ve sanatsal kýsmý bir tarafa, Lütfi Büyüktopbaþ için bu bir hobi ve deþarj yöntemi. Baykuþ evliliðe uður getirdi Mimar Sinan Üniversitesi son sýnýf öðrencisi Lütfi Bey'in eþi Pýnar Partanaz da baykuþ koleksiyonunun hararetli destekçilerinden. Hatta evlilikleri bile bir baykuþ hediyesi ile baþlamýþ. Birçok kültürde uðursuz olarak görülen baykuþ onlarýn uðuru olmuþ. Mimar Sinan Üniversitesi Resim Bölümü'nde yüksek lisans yapan ve resim bölümü öðrencilerine ders veren Partanaz, evlerinin her yerini baykuþlarýn süslediðini belirtiyor. "Ýlk baykuþu Ýtalya'dan almýþ-

tým. Bu kral baykuþu ona hediye ettim. Uðursuz getirdiðine inanýlan bu estetik hayvana birçok ülke sanatsal açýdan bakýyor." diyen Pýnar Haným, baþta Türkiye (Eskiþehir'in lüle taþýndan) olmak üzere Fransa, Avusturya, Ýtalya, Meksika, Fuji Daðý'ndan baykuþ biblolarý topladýklarýný kaydediyor. Tabii onlar önlerine gelen her baykuþu alýp evlerine yerleþtirmiyorlar. Az bulunan, el emeði olan, sanatsal yönü aðýr basan baykuþlarý topluyorlar. Lütfi Büyüktopbaþ "Babam ve annem de Mimar Sinan Üniversitesi mezunu olunca onlarýn da biraz etkisi oldu sanýrým. Her Mimar Sinan Üniversiteli öðrencinin evinde mutlaka bir baykuþ vardýr." demekten kendini alamýyor. Gittiði her ülkede önce o ülkenin baykuþlarýný incelemeyi kendine alýþkanlýk

edindiðini belirten Büyüktopbaþ, yurtdýþýna giden arkadaþlarýna da baykuþ sipariþi veriyor. "Yurtdýþýna çýkýnca ilk önce baykuþuna bakýyoruz. Onu almadan rahatlayamýyorum. O ülkenin baykuþa bakýþý sanatýna dair izleri de barýndýrýyor bana göre." diyen Lütfi Büyüktopbaþ, baykuþ belgesellerini ise hiç kaçýrmadan takip ediyor. Ayný zamanda mobilya tasarýmý üzerine çalýþan Lütfi Büyüktopbaþ ilk mobilya tasarýmý ödülünü 2006 yýlýnda almýþ. Bu ödülle Almanya mobilya fuarýna katýlarak bir Alman firmasý için projeler çizmeye baþlayan genç tasarýmcý, bu projesini gelecek yýl fuarda katýlýmcýlara sunacak. 2007 yýlýnda bu alanda üç ödül birden alan tasarýmcý en büyük mobilya baþarýsýný ise Milan'da kazanmýþ. 98 ülkeden 5.500 projenin yarýþtýðý mobilya tasarýmýnda ilk 100 içine giren iki Türk’ten birisi olan Büyüktopbaþ þimdi beþ kiþilik bir ekiple harýl harýl yurtdýþý fuarýna tasarýmlar çiziyor. En son geçtiðimiz ay Leonardini Ahþap Oyuncak Tasarým Yarýþmasý'nda ‘On 2' tasarýmýyla kardeþi Enes ile birlikte mansiyon ödülü kazanan Lütfi Büyüktopbaþ, koleksiyonuna katacaðý yeni baykuþlarýn hayaliyle iþlerini sürdürüyor.

Foto: Onur Çoban

Pul deðil baykuþ koleksiyonu


GÜNDEM

ZAMAN

5 TEMMUZ 2008

20 HOLLANDA Foto: Bahar Mandan

Ünlüye ünsüze, papaza imama mest!

Mest ustasý Nihat Güney’in müþteri profili çok zengin. Fethullah Gülen Hocaefendi'den Türkmenbaþý'na, Ali Poyrazoðlu'ndan Cüneyt Arkýn'a birçok kiþiye mest yapmýþ. Müþterileri arasýnda merhum Cumhurbaþkaný Turgut Özal, Prof. Dr. Esat Coþan, Þener Þen, Ahmet Özhan, Þevket Kazan, Sabri Ülker de var.

MURAT TOKAY

G

eliþen teknolojiyle birlikte günümüzde el ustalýðý ve ince iþçilik isteyen birçok meslek unutulmaya yüz tuttu ya da son demlerini yaþýyor. Bakýrcý, keçeci, nalbant, kalaycý, sedefçi, semerci gibi bir dönemin gözde ustalarý þimdilerde ayakta kalma mücadelesi veriyor.. Nihat Güney de, zamana direnen az sayýdaki mest ustasýndan biri. 1954 Sivas Çamlýbel doðumlu. Yaklaþýk 40 yýldýr mestçilik yapýyor. Fatih’teki mütevazý dükkânýnda mesleðini sürdüren Nihat usta yalnýz çalýþýyor. ‘Niye çýraðýnýz yok?’ sorumuza “Zahmetli iþ. Sabýr gerekiyor. Gençler hemen iþi öðrenip çok para kazanmak istiyor. Benim çocuklarým bile öðrenmek istemediðine göre, baþkalarýna ne diyeyim?” cevabýný veriyor. Geçmiþte üç çýrak yetiþtirdiðini, onlarýn da üniversite okuyup baþka iþ sahalarýna atýldýðýný söylüyor. “Eleman yetiþtirmeden bu iþi býrakmam.” demeyi de ihmal etmiyor. Kundura ya da kara lastiðin içine giyilen yumuþak ayakkabýya mest deniyor. Dinimizin ibadetlerde kolaylýðý tercih etmiþ olmasý sebebiyle ayaklara mest giyildiðinde abdest için bunun çýkarýlmasý ve ayaðýn tekrar yýkanmasý istenmiyor. Mestin üzerine

elin ýslaklýðýyla bir defa meshedilmesi yeterli oluyor. ‘Mesti daha çok yaþlýlar mý tercih ediyor?’ sorumuza ‘Hayýr’ cevabýný veriyor Nihat usta. Yarým mesti bayanlarýn evde terlik niyetine giydiðini; çocuklar için tasarladýðý altý derili çoraplarýn çok satýldýðýný belirtiyor. Mestin birçok çeþidi var. Uzun boðazlý, kopçalý, rugan, yünlü, köseleli... Daha çok siyah mest tercih edilse de her renkte mest bulmak mümkün. Bordo mestlerinin Nevþehir’de meþhur olduðunu tebessüm ederek anlatýyor Nihat usta: “Nevþehir’den bir müþteri geldiði zaman mesela bana ‘Bordo mestin var mý?’ der. Bir tane yapmýþtým. Cami cemaati arasýnda yayýlmýþ namýmýz.” Ayakkabýnýn içine de giyilebilen çorap mest en çok ilgi göreni. Nihat usta 70’li yýllarda çorap mesti ilk kez kendisinin yaptýðýný ifade ediyor. Bugüne kadar 700 çeþit mest modeli geliþtirdiðini söyleyen Güney, “Ben mesti herkesin ayaðýna

çorap olarak giydirmek istiyorum.” diyor. Nihat Güney, mesti oðlak derisinden yapýyor. Bu özel deriyi Ýzmir’in Torbalý ilçesinden getirtiyor. Müþterilerinin çoðu dükkânýna gelerek ayak ölçülerini veriyor. Bir kaðýt üzerine basarak ayaðýn þekli çiziliyor; sonra ayak tarak ve bilek ölçüleri alýnýyor. Ismarlama usulü çalýþan Nihat usta günde beþ tane mest yapýyor. Müþterilerinin ayak ölçülerini kasasýnda saklýyor. Müþteri profili çok zengin. Mest yaptýranlar arasýnda papazlar da var, ünlü sanatçýlar da. “Dünyanýn her yerine mest gönderiyorum. Alaska’ya bile...” diyen Nihat usta bugüne kadar Fethullah Gülen Hocaefendi’den Türkmenbaþý’na, Ali Poyrazoðlu’ndan Cüneyt Arkýn’a birçok kiþiye mest yapmýþ. Müþterileri arasýnda merhum Cumhurbaþkaný Turgut Özal’ý, Prof. Dr. Esat Coþan’ý, Þener Þen’i, Ahmet Özhan’ý, Þevket Kazan’ý, Ülker’in sahiplerinden Sabri

Ülker’i de sayýyor. Patrikhane’den gelen papazlarýn da mest yaptýrdýðýný ama niçin kullandýklarýný bilmediðini söylüyor. Nihat usta turistlerin de meste ilgi gösterdiðini anlatýrken yaþadýðý ilginç bir hatýrayý þöyle naklediyor: “Ben mest ütülerken bir Alman turist beni izliyormuþ. ‘Bana da mest yap’ dedi. Ben de bir baþkasýna yaptýðým mesti ütüleyip ona verdim. Adam ayakkabýlarýný býrakýp gitti. O ayakkabýlarý hatýra olarak saklýyorum.” Almanya’da bir ayakkabý fabrikasýnýn modelistlerinin müþterisi olduðundan keyifle bahsediyor Nihat usta. Þeker hastalarý ve romatizmal rahatsýzlýðý bulunan birçok kiþi Nihat ustanýn dükkânýna gelip özel sipariþ veriyor. “Said-i Nursi’nin talebelerinden biri. Ýsmini hatýrlamýyorum. Rus harbinde ayaðýndan yaralanmýþ. Çorap dahi giyemiyordu. En son bana geldi. Ben ona kuzu derisinden mest yaptým. Uzun yýllar bu mesti giydi. Ondan çok dua aldým.”

diyor. Nihat usta piyasada satýlan mestleri beðenmiyor. Sebebini ise þöyle açýklýyor: “Hazýr mest saðlýklý olmaz. Mestin tam ortopedik olmasý, ayaðý sarmasý lazým. Derinin kaliteli olmasý þart. Ayakkabýya benzemiyor. Giydiðin zaman 24 saat ayaðýnda tutuyorsun.” Nihat ustaya göre mest sanat iþi. Derinin yetmiþ iki defa elden geçmesi gerekiyor. “Kesiyor, biçiyor, dikiyor, týraþlýyor, kalýplýyor, mantoluyorsun... Yetmiþ iki defa elden geçmeyenler mest olmaz.” diyor. Bu aþamanýn en önemlisi de kaþýk ütü... Nihat usta ayaða giyilen mesti kaþýk ütüden geçmemiþse mestten saymýyor. Fiyatlar derinin kalitesine göre deðiþiyor. 15 YTL’den baþlayan fiyatlar 150 YTL’ye kadar çýkýyor. Çorap mestin iyisi 80 YTL. Ýçi kürklü mestler 140 YTL’den alýcý buluyor. Nihat usta Fatih Camii Mýhçýlar Caddesi No: 18’de hizmet veriyor.


21 HOLLANDA Cumhuriyeti kuran gizli komite

YORUM

ZAMAN

“Yüksek Meclis görüþme ve tartýþma makamýdýr, onay makamý deðildir. Buradan millete emrolunmaz. Millet, buradan isteklerini beyan eder. Böyle þeyler görüþme yapýlmaksýzýn geçerse, o zaman Meclis yok demektir. Meclisin þahsýna hürmet edilmelidir.”

5 TEMMUZ 2008

Kitap Kitap Kitap Kitap Ýslami çerçeveden bakmak Ýslam dininin insanlarý hayrete düþüren örnek olaylarýnýn ele alýndýðý kitap, adalet, sosyal barýþ, helal-haram hassasiyeti, fedakârlýk, ihlas ve samimiyet, Allah yolunda infak, insan haklarýna saygý, idareci-halk iliþkileri, Allah’a hesap verme ve sorumluluk duygusu, iyilik yapmanýn fazileti, hadiselere hikmet nazarýyla bakma gibi konularý ibretli olaylar eþliðinde anlatýyor.

