// EDITÖRDEN Merhaba, 2fark ekibi olarak dergimizin ilk sayısının vermiş olduğu heyecanla karşınızdayız. İçerik konusunda ‘’Sizi çevreleyen her şey’’ mantalitesiyle hazırladığımız dergide teknolojiden sanata, gündeme, sağlığa yani kısacası hayata dair her şeyi bulabileceksiniz. Bu sayımızdaki kapak konusunda DSLR makinalar ve kompakt makinalar arasındaki özellik ve kullanışlılık karşılaştırmaları yaptık. İsteriz ki sahip olduğumuz her ne olursa olsun, size en uygunu olsun. Fotoğraf makinaları için de bunu söyleyebiliriz tabiki. Gelişen teknolojiye paralel olarak gelişen makinalar eskiyi düşünecek olursak hayatımızı bu anlamda önemli ölçüde kolaylaştırdı. Profesyonel olarak fotoğrafçılıkla uğraşanların yanı sıra fotoğraf çekmek cebimize giren akıllı cep telefonlarının kameraları sayesinde biçoğumuzun hobisi haline geldi. Tatilde, seyahatte, düğün, doğum günü, konser vs. birçok olay ve etkinlikte fotoğraf çekiyoruz. Hobisini biraz daha profesyonelleştirmek isteyenlerin ihtiyaç duyduğu DSLR makinalar veya biraz daha kullanışlı olduğunu düşündüğümüz kompakt makinalar sayesinde etrafımızdaki güzel görüntüleri dondurmak isteriz. Ben biraz da ‘anı biriktirici’ler olarak da niteliyorum fotoğraf makinalarını. Ya da ‘zaman makinası’da diyebiliriz... Bazen muhteşem bir manzara, bazen bir çiçek, bir böcek takılır objektifinize. Ya da aileniz, eşiniz sevgiliniz, arkadaşlarınızla yaşadığınız anları dondurursunuz. Geçmişe açılan bir pencere olur bazen fotoğraf makinaları. Kısacası etrafınızda olup biteni görüntülersiniz. Bazen tatlı bir anı olacağını düşündüğünüz bir an, birden bire haber niteliğinde görüntülere dönüşebilir. Bir parkta konserlerle, piknik havasında kitap okurken yani güzel karelerle başlamışken, birden objektifinizi duman bulutu kaplayabilir ya da bir jop darbesiyle makinanız elinizden düşebilir. O zaman #direnobjektifim diyerek yanınızda bayılan, dayak yiyen, tazyikli suya maruz kalmış arkadaşınızı görüntülemeniz gerekebilir. Çünkü bazen elinizdeki makinanın bin katı güçlü ve pahalı makinalara sahip kişiler bunları çekmiyordur. İş başa düşer. Arkadaşlarınızla bu kareleri paylaşmak için objektifinize ihtiyacınız vardır. Dolayısıyla fotoğraf makineleri aslında çekilmesi gereken karelerde denklanşöre basmakla gerçek değerini bulur aslında... Gelecekte bizi bekleyen günlerde gülümseyen, mutlu karelerinizi paylaşmanız dileğiyle sizi dergimizle baş başa bırakıyorum. Keyifli okumalar... Orçun Peköz Genel Yayın Koordinatörü www.2fmagazine.com // 03
İÇİNDEKİLER www.2fmagazine.com
SAYI 01 HAZİRAN 2013 // 2f MAGAZINE
04 HAZİRAN 2013 // 2f MAGAZINE
40
24
28
38
56
58
40 Kapak konusu DSLR’ların sonu yakın mı?
‘’Aynasız’’ kompakt sistem fotoğraf makineleri yeni jenerasyon modelleriyle çok daha iddialı. Peki bu geçici bir trend mi yoksa DSLR’ların sonu yakın mı?
haberler
06 Kültür - Sanat, teknoloji, ekonomi ve sağlık dünyasından haberler
Özel Haberler 14 Sadece kendini düşünenlere: Lamborghini Egoista 16 Nokia Lumia 925 ile gücünü artırıyor 18 Nihayet: Xbox One
neler yenİ
20 Bu ayın dikkat ceken yenilikleri
MODA
24 Gamze Biran - Kış Kapıdan Baktırır...
TASARIM
28 Oturak - Sandalyenin Eames Yorumu
Röportaj 34 Bu takıların anlatıcak hikayeleri var Ana teması takı olan fakat birçok farklı malzeme ile farklı çalışmalara imza atan bu atölyenin ismi de bir hayli ilginç; Atölye Kici
Gezİ 38 Zevk-i Sefa - Gezi Park’ında ne yenir, ne içilir? (!)
Müzİk 54 Röportaj – Boş Kaset
Müzik Heryerde Görüyor musunuz?
56 Boş Kaset – Dolu Müzik: Yeni müzik akımı Defans: Bu düzenden değiliz
Sİnema
58 Sinefil - Diren Santa Vittoria: Bir Anthony Quinn klasiği
Makale 62 “Merchandise”: Ekonomik Başarının Anahtarı
‘’Merchandising’’, şirketlere yeni gelir kaynakları yaratırken insanlara hayranı oldukları şeyleri daha fazla sahiplenme duygusunu aşılıyor.
66 4K’nın Evlere Girişi Uzun Sürmeyecek Şimdilerde neredeyse tüm TV üreticilerinin 4K’lı bir modeli bulunuyor. Peki uygun fiyatlı 4K teknolojisi evlerdeki yerini ne zaman alacak.
Sağlık
68 Dr. Deniz Öner - Uykunun sağlık üzerindeki büyük etkileri
Genel Yayın Koordinatörü Orçun Peköz orcun@2fmagazine.com
Genel Yayın Yönetmeni Melih Bilgin melih@2fmagazine.com
Yazı İşleri Müdürü Eren Karakaya eren@2fmagazine.com
Editörler Dr. Deniz Öner Editör deniz@2fmagazine.com Baturay Tok baturay@2fmagazine.com Aslıhan Karlıdağ asli@2fmagazine.com Turgay Eryiğit turgay@2fmagazine.com Uğur Kozalan ugur@2fmagazine.com Gamze Biran gamze@2fmagazine.com Süleyman Toprakçı süleyman@2fmagazine.com
Görsel Yönetmen Murat Keler murat@2fmagazine.com
Reklam Müdürü Nagehan Yılmaz nagehan@2fmagazine.com
Katkıda Bulunanlar Ufuk Kayrak İpek Denizmen
INSPRAD MEDIA İdealtepe Mah. Park Sok. No: 1/7 Maltepe / İSTANBUL Tel: 0216 489 12 26 info@2fmagazine.com
www.2fmagazine.com // 05
HABER
Birleşmiş Milletler Twitter’da Dubai Polislerine Camaro SS Lüks dendiğine akla ilk gelen yerlerden biri olan Dubai’de polis deNeden Bir Pornocu Takip partmanı süper otomobil koleksiyonunu genişletiyor. Lüks oteller, denize kurulan devasa adalar ve lüks otomobillerle taEdiyor?
nınan Dubai, son zamanlarda polis araçlarıyla gündemde. Özellikle seriye katılan Lamborghini Aventador, sosyal medyada çok çekiyor. Fakat polis teşkilatı bununla yetinmeye niyetli değil. Zira yepyeni bir Chevrolet Camaro SS’in seriye eklendiği açıklandığı. Teşkilatın sahip olduğu tek Amerikan otomobili olan Camaro SS, son dönemde satın alınan en ucuz araç. Fakat özellikleri hiç de yabana atılır cinsten değil: 6.2 litre V8 motor ve azami 426 beygir gücü. Camaro SS haricinde Dubai polisinin garajında bulunan araçlar şöyle; Lamborghini Aventador, Aston Martin One 77 ve Ferrari FF. Yakında bunlara Mercedes- Benz SLS AMG ve Bentley Continental GT’nin de ekleneceği söyleniyor.
Uluslararası siyaset alanında en saygın kurumlardan biri olan Birleşmiş Milletler, birçok ülkenin en üst düzeyde temsil edildiği ciddi bir birlik. Fakat Birleşmiş Milletler’in Twitter hesabında geçtiğimiz günlerde gayrı ciddi bir olay yaşandı. Binlerce takipçisi olan Birleşmiş Milletler, aralarında birçok devlet adamı ve ünlünün bulunduğu 537 kişiyi de Twitter’da takip ediyor. Ancak bir forum üyesi, kurumun takip ettiği kişiler arasında ilginç bir isim farketmiş. ‘’@BigBustyStar’’ ismiyle Twitter’da faaliyet gösteren Alman porno yıldızı Penelope Diamond, Birleşmiş Milletlerin takip ettiği isimler arasında yer alıyor. Bu haberi birçok sitede yayınlanması üzerine Birleşmiş Milletler, bir açıklama yapmaksızın Penelope Diamond’ı takip etmeyi bıraktı. Hatanın farkedilmesi iyi bir durum mu yoksa Birleşmiş Milletler gibi bir kurumun hesaplarının böyle ‘dikkatsiz’ kişilere emanet olması daha büyük bir felaket mi bilemiyoruz. En azından porno yıldızını bir barış elçisi ilan etmeye kalkışmadılar.
BlackBerry’den Hesaplı Model 2013 yılında yeni bir yapılanma sürecine giren BlackBerry, uygun fiyatlı Q5 modeliyle açılımını gelişmekte olan pazarlara yöneltiyor. 2013’e Z10 ve Q10 modellerini tanıtarak giren BlackBerry, öncelikle üst seviyeyi hedeflemişti. Firmanın bir toparlanma kaydettiği gerçek fakat kaybedilen pazarları geri alması kolay olmayacak. Orta seviye akıllı telefon pazarını çoğunlukla Samsung’a kaptıran BlackBerry, yeni modeli Q5 bu pazarda da biraz olsun toparlanmak istiyor. Q10 modelinin izinden giden Q5, daha uygun fiyatlı bir telefon olmak üzere tasarlanmış. Fakat teknik özellikleri hakkında pek bilgi yok. BlackBerry sadece telefonun 3.1 inçlik dokunmatik ekrana ve BlackBerry 10 işletim sistemine sahip olacağını açıkladı. Firmanın imzası haline gelen Qwerty klavye de Q5’te yer alıyor. BlackBerry, Q5’in öncelikle Asya ve Avrupa’da gelişmekte olan pazarlarda satılacağını duyurdu. Fiyatı konusunda net bir bilgi yok fakat ‘ucuz’ olacağı kesinleşmiş durumda.
06 HAZİRAN 2013 // 2f MAGAZINE
HABER
Gran Turismo 6 Geliyor Sony PlayStation ekosisteminin en önemli oyunlarından biri olan Gran Turismo serisi, 2014 yılına yeni bir oyunla girecek. Fakat PS4 yerine PS3 için… Kendisi de bir yarış pilotu olan Kazunori Yamauchi’nin sahibi olduğu Polyphony Digital tarafından geliştirilen ve PlayStation için en önemli oyunlarından biri olan Gran Turismo, serinin 6. oyununu resmi olarak duyurdu. Bu yıl 15. Yılını kutlayan Gran Turismo serisi, geride kalan 5 yapımda dünyanın en iyi yarış simülasyonu olmayı başardı. Dolayısıyla 6. oyunun duyurulması özellikle yarış oyunu meraklıları için önemli bir olay. Nitekim Sony’nin sonbahar aylarında PS4’ü piyasaya süreceğini açıklaması Gran Turismo 6’nın yeni konsol için çıkacağı yönündeki umutları yeşertmişti. Fakat bu açıdan az da olsa hayal kırıklığı yaşandı diyebiliriz. Zira yeni oyunun PS3 için geliştirileceği açıklandı. Konuyla ilgili bir etkinlik düzenleyen Polyphony Digital, Gran Turismo 6’da oyun motoru ve fizik açısından kapsamlı gelişmeler olacağını duyurdu. Ayrıca oyundaki pistler yenilenecek ve ‘’Premium’’ adı verilen detaylı modellenmiş otomobil sayısı artacak. Grafik açıdan ise büyük bir sıçrama olması beklenmiyor. Yine de Gran Turismo 6 için PS4’ün kapıları kapanmış değil. CEO Kazunori Yamauchi, PS4 için Gran Turismo geliştirmeyi düşündüklerini fakat şimdilik en doğru olanın sonbaharda bir PS3 oyunuyla piyasaya çıkmak olduğunu dile getirdi. Anlaşılan CEO, oldukça gecikmeli piyasaya sürülen GT5’in ardından yoğurdu üfleyerek yiyor.
ICANN Türkiye’de Ofis Açıyor İnternet alan adları ve IP protokollerinin belirlenmesi gibi önemli konularda yetkili kurum olan ICANN, Türkiye’de bir ofis açacağını duyurdu. Böylelikle Türkiye’nin bölgede internetin merkezi haline gelmesi bekleniyor. İnternet dünyasında tüm alan adlarının belirlenmesi, IP adres alanlarının tahsis edilmesi, protokol parametrelerinin belirlenmesi ve internet ana servis sağlayıcı sistemini yönetmekle yani kısaca teknik anlamda tüm interneti yönetmekle yükümlü olan ICANN (İnternet Tahsisli Sayılar ve İsimler Kurumu), geçtiğimiz günlerde Türkiye’de bir ofis açacağını duyurdu. Türkiye’nin geleceği adına oldukça önemli olan bu haber, protokol ağırlıklı bir toplantıda bizzat ICANN yetkilileri tarafından verildi. İnternetin yöneticisi olan ICANN, Türkiye’de açacağı ofis ile birlikte ilk defa Amerika dışında bir ofis açmış olacak. Bir süre önce bu niyetlerini duyurduklarında birçok ülke ICANN’i davet etmişti. İstanbul yani dolayısıyla Türkiye, hem stratejik konumu hem de internet konusunda son yıllarda hızlı yükselişi sebebiyle ICANN’in ilk tercihi oldu. Kar amacı gütmeyen bir kurum olan ICANN’in İstanbul’a gelişiyle birlikte birçok yazılım ve teknoloji şirketinin de Türkiye’de üs kurmaİnternetin babası olarak da
sı bekleniyor. Zira özellikle Avrupa ve Asyalı şirketler, Amerika kıtası
kabul edilen Vint Cerf
yerine Avrupa kıtasındaki İstanbul’dan ICANN hizmetlerine erişmeyi tercih edecektir. www.2fmagazine.com // 07
HABER
Canon 5D Mark III ile RAW Video Kameralar için üçüncü parti firmware yazılımları geliştiren hacker grubu Magic Lantern, EOS 5D Mark III için RAW video kaydını aktif eden bir yazılım geliştirdiğini duyurdu. Daha önce birçok Canon modeli için farklı özellikler sunan firmware’ler geliştirmiş olan Magic Lantern, bir süredir Canon EOS 5D Mark III’ün yazılımını kırmak için çalışıyordu. Kısa bir süre önce RAW video kaydının mümkün olabileceği yönünde gelen haberler de yeni firmware’in sinyali gibiydi. Ekip, Mark III’de RAW video kaydını nihayet başarılı bir şekilde aktif ettiklerini açıkladı. Standart haliyle 8-bit veri derinliği sunan videolar çeken, yeni üçüncü parti firmware sayesinde 14 bit videolar çekebiliyor. Bu da çok daha fazla veri içeren videolar sayesinde çok daha farklı montaj olanakları demek. Magic Lantern ekibi, Mark III ile Canon C300 ve Black Magic Camera’dan çok daha iyi videolar çekebildiklerini söylüyor. Standart firmware ile Mark III, bu iki kameranın da gerisinde kalıyordu. Fakat yeni yazılım henüz kullanıcılara sunulmadı. Nitekim özellikle yoğun veri akışı sebebiyle işlemci ve hafıza kartında sorunlar yaşanabileceği söyleniyor. Zira 14 bitlik RAW videonun her bir sahnesi 4MB boyutunda olabilir ve saniyede 24 kare çekilse bile muazzam dosya boyutları ortaya çıkıyor.
Philips 21:9 Ailesini Genişletti Philips’in görüntü dünyasına kazandırdığı 21:9 formatı, TV’lerin ardından
21:9’dan vazgeçmiş değil.
monitörlere de geldi. Yeni monitör ailesini duyuran Philips, ultra yüksek
Yeni monitör serisini duyuran Philips, seriye 21:9 formatında 2560 x
çözünürlüğü 21:9 formatıyla birleştirerek eşsiz bir deneyim sunuyor.
1080 çözünürlüklü modeller eklediğini duyurdu. LCD teknolojisini
Çoğunlukla 16:9 ve 4:3 gibi çözünürlüklere alışkın olduğumuz TV
kullanan bu monitörlerin boyutu 29 inçe kadar çıkıyor. Bu da onu
dünyasında Philips, oldukça geniş 21:9 formatını kullanarak dikkat-
grafik işleri yapanlar için ideal hale getiriyor. Zira bu kadar geniş bir
leri üzerine çekmişti. Fakat içeriklerin yeterince yaygın olmaması
ekran üzerine çoklu pencere yöntemiyle çalışmak oldukça rahat hale
bu TV’lerin satışlarının düşük kalmasına sebep oldu. Philips yine de
geliyor.
8 HAZİRAN 2013 // 2f MAGAZINE
HABER
Sony Fotoğraf Konusunda Devrime Hazırlanıyor Son yıllarda SLT teknolojisini kullanarak DSLR pazarında fark yaratmaya çalışan Sony, Canon ve Nikon karşısında bir türlü istediği başarıyı yakalayamadı. Fakat yeni CEO ile birlikte firmanın devrimsel fikirleri üzerinde çalıştığı söyleniyor. Bu yılı oldukça sessiz geçiren Sony’de fotoğraf makineleri konusunda tüm yol haritasının değiştiği söyleniyor. İddialara göre Sony’nin yeni CEO’su Kaz Hirai, bir türlü çıkışa geçemeyen bu segmentte daha radikal ürünler görmek istiyor. Bu sebeple A77 ve A65’in yerini alacak modeller de dahil olmak üzere bir dizi modelin geliştirme projesinin iptal edildiği söyleniyor. Sony’nin gelecek planları konusunda ise ortada birkaç farklı teori var. Bir teori göre Sony, SLT yerine yine Canon ve Nikon gibi firmaların kullandığı SLR teknolojisine dönüş yapacak. Fakat asıl üzerinde durulan teori tümüyle aynasız modellerden bir seri geleceği yönünde. Böyle bir durumda A bayonet modellerin tarih olması ihtimali gündeme geliyor.
2014 yılı, Sony’nin görüntüleme dünyasındaki yeni adımlarını görmek
Fakat şirkete yakın kaynaklar A ve E bayonetler için geliştirmenin birlikte
adına heyecan verici olabilir. Üstelik şirketin Nokia 808 gibi büyük algıla-
devam edeceği konusunda ısrarlı.
yıcıya sahip bir akıllı telefon kamerası üzerinde çalıştığı da iddia ediliyor.
Samsung Galaxy S4, 10 Milyonu Devirdi
YouTube İş Ortaklığı Programı Türkiye’de Başlıyor!
Samsung’un amiral gemisi Galaxy S4, yüzleri güdürmeye devam ediyor. Global olarak satışa sunulalı çok kısa bir süre olmasına rağmen çok iyi satış rakamları elde eden S4, 10 milyon adetlik satış rakamına ulaştı. Piyasaya sürüldüğü ilk ay yani toplamda 30 gün gibi bir sürede 10 milyon adetlik satış rakamına ulaşan Galaxy S4, bu anlamda dünyanın en başarılı akıllı teser i si -
lefonu olmayı başardı. iPhone’un yanı sıra Galaxy
Bugün Türkiye ofisinde bir basın toplantısı yapan Google, YouTube İş Or-
nin önceki modelleri de S4’ün gölgesinde
taklığı Programı’nın Türkiye’de faaliyet geçeceğini duyurdu. Bu program
kaldı. İlk Galaxy modeli bu başarıya 7 ay,
sayesinde Türkiye’de YouTube içerikleri üretenler, YouTube’un videolara
Galaxy S2 5 ay ve Galaxy S3 50 günde
aldığı reklamlar üzerinden pay alabilecek. Kullanıcılar burada elde edecek-
ulaşmıştı.
leri gelirlere yine AdSense hesapları aracılığıyla ulaşacak. YouTube, vergi-
Bu başarının şerefine Samsung, Galaxy S4’ün farklı renklerini piyasaya sürece-
lendirme konusunu içerik üreticilerine bırakırken, yasal olmayan videolar üzerinden de gelir elde edilemeyeceğini açıkladı.
ğini duyurdu. Siyah, mavi, kırmızı, mor,
YouTube’un İş Ortaklığı Programı’nda oranlar net olarak bilinmiyor. Fakat
kahverengi modeller yaz aylarında
düzenli olarak 1 milyon izlenme rakamına ulaşan videolar üretebilen bir
satışa sunulacak.
hesap, ayda 1000 dolardan fazla gelir elde edebiliyor. www.2fmagazine.com // 9
HABER
SMS ‘Canavarı’ Alkolü Geride Bıraktı Yapılan bir araştırmaya göre direksiyon başında SMS yazarken kaza
çoğunlukla mesaj yazarken kaza yapıyor. Öyle ki mesaj atarken kaza
yapan kullanıcıların sayısı alkollü olarak kaza yapanlardan fazla.
yapanların sayısı, alkollü halde kaza yapan sürücüleri geride bırakmış
Günümüzde bir bağımlılık olarak ele alınmaya başlanan cep telefonu
durumda.
ve internet kullanımı, trafikte de sorunlar açmaya başlamış durumda.
Araştırmaya göre her yıl 300 bin genç, direksiyon başında mesaj ya-
Direksiyon başında cep telefonuyla mesaj yazmanın serbest oldu-
zarken yaralanıyor. Bunlardan 3 bin tanesi ise geçirdikleri ağır kaza
ğu bazı ABD eyaletlerinde yapılan araştırmaya göre, genç sürücüler
sebebiyle hayatını kaybediyor. Alkol sebebiyle yapılan kazalarda ölen gençlerin sayısı ise 2 bin 700 civarında. Dolayısıyla direksiyon başında mesaj yazmak, alkollü olmaktan daha tehlikeli hale gelmiş durumda. Araştırmanın gençler arasında yapılmasının sebebi yaş arttıkça mobil cihaz kullanımının azalması. 25 yaş üstü kullanıcılar çok daha az mesaj yazıyor. Araştırmaya konu olan 15-18 yaş arası gençlerin ise %50’si direksiyon başında mesaj yazmaktan çekinmiyor. Elbette mesajlar sadec SMS ile sınırlı değil. Facebook ve Twitter gibi sitelerde direksiyon başında sıkça kullanılıyor. Araştırma ekibinin başında bulunan Dr. Andrew Adesman, bu ilginç sonuçları şöyle yorumluyor: ‘’Gençler 7 gün 24 saat alkol kullanmıyor. Fakat cep telefonları sürekli ellerinde ve onları çok sık kullanıyorlar. Dolayısıyla aslında bu durum, direksiyon başında mesaj yazmanın daha büyük bir problem olduğunu gösteriyor’’ ABD’de tıpkı İngiltere’deki gibi direksiyon başında mesaj yazmanın yasaklanması tartışılıyor.
SadeceHosting’e, Rekor Fiyat
Sony 4K’yı Evlere Getiriyor Sony Eurasia, Full HD’nin 4 katı çözünürlük sunan 4K teknolojisine sahip televizyonları Temmuz ayı içerisinde Türkiye’de satışa sunacaklarını açıkladı. Görüntüleme dünyasında son dönemin en önemli trendi olan 4K, yavaş yavaş evlerdeki yerini almaya başlıyor. Birçok farklı marka tarafından üretilen 4K TV’ler, yüksek fiyatlarla da olsa piyasaya sunulmaya başlandı. Geçtiğimiz günlerde bir açıklama yapan Sony Eurasia Pazarlama Direktörü Richard De Barbanson da 4K çözünürlük sunan televizyonlarını yakında Türkiye’de satışa sunacaklarını açıkladı.
Türkiye pazarındaki lider hosting ve veri merkezi şirketlerinden biri olan
55 ve 65 inç olmak üzere iki farklı model ile Türkiye’de satışa sunulacak
SadeceHosting, İngiltere Merkezli TelecityGroup tarafından yaklaşık 70
olan Bravia X9005 serisi, Full HD’den 4 kat fazla piksele sahip Ultra HD
milyon TL’ye satın alındı.
‘’4K’’ teknolojisini destekliyor.
