Duygu ve kavram

Page 1

DUYGULAR Kavramlar İnsan tarih boyunca , ilişki içerisinde bulunduğu her olgunun , üzerindeki yansıması olan bir kavramlar dünyasının içinde yaşamaktadır . Bu kavramlarla olan karşılıklı etkileşimi ile , ki bu dönüşümün kaynağıdır , ya bu dünyayı geliştirerek ve onu anlamak yada kendi yarattığı kavramların etkisi altında kalıp , yaşamını edilgen bir varlık şeklinde sürdürmek gibi bir açmaz karşı karşıyadır . Anlatmaya çalıştığım , “duyguların varlığı manasız mıdır” düşüncesinde , insanla kendi dışındaki dünya arasındaki biçimlenme konusunda varlığı inkar edilemez karşılıklı ilişki içinde ne tür bir gerçek yatmaktadır . Bunu bir örnekle açmaya çalışırsak “ üretim anlamında toprakla yoğurulan insanlık , onu ana , ekmek parası yada güç göstergesi olarak yorumlarken , elde ettiği ürünlerin sonucu ortaya çıkan kavramların yansımasındaki varlığını nasıl anlamaktadır . Bu anlayış ve kavrama , insanın davranışlarına katılmak isteyen , kendisini bu semerelerle gerçekleştirmeye yönelmiş benliğinin izlerinde ve buna bağlı olarak şekillenecek geleceği ile direkt alakalı bir sır olduğunun farkında mıdır” sorusuna nasıl bir cevap arnacağı ile ilgilidir . İnsanoğlunun kendisini yönetme tehdidi ile hemen yanıbaşında taşıdığı yada içinde yaşadığı bu kavramlar alemine etkin bir biçimde katılışı , ancak yarattığı kavramlar karşısında edilgen bir varlık olarak kalmaması var edebileceği hatalı zihniyet yapılarının doğuşunu engellemesi ile mümkündür . Sürekli olarak ilişki içerisinde olduğu dış alemden yansıyarak bünyesindeki benlik içerikli duyguların süzgecinden geçip tekrar söz konusu ilişkiler alemine davranışları ile dönecek olan insan , bu hikayelerin kaynağındaki duygularını doğru yorumlamasıyla etkin bir varlık olabilir . Mutluluk insani bir duygudur ve bünyemize tam manası ile çözümlemesini yapmadan bazı hislerin yansıması esnasında kullandığımız bir kavramdır . Mutluluk kavramının günümüz dünyasında insanlar arasındaki varlığı , hiç şüphesiz tarihsel süreçten süzülen tüm diğer kavramların gelişimi ve bir diğerini etkilemeleri gibi biçimlenmiştir . Ancak biz çok nadir olarak duygularımızı sorgulamakta ve onların ne olduğunu anlamaya çalışmaktayız , varlıklarının neye hizmet ettiğini ve varoluş nedenlerini düşünmekteyiz . Mutluluğun insanın hangi gelişmeleri görerek , değerlendirerek , diğer bir ifade ile hangi olguların , elde edilmiş insani değerlerin yada bunları isimlendiren kavramların ortaya çıkışı ile hissedilen bir duygu olduğunu sorgulamamız , evrende tuttuğumuz yer açısından son derece önemlidir . Bu yazının konusu ile ilgili olarak ve açıklamarı fazla uzatmama amacı ile şu kadarı ile yetinip , insanın mutluluk duygusunun ana kaynağının , yine insanlığın tarih boyunca oluşturabildiği karşılıklı güven kavramı ile derinden ilişkisi olduğunu söylemek mümkündür . Peki mutluluk duygusunun elde edilmesinin arkasındaki ana temanın güven kavramından geçmesi neden önemlidir ve irdelenmelidir . Bu sorunun cevabını şöyle vermek mümkündür , kavramlar olarak tüm duygularımız ve onların gerçeğinin ortaya çıkışını sağlayan olgular , tarihsel süreçte kendi devinimi ile ortaya çıkan , tesadüflerin yönlendirdiği bir biçimlendirmenin sonucu mudur ? Yoksa felsefi bir başka kaynağa dayanan gerçekliği var mıdır ? Örneğin ilahi takdirin insanlığı bir gerçek konusunda farkındalığa yönlendirmesi gibi bir amacı olabilir mi ? Tesadüflerin varlığının sonucu olarak belirlenmiş bir duygusal alemimiz olduğunu iddia edersek , eğer insanlar arasında bugün elde edilmiş güven duygusu birikimi olmasa idi , mutlulukta olmayacaktı gibi mantıksal bir sonuca ulaşırız . Ancak insanın kendi duygusal derinliklerini irdelemesi sonucu , insanlığın ortak kaderinin , tarihsel süreçte kendi yarattığı özenle oluşturulmamış kavram kargaşasının eğitiminden geçerek yaban benzeşmeler oluşturmak değil , kendi duygularındaki ortak sapmaları , inceliklerle eğiterek bütünlüğü kavramak olduğu anlaşılmaktadır .


Duygusal ortaklığın içinde , insanın benliğinden yada derinliklerinden gelip yaşama aktarılmayı bekleyen yönünün , ancak gelişimi halinde bir hizmetkar olabileceği , paylaşmayı kainata ismi ile yazmış yaratıcının dileğinin bu olduğunu görmekteyiz . Örneğin kendisine acıyan bir duygusal hal düzeltilmediği sürece , insanlar arasındaki merhamet duygusunun varlığına insanı inandırma gayreti sadece psikiyatri kliniğinde son bulur . Gerçek budur artık , çünkü merhametin ve gönüle ait tüm zarafetlerin varlığına imanın gerçekleşmesi , benliğin direncinin en yüksek seviyeden ortaya çıktığı , sergilendiği sahadır , çünkü o kendisinden daha üstün , bir başka ifade ile varlık aleminin duygularına müdahale edebilen hüküm sahibi bir gücün varlığına tahammül edemez . Kendisine acımalıdır ki tüm insanlığı merhamet yoksunu kabul ettirebilsin ve her kesin kendi çıkarları için mücadele ettiği bir dünyanın aktörü olsun . Bu , onun kendi bütünlüğüne hizmet eden en kolay illüzyondur . Tüm duygularımızı ve hepsinin aynı kurgu ile programlandığını düşünsenize . İlk paragrafta işaret edilmeye çalışılan sır insani duyguların gerçek hikayesi ile , onun yaratıcısının kurgusu arasında kuvvetli bir bağ olduğudur . Duygularımızın gerçeğinin çözümlenişi bizi rabbimize ulaştırırken ne tür bir varlık olduğumuzu da kavrayabilmemize sağlayacaktır . İnsanın duygularını doğru yorumlaması ile gerçek manada insan olabilmek arasında doğrudan bir ilişki vardır . Toprağın bize verdikleri ile , benliğimizde gerçek anlamını yitirerek rızıktan , gövde gösterisine yada güce evrilme eğilimdeki duygular , bizi gerçek yaratıcımızın yerine ikame edilecek sahte ilahlar yaratma eşiğine getirecektir ve doğru yorumlanmamış duygu alemimiz bu illüzyonların etkisi altında kalabilecektir . Tereddüt etmeden bu hatalı dünyaya açılan kapıyı kapatmalı ve toplumlara zihniyeteler manasında aktarılabilecek davranışlardan sakınmalıyız ...


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.