Ahmed Þahin Aradýðýmýz Ýslâm 120 sayfa Iþýk Yayýnlarý

Kaybolan kimliklerin öyküsü

T

arihimizde bu kadar büyük etki yapmýþ baþka bir oylama var mýdýr bilmiyorum ama 4 Mart 1925 tarihli Takrir-i Sükûn Kanunu, toplam üye sayýsý 287 olan bir TBMM’de sadece ve sadece 122 oyla kabul edilmiþti dersem sanýrým ne demek istediðimi anlayacaksýnýz. Býrakýn 367’yi, üye tam sayýsýnýn yarýdan bir fazlasý demek olan salt çoðunluk bile yoktu ortada. Hem de ne için? Trafik Kanunu için deðil, Türkiye’nin kaderini deðiþtiren bir oylama için. Sordunuz, biliyorum: Peki bu kanun nasýl meþru kabul edilmiþti? Vallahi orasýný pek karýþtýrmayýn, zira o zamanlar Sabih Kanadoðlu olmak biraz cesaret isterdi. Ýlk TBMM en sert tartýþmalarýn yaþandýðý ve bu yüzden zapt edilmesi çok çok zor olan bir meclisti. Oradan kanun geçirmek, tabiri caizse deveye hendek atlatmak gibiydi. Her üye baþlý baþýna bir devlet organý gibi çalýþýyor; mecliste çok ilginç tartýþmalar, hatta kavgalar yaþanýyor; savaþ yýllarýnda herkesin beli silahlý olduðu için ateþli tartýþmalar sýrasýnda tabancalarýn çekildiði bile oluyordu. Milletvekilleri, kelimenin gerçek anlamýnda milletin vekilleriydi, yani bir partinin kýyaðý sayesinde deðil, kendi özellikleri ve güvenilirlikleriyle oraya gelmiþlerdi ve seçmenlerine karþý derin bir sorumluluk duygusuyla hareket ediyorlardý. Müzakereler uzayýnca kanunlarýn çýkmasý gecikiyor, bu da sistemde aksamalara yol açýyordu. Ýþte bu aþamada inkýlap tarihi kitaplarýmýzda sözü edilmeyen gizli bir komite kurulacaktý. Selamet-i Umumiye Komitesi denilen bu gizli örgütün 1922-1923 döneminde demokratik hayatýmýzý nasýl biçimlendirdiðini ve ardýndan gelen yine bir gizli komite iþi olduðu anlaþýlan Takrir-i Sükun Kanunu’yla Türkiye’de çok sesliliðin nasýl býçak gibi kesilip Metin Toker’in deyiþiyle bir ‘mezar sessizliði’nin nasýl hakim olduðunu yeni nesle anlatmak lazým ki, tarihin tek bir çizgi halinde deðil, uzaktan düzmüþ gibi görünen eðri büðrü çizgilerden oluþtuðunu görebilsinler. Peki birinci meclisin bu iþ bitirici

gizli komitesinin mahiyeti neydi? Kimlerden oluþuyordu? Ve daha önemlisi, neler yapmýþtý? Ahmet Demirel “Birinci Mecliste Muhalefet” adlý deðerli incelemesinde komitenin iþlevini, önemli meseleleri meclisten geçirmek ve meclis çoðunluðunu denetim altýna almak þeklinde özetliyor. Bu komite gizli görüþmeler yoluyla diðer milletvekili arkadaþlarýnýn güvenlerini kötüye kullanarak bir “azýnlýk tahakkümü” meydana getirmekteydi. 1922 baharýnda faaliyete geçen komitenin ilk sýnavý, Mustafa Kemal Paþa’ya baþkomutanlýk verilmesi müzakereleriydi. Öyle bir meclis vardý ki karþýlarýnda, Mersin mebusu Selahattin [Köseoðlu] þöyle kükreyebiliyordu Mustafa Kemal’in talepleri karþýsýnda: “Yüksek Meclis görüþme ve tartýþma makamýdýr, onay makamý deðildir. Buradan millete emrolunmaz. Millet, buradan isteklerini beyan eder. Böyle þeyler görüþme yapýlmaksýzýn geçerse, o zaman Meclis yok demektir. Meclisin þahsýna hürmet edilmelidir.” Ýsmet Ýnönü hatýralarýnda Mustafa Kemal’in bu sýký muhalefet yüzünden iki defa meclisi kapatmayý düþündüðünü ve “Bu iþ böyle olmayacak. En iyisi meclisi kapatmak” dediðini aktarýr. Ýþte Selamet-i Umumiye Komitesi çetin meclis denetimini aþmanýn bir yolu olarak devreye sokulmuþ ve millî iradeyi bazen ikna, bazen baský ve bazen de tehditle yönlendirmiþ görünüyor. Bunun kanýtýný, eski Baþbakan Rauf Orbay’ýn 1926 tarihli bir mektubunda ve asýl geniþ bilgiyi, komitenin kurucularýndan Dr. Emin Erkul’un 23 Mart 1954 tarihli “Vakit” gazetesinde yayýnlanan hatýralarýnda buluyoruz. Erkul, bu gizli komitenin nasýl bir derin devlet gibi çalýþtýðýný içeriden þöyle anlatýyor: “Birinci Millet Meclisi’nin sonlarýna kadar gerek Meclis’e ve gerekse birinci gruba hakim ve nâzým rolünü ifa etmiþ olan bu zümreye ancak 35 kiþi iþtirak etmiþti. Bu 35’ler tam bir tesanüt halinde hareket ediyor ve evlerde gizli oturumlar tertip ederek Meclis ruznamesindeki maddeleri müzakereye ve neticeye baðlýyordu. Zümrede verilen kararlar birinci grup

müzakerelerinden evvel yakýn arkadaþlara telkin ediliyor ve grup içtimalarýnda müdafaa edilerek grup ekseriyetinin kararýna iktiran ettiriliyordu. Bir kere grubun ekseriyeti tarafýndan kabul edilen herhangi bir mevzu grup toplantýlarýnda muhalif veya müstenkif kalanlar dahi olsa disiplin kavaidi mucibince ekseriyet kararýna uyarak Meclis’te ekseriyet temin ediliyordu.” Dr. Emin Erkul’un söylediklerinden çýkardýklarýmýz þunlar: 1) Gizli komite 1922 baharýndan 1923 Aðustos’una kadar gerek Meclis’e, gerekse sonradan CHP adýný alacak olan Birinci Grup’a hakim olmuþ ve onu yönetmiþtir. 2) Bu komite 35 kiþiden oluþmaktaydý. 3) Tam bir dayanýþma içerisinde önemli gündem maddeleri görüþülmeden önce evlerde gizli gizli toplanýyor, kendilerini Meclis yerine koyarak müzakerelerde bulunuyor ve Birinci Grup üyelerine telkinde bulunduktan sonra Meclis’e giriyor ve oturumlarda önceden belirlenmiþ taktikleri uygulayarak istedikleri kanunu çýkartýyorlardý. Bu gizli komitenin Meclis’te zaman zaman terör havasý estirdiðini, bazý çatýþma ve kavgalarda rol oynadýðýný ve gerekirse þiddete baþvurduðunu, hem organizatörlük, hem de tetikçilik yaptýðýný söyleyebiliriz. Ne var ki bu ikna veya þiddet eylemleri de bir yerde iþe yaramaz olunca, özellikle de Lozan’ý kabul etmeyecekleri anlaþýlýnca yine bu gizli komitenin baskýsýyla Meclis’in kendini feshi ve seçimlere gitmesi gerçekleþecektir. Ýþte Mustafa Kemal Paþa’nýn Çankaya Köþkü’nde Ýsmail Habib Sevük’e söylediði “Kýz gibi bir Meclis yapalým” sözü tam da bu ortamda dillendirilmiþti. Ýkinci Meclis gerçekten “kýz gibi” oldu mu, olmadý mý tartýþmalý. Ancak Türkiye’de demokrasinin kesintiye uðramasýnda en büyük dönüm noktalarýndan birini teþkil eden Takrir-i Sükûn Kanunu’nun bu Meclis tarafýndan zoraki kabul edilmesi olayýna baktýðýmýzda bu gizli komitenin Tek Parti Dönemi boyunca bir hayalet gibi baþýmýzýn üzerinde gezindiðini söyleyebiliriz. Kim bilir belki hâlâ o hayaleti kovamadýk evimizden. Kovulacaðýna aklýnýz kesiyor mu?

Angie Sage’nin yeni serisinin ilk kitabý olan Büyü, garip karakterler, sihirler, iksirler ve týlsýmlarla bezenmiþ fantastik bir yolculuk sunuyor genç okurlara. Doðduðu gece annesinin koynundan çalýnan Septimus Heap ile karlarýn üzerinde kundaða sarýlmýþ halde bulunan kýz bebeðin gizemi, ilginç kurguyla aktarýlýyor. Angie Sage Büyü 431 sayfa Altýn Kitaplar

Kelimelerin hikâyesi var Ýnsanlar arasýnda anlaþmayý saðlayan canlý bir vasýta olan dilin önemine dikkat çeken kitap, dilimizde yer etmiþ yabancý dillerden geçen kelimelerin oluþum þekillerini ve sýnýflandýrmalarýný inceliyor. Kitapta markalardan yer adlarýna, þehir adlarýndan kýsaltmalara kadar birçok kelime ve ismin gerçek hikâyesi aktarýlýyor.

Muhsin Yolcu Kelimelerin Hikâyesi 190 sayfa Aðaç Kitabevi

Film icabý bir kitap Türkiye sinemasýna ideolojik bir bakýþ atan Rýza Kýraç, Yeþilçam’ýn kadýn ve erkek yüzlerinden hareketle baþladýðý okumasýný, sinema-edebiyat-ideolojientelektüel sorgulamasýyla sürdürüyor. Yazar daha sonrasýnda ise Yavuz Turgul, Ömer Kavur, Nuri Bilge Ceylan ve Zeki Demirkubuz’un filmleri üzerinden Türk sinemasýna bakýyor. Rýza Kýraç Film Ýcabý 186 sayfa De Ki Yayýnlarý

Karadeniz’in Amazonlarý Efsanevi kadýn savaþçýlar olan ‘Amazonlar’ýn ortaya çýkýþýný, bir kahramanýn serüvenlerle dolu yolculuðunu aktaran roman, Karadeniz kýyýlarýnda yetim kalan bir genç kýzýn epik öyküsünü anlatýyor. Kitap toplumsal yaþam, halklar ve özgürlükler ile adalet kavramý üzerine bir kurgu sunuyor.

Ýsmet Bertan Kaplan Kraliçe 308 sayfa Günýþýðý Kitaplýðý


BULMACA

22 HOLLANDA

ZAMAN

5 TEMMUZ 2008

Bir kýta

Bir parazit

Antalya’da medrese

Konya’da göl

Bir gezgin

Bediüzzaman’ýn bir eseri

Bir çizgi kahramaný (Ayý ...)

Bir meyve

Ýstanbul’da bir semt

Baryumun remzi

Bir tür balýk

Bolu’nun bir hecesi

Yemen’in baþkenti

Yayla evi

Bayan adý

Taraf, yön

Gözü açýk

Yeryüzü kýrýðý

Ýstanbul’daki tarihi yapý

Bir tür þekerleme

Ülye

Bir politikacý (Bülent ...)

Kýrmýzý zamk

Acele, tez

Soru eki

5

Korku

Hitabet sanatý

Ecel

Ýnek sesi

Sermaye Ses sanatý

Bir tür aydýnlatýcý

Terasa, balkon

4

Bir tür bez

Kurutulmuþ unlu gýda

Saf, kolay kanan

Yavuz’un bir seferi

Bir yeryüzü þekli

Bir daðýmýz

Yabancý paranýn birine göre durumu

Baþkalarý Emreden

Ýkincil

Sindirim organý

Gelir getiren mülk

SUDOKU BULMACA

Ismarlama

Gösteriþ Bir büro eþyasý

Namzet Diþi ceylan Mercek

9

Ýridyumun remzi

Hurafe

7

1

Emre hazýr Boncuklu hesap makinesi

Vücudumuzu saran ince zar Az bulunur

Balkanlarda bir halk

Kadýn

Adale

9

3

Olta ipi

Üstün nitelik

8

6

2

Judo tabiri

1 6

5 3

3 3

7

1

9

7

3

9

8

Yok’un zýddý

7

5

7

Gidiþ, yürüyüþ

3

3

3 9

Ýlçe

Musalla taþý

7 5

2

1

6

2

Rütbesiz asker

Tablodaki tramlý kalýn çizgilerle belirlenmiþ 3'e 3'lük karelere, 1'den 9'a kadar rakamlarý birer kez kullanarak yerleþtirin. Öyle yerleþtirme yapmalýsýnýz ki, bütün 3 lükleri doldurduðunuzda tablonun bütün kutularý yukarýdan aþaðýya ve soldan saða 1'den 9'a kadar rakamlardan birer kez kullanýlmýþ olsun.