Avrupa’nın en önemli veri merkezi sağlayıcılarından biri olan ve nere-
Bravia X9005 serisi, Temmuz ayından itibaren Türkiye’deki tüketicilerle
deyse tüm Avrupa şehirlerinde operasyonu bulunan TelecityGroup,
de buluşacak. Sony, henüz fiyat konusunda bir açıklama yapmadı ancak
Türkiye’de de önemli bir yatırıma imza attı. Özellikle son yıllarda bilişim
bu televizyonların bütçe dostu olmayacağı kesin.
sektöründe yaşanan gelişmeler ile bölgede bir merkez olarak görülmeye başlayan İstabul, TelecityGroup için de stratejik bir konum olarak ele alınmış. İngiltere merkezli firma bu sebeple SadeceHosting firması için 25 milyon sterlin yani yaklaşık 70 milyon TL’yi gözden çıkarmış. Türkiye’de pazarın lider firmalarından olan SadeceHosting’in %100’ünü satın alan TelecityGroup, firmanın isim ve hizmet değişikliği olmaksızın servis sunmaya devam edeceğini açıkladı. Konulan ekonomik hedeflerin tutturulması durumunda ise TelecityGroup, SadeceHosting için 4 milyon sterlin daha ödeyecek. 10 HAZİRAN 2013 // 2f MAGAZINE
HABER
Olympus PEN E-P5 Modelini Duyurdu Micro 4/3 algılayıcı sahip modeller üreten Olympus, aynasız pazarındaki iddiasını artırmaya devam ediyor. Firmanın yeni modeli PEN E-P5, zengin özellikleri ve retro görünümüyle dikkatleri üzerine çekiyor. PEN serisiyle kendine sağlam bir kullanıcı kitlesi edinmeyi başaran Olympus, 2012 başında piyasaya sürdüğü OM-D E-M5 modeliyle de çıkışa geçmişti. Firmanın PEN ailesine yeni eklediği E-P5 modeli de temel olarak OM-D’nin özelliklerini alıyor. Sony kaynaklı 16MP m4/3 algılayıcı, 5 yönlü görüntü sabitleyici, hızlı otomatik odaklama sistemi gibi OM-D’de gördüğümüz özelliklere Wi-Fi ve QR kod okuma gibi yeni özellikler ekleyen E-P5, eski PEN serilerini anımsatan retro tasarımıyla birlikte ilgi çekici bir model haline geliyor. Olympus PEN E-P5 modelinin 1000 dolarlık gövde fiyatıyla piyasada olacağını duyurdu. Firma ayrıca E-P5 ile birlikte kullanılmak için tasarlanan 2.4 milyon noktalı VF-4 dijital vizörün ve 17mm, 45mm ve 75mm lenslerin siyah gövdeli versiyonlarını da duyurusunu yaptı.
İlk Google Glass Aslında Coca Cola’nın ‘’Gizli’’ Üzerine Telefon Yapıştırılmış Formülü Satışa Sunuldu! Dünya üzerinde en fazla meBir Gözlükmüş rak edilen konulardan biri de Coca Cola’nın içeriğidir. Milyonların bağımlısı olduğu bu içecek, aynı zamanda büyük bir ticari başarının aktörü. Bu sebeple Coca Cola, sahip olduğu formülü çok sıkı bir şekilde koruyor. Fakat ABD’de bir antikacı Google’ın yeni gözbebeği Google Glass, teknoloji dünyasında da büyük ilgi görüyor. Henüz nihai bir ürüne dönüşmese de geleceği tartışılan Google Glass, bugünkü haline gelene kadar birçok farklı tasarım aşamasından geçmiş. Gelecekte ne gibi kullanım alanları olacağı konusunda gündemde olan Google Glass projesi, aslında bugünkü halini almadan önce birçok farklı aşamadan geçmiş. Bir konferansta Google Glass’ın donanımsal gelişim sürecini anlatan proje mühendislerinden Jean Wang, proje süresince birçok farklı prototip geliştirdiklerini dile getirdi. Fikir aşamasının ardında ilk konsept için bir Nexus telefonunu gözlük üzerine yapıştırdıklarını söyleyen Wang, ardından bir pico projektör ile göz görüntü yansıtmayı denediklerini dile getirdi. Bu konsept şirket içinde beğenilince gözlüğe özel bir donanım geliştiren ekip, ilk etapta ana işlem ünitesini küçültmekte çok zorlanmış. 2, 3 ve 4. Prototiplerin üzerinde kocaman bir anakart bulunuyormuş. Fakat ardından daha özel donanımlar geliştirmeyi başaran ekip, Google Glass’ı bugünkü haline kavuşturmayı başarmış.
Coca Cola’nın gizli formulünü bulduğunu iddia ediyor ve formülün olduğu belgeleri eBay üzerinden satıyor. Katıldığı bir müzayedede eline geçen belgelerin formülü oldukça detaylı bir şekilde anlattığını dile getiren Cliff Kluge, 1943 yılına ait bu belgelerin Coca Cola’ya ait olduğuna dair sağlam kanıtlar da olduğunu söylüyor. eBay’de belgeler için istenen fiyat 15 milyon dolar. Açıkçası Kluge, bu belgeler için kimsenin 15 milyon dolar vermesini beklemediğini dile getiriyor. İlanı biraz dikkat çekebilmek için bu kadar yüksek bir fiyatla açmış. Coca Cola, bu belgeler hakkında resmi bir açıklama yapmadı. Şirketin arşiv departmanında çalışan Ted Ryan, bu formülün Coca Cola benzeri bir içeceğe ait olabileceğini ancak gerçek formül olmadığını dile getirdi. Eğer o kağıtlardakinin gerçek formül olduğu ortaya çıksa Coca Cola bunu kabul eder miydi? Pek sanmıyoruz… www.2fmagazine.com // 11
HABER
Samsung’dan Hafıza Eleştirilerine Yanıt Samsung’un yeni modeli Galaxy S4, Güney Koreli firmanın başarısını
Galaxy S4’ün 16GB’lık versiyonunu satın alan kullanıcılar, telefonlarını
sürdürüyor. Fakat kullanıcıların Galaxy S4 konusunda bir şikayetleri var.
resim, video ve müzik ile doldurmaya başladıklarını bir gariplik far-
Hatta bazıları Samsung’un bu konuda yalancılıkla bile suçluyor. Hafıza
ketmeye başladı. Zira 16GB hafızaya sahip olan telefon aslında 9.5 GB
alanının gerektiğinden az olması sebebiyle eleştirilen Galaxy S4 için
kullanılabilir alan sunuyor. Bu durumla ilgili tepkiler öylesine arttı ki
Samsung’dan resmi bir açıklama geldi.
İngiltere’de tüketiciyi koruma kurumları S4’ü inceleme altına aldı. Tepkiler üzerine Güney Koreli firmanın resmi açıklaması gecikmedi. Resmi bir bildiri yayınlayan firma, bu durumun telefonun içinde sunulan işletim sistemi, sürücüler ve programlardan dolayı kaynaklandığını ve doğal bir durum olduğunu belirtti. Fakat kullanıcı tepkisini azaltmak için hafızayı daha verimli kullanan optimizasyon üzerinde çalıştıklarını da açıklamayı ihmal etmediler. Doğrusunu söylemek gerekirse bu durum çok da şaşırtıcı değil. Zira birkaç ay önce de Microsoft benzer bir sorunla karşılaşmıştı. 128GB’lık Surface modeli kullanıcılara sadece 96 GB kullanma alanı sunuyordu. Ayrıca gündeme gelmiyor olsa da iPhone’ların 16GB’lık versiyonları da 10 ile 11GB arasında bir kullanım alanı sunuyor. Dolayısıyla yakında iPhone ve Galaxy S serilerinde 32GB’ın giriş seviyesi model haline geldiğini görebiliriz, zira işletim sistemi ve programların kapladığı alan her geçen gün genişliyor.
Philips’ten Çok Şık Televizyonlar: DesignLine
LG’den Susuz Çamaşır Makinesi
Philips’in TV departmanını devralan TP Vision’un piyasaya sunduğu ilk TV
LG’nin oldukça iddialı ev
serilerinden biri olan Designline, etkileyici tasarımıyla dikkat çekiyor.
ürünlerine bir yenisi daha
Philips’in TP Vision tarafından piyasaya sunulan yeni TV serisi DesignLine,
eklenecek gibi görünüyor.
Türkiye’de satışa sunuluyor. Etkileyici bir tasarım ile kullanıcıları kendine
Firmanın üst düzey isimle-
çekmeyi hedefleyen yeni seri, ön yüzünde çok geniş bir cam yüzey taşıyor.
rinden biri su kullanmayan
Bu yüzey, TV kapalı olduğunda bile görsel açıdan güzel durmasını sağlıyor.
çamaşır makinesi geliştirdik-
46 ve 55 inç olmak üzere iki farklı ekran boyutuyla piyasaya sunulacak
lerini söyledi.
olan, Türkiye’ye öncelikli olarak 55 inçlik modeliyle gelecek. Philips, bu mo-
Son dönemde beyaz eşya
delin fiyatının 10.999 TL olacağını duyurdu.
ürünlerine yoğunlaşan LG, robot süpürge gibi yenilikçi ürünlere imza atıyor. Firmanın Ev Ürünleri Departmanı Eş Başkanı Kevin Wang, gelecek yıl daha da şaşırtıcı ürünleri piyasaya süreceklerini dile getirdi. Wang, su kullanmadan çalışan bir çamaşır makinesi geliştirdiklerini söylüyor. Makinenin tam olarak nasıl çalıştığından bahsetmeyen Wang, bunun bir ticari sır olduğunu fakat ürünün 2014’te piyasayada olacağını dile getirdi. LG’nin bir diğer ilgi çekici ürünü ise gerektiğinde kendini kapatabilen buzdolabı olacak. Verilen bilgiye bu yeni buzdolabı, özel tasarımı sayesinde 6 saat hiç enerji kullanmadan içerisindeki koruyabiliyor. Makinenin böylece çok daha az elektrik tüketmesi hedefleniyor zira ısı kaybı oldukça az.
12 HAZİRAN 2013 // 2f MAGAZINE
HABER
İLETİŞİMDE YENİLENİN mükemmel bir yol arkadaşı olmaya hazırız.
www.f5-pr.com
www.2fmagazine.com // 13
ÖZEL HABER
Melih BİLGİN // melih@2fmagazine.com
Lamborghini’den Bencil Bir Otomobil:
B
u yıl kuruluşunun 50. yılını kutlayan İtalyan spor otomobil üre-
landırılmış. Dış tasarımda ön çamurluktan itibaren ayrılan ve aracın
ticisi Lamborghini, cesur tasarımlar üretmeye devam ediyor.
burun kısmında 3’e bölünen çizgiler Formula 1 otomobillerini andırı-
Daha önce yıl dönümü anısına Veneo adlı bir model geliştiren
yor. Aracın tasarımcısı Volkswagen Tasarım Ekibi Şefi Walter De Silva
firma, Egoista modeliyle herkesi şaşırtmayı başardı. Kurulduğu
ise Egoista’yı boynuzlarını öne doğru eğmiş sinirli bir boğaya benze-
günden bu yana tasarım konusunda her zaman cesur çizgiler
tiyor. De Silva’nın bir başka tabiri ise “4 tekerleki UFO” şeklinde.
tercih eden Lamborghini, 50. kuruluş yıldönümü için cesaret konusunu
Veneo’nun aksine Egoista’da daha küçük bir motor kullanılmış.
biraz abartmaya karar vermiş. Birkaç ay önce 50. yıla özel Veneo adında
Küçük dediysek yanlış anlamayın; kaputun altında 5.2 litre 592 bey-
egzotik bir model duyuran firma, bu araçtan sadece 3 adet üretileceğini ve
girlik bir V10 motor bulunuyor. Dolayısıyla aslında Egoista’nın Gal-
3.9 milyon dolarlık fiyat etiketiyle satılacağını açıklamıştı. Bu kadar pahalı
lardo ile aynı temele sahip olduğunu söylemek mümkün. Veneo ise
ve “aşırı” çizgilere sahip bir otomobilin 50. yıl kutlaması için yeterli oldu-
Aventador’u temel alıyordu ve 740 beygir güce sahipti.
ğunu düşünebilirsiniz. Fakat Lamborghini yönetimi daha fazlasını istemiş.
Fakat Egoista tasarımı değiştirilmiş bir Gallardo değil. Aracın
50. yıla özel olarak üretilen modellerden biri ve belki de en özeli olan
gövdesinde kullanılan materyaller yenilenmiş. Karbon fiber ve alü-
Egoista, Lamborghini’nin tasarım konusunda sınırları ne kadar zorlayabile-
minyum sayesinde Egoista’nın daha hafif olması sağlanmış. Bunun
ceğinin bir göstergesi.
yanında aracın üzerinde bazı noktalara hareketli flaplar yerleştirilmiş.
Aracın ismi “Egoista” İspanyolca’da bencil anlamına geliyor. Bu ismin seçilmiş olmasının nedeni Egoista’nın tek kişilik bir otomobil olması. Apac-
Uçaklarda görmeye alıştığımız bu sistem Egoista’nın farklı sürüş tarzlarına uyum sağlamasını mümkün kalıyor.
he helikopterinden esinlenilerek tasarlanan aracın iç kısmında da kokpit
Lamborghini, Egoista’nın ismine yakışır şekilde sadece 1 adet üre-
tasarımı mümkün olduğunda korunmuş. Tıpkı savaş jetlerinde olduğu
tildiğini açıkladı. Bu modelin şimdilik satılmayacağı söyleniyor. Fakat
gibi bir “heads-up” ekran da direksiyonun hemen üst bölümüne konum-
bir açık artırma ile en yüksek fiyatı verenin olabilir. //
14 HAZİRAN 2013 // 2f MAGAZINE
ÖZEL HABER
www.2fmagazine.com // 15
ÖZEL HABER
N
okia, uzun bir süredir söylentilere konu olan ‘’alüminyum’’
Melih BİLGİN // melih@2fmagazine.com
ince ve daha hafif olsa da telefonu birarada tutabiliyor.
modelini nihayet resmi olarak duyurdu. Lumia 920’nin ye-
Teknik özelliklere bakıldığında ise daha önce Lumia 920’de de
rine hafif bir güncelleme olarak tasarlanan model, teknik
gördüğümüz 1.5 GHz çift çekirdekli işlemci, 1GB RAM, 8.7 MP kame-
anlamda çok fazla yenilik sunmasa da tasarım anlamında
rayı kullanıyor. Ekran ise 4.5 inç boyutunda 1280 x 786 çözünürlüklü
birçok farklılık barındırıyor. Özellikle Lumia ailesinde po-
AMOLED bir panelden oluşuyor. Ekranın üzerinde ise çizilmeye ve
likarbon adı verilen plastik malzemeyi kullanmak konusunda ısrarcı
darbelere dayanıklı Gorilla Glass 2 cam bulunuyor.
olan Nokia’nın alüminyum gövdeli bir model geliştirdiği uzun süredir
Kamera konusuna küçük bir parantez açalım: Kullanılan algılayıcı
konuşuluyordu. Bu model Lumia 925 adıyla resmileşti. Teknik anlam-
aynı olsa da Nokia, Carl Zeiss lensin içine bir mercek daha eklemiş.
da Lumia 920 modelinden farksız olan yeni model, daha çok tasarım
Böylece fotoğrafların daha keskin sonuçlar vereceği belirtiliyor.
ve boyut konusuna yönelmiş. Telefonun tümüyle alüminyumdan
Alüminyum kullanarak iPhone’un başlattığı ve HTC One gibi mo-
üretilen arka bölümü, çok daha güçlü ve kaliteli bir hisse sahip. Üs-
dellerle devam eden ‘’elegant’’ telefon havasını yakalamak isteyen
telik bu güçlü malzeme Nokia’ya farklı konularda da avantajlar sağla-
Nokia, özellikle incelik anlamında eski modellerine göre yol katetmiş.
mış. Sadece 8.8mm kalınlığa sahip olan Lumia 925, Lumia 920 mode-
Tabi bu durum aynı zamanda fiyata da yansımış; Lumia 925’in fiyatı
linden 20 gram daha hafif. Yani daha güçlü olan yeni malzeme daha
469 avro olarak açıklandı. //
16 HAZİRAN 2013 // 2f MAGAZINE
ÖZEL HABER
www.2fmagazine.com // 17
ÖZEL HABER
Melih BİLGİN // melih@2fmagazine.com
KARŞINIZDA YENİ MICROSOFT’UN YENİ OYUN KONSOLU
XBOX ONE
18 HAZİRAN 2013 // 2f MAGAZINE
ÖZEL HABER
O
yun konsolu pazarında Sony ile birlikte en büyük iki oyun-
sine geçiş yapıyor. Bu, çok daha iyi grafiklere sahip Full HD oyunların
cudan biri olan Microsoft, PlayStation 4 lansmanından
geliştirilmesinde kolaylık sağlayacak bir özellik. Fakat aynı zamanda
birkaç ay sonra rakibine cevap verdi. Bugün kullanıcıların
konsolun kırılmasını da daha zor hale getirebilir. Açıkçası Microsoft
karşısına ilk kez çıkarılan Xbox One, tıpkı PlayStation 4’te
eskiden bu konuda elini biraz gevşek tutmuştu. Zira birçok kullanıcı
olduğu gibi yazılım konusuna ağırlık veren bir temel üze-
için Xbox 360’ın kolay kırılabilir olması PS3 karşısında avantaj olarak
rine inşa edilmiş. Bunun temelinde yatan sebep donanımın tümüyle
görülüyordu.
yenilenmiş olması ve yepyeni yazılımsal gereksinimler ortaya çıkma-
Yükselen kapasite ile başedebilmek adına Xbox One’da 500GB
sı. Microsoft, özellikle kullanıcı deneyimi açısından yeni konsolun
HDD kullanılmış. Kablosuz bağlantı seçenekleri ise 802.11n ve Wi-Fi
çok daha hızlı ve kolay olacağını dile getiriyor. Televizyon ve internet
Direct’ten oluşuyor.
özelliklerini birleştirmesi sebebiyle Xbox One; “All in one box” yani
Xbox One ile birlikte arayüzler de yenilenmiş. Artık Xbox kulla-
“hepsi birarada kutu” olarak nitelendiriyorlar. Fakat ilginç şekilde
nıcıları daha çok Windows 8’in metro arayüzünü andıran bir arayüz
Microsoft, Xbox One’ın geliştiricilere ne gibi yenilikler sunacağından
kullanacak. Bununla birlikte Xbox Live arayüzleri de yenilenmiş.
bahsetmedi. Sony ise PS4 etkinliğini çoğunlukla bu konu üzerine
Xbox One etkinliğinde Sony’nin PS4 etkinliğinde gördüğümüz
yoğunlaştırmıştı. Acaba Sony ile aynı konulara değinmek istemedik-
kadar geliştirici ya da oyun videosu yoktu. EA önümüzdeki 12 ay içe-
lerinden mi yoksa bu konuda bir yenilik olmadığından mı bahsetme-
risinde oyunların Xbox One için hazır olacağını açıklarken, Microsoft
meyi tercih ettiler? Açıkçası bize ikincisi gibi geliyor...
15 adet “özel” oyunun geleceğini duyurdu.
Xbox One, daha önce de iddia edildiği gibi 8 çekirdekli bir iş-
Lansmanda Xbox One’ın yanı sıra yeni tasarıma sahip gamepad
lemci kullanıyor. Fakat işlemcinin özellikleri hakkında çok fazla bilgi
ve yeni Kinect de ilk kez görücüye çıktı. Gamepad tasarımı ergono-
yok. GPU konusunda ise herhangi bir açıklama yapılmadı. Konsolun
mik açıdan yenilense de PS4’ün gamepad’i kadar fazla yeniliğe sahip
üzerindeki portlara baktığımızda PC’lerden alışık olduğumuz USB 3.0
değil gibi görünüyor. Yeni Kinect ise hem tasarımsal anlamda Xbox
dikkat çekiyor. Bu port, ileride farklı aksesuarların geleceğine işaret
One’a uymuş, hem de daha geniş görüntü açısı gibi yenilikler kazan-
ediyor olabilir. Bunun yanında Xbox 360’ta olduğu gibi bir HDMI çıkış
mış.
mevcut. Fakat enteresan şekilde bir de HDMI girişi bulunuyor. Bunun
Xbox One’ın bu yılın sonlarında piyasada olacağı açıklandı. Bu
sebebi, yeni Xbox’ın aynı zamanda TV ünitesini de yönetebilmesi.
aynı zamanda PS4’ün de piyasaya çıkacağı dönem. Dolayısıyla bu an-
Yani görüntü çıkışı (bir set top box ya da uydu alıcı olabilir) Xbox’ın
lamda yıl sonuna doğru rekabet kızışacakmış gibi duruyor. Şimdilik
HDMI girişine bağlandığında TV’ye giden HDMI kablosu hem Xbox
gündem Xbox’ın olsa da Sony, henüz PS4’ün tasarımını göstermedi.
hem de TV için kullanılabilir hale geliyor. Böylece canlı TV ve Xbox
Firmanın 10 Haziran’da düzenleyeceği lansmanda PS4’ün kasasını ilk
arasında geçiş yapmak çok daha hızlı hale geliyor. Eski konsollarda
kez göstermesi bekleniyor. Dolayısıyla Sony, tasarım kozunu ilgiyi ye-
kumanda düğmesine bastıktan sonra 4-5 saniye kadar beklemek ge-
niden kendi üzerine çekmek için kullanacak gibi görünüyor. Zira 10
rekebiliyordu.
Haziran tarihi Xbox lansmanına oldukça yakın bir tarih olarak kasıtlı
Xbox One, yüksek kaliteli oyunlar için sonunda Blu-Ray teknoloji-
seçilmiş olsa gerek. //
www.2fmagazine.com // 19
#1 Adidas’tan teknolojİ harİkaları
#4
Adidas’ın yeni futbol kramponu ve futbol topu, sahip olduğu teknoloji ile parmak ısırtıyor. Sadece 99 gram ağırlığında olan Adizero krampon, buna rağmen içerisinde miCoach Elite vericisini taşıyor. Bu verici, kramponun adım sayısı, koşu mesafesi ve koşu hızı gibi bilgileri
#6
kaydedebilmesini sağlıyor. Yeni geliştirilen futbol topu ise birçok farklı veri kaydeden sensörü içerisinde barındırıyor. Bu sayede topun hızı, aldığı falso, katettiği mesafe ve yön gibi bilgiler anlık olarak kablosuz bağlantı ile bilgisayara iletebiliyor.
#2 MeeGo’nun Küllerİnden Jolla Doğdu
#10
Bir dönem Nokia’nın Intel ile birlikte yatırım yaptığı MeeGo işletim sistemi, sadece N9’da kullanıldıktan sonra ‘’çöpe atılmıştı’’. Fakat Nokia’daki işlerinden ayrılan MeeGo ekibi, bu yoldan vazgeçmedi ve Jolla adıyla kendi markalarını kurdu. Bu ekibin Sailfish adını verdiği işletim sistemine sahip ilk akıllı telefon olan ‘’Jolla Phone’’ nihayet tanıtıldı. Sade çizgilere ve birçok renk seçeneğine
#1
sahip olan Jolla Phone, çift çekirdekli işlemci ve 4.5 inçlik ekranıyla 399 avroya satılacak.
#3 Nokia Asha 501 Nokia’nın yeni telefonu Asha 501, herkesi akıllı telefon sahibi yapmak üzere geliştirilmiş. Dokunmatik ekran ve ‘’Asha Software Platform’’ adı verilen bir işletim sistemiyle donatılan cihaz, Lumia serisiyle benzer bir tasarım diline sahip. Telefonun fiyatı vergiler hariç 99 dolar olacak.
#5
#4 NVIDIA GTX 780 NVIDIA, ekran kartı serisinin zirvesinde yer alan modeli yeniledi. Çoğunlukta GTX 580 kullanıcılarını hedef alan kart, bu kartı kullananlara %70’lik bir performans artışı vaad ediyor. Üstelik NVIDIA’nın iddiasına göre kartın çıkardığı fan sesi de GTX 580’den çok daha az.
#5 HTC Desire 600 HTC’nin tanıtımını yaptığı yeni modeli Desire 600, 1.2 GHz 4 çekirdekli işlemcisi ve 4.5 inçlik ekranıyla büyük abisi HTC One’ın gerisinde kalmıyor. HTC, bu modeli gelişmekte olan pazarlarda nispeten daha uygun fiyatlarla satışa sunmayı planlıyor. Bu sebeple telefona çift SIM kart desteği de eklenmiş. 20 HAZİRAN 2013 // 2f MAGAZINE
#7
#3
#6 Samsung Galaxy Tab 3 Samsung’un 7 inç ekranıyla piyasaya ilk sürdüğü tablet olan Galaxy Tab, yenilenen 3. Jenerasyonuyla karşımızda. Teknik özellikler bakımından pek fazla gelişmeyen cihaz 1.2 GHz çift çekirdekli işlemci ve 7 inç 1024 x 768 piksel ekran gibi özellikler sunuyor. Dikkate değer en büyük yeni-
#8
lik ise işletim sisteminin Android 4.1 oluşu. Bunun dışında Galaxy Tab 3’ün gittikçe büyüyen uygun fiyatlı tablet pazarında benzer özelliklere sahip modellerden biri olacağını söyleyebiliriz.
#7 Dünyanın İlk sıvı soğutmalı cep telefonu Japon üretici NEC, Medias X modeliyle dünyada bir ilke imza attı. Üst seviye akıllı telefon özelliklerini taşıyan bu model, dünyanın ilk sıvı soğutmalı cep telefonu olarak dikkat çekiyor. 4 çekirdekli Snapdragon 600 işlemciye sahip olan telefon, bu işlemciyi sıvı soğutma sistemiyle serin tutuyor.
#8 LG’nİn Kıvrımlı TV’sİ satışa çıkıyor Koreli üretici LG’nin CES’te duyurusunu yaptığı etkileyici kıvrımlı TV’si satışa sunuluyor. Kenarlarından kıvrımlı tasarımıyla daha etkileyici bir izleme deneyimi sunan TV, OLED teknolojisiyle de parlaklık ve renk konusunda iddialı. Elbette bu iddianın neticesi olarak fiyatı da biraz yüksek: Güney Kore’de satış fiyatı yaklaşık 25.000 TL’ye denk geliyor.
#9 Samsung’dan Retİna ekranı gölgede bırakacak monİtör Dünyanın en büyük panel üreticilerinden biri olan Samsung, son yıllarda AMOLED teknolojisiyle milyonların
#2
beğenisini kazanan ekranlar üretmişti. Fakat Apple’ın retina ekranına bir rakip üretmekte zorlanan firma, nihayet bu konuda daha net adımlar atıyor. 13.3 inç boyutunda 3,200 x 1,800 piksel çözünürlük sunan bu ekran, inç başına 275 piksel ile müthiş bir görüntü kalitesi sunuyor. Boyutuyla dizüstü bilgisayarlara hitap edecek bu ekran, yılın son çeyreğinde üretime hazır olacak.
#9
#10 Porsche 918 yollara çıkmaya hazır Elektrik teknolojisine alışma sürecinde olan Porsche, cesur bir hamle yaparak hibrit bir süper otomobil geliştirmeye girişmişti. Etkileyici tasarımıyla ilk günden bu yana ilgi odağı olan 918 Spyder, artık yollara çıkmaya da hazır. Benzinli V8 motoruyla elektrikli bir motoru birleştiren 918 Spyder, böylece 887 beygir güce sahip oluyor. Bu güç aracı 0’dan 100km hıza 2.3 saniyede ulaştırıyor. 2015 model yılıyla piyasaya sürülmesi plananan aracın 845.000 dolarlık www.2fmagazine.com // 21
BİLGİ YOLUNU BULUR
M
edya, çoğu zaman bir sirke benzer.
yordu. Ancak birçok insanın tarafsız haber kaynağı
Palyaçolar maskelerini takar, sihirbaz-
olarak güvendiği yayınlar garip bir sessizliğe bü-
lar numaralarını yapar, cambazlar ip
rününce bunun halk üzerindeki etkisi büyük oldu.
üzerinde yürür. Fakat bu gösteriler ne
Burada insanlar baskının, korkunun ya da çıkarcılı-
kadar gerçekçi görünürse görünsün
ğın pis kokusunu aldılar.
temelde hayatın gerçeklerini yansıtmazlar. Birkaç dakikalık keyif, şaşırma ve belki de korku. Hepsi bundan ibarettir.
f - stop
Tüm bu kokuşmuşluğu ortaya çıkaran şey ise yine bilginin akışı oldu. Konvansiyonel medya kanalları, bilgi akışını kesmiş olsa da bu durum geç-
Son günlerde yaşanan olaylar, medyanın per-
mişteki gibi etkili olmadı. Milyonlara hitap eden
de arkasında nasıl işlediğini bizlere bir kez daha
özgür platformlar olan sosyal medya siteleri, bilgi-
gösterdi. Televizyonla büyümüş bir nesil olarak, o
nin bir şekilde yolunu bulup insanlara ulaşmasını
kutudan gelen bilgilere öyle alışkınız ki her gördü-
sağladı. Belki bu bilgiler arasında çok fazla yanlış ve
ğümüze inanma eğilimindeyiz. Gazete ve dergiler-
abartılı haber de bulunuyordu. Ancak bilginin akışı
de yazılanlar da bizim için önemli dayanaklardır.
zamanla düzene girdi ve doğru bilgilerin gerektiği
Bu sebeple Gezi Parkı olaylarında medyanın takın-
yere ulaşabilmesini sağladı.
dığı tavır, insanların büyük çoğunluğunu daha da
Tüm bunlar içinde tıpkı TV’de her gördüğüne
büyük bir şaşkınlığa sevk ediyor. Çünkü gözleriyle
inanır gibi Twitter ve Facebook’ta gördükleri her
gördükleri şeylerin medya tarafından görmezden
şeye inananlar da oldu. Elbette bu da sakıncalı
gelindiğine ya da çarpıtıldığına belki de ilk kez şa-
bir durum. Fakat insanları bu yalanlara inanmaya
hit oluyorlar.
mecbur bırakan medya düşünüldüğünde ‘‘Sosyal medya baş belasıdır’’ demek, olaylara nasıl ters ba-
Medya tarafında çalışmış, bir yayın kuruluşu-
kıldığını gözler önüne seren bir çıkış oluyor. Çünkü
nun havasının solumuş olanlar aslında medyanın
bilginin bu hali, sadece bilgiye pranga vurmak is-
bu yüzünü çok daha iyi bilirler. Çünkü mutlaka
teyenler başına bela oluyor. Çünkü bilgi, bir şekilde
hakkında olumsuz bir haber çıkması muhtemel
yolunu buluyor ve onu tıkayan noktayı da patlatı-
firmanın gazeteye tam sayfa reklam vermesiyle
yor.
haberin buhar oluşuna şahit olmuşlardır. Ya da reklam vermedi diye firmalara gizlice yapılan boy-
Gezi Parkı olaylarından çıkarılacak ders, dün-
kotlara. Fakat ideolojik ya da korku ile yapılan ha-
yanın birçok bölgesinde olduğu gibi Türkiye’de
reketlerin yanında ekonomik sebeplerle yapılan bu
de konvansiyonel medyanın bilgi akışısında mer-
hareketlerin nispeten masum kaldığını söyleyebili-
kez olmaktan çıkmaya başlamasıdır. Yıllardır güçlü
riz. Çünkü temel göreviniz olan obejktif bilgi akışı-
gruplar tarafından yönetilen medya araçları bun-
nı kesildiği anda medya artık şeytana hizmet eder
dan böyle eskisi kadar ciddiye alınmayacak. Bu
hale gelmiş demektir.
durum, tam anlamıyla medya düzeninin değişeceğini söyleyen teorilerin doğrulunu da bir anlamda
Gezi Parkı olayları esnasında hükümet yanlısı
kanıtlıyor.
medya, beklendiği şekilde haberleri karşı taraftan gördü ve abartıldığını iddia etti. Bu zaten alışılmış
Umarım yeni medya düzeninde şirketlerin kö-
bir durum olduğundan fazla tepki oluşmadı. Yani
lesi olmayan, güçlü durabilen, gerçekten bilgiye
insanlar zaten orada objektifliğin olmadığını bili-
değer veren yayınlar var olabilir.
Melih Bilgin Genel Yayın Yönetmeni
22 HAZİRAN 2013 // 2f MAGAZINE
bir bugg’arsın ödül kazanırsın!
1
sharebugg’ı aç
2
arkadașlarınla paylaș
3
ödülünü anında kazan
facebook/sharebugg www.2fmagazine.com // 19
sharebugg@twitter.com
MODA
Kış kapıdan baktırır... Y azın yeni başladığı şu günlerde daha denizin, güneşin tadını çıkaramadan, tatil moduna giremeden, tenimiz henüz bronzlaşmadan kış sezonundan bahsetmek istemezdim, lakin moda endüstrisi böyle bir
şey. Şimdiden 2014 yaz koleksiyonu hazırlıkları sürerken yavaş yavaş markaların 2013 sonbahar-kış kam-
panya görselleri kendini göstermeye başladı. Şaşırtıcı olan ise dünyaca ünlü markaların dünyaca ünlü modelleri kullanıp, yüzlerini göstermemesi! Kış sezonunda kampanya görselleri fazla gizemli…
Gamze Biran
gamze@2fmagazine.com
BLK DENIM’in kampanya görselleri için kamera karşısına geçen Gisele
Bündchen
da
‘yüzsüzlük’ trendinden nasibini
alanlardan…
Makyajsız kamera karşısına geçtiği ve retouchsız fotoğrafları yayınlandığı için ne kadar mutlu olduğunu da eklemiş.
24 HAZİRAN 2013 // 2f MAGAZINE
MODA
Alexander Wang, kreatif direktör koltuğuna oturduğu ilk Balenciaga reklam kampanyası için tercihini önceki sezonlardaki ünlü isimlerin aksine Kristen McMenamy’den yana kullanmış. Odak noktasını üründen uzaklaştırmamak için böyle bir tercih yaptığını söyleyen Alexander Wang’in Balenciaga için hazırladığı ilk koleksiyonun tadını kampanya görselinden çok alamasak da heyecanla beklememize yetti. Moda endüstrisinin devleri, dünyaca ünlü modellerle çalışıp milyonlarca dolar ödeyip niçin yüzlerini göstermiyorlar derseniz işin arkasında biraz gizem, biraz gerçekçilik biraz da tepki olduğunu söyleyebiliriz. Dergilerde, çekimlerde, kampanyalarda, reklamlarda photoshoplu ünlüler, muhteşem vücutlar, yapmacık gülüşler, harika insanlar görmekten sıkılmıştık ki dev moda evleri de durumun farkına varmış. Madem yüzleri gözükmüyor niçin ünlü modellerle çalıştılar sorusunun cevabı ise, arkası dönük olsalar bile modeller markayı ve kampanyayı konuşturmaya yetiyor da artıyor da saklı. Anlaşılan o ki bir sonraki sezon için mottomuz Yaşasın Doğallık!
Hedi Slimane, Saint Laurent sonbahar-kış kampanyası için Cara Delevingne’le
çalış-
mış. Cara’nin yüzünü göremesek de o güzel gözleriyle
okyanusa
doğru komik surat ifadelerinden
birini
yaptığını tahmin edebiliyoruz.
www.2fmagazine.com // 25
MODA
Kıssadan hisse...
Dünya’daki en büyük Chanel mağazası Londra’da açıl-
Karlie Kloss ve Daft Punk en şık kıyafetler içerisinde napıyorlar sorusu hala yanıt bu-
dı. Karl Lagerfeld’in çalışmalarıyla 15 ayda tamamla-
lamasa da elimizde 2 seçenek mevcut. 1- Chloe ve Saint Laurent FW 2013 kıyafetleri
nan mağaza lüks ve ihtişamıyla göz dolduruyor. Klasik
içerisinde Vogue Eylül sayısına poz veriyorlar. 2- Daft Punk’ın Random Access Me-
ve zamansız Chanel incilerinden yola çıkarak Venedik
mories albümü için klip çekimindeler. Cevap ne olursa olsun biz bu beraberliği çok
camlarından hazırlanan inci figürleri de mağazanın 3
sevdik!
katına birden çıkıyor.
Sarah Jessica Parker ayakkabı koleksiyonu çıkarıyor! Sex And The City’de ayakkabılara olan tutkusu ve Manolo Blahnik’leriyle kalbimize taht kuran Sarah Jessica
O iç çekerek baktığımız, hayran olduğumuz, kırmızı halının vazgeçilmezi Marchesa
Parker fiyat aralığı 200$-300$ arası değişen bir ayak-
elbiseler değil belki ama Revlon’la yaptıkları işbirliği sonucu kısa bir süre sonra koz-
kabı koleksiyonuyla karşımıza çıkmaya hazırlanıyor.
metik ürünleri çok uygun fiyatlarla satışta olacaklar. Ojeler, tırnak patchleri, rujlar,
Güzel haber diye buna denir!
farlar… Hepsinin birer sanat eseri tadında olacağına dair bahse girerim!
26 HAZİRAN 2013 // 2f MAGAZINE
KAPAK KONUSU
Baturay TOK // baturay@2fmagazine.com
@negoey
EAMES
40 HAZİRAN 2013 // 2f MAGAZINE
TASARIM
1
940 yılında MoMA (New York Modern
me ile kaplamak durumunda kaldılar. Vücudun
Eames çiftine, hem istedikleri sofistike tasarım-
Sanat Müzesi) tarafından “Ev Mobil-
sandalye ile sürekli temasının sağlanmasına
ları hayata geçirme, hem de seri üretim olana-
yalarında Organik Tasarım” temalı
yarayan bu yöntem, yarışmayı kazanmalarında
ğı sağladı. Ancak birleşim noktasındaki çatlak
bir yarışma düzenlendi. Yarışmanın
da önemli bir rol oynadı. İşin ironik yanı, vücudu
sorununa yeni geliştirdikleri yöntem de çare
amacı iç mekanda toplumun her ke-
saran yapısı ve hafifliği ile 20. yüzyıldaki sandal-
olmayınca, tasarımlarında sırt ve oturma kısmı-
simi için bireysel kullanıma uygun alternatifleri
ye tasarımlarına esin kaynağı olacak bu iki tasa-
nı ayrı parçalardan oluşturmanın teknik olarak
geliştirmekti. Temada mevzu edilen organik ise,
rım, 2. Dünya Savaşı dönemindeki kıt kaynaklar
daha doğru olacağına karar verdiler ki, bu daha
“tasarım objesinin bir bütün olarak ve her
ve yüksek maliyetler sebebiyle seri üretim için
sonraki tasarımlarının karakteristiğini belirleyen
bir parça arasında yapı, malzeme ve amaç
fizible bulunmamış, dolayısıyla ticari bir başarı
bir unsur oldu.
açısından harmonik bir ilişki olması” olarak
elde edememiştir. Ancak sonradan üretimine
Eames ofisinin, kontrplak malzemesi ko-
nitelendirilmişti.
başlanan Organic Armchair ürününü şu anda
nusunda edindikleri bilgi birikimi ve tecrübeler
Amerika’da perakende satış fiyatı 1500 $ civarın-
ışığında 1945 yılında tasarladıkları DCW (Dining
dadır.
Chair Wood) sandalyesi, tüm zamanların en
O yıllarda otuzlu yaşlarının başında olan, tanınmamış iki mimar arkadaş Charles Eames ve Eero Saarinen bu yarışma için çalışmaya
Charles Eames, 1941 yılında evlendiği ikinci
ikonik sandalyeleri arasına girdi. Bu tasarımda
başladılar. Hedefleri hesaplı, seri üretime uygun
eşi ressam Ray (Kaiser) Eames ile beraber Los
hiç döşeme kullanmadan, sadece ahşap malze-
ve form-malzeme-süreç bütünlüğü olan bir ta-
Angeles’a taşındı ve yeni kurdukları ofiste eşiyle
meyle ergonomi ve rahat oturum sağlanmıştır.
sarım yapmaktı. Maliyeti aşağıya çekme ve seri
beraber, üç boyutlu kalıplar yardımıyla kont-
Ayrıca Eames ofisi, ahşaba lastik bağlantının
üretime uygunluk gibi sebeplerle, sandalyeyi
raplağı şekillendirmek üzere yeni yöntemler
yapılmasını sağlayan bir yöntem geliştirerek,
döşeme kullanmadan, sadece ahşap kontrplağı
geliştirmeye başladılar. Neticede günümüzdeki
ahşap sandalyeye az da olsa esneme özelliği de
kalıp ile şekillendirerek yapmak niyetindeydiler.
kalıplama yöntemlerine benzer şekilde çalışan,
kazandırmışlardır. Nitekim bu sandalye, Time
Nitekim nispeten yeni ve endüstriyel bir malze-
tutkalla bir araya getirilen ve bir kalıp içine yer-
Dergisi tarafından “20.yüzyılın en iyi tasarımı”
me olan kontrplak, ilk olarak 30’lu yılların ikinci
leştirilen ince ahşap katmanların, elektrik ile
olarak gösterilmiştir. DCW sandalyesinin biraz
yarısında Marcel Breuer ve Alvar Aalto’nun ça-
ısıtılmasını sonucunda 4-6 saat içinde istenen
daha alçak versiyonu olan LCW (Lounge Chair
lışmaları sayesinde mobilya yapımında kullanıl-
şekile dönüşmesini sağlayan bir makina geliştir-
Wood) modeli ile, her iki modelin metal ayaklı
maya başlanmıştı.
diler. “Kazam!” olarak adlandırdıkları bu makina
alternatifleri olan DCM (Dining Chair Metal) ve
Eames ve Saarinen, kontrplağı iki farklı boyutta şekillendirerek, insan ergonomisine uygun bir tasarım yapmak üzerinde odaklanmışlardı. Ancak kullandıkları yöntemlerle, sandalyenin sırt ve oturma kısmının birleşiminde çatlaklar oluşmasının önüne geçemiyorlardı. Bu sebeple ahşap iskeletin iç kısmını, latex ve döşe-
“Organic” Side Chair (1940)
“Organic” Armchair (1940) www.2fmagazine.com // 29
TASARIM
DCW (1945)
LCM (1945)
30 HAZİRAN 2013 // 2f MAGAZINE
TASARIM LCM (Lounge Chair Metal) modelleri, 1949 yılında Herman Miller firması
yayınlanmak üzere çekilen dört buçuk dakikalık bir propaganda filmi çek-
tarafından seri olarak üretilmeye başlanmıştır. Şu an bu ürünler Amerika’da
tiler. “Glimpses of the U.S.A.” isimli bu çalışmada, Amerikan halkının gün-
600-850 $ arasında satılmaktadır. Eames ofisi, uygun fiyatlı mobilya üre-
delik yaşamına dair 2200 tane görüntünün, aynı ekranda yedi farklı karede
tebilmek ilkesi paralelinde Zenith Plastics ve California Üniversitesi’nin
gösterilmesi gibi sıradışı bir yöntem izlendi. 1961 yılında California Bilim
mühendislik fakültesinin de desteğiyle yeni modellerini güçlendirilmiş
Merkezi tarafından açılan “Mathematica” sergisi için hazırladıkları 9 daki-
plastikten (fiberglass) üretmek üzerine çalışmalar yapmıştır. Nitekim 1950
kalık “Powers of Ten” filminde ise, Chicago’da bir piknik görüntüsünden,
yılında Herman Miller firması bünyesinde, kollu ve kolsuz alternatifleri,
her on saniyede 10’un katları ölçeğinde uzaklaşıp önce evrenin derinlikle-
farklı renk ve ayak kombinasyonlarıyla oluşturdukları dünyanın ilk sandal-
rine, daha sonra ise bu defa aynı görüntüye 10’un katları ölçeğinde yakın-
ye ailesi olan, “Molded Plastic Chair” serisini piyasa sunmuşlardır.
laşıp insan hücrelerine yolculuk yaptılar. Şu an Google Maps’den tanıdık
Ayak kombinasyonları sadece malzeme farklılığıyla sınırlı olmayıp, aynı zamanda istiflenebilir veya sallanan opsiyonları bulunmaktadır. Bu ürünlerin Amerika satış fiyatları 300-650 $ arasında değişmektedir.
olduğumuz bu fonksiyonelitenin belki de ilk kullanımını gerçekleştirmiş oldular. Zamanın Apple’ı olan IBM de, yavaş yavaş iş hayatına girmeye başla-
Eames ofisi, 1956 yılında üst gelir düzeyine yönelik olarak, Eames Lo-
yan bilgisayarlara halkın önyargısını ortadan kaldırmak için 1959 yılında
unge Chair ismiyle de bilinen Model 670’i piyasa sürmüşlerdir. 1940’taki
Eames ofisi ile çalışmaya başladı. İlk olarak “Information Machine” isimli
yarışma için yaptıkları protipler üzerine geliştirdikleri bu tasarımda, sadece
animasyon ile başlayan bu beraberlik, 1964 yılında Charles Eames ve Eero
stil değil, fonksiyonalite ve rahatlık da ön plana alınmıştır. Orijinali gül ağa-
Saarinen’in tasarladıkları devasa sergi alanı ile zirve yapmıştır. Mimarisi ile
cı kaplama üç tane şekillendirilmiş kontrplak levha üzerine siyah deriden
farklılaşan bu sergideki ambiyansı Ray ve Charles Eames gözünden izle-
döşemeden oluşan bu maskülen ürünün, Amerika satış fiyatı 4500 $’dan
mek için link’teki kısa filme göz atabilirsiniz.
başlamaktadır. Ürünün ayrıca ayak konmak için bir ilave aksesuarı daha
20. yüzyılın Amerika’sına şekil verdiği öne sürülen Eames çifti-
bulunmaktadır. Üretim aşamasında insan işçiliği gerektiren birçok adımı
nin, Amerikan kültür hayatına etkileri ve özel hayatları 2011 yapımı
içeren bu ürün, Eames’lerin “hesaplı mobilya üretme” genel yaklaşımına
“Eames: The Architect and The Painter” isimli belgesele de konu
aykırı olsa da hala popülerliğini korumaktadır. Eames’lerin tasarımlarının
olmuştur. Mobilyacılık sektörü açısından baktığımızda modern tasa-
çoğu Amerika’da Herman Miller, Avrupa’da ise Vitra firmaları tarafından
rıma doğrudan katkıları ve yeni tasarımlara esin kaynağı olmalarının
üretilmekte ve satılmaktadır. Türkiye’de bu ürünler Vitra’nın temsilcisi olan
yanısıra Eames’lerin kontrplak şekillendirme ve kalıplama alanında
Mozaik Design firmasından edinmek mümkündür.
yaptıkları öncülük sayesinde, kaliteli bir ahşap sandalyenin sadece
Eames çifti ve Los Angeles’taki ofislerinde 35 yıl boyunca çalışmış olan
usta işçiliğine bağımlı olmasının önüne geçilmiş oldu. İzleyen yıllar-
400’ün üzerinde yetenekli tasarımcı ve sanatçı, sadece modern tasarım
da, pres döküm ve plastik enjeksiyon gibi modern yöntemlerin geliş-
dünyasına damgasını vuracak çalışmalar yapmadılar, bunun yanısıra mi-
tirilmesine ve farklı malzemelerin bir arada kullanıldığı tasarımlarla
mari ve görsel sanatlar gibi farklı alanlarda da yenilikçi çalışmalara imza at-
tanışmamıza rağmen, kaliteli bir ahşap sandalyenin sadeliği ve şıklığı
tılar. 1959 yılında iki ulusun yakınlaşması çalışmaları kapsamında, Rusya’da
hiç bir zaman kıymetinden bir şey kaybetmemiştir. //
Eames Lounge Chair (1956)
www.2fmagazine.com // 31
ADVERTORIAL
Homend’den tezgahlarda yer sıkıntısına çözüm getiren yepyeni bir ürün:
PROFashion
K
üçük ev aletleri üreticisi Homend, katlanarak saklanabilme özelli-
tuşla çıkarılıp takılabiliyor ve uç alternatifleri ile stand mikserinde ha-
ğiyle mutfak tezgahlarında yer kaplamayan pratik stand mikse-
murdan keke, istenen her yemeğin malzemesini hazırlamak mümkün
ri PROFashion’u tüketicisinin beğenisine sundu. PROfashion’un
oluyor.
karıştırma haznesi haricindeki tüm parçaları üst üste katlanarak, küçük ev aletleri ile dolu tezgahlarda yer kaplama derdini ortadan kaldırıyor. Siyah ve beyaz olmak üzere iki renk alternatifine sahip olan 300
PROFashion’ın 349 TL’lik fiyatı da sunduğu özellikler göz önüne alındığında oldukça uygun.
watt gücündeki PROfashion’un döner haznesi, karıştırma işini yaparken kendi kendine dönerek kullanıcıyı yormuyor ve malzemelerin etrafa da-
Yenilikçi Homend küçük ev aletlerini Esse, YKM, Boyner, Me-
ğılmasını engelliyor. PROfashion, altı güç kademesiyle farklı ihtiyaçlara
diamarkt, Saturn, Electroworld, Teknosa, Darty, Evkur, Bi-
çözüm getirirken, benzerlerine göre oldukça büyük üç buçuk litrelik pas-
meks, www.hepsiburada.com, www.morhipo.com gibi mağa-
lanmaz çelik haznesiyle, çok çeşitli malzemeleri aynı anda karıştırmak
zaların yanı sıra seçkin züccaciyeler de dahil olmak üzere 600’ü aşkın
veya çırpmak isteyenlere çözüm sunuyor. PROfashion’un kolları ise tek
noktada bulabilirsiniz.