5 8 7 3 9 1 4 2 6

1 4 2 7 8 6 9 3 5

9 6 3 2 5 4 7 8 1

2 9 1 5 6 8 3 4 7

6 7 5 4 3 9 2 1 8

8 3 4 1 7 2 6 5 9

3 1 6 8 4 7 5 9 2

7 5 8 9 2 3 1 6 4

Bir haber ajansý

Filipinlerin trafik remzi

4 2 9 6 1 5 8 7 3

1

Bej’in sessizleri

Bir Asya ülkesi

Asker

3

Kur’an’da bir sure

Bir tür böcek 6

Ünlü eski haltercimiz (...Süleymanoðlu)

Bir harfin okunuþu Ayak

San

Kýl

Bir baðlaç

Yapýt

Gözde bir tabaka

Ýlkel silah

Kör

Bir tür yakacak

Söz

Cömert

Divit hokkasý

Þikar

Sicim

Alay, istihza

Cüz Hastalýk

8

Avrupa’da nehir

Bir harfin okunuþ

Bir ilimiz

Ýrsiyet

Kamer

Ýlk insan Anlayýþ

Bulmaya çalýþma

Fasýla

2

Þ ÝFRE K ELÝME:

Gözden akan yaþ

F

M

U

K

A

M

K

O

T

H

F

E

M

K

Þ

E

T

M

A

Þ

L

M

Ý

Þ

O

F

Ü

N

U

N

A

L

A

A

D

A

M

I

R

A

Y

L

A

D

L

Z

Ý

R

A

R

Ý

Þ

M

G

Ý

Þ

G

Ý

Þ

Ý

T

Z

Y

S

U

K

A

D

I

Y

V

R

E

R

A

J

E

A

H

Z

Y

Z

L

O

Z

E

T

E

E

T

K

E

B

A

R

M

A

Ý

4

O

K

M

T

R

J

T

A

Ý

M

O

S

U

K

5

2 3

M

A

C

R

Ý

Z

V

H

B

K

I

V

6

E

M

R

Ö

Ü

A

G

R

E

H

Þ

V

E

7

N

U

R

K

M

P

T

M

S

O

R

L

Ç

Þ

8

Z

Ý

G

T

A

E

H

A

R

E

O

G

I

Ü

E

L

Ý

S

Ý

V

B

E

S

O

N

M

S

Ý

G

E

Y

N

Ü

G

O

Ð

L

E

Ð

E

A

G

G

L

Ý

O

E

Þ

U

Z

F

K

C

M

H

N

Y

P

E

Ü

D

H

F

Ý

Ü

Ý

E

O

A

Þ

K

A

Y

N

Ü

D

S

A

L

H

N

S

Z

I

A

A

Ý

D

M

K

O

R

Ö

J

N

K

E

Ç

Ý

Ç

R

B

Þ

U

E

M

T

Ý

E

K

K

A

P

Þ

Y

A

M

S

Þ

E

F

K

Ý

Þ

A

Y

H

N

A

G

R

U

Ü

S

L

T

Ý

L

K

Ö

A

E

H

Ö

A

V

8

7

SOLDAN SAÐA 1) Askerî birlikleri en uygun tarzda yetiþtirme ve gerektiðinde hareket ettirme sanatý, strateji. 2) Alanya’nýn eski adý.- ‘Baþka, gayrý, ayrýca’ manalarýna gelen bir söz. 3) Eski dilde ‘et parçasý’.Ýpek. 4) Ses tonu, söz, davranýþ vb. yollarla biriyle, bir þeyle eðlenme, küçümseme.- Kara ve hava kuvvetlerinde albaylýktan sonra gelen ve mareþalliðe kadar olan yüksek rütbeli subaylara verilen genel ad. 5) Bir nota.- Acele olarak, çabucak.- Holmiyumun sembolü. 6) Dolaylý anlatým.- Kiraya verilen mülklerden elde edilen gelir, kazanç.- Uzun konçlu, kapalý ayakkabý. 7) Sefalet çeken, yoksul.- Cehennem. 8) Ýncitme, sýkýntý verme.- Muðla’nýn bir ilçesi. YUKARIDAN AÞAÐIYA 1) Osmanlý Ýmparatorluðu’nun Mýsýr’dan aldýðý vergi. 2) El gün, baþkalarý, herkes. 3) Çöllerde çoðu kez yüze çýkan yeraltý sularýnýn meydana getirdiði tarým veya yerleþme bölgesi.- Güney Anadolu’da bir nehir. 4) Maddelerin temel yapýlarýný, birleþimlerini, dönüþümlerini,

çözümleme, birleþim ve üretim yöntemlerini inceleyen bilim.- Hitap ünlemi. 5) Herhangi bir topluluðu oluþturan bireylerden her biri, aza.- Ýðrenilecek þey. 6) Bir tür cetvel.- Akdeniz’de Ege Denizi’nin güneyinde tarihî ve tabii zenginlikleriyle turistik büyük bir ada. 7) Ýslami bakýmdan kullanýlabilmesine veya yapýlmasýna izin verilen þey, dine uygun þey. 8) Güvenilen birine bir þey býrakma. 9) Arkadaþ, yakýn, dost.- Boru sesi. 10) Þiir söyleyen veya yazan kimse.- Arýnýn yaptýðý tatlý yiyecek. 11) Hýristiyan ve Musevilerde gelinin damada verdiði para veya mal. 12) Fas’ýn plaka iþareti.- Nilüfere benzeyen bir tür çiçek. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 1 E Y Ü P S U L T A N 2 L A R A 3 A R E 4 S A

5 T

M A R A L M A S A L

6 Ý B Ý B Ý K 7 K E N E T 8 Ý N A T

M

F E R Ý Z L Ý F A G O T

A N Ý L Ý

A D E M A B A D Ý

A B A D A N A L A T Ý N Ý

TOKMAK, URGAN, ÜNYE, VÝLLA, YARIMADA, ZEKA.

E Ç

6

ÝNSAN, KRATER, LÝDYA, MENDÝREK, NEFÝS, OYLAMA, ÖKLÝT, PÝGME, REVAK, SEMRA, ÞEVKÝ,

M Ý

5

ANKARA, ASBEST, BAYRAM, CUMARTESÝ, ÇÝÇEK, DÜNYA, EKLEM, FORUM, GÝZEM, HAYRÝYE,

Ý

4

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 1

J

L

3

RÜSTEM AYDIN r.aydin@zaman.com.tr

V

M

2

KARE BULMACA

G

C

1

Aþaðýdaki kelimeleri tablonun içine serpiþtirdik. Bunlarý bulabilir misiniz?

ÇÖZÜMLER

E

L F

M T

E

R

O

A

S

Ý

F

Z

U

Ð

O B

Ö L Ü F L

T K Ý J H Ý K E

S

E

Ý

M L

M E

Ý

C

U

N

E

V

J

G

K

O

E

Z

R

V

Ý

G

D

A

N

U

E

Þ

M U

F

R

O Ç K

M R M A M T T E Þ L A T

E R Ý Z L

Ý Ý E N N E C Ð N O Z

K K S O M E M G Ý

M P Ö C R E A T Ý A

M A K

L Þ

A

Ü R J T J Z R A Þ M

K A K E Z A H A S I G T A Ý T K E Y A D L K

Ö Y A Ç I Þ

A H P Ý A K

N Y G Ý Ü T

G G E A

M S G Z A E A S R A

R V Ý B H U Ý

O

Þ Ç A A P L E L E O E H

T

H A Y R Ý Y E Ý Y Ý H R H B

M O A Z K Þ

M I

M Ý

K E L Ý M E

E N Þ H

R Y A

Ö G A B D N Ü O N S A L Þ K S Z D

O F

A V I

A F E

V U

M S Þ

U

M K Ü D E Ü Ý R Ç V I U

M A

M G R

A R L I Ý Y Ü

D H Þ G V E Þ E V K Ý O Y Þ L N

M K

TOKMAK, URGAN, ÜNYE, VÝLLA, YARIMADA, ZEKA.

S

ÝNSAN, KRATER, LÝDYA, MENDÝREK, NEFÝS, OYLAMA, ÖKLÝT, PÝGME, REVAK, SEMRA, ÞEVKÝ,

Þ

ANKARA, ASBEST, BAYRAM, CUMARTESÝ, ÇÝÇEK, DÜNYA, EKLEM, FORUM, GÝZEM, HAYRÝYE,

Ü

Aþaðýdaki kelimeleri tablonun içine serpiþtirdik. Bunlarý bulabilir misiniz?


ZAMAN

23 HOLLANDA

AÝLE

5 TEMMUZ 2008

Çorum Kâtipler Konaðý ve leblebi þekerleme Konaðýn iki kapýsýndan biri garaj kapýsý, ama o dönemlerdeki atlý arabalarýn girdiði garaj kapýsý. Avluda karþý tarafta üzüm asmasý altýnda yaz sýcaklarýnda bile serinliði duyarak uzanabileceðiniz bir sedir bulunuyor.

Çorum þekerlemesi MALZEME:

300 gram un 180 gram pudra þekeri 180 gram tereyaðý

NEVÝN HALICI Yapýlýþý

G

enelde gittiðim yöreleri yazarken, baþlýkta, ülke ya da þehir adýyla üç yemeðe yer veririm; ama bu kural Çorum’da yürümez, çünkü orada Kâtipler Konaðý ve bilinçli iþletmecileri var. Kâtipler Konaðý, bir babaannenin kýyýda duran konaðý iken 1995’li yýllarda muhteþem bir kuruluþa dönüþmüþ. Bu iþi baþaran, beþ Çorumlu hanýmefendi. Babaanne, anneanne eski yemekleri büyük bir titizlikle iþçilere öðretirken, anne mutfakla salon arasýnda köprü kuruyor; Bilkent ve Orta Doðu Üniversitesi’nden mezun iki genç kýz ise salonda adeta evlerine gelen konuklarý misafir ediyorlar. Konak tamamen aslýna

uygun düzenlenmiþ... Konaðýn iki kapýsýndan biri garaj kapýsý, ama o dönemlerdeki atlý arabalarýn girdiði garaj kapýsý... Avluda karþý tarafta üzüm asmasý altýnda yaz sýcaklarýnda bile serinliði duyarak uzanabileceðiniz bir sedir bulunuyor. Karadeniz evlerinde görülen þömineli odalar, divanýyla geniþ sofa, iki taraftan inilen merdivenleriyle konaða müthiþ bir güzellik katýyor. Yemekler Çorum ev yemeklerinden oluþuyor. Izgaralar da isteyenler için bulunmakta. Metro Kültür Yayýnlarý’nýn ikinci kitabý olan Deneysel Bir Arkeoloji Çalýþmasý Olarak Hitit

Ev yapýmý poðaça

N

ihayet iple çektiðimiz yaz tatili geldi. Ders ve sýnav stresinden uzak güneþli günlerin tadýný çýkarmanýn tam zamaný. Kimimiz memleketlerimize dönüp sevdiklerimiz ile kucaklaþtý kimimiz de deniz kenarlarýný mesken edindik. Tabii gezmek, görmek yeni yerler keþfetmek için yollara koyulanlarýn da sayýsý hiç az deðil. Hepimiz kendi imkânlarýmýz dâhilinde bir tatil geçirmeye baþladýk bile. Günler uzun, hayalini kurup yapmaya imkân bulamadýðýmýz birçok aktiviteyi yapmanýn tam vakti. Mutfakta da artýk daha uzun zaman geçirebilirsiniz. Yani her þeyi apar topar yapýp derse yetiþme telaþý olmadan. Uzun süredir görmediðiniz sevdiklerinizi çay sohbetleri için bir araya getirip kendi yaptýðýnýz taze poðaçalarý ikram edebilirsiniz. Poðaçanýn tarifi bizden, yapmasý sizden.

nirin içerisine yumurta akýný ve ince kýyýlmýþ maydanozu karýþtýrýn. Yoðurduðunuz hamurdan ceviz büyüklüðünde parçalar koparýp elinizle açýp içerisine peynirli karýþýmdan koyup kapatýn. Bu iþleme hamur bitene kadar devam edin. Poðaçalarý yaðlanmýþ fýrýn tepsisine dizin, üzerine yumurta sarýsý sürün. Arzu ederseniz susam ya da çörekotu ile süsleyin. Daha sonra fýrýna verin, poðaçalarýn üzeri kýzarana kadar piþirin. Afiyet olsun. Nurbanu Arslan

Kolay poðaça MALZEME:

Kolay poðaça Oda sýcaklýðýnda margarin, sývý yað, su, yoðurt, kabartma tozu ve tuzu derin bir kabýn içerisine koyun. Aldýðý kadar un ilave ederek kulak memesi yumuþaklýðýnda bir hamur elde edene kadar iyice yoðurun. Diðer taraftan pey-

Yarým paket margarin Yarým su bardaðý sývý yað 1 fincan su 1 su bardaðý yoðurt 1 kabartma tozu Bir tutam tuz 1 yumurta sarýsý (sarýsý üzerine sürülecek, aký peynirin içine koyulacak)

ÝÇÝ ÝÇÝN:

Bir kâse lor peynir Maydanoz Yumurta aký

Mutfaðý kitabýnýn tanýtýmý için Çorum’daydýk. (Bu olayý gelecek hafta yazacaðým.) Kâtipler Konaðý’nda da bir yemek hazýrlanmýþtý. Yemek listesini verince Kâtipler Konaðý kadar Anadolu mutfaklarýnýn ne farklý lezzetler taþýdýðýný göreceksiniz. Çatalaþý çorbasý, yeþil salata, su kabaðý, erikli yahni, Ýskilip dolmasý, meyve turþusu, kalýn sýkma baklava, gül ve kuþburnu þerbetleri konaðýn susamlý olaðanüstü tada sahip ekmekleriyle sunuldu. Leblebiye gelince, iki dakikada kolaylýkla tükettiðimiz bu ürün çok uzun bir iþlemden

sonra bildiðimiz hale geliyor. Nohut önce eleklenip sýnýflandýrýlýyor. Sonra ýsýtýlýp iki gün dinlendiriliyor; tekrar ýsýtýlan nohut iki gün dinlendirildikten sonra sergilik denilen odalarda 20-30 gün bekliyor. Ne kadar uzun beklerse o kadar güzel olduðu söyleniyor. Islatýlan nohutlarýn kabuklarý soyuluyor; makineye alýnarak kýzartýlýyor ve yenebilir hale geliyor. Bir leblebi, en az kýrk beþ günde hazýrlanabiliyor. Not: Çorum’un ünlü þekerlemesini ise Kâtipler Konaðý’nýn zarif yöneticisi Efsa Duran’dan aktarýyorum.

Beyaz tereyaðý kaynatýlarak suyu çektirilir. Soðumaya býrakýlýr. Daha sonra el ayasýyla ovularak beyazlaþtýrýlýr. Pudra þekeri ilave edilir. Pudra þekeri yaða iyice yedirildikten sonra un ilave edilir. Yoðurulup serin bir yerde bekletilir. Daha sonra yaprak, papatya, baþak, üzüm salkýmý þekilleri verilip 150 derecede üstü beyaz, altý hafif pembe olacak þekilde piþirilir. Çorum geleneklerinde söz kesildikten sonra erkek tarafý kýz evine has baklava gönderir. Kýz evi ise þekerleme konulmuþ ve süslenmiþ tepsiyi iade eder. Aðýz tadý dileðiyle iki ailenin yakýnlarýna daðýtýlýr.


GÜNDEM

ZAMAN

24 HOLLANDA Foto: Onur Çoban

5 TEMMUZ 2008

Gezdiler, gördüler, yazdýlar...

Avrupalý gençler Ýstanbul turunda Marmara Çalýþanlarý Federasyonu’nun tanýþma amaçlý etkinliðine, Almanya, Ýspanya, Romanya, Litvanya, Macaristan, Hollanda, Bulgaristan, Yunanistan ve Belçika gibi Avrupa Birliði’ne üye ülkelerden temsilciler katýldý. Katýlýmcýlarýn ortak özelliði çok az þey bilmeleriydi.Proje kapsamýnda Ýstanbul’u gezen ve Türk ailelere konuk olan Avrupalý genç konuklar izlenimleri bir kitapçýk halinde yayýnlanacak.

MEHMET RIFAT YEÐEN

S

osyal projeleriyle sýk sýk gündeme gelen Marmara Çalýþanlarý Federasyonu (MÇF) Avrupa Birliði’ne baðlý ülkelerle, Türkiye arasýnda gençler aracýlýðýyla köprü kuruyor. 10 ülkeden 14 gencin bir araya gelerek katýldýðý etkinlik, Türkiye’nin AB yolunda tanýtýmýna destek saðlanmasýný amaçlýyor. Proje kapsamýnda Avrupalý gençler bir hafta boyunca Ýstanbul’u gezdi, Türk ailelere konuk oldu. Bu gezi boyunca edindikleri izlenimleri kaleme alan gençlerin görüþleri de bir kitapçýk halinde yayýnlanacak. Türkiye’nin AB’ye üyelik sürecini hýzlandýrmada sivil toplum kuruluþlarýna (STK) büyük görev düþüyor. Bu misyonun farkýnda olan STK’lar ise birbiri ardýna düzenledikleri etkinliklerle, Türkiye’nin tanýtýmýna katkýda bulunuyor. 14 derneði bünyesinde barýndýran MÇF ise Türklerle Avrupalýlarý gerçek anlamda tanýþtýracak

projelerden birini geçtiðimiz günlerde gerçekleþtirdi. Türk halký hakkýnda bir fikri olmayan ya da yanlýþ kanýya sahip olan Avrupalýlarý, düzenlenen programla Türkiye’ye davet eden federasyon, bir hafta boyunca Avrupalý gençlere Türk kültürünü ve Türk ailesini tanýtýrken, Türk tarihi hakkýnda da bilgi verdi. MÇF’nin tanýþma amaçlý etkinliðine, Almanya, Ýspanya, Romanya, Litvanya, Macaristan, Hollanda, Bulgaristan, Yunanistan ve Belçika gibi Avrupa Birliði’ne üye ülkelerden temsilciler katýldý. Katýlýmcýlarýn ortak özelliði ise, Türkiye ve Türkler hakkýnda kulaktan dolma bilgilere sahip olmalarý ve çok az þey bilmeleri. Projenin yöneticilerinden ve MÇF’nin genel sekreter yardýmcýlýðý görevini yürüten Ferhat Zengin, bir haftalýk program ile tüm dünyada faaliyet gösteren ve Avrupa’daki sivil toplum kuruluþlarýnda aktif görev ifa eden gönüllülere Türk insanýný tanýtmanýn önemini vurguluyor. Katýlýmcýlarýn dünyadaki hemen her STK ile iliþki içinde olduðunu söyleyen Zengin, görüþlerini “Bu insanlar ülkelerine döndüðünde Türkiye’nin gerçekte nasýl bir ülke olduðunu herkese aktaracak. Ayrýca bu insanlarýn etki alaný çok geniþ. Ülkemiz hakkýndaki önyargýlarýn bizzat bu gönüllüler tarafýndan kýrýlmasý çok güzel bir geliþme.” sözleriyle ifade ediyor. Katýlýmcýlar arasýnda daha önce hiçbir Türk’le karþýlaþmamýþ olanlar bile var. Örneðin Litvanya’dan gelen 23 yaþýndaki Danguole Kleinaityte de bunlardan biri. Ülkesinde bir STK gönüllüsü olarak çalýþan Kleinaityte, daha önceden Türkiye hakkýnda çok az þey bildiðini ve bu programdan önce hiçbir Türk ile karþýlaþmadýðýný söylü-

yor. Beklentilerinin çok üstünde, tam bir Avrupa ülkesiyle karþýlaþtýðýný ifade eden Kleinaityte’yi en çok þaþýrtan þeylerden biri de Türk insanýnýn içten davranýþlarý olmuþ. MÇF tarafýndan birkaç Türk ailenin de evine gittiklerini anlatan Kleinaityte, Türklerle Litvanyalýlar arasýnda bariz bir fark olduðunu ve bu farkýn da aile hayatýnda iyice ortaya çýktýðýný söylüyor ve ekliyor: “Litvanya’da insanlar diðerlerine pek yardým etmez. Etse de o soðuk yüz ifadesi hiç deðiþmez. Oysa burada insanlar çok sevecen, sýcakkanlý. Bence AB’nin bu iyi insanlara ihtiyacý var.” Türkiye’deki gençlerin diðer ülkelerdeki gençlerin entegrasyonunu öncelikli amaç edindiklerini söyleyen MÇF Gençlik Kollarý’ndan Çaðrý Deveci, bir hafta boyunca hem eðlendiklerini hem de bilgilendiklerini

ifade ediyor. MÇF’nin düzenlediði organizasyonun tüm sivil organizasyonlar için çok verimli olduðunu anlatan Deveci, “Diðer ülkelerin gençleri ile dünyanýn ortak problemleri için yapýlacak çok iþ olduðunu gördük ve biz gençler olarak durmadan çalýþmaya devam diyoruz.” diyor. Türkiye’nin ve Türk gençlerinin AB’ye entegrasyonunda açýlým saðlayacak olan projenin katýlýmcýlarý da Türkiye’de geçirdikleri bir haftayý izlenimleriyle anlatacak. Daha sonra bu izlenimlerin bir kitap halinde yayýnlanacaðýný aktaran MÇF Kadýn Komisyonu Proje Koordinatörü Rumeysa Kalaycý, “Bu kitapçýk, Avrupalý gençlerin gözünden Ýstanbul’u ve Türk ailesini anlatacak. Ayrýca birçok Avrupalýya, yine Avrupalýlarýn bakýþýndan yansýyan saðlam bir kaynak olarak rehberlik ede-

cek.” þeklinde konuþuyor. Hiçbir Avrupa gazetesi Today’s Zaman kadar objektif deðil Bir haftalýk gezileri boyunca Türkiye’deki geliþmeleri Today’s Zaman’dan takip eden Avrupalý gençleri en çok etkileyen þeylerden biri de Today’s Zaman’ýn objektif dili olmuþ. Yaptýklarý iþ nedeniyle Avrupa’da yayýn yapan birçok gazeteyi takip ettiklerini söyleyen gençler, Avrupa’da hiçbir gazetenin bu kadar objektif olamayacaðýný anlatýyor. Programa Litvanya’dan katýlan Danguole Kleinaityte, “Bu gazete o kadar objektif bir bakýþa sahip ki, bu dile sahip bir gazeteyi Avrupa’nýn hiçbir yerinde göremezsiniz. Bizde olsa bir yabancýnýn deðil, ancak bir Litvanyalýnýn bakýþ açýsýný görebilirdiniz.” diyor.