1 32 HAZİRAN 2013 // 2f MAGAZINE
2
3
4
RÖPORTAJ
Melih BİLGİN // melih@2fmagazine.com
ANLATACAK HİKAYELERİ OLAN TAKILAR
B
ugün sizlere genç bir inşaat mü-
hikayesi olduğuna inandığım günden beri
hendisinin hayata geçirdiği tasa-
hikayelerin peşine düştüm diyebilirim. Bu
rım atölyesinden bahsedeceğiz.
noktada Atölye Kici aslında “anlatacak hika-
Ana teması takı olan fakat birçok
yeleri olan bir atölye” olarak tanımlanabilinir.
farklı malzeme ile farklı çalışma-
Bu küçük hikayeler de isminin seçilmesinin
lara imza atan bu atölyenin ismi de bir hayli ilginç; Atölye Kici
bir nedeni oldu . Atölye Kici ne yapar? Aslında “elinden ge-
Kici’nin sahibi Burcu Sertbaş, gerçekleş-
len herşeyi yapar!” Ana tema takı tasarımı ,
tirdiğimiz keyifli röportajda atölyenin ismin-
bununla beraber deri, keçe, kumaş, ahşap ile
den, tasarım anlayışına ve koleksiyonlarına
de aram iyidir (gülümsüyor).
kadar her konuya değindi. İşte sahibinin deyimiyle ‘’anlatacak hikayeleri olan atölye’’ Kici.
Bize biraz kendinden bahsedebilir misin? Kici’yi nasıl ve ne zaman kurdun? Ben İnşaat mühendisiyim, aktif olarak
Kici nedir? Ne yapar?
çalışıyorum. Kici’yi 2 yıl önce kurdum ama
Kici anlam olarak küçük demek , eski
onu düşlemem biraz daha eski . Hayal etmek
Türkçe bir kelime. Herşeyin ve herkesin bir
gerçekleştirmenin yarısıdır diye düşünüyorum , çünkü hayal ettiğimiz sürece adım ata-
BURCU SERTBAŞ
biliyoruz ve gerçekleştirebiliyoruz. Hep bişeyler tasarlamak, ellerimle bişeyler üretmek
tanrıçalarının bir yo-
bana büyük bir keyif ve heyecan veriyordu.
rumunu
Mesleğimin tasarım ve maliyet analizi nok-
kendi tarzımda . Me-
talarında faydası oldu tabi, hatta bazı ürün-
sela siyah bir bileklik
lerin şablonlarını mimari çizim programında
tasarımım var adı
çizmişliğim vardır.
Persephone olan. Mi-
Kici’nin ana teması olan takı tasarımında nasıl bir yön izliyorsun?
zorla kaçırılmış yer altı kraliçesi Persephone. Siyah karanlığın, bileklik de bir nevi esaretin
ve metal olarak hazır malzeme kullanıyorum.
simgesi diye düşünüp onun için hikayeyi
Yaptığım aslında yeni bir şey üretmek değil,
oluşturdum .
bu konu tasarımın özüne uymayabilir. Ben
Bazen takıyı tasarladıktan sonra “ sen
sadece o malzemeleri bir hikaye içinde, ken-
bana ne anlatıyorsun ” diye sorup, hikayesini
di tarzımda birleştiriyorum. Yani işin tasarım
öyle oluşturuyorum. Bazen de önce hikayeyi
kısmı aslında tarzı ve sunumu oluyor . Belli
oluşturup tasarımını sonra yapıyorum. Biraz
bir çizgide farklı temalara sahip koleksiyon-
ilham perilerine bağlı yani (gülümsüyor).
Koleksiyonlarının temasını nasıl belirliyorsun? Mitoloji ,felsefe , doğa ,şiir… Bunların
34 HAZİRAN 2013 // 2f MAGAZINE
tosa göre yeraltı Tanrısı Hades tarafından
Takı tasarımında doğal taş, kristal, cam
lar tasarlayarak çalışıyorum.
PERSEPHONE - ‘Mitoses’
yapıyorum
Doğadan ilham aldığım “benim adım doğa” diye bir koleksiyonum var, kırmızı kelebekler, yeşil nehirlerin , mavi kuşların olduğu bir tema .
hepsi koleksiyonlarımın temaları. Mitoloji
Eski zamanlarda kullanılan isimleri çok
ve tarih ile özel bir ilgim ve çalışmam oldu-
beğeniyorum, o nedenle “eski isimler” adıy-
ğu için bunlar beni çok besleyen kaynaklar
la bir koleksiyonum var : Mahpeyker, Dilruba,
oluyor . Mitoses koleksiyonu buradan geli-
Firuze… v.s. Biraz eski zamanlardaki zarif
yor. Mitolojik efsanelerin , Anadolu ve Yunan
hanımefendilerden ilham aldığım bir kolek-
RÖPORTAJ
AMAZONES
BOŞLUK - ‘Denizden Gelen’
IŞTAR - ‘Mitoses’
NAZAR - ‘Mitoses’ www.2fmagazine.com // 35
RÖPORTAJ
Atölye Kici siyon oldu.
geçtiğim bir konu o yüzden henüz satışta
Şu an satış noktaların nerelerde ve ileride nerede olmak istiyorsun?
Onun yanında “Bir” diye biraz tasavvuf,
değil, şimdilik kendime ve arkadaşlarıma he-
biraz aşk ile ilgili bir koleksiyon var ki bu da
diye olarak yapıyorum. Ama yakında satışı da
İnternet sitem www.atolyekici.com dan
özünde varoluşa, yüce aşka, yaratım aşkına
olacak . Bunun yanında uzun bir süredir keçe
bütün ürünler görülebilir, mail göndererek de
dayanan bir ilhamla oluştu . Benim için çok
broşlar yapıyorum. Onda da özel olarak “ha-
sipariş verilebilir. Bu şekilde bir süredir çalışı-
özel bir yeri var. Biraz mistik biraz şiirsel…
valı broşlar” dediğim hava durumu üzerin-
yorum , bunun yanında belli koleksiyonlarımı
Masal diye biraz Fransız filmlerinden
den kişinin moral durumunu anlatan mizahi
Kuzguncuk’ta Bir Kuzguncuk Dükkanı ve
çıkan küçük hanımları andıran bir kolye ve
tarzda bir seri ve “elmadan masallar” diye
Cihangir’de Atölye Mariposa’da görebilirsi-
broş serisi var.
gökten üç elma düşmesiyle biten masalları
niz. İleride olmak istediğim nokta tabiki kendi
anlatan bir seri var.
butiğimi açmak. Buranın biraz sergi biraz atölye
En son çalıştığım “Denizden gelen” ve “Amazones” diye iki koleksiyon oldu . “De-
Ayrıca ” Happy Candies” dediğim bir
biraz kafe gibi hem kişilerle birebir sohbet ede-
nizden gelen “ serisi tamamen metal, kırmızı
nikah şekeri/ bebek şekeri alanı var. Arkadaş-
bileceğim, hem çalışma yapabileceğim hem
ve beyaz mercan ve sedeften oluşan bir ta-
larıma hediye olarak başlamıştım, çok beğe-
de çeşitli sunumlar yapabileceğim interaktif bir
sarım. Tarzı biraz şehirli , biraz modern ama
nilip sipariş gelince neden olmasın dediğim
butik olmasını istiyorum. Bunun da hayalini ve
denizi, özgürlüğü, kavuşmayı, ayrılığı, bu
bir alan oldu . Onda da yine kendi tarzımda
tasarımını bir süredir yapıyorum, geriye sadece
noktadaki geçişleri anlatıyor. Herbir parça-
üretim yapıyorum ve bütün nikah şekerinin
zaman ve bu zamanda karşıma çıkıcak fırsatları
nın hikayesinde deniz ve şiir denilince akla
bir hikayesi oluyor… Butik çalışıyorum o ko-
değerlendirmek kalıyor...
ilk gelen , çok sevdiğim Orhan Veli ve Sait
nuda da.
Faik’in şiirleri oldu . Amazones ise tamamen deri ve metal
Butik çalışmak yerine, yüksek adetlerde üretim geçmeyi düşünüyor musun?
Son; Atölye Kici, son dönemde seri üretimle kaybetmeye başladığımız güzellikleri yansıtmayı
kullanarak , Yunan mitolojisindeki kadın
Her bir koleksiyonda farklı temalar üze-
seven, butik olmayı bir felsefe olarak belirlemiş
savaşçılar olan amazonlardan ilham alarak
rinden farklı hikayeler anlatmayı seviyorum,
bir atölye. Burcu Sertbaş’ın işinden arta kalan za-
yaptığım bir koleksiyon oldu. Biraz savaşçı,
bu nedenle özel olması, çok fazla sayıda ol-
manlarda ortaya çıkardı işleri gerçekten hayran-
mücadeleci ve özgür bir kadını anlatıyor .
maması benim tercihim. Aldığınız bir takının
lık verici. Atölye Kici, hem özverisi hem de sahip
Geçmişten günümüze taşınan bir mücadele
ya da aksesuarın sınırlı sayıda olduğunu ve
olduğu anlayış ile saygımızı kazandı. Açıkçası bu
ruhunu simgeliyor.
bir hikayesi olduğunu , bunun da yazılı ola-
atölyenin arkasındaki insanın kendi gönlünce
rak özel kutusunda aldığınızı bilmek sanırım
tasarladığı bir butikte oturup bir çay içme fikri
kişiyi daha mutlu eder, çünkü ben bu şekil-
de bizi heyecanlandırdı. Umarız Burcu Sertbaş’ın
Takı tasarımının dışında bu “elinden gelen şeyler “nedir? Bir süredir yoğun olarak deri üzerine ça-
de çalıştığımda mutlu oluyorum , keyif alıyo-
bu hayali kısa zamanda gerçekleşir. //
lışıyorum . Defter, cüzdan, çanta, kemer gibi
rum. Tasarladıklarım benim için özeller, alan
www.atolyekici.com
aksesuarlar tasarlıyorum. Çanta yeni üretime
kişi için de özel olmasını isterim .
atolyekici@gmail.com
36 HAZİRAN 2013 // 2f MAGAZINE
RÖPORTAJ SELENE Güneş Helios’un ve şafak Eos’un kardeşi Ay Tanrıçası Selene !!! Bak Helios terk ediyor bu dünyayı yavaş yavaş ... Sıra sende, başla kendi yolculuğuna. Unutma! Ne zaman ki Eos gürünür uzaktan o zaman senin yolculuğun da bitmiş demektir bir sonraki geceye dek ... SELENE - ‘Mitoses’
ŞAHMARAN - ‘Mitoses’
MAHPEYKER Mahpeyker’di kızın ismi onu ilk gördüğünde aşık olan sultanın dilinde “Nur yüzlü, yüzü ay gibi parlak” tı anlamı Sarayda ise namı “Kösem Sultan” dı , önde giden manasında....
MAHPEYKER - ‘Eski isimler’
MAVI BALIK - ‘Benim adım doğa’
GÜLENDAM - ‘Eski isimler’ www.2fmagazine.com // 37
KAPAK KONUSU
S
ZEVK-İ
Aslıhan KARLIDAĞ // aslihan@2fmagazine.com
SEFA
@aslihankarlidag
evgili okuyucular, bu köşede sizlere
İttihatçı subayları, mebusları buldukları yerde
uzunluğu toplamından daha küçük olan üçün-
her ay zevk-i sefa içinde anlar geçi-
öldürmüşler.
cü kenarıdır.
rebileceğiniz önerilerle geleceğim.
Selanik’ten gelen Hareket Ordusu isyanı
İlk sayımızın ilk mekanı son günlerde
bastırmış. Taht el değiştirmiş, Abdülhamit döne-
İstanbul’un en popüler mekanı olan
mi son bulmuş.
Konaklama: Parkta çok sayıda bank bulunmaktadır.
Taksim Gezi Parkı olacak. Her gün televizyonlar-
Taksim Topçu kışlası bu tarihten itibaren as-
da gördüğümüz, sosyal medyayı sarsan, ünlüle-
keri amaçlar dışında konumuna ve boyutlarına
rin, gençlerin yeni uğrak yeri olan Taksim Gezi
bağlı olarak farklı şekillerde kullanılmaya başlan-
Yağmur yağar, sinek ısırır diyorsanız burada
Parkı’nı daha yakından tanıyalım.
mış. Osmanlının son döneminde Şehir müzesi,
çimlere basmak yasak değildir. Dolayısıyla çadır
sergi alanı, gösteri merkezi olarak hizmet veren
kurup keyifli bir gece geçirebilirsiniz. Sabah kuş
Kışla son olarak futbol stadyumu olarak kulla-
cıvıltısıysa uyanmanın keyfine doyamayacak-
nılmış.
sınız. Dikkat bağımlılık yapabilir. Mekana çadır
Tarİhİ: 1560 yılında İstanbul’da yaşanan büyük bir veba salgını sonrasında bugünkü Taksim Gezi
1940 yılında Taksim Topçu Kışlası yıktırılıp,
Parkı’nın da bulunduğu geniş bir alan Ermeni
kışlanın arazisi üzerine bir park yapılmış, Taksim
mezarlığı olarak kullanılmış.
Gezi Parkı…
Parkın bulunduğu alana,1806 yılında III. Selim döneminde Kapıkulu askerlerinin topçu
Günümüzde:
Bankların üzerine kıvrılıp püfür püfür rüzgarı yüzünüzde hissederek uykuya dalabilirsiniz.
kuran birçok arkadaşım geceyi orada geçirmeye devam etmekte.
Ne Yapılır? Bugünlerde park
ocağı olarak Taksim Kışlası (Topçu Kışlası) inşa
Taksim’deki tek yeşil alan olan Gezi Parkı,
edilmiş. Tarihe adını 31 Mart ayaklanmasına ev
insanların ağaçların gölgesinde soluklandığı, sa-
tan Beşiktaş tribün gru-
sahipliği yaparak yazdırmış. 13 Nisan 1909 tari-
bahları kahvaltılarını yaptıkları bir alandır. Yazın
bu Çarşı’yla tezahürat
hinde Avcı Taburu’na bağlı alaylı askerler, ken-
sıcağında nefes alabileceğiniz, serinleyeceğiniz
yapmaya kadar geniş
dilerine önderlik eden din adamlarıyla birlikte
önemli bir mesire yeridir. Parkın konumu do-
çerçevede etkinliklere
ayaklanmış. Önce komutanlarını öldüren asker-
layısıyla Taksim’den Harbiye yönüne geçmek
ev sahipliği yapmak-
ler ‘Şeriat isteriz’ nidalarıyla yakıp yıkmış sonra
isteyen yayalar içinse üçgenin iki kenarının
tadır.
38 HAZİRAN 2013 // 2f MAGAZINE
LGBT
bireyleriyle göbek atmak-
GEZİ SAĞLIK
ZEVK-İ
SEFA
Düzenlenen ücretsiz konserlere katılabilir,
zat parkın açık mutfağında pişirilmiş sulu
hatta yoga yapabilirsiniz. Yoga hocası yok fakat
yemekler, çorba çeşitleri, pilav ve makarna
bilen birileri size mutlaka yardımcı olacaktır.
bulmak mümkün. Ayrıca günün her saati
boşaltmak
bisküvi, kraker yine ücretsiz olarak siz yeşil-
için kitap okumak isterseniz, Taksim Gezi
Parkta
gezinirken
kafanızı
severlerin hizmetine sunulmuştur. Hijyen ko-
Kütüphane’nin her kesime hitap eden kitapla-
nusunda hiç endişeniz olmasın, halk temizlik
rını alıp bir ağacın gölgesinde okuyabilirsiniz,
ve hijyen konusunda son derece titizdir.
tabi ki iade etmek şartıyla. Unutmayın bu kü-
Diğer mekanların aksine buraya dışardan
tüphane Türkiye’deki vatandaşların bağışladığı
yemek getirmek serbesttir. Dışardan yiyece-
kitaplarla oluşturulmuştur.
ğinizi alıp parka gelebilir, yeşilliğin içerisinde
Çok yorgunsunuz, şöyle bir şekerleme yap-
temiz havayı soluyarak yiyebilirsiniz. Burada
sam ne güzel olur diye düşünürseniz, ağaç dal-
küçük bir uyarı yapmak istiyorum, parkta
larına kurulmuş hamaklara uzanabilirsiniz. Ha-
paylaşım esastır. Yediklerinizi etrafınızdaki-
maklar doluysa üzülmeyin, hamaktaki arkadaşa
lerle paylaşırsanız ya da en azından paylaş-
meramınızı anlatırsanız sizi anlayacaktır.
mayı teklif ederseniz çok şık bir hareket olur.
Ne Yenİr Ne İçİlİr?
İlk Yardım:
Burada yiyecek içecek veya
Olur da başınıza bir iş gelirse diye Tak-
saat kısıtlaması yoktur. Dilerse-
sim Gezi Parkı’nda seyyar bir ilk yardım alanı
niz ücretsiz açık büfesinden
bulunmaktadır. Gazlı bez, yara bandı, limon,
faydalanabilirsiniz. Açık bü-
talcid veya sirkeye ihtiyacınız olduğunda
fede sıradan vatandaşların
yine ücretsiz olarak buradan edinebilirsiniz.
evde pişirdikleri börekler,
Yaralanmanız ağırsa gönüllü doktorlar veya
poğaçalar ile birlikte biz-
tıp öğrencileri size yardımcı olacaktır.
İbadet: Taksim Gezi Parkı tarihine inat dinler üstü bir yerdir. Namazınızı kılabilir, İncil okuyabilir, tütsü yakabilirsiniz. Garipsenmez ya da engellenmezsiniz.
Kİmler Gİder? Bu parkta her yaştan, her fikirden, her zümreden insan görmek mümkün. Sosyalist, faşist, apolitik insanlar yan yanadır. Fenerbahçe-Galatasaray, Adanaspor-Adanademirspor, Bursaspor- Beşiktaş, Karşıyaka-Göztepe taraftarlarının severek gittikleri bir yerdir. Park aynı zamanda birçok ünlünün de uğrak yeridir. Mehmet Ali Alabora, Şebnem Sönmez, Okan Bayülgen, Berna Laçin, Bergüzel Korel, Halit Ergenç gibi oyuncuları, Sunay Akın, Melis Alphan, Özgür Mumcu gibi yazarları burada görmek mümkündür. Unutmadan söyleyeyim, Taksim Gezi Parkı’nda eylem yapan penguenler görürseniz alıcılarınızın ayarıyla oynamayın... Keyifli Günler // www.2fmagazine.com // 39
KAPAK KONUSU
Melih BİLGİN // melih@2fmagazine.com
DSLR’ların Sonu Yakın mı?
S
on yıllarda yavaş ama istikrarlı bir yükseliş içinde olan kompakt sistem fotoğraf makineleri (CSC), 2012 yılıyla birlikte DSLR’lardan rol çalmaya başladı. Yeni sensörler ile görüntü kalitesi konusunda kendini çok geliştiren yeni modeller, kozları arasına ekledikleri zengin özelliklerle de dikkatleri üzerine çekmeye başladı.
Böylece küçük boyut avantajının yanında artık görüntü kalitesi konusunda bir dezavantajdan bahsedemez olduk. Bu trend bazıları için uzun yıllardır sektörü elinde bulunduran DSRL’ların hükümdarlığının sona ereceğinin habercisi. Fakat DSLR’lar halen popülaritesini koruyor ve kullanıcılar kompakt sistem modeller konusunda halen çekimser.
Aynalı ya da Aynasız... İşte bütün mesele bu! Genel olarak Compact System Camera – Kompakt Sistem Fotoğraf Makinesi (Bizde kamera ve fotoğraf makinesi ayrı anlamlara gelse de İngilizce’de ikisi de ‘‘Camera’’ olarak anılıyor) olarak nitelendirilen segment için ‘’Aynasız’’ terimi de çok sık kullanılıyor. Çünkü onları DSLR’lardan ayıran tek fark aslında sensörün önünde bulunan açılı aynaya sahip olmamaları. Fakat bu durum öyle büyük bir fark yaratıyor ki kullanılan teknolojiler farklılışmaya başlıyor.
Pekİ bu aynayı bu kadar önemlİ kılan ne? Bu soruyu cevaplamak için öncelikle fotoğraf makinelerinin çalışma mantığından bahsetmek gerek. Fotoğraf dediğimiz çıktı, aslında ışığın bir algılayıcı ile olan ilişkisinden ibaret. Eski makienelerde ışığa ve dolayısıyla ışığın yarattığı fark dalga boylarına yani renklere duyarlı olan algılayıcı bir film oluyordu. Filmin üzerine düşen ışık bir kimyasal tepkime yaratıyor ve sonunda ortaya görüntü çıkıyordu. Çekilen fotoğrafın rastgele bir ışık hüzmesi olmasını önleyen şey ise bir lens oluyor. Lens, ışığı yakalayarak tam da filmin boyutuna uygun şekilde küçültüyor ve odaklanmak istediğimiz noktanın fotoğrafta net çıkmasını sağlıyor. Bir fotoğrafın doğuş öyküsü en temel anlatım şekliyle böyle. Fakat fotoğrafı çekebilmek için sadece algılayıcının ışığı, görüntüyü görmesi yetmiyor. Ne çektiğinizi bilebilmeniz için fotoğrafı çeken olan sizin de sahneyi görmeniz gerek. Burada da devreye ikinci ışık yolu giriyor. 1900’lerin başlarındaki ilk fotoğraf makinelerine baktığımızda bunlarda iki adet ışık yolu olduğunu görüyoruz. Biri, görüntünün lensten geçerek algı40 HAZİRAN 2013 // 2f MAGAZINE
KAPAK KONUSU
‘’Aynasız’’ kompakt sistem fotoğraf makineleri yeni jenerasyon modelleriyle çok daha iddialı. Peki bu geçici bir trend mi yoksa DSLR’ların sonu yakın mı? www.2fmagazine.com // 41
KAPAK KONUSU
42 HAZİRAN 2013 // 2f MAGAZINE
KAPAK KONUSU layıcıya ulaşmasını sağlarken diğeri de aynı açıyla görüntüyü, delikten bakan kişinin gözüne ulaştırıyordu. Böylece kişi, bu delikten baktığında ne çekeceğini görüyor ve gerekli ayarları yapıyordu. Fakat bu makineler oldukça büyük ve ağırdı. Şimdiki fotoğraf makinenize aynı lensten üst üste iki tane taktığınızı düşünün. Üstelik o zamanlar teknoloji çok daha eskiydi. Dolayısıyla portatif fotoğraf makineleri yaratmak için çalışmaların başlaması uzun sürmemişti. 1943 yılında ortaya çıkan ‘’SLR’’ konsepti bu sebeple devrimseldi. Single Lens Reflex kelimelerinin kısaltılmış hali olan SLR, aslında konsepti tam olarak tanımlayan bir isim. ‘’Single Lens’’ yani tek lens denmesinin sebebi bu teknik ile makinede ikinci ışık yolu yani ikinci lense gerek kalmaması. ‘’Reflex’’ kelimesi ise yansımayı temsil ediyor ve bu noktada da hayatımıza ayna giriyor. SLR makineler, lensten geçip sensöre ulaşacak görüntünün optik olarak göze aktarılabilmesini çok daha küçük bir alanda sağlıyor. Böylece daha küçük ve taşınabilir makineler doğmuş oluyor. Bu teknik ile tek ışık yolundan geçen ışık, sensörün önündeki açılı bir ayna tarafından yukarı yansıtılıyor. Burada bulunan bir prizma ayna ise görüntüyü sizin gözünüz için uygun hale getiriyor. Bu sebeple SLR’ların hepsinin üst kısmında üçgen ya da bombeli bir çıkıntı bulunuyor. Prizma ayna, büyüklüğü sebebiyle böyle bir çıkıntı yaratılmasını mecbur kılıyor. Şimdi diyeceksiniz ki ayna görüntüyü yanstıyor. Bizim algılayıcı görüntüyü nasıl görüyor? Burada kulaklarınıza gelen bir sesi hatırlamakta fayda var. Tüm SLR makineler fotoğraf çekildiği anda ‘‘klink’’ bir ses çıkarır. Bu shutter yani perde ile birlikte kalkıp – inen aynanın sesi. Yani ayna, bir anlığına yukarı çıkarak sensöre ışık düşmesini sağlıyor ve süreç tamamlandığı aşağı inip tekrar gözünüze görüntü sunmaya devam ediyor. 1950’lerden 1990’ların başına kadar piyasadaki en iyi görüntü sistemi SLR olarak kaldı. 70’lerde popüler olan Rangefinder kameralar ise zor kullanımı sebebiyle fazla yaygınlaşmadı. Bugün Leica’larda yaşamaya devam ediyor. Arada birkaç üretici de SLT yani yarı geçirgen aynaya sahip teknolojiler denese de bunlar hiç bir zaman SLR’lar kadar başarılı olamadı. Şimdilerde Sony’nin Alfa serisi de bunun dijital versiyonunu kullanıyor fakat Sony’nin satış rakamları ortada. Üstelik NEX modelleri, Alfa’lardan çok daha iyi sonuçlar veriyor. Bunlardan yazımızın ilerleyen bölümlerinde bahsedeceğiz.
Dİjİtale geçİş Gördüğünüz gibi SLR makineler neredeyse 100 yıl boyunca pazara hükmetti ve her zaman performans olarak en üst seviyeyi temsil etti. Ancak 1988 yılında ilk DSLR yani SLR’nin dijital bir algılayıcı ile çalışan versiyonu üretildiğinde ortaya farklı sorunlar çıkmaya başladı. Zira kişisel bilgisayarlar yayılmaya başlıyordu ve ordu – NASA gibi kurumlar fotoğrafları dijital olarak verebilen makinelere ilgi göstermeye başlamıştı. Fakat depolama halen oldukça büyük bir sorundu ve 100MB’lık bir depolama cihazı sırt çantası boyutlarındaydı. Üstelik fotoğrafların çözünürlükleri düşüktü ve renkleri çoğu zaman yanlış veriyordu. Fakat 2000’li yılların başlarına gelindiğinde dijital makinelerin üretim maliyetleri nispeten uygun seviyelere gelmişti ve depolama sorunları çözülmüştü. Bu sebeple daha geniş kitlelere hitap eden DSLR’lar üretmek mümkün hale gelmişti. Fakat çözülemeyen bir sorun vardı; ‘’ön izleme’’. Bugün fotoğraf makinelerinde vazgeçilmez özelliklerden biri, fotoğrafı çekmeden önce ekran üzerinden görüntüyü izleyebilmektir. Fakat DSLR’lar için bu durum başlarda büyük bir problemdi ve aslına bakarsanız 2007 yılına kadar başarılı bir çözümü bulunamamıştı. Bunun sebebi aynanın, algılayıcının önünde durmasıydı. Görüntünün ekrana yansıtılabilmesi için dijital sensöre ışığın düşmesi gerekiyordu. Ancak o zamanda aynadan yansıyan ışığa göre ölçüm yapan otomatik odak sistemi çalışmıyordu. SLR’ların hüküm sürdüğü dönemde kimse kontrast tabanlı odak sistemi ile fazla ilgilenmemişti. İşte aradan geçen 6-7 yıllık bu dönemde farklı çözümler daha fazla ilgi görmeye başladı. İlk olarak 2004 yılında ortaya çıkan değiştirebilir lensli kompakt sistem kameralar da bunlardan biriydi. Bu makineler aynayı tümüyle konseptin içinden çıkarıyordu ve kontrast tabanlı odak sistemi kullanıyordu. Elbette ilk modeller çok başarılı değildi. Sürekli kontrast tabanlı sistemi kullanmak otomatik odaklanmayı çok yavaş yapıyordu ve başlarda görüntü kalitesi DSLR’larla kıyaslanacak seviyede değildi. Başarılı makineler görmek için 2011 yılına kadar beklemek gerekecekti fakat büyük Japon firmaları bu konseptin geleceği olacağını görmüştü.
Aynasından kurtulan Promete... Aynasız, kompakt sistem makineler kontrast tabanlı odaklanma sistemi üzerine farklı algoritmalar, yazılımlar ve donanımlar geliştirmeye devam etti ve hız konusunda DSLR’ları yakalamaya başladı. Üstelik lens çeşitleri çoğalıyordu ve algılayıcılar da nihayet istenen kaliteye ulaşmaya başlamıştı.
“SLR’ların hüküm sürdüğü dönemde kimse kontrast tabanlı odak sistemi ile fazla ilgilenmemişti” www.2fmagazine.com // 43
KAPAK KONUSU bu modu kullanmaya kalkarsınız otomatik odaklamanın acı verici şekilde yavaş olduğunu görürsünüz. Dolayısıyla verimli bir kullanım için optik vizörü kullanmak zorunda kalırsınız. Kompakt sistemler böyle değildir. Makineyi istediğiniz şekilde tutar ve ekran üzerinden neyi çekeceğinize karar verirsiniz. Bu durum özellikle günlük kullanım ve sokak fotoğrafçılığı için çok faydalı // Ayna yok, çok daha küçük gövde: Aynasız olmanın dezavantajları ortadan kalkmaya başladıkça boyut avantajı da daha çok ön plana çıkıyor. Açılı bir aynanın ortadan kalkmış olması makinenin çok daha ince olmasını sağlıyor. Prizma aynadan da kurtulunca kompatk sistem makineler ciddi biçimde küçülmüş oluyor. // Hafiflik: Elbette daha küçük olan ve bazı ağır parçalardan kurtulan makineler yarı yarıya daha hafif oluyor. // Küçük sensör, küçük lensler: Aslında bu tüm kompakt sistemlerin avantajı değil. Zira APS-C boyutlu sensör kullanan Canon, Sony, Samsung ve Fujifilm gibi markaların lensleri haElbette sektörün genelinde yaşanan gelişmeler de kompakt sistem makinelere katkı yapmaya başladı. Pil, devre elemanları ve hafıza kartlarının küçülmesi makinelerin daha küçük ve verimli olabilmesini sağladı. Böylece küçüklüğün yarattığı dezavantajlar ortadan kalkmaya başlıyordu. Ancak tüm bunlara rağmen CSC’ler, DSLR’lara rakip olarak görülmüyordu. Çünkü sadece verimli ön izleme ve kontrast tabanlı odak sistemi için DSLR’lardan vazgeçmek pek mantıklı değildi. Burada Sony ve Leica’nın sektöre katkısı büyük oldu. Leica’nın tam kare algılayıcıya sahip aynasız modelleri özellikle profesyoneller arasında ilgi görmeye başlamıştı. Sony’nin de çok daha uygun fiyatlara kompakt sistem modeller
“Elbette sektörün genelinde yaşanan gelişmeler de kompakt sistem makinelere katkı yapmaya başladı.” 44 HAZİRAN 2013 // 2f MAGAZINE
üretmesi bu segmentin birden gündeme oturmasını sağladı. * Bu noktadan itibaren kompakt sistemli modeller birer alternatif olarak görülmeye ve sunduğu avantajlarla değerlendirilmeye başlandı. Bu avantajlar elbette kullanıcıdan kullanıcıya değişiyor ama genelleme yaparak şu şekilde sıralayabiliriz; // Hızlı ve verimli ön izleme sistemi: Makineyi vizöre bakmadan sürekli ekran üzerinden ön izleme yaparak kullanabiliyorsunuz. DSLR’da
len biraz büyük. Fakat m4/3 boyutlu sensör kullanan Panasonic ve Olympus gibi firmalar çok küçük ve optik olarak çok başarılı lenslere sahip. Böylece gövde + lens yani makinenin toplam boyutu daha küçük oluyor. // Çok başarılı video çıktıları: Bu konuda özellikle Panasonic çok iyi işler başarıyor. Küçük algılayıcı ile data çıktılarını ideal boyutlarda tutarak sıkıştırma konusunda daha esnek davranan firma, bu sayede tam kare algılayıcılı makinelere rakip sonuçlar sağlıyor. // Titreşimin azaltılması: DSLR makinelerde fotoğraf çekme anında ayna hareket ettiği için bir titreşim oluşuyor. Bu durum özellikle düşük perde hızında el çekimlerinde sorun yaratıyor. Fakat kompakt sistem makineler aynaya sahip olmadığı için bu titreşimden de kurtuluyor. Üstelik Olympus’un geliştirdiği titreşim engelleyici gibi sistemler el çekimlerinde çok daha az sarsıntılı fotoğraflar sağlıyor. * Elbette kompakt sistem makineler her alanda DSLR’lardan üstün değil. Başlıca dezavantajları şöyle sıralayabiliriz; // Faz tabanlı odak sisteminden yoksun kalmak: Kontrast tabanlı odak sistemi çok gelişmiş olsa da halen DSLR’da kullanılanlar kadar güvenilir değil. Özellikle düşük ışıkta ve hareketli objeleri takip etmekte çok zorlanıyorlar.
// Dijital vizör zorunluluğu: Bu makinelerde ayna olmadığı için TTL optik vizör yani lensin içinden gelen ışığı kullanan bir vizör kullanılamıyor. Dijital vizör kullanmak zorunlu hale geliyor. Fujifilm buna daha klasik, ikinci bir optik ışık yolu
//
KAPAK KONUSU
kullanan vizör ile çözüm bulmuş olsa da pek yaygınlaşmadı. Fakat özellikle Sony, dijital vizör konusunda sürekli yeni gelişmeler kaydetmeye devam ediyor. // Kullanım zorluğu: Elbette bu durum kullanıcı tercihlerine göre değişir. Fakat küçülen gövdeler tuş sayısının azalmasına anlamına geliyor ki bu da ayarlara doğrudan ulaşımın kısıtlanması demek. Bununla birlikte tuşların boyutları da küçülüyor ve onlara basmak zorlaşıyor. Bu sebeple artık kompakt sistem makinelerde dokunmatik ekran standart hale gelmeye başladı. Ayrıca Wi-Fi üzerinden akıllı telefonlarla kontrol yöntemi de yaygınlaşmaya devam ediyor. Görüldüğü gibi aslında kompakt sistem modellerin DSLR’lara göre artıları, eksilerinden daha fazla. Yani yeni bir bakış açısının yanında birçok avantaj da sağlıyor. Dezavantajlar ise çoğunlukla profesyonel DSLR kullanıcılarını ilgilendirecek konularda. Hızlı hareket eden objeleri yakalamak ya da en zor anlarda en iyi sonuçları elde etmek zorunda değilseniz, kompakt sistem size ihtiyacınız olan her şeyi sunuyor demektir. Bu bahsettiğimiz kitle bugün fotoğraf makinesi kullananların %90’ına denk geliyor diyebiliriz. Yani aslında DSLR’lar artık sadece %10’luk bir kısım için vazgeçilmez olmalı. Olmalı diyoruz çünkü durum gerçekte böyle değil. Fakat burada tek bariyer olarak markacılık kaldı. Bundan son bölümde detaylı olarak bahsedeceğiz.
Kompakt sİstem segmentİnİn yükselen yıldızları Kompakt sistem segmentinde yine Japon firmaların üstünlüğünü görüyoruz. DSLR pazarında olduğu gibi bu pazarda da Japon firmaları görüntüleme teknolojileri konusunda uzmanlıklarını konuşturuyor. Nitekim bu segmenti yaratan da bir Japon firması olan Epson’du. Şuan pazarda Japonlar dışında sadece Alman firması olan Leica ve Güney Koreli Samsung’un adını sayabiliriz. Özellikle 2011 sonlarında ve 2012 yılının başlarında pazara giriş yapan modeller komwww.2fmagazine.com // 45
KAPAK KONUSU ğımızda 16-35mm bir lens, APS-C algılayıcılı bir makine üzerinde 24-53mm olarak görev yapıyor. Dolayısıyla 16mm’deki görüntüyü elde etmek için APS-C algılayıcılı makinelerde 10mm açıya sahip bir lens kullanmak gerekiyor. Fakat “crop factor” adı verilen bu durum, telefoto yani uzak mesafeleri çekmek için tasarlanan lenslerde bir avantaja dönüşüyor. Çünkü 300mm’lik bir lens, APS-C algılayıcıya sahip bir makine üzerine 450mm olarak görev yapıyor.
//
pakt sistem segmentine bambaşka bir hava
aynı alanı kapladığı için lenslerin odak uzaklığı
kattı diyebiliriz. Panasonic, Sony, Olympus ve
yani sunduğu görüntü açısı da aynı oluyor. Bir
Fujifilm burada yükselen yıldızlar olarak göze
örnek ile açıklama gerekirse 16-35mm bir lens,
çarpıyor. Onların ardından ise Samsung, Pentax
tam kare algılayıcılı bir makine üzerinde yine 16-
gibi firmalar geliyor. Dikkat ederseniz burada
35mm olarak görev yapıyor. Algılayıcı boyutu
DSLR pazarının lideri olan Canon’un adı geçmi-
küçüldükçe lenslerin açısı gittikçe daralıyor. Yani
yor. Zira Canon’un değiştirebilir lensli tek kom-
16-35’i APS-C algılayıcıya sahip bir makinede
pakt sistem modeli olan EOS M oldukça büyük
kullandığınız zaman açı, 1.5 ile çarpılmış oluyor.
bir hayal kırıklığı yarattı. Nikon’un ise 1 serisiyle
Dolayısıyla elinizdeki lens aslında 24-52mm’ye
biraz kafası karışık gibi. DSLR pazarında ilk 3’te
dönüşmüş oluyor. Bu durum manzara fotoğrafı
olan Sony, kompakt sistem makinelerde ışığı
çekenler için can sıkıcı oluyor.
rakiplerinden önce gördü diyebiliriz.
Pahalı fotoğraf makinelerinde büyük algıla-
Kompakt sistem makinelerden bahsetme-
yıcı kullanılmasının bir sebebi var; büyük algıla-
den önce biraz algılayıcı boyutlarına değinmek
yıcı, daha iyi görüntü kalitesi sunuyor. Yüzey ve
gerek. Zira bu makineleri birbirlerinden ayıran
piksel alanı daha büyük olan algılayıcılar alan
en önemli özelliklerden biri algılayıcı boyutu
derinliği ve ISO konusunda küçük algılayıcıla-
oluyor.
ra göre daha iyi sonuçlar veriyor. Fakat büyük
Büyük sensör = Daha İyİ görüntü
algılayıcı kullanmak, aynı zamanda makinenin maliyetini artıran bir durum. Üstelik lenslerin de
Fotoğraf makinelerinde görüntü kalitesine
daha büyük olmasını zorunlu kılıyor. Dolayısıyla
etki eden birçok değişken bulunuyor. Bunların
burada devreye daha küçük sensörlü modeller
başında firmanın görüntüyü işleme konusun-
giriyor.
daki uzmanlığı ve tercihleri geliyor. Dolayısıyla iyi bir fotoğraf makinesi, aslında üreticisinin tecrübesi ve kararlarıyla meydana geliyor. Fakat iyi bir görüntü elde etmek için öncelikle iyi bir algılayıcıya sahip olmak şart.
APS-C Algılayıcı: Performans + Düşük malİyet APS-C adı verilen ve birçok DSLR modelinde görev yapan sensörler, tam kare
Algılayıcının görüntü kalitesi, boyutlarına
sensörlere göre 3/2 daha küçük ve daha az
göre değişkenlik gösteriyor. Bugün en popüler
maliyetli. Ancak bu küçülme, özellikle ISO
fotoğraf makineleri konumundaki DSLR’ların
konusunda bir dezavantaj yaratırken lensler-
en üst seviye modelleri 35mm Full Frame yani
de de 1.5 ya da 1.6’lık bir kayıp yaratıyor. Bu
Tam Kare adı verilen algılayıcıları kullanıyor. Bu
kayıp, geniş açılı lenslerde açının daralması-
algılayıcılar, eski filmli fotoğraf makineleriyle
na sebep oluyor. Daha önceki örneğe baktı-
46 HAZİRAN 2013 // 2f MAGAZINE
Micro Four Thirds (m4/3) ve Nikon CX Kompakt sistem fotoğraf makineleri ilk popüler olduklarında üzerlerinde “Micro Four Thirds” adı verilen algılayıcılar bulunuyordu. Bu algılayıcılar, tam kare bir algılayıcıya göre 4/1 boyutlara sahip yani APS-C algılayıcılardan da daha küçük. Dolayısıyla görüntü kalitesindeki kayıp daha da fazla oluyor. Bu sebeple üreticiler, yakın zamanda kompakt sistem kameralara APS-C algılayıcıları monte etmeye başladı ve bu durum görüntü kalitesini artırıp, pazarı büyütmeye başladı. m4/3 algılayıcılar ise ISO dışındaki her alanda rakiplerinden geri kalmayacak sonuçlar veriyor. Bir de kendine farklı bir yol çizmeyi tercih etmiş olan Nikon var. Japon firma, kompakt sistem fotoğraf makineleri olan V1 ve J1’de “Nikon CX” adını verdiği kendi algılayıcı boyutunu kullanıyor. Bu algılayıcı, Micro Four Thirds’lerden de daha küçük ve neredeyse Nokia 808 PureView cep telefonunda kullanılan algılayıcı ile aynı. Nikon’un 1 serisiyle fazla dikkat çekememesinin sebebi de bu olsa gerek. Algılayıcı boyutları, 200-300 TL seviyesinde kompakt modellere inildikçe daha da küçülüyor ve neredeyse küçük bir nokta haline geliyor.
Pekİ kompakt sİstem fotoğraf makİnelerİ arasında en dİkkat çeken modeller hangİlerİ? Son yıllarda kompakt sistem modellere olan ilgi artınca neredeyse tüm firmalar dikkat çekici modellerle pazara girdi. Ancak bazı modeller öylesine büyük ilgi gördü ki tüm segmentin büyümesini sağladı. *
KAPAK KONUSU // KApak
Sony NEX-7
//
Sony’nin ilk kompakt sistem modelleri NEX-3 ve NEX-5 olmuştu. Ardından firma bu modellerin yenilenmiş versiyonlarını piyasaya çıkarttı. O sıralar biz de NEX-5’in serinin lideri olduğunu düşünüyorduk. Fakat Sony, NEX-7 ile herkesi şaşırtmayı başardı. Sony NEX-7, SLT A77 modelinde de (ve bazı Nikon modelleri) kullanılan 24.3 MP APS-C algılayıcı kullanıyor. Sony tarafından bizzat geliştirilen bu algılayıcı, NEX-7’de aynasız sistem sayesinde SLT A77’den çok daha iyi bir performans sergiliyor. NEX-7, neredeyse Canon 5D Mark serisiyle bile baş edebilecek keskinliğe sahip. Elbette yüksek ISO değerlerinde sonuç çok farklı oluyor ama ışığın iyi olduğu ortamlarda NEX-7’nin sonuçları muazzam. Görüntü kalitesinin yanında üstünde iki adet kontrol tekeri ve çok yüksek çözünürlüklü bir dijital vizörü bulunan NEX-7, kullanım açısından da kompakt sistem makineler arasında en önde gelenlerden biri. Elbette bu makinenin fiyatı da pek ucuz değil. Fakat benzer fiyat seviyesindeki rakipleriyle kıyaslandığında pahalı da sayılmaz. Sony NEX serisinin en büyük sıkıntısı ise halen çok iyi optik kalite sunan küçük boyutlu lenslerinin olmayışı. Fiyatı: 18-55mm lens ile birlikte 1399 dolar.
www.2fmagazine.com // 47
KAPAK KONUSU
Fujifilm X-Pro1 Fujifilm, kompakt sistem ile yeniden dijital fotoğraf sahnesine çıkan bir firma. Birkaç yıldır sessiz olan firma, son modelleriyle dikkat çekmeyi başarıyor. X-Pro1 modelinde kendi tasarımı olan 16MP bir APS-C algılayıcı kullanan firma, görüntü kalitesi ve renk isabeti konusunda birçok DSLR kullanıcısını etkilemeyi başarıyor. Üstelik bu makine, Fujifilm’in kendi geliştirdiği hibrit vizör sistemine sahip. Bu vizör hem dijital hem de ikinci bir ışık yolu sayesinde optik olarak kullanılabiliyor. Fakat Fujifilm’in odak sistemi rakipleri kadar iyi değil. Bu konuda özellikle Sony ve Olympus’un gerisinde kalıyorlar. Ancak farklı bir filtre yapısına sahip algılayıcısı ve kaliteli lensleriyle Fujifilm X-Pro 1’in görüntü kalitesi birçok DSLR’ları geride bırakıyor. Fiyatı: Body olarak 1300 dolar
Sony RX1 Sony’nin sektörde yaptığı cesur hamlelerden biri de 2012 sonlarında tanıtılan RX1 oldu. Bu makine, üst seviye DSLR’larda görmeye alıştığımız tam kare algılayıcıyı aynasız, kompakt bir gövdeye sığdırıyor. Bu makinenin NEX ailesine dahil olmamasının sebebi ise lenslerinin değiştirelememesi.
Üzerinde
35mm’lik bir açı sunan Carl Zeiss f/2.0 lensi taşıyor. Dolayısıyla Sony’nin buradaki teklifi hayatı tek lensle görmeye alışmış eski stile sahip fotoğrafçılara ve elbette bütçesi iyi olanlara hitap ediyor. Fiyatı: Sabit lens ile birlikte 2800 dolar.
48 HAZİRAN 2013 // 2f MAGAZINE
KAPAK KONUSU
Panasonic Lumix GH3 Sektörün yükselişinde önemli bir yere sahip olan Panasonic, Lumix G serisine birçok model eklemeye devam ediyor. Serinin en üst modeli olan GH3 pazara yeni giriş yaptı fakat şimdiden kendini ispatlamayı başardı. Bu serinin bir önceki modeli olan GH2, özellikle video kalitesiyle fenomen haline gelmişti. Makinenin yazılımı kırılarak yapılan değişiklikler GH2’nin piyasadaki en iyi video makinelerinden biri yapıyordu. Panasonic GH3 ile bu değişiklikleri makienin standart haline ekledi ve video çıktısını daha da geliştirdi. Video kalitesinin yanında yağmur ve toza dayanıklı gövde, geliştirilmiş ergonomik tasarım ve dayanıklı magnezyum gibi yenilikler ekledi. Dolayısıyla GH3 şuan pazarda video DSLR’lara ciddi bir alternatif konumunda. Fotoğraf konusunda ise Panasonic’in JPEG işleme metodu, Olympus’un gerisinde kalıyor. Olympus ve Panasonic modelleri benzer algayıcıları kullanıyor olsa da Olympus fotoğraf konusunda bir şekilde yazılım ile öne geçiyor. Dolayısıyls GH3 daha çok video + fotoğrafın karışımını isteyenler tarafından tercih ediliyor.