Rosen Dimov (Bulgaristan-21) Türkiye AB’ye üye deðil. Ancak Avrupalýlarýn Türklerden öðrenecekleri çok þey var. Burada bizi Türkiye’yi yakýndan tanýmamýz için Türk aileleri evlerinden konuk etti. Dost canlýsý, sýcak, misafirperver bu insanlarýn ilgisi, kendimi evimde hissetmemi saðladý. Ellerinde olaný bizle paylaþtýlar. AB’nin birçok etkinliðine katýldým ve çok farklý kültürlerden ailelere misafir oldum. Ama Türkiye’deki gibi bir sýcaklýkla karþýlaþmadým. Ioanna Daglaraki (Yunanistan-27) Yunanistan’da faaliyet gösteren bir sivil toplum kuruluþunda çalýþýyorum. Bu seminerler vasýtasýyla baþka insanlarla tanýþmak çok güzel bir duygu. Bu çerçevede birkaç Türk ailenin evine de konuk olduk. Burada geçirdiðimiz bir hafta beni çok etkiledi. Bizler zaten birbirine çok benzeyen milletleriz. Yemeklerimiz bile neredeyse ayný. Avrupa’da ve Amerika’da ortak yemeklerimizin hepsi Yunan mutfaðý olarak geçse de bu yemeklerin sizden bize geldiðini bütün Yunanlýlar bilir. Nüfus mübadelesiyle birlikte olan bu deðiþim, damak tatlarýmýzý bile ayný kýldý. Rumeysa Kalaycý (Kadýn Komisyonu-Proje Koordinatörü) Avrupa Komisyonu, Avrupa Parlamentosu v e Avrupa Birliði üye ülkeleri gençler için yaygýn öðrenim faaliyetlerini desteklemek üzere gençlik programýný uygulamaktadýr. Ülkemizdeki bu program 2007’de baþlamýþ olup 2013’ün sonuna kadar devam edecektir. Biz de komisyon olarak gençler arasýnda dayanýþmayý geliþtirmek ve hoþgörüyü teþvik etmek, özellikle Avrupa Birliði’nde sosyal uyumu güçlendirmek amacýyla; farklý ülkelerdeki gençler arasýnda karþýlýklý anlayýþý güçlendirmek ve tabiî ki gençlik alanýnda Avrupa’yla iþbirliðini teþvik etmek amacýyla MÇF Kadýn Komisyonu olarak diðer ülkelerden gönderilen ortaklýk beyanlarý ile proje baþvurusunu yaptýk ve proje 30 Mayýs-6 Haziran arasýnda uygulamaya baþlandý. Bizler mutfak ekibi olarak çok zevkli, keyifli, alýþýk olmadýðýmýz bir eðitim sistemi ile eðlenerek öðrendik. Arkadaþlarýmýz diðer ülkelere katýlýmcý olarak gittiðinde aldýðý eðitim formatý deðiþmeyeceðinden dünya ülkelerinin birbirlerine bu kadar yakýnlaþtýðýný görmek bizleri çok ümitlendirdi.


ZAMAN

25

GÜNDEM

HOLLANDA

5 TEMMUZ 2008

AIESEC, 6 kýtaya 60 yýldýr öðrenci topluyor

Staj için þirket deðil ülke seç Yurtdýþýna gitmek istiyorsanýz pek çok programý deneyebilir, pek çok platformla baðlantýya geçebilirsiniz. Ýster öðrenci, ister akademisyen, isterse stajyer olun. Bu alanýn en eskilerinden biri olan ve 100 ülkede faaliyet gösteren AIESEC, her yýl 5 bin öðrenciye yurtdýþýnda staj imkâný saðlýyor. Türkiye ayaðýndaki çalýþmanýn altyapýsý Ýstanbul’da gerçekleþtirilen Anatolia Kongresi’nde hazýrlanýyor.

EMÝNE DOLMACI

A

rtýk eskisi gibi deðil, yurtdýþýna çýkmak isteyen öðrenci, bunun için yeterli azim ve kararlýlýðý taþýyorsa bir yolunu buluyor. Özellikle AB ile birlikte yürütülen pek çok projede yeni mezunlar, yurtdýþýnda eðitim, staj ve iþ imkânlarýný deðerlendirebiliyor. Bu bugün için geçerli. Geçmiþe döndüðümüzde durum hiç de böyle deðildi. 1948 yýlýnda, Ýkinci Dünya Savaþý henüz sona ermiþken temelleri atýlan AIESEC, geçmiþi en eskiye dayanan öðrenci örgütlenmesi olarak tanýnýyor. Kuruluþunun üzerinden 60 yýl geçmesine raðmen, üye ülkeler bugün de yurtdýþýna öðrenci gönderiyor ve öðrenci kabul ediyor. Yabancý düþmanlýðý ve ýrkçýlýðýn önüne geçilmesi amacýyla yola çýkan kuruluþun hedefleri arasýnda ‘Dünya barýþýna katkýda bulunmak’ da yer alýyor. 1954 yýlýndan beri Türkiye’de faaliyet gösteren örgüt, ayný zamanda her yýl düzenli olarak Anatolia Kongresi’ni düzenliyor. 2008 yýlý kongresi 25-29 Temmuz 2008 tarihleri arasýnda Ýstanbul’da gerçekleþtirilecek. Hollanda kökenli olan, “Ýktisadi ve Ticari Ýlimler Talebeleri Staj Komisyonu” bugün bu isimle anýlmasa da etkinliðini koruyor. Üyelerine hem geliþim hem de yurtdýþý staj fýrsatý saðlayan kurum dünyanýn en büyük öðrenci organizasyonu olarak biliniyor. ‘Türkiye’de darbe zamanýnda bile kapatýlmayan iki kuruluþtan biridir’ sözüyle esprili bir þekilde anlatýlan öðrenci organizasyonu, aralarýnda Ankara, Ýstanbul ve Ýzmir’in de bulunduðu 11 þehirde faaliyet gösteriyor. Dünyanýn 100 ülkesinden 5 bin kiþinin baþka ülkelerde staj yapmasý saðlanan programda, yurtdýþýndan stajyer isteyen firmalar ile baþvurular eþleþtiriliyor. Ýþletme, finans, muhasebe, pazarlama, proje yönetimi ve insan kaynaklarý alanlarýnda maaþlý olarak gerçekleþtirilen ‘yönetim stajý’, web yönetimi ve geliþimi, yazýlým, að ve veri tabaný ve bazý mühendislikler dâhilinde maaþlý olarak yapýlan ‘teknik staj’ ve sivil toplum örgütlerinin þemsiyesi altýnda toplumsal geliþim için ‘geliþim stajlarý’ yer alýyor. Geçtiðimiz yýl Türkiye’den 175 öðrenci yurtdýþýna gitmiþ, 315 öðrenci de Türkiye’de çalýþmaya hak kazanmýþtý. AIESEC’in her yýl gerçekleþtirilen Anatolia Kongresi ise, bu çalýþmalara bir altyapý niteliðini taþýyor. Bu sene 25-29 Temmuz tarihleri arasýnda 14.sü düzenlenecek kongrede, gençlerin kiþisel geliþimleri, farklý kültürlerin birbirini tanýmalarý ve Türkiye’nin baþarýlý tanýtýmýnýn yapýlarak önyargýlarýn kýrýlmasý hedefleniyor. Üç gün sürecek organizasyonda, katýlýmcý ülkelerin kendi kültürlerini tanýttýðý ‘Ülkeler Panayýrý’, Türk kültürünün tanýtýldýðý ‘Türk Gecesi’, Ýstanbul’un tarihi ve coðrafi güzelliklerini katýlýmcýlara tanýtan ve 2 gün boyunca süren ‘study tour’ yer alýyor.

Burak Ünüvar / AIESEC Ýstanbul Þube Baþkaný:

Öðrenci deðiþiminde en eski biziz Anatolia Kongresi’ni 14. kez gerçekleþtiriyorsunuz. Ýlk nasýl yola çýkmýþtýnýz, bugün hangi noktadasýnýz? Anatolia Kongresi’ni ilk 1995 yýlýnda gerçekleþtirdik. Kongrenin amacý Türkiye’de staj yapan stajyerlere Türkiye’yi tanýtmak, Türk kültürünü yaþatmak ve onlarý bilgilendirmekti. 2000 yýlýndan sonra kongremiz, tüm üye ülkelere açýldý ve bugüne kadar 50 farklý ülkeden bin 200 kiþi katýldý. Kongre ile gençlerle ilgili neleri hedefliyorsunuz? Kongremiz ile bireylerin kiþisel geliþimlerine katkýda bulunmayý, geleceðin liderlerine Türkiye’nin tanýtýlmasýný, kültürlerin birbirini tanýmasýný, vizyonumuz olan dünya barýþýna katkýda bulunmayý ve gençlere olabildiðince geniþ global network saðlamayý hedefliyoruz.

Farklý kültürlerin birbirini tanýmasý ve önyargýlarýn kýrýlmasý da hedeflediðiniz konular arasýnda yer alýyor. Bunun için somut olarak ne yapýyorsunuz?

Ancak, gençler, devlet garantili bir deðiþim programý yerine neden bir sivil toplum örgütünün deðiþim programýndan faydalansýn. Hangi sebeple sizi seçmeliler?

AIESEC, 2. Dünya Savaþý’ndan sonra dünya barýþýný saðlamak için kuruluyor, bunun için de ülkeler arasý deðiþim öngörülüyor ve uluslararasý staj deðiþim programý geliþtiriliyor. Bu sayede gençler, farklý kültürleri birebir yaþýyorlar. 100 ülkede çeþitli sivil toplum kuruluþlarý ile yürüttüðümüz projeler yapmaktayýz. Örneðin dört senedir Türkiye’de gerçekleþtirdiðimiz Meet My Friend projesi ile dünyanýn dört bir yanýndan stajyerler ülkemize gelerek liselerde kendi kültürlerini tanýtýyorlar. Ayný þekilde Türkiye’den öðrenciler farklý ülkelere giderek Türkiye’nin tanýtýmýna katkýda bulunuyorlar.

60 yýldýr dünyaya pozitif etki etme ve dünya barýþý vizyonu ile çalýþan AIESEC, gönüllü üniversite öðrencileri tarafýndan yürütülen, geleceðin liderlerini yetiþtiren dünyanýn en büyük öðrenci platformu. Gençlerin profesyonel bir organizasyon yerine bizleri tercih etmelerindeki en büyük etken de budur. AIESEC’le staja gittiðiniz ülkede birçok gönüllü var ve orada kaldýðýnýz süre boyunca size yardýmcý oluyorlar. Türkiye’de de danýþman sistemini yürütüyoruz. Her stajyerden sorumlu bir gönüllümüz var. Örneðin stajyerin oturma izninin alýnmasý, yurda yerleþtirilmesi, ilk gün çalýþacaðý kuruma götürülmesi gibi konularda yardýmcý oluyoruz.

Öðrenci deðiþim programlarý son yýllarda büyük bir raðbet görüyor.


RÖPORTAJ

ZAMAN

5 TEMMUZ 2008

26 HOLLANDA

YesimSalkim

Geçmiþe baktýðýmda sanatým adýna bir þey üretmediðimi görüyorum

“Bir sene boyunca aklýmý kaybetmiþ gibiydim. Beni suçlayan insanlar karþýmda; ben ne kadar temizim diye konuþmaya baþladýkça çileden çýktým ve her þeyi olduðu gibi basýna aktardým.” Bu sözler Yeþim Salkým’a ait. Onun bir dönem hafýzalarda kalan halini de çok iyi özetliyor. Ancak þimdi baþka bir hayat felsefesini benimsediðini anlatýyor ve baþka bir üslupta konuþuyor.