Olympus OM-D E-M5 Olympus OM-D, son dönemde PEN serisiyle çıkış yakalayan Olympus’un en ciddi hamlelerinden biri oldu. Efsanevi OM serisini dijital dünyaya taşıyan OM-D E-M5, gerçekten de isminin hakkını veren bir model. 16MP m4/3 sensörü, ISO konusunda giriş seviyesi DSLR’lara rakip olurken başarılı JPEG işleme teknolojisi çok güzel fotoğraf çıktıları sunuyor. Estetik tasarımda kullanılan magnezyum alaşımlı gövde, yağmur ve toza karşı dayanıklılık sunarak da dikkat çekiyor. İstendiğinde bu gövdeye daha iyi bir tutuş için battery grip de eklenebiliyor. Bu özellikler de OM-D E-M5’i piyasanın gerçekten profesyonelleri hedef alan ilk modellerden biri yapıyor. OM-D E-M5’in fotoğraf kalitesi çok iyi olsa da video konusunda teknik açıdan kardeşi olan Panasonic GH3’ün gerisinde kalıyor. Olympus, belki de kompakt segmentindeki en iyi lens ailesine de sahip. Boyutları küçük, fiyatları uygun ve optik açıdan mükemmel olan dahili görüntü sabitleme sistemiyle de biraraya gelince ortaya harika fotoğraflar çıkıyor. Fiyatı: 12-50mm lens ile birlikte 1299 dolar
www.2fmagazine.com // 49
KAPAK KONUSU
Nikon Coolpix A DSLR’lar pazarında iki devden biri olan Nikon, bu listeye son anda giriyor. Firmanın 1 serisi modelleri küçük boyutları ve hızlı otomatik odaklama sistemi sayesinde beğenilse de oldukça küçük sensörü, lenslerin azlığı ve ardı ardına çıkan ‘’anlamsız’’ yeni modeller sebebiyle pek popüler olamadı. Ama en sonunda Coolpix A ile daha fazla dikkat çekmeyi başardılar. En azından Canon’un EOS M ile yaşadığı fiyaskoyu yaşamadılar. Coolpix A, Nikon’un 1 serisinden oldukça farklı bir mantığa sahip aslında. Üzerinde 18mm sabit bir lens barındıran bu makine APS-C boyutlu algılayıcısını da DSLR abilerinden alıyor. Dolayısıyla görüntü kalitesi ve kompaktlık bakımından 1 serisinden çok daha dikkat çekici olduğunu söyleyebiliriz. Giriş seviyesi kompaktlar kadar küçük bir gövdeye D7000 ve D5100 gibi modellerde kendini kanıtlayan 16MP’lık algılayıcı sığdıran Nikon, yine büyük abilerinde olan bütün özellikleri de bu gövdede sunuyor. Belki fiyatı, bu niş segmentte geri kalmasına sebep olabilir fakat gelecek adına umut verdiği kesin. Fiyatı: Sabit 18mm lensi ise 1000 dolar
Fujifilm X100s Bu listede belki de en güzel tasarıma sahip model. X-Pro 1’in retro çizgilerini yine retro görünümlü 23mm f2.0 bir lensi birleştiren bu model, teknik anlamda büyük abisiyle aynı özelliklere sahip. Yani X-Pro 1 ile aynı algılayıcıyı, aynı işlemciyi ve aynı optik sistemi sağlıyor. Fotoğraf tekniği açısından baktığımızda ise X100s’in Sony RX1’e ucuz bir alternatif olduğu söylenebilir. Sabit lensli olması sebebiyle fiyatı biraz pahalı bulunsa da X100s’in sunduğu fotoğraflar DSLR’ların gerisinde kalmıyor. Fakat Fujifilm halen yazılımsal ve odaklama sistemi ile ilgili problemleri tam anlamıyla giderebilmiş değil. Yine de X100s, önceki X100 modeline kıyasla çok daha istikrarlı. Fiyatı: Sabit lensiyle 1000 dolar
50 HAZİRAN 2013 // 2f MAGAZINE
KAPAK KONUSU
Samsung NX20 Güney Koreli teknoloji devi Samsung, kompakt sistem pazarına hızlı girenlerden biri. Pazarda ilk kez APS-C algılayıcı kullanan firma olan Samsung, buna rağmen tecrübeli rakipleri karşısında geri kalmaktan kurtulamadı. Bunun sebebi elbette Samsung’un görüntüleme teknolojileri alanında yeni olması ve henüz marka algısının güçlenmemesi. Fakat NX20 gibi iyi makineler yapmaya devam ederlerse yerlerini sağlamlaştırma şansları var. 20.3 MP APS-C boyutlu bir algılayıcı kullanan NX20, çok iyi bir ekrana da sahip. Bunun yanında saniyede 8 kare hızla fotoğraf çekebiliyor ve dahili Wi-Fi özelliğine sahip. Fakat önceden de belirttiğimiz gibi Samsung ekosistem anlamında yeterince gelişmedi ve çok az lensi bulunuyor. Tüm bunlar şimdilik tüketicileri diğer markalara itiyor. Fakat NX20, fotoğraf kalitesine değer veren kişiler için sektördeki en iyi modellerden biri.
Leica X2 Leica’nın sektördeki efsanevi konumu genellikle hayranlıkla sınırlı oluyor. Zira Leica gövde, lens ve aksesuar fiyatlarıyla pek cüzdan dostu sayılmaz. Tam kare algılayıcıya sahip Leica’ların gövde fiyatları 6000 doların üzerine çıkıyor. Burada en uygun fiyatlı Leica, belki bir alternatif olarak değerlendirilebilir: X2. Büyük abilerine göre daha küçük boyutlara sahip olan X2, tam kare algılayıcı yerine de APS-C boyutlarda bir algılayıcı kullanıyor. Üzerinde sabit 24mm Elmarit f/2.8 lens bulunan bu modelin fiyatı 2000 dolar civarında. Leica’nın eşsiz mühendisliğini barındırıyor olsa da fotoğraf kalitesi konusunda Fuji X100s ya da Sony NEX7’den daha iyi olduğunu söylemek mümkün değil. Fiyatı: Sabit lensi ile birlikte 2000 dolar.
www.2fmagazine.com // 51
KAPAK KONUSU
//
Elbette bu değişim kısa vadede gerçekleşmeyecek ama 50 yıl sürmeyeceği de kesin”
52 HAZİRAN 2013 // 2f MAGAZINE
Pekİ DSLR’lar Aynasızlara yenİlecek mİ? Bu aslında DSLR – Aynasız savaşasından öte bir durum. Zira fotoğrafçılık alanında mobil teknolojilerin önlenemez bir yükseli-
//
KAPAK KONUSU
şi var. Her geçen güç gelişen teknoloji, cep telefonlarını fotoğraf makinelerine rakip yaptı. Birçok insan taşınabilirlik açısından zaten cep telefonuyla fotoğraf çekmeyi tercih ediyordu. Buna cep telefonu kameralarının yükselen kalitesini de ekleyince artık giriş seviyesi kompakt pazarı daralmaya başladı. Önümüzdeki yıllarda bu daralma daha üst segmentlere de sıçrayabilir. Burada yaşayabilecek alanlardan biri değiştirilebilir lensli, ultra taşınabilir modeller olacak gibi görünüyor. Dolayısıyla bugün orta format segmentinde olduğu gibi belki de gelecekte DSLR sadece çok üst düzey profesyonellerin tercihi olabilir. Elbette bu değişim kısa vadede gerçekleşmeyecek ama 50 yıl sürmeyeceği de kesin. Cep telefonu pazarı giriş seviyesi kompakt modelleri eritirken, değiştirebilir lensli kompakt sistemler de DSLR pazarını eritebilecek yegane rakip gibi görünüyor. Yani DSLR ile Aynasız birbirine rakip olsa da aslında bu mobilite ile dedike makinelerin savaşı. Devir artık sadece fotoğraf çeken makinelerin devri olmaktan çıkıyor. Hele ki bunlar cebe sığamıyorsa, zamanları daralıyor demektir. DSLR – Aynasız mücadelesinde önemli adımlardan biri kompakt sistemlerin biraz daha profesyonelleşmesi olabilir. Sektörün tecrübeli isimlerinden olan Cenk Güler’e göre birkaç yıl içinde profesyonel DSLR’ları tehdit edecek aynasız modeller gelecek. Bu noktada son olarak birkaç rakam vererek yazımızı bitirmek istiyoruz; 2012 yılı başında yapılan bir araştırmaya göre giriş seviyesi kompakt fotoğraf makineleri, yıl içinde dünyada çekilen tüm fotoğrafların %44’ünü çekti. Cep telefonları ise burada %27’lik paya sahip. Bir önceki yıl ise bu paylar %52’ye kıyasla %17 şeklindeydi. Dolayısıyla pazarda mobiliyete doğru geçiş şimdiden gözle görülebiliyor. Kompakt makine kullanıcılarının cep telefonlarına geçiş yapıyor olması ileride DSLR kullanıcılarının aynasızlara geçişi olarak tekrar karşımıza çıkacak bir dönüşüm olabilir. // www.2fmagazine.com // 53
RÖPORTAJ
Melih BİLGİN // melih@2fmagazine.com
MÜZİK HERYERDE… GÖRÜYOR MUSUNUZ?
Ü
lkemizde müzik piyasasının olduk-
bile yeterince zor iken, amacı sadece müzik
ülkemizdeki müzisyen ve grupların kendile-
ça yüksek duvarları var. Maalesef
yapmak olan bir çok yetenekli müzisyen, ve
rini tanıtıp doğru ifade edebileceği, ürettik-
birkaç prodüktörün istekleri ve
bu müzisyenlerin naçizane duygu ve düşün-
leri şarkıları kendi çevreleri dışında çok daha
zevkleri doğrultusunda şekille-
celerini anlatmaya çalıştıkları sanat eseri şar-
geniş bir kitleye ulaştırabilecekleri, görsel
nen bir pazara sahibiz. Zira plak
kılar da bu yüksek duvarlar ve engeller ara-
açıdan zengin, ve de diğer müzisyenlerle
sında maalesef yok olup gidiyor.
iletişim kurabilecekleri bir platform kurmak
şirketleri ve prodüktörler piyasaya çıkaracakları gruplara ciddi paralar yatırıyorlar. Bir
Ayrıca genç nüfusun bu kadar fazla ol-
için yola çıkmış. Ekibin üyelerinden biri olan
albümün lansmanı, klibi, tanıtımı ve basımı
duğu bir ülkede üretken binlerce müzisyen
Süleyman Toprakçı, bize Boş Kaset hareke-
derken çok korkunç rakamlar çıkıyor ortaya.
ve grubun olması kaçınılmaz bir durum. An-
tini şu sözlerle anlatıyor;
Bu durum da sektörde seçiciliği kaçınılmaz
cak bu müzisyenlerin ve grupların, sanatla-
‘’Prodüktör eli değmeden, doğrudan sa-
kılıyor. Ayrıca yukarıda saydığımız sıkıntılara
rını sergileyecekleri düzgün bir platform da
natçının istediği ve tasarladığı çekilde biçim-
rağmen albüm çıkarmayı başarmış bir grup
mevcut değil. Bu durum müzisyen ve grup-
lenmiş şarkıların, kendi şahsına münhasır
bile, piyasadaki (plak şirketleri ve prodük-
ları, myspace, reverbnation ve Facebook gibi
dinleyicisine ulaşmasını isteyen bu ekip, Ken-
törler tarafından belirlenmiş) trendlere ve
kendilerini doğru dürüst ifade edemedikleri
disi adına yapılmış seçimleri dinleyen bir kitle
zamanlama bakımından o dönemin çıkan
sitelere itiyor. Söz konusu sitelerin dünya ça-
yerine, dinlemek istediği tarzı ve şarkıyı kendisi
albümlere rakip olup olunmaması gib stra-
pında siteler olmasından dolayı bu sanatçı-
seçen, “prodüktör” dinleyici üreten bir sistem
tejilerine göre hareket etmek durumunda
lar, milyonlarca grup ve müzisyenin oluştur-
kurgulamak için çalışıyoruz. Kısacası maddi
kalıyor. Böylece onca emek ve para sarfe-
duğu bir çöplük içerisinde görünmez hale
imkanların, plak şirketlerinin ve prodüktörlerin
dilmiş albüm ve kliplerin hazırlandıktan 2-3
geliyorlar. Bu yüzden de bırakın Türkiye coğ-
kısıtlamalarından sıyrılmış, amatör müzik ya-
yıl sonra piyasaya sürülmesi gibi sıkıntılarla
rafyasında, kendi şehrimizde bile ne gruplar
rışmalarının yarattığı rekabet atmosferinden
karşı karşıya kalınabiliyor.
var nasıl müzikler üretiyorlar haberimiz yok.
uzak, herkesin istediği tarzda müzik yapıp yine
Bir müzik grubunun varlığını sürdürmesini bir yana koyun, farklı mentalitedeki birkaç insanın bir araya gelip birşeyler üretmesi 54 HAZİRAN 2013 // 2f MAGAZINE
Cepler dolu, Kasetler boş! Kendine “Boş Kaset” adını veren ekip,
herkesin istediği müzik tarzını dinleyebildiği, salt, yalın ve özgür bir “Türk Müzik Piyasası” istiyoruz.’’
RÖPORTAJ Türk Müzİk Pİyasası”nı, “malİyetten bağımsız” bİr hale getİrmek mümkün olabİlİr mİ? Boş Kaset’in bu konuda da oldukça kendinden emin ve farklı bir yaklaşımı var. Süley-
‘‘Bırakın Türkiye coğrafyasında, kendi şehrimizde bile ne gruplar var nasıl müzikler üretiyorlar haberimiz yok.”
man Toprakçı, piyasayı tümüyle değiştirmeyi değil, insanları iyi müziğe ulaştırmanın farklı bir yolunu geliştirmek istediklerini söylüyor. Böylece maddi ve trend bariyerleri olmadan müzik ve dinleyici birayaya gelebilecek. Boş Kaset’in yaklaşımını Toprakçı, detaylı biçimde şöyle anlatıyor; ‘’Televizyonun hayatımıza girmesiyle müzik, sadece “işitsel” olmaktan çıkıp “hem işitsel hem de görsel” hale geldi. Şarkılara çekilen kliplerin televizyonda yayınlanması ile üretilen müzik, radyoya nazaran, müzik kanallarının da çoğalmasıyla çok daha geniş kitlelere ulaşmaya başladı. Ancak bu da beraberinde müzik piyasasına ciddi maliyetler getirdi. DSLR fotoğraf makinelerinin piyasada yaygınlaşmasıyla klip maliyetleri oldukça azaldı. Ancak hala bir müzik klibinin maliyeti ortalama 5 bin TL’den başlayıp, prodüksiyonun büyüklüğüne göre üst tavanı bulunmayan bir fiyat aralığında değişiyor. Bu rakamlar da öncelikli amacı “müzik yapmak” olan ortalama bir müzisyen ya da grubu oldukça aşıyor.” Özellikle hayatımıza “internet”in girmesiyle artık oyunun kuralları değişti. Dinleyiciler artık hayranı olduğu müzisyen ve toplulukları artık internetten takip ediyor, şarkı ve kliplerini internetten dinliyor, izliyor, yorumluyor ve paylaşıyorlar. İnternet artık kitlelere ulaşmanın en kısa ve en etkili yolu. Cep telefonlarımızın da sahip olduğu, gün geçtikçe gelişen donanımsal ve yazılımsal yetenekleri, bilgiye ulaşmayı zaman ve yer etkenlerinden bağımsız şekilde gerçekleştirmeyi olağan kılıyor. Neredeyse profosyonel kameraların standartlarında fotoğraf ve video çekmeyi, ve hatta herhangi yüksek donanımlı bir montaj setine sahip olmayı gerektirmeden çekilen videonun kurgu ve montajının yapılmasına olanak sağlıyor. Yani artık çok da fazla bahanemiz kalmadı. Müzik bir endüstri olduğunda bundan 2 grup insan hariç herkes kazanır. 1. grubu müziği aşkla zevkle dinleyenler, 2. grubu müziği aşkla zevkle icra edenler oluşturur. Prodüktör-
ler, aranjmanlar işin içine girdiği zaman bu aşk
müzik endüstrisine değil saf müzik sevgisine
ve zevk gider ticari bir ürün kalır. Boşkaset ise
hizmet edecek bir yol seçmiş ilgi çekici bir
tüm bu prodüktörleri aranjörleri istemeyen,
oluşum. Elbette müzik piyasasında büyük
müziği aşkla zevkle dinleyenler ile müziği aşkla
prodüktörler, pazarlama başarısı albümler
zevkle icra edenleri buluşturacak bir yer.
her zaman olacak. Fakat Boş Kaset oluşumu,
Boşkaset 1980’li yıllarda endüstriye atılan
günümüz gençliğinin istediği ve beklediği
bir tokattı, sadece müzik dinlemek isteyenlerin
bir yaklaşıma sahip. Bu oluşuma siz de des-
radyodan, kasetten, cd’den çekmek için kullan-
tek olmak isterseniz işe sosyal medya üzerin-
dığı bir şeydi. Ve şimdi bu kültür, 2012’de yeni-
den takip ederek başlayabilirsiniz. //
den canlandırılıyor. Boşkasette mecra bulamayan gruplar yer alacak ve mecra bulamayan
https://www.facebook.com/boskaset
grupları dinlemek isteyenler.’’
https://twitter.com/Bos_Kaset
Boş Kaset kendi felsefesini belirlemiş, www.2fmagazine.com // 55
KAPAKSüleyman KONUSU TOPRAKÇI // suleyman@2fmagazine.com
MÜZİK
: S N A F E D
“Bu düzenden değiliz…”
1
999 yılında Burak Çakaloz (Vokal
Ayrıca müzik piyasasındaki prodüktör egemen
re imza atıyorlar. Örneğin grubun gitaristi Ömer
ve Gitar) ile Ömer Kapancıoğul-
oluşuma karşı ‘defansif’ bir duruş sergileyerek
Kapancıoğulları, eşi ve aynı zamanda Defans’ın
ları (Gitar ve Geri Vokal) tarafından
stüdyo kayıtlarından albümün dağıtımına kadar
menejeri olan Nitsa Çukurel Kapancıoğulları
İzmir’de ‘Punch’ adıyla kurulan, ve
tüm işleri kendileri üstlenerek albümü internet
ile birlikte kurdukları ‘Mavi Maymun’ adlı grup
daha sonra 2009’da İzmir’in köklü
üzerinden ücretsiz dağıtma yoluna gitmişler. Al-
ile dünyaca ünlü mikrofon üreticisi ‘Rode’nin
cover gruplarından Jack Daniels’den Göksu
bümün çıkış parçası olan ‘Güzel’e çektikleri klibi
uluslarası beste yarışması ‘Rode Rocks’ta ‘60
Aydınhan(Davul)’ın ardından da 2011’de Gök-
de tamamen kendi imkanlarıyla çekmişler.
seconds’ adlı videolarıyla dünyanın dört bir
han Külçe (Bas Gitar)’ın katılmasıyla son şeklini
http://www.youtube.com/watch?v=7m_
yanından gelen oylar ile yarışmada 2. olma ba-
alan ‘Defans’, kendi adlarını taşıyan ilk albümleri
BC1EHuts
şarısını gösterdiler. An itibariyle de bu yıl içinde
‘Defans’ı internet üzerinden ücretsiz olarak din-
Bu ‘düzene karşı pasif direniş’ durumu da
çıkarıcakları ilk albümleri ‘Asfalt Gibi’nin kayıt-
albümdeki şarkılara yansımış. Pearl Jam ve Ali-
larını tamamlamak üzereler. Ayrıca grubun so-
Grubun geçmişi başarılarla dolu. İzmir baş-
ce in Chains’ e benzer, kendi söylemleriyle ‘Se-
listi Burak Çakaloz’da, yine ‘Makine’ grubunun
ta olmak üzere Ankara İstanbul ve Türkiye’nin
atle Çıkmazı’ tarzı sound’ları da bu duruşlarının
vokalisti Can Uzunallı ile kurdukları ‘Bipolar’
çeşitli illerinde bir çok bar programı, konser ve
altını çiziyor. Yumuşak, keyifli, kulağı yormayan
adlı grupları ile bar programları ve konserlerde
festivallerde performanslar sergilemişler. Ayrıca
ve hazmı kolay parçalar kulağınızdan akarken
akustik cover performansları sergiliyorlar. Kısa-
2008’de Jack Daniels’in düzenlediği müzik yarış-
albümün bittiğini farketmiyorsunuz bile. Lans-
cası müzik onlar için bir yaşam biçimi.
masında da 3.lük elde ederek yarışma ödüllerin-
manlarının 13 Mart İstanbul (Mojo) ve 20 Mart
den olan 1 aylık Türkiye turnesine de çıkmışlar.
İzmir (Hayal Kahvesi)’de gerçekleşen albümden
Evet daha ilk albümlerini yeni çıkardılar ancak
özellikle ‘Gelmiyor içimden’, ‘Bu düzenden
‘Dinleyicinin müziğine sahip çıkması gerekli.
oldukça tecrübeli ve profosyonel müzisyenlerle
değilim’, ‘Aşk diyorlar’ ve tabi ki albümün çıkış
Yani beğendiği grupları takip etmeli diye düşünü-
karşı karşıyayız.
parçası ‘Güzel’ adlı parçalar daha ilk dinlemede
yoruz. İş dinleyicide bitiyor bir nevi.’ //
leyicileriyle paylaştı.
Albüme kadar piyasada ‘Punch’ ismiyle boy
Yazıyı kendi ağızlarından önemli bir anekdot ile noktalıyoruz…
hemen öne çıkıyorlar. www.defans.tv
gösteren ‘Defans’, albümdeki parçaların bir tane-
‘Defans’ onlar için müzik bağlamında imza
si hariç tamamının Türkçe parçalardan oluşması
attıkları projelerden sadece bir tanesi. Pek du-
www.facebook.com/defansofficial
nedeniyle böyle bir isim değişikliğine gitmiş.
yulmasa da kendi yan projeleri ile çok başarı işle-
www.twitter.com/defans_official
56 HAZİRAN 2013 // 2f MAGAZINE
@Bos_Kaset
/Bos Kaset
MASH-Up
SAĞLIK MÜZİK
Uğur KOZALAN // ugur@2fmagazine.com
MODESELEKTOR Sempatik ve bir o kadar da eğlenceli ikili Gernot Bronsert ve Sebastian Szary’ nin 1992 yılında Berlin’de başlattıkları bugün Modeselektor olarak bildiğimiz grup henüz adı konmamış kendine has elektronik müzik yorumları ile beni ilk cezbettiklerinde kuruluşlarının üzerinden 21 yıl geçmişti. Olsun, zararın neresinden dönülse kar ve ben onları ilk kez “Pretentious Friends’’ ile tanıdım. Benden ziyade Thom Yorke’un, ikili hakkındaki övgüleri ve birlikte gerçekleştirdikleri projeler başka bir referans aramamaya yeter de artar diyebilirim. https://soundcloud.com/modeselektor/ modeselektor-feat-busdriver
The Knife
Karin Dreijer Andersson ve Olof Dreijer kardeşlerin 1999
yılında kurduklar İsveçli elektronik müzik grubu The Knife, aynı zamanda sahibi oldukları plak şirketi Rabid Records’tan çıkardıkları ilk albümleri Deep Cuts ile uluslararsı alanda hatırı sayılır bir hayran kitlesi oluşturmayı başardılar. Depeche Mode’dan hallice daha minimal soundlar içeren yorumları ile beni kenHaziran Top 5 * Gusgus - Over http://www.youtube.com/watch?v=K703vlIgens * Wankelmut - Emma Louise / My Head is A Jungle https://soundcloud.com/wankelmut/wankelmut-emma-louisemy-head
dilerine hayran bırakmayı başardıkları Şubat 2006’da çıkan 2. albümleri Silent Shout albümünden Marble House ve Like A Pen’i zevkle tavsiye ediyorum. Özellikle Marble House parçasında Jay Jay Johanson vokalini duydugum o ilk hazzı tarif edemem.
* Fyfe - St.Tropez https://soundcloud.com/thisisfyfe/st-tropez
https://soundcloud.com/whatsyourname/
* Bo Saris - She’ s on Fire / Maya Jane Coles Remix
the-knife-marble-house
https://soundcloud.com/mayajanecoles/bo-saris-shes-on-firemaya
https://soundcloud.com/brille-records/07-
* Kamp! - Melt - Zimmer Mix
like-a-pen
https://soundcloud.com/zimmermusic/melt @ukzln
/ukzln
www.2fmagazine.com // 57
İL SİNEF
Turgay ERYİĞİT // turgay@2fmagazine.com
@huapsukh
#DirenSantaVittoria
H
ayatımın büyük bir kısmında, filmler hep
sile oldu. Ülkemizde “Kasabanın Sır-
mizahi gücü yüksek, neşeli ve bir o
bir role bürünmek, bütünleş-
kadar duygusal bir film çıkıyor.
mek, o rolü yaşamak ve seyirciye
ilham kaynağıydı.
rı” olarak çevrilen 1969 yapımı
Tamamı İtalya’da çekilen fil-
aktarmak. Bu duyguyu hissetti-
Yaşamak adına umut
Stanley Kramer Filmi “The Sec-
min, neredeyse tüm kastı İtalyan
ren sayılı aktörden biri o. Ve tabii
aşılayan, insanları, ha-
ret of Santa Vittoria” garip, eğ-
oyunculardan oluşuyor.
ki eksikliği yeni nesil için büyük.
yatı, yaşamı sevmekten vazgeç-
lenceli, duygusu yüksek ve fakat
memeyi öğütleyen bir çok film
bir yandan da bir savaş filmi.
Ve tam da burada, tabii ki,
Başında da söylediğim gibi
kesinlikle ve saygıyla devreye
“The Secret of Santa Vittoria” zor
zama-
Anthony Quinn faktörü giriyor.
ve sıkıntılı zamanlarda oturup
Bir filmi izledikten sonra,
nı, Mussolini’nin ölümünü ve
Futbol da olur ya, her takı-
defalarca izleyebileceğimiz, yaz
uzun zamandır görüşmediğim bir
Faşizm’in sona erdiği müjdesi ile
mın diğer tüm taraftarlar tarafın-
yağmuru efektinde sıcak, sevim-
dostumu aramışlığım olmuştur.
başlıyor film.
dan da saygı duyulan, beğenilen
li ve umut dolu bir film.
hatırlarım.