[

EMÝNE DOLMACI

]

Küçük, kýrýlgan bir genç kýz. Ayaklarý üzerinde durmaya çalýþýrken, birden farklý bir dünyaya dalýyor. Zengin ve nüfuzlu ailelerin çocuklarýyla evlilikler, ardý ardýna çýkan albümler ve þöhret... 18 yýllýk sanat hayatýna pek çok þeyi sýðdýrdý Yeþim Salkým. Pop müzik adýna güzel çalýþmalar yaptý, 11 albüm çýkardý ama bundan çok yaptýðý evlilikler ve boþanmalarýyla gündeme geldi. Þimdi, ‘Sen Nasýlsan Öyleyim’i çýkaran Salkým, özel hayatýný konuþmama ve kendi iþini yapma konusunda azimli görünüyor. Sanatçý ile Balkan müziklerinden oluþan yeni albümünden sonra, müziðe ve kendisine dönük bir sohbet gerçekleþtirdik. Neden Balkan müziklerini seçtiniz, bir tarz deðiþikliði mi söz konusu? Aslýnda bu benim fikrim deðil, erkek arkadaþýmýn fikriydi. ‘Sen’ dedi, ‘Çok konuþuyorsun, az konuþ, þarký söyle.’ Ýkincisi göçmen kýzýyým diyorsun, neden müziðin adýna bir arayýþ içine girmiyorsun? Ayrýca, uzun zamandýr sanat adýna bir þeyler üretmediðimi yerimde saydýðýmý, bunun da beni mutsuz ettiðini gördüm. Daha önce hiç düþünmemiþ miydiniz? Üçüncü albümümde bir Goran Bregoviç þarkýsý okudum. Ama genel anlamda

bütününü albümüme yansýtmak aklýmda yoktu. Birinin aydýnlatmasý gerekiyordu demek ki. Ýnsanoðlu yaþarken bazen dünyevi þeyler arasýnda bazý þeyleri unutmaya baþlýyor. Biz çok zor bir iþ yapýyoruz. Bu zorluklarýn içerisinde dahi doðru kalmayý baþarabilmek çok güç. Öncelikle kiþisel anlamda doðruluðu bulmanýz, bunu da mesleðinize yansýtmanýz gerekiyor. Ben bu anlamda çok deðiþtiðimi fark ediyorum. Bu ayný zamanda bir tutunma mýdýr? Tabii ki, bir yere tutunmanýz ve orada saðlamlaþmanýz gerekiyor. Bugün eðer birtakým etnik gruplarý dinliyorsak, bu insanlar baþarýlý olmuþlardýr. Siz de kendinizi dinletebilmek istiyorsanýz, kültürünüzden, dilinizden, dininizden, Mevlânâ’dan Pir Sultan Abdal’dan Yunus Emre’den yola çýkmanýz lazým. Tutunmak denirse buna, ben de köklerime tutunuyorum. Bugüne kadar hep slov þarkýlarý seslendirdiniz, þimdi yaptýðýnýz daha hareketli bir çalýþma. Kiþisel olarak da bir bahar havasýna girdiðiniz anlamýna mý geliyor? Biraz durulmaya, biraz sakinliðe en çok da eðlenmeye ihtiyacýmýz var. Ben, Tanrý’nýn yaþamý insanlara bir armaðan olarak verdiðine ve bu armaðanýn kýymetinin bilinmesi gerektiðine, gereksiz þeylerle de insanlarýn birbirini kýrýp üzmemesi gerektiðine

inanýyorum. Ben, kadýn erkek herkesin çalýþmasýný, elbirliði içinde olmasýný istiyorum. Kadýn erkek eþit midir? Deðildir kardeþim, bunu kabul edin. Bu çaðlar öncesinden beri böyle. Ben artýk çok sýkýldýðýmý bunaldýðýmý düþünüyorum ve artýk þarký söyleyip, gülüp eðlenmek istiyorum. Sizi bu aþamaya getiren nedir peki? Ben uzun zamandýr hayata, özellikle inançlarýma dair çok derin þeyler yaþýyorum. Kendi içimde bir çýkar nokta bulmaya çalýþýyorum. Yaþanýlanlara bakýyorsunuz ve diyorsunuz ki, ben ne istediðimi biliyorum ve bir misyon yüklenmeliyim. Bu noktada inançlarýnýz kuvvetlenmeye baþlýyor. Eskiden size zul gelen beþ vakit namaz için ‘ben bunu yapabilirim, o kadar da zor deðil’ diyorsunuz. Daha çok manevi deðerler taþýmaya baþlýyorsunuz. Bu da yaptýðýnýz iþe yansýyor, size yansýyor. Babanýz hayatta mý? Bu albümde ‘Boþver Baba’ isimli bir parça var. Onun için mi yazdýnýz? Evet, Türkiye’de babalara çok az kýymet verildiðini görüyorum. Hep anneler konuþuluyor halbuki, evladý için ailesi için kendini periþan etmiþ babalar vardýr. Ailemizin kýymetini bilmeye baþlarsak bence kýymet bilmeye her zaman devam ederiz. Oturduðun yerden insanlarý yargýlamak ve eleþtirmek çok kolaydýr. Ben artýk kimsenin kimseyi yargýlamaya hakký


ZAMAN

27

HOLLANDA

RÖPORTAJ

5 TEMMUZ 2008

Foto: Mustafa Kirazlý

olmadýðýný düþünüyorum. ‘Beni zamanýnda çok yargýladýnýz, yeter artýk ben yargýlanmayý hak etmiyorum’ mu diyorsunuz? Onun takdirini Allah’a býrakýyorum, insanlara söylemiyorum. Ne olursa olsun cennetin ve cehennemin bu dünyada yaþandýðýna inandýrdýlar beni. Allah insanlarýn sabýrlý olmasýný söylediði zaman çok doðru bir þey söylemiþ. Ben çok uzun zamandýr sabrediyorum. Sen sus mesleðin konuþsun, þarkýlarýn konuþsun dedim. Ben bir yýldýr alkole dahi tövbe etmiþ bir insaným. Çevremdeki herkese faydam var, ailesine bakmýþ, kuzenlerini dahi okutup meslek sahibi yapmýþ bir insaným. Özürlüler için çalýþýyorum. Okul yaptýrýyorum. Hiç kimsenin beni takdir etmesi gerektiðine inanmýyorum. Takdir edecek olan güç yukarýda zaten. Daha önce özel hayatý ile gündeme gelen bir isimdiniz. Sonra bir çekilme dönemi oldu, bu bilerek ve isteyerek verdiðiniz bir karar mý? Elbette. Olmasý gereken buydu. Sanatçýlarýn özel hayatlarýný ayrý bir yerde tutmalarý gerekiyor. Siz de, ‘Her þeyi o kadar göz önünde yaþadýk ki, deðerimizi kaybettik.’ diyenlerdensiniz. Bu o kadar zor mu peki? Benim iki tane haberim çýkmadý diye günlerce hasta olan insanlar var. Bir dönem bu, bunun da atlatýlacaðýný düþünüyorum. Özeleþtiri yapabilen bir insansýnýz ama siz de televizyonlara özel hayatýnýzla ilgili konuþtunuz. Bu yanlýþtý, hata ettim mi diyorsunuz? Çok hata ettim, bu yapmamam gereken bir þeydi. Ama þu anda ne olmasý gerektiðini biliyorum. Zor bir dönem geçirirken insan uyarýlarý dinlemiyor. Ben üç psikiyatr deðiþtirdim. Ýlaçlar kullanýyorsunuz, doðruyu bulmaya çalýþýyorsunuz. Bulduðunuzu zannediyorsunuz kaybediyorsunuz. O sýrada canýnýzý yakanlar çýkýp, ‘Ben ne kadar düzgünüm biliyor musun?’ diyorlar. Ýþte o zaman deliriyorsunuz. Bir sene öyle bir delirdim. Akli dengem oynadý. Çok zor bir dönemler yaþadýðýnýzda, kendinizi nasýl tedavi ettiniz? Sürekli dua ettim ve namaz kýldým. Beni anlamayan insanlar oldu, doktorum bile anlamadý. ‘Sen üzerinde tez yazýlacak kadýnsýn ne kadar çok þey yaþamýþsýn’ dedi. Türkiye’de benim yaþadýðým hayatýn onda birini biliyorlar. Tüm bunlarýn karþýsýnda evime kapandým, ailem ve arkadaþlarým dediðim iki üç

kiþinin dýþýnda kimseyle görüþmedim. Ezanda kalkýp gökyüzüne bakýp dua ettim. Ya sabýr çektim, hâlâ da çekiyorum. Þimdi çok daha bilinçli yapýyorum her þeyi. Sabah uyandýðýmda aynaya bakýyorum ve gördüðüm kadýný çok seviyorum. Siz, tutunmaya çalýþan genç bir sanatçý iken Türkiye’nin varlýklý ve tanýnmýþ kiþileriyle evlendiniz. Bunlarýn yorgunluðu veya sonucu olarak size ne kaldý? Hiçbir þey. Ben arkaya dönüp bakmýyorum. Herkes yerinde saygýn. Ben üç evlilik yaþadým, üçü de yaþandý bitti. Güzel ya da çirkin, iyi ya da kötü, günahýyla sevabýyla bana ait. Bunun hesabýný ben vereceðim, Allah’tan baþka kimseye de ver-

meyeceðim. Ben konuþmuyorsam kimseye de konuþma hakký vermiyorum.

Olgunlaþmak, görmüþ geçirmiþ olmak hayat felsefesinizi deðiþtirdi mi?

Sizin genç bir kýzýnýz var, o da Yeþim Salkým gibi olsun ister misiniz?

Bu süreçte dibe vurduðunuz, her þeyi býrakýp kaçmak istediðiniz bir zaman oldu mu?

Tabii ki deðiþtirdi. Yaþamýn çok kýsa olduðunu, hayatý akýþýna býrakmanýz gerektiðini gördüm. Kontrolün hep sizde olmasýný isterseniz kontrol edemeyeceðinizi görüyorsunuz. Biraz da býrakacaksýnýz hayat sizi kontrol etsin. O zaman daha mutlu oluyorsunuz.

Tabii ki, benim kadar güçlü ve hayat dolu olmasýný, insanlarý sevmesini, hiçbir þart altýnda yýkýlmamasýný isterim. Ama bu mesleðe girmesini asla istemem. Gizem, moda tasarým okuyor Ýngiltere’de. Bir aralar bu iþi yapacaðým diye tutturmuþtu sonra bütün düþünceleri deðiþti.

Daha çok duygularýyla karar veren bir kadýn gibi duruyorsunuz. Çabuk kararlar alýp geri dönen bir insan mýsýnýz?

Sizin bir biyografi çalýþmanýz vardý, kendi hayatýnýzý anlatýyordunuz. Ne oldu o çalýþmaya?

Yok aslýnda çok mantýklýyýmdýr. Ama hayatta bazý þeyler kaderdir, engelleyemezsiniz. Veya þanstýr ama bazen þans topunuz dönmüyor.

Yazdým duruyor, kýzým okuyor. Çýkarmayacaðým. Ben öldükten sonra yayýnlanacak. Benim en

Hayýr ben ikna etmedim. Bir çocuðu zorlarsanýz eðer tersini yapar. Ben hiç zorlamadým ve zamaný gelince doðru kararý vereceksin dedim. Benimle birlikte yaþýyor ve yaþadýklarýmý görünce karar vermesi hiç zor olmadý. Çok iyi gözlemledi ve ‘Hayýr ben bu mesleði istemiyorum.’ dedi.

Var tabii. Bundan 7 sene önce dedim ki, ben dibe vurdum artýk çýkýþ yolu bulamayacaðým. Ama ne kadar sert dibe vurursanýz o kadar çabuk yukarý çýkýyorsunuz.

büyük mirasým o.

Siz mi ikna ettiniz?


SÝNEMA

5 TEMMUZ 2008

ZAMAN

28 HOLLANDA

Joel ve Ethan Coen

Gel birader þu filmi Siz hiç iki yönetmenli bir film gördünüz mü? Evet, nadiren de olsa kameranýn gerisinde böyle vakalara rastlanabiliyor ama genelde bir yönetmenin kovulup diðerinin çaðrýlmasýyla Oysa dünyada ün kazanmýþ, yan yana film çeken yarým düzine kadar kardeþ yönetmen mevcut.

BURÇÝN S. YALÇIN

dökülse yeridir. Þaka bir yana, eðer bir filmin afiþinde yönetmen hanesinde iki isim görüyorsanýz, iki ihtimal vardýr: Ya yönetmenlerden biri kovulmuþ, diðeri çaðrýlmýþtýr ya da o iki kiþi ayný soyadý taþýmaktadýr. Bu hafta, dünya sinemasýnýn en ünlü kardeþ yönetmenlerinden Wachowski Kardeþler’den yola çýkarak, biri de yerli olmak üzere kameranýn arkasýnda “Motor!” diye çýðýran ve kan baðý taþýyan yönetmenlere bir göz attýk. Boby ve Peter Farrelly Andy ve Larry Wachowski

H

erhangi bir organizasyonda ‘iki baþlýlýk’ korkunç bir þeydir. Ýki liderden biri ak, diðeri ise kara diyorsa, o iþbirliði hýzla kan kaybetmeye mahkûmdur. Bu yüzden hayatýn her alanýnda inisiyatif tek kiþiye verilir; bu sene Avrupa Futbol Þampiyonasý’na iki teknik direktörle katýlan Ýsveç gibi kimi istisnalar olsa da, bu, hayatýn her alanýnda genellikle böyledir. Hele ki, yaptýðýnýz iþ film çekmek gibi zorlu ve meþakkatli bir hadiseyse, o zaman kardeþ kaný bile

Matrix serisiyle akýllara kazýnan bu iki kardeþten Larry 43, Andy ise 41 yaþýnda. Chicago’da doðup büyüdüler ve Hollywood’da senaryo yazarak iþbaþý yaptýlar. Sylvester Stallone ile Antonio Banderas’ý bir araya getiren ilk iþleri “Assassins / Suikast Çemberi”ni 1995’te kaleme aldýlar. Ertesi yýl “Bound / Tuhaf Ýliþkiler”le ilk filmlerini yönetip dikkatleri üzerlerine çektiler. 1999’da kýsa sürede bir sinema efsanesine dönüþecek “Matrix” üçlemesine giriþtiler. Üçlemenin son filminin hemen akabinde ne yapacaklarý merak-

la beklenirken, “V for Vendetta”yý yazýp filmin yapýmcýlýðýný üstlendiler. Gösterimdeki yeni filmleri “Hýzlý Yarýþçý” ise hem giþede hem de eleþtirmenler nezdinde beklenen baþarýyý ne yazýk ki gösteremedi. Asla ortalýklarda görünmüyorlar. Filmlerinin tanýtýmý için bile olsa asla röportaj veya fotoðraf vermiyor, hatta setlerinden kendilerinin olduðu hiçbir kamera arkasý görüntüsünün basýna sýzmasýna müsaade etmiyorlar. Gizemli olmayý seviyor, kendilerinin yerine filmlerinin konuþmasýndan hazzedi-

yorlar. Joel ve Ethan Coen Sinema tarihinin en saygýn kardeþ yönetmenleri. Tüm bu saygýnlýk halesinin arkasýnda da onlara duyulan yoðun bir merak var. Onlar da kendilerini saklamayý seviyorlar. Yýllarca setlerinde nasýl bir iþbirliði yaptýklarýna dair spekülasyonlara çanak tuttular. Joel’in yönetmen, Ethan’ýn ise yapýmcý olarak ismi ortalýklardaydý hep. Oysa tüm yaratým süreci sýrasýnda her þeye ortak karar verdikleri artýk bilinen bir gerçek. Hatta

Oscar’lý son þaheserleri “No Country For Old Men / Ýhtiyarlara Yer Yok”ta ilk kez isimleri afiþte yönetmen hanesinde yan yanaydý. Joel 54, Ethan 51 yaþýnda. Ýlk filmleri “Blood Simple”ý 1984’te yönettiler. O günden bugüne bir düzine filmi birlikte yazýp, birlikte çekip, birlikte kurguladýlar. Hatta kurgucu olarak jeneriðe kendi isimlerini deðil de, uydurduklarý Roderick Jaynes diye takma bir ismi yazmayý münasip gördüler. Hayret, onlar da pek konuþmaktan hazzetmiyorlar; gene de Wachowski’lerle kýyaslayýn-


ZAMAN

29 HOLLANDA

Yaðmur ve Durul Taylan

SÝNEMA

5 TEMMUZ 2008

Andy ve Lary Wachowsky

çekelim beraber ca Minneapolisli Coen’ler insana bülbül gibi geliyor. Bobby ve Peter Farrelly Amerikan sinemasýnda tuvalet mizahýný baþ tacý eden ikili. Ýsimlerini “Dumb&Dumber / Salak ile Avanak” ve “Ah Mary Vah Mary!” filmlerinden anýmsayabilirsiniz. Bu iki popüler komediyle büyük sükse yapýp film endüstrisinin aranan isimleri haline geldiler. Ancak kariyerleri boyunca Bill Murray, Ben Stiller, Jim Carrey ve Jack Black gibi çok sevilen komedyenlerle çalýþmalarýna karþýn son yýllarda sinemalarýnda ciddi bir kan kaybý göze çarpýyor. Özellikle filmlerinde fiziksel kusurlarý olan tiplerle dalga geçmekle ve cinsel ayrýmcýlýk, hatta ýrkçýlýk yapmakla itham edildikleri az deðildir. Son filmleri “The Heartbreak Kid / Þýpsevdi”yle bir parça daha ‘yumuþatýlmýþ’ bir romantik komediye imza atsalar da, sonuç gene çok parlak olmadý. Yaðmur ve Durul Taylan Nicedir Türk sinemasýnýn ticari sinema ile sanat sinemasý arasýnda sýkýþýp kaldýðýndan dem vurulur oldu. Gerçekten de ortada olmayacak saçmalýkta popüler filmler ile geniþ izleyici kitlelerinden mahrum

Luc ve Jean Pierre Dardenne kalan bir sanat sinemasý var. Açýkçasý bu ikisini ayný potada eritmeye muktedir bir yönetmen adayý da ortalýklarda yok. Dört yýl önceki “Okul”dan iki yýl sonra çektikleri “Küçük Kýyamet” de gösterdi ki, onlar bu boþluðu doldurmaya kararlý. Ýþin aslý, bunu yapabilecek yetenekteler. Her filmleriyle biraz daha olgunlaþýyor ve doðrusunu isterseniz Türk sinemasýnda ileriki yýllarda iz býrakacak bir yolda ilerliyorlar.

Sette aralarýnda sýký bir uyum ve disiplin olduðu da onlarla çalýþanlarýn aðzýndan düþmeyen bir gerçek. Luc ve Jean-Pierre Dardenne Belçikalý kardeþler (Jean-Pierre 57, Luc 54), yýllardýr sessiz sedasýz Avrupa’da film çekseler de, biz onlarýn adlarýný ilk kez 1999’da sýra dýþý filmleri “Rosetta”yla Cannes’da Altýn Palmiye aldýklarý vakit duymuþtuk. O günden bugüne her

ler kardeþleri þu sýralar Hollywood’da pek de hoþ karþýlanmayan Nicolas Cage’li yeniden çevrimlerine gelen tepkileri savuþturmakla meþguller. Evet, 1999 tarihli filmlerini bizzat kendileri ABD’de yeniden çektiler. Sonuç gerçek bir hüsran oldu. Tabii soluðu Oxide ve Danny Pang hemen tekrar memleketlerinde almalarý için uzun çektikleriyle baþta Cannes olmak süre geçmesi gerekmedi. üzere pek çok festivalde ses getirBilhassa korku serisi “Göz”le diler. Ýstanbul Film Festivali’nin dikkatleri üzerine çeken Pang Karmüdavimleri de “Rosetta”yý takideþler, iki sene önce bizde de gösben çektikleri “Oðul” ve “Çocuk” terime giren “Hayalet Dünya” isimli çarpýcý filmlerine muhakkak isimli korku filmleriyle popülariterastlamýþ olmalýlar. Buz gibi bir lerini iyiden iyiye cilaladýlar. Filmleminimalizmle yoðurduklarý filmlerinde korku atmosferini sürreel bir rinde yoðun bir entelektüel yapý yapýnýn içine taþýmalarý sayesinde bulmak zor. Ama gene de yaþamýn içinden cýmbýzladýklarý sýradanlýktüre daha sanatsal bir tat katmayý larý alabildiðine gerçekçi bir biçimbaþardýlar. Ancak “Messengers”la de yansýtmayý becermeleri, sinebaþlayan ve þimdi de Nicolas malarýnýn en büyük artýsý. Cage’li “Bangkok Dangerous”la süren Hollywood serüvenleri, onlar Oxide ve Danny Pang için gerçek bir hayal kýrýklýðý oldu. E Hong Kong sinemasýnýn en popütabii hayranlarý için de...


AÝLE

ZAMAN

5 TEMMUZ 2008

30 HOLLANDA

Dört mevsim, beþ öðün meyve! ‘Hormonlu-ilaçlý’ gibi söylemler insaný meyve yemekten soðutuyor. Hele bir de genetiði deðiþtirilmiþ kavramý iliþince meyveye iþ iyice çýðýrýndan çýkýyor. Oysa her durumda saðlýklý / organik meyve ve sebze tüketilmeli, insan kendini almasý gekeren vitamin ve minerallerden mahrum etmeli. Uzmanlar her mevsim yeteri kadar meyve tüketmenin þart olduðunu söylüyor.

ÜNAL LÝVANELÝ

S

ebze ve meyveler içerdikleri mineral, antioksidan, vitaminler ve posa nedeniyle insanýn günlük beslenmesinde önemli yer tutuyor. Konya Özel Selçuklu Hastanesi Diyetisyeni Mevra Çimili, son zamanlarda meyve-sebzelerle ilgili hormon ve genetik deðiþiklik tartýþmalarýnýn insanlarý bu besinleri tüketmekten alýkoymamasý gerektiðini söylü-

yor. Bu tür gýdalarýn mevsiminde yenilmesini tavsiye eden Çimili, meyve ve sebzelerin organik olanýný öneriyor. Son günlerde sebze ve meyvelerle ilgili ‘hormonlu, ilaç kalýntýlý, genetiði deðiþtirilmiþ’ gibi tartýþmalar, insanlarý bu besinlerden soðutuyor. Özel Selçuklu Hastanesi Diyetisyeni Mevra Çimili, besin seçimi ve saðlýklý ürünlerle ilgili bilgi kirliliðinin insanlarýn kafasýný karýþtýrdýðýný ifade etti. Bu tür tartýþmalarýn her beslenme öncesinde insanlarýn kuþkularýný artýrdýðýný belirten Çimili, gýdalar hakkýnda bilgilenmenin önemli olduðunu, ama bu sebeplerden dolayý beslenmeyi arka plana itmenin doðru olmadýðýný söyledi. Sebze ve meyvelerin içerdikleri mineral, antioksidan vitaminler ve posa nedeniyle insanýn günlük beslenmesinde önemli yer tuttuðuna iþaret eden Çimili, “Almamýz gereken vitamin ve minerallerden uzak durmak son derece yanlýþ.” dedi. Mevsimlik meyve ve sebze alýrken organik olanýnýn tercih edilmesi gerektiðini bildiren Çimili, organik gýdalarýn sente-

tik gübre veya böcek ilacý kullanýlmadan üretilmiþ ve üretimi belgelenmiþ gýdalar olduðunu hatýrlattý. Organik gýda seçerken de bu belge sahibi iþ yerlerinin tercih edilmesini öneren Çimili, “Özellikle elma, kiraz, üzüm, nektarin, þeftali, armut, çilek, dolma biber, kereviz, patates, ýspanak gibi besinlerin organik olmasýna özen gösterin. Çünkü bu meyve ve sebzeler yýkandýktan sonra bile birçok böcek zehri kalýntýsý içerirler.” diye uyardý. Sebze ve meyvelerin vitamin içeriklerinin üretim þekline ve türüne göre de deðiþiklik gösterdiðini açýklayan Çimili, “Sarý, turuncu ve koyu yeþil yapraklý sebzelerde A vitamini yüksek miktarda bulunurken, domates, biber ve yeþil yapraklý sebzelerin, meyvelerden çilek, kuþburnu ve turunçgillerin C vitamini içeriði yüksektir.” diye konuþtu. Yapýlan araþtýrmalarla organik besinlerin daha saðlýklý olduðunun kanýtlandýðýný aktaran Çimili, organik sebze ve meyvelerin vitamin içeriðinin diðerlerine göre daha fazla olduðunu söyledi.