II.
Dünya
Savaşı
Çocukken de karate filmleri
Bu küçük, şirin ve şarapları ile
ve hatta sevilen futbolcuları, işte
İlk yazım için, daha güncel,
izleyip sokakta şekilden şekle
ünlü dağ kasabası Santa Vittoria
sinemanın da böyle adamların-
daha enteresan olabileceğini
girmişliğim çoktu.
için büyük bir kutlama demektir.
dan biri Quinn.
düşündüğüm farklı bir filmi ka-
Velev ki insan yedisinde ne ise yetmişi de pek değişmiyor.
Tabii ki kısa sürecektir bu sal-
Çok az filmini izleyenler
leme almaktı niyetim. Umarım
tanat, lakin ülkeden geri çekil-
dahi, belki bir filminin bir kena-
mevcut durumumuz normale
Kendi adıma hayretle, umut-
mekte olan Alman Ordusundan
rını köşesini bir yerlerde görmüş
döner de bir sonraki sefer ke-
la ve sevinçle karşıladığım yakla-
saklamaları gereken bir milyon
olanlar dahi bilir adını, beğenir,
yifle ondan da bahsedebilirim.
şık 15 gündür içinde olduğumuz
şişe şarap gibi ufak! bir dertleri
saygı duyar.
Aksi taktir de bir sonraki yazım
durum ve tutum, genelin aksine
vardır.
Bu filmi izlediğimiz de bir
muhtemelen günceli yansıtması
bu sefer uzun zamandır izleme-
Stanley Kramer o kadar naif bir
kez daha anlıyoruz Anthony Qu-
adına “Happy Feet” olacak gibi
diğim bir filmi hatırlamama ve-
dille anlatıyor ki hikayeyi, ortaya
inn olmak nasıl bir şey. Herhangi
görünüyor. //
58 HAZİRAN 2013 // 2f MAGAZINE
www.2fmagazine.com // 29
İL
SİNEF
emek’e saygı
s
inema
salonlarında
dikkatinizi çekmiştir, film
öncesi
Kültür
Bakanlığı’nın Korsana Hayır yazısı çıkar.
Der ki ; ‘Yeni Filmlerle Buluşabilmek İçin EMEĞE SAYGI Korsana Hayır’. Çok değil bundan birkaç yıl kadar önce, hatta öteye götürürsek 90’lardan 2000 lere uzanan dönemde. Sinema salonları henüz kendi yağları ile kavrulurken, salonlar banka, kredi kartı yahut sponsor firma isimleri ile anılmazken. Halk AVM lerden değil Çarşı pazardan alışverişlerini yaptığı dönemlerde. Ne kadar uzak görünüyor değil mi? -Değil. Üzerinden çok zaman geçmedi. Bizler için sinemanın altın
lerdik filmi.
saygıyla anmak isterim, yapmış
masında mı, yoksa ülkemizdeki
olduğu katkıdan dolayı.
Sinema Sektörünün yanlış yapı-
çağı diyebileceğimiz zamanlardı.
90’larda Alkazar Sineması be-
Biletlerimizi internetten değil
nim açımdan çölde vaha tadında
kuyruğa girer alırdık. Beyoğlu’na
bir yerdi. 3 salondan oluşur, Asya
2010 senesinde mekanı Nizam
çıktığımızda
boya
– Avrupa ve Cep Sineması ol-
Hışım’ın almış olmasıdır. Beyoğ-
Mevzu biraz sanat – sermaye
İstiklal’i bir turlardık hangi salon-
mak üzre. İsimlerinden de anlaşı-
lu Güzelleştirme Derneği Baş-
ilişkisi ile bağlantılı diye düşünü-
da ne oynuyor diye.
lacağı üzre salonlardan biri Asya
kanı olan Hışım, güzelleştirme
yorum.
boydan
Sonrasında
ironik
olan
lanmasında mı olduğu ciddi bir tartışma konusudur.
Fitaş’ın önünde buluşalım
diğeri Avrupa filmleri gösterirdi.
konusunda nasıl bir algısı var ise
Sinema salonları ne zaman ki
derdik, (sonra AFM Fitaş ve son-
Cep Sineması’nda da kuvvetle
Alkazar’ı kapatmış ve 2010 sene-
butik olmaktan çıkıp franchise’a
rasında sponsor banka ismi ile
muhtemel Bağımsız Amerikan
sinden beri boş olarak tutmakta-
dönmeye, sponsor firmalar kop-
anılır hale gelen yer).
filmleri oynardı.
dır.
ya sayılarına ne zaman hakim
Lale sinemasından başlar, Sinepop ve Emek’le sonlandırırdık. Büyük ihtimal de Alkazar’da iz-
60 HAZİRAN 2013 // 2f MAGAZINE
İzlediğim en güzel filmleri bu
Bu saydığımız salonların he-
sinemada izlemişimdir dersem
men hepsi bugün atıl durumda.
abartmamış olurum.
olmaya başladı, mevzu da sanat kavramından o zaman ayrıldı.
Kapılarını birer birer kapatarak,
Matematiği çok net bir du-
Sırf bu yüzden Onat
ya mağaza ya gece kulübü ya da
rum var aslında ortada, buna bir
Kutlar’ı
malumunuz AVM ye dönüşmeye
iş olarak bakarsak, sermayenin
bir
mahkum bırakıldı.
asıl derdi kar etmektir. Bu yüzden
Söylediğim gibi 90’lardan
tekelleşen sinema sektörü -kop-
kez
2000’lere uzanan dönem bizim
ya sayısını elinde tutacağını göz
daha
açımızdan sinemanın altın çağı
önünde bulundurursak- seçme
idi. Ama günümüze baktığımız-
hakkını kar edeceği gişe filmleri-
da sorunun acaba Dünya Sine-
ne yönelmekten yana kullanır.
SİNEMA
belki izlememişsinizdir?
@orcunpekoz
Orçun PEKÖZ // orcun@2fmagazine.com
Merhaba, Bu köşede izlememiş olabileceğiniz ya da tekrar izlemekten keyif alabileceginiz filmler hakkında naçizane tavsiyelerde bulunacağım. İyi seyirler...
Bu da fazla bütçesi olmayan,
O
koca
caddede
kalan
TRUMAN SHOW(1998)
reklam imkanları kısıtlı küçük
üç beş salondan biri ve bel-
Tür : Bilim Kurgu , Dram , Komedi
bütçeli kaliteli filmlerin salon
ki de en önemlisi olan Emek
Süre: 103 Dak.
bulamaması sonucunu doğurur.
Sineması’nın haksız yıkım kara-
Yönetmen : Peter Weir
Bu çarpık büyüme, salon ka-
rına imza atanlardan bu tutumu
Oyuncular : Jim Carrey , Paul Gi-
litesini yukarı doğru çekerken,
nasıl bekleriz o da farklı bir soru
amatti , Ed Harris , Laura Linney,
gösterimdeki filmlerin kalitesini
tabii ki.
Natascha McElhone
maalesef ki ters orantıda aşağı doğru çekmektedir.
Bu hukuksuzluğu bitirmek
O yüzdendir ki bundan on
sebep için belki de en güzel baş-
küsür sene önce vizyonda rahat-
langıç olabilirdi bu güzide salo-
lıkla görebileceğiniz filmleri şu
na dokunmamak.
an ancak festivallerde ve/veya
EMEK BİZİM – EMEK YERİN-
internet üzerinden korsan yayın-
DE GÜZEL diye haykıran yüz-
la takip edebiliyor insanlar.
lerce sinema emekçisi, halk ve
İşte tam da burada korsana
sinemaseverleri dinlemeksizin,
hayır söylemi de farklı bir ironi
Emek’in yıkılmayacağını sadece
doğurmaktadır.
taşınacağı yalanına bizi ikna et-
Hakkımız olan parkta oturduğumuz için Vandal, içki içti-
meye çalışanlar için halk bugün sokaklarda.
ğimiz için alkolik, cami de yara-
Umalım ki içinde bulun-
lılara yardım edildiği için dinsiz
duğumuz süreç, hepimizi için,
olduğumuz gibi, kaliteli film
bu güzel ülke ve halk için yeni,
izlemek istediğimiz ve sistemin
onurlu, ileriye doğru, olumlu bir
buna izin vermemesi yüzünde
başlangıç olur.
de korsan olarak addediliyoruz. Umalım ki diğer Avrupa ül-
O yüzden tekrar edebiliriz ;
kelerinde olduğu gibi ülkemizde de Kültür Bakanlığı konuyla
YASAL UYARI
alakadar olup, eser koruma ve
YENI FİLMLERLE
rekabeti koruma adına adımlar
BULUŞABİLMEK
atar ki bizlerde normal salon-
İÇİN
larda normal kalitede filmlerle
EMEĞE SAYGI
buluşabiliriz.
Senaryo : Andrew Niccol
ve yukarıda belirttiğim onlarca
KORSANA HAYIR
LORD OF WAR (2005) Tür : Dram , Gerilim , Suç Süre: 122 Dak. Yönetmen : Andrew Niccol Oyuncular : Nicolas Cage , Jared Leto , Ethan Hawke , Bridget Moynahan , Ian Holm Senaryo : Andrew Niccol
BURN AFTER READING (2008) Tür : Dram , Komedi , Suç Süre: 96 Dak. Yönetmen : Joel Coen, Ethan Coen Oyuncular : Brad Pitt , John Malkovich , Tilda Swinton , J.K. Simmons , Frances McDormand Senaryo : Joel Coen , Ethan Coen www.2fmagazine.com // 61
DOSYA
MERCHANDISE:
Melih BİLGİN // melih@2fmagazine.com
Ekonomik Başarının Anahtarı
T
icaret
geçmişine
baktığımızda
bu kavram için Türkçe’de tam bir karşılık
Potter serisi, Michael Jackson’ın albümleri ise
milyonlarca adet satılan, dünyayı
bulunmuyor. Anlamlı bir çeviri yapmak ge-
kültür sanat dünyasında çok önemli yere sa-
değiştiren ve şirketleri dünya devi
rekirse ‘’lisanslı ürünler’’ şeklinde çevirebi-
hip. Tüm bu eserlerin ortak noktası dünya ça-
haline getiren birçok ürün bulunur.
liriz ama tam anlamını dolduramayacağı bir
pında yüz milyonlara ulaşmış, çok satmış ya
Fakat bir de küçük ve basit, pek
gerçek. Zira ‘’merchandise’’ kavramı sadece
da izlenmiş ve hedeflerinin ötesine geçmiş
fazla işlevi olmayıp yüz milyonlara ulaşan
lisanslı ürünler satmak değil, bir şeyi sun-
eserler olması. Hepsi, tek başına hatırlanma-
‘’merchandise’’ ürünler var. Bunların sağ-
duğu temel faydadan, güzellikten çok daha
ya değer çok özel yaratılar.
ladığı başarı da yabana atılır cinsten değil.
fazlasına dönüştürmek demek.
Özellikle kültür-sanat ve oyun dünyası için
larına çok büyük ekonomik katkı sağlamala-
merchandise, ekonomik başarının anahtarı
Sony’nin PlayStation ve Samsung’un Galaxy
rı. Fakat yüz milyonlara ulaşıp, büyük gelirler
haline gelmiş durumda.
serileri. Bunlar teknoloji dünyasını değişti-
elde etmek için her zaman dünyayı değiştire-
ren, fenomen haline gelmiş ürünler. Harry
cek bir ürüne gerek yok.
62 HAZİRAN 2013 // 2f MAGAZINE
iPhone
ve
iPad
Bu ürünlerin ortak bir özelliği de yaratıcıürünleri,
İngilizce’de ‘’merchandise’’ olarak bilinen
Apple’ın
DOSYA halen merchandise başarısını sürdürüyor. Fakat Disney, Pixar ile birlikte yeni merchandise başarıları yakalmaya devam ediyor. Finding Nemo, Ice Age, Toy Story, Cars gibi yapımların her biri birer başarı hikayesi olarak anlatılabilir. Disney’in bu alandan elde ettiği gelirler yılda 6 milyar doları buluyor. Animasyon ve çizgi film alanında bir başka merchandise başarısı ise Pokemon. Uzak doğu yapımı bu çizgi dizi, sinema başarısına paralel olarak ‘‘taso’’, oyun kartları ve oyuncaklar ile merchandise konusunda fırtınalar estirdi.
Rubİk’İn küpü Hep göz önünde olmasına rağmen hiçbir zaman sık kullanılan bir alete dönüşemeyen ‘’Merchandising’’ olarak bilinen bu kav-
ları yapılacak, bardaklara, t-shirt’lere resmi
Rubik’in küpü, aslında muazzam bir merc-
ram, şirketlere yeni gelir kaynakları yaratır-
basılacak farklı karakterlere sahip olmak da
handise başarısına sahip. Macar Erno Rubik
ken insanlara hayranı oldukları şeyleri daha
bu başarıda önemli bir yer tutuyor.
tarafından 1970’lerde ‘’Sihirli küp’’ adıyla pa-
fazla sahiplenme duygusunu aşılıyor.
Sinemada merchandise konusunda bir-
tentlenen bu oyuncağın hakları 1980’de bir
Bu yazımızda son dönemlerin en başarılı
çok başarıdan bahsetmek mümkün. Son
Amerikan şirketi tarafından satın alınmış.
merchandise projelerine değinmeye çalışa-
dönemlerin en başarılı merchandise proje-
Şirket oyuncağı kısa sürede piyasaya sür-
cağız.
lerinden biri de Star Wars. Son filmin yayın-
müş ve adeta patlama yaratmış. Özellikle
Sİnema dünyası;
lanmasının üzerinden birkaç yıl geçmiş olsa da Dart Wader oyuncakları, Storm Trooper
Hollywood, merchandise konusuna en
kaskları, ışın kılıçlarına her yerde rastlama-
çok baş vuran sektörlerden biri. Dünya sine-
nız mümkün. Bunun yanında Harry Potter,
masına yön veren Amerika, birçok efsanevi
Yüzüklerin Efendisi
filme atmayı başardı. Bu filmlerin yakaladığı
de
büyük başarılar da tüm dünyada hayranlar
merchandise
yarattı. Fakat filmlerin başarılı olması, her
şarılarıyla süslemişti.
zaman merchandise başarısı anlamına gelmiyor. Rocky, Matrix, Godfather gibi efsanevi filmler gişe başarılarıyla parmak ısırtsa da
gişe
gibi filmler
başarı-
larını
ba-
Anİmasyon – Çİzgİ Fİlm Animasyonlar hayatımıza gireli kısa bir
merchandise konusunda çok büyük başarı-
süre olsa da başarılarını şimdiden ka-
lar elde edemediler. Elbette bu
nıtladılar. Uzun zamandır hayatımızda
noktada filmleri türü de belir-
olan çizgi filmlerle birlikte özellikle ço-
leyici olabiliyor. Oyuncak-
cuklara hitap eden çok başarılı projeler ortaya çıkıyor. Çocuklar, merchandise konusunda hitap etmek için en ideal kitle denilebilir. Zira onların hayranlıkları çok daha üst düzeyde oluyor. Animasyon ve çizgi filmler de bunu çok iyi başarıyor. Bu konuda gelmiş geçmiş en başarılı isim şüphesiz Mouse.
Mickey Disney’in
efsanevi karakteri www.2fmagazine.com // 63
DOSYA bakalarının finallerinde yaşanıyor. Final sonrası kazanan takımın taraftarlarına mümkün olduğunca fazla ürün sunmayı hedefleyen sponsorlar, genellikle her iki takımın da şampiyonluğu için set hazırlıyor. T-shirt, şapka gibi çeşitli eşyaların bulunduğu bu setlerden şampiyon olan takıma ait setler final sonrası hemen satışa sunuluyor. Fakat kaybeden takımın seti, o andan itibaren kimsenin istemeyeceği eşyalar haline geliyor. Amerikan spor takımları bu soruna şöy-
Angry Birds Merchandise dendiği zaman akla gelmesi gereken en önemli isimlerden biri şüphesiz Rovio. Angry Birds’ün yaratıcısı olan Finlandiyalı oyun şirketi, geçmişte onlarca başarısız oyun geliştirdikten sonra kızgın kuşlar ile domuzların kapışmasından başarıyı yakaladı. Bu oyun dünyada milyarlarca kez indirildi ve mobil dünyanın şüphesiz en popüler oyunu oldu. Ancak Angry Birds’ün ekonomik başarısındaki asıl formül muazzam merchandise pazarlaması. Peluş oyuncakları tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de büyük ilgi görürken sinema filmleri, yiyecek ve içecekler, oyuncaklar vs gibi onlarca alana yayılan Angry
le çözüm bulmuş; biz giymiyorsak, giyecek birilerini bulalım. Kaybeden takıma ait, elde kalan t-shirt ve şapka gibi eşyalar, Afrika gibi bölgelerde yardıma muhtaç insanlara hediye ediliyor. Böylece hem bir sosyal sorumluluk projesi hayata geçirilirken hem de elden kalmış eşyalardan kurtulmuş oluyorlar. //
Birds merchandise’ı, multi-milyon dolarlık bir krallık yaratmış durumda. Rovio’nun Angry Birds’ün ardından piyasaya sürdüğü Amazing Alex, Bad Piggies gibi oyunların başarılı olamayışı da ilginç bir detay olarak dikkat çekiyor.
STAR WARS Elbette Star Wars’ın kendisi sinema
1980’lerde çok popüler olan Rubik’in küpü, dünyadaki insanların 5’te 1 tarafından en az bir kere çözülmeye çalışılmış. Oyuncağın toplam satış adedinin ise 350 milyonu geçtiği söyleniyor. Parlak renkleri, zorluk derecesi ve ucuz olması
sebebiyle
Rubik’in
küpü bugün bile popülaritesini koruyor.
Oyun dünyası
ani-
masyon rünün olan
zarlaması konusunda yaptıkları da en
handise için önemli kapılar açıyor. Birkaç yıl
az filmin kendisi kadar önemli. Angry
öncesine kadar PC ve konsol oyunları mil-
Birds gibi oyunlar ve çizgi film serile-
yonlarca kullanıcıya ulaşmış ve adeta fanatik
rine ilham veren Star Wars, kostümler
bir kitle edinmişti. World Of Warcraft, Call Of
ve oyuncaklarıyla da dünya çapında
Duty gibi başarılı seriler, takipçileri için ade-
popülerliğini halen sürdürüyor. Üstelik
ta yaşam tarzı haline dönüşebiliyor. Örneğin
Star Wars oyuncakları her zaman ucuz
Call Of Duty, Jeep ile birlikte bir arazi aracı
olmuyor. Tam boyutlu bir Darth Wader
bile piyasaya sürmüştü.
kaskının fiyatı bugün 3 bin dolara ka-
sektö-
şarısı mevcut. Angry Birds, Fruit Ninja gibi oyunlar hem milyonlarca kullanıcı tarafın-
ilk
sinema denemesi Toy Story ile birlikte
lar ve bu konuda da birçok merchandise ba-
yaratıcısı Pixar,
dan oynanıyor, hem de çeşitli oyuncaklarıyla çok seviliyor. Son dönemlerde çok başarılı olan Candy
müthiş
Crush ise oyun anlamında rakiplerini geride
bir başarı ve inanılmaz büyüklükte bir
bırakmayı başarmış olsa da şimdiye merc-
merchandise işinin de sahibi oldu. Toy
handise alanında hatrı sayılır bir girişime
Story temalı ürünlerden gelen lisans
imza atmadılar.
gelirleri ve oyuncaklarla birlikte yüz milyonlarca ürün satıldı. Bugün ‘’Up’’ ve
Bİle Bİle Lades
‘’Cars’’ gibi serilerle devam eden bu ba-
Merchandise konusunda her za-
şarı, 6 milyar doların üzerinde bir merc-
man mutlak başarı elde etmek mümkün
handise geliri yaratmış durumda.
olmuyor. Bunun en net örneği ise spor müsa-
64 HAZİRAN 2013 // 2f MAGAZINE
Fakat Star Wars’ın merchandise pa-
Oyunların elde ettiği başarılar da merc-
Fakat oyunlarda artık trend mobil oyunAdeta
tarihinin en büyük serilerinden biri.
dar çıkabilir.
DOSYA
Büyük şirketlerin çalışmaları e-ticaret sektörüne olan ilgiyi artırınca piyasada küçük oyuncuların sayısı artmaya başladı. Elbette küçük şirketler için Türkiye e-ticaret pazarı şuan pek uygun değil. Fakat yeni piyasaya sunulan iyzico gibi çözümler, bu durumu değiştirmeye aday
E-ticaret Pazarında Farklı Bir Yaklaşım:
T
İYZİCO iyzico, eşsiz bir çözüm mü?
ürkiye pazarına yeni giriş yapan
manız gerek. İşin yazılım tarafı ise, bir iframe
iyzico, iyzi Payments adlı şirketin
kodunun siteye yerleştirilmesiyle halledili-
Aslında hayır. Önde gelen pazarlarda
Türkiye’deki ilk ürünü. Aslında bu
yor. Aslına bakılırsa hiç yazılım bilmiyorsanız
iyzico’nun sunduğu çözümü sunan firmalar
şirket Türkiye’ye özel olarak kurul-
bunu da yapmanız çok kolay değil ama web
mevcut. Türkiye’de de PayU sistemi, iyzico’ya
muş ama kökenleri Almanya’ya
siteleriyle biraz ilgilendiyseniz üstesinden
benzer bir altyapı olarak bir süredir hizmet
dayanıyor. Şirketin kurucuları Almanya’da
gelebilirsiniz. Bu kodu sitenizde yerleştirdik-
veriyor.
yaşayan ve e-ticaret sektöründe uluslara-
ten sonra ödeme paneliniz iyzico ile entreg-
Fakat gelir yapısı açısından bakıldığında
rası tecrübesi olan iki Türk. iyzico ile birlikte
re hale geliyor ve ödemeler iyzico üzerinden
iyzico, Türkiye’de tek. Zira herhangi bir ku-
memleketlerine geri dönüş yapmışlar. Bu de-
alınıyor. Bu durumun sağladığı bir güvenlik
rulum, başlangıç ya da aylık ücret talep et-
tayları neden verdiğimizi birazdan daha de-
avantajı da var. Zira tüm ödeme işlemi iyzico
miyorlar. Hatta satış yapamazsanız iyzico’ya
taylı anlatacağız. Ama önce biraz iyzico’dan
sunucuları üzerinden gerçekleştiriliyor.
hiç para ödemiyorsunuz. Tek ödeme, satış
iyzico’nun bu konudaki en büyük deza-
başına alınan %2.95’lik komisyon. Belki
iyzico nedir, ne avantajlar sunuyor?
vatanjı, 48 saatlik entegrasyon sürecinde sa-
banka anlaşmalarıyla bundan daha düşük
bahsedelim. iyzico bir ‘’ödeme sistemleri yönetim
dece tek çekim ödeme imkanı sunması. Do-
bir oran yakalamanız mümkün ama sonuçta
platformu’’. Küçük ölçekli e-ticaret şirketle-
layısıyla bu ancak idarelik bir çözüm olabilir.
iyzico da sizden hizmet karşılında bir mik-
rinin en büyük problemi çoğunlukla ödeme
Fakat sistem yükseltme yapmaya müsait.
tar alıyor. iyzico ile PayU’yu ayıran bir nokta
altyapısı için gerekli banka ve yazılım süreç-
Öğrendiğimiz kadarıyla eğer banka anlaş-
ise iyzico’nun sanal pos hizmeti vermemesi.
lerini yerine getirmektir. iyzico’nun pazara
ması yapıp, taksit konusunda gerekli imkan-
iyzico’da sadece altyapı hizmeti alıyorsunuz.
giriş yapma hedefi de bu: hız ve kolaylık.
lara sahip olursanız iyzico sistemini taksitli
iyzico, Türkiye’de e-ticaret sektörü için
Şimdilik küçük ölçekli şirketlere ve e-ticarete
alışveriş için de kullanabiliyorsunuz. Tabii bu
heyecan verici bir girişim. Eğer adını iyi du-
yeni atılmak isteyenlere hitap eden iyzico,
durum banka sayısı için de geçerli. Master-
yurabilirse, çok ilgi çekeceğine hiç şüphe
bir banka anlaşmasına ihtiyaç duymaksızın
Card ve Visa özelliğine sahip olan tüm kredi
yok. Fakat yakında pazarda rakiplerinin tü-
48 saat içinde e-ticarete başlama imkanı su-
kartları ile PayPal, BKM gibi ödeme method-
reyeceğinden de eminiz. Bu sebeple ellerini
nuyor. Elbette bunun için bir şirket sahibi ol-
ları iyzico’ya entegre edilebiliyor.