Her gün, öðün öðün meyve! Günde 5 ila 8 porsiyon arasýnda meyve ve sebze tüketin. Yemeklerinizin yanýna mutlaka sebze ekleyin. Ara öðünlerde meyve veya kuru meyveleri tercih edin. Organik besinler tercih edin. Saðlam, zedelenmemiþ, bozuk olmayan besinleri seçerek satýn alýn. Hastalýk yapabilecek þüpheli besinler, özellikle küflenmiþ olanlarý almayýn. Kültür mantarlarý dýþýnda mantar tüketmeyin. Düzenli olarak güvenilen bir yerden alýþveriþ yapýn. Marul gibi yapraklý sebzelerin böceklenmemiþ olmasýna dikkat edin.

Meyve ve sebzelerin insanýn günlük enerjisine çok fazla katkýda bulunmadýðýný, ancak vitamin ve mineral içeriklerinin

yüksek olduðunu bildiren Çimili, þunlarý kaydetti: “Meyve ve sebzeler, hücrelerin okside olarak hasara uðramasýný önler, dolayýsýyla kronik hastalýklarýn riskini azaltan flavonoidler, karotenoidler, E ve C vitamini gibi antioksidanlar bakýmýndan zengindir. Sarýmsak, soðan, turp ve lahana gibi besinler kükürtten zengin olduðu için vücudu zararlý etkenlerden korur. Bezelyenin vitamin ve mineral içeriði düþük olmasýna raðmen posa ve folik asit içeriði yüksektir. Muzdaki yüksek potasyum miktarý göz ardý edilemez.”


ZAMAN

31

SPOR

HOLLANDA

5 TEMMUZ 2008

Foto: Reuters

Neredeyse, dopingin kullanýlmadýðý branþ kalmazken, “rekorlar bitecek mi?” tartýþmasý gündemdeki yerini koruyor. Tartýþmalarýn merkezi 100 metrede ise her sene insanoðlu sýnýrlarýný zorluyor. Jamaikalý Usain Bolt rekoru 9.72 saniyeye kadar geri çekti. Olimpiyatlar yaklaþýrken bu müthiþ rekabet insaný heyecanlandýrýyor.

ERAY SEPETÇÝ

Ü

ç hafta önce, ABD’nin New York kentinde Icahn Stadyumu’nu dolduran 5.000 kiþi tarihî bir olaya tanýk oldu. “Çok hýzlý” olarak sýnýflandýrýlan 400 metrelik bir Mondo piste sahip olan stadyumda, Reebok Grand Prix’si kapsamýnda koþulan 100 metre yarýþýnda Jamaikalý sprinter Usain Bolt, 9.72 ile vatandaþý Asafa Powell’a ait olan 9.74’lük dünya rekorunu kýrdý. Rekor hiç beklenmedik bir zamanda beklenmedik bir atletten gelmiþti. Aslýnda Bolt, 3 Mayýs’ta Jamaika’da 9.76 koþarak bunun sinyallerini vermiþti, lakin kimse henüz bu kadar kýsa bir zamanda ondan bu performansta bir koþu daha beklemiyordu. Þaþýrtýcý olan diðer bir konu ise gerçekte bir 200 metre uzmaný olan sprinterin, Icahn Stadyumu’ndaki mücadelede kariyerinin sadece beþinci 100 metre yarýþýna çýkýyor olmasýydý. Aslýnda rekorun deðerini anlamak için Bolt’un hikâyesine biraz daha odaklanmak gerekiyor. 21 Aðustos 1986’da Jamaika’nýn kuzeyindeki Trelawny bölgesinde dünyaya gelen Bolt, daha çok küçük yaþlarda atletizme merak salmýþtý. Veronica Campbell, Michael Frater, Marvin Anderson gibi atletleri yetiþtiren bir bölgeden geliyordu ne de olsa. Ýlkokulda ilk aþký kriket olmasýna raðmen yavaþ yavaþ koþmaya baþlamýþtý. Daha sonrasýnda William Knibb Lisesi’ne giden ve ayný zamanda koçu tarafýndan ciddi müsabakalara sokulan Bolt, 2001’de ilk baþarýlarýný elde etmeye baþladý. Ulusal lise þampiyonalarýnda 200 metrede iyi derecelerle madalyalarý toplayan genç yetenek, ayrýca potansiyel olarak 400 metrede de kendini gösteriyordu. Hatta lise þampiyonalarýnda 200/400 dublesini yapan ender atletlerdendi. 2002’de ise henüz 15 yaþýndayken ülkesinin baþkenti Kingston’da düzenlenen Dünya Yýldýzlar Þampiyonasý’nda bir altýn iki de gümüþ madalya alýp, 200 metrede de 20.61 koþarak ilerisi için müthiþ sinyaller verdi. 2003 onun yýlý olurken, fazla uzayan boyu rakiplerinin üstünden bakmasýna sebep oluyor, ayný zamanda bir sprinter olarak o boyla baþarýlý olamayacaðý konuþuluyordu. Ancak Bolt azimli yapýsýna yeteneklerini de ekleyince, her geçen sene çok daha iyi dereceler elde etmeye baþladý. 2004’te

100 metre heyecanýnda üçü bir arada tarihî bir koþu yaptý ve 200 metrede 19.93 koþup gençlerde 20 saniyenin altýna inen ilk isim oluyordu. Artýk gençlerde 200 metrenin dünyadaki yeni prensiydi. Atina Olimpiyatlarý bacaðýndaki aðrýlar nedeniyle iyi geçmemiþ, ilk turlarda elenmiþti. 2007’de ise 200 metrede 19.75 koþarak daha önce 70’lerin efsane isimlerinden Don Quarrie’ye ait olan Jamaika rekorunu kýrýyordu. Bu rekordan bir hafta önce de, bu sefer 400 metrede 45.28 saniye ile koþmuþ ve kendi kariyer derecesini geliþtirmiþti. Osaka’daki Dünya Þampiyonasý’nda ise þampiyonluk için geldiði 200 metrede, tüm elemeleri çok rahat geçmesine raðmen finalde ABD’li ünlü sprinter Tyson Gay’e geçilmekten kurtulamýyordu. Bu hayal kýrýklýðý onu daha da çok kamçýlamýþ, çalýþmalarýný çok üst düzeye çekmesini saðlamýþtý. Hatta seyrederken en keyif aldýðý sporcu olarak açýkladýðý ünlü tenisçi Serena Williams’ýn hýrsýndan bir parça o da edinmiþti. Artýk yavaþ yavaþ çalýþmalarýný, onu 200 metrede geçen Tyson Gay’in asýl ihtisas dalý olan 100 metrede yoðunlaþtýrmýþtý. Rövanþý belki de kendi çöplüðünde deðil de rakibinin krallýðýnda almak istiyordu. Antrenörü Glen Mills ile beraber zaten favori yarýþý olan 200 metrede hýzýný geliþtirebilmesi için 100 metre çalýþmalarý yapýyorlardý. Çünkü 400 metre onu biraz hýrpalýyordu. Bu arada bir dipnot; Mills, daha önce 2003’te 100 metrede dünya þampiyonu olan ünlü sprinter Kim Collins’in de antrenörüydü. Bu

çalýþmalarýn sonucunda 100 metre yarýþlarýna girmeye baþlayan Bolt, henüz daha ilk denemelerinde 10 saniyenin altýna inip, üstüne bir de 3 Mayýs’ta 9.76 ile gelmiþ geçmiþ en hýzlý ikinci dereceye imza atýnca

dikkatleri üzerine çekti. Bu arada rüzgârýn katkýsý 1.8 m/s ölçülmüþtü. 31 Mayýs’ta ise New York’a geldiðinde, Reebok Grand Prix’sinde rakiplerinden biri de Tyson Gay’di. Onun varlýðý piste çýktýðýnda bir motivasyon kaynaðý olmuþ olsa gerek ki, muazzam bir koþu çýkaran Bolt, daha yarýþýn ortalarýnda Gay’e birkaç metre fark atmýþtý bile. Sonunda ancak Bolt’un tozunu gören Gay, 9.85 koþup kariyerinin en iyi ikinci derecesini yapmasýna raðmen ikinci olabiliyordu. Stadyumdaki kronometre 9.72’yi (rüzgâr 1.7 m/s) gösterdiðinde çýlgýnlar gibi sevinen Jamaikalý sprinter, yarýþ sonrasý yaptýðý açýklamalarda ise ne kadar olgun olduðunu da ispatlýyordu. “Kesinlikle bir rekor için çýkmadým piste, fakat rekor oradaymýþ ve bekliyormuþ, ben de en iyisini yapýp onu almaya çalýþtým.” diyen 21 yaþýndaki süper yetenek, henüz beþinci 100 metre yarýþýnda dünya rekorunu kýrmanýn þaþkýnlýðýný yaþatýyordu tüm haber ajanslarýna. Ayrýca “rekor kýrmanýn geçici olduðunu, gelecek için asýl baki kalanýn olimpiyat ya da dünya þampiyonluklarý” olduðunu belirten Bolt, asýl amacýný da açýklamýþ oluyordu. Koþu stili ve 1.96 metrelik uzun boyuyla daha çok 200/400 için uygun görülen genç bir atletin, 100 metrede rekor kýrmasý büyük bir baþarý öyküsü olmasýnýn yaný sýra bazý sorularý da beraberinde getiriyor. Ýnsanýn sýnýrlarý daha ne kadar

dayanacak? Bazý bilim adamlarý insanýn fiziksel sýnýrlarýnýn %99’a dayandýðýný, 2020’lerde ise bunun % 99,7’lere ulaþacaðýný, artýk rekor geliþmelerinin çok yavaþlayacaðýný ve ilerleyen yýllarda rekorlarý “bindelik” zamanlarla tespit etmemiz gerekeceðini söylüyorlar. Kadýnlarda 1988’den bu yana kýrýlmayan 100 m rekoru (Florence Griffith-Joyner, 10.49 s), zaten aþýlmasý imkânsýz gözüken bir duvar. Ýþte bu sýnýrlarý ve duvarlarý aþabilme gayesi, baþarý, ün, para ve kariyer hýrsý gibi etkenlerle de yoðrulunca geçmiþte birçok atleti doping kullanýmýna itmiþti. En son Marion Jones örneði ile sarsýlan atletizm dünyasý, Ben Johnson, Tim Montgomery, Justin Gatlin, Kelli White gibi isimlerle de kötü günler yaþamýþtý. Maurice Green hakkýndaki iddialar da devam ediyor. Tabii 70’li ve 80’li yýllarýn o Doðu Almanya merkezli doping anlamýndaki karanlýk rekor yýllarýndan (örnek: 400 m kadýnlar Marita Koch) bu yana önemli geliþmeler kaydedildi. O yýllarda bu teknolojik kontroller olsaydý þu an rekor tarihi çok baþka rakamlara yer veriyor olabilirdi. Neyse ki Beijing 2008 öncesinde 100 metre yarýþýna umutla, heyecanla ve doping açýsýdan ‘temiz’ olacaðý önsezisiyle bakabiliyoruz. Ýki büyük favori Asafa Powell ve Tyson Gay arasýnda geçmesi beklenen mücadeleye bir süper lokomotif daha eklendi: Þimþek lakabýyla Usain Bolt. Bu üçlü heyecanýn en umut verici noktasý ise hiçbirinin daha önce dopingle alakasýnýn olmamasý ve bu konuda en sert açýklamalarý yapan isimler olmalarý. Eminim Türkiye’de olimpik ruhun duayenlerinden rahmetli Cüneyt Koryürek de bir yerlerde büyük bir sabýrsýzlýkla bu üç süper yýldýzýn olimpiyatlardaki 100 metre çekiþmesini bekliyordur.


Schiedam Lorentzlaan’da yýllardýr hizmet veren Nur Market ikinci þubesini Schiedam Niewlandplein’de NMS Supermarkt adýyla açtý.

Nieuwlandplein 10-17 3119 AH Schiedam Tel.: 010 273 12 79 Fax: 010 473 40 45

Z I M A Y R KAFETE

R İ T Ş İ M R İ G E T E M Z Hİ

.00 * .00-22 8 0 a esi/Cum Pazart

ýðýz ünü aç g r a z ilk pa r ayýn e H -20.00 * 0 0 . 8 0 tesi Cumar


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.