çabuk tutmaları gerekiyor. // www.2fmagazine.com // 65
MAKALE
Melih BİLGİN // melih@2fmagazine.com
4K’NIN EVLERE GIRMESI UZUN SÜRMEYECEK!
G
örüntü teknolojilerin-
temsil ediyordu. Evlerde VCD
de son dönemlerin en
oynatıcı kullandığımız günler
büyük trendi şüphesiz
çok da eski değil. Eminim yaşı 20
4K. Öncelikle kamera
civarında olanlar bile bu dönemi
sektöründe gündeme
hatırlayacaktır.
gelen bu teknoloji, sinema dün-
VCD’nin hemen ardından
yasından ilgi görünce TV üreti-
gelen DVD de bir dönem dev-
cileri tarafından da benimsendi.
rimsel olarak görülüyordu. DVD
Şimdilerde neredeyse tüm TV
kalitesinde filmleri ilk izlediğim
üreticilerinin 4K’lı bir modeli bu-
günleri hatırlıyorum. Görüntü
lunuyor. Ancak bu TV’lerin fiyatı
adeta rüya gibi gelmişti…
öylesine yüksek ki, yakın zaman-
Bu noktadan sonra haya-
da 4K’lı ürünlerin geniş kitlelere
tımıza birden LCD ve Plazma
hitap etmesi pek mümkün gö-
TV’ler girdi ve 720p ‘’HD’’ kavra-
rünmüyor.
mı ortaya çıktı. Bu teknolojinin
4K konusunda sektördeki
gelişinde elbette LCD ve Plaz-
gelişmelere değinmeden önce
maların payı oldu. Ama gelişimi
bu teknolojinin ortaya çıkışına
sağlayan asıl nokta depolama
ve gelişimine göz atalım:
ve yayın birimlerinde yaşanan
4K = Full HD x 4 4K şeklinde telaffuzu artık yaygınlaşan bu teknoloji görün-
gelişmeydi. Özellikle uydu yayınları gelişip HD yayınları taşıyabilecek kapasiteye gelince HD TV’lerin de önü açılmış oldu.
tü dünyasında çözünürlüğün
Bir geçiş dönemi olarak
bir sonraki aşaması. Aslında
kabul edebileceğimiz HD dö-
bundan 10-15 yıl öncesine bak-
neminde 1280 x 720 piksel çö-
tığımızda çözünürlük konusu
zünürlüğe sahip TV ve kamera
pek de gündeme gelen bir konu
ürünleri kullanılıyordu. Fakat bu
değildi. Fakat ‘’HD’’ kavramının
çözünürlük çok tutulmadı zira
doğuşuyla birlikte çözünürlük
hemen ardından Full HD olarak
her geçen gün daha fazla önem
adlandırılan 1920 x 1080 piksel
kazanmaya başladı.
ürünleri piyasaya girdi. Birçok
Eskiden kullandığımız tüp-
kişi HD yerine Full HD destek-
lü TV’ler döneminde görüntü,
leyen ürünleri tercih edip, daha
çoğunlukla yayının kalitesi ile
uzun vadeli kullanmayı hedef-
doğru orantılı oluyordu. Karasal
ledi. Bugün HD halen geçmişte
yayın ve ilk uydu yayınlarında iyi
kalmış bir çözünürlük değil fakat
bir sinyal yakaladığımız zaman
daha çok düşük bütçeli ürünler-
görüntü kalitesini iyi kabul edi-
de yer alıyor.
yorduk.
Ülkemiz de dahil olmak üze-
Bu dönemde VCD, depolan-
re Full HD dünyanın genelinde
mış içerikler konusunda zirveyi
oldukça yaygın hale geldi. Hem
66 HAZİRAN 2013 // 2f MAGAZINE
Piyasadaki en ucuz 4K çekim yapabilen kamera: Go Pro yayın, hem online içerikler hem
sun bir sinema salonundakinin
de TV’ler arasında Full HD tek-
etkisini yaşatamıyor. Üstelik göz-
nolojisi yaygın şekilde kullanı-
leri yorması ve açı problemleri
lıyor. Bu durum aynı zamanda
de ayrı sorunlar. Bu sebeple 3D
tüketicilerin Full HD ürünler ko-
teknolojisi de çabuk tüketildi ve
nusunda doygunluğa ulaşma-
firmalar yeniden arayışa girdi.
ya başladığının da göstergesi.
4K’nın doğuşu da tam bu
Dolayısıyla hem görüntüleme
döneme denk geliyor. İlk olarak
ekipmanları hem de TV üretici-
2012 yılında konsept olarak tanı-
leri açısından satışları artıracak
tılan 4K TV’ler, fuarlarda gördü-
gelişmelere ihtiyaç var. Kısaca-
ğü ilginin ardından hızlıca üre-
sı insanları yeniden bir şeyler
tim bantlarına girdi ve piyasaya
almaya teşvik edecek, elinde-
çıkmaya başladı.
kinden daha üstün bir şeylere
4K teknolojisinin en temel
ihtiyaç duyuluyor. Geçtiğimiz
tanımı Full HD’nin 4 katı çö-
yıla baktığımızda bu gelişme 3D
zünürlük şeklinde yapılabilir.
olarak karşımıza çıktı. Aniden 3D
Sektörde kullanılan en yüksek
TV’lerin, sinema filmlerinin ve
çözünürlük 4096 x 3112 piksel
kameraların sayısında bir pat-
şeklinde ki bu saniyede en az
lama yaşandı. Tüketicilerin bir
25 tane her biri 12MP olan kare-
kısmı da bu furyaya kapılıp 3D
nin akması demek. Bu sebeple
ürünler aldı. Fakat bu noktada
4K’nın bu versiyonu çoğunlukla
3D’nin önü birden tıkandı. Zira
depolama formatı olarak kulla-
bu cihazlara sahip olan insanlar
nılıyor ve montaj aşamalarında
yeterince iyi bir deneyim yaşaya-
fayda sağlıyor. En sık kullanılan
madıklarını farkettiler. Evlerdeki
çıktı formatlarının başında ise
3D TV’ler ne kadar iyi olursa ol-
4096 x 2160 geliyor. Bu çözü-
MAKALE nürlük tam olarak Full HD’nin 4
temiyle birçok Full HD filme de
katı fakat oran anlamında bakıl-
hizmet verdi. Ardından 2010
dığında 17:9 oranına denk geli-
yılında Canon, EOS Cinema se-
yor. Bu sebeple birçok TV üreti-
risiyle 4K çözünürlüğe sahip ka-
cisi Ultra HD adını verdiklerini
meralarını piyasaya sundu. Fakat
3840 x 2160 piksel çözünürlüğü
bu ürünlerin fiyatları da 10 bin
kullanmaya başladı. Görünüşe
dolar civarındaydı.
göre önümüzdeki yıllarda bu
Tam ucuz 4K konusunda ümit-
çözünürlük sektörün genelinde
ler tükenecekken macera kamerası
kabul gören format olacak.
üreticisi Go Pro, Hero 3 modelini
3840 x 2160 piksel çözünür-
duyurdu. Bu seride Black modelin-
lük de yabana atılacak cinsten
de farklı bir algılayıcı kullanan fir-
değil elbette. Megapiksel değeri
ma, 4K çözünürlük ile video kaydı-
olarak bakıldığında bu çözünür-
nı mümkün kılıyordu ve fiyatı 399
4K çözünürlüğün eskilerle kıyaslaması kaydedebileceğini gösteriyor.
piyasadaki en ucuz 4K modelin
lük 8MP’e denk geliyor. Yani sa-
dolardı. Go Pro Hero 3’ten birkaç
Fakat 4K’yı sadece çekmek
niyede 25 tane 8MP’lik fotoğraf
ay sonra ise yenilikçi kamera üre-
yetmiyor. Bu kalitenin tadına va-
Elbette Seiki gibi kalitesi ve
oynatıldığını düşünün. Bu durum
ticisi Black Magic, Pocket Cinema
rabilmek için onu izleyebilecek,
servis desteği belirsiz bir TV’ye
TV’lerin sadece piksel açısından
modelini duyurdu. Küçük, aynasız
yeterli çözünürlüğe sahip bir ek-
1299 dolar vermek de birçok
değil işlemci açısından da ciddi
fotoğraf makineleri boyutunda
rana ihtiyaç var. Yukarıda da bah-
kişi için anlamsız. Fakat bu, 4K
biçimde gelişmesini gerektiriyor.
olan bu model 4K kayıt konusunda
settiğimiz gibi 4K çözünürlüklü
TV’lerin çok daha uygun fiyatlar-
oldukça iddialı bir kalite sunuyor.
TV’lerin fiyatları bir araba fiyatını
la üretilebileceğinin göstergesi.
Bu sebeple de 4K TV’lerin ilk örneklerini 50 bin TL’nin üzerine çıkan fiyatlara sahip.
Tüm bunlar kamera sektöründe 4K’nın ucuza bir özellik
geçmiş durumda. Fakat uygun fiyatlı alternatifler de yok değil.
neredeyse 10’da 1’i demek.
Daha önce fiyat yükseltme konusunda sabıkalı olan TV
olarak sunulabileceğini gösterdi.
Geçtiğimiz günlerde ABD’de
üreticileri karlarından ne den-
muş çözünürlükleri kıyasladığı-
Eminim ki çok yakında Canon,
satışa sunulan Seiki markalı tele-
li vazgeçer bilemiyoruz. Fakat
mızda gelişmenin ne kadar bü-
Nikon ve Sony gibi firmalar da
vizyonlar, fiyat etiketiyle dikkat-
özellikle Samsung ve Sony gibi
yük olduğunu daha net biçimde
4K konusunda rekabetçi ürünler
leri üzerine çekti. Firmanın 50
muazzam adetlerle üretim ya-
görüyoruz. Bugün birçoğumuz
piyasaya sürecek. Tüm bu geliş-
inç boyutundaki 4K çözünürlük
pan firmalar çok kısa bir sürede
için çok iyi görüntü kalitesi sunan
meler içerik konusunda aşama-
destekleyen modeli 1299 dolar-
4K’yı herkesin evine sokabilecek
Full HD, 4K’nın yanında küçücük
nın beklenenden daha çabuk
lık fiyat etiketine sahip. Bu da
ürünler üretebilir. //
4K ile geçmişte standart ol-
kalıyor.
4K’nın ucuzlaması çok uzun sürmeyebİlİr 4K’nın yaygınlaşması için bu çözünürlük kullanılarak üretilmiş içeriklere ve elbette bu yayını taşıyabilecek yayın sistemlerine ihtiyaç var. Bu konuda yatırımlar şimdiden başladı. Ancak 4K’nın geniş kitlelere hizmet etmesini engelleyecek en önemli konulardan biri de fiyat. 4K TV’lere ortalama bütçe ile sahip olmak neredeyse imkansız. 4K çözünürlük ilk olarak RED kamera modellerinde yer almıştı. Fiyatları 8 bin dolar civarında
Piyasanın en ucuz 4K
olan bu kameraların sunduğu
televizyonu: Seiki
kalite, çözünürlük azaltma yönwww.2fmagazine.com // 67
Deniz ÖNER // deniz@2fmagazine.com KAPAKDr.KONUSU
UYKU ve SAĞLIK
Bugün sizinle kaliteli, yeterli ve zamanında uyku ile sağlık ilişkisini paylaşmak istiyorum. Strese veya diğer sağlık problemlerine bağlı olarak ortaya çıkan uyku bozukluklarından değil, bilinçli olarak az uyumanın etkilerinden söz edeceğiz
S
on yıllarda yaşamdan olabildiğince
boyunca zihni meşgul eden aktiviteler, gergin-
saatimizden aldığı bilgiler ile hareket etmeye,
yararlanma modasına bağlı olarak
likler ve hafızaya alınan bilgiler adeta bir bilgi-
gün ışığında daha fazla serotonin, adrenalin ve
uykunun önceliğini yitirdiğini bili-
sayarın belleğinin ayıklanması gibi ayıklanır.
kortizol hormonu salgılamaya başlar. Sabahla-
yoruz. Günümüzün hızlı yaşam tem-
Uykuda hormon düzeyi dengelenir, sindirim
rı uyanmak ve harekete geçmek gibi eylemler
posu uyku sürelerimizi azaltmaya
sistemi çalışır, bağışıklık sistemi devreye girer,
işte bu hormonlar sayesinde mümkün olur.
yönlendirdi bizi. Özellikle ev ile iş/okul arasında
deri yeniden yapılandırılır. Hücre bölünmesi
trafikte de uzun saatler harcıyor isek; mecburi-
uykuda yoğun bir şekilde devam eder.
Gün ışığı akşam saatlerine doğru azalmaya başladığında gündüz saatlerinde salgılanan
yetler dışında kendimize spor, eğlence, hobi-
İnsanların 24 saat süren biyolojik saatine
serotonin hormonu yerini uyku hormonu ola-
ler, internet, TV vs. için gece uykularımızdan,
verilen isim olan ve ışık, beden ısısı gibi faktör-
rak bilinen melatonine bırakır, aktif olan diğer
toplam uyku sürelerimizden zaman yaratmak
lerden kolayca etkilenen “Sirkadyen Ritm”;
hormonların salınımı yavaşlar ve beden ısımız
istedik.
hormon salınımımızı, hücre yenilenmesini,
düşüşe geçer. Gece boyunca salgılanmaya de-
beden ısısını, iştah durumumuzu, fiziksel ve
vam eden melatonin beynimiz göz kapakları-
zihinsel anlamda zindeliğimizi ve uykumuzun
mız sayesinde yeniden gün ışığına kavuşunca-
kalitesini etkiler.
ya kadar devam eder.
Uyku neden bu kadar önemli? Biz uyurken vücudumuzda neler oluyor? Vücudumuzun suya, oksijene ve gıdalara ihtiyacı olduğu ölçüde uykuya da ihtiyacı var.
Beynimizin bir bölümünde yer alan sirkad-
Doğa tarafından kurulmuş olan bu mükem-
Hayatımızın yaklaşık 1/3’ü uykuda geçtiğin-
yen saatimiz, retinadan gelen bilgiler ışığında
mel denge çevre ve iklim değişikliği, seyahat,
den, dengeli bir hayat sürmek için dinlendi-
gün ve gecelerin uzunluğu hakkında bilgi sa-
hastalık, günlük rutinde yaşanan değişimlerden
rici uyku hayati bir önem taşır. Uyku, pasif bir
hibi olur, bu bilgiyi yorumlar ve pineal bezle-
etkilenir. Örneğin iki farklı saat dilimi arasında
dinlenme hali değildir. Uyku esnasında gün
rimize aktarır. Bu sayede bedenimiz sirkadyen
seyahat eden herkes“jet lag”olarak bilinen yor-
68 HAZİRAN 2013 // 2f MAGAZINE
SAĞLIK ğuna, bir gecelik uzun bir uykunun bütün bu olumsuzlukları silip süpüreceğine inanılır. Oysa son yıllarda kanıtlandı ki, uykusuzluk birikim yaparak sağlık için ciddi bir tehdit unsuru oluşturuyor. Önceleri uykusuzluğun kısa vadede yol açtığı hastalıklar üzerinde duruluyordu. Son yıllarda bilim adamları gun-
uykusuzluğun uzun süreli etkileri üze-
luk, uykusuzluk, bes-
rine araştırmalar yapıyor. Örneğin uyku apnesi
lenme düzeninde değişiklik, denge bozukluğu
denilen, kısa aralıklarla soluk alamama duru-
ve sindirim sisteminde aksamalar gibi etkileri
munun uzun vadede felç ve kalp krizi riskini
deneyimleyebilir.
tetiklediği kanıtlandı. Uyku apnesinin tehlikeli
Bağışıklık sistemimiz üzerindeki etkileri
olmasının altında yüksek tansiyona neden ol-
Belirli bağışıklık hücreleri uyku sırasında
ması yatıyor.
artış gösterir ve bu sayede gece onarım ve iyi-
İki gece üst üste uykusuz kalındığında kor-
leşme açısından en mükemmel zamandır. Ay-
tizol düzeyi (stres hormonu olarak da bilinen
rıca, uyku hormonu olarak bilinen melatonin
doğal steroid) yükselir; bu da yüksek tansiyo-
serbest radikaller ve diğer toksinlerle savaşan
na neden olur; bir araştırmaya göre geceleri
mükemmel bir antioksidandır. Bu sebeple ka-
yalnızca 4 saatlik bir uykuya mahkûm edilen
liteli bir uyku, sağlıklı bir bağışıklık sisteminin
erkekler daha az insülin üretiyor. Böylece bir
yapı taşlarının başında gelir.
hafta içinde aslında son derece sağlıklı olan er-
Araştırmalar uyku sürelerini azaltmanın ve hatta zamanında uyumamanın; yanlış beslenme veya hareketsizlik gibi insan sağlığı üzerine olumsuz etkileri olduğunu ortaya koymakta.
kek denekler şeker hastalarında görülen semptomları sergileyebiliyor. Ayrıca Batılı ülkeleri etkisi altına alan şişmanlık salgınının da uykusuzluktan kaynaklan-
Gece vardiyasında çalışanların kalp hasta-
dığı ileri sürülüyor. Yağ ve kas düzeyini kontrol
lıklarına yakalanma riskinin üç misli arttığını
eden büyüme hormonları uyku sırasında üre-
ortaya koyan çalışmalar mevcut. Yine trafik
tilir. Yetersiz uyku göbeklenme sürecini de hız-
kazalarında uykusuzluğun,
landırma etkisine sahip.
alkollü araba
kullanmak kadar ciddi kaza nedeni olduğu
Başka bir araştırma ise iki gecelik bir uyku-
ispatlanmış durumda. Yeterince uyumama
suzluğun bile bağışıklık sistemini zayıflattığını,
alışkanlığının soğuk algınlığı, depresyon, şeker
enfeksiyonlara karşı mücadelede yetersiz kal-
hastalığı, obezite, felç, kalp hastalığı ve kansere
dığını gösteriyor. Ayrıca zayıflayan bağışıklık
yol açtığı ileri sürülüyor.
sistemi kanserin ilk aşamalarında vücudun
Uykusuz bir gün nasıl geçer?
direncini düşürerek gerektiği gibi mücadele
Gün boyu uykulu dolaşmak, konuşurken
edememesine yol açar. Geceleri 6-8 saatten
doğru sözcüğü bulmakta zorlanmak, net bir
daha az uyuyanların ömürlerinin de daha kısa
şekilde düşünememek, konsantrasyon süre-
olduğu ileri sürülüyor. Fareler üzerinde yürütü-
sinde azalma, hareketlerde koordinasyonsuz-
len bir deneyde, hayvanların iki hafta (insanlar-
luk en önemli belirtiler. Sinirlilik, öfke, endişe
da üç aya eşit) boyunca uyumalarına engel
gibi olumsuz duygular; enerjinin çabuk tüken-
olunduğu takdirde öldükleri görüldü.
mesi, bitkinlik, baş ağrıları …
Benzer şekilde uykusuz kalan insan-
Yeni şeyleri öğrenme de yavaşlık, bellek ile ilgili ve karar verme süreçlerinde sorunlar uy-
Sağlıklı bir Uyku için nelere dikkat edilmeli? n
Gün ışığı sirkadyen ritmimiz üzerin-
de etkili olan faktörlerin başında gelir. Uyanık kalınması gereken saatlerde doğal güneş ışığından olabildiğince faydalanmalı. n
Karanlıkta uyumaya özen gösteril-
meli. Uyku hormonlarından daha fazla faydalanmak için perdelerden veya uyku sırasında takılabilecek göz bantlarından yardım alınmalı. n
Uyku saatleri düzene konmalı: Akşam
öğünlerini hafif tutmaya, stres dolu televizyon programlarından kaçınmaya, yorgunluğu geride bırakmaya ve rahat bir uyku düzeni kurmaya özen gösterilmeli. n
Eğer imkân varsa birkaç dakika dışa-
rıda kalarak temiz hava almaya çalışılmalı. n
Her gün aşağı yukarı aynı saatte kalk-
maya özen gösterilmeli. n
Gece uykuya dalmakta ya da uykuyu
sürdürmekte zorluk çekenler öğleden sonraları uyumaktan kaçınmalı. n
Kahve, sigara ve alkol özellikle akşam
saatlerinde kısıtlanmalı. n
Hafta içinde belirli günlerde yürüyüş
veya diğer spor aktivitelerine zaman ayrılmalı. n
Yatmadan en az bir saat önce günlük
aktiviteler bitirilip fiziksel ve ruhsal açıdan uykuya hazır olunmalı. n
Sadece uyumak için ısı, ses ve ışık izo-
lasyonu bakımından konforlu bir yatak odası ortamı sağlanmalı.
ların ölümcül kazalara neden olması olasılığı da artıyor.
kusuz bir günde başımıza gelebilecekler. Bu arada bu belirtilerin gelip geçici oldu-
Sağlıklı bir hayat dileğiyle... // www.2fmagazine.com // 69
Fikir Jeneratörü
Y
eni fikirlerdir herkesi ihtiyacı olan... Yara-
ğu bir ortamı hayal edebilirsiniz, fikirler özgürce
tıcı ve fark yaratacak fikirler. Tasarımcıya
geliştirilebilir ve hayata konabilir
yeni bir dokunuş, geliştiriciye yeni bir
İnsanların amaçlarına ulaşmalarına yardımcı
algoritma, mühendise yeni bir yöntem,
olun. Hedeflerinize ulaşmanıza yardım eden birisi
bilim adamına yeni bir buluş, patrona
için faydalı olacak bir kaç fikri ondan esirgemezsi-
yeni bir kaynak.
niz herhalde?
Peki, nasıl ortaya çıkacak bu yeni fikirler? Ne-
Fikirler coşku ile beslenir ve hayata geçer. Bi-
rede bulacağız onları? Ya da onlar mı bizi bulacak?
raz coşkulu olun. Coşku olmadan ulaşılmış hiç bir
Belki kulağa biraz iddialı gelebilir ama işte sizi ve işyerinizi bir fikir jeneratörüne dönüştürecek öneriler: İnsanların kendileri hakkında daha olumlu dü-
muhteşem şey yoktur unutmayın İstemek kimi zaman çok zordur ancak insanlardan yardım istemekten çekinmeyin. Yeni fikirler çağırdığınızda gelebilir unutmayın.
şünmelerine yardımcı olun. Sanırım bunu çok azımız yapıyor. Kusurları ve yanlışları söylerken daha cömertiz ama konu övgüye gelince biraz tutucu davranıyoruz. Özgüvenli bireyler fikirlerini daha kolay telaffuz edecektir Her nerde çalışıyor olursanız olun, keyifli bir ça-
Ben demekten vazgeçin!
İnsanların sizinle
paylaşmaktan keyif alacağı biri olun. İşyerinizdeki tüm gereksiz onay, kural ve bürokrasiden kurtulun. Bunlar zihni daha önemli şeyler düşünmektem alıkoyan zehirlerdir.
lışma ortamı yaratın veya buna yardımcı olun. Ke-
Size gelen hiç bir fikri reddetmeyin. Ama hep
yifli ortamlarda zihin dinlenir ve harika fikirler de
daha iyisini isteyin. Unutmayın daima daha iyi bir
dinlenmiş beyinlerden çıkar
yol vardır
Birlikte çalıştığınız insanları umursayın. Bu konuda rol yapın demiyorum ancak içinizden geli-
Problemin gerçek problem olduğundan emin olun. Belki de boşa kürek çekiyorsunuzdur.
yorsa bunu göstermekten çekinmeyin. Sizinle ilgi-
Deneyimlerinize dayanarak daha birçok öneri
lenen ve sizi umursayan insanlarla fikirlerinizi daha
getirebilirsiniz. Bunlardan yararlanın. Ama iki şeye
rahat paylaşırsınız öyle değil mi?
dikkat edin: bulduğunuz şey çalışmayı daha keyifli
İnsanlara güvenin ve onlara başarısız olma özgürlüğü tanıyın. Hata yapmaktan korkmayan oldu-
son sayfa
hale getiriyor mu? insanların kendileriyle ilgili daha olumlu düşünmesine yardımcı oluyor mu?
A. Batuhan Dalcı Köşe Yazarı
www.2fmagazine.com // 70
C
M
Y
CM
MY
CY
CMY
K
www.2fmagazine.com // 70